ispirli.weebly.com...gaziosmanpaşa Üniversitesi sosyal bİlİmler araŞtirmalari dergİsİ yil:...

292

Upload: others

Post on 18-Jul-2021

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler

Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi

SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

YIL 2012 CİLT 7 SAYI 2 SAHİBİ OWNER Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml adına On behalf of Gaziosmanpasa University Institute of Social Sciences

Prof Dr Ali ACcedilIKEL aliacikelgopedutr

EDİTOumlR EDITOR Yrd Doccedil Dr Ali Osman SOLMAZ sbadgopedutr YAZI İŞLERİ EDITORIAL SECRETARY Turgut AKARSLAN sbadgopedutr YAYIM KURULU EDITORIAL BOARD Prof Dr Ali ACcedilIKEL Doccedil Dr Alpay Doğan YILDIZ Doccedil Dr Halit CcedilİCcedilEK Yrd Doccedil Dr Tuncay BOumlLER Yrd Doccedil Dr Yusuf TEMUumlR ISSN 1306-732X

Baskı Printing

Gaziosmapaşa Uumlniversitesi Rektoumlrluumlğuuml Matbaası Gaziosmanpasa University Press

Yazışma Adresi Correspondence Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Taşlıccediliftlik Yerleşkesi Tokat

Tel 356-252 1616 (3422-3127) E-posta sbadgopedutr Web httpsosyalbgopedutrdergiasp Kapak Tasarım Cover Design Oumlğr Goumlr Hadi ESMERAY Dergimiz ASOS Sosyal Bilimler İndeksi tarafından dizinlenmektedir

Her hakkı saklıdır Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi yılda iki kez yayımlanan hakemli bir dergidir Dergide yayımlanan makalelerdeki goumlruumlş ve duumlşuumlnceler yazarların kişisel goumlruumlşleri olup hiccedilbir şekilde Sosyal Bilimler Enstituumlsuumlrsquonuumln veya Gaziosmanpaşa Uumlniversitesirsquonin goumlruumlşlerini yansıtmaz Dergide yer alan yazıların dil ve bilim sorumluluğu yazara aittir

Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi

SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

Bu Sayının HakemleriAdvisory Board

Prof Dr Ali ACcedilIKEL

Prof Dr Hanifi VURAL

Doccedil Dr Bahir SELCcedilUK

Doccedil Dr Ersan OumlZ

Doccedil Dr Guumllşah BAŞOL

Doccedil Dr Guumlluumlstan ERDAL

Doccedil Dr Mehmet DİKKAYA

Doccedil Dr Meral UZUNOumlZ

Doccedil Dr Muzaffer KOCcedil

Doccedil Dr Recep KOCcedilAK

Doccedil Dr Selim OumlZDEMİR

Doccedil Dr Yavuz KAHRAMAN

Yrd Doccedil Dr Ali BORA

Yrd Doccedil Dr Ali Rıza OumlZUYGUN

Yrd Doccedil Dr Etem YEŞİLYURT

Yrd Doccedil Dr Halit CcedilİCcedilEK

Yrd Doccedil Dr Hatice GEDİK

Yrd Doccedil Dr Hayrettin TUumlLEYKAN

Yrd Doccedil Dr Nihat AKBIYIK

Yrd Doccedil Dr Rıza GOumlKLER

Yrd Doccedil Dr Ruumlştuuml YAYAR

Yrd Doccedil Dr Samettin BAŞOL

Yrd Doccedil Dr Sinan SARISOY

Yrd Doccedil Dr Tahsin İLHAN

Yrd Doccedil Dr Tuncay BOumlLER

Yrd Doccedil Dr Ufuk KARAKUŞ

Yrd Doccedil Dr Yusuf TEMUumlR

Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi

SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

İCcedilİNDEKİLERCONTENTS

Suzan TOKATLI Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde Bazı Zarf-Fiil

Eklerinin İşlev ve Kullanım Oumlzellikleri ile

Zarf-Fiil Goumlrevindeki Yapılar 1

Abdullah AYDIN İbn Kemacirclrsquoin Bir Gazelinin Şerhi ve Ses

Tekrarları Accedilısından Değerlendirilmesi13

Oumlmer Luumltfi İSPİRLİ Guumlnuumlmuumlzde Eğretileme Anlayışı29

Ahmet İNANIR İbn Kemalrsquoin ldquoRisacircle Ficirc Duhucircli Veledirsquol-Bint

Firsquol-Mevkucircf Ala Evlacircdirsquol-Evlacircdrdquo Adlı Risalesi

Bağlamında Osmanlı Zuumlrricirc (Evlatlık-Evladiye)

Vakıf UygulamasındaldquoEvlacircdrsquouumll EvlacircdrdquoMeselesi44

Mayis AZİZOV Para Politikası Araccedillarının Ekonomiyi

Youmlnlendirmede Kullanılması

Azerbaycan Oumlrneği63

Doğan BOZDOĞAN Tuumlrkiyersquode Mali Kural Uygulamaları ve Bu

Selccediluk BUYRUKOĞLU Uygulamaların Vergi Gelirleri Uumlzerindeki Etkileri74

Levent ŞAHİN Geccedilmişten Guumlnuumlmuumlze Ccedilocuk İşccedililiği103

Halil KIZILASLAN Avrupa Birliği ve Tuumlrkiyersquode

Ayşe YALCcedilIN Yaş Meyve ve Sebze Pazarlama Sistemleri119

Tuumlrker ŞİMŞEK Karl Gunnar Myrdalrsquoın

Birol CcedilETİN Hayatı ve İktisadi Goumlruumlşleri141

Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi

SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

Erkan DEMİRBAŞ Ekonomik Buumlyuumlme ve Merkez Bankası

M Veysel KAYA Bağımsızlığı Arasında Nedensellik İlişkisi

Ekonometrik Bir Uyulama Tuumlrkiye Oumlrneği149

Bilge GOumlZENER Tokat İli Turhal İlccedilesinde Yuumlksekoumlğretimin

Murat SAYILI Genel Olarak Değerlendirilmesi 169

Oumlmer Faruk UumlNAL Temel Yetkinliklerin Belirlenmesine Youmlnelik

Suumlreccedil ve Model Oumlnerisi (Vaka Ccedilalışması)185

Uumlmmuumlhan OumlNER İlkoumlğretim 6 ve 7 Sınıf Sosyal Bilgiler

Fatma M BUDAK Programlarında Kullanılan Kavramların

Oumlğrenci Duumlzeyine Uygunluğu206

M Cevat YILDIRIM Eğitim Muumlfettiş Yardımcılarının Mesleki

Abdurrahman EKİNCİ Tuumlkenmişlik Duumlzeylerinin Bazı Değişkenler

Accedilısından İncelenmesi229

Rıza GOumlKLER Uumlniversite Oumlğrencilerinin Yabancı Dil Dersine

Sezai KALAFAT Karşı Tutumları İle Kontrol Odağı Durumları

Recep KOCcedilAK Arasındaki İlişkinin Farklı Değişkenler

Osman Zati YAZAR Bakımından İncelenmesi247

Erkan TUumlRKOĞLU

Uumlmmuumlhan Y DAĞLI Ccedilocukları Okul Oumlncesi Eğitim Kurumlarına

Devam Eden Velilerin Oumlnem

Verdikleri Kurum Oumlzellikleri266

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

1

Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde Bazı Zarf-Fiil Eklerinin İşlev ve Kullanım Oumlzellikleri

ile Zarf-Fiil Goumlrevindeki Yapılar

Suzan Tokatlı1

Oumlzet

Zarf-fiil ekleri fiillerin cuumlmle iccedilinde zarf olarak kullanılmasını sağlayan ve

ccedileşitli işlevleri olan dil yapılarıdır Zarf-fiiller bazen temel işlevlerini kaybederek başka

bir yapıya buumlruumlnmuumlşlerdir Tuumlrkccedilenin tarihicirc doumlnemlerinden itibaren kullanılan ve

sınırlama işlevine de sahip olan -(y)IncA+(y)A kadar dek değin anlamındaki -(y)IncA

-(y)UncA eki Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesinde bu işlevini kaybederek -(y)IncA+(y)A kadar dek

değin şeklinde kullanılmaya başlamıştır Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde de -(y)IncA+(y)A

kadar dek değin anlamında sınırlama işleviyle kullanılan ek tarihicirc Tuumlrk lehccedilelerinde

olduğu gibi bu işlevini korumuştur Ekin Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesinde bulunmayan bir işlevi de

-AcAğInA anlamında mukayese karşıtlık bildirmesidir Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde ek

bu işlevle de kullanılmaktadır Zarf-fiil ekleri iyelik ekleri almazlar Irak Tuumlrkmen

Tuumlrkccedilesinde -(y)IncA -(y)UncA ve -AndA ekleri iyelik koumlkenli şahıs ekleriyle birlikte

de kullanılmaktadır Dikkat ccedileken bir diğer nokta da birleşik yapıdaki zarf-fiil ekleridir

-mAğIydAn -mAğI birli -dIğIydAn -dIğI birli -dIğı yerde -m-m+da yapıları zarf-

fiil goumlrevinde kullanılmaktadır Ccedilalışmamızda buumltuumln bu konular uumlzerinde durulacaktır

Anahtar Kelimeler Zarf-fiil İşlev Şahıs eki Birleşik zarf-fiiller

The Functions and Usages of Some Adverbial Suffixes and Adverbial Phrases in

the Iraqi Turkman Dialect

Abstract

Adverbial suffixes are language structures which enable verbs to be used as an

adverb in a sentence with various functions Adverbials can be used differently by

losing their main function The suffix -(y)IncA+(y)A which has been used throughout

the history of the Turkish language and which has the function of of restriction and -

(y)IncA -(y)UncA which are used to mean until up to has lost this function in the

Turkish language and it has started to be used as -(y)IncA+(y)A kadar dek değin In

the Iraqi Turkman Turkish the suffix which is used to mean -(y)IncA+(y)A kadar dek

değin with the function of restriction has maintained its function as in old Turkic

dialects One function this suffix does not have in the Turkish language is to refer to

1 DoccedilDr Erciyes Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumlluumlmuuml

suzanterciyesedutr

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

2

comparison and contrast with the meaning of -AcAğInA The suffix in the Iraqi

Turkman language is used with this function as well Adverbial suffixes donrsquot take

possessive markers In the Iraqi Turkman language the suffixes -(y)IncA -(y)UncA and

-AndA can be used with possessive suffixes and personal markers Another interesting

language structures are compound adverbial suffixes The phrases -mAğIydAn -mAğI

birli -dIğIydAn -dIğI birli -dIğı yerde -m-m+da are used with the function of

adverbials This study focuses and covers all those mentioned above

Key Words Adverbial Function Possessive personal suffix Compound

adverbials

GİRİŞ

Zarf-fiiller tek başına bir yargı bildirmeyen yargı bildiren fiillerdeki

oluş ve kılışın durum ve tarzını ifade eden zarf oumlzelliğindeki yapılardır

Tuumlrkccedilede tarihicirc doumlnemlerden guumlnuumlmuumlze ve ccedilağdaş Tuumlrk lehccedilelerine kadar geccedilen

suumlrede farklı işlevlerde ccedileşitli zarf-fiil ekleri kullanılmıştır Zamanla bu zarf-fiil

eklerinin bazıları yeni işlevler kazanırken bazıları da mevcut işlevlerinden bir

kısmını kaybetmiştir

-(y)IncA -(y)UncA zarf-fiil eki de işlev kaybeden eklerden biridir Ekin

-(y)IncA -(y)UncA+(y)a kadar dek değin anlamındaki sınırlama işlevi

Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesinde kaybolmuştur Bu işlev buguumln eke youmlnelme hacircli eki ve

kadar dek edatları getirilerek yapılmaktadır

Ekin yapısı ve işleviyle ilgili ccedileşitli goumlruumlşler vardır Gabain Eski

Tuumlrkccedilede -GınccedilA şeklinde olan ekin (-g fiilden isim yapma eki+ccedila eşitlik

hacircli)nden meydana geldiğini ve -IncAyA kadar anlamında kullanıldığını

belirtmiştir (Gabain 198887) Muharrem Ergin ekin -gIn fiilden isim yapma

eki ile -ccedilA eşitlik ekinin birleşmesinden oluştuğunu ve Batı Tuumlrkccedilesine -InccedilA

şeklinde geccediltiğini soumlyler İşlev olarak ise ekin tek başına kadarrsquolık ifade

ettiğini sonra bu ifadenin kaybolmasıyla bu ifade iccedilin youmlnelme hali eki ile

kadar dek edatlarına bağlanarak kullanıldığını bildirir (Ergin 1985341-342)

Zeynep Korkmaz Eski Tuumlrkccediledeki -gInccedilA zarf-fiil ekinin ses değişmeleriyle

oumln ses ldquogrdquo sesini kaybederek ve dudak benzeşmesine de uğrayarak -(y)IncA -

(y)UncA şekline girdiğini soumlyler İşleviyle ilgili olarak da Eski Anadolu

Tuumlrkccedilesindeki ldquobir zaman kadarrdquo anlamı veren sınırlama işlevinin Tuumlrkiye

Tuumlrkccedilesinde kaybolduğunu buguumln bu işlev iccedilin ekin youmlnelme hacircli eki ve dek

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

3

kadar edatlarıyla genişletilerek kullanıldığını bildirir (Korkmaz 2003 1007-

1008) Korkmaz burada oumlnem taşıyan -gIn -gUn ve +ccedila eşitlik hali eklerini de

fiilden zarf tuumlreten ekler arasında goumlstermiştir (Korkmaz 2003 470-471 458-

459) Eki Bitim zarf-fiilleri olarak ele alan Banguoğlu sınırlama işlevinin eski

bir kullanım olduğunu bu anlamın yerini -inceye dek -inceye kadar gibi

uzatılmış şekillerine bıraktığını belirtir (Banguoğlu 1990 433) Deny ekin kan

+Ccedilantilde ~ kantilde+ccedilantilde birleşmesinden Kononov ise -gın~-gan + -caltcag

kaynaşmasından oluştuğunu bildirir (Korkmaz 2003 1004)

-(y)IncA -(y)UncA eki sınırlama işleviyle tarihicirc Tuumlrk lehccedilelerinde

kullanıldığı gibi Doğu Trakya ve Uşak ili ağızlarında da kullanılmaktadır

(Oumlrnekler iccedilin bk Huumlnerli 2010 498-503)

Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde de ek tek başına sınırlama işleviyle

kullanılmaktadır

1 Sınırlama işleviyle -(y)IncAyA kadar dek değin anlamında

kullanılışı

Ekmegi veri ccedilobannar yığışı Toh doyunca yeller o sıcağ ekmegi

ITHM 266 1112 (Ekmeği verir ccedilobanlar toplanır Tok doyuncaya kadar

yerler o sıcak ekmeği)

Arvadı bu hava şullaktan vurur men ciğerim ccedilıhtı munu getirince

ITHM 40729-30 (Hanımı bir tekmeyle vurur benim canım ccedilıktı bunu

getirinceye kadar)

Valla koydu kardaşı bir leğen doumlnderdi bir ağaş verdi dedi ldquoBu leğeni

ccedilal men gelincerdquo ITHM 2526-27 (Vallahi kardeşi koydu bir leğen doumlnderdi

bir ağaccedil verdi ldquoBu leğeni ben gelinceye kadar ccedilalrdquo dedi)

E munuki ğer kızdı hatta bu asbap hazırlayınca yol mit şeyin meyin

hazırlayınca bu kuumlccediluumlk kız bah olardan nanca sora getti ITHM 45325-27 (E

bununki işte kızdır bu elbisesini hazırlayıncaya yol iccedilin gerekli eşyaları

hazırlayıncaya kadar bu kuumlccediluumlk kız bak onlardan ne kadar sonra gitti)

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

4

Goumlz goumlzuuml sıhıncadı (Goumlz goumlzuuml sıkana goumlz goumlze bakışıp indirinceye

kadardır) Oh yaydan ccedilıhıncadı (Ok yaydan ccedilıkıncaya kadardır) Sevdanın

yaşın sorma (Sevdanın yaşını sorma) Eşk evin yıhıncadı (Aşk evini yıkıncaya

kadardır) TDH 187-10

Diyer ldquoNene gedin bir ki eteg torpağ getirin bu eve salım Men

gedirem taziye gelince kurusunrdquo KA 1526-28 (ldquoAnne gidin bir iki etek

toprak getirin bu eve bırakayım Ben taziyeye gidiyorum gelinceye kadar

kurusunrdquo der)

Sen otu tuumlkacircnda men gelince men gelennen sora sen get evde sirhet

ele KA 1872-74 (Sen duumlkkacircnda ben gelinceye kadar otur ben geldikten

sonra sen git evde istirahat et)

Dedi ldquoOy oumlluumlnce de kuumlteg yedim bu sebeberdquo KA 263 (Oy bu

sebepten dolayı oumlluumlnceye kadar (oumllesiye) dayak yedim)

İstisnaicirc olarak şu oumlrnekte ekten sonra youmlnelme hali eki gelmiştir

Koumlpeg oğlu men sebehten indiye babam ccedilıhıp munu yapıncaya ITHM

2689-10 (Koumlpek oğlu benim sabahtan şimdiye (kadar) canım ccedilıktı bunu

yapıncaya kadar)

12 Ekin bir işlevi de -AcAğInA anlamında mukayese karşıtlık

bildirmesidir Bu işlev Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesinde yoktur Ancak tarihi ve ccedilağdaş

Tuumlrk lehccedilelerinde bulunmaktadır (Huumlnerli 2012 3-9)

Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde de ek bu işlevle kullanılmaktadır

Biz de arvattan kişi korhumuzdan dedih indi patşahın oğlu da olupsa ha

munun başın keser kızı da olupsa ha munun başın keser Patşah munun başın

kesince koy atah kurt yuvasına oumlzuumlnuuml goumlzuumlmuumlz de goumlrmez kurt parccedilalarsa

oumlzuumlnuuml her ne olursa ossun KA 7455-459 (Biz de karı koca korkumuzdan

ldquoŞimdi padişahın oğlu da olmuşsa bunun (ccedilocuğun) başını keser kızı da

olmuşsa bunun başını keser Padişah bunun başını keseceğine bırak bunu kurt

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

5

yuvasına atalım bunu kurt parccedilalarsa goumlzuumlmuumlz de goumlrmez her ne olursa olsunrdquo

dedik)

13 Asıl zarf-fiil ekleri isim ccedilekim iyelik ve ccedilokluk ekleriyle

genişletilemezler (Korkmaz 2003 983) Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde -(y)IncA -

(y)UncA eki iyelik koumlkenli şahıs ekleriyle de kullanılmaktadır İyelik koumlkenli

şahıs ekleri

Teklik 1 şahıs -m 2 şahıs -v (Kerkuumlk ağzı) -y (Kifri ağzı) 3 şahıs

yok Ccedilokluk 1 şahıs -g (-h -k) 2 şahıs -vuz -yız 3 şahıs -lar ler (Bayatlı

1996 390)

Dedi ldquoEyyidi menim kardaşım kassın yanıyızda men gelincem

kardaşım ah dese beliyizi kırram Men giderem bacıyızı getirremrdquo KA 7188-

189 (İyidir (tamam) kardeşim ben gelinceye kadar yanınızda kalsın kardeşim

ah dese belinizi kırarım Ben bacınızı getirmeye gidiyorumrdquo dedi)

Yani ki guumlnyenin ara yerinde bu asbab kaldı Kapını apardılar getirdiler

Apar geti edinceler (yekke ağır kapıdı) beş on defa apardılar getirdiler ezildi

parccedila parccedila oldu KA 1956-59 (Yani iki ccediluvalın arasında bu elbise kaldı

Kapıyı (bu elbisenin uumlzerinde) getirdiler goumltuumlrduumller Goumltuumlr getir ettiklerinde

(koca ağır kapıdır) beş on defa goumltuumlrduumller getirdiler (elbise) parccedila parccedila oldu)

Ahşam kozu goumlruumlnceler odunnan vazgeştiler koz yiğmeğe başladılar

KA 19104-105 (Akşam cevizi goumlrduumlklerinde odundan vazgeccediltiler ceviz

toplamaya başladılar)

2 Eski Tuumlrkccediledeki -GAn ekindeki G sesinin duumlşmesiyle oluşan -An

sıfat-fiil eki ile -dA bulunma hali ekinin birleşiminden oluşan -AndA eki

(Ergin 1985 334-335) Azerbaycan Tuumlrkccedilesi yazı dili ve ağızlarıyla Doğu

Anadolu boumllgesi ağızlarında da kullanılmaktadır Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde de

bulunan ek iyelik koumlkenli şahıs ekleriyle ccedilok yaygın olarak kullanılmaktadır

1 Teklik şahıs ekiyle

Bir kere de mahallamizden bir tavuğ ccedilaldım getirdim eve verendem

neneme gene menı oumlptı tavuğı kesti bişirdi yediğ ITHM 2311-3 (Bir kere de

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

6

mahallemizden bir tavuk ccedilaldım eve getirdim anneme verince yine beni oumlptuuml

tavuğu kesti pişirdi yedik)

Geccedilen ketle diyendem sene bir alma geti menımccedilı hardan getirdiv

ITHM 2519-10 (Geccedilen sefer sana benim iccedilin bir elma getir dediğimde

nereden getirdin)

2 Teklik şahıs ekiyle

Get biraz yemeğ memeğ al bizimccedili acımızdan geberdiğ bes lereni

matam sehabine verendev bakısını alma ITHM 23416-18 (Git biraz bizim

iccedilin yemek memek al acımızdan oumllduumlk Fakat parayı duumlkkacircn sahibine

verdiğinde uumlstuumlnuuml alma)

Paramı getirendev amanetıv verrem ITHM 2587-8 (Paramı

getirdiğinde emanetini veririm)

Nişi ha valla kor olmuştu ilk oumlğce diyendev onda fekkir halıydılar

ITHM 42526-27 (Neden ha vallahi koumlr olmuştu(farketmemişti) ilk oumlnce

dediğinde o zaman fakirlerdi)

Bir guumln sorar babadan diyer ldquoBaba nişi ccedilıhandav evden gedisen kefli

gelisen ğemlirdquo ITHM 4538-9 (Bir guumln babasından sorar ldquoBaba neden evden

ccedilıktığında keyifli gidiyorsun gamlı geliyorsunrdquo der

Dedi ldquoKurdoğlu burdan aparram seni Behri muhıta Behri muhıttan

doumlnendey getirebilmem senirdquo KA7259-260 (ldquoKurdoğlu seni buradan

okyanusa goumltuumlruumlruumlm okyanustan doumlnduumlğuumlnde getirememrdquo dedi)

1 Ccedilokluk şahıs ekiyle

Dedi ldquouh değirmenim navın kazandağ geşti yapandağ doumlnduuml geriye

ITHM 4369-10 (ldquoUh değirmenimin oyuğuna (buğday koyup) oumlğuumlttuumlğuumlmuumlzde

geccedilti yaptığımızda (bitirdiğimizde) geriye doumlnduumlrdquo dedi

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

7

Kurt dedi ldquoNe konuşağ O gece biz hekacirct edendeğ deme ki burda adam

varmışrdquo KA 10153-154 (Kurt ldquoNe konuşalım O gece biz konuştuğumuzda

burada (başka) bir adam varmışrdquo dedi)

Bağdad tacırına teslim edendeğ malımız sorduğ o tacırdan dediğ

ldquoDeğirmen daşıy var su değirmeni daşırdquo KA 1719-21 (Bağdat tacirine

malımızı teslim ettiğimizde ondan sorduk ldquoDeğirmen taşın var mı Su

değirmeni taşırdquo dedik)

İranrsquoın iccediline girendeğ bahtığ bir tahım millet geldi KA 1727-28

(İranrsquoın iccediline girdiğimizde baktık bir takım insanlar geldi)

3 Ccedilokluk şahıs ekiyle

Heresler amalalara kamccedilı vurandalar bu kızın o gozel kıpkırmızı

dudağına goz tikipler bekliller ne diyeceğtı ITHM 22530 2261 (Bekccedililer

amelelere kamccedilı vurduklarında bu kızın o guumlzel kıpkırmızı dudağına baktılar

ne diyeceğini bekliyorlar)

Buları tutandalar hakım idam kararı ccedilıkartırı haklarında ITHM 2302-

3 (Bunları yakaladıklarında hakim haklarında idam kararı ccedilıkartıyor)

Memleketten biraz yazı ccedilıhandalar beyaz giren adem kalmadı ITHM

2398-9 (Memleketten biraz dışarı ccedilıktıklarında beyaz giyen insan kalmadı)

Abunca koumltek yedi abunca yedi olar vurandalar deve duumlşınırdı dedi

ldquoege men de kuumlccedilık olsaydım ccedilakkal kimin sahlanırdım) ITHM 25923-25) (O

kadar ccedilok dayak yedi o kadar yedi (ki) onlar vurduğunda deve duumlşuumlnuumlyordu

ldquoEğer ben de (cuumlssem) kuumlccediluumlk olsaydım ccedilakal gibi saklanırdımrdquo dedi)

Bular boumlyuumlg olandalar birbirlericcedili olullar Yani bu kız o oğlana

varacağdı ITHM 3546-8 (Bunlar buumlyuumlduumlğuumlnde birbirleri iccedilin olurlar (beraber

olurlar) Yani bu kız o oğlanla evlenecekti)

Gezerdiler zulmu ğedri alemin idarasını işlemegini Buları hapsını

goumlzden geccedilirdirdiler Gezendeler de kimse bilmezdi bular acebe şahzadadılar

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

8

patşahtılar KA 18134-137 (Gezerlerdi zulmuuml haksızlığı alemin idaresini

ccedilalışmasını bunların hepsini goumlzden geccedilirirlerdi Gezdiklerinde de kimse

(bunların) şehzade padişah olduğunu bilmezdi)

3 Ccedilokluk şahıs ekindeki r sesinin duumlşmesiyle -lA şeklinde de

kullanılabilmektedir

Bu kere diyendele sene sele baba patışahın bah neccedile oğlu giderse bir

merc edeğin kızlarımnan da bir denesi getsin ITHM 45312-13 (Baba bu sefer

sana soumlylediklerinde soumlyle bak padişahın oğlu nasıl giderse bir bahse girelim

kızlarımdan da bir tanesi gitsin)

Zarf-fiil eklerinin iyelik ekleriyle kullanılması Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde

de yaygındır (Goumlkdağ 2012 118)

3 Zarf-fiil Goumlrevindeki Yapılar

31 -mAğIydAn -mAg mastar eki + I iyelik eki + ydan (ilen) vasıta

hali ekinin birleşiminden oluşan bu yapı -(y)IncA -(y)UncA anlamında zarf-fiil

goumlrevi yapmaktadır

At allına bir tepme vurmağıydan kurtın beynini yere toumlktuuml ITHM

26123-24 (At alnına bir tekme vurunca kurdun beynini yere doumlktuuml)

Neyse geldi ilan goumlrmeğiyden oumlzuumlnuuml accedilıldı koydu gitti ITHM 39020-

21 (Neyse geldi yılan onu goumlruumlnce ccedilekildi bıraktı gitti)

Goumlnderrih ora oumlzuumlnuuml indi orda ifrit var ifirmeğiyden yandırı oumlzuumlnuuml

ITHM 41035 4111 (Oraya onu goumlndeririz şimdi orada canavar var uumlfuumlruumlnce

onu yakar)

Berber nişteri ccedilıhardı bir kere bele vurmağıydan avurdumu yardı

ITHM 42831-32 (Berber neşteri ccedilıkardı bir kere boumlyle vurunca avurdumu

yardı)

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

9

Dev bunu goumlrmeğiyden dedi ldquoMuumlhemmed Ccedilelebi Allah hetriccedili meni

azad eleginanrdquo KA 7167-169 (Dev bunu goumlruumlnce ldquoMuhammed Ccedilelebi Allah

hatırı iccedilin beni azad etrdquo dedi)

Kurdoğlu buları goumlrmeğiyden dedi ldquoBeli bu menim nene babamdırdquo KA

7446 (Kurdoğlu bunları goumlruumlnce ldquoEvet bu benim anne babamdırrdquo dedi)

32 -mAğI birli -mAg mastar eki + I iyelik eki ve birli (ile) edatının

birleşiminden oluşan bu yapı -(y)IncA -(y)UncA anlamında zarf-fiil goumlrevi

yapmaktadır

Kapını accedilmağı birli bir buzavları var buzav kaştı kız kaccedilar ITHM

42136-37 (Kapıyı accedilınca bir buzağıları var buzağı kaccediltı kız kaccedilar)

Sebbeh oldu kahtılar yuhudan O kahmağı birli o ccedilıhtı yazya ITHM

4561-2 (Sabah oldu uykudan kalktılar O kalkınca o dışarıya ccedilıktı)

Kızı goumlrmeği birli getti tay oldu ahır uumlste başladı saman yemeğe bu

muna teeccuumlb etti ITHM 4318-9 (Kızı goumlruumlnce gitti tay oldu ahırın uumlstuumlnde

başladı saman yemeye bu buna şaşırdı)

Dedi ldquoSele Allah kır atlı Bayramrsquoın toyudu bir yel ossun sipirsin bir

yağış ossun sulasınrdquo Gerccedilekten bu demeği birli bir yel oldu sipirdi bir yağış

oldu suladı) ITHM 4343-5 (Soumlyle Allah(ım) kır atlı Bayramrsquoın duumlğuumlnuumlduumlr

bir yel olsun suumlpuumlrsuumln bir yağış olsun sulasınrdquo dedi Gerccedilekten bu boumlyle

deyince bir yel oldu suumlpuumlrduuml bir yağış oldu suladı)

Bu tuumllkuuml oumllmeği birli kahtı hapı canavarlara izin verdi ITHM 45036

4511 (Bu tilki oumlluumlnce kalktı buumltuumln canavarlara izin verdi)

Hemen oğlan duumlştuuml kısrahtan bayıldı bu bele demeği birli ITHM

45619 (Bu boumlyle deyince oğlan hemen kısraktan duumlştuuml bayıldı)

Callata dedi ldquoGel dur kapıda kazı başın uzatmağı birli munun başın

alasanrdquo KA 4266-267 (Cellata ldquoGel kapıda dur kadı başını uzatınca bunun

başını alacaksın (koparacaksın)rdquo dedi)

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

10

33 -dIğIydAn -dIg sıfat-fiil eki + I iyelik eki+ ydan (ilen) vasıta hali

ekinin birleşiminden oluşan bu yapı -(y)IncA -(y)UncA anlamında zarf-fiil

goumlrevi yapmaktadır Bu yapı Anadolu ağızlarında da kullanılmaktadır

(Oumlrnekler iccedilin bk Uumlstuumlner 2000 113-115)

Hemen oğlan elini salladı kızın ağzının uumlstuumlne bir zille ccedilaldığıydan kız

duumlştuuml ITHM 4467-9 (Hemen oğlan elini salladı kızın ağzının uumlstuumlne bir tokat

vurunca kız duumlştuuml)

Bu oğlan yeriştiğiyden dairama bu oğlanı zirek zirek halan parccedilalayın

ITHM 42918-19 (Bu oğlan daireme gelince ccedilabuk derhal oumllduumlruumln)

Bu oğlan ora yeriştiğiyden mununccedilu toy eleyin kızımı verin oumlzuumlne

ITHM 42928-29 (Bu oğlan oraya gelince bunun iccedilin duumlğuumln yapın kızımı ona

verin)

Otu yediğiyden o kardaşların her altısı da ceyran oldular KA 3141-

142 (Otu yeyince o kardeşlerin altısı da ceylan oldular)

Kilinci kininnen ccedilekti Ccedilalmağıydan adamın boynuna (ğer tahtadı) tark

kırıldı duumlştuuml ki parccedila oldu KA 6225-227 (Kılıcı kınından ccedilekti Adamın

boynuna vurunca (tahta olduğu iccedilin) tak (diye) kırıldı duumlştuuml iki parccedila oldu)

Babası defteri ohuduğuydan başladı başına ccedilalmağa KA 11184

(Babası defteri okuyunca başına vurmaya başladı)

Ayı geldiğiyden başladı tendire ataş salmağa KA 19280 (Ayı gelince

tandıra ateş yakmaya başladı)

Kız sacı ccedilektiğiyden tandıra duumlştuuml KA 19290 (Kız sacı ccedilekince

tandıra duumlştuuml)

34 -dIğI birli -dIg sıfat-fiil eki + I iyelik eki + birli (ile)edatının

birleşiminden oluşan bu yapı -(y)IncA -(y)UncA anlamında zarf-fiil goumlrevi

yapmaktadır

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

11

Bu nedi ğafıldan men dediğim birli bir Erep ccedilıhtı munun başını aldı

ITHM 4007-8 (Ben aniden ldquoBu nedirrdquo deyince bir Arap ccedilıktı bunun başını

aldı)

Ccedilıhar ccediloumlle ccedilıhtığı birli etrefine bahar hiccedilbir şey yohtu kabaktı ITHM

39317-18 (Tenha bir yere ccedilıkınca etrafına bakar hiccedilbir şey yoktur kabaktır)

Vurdu ussuya ussuya vurduğu birli kabağa ussu doldu ITHM 39320-

21 (Suya attı suya atınca kabağa su doldu)

Şu oumlrnekte birli (ile) edatı ses duumlşmesiyle bir şeklinde kullanılmıştır

Guumln battığı bir ccedilıhardım hassın tapsaydım soyardım malın alırdım

gelerdim ITHM 40325-26 (Guumln batınca ccedilıkardım hangisini bulsaydım

soyardım malını alırdım gelirdim)

35 -dIğI yerde -dIg sıfat-fiil eki + I iyelik eki +yer kelimesi + dA

bulunma hali ekinin birleşiminden oluşan bu yapı -ken anlamında zarf-fiil

goumlrevi yapmaktadır

Saccedilın houmlrduumlğuuml yerde bir tel o saştan dili alta yığdı KA 493-94

((Kızın) saccedilını oumlrerken o saccediltan bir tel dilinin altına koydu)

36 -m-m +da -m fiilden isim yapma eki + dA bulunma hali

ekinin birleşiminden oluşan bu yapı ikileme şeklinde kullanılarak -dIğInda

anlamında zarf-fiil goumlrevi yapmaktadır

Şamrsquoın harabalarında attı oumlzuumln guumlnnen barabar guumln ccedilıhım ccedilıhımda KA

11153-154 (Kendini guumlnle beraber (guumlneşin doğmasıyla) guumlneş doğduğunda

Şamın harabelerine attı)

SONUCcedil

Azeri sahası iccedilinde yer alan Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesi ile ilgili ccedilalışmalar

ccedilok sınırlıdır Eski Tuumlrkccediledeki bir ccedilok oumlzelliği buumlnyesinde koruması kendine

oumlzguuml incelikleri dikkat ccedilekicidir Bu inceliklere dikkat ccedilekmek amacıyla

hazırladığımız ccedilalışmamızda Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde -(y)IncA -(y)UncA

ekinin sınırlama işlevinin tarihicirc Tuumlrk lehccedilelerinde olduğu gibi korunduğu tarihicirc

ve ccedilağdaş Tuumlrk lehccedilelerinde olduğu gibi -AcAğInA anlamında mukayese

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

12

işlevinin de bulunduğu tespit edilmiştir Ayrıca -(y)IncA -(y)UncA ve -AndA

eklerinin iyelik koumlkenli şahıs ekleriyle kullanılması yukarıda oumlrneklerle

verdiğimiz zarf-fiil goumlrevindeki yapıların varlığı dile kattığı anlam genişliği ve

zenginlik bir yazı dili durumuna gelmemesine rağmen Irak Tuumlrkmen

Tuumlrkccedilesinin dili kullanabilme imkanlarının ne kadar esnek ve zengin olduğunu

goumlstermektedir

KAYNAKLAR

Banguoğlu T (1990) Tuumlrkccedilenin Grameri Ankara TDK Yayınları

Bayatlı HK (1996) Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesi Ankara TDK Yayınları

Ergin M (1985) Tuumlrk Dil Bilgisi İstanbul Boğaziccedili Yayınları

Gabain AV (1988) Eski Tuumlrkccedilenin Grameri (Ccedileviren Mehmet Akalın)

Ankara TDK Yayınları

Goumlkdağ BA (2012) ldquoIrak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinin Şekil Bilgisine Dair

Notlarrdquo Uluslararası Tuumlrkccedile Edebiyat Kuumlltuumlr Eğitim Dergisi (Teke)

Sayı 11 s 113-123

Huumlnerli B (2012) ldquo -(G)X(n)CA Zarf-Fiilinin Farklı Bir İşlevi Uumlzerine

(Sistematik Olarak ldquoKarşıtlık-KıyaslamardquoBildirme) Uluslararası

Tuumlrkccedile Edebiyat Kuumlltuumlr Eğitim Dergisi (Teke) Sayı 12 s 1-14

_________(2010) ldquoDoğu Trakya Ağızlarında Arkaik Olarak Kullanılan

Sınırlandırma İşlevindeki (-(y)XncA) Zarf-fiil Ekirdquo Turkish Studies

51 Winter 495-507

Huumlrmuumlzluuml H (2003) Kerkuumlk Tuumlrkccedilesi Soumlzluumlğuuml İstanbul Kerkuumlk Vakfı

Yayınları

Korkmaz Z (2003) Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesi Grameri (Şekil Bilgisi) Ankara

TDK Yayınları

Uumlstuumlner A (2000) Anadolu Ağızlarında Sıfat-Fiil Ekleri Ankara TDK

Yayınları

KISALTMALAR

ITHM Bayatlı Necdet Yaşar Irak Tuumlrkmenlerinin Halk Masalları Berikan

Yayınevi Ankara 2009

KA Hasan Huumlseyin Şahbaz Kerkuumlk Ağzı Doktora Tezi İstanbul Uumlniversitesi

Edebiyat Fakuumlltesi İstanbul 1979

TDH Marufoğlu Ali Tuumlrkmenelirsquonin Dili Hoyrat Kerkuumlk Vakfı Yay

İstanbul 2012

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

13

İbn Kemacirclrsquoin Bir Gazelinin Şerhi ve Ses Tekrarları Accedilısından Değerlendirilmesi

Abdullah Aydın1

Oumlzet

İbn Kemacircl 15 yuumlzyılın sonları ile 16 yuumlzyılın başlarında yaşamış oumlnemli bir

şairimizdir Hem ilmicirc hem de edebicirc kişiliğiyle divan şiirimizin gelişmesinde ve

yaygınlaşmasında buumlyuumlk katkıları olmuştur Bu makalede şairin ldquoistemezrdquo redifli gazeli

klasik usulle şerh edilmiş devamında gazelde kullanılan sesler yapısalcılık accedilısından

değerlendirilmiştir İbn Kemacircl şiirlerinde sese fazlasıyla oumlnem vermiş bu sebeple

şiirlerinin ccediloğunda redif kullanmıştır Kelime tercihlerinde beyitteki anlam

buumltuumlnluumlğuumlnuumln yanı sıra ses benzerliklerine dikkat etmiştir Boumlylece şiiri mananın

yanında ahenk de kazanmıştır

Şiirimizdeki aşk motifinin kahramanları olan sevgili acircşık ve rakiple ilgili

muhteva unsurları bir araya getirilmiştir İbn Kemacirclrsquoin divanında rakiple ilgili soumlylediği

diğer bilgiler derlenerek başka şairlerden alınan beyitlerle desteklenmiştir

Anahtar Kelimeler İbn Kemacircl Gazel Aşk Ses tekrarı Şerh

The Assesment of Ibn Kemalrsquos One Lyric Regarding Its Comment and Alliteration

Abstract

Ibn Kemal is an important poet at the end of 15th century and the beginning of

16th century He contributed a lot to the development of divan poetry and its

widespread with either his scientific or poetic personality In this article Ibn Kemalrsquos

ghazal which ends with ldquoistemezrdquo redif has been commented with classical style and the

alliterations used in the lyric poem have been evaluated in terms of structure Ibn-i Kemal

gave important attention to sound at his poems Therefore he used ldquoredifrdquo at the majority

of the poems He paid attention to alliteration and associations of the couplets with the

meanings As a result his poems have got not only meaning but also harmony

In divan poetry the contents regarding beloved lover and competitor who are the

heroes of the love motifs have been banded together The information about the

competitor that Ibn Kemal wrote in his divan was compiled and was supported with the

couples from other poets

Key Words Ibn Kemal Ghazal Love Alliteration Comment

1 YrdDoccedilDr Bingoumll Uumlniversitesi Fen Edebiyat Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumll

divansiirihotmailcom

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

14

GİRİŞ

Danişmentliler Selccediluklular Kadı Burhaneddin Devleti ve Osmanlı

doumlneminde oumlnemli merkezlerden biri olan Tokat şehri tespit edilen 14 divan

şairiyle dikkat ccedilekmektedir (İsen 1997 85) İbn Kemacircl de Tokatrsquoın yetiştirdiği

şairlerden biridir

Hicricirc 873- 940 (Miladicirc 1468-1534) tarihleri arasında yaşayan şairimizin

asıl ismi Şemseddin Ahmedrsquodir Dedesi Kemacircl Paşarsquoya izafetle İbn Kemacircl veya

Kemacircl Paşazacircde isimleriyle şoumlhret bulmuştur (Demirel 1996 XIX) şiirlerinde

mahlas kullanmayan nadir şairlerden biridir (Yıldırım 2006 54)

Aynı zamanda ilmiye sınıfından olan İbn Kemacircl değişik yerlerde

muumlderrislik kadılık ve nihayet şeyhuumllislamlık yapmıştır Vefatına kadar 8 yıl

bulunduğu şeyhuumllislamlık makamına Kanucircnicirc Sultan Suumlleyman devrinde ve

buumlyuumlk acirclim Zenbilli Ali Efendirsquoden sonra geccediltiği goumlz oumlnuumlnde

bulundurulduğunda onun ilmicirc yeterliliği daha doğru anlaşılmaktadır Tuumlrkccedile

Arapccedila ve Farsccedila dillerinde yazdığı 210 eser ve divan onun ilmicirc ve edebicirc

kişiliğini ortaya koymaktadır Bu youmlnuumlyle divan şiirimizin Osmanlı

coğrafyasında yaygınlaşmasına oumlnemli katkıları olmuştur Divanı yayımlanan

İbn Kemacirclrsquoin diğer eserleriyle ilgili yeterli ccedilalışma yapılmamıştır (Atsız 1966

Ccedilelik 2005 Demirel 1996 Koumlksal 2008 Parmaksızoğlu 1967 Saraccedil 1996

Uğur 1987) Biz bu makalemizde şairin aşağıdaki gazelini klasik usulle şerh

ederek kullandığı sesleri yapısalcı accedilıdan değerlendireceğiz

İbn Kemacircl bu gazelinde divan şiirindeki sevgili acircşık ve rakiple ilgili aşk

motiflerini buumltuumln oumlzellikleriyle şiirinin muhtevasına yerleştirmiştir Bu

motiflerle ilgili olarak divanda geccedilen diğer oumlrnekler de değerlendirilmiştir

Oumlzellikle rakiple ilgili verdiği bilgiler dikkat ccedilekmektedir

Yedi beyitten muumlteşekkil olan gazelin redifi istemez kafiyesi de ldquondashacircnrdquo

sesleridir Muumlrdef olan bu kafiyenin revisi ldquonunrdquo ridfi ise ldquoelifrdquo harfleridir

Bu gazel Mustafa Demirel tarafından yapılan divan neşrinde 3 beytin

ilk dizesindeki ldquoeylerrdquo ifadesi ldquoeylerdquo 4 beytin ilk dizesindeki ldquosuumlrmegirdquo

ifadesi ldquosuumlrmegrdquo 6 beytin ikinci dizesindeki ldquokim cacircnrdquo ifadesi ldquocacircn kim cacircnrdquo

olarak yazılmışlardır Bu neşir hakkında yazılan bir makalede ise bu okumaların

yanlış olduğu belirtilerek şiir bizim aşağıya aldığımız şekliyle tashih edilmiştir

(Koumlksal 2008 169)

GAZEL

Facircilacirctuumln facircilacirctuumln facircilacirctuumln facirciluumln

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

15

1 Dil sana meyl itdi cacircnum oumlzge cacircnacircn istemez

Derd-i lsquoışkun cacircnuma hoş geldi dermacircn istemez

2 Racirch-ı lsquoışkunda goumlnuumll goumlzuumlm yaşından incinuumlr

Lacirc-cerem yola gidince kişi bacircracircn istemez

3 Goumlnluumlme gelse hayacircl-i hattı reşk eyler rakicircb

Evde Kuracircn oldugın bilduumlm ki şeytacircn istemez

4 Kapuma yuumlz suumlrmegi ister misin didi diduumlm

Kalsquobeye yuumlz suumlrmegi kangı muumlselmacircn istemez

5 Sen giderken nacircle-i lsquouşşacirckdan incindi dil

Hasta miskicircn cacircn viruumlrken acirch u efgacircn istemez

6 Lebleruumlne her goumlren meyl eylese incinme kim

Kimse olmaya cihacircn iccedilinde kim cacircn istemez

7 Başumı galtacircn goumlruumlp meydacircn-ı lsquoışkında didi

Bu ne top olur ki oynar kenduuml ccedilevgacircn istemez (Demirel 1996 83)

Kelimeler

bacircracircn yağmur

cihacircn duumlnya acirclem

ccedilevgacircn 1 cirit oyununda atlıların birbirine attıkları değnek 2 ucu eğri değnek

baston

efgacircn ıstırap ile haykırma bağırıp ccedilağırma inleme bağrışma

galtacircn yuvarlanan tekerlenen

hayacircl 1 insanın kafasında tasarlayıp canlandırdığı şey 2 kuruntu 3 goumllgeli

goumlruumlnen şey

lacirc-cerem şuumlphesiz besbelli elbette

meyl 1 eğilme eğiklik akıntı 2 sevme tutulma 3 goumlnuumll akışı

miskicircn 1 aciz zavallı beceriksiz 2 Miskli

nacircle inleme inilti

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

16

rakicircb 1 herhangi bir işte birbirinden uumlstuumln olmaya ccedilalışanlardan her biri 2

bekccedili

reşk 1 kıskanma hased guumlnuuml 2 kıskanılmış

A Oumlrnek Beyitlerle Şiirin Accedilıklanması

1 Dil sana meyl itdi cacircnum oumlzge cacircnacircn istemez

Derd-i lsquoışkun cacircnuma hoş geldi dermacircn istemez

Canım (sevgilim) goumlnuumll sana meyletti senden başka canan istemez

Aşkının derdi canıma hoş geldi (bu sebeple) goumlnuumll derman istemez

Beyitte dert derman can goumlnuumll kelimeleri arasında tenasuumlp sanatı vardır

Buradaki cacircn ile cacircnacircn kelimeleri aynı koumlkten tuumlrediği iccedilin iştikak dert ile

dermacircn kelimeleri de tezat sanatı oluşturmuştur Ayrıca can kelimesinin uumlccedil

defa tekrarlanması beyte ahenk katmaktadır

Acircşığın goumlnluuml daima sevgiliden yana akar Ccediluumlnkuuml Allah sevgiliye guumlzel bir

yuumlz acircşığa da o guumlzelliğe meyletme duygusu daha doğrusu tutkusu vermiştir

Yazdukda yuumlzuumln mushafını kacirctib-i takdicircr

Şacircnumda benuumlm eyledi lsquoışk acircyetin imlacirc

İbn Kemacircl (Demirel 1996 19)

Acircşıklar sevgiliye kavuşma uumlmidiyle yaşamaktadır Sevgiliye kavuşma

mehri olarak acircşıkların kıymetli canlarını vermeleri gerekmektedir

Sevduumlginden geccedilmeyen kişi bulamaz sevduumlgin

Aldı dil mihruumln lsquoarucircsı virdi cacircn nakdin mehr

İbn Kemacircl (Demirel 1996 41)

Ccediluumlnkuuml hiccedilbir insana benzemeyen ve melekler kadar guumlzel olan sevgiliye

binlerce can feda olsun Bu konuda İbn Kemacirclrsquoin ccedilağdaşı olan ve Muhibbicirc

mahlasıyla şiirler yazan Kanucircnicirc Sultan Suumlleyman da aşağıdaki beyti soumlylemiştir

0l pericirc-peyker melek kim benzemez insacircn ana

Sad hezacircracircn dil feda olsun hezacircracircn cacircn ana

Muhibbicirc (İsen Bilkan 1997 130)

Acircşık iccedilin guumlzeller guumlzeli olan sevgili yeterlidir Sevgilinin varlığı

olduktan sonra başka hiccedilbir şey acircşığın kalbinde yer edemez Aynı zamanda aşk

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

17

bir derttir Ccediluumlnkuuml dert belacirc mihnet gam bir araya geldiğinde ortaya aşk

ccedilıkmaktadır

Derd uuml belacirc vuuml mihnet uuml gam kim cihacircnda var

Dirildi bir araya geluumlp oldı var lsquoışk

İbn Kemacircl (Demirel 1996 105)

Aşkın başlamasıyla birlikte acircşıkta sevgiliye hasret ondan ilgi

goumlrememek rakiplere karşı kıskanccedillık gibi hacircller goumlruumlluumlr Acircşık buumltuumln bunlara

rağmen sevgiliden gelen dertleri kendine derman olarak goumlrmektedir Hatta

derdine derman bile istemez Yazımıza konu olan şiirle aynı vezin ve kafiyede

yazılmış bir gazelinde Bacirckicirc bu durumu şoumlyle dile getirmektedir

Derd-i yacircr ile şunun kim başı hoşdur Bacirckıyacirc

Oumllmege cacircnlar viruumlr derdine dermacircn istemez

Bacirckicirc (Kuumlccediluumlk 1994 227)

Fuzucirclicirc aşk derdiyle hoş olduğunu kendisine sunulan dermanın zehir gibi

geldiğini ve kendisini helak edeceğini belirtmektedir

lsquoAşk derdiyle hoşem el ccedilek ilacirccumdan tabicircb

Kılma dermacircn kim helacirckuumlm zehri dermacircnundadur

Fuzucirclicirc (İpekten 1996 194)

2 Racirch-ı lsquoışkunda goumlnuumll goumlzuumlm yaşından incinuumlr

Lacirc-cerem yola gidince kişi bacircracircn istemez

Goumlnuumll aşkının yolunda goumlzyaşımdan incinir Elbette yola giden kişi

yağmur istemez

Divan şiirinde acircşığın goumlzyaşları burada olduğu gibi abartılı bir şekilde

anlatılmaktadır Acircşığın goumlzyaşları kana bulanmış haliyle ccedilamurlu sel suları gibi

akmaktadır Goumlzyaşları ırmaklar gibi akar ve onu ccediler-ccediloumlp gibi değersiz olan

rakip engelleyemez

Goumlzleruumlm yaşım menlsquo itmez rakicircbuumln korkısı

Nicircl uuml Ceyhucircnun yolına hacircr u has olur mı sed

İbn Kemacircl (Demirel 1996 35)

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

18

Şerh ettiğimiz beyitte goumlzyaşları ccedilokluğundan dolayı yağmura teşbih

edilmiştir Yolculuğa ccedilıkanların yağmurdan rahatsız olduğu yağmuru

istemedikleri gibi acircşık aşk yolunda goumlzyaşlarıyla yuumlruumlmeyi istememektedir

Racirch-ı aşk goumlnuumll goumlzyaşı kelimeleriyle yol kişi bacircracircn kelimeleri

arasında duumlzenli leff uuml neşr sanatı vardır

Divan şairlerimizden Ahmet Paşa da acircşığın goumlzyaşını yağmura acirchını

ruumlzgacircra benzetmiştir Cambaz olan sevgili de ruumlzgacircr ve yağmur istememektedir

Girye vuuml acirch eyleme zuumllfuumlnde ey cacircn oynayan

Kim kamu cacircn-bacircz olan bacircracircn ile bacircd istemez

Ahmed Paşa (Tarlan 1992 174)

Şair aşağıdaki beytinde gam sebzesi yetiştiren acircşığı ccediliftccediliye

benzetmektedir Bu beyitte yukarıdakinin zıddına olarak ccediliftccedilinin yağmurdan

acircşığın goumlzyaşlarından hoşlandığını belirtmektedir

Gam sebzesini sulasa yaşum sevinuumlr dil

Benzer şol ekinciye ki bacircracircndan ider haz

İbn Kemacircl (Demirel 1996 98)

Sevgilinin yuumlzuumlnuumln hep taze kalması iccedilin lsquoacircşık bahar bulutları gibi

devamlı ağlamalıdır

Acircşık da ebr-i bahacircricirc gibi aglatsa n ola

Sebze-zacircr-ı huumlsni tacircze tutmaga bacircracircn gerek

İbn Kemacircl (Demirel 1996 112)

3 Goumlnluumlme gelse hayacircl-i hattı reşk eyler rakicircb

Evde Kuracircn oldugın bilduumlm ki şeytacircn istemez

Evde Kuran bulunmasını şeytan istemez (Bundan) anladım ki goumlnluumlme

sevgilinin ayva tuumlylerinin hayali gelse rakip (bunu) kıskanır

Beyit goumlnuumll hayacircl-i hat rakip ile ev Kuran şeytan kelimeleri arasındaki

duumlzenli leff uuml neşr sanatı uumlzerine kurulmuştur

Goumlnuumll sevgilinin aşkın mekacircnıdır Acircşığın sevgilinin ayva tuumlylerini

goumlrmesi ise imkacircnsızdır O ancak ayva tuumlylerinin hayalini kurar Rakip

başkalarının menfaatine macircni olarak kendi menfaatine ccedilalışan kimse demektir

Edebiyatta ise engel duumlşman ağyar hasucircd yabancı bekccedili anlamlarını

karşılamaktadır Acircşığın sevgiliye kavuşmasına onu goumlrmesine hatta onu hayal

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

19

etmesine bile engel olmaktadır Şeytan da evlerde Kuran bulunmasını ve

okunmasını istemez Bu sebeple rakip şeytana benzetilmektedir Aşağıdaki

beyitte de rakip Hz Acircdemrsquoe secde etmeyen İblise teşbih edilmiştir

Hacircl-i genduumlm-gucircnı mekrin bana hoş goumlrdi rakicircb

Acircdeme İblicircs virduumlgi oumlguumltduumlr bu oumlguumlt

İbn Kemacircl (Demirel 1996 25)

Rakip aşk uumlccedilgenindeki uumlccediluumlncuuml kişi olması sebebiyle pek ccedilok beyitte

karşımıza ccedilıkmaktadır Şair rakibin sevgilinin mahallesinde safa suumlrmesine

şaşılmamasını ccediluumlnkuuml Allahın duumlnyayı kacircfirlere cennet eylediğini

soumlylemektedir

Kucircyunda safacirc suumlre rakicircbuumln ne lsquoaceb kim

Hak eyledi kacircfirlere duumlnyacircsını Cennet

İbn Kemacircl (Demirel 1996 27)

Aşağıdaki beyitte devlet idaresiyle ilgili bilgi de vardır Kacircfirlerin

yaşlılarından haraccedil vergisi alınmadığı gibi yaşlı olan rakip sevgiliye can nakdi

vermezse tuhaf karşılanmamalıdır

Virmese cacircnacircna cacircn nakdin rakicircb olmaz lsquoaceb

Picircr-i kacircfir kesbe kacircdir olmasa virmez haracircc

İbn Kemacircl (Demirel 1996 31)

Aşağıdaki beyitte Ahmed Paşa rakibi kacircfire benzeterek sevgiliye yuumlz

mushafını onun oumlnuumlnde accedilmamasını soumlylemektedir

Cemacircluumln nuumlshasın accedilma rakicircbe

Oumlninde kacircfirin Kuracircn yaraşmaz

Ahmed Paşa (Tarlan 1992 172)

Sevgili acircşıktan tarafa hiccedil bakmazken rakibe ilgi goumlsterip onu yanına alır

Bu acircşık iccedilin dayanılması zor bir durumdur Buumlyuumlk şairlerimizden Zacircticirc ile

Necacircticirc Bey aşağıdaki beyitlerinde rakibi koumlpeğe benzetmişlerdir

Rakicircbe sadr goumlsterduumln diduumln ol fitneye ulu

Benuumlm bir it kadar veh veh kapunda ilsquotibacircrum yoh

Zacircticirc (Tarlan 1970 143)

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

20

Rakicircbe sadr goumlsterduumln kapunda

Ne guumln geldi ki ite diruumlz ulu

Necacircticirc Bey (Tarlan 1997 414)

İbn Kemacircl başka bir gazelinde rakibi koumlpeğe benzetir Bu beyitte şair

rakibi oumllduumlrduumlğuumlnuuml onu yacircr eşiğinden uzaklaştırma goumlrevinin kendi hakkı

olduğunu soumlyler Burada ldquoİti oumllduumlren suumlruumlrrdquo atasoumlzuumlne telmih yapmaktadır

Ccediluumlnki suumlrduumln yacircr işiguumlnden rakicircbi ey goumlnuumll

Ccedilek ne gavgacircsı olursa iti oumllduumlren suumlruumlr

İbn Kemacircl (Demirel 1996 57)

Rakip ile it arasında benzerlik kurmayı seven şair rakip hatıra gelince

zuumllfe yapışmak gerektiğini soumlyler Ccediluumlnkuuml ldquoiti anınca sopayı hazırlardquo atasoumlzuumlnde

belirtildiği gibi koumlpeği anınca sopa hazırlamak gereklidir

Gelse rakicircb hatıruna zuumllfine yapış

Dimişler ulular iti an hazır it asacirc

İbn Kemacircl (Demirel 1996 16)

Şair başka bir gazelinde değerli olan sevgiliye hizmet ettiği iccedilin koumlpek

olan rakibin de değerli olduğunu soumlylemektedir

Kucircyı itine kulluk it ki kişi

Uluya hizmet ile ulu olur

İbn Kemacircl (Demirel 1996 73)

Rakip hakkında soumlylenmiş en ilginccedil beyitlerden biri Sabite aittir Şair

rakibin cenaze namazını kalp huzuruyla kıldığını belirtmektedir

Meydacircna geldi nalsquoş-ı rakicircb-i nemicircme-sacircz

Kıldum huzucircr-ı kalb ile lsquooumlmruumlmde bir namacircz

Sabit (Onay 1993 339)

4 Kapuma yuumlz suumlrmegi ister misin didi diduumlm

Kabeye yuumlz suumlrmegi kangı muumlselmacircn istemez

Kapıma yuumlz suumlrmek ister misin dedi Kacircbersquoye yuumlz suumlrmeyi hangi

muumlsluumlman istemez (yani her muumlsluumlmanın en ccedilok istediği şeydir) dedim

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

21

Beyitte kapı sen ile Kacircbe Muumlsluumlman kelimeleri arasında duumlzenli bir leff

uuml neşr vardır Yuumlz suumlrmek ifadesinin tekrar edilmesi didi-diduumlm ifadeleri

beyitte ahenk sağlamıştır

Kacircbe Muumlsluumlmanların ziyaret ettiği kapısına yuumlz suumlrduumlğuuml yapıdır Divan

şairleri sevgilinin evini Kacircbersquoye teşbih etmişlerdir Muumlsluumlmanlar Kacircbersquoye

gitmek onun kapısına yuumlz suumlrmek acircşıklar sevgilinin eşiğine yuumlz suumlrmek

hayaliyle yaşarlar

Şair acircşığın durumunu Kacircbersquoye yuumlz suumlrmeyi hangi Muumlsluumlman istemez

ifadesiyle anlatmaktadır Burada istifham sanatı vardır Şair aslında her

Muumlsluumlman ister demektedir Her acircşığın sevgilinin eşiğine yuumlz suumlrmek

isteyeceği soumlylenmektedir

Şair guumlzel olan sevgiliyi guumlzelliklerin Kacircbersquosine teşbih etmiştir

Sevgilinin guumln yuumlzuumlnuuml goumlruumlnce ay ona secde edecektir

Başın egduumlgi budur karşuna iy Kalsquobe-i huumlsn

Goumlricek guumln yuumlzuumlni secde ider macirch sana

İbn Kemacircl (Demirel 1996 15)

Ccediluumln yuumlzuumln Kalsquobe vuuml hacircluumln Haceruumlrsquol- Esved imiş

Hacc-ı vaslunda yuumlzuumlm ana suumlrem gibi geluumlr

İbn Kemacircl (Demirel 1996 66)

5 Sen giderken nacircle-i lsquouşşacirckdan incindi dil

Hasta miskicircn cacircn viruumlrken acirch u efgacircn istemez

Goumlnuumll sen giderken (gittiğin iccedilin uumlzuumllen) acircşıkların iniltilerinden incindi

Zavallı hasta can verirken (ccedilevresinde) acirch u efgacircn (edenleri) istemez

Acircşıklar aşk derdiyle yaralı oldukları iccedilin devamlı inlemektedirler Bu

beyitte goumlnuumll ise diğer acircşıkların iniltilerinden dolayı dertlenip inlemektedir

Sevgili acircşığın canıdır Acircşık sevgilinin ayrılmasını can vermek olarak

goumlrmektedir Oumlluumlm doumlşeğinde olan kişi ccedilevresinde başka can vermekte

olanlardan onların iniltilerinden rahatsız olur Bunun gibi sevgiliden ayrılan

acircşığın ayrılan başka acircşıkların uumlzuumlntuumllerinden duyduğu rahatsızlık beyitte

anlatılmaktadır

Beyitte nacircle hasta acirch u efgacircn kelimeleri ile dil ve cacircn kelimelerinde iki

ayrı tenasuumlp sanatı vardır

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

22

Sevgilinin gitmesini can vermek olarak goumlren şair başka bir gazelinde

sevgili olmayınca canın da cihanın da insana gerekmeyeceğini belirtmektedir

Dirler kişiye cacircn gerek andan cihacircn gerek

Cacircnacircn ki olmaya ne cihacircn u cacircn gerek

İbn Kemacircl (Demirel 1996 121)

Divan şairlerimizden Hayacirclicirc Bey sevgili yoluna verilmeyen canın bir

oumlnemi olmadığını acircşığın canını seve seve vereceğini dile getirmektedir

Neduumlr cacircn kim anı sen nacirczenicircn cacircnacircna vermezler

Sana lsquoacircşık olanlar yoluna cacircnacirc ne vermezler

Hayacirclicirc Bey (Kurnaz 1996 365)

6 Lebleruumlne her goumlren meyl eylese incinme kim

Kimse olmaya cihacircn iccedilinde kim cacircn istemez

Her goumlren dudaklarına meyleylerse incinme Ccediluumlnkuuml cihanda can

istemeyen kişi olmaz

Hz İsanın nefesiyle oumlluumlleri diriltme mucizesi vardır Şairler onun can

veren nefesiyle sevgilinin acircşıklara mutluluk veren soumlzleri arasında benzerlik

kurmuşlardır Sevgilinin iki dudağı arasından ccedilıkan bir iltifat acircşık iccedilin her

şeyden oumlnemlidir Canlı bir varlık olan acircşık da sevgilinin dudaklarına

meyledecektir

Şair sevgiliye seslenerek Her goumlren senin dudağını isterse şaşırma

bundan incinme canı olan herkesin sana meyletmesi doğal bir şeydir

demektedir

Beyte e sesindeki asonans ve kimi kimse cihacircn cacircn kelimelerindeki

ses benzerlikleri ahenk sağlamıştır

Sevgilinin dudağının can verici oumlzelliği Hayacirclicirc Beyin aşağıdaki beytinde

goumlruumllmektedir

Rucircy-ı guumllgucircnunda hacircluumln Hinducirc-yi acircteşkede

Lalsquol-i cacircn-bahşunda hattun kacircfir-i Icircsacirc-perest

Hayacirclicirc Bey (Kurnaz 1996 273)

7 Başumı galtacircn goumlruumlp meydacircn-ı lsquoışkında didi

Bu ne top olur ki oynar kenduuml ccedilevgacircn istemez

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

23

Aşk meydanında başımın yuvarlandığını goumlruumlnce Bu nasıl bir top ki

ccedilevgacircn gerekmeden kendi oynar dedi

Şairler acircşığın yiğitliğini goumlstermek istedikleri zaman aşkı meydana

teşbih ederler Bu meydana girebilmek acircşık olabilmek iccedilin yuumlrek cesaret

gereklidir

Yacircruumln okına ccediluumlnki cigerden siper gerek

Meydacircn-ı lsquoışka girmeye evvel yuumlrek gerek

İbn Kemacircl (Demirel 1996 120)

Gucircy u ccedilevgacircn İranlılara mahsus bir oyundur (Onay 1993 177) Top ve

ucu eğri bir ccedilubukla oynanır Şiirimizde sevgilinin acircşığa istediği gibi

davranması ve ona suumlrekli ccedilile ccedilektirmesi ile vuruldukccedila ortada doumlnen top

arasında ilgi kurulur Beyitte topun oumlzellikleri muumlbalacircğa yoluyla verilmiştir Bu

oumlyle bir toptur ki vurmadan kendi kendine oynar Sevgiliden cefa veya iltifat

ne gelirse gelsin acircşık ccedilok sevinmekte ve sevincinden orta yerde doumlnmektedir

Ccedilevgacircn top ve galtacircn kelimelerinde tenasuumlp sanatı vardır acircn seslerinin

tekrarı beyte ahenk katmaktadır

Son beyitte İbn Kemacirclin şiirlerinde mahlas kullanmayan bir şair olduğu

goumlruumllmektedir

Acircşığın goumlnluuml sevgilinin zuumllfuumlne top olduktan sonra ay ile guumlneş gibi gece

guumlnduumlz daima doumlnmektedir

Top olaldan zuumllfi ccedilevgacircnına ol guumll yuumlzluumlnuumln

Mihr uuml meh gibi duumln uuml guumln oldı ser-gerdacircn goumlnuumll

İbn Kemacircl (Demirel 1996 123)

B Şiirin Değerlendirilmesi

1 Vezin

İbn Kemacircl bu gazelini remel bahrinin facircilacirctuumln facircilacirctuumln facircilacirctuumln facirciluumlnrdquo

vezniyle yazmıştır İbn Kemacircl divacircnındaki 377 şiirden 174uumlnde bu kalıbı

kullanmıştır Bu 47 oranla en fazla kullanılan vezin kalıbıdır Bu kalıbın

Halucirck İpektenin 61 divan uumlzerine yaptığı incelemede ldquo 291rdquo oranla Tuumlrk

edebiyatında en fazla kullanılan kalıp olduğu ifade edilmektedir (İpekten 1994

306 339)

Gazelde 29 tane imacircle vardır Beyitlerdeki imacircleli heceler aşağıda italik

ve koyu olarak goumlsterilmiştir

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

24

1 beyitte sana cacircnuma

2 beyitte lsquoışkunda goumlzuumlm yola gidince kişi

3 beyitte goumlnluumlme gelse hayacircl-i

4 beyitte kapuma didi Kalsquobeye suumlrmegi

5 beyitte nacircle-i

6 beyitte lebleruumlne eylese olmaya iccedilinde

7 beyitte başumı lsquoışkında bu olur

Yukarıda goumlruumllduumlğuuml gibi bu imacirclelerin 6sı Tuumlrkccedile isim 2si Tuumlrkccedile fiil

li Tuumlrkccedile zamir 18i Tuumlrkccedile ek 2si Farsccedila ekten oluşmaktadır Tuumlrkccedile kelime

ve ekler uumlzerinde imalenin ccedilok olmasına Tuumlrkccedilede uzun uumlnluuml bulunmamasını

sebep olarak goumlsterebiliriz

Ayrıca 4 beyitteki suumlrmeg ve 5 beyitteki uşşacirckdan kelimelerindeki

koyu olarak yazılmış eklerde med vardır

Gazelde zihaf ve ulama (vasl) yoktur

2 Kafiye ve Redif

Gazelin redifi istemezdir Redifin ek değil bir kelimeden oluşması şiirin

acirchenginde etkili olmuştur Redifteki sert uumlnsuumlz olan s ve t seslerinin

soumlylenişteki sertliği ile redifin anlamı arasında ilişki vardır Şair istemez

diyerek muumlstağni bir şekilde dermanı elinin tersiyle itmektedir

Gazelin kafiyesi ise muumlrekkep kafiye tuumlrlerinden olan muumlrdef kafiyedir

Bu kafiyenin revisi ldquonunrdquo ridfi ise ldquoelifrdquo harfleridir

3 Soumlz Tekrarları

Gazeldeki soumlz tekrarları şunlardır

1 beyitte Dil sana meylitdi cacircnum oumlzge cacircnacircn istemez

Derd-i lsquoışkun cacircnuma hoş geldi dermacircn istemez

4 beyitte Kapuma yuumlz suumlrmeg ister misin didi diduumlm

Kalsquobeye yuumlz suumlrmegi kangı muumlselmacircn istemez

6 beyitte Lebleruumlne her goumlren meyl eylese incinme kim

Kimse olmaya cihacircn iccedilinde kim cacircn istemez

Gazelin tamamında ise iste- 2 dil 2 kim 2 goumlnuumll 2 can 5 mey 2 aşk 3

incin- 2 didi 2 yuumlz suumlrmek 2 defa tekrar edilmiştir

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

25

4 Ses Tekrarları

a Paralelizm Paralelizm şiir dilinde beyti oluşturan mısralar

arasındaki benzer dil birliklerinin ve muumltevacirczin kelimelerin anlamla buumltuumlnleşen

sesin eşliğinde paralel sıralanışını ifade eden bir terimdir (Macit 1996 59)

Divan şiirindeki paralellik soumlzle ilgili edebicirc sanatlardan ldquoTarsicircrdquo ile

karşılanmaktadır (Dilccedilin 2000 488 Selccediluk 2004 190 Selccediluk 2009 489) Bu

makalede değerlendirilen paralelizm ise soumlz değil seslerin paralel olarak tekrar

edilmesidir

İbn Kemacircl gazelinde hem ses hem de anlam bakımından birbirini

tamamlayan kelimelere yer vermiştir Gazeldeki paralellik bazen kelime veya

ek bazen de ses oumlbeği şeklindedir Paralellikler aşağıda italik ve koyu olarak

yazılmıştır

1 beyitte Dil sana meyl itdi cacircnum oumlzge cacircnacircn istemez

Derd-i lsquoışkun cacircnuma hoş geldi dermacircn istemez

2 beyitte Racirch-ı lsquolsquoışkunda goumlnuumll goumlzuumlm yaşından incinuumlr

Lacirc-cerem yola gidince kişi bacircracircn istemez

3 beyitte Goumlnluumlme gelse hayacircl-i hattı reşk eyle(r) rakicircb

Evde Kuracircn oldugın bilduumlm ki şeytacircn istemez

4 beyitte Kapuma yuumlz suumlrmeg ister misin didi diduumlm

Kalsquobeye yuumlz suumlrmegi kangı muumlselmacircn istemez

5 beyitte Sen giderken nacircle-i lsquouşşacirckdan incindi dil

Hasta miskicircn cacircn viruumlrken acirch u efgacircn istemez

6 beyitte Lebleruumlne her goumlren meyl eylese incinme kim

Kimse olmaya cihacircn iccedilinde kim cacircn istemez

7 beyitte Başumı galtacircn goumlruumlp meydacircn-ı lsquoışkında didi

Bu ne top olur ki oynar kenduuml ccedilevgacircn istemez

b Armoni Bir veya birkaccedil mısradaki seslerin birbirine uymasına

birbirleriyle bir manacircya goumlre duumlzenlenmesine armoni denir (Macit 1996 68)

Bu uyuma uumlnluumllerden oluşursa asonans uumlnsuumlzlerden oluşursa aliterasyon denir

Buna goumlre

1 beyitte d ve m sesleri aliterasyonu a e ve i asonansları vardır

2 beyitte n r aliterasyonları ve a asonansı vardır

3 beyitte 1 aliterasyonu ile e asonansı ahenk sağlamıştır

4 beyitte k m aliterasyonu i uuml asonansları ahenk sağlamıştır

5 beyitte n aliterasyonu a e asonansları vardır

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

26

6 beyitte m n aliterasyonları ve e asonansı vardır

7 beyitte n aliterasyonları ve a asonansları vardır

Gazelde oumlzellikle (a e i) duumlz uumlnluumlleri kullanılmıştır Bunda bu seslerin

redif ve kafiyede de bulunması etkili olmuştur Doumlrduumlncuuml beyitte ise yuvarlak

uumlnluuml (uuml) asonansı vardır

Aliterasyonlar c d k 1 m n r uumlnsuumlzleriyle oluşturulmuştur

5 Muhteva

İbn Kemacircl bu gazelinde divan şiirindeki sevgili acircşık ve rakiple ilgili aşk

motiflerini buumltuumln oumlzellikleriyle şiirinin muhtevasına yerleştirmiştir Şairin

sevgili acircşık ve rakiple ilgili olarak dile getirdiği oumlzellikler sadece bu gazelin

iccedileriğine bağlı kalınarak derlenmiştir Boumlylece bu kahramanların portreleri

ortaya konmaya ccedilalışılmıştır

Şair bu oumlzellikleri edebicirc sanatlar yardımıyla anlatmıştır Gazelde teşbih

tenasuumlp tezat telmih leff uuml neşr iştikak sanatları kullanılmıştır

Sevgili

Sevgili acircşığın canıdır

Sevgili kendisine kavuşmak iccedilin acircşıkların goumlzyaşı doumlktuumlğuuml biridir

Sevgili kendisine muumlptelacirc olunandır

Sevgili aşk meydanında acircşıkla top gibi oynamaktadır

Sevgilinin yuumlzuumlndeki ayva tuumlyleri Kuran hattı gibi anlamlı ve değerlidir

Sevgilinin guumlzel dudakları Hz İsanın dudakları gibi acircşığa can verici

oumlzelliktedir Sevgili soumlzleriyle acircşığa can vermektedir Bu sebeple acircşıklar

sevgilinin dudaklarına meyletmektedir

Sevgilinin mahallesi kapısı acircşıklar iccedilin Kacircbe kadar oumlnemlidir Acircşıklar

ona yuumlz suumlrmek ister

Sevgilinin meclisten ayrılması acircşıklar iccedilin uumlzuumlntuuml sebebidir Acircşıklar hep

birlikte inlerler

Acircşık

Acircşık Kacircbe kapısına yuumlz suumlrmek isteyen Muumlsluumlman gibidir Her zaman

sevgilinin kapısını bekleyip ona yuumlz suumlrmek istemektedir

Acircşık aşk derdiyle can vermek uumlzeredir

Sevgilinin ayrılışı acircşığa ccedilok zor gelmektedir Bu sebeple acirch u efgacircn

ederek inlemektedir

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

27

Acircşık aşkın sebep olduğu dertleri kendine derman olarak goumlrmektedir

Acircşık sevgiliyi canı olarak goumlruumlr Hatta sevgili canından da değerlidir

Acircşık sevgilinin hayaliyle yaşamak ister fakat onun bu istediğine rakip

engel olur

Acircşık sevgilinin can verici dudaklarını arzu eder Boumlylece tuumlm dertlerden

kurtulacak ve mutlu olacaktır

Acircşığın başı kendi kendine doumlnen top gibidir Aşk meydanında sevgili

tarafından oynatılmaktadır

Acircşığın goumlzyaşları aşk yolunda seller gibi doumlkuumllmektedir

Rakip

Rakip evde Kuran bulunmasını istemeyen şeytan gibidir

Rakip acircşığın sevgiliyi hayal etmesini bile kıskanır bunu engellemeye

ccedilalışır

Sonuccedil

Tuumlrklerin Anadolursquoya gelmesiyle oumlnemli merkezlerden biri olan Tokatrsquota

tespit edilebildiği kadarıyla 14 divan şairi yetişmiştir Osmanlı

şeyhuumllislamlarından olan ve uumlccedil dilde pek ccedilok eser yazan İbn Kemacircl de Tokatrsquoın

yetiştirdiği oumlnemli şairlerden biridir Bu makalede şairin bir gazeli hem klasik

usulle şerh edilmiş hem de gazelde geccedilen sesler yapısalcı accedilıdan

değerlendirilmiştir

İbn Kemacircl bu gazelinde divan şiirindeki sevgili acircşık ve rakiple ilgili aşk

motiflerini buumltuumln oumlzellikleriyle şiirinin muhtevasına yerleştirmiştir Bu

motiflerle ilgili olarak divanda geccedilen diğer oumlrnekler de değerlendirilmiştir

Oumlzellikle rakiple ilgili verdiği bilgiler dikkat ccedilekmektedir

Yedi beyitten muumlteşekkil olan gazelin redifi istemez kafiyesi de ldquoelifrdquo

ve ldquonunrdquo harflerinden oluşan ve muumlrdef kafiye olan ldquondashacircnrdquo sesleridir

KAYNAKLAR

Atsız N (1966) ldquoKemalpaşaoğlursquonun Eserlerirdquo Şarkiyat Mecmuası İstanbul

S 6 s 71-112

Ccedilelik G (2005) İbn-i Kemacircl Divacircnırsquonda İnsan Unsuru Eskişehir

Demirel M (1996) İbn-i Kemacircl Divacircnı Tenkitli Metin İstanbul

Dilccedilin C (2000) Oumlrneklerle Tuumlrk Şiir Bilgisi Ankara

İpekten H (1994) Eski Tuumlrk Edebiyatı Nazım Şekilleri ve Aruz İstanbul

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

28

İpekten H (1996) Fuzucirclicirc Hayatı Sanatı Eserleri Ankara

İsen M (1997) Oumltelerden Bir Ses Ankara

İsen M Bilkan AF (1997) Sultan Şairler Ankara

Koumlksal F (2008) ldquoİbn Kemacircl Dicircvacircnırsquonın Neşri Uumlzerine Tespitlerrdquo Tuumlrkluumlk

Bilimi Araştırmaları Bahar Niğde S 23 s 145-180

Kurnaz C (1996) Hayalicirc Bey Divacircnı nın Tahlili İstanbul

Kuumlccediluumlk S (1994) Bacirckicirc Divacircnı Tenkitli Basım Ankara

Macit M (1996) Divacircn Şiirinde Ahenk Unsurları Ankara

Onay AT (1993) (Hazırlayan Cemacircl Kurnaz) Eski Tuumlrk Edebiyatında

Mazmunlar Ankara

Parmaksızoğlu İ (1967) ldquoKemacircl Paşazacircderdquo İslacircm Ansiklopedisi C 6

İstanbul S 561-566

Saraccedil Mehmet Ali Yekta (1996) ldquoİbn-i Kemacircl Divanırsquonın Tenkitli Metninin

Tenkidirdquo İlmicirc Araştırmalar İstanbul S 3 s 191-195

Selccediluk B (2004) Ahenk Unsurları Bakımından Nefrsquoicirc Dicircvacircnırsquonın Tahlili

Malatya

Selccediluk B (2009) ldquoDivan Şiirindeki Ses ve Ahenkle İlgili Sanatlara Genel Bir

Bakışrdquo Adıyaman Uumlniversitesi Ulusal Eski Tuumlrk Edebiyatı

Sempozyumu Adıyaman s 483-491

Tarlan AN (1970) Zacircticirc Divacircnı C II İstanbul

Tarlan AN (1992) Ahmet Paşa Divacircnı İstanbul

Tarlan AN (1997) Necacircticirc Beg Divacircnı İstanbul

Uğur A (1987) İbn-i Kemacircl Ankara

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

29

Guumlnuumlmuumlzde Eğretileme Anlayışı

Oumlmer Luumltfi İspirli1

Oumlzet

Eğretileme hakkında en ccedilok kuram ileri suumlruumllen soumlz sanatlarından bir tanesidir

Bu da ister istemez eğretilemenin dil sistemi iccedilerisinde ne derecede buumlyuumlk bir oumlneme

sahip olduğunu accedilıkccedila goumlstermektedir Aristoteles tarafından temellendirilip guumlnuumlmuumlze

kadar gelen eğretileme konusunda buguumlne kadar bir ccedilok kuram ortaya atılmıştır Bunun

sonucunda da eğretilemenin ortaya ccedilıkışı varlığı işlevi dilbilimciler ve felsefeciler iccedilin

oumlnemli bir araştırma alanı olmuştur Bu ccedilalışmada guumlnuumlmuumlzde oumlnemli sayılabilecek

kuramlar ccedilerccedilevesinde eğretileme anlayışı gelişim suumlreci iccedilerisinde ortaya ccedilıkan belli

başlı temel terimler doğrultusunda ele alınarak oumlrnekleriyle accedilıklanmaya ccedilalışılmıştır

Anahtar Kelimeler Eğretileme Eğretileme kuramları Etkileşim kuramı

Değiştirim kuramı Kavramsal eğretileme kuramı

The Present-Day Concept of Metaphor

Abstract

Metaphor is one of the figures of speech about which many theorems have

been proposed Naturally this clearly shows how important it is in the language

system Metaphor formalized by Aristotle has reached the present day being a field

about which a lot of theorems have been developed As a result the emergence of

metaphor its existence and its function have been important areas of research for

linguists and philosophers In this study the concept of metaphor has been dealt with

within the frame of some theorems that could be considered important today and

explained with examples in line with some basic terms emerged during its development

process

Key Words Metaphor Metaphor theories İnteraction theory Substitution

theory Theory of conceptual metaphor

GİRİŞ

Soumlzbilim terimleri iccedilerisinde oumlnemli bir dilsel figuumlr olan eğretileme

insanoğlunun dili konuşmaya başladığı guumlnden beri var olduğu kabul edilen bir

1 Okt Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Yabancı Diller Yuumlksekokulu

omerispirligopedutr

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

30

olgudur Yaklaşık iki bin uumlccedil yuumlz yıl oumlnce Aristoteles (iouml 394-322) tarafından

tanımı yapılarak guumlnuumlmuumlze kadar gelmiş gerek soumlzbilim alanında gerekse

guumlnuumlmuumlzde dilin kullanıldığı buumltuumln bilim dalları iccedilerisinde karşılaşılan yaygın

bir bilişsel-dilsel goumlruumlnguumlduumlr

Aristotelesrsquoin Poetik adlı eserindeki kuramsal accedilıklaması ile eğretileme

kavramının tarihi başlar Eğretileme kavramı Aristoteles doumlneminde ccedilok dar

anlamda kullanılmış dilde sapma olarak adlandırılan mecaz antik ccedilağda

edebiyatta her tuumlrluuml imgesel ifadeler iccedilin kullanılmıştır (Braak 1990 42)

Aristoteles her şeyin kendine oumlzguuml bir adı olduğu duumlşuumlncesinden yola ccedilıkarak

eğretilemeyi lsquorsquoBir şeye başka bir şeye ait bir adın verilmesi cinsten tuumlre tuumlrden

cinse tuumlrden tuumlre veya oumlrnekseme temelinde gerccedilekleşen anlam aktarması rsquorsquo

olarak tanımlar (Aristoteles 2008 67) Bunu da cinsin anlamının tuumlre

verilmesi tuumlruumln anlamının cinse verilmesi veya bir tuumlruumln anlamının bir başka

tuumlre verilmesi veya benzetme kuralına goumlre yapılması şeklinde accedilıklamıştır

(Aristoteles 2008 67) Eserlerinde yalnızca benzerlik ilişkisine bağlı tuumlm

mecazlar iccedilin değil benzerlik ilişkisi dışında kalan anlam değişmelerini ve

aktarmalarını da lsquorsquoeğretilemersquorsquo kavramı adı altında vermiştir Eğretilemelerin

benzerlik temelleri uumlzerine kurulu dolaylı karşılaştırmalar olduğuna ve oumlncelikli

kullanım amacının guumlzel ve suumlsluuml etkili soumlz olduğunu ifade etmiştir

Eğretilemenin guumlnuumlmuumlzde tam bir tanımını yapmak oldukccedila zordur

Aristotelesrsquoten guumlnuumlmuumlze kadar eğretilemenin birccedilok farklı tanımı yapılmış

bunun da sebebi eğretilemenin bu suumlreccedil iccedilerisinde farklı şekillerde algılanması

ve oumlzellikle de hakkında ccedilok fazla kuram geliştirilerek farklı yorumlanmasından

kaynaklanmasıdır Eğretileme dilsel ifadelerdeki teknik bir oumlzellik olup accedilıkccedila

tanımlanabilir anlambilimsel bir olgu ya da değişik zihinsel olaylarla birlikte

bağlantılı karmaşık bir suumlreccediltir 18 yuumlzyıla kadar dilsel bir biccedilim olan

eğretileme soumlzbilim alanındaki dil araştırmalarında oumlnemli bir yerde olup 20

yuumlzyıldan itibaren bilişsel dilbilim ccedilalışmalarında duumlşuumlnce ve dil ilişkisi

iccedilerisinde ele alınarak birccedilok disiplinin de ilgi odağı haline gelmiştir

Eğretilemenin tanımı her bir disiplinin duumlşuumlnce ve dil arasındaki ilgisine goumlre

değişkenlik goumlsterebilir Ccediluumlnkuuml her bir disiplin eğretileme suumlrecine youmlnelik

eğilimleri youmlnuumlnde birbirlerinden ayrı bir gelişme iccedilerisinde bulunmakta ve

eğretilemeyi kendi bakış accedilılarından tanımlamaya ccedilalışmaktadırlar

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

31

Bilişsel dilbilim 1970rsquoli yıllarda dilbiliminin gelişen bir koludur

Deneysel bir bilim olarak dil kullanımına youmlnelerek katı kuralcılığı reddeder

(Verboven 2003 17) lsquorsquoBilişselrsquorsquo soumlzcuumlğuumlnden de anlaşılacağı gibi dil

araştırmalarında insandaki duumlşuumlnce suumlrecini araştırır İnsandaki duumlşuumlnce

yapısını dilsel goumlruumlnguumller ile ilişkilendirir Bilişsel paradigmalar ccedilerccedilevesinde

dil insanın oumlzel bilişsel yeteneğinin bir ifadesi olarak incelenir Eğretilemeli

ifadelerin analizi bilişsel dilbilim ccedilalışmalarının ana hedeflerinden biridir

(Schwarz 2008 66) Bilişsel dilbilimcilere goumlre ise eğretileme lsquorsquokavramsal bir

ifadeyi başka kavramsal bir ifade ile anlatmakrsquorsquo olarak tanımlanmıştır

(Koumlvecses 2002 4) Eğretileme dilsel bir işlem olduğu gibi aynı şekilde

zihinsel bir işlemdir Bir kavramı diğer bir kavram ile accedilıklamak istediğimizde

bunu zihnimizde canlandırıp tecruumlbe ve bilgimiz oumllccediluumlsuumlnde kıyaslarız (oumlrn

vakit nakittir) Duumlşuumlnmek de eğretilemeli bir durumdur ccediluumlnkuuml farklı bağlamlar

arasında meydana gelen bir lsquorsquoişlemrsquorsquodir ve bu yuumlzden de dilin dışında

duumlşuumlnuumllemez (Roggenbuck 2005 71) Bilişsel dilbilimde istisnai durumu ile

birlikte eğretilemelere (geleneksel anlayış doğrultusunda) sadece uumlslup aracı ve

dilsel bir oumlzellik olarak değil tam aksine bizlerin zihinsel duygusal ve yaşantı

duumlnyamızdaki kavranması ve betimlemesi zor kavramları anlaşılır hacircle getiren

ve tespit eden karmaşık soyut durumları (kısmen bastırılmış zihinsel imgeler)

tanımlayan dilimizdeki ifadelerin değişik şekilleri olarak bakılmaktadır

(Schwarz 2008 66)

Eğretilemeler guumlnuumlmuumlze kadar ileri suumlruumllen kuramlar sayesinde hem

dilsel hem de bilişsel bir olgu olarak karşımıza ccedilıkmaktadır Bilişsel accedilıdan

eğretileme bilişsel-dilsel buumltuumlnluumlkteki unsurların (genellikle somut lsquorsquokaynak

alanrsquorsquodan) diğer bilişsel-dilsel buumltuumlnluumlkteki (genellikle soyut birlsquorsquohedef alanrsquorsquoa)

alana yansıtılması dilsel accedilıdan ise soumlzcuumlklerde lsquorsquoasılrsquorsquo rsquorsquosoumlzcuumlkrsquorsquo anlamını

değil de lsquorsquodeğişmecersquorsquo lsquorsquoaktarılmışrsquorsquo lsquorsquoeğretilemelirsquorsquo (soyut olan) bir anlam

taşırlar (Kohl 2007 19) Bilişsel dilbilimdeki gelişmelere paralel olarak da

eğretileme anlayışı değişmiştir Artık eğretileme 20 yuumlzyılın ikinci yarısından

itibaren bilişsel bir goumlruumlnuumlm kazanmıştır

1- GUumlNUumlMUumlZDE EĞRETİLEME KURAMLARI

Eğretileme kuramlarındaki amaccedil eğretilemenin işlevinin ortaya

konulmasıdır Soumlz sanatları iccedilerisinde hakkında en ccedilok kuram ileri suumlruumllen

eğretileme 20 yuumlzyılın ikinci yarısından sonra aşırı ilgi alanı olmuş 1980 yılına

kadar iki kuram değiştirim ve etkileşim başlığı altında genelleşmiştir

Eğretileme kuramları kendi aralarında ilke olarak daha ccedilok değiştirim veya

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

32

benzetme kuramına ya da etkileşim kuramına youmlnelik olup olmadığı şekliyle

ayrılabilir (Eckard 2005 1) Bu durumda eğretilemeyi hem dilbilgisel hem de

bilişsel bir figuumlr olarak birlikte duumlşuumlnmek durumundayız

20 yuumlzyılın ortalarına kadar eğretileme konusundaki anlayışı Koumlvecses

(2002VII) şu şekilde oumlzetler

1- Eğretileme soumlzcuumlklere oumlzguuml bir oumlzelliktir ve bundan dolayı

dilbilimsel bir goumlruumlnguumlduumlr

2- Eğretileme sanatsal ve retorik amaccedillar iccedilin kullanılır

3- Eğretileme karşılaştırılan iki şey (entitite) arasındaki benzerliğe

dayanır

4- Eğretileme soumlzcuumlklerin isteğe bağlı ve tasarlanmış kullanımıdır ve bu

yuumlzden oumlzel bir yeteneğe gerek duyulur

5- Eğretileme onsuz da yapabileceğimiz bir dilsel biccedilimdir Bundan

dolayı iletişimde ve guumlndelik duumlşuumlnme ve akıl yuumlruumltmenin ayrılmaz bir unsuru

değildir

1970rsquoli yıllarda bilişsel dilbilimin gelişmesi ve bunun sonucu olarak

George Lakoff ve Mark Johnsonrsquoun ortaya koydukları yeni eğretileme anlayışı

bundan oumlnceki anlayışı değiştirir Buna goumlre yeni eğretileme anlayışı şu şekilde

biccedilimlenir

1-Eğretileme soumlzcuumlklerin değil kavramların oumlzelliğidir

2-Eğretilemenin işlevi sadece sanatsal ve estetik amaccedillar değil belirli

kavramları daha iyi anlamaktır

3-Eğretileme ccediloğu kez benzerliğe dayanmaz

4- Eğretileme oumlzel bir yeteneği olmayan sıradan insanlar tarafından

guumlndelik yaşamda fazla bir zihinsel ccedilaba gerektirmeden kullanılır

5- Hoş dilbilimsel bir suumls olmakla birlikte luumlzumsuz olmaktan ccedilok uzak

olan eğretileme insan duumlşuumlnce ve mantığının kaccedilınılmaz bir işlemidir

(Koumlvecses 2002 VIII)

Amerikalı bilişsel dilbilimci George Lakoff ve felsefeci Mark Johnson

1980 yılında eğretileme konusundaki ccedilalışmalarıyla ccedilığır accedilıcı olmuşlardır

Eğretileme ccedilalışmaları ve oumlzellikle de Lakoff ve Johnsonrsquoun 1980 yılında

yayımladıkları Metaphors We with Live by isimli eserle ortaya koydukları

ldquokavramsal eğretileme kuramırdquo guumlnuumlmuumlzde eğretileme kavramını disiplinler

arası uygulamalarla bilişsel duumlzeydeki ccedilalışmalarda oumlnemli bir yere getirmiştir

Lakoff ve Johnsonrsquoun eğretilemeyi yeniden ve farklı bir goumlruumlnguumlde tanımlaması

bilişsel dilbilim yaklaşımının temellerini oluşturmuştur

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

33

Modern eğretileme kuramı eski eğretileme anlayışından esas itibari ile

ayrılır Eğretileme artık yalnız dilsel bir goumlruumlnguuml olarak değil bilişsel bir

goumlruumlnguuml olarak da anlaşılır Bu anlayışa goumlre eğretileme artık kelimelerin bir

oumlzelliği olmayıp duumlşuumlnce ve eylemin bir sorunu haline gelmiştir Bu durumda

eğretilemeleri bir tek soumlzbilim ve şiir alanından ziyade guumlnluumlk konuşmadan

tutun da bilimin her alanında ortaya ccedilıkan bir sorun olduğunu goumlzlemleyebiliriz

11- Değiştirim Kuramı

Eğretileme kuramları arasında en eski ve yaygın olanıdır Aristotelesrsquoe

kadar dayanır Guumlnuumlmuumlzde bazı oumlzellikleriyle geccedilerli ve yaygın olan bir

kuramdır Gerccedilek ifade ile yerine geccedilen yabancı ifade arasındaki benzerlik ve

oumlrnekseme ilişkisine dayanır Bu kurama goumlre eğretileme soumlzcuumlklerin yer

değiştirmesidir Her bir soumlzcuumlk aslen oumlzguumln bir anlam alanına aittir Soumlzcuumlklerin

anlamı onun oumlzguumln anlam alanı iccedilerisinden gelişerek ccedilıkar Bir soumlzcuumlğuumln

değişmece kullanımı ise soumlzcuumlğuumln asıl kullanıldığı alandan alınarak dilin

yabancı bir kullanım alanında uygulanması ile gerccedilekleşir Yani somuttan

soyuta geccedilmesi gerekir ki değişmece anlamı olsun Bu kurama goumlre eğretileme

tek bir soumlzcuumlk temelinde gerccedilekleşir

Eğretilemeyi yerine getiren diğer bir soumlzcuumlğuumln bir soumlzcuumlğuumln yerine

geccedilmesi anlamsal bir olgu olarak anlaşılmamalıdır Buradaki oumlnemi yalnızca

estetik ve biccedilem accedilısındandır Oumlzellikle şiirlerde anlamsal boyutundan ziyade

yorumlayarak accedilıklanması oumlnemlidir Bu kuramdaki eğretileme anlayışına goumlre

eğretilemeli ifade yeni bir anlam meydana getirmez Oumlrneğin Aristotelesrsquote

lsquorsquoYaşlılığın hayatla olan ilişkisi akşamın guumln ile olan ilişkisirsquorsquo gibidir Şair

akşamı boumlylece lsquorsquoguumlnuumln yaşlanmasırsquorsquo olarak veya Empedokles gibi yaşlılığı

lsquorsquohayatın akşamırsquorsquo olarak ifade eder Bu eğretileme tarzı Aristotelesrsquoe goumlre

olaylar arasında kavram mantığı ilişkisine bağlı oumlrnekseme uumlzerine kurulu tuumlr

ve cinsler arasında betimlenebilir bir tarzdaki aktarımdır Burada oumlrnekseme

ilişkisine bağlı olarak Aristoteles yaşamı guumln eğretilemesiyle aktarır Zaman

olarak yaşamın başı ve sonu vardır aynı şekilde guumlnuumln de başlangıcı ve sonu

vardır Zaman aralığı olarak her ikisinin de bir başlangıccedil ve bir sonu vardır

Soumlzcuumlk anlamından sapma yoluyla eğretileme suumlreci meydana gelir

Bu kuram ancak bazı oumlzellikleriyle guumlnuumlmuumlzde geccedilerliliğini devam

ettirmektedir Aristoteles tarafından ortaya atılan bu kuramda eğretilemenin

bilişsel bir işlevinin olması ve bire bir soumlzcuumlk duumlzeyinde anlamsal bir benzerlik

ilişkisi uumlzerine kurulu olması yuumlzuumlnden guumlncelliğini henuumlz korumaktadır

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

34

Bunun dışında guumlnuumlmuumlzde eğretileme anlayışı sadece soumlzbilim ve şiirle

sınırlı değil aksine yaşamın her alanında ortaya ccedilıkmaktadır Guumlnuumlmuumlzde bir

ccedilok eğretileme yapılırken imge alıcı ccediloğu durumda artık mevcut

bulunmamaktadır Benzerlik ilişkisi de kişiden kişiye ve kuumlltuumlrden kuumlltuumlre

farklılık goumlsterebileceğinden dolayı da guumlnuumlmuumlzde bu kuram bu youmlnleriyle

yetersiz kalmaktadır

12- Etkileşim Kuramı

Etkileşim kuramı Samuel Johnsonrsquoun lsquorsquoiki duumlşuumlnceden tek bir

duumlşuumlncenin ortaya ccedilıktığı eğretileme yapısırsquorsquonı ortaya koyması ile başlar

(Richards 1965 96) Bu kuramda değiştirim kuramından farklı olarak

eğretilemeli ifadenin ccedilokanlamlılığı soumlz konusudur Asıl ve değişmece ifadeler

arasında bir benzerlik yoktur değişmece ifade ve ilgili bağlamın anlamsal

uyuşmazlığı soumlz konusudur Eğretileme ve bağlam arasındaki anlamsal ilişki

yorumlanarak anlaşılır Normal bir dil kullanımından sapma yoktur ama

zihinsel yolla benzerlik ilişkisi kurularak elde edilen bir uumlruumlnduumlr

Eğretilemeli ifadenin karşılığında gerccedilek bir ifade yoktur Eğretilemeli

ifadeyi karşılayacak hiccedilbir gerccedilek soumlzcuumlk bulunmaz Bağlam ve ifadeye bağlı

olarak eğretilemenin yeri ve işlevi anlaşılabilir Eğretileme ve bağlamı arasında

eksik bir uyuşmazlık vardır Bu kuramın kurucusu olan Armstrong Ivor

Richards eğretilemeyi dilsel bir sapma olarak değil de karşılaştırılan kavram

duumlşuumlncesini uumlretilen bir şey olarak goumlruumlr Amerikalı felsefeci Max Black

tarafından bu kuram daha sonra geliştirilmiştir Soumlzbilim ile ilgili bir suumls olan

ifadenin sadeleştirilmiş tarzdaki şeklidir

Eğretileme bu kuramda lsquorsquoeğretilemeli ifadersquorsquo olarak sunulur (Black

1996 386) Belirli bir soumlzcuumlk veya cuumlmlelerden oluşmaz Birincil ve ikincil

oumlgeden ibarettir (Black 1996 392) İkincil oumlğe tek bir soumlzcuumlkten ibaret değil

bilakis bir cuumlmle parccedila sisteminden oluşur Bir eğretileme durumunda belirli bir

cuumlmle parccedilası kuumlltuumlrel bellekle ilişkilendirilerek birincil nesneye yansıtılır

Anlam etkileşim (Interaktion) yoluyla ve iccedilerik ilişkisiyle yapılandırılır

(ccedilağrışım ve yansıma) Bu durumda eğretilemeli ifadenin soumlzcuumlk yoluyla

accedilıklanması muumlmkuumln değildir Bu kuramda imge veren ve imge alan tipik bir

şekilde birleşirler (Schmitz-Emans 2010) Bundan başka dil iletişimsel

durumun bir işlevi ve kısmıdır Oumlzel iletişim durumlarında eğretilemeli ifade

gerccedilekleşir ve konuşucu tarafından belli niyet ve amaccedilları ifade etmek iccedilin

kullanılır Max Black (1996 386) buradaki eğretilemeli ifadeyi ccedilok uumlretken

bulur lsquorsquoEğretilemeli ifade belirli iletişim durumlarında işlevsellik kazanır ve

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

35

konuşucu belirli bir amaca youmlnelik niyetini eğretilemeli bir ifadeyle dile

getirirrsquorsquo Boumlylece etkileşim kuramı guumlccedilluuml bir bilişsel duumlşuumlnceyi de iccedilerir Aynı

zamanda birincil ve ikincil unsur arasında daha oumlnce mevcut olmayan yeni

benzerlikleri etkileşim yoluyla kurduğu iccedilin de uumlretkendir (Black 1996 404)

Bu duumlşuumlnceye goumlre eğretileme oumlzellikle duumlşuumlncenin somutlaştırılmasıdır Dilsel

bir sapmadan ziyade eğretilemeli ifade burada artık normal bir dil kullanımıdır

Oumlrneğin rsquorsquoİnsan bir kurtturrsquorsquo (Black 1996 70) gibi bir ifadeyi duumlşuumlnelim Bu

eğretilemeli cuumlmle kurtlar hakkında yeterince bilgili olmayan bir okura

kastedilen anlamı ifade etmeyecektir

Bu oumlrnek soumlzcuumlğuumln anlamından ortaya ccedilıkan sapma yoluyla oluşan bir

gerilimi de goumlsterir Gerilim faktoumlruuml alışılmışlık derecesine karmaşıklık ve

bağlama bağlıdır Eğretileme ne kadar alışılmış basit morfolojik ne kadar

anlamsal ve uumlslupla ilgili bağlama uyum sağlıyorsa gerilim de o kadar az olur

(Kohl 2007 27)

Etkileşim kuramı bir yerde guumlccedilluuml bir bilişsel yaklaşım goumlsterdiği iccedilin de

bilişsel eğretileme kuramının oumlncuumlsuuml olma niteliğindedir Eğretilemenin bilişsel

ve dilsel-iletişimsel bir goumlruumlnguumlsuuml vardır Bu goumlruumlnguumller buumltuumln olarak bu

kuramda karşılıklı etkileşim iccedilerisindedir

Etkileşim kuramı eğretilemeli ifadenin anlamını şu şekilde tarif eder

lsquorsquoIvor Richards ve Max Blackrsquoa kadar dayanan etkileşim kuramında eğretileme

yalnızca durağan anlamda bire bir soumlzcuumlkler veya cuumlmleler arasındaki anlamsal

değişimlere dayalı bir olgu değil karşılıklı aktif olarak anlambilimsel alanların

daha doğrusu dilsel anlam alanlarının veya farklı alanların karışımı yoluyla

birbiriyle bağlantılı karşılıklı anlamların ortaya ccedilıktığı bir suumlreccediltirrsquorsquo (Debatin

1995 97) Dilsel bir birim olarak eğretilemenin gerccedilekleştiği yer olan

soumlzcuumlkden vazgeccedililmez Eğretileme soumlzcuumlk duumlzeyinde anlam yuumlklemesi olarak

değil cuumlmle bağlamına bağlı olarak meydana gelir Soumlzcuumlk tek başına taşıdığı

anlamdan ziyade guumlncel anlam yuumlklemesi sonucunda gerccedilek anlamına sahip

olur

Bu kuramda Black fazla bir oumlrnek vermemekle beraber etkileşim

youmlnuumlnuuml de tam olarak belirtmemiştir Etkileşim kuramı bir yerde karşılıklı

olarak etkileşimi ele aldığı iccedilindir ki lsquorsquoinsan bir kurtturrsquorsquo ifadesinde aynı

zamanda kurta da insani bir oumlzellik vermek muumlmkuumln olmaktadır (Jaumlkel 1997

104)

13- Kavramsal eğretileme kuramı

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

36

1980 yılındaki eğretileme konusundaki ccedilalışmalarıyla Amerikalı bilişsel

dilbilimci George Lakoff ve felsefeci Mark Johnsonrsquoun ortaya attığı ccedilarpıcı bir

kuramdır Bu kurama goumlre sadece dilimizde değil duumlşuumlncelerimizde ve

eylemlerimizde kullandığımız kavramsal yapının temelinde de eğretilemeli bir

yapı vardır Bu yaklaşıma goumlre eğretileme yalnızca dile ait bir şey değil

duumlşuumlnce suumlrecinin de eğretilemeli olduğudur Eğretileme insanın anlam

dizgesinde kurulmakta ve sonuccedil olarak dilbilimsel olarak ifade edilmektedir

Tam olarak şekillenen bilişsel eğretileme anlayışının ana tezi

eğretilemenin insan bilincinin ana mekanizmasını oluşturması ve ccedilok sayıdaki

soyut tecruumlbenin işleyişinde duumlzenleyici bir rol almasıdır (Zimmermann 2000

40) Kavramsal eğretileme kuramı eğretilemelerin birincil bir dilsel goumlruumlnguuml

olmadığını aksine kavramsal yapının ve duumlşuumlnce unsurlarının bir parccedilası

olduğunu varsayar Buna goumlre soyut yapılar eğretileme temellidirler Lakoff ile

Johnsonrsquoa (2005 25-26) goumlre duumlşuumlnme tarzımız tecruumlbe ettiğimiz şey ve her

guumln yaptığımız şeyler daha ccedilok bir eğretileme sorunudur ve guumlndelik kavram

sistemimizin oumlnemli bir kısmının eğretilemeli olduğudur İnsan suumlrekli

karşılaştığı yeni durumlardan dolayı yeni tecruumlbeler elde edecektir Yeri

geldiğinde eski duumlşuumlnce ve tecruumlbelerimiz yeniden karşımıza ccedilıkacaktır Her bir

algılama aslında yeni bir tuumlr algılamadır ccediluumlnkuuml eğretilemenin etkisi geccedilmiş ve

guumlnuumlmuumlz arasındaki kavramdan kavrama sistemli olarak gelişen anlamsal bir

sıccedilramayı da meydana getirmektedir (Kallan 2009 31) Burada soumlz konusu

olan bir kavram alanının diğer bir kavram alanına goumlre ilişkilendirilmesidir

Bilişsel temele dayalı bu yeni eğretileme anlayışına goumlre bir tuumlr şey başka bir tuumlr

şeye goumlre anlaşılır ve tecruumlbe edilir

Lakoff ve Johnson (2005 279) kavramsal eğretileme (bilişsel

eğretileme) ile dilsel eğretilemeyi (eğretilemeli ifade) biribirinden ayırmıştır

kavramsal eğretilemeler soyut duumlşuumlnceler ve fikirler dilsel eğretilemeler ise

somut dilsel ifadelerdir Kavramsal eğretilemeler insan duumlşuumlncesinin doğal bir

parccedilası dilsel eğretilemeler ise insan dilinin doğal bir parccedilasıdır Lakoff ve

Johnsonrsquoa (2005 29) goumlre dilimizdeki eğretilemeli ifadeler sistematik bir tarzda

eğretilemeli kavramlara bağlıdır eğretilemeli kavramların doğasını araştırmak

ve faaliyetlerimizin eğretilemeli doğasının anlamına ulaşmak iccedilin eğretilemeli

dilsel ifadeleri kullanırız Bu durumda bir alanı başka bir alana goumlre anlamak

durumundayız Bunlar kaynak ve hedef alanlardır Alanlar arasında bir gerilim

yerine geccedilme benzetme ve etkileşim yoktur (Stoumlckl 2004 201) aktarım tek

youmlnluumlduumlr

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

37

Koumlvecses (2002 4) bu kuramı şu şekilde accedilıklar rsquorsquoBilişsel dil

goumlruumlşuumlnde eğretileme bir kavram alanının diğer bir kavram alanına goumlre

anlaşılması olarak tanımlanabilir Hayatı yolculuk tartışmaları savaş yine aşkı

yolculuk teorileri bina fikirleri gıda sosyal kurumları bitki olarak

konuştuğumuzda ve duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde ve daha bir ccedilokları buna oumlrnek teşkil

ederler Eğretilemenin bu uygun kısa tanımı şoumlyledir kavramsal alan (A)

kavramsal alan (B) dir yani bu durum kavramsal eğretileme olarak adlandırılan

şeydir Kavramsal eğretileme bir alanın bir diğer alan bakımından anlaşıldığı

iki kavramsal alandan oluşur Kavramsal alan tecruumlbenin tutarlı olarak

yapılandırılmasıdır Yani yolculuklar hakkında hayatın anlaşılmasında

guumlvendiğimiz tutarlı bilgilere sahibizhellipKavramsal eğretilemeyi eğretilemeli

dilbilimsel ifadelerden ayırt etmemiz gerekmektedir İkinci ifade daha somut

kavramsal alanın (yani alan B) dilinden yada terminolojisinden gelen

ifadelerdir Boumlylece hayatla ilgili olan ve yolculuk alanından gelen yukarıdaki

buumltuumln ifadeler dilbilimsel eğretilemeli ifadeleridir halbuki onların anlaşılır

kıldığı denk gelen kavramsal eğretileme ise HAYAT BİR YOLCULUKTUR

Kuumlccediluumlk buumlyuumlk harflerin kullanımı bu oumlzel ifadenin dilde bu şekilde yer

almadığını ifade eder ama onun altında sıralı olarak ifade edilen buumltuumln

eğretileme ifadelerinin kavramsal olarak altını ccedilizerhellipKavramsal eğretilemeye

katılan iki alanın oumlzel isimleri vardır Bir diğer kavramsal alanı anlamak iccedilin

eğretilemeli ifadelerden yararlandığımız kavramsal alan kaynak alan olarak

adlandırılırken hayat tartışmalar savaş binalar gıda bitkiler ve diğerleri hedef

alanlardır Hedef alan kaynak alanın kullanımı ile anlamaya ccedilalıştığımız

alandırrsquorsquo

İki kavram arasında benzerlik ilişkisine bağlı olarak oluşturulan

eğretileme dilsel bir biccedilimdir Bilişsel dilbilim accedilısından ise bu benzerlik nesnel

benzetme ilişkisinin yanı sıra insan deneyimleri ve tecruumlbeleri uumlzerine de

temellenmiştir Vakit nakittir

SOYUT sistematik bağlantı SOMUT

Vakit (mapping=yansıma) Nakit

Hedef Alan Kaynak Alan

Yukarıdaki bu eşleştirmeden guumlnluumlk dile yansıyan aşağıdaki değişik yorumları

ccedilıkartabiliriz

Bu bana 200 $rsquoa mal oldu

Benim ccedilok zamanıma mal oldu

Bu işe ccedilok para yatırdım

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

38

Sana ccedilok zaman ayırdım

Baksana zaman akıp gidiyor

Bu işi yapmak iccedilin yeterli zamanın var mı

Yukarıdaki oumlrneklerde de goumlruumllduumlğuuml gibi hedef alan kaynak alan

kullanılarak anlaşılan alandır Lakoff ve Johnson dilde var olan eğretilemeli

dilsel ifadelerin bu kavramsal alanlar bağlamında yorumlanarak farklı yapılar

tarzında anlamlandırıldığını ileri suumlrerler Kavramsal eğretileme kuramında

eğretilemeyi bilmek istiyorsak kaynak alan ve hedef alan arasındaki sistematik

bağlantıyı da bilmemiz gerekir Yukardaki ifadelerde soyut olan kavramı somut

kavram uumlzerinden anlıyoruz Ccediluumlnkuuml soyut kavramlar zaten bilincimizde

yerleşmiş durumdadır Yani vakit nakittir ifadesi bilincimizde zaten yer

almaktadır Eğretilemenin oumlzuuml bir tuumlr şeyi başka bir tuumlr şeye goumlre anlamak ve

tecruumlbe etmektir (LakoffampJohnson 2005 27) Vakit nakittir eğretilemesinde

sistematik ilişkiyi incelersek bir işin yapılmasında para ne kadar değerliyse

zaman da o kadar değerlidir Zaman soyut para ise somut bir kavramdır

Kavramsal eğretilemeleri anlamak iccedilin muumlşterek alanları da bilmemiz

gerekir Koumlvecses (2002 16-24) muumlşterek kaynak alanlar ve muumlşterek hedef

alanların oumlruumlntuumlluuml yapısını şoumlyle vermiştir

Muumlşterek kaynak alanlar 1 İnsan vuumlcudu 2 Sağlık ve hastalık 3

Hayvanlar 4 Bitkiler 5 Binalar ve yapılar 6 Makine ve araccedillar

7Oyunlar ve spor 8 Para ve ekonomik hareketlilik 9 Pişirme ve

yiyecek 10 Sıcak ve soğuk 11 Işık ve karanlık 12 Kuvvetler 13

Hareket ve youmln

Muumlşterek hedef alanlar 1 Duygu 2 Arzu 3 Ahlak 4 Duumlşuumlnce 5

Toplum ve millet 6 Politika 7 Ekonomi 8 İnsani ilişkiler 9 İletişim

10 Zaman 11 Oumlluumlm ve yaşam 12 Din 13 Olaylar ve eylemler

Kavramsal eğretileme kuramında eğretilemeler yukarda da goumlruumllduumlğuuml

gibi sınırlı sayıdaki kavramların kullanılması sonucu elde edilmektedir Aynı

şekilde eğretilemeli ifadelerin tesaduumlfi olmadığı ve belirli duumlşuumlnce ve

algılamaya dayalı olduğunu da bu durumda soumlylemek muumlmkuumlnduumlr

2 TERİM BİLGİSİ VE BİR RENK OumlRNEĞİNDE GUumlNUumlMUumlZ

EĞRETİLEME ANLAYIŞI

Aristotelesrsquoten başlayan ve devam eden suumlreccedil iccedilerisinde yukarıdaki

kuramlarda da goumlruumllduumlğuuml gibi eğretileme iki unsur daha doğrusu birbiriyle

bağdaşmayan iki unsur arasındaki bir ilişkiyi ortaya koyar Aristoteles bunu

lsquorsquotuumlrrsquorsquo ve lsquocinsrsquorsquo ler arası ilişki olarak oumln planda ifade ederken her iki alanı da

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

39

benzerlik veya oumlrnekseme ilişkisine goumlre ele alır Daha sonraki farklı eğretileme

kuramlarında alanlar arasındaki benzerlik ilişkisinde farklı terim bilgisi

kullanılır Weinrich (1976 277-285) bunu imgesel alan (Bildfeld2) iccedilerisinde

accedilıklar Bu alanlar imge veren ve imge alan olarak ifade edilir İmgesel alanlar

kuumlltuumlre bağlı goumlruumlşleri de aktarırlar (Ingendhal 1971 131) Bilişsel eğretileme

kuramında artık guumlnuumlmuumlzde lsquorsquokaynak alanrsquorsquo ve lsquorsquohedef alanrsquorsquo temel kavram

olarak geccedilerlilik kazanmıştır Boumlylece eğretileme anlayışına yeni bir terim

bilgisi daha girmiştir

IARichards lsquoın 18 yuumlzyıldaki eğretileme anlayışına goumlre hazırladığı

eğretileme kuramında eğretileme iki duumlşuumlnceyi bir arada bulundurur Bunlar ana

unsur (İng Tenor=konu benzeyen) ve yan unsurdur (İng Vehikel= taşıyıcı

eğretilemeli ifade benzetilen) lsquorsquoTaşıyıcırsquorsquo nın goumlrevi lsquorsquokonursquorsquo yu accedilıklamaktır

Eğretileme işlevsel olarak lsquorsquotaşıyıcırsquorsquonın lsquorsquokonursquorsquoya anlamsal oumlzellikleri

aktarmasına dayanır (Stoumlckl 2004 203) Karşılıklı etkileşim sonucu anlamsal

olarak ortaya ccedilok yeni duumlşuumlnceler ccedilıkmaktadır Burada dinleyiciokuyucunun

hangi anlamsal oumlzelliklerin hedef alana aktarıldığını bilip bilmediği sorunu

ortaya ccedilıkabilir Ccediluumlnkuuml okuyucudinleyicinin imgelem guumlcuumlnde bir ccedilağrışım

yorumlama alanı accedilılmaktadır Elbette bağlamda mantıklı ve uygun oumlzellikteki

aktarmalardan okuyucudinleyici bunu ccedilıkaracaktır Eğretilemeli bir ifadede

lsquorsquotaşıyıcırsquorsquo ve lsquorsquokonursquorsquo birlikte bulunurlar Bu suumlreccedil iccedilerisinde bağlam suumlrece

anlamsal boyutta bir katkı sağlar Konu ana oumlzne taşıyıcı ise eğretilemenin ana

oumlzneye aktarıldığı soumlzcuumlk veya imgedir Karşılıklı etkileşimden ortaya ccedilıkan

yeni anlamların sınırsız ccedilağrışımlara ve yorumlara sahip olması dilde ccedilok

uumlretken bir eğretileme anlayışını da ortaya koyar Anlamsal oumlzelliklerin

boyutuna goumlre taşıyıcı konuyu anlamsal aktarım accedilısından youmlnlendirecektir

Bunun boyutu elbette konudaki anlamsal oumlzelliklerin boyutuna goumlre

değişkendir

Bunu bir oumlrnekle şu şekilde accedilıklayabiliriz

1lsquorsquoKonu rsquorsquo ve lsquorsquotaşıyıcı rsquorsquo karşılaştırması

Oumlrn Oto tamircim (konu) hırsızdır (taşıyıcı)

lsquorsquoKonursquorsquodaki anlamsal boyutu ve lsquorsquotaşıyıcırsquorsquonın aktarabileceği

oumlzellikleri tespit edelim

Oumlrn Oto tamircisi beceriklilik iş masrafların faturaya geccedilirilmesi

2 Jost Trier tarafından 1930rsquolu yıllarda ortaya ccedilıkan Almanca lsquorsquo Wortfeldrsquorsquo (Soumlzcuumlk

alanı) kavramına karşılıkolarak Weinrich tarafından ortaya altılan Almanca bir kavram

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

40

Oumlrn Hırsız dolandırmak para ccedilalmak haksız kazanccedil elde etmek

Eğretilemeli anlamın yapılandırılması

Oumlrn Oto tamircim az bir iş karşılığında ccedilok para alıyor

Weinrichrsquoe (1976 284) goumlre eğretilemeli ifade imge veren olarak ifade

edilir İmge alan imge verenin aktarıldığı yerdir Bazı durumlarda imge veren

zorlukla anlaşılır Bir eğretilemenin imge veren ve imge alanları arasındaki

ortak payda benzerlikleridir

Max Black 1954 yılında lsquorsquoDie Metapherrsquorsquo adlı araştırmasında odak

(İng Focus= eğretilemeli ifade) ve ccedilerccedileve (İng Frame) birbirinden ayırır ve

eğretilemeyi buumltuumln cuumlmle duumlzeyinde inceler (Schmitz-Emans 2010) Black

eğretilemeli ifadeyi lsquorsquoodakrsquorsquo bu ifadeyi iccedileren cuumlmleyi de lsquorsquoccedilerccedileversquorsquo olarak

tanımlar (Eckard 2005 35) Buna goumlre bir eğretilemeli ifade (odak) bir başka

ifadenin (ccedilerccedileve) iccedilerisine yerleştirilir odağın anlamı ccedilerccedilevenin anlamıyla

etkileşim iccedilerisine girer ve boumlylece ccedilerccedilevenin anlamı değişir

Kavramsal eğretileme genel bir tanıma goumlre sistematik bağlantı

iccedilerisinde bir tanesi hedef alan (x) ve bir diğeri kaynak alan (y) olan farklı iki

kavramsal alanda goumlrev yapan eğretilemeli bir aktarımdan oluşur Bir diğer

alternatif tanımı da Feyaerts (1997 45) yapar rsquorsquoEğretileme farklı bilgisel

alanlardaki iki duumlşuumlncenin yansımasıdır (İng mapping) boumlylece bunlardan bir

tanesinin (hedef alan=İng target domain) diğerinin (kaynak alan=İng source

domain) hedefindeki yeri olarak anlaşılması ve yapılandırılmasıdır Her iki

duumlşuumlnce arasındaki kavramsal ilişkilerin şekli benzerlik ilişkisine goumlre

belirlenir Bu benzerlik ilişkisi nesnel algılanabilir bir benzerlik değil aksine

kavramsal bir benzerliktir Sonuccedilta bir benzerlik ortaya ccedilıkar ama temelde

benzerlik uumlzerine yapılandırılmaz

Antik doumlnemden itibaren 20 yuumlzyılın ikinci yarısına kadar geccedilen suumlre

iccedilerisinde eğretilemenin iki alan arasında gerccedilekleşen bir suumlreccedil olduğu goumlze

ccedilarpar IA Richards tarafından ortaya atılan ve Max Black tarafından

lsquorsquoetkileşimrsquorsquo olarak kullanılan kuramda ise alanlar arası değil sadece tek bir

eğretilemeli ifadenin kullanımı soumlz konusudur Bilişsel eğretileme kuramında

hem genel olarak Blackrsquoın kullandığı lsquorsquoProjection3rsquorsquo(yansıtma) hem de

matematikten alınan bir kavram olan lsquorsquoMappingrsquorsquo (haritalama eşleme yansıma)

3 Projection veya Mapping kavramı yaygın bir şekilde hangi yapının hedef alana

yansıtıldığı ve hangi sınırlandırılmış koşullarda etkili olduğu konusunda tartışmalıdır

(bkz Kohl 200743)

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

41

Koumlvecses tarafından da halihazırda tartışmalı olarak Y olarak X

kullanılmaktadır (Kohl 2007 40)

Eğretileme kuramlarında kullanılan değiştirim aktarma etkileşim veya

yansıma ve Y olarak X kavramları gerccedilekleşen bu suumlreccedilte ne zihinsel

algılamayla elde edilebilir ne de bilişsel ve dile bağlı yetenekle analiz edilebilir

bir oumlzellikte olduğu iccedilin tanımlamanın accedilıklanması yalnızca eğretilemeli yolla

muumlmkuumln olmaktadır (Kohl 2007 41) Bunu accedilıklamak iccedilin aşağıda bir oumlrnek

cuumlmle uumlzerinde eğretileme suumlrecini ele alalım

lsquorsquoSabah ışığı ufku kına rengine boyadırsquorsquo dizgisinde ortaya ccedilıkan

eğretileme suumlrecini her bir farklı eğretileme kuramında accedilıklamaya ccedilalışırsak

Değiştirim Bilişsel veya anlamsal iccedilerikte bir değişiklik olmadan

eğretileme lsquorsquoasılrsquorsquo soumlzcuumlğuumln yerini alır Kırmızı veya kızıl yerine cuumlmlede kına

rengi kullanılmıştır Bunun yerine şoumlyle de diyebiliriz lsquorsquoSabah ışığı kızıl bir

renk aldırsquorsquo Kına soumlzcuumlğuuml yerine kızıl rengi getirdiğimizde benzerlik ilişkisine

uygun bir şekilde yer değiştirmiş oluruz

Aktarma Burada bu ifadeyi uumlreten kimse kına rengini (burada kızıl

renk olarak duumlşuumlnuumllmuumlş) sabah guumln ağarmasındaki guumlneşin ufuk ccedilizgisinde

oluşturduğu kızıl renge benzeterek bir aktarma yapmıştır Kızıl rengi aktarmada

hangi duumlzlemde kullandığını bilemeyiz Duygusal olabilir veya bilişsel-dilsel

yada tamamen bilişsel olabilir

Etkileşim Burada iki tasarım eğretilemeli ifade=odak ve ccedilerccedileve

arasında gerccedilekleşen karşılıklı bir etkileşim vardır Eğretilemeli ifade kına

rengi oumlzellikle belli bir kuumlltuumlrdeki kına yakmayı ccedilağrıştırır Eğretileme renge

odaklanır Sabahın ufuk ccedilizgisinde oluşan renkle ilişkilendirilir Eğretileme

sabah guumln ışığının ufuk ccedilizgisindeki oluşan kızıl rengi ile kına rengi arasında

bağlantı kurarak bir duumlğuumln veya bir geleneğin ccedilağrışımını kına rengindeki guumln

ışığı ile accedilıklar Buradaki duygular renk ilişkisi ile verilir Aktarmada renk

birleşiminin yanı sıra bir gelenek de oumlnemli bir rol oynamış olur

Yansıma Eğretileme iki kavramsal alanı bir ilişki iccedilerisine sokar

sabah ışığı ve kına rengi Sabah ışığı duumlşuumlncesine bir yapı kazandırmak iccedilin her

iki alanı bir ilişki bağlamında ele alır Kına renginin belirdiği yer ufuk

ccedilizgisidir Her iki kavramsal alanın odak noktasıdır Sadece ufuk ccedilizgisinin

aldığı renk sabah ışığına yansıtılır

Y olarak X Burada bu ifadeyi uumlreten kimse sabah ışığının ufuk

ccedilizgisindeki rengini kına rengi ile hayal etmektedir X Y olarak anlaşılır

Sabah ışığı ufuk ccedilizgisinde kına rengindedir

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

42

SONUCcedil

Eğretileme dil sistemi iccedilerisinde ortaya ccedilıkan bir sapmadır Daha

doğrusu dilin kullanımındaki bir sapmadır Alman filozof dilbilimci Wilhelm

von Humboldrsquoun da ifade ettiği gibi dilin durağan (ergon=dilin bitmiş bir

buumltuumlnluumlk) değil aktif (energia=suumlrekli bir etkinlik) yapısını ortaya koyan en

oumlnemli bir goumlruumlnguumlsuumlduumlr Normal dil kullanımı dışında birbiriyle bağdaşmayan

iki anlamsal alanın karşılıklı etkileşimi sonucu ortaya ccedilıkan yeni bir anlamıdır

Dilin normal kullanım kurallarındaki bir aykırılıktır Kavramların arkasına

gizlenmiş ccedilok oylumlu anlamsal bir yapıda olduğu iccedilin hem guumlndelik yaşamda

hem de bilim dilinde yeni bilinmeyen veya soyut kavramların

adlandırılmasında oumlnemli rol oynar Eğretilemeli anlam genellikle bir uzlaşı

sonucu kabul edilebilir duumlzeyde olabildiği gibi okuyucudinleyici accedilısından da

yorumlanabilir yeni bir anlamdır Yeni bir anlam diyoruz ccediluumlnkuuml bu anlam

yaşadığımız duumlnyadaki tuumlm tecruumlbe ve deneylerimiz sonucu zihinlerimizde

şekillenen ve dilin de harekete geccedilirici guumlcuuml sayesinde ortaya ccedilıkan yeni bir

uumlruumlnuumlduumlr Soumlzbilim alanına aittir ancak felsefe teoloji sosyoloji gibi diğer

disiplinlerin de ilgi alanı iccedilerisine girmektedir Dilin kullanıldığı buumltuumln bilim

dalları iccedilerisinde karşılaşılan yaygın bir goumlruumlnguumlduumlr Accedilıkccedilası insanların kendi

aralarında ister yazılı ister soumlzel olsun her tuumlrluuml iletişimlerinde bilerek veya

bilmeyerek kullandıkları bir olgudur

KAYNAKLAR

Aristoteles (2008) Poetik Stuttgart Philipp Reclam

Black Max (1996) Die Metapher In Theorie der Metapher Hrgb Von

Anselm Haverkamp 2 Auflage Darmstadt WB

Braak Ivo (1990) Poetik in Stichworten 7 uumlberarb und erweit Auflage Kiel

Verlag Ferdinand Hirt

Debatin Bernhard (1995) Die Rationalitaumlt der Metapher Berlin De Gruyter

Eckard Rolf (2005) Metaphertheorien Berlin De Gruyter

Feyaerts Kurt (1997) Die Bedeutung der Metonymie als Konzeptuellen

Strukturprinzips Leuven

Ingendhal Werner (1971) Der metaphorische Prozeszlig Duumlsseldorf

Jaumlkel Olaf (1997) Metaphern in abstrakten Diskurs Domaumlnen Frankfurt Peter

Lang

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

43

Kallan Paul (2009) Die Semantik der metaphorischen Welt Frankfurt Peter

Lang

Kohl Katrin (2007) Metapher Stuttgart Verlag JB Metzler

Koumlvecses Zoltaacuten (2002) Metaphor A Practical Introduction New York

Oxford University Press

Lakoff George Johnson Mark (2005) Metaforlar Hayat Anlam ve Dil ccedilev

G Yavuz Demir İstanbul Paradigma

Richards Ivor Armstrong (1965) The Philosophy of Rhetoric Oxford

Roggenbuck Simone (2005) Die Wiederkehr der Bilder Tuumlbingen Narr

Verlag

Schmitz-Emans Monika (Erişim 01052012)

httpwwwruhr-uni-bochumdekomparatistikbasislexikon

Schwarz Monika (2008) Einfuumlhrung in die kognitive Linguistik 3 Erw

Auflage Muumlnchen Fink Verlag

Stoumlckl Hartmut (2004) Die Sprache im Bild das Bild in der Sprache Berlin

De Gruyter

Verboven Hans (2003) Die Metapher als Ideologie Heidelberg

Universitaumltsverlag Winter

Weinrich Harald (1976) Sprache in Texten Stuttgart Klett

Zimmermann Ruben (2000) Bildersprache verstehen Muumlnchen Wilhelm Fink

Verlag

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

44

İbn Kemalrsquoin ldquoRisacircle Ficirc Duhucircli Veledirsquol-Bint Firsquol-Mevkucircf Ala

Evlacircdirsquol-Evlacircdrdquo Adlı Risalesi Bağlamında Osmanlı Zuumlrricirc

(Evlatlık-Evladiye) Vakıf Uygulamasında ldquoEvlacircdrsquouumll-Evlacircdrdquo Meselesi

Ahmet İnanır1

Oumlzet

Osmanlı Devletirsquonin resmi olarak tatbik ettiği İslacircm hukuku Hanefi

hukukccedilularının goumlruumlşlerinden oluşmuştur Osmanlı hukukccediluları da kendilerinden oumlnceki

doumlnemlerde meydana getirilmiş zengin bir hukuk kuumllliyacirctı devralmışlardır Fakat bu

kuumllliyacirct iccedilinde bir mesele hakkında birbirinden farklı veya birbirine zıt goumlruumlşler

bulunmaktadır Osmanlı hukukccediluları karşılaştıkları hukukicirc sorunların ccediloumlzuumlmuumlnuuml bu

goumlruumlşler iccedilinden farklı tercihlerde bulunmak suretiyle ccediloumlzuumlmlemekteydiler

Yavuz Sultan Selim memlekette hukuki birlik ve emniyeti sağlama adına o

doumlnemde oumlnemli bir mesele haline gelen ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo yani ldquoccedilocukların ccedilocuklarınardquo

şeklinde yapılan zuumlrricirc vakıflardan kimlerin yararlanabileceği meselesini ve Hanefi

acirclimlerinin mertebelerini ortaya koymasını doumlnemin ileri gelen hukukccedilusu İbn

Kemalrsquoden talep etmiştir O da bunun uumlzerine ccedilalışma konusu risaleyi kaleme almıştır

İbn Kemal bir zuumlrricirc vakıf tersquosis edilirken vakfedenin iradesini beyan şekline goumlre

değişen hukuki huumlkuumlmleri mezhep hukukccedilularının goumlruumlşlerini doğrultusunda

derinlemesine tahkik etmiştir Neticede ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo ifadesi kullanılarak kurulan

vakıflardan kızdan torunların da yararlanması goumlruumlşuumlnuuml tercih ettiği tespit edilmiştir

Anahtar Kelimeler İbn Kemal Yavuz Sultan Selim Hanefi mezhebi Zuumlrricirc

vakıf Kızdan torun

ldquoEvlacircdrsquoul-Evlacircdrdquo Issue in Ottoman Family Foundation (Evlacircdiye-Evlatlık)

Application under the Light of Ibn Kemals Booklet Entitled ldquoRisacircle Ficirc Duhucircli

Veledirsquol-Bint Firsquol-Mevkucircf Ala Evlacircdirsquol-Evlacircd

Abstract

Islamic law as applied by the Ottoman state officially was composed of

opinions of the Hanafi juristrsquos The Ottoman jurists were inherited a rich corpus of law

formed by the previous periods and in this collection there were different and opposing

opinions on the same issue Ottoman jurists chose to square up to problem differently

In order to provide legal unity and safety in the country Yavuz Sultan Selim

asked İbn Kemal the most eminent jurist at that period to solve the issue of who can

1 YrdDoccedilDr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi İlahiyat Fakuumlltesi

ahmetinanir52gopedutr

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

45

benefit from ldquoEvlacircduumlrsquol-Evlacircdrdquo namely childrenrsquos children foundations which have

become an important issue at that time and also to determine the ranks of the Hanafi

scholars So he wrote this treatise on the subject of study Ibn Kemal examined deeply

the legal provisions changing on the basis of the founders declarations when a

foundation is being established according to the opinions of sect jurists In the end it

was concluded that the grandchildren born from daughter can also benefit from the

foundations established with the name ldquochildrenrsquos childrenrdquo

Key Words Ibn Kemal Yavuz Sultan Selim Hanafi scholars Family

foundation Child from doughter

GİRİŞ

Muumlctehid imamlar devrinden Osmanlılar doumlnemine gelinceye kadar

asırlar geccedilmiş ve bu suumlreccedilte binlerce hukukccedilu yetişmiştir Uumlstelik muumlteahhiricircn

hukukccedilular muumltekaddimicircn hukukccediluların goumlruumlşlerini de inceleyerek değişen oumlrf

ve acircdetleri zamanın fesacircdını ve zarucircret hallerini de dikkate alarak yeni

huumlkuumlmlere ulaşmışlardır Oumlzellikle mezhep imamlarından huumlkmuuml

naklolunmayan bazı meselelerde şerrsquoicirc huumlkmuuml belirlerken birbirleriyle ihtilafa

duumlşmuumlşlerdir Dolayısıyla Hanefi mezhebinde bazen aynı meseleyle ilgili birccedilok

farklı goumlruumlş bulunmaktadır Meselacirc İmam Ebucirc Yucircsuf (ouml182798) ve

Muhammed (ouml 189805) bazı meselelerde hem hocaları Ebucirc Hanife

(150767)rsquoye hem de birbirlerine bazı meselelerde ise Zuumlfer (ouml 150767) her

uumlccediluumlne birden muhalefet etmektedir Hatta bazen Ebucirc Hanifersquoden iki goumlruumlş

rivayet edilmekte bazen bunlardan birinden rucucirc ettiği soumlylenmekte bazen bu

rucucirc da sabit olmamaktadır Bu defa hangisinin oumlnceki ve hangisinin sonraki

rey olduğu sorunuyla karşılaşılmaktadır Bu durum aynı şekilde talebeleri iccedilin

de soumlz konusu olabilmektedir (Ebu Zehra 1999 465)

Osmanlı Devletirsquonin resmi olarak tatbik ettiği İslacircm hukuku da Hanefi

hukukccediluların hepsinin goumlruumlşlerinden oluşmaktadır Osmanlı hukukccediluları

kendilerinden oumlnceki doumlnemlerde oluşmuş zengin bir hukuk kuumllliyacirctı devralmış

ve bu kuumllliyacirct iccedilinde bir mesele hakkında birbirinden farklı veya birbirine zıt

goumlruumlşler iccedilinden birini diğerine tercihte zorlanmışlardır Osmanlı sultanları da

doumlnemlerinde ortaya ccedilıkan hukukicirc meseleleri ulemadan hukukicirc goumlruumlşler alarak

devlette hukukicirc emniyet ve birliği sağlamak ve kamu yararını goumlzetmek adına

gerektiğinde bu goumlruumlşleri kanunlaştırmak suretiyle sorunların uumlstesinden

gelmeye ccedilalışmışlardır Aksi takdirde bir meselede bir devletin sınırları iccedilinde

aynı mezhepte farklı uygulamalar ortaya ccedilıkabilmekte bu da hukuki birliği

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

46

ortadan kaldırarak tebaacircnın adalete guumlvenini zedeleyebilmektedir İbn Kemal

(ouml 9401534)rsquoin bahse konu olan risalesinin girişinden hareketle Yavuz Sultan

Selim (1512ndash1520) doumlneminde de buna benzer bir sorunun yaşandığı

anlaşılmaktadır Hukukccediluların farklı mezhep imamlarının goumlruumlşlerinden

hareketle bu sorun etrafında birbirinden farklı huumlkuumlmler verdiğinden sultan

hukuki birliği ve emniyeti sağlama adına mezhep imamlarının hukuki

mertebelerinin belirlenerek konuyu belli bir kurala bağlama gereği duymuştur

İbn Kemal de eserinde bu doumlnemde ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo yani ccedilocukların

ccedilocuklarına şeklinde yapılan zuumlrricirc vakıflardan kimlerin yararlanacağı sorununun

kamuoyunun guumlndemini meşgul ettiğini belirtmiştir Bu amaccedilla Yavuz Sultan

Selim o doumlnemde ileri gelen bir hukukccedilu olan İbn Kemalrsquoden hem bu meseleyi

hukuken aydınlatmasını hem de fakihleri tasnif etmesini talep etmiştir O da

bunun gereği olarak konuyu etraflıca inceleyen ldquoRisacircle ficirc Duhucircli Veledirsquol-Bint

firsquol-Mevkucircf ala Evlacircdirsquol-Evlacircdrdquo2 adlı bu risaleyi kaleme almıştır (İbn Kemal

1049 vr 49b-51b)3 Dolayısıyla İbn Kemalrsquoin bu konuda vardığı huumlkuumlm ve

yaptığı tasnifin Osmanlı hukuku ve yargısı bakımından resmi bir youmlnuuml olduğu

da anlaşılmaktadır

İbn Kemalrsquoe gelinceye kadar pek ccedilok hukukccedilu tarafından sosyal

realiteleri dini esaslara uydurmak gayesi ile İslacircm hukukunun tedvinine

2 ldquoRisacircle ficirc Duhucircli Veledirsquol-Bint firsquol-Mevkucircf ala Evlacircdirsquol-Evlacircdrdquo adlı İbn Kemalrsquoe ait

Suumlleymaniye Kuumltuumlphanesi Suumlleymaniye No 1049 Varak 49b-51b kayıtlı risale esas alınmıştır

(Bu risale aynı kuumltuumlphanenin Hacı Mahmut Efendi 1006 vr 55b-57a arasında da kayıtlıdır)

Risalenin sonunda eserin Cemaziyelevvelrsquoin başlarında 9541547 tarihinde istinsah edildiği ifade

edilmiştir Girişindeki ifadelerden ayrı bir risale olduğu zannedilerek ldquoel-Mesrsquoeletuumlrsquos-Sacircire firsquol-

Bilacircdhelliprdquo adıyla kaydedilmiştir Yapılan incelemede bunun da aynı risale olduğu goumlruumllmuumlştuumlr

Birccedilok kuumltuumlphanede muumlstakil risale olarak yer alan ldquoTabakacirctursquol-Fukahacircrdquo adlı boumlluumlm bu

risalenin sonunda yer almaktadır (Bahccedilıvan 1993 149) Risale bazı araştırmacılar tarafından

tahkik edilmiştir (Bkz Salim Oumlzer 1991 Halid Abdullah Şuayb 20021423) Ayrıca

tarafımızdan yapılan ldquoİbn Kemalrsquoin Fetvaları Işığında Osmanlırsquoda İslam Hukukurdquo adlı doktora

tezinde risaleye kısaca temas edilmiştir (bkz İnanır 2008 78-82) Suumlmeyye Oumlzdemir tarafından

da ldquoZuumlrricirc Vakıflarda Kullanılan ldquoCcedilocukların Ccedilocuklarırdquo Lafzın Vacirckıfın Kızının Ccedilocuklarını

Kapsaması (Hatibzacircde Kemalpaşazacircde ve İbn Nuumlceymrsquoin Risaleleri Bağlamında)rdquo adlı bir

yuumlksek lisans ccedilalışması yapılmıştır Ancak bu ccedilalışmada konuyla ilgili uumlccedil risale ele alındığından

İbn Kemalrsquoin risalesi hak ettiği kapsamda ele alınmamış uumlccedil risaleden hareketle konu

değerlendirilmeye ccedilalışılmıştır Ayrıca birccedilok kaynağa temas edilmemiş hatta İbn Kemalrsquoin

Suumlleymaniye Kuumltuumlphanesindeki kendi risalesi yerine ikinci el kaynak kullanılmıştır Yine de bu

ccedilalışma alana oumlnemli bir katkıda bulunmuştur (Bkz Oumlzdemir 2011) 3 Risalenin girişinde İbn Kemal Yavuz Sultan Selimrsquoe ldquoHalifetrsquouumlr-Rahman Sacirchibuumlrsquoz-Zaman

memlekette huzur ve emniyeti sağlayan hiccedilbir tavsif tarsquorif ve beyana ihtiyacı olmayan Ebursquol-

Fuumltucirch (fethetmelerin babası) Osmanoğullarının medacircr-ı iftiharı Sultan Selim Hanrdquo şeklinde hitap

etmektedir İbn Kemalrsquoin oumlzellikle Halife unvanını zikretmesi risalenin Mısır Seferirsquonden sonra

1517-1520 tarihleri arasında yazıldığını goumlstermektedir

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

47

ccedilalışıldığı sırada umumi hayatta iyice yerleşmiş olan vakıf muumlessesesinin

hukuki mahiyetini tespit etmiş ldquoevladuumlrsquol-evlacircdrdquo sorununu da ele almıştır

Hanefi kuumllliyacirctında ilk defa doğrudan Hilacircl (ouml 245858) daha sonra da Hassacircf

(ouml 261874) bu sorunu ele almıştır İmam Muhammed ise bu soruna doğrudan

değil de dolaylı bir şekilde değinmiştir (Halid Abdulah Şuayb 2002 12)

Osmanlı doumlneminde yazılan risaleler ccediloğunlukla guumlncel meselelerle

doğrudan irtibatlı olup doumlneminin sorunlarını irdeleyen belgelerdir Vakıflar

Osmanlı toplumunun en oumlnemli kurumlarından biri olmasına rağmen maalesef

Osmanlı doumlneminde yazılmış olan vakıf hukuku ile ilgili risalelerin bilhassa aile

vakfı ile ilgili risalelerin envanterinin dahi henuumlz ccedilıkartılmamıştır Alanla ilgili

ccedilalışmaların vakıfların hukukicirc youmlnlerinin değil de daha ziyade tarihi youmlnlerinin

ccedilalışıldığı goumlruumlluumlr (Oumlzcan 2005 516-518)

Osmanlı Devletirsquonde XV yuumlzyılın sonları ve XVI yuumlzyılın ortalarına

doğru vakıflarda ciddi bir hareketlilik goumlruumllmektedir Bu hareketliliğin bir

yansıması da vakıfların hukukicirc youmlnlerine ilişkin yazılan eserlerin sayısının

artmasıdır (Oumlzdemir 2011 100) ldquoEvladuumlrsquol-evlacircdrdquo sorunu da İbn Kemalrsquoden

oumlnce ve sonra Osmanlı hukukccedilularının da guumlndemini meşgul eden hatta en fazla

mesai harcadıkları konulardan biri olmuştur4 Bunun sebebi de ccedilalışmanın

ilerleyen boumlluumlmlerinde de goumlruumlleceği uumlzere başta İbn Kemal olmak uumlzere

hukukccediluların bu konuda oumlnceki imamlardan nakledilen goumlruumlşlerden birini

diğerine tercihte oldukccedila zorlanmış olmalarıdır Hatibzacircde Muhyiddin Efendi

(ouml 9011496) bu sorunu ldquodirayete ve usucircl kaidelerine uygun olan ve

goumlruumlşleriyle amel edilen muteber fıkıh kitaplarından nakledilen rivayet dikkate

alınır muteber bir delil zikretmeksizin muumlcerret bir naklin dikkate

alınmayacağınırdquo ifade ederek sorunu ccediloumlzmeye ccedilalışmıştır (Oumlzdemir 2011 121)

İbn Kemal ise bu sorunun ccediloumlzuumlmuumlnuuml ancak fakihler arasında hiyerarşik bir

tasnif yapmak sucircretiyle aşma yoluna gitmiştir

Şimdi İbn Kemalrsquoin adı geccedilen risalesi oumlrneğinde Osmanlı doumlnemi

hukukccedilularının şerrsquoicirc huumlkuumlm verme youmlntemlerini ve İslam hukukunun her

devirde uygulanabilme esnekliğini ortaya koyması bakımından bir oumlrnek olarak

duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz zuumlrricirc vakıf kurarken kullanılan ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo ifadesinin

4 Bu eserlerden bazısı şunlardır er-Risaletuumlrsquol-muumlteallika birsquol-vakf alersquol-evlacircd İbn

Kutluboğarsquoya (8791474)rsquoya ait olan bu risalenin diğer bir adı da el-rsquoisme lsquoanirsquol-hatacirci ficirc nakzirsquol-

kısmersquodir Risacircle alacirc kavlicirc Kacircdicirchacircn Lev kacircle racuumlluumln ardicirc hazihicirc mevkucircfe Bu risale

Hatibzacircdersquoye (9011496) aittir Risale ficirc duhucircli evlacircdirsquol-benacirct tahte lafzırsquol-veledversquol-evlacircdBu

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

48

vakıflar hukukunda kızdan torunlara da bu vakıftan yararlanma hakkı verip

vermeyeceği sorunu ele alınacaktır

1 Osmanlı Uygulamasında Vakıf Muumlessesesi

İslam bir yardımlaşma ve dayanışma dinidir Osmanlı toplumunda

vakıflar da hayırseverlik duygusunun muumlesseseleşmiş hali olup kişiyi Allah

(cc)rsquoya yaklaştıracak oumllduumlkten sonra da amel defterinin accedilık kalmasını

sağlayacak bir ldquosadaka-yı cacircriyerdquo olarak değerlendirilmiştir Hayırlı olan her

hizmetin ibadet olduğu anlayışının sonucu olarak vakıflar toplumun hayrına

olan her sahada sağlam bir sigorta vazifesi ifa etmiştir İslam hukuku da vakıf

sadaka nafaka ve zekacirct yoluyla toplumda fakirleri rahatlatacak tedbirleri

almıştır Kişileri aile bireylerinin fakir uumlyelerine sabit oranlarda nafaka

oumldemekle yuumlkuumlmluuml tutmuş ve bu haktan yararlanamadıkları takdirde vakıflardan

yararlanma hakkı tanımıştır (İnanır 2008 257)

11 Vakfın Tanımı

Vakıf kelime olarak durma durdurma hareketten alıkoyma

hapsetmek tasarruftan alıkoymak ve sebil kılmak anlamlarına gelen bir

kelimedir (İbn Manzucircr ty III 969 Yediyıldız 1986 XIII 153 Zuhaylicirc

1994 X 243) Istılahta ise mezheplere goumlre farklı tarifi vardır (Yediyıldız

1986 XIII 154 Ertuccedil 2007 8) Hanefi mezhebinde İmam Ebu Yusuf ve İmam

Muhammed hocaları İmam Ebu Hanifersquoden farklı goumlruumlştedir Ebu Hanifersquoye

goumlre vakıf ldquovacirckıfın muumllkuuml huumlkmuumlnde kalmak uumlzere aynrsquoı hapsetmek ve

menfaatini bir hayır yoluna tasadduk etmektirrdquo Buna goumlre vakfedilen şeyin

vakfeden kimsenin muumllkiyetinden ayrılması gerekmez (Serahsicirc 1993 XII 27

İbn Huumlmacircm 1316 V 37-40 60 Meydanicirc 1998 II 180 Yediyıldız 1986

XIII 154 Zuhaylicirc 1994 X 243-244) Hanefi mezhebinde fetvaya esas teşkil

eden Ebu Yusuf ve Muhammedrsquoe goumlre ise ldquokendisi ile intifacirc (yararlanmak)

muumlmkuumln olan bir malın rakabesinde (aynında) vakfedenin de başkasının da

tasarruflarına son verip aynrsquoı baki kaldığı halde Allahrsquoa yakınlık maksadıyla

gelirini muumlbah ve var olan bir harcama yerine hapsetmektirrdquo Buna goumlre mal

vakfedenin muumllkiyetinden ccedilıkar ve yuumlce Allahrsquoa muumllk olmak uumlzere hapsedilmiş

olur İmam Muhammedrsquoe goumlre vakfın bağlayıcı olabilmesi iccedilin vakıf konusu

malın muumltevelliye teslim edilmesi gerekir Ebu Yusufrsquoa goumlre ise ldquovakfettimrdquo

beyanıyla vakıf bağlayıcı hale gelmekte ve vakfedenin muumllkiyetinden

risale İbn Nuumlceymrsquoe (9701563) aittir Risale firsquol-vakf alersquol-evlacircd Bu risale İbn Gacircnim el-

Makdisicircrsquoye (10041596) nispet edilmiştir (Ayrıntılı bilgi iccedilin bkz Oumlzdemir 2011 2-3)

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

49

ccedilıkmaktadır (İbn Kemal 1485 vr 120a Serahsicirc 1993 XII 28 İbn Huumlmacircm

1316 V 40 Yediyıldız 1986 XIII 154 İnanır 2008 249)

Hanefi hukukccedilulara goumlre bir vakıf vakfeden (vacirckıf) vakfedilen mal

(mevkucircf) vakıftan yararlanan (mevkucircfun aleyh) ve irade beyanından (vakıf

sicircğası) oluşur Bunların ilk uumlccediluuml kurucu unsuru değil sıhhat şartlarıdır Vakfı

ancak huumlr acirckil ve bacircliğ kimseler kurabilir (Tarablucircsicirc 1292 9 Berki 1946 48

Zuhaylicirc 1994 X 260vd) Ccediluumlnkuuml o doumlnemde her ne kadar mana ve kavram

olarak mevcut olsa da buguumlnkuuml manada tuumlzel kişiler bulunmadığından vakıf

kurmak tamamen kişilerin tasarrufundadır

İbn Kemalrsquoe goumlre Ebucirc Hanife ve diğer iki imam arasındaki goumlruumlş

farklılıklarının sebebi vakfedilen malın vakfedenin muumllkiyetinden ccedilıkıp

ccedilıkmaması konusudur O Ebucirc Hanifersquonin goumlruumlşuuml esas alındığı takdirde vakfın

ancak iki şekilde bağlayıcı olacağını belirtmektedir Birincisi ictihada accedilık

olması sebebiyle hacirckimin bağlayıcı olduğuna dair mahkeme kararı ikincisi de

ldquoevimin gelirini vasiyet ettimrdquo diyerek vakfı vasiyet gibi yapmasıdır (İbn

Kemal 1485 vr 120b İnanır 2008 249)

12 Vakıf Ccedileşitleri

Osmanlı doumlneminde vakıf ccedileşitleri altı kategoride toplanmıştır

Ccedilalışmamızın konusu vakıftan yararlananlar bakımından zuumlrricirc yani evlatlık

vakıflar olduğundan diğer vakıf ccedileşitleri kısaca zikredilecektir

121 Muumllkiyetleri Bakımından (Sahih-Gayr-ı Sahih)

Sahih vakıflar gelir kaynakları ferdi muumllklerden oluşan vakıflardır Asıl

vakıf denilince sahih vakıflar kastedilir

Gayr-ı sahih vakıflar gelir kaynaklarının tamamı temlikname ile veya

başka bir şekilde padişahın izni ile sağlanan vakıflardır

122 Gelirleri Bakımından (Menkul-Gayr-ı Menkul)

Menkul vakıflar para silah kumaş at vs gibi taşınması muumlmkuumln olan

nesnelerden oluşan vakıflardır

Gayr-ı menkul vakıflar ise taşınması muumlmkuumln olmayan arazi arsa vb

gibi muumllklerden oluşur

123 Kendisinden Yararlanma Bakımından (Muumlessesat-ı Hayriye-

Akar-Avacircrız)

Muumlessesat-ı hayriye vakıfları doğrudan doğruya kamu hizmeti goumlrmek

amacıyla kurulan vakıflardır Akar vakfın amacına uygun hizmet edebilmesi

iccedilin onu finanse eden gelirlere denir

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

50

Avacircrız vakıfları bir mahalle veya koumly ahalisinin beklenmedik

ihtiyaccedillarını karşılamak uumlzere kurulan vakıflardır

124 Kiralanmaları Bakımından (İcareteynli-Mukataalı)

İcareteynli vakıflar icare-yi muaccele denilen vakıf akarın gerccedilek

kıymetine yakın peşin kira bedeli ile icare-yi muumleccele denilen her ay veya her

yıl periyodik olarak oumldenen kira bedeli karşılığında kullanılan vakıflardır

Mukataalı vakıflar vakıf bir arazi uumlzerindeki bina ve ağaccedilların muumllk

olduğu bir akarda mutasarrıfı tarafından her yıl vakfa verilmek uumlzere kiraya

bağlanan vakıflardır

125 İdareleri Bakımından (Muumllhak-Mazbut)

Muumllhak vakıflar Evkaf Nezaretirsquonin kontroluumlnde olmakla beraber

muumltevellileri tarafından idare olunan vakıflardır

Mazbut vakıflar hem youmlnetimi hem de denetimi Evkaf Nezaretirsquonin

kontroluumlnde olan vakıflardır

126 Yararlananları Bakımından (Hayri-Zuumlrricirc)

Hayri vakıflar zuumlrricirc vakıfların aksine ne kendisine ne de akrabalarına

herhangi bir gelir tahsis etmeyen sadece hayır amacıyla kurulan vakıflardır

(Yediyıldız 1986 XIII 156-158 Oumlztuumlrk 1995 153-163 Kazıcı 1985 82-97

Akguumlnduumlz 1988 200) Hayri vakıflar doğrudan doğruya hayır amacıyla kurulan

tuumlm insanlığa veya sınırlı bir kesime mesela sadece fakirlere ve kimsesizlere

yardım iccedilin kurulan vakıflardır (Yener 1992 92vd) Hayri vakıflarda vacirckıfın

ailesinin de bu vakıftan yararlanması muumlmkuumlnduumlr Bu husus yani vacirckıfın

ailesinin de bir vakıftan yararlanması o vakfın hayri olma oumlzelliğini

kaybettirmez Bu tuumlr vakıflarda amaccedil herkesin yararlanması olduğuna goumlre

vacirckıfın ailesi de herkes kavramı iccedilinde sayılmalıdır (Akguumlnduumlz 1988 200

vd)

Vakıflar iccedilinde hayri vakıflar ccediloğunluğu teşkil eder Bunlar sayesinde

Osmanlı toplumu iccedilin hayaticirc oumlneme haiz olan guumlnuumlmuumlzde devletin yerine

getirmekle yuumlkuumlmluuml olduğu eğitim sağlık sosyal guumlvenlik ve sosyal

yardımlaşma gibi birccedilok hizmet yerine getirilmiştir (Kozak 1985 20-27

İnanır 2008 257) Osmanlı Devletirsquonde vakıf adeta toplumsal bir ruh hacircline

gelmiş zenginler yanında muumltevazı imkacircnlara sahip pek ccedilok kişi vakıflar

kurmak suretiyle oumllduumlkten sonra da amel defterinin accedilık kalmasını amaccedillamıştır

(İbn Kemal 2868 vr 150a)

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

51

Ccedilalışma konumuz hayri vakıflar olmadığından daha fazla detaya

girilmeyecektir Şimdi İbn Kemalrsquoin risalesi ccedilerccedilevesinde zuumlrricirc vakıflar ele

alınacaktır

2 Zuumlrricirc Vakıflar

21 Zuumlrricirc Vakıfların Tanımı ve Hukuki Youmlnuuml

Zuumlrricirc vakıflar vakfedenin zengin yahut fakir hısımlarının yararlanması

amacıyla kurulan vakıflardır ki buna evlatlık zuumlrricirc veya ehlicirc vakıflar da denilir

(Ebu Zehra 1971 188 Akguumlnduumlz 1988 200-2001) Vacirckıfın ihtiyaccedil sahibi

hısımları bulunması halinde bunların ihtiyaccedillarını temin iccedilin vakıf yapması ve

oumlnce hısımlarına daha sonra da fakirlere tahsis etmesi makul ve yerinde bir iştir

Fakir hısımlar kendilerine vakıf yapılmamış olsalar da fakirler grubundan

yapılan vakıftan yararlanabilir Ancak zuumlrricirc vakıflarda zengin hısımlar da bu

kuruluşların gelirlerinden yararlanma hakkına sahip olması muumlnasebetiyle zuumlrricirc

vakıfların şerrsquoan cacirciz olup olmaması hususu Hanefi mezhebinde tartışılmıştır

Ebucirc Hanife ve İmam Muhammedrsquoe goumlre vacirckıf vakfını nihayete ebediyen sonu

gelmeyecek bir cihete tahsis etmelidir Nihayetini zikretmeyecek olursa sahih

olmaz Ccediluumlnkuuml tersquobid (ebedicirc kılmak) vakfın cevazı iccedilin şarttır Sonu gelecek bir

cihetten soumlz etmek ise manen onun iccedilin bir vakit tayin etmektir ki bu da

meccedilhule yapılan bir vakıf olduğundan vakfın cevazına manidir Ebu Yusufrsquoa

goumlre ise vakıfta tersquobid şart değildir O vacirckıf sonu gelebilecek bir cihetten soumlz

etse de etmese de neticede fakirlere ait olur (İbn Huumlmacircm 1316 V 48 Zuhaylicirc

1994 X 279)

Ayrıca İmam Muhammed vacirckıfın vakıftan yararlanmasını ve kendisine

vakfetmesini de cacirciz goumlrmez Ona goumlre vakıf temliki bir tasarruftur ve vakıfta

ise temlik teslimle olur Temlik ve teslimden sonra vacirckıfı vakfedilenin aslında

veya gelirinde zilyet kabul etmek temlike aykırıdır İmam Ebu Yusufrsquoa goumlre ise

vakıf vakfedileni vacirckıfın muumllkuuml olmaktan ccedilıkarıp Allahrsquoın muumllkuumlne dacirchil eden

bir tasarruf olduğu iccedilin vacirckıfın bundan sonra kendi nefsine tahsisi Allah

namınadır ve vakfın amacına aykırı değildir (Merğicircnacircnicirc 1990 III 15 Serahsicirc

1993 XII 31-32 41-42)5 Bu sebeple o vacirckıfın hısımları zengin insanlar olsa

da sonunda fakirler mevkufun aleyh olarak accedilıkccedila belirlenmek sucircretiyle zuumlrricirc

vakıflarının geccedilerli olması goumlruumlşuumlndedir (İbn Kemal 685 vr 215a-b Kadıhan

13101912 III 318-319 Bilmen ty 358 Imber 2004 151) Nitekim Kayseri

5 Burhaneddin Merğicircnacircnicirc Hidacircye Şerh-u Bidacircyetirsquol-Muumlbtedicirc 1 bs Dacircrursquol-Kuumltuumlbirsquol-İlmiyye

Beyrut 1990 c III s 15 Şemsuumlddicircn Serahsicirc Mebsucirct Dacircrursquol-Marsquorife Beyrut 1993 c XII s 31-

32 41-42

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

52

Şerrsquoiyye Sicilirsquondeki bir kayda goumlre bir aile vakfı kurulurken vakıftan iyi hali

bilinen fakirlere de yardım edilmesi zikredilmekte vakıf kurucusunun nesli son

bulduğu takdirde youmlnetimin beldenin Muumlsluumlman idarecilerine geccedilmesi şart

koşulmaktadır (Heyet 1998 255 İnanır 2008 259) Bu uygulamaya bir başka

oumlrnek de tekke ve zaviyelerle ilgili verilebilir Osmanlırsquoda zaviyelerin geneli

zaviyeyi kurmuş olanların elinde zuumlrricirc vakıf olarak bulunmaktadır Zamanla

şeyhlerin evlatları kalmayınca veya şeyhlerin yolsuzlukları goumlruumllduumlğuumlnde

onların yerine devlet tarafından başka şeyhler atanmıştır Buralar zamanla zuumlrricirc

vakıf olmaktan ccedilıkıp toplumun yararlandığı hayri vakıf haline doumlnuumlşmuumlştuumlr

(Barkan 1942 279-305) Neticede zuumlrricirc vakıflar fakirlerin yararlanacağı

vakıfların sayısının artmasına yardımcı olmuştur

Zuumlrricirc vakıf olan muumllkler mirasccedilılar arasında paylaşılmadan vacirckıfın

belirleyeceği şartlar altında sadece belirli kişilerin faydalanması muumlmkuumlnduumlr

İslam miras hukukunda bir kişi malının ancak uumlccedilte birini vasiyet edebilir

geriye kalan uumlccedilte iki mal ise vefatından sonra mirasccedilılar arasında miras hukuku

kaidelerine goumlre taksim edilmektedir (İbn Kemal 280 vr 119b 685 226b

1967 vr 170a-b 118 vr 77a) Eğer bir kimse buumltuumln malını zuumlrricirc vakfına

doumlnuumlştuumlrduumlğuuml takdirde daha hayattayken malının kontroluumlnuuml devam ettirmiş

oumlluumlmuumlnden sonra da onu dokunulmaz kılmış vacircrislerinin malı satıp

kaybetmesinin de oumlnuumlne geccedilmiş ve dilediğini de ondan yararlanacak kişi olarak

tayin imkacircnına kavuşmuş olmaktadır Oumlzellikle vakfedenin azacircd edilmiş

koumlleleri bu yolla mirastan yararlandırılabilmektedir Ayrıca şerrsquoicirc mirasccedilı olarak

kadınların vakıf kurucusu başka tuumlrluuml şart koşmadığı takdirde mirastan eşit

olarak yararlanmasını sağlayabilmekte ya da mirastan mahrum edebilmektedir

(Akguumlnduumlz 1988 206 Imber 2004 151 Oumlztuumlrk 1995 138) İstanbul Vakıfları

Tahrir Defterlerirsquonde bu şekilde yapılmış ccedilok sayıda vakfa rastlanmaktadır

(Barkan Ayverdi 1970 XXI-XXV)

Son asırlarda zuumlrricirc vakıflar aleyhinde Mısırrsquolı bazı hukukccedilular İslam

miras hukukunu ihlal etmeye vesile olduğu ve ayrıca bunlarda sadaka ve kurbet

manasının bulunmadığını gerekccedilesiyle ilga edilmesi gerektiğini iddia

etmişlerdir Bu goumlruumlşlere istinaden bu vakıf Mısırrsquoda bir suumlre yasaklanmış daha

sonra ise tekrar eski uygulamaya doumlnuumllmuumlştuumlr (Ebu Zehra 1971 32-35

(Akguumlnduumlz 1988 200-201)

Zuumlrricirc vakfa cevaz verenler ise bu vakfın İslam miras hukuku kaidelerine

karşı bir savaş accedilma manası taşımadığını kişinin vakıf yoluyla değil de bağış

yoluyla da zaten istediği tasarrufu yapabileceğini vakıf yapmasının hayır

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

53

kastını goumlsterdiğini ifade etmişlerdir Nitekim Hz Peygamber (sav) Ebu

Talharsquoya yapacağı sadakalarda hısımlarını tercih etmesini tavsiye etmiştir

Birccedilok sahabe de mirasccedilı olsun ya da olmasın yakın hısımlarına vakıflar

kurmuşlardır (Ebu Zehra 1971 189-190 Akguumlnduumlz 1988 202)

Osmanlı Devletirsquonde uygulama Ebu Yusufrsquoun goumlruumlşuumlne goumlredir Hatta

Hanefiliğin pek az yayılmış olduğu Cezayirrsquode bile diğer mezhepler cevaz

vermediği halde buumltuumln vakıflar Ebu Yusufrsquoun goumlruumlşuumlne goumlre tesis edilmiştir

Ertuccedil 2007 44 Koumlpruumlluuml 1942 12-13 Bilmen ty IV 359)

Osmanlı toplumunda zuumlrricirc vakıf kuranlar keyfi tasarrufta bulunmak

amacıyla -vakfın amacına aykırı- muumltevelliyi o kadar yetkili kılmış ve bu

yetkiyi o kadar istismar etmiş olacaklar ki Kanucircnicirc Sultan Suumlleyman (1520ndash

1566) vacirckıfın zuumlrricirc vakıflarda her işte muumltevellinin goumlruumlşuumlnuumln esas alınması

şartına itibar edilmeyeceğini belirten bir ferman yayınlamıştır Ebussuucircd

(9821574) bu gibi şartların 9441537 tarihli Padişah fermanı ile geccedilersiz

sayıldığını vakıf muhasebelerinin vakıf muumltevellisi ve vakıf nacirczırı nezacircretinde

hacirckimin huzurunda goumlruumllmesi gerektiğini muumltevellilerin ise yalnızca ldquoacircracirc-yı

sahicirchardquosına itibar edileceğini belirtmiştir6 Bu fermanın yayımlanmasında zuumlrricirc

vakıflarda muumltevellinin vakfa zarar veren tasarruflarının etkili olduğu

anlaşılmaktadır Bu ferman aslında tamamen hayır amaccedillı dini bir tuumlzel kişilik

mahiyetinde olan vakıf muumlessesesinin devlet tarafından denetim altına alınma

gereğinin bir goumlstergesidir7 Hatta bu denetimin etkisiyle zuumlrricirc vakıf

vakfedenlerin vakıflarının kadı tarafından Ebucirc Hanifersquonin goumlruumlşuumlne dayanarak

iptal edilmesinden ccedilekindikleri anlaşılmaktadır Bu sebeple vakıf şartnamesinde

ldquoMuumlsluumlmanların kadılarından bir kadıya arz ettim ve bu vakfı onayladırdquo diye

tescil ettirmek suretiyle vakfın ebediyen iptal edilmesinin oumlnuumlne geccedilmeye

ccedilalışmışlardır (İbn Kemal 280 vr 147b İnanır 2008 261)

6 ldquoTevliyeti evlacircda meşrucirct olan vakfın vakfiyyesinde şart-ı vacirckıf lsquoCemicirc umucircrda rersquoy

muumltevellinin olarsquo deyucirc kaydolunsa vakf-ı mezbucircrun muhacircsebesi goumlruumllmek lacirczım oldukda

muumltevellicirc mi goumlruumlr yoksa vakfın nacirczırı mı goumlruumlr Cevap Muumltevellicirclere bilkuumllliyye irhacirc-i ınacircn

(yetki verilmişse) olunup şart-ı vacirckıf ile amel olunmak erbarsquoa ve erbaicircne ve tisrsquoimietin

(9441537) tarihinde refrsquo olunup rersquoy-i hacirckim inzımacircmı ile olmak emrolunmuştur İkisinin

mahzarında muhacircsebeler rersquoy-i hacirckimle goumlruumlluumlr Muumltevellicircnin acircracirc-yı sahicirchası muumlsacircade olunup

acircracirc-yı muhtelifesi reddolunur Emr-i Şer-i Şericircf dahi budurrdquo (Ebussuucircd 178 vr 99a) İnanır

2008 261 7 Zeyd-i muumltevelli kendi kavliyle muhasebesini kadıya goumlrduumlruumlp eline muumlhuumlrluuml defter alsa hacirclen

muumlrtezika-yi vakf Zeyd mezann-ı hiyanet olduğunu kadıya ilam ettiklerinde kadı Zeydrsquoin

muhasebesini tekrar goumlruumlp erbacircb-ı zimemi yoklamaya kadir olur mu Beyan buyurub muumlsab

oluna Cevap Olur Harrarahucirc Fakir Ahmed (İbn Kemal 2419 vr 19a)

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

54

Daha oumlnce de ifade edildiği uumlzere zuumlrricirc vakfında vacirckıf gelirin oumlnce

kendisine ve daha sonra soyundan gelenlere gitmesini şart koşar Vacirckıfın

vakfederken kullandığı ifadelerin vakıftan yararlananların belirlenmesinde son

derece etkilidir Osmanlı hukukuna goumlre vacirckıfın ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo yani

ldquoccedilocukların ccedilocuklarınardquo ifadesiyle kurduğu zuumlrricirc vakıftan erkek evlattan

torunların yararlanması konusunda bir ihtilaf yoktur Ancak bu ifadenin kızdan

torunları kapsayıp kapsamadığı dolayısıyla vakıftan yararlanmasının muumlmkuumln

olup olmadığı olacaksa ne zaman ve nasıl istihkak sahibi olacakları uumlzerinde

zengin bir literatuumlr oluşmuştur8 Konuyu detaylı bir şekilde incelemek

ccedilalışmanın sınırlarını aşmaktadır

22 İbn Kemalrsquoe Goumlre Zuumlrricirc Vakıflarda İstihkakla İlgili Vacirckıfın

İradesini Beyan Şekilleri ve Hukukicirc Sonuccedilları

ldquoVacirckıfın şartı Şacircrirsquonin nassı gibidirrdquo (İbn Nuumlceym 2003 221) İslam

hukukunda vacirckıfın şartlarına bu derece oumlnem verilmesi beraberinde vacirckıfın

irade beyanında kullandığı lafızların yorumlanmasıyla ilgili ciddi bir literatuumlr

meydana getirmiştir Ccediluumlnkuuml vacirckıfın vakfiyede zikrettiği şartlar kelimelerden

oluşur Vacirckıfın kullandığı bu ifadeler mevkufun aleyhten yani vakıftan kimlerin

nasıl yararlanacağını tespit eder Bu sebeple İbn Kemal ccedilalışmaya konu olan

risalesinde vakıftan yararlanacak kişileri ifade etmek uumlzere kullanılan

kelimeleri birinci derecede ccedilocuklarla sınırlı olan ve birinci derecede ccedilocuklarla

sınırlı olmayan ifadeler olmak uumlzere iki grupta ele almaktadır Bunların da her

biri tekil (muumlfred) ve ccediloğul (cem) ifadeler olmak uumlzere ikişer kısma ayrılacağını

belirtmektedir

Bu durumda vacirckıf iradesini doumlrt şekilde beyan edebilir

a) ldquoCcedilocuğuma vakfettimrdquo )وقفت على ولدي(

b) ldquoCcedilocuklarıma vakfettimrdquo (وقفت على اولادي)

c) ldquoCcedilocuğuma ve ccedilocuğumun ccedilocuğuna vakfettimrdquo( وولد وقفت على ولدي

(ولدي

d) ldquoCcedilocuklarıma ve ccedilocuklarımın ccedilocuklarına vakfettimrdquo (İbn Kemal

1049 vr 49b) (وقفت على اولادي واولاد اولادي)

221 Vacirckıfın ldquoCcedilocuğuma Vakfettimrdquo İfadesi ve Hukukicirc Sonuccedilları

Vacirckıf iradesini tekil olarak ldquoCcedilocuğuma vakfettimrdquo şeklinde beyan

ederse Hanefi hukukccedilularından Kadıhan (ouml 5921196)9 bu ifadenin zacirchir

8 İbn Nuumlceym Risacircle ficirc Duhucircli Evlacircdirsquol-Benacirct Tahte Lafzirsquol-Veledversquol-Evlacircd Suumlleymaniye

Kuumltuumlphanesi Ccedilelebi Abdullah 399 nr vr 55a-57b 9 Kadıhan Fahrettin Hasan b Mensur b Mahmud el-Oumlzcedicirc

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

55

rivayete goumlre kızdan olan ccedilocukların vakıftan yararlanmasına imkan

vermediğini belirtir (Kadıhan 13101912 III 319) Hanefi hukukccedilularından

Hilacircl de Kadıhanrsquola aynı goumlruumlştedir Ancak Hassacircf ise İmam Muhammedrsquoin

kızdan olan ccedilocukların da vakıftan yararlanacak kişiler arasına gireceği

goumlruumlşuumlnde olduğuna istinaden Kadıhan ve Hilacirclrsquoin aksine kızdan olan

ccedilocukların da vakıftan yararlanma hakkına sahip olacağı duumlşuumlncesindedir İbn

Kemal Hanefi mezhep hukukccedilularının ihtilaf ettiği bu konuda zacirchir rivayetin

sahih goumlruumlş olduğu kanaatindedir Ccediluumlnkuuml kızdan olan ccedilocuklar erkeğin

ccedilocuğunun aksine annelerine değil babalarına nispet edilecekleri iccedilin bu

durumda vakıftan yararlanma hakkına sahip olamazlar (İbn Kemal 280 vr

147a 1049 49b Ebu Zehra 1971 273-275 Akguumlnduumlz 1988 204)

Osmanlı vakıf uygulamasında zahir rivayetin esas alındığı ikinci kavle

itibar edilmediği anlaşılmaktadır (Bilmen ty 359)

222 Vacirckıfın ldquoCcedilocuklarıma Vakfettimrdquo İfadesi ve Hukukicirc

Sonuccedilları

Vakıf kurucusu ldquoccedilocuklarıma vakfettimrdquo şeklinde ccediloğul ifade

kullanarak irade beyan ettiği durumlarda mezhep hukukccediluları arasında kimden

ccedilocukların vakıftan yararlanacağı konusunda ihtilaf vardır Burhaneddin el-

Buhacircricirc (ouml 6161219)rsquoye goumlre bu durumda ldquoCcedilocuklarrdquo kelimesinin kapsamına

erkek ccedilocukların ccedilocukları dacirchildir Kızdan ccedilocuklarının dacirchil olup olmaması

konusunda ise mezhepte iki rivayet vardır Bunlardan biri İmam Muhammedrsquoin

Siyeruumlrsquol-Kebir adlı eserinin ldquoemanrdquo boumlluumlmuumlnde yer almaktadır Burada ehl-i

harp muumlsluumlmanlara ldquoBize ve ccedilocuklarımıza eman verinrdquo dediğinde bu istek

kabul edildiği takdirde ehl-i harbin hem kendileri hem de erkek ccedilocuklarının

ccedilocukları eman almış olur Fakat ehl-i harp kız ccedilocuklarının ccedilocuklarına

ldquoemanrdquo almış sayılmaz Aynı boumlluumlmuumln bir başka yerinde ise kız ccedilocuklarının

ccedilocukları da emana dacirchil olacağı belirtilmektedir Hanefi fakihlerinden Ebucirc

Bekir Muhammed b Fazl (ouml 931319) ise kızdan ccedilocuklarının eman kapsamına

girmeyeceği goumlruumlşuumlnuuml benimsemektedir (İbn Kemal 1049 vr 49b-50a 280 vr

147a)

İbn Kemal vacirckıfın ldquoccedilocuklarıma vakfettimrdquo ifadesinde kızdan

ccedilocukların vakfa dacirchil olmayacağı ihtilafında -accedilık bir şekilde ifade etmemiş

olsa da- Ebucirc Bekir Muhammed b Fazlrsquoın kızdan ccedilocukların emana dacirchil

olmayacağına dair goumlruumlşuumlnuuml oumln plana ccedilıkarmasından kızdan ccedilocukların vakfa

dacirchil olmayacağı goumlruumlşuumlnde olduğu anlaşılmaktadır

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

56

Ebussuucircdrsquoa goumlre ldquoevlacircdrdquo lafzı bir defa zikredildiğinde birinci batın

inkıraz ettiğinde vakıftan istihkak hakkı fakirlere geccediler O ikinci batna

geccedileceği goumlruumlşuumlnde olanları hata etmekle succedillar (Ebussuucircd 223 vr 127b) Ebu

Zehra 1971 277 Akguumlnduumlz 1988 204) Anlaşıldığı kadarıyla İbn Kemal de

aynı goumlruumlştedir Osmanlı uygulamasının bu goumlruumlşler doğrultusunda olduğu

bilinmektedir (Akguumlnduumlz 1988 205)

223 Vacirckıfın ldquoCcedilocuğuma ve Ccedilocuğumun Ccedilocuğuna Vakfettimrdquo

İfadesi ve Hukukicirc Sonuccedilları

Vacirckıf vakıf kurma iradesini tekil ifade ile ldquoccedilocuğuma ve ccedilocuğumun

ccedilocuğuna vakfettimrdquo diye beyan ederse bu beyanın kapsamına kızdan olan

ccedilocukların girip girmemesi Hanefi hukukccediluları Ebursquol-Hasan Ali er-Razicirc (ouml

5981201) ile Hilal10

(ouml 245858) arasında ihtilaflıdır Kadıhan Fetacircvacircrsquosında

Hilacirclrsquoin kızdan olan ccedilocukların gireceği Razicircrsquonin ise girmeyeceği goumlruumlşuumlnde

olduklarını belirtir Ona goumlre sahih olan goumlruumlş Hilacirclrsquoin goumlruumlşuumlduumlr Ccediluumlnkuuml

ldquoccedilocuğumun ccedilocuğurdquo ifadesi erkek ccedilocuklarının ccedilocuklarını kapsadığı gibi kız

ccedilocuklarının ccedilocuklarını da kapsamaktadır (Kadıhan 13101912 III 316) Bu

alıntıdan İbn Kemalrsquoin de aynı goumlruumlşte olduğu anlaşılmaktadır

224 Vacirckıfın ldquoCcedilocuklarıma ve Ccedilocuklarımın Ccedilocuklarına

Vakfettimrdquo İfadesi ve Hukukicirc Sonuccedilları

Bir vacirckıf vakıf kurma iradesini evlacircd veya veled lacircfzını nefsine muzaf

kıldığı meselacirc (وقفت على اولادي واولاد اولادي) yani ldquoevlacircdıma ve evlacircdımın

evlacircdına vakfettimrdquo dediği takdirde kızın evlacircdı da vakfa dahil olur mu olmaz

mı konusu Hanefi mezhebinde ihtilaflıdır Bu ihtilafın Osmanlı Devletirsquonde

farklı uygulamalara sebep olduğu anlaşılmaktadır Doumlnemin sultanı Yavuz

Sultan Selim zamanının ileri gelen hukukccedilusu olarak tanınan İbn Kemalrsquoden

sorunla ilgili hukuki goumlruumlş alarak uumllkede aynı mezhep iccedilinde hukukicirc birliği ve

istikrarı sağlamaya ccedilalışmıştır

Hanefi mezhebinde bu konuda iki rivayet vardır Bunlardan birincisi

Hilacircl ile Hassafrsquoın rivayetleridir Bu rivayete goumlre vacirckıfın kızının evlacircdı da

vakfa dacirchil olur Diğer rivayete goumlre ise vacirckıfın kızının evlacircdı vakfa dacirchil

olmaz Ancak sulbicirc evlad ve ahfad dahil olur Burhaneddin el-Buhacircricirc vakıf

konusunda Serahsicircrsquonin goumlruumlşuumlnuuml doğru bulmaktadır O da ldquoevlacircdımın evlacircdınardquo

diye yapılan vakfa kızdan torunların da dacirchil olması goumlruumlşuumlduumlr (İbn Kemal

10

Hilacircl b Yahya b Muumlslim el-Basricirc (245858) Hilalrsquoin ldquoAhkacircmursquol-Vakfrdquo adlı eseri

vakıf alanında yazılmış ilk muumlstakil eserlerden biridir

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

57

1049 vr 50b Bilmen ty 360-361) İbn Kemal Hassacircf Serahsicirc Hilacircl

Kadıhan İftiharuumlddin Buhacircricirc (ouml 5421147) ve Burhaneddin el-Buhacircricirc gibi

muumlctehid ve fakihlerin bu konudaki tercihlerinin daha kuvvetli olduğu ifade

etmektedir

Eğer vacirckıf vakfiyede ldquoccedilocuklarıma ve onların ccedilocuklarının ccedilocuklarınardquo

şeklinde ifade beyan ederse bu durumda hem oğlan hem de kızdan ccedilocuklar

vakıftan yararlanabilir İbn Kemalrsquoe goumlre bu konuda Hilalrsquoin veled isminin hem

kız hem de erkek ccedilocukların ccedilocuklarını kapsadığı şeklindeki goumlruumlşuuml sahihtir

Ehl-i harp ldquoBize ve ccedilocuklarımıza ve ccedilocuklarımızın ccedilocuklarımıza eman

verinrdquo dediğinde erkek ve kız ccedilocuklarının ccedilocukları da emana dacirchildir (İbn

Kemal 280 vr 147a) Hanefi fakihlerinden Ebucirc Bekir Merğicircnacircnicirc Burhaneddin

el-Buhacircricirc (ouml 6161219) ve İftiracirchuddicircn el-Buhacircricirc (ouml 5421147) de aynı goumlruumlşuuml

benimsemektedir

İbn Kemalrsquoe goumlre Kadıhanrsquoın zacirchir rivayete istinaden kızdan torunların

vakfa dacirchil edilmeyeceği goumlruumlşuuml ancak vacirckıfın iradesini ldquoCcedilocuğuma ve

ccedilocuğumun ccedilocuğuna vakfettimrdquo şeklinde beyan etmesi haliyle ilgilidir Bu da

kızdan ccedilocukların analarına değil babalarına nispet edilmeleri gerekccedilesine

dayanmaktadır (İbn Kemal 1049 vr 50a İnanır 2008 80)

Vakıftan yararlanacak kişilerin ikinci kalıbın ikinci şekline goumlre beyan

etmesi yani birinci derece ccedilocuklarla sınırlı olmayacaklara gelince Serahsicirc (ouml

4831090)rsquonin accedilıkccedila ifade ettiği uumlzere burada kızdan ccedilocukların vakıftan

yararlanacak kişiler arasına girmesi huumlkmuuml dilin delacircletine bağlı olarak

ibarenin muktezacircsına goumlre verilir Ccediluumlnkuuml ona goumlre ccedilocuğunun ccedilocuğu bir

kimsenin kendi ccedilocuğunun doğurduğu ccedilocuğa verilen bir isimdir Kızı da onun

kendi ccedilocuğu olduğuna goumlre kızının doğurduğu ccedilocuk gerccedilekte ccedilocuğunun

ccedilocuğu olur Ama vacirckıf ldquoccedilocuğuma vakfettimrdquo derse huumlkuumlm boumlyle değildir Bu

durumda zahir rivayete goumlre kızının ccedilocukları vakfa dacirchil olmaz Ccediluumlnkuuml ccedilocuk

ismi sulben kendi erkek ccedilocuğunu ve oğlun ccedilocuğunu kapsar zira oğlun ccedilocuğu

oumlrfen ona nisbet edilir Oumlrf de şuumlpheyi bertaraf eder Burhaneddin el-Buhacircricircrsquonin

Serahsicircrsquoden naklettiğine goumlre ise tek goumlruumlş olarak bu şekilde yapılan ifadede

kızların ccedilocukları vakfa dacirchildir ldquoCcedilocuklarım hususunda bana eman verinrdquo

denildiğinde burada zikredilen ccedilocuğun ccedilocuğudur Gerccedilekte ccedilocuğun ccedilocuğu

ccedilocuğunun doğurduğu ccedilocuğa verilen isimdir Kızı da onun ccedilocuğudur Buna

goumlre kızının doğurduğu ccedilocuklar gerccedilekte ccedilocuğunun ccedilocuğu olur Bir kimse

kendi ccedilocuklarını zikrederse bu soumlzden hakikaten kendi ccedilocukları huumlkmen de

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

58

doğum youmlnuumlnden kendisine nispet edilen ccedilocuklar anlaşılır Bunlar da kızdan

ccedilocuklar değil oğlunun ccedilocuklarıdır (İbn Kemal 1049 vr 50a-b)

3 Sonuccedil

İbn Kemal ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo ifadesiyle kurulan vakıflarda kızdan

torunların yararlanmasıyla ilgili meselede tercihini mezhep hukukccedilularının hem

delil bakımından hem de hukuki donanım bakımından hepsinin aynı seviyede

olmadığı gerekccedilesine dayandırmıştır Ona goumlre Hassacircf Serahsicirc Hilacircl Kadıhan

İftiharuumlddin Buhacircricirc (ouml 5421147) ve Burhaneddin el-Buhacircricirc oumlnde gelen

hukukccedilulardandır Ebursquol-Hasan Ali er-Razicirc Ali b Huumlseyin Suğdicirc (ouml

4611069) Ebucirc Bekir Merğicircnacircnicirc Sadrursquoş-Şehid (ouml 5361141) Radıyyuddicircn

Serahsicirc (ouml 5441149) gibi hukukccedilular ise onlara goumlre daha alt mertebededir Bu

sebeple İbn Kemal hem delil bakımından hem de fakihlerin oumlnde gelenlerinin

goumlruumlşuuml olması accedilısından ldquoCcedilocuklarıma ve ccedilocuklarımın ccedilocuklarına vakfettimrdquo

denilerek ccediloğul ifadeyle kurulan vakıflarda kızdan torunların da zuumlrricirc vakıftan

yararlanma hakkına sahip olacağı goumlruumlşuumlnuuml tercih etmiştir İbn Kemalrsquoe goumlre

derece itibariyle ikinci sırada gelen hukukccedilular soumlzluumlk ve terim anlamında

ccedilocuk anneye nispet edilmez deseler de vacirckıf ldquokız ccedilocuklarımın ccedilocuklarırdquo

derse şerrsquoan ona itibar edilir Eğer ldquoccedilocuk oumlrfen de anneye nispet edilmezrdquo

denirse burada kızdan ccedilocuğun dacirchil olmamasının bir faydası yoktur Kızdan

ccedilocuğun dacirchil olması ibare (beyan) huumlkmuumlyledir oumlrf huumlkmuumlyle değildir Oumlrf

huumlkmuumlyle dacirchil olması ldquoccedilocuklarıma vakfettimrdquo denilirse geccedilerlidir (İbn Kemal

1049 vr 50a-b)

İbn Kemal guumlncel meseleleri ccediloumlzuumlmlediği fetvalarında da bu konuya

temas etmiştir O yargı kararıyla kızdan torunların evlacirctlık vakfa dacirchil

olacağını belirterek vakıf gibi tamamen dini mahiyetteki vacirckıf iradesinin

belirlenmesiyle ilgili bir konuyu devlet başkanının duumlzenleme yapabileceği bir

alan olarak değerlendirmiştir11

Yavuz Sultan Selim oumlrneğinde de goumlruumllduumlğuuml

uumlzere Osmanlı sultanlarının Hanefi mezhebinde farklı goumlruumlşlerin bulunduğu

ihtilaflı meselelerde doumlnemin ileri gelen hukukccedilularının goumlruumlşlerine muumlracaat

ederek gerekli yasal duumlzenlemeleri yaptıkları anlaşılmaktadır İbn Kemal gibi

Osmanlı hukukccedilularının da padişahın yasama yetkisini kabul ettikleri

goumlruumllmektedir Bu bağlamda Osmanlı kanunnamelerinin yapılmasında da

11 Vakf-ı evlacircdda kız dahi dahil olur mu Cevap Olur kadı duumlhucircluumlne huumlkmedicek (İbn Kemal

1967 vr 160b) Kız oğlan evlacircd olur mu Cevap Evlacircd olmaz evlacircd-ı evlacircd olur Kadı duumlhucircluumlne

huumlkmederse olur (İbn Kemal 118 vr 77a)

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

59

benzer suumlrecin takip edildiği yani doumlnemin ileri gelen hukukccedilularının

goumlruumlşlerinin alındığı soumlylenebilir

İbn Kemalrsquoin vacirckıfın iradesini yorumlamakla ilgili bir konuda farklı

goumlruumlşler arasında hukuki bir tercih yaparken kızdan ccedilocuğun

yararlanmamasında fayda olmadığını beyan etmesi onun tercihlerinde kamu

yararını ve guumlncel ihtiyaccedilları dikkate aldığını goumlstermektedir

Ebussuucircd ldquoevlacircdrsquouumll-evlacircdrdquo şeklinde yapılan vakfa kızdan ccedilocukların da

yani evlad-ı benacirctın da kesin olarak vakıftan istihkak sahibi olup yararlanacağı

kanaatindedir Yani İbn Kemalrsquoin Yavuz Sultan Selimrsquoin ricasıyla yaptığı bu

meseledeki tercihinin daha sonraki doumlnemlerde de Osmanlı vakıf

uygulamasında belirleyici olduğu anlaşılmaktadır Bu doumlnemde Arap

uumllkelerinde daha ccedilok ldquoebnacirciyerdquo yani erkek ccedilocuklara youmlnelik vakıflar tesis

edilirken Osmanlırsquoda evlacircdiye vakıfların tesis edilmesi kız ve kızdan

ccedilocukların da erkek ccedilocuklar gibi goumlzetildiğini goumlstermektedir

Ayrıca mezhep iccedilinde alternatifli huumlkuumlmlerin ccedilokluğu Osmanlı

hukukccedilularına guumlncel ihtiyaca uygun kamu yararını goumlzeten huumlkmuuml bulmakta

oldukccedila geniş bir imkacircn sunduğu anlaşılmaktadır İbn Kemalrsquoe goumlre bir

mezhebi taklit eden muumlftuumlnuumln farklı goumlruumlşler arasında bir tercih yapabilmesi

iccedilin kimin goumlruumlşuumlyle fetva vereceğini bilmesi gerekir Oumlzellikle muhalif

goumlruumlşler arasında uygun olanı temyizde gerekli basirete zıt goumlruumlşler arasında

tercihte de yeterli kudrete sahip olabilmesi iccedilin fakihin rivayetteki mertebe ve

dirayetteki derecesini ayrıca fakihler tabakasındaki yerini bilmelidir (İbn

Kemal 1049 vr 50b) Dolayısıyla İbn Kemal burada kendi tercihinin keyfi bir

tercih olmayıp bazı kıstaslara dayalı olduğunu belirtmek ve tercihinin isabetli

olduğunu goumlstermek iccedilin risalenin sonunda fakihleri tasnif eder (İbn Kemal

1049 51a-b İnanır 2008 83-84) Bu boumlluumlm daha sonra ldquoTabakacirctuumlrsquol-Fukahacircrdquo

ve ldquoTabakacirctuumlrsquol-Muumlctehidinrdquo adlarıyla muumlstakil birer risale olarak ccediloğaltılmış

kuumltuumlphane kataloglarında ve birccedilok ilmicirc ccedilalışmada muumlellifin ayrı bir eseri

olarak goumlsterilmiştir (Brockelmann 1949 II 602 Oumlzer 1991 23 Oumlzen 2003

240) Hacirclbuki bu boumlluumlm sultanın emri uumlzerine daha oumlnce bahsi geccedilen guumlncel

soruna fetva verirken yaptığı tercihi gerekccedilelendiren bir ccedilalışmadır Onun

yaptığı bu tasnif daha yazıldığı tarihten itibaren buumlyuumlk kabul goumlrmuumlş kendinden

sonra gelen Osmanlı hukukccediluları iccedilin temel bir kaynak olmuştur Yakın doumlneme

kadar hukukccedilular fakihleri bu ccedilerccedilevede değerlendirmişler ve bu tasnifteki

derecelerine goumlre goumlruumlşlerine oumlnem vermişler bu tasnifte yer almayan

hukukccedilulara ise o kadar itibar etmemişlerdir (İnanır 2008 82) Bu kabulde

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

60

tasnifin arkasında Yavuz Sultan Selim gibi bir devlet başkanının emir ve

iradesinin bulunması son derece etkili olduğu anlaşılmaktadır

Kısaca başlı başına tek bu risale İbn Kemal gibi İslacircm hukuk

kuumllliyacirctına hacirckim hukukccedilular bulunduğu muumlddetccedile İslam hukukunun her

devirde devlet ve toplum ihtiyacına cevap uumlretebilecek esnekliğe ve pratiğe

sahip olduğunu goumlsteren guumlzel bir oumlrnektir Ayrıca Hanefi hukukccedilularının

devletin ve toplumun ihtiyaccedilları doğrultusunda ccedileşitli tasniflere tabi tutulması

Osmanlı Devletirsquonde din-devlet ilişkisini anlama bakımından oumlnemli ipuccedilları

sunmaktadır

KAYNAKLAR

Akguumlnduumlz A (1988) İslacircm Hukukunda ve Osmanlı Tatbikatında Vakıf

Muumlessesesi TTK Yay Ankara

Bahccedilıvan S (1993) ldquoİbn Kemal Paşa ve Aracircuumlhuumlrsquol-İtikacircdiyyerdquo Basılmamış

Doktora Tezi Camiatuuml Uumlmmirsquol Kuracirc Kuumllliyetirsquod-Darsquovet ve Usucircluumlddin

Suudi Arabistan

Barkan OumlL Ayverdi EH (1970) İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri 953 (1546)

Tarihleri Baha Matbaası İstanbul

Osmanlı İmparatorluğursquonda Bir İskacircn ve Kolonizasyon Metodu Olarak

Vakıflar ve Temlikler-I İstilacirc Devirlerinin Kolonizatoumlr Tuumlrk Dervişleri

ve Zacircviyeler VakıflarDergisi Sayı II Ankara 1942 s279-386

Berki AH (1946) Vakıflar Aydınlık Basımevi İstanbul

Bilmen OumlN (ty) Hukuku İslacircmicircyye ve Istılahatı Fıkhiyye Kamusu İstanbul

Bilmen Kitabevi

Brockelmann C (1949) Geschichte Der Arabischen Litteratur EJ Brill

Leidin

Demirci M (1996) ldquoSemrsquoa Risalelerirdquo Yuumlksek Lisans Tezi Marmara

Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul

Ebussuucircd Muhammed el- İmacircdicirc Mecmucircatuumlrsquol-Fetacircvacirc İstanbul Muumlftuumlluumlğuuml Ktp

178

Fetacircvacirc (Veli b Yucircsuf) Suumlleymaniye Ktp İsmihan Sultan 223

Ebu Zehra M (1999) Ebucirc Hanife Ccedilev Osman Keskioğlu 3bs Diyanet

Yay Ankara

(1971) Muhadaracirct firsquol-Vakf Mısır

Ertuccedil H (2007) ldquoİslam Hukuk Tarihinde Vakıflar ile Batı Kuumlltuumlruumlndeki

Benzeri Kurumların Karşılaştırılmasırdquo Atatuumlrk Uumlniversitesi Sosyal

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

61

Bilimler Enstituumlsuuml Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı Basılmamış

Doktora Tezi Erzurum

Halid Abdulah Şuayb (20021423) ldquoTahkik-u ldquoRisacircle ficirc Enne Veledersquol-Bint

Yedhuluuml firsquol-Evlacircd ve Beyani Meratibi Tabakati Ulemacircy-i Mezhebi

Hanefirdquo lirsquol-Allacircme İbn Kemal Paşardquo Evkacircf Sayı 3

Hassacircf E (ty) Kitab-u Ahkamirsquo1-Evkacircf Mektebetuumlrsquos-Sekacircfetirsquod-Diniyye

Kahire

İbn Kemal Risacircle ficirc Duhucircli Veledirsquol-Bint firsquol-Mevkucircf ala Evlacircdirsquol-Evlacircd

Suumlleymaniye 1049 Varak 49b-51b

Mecmucircatuumlrsquol-Fetacircvacirc Şehid Ali Paşa 2868

Muumlhimmacirctuumlrsquol-Muumlfticirc Slm Ktp Ccedilorlulu Ali Paşa 280

Fetacircvacircy-ı İbn Kemal Nuruosmaniye 1967

Mecmucircatuumlrsquol-Fetacircvacirc Fatih 2419

Icirczacirchursquol-Islacirch Fatih 1485

Risacircle ficirc Mesacircilirsquol-Fetacircvacirc Slm Ktp Yeni Cami 685

Fetacircvacircy-ı İbn Kemal Slm Ktp Dacircruumlrsquol-Mesnevi 118

İbn Manzucircr (ty) Lisanuumlrsquol-Arab Beyrut Dacircr-u Sadr

İbn Nuumlceym Z (2003) el-Eşbacirch versquon-Nezacircir Beyrut el-Mektebetuumlrsquol-Asriyye

İbn Huumlmacircm (1316) Şerhu Fethursquol-Kadir 1bs Buumlyuumlk Emiricirc Matbaası Bulak

İnanır A (2008) ldquoİbn Kemalrsquoin Fetvaları Işığında Osmanlırsquoda İslam Hukukurdquo

Basılmamış Doktora Tezi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul

Imber C (2004) Şeriattan Kanuna Ebussuucircd ve Osmanlırsquoda İslacircmi Hukuk

Ccedilev Murtaza Bedir Tarih Vakfı Yurt Yay İstanbul

Kadıhan F (13101912-13) Fetacircvacircy-ı Haniyye Fetacircvacircy-ı Hindiyye kenarında

Matbaa-i Acircmire Bulak

Kazıcı Z (1985) İslamicirc ve Sosyal Accedilıdan Vakıflar Marifet Yay İstanbul

Kozak İE (1985) Bir Sosyal Siyaset Muumlessesi Olarak Vakıf Akabe Yay

İstanbul

Koumlpruumlluuml F (1942) ldquoVakıf Muumlessesesinin Hukuki Mahiyeti ve Tarihi

Tekacircmuumlluumlrdquo VD Ankara

Meydacircnicirc A (1998) Luumlbacircb fi Şerhirsquol-Kitacircb Dacircrursquol-Marsquorife Beyrut

Merğicircnacircnicirc B (1990) Hidacircye Şerh-u Bidacircyetirsquol-Muumlbtedicirc 1 bs Dacircrursquol-

Kuumltuumlbirsquol-İlmiyye Beyrut

Heyet (1998) Şerrsquoiyye Şicilleri Tuumlrk Duumlnyası Araştırma Vakfı Yay İstanbul

Oumlzen Ş (2003) ldquoKemalpazacircdersquonin Fıkhicirc Goumlruumlşlerirdquo DİA cXXV Ankara

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

62

Oumlzer S (1991) ldquoİbn Kemalrsquoin İslacircm Hukuku Alanındaki Arapccedila Yazma

Risalelerirdquo (Tahkik ve Tahlil) Yuumlksek Lisans Tezi Erciyes Uumlniversitesi

Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Kayseri

Oumlzdemir S (2011) ldquoZuumlrricirc Vakıflarda Kullanılan ldquoCcedilocukların Ccedilocuklarırdquo

Lafzın Vacirckıfın Kızının Ccedilocuklarını Kapsaması (Hatibzacircde

Kemalpaşazacircde ve İbn Nuumlceymrsquoin Risaleleri Bağlamında)rdquo Yuumlksek

Lisans Tezi Marmara Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul

Oumlzcan T (2005) ldquoOsmanlı Vakıf Hukuku Ccedilalışmalarırdquo Talid 5 s 513-552

Oumlztuumlrk N (1995) Elmalılı M Hamdi Yazır Goumlzuumlyle Vakıflar Tuumlrkiye Diyanet

Vakfı Yay Ankara

Tarablucircsicirc B (1292) Kitacircbursquol-İslsquoacircf ficirc Ahkacircmirsquol-Evkacircf Matbaatursquol-Kuumlbracirc el-

Mısriyye Mısır

Serahsicirc Ş (1993) Mebsucirct Dacircrursquol-Marsquorife Beyrut

Suumlnbuumll Sinan Efendi Risale fi Devracircnirsquos-Sucircfiyye Uumlniversite 3783

Yediyıldız B (1986) İslacircm Ansiklopedisi MEB Yay İstanbul

Yener S (1992) Hayrat Vakıf Mallarının Hukuki Durumu Uumlzerine Bir

İnceleme Revak Sivas

Zuhaylicirc V (1994) İslacircm Fıkıh Ansiklopedisi İstanbul Feza Yay

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

63

Para Politikası Araccedillarının Ekonomiyi Youmlnlendirmede Kullanılması

Azerbaycan Oumlrneği

Mayis Azizov1

Oumlzet

Ekonomik olayların geliştiği son yuumlzyılda ekonomi politikalarının oumlnemi

artmıştır Huumlkuumlmetlerin ekonomiyi youmlnlendirme amaccedillı kullandıkları para politikası bu

bakımdan oumlnem kazanmıştır Uumllkelerin gelişmişlik duumlzeylerine goumlre para politikalarının

etkinliği birbirinden farklıdır Para ve sermaye piyasalarının geliştiği uumllkelerde para

politikalarıyla piyasaları youmlnlendirmek uygun bir politika aracı olduğu halde bu

piyasaların gelişmediği uumllkelerde para politikasının etkinliği tartışılabilir

Bu ccedilalışmada para politikasının amaccedilları araccedilları ve azgelişmiş uumllkelerde para

politikalarının etkinliği ele alınmıştır Bu bağlamda oumlrnek olarak da Azerbaycanrsquoda

bankacılık sistemi ve bağımsızlık sonrası Azerbaycan Merkez Bankasırsquonın uyguladığı

politikalar da incelenmiştir

Anahtar Kelimeler Para politikası Ekonomi Azerbaycan

Use of Monetary Policy Intermediaries in Direction of the Economy

Case of Azerbaijan

Abstract

The economic policies have become more important in the last century where

the economic events have rapidly developed As the matter of fact monetary policies

used by government to direct the economy have become important Based on the

development level of the countries the effectiveness of monetary policies are different

from each other Although the monetary policies are appropriate political intermediaries

for directing the markets in the countries where the money and capital markets are

developed the effectiveness of monetary policies can be argued in the countries where

these markets are not developed

In this article the goals the intermediaries of monetary policy and the

effectiveness of it in developing countries have been investigated Besides the banking

system of Azerbaijan and the policies put in force by the Central Bank of Azerbaijan

after gaining the sovereignty have been analyzed

Key Words Monetary policy Economy Azerbaijan

1 Dr Qafqaz Uumlniversitesi İktisadiyyat ve İdareetme Fakuumlltesi Maliyye Boumlluumlmuuml

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

64

GİRİŞ

Bir uumllkenin temel ekonomik hedeflerini istihdamı sağlamak uumlretimi

artırmak fiyat istikrarını korumak oumldemeler dengesinin kurmak kaynakları

tam olarak kullanılmak şeklinde sıralamak muumlmkuumlnduumlr Bahsedilen temel

ekonomik hedeflere ulaşmada uumllkenin eğitim kalitesi siyasi kuumlltuumlrel ve

ekonomik yapısı yine bu faktoumlrlerden etkilenen huumlkuumlmetlerin uyguladıkları

para ve maliye politikaları oumlnemli rol oynar

Para politikalarının uygulamalarından sorumlu olan Merkez Bankası

uumllkenin ekonomik hedefleri ve huumlkuumlmetin uyguladığı diğer politikaları da goumlz

oumlnuumlnde bulundurarak temel para politikası hedeflerini belirlemeye ccedilalışır

1 Para Politikası ve Amaccedilları

Para politikası merkez bankası aracılığıyla belirlenmiş olan ekonomik

hedefleri gerccedilekleştirmek uumlzere para arzını ve kredi koşullarını duumlzenleme

anlamına gelir Daha spesifik biccedilimde belirtmek gerekirse para politikası

ekonominin likidite duumlzeyini artırma ya da azaltma girişimidir Buna goumlre

ekonomide likidite duumlzeyinin artışı ya da azalışı doğrudan doğruya para

hacminin değiştirilmesiyle muumlmkuumlnduumlr Bununla birlikte para hacminde bir

değişme yapmadan paranın dolaşım hızının değiştirilmesi de aynı sonucu

doğurur Para hacmi değişmediği halde kredilerin kolay ve ucuz karşılanması

bireylerin ellerindeki atıl paraları kullanmaya youmlnelterek ekonominin

likiditesinde artış sağlanabilir

Yirminci yuumlzyılın başlarına kadar duumlnyada genel olarak madeni para

sistemi geccedilerli olduğundan para politikasının esas amacı paranın değerini

korumak olmuştur Bunun dışındaki amaccedilların oumlnemi yoktur Bu doumlnemde para

otoriterleri iccedilin esas sorun altın standardının suumlrduumlruumllmesiydi Altın

standardının devam ettirilmesiyle hem paranın hem de ekonominin istikrarı

sağlanabileceği duumlşuumlnuumlluumlyordu (Oktar 1996 2)

Fakat oumlzellikle 1929 yılındaki Duumlnya Ekonomik Krizinde yaşanan

olağanuumlstuuml fiyat dalgalanmaları dikkatleri fiyat istikrarının sağlanmasına

ccedilevirmiştir Kriz yıllarında duumlnya ekonomisinin girdiği durgunluktan

ccedilıkabilmesinde maliye politikasına oumlncellik ve oumlnem verilmesi para politikasını

arka plana itmiştir Bu durum ccedilok suumlrmemiş 1950`li yılların başında para

politikası yeniden eski itibarını kazanmaya başlamıştır Para politikasının itibar

kazanmasında İkinci Duumlnya Savaşı sonrası yıllarda fiyatlar genel duumlzeyinin

yeniden hızla yuumlkselme eğilimine girmesinin buumlyuumlk rol oynamıştır Soğuk

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

65

Savaş doumlneminin getirdiği savunma harcamalarının kamu harcamalarındaki

artışla birleşmesi sonucunda enflasyon oumlnemli oumllccediluumlde artmıştır Bu yıllardan

itibaren para politikası sadece fiyat istikrarı koruma goumlrevini değil aynı

zamanda kaynakların tam olarak kullanılması ve dış dengenin sağlanmasını da

uumlzerine almıştır

Bununla birlikte para politikasının amaccedilları uumllkelerin gelişmişlik

duumlzeylerine goumlre farklılık goumlstermektedir Gelişmiş ekonomilerde para

politikasının amacı fiyat istikrarının korunmasına tam istihdama ulaşılmasına

ve dış dengenin sağlanmasına yardımcı olmaktadır Buna karşılık gelişmekte

olan ekonomilerde ise genel ekonomik hedeflerin farklı aşamasına bağlı olarak

amaccedillar da farklı olmaktadır Bu ekonomilerde fiyat istikrarının yanında belirli

bir buumlyuumlme hızının suumlrekli olarak korunması iccedilin yatırımların finansmanı ya da

tasarrufların artırılmasını sağlamak amacıyla para politikasından araccedil olarak

yararlanma yoluna gidilmektedir Uumlstelik bu ekonomilerde yuumlksek bir buumlyuumlme

hızının suumlrekliliği fiyat istikrarının sağlanmasına oranla daha oumlncelik taşıdığı da

bir gerccedilektir (Aydın 198135)

Guumlnuumlmuumlzde para politikasının amaccedillarını fiyat istikrarı tam istihdam

ekonomik buumlyuumlme ve oumldemeler bilanccedilosu dengesi şeklinde sıralanabilir

(Oumlnder200515)

2 Para Politikası Araccedilları

Ekonomik gelişmeler ve para politikalarının uygulamasıyla ilgili teorik

ccedilerccedilevedeki değişime bağlı olarak para politikasının amaccedilları ve bu amaccedillara

ulaşmak iccedilin kullanılan araccedillarda oumlnemli değişiklilikler meydana gelmiştir Para

politikalarının uygulamasında ekonomik gelişmelerin para politikasının

amaccedilları uumlzerinde yarattığı değişiklikler belli doumlnemlerde merkez bankalarının

bu amaccedillara ulaşmak iccedilin belirledikleri hedef değişkenleri de etkilemiştir

Ekonomide işsizliğin en aza indirilmesinin temel sorun olduğu

doumlnemlerde para politikası daha ccedilok genişletici olarak uygulanırken

enflasyonun sorun olarak ortaya ccedilıktığı 1960-70`li yıllarda parasal

buumlyuumlkluumlklerin kontroluumlnuumln zaman iccedilerisinde finansal entegrasyondaki

gelişmelere bağlı olarak faiz oranlarının istikrarının oumlnem kazandığı

goumlzlenmiştir(DPT199210)

Para politikasının belirlediği amaccedillar doğrultusunda yapılan

uygulamalarda farklılık ortaya ccedilıkmaktadır Bu farklılıklar ccedileşitli

sınıflandırılmaya tabi tutulmuştur En ccedilok rastlanan sınıflandırma da genel ve

oumlzel para politikası araccedilları olarak karşımıza ccedilıkmaktadır

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

66

Etkileri ekonominin genelinde hissedilen para politikası araccedilları genel

politika araccedilları şeklinde adlandırılmaktadır Para politikasının genel araccedilları ile

ekonominin para ve kredi hacmi youmlnlendirilmeye ccedilalışılmaktadır Accedilık piyasa

işlemleri reeskont politikası ve zorunlu karşılıklar politikası en oumlnemli para

politikası araccedillarıdır Merkez bankaları accedilık piyasa işlemleri ve reeskont

politikaları ile parasal tabanın buumlyuumlkluumlğuumlnuuml etkilemeye ccedilalışırken zorunlu

karşılıklar politikası ile para ccedilarpanının buumlyuumlkluumlğuumlnuuml etkilemeye

ccedilalışmaktadırlar (Orhan ve Erdoğan200370)

Etkileri ekonominin tuumlmuuml uumlzerinde değil de oumlzellikle başlangıccedil

aşamasında bazı piyasalarda hissedilen para politikası araccedilları oumlzel para

politikası araccedilları olarak isimlendirilir Bu araccedilların uygulanması bazen

piyasaların inisiyatifine goumlre değil yasal duumlzenlemelerle gerccedilekleştirilir Buna

goumlre bu araccedillara dolaysız para politikası araccedilları da denilmektedir

Para arzının kontroluumlnde her şeyden oumlnce ilgili ekonominin koşulları

yani ilgili uumllkenin siyasi sosyal ve ekonomik yapılanma sistemleri etkilidir

Altına bağlı ve altından bağımsız para arzının yapılması durumunda para

kontrol youmlntemleri farklılık goumlsterecektir Diğer bir ifade ile soumlylemek

gerekirse guumlnuumlmuumlz ekonomilerinde azgelişmiş veya gelişmiş ekonomilerde

paranın kontrol youmlntemleri farklıdır (Turgut 199467)

Gelişmiş uumllkelerde piyasa mekanizmasını oumln plana ccedilıkaran dolaylı para

politikası araccedillarından accedilık piyasa işlemleri ağırlıklı araccedil olarak kullanılırken

gelişmekte olan uumllkelerde finansal piyasaların yeterince gelişmemiş olması

nedeniyle daha ccedilok dolaysız para politikası araccedilları ile dolaylı para politikası

araccedillarından zorunlu karşılıklar ve reeskont oranları ağırlıklı olarak

kullanılmaktadır Ancak son yıllarda bu uumllkelerde de piyasaların gelişimine

bağlı olarak accedilık piyasa işlemlerinin oumlneminin gittikccedile arttığı goumlruumllmektedir

(Akccedilay 199727)

Accedilık Piyasa İşlemleri Para politikasının en etkin araccedillarının başında

gelen accedilık piyasa işlemleri Merkez Bankası tarafından dolaşımdaki para

miktarını azaltıp ccediloğaltmak iccedilin hazine bono ve tahvilleriyle oumlzel sektoumlre ait

bazı tahvil ve senetlerin alınıp satılma işlemleridir Merkez Bankasının

piyasadan hazine veya oumlzel sektoumlrlere ait kacircğıtları satın alma işlemi sonucunda

piyasaya para miktarı enjekte olunmakta yani piyasada para miktarı artmakta

Merkez Bankasının piyasaya kıymetli kacircğıtları satmasıyla piyasada dolaşımda

olan banknotların ccedilekilmesiyle para hacmi daralmaktadır Dolayısıyla bu

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

67

işlemler vasıtasıyla para tabanı ve buna bağlı olarak para stokunda değişmeler

olmaktadır

Accedilık piyasa işlemleri dar anlamda devlete ait kıymetli kacircğıtların

Merkez Bankası`nca alım ve satımını kapsayan işlemlerdir Geniş anlamda daha

ccedilok iktisadi işletmelerin kredi faaliyetlerini kapsamaktadır (Serin 198718)

Guumlnuumlmuumlzde accedilık piyasa işlemleri deyimi genellikle dar anlamda ifade

etmek iccedilin kullanılır Kısacası Merkez Bankasırsquonın devletin kısa ve uzun vadeli

tahvillerini alıp satmasıdır Merkez Bankasırsquonın tahvil ve bono satması direkt

bankaların nakit rezervlerini ve oumlduumlnccedil verebilecekleri fonların miktarını azaltır

Dolayısıyla ekonomide kredi arzı daralır Buna karşılık Merkez Bankasırsquonın

tahvil ya da bono satın alması bankaların nakit rezervlerini ve oumlduumlnccedil

verebilecekleri fonların miktarını artırır Buna bağlı olarak da ekonominin kredi

arzı değişir

Reeskont Politikası Reeskont ticari bankalar tarafından iskonto edilen

ticari senetlerin merkez bankası tarafından yeniden iskonto edilmesi işlemidir

Reeskont politikası ise merkez bankalarının reeskont oranlarını ve koşularını

değiştirmek suretiyle kredi talebini etkilemeyi amaccedillayan bir politikadır Bu

politika reeskonta uygulanan oranlar yoluyla ticari bankaların muumlşterilerine

accediltıkları kredi hacmi uumlzerinde etki yapar (Oktar19968) Bu iskonto işleminde

uygulanan faiz aracına reeskont oranı denilir Reeskont oranı merkez bankası

iccedilin piyasalara youmln vermek iccedilin kullanılan araccedillardan birisidir Reeskont oranı

yuumlkseldiğinde kredi hacminin daralması gerekir İndirilince kredi hacminin de

genişlemesi beklenir (Turgut199468) Para otoriterleri konjonktuumlrel

dalgalanmalara goumlre Merkez Bankası kanalıyla enflasyonist doumlnemlerde

reeskont oranını artırarak veya deflasyonist doumlnemlerde ise bu oranı duumlşuumlrerek

piyasadaki para hacmini dengede tutabilirler

Zorunlu Karşılıklar Politikası Ticari bankalar topladıkları

mevduatların karşılığında bunun belli bir yuumlzdesini karşılık olarak kasalarında

tutma zorunluluğuna zorunlu karşılık oranı veya mevduat munzam karşılık

oranları denilmektedir Merkez bankaları kanuni karşılık politikasıyla

bankaların mevduat karşılığı bulundurmayı taahhuumlt ettikleri bu oranları

değiştirmek yoluyla piyasalardaki para hacmi uumlzerinde etkide bulunabilir

Merkez bankası kanuni karşılık oranlarını yuumlkselterek ticari bankaların kredi

hacmini daraltama yoluna başvurabilir ya da bunun tam aksine merkez bankası

kanunu karşılık oranını duumlşuumlrmesiyle ticari bankaların oumlduumlnccedil verebilecekleri

fonları artırarak kredi verme hacmini genişlendirebilirler

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

68

Zorunlu karşılıklar politikası ile buumltuumln bankalar uumlzerinde aynı oranda

etkili olmaya ccedilalışılır Bu politika uygulaması para arzı uumlzerinde ccedilok guumlccedilluuml

etkiler doğurabilir Ancak karşılıklar politikası uygularken ccedilok dikkatli olmak

gerekir Ccediluumlnkuuml bazı durumlarda karşılık oranlarında yapılan kuumlccediluumlk boyutlu bir

ayarlama para arzı uumlzerinde oumlnemli değişikliklere yol accedilabilir Bundan dolayı

merkez bankaları zorunlu karşılık oranlarını sık aralıklarla ayarlamazlar (Orhan

ve Erdoğan 200378)

3 Azgelişmiş Uumllkelerde Para Politikası

Azgelişmiş uumllkelerin sorunları gelişmiş ve sanayileşmiş uumllkelerin

sorunlarından hem biccedilim olarak hem de derece olarak farklıdır Bu uumllkelerin

ekonomik yapıları da farklı olduğundan uygulanacak para politikası hem

araccedilları hem de amaccedilları farklı olmaktadır

Azgelişmiş uumllkelerin birccediloğunda ekonominin yeterli monetize olmaması

ve takasın hala varlığını suumlrduumlrmesi nedeniyle parayla yapılamayan işlemler

bulunmaktadır Bu nedenle azgelişmiş uumllkelerin ccediloğunda bir tarafta organize

veya oumlrguumltlenmiş para piyasaları varken diğer tarafta yasal olmayan

oumlrguumltlenmemiş para piyasaları bulunduğundan mali ikilik soumlz konusu

olmaktadır Başka bir ifadeyle mali aracılık ( financial intermediation )

faizlerin risklere ve reel varlıkların getiri oranına bağlı olan bankacılık

sisteminin dışında belirlendiği bir ortam oluşmaktadır Bu durumda para

politikaları daha ziyade oumlrguumltlenmiş para piyasalarını ve faizleri etkiler

Oumlrneğin parasal yetkililer parasal buumlyuumlmeyi faizleri artırarak ve dolayısıyla

oumlrguumltlenmiş para piyasalarında para talebini duumlşuumlrerek kontrol etmek isterlerse

bu politika oumlrguumltlenmemiş para piyasalarında etkin olmayabilir Bu iki kesim

arasında oumlnemli bir bağın mevcudiyeti duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde oumlrguumltlenmemiş para

piyasalarının daha sert tedbirlerle etkileneceği goumlruumllmektedir Bu etkinin

derecesi piyasaların ekonomi iccedilindeki yerleri ile ters orantılıdır Eğer piyasa

iccedilinde ccedilok ciddi yerleri varsa bu etkinin ortaya ccedilıkışı geccedil ve tesiri sınırlı

olacaktır Ayrıca boumlyle bir durumda monetizasyonu ve mali kurumları

yaygınlaştırmak guumlccedil olacaktır

Azgelişmiş uumllkelerin bir başka oumlzelliği de mali varlıkların sınırlı sayıda

olması ve bu varlıkların para ile ikamelerinin zor olması sebebiyle

monetizasyon uygulamalarına dayalı neticelerin hızlandırılamamasıdır Bu

etmenler efektif talebi buumlyuumlterek buumlyuumlmeyi hızlandırabilecek Keynesyen

politikaların başarılı olması olasılılığını azaltmaktadır

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

69

Bunlara rağmen buguumln ccediloğu azgelişmiş uumllkelerde takasın varlığı

muumlbalağa edilmemelidir Takas bazı uumllkelerde sınırlı oumllccediluumlde yer almaktadır

Sanayi geliştikccedile ve hizmet sektoumlruuml yaygınlaştıkccedila şirketleşme ve kurumlaşma

da yaygınlaşacak ve oumlduumlnccedil para alma ve oumldeme de oumlrguumltlenmiş mali kesim

aracılığıyla gerccedilekleşecektir Ayrıca oumlrguumltlenmiş para piyasalarındaki oumlduumlnccedil

verilebilecek kaynakların azalması oumlrguumltlenmemiş piyasalardaki borccedil vermeyi

sınırlayacaktır (Guumlneş19909)

Gelişmekte olan uumllkelerde finans sektoumlruumlnuumln kurumsal olarak

gelişmemiş olmasından dolayı para stokunun buumlyuumlk bir boumlluumlmuuml para ve

sermaye piyasalarına kanalize olamamakta ve elde nakit olarak tutulmaktadır

Bu olumsuzluk bankacılık sektoumlruumlnuumln ek kredi yaratma guumlcuumlnuuml azaltmaktadır

Ccediluumlnkuuml bankanın rezervleri artmayınca kredi verme guumlcuuml de sınırlanmış

olmaktadır

4 Azerbaycanrsquoda Bankaclık Sisteminin Gelişim Suumlreci ve

Uygulanan Para Politikaları

Azerbaycanrsquoın serbest piyasa ekonomisine geccediliş suumlrecinde attığı en

oumlnemli adımlardan birisi de finans sektoumlruuml iccedilin gerekli olan hukuki altyapının

oluşturulmasıdır Bağımsızlığın kazanıldığı ilk yıllardan itibaren finans

sisteminin temelini oluşturan bankacılık sisteminin kurulması konusunda da

gerekli kanunlar kabul edilmiş ve guumlnuumlmuumlze kadar bu sistemin geliştirilmesi

iccedilin değişlilikler yapılmıştır Uumllkede Merkez Bankası devlete ait bankalar oumlzel

bankalar ve yabancı sermayeli bankalar faaliyet goumlstermektedir

Azerbaycanrsquoda bağımsız bankacılık sisteminin ilkeleri ldquoAzerbaycan

Cumhuriyetirsquonin Ekonomik Bağımsızlığı hakkındardquo 25 Mayıs 1991 tarihli

Anayasanın ldquoBanka sistemi ve para tedavuumlluumlrdquo fıkrasıyla atılmıştır Kanunda

Merkez Bankası kredi para tedavuumlluuml doumlviz kurları ve hesaplamalar yapması

hususunda devlet siyasetini yuumlruumlten genel banka sisteminin faaliyetini

denetleyen en yuumlksek emisyon kurumu olarak ilan edilmiş ve ticari bankaların

da bağımsız faaliyetleri kabullenilmiştir (ARMB200211)

10 Ocak 1992 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyetinin

Cumhurbaşkanırsquonın Kararnamesi ile SSCB Dış Ekonomik İlişkiler Bankasının

Azerbaycan şubesinin temelinde Azerbaycan Uluslararası (Beynelhalk) Bankası

kurulmuştur Bunu takiben 11 Şubat 1992 tarihli Kararnamesiyle SSCB Devlet

Bankasının SSCB Sanayi-İnşaat ve SSCB Tarım-Sanayi bankalarının

Azerbaycan şubelerinin temelinde Azerbaycan Cumhuriyetinin Merkez Bankası

kuruldu Bu şubelerin 1 Ocak 1992 tarihine kadar olan aktif ve pasifleri de

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

70

Azerbaycan Cumhuriyetinin Merkez Bankasına geccedilti Aynı zamanda 11 Şubat

1992 tarihli Kararnameyle SSCB Emanet (Tasarruf) Bankasının Azerbaycan

şubesinin temelinde Azerbaycan Cumhuriyetinin Emanet (Tasarruf) Bankası

oluşturuldu(ARMB200212)

Tablo-1 Azerbaycanrsquoda Bankacılık Sistemi (2000-2009)

2000 2004 2005 2006 2007 2008 2009

Bankaların sayısı 59 44 44 44 46 46 46

Devlet bankaları 3 2 2 2 2 1 1

Oumlzel bankalar 56 42 42 42 44 45 45

Yabancı sermayeli bankalar 16 15 18 20 21 23 23

Kuruluş sermayesi

50- 100 olan bankalar 5 5 5 5 6 7 7

Kuruluş sermayesi

50den az olanı bankalar 9 9 11 13 13 14 14

Bankaların şuumlbe sayısı 195 350 374 420 485 567 626

Devlet bankaları 132 127 126 125 125 37 38

Oumlzel bankalar 63 223 248 295 360 530 588

Banka olmayan kredi kurumları 99 70 85 94 96 94 96

KaynakAzerbaycan Respublikası Merkez Bankı Yayınları İllik Hesabat2009

Tabloya goumlre Azerbaycanrsquoda 2000rsquoli yıllarından sonra banka sayısı 44-

46 civarındadır Devlet bankalarının da oumlzelleştirilerek 2008 yılında sadece bir

bankaya indiği goumlruumllmektedir 2000 yılından sonra bankaların boumllgelerdeki

şubelerinde de artışların olduğu oumlzellikle oumlzel bankaların yeni şubeler accediltığı

tabloda goumlruumllmektedir Yabancı bankaların da bankacılık sektoumlruumlnde aktif rol

aldıkları ifade edilebilir Aynı zamanda Azerbaycan bankacılık sektoumlruumlnde

bankaların dışında bir takım kredi kuruluşları da faaliyet goumlstermektedir Bu

kuruluşlar hem buumlyuumlk şehirlerde hem de kırsal boumllgelerde halka kredi

vermektedir Oumlzel bankaların şubelerinin olmadığı veya az olduğu bu boumllgelerde

bunların boşluğu kısmen de olsa bu kredi kuruluşları kapatmıştır

Bilindiği uumlzre Merkez Bankası amaccedillarına belirlediği para

politikalarıyla ulaşmaya ccedilalışmaktadır Azerbaycanrsquoda 1992 yılından itibaren

temeli koyulan Merkez Bankası uumllkedeki ekonomik ve siyasi durumun karışık

olmasından doşayı ilk yıllardakı para politikası uygulamaları pek başarılı

olamamıştır İlk yılların en buumlyuumlk başarısı merkez bankacılığında iki aşamalı

yapının oluşturulması ve uumllkenin iccedilinde bulunduğu en zor şartlara rağmen bu

sistemin devam ettirilmesi olmuştur Uumllkedeki kısmi ekonomik ve siyasal

istikrarın ardından Merkez Bankasının faaliyetlerinde de kendini goumlstermeye

başlamıştır Bu bakımdan 1994 yılından itibaren yuumlruumltuumllen yeni sert para

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

71

politikasının başlangıccediltaki esas amacı enflasyonun duumlşuumlruumllmesi uumllkede

makroekonomik istikrarın devam ettirilmesi ve bu esasta ekonomik buumlyuumlmeye

uygun ortamı oluşturulmasıdır

Merkez Bankasının bu doumlnemlerde birinci amacı para piyasasında

istikrarın sağlanmasıyla milli paranın ekonomideki itibarını korumak ve bu

doğrultuda yuumlkselen enflasyonu oumlnleyerek doumlviz piyasasında istikrarın

sağlanmasıydı

1990-1994 yıllarında uumllkede ekonomik gerileme 67 enflasyon ise

1600-1800 oranlarında olmuştur Milli para ise yabancı paralar karşısında

suumlrekli değer kaybına uğramıştır Yuumlksek enflasyon ortamında bankaların para

piyasasındaki faaliyetleri sadece faiz oranları ve doumlviz kurlarına bağlı spekuumllatif

amaccedillı faaliyetlerle sınırlı kalmıştır

Merkez Bankası oumlncelikle buumlyuumlk hacimde para emisyonunun ve bunun

sonucu artan enflasyonun oumlnlenmesini hedef olarak seccedilmiştir Buna goumlre buumltccedile

accedilıklarının Merkez Bankası kaynaklarından karşılanması tezini dikkate alarak

buumltccedile accedilıklarının Merkez Bankası kredilerinden karşılanmasını minimuma

indirmeyi sonraki yıllarda ise tamamen durdurulmasını amaccedil edinmiştir

Azerbaycan huumlkuumlmeti tarafından hazırlanan 1995-1996 yılları

ekonomik istikrar programı iccedilin Duumlnya Bankası ve IMF ile anlaşma yapılmış ve

bazı hedefler belirlenmiştir (Selccediluk200426) Bu hedeflerden mali disiplin ve

fiyat istikrarının sağlanması oumlncelikli sıradadır Bu hedeflere de Merkez

Bankasının uygulayacağı sert para politikasıyla ulaşmak amaccedillanmıştır 1999

yılına gelindiğinde sert para politikası terk edilmiştir

2000rsquoli yıllardan sonra da para politikasıyla ekonomiye youmln verilmeye

ccedilalışılmıştır Temel hedefler fiyat istikrarının korunması ve uumllkenin makro

iktisadi istikrarın korunmasına youmlnelik politikalar uygulamak olmuştur Aynı

zamanda bankacılık sektoumlruumln gelişmesine youmlnelik politikalar izlenmiştir

2009 yılında başlayan son mali krizin uumllkedeki ticari bankalarda

etkisinin azaltılması amacıyla 2008 eyluumll aylarında Merkez Bankasının yasal

karşılık oranı 15rsquoten 2009 Mayıs ayında 2rsquolere kadar indirilmiştir Bu da

ticari bankaların kredi imkacircnlarını genişlendirilmesi iccedilin bir ccediloumlzuumlm olmuştur

2011 yılı Mayıs ayı itibariyle bu oran 525rsquodir (httpwwwcbaraz

infoblocks corridor percent Erişim Tarihi10042012)

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

72

5 Sonuccedil

Para politikaları uygulanmasında belirlenen amaccedillara ulaşılması iccedilin

bazı araccedillar vardır Bu amaccedillara ulaşılmasında kullanılacak araccedillar uumllkelerin

gelişmişlik duumlzeylerine bağlı olarak her zaman tartışma konusu olmuştur Para

politikasının araccedilları olan accedilık piyasa işlemleri reeskont politikaları zorunlu

karşılık oranları selektif para politikalarının kullanılma metotları ve bunların

ekonomi uumlzerindeki etkileri bakımından da farklılıklar arz etmiştir Gelişmiş

uumllkelerde para politikasını birccedilok aracını kullanma imkacircnları olduğu halde

azgelişmiş uumllkelerde veya bağımsızlığını yeni kazanan uumllkelerde para ve

sermaye piyasaları yeterli duumlzeyde gelişmediğinden para politikasının tuumlm

araccedilları etkinliği bakımından kullanılması uygun goumlruumllmemiştir Bu uumllkelerde

kriz doumlnemlerinde veya bankaların kredi oluşturulma imkacircnlarını etkileme

bakımından para politikasının yasal karşılık oranları politikasını kullanmak

daha etkili bir youmlntemdir Bununla birlikte selektif para politikası aracılığıyla da

geliştirilmesi istenen sektoumlrlere youmlnelik uygun oranlardan kredi imkacircnlarının

oluşturulması ekonomik gelişmeyi etkileyecek bir başka para politikası aracı

olarak kullanılabilir

Bağımsızlığını 1990rsquolı yıllardan sonra kazanan Azerbaycan uumllkedeki

ekonomik istikrarın sağlanılması iccedilin bir ccedilok yeni kurumlar oluşturmaya

başlamıştır Bunlardan biri de Merkez Bankası olmuştur Azerbaycan Merkez

Bankası 1992 yılında kurulmuş ve ilk yıllardakı uygulamaları başarılı olmasada

sonrakı yıllarda uyguladığı para politikasıyla fiyat istikrarını koruya bilmiştir

Nirekim 1990-1994 yıllarında 4 rakamlı olan enflasyon oranları 1996 yılından

itibaren azalmaya başlamış 2000rsquoli yıllardan sonra ise tek rakamlı duumlzeye

inmiştir Aynı zamanda uygulanan para politikasıyla ticari bankaların

guumlvenirliliği artırılmış ve halkın bu bankalara olan guumlvensizlik problemleri

ortadan kaldırılmıştır En son olarak 2009 yılında duumlnyada baş veren mali

krizin etkileri Merkez Bankarsquosının uyguladığı para politikalarıyla bankacılık

sektoumlruumlnde buumlyuumlk krize neden olmadan atlatılmaya ccedilalışılmıştır

KAYNAKLAR

Akccedilay AM (1997) Para Politikasi Araccedillari Tuumlrkiye ve Eşitli Uumllkelerdeki

Uygulamalar Yayın No DPT 2483

Akdiş M (1995) Azerbaycanrsquoda Bankacılık ve Mali Kurumlar Qafkaz

Uumlniversitesi YayınlarıNo5Baku

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

73

Araz NO (2005) Azerbaycan Ekonomisi ve Yatırım İmkanları Bakuuml

Azerbaycan Tuumlrk Sanayici ve İşadamları Beynelhalk Cemiyyeti

Yayınları

Aydın İ (1981) Para Politikasının Temel Esasları İstanbulİstanbul Ticaret

Odası Yayınları

Azerbaycan Resbuplikasının Milli Bankı (1992-2002) ldquoMuumlsteqillik

Qazanılması erefesinde oumllkenin bank sistemi SSRİ Doumlvlet

Bankının Azerbaycan Respublika Kontorunun Azerbaycan

Respublikası Milli Bankına ccedilevrilmesirdquo Bakı Azerbaycan

Resbuplikasının Milli Bankı Yayınları

DPT Uzmanlık Tezi (1992) Para Plolitikası Araccedilları Tuumlrkiye ve Ccedileşitli

Uumllkelerdeki Uygulamalar AnkaraDPT Yayınları

Guumlneş H (1990) Tuumlrkiyersquode Para Arzının Kontrol Araclarının Etkinliği

İstanbul Ticaret Odası Yayınları No9

İllik Hesabat (2000) Azerbaycan Respublikası Merkez Bankı Yayınları

İllik Hesabat (2005) Azerbaycan Respublikası Merkez Bankı Yayınları

İllik Hesabat (2008) Azerbaycan Respublikası Merkez Bankı Yayınları

İllik Hesabat (2009) Azerbaycan Respublikası Merkez Bankı Yayınları

Oktar S (1996) Merkez Bankalarının Bağımsızlığı İstanbulBilim Teknik

Yayımevi

Orhan OZ Erdoğan S (2003) Para Politikası İstanbul

Oumlnder T (2005) Para Politikası Araccedilları Amaccedilları ve Tuumlrkye Uygulaması

AnkaraTuumlrkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Piyasalar Genel

Muumlduumlrluumluuml Yayınları

Serin V (1987) Para Politikası İstanbulMarmara Uumlniversiteti Yayınları

Selccediluk H (2004) Yeni Yuumlzyılda Azerbaycanrsquoın Sosyo-Ekonomik Yapısı

İstanbulTasam Yayınları

Turgut TOuml (1994) Merkez Bankalarının Bağımsızlığı İstanbulGuray

Matbası Yayınları

httpwwwcbarazinfoblockscorridor_percent Azerbaycan Merkez bankası

Uccedilot faiz derecesi (10042011)

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

74

Tuumlrkiyersquode Mali Kural Uygulamaları ve Bu Uygulamaların

Vergi Gelirleri Uumlzerindeki Etkileri

Doğan Bozdoğan1 Selccediluk Buyrukoğlu2

Oumlzet

Mali kural makroekonomik anlamda genel mali performans goumlstergelerine

getirilen daimi sınırlama şeklinde tanımlanabilir Buguumln duumlnyanın birccedilok uumllkesinde esas

olarak buumltccedileye borccedillanmaya harcamalara ve gelirlere ilişkin bir buumlyuumlkluumlk ya da makro

goumlstergelerin belirli bir yuumlzdesi şeklinde getirilen sınırlamalara rastlamak muumlmkuumlnduumlr

Tuumlrkiyersquode maliye politikaları sıkı bir şekilde uygulanmaktadır Bu politikalar

iccedilerisinde sayabileceğimiz mali kuralların vergi gelirlerini artırıcı bir unsur olduğu

soumlylenebilir Ancak mali kuralların uygulanması devletleri bağlayıcı bir yapıya

buumlruumlmesi nedeniyle olumsuz etkiler de doğurabilmektedir

Bu ccedilalışmada mali kural uygulamasının genel bir ccedilerccedilevesi ccedilizilerek mali

kuralların Tuumlrkiyersquode uygulanmaya başladığı doumlnemden guumlnuumlmuumlze kadarki geccedilen

suumlreccedilte kamu gelirleri ile alakalı mali kurallara ve bu kuralların vergi gelirleri

uumlzerindeki etkilerine değinilecektir

Anahtar Kelimeler Mali kural Tuumlrkiye Vergi gelirleri

Applications of the Financial Regulation in Turkey and

the Effects on Tax Incomes of these Applications

Abstract

Fiscal rules in macroeconomic sense brought the overall financial

performance indicators can be defined as a permanent restriction Today in many

countries of the World mainly the budget borrowing spending and income on the form

of a size or a percentage of the limitations on macro indicators can be found in

Fiscal policies have been implementing very Strict in Turkey Fiscal rules

counted in these policies we can be said to be a factor to increase tax revenues

However the implementation of fiscal rules produces a binding structure for states and

this can procreate negative effects

1 ArşGoumlr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fak Maliye Boumlluumlmuuml

bozdogan_doganhotmailcom 2 ArşGoumlr Pamukkale Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fak Maliye Boumlluumlmuuml

selcuk349hotmailcom

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

75

In this study having drowed a general framework of the application of fiscal

rules during the period to the present day from the era that fiscal rules began to be

implemented in Turkey the fiscal rules connected with public revenues and the effect

on tax revenues of these rules will be discussed

Key Words Fiscal rules Turkey Tax revenues

GİRİŞ

Uumllke ekonomilerinin yaşanan mali ve ekonomik krizlerden kolay bir

şekilde etkilenebilir duruma gelmesi soumlz konusu uumllkelerin mali youmlnetimlerinin

etkinliğinin sorgulanabilir hale gelmesine sebebiyet vermiştir Bundan dolayı bu

uumllkeler kamu mali youmlnetimlerini yeniden ele almışlar ve maliye politikaları

aracılığıyla bazı duumlzenlemeler yapmaya başlamışladır Oluşan buumltccedile accedilıkları

vergiler harcamalar ve borccedillara ilişkin yapılan duumlzenlemeler maliye

politikalarında duumlzenlemeler anlamına gelen mali kuralların doğuşuna sebebiyet

vermiştir Bu kurallar ile kamu maliyesinin suumlrduumlruumllebilirliğini sağlamak daha

geccedilerli bir hal almıştır

Mali kural genel olarak incelendiğinde denk buumltccedile kuralları harcama

kuralları gelir kuralları ve borccedil kuralları olarak oumln plana ccedilıkmaktadır Sayılan

kurallar uumlzerindeki sınırlamalar olarak adlandırılan mali kural huumlkuumlmetlerin

sadık kalmayı taahhuumlt ettikleri ccedilerccedilevenin sınırlarını ortaya koymaktadır

Oumlzellikle IMF ile yuumlruumltuumllmekte olan 17 18 ve 19 stand-by anlaşmaları

ile uumllkemizde de kendisini hissettiren mali kurallar 2008 yılının Mayıs ayında

sona ermiştir 19 stand-by anlaşmasının sona ermesi ile IMF ile ortak yuumlruumltuumllen

mali youmlnetim duumlzenlemelerinde sona gelinmiştir 2002 yılında kabul edilip

yuumlruumlrluumlğe giren 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin

Duumlzenlenmesi Hakkındaki Kanun 2003 yılında kabul edilip yuumlruumlrluumlğe giren

5018 sayılı Kamu Mali Youmlnetimi ve Kontrol Kanunu ile son olarak 2010 yılının

ikinci yarısında TBMM Plan ve Buumltccedile Komisyonunda kabul edilen Mali Kural

Yasa Tasarısı ile maliye politikasının kural bazlı yuumlruumltuumllmesi oumlngoumlruumllmektedir

Bu ccedilalışmada oumlncelikle mali kural kavramı ele alınacak olup daha sonra

ise uumllkemizde maliye politikası araccedillarından vergilerin mali kural kapsamındaki

duumlzenlemeleri ele alınacaktır IMF ile mali kural niteliğinde yapılan stand-by

anlaşmalarında vergilerle ilgili duumlzenlemelere ve yakın geccedilmişte kabul edilen

Mali Kural Yasa Tasarısına da ayrıca değinilecektir

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

76

1 MALİ KURALIN TANIMI

Mali kuralın ccedileşitli tanımları bulunmaktadır Mali kural buumltccedile dengesi

borccedil harcama veya vergileme gibi mali bir goumlstergeye sınır koyan maliye

politikası uumlzerindeki yasal veya anayasal sınırlama olarak tanımlanmaktadır Bir

başka deyişle mali kurallar huumlkuumlmetin politika seccedileneklerine bağlayıcı bir

sınırlama getiren duumlzenlemelerdir (Kennedy ve Rubbins 2001 2) Kopits ve

Symansky (1998)rsquoe goumlre mali kural genel mali performans goumlstergelerinden

buumltccedile accedilığı borccedillanma kamu harcamaları ve vergi gelirleri gibi değişkenler

uumlzerindeki nitelikli ve kalıcı sınırlamalardır Hallerberg (2004)rsquoe goumlre mali

kural buumltccedilenin gelişimine katkının yanında duumlzenli bir bilgi akışına katkı

sağlayan kurallara denir Duumlzenlenecek olan mali kurallar hedefler accedilısından

ccedilok ccedileşitli olmasına rağmen kural oluşturulurken genellikle doumlrt youmlntem

benimsenmektedir Bunlar buumltccedile dengesi kuralları borccedillanmaya ilişkin

kurallar harcama kuralları ve gelirlere ilişkin kurallardır Mali kurallar ccedilok

ccedileşitli amaccedillar iccedilermesine rağmen oumlzellikle mali suumlrduumlruumllebilirliğin uumlzerinde

durmaktadır (IMF 2009 5) Sayılan bu kuralları aşağıda sıralanan şekilde

tuumlrlere ayırmak muumlmkuumlnduumlr (Guumlnaydın ve Eser 2009 55)

bull Denk buumltccedile kurallarını altın kuralı ve accedilık limitini kapsayan accedilık

kuralları (Deficit rules)

bull Toplam veya net kamu borcu uumlzerindeki sınırlamaları ifade eden borccedil

kuralları (Debt rules)

bull Toplam harcamalar (reel veya nominal olarak harcama buumlyuumlmesi) veya

belirli harcama sınıfları uumlzerinde bir tavan sınırı ifade eden harcama

kuralları (Expenditures rules)

bull Vergi yuumlkuuml uumlzerine bir sınır koymayı veya doumlnem oumlncesinde

beklenmeyen gelirlerdeki artışı dağıtmayı ifade eden gelir kuralları

(Revenue rules)

Bunların yanında Tuumlrkiye maliye politikasındaki sıkı duruşunu

korurken kamu hizmeti ve alt yapısını geliştirmek ve takviyeler yapmak ile

vergi sistemindeki bozuklukları gidermek gibi anahtar mali politikalarla da

yuumlzleşmiştir (OECD 2008 49)

Konu itibariyle vergiler ve mali kural ilişkisi inceleneceği iccedilin vergi

yuumlkuuml uumlzerinde sınır koymayı veya doumlnem oumlncesinde beklenmeyen gelirlerdeki

artışı dağıtmayı ifade gelire ilişkin kuralların tanımı ayrıntılı olarak verilecektir

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

77

Anayasanın 73 maddesinin 3 fıkrasında ldquoVergi resim harccedil ve benzeri

mali yuumlkuumlmluumlluumlkler kanunla konulur değiştirilir kaldırılırrdquo ifadesine yer

verilmiş olup uygulamada verginin yasallığı ilkesi olarak adlandırılan bu ilke

vergi resim harccedil ve benzeri kamusal guumlce dayalı buumltuumln yuumlkuumlmluumlluumlklerin

yasayla duumlzenlenmesi zorunluluğunu oumlngoumlrmektedir Fakat bu yasal

duumlzenlemelerle kamu guumlcuumlne devredilen vergiler ve bu vergilerin kullanılacağı

alanlar youmlnetenlerin bu haklarını koumltuumlye kullanmaları sonucunda suiistimal

edilebilmektedir İşte gelir kuralları ile hedeflenen temel amaccedil oumlzellikle elde

edilen vergi gelirlerinin şeffaf tutarlı ve en oumlnemlisi vasıflı alanlarda

kullanılmasını sağlamaktır

Literatuumlrde anayasal iktisat goumlruumlşuuml olarak bilinen yaklaşıma goumlre

devletin ekonomik faaliyetlere ilişkin muumldahalesinin anayasal huumlkuumlmlere goumlre

sınırlı olması gerekmektedir Anayasal iktisat goumlruumlşuumlne goumlre başta vergileme ve

para basmak uumlzere doumlviz kurları faiz oranları ve kamu harcamalarında devlet

otoritesi istediği gibi davranmamalıdır Bu nedenle anayasal iktisat devlete

veya onu youmlneten siyasal iktidarlara youmlnelik sınırlamaları ifade etmektedir

(Pehlivan 2003 59) Anayasal iktisat goumlruumlşuuml ve mali kurallardan oumlzellikle gelir

kuralları arasındaki ilişki ilerleyen kısımlarda ayrıntılı olarak ele alınacağından

şimdilik sadece tanımlama ile yetinilmektedir

2 MALİ KURALLARIN AMACcedilLARI

1980- 1990 yılları mali disiplinin kendisini hissettirdiği 1990rsquolı yılların

başında buumltccedile accedilıkları ile borccedillanma ihtiyacının arttığı ve enflasyonun yuumlksek

seviyelere ulaştığı doumlnemler olmuştur Bu suumlreccedilte kamu mali disiplini bozulmuş

ve buumltccedile harcamalarının yarıya yakını tamamen parlamentonun goumlzetim ve

denetimi dışında yapılmıştır (Kesik ve Bayar 2010 52) Oumlzellikle 2001 kriziyle

ihtiyaccedil haline gelen mali disiplin uygulaması ile mali kurallar kendisini

goumlstermeye başlamıştır 2001 yılı ile birlikte birccedilok mali reformda hayata

geccedilirilmiştir Hayata geccedilirilen bu reformlar ile oumlzellikle denk buumltccedilenin oluşumu

borccedillanmaya ilişkin getirilen sınırlamalar kamu gelirlerinin denetim ve goumlzetim

ile vasıflı bir şekilde harcanması oumln plana ccedilıkmaktadır

Maliye politikası kuralları olarak ta adlandırılan mali kuralların temel

amaccedilları şu şekilde sıralanabilir (Kesik ve Bayar 2010 51 Ataccedil 2006 277-

280)

bull Mali disiplin (Buumltccedile gelirleri ile mali harcamalar arasında denge

sağlanabilir)

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

78

bull Kaynakların stratejik oumlnceliklere goumlre dağıtımı ve kullanımı

bull Kamu hizmetlerinin sunumunda etkinlik ve verimliliğin sağlanması

bull Makroekonomik istikrar ve ekonomik buumlyuumlmeyi sağlamak (Emisyon

yoluna başvurmadan enflasyonist ortamın engellenmesi ile istikrar

sağlanabilir)

bull Enflasyon oranının duumlşuumlruumllmesi (2001 yılında 886 olan enflasyon

oranı 2009 yılı sonunda 653 ve 2010 yılı Ekim ayı itibariyle ise

862 olarak gerccedilekleşmiştir)

bull Buumltccedileye ilişkin duumlzenlemeler (2001 yılında 395 milyar TL olan faiz

dışı fazla 2010 yılının ilk 9 ayında 179 milyar TL olmuştur Yine 2001

yılında 29 milyar TL olan buumltccedile accedilığı 2010 yılının ilk 9 ayında 213

milyar TL olarak gerccedilekleşmiştir)

bull Kamu maliyesinin suumlrduumlruumllebilirliğini sağlamak

Marshall (2003)rsquoda uzun suumlreli mali suumlrduumlruumllebilirliğin en buumlyuumlk

sonucunun sıkı mali disiplinden geccediltiğine vurgu yapmaktadır

7 Şubat 1992 tarihinde Hollandarsquonın Maastricht kentinde imzalanarak

1 Kasım 1993de yuumlruumlrluumlğe giren Avrupa Birliği Antlaşmasında (Maastricht

Antlaşması) Ekonomik ve Parasal Birliğin (EPB) aşamaları bu aşamalarda

izlenecek ekonomik ve parasal politikalar ve bu politikaların uygulanması iccedilin

gerekli kurumsal değişiklikler ayrıntılı olarak duumlzenlenmiştir Bu duumlzenlemeler

ccedilerccedilevesinde EPBrsquonin gerccedilekleştirilmesi doğrultusunda uumlye uumllke ekonomileri

arasındaki farklılıkların giderilebilmesini teminen bazı makro buumlyuumlkluumlkler

accedilısından ldquoMaastricht Kriterlerirdquo olarak adlandırılan yakınlaşma kriterleri tespit

edilmiş ve bunlara uyulmaması durumunda uygulanacak yaptırımlar

belirlenmiştir (Dilekli ve Yeşilkaya 2002 1)

Ekonomik ve Parasal Birliğirsquonin uumlyelerine uygulamış olduğu mali

kurallarda da maliye politikası araccedilları kullanılmış ve birccedilok alanda

sınırlamalara gidilmiştir Bu duumlzenlemelerin başında (Buti vd 2007 115-116)

bull ldquoBuumltccedile accedilıkları Gayrisafi Yurticcedili Hasıla (GSYİH)rsquonın 3rsquouumlnuuml aşamazrdquo

bull ldquoKamu borccedilları GSYİHrsquonın 60rsquoını geccedilemez veya 60rsquoın altındaysa

bu korunmaya ccedilalışılır hatta aşağı indirgenmeye ccedilalışılırrdquo gelmektedir

Bu kriterlerin yanında

bull Uumlye uumllkelerde uygulanan uzun vadeli faiz oranları 12 aylık doumlnem

itibarıyla fiyat istikrarı bakımından en iyi performansa sahip 3 uumllkenin

faiz oranını 2 puandan fazla aşmamalıdır

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

79

bull Son 2 yıl itibarıyla bir uumlye uumllkenin para birimi diğer bir uumlye uumllkenin

para birimi karşısında devaluumle edilmemiş olmalıdır

bull Toplulukta fiyat istikrarı bakımından en iyi performansa sahip uumlccedil

uumllkenin yıllık enflasyon oranları ortalaması ile bir uumlye uumllkenin

enflasyon oranı arasındaki fark 15 puanı geccedilmemelidir gibi kriterlere

de yer verilmiştir

Maastricht kriterleri gereğince uygulanması gereken ve uumllkelerin

muumldahale edebileceği şartlar ilk iki kriter olarak karşımıza ccedilıkmaktadır Bu

kriterlere ilişkin verileri inceleyecek olursak ldquoBuumltccedile accedilıkları gayrisafi yurticcedili

sasıla (GSYİH)rsquonın 3rsquouumlnuuml aşamazrdquo koşulu aşağıdaki şekilde de goumlruumlleceği

uumlzere uumllkemizde oumlzellikle 2005 yılından itibaren sağlamıştır Burada goumlze

ccedilarpan en oumlnemli husus krizin yaşandığı yıl olan 2001 yılından itibaren ciddi

gelişimin yaşanmasıdır

Tablo 1 Genel Youmlnetim Buumltccedile AccedilığıGSYİH-AB Tanımlı (2001-2009)

Genel Youmlnetim Buumltccedile Accedilığı (AB Tanımlı GSYH )

Yıllar Gerccedilekleşen Maastricht Kriteri

2001 245 3

2002 102 3

2003 9 3

2004 45 3

2005 06 3

2006 -12 3

2007 1 3

2008 22 3

2009 67 3

Kaynak httpwwwhazinegovtr

Maastricht kriterlerinden birisi olan genel youmlnetim buumltccedile accedilığıGSYİH

rakamları da 2001 yılında krizinde etkisiyle gayet yuumlksek olmasına karşın

2005 yılından itibaren duumlşuumlşe geccedilmiştir Hatta 2006 yılında buumltccedile fazla

vermiştir İstikrarlı goumlstergeler 2007 ve 2008rsquode de kendisini goumlstermiş ve AB

tanımlı Genel Youmlnetim buumltccedile accedilığının GSYİHrsquoye oranı sırasıyla 1 ve 22

olarak gerccedilekleşmiştir

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

80

Uumllkelerin kendi muumldahaleleri ile sağlayabileceği kriterlerden olan

ldquoKamu borccedilları GSYİHrsquonın 60rsquoını geccedilemez veya 60rsquoın altındaysa bu

korunmaya ccedilalışılır hatta aşağı indirgenmeye ccedilalışılırrdquo koşulu da oumlzellikle 2004

yılından itibaren sağlanmıştır

Tablo 2 Bruumlt Kamu Borccedil StokuGSYİH-AB Tanımlı(2002-2010)

Bruumlt Kamu Borccedil Stoku (AB Tanımlı GSYH )

Yıllar Gerccedilekleşen Maastricht Kriteri

2002 737 60

2003 674 60

2004 592 60

2005 523 60

2006 461 60

2007 394 60

2008 395 60

2009 455 60

2010 416 60

Kaynak httpwwwhazinegovtr

Tablo 2rsquodeki verilere bakarak Tuumlrkiyersquonin Maastricht kriterlerini 2004

yılından itibaren sağladığını goumlrmekteyiz 2002 yılında AB tanımlı borccedil stoku

737 iken bu oran 2004 yılında 593 olarak gerccedilekleşmiş ve kriterleri

sağlamıştır 2004 yılındaki bu gelişmenin arkasında yatan neden olarak 2004

yılının son ccedileyreğinden itibaren reel faiz oranlarının tek haneli rakamlara

duumlşmesi goumlsterilebilir Bu oran 2008 yılına kadar duumlzenli bir duumlşuumlşe uğramış

fakat 2009 yılında Maastricht kriterleri ccedilerccedilevesinde kalmak şartıyla 455rsquoe

yuumlkselmiştir

Mali kuralın tanımında da belirtildiği gibi oumlzellikle mali disiplin ve

kamu maliyesinin suumlrduumlruumllebilirliğini sağlamak mali kuralların temel gayesi

konumundadır Bu disiplin ve suumlrduumlruumllebilirliği sağlamak amacıyla gelirler

harcamalar buumltccedile denkliği ve borccedillanmaya ilişkin maliye politikası araccedilları ile

istenilen hedeflere ulaşılmaya ccedilalışılmaktadır

Mali kuralların iccedileriği incelendiğinde oumlncelikle buumltccedile denkliği harcama

sınırlamaları gelirlerin vasıflı alanlarda kullanılması ve borccedillanmanın belli bir

sınırının olduğu hususlarına vurgu yapılmaktadır Bu duumlzenlemelere ilişkin

kuralların amaccedillarını ayrı ayrı ele almakta fayda vardır Buna goumlre

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

81

(httpwwwcanaktanorgEkonomiKamu_MaliyesiYeni-MaliyeKamu-

Ekonomisihtm)

Buumltccedile ile ilgili mali kuralların amaccedilları

a) Denk buumltccedile ilkesi ile harcamaların gelirlere orantılı bir şekilde

gerccedilekleşmesi

b) Buumltccedilede gerccedilekleşen işlemlerin şeffaf ve accedilık bir şekilde gerccedilekleşmesi

c) Hiccedilbir belirsizliğe yer vermeden duumlzenlemelerin anayasaya uygun bir

şekilde gerccedilekleşmesi

Kamu harcamaları kurallarının amaccedilları

a) Toplam kamu harcamaları yuumlkuuml miktar olarak anayasa veveya yasal

kurallarla sınırlandırılarak verimsiz harcamaların oumlnuumlne geccedilmek

b) Toplam kamu harcamalarını sınırlandırmak iccedilin denk buumltccedile yoluna

başvurarak gelirlere goumlre harcama yaptırmak

c) Toplam kamu harcamalarının miktarını parlamentonun belli bir

ccediloğunluğunun onayına sunmak

d) Kamu harcamalarının artışının ancak vergi artışı ile finanse edilmesi

halinde parlamentoda onaylanabileceği anayasada bir kural olarak

belirlenmesi Boumlylece politik dışsal ekonomilere yer vermeyerek

politikada gereksiz ve aşırı harcamaların oumlnuumlne geccedililmiş olur Anayasal

iktisat literatuumlruumlnde bu duruma anayasal asimetri denilmektedir

e) Devletin goumlrev ve fonksiyonlarının anayasada accedilık bir şekilde

sınırlandırılması ile kamu harcamaları sınırlandırılmış olur

f) Merkez ile yerel youmlnetimler arasındaki gelir dağılımı anayasada belirli

kriterlerde dağıtılarak gereksiz harcamaların oumlnuumlne geccedililmiş olur

Vergilere ilişkin yapılan mali kuralların amaccedilları

a) Vergileme yetkisi denk buumltccedile sınırı ile sınırlandırılarak keyfi

vergilemenin oumlnuumlne geccedilmek

b) Anayasada toplam vergi yuumlkuumlnuumln sınırını belirterek bireyleri aşırı

vergileme yuumlkuumlnden kurtarmak

c) Vergi konularını anayasada istisnaları muafiyetlerihellip anayasada accedilık

bir şekilde belirterek bu konuların dışına ccedilıkmamak

d) Vergi oranının anayasada accedilık bir şekilde belirtilmesi gerekmektedir

Borccedillanma ile ilgili mali kuralların amaccedilları

a) Toplam borccedil yuumlkuumlnuuml anayasada belirterek sınırsız borccedillanmanın oumlnuumlne

geccedilmek

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

82

b) Borccedillanmanın parlamentonun belirli bir ccediloğunluğunun kararıyla

gerccedilekleşmesi

c) Yerel youmlnetimlerin borccedillanma yetkisini ve limitini anayasada accedilık bir

şekilde belirlemek

d) Hazinersquonin Merkez Bankasırsquondan alacağı kısa avanslara kamu

harcamalarının belli bir tutarındaki sınırı anayasada belirlemek olarak

belirtilebilir

Optimal vergi ve harcama sınırlamaları ise şu şekilde sıralanabilir

bull Vatandaşlar tarafından faaliyete geccedilirilen

bull Referandum aracılığı ile seccedilmenler tarafından onaylanan

bull Anayasal uumlstuumlnluumlğuuml olan

bull Geniş anlamda harcama ve gelirler accedilısından geccedilerli

bull Kamu harcamalarındaki buumlyuumlmenin sınırının enflasyon ve nuumlfus

artışının toplamı kadar olan (Clemens ve diğerleri 2003 6)

bull Belediye faaliyetlerini (harcama ve gelir) iccedileren

bull Beklenen limit aştığında zorunlu vergi iadesi gerektiren

bull Devletin gelir toplama ve harcamalarının geniş kapsamlı olmasıdır

(Clemens ve diğerleri 2003 6)

Yukarıda sayılan amaccedillardan da net bir şekilde anlaşılacağı uumlzere buumltuumln

duumlzenlemelerin anayasa ile accedilık ve şeffaf bir şekilde gerccedilekleştirilmesi tuumlm

amaccedilların temel dayanağı olmuştur

2010 yılının ikinci yarısında TBMM Plan ve Buumltccedile Komisyonunda

kabul edilen Mali Kural Yasa Tasarısı ile uumllkemizde de yukarıda maddeler

halinde belirtilen kamu mali youmlnetimindeki gelişmelerin kalıcı hale getirilmesi

amaccedillanmaktadır Bu kapsamda oluşturulan mali kural şeffaflık basitlik ve

hesap verebilirlik accedilısından uluslararası ve AB standartları goumlzetilmesi

esaslarına dayanmaktadır TBMMrsquode kabul edilen bu tasarı ile mali kurallar

yasal bir zemine oturtturulmuştur Bu tasarıdan oumlnce mali kural niteliğindeki

IMF ile yapılan stand-by anlaşmaları ve ABrsquodeki Maastrich anlaşması yasal bir

dayanağı olmadığından dolayı kolay bir şekilde sapmalara sebebiyet

vermekteydi Bu durum ise kamu maliyesinin suumlrduumlruumllebilirliğini ve mali

disiplini zedelemiştir

Oumlzellikle 2001 yılında uumllkemizin yaşamış olduğu ekonomik kriz ve

2008 yılında ABDrsquode doğup kuumlresel bir boyut kazanan kriz birccedilok uumllkenin

ekonomilerinin bu tuumlr sarsıntılara karşı gerek mikro gerekse makro accedilıdan

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

83

hazırlıksız olduğu gerccedileğini ortaya koymuştur Birccedilok uumllkeyle birlikte bizim

uumllkemiz de ekonomilerini bu tuumlr sarsıntılara karşı daha dayanıklı şekilde

karşılamak iccedilin bazı yasal duumlzenlemeler yoluna gitmiştir

Mali kuralların yaygınlaşmaya başladığı 1990rsquolı yıllardan bu yana mali

kural uygulayan uumllkelerin sayısı oumlnemli oumllccediluumlde artmıştır 1990 yılında mali

kuralı uygulayan uumllke sayısı 7 iken bu sayı 2009 yılı sonunda 90rsquoa yuumlkselmiştir

Bu kapsamda ABDrsquode 1986 yılında uygulamaya konulan Gramm-Rudman-

Hollings Kanunu Avrupa Birliğirsquonde 1993 yılından itibaren uygulamaya

konulan Maastrich Kriterleri İngilterersquode 1998 yılından itibaren uygulanmaya

başlayan Mali İstikrar Kanunu Yeni Zelandarsquoda 1994 yılında uygulamaya

konulan Mali Sorumluluk Kanunu mali kural uygulamalarına oumlrnek olarak

verilebilir (Kesik ve Bayar 2010 49)

Kopits ve Symanskyrsquoe goumlre (Aktaran Şengoumlnuumll ve Sorgun 2010 10-

11) guumlnuumlmuumlzde uygulanmakta olan mali kural politikaları hem planlama hem

de uygulama accedilısından oldukccedila ccedileşitlidir Anglo-Sakson uumllkeleri (Avustralya

Kanada Yeni Zelanda ve İngiltere) uygulamada yoğunlaşırken Avrupa Kıtası

ve yuumlkselen piyasa ekonomileri (Arjantin Brezilya Kolombiya Peru Hindistan

gibi) genellikle sayısal değerlere (hedefler ve limitler) daha fazla

yoğunlaşmışlardır

Mali kural uygulamasının nicelik olarak bu denli artışı mali kuralla

hedeflenen amaccedillara ulaşıldığının bir goumlstergesidir Uumllkemizde de 2001 yılında

meydana gelen krizinden itibaren duumlzenli kamu mali youmlnetim anlayışı ile

harcama buumltccedile gelir ve borccedillanmaya ilişkin gelişmeler kaydedilmiştir Bu

durum ise kuralların uygulanabilirliği accedilısından olumlu referanslar

oluşturmaktadır

3 ANAYASAL İKTİSAT PERSPEKTİFİNDEN MALİ KURALLAR VE

TUumlRKİYErsquoDE UYGULANAN KURALLAR

Anayasal iktisat teorisinin oumlncuumlsuuml olarak kabul edilen James Buchanan

(Aktan 2010 310)rsquoa goumlre anayasal iktisat devletin ve dolayısıyla siyasal

iktidarın harcama vergilendirme ve borccedillanma yetkilerinin sınırlandırılmasını

savunan bir iktisadi yaklaşımdır (Işık vd 2010 2) Anayasal iktisat iyi bir

sosyal duumlzen iccedilin bireysel oumlzguumlrluumlkleri koruyacak anayasal-yasal ve kurumsal

normların ve kuralların oumlnemli ve gerekli olduğunu savunan bir liberal oumlğretidir

(Aktan 2010 310) Anayasal İktisat bireysel oumlzguumlrluumlklerin -sivil ve siyasal

oumlzguumlrluumlklerin ve oumlzel oumlnemle ekonomik oumlzguumlrluumlklerin- korunabilmesi iccedilin

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

84

devletin ekonomideki roluumlnuumln goumlrev ve fonksiyonlarının ve aynı zamanda

devletin guumlccedil ve yetkilerinin sınırlandırılmasını savunan bir liberal oumlğretidir

(Aktan 2010 310)

Yukarıdaki tanımlardan da net bir şekilde anlaşılacağı uumlzere kuralların

ve duumlzenlemelerin anayasal zemine oturtturulması bu oumlğretinin en temel

gayesidir Dolayısıyla anayasal veveya yasal bir zemine oturmayan

duumlzenlemelerde bu duumlşuumlnceden bahsedilemez Bu duumlşuumlnce sosyal ortamın

gelişimi iccedilin hukuk kurallarının uumlzerinde durmaktadır Kuralların olmadığı bir

ortamda keyfiyet ve israf soumlz konusudur Bu durumda da gerek uumllke ekonomisi

(makro ekonomi) gerekse bireylerin yaşam kalitesi ve gelirleri (mikro

ekonomi) olumsuz etkilere maruz kalmaktadır Youmlneticilerin oumlzellikle politik

dışsallıklara sebebiyet verdikleri durumlarda yasal bir zemine oturtturulan

harcama politikası ile oluşan dışsallıklar ortadan kalkacak ve uumllke ekonomisi bu

durumdan olumlu youmlnde etkilenecektir Uumllke ekonomisinin yanında bireylerin

sosyal refahlarındaki artış ta anayasal iktisat oumlğretisinin pozitif

dışsallıklarındandır

Bu ccedilalışmada ele alınan mali kurallarında belirli bir yasal dayanağının

oluşması huumlkuumlmetlerin keyfi harcama yapmalarının oumlnuumlne geccedilerek ileriye

doumlnuumlk planlarının daha ciddi bir boyut kazanmasına sebebiyet verecektir

31 Mevzuattaki Duumlzenlemeler

Uumllkemizde 2002rsquode kabul edilip yuumlruumlrluumlğe giren 4749 sayılı Kamu

Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi Hakkındaki Kanun ile 2003

yılında kabul edilip yuumlruumlrluumlğe giren 5018 sayılı Kamu Mali Youmlnetimi ve

Kontrol Kanunu ile son olarak 2010 yılının ikinci yarısında TBMM Plan ve

Buumltccedile Komisyonundan geccedilen Mali Kural Yasa Tasarısı kamu maliyesinin

duumlzenlenmesi anlamında alınan en guumlncel ve ciddi yasal duumlzenlemelerdir Şimdi

sırasıyla bu yasal duumlzenlemelerde mali kural olarak hangi amaccedilların ortaya

koyulduğu incelenecektir

4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi Hakkındaki

Kanun

a) Malicirc yıl iccedilinde buumltccedile kanununda belirtilen başlangıccedil oumldenekleri toplamı

ile tahmin edilen gelirler arasındaki fark miktarı kadar net borccedil

kullanımı yapılabilir Borccedil youmlnetiminin ihtiyaccedilları ve gelişimi dikkate

alınarak bu limit yıl iccedilinde en fazla yuumlzde beş oranında artırılabilir Bu

miktarın da yeterli olmadığı durumlarda ilacircve yuumlzde beşlik bir tutar

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

85

ancak Muumlsteşarlığın goumlruumlşuuml ve Bakanın teklifi uumlzerine Bakanlar Kurulu

kararı ile artırılabilir Buumltccedilenin denk olması durumunda da borccedillanma

anapara oumldemesinin en fazla yuumlzde beşine kadar artırılabilir Borccedillanma

limiti değiştirilemez

b) Malicirc yıl iccedilinde sağlanacak garantili imkacircnın limiti her yıl buumltccedile

kanunlarıyla belirlenir

c) Ccedilıkarılacak devlet iccedil borccedillanma senetlerinin ccedileşitlerine satış

youmlntemlerine faiz koşullarına vadelerine basım ve oumldemelerine ilişkin

her tuumlrluuml esasları ve bunlara ilişkin diğer şartları belirlemeye bakan

yetkilidir

d) Tuumlrkiye Cumhuriyeti adına herhangi bir dış finansman kaynağından

devlet dış borcu sağlamaya ve malicirc dış koşulları da dahil olmak uumlzere

şartlarını tespit etmeye ve bu şartlar ccedilerccedilevesinde malicirc yuumlkuumlmluumlluumlk

altına girmeye bakan yetkilidir Soumlz konusu Devlet dış borcuna ilişkin

anlaşmalar ve ilgili dokuumlmanlara dair her tuumlrluuml hazırlık temas ve

muumlzakereler Muumlsteşarlık tarafından yuumlruumltuumlluumlr ve sonuccedillandırılır

4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi

Hakkındaki Kanun incelendiğinde 2001 krizine muumlteakip ccedilıkarılmasının sonucu

olarak ta oumlzellikle borccedillanma uumlzerine kurallar kendini goumlstermektedir Ccediluumlnkuuml

2001 yılında meydana gelen kriz ile birlikte yapılan iccedil ve dış borccedilların uumllke

ekonomisini ne derece sarstığı hissedilir bir şekilde kendisini Tuumlrkiyersquonin

ekonomi sayfalarına kazıtmıştır Krizi tetikleyen tek unsurun iccedil ve dış borccedillar

olmadığını belirtmekte de fayda vardır

5018 sayılı Kamu Mali Youmlnetimi ve Kontrol Kanunu

a) Madde 1 Bu Kanunun amacı kalkınma planları ve programlarda yer

alan politika ve hedefler doğrultusunda kamu kaynaklarının etkili

ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını hesap

verebilirliği ve mali saydamlığı sağlamak uumlzere kamu mali youmlnetiminin

yapısını ve işleyişini kamu buumltccedilelerinin hazırlanmasını uygulanmasını

tuumlm mali işlemlerin muhasebeleştirilmesini raporlanmasını ve mali

kontroluuml duumlzenlemektir

b) Mali saydamlığın sağlanması iccedilin gerekli duumlzenlemelerin yapılması ve

oumlnlemlerin alınmasından kamu idareleri sorumlu olup bu hususlar

Maliye Bakanlığınca izlenir

c) Her tuumlrluuml kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında goumlrevli ve

yetkili olanlar kaynakların etkili ekonomik verimli ve hukuka uygun

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

86

olarak elde edilmesinden kullanılmasından muhasebeleştirilmesinden

raporlanmasından ve koumltuumlye kullanılmaması iccedilin gerekli oumlnlemlerin

alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek

zorundadır

d) Bakanlar kamu kaynaklarının etkili ekonomik ve verimli kullanılması

konusunda Başbakana ve Tuumlrkiye Buumlyuumlk Millet Meclisine karşı

sorumludurlar

e) Bakanlar idarelerinin amaccedilları hedefleri stratejileri varlıkları

yuumlkuumlmluumlluumlkleri ve yıllık performans planları konusunda her mali yılın

ilk ayı iccedilinde kamuoyunu bilgilendirirler

f) Buumltccedilenin hazırlanması ve uygulanması esasında mali saydamlık

makroekonomik istikrar suumlrduumlruumllebilirlik denklik accedilıklık doğruluk

ilke ve amaccedillara uygunluk esastır

5018 sayılı kanun ile daha ciddi oumlnlemlerin alındığı goumlruumllmektedir Bu

kanun ile oumlzellikle saydamlık suumlrduumlruumllebilirlik ve hesap verilebilirliğin uumlzerinde

durulmuştur Denk buumltccedile uygulaması da bu kanunda goumlze ccedilarpan diğer oumlnemli

bir husustur

Mali Kural Yasa Tasarısı

a) Kanunun temel amacı mali suumlrduumlruumllebilirlik ve oumlngoumlruumllebilirlik

ekseninde makroekonomik istikrarın kalıcı hale getirilmesi ve

guumlccedillendirilmesidir

b) Kanunda kullanılan bazı ibarelerin tanımlarına yer verilmek suretiyle

uygulamada accedilıklık sağlanması amaccedillanmıştır Oumlzellikle genel youmlnetim

ve genel youmlnetim accedilığı tanımları ile uluslararası standartlara uygunluk

vurgulanmış ve Maliye Bakanlığı genel youmlnetim kapsamı ile ilgili

kurumların goumlruumlşlerini alarak genel youmlnetim accedilığının hesaplanmasına

ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili kılınmıştır

c) Mali kuralın uygulanmasında esas alınacak temel ilkeler

tanımlanmıştır Bu maddeye goumlre

bull Genel kurumsal youmlnetim ilkeleri goumlzetilerek basitlik doğruluk

saydamlık ve hesap verilebilirlik tesis edilmekte

bull Mali kuralın uygulanmasına ilişkin verilerin tam ve zamanında

kamuoyuyla paylaşılması oumlngoumlruumllmekte

bull Kanun kapsamındaki kuruluşların muhasebe ve raporlama

işlemlerinin Avrupa Hesaplar Sistemi ve diğer uluslararası

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

87

standartlarla uyumlu olarak yuumlruumltuumlleceği ve genel youmlnetim

kapsamına alınacak kuruluşların belirlenmesinde de benzer

ilkenin uygulanacağı ifade edilerek uluslararası alanda verilerin

ve kapsamın guumlvenilirliğinin artırılması sağlanmakta

bull Kanunun uygulanmasında kullanılan hesaplama ve raporlama

işlemlerine ilişkin muhasebe sistemleri ve istatistiki

youmlntemlerde oumlnemli bir değişiklik olması halinde kamuoyunun

zamanında bilgilendirilmesi ve verilerin guumlvenilirliğinin ve

karşılaştırılabilirliğinin artırılması amaccedillanmaktadır

d) Mali kuralın nasıl uygulanacağı ve mevcut politika metinleri ile buumltccedile

hazırlama suumlrecine nasıl dahil edileceği belirlenmiştir Ayrıca hesap

verilebilirlik ve zamanında bilgilendirme ilkeleri ccedilerccedilevesinde

maddenin beşinci fıkrası ile kuraldan sapma riskinin ortaya ccedilıkması

halinde neler yapılacağı accedilıkccedila belirtilmiştir Bu ccedilerccedilevede ilgili

idareler olan Maliye Bakanlığı Devlet Planlama Teşkilatı Muumlsteşarlığı

ve Hazine Muumlsteşarlığınca muumlştereken tedbir alternatifleri hazırlanarak

Ekonomi Koordinasyon Kurulunun başkanı olan Bakan tarafından

Bakanlar Kuruluna sunulması oumlngoumlruumllmektedir Boumlylece ilgili yılda

oluşabilecek sapma riskinin zamanında bertaraf edilmesi ve hedeflerin

tutturulması amaccedillanmaktadır

e) Mali kural uygulamasında belirlenen tek istisna olağanuumlstuuml hal

kapsamında genel youmlnetime dahil idarelerin buumltccedilelerinden yapılacak

ilave harcamalardır Bilindiği uumlzere 2935 sayılı Olağanuumlstuuml Hal

Kanununun 3 uumlncuuml maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca

tabii afet tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım

hallerinden birinin veya birden fazlasının yurdun genelinde veya bir

veya birden fazla boumllgesinde ortaya ccedilıkması hallerinde Bakanlar

Kurulu kararı ve Tuumlrkiye Buumlyuumlk Millet Meclisinin onayı ile olağanuumlstuuml

hal ilan edilebilmektedir Bu hallerin tamamen kontrol dışı gelişen

olaylar olduğu ve meclisin de suumlrecin iccedilinde olduğu dikkate alınmıştır

Boumlyle bir duruma maruz kalındığında yapılacak ilave harcamalar genel

youmlnetim accedilık tavanına eklenebilecektir

f) Mali kural uygulamasının raporlanmasına denetimine ve

istatistiklerinin derlenmesine ilişkin hususlar duumlzenlenmektedir Bu

ccedilerccedilevede Orta Vadeli Program ve Mali Planın yayımını takip eden

onbeş guumln iccedilinde Maliye Bakanı ile Devlet Planlama Teşkilatı

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

88

Muumlsteşarlığının bağlı olduğu bakanın hazırlanan Plan ile ilgili olarak

Tuumlrkiye Buumlyuumlk Millet Meclisi Plan ve Buumltccedile Komisyonunu oumlzel

guumlndemli bir toplantıda bilgilendirmesi zorunluluğu getirilmektedir

Boumlylece ilgili bakanların temel kamu maliyesi metni olan Orta Vadeli

Program ve Mali Planı hesap verilebilirlik ve şeffaflık ilkesi

ccedilerccedilevesinde Tuumlrkiye Buumlyuumlk Millet Meclisine bilgi vermesi ve bu

şekilde Meclisin buumltccedile ve uygulanan politikalar uumlzerindeki etkisinin

artırılması amaccedillanmaktadır Mali kural uygulama sonuccedillarının

zamanında ve tam olarak kamuoyu ile paylaşılması ve mali raporlama

kalitesinin kapsamının ve sıklığının artırılarak şeffaflığın sağlanması

amaccedillarıyla Maliye Bakanlığı tarafından Mali Kural İzleme

Raporunun Hazine Muumlsteşarlığı tarafından KİTrsquolere ve diğer kamu

işletmelerine ilişkin verilerin Sosyal Guumlvenlik Kurumu

koordinatoumlrluumlğuumlnde ilgili idarelerden oluşan bir komisyon tarafından

emeklilik ve genel sağlık sigortalarının uzun doumlnemli aktuumleryal

dengesine ilişkin hesaplamaları iccedileren raporların yayımlanması huumlkme

bağlanmıştır Sayıştay Başkanlığı mali kural uygulamasında denetim

birimi olarak faaliyet goumlsterecektir Boumlylece accedilıklanan verilerin doğru

guumlvenilir ve standartlara uygun olduğuna dair bağımsız bir denetim

mekanizması sisteme dahil edilmiştir Sayıştay Başkanlığı Maliye

Bakanlığınca hazırlanarak kamuoyuna duyurulacak olan Mali Kural

İzleme Raporundaki yıllık gerccedilekleşmelere ilişkin verilerin

doğruluğunu guumlvenilirliğini ve oumlnceden belirlenmiş standartlara

uygunluğunu değerlendirecek ve sonuccedilları Raporun yayımından

itibaren kırk beş guumln iccedilinde kamuoyuna duyuracaktır

g) Mahsup ve terkin işlemlerinin buumltccedile ile ilişkilendirilmeden

yapılmaması sağlanarak mali youmlnetimin saydamlığının artırılması

amaccedillanmaktadır

h) Ccedileşitli mevzuat ile getirilen oumlzelleştirme gelirlerinin oumlzel gelir

kaydedilip otomatik oumldenekleştirilmesi uygulamasının terk edilmesi ve

boumlylece buumltccedileleme muhasebeleştirme ve kamu mali raporlamasında

saydamlığın artırılması amaccedillanmaktadır

Mali kural yasa tasarısının amaccedillarından da anlaşıldığı uumlzere

suumlrduumlruumllebilir maliye politikası iccedilin basitlik doğruluk saydamlık hesap

verebilirlik ve kuruluşların muhasebe ve raporlama işlemleri ile kapsamının

belirlenmesi gerekmektedir Boumlylelikle mali kural ile vergi gelirlerinin

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

89

artırılması veya kayıt dışılığın oumlnlenmesi gibi hedeflere ulaşmak muumlmkuumln

olacaktır

32 IMF ile Yapılan Stand-by Anlaşmaları

IMF ile Tuumlrkiyersquonin arasındaki stand-by anlaşmaları 1961 yılına

dayanmaktadır İlk olarak 1 Ocak 1961 yılında yapılan stand-by anlaşması 31

Aralık 1961rsquode son bulmuştur Son olarak 19su duumlzenlenen bu anlaşmalarda

goumlze ccedilarpan oumlnemli noktalardan birisi de 18 ve 19 stand-by anlaşmalarının kriz

sonrası doumlneme denk gelmemesidir

1999 ve 2001 yıllarında yaşanan krizlere ulusal ccediloumlzuumlm bulamayan

uumllkemiz uluslararası bir oumlrguumlt olan IMF ile işbirliği yaparak krizin yaralarını

sarmaya ccedilalışmıştır 1999-2008 doumlneminde IMF ile uumllkemiz arasında 9 Aralık

199918 Ocak 2002 ve 26 Nisan 2005 tarihlerinde gerccedilekleştirilen stand-by

anlaşmaları ile bir takım duumlzenlemeler gerccedilekleştirilmiştir IMF ile ortak

yuumlruumltuumllen bu programlarda goumlzde ccedilarpan husus uumllkelerin iccedilinde bulundukları

kamu borcu problemini ve borccedil dinamiklerini suumlrduumlruumllebilir hale getirmek iccedilin

mali disiplinin oumlnemine vurgu yapıldığı ve bu ccedilerccedilevede faiz dışı fazla verilmesi

suretiyle kamu sektoumlruumlnuumln ayağını sağlamlaştırmaktır 2006 Nisan 2005 yılında

gerccedilekleştirilen 19 stand-by anlaşması da 2008 yılının Mayıs ayı ile birlikte son

bulmuştur (Kaya 2010 385)

Bu kısımda IMF ile ortak yuumlruumltuumllen bu programlardaki mali kural

niteliğindeki duumlzenlemelere yer verilecektir

321 17 Stand-by Anlaşması

1999-2002 yılları arasında uygulanan bu programda oumlne ccedilıkan kurallar

ve sonuccedilları şunlardır

bull 17 stand-by anlaşmasında belirtilen temel husus enflasyon sorunu ve

bu sorunun Tuumlrk Lirasına olan guumlveni zedelediği yuumlksek faizlere neden

olduğudur Bu durum ise yatırımları kalıcı değil spekuumllatif hale

getirerek finansal sistemin işleyişini bozmaktadır

bull 1999rsquoda kamu net borccedil stoku (GSMHrsquoya oranı) 61 olarak

gerccedilekleşmiştir 2000 yılında 58 hedefi aşılmış ve bu oran 571

olarak gerccedilekleşmiştir Fakat 2001 krizi ilgili yıla ait 565 hedefini

altuumlst ederek 904 gibi bir sonuca sebebiyet vermiştir Bu durum ise

hedeflerin tekrar uumlst limitlerden aşağıya ccedilekilmesine sebep olmuştur

Nihayetinde 17 stand-by anlaşması ile 2002 yılında 548 olarak

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

90

hedeflenen kamu net borccedil stoku ancak 784 olarak

gerccedilekleşebilmiştir

bull Konsolide kamu sektoumlruuml faiz dışı fazlası 2000 yılında 4651 (Milyon

TL) olarak gerccedilekleşirken 2002 yılında bu rakam 9881 (Milyon TL)

olarak gerccedilekleşmiştir

bull Kamu kesimi faiz dışı fazlası (GSMHrsquoya oranı) 1999 yılında -25

iken yıllar itibariyle bu oran gelişmiş ve 200 yılında 44 olarak

gerccedilekleşmiştir Kamuoyu tarafından en ccedilok bilinen hedef faiz dışı fazla

olmasına rağmen diğer mali kurallar olan gelir harcama borccedillanma ve

borccedil stoku kurallarına da oumlrnekler arasında rastlanmaktadır

bull Dış borccedillanma 1999 yılında 8182 milyon USD olarak gerccedilekleşirken

bu rakam 2000 yılında 19082 olarak gerccedilekleşmiştir 2002 yılında ise

dış borccedillanma rakamı 6835 milyon USD olarak hedeflerin ccedilok uumlstuumlnde

sonuccedillanmıştır

bull Enflasyon oranı 2001 yılında 886 olarak gerccedilekleşmiş ve ekonomiyi

derinden zedelemiştir Bu oran 2002 yılında ise 308 olarak

gerccedilekleşmiştir

bull IMF ile ileriki doumlnemlerde uygulanacak olan programlarda bir oumlnceki

doumlnemde uygulanan programın performans kriterlerine bakılarak

hareket edilir 17 stand-by anlaşmasındaki performans kriterleri ise

şunlardır kamu kesimi faiz dışı fazlası (GSMHrsquoya oran) konsolide

kamu sektoumlruuml faiz dışı fazlası (Milyon TL) oumlzelleştirme gelirleri dahil

konsolide kamu sektoumlruuml faiz dışı fazlası (Milyon TL) konsolide buumltccedile

faiz dışı fazlası (Milyon TL) konsolide buumltccedile faiz dışı harcamaları

(Milyon TL) kısa vadeli dış borccedil stoku (Milyon USD) dış borccedillanma

(Milyon USD)rsquodir

bull Programda yer alan endikatif hedefler ise programın başarısı iccedilin kritik

oumlnemli olan değişkenlerin izlenebilmesi iccedilin kullanılır ancak bunlar

huumlkuumlmetin iradi politika araccedillarıyla doğrudan kontrol edebileceği

değişkenler değildir Buumltccedile dengesi buumlyuumlk oranda faiz giderlerindeki

değişmelerden doğrudan etkilendiği iccedilin endikatif değişkenlere

verilebilecek guumlzel bir oumlrnektir ( Kaya 2010 386)

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

91

322 18 Stand-by Anlaşması

Bu duumlzenlemenin 2001 krizinin hemen sonrasına denk gelmesi

programı daha ciddi kılmıştır Bir oumlnceki programa goumlre hedefler daha da

yuumlkselmiş ve buna bağlı olarak gerccedilekleşme rakamlarında da bir artış

goumlruumllmuumlştuumlr Mesela

bull 2002 yılında 44 olarak gerccedilekleşen kamu kesimi faiz dışı fazlası

(GSMHrsquoya oran) 2004 yılı sonunda 7 olarak gerccedilekleşmiştir

bull Dış borccedillanma 2004 yılında 8928 (Milyon USD) olarak

gerccedilekleşmiştir

bull 2002 yılında 9881 (Milyon TL) olarak gerccedilekleşen Konsolide kamu

sektoumlruuml faiz dışı fazlası 2004 yılında 27812 (Milyon TL) olarak

gerccedilekleşmiştir

bull 2004rsquode enflasyon oranı 1384 olarak gerccedilekleşmiştir

bull Buumltccedile accedilığı 2002 yılında 116 iken 2004rsquode 54 olarak

gerccedilekleşmiştir

bull Bu anlaşma ile yapısal reformların gerccedilekleştirilmesi oumlzelleştirmelerin

hızlandırılması ekonomideki buumlyuumlme potansiyelini artırma ve

kaynakların daha etkin ve adil dağılımını sağlamakta temel amaccedillar

arasındadır

323 19 Stand-by Anlaşması

Anlaşma iccedileriği olarak kamu harcamalarının azaltılması ihale tuumltuumln ve

borccedillanma kanunlarının yasalaştırılmasının şart koşulduğu anlaşmadır Kamu

ihale yasası ile doğrudan katılımların serbest hale getirildiği bankacılık

alanında Ziraat ve Halk Bankasının oumlzelleştirilmesini kapsadığı bir anlaşmadır

Bu kapsamda 2007 yılı sonunda 8898 (Milyon USD) oumlzelleştirme geliri elde

edilmiştir

bull Kamu kesimi faiz dışı fazlası 2007 yılı sonunda 44 (GSMHrsquoya)

olarak gerccedilekleşmiştir

bull Dış borccedillanma 2007 yılında 10263 (Milyon USD) olarak

gerccedilekleşmiştir

bull Konsolide kamu sektoumlruuml faiz dışı fazlası 29183 (Milyon TL) olarak

gerccedilekleşmiştir

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

92

bull 5018 sayılı kanunun 2006 yılı başından itibaren tam olarak yuumlruumlrluumlğe

girmesiyle birlikte konsolide buumltccedileden merkezi youmlnetim buumltccedilesi

kapsamına geccedililmiştir

17 18 ve 19 stand-by anlaşmalarına goumlre IMFrsquonin uygun goumlrduumlğuuml ve

Tuumlrkiyersquonin ccedilekmiş olduğu kredi miktarı aşağıdaki tabloda goumlsterilmiştir

Tablo 3 IMFrsquonin Uygun Goumlrduumlğuuml ve Tuumlrkiyersquonin Ccedilektiği Kredi Miktarı

(Milyon $)

Anlaşma

Tarihi

Anlaşmanın

Bitiş Tarihi

IMFrsquonin

Uygun

Goumlrduumlğuuml

Miktar

Tuumlrkiyersquonin

Ccedilektiği

Miktar

17

stand-by

14 Aralık

1999 4 Şubat 2002 1503840 1173896

18

stand-by

4 Şubat

2002 3 Şubat 2005 1282120 1191400

19

stand-by

11 Mayıs

2005 10 Mayıs 2008 666204 666204

KaynakIMF 2010

2001 krizinde Tuumlrkiye ekonomisini yatalak hastaya benzeten otoriteler

şimdilerde oumlzellikle son uumlccedil yılda ekonominin yataktan kalkarak yuumlruumlmeye

başladığını ve koşması iccedilin ise IMF gibi uluslararası kuruluşların desteğine

ihtiyacının olmadığına vurgu yapmaktadır Bu kapsamda 2008 yılından sonra

20 stand-by anlaşması yapılmamış olup sorunun ulusal ccediloumlzuumlmleri aranmıştır

4 MALİ KURAL UYGULAMALARININ FAYDALI VE ZARARLARI

YOumlNLERİ

Mali kurallar mali performansı oumllccedilme guumlcuumlne sahip olan bazı

goumlstergeler etrafında tanımlanan maliye politikası uygulamalarına getirilen

daimi sınırlamaları ifade etmektedir Mali kurallar ile getirilen sınırlamalar

vergileri vergileme yetkisini harcama tuumlrlerini buumltccedile accedilığını ve faiz dışı fazla

borccedil stokunun buumlyuumlkluumlğuumlnuuml denetim altına almayı amaccedillamaktadır

Mali kurallar Keynezyen iktisat anlayışı gereği uygulanan iradi ve

takdiri ekonomik politikalara alternatif olarak liberal perspektife dayalı yeni

iktisat okulları tarafından guumlndeme getirilen bir seccedilenektir (Aktan 20105) Bu

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

93

kurallar uygulanma aşamasından oumlnce uumllkelerin ekonomik yapılarına goumlre

faydalı ve zararlı youmlnleri itibari ile dikkatlice analiz edilmelidir

41 Mali Kural Uygulamalarının Faydaları

Dinamik suumlreccedillerin youmlnetimi durağan kurallara bağlanamaz Mali

kuralın bu noktada kendini yenileyen ve değiştiren bir yapısının olması gerekir

Boumlylelikle vergi gelirlerinde artış beklentileri yuumlksek olacaktır Bu şekilde

esnek bir yapıya sahip olan mali kuralların uzun vadede mutlak fayda

sağlayacağı accedilıktır

Mali kurallar pek ccedilok huumlkuumlmetin uymak zorunda kaldığı ve suumlrekliliği

olan kurallardır Demokratik youmlnetimlerde iktidarların tekrar seccedililme amacıyla

uyguladıkları seccedilim ekonomileri yapısal buumltccedile accedilıklarının ortaya ccedilıkmasına

neden olmaktadır Siyasal karar alma mekanizması temelde kolektif karar

almayı gerektirmektedir Bununla birlikte siyasilerin kendi seccedilim boumllgelerine

oumlncelik tanımaları ve uzun vadede siyasi oumlngoumlruumlsuumlzluumlk kamu giderlerinde artışa

neden olmaktadır Mali kurallar iradi ve takdiri maliye politika uygulamalarının

yol accediltığı bu tuumlrden sapmaları ortadan kaldırmak iccedilin etkili bir araccedil olarak

oumlnerilmekte ve sanayileşmiş uumllkeler başta olmak uumlzere ccedilok sayıda uumllkede

uygulanmaktadır (Aktan 20105)

Mali kural uygulamasının bir ccedilok yararından bahsedilebilir

Bunlar(Aktan 20105)

bull Siyasi popuumllizmi engeller Siyasetccedililerin kendi ccedilıkarlarına youmlnelik

politik eğilimlerini sınırlandırmasıdır Siyasetccedililer yeniden seccedililmek

amacıyla sahip oldukları ekonomik ve buumlrokratik erki lehlerinde

kullanma eğiliminde olabilir Mali kural uygulaması bu noktada

devreye girecek ve bu eğilimlere kısıt getirecektir

bull Mali disiplini sağlar Mali disiplin mali ve parasal kurallar oluşturularak

buumltccedile harcamaları ve gelirleri arasında bir denge sağlanarak

oluşturulabilir

bull Makro-ekonomik istikrarın sağlanmasında da etkin bir rol oynar

Huumlkuumlmetin tuumlm yurt iccedili kaynaklardan oumlzellikle de merkez bankasından

borccedillanmasına getirilen sınırlama ve yasaklamalar ile para yaratılması

durdurularak enflasyonist baskıların temel kaynağı ortadan kaldırılabilir

ve boumlylece istikrar sağlanabilir

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

94

bull Mali suumlrduumlruumllebilirliği sağlar Mali kurallar finansal piyasalarda uygun

bir reel faiz seviyesinin sağlanmasında yardımcı olacaktır Bu da oumlzel

yatırımlar uumlzerinde ki dışlama etkisini ortadan kaldıracaktır Sonuccedil

olarak mali kural mali suumlrduumlrebilirlik accedilısından bir fayda sağlar

bull Huumlkuumlmetlerin kredibilitesini arttırır Mali kural finansal piyasalarda

uzun vadede etkin olacağından ve bu etkinliği ile guumlven tesis

edeceğinden dolayı huumlkuumlmetlerin kredibilitesini de arttıracaktır

42 Mali Kural Uygulamalarının Zararları

Mali kural uygulamaları genel olarak fayda mekanizması oumln planda

goumlruumllen duumlzenlemeler olarak nitelendirilebilir Bu duumlzenlemeler iccedilerisinde mali

kuralın zararlı olacağı yanlarda mevcuttur

Bir uumllke mali kural uygulamaları ccedilerccedilevesinde bir yandan orta ve uzun

vadeli program oluştururken diğer yandan değişik formuumlllerle program dışı

harcamalara youmlnelirse soumlz konusu kurallardan sapmalar olacak ve beklentiler

karşılanmayacaktır

(httpwwwmevzuatbankasicomportalkonuk_yazarlarmevzuataspkategori=

10ampid=4428) Burada ortaya ccedilıkan sonuccedil aslında doğrudan mali kuralın

oluşturulmuş olduğu bir zarar değildir Sadece mali kural uygulamalarına bağlı

kalınmamasının bir sonucudur

Mali kural uygulaması ile kamu harcamalarının kısıtlanması

amaccedillanmaktadır Bu durumun vergi gelirlerini artırmadan daha zor olduğu

ihtimali dikkate alındığında maliye politikasının temel araccedilları olan buumltccedile gider

gelir ve borccedillanma politikalarının uygulanma sırasında değişiklik meydana

gelebilir (Ccedilolak 201052)

Mali kural uygulamasının zararları yanlarından biriside bu kuralların

doğrudan değil de dolaylı vergiler uumlzerine yoğunlaşmasıdır Anayasal

perspektifte dolaylı vergiler uumlzerine yoğunlaşan bir mali kural dizini vergi

gelirleri ve temel politika oumlnceliklerinin dizaynı konusunda sorunlara neden

olabilir

5 GELİRLERE İLİŞKİN KURALLAR

Vergi yuumlkuuml uumlzerine bir sınırlamayı ifade eden gelir kuralları 1870-1890

yılları arasında ccedilıkarılmış ve emlak vergilerinin oranlarının sınırlandırılması

uumlzerinde yoğunlaşmış olan bir kuraldır Bu yıllarda Amerikarsquoda uygulanmaya

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

95

başlayan bu sınırlamalardan 33 eyalet oumlzel veveya genel vergi oranı sınırlaması

olarak etkilenmişlerdir Bu limitler yerel youmlnetimlerin oumlzel teşebbuumls

finansmanına oumlzellikle demiryolu genişletmeye ve kişisel menfaatlere karşı

tepki olarak ortaya ccedilıkmıştır (Rosentraub ve diğerleri 1995 11)

Amerikarsquoda oumlne suumlruumllen gelirler politikasına ilişkin sınırlamalar ise şu

şekildedir (Joyce ve Mullins 1991 241)

bull Genel emlak vergisi oranları limitleri

bull Belirli emlak vergisi oranları limitleri

bull Emlak vergisi artırımı sınırları

bull Genel gelir sınırları

bull Vergilemeye ilişkin alınan oumlnlemlerde accedilıklık ve doğruluk

Bu sınırlamadaki temel amaccedillar ise vergi muumlkelleflerinde vergi

bilincini artırmak ve vergi muumlkellefiyetine katılım iccedilin bir fırsat sağlamak ile

yerel youmlnetimlerde doğru vergi artışları sorumluluğu kazandırmaktır

(Rosentraub ve diğerleri 1995 49) Yine vergi oralarını sınırlamaya youmlnelik

sayılabilecek sebepler arasında seccedilmen desteğini almaya youmlnelik partizanca

davranışların oumlnuumlne geccedilmekte sayılabilir (Rosentraub ve diğerleri 1995 57)

Seccedilmenler oumlzellikle yerel youmlnetimlerin toplama yetkisine sahip olduğu emlak

vergisi oranlarında emlak vergisi harccedillarında gelirlerinde ve harcamalarındaki

sınırlamaları desteklemektedir (Shadbegian 1999 221-222) Bilindiği gibi

emlak vergileri soumlz konusu muumllkuumln tespit edilen değeri uumlzerinden alınmaktadır

Emlak fiyatlarının yuumlkselmesi ise bir yandan emlak sahiplerinin memnun

olmalarını sağlamakta iken diğer yandan emlak vergisi miktarını artırdığı iccedilin

hoşnutsuzluklara neden olmaktadır Emlak vergisindeki artışları durdurmak

amacıyla uygulanan vergi sınırlamaları bireysel vergi oumldemelerindeki

sınırlamalara oumlrnek teşkil etmektedir (Holcombe 1999 5)

Mali kurallar iccedilerisinde buumltccedile borccedillanma ve harcama kuralları kadar

gelir kuralları da oumlnemli yere sahiptir Uumllkemizde de gelir kuralları ile

hedeflenen temel amaccedilların uygulamaları şu şekilde sıralanabilir

4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi

Hakkındaki Kanun kapsamında

a) Muumlsteşarlıkccedila ihraccedil edilen devlet iccedil borccedillanma senetlerinin faiz ve anapara

oumldemeleri ile 6 ncı maddenin son fıkrasında yer alan malicirc servis anlaşmasında

yer alacak oumldemeler ve bunların dışında kalan diğer Devlet iccedil borccedilları ile ilgili

gider işlemler ve kacircğıtlar 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile 5422 sayılı

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

96

Kurumlar Vergisi Kanunu huumlkuumlmleri saklı olmak koşulu ile her tuumlrluuml vergi

resim harccedil ve fondan istisnadır

b) Muumlsteşarlık tarafından borccedillu sıfatıyla veya Hazine garantileri ile sağlanan

- Program kredisi ve proje kredilerinin temini ikrazı devri tadili veya

uzatılmasına ilişkin işlemler ve kacircğıtlar

- Uluslararası sermaye piyasalarında kullanılan finansman araccedilları ile

yapılacak borccedillanma anlaşmalarında oumlngoumlruumllen oumldemeler işlemler ve kacircğıtlar

ve bu piyasalarda ihraccedil edilen menkul kıymetler

- Devlet dış borccedillarının uluslararası sermaye piyasalarında kullanılan

tuumlrev uumlruumlnler dahil olmak uumlzere her tuumlrluuml finansal araccedillar vasıtasıyla

youmlnetilmesine veya yeniden yapılandırılmasına ilişkin anlaşmalarda oumlngoumlruumllen

işlemler ve kacircğıtlar

- (Ek 1792004-523422 md) Devlet dış borccedilları ile ilgili kredi

anlaşmalarında oumlngoumlruumllen buumltuumln oumldeme ve işlemler (dış proje kredileri

ccedilerccedilevesinde yapılacak oumldemeler dahil kredilerin kullanımları hariccedil) her tuumlrluuml

vergi resim harccedil ve fondan istisnadır

5018 Sayılı Kamu Mali Youmlnetimi ve Kontrol Kanunu kapsamında

a) İlgili kanunun 36 maddesinde gelir politikaları ve ilkeleri başlığı altında

Maliye Bakanlığı gelir politikaları ve uygulamaları konusunda ilkelerini

amaccedillarını stratejilerini ve taahhuumltlerini her mali yıl başında kamuoyuna

duyurur

b) Muumlkellef ve sorumlulara vergi resim harccedil ve benzeri mali yuumlkuumlmluumlluumlklerini

kolayca yerine getirebilmeleri iccedilin gerekli hizmetler sağlanır

c) Muumlkellef ve sorumluların vergiye uyumu teşvik edilir

d) Hakların korunması ve yuumlkuumlmluumlluumlkler konusunda muumlkelleflerin

bilgilendirilmesi iccedilin ilgili idareler tarafından gerekli oumlnlemler alınır

e) İccedil kontrol sistemi ile kamu gelir gider varlık ve yuumlkuumlmluumlluumlklerinin etkili

ekonomik ve verimli bir şekilde youmlnetilmesini

f) Sayıştay tarafından yapılacak dış denetim ile kamu idarelerinin gelir gider ve

mallarına ilişkin mali işlemlerinin kanunlara ve diğer hukuki duumlzenlemelere

uygun olup olmadığının tespiti edilir

IMF ile yapılan stand-by anlaşmalarında da gelir kuraları accedilısından

oumlzelleştirmelerden elde edilecek gelirlere vurgu yapılmaktadır Oumlzelleştirme

gelirlerinin dışında

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

97

a) 1999 Marmara depremi gibi durumlarda ihtiyaca binaen ek vergi

uygulamasına gidilmiş ve belirli doumlnemlerde bir defalık gelirlere ağırlık

verilerek kamu finansman yapısı guumlccedillendirilmeye ccedilalışılmıştır

b) Gelir kurumlar ve katma değer vergisi mevzuatında ccedileşitli duumlzenlemelere

gidilmiş 4760 sayılı Oumlzel Tuumlketim Vergisi Kanunu 1 Ağustos 2002 tarihinde

yuumlruumlrluumlğe konulmuş ve bu alandaki dağınık uygulamalar belirli bir sistematik

dahilinde yeniden duumlzenlenmiş 5345 sayılı kanunla Gelir İdaresi Başkanlığı

kurularak Gelir İdaresi yarı otonom bir konuma doumlnuumlştuumlruumllmuumlştuumlr (Kaya 2010

392)

c) 4811 sayılı kanunla 2003 yılında vergi affı ve 5458 sayılı kanunla 2006

yılında sosyal guumlvenlik prim borccedillarının yeniden yapılandırılması uygulamasına

gidilmiştir

6 TUumlRKİYErsquoDE UYGULANAN MALİ KURALLARIN VERGİ

GELİRLERİNE ETKİSİ

Oumlzellikle buumltccedile accedilığı ve kamu borccedillarına youmln verilmesi şeklinde

karşımıza ccedilıkan mali kuralların istenilen sonuccedilları vermesi accedilısından vergi

gelirlerinin etkisi oldukccedila fazladır Ccediluumlnkuuml arzulanan seviyeye ulaşan vergi

gelirleri hem kamu borccedillarının finansmanı hem de buumltccedile accedilığının azaltılması

adına oumlnemli bir araccediltır

Tablo 4 GSYİH Genel Buumltccedile Vergi Gelirleri ve Vergi Gelirleri Yuumlkuuml (Bin TL)

Yıllar GSYM (1998 Bazlı)

(1)

Vergi Gelirleri ()

(2)

Vergi Yuumlkuuml ()

(21)

2002 350476089 65188479 186

2003 454780659 89893112 198

2004 559033026 111335368 199

2005 648931712 131948778 203

2006 758390785 151271701 199

2007 843178421 171098466 203

2008 950534251 189980827 200

2009 952558579 196313308 206

2010 1105101110 235686590 214

Kaynak GİB 2011 110

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

98

() 2006-2010 Yılları Buumltccedile Kanunursquonda Mahalli İdare ve Fon Payları ile Red

ve İadeler dacirchil olduğundan Vergi Gelirleri rakamlarında da Mahalli İdare ve

Fon Payları ile Red ve İadeler dacirchildir

NOT 2008-2010 Yılları Vergi Gelirleri iccedilerisindeki Gelir Vergisi Tevkifat

rakamına Asgari Geccedilim İndirimi tutarı dacirchildir

Tablo 4rsquoden de goumlruumlleceği uumlzere oumlzellikle 2002 yılında yuumlruumlrluumlğe giren

4749 sayılı kanunla birlikte vergi gelirlerinde goumlzle goumlruumlluumlr bir artış yaşanmıştır

2003 yılında vergi gelirleri bir oumlnceki yıla nispeten 378 oranında artış

goumlstermiştir Tablo 4rsquode yer alan vergi gelirleri verileri incelendiğinde ise artışın

sadece 2003 yılına has olmadığı ve 2010 yılına kadar kademeli olarak devam

ettiği goumlruumllmektedir Tablo 4rsquode goumlze ccedilarpan bir diğer oumlnemli nokta ise 2002

yılından itibaren vergi gelirlerindeki artışa paralel olarak GSYİHrsquoda da

artışların gerccedilekleşmesidir Bu durum ise vergi gelirlerindeki artışın GSYİHrsquonın

artışını olumlu youmlnde etkilediğini goumlstermektedir

SONUCcedil ve OumlNERİLER

Suumlrduumlruumllebilir maliye politikası şeffaf basit ve anlaşılır politikaların

eksikliği uumllkeleri maliye politikalarını kullanarak bir takım duumlzenleme yapma

zorunluluğuna itmiştir Uumllkemizde de gerek kanunlarla gerekse uluslararası

platformda bir takım duumlzenlemeler yıllar itibariyle kendisini goumlstermiştir Bu

duumlzenlemelerin nihai amacı ise mali disiplinin sağlanarak maliye politikasına

olan guumlveni artırmaktır

Bu kapsamda uumllkemizde 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borccedil

Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi Hakkındaki Kanun 5018 Sayılı Kamu Mali

Youmlnetimi ve Kontrol Kanunu IMF ile ortaklaşa yuumlruumltuumllen stand-by anlaşmaları

ve son olarak Mali Kanun Yasa Tasarısı ile bir takım duumlzenlemelere gidilmiştir

Yapılan bu duumlzenlemelerin bir kısmı yuumlruumlrluumlğe girdikleri doumlnem itibariyle farklı

kurallar uumlzerinde yoğunlaşabilmektedir Oumlrneğin 2002 yılında yuumlruumlrluumlğe giren

4749 sayılı kanun 2001 krizini muumlteakiben yuumlruumlrluumlğe girdiği iccedilin borccedillanma

ağırlıklı kuralları iccedilermektedir Son olarak kabul edilen mali kural yasa tasarısı

ise buumltccedile denkliği uumlzerine yoğunlaşmış olmasına rağmen gelir harcama ve

borccedillanma kurallarını alanlarında da duumlzenlemeler iccedilermektedir

Gelir kuralları olarak kabul edilen bir takım duumlzenlemeler ise kamu

gelirlerine ait duumlzenlemeleri iccedilermektedir Oumlzellikle kamu gelirleri iccedilerisinde en

buumlyuumlk paya sahip vergileri ilgilendiren bu duumlzenlemeler kamu gelirlerini artıcı

nitelikte olabileceği gibi azaltıcı nitelikte de olabilir Yine kamu gelirlerini

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

99

ilgilendiren bir diğer duumlzenleme olan oumlzelleştirmelere de bu kurallara iccedilerisinde

rastlamak muumlmkuumlnduumlr

Gelir harcama borccedillanma ve buumltccedile aracılığıyla ekonomiye muumldahale

aracı olan mali kuralların aşağıda belirtilen bir takım sonuccedilları doğuracağı

duumlşuumlnuumllmektedir

1- Buumlrokrasi artacak

2- Gerccedilek anlamda hesap verilebilirlik verimlilik etkinlik makro

ekonomik istikrar ve ekonomik buumlyuumlme sağlanamazsa vergi muumlkelleflerinde

vergi bilincini artırmayı ve vergi muumlkellefiyetine katılımı amaccedillayan gelir

kuralları accedilısından zedeleyici bir durum oluşacaktır Bundan dolayı mali

kuralların başarılı olarak uygulanabilmesi iccedilin kuralların kamuoyu tarafından

yeterince anlaşılması gerekmektedir

3- 4749 ve 5018 gibi değişikliklere accedilık olmayan bir mali kural yasa

tasarısı hazırlanmalıdır

4- Mali kuralların taşıması gereken oumlzellikler olan iyi tanımlanmışlık

şeffaflık basitlik esneklik uygunluk tutarlılık uygulanabilirlik ve etkinlik

oumlzellikleri gerccedilekten bir arada uygulanabilecek midir Yoksa 4749 ve 5018

sayılı kanunlar gibi mali kural yasa tasarısı da ileride yamalanarak yeni bir

yasanın alt zeminini mi oluşturacaktır

5- Mali kurallardan birisi olan buumltccedile kuralları ile buumltuumln kurumların

buumltccedileleri oumlnceden belirlenecek veya belirli bir accedilık limitini kapsayacak şekilde

hazırlanacaktır Fakat cari nitelikli harcama kalemi olan ve beşeri sermayenin

gelişimine katkı sağlayacak olan eğitim sağlık ve araştırma-geliştirme

harcamaları gibi kalemlerde bu kapsamda değerlendirilecektir Altın kural

olarak kabul edilen mali kurallarda bu tuumlr beşeri sermayeyi artıracak olan

yatırımlar istisna kapsamı alınmalıdır Boumlylece sadece makroekonomik

goumlstergelere bağlı kalınmaksızın beşeri sermaye tarzındaki değişkenlerle de

ekonomik buumlyuumlme sağlanabilecektir

6- Mali kuralların bir oumlzelliği olan şeffaflık noktasında oumlzellikle kamu

borccedillanmaları şeffaf bir şekilde dizayn edilmelidir Mesela goumlstergelerde

toplam kamu harcamalarının yanında faiz dışı harcama duumlzeyine de yer

verilmelidir Aynı zamanda bu tutarların oransal olarak karşılıkları da ilgili

goumlstergelerde bulunmalıdır Boumlylece kamu harcamaları daha accedilık bir şekilde

analiz edilmiş olacaktır

7- Mali kuralların ekonomik goumlstergelerin gelişimine katkı sağlayacağı

bir gerccedilektir Fakat mali kuralların ldquoPerformansa Dayalı Primrdquo gibi kamu

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

100

hizmetini ve kamu gelirlerini tetikleyen oluşumlarla desteklenmesi daha yerinde

olacaktır Oumlrneğin uumllkemizde partizan duumlşuumlnce ile kamu kurumlarına yerleşen

kamu goumlrevlilerinin sayısı kuumlccediluumlmsenemeyecek duumlzeydedir Bu durum

karşısında goumlrevini bile bilmeyen kamu ccedilalışanlarını belirli kriterlere bağlı

olarak oumlduumlllendirerek kamu kurumlarında performansı ve boumlylelikle de dolaylı

yoldan kamu gelirlerini artırma yoluna gidilebilir

8- Mali kuralların etkinliğini izleme ve denetleme noktasında bağımsız

veya yarı bağımsız kurullar olmalıdır Boumlylelikle de hedeften kaccedilış noktalarına

karşı yapılan ayarlamalar baskı altında olmadan nitelikli olarak analiz

edilebilecektir

9- Mali kurallara uyulmaması durumunda belirli yaptırımlar olmalıdır

Bu yaptırımlar aleyhte adli ve idari yaptırımlar olabileceği gibi finansal (maddi)

yaptırımlarda olabilir Bu durum kuralların niteliğini olumlu youmlnde

etkileyecektir

Oumlzellikle yukarıda sayılan oumlneri ve bulgular dikkate alınarak gerek

hukuki alt yapısı ve gerekse de uygulama alanı doğru bir şekilde oluşturulup

uygulamaya konulacak yeni yaptırımlar niteliğindeki mali kuralların olumlu

sonuccedillar doğuracağı accedilıktır Bunun en guumlzel oumlrneğini Tuumlrkiyersquonin 2002-2010

yılları arasındaki vergi gelirlerindeki mali kural bazlı artışlardır

KAYNAKLAR

Aktan CC (2010) Anayasal İktisat Felsefesi Ekonomi Politikasının

Anayasası ve Mali Kurallar C C Aktan Kesik A ve F Kaya (ed)

Mali Kurallar Maliye Politikası Youmlnetiminde Yeni Bir Eğilim Vergi

Harcama Borccedillanma vs Uumlzerine Kurallar ve Sınırlamalar (ss309-

319) TC Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı Yayın No

2010408 Ankara

Aktan CC Ekonomik Duumlzenin Sağlanmasına Youmlnelik Optimal Mali ve

Parasal Kuralların Tasarımı

httpwwwcanaktanorgEkonomiKamu_MaliyesiYeni-

MaliyeKamu-Ekonomisihtm(26112010)

Aktan CC (2010) Kurumsal Maliye Politikası ve Mali Kurallar

httpwwwceisorgtrdergi2011ocakmakaleIpdf (26122011)

Ataccedil B (2006) Maliye Polikikası ETAM AŞ Matbaa Tesisleri Eskişehir

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

101

Buti M Martins JN ve Turrini A (2007) From Deficits to Debt and Back

Political Incentives Under Numericial Fiscal Rules CESifo Economics

StudiesVol 53 No 1 February 115- 152

Clemens Jason vd (2003) Tax and Expenditure Limitations The Next Step in

Fiscal Discipline The Fraser Institute

Ccedilolak M (2010) ldquoMali Kural ve Vergi Gelirlerine Etkisirdquo Yaklaşım Dergisi

Sayı 208 s48-52

Dilekli SYeşilkaya K(2002) Maastricht Kriterleri

wwwdptgovtrDocObjectsDownload2976kriterpdf (31122010)

GİB (2011) Faaliyet Raporu 2010

Guumlnaydın İ Eser LY (2009) Maliye Politikasındaki Yeni Trend Mali

Kurallar Maliye Dergisi Sayı 156 51-65

Hallerberg M Strauch R Von Hagen J (2004) ldquo The Desing Of Fiscal Rules

and Forms Of Governance In European Union Countries European

Central Bank Working Paper Series rdquo No 419 Frankfurt

Holombe Randall G (1999) Vergileme Yetkisinin Sınırları Oumlzguumlr Saraccedil

(Ccedilev)httpwwwcanaktanorgekonomianayasal_iktisatdiger_yazilar

sarac-holcombe-vergileme-yetkisipdf (26072008)

IMF (2009) Fiscal Rules-Anchoring Expectations for Sustainable Public

Finances Prepared by the Fiscal Affairs Department

IMF (2010) Turkey Financial Position in the Fund as of October 31 2010

httpwwwimforgexternalnpfintadexfin2aspxmemberkey1=980amp

date1Key=2010-10-31 (05122010)

Işık A Sakal M Mericcedil M (2010) Anayasal İktisat Teorisi ve Mali Kurallar

Tuumlrkiyersquode Uygulanabilirliği Suumlleyman Demirel Uumlniversitesi İktisadi

ve İdari Bilimler Fakuumlltesi Dergisi Sayı2 Cilt 15 1-25

Joyce G Philip ve Mullins RDaniel (1991) The Changing Fiscal Structure of

the State and Local Public Sector The Impact of Tax and Expenditure

Limitations Public Administration Review Vol 51 No 3 (May-

Jun1991) pp240-253

Kamu Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi Hakkındaki Kanun

(2002) Resmi Gazete 24721 9 Nisan 2002

Kamu Mali Youmlnetimi ve Kontrol Kanunu (2003) Resmi Gazete 25326 24

Aralık 2003

Kaya F (2010) Tuumlrk Kamu Mali Youmlnetiminde Oumlrtuumlk Mali Kurallar ve Uumllke

Tecruumlbelerinin Değerlendirilmesi C C Aktan Kesik A ve F Kaya

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

102

(ed) Mali Kurallar Maliye Politikası Youmlnetiminde Yeni Bir Eğilim

Vergi Harcama Borccedillanma vs Uumlzerine Kurallar ve Sınırlamalar

(ss380-405) TC Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı

Yayın No 2010408 Ankara

Kennedy S Robbins J (2001) ldquo The role of Fiscal Rules in Determining

Fiscal Performancerdquo Department of Finance Working Paper No 16

Kesik A N Bayar (2010) Uluslararası Uygulamalar Işığında Mali Kurallar

ve Mali Disiplin C C Aktan Kesik A ve F Kaya (ed) Mali

Kurallar Maliye Politikası Youmlnetiminde Yeni Bir Eğilim Vergi

Harcama Borccedillanma vs Uumlzerine Kurallar ve Sınırlamalar (ss46-62)

TC Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı Yayın No

2010408 Ankara

Kopits G Symansky S A (1998) Fiscal Policy Rules IMF Occassional

Paper No 162 Washington DC

Marshall Jorge (2003) Fiscal Rule and Central Bank Issues in Chile Basel

BIS Papers No 20 httpwwwbisorgpublbppdfbispap20fpdf

(03122010)

OECD (2008) Economic Survey Turkey Volume 200814 July

Pehlivan O (2003) Kamu Maliyesi Derya Kitabevi Trabzon

Rosentraub Mark S vd (1995) Tax And Expendıture Lımıts on Local

Governments Center for Urban Policy and the Environment Indiana

University Advisory Commission on Intergovernmental Relations An

Imformation Report

Shadbegian Ronald J (1999) The Effect of Tax and Expenditure Limitations

on the Revenue Structure of Local Government 1962ndash87 National Tax

Journal Vol 52 No2 pp221-238

Şengoumlnuumll A Songur M (2010) Tuumlrkiyersquode Mali Kural Olsaydı yada

Olacaksa Seta Analiz Sayı 29 4-22

Seviğ V (2010)

httpwwwmevzuatbankasicomportalkonuk_yazarlarmevzuataspka

tegori=10ampid=4428 ET20012012

wwwdptgovtr

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

103

Geccedilmişten Guumlnuumlmuumlze Ccedilocuk İşccedililiği

Levent Şahin1

Oumlzet

Bu ccedilalışmanın amacı uumllkelerin karşı karşıya oldukları ccedilocuk işccedili sorununa

dikkat ccedilekmektir Buguumln Duumlnyarsquoda yaklaşık 250 milyon ccedilocuk başta fakirlik olmak

uumlzere birccedilok sebeple uluslararası standartlara uymayan şartlarda ccedilalıştırılmaktadır

Fiziksel ve ruhsal gelişimini henuumlz tamamlamamış olan ccedilocukların ccedilalıştırılması onların

okuldan uzaklaştırılarak niteliksiz işguumlcuuml olmalarına neden olduğu gibi sosyal

korumadan mahrum enformel piyasaların hacmini de artırmaktadır Okula devamlılığın

sağlanabilmesi iccedilin halkın refah seviyesinin artırılması gerekmektedir Bu nedenle de

ccedilocuk işccedililiğin oumlnlenmesi başlı başına bir amaccediltır Bu amaca ulaşıldığında ekonomik ve

sosyal refaha da ulaşılacaktır Ccediluumlnkuuml Duumlnyarsquoda gelişmiş devletlerde ccedilocuk işccedililik oranı

azalırken gelişmemiş uumllkelerde ccedilocuk işccedililik oranı halen yuumlksek boyutlardadır Ayrıca

bu ccedilalışmada ccedilocuk işccedililiğin geccedilmişteki gelişimi ve guumlnuumlmuumlzdeki durumu istatistikicirc

veriler yardımıyla incelenirken betimleme youmlnteminden faydalanılacaktır

Anahtar Kelimeler Ccedilocuk Ccedilocuk işccedililik Yoksulluk Ekonomi Ekonomik

kalkınma

From Past to Present Child Labour

Abstract

The study has an aim what point out about problem of child labour of

countries Nowadays there are about 250 million child labours in the World The most

important reason is poverty about the circumstance The children work into national

rights But the children donrsquot work within international labour standarts In addition the

children lose interest about school while work out of house In other words country has

a lot of unqualified labours and informal markets Goverments should increase welfare

level of country for solution problem that child labours

Countries will have real welfare when problem about child labours is solved

Because developed countries have child labours less than undeveloped countries

Description method will used in the study while the situation of childrsquo labours in history

and present day is dealt with statistical data

Key Words Child Child labour Poverty Economy Economic development

1 Dr Tunceli Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi sahinlvntgmailcom

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

104

GİRİŞ

Erken yaşlarda ccedilocukların işguumlcuuml piyasasına girmeleri anlamına gelen

ccedilocuk işccedili ccedilalıştırılması sosyal bir problem olarak guumlncelliğini korumaktadır

Ccedilocukların bir meslek oumlğrenmek ya da gelir elde etmek amacıyla iş hayatı

iccedilinde yer almaları ccedilocukların psikolojik ve fiziksel gelişimlerini olumsuz

etkilemektedir (Ertuumlrk 1994 29)

Ccedilocuk işccedililiği hem gelişmiş hem de gelişmekte olan uumllkelerde

goumlruumllmektedir Fakat gelişmiş uumllkelerdeki ccedilocukların ccedilalışma şartları

gelişmekte olan uumllkelere goumlre daha iyi durumdadır Gelişmiş uumllkelerde eğitime

oumlnem verilmesi nedeniyle ccedilocuk işccedililik geccedil yaşta başlarken gelişmekte olan

uumllkelerde ccedilocuk işccedililik yaşı duumlşmektedir (Karataş1993 85) Bunların yanında

ailelerin iktisadi durumları eğitim duumlzeyleri ccedilocukların iş hayatına girip

girmemesinde oumlnemli bir faktoumlrduumlr Sosyo-ekonomik durumu iyi olmayan bir

ailede ccedilocukların eğitimine oumlnem verilmemekte ccedilocukların aile buumltccedilesine katkı

sağlamaları iccedilin ccedilocukların fiziksel ruhsal durumlarına uygun olup

olmadıklarına bakılmaksızın ccedilocuklar farklı işlerde ccedilalıştırılmaktadırlar (İlik

1994 4) Ayrıca ccedilocuklar gelişim evrelerinde ccedilevrelerinde kendilerine iyi

oumlrnek olabilecek nitelikte kişilik oumlzelliklerine sahip olan yetişkinlerle genelde

etkileşim halinde bulunamamaları nedeniyle kimlik kazanma bakımından

kritik bir oumlnem arz eden bu doumlnemde işyerlerinde karşılaştıkları ve kendilerince

normal goumlrduumlkleri bazı olumsuz kişilik oumlzelliklerini benimseyebilmektedirler

(Senemoğlu 1996 30-35) Ayrıca yetişkin kişiler iccedilin tasarlanmış işlerin

ccedilocuklar tarafından yapılması ccedilocukların gelişimini olumlu youmlnde

etkilememektedir Ccedilocuklar fiziksel youmlnden yeterince gelişmemeleri nedeniyle

işle ilgili hastalık ve zararlardan yetişkinlere kıyasla daha fazla

etkilenmektedirler Tehlikeli işlerde ccedilalışan ccedilocukların karşılaştığı riskler

sadece hastalık yaralanmadan ibaret değildir Bu ccedilocuklar yetişkin

doumlnemlerinde daha az tehlikeli işlerde ccedilalışmalarına imkacircn tanıyacak olan

eğitimden de yoksun kalmaktadırlar

CcedilOCUK VE CcedilOCUK İŞCcedilİLİĞİ KAVRAMI

Ccedilocuk yetişkin duumlnyasına bağımsız bir şekilde entegre olana kadar

fiziksel ruhsal ve zihinsel gelişimleri accedilısından yetişkin korumasına ihtiyacı

olan birey olarak tanımlanmaktadır (Rodgers ve Standing 1981 160) Başka bir

tanıma goumlre ccedilocuk gelişen bir insan yavrusu olgunlaşmamış reşit sayılmayan

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

105

kuumlccediluumlk vatandaş olarak tanımlanmaktadır (Youmlruumlkoğlu 2000 13) Diğer bir

tanımda ise ccedilocuk doğumdan başlayarak ergenliğe kadar ki doumlnemde bulunan

kişidir (Akyuumlz 2000 66)

Ccedilocuk Tuumlrk hukuk sistemine goumlre hak ehliyetine sahip kişi anlamına

gelmektedir Ancak henuumlz zihinsel ve fiziksel accedilıdan gelişimini tamamlamadığı

varsayıldığı iccedilin kural olarak on sekiz yaşına kadar ccedilocuğu korumak gerekliliği

ccedilocuğun toplumsal yaşama zarar goumlrmeden veya en az zararla girebilmesi iccedilin

bir suumlreccedil olarak kabul edilmiştir Bu suumlreccedil iccedilinde yaşayacağı yerler

karşılaşabileceği durumlar iccedilin oumlzel huumlkuumlmler getirilmiştir (Usta 1995 86)

Ennew Myers ve Plateaursquoa (2005 27) goumlre ccedilocuk işccedililiği kavramının

iccedilinde şu bileşenler mevcuttur Uumlcretli istihdam ccedilocuk emeğini soumlmuumlren

ccedilalışma ulusal ve uluslararası standartları ve kanunları ihlal eden ccedilalışma

ccedilocuklara zarar veren ccedilalışma uumlcretli işler Ccedilocukların ekonomik katılımı

Ccedilocukların tam zamanlı ccedilalışmasıokula devamı engelleyen ccedilalışmalar

CcedilOCUK İŞCcedilİLİĞİNİN NEDENLERİ

Geleneksel Bakış Accedilısı

Oumlzellikle tarım toplumlarına oumlzguuml bir duumlşuumlnce tarzı ve erken

sanayileşme evresine has sosyo-kuumlltuumlrel bakış accedilısı ccedilocuk işccedililiğini olağan

karşılamakta hatta bazen bir ihtiyaccedil olarak goumlrmektedir Kırsal boumllgelerde

ccedilocuk aile işccedilisi olarak uumlcretsiz ccedilalışmakta yetişkin roluumlnuuml ccedilok kuumlccediluumlk yaşlarda

uumlstlenmekte toplum da bu ortamı olağan goumlrmektedir (Şişman 20045)

Ccedilocuğun aileye iktisadi katkısını olağan goumlren anne ve baba ccedilocuğun kuumlccediluumlk

yaşta iş hayatına girmesinin duygusal toplumsal fiziksel kişilik gelişimi

uumlzerinde negatif etkileri olduğunun bilincinde değildir (Koumlksal 1992 20) Bu

geleneksel kuumlltuumlruumln kırsaldan şehre goumlccedil sonrasında kentsel alanda da devam

ettiğini ccedilocuğun tarlada veya evde aile işccedilisi olarak uumlcretsiz ccedilalıştırılmasıyla

herhangi bir işyerinde uumlcret karşılığı ccedilalıştırılması arasında hiccedil bir fark olmadığı

duumlşuumlnuumllmekte hatta iş hayatında uumlcretli olarak yer almanın aile buumltccedilesine katkı

sağladığı duumlşuumlnuumllerek ccedilocuğun ccedilalıştırılması desteklenmektedir (Bulut 1996

58)

Eğitim Masraflarının Karşılanmasıyla İlgili Nedenler

Eğitim toplum iccedilinde insanlara eşit bir yer kazanmaları iccedilin gerekli

bilgi beceri tutum ve değerleri kazandırarak kişilerin kendilerini ccedilağın

gerekleri doğrultusunda geliştirmeleri iccedilin imkacircnlar sunmaktadır (UNICEF

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

106

2006 22) Eğitim ccedilocuğun kişiliğinin ve yeteneklerinin geliştirilmesinde en

oumlnemli araccedil olarak kabul edilmektedir (Murnane 1994 296)

İşverenlerin Ccedilocuk İşguumlcuumlne Olan Talebi

Guumlnuumlmuumlzde birccedilok işveren rekabet guumlcuumlnuuml artırmak maliyetlerini

duumlşuumlrmek iccedilin ccedilocuk ccedilalıştırdığını belirtmekte ve ccedilocuk emeğinin

soumlmuumlruumllmesini var olan toplumsal duumlzenin doğal sonucu olarak goumlrmektedir

(UNICEF 1997 27) Bununla birlikte kuumlreselleşen iktisadi yapı oumlzellikle

Uumlccediluumlncuuml Duumlnya Uumllkelerinde ccedilocuk işccedili sayısının artmasına yol accedilmıştır İşguumlcuuml

maliyetinin daha duumlşuumlk olduğu Hindistan Ccedilin Pakistan gibi uumllkelere youmlnelen

uluslararası sermaye iccedilin ccedilocuklar vazgeccedililmez işguumlcuuml kaynağı olarak kabul

edilmektedirler Uzakdoğu uumllkeleri uumlretim suumlreccedillerinde yaygın olarak

kullandıkları ccedilocuk işccedililer nedeniyle gelişmiş batı uumllkeleriyle kolaylıkla rekabet

edebilmektedirler (Baştaymaz 1994 84-85 )

İşverenler yerel ulusal uluslararası rekabet ortamında ve kişisel veya

toplu ccedilıkarlarını korumak iccedilin duumlşuumlk nitelikli ve uumlcretli geccedilici yasadışı ve

tehlikeli iş sunumu iccedilin geccedilimini sağlama zorunluluğunda olan iş ve gelir

istemi iccedilerisinde bulunan ccedilocukları en az eğitim gerektiren niteliksiz işlerin

niteliksiz işguumlcuuml kaynağı olmaları ucuz işguumlcuuml olmaları esnek işguumlcuuml

oumlzelliğine sahip olmaları işe alınıp işten atılmayı saatlik guumlnluumlk haftalık

aylık mevsimlik ccedilalışmayı uumlcretsiz fazla ccedilalışmayı boğaz tokluğuna ccedilalışmayı

meslek oumlğrenmenin doğal gereği olarak goumlruumlp kabullenmeleri uysal olmaları

korunmasız guumlvencesiz yalıtılmış ve oumlrguumltsuumlz olmaları iş konusunda

başkaldırmamaları nedeniyle tercih etmektedirler (Derrien 1994 100-101)

Az-gelişmişlik ve Yoksulluk

Ailenin yeterli ve duumlzenli gelirinin olmaması aile bireylerinin eğitim ve

iş durumu hane buumlyuumlkluumlğuuml ile bu konulardaki eksiklikleri giderecek bir

sistemin olmayışı ya da var olsa bile tam olarak işlemeyişi nedeniyle ailelerin

ccedilocuklarını ccedilalıştırmalarına yol accedilmaktadır Yoksul ailelerde ccedilocuğun ccedilalışması

veya evde kardeşleriyle ilgilenmesi ya da bazı ev işlerini yapması aile buumltccedilesine

katkı olarak kabul edilmektedir Fakat bu yaşananlar sırasında ccedilocuğun

eğitiminden yoksun kalması ve iş hayatında karşılaşabileceği olumsuzluklar

duumlşuumlnuumllmemektedir Ailelerin yeterli gelire sahip olmamaları ekonomik

zorluklar ailelerin ccedilocuklarını okuldan alarak iş yaşamına sokmalarına yol

accedilmaktadır (CcedilSGB 2006 20)

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

107

CcedilOCUK İŞCcedilİLİĞİNİN GECcedilMİŞİ

Tarihsel suumlreccedil incelendiğinde ccedilocukların ccedilalıştırılmasının ccedilok eskilere

dayandığı hatta tarihin her doumlneminde uumlretim faktoumlrlerinden biri olarak

ccedilocukların ccedilalışma hayatında yer aldığı goumlruumllmektedir Tarihi belgeler

incelendiğinde goumlruumllecektir ki ccedilocuklar daima ccedilalışmışlardır İnsanlık tarihinin

ilk yılları boyunca kabilelerin ccedilocukları avlanma balık tutma ve hayvanları

kapanla yakalama uğraşlarında bulunmuşlardır Sonraları kabileler ailelere

ayrıldığında ccedilocuklar ormanlarda tarlalarda uumlruumlnlere ve hayvanlara

bakılmasında aile buumlyuumlkleriyle birlikte ccedilalışmışlardır (Erbay 2008 30)

İnsanlık tarihinin doumlnuumlm noktası olarak kabul edilen Sanayi Devriminden oumlnce

de ccedilocuklar ccedilalışmaktaydılar Sanayileşme sanılanın aksine ccedilalışan ccedilocuk

sayısında oumlnemli artışlara neden olmamıştır (Cunningham ve Viazzo 1996)

Kırsal boumllgede tarımla geccedilimlerini sağlayan aileler ya da kentlerin ccedilevresinde

faaliyet goumlsteren kuumlccediluumlk işletme sahipleri sanayi kapitalizmi karşısında

varlıklarını koruyamayarak dağılmışlardır Buralarda ccedilalışan insanlarda

fabrikalara işccedili olarak başvurmuşlardır Bu iş başvurusunda bulunanların buumlyuumlk

bir boumlluumlmuumlnuuml ise ccedilocuklar oluşturmuştur Bu aşamadan sonra da ccedilocuk

ccedilalışması ccedilocuk işccedililiğine doumlnuumlşmuumlştuumlr (Duyar ve Oumlzener 2003 12)

Sanayi Devrimi ve Ccedilocuk İşccedililik

Buumlyuumlk sosyal değişmelere neden olan Sanayi Devrimi yeni oumlrguumltlenme

ve uumlretim biccedilimi ile makine ccedilağında fabrika duumlzenlerine yol accedilmıştır Yaşanan

sosyal değişmeler ve gelişmeler işccedili sınıfını oluşturmuştur Yeni ccedilalışma

koşulları olgusu iccedilinde ortaya ccedilıkan durum kentlerin hızla insanlarla dolup

taşmasına insanlık onuruna yakışmayan ccedilalışma şartlarına kadın ccedilocuk ve

erkek işccedililerin zor ağır ve insanı hızla yıpratan ortamlarda ccedilalışmalarına neden

olmuştur (Talas 1981 60)

İşverenler arasında yaşanan rekabet işccedililer arasında uumlcretleri duumlşuumlrerek

uumlretim maliyetlerinin azalmasını sağlamış işccedililer arasındaki iş bulma rekabeti

ise işccedilileri işsiz kalmaktansa yoksulluk uumlcreti karşılığında ccedilalışmaya mahkucircm

etmiştir (Guumllmez 1985 72) Oumlrneğin 1846 yılında Belccedilikarsquonın Wallonia koumlmuumlr

ocaklarında on- on iki yaşlarında yaklaşık on bin ccedilocuk ccedilalıştırılmıştır Yine

aynı doumlnemde tuğla imalathanelerinde ccedilalışan ccedilocuklar yağmur ve ruumlzgacircrdan

korunaksız barakalarda barındırılmışlardır Keten ve pamuk imalathanelerinde

yaklaşık 40 C sıcaklıkta ccedilamur iccedilinde ccedilıplak ayakla ccedilalışan ccedilocukların elleri ve

ayaklarının kısa suumlre sonra kangren olduğu goumlruumllmuumlştuumlr Kibrit

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

108

imalathanelerinde ccedilalışan ve yaşları beşe kadar inebilen ccedilocukların maruz

kaldıkları fosfor nedeniyle kemik gelişimlerinin olumsuz etkilendiği bilinen bir

gerccedilektir (De Herdt 1996 23-39) Sanayi Devrimi ile birlikte yaşam ve

ccedilalışma şartlarının gittikccedile koumltuumlleşmesi işccedililerin toplu tepkilerine neden

olmuştur Bu sebeple de işccedililer daha kısa ccedilalışma suumlreleri iccedilinde daha yuumlksek

uumlcret talebinde bulunmuşlardır Ayrıca ccedilocukların ccedilok kuumlccediluumlk yaşlardan itibaren

ccedilalıştırılmalarının nesiller uumlzerindeki olumsuz etkileri ccedilocuk işccedililiği alanında bir

takım duumlzenlemelerin yapılarak oumlnlemlerin alınmasını sağlamıştır Ccedilocukların

ccedilalıştırılmasına youmlnelik ilk sosyal politika oumlnlemi 1779 yılında İsviccedilrersquonin Zuumlrih

Kantonrsquounda alınmıştır Bu duumlzenleme ile ccedilocukların zorunlu oumlğrenimlerinden

oumlnce tekstil atoumllyelerinde ccedilalıştırılmaları yasaklanmıştır Bununla birlikte on

uumlccedil-on dokuz yaşlarındaki ccedilocukların ancak ebeveynleri ve komşuları yanında

dinsel otoritenin denetimi altında ccedilalıştırılabilecekleri kararlaştırılmıştır

(Karataş 1993 89)

İngiliz Parlamentosursquonda kabul edilerek doumlnemin en etkili yasası 1802

tarihli ldquoCcedilırakların Bedensel ve Tinsel Sağlıkları Hakkında Yasardquodır Bu yasaya

goumlre ccedilıraklar geceli guumlnduumlzluuml işverenin yanında kalırlarsa işveren kız ve erkek

ccedilocuklar iccedilin ayrı ayrı yatakhaneler kurmakla yuumlkuumlmluuml tutulmakta ccedilocukların

guumlnluumlk ccedilalışma saatleri 12 saat olarak belirlenmekte ccedilocukların okuma yazma

oumlğrenmeleri iccedilin okula devamlılıkları sağlanmakta ccedilocuklara yılda bir kat giysi

verilmekteccedil ocukların gece ccedilalışmaları yasaklanmaktadır (Talas 1981 266)

TUumlRKİYErsquoDE VE DUumlNYArsquoDA CcedilOCUK İŞCcedilİLİĞİ

Tuumlrkiyersquode Ccedilocuk İşccedililiği

Sanayi Devrimi ile Duumlnyarsquoda yaşanan buumlyuumlk ccedilaplı toplumsal değişim

Osmanlı Devletirsquonde de etkili olmuştur Bunun goumlstergesi olarak da ahilik

sistemi ve devamı niteliğinde olan lonca sistemi zayıflamaya başlamıştır

Sanayileşme ccedilabalarının bir sonucu olan işguumlcuuml ihtiyacı ile aynı doumlneme denk

gelen Birinci Duumlnya Savaşı neticesinde yaşanan erkek işguumlcuuml azalması

soncunda kadın ve ccedilocukların fabrikalarda istihdamlarında artışlar yaşanmıştır

Bu doumlnemde ccedilalışma suumlresinin on altı saate ulaştığı ancak bu kadar fazla

ccedilalışmaya karşın uumlcretlerin ccedilok duumlşuumlk olduğu İstanbulrsquoda bez kibrit

fabrikalarında ccedilalışan ccedilocukların tuumlm ccedilalışanların yarısına ulaştığı bilinmektedir

(Guumllmez 1985) Hatta devlet fabrikalarında imparatorluğun farklı şehirlerinden

getirilen yuumlzlerce ccedilocuğun ccedilalıştırıldığı gizlenemez bir gerccedilektir (Quataert

1999 62-63) 1913-1915 yılları arasında gerccedilekleştirilen işccedili sayımında on beş

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

109

bin sanayi işccedilisinin 10rsquounun ccedilocuk ve kadınlardan oluştuğu tespit edilmiştir

Ayrıca bu 10rsquoluk oran 1927 yılında 35rsquoe yuumlkselmiştir (Balamir 1982 99-

117) Osmanlı İmparatorluğu iccedilinde işccedili oumlrguumltlerinin ilk taleplerinin ccedilalışma

şartlarının ve işccedili uumlcretlerinin iyileştirilmesine youmlnelik olduğu 1908-1915 yılları

arasında yapılan grevlerde guumlnluumlk ccedilalışma saatlerinin azaltılması ccedilocukların ve

kadınların sanayide ccedilalıştırılmasının engellenmesi gibi taleplerin diğer talepler

iccedilinde ilk sıralarda yer aldığı tespit edilmiştir (Duyar ve Oumlzener 2003 25)

Ccedilocuk işccedililiği ile alakalı ilk yasal duumlzenlemeler iccedilinde sayılan ve

bununla birlikte ilk sınırlı kapsamlı iş kanunu olarak bilinen 1921 tarih ve 151

sayılı ldquoEreğli Havza-i Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Muumlteallik

Kanunurdquonda işveren-işccedili ilişkileri duumlzenlenmiştir Bu kanunla zorla ccedilalıştırılma

yasaklanmış guumlnluumlk ccedilalışma suumlresi sekiz saat olarak belirlenmiş on sekiz

yaşının altındakilerin maden ocaklarında ccedilalıştırılması yasaklanmıştır (Fişek ve

diğ 1997 11) Ayrıca 1923 yılında İzmirrsquode duumlzenlenen İktisat Kongresirsquonde

on doumlrt-on sekiz yaşları arasındaki ccedilocukların guumlnde iki saat eğitim

goumlrmelerinin işverenler tarafından guumlvence altına alınması kararlaştırılarak

ccedilocukların guumlnde altı saatten fazla ccedilalıştırılmaları yasaklanmıştır (Oumlkccediluumln 1981

431) İkinci Duumlnya Savaşırsquonın yaşandığı yıllarda Tuumlrkiyersquode ccedilalışma şartları

koumltuumlleşmiş ccedilocuk işccedililiğinde artışlar yaşanmıştır 1940 yılında ccedilıkartılan Milli

Koruma Kanunu ile iş hayatına sert kurallar getirilmiştir Ccedilocukları ve kadınları

koruyan yasalar goumlrmezden gelinerek guumlnluumlk ccedilalışma suumlresi sekiz saatten on bir

saate ccedilıkarılmıştır Ayrıca ccedilocuklar ve kadınlar da bu suumlreye tabi tutulmuşlardır

(Duyar ve Oumlzener 2003 26-28) Sanayileşme ve bununla bağlantılı olarak

yaşanan kırsaldan şehre goumlccedil kısa suumlrede uumllkenin işguumlcuuml yapısını değiştirmiştir

Yani uumllkede tarım işccedililerinin sayısı azalırken sanayi işccedililerinin sayısında artış

yaşanmıştır Bu nedenle de tarımsal uumlretimin oranı giderek azalırken sanayi

uumlruumlnlerinin oranında belirgin bir artış yaşanmıştır

Sanayileşmeyle birlikte yaşanan kırsaldan şehre goumlccedil suumlreci şehirleşmeyi

de beraberinde getirmiştir Sanayileşme ile şehirleşme arasındaki kuumlltuumlrel

dengenin sağlanmayışı anlamına gelen ldquoSanayileşmesiz kentleşmerdquo olarak

belirtilen suumlrecin bir sonucu olarak da gecekondu mahalleleri meydana gelmiştir

(Tuumlrkdoğan 1974 1)

Boumllgesel geri kalmışlık sonucunda meydana gelen iccedil goumlccedil hızlı nuumlfus

artışı bireylerin gelirlerini yuumlkseltme ccedilabası şehirleşme buumlrokratik engeller

istihdam vergilerinin yuumlksek oluşu işsizlik gibi sebeplerle enformel sektoumlrlerin

sayısı artmıştır (Algan 2004) Bununla birlikte guumlnuumlmuumlzde yapılan

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

110

araştırmalara goumlre ccedilocuk işccedililer buumlyuumlk oranda kuumlccediluumlk işletmelerde ve enformel

sektoumlrde istihdam edilmektedirler (ILO 1996 5) Tuumlrkiyersquode ccedilok sayıda ccedilocuk

ailelerinin geccedilimine katkıda bulunmak amacıyla ccedilok erken yaşlarda ccedilalışma

yaşamında yer almaktadır (Başyatmaz 1994 37 Kahramanoğlu 1996 56)

2006 yılı Tuumlrkiye İstatistik Kurumu (TUumlİK) verilerine goumlre Tuumlrkiyersquode

kentlerde 456000 kırsal kesimde ise 500000 ccedilocuk işccedili bulunmaktadır

Tablo 1 Tuumlrkiyersquode Ccedilalışan Ccedilocukların Sektoumlrel Dağılımı

Sektoumlrler Tarım Sanayi Ticaret Hizmet

Erkek 203000 239000 175000 67000

Kız 189000 83000 30000 22000

Toplam 392000 322000 205000 89000

Kaynak TUumlİK-2006

Tablo 1rsquode de goumlruumllduumlğuuml gibi buumltuumln sektoumlrlerde en fazla erkek ccedilocuklar

ccedilalıştırılmaktadır Ccedilocuk daha ccedilok tarım ve sanayi sektoumlrlerinde istihdam

edilmektedirler Ccedilocuk en az hizmet sektoumlruumlnde istihdam edilmektedir

Tablo 2 Tuumlrkiyersquode Ccedilalışan Ccedilocukların Uumlcret Accedilısından Dağılımı

Uumlcret

Durumları

Uumlcretli veya

Yevmiyeli

Kendi hesabına

veya İşveren

Uumlcretsiz Aile

İşccedilisi

Erkek 350000 20000 262000

Kız 163000 6000 257000

Toplam 513000 26000 519000

Kaynak TUumlİK-2006

Tablo 2rsquode de goumlruumllduumlğuuml gibi ccedilocuklar daha ccedilok uumlcretsiz aile işccedilisi

olarak ccedilalıştırılmaktadırlar Bununla birlikte 513 bin ccedilocuk ise uumlcretli veya

yevmiyeli olarak istihdam edilmektedir

Duumlnyada Ccedilocuk İşccedililiği

Birleşmiş Milletler Ccedilocuk Fonu (UNICEF)rsquona goumlre guumlnuumlmuumlzde

Duumlnyarsquoda 250 milyon ccedilocuk işccedili bulunmaktadır Bu ccedilocuklar duumlşuumlk eğitim

sağlık ve hayat standartlarına sahiptirler Ccedilocuklar ccedilok koumltuuml şartlarda uzun

saatler ccedilalışmaktadırlar Ccedilalışmaları karşılığında da ccedilok duumlşuumlk uumlcretler

almaktadırlar Ccedilocuklar hem gelişmekte olan hem de gelişmiş uumllkelerde

ccedilalıştırılmaktadırlar (BBC1998) Yaklaşık bir milyon ccedilocuk seks ticaretinde

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

111

kullanılmaktadır Uumlccedil yuumlz bin ccedilocuk ise asker olarak otuz uumllkede

ccedilalıştırılmaktadırlar Duumlnyarsquoda genelde on altı yaşından kuumlccediluumlk kız ccedilocukları

ccedilalıştırılmaktadır Duumlnyarsquodaki ccedilocukların 17rsquosi ccedilalıştırılmaktadırlar (AIF

2010)

Bazı uumllkelerdeki ccedilocuk işccedililiğini incelediğimiz zaman karşımıza şoumlyle

bir tablo ccedilıkmaktadır Afganistanrsquoda ccedilocuklar yedi-sekiz yaşlarında ccedilalışmaya

başlamaktadırlar Ccedilalışan ccedilocukların yuumlzde sekseni ise dokuz yaşındadır

Afganistanrsquoda ccedilocukların sadece yuumlzde on beşi okula devam etmektedir

Ccedilocukların ccedilalıştırılmalarının ana sebebi ise aile buumltccedilesine katkıda bulunmaktır

Afganistanrsquoda kız ccedilocukları babalarının ya da erkek kardeşlerinin yanında

ccedilalışmaktadırlar Ccedilocuklar bir haftada yetmiş saatten fazla ccedilalışmaktadırlar

Ccedilocukların aldıkları guumlnluumlk uumlcretleri 357-582$ arasında değişmektedir

(Berger 2012) Gelişmekte olan uumllkelerden bir diğeri olan Bolivyarsquoda

ccedilalıştırılan ccedilocuk işccedililerin sayısı da fazladır Bolivyarsquoda ccedilocuklar oumlzellikle

maden sektoumlruumlnde ccedilalıştırılmaktadırlar 2005 rakamlarına goumlre Bolivyarsquoda

guumlmuumlş ve altın madenlerinde yaklaşık yedi bin ccedilocuk ccedilalıştırılmaktadır

Bolivyarsquoda yoksul aileler ccedilocuklarının madenlerde ccedilalıştırılmalarına izin

vermektedirler Boumlylece ccedilocuklar okul masraflarını da ccedilıkarmaktadırlar

(UNICEF 2011) Duumlnyarsquonın en gelişmiş uumllkelerinden olan Amerika Birleşik

Devletlerirsquonde (ABD) ccedilocukların ccedilalıştırılmasına 1800rsquoluuml yıllarda başlanmıştır

Bu yıllarda ccedilocuklar daha ccedilok tarım işlerinde ccedilalıştırılıyorlardı 1800rsquoluuml yılların

ortalarında ccedilocukların değeri işverenler tarafından daha da anlaşılmıştır Ccediluumlnkuuml

ccedilocuklar daha duumlşuumlk uumlcretler karşılığında daha fazla ccedilalıştırılıyorlardı Ccedilalışan

ccedilocukların yaşları yedi ile on iki arasında değişiyordu Bu doumlnemde erkek

ccedilocuklara uumlcret olarak elli beş ABD doları verilirken kız ccedilocuklara ise yirmi iki

ABD doları veriliyordu (Whaples 2010)

Grafik 1rsquode goumlruumllduumlğuuml gibi Duumlnyarsquoda en fazla ccedilocuk işccedili Afrika

kıtasında bulunmaktadır Oumlzellikle Sahra Afrikarsquosı ile birlikte Doğu ve Orta

Afrikarsquoda ccedilocuk işccedililer yoğun bir şekilde istihdam edilmektedirler Ccedilocuk

istihdamında Afrika kıtasını Guumlney Asya izlemektedir Ayrıca toplam ccedilocuk

istihdamı iccedilinde en fazla erkek ccedilocuklar istihdam edilmektedir

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

112

Grafik 1 Gelişmekte olan uumllkelerdeki 5-14 yaş arasındaki ccedilocuk işguumlcuumlnuumln

goumlruumlnuumlmuuml(Yuumlzdelik DağılımUNICEF2011)

ABDrsquode ccedilocukların ccedilalışma şartlarını duumlzenleyen ilk yasa

Massachusetts Law adıyla 1837 yılında ccedilıkarılmıştır Bu yasada on beş yaşının

altındaki ccedilocukların ccedilalıştırılmaları yasaklanmıştır Ccedilocuklar bir yıl iccedilinde en az

uumlccedil ay okula devam edeceklerdi 1900 yılında yirmi doumlrt eyalette en duumlşuumlk

ccedilalışma yaşı olarak on doumlrt yaşı belirlenmiştir 1916 yılında ccedilıkarılan The

Keating-Owen Act yasası ile on altı yaşından kuumlccediluumlklerin maden işlerinde

ccedilalıştırılmaları yasaklanmıştır 1924 yılında ccedilocuk işccedili ccedilalıştırılması

yasaklanmıştır Fakat ABDrsquonin tamamında etkili bir şekilde uygulanamamıştır

Teknoloji geliştikccedile ccedilocuk işccedili oranı da duumlşmuumlştuumlr (Whaples 2010)

Guumlnuumlmuumlzde ise ABDrsquode ccedilocuklar daha ccedilok ccedilocuk bakıcılığı ve nakliyat

işlerinde ccedilalıştırılmaktadırlar Ccedilocuk işccedililerin 43rsquouuml serbest ccedilalışmaktadır

24rsquouuml ise bir iş yerine bağlı olarak ccedilalışmaktadırlar On beş yaş ve uumlzerindeki

ccedilocuklar arasında bir iş yerine bağlı olarak ccedilalışma eğilimi daha fazladır Bu

oran 56rsquodır Ccedilocuklarını ccedilalıştıran aileler yoksul ve az ccedilalışacak yetişkine

sahip olan ailelerdir Ccedilocuklar araba tamir atoumllyelerinde hayvan ccediliftliklerinde

bahccedilecilik işlerinde ccedilocuk bakıcılığı ev temizliği işlerinde kasiyer olarak

kapıcılık işlerinde ve restoranlarda ccedilalışmaktadırlar (BLS 2000) İngilterersquode

ise ccedilocuk işccedililik durumu şu şekildedir On sekizinci yuumlzyılın sonlarında on

dokuzuncu yuumlzyılın başlarında İngilterersquode sanayi devrimi gerccedilekleşmiştir Bu

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

113

nedenle de İngiltere ccedilocuk işccedililiğinin goumlruumllduumlğuuml ilk uumllkedir Sanayi

devriminden oumlnce fakir ailelerin ccedilocukları kırsal boumllgelerde ccedilalıştırılıyorlardı

Daha sonra ccedilocuklar dokuma tezgacirchlarında ccedilalıştırılmaya başlanmıştır Boumlylece

ccedilocukların aile ekonomisine katkı sağlamaları amaccedillanmıştır (Tilly ve

Scott1978 12) Ayrıca bu doumlnemde ccedilocuklar ccediliftliklerde hayvancılık ve tarım

ile ilgili işlerde de ccedilalıştırılıyorlardı Oumlrneğin bu doumlnemde erkek ccedilocuklar sığır

ve koyunların meralarda otlatılması ile ilgilenirlerken kız ccedilocuklar ise

tavukların bakımından ve sığırlardan suumlt sağımından sorumluydular Yine bu

doumlnemde bazı ccedilocuklara ccedilalışmaları karşılığında uumlcret verilmek yerine bazı

işletmelerde ticaretin nasıl yapılacağı ile ilgili eğitici bilgiler verilmiştir Bu

eğitimlerin sonunda başarılı olan ve yirmi bir yaşına ulaşanlar tuumlccar olarak

goumlrevlendirilmişlerdir İngilterersquode ccedilocukların korunmasına youmlnelik ilk yasa

1788 yılında ccedilıkarılmıştır Bu yasa ile ccedilocukların ccedilalışma şartlarının

duumlzeltilmesi amaccedillanmıştır Ccediluumlnkuuml bu doumlnemde on iki yaşındaki kız ccedilocukları

duumlşuumlk uumlcret karşılığında evlerde temizlik mutfak işleri ccedilocuk bakımı alış-

veriş gibi işlerde ccedilalıştırılıyorlardı Bu ccedilocukların ccedilalışmalarının tek gayesi aile

buumltccedilelerine katkıda bulunmaktı Bu doumlnemde ccedilocuklar fabrikalarda ve tarım

arazilerinde ağır ccedilalışma şartları altında duumlşuumlk uumlcret karşılığında bir problem

yaşandığı takdirde ağır ceza uygulamaları ile ccedilalıştırılıyorlardı 1800rsquoluuml yıllarda

fabrika işccedililerinin yaklaşık 80-90rsquoı ccedilocuklardan oluşuyordu (Collier 1964)

Yine bu doumlnemde beş-altı yaşındaki ccedilocuklar koumltuuml ccedilalışma ve barınma şartları

altında guumlnde doumlrt şilin karşılığında haftada altı guumln ccedilalıştırılıyorlardı Doumlnemin

fabrika sahiplerine goumlre rekabetin artırılabilmesi iccedilin ccedilocukların ccedilalıştırılmaları

şarttı Yine doumlnemin işverenlerine goumlre bu ccedilocuklar ccedilalışarak ailelerine ve uumllke

ekonomisine katkıda bulunuyorlardı 1833 yılında ccedilocuk işccedilileri yasası ccedilıkarıldı

Bu yasa ile ccedilocukların ve kadınların guumlnluumlk ccedilalışma suumlreleri on saat olarak

belirlenmiştir (Tuttle 2010) Guumlnuumlmuumlzde de İngiliz iş ccedilevresi yatırımda

bulundukları uumllkelerde ccedilocuk işccedililerin kullanılmasını teşvik etmektedirler Bu

uumllkeler arasında Pakistan Bangladeş Hindistan Brezilya Nepal Tayland El

Salvador Tanzanya ve Kosta Rika gibi uumllkeleri saymak muumlmkuumlnduumlr (BBC

1998)

Duumlnyarsquonın en hızlı ekonomik buumlyuumlme oranına sahip olan Ccedilinrsquode ise

mevcut işguumlcuumlnuumln 116rsquosı ccedilocuklardan oluşmaktadır Ccedilinrsquode on altı yaşının

altındakilerin ccedilalıştırılmaları yasaktır Fakat Ccedilinrsquoin kıyı boumllgelerinde ve guumlney

boumllgelerinde fakirliğin yoğun olarak yaşandığı boumllgelerde ccedilocuk işccedililik

yaygındır Ccedilocuklar oyuncak uumlretimi gıda uumlretimi tekstil gibi sektoumlrlerde

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

114

ccedilalıştırılmaktadırlar Ccedilocukların tercih edilmelerinin nedeni ise kuumlccediluumlk elleri ve

iyi goumlren goumlzleri ile yetişkinlere goumlre daha verimli olmalarıdır Ccedilinli aileler

eğitim masrafları yuumlksek olduğu iccedilin ccedilocuklarını okula goumlndermek yerine

ccedilalıştırmayı tercih etmektedirler Eğitim masraflarının yuumlksek olması

ccedilocukların ccedilalıştırılmasındaki en oumlnemli faktoumlrlerden biridir Kuumlccediluumlk yaştaki

ccedilocukları ccedilalıştıkları yerlerde ciddi yaralanmalar ve oumlluumlmlerle

karşılaşılmaktadır Ayrıca ccedilocuklar bu ccedilalışmaları sırasında da psikolojik

problemler yaşamaktadırlar Ccedilinrsquode tekstil fabrikalarında ccedilocuklar on altı saat

ccedilalışmaktadırlar İş tezgacirchlarının altında da uyumaktadırlar Ccedilalışma alanları da

genelde iki yuumlz metre karedir Ccedilinrsquode ccedilocuk işccedili ccedilalıştırılan bir iş yerine her bir

işccedili başına 5000 Yuan para cezası verilmektedir (BBC 1998)

Buumltuumln Duumlnyarsquoda olduğu gibi Hindistanrsquoda ccedilocuk işccedililiği oumlnemli

sorunların başında gelmektedir Yoksul ailelerin ccedilocukları iyi olmayan ccedilalışma

şartlarında duumlşuumlk uumlcretler karşılığında ccedilalıştırılmaktadırlar Hindistanrsquoda da

ccedilocuk işccedililiğin temel nedeni yoksulluktur Ccediluumlnkuuml ccedilocuklar yoksul aileler iccedilin

bir gelir kapısıdır Hindistanrsquoda yapılan araştırmalara goumlre ccedilocukların aile

buumltccedilesine katkısı 30-37 duumlzeyindedir Ccedilocuklar yerel boumllgelerde tarım

arazilerinde ccedilalıştırılmaktadırlar Yalnız Hindistanrsquoda ccedilocuklara uumlcret vermek

yerine ailelerine borccedil başka bir ifade ile kredi verilmektedir Bu nedenle de

aileler ccedilocukları suumlreklilik arz eden bir şekilde ccedilalıştırmak zorunda

kalmaktadırlar Ayrıca soumlz konusu borccedil verme ya da kredi sistemi resmi ya da

yazılı bir belgeye dayanmamaktadır Bununla birlikte kırsal kesimden şehirlere

goumlccediller arttıkccedila da ccedilocuk işccedililik oranı artmaktadır Son yıllarda Hindistanrsquoda

oumlzellikle duumlşuumlk teknoloji gerektiren sektoumlrlerde muazzam bir buumlyuumlme

yaşanmıştır Bu nedenle bu sektoumlrler rekabet guumlccedillerini koruyabilmek iccedilin duumlşuumlk

uumlcret karşılığında ccedilocukları ccedilalıştırmaktadırlar Hindistanrsquoda ccedilocuk işccedililerle

ilgili en son yasa 1986 yılında ccedilıkarılmıştır Bu yasa goumlre on doumlrt yaşından

kuumlccediluumlklerin ccedilalıştırılması yasaktır (AIF 2010)

Sonuccedil ve Oumlneriler

Uluslararası Ccedilalışma Oumlrguumltuuml (ILO) tahminlerine goumlre gelişmekte olan

uumllkelerde beş ile on doumlrt yaşları arasında ccedilalışan ccedilocuk sayısı 250 milyondan

fazladır Toplumların geleceği olan bu ccedilocuklar erken yaşlarda iş hayatının

tehlikeli şartlarıyla yuumlzleşmektedirler Ccedilocuğun ccedilalışması ccediloğu zaman

eğitimden yoksun kalmasına ruhsal ve fiziksel gelişiminin olumsuz

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

115

etkilenmesine neden olmaktadır (Şişman 2004 1) Bu nedenle de uumllkeler her

accedilıdan gelişimini tamamlayamamış toplumlara doumlnuumlşmektedirler

Ccedilocukların iş hayatı iccedilinde yer almalarının birccedilok farklı nedeni

bulunmaktadır Bunlar iccedilinde en oumlnemli nedenler yoksulluk eğitim

masraflarının yuumlksek olması ve bazı ailelerin eğitimi gereksiz goumlrerek

ccedilocuklarının erken yaşlarda ccedilalışma hayatına atılmalarının tercih etmeleridir Bu

nedenle ccedilocuk işccedililiğini oumlnlemek iccedilin yapılması gerekenleri şu şekilde sıralamak

muumlmkuumlnduumlr

Yetişkin erkeklerin aldıkları uumlcretler artırılmalı sosyal guumlvenlik

sistemleri kurulmalı var olanlar da daha işlevsel hale getirilmelidirler

Boumlylece diğer aile uumlyelerinin ccedilalışma yaşamında yer almalarına gerek

kalmayacaktır Başka bir ifadeyle ailelerin ccedilocuğun aile buumltccedilesine

yapacağı ekonomik katkıya bağımlılığı azalacaktır

Ccedilocuk emeğinin kullanımını oumlnlemek iccedilin hazırlanan

mevzuatlardaki cezai yaptırımlar daha da arttırılmalıdır Oumlrneğin idari

para cezaları arttırılmalıdır Gerekirse ccedilocuğunu kuumlccediluumlk yaşta ccedilalıştıran

ebeveynlere hapis cezası da uygulanmalıdır

Ccedilocukların zorunlu eğitim suumlreleri arttırılmalıdır Boumlylece

ccedilocuklar işguumlcuuml piyasalarından uzak tutulacaklardır Sonuccedilta da ccedilocuk

işccedililik oranları duumlşecektir

Araştırma ve geliştirme ccedilalışmaları huumlkuumlmetler tarafından

desteklenmelidir Yeni teknoloji uumlruumlnlerinin işletmeler tarafından

kullanımı vergi indirimi gibi youmlntemlerle teşvik edilmelidir Eğer yeni

teknoloji uumlruumlnuuml makine ya da araccedilların kullanımı artarsa niteliksiz işguumlcuuml

olarak değerlendirilen ccedilocuklar tarafından yapılan işler makineler

aracılığıyla yapılmaya başlanacaktır Boumlylece ccedilocuklar yeni teknolojiyi

kullanabilecek fiziki ve zihinsel yeterliliğe sahip olmadıkları iccedilin ccedilalışma

yaşamından uzaklaşmış olacaklardır

KAYNAKLAR

Akyuumlz E (2000) Ulusal ve Uluslararası Hukukta Ccedilocuğun Haklarının ve

Guumlvenliğinin Korunması Ankara Milli Eğitim Yayınevi

Algan N (2004) Tuumlrkiyersquode Kayıtdışı Sektoumlr Boyutları Etkileri ve Kayıtdışı

Sektoumlruuml Kuumlccediluumlltme Konusunda Oumlneriler

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

116

httpwwwtiskorgtrisveren_sayfaaspyazi_ id=102 8ampid

=58(01042012)

Azad India Foundation (AIF) (2010) Child Labour in India

httpwwwazadindiaorgsocial-issueschild-labour-in-

indiahtml(01032012)

Balamir A (1982) ldquoTuumlrkiyersquode İmalat Sanayinde Ccedilocuk İşguumlcuumlrdquo Nuumlfusbilim

Dergisi S 4 s 99-107

BAŞTAYMAZ Tahir (1994) Formel ve Enformel Sektoumlrlerde Ccedilalışan

Ccedilocuklar ve Sanayiye Etkileri Tuumlrkiyersquode Ccedilocuk İşguumlcuuml Ankara TİSK

Yayını

Berger H (2011) Child amp bonded labour in Afghanistans brick kilns New

Survey highlights obstacles to ending practice

httpwwwiloorgasiainfopublicprWCMS _172721lang--

enindexhtm(06032012)

British Broadcasting Corporation (BBC) (1998) The facts about Child Labour

httpnews bbccouk2hi85472stm(03042012)

Bulut I (1996) Ccedilocuk Ccedilalıştırmasının Psiko-Sosyal Boyutları ve Sonuccedilları

Kahramanoğlu Ertan (Ed) Tuumlrkiyersquode Ccedilalışan Ccedilocuklar Sorunu ve

Ccediloumlzuumlm Yolları Ankara Hacettepe Uumlniversitesi Sosyal Hizmetler

Yuumlksek Okulu ve Friedrich-Naumann Vakfı Ortak Yayını

Bureau of Labor Statistics (BLS) (2000) A detailed look at employment of

youths aged 12 to 15 httpwwwblsgov opubrylfpdf chapter3pdf

(15032012)

Collier F (1964) The Family Economy of the Working Classes in the Cotton

Industry 1784-1833 Manchester Manchester University Press

Cunningham Hugh P Viazzo (2000) Some issues in the historical study of

Child Labour Child Labour in historical perspective 1800-

1985httpwwwunicefircorgpublicationspdfhisper_childlabourpdf(

15042012)

Ccedilalışma ve Sosyal Guumlvenlik Bakanlığı (CcedilSGB) (2006) Ccedilocuk İşccedililiğine Hayır

Ccedilocuk İşccedililiğinin Oumlnlenmesi İccedilin Zamana Bağlı Politika ve Program

Ccedilerccedilevesi Ankara Ccedilalışma ve Sosyal Guumlvenlik Bakanlığı Yayını

De Herdt R (1996) Child Labour in Belgium 1800-1914 Child Labour in

Historical Perspective 1800-1895 Case Studies from Europe Japan

and Colombia (Cunnungham H Viazzo PP ed) UNICEF

International Child Development Centre Instituto Degli Innocenti

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

117

Derrien JM (1994) Ccedilocuk Ccedilalıştırılması ile İlgili Politika Hazırlanması ve İş

Denetimi Eğitim Kılavuzu (Ccedilev Haluk Başccedilıl Buumllent Piyal) Ankara

ILO Yayınları

Duyar İ Oumlzener B (2003) Ccedilocuk İşccedililer Ccedilarpık Gelişen Bedenler Ankara

Uumltopya Yayınevi

Ennew Judith W Myers D Plateau (2005) Defining Child Labour as if

Human Rights Really Matter Child Labour and Human Rights

London Lynne Rienner Press

Erbay E (2008) Ccedilocuk İşccedili Olmak ndashCcedilocuk İşccedililiğine Retrospektif Bakış

Ankara Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Yayını

Ertuumlrk Y (1994) Patterns of Child Labour in Rural Turkey Ankara ILO

Yayınları

Fişek G Ş Oumlzşuca M Şuğle (1997) Sosyal Sigortalar Kurumu Tarihi 1946-

1996 Ankara Tuumlrkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları

Guumllmez M (1985) Tanzimatrsquotan Sonra İşccedili Oumlrguumltlenmesi ve Ccedilalışma

Koşulları(1839-1919) İstanbul İletişim Yayınları

International Labour Organization (ILO) (1996) Child Labour What is To Be

Done Document for Discussion at the Informal Tripartite Meeting at

the Ministrial Level Geneva International Labour Office Press

İlik B Tuumlrkmen Z (1994) Ccedilocuk İşccedililiğinin Temel Nedenlerinden Birisi

Olan İccedil Goumlccedil Araştırma Projesi Dokuumlmanı Ankara ILO Yayınları

Kahramanoğlu E (1996) Tuumlrkiyersquode Ccedilalışan Ccedilocuklar Sorunu ve Ccediloumlzuumlm

Yolları Ankara Hacettepe Uumlniversitesi Sosyal Hizmetler Yuumlksekokulu

ve Friedrich Naumann Vakfı Yayını

Karataş K (1993) ldquoCcedilocuk İşguumlcuuml Sorunu Nedenleri Sonuccedilları ve Ccediloumlzuumlm

Oumlnerilerirdquo Hacettepe Uumlniversitesi Sosyal Hizmetler Yuumlksekokulu

Dergisi S1-2-3 s 85-102

Koumlksal A (1992) Ccedilıraklık Eğitim Merkezine Devam Eden ve Etmeyen 15-18

Yaş Grubu Ccedilalışan Ccedilocukların Ccedilalışma Koşulları ve Sorunları Uumlzerine

Karşılaştırmalı Bir Araştırma Basılmamış Yuumlksek Lisans Tezi Ankara

Ankara Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml

Murnane R (1994) Education and Well-Being of the Next Generation

Confronting Poverty Prescriptions for Change (ed Dangizer S

Sandefur G Weinberg D) Library Congress Cataloging Pulbication

Data USA Harvard College Press

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

118

Oumlkccediluumln G (1981) Tuumlrkiye İktisat Kongresi 100 Yıl Doğum Yılına Atatuumlrkrsquoe

Armağan Dizisi Ankara AUumlSBF Yayını

Quataert D (1999) Sanayi Devrimi Ccedilağında Osmanlı İmalat Sektoumlruuml (Ccedilev

Tansel Guumlney) İstanbul İletişim Yayınları

Rodgers Gerry G Standıng (1981) Child Work Poverty and

Underdevelopment Geneva ILO Press

Senemoğlu N (1997) Eğitim Sorunları Sanayi Boumllgelerinde Ccedilalışan

Ccedilocukların Sorunları Ankara TİSK Yayınları

Şişman Y (2004) Sokakta Ccedilalışan Ccedilocukların Yaşam Koşulları ve Gelecek

Beklentileri Sorunlar ve Ccediloumlzuumlm Oumlnerilerine Youmlnelik Eskişehir Oumlrneği

Eskişehir Anadolu Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi

Yayınları

Talas C (1981) Ccedilocuk Ccedilocuk Haklarının Evrimi ve Uumllkemizdeki Durumu

Ankara AUumlSBF Yayını

Tılly A Louise J W Scott (1978) Women Work and Family New York

Holt Rinehart and Winston Press

Tuumlrkdoğan O (1974) Yoksulluk Kuumlltuumlruuml Gecekonduların Toplumsal Yapısı

Erzurum Atatuumlrk Uumlniversitesi Basımevi

Tutle C (2010) Child Labor during the British Industrial

Revolutionhttpehnetencyclopediaarticletuttlelaborchildbritain

(02022012)

United Nations Childrens Fund (Unicef) (1997) Duumlnya Ccedilocuklarının Durumu

1997 Ankara UNICEF Yayını

United Nations Childrens Fund (Unicef) (2006) Duumlnya Ccedilocuklarının Durumu

2006 Ankara UNICEF Yayını

United Nations Childrens Fund (Unicef) (2011) Young Bolivians on working

in one of the Worlds most dangerous mines Hata Koumlpruuml başvurusu

geccedilerli değil unicef org info by country bolivia _5886 7html

(01042012)

Usta S (1995) ldquoTuumlrkiyersquode Ccedilocuğun Korunmasırdquo İstanbul Buumlrosu Dergisi

Cilt 69 S 1-2-3 s 86-94

Whaples R (2010) Child Labor in the United States

httpehnetencyclopedia articlewhapleschildlabor(01042012)

Youmlruumlkoğlu A (2000) Değişen Toplumda Aile ve Ccedilocuk İstanbul Oumlzguumlr

Yayınları

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

119

Avrupa Birliği ve Tuumlrkiyersquode Yaş Meyve ve Sebze Pazarlama Sistemleri

Halil Kızılaslan1 Ayşe Yalccedilın

2

Oumlzet

Avrupa Birliği uumllkeleri ve Tuumlrkiye yaş meyve ve sebze uumlretimi bakımından

duumlnyanın oumlnde gelen uumlreticileri arasında yer almaktadır 2009 FAO rakamlarına goumlre

duumlnya meyve uumlretiminde ABnin payı 1035 Tuumlrkiyenin payı ise 24 sebze

uumlretiminde ise ABnin payı 7 Tuumlrkiyenin payı ise 284 duumlzeyinde gerccedilekleşmiştir

Bu nedenle tarım uumlruumlnleri iccedil ve dış pazarında yaş meyve ve sebze oumlnemli bir paya

sahiptir ve bu sektoumlrde buumlyuumlk gelişme potansiyeli vardır İhraccedil edilen veya iccedil piyasada

tuumlketilen yaş meyve ve sebzenin uumlreticiden tuumlketiciye ulaşmasını sağlayan birccedilok aşama

bulunmaktadır ve bu aşamalarda uumlruumln ve uumlruumlnde kalite kayıpları olmaktadır Uumlruumln

kaybının ccedilok olması yaş meyve ve sebze pazarlamasında pazarlama sistemlerinin

oumlnemini oumln plana ccedilıkarmaktadır Bu ccedilalışma Tuumlrkiyersquode ve Avrupa Birliğirsquonde yaş

meyve ve sebze uumlretimini dağıtım ve pazarlama sistemlerinin yapısını ve oumlnemini

ortaya koymayı amaccedillamıştır Ayrıca pazarlama sistemlerinin faaliyetlerine youmlnelik

sorunlar ortaya konulmuş bu sorunlara ccediloumlzuumlm oumlnerileri getirilmeye ccedilalışılmıştır

Anahtar Kelimeler Avrupa Birliği Tuumlrkiye Meyve ve Sebze Pazarlama

Marketing Systems Fresh Fruits and Vegetables of European Union and Turkey

Abstract

European Union countries and Turkey come up among the worlds leading

manufacturers in terms of production of fresh fruits and vegetables According to FAO

figures share of the EUrsquos is 1035 in world fruit production of 2009 Turkeyrsquos share

24 7 of the share of vegetable production in the EU Turkeyrsquos share stood at 284

in agriculture Therefore agriculture products in domestic and foreign market fresh fruit

and vegetables have an important role of this sector and has a great potential for

development There exist a number of stages which provide access to that Fresh fruits

and vegetables exported or consumed in the domestic market reached from producers to

consumers İn these stages there are some product quality loses and product loses

Product loss is not much fresh fruit and vegetable in marketing systems the importance

of marketing brings to the fore This study has aimed to come out the production of

fresh fruits and vegetables in Turkey and the European Union and to reveal the

1 DoccedilDr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Ziraat Fakuumlltesi Tarım Ekonomisi Boumlluumlmuuml

halilkizilaslangopedutr 2 Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Ziraat Fakuumlltesi Tarım Ekonomisi Boumlluumlmuuml

yalcinaysehotmailcom

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

120

importance and the structure of distribution and marketing systems of these products In

addition the problems for activities of marketing systems are being introduced

solutions to these problems are presented

Keys Words EU Turkey Fresh fruit and vegetables Marketing

1GİRİŞ

Marketing soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak dilimize geccedilmiş olan pazarlama

kelimesi koumlk olarak market (pazar) kelimesinden tuumlremiştir (Anonim 2007)

Genel olarak pazarlama uumlretimden tuumlketime veya ihracata kadar kuruluş

organizasyon fiyat ve finansman gibi buumltuumln iccedil pazarın entegrasyonunu ve

maliyet faaliyet ve hizmetlerini ve bunları duumlzenleyen hukuk ve tedbirleri iccediline

alan bir kavramdır Pazarlama oumlzet olarak talebin tanınması değerlendirilmesi

ve tahmin edilmesi talebin artması canlandırılması ve harekete geccedilirilmesi ve

talebin karşılanması olarak tanımlanan temel faaliyetlerin tuumlketici ihtiyaccedillarının

tespiti ile talep edilen mal ve hizmetlerin satış ve dağıtımı hedefine

youmlneltilmesidir (Alpkent 1995)

Tarım uumlruumlnleri pazarlaması tarım uumlruumlnlerinin uumlretim yerlerinden satış

yerlerine oradan da tuumlketicilere geccedilme hareketini sağlayan faaliyetleri

kapsamaktadır Pazarlama aşamasında uumlreticiden tuumlketiciye kadar olan doumlnemde

uumlruumln kaliteli olmalı ayrıca yeterli miktarda ve duumlşuumlk maliyetle uumlretilerek

tuumlketiciye en yuumlksek tatmini sağlayacak şekilde olmalıdır Tarımsal pazarlama

tarımsal uumlruumlnuumln uumlreticiden tuumlketiciye ulaştırılmasına kadar olan aşamaların

tuumlmuumlnuuml iccediline alan bir sistemdir Tarımsal pazarlama gerek uumlretimin zayi

olmadan tuumlketiciye ulaştırılması ve işlenmesi gerekse iyi bir şekilde pazara

sunulması aracılara uygun kar oranları iccedilinde yapılması ve fiyatın ayarlanması

ile uumlretici ve tuumlketici gelirleri uumlzerine ve dolayısıyla uumllke ekonomisine oumlnemli

derecede etkili olmaktadır (Dere 2006)

Pazarlama kanallarının oldukccedila uzun olması ve fazla işguumlcuuml ihtiyacı

nedeniyle diğer birccedilok uumlruumlne goumlre meyve ve sebze uumlreticileri satış değerinden

ccedilok az oranda pay alırken tuumlketicilerde bu uumlruumlnlere yuumlksek bir fiyat oumldemek

zorunda kalmaktadırlar (Akbay vd 2005)

Tarımsal pazarlama kanalları uumllkeden uumllkeye ccedileşitli farklılıklar

goumlstermektedir Ccediluumlnkuuml her uumllkenin tarımsal uumlretim yapısı beslenme

alışkanlıkları ve tuumlketicilerin talepleri birbirlerinden farklı oumlzellik

goumlstermektedir Tuumlrkiyersquode de tarımsal pazarlama kanalları uumlruumlnden uumlruumlne ve

boumllgeden boumllgeye farklılıklar goumlstermektedir (Anonim 2010e)

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

121

Meyve ve sebze uumlruumlnleri oumlnemli tarım uumlruumlnleridir ve ulusal ekonomide

oumlnemli bir paya sahiptir Meyve ve sebze enduumlstrisi farklı oumlzellikte arz ve talebe

sahip ccedilok sayıda uumlruumlnden oluşmaktadırYaş meyve ve sebzelerle ilgili yapılan

ccedilalışmalarda uumlretimden kaynaklanan sorunların yanı sıra pazarlama

sorunlarının da oumlnemli olduğu ve ccediloumlzuumlmlenmesi gereği vurgulanmaktadır

Ccediluumlnkuuml yaş meyve ve sebzeler pazarlama kanalları iccedilerisinde ccedileşitli aşamalarda

ve pazarlarda farklı işlemler goumlrmektedirYaş sebze ve meyve uumlretimi yuumlksek

miktarlarda gerccedilekleşmesine rağmen ticareti yeterli duumlzeyde değildir Bunun

nedeni etkin bir pazarlama sisteminin kurulmamış olmasıdır

Araştırmada Tuumlrkiye ve AB uumllkelerindeki yaş meyve ve sebze

pazarlaması ve pazarlama sistemlerinin yapısı ortaya konmaya ccedilalışılmıştır

Ayrıca Duumlnya AB uumllkeleri ve Tuumlrkiyersquodeki yaş meyve ve sebze uumlretim ve

ticaretine ilişkin istatistiki veriler ışığında sektoumlruumln son yıllardaki gelişimi

incelenmiştir

2DUumlNYA AVRUPA BİRLİĞİ VE TUumlRKİYErsquoDE YAŞ MEYVE VE

SEBZE UumlRETİMİ VE DIŞ TİCARETİ

21 Duumlnya AB ve Tuumlrkiye Meyve ve Sebze Uumlretimi

Grafik 1rsquode Duumlnya meyve uumlretiminde oumlnemli uumllkeler verilmiştir

Grafik 1rsquode goumlruumllduumlğuuml gibi 2009 yılında Duumlnyarsquoda en fazla meyve

uumlreten uumllke 114139129 ton ile Ccedilin olmuştur Bu uumllkeyi Hindistan Brezilya

ABD ve İtalya takip etmiştir Ccedilin ve Hindistanrsquoın 2004-2009 doumlneminde bir

oumlnceki yılın meyve uumlretim miktarlarından daha fazla uumlretim yaparak artan bir

seyir yakaladığı goumlruumllmektedir

Avrupa Birliği uumllkelerinin 2004-2009 yılları arasında meyve uumlretiminde

inişler ccedilıkışlar yaşadığı goumlruumllmektedir AB uumllkeleri bu doumlnemde en az uumlretimini

58947205 ton ile 2007 yılında yapmıştır (Anonim 2011a)

Duumlnya Meyve Uumlretiminde İlk 5 Uumllke + Avrupa Birliği

-

20000000

40000000

60000000

80000000

100000000

120000000

2004 2005 2006 2007 2008 2009

Ccedilin

Hindistan

Brezilya

ABD

İtalya

AB (Toplam)

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

122

Grafik 1 Duumlnya meyve uumlretiminde ilk 5 uumllke + Avrupa Birliği (Anonim

2011a)

Yaş meyve uumlretim miktarındaki gelişmelere bakıldığında 2004-2009

doumlneminde Duumlnya AB ve Tuumlrkiye meyve uumlretiminde değişen oranlarda da olsa

artış trendi goumlruumllmektedir

Grafik 2rsquode Duumlnya AB ve Tuumlrkiye meyve uumlretimi verilmiştir

Grafik 2rsquode goumlruumllduumlğuuml gibi Duumlnya yaş meyve uumlretimi 2004 yılında

yaklaşık 5207 milyon ton iken 2009 yılında yaklaşık 5876 milyon tona

yuumlkselmiştir Aynı yıllarda yaş meyve uumlretimi AB-27de yaklaşık 677 milyon

tondan 608 milyon tona inmiş Tuumlrkiyede ise yaklaşık 107 milyon tondan 14

milyon tona yuumlkselmiştir (Anonim 2011a)

Grafik 2 Duumlnya meyve uumlretiminde Avrupa Birliği ve Tuumlrkiyersquonin payı ()

(Anonim 2011a)

22 Duumlnya AB ve Tuumlrkiye Sebze Uumlretimi

Grafik 3rsquode Duumlnya Sebze uumlretiminde oumlnemli uumllkeler verilmiştir 2009

yılı ile oumlnceki beş yılın ortalaması değerlendirildiğinde ise ABD ve Rusya

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

123

ortalama değerlerin altında kalmıştır 2009 yılında Avrupa Birliği uumllkelerinin

sebze uumlretimi de 65872550 ton olmuştur

Grafik 3 Duumlnya sebze uumlretiminde ilk 5 uumllke + Avrupa Birliği (Anonim

2011a)

Grafikte Ccedilin ve Hindistanrsquoın 2004-2009 doumlneminde meyve uumlretiminde

olduğu gibi sebze uumlretiminde de bir oumlnceki yılın meyve uumlretim miktarlarından

daha fazla uumlretim yaparak artan bir seyir yakaladığı goumlruumllmektedir

Ccedilin ve Hindistanrsquoı Avrupa Birliği uumllkeleri takip etmektedir Avrupa

Birliği uumllkelerinin 2004-2009 yılları arasında sebze uumlretiminde inişler ccedilıkışlar

yaşadığı goumlruumllmektedir AB uumllkeleri bu doumlnemde en az uumlretimini 64008332 ton

ile 2008 yılında yapmıştır (Anonim 2011a) 2004-2009 doumlneminde Duumlnya AB

ve Tuumlrkiye meyve uumlretiminde değişen oranlarda da olsa artış trendi

goumlruumllmektedir

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

124

Grafik 4rsquode Duumlnya AB ve Tuumlrkiye sebze uumlretiminin payı verilmiştir

Grafik 4 Duumlnya Sebze Uumlretiminde Avrupa Birliği ve Tuumlrkiyersquonin Payı

() (Anonim2011a)

Sebze uumlretim miktarındaki gelişmelere bakıldığında 2004-2009

doumlneminde Duumlnya AB ve Tuumlrkiye sebze uumlretiminde değişen oranlarda da olsa

artış eğilimi goumlruumllmektedir Duumlnya yaş sebze uumlretimi 2004 yılında yaklaşık 853

milyon ton iken 2009 yılında 941 milyon tona yuumlkselmiştir Aynı yıllarda AB-

27de yaklaşık 72 milyon tondan 65 milyon tona Tuumlrkiyede ise yaklaşık 25

milyon tondan 26 milyon tona yuumlkselmiştir 2009 yılı duumlnya sebze uumlretiminde

ABnin payı 7 Tuumlrkiyenin payı ise 284 duumlzeyinde gerccedilekleşmiştir

(Anonim 2011a)

Tuumlrkiye accedilısından duumlnya yaş meyve ve sebze ticareti incelendiğinde

Avrupa Birliği uumllkeleri Ortadoğu uumllkeleri Bağımsız Devletler Topluluğu ve

Doğu Avrupa uumllkeleri dikkat ccedilekmektedir

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

125

Romanya ve Ukrayna duumlnya yaş meyve ve sebze ithalatında oumlnemli

paya sahip olmayan ancak uumllkemiz ihracatından oumlnemli pay almaya başlayan

uumllkelerdir

Rusya Federasyonu duumlnya ithalatı ve uumllkemiz ihracatı iccedilinde oumlnemli

yere sahip bir uumllkedir

İngiltere Almanya ve Hollanda duumlnya ithalatı ve uumllkemiz ihracatından oumlnemli

pay alan uumllkeler olarak dikkat ccedilekmektedir

Duumlnya yaş meyve ve sebze ticaretinde dikkat ccedileken bir başka husus da

ccedilevresel baskıların kalite guumlvence proseduumlrlerini etkilemesidir Kaliteyi olumlu

youmlnde etkileyen ancak ccedilevreye olumsuz etkide bulunacak sistemler kabul

goumlrmemektedir

Son yıllarda Avrupa Birliğirsquonde uumlruumlnlerin ccedilevresel boyutu oumlnemli bir

konu haline gelmiştir Bu nedenle uumlreticiler uumlruumlnlerin sadece fiyat kalite

tuumlketici talepleri ve standartlar gibi geleneksel boyutunu değil aynı zamanda

ccedilevresel boyutunu da goumlz oumlnuumlne almak zorundadır Avrupa Birliğirsquone ihracat

yapan firmalar uumlye uumllkelerdeki tuumlketicilerin sağlık ve ccedilevre konusundaki

duyarlılıklarının farkında olmalı ve pazar talebi ve yasal duumlzenlemelere uygun

uumlruumlnler sunarak tuumlketicilerin ihtiyaccedillarını karşılamaya ccedilalışmalıdır Bunun

dışında Avrupa Birliğirsquonde ithal edilen yaş meyve ve sebzeler gıda

kontroloumlrleri tarafından HACCP (Kritik Kontrol Noktaları ve Tehlike Analizi)

sistemi accedilısından kontrol edilmemekle birlikte bu belgenin olması guumlccedilluuml bir

dokuumlman olarak kabul edilmektedir

Avrupa Birliğirsquondeki buumlyuumlk perakendeci gruplar sağlıklı ve kaliteli

uumlruumln tuumlketimini sağlamak iccedilin kendi uumllkelerinde yetiştirilen ya da yurt dışından

ithal edilen tarımsal uumlruumlnlerde aranan asgari standartları GLOBALGAP adı

altında toplamışlardır Soumlz konusu sertifika buguumln ABrsquodeki buumlyuumlk zincir

mağazalarca kabul edilmekte ve istenebilmektedir Ayrıca GLOBALGAP

HACCP sisteminin uygulanmasını da teşvik etmekte ve prensiplerini

desteklemektedir

Duumlnya meyve ve sebze ticaretinin bir diğer boyutu ise organik uumlruumlnlere

olan talebin artmasıdır Tuumlrkiyersquonin tarım alanlarının gelişmiş uumllkeler

duumlzeyinde zarar goumlrmemiş olması ve mevcut yaş meyve ve sebze uumlretim

potansiyeli duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde bu potansiyelin değerlendirilmesi oumlnem arz

etmektedir (Anonim 2010a)

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

126

23 Tuumlrkiye Yaş Meyve Sebze İthalatı

Tuumlrkiye sahip olduğu uumlretim alanı ve ekolojik yapısı itibarı ile yaş

meyve ve sebze uumlretiminde kendine yeterli ve ihracat şansına sahip şanslı

uumllkelerden birisidirMuz hindistan cevizi ananas avokado armudu gibi

Tuumlrkiyersquode yetiştiricilik olanağı kısıtlı olan veya yetiştiriciliği muumlmkuumln

olmayan meyveler ithal edilmektedir Bu gibi uumlruumlnler haricinde sezon dışı talebi

karşılamak amacıyla ithalat yapılmaktadır Zaman zaman yeniden ihraccedil yapmak

amacıyla yaş meyve ve sebze ithal edildiği de goumlruumllmektedir Dahilde İşleme

Rejimi kapsamında gıda işleme sanayinin ihtiyaccedil duyduğu bazı ccedileşitlerin (elma

gibi) temini amacıyla da ithalat yapılmaktadır

Bu bağlamda 2009 yılı ithalatı accedilısından yaklaşık 180 bin ton ile muz

50 bin ton ile turunccedilgiller ve 10 bin ton ile hurma ithal edilen başlıca meyveler

olarak dikkati ccedilekmektedir (Anonim 2010b)Tuumlrkiye 2009 yılında 70rsquoi muz

olmak uumlzere 121 milyon ABD doları değerinde meyve ithal etmiştir (Anonim

2010c)

24Tuumlrkiye Yaş Meyve ve Sebze İhracatı

Tuumlrkiyede yaş meyve ve sebze uumlretimi miktar itibarı ile yuumlksek

duumlzeyde olmasına karşın ihracatın uumlretime oranı ccedilok duumlşuumlktuumlr İhracata konu

olan meyve ve sebze ccedileşitlerinin uluslararası piyasalarda talep edilen ccedileşitlere

uygun olmayışı ve uumlretimden tuumlketime miktar ve kalite kayıplarının yuumlksekliği

bu yapının en oumlnemli nedenleri arasındadır

Grafik 5rsquode Tuumlrkiye geneli yaş meyve sebze ve narenciye ihracatı

verilmiştir

Tuumlrkiyersquode yaş meyve sebze ve narenciyede 2011 yılı ilk uumlccedil ayında

949094497 kg ihracat miktarı ve 699295666 $ ihracat değeriyle bir oumlnceki

yılın aynı ayına goumlre miktarda 34 değerde ise 28rsquolik bir artış meydana

getirmiştir(Anonim2011b)

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

127

Grafik 5 2010 - 2011 ( Ocak - Mart) doumlnemi Tuumlrkiye geneli yaş meyve

sebze ve narenciye ihracatı (Anonim 2011b)

Gruplar iccedilerisinde narenciye miktarda 44 değerde ise 53rsquoluumlk bir

artış goumlstermiş olmuş 2011 yılı ilk uumlccedil ayında 433755329 $rsquolık değerle ilk

sırada yer almıştır (Anonim 2011b)

2011 yılının ilk uumlccedil ayının ihracat rakamlarına bakıldığında Tuumlrkiye

genelinde en fazla ihracat yapılan uumllke miktarda 285583074 kg ve değerde

225589281 $ ile Rusya olmuştur Rusyarsquoyı miktarda 167134759 kg değerde

106986500$ ile Irak ve miktarda 69199221kg 50571691$ ile Ukrayna takip

etmektedir

Tuumlrkiyersquode ihracat yapılan ilk 20 uumllke iccedilinde 2011 yılı ilk uumlccedil ayında bir

oumlnceki yılın aynı ayına goumlre miktarda 423 değerde ise 470rsquolik artışla İran

en yuumlksek artışı sağlamıştır İranrsquoı miktarda 323 değerde ise 155rsquolik

artışla Guumlrcistan takip etmiştir Bu 20 uumllke iccedilinde ihracattaki en buumlyuumlk azalışın

yaşandığı uumllke 2011 yılı ilk uumlccedil ayında bir oumlnceki yılın aynı ayına goumlre miktarda

41 değerde ise 42rsquolik duumlşuumlşle Polonya olmuştur (Anonim 2011b)

2011 yılının ilk uumlccedil ayının Tuumlrkiye geneli yaş meyve sebze ve

narenciyenin uumllke gruplarına goumlre ihracattaki dağılımına baktığımızda miktarda

442866302 kg ve değerde317403330 $ ile ilk sırada Bağımsız Devletler

Topluluğu vardır Bağımsız Devletler Topluluğunu miktarda 283821907 kg ve

değerde 198857333 $ Ortadoğu Uumllkeleri ve miktarda 186818873 kg ve

değerde 159225830 $ ile Avrupa Birliği Uumllkeleri takip etmektedir

T uumlrkiye yaş meyve sebze ve narenciye ihracatında Bağımsız Devletler

Topluluğursquonun payı 45 Orta Doğu Uumllkelerinin payı 29 ve Avrupa Birliği

Uumllkelerinin payı 2011 yılının ilk uumlccedil ayı rakamlarına goumlre 23 olmuştur

(Anonim 2011b)

25 Tuumlrkiyersquoden Avrupa Birliğirsquone Yaş Meyve Sebze İhracatı

AB Tuumlrkiyersquonin yaş meyve ve sebze ihracatından 40 pay alan en

oumlnemli pazar konumundadır ABrsquone meyve ve sebze ihracatında uumllkeler

itibariyle en ccedilok ihracat yapılan uumllke Almanya ve onu İngiltere İtalya Polonya

Romanya Fransa Belccedilika izlemektedir ABrsquone meyve ihracatında ilk sırayı

kiraz almaktadır Diğer oumlnemli ihracatı yapılan meyveler sırasıyla turunccedilgiller

uumlzuumlm ve yaş incirdir (Oumlzdemir 2008)

Tuumlrkiyersquoden Topluluğa yapılan tuumlm tarım uumlruumlnleri ihracatı 198 sayılı

Ortaklık Konseyi Kararı uyarınca ad-valorem vergilerden muaf olarak

gerccedilekleşmektedir Ancak bazı uumlruumlnler itibariyle belirli doumlnemlerde guumlmruumlk

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

128

vergisi oumldenmemesi muumlmkuumln olmakla birlikte soumlz konusu bu uumlruumlnler iccedilin bu

doumlnemler dışındaki ihracat Ortak Guumlmruumlk Tarifesi (OGT) hadleri uumlzerinden

vergi oumldenmesi suretiyle gerccedilekleştirilmektedir

Bu uygulamaya tabi uumlruumlnler haricindeki tuumlm meyve ve sebzeler yıl

boyunca Topluluk pazarına guumlmruumlk vergisi muafiyeti ile ihraccedil edilmektedir

Ancak Avrupa Birliğirsquonin Giriş Fiyatı uygulaması nedeniyle ihracatımızın

yoğun olduğu doumlnemlerde sıklıkla vergi ile karşılaşılabilmektedir (Anonim

2011c)

Topluluk 1995 yılı başına kadar yaş meyve ve sebzelerin uumlccediluumlncuuml

uumllkelerden ithalatında uumlccediluumlncuuml uumllke menşeli malların belirli bir fiyattan daha

duumlşuumlk duumlzeyde Topluluk pazarına girmesini oumlnlemek maksadıyla Referans

Fiyatı Sistemi ve buna bağlı olarak ithalatta değişen vergi (prelevman)

uygulamaktaydıAncak Uruguay Raundrsquoun tamamlanmasını muumlteakip

korumanın guumlmruumlk vergilerine dayandırılması ilkesi uyarınca Topluluk ldquoGiriş

Fiyatırdquo adı verilen bir sistemi 1995 başından itibaren yuumlruumlrluumlğe koymuştur Bu

ccedilerccedilevede referans fiyatı ve değişken vergiye (prelevman) son verilirken yıl

boyunca sabit olan spesifik vergi uygulamasına geccedililmiştir (Anonim

2010d)Giriş Fiyat Sistemi AB Komisyonu tarafından bazı uumlruumlnler iccedilin bazı

doumlnemler itibarı ile belirlenmiş ve değişmeyen sabit değerlerdir Bu kapsama

giren uumlruumlnlerin giriş fiyatlarının altında ithal edilmesi halinde ithalat fiyatının

giriş fiyatından duumlşuumlk olma seviyesine goumlre kademeli olarak artan guumlmruumlk

vergisi tahsil edilmektedir Giriş fiyatının 8 (elma ve armutta 12) altına

duumlşuumllmesi halinde ise yuumlksek oranda olan ldquoMaksimum Tarife Bedelirdquo

seviyesinde vergi oumldenmesi gerekmektedir

Standart İthal Değeri (SİD) AB Komisyonu tarafından belirlenen uumlye

pazarlarda satılan her bir yaş meyve sebze iccedilin menşe itibarıyla ve değiştikccedile

guumlnluumlk olarak komisyona bildirilen ortalama temsili fiyatlara goumlre tespit edilen

değerdir (Anonim 2011c)

Uumlruumlnlerin AB uumllkeleri tarafından ithalatı esnasında oumlnemli olan husus

ldquoİthalat Değerininrdquo hesaplanmasıdır İthal edilen malın değeri giriş fiyatından

duumlşuumlk olduğu takdirde fiyatların duumlşuumlkluumlğuuml nispetinde ek vergi ya da

maksimum tarife bedeli oumldenmektedir Bu kapsamda ithal edilen malın CIF

değeri giriş fiyatının 100-92rsquosi arasında ise ek vergi İthal edilen malın CIF

değeri giriş fiyatının 92rsquosinden duumlşuumlk ise maksimum tarife bedeli

oumldenecektir

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

129

Bu arada malın ithal değerinin guumlmruumlk giriş beyannamesinin kabul

tarihinde belirlenen SİDrsquoin 8 oranından daha yuumlksek olduğu durumda malın

değerini goumlsteren faturada yanlış beyan olduğu duumlşuumlnuumllecek ve ithalatccedilıdan

teminat istenecektir Bu nedenle malın ithal değeri SİDrsquoin 8rsquoini aşmamalıdır

Bu kapsamda giriş tarihinde geccedilerli olan SİDrsquoin 8 fazlası sabit olarak tespit

edilmiş giriş fiyatından duumlşuumlk ise giriş fiyatından duumlşuumlkluumlğuuml nispetinde ek vergi

ya da maksimum tarife bedeli oumldenmek durumunda kalınmaktadır

Giriş fiyatı seviyeleri oumlnceden bilinmekle birlikte SİD değerlerinin

hemen hemen her guumln değişiklik goumlsteriyor olması ihracatccedilılar accedilısından buumlyuumlk

bir risk oluşturmaktadır Ccediluumlnkuuml uumlruumlnuumln yuumlklenmesi aşamasında SİD yeterince

yuumlksek iken araccedilların AB uumllkesine varış tarihinde ani duumlşuumlş yaşanabilmektedir

Bozulabilir uumlruumlnler olması nedeniyle de araccedilların guumlmruumlk işlemlerinin

gecikmeden yapılması gerekmekte ihracatccedilı uumlruumlnuuml guumlmruumlk oumldeyerek alıcı

uumllkeye sokmak zorunda kalmaktadır(Anonim 2010d)

3TUumlRKİYE ve ABrsquode MEYVE VE SEBZE PAZARLAMA KANALLARI

31Tuumlrkiyersquode Meyve ve Sebze Pazarlama Kanalları

Uumlretici ile tuumlketici arasında uumlretici işletmeden ekonomik ve hukuki

youmlnden tamamen bağımsız aracı veya aracılar varsa bu durumda dolaylı dağıtım

kanallarından ve stratejilerinden soumlz edilebilir O halde dolaylı dağıtımda uumlretici

işletmeden bağımsız olarak bir veya birkaccedil aracının olması şarttır Bu durumda

aracı uumlretici ile tuumlketici arasında yer alan malın uumlreticiden tuumlketiciye akışını

youmlnlendiren ve malın alınıp satılmasında rol oynayan bağımsız işletmelerdir

(Ecer ve Canıtez 2004)

Albayrak (2009)rsquoa goumlre ccedileşitli aracı ya da kurum-kuruluşların yer

aldığı dağıtım kanalı yapısı aracılar yoluyla pazarlama sistemleri olarak

isimlendirilmiştir Bu sistemde farklı oumlzellikteki aracılar soumlzleşmeli tarım

uumlretici birlikleri ihracatccedilı birlikleri kooperatifler toptancı haller borsalar semt

pazarları organik uumlruumln pazarı accedilık toptan satış merkezleri ve buumlyuumlk

perakendeciler yer almaktadır Duumlnyada yaş meyve ve sebze pazarlamasında

belirtilen sistemlerden farklı olarak pazarlama bordları ve okşinler de (auction-

accedilık arttırma) yer almaktadır Tuumlrkiyede işlenmiş uumlruumlnler dikkate alınmadığında

yaş meyve ve sebze uumlreticiden kendi ya da başkası hesabına uumlruumlnuuml satan farklı

oumlzellikteki toplayıcı simsar komisyoncu tuumlccar gibi aracılar yoluyla tuumlketiciye

ulaştırılmaktadır Yaş meyve ve sebzede uumlretici oumlrguumltlenmesinin arzulanan

duumlzeyde olmaması pazarlama kanalının uzamasına ve tuumlketicinin oumldediği

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

130

paradan uumlreticinin eline geccedilen miktarın duumlşmesine yol accedilmaktadır (Albayrak

2009)

Tuumlrkiyersquode yaş meyve ve sebzelerde pazarlama kanalları uumlretici-aracı-

komisyoncu-toptancı-perakendeci-tuumlketici şeklinde ortaya ccedilıkmaktadır Meyve

ve sebzelerin doğrudan uumlretici tarafından satışa sunulması ise

-Youmlrenin halinde satmak youmlrede bu işin ticaretini yapanlara satmak tuumlketim

merkezlerindeki komisyonculara goumlndermek şeklinde olmaktadır

Boumlylece soumlz konusu uumlruumlnlerin pazarlamasında ccediliftccedili doğrudan rol

alabildiği gibi youmlresel toplayıcı alıcı ve pazarcıların da devreye girdiği

anlaşılmaktadır Bu dar ccedilerccedilevede ve değişik şartlar altında uumlreticinin uumlruumlnuumlnuuml

maliyet fiyatına veya maliyetin uumlstuumlnde bir fiyatla değerlendirmesi muumlmkuumln

olmamaktadır Buna goumlre yaş meyve ve sebzelerin pazarlamasında toptancı

halleri ve bu hallerde iş yapan komisyoncular ile semt pazarlayıcıları daha

etkili olabilmektedirler İhracatccedilılar ise maliyeti duumlşuumlrmek amacıyla aracı

kullanmadan doğrudan bahccedile alımlarına youmlnelmekte ve bunun iccedilin de youmlresel

olarak deneyimli alıcı ve toplayıcılardan yararlanmaktadırlar Sanayiciler bir

yandan bazı sebze tuumlrlerinde oumlrneğin domateste soumlzleşmeli uumlretim ve satın alma

sistemini benimserken oumlte yandan bahccedile alımları ya da değişik kanallardan

uumlruumln teminine ccedilalışmaktadırlar (Anonim 2011d)

Tuumlrkiyersquode iccedil tuumlketim ile işleme sanayi ve ihracat iccedilin ihtiyaccedil duyulan

meyve ve sebzeler ccediloğunlukla kuumlccediluumlk-orta boy işletmeler tarafından

uumlretilmektedir Bu durum pazarlamanın oumlnemini daha da artırmaktadır Bu

aşamada başlıca sorun ccediliftccedilinin uumlruumlnuumlnuumln aracılar olmadan tuumlketiciye nasıl

ulaştırılacağıdır Tuumlrkiyersquode kuru uumlzuumlm kuru incir fındık yer fıstığı

antepfıstığı yaş uumlzuumlm (şaraplık) pazarlamasında boumllgesel olarak bazı birliklerin

faaliyette bulundukları bilinmektedir Taban fiyat esasına goumlre devlet

desteğinde iccedil ve dış pazarlamaya youmlnelik faaliyet goumlsteren soumlz konusu satış

kooperatifleri pazarlama accedilısından deneyimli bir kadro ile yerleşik bir duumlzene

sahip bulunmaktadırlar Bu arada kooperatif uumlyelerinin buumlyuumlk bir boumlluumlmuumlnuumln

bulundukları youmlrede meyve ve sebze uumlreticisi olduklarını da belirtmek gerekir

Boumlylece başlıca kuru meyveler belirli oumllccediluumlde devlet garantisinde pazarlanırken

yaş meyve ve sebzeler bu tuumlr bir fiyat ve pazar garantisinden yoksun

bulunmakta ve dolayısıyla sahipsiz kalmaktadır

Buna goumlre Tuumlrkiyersquode guumlccedilluuml yapıda ve etkin kooperatif birlik ve bord

tipi pazarlayıcı organizasyonların kurulması gerekmektedir Bu tip kuruluşlar

başlangıccedilta uumlyelerin yanı sıra devletccedile ccedilok youmlnluuml olarak desteklenmeli ve

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

131

korunmalıdır Zamanla ccedilalışma konuları ve alanlarının genişletilmesiyle

sermaye artışında gelişmeler sağlanabilir ve bu suretle devletin politik olarak

uygulamalara muumldahalesi de ortadan kalkar Bu kuruluşların oluşumuna

oumlncelikle uumlretimin yoğun olduğu boumllgelerden başlanmalı ve belli kriterler

ccedilerccedilevesinde bu kapsama zamanla youmlredeki meyve ve sebzelerin hepsi de dahil

edilmelidir Bunun yanı sıra oumlrneğin turunccedilgiller ılıman iklim meyveleri

yumru ve soğansı sebzeler iccedilin boumllgesel olarak ayrı birlikler kooperatifler ya da

bordlar da oluşturulabilir Yaş meyve ve sebze uumlretim ve pazarlaması amacıyla

oluşturulan bu kuruluşlar uumlst birliklere bağlı olacaklardır Buguumln uumllkemizde

değişik konularda ve statuumlde ccedilalışan sayısız kooperatifler olduğu halde bunların

hemen hemen tamamının meyve ve sebze pazarlamasında dikkate değer bir

etkinlik goumlsterdikleri soumlylenemez (Anonim 2011d) İklim ve toprak koşulları

youmlnuumlnden ccedilok ccedileşitli meyve ve sebze uumlretimine elverişli olan Tuumlrkiyersquode uumlruumln

fiyatlarının devamlı yuumlkselmesi ve ccediloğu zaman arzın talebi karşılayamaması

tarım sektoumlruumlnuumln oumlnemli sorunlarındandır Gelişmiş uumllkelerde oumlzellikle Avrupa

Birliğinde uumlreticilerin tamamına yakınının oumlrguumltlenmiş olması uumlreticilerin

suumlrduumlruumllebilir seviyede (refah standardının yanı sıra yeni teknolojilerden

rahatlıkla faydalanmaktadırlar) tarım yapmalarının ana nedenidir Bu nedenle

Tuumlrkiyersquode ilk yapılacak olan uumlretici oumlrguumltlenmesinin tamamlanmasıdır Aksi

takdirde binlerce aracının faaliyette bulunduğu yaş meyve ve sebze sektoumlruumlnde

buumltuumln sorunların toptancı hal yasası ile ccediloumlzuumlmlenmesi beklenmemelidir Bu

yuumlzden uumlretici oumlrguumltlenmesini ve bu şekilde hale kadar mal ulaşımının teşvik

edilmesi yasanın ana ruhunu oluşturmalıdır Boumlylece pazarlama zinciri

kısalacak uumlreticinin karı artarken tuumlketiciler daha az oumldeyecek mevsimlik arz

ve fiyat dalgalanmalarının boyutu azalacaktır

ABDrsquode toptancı haller kuruluş şekillerine goumlre beş gurupta toplanabilir

1Oumlzel şirketler tarafından kurulup işletilen haller

2Ccediliftccedili kooperatifleri tarafından kurulup işletilen haller

3Eyaletler tarafından kurulup işletilen haller

4Eyalet pazarlama idarelerince işletilen haller

5Belediyeler tarafından kurulup işletilen haller

Bu pazarların hepsinde oumlncelik ve ağırlık uumlreticilere verilmektedir Ccediliftccedililer hal

idarelerinde de goumlrev almaktadırlar

Avrupa Birliğine dahil olan uumllkelerde ise haller genellikle belediyeler ve ccediliftccedili

kooperatifleri tarafından kurulmuştur Avrupa genelinde guumlnluumlk fiyatlar (ithalat

ve tuumlketici) halin ortalama fiyatı civarında (ulaşım masrafı dikkate alınarak)

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

132

oluşmaktadır Oumlne ccedilıkan merkezi haller Londra (Covent Garden) Paris ve

Muumlnih halleridir Hallerdeki satış yerleri uumlretici komisyoncu toptancı ve

ithalatccedilı gibi satıcılara kiralanmaktadır Uumlruumlnuumln bol ya da kıt olduğu

doumlnemlerde pazar duumlzenleme politikalarının oluşturulduğu merkezlerdir Eğer

yerli uumlretici zarar goumlrecek seviyede fiyat oluşmuşsa o malın ithalatına izin

verilmemektedir Toptancı hallerde ambalajlama tasnif ve soğuk depolama

tesisleri de yer almaktadır (Vural 2006) Toptancı hallerinin kuruluş amacı yaş

sebze ve meyve ticaretinin kalite standart ve sağlık kurallarına uygun olarak

serbest rekabet sistemi iccedilerisinde yapılmasını sağlamak uumlretici ve tuumlketiciler ile

yaş sebze ve meyve ticaretini meslek edinenlerin ccedilıkarlarını dengeli ve eşit bir

şekilde korumak ve toptancı hallerini modern ve ccedilağdaş bir altyapı sistemine

kavuşturmaktır (Polat 2010) Tuumlrkiyersquode 5957 sayılı Sebze ve Meyveler İle

Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin

Duumlzenlenmesi Hakkında Kanun 26032010 tarihli ve 27533 sayılı Resmi

Gazetersquode yayımlanmıştır Bu Kanunun oumlzellikle ldquoHal Kayıt Sistemininrdquo

kurulmasına ve ikincil mevzuatın ccedilıkarılmasına ilişkin Bakanlığımızın goumlrev ve

yetkilerini duumlzenleyen 15 inci maddesi yayımı tarihinde yuumlruumlrluumlğe girmiştir

Bunun yanında Kanunun 6 ncı maddesinin beşinci fıkrasının 2632013

tarihinde diğer maddelerinin ise 26032011 tarihinde yuumlruumlrluumlğe girmesi

oumlngoumlruumllmuumlştuumlr Ancak 1142011 tarihli ve 27903 sayılı Resmi Gazetersquode

yayımlanan ldquo6215 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair

Kanununrdquo 17 nci maddesi ile 5957 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin birinci

fıkrasının (c) bendi yeniden duumlzenlenerek yuumlruumlrluumlluumlk tarihi 112012 olarak

değiştirilmiştir Bu itibarla 5957 sayılı Kanununun yuumlruumlrluumlğe gireceği 112012

tarihine kadar 552 sayılı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Duumlzenlenmesi ve

Toptancı Haller Hakkında Kanun Huumlkmuumlnde Kararname ve bu Kararnameye

istinaden ccedilıkarılan ikincil mevzuat huumlkuumlmlerinin uygulanmasına devam

edilecektir (Anonim 2011e)

32 Avrupa Birliğinin Yaş Sebze ve Meyve Pazarlaması ve Uygulamaları

Avrupa Birliğinde (AB) tuumlketiciye taze guumlvenli ve sağlıklı uumlruumlnler

ulaştırılmasına buumlyuumlk bir oumlnemin verildiği ABde sebze ve meyve uumlretimi ve

ticaretinin kendine oumlzguuml yapısına uygun oumlnlemler alınmaktadır AB buumlnyesinde

kurulan EUCOFEL (European Union of the Fruit and Vegetable Wholesale

Import and Export Trade-AB Sebze ve Meyve Toptancı İhracatccedilı ve İthalatccedilılar

Birliği) AB fiyat mekanizması ihracat teşvikleri kalite standartları hijyen

kuralları guumlmruumlk vergileri ambalaj ve ambalaj atıkları destekleme fonları

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

133

bilgi alışverişi konularında faaliyet goumlstermektedir EUCOFEL AB piyasasında

taze uumlruumlnlerin tuumlketimini artırılması suretiyle taze uumlruumln tuumlketiminin sağlıklı

yaşama olan katkısını geliştirmeyi amaccedillamaktadır

ABde yaş sebze ve meyve ticaretinde Meyve Sebze Ortak Piyasa

Duumlzenine İlişkin 220096 sayılı tuumlzuumlk ile Taze Meyve Sebzede Pazarlama

Standartlarına Uygunluk Denetimine İlişkin 11482001 sayılı tuumlzuumlk ana

ccedilerccedileveyi oluşturmaktadır Bu iki tuumlzuumlk dışında yaş sebze ve meyve ticaretine

ilişkin ccedilok sayıda direktif ve duumlzenleme de vardır

Meyve Sebze Ortak Piyasa Duumlzenine İlişkin 220096 sayılı tuumlzuumlk 4

temel konuyu iccedilermektedir Bunlar

Yaş sebze ve meyvenin sınıflandırılması ve standartların

oluşturulması

Uumlretici oumlrguumltlerinin oluşturulması

Muumldahale duumlzenlemeleri

Uumlccediluumlncuuml uumllkelerle ticarettir

Taze Meyve Sebzede Pazarlama Standartlarına Uygunluk Denetimine

İlişkin 11482001 sayılı tuumlzuumlk ise

Kalite standart denetimleri yapacak yetkili kuruluşun belirlenmesi

Tacir veri tabanının oluşturulması

Yurt iccedilinde uygunluk denetimlerinin yapılması

İhracat ve ithalatta kalite uygunluk denetimlerinin yapılmasını

oumlngoumlrmektedir (Oumlzsu 2005)

Komisyon 27 Eyluumll 2007 tarihinde AB Konseyi 11822007 sayılı

meyve ve sebze sektoumlruumlne ilişkin oumlzel kurallar koyan yeni bir Konsey Tuumlzuumlğuuml

yayınlamıştır Meyve ve sebze OPD 2007 reformunun bazı hedefleri şu şekilde

sıralanabilir Pazar youmlnelimini ve sektoumlruumln rekabet guumlcuumlnuuml artırmak meyve ve

sebze pazarlama zincirindeki dengenin iyileştirilmesine katkıda bulunmak

uumlreticilerin kriz youmlnetim kapasitelerini guumlccedillendirmek organik uumlretimi teşvik

etmek kalkınma ve komşuluk politikası ile Duumlnya Ticaret Oumlrguumltuuml (DTOuml)

kurallarına uyumu sağlamak kamu harcamalarının kontroluumlnuuml ve tahmin

edilebilirliğini yuumlkseltmek youmlnetim işlerini sadeleştirmek ve kontrolleri

geliştirmektir (Koumlse 2007)

ABrsquode meyve ve sebze pazarlamasında aktif rol oynayacakları

duumlşuumlncesiyle uumlretici organizasyonları desteklenmektedir Uumlyelik goumlnuumllluumlduumlr

ancak uumlyelerin buumltuumln uumlruumlnlerini uumlretici organizasyonları vasıtasıyla

pazarlamaları gerekmektedir Demokratik kurallar ccediliftccedililere organizasyonlarını

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

134

kontrol etme imkanı sağlamaktadır Bu organizasyonlar ccediliftccedililere ccedilevre dostu

uumlretim metotları accedilısından teknik yardım sağlamakla yuumlkuumlmluumlduumlrler Uumlye

uumllkeler uumlretici organizasyonlarını belli bir asgari uumlye sayısı ve asgari

pazarlanabilir uumlruumln miktarını goumlz oumlnuumlne alarak resmen tanımaktadırlar Bazı

durumlarda resmi tanınma programlarını uygulayacakları azami 5 yıllık geccediliş

doumlnemi iccedilinde geccedilici olarak da tanınmaları muumlmkuumln olmaktadır (Anonim

2010d) AB buumlnyesinde tarımsal uumlruumlnlerde haksız rekabetin oumlnlenmesi ve

piyasa fiyatının oluşumunun sağlanması amacıyla tuumlm uumlreticilerin uumlruumlnlerini

uumlye oldukları uumlretici birlikleri kanalıyla pazarlamasını oumlngoumlren duumlzenlemeler

getirilmiştir Gerek ithal edilen gerekse uumlretici birlikleri kanalıyla pazarlanan

uumlruumlnlerin birinci el toptan satışı prensip olarak mezat (accedilık arttırma ile satış)

yoluyla gerccedilekleştirilmektedir Suumlpermarket ve hipermarketler ise uumlretici

birliklerinden doğrudan alım yapmayı tercih etmektedir

Uumlretici Birlikler genel olarak kurdukları kooperatifler kanalıyla

mezatları yuumlruumltmektedir Tuumlm uumlretici birliklerinin uumlst birlikleri ve branş

birlikleri bulunmaktadır AB piyasasında başta gıda maddeleri olmak uumlzere

hemen hemen tuumlm temel ihtiyaccedil maddelerinin pazarlanmasında suumlpermarket ve

hipermarketler buumlyuumlk bir ağırlık kazanmıştır Bu şirketlerin pazarlayacakları

uumlruumlnleri doğrudan uumlretici birliklerinden satın almaları veveya ithal etmeleri

nedeniyle mezatlar daha kuumlccediluumlk oumllccedilekli toptancıların tercih ettikleri uumlruumln tedarik

youmlntemi olmaktadırYaş meyve ve sebzelerin de satışa sunulduğu toptan gıda

pazarlarına getirilen uumlruumlnler ise ccediloğunlukla kuumlccediluumlk marketler ve restoranlar gibi

işletmeler tarafından satın alınmaktadır Toptan olmak koşuluyla nihai

tuumlketicilerin de bu yerlerden uumlruumln satın almaları muumlmkuumlnduumlr

AB uumllkelerinde yaş sebze ve meyvelerin toptancı hallerine girme

zorunluluğu bulunmamaktadır Yaş sebze ve meyve genel olarak uumlccedil kanaldan

perakendeciye ulaştırılmaktadır (1) toptancı halleri (2) buumlyuumlk dağıtıcı

marketler (3) uumlretici birlikleri Bunlardan buumlyuumlk dağıtıcı marketler toptan ve

perakende dağıtım yapabilmektedirler

Avrupa Birliğinde sebze ve meyve toptancı perakendeci dağıtımcı ve

paketleyicileri sattıkları veya satılmasına aracılık ettikleri uumlruumlnlerin gerekli tuumlm

bilgileri iccedileren etiketi taşımasından sorumludur Uumlruumln etiketsizse ve uumlruumlnuuml alan

satıcı da uumlruumlnuuml bu şekilde kabul etmişse uumlruumlnuumln etiketlenmesinden sorumlu

durumdadır

ABde sebze ve meyve iccedilin ekstra sınıf birinci sınıf ve ikinci sınıf

şeklinde uumlccedil ayrı minimum pazarlama kriteri belirlenmiştir Depolama ve

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

135

taşınma sırasında uumlruumlnlerde hasar meydana gelebilmektedir Bu durumda malı

elinde bulunduran kişinin uumlruumlnde meydana gelen değişiklikler doğrultusunda

uumlruumln sınıfını değiştirme yetkisi vardır Uumlruumln sınıfını değiştirmek yerine kusurlu

uumlruumlnuuml ayırmak da muumlmkuumlnduumlr Her bir uumlruumln paketinin accedilık okunaklı ve

dışarıdan goumlruumllebilir şekilde etiketlenmesi gerekmektedir Etikette paketleyene

ait bilgiler uumlruumln cinsi uumllkesi miktarı sınıfı gibi bilgilerin bulunması

zorunludur (Vural 2009)

AB uumlyesi uumllkelerdeki sebze ve meyve toptan ticareti ile ilgili

uygulamalara bakıldığında uumlye uumllkeler arasında farklılıklar olduğu

goumlruumllmektedir ABdeki yaş sebze ve meyve ticareti ile ilgili olarak

Hollandadaki Amsterdam Toptancı Hali ile Almanyadaki Muumlnih Toptancı

Halindeki uygulamalar şu şekildedir (Oumlzsu 2005)

1Amsterdam Toptancı Hali AB iccedilinde tarımın ve tarımsal

oumlrguumltlenmenin en gelişmiş olduğu Hollandada sebze ve meyvelerin toptan gıda

pazarlarında (toptancı halleri) satışı zorunlu değildir Toptancı halinde sadece

sebze ve meyve ticareti değil hemen hemen tuumlm gıda maddelerinin toptan

ticareti yapılmaktadır Hollandanın en buumlyuumlk toptan gıda pazarı olan

Amsterdam Hali 1934 yılında kurulmuştur

2Muumlnih Toptancı Hali Almanya meyve ve sebze piyasası buumlyuumlk

oumllccediluumlde ithalata dayanmaktadır Uumllkede tuumlketilen meyvenin 70i sebzenin de

60ı ithalat yoluyla karşılanmaktadır İthalat yoluyla gelen buumltuumln uumlruumlnler

kayıtlı olarak piyasaya sunulduğu gibi uumllke iccedilerisindeki uumlreticiler de firma

boyutunda işletmeler olduğundan bunlara ait uumlruumlnlerin de kayıt dışı satılması

soumlz konusu olmamaktadır (Vural 2009) AB uumllkelerindeki toptancı hallerinin

Tuumlrkiyersquodeki toptancı hallerinden ayrılması iki nedenden kaynaklanmaktadır

Bunlardan birincisi toptancı hallerinin sistemlerindeki ve yapılarındaki

farklılıklardır İkincisi ise Tuumlrkiyersquodeki mevzuatta yer almasına rağmen

uygulamada oluşturulamamış fiziki koşulların (oumlrneğin hal kompleksi iccedilinde

bulunması oumlngoumlruumllen soğuk hava depoları restoran park depo paketleme evi

vb) eksikliğidir

ABde sebze ve meyvelerin toptan satışında hale kaydedilme

zorunluluğu bulunmamakta olup boumlyle bir duumlzenleme hem ABnin rekabet

kurallarına hem de uumlye uumllkelerdeki rekabet mevzuatına aykırı kabul

edilmektedirABdeki hallerde faaliyet goumlsteren işletmeler mallarını ihtiyacı

olan uumlruumlnuuml doğrudan temin etme imkanından yoksun kuumlccediluumlk esnaf niteliğindeki

işletmelere dağıtmaktadır ABdeki toptancı hallerinde sadece taze sebze ve

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

136

meyve toptan satışı yapılmamakta et uumlruumlnleri kuru gıda unlu mamuller temel

ihtiyaccedil maddeleri hatta taze ccediliccedilek vb uumlruumlnlerin toptan satışı iccedilin de ayrı ayrı

mekanlar tahsis edilmektedir Bu nedenle AB uumllkelerinde toptancı halleri

Toptan Gıda Pazarları olarak adlandırılmaktadır ABdeki toptancı hallerinde

uumlruumlnlerin en sağlıklı şekilde saklanmasını sağlayacak depo ve soğuk hava

depoları bulunmaktadır Haldeki işyerlerinin kiralanmasısatışı devri ya da

ayrılma işlemleri her halin kendi tuumlzuumlğuuml ile oldukccedila basit ve accedilık şekilde

duumlzenlenmektedir Toptan gıda pazarlarında toptancılar dışında ithalatccedilılar

komisyoncular yiyecek iccedilecek tedarikccedilileri de faaliyet goumlstermektedir ABdeki

toptancı hallerinde temizlik ve guumlvenlik gibi hizmetlerin oumlzel firmalarca

gerccedilekleştirilmesine olanak sağlanmaktadır Toptancı halleri her tuumlrluuml aracın

rahatccedila giriş ccedilıkışına imkan verecek şekilde yerleştirilmiş ve organize

edilmiştir ABde uumlretici birliklerinin varlık nedeni Ortak Tarım Politikasının

kalbi sayılan Ortak Piyasa Duumlzenlerinin (OPD) iyi işlemesini sağlamaktır

Dolayısıyla uumlretici birliklerinin kuruluş amacı iyi işleyen etkin bir tarım

piyasasının temel aktoumlruuml olarak tarımda gıda guumlvenliğini sağlamak ve uumlretici

gelirlerini makul bir duumlzeye ccedilıkarmaktır Uumlretici birliklerinden beklenen yarar

kaynakların iyi kullanılmasını sağlayan (Toprağın tohumun guumlbrenin zirai

ilaccedilların emeğin suyun ) ortak piyasa duumlzenlerinin amaccedillarına uygun uumlretim

yapan uumlretimin ticaretin iyileştirilmesi ve ccedilevreye uygun uumlretim yapılmasını

sağlayan goumlnuumllluuml uumlretici organizasyonu olmalarıdır Buradaki goumlnuumllluumlluumlk

esasının anlamı piyasanın etkin işleyişinin gerektirdiği doğal bir ihtiyaccedil olarak

accedilıklanabilir (Anonim 2010f)

AB 1996 yılında ccedilıkarttığı 220096 sayılı tuumlzuumlkle uumlretici oumlrguumltlerini

sebze ve meyve piyasasının temel taşı kabul ederek oumlzellikle sebze ve meyve

pazarlaması konusundaki faaliyet alanlarını genişletmiştir Uumlretici oumlrguumltleri

uumlretim hasat depolama paketleme ve pazarlama konularında birlikte hareket

eden uumlreticilerden oluşan goumlnuumllluumlluumlk esasına dayalı olarak kurulmuş ve ilgili

uumlye uumllke tarafından tanınmış tuumlzel kişilerdir Avrupa Birliğinde sebze ve meyve

uumlreticilerinin bir kuruluşa uumlye olma yasal zorunluluğu yoktur Uumlretici birliğine

uumlye olan uumlreticilerin ise uumlruumlnlerini uumlretici birlikleri kanalıyla pazarlaması

zorunludurUumlreticiler toptancı grupları ve suumlpermarketler karşısında rekabet

edebilmek ve talep edilen miktarda ve kalitede uumlruumln arz edebilmek iccedilin uumlretici

birlikleri altında birleşmek durumunda kalmaktadır Ayrıca 1998 yılından

itibaren uumlreticiye doğrudan suumlbvansiyonları azaltan Avrupa Birliğinin

uumlreticilere Meyve-Sebze Ortak Pazar Organizasyonu ccedilerccedilevesinde uumlretici

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

137

birlikleri vasıtasıyla yardım etmesi de uumlretici birlikleri altında oumlrguumltlenilmesinde

etkili olmuştur (Oumlzsu 2005)

Tuumlrkiyede uumlretici birlikleri 5200 sayılı Kanun ve buna dayanılarak

ccedilıkartılan youmlnetmelik ile duumlzenlenmiştir

-Tarımsal Uumlretici Birlikleri Kanunu

Resmi Gazete TarihNo 0607200425514 Kanun No 5200

-Tarımsal Uumlretici Birliklerinin Kuruluş Usul ve Esasları Hakkında

Youmlnetmelik Resmi Gazete TarihNo 1601200525702

Uumlreticilerin AB standartlarında oumlrguumltlenmelerini sağlayan uumlretici

birliklerinin kurulmasındaki temel amaccedil uumlretimi talebe goumlre planlamak uumlruumln

kalitesini iyileştirmek pazara standartlara uygun uumlruumlnleri arz etmek ve uumlruumlnlerin

ulusal ve uluslararası oumllccedilekte pazarlama guumlcuumlnuuml arttırıcı tedbirler alınmasını

sağlamaktır Bunun sağlanması halinde pazara kaliteli ve standart uumlruumln

suumlruumllebilecek ve etkin bir konuma ve yapıya gelinebilecektir

4SONUCcedil ve OumlNERİLER

Duumlnya yaş meyve ve sebze sektoumlruumlnde rekabetin ccedilok acımasızca devam

ettiği bir ortamda Tuumlrkiyersquonin rekabet uumlstuumlnluumlğuuml olan uumlruumlnleri ccedilok iyi bir

şekilde belirleyerek uygulanacak proje ve politikalar bu oumlncelikler dikkate

alınarak yuumlruumltuumllmelidir Yaş meyve ve sebzede sektoumlruumln en oumlnemli temel sorunu

kayıt dışılıktır Uumlruumlnuumln tuumlketiciye ulaşmasına kadar devreye giren komisyonlar

ise fiyatları yuumlkseltmektedirTarım sektoumlruumlndeki sorunların ccedilokluğu ve kısa

suumlrede ccediloumlzuumlme ulaştırılmasının guumlccedilluumlğuumlnuuml bilerek belirlenen oumlncelikli alan ve

uumlruumlnlerde adım adım ccediloumlzuumlmlerle sonuca gidilmesi daha faydalı olacaktır

Yeterli guumlncel ve buumltuumlnleşik bir veri tabanı Tuumlrkiyersquode oluşturulamamıştır

Tarımsal veri tabanı oluşturulamamasının sonucu olarak yapılan tuumlm

yaklaşımlar ve uygulanan projeler istenen hedeflere tam anlamıyla

ulaşamamaktadır Duumlzenli ve sağlıklı bir ccediliftccedili kayıt sisteminin kurulması uumlruumln

miktarları uumlruumln deseni arazi kullanım bilgileri ccediliftccedili profili gibi konuların

detaylandırılması sorunların tanımlanmasına ve ccediloumlzuumlme youmlnelik proje

uygulamalarına yardımcı olacaktır Guumlnuumlmuumlzde sadece uumlretmek yeterli

olmamaktadır Uumlruumln kaliteli olmalı yeterli miktarda duumlşuumlk maliyetle uumlretilerek

tuumlketiciye en yuumlksek tatmini sağlayacak şekilde ulaştırılmalıdır Yaş meyve ve

sebzelerin pazarlanması aşamasında yeterli uumlruumln borsaları bulunmamaktadır Bu

durum uumlreticinin uumlrettiği uumlruumlnuuml hak ettiği değerden pazarlayamamasına neden

olmaktadır Bu durum aynı zamanda ihracat değeri olan uumlruumlnlerde fiyat ve kalite

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

138

istikrarsızlığına da yol accedilmaktadır Uumlruumln borsalarının kurulması ile yaş meyve

ve sebze sektoumlruumlnde fiyat istikrarı sağlanarak sektoumlr mağduriyeti oumlnlenmiş

olacaktırYaş meyve ve sebze uumlretiminde işletme bilincinin geliştirilmesi ve

oumlrguumltlenme sektoumlr iccedilin mutlak bir koşuldur Ekonomik işletme boyutundan

uzak uumlretim alanlarının verimli ccedilalışması ancak oumlrguumltlenme ile muumlmkuumln

olacaktır

Sonuccedil olarak Tuumlrkiyersquode meyve-sebze sektoumlruumlnuumln gelişmesi arzulanan

bir durumdur Bu gelişmenin sağlanabilmesi iccedilin oumlncelikle hedeflerimizin

belirlenmesi bu hedeflere ulaşma konusunda var olan engellerin tespit edilmesi

ve bu engellerin nasıl ortadan kaldırılacağı konusunda ccediloumlzuumlm yolları uumlretilmesi

gerekmektedir

5KAYNAKLAR

Akbay C ve ark (2005) Tuumlrkiyede Yaş Meyve ve Sebze Uumlruumlnleri Uumlretim ve

Pazarlaması Kahramanmaraş Suumltccediluuml İmam Uumlniversitesi Fen ve

Muumlhendislik Dergisi 8(2) 96-107

Albayrak M (2009) Yaş Meyve ve Sebze Pazarlama Merkezleri Toptancı

Haller-Pazarlar (Duumlnya Avrupa Birliği ve Tuumlrkiyersquoden Oumlrneklerle

Yapısı ve İşleyişi) Ankara Uumlniversitesi Tarım ekonomisi Boumlluumlmuuml

Ankara

Alpkent N (1995) Tuumlrkiye Tarımsal Uumlruumlnler Pazarlaması Uumlzerine Bir

İnceleme Milli Produumlktivite Yayınları 547 5s 31sAnkara

Anonim (2010a) Yaş Meyve Sebze TC Başbakanlık Dış Ticaret Muumlsteşarlığı

İhracatı Geliştirme Etuumld Merkezi (İGEME)

httpwwwigemeorgtrpgsection-pg-seccfmid=Tar21)(01052010)

Anonim (2010b) Yaş Meyve Sebze Sektoumlruumlnuumln Duumlnyadaki Durumu ve Duumlnya

Ticareti TC Başbakanlık Dış Ticaret Muumlsteşarlığı İhracatı Geliştirme

Etuumld Merkezi (İGEME) httpwwwigemeorgtrpgsection-pg-

seccfmid=Tar21) (01052010)

Anonim (2010c) Tuumlrkiye Tarım Sektoumlruuml Raporu (Temmuz 2010) TC

Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı

httpwwwinvestgovtrtr-

TRinfocenterpublicationsDocumentsTarımSektoruPdf

(29042011)

Anonim (2010d) Avrupa Birliğirsquonin Ortak Tarım Politikası Uumllkemizden

Avrupa Birliğirsquone Yaş Meyve Sebze İhracatı Tuumlrkiye Yaş Meyve

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

139

Sebze İhracatccedilı Birlikleri httpwwwymsorgtrhomeabtarimaspx

(29042011)

Anonim (2010e) Uumllkemizde tarımsal pazarlama

httpwwwbahcebitkileriorgulkemizde-tarimsal-pazarlamahtml

(28042011)

Anonim (2010f) ABde Uumlretici Birlikleri Cine Tarım dergi httpwwwcine-

tarimcomtrdergiarsiv54sektorel04htm (11122010)

Anonim (2011a) Food And Agriculture Organizatıon Of The United Nations

httpfaostatfaoorg 2011 (05042011)

Anonim (2011b) Akdeniz Yaş Meyve Sebze İhracatccedilıları Birliği

Değerlendirme Raporu Tuumlrkiye Geneli ( 2010 2011 Ocak Mart

Doumlnemi)İhracatccedilı Birlikleri Genel Sekreterliği Tarım Şubesi Mersin

Anonim (2011c) Yaş Meyve Sebze Sektoumlruumlnde Avrupa Birliği Pazarı TC

Başbakanlık Dış Ticaret Muumlsteşarlığı Antalya İhracatccedilı Birlikleri Genel

Sekreterliği httpwwwaiborgtrhtml (20032011)

Anonim (2011d) Yaş Meyve Ve Sebze Sektoumlruumlnde Pazarlama Sorunları Ve

Ccediloumlzuumlm Yolları Yararlanılan Kaynaklar Milli Produumlktivite Merkezi

Yayınları Tuumlrkiyersquonin Yaş Meyve ve Sebze Pazarlaması

httpelitokulcomisletmeyasmeyvesebzehtm (09052011)

Anonim (2011e) Kamuoyunda ldquoHal Kanunurdquo Olarak Bilinen 5957 Sayılı

Kanunun Yuumlruumlrluumlluumlğuuml 112012rsquoye Ertelendi TC Sanayi Ve Ticaret

Bakanlığı

httpwwwstbgovtrAnnouncementDetailsaspxannID=624amplng=tr

(15042011)

Dere HE (2006) Tarımsal Pazarlama Sorunları Ve Sultandağı Kirazı Uumlzerine

Bir Araştırma (Yuumlksek Lisans Tezi) Afyonkarahisar Kocatepe

Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Afyonkarahisar

Ecer FH Canıtez M (2004) Pazarlama İlkeleri Teori ve Yaklaşımlar Gazi

Kitabevi 253s Niğde

Koumlse T (2007) Meyve Ve Sebze Ortak Piyasa Duumlzeni 2007 Reformu (AB

Uzmanlık Tezi) TC Tarım ve Koumlyişleri Bakanlığı Dış İlişkiler ve

Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı Ankara

Oumlzdemir S (2008) Tuumlrkiyersquonin Avrupa Birliği Uumllkelerine Yaş Meyve-Sebze

İhracatı Ve Avrupa Birliği Ccedilevre Politikalarından Kaynaklanan Teknik

Engeller (Yuumlksek Lisans Tezi) Ccedilukurova Uumlniversitesi Fen Bilimleri

Enstituumlsuuml Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı Adana

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

140

Oumlzsu B (2005) Toptancı Halleri Sektoumlr Profili İstanbul Ticaret Odası Avrupa Birliği

ve Uluslararası İşbirliği Şubesi İstanbul

Polat Ouml (2010) Adana İli Yaş Sebze Ve Meyve Toptan Fiyatlarının Analizi

(Yuumlksek Lisans Tezi) Ccedilukurova Uumlniversitesi Fen Bilimleri Enstituumlsuuml

Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı Adana

Vural H (2006) Yaş Meyve ve Sebze Pazarlaması ve Toptancı Tarım ve

Muumlhendislik Dergisi Sayı 78-79 97-99

Vural H (2009) Toptancı Hal Yasa Tasarısının Ab Muumlktesebatına Uyumu

Youmlnuumlnden Değerlendirilmesi Uludağ Uumlniversitesi Ziraat Fakuumlltesi

Tarım Ekonomisi Boumlluumlmuuml Bursa

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

141

Karl Gunnar Myrdalrsquoın Hayatı ve İktisadi Goumlruumlşleri

Tuumlrker Şimşek1 Birol Ccediletin

2

Oumlzet

İktisat literatuumlruumlnde soumlz sahibi olmuş duumlşuumlnuumlrlerin hayat hikayeleri ve fikirleri

uumlzerine bir ccedilok ccedilalışma yapılmıştır Şuumlphesiz Karl Gunnar Myrdalrsquoın iktisadi goumlruumlşleri

de bundan nasibini almıştır Ancak Myrdalrsquoın kişiliği ve verdiği muumlcadele iktisat ile

ilgilenmeyen kişilerin dahi ilgisini ccedilekmiştir Oumlzellikle İskandinavya ve doğu Avrupa

uumllkelerinde hala oumlnemli bir ağırlığı olan Myrdal maalesef uumllkemizde pek fazla

tanınmamaktadır Bu ccedilalışma Myrdalrsquoın hayatı ve iktisadi goumlruumlşleri hakkında genel

anlamda bilgi vermeyi amaccedillamaktadır Ccedilalışma iki boumlluumlmden oluşmaktadır Birinci

boumlluumlmde Karl Gunnar Myrdalrsquoın hayatı ve eserleri ikinci boumlluumlmde ise iktisadi goumlruumlşleri

ve bazı iktisadi problemlere getirmiş olduğu ccediloumlzuumlm oumlnerileri ele alınmıştır

Anahtar Kelimeler Karl Gunnar Myrdal Ekonomi İsveccedil Stockholm okulu

Karl Gunnar Myrdals Life and Economic Views

Abstract

There has been made many studies about the people who became popular due

to views in economic literature No doubt the economic views of Karl Gunnar Myrdal

has got its share However Myrdals personality and struggle attracted the attention of

even people who are not interested in economics Myrdal has still very important weight

especially in Scandinavia and Eastern European Countries but unfortunately lots of

people who live in our country does not recognize Myrdal This study is intended to

provide general information about the Myrdalrsquos life and economic views This study

consists of two chapters In the first chapter we deal with Karl Gunnar Myrdals life and

his works Myrdals economic views and the solutions of some economic problems

which proposed by Myrdal are discussed in the second chapter

Key Words Karl Gunnar Myrdal Economy Sweden Stockholm school

1 ArşGoumlr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi İktisat Boumll

turkersimsekgopedutr 2 DoccedilDr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi İktisat Boumll

birolcetingopedutr

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

142

1 Karl Gunnar Myrdal Hayatı ve Eserleri

Karl Gunnar Myrdalrsquoın altmış yıllık kariyeri akademisyen politikacı ve

youmlnetici olarak Avrupa Kuzey Amerika ve Guumlney Asya olmak uumlzere uumlccedil kıtaya

iktisat demografi ve sosyoloji alanlarında yaptığı ccedilalışmalarla da uumlccedil sosyal

bilime yayılmıştır Oumlncelikli ilgi alanı olan iktisat bilimi iccedilerisinde iktisat

teorisi iktisat politikası ve iktisadi kalkınma gibi uumlccedil uzmanlık alanına

youmlnelmiştir (Kindleberger 1987 393)

Myrdalrsquoın en meşhur iki eseri 1944 yılında yazdığı 1500 sayfalık ldquoBir

Amerikan İkilemi rdquo ve 1968 yılında tamamladığı 2250 sayfadan oluşan ldquoAsya

Draması rdquo isimli kitaplardır Myrdal sadece iktisadi konularla ilgilenmeyip

sosyal konular hakkında da goumlruumlş bildiren bir bilim adamı olduğundan onu

sadece iktisatccedilı olarak tanımlamak eksik olacağından sosyal bilimci olarak

tanımlamak daha doğru olacaktır Yaşadığı doumlnemde yaptığı ccedilalışmalar ile ccedilok

az kişiye nasip olan duumlnya ccedilapında bir uumlne ulaşmayı başarabilmiştir

Amerikarsquoda yayınlanan The New York Times gazetesi 18 Mayıs 1987 yılında

Myrdalrsquoın geniş biyografisine yer vermiştir Gazete Myrdalrsquoı ldquo zamanın oumlnde

gelen ekonomist toplum bilimci devlet adamı muhalif barışsever eşitsizlik

duumlşmanı ve İsveccedil refah devletinin mimarırdquo olarak tanımlamıştır Hayatı boyunca

birccedilok onur oumlduumlluumlne layık goumlruumllen Myrdal 1974 yılında Friederich V Hayek ile

birlikte Nobel Oumlduumlluumlrsquone de layık goumlruumllmuumlştuumlr

Gustav Cassell David Davidson Eli Heckscher ve Knut Wicksell gibi

uumlnluuml İsveccedil ekonomistlerinden sonra Erik Lindahl Erik Lundberg ve Bertil Ohlin

ile birlikte Myrdal İsveccedilrsquoin yetiştirdiği ikinci buumlyuumlk ekonomistler kuşağında yer

almıştır

Gunnar Myrdal 6 Aralık 1898 yılında İsveccedilrsquoin Dalarna (eski adıyla

Skattungbyn) şehrinin Solvarbo kasabasında duumlnyaya gelmiştir Karl Gunnar

ismini ccediliftccedililik yapan ve aynı zamanda tren yolu işccedilisi olan babası Carl Adolf

Pettersson koymuştur Karl Gunnar hukuk eğitimi alırken kendisini

arkadaşlarına Gunnar Myrdahl olarak tanıtmış ve zamanla ldquohrdquo harfi kaybolarak

genccedil hukuk oumlğrencisi Gunnar Myrdal olarak bilinmiştir (Myrdal J1982 108)

Eğitimini aldığı Stockholm Uumlniversitesirsquonde Knut Wicksell David

Davidson Eli F Heckscher ve Gustav Cassel ile birlikte ccedilalışmıştır

Balabkinsrsquoe goumlre Myrdal oumlğrencilik yıllarında fazla atılgan bir genccedil olarak goumlze

ccedilarpmıştır Bir guumln Gustav Cassel derste kendisini şu şekilde uyarmış ldquoGunnar

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

143

kendinden buumlyuumlklere daha saygılı bir şekilde davranmalısın Ccediluumlnkuuml bizler sizin

gelecekteki kariyerinizi belirleyeceğizrdquo Myrdalrsquoın bu uyarı karşısındaki cevabı

şoumlyle olmuştur ldquoEvet Fakat sizler vefat ettikten sonra da bizler sizin

biyografilerinizi yazacağızrdquo Bunlara rağmen Myrdal ve Cassel birbirlerine ccedilok

yakın davranmışlardır (Balabkins 198899) 1945 yılında Cassel oumllduumlkten sonra

Myrdal dediğini yapmış ve Casselrsquoin kısa biyografisini yazmıştır

1924 yılında Myrdal Alva Reimer3 ile evlenmiş ve bu evlilikten

Myrdal ailesinin uumlccedil ccedilocuğu olmuştur Jan deneme yazarı ve siyaset bilimci

Sissela Ann ahlak ve etik uumlzerine ccedilalışmaları olan bir yazar (Harvard

Uumlniversitesi rektoumlruuml Derek C Bokrsquoun eşi) ve Kaj Folster ise Gottingenrsquode

ikamet eden bir sosyolog olarak babalarının yolunda hayatlarını

şekillendirmişlerdir (Lindbeck 1992)

Mayrdal 1927 yılında doktora derecesini aldıktan sonra Stockholm

Uumlniversitesirsquonde goumlreve başlamıştır 1933 ve 1939 yılları arasında politik iktisat

alanında Lars Hierta4 kuumlrsuumlsuumlnde ccedilalışmalarını suumlrduumlrmuumlştuumlr 1961 yılından

1965 yılına kadar kendi kurmuş olduğu Ekonomi Araştırmaları Enstituumlsuumlrsquonde

youmlnetici ve uluslararası iktisat profesoumlruuml olarak ccedilalışmıştır

1934-1936 yıllarında İsveccedil Parlamentosursquonda uumlye 1942-1946 yılları

arasında ise Ticaret Bakanlığı goumlrevlerinde bulunmuştur

Mayrdal 1947 yılından 1957 yılına kadar Birleşmiş Milletler Avrupa

Ekonomi Komisyonursquonun (ECE) sekreterliğini yuumlruumltmuumlş 1937 yılından 1942

yılına kadar Carnegie Corporation tarafından An American Dilemmarsquoyı yazması

ve 1957 yılından 1967 yılına kadar da Asian Dramarsquoyı yazması iccedilin Twentieth

Century Fund tarafından desteklenmiştir 1960rsquolı yılların sonlarında Indo-

Chinarsquoda5 Birleşmiş Milletler Uluslararası Savaş Succedillarını Araştırma

Komisyonursquonun eşbaşkanlığı Amerikalı asker kaccedilakları ve firarilere yardım

eden İsveccedil Vietnam Komitesirsquonin Başkanlığı ve Stockholm Uluslararası Barış

3 İsveccedilrsquoteki feminist hareketin başında yer alan Alva Reimer Myrdal kabine uumlyeliği

diplomatlık ve yazarlık yapmıştır Ayrıca 1982 yılında Nobel Barış Oumlduumlluumlrsquone layık

goumlruumllmuumlştuumlr (httpnobelprizeorgnobel_prizespeacelaureates1982myrdal-biohtml)

(httpnobelprizeorgnobel_prizespeacelaureates1982myrdal-biohtml) 4 Lars Johan Hierta (22 Ocak 1801 - 20 Kasım 1872) İsveccedilli gazete yayıncısı sosyal

eleştirmen işadamı ve 19 yuumlzyılda İsveccedilrsquote politik ve sosyal reformlara youmln veren uumlnluuml

bir siyasetccedilidir (httpwwwbritannicacomEBcheckedtopic265061Lars-Johan-

Hierta) 5 Kamboccedilya Laos Malezya Mynamar Singapur Tayland ve Vietnamrsquoı kapsayan

coğrafi boumllgeye verilen isimdir

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

144

Araştırması Enstituumlsuumlrsquonuumln Başkanlığı goumlrevlerini başarıyla yerine getirmiştir

(Kindleberger 1987 394)

1974 yılında Nobel Oumlduumlluumlrsquonuuml aldıktan sonraki yıllarını akademik

zaferin tadını ccedilıkararak geccedilirmek yerine bildiğinden vazgeccedilmeyerek ve

soumlzlerini esirgemeden akademik ve sosyal hayatına devam etmiştir Oumlyle ki

Nobel Oumlduumlluumlrsquonuuml aldıktan sonra bile aslında bu oumlduumlluuml almaması gerektiğini

ccediluumlnkuuml bu oumlduumlluumln iktisat gibi bilimsel olmayan bir alan iccedilin uygun olmadığını

yazmıştır Ccediloğu kişiye goumlre bunları yazmasındaki sebep Nobel Oumlduumll

Komitesirsquonin oumlduumlluuml kendisiyle değer yargılarını paylaşmadığı Hayek arasında

boumlluumlştuumlrmesine kızmış olmasıdır Burada ek bilgi olarak 1982 yılında eşi Alva

Myrdalrsquoın Nobel Barış Oumlduumlluumlrsquonuuml tek başına kimseyle paylaşmadan aldığını

hatırlatmak gerekir (Pressman 1999 115)

Kindlebergerrsquoe goumlre Myrdalrsquoı iyi tanıyanlar egoizmi kararlılığı

duumlzensizliği enerjisini aktifliği ve dost canlısı sıcak tavırlarından dolayı onu

ccedilalışmalarından ayırmanın ne denli zor olduğunu bilirler 80rsquoli yaşlarına kadar

ccedilalışmayı bırakmayan Myrdal hayatının son yıllarını İsveccedilrsquoteki evinde

istirahata ccedilekilerek geccedilirmiştir Karl Gunnar Myrdal 17 Mayıs 1987 yılında

İsveccedilrsquoin Danderyd şehrinde hayata goumlzlerini yummuştur

2 Myrdalrsquoın Genel Olarak Ekonomik Goumlruumlşleri

Myrdal akademik yaşantısının ilk yıllarında Stockholm Okulu

temsilcilerinin oumlne suumlrduumlğuuml iktisadi analizleri benimsemiştir Stockholm

Okulursquonun benimsediği teorik yapı genellikle JMKeynesrsquoin Genel Teorisi ile

paralel youmlnde olmasına rağmen bazı oumlnemli farklılıklar iccedileriyordu Stockholm

Okulursquonda yer alan iktisatccedilılar JMKeynesrsquoin aksine bazı farklı dinamik analiz

youmlntemlerini dikkate almışlardır Bu youmlntemlerden bir tanesi de Gunnar

Myrdalrsquoın ortaya attığı ve beklentilerin uzun doumlnem dengesine etki eden

bağımsız bir değişken olduğunu oumlne suumlrduumlğuuml teoridir (Myrdal 1975)

Myrdalrsquoın dinamik denge yaklaşımına goumlre teorik olarak dengenin

belirlenmesinde beklenen bazı değişikliklerin ve hareketliliklerin sonuccedilları da

hesaba katılmalıdır Bu yuumlzden Myrdal ekonomik analiz esnasında sadece

belirleyicilerin değil aynı zamanda beklenen sonuccedilların veya değişim

faktoumlrlerinin de goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gerektiğini savunmuştur Bu

anlayış ccedilerccedilevesinde gerccedilekleşmeden oumlnce beklenen veya beklenmeyen ve

uzun doumlnem ekonomik suumlrece baskı oluşturan değişikliklere dikkat etmek

gerekmektedir Myrdal bu beklenenbeklenmeyen değişikliklerin denge

konusunda etkili olduğuna inanmaktadır Ccediluumlnkuuml fiyat oluşumu kişilerin

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

145

kafasında şekillenmektedir Bu yuumlzden dinamik teorideki denge fiyatı statik

koşuldaki denge fiyatından farklıdır Myrdal statik teorinin gerccedileği yansıtan

doğru bir yaklaşım olduğunu duumlşuumlnmemektedir Neden olarak da statik

modeldeki fiyatların gerccedilek fiyatlara karşılık gelmediğini soumlylemektedir Ancak

buna rağmen Myrdal statik yaklaşımın daha derin ve karmaşık olan dinamik

yaklaşımı anlamada bir başlangıccedil olarak kullanılabileceğini ifade etmektedir

(Čaplaacutenovaacute 2002 28)

Myrdalrsquoın parasal denge ccedilalışmaları Knut Wicksellrsquoin normal faiz

oranları hakkındaki fikirlerine kritik bir doumlnuumlş girişimi olarak algılanmıştır

Myrdal parasal denge ccedilalışmasında kendisini fiyatların oluşum problemlerine

ve ekonomik dalgalanmalara adayarak doktora tezinde yoğunlaşmaya devam

etmiştir Parasal dengenin teorik analizinde kullandığı ex-ante ve ex-post

kavramları dinamik metodun kullanılmasında Myrdalrsquoın en oumlnemli katkısı

olarak kabul goumlrmuumlştuumlr Bu yaklaşım dengenin oluşamamasının

accedilıklanmasında da kullanılmaktadır Myrdalrsquoa goumlre ex-post tasarruflar ex-ante

yatırımlardan sapabilir Ancak ex-post yatırım ve tasarruf seviyesi dengede

olmalıdır Ccediluumlnkuuml uzun doumlnem accedilısından toplum gerccedilek varlıkların birikimi ile

tasarruf yapmaktadır Myrdalrsquoın bu teorik goumlruumlşleri savunurken kuumlmuumllatif

nedensellik prensibini kullandığı goumlruumllmektedir Dinamik suumlreccedilte ex-ante

beklentileri ex-post hesap dengesi ile sonuccedillanmaktadır Myrdalrsquoa goumlre bu

suumlreccedil bireysel ekonomik kuruluşlarda beklenmedik kazanccedil ve kayıplara hatta

fiyatların dalgalanmasına neden olacaktır Yalnızca denge durumunda ex-ante

tasarruf ex-ante yatırıma eşit olur ve fiyatların değişmesi iccedilin bir baskı soumlz

konusu olmaz (Čaplaacutenovaacute 2002 29)

JM Keynes ve F V Hayek aynı doumlnemde Myrdalrsquoın uumlzerinde ccedilalıştığı

sorunlar ile ilgilenmişlerdir Fakat Myrdalrsquoın beklentilere vermiş olduğu oumlnem

ve rol onu diğer iktisatccedilılardan ayırmıştır Myrdalrsquoın iktisadi analizlerindeki

temel amaccedillardan biri parasal sistemin iccediline beklentiler kavramını getirmektir

Parasal dengeye etki eden değişikliklerin (miktar olarak) ex-ante olarak kabul

edilmesi gerektiğini savunmuştur Myrdal bu analiz youmlntemini verilen bir

zamandaki analiz olarak tanımlamıştır Myrdalrsquoa goumlre belli bir doumlnemin

dinamik analizi ancak nihai fiyatların olduğu gelişimsel eğilimlerden

başlanılırsa yapılabilecektir Bu eğilimler belirli bir durumda hakim olan

beklentiler tarafından belirlenir Bu bağlamda ex-ante beklentiler dinamik

suumlrecin hareket guumlcuumlduumlr Bunun yanında ex-post sonuccedillar da oumlnemlidir Ccediluumlnkuuml

onlar ex-ante beklentilerin gelecek doumlnem iccedilin başlangıccedil noktası olmaktadır

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

146

Myrdalrsquoın dinamik metodu ex-post dengenin her zaman oluşacağı uumlzerine inşa

edilmiştir Parasal analiz bakış accedilısı ile bakıldığında ex-ante ve ex-post

durumları arasında meydana gelen değişiklikleri analiz etmek ex-post dengenin

sağlanabilmesi iccedilin gereklidir Myrdal orijinal beklentilerdeki sapmalardan

kaynaklanan ve sapmaların sonucunda ortaya ccedilıkan değişiklikleri

oumlnemsediğinden ekonomik analizlerinde bu değişikliklerin nedenlerini de ortaya

koymaktadır Bundaki amaccedil ex-ante beklentileri ve ex-post beklentilerdeki

değişikliklere neden olan unsurları analiz etmektir (Ohlin 1937 55)

Myrdal Knut Wicksellrsquoin kuumlmuumllacirctif suumlrecini kullanarak parasal denge

ccedilalışmalarında toplumun geliri azaldığı takdirde tuumlketim mallarına olan talebin

kaynağı olan toplam satın alma guumlcuumlndeki azalmanın daha az oranda olacağını

belirtmiştir Bu azalmanın sonucunda gelirin tasarruf iccedilin ayrılan boumlluumlmuuml

azalacak ve tasarruflardaki bu azalma sermaye piyasasındaki denge durumunun

değişmesine sebebiyet verecektir Bu olgu tuumlketim mallarına olan talep

duumlzeltildiği zaman fiyatlar seviyesindeki azalmayı sınırlandırarak dolaylı bir

etkiye sahip olacaktır Bu durum sermaye değerini ve reel yatırımları

desteklemektedir Myrdal bu analizi kullanarak değişmeyen tuumlketim

alışkanlıkları kredi koşulları koumltuumlye gitse bile parasal dengenin sağlanmasına

destek olur sonucuna varmıştır

Bu analiz ile azalan bir kuumlmuumllacirctif suumlreci durduran faktoumlrleri accedilıklamayı

yatırım ve ccedilıktı duumlzeyinin artmaya başladığı ekonomik konjonktuumlruumln azalmaya

başladığı bir denge noktasını formuumllize etmeye ccedilalışmıştır Bu noktada ex-ante

tasarruflar ex-ante yatırımlara eşit olabilir Myrdalrsquoın analizinin ağırlık merkezi

devam eden kuumlmuumllacirctif suumlreccedilte yatırım ve tasarruflar arasındaki ex-post dengeyi

oluşturan faktoumlrleri belirleme ccedilabasıdır (Čaplaacutenovaacute 2002 29)

Bu yuumlzden Myrdalrsquoa goumlre parasal denge konsepti Wicksellrsquoin

kuumlmuumllacirctif suumlrecinin olmadığı durumda her zaman belirli bir andaki durum ile

ilgilenir Myrdal parasal dengenin sağlanmasını soyut bir amaccedil olarak kabul

etmemektedir Myrdalrsquoa goumlre parasal dengenin oluşum mekanizmasını anlamak

ekonomik konjonktuumlruumln etkilerini tamamen ortadan kaldırmasa da azaltmaya

katkı sağlayacağı iccedilin oumlnem arz etmektedir Ayrıca Myrdal parasal dengenin ve

diğer amaccedilların sağlanması iccedilin gerekli olan oumlnlemlerin birbiri ile ccedileliştiğine de

dikkat ccedilekmektedir Bu bağlamda tam istihdam duumlzeyine gelinebilmesi iccedilin

yuumlksek duumlzeyde toplumsal maliyetlere katlanılmak zorunda olunabileceğini

vurgulamıştır (Myrdal1939)

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

147

3 Sonuccedil

İktisat alanında uumlnluuml olmayı başarmış birinci sınıf iktisatccedilılar genelde

puumlr teorisyen olarak akademik hayata başlamayı tercih etmişlerdir Gunnar

Myrdalrsquoda aynı tercihle akademik ccedilalışmalarına başlamıştır 1920rsquoli ve 1930rsquolu

yıllarda Myrdal İngilterersquodeki JM Keynes ve Robertsonrsquoun fikirleri ile birlikte

İsveccedilrsquoin Stockholm şehrinde modern makroekonominin temellerini atmaya

ccedilalışan geleceği parlak bir gurubun uumlyeleri arasında yer almıştır Myrdalrsquoın

parasal denge uumlzerine yaptığı ccedilalışmalar halen doumlnemin oumlnemli ccedilalışmaları

arasında olduğu goumlz ardı edilmemelidir

Karl Gunnar Myrdalrsquoın ekonomi bilimine olan katkısı binlerce sayfa

tutabilecek nitelikte olduğundan tek bir ccedilalışmada toplamak gerccedilekten guumlccedil

olmaktadır 1940 yılından sonra yapmış olduğu ccedilalışmalar Myrdalrsquoa şoumlhret

kazandırmıştır Bu doumlnemdeki eserlerinde Amerikarsquodaki zenci toplumu Nuumlfus

Problemleri Planlama-Demokrasi Gelişmişlik ve Azgelişmişlik Birleşmiş

Milletler Tarım Ulusal-Uluslar arası Birleşme ve Guumlney Asyarsquodaki Ekonomik

Kalkınma gibi konular uumlzerinde durmuştur

Myrdal ilerlemenin yavaş olduğu kendi başına ekonomik teknikler

sağlamayan derin bir kavrayış ve hayal guumlcuuml gerektiren buumlyuumlk sorunlara

youmlnelmiştir Myrdalrsquoın ilgi alanları coğrafi anlamda da geniştir Her ccedileşit

ekonomi uumlzerine ccedilalışmalar yapmıştır Amerika Avrupa Afrika ve Asya

kıtalarının birccedilok uumllkesinde seyahat ve ccedilalışma imkacircnı bulmuştur Analizleri

esnasında işine sıkı sıkıya sarılmış olması ve samimiyeti sayesinde bu uumllkelerde

yabancılık ccedilekmemiştir Myrdalrsquoın iktisadi bakış accedilımızın gelişmesi konusunda

ufkumuzun accedilılmasına yardımcı olan oumlnemli bir iktisatccedilı olduğu bir gerccedilektir

Myrdalrsquoın sadece entelektuumlel katkılarından değil kamusal ilişkilere

yaptığı katkılardan da bahsetmek gerekir Myrdal 1940rsquolı yıllar boyunca İsveccedil

Parlamentosursquonda Bakanlıkta dahil ccedileşitli goumlrevlerde bulunmuş ve İsveccedil

ekonomi politikasına youmln vermede oumlnemli roluuml olmuştur Vizyonu cesareti ve

diplomatik yeteneği ile buumltuumln duumlnyada saygınlık kazanmıştır Myrdal sadece

duumlnyadaki elit kesimden değil ayrıcalıklı olmayan kesimden de ilgi goumlrmuumlştuumlr

Az gelişmişlik ve kalkınma uumlzerine ccedilalışmalar yaparak her zaman alt sınıf

olarak goumlruumllen kesimin hizmetinde her zaman onların tarafında ve her zaman

onların koşullarını iyileştirmeye ccedilabalamıştır Yapmış olduğu hizmetler ve

ccedilalışmalar karşılığını vermiş ve 1974 yılında FVHayek ile birlikte Nobel

Ekonomi Oumlduumlluumlnuuml kazanmıştır

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

148

Myrdal ile fikir olarak anlaşamayan onun goumlruumlşlerine katılmayan bilim

adamları Myrdalrsquoın bilim adamlığını eleştirseler bile insanlık youmlnuumlnden oumlrnek

bir kişiliğe sahip olduğunu ifade etmekten kaccedilınmamışlardır

Sonuccedil olarak Karl Gunnar Myrdal sadece iktisadi konularla

ilgilenmeyip sosyal konular hakkında da goumlruumlş bildiren bir bilim adamı

olduğundan sadece ekonomist olarak değerlendirmek yerine onu sosyal bilimci

olarak tanımlamak daha doğru olacaktır Yaşadığı doumlnemde yapmış olduğu

ccedilalışmalar ve sosyal etkinlikler ile ccedilok az kişiye nasip olan duumlnya ccedilapında

tanınırlığa ulaşmayı başarabilmiştir

KAYNAKLAR

Balabkins NW (1988) Gunnar Myrdal (1898-1987) Eastern Economic

Journal VolXIV 99-106

Čaplaacutenovaacute A (2002) Gunnar Myrdal BIATEC - The National Bank of

Slovakia 28-30

Encyclopaeligdia Britannica Lars Johan Hierta Ekim 14 2011 tarihinde

britannica httpwwwbritannicacomEBcheckedtopic265061Lars-

Johan-Hierta adresinden alındı

Kindleberger CP (1987) Gunnar Myrdal 1898-1987 The Scandinavian

Journal of Economics Vol 89 393-403

Lindbeck A (1992) Nobel Lectures Economics Sciences 1969-1980

Singapore World Scientific Publishing Co

Myrdal J (1982) Barndom Stockholm Norstedt amp Soners

Myrdal KG (1939) Monetary Equilibrium London W Hodge Publisher

Myrdal KG (1975) Against the stream critical essays on economics New

York Vintage

Nobelprize Alva Reimer Myrda Ekim 14 2011 tarihinde nobelprize

httpnobelprizeorgnobel_prizespeacelaureates1982myrdal-

biohtml adresinden alındı

Ohlin B (1937) Some Notes on the Stockholm Theory of Savings and

Investments I The Economic Journal 53-69

Pressman S (1999) Fifty Major Economist London Routledge

The New York Times (1987 Mayıs 18) Gunnar Myrdal analyst of race

crisis dies Ekim 23 2011 tarihinde

httpwwwnytimescom1987 0518obituariesgunnar-myrdal-

analyst-of-race-crisis-dieshtml adresinden alındı

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

149

ldquoEkonomik Buumlyuumlme ve Merkez Bankası Bağımsızlığı Arasında Nedensellik

İlişkisi Ekonometrik Bir Uyulama Tuumlrkiye Oumlrneğirdquo

Erkan Demirbaş1 MVeysel Kaya

2

Oumlzet

Bu ccedilalışmanın amacı Tuumlrkiyersquode merkez bankası bağımsızlığı ile ekonomik

buumlyuumlme arasındaki nedensellik ilişkisini 1980-2010 yılları arasındaki verileri kullanarak

incelemektir Bu amaccedil ccedilerccedilevesinde Hata Duumlzeltme Modeli kullanılarak ekonometrik

bir uygulama yapılmış ve bu uygulamada merkez bankası bağımsızlığı işsizlik oranı

kamu borccedillanma gereği bağımsız değişken ekonomik buumlyuumlmeyi temsil eden kişi başı

GSYİH ise bağımlı değişken olarak modelde yer almıştır Elde edilen sonuccedillar kısa

doumlnemde işsizlik ve merkez bankası bağımsızlığından kişi başı GSYHrsquoye doğru bir

nedensellik olduğu ortaya koymaktadır Uzun doumlnemde ise tuumlm değişkenler arasında

uzun doumlnem ilişkisi tespit edilmiştir

Anahtar Kelimeler GSYH Merkez Bankası Bağımsızlığı Eş-buumltuumlnleşme

Hata Duumlzeltme Modeli

ldquoAn Analysis of Causality Relation Between Economic Growth and Central Bank

Independence An Empiric Application A Sample of Turkeyrdquo

Abstract

The aim of this study is to analyze the causality relation between central Bank

Independence and economic growth in Turkey using time series data from 1980 to

2010 In the scope of this aim an econometric application was held by using the VECM

method in which Public sector borrowing requirement central Bank Independence

Index unemployment rate are added the model as an independent variables and Gross

Domestic Production per capita as a dependent variable Results show that there is

causality from unemployment rate and central Bank Independence to gdp per capita in

the short run In the long run there is a validity of long run associationship among all

the variables

Key Words Gross domestic products Central Bank Independence Co-

integration Vector error correction model-VECM

1 YrdDoccedilDr Fatih Uumlniversitesi Suumlrekli Eğitim Merkezi Ankara

edemirbasfatihedutr 2 YrdDoccedilDr Kırıkkale Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi İktisat Boumll

mveyselkayayahoocom

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

150

1 GİRİŞ

Son yıllarda merkez bankası bağımsızlığının ccedileşitli makroekonomik

değişkenler uumlzerindeki etkisi tartışılmakta ve bu konu hakkında birccedilok ccedilalışma

yapılmaktadır Birccedilok duumlnya uumllkesi merkez bankalarını siyasal etkilerden uzak

tutmaya doğrudan fiyat istikrarı yolunda ve bağımsızlık şemsiyesi altında

politika uumlretmek uumlzere youmlnlendirmeye ccedilalışmaktadır

Merkez bankası bağımsızlığı enflasyon hedefini goumlzeterek herhangi bir

siyasi baskı altında kalmaksızın para politikası araccedillarını seccedilebilmek ve

uygulanacak olan politikayı belirleyebilmek olarak ifade edilebilir Buradan

merkez bankasının her konuda siyasi otoriteden bağımsız olması anlamı

ccedilıkarılmamalıdır Zira merkez bankası bağımsızlığı huumlkuumlmetlerin

programlarında yer alan genel ekonomi politikalarından ayrı olarak

duumlşuumlnuumllemez Oumlzellikle enflasyon hedeflemesi stratejisinde olduğu gibi merkez

bankası enflasyon hedefini siyasi otorite ile belirlemekte ve bağımsız olarak

suumlreci youmlnetmektedir

Bu ccedilalışmanın amacı Tuumlrkiyersquode merkez bankası bağımsızlığı ile

ekonomik buumlyuumlme arasındaki nedensellik ilişkisini 1980-2010 yılları arasındaki

verileri kullanarak incelemektir Ccedilalışmada oumlncelikle merkez bankası

bağımsızlığı ile ilgili yapılmış olan teorik ve ampirik ccedilalışmaları kapsayan bir

literatuumlr taraması yapılmıştır 1980-2010 yılları arasındaki veriler ile Hata

Duumlzeltme Modeli kullanılarak ekonometrik bir uygulama yapılmıştır Analiz

sonucunda kısa doumlnemde işsizlik ve merkez bankası bağımsızlığından kişi başı

GSYHrsquoye doğru bir nedensellik olduğu ortaya ccedilıkmıştır Uzun doumlnemde ise tuumlm

değişkenler arasında uzun doumlnem ilişkisi tespit edilmiştir Son boumlluumlmde ise

ccedilıkan bu sonuccedillar ccedilerccedilevesinde değerlendirmeler yapılmıştır

2 LİTERATUumlR

Literatuumlrde merkez bankası bağımsızlığını konu alan birccedilok teorik ve

ampirik ccedilalışma yer almaktadır Merkez bankası bağımsızlığının konu edildiği

ampirik ccedilalışmaların bir ccediloğu ccedileşitli uumllke oumlrnekleri birlikte ele alınarak

yapılmıştır Literatuumlrde TCMB bağımsızlığını konu alan ampirik ccedilalışma sayısı

fazla olmamakla birlikte teorik bazlı ccedilalışmaların yeterli duumlzeyde literatuumlre katkı

sağladığı ifade edilebilir Bu boumlluumlmde oumlnce farklı uumllkeleri konu alan ccedilalışmalar

incelenecek daha sonra sadece Tuumlrkiye iccedilin yapılmış ccedilalışmaların bazılarına yer

verilecektir

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

151

Farklı uumllkeleri iccedileren ampirik ccedilalışmalar

Grilli vd (1991) 18 OECD uumllkesinin 1950-1989 yılları arasındaki

verilerini kullanarak yaptıkları ccedilalışmada enflasyon ile merkez bankası

bağımsızlığı arasındaki ilişkiyi regresyon analizi ile incelemiştir Analiz

sonucunda enflasyon ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişki

tespit edilmiştir Cukierman vd (1992) 1950-1989 yılları arasındaki verileri

kullanarak 72 uumllkenin dacirchil edildiği regresyon analizinde enflasyon değişkenliği

ile merkez bankası bağımsızlığı arasındaki ilişki incelenmiştir Analizden elde

edilen sonuca goumlre enflasyon değişkenliği ile bağımsızlık arasında negatif bir

ilişkinin olduğu goumlruumllmuumlştuumlr

De Long ve Summers (1992) 16 uumllkeyi ele aldığı ccedilalışmasında 1955-

1990 arası doumlnemi incelemiş buumlyuumlme ile merkez bankası bağımsızlığı

arasındaki ilişkiyi regresyon analizi youmlntemi ile tespit etmeye ccedilalışmıştır Analiz

sonucuna goumlre buumlyuumlme ve bağımsızlık arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur

Alesina ve Summers (1993) 16 uumllkenin 1955-1988 yılları arasındaki verilerden

faydalanılarak enflasyon buumlyuumlme işsizlik ve reel faiz oranı ile merkez bankası

bağımsızlığı arasında nasıl bir ilişkinin olduğunu araştırmışlardır Ccedilıkan sonuca

goumlre enflasyon ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişki

buumlyuumlme işsizlik ve reel faiz oranı ile merkez bankası bağımsızlığı arasında

herhangi bir ilişki bulunamamıştır

Cukierman vd (1993) yaptıkları ccedilalışmada 70 gelişmiş ve gelişmekte

olan uumllkenin 1960-1989 yılları arası doumlnemleri incelenmiştir Ccedilalışmada

buumlyuumlme oumlzel yatırım faiz oranları ve verimlilik artışı ile merkez bankası

bağımsızlığı arasındaki ilişki OLS youmlntemi ile analiz edilmiştir Analiz

sonuccedillarına goumlre gelişmiş uumllkelerde merkez bankası bağımsızlığı ile buumlyuumlme

arasında ve verimlilik artışı ile merkez bankası bağımsızlığı arasında herhangi

bir ilişkinin varlığı tespit edilememiştir Gelişmekte olan uumllkelerde buumlyuumlme ile

merkez bankası bağımsızlığı arasında pozitif verimlilik artışı ve oumlzel yatırım ile

negatif bir ilişki bulunmuştur Gelişmiş ve gelişmekte olan uumllkelerde reel faiz

oranları ile bağımsızlık arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur

Pollard (1993) 1973-1989 yılları arasında 16 sanayileşmiş uumllkenin

verileri ile yapmış olduğu ccedilalışmada buumltccedile accedilığı ile merkez bankası bağımsızlığı

arasında negatif bir ilişkinin olduğunu tespit etmiştir Eijffinger vd (1994) 10

sanayileşmiş uumllkenin 1977-1990 yılları arasındaki verilerini kullanarak panel

data youmlntemiyle yaptıkları analizde enflasyon değişkenliği buumlyuumlme

değişkenliği ve faiz oranı değişkenliği ile merkez bankası bağımsızlığı

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

152

arasındaki ilişkiyi bulmaya ccedilalışmışlardır Analiz sonucuna goumlre enflasyon ve

faiz oranı değişkenliği ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir

ilişki buumlyuumlme ve faiz oranı değişkenliği ile merkez bankası bağımsızlığı

arasında herhangi bir ilişkiye rastlanmamıştır

Bleaney (1996) 17 uumllke ile 1973-1989 yılları arasını kapsayan

ccedilalışmasında OLS youmlntemini kullanarak enflasyon ve işsizlik ile merkez

bankası bağımsızlığı arasındaki ilişkiyi sorgulamıştır Analiz sonucunda

enflasyon ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişki

bulunmuştur Compillo ve Miron (1997) yaptıkları ccedilalışmalarında mali politika

faktoumlruumlnuumln sabit tutulması halinde merkez bankası bağımsızlığının azalması

youmlnuumlnde herhangi bir etkisinin olmadığını ifade etmişlerdir

Brumm (2000) bağımsızlık endeksleriyle enflasyon arasında anlamlı

bir ilişki olmamasına rağmen uumllke iccedilindeki siyasal değişimlerin enflasyon

oranlarını olumlu youmlnde etkilediğini ifade etmiştir Hall ve Frazese (1998)

Fuhrer (1997) Fujiki (1996) Demertzis (2004) yaptıkları ccedilalışmalarda merkez

bankası bağımsızlığı ile enflasyon arasında negatif bir ilişki olduğunu

belirtmişlerdir

Bouwman vd (2005) yapmış oldukları ccedilalışmalarında merkez bankası

bağımsızlığı yasal goumlstergelerinin guumlvenilir olmadığını bunun nedeninin de

merkez bankası ve huumlkuumlmetler arasındaki yetki sınırının tam olarak

belirlenememesinden kaynaklandığını ifade etmişlerdir Eijjfinger vd (1998)

1972-1992 yılları arasında 20 uumllkeyi kapsayan ccedilalışmalarında OLS youmlntemini

kullanarak enflasyon değişkenliği ve ccedilıktı değişkenliği ile merkez bankası

bağımsızlığı arasındaki ilişkiyi bulmaya ccedilalışmışlardır Analiz sonuccedillarına goumlre

enflasyon değişkenliği ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişki

bulunmuş ccedilıktı değişkenliği ile merkez bankası bağımsızlığı arasında ise

herhangi bir ilişki bulunamamıştır

Hafız (1998) 65 uumllkenin verileriyle 1960-1989 yılları arasındaki

doumlnemi kapsayan ve OLS youmlntemi kullanılarak yaptığı ccedilalışmasında buumlyuumlme ile

merkez bankası bağımsızlığı arasında herhangi bir ilişki tespit edememiştir

Maxwell (1998) 70 uumllke ile OLS youmlntemini kullanarak yatığı ccedilalışmada buumltccedile

accedilığı ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişkinin varlığını

tespit etmiştir

Kooi ve De Haan (2000) Borrero (2001) Sturm ve De Haan (2001)

yapmış oldukları ccedilalışmada enflasyon ile merkez bankası bağımsızlığı arasında

negatif bir ilişki bulmuşlardır Ayrıca Kooi ve De Haan (2000) buumlyuumlme ile

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

153

merkez bankası bağımsızlığı arasında bir ilişki tespit edemezken Borrero

(2001) buumlyuumlme ile merkez bankası bağımsızlığı arasında pozitif bir ilişki

bulmuşlardır

Brumm ve Krashevski (2003) 19 OECD uumllkesi ile OLS ve GMM

youmlntemini kullanarak yapmış oldukları analizde oumlzveri oranı ile merkez bankası

bağımsızlığı arasında negatif bir ilişki bulmuşlardır Wagner (1999) geccediliş

uumllkelerinde oluşan yeni iktisat politikaları ccedilerccedilevesinde merkez bankasının

kanuni olarak bağımsızlığa kavuşturulmasının yeterli olmadığını bunun

uygulamada gerccedilekleşmesi gerektiğini belirtmiştir

Arslan (2003) yaptığı ccedilalışmada 3 grup uumllke oluşturmuştur İlk grup

ABrsquoye uumlye uumllkelerin oluşturduğu grup ikinci grup ABrsquoye yeni uumlye uumllkelerin

katılımıyla oluşan grup uumlccediluumlncuuml grup ise uumlyelik iccedilin bekleyen uumllkelerin de

eklendiği grup olarak belirlenmiştir Birinci grup regresyonda enflasyon ile

merkez bankası bağımsızlığı arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır İkinci

grup regresyonda ise enflasyonla merkez bankası bağımsızlığı arasında pozitif

ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur Uumlccediluumlncuuml grup regresyonda ise merkez bankası

ile enflasyon arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur Guumller ve Oumlzyurt (2011) 30

OECD uumllkesine ait 2000-2010 yılları arasındaki reel gdp buumlyuumlme oranı ve

işsizlik verileri kullanılarak panel ARDL testi analizi yapmışlardır Analiz

sonucuna goumlre merkez bankası bağımsızlığı ile işsizlik arasında eş-buumltuumlnleşme

ilişkisi bulunmuş aynı zamanda buumlyuumlme ile merkez bankası bağımsızlığı

arasında negatif bir ilişki tespit edilmiştir

Tuumlrkiye iccedilin yapılan bazı ampirik ccedilalışmalar

Demirgil (2011) yapmış olduğu ccedilalışmasında TCMBrsquonin yasal

bağımsızlık duumlzeyi arttıkccedila gerek uzun doumlnem ortalama enflasyon oranlarının

gerekse enflasyon oranlarındaki değişkenliğin azaldığını ifade etmiştir Ayrıca

ccedilalışmada Tuumlrkiyersquode uzun doumlnem kamu accedilıklarının GSYİH iccedilindeki payı ile

merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişkinin geccedilerli olduğu ifade

edilmiştir

Bakır (2007) yaptığı ccedilalışmada TCMBrsquonin 1930 yılında 037 olan

toplam bağımsızlık puanının 2001 yılında yapılan reform ile 061 seviyesine

ulaştığı TCMBrsquonin Avrupa Merkez Bankaları sistemi dışındaki sekiz gelişmiş

uumllke merkez bankaları ile karşılaştırıldığında en iyi doumlrduumlncuuml toplam yasal

bağımsızlık puanına sahip olduğu ortaya ccedilıkmıştır

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

154

Baydur ve Suumlsluuml (2007) yaptıkları ccedilalışmada TCMBrsquonin bağımsızlığı

ve enflasyon arasında negatif bir ilişki tespit etmişler ccedilıktı miktarı ve TCMB

bağımsızlığı arasında herhangi bir ilişki tespit edememişlerdir

3 YOumlNTEM

Bu ccedilalışmada işsizlik kamu borccedillanma gereği Tuumlrkiye Cumhuriyet

Merkez Bankası yasal oumlzguumlrluumlk endeksi ile GSYH arasındaki ilişki Johansen eş-

buumltuumlnleşme analizi ve Hata Duumlzeltme Modeli kullanılarak incelenmektedir

Eş-buumltuumlnleşme testi uygulanmadan oumlnce serilerin durağanlık durumlarının

kontrol edilmesi gerekmektedir Bu ccedilalışmada zaman serilerinin durağanlık

durumunun kontroluumlnde sıklıkla kullanılan Augmented Dickey-Fuller (ADF)

Birim Koumlk Testi uygulanmıştır

Zaman serilerinin durağanlıklarının testinin yapıldığı Dickey-Fuller

sınamasında başlıca uumlccedil regresyon kalıbı vardır Bunlar sırasıyla sabit terimsiz ve

trendsiz model sabit terimli model ve sabit terimli ve trendli modeldir Bu

modeller sırasıyla aşağıda verilmektedir

sabit terimsiz ve trendsiz model

(1)

sabit terimli model

(2)

sabit terimli ve trendli model

(3)

Burada klasik varsayımlara uyan yani ortalaması sıfır varyansı

sabit ardışık bağımlı olmayan olasılıklı hata terimidir Accedilıklayıcı değişkenin

katsayısı olan lsquonin alacağı değer olasılıklı değişkenin birim koumlke sahip olup

olmayacağını belirlemektedir Denklemdeki (∆) semboluuml fark alma

operatoumlruumlduumlr

ADF Birim Koumlk Testinde durağanlığı test etmek uumlzere iki hipotez vardır

ise zaman serisi durağan değildir birim koumlk vardır

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

155

ise zaman serisi durağandır birim koumlk yoktur

Dickey ve Fullerrsquode bu hipotezler test edilirken Monte Carlo

benzetimiyle tablolaştırılan τ (tau) istatistikleri kullanılmıştır (Dickey and

Fuller 1979 427-431)

Birim koumlk testlerinin ardından seriler arasında uzun doumlnem ilişkinin

analizi yapılacaktır Eğer ilgili seriler birim koumlk testleri sonucunda aynı

merteben (oumlzellikle birinci mertebeden I(1)) entegre ise değişkenler arasındaki

uzun doumlnem ilişkisini araştırmak iccedilin eş-buumltuumlnleşme testleri uygulanabilir

(Sevuumlktekin ve Nargeleccedilekenler 2007 6)

Engle ve Granger (1987)rsquode tanımlandığı haliyle birinci farkları

alındığında [I(1)] durağan hale gelen iki değişkenin birinci dereceden eş-

buumltuumlnleşiktir ancak bunların bazı doğrusal birleşimleri de duumlzeyde [I(0)]

durağandır Uzun doumlnem ilişkinin kontrol edildiği en yaygın testlerin başında

Engle-Grangerrsquoin (1987) iki aşamalı eş-buumltuumlnleşme youmlntemi ile Johansen-

Juseliusrsquoun (1990) maksimum olabilirlik youmlntemi yer almaktadır Johansen

(1988) koentegrasyonla ilgili ccedilalışmasında bağımsız Gaussian hataları ile

otoregresif suumlreccediller iccedilin eş-buumltuumlnleşme vektoumlrlerinin maksimum olabilirlik

tahmincilerini elde etmeye ccedilalışmıştır

Johansen ve Juselius tarafından geliştirilen ldquoMaksimum Olabilirlik

Tahminirdquo yaklaşımında aşağıdaki denklem dikkate alınmaktadır

t=1hellipT (4)

Bu denklemde

(nx1) boyutlu vektoumlr

sabit

kukla değişken

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

156

tahmin edilecek bilinmeyenler matrisi olmak uumlzere uumlccedil kukla değişken ve bir

sabit terim kullanılmıştır

Fark operatoumlruuml ve gecikme operatoumlruuml dikkate alındığında model aşağıdaki gibi

yazılabilir

(5)

Bu denklemde

ve

rsquodir

hariccedil klasik birinci fark formundaki VAR modeli oumlzelliği geccedilerlidir

Burada asıl amaccedil matris katsayının veri vektoumlruumlndeki değişkenler arasında

uzun doumlnemli bir ilişkinin varlığıyla ilgili bir bilgi iccedilerip iccedilermediğinin tespit

edilmesidir (Johansen ve Juselius 1990 170)

Bu ccedilalışmada değişkenler aynı duumlzeyde durağan olduklarından dolayı

Johansen-Juselius (JJ) modelini kullanarak eş-buumltuumlnleşme testi yapılmıştır

(Demirci ve Er 2007 7) Bu kapsamda İz ve Maximum Oumlzdeğer testlerinden

hareket edilerek uzun doumlnem ilişkinin varlığı kontrol edilmiştir

İki değişken arasındaki nedenselliği ortaya koyan geleneksel test

Granger testidir Nedensellik testi zaman serileri analizinde meydana gelen son

doumlnem değişmeler ile gelişmiştir Nedensellik analizi iccedilin hata duumlzeltme modeli

veya Granger nedensellik testi kullanılabilir Eğer değişkenler durağan değil ve

koentegre de değillerse Granger nedensellik testi iccedilin değişkenlerin farkları

kullanılır Ancak değişkenler durağan değil ve koentegre ise standart Granger

nedensellik testi uygun olmayacaktır Bu durumda vektoumlr hata duumlzeltme

(VECM) yaklaşımın kullanılması daha iyi olur VECM denklemi değişkenlerin

birinci farklarının yanında koentegre edici regresyonun bir doumlnem gecikmeli

hatalarını da iccedilermektedir (Sevuumlktekin ve Nargeleccedilekenler 2007 6)

4 MODEL VE VERİLER

Bu ccedilalışmada Tuumlrkiye iccedilin 1980 ve 2010 yılları arasını kapsayan zaman

serileri kullanılmıştır Buumlyuumlmeyle ilgili literatuumlre bakıldığında en sık kullanılan

değişkenin kişi başına duumlşen GSYH olduğu goumlruumllmektedir Buradan hareketle

bu ccedilalışmada Tuumlrkiyersquode 1980 ve 2010 yılları arasında goumlzlenen kişi başı

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

157

GSYH verileri buumlyuumlmeyi oumllccedilmek iccedilin kullanılmıştır ve bu veriler Kalkınma

Bakanlığı web sayfasında yer alan Ekonomik ve Sosyal Goumlstergelerden

alınmıştır Analizde 98 yılı dikkate alınarak kişi başı GSYH kullanılmıştır

Ccedilalışmada yer alan bağımsız değişkenlerden kamu kesimi borccedillanma gereği

GSYHrsquoye oranı cinsinden modele dahil edilmiştir Ccedilalışmadaki bir diğer

bağımsız değişken ise işsizlik oranıdır Bu veriler Kalkınma Bakanlığı web

sayfasında yer alan Ekonomik ve Sosyal Goumlstergelerden alınmıştır Modelde

yer alan uumlccediluumlncuuml bağımsız değişken ldquoMerkez Bankası Yasal Bağımsızlık

İndeksirdquo olup bağımsızlık endeksi oluşturan yazarlardan Cukiermanrsquoın

yaklaşımı dikkate alınarak hazırlanmıştır (Demirgil 2011)

Buumlyuumlme ile merkez bankası bağımsızlığı işsizlik ve kamu borccedillanma

gereği arasındaki doğrusal ilişkiyi test etmek iccedilin En Kuumlccediluumlk Kareler Youmlntemi

(EKKY) kullanılmıştır Bu amaccedilla kurulan doğrusal model aşağıdaki gibidir

(6)

Burada kisibasigsyh Tuumlrkiyersquode 1980 ve 2010 yılları arasında 98 yılı

sabit alınarak kişi başı GSYHrsquoyi borggsyh kamu borccedillanma gereğinin

GSYHrsquoye oranını issiz işsizlik oranını mbozg ise Tuumlrkiye Cumhuriyet Merkez

Bankası yasal bağımsızlık endeksini goumlstermektedir

Modelde kullanılan değişkenlerin grafiksel goumlsterimleri aşağıda verilmektedir

Şekil 1 Değişkenlere Ait Grafikler

600

700

800

900

1000

1100

1200

1300

1400

1500

1980 1985 1990 1995 2000 2005 2010

KISIGSYH

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

158

-2

0

2

4

6

8

10

12

14

1980 1985 1990 1995 2000 2005 2010

BORGSYH

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

1980 1985 1990 1995 2000 2005 2010

ISSIZ

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1980 1985 1990 1995 2000 2005 2010

MBOZG

Oumlncelikli olarak serilerin durağanlık durumlarını kontrol etmek uumlzere

ADF birim koumlk testi uygulanmıştır Ardından eş-buumltuumlnleşme testine hazırlık

yapmak uumlzere gecikme uzunluğu tespit edilmiştir Değişkenler arasında uzun

doumlnem ilişkinin kontroluuml iccedilin Johansen eş-buumltuumlnleşme analizi uygulanmıştır

Analizinin ardından nedenselliğin youmlnuumlnuuml ortaya koyabilmek uumlzere Vector

Error Correction Model-Hata Duumlzeltme Modeli (VECM) testi uygulanmıştır

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

159

5 BULGULAR

51 Birim Koumlk Testleri

Analizlere geccedilmeden oumlnce değişkenlerin durağanlık testlerinin

yapılması gerekmektedir Bu ccedilalışmada ADF birim koumlk testli kullanılarak

serilerde durağanlık durumu kontrol edilecek gerekli durumlarda fark alma

işlemine gidilerek durağanlaştırma yapılacaktır Aşağıda yer alan tabloda

kisibasigsyh borggsyh issiz ve mbozg serilerine ait duumlzey ve birinci fark iccedilin

değerler verilmektedir Yapılan testler sonucunda tuumlm serilerin duumlzeyde birim

koumlke sahip olduğu birinci farkları alındıktan sonra durağan oldukları tespit

edilmiştir

Tablo 1 Değişkenler iccedilin Augmented Dickey-Fuller Birim Koumlk Testleri

Durağanlık testlerinin ardından seriler arasındaki uzun doumlnem ilişkiyi ortaya

koyabilmek iccedilin eş-buumltuumlnleşme analizinin uygulanması gerekmektedir

52 Johansen Eş-buumltuumlnleşme Testi

Analizde kullanılan serilerin birinci duumlzeyde durağan I(1) oldukları

anlaşıldıktan sonra seriler arasında uzun doumlnem ilişkisi Johansen eş-buumltuumlnleşme

testi ile analiz edilecektir Eş-buumltuumlnleşme analizine geccedilmeden oumlnce analizde

ihtiyaccedil duyulan gecikme uzunluğunun tespit edilmesi gerekmektedir Eş-

buumltuumlnleşme analizinde ihtiyaccedil duyulan gecikme uzunluğu AIC seccedilim kriteri

dikkate alındığında 3 olarak belirlenmiştir

Değişkenler Augmented Dickey-Fuller testi

I(0) I(1)

kisibasigsyh 275 (099) -454(000)

borgsyh -130(017) -502(000)

issiz 056 (083) -546(000)

mbozg 062 (084) -529(000)

Anlamlılık Duumlzeyi Kritik değerler

1 level -264

5 level -195

10 level -161

Olasılık değerleri parantez iccedilerisinde verilmiştir zaman serisinin

1 duumlzeyinde istatistiki olarak anlamlı olduğunu goumlstermektedir

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

160

Tablo 2 Gecikme Uzunluğu Tespiti

Oumlrneklem 1980 2010

Goumlzlem Sayısı 27

Lag LogL LR FPE AIC SC HQ

0 -3405597 NA 1427685 2552294 2571491 2558002

1 -2559708

137848

6 9027786 2044228 2140216 2072770

2 -2390985 2249639 9247215 2037766 2210545 2089142

3 -2151194 2486713

651950

4 1978663 2228231 2052872

indicates lag order selected by the criterion

LR sequential modified LR test statistic

FPE Final prediction error

AIC Akaike information criterion

SC Schwarz information criterion

HQ Hannan-Quinn information criterion

Gecikme uzunluğunun tespitinin ardından eş-buumltuumlnleşme testinde

kullanılan beş modelden hangisinin kullanılacağının tespiti iccedilin AIC kriteri

dikkate alınmış sonuccedil olarak beşinci modelin kullanılmasının uygun olacağı

kararlaştırılmıştır 4 değişken arasında uzun doumlnemde ilişkisinin varlığı gecikme

uzunluğunun (3) modelin ise (5) olarak seccedililmesinin ardından İz Test ve

Maksimum Oumlzdeğer Testleriyle incelenmiştir İz istatistiği sonuccedillarına goumlre

yuumlzde 1 duumlzeyinde 2 adet koentegre vector bulunmuştur (İz İstatistiği olan

5198 kritik değer 3501rsquoden buumlyuumlk olduğu iccedilin en ccedilok bir tane eş-buumltuumlnleşme

vektoumlruuml olduğunu ifade eden yokluk hipotezi reddedilmiştir)

Tablo 3 İz Testi Sonuccedilları

Hipotez Eigenvalue İz İstatistiği

05 Kritik

Değer Prob

None 0870737 1051745 5524578 00000

At most 1 0755990 5198091 3501090 00004

At most 2 0442631 1530676 1839771 01285

At most 3 0004185 0109042 3841466 07412

İz testi yuumlzde 5 duumlzeyinde iki adet eş-buumltuumlnleşme vektoumlruumln varlığını kabul

etmektedir

Yuumlzde 5 anlamlılık duumlzeyinde sıfır hipotezini reddetmektedir

Maksimum Oumlzdeğer Test sonuccedillarının yer aldığı aşağıdaki tablo İz İstatistiği

Testiyle paraleldir Buna goumlre Maksimum Oumlzdeğer Testi sonuccedillarına goumlre

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

161

yuumlzde 1 duumlzeyinde 2 adet koentegre vector bulunmuştur (Maksimum Oumlzdeğer

İstatistiği olan 3667 kritik değer 2425rsquoten buumlyuumlk olduğu iccedilin en ccedilok bir tane

eş-buumltuumlnleşik vektoumlruuml olduğu youmlnuumlndeki yokluk hipotezi reddedilmiştir)

Tablo 4 Maksimum Oumlzdeğer Testi

Hipotez Eigenvalue İz İstatistiği

05 Kritik

Değer Prob

None 0870737 5319363 3081507 00000

At most 1 0755990 3667416 2425202 00007

At most 2 0442631 1519771 1714769 00940

At most 3 0004185 0109042 3841466 07412

Max-eigenvalue testi yuumlzde 5 duumlzeyinde iki adet eş-buumltuumlnleşme vektoumlruumln

varlığına kabul etmektedir

Yuumlzde 5 anlamlılık duumlzeyinde sıfır hipotezini reddetmektedir

Uzun doumlnem ilişkisinin tespit edilmesinin ardından nedensellik

ilişkisini incelemek gerekmektedir VECM modeli iccedilin oumlncelikli olarak uygun

gecikme uzunluğu tespit edilmelidir En duumlşuumlk AIC değerini veren model

dikkate alındığında gecikme uzunluğu (3) olarak seccedililmiştir

VECM modelinde sadece kisigsyhrsquonin bağımlı olduğu modelde

nedensellik ilişkisi bulunmuştur Modelde yer alan ve kısa doumlnem nedensellik

ilişkisin ifade eden hata duumlzeltme terimi-error correction term (ect) beklendiği

gibi anlamlı ve işareti negatif ccedilıkmıştır Diğer modellere bakıldığında issiz ve

mbozgrsquonin bağımsı olduğu regresyonlarda ectrsquonin anlamsız olduğu

borgsyhrsquonin bağımlı olduğu regresyonda ise ectrsquonin anlamlı olduğu ancak

katsayısının pozitif olduğu goumlzlenmiştir

Değişkenlerin gecikmeli değerlerini de iccedileren modelin accedilılımı aşağıdaki

kutuda verilmektedir Modelde kalın puntolarla ifade edilen değer ectrsquoyi C(1)

ise ectrsquoye ait katsayıyı temsil etmektedir Modelde yer alan (D) harfi fark alma

işlemini temsil etmektedir

Denklem Kutusu

D(kisigsyh) = C(1)( kisigsyh(-1) + 09551154347borgsyh(-1) -

2380384128issiz(-1) - 6634577728mbozg(-1) - 1998909552trend(80) -

4614820918 ) + C(2)d(kisigsyh(-1)) + C(3)D(kisigsyh(-2)) +

C(4)D(kisigsyh(-3)) + C(5)D(borgsyh(-1)) + C(6)D(borgsyh(-2)) +

C(7)D(borgsyh(-3)) + C(8)D(issiz(-1)) + C(9)D(issiz(-2)) + C(10)D(issiz(-

3)) + C(11)D(mbozg(-1)) + C(12)D(mbozg(-2)) + C(13)D(mbozg(-3)) +

C(14) + C(15)trend(80)

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

162

Aşağıda yer alan tabloda VECM modelinin ccedilıktıları yer almaktadır Modelde

yer alan katsayılar kısa ve uzun doumlnem nedensellik ilişkisini ve bu ilişkinin

youmlnuumlnuuml vermektedir

Tablo 5 VECM Tahmin Sonuccedilları

Bağımlı değişken D(kisigsyh)

Oumlrneklem 1984 2010

Katsayı Standar Hata t-Statistic Prob

C(1) -0840091 0390281 -2152530 00524

C(2) 0423161 0317397 1333222 02072

C(3) 0419033 0241764 1733228 01086

C(4) -0039017 0308813 -0126346 09016

C(5) 4088703 6239176 0655327 05246

C(6) -1863959 4371219 -0426416 06774

C(7) 1305428 3561659 0366523 07204

C(8) -4080505 7313131 -5579696 00001

C(9) -8474918 1303242 -0650295 05278

C(10) -2454359 1140135 -2152691 00524

C(11) -1143283 8008335 -1427616 01789

C(12) 5230735 8003412 0653563 05257

C(13) -1798606 6978470 -2577365 00242

C(14) 6536013 1956351 0334092 07441

C(15) 0960283 0779848 1231372 02418

R-squared 0879628 Mean dependent var 2679245

Adjusted R-squared 0739194 SD dependent var 5143178

SE of regression 2626578 Akaike info criterion 9674592

Sum squared resid 8278696 Schwarz criterion 1039450

Log likelihood -1156070 Durbin-Watson stat 2189461

X2 JB 049(078) X

2 BG(1) 056(045)

ve sırasıyla 1 5 ve 10 duumlzeylerinde anlamlı olduğunu

goumlstermektedir

VECM modelinde kısa ve uzun doumlnem nedensellik ilişkisi birlikte

incelenebilmektedir Modelde yer alan değişkenlerin olasılık değerlerinin

anlamlı olması durumunda (1 ile 10 arasında) ilgili değişkenin kısa

doumlnemde bağımlı değişkenin nedeni olduğu soumlylenebilir Yukarıda yer alan

sonuccedillara bakıldığında C(8) C(10) ve C(13)rsquouumln anlamlı olduğu goumlruumllmektedir

Buna goumlre bu uumlccedil değişken kısa doumlnemde bağımlı değişkenin nedenidir C(8) ve

C(10) katsayıları işsizlik oranının gecikmeli değerleri olup işsizlik oranından

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

163

kişi başı GSYHrsquoye doğru kısa doumlnemde negatif youmlnluuml bir nedensellik ilişkisi

olduğunu ifade etmektedir Yani işsizlik oranı azaldıkccedila kişi başı GSYH

artmaktadır C(13) ise Merkez Bankası bağımsızlık endeksinin gecikmeli değeri

olup bağımlı değişken uumlzerinde kısa doumlnemde negatif bir etkiye sahiptir

Modelde yer alan gecikmeli değerlerin birlikte bağımlı değişkeni

etkileyip etkilemediğini anlamak iccedilin Wald testinin3 uygulanması

gerekmektedir Yapılan testler sonucunda ldquoissizrdquo değişkeninin gecikmeli

değerlerinin [C(8) C(9)C(10)] birlikte ve ldquombozgrdquo değişkeninin gecikmeli

değerlerinin [C(11) C(12)C(13)] birlikte buumlyuumlmenin nedeni olduğu tespit

edilmiştir

Modelin uzun doumlnem nedensellik ilişkisi ect terimi tarafından ortaya

konmaktadır Modelde yer alan ect terimi uzun doumlnem regresyonunda yer alan

hata teriminin bir gecikmeli değeri olup dengesizlikten denge durumuna geccedilişi

temsil etmektedir Bu şartın sağlanabilmesi iccedilin ectrsquonin anlamlı ve işaretinin

negatif olması gerekmektedir Olasılık değerinin yer aldığı tabloda goumlruumllduumlğuuml

gibi ect yuumlzde 10 duumlzeyinde anlamlıdır (0052) Terimin katsayısı ise 084 olup

her doumlnem dengesizliğin yuumlzde 84 duumlzeldiğini temsil etmektedir Buna goumlre

tuumlm değişkenler arasında uzun doumlnem bir ilişkinin geccedilerliliği soumlz konusudur

Modelin diagnostik testler accedilısından incelendiğinde ldquoDurbin Watson

istatistiğirdquo ve ldquoLM serial korelasyon testrdquo sonucuna goumlre otokorelasyon

probleminin olmadığı tespit edilmiştir Jarque-Bera testi sonucuna goumlre hata

terimleri normal dağılmaktadır

Ccedilalışmada kisigsyhrsquonin bağımlı değişken olduğu hesaplamalarda

tahmin edilen katsayılar iccedilin ardışık hataların kuumlmuumllatif toplamı testi

(cumulative sum of recursive residuals-CUSUM) yapılmıştır ve test sonuccedillarına

ait grafik Şekil 1rsquode yer almaktadır ldquoCUSUM ve CUSUM of Squaresrdquo

istatistiğinin grafiği 5 kritik değerler arasında olduğu goumlruumllmektedir Bu

sonuccedillar tahmin edilen modeldeki tuumlm katsayıların analize konu olan doumlnem

iccedilerisinde istikrarlı olduğunu goumlstermektedir

3 Test sonuccedilları ekte verilmiştir

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

164

Şekil 2 CUSUM testleri

-12

-8

-4

0

4

8

12

99 00 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10

CUSUM 5 Significance

-04

00

04

08

12

16

99 00 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10

CUSUM of Squares5 Significance

6 SONUCcedil

Bu ccedilalışmada 1980-2010 yıllarına ait kişi başı GSYH işsizlik oranı

kamu borccedillanma gereğinin GSYHrsquoye oranı ve merkez bankası yasal bağımsızlık

oranı endeksi ile yapılan Johansen eş-buumltuumlnleşme analizinin sonuccedillarına goumlre

soumlz konusu değişkenler arasında uzun doumlnemde bir eş-buumltuumlnleşme olduğu

goumlruumllmuumlştuumlr Elde edilen eş-buumltuumlnleşme sonucundan sonra değişkenler arasında

tespit edilen ilişkinin youmlnuumlnuuml araştırmak iccedilin yapılan ccedilok değişkenli Granger

nedensellik analizinin sonuccedilları ise kısa doumlnemde merkez bankası bağımsızlığı

ve işsizlik oranından kişi başı GSYHrsquoye youmlnelik bir nedensellik soumlz konusu

olduğunu goumlstermektedir Kısa doumlnemde işsizlik oranındaki azalma buumlyuumlmeyi

pozitif etkilemektedir Ancak kısa doumlnemde merkez bankası bağımsızlığı kişi

başı buumlyuumlmeyi negatif etkilemektedir Uzun doumlnemde ise modelde yer alan tuumlm

bağımlı değişkenler ile bağımsız değişken kişi başı GSYH arasında nedensellik

ilişkisi tespit edilmiştir Sonuccedillar kişi başı GSYHrsquodeki kısa doumlnemli sapmaların

uzun doumlnemde dengeye doğru youmlneldiğini goumlstermektedir Buradan hareketle

merkez bankasının bağımsızlığının oumlncelikle fiyat istikrarının sağlanması

konusunda oumlnemli bir rol oynadığı goumlz oumlnuumlnde bulundurularak uzun doumlnemde

buumlyuumlmeye katkı sağladığı ifade edilebilir Merkez bankasının bağımsızlığına

oumlnem verilmesi bu konuda ccedilıkarılacak kanuni duumlzenlemelere ağırlık verilmesi

politik iradenin de bağımsızlık konusunda uumlzerine duumlşeni yapması sonucunda

ccedileşitli makroekonomik goumlstergelerde bir iyileşme goumlruumllecek ve ekonomide uzun

doumlnemde bir refah sağlanacaktır Bu ifadeden hareketle tuumlm makroekonomik

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

165

goumlstergelerin sadece merkez bankasının bağımsızlığı ile duumlzeleceği anlamı

ccedilıkarılmamalıdır Bu durum sadece ccedilalışmadaki analizden yapılan bir

ccedilıkarımdır

Ekler

Ek-1 C(8)=C(9)=C(10)=0 hipotezi iccedilin Wald Testi

Equation Untitled

Test Statistic Value df Probability

F-statistic 1238736 (3 12) 00006

Chi-square 3716209 3 00000

Ek-2 C(11)=C(12)=C(13)=0 hipotezi iccedilin Wald Testi

Equation Untitled

Test Statistic Value df Probability

F-statistic 3051240 (3 12) 00699

Chi-square 9153719 3 00273

KAYNAKLAR

Alesina A LH Summers (1993) ldquoCentral Bank Independence and

Macroeconomic Performance Some Comperative Evidencerdquo Journal

of Money Credit and Banking 25 (2) 151-162

Arslan Ouml (2003) Avrupa Birliğini Oluşturan Uumllkelerde Merkez Bankası

Bağımsızlığı Enflasyon ve Diğer Makroekonomik Buumlyuumlkluumlkler

Arasındaki İlişkiler 1980-2001 Doumlnemi Uzmanlık Yeterlilik Tezi

TCMB Ankara

Bakır C (2007) ldquoTuumlrkiye Cumhuriyet Merkez Bankasırsquonın 1930-2001

Arasında Siyasal ve Ekonomik Bağımsızlığı Siyasal-Ekonomik

Etkileşime İlişkin Karşılaştırmalı Bir Ccediloumlzuumlmlemerdquo Middle East

Technical University Faculty of Administrative Scicences and

Economics 33 (1)

Baydur MC Suumlsluuml B (2007) ldquoAvrupa Merkez Bankası ile TCMBrsquonin

Bağımsızlıklarının Karşılaştırılması ve Ekonomiye Etkilerirdquo Youmlnetim

ve Ekonomi Dergisi 14 (1) 44-66

Borrero AM (2001) ldquoOn The Long and Short of Central Bank Independence

Policy Coordination and Economic Performancerdquo IMF Working

Paper February No19

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

166

Bouwman K R Jong-A-Pin ve JDe Haan (2005) ldquoOn The Relationship

Between Central Bank Independence and Inflation Some More Bad

Newsrdquo Applied Financial Economics Letters 1

Bleaney M (1996) ldquoCentral Bank Independence Wage Bargaining Structure

and Macroeconomic Performance in OECD Countriesrdquo Oxford

Economic Papers 48 20-28

Brumm HJ (2000) ldquoInflation and Central bank Independence Conventional

Wisdom Reduxrdquo Journal of Money Credit and Banking 32 (4)

Brumm HJ and RS Krashevski (2003) ldquoThe Sacrifice Ratio and Central

Bank Independence RevisitedrdquoOpen Economic Review Vol 14(2)

157-168

Compillo M ve JA Miron (1997) ldquoWhy Does Inflation Differ Across

Countries Reducing Inflation Motivation and Strategyrdquo Christina D

Romer ve DH Romer (Ed) University of Chicago Press Chicago

Cukierman A SB Webb and B Neyaptı (1992) ldquoMeasuring the

Independence and Its Effect on Policy Outcomesrdquo The World Bank

Economic Review 6 (3) 353-398

Cukierman A P Kalaitzidakis LH Summers and SB Webb (1993)

ldquoCentral Bank Independence Growth Invesment and Real Ratesrdquo

Carnegie-Rochester Conference Series on Public Policy 29 95-140

De Long JB LH Summers (1992) ldquoMacroeconomic Policy and Long-Run

Growthrdquo Federal Reserve Bank of Kansas City Economic Review

Fourth Quarter 5- 29

Demertzis M (2004) ldquoCentral Bank Independence Low Inflation At No Cost

A Numerical Simulation Exerciserdquo Journal of Macroeconomics 26

Demirci E Er Ş (2007) ldquoHam Petrol Fiyatlarının Tuumlrkiyersquodeki Cari Accedilığa

Etkisinin İncelenmesirdquo 8 Tuumlrkiye Ekonometri ve İstatistik Ulusal

Kongresi 24 ndash 25 Mayıs 2007 İnoumlnuuml Uumlniversitesi Malatya

Demirgil H (2011) ldquoMerkez Bankası Bağımsızlığı ve Makroekonomik

Performans TCMB Oumlrneğirdquo Sosyoekonomi Dergisi 7(16) 115-135

Dickey D ve Fuller W A (1979) ldquoDistribution of the Estimators for

Autoregressive Time Series with a Unit Rootrdquo Journal of American

Statistical Association 74 427-431

Eijffinger SCW M Van Rooji and E Schaling (1994) ldquoCentral Bank

Independence A Paneldata Approachrdquo Center Discussion Paper Series

No 9493 Tilburg University

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

167

Eijffinger SCW M Hoeberichts and E Schaling (1998) ldquoA Theory of

Central Bank Accountabilityrdquo CEPR Discussion Paper No 2354

Engle RF amp Granger CWJ (1987) ldquoCointegration and error correction

representation estimation and testingrdquo Econometrica (55) 251-276

Fuhrer JC (1997) ldquoCentral Bank Independence and Inflation Targeting

Monetary Policy Paradigms for the Next Millenniumrdquo New England

Economic Review JanuaryFebruary p 19-36

Fujiki H (1996) ldquoCentral Bank Independence Indices in Economic Analysis

A Reappraisalrdquo Bank of Japon Monetary and Economic Studies 14

79-99

Grilli V D Masciandaro and G Tabellini (1991) ldquoPolitical and Monetary

Institutions and Public Financial Policies in the Industrial Countriesrdquo

Economic Policy 13 341-392

Guumller A Oumlzyurt H (2011) ldquoMerkez Bankası Bağımsızlığı ve Reel Ekonomik

Performans Panel ARDL Analizirdquo Ekonomi Bilimleri Dergisi 3(2)

11-20

Hafız AA (1998) ldquoCentral Bank Independence and Growth A Sensitivity

Anaylsisrdquo The Canadian Journal of Economics 31(2) 303-317

Hall PA RJFranzese (1998) ldquoMixed Signals Central Bank Independence

Co-ordinated Wage Bargaining and european Monetary Unionrdquo

International Organization 52

Johansen S (1988) ldquoStatistical Analysis of Cointegration Vectorsrdquo Journal of

Economic Dynamics and Control 12(1) 231-254

Johansen S Juselius K (1990) ldquoMaximum likelihood estimation and

inference on co-integration with applications to the demand for

Moneyrdquo Oxford Bulletin of Economics and Statistics 52 (2) 169-210

Kooi JW J De Haan (2000) ldquoDoes Central Bank Independence Really

Matter New Evidence for Developing Countries Using A New

Indicatorrdquo Journal of Banking and Finance 24 (4) 643-664

Maxwell JF (1998) ldquoAssessing Central Bank Independence in Developing

Countries Do Actions Speak Louder Than Wordsrdquo Oxford Economic

Papers 50 (3) 512-529

Pollard PS (1993) ldquoCentral Bank Independence and Economic Performancerdquo

Federal Reserve Bank of St Louis p 21-36

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

168

Sevuumlktekin M Nargeleccedilekenler M (2007) ldquoTuumlrkiyede İMKB ve Doumlviz Kuru

Arasındaki Dinamik İlişkinin Belirlenmesirdquo VIII Ulusal Ekonometri

ve İstatistik Sempozyumu Bildirileri İccedilerisinde Malatya

Sturm J-E J De Haan (2001) ldquoInflation in Developing Countries Does

Central Bank Independence Matter New Evidence Based on a New

Data Setrdquo Department of Economic University of Groninger The

Netherlands p 1-14

Wagner H (1999) ldquoCentral Bank Independence and the Lessons for Transition

Economies from Developed and Developing Countriesrdquo Comparative

Economic Studies 41(4) 1-22

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

169

Tokat İli Turhal İlccedilesinde Yuumlksekoumlğretimin Genel Olarak Değerlendirilmesi

Bilge Goumlzener1 Murat Sayılı

2

Oumlzet

Gaziosmanpaşa Uumlniversitesirsquone bağlı olan Turhalrsquodaki Yuumlksekokulların ilccedile

ekonomisine olan katkısını belirlemeyi amaccedillayan bu ccedilalışmada Turhal Sağlık

Hizmetleri Yuumlksekokulu ve Turhal Meslek Yuumlksek Okulu oumlğrencileri ile 2011 yılı Mart

ayında yapılan 320 anketin verileri kullanılmıştır Anketlerden elde edilen veriler

kullanılarak ulaşılan yuumlzde hesaplamaları ile aritmetik ortalamaların sonuccedilları

yorumlanmaya ccedilalışılmıştır Ayrıca her bir oumlğrencinin ilccediledeki aylık harcama tutarının

ortalama 31806 TL olduğu tespit edilip bu verilerden hareketle oumlğrencilerin ilccedile

ekonomisine yıllık 468311544 TL katkıları olduğu ve yuumlksekokullar aracılığı ile ilccedilede

kişi başına yıllık gelir artışının 8937 TL olduğu hesaplanmıştır

Anahtar Kelimeler Yuumlksekokul Ekonomik katkı Turhal ilccedilesi

General Evaluation of Higher Education in Tokat Province of Turhal District

Abstract

The aim of this study is to determine the contribution of Vocational schools in

Turhal of Gaziosmanpaşa University to the economy of Turhal For this purpose 320

students questionnaires of Turhal School of Health Services and Turhal Vocational

High School were used in March of 2011 The data was obtained from questionnaires

and reached the percentage calculationsThese were interpreted together with the results

of arithmetic mean In addition the average amount of monthly expenditure for each

student was calculated as 31806 TL This indicated that the contribution for the county

for the students through the year was 468311544 TL and 8937 TL for the annual

revenue growth

Key Words College Economic contribution Turhal district

1 Arş Goumlr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Ziraat Fakuumlltesi Tarım Ekonomisi Boumlluumlmuuml

bilgegozenergopedutr 2 Doccedil Dr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Ziraat Fakuumlltesi Tarım Ekonomisi Boumlluumlmuuml

muratsayiliyahoocom

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

170

1 GİRİŞ

Toplumun gelişmişlik goumlstergelerinden bir tanesi o toplumun eğitim

duumlzeyidir İyi eğitilmiş bir toplumun diğerlerinden daha uumlretken olabileceği

bilinen gerccedilekler arasındadır Bu anlamda eğitim kuumlltuumlrel bilimsel sosyal ve

ekonomik accedilıdan toplumun gelişmişliğini goumlstermektedir (Goumlrkemli 2009)

Bireylerin bilgi birikimlerinin sağlanması buumlyuumlk oumllccediluumlde

yuumlksekoumlğretimde verilen eğitim ile olmaktadır (Erguumln 2003) Bir uumllkede

boumllgesel ve yerel duumlzeyde ekonomik etkileri bulunan birccedilok işkolu

bulunmaktadır Bu işkollarında temel olarak ticari oumlzellikler bulunmamasına

rağmen kamu ve oumlzel sektoumlr kuruluşlarına ait eğitim kurumları iccedilerisinde

bulundukları boumllge ekonomisini oumlnemli oumllccediluumlde etkileyebilmektedirler ve bu

kurumların en oumlnde gelenlerinden biri de uumlniversitelerdir (Kaşlı ve Serel 2008)

Diğer bir ifadeyle uumlniversitelerin amaccedilları arasında bilginin uumlretilmesi

korunması aktarımı ve boumlluumlşuumlmuuml vardır Ayrıca uumlniversiteler istihdam ettikleri

idari ve akademik personel sahip oldukları oumlğrenci yoğunluğu ve youmlredeki

farklı sektoumlrlerde faaliyet goumlsteren işletmelerle yapmış oldukları ilişkiler

nedeniyle youmlre ekonomisine buumlyuumlk katkılar sağlamaktadırlar (Tuğcu 2003)

Hatta 1960rsquolı yıllardan bu yana birccedilok Avrupa uumllkesinde yuumlksek oumlğretim

kurumlarının boumllgesel kalkınma aracı olarak goumlruumllduumlğuuml ve gelişmemişccediloumlkuumlntuuml

boumllgelerinde yaygınlaştırıldığı ve bu kurumların bulundukları boumllgeleri ccedilok

youmlnluuml etkileyeceklerinin beklendiği belirtilmiştir (Oumlzyaba 1999 Dalğar ve ark

2009)

Yurtdışında yapılan bazı ccedilalışmalarda oumlzellikle uumlniversitelerin yerel

ekonomiye katkıları ve finans kaynağı yaratma becerileri uumlzerinde

durulmaktadır Tuumlrkiyersquode yapılan sınırlı sayıda akademik ccedilalışmada da temel

vurgu ekonomik katkıdır Bu ccedilalışmalarda uumlniversitelerin topluma ekonomiye

toplumun refah duumlzeyi ve yasam kalitesine ekonomik sosyal ve kuumlltuumlrel accedilıdan

oldukccedila geniş ccedilerccedilevede katkıda bulunduğundan ve uumlniversitelerin

faaliyetlerinin guumlnluumlk yasamın her youmlnuumlne girdiğinden bahsedilmektedir

(Greenspan ve Rosan 2006 Charles 2003 Dalğar ve ark 2009)

Bir başka ccedilalışmada uumlniversitelerin sadece oumlğrenme kuumlltuumlruuml ilişkisel ve

kurumsal adaptasyonu sağlamadığı aynı zamanda kendi boumllgelerine faydalı

olabilecek şekilde kendilerini şekillendirme oumlzelliğine de sahip oldukları (Ccediletin

2007 Dalğar ve ark 2009) ifade edilmektedir

Uumlniversitelerin bulunduğu boumllge ekonomisine yapmış olduğu katkılar

farklı şekillerde sınıflandırılmaktadır Atik (1999) tarafından Erciyes

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

171

Uumlniversitesi ile ilgili yapılan analizde uumlniversitelerin ekonomiye yaptığı

katkılar dolaysız dolaylı ve uyarılmış olarak bir sınıflamaya tabi tutulmuştur

(Erkekoğlu 2000 Goumlrkemli 2009) uumlniversitelerin katkılarını ilk olarak

dinamik ve statik olarak bir ayrıma tabi tutmuş ve statik katkıları dolaysız

dolaylı ve uyarılmış katkılar olarak uumlccedile ayırmıştır (Tuğcu 2003 Dalğar ve ark

2009)

Bu ekonomik katkıların yanında yapılan ccedilevre duumlzenlemesi yeni ve

farklı kuumlltuumlrel sportif ve eğlence mekacircnlarının accedilılması farklı şehirlerden ve

farklı kuumlltuumlrlerden gelen personel ve oumlğrencilerin youmlre halkıyla ilişkileri

sonucunda youmlrenin birccedilok accedilıdan da gelişmesine buumlyuumlk katkıları olmaktadır

Bilimsel bilgi uumlreten ve bunu kullanıma sunan uumlniversiteler buguumln birccedilok

alanda hem uumllke ekonomisine ve hem de duumlnya ekonomisine boumllgesel ulusal ve

uluslararası alanlarda ccedileşitli katkılar sağlamaktadırlar Uumlniversitelerin yerel

ekonomiye sağladığı katkılar uumlniversite sayısının hızla arttığı Tuumlrkiyersquode de

beklenen temel faydalardır (Atik 1999)

Uumlniversiteler kuruldukları boumllge uumlzerinde değişik accedilıdan etkileri olan

kurumlar olup bu durumları ortaya koyan araştırmaların ya da ccedilalışmaların

yapılması buumlyuumlk oumlnem arz etmektedir Bu bağlamda yapılan bu araştırma ile

Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi (GOUuml) buumlnyesinde yer alan ve ilccedileler itibariyle en

fazla oumlğrenciye sahip olan Turhal ilccedilesindeki Turhal Meslek Yuumlksek Okulu

(TMYO) ve Turhal Sağlık Hizmetleri Meslek Yuumlksek Okulu (TSHMYO)nun

genel bir değerlendirilmesi yapılmış oumlğrencilerin yuumlksekokullar ile ilgili

duumlşuumlnceleri tespit edilmiş ve yuumlkokulların ilccedile ekonomisine yapmış olduğu

ekonomik katkı hesaplanmıştır

2 MATERYAL VE YOumlNTEM

Bu ccedilalışmanın ana materyalini ilgili yuumlksekokullarda oumlğrenim goumlren

belli sayıdaki oumlğrencileri ile yapılan anketler oluşturmaktadır Ayrıca konu ile

ilgili daha oumlnce yapılmış olan ccedilalışmalardan da faydalanılmıştır

Oumlncelikle GOUuml Oumlğrenci İşleri Daire Başkanlığı kayıtları incelenerek

ilgili yuumlksekokullardaki 20102011 eğitim-oumlğretim yılına ait toplam oumlğrenci

sayısı belirlenmiş (Ccedilizelge 1) ve bu populasyondan her boumlluumlme eşit dağıtılmaya

ccedilalışarak (20 oranında) anket yapılacak oumlğrenci sayısı (oumlrnek hacmi) 328

olarak hesaplanmıştır Ancak yapılan bazı anketlerdeki verilerin eksik oluşu

nedeni ile 320 anket verisi değerlendirilerek analize tabi tutulmuştur

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

172

Ccedilizelge 1 Araştırma kapsamında seccedililen oumlrnek sayısı (20102011)

OKUL ADI PROGRAM ADI

OumlĞRENİM TUumlRUuml

I Oumlğretim II Oumlğretim

Oumlğrenci Sayısı

Oumlrnek Sayısı

Oumlğrenci Sayısı

Oumlrnek Sayısı

TSHMYO

Tıbbi Dokuumlmantasyon ve Sekreterlik 117 23 113 23

Sağlık Kurumları İşletmeciliği 130 26 114 23

TOPLAM 247 49 227 46

TMYO

Bilgisayar Programcılığı 89 18 - -

Elektrik 113 23 53 11

Biyomedikal Cihaz Teknolojisi 87 17 37 7

Elektronik Haberleşme Teknolojisi 109 22 63 13

Mekatronik 83 17 30 6

Muhasebe ve Vergi Uygulamaları 106 21 71 14

Pazarlama 81 16 64 13

İşletme Youmlnetimi 102 20 74 15

TOPLAM 770 154 392 79

GENEL TOPLAM 1017 203 619 125

Anketler 2011 yılı Mart ayında yapılmıştır Anket yapılan oumlğrenciler

tesaduumlfen seccedililmiştir

Anket sonucunda elde edilen veriler kullanılarak yuumlzde hesaplamaları

ile aritmetik ortalamalar elde edilmiş ve bu sonuccedillar yorumlanarak

değerlendirilmeye ccedilalışılmıştır

Analizde Turhal ilccedilesinde yer alan 2 adet yuumlksekokulun ilccedile

ekonomisine yapmış olduğu ekonomik katkısı da hesaplanmaya ccedilalışılmıştır

3 ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA

31 Oumlğrencilerin Sosyo-ekonomik Oumlzellikleri

Anket yapılan oumlğrencilerin sosyo-ekonomik durumlarına ilişkin veriler

Ccedilizelge 2rsquode verilmiştir

Ankete katılan tuumlm oumlğrencilerin yarıdan fazlasının erkek olduğu

goumlruumllmektedir Ancak TSMYOrsquoda bayanlar ve TMYOrsquoda ise erkeklerin

oranlarının diğerlerine kıyasla daha yuumlksek olduğu goumlruumllmektedir Ertaş ve ark

(1999) tarafından Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi oumlğrencileri ve personelleri ile

yapılan anket ccedilalışmasında anket yapılan oumlğrencilerin 5614uumlnuumln erkek ve

4386sının bayan olduğu belirtilmiştir Kaşlı ve Serel (2008) tarafından

Balıkesir Uumlniversitesi Goumlnen MYOrsquonda okuyan oumlğrencilerin tuumlketim

harcamalarının analiz edildiği ve bu harcamaların ilccediledeki yerleşik firmalar

uumlzerindeki ekonomik etkilerinin belirlendiği araştırmada anket yapılan kişilerin

6570ini erkek ve 3430unu ise bayan oumlğrenciler oluşturmuştur

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

173

Ccedilizelge 2 Oumlğrencilerin bazı sosyo-ekonomik oumlzellikleri

TSHMYO (124) TMYO (196) GENEL (320)

Frekans Frekans Frekans

Cinsiyet Erkek 82 6613 57 2908 139 4344

Bayan 42 3387 139 7092 181 5656

Yaş Ortalaması (yıl) 2104 2074 2086

Sınıf 1 64 5161 192 9796 256 8000

2 60 4839 4 204 64 2000

Medeni

Durum

Evli 1 081 8 408 9 281

Bekacircr 123 9919 188 9592 311 9719

Geldiği

Boumllge

Karadeniz 41 3306 123 6276 164 5125

Marmara 10 806 25 1276 35 1094

Ege 4 323 4 204 8 250

İccedil Anadolu 20 1613 28 1429 48 1500

Akdeniz 21 1694 7 357 28 875

Doğu Anadolu 1 081 0 000 1 081

Guumlney Doğu Anadolu 15 1210 4 204 19 594

Yurt dışı 12 968 5 255 17 531

Yerleşim Birimi

Buumlyuumlkşehir 15 1210 30 1531 45 1406

İl 39 3145 44 2245 83 2594

İlccedile 51 4113 85 4337 136 4250

Kasaba 5 403 12 612 17 531

Koumly 14 1129 25 1276 39 1219

Ailenin Aylık

Geliri (TL)

le 500 19 1532 24 1224 43 1344

501ndash1000 66 5323 102 5204 168 5250

1001ndash2000 36 2903 62 3163 98 3063

2001 ge 3 242 8 408 11 344

Ortalama 102480 110310 107276

Oumlğrencinin

Aylık Geliri

(TL)

le 150 7 565 36 1837 43 1344

151-250 34 2742 51 2602 85 2656

251-350 49 3952 39 1990 88 2750

351-500 25 2016 40 2041 65 2031

501-650 4 323 20 1020 24 750

651 ge 5 403 10 510 15 469

Ortalama 32113 32150 31806

Aylık Para Miktarının

Yeterliliği

Evet 35 2823 52 2653 87 2719

Hayır 29 2339 57 2908 86 2688

Kısmen 60 4839 87 4439 147 4594

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

174

Her iki yuumlksekokuldaki oumlğrencilerin yaş ortalaması birbirine yakın

durumdadır ve tuumlm oumlğrenciler itibariyle ortalama yaş 2086 yıl olarak

hesaplanmıştır

Her iki yuumlksekokuldaki oumlğrenim suumlresi 2 yıl olup anket yapılanların

ccediloğunluğu (TSMYOrsquoda 5161 ve TMYOrsquoda 9796) 1 sınıf oumlğrencisidir

Yuumlksekokullara goumlre farklılık goumlstermekle birlikte anket yapılan

oumlğrencilerin tamamına yakınının bekacircr olduğu tespit edilmiştir

Oumlğrencilerin geldikleri boumllgeler incelendiğinde yaklaşık yarısının

Karadeniz boumllgesinden geldiği bunu sırası ile İccedil Anadolu Marmara Akdeniz

Doğu Anadolu Guumlney Doğu Anadolu ve Ege boumllgesinin izlediği belirlenmiştir

TMYO oumlğrencilerinin ccediloğunluğunun Karadeniz boumllgesinden TSMYO

oumlğrencilerinin ise Karadeniz başta olmak uumlzere Akdeniz ve İccedil Anadolu

boumllgelerinden de geldiği dikkati ccedilekmektedir

Oumlğrencilerin ailelerinin yaşadığı dolayısıyla kendilerinin gelmiş

oldukları yerleşim yerleri incelendiğinde yarıya yakınının ilccedile olmak uumlzere

sırasıyla il buumlyuumlkşehir koumly ve kasabalardan geldikleri tespit edilmiştir

Oumlğrencilerin ailelerinin aylık ortalama gelirleri TSMYOrsquondakilerde

102480 TL ve TMYOrsquondakilerde ise 110310 TL olarak saptanmıştır Bununla

birlikte her iki yuumlksekokuldaki oumlğrencilerin yarıdan fazlasının ailesinin aylık

gelirinin 501-1000 TL arası gibi duumlşuumlk duumlzeyde olduğu goumlruumllmektedir Buna

bağlı olarak da oumlğrencilerin ellerine geccedilen aylık para miktarı da duumlşuumlk

olmaktadır Nitekim oumlğrencilerinin aylık 31252 TL (TSMYO) ile 32150 TL

(TMYO) gelire sahip oldukları belirlenmiştir Tuumlm oumlğrenciler itibariyle

oumlğrencilerin yaklaşık frac14rsquouuml eline geccedilen paranın yeterli olduğunu frac14rsquouuml yetersiz

olduğunu frac12rsquosi ise kısmen yeterli olduğunu ifade etmişlerdir

32 Oumlğrencilerin İkamet Ettiği Yerlere İlişkin Bilgiler

Anket uygulanan oumlğrencilerin ikamet ettikleri yer ve mekacircnlara ilişkin

sonuccedillar Ccedilizelge 3rsquote verilmiştir

Her iki yuumlksekokuldaki oumlğrencilerin buumlyuumlk ccediloğunluğunun Turhal ilccedile

merkezinde bununla birlikte bir kısmının da Turhal ilccedilesine yakın koumly veveya

kasabalarda ikamet ettikleri tespit edilmiştir Ayrıca ccedilok az da olsa ilccedileye

yakın Zile ilccedilesi ile Tokat-Merkez ilccedileden de geliş-gidiş yapan oumlğrenciler (diğer

yuumlksekokula kıyasla TMYOrsquonda daha fazla oranda olmak uumlzere)

bulunmaktadır

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

175

Ccedilizelge 3 Oumlğrencilerin ikamet ettiği yer ve mekacircn ile ilgili bilgiler

TSHMYO (124) TMYO (196) GENEL (320)

Frekans Frekans Frekans

İkamet

Ettiği Yer

Turhal-Merkez 108 8710 141 7194 249 7781

Yakın KoumlyKasaba 8 645 32 1632 40 1251

Tokat-Merkez 8 645 18 918 26 813

Zile -Merkez 0 000 5 255 5 156

TOPLAM 124 1000

0 196

10000

320 1000

0

İkamet

Ettiği Mekacircn

Kiralık ev (eşyalı) 10 806 29 1480 39 1219

Kiralık ev 44 3548 54 2755 98 3063

Pansiyon 30 2419 18 918 48 1500

Yurt 24 1935 22 1122 46 1438

Ailesi ile 15 1210 73 3724 88 2750

TOPLAM 124 1000

0 196

10000

320 1000

0

Yurtta Kalmasının

Nedeni

Ailesinin isteği 4 1667 4 1818 8 1739

Ekonomik 16 6667 10 4545 26 5652

Guumlvenli 3 1250 1 455 4 870

Arkadaş ccedilok 1 417 1 455 2 435

Kiralar yuumlksek 0 000 1 455 1 217

Ders ccedilalışmak iccedilin daha rahat 0 000 1 455 1 217

Ulaşım kolaylığı 0 000 1 455 1 217

Kiralık ev yok 0 000 1 455 1 217

Sebebi yok 0 000 2 909 2 435

Evde

Kalmasının Nedeni

Ders ccedilalışmak iccedilin daha rahat 11 2037 15 1807 26 1898

Yurt ccedilıkmadı 8 1481 15 1807 23 1679

Yurtlar guumlvenli değil 5 926 4 482 9 657

Rahat etmek 13 2407 26 3133 39 2847

Ekonomik 12 2222 17 2048 29 2117

Sebebi yok 5 926 6 723 11 803

Birden fazla şık işaretlendiğinden dolayı toplam 10000rsquouuml aşmaktadır

Oumlğrencilerin tuumlmuuml incelendiğinde 4282rsquosinin evde 2781rsquoinin

ailesi ile birlikte 1500rsquoinin pansiyonda ve 1438rsquoinin yurtta (devlet veya

oumlzel) kaldığı belirlenmiştir Her iki yuumlksekokul oumlğrencileri incelendiğinde

oumlzellikle TMYO oumlğrencilerinin aileleri ile birlikte yaşadıkları saptanmıştır

Tokat ilinde daha oumlnce yapılmış olan araştırmada oumlğrencilerin en fazla kiralık

ev (3952) ve devlet yurdunda (3639) kaldıkları saptanmıştır (Ertaş ve ark

1999) Goumlnenrsquode yapılan araştırmada ise oumlğrencilerin aile ve akrabaları ile

yaşayanların oranı 1769 yalnız yaşayan oumlğrencilerin oranı 830 olarak

belirlenmiştir (Kaşlı ve Serel 2008)

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

176

Bazı oumlğrencilerin oumlncelikli olarak ekonomik ve ailesinin istemesi gibi

nedenlerle oumlğrenci yurdunda kaldıkları tespit edilmiştir Aynı zamanda oumlğrenci

yurdunun guumlvenli olması tanıdık arkadaşları ile birlikte kalma isteği ev

kiralarının yuumlksek olması ders ccedilalışma ortamının daha uygun olması ulaşım

kolaylığı gibi duumlşuumlncelerden dolayı da yurtlarda kalan oumlğrenciler olduğu

saptanmıştır

Bazı oumlğrenciler ise değişik nedenlerle (rahat etme duygusu başta olmak

uumlzere ekonomik olması ders ccedilalışma iccedilin daha uygun olması yurda

yerleşememesi yurdu guumlvenli bulmama gibi) evde kaldıklarını belirtmişlerdir

33 Oumlğrencilerin Turhal İlccedilesi ve İlccediledeki Uumlniversite İle İlgili

Duumlşuumlnceleri

Anket yapılan oumlğrencilerin Turhal ilccedilesi ve ilccediledeki yuumlksekokullar ile

ilgili bazı duumlşuumlnceleri Ccedilizelge 4rsquote verilmiştir

Anket yapılan oumlğrencilerin yarıdan fazlasının Turhal ilccedilesini genel

olarak tanıdıkları (bu oran yuumlksekokullara goumlre sırasıyla 7500 ve 5153)

tespit edilmiş olup ilccedileyi hiccedil tanımayanların oranı ise duumlşuumlktuumlr

İlccediledeki yuumlksekokullarda oumlğrenim goumlren oumlğrencilerin buumlyuumlk bir kısmı

ilccedile dışından gelmişlerdir Bu şekilde olanların oranı TSHMYOrsquoda 8468

TMYOrsquoda 5459 ve tuumlm oumlğrenciler iccedilerisinde ise 6625rsquotir Bu araştırmada

dikkat ccedilekici sonuccedillardan birisi oumlğrencilerin yaklaşık 90rsquoının geldiği yerde

uumlniversite olmasına karşın Turhal ilccedilesindeki yuumlksekokullardan birini tercih

etmesidir

Oumlğrencilerin yarıdan fazlasının (5313) ilk beş tercihlerinde ilccediledeki

yuumlksekokullara yerleştikleri belirlenmiştir

Başta ilccedilenin oumlğrencilerin ailesinin yaşadığı yere yakınlığı olmak uumlzere

yerleşme puanının uygun olması ve tavsiye edilmesi nedeniyle oumlğrencilerin

ilccediledeki yuumlksekokulları tercih ettikleri belirlenmiştir Bununla birlikte ilccediledeki

oumlğrenci accedilısından yaşam maliyetinin duumlşuumlk olması da oumlnem verilen

faktoumlrlerdendir

Oumlğrencilerin yaklaşık 13rsquouuml eğitim goumlrduumlkleri yuumlksekokulları tavsiye

edeceğini belirtirken bir kısmı tavsiyede bulunmayacağını bir kısmı da bu

konuda kararsız olduklarını belirtmişlerdir Yuumlksekokulu tavsiye edecek

oumlğrencilerin nedenleri başta eğitimin iyi olması olmak uumlzere ilccedilenin guumlzel

olması yaşam maliyetlerinin duumlşuumlk olması ve diğer faktoumlrler olarak

saptanmıştır

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

177

Ccedilizelge 4 Oumlğrencilerin Turhal ilccedilesi ve ilccediledeki uumlniversite ile ilgili duumlşuumlnceleri

TSHMYO (124) TMYO (196) GENEL (320)

Frekans Frekans Frekans

Turhal

İlccedilesini

Tanıması

Hiccedil tanımıyor 17 1371 33 1684 50 1563

Genel bilgisi var 93 7500 101 5153 194 6063

İyi biliyor 14 1129 62 3163 76 2375

TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000

Geldiği Yerde

Uumlniversite

Olması

Evet 94 8952 97 9065 191 9009

Hayır 9 857 10 935 19 896

Bilmiyor 2 190 0 000 2 094

TOPLAM 105 10000 107 10000 212 10000

Turhal

İlccedilesindeki

Okulları Tercih

Nedeni

Yakınlık 22 1774 90 4592 112 3500

Tavsiye edilmesi 30 2419 18 918 48 1500

Fiziki olanaklar 1 081 0 000 1 031

Doğal guumlzellik 1 081 1 051 2 063

Eğitim kalitesi 3 242 4 204 7 219

Puan 47 3790 50 2551 97 3031

Yaşam maliyeti duumlşuumlk 17 1371 13 663 30 938

Ailesinin olması 0 000 13 663 13 406

Tesaduumlf 3 242 7 357 10 313

İlccedileyiOkulu

Tavsiye

Etmesi

Evet 41 3306 74 3776 115 3594

Hayır 42 3387 60 3061 102 3188

Kararsız 41 3306 62 3163 103 3219

TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000

İlccedileyiOkulu Tavsiye

Etme

Nedeni

Yaşam maliyeti duumlşuumlk 4 976 20 2703 24 2087

Guumlzel bir ilccedile 13 3171 19 2568 32 2783

Oumlğrenciye yaklaşım iyi 1 244 6 811 7 609

Eğitim iyi 28 6829 42 5676 70 6087

Sebep yok 5 1220 2 270 7 609

Okula Uyum

Sorunu

Olma Durumu

Evet 29 2339 41 2092 70 2188

Hayır 95 7661 155 7908 250 7813

TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000

Okula Uyum

Sorunu

Olma

Nedeni

Boumlluumlmuuml sevmedi 4 1379 1 244 5 714

Ccedilevreyi sevmedi 16 5517 20 4878 36 5143

Arkadaşlarla sorun var 1 345 1 244 2 286

Hocalarla sorun var 3 1034 2 488 5 714

Dersler sıkıcı 6 2069 9 2195 15 2143

Uumlniversite ortamı değişik olması

7 2414 12 2927 19 2714

Kişisel sorun 1 345 2 488 3 429

Okul Youmlnetiminde

n

Beklentiler

Sosyal ve kuumlltuumlrel faaliyetler arttırılmalı

92 7419 158 8061 250 7813

Spor tesisleri accedilılmalı 39 3145 84 4286 123 3844

Hocalar ve personel oumlğrenciye

anlayışlı olmalı 42 3387 64 3265 106 3313

Barınma problemi ccediloumlzuumllmeli 19 1532 39 1990 58 1813

Ulaşım probleminin ccediloumlzuumllmesi 21 1694 37 1888 58 1813

Okul imkacircnlarının

iyileştirilmesi 48 3871 74 3776 122 3813

Birden fazla şık işaretlendiğinden dolayı toplam 10000rsquouuml aşmaktadır

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

178

Tuumlmuuml birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde oumlğrencilerin uumlniversite okumasındaki

amaccedilları iş edinmek (8406) diploma sahibi olmak (1094) ailesinin isteği

(094) ve aileden uzaklaşma isteği (031) olup herhangi bir sebep

belirtmeyenler de (406) bulunmaktadır Bu nedenlere ilişkin oranlar her iki

yuumlksekokul accedilısından sırasıyla 9032 ve 8010 403 ve 1531 000

ve 153 000 ve 051 565 ve 306 olarak saptanmıştır

Araştırmada yuumlksekokullarda oumlğrenim goumlren oumlğrencilerin yaklaşık 80

gibi oumlnemli bir ccediloğunluğunun yuumlksekokula uyumla ilgili herhangi bir

sorunlarının olmadığı belirlenmiştir Yuumlksekokulda sorunu olanlar ise neden

olarak ccedilevreyi sevmemeleri uumlniversite ortamının değişik olmasıalışamamaları

dersleri sıkıcı goumlrmeleri kazandıkları boumlluumlmuuml sevmemeleri ders aldıkları

oumlğretim elemanları ile sıkıntı yaşamış olmaları kişisel sorunlarının olması ve

bazı oumlğrenciler ile sıkıntı yaşamalarını ifade etmişlerdir

Oumlğrencilerin yuumlksekokul youmlnetiminden beklentileri incelendiğinde

sosyal ve kuumlltuumlrel faaliyetlerin arttırılması ilk sırada yer almakta olup bunu

sırasıyla daha fazla sayıda spor tesislerinin accedilılması yuumlksekokul imkacircnlarının

iyileştirilmesi akademik ve idari personelin oumlğrenciye karşı daha anlayışlı

olması barınma ve ulaşım problemin ccediloumlzuumllmesi izlemektedir

Oumlğrencilerin tuumlmuuml dikkate alındığında 2313rsquouumlnuumln tamamen ve

1813rsquouumlnuumln ise kısmen beslenme ile ilgili birtakım sorunlarının olduğu

saptanmıştır Bu değerler sırasıyla TSHMYO oumlğrencileri iccedilin 2500 ve

2016 TMYO oumlğrencileri iccedilin ise 2194 ve 1684 olarak tespit edilmiştir

Oumlğrenciler boş zamanlarını değişik aktiviteler ile

değerlendirmektedirler Nitekim anket yapılan tuumlm oumlğrencilerin boş vakitlerini

4938 ile arkadaşları ile gezerek 3469 ile internette vakit geccedilirerek

3188 ile ders ccedilalışarak 2406 ile kitap-dergi-gazete okuyarak 2156 ile

spor yaparak 1094 ile ccedilevre il veveya ilccedilelere giderek değerlendirdikleri

saptanmıştır

Ankete katılan oumlğrencilerin yarısından fazlası (6188) mezun

olduklarında kamu sektoumlruumlnde ccedilalışmak isterken geriye kalanların bir boumlluumlmuuml

(3375) oumlzel sektoumlrde ve az bir boumlluumlm ise (438) serbest ccedilalışmak

istediklerini ifade etmişlerdir Bu oranlar sırasıyla TSHMYOrsquonda 6694

2984 ve 323 ve TMYOrsquonda ise 5867 3622 ve 510rsquodur Oumlğrenciler

mezun olduktan sonra iş guumlvencesi olarak garanti goumlrmeleri nedeniyle kamu

sektoumlruumlnde ccedilalışmak istemektedirler

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

179

34 Oumlğrencilerin Turhal İlccedilesine ve İlccedile Ekonomisine Katkıları

Anket yapılan oumlğrencilerin yuumlksekokulların Turhal ilccedilesi ve ilccedile

ekonomisine etkileri konusundaki duumlşuumlnceleri Ccedilizelge 5rsquote verilmiştir

Ccedilizelge 5 Oumlğrencilerin yuumlksekokulların Turhal ilccedilesi ve ilccedile ekonomisine etkileri konusundaki duumlşuumlnceleri

TSHMYO(124) TMYO (196) GENEL (320)

Frekans Frekans Frekans

Yuumlksekokulların

İlccedileye Kazandırdıkları

Ekonomik hareketlilik 88 7097 112 5714 200 6250

Kuumlltuumlrel hareketlilik 41 3306 45 2296 86 2688

Yeni iş imkacircnı 14 1129 19 969 33 1031

Halkın vizyonu değişti 14 1129 29 1480 43 1344

Yaşam kalitesi arttı 14 1129 24 1224 38 1188

Sosyal imkacircnlar arttı 26 2097 37 1888 63 1969

Bir şey kazandırmadı 7 565 25 1276 32 1000

Yuumlksekokulların

İlccedileye Kaybettirdikleri

Ahlaki değerler bozuldu 22 1774 34 1735 56 1750

Ev fiyatları arttı 23 1855 40 2041 63 1969

Kayıpları yok 82 6613 130 6633 212 6625

İlccediledeki Beslenme

Maliyeti

Ccedilok pahalı 11 887 2 102 13 406

Pahalı 28 2258 48 2449 76 2375

Normal 78 6290 135 6888 213 6656

Ucuz 5 403 7 357 12 375

Ccedilok ucuz 2 161 4 204 6 188

TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000

İlccediledeki Barınma

Maliyetinin Uygunluğu

Evet 24 1935 43 2194 67 2094

Hayır 58 4677 70 3571 128 4000

Kısmen 42 3387 83 4235 125 3906

TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000

İlccediledeki Oumlğrenci Toplam Maliyeti

Ccedilok yuumlksek 11 887 15 765 26 813

Yuumlksek 49 3952 44 2245 93 2906

Normal 36 2903 67 3418 103 3219

Duumlşuumlk 28 2258 58 2959 86 2688

Ccedilok duumlşuumlk 0 000 12 612 12 375

TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000

Birden fazla şık işaretlendiğinden dolayı toplam 10000rsquouuml aşmaktadır

Oumlğrencilerin bir kısmı ilccediledeki yuumlksekokulların ekonomik ve kuumlltuumlrel

hareketlilik sağlaması sosyal imkacircnları artırması vizyonu değiştirmesi yaşam

kalitesini artırması ve ilccedileye iş olanağı sağlaması nedeniyle oumlnemli katkılar

sağladığını duumlşuumlnuumlrken ccedilok az bir kısmı ise hiccedil bir şey kazandırmadığını veya

kaybettirmediği ifade etmişlerdir TSHMYOrsquondaki oumlğrenciler diğerine kıyasla

yuumlksekokulların ilccedileye olumlu katkısı olduğunu duumlşuumlnmektedirler

Buna karşın bir kısmım oumlğrenciler ise ilccedilede yuumlksekokulların accedilılması

ve oumlğrencilerin oumlğrenim goumlrmesi ile birlikte ev fiyatlarının arttığını ve ahlaki

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

180

değerlerin bozulduğunu ifade etmişlerdir Bu duumlşuumlncelere sahip olma oranı her

iki yuumlksekokuldaki oumlğrencilerde birbirine yakın duumlzeydedir

Ankete katılan tuumlm oumlğrencilerin 6656rsquosı ilccediledeki beslenme maliyetini

(yiyecekiccedilecek fiyatları) normal olduğunu duumlşuumlnuumlrken 2781rsquoi pahalı+ccedilok

pahalı 563 gibi duumlşuumlk bir kısmı da ucuz+ccedilok ucuz olduğunu duumlşuumlnmektedir

Diğer yandan oumlğrencilerin yaklaşık 60rsquoı barınma maliyetlerini kısmen veya

tamamen uygun bulmaktadır

Oumlğrenciler oumlğrenim hayatları boyunca birccedilok farklı şey iccedilin (barınma

yemek kırtasiye ulaşım giyim gibi) harcama yapmaktadır Yapılan bu harcama

miktarı değişik faktoumlrlere bağlı olarak farklılık arz etmektedir Oumlğrencilerin

yaklaşık 13rsquouuml ilccediledeki oumlğrenci toplam maliyetini normal 13rsquouuml yuumlksek+ccedilok

yuumlksek 13rsquouuml de duumlşuumlk+ccedilok duumlşuumlk olarak nitelendirmişlerdir Bunda

oumlğrencilerin eline geccedilen aylık para miktarının duumlşuumlk olması (Ccedilizelge 2) da etkili

olabilir Diğeri ile kıyaslandığında TSHMYOrsquonda daha fazla orandaki oumlğrenci

ilccediledeki oumlğrenci maliyetini yuumlksek+ccedilok yuumlksek olarak goumlrmektedirler

Oumlğrencilerin aylık harcanabilir gelirlerinin (Ccedilizelge 2) tamamını (bu

değer TSHMYO oumlğrencileri iccedilin 31252 TL TMYO oumlğrencileri iccedilin 32150 TL

ve tuumlm oumlğrenciler ortalaması iccedilin ise 31806 TLrsquodir) değişik nedenlerle

harcadıkları tespit edilmiştir (Ccedilizelge 6) Oumlğrenci başına aylık harcama miktarı

Balıkesir Uumlniversitesi Goumlnen MYOrsquondakilerde 51886 TL (Kaşlı ve Serel

2008) Suumlleyman Demirel Uumlniversitesirsquondekilerde 493 TL (Dulupccedilu ve Ccedilakırcı

2007) Kocaeli Uumlniversitesirsquondekilerde ise 38797 TL (Tarı ve ark 2006)

olarak saptanmıştır Bu sonuccedillar araştırma boumllgesindeki oumlğrencilerin aylık

gelirlerinin ve dolayısıyla harcama tutarlarının diğer araştırma sonuccedillarına goumlre

duumlşuumlk olduğunu goumlstermektedir

Araştırmada oumlğrencilerin tuumlmuuml itibariyle en oumlnemli harcama kaleminin

barınma olduğu (2639) tespit edilmiş olup bunu sırasıyla gıda ulaşım giyim

ısınma koumltuuml alışkanlıklar iletişim sosyal aktivite diğer ev ihtiyaccedilları eğitim ve

sağlık giderleri takip etmektedir

Uumlniversitelerin boumllgesel kalkınmaya olan etkileri ekonomik ve sosyo-

kuumlltuumlrel accedilılardan oumlnem taşımaktadır Bu katkılar arasında yer alan ekonomik

katkı gerek uumlniversitelerde ccedilalışan personelin gerekse oumlğrencilerin sosyal

yaşantılarını devam ettirebilmeleri accedilısından yapmış oldukları harcamalar ile

soumlz konusu kurumların buumltccedile harcamaları olarak değerlendirilebilir (Dalğar ve

ark 2009) Bu araştırmada da Turhal ilccedilesindeki yuumlksekokulların ilccedile

ekonomisine katkısı incelenmeye ccedilalışılmıştır İlccediledeki her iki yuumlksekokulda

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

181

oumlğrenim goumlren toplam 1636 oumlğrenciyi temsilen 320 oumlğrenci ile yapılan anket

sonucunda bir oumlğrencinin aylık harcama tutarının ortalama 31806 TL olduğu

tespit edilmiştir (Ccedilizelge 6) Ertaş ve ark (1999) Tokat ilindeki uumlniversite

oumlğrencilerinin aylık toplam harcamaları iccedilerisinde en yuumlksek payı 3031 ile

gıda harcamaları olduğunu tespit etmişlerdir

Ccedilizelge 6 Oumlğrencilerin Turhal ilccedilesinde aylık harcama tutarları (TL)

HARCAMA TUumlRLERİ TSHMYO (124) TMYO (196) GENEL (320)

Değer Değer Değer

Giyim 2294 734 3018 939 2738 861

Sağlık 478 153 385 120 421 132

Gıda 6057 1938 6814 2119 6520 2050

Barınma 9730 3113 7548 2348 8394 2639

Isınma 3093 990 1992 620 2419 761

Sosyal Aktivite 1137 364 1850 575 1574 495

Ulaşım 282 902 3466 1078 3216 1011

İletişim 1746 559 2005 624 1905 599

Eğitim 1032 330 929 289 969 305

Diğer ev ihtiyaccedilları 1272 407 1689 525 1527 480

Alışkanlıklar (sigara alkol vb) 1593 510 2454 763 2120 667

TOPLAM 31252 10000 32150 10000 31806 10000

Araştırmadan elde edilen verilerden hareketle ilccediledeki tuumlm oumlğrencilerin

ilccedile ekonomisine aylık katkısı

31806 TLoumlğrenci 1636 oumlğrenci = 52034616 TL

olarak hesaplanmıştır

Bu toplamın yaklaşık 30rsquou TSHMYO ve 70rsquoi ise TMYO

oumlğrencilerinden oluşmaktadır Oumlğrencilerin ortalama 9 ay ilccedilede oumlğrenim

goumlrduumlkleri duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde tuumlm oumlğrencilerin ilccedile ekonomisine yıllık katkıları

52034616 TLay 9 ay = 468311544 TL

şeklinde hesaplanmaktadır

Bunun yanısıra ilccediledeki yuumlksekokulların tahakkuk servislerinden alınan

2010-2011 verilerine goumlre yıllık tuumlm personel harcamaları toplamı 103571104

TLrsquodir Bu sonuccediltan hareketle ilccediledeki yuumlksekokullardaki personel ve

oumlğrencilerinin ilccedile ekonomisine yıllık toplam katkısı

103571104 TL + 468311544 TL = 571882648 TL

olarak hesaplanmıştır

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

182

Bu tutar Turhal ekonomisine giren harcamalardır 2010 yılı nuumlfus

sayımı sonuccedillarına goumlre ilccedile nuumlfusunun 63 987 kişi olduğu (TUİK 2012)

duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde yuumlksekokullar aracılığı ile ilccedilede yıllık gelir artışı

571882648 TL 63987 kişi = 8937 TLkişi

olarak hesaplanmıştır

Oumlzellikle uumlniversitelerin boumllgelerin ekonomik istikrarına oumlnemli bir

katkıda bulunduğu gibi boumllgelerin sosyal yaşamlarında ccedilok oumlnemli gelişmelere

neden olduğu belirtilmektedir Turizm enduumlstrisinde olduğu gibi uumlniversite

oumlğrencilerinin harcamalarının da boumllge ekonomileri uumlzerinde oumlnemli bir

ccediloğaltan etkisi bulunduğu ifade edilmektedir (Aydemir 1994) Uumlniversiteler ya

da buumlnyesinde bulundurduğu idari akademik personel ve oumlğrencilerin yapacağı

harcamaların ekonominin sahip olduğu marjinal tuumlketim eğilimi değerine bağlı

olarak yerel ekonomide buumlyuumlk miktarda bir genişletici etki yaratacağı

belirtilmektedir (Tuğcu 2003) Uumlniversite ve oumlğrencilerin sosyal yaşam

taleplerinin etkisiyle bu alanda hizmet veren internet kafe lokanta kafeterya

disko ve bar gibi işletmelerin hızlı bir gelişim goumlsterdiği de ifade edilmektedir

(Kaşlı ve Serel 2008) İlccedilede uumlniversite oumlğrenci sayısının artması ile birlikte bu

tarz işyerlerinin muumlşteri sayısı ve profilinde değişiklik olduğu soumlylenebilir

4 SONUCcedil

Yapılan bu araştırmada anket yapılan oumlğrencilerin daha ccedilok ilccedileye

yakın boumllgelerden geldiği ailelerinin ve dolayısıyla kendilerinin aylık

gelirlerinin ccedilok yuumlksek olmadığı ccediloğunluğunun ilccedile merkezinde kiralık ev-yurt-

pansiyon gibi yerlerde ikamet ettiği ccediloğu oumlğrencilerin yuumlksekokula uyumla

ilgili olarak herhangi bir problemlerinin olmadığı ancak yuumlksekokul

youmlnetiminden birtakım beklentilerin olduğu gibi oumlnemli sonuccedillara ulaşılmıştır

Bununla birlikte yapılan hesaplama sonucunda ilccedilede bulunan 2 adet

yuumlksekoumlğretim kurumunun gerek oumlğrenciler ve gerekse personel (akademik ve

idari) kanalıyla ilccedile ekonomisine oumlnemli duumlzeyde katkı yaptığı ortaya

konulmuştur Ayrıca ilccedilede yuumlksekoumlğretim kurumlarının bulunmasının sosyo-

kuumlltuumlrel accedilıdan da katkı sağlayacağı soumlylenebilir

Bahsedilen katkıların devam etmesi veya daha da artırılabilmesi

accedilısından yerel halk ve youmlneticilerin daha bilinccedilli davranmaları sunulan hizmet

kalitelerini artırmaları daha fazla sosyo-kuumlltuumlrel olanak sunulması oumlğrencilerin

oumlzellikle barınma probleminin ccediloumlzuumlme kavuşturulması ilccedilede kurulan ve bina

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

183

inşaatına başlanılan 4 yıllık eğitim verecek olan ldquoTurhal Uygulamalı Teknoloji

ve İşletmecilik Yuumlksekokulurdquonda eğitim-oumlğretime biran oumlnce geccedililmelidir

KAYNAKLAR

Atik H (1999) ldquoUumlniversitelerin Yerel Ekonomiye Katkıları Teori ve Erciyes

Uumlniversitesi Uumlzerine Bir Uygulamardquo Erciyes Uumlniversitesi İktisadi ve

İdari Bilimler Fakuumlltesi Dergisi 15 99-109

Aydemir SE (1994) ldquoKaradeniz Teknik Uumlniversitesinin Kent ve Boumllge

Ekonomisine Doğrudan ve Dolaylı Ekonomik Etkilerirdquo Boumllgesel

Kalkınma Sempozyumu Trabzon s195ndash210

Charles DL (2001) ldquoUniversities and Regional Development European

Community under the Targeted Socio-economic Research (TSER)rdquo

Final Report July

Ccediletin M (2007) ldquoBoumllgesel Kalkınma ve Girişimci Uumlniversitelerrdquo Ege

Akademik Bakış Dergisi 7(1) 217ndash238

Dalğar H Tunccedil H Kaya M (2009) ldquoBoumllgesel Kalkınmada Yuumlksekoumlğretim

Kurumlarının Roluuml ve Bucak Oumlrneğirdquo Mehmet Akif Ersoy Uumlniversitesi

Sosyal Bilimler Dergisi 1 39-50

Dulupccedilu M Ccedilakırcı İ (2007) ldquo2007 Yılı Oumlğrenci Harcama Eğilimleri

Tutumları Sorunları ve En İyi Tercihlerirdquo httpwwwhurriyetcomtr

(13032008)

Erguumln E (2003) ldquoAKUuml Bolvadin Meslek Yuumlksekokulursquonun Bolvadinrsquoin

Sosyo-Kuumlltuumlrel Yapısına ve Ekonomisine Katkılarırdquo Afyon Kocatepe

Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi Dergisi 5(1) 63-78

Erkekoğlu H (2000) ldquoBoumllge Uumlniversitelerinin Yerel Ekonomiye Katkıları

Sivas Cumhuriyet Uumlniversitesi Oumlrneğirdquo Erciyes Uumlniversitesi İktisadi ve

İdari Bilimler Fakuumlltesi Dergisi 16 211-230

Ertaş FC Yayar R Erol Y Guumlleccedil İ (1999) Gaziosmanpaşa

Uumlniversitesinin Tokat İli Ekonomisine Etkisi Uumlzerine Bir Araştırma

Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Meslek Yuumlksekokulu Yayınları No1

Araştırma Serisi No1 Tokat

Goumlrkemli HN (2009) ldquoSelccediluk Uumlniversitesirsquonin Konya Kent Ekonomisine

Etkilerirdquo Selccediluk Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Dergisi 22

169-186

Greenspan A Rosan M (2006) ldquoThe Role of Universities Today Critical

Partners in Economic Development and Global Competitivenessrdquo

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

184

httpicfconsultingcommarketscommunity_developmentdocfilesrol

e universitiespdf (Erişim Tarihi 25062009)

Kaşlı M Serel A (2008) ldquoUumlniversite Oumlğrenci Harcamalarının Analizi ve

Boumllge Ekonomilerine Katkılarını Belirlemeye Youmlnelik Bir Araştırmardquo

Youmlnetim ve Ekonomi 15(2) 99-113

Oumlzyaba M (1999) ldquoKentsel Gelişmede Uumlniversitenin Roluuml (Uludağ

Uumlniversitesi ve Bursa)rdquo httpwwwkentliorgmakalebursahtm

(Erişim Tarihi 28062009)

Tarı R Ccedilalışkan Ş BayraktarY (2006) ldquoKocaeli Uumlniversitesi Oumlğrencilerinin

Gelir ve Tuumlketim İlişkisi Uumlzerine Ekonometrik Bir İncelemerdquo Kocaeli

Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Dergisi 11(1) 168-179

Tuğcu C (2008) ldquoUumlniversitelerin Yerel Ekonomik Faaliyet Hacmine Katkısı

Nevşehir Oumlrneğirdquo

httpwwwpglobalcomtrprlresourcenevsehir_unipdf (Erişim

Tarihi 19082009)

TUİK (2012)

httpraportuikgovtrreportsrwservletadnksdb2ampEVID=adnksdb2En

vampreport=wa_turkiye_ilce_koy_sehirRDFampp_İl1=60ampp_ilce1=1690amp

p_kod=2ampp_yil=2011ampp_dil=1ampdesformat=html (Erişim Tarihi

08112012)

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

185

Temel Yetkinliklerin Belirlenmesine Youmlnelik Suumlreccedil ve Model Oumlnerisi

(Vaka Ccedilalışması)

Oumlmer Faruk Uumlnal1

Oumlzet

Bu ccedilalışmada temel yetkinlikleri belirleme suumlreci ve temel yetkinlik modeli

oumlnerilmektedir Ccedilalışma İstanbulrsquoda faaliyet goumlsteren bir şirketler topluluğunda

gerccedilekleştirilmiştir Ccedilalışma iccedilin oumlncelikle pilot bir şirket belirlenmiştir Odak grup

ccedilalışmasına pilot şirketin uumlst youmlnetimi boumlluumlm youmlneticileri insan kaynakları

profesyonelleri ve danışmanlar katılmıştır Model geliştirme ccedilalışması tuumlm ccedilalışanlarla

yapılan anketle sonlandırılmıştır Ccedilalışma ile kurumun değerlerini yansıtan 20 temel

yetkinlik belirlenmiştir

Anahtar Kelimeler Temel yetkinlikler Temel yetkinlik modeli Yetkinlik

geliştirme suumlreci

A Process and Model Suggestion for Determining Core Competencies

(A Case Study)

Abstract

This article presents a detailed process and a model for core competencies The

study tested the development of core competency model at a group of companies in

Istanbul At the very beginning a pilot firm is selected for the study The focus group

study was carried out in partnership with the firmrsquos top executives line managers and

human resource professionals and consultants The model was completed with a survey

among all incumbents The core competency model consists of 20 competencies

representing core values of the company

Key Words Core competencies Core competency model Process of

competency development

1 GİRİŞ

Yetkinliğe dayalı youmlnetim yaklaşımı oumlrguumltlerin rekabetccedili uumlstuumlnluumlğuumlnuumln

ccedilalışanların geliştirdiği yetkinliklere bağlı olduğu duumlşuumlncesine dayanmaktadır

(Tak vd 2007 233-266) Ccedilalışanların yetkinlikleri oumlrguumltuumln yapılabilirliklerini

1 YrdDoccedilDr Suumlleyman Demirel Uuml İktisadi İdari Bilimler Fak Sosyal Hizmet Boumll

Isparta omerunalsduedutr

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

186

belirleyen entelektuumlel sermayenin temel unsurlarından biridir (Garciacutea-

Barriocanal vd 2012 12310ndash12318) Entelektuumlel sermaye yetkinlik ve

adanmışlığın etkileşiminden oluşmaktadır (Ulrich 1998 15-26) Oumlrguumltlerin

misyonlarını başarmaları yetkinliklerin stratejilerle uyumlu olmasına bağlıdır

Yetkinlikler olmaksızın oldukccedila iyi kavramlaştırılmış ve konumlandırılmış

stratejiler bile başarılı bir şekilde uygulanamaz ve gerccedilekleştirilemez (Cardy ve

Selvarajan 2006 235-245 Saylı ve Ağca 2009 345-364) Ccedilalışanın

yetkinlikleri ile işin gerekleri ne kadar iyi oumlrtuumlşuumlrse ccedilalışanın iş tatmini ve

performansı o kadar yuumlksek olacaktır (Heinsman 2008 3)

Oumlrguumltuumln diğer kaynaklar ve yapılabilirlikleri ile birlikte ccedilalışanların

yetkinlikleri rekabetccedili avantaj iccedilin oumlnemli bir kaynaktır (Cardy ve Selvarajan

2006 235-245) Kaynak olmanın oumltesinde oumlrguumltuumln diğer kaynaklarının verimli

bir şekilde kullanılabilmesi iccedilin ccedilalışanların da uygun yetkinliklere sahip olması

gerekmektedir (Nordhaug ve Grenhaug 1994 89-106)

Yetkinlikler insan kaynakları (İK) alanında oumlnemli bir kavram haline

gelmiş (Ccediletinkaya 2009 219-238) ve oldukccedila yaygın bir kullanım alanı

bulmuştur Yetkinlikler seccedilme yerleştirme terfi uumlcret oumlduumlllendirme

performans youmlnetimi eğitim ve geliştirme kariyer youmlnetimi koccedilluk kılavuzluk

(mentorluk) yedekleme kurumsal stratejik planlama ve değişim youmlnetimi gibi

alanlarda kullanmaktadır (Chung-Herrera vd 2003 17-25 Rodriguez vd

2002 309-324 Mansfield 2000 3-17 Draganidis and Mentzas 2006 51-64

IDAS 2006 14)

Yetkinliklerle youmlnetim İK profesyonellerinin değişik ihtiyaccedillarına cevap

vermekte (Mansfield 2000 3-17) ve kurumda insan kaynakları sisteminin

geliştirilmesi iccedilin buumltuumlnleşik bir ccedilerccedileve sunmaktadır (Chung-Herrera vd 2003

17-25) İK uygulamalarında ortak bir dilin oluşturulması işin gereklerinin

anlaşılmasını kolaylaştırmaktadır Ccediluumlnkuuml yetkinlik modeli sayesinde bir işin

etkin bir şekilde yerine getirilebilmesi iccedilin hangi yetkinliklere hangi seviyelerde

ihtiyaccedil olduğu bilinmektedir (Mansfield 2000 3-17)

Yetkinlik youmlnetimi dahili bireysel davranış ve yeteneklerin oumlrguumltuumln

stratejik youmlnelimleri ile uyumlaştırılmasına yardımcı olan temel İK stratejisidir

Yetkinlik modelinin oumlncelikli ccedilıktısı oumlrguumltsel stratejileri amaccedilları ve değerleri

spesifik davranışlara doumlnuumlştuumlrerek bireysel davranışları strateji amaccedil ve

değerlerle uyumlaştırmasıdır Bu bakımdan yetkinlik yaklaşımı uygun şekilde

tasarlandığında seccedilme geliştirme terfi ve oumlduumlllendirme gibi İK suumlreccedillerini bir

birleriyle entegre ederek bireysel ve oumlrguumltsel performansa katkı sağlayabilir

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

187

(Oumlzccedilelik ve Ferman 2006 72-91)

Bu ccedilalışma temel olarak iki boumlluumlmden oluşmaktadır Birinci boumlluumlmde

yetkinlik kavramı yetkinlik ccedileşitleri yetkinlik belirleme yaklaşımları yetkinlik

belirleme youmlntemleri ve yetkinlik modeli belirlerken dikkate alınması

gerekenler accedilıklanmaktadır İkinci boumlluumlmde ise yetkinlik geliştirme suumlreci vaka

ccedilalışması bağlamında accedilıklanmakta ve temel yetkinlik modeli oumlnerisi

sunulmaktadır

2 Yetkinlik Kavramı

Yetkinlik kavramı ilk olarak Selznick tarafından işletmenin kilit başarı

faktoumlrlerini belirlemek iccedilin kullanılmıştır (Budak 2008 50) İlk yetkinlik

modeli ise Psikolog McClelland tarafından 1970rsquoli yıllarda geleneksel zeka

testlerine alternatif olarak geliştirilmiştir (Mansfield 2000 3-17 Cardy ve

Selvarajan 2006 235-245) Yetkinlik kavramı Boyatzis tarafından

popuumllerleştirilmiştir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245 Klink ve Boon 2002

411-424) Yetkinlikler 1990 yılından itibaren stratejik youmlnetim seccedilme

yerleştirme eğitim ve performans değerleme uygulamalarında anahtar kelime

olmuştur (Enis 2008 1-25)

McClellandrsquoa goumlre yetkinlikler sadece işle ilgili sonuccedillarla değil aynı

zamanda liderlik kişiler arası ilişkiler yeteneği gibi sosyal yaşamla da

ilgilidirler Yazma okuma ve hesaplama yetenekleri gerektiren bazı yetkinlikler

geleneksel olarak bilişseldir Diğer yetkinlikler ise kişilik goumlstergeleri ile

ilgilidir (McClelland 1973 1-14) Bu tanım yetkinliği başarıyla buumltuumlnleşmiş

herhangi bir psikolojik davranış veya tutum olarak goumlrmektedir Yetkinlik

kavramın zamanla olgunlaşmasıyla birlikte bilgi yetenek kabiliyetler ve kişiyle

ilgili diğer karakteristikler de tanımın iccediline alınmıştır (Athey ve Orth 1999

215-226)

Boyatzis yetkinlikleri kişinin belirgin oumlzellikleri olarak tanımlamıştır

Guumlduuml karakter yetenek kişisel imaj sosyal rol ve bilgi birikimi (Boyatzis

1982 16 aktaran Gangani vd 2006 127-140) Boyatzisrsquoin bu geniş tanımı iş

performansı ile ilgili farklı kişisel oumlzelliklere atıfta bulunmakta (Cardy ve

Selvarajan 2006 235-245) ve hemen hemen her şeyi kapsamaktadır (Currie ve

Darby 1995 11-18)

Brockbankrsquoa goumlre yetkinlikler kişinin kim olduğunu ne bildiğini ve ne

yaptığını goumlstermektedir (Brockbank vd 1999111-118) Desslerrsquoe goumlre

yetkinlik işi etkin bir şekilde yapan kişinin goumlsterilebilen karakteristikleridir

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

188

(Dessler 2007 154) Yeungrsquoa goumlre yetkinlik uumlstuumln ya da etkin performansa

sebep olan oumlnemli kişisel oumlzelliklerdir (Yeung 1996 119-131) Yetkinlik bilgi

yetenek ve kabiliyetlerin sonucu olabileceği gibi kişilik davranış ve guumlduumller de

yetkinliklerin ortaya ccedilıkmasında oumlnemli bir rol oynayabilir(Heinsman 2008 2)

Yetkinlik ldquoBelirli bir iş bağlamında bir aktivitenin yapılabilmesi iccedilin

gerekli olan ve insanların elde edebilecekleri spesifik belirlenebilir

tanımlanabilir ve oumllccediluumllebilir bilgi yetenek beceri veveya diğer işlerle ilgili

karakteristiklerdir (tutum davranış fiziki beceri)rdquo (HR-XLM 2001 3 Petersen

vd 2011 xx )

Tanımlamalardan anlaşılacağı ve araştırmacıların (Heinsman 2008 2

Deist 2005 27-46 Lahti 1999 59-75 Nordhaug ve Grenhaug 1994 89-106)

da belirttiği gibi yetkinlik kavramının tanımında birlik yoktur

3 Yetkinlik Ccedileşitleri

Temel yetkinlikler Organizasyonun misyonunu vizyonunu

değerlerini ve stratejik planını gerccedilekleştirmeye youmlnelik yapılacak işleri başarılı

bir şekilde yerine getirmek iccedilin kurum iccedilindeki buumltuumln ccedilalışanların gerek

duyduğu diğer yetkinliklere goumlre daha baskın ve youmlnlendirici yetkinliklere

temel yetkinlikler denilmektedir (IDAS 2006 2 Gangani vd 2006 127-140

Biccediler ve Duumlztepe 2003 13-20)

Fonksiyonel yetkinlikler Fonksiyonel yetkinlikler mevcut işin etkin

bir şekilde yerine getirilebilmesine yardımcı olmaktadır (Gangani vd 2006

127-140) Herhangi bir pozisyon iccedilin bazı yetkinlikler diğerlerine goumlre daha

oumlnemli ya da daha gerekli olabilmektedir Oumlrnek olarak satış elamanı ve

kasiyerin ihtiyaccedil duydukları kişiler arası ilişkiler hesaplama ve konuşma

kapasitesi derece bakımından birbirinden farklı olacaktır (Enis 2008 1-25)

Kişisel yetkinlikler Kişisel yetkinlikler ccedilalışanın bireysel amaccedillarını

gerccedilekleştirmesi ve bir sonraki seviyeye ya da geleceğe hazırlanmasına

yardımcı olan yetkinliklerdir (Gangani vd 2006 127-140) Bireysel

yetkinlikler işyerinde eğitim ve tecruumlbe ile kazanılabilmektedir Tecruumlbeyle

kazanılan yetkinlikler kısmen kazanıldığı firmaya oumlzguumlduumlr (Nordhaug ve

Grenhaug 1994 89-106)

Şekil 1rsquode oumlrguumltuumln misyonu değerleri amaccedilları ve hedefleri ile

yetkinlikler arasındaki ilişki goumlsterilmektedir Oumlrguumltuumln temel yetkinlikleri

oumlrguumltuumln değerlerini desteklemektedir Boumlluumlmlerin amaccedillarına dayanarak

bireysel amaccedillar geliştirilmiştir Fonksiyonel yetkinlikler (teknik yetkinlikler

finansal uzmanlık) boumlluumlm amaccedil ve hedeflerinden tuumlretilmiştir Bireysel

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

189

yetkinlikler (sonuccedil odaklılık ve uyum goumlsterebilme gibi) ccedilalışanların bireysel

hedeflerini gerccedilekleştirmeye ve gelecek iccedilin hazır olmasına yardımcı

olmaktadır

Kaynak Gangani N McLean GN ve Braden R A (2006) ldquoA Competency-Based

Human Resource Development Strategyrdquo Performance Improvement Quarterly 19(1)

127-140

Şekil 1 Oumlrguumltsel Hedefler ve Yetkinlik İlişkisi

4 Yetkinlik Belirleme Yaklaşımları

Cardy ve Selvarajan yetkinlikleri belirlemede doumlrt yaklaşım olduğunu

belirtmektedirler İş temelli gelecek temelli kişi temelli ve değer temelli

Bunlardan ilk ikisi geleneksel diğer ikisi ise alternatif yaklaşım olarak kabul

edilmektedir

İş temelli yaklaşım Oldukccedila yaygın olarak kabul goumlren bu yaklaşımda

yetkinlikler iş gereklerinin analizi sonucu elde edilmektedir Bu yaklaşımla

belirlenen yetkinlikler oumlrguumltte işleri yapmak iccedilin gerekli olan yeteneklerdir ve

kaynağı iş analizleridir Yetkinlikler mevcut işin yapılması işin iccedileriği ve ne

yapıldığı ile ilgilidir Bu yaklaşım hiyerarşik yapıdaki organizasyonların

kuumlltuumlruumlne uygun goumlruumllmektedir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245)

Gelecek temelli yaklaşım Bu yaklaşım gelecekte başarılması gereken

stratejilere ve yapılacak olan işlerin analizlerine odaklanmaktadır Oumlrguumltuumln

gelecek stratejileri yetkinlikleri tuumlretmektedir Yetkinlikler oumlrguumltuumln gelecek

stratejileri ile insan kaynakları arasında bağlantı kurmakta ve İKY fonksiyonları

iccedilin temel oluşturmaktadır Guumlnuumlmuumlzde organizasyonlar dinamik bir ccedilevrede

faaliyet goumlsterdiğinden bu yaklaşım değişimin planlandığı oumlrguumltlere uygun

goumlruumllmektedir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245)

Geleneksel yaklaşımlar buluşccediluluğu destekleyen yetkinlikleri ortaya

ccedilıkarmada aşırı mekanik olabilmektedir Ccediluumlnkuuml geleneksel yaklaşımlar bireysel

ilgi ve oumlzellikleri ihmal etmektedir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245)

Kişi temelli yaklaşım Bu yaklaşım goumlrevden ccedilok kişilik

Misyon

değerler amaccedillar

ve hedefler

Performans

değerleme

Boumlluumlm hedefleri Bireysel

hedefler

Temel

yetkinlikler Ne ve nasıl Fonksiyonel

yetkinlikler

Bireysel

yetkinlikler

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

190

karakteristiklerine oumlrguumlte en buumlyuumlk potansiyeli sağlayacak bireysel oumlzelliklere

ve yeteneklere odaklanmaktadır Bu yaklaşım kişisel yeteneklerin

pazarlanabilir uumlruumln ve hizmetleri uumlretebileceği bir ortam oluşturmaya

ccedilalışmaktadır Bu yaklaşım oumlrguumltsel etkinlik iccedilin ccedilalışanların buluşccediluluğuna

vurgu yapan bilgi temelli oumlrguumltler iccedilin uygun goumlruumllmektedir (Cardy ve

Selvarajan 2006 235-245)

Değer temelli yaklaşım Bu yaklaşım oumlrguumltuumln değerlerini esas almakta

oumlrguumltuumln bilmek ve teşvik etmek istediği temel değerleri belirlemektedir Bu

değerler işlerin nasıl yapılacağını belirlerken hangi işlerin yapılması gerektiğini

belirlemezler Yetkinlikler oumlrguumltteki iş suumlreccedillerine odaklanmaktadır Diğer bir

ifadeyle işlerin nasıl yapılması gerektiği ile ilgili guumlccedilluuml bir oumlrguumlt kuumlltuumlruuml

oluşturulmaya ccedilalışılmaktadır (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245)

Bu yaklaşım etik yetkinlikler geliştirmede etkilidir İş temelli yaklaşım

da her bir pozisyon iccedilin spesifik davranış kodları belirlemede kullanılabilir

Fakat etik davranışları değerlendiren oumlduumlllendiren ve teşvik eden destekleyici

bir oumlrguumlt kuumlltuumlruumlnuumln olmadığı durumlarda iş temelli yaklaşım etik davranışları

ortaya ccedilıkarmada başarısız olacaktır Bundan başka her olası durum iccedilin etik

kodlar ve kurallar geliştirilemeyeceğinden dolayı değer temelli yaklaşım

geleneksel yaklaşımlara goumlre etik yetkinlikler geliştirmede daha avantajlıdır Bu

yaklaşım aynı zamanda ccedilok kuumlltuumlrluuml ya da kuumlltuumlrler arası yetkinlikler

geliştirmede geleneksel yaklaşımlara goumlre daha etkindir (Cardy ve Selvarajan

2006 235-245)

Capaldo vd goumlre ise yetkinlikleri belirlemede evrensel ve durumsalcı

olmak uumlzere iki yaklaşım bulunmaktadır Durumsalcı yaklaşım yetkinlikleri

duruma oumlzel olarak tanımlamaktadır Diğer bir ifadeyle yetkinlik tanımı kurum

kuumlltuumlruumlnden sosyal etkileşimlerden ve ccedilalışanların işi algılama biccediliminden

etkilenmektedir Yetkinliklerle ilgili diğer goumlruumlşe goumlre yetkinlikler evrenseldir

Diğer bir ifadeyle yetkinlikler spesifik kurumsal bağlamdan bağımsızdır

Evrensel yaklaşım yetkinliklerin standardizasyonu ile yuumlksek derecede etkinlik

oumlngoumlrmektedir (Capaldo vd 2006 429-488) Ancak evrensel yetkinlik

katalogları oluşturmak yetkinliklerin sayısı ve tanımların karmaşıklığı dikkate

alındığında zor bir goumlrev olarak kabul edilmektedir (Garciacutea-Barriocanal vd

2012 12310ndash12318)

5 Yetkinlik Modeli Geliştirmede Veri Kaynakları (youmlntemler)

Odak grup ccedilalışmaları Oumlzellikle sayısal verilere ulaşılamadığı

durumlarda odak grup ccedilalışması yetkinliklerin belirlenmesinde kullanılacak

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

191

etkin bir yol olarak goumlruumllmektedir Bu youmlntemde yapılan oturumlarda karşılıklı

goumlruumlş birliğine varılarak yetkinliklerin belirlenmesi muumlmkuumln olmaktadır

(Budak 2008142)

Odak grup ccedilalışmasına ccedilalışanlar youmlneticiler İK youmlneticileri ve eğitim

uzmanları katılabilmektedir Odak grup ccedilalışması genellikle yapılandırılmış bir

suumlreci takip etmektedir Konu uumlzerinde yapılan tartışmalardan sonra katılımcılar

oluşturulan listeyi veya alınacak kararları puanlamaktadır Konu uzmanlarından

oluşan uygun bir grupla daha kısa suumlrede yetkinlik modeli geliştirilebilir Fakat

model yeni yetkinlikleri ve teknik yetenekleri accedilıklayamayabilir (Mansfield

2000 3-17)

Kritik Olay Muumllakatı Yetkinlikler uumlstuumln performans goumlsterenler

uumlzerinde araştırma ya da muumllakat yapılarak da tespit edilebilmektedir (Cardy ve

Selvarajan 2006 235-245) Bu youmlntem ccedilalışanların bazı spesifik yetkinlikleri

nasıl goumlsterdikleri ile ilgili oldukccedila değerli ve detaylı bilgi sunmaktadır Bu

değerinden dolayı muumllakatlar bazı spesifik ve kritik işlerle ilgili yetkinlik

modellerinin oluşturulmasında kullanılmaktadır (Mansfield 2000 3-17)

Bu youmlntemde muumllakatların araştırmacı tarafından kaydedilmesi

gerekmektedir Kaydedilen verilerin ccediloumlzuumlmlenmesi zaman alan ve maliyetli bir

ccedilalışmadır Bu nedenle bu youmlntem ccediloklu model geliştirilmede sınırlı kullanım

alanına sahiptir Ayrıca araştırmalar uumlstuumln performans goumlsterenlerin yetenek ve

karakteristiklerinin ccedilalışanların ccediloğunluğu tarafından anlaşılamadığını

goumlstermektedir (Mansfield 2000 3-17)

Jenerik Yetkinlik soumlzluumlkleri Bazı araştırmacılar ve İK

profesyonelleri yetkinlik modeli geliştirmedeki engin tecruumlbelerine dayanarak

yetkinlik soumlzluumlkleri geliştirmişlerdir Yetkinlik soumlzluumlkleri genel olarak

karşılaşılan yetkinlikler ve davranış goumlstergeleri hakkında kavramsal bir ccedilerccedileve

sunmaktadır Yetkinlik soumlzluumlkleri her biri 5 ila 15 davranış goumlstergesinden

oluşan 20 ila 40 arası yetkinlikten oluşmaktadır (Mansfield 2000 3-17)

Yetkinlik modellerinin oluşturulmasında jenerik yetkinlik soumlzluumlklerinin

kullanılmasının bir kısım faydaları bulunmaktadır Birincisi yetkinlik soumlzluumlkleri

ccedilalışma grubuna kavramsal bir ccedilerccedileve sunar ve nereden başlanacağı konusunda

fikir verir İkincisi odak grup ccedilalışmalarında katılımcılardan jenerik

yetkinliklerin oumlnemine goumlre puanlanması istenebilir Uumlccediluumlncuumlsuuml kavramsal

ccedilerccedileve kritik olay muumllakatlarının analiz edilmesinde yol goumlsterici olarak

kullanılabilir (Mansfield 2000 3-17) Ayrıca yetkinlik soumlzluumlkleri kurum iccedilinde

genel bir dil veya iletişim aracı oluşturulmasına katkı sunmaktadır (Heinsman

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

192

2008 118)

Jenerik yetkinlik modellerinin ccedilekici goumlruumlnmelerine rağmen oumlnemli

dezavantajları bulunmaktadır Şoumlyle ki bir oumlrguumltte etkinliği sağlayan

karakteristikler başka bir oumlrguumltte aynı fonksiyonu sağlamayabilir Bundan başka

jenerik yetkinliliklerin uygulanması ccedilalışanlar tarafından tepki ile karşılanabilir

(Cardy ve Selvarajan 2006 235-245)

Araştırma (survey) Yetkinliklerin belirlenmesi araştırma ccedilabası

gerektirebilir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245) Bazı araştırmacılar

yetkinlik modeli geliştirmek iccedilin oumlrguumltuumln tuumlm ccedilalışanlarının katıldığı

araştırmalar yapmaktadırlar Fakat buumltuumln ccedilalışanların goumlruumlşlerinin yetkinlik

modeli iccedilin uygun bir temel oluşturup oluşturmadığı şuumlphelidir (Mansfield

2000 3-17)

İK uygulamaları Yetkinliklerin oumlrguumltlerde başlıca kullanım alanı İK

uygulamalarıdır Ayrıca İK uygulamalarında dikkate alınan kriterler de

yetkinlikleri belirlemede oumlnemli ipuccedilları verebilmektedir (Biccediler ve Duumlztepe

2003 13-20) Oumlrnek olarak iş duyuruları performans kriterleri uumlcret kriterleri

ve terfi kriterleri oumlrguumltte hangi yetenek beceri ve oumlzelliklere oumlnem verildiğini

goumlstermektedir (Oumlzden 331332)

6 Yetkinlik Modeli Oluştururken Dikkate Alınması Gerekenler

Yetkinlikler yetkinlik modelinin yapı taşlarıdır (Draganidis and

Mentzas 2006 51-64) Yetkinlik modeli ise oumlrguumltteki bir iş veya rolle ilgili

yetkinlikler setidir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245) Yetkinlik modelinin

oluşturulması oumlrguumltuumln yetkinlik durumunu ve ihtiyacını anlamak bakımından

oumlnem taşımaktadır (Leyking vd 2009 14-25 ) Aşağıda yetkinlik modeli

oluştururken dikkate alınması gereken bir kısım konulara değinilmektedir

- Bir oumlrguumltte yetkinlik temelli yaklaşımların başarılı olabilmesi iccedilin İK

profesyonellerinin oumlrguumltsel ihtiyaccedil değerlendirmesi planlama veri toplama

değişim youmlnetimi ve iletişime oumlnemli bir zaman ayırmaları gerekmektedir

Yetkinliğe dayalı insan geliştirme stratejisinin etkili bir şekilde yuumlruumltuumllebilmesi

iccedilin uumlst youmlnetimin desteği sağlanmalıdır (Gangani vd 2006 127-140)

-Yetkinliklerin oumlrguumltuumln vizyonu ve stratejik youmlnelimleri ile uyumlu

olması gerekmektedir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245 Ulrich 1998 15-

26)

- Yetkinliklerin geliştirilmesi aşamalarında ccedilalışanları bilgilendirmek ve

katılımını sağlamak yetkinlik modelinin daha iyi anlaşılmasına katkı

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

193

sağlayabileceği gibi adanmışlığı da attırabilir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-

245 Gangani vd 2006 127-140)

- Yetkinlik modeli geliştirirken uygun bir metodoloji geliştirilmelidir

(Gangani vd 2006 127-140) Model yeterli buumlyuumlkluumlkte olmalıdır Her bir

yetkinlik kavramsal olarak tutarlı ve diğerlerinden farklı olmalı ve davranış

goumlstergeleri accedilıkccedila ifade edilmelidir (Mansfield 2000 3-17)

- Yetkinlikler ldquoistek listesirdquo olmaktan oumlte pazarın ve oumlrguumltuumln mevcut ve

gelecek ihtiyaccedillarını yansıtan kavramsal bir ccedilerccedilevede şekillendirilmelidir

(Currie ve Darty 1995 11-18 Gangani vd 2006 127-140 Conway 1994 7-

12) Yetkinlikler kullanıcılarının ihtiyaccedillarına cevap verebilmeli ve İK

uygulamalarına değer oluşturacak unsurlar iccedilermelidir (Mansfield 2000 3-17)

Oumlzellikle performans değerleme ve uumlcretlendirmeyi etkileyecek yetkinliklerin

doğru belirlenmesi gerekmektedir (Tak vd 2007 233-266)

- Yetkinliklerin sosyal boyutu bulunmaktadır Ccedilalışanların birbirleriyle

etkileşimi yeni ve kolektif yetkinliklerin geliştirilmesine yardımcı olur

(Nordhaug ve Grenhaug 1994 89-106)

- Yetkinlik modeli oluşturmanın dinamik bir suumlreccedil olduğunu dikkate

almak gerekmektedir Yetkinlikleri belirleyen birccedilok faktoumlr bulunmaktadır

Oumlrguumltuumln iccedilinde faaliyet goumlsterdiği ccedilevre dinamik bir ccedilevre olduğuna goumlre baskı

faktoumlrleri ve baskının şiddeti suumlrekli değişmektedir Dolayısıyla ccedilevrede ve

oumlrguumltte meydana gelen değişime paralel olarak yetkinliklerin de goumlzden

geccedilirilmesi ve değiştirilmesi gerekmektedir (Tak vd 2007 233-266)

- Oumlrguumltsel bağlam ve ccedilevresel koşullar dikkate alınmadan başarı sadece

bireysel yetkinliklere endekslenmemelidir İnsanların başarılı performans

goumlstermeleri farklı zamanlarda farklı koşul ve nedenden kaynaklanabilir Belirli

bir ortamda başarılı olan bir ccedilalışan başka bir ortamda başarılı olamayabilir

(Currie ve Darby 1995 11-18)

7 Temel Yetkinlik Modelinin Oluşturulması

71 Ccedilalışmanın Yapıldığı Kurum Hakkında Bilgi

Vaka ccedilalışmasına konu olan kurum İstanbul merkezli bir şirketler

topluluğudur Kuruma bağlı 15 şirket faaliyet goumlstermektedir Kuruma bağlı

şirketlerin ikisi ilk 500 firma arasında yer almaktadır Bağlı şirketler uumlretim ve

hizmet sektoumlruumlnde faaliyet goumlstermektedir Kurumda 2500 kişi ccedilalışmaktadır

(Kurumun adının accedilıklanması kurum yetkilileri tarafından istenmemiştir)

Kurumda bir İKY danışmanlık firması tarafından ihtiyaccedil analizi

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

194

ccedilalışması yapılmıştır Ccedilalışmada iş ihtiyaccedilları ve artan rekabetccedili baskıların

kurumu insan sermayesinin performansını yuumlkseltmeye zorladığı tespitine yer

verilmiş ve yetkinliğe dayalı stratejilere youmlnelmesi oumlnerilmiştir Bu oumlneri

ccedilalışmanın hareket noktasını oluşturmaktadır

72 Araştırma Youmlntemi ve Kısıtları

Temel yetkinliklerin belirlenmesinde oumlnceki boumlluumlmlerde bahsedilen

youmlntemlerden (veri kaynağı) uumlccediluuml birlikte kullanılmıştır Yetkinlikler insan

kaynakları uygulamalarının incelenmesi odak grup ccedilalışması ve anket

uygulaması sonucunda belirlenmiştir Odak grup ccedilalışmasına veri teşkil edecek

yetkinlikler ccedilalışma grubu tarafından kurumun İK uygulamaları incelenerek

elde edilmiştir Odak grup ccedilalışması sonucu 20 yetkinlik belirlenmiş ve tuumlm

ccedilalışanlar tarafından oumlnem derecesine goumlre puanlanacak yetkinlik listesi

oluşturulmuştur

Araştırma aşamasında standardize anket youmlntemi kullanılmıştır Anket

iki kısımdan oluşmaktadır Birinci kısımda anketi dolduran kişiye ait

demografik bilgiler yer almaktadır Bu kısmın doldurulması zorunlu değildir

İkinci kısım temel yetkinliklerin oumlnem derecesinin belirlenmesine youmlneliktir Bu

kısımdaki ifadelerin tamamının puanlanması zorunludur Dolayısıyla sadece

ikinci boumlluumlmuuml tam olarak doldurulmuş anketler sistem tarafından kabul

edilmektedir Cevap oumllccedileği olarak ise 5rsquoli Likert tipi oumllccedilek kullanılmıştır Ccedilok

oumlnemsiz (1) oumlnemsiz (2) orta duumlzeyde oumlnemli (3) oumlnemli (4) ccedilok oumlnemli (5)

Anket sonuccedillarının analizinde ise faktoumlr analizi kullanılmıştır

Anket uygulamasında tuumlm şirket ccedilalışanlarına ulaşılması hedeflenmiştir

Ancak şirket ccedilalışanlarının bir kısmının internet erişiminin olmamasından ve

bunlara ulaşmanın uzun zaman alacağından dolayı hedef kitleden ccedilıkarılmıştır

Dolayısıyla yetkinlik belirleme ccedilalışması ldquoaraştırmardquo kısmı internet erişimi

olanlar uumlzerinden yuumlruumltuumllmuumlştuumlr Anket linki şirketin internet erişimi olan 2000

ccedilalışanına elektronik posta ile goumlnderildi E-postada ccedilalışmanın amacı ve

doldurmanın goumlnuumllluumlluumlk esasına dayandığı belirtildi Bir haftalık suumlre iccedilinde

toplam 1054 ccedilalışandan geri doumlnuumlş sağlandı Anketlerin geri doumlnuumlş oranı 527

dir

Sonuccedillarının genelleştirilememesi vaka ccedilalışmalarının oumlnemli bir kısıtı

olarak kabul edilmektedir (Oumlzccedilelik ve Ferman 2006 72-91) Anket

uygulamasında internet erişimi olmayanların kapsam dışında bırakılması

ccedilalışmanın diğer bir kısıtını oluşturmaktadır

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

195

73 Model Oluşturma Aşamaları

Temel yetkinlik modelinin geliştirilmesine youmlnelik olarak yapılandırılmış bir

suumlreccedil izlenmiştir Bu suumlreccedil temel olarak dokuz adımdan oluşmaktadır

1 Aşama Ccedilalışmanın amacının belirlenmesi Kurum İnsan Kaynakları

Merkezi uumlst youmlnetimin kendisine vermiş olduğu rol kapsamında tuumlm kurumda

uygulanmak uumlzere yetkinlikleri belirleme ccedilalışması başlatmış ve bu kapsamda

ccedilalışmanın amacını belirlemiştir Bu amaccedillar şunlardır

-Tuumlm kurumda İK uygulamalarında aynı dilin konuşulmasını sağlamak

- İşe alma uumlcretlendirme atama performans değerleme yedekleme ve

kariyer geliştirme gibi İK uygulamalarında veri sağlayacak ve kullanılabilecek

standart oumllccediluumllebilen kriterler belirlemek

- Paylaşılan ve anlaşılan bir kurum kuumlltuumlruuml oluşturmak

- Ccedilalışanlardan hangi yetkinliklerin beklendiğini ortaya koymak

2 Aşama Ccedilalışma takımının oluşturulması Yukarıda belirlenen

amaccedilları gerccedilekleştirecek bir yetkinlik modelinin geliştirilmesi iccedilin kurumun İK

merkezi tarafından 9 kişilik bir ccedilalışma takımı oluşturulmuştur Ccedilalışma

takımında İK koordinatoumlruuml İK koordinatoumlr yardımcısı eğitim koordinatoumlruuml İK

youmlneticisi İK uzmanları (uumlccedil kişi) ve danışmanlık hizmeti veren akademisyenler

(iki kişi) yer almaktadır

3 Aşama Pilot ccedilalışmanın yapılacağı şirketin seccedililmesi Şirketler

topluluğunda yaklaşık 2500 kişinin ccedilalıştığı ve değişik sektoumlrlerde faaliyet

goumlsteren farklı oumllccedileklerde 15 şirket olduğu duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde tuumlm şirketlerde aynı

anda yetkinlik ccedilalışmasının yapılmasının getireceği maliyet dikkate alınarak

oumlncelikle pilot ccedilalışmanın yapılacağı bir şirketin seccedililmesine karar verildi

Seccedililecek şirketin işletme fonksiyonlarının (satış-pazarlama uumlretim halkla

ilişkiler insan kaynakları) boumlluumlmler şeklinde yapılanmış olması koşulu arandı

Ccediluumlnkuuml bazı kuumlccediluumlk oumllccedilekli şirketlerde İK ve halkla ilişkiler fonksiyonu boumlluumlm

olarak yapılandırılmadığı gibi bazı buumlyuumlk oumllccedilekli şirketlerde bazı fonksiyonlar

dışarıdan hizmet alma şeklinde gerccedilekleştirilmektedir (Oumlrnek olarak uumlretim

yapan bir şirketin satın almasını başka bir bağlı şirket yapmaktadır)

4 Aşama Ccedilalışmaya katılacak youmlneticilerin belirlenmesi Pilot

ccedilalışmanın yapılacağı şirketin belirlenmesinden sonra ccedilalışmaya destek verecek

youmlneticilerin belirlenmesi gerekmektedir Bu amaca youmlnelik olarak pilot

şirketin uumlst duumlzey youmlneticilerine ccedilalışma hakkında bilgi verilerek ccedilalışmada yer

alacak boumlluumlm youmlneticilerini goumlrevlendirmeleri talep edildi Soumlz konusu şirkette 7

boumlluumlm bulunmaktadır Bu boumlluumlmlerden ve uumlst youmlnetimden ccedilalışmaya 14

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

196

youmlnetici katılması kararlaştırmıştır Genel muumlduumlr genel muumlduumlr yardımcısı

pazarlama boumlluumlm youmlneticisi yurtdışı pazarlama boumlluumlm youmlneticisi kurumsal

iletişim boumlluumlm youmlneticisi insan kaynakları boumlluumlm youmlneticisi muhasebe boumlluumlm

youmlneticisi ve uumlruumln youmlneticileri (7 kişi) Ayrıca ccedilalışmada yer alacak boumlluumlm

youmlneticilerinin bilgilendirilmesi ve toplantıların organize edilmesi şirket İK

youmlneticisinin sorumluluğuna verilmiştir

5 Aşama Ccedilalışmanın amacı ve yetkinlilerle ilgili eğitim verilmesi Bu

aşamada oumlnemli olan youmlnetsel bir kararla boumlluumlm youmlneticilerinin ccedilalışmaya

katılımını sağlamaktan oumlte boumlluumlm youmlneticilerinin ccedilalışmaya katkı sunmalarını

sağlamaktır Bu amaca youmlnelik olarak oumlncelikle yetkinliklerle youmlnetim

konusunda ccedilalışma gurubunun akademik uumlyeleri tarafından boumlluumlm

youmlneticilerine eğitim verildi Eğitimde ccedilalışmanın amacı faydaları ccedilalışmanın

pilot bir ccedilalışma olduğu ve yetkinlik modelinin odak grup ccedilalışması sonucunda

oluşacağı anlatılmıştır ve boumlluumlm youmlneticilerinin katkı sunmaları istendi

6 Aşama Temel yetkinliklerin belirlenmesi iccedilin odak grup ccedilalışması

Ccedilalışmanın odak gurubu pilot şirket tarafından goumlrevlendirilen 14 youmlnetici ve

ccedilalışma grubu uumlyelerinden oluşmaktadır Odak grup ccedilalışmasının birincisinde

yetkinliklerin belirlenmesinde youmlntem sorunu toplantı sıklığı ve suumlresi tartışıldı

Yetkinliklerin belirlenmesine youmlnelik iki goumlruumlş ortaya ccedilıktı

- Birincisi ccedilalışma grubu tarafından bir oumln ccedilalışma olarak yetkinlik

listesinin hazırlanması ve odak grubu uumlyelilerinin bunların arasından belirli

sayıda yetkinliği belirlemesi

- İkincisi odak grubunun kendisinin yetkinlikleri belirlemesi

Bu iki yaklaşımın da kendilerine goumlre uumlstuumlnluumlkleri ve zayıflıkları

bulunmaktadır Şoumlyle ki ccedilalışma grubunun ccedileşitli kaynaklardan yetkinlik listesi

oluşturması ve odak grubun bu listeden yetkinlikleri belirlemesi her şeyden

oumlnce daha kısa suumlrede yapılacak bir ccedilalışma olacaktır Ancak kuumlltuumlrel

değerlerin modelin oluşturulmasında dikkate alınması gerekmektedir (Oumlzccedilelik

ve Ferman 2006 72-91) Bu durumda kurum iccedilin oumlnemli olan bazı

yetkinliklerin goumlzardı edilme tehlikesi bulunmaktadır ve kurumu diğer

kurumlardan ayıran bazı yetkinliklerin ortaya ccedilıkmama riski bulunmaktadır

Ayrıca yapılan ccedilalışma tuumlm kurum tarafından kabullenilmeyebilir Odak

grubun yetkinlikleri belirlemesi ise daha uzun suumlre alacaktır Ancak odak

gurubun yapacağı ccedilalışmanın kurum tarafından kabullenilme ihtimali daha

yuumlksektir ve kuruma oumlzguuml yetkinliklerin goumlz ardı edilme riski azdır

İlk toplantının sonunda soumlzuuml edilen iki youmlntemin birlikte ele alınması

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

197

odak gurubu uumlyelerinin bir sonraki toplantıya taslak yetkinlik listeleri ile

gelmeleri toplantıların haftalık olarak yapılması ve bir ay iccedilinde

sonuccedillandırılması kararlaştırıldı

Ccedilalışma grubu kurumun işe almada iş ilanlarında goumlrev tanımlarında

iş analizlerinde uumlcretlendirmede atamalarda ve performans değerlemede

dikkate aldığı yetkinliklerden ve literatuumlrden yapılan araştırmalardan ikinci

toplantıda sunulmak uumlzere taslak bir yetkinlik listesi belirledi

Odak gurubun ikinci toplantısında uumlyelerin her birisinin bir kağıda

diledikleri kadar yetkinlik yazmaları ve yazma işlemi tamamlandıktan sonra

buumltuumln uumlyelerin listelerini toplantı sekreterine vermeleri istendi Uumlyelerden gelen

yetkinliklerin tamamı toplantı sekreteri tarafından listelendi Boumlylelikle 37

yetkinlikten oluşan bir liste elde edilmiş oldu Liste uumlzerinde ilk ccedilalışma benzer

ifadelerin birleştirilmesi oldu Ayrıca bazı yetkinlikler (aslarını geliştirtme gibi)

youmlnetici yetkinliği olduğundan dolayı listeden ccedilıkarıldı Bu ccedilalışmanın

sonucunda 31 yetkinlikten oluşan bir liste oluşturuldu (Ccedilizelge 1)

Ccedilizelge 1 Temel Yetkinlikler (1 ccedilalışma)

Sayı Yetkinlik adı Sayı Yetkinlik adı 1 Aidiyet Duygusu 17 Oumlğrenmeye Accedilıklık 2 Başarma Azmi 18 Oumllccediluumlluuml Davranma 3 Bilgi Paylaşımı 19 Objektif Olma (nesnellik) 4 Goumlrev Bilinci 20 Oumlzguumlven 5 Esnek Duumlşuumlnebilme 21 Ccediloumlzuumlm Odaklılık 6 Fedakarlık 22 Sabırlı Olma 7 Gelişime Accedilıklık 23 Saygılı Olma 8 Başkalarını

ccedilekiştirmeme

24 Sır Saklama 9 Guumlvenirlilik 25 Sorumluluk Alabilme 10 İletişim Becerisi 26 Talimatlara Goumlre İş Yapma 11 İlgi ve Heves 27 Temsil Kabiliyeti 12 İstikrarlı Olma 28 Yenilikccedililik 13 İşbirliği 29 Ccedilevresiyle Uyum 14 İtaat Etme 30 Verimlilik 15 Kişisel Gelişim 31 Nezaket 16 Kurum Kuumlltuumlruuml

Uumlccediluumlncuuml oturumda yetkinliklerin sayısının azaltılması amacıyla

katılımcıların yetkinlik listesinden en oumlnemli goumlrduumlkleri 15 adet yetkinliği

seccedilmeleri istendi Hiccedil tercih edilmeyenlerin elenmesi sonucunda mevcut

listedeki yetkinlik sayısı yirmiye indirildi Bu ccedilalışma sonucu elde edilen liste

Ccedilizelge 2rsquode verilmektedir

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

198

Ccedilizelge 2 Temel Yetkinlikler (2 ccedilalışma)

Sayı Yetkinlikler Sayı Yetkinlikler

1 Guumlvenirlilik 11 Başarma Azmi 2 Goumlrev Bilinci 12 Oumlzguumlven 3 Verimlilik 13 Bilgi Paylaşımı 4 Temsil Kabiliyeti 14 Ccediloumlzuumlm Odaklılık 5 Oumllccediluumlluuml Davranma 15 Sabırlı Olma 6 İşbirliği 16 Fedakarlık 7 İlgi ve Heves 17 Sorumluluk Alabilme 8 İletişim Becerisi 18 Objektif Olma (nesnellik) 9 Gelişime Accedilıklık 19 Esnek Duumlşuumlnebilme 10 Ccedilevresiyle Uyum 20 İstikrarlı Olma

7 Aşama Yetkinliklerin tanımlanması

Odak grup ccedilalışmasının doumlrduumlncuumlsuumlnde yetkinlik tanımları belirlendi

Yetkinliklerin bu aşamada tanımlanmasının amacı daha sonra yapılacak

uygulamalarda herkesin aynı yetkinliği aynı anlamasını sağlamaktır

Tanımlanan yetkinliklere aşağıda oumlrnek verilmektedir

Gelişime Accedilıklık Bireyin hem kişisel hem de iş yaşamı iccedilin mevcut

becerilerini geliştirmeye yeni beceriler edinmeye ve yeni bilgiler oumlğrenmeye

accedilık olmasıdır

Verimlilik İşin en iyi biccedilimde en uygun kaynak (zaman para enerji

vs) kullanımı ile yapılması ve israfın oumlnlenmesidir

Boumlylelikle tuumlm personelin goumlruumlşuumlne sunulacak yetkinlik listesi ve tanımları

hazırlanmış oldu ve odak grup ccedilalışması sonlandırıldı

8 Aşama Ccedilalışanların goumlruumlşuumlnuumln alınması (anket uygulaması)

Yetkinlik ccedilalışma grubu pilot şirkette odak grup ccedilalışması sonucunda

oluşturulan temel yetkinlikler hakkında tuumlm şirketlerdeki ccedilalışanların

goumlruumlşlerini almak ccedilalışanların katılımını sağlamak ve gerekirse bir kısım

yetkinlikleri listeden ccedilıkartmak amacıyla bir anket uygulaması gerccedilekleştirdi

Ankette ccedilalışanların yetkinlik listesindeki 20 yetkinliği oumlnem derecesine goumlre

[ccedilok oumlnemsizden (1) ccedilok oumlnemliye(5)] puanlamaları istendi

Hazırlanan anket oumlncelikle pilot şirketin 69 ccedilalışanı uumlzerinde uygulandı

Pilot uygulamada temel yetkinlik modelinin guumlvenilirliği Cronbach Alfa ile

analiz edildi ve anketin guumlvenilirliğinin kabul edilebilir seviyede olduğu

goumlruumllduuml (0917) Herhangi bir değişken silindiği takdirde (If item deleted)

anketin guumlvenilirliğinin artıp artmayacağı kontrol edildi ve oumllccedilekten herhangi

bir sorunun ccedilıkarılmasına ihtiyaccedil olmadığını anlaşıldı Dolayısıyla anketin tuumlm

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

199

şirketlerde uygulanabileceğine karar verildi

Anket linki kurumun internet erişimi olan ccedilalışanlarına elektronik posta

ile goumlnderildi E-postada ccedilalışmanın amacı ve doldurmanın goumlnuumllluumlluumlk esasına

dayandığı belirtildi Bir haftalık suumlre iccedilinde toplam 1054 ccedilalışandan geri doumlnuumlş

sağlandı Anketin guumlvenilirliği ile ilgili Cronbachs Alpha değeri 0935 bulundu

9 Aşama Verilerin analizi ve temel yetkinliklerin belirlenmesi

Anketin tuumlm ccedilalışanlara uygulanmasındaki amaccedillardan birinin de temel

yetkinliklerin sayısını azaltmak olduğu yukarıda belirtilmişti Anket sonuccedillarına

goumlre temel yetkinliklerin aritmetik ortalamalarının yuumlksek ve birbirine ccedilok

yakın olduğu goumlruumllduuml (Ccedilizelge 3) Yetkinliklerin ortalama değerlerinin yuumlksek

olması kurum ccedilalışanlarının temel yetkinlikleri oumlnemsediğini goumlstermektedir

Ancak bu sonuccedillara goumlre yetkinliklerin sayısının azaltılması olası

goumlruumllmemektedir

Ccedilizelge 3 Temel Yetkinlikler ve Ortalama Değerleri

Sıra Yetkinlikler Adı Ortama Sıra Yetkinlikler Adı Ortama

1 Guumlvenirlilik 488 11 Başarma Azmi 470 2 Goumlrev Bilinci 484 12 Oumlzguumlven 468 3 Verimlilik 479 13 Bilgi Paylaşımı 465 4 Temsil

Kabiliyeti

479 14 Ccediloumlzuumlm Odaklılık 465 5 Oumllccediluumlluuml

Davranma

478 15 Sabırlı Olma 463 6 İşbirliği 475 16 Fedakarlık 462 7 İlgi ve Heves 472 17 Sorumluluk Alabilme 461 8 İletişim Becerisi 471 18 Objektif Olma

(nesnellik)

460 9 Gelişime Accedilıklık 470 19 Esnek Duumlşuumlnebilme 460 10 Ccedilevresiyle

Uyum

470 20 İstikrarlı Olma 460

Yetkinlik ccedilalışma gurubu tarafından temel yetkinliklerin

gruplandırılması ve muumlmkuumlnse sayılarının azaltılması amacıyla faktoumlr analizi

yapıldı Aşağıda faktoumlr analizinin sonuccedillarına yer verilmektedir

Veri setinin faktoumlr analizine uygunluğunu araştırmak iccedilin KMO ve

Bartlett testi sonuccedilları incelenmiştir Oumlrneklemin yeterliliğini oumllccedilen KMO

değeri 0964 bulunmuştur Bu değer oumlrneklemin buumlyuumlkluumlğuumlnuumln muumlkemmel

duumlzeyde faktoumlr analizi yapmağa uygun olduğunu goumlstermektedir (Kalaycı

2008 322) Bartlett kuumlresellik testi sonucu (p=000) istatistiksel olarak

anlamlıdır ve değişkenler arasında guumlccedilluuml bir ilişkinin varlığını goumlstermektedir

Bu iki sonuccedil verilerin faktoumlr analizine uygun olduğunu goumlstermektedir

Değişkenlerin sayısını azaltmak amacıyla oumlncelikle anti-imaj

korelasyonuna bakıldı Değişkenlerin anti-imaj korelasyonlarının hiccedilbiri 05rsquoin

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

200

altında olmamasından dolayı hiccedilbir değişken analizden ccedilıkarılmadı İkinci

olarak değişkenlerin ortak varyansları (communality) incelendi Değişkenlerin

ortak varyansı bir değişkenin analizde yer alan diğer değişkenlerle paylaştığı

varyans miktarlarını goumlstermektedir Literatuumlrde duumlşuumlk ortak varyansa sahip

olan değişkenlerin (050rsquoin altında) analizden ccedilıkarıldığı goumlruumllmektedir

(Ccediletinkaya 2009 219-238 Ccedilelikkol vd 2012 70-81 Kalaycı 2008 329)

Ancak bu modeldeki ortak varyanslar birbirlerine oldukccedila yakındır (en yuumlksek

06 ve en duumlşuumlk 04) Bu nedenle modelden herhangi bir değişkenin

ccedilıkarılmasına gerek olmadığı sonucuna varılmıştır

Faktoumlr analizinin sonucuna goumlre yirmi değişken 2 faktoumlr altında

toplanmaktadır Bu iki faktoumlr toplam varyansın 511rsquoini accedilıklamaktadır

Birinci faktoumlr toplam varyansın 311rsquoini accedilıklamaktadır İkinci faktoumlr ise

toplam varyansın 199rsquounu accedilıklamaktadır

Her bir değişkenin faktoumlr yuumlkleri ve hangi bileşen altında toplandıkları

Ccedilizelge 4rsquote goumlsterilmektedir

Ccedilizelge 4 Doumlnduumlruumllmuumlş Bileşen Matris

Bileşen

1 2

Sabırlı Olma 753 129 Bilgi Paylaşımı 724 199 Esnek Duumlşuumlnebilme 698 357 İlgi ve Heves 694 232 İstikrar Olma 673 214 Oumlzguumlven 659 328 Fedakarlık 648 195 Oumllccediluumlluuml Davranma 633 328 Objektif Olma

(nesnellik)

595 343 Ccedilevresiyle Uyum 559 393 İşbirliği 558 414 Gelişime Accedilıklık 529 495 Ccediloumlzuumlm Odaklılık 491 463 Verimlilik 474 472 Temsil Kabiliyeti 466 459 Goumlrev Bilinci 155 790 Guumlvenirlilik 069 774 Başarma Azmi 397 577 İletişim Becerisi 464 535 Sorumluluk Alabilme 358 521

Birinci faktoumlr grubunda 15 yetkinlik ikinci faktoumlr grubunda ise 5

yetkinlik bulunmaktadır Bu iki faktoumlr grubu sırasıyla uyuma youmlnelik ve amaca

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

201

youmlnelik olarak adlandırılmıştır (Ccedilizelge 5) Temel yetkinlikleri gruplandırmak

İK uygulamalarında her bir grup yetkinliğin farklı ağırlıklarla suumlreccedillere

sokulması bakımından fayda sağlayabilir

Ccedilizelge 5 Temel Yetkinlik Modeli

Uyuma Youmlnelik Amaca Youmlnelik

Sabırlı Olma Goumlrev Bilinci Bilgi Paylaşımı Guumlvenirlilik Esnek Duumlşuumlnebilme Başarma Azmi İlgi ve Heves İletişim Becerisi İstikrar Olma Sorumluluk Alabilme Oumlzguumlven Fedakarlık Oumllccediluumlluuml Davranma Objektif Olma

(nesnellik)

Ccedilevresiyle Uyum İşbirliği Gelişime Accedilıklık Ccediloumlzuumlm Odaklılık Verimlilik Temsil Kabiliyeti

Sonuccedil olarak faktoumlr analizi sonucunda temel yetkinlik modelinde yer

alacak yetkinlikler kesinlik kazanmış oldu Bundan sonraki aşama temel

yetkinliklerin pozisyonlara ve goumlrevlere goumlre yeterlilik duumlzeylerini belirlemek

performans duumlzeylerini belirlemek ve uygulama aşamasına geccedilmektir Bu

ccedilalışmalar yetkinlikleri uygulamaya youmlnelik olduğundan burada yer verilmedi

8 Sonuccedil

Bu ccedilalışmada temel yetkinlik geliştirilme suumlreci ve temel yetkinlik

modeli oumlnerilmektedir Temel yetkinliklerin geliştirilmesinde dokuz adımdan

oluşan yapılandırılmış bir suumlreccedil izlenmiştir İK uygulamaları odak grup ve

araştırma veri kaynakları (youmlntemleri) birlikte kullanılarak temel yetkinlik

modeli geliştirilmiştir Odak grup ccedilalışması sonucu 20 temel yetkinlik

belirlenmiştir Belirlenen yetkinlikler buumlyuumlk oumllccediluumlde kurumun değerlerini

yansıtmaktadır Bu nedenle temel yetkinlik modelinin oluşturulmasında odak

grup tarafından doğal bir şekilde vizyon yaklaşımının benimsendiği

soumlylenebilir Belirlenen yetkinlikler ccedilalışanlar tarafından oumlnem derecesine goumlre

puanlanmıştır Temel yetkinliklerin ortalama değerleri 45rsquoin uumlzerinde

bulunmuştur Sonuccedillar odak grup ccedilalışması tarafından belirlenen temel

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

202

yetkinliklerin ccedilalışanlar tarafından da oumlnemli bulunduğunu goumlstermektedir

Ccedilalışmanın her aşaması planlı bir suumlreccedil iccedilinde yuumlruumltuumllduumlğuumlnden ve her

aşamada taraflarla bilgi paylaşımı yapıldığından ccedilalışmanın hiccedilbir aşamasında

herhangi bir direnccedille karşılaşılmamıştır Ccedilalışmanın kurumun İK

uygulamalarında buumltuumlnluumlğuumln sağlanmasına ve ortak bir dil oluşumuna oumlnemli

bir katkı sağlayacağı beklenmektedir

Ccedilalışmanın yetkinlik modeli oluşturmada Tuumlrkccedile yazının sınırlılığı da

goumlz oumlnuumlne alınarak diğer ccedilalışmalara ışık tutacağı soumlylenebilir Sektoumlrel bazda

ve daha geniş oumllccedilekte benzer ccedilalışmaların yapılmasına ve karşılaştırmaların

yapılmasına gerek duyulmaktadır

KAYNAKLAR

Athey TR Orth MS (1999) ldquoEmerging Competency Methods for the

Futurerdquo Human Resource Management 38(3) 215-226

Biccediler G ve Duumlztepe Ş (2003) ldquoYetkinlikler ve Yetkinliklerin İşletme

Accedilısından Oumlnemirdquo Havacılık ve Uzay Teknolojileri Dergisi 1(2) 13-

20

Brockbank W Ulrich D ve Beatty R W (1999) ldquoHR Professional

Development Creating the Future Creators at the University of

Michigan Business Schoolrdquo Human Resource Management 38(2)

111ndash117

Budak G (2008) Yetkinliğe Dayalı İnsan Kaynakları Youmlnetimi 1 Baskı

İzmir Barış Yayınları

Capaldo G Iandoli L ve Zollo G (2006) ldquoA Situationalist Perspective to

Competency Managementrdquo Human Resource Management 45(3) 429-

488

Cardy RL Selvarajan TT (2006) ldquoCompetencies Alternative Frameworks

for Competitive Advantagerdquo Business Horizons 49 235-245

Chung-Herrera BG Enz CA ve Lankau MJ (2003) ldquoGrooming Future

Hospitality Leaders A Competencies Modelrdquo Cornell Hotel and

Restaurant Administration Quarterly 44(3) 17-25

Conway C (1994) ldquoDeveloping Senior Management Competencies at Ocean

Grouprdquo Management Development Review 7(1) 7-12

Currie G Darby R (1995) ldquoCompetence-based Management Development

Rhetoric and Realityrdquo Journal of European Industrial Training 19(5)

11-18

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

203

Ccedilelikkol ES Uccedilkun CG Tekin VN ve Ccedilelikkol Ş (2012) ldquoTuumlrkiyersquode İccedil

Hatlardaki Havayolu Taşımacılığında Muumlşteri Tercihi ve

Memnuniyetini Etkileyen Faktoumlrlere Youmlnelik Bir Araştırmardquo 4(3) 70-

81

Ccediletinkaya M (2009) ldquoYoumlneticilerin Youmlnetsel Yetkinlik Algılamalarına İlişkin

Bir Araştırmardquo Afyon Kocatepe Uumlniversitesi İİBF Dergisi 11(2)

219-238

Deist FD ve Winterton J (2005) ldquoWhat is Competencerdquo Human Resource

Development International 81 27-46

Dessler G (2007) Human Resource Management 11 Baskı New Jersey

Pearson Prentice Hall

Draganidis F Mentzas G (2006)Competency Based Management a Review

of Systems and Approaches Information Management amp Computer

Security 14(1) 51-64

Enis ME (2008) Competency Models A Review of the Literature and The

Role of the Employment and Training Administration (ETA)

httpwwwcareeronestoporgCOMPETENCYMODELinfo_document

sOPDRLiteratureReviewpdf (10112012)

Gangani N McLean GN Braden RA (2006) ldquoA Competency-Based

Human Resource Development Strategyrdquo Performance Improvement

Quarterly 19(1) 127-140

Garciacutea-Barriocanal E Sicilia MA ve Saacutenchez-Alonso S (2012)

ldquoComputing with Competencies Modelling Organizational Capacitiesrdquo

Expert Systems with Applications 39 12310ndash12318

Heinsman H (2008) The Competency Concept Revealed Its Nature

Relevance and Practice Academisch Proefschrift Vrije Uumlniversitesi

PrintPartners Ipskamp BV Enschede

httpdareubvuvunlbitstream1871 1321657960pdf (22102012)

HR-XLM (2001) Competencies 10 (Measurable Characteristics)

Recommendation 2001 Der Chuck Allen httpxmlcoverpagesorg

HR-XML-Competencies-1_0pdf (22102012)

IDAS (2006) Competency Guide Iowa Department of Administrative Service

Human Resource Enterprise httpdashreiowagovdocuments

class_and_paycompetency_guidedoc (22102012)

Kalaycı Ş (2008) SPSS Uygulamalı Ccedilok Değişkenli İstatistik Teknikleri 3

Baskı Ankara Asil Yayın Dağıtım

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

204

Klink M Boon J (2002) ldquoThe Investigation of Competencies within

Professional Domainsrdquo Human Resource Development International

5(4) 411-424

Lahti RK (1999) ldquoIdentifying and İntegrating İndividual Level and

Organizational Level Core Competenciesrdquo Journal of Business and

Psychology 14(1) 59-75

Leyking K Angeli R Ag I S (2009) ldquoModel-based Competency-Oriented

Business Process Analysisrdquo Enterprise Modelling and Information

Systems Architecture Journal 4(1) 14-25

Mansfield R S (2000) ldquoPractical Questions for Building Competency

Modelsrdquo Competency-Based Management for the Federal Public

Service Conference Ottawa Canada 3-17

wwwlexoniscomresources

practical20questions20building20modelspdf (05112012)

McClelland DC (1973) ldquoTesting for Competence Rather than for

Intelligencerdquo American Psychologist (Ocak) 1-14

Nordhaug O ve Grenhaug K (1994) ldquoCompetences as Resources in Firmsrdquo

The International Journal of Human Resource Management 5(1) 89-

106

Oumlzccedilelik G Ferman M (2006) ldquoCompetency Approach to Human Resources

Management Outcomes and Contributions in a Turkish Cultural

Contextrdquo Human Resource Development Review 5(1) 72-91

Oumlzden C Başarılı Bir Hayat İccedilin Kariyer Planlama Youmlntemi Yayın no 25

İstanbul Oumlduumll Yayınları

Petersen SA Heikurs T Cerinŝek G ve Bedek M (2011) Competence

Portfolios European Commission Seventh Framework Project (IST

231717)

httpwwwreachyourtargetorgjoomrdquolaattachmentsarticle156

D4120Competence20Portfolios20v202pdf (10112012)

Rodriguez D Patel R Bright A Gregory D and Gowing MK (2002)

ldquoDeveloping Competency Models to Promote Integrated Human

Resource Practicesrdquo Human Resource Management 41(3) 309-324

Saylı H Ağca V (2009) ldquoBilgi Ccedilağı İşgoumlrenlerinin Değişen Yetkinlikleri ve

İşletmelerin Yetkinlik Beklentilerini Belirlemeye Youmlnelik Bir Alan

Araştırmasırdquo Selccediluk Uumlniversitesi İİBF Sosyal ve Ekonomik

Araştırmalar Dergisi 11(17) 345-364

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

205

Tak B Sayılar Y ve Kaymaz K (2007) ldquoYetkinliklere Dayalı İnsan

Kaynakları Youmlnetimi ve Uumlcretlendirme Sistemi Uumlzerine Bir İncelemerdquo

İşletme Fakuumlltesi Dergisi 8(2) 233-266

Ulrich D (1998) ldquoIntellectual Capital =Competence x Commitmentrdquo Sloan

Management Review 39(Winter) 15-26

Yeung A K (1996) ldquoCompetencies for HR Professionals An Interview with

Richard E Boyatzisrdquo Human Resource Management 35(1) 119-131

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

206

İlkoumlğretim 6 ve 7 Sınıf Sosyal Bilgiler Programlarında Kullanılan Kavramların

Oumlğrenci Duumlzeyine Uygunluğu

Uumlmmuumlhan Oumlner1 Fatma Mazman Budak

2

Oumlzet

Ccedilalışmanın amacı ilkoumlğretim 6 ve 7 sınıf Sosyal Bilgiler Programırsquonda yer

alan bazı kavramların oumlğrenci duumlzeyine uygunluğunu belirlemektir Araştırma 2008ndash

2009 eğitim-oumlğretim yılının guumlz doumlneminde Tokat ve Elazığ illerinde belirlenen uumlccedil

ilkoumlğretim okulunda yuumlruumltuumllmuumlştuumlr Ccedilalışmada nitel araştırma metotlarından betimsel

analiz youmlntemi kullanılmış ve muumllakat sonucunda alınan cevaplar kategorileştirilmiştir

Elde edilen sonuccedilların yuumlzde () ve frekansları (f) tablo haline getirilerek kavramları

anlama duumlzeyleri belirlenmeye ccedilalışılmıştır

Araştırma sonucunda oumlğrencilerin genelde araştırılan kavramları anlama

duumlzeylerinin yuumlksek olduğu ancak ldquoiklim hava olayı coğrafi konum goumlruumlş bireyrdquo gibi

bazı kavramlarda sınırlı anlama duumlzeyinde oldukları ve kavram yanılgısı yaşadıkları

soumlylenebilir Ayrıca ccedilalışmada bazı oumlğrencilerin kavramları ifade etmede zorluk ccedilektiği

ve ccediloğu kavramı sadece oumlrneklerle accedilıklamaya ccedilalıştıkları goumlruumllmuumlştuumlr

Anahtar Kelimeler Sosyal bilgiler programı Kavram oumlğretimi Oumlğrenci

duumlzeyi

Eligibility of the Concepts Used in the Social Studies Curriculum for the Studentsrsquo

Grade Level in 6th and 7th Grade in Primary School

Abstract

The aim of the research is to determine the suitability for student level of some

concepts in the Social Studies Program for the 6th and 7th grade Research was

conducted at three selected primary schools in the provinces of Tokat and Elazig in

2008-2009 academic year in fall semester In this study descriptive analysis method of

qualitative research methods was used and the answers from the results of the interview

were categorized Percentages () and frequencies (f) of the results were developed as a

table to determine levels of understanding of concepts As a result it can be said that

students surveyed have high level of understanding of the concepts but they have the

limited level of understanding and misconceptions in general such as climate weather

1 ArşGoumlr Fırat Uumlniversitesi Eğitim Fakuumlltesi İlkoumlğretim Boumlluumlmuuml

uonerfiratedutr 2 ArşGoumlr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Eğitim Fakuumlltesi İlkoumlğretim Boumlluumlmuuml

fatmabudakgopedutr

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

207

event geographic location views individual concepts In addition it was observed

that some students had difficulty in expressing the concepts and the students just tried to

explain most concepts with examples

Key Words Social studies program Concept teaching Student level

GİRİŞ

Sosyal Bilgiler dersinin amacı bireyin kendisinden yola ccedilıkarak

yaşadığı toplumu ve duumlnyayı tanımasına yardımcı olmaktır Bu amaccedil doumlrt ana

evre ile gerccedilekleştirilebilir Bu evreler ldquoolgu kavram genelleme ilkerdquo olarak

belirlenebilirler Sosyal hayatı ilgilendiren insan deneyimlerinin buumltuumlnluumlğuuml bu

evrelerin tek başlarına ele alınmalarını engellemektedir Olgular kavramlarla

tanımlanmaya ihtiyaccedil duyarlar Doğru belirlenen kavramlar genellemeler ilkeler

tuumlretirler İlkeler hayatın suumlrekliliği iccedilinde anlamlı accedilıklayıcı yapıya doumlnuumlşerek

kavramları oluştururlar (MEB 200477) Kavram insan zihninde anlamlanan

farklı obje ve olguların değişebilen ortak oumlzelliklerini temsil eden bir bilgi

formudur (Uumllgen 2004107) Kavramlar duumlşuumlncelerimizin temel taşlarıdır

Kavramlar sayesinde duumlnyayı anlar ve yorumlarız ccedilevremizdeki insanlarla

iletişime geccedileriz Deniz (200314)rsquoin de belirttiği gibi kavramlara sahip

olmayan bir insanın duumlşuumlnmesi bir bebeğin duumlşuumlnmesi gibi duyusal

algılamalarla sınırlı olacaktır

Kavramlar insanlar iccedilin ortak bir imge bir bilgi formu ya da varlıkların

oumlzelliklerini temsil eden soyut sembollerdir İnsanların dil ediniminde soyut

somut buumltuumln varlıklar olay ve olgular zihinsel bir suumlreccedilten geccedilirildikten sonra

bilgi değeri kazanmaktadır (Karaduumlz 2004) Kavramların ortaya ccedilıkmasında

duygularımız sezgilerimizin oumlnemli bir roluuml vardır ve bunlar dış duumlnya ile

kurduğumuz iletişimin goumlstergeleridir (Tanrıoumlğen 200629) Ccedilocuğun uzun

suumlreli belleğindeki temel bilişsel yapıların oluşması ve yeni gelen bilgileri

anlamlı bir biccedilimde belleklerinde depolaması kavramlarla gerccedilekleşir (Erden

199749) Oumlğrenmeyi etkileyen en oumlnemli faktoumlrlerden biri konuyla ilgili oumln

bilgilerdir Bu nedenle belirli bir alandaki kavramlar oumlğrenilmeden başka bir

oumlğrenme alanına geccedililmesi yeni oumlğrenmeleri zorlaştırmaktadır

Duumlşuumlncelerimizin yapı taşı olarak ifade edilen kavramlarla duumlşuumlnuumlr

duumlşuumlnduumlklerimizi başkalarına aktarır ve sağlıklı iletişimler kurarız Bu nedenle

oumlğretmenlerin kavram oumlğretimine oumlnem vermeleri ve oumlğrencilerin kavramları

anlamlı bir biccedilimde oumlğrenmelerine yardımcı olmaları gerekir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

208

Vygotsky (1998124) kavram oumlğrenmenin ccedilocuğun gelişim suumlrecine

bağlı olarak değiştiğini belirtmektedir Bu nedenle ccedilocuğa verilecek

kavramların onun bilişsel gelişimine uygun olması gerekmektedir

Yapılandırmacı yaklaşım temel alınarak oluşturulan yeni Sosyal Bilgiler

Programında da ccedilocuğun bilişsel gelişim evreleri dikkate alınarak kavramlar

ldquoGiriş Geliştirme ve Pekiştirmerdquo basamakları şeklinde her sınıfta farklı duumlzeyle

sınıflandırılmıştır Kavram oumlğrenme suumlrecinde bireyin bilgi işlem basamağında

sınıflamalar yapması gerekir Piaget bireyin sınıflama yeteneğinin gelişim

suumlrecine bağlı olarak değiştiği goumlruumlşuumlndedir (Uumllgen 2004132) Kavram

oumlğrenmede aşamalı doumlrt duumlzey bulunmaktadır Bu aşamalar en alt duumlzeyden en

uumlst duumlzeye doğru ldquosomut duumlzey tanıma duumlzeyi sınıflama duumlzeyi soyut duumlzeyrdquo

şeklinde sıralanabilir (Senemoğlu 2007514) Kavramların oumlzellikleri oumlğrenme

suumlrecini etkilemekte soyutluk seviyesine goumlre kavramların oumlğrenilme durum ve

dereceleri farklılık goumlstermektedir (Duumlndar 2008305) İlkoumlğretim ikinci

kademe oumlğrencilerinin bilişsel gelişim doumlnemi olarak soyut işlemler doumlnemi

iccedilerisinde oldukları kabul edilmektedir En uumlst bilişsel gelişim doumlnemi olan

soyut işlemler doumlnemi 12 yaş sonrasından başlayarak yetişkinlik yıllarına

uzanır Somut işlemler doumlneminde bir soruna değişik yollardan yaklaşmada

guumlccedilluumlk ccedilekilirken soyut işlemler doumlnemi iccedilinde goumlreceli duumlşuumlnce gelişerek

sorunun değişik yollardan nasıl ele alınacağı oumlğrenilir Genelleme

tuumlmdengelim tuumlmevarım gibi zihinsel işlemler yapılır Hipotezler kurularak

doğrulukları kontrol edilir Soyut duumlşuumlnce yetisi geliştiği iccedilin soyut kavramlar

kullanılarak anlamları hakkında fikir yuumlruumltuumllebilir Bu doumlnemde ccedilocuklar

duumlşuumlnce ile oynayabilme yetisi kazanmışlardır (Erden Akman 200068)

Sosyal Bilgiler dersinin iccedileriği sosyal bilimler temel alınarak

oluşturulduğundan oumlğrenciler bu derste tarih coğrafya antropoloji sosyoloji

siyaset bilimi ve ekonomi ile ilgili birccedilok kavramla karşılaşmaktadırlar (Alkış

200973) İlkoumlğretim oumlğrencilerinin sosyal bilgilerle ilgili ilkeleri oumlğrenerek

karşılarına ccedilıkabilecek sosyal problemleri ccediloumlzebilmeleri iccedilin temel kavramları

ccedilok iyi anlamaları gerekmektedir Ccediluumlnkuuml kavramlar ilkoumlğretim ccedilağındaki

ccedilocukların zihinlerindeki temel bilişsel yapıların oluşmasına ve yeni bilgileri

anlamlı bir şekilde oumlğrenmelerine yardımcı olmaktadırlar (Erden 199749)

İlkoumlğretim Sosyal Bilgiler 6 ve 7 sınıf oumlğretim programında yer alan

kavramların oumlğretilmesinde başarıya ulaşılabilmesi anlamlı oumlğrenmelerin

gerccedilekleşebilmesi iccedilin kavramların oumlğrencilerin seviyelerine uygun olarak

seccedililmeleri gerekmektedir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

209

Kavram oumlğrenme yaşam boyu suumlren ve yeni oumlğrenmelere zemin

hazırlayan bir olgudur Bu nedenle kavram oumlğretiminde oumlğrenciyi ezberlemeye

youmlnelten oumlğretim youmlntemlerinden ziyade etkili ve verimli oumlğrenmeyi sağlayan

oumlğretim youmlntemlerini kullanmak gerekmektedir Kavram oumlğretiminde eskiden

beri suumlregelen iki youmlntem kullanılmaktadır Bunlar tuumlmdengelim ve tuumlmevarım

youmlntemleridir Tuumlmdengelim metodunda kavramın kuralları baştan verilir ve

tanımı yapıldıktan sonra kavramla ilgili değişik oumlrnekler sunulur ve kavram

pekiştirilir Tuumlmevarım metodunda ise kavramla ilgili olumlu ve olumsuz

oumlrnekler sunulup bu oumlrneklerden olumlu olanların uumlzerinde durularak

oumlğrencinin oumlrnekler yardımı ile kavramı bulması sağlanır (Şeker 200316)

Guumlnuumlmuumlzde kavramların oumlğretimi iccedilin anlamlı ve tam oumlğrenmeyi sağlayıcı yeni

etkinlikler geliştirilmiştir ve geliştirilmeye devam edilmektedir Geliştirilen

etkinliklerden bazıları anlam ccediloumlzuumlmleme tabloları kavram ağları ve kavram

haritalarıdır Ayrıca kavram eşleştirme ve kavram bulmacaları da geliştirilen

diğer etkinliklerdir

Araştırmanın Amacı

Bu ccedilalışmada oumlğrencilerin ilkoumlğretim 6 ve 7 sınıf Sosyal Bilgiler

Programında yer alan bazı kavramları anlama duumlzeyleri ile kavram yanılgıları

(yanlış anlamalar) tespit edilmeye ccedilalışılmıştır Bu amaccedil ccedilerccedilevesinde aşağıdaki

sorulara cevap aranmıştır

1 Araştırmaya katılan oumlğrencilerin belirlenen kavramları anlama

duumlzeyleri nedir

2 Araştırmaya katılan oumlğretmenlerin kavram oumlğretimi ile ilgili

duumlşuumlnceleri nelerdir

Araştırmaya konu olan kavramlar 6sınıf Sosyal Bilgiler dersindeki ilk

iki uumlnite olan ldquoSosyal Bilgiler Oumlğreniyorumrdquo ve ldquoYeryuumlzuumlnde Yaşamrdquo

uumlnitelerinden ve 7 sınıf sosyal bilgiler dersindeki ldquoİletişim ve İnsan İlişkilerirdquo

ve ldquoUumllkemizde Nuumlfusrdquo uumlnitelerden seccedililmiştir Araştırmaya dacirchil edilen

kavramlar şunlardır

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

210

Tablo 1 Araştırmada Yer Alan Kavramlar ve Duumlzeyleri

Kavramları

n duumlzeyi 6sınıf 7sınıf

Giriş Goumlruumlş Ccedilağ

Geliştirme Birey Empati Coğrafi Konum Goumlruumlş

Pekiştirme İklim Hava Olayı Duygu İletişim Birey Coğrafi

Konum İklim Harita

Vergi Goumlccedil

Yukarıdaki tabloda da goumlruumllduumlğuuml gibi seccedililen kavramların pek ccediloğu 6

ve 7 sınıf uumlnitelerindeki ortak kavramlardır fakat farklı duumlzeylerde yer

almaktadırlar Kavramların bu şekilde seccedililmesinin nedeni kavramların

duumlzeylerindeki farklılığın oumlğrencilere nasıl yansıdığını da anlayabilmektir

Oumlrneğin lsquoBireyrsquo kavramı 6 sınıfta giriş duumlzeyinde bir kavram iken 7 sınıfta

geliştirme basamağında yer almaktadır Bu kavramın seccedililmesiyle 6 ve 7 sınıf

oumlğrencilerinin bu kavramı tanımlamalarındaki gelişim de goumlruumllmek

istenmektedir

Araştırmanın Youmlntemi

Bu boumlluumlmde araştırmanın modeline evren-oumlrnekleme veri toplama

aracı ve verilerin analizine ilişkin bilgiler verilmiştir

Araştırmanın Modeli

Araştırma tarama modelinde betimsel bir ccedilalışmadır Tarama modeli

geccedilmişte ya da halen mevcut olan bir durumu var olduğu şekliyle betimlemeyi

amaccedillayan bir araştırma yaklaşımıdır (Karasar 200077) Bu araştırmada

ccedilalışmanın amacına uygun olarak Sosyal Bilimler alanında en yaygın veri

toplama youmlntemi olan goumlruumlşme (muumllakat) metodu kullanılmıştır Goumlruumlşme

youmlntemi bireylerin deneyimlerine tutumlarına goumlruumlşlerine duygularına ve

inanccedillarına ilişkin bilgi elde etmede oldukccedila etkili bir metottur (Yıldırım ve

Şimşek 2005 119) Muumllakatlarda araştırmacılar tarafından belirlenen

kavramlarla ilgili yarı yapılandırılmış olarak hazırlanan goumlruumlşme formları

kullanılmıştır

Evren ve Oumlrneklem

Araştırmanın evrenini Tokat il merkezinde yer alan ilkoumlğretim 6 sınıf

ve Elazığ il merkezinde yer alan ilkoumlğretim 7 sınıf oumlğrencileri ve oumlğretmenleri

oluşturmaktadır Oumlrneklem seccedilimi iccedilin maksimum ccedileşitlilik oumlrneklemesi tekniği

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

211

benimsenmiştir Bu oumlrnekleme tekniğinde amaccedil kuumlccediluumlk bir oumlrneklem grubu

oluşturarak bu oumlrneklemde ccedilalışılan probleme taraf olabilecek bireylerin

ccedileşitliliğini buumlyuumlk oumllccediluumlde yansıtmaktır (Yıldırım ve Şimşek 2005108) Bu

doğrultuda oumlrneklem Tokat il merkezinde bulunan sosyo-ekonomik durumu

birbirinden farklı oumlğrencilerin bulunduğu uumlccedil ilkoumlğretim okulundaki 6 sınıf

oumlğrencileri ile Elazığ il merkezinde aynı kriterlere goumlre seccedililen uumlccedil ilkoumlğretim

okulundaki 7 sınıf oumlğrencileri arasından araştırmacılar tarafından notları sınıf

ortalamasının altında uumlzerinde ve sınıf ortalamasında olan oumlğrenciler

arasından seccedililmiştir Araştırmaya her sınıf seviyesinden 30rsquoar olmak uumlzere

toplam 60 oumlğrenci katılmıştır Ayrıca sosyo-ekonomik bakımdan birbirinden

farklı bu okullardaki sosyal bilgiler oumlğretmenleriyle de kavram oumlğretimi

hakkındaki goumlruumlşlerinin belirlenmesi amacıyla muumllakat yapılmıştır Araştırmaya

her iki ilden 3rsquoer tane olmak uumlzere toplam 6 Sosyal Bilgiler oumlğretmeni

katılmıştır

Verilerin Toplanması ve Analizi

Ccedilalışma 2008ndash2009 Guumlz Yarıyılı iccedilerisinde gerccedilekleştirilmiştir

Oumlrneklem grubunda yer alan her bir oumlğrenciyle ve oumlğretmenle yapılan

goumlruumlşmeler ortalama 30rsquoar dakika suumlrmuumlştuumlr Tokat ilinde yapılan goumlruumlşmeler

araştırmacı tarafından yazılı olarak Elazığ ilindeki goumlruumlşmeler ise ses kayıt

cihazıyla kaydedilmiştir Goumlruumlşmelerin kaydedileceği goumlruumlşme oumlncesinde

oumlğretmen ve oumlğrencilere soumlylenmiş ve izin alınmıştır

Muumllakatlar sonucu toplanan verilerin ccediloumlzuumlmlenmesinde betimsel analiz

yaklaşımı kullanılmıştır Bu yaklaşımda oumlnceden belirlenen temalara goumlre elde

edilen veriler oumlzetlenir ve yorumlanır Bu tuumlr analizde amaccedil elde edilen

bulguları duumlzenlenmiş ve yorumlanmış şekilde okuyucuya sunmaktır (Yıldırım

ve Şimşek 2005224) Verilerin analizinde kullanılan temalar şunlardır

1- Anlama Soru ile ilgili bilimsel cevabın buumltuumln youmlnlerini

iccedileren cevapları iccedilermektedir

2- Sınırlı anlama Geccedilerli olan bilimsel cevabın bir ya da

birkaccedil youmlnuumlnuuml iccedileren fakat buumltuumln youmlnlerini iccedilermeyen cevapları

kapsamaktadır

3- Anlamama Soruyu aynen tekrarlama ilgisiz ya da accedilık

olmayan cevaplar bu kategoride yer almaktadır

4- Yanlış anlama (kavram yanılgısı) Geccedilerli olan bilimsel

cevaplara alternatif olan oumlğrenci cevapları bu kategoride toplanmıştır

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

212

Bu kategorideki oumlğrenci cevapları ccedilok değişik olabilir ve genellikle

bilimsel gerccedileklere uymayan farklı oumlğrenci anlamalarını iccedilerir

5- Cevap vermeme Boş bırakma ldquobilmiyorumrdquo ya da

ldquounuttumrdquo şeklinde verilen cevaplar bu kategoride toplanmıştır

Oumlğrencilerin kavramları anlama duumlzeylerini belirlemeye youmlnelik

ccedilalışmalar incelendiğinde de sıklıkla yukarıdaki kategorilerin kullanıldığı

goumlruumllmuumlştuumlr (Ekiz ve Akbaş 200565)

Muumllakat formunda yer alan sorulara verilen oumlğrenci cevapları Excel

programı kullanılarak bu temalar doğrultusunda ayrı ayrı incelenerek

kavramları anlama seviyeleri ve yanlış anlamalar ortaya ccedilıkarılmıştır Elde

edilen sonuccedillar araştırmanın guumlvenirliğini tespit etmek amacıyla uzman

goumlruumlşuumlne sunulmuş oumlğrencilerin verdiği cevapları yukarıdaki temalar

doğrultusunda değerlendirmeleri istenmiştir Uzmanlardan gelen

değerlendirmeler ve araştırmacıların değerlendirmeleri karşılaştırılarak verilere

son şekli verilmiş daha sonra bulguların yorumlanmasına geccedililmiştir Her bir

kategoriye uygun oumlrnek olabilecek oumlğrenci cevapları hiccedilbir değişikliğe

uğratılmadan alıntılar şeklinde yeri geldikccedile ccedilalışmaya dacirchil edilecektir

Araştırmanın etiği accedilısından muumllacirckata katılan oumlğrencilerin kimliği gizlenmiştir

Her soru iccedilin verilen cevaplar uygun kategorilere yerleştirilmiş sonuccedillar

frekans dağılımı (f) ve yuumlzde () olarak verilmiştir Sorulara verilen yanıtların

kategorilere goumlre frekans dağılımı ve yuumlzdelerini bir buumltuumln olarak goumlrmek ve

daha kolay anlamak iccedilin tablolar duumlzenlenmiştir

Araştırmada ayrıca oumlğretmenlerin kavram oumlğretimi ile ilgili goumlruumlşleri de

incelenmiştir Bu amaccedilla da seccedililen oumlğrencilerin Sosyal Bilgiler dersine giren

oumlğretmenlerle muumllakat yapılmıştır Yapılan muumllakatlarda oumlğretmenlere

ldquokavramların oumlğrenci seviyesine uygunluğurdquo ldquokavram oumlğretiminde

kullandıkları etkinliklerrdquo ldquokavram oumlğretiminde ders kitaplarında verilen

bilgilerin yeterliliğirdquo ve ldquoprogramda yer alan kavramlar hakkındardquo doumlrt soru

youmlneltilmiş ve verilen cevaplar bu doğrultuda hazırlanan başlıklar altında hiccedilbir

değişikliğe uğratılmadan ccedilalışmada kullanılmıştır

Bulgular ve Yorumları

Ccedilalışmanın amacı oumlğrencilerin ilkoumlğretim 6 ve 7 sınıf Sosyal Bilgiler

programının ilk iki uumlnitesinde yer alan bazı kavramları anlama duumlzeylerini ve

kavram yanılgılarını (yanlış anlamalarını) tespit etmektir Bu amaccedil

doğrultusunda iki tane alt problem belirlenmiştir Araştırmanın bu boumlluumlmuumlnde

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

213

belirlenen alt problemlerin bulguları 6 ve 7 sınıf seviyelerinde ayrı ayrı

incelenecek ve daha sonra her iki sınıf seviyesinde elde edilen bulgular

yorumlanacaktır

İlkoumlğretim 6 Sınıf Oumlğrencilerinin Kavramları Anlama Duumlzeyleri

Oumlğrencilerle yapılan goumlruumlşmeler sonucunda elde edilen veriler her

kavram iccedilin ayrı ayrı incelenmiş verilen cevaplar daha oumlnceden belirlenen

kategorilerden uygun olanına dacirchil edilmiştir Muumllakat formunda yer alan

sorulara ilkoumlğretim 6 sınıf oumlğrencilerin verdiği cevapların kategorilere goumlre

dağılımı Tablo 2rsquode goumlsterilmiştir

Tablo 2 İlkoumlğretim 6 Sınıf Oumlğrencilerinin Kavramları Anlama Duumlzeyleri

Kavra

mla

r

Anlama Sınırlı

anlama

Yanlış anlama

(kavram

yanılgısı)

Anlamama Cevap

vermeme

f f f f f

Goumlruumlş 20 67 7 23 - - 3 10 - -

Ccedilağ 27 90 - - 1 3 - - 2 7

Birey 12 38 6 22 7 23 4 14 1 3

Empati 3 10 1 3 13 43 12 41 1 3

Coğrafi

Konum 5 17 13 43 2 7 7 23 3 10

Duygu 11 38 7 23 4 13 7 23 1 3

İklim 2 7 14 47 5 17 8 26 1 3

Hava

olayı - - 19 63 4 13 5 17 2 7

Araştırmaya katılan oumlğrencilere giriş duumlzeyinde olan ldquogoumlruumlşrdquo ve ldquoccedilağrdquo

kavramlarının tanımları verilmiş ve bu tanıma uygun gelen kavramın ismi ve

kavrama uygun olan oumlrneği işaretlemesi istenmiştir Oumlğrencilerin 20rsquosi (67)

ldquogoumlruumlşrdquo kavramına anlama 7rsquosi (23) ise sınırlı anlama duumlzeyinde cevap

vermiştir Anlama duumlzeyinde cevap veren oumlğrenciler kavramın ismi ile oumlrneğini

doğru verenlerden sınırlı anlama duumlzeyindeki oumlğrenciler ise ya kavramın ismini

ya da oumlrneği doğru verenlerden oluşmaktadır Oumlğrencilerin 3rsquouuml (10) ise goumlruumlş

kavramıyla ilgili sorunun hiccedilbir boumlluumlmuumlne doğru cevap vermemişlerdir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

214

ldquoCcedilağrdquo kavramını ise oumlğrencilerin 27rsquosi (90) anlama seviyesinde cevap

vermişlerdir Araştırmaya katılan oumlğrencilerden 2rsquosi bu soruya cevap vermemiş

sadece 1rsquoi ise ldquoduyuru veya oumlğrenci panosurdquo şeklinde yanlış anlama duumlzeyinde

cevap vermiştir

Geliştirme duumlzeyinde yer alan ldquobireyrdquo ldquoempatirdquo ve ldquocoğrafi konumrdquo

kavramlarıyla ilgili olarak şu sorular sorulmuştur

Birey ne demektir Bu kavramı oumlrneklerle accedilıklar mısın

Bir kişi kendisini başkalarının yerine koyabiliyor ve onların

sıkıntılarını anlamaya azaltmaya ccedilalışıyorsa hangi duygunun etkisi

altındadır Bu kavramı bir oumlrnek ile accedilıklar mısın

Coğrafi konum nedir Tuumlrkiyersquonin coğrafi konumuyla ilgili

neler soumlyleyebilirsin

Araştırmaya katılan oumlğrencilerden 12rsquosi (38) birey kavramına anlama

duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir Bu duumlzeyde verilen ldquotoplumda yaşayan

insanlardan her biri bireydir Mesela anne abi baba ccedilocukrdquo ldquotopluluk

halinde olmayan her insan bir bireydirrdquo ve ldquo topluluğun iccedilinde tek olan kişirdquo

şeklinde toplum ile birey kavramı arasındaki ayrımı yansıtabilen cevaplardır

Oumlğrencilerden 7rsquosi (23) bu kavram ile ilgili yanlış anlama duumlzeyinde cevaplar

vermişlerdir Birey kavramının aile ve toplum kavramları ile karıştırıldığı

goumlruumllmuumlştuumlr Bu duumlzeyde verilen oumlğrenci cevapları ldquoanne baba dede ccedilocuktan

oluşan toplumrdquo ldquoBirey bir toplumdurrdquo ldquoaile ve topluluk anne babadan

oluşurrdquo ayrıca ldquotek başına yaptığımız ccedilalışmalarrdquo şeklindedir Sınırlı anlama

duumlzeyinde yer alan 6 (22) oumlğrenci ldquotoplumun sadece birirdquo ldquobir kişiden

oluşan şeyrdquo ldquobirtane kişirdquo şeklinde toplum ile birey ayrımını yansıtmayan

cevaplar vermişlerdir Araştırmaya katılan oumlğrencilerden 4rsquouuml (14) bu kavramı

anlamama duumlzeyinde cevap vermişlerdir Anlamama duumlzeyinde değerlendirilen

cevaplar ldquoinsanlara verilen isimrdquo ve ldquokişiden kişiye değişen duygu ve

duumlşuumlnceleri yansıtan kavramrdquo şeklindedir Bu soruya cevap vermeyen bir

kişidir

Empati kavramına araştırmaya katılan oumlğrencilerin 13rsquouuml (43) yanlış

anlama duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir Yani oumlğrencilerin neredeyse yarısı bu

kavram ile ilgili yanılgı yaşamaktadırlar denilebilir Bu duumlzeyde yer alan

cevaplar ldquouumlzuumlntuumlyuuml telafi etmekrdquo ldquoinsanların dertlerine ortak olmakrdquo

ldquoyardımseverlik sevgirdquo ldquoyardımlaşmardquo ve ldquoacıma paylaşma duygusurdquo

şeklindedir Oumlğrencilerin 12rsquosi (41) anlamama duumlzeyinde ldquoDiğer kişilerin

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

215

hayalini ccedilalmakrdquo ldquomutluluk sevinccedilrdquo ldquoarkadaşlıkrdquo ve ldquoacımardquo şeklinde

cevaplar vermişlerdir Araştırmaya katılan oumlğrencilerden bu kavramı sadece 3rsquouuml

(10) anlama ve 1rsquoi (3) ise sınırlı anlama duumlzeyinde cevap vermişlerdir

Kavramın ismini doğru verenlerin cevapların anlama duumlzeyinde sayılmıştır

Sınırlı anlama duumlzeyinde kabul edilen cevap ise ldquobir kişinin sıkıntısında onla

dalga geccedilmeme Kendimizi onun yerine koymardquo şeklinde sadece oumlrnek iccedileren

cevaptır Oumlğrencilerin empati kavramına verdiği cevaplar aslında bu kavrama

yuumlkledikleri anlamları yansıtmaktadır diyebiliriz

Araştırmaya katılan oumlğrencilerden ldquocoğrafi konumrdquo kavramını 13rsquouuml

(43)ldquomatematik konum ve oumlzel konum olarak ikiye ayrılırrdquo ldquoparalel

meridyenrdquo ldquobir boumllgenin hangi iklimde olduğurdquo ve ldquoparaleller ve meridyenler

yoluyla bulduğumuz yolrdquo şeklinde coğrafi konumun bazı oumlzelliklerini yansıtan

sınırlı anlama duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir Oumlğrencilerin 7rsquosi (23)

ldquocoğrafyardquo ldquoTuumlrkiyersquonin kabartılarak goumlsterilmiş halirdquo şeklinde anlamama

duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir Oumlğrencilerden sadece 5rsquoi (17) bu kavramı

anlama duumlzeyinde cevap vermiş ve Tuumlrkiyersquonin coğrafi konumuyla ilgili

oumlrnekler verebilmişlerdir Anlama duumlzeyinde kabul edilen cevaplar bir yerin

ekvatora uzaklık ya da yakınlığı ekvatora yakınlık uzaklık denize goumlre konum

dağların uzanış şekli bir uumllkenin duumlnya uumlzerindeki yeri Tuumlrkiye 36-42 Kuzey

Paralelleri ve 26-45 Doğu Meridyenleri arasındadır şeklindeki diğerlerine goumlre

daha bilimsel kabul edilenlerdir Araştırmaya katılan oumlğrencilerin birccediloğunun

coğrafi konumun hem oumlzel konum hem de matematik konum bilgileriyle

accedilıklanabileceğini tam olarak kavrayamadıklarından daha ccedilok sınırlı veya yanlış

anlamalar goumlsterdikleri goumlzlenmiştir

Pekiştirme duumlzeyinde yer alan ldquoduygurdquo ldquoiklimrdquo ve ldquohava olayırdquo

kavramlarının oumlğrenciler tarafından anlaşılma duumlzeylerini belirlemek iccedilin ise

aşağıdaki sorular youmlneltilmiştir

Duygu kavramını oumlrneklerle tanımlayabilir misin

İklim nedir Oumlrnek verebilir misin

Hava olayı nedir Oumlrnek verebilir misin

Araştırmaya katılan oumlğrencilerin 11rsquoi (38) ldquoduygurdquo kavramını anlama

7 oumlğrenci ise (23) sınırlı anlama ve anlamama duumlzeyinde cevaplar

vermişlerdir Sınırlı anlama duumlzeyinde verilen cevapların bazıları ben ccedilok

duygulu biriyim her insanın duygusu vardır duygulanmak şeklinde sadece

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

216

cuumlmle iccedilerisinde kavramın kullanıldığı ifadelerdir Yanlış anlama duumlzeyinde

kabul edilen ifadeler ise bir kişinin uumlzuumlntuumlsuumlnuuml paylaşmak bir konu veya olay

hakkındaki duumlşuumlnce şeklinde empati ve duumlşuumlnce kavramlarını yansıtan

cevaplardır Yanlış anlama duumlzeyinde cevap veren 4 oumlğrenci vardır

İklim kavramına araştırmaya katılan oumlğrencilerin 14rsquouuml (47) sınırlı

anlama duumlzeyinde 8rsquoi (26) anlamama duumlzeyinde ve sadece 2rsquosi (7) anlama

duumlzeyinde cevap vermişlerdir Sınırlı anlama duumlzeyinde kabul edilen cevapların

bazıları bir yerin hava koşullarına bağlı olan Karadeniz iklimi Akdeniz iklimi

karasal iklim bir yerin veya boumllgenin hava sıcaklığı bir yerin her yıl olduğu

hava durumu şeklinde kavramın sadece bir oumlzelliğini yansıtan ifadelerdir

Verilen cevaplar incelendiğinde iklim kavramına oumlğrencilerin 5rsquoinin (17)

yanlış anlama duumlzeyinde yağmur kar dolu yağması boumllgelerdir şeklinde hava

olayı veya boumllge kavramını yansıtan cevaplar vermişlerdir

Pekiştirme basamağında yer alan ldquohava olayırdquo kavramına oumlğrencilerin

hiccedil biri anlama duumlzeyinde cevap verememiştir Oumlğrencilerin 19rsquou (63) sınırlı

anlama 4rsquouuml (13) yanlış anlama ve 5rsquoi ( 17) anlamama duumlzeyinde cevaplar

vermişlerdir Sınırlı anlama duumlzeyinde kabul edilen cevaplar ldquobir yerin

yağmurlu guumlneşli bulutlu olmasırdquo ldquohavanın nasıl olduğurdquo ldquoyağmur kar sisrdquo

şeklinde kavrama verilen oumlrneklerdir Anlamama duumlzeyinde kabul edilen cevap

oumlrnekleri ldquohavada olan şeyrdquo ldquohavanın temiz olmasırdquo ldquohavada olan kaza gibi

bir şeyrdquo şeklindedir Oumlğrencilerin hava olayı kavramını iklim ve hava durumu

ile karıştırmakta olduğu goumlruumllmuumlştuumlr Pekiştirme basamağında yer alan bu

kavramın oumlğrenciler tarafından tanımlanamaması araştırılması gereken bir konu

olarak oumlnerilebilir

İlkoumlğretim 7 Sınıf Oumlğrencilerinin Kavramları Anlama Duumlzeyleri

Bu boumlluumlmde ilkoumlğretim 7sınıf oumlğrencilerinin kavramları anlama

duumlzeyleri incelenmiştir Muumllakat formunda yer alan sorulara ilkoumlğretim 7 sınıf

oumlğrencilerin verdiği cevapların kategorilere goumlre dağılımı Tablo 3rsquode

goumlsterilmiştir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

217

Tablo 3 İlkoumlğretim 7 Sınıf Oumlğrencilerinin Kavramları Anlama

Duumlzeyleri K

av

ram

lar Anlama

Sınırlı

anlama

Yanlış

anlama

(kavram

yanılgısı)

Anlamam

a

Cevap

vermeme

f f f f f

İletişim 29 967 - - - - - - 1 33

Goumlruumlş 18 60 10 333 2 67 - - - -

Birey 13 433 17 567 - - - - -

Coğrafi

K 10 333 7 233 5 167 6 20 2 67

İklim 8 267 3 100 12 40 1 33 6 20

Harita 24 80 - - 6 20 - - - -

Goumlccedil 13 433 14 467 - - - - 3 10

Vergi 14 467 10 333 - - - - 6 20

Geliştirme duumlzeyinde yer alan ldquogoumlruumlşrdquo kavramının anlaşılma duumlzeylerini

belirleyebilmek iccedilin ldquogoumlruumlş nedirrdquo sorusu oumlğrencilere youmlneltilmiş ve Tablo

3rsquode de goumlruumllduumlğuuml gibi belirtilen soruya oumlğrencilerden 18rsquoi (60) anlama

kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler ldquogoumlruumlşrdquo kavramı ile ilgili

olarak ldquokişiden kişiye değişebilen olgu niteliği olmayan bilimsellik niteliği

olmayan fikirleridirrdquo ldquobir insanın kendi duumlşuumlnceleri olup bilimsel olarak

kanıtlanmamış bilgidirrdquo ldquoinsanın bir konu hakkındaki fikirleridir oumlzneldirrdquo

kişiden kişiye değişen oumlznel fikirleridirrdquo şeklinde accedilıklamalar yapmışlardır

Belirtilen soruya oumlğrencilerden 10 tanesi (333) sınırlı anlama kategorisine

giren cevaplar vermişlerdir Sınırlı anlama kategorisine giren cevaplar sorunun

tam olarak doğru cevabı olmasa da doğru cevaba yakın cevaplardır ldquoherkesin

kendine goumlre bir goumlruumlşuuml vardırrdquo ldquoher insanın kendine goumlre beğendiği

şeylerdirrdquo ldquofikrimizi accedilıklamaktırrdquo ldquobenim fikrimdirrdquo ldquokişiden kişiye değişen

bir kavramdırrdquo şeklindeki cevaplarda goumlruumllduumlğuuml gibi oumlğrenciler goumlruumlşuumln kişiden

kişiye değişen bir bilgi olduğunu belirtmekle beraber bilimsel bir niteliği

olmadığından bahsetmemişleridir Aynı soruya oumlğrencilerden 2rsquosi (67) yanlış

anlama kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler goumlruumlş kavramına

ldquobir şeyi oumlnceden bilmek onunla ilgili keşifler yapmaktırrdquo ldquokarşımızdaki kişiye

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

218

duumlşuumlncelerimiz anlatma yeteneğidirrdquo şeklinde verdikleri cevaplarla goumlruumlş

kavramını tahmin ve konuşma ile karıştırdıkları goumlruumllmektedir

Pekiştirme duumlzeyinde yer alan ldquobireyrdquo ldquocoğrafi konumrdquo ldquoiklimrdquo

ldquovergirdquo ldquogoumlccedilrdquo kavramları ile ilgi aşağıdaki sorular sorulmuştur

Birey nedir Oumlrnek veriniz

Coğrafi konum nedir

İklim nedir

Goumlccedil nedir

Oumlğrencilerin 13rsquouuml (433) birey kavramına anlama kategorisine giren

cevaplar vermişlerdir Birey kavramı ile ilgili olarak ldquotoplum iccedilerisinde yaşayan

kişilerin her birine birey denirrdquo ldquotoplum iccedilerisinde yaşayan her bir kişidirrdquo

biccediliminde tanımlar yapmışlardır Aynı soruya oumlğrencilerin 17rsquosi (567) sınırlı

anlama kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Bu kategoriye giren cevapları

veren oumlğrenciler birey kavramını ldquokişidirrdquo ldquobir insandırrdquo ldquoinsandırrdquo şeklinde

accedilıklamışlar bireyin toplum iccedilerisinde yaşadığını bu tanımlarda goumlz ardı

etmişlerdir

Tablo 3rsquode goumlruumllduumlğuuml gibi oumlğrencilerin 10rsquou (333) coğrafi konum

kavramına anlama kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler coğrafi

konum kavramı ile ilgili olarak ldquoBir yerin duumlnya uumlzerinde bulunduğu alana

denirrdquo ldquoBir uumllkenin bir noktanın duumlnya uumlzerindeki yeridirrdquo ldquoHerhangi bir

şehrinin uumllkenin duumlnya uumlzerinde bulunduğu konumrdquo şeklinde accedilıklamalar

yapmışlardır Oumlğrencilerden 7rsquosi (233) sınırlı anlama kategorisine giren

cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler coğrafi konum kavramını ldquobir şehrin

bulunduğu yerdirrdquo ldquobulunduğumuz yerdirrdquo ldquobir yerin ilin konumudurrdquo şeklinde

accedilıklamışlar bir yerin duumlnya uumlzerindeki konumu olduğunu belirtmemişlerdir

Oumlğrencilerden 6rsquosı (20) youmlneltilen soruya anlamama kategorisine giren

cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler ldquoengebeli midir duumlz muumlduumlrrdquo ldquobir ilin ovanın

guumlzellikleridirrdquo ldquokıtadırrdquo ldquodağlar nehirler goumlller yeryuumlzuuml şekilleridirrdquo

şeklinde kavramın bilimsel tanımı ile ilgisi olmayan accedilıklamalar yapmışlardır

Yanlış anlama kategorisinde cevap veren 5 (167) oumlğrencinin ldquoyeryuumlzuuml

şekillerirdquo ldquobulunduğumuz yerin iklimidirrdquo şeklindeki cevapları oumlğrencilerin bu

kavramı iklim ve yeryuumlzuuml şekilleri ile karıştırdıklarını goumlstermektedir

Oumlğrencilerden 2rsquosi (67) bu soruya cevap vermemiştir Bu durum bazı

oumlğrencilerin bu kavram hakkında herhangi bir bilgilerinin olmadığını

goumlstermektedir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

219

İklim kavramına oumlğrencilerin 8rsquoi (267) anlama kategorisine giren

cevaplar vermişler ldquobelirli bir yerde uzun suumlreler devam eden ortalama hava

olaylarıdırrdquo ldquobir yerde uzun zaman boyunca goumlruumllen ortalama hava

olaylarıdırrdquo şeklinde accedilıklamalar yapmışlardır Belirtilen soruya oumlğrencilerin

3rsquouuml (10) sınırlı anlama kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler

ldquocoğrafi konumdan kaynaklı belirli bir yerde devam eden hava olaylarıdırrdquo

ldquobir yerdeki hava olaylarına denirrdquo şeklinde yaptıkları tanımlarda belirtilen

hava olaylarının geniş bir alanda uzun bir suumlre devam etmesi gerekliliğini goumlz

ardı etmişlerdir Oumlğrencilerden 1rsquoi (33) soruya ldquokardır yağıştırrdquo şeklinde

anlamama kategorisine giren bir cevap vermiştir Oumlğrencilerin 12rsquosi (40) aynı

soruya yanlış anlama kategorisine giren cevaplar vermişler ldquobir uumllkenin veya

bir şehrin bitki oumlrtuumlsuumlduumlrrdquo ldquoyeryuumlzuuml şekilleridirrdquo ldquoşehirden şehre değişen bitki

oumlrtuumlsuumlduumlrrdquo şeklinde yaptıkları tanımlarda goumlruumllduumlğuuml gibi iklim kavramı ile bitki

oumlrtuumlsuuml ve yeryuumlzuuml şekillerini karıştırmışlardır Oumlğrencilerden 6rsquosı (20) iklim

kavramı ile ilgili hiccedil bir accedilıklama yapmamıştır

Oumlğrencilerin 14rsquouuml (467) vergi kavramına anlama kategorisine giren

cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler ldquovergirdquo kavramını ldquovatandaşların hizmet

karşılığı devlete oumldedikleri paradırrdquo ldquodevlete hizmet karşılığı gelirimize goumlre

oumldediğimiz paradırrdquo şeklinde accedilıklamışladır Aynı soruya oumlğrencilerin 10rsquou

(333) ldquovatandaşın devlete verdiği paradırrdquo ldquodevlete verdiğimiz paradırrdquo

ldquokişilerin devlete vermek zorunda oldukları paradırrdquo şeklinde sınırlı anlama

kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Oumlğrencilerin 6rsquosı (20) bu soruyu

cevapsız bırakmıştır

Oumlğrencilerden 13rsquouuml goumlccedil kavramını ldquodini iktisadi siyasi sosyal ve diğer

sebeplerle insan topluluklarının bir yerden bir başka yere gitmesidirrdquo

ldquoEkonomik sosyal iklim değişikliği gibi sebeplerle yer değiştirmektirrdquo

ldquoeğitim sağlık ve başka nedenlerden dolayı bir kişinin yer değiştirmesidirrdquo

şeklinde anlama kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Goumlccedil kavramı ile ilgili

youmlneltilen soruya oumlğrencilerin ccediloğunluğunun doğru cevap verdiği

goumlruumllmektedir Aynı soruya oumlğrencilerin 14rsquouuml (467) sınırlı anlama kategorisine

giren cevaplar vermişler ldquobir kişinin bir yerden başka bir yere gitmesine

denirrdquo ldquoinsanların bir yeden başka bir yere gitmesidirrdquo şeklinde yaptıkları

tanımlarda yer değiştirme sebeplerine değinmemişlerdir Oumlğrencilerin 3rsquouuml

(10) bu soruyu cevapsız bırakmıştır

Pekiştirme duumlzeyinde yer alan ldquoiletişimrdquo ve ldquoharitardquo kavramlarının

tanımları verilerek hangi kavrama ait olduklarının bulunması istenmiştir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

220

Oumlğrencilerden 24rsquouuml (80) harita kavramına anlama kategorisine giren cevaplar

vermişlerdir Oumlğrencilerden 6rsquosı (20) ise belirtilen soruya ldquoplanrdquo ldquoboumllgerdquo

ldquoteleskoprdquo ldquokrokirdquo şeklinde yanlış anlama kategorine giren cevaplar

vermişlerdir Oumlğrencilerin 29rsquou (967) iletişim kavramına anlama kategorisine

giren cevaplar vermişlerdir İletişim kavramı ile ilgili youmlneltilen soruyu

oumlğrencilerden 1rsquoi (33) cevapsız bırakmıştır

Araştırmaya Katılan Oumlğretmenlerin Kavram Oumlğretimi ile İlgili

Duumlşuumlnceleri

İlkoumlğretim 6 ve 7sınıf Sosyal Bilgiler Programırsquonda yer alan

kavramların oumlğrenci seviyesine uygunluğunu belirleyebilmek iccedilin Sosyal

Bilgiler oumlğretmenleri ile de goumlruumlşmeler yapılmıştır Oumlğretmenlere Sosyal

Bilgiler Programırsquonda yer alan kavramlarla ve kavram oumlğretimi ile ilgili doumlrt

soru youmlneltilmiştir Aşağıda başlıklar halinde sorulan sorular ve İlkoumlğretim 6 ve

7 sınıf Sosyal Bilgiler oumlğretmenlerinin verdikleri cevaplar incelenmiştir

Kavramların Oumlğrenci Seviyesine Uygunluğu

Araştırmaya katılan oumlğretmenlerden Sosyal Bilgiler Programırsquonda yer

alan kavramları oumlğrencilerin seviyelerine uygun olup olmaması ve

somutluksoyutluk bakımından değerlendirmeleri istenmiştir İlkoumlğretim 6 sınıf

Sosyal Bilgiler oumlğretmenleri genel olarak kavramların oumlğrenci seviyesine uygun

olduğunu duumlşuumlnmekle beraber oumlğrenci seviyesinin uumlzerinde yer alan

kavramların da olduğunu belirtmişlerdir Araştırmaya katılan oumlğretmenlerin bu

konudaki bazı cevapları

ldquoOumlğrenciler soyut kavramları somut kavramlara nazaran anlamakta

guumlccedilluumlk ccedilekmekteler Hipotez sentez genelleme kavramlarında oldukccedila

zorlanmaktalar Ben de anlatmakta zorlanıyorum dolayısıyla Ccediluumlnkuuml bu

kavramların nasıl anlatılacağı da kitapta accedilık olarak verilmemiştir Mesela

olgu ve goumlruumlş kavramlarını kitap ccedilok guumlzel anlatmış Oumlğrenciler bu

kavramlarda hiccedil zorlanmadılar Ancak bilimsel araştırmanın basamaklarında

verilen kavramlara kitapta hiccedil değinilmemişrdquo

ldquoKavramların buumlyuumlk ccediloğunluğu oumlğrenci seviyelerine uygun Ancak

devlet egemenlik coğrafi konum iklim gibi ccedilocukların oumlğrenmede zorluk

ccedilektiği kavramlar da varrdquo

Oumlğretmenlerin oumlğrenci seviyesinin uumlzerinde olarak belirttikleri ve bu

araştırmada da oumlğrencilere sorulan ldquocoğrafi konumrdquo ldquoİklimrdquo gibi kavramları

oumlğrencilerin anlama duumlzeyindeki cevapları oldukccedila duumlşuumlktuumlr Oumlğrencilerin ccediloğu

bu kavramlara sınırlı anlama duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

221

Kavram oumlğretiminde kullanılan ders kitaplarının oumlnemi oldukccedila

buumlyuumlktuumlr Bu konuya ilerleyen başlıklarda yer verilecektir Ancak yukarıda

verilen ilk alıntıda da goumlruumllduumlğuuml uumlzere ders kitaplarında kavramlar yeterli oumlrnek

ve anlatımla yer alırsa oumlğrencilerinde anlama seviyeleri o derece

yuumlkselmektedir Oumlğretmenler ders kitaplarında olgu ve goumlruumlş kavramının ccedilok

iyi anlatıldığını ve bu doğrultuda oumlğrenciler tarafından kolaylıkla anlaşıldığını

belirtmişlerdir Bu araştırmada da goumlruumlş kavramı sorulduğunda oumlğrencilerin

ccediloğunluğunun anlama duumlzeyinde cevaplar vermiş olmaları kavram oumlğretiminde

ders kitaplarının oumlnemini ortaya koyması bakımından guumlzel bir oumlrnek teşkil

etmektedir

Araştırmaya katılan ilkoumlğretim 7 sınıf Sosyal Bilgiler oumlğretmenlerinin

ccediloğunluğu kavramların oumlğrenci seviyesine uygun olduğunu ve oumlğrencilerin bu

kavramları kolay bir şekilde oumlğrendiklerini belirtmişlerdir Ayrıca kavramların

programda giriş geliştirme ve pekiştirme şeklinde basamak basamak

verilmesinin oumlğretimi kolaylaştırdığını soumlylemişlerdir

ldquo7 sınıf Sosyal Bilgiler Programında yer alan kavramların oumlğrenci

seviyesine uygun olduğunu duumlşuumlnuumlyorum Oumlğrenciler programda yer alan

kavramları oumlğrenirken zorluk ccedilekmemektedirler Kavramlar 4 sınıftan

başlayarak kademeli olarak oumlğretildikleri iccedilin oumlğrenciler bir uumlst sınıfa geccedilerken

oumlğrenmesi gereken kavramla ilgili oumln bilgilere sahip olarak gelmektedirler bu

da onların oumlğrenmelerini kolaylaştırmaktadır Sosyal Bilgiler programında yer

alan somut ve soyut kavramlar dengeli olarak verilmektedirrdquo

ldquoKavramlar giriş geliştirme pekiştirme şeklinde basamaklı olarak

verildiği iccedilin kavramlarla ilgili ya oumln bilgileri olmaktadır ya da oumln bilgi

oluşturacak oumlğrenmeleri gerccedilekleştirmektedirler Bundan dolayı kavramların

oumlğrenci seviyesine uygun olarak verildiğini duumlşuumlnuumlyorum Programda soyut ve

somut karamlar dengeli bir biccedilimde guumlnluumlk hayatla bağlantılı bir şekilde

verilmiştirrdquo

Her iki sınıf duumlzeyinde de oumlğretmenlerin ortak sorunu ders saatinin ve

bazı kavramlarda ders kitaplarının yetersizliğidir Oumlzellikle giriş basamağında

yer alan ve oumlğrencinin oumln bilgilerinin olmadığı kavramlarda oumlğretmenler suumlrenin

yetersizliğini belirtmişlerdir

ldquoSuumlre kesinlikle yeterli değil Suumlrenin yeterli olduğu konular da var

Duyarlılık ccedilevre bilinci goumlrev ve sorumluluklarımız gibi konularda suumlre

kesinlikle yeterli ccediluumlnkuuml ccedilocukların oumln bilgileri dolayısıyla kavramaları kolay

oluyor Ancak şimdiye kadar hiccedil goumlrmemiş olduğu konularda ( oumllccedilek meridyen

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

222

paralel matematik konum hipotez genellemehellip) verilen suumlre yeterli olmuyorrdquo

ldquoKavramlar genellikle somut Goumlrsel materyaller kullanarak guumlnluumlk

hayattan oumlrnekler vererek oumlğretilebilecek kavramlar Soyut kavramlar da var ve

oumlğretilmesinde zorluk ccedilekiliyor Kavramlar uumlnite konuları ile bağlantılı

Kavramların oumlğretilmesi iccedilin ayrılan suumlre ise yetersiz Hatta kavramların

bazılarını atlayıp konu iccedilerisinde anlamalarına bırakıyorrdquo

Oumlğretmenlerin Kavram Oumlğretimi İle İlgili Goumlruumlşleri

Araştırmaya katılan oumlğretmenlerin ccediloğu kavram oumlğretiminde ccedileşitli

etkinliklerden faydalandıklarını belirtmişlerdir Oumlğretmenler sıklıkla derse

başlamadan oumlnce soru-cevap youmlntemini uyguladıkları ve derse gelmeden oumlnce

kavramları vererek soumlzluumlkten anlamlarını buldurduklarını boumlylece oumlğrencilerin

derse hazırlıklı gelmelerinin sağlandığını soumlylemişlerdir Bunun dışında

oumlğrencilere kavram haritası hazırlatma kitap okuma etkinliği tarih şeridi

oluşturma oumlrnek olay youmlntemini drama anahtar kelimelerle metin oluşturma

okuduğu metinde soruların cevaplarını buldurma verilerden grafik hazırlama

sonuca varma mektup yazma vs gibi etkinlikler yaptırılmaktadır

ldquoİletişim kavramı ile ilgili drama yaptırdımrdquo

ldquoOumlncelikli olarak uumlniteye başlamadan oumlnce uumlnite kavramlarını

soumlzluumlkten bulmalarını istiyorum Daha sonra konuları işlerken tahtada hep

birlikte kavramdan ne anladıklarına dair kavram haritası oluşturarak doğruyu

bulmaya ccedilalışıyoruzrdquo

Araştırmaya katılan oumlğretmenler genel olarak kavram oumlğretiminde

kavram haritalarından da sıklıkla faydalanmaktadırlar Boumlylece kavramlara

guumlnluumlk hayattan oumlrnekler vererek kavramların pekiştirilmesini sağlamaktadırlar

ldquoBana goumlre oumlğrencilerin kavramları daha iyi oumlğrenip anlamaları iccedilin guumlnluumlk

hayatta kendi yaşantıları ile kavramlar arasında bağlantı kurması gerekiyorrdquo

Ayrıca oumlğretmenler kavram oumlğretiminde Oumlğretmen Kılavuz

Kitaplarında yer alan etkinliklerden de faydalandıklarını belirtmişlerdir

Araştırmaya katılan oumlğretmenler oumlzellikle Oumlğrenci Ccedilalışma Kitaplarını da ccedilok

beğendiklerini ve buradaki etkinliklerden de oldukccedila faydalandıklarını

soumlylemişlerdir Ancak etkinlikleri kullanmada suumlre yetersizliği oumlğretmenlerin

ccediloğunun ortak sorunudur

ldquoHer zaman etkinlik yapamıyorum ccediluumlnkuuml suumlre buna asla izin

vermiyorrdquo

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

223

ldquoBu etkinliklerin hepsinin sınıf ortamında gerccedileklerleştirilmesi zaman

sıkıntısından dolayı muumlmkuumln değildir Bu etkinlikler oumldev olarak verildiğinde

oumlğrencilere yeterli katkıyı sağlayamamaktadırrdquo

ldquoSuumlrenin yetersiz sınıfların kalabalık olması birccedilok etkinliğin

yapılmasına engel teşkil etmektedirrdquo

Kavram Oumlğretiminde Ders Kitaplarının Yeterliliği

Araştırmaya katılan oumlğretmenlerin ccediloğunluğu ders kitaplarının kavram

oumlğretimi iccedilin yeterli olmadığını soumlylemişlerdir Yapılandırmacı yaklaşım

doğrultusunda hazırlanan Sosyal Bilgiler Programının temel felsefesi oumlğrenciye

konuların tamamını vermek yerine oumlğrenciyi araştırmaya sevk edip bilgiye

ulaşarak onu zihninde şekillendirmesini sağlamak olduğu iccedilin kavramların

anlamları ders kitabında olduğu gibi verilmek yerine oumlrneklerle oumlğrencilerin bu

kavramı anlamaları istenmektedir Oumlğretmenler bu konuda kitapların bazı

konularda yeterli olduğunu ancak oumlğretmenlerin de kendilerini geliştirmeleri ve

yapılandırmacı yaklaşım doğrultusunda hareket etmeleri gerektiğini

duumlşuumlnmektedirler Oumlzellikle Sosyal Bilgiler ders kitaplarında yer alan tarih ile

ilgili uumlnitelerde yeterli derecede bilginin yer almaması sorun teşkil etmekte

aradaki bilgi boşluklarını doldurma goumlrevi oumlğretmene duumlşmektedir

ldquoKitap isterse her şeyi versin ama oumlğretmende yetenek yoksa hiccedilbir işe

yaramazrdquo ldquohellipHatta bazı konular bir kavramı oumlğretmek iccedilin hiccedil yeterli

olmuyor Oumlğretmenin farklı bilgi ve goumlrsel materyalleri sınıfa getirmesi

gerekiyorrdquo

Oumlzellikle Sosyal Bilgiler 7 sınıf oumlğretmenleri ders kitabında yer alan

kavramlarla ilgili bazı bilgilerin akademik ccedilalışma ya da internet sayfalarından

alınmasının kavramların oumlğrenilmesini guumlccedilleştirdiğini belirtmişlerdir

Kitaplarda daha sade ilgi ccedilekici oumlğrencilerin oumlğrenme istek ve heyecanlarını

arttırıcı metinlerin yer alması gerektiğini duumlşuumlnmektedirler Ders kitaplarında

yer alan bilgiler zaman zaman oumlğrencilerin seviyelerinin uumlzerinde olabildiğini

bu nedenle bilgilerin oumlğrencilerin anlayabileceği duumlzeyde sadeleştirilmesi

gerektiğini belirtmişlerdir

Ayrıca bazı oumlğretmenler ccedilocuğun yaşadığı sosyo-ekonomik ccedilevrenin de

kavram oumlğrenmede oumlnemli olduğunun farkındadırlar ve bu durumun

oumlğrencilerin kavram oumlğrenirken oumlrnek vermede zorlandıklarını belirtmişlerdir

ldquoKendi oumlğrencilerimin kavram oumlğrenmede karşılaştıkları ccedilevrenin

sosyo-kuumlltuumlrel durumu Ccedilocukların fazla değişik yaşantısı olmadığı ve farklı

kelimeler kullanmadıkları iccedilin kavramları oumlğrenmede zorluk ccedilekiyorlarrdquo

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

224

Programdan Ccedilıkarılması ya da Yer Verilmesi İstenen Kavramlar

Oumlğretmenler genel olarak programda milli ve manevi değerlerle ilgili

kavramlara daha fazla yer verilmesi noktasında hemfikir durumdadır 6 sınıf

duumlzeyinde ders veren oumlğretmenler programda ldquoTuumlrkistan Tuumlrkmen destan

yazıt takvim halife maden dil (lehccedile şive ağız) monarşi teokrasi hak ve

hukuk oumlzguumlrluumlk duumlşuumlnce oumlzguumlrluumlğuuml hoşgoumlruumlrdquo gibi kavramlara yer verilmesi

gerektiğini belirtmişlerdir 7 sınıf duumlzeyinde ders veren oumlğretmeler programda

bazı kavramlara yer verilmediği iccedilin diğer kavramları accedilıklamakta guumlccedilluumlk

ccedilektiklerini belirtmişlerdir Bundan hareketle oumlğrencilerin fetih kavramını

anlayabilmeleri iccedilin ldquoşehit goumlnuumll gazardquo gibi kavramlara da yer verilmesi

gerektiğini belirtmişleridir

ldquoŞehit gaza ve goumlnuumll kelimeleri yer almadığı iccedilin oumlğrencilerin fetih

kavramını anlamaları zorlaşmaktadırrdquo

Duumlşuumlk sosyo-ekonomik seviyedeki okullarda goumlrev yapan oumlğretmenler

oumlğrencilerinin oumlzellikle soyut kavramları oumlğrenmede guumlccedilluumlk ccedilektiklerini bu

yuumlzden de bunları ccedilıkarmak istediklerini soumlylemişleridir

ldquoBana goumlre sorun yer alması ya da almaması gereken kavramlar değil

Oumlğretmen oumlğrencilerin sosyo-kuumlltuumlrel ccedilevrelerine goumlre bazı kavramları

oumlğretmeye hiccedil ccedilalışmaz ya da konular ile ilgili yeni kavramları oumlğretmeye

ccedilalışabilir Bunu oumlğretmenin kendisi yapmalı Koumly okulunda goumlrev yaptığım iccedilin

oumlzellikle soyut kavramları ccedilıkarmak isterimrdquo

Sonuccedil ve Oumlneriler

Araştırmanın bulguları incelendiğinde oumlğrencilerin Sosyal Bilgiler 6 ve

7 sınıf programlarında yer alan ldquoSosyal Bilgiler Oumlğreniyorumrdquo ldquoYeryuumlzuumlnde

Yaşamrdquo ldquoİletişim ve İnsan İlişkilerirdquo ve ldquoUumllkemizde Nuumlfusrdquo uumlnitelerinde yer

alan kavramları genel olarak anladıkları ve bunun yanı sıra bazı kavram

yanılgılarına sahip oldukları goumlruumllmektedir

Kavramlar nesnel gerccedilekliğin insan beynindeki yansıma biccedilimidir

Oumlğrencilerin verdikleri cevaplar bu accedilıdan değerlendirildiğinde oumlğrencilerin

kendi duumlşuumlncelerine goumlre bazı kavramları yorumladıkları ve zihinlerinde

bilimsel olarak kabul edilemeyen bir tanım oluşturdukları goumlruumllmektedir

Oumlğrencilerin ilkoumlğretim 6 sınıf konuları ile ilgili tespit edilen kavramlara

vermiş oldukları cevapları incelendiğinde en ccedilok ldquoempatirdquo ve ldquobireyrdquo

kavramlarında yanılgıya duumlştuumlkleri tespit edilmiştir Empati kavramı ile ilgili

olarak yanlış anlama duumlzeyinde verilen cevaplar yoğunlukla sosyo-ekonomik

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

225

accedilıdan orta duumlzeyde kabul edilen okulun oumlğrencileri tarafından verilmiştir

Oumlğrenciler empati kavramını accedilıklarken aslında bu kavramlara verdikleri

anlamları dile getirmişlerdir Oumlğrenciler arkadaşlarına yardım ettiklerinde ya da

onları dinlediklerinde onlarla empati kurduklarını sanmaktadırlar Hatta

oumlğrencilerden bir tanesi empati kavramına arkadaşlık yanıtını vermesi bu

kavrama yuumlklenen anlamların incelenmesi accedilısından ilgi ccedilekicidir

Birey kavramı ile ilgili yanlış anlama duumlzeyinde kabul edilen cevaplar

ise sosyo-ekonomik accedilıdan uumlst duumlzeyde kabul edilen il merkezindeki bir okulun

oumlğrencilerinin verdiği cevaplardır İlkoumlğretim 7 sınıf oumlğrencilerinin bu

kavramlara verdikleri accedilıklamalar incelendiğinde onların bu tuumlr yanlışlara

duumlşmediği goumlruumllmektedir İlkoumlğretim 7 sınıf oumlğrencileri toplum ile birey

ayırımını yapabilmektedirler

Giriş duumlzeyinde yer alan ldquogoumlruumlşrdquo ve ldquoccedilağrdquo kavramlarıyla ilgili olarak

oumlğrencilerde oumlnemli bir kavram yanılgısının olmadığı soumlylenebilir Tablo 2

incelendiğinde goumlruumlş kavramıyla ilgili olarak ilkoumlğretim 6 sınıf oumlğrencilerinin

yanlış anlama duumlzeyinde cevapları yoktur ancak ilkoumlğretim 7 sınıf oumlğrencileri

goumlruumlş kavramını tahmin ve konuşma kavramları ile karıştırmışlardır

Her iki sınıf duumlzeyinde ortak olan lsquoiklimrsquo kavramı ile ilgili olarak 6

sınıf oumlğrencilerinden 5rsquoi 7 sınıf oumlğrencilerinden ise 12rsquosi yanlış anlama

duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir Her iki sınıf duumlzeyinde de oumlğrenciler yeryuumlzuuml

şekilleri hava olayları ve bitki oumlrtuumlsuuml ile iklim arasında yanılgı yaşamaktadırlar

Ortak kavramlardan biri olan lsquocoğrafi konumrsquo kavramını ilkoumlğretim 6 sınıf

oumlğrencilerinden 2rsquosi 7 sınıf oumlğrencilerinin ise 5rsquoi yanlış anlama duumlzeyinde

iklim boumllgeler ve daha oumlnce belirtildiği gibi yeryuumlzuuml şekilleri arasında

yanılgıları vardır Aslında coğrafi konum iklimi etkileyen faktoumlrlerden biridir

ancak oumlğrencilerin uumllkemizin coğrafi konumuyla ilgili bir oumlrnek ile bu

ifadelerini desteklemesi beklenmiştir 7 sınıf oumlğrencilerinin harita kavramı ile

ilgili kavram yanılgısı iccedilinde oldukları harita kavramını plan boumllge ve kroki ile

karıştırdıkları goumlruumllmektedir

Ayrıca araştırmaya katılan oumlğrencilerin buumlyuumlk boumlluumlmuumlnuumln sorulan

kavramları soumlzle anlama ve ifade etmekte zorlandığı ve bu nedenle bazı kavram

yanılgılarına sahip oldukları soumlylenebilir Oumlrneğin ccedilağ kavramı ile ilgili olarak

ilkoumlğretim 6sınıf oumlğrencilerinden biri duyuru veya oumlğrenci panosu şeklinde

tarihi devirleri goumlsteren tarih şeridi ile ccedilağ kavramını karıştırmış ve yanlış

anlama duumlzeyinde kabul edilen bir cevap vermiştir Oumlğrencilerin soumlzel ifade

yeteneklerinin yetersiz olması belleklerindeki mevcut bilgileri accedilıklamalarında

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

226

sıkıntı yaşamalarına neden olmaktadır Oumlğrencilerin ccediloğunun istenen kavramı

tanımlayamadıkları halde kavram ile ilgili oumlrnekleri verebilmeleri bu duumlşuumlnceyi

destekler niteliktedir Bu nedenle kavram oumlğretiminde oumlğrencilerden oumlzellikle

verilen kavramı kendi cuumlmleleriyle ifade etmelerine imkan tanıyan etkinlere

oumlnem verilmesi oumlğrencinin soumlzel ifade yeteneğinin de gelişmesine yardımcı

olacaktır

6 ve 7 sınıf Sosyal Bilgiler programlarında yer alan kavramların

oumlğrenci seviyesine uygunluğu ile ilgili oumlğretmen goumlruumlşlerine bakıldığında

genel olarak kavramların oumlğrenci seviyesine uygun olduğunu duumlşuumlnduumlkleri

ancak zaman zaman bazı uumlnitelerde yer alan kavramların oumlğrenci seviyesinin

uumlzerinde olabildiğini belirttikleri goumlruumllmektedir Oumlğretmenler kavram

oumlğretiminde oumlğrencilerin iccedilinde bulunduğu sosyo-ekonomik ccedilevrenin ccedilok

oumlnemli olduğunu vurgulayarak yeterli oumln bilgiye sahip olamayan oumlğrencilerin

kavramları anlama duumlzeylerinin duumlşuumlk olduğunu belirtmişlerdir

Oumlğretmenlerin kavram oumlğretiminde kullandıkları youmlntemlere

bakıldığında ccedileşitli eğitimsel etkinliklerden faydalandıkları goumlruumllmektedir

Soru-cevap youmlntemi kavram haritası kitap okuma etkinliği tarih şeridi

oluşturma oumlrnek olay youmlntemi drama anahtar kelimelerle metin oluşturma

okuduğu metinde soruların cevaplarını buldurma verilerden grafik hazırlama

sonuca varma mektup yazma kullanılan etkinliklerden bazılarıdır Oumlğretmenler

etkinliklere daha fazla yer vermek istediklerini belirtmelerine rağmen Sosyal

Bilgiler ders saatinin yetersiz olması dolayısıyla sıkıntı yaşadıklarını

belirtmişlerdir Bunun yanı sıra kalabalık sınıflar da etkinliklerin yapılmasına

engel olmaktadır

Oumlğretmenler ders kitaplarındaki kavramlarla ilgili bilgilerin yetersiz

olduğunu duumlşuumlnmektedirler Yapılandırmacı yaklaşıma uygun olarak hazırlanan

kitaplarda oumlğrencinin bilgiye ulaşması istendiği iccedilin kitaplarda yer almayan

bilgileri tamamlama işi oumlğrencilere ve onları youmlnlendirecek olan oumlğretmenlere

duumlşmektedir Metinlerin akademik bir dille yazılmış olması oumlğrencilerin

oumlğrenmelerini zorlaştırmaktadır Oumlğretmenler metinlerin guumlndelik hayattan

seccedililmesinin daha faydalı olacağını duumlşuumlnmektedirler Oumlğretmenler milli ve

manevi değerleri iccedileren kavramlara oumlnem verilmesi gerektiğini

vurgulamaktadırlar

Araştırmada elde edilen sonuccedillara dayalı olarak sunulacak oumlneriler

aşağıda oumlzetlenmiştir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

227

İlkoumlğretim oumlğrencilerine kavramlar oumlğretilmeden oumlnce oumlğretilecek

kavramlar hakkında oumlğrencilerin oumln bilgileri tespit edilmeli ve oumlğretim buna

goumlre placircnlanmalıdır Boumlylece oumlğrencilerin oumlnceki bilgileri yoklanarak kavram

yanılgıları varsa bunun telafisine youmlnelik etkinliklere ağırlık verilebilir ve

oumlğrenilecek yeni kavramlarla olan bağ daha sağlıklı hale getirilebilir İlk kez

karşılaşılan kavramlarda ise ccedilocuğun kendi ccedilevresinden bol oumlrnekler verilmeli

ve goumlrsel materyallerden faydalanılarak kalıcı oumlğrenmeler sağlanmalıdır

Kavram oumlğretiminde ders kitapları oumlğrenmeyi kolaylaştırması ve

anlamlı oumlğrenmelere zemin hazırlaması bakımından oldukccedila oumlnemlidir Bu

nedenle İlkoumlğretim Sosyal Bilgiler ders kitaplarının accedilık anlaşılır bir dille

yazılması yeterli sayıda resim şekil grafik iccedilermesi ve bol oumlrneklerin yer

alması ve oumlğrenci seviyesine goumlre hazırlanması oumlğrenci başarılarını ve

kavramların daha anlamlı oumlğretilmesini olumlu youmlnde etkileyecektir

Oumlğrencilere oumlğrendikleri kavramları farklı zamanlarda ve konularda

yeniden kullanma fırsatı verilmelidir Kavramlar tekrar edildikccedile daha kalıcı

olacağından tekrarlar sırasında bazı yanılgılar da tespit edilip gerekli oumlnlemler

alınabilir

Ayrıca oumlğrencilerin bildiklerini ifade etmede zorlandıkları goumlruumllmuumlştuumlr

Sınırlı anlama duumlzeyinde değerlendirilen bazı cevapların oumlğrencilerin ifade

becerilerinin zayıf olmasından kaynaklanmış olabileceği soumlylenebilir

Oumlğretmenlerin oumlğrencilerin soumlzel ifade yeteneklerini geliştirmek iccedilin ccediloktan

seccedilmeli sorular yerine onların soumlzel ifade becerilerine katkı yapabilecek soru

tipleri kullanmaları daha faydalı olacaktır

KAYNAKLAR

Alkış S (2009) Sosyal Bilgilerde Kavram Oumlğretimi Sosyal Bilgiler Oumlğretimi

(Edt Mustafa Safran) 68-90 Ankara PegemA Akademi

Deniz FOuml (2003) Lise 1 Coğrafya Derslerinde Kavram Haritalarının Başarıya

Etkisi Yayımlanmamış yuumlksek lisans tezi Gazi Uumlniversitesi Eğitim

Bilimleri Enstituumlsuuml Ankara

Duumlndar H (2008) Sosyal Bilgilerde Kavram Oumlğretimi Oumlzel Oumlğretim

Youmlntemleriyle Sosyal Bilgiler Oumlğretimi (Edt Bayram Tay-Adem

Oumlcal)302-334 Ankara PegemA Akademi

Ekiz D Akbaş Y (2005) ldquoİlkoumlğretim 6 Sınıf Oumlğrencilerinin Astronomi İle

İlgili Kavramları Anlama Duumlzeyleri ve Kavram Yanılgılarırdquo Mili

Eğitim Dergisi Sayı165 Ankara

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

228

Erden M (1997) Sosyal Bilgiler Oumlğretimi İstanbul Alkım Yayınevi

Erden M Akman Y (2000) Gelişim Oumlğrenme-Oumlğretme Eğitim Psikolojisi

Ankara Arkadaş Yayınevi

Girgin M (2006) Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Oumlğretimirsquonde Kavram İlke

ve Genellemeler Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Oumlğretimi (Edt

Abdurrahman Tanrıoumlğen) 24-54 İstanbul Lisans Yayıncılık

Karaduumlz E (2004) Anlam Kavram İlişkisi Sosyal Blimler Enstituuml Dergisi

e-dergiatauniedutrindexphpSBEDarticleviewArticle76 adresinden

03122010 tarihinde indirilmiştir

Karasar N (2000) Bilimsel Araştırma Youmlntemi (Kavramlar ilkeler teknikler)

(10Baskı) Ankara Nobel Basımevi

Meb (2004) İlkoumlğretim Sosyal Bilgiler Dersi (6-7 Sınıflar) Oumlğretim Programı

Ankara Meb Yayınevi

Senemoğlu N (2007) Gelişim Oumlğrenme ve Oumlğretim Kuramdan Uygulamaya

Ankara Oumlzkan Matbaası

Şeker M (2003) İlkoumlğretim Okulu 6 Sınıf Sosyal Bilgiler Dersi

Kavramlarının Kazanılmışlık Duumlzeyi (Uumlskuumldar Oumlrneği)

Yayınlanmamış yuumlksek lisans tezi Marmara Uumlniversitesi Eğitim

Bilimleri Enstituumlsuuml İstanbul

Tanrıoumlğen A (2006) Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Oumlğretimi Lisans

Yayınları İstanbul

Uumllgen G (2004) Kavram Geliştirme Kuram Ve Uygulamalar (4 Baskı)

İstanbul Nobel Yayınevi

Vygotsky LS (1998) Duumlşuumlnce Ve Dil (Ccedilev S Koray) İstanbul Toplumsal

Doumlnuumlşuumlm Yayınları

Yıldırım A Şimşek H (2005) Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Youmlntemleri

(5 Baskı) Seccedilkin Yayınevi Ankara

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

229

Eğitim Muumlfettiş Yardımcılarının Mesleki Tuumlkenmişlik Duumlzeylerinin

Bazı Değişkenler Accedilısından İncelenmesi

M Cevat Yıldırım1 Abdurrahman Ekinci

2

Oumlzet

Bu araştırmanın amacı eğitim muumlfettiş yardımcılarının3 mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerini bazı değişkenlere goumlre saptamaktır Araştırmada tarama modeli

kullanılmıştır Ccedilalışma grubu 2009 yılında atanan 346 eğitim muumlfettiş yardımcısından

oluşmaktadır Verilerin toplanmasında kişisel bilgi formu ile Maslach ve Jackson

tarafından geliştirilen Ergin tarafından Tuumlrkccedileye uyarlanan Maslach Tuumlkenmişlik

Oumllccedileği kullanılmıştır Analizde t testi Mann Whitney U testi ve ANOVA teknikleri

kullanılmıştır Araştırmada eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliklerinin

duygusal tuumlkenme ve duumlşuumlk kişisel başarı duygusu boyutlarında ldquoorta duumlzeyderdquo

duyarsızlaşma boyutunda ise ldquoduumlşuumlk duumlzeyderdquo olduğu saptanmıştır

Anahtar Kelimeler Duyarsızlaşma Duygusal tuumlkenme Eğitim muumlfettiş

yardımcıları Mesleki tuumlkenmişlik

Analysis of Professional Burnout Levels of Education Supervisor Assistants in

Terms of Some Variables

Abstract

The aim of this research is to define the professional burnout levels of

education supervisor assistants in terms of some variables In the research survey

model was used The study group consists of 346 education supervisor assistants

appointed in 2009 Data was collected through a personal information form and

Maslach Burnout Inventory developed by Maslach and Jackson and adapted to Turkish

by Ergin In the analysis t test Mann-Whitney U test and ANOVA techniques were

used The findings indicated that the level of education supervisor assistantsrsquo

professional burnout was ldquomediumrdquo in emotional exhaustion and low sense of personal

accomplishment dimensions and was ldquolowrdquo in depersonalization dimension

1 YrdDoccedilDr Mardin Artuklu Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Eğitim Bilimleri Boumll

mcevatyildirimgmailcom 2 YrdDoccedilDr Mardin Artuklu Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Eğitim Bilimleri Boumll

aekinci74yahoocom 3 ldquoEğitim muumlfettiş yardımcısırdquo unvanı 14 Eyluumll 2011 tarihinde 652 sayılı Kanun

Huumlkmuumlnde Kararname ile ldquoil eğitim denetmen yardımcısırdquo olarak değiştirilmiştir

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

230

Key Words Depersonalization Emotional exhaustion Education supervisor

assistants Professional burnout

GİRİŞ

Guumlnuumlmuumlzde eğitim oumlrguumltlerinin ccedilalışanlarını etkileyen oumlnemli

problemlerden biri tuumlkenmişliktir Demiriz (2010) tuumlkenmişliğin modern ccedilağın

hastalığı olarak nitelendirilen ve stres uumlzerinde ccedilalışan araştırmacılar tarafından

geliştirilen bir kavram olduğunu vurgulamaktadır

Tuumlkenmişlik kavramı ilk kez Greene (1961) tarafından kullanılmıştır

(Maslach Schaufeli ve Leiter 2001) Bu kavram 1970rsquoli yıllardan bu yana

sıkccedila tartışılan ve ccedilalışanlar uumlzerinde etkisi araştırılan bir olgu haline gelmiştir

(Halbesleben ve Buckley 2004 Maslach vd 2001) Tuumlkenmişlik ilk kez

Freudenberger (1974) tarafından başarısızlık yıpranma enerji ve guumlccedil kaybı ya

da insanın iccedil kaynakları uumlzerinde karşılanamayan istekler sonucunda ortaya

ccedilıkan tuumlkenmeye başlama durumu olarak tanımlanmıştır (Ağaoğlu Ceylan

Kesim ve Madden 2004 Izgar 2003 Peker 2002) Bu tanımda tuumlkenmişliğin

sadece duygusal boyutu accedilıklanmıştır (Sağlam-Arı ve Ccedilına-Bal 2008)

Tuumlkenmişliğin yaygın olarak kabul goumlren tanımı Maslach ve Jackson (1981)

tarafından tek boyut yerine daha ayrıntılı bir şekilde yapılmıştır Maslach ve

Jacksonrsquoa goumlre tuumlkenmişlik (mesleki tuumlkenmişlik) insanlarla yoğun ilişki

iccedilerisinde olan bireylerde kronik bir stres suumlrecinden sonra ortaya ccedilıkan fiziksel

ve duygusal enerji azalması durumudur Maslach ve Jackson mesleki

tuumlkenmişliğin boyutlarını ise duygusal tuumlkenme duyarsızlaşma ve kişisel başarı

(duumlşuumlk kişisel başarı duygusu) şeklinde uumlccedil boyutta ele almışlardır (Ergin 1993

Maslach ve Jackson 1981 Maslach vd 2001 Tuumlmkaya 2000)

Duygusal tuumlkenme bireylerin iş yaşamında halsizlik ve aşırı yorgunluk

belirtileriyle birlikte kendilerini duygusal youmlnden yıpranmış hissetmelerine ve

bireysel strese yol accedilan bir durumdur (Kan 2008 Maslach ve Jackson 1981

Maslach vd 2001) Mesleki tuumlkenmişliğin bir diğer boyutu olan duyarsızlaşma

kavramına bakıldığında bu kavram tuumlkenmişliğin bireylerarası boyutuna

youmlnelik olup bireyin işine ve hizmet verilen alanlarda bireylere karşı olumsuz

duygular ve tepkiler geliştirmesi şeklinde tanımlanmıştır (Balay ve Engin 2007

Maslach ve Jackson 1981 Wright ve Bonett 1997) Duyarsızlaşma daha ccedilok

ldquohizmet verilen bireylere karşı tutumlarda ve tepkilerde olumsuz değişme

sinirlilik işe ilişkin idealizm kaybırdquo gibi durumları ifade etmektedir (Ccedilokluk

2003 112) Duumlşuumlk kişisel başarı duygusu ise bireyin kendisini işinde yetersiz ve

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

231

başarısız olarak değerlendirme eğiliminde olması durumudur (Budak ve

Suumlrgevil 2005 Maslach vd 2001 Wright ve Bonett 1997) Yapılan

araştırmalarda mesleki tuumlkenmişliğin genel olarak bireysel ve oumlrguumltsel

nedenlerden kaynaklandığı saptanmıştır Oumlzellikle iş yuumlkuuml ve stres mesleki

tuumlkenmişliği tetiklemektedir (Ccedilokluk 2003 Demiriz 2010 Izgar 2003)

Ayrıca kişisel oumlzellikler beklentiler insan ilişkileri ccedilatışma yeterlik karara

katılma (Izgar 2003) kontrol oumlduumll sosyal destek adalet değerler (Maslach

vd 2001) gibi durumlar da mesleki tuumlkenmişliği etkilemektedir

Mesleki tuumlkenmişlik eğitim oumlrguumltleri iccedilin oumlnemli bir problem olarak

goumlruumllmektedir Ccediluumlnkuuml yapılan araştırmalarda mesleki tuumlkenmişliğin sosyal bir

problem olduğu saptanmıştır (Budak ve Suumlrgevil 2005) Dolayısıyla mesleki

tuumlkenmişlik hem birey hem de oumlrguumltler accedilısından iş yaşamını oumlnemli oumllccediluumlde

tehdit eden bir problemdir (Sağlam-Arı ve Ccedilına-Bal 2008) Bir başka ifadeyle

mesleki tuumlkenmişlik bireylerin kişisel olarak yaşadıkları bir olgu olmasına

rağmen oumlrguumltleri de olumsuz etkileyebilmektedir Mesleki tuumlkenmişlik iş

yaşamında performans duumlşuumlkluumlğuumlne oumlrguumlt etkililiğinin ve verimliğinin olumsuz

etkilenmesine neden olmaktadır (Basım ve Şeşen 2006) Ayrıca stres iş

performansında duumlşuumlş iş doyumsuzluğu kararsızlık yorgunluk davranış

bozuklukları gibi sorunlara da neden olmaktadır (Izgar 2003) Mesleki

tuumlkenmişliğin bireyleri fiziksel psikolojik ve sosyal youmlnden olumsuz etkileyen

bir durum olduğu soumlylenebilir Eğitim oumlrguumltlerinin youmlneticileri mesleki

tuumlkenmişliğe neden olan etkenlere dikkat etmek durumundadırlar Ardıccedil ve

Polatccedilırsquoya (2008) goumlre mesleki tuumlkenmişlik aniden ortaya ccedilıkan bir durum

değildir aksine yavaş ve sinsice gelişen bir durumdur Bu nedenle mesleki

tuumlkenmişlik ilerlemeden ve başa ccedilıkılmaz bir hale doumlnuumlşmeden oumlnce onun

belirtileri dikkate alınmalıdır Mesleki tuumlkenmişliğin oluşması durumunda ise

mesleki tuumlkenmişlikle başa ccedilıkma youmlntemleri kullanılmalıdır Izgarrsquoa (2003)

goumlre mesleki tuumlkenmişlikle başa ccedilıkmanın oumlrguumltsel ve bireysel youmlntemleri

vardır Bu youmlntemlerden bazıları şunlardır Hizmet iccedili eğitim uygulamaları

yuumlkselme yetki devri oumlrguumlt ve ccedilevre ilişkisini guumlccedillendirme dinlenme goumlrev

değişiklikleri işe ara verme vb

Mesleki tuumlkenmişlik insanlarla yuumlz yuumlze ccedilalışılan mesleklerde daha sık

goumlruumllen ve daha kolay gelişen bir sorundur (Ergin 1993 Girgin 2010 Maslach

vd 2001) Yuumlz yuumlze ccedilalışmayı gerektiren meslekler doktorluk eğitim

muumlfettişliği okul youmlneticiliği oumlğretmenlik şeklinde sıralanabilir Eğitim

muumlfettiş yardımcıları da goumlrevlerini yerine getirirken okul youmlneticileriyle ve

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

232

oumlğretmenlerle yakın bir iletişim iccedilerisinde olmak ve yuumlz yuumlze ccedilalışmak

durumundadırlar Eğitim muumlfettişleri ve eğitim muumlfettiş yardımcıları ile ilgili

mevzuata (Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Muumlfettişleri Başkanlıkları

Youmlnetmeliği [MEBEMBY] 2011) bakıldığında eğitim muumlfettişlerinin ve

eğitim muumlfettiş yardımcılarının goumlrev yerleri ldquoekonomik ve sosyal youmlnden

gelişmişlik duumlzeyi ile hizmet gereklerinin karşılanması bakımından birbirlerine

benzerlik goumlsteren iller gruplandırılarakrdquo beş hizmet boumllgesine ayrılmıştır

Eğitim muumlfettiş yardımcıları genel olarak doumlrduumlncuuml ve beşinci boumllgelerde goumlrev

yapmaktadırlar Goumlrevlerini yerine getirirken eğitim alanındaki birccedilok sorunla

karşılaşabilmektedirler Oumlğretmenlikten ya da okul youmlneticiliği goumlrevinden

ayrılarak eğitim muumlfettiş yardımcılığı goumlrevine yeni başlamalarına rağmen

ccedileşitli nedenlerden dolayı umduklarını bulamayıp tuumlkenmişlik duygusu

yaşadıkları duumlşuumlnuumllmektedir

Alan yazın incelendiğinde oumlğretmen ve sağlık ccedilalışanlarının

tuumlkenmişlikleri ile ilgili birccedilok ccedilalışmanın yapıldığı goumlruumllmektedir (Cemaloğlu

ve Şahin 2007 Ergin 1993 Genccedilay 2007 Girgin 2010 Kan 2008 Peker

2002) Eğitim muumlfettişleri ve okul youmlneticilerinin mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeyleriyle ilgili bazı ccedilalışmalar da yapılmıştır (Altay 2007 Başol ve Altay

2009 Durdu 2010 Izgar 2003 Polat ve Uğurlu 2009 Yılmaz 2009) Eğitim

muumlfettişleriyle ilgili yapılan araştırmalardan bazıları incelendiğinde Arabacı ve

Akarrsquoın (2010) araştırmasında eğitim muumlfettişlerinin duygusal tuumlkenme

boyutunda orta duumlzeyde duyarsızlaşma ve kişisel başarı boyutunda duumlşuumlk

duumlzeyde tuumlkenmişlik yaşadıkları ortaya ccedilıkmıştır Bununla birlikte cinsiyet

unvan oumlğrenim durumu ve goumlrev yapılan yer değişkenlerinin mesleki

tuumlkenmişliğin hiccedilbir boyutunda anlamlı farklılık goumlstermediği ancak eğitim

muumlfettişlerinin duyarsızlaşma duygusunu mesleklerinin ilk yıllarında daha fazla

yaşadıkları tespit edilmiştir Balay ve Enginrsquoin (2007) araştırmasında duygusal

tuumlkenme boyutunda kadın eğitim muumlfettişlerinin tuumlkenmişlikleri erkek

meslektaşlarına goumlre daha yuumlksek duumlzeyde bulunmuştur Diğer yandan

duygusal tuumlkenme boyutunda sınıf oumlğretmenliği yapmış eğitim muumlfettişlerinin

alan oumlğretmenliği yapmış olanlardan daha fazla mesleki tuumlkenmişlik yaşadıkları

oumlnceki ccedilalışma hayatında youmlneticilik goumlrevi yapmış olmanın eğitim

muumlfettişlerinde mesleki tuumlkenmişliği azalttığı ve yaş ilerledikccedile eğitim

muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişlik ortalamalarının duumlştuumlğuuml belirlenmiştir

Durdursquonun (2010) araştırmasında ise kadın eğitim muumlfettişlerinin erkek eğitim

muumlfettişlerinden daha fazla duygusal tuumlkenmişlik yaşadıkları ve kişisel

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

233

başarısızlık duygusu boyutunda 35ndash40 yaş aralığındaki eğitim muumlfettişlerinin

40 uumlstuuml yaş aralığındaki eğitim muumlfettişlerinden daha fazla mesleki tuumlkenmişlik

yaşadıkları ortaya ccedilıkmıştır Bununla birlikte aynı araştırmanın sonuccedilları eğitim

durumu mesleki kıdem ve yaş değişkenlerinin mesleki tuumlkenmişliğin hiccedilbir

boyutunda anlamlı farklılık oluşturmadığını goumlstermektedir

Oumlzellikle girdi suumlreccedil ve ccedilıktı unsurları ile birlikte insani ilişki ve

etkileşimin yoğun olduğu alanlardan biri olan eğitim oumlrguumltlerinde ccedilalışanların

daha fazla mesleki tuumlkenmişlik yaşadıkları soumlylenebilir Yapılan ccedilalışmalarda da

oumlğretmenlerin okul youmlneticilerinin ve muumlfettişlerin yuumlksek duumlzeyde mesleki

tuumlkenmişlik yaşadıkları youmlnuumlnde sonuccedillar elde edilmiştir (Babaoğlan 2006

Kayıkccedilı 2005 Tuumlmkaya 1996) Ancak alan yazında eğitim muumlfettiş

yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerini belirlemeye youmlnelik

araştırmalara rastlanmamıştır Muumlfettişlik mesleğinin ilk uumlccedil yılını kapsayan

yardımcılık doumlnemi (MEBEMBY 2011) mesleğe uyum sağlama mesleki

kuumlltuumlrlenme ve mesleği benimseme doumlnemi olarak goumlruumllebilir Ancak mesleğin

ilk yıllarındaki yuumlksek beklenti ve ccedilalışma koşullarının mesleki tuumlkenmişlik

oluşturabileceği duumlşuumlnuumllmektedir

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri ve

nedenlerinin belirlenmesi hem eğitim muumlfettiş yardımcılığı suumlrecinin goumlzden

geccedilirilmesine hem de eğitim sisteminin etkililiğine ve verimliğine katkı

sağlayacaktır Bu nedenle eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin araştırılması oumlnem taşımaktadır Bu araştırmanın amacı eğitim

muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerini bazı değişkenlere goumlre

saptamaktır Bu amaca youmlnelik olarak şu sorulara cevap aranmıştır (i) Eğitim

muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliği duygusal tuumlkenme

duyarsızlaşma ve duumlşuumlk kişisel başarı duygusu boyutlarına goumlre hangi

duumlzeydedir (ii) Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri

sınıf oumlğretmeni olup olmama cinsiyet goumlrev boumllgesi kıdem oumlğrenim durumu

oumlnceki goumlrev ve yaş değişkenlerine goumlre anlamlı bir farklılık goumlstermekte midir

YOumlNTEM

Araştırma modeli ccedilalışma grubu veri toplama araccedilları ve verilerin

analizi ile ilgili accedilıklamalar aşağıda yapılmıştır

Araştırma Modeli

Araştırmada eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeyleri bazı değişkenler accedilısından incelendiğinden tarama modelinden

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

234

yararlanılmıştır (Buumlyuumlkoumlztuumlrk Ccedilakmak Akguumln Karadeniz ve Demirel 2008

Karasar 1995)

Ccedilalışma Grubu

Ccedilalışma grubu 2009 yılında atanan 346 eğitim muumlfettiş yardımcısından

oluşmaktadır Tuumlrkiyersquodeki eğitim muumlfettiş yardımcısı sayısının fazla olmaması

nedeniyle ayrıca guumlvenirliği yuumlksek verilerin elde edilmesi amacıyla oumlrneklem

alma yoluna gidilmemiştir Araştırma ccedilalışma grubunun geneli uumlzerinde

yapılmıştır

Veri Toplama Araccedilları

Araştırmada kişisel bilgi formu ile Maslach ve Jackson (1981)

tarafından geliştirilen Ergin (1993) tarafından Tuumlrkccedileye uyarlanan Maslach

Tuumlkenmişlik Oumllccedileği (MTOuml) veri toplama aracı olarak kullanılmıştır Kişisel

bilgi formu eğitim muumlfettiş yardımcılarına ilişkin sınıf oumlğretmeni olup olmama

cinsiyet goumlrev boumllgesi kıdem oumlğrenim durumu oumlnceki goumlrev ve yaş

konusundaki bilgilerin toplanmasına youmlnelik yedi maddeden oluşmuştur

Ergin tarafından Tuumlrkccedilersquoye uyarlanan MTOuml Likert tipi beşli

dereceleme (1 Hiccedilbir zaman 2 Ccedilok nadir 3 Bazen 4 Ccediloğu zaman 5

Her zaman) biccediliminde hazırlanmıştır Toplam 22 maddeden ve uumlccedil boyuttan

oluşmaktadır Boyutlardan birincisi dokuz maddeden oluşan ldquoduygusal

tuumlkenmerdquo ikincisi beş maddeden oluşan ldquoduyarsızlaşmardquo uumlccediluumlncuumlsuuml ise sekiz

maddeden oluşan ldquokişisel başarırdquo boyutudur Oumllccedileğin boyutlarının iccedil tutarlılık

katsayıları sırasıyla 83 65 ve 72 olarak saptanmıştır (Ergin 1993) Bu

ccedilalışmada ise MTOumlrsquonuumln boyutlarının iccedil tutarlılık katsayıları sırasıyla 87 69 ve

78 olarak bulunmuştur

Veri toplama aracı 20ndash31 Aralık 2010 tarihleri arasında uygulanmıştır

Veriler duumlşuumlk orta ve yuumlksek olmak uumlzere uumlccedil kategoride yorumlanmıştır

Kategorilerin değerleri aralık katsayının 3rsquoe boumlluumlnmesiyle elde edilmiştir

(43=133) Buna goumlre ldquo1ndash233 Duumlşuumlk duumlzeyde tuumlkenmişlikrdquo ldquo234ndash366 Orta

duumlzeyde tuumlkenmişlikrdquo ve ldquo367ndash500 Yuumlksek duumlzeyde tuumlkenmişlikrdquo şeklinde

değerlendirme yapılmıştır Mesleki tuumlkenmişliğin kişisel başarı boyutuna ait

puanlar duygusal tuumlkenme ve duyarsızlaşma boyutlarının tersi şeklinde

puanlanmıştır Bu nedenle araştırmada ldquokişisel başarırdquo boyutu adlandırması

yerine ldquoduumlşuumlk kişisel başarı duygusurdquo adlandırması kullanılmıştır

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

235

Verilerin Analizi

Araştırmada eksiksiz olarak doldurulan 214 veri toplama aracı

değerlendirmeye alınmıştır SPSS programı kullanılarak veriler analiz

edilmiştir Oumlncelikle parametrik testlerin uygulanmasına youmlnelik varsayımların

karşılanıp karşılanmadığına bakılmıştır Varsayımların karşılandığı durumlarda

parametrik analiz teknikleri kullanılmıştır Verilerin analizinde aritmetik

ortalama standart sapma t testi Mann Whitney U testi ve ANOVA (tek youmlnluuml

varyans analizi) teknikleri uygulanmıştır Tek youmlnluuml varyans analizinde anlamlı

farklılığın goumlruumllduumlğuuml durumlarda Scheffe testi kullanılmıştır Anlamlılık

duumlzeyi plt05 olarak kabul edilmiştir

BULGULAR

Bulgular araştırmanın iki alt problemi temel alınarak accedilıklanmıştır

Eğitim Muumlfettiş Yardımcılarının Mesleki Tuumlkenmişlik Duumlzeyleri

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerine ilişkin

aritmetik ortalama ve standart sapma sonuccedilları Tablo 1rsquode goumlsterilmiştir

Tablo 1 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri

Boyut n X S

Duygusal tuumlkenme (DT) 214 234 70

Duyarsızlaşma (D) 214 189 66

Duumlşuumlk kişisel başarı duygusu (DKBD) 214 245 57

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliklerinin duygusal

tuumlkenme ( X =234) ve duumlşuumlk kişisel başarı duygusu ( X =245) boyutlarında orta

duumlzeyde duyarsızlaşma ( X =189) boyutunda ise duumlşuumlk duumlzeyde olduğu

saptanmıştır

Eğitim Muumlfettiş Yardımcılarının Mesleki Tuumlkenmişlik Duumlzeylerinin Bazı

Değişkenler Accedilısından Karşılaştırılması

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin sınıf

oumlğretmeni olup olmama değişkeni accedilısından karşılaştırılmasına youmlnelik t testi

sonuccedilları Tablo 2rsquode verilmiştir

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

236

Tablo 2 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin sınıf

oumlğretmeni olup olmama değişkenine goumlre karşılaştırılması

Boyut Branş n X S sd t p

DT Sınıf oumlğretmeni 109 235 71

212 15 88 Diğer branşlar 105 233 70

D Sınıf oumlğretmeni 109 189 72

20583 81 42 Diğer branşlar 105 149 59

DKBD Sınıf oumlğretmeni 109 241 54

212 101 31 Diğer branşlar 105 249 60

Tablo 2 incelendiğinde sınıf oumlğretmeni olup olmama değişkeni

accedilısından eğitim muumlfettiş yardımcılarının goumlruumlşleri arasında anlamlı bir fark

bulunmamıştır

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

cinsiyet değişkenine goumlre karşılaştırılmasına youmlnelik Mann Whitney U testi

sonuccedilları Tablo 3rsquote verilmiştir

Tablo 3 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

cinsiyete goumlre karşılaştırılması

Tablo 3rsquoe goumlre cinsiyet değişkeni accedilısından eğitim muumlfettiş

yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlikleri boyutlar duumlzeyinde anlamlı farklılık

goumlstermemektedir

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin goumlrev

boumllgesi değişkenine goumlre karşılaştırılması ile ilgili t testi sonuccedilları Tablo 4rsquote

verilmiştir

Boyut Cinsiyet n Sıra

Ortalaması

Sıra

Toplamı

U

p

DT Kadın 17 11985 203750

146450 39 Erkek 197 10643 2096750

D Kadın 17 9144 155450

140150 26 Erkek 197 10889 2145050

DKBD Kadın 17 12297 209050

141150 28 Erkek 197 10616 2091450

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

237

Tablo 4 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin goumlrev

boumllgesine goumlre karşılaştırılması

Boyut Goumlrev Boumllgesi n X S sd t p

DT Doumlrduumlncuuml boumllge 99 235 75

212 160 11 Beşinci boumllge 115 233 65

D Doumlrduumlncuuml boumllge 99 189 69

212 76 45 Beşinci boumllge 115 149 63

DKBD Doumlrduumlncuuml boumllge 99 241 58

212 204 04 Beşinci boumllge 115 249 55

Tablo 4rsquote goumlrev boumllgesi değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş

yardımcılarının goumlruumlşleri arasında DT ve D boyutlarında anlamlı fark olmadığı

ancak DKBD boyutunda farkın anlamlı olduğu anlaşılmaktadır Hem doumlrduumlncuuml

boumllgede hem de beşinci boumllgede goumlrev yapan eğitim muumlfettiş yardımcılarının

mesleki tuumlkenmişliklerinin DKBD boyutunda ldquoorta duumlzeyderdquo olduğu

saptanmıştır Beşinci boumllgede goumlrev yapan eğitim muumlfettiş yardımcılarının

mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin DKBD boyutunda doumlrduumlncuuml boumllgede goumlrev

yapan meslektaşlarına goumlre daha fazla olduğu goumlruumllmektedir

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

kıdem değişkenine goumlre karşılaştırılmasına ilişkin tek youmlnluuml varyans analizi

sonuccedilları Tablo 5rsquote verilmiştir

Tablo 5 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

kıdeme goumlre karşılaştırılması

Boyut Kıdem n X S sd F p Fark

DT

5ndash10 yıl 32 235 76 2

01 99 - 11ndash15 yıl 145 234 71 211

16ndash21 yıl 37 233 62 213

D

5ndash10 yıl 32 195 66 2

28 76 - 11ndash15 yıl 145 190 68 211

16ndash21 yıl 37 183 58 213

DKBD

5ndash10 yıl 32 249 68 2

38 69 - 11ndash15 yıl 145 242 56 211

16ndash21 yıl 37 250 49 213

Tablo 5rsquoe goumlre kıdem değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş

yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliğin boyutlarına ilişkin goumlruumlşleri arasındaki

fark anlamlı bulunmamıştır

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

238

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

oumlğrenim durumu değişkenine goumlre karşılaştırılması ile ilgili t testi sonuccedilları

Tablo 6rsquoda verilmiştir

Tablo 6 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

oumlğrenim durumuna goumlre karşılaştırılması

Boyut Oumlğrenim Durumu n X S sd t p

DT Lisans 156 239 69

212 178 08 Yuumlksek lisans 58 220 71

D Lisans 156 190 65

212 41 68 Yuumlksek lisans 58 186 70

DKBD Lisans 156 249 57

212 180 07 Yuumlksek lisans 58 233 55

Tablo 6rsquoya bakıldığında oumlğrenim durumu değişkenine goumlre eğitim

muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliğin boyutlarına ilişkin goumlruumlşleri

arasında anlamlı bir farkın olmadığı goumlruumllmektedir

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

oumlnceki goumlrev değişkenine goumlre karşılaştırılması ile ilgili tek youmlnluuml varyans

analizi sonuccedilları Tablo 7rsquode verilmiştir

Tablo 7 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

oumlnceki goumlreve goumlre karşılaştırılması

Boyut Kıdem n X S sd F p Fark

DT

Oumlğretmen (A) 111 244 71 2

259 08 - Muumlduumlr Yrd (B) 64 222 68 211

Muumlduumlr (C) 39 224 67 213

D

Oumlğretmen (A) 111 199 67 2

367

03

A-C Muumlduumlr Yrd (B) 64 187 68 211

Muumlduumlr (C) 39 166 55 213

DKBD

Oumlğretmen (A) 111 252 62 2

229 10 - Muumlduumlr Yrd (B) 64 241 48 211

Muumlduumlr (C) 39 230 53 213

Tablo 7 incelendiğinde oumlnceki goumlrev değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş

yardımcılarının goumlruumlşleri arasındaki farkın mesleki tuumlkenmişliğin DT ve DKBD

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

239

boyutlarında anlamlı bulunmadığı fakat D boyutunda anlamlı bulunduğu

anlaşılmaktadır Farklılığın kaynağına bakıldığında ldquooumlğretmenrdquo ve ldquomuumlduumlrrdquo

değişkenleri accedilısından eğitim muumlfettiş yardımcılarının goumlruumlşlerinin farklılaştığı

goumlruumllmektedir Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin D boyutunda eğitim muumlfettiş yardımcılığına atanmadan oumlnce

oumlğretmenlik goumlrevini yapanların okul muumlduumlrluumlğuuml goumlrevini yapanlardan daha

fazla olduğu saptanmıştır

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin yaş

değişkenine goumlre karşılaştırılması ile ilgili t testi sonuccedilları Tablo 8rsquode

verilmiştir

Tablo 8 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin yaşa

goumlre karşılaştırılması

Boyut Yaş n X S sd t p

DT 28ndash35 95 236 77

18406 46 64 36ndash41 119 232 65

D 28ndash35 95 188 65

212 -29 77 36ndash41 119 190 67

DKBD 28ndash35 95 244 59

212 -08 94 36ndash41 119 245 55

Tablo 8rsquoe bakıldığında yaş değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş

yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliğin boyutlarına ilişkin goumlruumlşleri arasında

anlamlı bir farkın olmadığı anlaşılmaktadır

TARTIŞMA SONUCcedil ve OumlNERİLER

Bu araştırmada eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin bazı değişkenlere goumlre belirlenmesi amaccedillanmıştır Eğitim muumlfettiş

yardımcılarının duygusal tuumlkenme (DT) ve duumlşuumlk kişisel başarı duygusu

(DKBD) boyutlarında orta duumlzeyde duyarsızlaşma (D) boyutunda ise duumlşuumlk

duumlzeyde mesleki tuumlkenmişlik yaşadıkları saptanmıştır Eğitim muumlfettişleri ile

ilgili yapılan bazı araştırmalarda eğitim muumlfettişlerinin mesleki

tuumlkenmişliklerinin DT boyutunda orta duumlzeyde (Arabacı ve Akar 2010 Balay

ve Engin 2007 Durdu 2010 Polat ve Uğurlu 2009) ve D boyutunda duumlşuumlk

duumlzeyde olduğu saptanmıştır (Arabacı ve Akar 2010 Balay ve Engin 2007

Polat ve Uğurlu 2009 Yılmaz 2007) Oumlte yandan DKBD boyutunda ise eğitim

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

240

muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri ile ilgili araştırma sonuccedilları

farklılık goumlstermektedir (Balay ve Engin 2007 Durdu 2010 Polat ve Uğurlu

2009 Yılmaz 2007) Eğitim muumlfettiş yardımcılarının ldquoeğitim muumlfettişliği

mesleğirdquone ilişkin deneyimlerinin az oluşu DT ve DKBD boyutlarında orta

duumlzeyde mesleki tuumlkenmişlik yaşamalarına neden olduğu soumlylenebilir Yeni bir

goumlreve başladıkları goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin soumlz konusu boyutlarda orta duumlzeyde ccedilıkması duumlşuumlnduumlruumlcuumlduumlr Bu

durumun eğitim muumlfettiş yardımcılarının yetiştirme suumlrecinden ve goumlrev

alanlarından kaynaklandığı duumlşuumlnuumllmektedir Dolayısıyla eğitim muumlfettiş

yardımcılarının yetiştirme suumlrecine ve goumlrev alanlarına youmlnelik yeni

duumlzenlemeler yapılmalıdır

Sınıf oumlğretmeni olup olmama değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş

yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri DT D ve DKBD boyutlarında

anlamlı bir farklılık oluşturmamaktadır Eğitim muumlfettiş yardımcılarının yeni bir

goumlrevin başlangıcında olmalarından kaynaklanan benzer sorunları yaşadıkları ve

bu nedenle soumlz konusu uumlccedil boyutta da mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin sınıf

oumlğretmeni olup olmama değişkeni accedilısından bir farklılık goumlstermediği

soumlylenebilir Yılmazrsquoın (2007) eğitim muumlfettişlerine ve Koccedilakrsquoın (2009) okul

youmlneticilerine youmlnelik araştırmalarında da branşın soumlz konusu boyutlar

accedilısından anlamlı farklılık oluşturmadığı saptanmıştır Bu sonuccedillara karşın

Balay ve Enginrsquoin (2007) araştırmasında ise duygusal tuumlkenme boyutunda sınıf

oumlğretmenliği yapmış eğitim muumlfettişlerinin tuumlkenmişlikleri branş oumlğretmenliği

yapmış olanlardan yuumlksek bulunmuştur

Cinsiyet değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki

tuumlkenmişlik duumlzeylerinin DT D ve DKBD boyutlarında anlamlı bir fark

goumlstermediği saptanmıştır Eğitim muumlfettiş yardımcıları yeni bir goumlreve başlama

heyecanı yaşadıklarından soumlz konusu uumlccedil boyutta da mesleki tuumlkenmişliklerinin

cinsiyet accedilısından farklılık goumlstermediği soumlylenebilir Eğitim muumlfettişleri ile

ilgili yapılan birccedilok araştırmada aynı sonuccedillara ulaşılmıştır (Arabacı ve Akar

2010 Tanrıverdi 2008 Yılmaz 2007) Oumlğretmenlere ve okul youmlneticilerine

youmlnelik yapılan birccedilok araştırmada da benzer sonuccedillar bulunmuştur (Cemaloğlu

ve Şahin 2007 Genccedilay 2007 Koccedilak 2009) Bu sonuccedillara karşın Balay ve

Enginrsquoin (2007) araştırmasında duygusal tuumlkenme boyutunda kadın eğitim

muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişliklerinin erkek meslektaşlarına goumlre daha

yuumlksek duumlzeyde olduğu saptanmıştır

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

241

Goumlrev boumllgesi değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının

mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinde DT ve D boyutlarında anlamlı bir farklılık

olmadığı fakat DKBD boyutunda anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır Beşinci

boumllgede goumlrev yapan eğitim muumlfettiş yardımcılarının DKBD boyutunda

doumlrduumlncuuml boumllgede goumlrev yapan eğitim muumlfettiş yardımcılarından daha fazla

mesleki tuumlkenmişlik yaşadıkları belirlenmiştir Bunun nedenini beşinci boumllgede

goumlrev yapan kıdemli eğitim muumlfettişi sayısının diğer boumllgelere oranla az

olmasına bağlamak muumlmkuumlnduumlr Bu durumun beşinci boumllgedeki eğitim muumlfettiş

yardımcılarının yetiştirilmesi suumlrecini olumsuz etkilediği soumlylenebilir Sonuccedil

olarak beşinci boumllgedeki eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin DKBD boyutunda doumlrduumlncuuml boumllgedekilere goumlre fazla olduğu

soumlylenebilir Arabacı ve Akarrsquoın (2010) eğitim muumlfettişleri ile ilgili yaptıkları

araştırmada ise goumlrev boumllgesi değişkeni accedilısından hiccedilbir boyutta anlamlı fark

bulunmamıştır Eğitim muumlfettişlerinin mesleki deneyimleri daha fazla

olduğundan mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri DKBD boyutunda goumlrev boumllgesi

değişkeni accedilısından anlamlı farklılık goumlstermemektedir

Kıdem değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki

tuumlkenmişlik duumlzeyleri DT D ve DKBD boyutlarında anlamlı bir farklılık

oluşturmamaktadır Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki kıdemleri birbirine

yakın olduğundan ve yeni bir goumlreve atanmaları nedeniyle benzer sorunları

yaşadıklarından soumlz konusu uumlccedil boyutta da kıdem değişkeni accedilısından mesleki

tuumlkenmişlik duumlzeylerinin birbirine yakın olduğu soumlylenebilir Eğitim

muumlfettişleri okul youmlneticileri ve oumlğretmenler ile ilgili bazı araştırmalarda da

benzer sonuccedillar bulunmuştur (Başol ve Altay 2009 Tanrıverdi 2008 Yılmaz

2007) Bu sonuccedillara karşın Arabacı ve Akarrsquoın (2010) araştırmasında eğitim

muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişliklerinin DT ve DKBD boyutlarında anlamlı

bir farklılık oluşturmadığı ancak D boyutunda anlamlı farklılık goumlsterdiği ve

duumlşuumlk kıdeme sahip olanların daha fazla duyarsızlaşma duygusu yaşadıkları

saptanmıştır Arabacı ve Akarrsquoa goumlre eğitim muumlfettişleri mesleklerinin ilk

yıllarında yuumlksek beklenti ve ideallerle işlerine sarılmaktadırlar ancak mesleğin

ilerleyen doumlnemlerinde tuumlm girişimlerinin engellendiğini duumlşuumlnerek hayal

kırıklığına uğrayabilmektedirler Arabacı ve Akar bu durumun eğitim

muumlfettişlerinde mesleki tuumlkenmişlik duygusuna neden olduğunu

belirtmektedirler

Oumlğrenim durumu değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının

mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin DT D ve DKBD boyutlarında anlamlı bir

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

242

farklılık oluşturmadığı saptanmıştır Bu sonucu eğitim muumlfettiş yardımcılarının

yeni bir goumlreve başlamış olmanın heyecanı ile goumlreve uyum accedilısından benzer

sorunlar yaşadıkları ve bu nedenle soumlz konusu uumlccedil boyutta da mesleki

tuumlkenmişlik duumlzeylerinin oumlğrenim durumu değişkeni accedilısından anlamlı farklılık

goumlstermediği şeklinde yorumlamak muumlmkuumlnduumlr Eğitim muumlfettişlerine youmlnelik

bazı araştırmalarda da benzer sonuccedillar bulunmuştur (Arabacı ve Akar 2010

Durdu 2010) Bu sonuccedillara karşın Cemaloğlu ve Şahin (2007) oumlğretmenlere

youmlnelik yaptıkları araştırmada lisans ve yuumlksek lisans mezunları accedilısından D ve

DKBD boyutlarında benzer sonuccedillara ulaşmışlardır ancak DT boyutunda ise

yuumlksek lisans ve lisans mezunları accedilısından anlamlı bir fark olduğunu

saptamışlardır Cemaloğlu ve Şahinrsquoe goumlre bunun sebebi eğitim duumlzeyi yuumlksek

oumlğretmenlerin mesleki beklentilerinin daha yuumlksek olmasıdır

Oumlnceki goumlrev değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki

tuumlkenmişlik duumlzeylerinde DT ve DKBD boyutlarında anlamlı bir fark

bulunmamış ancak D boyutunda anlamlı fark bulunmuştur Eğitim muumlfettiş

yardımcılığına atanmadan oumlnce oumlğretmen olarak goumlrev yapanların D boyutunda

okul muumlduumlrluumlğuuml goumlrevini yapanlardan daha fazla mesleki tuumlkenmişlik

yaşadıkları saptanmıştır Okul muumlduumlrluumlğuuml goumlrevini yapanların eğitim sisteminin

yapısını daha iyi bildiklerinden D boyutunda daha az mesleki tuumlkenmişlik

yaşadıkları soumlylenebilir Arabacı ve Akarrsquoın (2010) araştırmasında unvan

(oumlnceki goumlrev) accedilısından DT ve DKBD boyutlarında eğitim muumlfettişlerinin

goumlruumlşleri arasındaki farkın anlamlı olmadığı saptanmıştır Balay ve Enginrsquoin

(2007) araştırmasında ise daha oumlnce youmlneticilik goumlrevini yapmayan eğitim

muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin D boyutunda okul muumlduumlrluumlğuuml

goumlrevini yapanlara goumlre (anlamlı fark oluşturmazsa da) daha fazla olduğu

saptanmıştır Bu sonuca bağlı olarak eğitim muumlfettiş yardımcılığına atanma

başvuru koşullarına oumlğretmenlik ve okul youmlneticiliği goumlrevlerini yapmış olma

şartı eklenebilir

Yaş değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki

tuumlkenmişlik duumlzeyleri DT D ve DKBD boyutlarında anlamlı bir fark

oluşturmamaktadır Bu sonucun farklı ccedilıkmamasını eğitim muumlfettiş

yardımcılarının yaşlarının birbirine yakın olması goumlreve yeni başlamış olmaları

ve ccedilalışma koşullarının benzer olması gibi nedenlere bağlamak muumlmkuumlnduumlr

Tanrıverdirsquonin (2008) ve Yılmazrsquoın (2007) eğitim muumlfettişlerine ilişkin

araştırmalarında Başol ve Altayrsquoın (2009) okul youmlneticilerine ve oumlğretmenlere

youmlnelik araştırmasında benzer sonuccedillar bulunmuştur Buna karşın Cemaloğlu

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

243

ve Şahinrsquoin (2007) ccedilalışmasında oumlğretmenlerin yaşı ile mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeyleri arasında anlamlı bir ilişki olduğu ve yaşın ilerlemesiyle birlikte DT ve

D boyutlarında mesleki tuumlkenmişliğin arttığı saptanmıştır

Elde edilen sonuccedillar genel olarak değerlendirildiğinde eğitim muumlfettiş

yardımcılarının DT ve DKBD boyutlarında orta duumlzeyde D boyutunda ise

duumlşuumlk duumlzeyde mesleki tuumlkenmişlik yaşadıkları saptanmıştır Bu sonuccedil eğitim

muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik yaşamalarına neden olan

sorunların ccediloumlzuumlmuumlne youmlnelik duumlzenlemelerin yapılmasını gerektirmektedir

Yapılan araştırmalarda eğitim muumlfettişlerinin iş yuumlklerinin fazla oluşu oumlnemli

bir sorun olarak goumlruumllmektedir (Altun ve Memişoğlu 2010 Kayıkccedilı ve Şarlak

2009 Yıldırım 2009 Yıldırım ve Demirtaş 2010) Bu durumun eğitim muumlfettiş

yardımcılarının stres yaşamasına ve buna bağlı olarak mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin artmasına neden olabileceği soumlylenebilir Dolayısıyla eğitim

muumlfettiş yardımcılarının iş yuumlklerinin azaltılmasına youmlnelik duumlzenlemeler

yapılmalıdır Bununla birlikte stres mesleki tuumlkenmişlik gibi durumlarla başa

ccedilıkma konusunda eğitim muumlfettiş yardımcılarına youmlnelik bazı eğitim etkinlikleri

ve sosyal etkinlikler duumlzenlenmelidir Bu araştırmanın ccedilalışma grubu

Tuumlrkiyersquodeki eğitim muumlfettiş yardımcılarıyla sınırlandırılmıştır Tuumlrkiye

genelindeki eğitim muumlfettişleri uumlzerinde de mesleki tuumlkenmişlik ile ilgili

betimsel ve ilişkisel araştırmalar yapılabilir Bu araştırmanın diğer bir sınırlığı

ise verilerin sadece nicel bir youmlntemle elde edilmiş olmasıdır Eğitim

muumlfettişlerinin ve eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliklerine

neden olan etkenlerin belirlenmesine ilişkin nitel araştırmalar yapılabilir

KAYNAKLAR

Ağaoğlu E Ceylan M Kesim E Madden T (2004) Araştırma

goumlrevlilerinin kendi tuumlkenmişlik duumlzeylerine ilişkin goumlruumlşleri H

Atılgan ve İ Ccedilınar (Ed) XIII Ulusal Eğitim Bilimleri Kurultayı Bildiri

Oumlzetleri (2ndash3) Ankara Pegem A Yayıncılık

Altay M (2007) Okul youmlneticilerinin mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri ile ccedilok

boyutlu algılanan sosyal destek duumlzeyleri arasındaki ilişki

Yayımlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi

Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tokat

Altun SA Memişoğlu SP (2010) İlkoumlğretim muumlfettişlerinin denetimin

yeniden yapılandırılmasına ilişkin goumlruumlşleri İlkoumlğretim Online 9 (2)

643ndash657 [Online] httpilkogretim-onlineorgtr

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

244

Arabacı İB Akar H (2010) Eğitim muumlfettişlerinin bazı sosyal demografik

ve mesleki oumlzelliklerine goumlre mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

belirlenmesi Dicle Uumlniversitesi Eğitim Ziya Goumlkalp Eğitim Fakuumlltesi

Dergisi 15 78ndash91

Ardıccedil K Polatcı S (2008) Tuumlkenmişlik sendromu akademisyenler uumlzerinde

bir uygulama GOUuml oumlrneği Gazi Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler

Fakuumlltesi Dergisi 10 (2) 69ndash96

Babaoğlan E (2006) İlkoumlğretim okulu youmlneticilerinde tuumlkenmişlik Duumlzce ili

oumlrneği Yayınlanmamış Doktora Tezi Abant İzzet Baysal Uumlniversitesi

Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Bolu

Balay R Engin A (2007) GAP boumllgesinde goumlrev yapan ilkoumlğretim

muumlfettişlerinin tuumlkenmişlik duumlzeyi uumlzerine bir araştırma Ankara

Uumlniversitesi Eğitim Bilimleri Fakuumlltesi Dergisi 40 (2) 205ndash232

Basım HN Şeşen H (2006) Mesleki tuumlkenmişlikte bazı demografik

değişkenlerin etkisi Kamursquoda bir araştırma Ege Akademik Bakış 6

(2) 15ndash23

Başol G Altay M (2009) Eğitim youmlneticisi ve oumlğretmenlerin mesleki

tuumlkenmişlik duumlzeylerinin incelenmesi Kuram ve Uygulamada Eğitim

Youmlnetimi 15 (58) 191ndash216

Budak G Suumlrgevil O (2005) Tuumlkenmişlik ve tuumlkenmişliği etkileyen oumlrguumltsel

faktoumlrlerin analizine ilişkin akademik personel uumlzerinde bir uygulama

Dokuz Eyluumll Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi Dergisi

20 (2) 95ndash108

Buumlyuumlkoumlztuumlrk Ş Ccedilakmak EK Akguumln OumlE Karadeniz Ş Demirel F

(2008) Bilimsel araştırma youmlntemleri Ankara Pegem Akademi

Cemaloğlu N Şahin DE (2007) Oumlğretmenlerin mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin farklı değişkenlere goumlre incelenmesi Kastamonu Eğitim

Dergisi 15 (2) 465ndash484

Ccedilokluk Ouml (2003) Oumlrguumltlerde tuumlkenmişlik C Elma ve K Demir (Ed)

Youmlnetimde ccedilağdaş yaklaşımlar uygulamalar ve sorunlar (s109ndash133)

Ankara Anı Yayıncılık

Demiriz B (2010 Mart 8) Modern ccedilağın hastalığı tuumlkenmişlik Milliyet

Cadde

httpcaddemilliyetcomtr20100308YazarDetay1208285MODER

N CAGIN_HASTALIGI_TUKENMiSLiK adresinden 30 Nisan 2011

tarihinde alınmıştır

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

245

Durdu T (2010) Eğitim deneticilerinin oumlrguumltsel vatandaşlık davranışının

mesleki tuumlkenmişlik ve bazı değişkenler accedilısından incelenmesi

Yayınlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi Selccediluk Uumlniversitesi Eğitim

Bilimleri Enstituumlsuuml Konya

Ergin C (1993) Doktor ve hemşirelerde tuumlkenmişlik Maslach Tuumlkenmişlik

Oumllccedileğirsquonin uyarlanması VII Ulusal Psikoloji Kongresi Bilimsel

Ccedilalışmaları (143ndash154) R Bayraktar ve İ Dağ (Editoumlrler) Ankara VII

Ulusal Psikoloji Kongresi Duumlzenleme Kurulu ve Tuumlrk Psikologlar

Derneği Yayını

Genccedilay OumlA (2007) Beden eğitimi oumlğretmenlerinin iş doyumu ve mesleki

tuumlkenmişliklerinin bazı değişkenler accedilısından incelenmesi Kastamonu

Eğitim Dergisi 15 (2) 765ndash780

Girgin G (2010) Oumlğretmenlerde tuumlkenmişliğe etki eden faktoumlrlerin

araştırılması Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi 9 (32) 32ndash48

Halbesleben JRB Buckley MR (2004) Burnout in organizational life

Journal of Management 30 (6) 859-879

Izgar H (2003) Okul youmlneticilerinde tuumlkenmişlik Ankara Nobel Yayın

Dağıtım

Kan UumlD (2008) Bir grup okuloumlncesi oumlğretmeninde tuumlkenmişlik durumunun

incelenmesi Kastamonu Eğitim Dergisi 16 (2) 431ndash438

Karasar N (1995) Bilimsel araştırma youmlntemi Ankara 3A Araştırma Eğitim

Danışmanlık Ltd

Kayıkccedilı K (2005) Milli Eğitim Bakanlığı denetmenlerinin denetim alt

sisteminin yapısal sorunlarına ilişkin algıları ve iş doyum duumlzeyleri

Ankara Tem-Sen Yayınları

Kayıkccedilı K Şarlak Ş (2009) İlkoumlğretimde denetimin etkili işleyişini

zorlaştırman ve zayıflatan oumlrguumltsel engeller 1 Uluslararası Katılımlı

Ulusal Eğitim Denetimi Sempozyumu (127ndash136) Ankara Tem-Sen

Yayınları

Koccedilak R (2009) Okul youmlneticilerinin mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin bazı

değişkenler accedilısından incelenmesi Fırat Uumlniversitesi Sosyal Bilimler

Dergisi 19 (1) 65ndash83

Maslach C Jackson SE (1981) The measurement of experienced burnout

Journal of Occupational Behavior 2 99ndash113

Maslach C Schaufeli WB Leiter MP (2001) Job burnout Annual Review

of Psychology 52 397-422

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

246

Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Muumlfettişleri Başkanlıkları Youmlnetmeliği

[MEBEMBY] (2011) Resmi Gazete 27974 24 Haziran 2011

Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Goumlrevleri Hakkında Kanun Huumlkmuumlnde

Kararname (2011) Resmi Gazete 28054 14 Eyluumll 2011 (KHK No

652)

Peker R (2002) İlkoumlğretim okullarında goumlrev yapan oumlğretmenlerin mesleki

tuumlkenmişliklerine etki eden bazı faktoumlrler Uludağ Uumlniversitesi Eğitim

Fakuumlltesi Dergisi 15 (1) 305ndash318

Polat S Uğurlu CT (2009) İlkoumlğretim muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeyleri 1 Uluslararası Katılımlı Ulusal Eğitim Denetimi

Sempozyumu (101ndash109) Ankara Tem-Sen Yayınları

Sağlam-Arı G amp Ccedilına-Bal E (2008) Tuumlkenmişlik kavramı Birey ve oumlrguumltler

accedilısından oumlnemi Youmlnetim ve Ekonomi 15 (1) 131ndash147

Tanrıverdi L (2008) İlkoumlğretim muumlfettişlerinin iş tatmini ile tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin incelenmesi İstanbul ili oumlrneği Yayınlanmamış Yuumlksek

Lisans Tezi Yeditepe Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul

Tuumlmkaya S (1996) Oumlğretmenlerdeki tuumlkenmişlik goumlruumllen psikolojik belirtiler

ve başa ccedilıkma davranışları Yayınlanmamış Doktora Tezi Ccedilukurova

Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Adana

Tuumlmkaya S (2000) Akademik tuumlkenmişlik oumllccedileğinin geliştirilmesi Hacettepe

Uumlniversitesi Eğitim Fakuumlltesi Dergisi 19 128ndash133

Wright TA Bonett DG (1997) The contribution of burnout to work

performance Journal of Organizational Behavior 18 (5) 491ndash499

Yıldırım MC (2009) Yapılandırmacı oumlğrenme paradigması ilkeleri accedilısından

ilkoumlğretim okullarında oumlğretimsel denetim uygulamalarının

değerlendirilmesi Yayınlanmamış Doktora Tezi İnoumlnuuml Uumlniversitesi

Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Malatya

Yıldırım MC Demirtaş H (2010) Yapılandırmacı oumlğrenme paradigması

accedilısından ilkoumlğretim okullarında oumlğretmen denetiminin etkili olarak

yapılabilmesine ilişkin ccediloumlzuumlm oumlnerileri 2 Uluslararası Katılımlı Eğitim

Denetimi Kongresi Bildiriler Kitabı (337ndash346) Ankara Nobel Yayın

Dağıtım

Yılmaz A (2007) İlkoumlğretim muumlfettişlerinin mesleki goumlrevlerini yerine

getirme durumları ile tuumlkenmişlik duumlzeyleri arasındaki ilişki

Yayınlanmamış Doktora Tezi Abant İzzet Baysal Uumlniversitesi Sosyal

Bilimler Enstituumlsuuml Bolu

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

247

Uumlniversite Oumlğrencilerinin Yabancı Dil Dersine Karşı Tutumları İle Kontrol Odağı

Durumları Arasındaki İlişkinin Farklı Değişkenler Bakımından İncelenmesi

Rıza Goumlkler1 Sezai Kalafat

2

Recep Koccedilak3 Osman Zati Yazar

4

Erkan Tuumlrkoğlu5

Oumlzet

Bu araştırmanın temel amacı uumlniversite oumlğrencilerinin yabancı dil dersine

(İngilizce) karşı tutumları ile kontrol odağı durumlarının tespit edilerek bu iki değişken

arasında ilişki olup olmadığının incelenmesidir Oumlğrencilerin kontrol odağı

durumlarının iccedilten ve dıştan olmasına goumlre yabancı dil dersi sınav puanlarında ve

yabancı dile karşı tutumlarında istatistiksel bakımdan manidar bir farklılık olup

olmadığının incelenmesi bu araştırmanın cevap aradığı en oumlnemli sorulardan birisidir

Ayrıca oumlğrencilerin İngilizce dersine karşı tutumları ve kontrol odağı duumlzeylerinin

cinsiyet yaş okudukları boumlluumlm İngilizce konuşan yabancı birisiyle tanışma durumu

anne ve babanın eğitim durumu ailede İngilizce bilen birinin varlığı gibi bağımsız

değişkenlere goumlre farklılaşıp farklılaşmadığı t-testi ve varyans analizi teknikleri ile

karşılaştırılarak incelenmektedir

2005ndash2006 Eğitim-Oumlğretim yılında Tokat Gaziosmanpaşa Uumlniversitesirsquonde

birinci sınıfta okuyan yaklaşık 1240 oumlğrenciden rastgele oumlrnekleme yoluyla seccedililmiş

322 oumlğrenci bu araştırmanın oumlrneklemini oluşturmaktadır Bu oumlğrencilere ldquoRotter İccedil Dış

Kontrol Odağı Oumllccedileği ldquo İngilizce Tutum Oumllccedileğirdquo ve Kişisel Bilgi Formu uygulanarak

araştırma gerccedilekleştirilmiştir Araştırma sonucunda yapılan analizler sonucunda

oumlğrencilerin toplam İngilizce tutum puanları arasında iccedil denetimliler lehine ( X =

13505 ss = 2739) anlamlı farklılık olduğu tespit edilmiştir [t (322)= 245 p lt 005]

Ayrıca yapılan korelasyon testi sonucunda oumlğrencilerin kontrol odağı algılamaları ile

yabancı dil (İngilizce) tutumları arasında ters youmlnde anlamlı bir ilişki olduğu

anlaşılmaktadır (r = -138 p lt 05)

Anahtar Kelimeler Kontrol odağı Yabancı dile karşı tutum İngilizce Tutum

XV Eğitim Bilimleri Kongresinde soumlzluuml bildiri olarak sunulmuştur

1 YrdDoccedilDr Ccedilankırı Karatekin Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Eğitim Bilimleri Boumll

2 Oumlğretim goumlrevlisi Buumllent Ecevit Uumlniversitesi Ereğli Eğitim Fakuumlltesi İlkoumlğretim Boumll

3 DoccedilDr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Eğitim Fakuumlltesi Eğitim Bilimleri Boumll

4 Uzman Psikolojik Danışman Darıca Lisesi Rehber Oumlğretmeni İzmit

5 OumlğrGoumlr Koumlln Uumlniversitesi Tuumlrk Dil Boumlluumlmuuml Felsefe ve Dil Fak Koumlln Almanya

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

248

Analysis of the Relationship between University Studentsrsquo Attitudes towards

Foreign Language Classes and Locus of Control in terms of Different Variables

Abstract

In this research it is sought whether there is a relationship between university

studentsrsquo attitudes towards foreign language classes (English) and locus of control

Therefore the main objective of the research according to the type of locus of control

students have internal or external is to find out whether there is a significant

statistical difference between studentsrsquo foreign language exam grades and their attitudes

towards foreign language Furthermore whether studentsrsquo attitudes towards English

classes and their levels of locus of control change according to independent variables

such as sex age department where they study acquaintance with an English speaking

foreigner parentsrsquo education background existence of somebody in the family speaking

English is analyzed via comparison with t-test and analysis of variance techniques

The study was carried out 322 under graduate first year students who were

selected through random sampling In this research Rotter Internal-External Locus of

Control Scale English Attitude Scale and Personal Information Sheet were used to

collect data As a result of the analysis results of the research students supervised in

favor of the interior of the total English attitude scores (= 13505 SD = 2739) were

found to be significantly different [t (322) = 245 p lt005] In addition as a result of the

correlation test students perceptions of locus of control and the foreign language

(English) is understood to be a significant relationship between the attitudes in the

opposite direction (r = - 138 p lt05)

Key Words Locus of control Attitudes to foreign language English Attitude

GİRİŞ

Ccedilağımızda ulaşımın hızla gelişmesi farklı kuumlltuumlre sahip ve farklı dilde

konuşan insanların bir araya gelmelerini ccedilok kolaylaştırmıştır Bu durum

insanların farklı dilleri oumlğretmeye ve oumlğrenmeye zorlamıştır Giderek

kuumlreselleşen duumlnyamızda artık milletlerin kendi dilleri dışında başka milletlerin

de dillerini oumlğrenmeleri ve kullanmaları kaccedilınılmaz olmuştur (Demirel1998)

Yabancı dil bilmenin oumlnemi arttıkccedila bir yabancı dil değil birden ccedilok yabancı dil

bilmek gereksinim haline gelmiştir Bu nedenle gelişmiş uumllkelerin eğitim

programlarında yabancı dil derslerinin yoğun olarak tercih edildiği

goumlruumllmektedir (Acat 2002 (Lefcourt 1982 Rotter 1990 Strickland 1989

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

249

Yeşilyaprak 1988)) Yabancı dil oumlğrenmenin oumlneminin bu kadar arttığı

guumlnuumlmuumlzde yabancı dil eğitiminde en az ekonomik gider ile muumlmkuumln olan en

kısa suumlrede dil oumlğrenmek hedeflenmektedir Bu accedilıdan bakıldığında yabancı dil

oumlğretiminde etkisi olabilecek her tuumlrluuml iccedilsel ve dışsal faktoumlrlerin araştırılması

kayda değer bulunmaktadır Acat (2002)rsquoa goumlre yabancı dil oumlğrenirken

oumlğrenciler ve oumlğretmenler iccedilin en oumlnemli konulardan bir tanesi de oumlğrencilerin

oumlğrenmeye motive edilmesidir Oumlğrencilerin bir dili sevmeleri ve ona karşı ilgi

duymaları motivasyonlarını arttırarak dili daha ccedilabuk oumlğrenmelerine olanak

sağlayacaktır Oumlğrenci bir şeyi sevmediği ve onu oumlğrenmeyi bir amaccedil

edinmediği suumlrece etkili bir şekilde oumlğrenmesi beklenemez Bu nedenle dil

oumlğretiminde diğer etmenlerin yanında duyuşsal faktoumlrlerin tutumların oumlnemi

yadsınamaz (Onur 2008 Guumlrel1986 Chubb Fertman ve Ross 1997

Cuumlceloğlu 1993 1990 Njus ve Brockway 1999)

Tutum bir kimsenin bir nesne insan veya olaya youmlnelik olumlu veya

olumsuz genel eğilimi olarak ifade edilmektedir Demirtaş ve Guumlneş (2002) ise

tutumu bireyi belli insanlar durumlar ve nesneler karşısında belli davranışlar

goumlstermeye iten oumlğrenilmiş eğilimler olarak accedilıklamaktadırlar Başka bir ifade

ile tutum bir bireye atfedilen ve onun bir psikolojik obje ile ilgili duumlşuumlnce

duygu ve davranışlarını duumlzenli bir biccedilimde oluşturan bir eğilim olarak

tanımlanmaktadır (Smith 1968rsquoden akt Kağıtccedilıbaşı 1988) Yukarıdaki

tanımlardan da anlaşıldığı gibi bireyin tutum ve davranışlarını

gerccedilekleştirmesinde temel kişilik oumlzelliklerinin etkili olması beklenen bir

sonuccediltur (Kağıtccedilıbaşı 1988) Bu nedenle bir kişilik oumlzelliği olan kontrol odağı

durumu ile yabancı dil oumlğrenmeye youmlnelik tutum arasında bir ilişki olması

kuvvetle muhtemeldir Bu araştırmanın en temel amacı da oumlğrencilerin kontrol

odağı algıları ile yabancı dil tutumları arasındaki ilişkiyi farklı değişkenler

accedilısından incelemektir

Bir kişilik boyutu olarak ele alınanldquokontrol odağırdquo kavramını Rotter

(1966) bireyin yaşamındaki olumlu ya da olumsuz olayları (oumlduumll ve cezaları

başarı ve başarısızlıkları) belirleyen guumlccedillerin yoğunlaştığı bir yer olarak

tanımlamaktadır Daha yalın bir ifade ile bireyin karşılaştığı sonuccedilların ya da

başına gelen olayların ve durumların sorumlusunu kendi dışında (oumlrneğin talih

kader tanrı diğer insanlar kendi dışındaki guumlccediller vb gibi) goumlrmesi dışsal

kontrol odağına inancı olayların sorumlusu olarak kendini goumlrmesi ile

sonuccedilları buumlyuumlk oumllccediluumlde kendi davranış ve oumlzelliklerine bağlı olarak geliştiğini

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

250

algılaması ise iccedilsel kontrol odağına inancı goumlstermektedir (Yeşilyaprak 2004)

Tutumun duyuşsal bilişsel ve davranışsal boyutları vardır Oumlğrencinin

yabancı dili sevmesi onu oumlğrenirken zevk alması hoşuna gitmesi gibi durumlar

da bir dile karşı duyulan ilgiyi tutumu goumlstermektedir Yabancı dil oumlğrenmenin

duyuşsal boyutu yabancı dili sevmek ve ona karşı ilgi duymak davranışsal

boyutu onu kullanmak ve bilişsel boyutu ise onu oumlğrenme gerekliliğine

inanmaktır (Onur 2008) Yabancı dil oumlğretiminde en oumlnemli sorunlardan bir

tanesi de oumlğrencileri motive edip onların yabancı dil oumlğrenmeye youmlnelik olumlu

tutumlar geliştirmelerinin sağlanmasında karşımıza ccedilıkmaktadır Oumlğrencilerin

guumlduumllenmesi ile hem oumlğretmenlerin işi kolaylaşacak hem de az zamanda ve en

ekonomik şekilde dil oumlğretimi gerccedilekleşecektir Bazı araştırma bulgularına goumlre

yabancı dil derslerinde ilkoumlğretimden uumlniversiteye kadar aynı konular etrafında

doumlnuumllduumlğuuml ve bunun zaman ve ekonomik kayıplara neden olduğu bu durumun

da oumlğrencilerin yabancı dile karşı olumsuz tutumlar geliştirmelerine sebep

olduğu vurgulanmaktadır (Onur 2008 Guumlrel1986 Demirtaş ve Guumlneş

(2002) Bu nedenle oumlğrencilerin motive edilmesi onların biraz da kişilik

oumlzelliklerini bilmekle muumlmkuumln olacaktır Uumlniversitelerin birinci sınıfında

verilen ldquoYabancı Dil İngilizcerdquo dersine katılan oumlğrencilerin iccedilten veya dıştan

kontrolluuml olmalarının onların yabancı dile karşı tutumlarını da etkilediğinin

varsayıldığı bu ccedilalışma yabancı dil ile ilgilenenlere yol goumlsterici olacağın alana

katkı sağlayacağı iccedilin oumlnem arz etmektedir

Araştırmanın Amacı

Uumlniversite oumlğrencilerinin yabancı dil dersine (İngilizce) karşı tutumları

ile kontrol odağı durumları arasında istatiksel olarak ilişki olup olmadığının

incelenmesi bu araştırmanın temel amacıdır Araştırmanın bu genel amacı

ccedilerccedilevesinde aşağıdaki sorulara cevap aranmaya ccedilalışılmıştır

1 Oumlğrencilerin kontrol odağı durumlarının iccedilten ve dıştan olmasına goumlre

yabancı dil dersi sınav puanlarında istatistiksel bakımdan manidar bir farklılık

varmıdır

2 Oumlğrencilerin İngilizce akademik başarıları ile İngilizce tutum puanları

arasında anlamlı bir ilişki varmıdır

3 Oumlğrencilerin İngilizce dersine karşı tutumları cinsiyet yaş okudukları

boumlluumlm İngilizce konuşan yabancı birisiyle tanışma durumu ailede İngilizce

bilen birinin varlığı anne babanın eğitim durumu gibi bağımsız değişkenlere

goumlre anlamlı farklılık goumlstermekte midir

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

251

4 Oumlğrencilerin kontrol odağı toplam puanları cinsiyet yaş okudukları

boumlluumlm İngilizce konuşan yabancı birisiyle tanışma durumu ailede İngilizce

bilen birinin varlığı anne babanın eğitim durumu gibi bağımsız değişkenlere

goumlre anlamlı farklılık goumlstermekte midir

Youmlntem

Oumlğrencilerin kontrol odağı algıları ile yabancı dil tutumları arasındaki

ilişkinin farklı değişkenler accedilısından incelendiği bu ccedilalışma ilişkisel tarama

modelli bir araştırmadır

Ccedilalışma Grubu

Bu araştırma 2005-2006 Eğitim-Oumlğretim yılında Tokat Gaziosmanpaşa

Uumlniversitesi Fen Edebiyat Eğitim Ziraat İktisadi İdari Bilimler Fakuumlltesi ile

Beden Eğitimi Spor Yuumlksekokulu ve Turizm Yuumlksekokulunda 1 sınıfta devam

eden rastgele seccedililmiş 340 oumlğrenci ile bu araştırmaya başlanmıştır Ancak 18

oumlğrenci oumllccedilekleri yanlış yada eksik doldurduğundan araştırma dışı

bırakılmışlardır Bu nedenle araştırma 167 erkek ve 155 kız olmak uumlzere toplam

322 kişilik oumlrneklem uumlzerinde gerccedilekleştirilmiştir

Veri Toplama Araccedilları

Bu araştırmada ldquoRotter İccedil Dış Kontrol Odağı Oumllccedileği ldquo İngilizce Tutum

Oumllccedileğirdquo ve Kişisel Bilgim Formu uygulanarak gerekli veriler toplanmıştır Veri

toplama aracı olarak Rotter (1966) tarafından geliştirilen ve Dağrsquoın (1991)

Tuumlrkccedilersquoye uyarladığı ldquoRotter İccedil Dış Kontrol Odağı Oumllccedileğirdquo ile Guumlrel (1986)

tarafından geliştirilen ldquo İngilizce Tutum Oumllccedileğirdquo oumlğrencilerin ilgili konulardaki

tutum ve algılarının yoklanması iccedilin kullanılmıştır

Kontrol Odağı Oumllccedileği

İccedil ndash Dış Kontrol Odağı Oumllccedileği Rotter (1966) tarafından geliştirilen 29

maddeden oluşan zorunlu seccedilmeli bir oumllccedilektir Oumllccedilekteki 6 madde dolgu

maddesidir 23 madde ise iccedil ve dış inanca ait tercih ifade eden maddelerdeden

oluşmaktadır Bu oumllccedilekte her madde iccedilin ldquoa ve brdquo harfleri ile goumlsterilen iki

seccedilenek bulunmaktadır Maddelerin bazılarında ldquoardquo seccedileneği 1 puan alırken

bazılarında da ldquobrdquo seccedileneği 1 puan almaktadır Oumllccedilek puanları 0-23 puan

arasında değişmekte olup yuumlkselen puanlar dış denetim inancını goumlstermektedir

Oumllccedileğin guumlvenirlik katsayıları farklı oumlrneklemlerde 69 ile 79 arasında tespit

edilmiştir Dağ (1991) tarafından yapılan Tuumlrkiye uygulamasından iccedil tutarlık

katsayısı 71 bulunmuştur

İngilizce Tutum Oumllccedileği Guumlrel

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

252

İngilizce Tutum Oumllccedileği Guumlrel (1986) tarafından geliştirilen 5rsquoli likert

tipi 44 maddeden oluşan ve uumlccedil alt boyutu bulunan (duyuşsal davranışsal ve

bilişsel) bir oumllccedilektir Oumllccedileğin geccedilerlik guumlvenirlik ccedilalışması yapılmış ve oumllccedileğin

madde korelasyon katsayıları 76 ile 79 arasında plt 001 duumlzeyinde anlamlı

bulunmuştur Oumllccedileğin hazırlanmasında uzman goumlruumlşuumlne baş vurularak kapsam

geccedilerliği saptanmıştır Oumllccedileğin puanlanmasında olumlu cuumlmleler (22 madde)

iccedilin 5-4-3-2-1 ve olumsuz (22 madde) cuumlmleler iccedilin 1-2-3-4-5 puanlar sistemi

kullanılmıştır

Uygulama aşamasında oumlğrencilere araştırma paketindeki oumllccedileklerin

yapılış amacı ve nasıl cevaplandırılacağı hakkında bilgi verilmiş ve araştırma

paketi (13 demografik soru 29 kontrol odağı ile 44 İngilizce tutum oumllccedileği

maddesi) araştırmaya katılmaya goumlnuumllluuml oumlğrencilere uygulanmıştır Araştırma

iccedilin fakuumlltelerden izin alınmıştır Oumlğrencilerin araştırma paketini gruplar halinde

doldurmaları istenirken o an vakti olmayanlar ve araştırmaya katılmak

isteyenlere ise araştırma paketi verilerek daha uygun bir zamanda

cevaplandırmaları istenmiş ve daha sonra araştırmacıya teslim etmeleri

oumlnerilerek araştırmaya dacirchil edilmişlerdir Elde edilen veriler ldquoSPSS 100rdquo

paket programı kullanılarak kodlanmış ve analizleri yapılıp grafiklerle

goumlsterilerek yorumlanmıştır

Bulgular ve Yorum

Araştırmanın evrenini Tokat Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi 1sınıfa

devam eden ve İngilizce dersi alan 1240 oumlğrenci oluşturmaktadır Bu evrenden

rastgele oumlrnekleme yolu ile seccedililmiş yaş ortalamaları 1942 olan 167 erkek ve

155 kız olmak uumlzere toplam 322 oumlğrenci araştırmaya katılmıştır Bu

oumlğrencilerden 209 tanesi ( 649) 1oumlğretim 113 tanesi ( 351) ise 2oumlğretime

devam etmektedir Araştırmaya katılan 322 oumlğrenciden Turizm ve Otelcilik

Programına 36 ( 111) Ziraat Fakuumlltesine 28 ( 87) Beden Eğitimi ve Spor

Yuumlksek Okuluna 19 ( 59) Sınıf Oumlğretmenliği 38 ( 118) Sosyal Bilgiler

Oumlğretmenliği 22 ( 68) Maliye 23 ( 71) Kamu Youmlnetimi 35 ( 108)

İşletme 62 ( 192) ve İktisat 59 ( 183) boumlluumlmlerine devam etmektedirler

Oumlğrencilerin kontrol odağı algılamaları ile yabancı dil tutum duumlzeyleri

arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığını test etmek iccedilin Pearson korelasyon

testi yapılmış olup sonuccedilları Tablo-1lsquode verilmiştir

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

253

Tablo 1 Oumlğrencilerin Kontrol odağı Algılamaları ile Yabancı Dil Tutumları

Arasındaki İlişki

TOPLAM

DENETİM

ODAĞI PUANI

TOPLAM

İNGİLİZCE TUTUM

PUANI

TOPLAM DENETİM

ODAĞI PUANI

Pearson

Correlation

Sig (2-tailed)

N

1000

322

-138

013

322

TOPLAM

İNGİLİZCE TUTUM

PUANI

Pearson

Correlation

Sig (2-tailed)

N

-138

013

322

1000

322

Korelasyon 05 duumlzeyinde anlamlıdır (2 tailed)

Tablo 1rsquodeki korelasyon testi sonuccedilları incelendiğinde oumlğrencilerin

kontrol odağı algılamaları ile yabancı dil (İngilizce) tutumları arasında ters

youmlnde anlamlı bir ilişki olduğu anlaşılmaktadır (r = -138 p lt 05) Rotter

kontrol odağı oumllccedileğinin puanlamasında yuumlkselen puanların dış denetimli duumlşuumlk

puanların iccedil denetimli olduğunu belirtmektedir Bu nedenle iccedil denetimli

olanların yani olayların ve davranışların kaynağının kendisi olduğuna inanan

oumlğrencilerin İngilizceye youmlnelik tutumlarının daha yuumlksek olumlu olduğu

anlaşılmaktadır Ayrıca bu ilişkiyi goumlsteren Scatter grafiği aşağıda

goumlruumllmektedir

TOPLAM DENETYacuteM ODAETHI PUANAI

3020100-10

TO

PL

AM

YacuteN

GYacute

LYacute

ZC

E T

UT

UM

U

200

180

160

140

120

100

80

60

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

254

Yukarıdaki grafikte de accedilıkccedila goumlruumllduumlğuuml gibi kontrol odağı puanları ile

İngilizce tutum puanları arsında ters orantılı bir ilişki bulunmaktadır

Araştırmanın en temel sorularından birisi olan oumlğrencilerin iccedilten ve

dıştan denetimli olmalarına goumlre yabancı dil (İngilizce) tutumları arasında

anlamlı farklılık olup olmadığını test etmek iccedilin ilişkisiz oumllccediluumlmler t-testi analizi

yapılmış olup sonuccedilları aşağıdaki tabloda verilmiştir

Tablo 2 Oumlğrencilerin İccedilten ve Dıştan Denetimli Olmalarına Goumlre İngilizce

Tutumları Arasındaki Farklılaşma

Değişkenler Kontrol

odağı n X ss t p

TOPLAM ING İccedil 197 13505 2739 2450 015

Dış 125 12723 2872 2424

DUYUŞSAL İccedil 197 3578 1029 3178 002

Dış 125 3194 1094 3135

BILIŞSEL İccedil 197 4614 626 052 959

Dış 125 4610 665 051

DAVRANIŞ İccedil 197 5313 1521 2227 027

Dış 125 4918 1595 2450

Yukarıda yapılan t-testi analizi sonuccedillarına goumlre oumlğrencilerin iccedilten ve

dıştan denetimli olmalarına goumlre toplam İngilizce tutum puanları arasında iccedil

denetimliler lehine anlamlı farklılık olduğu tespit edilmiştir [t (322)= 245 p lt

005] Ancak oumlğrencilerin iccedilten ve dıştan denetimli olmalarına goumlre bilişsel alan

tutum puanları arasında anlamlı farklılık olmadığı goumlruumllmektedir Diğer yandan

oumlğrencilerin iccedilten ve dıştan denetimli olmalarına goumlre İngilizce Duyuşsal Alan

tutumlarının ve Davranışsal Alan tutumlarının iccedil denetimli olanlar lehine

anlamlı farklılık goumlsterdiği anlaşılmaktadır [t (322)= 317 p lt 005] [t (322)= 052

p lt 05] Bu sonuccedillardan yola ccedilıkılarak iccedilten denetimli olan yani olay ve

davranışların nedenlerini dış faktoumlrlerden ccedilok iccedil faktoumlrlere yuumlkleyen

oumlğrencilerin İngilizceye karşı daha olumlu tutum sergiledikleri soumlylenebilir

Araştırmaya katılan oumlğrencilerin cinsiyetlerine goumlre İngilizce Bilişsel

Duyuşsal Davranışsal tutumları ve toplam İngilizce tutumları arasında anlamlı

bir fark olup olmadığı ilişkisiz oumllccediluumlmler iccedilin t-testi analizi yapılarak incelenmiş

ve sonuccedillar aşağıdaki tabloda verilmiştir

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

255

Tablo 3 Oumlğrencilerin Cinsiyetlerine Goumlre İngilizce Tutumları Arasındaki

Farklılaşma

Değişkenler Cinsiyet n X ss t p

TOPLAMING Erkek 167 12985 2761 -

1693

091

Bayan 155 13513 2800

DUYUSSAL Erkek 167 3362 1073 -

1380

169

Bayan 155 3527 1050

BILISSEL Erkek 167 4552 661 -

2113

035

Bayan 155 4701 596

DAVRANIS Erkek 167 5071 1521 -

1232

219

Bayan 155 5285 1581

Yapılan t-testi analizi sonuccedillarına goumlre oumlğrencilerin cinsiyetlerine goumlre

toplam İngilizce tutum puanlarının anlamlı bir farklılık goumlstermediği bulgusuna

ulaşılmıştır [t (322)= -169 p gt 05] Ayrıca oumlğrencilerin erkek ve bayan

olmalarına goumlre İngilizce duyuşsal alan tutumları ve davranışsal alan tutumları

arasında anlamlı bir farklılık olmadığı tespit edilmiştir [t (322)= -138 p gt 05] ve

[t (322)= -123 p gt 05] Ancak kız ve erkek oumlğrencilerin İngilizce Bilişsel Alan

tutumları arasında kız oumlğrenciler lehine anlamlı bir farklılık olduğu tespit

edilmiştir [t (322)= -212 p lt 05] Bu sonuccedillardan yola ccedilıkarak kız oumlğrencilerin

İngilizce bilişsel becerilerinin daha yuumlksek olduğu buna bağlı olarak da kızların

zihinsel becerilerinin yabancı dil oumlğrenmeye yatkın olduğunu soumlylemek doğru

olacaktır

Oumlğrencilerin cinsiyetlerine goumlre kontrol odağı toplam puanları arasında

fark olup olmadığını anlamak iccedilin ilişkisiz oumllccediluumlmler iccedilin t-testi analizi yapılmış

olup sonuccedilları aşağıdaki tabloda verilmiştir

Tablo 4 Oumlğrencilerin Cinsiyetlerine Goumlre Kontrol Odağı Toplam Puanları

Arasındaki Farklılaşma

Değişkenler Cinsiyet n X ss t p

TOPLAM

DENETİM

ODAĞI PUANI

Erkek 167 914 399 -1451 148

Bayan 155 982 444

Yapılan bu analiz sonucuna goumlre kız ( X = 904 ss = 398) ve erkek

( X = 982 ss = 445) oumlğrencilerin toplam kontrol odağı puanları arasında

anlamlı bir fark olmadığı bulgusuna ulaşılmıştır [t (322)= -165 p gt 05]

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

256

Oumlğrencilerin İngilizce akademik başarılarının zayıf ve iyi olması

durumuna goumlre İngilizce tutum puanları arasında oumlnemli farklılık olup

olmadığını anlamak iccedilin t-testi analizi uygulanmıştır Tablo 5rsquode sonuccedillar

sunulmaktadır

Tablo 5 Oumlğrencilerin İngilizce Akademik Başarılarının Zayıf ve İyi Olmasına

Goumlre İngilizce Tutumları Arasındaki Farklılaşma

İngilizce

Başarısı n X ss t p

DUYUŞSAL Zayıf 54 2893 54

-5559 plt

001 İyi 48 4073 985

BILIŞSEL Zayıf 54 4352 779

-5139 plt

001 İyi 48 4973 54

DAVRANIŞSAL Zayıf 54 4572 1595

-5619 plt

001 İyi 48 6344 1583

TOPLAM ING Zayıf 54 11817 2866

-6732 plt

001 İyi 48 15390 2443

Tablo 5rsquodeki t-testi sonuccedilları incelendiğinde oumlğrencilerin İngilizce

akademik başarılarının zayıf ve iyi (başarılı) olmasına goumlre İngilizce Duyuşsal

Bilişsel ve Davranışsal alan tutumları ve toplam İngilizce tutum puanları

arasında anlamlı farklılık olduğu tespit edilmiştir Tablo incelendiğinde bu

farklılığın İngilizce akademik başarısı yuumlksek olan oumlğrenciler lehine olduğu

anlaşılmaktadır Sonuccedil olarak İngilizce akademik başarısı iyi yani başarılı olan

oumlğrencilerin aynı zamanda İngilizceye youmlnelik tutumlarının da daha olumlu

olduğu anlaşılmaktadır

Oumlğrencilerin İngilizce akademik başarıları ile İngilizce tutum puanları

arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığını tespit etmek iccedilin Pearson Korelasyon

Testi uygulanmış olup ilgili sonuccedillar Tablo 6rsquoda verilmiştir

Tablo 6 İngilizce Akademik Başarıları ile İngilizce Tutum Puanları Arasındaki

İlişki

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

257

İngilizce

Başarısı

İngilizce

Tutum puanı

İngilizce

Başarısı

Pearson Korelasyon

Sig (2 tailed)

N

1000

298

313

000

297

İngilizce

Tutum puanı

Pearson Korelasyon

Sig (2 tailed)

N

313

000

297

100

298

Korelasyon 01 duumlzeyinde anlamlıdır (2 tailed)

Yapılan korelasyon testi sonucuna goumlre oumlğrencilerin İngilizce

akademik başarıları ile İngilizce toplam tutum puanları arasında pozitif youmlnde

anlamlı bir ilişki olduğu goumlzlenmiştir (r = 313 p lt 01) Buna goumlre oumlğrencilerin

İngilizcersquoye youmlnelik olumlu tutumları arttıkccedila akademik başarılarının da arttığı

soumlylenebilir Bu bulgudan yola ccedilıkarak oumlğrencilerin İngilizce akademik

başarılarının artması iccedilin olumlu tutumlarının yani duyuşsal alan davranışlarının

eğitimcilerce daha ccedilok oumlnemsenmesi gerektiği bir kez daha ortaya ccedilıkmıştır

Oumlğrencilerin yaşamlarının buumlyuumlk ccediloğunluğunu nerede geccedilirdiğine goumlre

(koumly ilccedile şehir buumlyuumlk şehir) kontrol odağı puanları arasında anlamlı bir

farklılık olup olmadığını test etmek iccedilin tek youmlnluuml varyans analizi (ANOVA)

testi uygulanmıştır ve sonuccedilları Tablo 7rsquode verilmiştir

Tablo 7 Oumlğrencilerin Yaşamlarının Buumlyuumlk Ccediloğunluğunu Nerede Geccedilirdiğine

Goumlre Kontrol odağı Puanları Arasındaki Farklılaşma

Varyans

Kaynağı

Kareler

Toplamı sd

Kareler

Ortalaması F p

Anlamlı

Fark

Gruplar

arası 135956 3 45319 258 plt 05

Koumly

Buumlyuumlkşehir

Gruplar iccedili 556964 318 17515

Yapılan varyans analizi (ANOVA) sonuccedillarına goumlre oumlğrencilerin

toplam kontrol odağı puanlarının Buumlyuumlkşehir ve koumlyde yaşama durumlarına

goumlre anlamlı farklılık goumlsterdiği anlaşılmaktadır (F(3318)= 258 p lt 05)

Aritmetik ortalamalar incelendiğinde bu farkın buumlyuumlk şehirde yaşayan

oumlğrencilerin lehine olduğu anlaşılmaktadır Yani koumlyde yaşayan oumlğrencilere

goumlre ( X = 835 ss = 450) buumlyuumlk şehirde yaşayan oumlğrencilerin ( X = 1035 ss =

398) kontrol odağı puanlarının daha yuumlksek olduğu yani dıştan denetimli

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

258

oldukları anlaşılmaktadır Bir başka ifade ile yaşamlarının buumlyuumlk ccediloğunluğunu

buumlyuumlk şehirlerde geccediliren oumlğrenciler koumlyde yaşayan oumlğrencilere kıyasla daha ccedilok

dıştan denetimli olma eğilimindedirler Bunun nedeni şoumlyle accedilıklanabilir koumlyde

yaşayan oumlğrencilerin yaşam koşulları gereği daha erken yaşta ccedilalışmaya

başlamaları sorumluluk almaları iccedil kontrol becerilerini geliştirmiş olabilir Bu

da onların daha iccedilten denetimli olmalarına yardımcı olmaktadır

Oumlğrencilerin annelerinin okur-yazar olmamaları ilkokul mezunu

ortaokul mezunu lise mezunu ve uumlniversite mezunu olmalarına goumlre toplam

İngilizce tutum puanları arasında oumlnemli farklılık olup olmadığını kontrol etmek

iccedilin Kruskal Wallis testi uygulanmıştır Elde edilen sonuccedillar Tablo 8rsquode

goumlruumllmektedir

Tablo 8 Oumlğrencilerin Annelerinin Eğitim Duumlzeylerine Goumlre Toplam İngilizce

Tutum Puanları Arasındaki Farklılaşma

Eğitim Duumlzeyi n Sıra

Ortalaması sd X

2 p Anlamlı Fark

Okur-yazar değil 53 13353 4 115 p lt 05 Okur-yazar

değil

- Lise

İlkokul 19

6

15948

Ortaokul 25 17964 Okur-yazar

değil

- Uumlniversite Lise 37 17923

Uumlniversite 10 22235

Kruskal Wallis testi analizi sonuccedillarını goumlsteren Tablo 8 incelendiğinde

oumlğrencilerin toplam İngilizce tutum puanlarının annelerinin eğitim duumlzeylerine

goumlre anlamlı bir farklılık goumlsterdiği anlaşılmaktadır (X 2(4)= 11504 p lt 05) Bu

farklılığın hangi gruplar arasında olduğunu belirlemek iccedilin Mann Whitney U

testi uygulanmış olup anneleri okur-yazar olmayan oumlğrencilerin ( X = 12242)

anneleri lise mezunu olanlara goumlre ( X = 13854) toplam İngilizce tutum

puanlarının daha duumlşuumlk olduğu goumlzlenmektedir (U = 70250 p lt 05) Ayrıca

anneleri uumlniversite mezunu olan oumlğrencilerin ( X = 15220) anneleri okur-yazar

olmayanlara goumlre ( X = 12242) toplam İngilizce tutum puanlarının daha yuumlksek

olduğu daha ccedilok olumlu tutuma sahip olduğu tespit edilmiştir (U = 12800 p lt

05) Sonuccedil olarak oumlğrencilerin annelerinin eğitim duumlzeyi lise ve uumlniversite olan

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

259

oumlğrencilerin anneleri okuryazar olmayanlara goumlre İngilizceye youmlnelik olarak

daha ccedilok olumlu tutuma sahip oldukları anlaşılmaktadır

Oumlğrencilerin babalarının eğitim duumlzeylerine goumlre (okur-yazar değil

ilkokul ortaokul lise uumlniversite) İngilizce tutum puanları arasında anlamlı bir

farkın olup olmadığını test etmek iccedilin Kruskal Wallis testi uygulanmıştır

Sonuccedillar aşağıdaki tabloda verilmiştir

Tablo 9 Oumlğrencilerin Babalarının Eğitim Duumlzeylerine Goumlre Toplam İngilizce

Tutum Puanları Arasındaki Farklılaşma

Eğitim Duumlzeyi n Sıra

Ortalaması sd X

2 p

Anlamlı

Fark

Okur-yazar

değil

5

11540 5 659 pgt 05

İlkokul 138 14846

Ortaokul 51 16648

Lise 71 16673

Uumlniversite 51 17109

Lisansuumlstuuml 1 28550

Kruskal Wallis testi sonuccedillarına goumlre Tablo 9rsquoa baktığımızda

oumlğrencilerin babalarının eğitim duumlzeylerine goumlre (okur-yazar değil ilkokul

ortaokul lise uumlniversite ve lisansuumlstuuml) İngilizce tutum puanları arasında anlamlı

bir farklılık olmadığı tespit edilmiştir (X 2

(5)= 6595 p gt 05)

Bu sonuccedillardan anlaşıldığına goumlre annelerin eğitim duumlzeylerinin

ccedilocuklarının İngilizce tutumlarını ve buna bağlı olarak İngilizce başarılarını

olumlu youmlnde etkilediği kolaylıkla soumlylenebilir Oumlğrencilerin yabancı dil

(İngilizce) tutumlarında babalara goumlre annelerin daha etkili ccedilıkması aynı

zamanda eğitimde annelerin uumlstlendiği roluumln oumlnemini bir kez daha ortaya

koymaktadır

Oumlğrencilerin kontrol odağı toplam puanlarının annelerinin ve babaların

eğitim duumlzeylerine goumlre anlamlı bir farklılık goumlsterip goumlstermediğini tespit

etmek iccedilin Kruskal Wallis testi uygulanmıştır Analiz sonuccedillarına goumlre

oumlğrencilerin annelerinin ve babalarının eğitim duumlzeylerine goumlre (okur-yazar

değil ilkokul ortaokul lise uumlniversite) kontrol odağı puanları arasında anlamlı

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

260

bir farklılaşma olmadığı tespit edilmiştir (X 2(4)= 3509 p gt 05) ve (X

2(5)= 579

p gt 05)

Oumlğrencilerin İngilizce konuşan biriyle tanışıp tanışmadıklarına goumlre

İngilizce tutum puanları arasında anlamlı farklılık olup olmadığı t-testi

uygulanarak test edilmiştir Sonuccedillar Tablo 10rsquoda verilmiştir

Tablo 10 İngilizce Konuşan Biriyle Tanışıp Tanışmadıklarına Goumlre İngilizce

Tutum Puanları Arasındaki Farklılaşma

İngilizce

Konuşan

Birisi İle

Tanışma

n X ss sd t p

TOPLAM

ING

TUTM

Evet 154 14114 2524 319 5768 plt

001 Hayır

167 12398 2787 31889

8 5792

Tablo 10 incelendiğinde oumlğrencilerin yabancı biriyle tanışıp

tanışmadıklarına goumlre İngilizce tutum puanları arasında anlamlı bir farklılık

olduğu anlaşılmaktadır [t (319)= 576 p lt 001] Başka bir ifadeyle İngilizce

konuşan yabancı biriyle tanışan oumlğrencilerin ( X = 14114) toplam İngilizce

tutum puanlarının İngilizce konuşan yabancı biriyle tanışmayan oumlğrencilere

goumlre ( X = 123 98) ccedilok daha yuumlksek olduğu goumlzlenmektedir Tutumların

davranışları youmlnlendirmedeki guumlcuuml dikkate alındığında bu durumun oumlğrencilerin

İngilizce başarılarını olumlu etkileyeceği duumlşuumlnuumllmektedir Bu sonuccedillardan yola

ccedilıkarak yabancı dil eğitiminde oumlğrencilerin yabancı dile youmlnelik olumlu

tutumlarını geliştirmek ve motivasyonlarını artırmak iccedilin o dili konuşan

yabancılarla tanışmasının sağlanması bir araccedil olarak oumlnerilebilir

Oumlğrencilerin ailelerinde (anne baba abi abla) İngilizce bilen birinin

olup olmaması durumuna goumlre İngilizce tutum puanları arasında anlamlı bir

farklılık olup olmadığını kontrol etmek iccedilin t-testi uygulanmıştır Sonuccedillar

Tablo 11rsquode goumlruumllmektedir

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

261

Tablo 11 Ailelerinde İngilizce Bilen Birinin Olup Olmadığına Goumlre İngilizce

Tutum Puanları Arasındaki Farklılaşma

Ailede

İngilizce

Bilen Birisi

n X ss sd t p

TOPLAM

ING TUTUM

Evet 107 13775

262

6 317 2547

p lt

05

Hayır 212 12937

284

7 2286 2615

Yapılan t-testi sonuccedillarına goumlre ailelerinde İngilizce bilen birileri olan

oumlğrencilerin ( X = 13775) İngilizce bilen birileri olmayan oumlğrencilere ( X =

12937) goumlre İngilizce tutum puanlarının anlamlı duumlzeyde daha yuumlksek olduğu

tespit edilmiştir Bu sonuccedillardan ailede yabancı dil bilen birinin olmasının

oumlğrencilerin yabancı dil oumlğrenmeye youmlnelik tutumlarını olumlu etkilediği onları

yabancı dil oumlğrenmeye teşvik ettiği soumlylenebilir

Oumlğrencilerin oumlğretmenlerini ilgisiz demokratik otoriter idealist ve

disiplinsiz olarak algılamalarına goumlre İngilizce akademik başarıları arasında

anlamlı fark bulunup bulunmadığını kontrol etmek iccedilin Kruskal Wallis testi

uygulanmış ve sonuccedillar Tablo 12rsquode verilmiştir

Tablo 12 Oumlğrencilerin Oumlğretmenlerini İlgisiz Demokratik Otoriter İdealist Ve

Disiplinsiz Olarak Algılamalarına Goumlre İngilizce Akademik Başarıları

Arasındaki Farklılaşma

Oumlğretmenin

Tutumu n

Sıra

Ortalaması sd X

2 p Anlamlı Fark

Otoriter 54 14369 4 9573 p lt 05 İlgisiz- Otoriter

İlgisiz 9 6261

İlgisiz-

Demokratik

Demokratik 196 13618

Disiplinsiz 5 12900

İdealist 4 9675

Yapılan Kruskal Wallis testi sonuccedillarına goumlre oumlğrencilerin

oumlğretmenlerini ilgisiz demokratik otoriter idealist ve disiplinsiz olarak

algılamalarına goumlre İngilizce akademik başarılarının anlamlı bir farklılık

goumlsterdiği anlaşılmaktadır (X2(4)= 9573 p lt 05)

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

262

Bu farklılığın hangi birimler arasında olduğunu anlamak iccedilinse Mann

Whitney U testi uygulanmıştır Bu testin sonuccedillarına goumlre oumlğretmenlerini

otoriter algılayan oumlğrencilerin ( X = 72) İngilizce akademik başarılarının

oumlğretmenlerini ilgisiz algılayan oumlğrencilere ( X = 4740) goumlre daha yuumlksek

olduğu goumlruumllmektedir (U = 10200 p lt 01) Ayrıca oumlğretmenlerini demokratik

olarak algılayan oumlğrencilerin ( X = 7124) İngilizce akademik başarılarının

oumlğretmenlerini ilgisiz olarak algılayan oumlğrencilere ( X = 4740) goumlre daha

yuumlksek olduğu goumlruumllmektedir (U = 40050 p lt 01) Sonuccedil olarak ilgisiz

oumlğretmenlere kıyasla demokratik ve otoriter algılanan oumlğretmenlerin akademik

başarıyı artırmada daha etkili olduğu soumlylenebilir Bu sonuccedillara dayanarak

oumlğrencileri ilgisiz olarak algılanan oumlğretmenlerin oumlğrencilerin motivasyonunu

ve buna bağlı olarak başarılarını olumsuz etkilediğini soumlylemek muumlmkuumlnduumlr

Oumlğrencilerin oumlğretmenlerini ilgisiz demokratik otoriter idealist ve

disiplinsiz olarak algılamalarına goumlre İngilizce toplam tutum puanları arasında

anlamlı fark bulunup bulunmadığını kontrol etmek iccedilin Kruskal Wallis testi

uygulanmış ve sonuccedillar Tablo 13rsquode verilmiştir

Tablo 13 Oumlğrencilerin Oumlğretmenlerini İlgisiz Demokratik Otoriter İdealist ve

Disiplinsiz Olarak Algılamalarına Goumlre İngilizce Toplam Tutum Puanları

Arasındaki Farklılaşma

Oumlğretmenin

Tutumu n

Sıra

Ortalaması sd X

2 p Anlamlı Fark

Otoriter 54 13135 4 3643 P gt 05

İlgisiz 9 11883

Demokratik 213 14886

Disiplinsiz 5 15250

İdealist 4 10850

Yapılan Kruskal Wallis testi sonuccedillarına goumlre oumlğrencilerin

oumlğretmenlerini ilgisiz demokratik otoriter idealist ve disiplinsiz olarak

algılamalarına goumlre İngilizce toplam Tutum Puanları anlamlı bir farklılık

goumlstermediği anlaşılmaktadır (X2(4)= 3643 p gt 05)

Oumlneriler

Yapılan araştırmada elde edilen sonuccedillardan yola ccedilıkarak aşağıdaki oumlnerilerde

bulunulabilir

1 Oumlğrencilerin İngilizcersquoye karşı olumlu tutum geliştirmelerine ve akademik

başarı duumlzeylerinin yuumlksek olmasına iccedilten denetimli olmalarının dışsal

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

263

denetimlilere goumlre daha etkili olduğu goumlz oumlnuumlne alınarak oumlğretmenlerin ve

ailelerin oumlğrencilerin iccedilten eğilimli olmaları iccedilin destek vermeleri bu

eğilimlerini geliştirmelerine olanak sağlayarak yardımcı olmaları yararlı

olacaktır

2 Eğitim ve oumlğretimde duyuşsal alan davranışların bilişsel alandaki

oumlğrenmeler iccedilin motivasyon kaynağı olduğu gerccedileği dikkate alındığında

oumlğrencilerin İngilizce akademik başarılarının artması iccedilin duyuşsal alan

davranışlarının yani yabancı dilrsquoe youmlnelik (İngilizceye) tutumlarının

eğitimcilerce daha fazla oumlnemsenmesi gerekmektedir

3 Yabancı dil oumlğretiminde en oumlnemli oumlğelerden biri olan oumlğretmenin roluuml

tartışılmazdır Yabancı dil oumlğretmeni kendisini ne kadar iyi yetiştirmiş ve

alanının ne kadar iyi uzmanı ise oumlğrencilerine de o derece faydalı olacaktır

Bununla birlikte oumlğretmen hem alanının uzmanı hem de oumlğretmenlik formasyon

yeteneği ve bilgisi ile sınıfın en oumlnemli rehberi ve lideridir Ccediluumlnkuuml oumlğretmenin

bir model olarak sergilediği davranış ve tutumları oumlğrencilere yansımakta

oumlğrencilerin ilgi ve motivasyonunu etkileyebilmektedir Oumlğretmenin olumlu

tutumları oumlğrencilerin yabancı dili sevmesi ondan zevk alması ve oumlğrenme

isteğinin doğmasına yani motive olmalarına neden olacaktır Bu durum yabancı

dili oumlğretme ve oumlğrenme suumlreccedillerini hızlandıracak ve bu oumlğrencilerin akademik

başarılarına olumlu youmlnde yansıyacaktır Bu nedenle yabancı dil

oumlğretmenlerinin kaliteli bir eğitimden geccedilmeleri ve iyi yetişmiş olmaları kaliteli

bir yabancı dil oumlğretimi iccedilin gerekli oumln şartlardan bir tanesidir

4 Bu araştırmada annelerin eğitim duumlzeylerinin ccedilocuklarının İngilizce

tutumlarını ve buna bağlı olarak İngilizce başarılarını olumlu youmlnde etkilediği

bulgusuna ulaşılmıştır Bu bulgu oumlğrencilerin yabancı dil (İngilizce)

tutumlarında babalara goumlre annelerin daha etkili ccedilıkması aynı zamanda eğitimde

annelerin uumlstlendiği roluumln oumlnemini bir kez daha ortaya koymaktadır Oumlğrencinin

ilk oumlğretmeni ve eğiticisi annedir Bu nedenle annenin eğitim duumlzeyi doğrudan

ccedilocuğuna yansıyabilmektedir Bu nedenle değişik yollarla kadınların eğitimine

destek verilmelidir

5 Ailede veya yakın ccedilevrede yabancı dil bilen birilerinin olması yabancı dile

karşı tutumu olumlu youmlnde etkilemektedir Bu da ccedilevrenin yabancı dil

oumlğrenmeye karşı ccedileşitli yollarla (basın-yayın vs) bilinccedillendirilmesi ile ileri

seviyeye taşınması iccedilin oumlnemlidir

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

264

6 Bu araştırma sonucuna goumlre İngilizce konuşan yabancı biriyle tanışan

oumlğrencilerin tanışmayan oumlğrencilere goumlre toplam İngilizce tutum puanlarının

ccedilok daha yuumlksek olduğu tespit edilmiştir Yabancı dil eğitiminde oumlğrencilerin

yabancı dile youmlnelik olumlu tutumlarını geliştirmek ve motivasyonlarını

artırmak iccedilin o dili konuşan yabancılarla tanışmasının ccedilok oumlnemli olduğu

uzmanlarca da desteklenmektedir Bu nedenle yabancı dil eğitiminde kalite ve

verimliliği artırmak adına oumlğrencilerin yabancı dile youmlnelik olumlu tutumlarını

geliştirmek ve motivasyonlarını artırmak iccedilin o dili anadili (native speaker)

olarak konuşan yabancılar ile tanışmasının sağlanması bir youmlntem olarak

oumlnerilebilir

KAYNAKLAR

Acat B (2002) Tuumlrkiye de yabancı dil oumlğretiminde motivasyon kaynakları ve

sorunları Kuram ve Uygulamada Eğitim Youmlnetimi 31 (312-329)

Chubb NHF Fertman CI amp Ross JL (1997) Adolescent Self ndash Esteem and

Locus of Control Adolescense Vol 32 No 125 (113 ndash 129)

Cuumlceloğlu D (1993a) Dıştan Denetimli Kişi Yaşadıkccedila Eğitim Dergisi 30 (4

ndash 5)

Dağ İ (1991) Rotterrsquoin iccedil-dış kontrol odağı oumllccedileği (RİDKOOuml)rsquonin uumlniversite

oumlğrencileri iccedilin guumlvenirliği ve geccedilerliği Psikoloji Dergisi710-16

Demirel Ouml (1998) İlkoumlğretim Okullarında Yabancı Dil Oumlğretimi MEB Yay

Ankara

Demirtaş H Guumlneş H (2002) Eğitim Youmlnetimi ve Denetimi Soumlzluumlğuuml Anı

Yay Ankara

Guumlrel H (1986) Yabancı Dil Olarak İngilizce Oumlğrenme Başarısı İle

Oumlğrencilerin Akademik Benlik ve Tutumları Arasında İlişki

Yayınlanmamış Doktora Tezi Hacettepe Uumlniversitesi Sosyal Bilimler

Enstituumlsuuml Ankara

Kağıtccedilıbaşı Ccedil (1988) İnsan ve İnsanlar Sosyal Psikolojiye Giriş Evrim Bas

Yay İst

Lefcourt HM (1982) Locus of Control London Lawrence Erlbaum

Associates

Njus DM amp Brockway JH (1999) Perceptions of Compotence and Locus of

Control for Positive and Negative Outcomes Personality and İndividual

Differences Vol 26 (531 ndash 548)

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

265

Onur M (2008) Uumlniversite Hazırlık Sınıfı Oumlğrencilerinin Yabancı Dil

Oumlğrenme Stratejileri Oumlğrenme Stili Tercihi Ve Yabancı Dil Akademik

Başarısı Arasındaki Accedilıklayıcı Ve Yordayıcı İlişkiler Oumlruumlntuumlsuuml

Yayınlanmamış Doktora Tezi Yıldız Teknik Uumlniversitesi Sosyal

Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul

Oumlğrenmeye İlişkin Tutum Oumlzsaygı ve Kontrol odağı Accedilısından İncelenmesi

Doktora Tezi Atatuumlrk Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml

Rotter JB (1966) Generalized Expectancies for Internal Versus External

Control of Reinforcements Psychological Monographs 80 1-28

Rotter JB (1990) Internal Versus External Control of Reinforcement

American Psychologist Vol 45 No 4 (489 ndash 493)

Strickland BR (1989) Internal _ External Control Expectancies American

Psychologist Vol 44 No 1 (1 ndash12)

Yeşilyaprak B (1988) Lise Oumlğrencilerinin İccedilsel Ya da Dışsal Denetimli

Oluşlarını Etkileyen Etmenler Yayınlanmamış Doktora Tezi Ankara

HUuml Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml

Yeşilyaprak B (2004) Kontrol odağıEğitimde Bireysel FarklılıklarAnkara

Nobel 239-258

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

266

Ccedilocukları Okul Oumlncesi Eğitim Kurumlarına Devam Eden Velilerin

Oumlnem Verdikleri Kurum Oumlzellikleri

Uumlmmuumlhan Yeşil Dağlı1

Oumlzet

Bu araştırma ccedilocukları oumlzel okullara bağlı okul oumlncesi eğitim kurumlarına

devam eden velilerin bu kurumu seccedilerken goumlz oumlnuumlnde bulundurdukları oumlzelliklerin

oumlnem derecesini incelemiştir Oumlnem derecelerinde ccedilocuğun cinsiyetinin anne ve

babanın eğitim duumlzeyinin ve ccedilalışma saatlerinin ailedeki ccedilocuk sayısının ve ccedilocukların

doğum sırasının katkısı araştırılmıştır Araştırmanın sonuccedillarına goumlre velilerin en ccedilok

oumlnem verdikleri kurum oumlzelliği kurumun guumlvenilirliği olmuş bunu kurumun temiz ve

duumlzenli olması bunu da eğitim imkacircnları ve faaliyetleri takip etmiştir Velilerin en az

oumlnem verdiği alan ise kurumun uumlcreti olmuştur Ccedilalışan anneler iccedilin ccedilalışmayan

annelere goumlre kurum saatlerinin uygunluğu daha oumlnemli olmuştur Ccedilalışmayan anneler

grubunda 7-18 saatleri arasında ccedilalışan babaların bulunduğu ailelerin velileri diğer

saatlerde ccedilalışan babaların bulunduğu ailelerin velilerine goumlre eğitim materyallerine

oumlğretmenlerin oumlğrenim durumuna kurumun fiziksel oumlzelliklerine ve kurumun tavsiye

edilmiş veya ccedilalışanların tanıdık olmasına daha az oumlnem verdikleri tespit edilmiştir

Ccedilalışan anneler grubunda eğitim duumlzeyi liseden daha yuumlksek olan annelerin bulunduğu

ailelerin velileri eğitim duumlzeyi lise veya daha duumlşuumlk olan annelerin bulunduğu ailelerin

velilerine goumlre kurumun konumuna ve guumlvenilirliğine daha ccedilok oumlnem verdikleri

bulunmuştur Bir veya iki ccedilocuğu olan veliler uumlccedil ccedilocuğu olan velilere goumlre kurumun

konumuna ve kurumun tavsiye edilmiş veya ccedilalışanların tanıdık olmasına ve

oumlğretmenin oumlğrenim durumuna daha ccedilok kurumun fiziksel şartlarına daha az oumlnem

verdikleri saptanmıştır

Anahtar Kelimeler Okul oumlncesi eğitim Kurum seccedilimi Veli goumlruumlşleri

The Importance of Program Characteristics for Parents of Children Attending

Early Childhood Programs

Abstract

This research examines the importance of some program characteristics for

parents choosing the current kindergarten and pre-kindergarten programs for their

children It also investigates whether the degree of importance varied by childs gender

1 YrdDoccedilDr Yıldız Teknik Uumlniversitesi Eğitim Fakuumlltesi İlkoumlğretim Boumlluumlmuuml

uydagliyildizedutr

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

267

educational levels and work hours of mothers and fathers numbers of children families

have and the birth order of the child The findings show that the reliability is the most

important characteristics of the program This is followed by cleanness and order of the

program and educational activities Cost is the least important aspect of the program

Hours of the program is more important for working mothers group than it is for non-

working mothers group For the non-working mother group educational materials

educational level of the teachers and physical condition of the program are less

important if fathers work hours are between 700 and 1800 than if fathers work hours

fall in the hours other than 700-1800 For the working mothers group the location and

reliability of the program was more important if mothers educational level is higher

than high school Location of the program and recommendation of the program by

somebody they know or knowing the program staff are more important and physical

condition of the program is less important for the parents who had one or two children

than for the parents who had three children

Key Words Early childhood education Program choice Parent opinions

GİRİŞ

Okul oumlncesi yaştaki ccedilocuklara hizmet veren kurumların en oumlnemli iki

fonksiyonundan birisi ccedilalışan anne babanın ccedilalışma saatleri esnasında

ccedilocuklarının bakımının yapılabileceği bir mekacircn olması diğeri ise ccedilocukların

eğitimini ve gelişimini destekleyecek kurumlar olmasıdır (Adams ve Rohacek

2002 Bromer ve Henly 2004) Bu anlamda bazı aileler okul oumlncesi eğitim

kurumlarını ccedilalıştıkları saatlerde ccedilocuklarını bırakabilecekleri bir yer olarak

bazı aileler ccedilocuklarının eğitim almasını sağlayacak bir kurum olarak bazı

aileler ise her iki amaca da hizmet eden kurumlar olarak goumlruumlrler

Okul oumlncesi eğitim kurumlarının bu fonksiyonları Tuumlrk yasalarında da

yerini almıştır Oumlzellikle ccedilalışan annelerin ccedilocuklarının bakımı ve eğitimine

youmlnelik olarak belli sayıda kadın ccedilalışanı bulunan kurumlarda ccedilocukların bakım

ve eğitimlerinin sağlanacağı duumlzenlemelere gidilmiştir (oumlrn TC Resmi Gazete

1953 1966 1969 1978) Okul oumlncesi eğitim eğitim basamağı olarak

Cumhuriyet tarihinde 1961den itibaren Milli Eğitim kanunlarında yerini almış

(oumlrn TC Resmi Gazete 1961 1962 1966 1973) 2000li yıllara ulaşıldığında

ve daha sonrasında ise okul oumlncesi eğitimin amaccedilları ilkeleri ve eğitim

programları gibi konularda daha spesifik ve detaylı tanımlamalara gidilmiştir

(oumlrn TC Resmi Gazete 1992 1996 2002 2004 2006)

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

268

Anne ve babanın oumlzellikle de annenin ccedilalışma durumu ve ccedilalışma

saatleri ailenin geliri ccedilocuk bakımı iccedilin ccedilevreden aldıkları destek ailelerin

eğitim duumlzeyi evdeki ccedilocuk sayısı gibi pek ccedilok ailevi faktoumlrler ailelerin okul

oumlncesi eğitim kurumlarını kullanış amaccedillarını ve suumlresini etkiler Uluslarası

ccedilalışmalara goumlre gelir duumlzeyi ve eğitim duumlzeyi yuumlksek olan ailelerin

ccedilocuklarının resmi veya oumlzel statuumldeki ccedilocuk bakım ve eğitim kurumlarına

devam etme oranı bir akraba veya bakıcı tarafından bakılma oranından daha

yuumlksektir (Capizzano ve Adams 2004 Ehrle Adams ve Tout 2001 Planty vd

2008) Tam saatli ve duumlzenli saatler arasında ccedilalışan anneler resmi veya oumlzel

statuumldeki ccedilocuk bakım ve eğitim kurumlarını akraba veya bakıcıya goumlre daha

ccedilok tercih ederler (Bromer ve Henly 2009 Han 2004) Uumllkemiz iccedilin her ne

kadar bu konuda kapsamlı bir ccedilalışma yapılmamış olsa bile ccedilalışan anneler

gelir duumlzeyi iyi olduğu takdirde hem ccedilocuğun bakımını yapması hem de ev

işlerinde yardımcı olması iccedilin eve bir bakıcı tutma yoluna gidebilmektedir

Ccedilalışan annelerin bulduğu diğer bir ccediloumlzuumlm yolu varsa yakın akrabalardan

(anneanne babaanne gibi) ccedilocuk bakımı konusunda yardım almaktır Komşular

ve diğer tanıdıklar da bazen bu konuda yararlanılan kaynaklar arasında yer

almaktadır

Bunun yanı sıra son yıllarda erken ccedilocukluk yıllarının oumlnemine dair

bilincin arttığı ve okul oumlncesi eğitime toplum ve devlet bazında daha ccedilok yer

verildiği goumlzlenmiştir Okul oumlncesi eğitim kurumlarının yaygınlaştırılmasına ve

niteliğinin artırılmasına youmlnelik ccedilalışmalara paralel olarak 1992-1993 eğitim-

oumlğretim yılında 4405 olan anaokulları ve anasınıfları sayısı 2004-2005 yılları

arasında uumlccedil katına ccedilıkmış ve 14411e ulaşmıştır (Milli Eğitim Bakanlığı [MEB]

2005) 2004-2005 yılında MEB Sosyal Hizmetler ve Ccedilocuk Esirgeme Kurumu

(SHCEK) ve 657 sayılı kanuna goumlre accedilılan toplam 16016 devlet ve oumlzel ve okul

oumlncesi eğitim kurumunda 434771 ccedilocuk eğitim ve bakım goumlrmuumlştuumlr Yuumlzde

16lik okullaşma oranını yansıtan bu rakam (Ural ve Ramazan 2007) 2009

yılında 27ye 2012 yılında 31e ulaşmıştır (MEB 2012)

Diğer taraftan aileler kendi şartları ve ihtiyaccedilları ile okul oumlncesi eğitim

kurumunun ccedileşitli oumlzellikleri (kurumun eve veya iş yerine yakınlığı uumlcreti

hizmet verdiği saatler eğitim programı gibi) arasında denge kurmaya ccedilalışarak

bir seccedilim yaparlar (Huston Chang ve Gennetian 2002 Vandenbroeck De

Visscher Van Nuffel ve Ferla 2008 Yesil Dagli 2011) Yesil-Dagli

Amerikada yaşayan İspanyol popuumllasyon ile yaptığı araştırmasında hem ccedilalışan

hem de ccedilalışmayan anneler iccedilin kurumun guumlvenilirliğinin en oumlnemli oumlzellik

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

269

olduğunu ccedilalışmayan annelerin ccedilalışan annelere goumlre guumlvenilirliğe daha ccedilok

oumlnem verdiklerini bulmuştur Guumlvenilirliği kurumdaki eğitim-oumlğretim

faaliyetleri takip etmiştir Uumlcret ise en az oumlnem verilen oumlzellik olmuş ccedilalışan

anneler ccedilalışmayan annelere goumlre ve ekonomik durumu iyi olan aileler

yoksulluk eşiğinde ve yoksul olan ailelere goumlre uumlcrete daha az oumlnem vermiştir

Yoksul veya yoksulluk eşiğinde olan aileler iccedilin bakım verilen yerin konumu

uumlcreti ve saatleri daha ccedilok oumlnemli guumlvenilirliği ise daha az oumlnemli olmuştur

Ayrıca annenin eğitim duumlzeyi arttıkccedila bakım verilen yerin konumuna ve

saatlerine de verdiği oumlnem azalmıştır

Sevinccedil (2006) annelerin eğitim duumlzeyine bakılmaksızın anaokulu

seccedilerken aradıkları oumlzellikleri araştırmıştır Bu ccedilalışmada anaokulunu seccedilerken

yaklaşık aynı oranda anneler (921-1039) ortamın sağlıklı ve guumlvenli

olmasını eğitimin kaliteli olmasını sınıftaki eğitici sayısını sınıftaki ccedilocuk

sayısını anaokulunun fiziksel oumlzelliklerini başkalarından alınan olumlu

referansları ekonomik youmlnden avantajlı olmasını anaokulunun eve ve işe yakın

olmasını ve anaokulundaki eğitmenin oumlzelliklerini oumlnemli bulundukları ifade

etmişlerdir

Argon ve Akkaya (2008) yaptıkları araştırmada ebeveynlerin seccedilim

yaparken dikkat ettikleri oumlzellikleri devlet ve oumlzel okullarda ccedilocukları bulunan

ebeveynler olarak ayırarak analiz etmişlerdir Devlet okul oumlncesi eğitim

kurumuna ccedilocuklarını goumlnderen velilerin uumlccedilte birinden fazlası (382) seccedilim

yaparken kurumun temiz ve duumlzenli olmasına 291rsquoinin ise uygulanan eğitim

programının iccedileriğine ilk sıralarda oumlnem vermişlerdir Oumlnem sırasında en son

gelen oumlzellik ise uumlcret olmuştur Diğer taraftan oumlzel okullardaki velilerin

50rsquosi iccedilin uygulanan eğitim programının iccedileriği ilk sıradaki kurumun temiz

ve duumlzenli olması ise ikinci sıradaki oumlnemli oumlzellik olmuştur Kurum

ccedilalışanlarının ya da sahibinin tanıdık olması ise velilerin yaklaşık 56rsquosı iccedilin en

son oumlnemli bulunan oumlzellik olmuştur Aktaş Arnas (2002) yaptığı araştırmada

velilerin yarıdan fazlasının anaokuluna geldikleri ilk guumln youmlneticilerle

uygulanan eğitim programının iccedileriği hakkında yaklaşık uumlccedilte birinin ise okulun

fiziksel durumu hakkında konuştuklarını bulmuştur

MEBe bağlı devlet okul oumlncesi eğitim kurumlarına kayıtlar da kanunen

kurumun eve veya iş yerine yakınlığı esası Okul Oumlncesi Kurumları

Youmlnetmeliğinde Ccedilocukların ailelerinin ikamet ettikleri yere en yakın okul

oumlncesi eğitim kurumuna kaydedilmeleri esastır Ancak belgelendirilmek

kaydıyla ccedilalışan anne-babalar ccedilocuklarını boş kontenjan olması ve Ccedilocuk

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

270

Yerleştirme Komisyonunca uygun bulunması durumunda iş yerine en yakın

okul oumlncesi eğitim kurumuna da kayıt yaptırabilirler (TC Resmi Gazete

2006 Madde 4) ifadesi ile goumlz oumlnuumlnde bulundurulmuştur Fakat aileler ccedileşitli

sebeplerle ccedilocuklarını yine MEB tarafından denetimi yapılan oumlzel okullara bağlı

okul oumlncesi eğitim kurumlarına goumlndermeyi tercih etmektedirler

Araştırmanın Amacı

Yapılan ccedilalışmalar velilerin okul oumlncesi eğitim kurumlarını seccedilerken

ccedileşitli faktoumlrleri goumlz oumlnuumlnde bulundurduklarını goumlstermiştir Sınırlı sayıda da

olsa uumllkemizde yapılan bu ccedilalışmaların literatuumlre katkısı goumlz ardı edilemez

Fakat bu ccedilalışmalar genellikle oumlzel kreşlerde veya MEBe bağlı okul oumlncesi

eğitim kurumlarında yapılmış oumlzel okullar buumlnyesindeki okul oumlncesi eğitim

kurumlarına ccedilocuklarını goumlnderen velilerin aradığı oumlzellikler ve bu oumlzelliklerin

oumlnem dereceleri goumlzardı edilmiştir Ayrıca ve daha oumlnemlisi ailelerin ve

ccedilocuğun sosyo-demografik oumlzelliklerinin kurum seccedilimindeki etkisi araştırılması

gereken bir alandır Bu araştırma ccedilocukları oumlzel okullara bağlı okul oumlncesi

eğitim kurumlarına devam eden velilerin bu kurumu seccedilerken goumlz oumlnuumlnde

bulundurdukları oumlzelliklerin oumlnem derecesini incelemiştir Ayrıca velilerin

oumlnem verdikleri oumlzelliklerin ve oumlnem derecelerinin ccedilocuğun cinsiyetine anne ve

babanın eğitim duumlzeyine toplam ccedilocuk sayısına ccedilocukların doğum sırasına ve

anne ve babanın ccedilalışma saatlerine goumlre değişip değişmediği araştırılmıştır

YOumlNTEM

Ccedilalışma Grubu

Ccedilalışmada nicel araştırma youmlntemi kullanılmış anket tekniği

uygulanmıştır

Araştırma 2011-2012 eğitim-oumlğretim yılının ikinci yarısında ccedilocukları oumlzel

okullara bağlı altı anaokulu veya anasınıfına devam eden yaşları 36 ay ile 80 ay

arasında değişen ccedilocukların velileri ile yapılmıştır Toplam 216 ccedilocuğun

velisine oumlğretmenler yardımıyla ulaştırılan anketlerden 115 ccedilocuğun velisi

anketleri doldurmuştur Her ccedilocuk iccedilin bir veli anketi tamamlamıştır Tamamen

goumlnuumllluumlluumlk ve gizlilik esasına dayalı olarak yapılmış olan bu araştırmada

anasınıfıanaokulu oumlğretmenleri anketlerin velilere ulaştırılmasında ve geri

alınmasında yardımcı olmuştur

Tablo 1rsquode ccedilalışma grubunun oumlzellikleri goumlsterilmiştir Genel olarak

ccedilalışmaya katılan ccedilocukların yarısından fazlası (565) kızlardan oluşmuştur ve

ccediloğunluğunun anne ve babasının eğitim duumlzeyi liseden yuumlksektir

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

271

Tablo 1 Ccedilalışma Grubunun Genel Olarak ve Annenin Ccedilalışma Durumuna Goumlre

Oumlzellikleri

Ccedilalışan

Anne

Ccedilalışmayan

Anne Grubu Toplam

n N n

Tamamı 71 617 44 383 115 100

Cinsiyet

Kız 39 549 26 591 65 565

Erkek 32 451 18 409 50 435

Annenin Eğitim Duumlzeyi

Lise ve duumlşuumlk 13 183 26 591 39 339

Liseden yuumlksek 58 817 18 409 76 661

Babanın Eğitim Duumlzeyi

Lise ve duumlşuumlk 22 310 21 477 43 374

Liseden yuumlksek 49 690 23 523 72 626

Babanın Ccedilalışma Saatleri

7-18 saatleri arasında 42 592 16 364 58 504

Diğer saatlerde 29 408 28 636 57 496

Annenin Ccedilalışma Saatleri

7-18 saatleri arasında 58 817 0 00 58 817

Diğer saatlerde 13 183 0 00 13 183

Ccedilocuğun Doğum Sırası

Tek ccedilocuk 31 437 15 341 46 400

En kuumlccediluumlk ccedilocuk 29 408 18 409 47 409

En buumlyuumlk ccedilocuk 11 155 11 250 22 191

Ccedilocuk Sayısı

1 ccedilocuk 31 437 15 341 47 400

2 ccedilocuk 37 521 21 477 58 504

3 ccedilocuk 3 42 8 182 10 96

Babaların yaklaşık yarısı 7-18 saatleri arasında diğer yarısı ise diğer

saatlerde ccedilalışmaktadır Ailelerin 40rsquoı tek ccedilocuğu iccedilin 41rsquoi en kuumlccediluumlk

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

272

ccedilocuğu iccedilin ve 19rsquou en buumlyuumlk ccedilocuğu iccedilin ccedilalışmaya katılmıştır Ailelerin

yaklaşık yarısı iki ccedilocuğa sahip 96rsquosı uumlccedil ccedilocuğa sahiptir

Tablorsquo da ayrıca ccedilalışan ve ccedilalışmayan annelerin demografik oumlzellikleri

de goumlsterilmiştir Ccedilalışan anneler grubuna goumlre ccedilalışmayan anneler grubunda

lise ve daha duumlşuumlk eğitim duumlzeyine sahip annelerin oranı daha yuumlksek liseden

daha yuumlksek eğitim duumlzeyine sahip olan annelerin oranı ise daha duumlşuumlktuumlr

(2 =20158 plt0001) Ccedilalışmayan anneler grubuna goumlre ccedilalışan anneler

grubunda ccedilalışma saatleri 7-18 saatleri arasında olan babaların oranı daha

yuumlksek diğer saatlerde ccedilalışan babaların oranı ise daha duumlşuumlktuumlr (2 =564

plt005) Ccedilalışan anne grubunda uumlccedil ccedilocuğa sahip olan ailelerin oranı ccedilalışmayan

anne grubuna goumlre daha yuumlksektir (2 =828 plt005)

Oumllccedilme Aracı Anket

Anket ailelerin demografik oumlzellikleri ile ilgili bilgi toplamayı

hedefleyen aile bilgi formu ve ailelerin kurum seccedilimi yaparken oumlnem verdiği

oumlzelliklerin derecelendirmesini iccedileren kurum seccedilim ile ilgili goumlruumlşler olmak

uumlzere iki boumlluumlmden oluşmuştur Aile bilgi formu ccedilocuğun yaşı cinsiyeti ailede

toplam kaccedil ccedilocuk olduğu kendisi iccedilin form doldurulan ccedilocuğun doğum sırası

ve anne ve babanın eğitim duumlzeyi gibi aileler ve ccedilocuklara ait bilgiler iccedilermiştir

Kurum seccedilimi ile ilgili goumlruumlşleri iccedileren formda velilere Aileler ccedilocuklarına

bakacak kişi ve kurum duumlzenlemelerini ccedileşitli sebeplere goumlre yaparlar Siz

mevcut duumlzenlemeyi yaparken aşağıda sıralanan sebeplerin oumlnem derecesi ne

olmuştur sorusu youmlneltilmiştir Bu sebepler şunlardır

1 Kurumun konumu (eve mesafesi iş yerine mesafesi ulaşım kolaylığı

vs)

2 Kurumun uumlcreti

3 Kurumun guumlvenilirliği

4 Kurumun ccedilocuğa sunduğu eğitim imkacircnları ve faaliyetleri

5 Kurumdaki eğitim ve oyun materyalleri

6 Kurumun saatlerin uygunluğu

7 Kurumdakigruptaki ccedilocuk sayısı

8 Kurumun temiz ve duumlzenli olması

9 Kurumdaki oumlğretmenlerin oumlğrenim durumu

10 Kurumun fiziksel oumlzellikleri (yer doumlşemesi eşyaların kalitesi vb)

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

273

11 Tanıdıkların tavsiyesi veya ccedilalışanların tanıdık olması

Ailelerin kendilerine sunulan 11 oumlzelliği 5li Likert oumllccedileğinde

derecelendirmesi istenmiştir 1=Hiccedil Oumlnemli Değildi 2= Ccedilok Az Oumlnemliydi 3=

Oumlnemliydi 4= Ccedilok Oumlnemliydi ve 5= Ccedilok ccedilok Oumlnemliydi

Verilerin Analizi

Verilerin analizine velilerin her bir oumlzellik iccedilin verdiği oumlnemi

yuumlzdelikler olarak goumlsterilmesiyle başlanmıştır Daha sonra buumltuumln veliler ve

ccedilalışan ve ccedilalışmayan anne grupları iccedilin aritmetik ortalama ( X ) ve standart

sapmalar (SS) hesaplanmıştır Daha sonra tek youmlnluuml varyans analizi (ANOVA)

ile ccedilalışan ve ccedilalışmayan anne gruplarına goumlre oumlnem derecelerinde fark olup

olmadığına bakılmıştır En son aşamada ise ccedilalışan ve ccedilalışmayan anne grupları

iccedilin ayrı ayrı analizlerde ailelerin demografik oumlzelliklerine goumlre her bir oumlzelliğin

oumlnem derecesinin farklılaşma durumu araştırılmıştır Analizlerde SPSS 150

programı kullanılmış ve =005 istatistiki anlamlılık değeri olarak kabul

edilmiştir

BULGULAR

Tablo 2rsquode velilerin her bir alana verdiği oumlnem derecesi goumlsterilmiştir

Velilerin yaklaşık 81i kurumun guumlvenilir olmasını 72si kurumun temiz ve

duumlzenli olmasını 61i kurumun sunduğu eğitim imkacircnları ve faaliyetlerini

58rsquoi ccedilocuğun başka ccedilocuklarla birlikte vakit geccedilirebilmesini kurum seccedilimi

yaparken ccedilok ccedilok oumlnemli bir kriter olarak değerlendirmiştir

Tablo 2 Velilerin Her Bir Alana Verdiği Oumlnem Derecesi

H

OumlD

Ccedil

AOuml Ouml Ccedil Ouml

Ccedil

Ccedil Ouml T

f f f f f F

Konumu 1 09 5 44 29 257 28 248 50 442 113

Uumlcreti 3 27 14 124 54 478 24 212 18 159 113

Guumlvenilirliği - 00 - 00 4 35 18 158 92 807 114

Eğitim faaliyetleri - 00 - 00 11 96 34 298 69 605 114

Eğitim Materyalleri - 00 - 00 34 301 28 248 51 451 113

Saatlerinin 1 09 7 62 22 195 30 265 53 469 113

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

274

uygunluğu

Gruptaki ccedilocuk

sayısı - 00 9 80 33 292 36 319 35 310 113

Temiz ve duumlzenli

olması - 00 - 00 9 80 23 204 81 717 113

Oumlğretmenlerin

oumlğrenimi - 00 - 00 20 177 35 310 58 513 113

Fiziksel oumlzellikleri - 00 2 18 27 239 36 319 48 425 113

TavsiyeTanıdık 2 18 11 97 30 265 28 248 42 372 113

Notlar HOumlD= Hiccedil Oumlnemli Değildi CcedilAOuml= Ccedilok Az Oumlnemliydi Ouml= Oumlnemliydi

CcedilOuml= Ccedilok Oumlnemliydi CcedilCcedilOuml= Ccedilok Ccedilok Oumlnemliydi

Her bir oumlzelliği ccedilok oumlnemli ve ccedilok ccedilok oumlnemli bulan velilerin toplam

oranına bakıldığında ise guumlvenilirlik iccedilin ccedilok oumlnemli veya ccedilok ccedilok oumlnemli

diyen 965rsquolik veli oranı ile ilk sırada gelmiş bunu 92 ile temizlik ve

duumlzenlilik ve 904 ile eğitim faaliyetleri 832 ile ccedilocukların başka

ccedilocuklarla birlikte olabilmesi ve 823 ile oumlğretmenin oumlğrenim durumu takip

etmiştir Kurumun fiziksel oumlzelliklerini saatlerinin uygunluğunu eğitim

oumlğretim materyallerini kurumun konumunu ve kurumdaki ccedilocuk sayısını ccedilok

oumlnemli veya ccedilok ccedilok oumlnemli bulan veli oranları 74 ile 62 arasında

değişmiştir En duumlşuumlk oran ise 372 ile kurumun uumlcretini ccedilok oumlnemli veya ccedilok

ccedilok oumlnemli bulan veliler oluşturmuştur Bundan sonraki analizlerde oumlncelikle

annenin ccedilalışma durumuna goumlre bu oumlzelliklere goumlre oumlnem verme derecelerinde

farklılık olup olmadığı analiz edilmiştir

Tablo 3 ve Tablo 4de sırasıyla ccedilalışmayan ve ccedilalışan anneler iccedilin

aritmetik ortalama ( X ) ve standart sapmalar (SS) kurumda aranan her bir

oumlzellik ve ailenin demografik oumlzelliklerine goumlre goumlsterilmiştir Tablolardan

goumlruumllmektedir ki hem ccedilalışan hem de ccedilalışmayan anne grubu iccedilin guumlvenilirlik

(ccedilalışan grup iccedilin X =479 SS=045 ccedilalışmayan grup iccedilin X =475 SS=058)

en oumlnemli oumlzellik olmuş bunu temizlik ve duumlzen (ccedilalışan grup iccedilin X =465

SS=059 ccedilalışmayan grup iccedilin X =461 SS=069) ve eğitim faaliyetleri

(ccedilalışan grup iccedilin X =446 SS=070 ccedilalışmayan grup iccedilin X =459 SS=062)

takip etmiştir Kurumun saatlerinin uygunluğu ve konumu ccedilalışan anneler

(kurum saatleri iccedilin X =386 SS=113 kurumun konumu iccedilin X =389

SS=097) iccedilin ccedilalışmayan annelere goumlre oumlnem sırasında daha uumlst sıralarda yerini

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

275

almış uumlcret ise her iki grup iccedilinde en az oumlnemli (ccedilalışan grup iccedilin X =326

SS=089 ccedilalışmayan grup iccedilin X =350 SS=111) bulunan oumlzellik olmuştur

Annenin ccedilalışma durumuna goumlre kurum oumlzelliklerinin oumlnem derecesi

tek youmlnluuml varyans analizi (ANOVA) ile karşılaştırıldığında tek anlamlı fark

ldquokurumun saatlerinin uygunluğurdquo konusunda bulunmuştur Ccedilalışmayan

annelerin kurumun ccedilocuğa bakım verecek saatlerinin uygunluğuna ( X =386

SS=113) ccedilalışan annelere ( X =429 SS=085) goumlre daha az oumlnem verdiği tespit

edilmiştir (t=-235 plt05) Daha sonraki analizler annenin ccedilalışma durumuna

goumlre ikiye ayrılarak yapılmıştır Ccedilalışan anne grubunun analizlerine ccedilocuğun

cinsiyeti annenin ccedilalışma saatleri babanın ccedilalışma saatleri annenin eğitim

duumlzeyi babanın eğitim duumlzeyi ccedilocuğun doğum sırası evdeki ccedilocuk sayısı ve

annenin ve babanın yaşı dacirchil edilmiştir Benzer şekilde ccedilalışmayan anne

grubunun analizlerinde de annenin ccedilalışma saatleri hariccedil bu değişkenlerin hepsi

katılmıştır

Ccedilalışmayan anneler iccedilin babanın mesai saatleri ile kurumdaki eğitim

materyalleri (F(1 43)=679 plt005) oumlğretmenlerin oumlğrenim durumu (F(1

43)=8095 plt001) kurumun fiziksel oumlzellikleri (F(1 43)=425 plt005) ve

tavsiye veya ccedilalışanların tanıdık olması (F(1 43)=455 plt005) anlamlı bir

şekilde ilişkili bulunmuştur Ccedilalışma saatleri 7-18 saatleri arasında olan

babaların bulunduğu ailelerin velileri diğer saatlerde ccedilalışan babaların

bulunduğu ailelerin

Tablo 3 Ccedilalışmayan Anne Grubu İccedilin Ailenin Demografik Yapısına Goumlre Her

Bir Oumlzelliğin Aritmetik Ortalaması ( X )ve Standart Sapması (SS Parantez

İccedilinde)

Konum Uumlcret Guumlvenilir

Olması

Eğitim

Faaliyetleri

Eğitim

Materyalleri

Hepsi 389 (097) 350 (111) 475 (058) 459 (062) 420 (085)

Cinsiyet

Kız 385 (097) 335 (120) 465(069) 454 (065) 419 (090)

Erkek 394 (100) 372 (096) 489 (032) 467 (059) 422 (081)

Anne Eğitim Duumlzeyi

Lise ve duumlşuumlk 404 (092) 354 (124) 473 (060) 462 (064) 415 (088)

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

276

Liseden

yuumlksek 367 (103) 344 (092) 478 (055) 456 (062) 428 (083)

Baba Eğitim Duumlzeyi

Lise ve duumlşuumlk 371 (106) 357 (125) 490 (030) 471 (046) 433 (086)

Liseden

yuumlksek 404 (088) 343 (099) 461 (072) 448 (073) 409 (085)

Baba Ccedilalışma Saatleri

Diğer Saatler 371 (101) 361 (120) 486 (036) 471 (046) 443 (079)

7-18 arası 419 (083) 331 (095) 456 (081) 438 (081) 381 (083)

Anne Ccedilalışma Saatleri

7-18 arası 425 (096) 325 (090) 479 (045) 440 (073) 402 (086)

Diğer saat 392 (104) 331 (085) 477 (044) 469 (048) 454 (078)

Ccedilocuğun Doyum Sırası

Tek ccedilocuk 407 (070) 353 (130) 467 (062) 460 (063) 407 (096)

En kuumlccediluumlk 389 (113) 333 (103) 483 (051) 467 (049) 422 (081)

En buumlyuumlk 364 (103) 373 (101) 473 (065) 445 (082) 436 (081)

Toplam Ccedilocuk Sayısı

1 ccedilocuk 407 (070) 353 (130) 467 (062) 460 (063) 407 (096)

2 ccedilocuk 371 (110) 348 (103) 481 (051) 448 (068) 424 (083)

3 ccedilocuk 400 (107) 350 (107) 475 (071) 488 (035) 438 (074)

Tablo 3 (Devamı) Ccedilalışmayan Anne Grubu İccedilin Ailenin Demografik Yapısına

Goumlre Her Bir Oumlzelliğin Aritmetik Ortalaması ve Standart Sapması (Parantez

İccedilinde)

Saatlerin

Uygunluğu

Ccedilocuk

Sayısı

Temizlik

Duumlzen

Oumlğretmenin

Oumlğrenimi

Fiziksel

Oumlzellikleri

Tavsiye

Tanıdık

Hepsi 386 (113) 384

(099)

461

(069) 450 (070) 420 (079)

398

(113)

Cinsiyet

Kız 381 (127) 400

(094)

462

(070) 450 (071) 423 (082)

408

(102)

Erkek 394 (094) 361

(104)

461

(070) 450 (071) 417 (079)

383

(129)

Anne Eğitim Duumlzeyi

Lise ve 381(113) 377 454 446 (076) 427 (083) 400

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

277

duumlşuumlk (095) (076) (113)

Liseden

yuumlksek 394 (116)

394

(106)

472

(057) 456 (062) 411 (076)

394

(116)

Babanın Eğitim Duumlzeyi

Lise ve

duumlşuumlk 410 (100)

419

(098)

486

(048) 467 (066) 429 (085)

419

(121)

Liseden

yuumlksek 365 (123)

352

(090)

439

(078) 435 (071) 413 (076)

378

(104)

Baba Ccedilalışma Saatleri

7-18

arası 356 (115)

356

(089)

431

(079) 406 (077) 388 (081)

356

(109)

Diğer

saatler 404 (110)

400

(102)

479

(057) 475 (052) 439 (074)

421

(110)

Ccedilocuğun Doyum Sırası

Tek

ccedilocuk 373 (116)

353

(099)

447

(083) 440 (063) 413 (083)

360

(112)

En

kuumlccediluumlk 394 (106)

411

(083)

478

(043) 456 (070) 417 (079)

417

(099)

En

buumlyuumlk 391 (130)

382

(117)

455

(082) 455 (082) 436 (081)

418

(133)

Toplam Ccedilocuk Sayısı

1 ccedilocuk 373 (116) 353

(099)

447

(083) 440 (063) 413 (083)

360

(112)

2 ccedilocuk 371 (119) 381

(098)

467

(066) 452 (075) 419 (081)

410

(114)

3 ccedilocuk 450 (076) 450

(076)

475

(046) 463 (074) 438 (074)

438

(106)

Tablo 4 Ccedilalışan Anne Grubu İccedilin Ailenin Demografik Yapısına Goumlre Her Bir

Oumlzelliğin Aritmetik Ortalaması ve Standart Sapması (Parantez İccedilinde)

Konum Uumlcret

Guumlvenilir

Olması

Eğitim

Faaliyetleri

Eğitim

Materyalleri

Hepsi 419(097) 326 (089) 479 (045) 446 (070) 412 (087)

Cinsiyet

Kız 419 (084) 316 (076) 476 (049) 437 (067) 405 (085)

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

278

Erkek 419 (112) 338 (101) 481 (040) 456 (072) 419 (090)

Anne Eğitim

Duumlzeyi

Lise ve

Duumlşuumlk 345 (093) 309 (083) 450 (067) 433 (065) 409 (083)

Liseden

Yuumlksek 433 (093) 329 (090) 484 (037) 448 (071) 412 (088)

Baba Eğitim

Duumlzeyi

Lise ve

Duumlşuumlk 385 (118) 325 (072) 467 (058) 448 (060) 395 (076)

Liseden

Yuumlksek 433 (085) 327 (095) 484 (037) 445 (074) 418 (091)

Anne

Ccedilalışma

Saatleri

7-18 arası 425 (096) 325 (090) 479 (045) 440 (073) 402 (086)

Diğer saatler 392 (104) 331 (085) 477 (044) 469 (048) 454 (078)

Baba

Ccedilalışma

Saatleri

7-18 arası 410 (101) 328 (099) 471 (051) 441 (074) 415 (086)

Diğer saatler 431 (093) 324 (074) 490 (031) 452 (063) 407 (088)

Ccedilocuğun

Doyum

Sırası

Tek ccedilocuk 413 (090) 310 (071) 474 (051) 439 (072) 407 (091)

En kuumlccediluumlk

ccedilocuk 414 (115) 332 (090) 482 (039) 454 (064) 411 (083)

En buumlyuumlk

ccedilocuk 445 (069) 355 (121) 482 (040) 445 (082) 427 (090)

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

279

Toplam

Ccedilocuk Sayısı

1 ccedilocuk 413 (088) 306 (073) 472 (052) 438 (071) 403 (091)

2 ccedilocuk 433 (099) 342 (100) 483 (038) 450 (070) 414 (083)

3 ccedilocuk 250 (071) 350 (071) 500 (000) 500 (000) 500 (000)

Tablo 4 (Devamı) Ccedilalışmayan Anne Grubu İccedilin Ailenin Demografik Yapısına

Goumlre Her Bir Oumlzelliğin Aritmetik Ortalaması ve Standart Sapması (Parantez

İccedilinde)

Saatlerin

Uygunluğu

Ccedilocuk

Sayısı

Temizlik

Duumlzen

Oumlğretmenin

Oumlğrenimi

Fiziksel

Oumlzellikleri

Tavsiye

Tanıdık

Hepsi 429 (086) 387

(094)

465

(059)

423 (079) 412 (088) 378

(106)

Cinsiyet

Kız

416 (090)

389

(084)

451

(065) 422 (079) 400 (097)

365

(103)

Erkek

444 (080)

384

(105)

481(047

) 425 (080) 425 (076)

394

(108)

Anne Eğitim Duumlzeyi

Lise ve

duumlşuumlk 409 (083)

382

(087)

464

(067) 418 (087) 427 (090)

391

(114)

Liseden

yuumlksek 433 (087)

388

(096)

466

(058) 424 (078) 409 (088)

376

(105)

Babanın Eğitim Duumlzeyi

Lise ve

duumlşuumlk 430 (080)

370

(086)

465

(067) 430 (080) 415 (088)

385

(109)

Liseden

yuumlksek 429 (089)

394

(097)

465

(056) 420 (079) 410 (090)

376

(105)

Anne Ccedilalışma Saatleri

7-18

arası 421 (087)

377

(091)

461

(062) 420 (080) 413 (085)

380

(102)

Diğer

saatler 462 (077)

431

(095)

485

(038) 438 (077) 408 (104)

369

(125)

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

280

Baba Ccedilalışma Saatleri

7-18

arası 428 (085)

398

(083)

460

(063) 423 (077) 423 (077)

380

(107)

Diğer

saatler 431 (089)

372

(107)

472

(053) 424 (083) 397 (102)

376

(106)

Ccedilocuğun Doyum Sırası

Tek

ccedilocuk 410 (099)

353

(101)

453

(073) 417 (083) 367 (088)

367

(099)

En

kuumlccediluumlk 450 (075)

407

(086)

482

(039) 443 (079) 443 (079)

382

(119)

En

buumlyuumlk 427 (065)

427

(065)

455

(052) 391 (054) 455 (052)

400

(089)

Toplam Ccedilocuk Sayısı

1 ccedilocuk

406 (100)

352

(100)

452

(072) 416 (082) 368 (087)

368

(098)

2 ccedilocuk

444 (069)

411

(078)

475

(044) 428 (078) 444 (073)

392

(102)

3 ccedilocuk

500 (000)

500

(000)

500

(000) 450 (071) 500 (000)

300

(283)

velilerine goumlre eğitim materyallerine ( X =381 SS=083e karşılık X =443

SS=079) oumlğretmenlerin oumlğrenim durumuna ( X =406 SS=077ye karşılık

X =475 SS=052) kurumun fiziksel oumlzelliklerine ( X =388 SS=081e karşılık

X =439 SS=074) ve tavsiye veya ccedilalışanların tanıdık olmasına ( X =356

SS=109a karşılık X =421 SS=110) daha az oumlnem vermişlerdir

Ccedilalışan anneler grubuna bakıldığında ise ccedilocuk sayısı (F(2 70)=339

plt005) ve annenin eğitim duumlzeyi (F (1 70)=456 plt005) kurumun konumuyla

anlamlı bir şekilde ilişkili bulunmuştur Uumlccedil ccedilocuğu olan aileler ( X =250

SS=071) bir ccedilocuğu ( X =413 SS=088) veya iki ccedilocuğu ( X =433 SS=099)

olan ailelere goumlre ve eğitim duumlzeyi lise ve daha duumlşuumlk olan anneler ( X =345

SS=093) eğitim duumlzeyi daha yuumlksek olan annelere ( X =433 SS=093) goumlre

kurumun konumuna daha az oumlnem vermiştir Eğitim duumlzeyi lise ve daha duumlşuumlk

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

281

olan anneler ( X =450 SS=067) eğitim duumlzeyi daha yuumlksek olan annelere

( X =484 SS=037) goumlre ve 7-18 saatleri arasında ccedilalışan babaların bulunduğu

ailelerin velileri ( X =471 SS=051) diğer saatlerde ccedilalışan babaların

bulunduğu ailelerin velilerine ( X =490 SS=031) goumlre kurumun guumlvenilirliğini

daha az oumlnemli bulmuşlardır En buumlyuumlk ccedilocuğu iccedilin ccedilalışmaya katılmış olan

veliler ( X =391 SS=054) en kuumlccediluumlk ( X =443 SS=079) ve tek ccedilocukları

( X =417 SS=083) iccedilin ccedilalışmaya katılmış olan velilere goumlre oumlğretmenin

oumlğrenim durumuna daha az oumlnem vermişlerdir (F(2 70)=386 plt005) Diğer

taraftan en buumlyuumlk ccedilocuğu iccedilin ccedilalışmaya katılmış olan veliler ( X =455

SS=052) en kuumlccediluumlk ( X =443 SS=079) ve tek ccedilocukları ( X =367 SS=088)

iccedilin ccedilalışmaya katılmış olan velilere goumlre kurumun fiziksel şartlarına daha ccedilok

oumlnem vermişlerdir (F(2 70)=418 plt005) Bir ccedilocuğu ( X =368 SS=098)

veya iki ccedilocuğu ( X =392 SS=102) olan veliler uumlccedil ccedilocuğu ( X =300 SS=283)

olan velilere goumlre kurumun tavsiye edilmiş olmasına veya kurumdaki

ccedilalışanların tanıdık olmasına daha ccedilok oumlnem vermektedirler (F(2 70)=367

plt005)

SONUCcedil VE TARTIŞMA

Bu ccedilalışmada ccedilocukları oumlzel okula bağlı anaokulu veya anasınıfına

devam eden velilerin mevcut okul oumlncesi eğitim kurumunu seccedilerken dikkat

ettikleri oumlzeliklere oumlnem verme dereceleri araştırılmıştır Araştırmanın

sonuccedillarına goumlre velilerin en ccedilok oumlnem verdikleri kurum oumlzelliğinin kurumun

guumlvenilirliği olduğu tespit edilmiştir Bu bulgular Sevinccedilin (2006) Tuumlrkiyede

yaptığı ve Yesil-Daglinin (2011) ve Johansen Leibowitz ve Waitersquoin

(1996) Amerikada yaptığı ccedilalışmanın bulguları ile uyum halindedir Bu

sonuccedillardan denilebilir ki anne-babaların evrensel olarak oumlnem verdiği en

oumlnemli kriter ccedilocukların guumlvenliğidir

Kurumun guumlvenli olmasını kurumun temiz ve duumlzenli olması bunu da

eğitim imkacircnları ve faaliyetleri takip etmiştir Bu bulgular da Sevinccedil (2006) ve

Argon ve Akkaya (2008) tarafından yapılan araştırmaların bulguları ile

oumlrtuumlşmektedir Yazarın bildiği kadarıyla uluslarası az sayıda da olsa yapılmış

olan araştırmalarda (National Center for Educational Statistics 2007

Vandenbroeck vd 2008) temizlik ve duumlzene bir kurum oumlzelliği olarak sorular

arasında dahi yer verilmemiştir Temizlik ve duumlzeninin bir kurum oumlzelliği olarak

oumlneminin araştırılması ve Tuumlrk ailelerin buna ilk sıralarda oumlnem vermesi

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

282

kuumlltuumlrel bir fenomen olarak değerlendirilebilir Diğer taraftan eğitim ve oumlğretim

faaliyetlerinin oumlnemi ulusal ve uluslarası ccedilalışmalarda da guumlvenilirliğin

arkasında yerini almıştır

Ailelerin oumlnem verdiği kurum oumlzellikleri arasında en duumlşuumlk ortalamaya

sahip ve en az sayıda velinin oumlnem verdiği alan ise kurumun uumlcreti olmuştur Bu

bulgular da yine ulusal duumlzeyde devlet okullarında ccedilocukları olan veliler ile

yapılan (Argon ve Akkaya 2008) ve uluslarasası (Johansen vd 1996 Yesil-

Dagli 2011) araştırmaların bulguları ile uyum iccedilindedir Bu oumlnem sırası

annenin ccedilalışma durumuna goumlre değişmemiştir

Beklentilere uygun olarak ccedilalışan anneler grubundaki veliler iccedilin

kurumun saatlerinin uygunluğu ve konumu ccedilalışmayan anne grubundaki

velilere goumlre daha oumlnemli bulunmakla birlikte ccedilalışan ve ccedilalışmayan anneler

arasında kurum oumlzelliklerinin oumlnem derecesinde tek anlamlı fark okul oumlncesi

eğitim kurumlarının saatlerinin uygunluğu olmuştur Bu bulgular da uluslarasası

(Kisker amp Ross 1997 Yesil-Dagli 2011) araştırmaların bulguları ile

uyumludur

Ccedilalışmayan anneler iccedilin annenin ve babanın eğitim duumlzeyi ccedilocuk

sayısı ccedilocuğun doğum sırası ve babanın mesai saatleri gibi ailevi faktoumlrler

arasından sadece babanın mesai saatleri ile aranan bazı kurum oumlzellikleri

arasında ilişki bulunmuştur 7-18 saatleri arasında ccedilalışan babaların bulunduğu

ailelerin velileri diğer saatlerde ccedilalışan babaların bulunduğu ailelerin velilerine

goumlre eğitim materyallerine oumlğretmenlerin oumlğrenim durumuna kurumun fiziksel

oumlzelliklerine ve kurumun tavsiye edilmiş veya ccedilalışanların tanıdık olmasına

daha az oumlnem vermişlerdir Babanın mesai saatlerinin kurumun saatlerinin ve

konumunun uygunluğu gibi daha ccedilok pratik oumlzelliklerle ilişkili olmaması

annenin ccedilalışmıyor olması ve dolayısıyla bu oumlzelliklerin bir sorun teşkil

etmemesinden kaynaklanabilir Diğer taraftan 7-18 mesai saatleri dışında

ccedilalışan babaların serbest meslek sahibi veya oumlzel bir kurum veya kuruluşta

ccedilalışma ihtimali yuumlksektir Bu gruptaki babalar ccedilalışma saatlerinin uzun

olmasından dolayı eve geldiklerinde ccedilocuklarının eğitimi ile ilgilenmek iccedilin

yeterince vakit bulamıyor olabilirler Bundan dolayı da okul oumlncesi eğitim

kurumlarının eğitimle ilgili oumlzelliklerine daha ccedilok oumlnem veriyor olabilirler

Ccedilalışan anneler grubuna bakıldığında ise eğitim duumlzeyi liseden daha

yuumlksek olan annelerin bulunduğu ailelerin velileri eğitim duumlzeyi lise veya daha

duumlşuumlk olan annelerin bulunduğu ailelerin velilerine goumlre kurumun konumuna ve

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

283

guumlvenilirliğine daha ccedilok oumlnem vermiştir Bu bulgu Yesil-Dagli nin (2011)

annenin eğitim duumlzeyi arttıkccedila bakım verilen yerin konumuna ve saatlerine de

verdiği oumlnemin azaldığı youmlnuumlndeki bulguları ile ccedilelişmektedir Bu araştırmada

boumlyle bir bulgu elde edilmesinin bir sebebi basitccedile ccedilalışan ve ccedilalışmayan

anneler grubundaki velilerin hassasiyetlerinin farklılığı olabilir Diğer bir

accedilıklaması ise eğitim duumlzeyi yuumlksek olan annelerin bulunduğu ailelerde

muhtemeldir ki annenin mesai saatleri de uzamaktadır (ccedilalışmaya katılan

yuumlksek lisans veya doktora mezunu pek ccedilok anne akademisyendir ve ccedilalışma

saatleri 7-18 ile sınırlı değildir) Okul oumlncesi eğitim kurumlarının hizmet verdiği

saatler ise genellikle benzerlik goumlstermekte ve kurumlar ccediloğunlukla en geccedil saat

1800de kapanmaktadır Buna bağlı olarak işten okul oumlncesi kuruma en kısa

suumlrede ulaşabilme oumlnem kazanmakta dolayısıyla okul oumlncesi eğitim kurumunun

iş yerine yakınlığı oumlnem kazanmaktadır

Bir veya iki ccedilocuğu olan veliler uumlccedil ccedilocuğu olan velilere goumlre kurumun

konumuna ve kurumun guumlvenilir birisi tarafından tavsiye edilmiş olmasına veya

kurumdaki ccedilalışanların tanıdık olmasına daha ccedilok oumlnem vermektedirler En

buumlyuumlk ccedilocuğu iccedilin ccedilalışmaya katılmış olan veliler en kuumlccediluumlk ve tek ccedilocukları

iccedilin ccedilalışmaya katılmış olan velilere goumlre oumlğretmenin oumlğrenim durumuna daha

az oumlnem ve kurumun fiziksel şartlarına daha ccedilok oumlnem vermişlerdir Bu

farklılıklar ailelerin daha oumlnceki ccedilocuklarında deneyim kazanmasından

dolayısıyla kendi tecruumlbelerini referans almasından kaynaklanabilir

Bu araştırmanın bulguları ccedilalışan ve ccedilalışmayan annelere anne ve

babanın ccedilalışma saatlerine evdeki ccedilocuk sayısına ve ccedilocuğun doğum sırasına

goumlre ailelerin okul oumlncesi kurum seccedilimi yaparken oumlnem verdikleri oumlzellikleri

araştıran ulusal ilk araştırma olması (yazarın bildiği kadarıyla) bakımından

oumlnemlidir Araştırmanın sonuccedilları anne ve babaların ccedilocukları iccedilin aradıkları

okul oumlncesi eğitim kurumunun oumlzelliklerini onların ihtiyaccedillarına cevap

verebilmek ve boumlylece hem ccedilocukların eğitim ve gelişimini desteklemek hem de

anne ve babaların iş verimini artırmak accedilısından değerlendirilmelidir Bununla

birlikte sosyo-ekonomik duumlzeyi daha geniş bir oumlrneklem kitlesi ile ve

toplumdaki diğer kreş guumlnduumlz bakımevi MEBin denetiminde accedilılmış olan oumlzel

anaokulu veya anasınıfı olarak MEBna bağlı bir ilkoumlğretim buumlnyesinde veya

bağımsız anaokulu veya anasınıfı olarak hizmet veren anaokulu ve anasınıfı

velileri ile bu konuda araştırmalar yapılmalıdır Ayrıca bir okul oumlncesi eğitim

kurumu yerine ccedilocuğun kendi evinde veya bakıcının evinde ccedilocuğunun

bakılmasını tercih eden ailelerin de tercih sebepleri araştırılmalıdır Ccedilocukların

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

284

gelişimi accedilısından hangi tuumlr bakımın daha faydalı olduğunun araştırılması ise

bir başka oumlneridir

KAYNAKLAR

Adams G Rohacek M (2002) More than a work support Issues

around integrating child development goals into the child care

subsidy system Early Childhood Research Quarterly 17

418minus440

Aktaş Arnas Y (2002) Okul oumlncesi eğitim kurumlarında okul-aile

işbirliği ccedilalışmaları ile anne-baba eğitim programı uygulamaları

Ccedilukurova Uumlniversitesi Eğitim Fakuumlltesi Dergisi 2 31-41

Argon T Akkaya M (2008) Ebeveynlerin okul oumlncesi eğitime ve okul

oumlncesi eğitim kurumlarına youmlnelik goumlruumlşleri Kastamonu Eğitim

Dergisi Ekim 16(2) 413-430

Bromer J Henly JR (2009) The work-family support roles of child

care providers across settings Early Childhood Research

Quarterly 24 271-288

Capizzano J Adams G (2004) Children in low-income families are

less likely to be in center-based child care Snapshots of

Americas families III 16 Washington DC Urban Institute

Ehrle J Adams G Tout K (2001) Whos caring for our youngest

children Child care patterns of infants and toddlers New

Federalism 1-21

Han W (2004) Nonstandard work schedules and child care decisions

Evidence from the NICHD study of early child care Early

Childhood Research Quarterly 19 231-256

Huston AC Chang YE Gennetian L (2002) Family and individual

predictors of child care use by low-income families in different

policy contexts Early Childhood Research Quarterly 17 441-

469

Johansen AS Leibowitz A Waite LJ (1996) The importance of

child-care characteristics to choice of care Journal of Marriage

and Family 58(3) 759-772

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

285

Kisker EE Ross CM (1997) Arranging Child Care The Future of

Children 7(1) 99-109

MEB (2005) Milli Eğitim İstatistikleri 2004-2005 Ankara Devlet

Kitapları Muumlduumlrluumlğuuml Basımevi

MEB (2012) Milli Eğitim İstatistikleri Oumlrguumln Eğitim Tablo 12

Oumlğretim Yılı ve Eğitim (8 Yıllık zorunlu eğitim) Seviyesine Goumlre

Okullaşma Oranı s1

National Center for Educational Statistics (2007) School readiness SR-

NHES 2007 httpncesedgovnhesquestionnairesasp

Planty M Hussar W Snyder T Provasnik S Kena G Dinkes R

vd (2008) The condition of education 2008 (NCES 2008-031)

Washington DC National Center for Education Statistics

Institute of Education Sciences US Department of Education

Sevinccedil M (2006) Okul oumlncesi eğitimi alan ccedilocukların annelerinin

okuldan beklentileri Kazım Karabekir Eğitim Fakuumlltesi Dergisi

13 218-225

TC Resmi Gazete (1953) Gebe ve Emzikli Kadınların Ccedilalıştırılma

Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Kreşler Hakkında Nizamname

TarihSayı 100919538504

TC Resmi Gazete (1961) 222 Sayılı İlkoumlğretim ve Eğitim Kanunu

TarihSayı 1201196110705

TC Resmi Gazete (1962) 222 Sayılı ilkoumlğretim ve Eğitim Kanununa

Goumlre Hazırlanan Boumllge İlkokulları Youmlnetmeliğine goumlre

hazırlanan Ana Okulları ve Sınıfları Youmlnetmeliği TarihSayı

1807196211157

TC Resmi Gazete (1966) Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına bağlı

Kreş ve Guumlnduumlz Bakımevleri Youmlnetmeliği TarihSayı

0111196612440

TC Resmi Gazete (1969) Gebe veya Emzikli Kadınların Ccedilalıştırılma

Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Ccedilocuk Bakım Yurtları (Kreş)

Hakkında Tuumlzuumlk TarihSayı 2205196913204

TC Resmi Gazete (1973) 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu

TarihSayı 2406197314574

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

286

TC Resmi Gazete (1978) Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Kreş ve

Guumlnduumlz Bakımevleri İşletme Youmlnetmeliği TarihSayı

0710197816397

TC Resmi Gazete (1992) Milli Eğitim Bakanlığı Anaokulu-Anasınıfı

ve Uygulama Sınıfı Youmlnetmeliği TarihSayı 1612199221437

TC Resmi Gazete (1996) Okul Oumlncesi Kurumları Youmlnetmeliği

TarihSayı 2107199622703

TC Resmi Gazete (2002) Okul Oumlncesi Eğitim Kurumları Youmlnetmeliği

TarihSayı 2602200224679

TC Resmi Gazete (2004) Okul Oumlncesi Eğitim Kurumları Youmlnetmeliği

TarihSayı 0806200425486

TC Resmi Gazete (2006) Okul Oumlncesi Eğitim Kurumları

Youmlnetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Youmlnetmelik

TarihSayı 2002200626086

Ural O Ramazan O (2007) Tuumlrkiyersquode okul oumlncesi eğitimin duumlnuuml ve

buguumlnuuml Servet Oumlzdemir Hasan Bacanlı Murat Soumlzer (Editoumlrler)

Tuumlrkiyersquode Okul Oumlncesi Eğitim ve Ilkoumlğretim Sistemi Temel

Sorunlar ve Ccediloumlzuumlm Oumlnerileri ss11-56 Tuumlrk Eğitim Derneği

Vandenbroeck M De Visscher S Van Nuffel K Ferla J (2008)

Mothers search for infant child care The dynamic relationship

between availability and desirability in a continental European

welfare state Early Childhood Research Quarterly 23 245-258

Yesil-Dagli U (2011) Center-based childcare use by Hispanic families

Reasons and predictors Children and Youth Services Review 33

1298-1308

Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi

Yazım Kuralları ve Yayın İlkeleri

1 Başka bir yerde yayımlanmamış veya yayım iccedilin goumlnderilmemiş Tuumlrkccedile ve İngilizce makaleler kabul edilir

2 Makalenin ilk sayfasında makale başlığı ve yazarlara ait bilgiler verilmelidir Yazarların adları akademik unvanları ile birlikte yazılmalı ve e-posta adresleri ccedilalıştığı kurum bilgileri (Uumlniversite Fakuumllte Boumlluumlm vb) ismin altında yer almalıdır

3 İkinci sayfada makalenin Tuumlrkccedile ve İngilizce başlığı 200 kelimeyi geccedilmeyen oumlzetAbstract ve en fazla 5 anahtar kelimekeywords bulunmalıdır

4 Dipnotlar geccediltikleri sayfada tablo ve grafikler atıfta bulunulan sayfada veya devamında yer almalıdır Tablo ve şekillere başlık ve numara verilmeli başlıklar tabloların uumlzerinde şekillerin ve grafiklerin altında yer almalıdır Paragraf başı 1 cm iccedileriden olmalıdır

5 Atıflar metin iccedilerisinde (Lucas 1988) oumlrneğindeki gibi yer almalıdır Kitaba atıfta sayfa numarası (North 1992 93) oumlrneğindeki gibi verilmelidir

6 Ekler kaynakccedila boumlluumlmuumlnden sonra yer almalıdır 7 Makaleler ekleriyle birlikte 20 sayfayı geccedilmeyecek şekilde 3 nuumlsha halinde ve bir adet

CD kopya edilerek goumlnderilmelidir 8 Makaleler A4 boyutundaki kağıda 12 satır aralığında 11 punto Times New Roman yazı

tipi ile uumlstten 6 cm soldan 45 cm sağdan 4 cm ve alttan 6 cm marjlar kullanılarak yazılmalıdır

9 Makalelerin yazımında burada belirtilmeyen diğer konularda bilimsel makale yazım kurallarına uyulmalıdır

10 Makalelerin iccedileriğinden yazarlar sorumludur 11 Dergi yayın ilkelerine yazım kurallarına ve bilimsel araştırma metotlarına uygun olarak

goumlnderilmeyen makaleler dikkate alınmaz

Kaynak Goumlsterimi

Alfabetik olarak tek satır aralığında ilk satır sola dayalı diğer satırlar 1 cm iccedileriden yazılmalıdır Kitap North DC (1992) Institutions Institutional Change and Economic Performance

Reprinted New York Cambridge University Press Makale Lucas RE (1988) ldquoOn the Mechanics of Economic Developmentrdquo Journal of

Monetary Economics 22 3-42

  • sbe_2012_1_2_2
  • DERGİ İCcedilİNDEKİLER
  • 1-SUZAN TOKATLI
  • 2- Abdullah Aydın
  • 3- Oumlmer Luumltfi İSPİRLİ
  • 4-Ahmet İnanır
  • 5- mayıs ezizov
  • 6- Doğan Bozdoğan Selccediluk Buyrukoğludoc
  • 7- Leventşah
  • 8- Halil Kızılaalan-Ayşe yalccedilın
  • 9-Tuumlrker Şimşek Birol Ccediletin
  • 10-YrdDoccedilDrErkan DEMİRBAŞ-MVeysel KAYA
  • 11- Bilge Goumlzener-Murat Sayılı (Revize-25122012)
  • 12- Oumlmer faruk Uumlnal
  • 13- Uumlmmuumlhan Oumlner Fatma Mazman Budak
  • 14-M Cevat Yıldırım
  • 15-Recep Koccedilak- Osman zati
  • 16- Uumlmmuumlhan Yeşil Dağlı Başlı kaldı
  • yazım kuralları
Page 2: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler

Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi

SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

Bu Sayının HakemleriAdvisory Board

Prof Dr Ali ACcedilIKEL

Prof Dr Hanifi VURAL

Doccedil Dr Bahir SELCcedilUK

Doccedil Dr Ersan OumlZ

Doccedil Dr Guumllşah BAŞOL

Doccedil Dr Guumlluumlstan ERDAL

Doccedil Dr Mehmet DİKKAYA

Doccedil Dr Meral UZUNOumlZ

Doccedil Dr Muzaffer KOCcedil

Doccedil Dr Recep KOCcedilAK

Doccedil Dr Selim OumlZDEMİR

Doccedil Dr Yavuz KAHRAMAN

Yrd Doccedil Dr Ali BORA

Yrd Doccedil Dr Ali Rıza OumlZUYGUN

Yrd Doccedil Dr Etem YEŞİLYURT

Yrd Doccedil Dr Halit CcedilİCcedilEK

Yrd Doccedil Dr Hatice GEDİK

Yrd Doccedil Dr Hayrettin TUumlLEYKAN

Yrd Doccedil Dr Nihat AKBIYIK

Yrd Doccedil Dr Rıza GOumlKLER

Yrd Doccedil Dr Ruumlştuuml YAYAR

Yrd Doccedil Dr Samettin BAŞOL

Yrd Doccedil Dr Sinan SARISOY

Yrd Doccedil Dr Tahsin İLHAN

Yrd Doccedil Dr Tuncay BOumlLER

Yrd Doccedil Dr Ufuk KARAKUŞ

Yrd Doccedil Dr Yusuf TEMUumlR

Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi

SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

İCcedilİNDEKİLERCONTENTS

Suzan TOKATLI Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde Bazı Zarf-Fiil

Eklerinin İşlev ve Kullanım Oumlzellikleri ile

Zarf-Fiil Goumlrevindeki Yapılar 1

Abdullah AYDIN İbn Kemacirclrsquoin Bir Gazelinin Şerhi ve Ses

Tekrarları Accedilısından Değerlendirilmesi13

Oumlmer Luumltfi İSPİRLİ Guumlnuumlmuumlzde Eğretileme Anlayışı29

Ahmet İNANIR İbn Kemalrsquoin ldquoRisacircle Ficirc Duhucircli Veledirsquol-Bint

Firsquol-Mevkucircf Ala Evlacircdirsquol-Evlacircdrdquo Adlı Risalesi

Bağlamında Osmanlı Zuumlrricirc (Evlatlık-Evladiye)

Vakıf UygulamasındaldquoEvlacircdrsquouumll EvlacircdrdquoMeselesi44

Mayis AZİZOV Para Politikası Araccedillarının Ekonomiyi

Youmlnlendirmede Kullanılması

Azerbaycan Oumlrneği63

Doğan BOZDOĞAN Tuumlrkiyersquode Mali Kural Uygulamaları ve Bu

Selccediluk BUYRUKOĞLU Uygulamaların Vergi Gelirleri Uumlzerindeki Etkileri74

Levent ŞAHİN Geccedilmişten Guumlnuumlmuumlze Ccedilocuk İşccedililiği103

Halil KIZILASLAN Avrupa Birliği ve Tuumlrkiyersquode

Ayşe YALCcedilIN Yaş Meyve ve Sebze Pazarlama Sistemleri119

Tuumlrker ŞİMŞEK Karl Gunnar Myrdalrsquoın

Birol CcedilETİN Hayatı ve İktisadi Goumlruumlşleri141

Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi

SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

Erkan DEMİRBAŞ Ekonomik Buumlyuumlme ve Merkez Bankası

M Veysel KAYA Bağımsızlığı Arasında Nedensellik İlişkisi

Ekonometrik Bir Uyulama Tuumlrkiye Oumlrneği149

Bilge GOumlZENER Tokat İli Turhal İlccedilesinde Yuumlksekoumlğretimin

Murat SAYILI Genel Olarak Değerlendirilmesi 169

Oumlmer Faruk UumlNAL Temel Yetkinliklerin Belirlenmesine Youmlnelik

Suumlreccedil ve Model Oumlnerisi (Vaka Ccedilalışması)185

Uumlmmuumlhan OumlNER İlkoumlğretim 6 ve 7 Sınıf Sosyal Bilgiler

Fatma M BUDAK Programlarında Kullanılan Kavramların

Oumlğrenci Duumlzeyine Uygunluğu206

M Cevat YILDIRIM Eğitim Muumlfettiş Yardımcılarının Mesleki

Abdurrahman EKİNCİ Tuumlkenmişlik Duumlzeylerinin Bazı Değişkenler

Accedilısından İncelenmesi229

Rıza GOumlKLER Uumlniversite Oumlğrencilerinin Yabancı Dil Dersine

Sezai KALAFAT Karşı Tutumları İle Kontrol Odağı Durumları

Recep KOCcedilAK Arasındaki İlişkinin Farklı Değişkenler

Osman Zati YAZAR Bakımından İncelenmesi247

Erkan TUumlRKOĞLU

Uumlmmuumlhan Y DAĞLI Ccedilocukları Okul Oumlncesi Eğitim Kurumlarına

Devam Eden Velilerin Oumlnem

Verdikleri Kurum Oumlzellikleri266

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

1

Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde Bazı Zarf-Fiil Eklerinin İşlev ve Kullanım Oumlzellikleri

ile Zarf-Fiil Goumlrevindeki Yapılar

Suzan Tokatlı1

Oumlzet

Zarf-fiil ekleri fiillerin cuumlmle iccedilinde zarf olarak kullanılmasını sağlayan ve

ccedileşitli işlevleri olan dil yapılarıdır Zarf-fiiller bazen temel işlevlerini kaybederek başka

bir yapıya buumlruumlnmuumlşlerdir Tuumlrkccedilenin tarihicirc doumlnemlerinden itibaren kullanılan ve

sınırlama işlevine de sahip olan -(y)IncA+(y)A kadar dek değin anlamındaki -(y)IncA

-(y)UncA eki Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesinde bu işlevini kaybederek -(y)IncA+(y)A kadar dek

değin şeklinde kullanılmaya başlamıştır Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde de -(y)IncA+(y)A

kadar dek değin anlamında sınırlama işleviyle kullanılan ek tarihicirc Tuumlrk lehccedilelerinde

olduğu gibi bu işlevini korumuştur Ekin Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesinde bulunmayan bir işlevi de

-AcAğInA anlamında mukayese karşıtlık bildirmesidir Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde ek

bu işlevle de kullanılmaktadır Zarf-fiil ekleri iyelik ekleri almazlar Irak Tuumlrkmen

Tuumlrkccedilesinde -(y)IncA -(y)UncA ve -AndA ekleri iyelik koumlkenli şahıs ekleriyle birlikte

de kullanılmaktadır Dikkat ccedileken bir diğer nokta da birleşik yapıdaki zarf-fiil ekleridir

-mAğIydAn -mAğI birli -dIğIydAn -dIğI birli -dIğı yerde -m-m+da yapıları zarf-

fiil goumlrevinde kullanılmaktadır Ccedilalışmamızda buumltuumln bu konular uumlzerinde durulacaktır

Anahtar Kelimeler Zarf-fiil İşlev Şahıs eki Birleşik zarf-fiiller

The Functions and Usages of Some Adverbial Suffixes and Adverbial Phrases in

the Iraqi Turkman Dialect

Abstract

Adverbial suffixes are language structures which enable verbs to be used as an

adverb in a sentence with various functions Adverbials can be used differently by

losing their main function The suffix -(y)IncA+(y)A which has been used throughout

the history of the Turkish language and which has the function of of restriction and -

(y)IncA -(y)UncA which are used to mean until up to has lost this function in the

Turkish language and it has started to be used as -(y)IncA+(y)A kadar dek değin In

the Iraqi Turkman Turkish the suffix which is used to mean -(y)IncA+(y)A kadar dek

değin with the function of restriction has maintained its function as in old Turkic

dialects One function this suffix does not have in the Turkish language is to refer to

1 DoccedilDr Erciyes Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumlluumlmuuml

suzanterciyesedutr

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

2

comparison and contrast with the meaning of -AcAğInA The suffix in the Iraqi

Turkman language is used with this function as well Adverbial suffixes donrsquot take

possessive markers In the Iraqi Turkman language the suffixes -(y)IncA -(y)UncA and

-AndA can be used with possessive suffixes and personal markers Another interesting

language structures are compound adverbial suffixes The phrases -mAğIydAn -mAğI

birli -dIğIydAn -dIğI birli -dIğı yerde -m-m+da are used with the function of

adverbials This study focuses and covers all those mentioned above

Key Words Adverbial Function Possessive personal suffix Compound

adverbials

GİRİŞ

Zarf-fiiller tek başına bir yargı bildirmeyen yargı bildiren fiillerdeki

oluş ve kılışın durum ve tarzını ifade eden zarf oumlzelliğindeki yapılardır

Tuumlrkccedilede tarihicirc doumlnemlerden guumlnuumlmuumlze ve ccedilağdaş Tuumlrk lehccedilelerine kadar geccedilen

suumlrede farklı işlevlerde ccedileşitli zarf-fiil ekleri kullanılmıştır Zamanla bu zarf-fiil

eklerinin bazıları yeni işlevler kazanırken bazıları da mevcut işlevlerinden bir

kısmını kaybetmiştir

-(y)IncA -(y)UncA zarf-fiil eki de işlev kaybeden eklerden biridir Ekin

-(y)IncA -(y)UncA+(y)a kadar dek değin anlamındaki sınırlama işlevi

Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesinde kaybolmuştur Bu işlev buguumln eke youmlnelme hacircli eki ve

kadar dek edatları getirilerek yapılmaktadır

Ekin yapısı ve işleviyle ilgili ccedileşitli goumlruumlşler vardır Gabain Eski

Tuumlrkccedilede -GınccedilA şeklinde olan ekin (-g fiilden isim yapma eki+ccedila eşitlik

hacircli)nden meydana geldiğini ve -IncAyA kadar anlamında kullanıldığını

belirtmiştir (Gabain 198887) Muharrem Ergin ekin -gIn fiilden isim yapma

eki ile -ccedilA eşitlik ekinin birleşmesinden oluştuğunu ve Batı Tuumlrkccedilesine -InccedilA

şeklinde geccediltiğini soumlyler İşlev olarak ise ekin tek başına kadarrsquolık ifade

ettiğini sonra bu ifadenin kaybolmasıyla bu ifade iccedilin youmlnelme hali eki ile

kadar dek edatlarına bağlanarak kullanıldığını bildirir (Ergin 1985341-342)

Zeynep Korkmaz Eski Tuumlrkccediledeki -gInccedilA zarf-fiil ekinin ses değişmeleriyle

oumln ses ldquogrdquo sesini kaybederek ve dudak benzeşmesine de uğrayarak -(y)IncA -

(y)UncA şekline girdiğini soumlyler İşleviyle ilgili olarak da Eski Anadolu

Tuumlrkccedilesindeki ldquobir zaman kadarrdquo anlamı veren sınırlama işlevinin Tuumlrkiye

Tuumlrkccedilesinde kaybolduğunu buguumln bu işlev iccedilin ekin youmlnelme hacircli eki ve dek

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

3

kadar edatlarıyla genişletilerek kullanıldığını bildirir (Korkmaz 2003 1007-

1008) Korkmaz burada oumlnem taşıyan -gIn -gUn ve +ccedila eşitlik hali eklerini de

fiilden zarf tuumlreten ekler arasında goumlstermiştir (Korkmaz 2003 470-471 458-

459) Eki Bitim zarf-fiilleri olarak ele alan Banguoğlu sınırlama işlevinin eski

bir kullanım olduğunu bu anlamın yerini -inceye dek -inceye kadar gibi

uzatılmış şekillerine bıraktığını belirtir (Banguoğlu 1990 433) Deny ekin kan

+Ccedilantilde ~ kantilde+ccedilantilde birleşmesinden Kononov ise -gın~-gan + -caltcag

kaynaşmasından oluştuğunu bildirir (Korkmaz 2003 1004)

-(y)IncA -(y)UncA eki sınırlama işleviyle tarihicirc Tuumlrk lehccedilelerinde

kullanıldığı gibi Doğu Trakya ve Uşak ili ağızlarında da kullanılmaktadır

(Oumlrnekler iccedilin bk Huumlnerli 2010 498-503)

Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde de ek tek başına sınırlama işleviyle

kullanılmaktadır

1 Sınırlama işleviyle -(y)IncAyA kadar dek değin anlamında

kullanılışı

Ekmegi veri ccedilobannar yığışı Toh doyunca yeller o sıcağ ekmegi

ITHM 266 1112 (Ekmeği verir ccedilobanlar toplanır Tok doyuncaya kadar

yerler o sıcak ekmeği)

Arvadı bu hava şullaktan vurur men ciğerim ccedilıhtı munu getirince

ITHM 40729-30 (Hanımı bir tekmeyle vurur benim canım ccedilıktı bunu

getirinceye kadar)

Valla koydu kardaşı bir leğen doumlnderdi bir ağaş verdi dedi ldquoBu leğeni

ccedilal men gelincerdquo ITHM 2526-27 (Vallahi kardeşi koydu bir leğen doumlnderdi

bir ağaccedil verdi ldquoBu leğeni ben gelinceye kadar ccedilalrdquo dedi)

E munuki ğer kızdı hatta bu asbap hazırlayınca yol mit şeyin meyin

hazırlayınca bu kuumlccediluumlk kız bah olardan nanca sora getti ITHM 45325-27 (E

bununki işte kızdır bu elbisesini hazırlayıncaya yol iccedilin gerekli eşyaları

hazırlayıncaya kadar bu kuumlccediluumlk kız bak onlardan ne kadar sonra gitti)

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

4

Goumlz goumlzuuml sıhıncadı (Goumlz goumlzuuml sıkana goumlz goumlze bakışıp indirinceye

kadardır) Oh yaydan ccedilıhıncadı (Ok yaydan ccedilıkıncaya kadardır) Sevdanın

yaşın sorma (Sevdanın yaşını sorma) Eşk evin yıhıncadı (Aşk evini yıkıncaya

kadardır) TDH 187-10

Diyer ldquoNene gedin bir ki eteg torpağ getirin bu eve salım Men

gedirem taziye gelince kurusunrdquo KA 1526-28 (ldquoAnne gidin bir iki etek

toprak getirin bu eve bırakayım Ben taziyeye gidiyorum gelinceye kadar

kurusunrdquo der)

Sen otu tuumlkacircnda men gelince men gelennen sora sen get evde sirhet

ele KA 1872-74 (Sen duumlkkacircnda ben gelinceye kadar otur ben geldikten

sonra sen git evde istirahat et)

Dedi ldquoOy oumlluumlnce de kuumlteg yedim bu sebeberdquo KA 263 (Oy bu

sebepten dolayı oumlluumlnceye kadar (oumllesiye) dayak yedim)

İstisnaicirc olarak şu oumlrnekte ekten sonra youmlnelme hali eki gelmiştir

Koumlpeg oğlu men sebehten indiye babam ccedilıhıp munu yapıncaya ITHM

2689-10 (Koumlpek oğlu benim sabahtan şimdiye (kadar) canım ccedilıktı bunu

yapıncaya kadar)

12 Ekin bir işlevi de -AcAğInA anlamında mukayese karşıtlık

bildirmesidir Bu işlev Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesinde yoktur Ancak tarihi ve ccedilağdaş

Tuumlrk lehccedilelerinde bulunmaktadır (Huumlnerli 2012 3-9)

Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde de ek bu işlevle kullanılmaktadır

Biz de arvattan kişi korhumuzdan dedih indi patşahın oğlu da olupsa ha

munun başın keser kızı da olupsa ha munun başın keser Patşah munun başın

kesince koy atah kurt yuvasına oumlzuumlnuuml goumlzuumlmuumlz de goumlrmez kurt parccedilalarsa

oumlzuumlnuuml her ne olursa ossun KA 7455-459 (Biz de karı koca korkumuzdan

ldquoŞimdi padişahın oğlu da olmuşsa bunun (ccedilocuğun) başını keser kızı da

olmuşsa bunun başını keser Padişah bunun başını keseceğine bırak bunu kurt

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

5

yuvasına atalım bunu kurt parccedilalarsa goumlzuumlmuumlz de goumlrmez her ne olursa olsunrdquo

dedik)

13 Asıl zarf-fiil ekleri isim ccedilekim iyelik ve ccedilokluk ekleriyle

genişletilemezler (Korkmaz 2003 983) Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde -(y)IncA -

(y)UncA eki iyelik koumlkenli şahıs ekleriyle de kullanılmaktadır İyelik koumlkenli

şahıs ekleri

Teklik 1 şahıs -m 2 şahıs -v (Kerkuumlk ağzı) -y (Kifri ağzı) 3 şahıs

yok Ccedilokluk 1 şahıs -g (-h -k) 2 şahıs -vuz -yız 3 şahıs -lar ler (Bayatlı

1996 390)

Dedi ldquoEyyidi menim kardaşım kassın yanıyızda men gelincem

kardaşım ah dese beliyizi kırram Men giderem bacıyızı getirremrdquo KA 7188-

189 (İyidir (tamam) kardeşim ben gelinceye kadar yanınızda kalsın kardeşim

ah dese belinizi kırarım Ben bacınızı getirmeye gidiyorumrdquo dedi)

Yani ki guumlnyenin ara yerinde bu asbab kaldı Kapını apardılar getirdiler

Apar geti edinceler (yekke ağır kapıdı) beş on defa apardılar getirdiler ezildi

parccedila parccedila oldu KA 1956-59 (Yani iki ccediluvalın arasında bu elbise kaldı

Kapıyı (bu elbisenin uumlzerinde) getirdiler goumltuumlrduumller Goumltuumlr getir ettiklerinde

(koca ağır kapıdır) beş on defa goumltuumlrduumller getirdiler (elbise) parccedila parccedila oldu)

Ahşam kozu goumlruumlnceler odunnan vazgeştiler koz yiğmeğe başladılar

KA 19104-105 (Akşam cevizi goumlrduumlklerinde odundan vazgeccediltiler ceviz

toplamaya başladılar)

2 Eski Tuumlrkccediledeki -GAn ekindeki G sesinin duumlşmesiyle oluşan -An

sıfat-fiil eki ile -dA bulunma hali ekinin birleşiminden oluşan -AndA eki

(Ergin 1985 334-335) Azerbaycan Tuumlrkccedilesi yazı dili ve ağızlarıyla Doğu

Anadolu boumllgesi ağızlarında da kullanılmaktadır Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde de

bulunan ek iyelik koumlkenli şahıs ekleriyle ccedilok yaygın olarak kullanılmaktadır

1 Teklik şahıs ekiyle

Bir kere de mahallamizden bir tavuğ ccedilaldım getirdim eve verendem

neneme gene menı oumlptı tavuğı kesti bişirdi yediğ ITHM 2311-3 (Bir kere de

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

6

mahallemizden bir tavuk ccedilaldım eve getirdim anneme verince yine beni oumlptuuml

tavuğu kesti pişirdi yedik)

Geccedilen ketle diyendem sene bir alma geti menımccedilı hardan getirdiv

ITHM 2519-10 (Geccedilen sefer sana benim iccedilin bir elma getir dediğimde

nereden getirdin)

2 Teklik şahıs ekiyle

Get biraz yemeğ memeğ al bizimccedili acımızdan geberdiğ bes lereni

matam sehabine verendev bakısını alma ITHM 23416-18 (Git biraz bizim

iccedilin yemek memek al acımızdan oumllduumlk Fakat parayı duumlkkacircn sahibine

verdiğinde uumlstuumlnuuml alma)

Paramı getirendev amanetıv verrem ITHM 2587-8 (Paramı

getirdiğinde emanetini veririm)

Nişi ha valla kor olmuştu ilk oumlğce diyendev onda fekkir halıydılar

ITHM 42526-27 (Neden ha vallahi koumlr olmuştu(farketmemişti) ilk oumlnce

dediğinde o zaman fakirlerdi)

Bir guumln sorar babadan diyer ldquoBaba nişi ccedilıhandav evden gedisen kefli

gelisen ğemlirdquo ITHM 4538-9 (Bir guumln babasından sorar ldquoBaba neden evden

ccedilıktığında keyifli gidiyorsun gamlı geliyorsunrdquo der

Dedi ldquoKurdoğlu burdan aparram seni Behri muhıta Behri muhıttan

doumlnendey getirebilmem senirdquo KA7259-260 (ldquoKurdoğlu seni buradan

okyanusa goumltuumlruumlruumlm okyanustan doumlnduumlğuumlnde getirememrdquo dedi)

1 Ccedilokluk şahıs ekiyle

Dedi ldquouh değirmenim navın kazandağ geşti yapandağ doumlnduuml geriye

ITHM 4369-10 (ldquoUh değirmenimin oyuğuna (buğday koyup) oumlğuumlttuumlğuumlmuumlzde

geccedilti yaptığımızda (bitirdiğimizde) geriye doumlnduumlrdquo dedi

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

7

Kurt dedi ldquoNe konuşağ O gece biz hekacirct edendeğ deme ki burda adam

varmışrdquo KA 10153-154 (Kurt ldquoNe konuşalım O gece biz konuştuğumuzda

burada (başka) bir adam varmışrdquo dedi)

Bağdad tacırına teslim edendeğ malımız sorduğ o tacırdan dediğ

ldquoDeğirmen daşıy var su değirmeni daşırdquo KA 1719-21 (Bağdat tacirine

malımızı teslim ettiğimizde ondan sorduk ldquoDeğirmen taşın var mı Su

değirmeni taşırdquo dedik)

İranrsquoın iccediline girendeğ bahtığ bir tahım millet geldi KA 1727-28

(İranrsquoın iccediline girdiğimizde baktık bir takım insanlar geldi)

3 Ccedilokluk şahıs ekiyle

Heresler amalalara kamccedilı vurandalar bu kızın o gozel kıpkırmızı

dudağına goz tikipler bekliller ne diyeceğtı ITHM 22530 2261 (Bekccedililer

amelelere kamccedilı vurduklarında bu kızın o guumlzel kıpkırmızı dudağına baktılar

ne diyeceğini bekliyorlar)

Buları tutandalar hakım idam kararı ccedilıkartırı haklarında ITHM 2302-

3 (Bunları yakaladıklarında hakim haklarında idam kararı ccedilıkartıyor)

Memleketten biraz yazı ccedilıhandalar beyaz giren adem kalmadı ITHM

2398-9 (Memleketten biraz dışarı ccedilıktıklarında beyaz giyen insan kalmadı)

Abunca koumltek yedi abunca yedi olar vurandalar deve duumlşınırdı dedi

ldquoege men de kuumlccedilık olsaydım ccedilakkal kimin sahlanırdım) ITHM 25923-25) (O

kadar ccedilok dayak yedi o kadar yedi (ki) onlar vurduğunda deve duumlşuumlnuumlyordu

ldquoEğer ben de (cuumlssem) kuumlccediluumlk olsaydım ccedilakal gibi saklanırdımrdquo dedi)

Bular boumlyuumlg olandalar birbirlericcedili olullar Yani bu kız o oğlana

varacağdı ITHM 3546-8 (Bunlar buumlyuumlduumlğuumlnde birbirleri iccedilin olurlar (beraber

olurlar) Yani bu kız o oğlanla evlenecekti)

Gezerdiler zulmu ğedri alemin idarasını işlemegini Buları hapsını

goumlzden geccedilirdirdiler Gezendeler de kimse bilmezdi bular acebe şahzadadılar

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

8

patşahtılar KA 18134-137 (Gezerlerdi zulmuuml haksızlığı alemin idaresini

ccedilalışmasını bunların hepsini goumlzden geccedilirirlerdi Gezdiklerinde de kimse

(bunların) şehzade padişah olduğunu bilmezdi)

3 Ccedilokluk şahıs ekindeki r sesinin duumlşmesiyle -lA şeklinde de

kullanılabilmektedir

Bu kere diyendele sene sele baba patışahın bah neccedile oğlu giderse bir

merc edeğin kızlarımnan da bir denesi getsin ITHM 45312-13 (Baba bu sefer

sana soumlylediklerinde soumlyle bak padişahın oğlu nasıl giderse bir bahse girelim

kızlarımdan da bir tanesi gitsin)

Zarf-fiil eklerinin iyelik ekleriyle kullanılması Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde

de yaygındır (Goumlkdağ 2012 118)

3 Zarf-fiil Goumlrevindeki Yapılar

31 -mAğIydAn -mAg mastar eki + I iyelik eki + ydan (ilen) vasıta

hali ekinin birleşiminden oluşan bu yapı -(y)IncA -(y)UncA anlamında zarf-fiil

goumlrevi yapmaktadır

At allına bir tepme vurmağıydan kurtın beynini yere toumlktuuml ITHM

26123-24 (At alnına bir tekme vurunca kurdun beynini yere doumlktuuml)

Neyse geldi ilan goumlrmeğiyden oumlzuumlnuuml accedilıldı koydu gitti ITHM 39020-

21 (Neyse geldi yılan onu goumlruumlnce ccedilekildi bıraktı gitti)

Goumlnderrih ora oumlzuumlnuuml indi orda ifrit var ifirmeğiyden yandırı oumlzuumlnuuml

ITHM 41035 4111 (Oraya onu goumlndeririz şimdi orada canavar var uumlfuumlruumlnce

onu yakar)

Berber nişteri ccedilıhardı bir kere bele vurmağıydan avurdumu yardı

ITHM 42831-32 (Berber neşteri ccedilıkardı bir kere boumlyle vurunca avurdumu

yardı)

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

9

Dev bunu goumlrmeğiyden dedi ldquoMuumlhemmed Ccedilelebi Allah hetriccedili meni

azad eleginanrdquo KA 7167-169 (Dev bunu goumlruumlnce ldquoMuhammed Ccedilelebi Allah

hatırı iccedilin beni azad etrdquo dedi)

Kurdoğlu buları goumlrmeğiyden dedi ldquoBeli bu menim nene babamdırdquo KA

7446 (Kurdoğlu bunları goumlruumlnce ldquoEvet bu benim anne babamdırrdquo dedi)

32 -mAğI birli -mAg mastar eki + I iyelik eki ve birli (ile) edatının

birleşiminden oluşan bu yapı -(y)IncA -(y)UncA anlamında zarf-fiil goumlrevi

yapmaktadır

Kapını accedilmağı birli bir buzavları var buzav kaştı kız kaccedilar ITHM

42136-37 (Kapıyı accedilınca bir buzağıları var buzağı kaccediltı kız kaccedilar)

Sebbeh oldu kahtılar yuhudan O kahmağı birli o ccedilıhtı yazya ITHM

4561-2 (Sabah oldu uykudan kalktılar O kalkınca o dışarıya ccedilıktı)

Kızı goumlrmeği birli getti tay oldu ahır uumlste başladı saman yemeğe bu

muna teeccuumlb etti ITHM 4318-9 (Kızı goumlruumlnce gitti tay oldu ahırın uumlstuumlnde

başladı saman yemeye bu buna şaşırdı)

Dedi ldquoSele Allah kır atlı Bayramrsquoın toyudu bir yel ossun sipirsin bir

yağış ossun sulasınrdquo Gerccedilekten bu demeği birli bir yel oldu sipirdi bir yağış

oldu suladı) ITHM 4343-5 (Soumlyle Allah(ım) kır atlı Bayramrsquoın duumlğuumlnuumlduumlr

bir yel olsun suumlpuumlrsuumln bir yağış olsun sulasınrdquo dedi Gerccedilekten bu boumlyle

deyince bir yel oldu suumlpuumlrduuml bir yağış oldu suladı)

Bu tuumllkuuml oumllmeği birli kahtı hapı canavarlara izin verdi ITHM 45036

4511 (Bu tilki oumlluumlnce kalktı buumltuumln canavarlara izin verdi)

Hemen oğlan duumlştuuml kısrahtan bayıldı bu bele demeği birli ITHM

45619 (Bu boumlyle deyince oğlan hemen kısraktan duumlştuuml bayıldı)

Callata dedi ldquoGel dur kapıda kazı başın uzatmağı birli munun başın

alasanrdquo KA 4266-267 (Cellata ldquoGel kapıda dur kadı başını uzatınca bunun

başını alacaksın (koparacaksın)rdquo dedi)

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

10

33 -dIğIydAn -dIg sıfat-fiil eki + I iyelik eki+ ydan (ilen) vasıta hali

ekinin birleşiminden oluşan bu yapı -(y)IncA -(y)UncA anlamında zarf-fiil

goumlrevi yapmaktadır Bu yapı Anadolu ağızlarında da kullanılmaktadır

(Oumlrnekler iccedilin bk Uumlstuumlner 2000 113-115)

Hemen oğlan elini salladı kızın ağzının uumlstuumlne bir zille ccedilaldığıydan kız

duumlştuuml ITHM 4467-9 (Hemen oğlan elini salladı kızın ağzının uumlstuumlne bir tokat

vurunca kız duumlştuuml)

Bu oğlan yeriştiğiyden dairama bu oğlanı zirek zirek halan parccedilalayın

ITHM 42918-19 (Bu oğlan daireme gelince ccedilabuk derhal oumllduumlruumln)

Bu oğlan ora yeriştiğiyden mununccedilu toy eleyin kızımı verin oumlzuumlne

ITHM 42928-29 (Bu oğlan oraya gelince bunun iccedilin duumlğuumln yapın kızımı ona

verin)

Otu yediğiyden o kardaşların her altısı da ceyran oldular KA 3141-

142 (Otu yeyince o kardeşlerin altısı da ceylan oldular)

Kilinci kininnen ccedilekti Ccedilalmağıydan adamın boynuna (ğer tahtadı) tark

kırıldı duumlştuuml ki parccedila oldu KA 6225-227 (Kılıcı kınından ccedilekti Adamın

boynuna vurunca (tahta olduğu iccedilin) tak (diye) kırıldı duumlştuuml iki parccedila oldu)

Babası defteri ohuduğuydan başladı başına ccedilalmağa KA 11184

(Babası defteri okuyunca başına vurmaya başladı)

Ayı geldiğiyden başladı tendire ataş salmağa KA 19280 (Ayı gelince

tandıra ateş yakmaya başladı)

Kız sacı ccedilektiğiyden tandıra duumlştuuml KA 19290 (Kız sacı ccedilekince

tandıra duumlştuuml)

34 -dIğI birli -dIg sıfat-fiil eki + I iyelik eki + birli (ile)edatının

birleşiminden oluşan bu yapı -(y)IncA -(y)UncA anlamında zarf-fiil goumlrevi

yapmaktadır

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

11

Bu nedi ğafıldan men dediğim birli bir Erep ccedilıhtı munun başını aldı

ITHM 4007-8 (Ben aniden ldquoBu nedirrdquo deyince bir Arap ccedilıktı bunun başını

aldı)

Ccedilıhar ccediloumlle ccedilıhtığı birli etrefine bahar hiccedilbir şey yohtu kabaktı ITHM

39317-18 (Tenha bir yere ccedilıkınca etrafına bakar hiccedilbir şey yoktur kabaktır)

Vurdu ussuya ussuya vurduğu birli kabağa ussu doldu ITHM 39320-

21 (Suya attı suya atınca kabağa su doldu)

Şu oumlrnekte birli (ile) edatı ses duumlşmesiyle bir şeklinde kullanılmıştır

Guumln battığı bir ccedilıhardım hassın tapsaydım soyardım malın alırdım

gelerdim ITHM 40325-26 (Guumln batınca ccedilıkardım hangisini bulsaydım

soyardım malını alırdım gelirdim)

35 -dIğI yerde -dIg sıfat-fiil eki + I iyelik eki +yer kelimesi + dA

bulunma hali ekinin birleşiminden oluşan bu yapı -ken anlamında zarf-fiil

goumlrevi yapmaktadır

Saccedilın houmlrduumlğuuml yerde bir tel o saştan dili alta yığdı KA 493-94

((Kızın) saccedilını oumlrerken o saccediltan bir tel dilinin altına koydu)

36 -m-m +da -m fiilden isim yapma eki + dA bulunma hali

ekinin birleşiminden oluşan bu yapı ikileme şeklinde kullanılarak -dIğInda

anlamında zarf-fiil goumlrevi yapmaktadır

Şamrsquoın harabalarında attı oumlzuumln guumlnnen barabar guumln ccedilıhım ccedilıhımda KA

11153-154 (Kendini guumlnle beraber (guumlneşin doğmasıyla) guumlneş doğduğunda

Şamın harabelerine attı)

SONUCcedil

Azeri sahası iccedilinde yer alan Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesi ile ilgili ccedilalışmalar

ccedilok sınırlıdır Eski Tuumlrkccediledeki bir ccedilok oumlzelliği buumlnyesinde koruması kendine

oumlzguuml incelikleri dikkat ccedilekicidir Bu inceliklere dikkat ccedilekmek amacıyla

hazırladığımız ccedilalışmamızda Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde -(y)IncA -(y)UncA

ekinin sınırlama işlevinin tarihicirc Tuumlrk lehccedilelerinde olduğu gibi korunduğu tarihicirc

ve ccedilağdaş Tuumlrk lehccedilelerinde olduğu gibi -AcAğInA anlamında mukayese

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

12

işlevinin de bulunduğu tespit edilmiştir Ayrıca -(y)IncA -(y)UncA ve -AndA

eklerinin iyelik koumlkenli şahıs ekleriyle kullanılması yukarıda oumlrneklerle

verdiğimiz zarf-fiil goumlrevindeki yapıların varlığı dile kattığı anlam genişliği ve

zenginlik bir yazı dili durumuna gelmemesine rağmen Irak Tuumlrkmen

Tuumlrkccedilesinin dili kullanabilme imkanlarının ne kadar esnek ve zengin olduğunu

goumlstermektedir

KAYNAKLAR

Banguoğlu T (1990) Tuumlrkccedilenin Grameri Ankara TDK Yayınları

Bayatlı HK (1996) Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesi Ankara TDK Yayınları

Ergin M (1985) Tuumlrk Dil Bilgisi İstanbul Boğaziccedili Yayınları

Gabain AV (1988) Eski Tuumlrkccedilenin Grameri (Ccedileviren Mehmet Akalın)

Ankara TDK Yayınları

Goumlkdağ BA (2012) ldquoIrak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinin Şekil Bilgisine Dair

Notlarrdquo Uluslararası Tuumlrkccedile Edebiyat Kuumlltuumlr Eğitim Dergisi (Teke)

Sayı 11 s 113-123

Huumlnerli B (2012) ldquo -(G)X(n)CA Zarf-Fiilinin Farklı Bir İşlevi Uumlzerine

(Sistematik Olarak ldquoKarşıtlık-KıyaslamardquoBildirme) Uluslararası

Tuumlrkccedile Edebiyat Kuumlltuumlr Eğitim Dergisi (Teke) Sayı 12 s 1-14

_________(2010) ldquoDoğu Trakya Ağızlarında Arkaik Olarak Kullanılan

Sınırlandırma İşlevindeki (-(y)XncA) Zarf-fiil Ekirdquo Turkish Studies

51 Winter 495-507

Huumlrmuumlzluuml H (2003) Kerkuumlk Tuumlrkccedilesi Soumlzluumlğuuml İstanbul Kerkuumlk Vakfı

Yayınları

Korkmaz Z (2003) Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesi Grameri (Şekil Bilgisi) Ankara

TDK Yayınları

Uumlstuumlner A (2000) Anadolu Ağızlarında Sıfat-Fiil Ekleri Ankara TDK

Yayınları

KISALTMALAR

ITHM Bayatlı Necdet Yaşar Irak Tuumlrkmenlerinin Halk Masalları Berikan

Yayınevi Ankara 2009

KA Hasan Huumlseyin Şahbaz Kerkuumlk Ağzı Doktora Tezi İstanbul Uumlniversitesi

Edebiyat Fakuumlltesi İstanbul 1979

TDH Marufoğlu Ali Tuumlrkmenelirsquonin Dili Hoyrat Kerkuumlk Vakfı Yay

İstanbul 2012

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

13

İbn Kemacirclrsquoin Bir Gazelinin Şerhi ve Ses Tekrarları Accedilısından Değerlendirilmesi

Abdullah Aydın1

Oumlzet

İbn Kemacircl 15 yuumlzyılın sonları ile 16 yuumlzyılın başlarında yaşamış oumlnemli bir

şairimizdir Hem ilmicirc hem de edebicirc kişiliğiyle divan şiirimizin gelişmesinde ve

yaygınlaşmasında buumlyuumlk katkıları olmuştur Bu makalede şairin ldquoistemezrdquo redifli gazeli

klasik usulle şerh edilmiş devamında gazelde kullanılan sesler yapısalcılık accedilısından

değerlendirilmiştir İbn Kemacircl şiirlerinde sese fazlasıyla oumlnem vermiş bu sebeple

şiirlerinin ccediloğunda redif kullanmıştır Kelime tercihlerinde beyitteki anlam

buumltuumlnluumlğuumlnuumln yanı sıra ses benzerliklerine dikkat etmiştir Boumlylece şiiri mananın

yanında ahenk de kazanmıştır

Şiirimizdeki aşk motifinin kahramanları olan sevgili acircşık ve rakiple ilgili

muhteva unsurları bir araya getirilmiştir İbn Kemacirclrsquoin divanında rakiple ilgili soumlylediği

diğer bilgiler derlenerek başka şairlerden alınan beyitlerle desteklenmiştir

Anahtar Kelimeler İbn Kemacircl Gazel Aşk Ses tekrarı Şerh

The Assesment of Ibn Kemalrsquos One Lyric Regarding Its Comment and Alliteration

Abstract

Ibn Kemal is an important poet at the end of 15th century and the beginning of

16th century He contributed a lot to the development of divan poetry and its

widespread with either his scientific or poetic personality In this article Ibn Kemalrsquos

ghazal which ends with ldquoistemezrdquo redif has been commented with classical style and the

alliterations used in the lyric poem have been evaluated in terms of structure Ibn-i Kemal

gave important attention to sound at his poems Therefore he used ldquoredifrdquo at the majority

of the poems He paid attention to alliteration and associations of the couplets with the

meanings As a result his poems have got not only meaning but also harmony

In divan poetry the contents regarding beloved lover and competitor who are the

heroes of the love motifs have been banded together The information about the

competitor that Ibn Kemal wrote in his divan was compiled and was supported with the

couples from other poets

Key Words Ibn Kemal Ghazal Love Alliteration Comment

1 YrdDoccedilDr Bingoumll Uumlniversitesi Fen Edebiyat Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumll

divansiirihotmailcom

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

14

GİRİŞ

Danişmentliler Selccediluklular Kadı Burhaneddin Devleti ve Osmanlı

doumlneminde oumlnemli merkezlerden biri olan Tokat şehri tespit edilen 14 divan

şairiyle dikkat ccedilekmektedir (İsen 1997 85) İbn Kemacircl de Tokatrsquoın yetiştirdiği

şairlerden biridir

Hicricirc 873- 940 (Miladicirc 1468-1534) tarihleri arasında yaşayan şairimizin

asıl ismi Şemseddin Ahmedrsquodir Dedesi Kemacircl Paşarsquoya izafetle İbn Kemacircl veya

Kemacircl Paşazacircde isimleriyle şoumlhret bulmuştur (Demirel 1996 XIX) şiirlerinde

mahlas kullanmayan nadir şairlerden biridir (Yıldırım 2006 54)

Aynı zamanda ilmiye sınıfından olan İbn Kemacircl değişik yerlerde

muumlderrislik kadılık ve nihayet şeyhuumllislamlık yapmıştır Vefatına kadar 8 yıl

bulunduğu şeyhuumllislamlık makamına Kanucircnicirc Sultan Suumlleyman devrinde ve

buumlyuumlk acirclim Zenbilli Ali Efendirsquoden sonra geccediltiği goumlz oumlnuumlnde

bulundurulduğunda onun ilmicirc yeterliliği daha doğru anlaşılmaktadır Tuumlrkccedile

Arapccedila ve Farsccedila dillerinde yazdığı 210 eser ve divan onun ilmicirc ve edebicirc

kişiliğini ortaya koymaktadır Bu youmlnuumlyle divan şiirimizin Osmanlı

coğrafyasında yaygınlaşmasına oumlnemli katkıları olmuştur Divanı yayımlanan

İbn Kemacirclrsquoin diğer eserleriyle ilgili yeterli ccedilalışma yapılmamıştır (Atsız 1966

Ccedilelik 2005 Demirel 1996 Koumlksal 2008 Parmaksızoğlu 1967 Saraccedil 1996

Uğur 1987) Biz bu makalemizde şairin aşağıdaki gazelini klasik usulle şerh

ederek kullandığı sesleri yapısalcı accedilıdan değerlendireceğiz

İbn Kemacircl bu gazelinde divan şiirindeki sevgili acircşık ve rakiple ilgili aşk

motiflerini buumltuumln oumlzellikleriyle şiirinin muhtevasına yerleştirmiştir Bu

motiflerle ilgili olarak divanda geccedilen diğer oumlrnekler de değerlendirilmiştir

Oumlzellikle rakiple ilgili verdiği bilgiler dikkat ccedilekmektedir

Yedi beyitten muumlteşekkil olan gazelin redifi istemez kafiyesi de ldquondashacircnrdquo

sesleridir Muumlrdef olan bu kafiyenin revisi ldquonunrdquo ridfi ise ldquoelifrdquo harfleridir

Bu gazel Mustafa Demirel tarafından yapılan divan neşrinde 3 beytin

ilk dizesindeki ldquoeylerrdquo ifadesi ldquoeylerdquo 4 beytin ilk dizesindeki ldquosuumlrmegirdquo

ifadesi ldquosuumlrmegrdquo 6 beytin ikinci dizesindeki ldquokim cacircnrdquo ifadesi ldquocacircn kim cacircnrdquo

olarak yazılmışlardır Bu neşir hakkında yazılan bir makalede ise bu okumaların

yanlış olduğu belirtilerek şiir bizim aşağıya aldığımız şekliyle tashih edilmiştir

(Koumlksal 2008 169)

GAZEL

Facircilacirctuumln facircilacirctuumln facircilacirctuumln facirciluumln

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

15

1 Dil sana meyl itdi cacircnum oumlzge cacircnacircn istemez

Derd-i lsquoışkun cacircnuma hoş geldi dermacircn istemez

2 Racirch-ı lsquoışkunda goumlnuumll goumlzuumlm yaşından incinuumlr

Lacirc-cerem yola gidince kişi bacircracircn istemez

3 Goumlnluumlme gelse hayacircl-i hattı reşk eyler rakicircb

Evde Kuracircn oldugın bilduumlm ki şeytacircn istemez

4 Kapuma yuumlz suumlrmegi ister misin didi diduumlm

Kalsquobeye yuumlz suumlrmegi kangı muumlselmacircn istemez

5 Sen giderken nacircle-i lsquouşşacirckdan incindi dil

Hasta miskicircn cacircn viruumlrken acirch u efgacircn istemez

6 Lebleruumlne her goumlren meyl eylese incinme kim

Kimse olmaya cihacircn iccedilinde kim cacircn istemez

7 Başumı galtacircn goumlruumlp meydacircn-ı lsquoışkında didi

Bu ne top olur ki oynar kenduuml ccedilevgacircn istemez (Demirel 1996 83)

Kelimeler

bacircracircn yağmur

cihacircn duumlnya acirclem

ccedilevgacircn 1 cirit oyununda atlıların birbirine attıkları değnek 2 ucu eğri değnek

baston

efgacircn ıstırap ile haykırma bağırıp ccedilağırma inleme bağrışma

galtacircn yuvarlanan tekerlenen

hayacircl 1 insanın kafasında tasarlayıp canlandırdığı şey 2 kuruntu 3 goumllgeli

goumlruumlnen şey

lacirc-cerem şuumlphesiz besbelli elbette

meyl 1 eğilme eğiklik akıntı 2 sevme tutulma 3 goumlnuumll akışı

miskicircn 1 aciz zavallı beceriksiz 2 Miskli

nacircle inleme inilti

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

16

rakicircb 1 herhangi bir işte birbirinden uumlstuumln olmaya ccedilalışanlardan her biri 2

bekccedili

reşk 1 kıskanma hased guumlnuuml 2 kıskanılmış

A Oumlrnek Beyitlerle Şiirin Accedilıklanması

1 Dil sana meyl itdi cacircnum oumlzge cacircnacircn istemez

Derd-i lsquoışkun cacircnuma hoş geldi dermacircn istemez

Canım (sevgilim) goumlnuumll sana meyletti senden başka canan istemez

Aşkının derdi canıma hoş geldi (bu sebeple) goumlnuumll derman istemez

Beyitte dert derman can goumlnuumll kelimeleri arasında tenasuumlp sanatı vardır

Buradaki cacircn ile cacircnacircn kelimeleri aynı koumlkten tuumlrediği iccedilin iştikak dert ile

dermacircn kelimeleri de tezat sanatı oluşturmuştur Ayrıca can kelimesinin uumlccedil

defa tekrarlanması beyte ahenk katmaktadır

Acircşığın goumlnluuml daima sevgiliden yana akar Ccediluumlnkuuml Allah sevgiliye guumlzel bir

yuumlz acircşığa da o guumlzelliğe meyletme duygusu daha doğrusu tutkusu vermiştir

Yazdukda yuumlzuumln mushafını kacirctib-i takdicircr

Şacircnumda benuumlm eyledi lsquoışk acircyetin imlacirc

İbn Kemacircl (Demirel 1996 19)

Acircşıklar sevgiliye kavuşma uumlmidiyle yaşamaktadır Sevgiliye kavuşma

mehri olarak acircşıkların kıymetli canlarını vermeleri gerekmektedir

Sevduumlginden geccedilmeyen kişi bulamaz sevduumlgin

Aldı dil mihruumln lsquoarucircsı virdi cacircn nakdin mehr

İbn Kemacircl (Demirel 1996 41)

Ccediluumlnkuuml hiccedilbir insana benzemeyen ve melekler kadar guumlzel olan sevgiliye

binlerce can feda olsun Bu konuda İbn Kemacirclrsquoin ccedilağdaşı olan ve Muhibbicirc

mahlasıyla şiirler yazan Kanucircnicirc Sultan Suumlleyman da aşağıdaki beyti soumlylemiştir

0l pericirc-peyker melek kim benzemez insacircn ana

Sad hezacircracircn dil feda olsun hezacircracircn cacircn ana

Muhibbicirc (İsen Bilkan 1997 130)

Acircşık iccedilin guumlzeller guumlzeli olan sevgili yeterlidir Sevgilinin varlığı

olduktan sonra başka hiccedilbir şey acircşığın kalbinde yer edemez Aynı zamanda aşk

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

17

bir derttir Ccediluumlnkuuml dert belacirc mihnet gam bir araya geldiğinde ortaya aşk

ccedilıkmaktadır

Derd uuml belacirc vuuml mihnet uuml gam kim cihacircnda var

Dirildi bir araya geluumlp oldı var lsquoışk

İbn Kemacircl (Demirel 1996 105)

Aşkın başlamasıyla birlikte acircşıkta sevgiliye hasret ondan ilgi

goumlrememek rakiplere karşı kıskanccedillık gibi hacircller goumlruumlluumlr Acircşık buumltuumln bunlara

rağmen sevgiliden gelen dertleri kendine derman olarak goumlrmektedir Hatta

derdine derman bile istemez Yazımıza konu olan şiirle aynı vezin ve kafiyede

yazılmış bir gazelinde Bacirckicirc bu durumu şoumlyle dile getirmektedir

Derd-i yacircr ile şunun kim başı hoşdur Bacirckıyacirc

Oumllmege cacircnlar viruumlr derdine dermacircn istemez

Bacirckicirc (Kuumlccediluumlk 1994 227)

Fuzucirclicirc aşk derdiyle hoş olduğunu kendisine sunulan dermanın zehir gibi

geldiğini ve kendisini helak edeceğini belirtmektedir

lsquoAşk derdiyle hoşem el ccedilek ilacirccumdan tabicircb

Kılma dermacircn kim helacirckuumlm zehri dermacircnundadur

Fuzucirclicirc (İpekten 1996 194)

2 Racirch-ı lsquoışkunda goumlnuumll goumlzuumlm yaşından incinuumlr

Lacirc-cerem yola gidince kişi bacircracircn istemez

Goumlnuumll aşkının yolunda goumlzyaşımdan incinir Elbette yola giden kişi

yağmur istemez

Divan şiirinde acircşığın goumlzyaşları burada olduğu gibi abartılı bir şekilde

anlatılmaktadır Acircşığın goumlzyaşları kana bulanmış haliyle ccedilamurlu sel suları gibi

akmaktadır Goumlzyaşları ırmaklar gibi akar ve onu ccediler-ccediloumlp gibi değersiz olan

rakip engelleyemez

Goumlzleruumlm yaşım menlsquo itmez rakicircbuumln korkısı

Nicircl uuml Ceyhucircnun yolına hacircr u has olur mı sed

İbn Kemacircl (Demirel 1996 35)

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

18

Şerh ettiğimiz beyitte goumlzyaşları ccedilokluğundan dolayı yağmura teşbih

edilmiştir Yolculuğa ccedilıkanların yağmurdan rahatsız olduğu yağmuru

istemedikleri gibi acircşık aşk yolunda goumlzyaşlarıyla yuumlruumlmeyi istememektedir

Racirch-ı aşk goumlnuumll goumlzyaşı kelimeleriyle yol kişi bacircracircn kelimeleri

arasında duumlzenli leff uuml neşr sanatı vardır

Divan şairlerimizden Ahmet Paşa da acircşığın goumlzyaşını yağmura acirchını

ruumlzgacircra benzetmiştir Cambaz olan sevgili de ruumlzgacircr ve yağmur istememektedir

Girye vuuml acirch eyleme zuumllfuumlnde ey cacircn oynayan

Kim kamu cacircn-bacircz olan bacircracircn ile bacircd istemez

Ahmed Paşa (Tarlan 1992 174)

Şair aşağıdaki beytinde gam sebzesi yetiştiren acircşığı ccediliftccediliye

benzetmektedir Bu beyitte yukarıdakinin zıddına olarak ccediliftccedilinin yağmurdan

acircşığın goumlzyaşlarından hoşlandığını belirtmektedir

Gam sebzesini sulasa yaşum sevinuumlr dil

Benzer şol ekinciye ki bacircracircndan ider haz

İbn Kemacircl (Demirel 1996 98)

Sevgilinin yuumlzuumlnuumln hep taze kalması iccedilin lsquoacircşık bahar bulutları gibi

devamlı ağlamalıdır

Acircşık da ebr-i bahacircricirc gibi aglatsa n ola

Sebze-zacircr-ı huumlsni tacircze tutmaga bacircracircn gerek

İbn Kemacircl (Demirel 1996 112)

3 Goumlnluumlme gelse hayacircl-i hattı reşk eyler rakicircb

Evde Kuracircn oldugın bilduumlm ki şeytacircn istemez

Evde Kuran bulunmasını şeytan istemez (Bundan) anladım ki goumlnluumlme

sevgilinin ayva tuumlylerinin hayali gelse rakip (bunu) kıskanır

Beyit goumlnuumll hayacircl-i hat rakip ile ev Kuran şeytan kelimeleri arasındaki

duumlzenli leff uuml neşr sanatı uumlzerine kurulmuştur

Goumlnuumll sevgilinin aşkın mekacircnıdır Acircşığın sevgilinin ayva tuumlylerini

goumlrmesi ise imkacircnsızdır O ancak ayva tuumlylerinin hayalini kurar Rakip

başkalarının menfaatine macircni olarak kendi menfaatine ccedilalışan kimse demektir

Edebiyatta ise engel duumlşman ağyar hasucircd yabancı bekccedili anlamlarını

karşılamaktadır Acircşığın sevgiliye kavuşmasına onu goumlrmesine hatta onu hayal

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

19

etmesine bile engel olmaktadır Şeytan da evlerde Kuran bulunmasını ve

okunmasını istemez Bu sebeple rakip şeytana benzetilmektedir Aşağıdaki

beyitte de rakip Hz Acircdemrsquoe secde etmeyen İblise teşbih edilmiştir

Hacircl-i genduumlm-gucircnı mekrin bana hoş goumlrdi rakicircb

Acircdeme İblicircs virduumlgi oumlguumltduumlr bu oumlguumlt

İbn Kemacircl (Demirel 1996 25)

Rakip aşk uumlccedilgenindeki uumlccediluumlncuuml kişi olması sebebiyle pek ccedilok beyitte

karşımıza ccedilıkmaktadır Şair rakibin sevgilinin mahallesinde safa suumlrmesine

şaşılmamasını ccediluumlnkuuml Allahın duumlnyayı kacircfirlere cennet eylediğini

soumlylemektedir

Kucircyunda safacirc suumlre rakicircbuumln ne lsquoaceb kim

Hak eyledi kacircfirlere duumlnyacircsını Cennet

İbn Kemacircl (Demirel 1996 27)

Aşağıdaki beyitte devlet idaresiyle ilgili bilgi de vardır Kacircfirlerin

yaşlılarından haraccedil vergisi alınmadığı gibi yaşlı olan rakip sevgiliye can nakdi

vermezse tuhaf karşılanmamalıdır

Virmese cacircnacircna cacircn nakdin rakicircb olmaz lsquoaceb

Picircr-i kacircfir kesbe kacircdir olmasa virmez haracircc

İbn Kemacircl (Demirel 1996 31)

Aşağıdaki beyitte Ahmed Paşa rakibi kacircfire benzeterek sevgiliye yuumlz

mushafını onun oumlnuumlnde accedilmamasını soumlylemektedir

Cemacircluumln nuumlshasın accedilma rakicircbe

Oumlninde kacircfirin Kuracircn yaraşmaz

Ahmed Paşa (Tarlan 1992 172)

Sevgili acircşıktan tarafa hiccedil bakmazken rakibe ilgi goumlsterip onu yanına alır

Bu acircşık iccedilin dayanılması zor bir durumdur Buumlyuumlk şairlerimizden Zacircticirc ile

Necacircticirc Bey aşağıdaki beyitlerinde rakibi koumlpeğe benzetmişlerdir

Rakicircbe sadr goumlsterduumln diduumln ol fitneye ulu

Benuumlm bir it kadar veh veh kapunda ilsquotibacircrum yoh

Zacircticirc (Tarlan 1970 143)

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

20

Rakicircbe sadr goumlsterduumln kapunda

Ne guumln geldi ki ite diruumlz ulu

Necacircticirc Bey (Tarlan 1997 414)

İbn Kemacircl başka bir gazelinde rakibi koumlpeğe benzetir Bu beyitte şair

rakibi oumllduumlrduumlğuumlnuuml onu yacircr eşiğinden uzaklaştırma goumlrevinin kendi hakkı

olduğunu soumlyler Burada ldquoİti oumllduumlren suumlruumlrrdquo atasoumlzuumlne telmih yapmaktadır

Ccediluumlnki suumlrduumln yacircr işiguumlnden rakicircbi ey goumlnuumll

Ccedilek ne gavgacircsı olursa iti oumllduumlren suumlruumlr

İbn Kemacircl (Demirel 1996 57)

Rakip ile it arasında benzerlik kurmayı seven şair rakip hatıra gelince

zuumllfe yapışmak gerektiğini soumlyler Ccediluumlnkuuml ldquoiti anınca sopayı hazırlardquo atasoumlzuumlnde

belirtildiği gibi koumlpeği anınca sopa hazırlamak gereklidir

Gelse rakicircb hatıruna zuumllfine yapış

Dimişler ulular iti an hazır it asacirc

İbn Kemacircl (Demirel 1996 16)

Şair başka bir gazelinde değerli olan sevgiliye hizmet ettiği iccedilin koumlpek

olan rakibin de değerli olduğunu soumlylemektedir

Kucircyı itine kulluk it ki kişi

Uluya hizmet ile ulu olur

İbn Kemacircl (Demirel 1996 73)

Rakip hakkında soumlylenmiş en ilginccedil beyitlerden biri Sabite aittir Şair

rakibin cenaze namazını kalp huzuruyla kıldığını belirtmektedir

Meydacircna geldi nalsquoş-ı rakicircb-i nemicircme-sacircz

Kıldum huzucircr-ı kalb ile lsquooumlmruumlmde bir namacircz

Sabit (Onay 1993 339)

4 Kapuma yuumlz suumlrmegi ister misin didi diduumlm

Kabeye yuumlz suumlrmegi kangı muumlselmacircn istemez

Kapıma yuumlz suumlrmek ister misin dedi Kacircbersquoye yuumlz suumlrmeyi hangi

muumlsluumlman istemez (yani her muumlsluumlmanın en ccedilok istediği şeydir) dedim

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

21

Beyitte kapı sen ile Kacircbe Muumlsluumlman kelimeleri arasında duumlzenli bir leff

uuml neşr vardır Yuumlz suumlrmek ifadesinin tekrar edilmesi didi-diduumlm ifadeleri

beyitte ahenk sağlamıştır

Kacircbe Muumlsluumlmanların ziyaret ettiği kapısına yuumlz suumlrduumlğuuml yapıdır Divan

şairleri sevgilinin evini Kacircbersquoye teşbih etmişlerdir Muumlsluumlmanlar Kacircbersquoye

gitmek onun kapısına yuumlz suumlrmek acircşıklar sevgilinin eşiğine yuumlz suumlrmek

hayaliyle yaşarlar

Şair acircşığın durumunu Kacircbersquoye yuumlz suumlrmeyi hangi Muumlsluumlman istemez

ifadesiyle anlatmaktadır Burada istifham sanatı vardır Şair aslında her

Muumlsluumlman ister demektedir Her acircşığın sevgilinin eşiğine yuumlz suumlrmek

isteyeceği soumlylenmektedir

Şair guumlzel olan sevgiliyi guumlzelliklerin Kacircbersquosine teşbih etmiştir

Sevgilinin guumln yuumlzuumlnuuml goumlruumlnce ay ona secde edecektir

Başın egduumlgi budur karşuna iy Kalsquobe-i huumlsn

Goumlricek guumln yuumlzuumlni secde ider macirch sana

İbn Kemacircl (Demirel 1996 15)

Ccediluumln yuumlzuumln Kalsquobe vuuml hacircluumln Haceruumlrsquol- Esved imiş

Hacc-ı vaslunda yuumlzuumlm ana suumlrem gibi geluumlr

İbn Kemacircl (Demirel 1996 66)

5 Sen giderken nacircle-i lsquouşşacirckdan incindi dil

Hasta miskicircn cacircn viruumlrken acirch u efgacircn istemez

Goumlnuumll sen giderken (gittiğin iccedilin uumlzuumllen) acircşıkların iniltilerinden incindi

Zavallı hasta can verirken (ccedilevresinde) acirch u efgacircn (edenleri) istemez

Acircşıklar aşk derdiyle yaralı oldukları iccedilin devamlı inlemektedirler Bu

beyitte goumlnuumll ise diğer acircşıkların iniltilerinden dolayı dertlenip inlemektedir

Sevgili acircşığın canıdır Acircşık sevgilinin ayrılmasını can vermek olarak

goumlrmektedir Oumlluumlm doumlşeğinde olan kişi ccedilevresinde başka can vermekte

olanlardan onların iniltilerinden rahatsız olur Bunun gibi sevgiliden ayrılan

acircşığın ayrılan başka acircşıkların uumlzuumlntuumllerinden duyduğu rahatsızlık beyitte

anlatılmaktadır

Beyitte nacircle hasta acirch u efgacircn kelimeleri ile dil ve cacircn kelimelerinde iki

ayrı tenasuumlp sanatı vardır

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

22

Sevgilinin gitmesini can vermek olarak goumlren şair başka bir gazelinde

sevgili olmayınca canın da cihanın da insana gerekmeyeceğini belirtmektedir

Dirler kişiye cacircn gerek andan cihacircn gerek

Cacircnacircn ki olmaya ne cihacircn u cacircn gerek

İbn Kemacircl (Demirel 1996 121)

Divan şairlerimizden Hayacirclicirc Bey sevgili yoluna verilmeyen canın bir

oumlnemi olmadığını acircşığın canını seve seve vereceğini dile getirmektedir

Neduumlr cacircn kim anı sen nacirczenicircn cacircnacircna vermezler

Sana lsquoacircşık olanlar yoluna cacircnacirc ne vermezler

Hayacirclicirc Bey (Kurnaz 1996 365)

6 Lebleruumlne her goumlren meyl eylese incinme kim

Kimse olmaya cihacircn iccedilinde kim cacircn istemez

Her goumlren dudaklarına meyleylerse incinme Ccediluumlnkuuml cihanda can

istemeyen kişi olmaz

Hz İsanın nefesiyle oumlluumlleri diriltme mucizesi vardır Şairler onun can

veren nefesiyle sevgilinin acircşıklara mutluluk veren soumlzleri arasında benzerlik

kurmuşlardır Sevgilinin iki dudağı arasından ccedilıkan bir iltifat acircşık iccedilin her

şeyden oumlnemlidir Canlı bir varlık olan acircşık da sevgilinin dudaklarına

meyledecektir

Şair sevgiliye seslenerek Her goumlren senin dudağını isterse şaşırma

bundan incinme canı olan herkesin sana meyletmesi doğal bir şeydir

demektedir

Beyte e sesindeki asonans ve kimi kimse cihacircn cacircn kelimelerindeki

ses benzerlikleri ahenk sağlamıştır

Sevgilinin dudağının can verici oumlzelliği Hayacirclicirc Beyin aşağıdaki beytinde

goumlruumllmektedir

Rucircy-ı guumllgucircnunda hacircluumln Hinducirc-yi acircteşkede

Lalsquol-i cacircn-bahşunda hattun kacircfir-i Icircsacirc-perest

Hayacirclicirc Bey (Kurnaz 1996 273)

7 Başumı galtacircn goumlruumlp meydacircn-ı lsquoışkında didi

Bu ne top olur ki oynar kenduuml ccedilevgacircn istemez

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

23

Aşk meydanında başımın yuvarlandığını goumlruumlnce Bu nasıl bir top ki

ccedilevgacircn gerekmeden kendi oynar dedi

Şairler acircşığın yiğitliğini goumlstermek istedikleri zaman aşkı meydana

teşbih ederler Bu meydana girebilmek acircşık olabilmek iccedilin yuumlrek cesaret

gereklidir

Yacircruumln okına ccediluumlnki cigerden siper gerek

Meydacircn-ı lsquoışka girmeye evvel yuumlrek gerek

İbn Kemacircl (Demirel 1996 120)

Gucircy u ccedilevgacircn İranlılara mahsus bir oyundur (Onay 1993 177) Top ve

ucu eğri bir ccedilubukla oynanır Şiirimizde sevgilinin acircşığa istediği gibi

davranması ve ona suumlrekli ccedilile ccedilektirmesi ile vuruldukccedila ortada doumlnen top

arasında ilgi kurulur Beyitte topun oumlzellikleri muumlbalacircğa yoluyla verilmiştir Bu

oumlyle bir toptur ki vurmadan kendi kendine oynar Sevgiliden cefa veya iltifat

ne gelirse gelsin acircşık ccedilok sevinmekte ve sevincinden orta yerde doumlnmektedir

Ccedilevgacircn top ve galtacircn kelimelerinde tenasuumlp sanatı vardır acircn seslerinin

tekrarı beyte ahenk katmaktadır

Son beyitte İbn Kemacirclin şiirlerinde mahlas kullanmayan bir şair olduğu

goumlruumllmektedir

Acircşığın goumlnluuml sevgilinin zuumllfuumlne top olduktan sonra ay ile guumlneş gibi gece

guumlnduumlz daima doumlnmektedir

Top olaldan zuumllfi ccedilevgacircnına ol guumll yuumlzluumlnuumln

Mihr uuml meh gibi duumln uuml guumln oldı ser-gerdacircn goumlnuumll

İbn Kemacircl (Demirel 1996 123)

B Şiirin Değerlendirilmesi

1 Vezin

İbn Kemacircl bu gazelini remel bahrinin facircilacirctuumln facircilacirctuumln facircilacirctuumln facirciluumlnrdquo

vezniyle yazmıştır İbn Kemacircl divacircnındaki 377 şiirden 174uumlnde bu kalıbı

kullanmıştır Bu 47 oranla en fazla kullanılan vezin kalıbıdır Bu kalıbın

Halucirck İpektenin 61 divan uumlzerine yaptığı incelemede ldquo 291rdquo oranla Tuumlrk

edebiyatında en fazla kullanılan kalıp olduğu ifade edilmektedir (İpekten 1994

306 339)

Gazelde 29 tane imacircle vardır Beyitlerdeki imacircleli heceler aşağıda italik

ve koyu olarak goumlsterilmiştir

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

24

1 beyitte sana cacircnuma

2 beyitte lsquoışkunda goumlzuumlm yola gidince kişi

3 beyitte goumlnluumlme gelse hayacircl-i

4 beyitte kapuma didi Kalsquobeye suumlrmegi

5 beyitte nacircle-i

6 beyitte lebleruumlne eylese olmaya iccedilinde

7 beyitte başumı lsquoışkında bu olur

Yukarıda goumlruumllduumlğuuml gibi bu imacirclelerin 6sı Tuumlrkccedile isim 2si Tuumlrkccedile fiil

li Tuumlrkccedile zamir 18i Tuumlrkccedile ek 2si Farsccedila ekten oluşmaktadır Tuumlrkccedile kelime

ve ekler uumlzerinde imalenin ccedilok olmasına Tuumlrkccedilede uzun uumlnluuml bulunmamasını

sebep olarak goumlsterebiliriz

Ayrıca 4 beyitteki suumlrmeg ve 5 beyitteki uşşacirckdan kelimelerindeki

koyu olarak yazılmış eklerde med vardır

Gazelde zihaf ve ulama (vasl) yoktur

2 Kafiye ve Redif

Gazelin redifi istemezdir Redifin ek değil bir kelimeden oluşması şiirin

acirchenginde etkili olmuştur Redifteki sert uumlnsuumlz olan s ve t seslerinin

soumlylenişteki sertliği ile redifin anlamı arasında ilişki vardır Şair istemez

diyerek muumlstağni bir şekilde dermanı elinin tersiyle itmektedir

Gazelin kafiyesi ise muumlrekkep kafiye tuumlrlerinden olan muumlrdef kafiyedir

Bu kafiyenin revisi ldquonunrdquo ridfi ise ldquoelifrdquo harfleridir

3 Soumlz Tekrarları

Gazeldeki soumlz tekrarları şunlardır

1 beyitte Dil sana meylitdi cacircnum oumlzge cacircnacircn istemez

Derd-i lsquoışkun cacircnuma hoş geldi dermacircn istemez

4 beyitte Kapuma yuumlz suumlrmeg ister misin didi diduumlm

Kalsquobeye yuumlz suumlrmegi kangı muumlselmacircn istemez

6 beyitte Lebleruumlne her goumlren meyl eylese incinme kim

Kimse olmaya cihacircn iccedilinde kim cacircn istemez

Gazelin tamamında ise iste- 2 dil 2 kim 2 goumlnuumll 2 can 5 mey 2 aşk 3

incin- 2 didi 2 yuumlz suumlrmek 2 defa tekrar edilmiştir

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

25

4 Ses Tekrarları

a Paralelizm Paralelizm şiir dilinde beyti oluşturan mısralar

arasındaki benzer dil birliklerinin ve muumltevacirczin kelimelerin anlamla buumltuumlnleşen

sesin eşliğinde paralel sıralanışını ifade eden bir terimdir (Macit 1996 59)

Divan şiirindeki paralellik soumlzle ilgili edebicirc sanatlardan ldquoTarsicircrdquo ile

karşılanmaktadır (Dilccedilin 2000 488 Selccediluk 2004 190 Selccediluk 2009 489) Bu

makalede değerlendirilen paralelizm ise soumlz değil seslerin paralel olarak tekrar

edilmesidir

İbn Kemacircl gazelinde hem ses hem de anlam bakımından birbirini

tamamlayan kelimelere yer vermiştir Gazeldeki paralellik bazen kelime veya

ek bazen de ses oumlbeği şeklindedir Paralellikler aşağıda italik ve koyu olarak

yazılmıştır

1 beyitte Dil sana meyl itdi cacircnum oumlzge cacircnacircn istemez

Derd-i lsquoışkun cacircnuma hoş geldi dermacircn istemez

2 beyitte Racirch-ı lsquolsquoışkunda goumlnuumll goumlzuumlm yaşından incinuumlr

Lacirc-cerem yola gidince kişi bacircracircn istemez

3 beyitte Goumlnluumlme gelse hayacircl-i hattı reşk eyle(r) rakicircb

Evde Kuracircn oldugın bilduumlm ki şeytacircn istemez

4 beyitte Kapuma yuumlz suumlrmeg ister misin didi diduumlm

Kalsquobeye yuumlz suumlrmegi kangı muumlselmacircn istemez

5 beyitte Sen giderken nacircle-i lsquouşşacirckdan incindi dil

Hasta miskicircn cacircn viruumlrken acirch u efgacircn istemez

6 beyitte Lebleruumlne her goumlren meyl eylese incinme kim

Kimse olmaya cihacircn iccedilinde kim cacircn istemez

7 beyitte Başumı galtacircn goumlruumlp meydacircn-ı lsquoışkında didi

Bu ne top olur ki oynar kenduuml ccedilevgacircn istemez

b Armoni Bir veya birkaccedil mısradaki seslerin birbirine uymasına

birbirleriyle bir manacircya goumlre duumlzenlenmesine armoni denir (Macit 1996 68)

Bu uyuma uumlnluumllerden oluşursa asonans uumlnsuumlzlerden oluşursa aliterasyon denir

Buna goumlre

1 beyitte d ve m sesleri aliterasyonu a e ve i asonansları vardır

2 beyitte n r aliterasyonları ve a asonansı vardır

3 beyitte 1 aliterasyonu ile e asonansı ahenk sağlamıştır

4 beyitte k m aliterasyonu i uuml asonansları ahenk sağlamıştır

5 beyitte n aliterasyonu a e asonansları vardır

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

26

6 beyitte m n aliterasyonları ve e asonansı vardır

7 beyitte n aliterasyonları ve a asonansları vardır

Gazelde oumlzellikle (a e i) duumlz uumlnluumlleri kullanılmıştır Bunda bu seslerin

redif ve kafiyede de bulunması etkili olmuştur Doumlrduumlncuuml beyitte ise yuvarlak

uumlnluuml (uuml) asonansı vardır

Aliterasyonlar c d k 1 m n r uumlnsuumlzleriyle oluşturulmuştur

5 Muhteva

İbn Kemacircl bu gazelinde divan şiirindeki sevgili acircşık ve rakiple ilgili aşk

motiflerini buumltuumln oumlzellikleriyle şiirinin muhtevasına yerleştirmiştir Şairin

sevgili acircşık ve rakiple ilgili olarak dile getirdiği oumlzellikler sadece bu gazelin

iccedileriğine bağlı kalınarak derlenmiştir Boumlylece bu kahramanların portreleri

ortaya konmaya ccedilalışılmıştır

Şair bu oumlzellikleri edebicirc sanatlar yardımıyla anlatmıştır Gazelde teşbih

tenasuumlp tezat telmih leff uuml neşr iştikak sanatları kullanılmıştır

Sevgili

Sevgili acircşığın canıdır

Sevgili kendisine kavuşmak iccedilin acircşıkların goumlzyaşı doumlktuumlğuuml biridir

Sevgili kendisine muumlptelacirc olunandır

Sevgili aşk meydanında acircşıkla top gibi oynamaktadır

Sevgilinin yuumlzuumlndeki ayva tuumlyleri Kuran hattı gibi anlamlı ve değerlidir

Sevgilinin guumlzel dudakları Hz İsanın dudakları gibi acircşığa can verici

oumlzelliktedir Sevgili soumlzleriyle acircşığa can vermektedir Bu sebeple acircşıklar

sevgilinin dudaklarına meyletmektedir

Sevgilinin mahallesi kapısı acircşıklar iccedilin Kacircbe kadar oumlnemlidir Acircşıklar

ona yuumlz suumlrmek ister

Sevgilinin meclisten ayrılması acircşıklar iccedilin uumlzuumlntuuml sebebidir Acircşıklar hep

birlikte inlerler

Acircşık

Acircşık Kacircbe kapısına yuumlz suumlrmek isteyen Muumlsluumlman gibidir Her zaman

sevgilinin kapısını bekleyip ona yuumlz suumlrmek istemektedir

Acircşık aşk derdiyle can vermek uumlzeredir

Sevgilinin ayrılışı acircşığa ccedilok zor gelmektedir Bu sebeple acirch u efgacircn

ederek inlemektedir

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

27

Acircşık aşkın sebep olduğu dertleri kendine derman olarak goumlrmektedir

Acircşık sevgiliyi canı olarak goumlruumlr Hatta sevgili canından da değerlidir

Acircşık sevgilinin hayaliyle yaşamak ister fakat onun bu istediğine rakip

engel olur

Acircşık sevgilinin can verici dudaklarını arzu eder Boumlylece tuumlm dertlerden

kurtulacak ve mutlu olacaktır

Acircşığın başı kendi kendine doumlnen top gibidir Aşk meydanında sevgili

tarafından oynatılmaktadır

Acircşığın goumlzyaşları aşk yolunda seller gibi doumlkuumllmektedir

Rakip

Rakip evde Kuran bulunmasını istemeyen şeytan gibidir

Rakip acircşığın sevgiliyi hayal etmesini bile kıskanır bunu engellemeye

ccedilalışır

Sonuccedil

Tuumlrklerin Anadolursquoya gelmesiyle oumlnemli merkezlerden biri olan Tokatrsquota

tespit edilebildiği kadarıyla 14 divan şairi yetişmiştir Osmanlı

şeyhuumllislamlarından olan ve uumlccedil dilde pek ccedilok eser yazan İbn Kemacircl de Tokatrsquoın

yetiştirdiği oumlnemli şairlerden biridir Bu makalede şairin bir gazeli hem klasik

usulle şerh edilmiş hem de gazelde geccedilen sesler yapısalcı accedilıdan

değerlendirilmiştir

İbn Kemacircl bu gazelinde divan şiirindeki sevgili acircşık ve rakiple ilgili aşk

motiflerini buumltuumln oumlzellikleriyle şiirinin muhtevasına yerleştirmiştir Bu

motiflerle ilgili olarak divanda geccedilen diğer oumlrnekler de değerlendirilmiştir

Oumlzellikle rakiple ilgili verdiği bilgiler dikkat ccedilekmektedir

Yedi beyitten muumlteşekkil olan gazelin redifi istemez kafiyesi de ldquoelifrdquo

ve ldquonunrdquo harflerinden oluşan ve muumlrdef kafiye olan ldquondashacircnrdquo sesleridir

KAYNAKLAR

Atsız N (1966) ldquoKemalpaşaoğlursquonun Eserlerirdquo Şarkiyat Mecmuası İstanbul

S 6 s 71-112

Ccedilelik G (2005) İbn-i Kemacircl Divacircnırsquonda İnsan Unsuru Eskişehir

Demirel M (1996) İbn-i Kemacircl Divacircnı Tenkitli Metin İstanbul

Dilccedilin C (2000) Oumlrneklerle Tuumlrk Şiir Bilgisi Ankara

İpekten H (1994) Eski Tuumlrk Edebiyatı Nazım Şekilleri ve Aruz İstanbul

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

28

İpekten H (1996) Fuzucirclicirc Hayatı Sanatı Eserleri Ankara

İsen M (1997) Oumltelerden Bir Ses Ankara

İsen M Bilkan AF (1997) Sultan Şairler Ankara

Koumlksal F (2008) ldquoİbn Kemacircl Dicircvacircnırsquonın Neşri Uumlzerine Tespitlerrdquo Tuumlrkluumlk

Bilimi Araştırmaları Bahar Niğde S 23 s 145-180

Kurnaz C (1996) Hayalicirc Bey Divacircnı nın Tahlili İstanbul

Kuumlccediluumlk S (1994) Bacirckicirc Divacircnı Tenkitli Basım Ankara

Macit M (1996) Divacircn Şiirinde Ahenk Unsurları Ankara

Onay AT (1993) (Hazırlayan Cemacircl Kurnaz) Eski Tuumlrk Edebiyatında

Mazmunlar Ankara

Parmaksızoğlu İ (1967) ldquoKemacircl Paşazacircderdquo İslacircm Ansiklopedisi C 6

İstanbul S 561-566

Saraccedil Mehmet Ali Yekta (1996) ldquoİbn-i Kemacircl Divanırsquonın Tenkitli Metninin

Tenkidirdquo İlmicirc Araştırmalar İstanbul S 3 s 191-195

Selccediluk B (2004) Ahenk Unsurları Bakımından Nefrsquoicirc Dicircvacircnırsquonın Tahlili

Malatya

Selccediluk B (2009) ldquoDivan Şiirindeki Ses ve Ahenkle İlgili Sanatlara Genel Bir

Bakışrdquo Adıyaman Uumlniversitesi Ulusal Eski Tuumlrk Edebiyatı

Sempozyumu Adıyaman s 483-491

Tarlan AN (1970) Zacircticirc Divacircnı C II İstanbul

Tarlan AN (1992) Ahmet Paşa Divacircnı İstanbul

Tarlan AN (1997) Necacircticirc Beg Divacircnı İstanbul

Uğur A (1987) İbn-i Kemacircl Ankara

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

29

Guumlnuumlmuumlzde Eğretileme Anlayışı

Oumlmer Luumltfi İspirli1

Oumlzet

Eğretileme hakkında en ccedilok kuram ileri suumlruumllen soumlz sanatlarından bir tanesidir

Bu da ister istemez eğretilemenin dil sistemi iccedilerisinde ne derecede buumlyuumlk bir oumlneme

sahip olduğunu accedilıkccedila goumlstermektedir Aristoteles tarafından temellendirilip guumlnuumlmuumlze

kadar gelen eğretileme konusunda buguumlne kadar bir ccedilok kuram ortaya atılmıştır Bunun

sonucunda da eğretilemenin ortaya ccedilıkışı varlığı işlevi dilbilimciler ve felsefeciler iccedilin

oumlnemli bir araştırma alanı olmuştur Bu ccedilalışmada guumlnuumlmuumlzde oumlnemli sayılabilecek

kuramlar ccedilerccedilevesinde eğretileme anlayışı gelişim suumlreci iccedilerisinde ortaya ccedilıkan belli

başlı temel terimler doğrultusunda ele alınarak oumlrnekleriyle accedilıklanmaya ccedilalışılmıştır

Anahtar Kelimeler Eğretileme Eğretileme kuramları Etkileşim kuramı

Değiştirim kuramı Kavramsal eğretileme kuramı

The Present-Day Concept of Metaphor

Abstract

Metaphor is one of the figures of speech about which many theorems have

been proposed Naturally this clearly shows how important it is in the language

system Metaphor formalized by Aristotle has reached the present day being a field

about which a lot of theorems have been developed As a result the emergence of

metaphor its existence and its function have been important areas of research for

linguists and philosophers In this study the concept of metaphor has been dealt with

within the frame of some theorems that could be considered important today and

explained with examples in line with some basic terms emerged during its development

process

Key Words Metaphor Metaphor theories İnteraction theory Substitution

theory Theory of conceptual metaphor

GİRİŞ

Soumlzbilim terimleri iccedilerisinde oumlnemli bir dilsel figuumlr olan eğretileme

insanoğlunun dili konuşmaya başladığı guumlnden beri var olduğu kabul edilen bir

1 Okt Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Yabancı Diller Yuumlksekokulu

omerispirligopedutr

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

30

olgudur Yaklaşık iki bin uumlccedil yuumlz yıl oumlnce Aristoteles (iouml 394-322) tarafından

tanımı yapılarak guumlnuumlmuumlze kadar gelmiş gerek soumlzbilim alanında gerekse

guumlnuumlmuumlzde dilin kullanıldığı buumltuumln bilim dalları iccedilerisinde karşılaşılan yaygın

bir bilişsel-dilsel goumlruumlnguumlduumlr

Aristotelesrsquoin Poetik adlı eserindeki kuramsal accedilıklaması ile eğretileme

kavramının tarihi başlar Eğretileme kavramı Aristoteles doumlneminde ccedilok dar

anlamda kullanılmış dilde sapma olarak adlandırılan mecaz antik ccedilağda

edebiyatta her tuumlrluuml imgesel ifadeler iccedilin kullanılmıştır (Braak 1990 42)

Aristoteles her şeyin kendine oumlzguuml bir adı olduğu duumlşuumlncesinden yola ccedilıkarak

eğretilemeyi lsquorsquoBir şeye başka bir şeye ait bir adın verilmesi cinsten tuumlre tuumlrden

cinse tuumlrden tuumlre veya oumlrnekseme temelinde gerccedilekleşen anlam aktarması rsquorsquo

olarak tanımlar (Aristoteles 2008 67) Bunu da cinsin anlamının tuumlre

verilmesi tuumlruumln anlamının cinse verilmesi veya bir tuumlruumln anlamının bir başka

tuumlre verilmesi veya benzetme kuralına goumlre yapılması şeklinde accedilıklamıştır

(Aristoteles 2008 67) Eserlerinde yalnızca benzerlik ilişkisine bağlı tuumlm

mecazlar iccedilin değil benzerlik ilişkisi dışında kalan anlam değişmelerini ve

aktarmalarını da lsquorsquoeğretilemersquorsquo kavramı adı altında vermiştir Eğretilemelerin

benzerlik temelleri uumlzerine kurulu dolaylı karşılaştırmalar olduğuna ve oumlncelikli

kullanım amacının guumlzel ve suumlsluuml etkili soumlz olduğunu ifade etmiştir

Eğretilemenin guumlnuumlmuumlzde tam bir tanımını yapmak oldukccedila zordur

Aristotelesrsquoten guumlnuumlmuumlze kadar eğretilemenin birccedilok farklı tanımı yapılmış

bunun da sebebi eğretilemenin bu suumlreccedil iccedilerisinde farklı şekillerde algılanması

ve oumlzellikle de hakkında ccedilok fazla kuram geliştirilerek farklı yorumlanmasından

kaynaklanmasıdır Eğretileme dilsel ifadelerdeki teknik bir oumlzellik olup accedilıkccedila

tanımlanabilir anlambilimsel bir olgu ya da değişik zihinsel olaylarla birlikte

bağlantılı karmaşık bir suumlreccediltir 18 yuumlzyıla kadar dilsel bir biccedilim olan

eğretileme soumlzbilim alanındaki dil araştırmalarında oumlnemli bir yerde olup 20

yuumlzyıldan itibaren bilişsel dilbilim ccedilalışmalarında duumlşuumlnce ve dil ilişkisi

iccedilerisinde ele alınarak birccedilok disiplinin de ilgi odağı haline gelmiştir

Eğretilemenin tanımı her bir disiplinin duumlşuumlnce ve dil arasındaki ilgisine goumlre

değişkenlik goumlsterebilir Ccediluumlnkuuml her bir disiplin eğretileme suumlrecine youmlnelik

eğilimleri youmlnuumlnde birbirlerinden ayrı bir gelişme iccedilerisinde bulunmakta ve

eğretilemeyi kendi bakış accedilılarından tanımlamaya ccedilalışmaktadırlar

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

31

Bilişsel dilbilim 1970rsquoli yıllarda dilbiliminin gelişen bir koludur

Deneysel bir bilim olarak dil kullanımına youmlnelerek katı kuralcılığı reddeder

(Verboven 2003 17) lsquorsquoBilişselrsquorsquo soumlzcuumlğuumlnden de anlaşılacağı gibi dil

araştırmalarında insandaki duumlşuumlnce suumlrecini araştırır İnsandaki duumlşuumlnce

yapısını dilsel goumlruumlnguumller ile ilişkilendirir Bilişsel paradigmalar ccedilerccedilevesinde

dil insanın oumlzel bilişsel yeteneğinin bir ifadesi olarak incelenir Eğretilemeli

ifadelerin analizi bilişsel dilbilim ccedilalışmalarının ana hedeflerinden biridir

(Schwarz 2008 66) Bilişsel dilbilimcilere goumlre ise eğretileme lsquorsquokavramsal bir

ifadeyi başka kavramsal bir ifade ile anlatmakrsquorsquo olarak tanımlanmıştır

(Koumlvecses 2002 4) Eğretileme dilsel bir işlem olduğu gibi aynı şekilde

zihinsel bir işlemdir Bir kavramı diğer bir kavram ile accedilıklamak istediğimizde

bunu zihnimizde canlandırıp tecruumlbe ve bilgimiz oumllccediluumlsuumlnde kıyaslarız (oumlrn

vakit nakittir) Duumlşuumlnmek de eğretilemeli bir durumdur ccediluumlnkuuml farklı bağlamlar

arasında meydana gelen bir lsquorsquoişlemrsquorsquodir ve bu yuumlzden de dilin dışında

duumlşuumlnuumllemez (Roggenbuck 2005 71) Bilişsel dilbilimde istisnai durumu ile

birlikte eğretilemelere (geleneksel anlayış doğrultusunda) sadece uumlslup aracı ve

dilsel bir oumlzellik olarak değil tam aksine bizlerin zihinsel duygusal ve yaşantı

duumlnyamızdaki kavranması ve betimlemesi zor kavramları anlaşılır hacircle getiren

ve tespit eden karmaşık soyut durumları (kısmen bastırılmış zihinsel imgeler)

tanımlayan dilimizdeki ifadelerin değişik şekilleri olarak bakılmaktadır

(Schwarz 2008 66)

Eğretilemeler guumlnuumlmuumlze kadar ileri suumlruumllen kuramlar sayesinde hem

dilsel hem de bilişsel bir olgu olarak karşımıza ccedilıkmaktadır Bilişsel accedilıdan

eğretileme bilişsel-dilsel buumltuumlnluumlkteki unsurların (genellikle somut lsquorsquokaynak

alanrsquorsquodan) diğer bilişsel-dilsel buumltuumlnluumlkteki (genellikle soyut birlsquorsquohedef alanrsquorsquoa)

alana yansıtılması dilsel accedilıdan ise soumlzcuumlklerde lsquorsquoasılrsquorsquo rsquorsquosoumlzcuumlkrsquorsquo anlamını

değil de lsquorsquodeğişmecersquorsquo lsquorsquoaktarılmışrsquorsquo lsquorsquoeğretilemelirsquorsquo (soyut olan) bir anlam

taşırlar (Kohl 2007 19) Bilişsel dilbilimdeki gelişmelere paralel olarak da

eğretileme anlayışı değişmiştir Artık eğretileme 20 yuumlzyılın ikinci yarısından

itibaren bilişsel bir goumlruumlnuumlm kazanmıştır

1- GUumlNUumlMUumlZDE EĞRETİLEME KURAMLARI

Eğretileme kuramlarındaki amaccedil eğretilemenin işlevinin ortaya

konulmasıdır Soumlz sanatları iccedilerisinde hakkında en ccedilok kuram ileri suumlruumllen

eğretileme 20 yuumlzyılın ikinci yarısından sonra aşırı ilgi alanı olmuş 1980 yılına

kadar iki kuram değiştirim ve etkileşim başlığı altında genelleşmiştir

Eğretileme kuramları kendi aralarında ilke olarak daha ccedilok değiştirim veya

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

32

benzetme kuramına ya da etkileşim kuramına youmlnelik olup olmadığı şekliyle

ayrılabilir (Eckard 2005 1) Bu durumda eğretilemeyi hem dilbilgisel hem de

bilişsel bir figuumlr olarak birlikte duumlşuumlnmek durumundayız

20 yuumlzyılın ortalarına kadar eğretileme konusundaki anlayışı Koumlvecses

(2002VII) şu şekilde oumlzetler

1- Eğretileme soumlzcuumlklere oumlzguuml bir oumlzelliktir ve bundan dolayı

dilbilimsel bir goumlruumlnguumlduumlr

2- Eğretileme sanatsal ve retorik amaccedillar iccedilin kullanılır

3- Eğretileme karşılaştırılan iki şey (entitite) arasındaki benzerliğe

dayanır

4- Eğretileme soumlzcuumlklerin isteğe bağlı ve tasarlanmış kullanımıdır ve bu

yuumlzden oumlzel bir yeteneğe gerek duyulur

5- Eğretileme onsuz da yapabileceğimiz bir dilsel biccedilimdir Bundan

dolayı iletişimde ve guumlndelik duumlşuumlnme ve akıl yuumlruumltmenin ayrılmaz bir unsuru

değildir

1970rsquoli yıllarda bilişsel dilbilimin gelişmesi ve bunun sonucu olarak

George Lakoff ve Mark Johnsonrsquoun ortaya koydukları yeni eğretileme anlayışı

bundan oumlnceki anlayışı değiştirir Buna goumlre yeni eğretileme anlayışı şu şekilde

biccedilimlenir

1-Eğretileme soumlzcuumlklerin değil kavramların oumlzelliğidir

2-Eğretilemenin işlevi sadece sanatsal ve estetik amaccedillar değil belirli

kavramları daha iyi anlamaktır

3-Eğretileme ccediloğu kez benzerliğe dayanmaz

4- Eğretileme oumlzel bir yeteneği olmayan sıradan insanlar tarafından

guumlndelik yaşamda fazla bir zihinsel ccedilaba gerektirmeden kullanılır

5- Hoş dilbilimsel bir suumls olmakla birlikte luumlzumsuz olmaktan ccedilok uzak

olan eğretileme insan duumlşuumlnce ve mantığının kaccedilınılmaz bir işlemidir

(Koumlvecses 2002 VIII)

Amerikalı bilişsel dilbilimci George Lakoff ve felsefeci Mark Johnson

1980 yılında eğretileme konusundaki ccedilalışmalarıyla ccedilığır accedilıcı olmuşlardır

Eğretileme ccedilalışmaları ve oumlzellikle de Lakoff ve Johnsonrsquoun 1980 yılında

yayımladıkları Metaphors We with Live by isimli eserle ortaya koydukları

ldquokavramsal eğretileme kuramırdquo guumlnuumlmuumlzde eğretileme kavramını disiplinler

arası uygulamalarla bilişsel duumlzeydeki ccedilalışmalarda oumlnemli bir yere getirmiştir

Lakoff ve Johnsonrsquoun eğretilemeyi yeniden ve farklı bir goumlruumlnguumlde tanımlaması

bilişsel dilbilim yaklaşımının temellerini oluşturmuştur

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

33

Modern eğretileme kuramı eski eğretileme anlayışından esas itibari ile

ayrılır Eğretileme artık yalnız dilsel bir goumlruumlnguuml olarak değil bilişsel bir

goumlruumlnguuml olarak da anlaşılır Bu anlayışa goumlre eğretileme artık kelimelerin bir

oumlzelliği olmayıp duumlşuumlnce ve eylemin bir sorunu haline gelmiştir Bu durumda

eğretilemeleri bir tek soumlzbilim ve şiir alanından ziyade guumlnluumlk konuşmadan

tutun da bilimin her alanında ortaya ccedilıkan bir sorun olduğunu goumlzlemleyebiliriz

11- Değiştirim Kuramı

Eğretileme kuramları arasında en eski ve yaygın olanıdır Aristotelesrsquoe

kadar dayanır Guumlnuumlmuumlzde bazı oumlzellikleriyle geccedilerli ve yaygın olan bir

kuramdır Gerccedilek ifade ile yerine geccedilen yabancı ifade arasındaki benzerlik ve

oumlrnekseme ilişkisine dayanır Bu kurama goumlre eğretileme soumlzcuumlklerin yer

değiştirmesidir Her bir soumlzcuumlk aslen oumlzguumln bir anlam alanına aittir Soumlzcuumlklerin

anlamı onun oumlzguumln anlam alanı iccedilerisinden gelişerek ccedilıkar Bir soumlzcuumlğuumln

değişmece kullanımı ise soumlzcuumlğuumln asıl kullanıldığı alandan alınarak dilin

yabancı bir kullanım alanında uygulanması ile gerccedilekleşir Yani somuttan

soyuta geccedilmesi gerekir ki değişmece anlamı olsun Bu kurama goumlre eğretileme

tek bir soumlzcuumlk temelinde gerccedilekleşir

Eğretilemeyi yerine getiren diğer bir soumlzcuumlğuumln bir soumlzcuumlğuumln yerine

geccedilmesi anlamsal bir olgu olarak anlaşılmamalıdır Buradaki oumlnemi yalnızca

estetik ve biccedilem accedilısındandır Oumlzellikle şiirlerde anlamsal boyutundan ziyade

yorumlayarak accedilıklanması oumlnemlidir Bu kuramdaki eğretileme anlayışına goumlre

eğretilemeli ifade yeni bir anlam meydana getirmez Oumlrneğin Aristotelesrsquote

lsquorsquoYaşlılığın hayatla olan ilişkisi akşamın guumln ile olan ilişkisirsquorsquo gibidir Şair

akşamı boumlylece lsquorsquoguumlnuumln yaşlanmasırsquorsquo olarak veya Empedokles gibi yaşlılığı

lsquorsquohayatın akşamırsquorsquo olarak ifade eder Bu eğretileme tarzı Aristotelesrsquoe goumlre

olaylar arasında kavram mantığı ilişkisine bağlı oumlrnekseme uumlzerine kurulu tuumlr

ve cinsler arasında betimlenebilir bir tarzdaki aktarımdır Burada oumlrnekseme

ilişkisine bağlı olarak Aristoteles yaşamı guumln eğretilemesiyle aktarır Zaman

olarak yaşamın başı ve sonu vardır aynı şekilde guumlnuumln de başlangıcı ve sonu

vardır Zaman aralığı olarak her ikisinin de bir başlangıccedil ve bir sonu vardır

Soumlzcuumlk anlamından sapma yoluyla eğretileme suumlreci meydana gelir

Bu kuram ancak bazı oumlzellikleriyle guumlnuumlmuumlzde geccedilerliliğini devam

ettirmektedir Aristoteles tarafından ortaya atılan bu kuramda eğretilemenin

bilişsel bir işlevinin olması ve bire bir soumlzcuumlk duumlzeyinde anlamsal bir benzerlik

ilişkisi uumlzerine kurulu olması yuumlzuumlnden guumlncelliğini henuumlz korumaktadır

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

34

Bunun dışında guumlnuumlmuumlzde eğretileme anlayışı sadece soumlzbilim ve şiirle

sınırlı değil aksine yaşamın her alanında ortaya ccedilıkmaktadır Guumlnuumlmuumlzde bir

ccedilok eğretileme yapılırken imge alıcı ccediloğu durumda artık mevcut

bulunmamaktadır Benzerlik ilişkisi de kişiden kişiye ve kuumlltuumlrden kuumlltuumlre

farklılık goumlsterebileceğinden dolayı da guumlnuumlmuumlzde bu kuram bu youmlnleriyle

yetersiz kalmaktadır

12- Etkileşim Kuramı

Etkileşim kuramı Samuel Johnsonrsquoun lsquorsquoiki duumlşuumlnceden tek bir

duumlşuumlncenin ortaya ccedilıktığı eğretileme yapısırsquorsquonı ortaya koyması ile başlar

(Richards 1965 96) Bu kuramda değiştirim kuramından farklı olarak

eğretilemeli ifadenin ccedilokanlamlılığı soumlz konusudur Asıl ve değişmece ifadeler

arasında bir benzerlik yoktur değişmece ifade ve ilgili bağlamın anlamsal

uyuşmazlığı soumlz konusudur Eğretileme ve bağlam arasındaki anlamsal ilişki

yorumlanarak anlaşılır Normal bir dil kullanımından sapma yoktur ama

zihinsel yolla benzerlik ilişkisi kurularak elde edilen bir uumlruumlnduumlr

Eğretilemeli ifadenin karşılığında gerccedilek bir ifade yoktur Eğretilemeli

ifadeyi karşılayacak hiccedilbir gerccedilek soumlzcuumlk bulunmaz Bağlam ve ifadeye bağlı

olarak eğretilemenin yeri ve işlevi anlaşılabilir Eğretileme ve bağlamı arasında

eksik bir uyuşmazlık vardır Bu kuramın kurucusu olan Armstrong Ivor

Richards eğretilemeyi dilsel bir sapma olarak değil de karşılaştırılan kavram

duumlşuumlncesini uumlretilen bir şey olarak goumlruumlr Amerikalı felsefeci Max Black

tarafından bu kuram daha sonra geliştirilmiştir Soumlzbilim ile ilgili bir suumls olan

ifadenin sadeleştirilmiş tarzdaki şeklidir

Eğretileme bu kuramda lsquorsquoeğretilemeli ifadersquorsquo olarak sunulur (Black

1996 386) Belirli bir soumlzcuumlk veya cuumlmlelerden oluşmaz Birincil ve ikincil

oumlgeden ibarettir (Black 1996 392) İkincil oumlğe tek bir soumlzcuumlkten ibaret değil

bilakis bir cuumlmle parccedila sisteminden oluşur Bir eğretileme durumunda belirli bir

cuumlmle parccedilası kuumlltuumlrel bellekle ilişkilendirilerek birincil nesneye yansıtılır

Anlam etkileşim (Interaktion) yoluyla ve iccedilerik ilişkisiyle yapılandırılır

(ccedilağrışım ve yansıma) Bu durumda eğretilemeli ifadenin soumlzcuumlk yoluyla

accedilıklanması muumlmkuumln değildir Bu kuramda imge veren ve imge alan tipik bir

şekilde birleşirler (Schmitz-Emans 2010) Bundan başka dil iletişimsel

durumun bir işlevi ve kısmıdır Oumlzel iletişim durumlarında eğretilemeli ifade

gerccedilekleşir ve konuşucu tarafından belli niyet ve amaccedilları ifade etmek iccedilin

kullanılır Max Black (1996 386) buradaki eğretilemeli ifadeyi ccedilok uumlretken

bulur lsquorsquoEğretilemeli ifade belirli iletişim durumlarında işlevsellik kazanır ve

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

35

konuşucu belirli bir amaca youmlnelik niyetini eğretilemeli bir ifadeyle dile

getirirrsquorsquo Boumlylece etkileşim kuramı guumlccedilluuml bir bilişsel duumlşuumlnceyi de iccedilerir Aynı

zamanda birincil ve ikincil unsur arasında daha oumlnce mevcut olmayan yeni

benzerlikleri etkileşim yoluyla kurduğu iccedilin de uumlretkendir (Black 1996 404)

Bu duumlşuumlnceye goumlre eğretileme oumlzellikle duumlşuumlncenin somutlaştırılmasıdır Dilsel

bir sapmadan ziyade eğretilemeli ifade burada artık normal bir dil kullanımıdır

Oumlrneğin rsquorsquoİnsan bir kurtturrsquorsquo (Black 1996 70) gibi bir ifadeyi duumlşuumlnelim Bu

eğretilemeli cuumlmle kurtlar hakkında yeterince bilgili olmayan bir okura

kastedilen anlamı ifade etmeyecektir

Bu oumlrnek soumlzcuumlğuumln anlamından ortaya ccedilıkan sapma yoluyla oluşan bir

gerilimi de goumlsterir Gerilim faktoumlruuml alışılmışlık derecesine karmaşıklık ve

bağlama bağlıdır Eğretileme ne kadar alışılmış basit morfolojik ne kadar

anlamsal ve uumlslupla ilgili bağlama uyum sağlıyorsa gerilim de o kadar az olur

(Kohl 2007 27)

Etkileşim kuramı bir yerde guumlccedilluuml bir bilişsel yaklaşım goumlsterdiği iccedilin de

bilişsel eğretileme kuramının oumlncuumlsuuml olma niteliğindedir Eğretilemenin bilişsel

ve dilsel-iletişimsel bir goumlruumlnguumlsuuml vardır Bu goumlruumlnguumller buumltuumln olarak bu

kuramda karşılıklı etkileşim iccedilerisindedir

Etkileşim kuramı eğretilemeli ifadenin anlamını şu şekilde tarif eder

lsquorsquoIvor Richards ve Max Blackrsquoa kadar dayanan etkileşim kuramında eğretileme

yalnızca durağan anlamda bire bir soumlzcuumlkler veya cuumlmleler arasındaki anlamsal

değişimlere dayalı bir olgu değil karşılıklı aktif olarak anlambilimsel alanların

daha doğrusu dilsel anlam alanlarının veya farklı alanların karışımı yoluyla

birbiriyle bağlantılı karşılıklı anlamların ortaya ccedilıktığı bir suumlreccediltirrsquorsquo (Debatin

1995 97) Dilsel bir birim olarak eğretilemenin gerccedilekleştiği yer olan

soumlzcuumlkden vazgeccedililmez Eğretileme soumlzcuumlk duumlzeyinde anlam yuumlklemesi olarak

değil cuumlmle bağlamına bağlı olarak meydana gelir Soumlzcuumlk tek başına taşıdığı

anlamdan ziyade guumlncel anlam yuumlklemesi sonucunda gerccedilek anlamına sahip

olur

Bu kuramda Black fazla bir oumlrnek vermemekle beraber etkileşim

youmlnuumlnuuml de tam olarak belirtmemiştir Etkileşim kuramı bir yerde karşılıklı

olarak etkileşimi ele aldığı iccedilindir ki lsquorsquoinsan bir kurtturrsquorsquo ifadesinde aynı

zamanda kurta da insani bir oumlzellik vermek muumlmkuumln olmaktadır (Jaumlkel 1997

104)

13- Kavramsal eğretileme kuramı

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

36

1980 yılındaki eğretileme konusundaki ccedilalışmalarıyla Amerikalı bilişsel

dilbilimci George Lakoff ve felsefeci Mark Johnsonrsquoun ortaya attığı ccedilarpıcı bir

kuramdır Bu kurama goumlre sadece dilimizde değil duumlşuumlncelerimizde ve

eylemlerimizde kullandığımız kavramsal yapının temelinde de eğretilemeli bir

yapı vardır Bu yaklaşıma goumlre eğretileme yalnızca dile ait bir şey değil

duumlşuumlnce suumlrecinin de eğretilemeli olduğudur Eğretileme insanın anlam

dizgesinde kurulmakta ve sonuccedil olarak dilbilimsel olarak ifade edilmektedir

Tam olarak şekillenen bilişsel eğretileme anlayışının ana tezi

eğretilemenin insan bilincinin ana mekanizmasını oluşturması ve ccedilok sayıdaki

soyut tecruumlbenin işleyişinde duumlzenleyici bir rol almasıdır (Zimmermann 2000

40) Kavramsal eğretileme kuramı eğretilemelerin birincil bir dilsel goumlruumlnguuml

olmadığını aksine kavramsal yapının ve duumlşuumlnce unsurlarının bir parccedilası

olduğunu varsayar Buna goumlre soyut yapılar eğretileme temellidirler Lakoff ile

Johnsonrsquoa (2005 25-26) goumlre duumlşuumlnme tarzımız tecruumlbe ettiğimiz şey ve her

guumln yaptığımız şeyler daha ccedilok bir eğretileme sorunudur ve guumlndelik kavram

sistemimizin oumlnemli bir kısmının eğretilemeli olduğudur İnsan suumlrekli

karşılaştığı yeni durumlardan dolayı yeni tecruumlbeler elde edecektir Yeri

geldiğinde eski duumlşuumlnce ve tecruumlbelerimiz yeniden karşımıza ccedilıkacaktır Her bir

algılama aslında yeni bir tuumlr algılamadır ccediluumlnkuuml eğretilemenin etkisi geccedilmiş ve

guumlnuumlmuumlz arasındaki kavramdan kavrama sistemli olarak gelişen anlamsal bir

sıccedilramayı da meydana getirmektedir (Kallan 2009 31) Burada soumlz konusu

olan bir kavram alanının diğer bir kavram alanına goumlre ilişkilendirilmesidir

Bilişsel temele dayalı bu yeni eğretileme anlayışına goumlre bir tuumlr şey başka bir tuumlr

şeye goumlre anlaşılır ve tecruumlbe edilir

Lakoff ve Johnson (2005 279) kavramsal eğretileme (bilişsel

eğretileme) ile dilsel eğretilemeyi (eğretilemeli ifade) biribirinden ayırmıştır

kavramsal eğretilemeler soyut duumlşuumlnceler ve fikirler dilsel eğretilemeler ise

somut dilsel ifadelerdir Kavramsal eğretilemeler insan duumlşuumlncesinin doğal bir

parccedilası dilsel eğretilemeler ise insan dilinin doğal bir parccedilasıdır Lakoff ve

Johnsonrsquoa (2005 29) goumlre dilimizdeki eğretilemeli ifadeler sistematik bir tarzda

eğretilemeli kavramlara bağlıdır eğretilemeli kavramların doğasını araştırmak

ve faaliyetlerimizin eğretilemeli doğasının anlamına ulaşmak iccedilin eğretilemeli

dilsel ifadeleri kullanırız Bu durumda bir alanı başka bir alana goumlre anlamak

durumundayız Bunlar kaynak ve hedef alanlardır Alanlar arasında bir gerilim

yerine geccedilme benzetme ve etkileşim yoktur (Stoumlckl 2004 201) aktarım tek

youmlnluumlduumlr

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

37

Koumlvecses (2002 4) bu kuramı şu şekilde accedilıklar rsquorsquoBilişsel dil

goumlruumlşuumlnde eğretileme bir kavram alanının diğer bir kavram alanına goumlre

anlaşılması olarak tanımlanabilir Hayatı yolculuk tartışmaları savaş yine aşkı

yolculuk teorileri bina fikirleri gıda sosyal kurumları bitki olarak

konuştuğumuzda ve duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde ve daha bir ccedilokları buna oumlrnek teşkil

ederler Eğretilemenin bu uygun kısa tanımı şoumlyledir kavramsal alan (A)

kavramsal alan (B) dir yani bu durum kavramsal eğretileme olarak adlandırılan

şeydir Kavramsal eğretileme bir alanın bir diğer alan bakımından anlaşıldığı

iki kavramsal alandan oluşur Kavramsal alan tecruumlbenin tutarlı olarak

yapılandırılmasıdır Yani yolculuklar hakkında hayatın anlaşılmasında

guumlvendiğimiz tutarlı bilgilere sahibizhellipKavramsal eğretilemeyi eğretilemeli

dilbilimsel ifadelerden ayırt etmemiz gerekmektedir İkinci ifade daha somut

kavramsal alanın (yani alan B) dilinden yada terminolojisinden gelen

ifadelerdir Boumlylece hayatla ilgili olan ve yolculuk alanından gelen yukarıdaki

buumltuumln ifadeler dilbilimsel eğretilemeli ifadeleridir halbuki onların anlaşılır

kıldığı denk gelen kavramsal eğretileme ise HAYAT BİR YOLCULUKTUR

Kuumlccediluumlk buumlyuumlk harflerin kullanımı bu oumlzel ifadenin dilde bu şekilde yer

almadığını ifade eder ama onun altında sıralı olarak ifade edilen buumltuumln

eğretileme ifadelerinin kavramsal olarak altını ccedilizerhellipKavramsal eğretilemeye

katılan iki alanın oumlzel isimleri vardır Bir diğer kavramsal alanı anlamak iccedilin

eğretilemeli ifadelerden yararlandığımız kavramsal alan kaynak alan olarak

adlandırılırken hayat tartışmalar savaş binalar gıda bitkiler ve diğerleri hedef

alanlardır Hedef alan kaynak alanın kullanımı ile anlamaya ccedilalıştığımız

alandırrsquorsquo

İki kavram arasında benzerlik ilişkisine bağlı olarak oluşturulan

eğretileme dilsel bir biccedilimdir Bilişsel dilbilim accedilısından ise bu benzerlik nesnel

benzetme ilişkisinin yanı sıra insan deneyimleri ve tecruumlbeleri uumlzerine de

temellenmiştir Vakit nakittir

SOYUT sistematik bağlantı SOMUT

Vakit (mapping=yansıma) Nakit

Hedef Alan Kaynak Alan

Yukarıdaki bu eşleştirmeden guumlnluumlk dile yansıyan aşağıdaki değişik yorumları

ccedilıkartabiliriz

Bu bana 200 $rsquoa mal oldu

Benim ccedilok zamanıma mal oldu

Bu işe ccedilok para yatırdım

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

38

Sana ccedilok zaman ayırdım

Baksana zaman akıp gidiyor

Bu işi yapmak iccedilin yeterli zamanın var mı

Yukarıdaki oumlrneklerde de goumlruumllduumlğuuml gibi hedef alan kaynak alan

kullanılarak anlaşılan alandır Lakoff ve Johnson dilde var olan eğretilemeli

dilsel ifadelerin bu kavramsal alanlar bağlamında yorumlanarak farklı yapılar

tarzında anlamlandırıldığını ileri suumlrerler Kavramsal eğretileme kuramında

eğretilemeyi bilmek istiyorsak kaynak alan ve hedef alan arasındaki sistematik

bağlantıyı da bilmemiz gerekir Yukardaki ifadelerde soyut olan kavramı somut

kavram uumlzerinden anlıyoruz Ccediluumlnkuuml soyut kavramlar zaten bilincimizde

yerleşmiş durumdadır Yani vakit nakittir ifadesi bilincimizde zaten yer

almaktadır Eğretilemenin oumlzuuml bir tuumlr şeyi başka bir tuumlr şeye goumlre anlamak ve

tecruumlbe etmektir (LakoffampJohnson 2005 27) Vakit nakittir eğretilemesinde

sistematik ilişkiyi incelersek bir işin yapılmasında para ne kadar değerliyse

zaman da o kadar değerlidir Zaman soyut para ise somut bir kavramdır

Kavramsal eğretilemeleri anlamak iccedilin muumlşterek alanları da bilmemiz

gerekir Koumlvecses (2002 16-24) muumlşterek kaynak alanlar ve muumlşterek hedef

alanların oumlruumlntuumlluuml yapısını şoumlyle vermiştir

Muumlşterek kaynak alanlar 1 İnsan vuumlcudu 2 Sağlık ve hastalık 3

Hayvanlar 4 Bitkiler 5 Binalar ve yapılar 6 Makine ve araccedillar

7Oyunlar ve spor 8 Para ve ekonomik hareketlilik 9 Pişirme ve

yiyecek 10 Sıcak ve soğuk 11 Işık ve karanlık 12 Kuvvetler 13

Hareket ve youmln

Muumlşterek hedef alanlar 1 Duygu 2 Arzu 3 Ahlak 4 Duumlşuumlnce 5

Toplum ve millet 6 Politika 7 Ekonomi 8 İnsani ilişkiler 9 İletişim

10 Zaman 11 Oumlluumlm ve yaşam 12 Din 13 Olaylar ve eylemler

Kavramsal eğretileme kuramında eğretilemeler yukarda da goumlruumllduumlğuuml

gibi sınırlı sayıdaki kavramların kullanılması sonucu elde edilmektedir Aynı

şekilde eğretilemeli ifadelerin tesaduumlfi olmadığı ve belirli duumlşuumlnce ve

algılamaya dayalı olduğunu da bu durumda soumlylemek muumlmkuumlnduumlr

2 TERİM BİLGİSİ VE BİR RENK OumlRNEĞİNDE GUumlNUumlMUumlZ

EĞRETİLEME ANLAYIŞI

Aristotelesrsquoten başlayan ve devam eden suumlreccedil iccedilerisinde yukarıdaki

kuramlarda da goumlruumllduumlğuuml gibi eğretileme iki unsur daha doğrusu birbiriyle

bağdaşmayan iki unsur arasındaki bir ilişkiyi ortaya koyar Aristoteles bunu

lsquorsquotuumlrrsquorsquo ve lsquocinsrsquorsquo ler arası ilişki olarak oumln planda ifade ederken her iki alanı da

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

39

benzerlik veya oumlrnekseme ilişkisine goumlre ele alır Daha sonraki farklı eğretileme

kuramlarında alanlar arasındaki benzerlik ilişkisinde farklı terim bilgisi

kullanılır Weinrich (1976 277-285) bunu imgesel alan (Bildfeld2) iccedilerisinde

accedilıklar Bu alanlar imge veren ve imge alan olarak ifade edilir İmgesel alanlar

kuumlltuumlre bağlı goumlruumlşleri de aktarırlar (Ingendhal 1971 131) Bilişsel eğretileme

kuramında artık guumlnuumlmuumlzde lsquorsquokaynak alanrsquorsquo ve lsquorsquohedef alanrsquorsquo temel kavram

olarak geccedilerlilik kazanmıştır Boumlylece eğretileme anlayışına yeni bir terim

bilgisi daha girmiştir

IARichards lsquoın 18 yuumlzyıldaki eğretileme anlayışına goumlre hazırladığı

eğretileme kuramında eğretileme iki duumlşuumlnceyi bir arada bulundurur Bunlar ana

unsur (İng Tenor=konu benzeyen) ve yan unsurdur (İng Vehikel= taşıyıcı

eğretilemeli ifade benzetilen) lsquorsquoTaşıyıcırsquorsquo nın goumlrevi lsquorsquokonursquorsquo yu accedilıklamaktır

Eğretileme işlevsel olarak lsquorsquotaşıyıcırsquorsquonın lsquorsquokonursquorsquoya anlamsal oumlzellikleri

aktarmasına dayanır (Stoumlckl 2004 203) Karşılıklı etkileşim sonucu anlamsal

olarak ortaya ccedilok yeni duumlşuumlnceler ccedilıkmaktadır Burada dinleyiciokuyucunun

hangi anlamsal oumlzelliklerin hedef alana aktarıldığını bilip bilmediği sorunu

ortaya ccedilıkabilir Ccediluumlnkuuml okuyucudinleyicinin imgelem guumlcuumlnde bir ccedilağrışım

yorumlama alanı accedilılmaktadır Elbette bağlamda mantıklı ve uygun oumlzellikteki

aktarmalardan okuyucudinleyici bunu ccedilıkaracaktır Eğretilemeli bir ifadede

lsquorsquotaşıyıcırsquorsquo ve lsquorsquokonursquorsquo birlikte bulunurlar Bu suumlreccedil iccedilerisinde bağlam suumlrece

anlamsal boyutta bir katkı sağlar Konu ana oumlzne taşıyıcı ise eğretilemenin ana

oumlzneye aktarıldığı soumlzcuumlk veya imgedir Karşılıklı etkileşimden ortaya ccedilıkan

yeni anlamların sınırsız ccedilağrışımlara ve yorumlara sahip olması dilde ccedilok

uumlretken bir eğretileme anlayışını da ortaya koyar Anlamsal oumlzelliklerin

boyutuna goumlre taşıyıcı konuyu anlamsal aktarım accedilısından youmlnlendirecektir

Bunun boyutu elbette konudaki anlamsal oumlzelliklerin boyutuna goumlre

değişkendir

Bunu bir oumlrnekle şu şekilde accedilıklayabiliriz

1lsquorsquoKonu rsquorsquo ve lsquorsquotaşıyıcı rsquorsquo karşılaştırması

Oumlrn Oto tamircim (konu) hırsızdır (taşıyıcı)

lsquorsquoKonursquorsquodaki anlamsal boyutu ve lsquorsquotaşıyıcırsquorsquonın aktarabileceği

oumlzellikleri tespit edelim

Oumlrn Oto tamircisi beceriklilik iş masrafların faturaya geccedilirilmesi

2 Jost Trier tarafından 1930rsquolu yıllarda ortaya ccedilıkan Almanca lsquorsquo Wortfeldrsquorsquo (Soumlzcuumlk

alanı) kavramına karşılıkolarak Weinrich tarafından ortaya altılan Almanca bir kavram

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

40

Oumlrn Hırsız dolandırmak para ccedilalmak haksız kazanccedil elde etmek

Eğretilemeli anlamın yapılandırılması

Oumlrn Oto tamircim az bir iş karşılığında ccedilok para alıyor

Weinrichrsquoe (1976 284) goumlre eğretilemeli ifade imge veren olarak ifade

edilir İmge alan imge verenin aktarıldığı yerdir Bazı durumlarda imge veren

zorlukla anlaşılır Bir eğretilemenin imge veren ve imge alanları arasındaki

ortak payda benzerlikleridir

Max Black 1954 yılında lsquorsquoDie Metapherrsquorsquo adlı araştırmasında odak

(İng Focus= eğretilemeli ifade) ve ccedilerccedileve (İng Frame) birbirinden ayırır ve

eğretilemeyi buumltuumln cuumlmle duumlzeyinde inceler (Schmitz-Emans 2010) Black

eğretilemeli ifadeyi lsquorsquoodakrsquorsquo bu ifadeyi iccedileren cuumlmleyi de lsquorsquoccedilerccedileversquorsquo olarak

tanımlar (Eckard 2005 35) Buna goumlre bir eğretilemeli ifade (odak) bir başka

ifadenin (ccedilerccedileve) iccedilerisine yerleştirilir odağın anlamı ccedilerccedilevenin anlamıyla

etkileşim iccedilerisine girer ve boumlylece ccedilerccedilevenin anlamı değişir

Kavramsal eğretileme genel bir tanıma goumlre sistematik bağlantı

iccedilerisinde bir tanesi hedef alan (x) ve bir diğeri kaynak alan (y) olan farklı iki

kavramsal alanda goumlrev yapan eğretilemeli bir aktarımdan oluşur Bir diğer

alternatif tanımı da Feyaerts (1997 45) yapar rsquorsquoEğretileme farklı bilgisel

alanlardaki iki duumlşuumlncenin yansımasıdır (İng mapping) boumlylece bunlardan bir

tanesinin (hedef alan=İng target domain) diğerinin (kaynak alan=İng source

domain) hedefindeki yeri olarak anlaşılması ve yapılandırılmasıdır Her iki

duumlşuumlnce arasındaki kavramsal ilişkilerin şekli benzerlik ilişkisine goumlre

belirlenir Bu benzerlik ilişkisi nesnel algılanabilir bir benzerlik değil aksine

kavramsal bir benzerliktir Sonuccedilta bir benzerlik ortaya ccedilıkar ama temelde

benzerlik uumlzerine yapılandırılmaz

Antik doumlnemden itibaren 20 yuumlzyılın ikinci yarısına kadar geccedilen suumlre

iccedilerisinde eğretilemenin iki alan arasında gerccedilekleşen bir suumlreccedil olduğu goumlze

ccedilarpar IA Richards tarafından ortaya atılan ve Max Black tarafından

lsquorsquoetkileşimrsquorsquo olarak kullanılan kuramda ise alanlar arası değil sadece tek bir

eğretilemeli ifadenin kullanımı soumlz konusudur Bilişsel eğretileme kuramında

hem genel olarak Blackrsquoın kullandığı lsquorsquoProjection3rsquorsquo(yansıtma) hem de

matematikten alınan bir kavram olan lsquorsquoMappingrsquorsquo (haritalama eşleme yansıma)

3 Projection veya Mapping kavramı yaygın bir şekilde hangi yapının hedef alana

yansıtıldığı ve hangi sınırlandırılmış koşullarda etkili olduğu konusunda tartışmalıdır

(bkz Kohl 200743)

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

41

Koumlvecses tarafından da halihazırda tartışmalı olarak Y olarak X

kullanılmaktadır (Kohl 2007 40)

Eğretileme kuramlarında kullanılan değiştirim aktarma etkileşim veya

yansıma ve Y olarak X kavramları gerccedilekleşen bu suumlreccedilte ne zihinsel

algılamayla elde edilebilir ne de bilişsel ve dile bağlı yetenekle analiz edilebilir

bir oumlzellikte olduğu iccedilin tanımlamanın accedilıklanması yalnızca eğretilemeli yolla

muumlmkuumln olmaktadır (Kohl 2007 41) Bunu accedilıklamak iccedilin aşağıda bir oumlrnek

cuumlmle uumlzerinde eğretileme suumlrecini ele alalım

lsquorsquoSabah ışığı ufku kına rengine boyadırsquorsquo dizgisinde ortaya ccedilıkan

eğretileme suumlrecini her bir farklı eğretileme kuramında accedilıklamaya ccedilalışırsak

Değiştirim Bilişsel veya anlamsal iccedilerikte bir değişiklik olmadan

eğretileme lsquorsquoasılrsquorsquo soumlzcuumlğuumln yerini alır Kırmızı veya kızıl yerine cuumlmlede kına

rengi kullanılmıştır Bunun yerine şoumlyle de diyebiliriz lsquorsquoSabah ışığı kızıl bir

renk aldırsquorsquo Kına soumlzcuumlğuuml yerine kızıl rengi getirdiğimizde benzerlik ilişkisine

uygun bir şekilde yer değiştirmiş oluruz

Aktarma Burada bu ifadeyi uumlreten kimse kına rengini (burada kızıl

renk olarak duumlşuumlnuumllmuumlş) sabah guumln ağarmasındaki guumlneşin ufuk ccedilizgisinde

oluşturduğu kızıl renge benzeterek bir aktarma yapmıştır Kızıl rengi aktarmada

hangi duumlzlemde kullandığını bilemeyiz Duygusal olabilir veya bilişsel-dilsel

yada tamamen bilişsel olabilir

Etkileşim Burada iki tasarım eğretilemeli ifade=odak ve ccedilerccedileve

arasında gerccedilekleşen karşılıklı bir etkileşim vardır Eğretilemeli ifade kına

rengi oumlzellikle belli bir kuumlltuumlrdeki kına yakmayı ccedilağrıştırır Eğretileme renge

odaklanır Sabahın ufuk ccedilizgisinde oluşan renkle ilişkilendirilir Eğretileme

sabah guumln ışığının ufuk ccedilizgisindeki oluşan kızıl rengi ile kına rengi arasında

bağlantı kurarak bir duumlğuumln veya bir geleneğin ccedilağrışımını kına rengindeki guumln

ışığı ile accedilıklar Buradaki duygular renk ilişkisi ile verilir Aktarmada renk

birleşiminin yanı sıra bir gelenek de oumlnemli bir rol oynamış olur

Yansıma Eğretileme iki kavramsal alanı bir ilişki iccedilerisine sokar

sabah ışığı ve kına rengi Sabah ışığı duumlşuumlncesine bir yapı kazandırmak iccedilin her

iki alanı bir ilişki bağlamında ele alır Kına renginin belirdiği yer ufuk

ccedilizgisidir Her iki kavramsal alanın odak noktasıdır Sadece ufuk ccedilizgisinin

aldığı renk sabah ışığına yansıtılır

Y olarak X Burada bu ifadeyi uumlreten kimse sabah ışığının ufuk

ccedilizgisindeki rengini kına rengi ile hayal etmektedir X Y olarak anlaşılır

Sabah ışığı ufuk ccedilizgisinde kına rengindedir

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

42

SONUCcedil

Eğretileme dil sistemi iccedilerisinde ortaya ccedilıkan bir sapmadır Daha

doğrusu dilin kullanımındaki bir sapmadır Alman filozof dilbilimci Wilhelm

von Humboldrsquoun da ifade ettiği gibi dilin durağan (ergon=dilin bitmiş bir

buumltuumlnluumlk) değil aktif (energia=suumlrekli bir etkinlik) yapısını ortaya koyan en

oumlnemli bir goumlruumlnguumlsuumlduumlr Normal dil kullanımı dışında birbiriyle bağdaşmayan

iki anlamsal alanın karşılıklı etkileşimi sonucu ortaya ccedilıkan yeni bir anlamıdır

Dilin normal kullanım kurallarındaki bir aykırılıktır Kavramların arkasına

gizlenmiş ccedilok oylumlu anlamsal bir yapıda olduğu iccedilin hem guumlndelik yaşamda

hem de bilim dilinde yeni bilinmeyen veya soyut kavramların

adlandırılmasında oumlnemli rol oynar Eğretilemeli anlam genellikle bir uzlaşı

sonucu kabul edilebilir duumlzeyde olabildiği gibi okuyucudinleyici accedilısından da

yorumlanabilir yeni bir anlamdır Yeni bir anlam diyoruz ccediluumlnkuuml bu anlam

yaşadığımız duumlnyadaki tuumlm tecruumlbe ve deneylerimiz sonucu zihinlerimizde

şekillenen ve dilin de harekete geccedilirici guumlcuuml sayesinde ortaya ccedilıkan yeni bir

uumlruumlnuumlduumlr Soumlzbilim alanına aittir ancak felsefe teoloji sosyoloji gibi diğer

disiplinlerin de ilgi alanı iccedilerisine girmektedir Dilin kullanıldığı buumltuumln bilim

dalları iccedilerisinde karşılaşılan yaygın bir goumlruumlnguumlduumlr Accedilıkccedilası insanların kendi

aralarında ister yazılı ister soumlzel olsun her tuumlrluuml iletişimlerinde bilerek veya

bilmeyerek kullandıkları bir olgudur

KAYNAKLAR

Aristoteles (2008) Poetik Stuttgart Philipp Reclam

Black Max (1996) Die Metapher In Theorie der Metapher Hrgb Von

Anselm Haverkamp 2 Auflage Darmstadt WB

Braak Ivo (1990) Poetik in Stichworten 7 uumlberarb und erweit Auflage Kiel

Verlag Ferdinand Hirt

Debatin Bernhard (1995) Die Rationalitaumlt der Metapher Berlin De Gruyter

Eckard Rolf (2005) Metaphertheorien Berlin De Gruyter

Feyaerts Kurt (1997) Die Bedeutung der Metonymie als Konzeptuellen

Strukturprinzips Leuven

Ingendhal Werner (1971) Der metaphorische Prozeszlig Duumlsseldorf

Jaumlkel Olaf (1997) Metaphern in abstrakten Diskurs Domaumlnen Frankfurt Peter

Lang

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

43

Kallan Paul (2009) Die Semantik der metaphorischen Welt Frankfurt Peter

Lang

Kohl Katrin (2007) Metapher Stuttgart Verlag JB Metzler

Koumlvecses Zoltaacuten (2002) Metaphor A Practical Introduction New York

Oxford University Press

Lakoff George Johnson Mark (2005) Metaforlar Hayat Anlam ve Dil ccedilev

G Yavuz Demir İstanbul Paradigma

Richards Ivor Armstrong (1965) The Philosophy of Rhetoric Oxford

Roggenbuck Simone (2005) Die Wiederkehr der Bilder Tuumlbingen Narr

Verlag

Schmitz-Emans Monika (Erişim 01052012)

httpwwwruhr-uni-bochumdekomparatistikbasislexikon

Schwarz Monika (2008) Einfuumlhrung in die kognitive Linguistik 3 Erw

Auflage Muumlnchen Fink Verlag

Stoumlckl Hartmut (2004) Die Sprache im Bild das Bild in der Sprache Berlin

De Gruyter

Verboven Hans (2003) Die Metapher als Ideologie Heidelberg

Universitaumltsverlag Winter

Weinrich Harald (1976) Sprache in Texten Stuttgart Klett

Zimmermann Ruben (2000) Bildersprache verstehen Muumlnchen Wilhelm Fink

Verlag

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

44

İbn Kemalrsquoin ldquoRisacircle Ficirc Duhucircli Veledirsquol-Bint Firsquol-Mevkucircf Ala

Evlacircdirsquol-Evlacircdrdquo Adlı Risalesi Bağlamında Osmanlı Zuumlrricirc

(Evlatlık-Evladiye) Vakıf Uygulamasında ldquoEvlacircdrsquouumll-Evlacircdrdquo Meselesi

Ahmet İnanır1

Oumlzet

Osmanlı Devletirsquonin resmi olarak tatbik ettiği İslacircm hukuku Hanefi

hukukccedilularının goumlruumlşlerinden oluşmuştur Osmanlı hukukccediluları da kendilerinden oumlnceki

doumlnemlerde meydana getirilmiş zengin bir hukuk kuumllliyacirctı devralmışlardır Fakat bu

kuumllliyacirct iccedilinde bir mesele hakkında birbirinden farklı veya birbirine zıt goumlruumlşler

bulunmaktadır Osmanlı hukukccediluları karşılaştıkları hukukicirc sorunların ccediloumlzuumlmuumlnuuml bu

goumlruumlşler iccedilinden farklı tercihlerde bulunmak suretiyle ccediloumlzuumlmlemekteydiler

Yavuz Sultan Selim memlekette hukuki birlik ve emniyeti sağlama adına o

doumlnemde oumlnemli bir mesele haline gelen ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo yani ldquoccedilocukların ccedilocuklarınardquo

şeklinde yapılan zuumlrricirc vakıflardan kimlerin yararlanabileceği meselesini ve Hanefi

acirclimlerinin mertebelerini ortaya koymasını doumlnemin ileri gelen hukukccedilusu İbn

Kemalrsquoden talep etmiştir O da bunun uumlzerine ccedilalışma konusu risaleyi kaleme almıştır

İbn Kemal bir zuumlrricirc vakıf tersquosis edilirken vakfedenin iradesini beyan şekline goumlre

değişen hukuki huumlkuumlmleri mezhep hukukccedilularının goumlruumlşlerini doğrultusunda

derinlemesine tahkik etmiştir Neticede ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo ifadesi kullanılarak kurulan

vakıflardan kızdan torunların da yararlanması goumlruumlşuumlnuuml tercih ettiği tespit edilmiştir

Anahtar Kelimeler İbn Kemal Yavuz Sultan Selim Hanefi mezhebi Zuumlrricirc

vakıf Kızdan torun

ldquoEvlacircdrsquoul-Evlacircdrdquo Issue in Ottoman Family Foundation (Evlacircdiye-Evlatlık)

Application under the Light of Ibn Kemals Booklet Entitled ldquoRisacircle Ficirc Duhucircli

Veledirsquol-Bint Firsquol-Mevkucircf Ala Evlacircdirsquol-Evlacircd

Abstract

Islamic law as applied by the Ottoman state officially was composed of

opinions of the Hanafi juristrsquos The Ottoman jurists were inherited a rich corpus of law

formed by the previous periods and in this collection there were different and opposing

opinions on the same issue Ottoman jurists chose to square up to problem differently

In order to provide legal unity and safety in the country Yavuz Sultan Selim

asked İbn Kemal the most eminent jurist at that period to solve the issue of who can

1 YrdDoccedilDr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi İlahiyat Fakuumlltesi

ahmetinanir52gopedutr

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

45

benefit from ldquoEvlacircduumlrsquol-Evlacircdrdquo namely childrenrsquos children foundations which have

become an important issue at that time and also to determine the ranks of the Hanafi

scholars So he wrote this treatise on the subject of study Ibn Kemal examined deeply

the legal provisions changing on the basis of the founders declarations when a

foundation is being established according to the opinions of sect jurists In the end it

was concluded that the grandchildren born from daughter can also benefit from the

foundations established with the name ldquochildrenrsquos childrenrdquo

Key Words Ibn Kemal Yavuz Sultan Selim Hanafi scholars Family

foundation Child from doughter

GİRİŞ

Muumlctehid imamlar devrinden Osmanlılar doumlnemine gelinceye kadar

asırlar geccedilmiş ve bu suumlreccedilte binlerce hukukccedilu yetişmiştir Uumlstelik muumlteahhiricircn

hukukccedilular muumltekaddimicircn hukukccediluların goumlruumlşlerini de inceleyerek değişen oumlrf

ve acircdetleri zamanın fesacircdını ve zarucircret hallerini de dikkate alarak yeni

huumlkuumlmlere ulaşmışlardır Oumlzellikle mezhep imamlarından huumlkmuuml

naklolunmayan bazı meselelerde şerrsquoicirc huumlkmuuml belirlerken birbirleriyle ihtilafa

duumlşmuumlşlerdir Dolayısıyla Hanefi mezhebinde bazen aynı meseleyle ilgili birccedilok

farklı goumlruumlş bulunmaktadır Meselacirc İmam Ebucirc Yucircsuf (ouml182798) ve

Muhammed (ouml 189805) bazı meselelerde hem hocaları Ebucirc Hanife

(150767)rsquoye hem de birbirlerine bazı meselelerde ise Zuumlfer (ouml 150767) her

uumlccediluumlne birden muhalefet etmektedir Hatta bazen Ebucirc Hanifersquoden iki goumlruumlş

rivayet edilmekte bazen bunlardan birinden rucucirc ettiği soumlylenmekte bazen bu

rucucirc da sabit olmamaktadır Bu defa hangisinin oumlnceki ve hangisinin sonraki

rey olduğu sorunuyla karşılaşılmaktadır Bu durum aynı şekilde talebeleri iccedilin

de soumlz konusu olabilmektedir (Ebu Zehra 1999 465)

Osmanlı Devletirsquonin resmi olarak tatbik ettiği İslacircm hukuku da Hanefi

hukukccediluların hepsinin goumlruumlşlerinden oluşmaktadır Osmanlı hukukccediluları

kendilerinden oumlnceki doumlnemlerde oluşmuş zengin bir hukuk kuumllliyacirctı devralmış

ve bu kuumllliyacirct iccedilinde bir mesele hakkında birbirinden farklı veya birbirine zıt

goumlruumlşler iccedilinden birini diğerine tercihte zorlanmışlardır Osmanlı sultanları da

doumlnemlerinde ortaya ccedilıkan hukukicirc meseleleri ulemadan hukukicirc goumlruumlşler alarak

devlette hukukicirc emniyet ve birliği sağlamak ve kamu yararını goumlzetmek adına

gerektiğinde bu goumlruumlşleri kanunlaştırmak suretiyle sorunların uumlstesinden

gelmeye ccedilalışmışlardır Aksi takdirde bir meselede bir devletin sınırları iccedilinde

aynı mezhepte farklı uygulamalar ortaya ccedilıkabilmekte bu da hukuki birliği

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

46

ortadan kaldırarak tebaacircnın adalete guumlvenini zedeleyebilmektedir İbn Kemal

(ouml 9401534)rsquoin bahse konu olan risalesinin girişinden hareketle Yavuz Sultan

Selim (1512ndash1520) doumlneminde de buna benzer bir sorunun yaşandığı

anlaşılmaktadır Hukukccediluların farklı mezhep imamlarının goumlruumlşlerinden

hareketle bu sorun etrafında birbirinden farklı huumlkuumlmler verdiğinden sultan

hukuki birliği ve emniyeti sağlama adına mezhep imamlarının hukuki

mertebelerinin belirlenerek konuyu belli bir kurala bağlama gereği duymuştur

İbn Kemal de eserinde bu doumlnemde ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo yani ccedilocukların

ccedilocuklarına şeklinde yapılan zuumlrricirc vakıflardan kimlerin yararlanacağı sorununun

kamuoyunun guumlndemini meşgul ettiğini belirtmiştir Bu amaccedilla Yavuz Sultan

Selim o doumlnemde ileri gelen bir hukukccedilu olan İbn Kemalrsquoden hem bu meseleyi

hukuken aydınlatmasını hem de fakihleri tasnif etmesini talep etmiştir O da

bunun gereği olarak konuyu etraflıca inceleyen ldquoRisacircle ficirc Duhucircli Veledirsquol-Bint

firsquol-Mevkucircf ala Evlacircdirsquol-Evlacircdrdquo2 adlı bu risaleyi kaleme almıştır (İbn Kemal

1049 vr 49b-51b)3 Dolayısıyla İbn Kemalrsquoin bu konuda vardığı huumlkuumlm ve

yaptığı tasnifin Osmanlı hukuku ve yargısı bakımından resmi bir youmlnuuml olduğu

da anlaşılmaktadır

İbn Kemalrsquoe gelinceye kadar pek ccedilok hukukccedilu tarafından sosyal

realiteleri dini esaslara uydurmak gayesi ile İslacircm hukukunun tedvinine

2 ldquoRisacircle ficirc Duhucircli Veledirsquol-Bint firsquol-Mevkucircf ala Evlacircdirsquol-Evlacircdrdquo adlı İbn Kemalrsquoe ait

Suumlleymaniye Kuumltuumlphanesi Suumlleymaniye No 1049 Varak 49b-51b kayıtlı risale esas alınmıştır

(Bu risale aynı kuumltuumlphanenin Hacı Mahmut Efendi 1006 vr 55b-57a arasında da kayıtlıdır)

Risalenin sonunda eserin Cemaziyelevvelrsquoin başlarında 9541547 tarihinde istinsah edildiği ifade

edilmiştir Girişindeki ifadelerden ayrı bir risale olduğu zannedilerek ldquoel-Mesrsquoeletuumlrsquos-Sacircire firsquol-

Bilacircdhelliprdquo adıyla kaydedilmiştir Yapılan incelemede bunun da aynı risale olduğu goumlruumllmuumlştuumlr

Birccedilok kuumltuumlphanede muumlstakil risale olarak yer alan ldquoTabakacirctursquol-Fukahacircrdquo adlı boumlluumlm bu

risalenin sonunda yer almaktadır (Bahccedilıvan 1993 149) Risale bazı araştırmacılar tarafından

tahkik edilmiştir (Bkz Salim Oumlzer 1991 Halid Abdullah Şuayb 20021423) Ayrıca

tarafımızdan yapılan ldquoİbn Kemalrsquoin Fetvaları Işığında Osmanlırsquoda İslam Hukukurdquo adlı doktora

tezinde risaleye kısaca temas edilmiştir (bkz İnanır 2008 78-82) Suumlmeyye Oumlzdemir tarafından

da ldquoZuumlrricirc Vakıflarda Kullanılan ldquoCcedilocukların Ccedilocuklarırdquo Lafzın Vacirckıfın Kızının Ccedilocuklarını

Kapsaması (Hatibzacircde Kemalpaşazacircde ve İbn Nuumlceymrsquoin Risaleleri Bağlamında)rdquo adlı bir

yuumlksek lisans ccedilalışması yapılmıştır Ancak bu ccedilalışmada konuyla ilgili uumlccedil risale ele alındığından

İbn Kemalrsquoin risalesi hak ettiği kapsamda ele alınmamış uumlccedil risaleden hareketle konu

değerlendirilmeye ccedilalışılmıştır Ayrıca birccedilok kaynağa temas edilmemiş hatta İbn Kemalrsquoin

Suumlleymaniye Kuumltuumlphanesindeki kendi risalesi yerine ikinci el kaynak kullanılmıştır Yine de bu

ccedilalışma alana oumlnemli bir katkıda bulunmuştur (Bkz Oumlzdemir 2011) 3 Risalenin girişinde İbn Kemal Yavuz Sultan Selimrsquoe ldquoHalifetrsquouumlr-Rahman Sacirchibuumlrsquoz-Zaman

memlekette huzur ve emniyeti sağlayan hiccedilbir tavsif tarsquorif ve beyana ihtiyacı olmayan Ebursquol-

Fuumltucirch (fethetmelerin babası) Osmanoğullarının medacircr-ı iftiharı Sultan Selim Hanrdquo şeklinde hitap

etmektedir İbn Kemalrsquoin oumlzellikle Halife unvanını zikretmesi risalenin Mısır Seferirsquonden sonra

1517-1520 tarihleri arasında yazıldığını goumlstermektedir

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

47

ccedilalışıldığı sırada umumi hayatta iyice yerleşmiş olan vakıf muumlessesesinin

hukuki mahiyetini tespit etmiş ldquoevladuumlrsquol-evlacircdrdquo sorununu da ele almıştır

Hanefi kuumllliyacirctında ilk defa doğrudan Hilacircl (ouml 245858) daha sonra da Hassacircf

(ouml 261874) bu sorunu ele almıştır İmam Muhammed ise bu soruna doğrudan

değil de dolaylı bir şekilde değinmiştir (Halid Abdulah Şuayb 2002 12)

Osmanlı doumlneminde yazılan risaleler ccediloğunlukla guumlncel meselelerle

doğrudan irtibatlı olup doumlneminin sorunlarını irdeleyen belgelerdir Vakıflar

Osmanlı toplumunun en oumlnemli kurumlarından biri olmasına rağmen maalesef

Osmanlı doumlneminde yazılmış olan vakıf hukuku ile ilgili risalelerin bilhassa aile

vakfı ile ilgili risalelerin envanterinin dahi henuumlz ccedilıkartılmamıştır Alanla ilgili

ccedilalışmaların vakıfların hukukicirc youmlnlerinin değil de daha ziyade tarihi youmlnlerinin

ccedilalışıldığı goumlruumlluumlr (Oumlzcan 2005 516-518)

Osmanlı Devletirsquonde XV yuumlzyılın sonları ve XVI yuumlzyılın ortalarına

doğru vakıflarda ciddi bir hareketlilik goumlruumllmektedir Bu hareketliliğin bir

yansıması da vakıfların hukukicirc youmlnlerine ilişkin yazılan eserlerin sayısının

artmasıdır (Oumlzdemir 2011 100) ldquoEvladuumlrsquol-evlacircdrdquo sorunu da İbn Kemalrsquoden

oumlnce ve sonra Osmanlı hukukccedilularının da guumlndemini meşgul eden hatta en fazla

mesai harcadıkları konulardan biri olmuştur4 Bunun sebebi de ccedilalışmanın

ilerleyen boumlluumlmlerinde de goumlruumlleceği uumlzere başta İbn Kemal olmak uumlzere

hukukccediluların bu konuda oumlnceki imamlardan nakledilen goumlruumlşlerden birini

diğerine tercihte oldukccedila zorlanmış olmalarıdır Hatibzacircde Muhyiddin Efendi

(ouml 9011496) bu sorunu ldquodirayete ve usucircl kaidelerine uygun olan ve

goumlruumlşleriyle amel edilen muteber fıkıh kitaplarından nakledilen rivayet dikkate

alınır muteber bir delil zikretmeksizin muumlcerret bir naklin dikkate

alınmayacağınırdquo ifade ederek sorunu ccediloumlzmeye ccedilalışmıştır (Oumlzdemir 2011 121)

İbn Kemal ise bu sorunun ccediloumlzuumlmuumlnuuml ancak fakihler arasında hiyerarşik bir

tasnif yapmak sucircretiyle aşma yoluna gitmiştir

Şimdi İbn Kemalrsquoin adı geccedilen risalesi oumlrneğinde Osmanlı doumlnemi

hukukccedilularının şerrsquoicirc huumlkuumlm verme youmlntemlerini ve İslam hukukunun her

devirde uygulanabilme esnekliğini ortaya koyması bakımından bir oumlrnek olarak

duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz zuumlrricirc vakıf kurarken kullanılan ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo ifadesinin

4 Bu eserlerden bazısı şunlardır er-Risaletuumlrsquol-muumlteallika birsquol-vakf alersquol-evlacircd İbn

Kutluboğarsquoya (8791474)rsquoya ait olan bu risalenin diğer bir adı da el-rsquoisme lsquoanirsquol-hatacirci ficirc nakzirsquol-

kısmersquodir Risacircle alacirc kavlicirc Kacircdicirchacircn Lev kacircle racuumlluumln ardicirc hazihicirc mevkucircfe Bu risale

Hatibzacircdersquoye (9011496) aittir Risale ficirc duhucircli evlacircdirsquol-benacirct tahte lafzırsquol-veledversquol-evlacircdBu

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

48

vakıflar hukukunda kızdan torunlara da bu vakıftan yararlanma hakkı verip

vermeyeceği sorunu ele alınacaktır

1 Osmanlı Uygulamasında Vakıf Muumlessesesi

İslam bir yardımlaşma ve dayanışma dinidir Osmanlı toplumunda

vakıflar da hayırseverlik duygusunun muumlesseseleşmiş hali olup kişiyi Allah

(cc)rsquoya yaklaştıracak oumllduumlkten sonra da amel defterinin accedilık kalmasını

sağlayacak bir ldquosadaka-yı cacircriyerdquo olarak değerlendirilmiştir Hayırlı olan her

hizmetin ibadet olduğu anlayışının sonucu olarak vakıflar toplumun hayrına

olan her sahada sağlam bir sigorta vazifesi ifa etmiştir İslam hukuku da vakıf

sadaka nafaka ve zekacirct yoluyla toplumda fakirleri rahatlatacak tedbirleri

almıştır Kişileri aile bireylerinin fakir uumlyelerine sabit oranlarda nafaka

oumldemekle yuumlkuumlmluuml tutmuş ve bu haktan yararlanamadıkları takdirde vakıflardan

yararlanma hakkı tanımıştır (İnanır 2008 257)

11 Vakfın Tanımı

Vakıf kelime olarak durma durdurma hareketten alıkoyma

hapsetmek tasarruftan alıkoymak ve sebil kılmak anlamlarına gelen bir

kelimedir (İbn Manzucircr ty III 969 Yediyıldız 1986 XIII 153 Zuhaylicirc

1994 X 243) Istılahta ise mezheplere goumlre farklı tarifi vardır (Yediyıldız

1986 XIII 154 Ertuccedil 2007 8) Hanefi mezhebinde İmam Ebu Yusuf ve İmam

Muhammed hocaları İmam Ebu Hanifersquoden farklı goumlruumlştedir Ebu Hanifersquoye

goumlre vakıf ldquovacirckıfın muumllkuuml huumlkmuumlnde kalmak uumlzere aynrsquoı hapsetmek ve

menfaatini bir hayır yoluna tasadduk etmektirrdquo Buna goumlre vakfedilen şeyin

vakfeden kimsenin muumllkiyetinden ayrılması gerekmez (Serahsicirc 1993 XII 27

İbn Huumlmacircm 1316 V 37-40 60 Meydanicirc 1998 II 180 Yediyıldız 1986

XIII 154 Zuhaylicirc 1994 X 243-244) Hanefi mezhebinde fetvaya esas teşkil

eden Ebu Yusuf ve Muhammedrsquoe goumlre ise ldquokendisi ile intifacirc (yararlanmak)

muumlmkuumln olan bir malın rakabesinde (aynında) vakfedenin de başkasının da

tasarruflarına son verip aynrsquoı baki kaldığı halde Allahrsquoa yakınlık maksadıyla

gelirini muumlbah ve var olan bir harcama yerine hapsetmektirrdquo Buna goumlre mal

vakfedenin muumllkiyetinden ccedilıkar ve yuumlce Allahrsquoa muumllk olmak uumlzere hapsedilmiş

olur İmam Muhammedrsquoe goumlre vakfın bağlayıcı olabilmesi iccedilin vakıf konusu

malın muumltevelliye teslim edilmesi gerekir Ebu Yusufrsquoa goumlre ise ldquovakfettimrdquo

beyanıyla vakıf bağlayıcı hale gelmekte ve vakfedenin muumllkiyetinden

risale İbn Nuumlceymrsquoe (9701563) aittir Risale firsquol-vakf alersquol-evlacircd Bu risale İbn Gacircnim el-

Makdisicircrsquoye (10041596) nispet edilmiştir (Ayrıntılı bilgi iccedilin bkz Oumlzdemir 2011 2-3)

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

49

ccedilıkmaktadır (İbn Kemal 1485 vr 120a Serahsicirc 1993 XII 28 İbn Huumlmacircm

1316 V 40 Yediyıldız 1986 XIII 154 İnanır 2008 249)

Hanefi hukukccedilulara goumlre bir vakıf vakfeden (vacirckıf) vakfedilen mal

(mevkucircf) vakıftan yararlanan (mevkucircfun aleyh) ve irade beyanından (vakıf

sicircğası) oluşur Bunların ilk uumlccediluuml kurucu unsuru değil sıhhat şartlarıdır Vakfı

ancak huumlr acirckil ve bacircliğ kimseler kurabilir (Tarablucircsicirc 1292 9 Berki 1946 48

Zuhaylicirc 1994 X 260vd) Ccediluumlnkuuml o doumlnemde her ne kadar mana ve kavram

olarak mevcut olsa da buguumlnkuuml manada tuumlzel kişiler bulunmadığından vakıf

kurmak tamamen kişilerin tasarrufundadır

İbn Kemalrsquoe goumlre Ebucirc Hanife ve diğer iki imam arasındaki goumlruumlş

farklılıklarının sebebi vakfedilen malın vakfedenin muumllkiyetinden ccedilıkıp

ccedilıkmaması konusudur O Ebucirc Hanifersquonin goumlruumlşuuml esas alındığı takdirde vakfın

ancak iki şekilde bağlayıcı olacağını belirtmektedir Birincisi ictihada accedilık

olması sebebiyle hacirckimin bağlayıcı olduğuna dair mahkeme kararı ikincisi de

ldquoevimin gelirini vasiyet ettimrdquo diyerek vakfı vasiyet gibi yapmasıdır (İbn

Kemal 1485 vr 120b İnanır 2008 249)

12 Vakıf Ccedileşitleri

Osmanlı doumlneminde vakıf ccedileşitleri altı kategoride toplanmıştır

Ccedilalışmamızın konusu vakıftan yararlananlar bakımından zuumlrricirc yani evlatlık

vakıflar olduğundan diğer vakıf ccedileşitleri kısaca zikredilecektir

121 Muumllkiyetleri Bakımından (Sahih-Gayr-ı Sahih)

Sahih vakıflar gelir kaynakları ferdi muumllklerden oluşan vakıflardır Asıl

vakıf denilince sahih vakıflar kastedilir

Gayr-ı sahih vakıflar gelir kaynaklarının tamamı temlikname ile veya

başka bir şekilde padişahın izni ile sağlanan vakıflardır

122 Gelirleri Bakımından (Menkul-Gayr-ı Menkul)

Menkul vakıflar para silah kumaş at vs gibi taşınması muumlmkuumln olan

nesnelerden oluşan vakıflardır

Gayr-ı menkul vakıflar ise taşınması muumlmkuumln olmayan arazi arsa vb

gibi muumllklerden oluşur

123 Kendisinden Yararlanma Bakımından (Muumlessesat-ı Hayriye-

Akar-Avacircrız)

Muumlessesat-ı hayriye vakıfları doğrudan doğruya kamu hizmeti goumlrmek

amacıyla kurulan vakıflardır Akar vakfın amacına uygun hizmet edebilmesi

iccedilin onu finanse eden gelirlere denir

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

50

Avacircrız vakıfları bir mahalle veya koumly ahalisinin beklenmedik

ihtiyaccedillarını karşılamak uumlzere kurulan vakıflardır

124 Kiralanmaları Bakımından (İcareteynli-Mukataalı)

İcareteynli vakıflar icare-yi muaccele denilen vakıf akarın gerccedilek

kıymetine yakın peşin kira bedeli ile icare-yi muumleccele denilen her ay veya her

yıl periyodik olarak oumldenen kira bedeli karşılığında kullanılan vakıflardır

Mukataalı vakıflar vakıf bir arazi uumlzerindeki bina ve ağaccedilların muumllk

olduğu bir akarda mutasarrıfı tarafından her yıl vakfa verilmek uumlzere kiraya

bağlanan vakıflardır

125 İdareleri Bakımından (Muumllhak-Mazbut)

Muumllhak vakıflar Evkaf Nezaretirsquonin kontroluumlnde olmakla beraber

muumltevellileri tarafından idare olunan vakıflardır

Mazbut vakıflar hem youmlnetimi hem de denetimi Evkaf Nezaretirsquonin

kontroluumlnde olan vakıflardır

126 Yararlananları Bakımından (Hayri-Zuumlrricirc)

Hayri vakıflar zuumlrricirc vakıfların aksine ne kendisine ne de akrabalarına

herhangi bir gelir tahsis etmeyen sadece hayır amacıyla kurulan vakıflardır

(Yediyıldız 1986 XIII 156-158 Oumlztuumlrk 1995 153-163 Kazıcı 1985 82-97

Akguumlnduumlz 1988 200) Hayri vakıflar doğrudan doğruya hayır amacıyla kurulan

tuumlm insanlığa veya sınırlı bir kesime mesela sadece fakirlere ve kimsesizlere

yardım iccedilin kurulan vakıflardır (Yener 1992 92vd) Hayri vakıflarda vacirckıfın

ailesinin de bu vakıftan yararlanması muumlmkuumlnduumlr Bu husus yani vacirckıfın

ailesinin de bir vakıftan yararlanması o vakfın hayri olma oumlzelliğini

kaybettirmez Bu tuumlr vakıflarda amaccedil herkesin yararlanması olduğuna goumlre

vacirckıfın ailesi de herkes kavramı iccedilinde sayılmalıdır (Akguumlnduumlz 1988 200

vd)

Vakıflar iccedilinde hayri vakıflar ccediloğunluğu teşkil eder Bunlar sayesinde

Osmanlı toplumu iccedilin hayaticirc oumlneme haiz olan guumlnuumlmuumlzde devletin yerine

getirmekle yuumlkuumlmluuml olduğu eğitim sağlık sosyal guumlvenlik ve sosyal

yardımlaşma gibi birccedilok hizmet yerine getirilmiştir (Kozak 1985 20-27

İnanır 2008 257) Osmanlı Devletirsquonde vakıf adeta toplumsal bir ruh hacircline

gelmiş zenginler yanında muumltevazı imkacircnlara sahip pek ccedilok kişi vakıflar

kurmak suretiyle oumllduumlkten sonra da amel defterinin accedilık kalmasını amaccedillamıştır

(İbn Kemal 2868 vr 150a)

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

51

Ccedilalışma konumuz hayri vakıflar olmadığından daha fazla detaya

girilmeyecektir Şimdi İbn Kemalrsquoin risalesi ccedilerccedilevesinde zuumlrricirc vakıflar ele

alınacaktır

2 Zuumlrricirc Vakıflar

21 Zuumlrricirc Vakıfların Tanımı ve Hukuki Youmlnuuml

Zuumlrricirc vakıflar vakfedenin zengin yahut fakir hısımlarının yararlanması

amacıyla kurulan vakıflardır ki buna evlatlık zuumlrricirc veya ehlicirc vakıflar da denilir

(Ebu Zehra 1971 188 Akguumlnduumlz 1988 200-2001) Vacirckıfın ihtiyaccedil sahibi

hısımları bulunması halinde bunların ihtiyaccedillarını temin iccedilin vakıf yapması ve

oumlnce hısımlarına daha sonra da fakirlere tahsis etmesi makul ve yerinde bir iştir

Fakir hısımlar kendilerine vakıf yapılmamış olsalar da fakirler grubundan

yapılan vakıftan yararlanabilir Ancak zuumlrricirc vakıflarda zengin hısımlar da bu

kuruluşların gelirlerinden yararlanma hakkına sahip olması muumlnasebetiyle zuumlrricirc

vakıfların şerrsquoan cacirciz olup olmaması hususu Hanefi mezhebinde tartışılmıştır

Ebucirc Hanife ve İmam Muhammedrsquoe goumlre vacirckıf vakfını nihayete ebediyen sonu

gelmeyecek bir cihete tahsis etmelidir Nihayetini zikretmeyecek olursa sahih

olmaz Ccediluumlnkuuml tersquobid (ebedicirc kılmak) vakfın cevazı iccedilin şarttır Sonu gelecek bir

cihetten soumlz etmek ise manen onun iccedilin bir vakit tayin etmektir ki bu da

meccedilhule yapılan bir vakıf olduğundan vakfın cevazına manidir Ebu Yusufrsquoa

goumlre ise vakıfta tersquobid şart değildir O vacirckıf sonu gelebilecek bir cihetten soumlz

etse de etmese de neticede fakirlere ait olur (İbn Huumlmacircm 1316 V 48 Zuhaylicirc

1994 X 279)

Ayrıca İmam Muhammed vacirckıfın vakıftan yararlanmasını ve kendisine

vakfetmesini de cacirciz goumlrmez Ona goumlre vakıf temliki bir tasarruftur ve vakıfta

ise temlik teslimle olur Temlik ve teslimden sonra vacirckıfı vakfedilenin aslında

veya gelirinde zilyet kabul etmek temlike aykırıdır İmam Ebu Yusufrsquoa goumlre ise

vakıf vakfedileni vacirckıfın muumllkuuml olmaktan ccedilıkarıp Allahrsquoın muumllkuumlne dacirchil eden

bir tasarruf olduğu iccedilin vacirckıfın bundan sonra kendi nefsine tahsisi Allah

namınadır ve vakfın amacına aykırı değildir (Merğicircnacircnicirc 1990 III 15 Serahsicirc

1993 XII 31-32 41-42)5 Bu sebeple o vacirckıfın hısımları zengin insanlar olsa

da sonunda fakirler mevkufun aleyh olarak accedilıkccedila belirlenmek sucircretiyle zuumlrricirc

vakıflarının geccedilerli olması goumlruumlşuumlndedir (İbn Kemal 685 vr 215a-b Kadıhan

13101912 III 318-319 Bilmen ty 358 Imber 2004 151) Nitekim Kayseri

5 Burhaneddin Merğicircnacircnicirc Hidacircye Şerh-u Bidacircyetirsquol-Muumlbtedicirc 1 bs Dacircrursquol-Kuumltuumlbirsquol-İlmiyye

Beyrut 1990 c III s 15 Şemsuumlddicircn Serahsicirc Mebsucirct Dacircrursquol-Marsquorife Beyrut 1993 c XII s 31-

32 41-42

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

52

Şerrsquoiyye Sicilirsquondeki bir kayda goumlre bir aile vakfı kurulurken vakıftan iyi hali

bilinen fakirlere de yardım edilmesi zikredilmekte vakıf kurucusunun nesli son

bulduğu takdirde youmlnetimin beldenin Muumlsluumlman idarecilerine geccedilmesi şart

koşulmaktadır (Heyet 1998 255 İnanır 2008 259) Bu uygulamaya bir başka

oumlrnek de tekke ve zaviyelerle ilgili verilebilir Osmanlırsquoda zaviyelerin geneli

zaviyeyi kurmuş olanların elinde zuumlrricirc vakıf olarak bulunmaktadır Zamanla

şeyhlerin evlatları kalmayınca veya şeyhlerin yolsuzlukları goumlruumllduumlğuumlnde

onların yerine devlet tarafından başka şeyhler atanmıştır Buralar zamanla zuumlrricirc

vakıf olmaktan ccedilıkıp toplumun yararlandığı hayri vakıf haline doumlnuumlşmuumlştuumlr

(Barkan 1942 279-305) Neticede zuumlrricirc vakıflar fakirlerin yararlanacağı

vakıfların sayısının artmasına yardımcı olmuştur

Zuumlrricirc vakıf olan muumllkler mirasccedilılar arasında paylaşılmadan vacirckıfın

belirleyeceği şartlar altında sadece belirli kişilerin faydalanması muumlmkuumlnduumlr

İslam miras hukukunda bir kişi malının ancak uumlccedilte birini vasiyet edebilir

geriye kalan uumlccedilte iki mal ise vefatından sonra mirasccedilılar arasında miras hukuku

kaidelerine goumlre taksim edilmektedir (İbn Kemal 280 vr 119b 685 226b

1967 vr 170a-b 118 vr 77a) Eğer bir kimse buumltuumln malını zuumlrricirc vakfına

doumlnuumlştuumlrduumlğuuml takdirde daha hayattayken malının kontroluumlnuuml devam ettirmiş

oumlluumlmuumlnden sonra da onu dokunulmaz kılmış vacircrislerinin malı satıp

kaybetmesinin de oumlnuumlne geccedilmiş ve dilediğini de ondan yararlanacak kişi olarak

tayin imkacircnına kavuşmuş olmaktadır Oumlzellikle vakfedenin azacircd edilmiş

koumlleleri bu yolla mirastan yararlandırılabilmektedir Ayrıca şerrsquoicirc mirasccedilı olarak

kadınların vakıf kurucusu başka tuumlrluuml şart koşmadığı takdirde mirastan eşit

olarak yararlanmasını sağlayabilmekte ya da mirastan mahrum edebilmektedir

(Akguumlnduumlz 1988 206 Imber 2004 151 Oumlztuumlrk 1995 138) İstanbul Vakıfları

Tahrir Defterlerirsquonde bu şekilde yapılmış ccedilok sayıda vakfa rastlanmaktadır

(Barkan Ayverdi 1970 XXI-XXV)

Son asırlarda zuumlrricirc vakıflar aleyhinde Mısırrsquolı bazı hukukccedilular İslam

miras hukukunu ihlal etmeye vesile olduğu ve ayrıca bunlarda sadaka ve kurbet

manasının bulunmadığını gerekccedilesiyle ilga edilmesi gerektiğini iddia

etmişlerdir Bu goumlruumlşlere istinaden bu vakıf Mısırrsquoda bir suumlre yasaklanmış daha

sonra ise tekrar eski uygulamaya doumlnuumllmuumlştuumlr (Ebu Zehra 1971 32-35

(Akguumlnduumlz 1988 200-201)

Zuumlrricirc vakfa cevaz verenler ise bu vakfın İslam miras hukuku kaidelerine

karşı bir savaş accedilma manası taşımadığını kişinin vakıf yoluyla değil de bağış

yoluyla da zaten istediği tasarrufu yapabileceğini vakıf yapmasının hayır

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

53

kastını goumlsterdiğini ifade etmişlerdir Nitekim Hz Peygamber (sav) Ebu

Talharsquoya yapacağı sadakalarda hısımlarını tercih etmesini tavsiye etmiştir

Birccedilok sahabe de mirasccedilı olsun ya da olmasın yakın hısımlarına vakıflar

kurmuşlardır (Ebu Zehra 1971 189-190 Akguumlnduumlz 1988 202)

Osmanlı Devletirsquonde uygulama Ebu Yusufrsquoun goumlruumlşuumlne goumlredir Hatta

Hanefiliğin pek az yayılmış olduğu Cezayirrsquode bile diğer mezhepler cevaz

vermediği halde buumltuumln vakıflar Ebu Yusufrsquoun goumlruumlşuumlne goumlre tesis edilmiştir

Ertuccedil 2007 44 Koumlpruumlluuml 1942 12-13 Bilmen ty IV 359)

Osmanlı toplumunda zuumlrricirc vakıf kuranlar keyfi tasarrufta bulunmak

amacıyla -vakfın amacına aykırı- muumltevelliyi o kadar yetkili kılmış ve bu

yetkiyi o kadar istismar etmiş olacaklar ki Kanucircnicirc Sultan Suumlleyman (1520ndash

1566) vacirckıfın zuumlrricirc vakıflarda her işte muumltevellinin goumlruumlşuumlnuumln esas alınması

şartına itibar edilmeyeceğini belirten bir ferman yayınlamıştır Ebussuucircd

(9821574) bu gibi şartların 9441537 tarihli Padişah fermanı ile geccedilersiz

sayıldığını vakıf muhasebelerinin vakıf muumltevellisi ve vakıf nacirczırı nezacircretinde

hacirckimin huzurunda goumlruumllmesi gerektiğini muumltevellilerin ise yalnızca ldquoacircracirc-yı

sahicirchardquosına itibar edileceğini belirtmiştir6 Bu fermanın yayımlanmasında zuumlrricirc

vakıflarda muumltevellinin vakfa zarar veren tasarruflarının etkili olduğu

anlaşılmaktadır Bu ferman aslında tamamen hayır amaccedillı dini bir tuumlzel kişilik

mahiyetinde olan vakıf muumlessesesinin devlet tarafından denetim altına alınma

gereğinin bir goumlstergesidir7 Hatta bu denetimin etkisiyle zuumlrricirc vakıf

vakfedenlerin vakıflarının kadı tarafından Ebucirc Hanifersquonin goumlruumlşuumlne dayanarak

iptal edilmesinden ccedilekindikleri anlaşılmaktadır Bu sebeple vakıf şartnamesinde

ldquoMuumlsluumlmanların kadılarından bir kadıya arz ettim ve bu vakfı onayladırdquo diye

tescil ettirmek suretiyle vakfın ebediyen iptal edilmesinin oumlnuumlne geccedilmeye

ccedilalışmışlardır (İbn Kemal 280 vr 147b İnanır 2008 261)

6 ldquoTevliyeti evlacircda meşrucirct olan vakfın vakfiyyesinde şart-ı vacirckıf lsquoCemicirc umucircrda rersquoy

muumltevellinin olarsquo deyucirc kaydolunsa vakf-ı mezbucircrun muhacircsebesi goumlruumllmek lacirczım oldukda

muumltevellicirc mi goumlruumlr yoksa vakfın nacirczırı mı goumlruumlr Cevap Muumltevellicirclere bilkuumllliyye irhacirc-i ınacircn

(yetki verilmişse) olunup şart-ı vacirckıf ile amel olunmak erbarsquoa ve erbaicircne ve tisrsquoimietin

(9441537) tarihinde refrsquo olunup rersquoy-i hacirckim inzımacircmı ile olmak emrolunmuştur İkisinin

mahzarında muhacircsebeler rersquoy-i hacirckimle goumlruumlluumlr Muumltevellicircnin acircracirc-yı sahicirchası muumlsacircade olunup

acircracirc-yı muhtelifesi reddolunur Emr-i Şer-i Şericircf dahi budurrdquo (Ebussuucircd 178 vr 99a) İnanır

2008 261 7 Zeyd-i muumltevelli kendi kavliyle muhasebesini kadıya goumlrduumlruumlp eline muumlhuumlrluuml defter alsa hacirclen

muumlrtezika-yi vakf Zeyd mezann-ı hiyanet olduğunu kadıya ilam ettiklerinde kadı Zeydrsquoin

muhasebesini tekrar goumlruumlp erbacircb-ı zimemi yoklamaya kadir olur mu Beyan buyurub muumlsab

oluna Cevap Olur Harrarahucirc Fakir Ahmed (İbn Kemal 2419 vr 19a)

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

54

Daha oumlnce de ifade edildiği uumlzere zuumlrricirc vakfında vacirckıf gelirin oumlnce

kendisine ve daha sonra soyundan gelenlere gitmesini şart koşar Vacirckıfın

vakfederken kullandığı ifadelerin vakıftan yararlananların belirlenmesinde son

derece etkilidir Osmanlı hukukuna goumlre vacirckıfın ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo yani

ldquoccedilocukların ccedilocuklarınardquo ifadesiyle kurduğu zuumlrricirc vakıftan erkek evlattan

torunların yararlanması konusunda bir ihtilaf yoktur Ancak bu ifadenin kızdan

torunları kapsayıp kapsamadığı dolayısıyla vakıftan yararlanmasının muumlmkuumln

olup olmadığı olacaksa ne zaman ve nasıl istihkak sahibi olacakları uumlzerinde

zengin bir literatuumlr oluşmuştur8 Konuyu detaylı bir şekilde incelemek

ccedilalışmanın sınırlarını aşmaktadır

22 İbn Kemalrsquoe Goumlre Zuumlrricirc Vakıflarda İstihkakla İlgili Vacirckıfın

İradesini Beyan Şekilleri ve Hukukicirc Sonuccedilları

ldquoVacirckıfın şartı Şacircrirsquonin nassı gibidirrdquo (İbn Nuumlceym 2003 221) İslam

hukukunda vacirckıfın şartlarına bu derece oumlnem verilmesi beraberinde vacirckıfın

irade beyanında kullandığı lafızların yorumlanmasıyla ilgili ciddi bir literatuumlr

meydana getirmiştir Ccediluumlnkuuml vacirckıfın vakfiyede zikrettiği şartlar kelimelerden

oluşur Vacirckıfın kullandığı bu ifadeler mevkufun aleyhten yani vakıftan kimlerin

nasıl yararlanacağını tespit eder Bu sebeple İbn Kemal ccedilalışmaya konu olan

risalesinde vakıftan yararlanacak kişileri ifade etmek uumlzere kullanılan

kelimeleri birinci derecede ccedilocuklarla sınırlı olan ve birinci derecede ccedilocuklarla

sınırlı olmayan ifadeler olmak uumlzere iki grupta ele almaktadır Bunların da her

biri tekil (muumlfred) ve ccediloğul (cem) ifadeler olmak uumlzere ikişer kısma ayrılacağını

belirtmektedir

Bu durumda vacirckıf iradesini doumlrt şekilde beyan edebilir

a) ldquoCcedilocuğuma vakfettimrdquo )وقفت على ولدي(

b) ldquoCcedilocuklarıma vakfettimrdquo (وقفت على اولادي)

c) ldquoCcedilocuğuma ve ccedilocuğumun ccedilocuğuna vakfettimrdquo( وولد وقفت على ولدي

(ولدي

d) ldquoCcedilocuklarıma ve ccedilocuklarımın ccedilocuklarına vakfettimrdquo (İbn Kemal

1049 vr 49b) (وقفت على اولادي واولاد اولادي)

221 Vacirckıfın ldquoCcedilocuğuma Vakfettimrdquo İfadesi ve Hukukicirc Sonuccedilları

Vacirckıf iradesini tekil olarak ldquoCcedilocuğuma vakfettimrdquo şeklinde beyan

ederse Hanefi hukukccedilularından Kadıhan (ouml 5921196)9 bu ifadenin zacirchir

8 İbn Nuumlceym Risacircle ficirc Duhucircli Evlacircdirsquol-Benacirct Tahte Lafzirsquol-Veledversquol-Evlacircd Suumlleymaniye

Kuumltuumlphanesi Ccedilelebi Abdullah 399 nr vr 55a-57b 9 Kadıhan Fahrettin Hasan b Mensur b Mahmud el-Oumlzcedicirc

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

55

rivayete goumlre kızdan olan ccedilocukların vakıftan yararlanmasına imkan

vermediğini belirtir (Kadıhan 13101912 III 319) Hanefi hukukccedilularından

Hilacircl de Kadıhanrsquola aynı goumlruumlştedir Ancak Hassacircf ise İmam Muhammedrsquoin

kızdan olan ccedilocukların da vakıftan yararlanacak kişiler arasına gireceği

goumlruumlşuumlnde olduğuna istinaden Kadıhan ve Hilacirclrsquoin aksine kızdan olan

ccedilocukların da vakıftan yararlanma hakkına sahip olacağı duumlşuumlncesindedir İbn

Kemal Hanefi mezhep hukukccedilularının ihtilaf ettiği bu konuda zacirchir rivayetin

sahih goumlruumlş olduğu kanaatindedir Ccediluumlnkuuml kızdan olan ccedilocuklar erkeğin

ccedilocuğunun aksine annelerine değil babalarına nispet edilecekleri iccedilin bu

durumda vakıftan yararlanma hakkına sahip olamazlar (İbn Kemal 280 vr

147a 1049 49b Ebu Zehra 1971 273-275 Akguumlnduumlz 1988 204)

Osmanlı vakıf uygulamasında zahir rivayetin esas alındığı ikinci kavle

itibar edilmediği anlaşılmaktadır (Bilmen ty 359)

222 Vacirckıfın ldquoCcedilocuklarıma Vakfettimrdquo İfadesi ve Hukukicirc

Sonuccedilları

Vakıf kurucusu ldquoccedilocuklarıma vakfettimrdquo şeklinde ccediloğul ifade

kullanarak irade beyan ettiği durumlarda mezhep hukukccediluları arasında kimden

ccedilocukların vakıftan yararlanacağı konusunda ihtilaf vardır Burhaneddin el-

Buhacircricirc (ouml 6161219)rsquoye goumlre bu durumda ldquoCcedilocuklarrdquo kelimesinin kapsamına

erkek ccedilocukların ccedilocukları dacirchildir Kızdan ccedilocuklarının dacirchil olup olmaması

konusunda ise mezhepte iki rivayet vardır Bunlardan biri İmam Muhammedrsquoin

Siyeruumlrsquol-Kebir adlı eserinin ldquoemanrdquo boumlluumlmuumlnde yer almaktadır Burada ehl-i

harp muumlsluumlmanlara ldquoBize ve ccedilocuklarımıza eman verinrdquo dediğinde bu istek

kabul edildiği takdirde ehl-i harbin hem kendileri hem de erkek ccedilocuklarının

ccedilocukları eman almış olur Fakat ehl-i harp kız ccedilocuklarının ccedilocuklarına

ldquoemanrdquo almış sayılmaz Aynı boumlluumlmuumln bir başka yerinde ise kız ccedilocuklarının

ccedilocukları da emana dacirchil olacağı belirtilmektedir Hanefi fakihlerinden Ebucirc

Bekir Muhammed b Fazl (ouml 931319) ise kızdan ccedilocuklarının eman kapsamına

girmeyeceği goumlruumlşuumlnuuml benimsemektedir (İbn Kemal 1049 vr 49b-50a 280 vr

147a)

İbn Kemal vacirckıfın ldquoccedilocuklarıma vakfettimrdquo ifadesinde kızdan

ccedilocukların vakfa dacirchil olmayacağı ihtilafında -accedilık bir şekilde ifade etmemiş

olsa da- Ebucirc Bekir Muhammed b Fazlrsquoın kızdan ccedilocukların emana dacirchil

olmayacağına dair goumlruumlşuumlnuuml oumln plana ccedilıkarmasından kızdan ccedilocukların vakfa

dacirchil olmayacağı goumlruumlşuumlnde olduğu anlaşılmaktadır

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

56

Ebussuucircdrsquoa goumlre ldquoevlacircdrdquo lafzı bir defa zikredildiğinde birinci batın

inkıraz ettiğinde vakıftan istihkak hakkı fakirlere geccediler O ikinci batna

geccedileceği goumlruumlşuumlnde olanları hata etmekle succedillar (Ebussuucircd 223 vr 127b) Ebu

Zehra 1971 277 Akguumlnduumlz 1988 204) Anlaşıldığı kadarıyla İbn Kemal de

aynı goumlruumlştedir Osmanlı uygulamasının bu goumlruumlşler doğrultusunda olduğu

bilinmektedir (Akguumlnduumlz 1988 205)

223 Vacirckıfın ldquoCcedilocuğuma ve Ccedilocuğumun Ccedilocuğuna Vakfettimrdquo

İfadesi ve Hukukicirc Sonuccedilları

Vacirckıf vakıf kurma iradesini tekil ifade ile ldquoccedilocuğuma ve ccedilocuğumun

ccedilocuğuna vakfettimrdquo diye beyan ederse bu beyanın kapsamına kızdan olan

ccedilocukların girip girmemesi Hanefi hukukccediluları Ebursquol-Hasan Ali er-Razicirc (ouml

5981201) ile Hilal10

(ouml 245858) arasında ihtilaflıdır Kadıhan Fetacircvacircrsquosında

Hilacirclrsquoin kızdan olan ccedilocukların gireceği Razicircrsquonin ise girmeyeceği goumlruumlşuumlnde

olduklarını belirtir Ona goumlre sahih olan goumlruumlş Hilacirclrsquoin goumlruumlşuumlduumlr Ccediluumlnkuuml

ldquoccedilocuğumun ccedilocuğurdquo ifadesi erkek ccedilocuklarının ccedilocuklarını kapsadığı gibi kız

ccedilocuklarının ccedilocuklarını da kapsamaktadır (Kadıhan 13101912 III 316) Bu

alıntıdan İbn Kemalrsquoin de aynı goumlruumlşte olduğu anlaşılmaktadır

224 Vacirckıfın ldquoCcedilocuklarıma ve Ccedilocuklarımın Ccedilocuklarına

Vakfettimrdquo İfadesi ve Hukukicirc Sonuccedilları

Bir vacirckıf vakıf kurma iradesini evlacircd veya veled lacircfzını nefsine muzaf

kıldığı meselacirc (وقفت على اولادي واولاد اولادي) yani ldquoevlacircdıma ve evlacircdımın

evlacircdına vakfettimrdquo dediği takdirde kızın evlacircdı da vakfa dahil olur mu olmaz

mı konusu Hanefi mezhebinde ihtilaflıdır Bu ihtilafın Osmanlı Devletirsquonde

farklı uygulamalara sebep olduğu anlaşılmaktadır Doumlnemin sultanı Yavuz

Sultan Selim zamanının ileri gelen hukukccedilusu olarak tanınan İbn Kemalrsquoden

sorunla ilgili hukuki goumlruumlş alarak uumllkede aynı mezhep iccedilinde hukukicirc birliği ve

istikrarı sağlamaya ccedilalışmıştır

Hanefi mezhebinde bu konuda iki rivayet vardır Bunlardan birincisi

Hilacircl ile Hassafrsquoın rivayetleridir Bu rivayete goumlre vacirckıfın kızının evlacircdı da

vakfa dacirchil olur Diğer rivayete goumlre ise vacirckıfın kızının evlacircdı vakfa dacirchil

olmaz Ancak sulbicirc evlad ve ahfad dahil olur Burhaneddin el-Buhacircricirc vakıf

konusunda Serahsicircrsquonin goumlruumlşuumlnuuml doğru bulmaktadır O da ldquoevlacircdımın evlacircdınardquo

diye yapılan vakfa kızdan torunların da dacirchil olması goumlruumlşuumlduumlr (İbn Kemal

10

Hilacircl b Yahya b Muumlslim el-Basricirc (245858) Hilalrsquoin ldquoAhkacircmursquol-Vakfrdquo adlı eseri

vakıf alanında yazılmış ilk muumlstakil eserlerden biridir

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

57

1049 vr 50b Bilmen ty 360-361) İbn Kemal Hassacircf Serahsicirc Hilacircl

Kadıhan İftiharuumlddin Buhacircricirc (ouml 5421147) ve Burhaneddin el-Buhacircricirc gibi

muumlctehid ve fakihlerin bu konudaki tercihlerinin daha kuvvetli olduğu ifade

etmektedir

Eğer vacirckıf vakfiyede ldquoccedilocuklarıma ve onların ccedilocuklarının ccedilocuklarınardquo

şeklinde ifade beyan ederse bu durumda hem oğlan hem de kızdan ccedilocuklar

vakıftan yararlanabilir İbn Kemalrsquoe goumlre bu konuda Hilalrsquoin veled isminin hem

kız hem de erkek ccedilocukların ccedilocuklarını kapsadığı şeklindeki goumlruumlşuuml sahihtir

Ehl-i harp ldquoBize ve ccedilocuklarımıza ve ccedilocuklarımızın ccedilocuklarımıza eman

verinrdquo dediğinde erkek ve kız ccedilocuklarının ccedilocukları da emana dacirchildir (İbn

Kemal 280 vr 147a) Hanefi fakihlerinden Ebucirc Bekir Merğicircnacircnicirc Burhaneddin

el-Buhacircricirc (ouml 6161219) ve İftiracirchuddicircn el-Buhacircricirc (ouml 5421147) de aynı goumlruumlşuuml

benimsemektedir

İbn Kemalrsquoe goumlre Kadıhanrsquoın zacirchir rivayete istinaden kızdan torunların

vakfa dacirchil edilmeyeceği goumlruumlşuuml ancak vacirckıfın iradesini ldquoCcedilocuğuma ve

ccedilocuğumun ccedilocuğuna vakfettimrdquo şeklinde beyan etmesi haliyle ilgilidir Bu da

kızdan ccedilocukların analarına değil babalarına nispet edilmeleri gerekccedilesine

dayanmaktadır (İbn Kemal 1049 vr 50a İnanır 2008 80)

Vakıftan yararlanacak kişilerin ikinci kalıbın ikinci şekline goumlre beyan

etmesi yani birinci derece ccedilocuklarla sınırlı olmayacaklara gelince Serahsicirc (ouml

4831090)rsquonin accedilıkccedila ifade ettiği uumlzere burada kızdan ccedilocukların vakıftan

yararlanacak kişiler arasına girmesi huumlkmuuml dilin delacircletine bağlı olarak

ibarenin muktezacircsına goumlre verilir Ccediluumlnkuuml ona goumlre ccedilocuğunun ccedilocuğu bir

kimsenin kendi ccedilocuğunun doğurduğu ccedilocuğa verilen bir isimdir Kızı da onun

kendi ccedilocuğu olduğuna goumlre kızının doğurduğu ccedilocuk gerccedilekte ccedilocuğunun

ccedilocuğu olur Ama vacirckıf ldquoccedilocuğuma vakfettimrdquo derse huumlkuumlm boumlyle değildir Bu

durumda zahir rivayete goumlre kızının ccedilocukları vakfa dacirchil olmaz Ccediluumlnkuuml ccedilocuk

ismi sulben kendi erkek ccedilocuğunu ve oğlun ccedilocuğunu kapsar zira oğlun ccedilocuğu

oumlrfen ona nisbet edilir Oumlrf de şuumlpheyi bertaraf eder Burhaneddin el-Buhacircricircrsquonin

Serahsicircrsquoden naklettiğine goumlre ise tek goumlruumlş olarak bu şekilde yapılan ifadede

kızların ccedilocukları vakfa dacirchildir ldquoCcedilocuklarım hususunda bana eman verinrdquo

denildiğinde burada zikredilen ccedilocuğun ccedilocuğudur Gerccedilekte ccedilocuğun ccedilocuğu

ccedilocuğunun doğurduğu ccedilocuğa verilen isimdir Kızı da onun ccedilocuğudur Buna

goumlre kızının doğurduğu ccedilocuklar gerccedilekte ccedilocuğunun ccedilocuğu olur Bir kimse

kendi ccedilocuklarını zikrederse bu soumlzden hakikaten kendi ccedilocukları huumlkmen de

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

58

doğum youmlnuumlnden kendisine nispet edilen ccedilocuklar anlaşılır Bunlar da kızdan

ccedilocuklar değil oğlunun ccedilocuklarıdır (İbn Kemal 1049 vr 50a-b)

3 Sonuccedil

İbn Kemal ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo ifadesiyle kurulan vakıflarda kızdan

torunların yararlanmasıyla ilgili meselede tercihini mezhep hukukccedilularının hem

delil bakımından hem de hukuki donanım bakımından hepsinin aynı seviyede

olmadığı gerekccedilesine dayandırmıştır Ona goumlre Hassacircf Serahsicirc Hilacircl Kadıhan

İftiharuumlddin Buhacircricirc (ouml 5421147) ve Burhaneddin el-Buhacircricirc oumlnde gelen

hukukccedilulardandır Ebursquol-Hasan Ali er-Razicirc Ali b Huumlseyin Suğdicirc (ouml

4611069) Ebucirc Bekir Merğicircnacircnicirc Sadrursquoş-Şehid (ouml 5361141) Radıyyuddicircn

Serahsicirc (ouml 5441149) gibi hukukccedilular ise onlara goumlre daha alt mertebededir Bu

sebeple İbn Kemal hem delil bakımından hem de fakihlerin oumlnde gelenlerinin

goumlruumlşuuml olması accedilısından ldquoCcedilocuklarıma ve ccedilocuklarımın ccedilocuklarına vakfettimrdquo

denilerek ccediloğul ifadeyle kurulan vakıflarda kızdan torunların da zuumlrricirc vakıftan

yararlanma hakkına sahip olacağı goumlruumlşuumlnuuml tercih etmiştir İbn Kemalrsquoe goumlre

derece itibariyle ikinci sırada gelen hukukccedilular soumlzluumlk ve terim anlamında

ccedilocuk anneye nispet edilmez deseler de vacirckıf ldquokız ccedilocuklarımın ccedilocuklarırdquo

derse şerrsquoan ona itibar edilir Eğer ldquoccedilocuk oumlrfen de anneye nispet edilmezrdquo

denirse burada kızdan ccedilocuğun dacirchil olmamasının bir faydası yoktur Kızdan

ccedilocuğun dacirchil olması ibare (beyan) huumlkmuumlyledir oumlrf huumlkmuumlyle değildir Oumlrf

huumlkmuumlyle dacirchil olması ldquoccedilocuklarıma vakfettimrdquo denilirse geccedilerlidir (İbn Kemal

1049 vr 50a-b)

İbn Kemal guumlncel meseleleri ccediloumlzuumlmlediği fetvalarında da bu konuya

temas etmiştir O yargı kararıyla kızdan torunların evlacirctlık vakfa dacirchil

olacağını belirterek vakıf gibi tamamen dini mahiyetteki vacirckıf iradesinin

belirlenmesiyle ilgili bir konuyu devlet başkanının duumlzenleme yapabileceği bir

alan olarak değerlendirmiştir11

Yavuz Sultan Selim oumlrneğinde de goumlruumllduumlğuuml

uumlzere Osmanlı sultanlarının Hanefi mezhebinde farklı goumlruumlşlerin bulunduğu

ihtilaflı meselelerde doumlnemin ileri gelen hukukccedilularının goumlruumlşlerine muumlracaat

ederek gerekli yasal duumlzenlemeleri yaptıkları anlaşılmaktadır İbn Kemal gibi

Osmanlı hukukccedilularının da padişahın yasama yetkisini kabul ettikleri

goumlruumllmektedir Bu bağlamda Osmanlı kanunnamelerinin yapılmasında da

11 Vakf-ı evlacircdda kız dahi dahil olur mu Cevap Olur kadı duumlhucircluumlne huumlkmedicek (İbn Kemal

1967 vr 160b) Kız oğlan evlacircd olur mu Cevap Evlacircd olmaz evlacircd-ı evlacircd olur Kadı duumlhucircluumlne

huumlkmederse olur (İbn Kemal 118 vr 77a)

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

59

benzer suumlrecin takip edildiği yani doumlnemin ileri gelen hukukccedilularının

goumlruumlşlerinin alındığı soumlylenebilir

İbn Kemalrsquoin vacirckıfın iradesini yorumlamakla ilgili bir konuda farklı

goumlruumlşler arasında hukuki bir tercih yaparken kızdan ccedilocuğun

yararlanmamasında fayda olmadığını beyan etmesi onun tercihlerinde kamu

yararını ve guumlncel ihtiyaccedilları dikkate aldığını goumlstermektedir

Ebussuucircd ldquoevlacircdrsquouumll-evlacircdrdquo şeklinde yapılan vakfa kızdan ccedilocukların da

yani evlad-ı benacirctın da kesin olarak vakıftan istihkak sahibi olup yararlanacağı

kanaatindedir Yani İbn Kemalrsquoin Yavuz Sultan Selimrsquoin ricasıyla yaptığı bu

meseledeki tercihinin daha sonraki doumlnemlerde de Osmanlı vakıf

uygulamasında belirleyici olduğu anlaşılmaktadır Bu doumlnemde Arap

uumllkelerinde daha ccedilok ldquoebnacirciyerdquo yani erkek ccedilocuklara youmlnelik vakıflar tesis

edilirken Osmanlırsquoda evlacircdiye vakıfların tesis edilmesi kız ve kızdan

ccedilocukların da erkek ccedilocuklar gibi goumlzetildiğini goumlstermektedir

Ayrıca mezhep iccedilinde alternatifli huumlkuumlmlerin ccedilokluğu Osmanlı

hukukccedilularına guumlncel ihtiyaca uygun kamu yararını goumlzeten huumlkmuuml bulmakta

oldukccedila geniş bir imkacircn sunduğu anlaşılmaktadır İbn Kemalrsquoe goumlre bir

mezhebi taklit eden muumlftuumlnuumln farklı goumlruumlşler arasında bir tercih yapabilmesi

iccedilin kimin goumlruumlşuumlyle fetva vereceğini bilmesi gerekir Oumlzellikle muhalif

goumlruumlşler arasında uygun olanı temyizde gerekli basirete zıt goumlruumlşler arasında

tercihte de yeterli kudrete sahip olabilmesi iccedilin fakihin rivayetteki mertebe ve

dirayetteki derecesini ayrıca fakihler tabakasındaki yerini bilmelidir (İbn

Kemal 1049 vr 50b) Dolayısıyla İbn Kemal burada kendi tercihinin keyfi bir

tercih olmayıp bazı kıstaslara dayalı olduğunu belirtmek ve tercihinin isabetli

olduğunu goumlstermek iccedilin risalenin sonunda fakihleri tasnif eder (İbn Kemal

1049 51a-b İnanır 2008 83-84) Bu boumlluumlm daha sonra ldquoTabakacirctuumlrsquol-Fukahacircrdquo

ve ldquoTabakacirctuumlrsquol-Muumlctehidinrdquo adlarıyla muumlstakil birer risale olarak ccediloğaltılmış

kuumltuumlphane kataloglarında ve birccedilok ilmicirc ccedilalışmada muumlellifin ayrı bir eseri

olarak goumlsterilmiştir (Brockelmann 1949 II 602 Oumlzer 1991 23 Oumlzen 2003

240) Hacirclbuki bu boumlluumlm sultanın emri uumlzerine daha oumlnce bahsi geccedilen guumlncel

soruna fetva verirken yaptığı tercihi gerekccedilelendiren bir ccedilalışmadır Onun

yaptığı bu tasnif daha yazıldığı tarihten itibaren buumlyuumlk kabul goumlrmuumlş kendinden

sonra gelen Osmanlı hukukccediluları iccedilin temel bir kaynak olmuştur Yakın doumlneme

kadar hukukccedilular fakihleri bu ccedilerccedilevede değerlendirmişler ve bu tasnifteki

derecelerine goumlre goumlruumlşlerine oumlnem vermişler bu tasnifte yer almayan

hukukccedilulara ise o kadar itibar etmemişlerdir (İnanır 2008 82) Bu kabulde

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

60

tasnifin arkasında Yavuz Sultan Selim gibi bir devlet başkanının emir ve

iradesinin bulunması son derece etkili olduğu anlaşılmaktadır

Kısaca başlı başına tek bu risale İbn Kemal gibi İslacircm hukuk

kuumllliyacirctına hacirckim hukukccedilular bulunduğu muumlddetccedile İslam hukukunun her

devirde devlet ve toplum ihtiyacına cevap uumlretebilecek esnekliğe ve pratiğe

sahip olduğunu goumlsteren guumlzel bir oumlrnektir Ayrıca Hanefi hukukccedilularının

devletin ve toplumun ihtiyaccedilları doğrultusunda ccedileşitli tasniflere tabi tutulması

Osmanlı Devletirsquonde din-devlet ilişkisini anlama bakımından oumlnemli ipuccedilları

sunmaktadır

KAYNAKLAR

Akguumlnduumlz A (1988) İslacircm Hukukunda ve Osmanlı Tatbikatında Vakıf

Muumlessesesi TTK Yay Ankara

Bahccedilıvan S (1993) ldquoİbn Kemal Paşa ve Aracircuumlhuumlrsquol-İtikacircdiyyerdquo Basılmamış

Doktora Tezi Camiatuuml Uumlmmirsquol Kuracirc Kuumllliyetirsquod-Darsquovet ve Usucircluumlddin

Suudi Arabistan

Barkan OumlL Ayverdi EH (1970) İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri 953 (1546)

Tarihleri Baha Matbaası İstanbul

Osmanlı İmparatorluğursquonda Bir İskacircn ve Kolonizasyon Metodu Olarak

Vakıflar ve Temlikler-I İstilacirc Devirlerinin Kolonizatoumlr Tuumlrk Dervişleri

ve Zacircviyeler VakıflarDergisi Sayı II Ankara 1942 s279-386

Berki AH (1946) Vakıflar Aydınlık Basımevi İstanbul

Bilmen OumlN (ty) Hukuku İslacircmicircyye ve Istılahatı Fıkhiyye Kamusu İstanbul

Bilmen Kitabevi

Brockelmann C (1949) Geschichte Der Arabischen Litteratur EJ Brill

Leidin

Demirci M (1996) ldquoSemrsquoa Risalelerirdquo Yuumlksek Lisans Tezi Marmara

Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul

Ebussuucircd Muhammed el- İmacircdicirc Mecmucircatuumlrsquol-Fetacircvacirc İstanbul Muumlftuumlluumlğuuml Ktp

178

Fetacircvacirc (Veli b Yucircsuf) Suumlleymaniye Ktp İsmihan Sultan 223

Ebu Zehra M (1999) Ebucirc Hanife Ccedilev Osman Keskioğlu 3bs Diyanet

Yay Ankara

(1971) Muhadaracirct firsquol-Vakf Mısır

Ertuccedil H (2007) ldquoİslam Hukuk Tarihinde Vakıflar ile Batı Kuumlltuumlruumlndeki

Benzeri Kurumların Karşılaştırılmasırdquo Atatuumlrk Uumlniversitesi Sosyal

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

61

Bilimler Enstituumlsuuml Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı Basılmamış

Doktora Tezi Erzurum

Halid Abdulah Şuayb (20021423) ldquoTahkik-u ldquoRisacircle ficirc Enne Veledersquol-Bint

Yedhuluuml firsquol-Evlacircd ve Beyani Meratibi Tabakati Ulemacircy-i Mezhebi

Hanefirdquo lirsquol-Allacircme İbn Kemal Paşardquo Evkacircf Sayı 3

Hassacircf E (ty) Kitab-u Ahkamirsquo1-Evkacircf Mektebetuumlrsquos-Sekacircfetirsquod-Diniyye

Kahire

İbn Kemal Risacircle ficirc Duhucircli Veledirsquol-Bint firsquol-Mevkucircf ala Evlacircdirsquol-Evlacircd

Suumlleymaniye 1049 Varak 49b-51b

Mecmucircatuumlrsquol-Fetacircvacirc Şehid Ali Paşa 2868

Muumlhimmacirctuumlrsquol-Muumlfticirc Slm Ktp Ccedilorlulu Ali Paşa 280

Fetacircvacircy-ı İbn Kemal Nuruosmaniye 1967

Mecmucircatuumlrsquol-Fetacircvacirc Fatih 2419

Icirczacirchursquol-Islacirch Fatih 1485

Risacircle ficirc Mesacircilirsquol-Fetacircvacirc Slm Ktp Yeni Cami 685

Fetacircvacircy-ı İbn Kemal Slm Ktp Dacircruumlrsquol-Mesnevi 118

İbn Manzucircr (ty) Lisanuumlrsquol-Arab Beyrut Dacircr-u Sadr

İbn Nuumlceym Z (2003) el-Eşbacirch versquon-Nezacircir Beyrut el-Mektebetuumlrsquol-Asriyye

İbn Huumlmacircm (1316) Şerhu Fethursquol-Kadir 1bs Buumlyuumlk Emiricirc Matbaası Bulak

İnanır A (2008) ldquoİbn Kemalrsquoin Fetvaları Işığında Osmanlırsquoda İslam Hukukurdquo

Basılmamış Doktora Tezi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul

Imber C (2004) Şeriattan Kanuna Ebussuucircd ve Osmanlırsquoda İslacircmi Hukuk

Ccedilev Murtaza Bedir Tarih Vakfı Yurt Yay İstanbul

Kadıhan F (13101912-13) Fetacircvacircy-ı Haniyye Fetacircvacircy-ı Hindiyye kenarında

Matbaa-i Acircmire Bulak

Kazıcı Z (1985) İslamicirc ve Sosyal Accedilıdan Vakıflar Marifet Yay İstanbul

Kozak İE (1985) Bir Sosyal Siyaset Muumlessesi Olarak Vakıf Akabe Yay

İstanbul

Koumlpruumlluuml F (1942) ldquoVakıf Muumlessesesinin Hukuki Mahiyeti ve Tarihi

Tekacircmuumlluumlrdquo VD Ankara

Meydacircnicirc A (1998) Luumlbacircb fi Şerhirsquol-Kitacircb Dacircrursquol-Marsquorife Beyrut

Merğicircnacircnicirc B (1990) Hidacircye Şerh-u Bidacircyetirsquol-Muumlbtedicirc 1 bs Dacircrursquol-

Kuumltuumlbirsquol-İlmiyye Beyrut

Heyet (1998) Şerrsquoiyye Şicilleri Tuumlrk Duumlnyası Araştırma Vakfı Yay İstanbul

Oumlzen Ş (2003) ldquoKemalpazacircdersquonin Fıkhicirc Goumlruumlşlerirdquo DİA cXXV Ankara

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

62

Oumlzer S (1991) ldquoİbn Kemalrsquoin İslacircm Hukuku Alanındaki Arapccedila Yazma

Risalelerirdquo (Tahkik ve Tahlil) Yuumlksek Lisans Tezi Erciyes Uumlniversitesi

Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Kayseri

Oumlzdemir S (2011) ldquoZuumlrricirc Vakıflarda Kullanılan ldquoCcedilocukların Ccedilocuklarırdquo

Lafzın Vacirckıfın Kızının Ccedilocuklarını Kapsaması (Hatibzacircde

Kemalpaşazacircde ve İbn Nuumlceymrsquoin Risaleleri Bağlamında)rdquo Yuumlksek

Lisans Tezi Marmara Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul

Oumlzcan T (2005) ldquoOsmanlı Vakıf Hukuku Ccedilalışmalarırdquo Talid 5 s 513-552

Oumlztuumlrk N (1995) Elmalılı M Hamdi Yazır Goumlzuumlyle Vakıflar Tuumlrkiye Diyanet

Vakfı Yay Ankara

Tarablucircsicirc B (1292) Kitacircbursquol-İslsquoacircf ficirc Ahkacircmirsquol-Evkacircf Matbaatursquol-Kuumlbracirc el-

Mısriyye Mısır

Serahsicirc Ş (1993) Mebsucirct Dacircrursquol-Marsquorife Beyrut

Suumlnbuumll Sinan Efendi Risale fi Devracircnirsquos-Sucircfiyye Uumlniversite 3783

Yediyıldız B (1986) İslacircm Ansiklopedisi MEB Yay İstanbul

Yener S (1992) Hayrat Vakıf Mallarının Hukuki Durumu Uumlzerine Bir

İnceleme Revak Sivas

Zuhaylicirc V (1994) İslacircm Fıkıh Ansiklopedisi İstanbul Feza Yay

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

63

Para Politikası Araccedillarının Ekonomiyi Youmlnlendirmede Kullanılması

Azerbaycan Oumlrneği

Mayis Azizov1

Oumlzet

Ekonomik olayların geliştiği son yuumlzyılda ekonomi politikalarının oumlnemi

artmıştır Huumlkuumlmetlerin ekonomiyi youmlnlendirme amaccedillı kullandıkları para politikası bu

bakımdan oumlnem kazanmıştır Uumllkelerin gelişmişlik duumlzeylerine goumlre para politikalarının

etkinliği birbirinden farklıdır Para ve sermaye piyasalarının geliştiği uumllkelerde para

politikalarıyla piyasaları youmlnlendirmek uygun bir politika aracı olduğu halde bu

piyasaların gelişmediği uumllkelerde para politikasının etkinliği tartışılabilir

Bu ccedilalışmada para politikasının amaccedilları araccedilları ve azgelişmiş uumllkelerde para

politikalarının etkinliği ele alınmıştır Bu bağlamda oumlrnek olarak da Azerbaycanrsquoda

bankacılık sistemi ve bağımsızlık sonrası Azerbaycan Merkez Bankasırsquonın uyguladığı

politikalar da incelenmiştir

Anahtar Kelimeler Para politikası Ekonomi Azerbaycan

Use of Monetary Policy Intermediaries in Direction of the Economy

Case of Azerbaijan

Abstract

The economic policies have become more important in the last century where

the economic events have rapidly developed As the matter of fact monetary policies

used by government to direct the economy have become important Based on the

development level of the countries the effectiveness of monetary policies are different

from each other Although the monetary policies are appropriate political intermediaries

for directing the markets in the countries where the money and capital markets are

developed the effectiveness of monetary policies can be argued in the countries where

these markets are not developed

In this article the goals the intermediaries of monetary policy and the

effectiveness of it in developing countries have been investigated Besides the banking

system of Azerbaijan and the policies put in force by the Central Bank of Azerbaijan

after gaining the sovereignty have been analyzed

Key Words Monetary policy Economy Azerbaijan

1 Dr Qafqaz Uumlniversitesi İktisadiyyat ve İdareetme Fakuumlltesi Maliyye Boumlluumlmuuml

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

64

GİRİŞ

Bir uumllkenin temel ekonomik hedeflerini istihdamı sağlamak uumlretimi

artırmak fiyat istikrarını korumak oumldemeler dengesinin kurmak kaynakları

tam olarak kullanılmak şeklinde sıralamak muumlmkuumlnduumlr Bahsedilen temel

ekonomik hedeflere ulaşmada uumllkenin eğitim kalitesi siyasi kuumlltuumlrel ve

ekonomik yapısı yine bu faktoumlrlerden etkilenen huumlkuumlmetlerin uyguladıkları

para ve maliye politikaları oumlnemli rol oynar

Para politikalarının uygulamalarından sorumlu olan Merkez Bankası

uumllkenin ekonomik hedefleri ve huumlkuumlmetin uyguladığı diğer politikaları da goumlz

oumlnuumlnde bulundurarak temel para politikası hedeflerini belirlemeye ccedilalışır

1 Para Politikası ve Amaccedilları

Para politikası merkez bankası aracılığıyla belirlenmiş olan ekonomik

hedefleri gerccedilekleştirmek uumlzere para arzını ve kredi koşullarını duumlzenleme

anlamına gelir Daha spesifik biccedilimde belirtmek gerekirse para politikası

ekonominin likidite duumlzeyini artırma ya da azaltma girişimidir Buna goumlre

ekonomide likidite duumlzeyinin artışı ya da azalışı doğrudan doğruya para

hacminin değiştirilmesiyle muumlmkuumlnduumlr Bununla birlikte para hacminde bir

değişme yapmadan paranın dolaşım hızının değiştirilmesi de aynı sonucu

doğurur Para hacmi değişmediği halde kredilerin kolay ve ucuz karşılanması

bireylerin ellerindeki atıl paraları kullanmaya youmlnelterek ekonominin

likiditesinde artış sağlanabilir

Yirminci yuumlzyılın başlarına kadar duumlnyada genel olarak madeni para

sistemi geccedilerli olduğundan para politikasının esas amacı paranın değerini

korumak olmuştur Bunun dışındaki amaccedilların oumlnemi yoktur Bu doumlnemde para

otoriterleri iccedilin esas sorun altın standardının suumlrduumlruumllmesiydi Altın

standardının devam ettirilmesiyle hem paranın hem de ekonominin istikrarı

sağlanabileceği duumlşuumlnuumlluumlyordu (Oktar 1996 2)

Fakat oumlzellikle 1929 yılındaki Duumlnya Ekonomik Krizinde yaşanan

olağanuumlstuuml fiyat dalgalanmaları dikkatleri fiyat istikrarının sağlanmasına

ccedilevirmiştir Kriz yıllarında duumlnya ekonomisinin girdiği durgunluktan

ccedilıkabilmesinde maliye politikasına oumlncellik ve oumlnem verilmesi para politikasını

arka plana itmiştir Bu durum ccedilok suumlrmemiş 1950`li yılların başında para

politikası yeniden eski itibarını kazanmaya başlamıştır Para politikasının itibar

kazanmasında İkinci Duumlnya Savaşı sonrası yıllarda fiyatlar genel duumlzeyinin

yeniden hızla yuumlkselme eğilimine girmesinin buumlyuumlk rol oynamıştır Soğuk

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

65

Savaş doumlneminin getirdiği savunma harcamalarının kamu harcamalarındaki

artışla birleşmesi sonucunda enflasyon oumlnemli oumllccediluumlde artmıştır Bu yıllardan

itibaren para politikası sadece fiyat istikrarı koruma goumlrevini değil aynı

zamanda kaynakların tam olarak kullanılması ve dış dengenin sağlanmasını da

uumlzerine almıştır

Bununla birlikte para politikasının amaccedilları uumllkelerin gelişmişlik

duumlzeylerine goumlre farklılık goumlstermektedir Gelişmiş ekonomilerde para

politikasının amacı fiyat istikrarının korunmasına tam istihdama ulaşılmasına

ve dış dengenin sağlanmasına yardımcı olmaktadır Buna karşılık gelişmekte

olan ekonomilerde ise genel ekonomik hedeflerin farklı aşamasına bağlı olarak

amaccedillar da farklı olmaktadır Bu ekonomilerde fiyat istikrarının yanında belirli

bir buumlyuumlme hızının suumlrekli olarak korunması iccedilin yatırımların finansmanı ya da

tasarrufların artırılmasını sağlamak amacıyla para politikasından araccedil olarak

yararlanma yoluna gidilmektedir Uumlstelik bu ekonomilerde yuumlksek bir buumlyuumlme

hızının suumlrekliliği fiyat istikrarının sağlanmasına oranla daha oumlncelik taşıdığı da

bir gerccedilektir (Aydın 198135)

Guumlnuumlmuumlzde para politikasının amaccedillarını fiyat istikrarı tam istihdam

ekonomik buumlyuumlme ve oumldemeler bilanccedilosu dengesi şeklinde sıralanabilir

(Oumlnder200515)

2 Para Politikası Araccedilları

Ekonomik gelişmeler ve para politikalarının uygulamasıyla ilgili teorik

ccedilerccedilevedeki değişime bağlı olarak para politikasının amaccedilları ve bu amaccedillara

ulaşmak iccedilin kullanılan araccedillarda oumlnemli değişiklilikler meydana gelmiştir Para

politikalarının uygulamasında ekonomik gelişmelerin para politikasının

amaccedilları uumlzerinde yarattığı değişiklikler belli doumlnemlerde merkez bankalarının

bu amaccedillara ulaşmak iccedilin belirledikleri hedef değişkenleri de etkilemiştir

Ekonomide işsizliğin en aza indirilmesinin temel sorun olduğu

doumlnemlerde para politikası daha ccedilok genişletici olarak uygulanırken

enflasyonun sorun olarak ortaya ccedilıktığı 1960-70`li yıllarda parasal

buumlyuumlkluumlklerin kontroluumlnuumln zaman iccedilerisinde finansal entegrasyondaki

gelişmelere bağlı olarak faiz oranlarının istikrarının oumlnem kazandığı

goumlzlenmiştir(DPT199210)

Para politikasının belirlediği amaccedillar doğrultusunda yapılan

uygulamalarda farklılık ortaya ccedilıkmaktadır Bu farklılıklar ccedileşitli

sınıflandırılmaya tabi tutulmuştur En ccedilok rastlanan sınıflandırma da genel ve

oumlzel para politikası araccedilları olarak karşımıza ccedilıkmaktadır

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

66

Etkileri ekonominin genelinde hissedilen para politikası araccedilları genel

politika araccedilları şeklinde adlandırılmaktadır Para politikasının genel araccedilları ile

ekonominin para ve kredi hacmi youmlnlendirilmeye ccedilalışılmaktadır Accedilık piyasa

işlemleri reeskont politikası ve zorunlu karşılıklar politikası en oumlnemli para

politikası araccedillarıdır Merkez bankaları accedilık piyasa işlemleri ve reeskont

politikaları ile parasal tabanın buumlyuumlkluumlğuumlnuuml etkilemeye ccedilalışırken zorunlu

karşılıklar politikası ile para ccedilarpanının buumlyuumlkluumlğuumlnuuml etkilemeye

ccedilalışmaktadırlar (Orhan ve Erdoğan200370)

Etkileri ekonominin tuumlmuuml uumlzerinde değil de oumlzellikle başlangıccedil

aşamasında bazı piyasalarda hissedilen para politikası araccedilları oumlzel para

politikası araccedilları olarak isimlendirilir Bu araccedilların uygulanması bazen

piyasaların inisiyatifine goumlre değil yasal duumlzenlemelerle gerccedilekleştirilir Buna

goumlre bu araccedillara dolaysız para politikası araccedilları da denilmektedir

Para arzının kontroluumlnde her şeyden oumlnce ilgili ekonominin koşulları

yani ilgili uumllkenin siyasi sosyal ve ekonomik yapılanma sistemleri etkilidir

Altına bağlı ve altından bağımsız para arzının yapılması durumunda para

kontrol youmlntemleri farklılık goumlsterecektir Diğer bir ifade ile soumlylemek

gerekirse guumlnuumlmuumlz ekonomilerinde azgelişmiş veya gelişmiş ekonomilerde

paranın kontrol youmlntemleri farklıdır (Turgut 199467)

Gelişmiş uumllkelerde piyasa mekanizmasını oumln plana ccedilıkaran dolaylı para

politikası araccedillarından accedilık piyasa işlemleri ağırlıklı araccedil olarak kullanılırken

gelişmekte olan uumllkelerde finansal piyasaların yeterince gelişmemiş olması

nedeniyle daha ccedilok dolaysız para politikası araccedilları ile dolaylı para politikası

araccedillarından zorunlu karşılıklar ve reeskont oranları ağırlıklı olarak

kullanılmaktadır Ancak son yıllarda bu uumllkelerde de piyasaların gelişimine

bağlı olarak accedilık piyasa işlemlerinin oumlneminin gittikccedile arttığı goumlruumllmektedir

(Akccedilay 199727)

Accedilık Piyasa İşlemleri Para politikasının en etkin araccedillarının başında

gelen accedilık piyasa işlemleri Merkez Bankası tarafından dolaşımdaki para

miktarını azaltıp ccediloğaltmak iccedilin hazine bono ve tahvilleriyle oumlzel sektoumlre ait

bazı tahvil ve senetlerin alınıp satılma işlemleridir Merkez Bankasının

piyasadan hazine veya oumlzel sektoumlrlere ait kacircğıtları satın alma işlemi sonucunda

piyasaya para miktarı enjekte olunmakta yani piyasada para miktarı artmakta

Merkez Bankasının piyasaya kıymetli kacircğıtları satmasıyla piyasada dolaşımda

olan banknotların ccedilekilmesiyle para hacmi daralmaktadır Dolayısıyla bu

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

67

işlemler vasıtasıyla para tabanı ve buna bağlı olarak para stokunda değişmeler

olmaktadır

Accedilık piyasa işlemleri dar anlamda devlete ait kıymetli kacircğıtların

Merkez Bankası`nca alım ve satımını kapsayan işlemlerdir Geniş anlamda daha

ccedilok iktisadi işletmelerin kredi faaliyetlerini kapsamaktadır (Serin 198718)

Guumlnuumlmuumlzde accedilık piyasa işlemleri deyimi genellikle dar anlamda ifade

etmek iccedilin kullanılır Kısacası Merkez Bankasırsquonın devletin kısa ve uzun vadeli

tahvillerini alıp satmasıdır Merkez Bankasırsquonın tahvil ve bono satması direkt

bankaların nakit rezervlerini ve oumlduumlnccedil verebilecekleri fonların miktarını azaltır

Dolayısıyla ekonomide kredi arzı daralır Buna karşılık Merkez Bankasırsquonın

tahvil ya da bono satın alması bankaların nakit rezervlerini ve oumlduumlnccedil

verebilecekleri fonların miktarını artırır Buna bağlı olarak da ekonominin kredi

arzı değişir

Reeskont Politikası Reeskont ticari bankalar tarafından iskonto edilen

ticari senetlerin merkez bankası tarafından yeniden iskonto edilmesi işlemidir

Reeskont politikası ise merkez bankalarının reeskont oranlarını ve koşularını

değiştirmek suretiyle kredi talebini etkilemeyi amaccedillayan bir politikadır Bu

politika reeskonta uygulanan oranlar yoluyla ticari bankaların muumlşterilerine

accediltıkları kredi hacmi uumlzerinde etki yapar (Oktar19968) Bu iskonto işleminde

uygulanan faiz aracına reeskont oranı denilir Reeskont oranı merkez bankası

iccedilin piyasalara youmln vermek iccedilin kullanılan araccedillardan birisidir Reeskont oranı

yuumlkseldiğinde kredi hacminin daralması gerekir İndirilince kredi hacminin de

genişlemesi beklenir (Turgut199468) Para otoriterleri konjonktuumlrel

dalgalanmalara goumlre Merkez Bankası kanalıyla enflasyonist doumlnemlerde

reeskont oranını artırarak veya deflasyonist doumlnemlerde ise bu oranı duumlşuumlrerek

piyasadaki para hacmini dengede tutabilirler

Zorunlu Karşılıklar Politikası Ticari bankalar topladıkları

mevduatların karşılığında bunun belli bir yuumlzdesini karşılık olarak kasalarında

tutma zorunluluğuna zorunlu karşılık oranı veya mevduat munzam karşılık

oranları denilmektedir Merkez bankaları kanuni karşılık politikasıyla

bankaların mevduat karşılığı bulundurmayı taahhuumlt ettikleri bu oranları

değiştirmek yoluyla piyasalardaki para hacmi uumlzerinde etkide bulunabilir

Merkez bankası kanuni karşılık oranlarını yuumlkselterek ticari bankaların kredi

hacmini daraltama yoluna başvurabilir ya da bunun tam aksine merkez bankası

kanunu karşılık oranını duumlşuumlrmesiyle ticari bankaların oumlduumlnccedil verebilecekleri

fonları artırarak kredi verme hacmini genişlendirebilirler

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

68

Zorunlu karşılıklar politikası ile buumltuumln bankalar uumlzerinde aynı oranda

etkili olmaya ccedilalışılır Bu politika uygulaması para arzı uumlzerinde ccedilok guumlccedilluuml

etkiler doğurabilir Ancak karşılıklar politikası uygularken ccedilok dikkatli olmak

gerekir Ccediluumlnkuuml bazı durumlarda karşılık oranlarında yapılan kuumlccediluumlk boyutlu bir

ayarlama para arzı uumlzerinde oumlnemli değişikliklere yol accedilabilir Bundan dolayı

merkez bankaları zorunlu karşılık oranlarını sık aralıklarla ayarlamazlar (Orhan

ve Erdoğan 200378)

3 Azgelişmiş Uumllkelerde Para Politikası

Azgelişmiş uumllkelerin sorunları gelişmiş ve sanayileşmiş uumllkelerin

sorunlarından hem biccedilim olarak hem de derece olarak farklıdır Bu uumllkelerin

ekonomik yapıları da farklı olduğundan uygulanacak para politikası hem

araccedilları hem de amaccedilları farklı olmaktadır

Azgelişmiş uumllkelerin birccediloğunda ekonominin yeterli monetize olmaması

ve takasın hala varlığını suumlrduumlrmesi nedeniyle parayla yapılamayan işlemler

bulunmaktadır Bu nedenle azgelişmiş uumllkelerin ccediloğunda bir tarafta organize

veya oumlrguumltlenmiş para piyasaları varken diğer tarafta yasal olmayan

oumlrguumltlenmemiş para piyasaları bulunduğundan mali ikilik soumlz konusu

olmaktadır Başka bir ifadeyle mali aracılık ( financial intermediation )

faizlerin risklere ve reel varlıkların getiri oranına bağlı olan bankacılık

sisteminin dışında belirlendiği bir ortam oluşmaktadır Bu durumda para

politikaları daha ziyade oumlrguumltlenmiş para piyasalarını ve faizleri etkiler

Oumlrneğin parasal yetkililer parasal buumlyuumlmeyi faizleri artırarak ve dolayısıyla

oumlrguumltlenmiş para piyasalarında para talebini duumlşuumlrerek kontrol etmek isterlerse

bu politika oumlrguumltlenmemiş para piyasalarında etkin olmayabilir Bu iki kesim

arasında oumlnemli bir bağın mevcudiyeti duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde oumlrguumltlenmemiş para

piyasalarının daha sert tedbirlerle etkileneceği goumlruumllmektedir Bu etkinin

derecesi piyasaların ekonomi iccedilindeki yerleri ile ters orantılıdır Eğer piyasa

iccedilinde ccedilok ciddi yerleri varsa bu etkinin ortaya ccedilıkışı geccedil ve tesiri sınırlı

olacaktır Ayrıca boumlyle bir durumda monetizasyonu ve mali kurumları

yaygınlaştırmak guumlccedil olacaktır

Azgelişmiş uumllkelerin bir başka oumlzelliği de mali varlıkların sınırlı sayıda

olması ve bu varlıkların para ile ikamelerinin zor olması sebebiyle

monetizasyon uygulamalarına dayalı neticelerin hızlandırılamamasıdır Bu

etmenler efektif talebi buumlyuumlterek buumlyuumlmeyi hızlandırabilecek Keynesyen

politikaların başarılı olması olasılılığını azaltmaktadır

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

69

Bunlara rağmen buguumln ccediloğu azgelişmiş uumllkelerde takasın varlığı

muumlbalağa edilmemelidir Takas bazı uumllkelerde sınırlı oumllccediluumlde yer almaktadır

Sanayi geliştikccedile ve hizmet sektoumlruuml yaygınlaştıkccedila şirketleşme ve kurumlaşma

da yaygınlaşacak ve oumlduumlnccedil para alma ve oumldeme de oumlrguumltlenmiş mali kesim

aracılığıyla gerccedilekleşecektir Ayrıca oumlrguumltlenmiş para piyasalarındaki oumlduumlnccedil

verilebilecek kaynakların azalması oumlrguumltlenmemiş piyasalardaki borccedil vermeyi

sınırlayacaktır (Guumlneş19909)

Gelişmekte olan uumllkelerde finans sektoumlruumlnuumln kurumsal olarak

gelişmemiş olmasından dolayı para stokunun buumlyuumlk bir boumlluumlmuuml para ve

sermaye piyasalarına kanalize olamamakta ve elde nakit olarak tutulmaktadır

Bu olumsuzluk bankacılık sektoumlruumlnuumln ek kredi yaratma guumlcuumlnuuml azaltmaktadır

Ccediluumlnkuuml bankanın rezervleri artmayınca kredi verme guumlcuuml de sınırlanmış

olmaktadır

4 Azerbaycanrsquoda Bankaclık Sisteminin Gelişim Suumlreci ve

Uygulanan Para Politikaları

Azerbaycanrsquoın serbest piyasa ekonomisine geccediliş suumlrecinde attığı en

oumlnemli adımlardan birisi de finans sektoumlruuml iccedilin gerekli olan hukuki altyapının

oluşturulmasıdır Bağımsızlığın kazanıldığı ilk yıllardan itibaren finans

sisteminin temelini oluşturan bankacılık sisteminin kurulması konusunda da

gerekli kanunlar kabul edilmiş ve guumlnuumlmuumlze kadar bu sistemin geliştirilmesi

iccedilin değişlilikler yapılmıştır Uumllkede Merkez Bankası devlete ait bankalar oumlzel

bankalar ve yabancı sermayeli bankalar faaliyet goumlstermektedir

Azerbaycanrsquoda bağımsız bankacılık sisteminin ilkeleri ldquoAzerbaycan

Cumhuriyetirsquonin Ekonomik Bağımsızlığı hakkındardquo 25 Mayıs 1991 tarihli

Anayasanın ldquoBanka sistemi ve para tedavuumlluumlrdquo fıkrasıyla atılmıştır Kanunda

Merkez Bankası kredi para tedavuumlluuml doumlviz kurları ve hesaplamalar yapması

hususunda devlet siyasetini yuumlruumlten genel banka sisteminin faaliyetini

denetleyen en yuumlksek emisyon kurumu olarak ilan edilmiş ve ticari bankaların

da bağımsız faaliyetleri kabullenilmiştir (ARMB200211)

10 Ocak 1992 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyetinin

Cumhurbaşkanırsquonın Kararnamesi ile SSCB Dış Ekonomik İlişkiler Bankasının

Azerbaycan şubesinin temelinde Azerbaycan Uluslararası (Beynelhalk) Bankası

kurulmuştur Bunu takiben 11 Şubat 1992 tarihli Kararnamesiyle SSCB Devlet

Bankasının SSCB Sanayi-İnşaat ve SSCB Tarım-Sanayi bankalarının

Azerbaycan şubelerinin temelinde Azerbaycan Cumhuriyetinin Merkez Bankası

kuruldu Bu şubelerin 1 Ocak 1992 tarihine kadar olan aktif ve pasifleri de

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

70

Azerbaycan Cumhuriyetinin Merkez Bankasına geccedilti Aynı zamanda 11 Şubat

1992 tarihli Kararnameyle SSCB Emanet (Tasarruf) Bankasının Azerbaycan

şubesinin temelinde Azerbaycan Cumhuriyetinin Emanet (Tasarruf) Bankası

oluşturuldu(ARMB200212)

Tablo-1 Azerbaycanrsquoda Bankacılık Sistemi (2000-2009)

2000 2004 2005 2006 2007 2008 2009

Bankaların sayısı 59 44 44 44 46 46 46

Devlet bankaları 3 2 2 2 2 1 1

Oumlzel bankalar 56 42 42 42 44 45 45

Yabancı sermayeli bankalar 16 15 18 20 21 23 23

Kuruluş sermayesi

50- 100 olan bankalar 5 5 5 5 6 7 7

Kuruluş sermayesi

50den az olanı bankalar 9 9 11 13 13 14 14

Bankaların şuumlbe sayısı 195 350 374 420 485 567 626

Devlet bankaları 132 127 126 125 125 37 38

Oumlzel bankalar 63 223 248 295 360 530 588

Banka olmayan kredi kurumları 99 70 85 94 96 94 96

KaynakAzerbaycan Respublikası Merkez Bankı Yayınları İllik Hesabat2009

Tabloya goumlre Azerbaycanrsquoda 2000rsquoli yıllarından sonra banka sayısı 44-

46 civarındadır Devlet bankalarının da oumlzelleştirilerek 2008 yılında sadece bir

bankaya indiği goumlruumllmektedir 2000 yılından sonra bankaların boumllgelerdeki

şubelerinde de artışların olduğu oumlzellikle oumlzel bankaların yeni şubeler accediltığı

tabloda goumlruumllmektedir Yabancı bankaların da bankacılık sektoumlruumlnde aktif rol

aldıkları ifade edilebilir Aynı zamanda Azerbaycan bankacılık sektoumlruumlnde

bankaların dışında bir takım kredi kuruluşları da faaliyet goumlstermektedir Bu

kuruluşlar hem buumlyuumlk şehirlerde hem de kırsal boumllgelerde halka kredi

vermektedir Oumlzel bankaların şubelerinin olmadığı veya az olduğu bu boumllgelerde

bunların boşluğu kısmen de olsa bu kredi kuruluşları kapatmıştır

Bilindiği uumlzre Merkez Bankası amaccedillarına belirlediği para

politikalarıyla ulaşmaya ccedilalışmaktadır Azerbaycanrsquoda 1992 yılından itibaren

temeli koyulan Merkez Bankası uumllkedeki ekonomik ve siyasi durumun karışık

olmasından doşayı ilk yıllardakı para politikası uygulamaları pek başarılı

olamamıştır İlk yılların en buumlyuumlk başarısı merkez bankacılığında iki aşamalı

yapının oluşturulması ve uumllkenin iccedilinde bulunduğu en zor şartlara rağmen bu

sistemin devam ettirilmesi olmuştur Uumllkedeki kısmi ekonomik ve siyasal

istikrarın ardından Merkez Bankasının faaliyetlerinde de kendini goumlstermeye

başlamıştır Bu bakımdan 1994 yılından itibaren yuumlruumltuumllen yeni sert para

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

71

politikasının başlangıccediltaki esas amacı enflasyonun duumlşuumlruumllmesi uumllkede

makroekonomik istikrarın devam ettirilmesi ve bu esasta ekonomik buumlyuumlmeye

uygun ortamı oluşturulmasıdır

Merkez Bankasının bu doumlnemlerde birinci amacı para piyasasında

istikrarın sağlanmasıyla milli paranın ekonomideki itibarını korumak ve bu

doğrultuda yuumlkselen enflasyonu oumlnleyerek doumlviz piyasasında istikrarın

sağlanmasıydı

1990-1994 yıllarında uumllkede ekonomik gerileme 67 enflasyon ise

1600-1800 oranlarında olmuştur Milli para ise yabancı paralar karşısında

suumlrekli değer kaybına uğramıştır Yuumlksek enflasyon ortamında bankaların para

piyasasındaki faaliyetleri sadece faiz oranları ve doumlviz kurlarına bağlı spekuumllatif

amaccedillı faaliyetlerle sınırlı kalmıştır

Merkez Bankası oumlncelikle buumlyuumlk hacimde para emisyonunun ve bunun

sonucu artan enflasyonun oumlnlenmesini hedef olarak seccedilmiştir Buna goumlre buumltccedile

accedilıklarının Merkez Bankası kaynaklarından karşılanması tezini dikkate alarak

buumltccedile accedilıklarının Merkez Bankası kredilerinden karşılanmasını minimuma

indirmeyi sonraki yıllarda ise tamamen durdurulmasını amaccedil edinmiştir

Azerbaycan huumlkuumlmeti tarafından hazırlanan 1995-1996 yılları

ekonomik istikrar programı iccedilin Duumlnya Bankası ve IMF ile anlaşma yapılmış ve

bazı hedefler belirlenmiştir (Selccediluk200426) Bu hedeflerden mali disiplin ve

fiyat istikrarının sağlanması oumlncelikli sıradadır Bu hedeflere de Merkez

Bankasının uygulayacağı sert para politikasıyla ulaşmak amaccedillanmıştır 1999

yılına gelindiğinde sert para politikası terk edilmiştir

2000rsquoli yıllardan sonra da para politikasıyla ekonomiye youmln verilmeye

ccedilalışılmıştır Temel hedefler fiyat istikrarının korunması ve uumllkenin makro

iktisadi istikrarın korunmasına youmlnelik politikalar uygulamak olmuştur Aynı

zamanda bankacılık sektoumlruumln gelişmesine youmlnelik politikalar izlenmiştir

2009 yılında başlayan son mali krizin uumllkedeki ticari bankalarda

etkisinin azaltılması amacıyla 2008 eyluumll aylarında Merkez Bankasının yasal

karşılık oranı 15rsquoten 2009 Mayıs ayında 2rsquolere kadar indirilmiştir Bu da

ticari bankaların kredi imkacircnlarını genişlendirilmesi iccedilin bir ccediloumlzuumlm olmuştur

2011 yılı Mayıs ayı itibariyle bu oran 525rsquodir (httpwwwcbaraz

infoblocks corridor percent Erişim Tarihi10042012)

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

72

5 Sonuccedil

Para politikaları uygulanmasında belirlenen amaccedillara ulaşılması iccedilin

bazı araccedillar vardır Bu amaccedillara ulaşılmasında kullanılacak araccedillar uumllkelerin

gelişmişlik duumlzeylerine bağlı olarak her zaman tartışma konusu olmuştur Para

politikasının araccedilları olan accedilık piyasa işlemleri reeskont politikaları zorunlu

karşılık oranları selektif para politikalarının kullanılma metotları ve bunların

ekonomi uumlzerindeki etkileri bakımından da farklılıklar arz etmiştir Gelişmiş

uumllkelerde para politikasını birccedilok aracını kullanma imkacircnları olduğu halde

azgelişmiş uumllkelerde veya bağımsızlığını yeni kazanan uumllkelerde para ve

sermaye piyasaları yeterli duumlzeyde gelişmediğinden para politikasının tuumlm

araccedilları etkinliği bakımından kullanılması uygun goumlruumllmemiştir Bu uumllkelerde

kriz doumlnemlerinde veya bankaların kredi oluşturulma imkacircnlarını etkileme

bakımından para politikasının yasal karşılık oranları politikasını kullanmak

daha etkili bir youmlntemdir Bununla birlikte selektif para politikası aracılığıyla da

geliştirilmesi istenen sektoumlrlere youmlnelik uygun oranlardan kredi imkacircnlarının

oluşturulması ekonomik gelişmeyi etkileyecek bir başka para politikası aracı

olarak kullanılabilir

Bağımsızlığını 1990rsquolı yıllardan sonra kazanan Azerbaycan uumllkedeki

ekonomik istikrarın sağlanılması iccedilin bir ccedilok yeni kurumlar oluşturmaya

başlamıştır Bunlardan biri de Merkez Bankası olmuştur Azerbaycan Merkez

Bankası 1992 yılında kurulmuş ve ilk yıllardakı uygulamaları başarılı olmasada

sonrakı yıllarda uyguladığı para politikasıyla fiyat istikrarını koruya bilmiştir

Nirekim 1990-1994 yıllarında 4 rakamlı olan enflasyon oranları 1996 yılından

itibaren azalmaya başlamış 2000rsquoli yıllardan sonra ise tek rakamlı duumlzeye

inmiştir Aynı zamanda uygulanan para politikasıyla ticari bankaların

guumlvenirliliği artırılmış ve halkın bu bankalara olan guumlvensizlik problemleri

ortadan kaldırılmıştır En son olarak 2009 yılında duumlnyada baş veren mali

krizin etkileri Merkez Bankarsquosının uyguladığı para politikalarıyla bankacılık

sektoumlruumlnde buumlyuumlk krize neden olmadan atlatılmaya ccedilalışılmıştır

KAYNAKLAR

Akccedilay AM (1997) Para Politikasi Araccedillari Tuumlrkiye ve Eşitli Uumllkelerdeki

Uygulamalar Yayın No DPT 2483

Akdiş M (1995) Azerbaycanrsquoda Bankacılık ve Mali Kurumlar Qafkaz

Uumlniversitesi YayınlarıNo5Baku

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

73

Araz NO (2005) Azerbaycan Ekonomisi ve Yatırım İmkanları Bakuuml

Azerbaycan Tuumlrk Sanayici ve İşadamları Beynelhalk Cemiyyeti

Yayınları

Aydın İ (1981) Para Politikasının Temel Esasları İstanbulİstanbul Ticaret

Odası Yayınları

Azerbaycan Resbuplikasının Milli Bankı (1992-2002) ldquoMuumlsteqillik

Qazanılması erefesinde oumllkenin bank sistemi SSRİ Doumlvlet

Bankının Azerbaycan Respublika Kontorunun Azerbaycan

Respublikası Milli Bankına ccedilevrilmesirdquo Bakı Azerbaycan

Resbuplikasının Milli Bankı Yayınları

DPT Uzmanlık Tezi (1992) Para Plolitikası Araccedilları Tuumlrkiye ve Ccedileşitli

Uumllkelerdeki Uygulamalar AnkaraDPT Yayınları

Guumlneş H (1990) Tuumlrkiyersquode Para Arzının Kontrol Araclarının Etkinliği

İstanbul Ticaret Odası Yayınları No9

İllik Hesabat (2000) Azerbaycan Respublikası Merkez Bankı Yayınları

İllik Hesabat (2005) Azerbaycan Respublikası Merkez Bankı Yayınları

İllik Hesabat (2008) Azerbaycan Respublikası Merkez Bankı Yayınları

İllik Hesabat (2009) Azerbaycan Respublikası Merkez Bankı Yayınları

Oktar S (1996) Merkez Bankalarının Bağımsızlığı İstanbulBilim Teknik

Yayımevi

Orhan OZ Erdoğan S (2003) Para Politikası İstanbul

Oumlnder T (2005) Para Politikası Araccedilları Amaccedilları ve Tuumlrkye Uygulaması

AnkaraTuumlrkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Piyasalar Genel

Muumlduumlrluumluuml Yayınları

Serin V (1987) Para Politikası İstanbulMarmara Uumlniversiteti Yayınları

Selccediluk H (2004) Yeni Yuumlzyılda Azerbaycanrsquoın Sosyo-Ekonomik Yapısı

İstanbulTasam Yayınları

Turgut TOuml (1994) Merkez Bankalarının Bağımsızlığı İstanbulGuray

Matbası Yayınları

httpwwwcbarazinfoblockscorridor_percent Azerbaycan Merkez bankası

Uccedilot faiz derecesi (10042011)

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

74

Tuumlrkiyersquode Mali Kural Uygulamaları ve Bu Uygulamaların

Vergi Gelirleri Uumlzerindeki Etkileri

Doğan Bozdoğan1 Selccediluk Buyrukoğlu2

Oumlzet

Mali kural makroekonomik anlamda genel mali performans goumlstergelerine

getirilen daimi sınırlama şeklinde tanımlanabilir Buguumln duumlnyanın birccedilok uumllkesinde esas

olarak buumltccedileye borccedillanmaya harcamalara ve gelirlere ilişkin bir buumlyuumlkluumlk ya da makro

goumlstergelerin belirli bir yuumlzdesi şeklinde getirilen sınırlamalara rastlamak muumlmkuumlnduumlr

Tuumlrkiyersquode maliye politikaları sıkı bir şekilde uygulanmaktadır Bu politikalar

iccedilerisinde sayabileceğimiz mali kuralların vergi gelirlerini artırıcı bir unsur olduğu

soumlylenebilir Ancak mali kuralların uygulanması devletleri bağlayıcı bir yapıya

buumlruumlmesi nedeniyle olumsuz etkiler de doğurabilmektedir

Bu ccedilalışmada mali kural uygulamasının genel bir ccedilerccedilevesi ccedilizilerek mali

kuralların Tuumlrkiyersquode uygulanmaya başladığı doumlnemden guumlnuumlmuumlze kadarki geccedilen

suumlreccedilte kamu gelirleri ile alakalı mali kurallara ve bu kuralların vergi gelirleri

uumlzerindeki etkilerine değinilecektir

Anahtar Kelimeler Mali kural Tuumlrkiye Vergi gelirleri

Applications of the Financial Regulation in Turkey and

the Effects on Tax Incomes of these Applications

Abstract

Fiscal rules in macroeconomic sense brought the overall financial

performance indicators can be defined as a permanent restriction Today in many

countries of the World mainly the budget borrowing spending and income on the form

of a size or a percentage of the limitations on macro indicators can be found in

Fiscal policies have been implementing very Strict in Turkey Fiscal rules

counted in these policies we can be said to be a factor to increase tax revenues

However the implementation of fiscal rules produces a binding structure for states and

this can procreate negative effects

1 ArşGoumlr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fak Maliye Boumlluumlmuuml

bozdogan_doganhotmailcom 2 ArşGoumlr Pamukkale Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fak Maliye Boumlluumlmuuml

selcuk349hotmailcom

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

75

In this study having drowed a general framework of the application of fiscal

rules during the period to the present day from the era that fiscal rules began to be

implemented in Turkey the fiscal rules connected with public revenues and the effect

on tax revenues of these rules will be discussed

Key Words Fiscal rules Turkey Tax revenues

GİRİŞ

Uumllke ekonomilerinin yaşanan mali ve ekonomik krizlerden kolay bir

şekilde etkilenebilir duruma gelmesi soumlz konusu uumllkelerin mali youmlnetimlerinin

etkinliğinin sorgulanabilir hale gelmesine sebebiyet vermiştir Bundan dolayı bu

uumllkeler kamu mali youmlnetimlerini yeniden ele almışlar ve maliye politikaları

aracılığıyla bazı duumlzenlemeler yapmaya başlamışladır Oluşan buumltccedile accedilıkları

vergiler harcamalar ve borccedillara ilişkin yapılan duumlzenlemeler maliye

politikalarında duumlzenlemeler anlamına gelen mali kuralların doğuşuna sebebiyet

vermiştir Bu kurallar ile kamu maliyesinin suumlrduumlruumllebilirliğini sağlamak daha

geccedilerli bir hal almıştır

Mali kural genel olarak incelendiğinde denk buumltccedile kuralları harcama

kuralları gelir kuralları ve borccedil kuralları olarak oumln plana ccedilıkmaktadır Sayılan

kurallar uumlzerindeki sınırlamalar olarak adlandırılan mali kural huumlkuumlmetlerin

sadık kalmayı taahhuumlt ettikleri ccedilerccedilevenin sınırlarını ortaya koymaktadır

Oumlzellikle IMF ile yuumlruumltuumllmekte olan 17 18 ve 19 stand-by anlaşmaları

ile uumllkemizde de kendisini hissettiren mali kurallar 2008 yılının Mayıs ayında

sona ermiştir 19 stand-by anlaşmasının sona ermesi ile IMF ile ortak yuumlruumltuumllen

mali youmlnetim duumlzenlemelerinde sona gelinmiştir 2002 yılında kabul edilip

yuumlruumlrluumlğe giren 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin

Duumlzenlenmesi Hakkındaki Kanun 2003 yılında kabul edilip yuumlruumlrluumlğe giren

5018 sayılı Kamu Mali Youmlnetimi ve Kontrol Kanunu ile son olarak 2010 yılının

ikinci yarısında TBMM Plan ve Buumltccedile Komisyonunda kabul edilen Mali Kural

Yasa Tasarısı ile maliye politikasının kural bazlı yuumlruumltuumllmesi oumlngoumlruumllmektedir

Bu ccedilalışmada oumlncelikle mali kural kavramı ele alınacak olup daha sonra

ise uumllkemizde maliye politikası araccedillarından vergilerin mali kural kapsamındaki

duumlzenlemeleri ele alınacaktır IMF ile mali kural niteliğinde yapılan stand-by

anlaşmalarında vergilerle ilgili duumlzenlemelere ve yakın geccedilmişte kabul edilen

Mali Kural Yasa Tasarısına da ayrıca değinilecektir

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

76

1 MALİ KURALIN TANIMI

Mali kuralın ccedileşitli tanımları bulunmaktadır Mali kural buumltccedile dengesi

borccedil harcama veya vergileme gibi mali bir goumlstergeye sınır koyan maliye

politikası uumlzerindeki yasal veya anayasal sınırlama olarak tanımlanmaktadır Bir

başka deyişle mali kurallar huumlkuumlmetin politika seccedileneklerine bağlayıcı bir

sınırlama getiren duumlzenlemelerdir (Kennedy ve Rubbins 2001 2) Kopits ve

Symansky (1998)rsquoe goumlre mali kural genel mali performans goumlstergelerinden

buumltccedile accedilığı borccedillanma kamu harcamaları ve vergi gelirleri gibi değişkenler

uumlzerindeki nitelikli ve kalıcı sınırlamalardır Hallerberg (2004)rsquoe goumlre mali

kural buumltccedilenin gelişimine katkının yanında duumlzenli bir bilgi akışına katkı

sağlayan kurallara denir Duumlzenlenecek olan mali kurallar hedefler accedilısından

ccedilok ccedileşitli olmasına rağmen kural oluşturulurken genellikle doumlrt youmlntem

benimsenmektedir Bunlar buumltccedile dengesi kuralları borccedillanmaya ilişkin

kurallar harcama kuralları ve gelirlere ilişkin kurallardır Mali kurallar ccedilok

ccedileşitli amaccedillar iccedilermesine rağmen oumlzellikle mali suumlrduumlruumllebilirliğin uumlzerinde

durmaktadır (IMF 2009 5) Sayılan bu kuralları aşağıda sıralanan şekilde

tuumlrlere ayırmak muumlmkuumlnduumlr (Guumlnaydın ve Eser 2009 55)

bull Denk buumltccedile kurallarını altın kuralı ve accedilık limitini kapsayan accedilık

kuralları (Deficit rules)

bull Toplam veya net kamu borcu uumlzerindeki sınırlamaları ifade eden borccedil

kuralları (Debt rules)

bull Toplam harcamalar (reel veya nominal olarak harcama buumlyuumlmesi) veya

belirli harcama sınıfları uumlzerinde bir tavan sınırı ifade eden harcama

kuralları (Expenditures rules)

bull Vergi yuumlkuuml uumlzerine bir sınır koymayı veya doumlnem oumlncesinde

beklenmeyen gelirlerdeki artışı dağıtmayı ifade eden gelir kuralları

(Revenue rules)

Bunların yanında Tuumlrkiye maliye politikasındaki sıkı duruşunu

korurken kamu hizmeti ve alt yapısını geliştirmek ve takviyeler yapmak ile

vergi sistemindeki bozuklukları gidermek gibi anahtar mali politikalarla da

yuumlzleşmiştir (OECD 2008 49)

Konu itibariyle vergiler ve mali kural ilişkisi inceleneceği iccedilin vergi

yuumlkuuml uumlzerinde sınır koymayı veya doumlnem oumlncesinde beklenmeyen gelirlerdeki

artışı dağıtmayı ifade gelire ilişkin kuralların tanımı ayrıntılı olarak verilecektir

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

77

Anayasanın 73 maddesinin 3 fıkrasında ldquoVergi resim harccedil ve benzeri

mali yuumlkuumlmluumlluumlkler kanunla konulur değiştirilir kaldırılırrdquo ifadesine yer

verilmiş olup uygulamada verginin yasallığı ilkesi olarak adlandırılan bu ilke

vergi resim harccedil ve benzeri kamusal guumlce dayalı buumltuumln yuumlkuumlmluumlluumlklerin

yasayla duumlzenlenmesi zorunluluğunu oumlngoumlrmektedir Fakat bu yasal

duumlzenlemelerle kamu guumlcuumlne devredilen vergiler ve bu vergilerin kullanılacağı

alanlar youmlnetenlerin bu haklarını koumltuumlye kullanmaları sonucunda suiistimal

edilebilmektedir İşte gelir kuralları ile hedeflenen temel amaccedil oumlzellikle elde

edilen vergi gelirlerinin şeffaf tutarlı ve en oumlnemlisi vasıflı alanlarda

kullanılmasını sağlamaktır

Literatuumlrde anayasal iktisat goumlruumlşuuml olarak bilinen yaklaşıma goumlre

devletin ekonomik faaliyetlere ilişkin muumldahalesinin anayasal huumlkuumlmlere goumlre

sınırlı olması gerekmektedir Anayasal iktisat goumlruumlşuumlne goumlre başta vergileme ve

para basmak uumlzere doumlviz kurları faiz oranları ve kamu harcamalarında devlet

otoritesi istediği gibi davranmamalıdır Bu nedenle anayasal iktisat devlete

veya onu youmlneten siyasal iktidarlara youmlnelik sınırlamaları ifade etmektedir

(Pehlivan 2003 59) Anayasal iktisat goumlruumlşuuml ve mali kurallardan oumlzellikle gelir

kuralları arasındaki ilişki ilerleyen kısımlarda ayrıntılı olarak ele alınacağından

şimdilik sadece tanımlama ile yetinilmektedir

2 MALİ KURALLARIN AMACcedilLARI

1980- 1990 yılları mali disiplinin kendisini hissettirdiği 1990rsquolı yılların

başında buumltccedile accedilıkları ile borccedillanma ihtiyacının arttığı ve enflasyonun yuumlksek

seviyelere ulaştığı doumlnemler olmuştur Bu suumlreccedilte kamu mali disiplini bozulmuş

ve buumltccedile harcamalarının yarıya yakını tamamen parlamentonun goumlzetim ve

denetimi dışında yapılmıştır (Kesik ve Bayar 2010 52) Oumlzellikle 2001 kriziyle

ihtiyaccedil haline gelen mali disiplin uygulaması ile mali kurallar kendisini

goumlstermeye başlamıştır 2001 yılı ile birlikte birccedilok mali reformda hayata

geccedilirilmiştir Hayata geccedilirilen bu reformlar ile oumlzellikle denk buumltccedilenin oluşumu

borccedillanmaya ilişkin getirilen sınırlamalar kamu gelirlerinin denetim ve goumlzetim

ile vasıflı bir şekilde harcanması oumln plana ccedilıkmaktadır

Maliye politikası kuralları olarak ta adlandırılan mali kuralların temel

amaccedilları şu şekilde sıralanabilir (Kesik ve Bayar 2010 51 Ataccedil 2006 277-

280)

bull Mali disiplin (Buumltccedile gelirleri ile mali harcamalar arasında denge

sağlanabilir)

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

78

bull Kaynakların stratejik oumlnceliklere goumlre dağıtımı ve kullanımı

bull Kamu hizmetlerinin sunumunda etkinlik ve verimliliğin sağlanması

bull Makroekonomik istikrar ve ekonomik buumlyuumlmeyi sağlamak (Emisyon

yoluna başvurmadan enflasyonist ortamın engellenmesi ile istikrar

sağlanabilir)

bull Enflasyon oranının duumlşuumlruumllmesi (2001 yılında 886 olan enflasyon

oranı 2009 yılı sonunda 653 ve 2010 yılı Ekim ayı itibariyle ise

862 olarak gerccedilekleşmiştir)

bull Buumltccedileye ilişkin duumlzenlemeler (2001 yılında 395 milyar TL olan faiz

dışı fazla 2010 yılının ilk 9 ayında 179 milyar TL olmuştur Yine 2001

yılında 29 milyar TL olan buumltccedile accedilığı 2010 yılının ilk 9 ayında 213

milyar TL olarak gerccedilekleşmiştir)

bull Kamu maliyesinin suumlrduumlruumllebilirliğini sağlamak

Marshall (2003)rsquoda uzun suumlreli mali suumlrduumlruumllebilirliğin en buumlyuumlk

sonucunun sıkı mali disiplinden geccediltiğine vurgu yapmaktadır

7 Şubat 1992 tarihinde Hollandarsquonın Maastricht kentinde imzalanarak

1 Kasım 1993de yuumlruumlrluumlğe giren Avrupa Birliği Antlaşmasında (Maastricht

Antlaşması) Ekonomik ve Parasal Birliğin (EPB) aşamaları bu aşamalarda

izlenecek ekonomik ve parasal politikalar ve bu politikaların uygulanması iccedilin

gerekli kurumsal değişiklikler ayrıntılı olarak duumlzenlenmiştir Bu duumlzenlemeler

ccedilerccedilevesinde EPBrsquonin gerccedilekleştirilmesi doğrultusunda uumlye uumllke ekonomileri

arasındaki farklılıkların giderilebilmesini teminen bazı makro buumlyuumlkluumlkler

accedilısından ldquoMaastricht Kriterlerirdquo olarak adlandırılan yakınlaşma kriterleri tespit

edilmiş ve bunlara uyulmaması durumunda uygulanacak yaptırımlar

belirlenmiştir (Dilekli ve Yeşilkaya 2002 1)

Ekonomik ve Parasal Birliğirsquonin uumlyelerine uygulamış olduğu mali

kurallarda da maliye politikası araccedilları kullanılmış ve birccedilok alanda

sınırlamalara gidilmiştir Bu duumlzenlemelerin başında (Buti vd 2007 115-116)

bull ldquoBuumltccedile accedilıkları Gayrisafi Yurticcedili Hasıla (GSYİH)rsquonın 3rsquouumlnuuml aşamazrdquo

bull ldquoKamu borccedilları GSYİHrsquonın 60rsquoını geccedilemez veya 60rsquoın altındaysa

bu korunmaya ccedilalışılır hatta aşağı indirgenmeye ccedilalışılırrdquo gelmektedir

Bu kriterlerin yanında

bull Uumlye uumllkelerde uygulanan uzun vadeli faiz oranları 12 aylık doumlnem

itibarıyla fiyat istikrarı bakımından en iyi performansa sahip 3 uumllkenin

faiz oranını 2 puandan fazla aşmamalıdır

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

79

bull Son 2 yıl itibarıyla bir uumlye uumllkenin para birimi diğer bir uumlye uumllkenin

para birimi karşısında devaluumle edilmemiş olmalıdır

bull Toplulukta fiyat istikrarı bakımından en iyi performansa sahip uumlccedil

uumllkenin yıllık enflasyon oranları ortalaması ile bir uumlye uumllkenin

enflasyon oranı arasındaki fark 15 puanı geccedilmemelidir gibi kriterlere

de yer verilmiştir

Maastricht kriterleri gereğince uygulanması gereken ve uumllkelerin

muumldahale edebileceği şartlar ilk iki kriter olarak karşımıza ccedilıkmaktadır Bu

kriterlere ilişkin verileri inceleyecek olursak ldquoBuumltccedile accedilıkları gayrisafi yurticcedili

sasıla (GSYİH)rsquonın 3rsquouumlnuuml aşamazrdquo koşulu aşağıdaki şekilde de goumlruumlleceği

uumlzere uumllkemizde oumlzellikle 2005 yılından itibaren sağlamıştır Burada goumlze

ccedilarpan en oumlnemli husus krizin yaşandığı yıl olan 2001 yılından itibaren ciddi

gelişimin yaşanmasıdır

Tablo 1 Genel Youmlnetim Buumltccedile AccedilığıGSYİH-AB Tanımlı (2001-2009)

Genel Youmlnetim Buumltccedile Accedilığı (AB Tanımlı GSYH )

Yıllar Gerccedilekleşen Maastricht Kriteri

2001 245 3

2002 102 3

2003 9 3

2004 45 3

2005 06 3

2006 -12 3

2007 1 3

2008 22 3

2009 67 3

Kaynak httpwwwhazinegovtr

Maastricht kriterlerinden birisi olan genel youmlnetim buumltccedile accedilığıGSYİH

rakamları da 2001 yılında krizinde etkisiyle gayet yuumlksek olmasına karşın

2005 yılından itibaren duumlşuumlşe geccedilmiştir Hatta 2006 yılında buumltccedile fazla

vermiştir İstikrarlı goumlstergeler 2007 ve 2008rsquode de kendisini goumlstermiş ve AB

tanımlı Genel Youmlnetim buumltccedile accedilığının GSYİHrsquoye oranı sırasıyla 1 ve 22

olarak gerccedilekleşmiştir

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

80

Uumllkelerin kendi muumldahaleleri ile sağlayabileceği kriterlerden olan

ldquoKamu borccedilları GSYİHrsquonın 60rsquoını geccedilemez veya 60rsquoın altındaysa bu

korunmaya ccedilalışılır hatta aşağı indirgenmeye ccedilalışılırrdquo koşulu da oumlzellikle 2004

yılından itibaren sağlanmıştır

Tablo 2 Bruumlt Kamu Borccedil StokuGSYİH-AB Tanımlı(2002-2010)

Bruumlt Kamu Borccedil Stoku (AB Tanımlı GSYH )

Yıllar Gerccedilekleşen Maastricht Kriteri

2002 737 60

2003 674 60

2004 592 60

2005 523 60

2006 461 60

2007 394 60

2008 395 60

2009 455 60

2010 416 60

Kaynak httpwwwhazinegovtr

Tablo 2rsquodeki verilere bakarak Tuumlrkiyersquonin Maastricht kriterlerini 2004

yılından itibaren sağladığını goumlrmekteyiz 2002 yılında AB tanımlı borccedil stoku

737 iken bu oran 2004 yılında 593 olarak gerccedilekleşmiş ve kriterleri

sağlamıştır 2004 yılındaki bu gelişmenin arkasında yatan neden olarak 2004

yılının son ccedileyreğinden itibaren reel faiz oranlarının tek haneli rakamlara

duumlşmesi goumlsterilebilir Bu oran 2008 yılına kadar duumlzenli bir duumlşuumlşe uğramış

fakat 2009 yılında Maastricht kriterleri ccedilerccedilevesinde kalmak şartıyla 455rsquoe

yuumlkselmiştir

Mali kuralın tanımında da belirtildiği gibi oumlzellikle mali disiplin ve

kamu maliyesinin suumlrduumlruumllebilirliğini sağlamak mali kuralların temel gayesi

konumundadır Bu disiplin ve suumlrduumlruumllebilirliği sağlamak amacıyla gelirler

harcamalar buumltccedile denkliği ve borccedillanmaya ilişkin maliye politikası araccedilları ile

istenilen hedeflere ulaşılmaya ccedilalışılmaktadır

Mali kuralların iccedileriği incelendiğinde oumlncelikle buumltccedile denkliği harcama

sınırlamaları gelirlerin vasıflı alanlarda kullanılması ve borccedillanmanın belli bir

sınırının olduğu hususlarına vurgu yapılmaktadır Bu duumlzenlemelere ilişkin

kuralların amaccedillarını ayrı ayrı ele almakta fayda vardır Buna goumlre

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

81

(httpwwwcanaktanorgEkonomiKamu_MaliyesiYeni-MaliyeKamu-

Ekonomisihtm)

Buumltccedile ile ilgili mali kuralların amaccedilları

a) Denk buumltccedile ilkesi ile harcamaların gelirlere orantılı bir şekilde

gerccedilekleşmesi

b) Buumltccedilede gerccedilekleşen işlemlerin şeffaf ve accedilık bir şekilde gerccedilekleşmesi

c) Hiccedilbir belirsizliğe yer vermeden duumlzenlemelerin anayasaya uygun bir

şekilde gerccedilekleşmesi

Kamu harcamaları kurallarının amaccedilları

a) Toplam kamu harcamaları yuumlkuuml miktar olarak anayasa veveya yasal

kurallarla sınırlandırılarak verimsiz harcamaların oumlnuumlne geccedilmek

b) Toplam kamu harcamalarını sınırlandırmak iccedilin denk buumltccedile yoluna

başvurarak gelirlere goumlre harcama yaptırmak

c) Toplam kamu harcamalarının miktarını parlamentonun belli bir

ccediloğunluğunun onayına sunmak

d) Kamu harcamalarının artışının ancak vergi artışı ile finanse edilmesi

halinde parlamentoda onaylanabileceği anayasada bir kural olarak

belirlenmesi Boumlylece politik dışsal ekonomilere yer vermeyerek

politikada gereksiz ve aşırı harcamaların oumlnuumlne geccedililmiş olur Anayasal

iktisat literatuumlruumlnde bu duruma anayasal asimetri denilmektedir

e) Devletin goumlrev ve fonksiyonlarının anayasada accedilık bir şekilde

sınırlandırılması ile kamu harcamaları sınırlandırılmış olur

f) Merkez ile yerel youmlnetimler arasındaki gelir dağılımı anayasada belirli

kriterlerde dağıtılarak gereksiz harcamaların oumlnuumlne geccedililmiş olur

Vergilere ilişkin yapılan mali kuralların amaccedilları

a) Vergileme yetkisi denk buumltccedile sınırı ile sınırlandırılarak keyfi

vergilemenin oumlnuumlne geccedilmek

b) Anayasada toplam vergi yuumlkuumlnuumln sınırını belirterek bireyleri aşırı

vergileme yuumlkuumlnden kurtarmak

c) Vergi konularını anayasada istisnaları muafiyetlerihellip anayasada accedilık

bir şekilde belirterek bu konuların dışına ccedilıkmamak

d) Vergi oranının anayasada accedilık bir şekilde belirtilmesi gerekmektedir

Borccedillanma ile ilgili mali kuralların amaccedilları

a) Toplam borccedil yuumlkuumlnuuml anayasada belirterek sınırsız borccedillanmanın oumlnuumlne

geccedilmek

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

82

b) Borccedillanmanın parlamentonun belirli bir ccediloğunluğunun kararıyla

gerccedilekleşmesi

c) Yerel youmlnetimlerin borccedillanma yetkisini ve limitini anayasada accedilık bir

şekilde belirlemek

d) Hazinersquonin Merkez Bankasırsquondan alacağı kısa avanslara kamu

harcamalarının belli bir tutarındaki sınırı anayasada belirlemek olarak

belirtilebilir

Optimal vergi ve harcama sınırlamaları ise şu şekilde sıralanabilir

bull Vatandaşlar tarafından faaliyete geccedilirilen

bull Referandum aracılığı ile seccedilmenler tarafından onaylanan

bull Anayasal uumlstuumlnluumlğuuml olan

bull Geniş anlamda harcama ve gelirler accedilısından geccedilerli

bull Kamu harcamalarındaki buumlyuumlmenin sınırının enflasyon ve nuumlfus

artışının toplamı kadar olan (Clemens ve diğerleri 2003 6)

bull Belediye faaliyetlerini (harcama ve gelir) iccedileren

bull Beklenen limit aştığında zorunlu vergi iadesi gerektiren

bull Devletin gelir toplama ve harcamalarının geniş kapsamlı olmasıdır

(Clemens ve diğerleri 2003 6)

Yukarıda sayılan amaccedillardan da net bir şekilde anlaşılacağı uumlzere buumltuumln

duumlzenlemelerin anayasa ile accedilık ve şeffaf bir şekilde gerccedilekleştirilmesi tuumlm

amaccedilların temel dayanağı olmuştur

2010 yılının ikinci yarısında TBMM Plan ve Buumltccedile Komisyonunda

kabul edilen Mali Kural Yasa Tasarısı ile uumllkemizde de yukarıda maddeler

halinde belirtilen kamu mali youmlnetimindeki gelişmelerin kalıcı hale getirilmesi

amaccedillanmaktadır Bu kapsamda oluşturulan mali kural şeffaflık basitlik ve

hesap verebilirlik accedilısından uluslararası ve AB standartları goumlzetilmesi

esaslarına dayanmaktadır TBMMrsquode kabul edilen bu tasarı ile mali kurallar

yasal bir zemine oturtturulmuştur Bu tasarıdan oumlnce mali kural niteliğindeki

IMF ile yapılan stand-by anlaşmaları ve ABrsquodeki Maastrich anlaşması yasal bir

dayanağı olmadığından dolayı kolay bir şekilde sapmalara sebebiyet

vermekteydi Bu durum ise kamu maliyesinin suumlrduumlruumllebilirliğini ve mali

disiplini zedelemiştir

Oumlzellikle 2001 yılında uumllkemizin yaşamış olduğu ekonomik kriz ve

2008 yılında ABDrsquode doğup kuumlresel bir boyut kazanan kriz birccedilok uumllkenin

ekonomilerinin bu tuumlr sarsıntılara karşı gerek mikro gerekse makro accedilıdan

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

83

hazırlıksız olduğu gerccedileğini ortaya koymuştur Birccedilok uumllkeyle birlikte bizim

uumllkemiz de ekonomilerini bu tuumlr sarsıntılara karşı daha dayanıklı şekilde

karşılamak iccedilin bazı yasal duumlzenlemeler yoluna gitmiştir

Mali kuralların yaygınlaşmaya başladığı 1990rsquolı yıllardan bu yana mali

kural uygulayan uumllkelerin sayısı oumlnemli oumllccediluumlde artmıştır 1990 yılında mali

kuralı uygulayan uumllke sayısı 7 iken bu sayı 2009 yılı sonunda 90rsquoa yuumlkselmiştir

Bu kapsamda ABDrsquode 1986 yılında uygulamaya konulan Gramm-Rudman-

Hollings Kanunu Avrupa Birliğirsquonde 1993 yılından itibaren uygulamaya

konulan Maastrich Kriterleri İngilterersquode 1998 yılından itibaren uygulanmaya

başlayan Mali İstikrar Kanunu Yeni Zelandarsquoda 1994 yılında uygulamaya

konulan Mali Sorumluluk Kanunu mali kural uygulamalarına oumlrnek olarak

verilebilir (Kesik ve Bayar 2010 49)

Kopits ve Symanskyrsquoe goumlre (Aktaran Şengoumlnuumll ve Sorgun 2010 10-

11) guumlnuumlmuumlzde uygulanmakta olan mali kural politikaları hem planlama hem

de uygulama accedilısından oldukccedila ccedileşitlidir Anglo-Sakson uumllkeleri (Avustralya

Kanada Yeni Zelanda ve İngiltere) uygulamada yoğunlaşırken Avrupa Kıtası

ve yuumlkselen piyasa ekonomileri (Arjantin Brezilya Kolombiya Peru Hindistan

gibi) genellikle sayısal değerlere (hedefler ve limitler) daha fazla

yoğunlaşmışlardır

Mali kural uygulamasının nicelik olarak bu denli artışı mali kuralla

hedeflenen amaccedillara ulaşıldığının bir goumlstergesidir Uumllkemizde de 2001 yılında

meydana gelen krizinden itibaren duumlzenli kamu mali youmlnetim anlayışı ile

harcama buumltccedile gelir ve borccedillanmaya ilişkin gelişmeler kaydedilmiştir Bu

durum ise kuralların uygulanabilirliği accedilısından olumlu referanslar

oluşturmaktadır

3 ANAYASAL İKTİSAT PERSPEKTİFİNDEN MALİ KURALLAR VE

TUumlRKİYErsquoDE UYGULANAN KURALLAR

Anayasal iktisat teorisinin oumlncuumlsuuml olarak kabul edilen James Buchanan

(Aktan 2010 310)rsquoa goumlre anayasal iktisat devletin ve dolayısıyla siyasal

iktidarın harcama vergilendirme ve borccedillanma yetkilerinin sınırlandırılmasını

savunan bir iktisadi yaklaşımdır (Işık vd 2010 2) Anayasal iktisat iyi bir

sosyal duumlzen iccedilin bireysel oumlzguumlrluumlkleri koruyacak anayasal-yasal ve kurumsal

normların ve kuralların oumlnemli ve gerekli olduğunu savunan bir liberal oumlğretidir

(Aktan 2010 310) Anayasal İktisat bireysel oumlzguumlrluumlklerin -sivil ve siyasal

oumlzguumlrluumlklerin ve oumlzel oumlnemle ekonomik oumlzguumlrluumlklerin- korunabilmesi iccedilin

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

84

devletin ekonomideki roluumlnuumln goumlrev ve fonksiyonlarının ve aynı zamanda

devletin guumlccedil ve yetkilerinin sınırlandırılmasını savunan bir liberal oumlğretidir

(Aktan 2010 310)

Yukarıdaki tanımlardan da net bir şekilde anlaşılacağı uumlzere kuralların

ve duumlzenlemelerin anayasal zemine oturtturulması bu oumlğretinin en temel

gayesidir Dolayısıyla anayasal veveya yasal bir zemine oturmayan

duumlzenlemelerde bu duumlşuumlnceden bahsedilemez Bu duumlşuumlnce sosyal ortamın

gelişimi iccedilin hukuk kurallarının uumlzerinde durmaktadır Kuralların olmadığı bir

ortamda keyfiyet ve israf soumlz konusudur Bu durumda da gerek uumllke ekonomisi

(makro ekonomi) gerekse bireylerin yaşam kalitesi ve gelirleri (mikro

ekonomi) olumsuz etkilere maruz kalmaktadır Youmlneticilerin oumlzellikle politik

dışsallıklara sebebiyet verdikleri durumlarda yasal bir zemine oturtturulan

harcama politikası ile oluşan dışsallıklar ortadan kalkacak ve uumllke ekonomisi bu

durumdan olumlu youmlnde etkilenecektir Uumllke ekonomisinin yanında bireylerin

sosyal refahlarındaki artış ta anayasal iktisat oumlğretisinin pozitif

dışsallıklarındandır

Bu ccedilalışmada ele alınan mali kurallarında belirli bir yasal dayanağının

oluşması huumlkuumlmetlerin keyfi harcama yapmalarının oumlnuumlne geccedilerek ileriye

doumlnuumlk planlarının daha ciddi bir boyut kazanmasına sebebiyet verecektir

31 Mevzuattaki Duumlzenlemeler

Uumllkemizde 2002rsquode kabul edilip yuumlruumlrluumlğe giren 4749 sayılı Kamu

Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi Hakkındaki Kanun ile 2003

yılında kabul edilip yuumlruumlrluumlğe giren 5018 sayılı Kamu Mali Youmlnetimi ve

Kontrol Kanunu ile son olarak 2010 yılının ikinci yarısında TBMM Plan ve

Buumltccedile Komisyonundan geccedilen Mali Kural Yasa Tasarısı kamu maliyesinin

duumlzenlenmesi anlamında alınan en guumlncel ve ciddi yasal duumlzenlemelerdir Şimdi

sırasıyla bu yasal duumlzenlemelerde mali kural olarak hangi amaccedilların ortaya

koyulduğu incelenecektir

4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi Hakkındaki

Kanun

a) Malicirc yıl iccedilinde buumltccedile kanununda belirtilen başlangıccedil oumldenekleri toplamı

ile tahmin edilen gelirler arasındaki fark miktarı kadar net borccedil

kullanımı yapılabilir Borccedil youmlnetiminin ihtiyaccedilları ve gelişimi dikkate

alınarak bu limit yıl iccedilinde en fazla yuumlzde beş oranında artırılabilir Bu

miktarın da yeterli olmadığı durumlarda ilacircve yuumlzde beşlik bir tutar

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

85

ancak Muumlsteşarlığın goumlruumlşuuml ve Bakanın teklifi uumlzerine Bakanlar Kurulu

kararı ile artırılabilir Buumltccedilenin denk olması durumunda da borccedillanma

anapara oumldemesinin en fazla yuumlzde beşine kadar artırılabilir Borccedillanma

limiti değiştirilemez

b) Malicirc yıl iccedilinde sağlanacak garantili imkacircnın limiti her yıl buumltccedile

kanunlarıyla belirlenir

c) Ccedilıkarılacak devlet iccedil borccedillanma senetlerinin ccedileşitlerine satış

youmlntemlerine faiz koşullarına vadelerine basım ve oumldemelerine ilişkin

her tuumlrluuml esasları ve bunlara ilişkin diğer şartları belirlemeye bakan

yetkilidir

d) Tuumlrkiye Cumhuriyeti adına herhangi bir dış finansman kaynağından

devlet dış borcu sağlamaya ve malicirc dış koşulları da dahil olmak uumlzere

şartlarını tespit etmeye ve bu şartlar ccedilerccedilevesinde malicirc yuumlkuumlmluumlluumlk

altına girmeye bakan yetkilidir Soumlz konusu Devlet dış borcuna ilişkin

anlaşmalar ve ilgili dokuumlmanlara dair her tuumlrluuml hazırlık temas ve

muumlzakereler Muumlsteşarlık tarafından yuumlruumltuumlluumlr ve sonuccedillandırılır

4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi

Hakkındaki Kanun incelendiğinde 2001 krizine muumlteakip ccedilıkarılmasının sonucu

olarak ta oumlzellikle borccedillanma uumlzerine kurallar kendini goumlstermektedir Ccediluumlnkuuml

2001 yılında meydana gelen kriz ile birlikte yapılan iccedil ve dış borccedilların uumllke

ekonomisini ne derece sarstığı hissedilir bir şekilde kendisini Tuumlrkiyersquonin

ekonomi sayfalarına kazıtmıştır Krizi tetikleyen tek unsurun iccedil ve dış borccedillar

olmadığını belirtmekte de fayda vardır

5018 sayılı Kamu Mali Youmlnetimi ve Kontrol Kanunu

a) Madde 1 Bu Kanunun amacı kalkınma planları ve programlarda yer

alan politika ve hedefler doğrultusunda kamu kaynaklarının etkili

ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını hesap

verebilirliği ve mali saydamlığı sağlamak uumlzere kamu mali youmlnetiminin

yapısını ve işleyişini kamu buumltccedilelerinin hazırlanmasını uygulanmasını

tuumlm mali işlemlerin muhasebeleştirilmesini raporlanmasını ve mali

kontroluuml duumlzenlemektir

b) Mali saydamlığın sağlanması iccedilin gerekli duumlzenlemelerin yapılması ve

oumlnlemlerin alınmasından kamu idareleri sorumlu olup bu hususlar

Maliye Bakanlığınca izlenir

c) Her tuumlrluuml kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında goumlrevli ve

yetkili olanlar kaynakların etkili ekonomik verimli ve hukuka uygun

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

86

olarak elde edilmesinden kullanılmasından muhasebeleştirilmesinden

raporlanmasından ve koumltuumlye kullanılmaması iccedilin gerekli oumlnlemlerin

alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek

zorundadır

d) Bakanlar kamu kaynaklarının etkili ekonomik ve verimli kullanılması

konusunda Başbakana ve Tuumlrkiye Buumlyuumlk Millet Meclisine karşı

sorumludurlar

e) Bakanlar idarelerinin amaccedilları hedefleri stratejileri varlıkları

yuumlkuumlmluumlluumlkleri ve yıllık performans planları konusunda her mali yılın

ilk ayı iccedilinde kamuoyunu bilgilendirirler

f) Buumltccedilenin hazırlanması ve uygulanması esasında mali saydamlık

makroekonomik istikrar suumlrduumlruumllebilirlik denklik accedilıklık doğruluk

ilke ve amaccedillara uygunluk esastır

5018 sayılı kanun ile daha ciddi oumlnlemlerin alındığı goumlruumllmektedir Bu

kanun ile oumlzellikle saydamlık suumlrduumlruumllebilirlik ve hesap verilebilirliğin uumlzerinde

durulmuştur Denk buumltccedile uygulaması da bu kanunda goumlze ccedilarpan diğer oumlnemli

bir husustur

Mali Kural Yasa Tasarısı

a) Kanunun temel amacı mali suumlrduumlruumllebilirlik ve oumlngoumlruumllebilirlik

ekseninde makroekonomik istikrarın kalıcı hale getirilmesi ve

guumlccedillendirilmesidir

b) Kanunda kullanılan bazı ibarelerin tanımlarına yer verilmek suretiyle

uygulamada accedilıklık sağlanması amaccedillanmıştır Oumlzellikle genel youmlnetim

ve genel youmlnetim accedilığı tanımları ile uluslararası standartlara uygunluk

vurgulanmış ve Maliye Bakanlığı genel youmlnetim kapsamı ile ilgili

kurumların goumlruumlşlerini alarak genel youmlnetim accedilığının hesaplanmasına

ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili kılınmıştır

c) Mali kuralın uygulanmasında esas alınacak temel ilkeler

tanımlanmıştır Bu maddeye goumlre

bull Genel kurumsal youmlnetim ilkeleri goumlzetilerek basitlik doğruluk

saydamlık ve hesap verilebilirlik tesis edilmekte

bull Mali kuralın uygulanmasına ilişkin verilerin tam ve zamanında

kamuoyuyla paylaşılması oumlngoumlruumllmekte

bull Kanun kapsamındaki kuruluşların muhasebe ve raporlama

işlemlerinin Avrupa Hesaplar Sistemi ve diğer uluslararası

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

87

standartlarla uyumlu olarak yuumlruumltuumlleceği ve genel youmlnetim

kapsamına alınacak kuruluşların belirlenmesinde de benzer

ilkenin uygulanacağı ifade edilerek uluslararası alanda verilerin

ve kapsamın guumlvenilirliğinin artırılması sağlanmakta

bull Kanunun uygulanmasında kullanılan hesaplama ve raporlama

işlemlerine ilişkin muhasebe sistemleri ve istatistiki

youmlntemlerde oumlnemli bir değişiklik olması halinde kamuoyunun

zamanında bilgilendirilmesi ve verilerin guumlvenilirliğinin ve

karşılaştırılabilirliğinin artırılması amaccedillanmaktadır

d) Mali kuralın nasıl uygulanacağı ve mevcut politika metinleri ile buumltccedile

hazırlama suumlrecine nasıl dahil edileceği belirlenmiştir Ayrıca hesap

verilebilirlik ve zamanında bilgilendirme ilkeleri ccedilerccedilevesinde

maddenin beşinci fıkrası ile kuraldan sapma riskinin ortaya ccedilıkması

halinde neler yapılacağı accedilıkccedila belirtilmiştir Bu ccedilerccedilevede ilgili

idareler olan Maliye Bakanlığı Devlet Planlama Teşkilatı Muumlsteşarlığı

ve Hazine Muumlsteşarlığınca muumlştereken tedbir alternatifleri hazırlanarak

Ekonomi Koordinasyon Kurulunun başkanı olan Bakan tarafından

Bakanlar Kuruluna sunulması oumlngoumlruumllmektedir Boumlylece ilgili yılda

oluşabilecek sapma riskinin zamanında bertaraf edilmesi ve hedeflerin

tutturulması amaccedillanmaktadır

e) Mali kural uygulamasında belirlenen tek istisna olağanuumlstuuml hal

kapsamında genel youmlnetime dahil idarelerin buumltccedilelerinden yapılacak

ilave harcamalardır Bilindiği uumlzere 2935 sayılı Olağanuumlstuuml Hal

Kanununun 3 uumlncuuml maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca

tabii afet tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım

hallerinden birinin veya birden fazlasının yurdun genelinde veya bir

veya birden fazla boumllgesinde ortaya ccedilıkması hallerinde Bakanlar

Kurulu kararı ve Tuumlrkiye Buumlyuumlk Millet Meclisinin onayı ile olağanuumlstuuml

hal ilan edilebilmektedir Bu hallerin tamamen kontrol dışı gelişen

olaylar olduğu ve meclisin de suumlrecin iccedilinde olduğu dikkate alınmıştır

Boumlyle bir duruma maruz kalındığında yapılacak ilave harcamalar genel

youmlnetim accedilık tavanına eklenebilecektir

f) Mali kural uygulamasının raporlanmasına denetimine ve

istatistiklerinin derlenmesine ilişkin hususlar duumlzenlenmektedir Bu

ccedilerccedilevede Orta Vadeli Program ve Mali Planın yayımını takip eden

onbeş guumln iccedilinde Maliye Bakanı ile Devlet Planlama Teşkilatı

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

88

Muumlsteşarlığının bağlı olduğu bakanın hazırlanan Plan ile ilgili olarak

Tuumlrkiye Buumlyuumlk Millet Meclisi Plan ve Buumltccedile Komisyonunu oumlzel

guumlndemli bir toplantıda bilgilendirmesi zorunluluğu getirilmektedir

Boumlylece ilgili bakanların temel kamu maliyesi metni olan Orta Vadeli

Program ve Mali Planı hesap verilebilirlik ve şeffaflık ilkesi

ccedilerccedilevesinde Tuumlrkiye Buumlyuumlk Millet Meclisine bilgi vermesi ve bu

şekilde Meclisin buumltccedile ve uygulanan politikalar uumlzerindeki etkisinin

artırılması amaccedillanmaktadır Mali kural uygulama sonuccedillarının

zamanında ve tam olarak kamuoyu ile paylaşılması ve mali raporlama

kalitesinin kapsamının ve sıklığının artırılarak şeffaflığın sağlanması

amaccedillarıyla Maliye Bakanlığı tarafından Mali Kural İzleme

Raporunun Hazine Muumlsteşarlığı tarafından KİTrsquolere ve diğer kamu

işletmelerine ilişkin verilerin Sosyal Guumlvenlik Kurumu

koordinatoumlrluumlğuumlnde ilgili idarelerden oluşan bir komisyon tarafından

emeklilik ve genel sağlık sigortalarının uzun doumlnemli aktuumleryal

dengesine ilişkin hesaplamaları iccedileren raporların yayımlanması huumlkme

bağlanmıştır Sayıştay Başkanlığı mali kural uygulamasında denetim

birimi olarak faaliyet goumlsterecektir Boumlylece accedilıklanan verilerin doğru

guumlvenilir ve standartlara uygun olduğuna dair bağımsız bir denetim

mekanizması sisteme dahil edilmiştir Sayıştay Başkanlığı Maliye

Bakanlığınca hazırlanarak kamuoyuna duyurulacak olan Mali Kural

İzleme Raporundaki yıllık gerccedilekleşmelere ilişkin verilerin

doğruluğunu guumlvenilirliğini ve oumlnceden belirlenmiş standartlara

uygunluğunu değerlendirecek ve sonuccedilları Raporun yayımından

itibaren kırk beş guumln iccedilinde kamuoyuna duyuracaktır

g) Mahsup ve terkin işlemlerinin buumltccedile ile ilişkilendirilmeden

yapılmaması sağlanarak mali youmlnetimin saydamlığının artırılması

amaccedillanmaktadır

h) Ccedileşitli mevzuat ile getirilen oumlzelleştirme gelirlerinin oumlzel gelir

kaydedilip otomatik oumldenekleştirilmesi uygulamasının terk edilmesi ve

boumlylece buumltccedileleme muhasebeleştirme ve kamu mali raporlamasında

saydamlığın artırılması amaccedillanmaktadır

Mali kural yasa tasarısının amaccedillarından da anlaşıldığı uumlzere

suumlrduumlruumllebilir maliye politikası iccedilin basitlik doğruluk saydamlık hesap

verebilirlik ve kuruluşların muhasebe ve raporlama işlemleri ile kapsamının

belirlenmesi gerekmektedir Boumlylelikle mali kural ile vergi gelirlerinin

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

89

artırılması veya kayıt dışılığın oumlnlenmesi gibi hedeflere ulaşmak muumlmkuumln

olacaktır

32 IMF ile Yapılan Stand-by Anlaşmaları

IMF ile Tuumlrkiyersquonin arasındaki stand-by anlaşmaları 1961 yılına

dayanmaktadır İlk olarak 1 Ocak 1961 yılında yapılan stand-by anlaşması 31

Aralık 1961rsquode son bulmuştur Son olarak 19su duumlzenlenen bu anlaşmalarda

goumlze ccedilarpan oumlnemli noktalardan birisi de 18 ve 19 stand-by anlaşmalarının kriz

sonrası doumlneme denk gelmemesidir

1999 ve 2001 yıllarında yaşanan krizlere ulusal ccediloumlzuumlm bulamayan

uumllkemiz uluslararası bir oumlrguumlt olan IMF ile işbirliği yaparak krizin yaralarını

sarmaya ccedilalışmıştır 1999-2008 doumlneminde IMF ile uumllkemiz arasında 9 Aralık

199918 Ocak 2002 ve 26 Nisan 2005 tarihlerinde gerccedilekleştirilen stand-by

anlaşmaları ile bir takım duumlzenlemeler gerccedilekleştirilmiştir IMF ile ortak

yuumlruumltuumllen bu programlarda goumlzde ccedilarpan husus uumllkelerin iccedilinde bulundukları

kamu borcu problemini ve borccedil dinamiklerini suumlrduumlruumllebilir hale getirmek iccedilin

mali disiplinin oumlnemine vurgu yapıldığı ve bu ccedilerccedilevede faiz dışı fazla verilmesi

suretiyle kamu sektoumlruumlnuumln ayağını sağlamlaştırmaktır 2006 Nisan 2005 yılında

gerccedilekleştirilen 19 stand-by anlaşması da 2008 yılının Mayıs ayı ile birlikte son

bulmuştur (Kaya 2010 385)

Bu kısımda IMF ile ortak yuumlruumltuumllen bu programlardaki mali kural

niteliğindeki duumlzenlemelere yer verilecektir

321 17 Stand-by Anlaşması

1999-2002 yılları arasında uygulanan bu programda oumlne ccedilıkan kurallar

ve sonuccedilları şunlardır

bull 17 stand-by anlaşmasında belirtilen temel husus enflasyon sorunu ve

bu sorunun Tuumlrk Lirasına olan guumlveni zedelediği yuumlksek faizlere neden

olduğudur Bu durum ise yatırımları kalıcı değil spekuumllatif hale

getirerek finansal sistemin işleyişini bozmaktadır

bull 1999rsquoda kamu net borccedil stoku (GSMHrsquoya oranı) 61 olarak

gerccedilekleşmiştir 2000 yılında 58 hedefi aşılmış ve bu oran 571

olarak gerccedilekleşmiştir Fakat 2001 krizi ilgili yıla ait 565 hedefini

altuumlst ederek 904 gibi bir sonuca sebebiyet vermiştir Bu durum ise

hedeflerin tekrar uumlst limitlerden aşağıya ccedilekilmesine sebep olmuştur

Nihayetinde 17 stand-by anlaşması ile 2002 yılında 548 olarak

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

90

hedeflenen kamu net borccedil stoku ancak 784 olarak

gerccedilekleşebilmiştir

bull Konsolide kamu sektoumlruuml faiz dışı fazlası 2000 yılında 4651 (Milyon

TL) olarak gerccedilekleşirken 2002 yılında bu rakam 9881 (Milyon TL)

olarak gerccedilekleşmiştir

bull Kamu kesimi faiz dışı fazlası (GSMHrsquoya oranı) 1999 yılında -25

iken yıllar itibariyle bu oran gelişmiş ve 200 yılında 44 olarak

gerccedilekleşmiştir Kamuoyu tarafından en ccedilok bilinen hedef faiz dışı fazla

olmasına rağmen diğer mali kurallar olan gelir harcama borccedillanma ve

borccedil stoku kurallarına da oumlrnekler arasında rastlanmaktadır

bull Dış borccedillanma 1999 yılında 8182 milyon USD olarak gerccedilekleşirken

bu rakam 2000 yılında 19082 olarak gerccedilekleşmiştir 2002 yılında ise

dış borccedillanma rakamı 6835 milyon USD olarak hedeflerin ccedilok uumlstuumlnde

sonuccedillanmıştır

bull Enflasyon oranı 2001 yılında 886 olarak gerccedilekleşmiş ve ekonomiyi

derinden zedelemiştir Bu oran 2002 yılında ise 308 olarak

gerccedilekleşmiştir

bull IMF ile ileriki doumlnemlerde uygulanacak olan programlarda bir oumlnceki

doumlnemde uygulanan programın performans kriterlerine bakılarak

hareket edilir 17 stand-by anlaşmasındaki performans kriterleri ise

şunlardır kamu kesimi faiz dışı fazlası (GSMHrsquoya oran) konsolide

kamu sektoumlruuml faiz dışı fazlası (Milyon TL) oumlzelleştirme gelirleri dahil

konsolide kamu sektoumlruuml faiz dışı fazlası (Milyon TL) konsolide buumltccedile

faiz dışı fazlası (Milyon TL) konsolide buumltccedile faiz dışı harcamaları

(Milyon TL) kısa vadeli dış borccedil stoku (Milyon USD) dış borccedillanma

(Milyon USD)rsquodir

bull Programda yer alan endikatif hedefler ise programın başarısı iccedilin kritik

oumlnemli olan değişkenlerin izlenebilmesi iccedilin kullanılır ancak bunlar

huumlkuumlmetin iradi politika araccedillarıyla doğrudan kontrol edebileceği

değişkenler değildir Buumltccedile dengesi buumlyuumlk oranda faiz giderlerindeki

değişmelerden doğrudan etkilendiği iccedilin endikatif değişkenlere

verilebilecek guumlzel bir oumlrnektir ( Kaya 2010 386)

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

91

322 18 Stand-by Anlaşması

Bu duumlzenlemenin 2001 krizinin hemen sonrasına denk gelmesi

programı daha ciddi kılmıştır Bir oumlnceki programa goumlre hedefler daha da

yuumlkselmiş ve buna bağlı olarak gerccedilekleşme rakamlarında da bir artış

goumlruumllmuumlştuumlr Mesela

bull 2002 yılında 44 olarak gerccedilekleşen kamu kesimi faiz dışı fazlası

(GSMHrsquoya oran) 2004 yılı sonunda 7 olarak gerccedilekleşmiştir

bull Dış borccedillanma 2004 yılında 8928 (Milyon USD) olarak

gerccedilekleşmiştir

bull 2002 yılında 9881 (Milyon TL) olarak gerccedilekleşen Konsolide kamu

sektoumlruuml faiz dışı fazlası 2004 yılında 27812 (Milyon TL) olarak

gerccedilekleşmiştir

bull 2004rsquode enflasyon oranı 1384 olarak gerccedilekleşmiştir

bull Buumltccedile accedilığı 2002 yılında 116 iken 2004rsquode 54 olarak

gerccedilekleşmiştir

bull Bu anlaşma ile yapısal reformların gerccedilekleştirilmesi oumlzelleştirmelerin

hızlandırılması ekonomideki buumlyuumlme potansiyelini artırma ve

kaynakların daha etkin ve adil dağılımını sağlamakta temel amaccedillar

arasındadır

323 19 Stand-by Anlaşması

Anlaşma iccedileriği olarak kamu harcamalarının azaltılması ihale tuumltuumln ve

borccedillanma kanunlarının yasalaştırılmasının şart koşulduğu anlaşmadır Kamu

ihale yasası ile doğrudan katılımların serbest hale getirildiği bankacılık

alanında Ziraat ve Halk Bankasının oumlzelleştirilmesini kapsadığı bir anlaşmadır

Bu kapsamda 2007 yılı sonunda 8898 (Milyon USD) oumlzelleştirme geliri elde

edilmiştir

bull Kamu kesimi faiz dışı fazlası 2007 yılı sonunda 44 (GSMHrsquoya)

olarak gerccedilekleşmiştir

bull Dış borccedillanma 2007 yılında 10263 (Milyon USD) olarak

gerccedilekleşmiştir

bull Konsolide kamu sektoumlruuml faiz dışı fazlası 29183 (Milyon TL) olarak

gerccedilekleşmiştir

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

92

bull 5018 sayılı kanunun 2006 yılı başından itibaren tam olarak yuumlruumlrluumlğe

girmesiyle birlikte konsolide buumltccedileden merkezi youmlnetim buumltccedilesi

kapsamına geccedililmiştir

17 18 ve 19 stand-by anlaşmalarına goumlre IMFrsquonin uygun goumlrduumlğuuml ve

Tuumlrkiyersquonin ccedilekmiş olduğu kredi miktarı aşağıdaki tabloda goumlsterilmiştir

Tablo 3 IMFrsquonin Uygun Goumlrduumlğuuml ve Tuumlrkiyersquonin Ccedilektiği Kredi Miktarı

(Milyon $)

Anlaşma

Tarihi

Anlaşmanın

Bitiş Tarihi

IMFrsquonin

Uygun

Goumlrduumlğuuml

Miktar

Tuumlrkiyersquonin

Ccedilektiği

Miktar

17

stand-by

14 Aralık

1999 4 Şubat 2002 1503840 1173896

18

stand-by

4 Şubat

2002 3 Şubat 2005 1282120 1191400

19

stand-by

11 Mayıs

2005 10 Mayıs 2008 666204 666204

KaynakIMF 2010

2001 krizinde Tuumlrkiye ekonomisini yatalak hastaya benzeten otoriteler

şimdilerde oumlzellikle son uumlccedil yılda ekonominin yataktan kalkarak yuumlruumlmeye

başladığını ve koşması iccedilin ise IMF gibi uluslararası kuruluşların desteğine

ihtiyacının olmadığına vurgu yapmaktadır Bu kapsamda 2008 yılından sonra

20 stand-by anlaşması yapılmamış olup sorunun ulusal ccediloumlzuumlmleri aranmıştır

4 MALİ KURAL UYGULAMALARININ FAYDALI VE ZARARLARI

YOumlNLERİ

Mali kurallar mali performansı oumllccedilme guumlcuumlne sahip olan bazı

goumlstergeler etrafında tanımlanan maliye politikası uygulamalarına getirilen

daimi sınırlamaları ifade etmektedir Mali kurallar ile getirilen sınırlamalar

vergileri vergileme yetkisini harcama tuumlrlerini buumltccedile accedilığını ve faiz dışı fazla

borccedil stokunun buumlyuumlkluumlğuumlnuuml denetim altına almayı amaccedillamaktadır

Mali kurallar Keynezyen iktisat anlayışı gereği uygulanan iradi ve

takdiri ekonomik politikalara alternatif olarak liberal perspektife dayalı yeni

iktisat okulları tarafından guumlndeme getirilen bir seccedilenektir (Aktan 20105) Bu

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

93

kurallar uygulanma aşamasından oumlnce uumllkelerin ekonomik yapılarına goumlre

faydalı ve zararlı youmlnleri itibari ile dikkatlice analiz edilmelidir

41 Mali Kural Uygulamalarının Faydaları

Dinamik suumlreccedillerin youmlnetimi durağan kurallara bağlanamaz Mali

kuralın bu noktada kendini yenileyen ve değiştiren bir yapısının olması gerekir

Boumlylelikle vergi gelirlerinde artış beklentileri yuumlksek olacaktır Bu şekilde

esnek bir yapıya sahip olan mali kuralların uzun vadede mutlak fayda

sağlayacağı accedilıktır

Mali kurallar pek ccedilok huumlkuumlmetin uymak zorunda kaldığı ve suumlrekliliği

olan kurallardır Demokratik youmlnetimlerde iktidarların tekrar seccedililme amacıyla

uyguladıkları seccedilim ekonomileri yapısal buumltccedile accedilıklarının ortaya ccedilıkmasına

neden olmaktadır Siyasal karar alma mekanizması temelde kolektif karar

almayı gerektirmektedir Bununla birlikte siyasilerin kendi seccedilim boumllgelerine

oumlncelik tanımaları ve uzun vadede siyasi oumlngoumlruumlsuumlzluumlk kamu giderlerinde artışa

neden olmaktadır Mali kurallar iradi ve takdiri maliye politika uygulamalarının

yol accediltığı bu tuumlrden sapmaları ortadan kaldırmak iccedilin etkili bir araccedil olarak

oumlnerilmekte ve sanayileşmiş uumllkeler başta olmak uumlzere ccedilok sayıda uumllkede

uygulanmaktadır (Aktan 20105)

Mali kural uygulamasının bir ccedilok yararından bahsedilebilir

Bunlar(Aktan 20105)

bull Siyasi popuumllizmi engeller Siyasetccedililerin kendi ccedilıkarlarına youmlnelik

politik eğilimlerini sınırlandırmasıdır Siyasetccedililer yeniden seccedililmek

amacıyla sahip oldukları ekonomik ve buumlrokratik erki lehlerinde

kullanma eğiliminde olabilir Mali kural uygulaması bu noktada

devreye girecek ve bu eğilimlere kısıt getirecektir

bull Mali disiplini sağlar Mali disiplin mali ve parasal kurallar oluşturularak

buumltccedile harcamaları ve gelirleri arasında bir denge sağlanarak

oluşturulabilir

bull Makro-ekonomik istikrarın sağlanmasında da etkin bir rol oynar

Huumlkuumlmetin tuumlm yurt iccedili kaynaklardan oumlzellikle de merkez bankasından

borccedillanmasına getirilen sınırlama ve yasaklamalar ile para yaratılması

durdurularak enflasyonist baskıların temel kaynağı ortadan kaldırılabilir

ve boumlylece istikrar sağlanabilir

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

94

bull Mali suumlrduumlruumllebilirliği sağlar Mali kurallar finansal piyasalarda uygun

bir reel faiz seviyesinin sağlanmasında yardımcı olacaktır Bu da oumlzel

yatırımlar uumlzerinde ki dışlama etkisini ortadan kaldıracaktır Sonuccedil

olarak mali kural mali suumlrduumlrebilirlik accedilısından bir fayda sağlar

bull Huumlkuumlmetlerin kredibilitesini arttırır Mali kural finansal piyasalarda

uzun vadede etkin olacağından ve bu etkinliği ile guumlven tesis

edeceğinden dolayı huumlkuumlmetlerin kredibilitesini de arttıracaktır

42 Mali Kural Uygulamalarının Zararları

Mali kural uygulamaları genel olarak fayda mekanizması oumln planda

goumlruumllen duumlzenlemeler olarak nitelendirilebilir Bu duumlzenlemeler iccedilerisinde mali

kuralın zararlı olacağı yanlarda mevcuttur

Bir uumllke mali kural uygulamaları ccedilerccedilevesinde bir yandan orta ve uzun

vadeli program oluştururken diğer yandan değişik formuumlllerle program dışı

harcamalara youmlnelirse soumlz konusu kurallardan sapmalar olacak ve beklentiler

karşılanmayacaktır

(httpwwwmevzuatbankasicomportalkonuk_yazarlarmevzuataspkategori=

10ampid=4428) Burada ortaya ccedilıkan sonuccedil aslında doğrudan mali kuralın

oluşturulmuş olduğu bir zarar değildir Sadece mali kural uygulamalarına bağlı

kalınmamasının bir sonucudur

Mali kural uygulaması ile kamu harcamalarının kısıtlanması

amaccedillanmaktadır Bu durumun vergi gelirlerini artırmadan daha zor olduğu

ihtimali dikkate alındığında maliye politikasının temel araccedilları olan buumltccedile gider

gelir ve borccedillanma politikalarının uygulanma sırasında değişiklik meydana

gelebilir (Ccedilolak 201052)

Mali kural uygulamasının zararları yanlarından biriside bu kuralların

doğrudan değil de dolaylı vergiler uumlzerine yoğunlaşmasıdır Anayasal

perspektifte dolaylı vergiler uumlzerine yoğunlaşan bir mali kural dizini vergi

gelirleri ve temel politika oumlnceliklerinin dizaynı konusunda sorunlara neden

olabilir

5 GELİRLERE İLİŞKİN KURALLAR

Vergi yuumlkuuml uumlzerine bir sınırlamayı ifade eden gelir kuralları 1870-1890

yılları arasında ccedilıkarılmış ve emlak vergilerinin oranlarının sınırlandırılması

uumlzerinde yoğunlaşmış olan bir kuraldır Bu yıllarda Amerikarsquoda uygulanmaya

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

95

başlayan bu sınırlamalardan 33 eyalet oumlzel veveya genel vergi oranı sınırlaması

olarak etkilenmişlerdir Bu limitler yerel youmlnetimlerin oumlzel teşebbuumls

finansmanına oumlzellikle demiryolu genişletmeye ve kişisel menfaatlere karşı

tepki olarak ortaya ccedilıkmıştır (Rosentraub ve diğerleri 1995 11)

Amerikarsquoda oumlne suumlruumllen gelirler politikasına ilişkin sınırlamalar ise şu

şekildedir (Joyce ve Mullins 1991 241)

bull Genel emlak vergisi oranları limitleri

bull Belirli emlak vergisi oranları limitleri

bull Emlak vergisi artırımı sınırları

bull Genel gelir sınırları

bull Vergilemeye ilişkin alınan oumlnlemlerde accedilıklık ve doğruluk

Bu sınırlamadaki temel amaccedillar ise vergi muumlkelleflerinde vergi

bilincini artırmak ve vergi muumlkellefiyetine katılım iccedilin bir fırsat sağlamak ile

yerel youmlnetimlerde doğru vergi artışları sorumluluğu kazandırmaktır

(Rosentraub ve diğerleri 1995 49) Yine vergi oralarını sınırlamaya youmlnelik

sayılabilecek sebepler arasında seccedilmen desteğini almaya youmlnelik partizanca

davranışların oumlnuumlne geccedilmekte sayılabilir (Rosentraub ve diğerleri 1995 57)

Seccedilmenler oumlzellikle yerel youmlnetimlerin toplama yetkisine sahip olduğu emlak

vergisi oranlarında emlak vergisi harccedillarında gelirlerinde ve harcamalarındaki

sınırlamaları desteklemektedir (Shadbegian 1999 221-222) Bilindiği gibi

emlak vergileri soumlz konusu muumllkuumln tespit edilen değeri uumlzerinden alınmaktadır

Emlak fiyatlarının yuumlkselmesi ise bir yandan emlak sahiplerinin memnun

olmalarını sağlamakta iken diğer yandan emlak vergisi miktarını artırdığı iccedilin

hoşnutsuzluklara neden olmaktadır Emlak vergisindeki artışları durdurmak

amacıyla uygulanan vergi sınırlamaları bireysel vergi oumldemelerindeki

sınırlamalara oumlrnek teşkil etmektedir (Holcombe 1999 5)

Mali kurallar iccedilerisinde buumltccedile borccedillanma ve harcama kuralları kadar

gelir kuralları da oumlnemli yere sahiptir Uumllkemizde de gelir kuralları ile

hedeflenen temel amaccedilların uygulamaları şu şekilde sıralanabilir

4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi

Hakkındaki Kanun kapsamında

a) Muumlsteşarlıkccedila ihraccedil edilen devlet iccedil borccedillanma senetlerinin faiz ve anapara

oumldemeleri ile 6 ncı maddenin son fıkrasında yer alan malicirc servis anlaşmasında

yer alacak oumldemeler ve bunların dışında kalan diğer Devlet iccedil borccedilları ile ilgili

gider işlemler ve kacircğıtlar 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile 5422 sayılı

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

96

Kurumlar Vergisi Kanunu huumlkuumlmleri saklı olmak koşulu ile her tuumlrluuml vergi

resim harccedil ve fondan istisnadır

b) Muumlsteşarlık tarafından borccedillu sıfatıyla veya Hazine garantileri ile sağlanan

- Program kredisi ve proje kredilerinin temini ikrazı devri tadili veya

uzatılmasına ilişkin işlemler ve kacircğıtlar

- Uluslararası sermaye piyasalarında kullanılan finansman araccedilları ile

yapılacak borccedillanma anlaşmalarında oumlngoumlruumllen oumldemeler işlemler ve kacircğıtlar

ve bu piyasalarda ihraccedil edilen menkul kıymetler

- Devlet dış borccedillarının uluslararası sermaye piyasalarında kullanılan

tuumlrev uumlruumlnler dahil olmak uumlzere her tuumlrluuml finansal araccedillar vasıtasıyla

youmlnetilmesine veya yeniden yapılandırılmasına ilişkin anlaşmalarda oumlngoumlruumllen

işlemler ve kacircğıtlar

- (Ek 1792004-523422 md) Devlet dış borccedilları ile ilgili kredi

anlaşmalarında oumlngoumlruumllen buumltuumln oumldeme ve işlemler (dış proje kredileri

ccedilerccedilevesinde yapılacak oumldemeler dahil kredilerin kullanımları hariccedil) her tuumlrluuml

vergi resim harccedil ve fondan istisnadır

5018 Sayılı Kamu Mali Youmlnetimi ve Kontrol Kanunu kapsamında

a) İlgili kanunun 36 maddesinde gelir politikaları ve ilkeleri başlığı altında

Maliye Bakanlığı gelir politikaları ve uygulamaları konusunda ilkelerini

amaccedillarını stratejilerini ve taahhuumltlerini her mali yıl başında kamuoyuna

duyurur

b) Muumlkellef ve sorumlulara vergi resim harccedil ve benzeri mali yuumlkuumlmluumlluumlklerini

kolayca yerine getirebilmeleri iccedilin gerekli hizmetler sağlanır

c) Muumlkellef ve sorumluların vergiye uyumu teşvik edilir

d) Hakların korunması ve yuumlkuumlmluumlluumlkler konusunda muumlkelleflerin

bilgilendirilmesi iccedilin ilgili idareler tarafından gerekli oumlnlemler alınır

e) İccedil kontrol sistemi ile kamu gelir gider varlık ve yuumlkuumlmluumlluumlklerinin etkili

ekonomik ve verimli bir şekilde youmlnetilmesini

f) Sayıştay tarafından yapılacak dış denetim ile kamu idarelerinin gelir gider ve

mallarına ilişkin mali işlemlerinin kanunlara ve diğer hukuki duumlzenlemelere

uygun olup olmadığının tespiti edilir

IMF ile yapılan stand-by anlaşmalarında da gelir kuraları accedilısından

oumlzelleştirmelerden elde edilecek gelirlere vurgu yapılmaktadır Oumlzelleştirme

gelirlerinin dışında

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

97

a) 1999 Marmara depremi gibi durumlarda ihtiyaca binaen ek vergi

uygulamasına gidilmiş ve belirli doumlnemlerde bir defalık gelirlere ağırlık

verilerek kamu finansman yapısı guumlccedillendirilmeye ccedilalışılmıştır

b) Gelir kurumlar ve katma değer vergisi mevzuatında ccedileşitli duumlzenlemelere

gidilmiş 4760 sayılı Oumlzel Tuumlketim Vergisi Kanunu 1 Ağustos 2002 tarihinde

yuumlruumlrluumlğe konulmuş ve bu alandaki dağınık uygulamalar belirli bir sistematik

dahilinde yeniden duumlzenlenmiş 5345 sayılı kanunla Gelir İdaresi Başkanlığı

kurularak Gelir İdaresi yarı otonom bir konuma doumlnuumlştuumlruumllmuumlştuumlr (Kaya 2010

392)

c) 4811 sayılı kanunla 2003 yılında vergi affı ve 5458 sayılı kanunla 2006

yılında sosyal guumlvenlik prim borccedillarının yeniden yapılandırılması uygulamasına

gidilmiştir

6 TUumlRKİYErsquoDE UYGULANAN MALİ KURALLARIN VERGİ

GELİRLERİNE ETKİSİ

Oumlzellikle buumltccedile accedilığı ve kamu borccedillarına youmln verilmesi şeklinde

karşımıza ccedilıkan mali kuralların istenilen sonuccedilları vermesi accedilısından vergi

gelirlerinin etkisi oldukccedila fazladır Ccediluumlnkuuml arzulanan seviyeye ulaşan vergi

gelirleri hem kamu borccedillarının finansmanı hem de buumltccedile accedilığının azaltılması

adına oumlnemli bir araccediltır

Tablo 4 GSYİH Genel Buumltccedile Vergi Gelirleri ve Vergi Gelirleri Yuumlkuuml (Bin TL)

Yıllar GSYM (1998 Bazlı)

(1)

Vergi Gelirleri ()

(2)

Vergi Yuumlkuuml ()

(21)

2002 350476089 65188479 186

2003 454780659 89893112 198

2004 559033026 111335368 199

2005 648931712 131948778 203

2006 758390785 151271701 199

2007 843178421 171098466 203

2008 950534251 189980827 200

2009 952558579 196313308 206

2010 1105101110 235686590 214

Kaynak GİB 2011 110

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

98

() 2006-2010 Yılları Buumltccedile Kanunursquonda Mahalli İdare ve Fon Payları ile Red

ve İadeler dacirchil olduğundan Vergi Gelirleri rakamlarında da Mahalli İdare ve

Fon Payları ile Red ve İadeler dacirchildir

NOT 2008-2010 Yılları Vergi Gelirleri iccedilerisindeki Gelir Vergisi Tevkifat

rakamına Asgari Geccedilim İndirimi tutarı dacirchildir

Tablo 4rsquoden de goumlruumlleceği uumlzere oumlzellikle 2002 yılında yuumlruumlrluumlğe giren

4749 sayılı kanunla birlikte vergi gelirlerinde goumlzle goumlruumlluumlr bir artış yaşanmıştır

2003 yılında vergi gelirleri bir oumlnceki yıla nispeten 378 oranında artış

goumlstermiştir Tablo 4rsquode yer alan vergi gelirleri verileri incelendiğinde ise artışın

sadece 2003 yılına has olmadığı ve 2010 yılına kadar kademeli olarak devam

ettiği goumlruumllmektedir Tablo 4rsquode goumlze ccedilarpan bir diğer oumlnemli nokta ise 2002

yılından itibaren vergi gelirlerindeki artışa paralel olarak GSYİHrsquoda da

artışların gerccedilekleşmesidir Bu durum ise vergi gelirlerindeki artışın GSYİHrsquonın

artışını olumlu youmlnde etkilediğini goumlstermektedir

SONUCcedil ve OumlNERİLER

Suumlrduumlruumllebilir maliye politikası şeffaf basit ve anlaşılır politikaların

eksikliği uumllkeleri maliye politikalarını kullanarak bir takım duumlzenleme yapma

zorunluluğuna itmiştir Uumllkemizde de gerek kanunlarla gerekse uluslararası

platformda bir takım duumlzenlemeler yıllar itibariyle kendisini goumlstermiştir Bu

duumlzenlemelerin nihai amacı ise mali disiplinin sağlanarak maliye politikasına

olan guumlveni artırmaktır

Bu kapsamda uumllkemizde 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borccedil

Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi Hakkındaki Kanun 5018 Sayılı Kamu Mali

Youmlnetimi ve Kontrol Kanunu IMF ile ortaklaşa yuumlruumltuumllen stand-by anlaşmaları

ve son olarak Mali Kanun Yasa Tasarısı ile bir takım duumlzenlemelere gidilmiştir

Yapılan bu duumlzenlemelerin bir kısmı yuumlruumlrluumlğe girdikleri doumlnem itibariyle farklı

kurallar uumlzerinde yoğunlaşabilmektedir Oumlrneğin 2002 yılında yuumlruumlrluumlğe giren

4749 sayılı kanun 2001 krizini muumlteakiben yuumlruumlrluumlğe girdiği iccedilin borccedillanma

ağırlıklı kuralları iccedilermektedir Son olarak kabul edilen mali kural yasa tasarısı

ise buumltccedile denkliği uumlzerine yoğunlaşmış olmasına rağmen gelir harcama ve

borccedillanma kurallarını alanlarında da duumlzenlemeler iccedilermektedir

Gelir kuralları olarak kabul edilen bir takım duumlzenlemeler ise kamu

gelirlerine ait duumlzenlemeleri iccedilermektedir Oumlzellikle kamu gelirleri iccedilerisinde en

buumlyuumlk paya sahip vergileri ilgilendiren bu duumlzenlemeler kamu gelirlerini artıcı

nitelikte olabileceği gibi azaltıcı nitelikte de olabilir Yine kamu gelirlerini

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

99

ilgilendiren bir diğer duumlzenleme olan oumlzelleştirmelere de bu kurallara iccedilerisinde

rastlamak muumlmkuumlnduumlr

Gelir harcama borccedillanma ve buumltccedile aracılığıyla ekonomiye muumldahale

aracı olan mali kuralların aşağıda belirtilen bir takım sonuccedilları doğuracağı

duumlşuumlnuumllmektedir

1- Buumlrokrasi artacak

2- Gerccedilek anlamda hesap verilebilirlik verimlilik etkinlik makro

ekonomik istikrar ve ekonomik buumlyuumlme sağlanamazsa vergi muumlkelleflerinde

vergi bilincini artırmayı ve vergi muumlkellefiyetine katılımı amaccedillayan gelir

kuralları accedilısından zedeleyici bir durum oluşacaktır Bundan dolayı mali

kuralların başarılı olarak uygulanabilmesi iccedilin kuralların kamuoyu tarafından

yeterince anlaşılması gerekmektedir

3- 4749 ve 5018 gibi değişikliklere accedilık olmayan bir mali kural yasa

tasarısı hazırlanmalıdır

4- Mali kuralların taşıması gereken oumlzellikler olan iyi tanımlanmışlık

şeffaflık basitlik esneklik uygunluk tutarlılık uygulanabilirlik ve etkinlik

oumlzellikleri gerccedilekten bir arada uygulanabilecek midir Yoksa 4749 ve 5018

sayılı kanunlar gibi mali kural yasa tasarısı da ileride yamalanarak yeni bir

yasanın alt zeminini mi oluşturacaktır

5- Mali kurallardan birisi olan buumltccedile kuralları ile buumltuumln kurumların

buumltccedileleri oumlnceden belirlenecek veya belirli bir accedilık limitini kapsayacak şekilde

hazırlanacaktır Fakat cari nitelikli harcama kalemi olan ve beşeri sermayenin

gelişimine katkı sağlayacak olan eğitim sağlık ve araştırma-geliştirme

harcamaları gibi kalemlerde bu kapsamda değerlendirilecektir Altın kural

olarak kabul edilen mali kurallarda bu tuumlr beşeri sermayeyi artıracak olan

yatırımlar istisna kapsamı alınmalıdır Boumlylece sadece makroekonomik

goumlstergelere bağlı kalınmaksızın beşeri sermaye tarzındaki değişkenlerle de

ekonomik buumlyuumlme sağlanabilecektir

6- Mali kuralların bir oumlzelliği olan şeffaflık noktasında oumlzellikle kamu

borccedillanmaları şeffaf bir şekilde dizayn edilmelidir Mesela goumlstergelerde

toplam kamu harcamalarının yanında faiz dışı harcama duumlzeyine de yer

verilmelidir Aynı zamanda bu tutarların oransal olarak karşılıkları da ilgili

goumlstergelerde bulunmalıdır Boumlylece kamu harcamaları daha accedilık bir şekilde

analiz edilmiş olacaktır

7- Mali kuralların ekonomik goumlstergelerin gelişimine katkı sağlayacağı

bir gerccedilektir Fakat mali kuralların ldquoPerformansa Dayalı Primrdquo gibi kamu

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

100

hizmetini ve kamu gelirlerini tetikleyen oluşumlarla desteklenmesi daha yerinde

olacaktır Oumlrneğin uumllkemizde partizan duumlşuumlnce ile kamu kurumlarına yerleşen

kamu goumlrevlilerinin sayısı kuumlccediluumlmsenemeyecek duumlzeydedir Bu durum

karşısında goumlrevini bile bilmeyen kamu ccedilalışanlarını belirli kriterlere bağlı

olarak oumlduumlllendirerek kamu kurumlarında performansı ve boumlylelikle de dolaylı

yoldan kamu gelirlerini artırma yoluna gidilebilir

8- Mali kuralların etkinliğini izleme ve denetleme noktasında bağımsız

veya yarı bağımsız kurullar olmalıdır Boumlylelikle de hedeften kaccedilış noktalarına

karşı yapılan ayarlamalar baskı altında olmadan nitelikli olarak analiz

edilebilecektir

9- Mali kurallara uyulmaması durumunda belirli yaptırımlar olmalıdır

Bu yaptırımlar aleyhte adli ve idari yaptırımlar olabileceği gibi finansal (maddi)

yaptırımlarda olabilir Bu durum kuralların niteliğini olumlu youmlnde

etkileyecektir

Oumlzellikle yukarıda sayılan oumlneri ve bulgular dikkate alınarak gerek

hukuki alt yapısı ve gerekse de uygulama alanı doğru bir şekilde oluşturulup

uygulamaya konulacak yeni yaptırımlar niteliğindeki mali kuralların olumlu

sonuccedillar doğuracağı accedilıktır Bunun en guumlzel oumlrneğini Tuumlrkiyersquonin 2002-2010

yılları arasındaki vergi gelirlerindeki mali kural bazlı artışlardır

KAYNAKLAR

Aktan CC (2010) Anayasal İktisat Felsefesi Ekonomi Politikasının

Anayasası ve Mali Kurallar C C Aktan Kesik A ve F Kaya (ed)

Mali Kurallar Maliye Politikası Youmlnetiminde Yeni Bir Eğilim Vergi

Harcama Borccedillanma vs Uumlzerine Kurallar ve Sınırlamalar (ss309-

319) TC Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı Yayın No

2010408 Ankara

Aktan CC Ekonomik Duumlzenin Sağlanmasına Youmlnelik Optimal Mali ve

Parasal Kuralların Tasarımı

httpwwwcanaktanorgEkonomiKamu_MaliyesiYeni-

MaliyeKamu-Ekonomisihtm(26112010)

Aktan CC (2010) Kurumsal Maliye Politikası ve Mali Kurallar

httpwwwceisorgtrdergi2011ocakmakaleIpdf (26122011)

Ataccedil B (2006) Maliye Polikikası ETAM AŞ Matbaa Tesisleri Eskişehir

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

101

Buti M Martins JN ve Turrini A (2007) From Deficits to Debt and Back

Political Incentives Under Numericial Fiscal Rules CESifo Economics

StudiesVol 53 No 1 February 115- 152

Clemens Jason vd (2003) Tax and Expenditure Limitations The Next Step in

Fiscal Discipline The Fraser Institute

Ccedilolak M (2010) ldquoMali Kural ve Vergi Gelirlerine Etkisirdquo Yaklaşım Dergisi

Sayı 208 s48-52

Dilekli SYeşilkaya K(2002) Maastricht Kriterleri

wwwdptgovtrDocObjectsDownload2976kriterpdf (31122010)

GİB (2011) Faaliyet Raporu 2010

Guumlnaydın İ Eser LY (2009) Maliye Politikasındaki Yeni Trend Mali

Kurallar Maliye Dergisi Sayı 156 51-65

Hallerberg M Strauch R Von Hagen J (2004) ldquo The Desing Of Fiscal Rules

and Forms Of Governance In European Union Countries European

Central Bank Working Paper Series rdquo No 419 Frankfurt

Holombe Randall G (1999) Vergileme Yetkisinin Sınırları Oumlzguumlr Saraccedil

(Ccedilev)httpwwwcanaktanorgekonomianayasal_iktisatdiger_yazilar

sarac-holcombe-vergileme-yetkisipdf (26072008)

IMF (2009) Fiscal Rules-Anchoring Expectations for Sustainable Public

Finances Prepared by the Fiscal Affairs Department

IMF (2010) Turkey Financial Position in the Fund as of October 31 2010

httpwwwimforgexternalnpfintadexfin2aspxmemberkey1=980amp

date1Key=2010-10-31 (05122010)

Işık A Sakal M Mericcedil M (2010) Anayasal İktisat Teorisi ve Mali Kurallar

Tuumlrkiyersquode Uygulanabilirliği Suumlleyman Demirel Uumlniversitesi İktisadi

ve İdari Bilimler Fakuumlltesi Dergisi Sayı2 Cilt 15 1-25

Joyce G Philip ve Mullins RDaniel (1991) The Changing Fiscal Structure of

the State and Local Public Sector The Impact of Tax and Expenditure

Limitations Public Administration Review Vol 51 No 3 (May-

Jun1991) pp240-253

Kamu Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi Hakkındaki Kanun

(2002) Resmi Gazete 24721 9 Nisan 2002

Kamu Mali Youmlnetimi ve Kontrol Kanunu (2003) Resmi Gazete 25326 24

Aralık 2003

Kaya F (2010) Tuumlrk Kamu Mali Youmlnetiminde Oumlrtuumlk Mali Kurallar ve Uumllke

Tecruumlbelerinin Değerlendirilmesi C C Aktan Kesik A ve F Kaya

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

102

(ed) Mali Kurallar Maliye Politikası Youmlnetiminde Yeni Bir Eğilim

Vergi Harcama Borccedillanma vs Uumlzerine Kurallar ve Sınırlamalar

(ss380-405) TC Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı

Yayın No 2010408 Ankara

Kennedy S Robbins J (2001) ldquo The role of Fiscal Rules in Determining

Fiscal Performancerdquo Department of Finance Working Paper No 16

Kesik A N Bayar (2010) Uluslararası Uygulamalar Işığında Mali Kurallar

ve Mali Disiplin C C Aktan Kesik A ve F Kaya (ed) Mali

Kurallar Maliye Politikası Youmlnetiminde Yeni Bir Eğilim Vergi

Harcama Borccedillanma vs Uumlzerine Kurallar ve Sınırlamalar (ss46-62)

TC Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı Yayın No

2010408 Ankara

Kopits G Symansky S A (1998) Fiscal Policy Rules IMF Occassional

Paper No 162 Washington DC

Marshall Jorge (2003) Fiscal Rule and Central Bank Issues in Chile Basel

BIS Papers No 20 httpwwwbisorgpublbppdfbispap20fpdf

(03122010)

OECD (2008) Economic Survey Turkey Volume 200814 July

Pehlivan O (2003) Kamu Maliyesi Derya Kitabevi Trabzon

Rosentraub Mark S vd (1995) Tax And Expendıture Lımıts on Local

Governments Center for Urban Policy and the Environment Indiana

University Advisory Commission on Intergovernmental Relations An

Imformation Report

Shadbegian Ronald J (1999) The Effect of Tax and Expenditure Limitations

on the Revenue Structure of Local Government 1962ndash87 National Tax

Journal Vol 52 No2 pp221-238

Şengoumlnuumll A Songur M (2010) Tuumlrkiyersquode Mali Kural Olsaydı yada

Olacaksa Seta Analiz Sayı 29 4-22

Seviğ V (2010)

httpwwwmevzuatbankasicomportalkonuk_yazarlarmevzuataspka

tegori=10ampid=4428 ET20012012

wwwdptgovtr

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

103

Geccedilmişten Guumlnuumlmuumlze Ccedilocuk İşccedililiği

Levent Şahin1

Oumlzet

Bu ccedilalışmanın amacı uumllkelerin karşı karşıya oldukları ccedilocuk işccedili sorununa

dikkat ccedilekmektir Buguumln Duumlnyarsquoda yaklaşık 250 milyon ccedilocuk başta fakirlik olmak

uumlzere birccedilok sebeple uluslararası standartlara uymayan şartlarda ccedilalıştırılmaktadır

Fiziksel ve ruhsal gelişimini henuumlz tamamlamamış olan ccedilocukların ccedilalıştırılması onların

okuldan uzaklaştırılarak niteliksiz işguumlcuuml olmalarına neden olduğu gibi sosyal

korumadan mahrum enformel piyasaların hacmini de artırmaktadır Okula devamlılığın

sağlanabilmesi iccedilin halkın refah seviyesinin artırılması gerekmektedir Bu nedenle de

ccedilocuk işccedililiğin oumlnlenmesi başlı başına bir amaccediltır Bu amaca ulaşıldığında ekonomik ve

sosyal refaha da ulaşılacaktır Ccediluumlnkuuml Duumlnyarsquoda gelişmiş devletlerde ccedilocuk işccedililik oranı

azalırken gelişmemiş uumllkelerde ccedilocuk işccedililik oranı halen yuumlksek boyutlardadır Ayrıca

bu ccedilalışmada ccedilocuk işccedililiğin geccedilmişteki gelişimi ve guumlnuumlmuumlzdeki durumu istatistikicirc

veriler yardımıyla incelenirken betimleme youmlnteminden faydalanılacaktır

Anahtar Kelimeler Ccedilocuk Ccedilocuk işccedililik Yoksulluk Ekonomi Ekonomik

kalkınma

From Past to Present Child Labour

Abstract

The study has an aim what point out about problem of child labour of

countries Nowadays there are about 250 million child labours in the World The most

important reason is poverty about the circumstance The children work into national

rights But the children donrsquot work within international labour standarts In addition the

children lose interest about school while work out of house In other words country has

a lot of unqualified labours and informal markets Goverments should increase welfare

level of country for solution problem that child labours

Countries will have real welfare when problem about child labours is solved

Because developed countries have child labours less than undeveloped countries

Description method will used in the study while the situation of childrsquo labours in history

and present day is dealt with statistical data

Key Words Child Child labour Poverty Economy Economic development

1 Dr Tunceli Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi sahinlvntgmailcom

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

104

GİRİŞ

Erken yaşlarda ccedilocukların işguumlcuuml piyasasına girmeleri anlamına gelen

ccedilocuk işccedili ccedilalıştırılması sosyal bir problem olarak guumlncelliğini korumaktadır

Ccedilocukların bir meslek oumlğrenmek ya da gelir elde etmek amacıyla iş hayatı

iccedilinde yer almaları ccedilocukların psikolojik ve fiziksel gelişimlerini olumsuz

etkilemektedir (Ertuumlrk 1994 29)

Ccedilocuk işccedililiği hem gelişmiş hem de gelişmekte olan uumllkelerde

goumlruumllmektedir Fakat gelişmiş uumllkelerdeki ccedilocukların ccedilalışma şartları

gelişmekte olan uumllkelere goumlre daha iyi durumdadır Gelişmiş uumllkelerde eğitime

oumlnem verilmesi nedeniyle ccedilocuk işccedililik geccedil yaşta başlarken gelişmekte olan

uumllkelerde ccedilocuk işccedililik yaşı duumlşmektedir (Karataş1993 85) Bunların yanında

ailelerin iktisadi durumları eğitim duumlzeyleri ccedilocukların iş hayatına girip

girmemesinde oumlnemli bir faktoumlrduumlr Sosyo-ekonomik durumu iyi olmayan bir

ailede ccedilocukların eğitimine oumlnem verilmemekte ccedilocukların aile buumltccedilesine katkı

sağlamaları iccedilin ccedilocukların fiziksel ruhsal durumlarına uygun olup

olmadıklarına bakılmaksızın ccedilocuklar farklı işlerde ccedilalıştırılmaktadırlar (İlik

1994 4) Ayrıca ccedilocuklar gelişim evrelerinde ccedilevrelerinde kendilerine iyi

oumlrnek olabilecek nitelikte kişilik oumlzelliklerine sahip olan yetişkinlerle genelde

etkileşim halinde bulunamamaları nedeniyle kimlik kazanma bakımından

kritik bir oumlnem arz eden bu doumlnemde işyerlerinde karşılaştıkları ve kendilerince

normal goumlrduumlkleri bazı olumsuz kişilik oumlzelliklerini benimseyebilmektedirler

(Senemoğlu 1996 30-35) Ayrıca yetişkin kişiler iccedilin tasarlanmış işlerin

ccedilocuklar tarafından yapılması ccedilocukların gelişimini olumlu youmlnde

etkilememektedir Ccedilocuklar fiziksel youmlnden yeterince gelişmemeleri nedeniyle

işle ilgili hastalık ve zararlardan yetişkinlere kıyasla daha fazla

etkilenmektedirler Tehlikeli işlerde ccedilalışan ccedilocukların karşılaştığı riskler

sadece hastalık yaralanmadan ibaret değildir Bu ccedilocuklar yetişkin

doumlnemlerinde daha az tehlikeli işlerde ccedilalışmalarına imkacircn tanıyacak olan

eğitimden de yoksun kalmaktadırlar

CcedilOCUK VE CcedilOCUK İŞCcedilİLİĞİ KAVRAMI

Ccedilocuk yetişkin duumlnyasına bağımsız bir şekilde entegre olana kadar

fiziksel ruhsal ve zihinsel gelişimleri accedilısından yetişkin korumasına ihtiyacı

olan birey olarak tanımlanmaktadır (Rodgers ve Standing 1981 160) Başka bir

tanıma goumlre ccedilocuk gelişen bir insan yavrusu olgunlaşmamış reşit sayılmayan

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

105

kuumlccediluumlk vatandaş olarak tanımlanmaktadır (Youmlruumlkoğlu 2000 13) Diğer bir

tanımda ise ccedilocuk doğumdan başlayarak ergenliğe kadar ki doumlnemde bulunan

kişidir (Akyuumlz 2000 66)

Ccedilocuk Tuumlrk hukuk sistemine goumlre hak ehliyetine sahip kişi anlamına

gelmektedir Ancak henuumlz zihinsel ve fiziksel accedilıdan gelişimini tamamlamadığı

varsayıldığı iccedilin kural olarak on sekiz yaşına kadar ccedilocuğu korumak gerekliliği

ccedilocuğun toplumsal yaşama zarar goumlrmeden veya en az zararla girebilmesi iccedilin

bir suumlreccedil olarak kabul edilmiştir Bu suumlreccedil iccedilinde yaşayacağı yerler

karşılaşabileceği durumlar iccedilin oumlzel huumlkuumlmler getirilmiştir (Usta 1995 86)

Ennew Myers ve Plateaursquoa (2005 27) goumlre ccedilocuk işccedililiği kavramının

iccedilinde şu bileşenler mevcuttur Uumlcretli istihdam ccedilocuk emeğini soumlmuumlren

ccedilalışma ulusal ve uluslararası standartları ve kanunları ihlal eden ccedilalışma

ccedilocuklara zarar veren ccedilalışma uumlcretli işler Ccedilocukların ekonomik katılımı

Ccedilocukların tam zamanlı ccedilalışmasıokula devamı engelleyen ccedilalışmalar

CcedilOCUK İŞCcedilİLİĞİNİN NEDENLERİ

Geleneksel Bakış Accedilısı

Oumlzellikle tarım toplumlarına oumlzguuml bir duumlşuumlnce tarzı ve erken

sanayileşme evresine has sosyo-kuumlltuumlrel bakış accedilısı ccedilocuk işccedililiğini olağan

karşılamakta hatta bazen bir ihtiyaccedil olarak goumlrmektedir Kırsal boumllgelerde

ccedilocuk aile işccedilisi olarak uumlcretsiz ccedilalışmakta yetişkin roluumlnuuml ccedilok kuumlccediluumlk yaşlarda

uumlstlenmekte toplum da bu ortamı olağan goumlrmektedir (Şişman 20045)

Ccedilocuğun aileye iktisadi katkısını olağan goumlren anne ve baba ccedilocuğun kuumlccediluumlk

yaşta iş hayatına girmesinin duygusal toplumsal fiziksel kişilik gelişimi

uumlzerinde negatif etkileri olduğunun bilincinde değildir (Koumlksal 1992 20) Bu

geleneksel kuumlltuumlruumln kırsaldan şehre goumlccedil sonrasında kentsel alanda da devam

ettiğini ccedilocuğun tarlada veya evde aile işccedilisi olarak uumlcretsiz ccedilalıştırılmasıyla

herhangi bir işyerinde uumlcret karşılığı ccedilalıştırılması arasında hiccedil bir fark olmadığı

duumlşuumlnuumllmekte hatta iş hayatında uumlcretli olarak yer almanın aile buumltccedilesine katkı

sağladığı duumlşuumlnuumllerek ccedilocuğun ccedilalıştırılması desteklenmektedir (Bulut 1996

58)

Eğitim Masraflarının Karşılanmasıyla İlgili Nedenler

Eğitim toplum iccedilinde insanlara eşit bir yer kazanmaları iccedilin gerekli

bilgi beceri tutum ve değerleri kazandırarak kişilerin kendilerini ccedilağın

gerekleri doğrultusunda geliştirmeleri iccedilin imkacircnlar sunmaktadır (UNICEF

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

106

2006 22) Eğitim ccedilocuğun kişiliğinin ve yeteneklerinin geliştirilmesinde en

oumlnemli araccedil olarak kabul edilmektedir (Murnane 1994 296)

İşverenlerin Ccedilocuk İşguumlcuumlne Olan Talebi

Guumlnuumlmuumlzde birccedilok işveren rekabet guumlcuumlnuuml artırmak maliyetlerini

duumlşuumlrmek iccedilin ccedilocuk ccedilalıştırdığını belirtmekte ve ccedilocuk emeğinin

soumlmuumlruumllmesini var olan toplumsal duumlzenin doğal sonucu olarak goumlrmektedir

(UNICEF 1997 27) Bununla birlikte kuumlreselleşen iktisadi yapı oumlzellikle

Uumlccediluumlncuuml Duumlnya Uumllkelerinde ccedilocuk işccedili sayısının artmasına yol accedilmıştır İşguumlcuuml

maliyetinin daha duumlşuumlk olduğu Hindistan Ccedilin Pakistan gibi uumllkelere youmlnelen

uluslararası sermaye iccedilin ccedilocuklar vazgeccedililmez işguumlcuuml kaynağı olarak kabul

edilmektedirler Uzakdoğu uumllkeleri uumlretim suumlreccedillerinde yaygın olarak

kullandıkları ccedilocuk işccedililer nedeniyle gelişmiş batı uumllkeleriyle kolaylıkla rekabet

edebilmektedirler (Baştaymaz 1994 84-85 )

İşverenler yerel ulusal uluslararası rekabet ortamında ve kişisel veya

toplu ccedilıkarlarını korumak iccedilin duumlşuumlk nitelikli ve uumlcretli geccedilici yasadışı ve

tehlikeli iş sunumu iccedilin geccedilimini sağlama zorunluluğunda olan iş ve gelir

istemi iccedilerisinde bulunan ccedilocukları en az eğitim gerektiren niteliksiz işlerin

niteliksiz işguumlcuuml kaynağı olmaları ucuz işguumlcuuml olmaları esnek işguumlcuuml

oumlzelliğine sahip olmaları işe alınıp işten atılmayı saatlik guumlnluumlk haftalık

aylık mevsimlik ccedilalışmayı uumlcretsiz fazla ccedilalışmayı boğaz tokluğuna ccedilalışmayı

meslek oumlğrenmenin doğal gereği olarak goumlruumlp kabullenmeleri uysal olmaları

korunmasız guumlvencesiz yalıtılmış ve oumlrguumltsuumlz olmaları iş konusunda

başkaldırmamaları nedeniyle tercih etmektedirler (Derrien 1994 100-101)

Az-gelişmişlik ve Yoksulluk

Ailenin yeterli ve duumlzenli gelirinin olmaması aile bireylerinin eğitim ve

iş durumu hane buumlyuumlkluumlğuuml ile bu konulardaki eksiklikleri giderecek bir

sistemin olmayışı ya da var olsa bile tam olarak işlemeyişi nedeniyle ailelerin

ccedilocuklarını ccedilalıştırmalarına yol accedilmaktadır Yoksul ailelerde ccedilocuğun ccedilalışması

veya evde kardeşleriyle ilgilenmesi ya da bazı ev işlerini yapması aile buumltccedilesine

katkı olarak kabul edilmektedir Fakat bu yaşananlar sırasında ccedilocuğun

eğitiminden yoksun kalması ve iş hayatında karşılaşabileceği olumsuzluklar

duumlşuumlnuumllmemektedir Ailelerin yeterli gelire sahip olmamaları ekonomik

zorluklar ailelerin ccedilocuklarını okuldan alarak iş yaşamına sokmalarına yol

accedilmaktadır (CcedilSGB 2006 20)

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

107

CcedilOCUK İŞCcedilİLİĞİNİN GECcedilMİŞİ

Tarihsel suumlreccedil incelendiğinde ccedilocukların ccedilalıştırılmasının ccedilok eskilere

dayandığı hatta tarihin her doumlneminde uumlretim faktoumlrlerinden biri olarak

ccedilocukların ccedilalışma hayatında yer aldığı goumlruumllmektedir Tarihi belgeler

incelendiğinde goumlruumllecektir ki ccedilocuklar daima ccedilalışmışlardır İnsanlık tarihinin

ilk yılları boyunca kabilelerin ccedilocukları avlanma balık tutma ve hayvanları

kapanla yakalama uğraşlarında bulunmuşlardır Sonraları kabileler ailelere

ayrıldığında ccedilocuklar ormanlarda tarlalarda uumlruumlnlere ve hayvanlara

bakılmasında aile buumlyuumlkleriyle birlikte ccedilalışmışlardır (Erbay 2008 30)

İnsanlık tarihinin doumlnuumlm noktası olarak kabul edilen Sanayi Devriminden oumlnce

de ccedilocuklar ccedilalışmaktaydılar Sanayileşme sanılanın aksine ccedilalışan ccedilocuk

sayısında oumlnemli artışlara neden olmamıştır (Cunningham ve Viazzo 1996)

Kırsal boumllgede tarımla geccedilimlerini sağlayan aileler ya da kentlerin ccedilevresinde

faaliyet goumlsteren kuumlccediluumlk işletme sahipleri sanayi kapitalizmi karşısında

varlıklarını koruyamayarak dağılmışlardır Buralarda ccedilalışan insanlarda

fabrikalara işccedili olarak başvurmuşlardır Bu iş başvurusunda bulunanların buumlyuumlk

bir boumlluumlmuumlnuuml ise ccedilocuklar oluşturmuştur Bu aşamadan sonra da ccedilocuk

ccedilalışması ccedilocuk işccedililiğine doumlnuumlşmuumlştuumlr (Duyar ve Oumlzener 2003 12)

Sanayi Devrimi ve Ccedilocuk İşccedililik

Buumlyuumlk sosyal değişmelere neden olan Sanayi Devrimi yeni oumlrguumltlenme

ve uumlretim biccedilimi ile makine ccedilağında fabrika duumlzenlerine yol accedilmıştır Yaşanan

sosyal değişmeler ve gelişmeler işccedili sınıfını oluşturmuştur Yeni ccedilalışma

koşulları olgusu iccedilinde ortaya ccedilıkan durum kentlerin hızla insanlarla dolup

taşmasına insanlık onuruna yakışmayan ccedilalışma şartlarına kadın ccedilocuk ve

erkek işccedililerin zor ağır ve insanı hızla yıpratan ortamlarda ccedilalışmalarına neden

olmuştur (Talas 1981 60)

İşverenler arasında yaşanan rekabet işccedililer arasında uumlcretleri duumlşuumlrerek

uumlretim maliyetlerinin azalmasını sağlamış işccedililer arasındaki iş bulma rekabeti

ise işccedilileri işsiz kalmaktansa yoksulluk uumlcreti karşılığında ccedilalışmaya mahkucircm

etmiştir (Guumllmez 1985 72) Oumlrneğin 1846 yılında Belccedilikarsquonın Wallonia koumlmuumlr

ocaklarında on- on iki yaşlarında yaklaşık on bin ccedilocuk ccedilalıştırılmıştır Yine

aynı doumlnemde tuğla imalathanelerinde ccedilalışan ccedilocuklar yağmur ve ruumlzgacircrdan

korunaksız barakalarda barındırılmışlardır Keten ve pamuk imalathanelerinde

yaklaşık 40 C sıcaklıkta ccedilamur iccedilinde ccedilıplak ayakla ccedilalışan ccedilocukların elleri ve

ayaklarının kısa suumlre sonra kangren olduğu goumlruumllmuumlştuumlr Kibrit

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

108

imalathanelerinde ccedilalışan ve yaşları beşe kadar inebilen ccedilocukların maruz

kaldıkları fosfor nedeniyle kemik gelişimlerinin olumsuz etkilendiği bilinen bir

gerccedilektir (De Herdt 1996 23-39) Sanayi Devrimi ile birlikte yaşam ve

ccedilalışma şartlarının gittikccedile koumltuumlleşmesi işccedililerin toplu tepkilerine neden

olmuştur Bu sebeple de işccedililer daha kısa ccedilalışma suumlreleri iccedilinde daha yuumlksek

uumlcret talebinde bulunmuşlardır Ayrıca ccedilocukların ccedilok kuumlccediluumlk yaşlardan itibaren

ccedilalıştırılmalarının nesiller uumlzerindeki olumsuz etkileri ccedilocuk işccedililiği alanında bir

takım duumlzenlemelerin yapılarak oumlnlemlerin alınmasını sağlamıştır Ccedilocukların

ccedilalıştırılmasına youmlnelik ilk sosyal politika oumlnlemi 1779 yılında İsviccedilrersquonin Zuumlrih

Kantonrsquounda alınmıştır Bu duumlzenleme ile ccedilocukların zorunlu oumlğrenimlerinden

oumlnce tekstil atoumllyelerinde ccedilalıştırılmaları yasaklanmıştır Bununla birlikte on

uumlccedil-on dokuz yaşlarındaki ccedilocukların ancak ebeveynleri ve komşuları yanında

dinsel otoritenin denetimi altında ccedilalıştırılabilecekleri kararlaştırılmıştır

(Karataş 1993 89)

İngiliz Parlamentosursquonda kabul edilerek doumlnemin en etkili yasası 1802

tarihli ldquoCcedilırakların Bedensel ve Tinsel Sağlıkları Hakkında Yasardquodır Bu yasaya

goumlre ccedilıraklar geceli guumlnduumlzluuml işverenin yanında kalırlarsa işveren kız ve erkek

ccedilocuklar iccedilin ayrı ayrı yatakhaneler kurmakla yuumlkuumlmluuml tutulmakta ccedilocukların

guumlnluumlk ccedilalışma saatleri 12 saat olarak belirlenmekte ccedilocukların okuma yazma

oumlğrenmeleri iccedilin okula devamlılıkları sağlanmakta ccedilocuklara yılda bir kat giysi

verilmekteccedil ocukların gece ccedilalışmaları yasaklanmaktadır (Talas 1981 266)

TUumlRKİYErsquoDE VE DUumlNYArsquoDA CcedilOCUK İŞCcedilİLİĞİ

Tuumlrkiyersquode Ccedilocuk İşccedililiği

Sanayi Devrimi ile Duumlnyarsquoda yaşanan buumlyuumlk ccedilaplı toplumsal değişim

Osmanlı Devletirsquonde de etkili olmuştur Bunun goumlstergesi olarak da ahilik

sistemi ve devamı niteliğinde olan lonca sistemi zayıflamaya başlamıştır

Sanayileşme ccedilabalarının bir sonucu olan işguumlcuuml ihtiyacı ile aynı doumlneme denk

gelen Birinci Duumlnya Savaşı neticesinde yaşanan erkek işguumlcuuml azalması

soncunda kadın ve ccedilocukların fabrikalarda istihdamlarında artışlar yaşanmıştır

Bu doumlnemde ccedilalışma suumlresinin on altı saate ulaştığı ancak bu kadar fazla

ccedilalışmaya karşın uumlcretlerin ccedilok duumlşuumlk olduğu İstanbulrsquoda bez kibrit

fabrikalarında ccedilalışan ccedilocukların tuumlm ccedilalışanların yarısına ulaştığı bilinmektedir

(Guumllmez 1985) Hatta devlet fabrikalarında imparatorluğun farklı şehirlerinden

getirilen yuumlzlerce ccedilocuğun ccedilalıştırıldığı gizlenemez bir gerccedilektir (Quataert

1999 62-63) 1913-1915 yılları arasında gerccedilekleştirilen işccedili sayımında on beş

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

109

bin sanayi işccedilisinin 10rsquounun ccedilocuk ve kadınlardan oluştuğu tespit edilmiştir

Ayrıca bu 10rsquoluk oran 1927 yılında 35rsquoe yuumlkselmiştir (Balamir 1982 99-

117) Osmanlı İmparatorluğu iccedilinde işccedili oumlrguumltlerinin ilk taleplerinin ccedilalışma

şartlarının ve işccedili uumlcretlerinin iyileştirilmesine youmlnelik olduğu 1908-1915 yılları

arasında yapılan grevlerde guumlnluumlk ccedilalışma saatlerinin azaltılması ccedilocukların ve

kadınların sanayide ccedilalıştırılmasının engellenmesi gibi taleplerin diğer talepler

iccedilinde ilk sıralarda yer aldığı tespit edilmiştir (Duyar ve Oumlzener 2003 25)

Ccedilocuk işccedililiği ile alakalı ilk yasal duumlzenlemeler iccedilinde sayılan ve

bununla birlikte ilk sınırlı kapsamlı iş kanunu olarak bilinen 1921 tarih ve 151

sayılı ldquoEreğli Havza-i Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Muumlteallik

Kanunurdquonda işveren-işccedili ilişkileri duumlzenlenmiştir Bu kanunla zorla ccedilalıştırılma

yasaklanmış guumlnluumlk ccedilalışma suumlresi sekiz saat olarak belirlenmiş on sekiz

yaşının altındakilerin maden ocaklarında ccedilalıştırılması yasaklanmıştır (Fişek ve

diğ 1997 11) Ayrıca 1923 yılında İzmirrsquode duumlzenlenen İktisat Kongresirsquonde

on doumlrt-on sekiz yaşları arasındaki ccedilocukların guumlnde iki saat eğitim

goumlrmelerinin işverenler tarafından guumlvence altına alınması kararlaştırılarak

ccedilocukların guumlnde altı saatten fazla ccedilalıştırılmaları yasaklanmıştır (Oumlkccediluumln 1981

431) İkinci Duumlnya Savaşırsquonın yaşandığı yıllarda Tuumlrkiyersquode ccedilalışma şartları

koumltuumlleşmiş ccedilocuk işccedililiğinde artışlar yaşanmıştır 1940 yılında ccedilıkartılan Milli

Koruma Kanunu ile iş hayatına sert kurallar getirilmiştir Ccedilocukları ve kadınları

koruyan yasalar goumlrmezden gelinerek guumlnluumlk ccedilalışma suumlresi sekiz saatten on bir

saate ccedilıkarılmıştır Ayrıca ccedilocuklar ve kadınlar da bu suumlreye tabi tutulmuşlardır

(Duyar ve Oumlzener 2003 26-28) Sanayileşme ve bununla bağlantılı olarak

yaşanan kırsaldan şehre goumlccedil kısa suumlrede uumllkenin işguumlcuuml yapısını değiştirmiştir

Yani uumllkede tarım işccedililerinin sayısı azalırken sanayi işccedililerinin sayısında artış

yaşanmıştır Bu nedenle de tarımsal uumlretimin oranı giderek azalırken sanayi

uumlruumlnlerinin oranında belirgin bir artış yaşanmıştır

Sanayileşmeyle birlikte yaşanan kırsaldan şehre goumlccedil suumlreci şehirleşmeyi

de beraberinde getirmiştir Sanayileşme ile şehirleşme arasındaki kuumlltuumlrel

dengenin sağlanmayışı anlamına gelen ldquoSanayileşmesiz kentleşmerdquo olarak

belirtilen suumlrecin bir sonucu olarak da gecekondu mahalleleri meydana gelmiştir

(Tuumlrkdoğan 1974 1)

Boumllgesel geri kalmışlık sonucunda meydana gelen iccedil goumlccedil hızlı nuumlfus

artışı bireylerin gelirlerini yuumlkseltme ccedilabası şehirleşme buumlrokratik engeller

istihdam vergilerinin yuumlksek oluşu işsizlik gibi sebeplerle enformel sektoumlrlerin

sayısı artmıştır (Algan 2004) Bununla birlikte guumlnuumlmuumlzde yapılan

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

110

araştırmalara goumlre ccedilocuk işccedililer buumlyuumlk oranda kuumlccediluumlk işletmelerde ve enformel

sektoumlrde istihdam edilmektedirler (ILO 1996 5) Tuumlrkiyersquode ccedilok sayıda ccedilocuk

ailelerinin geccedilimine katkıda bulunmak amacıyla ccedilok erken yaşlarda ccedilalışma

yaşamında yer almaktadır (Başyatmaz 1994 37 Kahramanoğlu 1996 56)

2006 yılı Tuumlrkiye İstatistik Kurumu (TUumlİK) verilerine goumlre Tuumlrkiyersquode

kentlerde 456000 kırsal kesimde ise 500000 ccedilocuk işccedili bulunmaktadır

Tablo 1 Tuumlrkiyersquode Ccedilalışan Ccedilocukların Sektoumlrel Dağılımı

Sektoumlrler Tarım Sanayi Ticaret Hizmet

Erkek 203000 239000 175000 67000

Kız 189000 83000 30000 22000

Toplam 392000 322000 205000 89000

Kaynak TUumlİK-2006

Tablo 1rsquode de goumlruumllduumlğuuml gibi buumltuumln sektoumlrlerde en fazla erkek ccedilocuklar

ccedilalıştırılmaktadır Ccedilocuk daha ccedilok tarım ve sanayi sektoumlrlerinde istihdam

edilmektedirler Ccedilocuk en az hizmet sektoumlruumlnde istihdam edilmektedir

Tablo 2 Tuumlrkiyersquode Ccedilalışan Ccedilocukların Uumlcret Accedilısından Dağılımı

Uumlcret

Durumları

Uumlcretli veya

Yevmiyeli

Kendi hesabına

veya İşveren

Uumlcretsiz Aile

İşccedilisi

Erkek 350000 20000 262000

Kız 163000 6000 257000

Toplam 513000 26000 519000

Kaynak TUumlİK-2006

Tablo 2rsquode de goumlruumllduumlğuuml gibi ccedilocuklar daha ccedilok uumlcretsiz aile işccedilisi

olarak ccedilalıştırılmaktadırlar Bununla birlikte 513 bin ccedilocuk ise uumlcretli veya

yevmiyeli olarak istihdam edilmektedir

Duumlnyada Ccedilocuk İşccedililiği

Birleşmiş Milletler Ccedilocuk Fonu (UNICEF)rsquona goumlre guumlnuumlmuumlzde

Duumlnyarsquoda 250 milyon ccedilocuk işccedili bulunmaktadır Bu ccedilocuklar duumlşuumlk eğitim

sağlık ve hayat standartlarına sahiptirler Ccedilocuklar ccedilok koumltuuml şartlarda uzun

saatler ccedilalışmaktadırlar Ccedilalışmaları karşılığında da ccedilok duumlşuumlk uumlcretler

almaktadırlar Ccedilocuklar hem gelişmekte olan hem de gelişmiş uumllkelerde

ccedilalıştırılmaktadırlar (BBC1998) Yaklaşık bir milyon ccedilocuk seks ticaretinde

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

111

kullanılmaktadır Uumlccedil yuumlz bin ccedilocuk ise asker olarak otuz uumllkede

ccedilalıştırılmaktadırlar Duumlnyarsquoda genelde on altı yaşından kuumlccediluumlk kız ccedilocukları

ccedilalıştırılmaktadır Duumlnyarsquodaki ccedilocukların 17rsquosi ccedilalıştırılmaktadırlar (AIF

2010)

Bazı uumllkelerdeki ccedilocuk işccedililiğini incelediğimiz zaman karşımıza şoumlyle

bir tablo ccedilıkmaktadır Afganistanrsquoda ccedilocuklar yedi-sekiz yaşlarında ccedilalışmaya

başlamaktadırlar Ccedilalışan ccedilocukların yuumlzde sekseni ise dokuz yaşındadır

Afganistanrsquoda ccedilocukların sadece yuumlzde on beşi okula devam etmektedir

Ccedilocukların ccedilalıştırılmalarının ana sebebi ise aile buumltccedilesine katkıda bulunmaktır

Afganistanrsquoda kız ccedilocukları babalarının ya da erkek kardeşlerinin yanında

ccedilalışmaktadırlar Ccedilocuklar bir haftada yetmiş saatten fazla ccedilalışmaktadırlar

Ccedilocukların aldıkları guumlnluumlk uumlcretleri 357-582$ arasında değişmektedir

(Berger 2012) Gelişmekte olan uumllkelerden bir diğeri olan Bolivyarsquoda

ccedilalıştırılan ccedilocuk işccedililerin sayısı da fazladır Bolivyarsquoda ccedilocuklar oumlzellikle

maden sektoumlruumlnde ccedilalıştırılmaktadırlar 2005 rakamlarına goumlre Bolivyarsquoda

guumlmuumlş ve altın madenlerinde yaklaşık yedi bin ccedilocuk ccedilalıştırılmaktadır

Bolivyarsquoda yoksul aileler ccedilocuklarının madenlerde ccedilalıştırılmalarına izin

vermektedirler Boumlylece ccedilocuklar okul masraflarını da ccedilıkarmaktadırlar

(UNICEF 2011) Duumlnyarsquonın en gelişmiş uumllkelerinden olan Amerika Birleşik

Devletlerirsquonde (ABD) ccedilocukların ccedilalıştırılmasına 1800rsquoluuml yıllarda başlanmıştır

Bu yıllarda ccedilocuklar daha ccedilok tarım işlerinde ccedilalıştırılıyorlardı 1800rsquoluuml yılların

ortalarında ccedilocukların değeri işverenler tarafından daha da anlaşılmıştır Ccediluumlnkuuml

ccedilocuklar daha duumlşuumlk uumlcretler karşılığında daha fazla ccedilalıştırılıyorlardı Ccedilalışan

ccedilocukların yaşları yedi ile on iki arasında değişiyordu Bu doumlnemde erkek

ccedilocuklara uumlcret olarak elli beş ABD doları verilirken kız ccedilocuklara ise yirmi iki

ABD doları veriliyordu (Whaples 2010)

Grafik 1rsquode goumlruumllduumlğuuml gibi Duumlnyarsquoda en fazla ccedilocuk işccedili Afrika

kıtasında bulunmaktadır Oumlzellikle Sahra Afrikarsquosı ile birlikte Doğu ve Orta

Afrikarsquoda ccedilocuk işccedililer yoğun bir şekilde istihdam edilmektedirler Ccedilocuk

istihdamında Afrika kıtasını Guumlney Asya izlemektedir Ayrıca toplam ccedilocuk

istihdamı iccedilinde en fazla erkek ccedilocuklar istihdam edilmektedir

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

112

Grafik 1 Gelişmekte olan uumllkelerdeki 5-14 yaş arasındaki ccedilocuk işguumlcuumlnuumln

goumlruumlnuumlmuuml(Yuumlzdelik DağılımUNICEF2011)

ABDrsquode ccedilocukların ccedilalışma şartlarını duumlzenleyen ilk yasa

Massachusetts Law adıyla 1837 yılında ccedilıkarılmıştır Bu yasada on beş yaşının

altındaki ccedilocukların ccedilalıştırılmaları yasaklanmıştır Ccedilocuklar bir yıl iccedilinde en az

uumlccedil ay okula devam edeceklerdi 1900 yılında yirmi doumlrt eyalette en duumlşuumlk

ccedilalışma yaşı olarak on doumlrt yaşı belirlenmiştir 1916 yılında ccedilıkarılan The

Keating-Owen Act yasası ile on altı yaşından kuumlccediluumlklerin maden işlerinde

ccedilalıştırılmaları yasaklanmıştır 1924 yılında ccedilocuk işccedili ccedilalıştırılması

yasaklanmıştır Fakat ABDrsquonin tamamında etkili bir şekilde uygulanamamıştır

Teknoloji geliştikccedile ccedilocuk işccedili oranı da duumlşmuumlştuumlr (Whaples 2010)

Guumlnuumlmuumlzde ise ABDrsquode ccedilocuklar daha ccedilok ccedilocuk bakıcılığı ve nakliyat

işlerinde ccedilalıştırılmaktadırlar Ccedilocuk işccedililerin 43rsquouuml serbest ccedilalışmaktadır

24rsquouuml ise bir iş yerine bağlı olarak ccedilalışmaktadırlar On beş yaş ve uumlzerindeki

ccedilocuklar arasında bir iş yerine bağlı olarak ccedilalışma eğilimi daha fazladır Bu

oran 56rsquodır Ccedilocuklarını ccedilalıştıran aileler yoksul ve az ccedilalışacak yetişkine

sahip olan ailelerdir Ccedilocuklar araba tamir atoumllyelerinde hayvan ccediliftliklerinde

bahccedilecilik işlerinde ccedilocuk bakıcılığı ev temizliği işlerinde kasiyer olarak

kapıcılık işlerinde ve restoranlarda ccedilalışmaktadırlar (BLS 2000) İngilterersquode

ise ccedilocuk işccedililik durumu şu şekildedir On sekizinci yuumlzyılın sonlarında on

dokuzuncu yuumlzyılın başlarında İngilterersquode sanayi devrimi gerccedilekleşmiştir Bu

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

113

nedenle de İngiltere ccedilocuk işccedililiğinin goumlruumllduumlğuuml ilk uumllkedir Sanayi

devriminden oumlnce fakir ailelerin ccedilocukları kırsal boumllgelerde ccedilalıştırılıyorlardı

Daha sonra ccedilocuklar dokuma tezgacirchlarında ccedilalıştırılmaya başlanmıştır Boumlylece

ccedilocukların aile ekonomisine katkı sağlamaları amaccedillanmıştır (Tilly ve

Scott1978 12) Ayrıca bu doumlnemde ccedilocuklar ccediliftliklerde hayvancılık ve tarım

ile ilgili işlerde de ccedilalıştırılıyorlardı Oumlrneğin bu doumlnemde erkek ccedilocuklar sığır

ve koyunların meralarda otlatılması ile ilgilenirlerken kız ccedilocuklar ise

tavukların bakımından ve sığırlardan suumlt sağımından sorumluydular Yine bu

doumlnemde bazı ccedilocuklara ccedilalışmaları karşılığında uumlcret verilmek yerine bazı

işletmelerde ticaretin nasıl yapılacağı ile ilgili eğitici bilgiler verilmiştir Bu

eğitimlerin sonunda başarılı olan ve yirmi bir yaşına ulaşanlar tuumlccar olarak

goumlrevlendirilmişlerdir İngilterersquode ccedilocukların korunmasına youmlnelik ilk yasa

1788 yılında ccedilıkarılmıştır Bu yasa ile ccedilocukların ccedilalışma şartlarının

duumlzeltilmesi amaccedillanmıştır Ccediluumlnkuuml bu doumlnemde on iki yaşındaki kız ccedilocukları

duumlşuumlk uumlcret karşılığında evlerde temizlik mutfak işleri ccedilocuk bakımı alış-

veriş gibi işlerde ccedilalıştırılıyorlardı Bu ccedilocukların ccedilalışmalarının tek gayesi aile

buumltccedilelerine katkıda bulunmaktı Bu doumlnemde ccedilocuklar fabrikalarda ve tarım

arazilerinde ağır ccedilalışma şartları altında duumlşuumlk uumlcret karşılığında bir problem

yaşandığı takdirde ağır ceza uygulamaları ile ccedilalıştırılıyorlardı 1800rsquoluuml yıllarda

fabrika işccedililerinin yaklaşık 80-90rsquoı ccedilocuklardan oluşuyordu (Collier 1964)

Yine bu doumlnemde beş-altı yaşındaki ccedilocuklar koumltuuml ccedilalışma ve barınma şartları

altında guumlnde doumlrt şilin karşılığında haftada altı guumln ccedilalıştırılıyorlardı Doumlnemin

fabrika sahiplerine goumlre rekabetin artırılabilmesi iccedilin ccedilocukların ccedilalıştırılmaları

şarttı Yine doumlnemin işverenlerine goumlre bu ccedilocuklar ccedilalışarak ailelerine ve uumllke

ekonomisine katkıda bulunuyorlardı 1833 yılında ccedilocuk işccedilileri yasası ccedilıkarıldı

Bu yasa ile ccedilocukların ve kadınların guumlnluumlk ccedilalışma suumlreleri on saat olarak

belirlenmiştir (Tuttle 2010) Guumlnuumlmuumlzde de İngiliz iş ccedilevresi yatırımda

bulundukları uumllkelerde ccedilocuk işccedililerin kullanılmasını teşvik etmektedirler Bu

uumllkeler arasında Pakistan Bangladeş Hindistan Brezilya Nepal Tayland El

Salvador Tanzanya ve Kosta Rika gibi uumllkeleri saymak muumlmkuumlnduumlr (BBC

1998)

Duumlnyarsquonın en hızlı ekonomik buumlyuumlme oranına sahip olan Ccedilinrsquode ise

mevcut işguumlcuumlnuumln 116rsquosı ccedilocuklardan oluşmaktadır Ccedilinrsquode on altı yaşının

altındakilerin ccedilalıştırılmaları yasaktır Fakat Ccedilinrsquoin kıyı boumllgelerinde ve guumlney

boumllgelerinde fakirliğin yoğun olarak yaşandığı boumllgelerde ccedilocuk işccedililik

yaygındır Ccedilocuklar oyuncak uumlretimi gıda uumlretimi tekstil gibi sektoumlrlerde

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

114

ccedilalıştırılmaktadırlar Ccedilocukların tercih edilmelerinin nedeni ise kuumlccediluumlk elleri ve

iyi goumlren goumlzleri ile yetişkinlere goumlre daha verimli olmalarıdır Ccedilinli aileler

eğitim masrafları yuumlksek olduğu iccedilin ccedilocuklarını okula goumlndermek yerine

ccedilalıştırmayı tercih etmektedirler Eğitim masraflarının yuumlksek olması

ccedilocukların ccedilalıştırılmasındaki en oumlnemli faktoumlrlerden biridir Kuumlccediluumlk yaştaki

ccedilocukları ccedilalıştıkları yerlerde ciddi yaralanmalar ve oumlluumlmlerle

karşılaşılmaktadır Ayrıca ccedilocuklar bu ccedilalışmaları sırasında da psikolojik

problemler yaşamaktadırlar Ccedilinrsquode tekstil fabrikalarında ccedilocuklar on altı saat

ccedilalışmaktadırlar İş tezgacirchlarının altında da uyumaktadırlar Ccedilalışma alanları da

genelde iki yuumlz metre karedir Ccedilinrsquode ccedilocuk işccedili ccedilalıştırılan bir iş yerine her bir

işccedili başına 5000 Yuan para cezası verilmektedir (BBC 1998)

Buumltuumln Duumlnyarsquoda olduğu gibi Hindistanrsquoda ccedilocuk işccedililiği oumlnemli

sorunların başında gelmektedir Yoksul ailelerin ccedilocukları iyi olmayan ccedilalışma

şartlarında duumlşuumlk uumlcretler karşılığında ccedilalıştırılmaktadırlar Hindistanrsquoda da

ccedilocuk işccedililiğin temel nedeni yoksulluktur Ccediluumlnkuuml ccedilocuklar yoksul aileler iccedilin

bir gelir kapısıdır Hindistanrsquoda yapılan araştırmalara goumlre ccedilocukların aile

buumltccedilesine katkısı 30-37 duumlzeyindedir Ccedilocuklar yerel boumllgelerde tarım

arazilerinde ccedilalıştırılmaktadırlar Yalnız Hindistanrsquoda ccedilocuklara uumlcret vermek

yerine ailelerine borccedil başka bir ifade ile kredi verilmektedir Bu nedenle de

aileler ccedilocukları suumlreklilik arz eden bir şekilde ccedilalıştırmak zorunda

kalmaktadırlar Ayrıca soumlz konusu borccedil verme ya da kredi sistemi resmi ya da

yazılı bir belgeye dayanmamaktadır Bununla birlikte kırsal kesimden şehirlere

goumlccediller arttıkccedila da ccedilocuk işccedililik oranı artmaktadır Son yıllarda Hindistanrsquoda

oumlzellikle duumlşuumlk teknoloji gerektiren sektoumlrlerde muazzam bir buumlyuumlme

yaşanmıştır Bu nedenle bu sektoumlrler rekabet guumlccedillerini koruyabilmek iccedilin duumlşuumlk

uumlcret karşılığında ccedilocukları ccedilalıştırmaktadırlar Hindistanrsquoda ccedilocuk işccedililerle

ilgili en son yasa 1986 yılında ccedilıkarılmıştır Bu yasa goumlre on doumlrt yaşından

kuumlccediluumlklerin ccedilalıştırılması yasaktır (AIF 2010)

Sonuccedil ve Oumlneriler

Uluslararası Ccedilalışma Oumlrguumltuuml (ILO) tahminlerine goumlre gelişmekte olan

uumllkelerde beş ile on doumlrt yaşları arasında ccedilalışan ccedilocuk sayısı 250 milyondan

fazladır Toplumların geleceği olan bu ccedilocuklar erken yaşlarda iş hayatının

tehlikeli şartlarıyla yuumlzleşmektedirler Ccedilocuğun ccedilalışması ccediloğu zaman

eğitimden yoksun kalmasına ruhsal ve fiziksel gelişiminin olumsuz

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

115

etkilenmesine neden olmaktadır (Şişman 2004 1) Bu nedenle de uumllkeler her

accedilıdan gelişimini tamamlayamamış toplumlara doumlnuumlşmektedirler

Ccedilocukların iş hayatı iccedilinde yer almalarının birccedilok farklı nedeni

bulunmaktadır Bunlar iccedilinde en oumlnemli nedenler yoksulluk eğitim

masraflarının yuumlksek olması ve bazı ailelerin eğitimi gereksiz goumlrerek

ccedilocuklarının erken yaşlarda ccedilalışma hayatına atılmalarının tercih etmeleridir Bu

nedenle ccedilocuk işccedililiğini oumlnlemek iccedilin yapılması gerekenleri şu şekilde sıralamak

muumlmkuumlnduumlr

Yetişkin erkeklerin aldıkları uumlcretler artırılmalı sosyal guumlvenlik

sistemleri kurulmalı var olanlar da daha işlevsel hale getirilmelidirler

Boumlylece diğer aile uumlyelerinin ccedilalışma yaşamında yer almalarına gerek

kalmayacaktır Başka bir ifadeyle ailelerin ccedilocuğun aile buumltccedilesine

yapacağı ekonomik katkıya bağımlılığı azalacaktır

Ccedilocuk emeğinin kullanımını oumlnlemek iccedilin hazırlanan

mevzuatlardaki cezai yaptırımlar daha da arttırılmalıdır Oumlrneğin idari

para cezaları arttırılmalıdır Gerekirse ccedilocuğunu kuumlccediluumlk yaşta ccedilalıştıran

ebeveynlere hapis cezası da uygulanmalıdır

Ccedilocukların zorunlu eğitim suumlreleri arttırılmalıdır Boumlylece

ccedilocuklar işguumlcuuml piyasalarından uzak tutulacaklardır Sonuccedilta da ccedilocuk

işccedililik oranları duumlşecektir

Araştırma ve geliştirme ccedilalışmaları huumlkuumlmetler tarafından

desteklenmelidir Yeni teknoloji uumlruumlnlerinin işletmeler tarafından

kullanımı vergi indirimi gibi youmlntemlerle teşvik edilmelidir Eğer yeni

teknoloji uumlruumlnuuml makine ya da araccedilların kullanımı artarsa niteliksiz işguumlcuuml

olarak değerlendirilen ccedilocuklar tarafından yapılan işler makineler

aracılığıyla yapılmaya başlanacaktır Boumlylece ccedilocuklar yeni teknolojiyi

kullanabilecek fiziki ve zihinsel yeterliliğe sahip olmadıkları iccedilin ccedilalışma

yaşamından uzaklaşmış olacaklardır

KAYNAKLAR

Akyuumlz E (2000) Ulusal ve Uluslararası Hukukta Ccedilocuğun Haklarının ve

Guumlvenliğinin Korunması Ankara Milli Eğitim Yayınevi

Algan N (2004) Tuumlrkiyersquode Kayıtdışı Sektoumlr Boyutları Etkileri ve Kayıtdışı

Sektoumlruuml Kuumlccediluumlltme Konusunda Oumlneriler

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

116

httpwwwtiskorgtrisveren_sayfaaspyazi_ id=102 8ampid

=58(01042012)

Azad India Foundation (AIF) (2010) Child Labour in India

httpwwwazadindiaorgsocial-issueschild-labour-in-

indiahtml(01032012)

Balamir A (1982) ldquoTuumlrkiyersquode İmalat Sanayinde Ccedilocuk İşguumlcuumlrdquo Nuumlfusbilim

Dergisi S 4 s 99-107

BAŞTAYMAZ Tahir (1994) Formel ve Enformel Sektoumlrlerde Ccedilalışan

Ccedilocuklar ve Sanayiye Etkileri Tuumlrkiyersquode Ccedilocuk İşguumlcuuml Ankara TİSK

Yayını

Berger H (2011) Child amp bonded labour in Afghanistans brick kilns New

Survey highlights obstacles to ending practice

httpwwwiloorgasiainfopublicprWCMS _172721lang--

enindexhtm(06032012)

British Broadcasting Corporation (BBC) (1998) The facts about Child Labour

httpnews bbccouk2hi85472stm(03042012)

Bulut I (1996) Ccedilocuk Ccedilalıştırmasının Psiko-Sosyal Boyutları ve Sonuccedilları

Kahramanoğlu Ertan (Ed) Tuumlrkiyersquode Ccedilalışan Ccedilocuklar Sorunu ve

Ccediloumlzuumlm Yolları Ankara Hacettepe Uumlniversitesi Sosyal Hizmetler

Yuumlksek Okulu ve Friedrich-Naumann Vakfı Ortak Yayını

Bureau of Labor Statistics (BLS) (2000) A detailed look at employment of

youths aged 12 to 15 httpwwwblsgov opubrylfpdf chapter3pdf

(15032012)

Collier F (1964) The Family Economy of the Working Classes in the Cotton

Industry 1784-1833 Manchester Manchester University Press

Cunningham Hugh P Viazzo (2000) Some issues in the historical study of

Child Labour Child Labour in historical perspective 1800-

1985httpwwwunicefircorgpublicationspdfhisper_childlabourpdf(

15042012)

Ccedilalışma ve Sosyal Guumlvenlik Bakanlığı (CcedilSGB) (2006) Ccedilocuk İşccedililiğine Hayır

Ccedilocuk İşccedililiğinin Oumlnlenmesi İccedilin Zamana Bağlı Politika ve Program

Ccedilerccedilevesi Ankara Ccedilalışma ve Sosyal Guumlvenlik Bakanlığı Yayını

De Herdt R (1996) Child Labour in Belgium 1800-1914 Child Labour in

Historical Perspective 1800-1895 Case Studies from Europe Japan

and Colombia (Cunnungham H Viazzo PP ed) UNICEF

International Child Development Centre Instituto Degli Innocenti

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

117

Derrien JM (1994) Ccedilocuk Ccedilalıştırılması ile İlgili Politika Hazırlanması ve İş

Denetimi Eğitim Kılavuzu (Ccedilev Haluk Başccedilıl Buumllent Piyal) Ankara

ILO Yayınları

Duyar İ Oumlzener B (2003) Ccedilocuk İşccedililer Ccedilarpık Gelişen Bedenler Ankara

Uumltopya Yayınevi

Ennew Judith W Myers D Plateau (2005) Defining Child Labour as if

Human Rights Really Matter Child Labour and Human Rights

London Lynne Rienner Press

Erbay E (2008) Ccedilocuk İşccedili Olmak ndashCcedilocuk İşccedililiğine Retrospektif Bakış

Ankara Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Yayını

Ertuumlrk Y (1994) Patterns of Child Labour in Rural Turkey Ankara ILO

Yayınları

Fişek G Ş Oumlzşuca M Şuğle (1997) Sosyal Sigortalar Kurumu Tarihi 1946-

1996 Ankara Tuumlrkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları

Guumllmez M (1985) Tanzimatrsquotan Sonra İşccedili Oumlrguumltlenmesi ve Ccedilalışma

Koşulları(1839-1919) İstanbul İletişim Yayınları

International Labour Organization (ILO) (1996) Child Labour What is To Be

Done Document for Discussion at the Informal Tripartite Meeting at

the Ministrial Level Geneva International Labour Office Press

İlik B Tuumlrkmen Z (1994) Ccedilocuk İşccedililiğinin Temel Nedenlerinden Birisi

Olan İccedil Goumlccedil Araştırma Projesi Dokuumlmanı Ankara ILO Yayınları

Kahramanoğlu E (1996) Tuumlrkiyersquode Ccedilalışan Ccedilocuklar Sorunu ve Ccediloumlzuumlm

Yolları Ankara Hacettepe Uumlniversitesi Sosyal Hizmetler Yuumlksekokulu

ve Friedrich Naumann Vakfı Yayını

Karataş K (1993) ldquoCcedilocuk İşguumlcuuml Sorunu Nedenleri Sonuccedilları ve Ccediloumlzuumlm

Oumlnerilerirdquo Hacettepe Uumlniversitesi Sosyal Hizmetler Yuumlksekokulu

Dergisi S1-2-3 s 85-102

Koumlksal A (1992) Ccedilıraklık Eğitim Merkezine Devam Eden ve Etmeyen 15-18

Yaş Grubu Ccedilalışan Ccedilocukların Ccedilalışma Koşulları ve Sorunları Uumlzerine

Karşılaştırmalı Bir Araştırma Basılmamış Yuumlksek Lisans Tezi Ankara

Ankara Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml

Murnane R (1994) Education and Well-Being of the Next Generation

Confronting Poverty Prescriptions for Change (ed Dangizer S

Sandefur G Weinberg D) Library Congress Cataloging Pulbication

Data USA Harvard College Press

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

118

Oumlkccediluumln G (1981) Tuumlrkiye İktisat Kongresi 100 Yıl Doğum Yılına Atatuumlrkrsquoe

Armağan Dizisi Ankara AUumlSBF Yayını

Quataert D (1999) Sanayi Devrimi Ccedilağında Osmanlı İmalat Sektoumlruuml (Ccedilev

Tansel Guumlney) İstanbul İletişim Yayınları

Rodgers Gerry G Standıng (1981) Child Work Poverty and

Underdevelopment Geneva ILO Press

Senemoğlu N (1997) Eğitim Sorunları Sanayi Boumllgelerinde Ccedilalışan

Ccedilocukların Sorunları Ankara TİSK Yayınları

Şişman Y (2004) Sokakta Ccedilalışan Ccedilocukların Yaşam Koşulları ve Gelecek

Beklentileri Sorunlar ve Ccediloumlzuumlm Oumlnerilerine Youmlnelik Eskişehir Oumlrneği

Eskişehir Anadolu Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi

Yayınları

Talas C (1981) Ccedilocuk Ccedilocuk Haklarının Evrimi ve Uumllkemizdeki Durumu

Ankara AUumlSBF Yayını

Tılly A Louise J W Scott (1978) Women Work and Family New York

Holt Rinehart and Winston Press

Tuumlrkdoğan O (1974) Yoksulluk Kuumlltuumlruuml Gecekonduların Toplumsal Yapısı

Erzurum Atatuumlrk Uumlniversitesi Basımevi

Tutle C (2010) Child Labor during the British Industrial

Revolutionhttpehnetencyclopediaarticletuttlelaborchildbritain

(02022012)

United Nations Childrens Fund (Unicef) (1997) Duumlnya Ccedilocuklarının Durumu

1997 Ankara UNICEF Yayını

United Nations Childrens Fund (Unicef) (2006) Duumlnya Ccedilocuklarının Durumu

2006 Ankara UNICEF Yayını

United Nations Childrens Fund (Unicef) (2011) Young Bolivians on working

in one of the Worlds most dangerous mines Hata Koumlpruuml başvurusu

geccedilerli değil unicef org info by country bolivia _5886 7html

(01042012)

Usta S (1995) ldquoTuumlrkiyersquode Ccedilocuğun Korunmasırdquo İstanbul Buumlrosu Dergisi

Cilt 69 S 1-2-3 s 86-94

Whaples R (2010) Child Labor in the United States

httpehnetencyclopedia articlewhapleschildlabor(01042012)

Youmlruumlkoğlu A (2000) Değişen Toplumda Aile ve Ccedilocuk İstanbul Oumlzguumlr

Yayınları

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

119

Avrupa Birliği ve Tuumlrkiyersquode Yaş Meyve ve Sebze Pazarlama Sistemleri

Halil Kızılaslan1 Ayşe Yalccedilın

2

Oumlzet

Avrupa Birliği uumllkeleri ve Tuumlrkiye yaş meyve ve sebze uumlretimi bakımından

duumlnyanın oumlnde gelen uumlreticileri arasında yer almaktadır 2009 FAO rakamlarına goumlre

duumlnya meyve uumlretiminde ABnin payı 1035 Tuumlrkiyenin payı ise 24 sebze

uumlretiminde ise ABnin payı 7 Tuumlrkiyenin payı ise 284 duumlzeyinde gerccedilekleşmiştir

Bu nedenle tarım uumlruumlnleri iccedil ve dış pazarında yaş meyve ve sebze oumlnemli bir paya

sahiptir ve bu sektoumlrde buumlyuumlk gelişme potansiyeli vardır İhraccedil edilen veya iccedil piyasada

tuumlketilen yaş meyve ve sebzenin uumlreticiden tuumlketiciye ulaşmasını sağlayan birccedilok aşama

bulunmaktadır ve bu aşamalarda uumlruumln ve uumlruumlnde kalite kayıpları olmaktadır Uumlruumln

kaybının ccedilok olması yaş meyve ve sebze pazarlamasında pazarlama sistemlerinin

oumlnemini oumln plana ccedilıkarmaktadır Bu ccedilalışma Tuumlrkiyersquode ve Avrupa Birliğirsquonde yaş

meyve ve sebze uumlretimini dağıtım ve pazarlama sistemlerinin yapısını ve oumlnemini

ortaya koymayı amaccedillamıştır Ayrıca pazarlama sistemlerinin faaliyetlerine youmlnelik

sorunlar ortaya konulmuş bu sorunlara ccediloumlzuumlm oumlnerileri getirilmeye ccedilalışılmıştır

Anahtar Kelimeler Avrupa Birliği Tuumlrkiye Meyve ve Sebze Pazarlama

Marketing Systems Fresh Fruits and Vegetables of European Union and Turkey

Abstract

European Union countries and Turkey come up among the worlds leading

manufacturers in terms of production of fresh fruits and vegetables According to FAO

figures share of the EUrsquos is 1035 in world fruit production of 2009 Turkeyrsquos share

24 7 of the share of vegetable production in the EU Turkeyrsquos share stood at 284

in agriculture Therefore agriculture products in domestic and foreign market fresh fruit

and vegetables have an important role of this sector and has a great potential for

development There exist a number of stages which provide access to that Fresh fruits

and vegetables exported or consumed in the domestic market reached from producers to

consumers İn these stages there are some product quality loses and product loses

Product loss is not much fresh fruit and vegetable in marketing systems the importance

of marketing brings to the fore This study has aimed to come out the production of

fresh fruits and vegetables in Turkey and the European Union and to reveal the

1 DoccedilDr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Ziraat Fakuumlltesi Tarım Ekonomisi Boumlluumlmuuml

halilkizilaslangopedutr 2 Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Ziraat Fakuumlltesi Tarım Ekonomisi Boumlluumlmuuml

yalcinaysehotmailcom

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

120

importance and the structure of distribution and marketing systems of these products In

addition the problems for activities of marketing systems are being introduced

solutions to these problems are presented

Keys Words EU Turkey Fresh fruit and vegetables Marketing

1GİRİŞ

Marketing soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak dilimize geccedilmiş olan pazarlama

kelimesi koumlk olarak market (pazar) kelimesinden tuumlremiştir (Anonim 2007)

Genel olarak pazarlama uumlretimden tuumlketime veya ihracata kadar kuruluş

organizasyon fiyat ve finansman gibi buumltuumln iccedil pazarın entegrasyonunu ve

maliyet faaliyet ve hizmetlerini ve bunları duumlzenleyen hukuk ve tedbirleri iccediline

alan bir kavramdır Pazarlama oumlzet olarak talebin tanınması değerlendirilmesi

ve tahmin edilmesi talebin artması canlandırılması ve harekete geccedilirilmesi ve

talebin karşılanması olarak tanımlanan temel faaliyetlerin tuumlketici ihtiyaccedillarının

tespiti ile talep edilen mal ve hizmetlerin satış ve dağıtımı hedefine

youmlneltilmesidir (Alpkent 1995)

Tarım uumlruumlnleri pazarlaması tarım uumlruumlnlerinin uumlretim yerlerinden satış

yerlerine oradan da tuumlketicilere geccedilme hareketini sağlayan faaliyetleri

kapsamaktadır Pazarlama aşamasında uumlreticiden tuumlketiciye kadar olan doumlnemde

uumlruumln kaliteli olmalı ayrıca yeterli miktarda ve duumlşuumlk maliyetle uumlretilerek

tuumlketiciye en yuumlksek tatmini sağlayacak şekilde olmalıdır Tarımsal pazarlama

tarımsal uumlruumlnuumln uumlreticiden tuumlketiciye ulaştırılmasına kadar olan aşamaların

tuumlmuumlnuuml iccediline alan bir sistemdir Tarımsal pazarlama gerek uumlretimin zayi

olmadan tuumlketiciye ulaştırılması ve işlenmesi gerekse iyi bir şekilde pazara

sunulması aracılara uygun kar oranları iccedilinde yapılması ve fiyatın ayarlanması

ile uumlretici ve tuumlketici gelirleri uumlzerine ve dolayısıyla uumllke ekonomisine oumlnemli

derecede etkili olmaktadır (Dere 2006)

Pazarlama kanallarının oldukccedila uzun olması ve fazla işguumlcuuml ihtiyacı

nedeniyle diğer birccedilok uumlruumlne goumlre meyve ve sebze uumlreticileri satış değerinden

ccedilok az oranda pay alırken tuumlketicilerde bu uumlruumlnlere yuumlksek bir fiyat oumldemek

zorunda kalmaktadırlar (Akbay vd 2005)

Tarımsal pazarlama kanalları uumllkeden uumllkeye ccedileşitli farklılıklar

goumlstermektedir Ccediluumlnkuuml her uumllkenin tarımsal uumlretim yapısı beslenme

alışkanlıkları ve tuumlketicilerin talepleri birbirlerinden farklı oumlzellik

goumlstermektedir Tuumlrkiyersquode de tarımsal pazarlama kanalları uumlruumlnden uumlruumlne ve

boumllgeden boumllgeye farklılıklar goumlstermektedir (Anonim 2010e)

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

121

Meyve ve sebze uumlruumlnleri oumlnemli tarım uumlruumlnleridir ve ulusal ekonomide

oumlnemli bir paya sahiptir Meyve ve sebze enduumlstrisi farklı oumlzellikte arz ve talebe

sahip ccedilok sayıda uumlruumlnden oluşmaktadırYaş meyve ve sebzelerle ilgili yapılan

ccedilalışmalarda uumlretimden kaynaklanan sorunların yanı sıra pazarlama

sorunlarının da oumlnemli olduğu ve ccediloumlzuumlmlenmesi gereği vurgulanmaktadır

Ccediluumlnkuuml yaş meyve ve sebzeler pazarlama kanalları iccedilerisinde ccedileşitli aşamalarda

ve pazarlarda farklı işlemler goumlrmektedirYaş sebze ve meyve uumlretimi yuumlksek

miktarlarda gerccedilekleşmesine rağmen ticareti yeterli duumlzeyde değildir Bunun

nedeni etkin bir pazarlama sisteminin kurulmamış olmasıdır

Araştırmada Tuumlrkiye ve AB uumllkelerindeki yaş meyve ve sebze

pazarlaması ve pazarlama sistemlerinin yapısı ortaya konmaya ccedilalışılmıştır

Ayrıca Duumlnya AB uumllkeleri ve Tuumlrkiyersquodeki yaş meyve ve sebze uumlretim ve

ticaretine ilişkin istatistiki veriler ışığında sektoumlruumln son yıllardaki gelişimi

incelenmiştir

2DUumlNYA AVRUPA BİRLİĞİ VE TUumlRKİYErsquoDE YAŞ MEYVE VE

SEBZE UumlRETİMİ VE DIŞ TİCARETİ

21 Duumlnya AB ve Tuumlrkiye Meyve ve Sebze Uumlretimi

Grafik 1rsquode Duumlnya meyve uumlretiminde oumlnemli uumllkeler verilmiştir

Grafik 1rsquode goumlruumllduumlğuuml gibi 2009 yılında Duumlnyarsquoda en fazla meyve

uumlreten uumllke 114139129 ton ile Ccedilin olmuştur Bu uumllkeyi Hindistan Brezilya

ABD ve İtalya takip etmiştir Ccedilin ve Hindistanrsquoın 2004-2009 doumlneminde bir

oumlnceki yılın meyve uumlretim miktarlarından daha fazla uumlretim yaparak artan bir

seyir yakaladığı goumlruumllmektedir

Avrupa Birliği uumllkelerinin 2004-2009 yılları arasında meyve uumlretiminde

inişler ccedilıkışlar yaşadığı goumlruumllmektedir AB uumllkeleri bu doumlnemde en az uumlretimini

58947205 ton ile 2007 yılında yapmıştır (Anonim 2011a)

Duumlnya Meyve Uumlretiminde İlk 5 Uumllke + Avrupa Birliği

-

20000000

40000000

60000000

80000000

100000000

120000000

2004 2005 2006 2007 2008 2009

Ccedilin

Hindistan

Brezilya

ABD

İtalya

AB (Toplam)

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

122

Grafik 1 Duumlnya meyve uumlretiminde ilk 5 uumllke + Avrupa Birliği (Anonim

2011a)

Yaş meyve uumlretim miktarındaki gelişmelere bakıldığında 2004-2009

doumlneminde Duumlnya AB ve Tuumlrkiye meyve uumlretiminde değişen oranlarda da olsa

artış trendi goumlruumllmektedir

Grafik 2rsquode Duumlnya AB ve Tuumlrkiye meyve uumlretimi verilmiştir

Grafik 2rsquode goumlruumllduumlğuuml gibi Duumlnya yaş meyve uumlretimi 2004 yılında

yaklaşık 5207 milyon ton iken 2009 yılında yaklaşık 5876 milyon tona

yuumlkselmiştir Aynı yıllarda yaş meyve uumlretimi AB-27de yaklaşık 677 milyon

tondan 608 milyon tona inmiş Tuumlrkiyede ise yaklaşık 107 milyon tondan 14

milyon tona yuumlkselmiştir (Anonim 2011a)

Grafik 2 Duumlnya meyve uumlretiminde Avrupa Birliği ve Tuumlrkiyersquonin payı ()

(Anonim 2011a)

22 Duumlnya AB ve Tuumlrkiye Sebze Uumlretimi

Grafik 3rsquode Duumlnya Sebze uumlretiminde oumlnemli uumllkeler verilmiştir 2009

yılı ile oumlnceki beş yılın ortalaması değerlendirildiğinde ise ABD ve Rusya

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

123

ortalama değerlerin altında kalmıştır 2009 yılında Avrupa Birliği uumllkelerinin

sebze uumlretimi de 65872550 ton olmuştur

Grafik 3 Duumlnya sebze uumlretiminde ilk 5 uumllke + Avrupa Birliği (Anonim

2011a)

Grafikte Ccedilin ve Hindistanrsquoın 2004-2009 doumlneminde meyve uumlretiminde

olduğu gibi sebze uumlretiminde de bir oumlnceki yılın meyve uumlretim miktarlarından

daha fazla uumlretim yaparak artan bir seyir yakaladığı goumlruumllmektedir

Ccedilin ve Hindistanrsquoı Avrupa Birliği uumllkeleri takip etmektedir Avrupa

Birliği uumllkelerinin 2004-2009 yılları arasında sebze uumlretiminde inişler ccedilıkışlar

yaşadığı goumlruumllmektedir AB uumllkeleri bu doumlnemde en az uumlretimini 64008332 ton

ile 2008 yılında yapmıştır (Anonim 2011a) 2004-2009 doumlneminde Duumlnya AB

ve Tuumlrkiye meyve uumlretiminde değişen oranlarda da olsa artış trendi

goumlruumllmektedir

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

124

Grafik 4rsquode Duumlnya AB ve Tuumlrkiye sebze uumlretiminin payı verilmiştir

Grafik 4 Duumlnya Sebze Uumlretiminde Avrupa Birliği ve Tuumlrkiyersquonin Payı

() (Anonim2011a)

Sebze uumlretim miktarındaki gelişmelere bakıldığında 2004-2009

doumlneminde Duumlnya AB ve Tuumlrkiye sebze uumlretiminde değişen oranlarda da olsa

artış eğilimi goumlruumllmektedir Duumlnya yaş sebze uumlretimi 2004 yılında yaklaşık 853

milyon ton iken 2009 yılında 941 milyon tona yuumlkselmiştir Aynı yıllarda AB-

27de yaklaşık 72 milyon tondan 65 milyon tona Tuumlrkiyede ise yaklaşık 25

milyon tondan 26 milyon tona yuumlkselmiştir 2009 yılı duumlnya sebze uumlretiminde

ABnin payı 7 Tuumlrkiyenin payı ise 284 duumlzeyinde gerccedilekleşmiştir

(Anonim 2011a)

Tuumlrkiye accedilısından duumlnya yaş meyve ve sebze ticareti incelendiğinde

Avrupa Birliği uumllkeleri Ortadoğu uumllkeleri Bağımsız Devletler Topluluğu ve

Doğu Avrupa uumllkeleri dikkat ccedilekmektedir

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

125

Romanya ve Ukrayna duumlnya yaş meyve ve sebze ithalatında oumlnemli

paya sahip olmayan ancak uumllkemiz ihracatından oumlnemli pay almaya başlayan

uumllkelerdir

Rusya Federasyonu duumlnya ithalatı ve uumllkemiz ihracatı iccedilinde oumlnemli

yere sahip bir uumllkedir

İngiltere Almanya ve Hollanda duumlnya ithalatı ve uumllkemiz ihracatından oumlnemli

pay alan uumllkeler olarak dikkat ccedilekmektedir

Duumlnya yaş meyve ve sebze ticaretinde dikkat ccedileken bir başka husus da

ccedilevresel baskıların kalite guumlvence proseduumlrlerini etkilemesidir Kaliteyi olumlu

youmlnde etkileyen ancak ccedilevreye olumsuz etkide bulunacak sistemler kabul

goumlrmemektedir

Son yıllarda Avrupa Birliğirsquonde uumlruumlnlerin ccedilevresel boyutu oumlnemli bir

konu haline gelmiştir Bu nedenle uumlreticiler uumlruumlnlerin sadece fiyat kalite

tuumlketici talepleri ve standartlar gibi geleneksel boyutunu değil aynı zamanda

ccedilevresel boyutunu da goumlz oumlnuumlne almak zorundadır Avrupa Birliğirsquone ihracat

yapan firmalar uumlye uumllkelerdeki tuumlketicilerin sağlık ve ccedilevre konusundaki

duyarlılıklarının farkında olmalı ve pazar talebi ve yasal duumlzenlemelere uygun

uumlruumlnler sunarak tuumlketicilerin ihtiyaccedillarını karşılamaya ccedilalışmalıdır Bunun

dışında Avrupa Birliğirsquonde ithal edilen yaş meyve ve sebzeler gıda

kontroloumlrleri tarafından HACCP (Kritik Kontrol Noktaları ve Tehlike Analizi)

sistemi accedilısından kontrol edilmemekle birlikte bu belgenin olması guumlccedilluuml bir

dokuumlman olarak kabul edilmektedir

Avrupa Birliğirsquondeki buumlyuumlk perakendeci gruplar sağlıklı ve kaliteli

uumlruumln tuumlketimini sağlamak iccedilin kendi uumllkelerinde yetiştirilen ya da yurt dışından

ithal edilen tarımsal uumlruumlnlerde aranan asgari standartları GLOBALGAP adı

altında toplamışlardır Soumlz konusu sertifika buguumln ABrsquodeki buumlyuumlk zincir

mağazalarca kabul edilmekte ve istenebilmektedir Ayrıca GLOBALGAP

HACCP sisteminin uygulanmasını da teşvik etmekte ve prensiplerini

desteklemektedir

Duumlnya meyve ve sebze ticaretinin bir diğer boyutu ise organik uumlruumlnlere

olan talebin artmasıdır Tuumlrkiyersquonin tarım alanlarının gelişmiş uumllkeler

duumlzeyinde zarar goumlrmemiş olması ve mevcut yaş meyve ve sebze uumlretim

potansiyeli duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde bu potansiyelin değerlendirilmesi oumlnem arz

etmektedir (Anonim 2010a)

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

126

23 Tuumlrkiye Yaş Meyve Sebze İthalatı

Tuumlrkiye sahip olduğu uumlretim alanı ve ekolojik yapısı itibarı ile yaş

meyve ve sebze uumlretiminde kendine yeterli ve ihracat şansına sahip şanslı

uumllkelerden birisidirMuz hindistan cevizi ananas avokado armudu gibi

Tuumlrkiyersquode yetiştiricilik olanağı kısıtlı olan veya yetiştiriciliği muumlmkuumln

olmayan meyveler ithal edilmektedir Bu gibi uumlruumlnler haricinde sezon dışı talebi

karşılamak amacıyla ithalat yapılmaktadır Zaman zaman yeniden ihraccedil yapmak

amacıyla yaş meyve ve sebze ithal edildiği de goumlruumllmektedir Dahilde İşleme

Rejimi kapsamında gıda işleme sanayinin ihtiyaccedil duyduğu bazı ccedileşitlerin (elma

gibi) temini amacıyla da ithalat yapılmaktadır

Bu bağlamda 2009 yılı ithalatı accedilısından yaklaşık 180 bin ton ile muz

50 bin ton ile turunccedilgiller ve 10 bin ton ile hurma ithal edilen başlıca meyveler

olarak dikkati ccedilekmektedir (Anonim 2010b)Tuumlrkiye 2009 yılında 70rsquoi muz

olmak uumlzere 121 milyon ABD doları değerinde meyve ithal etmiştir (Anonim

2010c)

24Tuumlrkiye Yaş Meyve ve Sebze İhracatı

Tuumlrkiyede yaş meyve ve sebze uumlretimi miktar itibarı ile yuumlksek

duumlzeyde olmasına karşın ihracatın uumlretime oranı ccedilok duumlşuumlktuumlr İhracata konu

olan meyve ve sebze ccedileşitlerinin uluslararası piyasalarda talep edilen ccedileşitlere

uygun olmayışı ve uumlretimden tuumlketime miktar ve kalite kayıplarının yuumlksekliği

bu yapının en oumlnemli nedenleri arasındadır

Grafik 5rsquode Tuumlrkiye geneli yaş meyve sebze ve narenciye ihracatı

verilmiştir

Tuumlrkiyersquode yaş meyve sebze ve narenciyede 2011 yılı ilk uumlccedil ayında

949094497 kg ihracat miktarı ve 699295666 $ ihracat değeriyle bir oumlnceki

yılın aynı ayına goumlre miktarda 34 değerde ise 28rsquolik bir artış meydana

getirmiştir(Anonim2011b)

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

127

Grafik 5 2010 - 2011 ( Ocak - Mart) doumlnemi Tuumlrkiye geneli yaş meyve

sebze ve narenciye ihracatı (Anonim 2011b)

Gruplar iccedilerisinde narenciye miktarda 44 değerde ise 53rsquoluumlk bir

artış goumlstermiş olmuş 2011 yılı ilk uumlccedil ayında 433755329 $rsquolık değerle ilk

sırada yer almıştır (Anonim 2011b)

2011 yılının ilk uumlccedil ayının ihracat rakamlarına bakıldığında Tuumlrkiye

genelinde en fazla ihracat yapılan uumllke miktarda 285583074 kg ve değerde

225589281 $ ile Rusya olmuştur Rusyarsquoyı miktarda 167134759 kg değerde

106986500$ ile Irak ve miktarda 69199221kg 50571691$ ile Ukrayna takip

etmektedir

Tuumlrkiyersquode ihracat yapılan ilk 20 uumllke iccedilinde 2011 yılı ilk uumlccedil ayında bir

oumlnceki yılın aynı ayına goumlre miktarda 423 değerde ise 470rsquolik artışla İran

en yuumlksek artışı sağlamıştır İranrsquoı miktarda 323 değerde ise 155rsquolik

artışla Guumlrcistan takip etmiştir Bu 20 uumllke iccedilinde ihracattaki en buumlyuumlk azalışın

yaşandığı uumllke 2011 yılı ilk uumlccedil ayında bir oumlnceki yılın aynı ayına goumlre miktarda

41 değerde ise 42rsquolik duumlşuumlşle Polonya olmuştur (Anonim 2011b)

2011 yılının ilk uumlccedil ayının Tuumlrkiye geneli yaş meyve sebze ve

narenciyenin uumllke gruplarına goumlre ihracattaki dağılımına baktığımızda miktarda

442866302 kg ve değerde317403330 $ ile ilk sırada Bağımsız Devletler

Topluluğu vardır Bağımsız Devletler Topluluğunu miktarda 283821907 kg ve

değerde 198857333 $ Ortadoğu Uumllkeleri ve miktarda 186818873 kg ve

değerde 159225830 $ ile Avrupa Birliği Uumllkeleri takip etmektedir

T uumlrkiye yaş meyve sebze ve narenciye ihracatında Bağımsız Devletler

Topluluğursquonun payı 45 Orta Doğu Uumllkelerinin payı 29 ve Avrupa Birliği

Uumllkelerinin payı 2011 yılının ilk uumlccedil ayı rakamlarına goumlre 23 olmuştur

(Anonim 2011b)

25 Tuumlrkiyersquoden Avrupa Birliğirsquone Yaş Meyve Sebze İhracatı

AB Tuumlrkiyersquonin yaş meyve ve sebze ihracatından 40 pay alan en

oumlnemli pazar konumundadır ABrsquone meyve ve sebze ihracatında uumllkeler

itibariyle en ccedilok ihracat yapılan uumllke Almanya ve onu İngiltere İtalya Polonya

Romanya Fransa Belccedilika izlemektedir ABrsquone meyve ihracatında ilk sırayı

kiraz almaktadır Diğer oumlnemli ihracatı yapılan meyveler sırasıyla turunccedilgiller

uumlzuumlm ve yaş incirdir (Oumlzdemir 2008)

Tuumlrkiyersquoden Topluluğa yapılan tuumlm tarım uumlruumlnleri ihracatı 198 sayılı

Ortaklık Konseyi Kararı uyarınca ad-valorem vergilerden muaf olarak

gerccedilekleşmektedir Ancak bazı uumlruumlnler itibariyle belirli doumlnemlerde guumlmruumlk

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

128

vergisi oumldenmemesi muumlmkuumln olmakla birlikte soumlz konusu bu uumlruumlnler iccedilin bu

doumlnemler dışındaki ihracat Ortak Guumlmruumlk Tarifesi (OGT) hadleri uumlzerinden

vergi oumldenmesi suretiyle gerccedilekleştirilmektedir

Bu uygulamaya tabi uumlruumlnler haricindeki tuumlm meyve ve sebzeler yıl

boyunca Topluluk pazarına guumlmruumlk vergisi muafiyeti ile ihraccedil edilmektedir

Ancak Avrupa Birliğirsquonin Giriş Fiyatı uygulaması nedeniyle ihracatımızın

yoğun olduğu doumlnemlerde sıklıkla vergi ile karşılaşılabilmektedir (Anonim

2011c)

Topluluk 1995 yılı başına kadar yaş meyve ve sebzelerin uumlccediluumlncuuml

uumllkelerden ithalatında uumlccediluumlncuuml uumllke menşeli malların belirli bir fiyattan daha

duumlşuumlk duumlzeyde Topluluk pazarına girmesini oumlnlemek maksadıyla Referans

Fiyatı Sistemi ve buna bağlı olarak ithalatta değişen vergi (prelevman)

uygulamaktaydıAncak Uruguay Raundrsquoun tamamlanmasını muumlteakip

korumanın guumlmruumlk vergilerine dayandırılması ilkesi uyarınca Topluluk ldquoGiriş

Fiyatırdquo adı verilen bir sistemi 1995 başından itibaren yuumlruumlrluumlğe koymuştur Bu

ccedilerccedilevede referans fiyatı ve değişken vergiye (prelevman) son verilirken yıl

boyunca sabit olan spesifik vergi uygulamasına geccedililmiştir (Anonim

2010d)Giriş Fiyat Sistemi AB Komisyonu tarafından bazı uumlruumlnler iccedilin bazı

doumlnemler itibarı ile belirlenmiş ve değişmeyen sabit değerlerdir Bu kapsama

giren uumlruumlnlerin giriş fiyatlarının altında ithal edilmesi halinde ithalat fiyatının

giriş fiyatından duumlşuumlk olma seviyesine goumlre kademeli olarak artan guumlmruumlk

vergisi tahsil edilmektedir Giriş fiyatının 8 (elma ve armutta 12) altına

duumlşuumllmesi halinde ise yuumlksek oranda olan ldquoMaksimum Tarife Bedelirdquo

seviyesinde vergi oumldenmesi gerekmektedir

Standart İthal Değeri (SİD) AB Komisyonu tarafından belirlenen uumlye

pazarlarda satılan her bir yaş meyve sebze iccedilin menşe itibarıyla ve değiştikccedile

guumlnluumlk olarak komisyona bildirilen ortalama temsili fiyatlara goumlre tespit edilen

değerdir (Anonim 2011c)

Uumlruumlnlerin AB uumllkeleri tarafından ithalatı esnasında oumlnemli olan husus

ldquoİthalat Değerininrdquo hesaplanmasıdır İthal edilen malın değeri giriş fiyatından

duumlşuumlk olduğu takdirde fiyatların duumlşuumlkluumlğuuml nispetinde ek vergi ya da

maksimum tarife bedeli oumldenmektedir Bu kapsamda ithal edilen malın CIF

değeri giriş fiyatının 100-92rsquosi arasında ise ek vergi İthal edilen malın CIF

değeri giriş fiyatının 92rsquosinden duumlşuumlk ise maksimum tarife bedeli

oumldenecektir

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

129

Bu arada malın ithal değerinin guumlmruumlk giriş beyannamesinin kabul

tarihinde belirlenen SİDrsquoin 8 oranından daha yuumlksek olduğu durumda malın

değerini goumlsteren faturada yanlış beyan olduğu duumlşuumlnuumllecek ve ithalatccedilıdan

teminat istenecektir Bu nedenle malın ithal değeri SİDrsquoin 8rsquoini aşmamalıdır

Bu kapsamda giriş tarihinde geccedilerli olan SİDrsquoin 8 fazlası sabit olarak tespit

edilmiş giriş fiyatından duumlşuumlk ise giriş fiyatından duumlşuumlkluumlğuuml nispetinde ek vergi

ya da maksimum tarife bedeli oumldenmek durumunda kalınmaktadır

Giriş fiyatı seviyeleri oumlnceden bilinmekle birlikte SİD değerlerinin

hemen hemen her guumln değişiklik goumlsteriyor olması ihracatccedilılar accedilısından buumlyuumlk

bir risk oluşturmaktadır Ccediluumlnkuuml uumlruumlnuumln yuumlklenmesi aşamasında SİD yeterince

yuumlksek iken araccedilların AB uumllkesine varış tarihinde ani duumlşuumlş yaşanabilmektedir

Bozulabilir uumlruumlnler olması nedeniyle de araccedilların guumlmruumlk işlemlerinin

gecikmeden yapılması gerekmekte ihracatccedilı uumlruumlnuuml guumlmruumlk oumldeyerek alıcı

uumllkeye sokmak zorunda kalmaktadır(Anonim 2010d)

3TUumlRKİYE ve ABrsquode MEYVE VE SEBZE PAZARLAMA KANALLARI

31Tuumlrkiyersquode Meyve ve Sebze Pazarlama Kanalları

Uumlretici ile tuumlketici arasında uumlretici işletmeden ekonomik ve hukuki

youmlnden tamamen bağımsız aracı veya aracılar varsa bu durumda dolaylı dağıtım

kanallarından ve stratejilerinden soumlz edilebilir O halde dolaylı dağıtımda uumlretici

işletmeden bağımsız olarak bir veya birkaccedil aracının olması şarttır Bu durumda

aracı uumlretici ile tuumlketici arasında yer alan malın uumlreticiden tuumlketiciye akışını

youmlnlendiren ve malın alınıp satılmasında rol oynayan bağımsız işletmelerdir

(Ecer ve Canıtez 2004)

Albayrak (2009)rsquoa goumlre ccedileşitli aracı ya da kurum-kuruluşların yer

aldığı dağıtım kanalı yapısı aracılar yoluyla pazarlama sistemleri olarak

isimlendirilmiştir Bu sistemde farklı oumlzellikteki aracılar soumlzleşmeli tarım

uumlretici birlikleri ihracatccedilı birlikleri kooperatifler toptancı haller borsalar semt

pazarları organik uumlruumln pazarı accedilık toptan satış merkezleri ve buumlyuumlk

perakendeciler yer almaktadır Duumlnyada yaş meyve ve sebze pazarlamasında

belirtilen sistemlerden farklı olarak pazarlama bordları ve okşinler de (auction-

accedilık arttırma) yer almaktadır Tuumlrkiyede işlenmiş uumlruumlnler dikkate alınmadığında

yaş meyve ve sebze uumlreticiden kendi ya da başkası hesabına uumlruumlnuuml satan farklı

oumlzellikteki toplayıcı simsar komisyoncu tuumlccar gibi aracılar yoluyla tuumlketiciye

ulaştırılmaktadır Yaş meyve ve sebzede uumlretici oumlrguumltlenmesinin arzulanan

duumlzeyde olmaması pazarlama kanalının uzamasına ve tuumlketicinin oumldediği

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

130

paradan uumlreticinin eline geccedilen miktarın duumlşmesine yol accedilmaktadır (Albayrak

2009)

Tuumlrkiyersquode yaş meyve ve sebzelerde pazarlama kanalları uumlretici-aracı-

komisyoncu-toptancı-perakendeci-tuumlketici şeklinde ortaya ccedilıkmaktadır Meyve

ve sebzelerin doğrudan uumlretici tarafından satışa sunulması ise

-Youmlrenin halinde satmak youmlrede bu işin ticaretini yapanlara satmak tuumlketim

merkezlerindeki komisyonculara goumlndermek şeklinde olmaktadır

Boumlylece soumlz konusu uumlruumlnlerin pazarlamasında ccediliftccedili doğrudan rol

alabildiği gibi youmlresel toplayıcı alıcı ve pazarcıların da devreye girdiği

anlaşılmaktadır Bu dar ccedilerccedilevede ve değişik şartlar altında uumlreticinin uumlruumlnuumlnuuml

maliyet fiyatına veya maliyetin uumlstuumlnde bir fiyatla değerlendirmesi muumlmkuumln

olmamaktadır Buna goumlre yaş meyve ve sebzelerin pazarlamasında toptancı

halleri ve bu hallerde iş yapan komisyoncular ile semt pazarlayıcıları daha

etkili olabilmektedirler İhracatccedilılar ise maliyeti duumlşuumlrmek amacıyla aracı

kullanmadan doğrudan bahccedile alımlarına youmlnelmekte ve bunun iccedilin de youmlresel

olarak deneyimli alıcı ve toplayıcılardan yararlanmaktadırlar Sanayiciler bir

yandan bazı sebze tuumlrlerinde oumlrneğin domateste soumlzleşmeli uumlretim ve satın alma

sistemini benimserken oumlte yandan bahccedile alımları ya da değişik kanallardan

uumlruumln teminine ccedilalışmaktadırlar (Anonim 2011d)

Tuumlrkiyersquode iccedil tuumlketim ile işleme sanayi ve ihracat iccedilin ihtiyaccedil duyulan

meyve ve sebzeler ccediloğunlukla kuumlccediluumlk-orta boy işletmeler tarafından

uumlretilmektedir Bu durum pazarlamanın oumlnemini daha da artırmaktadır Bu

aşamada başlıca sorun ccediliftccedilinin uumlruumlnuumlnuumln aracılar olmadan tuumlketiciye nasıl

ulaştırılacağıdır Tuumlrkiyersquode kuru uumlzuumlm kuru incir fındık yer fıstığı

antepfıstığı yaş uumlzuumlm (şaraplık) pazarlamasında boumllgesel olarak bazı birliklerin

faaliyette bulundukları bilinmektedir Taban fiyat esasına goumlre devlet

desteğinde iccedil ve dış pazarlamaya youmlnelik faaliyet goumlsteren soumlz konusu satış

kooperatifleri pazarlama accedilısından deneyimli bir kadro ile yerleşik bir duumlzene

sahip bulunmaktadırlar Bu arada kooperatif uumlyelerinin buumlyuumlk bir boumlluumlmuumlnuumln

bulundukları youmlrede meyve ve sebze uumlreticisi olduklarını da belirtmek gerekir

Boumlylece başlıca kuru meyveler belirli oumllccediluumlde devlet garantisinde pazarlanırken

yaş meyve ve sebzeler bu tuumlr bir fiyat ve pazar garantisinden yoksun

bulunmakta ve dolayısıyla sahipsiz kalmaktadır

Buna goumlre Tuumlrkiyersquode guumlccedilluuml yapıda ve etkin kooperatif birlik ve bord

tipi pazarlayıcı organizasyonların kurulması gerekmektedir Bu tip kuruluşlar

başlangıccedilta uumlyelerin yanı sıra devletccedile ccedilok youmlnluuml olarak desteklenmeli ve

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

131

korunmalıdır Zamanla ccedilalışma konuları ve alanlarının genişletilmesiyle

sermaye artışında gelişmeler sağlanabilir ve bu suretle devletin politik olarak

uygulamalara muumldahalesi de ortadan kalkar Bu kuruluşların oluşumuna

oumlncelikle uumlretimin yoğun olduğu boumllgelerden başlanmalı ve belli kriterler

ccedilerccedilevesinde bu kapsama zamanla youmlredeki meyve ve sebzelerin hepsi de dahil

edilmelidir Bunun yanı sıra oumlrneğin turunccedilgiller ılıman iklim meyveleri

yumru ve soğansı sebzeler iccedilin boumllgesel olarak ayrı birlikler kooperatifler ya da

bordlar da oluşturulabilir Yaş meyve ve sebze uumlretim ve pazarlaması amacıyla

oluşturulan bu kuruluşlar uumlst birliklere bağlı olacaklardır Buguumln uumllkemizde

değişik konularda ve statuumlde ccedilalışan sayısız kooperatifler olduğu halde bunların

hemen hemen tamamının meyve ve sebze pazarlamasında dikkate değer bir

etkinlik goumlsterdikleri soumlylenemez (Anonim 2011d) İklim ve toprak koşulları

youmlnuumlnden ccedilok ccedileşitli meyve ve sebze uumlretimine elverişli olan Tuumlrkiyersquode uumlruumln

fiyatlarının devamlı yuumlkselmesi ve ccediloğu zaman arzın talebi karşılayamaması

tarım sektoumlruumlnuumln oumlnemli sorunlarındandır Gelişmiş uumllkelerde oumlzellikle Avrupa

Birliğinde uumlreticilerin tamamına yakınının oumlrguumltlenmiş olması uumlreticilerin

suumlrduumlruumllebilir seviyede (refah standardının yanı sıra yeni teknolojilerden

rahatlıkla faydalanmaktadırlar) tarım yapmalarının ana nedenidir Bu nedenle

Tuumlrkiyersquode ilk yapılacak olan uumlretici oumlrguumltlenmesinin tamamlanmasıdır Aksi

takdirde binlerce aracının faaliyette bulunduğu yaş meyve ve sebze sektoumlruumlnde

buumltuumln sorunların toptancı hal yasası ile ccediloumlzuumlmlenmesi beklenmemelidir Bu

yuumlzden uumlretici oumlrguumltlenmesini ve bu şekilde hale kadar mal ulaşımının teşvik

edilmesi yasanın ana ruhunu oluşturmalıdır Boumlylece pazarlama zinciri

kısalacak uumlreticinin karı artarken tuumlketiciler daha az oumldeyecek mevsimlik arz

ve fiyat dalgalanmalarının boyutu azalacaktır

ABDrsquode toptancı haller kuruluş şekillerine goumlre beş gurupta toplanabilir

1Oumlzel şirketler tarafından kurulup işletilen haller

2Ccediliftccedili kooperatifleri tarafından kurulup işletilen haller

3Eyaletler tarafından kurulup işletilen haller

4Eyalet pazarlama idarelerince işletilen haller

5Belediyeler tarafından kurulup işletilen haller

Bu pazarların hepsinde oumlncelik ve ağırlık uumlreticilere verilmektedir Ccediliftccedililer hal

idarelerinde de goumlrev almaktadırlar

Avrupa Birliğine dahil olan uumllkelerde ise haller genellikle belediyeler ve ccediliftccedili

kooperatifleri tarafından kurulmuştur Avrupa genelinde guumlnluumlk fiyatlar (ithalat

ve tuumlketici) halin ortalama fiyatı civarında (ulaşım masrafı dikkate alınarak)

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

132

oluşmaktadır Oumlne ccedilıkan merkezi haller Londra (Covent Garden) Paris ve

Muumlnih halleridir Hallerdeki satış yerleri uumlretici komisyoncu toptancı ve

ithalatccedilı gibi satıcılara kiralanmaktadır Uumlruumlnuumln bol ya da kıt olduğu

doumlnemlerde pazar duumlzenleme politikalarının oluşturulduğu merkezlerdir Eğer

yerli uumlretici zarar goumlrecek seviyede fiyat oluşmuşsa o malın ithalatına izin

verilmemektedir Toptancı hallerde ambalajlama tasnif ve soğuk depolama

tesisleri de yer almaktadır (Vural 2006) Toptancı hallerinin kuruluş amacı yaş

sebze ve meyve ticaretinin kalite standart ve sağlık kurallarına uygun olarak

serbest rekabet sistemi iccedilerisinde yapılmasını sağlamak uumlretici ve tuumlketiciler ile

yaş sebze ve meyve ticaretini meslek edinenlerin ccedilıkarlarını dengeli ve eşit bir

şekilde korumak ve toptancı hallerini modern ve ccedilağdaş bir altyapı sistemine

kavuşturmaktır (Polat 2010) Tuumlrkiyersquode 5957 sayılı Sebze ve Meyveler İle

Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin

Duumlzenlenmesi Hakkında Kanun 26032010 tarihli ve 27533 sayılı Resmi

Gazetersquode yayımlanmıştır Bu Kanunun oumlzellikle ldquoHal Kayıt Sistemininrdquo

kurulmasına ve ikincil mevzuatın ccedilıkarılmasına ilişkin Bakanlığımızın goumlrev ve

yetkilerini duumlzenleyen 15 inci maddesi yayımı tarihinde yuumlruumlrluumlğe girmiştir

Bunun yanında Kanunun 6 ncı maddesinin beşinci fıkrasının 2632013

tarihinde diğer maddelerinin ise 26032011 tarihinde yuumlruumlrluumlğe girmesi

oumlngoumlruumllmuumlştuumlr Ancak 1142011 tarihli ve 27903 sayılı Resmi Gazetersquode

yayımlanan ldquo6215 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair

Kanununrdquo 17 nci maddesi ile 5957 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin birinci

fıkrasının (c) bendi yeniden duumlzenlenerek yuumlruumlrluumlluumlk tarihi 112012 olarak

değiştirilmiştir Bu itibarla 5957 sayılı Kanununun yuumlruumlrluumlğe gireceği 112012

tarihine kadar 552 sayılı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Duumlzenlenmesi ve

Toptancı Haller Hakkında Kanun Huumlkmuumlnde Kararname ve bu Kararnameye

istinaden ccedilıkarılan ikincil mevzuat huumlkuumlmlerinin uygulanmasına devam

edilecektir (Anonim 2011e)

32 Avrupa Birliğinin Yaş Sebze ve Meyve Pazarlaması ve Uygulamaları

Avrupa Birliğinde (AB) tuumlketiciye taze guumlvenli ve sağlıklı uumlruumlnler

ulaştırılmasına buumlyuumlk bir oumlnemin verildiği ABde sebze ve meyve uumlretimi ve

ticaretinin kendine oumlzguuml yapısına uygun oumlnlemler alınmaktadır AB buumlnyesinde

kurulan EUCOFEL (European Union of the Fruit and Vegetable Wholesale

Import and Export Trade-AB Sebze ve Meyve Toptancı İhracatccedilı ve İthalatccedilılar

Birliği) AB fiyat mekanizması ihracat teşvikleri kalite standartları hijyen

kuralları guumlmruumlk vergileri ambalaj ve ambalaj atıkları destekleme fonları

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

133

bilgi alışverişi konularında faaliyet goumlstermektedir EUCOFEL AB piyasasında

taze uumlruumlnlerin tuumlketimini artırılması suretiyle taze uumlruumln tuumlketiminin sağlıklı

yaşama olan katkısını geliştirmeyi amaccedillamaktadır

ABde yaş sebze ve meyve ticaretinde Meyve Sebze Ortak Piyasa

Duumlzenine İlişkin 220096 sayılı tuumlzuumlk ile Taze Meyve Sebzede Pazarlama

Standartlarına Uygunluk Denetimine İlişkin 11482001 sayılı tuumlzuumlk ana

ccedilerccedileveyi oluşturmaktadır Bu iki tuumlzuumlk dışında yaş sebze ve meyve ticaretine

ilişkin ccedilok sayıda direktif ve duumlzenleme de vardır

Meyve Sebze Ortak Piyasa Duumlzenine İlişkin 220096 sayılı tuumlzuumlk 4

temel konuyu iccedilermektedir Bunlar

Yaş sebze ve meyvenin sınıflandırılması ve standartların

oluşturulması

Uumlretici oumlrguumltlerinin oluşturulması

Muumldahale duumlzenlemeleri

Uumlccediluumlncuuml uumllkelerle ticarettir

Taze Meyve Sebzede Pazarlama Standartlarına Uygunluk Denetimine

İlişkin 11482001 sayılı tuumlzuumlk ise

Kalite standart denetimleri yapacak yetkili kuruluşun belirlenmesi

Tacir veri tabanının oluşturulması

Yurt iccedilinde uygunluk denetimlerinin yapılması

İhracat ve ithalatta kalite uygunluk denetimlerinin yapılmasını

oumlngoumlrmektedir (Oumlzsu 2005)

Komisyon 27 Eyluumll 2007 tarihinde AB Konseyi 11822007 sayılı

meyve ve sebze sektoumlruumlne ilişkin oumlzel kurallar koyan yeni bir Konsey Tuumlzuumlğuuml

yayınlamıştır Meyve ve sebze OPD 2007 reformunun bazı hedefleri şu şekilde

sıralanabilir Pazar youmlnelimini ve sektoumlruumln rekabet guumlcuumlnuuml artırmak meyve ve

sebze pazarlama zincirindeki dengenin iyileştirilmesine katkıda bulunmak

uumlreticilerin kriz youmlnetim kapasitelerini guumlccedillendirmek organik uumlretimi teşvik

etmek kalkınma ve komşuluk politikası ile Duumlnya Ticaret Oumlrguumltuuml (DTOuml)

kurallarına uyumu sağlamak kamu harcamalarının kontroluumlnuuml ve tahmin

edilebilirliğini yuumlkseltmek youmlnetim işlerini sadeleştirmek ve kontrolleri

geliştirmektir (Koumlse 2007)

ABrsquode meyve ve sebze pazarlamasında aktif rol oynayacakları

duumlşuumlncesiyle uumlretici organizasyonları desteklenmektedir Uumlyelik goumlnuumllluumlduumlr

ancak uumlyelerin buumltuumln uumlruumlnlerini uumlretici organizasyonları vasıtasıyla

pazarlamaları gerekmektedir Demokratik kurallar ccediliftccedililere organizasyonlarını

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

134

kontrol etme imkanı sağlamaktadır Bu organizasyonlar ccediliftccedililere ccedilevre dostu

uumlretim metotları accedilısından teknik yardım sağlamakla yuumlkuumlmluumlduumlrler Uumlye

uumllkeler uumlretici organizasyonlarını belli bir asgari uumlye sayısı ve asgari

pazarlanabilir uumlruumln miktarını goumlz oumlnuumlne alarak resmen tanımaktadırlar Bazı

durumlarda resmi tanınma programlarını uygulayacakları azami 5 yıllık geccediliş

doumlnemi iccedilinde geccedilici olarak da tanınmaları muumlmkuumln olmaktadır (Anonim

2010d) AB buumlnyesinde tarımsal uumlruumlnlerde haksız rekabetin oumlnlenmesi ve

piyasa fiyatının oluşumunun sağlanması amacıyla tuumlm uumlreticilerin uumlruumlnlerini

uumlye oldukları uumlretici birlikleri kanalıyla pazarlamasını oumlngoumlren duumlzenlemeler

getirilmiştir Gerek ithal edilen gerekse uumlretici birlikleri kanalıyla pazarlanan

uumlruumlnlerin birinci el toptan satışı prensip olarak mezat (accedilık arttırma ile satış)

yoluyla gerccedilekleştirilmektedir Suumlpermarket ve hipermarketler ise uumlretici

birliklerinden doğrudan alım yapmayı tercih etmektedir

Uumlretici Birlikler genel olarak kurdukları kooperatifler kanalıyla

mezatları yuumlruumltmektedir Tuumlm uumlretici birliklerinin uumlst birlikleri ve branş

birlikleri bulunmaktadır AB piyasasında başta gıda maddeleri olmak uumlzere

hemen hemen tuumlm temel ihtiyaccedil maddelerinin pazarlanmasında suumlpermarket ve

hipermarketler buumlyuumlk bir ağırlık kazanmıştır Bu şirketlerin pazarlayacakları

uumlruumlnleri doğrudan uumlretici birliklerinden satın almaları veveya ithal etmeleri

nedeniyle mezatlar daha kuumlccediluumlk oumllccedilekli toptancıların tercih ettikleri uumlruumln tedarik

youmlntemi olmaktadırYaş meyve ve sebzelerin de satışa sunulduğu toptan gıda

pazarlarına getirilen uumlruumlnler ise ccediloğunlukla kuumlccediluumlk marketler ve restoranlar gibi

işletmeler tarafından satın alınmaktadır Toptan olmak koşuluyla nihai

tuumlketicilerin de bu yerlerden uumlruumln satın almaları muumlmkuumlnduumlr

AB uumllkelerinde yaş sebze ve meyvelerin toptancı hallerine girme

zorunluluğu bulunmamaktadır Yaş sebze ve meyve genel olarak uumlccedil kanaldan

perakendeciye ulaştırılmaktadır (1) toptancı halleri (2) buumlyuumlk dağıtıcı

marketler (3) uumlretici birlikleri Bunlardan buumlyuumlk dağıtıcı marketler toptan ve

perakende dağıtım yapabilmektedirler

Avrupa Birliğinde sebze ve meyve toptancı perakendeci dağıtımcı ve

paketleyicileri sattıkları veya satılmasına aracılık ettikleri uumlruumlnlerin gerekli tuumlm

bilgileri iccedileren etiketi taşımasından sorumludur Uumlruumln etiketsizse ve uumlruumlnuuml alan

satıcı da uumlruumlnuuml bu şekilde kabul etmişse uumlruumlnuumln etiketlenmesinden sorumlu

durumdadır

ABde sebze ve meyve iccedilin ekstra sınıf birinci sınıf ve ikinci sınıf

şeklinde uumlccedil ayrı minimum pazarlama kriteri belirlenmiştir Depolama ve

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

135

taşınma sırasında uumlruumlnlerde hasar meydana gelebilmektedir Bu durumda malı

elinde bulunduran kişinin uumlruumlnde meydana gelen değişiklikler doğrultusunda

uumlruumln sınıfını değiştirme yetkisi vardır Uumlruumln sınıfını değiştirmek yerine kusurlu

uumlruumlnuuml ayırmak da muumlmkuumlnduumlr Her bir uumlruumln paketinin accedilık okunaklı ve

dışarıdan goumlruumllebilir şekilde etiketlenmesi gerekmektedir Etikette paketleyene

ait bilgiler uumlruumln cinsi uumllkesi miktarı sınıfı gibi bilgilerin bulunması

zorunludur (Vural 2009)

AB uumlyesi uumllkelerdeki sebze ve meyve toptan ticareti ile ilgili

uygulamalara bakıldığında uumlye uumllkeler arasında farklılıklar olduğu

goumlruumllmektedir ABdeki yaş sebze ve meyve ticareti ile ilgili olarak

Hollandadaki Amsterdam Toptancı Hali ile Almanyadaki Muumlnih Toptancı

Halindeki uygulamalar şu şekildedir (Oumlzsu 2005)

1Amsterdam Toptancı Hali AB iccedilinde tarımın ve tarımsal

oumlrguumltlenmenin en gelişmiş olduğu Hollandada sebze ve meyvelerin toptan gıda

pazarlarında (toptancı halleri) satışı zorunlu değildir Toptancı halinde sadece

sebze ve meyve ticareti değil hemen hemen tuumlm gıda maddelerinin toptan

ticareti yapılmaktadır Hollandanın en buumlyuumlk toptan gıda pazarı olan

Amsterdam Hali 1934 yılında kurulmuştur

2Muumlnih Toptancı Hali Almanya meyve ve sebze piyasası buumlyuumlk

oumllccediluumlde ithalata dayanmaktadır Uumllkede tuumlketilen meyvenin 70i sebzenin de

60ı ithalat yoluyla karşılanmaktadır İthalat yoluyla gelen buumltuumln uumlruumlnler

kayıtlı olarak piyasaya sunulduğu gibi uumllke iccedilerisindeki uumlreticiler de firma

boyutunda işletmeler olduğundan bunlara ait uumlruumlnlerin de kayıt dışı satılması

soumlz konusu olmamaktadır (Vural 2009) AB uumllkelerindeki toptancı hallerinin

Tuumlrkiyersquodeki toptancı hallerinden ayrılması iki nedenden kaynaklanmaktadır

Bunlardan birincisi toptancı hallerinin sistemlerindeki ve yapılarındaki

farklılıklardır İkincisi ise Tuumlrkiyersquodeki mevzuatta yer almasına rağmen

uygulamada oluşturulamamış fiziki koşulların (oumlrneğin hal kompleksi iccedilinde

bulunması oumlngoumlruumllen soğuk hava depoları restoran park depo paketleme evi

vb) eksikliğidir

ABde sebze ve meyvelerin toptan satışında hale kaydedilme

zorunluluğu bulunmamakta olup boumlyle bir duumlzenleme hem ABnin rekabet

kurallarına hem de uumlye uumllkelerdeki rekabet mevzuatına aykırı kabul

edilmektedirABdeki hallerde faaliyet goumlsteren işletmeler mallarını ihtiyacı

olan uumlruumlnuuml doğrudan temin etme imkanından yoksun kuumlccediluumlk esnaf niteliğindeki

işletmelere dağıtmaktadır ABdeki toptancı hallerinde sadece taze sebze ve

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

136

meyve toptan satışı yapılmamakta et uumlruumlnleri kuru gıda unlu mamuller temel

ihtiyaccedil maddeleri hatta taze ccediliccedilek vb uumlruumlnlerin toptan satışı iccedilin de ayrı ayrı

mekanlar tahsis edilmektedir Bu nedenle AB uumllkelerinde toptancı halleri

Toptan Gıda Pazarları olarak adlandırılmaktadır ABdeki toptancı hallerinde

uumlruumlnlerin en sağlıklı şekilde saklanmasını sağlayacak depo ve soğuk hava

depoları bulunmaktadır Haldeki işyerlerinin kiralanmasısatışı devri ya da

ayrılma işlemleri her halin kendi tuumlzuumlğuuml ile oldukccedila basit ve accedilık şekilde

duumlzenlenmektedir Toptan gıda pazarlarında toptancılar dışında ithalatccedilılar

komisyoncular yiyecek iccedilecek tedarikccedilileri de faaliyet goumlstermektedir ABdeki

toptancı hallerinde temizlik ve guumlvenlik gibi hizmetlerin oumlzel firmalarca

gerccedilekleştirilmesine olanak sağlanmaktadır Toptancı halleri her tuumlrluuml aracın

rahatccedila giriş ccedilıkışına imkan verecek şekilde yerleştirilmiş ve organize

edilmiştir ABde uumlretici birliklerinin varlık nedeni Ortak Tarım Politikasının

kalbi sayılan Ortak Piyasa Duumlzenlerinin (OPD) iyi işlemesini sağlamaktır

Dolayısıyla uumlretici birliklerinin kuruluş amacı iyi işleyen etkin bir tarım

piyasasının temel aktoumlruuml olarak tarımda gıda guumlvenliğini sağlamak ve uumlretici

gelirlerini makul bir duumlzeye ccedilıkarmaktır Uumlretici birliklerinden beklenen yarar

kaynakların iyi kullanılmasını sağlayan (Toprağın tohumun guumlbrenin zirai

ilaccedilların emeğin suyun ) ortak piyasa duumlzenlerinin amaccedillarına uygun uumlretim

yapan uumlretimin ticaretin iyileştirilmesi ve ccedilevreye uygun uumlretim yapılmasını

sağlayan goumlnuumllluuml uumlretici organizasyonu olmalarıdır Buradaki goumlnuumllluumlluumlk

esasının anlamı piyasanın etkin işleyişinin gerektirdiği doğal bir ihtiyaccedil olarak

accedilıklanabilir (Anonim 2010f)

AB 1996 yılında ccedilıkarttığı 220096 sayılı tuumlzuumlkle uumlretici oumlrguumltlerini

sebze ve meyve piyasasının temel taşı kabul ederek oumlzellikle sebze ve meyve

pazarlaması konusundaki faaliyet alanlarını genişletmiştir Uumlretici oumlrguumltleri

uumlretim hasat depolama paketleme ve pazarlama konularında birlikte hareket

eden uumlreticilerden oluşan goumlnuumllluumlluumlk esasına dayalı olarak kurulmuş ve ilgili

uumlye uumllke tarafından tanınmış tuumlzel kişilerdir Avrupa Birliğinde sebze ve meyve

uumlreticilerinin bir kuruluşa uumlye olma yasal zorunluluğu yoktur Uumlretici birliğine

uumlye olan uumlreticilerin ise uumlruumlnlerini uumlretici birlikleri kanalıyla pazarlaması

zorunludurUumlreticiler toptancı grupları ve suumlpermarketler karşısında rekabet

edebilmek ve talep edilen miktarda ve kalitede uumlruumln arz edebilmek iccedilin uumlretici

birlikleri altında birleşmek durumunda kalmaktadır Ayrıca 1998 yılından

itibaren uumlreticiye doğrudan suumlbvansiyonları azaltan Avrupa Birliğinin

uumlreticilere Meyve-Sebze Ortak Pazar Organizasyonu ccedilerccedilevesinde uumlretici

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

137

birlikleri vasıtasıyla yardım etmesi de uumlretici birlikleri altında oumlrguumltlenilmesinde

etkili olmuştur (Oumlzsu 2005)

Tuumlrkiyede uumlretici birlikleri 5200 sayılı Kanun ve buna dayanılarak

ccedilıkartılan youmlnetmelik ile duumlzenlenmiştir

-Tarımsal Uumlretici Birlikleri Kanunu

Resmi Gazete TarihNo 0607200425514 Kanun No 5200

-Tarımsal Uumlretici Birliklerinin Kuruluş Usul ve Esasları Hakkında

Youmlnetmelik Resmi Gazete TarihNo 1601200525702

Uumlreticilerin AB standartlarında oumlrguumltlenmelerini sağlayan uumlretici

birliklerinin kurulmasındaki temel amaccedil uumlretimi talebe goumlre planlamak uumlruumln

kalitesini iyileştirmek pazara standartlara uygun uumlruumlnleri arz etmek ve uumlruumlnlerin

ulusal ve uluslararası oumllccedilekte pazarlama guumlcuumlnuuml arttırıcı tedbirler alınmasını

sağlamaktır Bunun sağlanması halinde pazara kaliteli ve standart uumlruumln

suumlruumllebilecek ve etkin bir konuma ve yapıya gelinebilecektir

4SONUCcedil ve OumlNERİLER

Duumlnya yaş meyve ve sebze sektoumlruumlnde rekabetin ccedilok acımasızca devam

ettiği bir ortamda Tuumlrkiyersquonin rekabet uumlstuumlnluumlğuuml olan uumlruumlnleri ccedilok iyi bir

şekilde belirleyerek uygulanacak proje ve politikalar bu oumlncelikler dikkate

alınarak yuumlruumltuumllmelidir Yaş meyve ve sebzede sektoumlruumln en oumlnemli temel sorunu

kayıt dışılıktır Uumlruumlnuumln tuumlketiciye ulaşmasına kadar devreye giren komisyonlar

ise fiyatları yuumlkseltmektedirTarım sektoumlruumlndeki sorunların ccedilokluğu ve kısa

suumlrede ccediloumlzuumlme ulaştırılmasının guumlccedilluumlğuumlnuuml bilerek belirlenen oumlncelikli alan ve

uumlruumlnlerde adım adım ccediloumlzuumlmlerle sonuca gidilmesi daha faydalı olacaktır

Yeterli guumlncel ve buumltuumlnleşik bir veri tabanı Tuumlrkiyersquode oluşturulamamıştır

Tarımsal veri tabanı oluşturulamamasının sonucu olarak yapılan tuumlm

yaklaşımlar ve uygulanan projeler istenen hedeflere tam anlamıyla

ulaşamamaktadır Duumlzenli ve sağlıklı bir ccediliftccedili kayıt sisteminin kurulması uumlruumln

miktarları uumlruumln deseni arazi kullanım bilgileri ccediliftccedili profili gibi konuların

detaylandırılması sorunların tanımlanmasına ve ccediloumlzuumlme youmlnelik proje

uygulamalarına yardımcı olacaktır Guumlnuumlmuumlzde sadece uumlretmek yeterli

olmamaktadır Uumlruumln kaliteli olmalı yeterli miktarda duumlşuumlk maliyetle uumlretilerek

tuumlketiciye en yuumlksek tatmini sağlayacak şekilde ulaştırılmalıdır Yaş meyve ve

sebzelerin pazarlanması aşamasında yeterli uumlruumln borsaları bulunmamaktadır Bu

durum uumlreticinin uumlrettiği uumlruumlnuuml hak ettiği değerden pazarlayamamasına neden

olmaktadır Bu durum aynı zamanda ihracat değeri olan uumlruumlnlerde fiyat ve kalite

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

138

istikrarsızlığına da yol accedilmaktadır Uumlruumln borsalarının kurulması ile yaş meyve

ve sebze sektoumlruumlnde fiyat istikrarı sağlanarak sektoumlr mağduriyeti oumlnlenmiş

olacaktırYaş meyve ve sebze uumlretiminde işletme bilincinin geliştirilmesi ve

oumlrguumltlenme sektoumlr iccedilin mutlak bir koşuldur Ekonomik işletme boyutundan

uzak uumlretim alanlarının verimli ccedilalışması ancak oumlrguumltlenme ile muumlmkuumln

olacaktır

Sonuccedil olarak Tuumlrkiyersquode meyve-sebze sektoumlruumlnuumln gelişmesi arzulanan

bir durumdur Bu gelişmenin sağlanabilmesi iccedilin oumlncelikle hedeflerimizin

belirlenmesi bu hedeflere ulaşma konusunda var olan engellerin tespit edilmesi

ve bu engellerin nasıl ortadan kaldırılacağı konusunda ccediloumlzuumlm yolları uumlretilmesi

gerekmektedir

5KAYNAKLAR

Akbay C ve ark (2005) Tuumlrkiyede Yaş Meyve ve Sebze Uumlruumlnleri Uumlretim ve

Pazarlaması Kahramanmaraş Suumltccediluuml İmam Uumlniversitesi Fen ve

Muumlhendislik Dergisi 8(2) 96-107

Albayrak M (2009) Yaş Meyve ve Sebze Pazarlama Merkezleri Toptancı

Haller-Pazarlar (Duumlnya Avrupa Birliği ve Tuumlrkiyersquoden Oumlrneklerle

Yapısı ve İşleyişi) Ankara Uumlniversitesi Tarım ekonomisi Boumlluumlmuuml

Ankara

Alpkent N (1995) Tuumlrkiye Tarımsal Uumlruumlnler Pazarlaması Uumlzerine Bir

İnceleme Milli Produumlktivite Yayınları 547 5s 31sAnkara

Anonim (2010a) Yaş Meyve Sebze TC Başbakanlık Dış Ticaret Muumlsteşarlığı

İhracatı Geliştirme Etuumld Merkezi (İGEME)

httpwwwigemeorgtrpgsection-pg-seccfmid=Tar21)(01052010)

Anonim (2010b) Yaş Meyve Sebze Sektoumlruumlnuumln Duumlnyadaki Durumu ve Duumlnya

Ticareti TC Başbakanlık Dış Ticaret Muumlsteşarlığı İhracatı Geliştirme

Etuumld Merkezi (İGEME) httpwwwigemeorgtrpgsection-pg-

seccfmid=Tar21) (01052010)

Anonim (2010c) Tuumlrkiye Tarım Sektoumlruuml Raporu (Temmuz 2010) TC

Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı

httpwwwinvestgovtrtr-

TRinfocenterpublicationsDocumentsTarımSektoruPdf

(29042011)

Anonim (2010d) Avrupa Birliğirsquonin Ortak Tarım Politikası Uumllkemizden

Avrupa Birliğirsquone Yaş Meyve Sebze İhracatı Tuumlrkiye Yaş Meyve

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

139

Sebze İhracatccedilı Birlikleri httpwwwymsorgtrhomeabtarimaspx

(29042011)

Anonim (2010e) Uumllkemizde tarımsal pazarlama

httpwwwbahcebitkileriorgulkemizde-tarimsal-pazarlamahtml

(28042011)

Anonim (2010f) ABde Uumlretici Birlikleri Cine Tarım dergi httpwwwcine-

tarimcomtrdergiarsiv54sektorel04htm (11122010)

Anonim (2011a) Food And Agriculture Organizatıon Of The United Nations

httpfaostatfaoorg 2011 (05042011)

Anonim (2011b) Akdeniz Yaş Meyve Sebze İhracatccedilıları Birliği

Değerlendirme Raporu Tuumlrkiye Geneli ( 2010 2011 Ocak Mart

Doumlnemi)İhracatccedilı Birlikleri Genel Sekreterliği Tarım Şubesi Mersin

Anonim (2011c) Yaş Meyve Sebze Sektoumlruumlnde Avrupa Birliği Pazarı TC

Başbakanlık Dış Ticaret Muumlsteşarlığı Antalya İhracatccedilı Birlikleri Genel

Sekreterliği httpwwwaiborgtrhtml (20032011)

Anonim (2011d) Yaş Meyve Ve Sebze Sektoumlruumlnde Pazarlama Sorunları Ve

Ccediloumlzuumlm Yolları Yararlanılan Kaynaklar Milli Produumlktivite Merkezi

Yayınları Tuumlrkiyersquonin Yaş Meyve ve Sebze Pazarlaması

httpelitokulcomisletmeyasmeyvesebzehtm (09052011)

Anonim (2011e) Kamuoyunda ldquoHal Kanunurdquo Olarak Bilinen 5957 Sayılı

Kanunun Yuumlruumlrluumlluumlğuuml 112012rsquoye Ertelendi TC Sanayi Ve Ticaret

Bakanlığı

httpwwwstbgovtrAnnouncementDetailsaspxannID=624amplng=tr

(15042011)

Dere HE (2006) Tarımsal Pazarlama Sorunları Ve Sultandağı Kirazı Uumlzerine

Bir Araştırma (Yuumlksek Lisans Tezi) Afyonkarahisar Kocatepe

Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Afyonkarahisar

Ecer FH Canıtez M (2004) Pazarlama İlkeleri Teori ve Yaklaşımlar Gazi

Kitabevi 253s Niğde

Koumlse T (2007) Meyve Ve Sebze Ortak Piyasa Duumlzeni 2007 Reformu (AB

Uzmanlık Tezi) TC Tarım ve Koumlyişleri Bakanlığı Dış İlişkiler ve

Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı Ankara

Oumlzdemir S (2008) Tuumlrkiyersquonin Avrupa Birliği Uumllkelerine Yaş Meyve-Sebze

İhracatı Ve Avrupa Birliği Ccedilevre Politikalarından Kaynaklanan Teknik

Engeller (Yuumlksek Lisans Tezi) Ccedilukurova Uumlniversitesi Fen Bilimleri

Enstituumlsuuml Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı Adana

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

140

Oumlzsu B (2005) Toptancı Halleri Sektoumlr Profili İstanbul Ticaret Odası Avrupa Birliği

ve Uluslararası İşbirliği Şubesi İstanbul

Polat Ouml (2010) Adana İli Yaş Sebze Ve Meyve Toptan Fiyatlarının Analizi

(Yuumlksek Lisans Tezi) Ccedilukurova Uumlniversitesi Fen Bilimleri Enstituumlsuuml

Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı Adana

Vural H (2006) Yaş Meyve ve Sebze Pazarlaması ve Toptancı Tarım ve

Muumlhendislik Dergisi Sayı 78-79 97-99

Vural H (2009) Toptancı Hal Yasa Tasarısının Ab Muumlktesebatına Uyumu

Youmlnuumlnden Değerlendirilmesi Uludağ Uumlniversitesi Ziraat Fakuumlltesi

Tarım Ekonomisi Boumlluumlmuuml Bursa

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

141

Karl Gunnar Myrdalrsquoın Hayatı ve İktisadi Goumlruumlşleri

Tuumlrker Şimşek1 Birol Ccediletin

2

Oumlzet

İktisat literatuumlruumlnde soumlz sahibi olmuş duumlşuumlnuumlrlerin hayat hikayeleri ve fikirleri

uumlzerine bir ccedilok ccedilalışma yapılmıştır Şuumlphesiz Karl Gunnar Myrdalrsquoın iktisadi goumlruumlşleri

de bundan nasibini almıştır Ancak Myrdalrsquoın kişiliği ve verdiği muumlcadele iktisat ile

ilgilenmeyen kişilerin dahi ilgisini ccedilekmiştir Oumlzellikle İskandinavya ve doğu Avrupa

uumllkelerinde hala oumlnemli bir ağırlığı olan Myrdal maalesef uumllkemizde pek fazla

tanınmamaktadır Bu ccedilalışma Myrdalrsquoın hayatı ve iktisadi goumlruumlşleri hakkında genel

anlamda bilgi vermeyi amaccedillamaktadır Ccedilalışma iki boumlluumlmden oluşmaktadır Birinci

boumlluumlmde Karl Gunnar Myrdalrsquoın hayatı ve eserleri ikinci boumlluumlmde ise iktisadi goumlruumlşleri

ve bazı iktisadi problemlere getirmiş olduğu ccediloumlzuumlm oumlnerileri ele alınmıştır

Anahtar Kelimeler Karl Gunnar Myrdal Ekonomi İsveccedil Stockholm okulu

Karl Gunnar Myrdals Life and Economic Views

Abstract

There has been made many studies about the people who became popular due

to views in economic literature No doubt the economic views of Karl Gunnar Myrdal

has got its share However Myrdals personality and struggle attracted the attention of

even people who are not interested in economics Myrdal has still very important weight

especially in Scandinavia and Eastern European Countries but unfortunately lots of

people who live in our country does not recognize Myrdal This study is intended to

provide general information about the Myrdalrsquos life and economic views This study

consists of two chapters In the first chapter we deal with Karl Gunnar Myrdals life and

his works Myrdals economic views and the solutions of some economic problems

which proposed by Myrdal are discussed in the second chapter

Key Words Karl Gunnar Myrdal Economy Sweden Stockholm school

1 ArşGoumlr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi İktisat Boumll

turkersimsekgopedutr 2 DoccedilDr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi İktisat Boumll

birolcetingopedutr

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

142

1 Karl Gunnar Myrdal Hayatı ve Eserleri

Karl Gunnar Myrdalrsquoın altmış yıllık kariyeri akademisyen politikacı ve

youmlnetici olarak Avrupa Kuzey Amerika ve Guumlney Asya olmak uumlzere uumlccedil kıtaya

iktisat demografi ve sosyoloji alanlarında yaptığı ccedilalışmalarla da uumlccedil sosyal

bilime yayılmıştır Oumlncelikli ilgi alanı olan iktisat bilimi iccedilerisinde iktisat

teorisi iktisat politikası ve iktisadi kalkınma gibi uumlccedil uzmanlık alanına

youmlnelmiştir (Kindleberger 1987 393)

Myrdalrsquoın en meşhur iki eseri 1944 yılında yazdığı 1500 sayfalık ldquoBir

Amerikan İkilemi rdquo ve 1968 yılında tamamladığı 2250 sayfadan oluşan ldquoAsya

Draması rdquo isimli kitaplardır Myrdal sadece iktisadi konularla ilgilenmeyip

sosyal konular hakkında da goumlruumlş bildiren bir bilim adamı olduğundan onu

sadece iktisatccedilı olarak tanımlamak eksik olacağından sosyal bilimci olarak

tanımlamak daha doğru olacaktır Yaşadığı doumlnemde yaptığı ccedilalışmalar ile ccedilok

az kişiye nasip olan duumlnya ccedilapında bir uumlne ulaşmayı başarabilmiştir

Amerikarsquoda yayınlanan The New York Times gazetesi 18 Mayıs 1987 yılında

Myrdalrsquoın geniş biyografisine yer vermiştir Gazete Myrdalrsquoı ldquo zamanın oumlnde

gelen ekonomist toplum bilimci devlet adamı muhalif barışsever eşitsizlik

duumlşmanı ve İsveccedil refah devletinin mimarırdquo olarak tanımlamıştır Hayatı boyunca

birccedilok onur oumlduumlluumlne layık goumlruumllen Myrdal 1974 yılında Friederich V Hayek ile

birlikte Nobel Oumlduumlluumlrsquone de layık goumlruumllmuumlştuumlr

Gustav Cassell David Davidson Eli Heckscher ve Knut Wicksell gibi

uumlnluuml İsveccedil ekonomistlerinden sonra Erik Lindahl Erik Lundberg ve Bertil Ohlin

ile birlikte Myrdal İsveccedilrsquoin yetiştirdiği ikinci buumlyuumlk ekonomistler kuşağında yer

almıştır

Gunnar Myrdal 6 Aralık 1898 yılında İsveccedilrsquoin Dalarna (eski adıyla

Skattungbyn) şehrinin Solvarbo kasabasında duumlnyaya gelmiştir Karl Gunnar

ismini ccediliftccedililik yapan ve aynı zamanda tren yolu işccedilisi olan babası Carl Adolf

Pettersson koymuştur Karl Gunnar hukuk eğitimi alırken kendisini

arkadaşlarına Gunnar Myrdahl olarak tanıtmış ve zamanla ldquohrdquo harfi kaybolarak

genccedil hukuk oumlğrencisi Gunnar Myrdal olarak bilinmiştir (Myrdal J1982 108)

Eğitimini aldığı Stockholm Uumlniversitesirsquonde Knut Wicksell David

Davidson Eli F Heckscher ve Gustav Cassel ile birlikte ccedilalışmıştır

Balabkinsrsquoe goumlre Myrdal oumlğrencilik yıllarında fazla atılgan bir genccedil olarak goumlze

ccedilarpmıştır Bir guumln Gustav Cassel derste kendisini şu şekilde uyarmış ldquoGunnar

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

143

kendinden buumlyuumlklere daha saygılı bir şekilde davranmalısın Ccediluumlnkuuml bizler sizin

gelecekteki kariyerinizi belirleyeceğizrdquo Myrdalrsquoın bu uyarı karşısındaki cevabı

şoumlyle olmuştur ldquoEvet Fakat sizler vefat ettikten sonra da bizler sizin

biyografilerinizi yazacağızrdquo Bunlara rağmen Myrdal ve Cassel birbirlerine ccedilok

yakın davranmışlardır (Balabkins 198899) 1945 yılında Cassel oumllduumlkten sonra

Myrdal dediğini yapmış ve Casselrsquoin kısa biyografisini yazmıştır

1924 yılında Myrdal Alva Reimer3 ile evlenmiş ve bu evlilikten

Myrdal ailesinin uumlccedil ccedilocuğu olmuştur Jan deneme yazarı ve siyaset bilimci

Sissela Ann ahlak ve etik uumlzerine ccedilalışmaları olan bir yazar (Harvard

Uumlniversitesi rektoumlruuml Derek C Bokrsquoun eşi) ve Kaj Folster ise Gottingenrsquode

ikamet eden bir sosyolog olarak babalarının yolunda hayatlarını

şekillendirmişlerdir (Lindbeck 1992)

Mayrdal 1927 yılında doktora derecesini aldıktan sonra Stockholm

Uumlniversitesirsquonde goumlreve başlamıştır 1933 ve 1939 yılları arasında politik iktisat

alanında Lars Hierta4 kuumlrsuumlsuumlnde ccedilalışmalarını suumlrduumlrmuumlştuumlr 1961 yılından

1965 yılına kadar kendi kurmuş olduğu Ekonomi Araştırmaları Enstituumlsuumlrsquonde

youmlnetici ve uluslararası iktisat profesoumlruuml olarak ccedilalışmıştır

1934-1936 yıllarında İsveccedil Parlamentosursquonda uumlye 1942-1946 yılları

arasında ise Ticaret Bakanlığı goumlrevlerinde bulunmuştur

Mayrdal 1947 yılından 1957 yılına kadar Birleşmiş Milletler Avrupa

Ekonomi Komisyonursquonun (ECE) sekreterliğini yuumlruumltmuumlş 1937 yılından 1942

yılına kadar Carnegie Corporation tarafından An American Dilemmarsquoyı yazması

ve 1957 yılından 1967 yılına kadar da Asian Dramarsquoyı yazması iccedilin Twentieth

Century Fund tarafından desteklenmiştir 1960rsquolı yılların sonlarında Indo-

Chinarsquoda5 Birleşmiş Milletler Uluslararası Savaş Succedillarını Araştırma

Komisyonursquonun eşbaşkanlığı Amerikalı asker kaccedilakları ve firarilere yardım

eden İsveccedil Vietnam Komitesirsquonin Başkanlığı ve Stockholm Uluslararası Barış

3 İsveccedilrsquoteki feminist hareketin başında yer alan Alva Reimer Myrdal kabine uumlyeliği

diplomatlık ve yazarlık yapmıştır Ayrıca 1982 yılında Nobel Barış Oumlduumlluumlrsquone layık

goumlruumllmuumlştuumlr (httpnobelprizeorgnobel_prizespeacelaureates1982myrdal-biohtml)

(httpnobelprizeorgnobel_prizespeacelaureates1982myrdal-biohtml) 4 Lars Johan Hierta (22 Ocak 1801 - 20 Kasım 1872) İsveccedilli gazete yayıncısı sosyal

eleştirmen işadamı ve 19 yuumlzyılda İsveccedilrsquote politik ve sosyal reformlara youmln veren uumlnluuml

bir siyasetccedilidir (httpwwwbritannicacomEBcheckedtopic265061Lars-Johan-

Hierta) 5 Kamboccedilya Laos Malezya Mynamar Singapur Tayland ve Vietnamrsquoı kapsayan

coğrafi boumllgeye verilen isimdir

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

144

Araştırması Enstituumlsuumlrsquonuumln Başkanlığı goumlrevlerini başarıyla yerine getirmiştir

(Kindleberger 1987 394)

1974 yılında Nobel Oumlduumlluumlrsquonuuml aldıktan sonraki yıllarını akademik

zaferin tadını ccedilıkararak geccedilirmek yerine bildiğinden vazgeccedilmeyerek ve

soumlzlerini esirgemeden akademik ve sosyal hayatına devam etmiştir Oumlyle ki

Nobel Oumlduumlluumlrsquonuuml aldıktan sonra bile aslında bu oumlduumlluuml almaması gerektiğini

ccediluumlnkuuml bu oumlduumlluumln iktisat gibi bilimsel olmayan bir alan iccedilin uygun olmadığını

yazmıştır Ccediloğu kişiye goumlre bunları yazmasındaki sebep Nobel Oumlduumll

Komitesirsquonin oumlduumlluuml kendisiyle değer yargılarını paylaşmadığı Hayek arasında

boumlluumlştuumlrmesine kızmış olmasıdır Burada ek bilgi olarak 1982 yılında eşi Alva

Myrdalrsquoın Nobel Barış Oumlduumlluumlrsquonuuml tek başına kimseyle paylaşmadan aldığını

hatırlatmak gerekir (Pressman 1999 115)

Kindlebergerrsquoe goumlre Myrdalrsquoı iyi tanıyanlar egoizmi kararlılığı

duumlzensizliği enerjisini aktifliği ve dost canlısı sıcak tavırlarından dolayı onu

ccedilalışmalarından ayırmanın ne denli zor olduğunu bilirler 80rsquoli yaşlarına kadar

ccedilalışmayı bırakmayan Myrdal hayatının son yıllarını İsveccedilrsquoteki evinde

istirahata ccedilekilerek geccedilirmiştir Karl Gunnar Myrdal 17 Mayıs 1987 yılında

İsveccedilrsquoin Danderyd şehrinde hayata goumlzlerini yummuştur

2 Myrdalrsquoın Genel Olarak Ekonomik Goumlruumlşleri

Myrdal akademik yaşantısının ilk yıllarında Stockholm Okulu

temsilcilerinin oumlne suumlrduumlğuuml iktisadi analizleri benimsemiştir Stockholm

Okulursquonun benimsediği teorik yapı genellikle JMKeynesrsquoin Genel Teorisi ile

paralel youmlnde olmasına rağmen bazı oumlnemli farklılıklar iccedileriyordu Stockholm

Okulursquonda yer alan iktisatccedilılar JMKeynesrsquoin aksine bazı farklı dinamik analiz

youmlntemlerini dikkate almışlardır Bu youmlntemlerden bir tanesi de Gunnar

Myrdalrsquoın ortaya attığı ve beklentilerin uzun doumlnem dengesine etki eden

bağımsız bir değişken olduğunu oumlne suumlrduumlğuuml teoridir (Myrdal 1975)

Myrdalrsquoın dinamik denge yaklaşımına goumlre teorik olarak dengenin

belirlenmesinde beklenen bazı değişikliklerin ve hareketliliklerin sonuccedilları da

hesaba katılmalıdır Bu yuumlzden Myrdal ekonomik analiz esnasında sadece

belirleyicilerin değil aynı zamanda beklenen sonuccedilların veya değişim

faktoumlrlerinin de goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gerektiğini savunmuştur Bu

anlayış ccedilerccedilevesinde gerccedilekleşmeden oumlnce beklenen veya beklenmeyen ve

uzun doumlnem ekonomik suumlrece baskı oluşturan değişikliklere dikkat etmek

gerekmektedir Myrdal bu beklenenbeklenmeyen değişikliklerin denge

konusunda etkili olduğuna inanmaktadır Ccediluumlnkuuml fiyat oluşumu kişilerin

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

145

kafasında şekillenmektedir Bu yuumlzden dinamik teorideki denge fiyatı statik

koşuldaki denge fiyatından farklıdır Myrdal statik teorinin gerccedileği yansıtan

doğru bir yaklaşım olduğunu duumlşuumlnmemektedir Neden olarak da statik

modeldeki fiyatların gerccedilek fiyatlara karşılık gelmediğini soumlylemektedir Ancak

buna rağmen Myrdal statik yaklaşımın daha derin ve karmaşık olan dinamik

yaklaşımı anlamada bir başlangıccedil olarak kullanılabileceğini ifade etmektedir

(Čaplaacutenovaacute 2002 28)

Myrdalrsquoın parasal denge ccedilalışmaları Knut Wicksellrsquoin normal faiz

oranları hakkındaki fikirlerine kritik bir doumlnuumlş girişimi olarak algılanmıştır

Myrdal parasal denge ccedilalışmasında kendisini fiyatların oluşum problemlerine

ve ekonomik dalgalanmalara adayarak doktora tezinde yoğunlaşmaya devam

etmiştir Parasal dengenin teorik analizinde kullandığı ex-ante ve ex-post

kavramları dinamik metodun kullanılmasında Myrdalrsquoın en oumlnemli katkısı

olarak kabul goumlrmuumlştuumlr Bu yaklaşım dengenin oluşamamasının

accedilıklanmasında da kullanılmaktadır Myrdalrsquoa goumlre ex-post tasarruflar ex-ante

yatırımlardan sapabilir Ancak ex-post yatırım ve tasarruf seviyesi dengede

olmalıdır Ccediluumlnkuuml uzun doumlnem accedilısından toplum gerccedilek varlıkların birikimi ile

tasarruf yapmaktadır Myrdalrsquoın bu teorik goumlruumlşleri savunurken kuumlmuumllatif

nedensellik prensibini kullandığı goumlruumllmektedir Dinamik suumlreccedilte ex-ante

beklentileri ex-post hesap dengesi ile sonuccedillanmaktadır Myrdalrsquoa goumlre bu

suumlreccedil bireysel ekonomik kuruluşlarda beklenmedik kazanccedil ve kayıplara hatta

fiyatların dalgalanmasına neden olacaktır Yalnızca denge durumunda ex-ante

tasarruf ex-ante yatırıma eşit olur ve fiyatların değişmesi iccedilin bir baskı soumlz

konusu olmaz (Čaplaacutenovaacute 2002 29)

JM Keynes ve F V Hayek aynı doumlnemde Myrdalrsquoın uumlzerinde ccedilalıştığı

sorunlar ile ilgilenmişlerdir Fakat Myrdalrsquoın beklentilere vermiş olduğu oumlnem

ve rol onu diğer iktisatccedilılardan ayırmıştır Myrdalrsquoın iktisadi analizlerindeki

temel amaccedillardan biri parasal sistemin iccediline beklentiler kavramını getirmektir

Parasal dengeye etki eden değişikliklerin (miktar olarak) ex-ante olarak kabul

edilmesi gerektiğini savunmuştur Myrdal bu analiz youmlntemini verilen bir

zamandaki analiz olarak tanımlamıştır Myrdalrsquoa goumlre belli bir doumlnemin

dinamik analizi ancak nihai fiyatların olduğu gelişimsel eğilimlerden

başlanılırsa yapılabilecektir Bu eğilimler belirli bir durumda hakim olan

beklentiler tarafından belirlenir Bu bağlamda ex-ante beklentiler dinamik

suumlrecin hareket guumlcuumlduumlr Bunun yanında ex-post sonuccedillar da oumlnemlidir Ccediluumlnkuuml

onlar ex-ante beklentilerin gelecek doumlnem iccedilin başlangıccedil noktası olmaktadır

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

146

Myrdalrsquoın dinamik metodu ex-post dengenin her zaman oluşacağı uumlzerine inşa

edilmiştir Parasal analiz bakış accedilısı ile bakıldığında ex-ante ve ex-post

durumları arasında meydana gelen değişiklikleri analiz etmek ex-post dengenin

sağlanabilmesi iccedilin gereklidir Myrdal orijinal beklentilerdeki sapmalardan

kaynaklanan ve sapmaların sonucunda ortaya ccedilıkan değişiklikleri

oumlnemsediğinden ekonomik analizlerinde bu değişikliklerin nedenlerini de ortaya

koymaktadır Bundaki amaccedil ex-ante beklentileri ve ex-post beklentilerdeki

değişikliklere neden olan unsurları analiz etmektir (Ohlin 1937 55)

Myrdal Knut Wicksellrsquoin kuumlmuumllacirctif suumlrecini kullanarak parasal denge

ccedilalışmalarında toplumun geliri azaldığı takdirde tuumlketim mallarına olan talebin

kaynağı olan toplam satın alma guumlcuumlndeki azalmanın daha az oranda olacağını

belirtmiştir Bu azalmanın sonucunda gelirin tasarruf iccedilin ayrılan boumlluumlmuuml

azalacak ve tasarruflardaki bu azalma sermaye piyasasındaki denge durumunun

değişmesine sebebiyet verecektir Bu olgu tuumlketim mallarına olan talep

duumlzeltildiği zaman fiyatlar seviyesindeki azalmayı sınırlandırarak dolaylı bir

etkiye sahip olacaktır Bu durum sermaye değerini ve reel yatırımları

desteklemektedir Myrdal bu analizi kullanarak değişmeyen tuumlketim

alışkanlıkları kredi koşulları koumltuumlye gitse bile parasal dengenin sağlanmasına

destek olur sonucuna varmıştır

Bu analiz ile azalan bir kuumlmuumllacirctif suumlreci durduran faktoumlrleri accedilıklamayı

yatırım ve ccedilıktı duumlzeyinin artmaya başladığı ekonomik konjonktuumlruumln azalmaya

başladığı bir denge noktasını formuumllize etmeye ccedilalışmıştır Bu noktada ex-ante

tasarruflar ex-ante yatırımlara eşit olabilir Myrdalrsquoın analizinin ağırlık merkezi

devam eden kuumlmuumllacirctif suumlreccedilte yatırım ve tasarruflar arasındaki ex-post dengeyi

oluşturan faktoumlrleri belirleme ccedilabasıdır (Čaplaacutenovaacute 2002 29)

Bu yuumlzden Myrdalrsquoa goumlre parasal denge konsepti Wicksellrsquoin

kuumlmuumllacirctif suumlrecinin olmadığı durumda her zaman belirli bir andaki durum ile

ilgilenir Myrdal parasal dengenin sağlanmasını soyut bir amaccedil olarak kabul

etmemektedir Myrdalrsquoa goumlre parasal dengenin oluşum mekanizmasını anlamak

ekonomik konjonktuumlruumln etkilerini tamamen ortadan kaldırmasa da azaltmaya

katkı sağlayacağı iccedilin oumlnem arz etmektedir Ayrıca Myrdal parasal dengenin ve

diğer amaccedilların sağlanması iccedilin gerekli olan oumlnlemlerin birbiri ile ccedileliştiğine de

dikkat ccedilekmektedir Bu bağlamda tam istihdam duumlzeyine gelinebilmesi iccedilin

yuumlksek duumlzeyde toplumsal maliyetlere katlanılmak zorunda olunabileceğini

vurgulamıştır (Myrdal1939)

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

147

3 Sonuccedil

İktisat alanında uumlnluuml olmayı başarmış birinci sınıf iktisatccedilılar genelde

puumlr teorisyen olarak akademik hayata başlamayı tercih etmişlerdir Gunnar

Myrdalrsquoda aynı tercihle akademik ccedilalışmalarına başlamıştır 1920rsquoli ve 1930rsquolu

yıllarda Myrdal İngilterersquodeki JM Keynes ve Robertsonrsquoun fikirleri ile birlikte

İsveccedilrsquoin Stockholm şehrinde modern makroekonominin temellerini atmaya

ccedilalışan geleceği parlak bir gurubun uumlyeleri arasında yer almıştır Myrdalrsquoın

parasal denge uumlzerine yaptığı ccedilalışmalar halen doumlnemin oumlnemli ccedilalışmaları

arasında olduğu goumlz ardı edilmemelidir

Karl Gunnar Myrdalrsquoın ekonomi bilimine olan katkısı binlerce sayfa

tutabilecek nitelikte olduğundan tek bir ccedilalışmada toplamak gerccedilekten guumlccedil

olmaktadır 1940 yılından sonra yapmış olduğu ccedilalışmalar Myrdalrsquoa şoumlhret

kazandırmıştır Bu doumlnemdeki eserlerinde Amerikarsquodaki zenci toplumu Nuumlfus

Problemleri Planlama-Demokrasi Gelişmişlik ve Azgelişmişlik Birleşmiş

Milletler Tarım Ulusal-Uluslar arası Birleşme ve Guumlney Asyarsquodaki Ekonomik

Kalkınma gibi konular uumlzerinde durmuştur

Myrdal ilerlemenin yavaş olduğu kendi başına ekonomik teknikler

sağlamayan derin bir kavrayış ve hayal guumlcuuml gerektiren buumlyuumlk sorunlara

youmlnelmiştir Myrdalrsquoın ilgi alanları coğrafi anlamda da geniştir Her ccedileşit

ekonomi uumlzerine ccedilalışmalar yapmıştır Amerika Avrupa Afrika ve Asya

kıtalarının birccedilok uumllkesinde seyahat ve ccedilalışma imkacircnı bulmuştur Analizleri

esnasında işine sıkı sıkıya sarılmış olması ve samimiyeti sayesinde bu uumllkelerde

yabancılık ccedilekmemiştir Myrdalrsquoın iktisadi bakış accedilımızın gelişmesi konusunda

ufkumuzun accedilılmasına yardımcı olan oumlnemli bir iktisatccedilı olduğu bir gerccedilektir

Myrdalrsquoın sadece entelektuumlel katkılarından değil kamusal ilişkilere

yaptığı katkılardan da bahsetmek gerekir Myrdal 1940rsquolı yıllar boyunca İsveccedil

Parlamentosursquonda Bakanlıkta dahil ccedileşitli goumlrevlerde bulunmuş ve İsveccedil

ekonomi politikasına youmln vermede oumlnemli roluuml olmuştur Vizyonu cesareti ve

diplomatik yeteneği ile buumltuumln duumlnyada saygınlık kazanmıştır Myrdal sadece

duumlnyadaki elit kesimden değil ayrıcalıklı olmayan kesimden de ilgi goumlrmuumlştuumlr

Az gelişmişlik ve kalkınma uumlzerine ccedilalışmalar yaparak her zaman alt sınıf

olarak goumlruumllen kesimin hizmetinde her zaman onların tarafında ve her zaman

onların koşullarını iyileştirmeye ccedilabalamıştır Yapmış olduğu hizmetler ve

ccedilalışmalar karşılığını vermiş ve 1974 yılında FVHayek ile birlikte Nobel

Ekonomi Oumlduumlluumlnuuml kazanmıştır

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

148

Myrdal ile fikir olarak anlaşamayan onun goumlruumlşlerine katılmayan bilim

adamları Myrdalrsquoın bilim adamlığını eleştirseler bile insanlık youmlnuumlnden oumlrnek

bir kişiliğe sahip olduğunu ifade etmekten kaccedilınmamışlardır

Sonuccedil olarak Karl Gunnar Myrdal sadece iktisadi konularla

ilgilenmeyip sosyal konular hakkında da goumlruumlş bildiren bir bilim adamı

olduğundan sadece ekonomist olarak değerlendirmek yerine onu sosyal bilimci

olarak tanımlamak daha doğru olacaktır Yaşadığı doumlnemde yapmış olduğu

ccedilalışmalar ve sosyal etkinlikler ile ccedilok az kişiye nasip olan duumlnya ccedilapında

tanınırlığa ulaşmayı başarabilmiştir

KAYNAKLAR

Balabkins NW (1988) Gunnar Myrdal (1898-1987) Eastern Economic

Journal VolXIV 99-106

Čaplaacutenovaacute A (2002) Gunnar Myrdal BIATEC - The National Bank of

Slovakia 28-30

Encyclopaeligdia Britannica Lars Johan Hierta Ekim 14 2011 tarihinde

britannica httpwwwbritannicacomEBcheckedtopic265061Lars-

Johan-Hierta adresinden alındı

Kindleberger CP (1987) Gunnar Myrdal 1898-1987 The Scandinavian

Journal of Economics Vol 89 393-403

Lindbeck A (1992) Nobel Lectures Economics Sciences 1969-1980

Singapore World Scientific Publishing Co

Myrdal J (1982) Barndom Stockholm Norstedt amp Soners

Myrdal KG (1939) Monetary Equilibrium London W Hodge Publisher

Myrdal KG (1975) Against the stream critical essays on economics New

York Vintage

Nobelprize Alva Reimer Myrda Ekim 14 2011 tarihinde nobelprize

httpnobelprizeorgnobel_prizespeacelaureates1982myrdal-

biohtml adresinden alındı

Ohlin B (1937) Some Notes on the Stockholm Theory of Savings and

Investments I The Economic Journal 53-69

Pressman S (1999) Fifty Major Economist London Routledge

The New York Times (1987 Mayıs 18) Gunnar Myrdal analyst of race

crisis dies Ekim 23 2011 tarihinde

httpwwwnytimescom1987 0518obituariesgunnar-myrdal-

analyst-of-race-crisis-dieshtml adresinden alındı

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

149

ldquoEkonomik Buumlyuumlme ve Merkez Bankası Bağımsızlığı Arasında Nedensellik

İlişkisi Ekonometrik Bir Uyulama Tuumlrkiye Oumlrneğirdquo

Erkan Demirbaş1 MVeysel Kaya

2

Oumlzet

Bu ccedilalışmanın amacı Tuumlrkiyersquode merkez bankası bağımsızlığı ile ekonomik

buumlyuumlme arasındaki nedensellik ilişkisini 1980-2010 yılları arasındaki verileri kullanarak

incelemektir Bu amaccedil ccedilerccedilevesinde Hata Duumlzeltme Modeli kullanılarak ekonometrik

bir uygulama yapılmış ve bu uygulamada merkez bankası bağımsızlığı işsizlik oranı

kamu borccedillanma gereği bağımsız değişken ekonomik buumlyuumlmeyi temsil eden kişi başı

GSYİH ise bağımlı değişken olarak modelde yer almıştır Elde edilen sonuccedillar kısa

doumlnemde işsizlik ve merkez bankası bağımsızlığından kişi başı GSYHrsquoye doğru bir

nedensellik olduğu ortaya koymaktadır Uzun doumlnemde ise tuumlm değişkenler arasında

uzun doumlnem ilişkisi tespit edilmiştir

Anahtar Kelimeler GSYH Merkez Bankası Bağımsızlığı Eş-buumltuumlnleşme

Hata Duumlzeltme Modeli

ldquoAn Analysis of Causality Relation Between Economic Growth and Central Bank

Independence An Empiric Application A Sample of Turkeyrdquo

Abstract

The aim of this study is to analyze the causality relation between central Bank

Independence and economic growth in Turkey using time series data from 1980 to

2010 In the scope of this aim an econometric application was held by using the VECM

method in which Public sector borrowing requirement central Bank Independence

Index unemployment rate are added the model as an independent variables and Gross

Domestic Production per capita as a dependent variable Results show that there is

causality from unemployment rate and central Bank Independence to gdp per capita in

the short run In the long run there is a validity of long run associationship among all

the variables

Key Words Gross domestic products Central Bank Independence Co-

integration Vector error correction model-VECM

1 YrdDoccedilDr Fatih Uumlniversitesi Suumlrekli Eğitim Merkezi Ankara

edemirbasfatihedutr 2 YrdDoccedilDr Kırıkkale Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi İktisat Boumll

mveyselkayayahoocom

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

150

1 GİRİŞ

Son yıllarda merkez bankası bağımsızlığının ccedileşitli makroekonomik

değişkenler uumlzerindeki etkisi tartışılmakta ve bu konu hakkında birccedilok ccedilalışma

yapılmaktadır Birccedilok duumlnya uumllkesi merkez bankalarını siyasal etkilerden uzak

tutmaya doğrudan fiyat istikrarı yolunda ve bağımsızlık şemsiyesi altında

politika uumlretmek uumlzere youmlnlendirmeye ccedilalışmaktadır

Merkez bankası bağımsızlığı enflasyon hedefini goumlzeterek herhangi bir

siyasi baskı altında kalmaksızın para politikası araccedillarını seccedilebilmek ve

uygulanacak olan politikayı belirleyebilmek olarak ifade edilebilir Buradan

merkez bankasının her konuda siyasi otoriteden bağımsız olması anlamı

ccedilıkarılmamalıdır Zira merkez bankası bağımsızlığı huumlkuumlmetlerin

programlarında yer alan genel ekonomi politikalarından ayrı olarak

duumlşuumlnuumllemez Oumlzellikle enflasyon hedeflemesi stratejisinde olduğu gibi merkez

bankası enflasyon hedefini siyasi otorite ile belirlemekte ve bağımsız olarak

suumlreci youmlnetmektedir

Bu ccedilalışmanın amacı Tuumlrkiyersquode merkez bankası bağımsızlığı ile

ekonomik buumlyuumlme arasındaki nedensellik ilişkisini 1980-2010 yılları arasındaki

verileri kullanarak incelemektir Ccedilalışmada oumlncelikle merkez bankası

bağımsızlığı ile ilgili yapılmış olan teorik ve ampirik ccedilalışmaları kapsayan bir

literatuumlr taraması yapılmıştır 1980-2010 yılları arasındaki veriler ile Hata

Duumlzeltme Modeli kullanılarak ekonometrik bir uygulama yapılmıştır Analiz

sonucunda kısa doumlnemde işsizlik ve merkez bankası bağımsızlığından kişi başı

GSYHrsquoye doğru bir nedensellik olduğu ortaya ccedilıkmıştır Uzun doumlnemde ise tuumlm

değişkenler arasında uzun doumlnem ilişkisi tespit edilmiştir Son boumlluumlmde ise

ccedilıkan bu sonuccedillar ccedilerccedilevesinde değerlendirmeler yapılmıştır

2 LİTERATUumlR

Literatuumlrde merkez bankası bağımsızlığını konu alan birccedilok teorik ve

ampirik ccedilalışma yer almaktadır Merkez bankası bağımsızlığının konu edildiği

ampirik ccedilalışmaların bir ccediloğu ccedileşitli uumllke oumlrnekleri birlikte ele alınarak

yapılmıştır Literatuumlrde TCMB bağımsızlığını konu alan ampirik ccedilalışma sayısı

fazla olmamakla birlikte teorik bazlı ccedilalışmaların yeterli duumlzeyde literatuumlre katkı

sağladığı ifade edilebilir Bu boumlluumlmde oumlnce farklı uumllkeleri konu alan ccedilalışmalar

incelenecek daha sonra sadece Tuumlrkiye iccedilin yapılmış ccedilalışmaların bazılarına yer

verilecektir

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

151

Farklı uumllkeleri iccedileren ampirik ccedilalışmalar

Grilli vd (1991) 18 OECD uumllkesinin 1950-1989 yılları arasındaki

verilerini kullanarak yaptıkları ccedilalışmada enflasyon ile merkez bankası

bağımsızlığı arasındaki ilişkiyi regresyon analizi ile incelemiştir Analiz

sonucunda enflasyon ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişki

tespit edilmiştir Cukierman vd (1992) 1950-1989 yılları arasındaki verileri

kullanarak 72 uumllkenin dacirchil edildiği regresyon analizinde enflasyon değişkenliği

ile merkez bankası bağımsızlığı arasındaki ilişki incelenmiştir Analizden elde

edilen sonuca goumlre enflasyon değişkenliği ile bağımsızlık arasında negatif bir

ilişkinin olduğu goumlruumllmuumlştuumlr

De Long ve Summers (1992) 16 uumllkeyi ele aldığı ccedilalışmasında 1955-

1990 arası doumlnemi incelemiş buumlyuumlme ile merkez bankası bağımsızlığı

arasındaki ilişkiyi regresyon analizi youmlntemi ile tespit etmeye ccedilalışmıştır Analiz

sonucuna goumlre buumlyuumlme ve bağımsızlık arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur

Alesina ve Summers (1993) 16 uumllkenin 1955-1988 yılları arasındaki verilerden

faydalanılarak enflasyon buumlyuumlme işsizlik ve reel faiz oranı ile merkez bankası

bağımsızlığı arasında nasıl bir ilişkinin olduğunu araştırmışlardır Ccedilıkan sonuca

goumlre enflasyon ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişki

buumlyuumlme işsizlik ve reel faiz oranı ile merkez bankası bağımsızlığı arasında

herhangi bir ilişki bulunamamıştır

Cukierman vd (1993) yaptıkları ccedilalışmada 70 gelişmiş ve gelişmekte

olan uumllkenin 1960-1989 yılları arası doumlnemleri incelenmiştir Ccedilalışmada

buumlyuumlme oumlzel yatırım faiz oranları ve verimlilik artışı ile merkez bankası

bağımsızlığı arasındaki ilişki OLS youmlntemi ile analiz edilmiştir Analiz

sonuccedillarına goumlre gelişmiş uumllkelerde merkez bankası bağımsızlığı ile buumlyuumlme

arasında ve verimlilik artışı ile merkez bankası bağımsızlığı arasında herhangi

bir ilişkinin varlığı tespit edilememiştir Gelişmekte olan uumllkelerde buumlyuumlme ile

merkez bankası bağımsızlığı arasında pozitif verimlilik artışı ve oumlzel yatırım ile

negatif bir ilişki bulunmuştur Gelişmiş ve gelişmekte olan uumllkelerde reel faiz

oranları ile bağımsızlık arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur

Pollard (1993) 1973-1989 yılları arasında 16 sanayileşmiş uumllkenin

verileri ile yapmış olduğu ccedilalışmada buumltccedile accedilığı ile merkez bankası bağımsızlığı

arasında negatif bir ilişkinin olduğunu tespit etmiştir Eijffinger vd (1994) 10

sanayileşmiş uumllkenin 1977-1990 yılları arasındaki verilerini kullanarak panel

data youmlntemiyle yaptıkları analizde enflasyon değişkenliği buumlyuumlme

değişkenliği ve faiz oranı değişkenliği ile merkez bankası bağımsızlığı

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

152

arasındaki ilişkiyi bulmaya ccedilalışmışlardır Analiz sonucuna goumlre enflasyon ve

faiz oranı değişkenliği ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir

ilişki buumlyuumlme ve faiz oranı değişkenliği ile merkez bankası bağımsızlığı

arasında herhangi bir ilişkiye rastlanmamıştır

Bleaney (1996) 17 uumllke ile 1973-1989 yılları arasını kapsayan

ccedilalışmasında OLS youmlntemini kullanarak enflasyon ve işsizlik ile merkez

bankası bağımsızlığı arasındaki ilişkiyi sorgulamıştır Analiz sonucunda

enflasyon ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişki

bulunmuştur Compillo ve Miron (1997) yaptıkları ccedilalışmalarında mali politika

faktoumlruumlnuumln sabit tutulması halinde merkez bankası bağımsızlığının azalması

youmlnuumlnde herhangi bir etkisinin olmadığını ifade etmişlerdir

Brumm (2000) bağımsızlık endeksleriyle enflasyon arasında anlamlı

bir ilişki olmamasına rağmen uumllke iccedilindeki siyasal değişimlerin enflasyon

oranlarını olumlu youmlnde etkilediğini ifade etmiştir Hall ve Frazese (1998)

Fuhrer (1997) Fujiki (1996) Demertzis (2004) yaptıkları ccedilalışmalarda merkez

bankası bağımsızlığı ile enflasyon arasında negatif bir ilişki olduğunu

belirtmişlerdir

Bouwman vd (2005) yapmış oldukları ccedilalışmalarında merkez bankası

bağımsızlığı yasal goumlstergelerinin guumlvenilir olmadığını bunun nedeninin de

merkez bankası ve huumlkuumlmetler arasındaki yetki sınırının tam olarak

belirlenememesinden kaynaklandığını ifade etmişlerdir Eijjfinger vd (1998)

1972-1992 yılları arasında 20 uumllkeyi kapsayan ccedilalışmalarında OLS youmlntemini

kullanarak enflasyon değişkenliği ve ccedilıktı değişkenliği ile merkez bankası

bağımsızlığı arasındaki ilişkiyi bulmaya ccedilalışmışlardır Analiz sonuccedillarına goumlre

enflasyon değişkenliği ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişki

bulunmuş ccedilıktı değişkenliği ile merkez bankası bağımsızlığı arasında ise

herhangi bir ilişki bulunamamıştır

Hafız (1998) 65 uumllkenin verileriyle 1960-1989 yılları arasındaki

doumlnemi kapsayan ve OLS youmlntemi kullanılarak yaptığı ccedilalışmasında buumlyuumlme ile

merkez bankası bağımsızlığı arasında herhangi bir ilişki tespit edememiştir

Maxwell (1998) 70 uumllke ile OLS youmlntemini kullanarak yatığı ccedilalışmada buumltccedile

accedilığı ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişkinin varlığını

tespit etmiştir

Kooi ve De Haan (2000) Borrero (2001) Sturm ve De Haan (2001)

yapmış oldukları ccedilalışmada enflasyon ile merkez bankası bağımsızlığı arasında

negatif bir ilişki bulmuşlardır Ayrıca Kooi ve De Haan (2000) buumlyuumlme ile

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

153

merkez bankası bağımsızlığı arasında bir ilişki tespit edemezken Borrero

(2001) buumlyuumlme ile merkez bankası bağımsızlığı arasında pozitif bir ilişki

bulmuşlardır

Brumm ve Krashevski (2003) 19 OECD uumllkesi ile OLS ve GMM

youmlntemini kullanarak yapmış oldukları analizde oumlzveri oranı ile merkez bankası

bağımsızlığı arasında negatif bir ilişki bulmuşlardır Wagner (1999) geccediliş

uumllkelerinde oluşan yeni iktisat politikaları ccedilerccedilevesinde merkez bankasının

kanuni olarak bağımsızlığa kavuşturulmasının yeterli olmadığını bunun

uygulamada gerccedilekleşmesi gerektiğini belirtmiştir

Arslan (2003) yaptığı ccedilalışmada 3 grup uumllke oluşturmuştur İlk grup

ABrsquoye uumlye uumllkelerin oluşturduğu grup ikinci grup ABrsquoye yeni uumlye uumllkelerin

katılımıyla oluşan grup uumlccediluumlncuuml grup ise uumlyelik iccedilin bekleyen uumllkelerin de

eklendiği grup olarak belirlenmiştir Birinci grup regresyonda enflasyon ile

merkez bankası bağımsızlığı arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır İkinci

grup regresyonda ise enflasyonla merkez bankası bağımsızlığı arasında pozitif

ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur Uumlccediluumlncuuml grup regresyonda ise merkez bankası

ile enflasyon arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur Guumller ve Oumlzyurt (2011) 30

OECD uumllkesine ait 2000-2010 yılları arasındaki reel gdp buumlyuumlme oranı ve

işsizlik verileri kullanılarak panel ARDL testi analizi yapmışlardır Analiz

sonucuna goumlre merkez bankası bağımsızlığı ile işsizlik arasında eş-buumltuumlnleşme

ilişkisi bulunmuş aynı zamanda buumlyuumlme ile merkez bankası bağımsızlığı

arasında negatif bir ilişki tespit edilmiştir

Tuumlrkiye iccedilin yapılan bazı ampirik ccedilalışmalar

Demirgil (2011) yapmış olduğu ccedilalışmasında TCMBrsquonin yasal

bağımsızlık duumlzeyi arttıkccedila gerek uzun doumlnem ortalama enflasyon oranlarının

gerekse enflasyon oranlarındaki değişkenliğin azaldığını ifade etmiştir Ayrıca

ccedilalışmada Tuumlrkiyersquode uzun doumlnem kamu accedilıklarının GSYİH iccedilindeki payı ile

merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişkinin geccedilerli olduğu ifade

edilmiştir

Bakır (2007) yaptığı ccedilalışmada TCMBrsquonin 1930 yılında 037 olan

toplam bağımsızlık puanının 2001 yılında yapılan reform ile 061 seviyesine

ulaştığı TCMBrsquonin Avrupa Merkez Bankaları sistemi dışındaki sekiz gelişmiş

uumllke merkez bankaları ile karşılaştırıldığında en iyi doumlrduumlncuuml toplam yasal

bağımsızlık puanına sahip olduğu ortaya ccedilıkmıştır

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

154

Baydur ve Suumlsluuml (2007) yaptıkları ccedilalışmada TCMBrsquonin bağımsızlığı

ve enflasyon arasında negatif bir ilişki tespit etmişler ccedilıktı miktarı ve TCMB

bağımsızlığı arasında herhangi bir ilişki tespit edememişlerdir

3 YOumlNTEM

Bu ccedilalışmada işsizlik kamu borccedillanma gereği Tuumlrkiye Cumhuriyet

Merkez Bankası yasal oumlzguumlrluumlk endeksi ile GSYH arasındaki ilişki Johansen eş-

buumltuumlnleşme analizi ve Hata Duumlzeltme Modeli kullanılarak incelenmektedir

Eş-buumltuumlnleşme testi uygulanmadan oumlnce serilerin durağanlık durumlarının

kontrol edilmesi gerekmektedir Bu ccedilalışmada zaman serilerinin durağanlık

durumunun kontroluumlnde sıklıkla kullanılan Augmented Dickey-Fuller (ADF)

Birim Koumlk Testi uygulanmıştır

Zaman serilerinin durağanlıklarının testinin yapıldığı Dickey-Fuller

sınamasında başlıca uumlccedil regresyon kalıbı vardır Bunlar sırasıyla sabit terimsiz ve

trendsiz model sabit terimli model ve sabit terimli ve trendli modeldir Bu

modeller sırasıyla aşağıda verilmektedir

sabit terimsiz ve trendsiz model

(1)

sabit terimli model

(2)

sabit terimli ve trendli model

(3)

Burada klasik varsayımlara uyan yani ortalaması sıfır varyansı

sabit ardışık bağımlı olmayan olasılıklı hata terimidir Accedilıklayıcı değişkenin

katsayısı olan lsquonin alacağı değer olasılıklı değişkenin birim koumlke sahip olup

olmayacağını belirlemektedir Denklemdeki (∆) semboluuml fark alma

operatoumlruumlduumlr

ADF Birim Koumlk Testinde durağanlığı test etmek uumlzere iki hipotez vardır

ise zaman serisi durağan değildir birim koumlk vardır

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

155

ise zaman serisi durağandır birim koumlk yoktur

Dickey ve Fullerrsquode bu hipotezler test edilirken Monte Carlo

benzetimiyle tablolaştırılan τ (tau) istatistikleri kullanılmıştır (Dickey and

Fuller 1979 427-431)

Birim koumlk testlerinin ardından seriler arasında uzun doumlnem ilişkinin

analizi yapılacaktır Eğer ilgili seriler birim koumlk testleri sonucunda aynı

merteben (oumlzellikle birinci mertebeden I(1)) entegre ise değişkenler arasındaki

uzun doumlnem ilişkisini araştırmak iccedilin eş-buumltuumlnleşme testleri uygulanabilir

(Sevuumlktekin ve Nargeleccedilekenler 2007 6)

Engle ve Granger (1987)rsquode tanımlandığı haliyle birinci farkları

alındığında [I(1)] durağan hale gelen iki değişkenin birinci dereceden eş-

buumltuumlnleşiktir ancak bunların bazı doğrusal birleşimleri de duumlzeyde [I(0)]

durağandır Uzun doumlnem ilişkinin kontrol edildiği en yaygın testlerin başında

Engle-Grangerrsquoin (1987) iki aşamalı eş-buumltuumlnleşme youmlntemi ile Johansen-

Juseliusrsquoun (1990) maksimum olabilirlik youmlntemi yer almaktadır Johansen

(1988) koentegrasyonla ilgili ccedilalışmasında bağımsız Gaussian hataları ile

otoregresif suumlreccediller iccedilin eş-buumltuumlnleşme vektoumlrlerinin maksimum olabilirlik

tahmincilerini elde etmeye ccedilalışmıştır

Johansen ve Juselius tarafından geliştirilen ldquoMaksimum Olabilirlik

Tahminirdquo yaklaşımında aşağıdaki denklem dikkate alınmaktadır

t=1hellipT (4)

Bu denklemde

(nx1) boyutlu vektoumlr

sabit

kukla değişken

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

156

tahmin edilecek bilinmeyenler matrisi olmak uumlzere uumlccedil kukla değişken ve bir

sabit terim kullanılmıştır

Fark operatoumlruuml ve gecikme operatoumlruuml dikkate alındığında model aşağıdaki gibi

yazılabilir

(5)

Bu denklemde

ve

rsquodir

hariccedil klasik birinci fark formundaki VAR modeli oumlzelliği geccedilerlidir

Burada asıl amaccedil matris katsayının veri vektoumlruumlndeki değişkenler arasında

uzun doumlnemli bir ilişkinin varlığıyla ilgili bir bilgi iccedilerip iccedilermediğinin tespit

edilmesidir (Johansen ve Juselius 1990 170)

Bu ccedilalışmada değişkenler aynı duumlzeyde durağan olduklarından dolayı

Johansen-Juselius (JJ) modelini kullanarak eş-buumltuumlnleşme testi yapılmıştır

(Demirci ve Er 2007 7) Bu kapsamda İz ve Maximum Oumlzdeğer testlerinden

hareket edilerek uzun doumlnem ilişkinin varlığı kontrol edilmiştir

İki değişken arasındaki nedenselliği ortaya koyan geleneksel test

Granger testidir Nedensellik testi zaman serileri analizinde meydana gelen son

doumlnem değişmeler ile gelişmiştir Nedensellik analizi iccedilin hata duumlzeltme modeli

veya Granger nedensellik testi kullanılabilir Eğer değişkenler durağan değil ve

koentegre de değillerse Granger nedensellik testi iccedilin değişkenlerin farkları

kullanılır Ancak değişkenler durağan değil ve koentegre ise standart Granger

nedensellik testi uygun olmayacaktır Bu durumda vektoumlr hata duumlzeltme

(VECM) yaklaşımın kullanılması daha iyi olur VECM denklemi değişkenlerin

birinci farklarının yanında koentegre edici regresyonun bir doumlnem gecikmeli

hatalarını da iccedilermektedir (Sevuumlktekin ve Nargeleccedilekenler 2007 6)

4 MODEL VE VERİLER

Bu ccedilalışmada Tuumlrkiye iccedilin 1980 ve 2010 yılları arasını kapsayan zaman

serileri kullanılmıştır Buumlyuumlmeyle ilgili literatuumlre bakıldığında en sık kullanılan

değişkenin kişi başına duumlşen GSYH olduğu goumlruumllmektedir Buradan hareketle

bu ccedilalışmada Tuumlrkiyersquode 1980 ve 2010 yılları arasında goumlzlenen kişi başı

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

157

GSYH verileri buumlyuumlmeyi oumllccedilmek iccedilin kullanılmıştır ve bu veriler Kalkınma

Bakanlığı web sayfasında yer alan Ekonomik ve Sosyal Goumlstergelerden

alınmıştır Analizde 98 yılı dikkate alınarak kişi başı GSYH kullanılmıştır

Ccedilalışmada yer alan bağımsız değişkenlerden kamu kesimi borccedillanma gereği

GSYHrsquoye oranı cinsinden modele dahil edilmiştir Ccedilalışmadaki bir diğer

bağımsız değişken ise işsizlik oranıdır Bu veriler Kalkınma Bakanlığı web

sayfasında yer alan Ekonomik ve Sosyal Goumlstergelerden alınmıştır Modelde

yer alan uumlccediluumlncuuml bağımsız değişken ldquoMerkez Bankası Yasal Bağımsızlık

İndeksirdquo olup bağımsızlık endeksi oluşturan yazarlardan Cukiermanrsquoın

yaklaşımı dikkate alınarak hazırlanmıştır (Demirgil 2011)

Buumlyuumlme ile merkez bankası bağımsızlığı işsizlik ve kamu borccedillanma

gereği arasındaki doğrusal ilişkiyi test etmek iccedilin En Kuumlccediluumlk Kareler Youmlntemi

(EKKY) kullanılmıştır Bu amaccedilla kurulan doğrusal model aşağıdaki gibidir

(6)

Burada kisibasigsyh Tuumlrkiyersquode 1980 ve 2010 yılları arasında 98 yılı

sabit alınarak kişi başı GSYHrsquoyi borggsyh kamu borccedillanma gereğinin

GSYHrsquoye oranını issiz işsizlik oranını mbozg ise Tuumlrkiye Cumhuriyet Merkez

Bankası yasal bağımsızlık endeksini goumlstermektedir

Modelde kullanılan değişkenlerin grafiksel goumlsterimleri aşağıda verilmektedir

Şekil 1 Değişkenlere Ait Grafikler

600

700

800

900

1000

1100

1200

1300

1400

1500

1980 1985 1990 1995 2000 2005 2010

KISIGSYH

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

158

-2

0

2

4

6

8

10

12

14

1980 1985 1990 1995 2000 2005 2010

BORGSYH

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

1980 1985 1990 1995 2000 2005 2010

ISSIZ

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1980 1985 1990 1995 2000 2005 2010

MBOZG

Oumlncelikli olarak serilerin durağanlık durumlarını kontrol etmek uumlzere

ADF birim koumlk testi uygulanmıştır Ardından eş-buumltuumlnleşme testine hazırlık

yapmak uumlzere gecikme uzunluğu tespit edilmiştir Değişkenler arasında uzun

doumlnem ilişkinin kontroluuml iccedilin Johansen eş-buumltuumlnleşme analizi uygulanmıştır

Analizinin ardından nedenselliğin youmlnuumlnuuml ortaya koyabilmek uumlzere Vector

Error Correction Model-Hata Duumlzeltme Modeli (VECM) testi uygulanmıştır

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

159

5 BULGULAR

51 Birim Koumlk Testleri

Analizlere geccedilmeden oumlnce değişkenlerin durağanlık testlerinin

yapılması gerekmektedir Bu ccedilalışmada ADF birim koumlk testli kullanılarak

serilerde durağanlık durumu kontrol edilecek gerekli durumlarda fark alma

işlemine gidilerek durağanlaştırma yapılacaktır Aşağıda yer alan tabloda

kisibasigsyh borggsyh issiz ve mbozg serilerine ait duumlzey ve birinci fark iccedilin

değerler verilmektedir Yapılan testler sonucunda tuumlm serilerin duumlzeyde birim

koumlke sahip olduğu birinci farkları alındıktan sonra durağan oldukları tespit

edilmiştir

Tablo 1 Değişkenler iccedilin Augmented Dickey-Fuller Birim Koumlk Testleri

Durağanlık testlerinin ardından seriler arasındaki uzun doumlnem ilişkiyi ortaya

koyabilmek iccedilin eş-buumltuumlnleşme analizinin uygulanması gerekmektedir

52 Johansen Eş-buumltuumlnleşme Testi

Analizde kullanılan serilerin birinci duumlzeyde durağan I(1) oldukları

anlaşıldıktan sonra seriler arasında uzun doumlnem ilişkisi Johansen eş-buumltuumlnleşme

testi ile analiz edilecektir Eş-buumltuumlnleşme analizine geccedilmeden oumlnce analizde

ihtiyaccedil duyulan gecikme uzunluğunun tespit edilmesi gerekmektedir Eş-

buumltuumlnleşme analizinde ihtiyaccedil duyulan gecikme uzunluğu AIC seccedilim kriteri

dikkate alındığında 3 olarak belirlenmiştir

Değişkenler Augmented Dickey-Fuller testi

I(0) I(1)

kisibasigsyh 275 (099) -454(000)

borgsyh -130(017) -502(000)

issiz 056 (083) -546(000)

mbozg 062 (084) -529(000)

Anlamlılık Duumlzeyi Kritik değerler

1 level -264

5 level -195

10 level -161

Olasılık değerleri parantez iccedilerisinde verilmiştir zaman serisinin

1 duumlzeyinde istatistiki olarak anlamlı olduğunu goumlstermektedir

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

160

Tablo 2 Gecikme Uzunluğu Tespiti

Oumlrneklem 1980 2010

Goumlzlem Sayısı 27

Lag LogL LR FPE AIC SC HQ

0 -3405597 NA 1427685 2552294 2571491 2558002

1 -2559708

137848

6 9027786 2044228 2140216 2072770

2 -2390985 2249639 9247215 2037766 2210545 2089142

3 -2151194 2486713

651950

4 1978663 2228231 2052872

indicates lag order selected by the criterion

LR sequential modified LR test statistic

FPE Final prediction error

AIC Akaike information criterion

SC Schwarz information criterion

HQ Hannan-Quinn information criterion

Gecikme uzunluğunun tespitinin ardından eş-buumltuumlnleşme testinde

kullanılan beş modelden hangisinin kullanılacağının tespiti iccedilin AIC kriteri

dikkate alınmış sonuccedil olarak beşinci modelin kullanılmasının uygun olacağı

kararlaştırılmıştır 4 değişken arasında uzun doumlnemde ilişkisinin varlığı gecikme

uzunluğunun (3) modelin ise (5) olarak seccedililmesinin ardından İz Test ve

Maksimum Oumlzdeğer Testleriyle incelenmiştir İz istatistiği sonuccedillarına goumlre

yuumlzde 1 duumlzeyinde 2 adet koentegre vector bulunmuştur (İz İstatistiği olan

5198 kritik değer 3501rsquoden buumlyuumlk olduğu iccedilin en ccedilok bir tane eş-buumltuumlnleşme

vektoumlruuml olduğunu ifade eden yokluk hipotezi reddedilmiştir)

Tablo 3 İz Testi Sonuccedilları

Hipotez Eigenvalue İz İstatistiği

05 Kritik

Değer Prob

None 0870737 1051745 5524578 00000

At most 1 0755990 5198091 3501090 00004

At most 2 0442631 1530676 1839771 01285

At most 3 0004185 0109042 3841466 07412

İz testi yuumlzde 5 duumlzeyinde iki adet eş-buumltuumlnleşme vektoumlruumln varlığını kabul

etmektedir

Yuumlzde 5 anlamlılık duumlzeyinde sıfır hipotezini reddetmektedir

Maksimum Oumlzdeğer Test sonuccedillarının yer aldığı aşağıdaki tablo İz İstatistiği

Testiyle paraleldir Buna goumlre Maksimum Oumlzdeğer Testi sonuccedillarına goumlre

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

161

yuumlzde 1 duumlzeyinde 2 adet koentegre vector bulunmuştur (Maksimum Oumlzdeğer

İstatistiği olan 3667 kritik değer 2425rsquoten buumlyuumlk olduğu iccedilin en ccedilok bir tane

eş-buumltuumlnleşik vektoumlruuml olduğu youmlnuumlndeki yokluk hipotezi reddedilmiştir)

Tablo 4 Maksimum Oumlzdeğer Testi

Hipotez Eigenvalue İz İstatistiği

05 Kritik

Değer Prob

None 0870737 5319363 3081507 00000

At most 1 0755990 3667416 2425202 00007

At most 2 0442631 1519771 1714769 00940

At most 3 0004185 0109042 3841466 07412

Max-eigenvalue testi yuumlzde 5 duumlzeyinde iki adet eş-buumltuumlnleşme vektoumlruumln

varlığına kabul etmektedir

Yuumlzde 5 anlamlılık duumlzeyinde sıfır hipotezini reddetmektedir

Uzun doumlnem ilişkisinin tespit edilmesinin ardından nedensellik

ilişkisini incelemek gerekmektedir VECM modeli iccedilin oumlncelikli olarak uygun

gecikme uzunluğu tespit edilmelidir En duumlşuumlk AIC değerini veren model

dikkate alındığında gecikme uzunluğu (3) olarak seccedililmiştir

VECM modelinde sadece kisigsyhrsquonin bağımlı olduğu modelde

nedensellik ilişkisi bulunmuştur Modelde yer alan ve kısa doumlnem nedensellik

ilişkisin ifade eden hata duumlzeltme terimi-error correction term (ect) beklendiği

gibi anlamlı ve işareti negatif ccedilıkmıştır Diğer modellere bakıldığında issiz ve

mbozgrsquonin bağımsı olduğu regresyonlarda ectrsquonin anlamsız olduğu

borgsyhrsquonin bağımlı olduğu regresyonda ise ectrsquonin anlamlı olduğu ancak

katsayısının pozitif olduğu goumlzlenmiştir

Değişkenlerin gecikmeli değerlerini de iccedileren modelin accedilılımı aşağıdaki

kutuda verilmektedir Modelde kalın puntolarla ifade edilen değer ectrsquoyi C(1)

ise ectrsquoye ait katsayıyı temsil etmektedir Modelde yer alan (D) harfi fark alma

işlemini temsil etmektedir

Denklem Kutusu

D(kisigsyh) = C(1)( kisigsyh(-1) + 09551154347borgsyh(-1) -

2380384128issiz(-1) - 6634577728mbozg(-1) - 1998909552trend(80) -

4614820918 ) + C(2)d(kisigsyh(-1)) + C(3)D(kisigsyh(-2)) +

C(4)D(kisigsyh(-3)) + C(5)D(borgsyh(-1)) + C(6)D(borgsyh(-2)) +

C(7)D(borgsyh(-3)) + C(8)D(issiz(-1)) + C(9)D(issiz(-2)) + C(10)D(issiz(-

3)) + C(11)D(mbozg(-1)) + C(12)D(mbozg(-2)) + C(13)D(mbozg(-3)) +

C(14) + C(15)trend(80)

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

162

Aşağıda yer alan tabloda VECM modelinin ccedilıktıları yer almaktadır Modelde

yer alan katsayılar kısa ve uzun doumlnem nedensellik ilişkisini ve bu ilişkinin

youmlnuumlnuuml vermektedir

Tablo 5 VECM Tahmin Sonuccedilları

Bağımlı değişken D(kisigsyh)

Oumlrneklem 1984 2010

Katsayı Standar Hata t-Statistic Prob

C(1) -0840091 0390281 -2152530 00524

C(2) 0423161 0317397 1333222 02072

C(3) 0419033 0241764 1733228 01086

C(4) -0039017 0308813 -0126346 09016

C(5) 4088703 6239176 0655327 05246

C(6) -1863959 4371219 -0426416 06774

C(7) 1305428 3561659 0366523 07204

C(8) -4080505 7313131 -5579696 00001

C(9) -8474918 1303242 -0650295 05278

C(10) -2454359 1140135 -2152691 00524

C(11) -1143283 8008335 -1427616 01789

C(12) 5230735 8003412 0653563 05257

C(13) -1798606 6978470 -2577365 00242

C(14) 6536013 1956351 0334092 07441

C(15) 0960283 0779848 1231372 02418

R-squared 0879628 Mean dependent var 2679245

Adjusted R-squared 0739194 SD dependent var 5143178

SE of regression 2626578 Akaike info criterion 9674592

Sum squared resid 8278696 Schwarz criterion 1039450

Log likelihood -1156070 Durbin-Watson stat 2189461

X2 JB 049(078) X

2 BG(1) 056(045)

ve sırasıyla 1 5 ve 10 duumlzeylerinde anlamlı olduğunu

goumlstermektedir

VECM modelinde kısa ve uzun doumlnem nedensellik ilişkisi birlikte

incelenebilmektedir Modelde yer alan değişkenlerin olasılık değerlerinin

anlamlı olması durumunda (1 ile 10 arasında) ilgili değişkenin kısa

doumlnemde bağımlı değişkenin nedeni olduğu soumlylenebilir Yukarıda yer alan

sonuccedillara bakıldığında C(8) C(10) ve C(13)rsquouumln anlamlı olduğu goumlruumllmektedir

Buna goumlre bu uumlccedil değişken kısa doumlnemde bağımlı değişkenin nedenidir C(8) ve

C(10) katsayıları işsizlik oranının gecikmeli değerleri olup işsizlik oranından

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

163

kişi başı GSYHrsquoye doğru kısa doumlnemde negatif youmlnluuml bir nedensellik ilişkisi

olduğunu ifade etmektedir Yani işsizlik oranı azaldıkccedila kişi başı GSYH

artmaktadır C(13) ise Merkez Bankası bağımsızlık endeksinin gecikmeli değeri

olup bağımlı değişken uumlzerinde kısa doumlnemde negatif bir etkiye sahiptir

Modelde yer alan gecikmeli değerlerin birlikte bağımlı değişkeni

etkileyip etkilemediğini anlamak iccedilin Wald testinin3 uygulanması

gerekmektedir Yapılan testler sonucunda ldquoissizrdquo değişkeninin gecikmeli

değerlerinin [C(8) C(9)C(10)] birlikte ve ldquombozgrdquo değişkeninin gecikmeli

değerlerinin [C(11) C(12)C(13)] birlikte buumlyuumlmenin nedeni olduğu tespit

edilmiştir

Modelin uzun doumlnem nedensellik ilişkisi ect terimi tarafından ortaya

konmaktadır Modelde yer alan ect terimi uzun doumlnem regresyonunda yer alan

hata teriminin bir gecikmeli değeri olup dengesizlikten denge durumuna geccedilişi

temsil etmektedir Bu şartın sağlanabilmesi iccedilin ectrsquonin anlamlı ve işaretinin

negatif olması gerekmektedir Olasılık değerinin yer aldığı tabloda goumlruumllduumlğuuml

gibi ect yuumlzde 10 duumlzeyinde anlamlıdır (0052) Terimin katsayısı ise 084 olup

her doumlnem dengesizliğin yuumlzde 84 duumlzeldiğini temsil etmektedir Buna goumlre

tuumlm değişkenler arasında uzun doumlnem bir ilişkinin geccedilerliliği soumlz konusudur

Modelin diagnostik testler accedilısından incelendiğinde ldquoDurbin Watson

istatistiğirdquo ve ldquoLM serial korelasyon testrdquo sonucuna goumlre otokorelasyon

probleminin olmadığı tespit edilmiştir Jarque-Bera testi sonucuna goumlre hata

terimleri normal dağılmaktadır

Ccedilalışmada kisigsyhrsquonin bağımlı değişken olduğu hesaplamalarda

tahmin edilen katsayılar iccedilin ardışık hataların kuumlmuumllatif toplamı testi

(cumulative sum of recursive residuals-CUSUM) yapılmıştır ve test sonuccedillarına

ait grafik Şekil 1rsquode yer almaktadır ldquoCUSUM ve CUSUM of Squaresrdquo

istatistiğinin grafiği 5 kritik değerler arasında olduğu goumlruumllmektedir Bu

sonuccedillar tahmin edilen modeldeki tuumlm katsayıların analize konu olan doumlnem

iccedilerisinde istikrarlı olduğunu goumlstermektedir

3 Test sonuccedilları ekte verilmiştir

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

164

Şekil 2 CUSUM testleri

-12

-8

-4

0

4

8

12

99 00 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10

CUSUM 5 Significance

-04

00

04

08

12

16

99 00 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10

CUSUM of Squares5 Significance

6 SONUCcedil

Bu ccedilalışmada 1980-2010 yıllarına ait kişi başı GSYH işsizlik oranı

kamu borccedillanma gereğinin GSYHrsquoye oranı ve merkez bankası yasal bağımsızlık

oranı endeksi ile yapılan Johansen eş-buumltuumlnleşme analizinin sonuccedillarına goumlre

soumlz konusu değişkenler arasında uzun doumlnemde bir eş-buumltuumlnleşme olduğu

goumlruumllmuumlştuumlr Elde edilen eş-buumltuumlnleşme sonucundan sonra değişkenler arasında

tespit edilen ilişkinin youmlnuumlnuuml araştırmak iccedilin yapılan ccedilok değişkenli Granger

nedensellik analizinin sonuccedilları ise kısa doumlnemde merkez bankası bağımsızlığı

ve işsizlik oranından kişi başı GSYHrsquoye youmlnelik bir nedensellik soumlz konusu

olduğunu goumlstermektedir Kısa doumlnemde işsizlik oranındaki azalma buumlyuumlmeyi

pozitif etkilemektedir Ancak kısa doumlnemde merkez bankası bağımsızlığı kişi

başı buumlyuumlmeyi negatif etkilemektedir Uzun doumlnemde ise modelde yer alan tuumlm

bağımlı değişkenler ile bağımsız değişken kişi başı GSYH arasında nedensellik

ilişkisi tespit edilmiştir Sonuccedillar kişi başı GSYHrsquodeki kısa doumlnemli sapmaların

uzun doumlnemde dengeye doğru youmlneldiğini goumlstermektedir Buradan hareketle

merkez bankasının bağımsızlığının oumlncelikle fiyat istikrarının sağlanması

konusunda oumlnemli bir rol oynadığı goumlz oumlnuumlnde bulundurularak uzun doumlnemde

buumlyuumlmeye katkı sağladığı ifade edilebilir Merkez bankasının bağımsızlığına

oumlnem verilmesi bu konuda ccedilıkarılacak kanuni duumlzenlemelere ağırlık verilmesi

politik iradenin de bağımsızlık konusunda uumlzerine duumlşeni yapması sonucunda

ccedileşitli makroekonomik goumlstergelerde bir iyileşme goumlruumllecek ve ekonomide uzun

doumlnemde bir refah sağlanacaktır Bu ifadeden hareketle tuumlm makroekonomik

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

165

goumlstergelerin sadece merkez bankasının bağımsızlığı ile duumlzeleceği anlamı

ccedilıkarılmamalıdır Bu durum sadece ccedilalışmadaki analizden yapılan bir

ccedilıkarımdır

Ekler

Ek-1 C(8)=C(9)=C(10)=0 hipotezi iccedilin Wald Testi

Equation Untitled

Test Statistic Value df Probability

F-statistic 1238736 (3 12) 00006

Chi-square 3716209 3 00000

Ek-2 C(11)=C(12)=C(13)=0 hipotezi iccedilin Wald Testi

Equation Untitled

Test Statistic Value df Probability

F-statistic 3051240 (3 12) 00699

Chi-square 9153719 3 00273

KAYNAKLAR

Alesina A LH Summers (1993) ldquoCentral Bank Independence and

Macroeconomic Performance Some Comperative Evidencerdquo Journal

of Money Credit and Banking 25 (2) 151-162

Arslan Ouml (2003) Avrupa Birliğini Oluşturan Uumllkelerde Merkez Bankası

Bağımsızlığı Enflasyon ve Diğer Makroekonomik Buumlyuumlkluumlkler

Arasındaki İlişkiler 1980-2001 Doumlnemi Uzmanlık Yeterlilik Tezi

TCMB Ankara

Bakır C (2007) ldquoTuumlrkiye Cumhuriyet Merkez Bankasırsquonın 1930-2001

Arasında Siyasal ve Ekonomik Bağımsızlığı Siyasal-Ekonomik

Etkileşime İlişkin Karşılaştırmalı Bir Ccediloumlzuumlmlemerdquo Middle East

Technical University Faculty of Administrative Scicences and

Economics 33 (1)

Baydur MC Suumlsluuml B (2007) ldquoAvrupa Merkez Bankası ile TCMBrsquonin

Bağımsızlıklarının Karşılaştırılması ve Ekonomiye Etkilerirdquo Youmlnetim

ve Ekonomi Dergisi 14 (1) 44-66

Borrero AM (2001) ldquoOn The Long and Short of Central Bank Independence

Policy Coordination and Economic Performancerdquo IMF Working

Paper February No19

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

166

Bouwman K R Jong-A-Pin ve JDe Haan (2005) ldquoOn The Relationship

Between Central Bank Independence and Inflation Some More Bad

Newsrdquo Applied Financial Economics Letters 1

Bleaney M (1996) ldquoCentral Bank Independence Wage Bargaining Structure

and Macroeconomic Performance in OECD Countriesrdquo Oxford

Economic Papers 48 20-28

Brumm HJ (2000) ldquoInflation and Central bank Independence Conventional

Wisdom Reduxrdquo Journal of Money Credit and Banking 32 (4)

Brumm HJ and RS Krashevski (2003) ldquoThe Sacrifice Ratio and Central

Bank Independence RevisitedrdquoOpen Economic Review Vol 14(2)

157-168

Compillo M ve JA Miron (1997) ldquoWhy Does Inflation Differ Across

Countries Reducing Inflation Motivation and Strategyrdquo Christina D

Romer ve DH Romer (Ed) University of Chicago Press Chicago

Cukierman A SB Webb and B Neyaptı (1992) ldquoMeasuring the

Independence and Its Effect on Policy Outcomesrdquo The World Bank

Economic Review 6 (3) 353-398

Cukierman A P Kalaitzidakis LH Summers and SB Webb (1993)

ldquoCentral Bank Independence Growth Invesment and Real Ratesrdquo

Carnegie-Rochester Conference Series on Public Policy 29 95-140

De Long JB LH Summers (1992) ldquoMacroeconomic Policy and Long-Run

Growthrdquo Federal Reserve Bank of Kansas City Economic Review

Fourth Quarter 5- 29

Demertzis M (2004) ldquoCentral Bank Independence Low Inflation At No Cost

A Numerical Simulation Exerciserdquo Journal of Macroeconomics 26

Demirci E Er Ş (2007) ldquoHam Petrol Fiyatlarının Tuumlrkiyersquodeki Cari Accedilığa

Etkisinin İncelenmesirdquo 8 Tuumlrkiye Ekonometri ve İstatistik Ulusal

Kongresi 24 ndash 25 Mayıs 2007 İnoumlnuuml Uumlniversitesi Malatya

Demirgil H (2011) ldquoMerkez Bankası Bağımsızlığı ve Makroekonomik

Performans TCMB Oumlrneğirdquo Sosyoekonomi Dergisi 7(16) 115-135

Dickey D ve Fuller W A (1979) ldquoDistribution of the Estimators for

Autoregressive Time Series with a Unit Rootrdquo Journal of American

Statistical Association 74 427-431

Eijffinger SCW M Van Rooji and E Schaling (1994) ldquoCentral Bank

Independence A Paneldata Approachrdquo Center Discussion Paper Series

No 9493 Tilburg University

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

167

Eijffinger SCW M Hoeberichts and E Schaling (1998) ldquoA Theory of

Central Bank Accountabilityrdquo CEPR Discussion Paper No 2354

Engle RF amp Granger CWJ (1987) ldquoCointegration and error correction

representation estimation and testingrdquo Econometrica (55) 251-276

Fuhrer JC (1997) ldquoCentral Bank Independence and Inflation Targeting

Monetary Policy Paradigms for the Next Millenniumrdquo New England

Economic Review JanuaryFebruary p 19-36

Fujiki H (1996) ldquoCentral Bank Independence Indices in Economic Analysis

A Reappraisalrdquo Bank of Japon Monetary and Economic Studies 14

79-99

Grilli V D Masciandaro and G Tabellini (1991) ldquoPolitical and Monetary

Institutions and Public Financial Policies in the Industrial Countriesrdquo

Economic Policy 13 341-392

Guumller A Oumlzyurt H (2011) ldquoMerkez Bankası Bağımsızlığı ve Reel Ekonomik

Performans Panel ARDL Analizirdquo Ekonomi Bilimleri Dergisi 3(2)

11-20

Hafız AA (1998) ldquoCentral Bank Independence and Growth A Sensitivity

Anaylsisrdquo The Canadian Journal of Economics 31(2) 303-317

Hall PA RJFranzese (1998) ldquoMixed Signals Central Bank Independence

Co-ordinated Wage Bargaining and european Monetary Unionrdquo

International Organization 52

Johansen S (1988) ldquoStatistical Analysis of Cointegration Vectorsrdquo Journal of

Economic Dynamics and Control 12(1) 231-254

Johansen S Juselius K (1990) ldquoMaximum likelihood estimation and

inference on co-integration with applications to the demand for

Moneyrdquo Oxford Bulletin of Economics and Statistics 52 (2) 169-210

Kooi JW J De Haan (2000) ldquoDoes Central Bank Independence Really

Matter New Evidence for Developing Countries Using A New

Indicatorrdquo Journal of Banking and Finance 24 (4) 643-664

Maxwell JF (1998) ldquoAssessing Central Bank Independence in Developing

Countries Do Actions Speak Louder Than Wordsrdquo Oxford Economic

Papers 50 (3) 512-529

Pollard PS (1993) ldquoCentral Bank Independence and Economic Performancerdquo

Federal Reserve Bank of St Louis p 21-36

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

168

Sevuumlktekin M Nargeleccedilekenler M (2007) ldquoTuumlrkiyede İMKB ve Doumlviz Kuru

Arasındaki Dinamik İlişkinin Belirlenmesirdquo VIII Ulusal Ekonometri

ve İstatistik Sempozyumu Bildirileri İccedilerisinde Malatya

Sturm J-E J De Haan (2001) ldquoInflation in Developing Countries Does

Central Bank Independence Matter New Evidence Based on a New

Data Setrdquo Department of Economic University of Groninger The

Netherlands p 1-14

Wagner H (1999) ldquoCentral Bank Independence and the Lessons for Transition

Economies from Developed and Developing Countriesrdquo Comparative

Economic Studies 41(4) 1-22

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

169

Tokat İli Turhal İlccedilesinde Yuumlksekoumlğretimin Genel Olarak Değerlendirilmesi

Bilge Goumlzener1 Murat Sayılı

2

Oumlzet

Gaziosmanpaşa Uumlniversitesirsquone bağlı olan Turhalrsquodaki Yuumlksekokulların ilccedile

ekonomisine olan katkısını belirlemeyi amaccedillayan bu ccedilalışmada Turhal Sağlık

Hizmetleri Yuumlksekokulu ve Turhal Meslek Yuumlksek Okulu oumlğrencileri ile 2011 yılı Mart

ayında yapılan 320 anketin verileri kullanılmıştır Anketlerden elde edilen veriler

kullanılarak ulaşılan yuumlzde hesaplamaları ile aritmetik ortalamaların sonuccedilları

yorumlanmaya ccedilalışılmıştır Ayrıca her bir oumlğrencinin ilccediledeki aylık harcama tutarının

ortalama 31806 TL olduğu tespit edilip bu verilerden hareketle oumlğrencilerin ilccedile

ekonomisine yıllık 468311544 TL katkıları olduğu ve yuumlksekokullar aracılığı ile ilccedilede

kişi başına yıllık gelir artışının 8937 TL olduğu hesaplanmıştır

Anahtar Kelimeler Yuumlksekokul Ekonomik katkı Turhal ilccedilesi

General Evaluation of Higher Education in Tokat Province of Turhal District

Abstract

The aim of this study is to determine the contribution of Vocational schools in

Turhal of Gaziosmanpaşa University to the economy of Turhal For this purpose 320

students questionnaires of Turhal School of Health Services and Turhal Vocational

High School were used in March of 2011 The data was obtained from questionnaires

and reached the percentage calculationsThese were interpreted together with the results

of arithmetic mean In addition the average amount of monthly expenditure for each

student was calculated as 31806 TL This indicated that the contribution for the county

for the students through the year was 468311544 TL and 8937 TL for the annual

revenue growth

Key Words College Economic contribution Turhal district

1 Arş Goumlr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Ziraat Fakuumlltesi Tarım Ekonomisi Boumlluumlmuuml

bilgegozenergopedutr 2 Doccedil Dr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Ziraat Fakuumlltesi Tarım Ekonomisi Boumlluumlmuuml

muratsayiliyahoocom

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

170

1 GİRİŞ

Toplumun gelişmişlik goumlstergelerinden bir tanesi o toplumun eğitim

duumlzeyidir İyi eğitilmiş bir toplumun diğerlerinden daha uumlretken olabileceği

bilinen gerccedilekler arasındadır Bu anlamda eğitim kuumlltuumlrel bilimsel sosyal ve

ekonomik accedilıdan toplumun gelişmişliğini goumlstermektedir (Goumlrkemli 2009)

Bireylerin bilgi birikimlerinin sağlanması buumlyuumlk oumllccediluumlde

yuumlksekoumlğretimde verilen eğitim ile olmaktadır (Erguumln 2003) Bir uumllkede

boumllgesel ve yerel duumlzeyde ekonomik etkileri bulunan birccedilok işkolu

bulunmaktadır Bu işkollarında temel olarak ticari oumlzellikler bulunmamasına

rağmen kamu ve oumlzel sektoumlr kuruluşlarına ait eğitim kurumları iccedilerisinde

bulundukları boumllge ekonomisini oumlnemli oumllccediluumlde etkileyebilmektedirler ve bu

kurumların en oumlnde gelenlerinden biri de uumlniversitelerdir (Kaşlı ve Serel 2008)

Diğer bir ifadeyle uumlniversitelerin amaccedilları arasında bilginin uumlretilmesi

korunması aktarımı ve boumlluumlşuumlmuuml vardır Ayrıca uumlniversiteler istihdam ettikleri

idari ve akademik personel sahip oldukları oumlğrenci yoğunluğu ve youmlredeki

farklı sektoumlrlerde faaliyet goumlsteren işletmelerle yapmış oldukları ilişkiler

nedeniyle youmlre ekonomisine buumlyuumlk katkılar sağlamaktadırlar (Tuğcu 2003)

Hatta 1960rsquolı yıllardan bu yana birccedilok Avrupa uumllkesinde yuumlksek oumlğretim

kurumlarının boumllgesel kalkınma aracı olarak goumlruumllduumlğuuml ve gelişmemişccediloumlkuumlntuuml

boumllgelerinde yaygınlaştırıldığı ve bu kurumların bulundukları boumllgeleri ccedilok

youmlnluuml etkileyeceklerinin beklendiği belirtilmiştir (Oumlzyaba 1999 Dalğar ve ark

2009)

Yurtdışında yapılan bazı ccedilalışmalarda oumlzellikle uumlniversitelerin yerel

ekonomiye katkıları ve finans kaynağı yaratma becerileri uumlzerinde

durulmaktadır Tuumlrkiyersquode yapılan sınırlı sayıda akademik ccedilalışmada da temel

vurgu ekonomik katkıdır Bu ccedilalışmalarda uumlniversitelerin topluma ekonomiye

toplumun refah duumlzeyi ve yasam kalitesine ekonomik sosyal ve kuumlltuumlrel accedilıdan

oldukccedila geniş ccedilerccedilevede katkıda bulunduğundan ve uumlniversitelerin

faaliyetlerinin guumlnluumlk yasamın her youmlnuumlne girdiğinden bahsedilmektedir

(Greenspan ve Rosan 2006 Charles 2003 Dalğar ve ark 2009)

Bir başka ccedilalışmada uumlniversitelerin sadece oumlğrenme kuumlltuumlruuml ilişkisel ve

kurumsal adaptasyonu sağlamadığı aynı zamanda kendi boumllgelerine faydalı

olabilecek şekilde kendilerini şekillendirme oumlzelliğine de sahip oldukları (Ccediletin

2007 Dalğar ve ark 2009) ifade edilmektedir

Uumlniversitelerin bulunduğu boumllge ekonomisine yapmış olduğu katkılar

farklı şekillerde sınıflandırılmaktadır Atik (1999) tarafından Erciyes

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

171

Uumlniversitesi ile ilgili yapılan analizde uumlniversitelerin ekonomiye yaptığı

katkılar dolaysız dolaylı ve uyarılmış olarak bir sınıflamaya tabi tutulmuştur

(Erkekoğlu 2000 Goumlrkemli 2009) uumlniversitelerin katkılarını ilk olarak

dinamik ve statik olarak bir ayrıma tabi tutmuş ve statik katkıları dolaysız

dolaylı ve uyarılmış katkılar olarak uumlccedile ayırmıştır (Tuğcu 2003 Dalğar ve ark

2009)

Bu ekonomik katkıların yanında yapılan ccedilevre duumlzenlemesi yeni ve

farklı kuumlltuumlrel sportif ve eğlence mekacircnlarının accedilılması farklı şehirlerden ve

farklı kuumlltuumlrlerden gelen personel ve oumlğrencilerin youmlre halkıyla ilişkileri

sonucunda youmlrenin birccedilok accedilıdan da gelişmesine buumlyuumlk katkıları olmaktadır

Bilimsel bilgi uumlreten ve bunu kullanıma sunan uumlniversiteler buguumln birccedilok

alanda hem uumllke ekonomisine ve hem de duumlnya ekonomisine boumllgesel ulusal ve

uluslararası alanlarda ccedileşitli katkılar sağlamaktadırlar Uumlniversitelerin yerel

ekonomiye sağladığı katkılar uumlniversite sayısının hızla arttığı Tuumlrkiyersquode de

beklenen temel faydalardır (Atik 1999)

Uumlniversiteler kuruldukları boumllge uumlzerinde değişik accedilıdan etkileri olan

kurumlar olup bu durumları ortaya koyan araştırmaların ya da ccedilalışmaların

yapılması buumlyuumlk oumlnem arz etmektedir Bu bağlamda yapılan bu araştırma ile

Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi (GOUuml) buumlnyesinde yer alan ve ilccedileler itibariyle en

fazla oumlğrenciye sahip olan Turhal ilccedilesindeki Turhal Meslek Yuumlksek Okulu

(TMYO) ve Turhal Sağlık Hizmetleri Meslek Yuumlksek Okulu (TSHMYO)nun

genel bir değerlendirilmesi yapılmış oumlğrencilerin yuumlksekokullar ile ilgili

duumlşuumlnceleri tespit edilmiş ve yuumlkokulların ilccedile ekonomisine yapmış olduğu

ekonomik katkı hesaplanmıştır

2 MATERYAL VE YOumlNTEM

Bu ccedilalışmanın ana materyalini ilgili yuumlksekokullarda oumlğrenim goumlren

belli sayıdaki oumlğrencileri ile yapılan anketler oluşturmaktadır Ayrıca konu ile

ilgili daha oumlnce yapılmış olan ccedilalışmalardan da faydalanılmıştır

Oumlncelikle GOUuml Oumlğrenci İşleri Daire Başkanlığı kayıtları incelenerek

ilgili yuumlksekokullardaki 20102011 eğitim-oumlğretim yılına ait toplam oumlğrenci

sayısı belirlenmiş (Ccedilizelge 1) ve bu populasyondan her boumlluumlme eşit dağıtılmaya

ccedilalışarak (20 oranında) anket yapılacak oumlğrenci sayısı (oumlrnek hacmi) 328

olarak hesaplanmıştır Ancak yapılan bazı anketlerdeki verilerin eksik oluşu

nedeni ile 320 anket verisi değerlendirilerek analize tabi tutulmuştur

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

172

Ccedilizelge 1 Araştırma kapsamında seccedililen oumlrnek sayısı (20102011)

OKUL ADI PROGRAM ADI

OumlĞRENİM TUumlRUuml

I Oumlğretim II Oumlğretim

Oumlğrenci Sayısı

Oumlrnek Sayısı

Oumlğrenci Sayısı

Oumlrnek Sayısı

TSHMYO

Tıbbi Dokuumlmantasyon ve Sekreterlik 117 23 113 23

Sağlık Kurumları İşletmeciliği 130 26 114 23

TOPLAM 247 49 227 46

TMYO

Bilgisayar Programcılığı 89 18 - -

Elektrik 113 23 53 11

Biyomedikal Cihaz Teknolojisi 87 17 37 7

Elektronik Haberleşme Teknolojisi 109 22 63 13

Mekatronik 83 17 30 6

Muhasebe ve Vergi Uygulamaları 106 21 71 14

Pazarlama 81 16 64 13

İşletme Youmlnetimi 102 20 74 15

TOPLAM 770 154 392 79

GENEL TOPLAM 1017 203 619 125

Anketler 2011 yılı Mart ayında yapılmıştır Anket yapılan oumlğrenciler

tesaduumlfen seccedililmiştir

Anket sonucunda elde edilen veriler kullanılarak yuumlzde hesaplamaları

ile aritmetik ortalamalar elde edilmiş ve bu sonuccedillar yorumlanarak

değerlendirilmeye ccedilalışılmıştır

Analizde Turhal ilccedilesinde yer alan 2 adet yuumlksekokulun ilccedile

ekonomisine yapmış olduğu ekonomik katkısı da hesaplanmaya ccedilalışılmıştır

3 ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA

31 Oumlğrencilerin Sosyo-ekonomik Oumlzellikleri

Anket yapılan oumlğrencilerin sosyo-ekonomik durumlarına ilişkin veriler

Ccedilizelge 2rsquode verilmiştir

Ankete katılan tuumlm oumlğrencilerin yarıdan fazlasının erkek olduğu

goumlruumllmektedir Ancak TSMYOrsquoda bayanlar ve TMYOrsquoda ise erkeklerin

oranlarının diğerlerine kıyasla daha yuumlksek olduğu goumlruumllmektedir Ertaş ve ark

(1999) tarafından Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi oumlğrencileri ve personelleri ile

yapılan anket ccedilalışmasında anket yapılan oumlğrencilerin 5614uumlnuumln erkek ve

4386sının bayan olduğu belirtilmiştir Kaşlı ve Serel (2008) tarafından

Balıkesir Uumlniversitesi Goumlnen MYOrsquonda okuyan oumlğrencilerin tuumlketim

harcamalarının analiz edildiği ve bu harcamaların ilccediledeki yerleşik firmalar

uumlzerindeki ekonomik etkilerinin belirlendiği araştırmada anket yapılan kişilerin

6570ini erkek ve 3430unu ise bayan oumlğrenciler oluşturmuştur

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

173

Ccedilizelge 2 Oumlğrencilerin bazı sosyo-ekonomik oumlzellikleri

TSHMYO (124) TMYO (196) GENEL (320)

Frekans Frekans Frekans

Cinsiyet Erkek 82 6613 57 2908 139 4344

Bayan 42 3387 139 7092 181 5656

Yaş Ortalaması (yıl) 2104 2074 2086

Sınıf 1 64 5161 192 9796 256 8000

2 60 4839 4 204 64 2000

Medeni

Durum

Evli 1 081 8 408 9 281

Bekacircr 123 9919 188 9592 311 9719

Geldiği

Boumllge

Karadeniz 41 3306 123 6276 164 5125

Marmara 10 806 25 1276 35 1094

Ege 4 323 4 204 8 250

İccedil Anadolu 20 1613 28 1429 48 1500

Akdeniz 21 1694 7 357 28 875

Doğu Anadolu 1 081 0 000 1 081

Guumlney Doğu Anadolu 15 1210 4 204 19 594

Yurt dışı 12 968 5 255 17 531

Yerleşim Birimi

Buumlyuumlkşehir 15 1210 30 1531 45 1406

İl 39 3145 44 2245 83 2594

İlccedile 51 4113 85 4337 136 4250

Kasaba 5 403 12 612 17 531

Koumly 14 1129 25 1276 39 1219

Ailenin Aylık

Geliri (TL)

le 500 19 1532 24 1224 43 1344

501ndash1000 66 5323 102 5204 168 5250

1001ndash2000 36 2903 62 3163 98 3063

2001 ge 3 242 8 408 11 344

Ortalama 102480 110310 107276

Oumlğrencinin

Aylık Geliri

(TL)

le 150 7 565 36 1837 43 1344

151-250 34 2742 51 2602 85 2656

251-350 49 3952 39 1990 88 2750

351-500 25 2016 40 2041 65 2031

501-650 4 323 20 1020 24 750

651 ge 5 403 10 510 15 469

Ortalama 32113 32150 31806

Aylık Para Miktarının

Yeterliliği

Evet 35 2823 52 2653 87 2719

Hayır 29 2339 57 2908 86 2688

Kısmen 60 4839 87 4439 147 4594

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

174

Her iki yuumlksekokuldaki oumlğrencilerin yaş ortalaması birbirine yakın

durumdadır ve tuumlm oumlğrenciler itibariyle ortalama yaş 2086 yıl olarak

hesaplanmıştır

Her iki yuumlksekokuldaki oumlğrenim suumlresi 2 yıl olup anket yapılanların

ccediloğunluğu (TSMYOrsquoda 5161 ve TMYOrsquoda 9796) 1 sınıf oumlğrencisidir

Yuumlksekokullara goumlre farklılık goumlstermekle birlikte anket yapılan

oumlğrencilerin tamamına yakınının bekacircr olduğu tespit edilmiştir

Oumlğrencilerin geldikleri boumllgeler incelendiğinde yaklaşık yarısının

Karadeniz boumllgesinden geldiği bunu sırası ile İccedil Anadolu Marmara Akdeniz

Doğu Anadolu Guumlney Doğu Anadolu ve Ege boumllgesinin izlediği belirlenmiştir

TMYO oumlğrencilerinin ccediloğunluğunun Karadeniz boumllgesinden TSMYO

oumlğrencilerinin ise Karadeniz başta olmak uumlzere Akdeniz ve İccedil Anadolu

boumllgelerinden de geldiği dikkati ccedilekmektedir

Oumlğrencilerin ailelerinin yaşadığı dolayısıyla kendilerinin gelmiş

oldukları yerleşim yerleri incelendiğinde yarıya yakınının ilccedile olmak uumlzere

sırasıyla il buumlyuumlkşehir koumly ve kasabalardan geldikleri tespit edilmiştir

Oumlğrencilerin ailelerinin aylık ortalama gelirleri TSMYOrsquondakilerde

102480 TL ve TMYOrsquondakilerde ise 110310 TL olarak saptanmıştır Bununla

birlikte her iki yuumlksekokuldaki oumlğrencilerin yarıdan fazlasının ailesinin aylık

gelirinin 501-1000 TL arası gibi duumlşuumlk duumlzeyde olduğu goumlruumllmektedir Buna

bağlı olarak da oumlğrencilerin ellerine geccedilen aylık para miktarı da duumlşuumlk

olmaktadır Nitekim oumlğrencilerinin aylık 31252 TL (TSMYO) ile 32150 TL

(TMYO) gelire sahip oldukları belirlenmiştir Tuumlm oumlğrenciler itibariyle

oumlğrencilerin yaklaşık frac14rsquouuml eline geccedilen paranın yeterli olduğunu frac14rsquouuml yetersiz

olduğunu frac12rsquosi ise kısmen yeterli olduğunu ifade etmişlerdir

32 Oumlğrencilerin İkamet Ettiği Yerlere İlişkin Bilgiler

Anket uygulanan oumlğrencilerin ikamet ettikleri yer ve mekacircnlara ilişkin

sonuccedillar Ccedilizelge 3rsquote verilmiştir

Her iki yuumlksekokuldaki oumlğrencilerin buumlyuumlk ccediloğunluğunun Turhal ilccedile

merkezinde bununla birlikte bir kısmının da Turhal ilccedilesine yakın koumly veveya

kasabalarda ikamet ettikleri tespit edilmiştir Ayrıca ccedilok az da olsa ilccedileye

yakın Zile ilccedilesi ile Tokat-Merkez ilccedileden de geliş-gidiş yapan oumlğrenciler (diğer

yuumlksekokula kıyasla TMYOrsquonda daha fazla oranda olmak uumlzere)

bulunmaktadır

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

175

Ccedilizelge 3 Oumlğrencilerin ikamet ettiği yer ve mekacircn ile ilgili bilgiler

TSHMYO (124) TMYO (196) GENEL (320)

Frekans Frekans Frekans

İkamet

Ettiği Yer

Turhal-Merkez 108 8710 141 7194 249 7781

Yakın KoumlyKasaba 8 645 32 1632 40 1251

Tokat-Merkez 8 645 18 918 26 813

Zile -Merkez 0 000 5 255 5 156

TOPLAM 124 1000

0 196

10000

320 1000

0

İkamet

Ettiği Mekacircn

Kiralık ev (eşyalı) 10 806 29 1480 39 1219

Kiralık ev 44 3548 54 2755 98 3063

Pansiyon 30 2419 18 918 48 1500

Yurt 24 1935 22 1122 46 1438

Ailesi ile 15 1210 73 3724 88 2750

TOPLAM 124 1000

0 196

10000

320 1000

0

Yurtta Kalmasının

Nedeni

Ailesinin isteği 4 1667 4 1818 8 1739

Ekonomik 16 6667 10 4545 26 5652

Guumlvenli 3 1250 1 455 4 870

Arkadaş ccedilok 1 417 1 455 2 435

Kiralar yuumlksek 0 000 1 455 1 217

Ders ccedilalışmak iccedilin daha rahat 0 000 1 455 1 217

Ulaşım kolaylığı 0 000 1 455 1 217

Kiralık ev yok 0 000 1 455 1 217

Sebebi yok 0 000 2 909 2 435

Evde

Kalmasının Nedeni

Ders ccedilalışmak iccedilin daha rahat 11 2037 15 1807 26 1898

Yurt ccedilıkmadı 8 1481 15 1807 23 1679

Yurtlar guumlvenli değil 5 926 4 482 9 657

Rahat etmek 13 2407 26 3133 39 2847

Ekonomik 12 2222 17 2048 29 2117

Sebebi yok 5 926 6 723 11 803

Birden fazla şık işaretlendiğinden dolayı toplam 10000rsquouuml aşmaktadır

Oumlğrencilerin tuumlmuuml incelendiğinde 4282rsquosinin evde 2781rsquoinin

ailesi ile birlikte 1500rsquoinin pansiyonda ve 1438rsquoinin yurtta (devlet veya

oumlzel) kaldığı belirlenmiştir Her iki yuumlksekokul oumlğrencileri incelendiğinde

oumlzellikle TMYO oumlğrencilerinin aileleri ile birlikte yaşadıkları saptanmıştır

Tokat ilinde daha oumlnce yapılmış olan araştırmada oumlğrencilerin en fazla kiralık

ev (3952) ve devlet yurdunda (3639) kaldıkları saptanmıştır (Ertaş ve ark

1999) Goumlnenrsquode yapılan araştırmada ise oumlğrencilerin aile ve akrabaları ile

yaşayanların oranı 1769 yalnız yaşayan oumlğrencilerin oranı 830 olarak

belirlenmiştir (Kaşlı ve Serel 2008)

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

176

Bazı oumlğrencilerin oumlncelikli olarak ekonomik ve ailesinin istemesi gibi

nedenlerle oumlğrenci yurdunda kaldıkları tespit edilmiştir Aynı zamanda oumlğrenci

yurdunun guumlvenli olması tanıdık arkadaşları ile birlikte kalma isteği ev

kiralarının yuumlksek olması ders ccedilalışma ortamının daha uygun olması ulaşım

kolaylığı gibi duumlşuumlncelerden dolayı da yurtlarda kalan oumlğrenciler olduğu

saptanmıştır

Bazı oumlğrenciler ise değişik nedenlerle (rahat etme duygusu başta olmak

uumlzere ekonomik olması ders ccedilalışma iccedilin daha uygun olması yurda

yerleşememesi yurdu guumlvenli bulmama gibi) evde kaldıklarını belirtmişlerdir

33 Oumlğrencilerin Turhal İlccedilesi ve İlccediledeki Uumlniversite İle İlgili

Duumlşuumlnceleri

Anket yapılan oumlğrencilerin Turhal ilccedilesi ve ilccediledeki yuumlksekokullar ile

ilgili bazı duumlşuumlnceleri Ccedilizelge 4rsquote verilmiştir

Anket yapılan oumlğrencilerin yarıdan fazlasının Turhal ilccedilesini genel

olarak tanıdıkları (bu oran yuumlksekokullara goumlre sırasıyla 7500 ve 5153)

tespit edilmiş olup ilccedileyi hiccedil tanımayanların oranı ise duumlşuumlktuumlr

İlccediledeki yuumlksekokullarda oumlğrenim goumlren oumlğrencilerin buumlyuumlk bir kısmı

ilccedile dışından gelmişlerdir Bu şekilde olanların oranı TSHMYOrsquoda 8468

TMYOrsquoda 5459 ve tuumlm oumlğrenciler iccedilerisinde ise 6625rsquotir Bu araştırmada

dikkat ccedilekici sonuccedillardan birisi oumlğrencilerin yaklaşık 90rsquoının geldiği yerde

uumlniversite olmasına karşın Turhal ilccedilesindeki yuumlksekokullardan birini tercih

etmesidir

Oumlğrencilerin yarıdan fazlasının (5313) ilk beş tercihlerinde ilccediledeki

yuumlksekokullara yerleştikleri belirlenmiştir

Başta ilccedilenin oumlğrencilerin ailesinin yaşadığı yere yakınlığı olmak uumlzere

yerleşme puanının uygun olması ve tavsiye edilmesi nedeniyle oumlğrencilerin

ilccediledeki yuumlksekokulları tercih ettikleri belirlenmiştir Bununla birlikte ilccediledeki

oumlğrenci accedilısından yaşam maliyetinin duumlşuumlk olması da oumlnem verilen

faktoumlrlerdendir

Oumlğrencilerin yaklaşık 13rsquouuml eğitim goumlrduumlkleri yuumlksekokulları tavsiye

edeceğini belirtirken bir kısmı tavsiyede bulunmayacağını bir kısmı da bu

konuda kararsız olduklarını belirtmişlerdir Yuumlksekokulu tavsiye edecek

oumlğrencilerin nedenleri başta eğitimin iyi olması olmak uumlzere ilccedilenin guumlzel

olması yaşam maliyetlerinin duumlşuumlk olması ve diğer faktoumlrler olarak

saptanmıştır

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

177

Ccedilizelge 4 Oumlğrencilerin Turhal ilccedilesi ve ilccediledeki uumlniversite ile ilgili duumlşuumlnceleri

TSHMYO (124) TMYO (196) GENEL (320)

Frekans Frekans Frekans

Turhal

İlccedilesini

Tanıması

Hiccedil tanımıyor 17 1371 33 1684 50 1563

Genel bilgisi var 93 7500 101 5153 194 6063

İyi biliyor 14 1129 62 3163 76 2375

TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000

Geldiği Yerde

Uumlniversite

Olması

Evet 94 8952 97 9065 191 9009

Hayır 9 857 10 935 19 896

Bilmiyor 2 190 0 000 2 094

TOPLAM 105 10000 107 10000 212 10000

Turhal

İlccedilesindeki

Okulları Tercih

Nedeni

Yakınlık 22 1774 90 4592 112 3500

Tavsiye edilmesi 30 2419 18 918 48 1500

Fiziki olanaklar 1 081 0 000 1 031

Doğal guumlzellik 1 081 1 051 2 063

Eğitim kalitesi 3 242 4 204 7 219

Puan 47 3790 50 2551 97 3031

Yaşam maliyeti duumlşuumlk 17 1371 13 663 30 938

Ailesinin olması 0 000 13 663 13 406

Tesaduumlf 3 242 7 357 10 313

İlccedileyiOkulu

Tavsiye

Etmesi

Evet 41 3306 74 3776 115 3594

Hayır 42 3387 60 3061 102 3188

Kararsız 41 3306 62 3163 103 3219

TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000

İlccedileyiOkulu Tavsiye

Etme

Nedeni

Yaşam maliyeti duumlşuumlk 4 976 20 2703 24 2087

Guumlzel bir ilccedile 13 3171 19 2568 32 2783

Oumlğrenciye yaklaşım iyi 1 244 6 811 7 609

Eğitim iyi 28 6829 42 5676 70 6087

Sebep yok 5 1220 2 270 7 609

Okula Uyum

Sorunu

Olma Durumu

Evet 29 2339 41 2092 70 2188

Hayır 95 7661 155 7908 250 7813

TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000

Okula Uyum

Sorunu

Olma

Nedeni

Boumlluumlmuuml sevmedi 4 1379 1 244 5 714

Ccedilevreyi sevmedi 16 5517 20 4878 36 5143

Arkadaşlarla sorun var 1 345 1 244 2 286

Hocalarla sorun var 3 1034 2 488 5 714

Dersler sıkıcı 6 2069 9 2195 15 2143

Uumlniversite ortamı değişik olması

7 2414 12 2927 19 2714

Kişisel sorun 1 345 2 488 3 429

Okul Youmlnetiminde

n

Beklentiler

Sosyal ve kuumlltuumlrel faaliyetler arttırılmalı

92 7419 158 8061 250 7813

Spor tesisleri accedilılmalı 39 3145 84 4286 123 3844

Hocalar ve personel oumlğrenciye

anlayışlı olmalı 42 3387 64 3265 106 3313

Barınma problemi ccediloumlzuumllmeli 19 1532 39 1990 58 1813

Ulaşım probleminin ccediloumlzuumllmesi 21 1694 37 1888 58 1813

Okul imkacircnlarının

iyileştirilmesi 48 3871 74 3776 122 3813

Birden fazla şık işaretlendiğinden dolayı toplam 10000rsquouuml aşmaktadır

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

178

Tuumlmuuml birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde oumlğrencilerin uumlniversite okumasındaki

amaccedilları iş edinmek (8406) diploma sahibi olmak (1094) ailesinin isteği

(094) ve aileden uzaklaşma isteği (031) olup herhangi bir sebep

belirtmeyenler de (406) bulunmaktadır Bu nedenlere ilişkin oranlar her iki

yuumlksekokul accedilısından sırasıyla 9032 ve 8010 403 ve 1531 000

ve 153 000 ve 051 565 ve 306 olarak saptanmıştır

Araştırmada yuumlksekokullarda oumlğrenim goumlren oumlğrencilerin yaklaşık 80

gibi oumlnemli bir ccediloğunluğunun yuumlksekokula uyumla ilgili herhangi bir

sorunlarının olmadığı belirlenmiştir Yuumlksekokulda sorunu olanlar ise neden

olarak ccedilevreyi sevmemeleri uumlniversite ortamının değişik olmasıalışamamaları

dersleri sıkıcı goumlrmeleri kazandıkları boumlluumlmuuml sevmemeleri ders aldıkları

oumlğretim elemanları ile sıkıntı yaşamış olmaları kişisel sorunlarının olması ve

bazı oumlğrenciler ile sıkıntı yaşamalarını ifade etmişlerdir

Oumlğrencilerin yuumlksekokul youmlnetiminden beklentileri incelendiğinde

sosyal ve kuumlltuumlrel faaliyetlerin arttırılması ilk sırada yer almakta olup bunu

sırasıyla daha fazla sayıda spor tesislerinin accedilılması yuumlksekokul imkacircnlarının

iyileştirilmesi akademik ve idari personelin oumlğrenciye karşı daha anlayışlı

olması barınma ve ulaşım problemin ccediloumlzuumllmesi izlemektedir

Oumlğrencilerin tuumlmuuml dikkate alındığında 2313rsquouumlnuumln tamamen ve

1813rsquouumlnuumln ise kısmen beslenme ile ilgili birtakım sorunlarının olduğu

saptanmıştır Bu değerler sırasıyla TSHMYO oumlğrencileri iccedilin 2500 ve

2016 TMYO oumlğrencileri iccedilin ise 2194 ve 1684 olarak tespit edilmiştir

Oumlğrenciler boş zamanlarını değişik aktiviteler ile

değerlendirmektedirler Nitekim anket yapılan tuumlm oumlğrencilerin boş vakitlerini

4938 ile arkadaşları ile gezerek 3469 ile internette vakit geccedilirerek

3188 ile ders ccedilalışarak 2406 ile kitap-dergi-gazete okuyarak 2156 ile

spor yaparak 1094 ile ccedilevre il veveya ilccedilelere giderek değerlendirdikleri

saptanmıştır

Ankete katılan oumlğrencilerin yarısından fazlası (6188) mezun

olduklarında kamu sektoumlruumlnde ccedilalışmak isterken geriye kalanların bir boumlluumlmuuml

(3375) oumlzel sektoumlrde ve az bir boumlluumlm ise (438) serbest ccedilalışmak

istediklerini ifade etmişlerdir Bu oranlar sırasıyla TSHMYOrsquonda 6694

2984 ve 323 ve TMYOrsquonda ise 5867 3622 ve 510rsquodur Oumlğrenciler

mezun olduktan sonra iş guumlvencesi olarak garanti goumlrmeleri nedeniyle kamu

sektoumlruumlnde ccedilalışmak istemektedirler

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

179

34 Oumlğrencilerin Turhal İlccedilesine ve İlccedile Ekonomisine Katkıları

Anket yapılan oumlğrencilerin yuumlksekokulların Turhal ilccedilesi ve ilccedile

ekonomisine etkileri konusundaki duumlşuumlnceleri Ccedilizelge 5rsquote verilmiştir

Ccedilizelge 5 Oumlğrencilerin yuumlksekokulların Turhal ilccedilesi ve ilccedile ekonomisine etkileri konusundaki duumlşuumlnceleri

TSHMYO(124) TMYO (196) GENEL (320)

Frekans Frekans Frekans

Yuumlksekokulların

İlccedileye Kazandırdıkları

Ekonomik hareketlilik 88 7097 112 5714 200 6250

Kuumlltuumlrel hareketlilik 41 3306 45 2296 86 2688

Yeni iş imkacircnı 14 1129 19 969 33 1031

Halkın vizyonu değişti 14 1129 29 1480 43 1344

Yaşam kalitesi arttı 14 1129 24 1224 38 1188

Sosyal imkacircnlar arttı 26 2097 37 1888 63 1969

Bir şey kazandırmadı 7 565 25 1276 32 1000

Yuumlksekokulların

İlccedileye Kaybettirdikleri

Ahlaki değerler bozuldu 22 1774 34 1735 56 1750

Ev fiyatları arttı 23 1855 40 2041 63 1969

Kayıpları yok 82 6613 130 6633 212 6625

İlccediledeki Beslenme

Maliyeti

Ccedilok pahalı 11 887 2 102 13 406

Pahalı 28 2258 48 2449 76 2375

Normal 78 6290 135 6888 213 6656

Ucuz 5 403 7 357 12 375

Ccedilok ucuz 2 161 4 204 6 188

TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000

İlccediledeki Barınma

Maliyetinin Uygunluğu

Evet 24 1935 43 2194 67 2094

Hayır 58 4677 70 3571 128 4000

Kısmen 42 3387 83 4235 125 3906

TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000

İlccediledeki Oumlğrenci Toplam Maliyeti

Ccedilok yuumlksek 11 887 15 765 26 813

Yuumlksek 49 3952 44 2245 93 2906

Normal 36 2903 67 3418 103 3219

Duumlşuumlk 28 2258 58 2959 86 2688

Ccedilok duumlşuumlk 0 000 12 612 12 375

TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000

Birden fazla şık işaretlendiğinden dolayı toplam 10000rsquouuml aşmaktadır

Oumlğrencilerin bir kısmı ilccediledeki yuumlksekokulların ekonomik ve kuumlltuumlrel

hareketlilik sağlaması sosyal imkacircnları artırması vizyonu değiştirmesi yaşam

kalitesini artırması ve ilccedileye iş olanağı sağlaması nedeniyle oumlnemli katkılar

sağladığını duumlşuumlnuumlrken ccedilok az bir kısmı ise hiccedil bir şey kazandırmadığını veya

kaybettirmediği ifade etmişlerdir TSHMYOrsquondaki oumlğrenciler diğerine kıyasla

yuumlksekokulların ilccedileye olumlu katkısı olduğunu duumlşuumlnmektedirler

Buna karşın bir kısmım oumlğrenciler ise ilccedilede yuumlksekokulların accedilılması

ve oumlğrencilerin oumlğrenim goumlrmesi ile birlikte ev fiyatlarının arttığını ve ahlaki

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

180

değerlerin bozulduğunu ifade etmişlerdir Bu duumlşuumlncelere sahip olma oranı her

iki yuumlksekokuldaki oumlğrencilerde birbirine yakın duumlzeydedir

Ankete katılan tuumlm oumlğrencilerin 6656rsquosı ilccediledeki beslenme maliyetini

(yiyecekiccedilecek fiyatları) normal olduğunu duumlşuumlnuumlrken 2781rsquoi pahalı+ccedilok

pahalı 563 gibi duumlşuumlk bir kısmı da ucuz+ccedilok ucuz olduğunu duumlşuumlnmektedir

Diğer yandan oumlğrencilerin yaklaşık 60rsquoı barınma maliyetlerini kısmen veya

tamamen uygun bulmaktadır

Oumlğrenciler oumlğrenim hayatları boyunca birccedilok farklı şey iccedilin (barınma

yemek kırtasiye ulaşım giyim gibi) harcama yapmaktadır Yapılan bu harcama

miktarı değişik faktoumlrlere bağlı olarak farklılık arz etmektedir Oumlğrencilerin

yaklaşık 13rsquouuml ilccediledeki oumlğrenci toplam maliyetini normal 13rsquouuml yuumlksek+ccedilok

yuumlksek 13rsquouuml de duumlşuumlk+ccedilok duumlşuumlk olarak nitelendirmişlerdir Bunda

oumlğrencilerin eline geccedilen aylık para miktarının duumlşuumlk olması (Ccedilizelge 2) da etkili

olabilir Diğeri ile kıyaslandığında TSHMYOrsquonda daha fazla orandaki oumlğrenci

ilccediledeki oumlğrenci maliyetini yuumlksek+ccedilok yuumlksek olarak goumlrmektedirler

Oumlğrencilerin aylık harcanabilir gelirlerinin (Ccedilizelge 2) tamamını (bu

değer TSHMYO oumlğrencileri iccedilin 31252 TL TMYO oumlğrencileri iccedilin 32150 TL

ve tuumlm oumlğrenciler ortalaması iccedilin ise 31806 TLrsquodir) değişik nedenlerle

harcadıkları tespit edilmiştir (Ccedilizelge 6) Oumlğrenci başına aylık harcama miktarı

Balıkesir Uumlniversitesi Goumlnen MYOrsquondakilerde 51886 TL (Kaşlı ve Serel

2008) Suumlleyman Demirel Uumlniversitesirsquondekilerde 493 TL (Dulupccedilu ve Ccedilakırcı

2007) Kocaeli Uumlniversitesirsquondekilerde ise 38797 TL (Tarı ve ark 2006)

olarak saptanmıştır Bu sonuccedillar araştırma boumllgesindeki oumlğrencilerin aylık

gelirlerinin ve dolayısıyla harcama tutarlarının diğer araştırma sonuccedillarına goumlre

duumlşuumlk olduğunu goumlstermektedir

Araştırmada oumlğrencilerin tuumlmuuml itibariyle en oumlnemli harcama kaleminin

barınma olduğu (2639) tespit edilmiş olup bunu sırasıyla gıda ulaşım giyim

ısınma koumltuuml alışkanlıklar iletişim sosyal aktivite diğer ev ihtiyaccedilları eğitim ve

sağlık giderleri takip etmektedir

Uumlniversitelerin boumllgesel kalkınmaya olan etkileri ekonomik ve sosyo-

kuumlltuumlrel accedilılardan oumlnem taşımaktadır Bu katkılar arasında yer alan ekonomik

katkı gerek uumlniversitelerde ccedilalışan personelin gerekse oumlğrencilerin sosyal

yaşantılarını devam ettirebilmeleri accedilısından yapmış oldukları harcamalar ile

soumlz konusu kurumların buumltccedile harcamaları olarak değerlendirilebilir (Dalğar ve

ark 2009) Bu araştırmada da Turhal ilccedilesindeki yuumlksekokulların ilccedile

ekonomisine katkısı incelenmeye ccedilalışılmıştır İlccediledeki her iki yuumlksekokulda

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

181

oumlğrenim goumlren toplam 1636 oumlğrenciyi temsilen 320 oumlğrenci ile yapılan anket

sonucunda bir oumlğrencinin aylık harcama tutarının ortalama 31806 TL olduğu

tespit edilmiştir (Ccedilizelge 6) Ertaş ve ark (1999) Tokat ilindeki uumlniversite

oumlğrencilerinin aylık toplam harcamaları iccedilerisinde en yuumlksek payı 3031 ile

gıda harcamaları olduğunu tespit etmişlerdir

Ccedilizelge 6 Oumlğrencilerin Turhal ilccedilesinde aylık harcama tutarları (TL)

HARCAMA TUumlRLERİ TSHMYO (124) TMYO (196) GENEL (320)

Değer Değer Değer

Giyim 2294 734 3018 939 2738 861

Sağlık 478 153 385 120 421 132

Gıda 6057 1938 6814 2119 6520 2050

Barınma 9730 3113 7548 2348 8394 2639

Isınma 3093 990 1992 620 2419 761

Sosyal Aktivite 1137 364 1850 575 1574 495

Ulaşım 282 902 3466 1078 3216 1011

İletişim 1746 559 2005 624 1905 599

Eğitim 1032 330 929 289 969 305

Diğer ev ihtiyaccedilları 1272 407 1689 525 1527 480

Alışkanlıklar (sigara alkol vb) 1593 510 2454 763 2120 667

TOPLAM 31252 10000 32150 10000 31806 10000

Araştırmadan elde edilen verilerden hareketle ilccediledeki tuumlm oumlğrencilerin

ilccedile ekonomisine aylık katkısı

31806 TLoumlğrenci 1636 oumlğrenci = 52034616 TL

olarak hesaplanmıştır

Bu toplamın yaklaşık 30rsquou TSHMYO ve 70rsquoi ise TMYO

oumlğrencilerinden oluşmaktadır Oumlğrencilerin ortalama 9 ay ilccedilede oumlğrenim

goumlrduumlkleri duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde tuumlm oumlğrencilerin ilccedile ekonomisine yıllık katkıları

52034616 TLay 9 ay = 468311544 TL

şeklinde hesaplanmaktadır

Bunun yanısıra ilccediledeki yuumlksekokulların tahakkuk servislerinden alınan

2010-2011 verilerine goumlre yıllık tuumlm personel harcamaları toplamı 103571104

TLrsquodir Bu sonuccediltan hareketle ilccediledeki yuumlksekokullardaki personel ve

oumlğrencilerinin ilccedile ekonomisine yıllık toplam katkısı

103571104 TL + 468311544 TL = 571882648 TL

olarak hesaplanmıştır

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

182

Bu tutar Turhal ekonomisine giren harcamalardır 2010 yılı nuumlfus

sayımı sonuccedillarına goumlre ilccedile nuumlfusunun 63 987 kişi olduğu (TUİK 2012)

duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde yuumlksekokullar aracılığı ile ilccedilede yıllık gelir artışı

571882648 TL 63987 kişi = 8937 TLkişi

olarak hesaplanmıştır

Oumlzellikle uumlniversitelerin boumllgelerin ekonomik istikrarına oumlnemli bir

katkıda bulunduğu gibi boumllgelerin sosyal yaşamlarında ccedilok oumlnemli gelişmelere

neden olduğu belirtilmektedir Turizm enduumlstrisinde olduğu gibi uumlniversite

oumlğrencilerinin harcamalarının da boumllge ekonomileri uumlzerinde oumlnemli bir

ccediloğaltan etkisi bulunduğu ifade edilmektedir (Aydemir 1994) Uumlniversiteler ya

da buumlnyesinde bulundurduğu idari akademik personel ve oumlğrencilerin yapacağı

harcamaların ekonominin sahip olduğu marjinal tuumlketim eğilimi değerine bağlı

olarak yerel ekonomide buumlyuumlk miktarda bir genişletici etki yaratacağı

belirtilmektedir (Tuğcu 2003) Uumlniversite ve oumlğrencilerin sosyal yaşam

taleplerinin etkisiyle bu alanda hizmet veren internet kafe lokanta kafeterya

disko ve bar gibi işletmelerin hızlı bir gelişim goumlsterdiği de ifade edilmektedir

(Kaşlı ve Serel 2008) İlccedilede uumlniversite oumlğrenci sayısının artması ile birlikte bu

tarz işyerlerinin muumlşteri sayısı ve profilinde değişiklik olduğu soumlylenebilir

4 SONUCcedil

Yapılan bu araştırmada anket yapılan oumlğrencilerin daha ccedilok ilccedileye

yakın boumllgelerden geldiği ailelerinin ve dolayısıyla kendilerinin aylık

gelirlerinin ccedilok yuumlksek olmadığı ccediloğunluğunun ilccedile merkezinde kiralık ev-yurt-

pansiyon gibi yerlerde ikamet ettiği ccediloğu oumlğrencilerin yuumlksekokula uyumla

ilgili olarak herhangi bir problemlerinin olmadığı ancak yuumlksekokul

youmlnetiminden birtakım beklentilerin olduğu gibi oumlnemli sonuccedillara ulaşılmıştır

Bununla birlikte yapılan hesaplama sonucunda ilccedilede bulunan 2 adet

yuumlksekoumlğretim kurumunun gerek oumlğrenciler ve gerekse personel (akademik ve

idari) kanalıyla ilccedile ekonomisine oumlnemli duumlzeyde katkı yaptığı ortaya

konulmuştur Ayrıca ilccedilede yuumlksekoumlğretim kurumlarının bulunmasının sosyo-

kuumlltuumlrel accedilıdan da katkı sağlayacağı soumlylenebilir

Bahsedilen katkıların devam etmesi veya daha da artırılabilmesi

accedilısından yerel halk ve youmlneticilerin daha bilinccedilli davranmaları sunulan hizmet

kalitelerini artırmaları daha fazla sosyo-kuumlltuumlrel olanak sunulması oumlğrencilerin

oumlzellikle barınma probleminin ccediloumlzuumlme kavuşturulması ilccedilede kurulan ve bina

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

183

inşaatına başlanılan 4 yıllık eğitim verecek olan ldquoTurhal Uygulamalı Teknoloji

ve İşletmecilik Yuumlksekokulurdquonda eğitim-oumlğretime biran oumlnce geccedililmelidir

KAYNAKLAR

Atik H (1999) ldquoUumlniversitelerin Yerel Ekonomiye Katkıları Teori ve Erciyes

Uumlniversitesi Uumlzerine Bir Uygulamardquo Erciyes Uumlniversitesi İktisadi ve

İdari Bilimler Fakuumlltesi Dergisi 15 99-109

Aydemir SE (1994) ldquoKaradeniz Teknik Uumlniversitesinin Kent ve Boumllge

Ekonomisine Doğrudan ve Dolaylı Ekonomik Etkilerirdquo Boumllgesel

Kalkınma Sempozyumu Trabzon s195ndash210

Charles DL (2001) ldquoUniversities and Regional Development European

Community under the Targeted Socio-economic Research (TSER)rdquo

Final Report July

Ccediletin M (2007) ldquoBoumllgesel Kalkınma ve Girişimci Uumlniversitelerrdquo Ege

Akademik Bakış Dergisi 7(1) 217ndash238

Dalğar H Tunccedil H Kaya M (2009) ldquoBoumllgesel Kalkınmada Yuumlksekoumlğretim

Kurumlarının Roluuml ve Bucak Oumlrneğirdquo Mehmet Akif Ersoy Uumlniversitesi

Sosyal Bilimler Dergisi 1 39-50

Dulupccedilu M Ccedilakırcı İ (2007) ldquo2007 Yılı Oumlğrenci Harcama Eğilimleri

Tutumları Sorunları ve En İyi Tercihlerirdquo httpwwwhurriyetcomtr

(13032008)

Erguumln E (2003) ldquoAKUuml Bolvadin Meslek Yuumlksekokulursquonun Bolvadinrsquoin

Sosyo-Kuumlltuumlrel Yapısına ve Ekonomisine Katkılarırdquo Afyon Kocatepe

Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi Dergisi 5(1) 63-78

Erkekoğlu H (2000) ldquoBoumllge Uumlniversitelerinin Yerel Ekonomiye Katkıları

Sivas Cumhuriyet Uumlniversitesi Oumlrneğirdquo Erciyes Uumlniversitesi İktisadi ve

İdari Bilimler Fakuumlltesi Dergisi 16 211-230

Ertaş FC Yayar R Erol Y Guumlleccedil İ (1999) Gaziosmanpaşa

Uumlniversitesinin Tokat İli Ekonomisine Etkisi Uumlzerine Bir Araştırma

Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Meslek Yuumlksekokulu Yayınları No1

Araştırma Serisi No1 Tokat

Goumlrkemli HN (2009) ldquoSelccediluk Uumlniversitesirsquonin Konya Kent Ekonomisine

Etkilerirdquo Selccediluk Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Dergisi 22

169-186

Greenspan A Rosan M (2006) ldquoThe Role of Universities Today Critical

Partners in Economic Development and Global Competitivenessrdquo

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

184

httpicfconsultingcommarketscommunity_developmentdocfilesrol

e universitiespdf (Erişim Tarihi 25062009)

Kaşlı M Serel A (2008) ldquoUumlniversite Oumlğrenci Harcamalarının Analizi ve

Boumllge Ekonomilerine Katkılarını Belirlemeye Youmlnelik Bir Araştırmardquo

Youmlnetim ve Ekonomi 15(2) 99-113

Oumlzyaba M (1999) ldquoKentsel Gelişmede Uumlniversitenin Roluuml (Uludağ

Uumlniversitesi ve Bursa)rdquo httpwwwkentliorgmakalebursahtm

(Erişim Tarihi 28062009)

Tarı R Ccedilalışkan Ş BayraktarY (2006) ldquoKocaeli Uumlniversitesi Oumlğrencilerinin

Gelir ve Tuumlketim İlişkisi Uumlzerine Ekonometrik Bir İncelemerdquo Kocaeli

Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Dergisi 11(1) 168-179

Tuğcu C (2008) ldquoUumlniversitelerin Yerel Ekonomik Faaliyet Hacmine Katkısı

Nevşehir Oumlrneğirdquo

httpwwwpglobalcomtrprlresourcenevsehir_unipdf (Erişim

Tarihi 19082009)

TUİK (2012)

httpraportuikgovtrreportsrwservletadnksdb2ampEVID=adnksdb2En

vampreport=wa_turkiye_ilce_koy_sehirRDFampp_İl1=60ampp_ilce1=1690amp

p_kod=2ampp_yil=2011ampp_dil=1ampdesformat=html (Erişim Tarihi

08112012)

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

185

Temel Yetkinliklerin Belirlenmesine Youmlnelik Suumlreccedil ve Model Oumlnerisi

(Vaka Ccedilalışması)

Oumlmer Faruk Uumlnal1

Oumlzet

Bu ccedilalışmada temel yetkinlikleri belirleme suumlreci ve temel yetkinlik modeli

oumlnerilmektedir Ccedilalışma İstanbulrsquoda faaliyet goumlsteren bir şirketler topluluğunda

gerccedilekleştirilmiştir Ccedilalışma iccedilin oumlncelikle pilot bir şirket belirlenmiştir Odak grup

ccedilalışmasına pilot şirketin uumlst youmlnetimi boumlluumlm youmlneticileri insan kaynakları

profesyonelleri ve danışmanlar katılmıştır Model geliştirme ccedilalışması tuumlm ccedilalışanlarla

yapılan anketle sonlandırılmıştır Ccedilalışma ile kurumun değerlerini yansıtan 20 temel

yetkinlik belirlenmiştir

Anahtar Kelimeler Temel yetkinlikler Temel yetkinlik modeli Yetkinlik

geliştirme suumlreci

A Process and Model Suggestion for Determining Core Competencies

(A Case Study)

Abstract

This article presents a detailed process and a model for core competencies The

study tested the development of core competency model at a group of companies in

Istanbul At the very beginning a pilot firm is selected for the study The focus group

study was carried out in partnership with the firmrsquos top executives line managers and

human resource professionals and consultants The model was completed with a survey

among all incumbents The core competency model consists of 20 competencies

representing core values of the company

Key Words Core competencies Core competency model Process of

competency development

1 GİRİŞ

Yetkinliğe dayalı youmlnetim yaklaşımı oumlrguumltlerin rekabetccedili uumlstuumlnluumlğuumlnuumln

ccedilalışanların geliştirdiği yetkinliklere bağlı olduğu duumlşuumlncesine dayanmaktadır

(Tak vd 2007 233-266) Ccedilalışanların yetkinlikleri oumlrguumltuumln yapılabilirliklerini

1 YrdDoccedilDr Suumlleyman Demirel Uuml İktisadi İdari Bilimler Fak Sosyal Hizmet Boumll

Isparta omerunalsduedutr

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

186

belirleyen entelektuumlel sermayenin temel unsurlarından biridir (Garciacutea-

Barriocanal vd 2012 12310ndash12318) Entelektuumlel sermaye yetkinlik ve

adanmışlığın etkileşiminden oluşmaktadır (Ulrich 1998 15-26) Oumlrguumltlerin

misyonlarını başarmaları yetkinliklerin stratejilerle uyumlu olmasına bağlıdır

Yetkinlikler olmaksızın oldukccedila iyi kavramlaştırılmış ve konumlandırılmış

stratejiler bile başarılı bir şekilde uygulanamaz ve gerccedilekleştirilemez (Cardy ve

Selvarajan 2006 235-245 Saylı ve Ağca 2009 345-364) Ccedilalışanın

yetkinlikleri ile işin gerekleri ne kadar iyi oumlrtuumlşuumlrse ccedilalışanın iş tatmini ve

performansı o kadar yuumlksek olacaktır (Heinsman 2008 3)

Oumlrguumltuumln diğer kaynaklar ve yapılabilirlikleri ile birlikte ccedilalışanların

yetkinlikleri rekabetccedili avantaj iccedilin oumlnemli bir kaynaktır (Cardy ve Selvarajan

2006 235-245) Kaynak olmanın oumltesinde oumlrguumltuumln diğer kaynaklarının verimli

bir şekilde kullanılabilmesi iccedilin ccedilalışanların da uygun yetkinliklere sahip olması

gerekmektedir (Nordhaug ve Grenhaug 1994 89-106)

Yetkinlikler insan kaynakları (İK) alanında oumlnemli bir kavram haline

gelmiş (Ccediletinkaya 2009 219-238) ve oldukccedila yaygın bir kullanım alanı

bulmuştur Yetkinlikler seccedilme yerleştirme terfi uumlcret oumlduumlllendirme

performans youmlnetimi eğitim ve geliştirme kariyer youmlnetimi koccedilluk kılavuzluk

(mentorluk) yedekleme kurumsal stratejik planlama ve değişim youmlnetimi gibi

alanlarda kullanmaktadır (Chung-Herrera vd 2003 17-25 Rodriguez vd

2002 309-324 Mansfield 2000 3-17 Draganidis and Mentzas 2006 51-64

IDAS 2006 14)

Yetkinliklerle youmlnetim İK profesyonellerinin değişik ihtiyaccedillarına cevap

vermekte (Mansfield 2000 3-17) ve kurumda insan kaynakları sisteminin

geliştirilmesi iccedilin buumltuumlnleşik bir ccedilerccedileve sunmaktadır (Chung-Herrera vd 2003

17-25) İK uygulamalarında ortak bir dilin oluşturulması işin gereklerinin

anlaşılmasını kolaylaştırmaktadır Ccediluumlnkuuml yetkinlik modeli sayesinde bir işin

etkin bir şekilde yerine getirilebilmesi iccedilin hangi yetkinliklere hangi seviyelerde

ihtiyaccedil olduğu bilinmektedir (Mansfield 2000 3-17)

Yetkinlik youmlnetimi dahili bireysel davranış ve yeteneklerin oumlrguumltuumln

stratejik youmlnelimleri ile uyumlaştırılmasına yardımcı olan temel İK stratejisidir

Yetkinlik modelinin oumlncelikli ccedilıktısı oumlrguumltsel stratejileri amaccedilları ve değerleri

spesifik davranışlara doumlnuumlştuumlrerek bireysel davranışları strateji amaccedil ve

değerlerle uyumlaştırmasıdır Bu bakımdan yetkinlik yaklaşımı uygun şekilde

tasarlandığında seccedilme geliştirme terfi ve oumlduumlllendirme gibi İK suumlreccedillerini bir

birleriyle entegre ederek bireysel ve oumlrguumltsel performansa katkı sağlayabilir

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

187

(Oumlzccedilelik ve Ferman 2006 72-91)

Bu ccedilalışma temel olarak iki boumlluumlmden oluşmaktadır Birinci boumlluumlmde

yetkinlik kavramı yetkinlik ccedileşitleri yetkinlik belirleme yaklaşımları yetkinlik

belirleme youmlntemleri ve yetkinlik modeli belirlerken dikkate alınması

gerekenler accedilıklanmaktadır İkinci boumlluumlmde ise yetkinlik geliştirme suumlreci vaka

ccedilalışması bağlamında accedilıklanmakta ve temel yetkinlik modeli oumlnerisi

sunulmaktadır

2 Yetkinlik Kavramı

Yetkinlik kavramı ilk olarak Selznick tarafından işletmenin kilit başarı

faktoumlrlerini belirlemek iccedilin kullanılmıştır (Budak 2008 50) İlk yetkinlik

modeli ise Psikolog McClelland tarafından 1970rsquoli yıllarda geleneksel zeka

testlerine alternatif olarak geliştirilmiştir (Mansfield 2000 3-17 Cardy ve

Selvarajan 2006 235-245) Yetkinlik kavramı Boyatzis tarafından

popuumllerleştirilmiştir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245 Klink ve Boon 2002

411-424) Yetkinlikler 1990 yılından itibaren stratejik youmlnetim seccedilme

yerleştirme eğitim ve performans değerleme uygulamalarında anahtar kelime

olmuştur (Enis 2008 1-25)

McClellandrsquoa goumlre yetkinlikler sadece işle ilgili sonuccedillarla değil aynı

zamanda liderlik kişiler arası ilişkiler yeteneği gibi sosyal yaşamla da

ilgilidirler Yazma okuma ve hesaplama yetenekleri gerektiren bazı yetkinlikler

geleneksel olarak bilişseldir Diğer yetkinlikler ise kişilik goumlstergeleri ile

ilgilidir (McClelland 1973 1-14) Bu tanım yetkinliği başarıyla buumltuumlnleşmiş

herhangi bir psikolojik davranış veya tutum olarak goumlrmektedir Yetkinlik

kavramın zamanla olgunlaşmasıyla birlikte bilgi yetenek kabiliyetler ve kişiyle

ilgili diğer karakteristikler de tanımın iccediline alınmıştır (Athey ve Orth 1999

215-226)

Boyatzis yetkinlikleri kişinin belirgin oumlzellikleri olarak tanımlamıştır

Guumlduuml karakter yetenek kişisel imaj sosyal rol ve bilgi birikimi (Boyatzis

1982 16 aktaran Gangani vd 2006 127-140) Boyatzisrsquoin bu geniş tanımı iş

performansı ile ilgili farklı kişisel oumlzelliklere atıfta bulunmakta (Cardy ve

Selvarajan 2006 235-245) ve hemen hemen her şeyi kapsamaktadır (Currie ve

Darby 1995 11-18)

Brockbankrsquoa goumlre yetkinlikler kişinin kim olduğunu ne bildiğini ve ne

yaptığını goumlstermektedir (Brockbank vd 1999111-118) Desslerrsquoe goumlre

yetkinlik işi etkin bir şekilde yapan kişinin goumlsterilebilen karakteristikleridir

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

188

(Dessler 2007 154) Yeungrsquoa goumlre yetkinlik uumlstuumln ya da etkin performansa

sebep olan oumlnemli kişisel oumlzelliklerdir (Yeung 1996 119-131) Yetkinlik bilgi

yetenek ve kabiliyetlerin sonucu olabileceği gibi kişilik davranış ve guumlduumller de

yetkinliklerin ortaya ccedilıkmasında oumlnemli bir rol oynayabilir(Heinsman 2008 2)

Yetkinlik ldquoBelirli bir iş bağlamında bir aktivitenin yapılabilmesi iccedilin

gerekli olan ve insanların elde edebilecekleri spesifik belirlenebilir

tanımlanabilir ve oumllccediluumllebilir bilgi yetenek beceri veveya diğer işlerle ilgili

karakteristiklerdir (tutum davranış fiziki beceri)rdquo (HR-XLM 2001 3 Petersen

vd 2011 xx )

Tanımlamalardan anlaşılacağı ve araştırmacıların (Heinsman 2008 2

Deist 2005 27-46 Lahti 1999 59-75 Nordhaug ve Grenhaug 1994 89-106)

da belirttiği gibi yetkinlik kavramının tanımında birlik yoktur

3 Yetkinlik Ccedileşitleri

Temel yetkinlikler Organizasyonun misyonunu vizyonunu

değerlerini ve stratejik planını gerccedilekleştirmeye youmlnelik yapılacak işleri başarılı

bir şekilde yerine getirmek iccedilin kurum iccedilindeki buumltuumln ccedilalışanların gerek

duyduğu diğer yetkinliklere goumlre daha baskın ve youmlnlendirici yetkinliklere

temel yetkinlikler denilmektedir (IDAS 2006 2 Gangani vd 2006 127-140

Biccediler ve Duumlztepe 2003 13-20)

Fonksiyonel yetkinlikler Fonksiyonel yetkinlikler mevcut işin etkin

bir şekilde yerine getirilebilmesine yardımcı olmaktadır (Gangani vd 2006

127-140) Herhangi bir pozisyon iccedilin bazı yetkinlikler diğerlerine goumlre daha

oumlnemli ya da daha gerekli olabilmektedir Oumlrnek olarak satış elamanı ve

kasiyerin ihtiyaccedil duydukları kişiler arası ilişkiler hesaplama ve konuşma

kapasitesi derece bakımından birbirinden farklı olacaktır (Enis 2008 1-25)

Kişisel yetkinlikler Kişisel yetkinlikler ccedilalışanın bireysel amaccedillarını

gerccedilekleştirmesi ve bir sonraki seviyeye ya da geleceğe hazırlanmasına

yardımcı olan yetkinliklerdir (Gangani vd 2006 127-140) Bireysel

yetkinlikler işyerinde eğitim ve tecruumlbe ile kazanılabilmektedir Tecruumlbeyle

kazanılan yetkinlikler kısmen kazanıldığı firmaya oumlzguumlduumlr (Nordhaug ve

Grenhaug 1994 89-106)

Şekil 1rsquode oumlrguumltuumln misyonu değerleri amaccedilları ve hedefleri ile

yetkinlikler arasındaki ilişki goumlsterilmektedir Oumlrguumltuumln temel yetkinlikleri

oumlrguumltuumln değerlerini desteklemektedir Boumlluumlmlerin amaccedillarına dayanarak

bireysel amaccedillar geliştirilmiştir Fonksiyonel yetkinlikler (teknik yetkinlikler

finansal uzmanlık) boumlluumlm amaccedil ve hedeflerinden tuumlretilmiştir Bireysel

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

189

yetkinlikler (sonuccedil odaklılık ve uyum goumlsterebilme gibi) ccedilalışanların bireysel

hedeflerini gerccedilekleştirmeye ve gelecek iccedilin hazır olmasına yardımcı

olmaktadır

Kaynak Gangani N McLean GN ve Braden R A (2006) ldquoA Competency-Based

Human Resource Development Strategyrdquo Performance Improvement Quarterly 19(1)

127-140

Şekil 1 Oumlrguumltsel Hedefler ve Yetkinlik İlişkisi

4 Yetkinlik Belirleme Yaklaşımları

Cardy ve Selvarajan yetkinlikleri belirlemede doumlrt yaklaşım olduğunu

belirtmektedirler İş temelli gelecek temelli kişi temelli ve değer temelli

Bunlardan ilk ikisi geleneksel diğer ikisi ise alternatif yaklaşım olarak kabul

edilmektedir

İş temelli yaklaşım Oldukccedila yaygın olarak kabul goumlren bu yaklaşımda

yetkinlikler iş gereklerinin analizi sonucu elde edilmektedir Bu yaklaşımla

belirlenen yetkinlikler oumlrguumltte işleri yapmak iccedilin gerekli olan yeteneklerdir ve

kaynağı iş analizleridir Yetkinlikler mevcut işin yapılması işin iccedileriği ve ne

yapıldığı ile ilgilidir Bu yaklaşım hiyerarşik yapıdaki organizasyonların

kuumlltuumlruumlne uygun goumlruumllmektedir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245)

Gelecek temelli yaklaşım Bu yaklaşım gelecekte başarılması gereken

stratejilere ve yapılacak olan işlerin analizlerine odaklanmaktadır Oumlrguumltuumln

gelecek stratejileri yetkinlikleri tuumlretmektedir Yetkinlikler oumlrguumltuumln gelecek

stratejileri ile insan kaynakları arasında bağlantı kurmakta ve İKY fonksiyonları

iccedilin temel oluşturmaktadır Guumlnuumlmuumlzde organizasyonlar dinamik bir ccedilevrede

faaliyet goumlsterdiğinden bu yaklaşım değişimin planlandığı oumlrguumltlere uygun

goumlruumllmektedir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245)

Geleneksel yaklaşımlar buluşccediluluğu destekleyen yetkinlikleri ortaya

ccedilıkarmada aşırı mekanik olabilmektedir Ccediluumlnkuuml geleneksel yaklaşımlar bireysel

ilgi ve oumlzellikleri ihmal etmektedir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245)

Kişi temelli yaklaşım Bu yaklaşım goumlrevden ccedilok kişilik

Misyon

değerler amaccedillar

ve hedefler

Performans

değerleme

Boumlluumlm hedefleri Bireysel

hedefler

Temel

yetkinlikler Ne ve nasıl Fonksiyonel

yetkinlikler

Bireysel

yetkinlikler

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

190

karakteristiklerine oumlrguumlte en buumlyuumlk potansiyeli sağlayacak bireysel oumlzelliklere

ve yeteneklere odaklanmaktadır Bu yaklaşım kişisel yeteneklerin

pazarlanabilir uumlruumln ve hizmetleri uumlretebileceği bir ortam oluşturmaya

ccedilalışmaktadır Bu yaklaşım oumlrguumltsel etkinlik iccedilin ccedilalışanların buluşccediluluğuna

vurgu yapan bilgi temelli oumlrguumltler iccedilin uygun goumlruumllmektedir (Cardy ve

Selvarajan 2006 235-245)

Değer temelli yaklaşım Bu yaklaşım oumlrguumltuumln değerlerini esas almakta

oumlrguumltuumln bilmek ve teşvik etmek istediği temel değerleri belirlemektedir Bu

değerler işlerin nasıl yapılacağını belirlerken hangi işlerin yapılması gerektiğini

belirlemezler Yetkinlikler oumlrguumltteki iş suumlreccedillerine odaklanmaktadır Diğer bir

ifadeyle işlerin nasıl yapılması gerektiği ile ilgili guumlccedilluuml bir oumlrguumlt kuumlltuumlruuml

oluşturulmaya ccedilalışılmaktadır (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245)

Bu yaklaşım etik yetkinlikler geliştirmede etkilidir İş temelli yaklaşım

da her bir pozisyon iccedilin spesifik davranış kodları belirlemede kullanılabilir

Fakat etik davranışları değerlendiren oumlduumlllendiren ve teşvik eden destekleyici

bir oumlrguumlt kuumlltuumlruumlnuumln olmadığı durumlarda iş temelli yaklaşım etik davranışları

ortaya ccedilıkarmada başarısız olacaktır Bundan başka her olası durum iccedilin etik

kodlar ve kurallar geliştirilemeyeceğinden dolayı değer temelli yaklaşım

geleneksel yaklaşımlara goumlre etik yetkinlikler geliştirmede daha avantajlıdır Bu

yaklaşım aynı zamanda ccedilok kuumlltuumlrluuml ya da kuumlltuumlrler arası yetkinlikler

geliştirmede geleneksel yaklaşımlara goumlre daha etkindir (Cardy ve Selvarajan

2006 235-245)

Capaldo vd goumlre ise yetkinlikleri belirlemede evrensel ve durumsalcı

olmak uumlzere iki yaklaşım bulunmaktadır Durumsalcı yaklaşım yetkinlikleri

duruma oumlzel olarak tanımlamaktadır Diğer bir ifadeyle yetkinlik tanımı kurum

kuumlltuumlruumlnden sosyal etkileşimlerden ve ccedilalışanların işi algılama biccediliminden

etkilenmektedir Yetkinliklerle ilgili diğer goumlruumlşe goumlre yetkinlikler evrenseldir

Diğer bir ifadeyle yetkinlikler spesifik kurumsal bağlamdan bağımsızdır

Evrensel yaklaşım yetkinliklerin standardizasyonu ile yuumlksek derecede etkinlik

oumlngoumlrmektedir (Capaldo vd 2006 429-488) Ancak evrensel yetkinlik

katalogları oluşturmak yetkinliklerin sayısı ve tanımların karmaşıklığı dikkate

alındığında zor bir goumlrev olarak kabul edilmektedir (Garciacutea-Barriocanal vd

2012 12310ndash12318)

5 Yetkinlik Modeli Geliştirmede Veri Kaynakları (youmlntemler)

Odak grup ccedilalışmaları Oumlzellikle sayısal verilere ulaşılamadığı

durumlarda odak grup ccedilalışması yetkinliklerin belirlenmesinde kullanılacak

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

191

etkin bir yol olarak goumlruumllmektedir Bu youmlntemde yapılan oturumlarda karşılıklı

goumlruumlş birliğine varılarak yetkinliklerin belirlenmesi muumlmkuumln olmaktadır

(Budak 2008142)

Odak grup ccedilalışmasına ccedilalışanlar youmlneticiler İK youmlneticileri ve eğitim

uzmanları katılabilmektedir Odak grup ccedilalışması genellikle yapılandırılmış bir

suumlreci takip etmektedir Konu uumlzerinde yapılan tartışmalardan sonra katılımcılar

oluşturulan listeyi veya alınacak kararları puanlamaktadır Konu uzmanlarından

oluşan uygun bir grupla daha kısa suumlrede yetkinlik modeli geliştirilebilir Fakat

model yeni yetkinlikleri ve teknik yetenekleri accedilıklayamayabilir (Mansfield

2000 3-17)

Kritik Olay Muumllakatı Yetkinlikler uumlstuumln performans goumlsterenler

uumlzerinde araştırma ya da muumllakat yapılarak da tespit edilebilmektedir (Cardy ve

Selvarajan 2006 235-245) Bu youmlntem ccedilalışanların bazı spesifik yetkinlikleri

nasıl goumlsterdikleri ile ilgili oldukccedila değerli ve detaylı bilgi sunmaktadır Bu

değerinden dolayı muumllakatlar bazı spesifik ve kritik işlerle ilgili yetkinlik

modellerinin oluşturulmasında kullanılmaktadır (Mansfield 2000 3-17)

Bu youmlntemde muumllakatların araştırmacı tarafından kaydedilmesi

gerekmektedir Kaydedilen verilerin ccediloumlzuumlmlenmesi zaman alan ve maliyetli bir

ccedilalışmadır Bu nedenle bu youmlntem ccediloklu model geliştirilmede sınırlı kullanım

alanına sahiptir Ayrıca araştırmalar uumlstuumln performans goumlsterenlerin yetenek ve

karakteristiklerinin ccedilalışanların ccediloğunluğu tarafından anlaşılamadığını

goumlstermektedir (Mansfield 2000 3-17)

Jenerik Yetkinlik soumlzluumlkleri Bazı araştırmacılar ve İK

profesyonelleri yetkinlik modeli geliştirmedeki engin tecruumlbelerine dayanarak

yetkinlik soumlzluumlkleri geliştirmişlerdir Yetkinlik soumlzluumlkleri genel olarak

karşılaşılan yetkinlikler ve davranış goumlstergeleri hakkında kavramsal bir ccedilerccedileve

sunmaktadır Yetkinlik soumlzluumlkleri her biri 5 ila 15 davranış goumlstergesinden

oluşan 20 ila 40 arası yetkinlikten oluşmaktadır (Mansfield 2000 3-17)

Yetkinlik modellerinin oluşturulmasında jenerik yetkinlik soumlzluumlklerinin

kullanılmasının bir kısım faydaları bulunmaktadır Birincisi yetkinlik soumlzluumlkleri

ccedilalışma grubuna kavramsal bir ccedilerccedileve sunar ve nereden başlanacağı konusunda

fikir verir İkincisi odak grup ccedilalışmalarında katılımcılardan jenerik

yetkinliklerin oumlnemine goumlre puanlanması istenebilir Uumlccediluumlncuumlsuuml kavramsal

ccedilerccedileve kritik olay muumllakatlarının analiz edilmesinde yol goumlsterici olarak

kullanılabilir (Mansfield 2000 3-17) Ayrıca yetkinlik soumlzluumlkleri kurum iccedilinde

genel bir dil veya iletişim aracı oluşturulmasına katkı sunmaktadır (Heinsman

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

192

2008 118)

Jenerik yetkinlik modellerinin ccedilekici goumlruumlnmelerine rağmen oumlnemli

dezavantajları bulunmaktadır Şoumlyle ki bir oumlrguumltte etkinliği sağlayan

karakteristikler başka bir oumlrguumltte aynı fonksiyonu sağlamayabilir Bundan başka

jenerik yetkinliliklerin uygulanması ccedilalışanlar tarafından tepki ile karşılanabilir

(Cardy ve Selvarajan 2006 235-245)

Araştırma (survey) Yetkinliklerin belirlenmesi araştırma ccedilabası

gerektirebilir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245) Bazı araştırmacılar

yetkinlik modeli geliştirmek iccedilin oumlrguumltuumln tuumlm ccedilalışanlarının katıldığı

araştırmalar yapmaktadırlar Fakat buumltuumln ccedilalışanların goumlruumlşlerinin yetkinlik

modeli iccedilin uygun bir temel oluşturup oluşturmadığı şuumlphelidir (Mansfield

2000 3-17)

İK uygulamaları Yetkinliklerin oumlrguumltlerde başlıca kullanım alanı İK

uygulamalarıdır Ayrıca İK uygulamalarında dikkate alınan kriterler de

yetkinlikleri belirlemede oumlnemli ipuccedilları verebilmektedir (Biccediler ve Duumlztepe

2003 13-20) Oumlrnek olarak iş duyuruları performans kriterleri uumlcret kriterleri

ve terfi kriterleri oumlrguumltte hangi yetenek beceri ve oumlzelliklere oumlnem verildiğini

goumlstermektedir (Oumlzden 331332)

6 Yetkinlik Modeli Oluştururken Dikkate Alınması Gerekenler

Yetkinlikler yetkinlik modelinin yapı taşlarıdır (Draganidis and

Mentzas 2006 51-64) Yetkinlik modeli ise oumlrguumltteki bir iş veya rolle ilgili

yetkinlikler setidir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245) Yetkinlik modelinin

oluşturulması oumlrguumltuumln yetkinlik durumunu ve ihtiyacını anlamak bakımından

oumlnem taşımaktadır (Leyking vd 2009 14-25 ) Aşağıda yetkinlik modeli

oluştururken dikkate alınması gereken bir kısım konulara değinilmektedir

- Bir oumlrguumltte yetkinlik temelli yaklaşımların başarılı olabilmesi iccedilin İK

profesyonellerinin oumlrguumltsel ihtiyaccedil değerlendirmesi planlama veri toplama

değişim youmlnetimi ve iletişime oumlnemli bir zaman ayırmaları gerekmektedir

Yetkinliğe dayalı insan geliştirme stratejisinin etkili bir şekilde yuumlruumltuumllebilmesi

iccedilin uumlst youmlnetimin desteği sağlanmalıdır (Gangani vd 2006 127-140)

-Yetkinliklerin oumlrguumltuumln vizyonu ve stratejik youmlnelimleri ile uyumlu

olması gerekmektedir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245 Ulrich 1998 15-

26)

- Yetkinliklerin geliştirilmesi aşamalarında ccedilalışanları bilgilendirmek ve

katılımını sağlamak yetkinlik modelinin daha iyi anlaşılmasına katkı

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

193

sağlayabileceği gibi adanmışlığı da attırabilir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-

245 Gangani vd 2006 127-140)

- Yetkinlik modeli geliştirirken uygun bir metodoloji geliştirilmelidir

(Gangani vd 2006 127-140) Model yeterli buumlyuumlkluumlkte olmalıdır Her bir

yetkinlik kavramsal olarak tutarlı ve diğerlerinden farklı olmalı ve davranış

goumlstergeleri accedilıkccedila ifade edilmelidir (Mansfield 2000 3-17)

- Yetkinlikler ldquoistek listesirdquo olmaktan oumlte pazarın ve oumlrguumltuumln mevcut ve

gelecek ihtiyaccedillarını yansıtan kavramsal bir ccedilerccedilevede şekillendirilmelidir

(Currie ve Darty 1995 11-18 Gangani vd 2006 127-140 Conway 1994 7-

12) Yetkinlikler kullanıcılarının ihtiyaccedillarına cevap verebilmeli ve İK

uygulamalarına değer oluşturacak unsurlar iccedilermelidir (Mansfield 2000 3-17)

Oumlzellikle performans değerleme ve uumlcretlendirmeyi etkileyecek yetkinliklerin

doğru belirlenmesi gerekmektedir (Tak vd 2007 233-266)

- Yetkinliklerin sosyal boyutu bulunmaktadır Ccedilalışanların birbirleriyle

etkileşimi yeni ve kolektif yetkinliklerin geliştirilmesine yardımcı olur

(Nordhaug ve Grenhaug 1994 89-106)

- Yetkinlik modeli oluşturmanın dinamik bir suumlreccedil olduğunu dikkate

almak gerekmektedir Yetkinlikleri belirleyen birccedilok faktoumlr bulunmaktadır

Oumlrguumltuumln iccedilinde faaliyet goumlsterdiği ccedilevre dinamik bir ccedilevre olduğuna goumlre baskı

faktoumlrleri ve baskının şiddeti suumlrekli değişmektedir Dolayısıyla ccedilevrede ve

oumlrguumltte meydana gelen değişime paralel olarak yetkinliklerin de goumlzden

geccedilirilmesi ve değiştirilmesi gerekmektedir (Tak vd 2007 233-266)

- Oumlrguumltsel bağlam ve ccedilevresel koşullar dikkate alınmadan başarı sadece

bireysel yetkinliklere endekslenmemelidir İnsanların başarılı performans

goumlstermeleri farklı zamanlarda farklı koşul ve nedenden kaynaklanabilir Belirli

bir ortamda başarılı olan bir ccedilalışan başka bir ortamda başarılı olamayabilir

(Currie ve Darby 1995 11-18)

7 Temel Yetkinlik Modelinin Oluşturulması

71 Ccedilalışmanın Yapıldığı Kurum Hakkında Bilgi

Vaka ccedilalışmasına konu olan kurum İstanbul merkezli bir şirketler

topluluğudur Kuruma bağlı 15 şirket faaliyet goumlstermektedir Kuruma bağlı

şirketlerin ikisi ilk 500 firma arasında yer almaktadır Bağlı şirketler uumlretim ve

hizmet sektoumlruumlnde faaliyet goumlstermektedir Kurumda 2500 kişi ccedilalışmaktadır

(Kurumun adının accedilıklanması kurum yetkilileri tarafından istenmemiştir)

Kurumda bir İKY danışmanlık firması tarafından ihtiyaccedil analizi

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

194

ccedilalışması yapılmıştır Ccedilalışmada iş ihtiyaccedilları ve artan rekabetccedili baskıların

kurumu insan sermayesinin performansını yuumlkseltmeye zorladığı tespitine yer

verilmiş ve yetkinliğe dayalı stratejilere youmlnelmesi oumlnerilmiştir Bu oumlneri

ccedilalışmanın hareket noktasını oluşturmaktadır

72 Araştırma Youmlntemi ve Kısıtları

Temel yetkinliklerin belirlenmesinde oumlnceki boumlluumlmlerde bahsedilen

youmlntemlerden (veri kaynağı) uumlccediluuml birlikte kullanılmıştır Yetkinlikler insan

kaynakları uygulamalarının incelenmesi odak grup ccedilalışması ve anket

uygulaması sonucunda belirlenmiştir Odak grup ccedilalışmasına veri teşkil edecek

yetkinlikler ccedilalışma grubu tarafından kurumun İK uygulamaları incelenerek

elde edilmiştir Odak grup ccedilalışması sonucu 20 yetkinlik belirlenmiş ve tuumlm

ccedilalışanlar tarafından oumlnem derecesine goumlre puanlanacak yetkinlik listesi

oluşturulmuştur

Araştırma aşamasında standardize anket youmlntemi kullanılmıştır Anket

iki kısımdan oluşmaktadır Birinci kısımda anketi dolduran kişiye ait

demografik bilgiler yer almaktadır Bu kısmın doldurulması zorunlu değildir

İkinci kısım temel yetkinliklerin oumlnem derecesinin belirlenmesine youmlneliktir Bu

kısımdaki ifadelerin tamamının puanlanması zorunludur Dolayısıyla sadece

ikinci boumlluumlmuuml tam olarak doldurulmuş anketler sistem tarafından kabul

edilmektedir Cevap oumllccedileği olarak ise 5rsquoli Likert tipi oumllccedilek kullanılmıştır Ccedilok

oumlnemsiz (1) oumlnemsiz (2) orta duumlzeyde oumlnemli (3) oumlnemli (4) ccedilok oumlnemli (5)

Anket sonuccedillarının analizinde ise faktoumlr analizi kullanılmıştır

Anket uygulamasında tuumlm şirket ccedilalışanlarına ulaşılması hedeflenmiştir

Ancak şirket ccedilalışanlarının bir kısmının internet erişiminin olmamasından ve

bunlara ulaşmanın uzun zaman alacağından dolayı hedef kitleden ccedilıkarılmıştır

Dolayısıyla yetkinlik belirleme ccedilalışması ldquoaraştırmardquo kısmı internet erişimi

olanlar uumlzerinden yuumlruumltuumllmuumlştuumlr Anket linki şirketin internet erişimi olan 2000

ccedilalışanına elektronik posta ile goumlnderildi E-postada ccedilalışmanın amacı ve

doldurmanın goumlnuumllluumlluumlk esasına dayandığı belirtildi Bir haftalık suumlre iccedilinde

toplam 1054 ccedilalışandan geri doumlnuumlş sağlandı Anketlerin geri doumlnuumlş oranı 527

dir

Sonuccedillarının genelleştirilememesi vaka ccedilalışmalarının oumlnemli bir kısıtı

olarak kabul edilmektedir (Oumlzccedilelik ve Ferman 2006 72-91) Anket

uygulamasında internet erişimi olmayanların kapsam dışında bırakılması

ccedilalışmanın diğer bir kısıtını oluşturmaktadır

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

195

73 Model Oluşturma Aşamaları

Temel yetkinlik modelinin geliştirilmesine youmlnelik olarak yapılandırılmış bir

suumlreccedil izlenmiştir Bu suumlreccedil temel olarak dokuz adımdan oluşmaktadır

1 Aşama Ccedilalışmanın amacının belirlenmesi Kurum İnsan Kaynakları

Merkezi uumlst youmlnetimin kendisine vermiş olduğu rol kapsamında tuumlm kurumda

uygulanmak uumlzere yetkinlikleri belirleme ccedilalışması başlatmış ve bu kapsamda

ccedilalışmanın amacını belirlemiştir Bu amaccedillar şunlardır

-Tuumlm kurumda İK uygulamalarında aynı dilin konuşulmasını sağlamak

- İşe alma uumlcretlendirme atama performans değerleme yedekleme ve

kariyer geliştirme gibi İK uygulamalarında veri sağlayacak ve kullanılabilecek

standart oumllccediluumllebilen kriterler belirlemek

- Paylaşılan ve anlaşılan bir kurum kuumlltuumlruuml oluşturmak

- Ccedilalışanlardan hangi yetkinliklerin beklendiğini ortaya koymak

2 Aşama Ccedilalışma takımının oluşturulması Yukarıda belirlenen

amaccedilları gerccedilekleştirecek bir yetkinlik modelinin geliştirilmesi iccedilin kurumun İK

merkezi tarafından 9 kişilik bir ccedilalışma takımı oluşturulmuştur Ccedilalışma

takımında İK koordinatoumlruuml İK koordinatoumlr yardımcısı eğitim koordinatoumlruuml İK

youmlneticisi İK uzmanları (uumlccedil kişi) ve danışmanlık hizmeti veren akademisyenler

(iki kişi) yer almaktadır

3 Aşama Pilot ccedilalışmanın yapılacağı şirketin seccedililmesi Şirketler

topluluğunda yaklaşık 2500 kişinin ccedilalıştığı ve değişik sektoumlrlerde faaliyet

goumlsteren farklı oumllccedileklerde 15 şirket olduğu duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde tuumlm şirketlerde aynı

anda yetkinlik ccedilalışmasının yapılmasının getireceği maliyet dikkate alınarak

oumlncelikle pilot ccedilalışmanın yapılacağı bir şirketin seccedililmesine karar verildi

Seccedililecek şirketin işletme fonksiyonlarının (satış-pazarlama uumlretim halkla

ilişkiler insan kaynakları) boumlluumlmler şeklinde yapılanmış olması koşulu arandı

Ccediluumlnkuuml bazı kuumlccediluumlk oumllccedilekli şirketlerde İK ve halkla ilişkiler fonksiyonu boumlluumlm

olarak yapılandırılmadığı gibi bazı buumlyuumlk oumllccedilekli şirketlerde bazı fonksiyonlar

dışarıdan hizmet alma şeklinde gerccedilekleştirilmektedir (Oumlrnek olarak uumlretim

yapan bir şirketin satın almasını başka bir bağlı şirket yapmaktadır)

4 Aşama Ccedilalışmaya katılacak youmlneticilerin belirlenmesi Pilot

ccedilalışmanın yapılacağı şirketin belirlenmesinden sonra ccedilalışmaya destek verecek

youmlneticilerin belirlenmesi gerekmektedir Bu amaca youmlnelik olarak pilot

şirketin uumlst duumlzey youmlneticilerine ccedilalışma hakkında bilgi verilerek ccedilalışmada yer

alacak boumlluumlm youmlneticilerini goumlrevlendirmeleri talep edildi Soumlz konusu şirkette 7

boumlluumlm bulunmaktadır Bu boumlluumlmlerden ve uumlst youmlnetimden ccedilalışmaya 14

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

196

youmlnetici katılması kararlaştırmıştır Genel muumlduumlr genel muumlduumlr yardımcısı

pazarlama boumlluumlm youmlneticisi yurtdışı pazarlama boumlluumlm youmlneticisi kurumsal

iletişim boumlluumlm youmlneticisi insan kaynakları boumlluumlm youmlneticisi muhasebe boumlluumlm

youmlneticisi ve uumlruumln youmlneticileri (7 kişi) Ayrıca ccedilalışmada yer alacak boumlluumlm

youmlneticilerinin bilgilendirilmesi ve toplantıların organize edilmesi şirket İK

youmlneticisinin sorumluluğuna verilmiştir

5 Aşama Ccedilalışmanın amacı ve yetkinlilerle ilgili eğitim verilmesi Bu

aşamada oumlnemli olan youmlnetsel bir kararla boumlluumlm youmlneticilerinin ccedilalışmaya

katılımını sağlamaktan oumlte boumlluumlm youmlneticilerinin ccedilalışmaya katkı sunmalarını

sağlamaktır Bu amaca youmlnelik olarak oumlncelikle yetkinliklerle youmlnetim

konusunda ccedilalışma gurubunun akademik uumlyeleri tarafından boumlluumlm

youmlneticilerine eğitim verildi Eğitimde ccedilalışmanın amacı faydaları ccedilalışmanın

pilot bir ccedilalışma olduğu ve yetkinlik modelinin odak grup ccedilalışması sonucunda

oluşacağı anlatılmıştır ve boumlluumlm youmlneticilerinin katkı sunmaları istendi

6 Aşama Temel yetkinliklerin belirlenmesi iccedilin odak grup ccedilalışması

Ccedilalışmanın odak gurubu pilot şirket tarafından goumlrevlendirilen 14 youmlnetici ve

ccedilalışma grubu uumlyelerinden oluşmaktadır Odak grup ccedilalışmasının birincisinde

yetkinliklerin belirlenmesinde youmlntem sorunu toplantı sıklığı ve suumlresi tartışıldı

Yetkinliklerin belirlenmesine youmlnelik iki goumlruumlş ortaya ccedilıktı

- Birincisi ccedilalışma grubu tarafından bir oumln ccedilalışma olarak yetkinlik

listesinin hazırlanması ve odak grubu uumlyelilerinin bunların arasından belirli

sayıda yetkinliği belirlemesi

- İkincisi odak grubunun kendisinin yetkinlikleri belirlemesi

Bu iki yaklaşımın da kendilerine goumlre uumlstuumlnluumlkleri ve zayıflıkları

bulunmaktadır Şoumlyle ki ccedilalışma grubunun ccedileşitli kaynaklardan yetkinlik listesi

oluşturması ve odak grubun bu listeden yetkinlikleri belirlemesi her şeyden

oumlnce daha kısa suumlrede yapılacak bir ccedilalışma olacaktır Ancak kuumlltuumlrel

değerlerin modelin oluşturulmasında dikkate alınması gerekmektedir (Oumlzccedilelik

ve Ferman 2006 72-91) Bu durumda kurum iccedilin oumlnemli olan bazı

yetkinliklerin goumlzardı edilme tehlikesi bulunmaktadır ve kurumu diğer

kurumlardan ayıran bazı yetkinliklerin ortaya ccedilıkmama riski bulunmaktadır

Ayrıca yapılan ccedilalışma tuumlm kurum tarafından kabullenilmeyebilir Odak

grubun yetkinlikleri belirlemesi ise daha uzun suumlre alacaktır Ancak odak

gurubun yapacağı ccedilalışmanın kurum tarafından kabullenilme ihtimali daha

yuumlksektir ve kuruma oumlzguuml yetkinliklerin goumlz ardı edilme riski azdır

İlk toplantının sonunda soumlzuuml edilen iki youmlntemin birlikte ele alınması

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

197

odak gurubu uumlyelerinin bir sonraki toplantıya taslak yetkinlik listeleri ile

gelmeleri toplantıların haftalık olarak yapılması ve bir ay iccedilinde

sonuccedillandırılması kararlaştırıldı

Ccedilalışma grubu kurumun işe almada iş ilanlarında goumlrev tanımlarında

iş analizlerinde uumlcretlendirmede atamalarda ve performans değerlemede

dikkate aldığı yetkinliklerden ve literatuumlrden yapılan araştırmalardan ikinci

toplantıda sunulmak uumlzere taslak bir yetkinlik listesi belirledi

Odak gurubun ikinci toplantısında uumlyelerin her birisinin bir kağıda

diledikleri kadar yetkinlik yazmaları ve yazma işlemi tamamlandıktan sonra

buumltuumln uumlyelerin listelerini toplantı sekreterine vermeleri istendi Uumlyelerden gelen

yetkinliklerin tamamı toplantı sekreteri tarafından listelendi Boumlylelikle 37

yetkinlikten oluşan bir liste elde edilmiş oldu Liste uumlzerinde ilk ccedilalışma benzer

ifadelerin birleştirilmesi oldu Ayrıca bazı yetkinlikler (aslarını geliştirtme gibi)

youmlnetici yetkinliği olduğundan dolayı listeden ccedilıkarıldı Bu ccedilalışmanın

sonucunda 31 yetkinlikten oluşan bir liste oluşturuldu (Ccedilizelge 1)

Ccedilizelge 1 Temel Yetkinlikler (1 ccedilalışma)

Sayı Yetkinlik adı Sayı Yetkinlik adı 1 Aidiyet Duygusu 17 Oumlğrenmeye Accedilıklık 2 Başarma Azmi 18 Oumllccediluumlluuml Davranma 3 Bilgi Paylaşımı 19 Objektif Olma (nesnellik) 4 Goumlrev Bilinci 20 Oumlzguumlven 5 Esnek Duumlşuumlnebilme 21 Ccediloumlzuumlm Odaklılık 6 Fedakarlık 22 Sabırlı Olma 7 Gelişime Accedilıklık 23 Saygılı Olma 8 Başkalarını

ccedilekiştirmeme

24 Sır Saklama 9 Guumlvenirlilik 25 Sorumluluk Alabilme 10 İletişim Becerisi 26 Talimatlara Goumlre İş Yapma 11 İlgi ve Heves 27 Temsil Kabiliyeti 12 İstikrarlı Olma 28 Yenilikccedililik 13 İşbirliği 29 Ccedilevresiyle Uyum 14 İtaat Etme 30 Verimlilik 15 Kişisel Gelişim 31 Nezaket 16 Kurum Kuumlltuumlruuml

Uumlccediluumlncuuml oturumda yetkinliklerin sayısının azaltılması amacıyla

katılımcıların yetkinlik listesinden en oumlnemli goumlrduumlkleri 15 adet yetkinliği

seccedilmeleri istendi Hiccedil tercih edilmeyenlerin elenmesi sonucunda mevcut

listedeki yetkinlik sayısı yirmiye indirildi Bu ccedilalışma sonucu elde edilen liste

Ccedilizelge 2rsquode verilmektedir

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

198

Ccedilizelge 2 Temel Yetkinlikler (2 ccedilalışma)

Sayı Yetkinlikler Sayı Yetkinlikler

1 Guumlvenirlilik 11 Başarma Azmi 2 Goumlrev Bilinci 12 Oumlzguumlven 3 Verimlilik 13 Bilgi Paylaşımı 4 Temsil Kabiliyeti 14 Ccediloumlzuumlm Odaklılık 5 Oumllccediluumlluuml Davranma 15 Sabırlı Olma 6 İşbirliği 16 Fedakarlık 7 İlgi ve Heves 17 Sorumluluk Alabilme 8 İletişim Becerisi 18 Objektif Olma (nesnellik) 9 Gelişime Accedilıklık 19 Esnek Duumlşuumlnebilme 10 Ccedilevresiyle Uyum 20 İstikrarlı Olma

7 Aşama Yetkinliklerin tanımlanması

Odak grup ccedilalışmasının doumlrduumlncuumlsuumlnde yetkinlik tanımları belirlendi

Yetkinliklerin bu aşamada tanımlanmasının amacı daha sonra yapılacak

uygulamalarda herkesin aynı yetkinliği aynı anlamasını sağlamaktır

Tanımlanan yetkinliklere aşağıda oumlrnek verilmektedir

Gelişime Accedilıklık Bireyin hem kişisel hem de iş yaşamı iccedilin mevcut

becerilerini geliştirmeye yeni beceriler edinmeye ve yeni bilgiler oumlğrenmeye

accedilık olmasıdır

Verimlilik İşin en iyi biccedilimde en uygun kaynak (zaman para enerji

vs) kullanımı ile yapılması ve israfın oumlnlenmesidir

Boumlylelikle tuumlm personelin goumlruumlşuumlne sunulacak yetkinlik listesi ve tanımları

hazırlanmış oldu ve odak grup ccedilalışması sonlandırıldı

8 Aşama Ccedilalışanların goumlruumlşuumlnuumln alınması (anket uygulaması)

Yetkinlik ccedilalışma grubu pilot şirkette odak grup ccedilalışması sonucunda

oluşturulan temel yetkinlikler hakkında tuumlm şirketlerdeki ccedilalışanların

goumlruumlşlerini almak ccedilalışanların katılımını sağlamak ve gerekirse bir kısım

yetkinlikleri listeden ccedilıkartmak amacıyla bir anket uygulaması gerccedilekleştirdi

Ankette ccedilalışanların yetkinlik listesindeki 20 yetkinliği oumlnem derecesine goumlre

[ccedilok oumlnemsizden (1) ccedilok oumlnemliye(5)] puanlamaları istendi

Hazırlanan anket oumlncelikle pilot şirketin 69 ccedilalışanı uumlzerinde uygulandı

Pilot uygulamada temel yetkinlik modelinin guumlvenilirliği Cronbach Alfa ile

analiz edildi ve anketin guumlvenilirliğinin kabul edilebilir seviyede olduğu

goumlruumllduuml (0917) Herhangi bir değişken silindiği takdirde (If item deleted)

anketin guumlvenilirliğinin artıp artmayacağı kontrol edildi ve oumllccedilekten herhangi

bir sorunun ccedilıkarılmasına ihtiyaccedil olmadığını anlaşıldı Dolayısıyla anketin tuumlm

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

199

şirketlerde uygulanabileceğine karar verildi

Anket linki kurumun internet erişimi olan ccedilalışanlarına elektronik posta

ile goumlnderildi E-postada ccedilalışmanın amacı ve doldurmanın goumlnuumllluumlluumlk esasına

dayandığı belirtildi Bir haftalık suumlre iccedilinde toplam 1054 ccedilalışandan geri doumlnuumlş

sağlandı Anketin guumlvenilirliği ile ilgili Cronbachs Alpha değeri 0935 bulundu

9 Aşama Verilerin analizi ve temel yetkinliklerin belirlenmesi

Anketin tuumlm ccedilalışanlara uygulanmasındaki amaccedillardan birinin de temel

yetkinliklerin sayısını azaltmak olduğu yukarıda belirtilmişti Anket sonuccedillarına

goumlre temel yetkinliklerin aritmetik ortalamalarının yuumlksek ve birbirine ccedilok

yakın olduğu goumlruumllduuml (Ccedilizelge 3) Yetkinliklerin ortalama değerlerinin yuumlksek

olması kurum ccedilalışanlarının temel yetkinlikleri oumlnemsediğini goumlstermektedir

Ancak bu sonuccedillara goumlre yetkinliklerin sayısının azaltılması olası

goumlruumllmemektedir

Ccedilizelge 3 Temel Yetkinlikler ve Ortalama Değerleri

Sıra Yetkinlikler Adı Ortama Sıra Yetkinlikler Adı Ortama

1 Guumlvenirlilik 488 11 Başarma Azmi 470 2 Goumlrev Bilinci 484 12 Oumlzguumlven 468 3 Verimlilik 479 13 Bilgi Paylaşımı 465 4 Temsil

Kabiliyeti

479 14 Ccediloumlzuumlm Odaklılık 465 5 Oumllccediluumlluuml

Davranma

478 15 Sabırlı Olma 463 6 İşbirliği 475 16 Fedakarlık 462 7 İlgi ve Heves 472 17 Sorumluluk Alabilme 461 8 İletişim Becerisi 471 18 Objektif Olma

(nesnellik)

460 9 Gelişime Accedilıklık 470 19 Esnek Duumlşuumlnebilme 460 10 Ccedilevresiyle

Uyum

470 20 İstikrarlı Olma 460

Yetkinlik ccedilalışma gurubu tarafından temel yetkinliklerin

gruplandırılması ve muumlmkuumlnse sayılarının azaltılması amacıyla faktoumlr analizi

yapıldı Aşağıda faktoumlr analizinin sonuccedillarına yer verilmektedir

Veri setinin faktoumlr analizine uygunluğunu araştırmak iccedilin KMO ve

Bartlett testi sonuccedilları incelenmiştir Oumlrneklemin yeterliliğini oumllccedilen KMO

değeri 0964 bulunmuştur Bu değer oumlrneklemin buumlyuumlkluumlğuumlnuumln muumlkemmel

duumlzeyde faktoumlr analizi yapmağa uygun olduğunu goumlstermektedir (Kalaycı

2008 322) Bartlett kuumlresellik testi sonucu (p=000) istatistiksel olarak

anlamlıdır ve değişkenler arasında guumlccedilluuml bir ilişkinin varlığını goumlstermektedir

Bu iki sonuccedil verilerin faktoumlr analizine uygun olduğunu goumlstermektedir

Değişkenlerin sayısını azaltmak amacıyla oumlncelikle anti-imaj

korelasyonuna bakıldı Değişkenlerin anti-imaj korelasyonlarının hiccedilbiri 05rsquoin

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

200

altında olmamasından dolayı hiccedilbir değişken analizden ccedilıkarılmadı İkinci

olarak değişkenlerin ortak varyansları (communality) incelendi Değişkenlerin

ortak varyansı bir değişkenin analizde yer alan diğer değişkenlerle paylaştığı

varyans miktarlarını goumlstermektedir Literatuumlrde duumlşuumlk ortak varyansa sahip

olan değişkenlerin (050rsquoin altında) analizden ccedilıkarıldığı goumlruumllmektedir

(Ccediletinkaya 2009 219-238 Ccedilelikkol vd 2012 70-81 Kalaycı 2008 329)

Ancak bu modeldeki ortak varyanslar birbirlerine oldukccedila yakındır (en yuumlksek

06 ve en duumlşuumlk 04) Bu nedenle modelden herhangi bir değişkenin

ccedilıkarılmasına gerek olmadığı sonucuna varılmıştır

Faktoumlr analizinin sonucuna goumlre yirmi değişken 2 faktoumlr altında

toplanmaktadır Bu iki faktoumlr toplam varyansın 511rsquoini accedilıklamaktadır

Birinci faktoumlr toplam varyansın 311rsquoini accedilıklamaktadır İkinci faktoumlr ise

toplam varyansın 199rsquounu accedilıklamaktadır

Her bir değişkenin faktoumlr yuumlkleri ve hangi bileşen altında toplandıkları

Ccedilizelge 4rsquote goumlsterilmektedir

Ccedilizelge 4 Doumlnduumlruumllmuumlş Bileşen Matris

Bileşen

1 2

Sabırlı Olma 753 129 Bilgi Paylaşımı 724 199 Esnek Duumlşuumlnebilme 698 357 İlgi ve Heves 694 232 İstikrar Olma 673 214 Oumlzguumlven 659 328 Fedakarlık 648 195 Oumllccediluumlluuml Davranma 633 328 Objektif Olma

(nesnellik)

595 343 Ccedilevresiyle Uyum 559 393 İşbirliği 558 414 Gelişime Accedilıklık 529 495 Ccediloumlzuumlm Odaklılık 491 463 Verimlilik 474 472 Temsil Kabiliyeti 466 459 Goumlrev Bilinci 155 790 Guumlvenirlilik 069 774 Başarma Azmi 397 577 İletişim Becerisi 464 535 Sorumluluk Alabilme 358 521

Birinci faktoumlr grubunda 15 yetkinlik ikinci faktoumlr grubunda ise 5

yetkinlik bulunmaktadır Bu iki faktoumlr grubu sırasıyla uyuma youmlnelik ve amaca

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

201

youmlnelik olarak adlandırılmıştır (Ccedilizelge 5) Temel yetkinlikleri gruplandırmak

İK uygulamalarında her bir grup yetkinliğin farklı ağırlıklarla suumlreccedillere

sokulması bakımından fayda sağlayabilir

Ccedilizelge 5 Temel Yetkinlik Modeli

Uyuma Youmlnelik Amaca Youmlnelik

Sabırlı Olma Goumlrev Bilinci Bilgi Paylaşımı Guumlvenirlilik Esnek Duumlşuumlnebilme Başarma Azmi İlgi ve Heves İletişim Becerisi İstikrar Olma Sorumluluk Alabilme Oumlzguumlven Fedakarlık Oumllccediluumlluuml Davranma Objektif Olma

(nesnellik)

Ccedilevresiyle Uyum İşbirliği Gelişime Accedilıklık Ccediloumlzuumlm Odaklılık Verimlilik Temsil Kabiliyeti

Sonuccedil olarak faktoumlr analizi sonucunda temel yetkinlik modelinde yer

alacak yetkinlikler kesinlik kazanmış oldu Bundan sonraki aşama temel

yetkinliklerin pozisyonlara ve goumlrevlere goumlre yeterlilik duumlzeylerini belirlemek

performans duumlzeylerini belirlemek ve uygulama aşamasına geccedilmektir Bu

ccedilalışmalar yetkinlikleri uygulamaya youmlnelik olduğundan burada yer verilmedi

8 Sonuccedil

Bu ccedilalışmada temel yetkinlik geliştirilme suumlreci ve temel yetkinlik

modeli oumlnerilmektedir Temel yetkinliklerin geliştirilmesinde dokuz adımdan

oluşan yapılandırılmış bir suumlreccedil izlenmiştir İK uygulamaları odak grup ve

araştırma veri kaynakları (youmlntemleri) birlikte kullanılarak temel yetkinlik

modeli geliştirilmiştir Odak grup ccedilalışması sonucu 20 temel yetkinlik

belirlenmiştir Belirlenen yetkinlikler buumlyuumlk oumllccediluumlde kurumun değerlerini

yansıtmaktadır Bu nedenle temel yetkinlik modelinin oluşturulmasında odak

grup tarafından doğal bir şekilde vizyon yaklaşımının benimsendiği

soumlylenebilir Belirlenen yetkinlikler ccedilalışanlar tarafından oumlnem derecesine goumlre

puanlanmıştır Temel yetkinliklerin ortalama değerleri 45rsquoin uumlzerinde

bulunmuştur Sonuccedillar odak grup ccedilalışması tarafından belirlenen temel

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

202

yetkinliklerin ccedilalışanlar tarafından da oumlnemli bulunduğunu goumlstermektedir

Ccedilalışmanın her aşaması planlı bir suumlreccedil iccedilinde yuumlruumltuumllduumlğuumlnden ve her

aşamada taraflarla bilgi paylaşımı yapıldığından ccedilalışmanın hiccedilbir aşamasında

herhangi bir direnccedille karşılaşılmamıştır Ccedilalışmanın kurumun İK

uygulamalarında buumltuumlnluumlğuumln sağlanmasına ve ortak bir dil oluşumuna oumlnemli

bir katkı sağlayacağı beklenmektedir

Ccedilalışmanın yetkinlik modeli oluşturmada Tuumlrkccedile yazının sınırlılığı da

goumlz oumlnuumlne alınarak diğer ccedilalışmalara ışık tutacağı soumlylenebilir Sektoumlrel bazda

ve daha geniş oumllccedilekte benzer ccedilalışmaların yapılmasına ve karşılaştırmaların

yapılmasına gerek duyulmaktadır

KAYNAKLAR

Athey TR Orth MS (1999) ldquoEmerging Competency Methods for the

Futurerdquo Human Resource Management 38(3) 215-226

Biccediler G ve Duumlztepe Ş (2003) ldquoYetkinlikler ve Yetkinliklerin İşletme

Accedilısından Oumlnemirdquo Havacılık ve Uzay Teknolojileri Dergisi 1(2) 13-

20

Brockbank W Ulrich D ve Beatty R W (1999) ldquoHR Professional

Development Creating the Future Creators at the University of

Michigan Business Schoolrdquo Human Resource Management 38(2)

111ndash117

Budak G (2008) Yetkinliğe Dayalı İnsan Kaynakları Youmlnetimi 1 Baskı

İzmir Barış Yayınları

Capaldo G Iandoli L ve Zollo G (2006) ldquoA Situationalist Perspective to

Competency Managementrdquo Human Resource Management 45(3) 429-

488

Cardy RL Selvarajan TT (2006) ldquoCompetencies Alternative Frameworks

for Competitive Advantagerdquo Business Horizons 49 235-245

Chung-Herrera BG Enz CA ve Lankau MJ (2003) ldquoGrooming Future

Hospitality Leaders A Competencies Modelrdquo Cornell Hotel and

Restaurant Administration Quarterly 44(3) 17-25

Conway C (1994) ldquoDeveloping Senior Management Competencies at Ocean

Grouprdquo Management Development Review 7(1) 7-12

Currie G Darby R (1995) ldquoCompetence-based Management Development

Rhetoric and Realityrdquo Journal of European Industrial Training 19(5)

11-18

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

203

Ccedilelikkol ES Uccedilkun CG Tekin VN ve Ccedilelikkol Ş (2012) ldquoTuumlrkiyersquode İccedil

Hatlardaki Havayolu Taşımacılığında Muumlşteri Tercihi ve

Memnuniyetini Etkileyen Faktoumlrlere Youmlnelik Bir Araştırmardquo 4(3) 70-

81

Ccediletinkaya M (2009) ldquoYoumlneticilerin Youmlnetsel Yetkinlik Algılamalarına İlişkin

Bir Araştırmardquo Afyon Kocatepe Uumlniversitesi İİBF Dergisi 11(2)

219-238

Deist FD ve Winterton J (2005) ldquoWhat is Competencerdquo Human Resource

Development International 81 27-46

Dessler G (2007) Human Resource Management 11 Baskı New Jersey

Pearson Prentice Hall

Draganidis F Mentzas G (2006)Competency Based Management a Review

of Systems and Approaches Information Management amp Computer

Security 14(1) 51-64

Enis ME (2008) Competency Models A Review of the Literature and The

Role of the Employment and Training Administration (ETA)

httpwwwcareeronestoporgCOMPETENCYMODELinfo_document

sOPDRLiteratureReviewpdf (10112012)

Gangani N McLean GN Braden RA (2006) ldquoA Competency-Based

Human Resource Development Strategyrdquo Performance Improvement

Quarterly 19(1) 127-140

Garciacutea-Barriocanal E Sicilia MA ve Saacutenchez-Alonso S (2012)

ldquoComputing with Competencies Modelling Organizational Capacitiesrdquo

Expert Systems with Applications 39 12310ndash12318

Heinsman H (2008) The Competency Concept Revealed Its Nature

Relevance and Practice Academisch Proefschrift Vrije Uumlniversitesi

PrintPartners Ipskamp BV Enschede

httpdareubvuvunlbitstream1871 1321657960pdf (22102012)

HR-XLM (2001) Competencies 10 (Measurable Characteristics)

Recommendation 2001 Der Chuck Allen httpxmlcoverpagesorg

HR-XML-Competencies-1_0pdf (22102012)

IDAS (2006) Competency Guide Iowa Department of Administrative Service

Human Resource Enterprise httpdashreiowagovdocuments

class_and_paycompetency_guidedoc (22102012)

Kalaycı Ş (2008) SPSS Uygulamalı Ccedilok Değişkenli İstatistik Teknikleri 3

Baskı Ankara Asil Yayın Dağıtım

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

204

Klink M Boon J (2002) ldquoThe Investigation of Competencies within

Professional Domainsrdquo Human Resource Development International

5(4) 411-424

Lahti RK (1999) ldquoIdentifying and İntegrating İndividual Level and

Organizational Level Core Competenciesrdquo Journal of Business and

Psychology 14(1) 59-75

Leyking K Angeli R Ag I S (2009) ldquoModel-based Competency-Oriented

Business Process Analysisrdquo Enterprise Modelling and Information

Systems Architecture Journal 4(1) 14-25

Mansfield R S (2000) ldquoPractical Questions for Building Competency

Modelsrdquo Competency-Based Management for the Federal Public

Service Conference Ottawa Canada 3-17

wwwlexoniscomresources

practical20questions20building20modelspdf (05112012)

McClelland DC (1973) ldquoTesting for Competence Rather than for

Intelligencerdquo American Psychologist (Ocak) 1-14

Nordhaug O ve Grenhaug K (1994) ldquoCompetences as Resources in Firmsrdquo

The International Journal of Human Resource Management 5(1) 89-

106

Oumlzccedilelik G Ferman M (2006) ldquoCompetency Approach to Human Resources

Management Outcomes and Contributions in a Turkish Cultural

Contextrdquo Human Resource Development Review 5(1) 72-91

Oumlzden C Başarılı Bir Hayat İccedilin Kariyer Planlama Youmlntemi Yayın no 25

İstanbul Oumlduumll Yayınları

Petersen SA Heikurs T Cerinŝek G ve Bedek M (2011) Competence

Portfolios European Commission Seventh Framework Project (IST

231717)

httpwwwreachyourtargetorgjoomrdquolaattachmentsarticle156

D4120Competence20Portfolios20v202pdf (10112012)

Rodriguez D Patel R Bright A Gregory D and Gowing MK (2002)

ldquoDeveloping Competency Models to Promote Integrated Human

Resource Practicesrdquo Human Resource Management 41(3) 309-324

Saylı H Ağca V (2009) ldquoBilgi Ccedilağı İşgoumlrenlerinin Değişen Yetkinlikleri ve

İşletmelerin Yetkinlik Beklentilerini Belirlemeye Youmlnelik Bir Alan

Araştırmasırdquo Selccediluk Uumlniversitesi İİBF Sosyal ve Ekonomik

Araştırmalar Dergisi 11(17) 345-364

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

205

Tak B Sayılar Y ve Kaymaz K (2007) ldquoYetkinliklere Dayalı İnsan

Kaynakları Youmlnetimi ve Uumlcretlendirme Sistemi Uumlzerine Bir İncelemerdquo

İşletme Fakuumlltesi Dergisi 8(2) 233-266

Ulrich D (1998) ldquoIntellectual Capital =Competence x Commitmentrdquo Sloan

Management Review 39(Winter) 15-26

Yeung A K (1996) ldquoCompetencies for HR Professionals An Interview with

Richard E Boyatzisrdquo Human Resource Management 35(1) 119-131

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

206

İlkoumlğretim 6 ve 7 Sınıf Sosyal Bilgiler Programlarında Kullanılan Kavramların

Oumlğrenci Duumlzeyine Uygunluğu

Uumlmmuumlhan Oumlner1 Fatma Mazman Budak

2

Oumlzet

Ccedilalışmanın amacı ilkoumlğretim 6 ve 7 sınıf Sosyal Bilgiler Programırsquonda yer

alan bazı kavramların oumlğrenci duumlzeyine uygunluğunu belirlemektir Araştırma 2008ndash

2009 eğitim-oumlğretim yılının guumlz doumlneminde Tokat ve Elazığ illerinde belirlenen uumlccedil

ilkoumlğretim okulunda yuumlruumltuumllmuumlştuumlr Ccedilalışmada nitel araştırma metotlarından betimsel

analiz youmlntemi kullanılmış ve muumllakat sonucunda alınan cevaplar kategorileştirilmiştir

Elde edilen sonuccedilların yuumlzde () ve frekansları (f) tablo haline getirilerek kavramları

anlama duumlzeyleri belirlenmeye ccedilalışılmıştır

Araştırma sonucunda oumlğrencilerin genelde araştırılan kavramları anlama

duumlzeylerinin yuumlksek olduğu ancak ldquoiklim hava olayı coğrafi konum goumlruumlş bireyrdquo gibi

bazı kavramlarda sınırlı anlama duumlzeyinde oldukları ve kavram yanılgısı yaşadıkları

soumlylenebilir Ayrıca ccedilalışmada bazı oumlğrencilerin kavramları ifade etmede zorluk ccedilektiği

ve ccediloğu kavramı sadece oumlrneklerle accedilıklamaya ccedilalıştıkları goumlruumllmuumlştuumlr

Anahtar Kelimeler Sosyal bilgiler programı Kavram oumlğretimi Oumlğrenci

duumlzeyi

Eligibility of the Concepts Used in the Social Studies Curriculum for the Studentsrsquo

Grade Level in 6th and 7th Grade in Primary School

Abstract

The aim of the research is to determine the suitability for student level of some

concepts in the Social Studies Program for the 6th and 7th grade Research was

conducted at three selected primary schools in the provinces of Tokat and Elazig in

2008-2009 academic year in fall semester In this study descriptive analysis method of

qualitative research methods was used and the answers from the results of the interview

were categorized Percentages () and frequencies (f) of the results were developed as a

table to determine levels of understanding of concepts As a result it can be said that

students surveyed have high level of understanding of the concepts but they have the

limited level of understanding and misconceptions in general such as climate weather

1 ArşGoumlr Fırat Uumlniversitesi Eğitim Fakuumlltesi İlkoumlğretim Boumlluumlmuuml

uonerfiratedutr 2 ArşGoumlr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Eğitim Fakuumlltesi İlkoumlğretim Boumlluumlmuuml

fatmabudakgopedutr

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

207

event geographic location views individual concepts In addition it was observed

that some students had difficulty in expressing the concepts and the students just tried to

explain most concepts with examples

Key Words Social studies program Concept teaching Student level

GİRİŞ

Sosyal Bilgiler dersinin amacı bireyin kendisinden yola ccedilıkarak

yaşadığı toplumu ve duumlnyayı tanımasına yardımcı olmaktır Bu amaccedil doumlrt ana

evre ile gerccedilekleştirilebilir Bu evreler ldquoolgu kavram genelleme ilkerdquo olarak

belirlenebilirler Sosyal hayatı ilgilendiren insan deneyimlerinin buumltuumlnluumlğuuml bu

evrelerin tek başlarına ele alınmalarını engellemektedir Olgular kavramlarla

tanımlanmaya ihtiyaccedil duyarlar Doğru belirlenen kavramlar genellemeler ilkeler

tuumlretirler İlkeler hayatın suumlrekliliği iccedilinde anlamlı accedilıklayıcı yapıya doumlnuumlşerek

kavramları oluştururlar (MEB 200477) Kavram insan zihninde anlamlanan

farklı obje ve olguların değişebilen ortak oumlzelliklerini temsil eden bir bilgi

formudur (Uumllgen 2004107) Kavramlar duumlşuumlncelerimizin temel taşlarıdır

Kavramlar sayesinde duumlnyayı anlar ve yorumlarız ccedilevremizdeki insanlarla

iletişime geccedileriz Deniz (200314)rsquoin de belirttiği gibi kavramlara sahip

olmayan bir insanın duumlşuumlnmesi bir bebeğin duumlşuumlnmesi gibi duyusal

algılamalarla sınırlı olacaktır

Kavramlar insanlar iccedilin ortak bir imge bir bilgi formu ya da varlıkların

oumlzelliklerini temsil eden soyut sembollerdir İnsanların dil ediniminde soyut

somut buumltuumln varlıklar olay ve olgular zihinsel bir suumlreccedilten geccedilirildikten sonra

bilgi değeri kazanmaktadır (Karaduumlz 2004) Kavramların ortaya ccedilıkmasında

duygularımız sezgilerimizin oumlnemli bir roluuml vardır ve bunlar dış duumlnya ile

kurduğumuz iletişimin goumlstergeleridir (Tanrıoumlğen 200629) Ccedilocuğun uzun

suumlreli belleğindeki temel bilişsel yapıların oluşması ve yeni gelen bilgileri

anlamlı bir biccedilimde belleklerinde depolaması kavramlarla gerccedilekleşir (Erden

199749) Oumlğrenmeyi etkileyen en oumlnemli faktoumlrlerden biri konuyla ilgili oumln

bilgilerdir Bu nedenle belirli bir alandaki kavramlar oumlğrenilmeden başka bir

oumlğrenme alanına geccedililmesi yeni oumlğrenmeleri zorlaştırmaktadır

Duumlşuumlncelerimizin yapı taşı olarak ifade edilen kavramlarla duumlşuumlnuumlr

duumlşuumlnduumlklerimizi başkalarına aktarır ve sağlıklı iletişimler kurarız Bu nedenle

oumlğretmenlerin kavram oumlğretimine oumlnem vermeleri ve oumlğrencilerin kavramları

anlamlı bir biccedilimde oumlğrenmelerine yardımcı olmaları gerekir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

208

Vygotsky (1998124) kavram oumlğrenmenin ccedilocuğun gelişim suumlrecine

bağlı olarak değiştiğini belirtmektedir Bu nedenle ccedilocuğa verilecek

kavramların onun bilişsel gelişimine uygun olması gerekmektedir

Yapılandırmacı yaklaşım temel alınarak oluşturulan yeni Sosyal Bilgiler

Programında da ccedilocuğun bilişsel gelişim evreleri dikkate alınarak kavramlar

ldquoGiriş Geliştirme ve Pekiştirmerdquo basamakları şeklinde her sınıfta farklı duumlzeyle

sınıflandırılmıştır Kavram oumlğrenme suumlrecinde bireyin bilgi işlem basamağında

sınıflamalar yapması gerekir Piaget bireyin sınıflama yeteneğinin gelişim

suumlrecine bağlı olarak değiştiği goumlruumlşuumlndedir (Uumllgen 2004132) Kavram

oumlğrenmede aşamalı doumlrt duumlzey bulunmaktadır Bu aşamalar en alt duumlzeyden en

uumlst duumlzeye doğru ldquosomut duumlzey tanıma duumlzeyi sınıflama duumlzeyi soyut duumlzeyrdquo

şeklinde sıralanabilir (Senemoğlu 2007514) Kavramların oumlzellikleri oumlğrenme

suumlrecini etkilemekte soyutluk seviyesine goumlre kavramların oumlğrenilme durum ve

dereceleri farklılık goumlstermektedir (Duumlndar 2008305) İlkoumlğretim ikinci

kademe oumlğrencilerinin bilişsel gelişim doumlnemi olarak soyut işlemler doumlnemi

iccedilerisinde oldukları kabul edilmektedir En uumlst bilişsel gelişim doumlnemi olan

soyut işlemler doumlnemi 12 yaş sonrasından başlayarak yetişkinlik yıllarına

uzanır Somut işlemler doumlneminde bir soruna değişik yollardan yaklaşmada

guumlccedilluumlk ccedilekilirken soyut işlemler doumlnemi iccedilinde goumlreceli duumlşuumlnce gelişerek

sorunun değişik yollardan nasıl ele alınacağı oumlğrenilir Genelleme

tuumlmdengelim tuumlmevarım gibi zihinsel işlemler yapılır Hipotezler kurularak

doğrulukları kontrol edilir Soyut duumlşuumlnce yetisi geliştiği iccedilin soyut kavramlar

kullanılarak anlamları hakkında fikir yuumlruumltuumllebilir Bu doumlnemde ccedilocuklar

duumlşuumlnce ile oynayabilme yetisi kazanmışlardır (Erden Akman 200068)

Sosyal Bilgiler dersinin iccedileriği sosyal bilimler temel alınarak

oluşturulduğundan oumlğrenciler bu derste tarih coğrafya antropoloji sosyoloji

siyaset bilimi ve ekonomi ile ilgili birccedilok kavramla karşılaşmaktadırlar (Alkış

200973) İlkoumlğretim oumlğrencilerinin sosyal bilgilerle ilgili ilkeleri oumlğrenerek

karşılarına ccedilıkabilecek sosyal problemleri ccediloumlzebilmeleri iccedilin temel kavramları

ccedilok iyi anlamaları gerekmektedir Ccediluumlnkuuml kavramlar ilkoumlğretim ccedilağındaki

ccedilocukların zihinlerindeki temel bilişsel yapıların oluşmasına ve yeni bilgileri

anlamlı bir şekilde oumlğrenmelerine yardımcı olmaktadırlar (Erden 199749)

İlkoumlğretim Sosyal Bilgiler 6 ve 7 sınıf oumlğretim programında yer alan

kavramların oumlğretilmesinde başarıya ulaşılabilmesi anlamlı oumlğrenmelerin

gerccedilekleşebilmesi iccedilin kavramların oumlğrencilerin seviyelerine uygun olarak

seccedililmeleri gerekmektedir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

209

Kavram oumlğrenme yaşam boyu suumlren ve yeni oumlğrenmelere zemin

hazırlayan bir olgudur Bu nedenle kavram oumlğretiminde oumlğrenciyi ezberlemeye

youmlnelten oumlğretim youmlntemlerinden ziyade etkili ve verimli oumlğrenmeyi sağlayan

oumlğretim youmlntemlerini kullanmak gerekmektedir Kavram oumlğretiminde eskiden

beri suumlregelen iki youmlntem kullanılmaktadır Bunlar tuumlmdengelim ve tuumlmevarım

youmlntemleridir Tuumlmdengelim metodunda kavramın kuralları baştan verilir ve

tanımı yapıldıktan sonra kavramla ilgili değişik oumlrnekler sunulur ve kavram

pekiştirilir Tuumlmevarım metodunda ise kavramla ilgili olumlu ve olumsuz

oumlrnekler sunulup bu oumlrneklerden olumlu olanların uumlzerinde durularak

oumlğrencinin oumlrnekler yardımı ile kavramı bulması sağlanır (Şeker 200316)

Guumlnuumlmuumlzde kavramların oumlğretimi iccedilin anlamlı ve tam oumlğrenmeyi sağlayıcı yeni

etkinlikler geliştirilmiştir ve geliştirilmeye devam edilmektedir Geliştirilen

etkinliklerden bazıları anlam ccediloumlzuumlmleme tabloları kavram ağları ve kavram

haritalarıdır Ayrıca kavram eşleştirme ve kavram bulmacaları da geliştirilen

diğer etkinliklerdir

Araştırmanın Amacı

Bu ccedilalışmada oumlğrencilerin ilkoumlğretim 6 ve 7 sınıf Sosyal Bilgiler

Programında yer alan bazı kavramları anlama duumlzeyleri ile kavram yanılgıları

(yanlış anlamalar) tespit edilmeye ccedilalışılmıştır Bu amaccedil ccedilerccedilevesinde aşağıdaki

sorulara cevap aranmıştır

1 Araştırmaya katılan oumlğrencilerin belirlenen kavramları anlama

duumlzeyleri nedir

2 Araştırmaya katılan oumlğretmenlerin kavram oumlğretimi ile ilgili

duumlşuumlnceleri nelerdir

Araştırmaya konu olan kavramlar 6sınıf Sosyal Bilgiler dersindeki ilk

iki uumlnite olan ldquoSosyal Bilgiler Oumlğreniyorumrdquo ve ldquoYeryuumlzuumlnde Yaşamrdquo

uumlnitelerinden ve 7 sınıf sosyal bilgiler dersindeki ldquoİletişim ve İnsan İlişkilerirdquo

ve ldquoUumllkemizde Nuumlfusrdquo uumlnitelerden seccedililmiştir Araştırmaya dacirchil edilen

kavramlar şunlardır

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

210

Tablo 1 Araştırmada Yer Alan Kavramlar ve Duumlzeyleri

Kavramları

n duumlzeyi 6sınıf 7sınıf

Giriş Goumlruumlş Ccedilağ

Geliştirme Birey Empati Coğrafi Konum Goumlruumlş

Pekiştirme İklim Hava Olayı Duygu İletişim Birey Coğrafi

Konum İklim Harita

Vergi Goumlccedil

Yukarıdaki tabloda da goumlruumllduumlğuuml gibi seccedililen kavramların pek ccediloğu 6

ve 7 sınıf uumlnitelerindeki ortak kavramlardır fakat farklı duumlzeylerde yer

almaktadırlar Kavramların bu şekilde seccedililmesinin nedeni kavramların

duumlzeylerindeki farklılığın oumlğrencilere nasıl yansıdığını da anlayabilmektir

Oumlrneğin lsquoBireyrsquo kavramı 6 sınıfta giriş duumlzeyinde bir kavram iken 7 sınıfta

geliştirme basamağında yer almaktadır Bu kavramın seccedililmesiyle 6 ve 7 sınıf

oumlğrencilerinin bu kavramı tanımlamalarındaki gelişim de goumlruumllmek

istenmektedir

Araştırmanın Youmlntemi

Bu boumlluumlmde araştırmanın modeline evren-oumlrnekleme veri toplama

aracı ve verilerin analizine ilişkin bilgiler verilmiştir

Araştırmanın Modeli

Araştırma tarama modelinde betimsel bir ccedilalışmadır Tarama modeli

geccedilmişte ya da halen mevcut olan bir durumu var olduğu şekliyle betimlemeyi

amaccedillayan bir araştırma yaklaşımıdır (Karasar 200077) Bu araştırmada

ccedilalışmanın amacına uygun olarak Sosyal Bilimler alanında en yaygın veri

toplama youmlntemi olan goumlruumlşme (muumllakat) metodu kullanılmıştır Goumlruumlşme

youmlntemi bireylerin deneyimlerine tutumlarına goumlruumlşlerine duygularına ve

inanccedillarına ilişkin bilgi elde etmede oldukccedila etkili bir metottur (Yıldırım ve

Şimşek 2005 119) Muumllakatlarda araştırmacılar tarafından belirlenen

kavramlarla ilgili yarı yapılandırılmış olarak hazırlanan goumlruumlşme formları

kullanılmıştır

Evren ve Oumlrneklem

Araştırmanın evrenini Tokat il merkezinde yer alan ilkoumlğretim 6 sınıf

ve Elazığ il merkezinde yer alan ilkoumlğretim 7 sınıf oumlğrencileri ve oumlğretmenleri

oluşturmaktadır Oumlrneklem seccedilimi iccedilin maksimum ccedileşitlilik oumlrneklemesi tekniği

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

211

benimsenmiştir Bu oumlrnekleme tekniğinde amaccedil kuumlccediluumlk bir oumlrneklem grubu

oluşturarak bu oumlrneklemde ccedilalışılan probleme taraf olabilecek bireylerin

ccedileşitliliğini buumlyuumlk oumllccediluumlde yansıtmaktır (Yıldırım ve Şimşek 2005108) Bu

doğrultuda oumlrneklem Tokat il merkezinde bulunan sosyo-ekonomik durumu

birbirinden farklı oumlğrencilerin bulunduğu uumlccedil ilkoumlğretim okulundaki 6 sınıf

oumlğrencileri ile Elazığ il merkezinde aynı kriterlere goumlre seccedililen uumlccedil ilkoumlğretim

okulundaki 7 sınıf oumlğrencileri arasından araştırmacılar tarafından notları sınıf

ortalamasının altında uumlzerinde ve sınıf ortalamasında olan oumlğrenciler

arasından seccedililmiştir Araştırmaya her sınıf seviyesinden 30rsquoar olmak uumlzere

toplam 60 oumlğrenci katılmıştır Ayrıca sosyo-ekonomik bakımdan birbirinden

farklı bu okullardaki sosyal bilgiler oumlğretmenleriyle de kavram oumlğretimi

hakkındaki goumlruumlşlerinin belirlenmesi amacıyla muumllakat yapılmıştır Araştırmaya

her iki ilden 3rsquoer tane olmak uumlzere toplam 6 Sosyal Bilgiler oumlğretmeni

katılmıştır

Verilerin Toplanması ve Analizi

Ccedilalışma 2008ndash2009 Guumlz Yarıyılı iccedilerisinde gerccedilekleştirilmiştir

Oumlrneklem grubunda yer alan her bir oumlğrenciyle ve oumlğretmenle yapılan

goumlruumlşmeler ortalama 30rsquoar dakika suumlrmuumlştuumlr Tokat ilinde yapılan goumlruumlşmeler

araştırmacı tarafından yazılı olarak Elazığ ilindeki goumlruumlşmeler ise ses kayıt

cihazıyla kaydedilmiştir Goumlruumlşmelerin kaydedileceği goumlruumlşme oumlncesinde

oumlğretmen ve oumlğrencilere soumlylenmiş ve izin alınmıştır

Muumllakatlar sonucu toplanan verilerin ccediloumlzuumlmlenmesinde betimsel analiz

yaklaşımı kullanılmıştır Bu yaklaşımda oumlnceden belirlenen temalara goumlre elde

edilen veriler oumlzetlenir ve yorumlanır Bu tuumlr analizde amaccedil elde edilen

bulguları duumlzenlenmiş ve yorumlanmış şekilde okuyucuya sunmaktır (Yıldırım

ve Şimşek 2005224) Verilerin analizinde kullanılan temalar şunlardır

1- Anlama Soru ile ilgili bilimsel cevabın buumltuumln youmlnlerini

iccedileren cevapları iccedilermektedir

2- Sınırlı anlama Geccedilerli olan bilimsel cevabın bir ya da

birkaccedil youmlnuumlnuuml iccedileren fakat buumltuumln youmlnlerini iccedilermeyen cevapları

kapsamaktadır

3- Anlamama Soruyu aynen tekrarlama ilgisiz ya da accedilık

olmayan cevaplar bu kategoride yer almaktadır

4- Yanlış anlama (kavram yanılgısı) Geccedilerli olan bilimsel

cevaplara alternatif olan oumlğrenci cevapları bu kategoride toplanmıştır

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

212

Bu kategorideki oumlğrenci cevapları ccedilok değişik olabilir ve genellikle

bilimsel gerccedileklere uymayan farklı oumlğrenci anlamalarını iccedilerir

5- Cevap vermeme Boş bırakma ldquobilmiyorumrdquo ya da

ldquounuttumrdquo şeklinde verilen cevaplar bu kategoride toplanmıştır

Oumlğrencilerin kavramları anlama duumlzeylerini belirlemeye youmlnelik

ccedilalışmalar incelendiğinde de sıklıkla yukarıdaki kategorilerin kullanıldığı

goumlruumllmuumlştuumlr (Ekiz ve Akbaş 200565)

Muumllakat formunda yer alan sorulara verilen oumlğrenci cevapları Excel

programı kullanılarak bu temalar doğrultusunda ayrı ayrı incelenerek

kavramları anlama seviyeleri ve yanlış anlamalar ortaya ccedilıkarılmıştır Elde

edilen sonuccedillar araştırmanın guumlvenirliğini tespit etmek amacıyla uzman

goumlruumlşuumlne sunulmuş oumlğrencilerin verdiği cevapları yukarıdaki temalar

doğrultusunda değerlendirmeleri istenmiştir Uzmanlardan gelen

değerlendirmeler ve araştırmacıların değerlendirmeleri karşılaştırılarak verilere

son şekli verilmiş daha sonra bulguların yorumlanmasına geccedililmiştir Her bir

kategoriye uygun oumlrnek olabilecek oumlğrenci cevapları hiccedilbir değişikliğe

uğratılmadan alıntılar şeklinde yeri geldikccedile ccedilalışmaya dacirchil edilecektir

Araştırmanın etiği accedilısından muumllacirckata katılan oumlğrencilerin kimliği gizlenmiştir

Her soru iccedilin verilen cevaplar uygun kategorilere yerleştirilmiş sonuccedillar

frekans dağılımı (f) ve yuumlzde () olarak verilmiştir Sorulara verilen yanıtların

kategorilere goumlre frekans dağılımı ve yuumlzdelerini bir buumltuumln olarak goumlrmek ve

daha kolay anlamak iccedilin tablolar duumlzenlenmiştir

Araştırmada ayrıca oumlğretmenlerin kavram oumlğretimi ile ilgili goumlruumlşleri de

incelenmiştir Bu amaccedilla da seccedililen oumlğrencilerin Sosyal Bilgiler dersine giren

oumlğretmenlerle muumllakat yapılmıştır Yapılan muumllakatlarda oumlğretmenlere

ldquokavramların oumlğrenci seviyesine uygunluğurdquo ldquokavram oumlğretiminde

kullandıkları etkinliklerrdquo ldquokavram oumlğretiminde ders kitaplarında verilen

bilgilerin yeterliliğirdquo ve ldquoprogramda yer alan kavramlar hakkındardquo doumlrt soru

youmlneltilmiş ve verilen cevaplar bu doğrultuda hazırlanan başlıklar altında hiccedilbir

değişikliğe uğratılmadan ccedilalışmada kullanılmıştır

Bulgular ve Yorumları

Ccedilalışmanın amacı oumlğrencilerin ilkoumlğretim 6 ve 7 sınıf Sosyal Bilgiler

programının ilk iki uumlnitesinde yer alan bazı kavramları anlama duumlzeylerini ve

kavram yanılgılarını (yanlış anlamalarını) tespit etmektir Bu amaccedil

doğrultusunda iki tane alt problem belirlenmiştir Araştırmanın bu boumlluumlmuumlnde

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

213

belirlenen alt problemlerin bulguları 6 ve 7 sınıf seviyelerinde ayrı ayrı

incelenecek ve daha sonra her iki sınıf seviyesinde elde edilen bulgular

yorumlanacaktır

İlkoumlğretim 6 Sınıf Oumlğrencilerinin Kavramları Anlama Duumlzeyleri

Oumlğrencilerle yapılan goumlruumlşmeler sonucunda elde edilen veriler her

kavram iccedilin ayrı ayrı incelenmiş verilen cevaplar daha oumlnceden belirlenen

kategorilerden uygun olanına dacirchil edilmiştir Muumllakat formunda yer alan

sorulara ilkoumlğretim 6 sınıf oumlğrencilerin verdiği cevapların kategorilere goumlre

dağılımı Tablo 2rsquode goumlsterilmiştir

Tablo 2 İlkoumlğretim 6 Sınıf Oumlğrencilerinin Kavramları Anlama Duumlzeyleri

Kavra

mla

r

Anlama Sınırlı

anlama

Yanlış anlama

(kavram

yanılgısı)

Anlamama Cevap

vermeme

f f f f f

Goumlruumlş 20 67 7 23 - - 3 10 - -

Ccedilağ 27 90 - - 1 3 - - 2 7

Birey 12 38 6 22 7 23 4 14 1 3

Empati 3 10 1 3 13 43 12 41 1 3

Coğrafi

Konum 5 17 13 43 2 7 7 23 3 10

Duygu 11 38 7 23 4 13 7 23 1 3

İklim 2 7 14 47 5 17 8 26 1 3

Hava

olayı - - 19 63 4 13 5 17 2 7

Araştırmaya katılan oumlğrencilere giriş duumlzeyinde olan ldquogoumlruumlşrdquo ve ldquoccedilağrdquo

kavramlarının tanımları verilmiş ve bu tanıma uygun gelen kavramın ismi ve

kavrama uygun olan oumlrneği işaretlemesi istenmiştir Oumlğrencilerin 20rsquosi (67)

ldquogoumlruumlşrdquo kavramına anlama 7rsquosi (23) ise sınırlı anlama duumlzeyinde cevap

vermiştir Anlama duumlzeyinde cevap veren oumlğrenciler kavramın ismi ile oumlrneğini

doğru verenlerden sınırlı anlama duumlzeyindeki oumlğrenciler ise ya kavramın ismini

ya da oumlrneği doğru verenlerden oluşmaktadır Oumlğrencilerin 3rsquouuml (10) ise goumlruumlş

kavramıyla ilgili sorunun hiccedilbir boumlluumlmuumlne doğru cevap vermemişlerdir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

214

ldquoCcedilağrdquo kavramını ise oumlğrencilerin 27rsquosi (90) anlama seviyesinde cevap

vermişlerdir Araştırmaya katılan oumlğrencilerden 2rsquosi bu soruya cevap vermemiş

sadece 1rsquoi ise ldquoduyuru veya oumlğrenci panosurdquo şeklinde yanlış anlama duumlzeyinde

cevap vermiştir

Geliştirme duumlzeyinde yer alan ldquobireyrdquo ldquoempatirdquo ve ldquocoğrafi konumrdquo

kavramlarıyla ilgili olarak şu sorular sorulmuştur

Birey ne demektir Bu kavramı oumlrneklerle accedilıklar mısın

Bir kişi kendisini başkalarının yerine koyabiliyor ve onların

sıkıntılarını anlamaya azaltmaya ccedilalışıyorsa hangi duygunun etkisi

altındadır Bu kavramı bir oumlrnek ile accedilıklar mısın

Coğrafi konum nedir Tuumlrkiyersquonin coğrafi konumuyla ilgili

neler soumlyleyebilirsin

Araştırmaya katılan oumlğrencilerden 12rsquosi (38) birey kavramına anlama

duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir Bu duumlzeyde verilen ldquotoplumda yaşayan

insanlardan her biri bireydir Mesela anne abi baba ccedilocukrdquo ldquotopluluk

halinde olmayan her insan bir bireydirrdquo ve ldquo topluluğun iccedilinde tek olan kişirdquo

şeklinde toplum ile birey kavramı arasındaki ayrımı yansıtabilen cevaplardır

Oumlğrencilerden 7rsquosi (23) bu kavram ile ilgili yanlış anlama duumlzeyinde cevaplar

vermişlerdir Birey kavramının aile ve toplum kavramları ile karıştırıldığı

goumlruumllmuumlştuumlr Bu duumlzeyde verilen oumlğrenci cevapları ldquoanne baba dede ccedilocuktan

oluşan toplumrdquo ldquoBirey bir toplumdurrdquo ldquoaile ve topluluk anne babadan

oluşurrdquo ayrıca ldquotek başına yaptığımız ccedilalışmalarrdquo şeklindedir Sınırlı anlama

duumlzeyinde yer alan 6 (22) oumlğrenci ldquotoplumun sadece birirdquo ldquobir kişiden

oluşan şeyrdquo ldquobirtane kişirdquo şeklinde toplum ile birey ayrımını yansıtmayan

cevaplar vermişlerdir Araştırmaya katılan oumlğrencilerden 4rsquouuml (14) bu kavramı

anlamama duumlzeyinde cevap vermişlerdir Anlamama duumlzeyinde değerlendirilen

cevaplar ldquoinsanlara verilen isimrdquo ve ldquokişiden kişiye değişen duygu ve

duumlşuumlnceleri yansıtan kavramrdquo şeklindedir Bu soruya cevap vermeyen bir

kişidir

Empati kavramına araştırmaya katılan oumlğrencilerin 13rsquouuml (43) yanlış

anlama duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir Yani oumlğrencilerin neredeyse yarısı bu

kavram ile ilgili yanılgı yaşamaktadırlar denilebilir Bu duumlzeyde yer alan

cevaplar ldquouumlzuumlntuumlyuuml telafi etmekrdquo ldquoinsanların dertlerine ortak olmakrdquo

ldquoyardımseverlik sevgirdquo ldquoyardımlaşmardquo ve ldquoacıma paylaşma duygusurdquo

şeklindedir Oumlğrencilerin 12rsquosi (41) anlamama duumlzeyinde ldquoDiğer kişilerin

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

215

hayalini ccedilalmakrdquo ldquomutluluk sevinccedilrdquo ldquoarkadaşlıkrdquo ve ldquoacımardquo şeklinde

cevaplar vermişlerdir Araştırmaya katılan oumlğrencilerden bu kavramı sadece 3rsquouuml

(10) anlama ve 1rsquoi (3) ise sınırlı anlama duumlzeyinde cevap vermişlerdir

Kavramın ismini doğru verenlerin cevapların anlama duumlzeyinde sayılmıştır

Sınırlı anlama duumlzeyinde kabul edilen cevap ise ldquobir kişinin sıkıntısında onla

dalga geccedilmeme Kendimizi onun yerine koymardquo şeklinde sadece oumlrnek iccedileren

cevaptır Oumlğrencilerin empati kavramına verdiği cevaplar aslında bu kavrama

yuumlkledikleri anlamları yansıtmaktadır diyebiliriz

Araştırmaya katılan oumlğrencilerden ldquocoğrafi konumrdquo kavramını 13rsquouuml

(43)ldquomatematik konum ve oumlzel konum olarak ikiye ayrılırrdquo ldquoparalel

meridyenrdquo ldquobir boumllgenin hangi iklimde olduğurdquo ve ldquoparaleller ve meridyenler

yoluyla bulduğumuz yolrdquo şeklinde coğrafi konumun bazı oumlzelliklerini yansıtan

sınırlı anlama duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir Oumlğrencilerin 7rsquosi (23)

ldquocoğrafyardquo ldquoTuumlrkiyersquonin kabartılarak goumlsterilmiş halirdquo şeklinde anlamama

duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir Oumlğrencilerden sadece 5rsquoi (17) bu kavramı

anlama duumlzeyinde cevap vermiş ve Tuumlrkiyersquonin coğrafi konumuyla ilgili

oumlrnekler verebilmişlerdir Anlama duumlzeyinde kabul edilen cevaplar bir yerin

ekvatora uzaklık ya da yakınlığı ekvatora yakınlık uzaklık denize goumlre konum

dağların uzanış şekli bir uumllkenin duumlnya uumlzerindeki yeri Tuumlrkiye 36-42 Kuzey

Paralelleri ve 26-45 Doğu Meridyenleri arasındadır şeklindeki diğerlerine goumlre

daha bilimsel kabul edilenlerdir Araştırmaya katılan oumlğrencilerin birccediloğunun

coğrafi konumun hem oumlzel konum hem de matematik konum bilgileriyle

accedilıklanabileceğini tam olarak kavrayamadıklarından daha ccedilok sınırlı veya yanlış

anlamalar goumlsterdikleri goumlzlenmiştir

Pekiştirme duumlzeyinde yer alan ldquoduygurdquo ldquoiklimrdquo ve ldquohava olayırdquo

kavramlarının oumlğrenciler tarafından anlaşılma duumlzeylerini belirlemek iccedilin ise

aşağıdaki sorular youmlneltilmiştir

Duygu kavramını oumlrneklerle tanımlayabilir misin

İklim nedir Oumlrnek verebilir misin

Hava olayı nedir Oumlrnek verebilir misin

Araştırmaya katılan oumlğrencilerin 11rsquoi (38) ldquoduygurdquo kavramını anlama

7 oumlğrenci ise (23) sınırlı anlama ve anlamama duumlzeyinde cevaplar

vermişlerdir Sınırlı anlama duumlzeyinde verilen cevapların bazıları ben ccedilok

duygulu biriyim her insanın duygusu vardır duygulanmak şeklinde sadece

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

216

cuumlmle iccedilerisinde kavramın kullanıldığı ifadelerdir Yanlış anlama duumlzeyinde

kabul edilen ifadeler ise bir kişinin uumlzuumlntuumlsuumlnuuml paylaşmak bir konu veya olay

hakkındaki duumlşuumlnce şeklinde empati ve duumlşuumlnce kavramlarını yansıtan

cevaplardır Yanlış anlama duumlzeyinde cevap veren 4 oumlğrenci vardır

İklim kavramına araştırmaya katılan oumlğrencilerin 14rsquouuml (47) sınırlı

anlama duumlzeyinde 8rsquoi (26) anlamama duumlzeyinde ve sadece 2rsquosi (7) anlama

duumlzeyinde cevap vermişlerdir Sınırlı anlama duumlzeyinde kabul edilen cevapların

bazıları bir yerin hava koşullarına bağlı olan Karadeniz iklimi Akdeniz iklimi

karasal iklim bir yerin veya boumllgenin hava sıcaklığı bir yerin her yıl olduğu

hava durumu şeklinde kavramın sadece bir oumlzelliğini yansıtan ifadelerdir

Verilen cevaplar incelendiğinde iklim kavramına oumlğrencilerin 5rsquoinin (17)

yanlış anlama duumlzeyinde yağmur kar dolu yağması boumllgelerdir şeklinde hava

olayı veya boumllge kavramını yansıtan cevaplar vermişlerdir

Pekiştirme basamağında yer alan ldquohava olayırdquo kavramına oumlğrencilerin

hiccedil biri anlama duumlzeyinde cevap verememiştir Oumlğrencilerin 19rsquou (63) sınırlı

anlama 4rsquouuml (13) yanlış anlama ve 5rsquoi ( 17) anlamama duumlzeyinde cevaplar

vermişlerdir Sınırlı anlama duumlzeyinde kabul edilen cevaplar ldquobir yerin

yağmurlu guumlneşli bulutlu olmasırdquo ldquohavanın nasıl olduğurdquo ldquoyağmur kar sisrdquo

şeklinde kavrama verilen oumlrneklerdir Anlamama duumlzeyinde kabul edilen cevap

oumlrnekleri ldquohavada olan şeyrdquo ldquohavanın temiz olmasırdquo ldquohavada olan kaza gibi

bir şeyrdquo şeklindedir Oumlğrencilerin hava olayı kavramını iklim ve hava durumu

ile karıştırmakta olduğu goumlruumllmuumlştuumlr Pekiştirme basamağında yer alan bu

kavramın oumlğrenciler tarafından tanımlanamaması araştırılması gereken bir konu

olarak oumlnerilebilir

İlkoumlğretim 7 Sınıf Oumlğrencilerinin Kavramları Anlama Duumlzeyleri

Bu boumlluumlmde ilkoumlğretim 7sınıf oumlğrencilerinin kavramları anlama

duumlzeyleri incelenmiştir Muumllakat formunda yer alan sorulara ilkoumlğretim 7 sınıf

oumlğrencilerin verdiği cevapların kategorilere goumlre dağılımı Tablo 3rsquode

goumlsterilmiştir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

217

Tablo 3 İlkoumlğretim 7 Sınıf Oumlğrencilerinin Kavramları Anlama

Duumlzeyleri K

av

ram

lar Anlama

Sınırlı

anlama

Yanlış

anlama

(kavram

yanılgısı)

Anlamam

a

Cevap

vermeme

f f f f f

İletişim 29 967 - - - - - - 1 33

Goumlruumlş 18 60 10 333 2 67 - - - -

Birey 13 433 17 567 - - - - -

Coğrafi

K 10 333 7 233 5 167 6 20 2 67

İklim 8 267 3 100 12 40 1 33 6 20

Harita 24 80 - - 6 20 - - - -

Goumlccedil 13 433 14 467 - - - - 3 10

Vergi 14 467 10 333 - - - - 6 20

Geliştirme duumlzeyinde yer alan ldquogoumlruumlşrdquo kavramının anlaşılma duumlzeylerini

belirleyebilmek iccedilin ldquogoumlruumlş nedirrdquo sorusu oumlğrencilere youmlneltilmiş ve Tablo

3rsquode de goumlruumllduumlğuuml gibi belirtilen soruya oumlğrencilerden 18rsquoi (60) anlama

kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler ldquogoumlruumlşrdquo kavramı ile ilgili

olarak ldquokişiden kişiye değişebilen olgu niteliği olmayan bilimsellik niteliği

olmayan fikirleridirrdquo ldquobir insanın kendi duumlşuumlnceleri olup bilimsel olarak

kanıtlanmamış bilgidirrdquo ldquoinsanın bir konu hakkındaki fikirleridir oumlzneldirrdquo

kişiden kişiye değişen oumlznel fikirleridirrdquo şeklinde accedilıklamalar yapmışlardır

Belirtilen soruya oumlğrencilerden 10 tanesi (333) sınırlı anlama kategorisine

giren cevaplar vermişlerdir Sınırlı anlama kategorisine giren cevaplar sorunun

tam olarak doğru cevabı olmasa da doğru cevaba yakın cevaplardır ldquoherkesin

kendine goumlre bir goumlruumlşuuml vardırrdquo ldquoher insanın kendine goumlre beğendiği

şeylerdirrdquo ldquofikrimizi accedilıklamaktırrdquo ldquobenim fikrimdirrdquo ldquokişiden kişiye değişen

bir kavramdırrdquo şeklindeki cevaplarda goumlruumllduumlğuuml gibi oumlğrenciler goumlruumlşuumln kişiden

kişiye değişen bir bilgi olduğunu belirtmekle beraber bilimsel bir niteliği

olmadığından bahsetmemişleridir Aynı soruya oumlğrencilerden 2rsquosi (67) yanlış

anlama kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler goumlruumlş kavramına

ldquobir şeyi oumlnceden bilmek onunla ilgili keşifler yapmaktırrdquo ldquokarşımızdaki kişiye

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

218

duumlşuumlncelerimiz anlatma yeteneğidirrdquo şeklinde verdikleri cevaplarla goumlruumlş

kavramını tahmin ve konuşma ile karıştırdıkları goumlruumllmektedir

Pekiştirme duumlzeyinde yer alan ldquobireyrdquo ldquocoğrafi konumrdquo ldquoiklimrdquo

ldquovergirdquo ldquogoumlccedilrdquo kavramları ile ilgi aşağıdaki sorular sorulmuştur

Birey nedir Oumlrnek veriniz

Coğrafi konum nedir

İklim nedir

Goumlccedil nedir

Oumlğrencilerin 13rsquouuml (433) birey kavramına anlama kategorisine giren

cevaplar vermişlerdir Birey kavramı ile ilgili olarak ldquotoplum iccedilerisinde yaşayan

kişilerin her birine birey denirrdquo ldquotoplum iccedilerisinde yaşayan her bir kişidirrdquo

biccediliminde tanımlar yapmışlardır Aynı soruya oumlğrencilerin 17rsquosi (567) sınırlı

anlama kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Bu kategoriye giren cevapları

veren oumlğrenciler birey kavramını ldquokişidirrdquo ldquobir insandırrdquo ldquoinsandırrdquo şeklinde

accedilıklamışlar bireyin toplum iccedilerisinde yaşadığını bu tanımlarda goumlz ardı

etmişlerdir

Tablo 3rsquode goumlruumllduumlğuuml gibi oumlğrencilerin 10rsquou (333) coğrafi konum

kavramına anlama kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler coğrafi

konum kavramı ile ilgili olarak ldquoBir yerin duumlnya uumlzerinde bulunduğu alana

denirrdquo ldquoBir uumllkenin bir noktanın duumlnya uumlzerindeki yeridirrdquo ldquoHerhangi bir

şehrinin uumllkenin duumlnya uumlzerinde bulunduğu konumrdquo şeklinde accedilıklamalar

yapmışlardır Oumlğrencilerden 7rsquosi (233) sınırlı anlama kategorisine giren

cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler coğrafi konum kavramını ldquobir şehrin

bulunduğu yerdirrdquo ldquobulunduğumuz yerdirrdquo ldquobir yerin ilin konumudurrdquo şeklinde

accedilıklamışlar bir yerin duumlnya uumlzerindeki konumu olduğunu belirtmemişlerdir

Oumlğrencilerden 6rsquosı (20) youmlneltilen soruya anlamama kategorisine giren

cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler ldquoengebeli midir duumlz muumlduumlrrdquo ldquobir ilin ovanın

guumlzellikleridirrdquo ldquokıtadırrdquo ldquodağlar nehirler goumlller yeryuumlzuuml şekilleridirrdquo

şeklinde kavramın bilimsel tanımı ile ilgisi olmayan accedilıklamalar yapmışlardır

Yanlış anlama kategorisinde cevap veren 5 (167) oumlğrencinin ldquoyeryuumlzuuml

şekillerirdquo ldquobulunduğumuz yerin iklimidirrdquo şeklindeki cevapları oumlğrencilerin bu

kavramı iklim ve yeryuumlzuuml şekilleri ile karıştırdıklarını goumlstermektedir

Oumlğrencilerden 2rsquosi (67) bu soruya cevap vermemiştir Bu durum bazı

oumlğrencilerin bu kavram hakkında herhangi bir bilgilerinin olmadığını

goumlstermektedir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

219

İklim kavramına oumlğrencilerin 8rsquoi (267) anlama kategorisine giren

cevaplar vermişler ldquobelirli bir yerde uzun suumlreler devam eden ortalama hava

olaylarıdırrdquo ldquobir yerde uzun zaman boyunca goumlruumllen ortalama hava

olaylarıdırrdquo şeklinde accedilıklamalar yapmışlardır Belirtilen soruya oumlğrencilerin

3rsquouuml (10) sınırlı anlama kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler

ldquocoğrafi konumdan kaynaklı belirli bir yerde devam eden hava olaylarıdırrdquo

ldquobir yerdeki hava olaylarına denirrdquo şeklinde yaptıkları tanımlarda belirtilen

hava olaylarının geniş bir alanda uzun bir suumlre devam etmesi gerekliliğini goumlz

ardı etmişlerdir Oumlğrencilerden 1rsquoi (33) soruya ldquokardır yağıştırrdquo şeklinde

anlamama kategorisine giren bir cevap vermiştir Oumlğrencilerin 12rsquosi (40) aynı

soruya yanlış anlama kategorisine giren cevaplar vermişler ldquobir uumllkenin veya

bir şehrin bitki oumlrtuumlsuumlduumlrrdquo ldquoyeryuumlzuuml şekilleridirrdquo ldquoşehirden şehre değişen bitki

oumlrtuumlsuumlduumlrrdquo şeklinde yaptıkları tanımlarda goumlruumllduumlğuuml gibi iklim kavramı ile bitki

oumlrtuumlsuuml ve yeryuumlzuuml şekillerini karıştırmışlardır Oumlğrencilerden 6rsquosı (20) iklim

kavramı ile ilgili hiccedil bir accedilıklama yapmamıştır

Oumlğrencilerin 14rsquouuml (467) vergi kavramına anlama kategorisine giren

cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler ldquovergirdquo kavramını ldquovatandaşların hizmet

karşılığı devlete oumldedikleri paradırrdquo ldquodevlete hizmet karşılığı gelirimize goumlre

oumldediğimiz paradırrdquo şeklinde accedilıklamışladır Aynı soruya oumlğrencilerin 10rsquou

(333) ldquovatandaşın devlete verdiği paradırrdquo ldquodevlete verdiğimiz paradırrdquo

ldquokişilerin devlete vermek zorunda oldukları paradırrdquo şeklinde sınırlı anlama

kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Oumlğrencilerin 6rsquosı (20) bu soruyu

cevapsız bırakmıştır

Oumlğrencilerden 13rsquouuml goumlccedil kavramını ldquodini iktisadi siyasi sosyal ve diğer

sebeplerle insan topluluklarının bir yerden bir başka yere gitmesidirrdquo

ldquoEkonomik sosyal iklim değişikliği gibi sebeplerle yer değiştirmektirrdquo

ldquoeğitim sağlık ve başka nedenlerden dolayı bir kişinin yer değiştirmesidirrdquo

şeklinde anlama kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Goumlccedil kavramı ile ilgili

youmlneltilen soruya oumlğrencilerin ccediloğunluğunun doğru cevap verdiği

goumlruumllmektedir Aynı soruya oumlğrencilerin 14rsquouuml (467) sınırlı anlama kategorisine

giren cevaplar vermişler ldquobir kişinin bir yerden başka bir yere gitmesine

denirrdquo ldquoinsanların bir yeden başka bir yere gitmesidirrdquo şeklinde yaptıkları

tanımlarda yer değiştirme sebeplerine değinmemişlerdir Oumlğrencilerin 3rsquouuml

(10) bu soruyu cevapsız bırakmıştır

Pekiştirme duumlzeyinde yer alan ldquoiletişimrdquo ve ldquoharitardquo kavramlarının

tanımları verilerek hangi kavrama ait olduklarının bulunması istenmiştir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

220

Oumlğrencilerden 24rsquouuml (80) harita kavramına anlama kategorisine giren cevaplar

vermişlerdir Oumlğrencilerden 6rsquosı (20) ise belirtilen soruya ldquoplanrdquo ldquoboumllgerdquo

ldquoteleskoprdquo ldquokrokirdquo şeklinde yanlış anlama kategorine giren cevaplar

vermişlerdir Oumlğrencilerin 29rsquou (967) iletişim kavramına anlama kategorisine

giren cevaplar vermişlerdir İletişim kavramı ile ilgili youmlneltilen soruyu

oumlğrencilerden 1rsquoi (33) cevapsız bırakmıştır

Araştırmaya Katılan Oumlğretmenlerin Kavram Oumlğretimi ile İlgili

Duumlşuumlnceleri

İlkoumlğretim 6 ve 7sınıf Sosyal Bilgiler Programırsquonda yer alan

kavramların oumlğrenci seviyesine uygunluğunu belirleyebilmek iccedilin Sosyal

Bilgiler oumlğretmenleri ile de goumlruumlşmeler yapılmıştır Oumlğretmenlere Sosyal

Bilgiler Programırsquonda yer alan kavramlarla ve kavram oumlğretimi ile ilgili doumlrt

soru youmlneltilmiştir Aşağıda başlıklar halinde sorulan sorular ve İlkoumlğretim 6 ve

7 sınıf Sosyal Bilgiler oumlğretmenlerinin verdikleri cevaplar incelenmiştir

Kavramların Oumlğrenci Seviyesine Uygunluğu

Araştırmaya katılan oumlğretmenlerden Sosyal Bilgiler Programırsquonda yer

alan kavramları oumlğrencilerin seviyelerine uygun olup olmaması ve

somutluksoyutluk bakımından değerlendirmeleri istenmiştir İlkoumlğretim 6 sınıf

Sosyal Bilgiler oumlğretmenleri genel olarak kavramların oumlğrenci seviyesine uygun

olduğunu duumlşuumlnmekle beraber oumlğrenci seviyesinin uumlzerinde yer alan

kavramların da olduğunu belirtmişlerdir Araştırmaya katılan oumlğretmenlerin bu

konudaki bazı cevapları

ldquoOumlğrenciler soyut kavramları somut kavramlara nazaran anlamakta

guumlccedilluumlk ccedilekmekteler Hipotez sentez genelleme kavramlarında oldukccedila

zorlanmaktalar Ben de anlatmakta zorlanıyorum dolayısıyla Ccediluumlnkuuml bu

kavramların nasıl anlatılacağı da kitapta accedilık olarak verilmemiştir Mesela

olgu ve goumlruumlş kavramlarını kitap ccedilok guumlzel anlatmış Oumlğrenciler bu

kavramlarda hiccedil zorlanmadılar Ancak bilimsel araştırmanın basamaklarında

verilen kavramlara kitapta hiccedil değinilmemişrdquo

ldquoKavramların buumlyuumlk ccediloğunluğu oumlğrenci seviyelerine uygun Ancak

devlet egemenlik coğrafi konum iklim gibi ccedilocukların oumlğrenmede zorluk

ccedilektiği kavramlar da varrdquo

Oumlğretmenlerin oumlğrenci seviyesinin uumlzerinde olarak belirttikleri ve bu

araştırmada da oumlğrencilere sorulan ldquocoğrafi konumrdquo ldquoİklimrdquo gibi kavramları

oumlğrencilerin anlama duumlzeyindeki cevapları oldukccedila duumlşuumlktuumlr Oumlğrencilerin ccediloğu

bu kavramlara sınırlı anlama duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

221

Kavram oumlğretiminde kullanılan ders kitaplarının oumlnemi oldukccedila

buumlyuumlktuumlr Bu konuya ilerleyen başlıklarda yer verilecektir Ancak yukarıda

verilen ilk alıntıda da goumlruumllduumlğuuml uumlzere ders kitaplarında kavramlar yeterli oumlrnek

ve anlatımla yer alırsa oumlğrencilerinde anlama seviyeleri o derece

yuumlkselmektedir Oumlğretmenler ders kitaplarında olgu ve goumlruumlş kavramının ccedilok

iyi anlatıldığını ve bu doğrultuda oumlğrenciler tarafından kolaylıkla anlaşıldığını

belirtmişlerdir Bu araştırmada da goumlruumlş kavramı sorulduğunda oumlğrencilerin

ccediloğunluğunun anlama duumlzeyinde cevaplar vermiş olmaları kavram oumlğretiminde

ders kitaplarının oumlnemini ortaya koyması bakımından guumlzel bir oumlrnek teşkil

etmektedir

Araştırmaya katılan ilkoumlğretim 7 sınıf Sosyal Bilgiler oumlğretmenlerinin

ccediloğunluğu kavramların oumlğrenci seviyesine uygun olduğunu ve oumlğrencilerin bu

kavramları kolay bir şekilde oumlğrendiklerini belirtmişlerdir Ayrıca kavramların

programda giriş geliştirme ve pekiştirme şeklinde basamak basamak

verilmesinin oumlğretimi kolaylaştırdığını soumlylemişlerdir

ldquo7 sınıf Sosyal Bilgiler Programında yer alan kavramların oumlğrenci

seviyesine uygun olduğunu duumlşuumlnuumlyorum Oumlğrenciler programda yer alan

kavramları oumlğrenirken zorluk ccedilekmemektedirler Kavramlar 4 sınıftan

başlayarak kademeli olarak oumlğretildikleri iccedilin oumlğrenciler bir uumlst sınıfa geccedilerken

oumlğrenmesi gereken kavramla ilgili oumln bilgilere sahip olarak gelmektedirler bu

da onların oumlğrenmelerini kolaylaştırmaktadır Sosyal Bilgiler programında yer

alan somut ve soyut kavramlar dengeli olarak verilmektedirrdquo

ldquoKavramlar giriş geliştirme pekiştirme şeklinde basamaklı olarak

verildiği iccedilin kavramlarla ilgili ya oumln bilgileri olmaktadır ya da oumln bilgi

oluşturacak oumlğrenmeleri gerccedilekleştirmektedirler Bundan dolayı kavramların

oumlğrenci seviyesine uygun olarak verildiğini duumlşuumlnuumlyorum Programda soyut ve

somut karamlar dengeli bir biccedilimde guumlnluumlk hayatla bağlantılı bir şekilde

verilmiştirrdquo

Her iki sınıf duumlzeyinde de oumlğretmenlerin ortak sorunu ders saatinin ve

bazı kavramlarda ders kitaplarının yetersizliğidir Oumlzellikle giriş basamağında

yer alan ve oumlğrencinin oumln bilgilerinin olmadığı kavramlarda oumlğretmenler suumlrenin

yetersizliğini belirtmişlerdir

ldquoSuumlre kesinlikle yeterli değil Suumlrenin yeterli olduğu konular da var

Duyarlılık ccedilevre bilinci goumlrev ve sorumluluklarımız gibi konularda suumlre

kesinlikle yeterli ccediluumlnkuuml ccedilocukların oumln bilgileri dolayısıyla kavramaları kolay

oluyor Ancak şimdiye kadar hiccedil goumlrmemiş olduğu konularda ( oumllccedilek meridyen

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

222

paralel matematik konum hipotez genellemehellip) verilen suumlre yeterli olmuyorrdquo

ldquoKavramlar genellikle somut Goumlrsel materyaller kullanarak guumlnluumlk

hayattan oumlrnekler vererek oumlğretilebilecek kavramlar Soyut kavramlar da var ve

oumlğretilmesinde zorluk ccedilekiliyor Kavramlar uumlnite konuları ile bağlantılı

Kavramların oumlğretilmesi iccedilin ayrılan suumlre ise yetersiz Hatta kavramların

bazılarını atlayıp konu iccedilerisinde anlamalarına bırakıyorrdquo

Oumlğretmenlerin Kavram Oumlğretimi İle İlgili Goumlruumlşleri

Araştırmaya katılan oumlğretmenlerin ccediloğu kavram oumlğretiminde ccedileşitli

etkinliklerden faydalandıklarını belirtmişlerdir Oumlğretmenler sıklıkla derse

başlamadan oumlnce soru-cevap youmlntemini uyguladıkları ve derse gelmeden oumlnce

kavramları vererek soumlzluumlkten anlamlarını buldurduklarını boumlylece oumlğrencilerin

derse hazırlıklı gelmelerinin sağlandığını soumlylemişlerdir Bunun dışında

oumlğrencilere kavram haritası hazırlatma kitap okuma etkinliği tarih şeridi

oluşturma oumlrnek olay youmlntemini drama anahtar kelimelerle metin oluşturma

okuduğu metinde soruların cevaplarını buldurma verilerden grafik hazırlama

sonuca varma mektup yazma vs gibi etkinlikler yaptırılmaktadır

ldquoİletişim kavramı ile ilgili drama yaptırdımrdquo

ldquoOumlncelikli olarak uumlniteye başlamadan oumlnce uumlnite kavramlarını

soumlzluumlkten bulmalarını istiyorum Daha sonra konuları işlerken tahtada hep

birlikte kavramdan ne anladıklarına dair kavram haritası oluşturarak doğruyu

bulmaya ccedilalışıyoruzrdquo

Araştırmaya katılan oumlğretmenler genel olarak kavram oumlğretiminde

kavram haritalarından da sıklıkla faydalanmaktadırlar Boumlylece kavramlara

guumlnluumlk hayattan oumlrnekler vererek kavramların pekiştirilmesini sağlamaktadırlar

ldquoBana goumlre oumlğrencilerin kavramları daha iyi oumlğrenip anlamaları iccedilin guumlnluumlk

hayatta kendi yaşantıları ile kavramlar arasında bağlantı kurması gerekiyorrdquo

Ayrıca oumlğretmenler kavram oumlğretiminde Oumlğretmen Kılavuz

Kitaplarında yer alan etkinliklerden de faydalandıklarını belirtmişlerdir

Araştırmaya katılan oumlğretmenler oumlzellikle Oumlğrenci Ccedilalışma Kitaplarını da ccedilok

beğendiklerini ve buradaki etkinliklerden de oldukccedila faydalandıklarını

soumlylemişlerdir Ancak etkinlikleri kullanmada suumlre yetersizliği oumlğretmenlerin

ccediloğunun ortak sorunudur

ldquoHer zaman etkinlik yapamıyorum ccediluumlnkuuml suumlre buna asla izin

vermiyorrdquo

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

223

ldquoBu etkinliklerin hepsinin sınıf ortamında gerccedileklerleştirilmesi zaman

sıkıntısından dolayı muumlmkuumln değildir Bu etkinlikler oumldev olarak verildiğinde

oumlğrencilere yeterli katkıyı sağlayamamaktadırrdquo

ldquoSuumlrenin yetersiz sınıfların kalabalık olması birccedilok etkinliğin

yapılmasına engel teşkil etmektedirrdquo

Kavram Oumlğretiminde Ders Kitaplarının Yeterliliği

Araştırmaya katılan oumlğretmenlerin ccediloğunluğu ders kitaplarının kavram

oumlğretimi iccedilin yeterli olmadığını soumlylemişlerdir Yapılandırmacı yaklaşım

doğrultusunda hazırlanan Sosyal Bilgiler Programının temel felsefesi oumlğrenciye

konuların tamamını vermek yerine oumlğrenciyi araştırmaya sevk edip bilgiye

ulaşarak onu zihninde şekillendirmesini sağlamak olduğu iccedilin kavramların

anlamları ders kitabında olduğu gibi verilmek yerine oumlrneklerle oumlğrencilerin bu

kavramı anlamaları istenmektedir Oumlğretmenler bu konuda kitapların bazı

konularda yeterli olduğunu ancak oumlğretmenlerin de kendilerini geliştirmeleri ve

yapılandırmacı yaklaşım doğrultusunda hareket etmeleri gerektiğini

duumlşuumlnmektedirler Oumlzellikle Sosyal Bilgiler ders kitaplarında yer alan tarih ile

ilgili uumlnitelerde yeterli derecede bilginin yer almaması sorun teşkil etmekte

aradaki bilgi boşluklarını doldurma goumlrevi oumlğretmene duumlşmektedir

ldquoKitap isterse her şeyi versin ama oumlğretmende yetenek yoksa hiccedilbir işe

yaramazrdquo ldquohellipHatta bazı konular bir kavramı oumlğretmek iccedilin hiccedil yeterli

olmuyor Oumlğretmenin farklı bilgi ve goumlrsel materyalleri sınıfa getirmesi

gerekiyorrdquo

Oumlzellikle Sosyal Bilgiler 7 sınıf oumlğretmenleri ders kitabında yer alan

kavramlarla ilgili bazı bilgilerin akademik ccedilalışma ya da internet sayfalarından

alınmasının kavramların oumlğrenilmesini guumlccedilleştirdiğini belirtmişlerdir

Kitaplarda daha sade ilgi ccedilekici oumlğrencilerin oumlğrenme istek ve heyecanlarını

arttırıcı metinlerin yer alması gerektiğini duumlşuumlnmektedirler Ders kitaplarında

yer alan bilgiler zaman zaman oumlğrencilerin seviyelerinin uumlzerinde olabildiğini

bu nedenle bilgilerin oumlğrencilerin anlayabileceği duumlzeyde sadeleştirilmesi

gerektiğini belirtmişlerdir

Ayrıca bazı oumlğretmenler ccedilocuğun yaşadığı sosyo-ekonomik ccedilevrenin de

kavram oumlğrenmede oumlnemli olduğunun farkındadırlar ve bu durumun

oumlğrencilerin kavram oumlğrenirken oumlrnek vermede zorlandıklarını belirtmişlerdir

ldquoKendi oumlğrencilerimin kavram oumlğrenmede karşılaştıkları ccedilevrenin

sosyo-kuumlltuumlrel durumu Ccedilocukların fazla değişik yaşantısı olmadığı ve farklı

kelimeler kullanmadıkları iccedilin kavramları oumlğrenmede zorluk ccedilekiyorlarrdquo

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

224

Programdan Ccedilıkarılması ya da Yer Verilmesi İstenen Kavramlar

Oumlğretmenler genel olarak programda milli ve manevi değerlerle ilgili

kavramlara daha fazla yer verilmesi noktasında hemfikir durumdadır 6 sınıf

duumlzeyinde ders veren oumlğretmenler programda ldquoTuumlrkistan Tuumlrkmen destan

yazıt takvim halife maden dil (lehccedile şive ağız) monarşi teokrasi hak ve

hukuk oumlzguumlrluumlk duumlşuumlnce oumlzguumlrluumlğuuml hoşgoumlruumlrdquo gibi kavramlara yer verilmesi

gerektiğini belirtmişlerdir 7 sınıf duumlzeyinde ders veren oumlğretmeler programda

bazı kavramlara yer verilmediği iccedilin diğer kavramları accedilıklamakta guumlccedilluumlk

ccedilektiklerini belirtmişlerdir Bundan hareketle oumlğrencilerin fetih kavramını

anlayabilmeleri iccedilin ldquoşehit goumlnuumll gazardquo gibi kavramlara da yer verilmesi

gerektiğini belirtmişleridir

ldquoŞehit gaza ve goumlnuumll kelimeleri yer almadığı iccedilin oumlğrencilerin fetih

kavramını anlamaları zorlaşmaktadırrdquo

Duumlşuumlk sosyo-ekonomik seviyedeki okullarda goumlrev yapan oumlğretmenler

oumlğrencilerinin oumlzellikle soyut kavramları oumlğrenmede guumlccedilluumlk ccedilektiklerini bu

yuumlzden de bunları ccedilıkarmak istediklerini soumlylemişleridir

ldquoBana goumlre sorun yer alması ya da almaması gereken kavramlar değil

Oumlğretmen oumlğrencilerin sosyo-kuumlltuumlrel ccedilevrelerine goumlre bazı kavramları

oumlğretmeye hiccedil ccedilalışmaz ya da konular ile ilgili yeni kavramları oumlğretmeye

ccedilalışabilir Bunu oumlğretmenin kendisi yapmalı Koumly okulunda goumlrev yaptığım iccedilin

oumlzellikle soyut kavramları ccedilıkarmak isterimrdquo

Sonuccedil ve Oumlneriler

Araştırmanın bulguları incelendiğinde oumlğrencilerin Sosyal Bilgiler 6 ve

7 sınıf programlarında yer alan ldquoSosyal Bilgiler Oumlğreniyorumrdquo ldquoYeryuumlzuumlnde

Yaşamrdquo ldquoİletişim ve İnsan İlişkilerirdquo ve ldquoUumllkemizde Nuumlfusrdquo uumlnitelerinde yer

alan kavramları genel olarak anladıkları ve bunun yanı sıra bazı kavram

yanılgılarına sahip oldukları goumlruumllmektedir

Kavramlar nesnel gerccedilekliğin insan beynindeki yansıma biccedilimidir

Oumlğrencilerin verdikleri cevaplar bu accedilıdan değerlendirildiğinde oumlğrencilerin

kendi duumlşuumlncelerine goumlre bazı kavramları yorumladıkları ve zihinlerinde

bilimsel olarak kabul edilemeyen bir tanım oluşturdukları goumlruumllmektedir

Oumlğrencilerin ilkoumlğretim 6 sınıf konuları ile ilgili tespit edilen kavramlara

vermiş oldukları cevapları incelendiğinde en ccedilok ldquoempatirdquo ve ldquobireyrdquo

kavramlarında yanılgıya duumlştuumlkleri tespit edilmiştir Empati kavramı ile ilgili

olarak yanlış anlama duumlzeyinde verilen cevaplar yoğunlukla sosyo-ekonomik

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

225

accedilıdan orta duumlzeyde kabul edilen okulun oumlğrencileri tarafından verilmiştir

Oumlğrenciler empati kavramını accedilıklarken aslında bu kavramlara verdikleri

anlamları dile getirmişlerdir Oumlğrenciler arkadaşlarına yardım ettiklerinde ya da

onları dinlediklerinde onlarla empati kurduklarını sanmaktadırlar Hatta

oumlğrencilerden bir tanesi empati kavramına arkadaşlık yanıtını vermesi bu

kavrama yuumlklenen anlamların incelenmesi accedilısından ilgi ccedilekicidir

Birey kavramı ile ilgili yanlış anlama duumlzeyinde kabul edilen cevaplar

ise sosyo-ekonomik accedilıdan uumlst duumlzeyde kabul edilen il merkezindeki bir okulun

oumlğrencilerinin verdiği cevaplardır İlkoumlğretim 7 sınıf oumlğrencilerinin bu

kavramlara verdikleri accedilıklamalar incelendiğinde onların bu tuumlr yanlışlara

duumlşmediği goumlruumllmektedir İlkoumlğretim 7 sınıf oumlğrencileri toplum ile birey

ayırımını yapabilmektedirler

Giriş duumlzeyinde yer alan ldquogoumlruumlşrdquo ve ldquoccedilağrdquo kavramlarıyla ilgili olarak

oumlğrencilerde oumlnemli bir kavram yanılgısının olmadığı soumlylenebilir Tablo 2

incelendiğinde goumlruumlş kavramıyla ilgili olarak ilkoumlğretim 6 sınıf oumlğrencilerinin

yanlış anlama duumlzeyinde cevapları yoktur ancak ilkoumlğretim 7 sınıf oumlğrencileri

goumlruumlş kavramını tahmin ve konuşma kavramları ile karıştırmışlardır

Her iki sınıf duumlzeyinde ortak olan lsquoiklimrsquo kavramı ile ilgili olarak 6

sınıf oumlğrencilerinden 5rsquoi 7 sınıf oumlğrencilerinden ise 12rsquosi yanlış anlama

duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir Her iki sınıf duumlzeyinde de oumlğrenciler yeryuumlzuuml

şekilleri hava olayları ve bitki oumlrtuumlsuuml ile iklim arasında yanılgı yaşamaktadırlar

Ortak kavramlardan biri olan lsquocoğrafi konumrsquo kavramını ilkoumlğretim 6 sınıf

oumlğrencilerinden 2rsquosi 7 sınıf oumlğrencilerinin ise 5rsquoi yanlış anlama duumlzeyinde

iklim boumllgeler ve daha oumlnce belirtildiği gibi yeryuumlzuuml şekilleri arasında

yanılgıları vardır Aslında coğrafi konum iklimi etkileyen faktoumlrlerden biridir

ancak oumlğrencilerin uumllkemizin coğrafi konumuyla ilgili bir oumlrnek ile bu

ifadelerini desteklemesi beklenmiştir 7 sınıf oumlğrencilerinin harita kavramı ile

ilgili kavram yanılgısı iccedilinde oldukları harita kavramını plan boumllge ve kroki ile

karıştırdıkları goumlruumllmektedir

Ayrıca araştırmaya katılan oumlğrencilerin buumlyuumlk boumlluumlmuumlnuumln sorulan

kavramları soumlzle anlama ve ifade etmekte zorlandığı ve bu nedenle bazı kavram

yanılgılarına sahip oldukları soumlylenebilir Oumlrneğin ccedilağ kavramı ile ilgili olarak

ilkoumlğretim 6sınıf oumlğrencilerinden biri duyuru veya oumlğrenci panosu şeklinde

tarihi devirleri goumlsteren tarih şeridi ile ccedilağ kavramını karıştırmış ve yanlış

anlama duumlzeyinde kabul edilen bir cevap vermiştir Oumlğrencilerin soumlzel ifade

yeteneklerinin yetersiz olması belleklerindeki mevcut bilgileri accedilıklamalarında

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

226

sıkıntı yaşamalarına neden olmaktadır Oumlğrencilerin ccediloğunun istenen kavramı

tanımlayamadıkları halde kavram ile ilgili oumlrnekleri verebilmeleri bu duumlşuumlnceyi

destekler niteliktedir Bu nedenle kavram oumlğretiminde oumlğrencilerden oumlzellikle

verilen kavramı kendi cuumlmleleriyle ifade etmelerine imkan tanıyan etkinlere

oumlnem verilmesi oumlğrencinin soumlzel ifade yeteneğinin de gelişmesine yardımcı

olacaktır

6 ve 7 sınıf Sosyal Bilgiler programlarında yer alan kavramların

oumlğrenci seviyesine uygunluğu ile ilgili oumlğretmen goumlruumlşlerine bakıldığında

genel olarak kavramların oumlğrenci seviyesine uygun olduğunu duumlşuumlnduumlkleri

ancak zaman zaman bazı uumlnitelerde yer alan kavramların oumlğrenci seviyesinin

uumlzerinde olabildiğini belirttikleri goumlruumllmektedir Oumlğretmenler kavram

oumlğretiminde oumlğrencilerin iccedilinde bulunduğu sosyo-ekonomik ccedilevrenin ccedilok

oumlnemli olduğunu vurgulayarak yeterli oumln bilgiye sahip olamayan oumlğrencilerin

kavramları anlama duumlzeylerinin duumlşuumlk olduğunu belirtmişlerdir

Oumlğretmenlerin kavram oumlğretiminde kullandıkları youmlntemlere

bakıldığında ccedileşitli eğitimsel etkinliklerden faydalandıkları goumlruumllmektedir

Soru-cevap youmlntemi kavram haritası kitap okuma etkinliği tarih şeridi

oluşturma oumlrnek olay youmlntemi drama anahtar kelimelerle metin oluşturma

okuduğu metinde soruların cevaplarını buldurma verilerden grafik hazırlama

sonuca varma mektup yazma kullanılan etkinliklerden bazılarıdır Oumlğretmenler

etkinliklere daha fazla yer vermek istediklerini belirtmelerine rağmen Sosyal

Bilgiler ders saatinin yetersiz olması dolayısıyla sıkıntı yaşadıklarını

belirtmişlerdir Bunun yanı sıra kalabalık sınıflar da etkinliklerin yapılmasına

engel olmaktadır

Oumlğretmenler ders kitaplarındaki kavramlarla ilgili bilgilerin yetersiz

olduğunu duumlşuumlnmektedirler Yapılandırmacı yaklaşıma uygun olarak hazırlanan

kitaplarda oumlğrencinin bilgiye ulaşması istendiği iccedilin kitaplarda yer almayan

bilgileri tamamlama işi oumlğrencilere ve onları youmlnlendirecek olan oumlğretmenlere

duumlşmektedir Metinlerin akademik bir dille yazılmış olması oumlğrencilerin

oumlğrenmelerini zorlaştırmaktadır Oumlğretmenler metinlerin guumlndelik hayattan

seccedililmesinin daha faydalı olacağını duumlşuumlnmektedirler Oumlğretmenler milli ve

manevi değerleri iccedileren kavramlara oumlnem verilmesi gerektiğini

vurgulamaktadırlar

Araştırmada elde edilen sonuccedillara dayalı olarak sunulacak oumlneriler

aşağıda oumlzetlenmiştir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

227

İlkoumlğretim oumlğrencilerine kavramlar oumlğretilmeden oumlnce oumlğretilecek

kavramlar hakkında oumlğrencilerin oumln bilgileri tespit edilmeli ve oumlğretim buna

goumlre placircnlanmalıdır Boumlylece oumlğrencilerin oumlnceki bilgileri yoklanarak kavram

yanılgıları varsa bunun telafisine youmlnelik etkinliklere ağırlık verilebilir ve

oumlğrenilecek yeni kavramlarla olan bağ daha sağlıklı hale getirilebilir İlk kez

karşılaşılan kavramlarda ise ccedilocuğun kendi ccedilevresinden bol oumlrnekler verilmeli

ve goumlrsel materyallerden faydalanılarak kalıcı oumlğrenmeler sağlanmalıdır

Kavram oumlğretiminde ders kitapları oumlğrenmeyi kolaylaştırması ve

anlamlı oumlğrenmelere zemin hazırlaması bakımından oldukccedila oumlnemlidir Bu

nedenle İlkoumlğretim Sosyal Bilgiler ders kitaplarının accedilık anlaşılır bir dille

yazılması yeterli sayıda resim şekil grafik iccedilermesi ve bol oumlrneklerin yer

alması ve oumlğrenci seviyesine goumlre hazırlanması oumlğrenci başarılarını ve

kavramların daha anlamlı oumlğretilmesini olumlu youmlnde etkileyecektir

Oumlğrencilere oumlğrendikleri kavramları farklı zamanlarda ve konularda

yeniden kullanma fırsatı verilmelidir Kavramlar tekrar edildikccedile daha kalıcı

olacağından tekrarlar sırasında bazı yanılgılar da tespit edilip gerekli oumlnlemler

alınabilir

Ayrıca oumlğrencilerin bildiklerini ifade etmede zorlandıkları goumlruumllmuumlştuumlr

Sınırlı anlama duumlzeyinde değerlendirilen bazı cevapların oumlğrencilerin ifade

becerilerinin zayıf olmasından kaynaklanmış olabileceği soumlylenebilir

Oumlğretmenlerin oumlğrencilerin soumlzel ifade yeteneklerini geliştirmek iccedilin ccediloktan

seccedilmeli sorular yerine onların soumlzel ifade becerilerine katkı yapabilecek soru

tipleri kullanmaları daha faydalı olacaktır

KAYNAKLAR

Alkış S (2009) Sosyal Bilgilerde Kavram Oumlğretimi Sosyal Bilgiler Oumlğretimi

(Edt Mustafa Safran) 68-90 Ankara PegemA Akademi

Deniz FOuml (2003) Lise 1 Coğrafya Derslerinde Kavram Haritalarının Başarıya

Etkisi Yayımlanmamış yuumlksek lisans tezi Gazi Uumlniversitesi Eğitim

Bilimleri Enstituumlsuuml Ankara

Duumlndar H (2008) Sosyal Bilgilerde Kavram Oumlğretimi Oumlzel Oumlğretim

Youmlntemleriyle Sosyal Bilgiler Oumlğretimi (Edt Bayram Tay-Adem

Oumlcal)302-334 Ankara PegemA Akademi

Ekiz D Akbaş Y (2005) ldquoİlkoumlğretim 6 Sınıf Oumlğrencilerinin Astronomi İle

İlgili Kavramları Anlama Duumlzeyleri ve Kavram Yanılgılarırdquo Mili

Eğitim Dergisi Sayı165 Ankara

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

228

Erden M (1997) Sosyal Bilgiler Oumlğretimi İstanbul Alkım Yayınevi

Erden M Akman Y (2000) Gelişim Oumlğrenme-Oumlğretme Eğitim Psikolojisi

Ankara Arkadaş Yayınevi

Girgin M (2006) Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Oumlğretimirsquonde Kavram İlke

ve Genellemeler Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Oumlğretimi (Edt

Abdurrahman Tanrıoumlğen) 24-54 İstanbul Lisans Yayıncılık

Karaduumlz E (2004) Anlam Kavram İlişkisi Sosyal Blimler Enstituuml Dergisi

e-dergiatauniedutrindexphpSBEDarticleviewArticle76 adresinden

03122010 tarihinde indirilmiştir

Karasar N (2000) Bilimsel Araştırma Youmlntemi (Kavramlar ilkeler teknikler)

(10Baskı) Ankara Nobel Basımevi

Meb (2004) İlkoumlğretim Sosyal Bilgiler Dersi (6-7 Sınıflar) Oumlğretim Programı

Ankara Meb Yayınevi

Senemoğlu N (2007) Gelişim Oumlğrenme ve Oumlğretim Kuramdan Uygulamaya

Ankara Oumlzkan Matbaası

Şeker M (2003) İlkoumlğretim Okulu 6 Sınıf Sosyal Bilgiler Dersi

Kavramlarının Kazanılmışlık Duumlzeyi (Uumlskuumldar Oumlrneği)

Yayınlanmamış yuumlksek lisans tezi Marmara Uumlniversitesi Eğitim

Bilimleri Enstituumlsuuml İstanbul

Tanrıoumlğen A (2006) Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Oumlğretimi Lisans

Yayınları İstanbul

Uumllgen G (2004) Kavram Geliştirme Kuram Ve Uygulamalar (4 Baskı)

İstanbul Nobel Yayınevi

Vygotsky LS (1998) Duumlşuumlnce Ve Dil (Ccedilev S Koray) İstanbul Toplumsal

Doumlnuumlşuumlm Yayınları

Yıldırım A Şimşek H (2005) Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Youmlntemleri

(5 Baskı) Seccedilkin Yayınevi Ankara

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

229

Eğitim Muumlfettiş Yardımcılarının Mesleki Tuumlkenmişlik Duumlzeylerinin

Bazı Değişkenler Accedilısından İncelenmesi

M Cevat Yıldırım1 Abdurrahman Ekinci

2

Oumlzet

Bu araştırmanın amacı eğitim muumlfettiş yardımcılarının3 mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerini bazı değişkenlere goumlre saptamaktır Araştırmada tarama modeli

kullanılmıştır Ccedilalışma grubu 2009 yılında atanan 346 eğitim muumlfettiş yardımcısından

oluşmaktadır Verilerin toplanmasında kişisel bilgi formu ile Maslach ve Jackson

tarafından geliştirilen Ergin tarafından Tuumlrkccedileye uyarlanan Maslach Tuumlkenmişlik

Oumllccedileği kullanılmıştır Analizde t testi Mann Whitney U testi ve ANOVA teknikleri

kullanılmıştır Araştırmada eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliklerinin

duygusal tuumlkenme ve duumlşuumlk kişisel başarı duygusu boyutlarında ldquoorta duumlzeyderdquo

duyarsızlaşma boyutunda ise ldquoduumlşuumlk duumlzeyderdquo olduğu saptanmıştır

Anahtar Kelimeler Duyarsızlaşma Duygusal tuumlkenme Eğitim muumlfettiş

yardımcıları Mesleki tuumlkenmişlik

Analysis of Professional Burnout Levels of Education Supervisor Assistants in

Terms of Some Variables

Abstract

The aim of this research is to define the professional burnout levels of

education supervisor assistants in terms of some variables In the research survey

model was used The study group consists of 346 education supervisor assistants

appointed in 2009 Data was collected through a personal information form and

Maslach Burnout Inventory developed by Maslach and Jackson and adapted to Turkish

by Ergin In the analysis t test Mann-Whitney U test and ANOVA techniques were

used The findings indicated that the level of education supervisor assistantsrsquo

professional burnout was ldquomediumrdquo in emotional exhaustion and low sense of personal

accomplishment dimensions and was ldquolowrdquo in depersonalization dimension

1 YrdDoccedilDr Mardin Artuklu Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Eğitim Bilimleri Boumll

mcevatyildirimgmailcom 2 YrdDoccedilDr Mardin Artuklu Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Eğitim Bilimleri Boumll

aekinci74yahoocom 3 ldquoEğitim muumlfettiş yardımcısırdquo unvanı 14 Eyluumll 2011 tarihinde 652 sayılı Kanun

Huumlkmuumlnde Kararname ile ldquoil eğitim denetmen yardımcısırdquo olarak değiştirilmiştir

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

230

Key Words Depersonalization Emotional exhaustion Education supervisor

assistants Professional burnout

GİRİŞ

Guumlnuumlmuumlzde eğitim oumlrguumltlerinin ccedilalışanlarını etkileyen oumlnemli

problemlerden biri tuumlkenmişliktir Demiriz (2010) tuumlkenmişliğin modern ccedilağın

hastalığı olarak nitelendirilen ve stres uumlzerinde ccedilalışan araştırmacılar tarafından

geliştirilen bir kavram olduğunu vurgulamaktadır

Tuumlkenmişlik kavramı ilk kez Greene (1961) tarafından kullanılmıştır

(Maslach Schaufeli ve Leiter 2001) Bu kavram 1970rsquoli yıllardan bu yana

sıkccedila tartışılan ve ccedilalışanlar uumlzerinde etkisi araştırılan bir olgu haline gelmiştir

(Halbesleben ve Buckley 2004 Maslach vd 2001) Tuumlkenmişlik ilk kez

Freudenberger (1974) tarafından başarısızlık yıpranma enerji ve guumlccedil kaybı ya

da insanın iccedil kaynakları uumlzerinde karşılanamayan istekler sonucunda ortaya

ccedilıkan tuumlkenmeye başlama durumu olarak tanımlanmıştır (Ağaoğlu Ceylan

Kesim ve Madden 2004 Izgar 2003 Peker 2002) Bu tanımda tuumlkenmişliğin

sadece duygusal boyutu accedilıklanmıştır (Sağlam-Arı ve Ccedilına-Bal 2008)

Tuumlkenmişliğin yaygın olarak kabul goumlren tanımı Maslach ve Jackson (1981)

tarafından tek boyut yerine daha ayrıntılı bir şekilde yapılmıştır Maslach ve

Jacksonrsquoa goumlre tuumlkenmişlik (mesleki tuumlkenmişlik) insanlarla yoğun ilişki

iccedilerisinde olan bireylerde kronik bir stres suumlrecinden sonra ortaya ccedilıkan fiziksel

ve duygusal enerji azalması durumudur Maslach ve Jackson mesleki

tuumlkenmişliğin boyutlarını ise duygusal tuumlkenme duyarsızlaşma ve kişisel başarı

(duumlşuumlk kişisel başarı duygusu) şeklinde uumlccedil boyutta ele almışlardır (Ergin 1993

Maslach ve Jackson 1981 Maslach vd 2001 Tuumlmkaya 2000)

Duygusal tuumlkenme bireylerin iş yaşamında halsizlik ve aşırı yorgunluk

belirtileriyle birlikte kendilerini duygusal youmlnden yıpranmış hissetmelerine ve

bireysel strese yol accedilan bir durumdur (Kan 2008 Maslach ve Jackson 1981

Maslach vd 2001) Mesleki tuumlkenmişliğin bir diğer boyutu olan duyarsızlaşma

kavramına bakıldığında bu kavram tuumlkenmişliğin bireylerarası boyutuna

youmlnelik olup bireyin işine ve hizmet verilen alanlarda bireylere karşı olumsuz

duygular ve tepkiler geliştirmesi şeklinde tanımlanmıştır (Balay ve Engin 2007

Maslach ve Jackson 1981 Wright ve Bonett 1997) Duyarsızlaşma daha ccedilok

ldquohizmet verilen bireylere karşı tutumlarda ve tepkilerde olumsuz değişme

sinirlilik işe ilişkin idealizm kaybırdquo gibi durumları ifade etmektedir (Ccedilokluk

2003 112) Duumlşuumlk kişisel başarı duygusu ise bireyin kendisini işinde yetersiz ve

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

231

başarısız olarak değerlendirme eğiliminde olması durumudur (Budak ve

Suumlrgevil 2005 Maslach vd 2001 Wright ve Bonett 1997) Yapılan

araştırmalarda mesleki tuumlkenmişliğin genel olarak bireysel ve oumlrguumltsel

nedenlerden kaynaklandığı saptanmıştır Oumlzellikle iş yuumlkuuml ve stres mesleki

tuumlkenmişliği tetiklemektedir (Ccedilokluk 2003 Demiriz 2010 Izgar 2003)

Ayrıca kişisel oumlzellikler beklentiler insan ilişkileri ccedilatışma yeterlik karara

katılma (Izgar 2003) kontrol oumlduumll sosyal destek adalet değerler (Maslach

vd 2001) gibi durumlar da mesleki tuumlkenmişliği etkilemektedir

Mesleki tuumlkenmişlik eğitim oumlrguumltleri iccedilin oumlnemli bir problem olarak

goumlruumllmektedir Ccediluumlnkuuml yapılan araştırmalarda mesleki tuumlkenmişliğin sosyal bir

problem olduğu saptanmıştır (Budak ve Suumlrgevil 2005) Dolayısıyla mesleki

tuumlkenmişlik hem birey hem de oumlrguumltler accedilısından iş yaşamını oumlnemli oumllccediluumlde

tehdit eden bir problemdir (Sağlam-Arı ve Ccedilına-Bal 2008) Bir başka ifadeyle

mesleki tuumlkenmişlik bireylerin kişisel olarak yaşadıkları bir olgu olmasına

rağmen oumlrguumltleri de olumsuz etkileyebilmektedir Mesleki tuumlkenmişlik iş

yaşamında performans duumlşuumlkluumlğuumlne oumlrguumlt etkililiğinin ve verimliğinin olumsuz

etkilenmesine neden olmaktadır (Basım ve Şeşen 2006) Ayrıca stres iş

performansında duumlşuumlş iş doyumsuzluğu kararsızlık yorgunluk davranış

bozuklukları gibi sorunlara da neden olmaktadır (Izgar 2003) Mesleki

tuumlkenmişliğin bireyleri fiziksel psikolojik ve sosyal youmlnden olumsuz etkileyen

bir durum olduğu soumlylenebilir Eğitim oumlrguumltlerinin youmlneticileri mesleki

tuumlkenmişliğe neden olan etkenlere dikkat etmek durumundadırlar Ardıccedil ve

Polatccedilırsquoya (2008) goumlre mesleki tuumlkenmişlik aniden ortaya ccedilıkan bir durum

değildir aksine yavaş ve sinsice gelişen bir durumdur Bu nedenle mesleki

tuumlkenmişlik ilerlemeden ve başa ccedilıkılmaz bir hale doumlnuumlşmeden oumlnce onun

belirtileri dikkate alınmalıdır Mesleki tuumlkenmişliğin oluşması durumunda ise

mesleki tuumlkenmişlikle başa ccedilıkma youmlntemleri kullanılmalıdır Izgarrsquoa (2003)

goumlre mesleki tuumlkenmişlikle başa ccedilıkmanın oumlrguumltsel ve bireysel youmlntemleri

vardır Bu youmlntemlerden bazıları şunlardır Hizmet iccedili eğitim uygulamaları

yuumlkselme yetki devri oumlrguumlt ve ccedilevre ilişkisini guumlccedillendirme dinlenme goumlrev

değişiklikleri işe ara verme vb

Mesleki tuumlkenmişlik insanlarla yuumlz yuumlze ccedilalışılan mesleklerde daha sık

goumlruumllen ve daha kolay gelişen bir sorundur (Ergin 1993 Girgin 2010 Maslach

vd 2001) Yuumlz yuumlze ccedilalışmayı gerektiren meslekler doktorluk eğitim

muumlfettişliği okul youmlneticiliği oumlğretmenlik şeklinde sıralanabilir Eğitim

muumlfettiş yardımcıları da goumlrevlerini yerine getirirken okul youmlneticileriyle ve

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

232

oumlğretmenlerle yakın bir iletişim iccedilerisinde olmak ve yuumlz yuumlze ccedilalışmak

durumundadırlar Eğitim muumlfettişleri ve eğitim muumlfettiş yardımcıları ile ilgili

mevzuata (Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Muumlfettişleri Başkanlıkları

Youmlnetmeliği [MEBEMBY] 2011) bakıldığında eğitim muumlfettişlerinin ve

eğitim muumlfettiş yardımcılarının goumlrev yerleri ldquoekonomik ve sosyal youmlnden

gelişmişlik duumlzeyi ile hizmet gereklerinin karşılanması bakımından birbirlerine

benzerlik goumlsteren iller gruplandırılarakrdquo beş hizmet boumllgesine ayrılmıştır

Eğitim muumlfettiş yardımcıları genel olarak doumlrduumlncuuml ve beşinci boumllgelerde goumlrev

yapmaktadırlar Goumlrevlerini yerine getirirken eğitim alanındaki birccedilok sorunla

karşılaşabilmektedirler Oumlğretmenlikten ya da okul youmlneticiliği goumlrevinden

ayrılarak eğitim muumlfettiş yardımcılığı goumlrevine yeni başlamalarına rağmen

ccedileşitli nedenlerden dolayı umduklarını bulamayıp tuumlkenmişlik duygusu

yaşadıkları duumlşuumlnuumllmektedir

Alan yazın incelendiğinde oumlğretmen ve sağlık ccedilalışanlarının

tuumlkenmişlikleri ile ilgili birccedilok ccedilalışmanın yapıldığı goumlruumllmektedir (Cemaloğlu

ve Şahin 2007 Ergin 1993 Genccedilay 2007 Girgin 2010 Kan 2008 Peker

2002) Eğitim muumlfettişleri ve okul youmlneticilerinin mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeyleriyle ilgili bazı ccedilalışmalar da yapılmıştır (Altay 2007 Başol ve Altay

2009 Durdu 2010 Izgar 2003 Polat ve Uğurlu 2009 Yılmaz 2009) Eğitim

muumlfettişleriyle ilgili yapılan araştırmalardan bazıları incelendiğinde Arabacı ve

Akarrsquoın (2010) araştırmasında eğitim muumlfettişlerinin duygusal tuumlkenme

boyutunda orta duumlzeyde duyarsızlaşma ve kişisel başarı boyutunda duumlşuumlk

duumlzeyde tuumlkenmişlik yaşadıkları ortaya ccedilıkmıştır Bununla birlikte cinsiyet

unvan oumlğrenim durumu ve goumlrev yapılan yer değişkenlerinin mesleki

tuumlkenmişliğin hiccedilbir boyutunda anlamlı farklılık goumlstermediği ancak eğitim

muumlfettişlerinin duyarsızlaşma duygusunu mesleklerinin ilk yıllarında daha fazla

yaşadıkları tespit edilmiştir Balay ve Enginrsquoin (2007) araştırmasında duygusal

tuumlkenme boyutunda kadın eğitim muumlfettişlerinin tuumlkenmişlikleri erkek

meslektaşlarına goumlre daha yuumlksek duumlzeyde bulunmuştur Diğer yandan

duygusal tuumlkenme boyutunda sınıf oumlğretmenliği yapmış eğitim muumlfettişlerinin

alan oumlğretmenliği yapmış olanlardan daha fazla mesleki tuumlkenmişlik yaşadıkları

oumlnceki ccedilalışma hayatında youmlneticilik goumlrevi yapmış olmanın eğitim

muumlfettişlerinde mesleki tuumlkenmişliği azalttığı ve yaş ilerledikccedile eğitim

muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişlik ortalamalarının duumlştuumlğuuml belirlenmiştir

Durdursquonun (2010) araştırmasında ise kadın eğitim muumlfettişlerinin erkek eğitim

muumlfettişlerinden daha fazla duygusal tuumlkenmişlik yaşadıkları ve kişisel

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

233

başarısızlık duygusu boyutunda 35ndash40 yaş aralığındaki eğitim muumlfettişlerinin

40 uumlstuuml yaş aralığındaki eğitim muumlfettişlerinden daha fazla mesleki tuumlkenmişlik

yaşadıkları ortaya ccedilıkmıştır Bununla birlikte aynı araştırmanın sonuccedilları eğitim

durumu mesleki kıdem ve yaş değişkenlerinin mesleki tuumlkenmişliğin hiccedilbir

boyutunda anlamlı farklılık oluşturmadığını goumlstermektedir

Oumlzellikle girdi suumlreccedil ve ccedilıktı unsurları ile birlikte insani ilişki ve

etkileşimin yoğun olduğu alanlardan biri olan eğitim oumlrguumltlerinde ccedilalışanların

daha fazla mesleki tuumlkenmişlik yaşadıkları soumlylenebilir Yapılan ccedilalışmalarda da

oumlğretmenlerin okul youmlneticilerinin ve muumlfettişlerin yuumlksek duumlzeyde mesleki

tuumlkenmişlik yaşadıkları youmlnuumlnde sonuccedillar elde edilmiştir (Babaoğlan 2006

Kayıkccedilı 2005 Tuumlmkaya 1996) Ancak alan yazında eğitim muumlfettiş

yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerini belirlemeye youmlnelik

araştırmalara rastlanmamıştır Muumlfettişlik mesleğinin ilk uumlccedil yılını kapsayan

yardımcılık doumlnemi (MEBEMBY 2011) mesleğe uyum sağlama mesleki

kuumlltuumlrlenme ve mesleği benimseme doumlnemi olarak goumlruumllebilir Ancak mesleğin

ilk yıllarındaki yuumlksek beklenti ve ccedilalışma koşullarının mesleki tuumlkenmişlik

oluşturabileceği duumlşuumlnuumllmektedir

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri ve

nedenlerinin belirlenmesi hem eğitim muumlfettiş yardımcılığı suumlrecinin goumlzden

geccedilirilmesine hem de eğitim sisteminin etkililiğine ve verimliğine katkı

sağlayacaktır Bu nedenle eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin araştırılması oumlnem taşımaktadır Bu araştırmanın amacı eğitim

muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerini bazı değişkenlere goumlre

saptamaktır Bu amaca youmlnelik olarak şu sorulara cevap aranmıştır (i) Eğitim

muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliği duygusal tuumlkenme

duyarsızlaşma ve duumlşuumlk kişisel başarı duygusu boyutlarına goumlre hangi

duumlzeydedir (ii) Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri

sınıf oumlğretmeni olup olmama cinsiyet goumlrev boumllgesi kıdem oumlğrenim durumu

oumlnceki goumlrev ve yaş değişkenlerine goumlre anlamlı bir farklılık goumlstermekte midir

YOumlNTEM

Araştırma modeli ccedilalışma grubu veri toplama araccedilları ve verilerin

analizi ile ilgili accedilıklamalar aşağıda yapılmıştır

Araştırma Modeli

Araştırmada eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeyleri bazı değişkenler accedilısından incelendiğinden tarama modelinden

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

234

yararlanılmıştır (Buumlyuumlkoumlztuumlrk Ccedilakmak Akguumln Karadeniz ve Demirel 2008

Karasar 1995)

Ccedilalışma Grubu

Ccedilalışma grubu 2009 yılında atanan 346 eğitim muumlfettiş yardımcısından

oluşmaktadır Tuumlrkiyersquodeki eğitim muumlfettiş yardımcısı sayısının fazla olmaması

nedeniyle ayrıca guumlvenirliği yuumlksek verilerin elde edilmesi amacıyla oumlrneklem

alma yoluna gidilmemiştir Araştırma ccedilalışma grubunun geneli uumlzerinde

yapılmıştır

Veri Toplama Araccedilları

Araştırmada kişisel bilgi formu ile Maslach ve Jackson (1981)

tarafından geliştirilen Ergin (1993) tarafından Tuumlrkccedileye uyarlanan Maslach

Tuumlkenmişlik Oumllccedileği (MTOuml) veri toplama aracı olarak kullanılmıştır Kişisel

bilgi formu eğitim muumlfettiş yardımcılarına ilişkin sınıf oumlğretmeni olup olmama

cinsiyet goumlrev boumllgesi kıdem oumlğrenim durumu oumlnceki goumlrev ve yaş

konusundaki bilgilerin toplanmasına youmlnelik yedi maddeden oluşmuştur

Ergin tarafından Tuumlrkccedilersquoye uyarlanan MTOuml Likert tipi beşli

dereceleme (1 Hiccedilbir zaman 2 Ccedilok nadir 3 Bazen 4 Ccediloğu zaman 5

Her zaman) biccediliminde hazırlanmıştır Toplam 22 maddeden ve uumlccedil boyuttan

oluşmaktadır Boyutlardan birincisi dokuz maddeden oluşan ldquoduygusal

tuumlkenmerdquo ikincisi beş maddeden oluşan ldquoduyarsızlaşmardquo uumlccediluumlncuumlsuuml ise sekiz

maddeden oluşan ldquokişisel başarırdquo boyutudur Oumllccedileğin boyutlarının iccedil tutarlılık

katsayıları sırasıyla 83 65 ve 72 olarak saptanmıştır (Ergin 1993) Bu

ccedilalışmada ise MTOumlrsquonuumln boyutlarının iccedil tutarlılık katsayıları sırasıyla 87 69 ve

78 olarak bulunmuştur

Veri toplama aracı 20ndash31 Aralık 2010 tarihleri arasında uygulanmıştır

Veriler duumlşuumlk orta ve yuumlksek olmak uumlzere uumlccedil kategoride yorumlanmıştır

Kategorilerin değerleri aralık katsayının 3rsquoe boumlluumlnmesiyle elde edilmiştir

(43=133) Buna goumlre ldquo1ndash233 Duumlşuumlk duumlzeyde tuumlkenmişlikrdquo ldquo234ndash366 Orta

duumlzeyde tuumlkenmişlikrdquo ve ldquo367ndash500 Yuumlksek duumlzeyde tuumlkenmişlikrdquo şeklinde

değerlendirme yapılmıştır Mesleki tuumlkenmişliğin kişisel başarı boyutuna ait

puanlar duygusal tuumlkenme ve duyarsızlaşma boyutlarının tersi şeklinde

puanlanmıştır Bu nedenle araştırmada ldquokişisel başarırdquo boyutu adlandırması

yerine ldquoduumlşuumlk kişisel başarı duygusurdquo adlandırması kullanılmıştır

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

235

Verilerin Analizi

Araştırmada eksiksiz olarak doldurulan 214 veri toplama aracı

değerlendirmeye alınmıştır SPSS programı kullanılarak veriler analiz

edilmiştir Oumlncelikle parametrik testlerin uygulanmasına youmlnelik varsayımların

karşılanıp karşılanmadığına bakılmıştır Varsayımların karşılandığı durumlarda

parametrik analiz teknikleri kullanılmıştır Verilerin analizinde aritmetik

ortalama standart sapma t testi Mann Whitney U testi ve ANOVA (tek youmlnluuml

varyans analizi) teknikleri uygulanmıştır Tek youmlnluuml varyans analizinde anlamlı

farklılığın goumlruumllduumlğuuml durumlarda Scheffe testi kullanılmıştır Anlamlılık

duumlzeyi plt05 olarak kabul edilmiştir

BULGULAR

Bulgular araştırmanın iki alt problemi temel alınarak accedilıklanmıştır

Eğitim Muumlfettiş Yardımcılarının Mesleki Tuumlkenmişlik Duumlzeyleri

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerine ilişkin

aritmetik ortalama ve standart sapma sonuccedilları Tablo 1rsquode goumlsterilmiştir

Tablo 1 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri

Boyut n X S

Duygusal tuumlkenme (DT) 214 234 70

Duyarsızlaşma (D) 214 189 66

Duumlşuumlk kişisel başarı duygusu (DKBD) 214 245 57

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliklerinin duygusal

tuumlkenme ( X =234) ve duumlşuumlk kişisel başarı duygusu ( X =245) boyutlarında orta

duumlzeyde duyarsızlaşma ( X =189) boyutunda ise duumlşuumlk duumlzeyde olduğu

saptanmıştır

Eğitim Muumlfettiş Yardımcılarının Mesleki Tuumlkenmişlik Duumlzeylerinin Bazı

Değişkenler Accedilısından Karşılaştırılması

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin sınıf

oumlğretmeni olup olmama değişkeni accedilısından karşılaştırılmasına youmlnelik t testi

sonuccedilları Tablo 2rsquode verilmiştir

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

236

Tablo 2 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin sınıf

oumlğretmeni olup olmama değişkenine goumlre karşılaştırılması

Boyut Branş n X S sd t p

DT Sınıf oumlğretmeni 109 235 71

212 15 88 Diğer branşlar 105 233 70

D Sınıf oumlğretmeni 109 189 72

20583 81 42 Diğer branşlar 105 149 59

DKBD Sınıf oumlğretmeni 109 241 54

212 101 31 Diğer branşlar 105 249 60

Tablo 2 incelendiğinde sınıf oumlğretmeni olup olmama değişkeni

accedilısından eğitim muumlfettiş yardımcılarının goumlruumlşleri arasında anlamlı bir fark

bulunmamıştır

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

cinsiyet değişkenine goumlre karşılaştırılmasına youmlnelik Mann Whitney U testi

sonuccedilları Tablo 3rsquote verilmiştir

Tablo 3 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

cinsiyete goumlre karşılaştırılması

Tablo 3rsquoe goumlre cinsiyet değişkeni accedilısından eğitim muumlfettiş

yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlikleri boyutlar duumlzeyinde anlamlı farklılık

goumlstermemektedir

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin goumlrev

boumllgesi değişkenine goumlre karşılaştırılması ile ilgili t testi sonuccedilları Tablo 4rsquote

verilmiştir

Boyut Cinsiyet n Sıra

Ortalaması

Sıra

Toplamı

U

p

DT Kadın 17 11985 203750

146450 39 Erkek 197 10643 2096750

D Kadın 17 9144 155450

140150 26 Erkek 197 10889 2145050

DKBD Kadın 17 12297 209050

141150 28 Erkek 197 10616 2091450

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

237

Tablo 4 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin goumlrev

boumllgesine goumlre karşılaştırılması

Boyut Goumlrev Boumllgesi n X S sd t p

DT Doumlrduumlncuuml boumllge 99 235 75

212 160 11 Beşinci boumllge 115 233 65

D Doumlrduumlncuuml boumllge 99 189 69

212 76 45 Beşinci boumllge 115 149 63

DKBD Doumlrduumlncuuml boumllge 99 241 58

212 204 04 Beşinci boumllge 115 249 55

Tablo 4rsquote goumlrev boumllgesi değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş

yardımcılarının goumlruumlşleri arasında DT ve D boyutlarında anlamlı fark olmadığı

ancak DKBD boyutunda farkın anlamlı olduğu anlaşılmaktadır Hem doumlrduumlncuuml

boumllgede hem de beşinci boumllgede goumlrev yapan eğitim muumlfettiş yardımcılarının

mesleki tuumlkenmişliklerinin DKBD boyutunda ldquoorta duumlzeyderdquo olduğu

saptanmıştır Beşinci boumllgede goumlrev yapan eğitim muumlfettiş yardımcılarının

mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin DKBD boyutunda doumlrduumlncuuml boumllgede goumlrev

yapan meslektaşlarına goumlre daha fazla olduğu goumlruumllmektedir

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

kıdem değişkenine goumlre karşılaştırılmasına ilişkin tek youmlnluuml varyans analizi

sonuccedilları Tablo 5rsquote verilmiştir

Tablo 5 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

kıdeme goumlre karşılaştırılması

Boyut Kıdem n X S sd F p Fark

DT

5ndash10 yıl 32 235 76 2

01 99 - 11ndash15 yıl 145 234 71 211

16ndash21 yıl 37 233 62 213

D

5ndash10 yıl 32 195 66 2

28 76 - 11ndash15 yıl 145 190 68 211

16ndash21 yıl 37 183 58 213

DKBD

5ndash10 yıl 32 249 68 2

38 69 - 11ndash15 yıl 145 242 56 211

16ndash21 yıl 37 250 49 213

Tablo 5rsquoe goumlre kıdem değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş

yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliğin boyutlarına ilişkin goumlruumlşleri arasındaki

fark anlamlı bulunmamıştır

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

238

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

oumlğrenim durumu değişkenine goumlre karşılaştırılması ile ilgili t testi sonuccedilları

Tablo 6rsquoda verilmiştir

Tablo 6 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

oumlğrenim durumuna goumlre karşılaştırılması

Boyut Oumlğrenim Durumu n X S sd t p

DT Lisans 156 239 69

212 178 08 Yuumlksek lisans 58 220 71

D Lisans 156 190 65

212 41 68 Yuumlksek lisans 58 186 70

DKBD Lisans 156 249 57

212 180 07 Yuumlksek lisans 58 233 55

Tablo 6rsquoya bakıldığında oumlğrenim durumu değişkenine goumlre eğitim

muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliğin boyutlarına ilişkin goumlruumlşleri

arasında anlamlı bir farkın olmadığı goumlruumllmektedir

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

oumlnceki goumlrev değişkenine goumlre karşılaştırılması ile ilgili tek youmlnluuml varyans

analizi sonuccedilları Tablo 7rsquode verilmiştir

Tablo 7 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

oumlnceki goumlreve goumlre karşılaştırılması

Boyut Kıdem n X S sd F p Fark

DT

Oumlğretmen (A) 111 244 71 2

259 08 - Muumlduumlr Yrd (B) 64 222 68 211

Muumlduumlr (C) 39 224 67 213

D

Oumlğretmen (A) 111 199 67 2

367

03

A-C Muumlduumlr Yrd (B) 64 187 68 211

Muumlduumlr (C) 39 166 55 213

DKBD

Oumlğretmen (A) 111 252 62 2

229 10 - Muumlduumlr Yrd (B) 64 241 48 211

Muumlduumlr (C) 39 230 53 213

Tablo 7 incelendiğinde oumlnceki goumlrev değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş

yardımcılarının goumlruumlşleri arasındaki farkın mesleki tuumlkenmişliğin DT ve DKBD

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

239

boyutlarında anlamlı bulunmadığı fakat D boyutunda anlamlı bulunduğu

anlaşılmaktadır Farklılığın kaynağına bakıldığında ldquooumlğretmenrdquo ve ldquomuumlduumlrrdquo

değişkenleri accedilısından eğitim muumlfettiş yardımcılarının goumlruumlşlerinin farklılaştığı

goumlruumllmektedir Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin D boyutunda eğitim muumlfettiş yardımcılığına atanmadan oumlnce

oumlğretmenlik goumlrevini yapanların okul muumlduumlrluumlğuuml goumlrevini yapanlardan daha

fazla olduğu saptanmıştır

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin yaş

değişkenine goumlre karşılaştırılması ile ilgili t testi sonuccedilları Tablo 8rsquode

verilmiştir

Tablo 8 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin yaşa

goumlre karşılaştırılması

Boyut Yaş n X S sd t p

DT 28ndash35 95 236 77

18406 46 64 36ndash41 119 232 65

D 28ndash35 95 188 65

212 -29 77 36ndash41 119 190 67

DKBD 28ndash35 95 244 59

212 -08 94 36ndash41 119 245 55

Tablo 8rsquoe bakıldığında yaş değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş

yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliğin boyutlarına ilişkin goumlruumlşleri arasında

anlamlı bir farkın olmadığı anlaşılmaktadır

TARTIŞMA SONUCcedil ve OumlNERİLER

Bu araştırmada eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin bazı değişkenlere goumlre belirlenmesi amaccedillanmıştır Eğitim muumlfettiş

yardımcılarının duygusal tuumlkenme (DT) ve duumlşuumlk kişisel başarı duygusu

(DKBD) boyutlarında orta duumlzeyde duyarsızlaşma (D) boyutunda ise duumlşuumlk

duumlzeyde mesleki tuumlkenmişlik yaşadıkları saptanmıştır Eğitim muumlfettişleri ile

ilgili yapılan bazı araştırmalarda eğitim muumlfettişlerinin mesleki

tuumlkenmişliklerinin DT boyutunda orta duumlzeyde (Arabacı ve Akar 2010 Balay

ve Engin 2007 Durdu 2010 Polat ve Uğurlu 2009) ve D boyutunda duumlşuumlk

duumlzeyde olduğu saptanmıştır (Arabacı ve Akar 2010 Balay ve Engin 2007

Polat ve Uğurlu 2009 Yılmaz 2007) Oumlte yandan DKBD boyutunda ise eğitim

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

240

muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri ile ilgili araştırma sonuccedilları

farklılık goumlstermektedir (Balay ve Engin 2007 Durdu 2010 Polat ve Uğurlu

2009 Yılmaz 2007) Eğitim muumlfettiş yardımcılarının ldquoeğitim muumlfettişliği

mesleğirdquone ilişkin deneyimlerinin az oluşu DT ve DKBD boyutlarında orta

duumlzeyde mesleki tuumlkenmişlik yaşamalarına neden olduğu soumlylenebilir Yeni bir

goumlreve başladıkları goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin soumlz konusu boyutlarda orta duumlzeyde ccedilıkması duumlşuumlnduumlruumlcuumlduumlr Bu

durumun eğitim muumlfettiş yardımcılarının yetiştirme suumlrecinden ve goumlrev

alanlarından kaynaklandığı duumlşuumlnuumllmektedir Dolayısıyla eğitim muumlfettiş

yardımcılarının yetiştirme suumlrecine ve goumlrev alanlarına youmlnelik yeni

duumlzenlemeler yapılmalıdır

Sınıf oumlğretmeni olup olmama değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş

yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri DT D ve DKBD boyutlarında

anlamlı bir farklılık oluşturmamaktadır Eğitim muumlfettiş yardımcılarının yeni bir

goumlrevin başlangıcında olmalarından kaynaklanan benzer sorunları yaşadıkları ve

bu nedenle soumlz konusu uumlccedil boyutta da mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin sınıf

oumlğretmeni olup olmama değişkeni accedilısından bir farklılık goumlstermediği

soumlylenebilir Yılmazrsquoın (2007) eğitim muumlfettişlerine ve Koccedilakrsquoın (2009) okul

youmlneticilerine youmlnelik araştırmalarında da branşın soumlz konusu boyutlar

accedilısından anlamlı farklılık oluşturmadığı saptanmıştır Bu sonuccedillara karşın

Balay ve Enginrsquoin (2007) araştırmasında ise duygusal tuumlkenme boyutunda sınıf

oumlğretmenliği yapmış eğitim muumlfettişlerinin tuumlkenmişlikleri branş oumlğretmenliği

yapmış olanlardan yuumlksek bulunmuştur

Cinsiyet değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki

tuumlkenmişlik duumlzeylerinin DT D ve DKBD boyutlarında anlamlı bir fark

goumlstermediği saptanmıştır Eğitim muumlfettiş yardımcıları yeni bir goumlreve başlama

heyecanı yaşadıklarından soumlz konusu uumlccedil boyutta da mesleki tuumlkenmişliklerinin

cinsiyet accedilısından farklılık goumlstermediği soumlylenebilir Eğitim muumlfettişleri ile

ilgili yapılan birccedilok araştırmada aynı sonuccedillara ulaşılmıştır (Arabacı ve Akar

2010 Tanrıverdi 2008 Yılmaz 2007) Oumlğretmenlere ve okul youmlneticilerine

youmlnelik yapılan birccedilok araştırmada da benzer sonuccedillar bulunmuştur (Cemaloğlu

ve Şahin 2007 Genccedilay 2007 Koccedilak 2009) Bu sonuccedillara karşın Balay ve

Enginrsquoin (2007) araştırmasında duygusal tuumlkenme boyutunda kadın eğitim

muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişliklerinin erkek meslektaşlarına goumlre daha

yuumlksek duumlzeyde olduğu saptanmıştır

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

241

Goumlrev boumllgesi değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının

mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinde DT ve D boyutlarında anlamlı bir farklılık

olmadığı fakat DKBD boyutunda anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır Beşinci

boumllgede goumlrev yapan eğitim muumlfettiş yardımcılarının DKBD boyutunda

doumlrduumlncuuml boumllgede goumlrev yapan eğitim muumlfettiş yardımcılarından daha fazla

mesleki tuumlkenmişlik yaşadıkları belirlenmiştir Bunun nedenini beşinci boumllgede

goumlrev yapan kıdemli eğitim muumlfettişi sayısının diğer boumllgelere oranla az

olmasına bağlamak muumlmkuumlnduumlr Bu durumun beşinci boumllgedeki eğitim muumlfettiş

yardımcılarının yetiştirilmesi suumlrecini olumsuz etkilediği soumlylenebilir Sonuccedil

olarak beşinci boumllgedeki eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin DKBD boyutunda doumlrduumlncuuml boumllgedekilere goumlre fazla olduğu

soumlylenebilir Arabacı ve Akarrsquoın (2010) eğitim muumlfettişleri ile ilgili yaptıkları

araştırmada ise goumlrev boumllgesi değişkeni accedilısından hiccedilbir boyutta anlamlı fark

bulunmamıştır Eğitim muumlfettişlerinin mesleki deneyimleri daha fazla

olduğundan mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri DKBD boyutunda goumlrev boumllgesi

değişkeni accedilısından anlamlı farklılık goumlstermemektedir

Kıdem değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki

tuumlkenmişlik duumlzeyleri DT D ve DKBD boyutlarında anlamlı bir farklılık

oluşturmamaktadır Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki kıdemleri birbirine

yakın olduğundan ve yeni bir goumlreve atanmaları nedeniyle benzer sorunları

yaşadıklarından soumlz konusu uumlccedil boyutta da kıdem değişkeni accedilısından mesleki

tuumlkenmişlik duumlzeylerinin birbirine yakın olduğu soumlylenebilir Eğitim

muumlfettişleri okul youmlneticileri ve oumlğretmenler ile ilgili bazı araştırmalarda da

benzer sonuccedillar bulunmuştur (Başol ve Altay 2009 Tanrıverdi 2008 Yılmaz

2007) Bu sonuccedillara karşın Arabacı ve Akarrsquoın (2010) araştırmasında eğitim

muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişliklerinin DT ve DKBD boyutlarında anlamlı

bir farklılık oluşturmadığı ancak D boyutunda anlamlı farklılık goumlsterdiği ve

duumlşuumlk kıdeme sahip olanların daha fazla duyarsızlaşma duygusu yaşadıkları

saptanmıştır Arabacı ve Akarrsquoa goumlre eğitim muumlfettişleri mesleklerinin ilk

yıllarında yuumlksek beklenti ve ideallerle işlerine sarılmaktadırlar ancak mesleğin

ilerleyen doumlnemlerinde tuumlm girişimlerinin engellendiğini duumlşuumlnerek hayal

kırıklığına uğrayabilmektedirler Arabacı ve Akar bu durumun eğitim

muumlfettişlerinde mesleki tuumlkenmişlik duygusuna neden olduğunu

belirtmektedirler

Oumlğrenim durumu değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının

mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin DT D ve DKBD boyutlarında anlamlı bir

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

242

farklılık oluşturmadığı saptanmıştır Bu sonucu eğitim muumlfettiş yardımcılarının

yeni bir goumlreve başlamış olmanın heyecanı ile goumlreve uyum accedilısından benzer

sorunlar yaşadıkları ve bu nedenle soumlz konusu uumlccedil boyutta da mesleki

tuumlkenmişlik duumlzeylerinin oumlğrenim durumu değişkeni accedilısından anlamlı farklılık

goumlstermediği şeklinde yorumlamak muumlmkuumlnduumlr Eğitim muumlfettişlerine youmlnelik

bazı araştırmalarda da benzer sonuccedillar bulunmuştur (Arabacı ve Akar 2010

Durdu 2010) Bu sonuccedillara karşın Cemaloğlu ve Şahin (2007) oumlğretmenlere

youmlnelik yaptıkları araştırmada lisans ve yuumlksek lisans mezunları accedilısından D ve

DKBD boyutlarında benzer sonuccedillara ulaşmışlardır ancak DT boyutunda ise

yuumlksek lisans ve lisans mezunları accedilısından anlamlı bir fark olduğunu

saptamışlardır Cemaloğlu ve Şahinrsquoe goumlre bunun sebebi eğitim duumlzeyi yuumlksek

oumlğretmenlerin mesleki beklentilerinin daha yuumlksek olmasıdır

Oumlnceki goumlrev değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki

tuumlkenmişlik duumlzeylerinde DT ve DKBD boyutlarında anlamlı bir fark

bulunmamış ancak D boyutunda anlamlı fark bulunmuştur Eğitim muumlfettiş

yardımcılığına atanmadan oumlnce oumlğretmen olarak goumlrev yapanların D boyutunda

okul muumlduumlrluumlğuuml goumlrevini yapanlardan daha fazla mesleki tuumlkenmişlik

yaşadıkları saptanmıştır Okul muumlduumlrluumlğuuml goumlrevini yapanların eğitim sisteminin

yapısını daha iyi bildiklerinden D boyutunda daha az mesleki tuumlkenmişlik

yaşadıkları soumlylenebilir Arabacı ve Akarrsquoın (2010) araştırmasında unvan

(oumlnceki goumlrev) accedilısından DT ve DKBD boyutlarında eğitim muumlfettişlerinin

goumlruumlşleri arasındaki farkın anlamlı olmadığı saptanmıştır Balay ve Enginrsquoin

(2007) araştırmasında ise daha oumlnce youmlneticilik goumlrevini yapmayan eğitim

muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin D boyutunda okul muumlduumlrluumlğuuml

goumlrevini yapanlara goumlre (anlamlı fark oluşturmazsa da) daha fazla olduğu

saptanmıştır Bu sonuca bağlı olarak eğitim muumlfettiş yardımcılığına atanma

başvuru koşullarına oumlğretmenlik ve okul youmlneticiliği goumlrevlerini yapmış olma

şartı eklenebilir

Yaş değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki

tuumlkenmişlik duumlzeyleri DT D ve DKBD boyutlarında anlamlı bir fark

oluşturmamaktadır Bu sonucun farklı ccedilıkmamasını eğitim muumlfettiş

yardımcılarının yaşlarının birbirine yakın olması goumlreve yeni başlamış olmaları

ve ccedilalışma koşullarının benzer olması gibi nedenlere bağlamak muumlmkuumlnduumlr

Tanrıverdirsquonin (2008) ve Yılmazrsquoın (2007) eğitim muumlfettişlerine ilişkin

araştırmalarında Başol ve Altayrsquoın (2009) okul youmlneticilerine ve oumlğretmenlere

youmlnelik araştırmasında benzer sonuccedillar bulunmuştur Buna karşın Cemaloğlu

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

243

ve Şahinrsquoin (2007) ccedilalışmasında oumlğretmenlerin yaşı ile mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeyleri arasında anlamlı bir ilişki olduğu ve yaşın ilerlemesiyle birlikte DT ve

D boyutlarında mesleki tuumlkenmişliğin arttığı saptanmıştır

Elde edilen sonuccedillar genel olarak değerlendirildiğinde eğitim muumlfettiş

yardımcılarının DT ve DKBD boyutlarında orta duumlzeyde D boyutunda ise

duumlşuumlk duumlzeyde mesleki tuumlkenmişlik yaşadıkları saptanmıştır Bu sonuccedil eğitim

muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik yaşamalarına neden olan

sorunların ccediloumlzuumlmuumlne youmlnelik duumlzenlemelerin yapılmasını gerektirmektedir

Yapılan araştırmalarda eğitim muumlfettişlerinin iş yuumlklerinin fazla oluşu oumlnemli

bir sorun olarak goumlruumllmektedir (Altun ve Memişoğlu 2010 Kayıkccedilı ve Şarlak

2009 Yıldırım 2009 Yıldırım ve Demirtaş 2010) Bu durumun eğitim muumlfettiş

yardımcılarının stres yaşamasına ve buna bağlı olarak mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin artmasına neden olabileceği soumlylenebilir Dolayısıyla eğitim

muumlfettiş yardımcılarının iş yuumlklerinin azaltılmasına youmlnelik duumlzenlemeler

yapılmalıdır Bununla birlikte stres mesleki tuumlkenmişlik gibi durumlarla başa

ccedilıkma konusunda eğitim muumlfettiş yardımcılarına youmlnelik bazı eğitim etkinlikleri

ve sosyal etkinlikler duumlzenlenmelidir Bu araştırmanın ccedilalışma grubu

Tuumlrkiyersquodeki eğitim muumlfettiş yardımcılarıyla sınırlandırılmıştır Tuumlrkiye

genelindeki eğitim muumlfettişleri uumlzerinde de mesleki tuumlkenmişlik ile ilgili

betimsel ve ilişkisel araştırmalar yapılabilir Bu araştırmanın diğer bir sınırlığı

ise verilerin sadece nicel bir youmlntemle elde edilmiş olmasıdır Eğitim

muumlfettişlerinin ve eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliklerine

neden olan etkenlerin belirlenmesine ilişkin nitel araştırmalar yapılabilir

KAYNAKLAR

Ağaoğlu E Ceylan M Kesim E Madden T (2004) Araştırma

goumlrevlilerinin kendi tuumlkenmişlik duumlzeylerine ilişkin goumlruumlşleri H

Atılgan ve İ Ccedilınar (Ed) XIII Ulusal Eğitim Bilimleri Kurultayı Bildiri

Oumlzetleri (2ndash3) Ankara Pegem A Yayıncılık

Altay M (2007) Okul youmlneticilerinin mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri ile ccedilok

boyutlu algılanan sosyal destek duumlzeyleri arasındaki ilişki

Yayımlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi

Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tokat

Altun SA Memişoğlu SP (2010) İlkoumlğretim muumlfettişlerinin denetimin

yeniden yapılandırılmasına ilişkin goumlruumlşleri İlkoumlğretim Online 9 (2)

643ndash657 [Online] httpilkogretim-onlineorgtr

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

244

Arabacı İB Akar H (2010) Eğitim muumlfettişlerinin bazı sosyal demografik

ve mesleki oumlzelliklerine goumlre mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

belirlenmesi Dicle Uumlniversitesi Eğitim Ziya Goumlkalp Eğitim Fakuumlltesi

Dergisi 15 78ndash91

Ardıccedil K Polatcı S (2008) Tuumlkenmişlik sendromu akademisyenler uumlzerinde

bir uygulama GOUuml oumlrneği Gazi Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler

Fakuumlltesi Dergisi 10 (2) 69ndash96

Babaoğlan E (2006) İlkoumlğretim okulu youmlneticilerinde tuumlkenmişlik Duumlzce ili

oumlrneği Yayınlanmamış Doktora Tezi Abant İzzet Baysal Uumlniversitesi

Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Bolu

Balay R Engin A (2007) GAP boumllgesinde goumlrev yapan ilkoumlğretim

muumlfettişlerinin tuumlkenmişlik duumlzeyi uumlzerine bir araştırma Ankara

Uumlniversitesi Eğitim Bilimleri Fakuumlltesi Dergisi 40 (2) 205ndash232

Basım HN Şeşen H (2006) Mesleki tuumlkenmişlikte bazı demografik

değişkenlerin etkisi Kamursquoda bir araştırma Ege Akademik Bakış 6

(2) 15ndash23

Başol G Altay M (2009) Eğitim youmlneticisi ve oumlğretmenlerin mesleki

tuumlkenmişlik duumlzeylerinin incelenmesi Kuram ve Uygulamada Eğitim

Youmlnetimi 15 (58) 191ndash216

Budak G Suumlrgevil O (2005) Tuumlkenmişlik ve tuumlkenmişliği etkileyen oumlrguumltsel

faktoumlrlerin analizine ilişkin akademik personel uumlzerinde bir uygulama

Dokuz Eyluumll Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi Dergisi

20 (2) 95ndash108

Buumlyuumlkoumlztuumlrk Ş Ccedilakmak EK Akguumln OumlE Karadeniz Ş Demirel F

(2008) Bilimsel araştırma youmlntemleri Ankara Pegem Akademi

Cemaloğlu N Şahin DE (2007) Oumlğretmenlerin mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin farklı değişkenlere goumlre incelenmesi Kastamonu Eğitim

Dergisi 15 (2) 465ndash484

Ccedilokluk Ouml (2003) Oumlrguumltlerde tuumlkenmişlik C Elma ve K Demir (Ed)

Youmlnetimde ccedilağdaş yaklaşımlar uygulamalar ve sorunlar (s109ndash133)

Ankara Anı Yayıncılık

Demiriz B (2010 Mart 8) Modern ccedilağın hastalığı tuumlkenmişlik Milliyet

Cadde

httpcaddemilliyetcomtr20100308YazarDetay1208285MODER

N CAGIN_HASTALIGI_TUKENMiSLiK adresinden 30 Nisan 2011

tarihinde alınmıştır

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

245

Durdu T (2010) Eğitim deneticilerinin oumlrguumltsel vatandaşlık davranışının

mesleki tuumlkenmişlik ve bazı değişkenler accedilısından incelenmesi

Yayınlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi Selccediluk Uumlniversitesi Eğitim

Bilimleri Enstituumlsuuml Konya

Ergin C (1993) Doktor ve hemşirelerde tuumlkenmişlik Maslach Tuumlkenmişlik

Oumllccedileğirsquonin uyarlanması VII Ulusal Psikoloji Kongresi Bilimsel

Ccedilalışmaları (143ndash154) R Bayraktar ve İ Dağ (Editoumlrler) Ankara VII

Ulusal Psikoloji Kongresi Duumlzenleme Kurulu ve Tuumlrk Psikologlar

Derneği Yayını

Genccedilay OumlA (2007) Beden eğitimi oumlğretmenlerinin iş doyumu ve mesleki

tuumlkenmişliklerinin bazı değişkenler accedilısından incelenmesi Kastamonu

Eğitim Dergisi 15 (2) 765ndash780

Girgin G (2010) Oumlğretmenlerde tuumlkenmişliğe etki eden faktoumlrlerin

araştırılması Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi 9 (32) 32ndash48

Halbesleben JRB Buckley MR (2004) Burnout in organizational life

Journal of Management 30 (6) 859-879

Izgar H (2003) Okul youmlneticilerinde tuumlkenmişlik Ankara Nobel Yayın

Dağıtım

Kan UumlD (2008) Bir grup okuloumlncesi oumlğretmeninde tuumlkenmişlik durumunun

incelenmesi Kastamonu Eğitim Dergisi 16 (2) 431ndash438

Karasar N (1995) Bilimsel araştırma youmlntemi Ankara 3A Araştırma Eğitim

Danışmanlık Ltd

Kayıkccedilı K (2005) Milli Eğitim Bakanlığı denetmenlerinin denetim alt

sisteminin yapısal sorunlarına ilişkin algıları ve iş doyum duumlzeyleri

Ankara Tem-Sen Yayınları

Kayıkccedilı K Şarlak Ş (2009) İlkoumlğretimde denetimin etkili işleyişini

zorlaştırman ve zayıflatan oumlrguumltsel engeller 1 Uluslararası Katılımlı

Ulusal Eğitim Denetimi Sempozyumu (127ndash136) Ankara Tem-Sen

Yayınları

Koccedilak R (2009) Okul youmlneticilerinin mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin bazı

değişkenler accedilısından incelenmesi Fırat Uumlniversitesi Sosyal Bilimler

Dergisi 19 (1) 65ndash83

Maslach C Jackson SE (1981) The measurement of experienced burnout

Journal of Occupational Behavior 2 99ndash113

Maslach C Schaufeli WB Leiter MP (2001) Job burnout Annual Review

of Psychology 52 397-422

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

246

Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Muumlfettişleri Başkanlıkları Youmlnetmeliği

[MEBEMBY] (2011) Resmi Gazete 27974 24 Haziran 2011

Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Goumlrevleri Hakkında Kanun Huumlkmuumlnde

Kararname (2011) Resmi Gazete 28054 14 Eyluumll 2011 (KHK No

652)

Peker R (2002) İlkoumlğretim okullarında goumlrev yapan oumlğretmenlerin mesleki

tuumlkenmişliklerine etki eden bazı faktoumlrler Uludağ Uumlniversitesi Eğitim

Fakuumlltesi Dergisi 15 (1) 305ndash318

Polat S Uğurlu CT (2009) İlkoumlğretim muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeyleri 1 Uluslararası Katılımlı Ulusal Eğitim Denetimi

Sempozyumu (101ndash109) Ankara Tem-Sen Yayınları

Sağlam-Arı G amp Ccedilına-Bal E (2008) Tuumlkenmişlik kavramı Birey ve oumlrguumltler

accedilısından oumlnemi Youmlnetim ve Ekonomi 15 (1) 131ndash147

Tanrıverdi L (2008) İlkoumlğretim muumlfettişlerinin iş tatmini ile tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin incelenmesi İstanbul ili oumlrneği Yayınlanmamış Yuumlksek

Lisans Tezi Yeditepe Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul

Tuumlmkaya S (1996) Oumlğretmenlerdeki tuumlkenmişlik goumlruumllen psikolojik belirtiler

ve başa ccedilıkma davranışları Yayınlanmamış Doktora Tezi Ccedilukurova

Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Adana

Tuumlmkaya S (2000) Akademik tuumlkenmişlik oumllccedileğinin geliştirilmesi Hacettepe

Uumlniversitesi Eğitim Fakuumlltesi Dergisi 19 128ndash133

Wright TA Bonett DG (1997) The contribution of burnout to work

performance Journal of Organizational Behavior 18 (5) 491ndash499

Yıldırım MC (2009) Yapılandırmacı oumlğrenme paradigması ilkeleri accedilısından

ilkoumlğretim okullarında oumlğretimsel denetim uygulamalarının

değerlendirilmesi Yayınlanmamış Doktora Tezi İnoumlnuuml Uumlniversitesi

Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Malatya

Yıldırım MC Demirtaş H (2010) Yapılandırmacı oumlğrenme paradigması

accedilısından ilkoumlğretim okullarında oumlğretmen denetiminin etkili olarak

yapılabilmesine ilişkin ccediloumlzuumlm oumlnerileri 2 Uluslararası Katılımlı Eğitim

Denetimi Kongresi Bildiriler Kitabı (337ndash346) Ankara Nobel Yayın

Dağıtım

Yılmaz A (2007) İlkoumlğretim muumlfettişlerinin mesleki goumlrevlerini yerine

getirme durumları ile tuumlkenmişlik duumlzeyleri arasındaki ilişki

Yayınlanmamış Doktora Tezi Abant İzzet Baysal Uumlniversitesi Sosyal

Bilimler Enstituumlsuuml Bolu

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

247

Uumlniversite Oumlğrencilerinin Yabancı Dil Dersine Karşı Tutumları İle Kontrol Odağı

Durumları Arasındaki İlişkinin Farklı Değişkenler Bakımından İncelenmesi

Rıza Goumlkler1 Sezai Kalafat

2

Recep Koccedilak3 Osman Zati Yazar

4

Erkan Tuumlrkoğlu5

Oumlzet

Bu araştırmanın temel amacı uumlniversite oumlğrencilerinin yabancı dil dersine

(İngilizce) karşı tutumları ile kontrol odağı durumlarının tespit edilerek bu iki değişken

arasında ilişki olup olmadığının incelenmesidir Oumlğrencilerin kontrol odağı

durumlarının iccedilten ve dıştan olmasına goumlre yabancı dil dersi sınav puanlarında ve

yabancı dile karşı tutumlarında istatistiksel bakımdan manidar bir farklılık olup

olmadığının incelenmesi bu araştırmanın cevap aradığı en oumlnemli sorulardan birisidir

Ayrıca oumlğrencilerin İngilizce dersine karşı tutumları ve kontrol odağı duumlzeylerinin

cinsiyet yaş okudukları boumlluumlm İngilizce konuşan yabancı birisiyle tanışma durumu

anne ve babanın eğitim durumu ailede İngilizce bilen birinin varlığı gibi bağımsız

değişkenlere goumlre farklılaşıp farklılaşmadığı t-testi ve varyans analizi teknikleri ile

karşılaştırılarak incelenmektedir

2005ndash2006 Eğitim-Oumlğretim yılında Tokat Gaziosmanpaşa Uumlniversitesirsquonde

birinci sınıfta okuyan yaklaşık 1240 oumlğrenciden rastgele oumlrnekleme yoluyla seccedililmiş

322 oumlğrenci bu araştırmanın oumlrneklemini oluşturmaktadır Bu oumlğrencilere ldquoRotter İccedil Dış

Kontrol Odağı Oumllccedileği ldquo İngilizce Tutum Oumllccedileğirdquo ve Kişisel Bilgi Formu uygulanarak

araştırma gerccedilekleştirilmiştir Araştırma sonucunda yapılan analizler sonucunda

oumlğrencilerin toplam İngilizce tutum puanları arasında iccedil denetimliler lehine ( X =

13505 ss = 2739) anlamlı farklılık olduğu tespit edilmiştir [t (322)= 245 p lt 005]

Ayrıca yapılan korelasyon testi sonucunda oumlğrencilerin kontrol odağı algılamaları ile

yabancı dil (İngilizce) tutumları arasında ters youmlnde anlamlı bir ilişki olduğu

anlaşılmaktadır (r = -138 p lt 05)

Anahtar Kelimeler Kontrol odağı Yabancı dile karşı tutum İngilizce Tutum

XV Eğitim Bilimleri Kongresinde soumlzluuml bildiri olarak sunulmuştur

1 YrdDoccedilDr Ccedilankırı Karatekin Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Eğitim Bilimleri Boumll

2 Oumlğretim goumlrevlisi Buumllent Ecevit Uumlniversitesi Ereğli Eğitim Fakuumlltesi İlkoumlğretim Boumll

3 DoccedilDr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Eğitim Fakuumlltesi Eğitim Bilimleri Boumll

4 Uzman Psikolojik Danışman Darıca Lisesi Rehber Oumlğretmeni İzmit

5 OumlğrGoumlr Koumlln Uumlniversitesi Tuumlrk Dil Boumlluumlmuuml Felsefe ve Dil Fak Koumlln Almanya

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

248

Analysis of the Relationship between University Studentsrsquo Attitudes towards

Foreign Language Classes and Locus of Control in terms of Different Variables

Abstract

In this research it is sought whether there is a relationship between university

studentsrsquo attitudes towards foreign language classes (English) and locus of control

Therefore the main objective of the research according to the type of locus of control

students have internal or external is to find out whether there is a significant

statistical difference between studentsrsquo foreign language exam grades and their attitudes

towards foreign language Furthermore whether studentsrsquo attitudes towards English

classes and their levels of locus of control change according to independent variables

such as sex age department where they study acquaintance with an English speaking

foreigner parentsrsquo education background existence of somebody in the family speaking

English is analyzed via comparison with t-test and analysis of variance techniques

The study was carried out 322 under graduate first year students who were

selected through random sampling In this research Rotter Internal-External Locus of

Control Scale English Attitude Scale and Personal Information Sheet were used to

collect data As a result of the analysis results of the research students supervised in

favor of the interior of the total English attitude scores (= 13505 SD = 2739) were

found to be significantly different [t (322) = 245 p lt005] In addition as a result of the

correlation test students perceptions of locus of control and the foreign language

(English) is understood to be a significant relationship between the attitudes in the

opposite direction (r = - 138 p lt05)

Key Words Locus of control Attitudes to foreign language English Attitude

GİRİŞ

Ccedilağımızda ulaşımın hızla gelişmesi farklı kuumlltuumlre sahip ve farklı dilde

konuşan insanların bir araya gelmelerini ccedilok kolaylaştırmıştır Bu durum

insanların farklı dilleri oumlğretmeye ve oumlğrenmeye zorlamıştır Giderek

kuumlreselleşen duumlnyamızda artık milletlerin kendi dilleri dışında başka milletlerin

de dillerini oumlğrenmeleri ve kullanmaları kaccedilınılmaz olmuştur (Demirel1998)

Yabancı dil bilmenin oumlnemi arttıkccedila bir yabancı dil değil birden ccedilok yabancı dil

bilmek gereksinim haline gelmiştir Bu nedenle gelişmiş uumllkelerin eğitim

programlarında yabancı dil derslerinin yoğun olarak tercih edildiği

goumlruumllmektedir (Acat 2002 (Lefcourt 1982 Rotter 1990 Strickland 1989

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

249

Yeşilyaprak 1988)) Yabancı dil oumlğrenmenin oumlneminin bu kadar arttığı

guumlnuumlmuumlzde yabancı dil eğitiminde en az ekonomik gider ile muumlmkuumln olan en

kısa suumlrede dil oumlğrenmek hedeflenmektedir Bu accedilıdan bakıldığında yabancı dil

oumlğretiminde etkisi olabilecek her tuumlrluuml iccedilsel ve dışsal faktoumlrlerin araştırılması

kayda değer bulunmaktadır Acat (2002)rsquoa goumlre yabancı dil oumlğrenirken

oumlğrenciler ve oumlğretmenler iccedilin en oumlnemli konulardan bir tanesi de oumlğrencilerin

oumlğrenmeye motive edilmesidir Oumlğrencilerin bir dili sevmeleri ve ona karşı ilgi

duymaları motivasyonlarını arttırarak dili daha ccedilabuk oumlğrenmelerine olanak

sağlayacaktır Oumlğrenci bir şeyi sevmediği ve onu oumlğrenmeyi bir amaccedil

edinmediği suumlrece etkili bir şekilde oumlğrenmesi beklenemez Bu nedenle dil

oumlğretiminde diğer etmenlerin yanında duyuşsal faktoumlrlerin tutumların oumlnemi

yadsınamaz (Onur 2008 Guumlrel1986 Chubb Fertman ve Ross 1997

Cuumlceloğlu 1993 1990 Njus ve Brockway 1999)

Tutum bir kimsenin bir nesne insan veya olaya youmlnelik olumlu veya

olumsuz genel eğilimi olarak ifade edilmektedir Demirtaş ve Guumlneş (2002) ise

tutumu bireyi belli insanlar durumlar ve nesneler karşısında belli davranışlar

goumlstermeye iten oumlğrenilmiş eğilimler olarak accedilıklamaktadırlar Başka bir ifade

ile tutum bir bireye atfedilen ve onun bir psikolojik obje ile ilgili duumlşuumlnce

duygu ve davranışlarını duumlzenli bir biccedilimde oluşturan bir eğilim olarak

tanımlanmaktadır (Smith 1968rsquoden akt Kağıtccedilıbaşı 1988) Yukarıdaki

tanımlardan da anlaşıldığı gibi bireyin tutum ve davranışlarını

gerccedilekleştirmesinde temel kişilik oumlzelliklerinin etkili olması beklenen bir

sonuccediltur (Kağıtccedilıbaşı 1988) Bu nedenle bir kişilik oumlzelliği olan kontrol odağı

durumu ile yabancı dil oumlğrenmeye youmlnelik tutum arasında bir ilişki olması

kuvvetle muhtemeldir Bu araştırmanın en temel amacı da oumlğrencilerin kontrol

odağı algıları ile yabancı dil tutumları arasındaki ilişkiyi farklı değişkenler

accedilısından incelemektir

Bir kişilik boyutu olarak ele alınanldquokontrol odağırdquo kavramını Rotter

(1966) bireyin yaşamındaki olumlu ya da olumsuz olayları (oumlduumll ve cezaları

başarı ve başarısızlıkları) belirleyen guumlccedillerin yoğunlaştığı bir yer olarak

tanımlamaktadır Daha yalın bir ifade ile bireyin karşılaştığı sonuccedilların ya da

başına gelen olayların ve durumların sorumlusunu kendi dışında (oumlrneğin talih

kader tanrı diğer insanlar kendi dışındaki guumlccediller vb gibi) goumlrmesi dışsal

kontrol odağına inancı olayların sorumlusu olarak kendini goumlrmesi ile

sonuccedilları buumlyuumlk oumllccediluumlde kendi davranış ve oumlzelliklerine bağlı olarak geliştiğini

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

250

algılaması ise iccedilsel kontrol odağına inancı goumlstermektedir (Yeşilyaprak 2004)

Tutumun duyuşsal bilişsel ve davranışsal boyutları vardır Oumlğrencinin

yabancı dili sevmesi onu oumlğrenirken zevk alması hoşuna gitmesi gibi durumlar

da bir dile karşı duyulan ilgiyi tutumu goumlstermektedir Yabancı dil oumlğrenmenin

duyuşsal boyutu yabancı dili sevmek ve ona karşı ilgi duymak davranışsal

boyutu onu kullanmak ve bilişsel boyutu ise onu oumlğrenme gerekliliğine

inanmaktır (Onur 2008) Yabancı dil oumlğretiminde en oumlnemli sorunlardan bir

tanesi de oumlğrencileri motive edip onların yabancı dil oumlğrenmeye youmlnelik olumlu

tutumlar geliştirmelerinin sağlanmasında karşımıza ccedilıkmaktadır Oumlğrencilerin

guumlduumllenmesi ile hem oumlğretmenlerin işi kolaylaşacak hem de az zamanda ve en

ekonomik şekilde dil oumlğretimi gerccedilekleşecektir Bazı araştırma bulgularına goumlre

yabancı dil derslerinde ilkoumlğretimden uumlniversiteye kadar aynı konular etrafında

doumlnuumllduumlğuuml ve bunun zaman ve ekonomik kayıplara neden olduğu bu durumun

da oumlğrencilerin yabancı dile karşı olumsuz tutumlar geliştirmelerine sebep

olduğu vurgulanmaktadır (Onur 2008 Guumlrel1986 Demirtaş ve Guumlneş

(2002) Bu nedenle oumlğrencilerin motive edilmesi onların biraz da kişilik

oumlzelliklerini bilmekle muumlmkuumln olacaktır Uumlniversitelerin birinci sınıfında

verilen ldquoYabancı Dil İngilizcerdquo dersine katılan oumlğrencilerin iccedilten veya dıştan

kontrolluuml olmalarının onların yabancı dile karşı tutumlarını da etkilediğinin

varsayıldığı bu ccedilalışma yabancı dil ile ilgilenenlere yol goumlsterici olacağın alana

katkı sağlayacağı iccedilin oumlnem arz etmektedir

Araştırmanın Amacı

Uumlniversite oumlğrencilerinin yabancı dil dersine (İngilizce) karşı tutumları

ile kontrol odağı durumları arasında istatiksel olarak ilişki olup olmadığının

incelenmesi bu araştırmanın temel amacıdır Araştırmanın bu genel amacı

ccedilerccedilevesinde aşağıdaki sorulara cevap aranmaya ccedilalışılmıştır

1 Oumlğrencilerin kontrol odağı durumlarının iccedilten ve dıştan olmasına goumlre

yabancı dil dersi sınav puanlarında istatistiksel bakımdan manidar bir farklılık

varmıdır

2 Oumlğrencilerin İngilizce akademik başarıları ile İngilizce tutum puanları

arasında anlamlı bir ilişki varmıdır

3 Oumlğrencilerin İngilizce dersine karşı tutumları cinsiyet yaş okudukları

boumlluumlm İngilizce konuşan yabancı birisiyle tanışma durumu ailede İngilizce

bilen birinin varlığı anne babanın eğitim durumu gibi bağımsız değişkenlere

goumlre anlamlı farklılık goumlstermekte midir

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

251

4 Oumlğrencilerin kontrol odağı toplam puanları cinsiyet yaş okudukları

boumlluumlm İngilizce konuşan yabancı birisiyle tanışma durumu ailede İngilizce

bilen birinin varlığı anne babanın eğitim durumu gibi bağımsız değişkenlere

goumlre anlamlı farklılık goumlstermekte midir

Youmlntem

Oumlğrencilerin kontrol odağı algıları ile yabancı dil tutumları arasındaki

ilişkinin farklı değişkenler accedilısından incelendiği bu ccedilalışma ilişkisel tarama

modelli bir araştırmadır

Ccedilalışma Grubu

Bu araştırma 2005-2006 Eğitim-Oumlğretim yılında Tokat Gaziosmanpaşa

Uumlniversitesi Fen Edebiyat Eğitim Ziraat İktisadi İdari Bilimler Fakuumlltesi ile

Beden Eğitimi Spor Yuumlksekokulu ve Turizm Yuumlksekokulunda 1 sınıfta devam

eden rastgele seccedililmiş 340 oumlğrenci ile bu araştırmaya başlanmıştır Ancak 18

oumlğrenci oumllccedilekleri yanlış yada eksik doldurduğundan araştırma dışı

bırakılmışlardır Bu nedenle araştırma 167 erkek ve 155 kız olmak uumlzere toplam

322 kişilik oumlrneklem uumlzerinde gerccedilekleştirilmiştir

Veri Toplama Araccedilları

Bu araştırmada ldquoRotter İccedil Dış Kontrol Odağı Oumllccedileği ldquo İngilizce Tutum

Oumllccedileğirdquo ve Kişisel Bilgim Formu uygulanarak gerekli veriler toplanmıştır Veri

toplama aracı olarak Rotter (1966) tarafından geliştirilen ve Dağrsquoın (1991)

Tuumlrkccedilersquoye uyarladığı ldquoRotter İccedil Dış Kontrol Odağı Oumllccedileğirdquo ile Guumlrel (1986)

tarafından geliştirilen ldquo İngilizce Tutum Oumllccedileğirdquo oumlğrencilerin ilgili konulardaki

tutum ve algılarının yoklanması iccedilin kullanılmıştır

Kontrol Odağı Oumllccedileği

İccedil ndash Dış Kontrol Odağı Oumllccedileği Rotter (1966) tarafından geliştirilen 29

maddeden oluşan zorunlu seccedilmeli bir oumllccedilektir Oumllccedilekteki 6 madde dolgu

maddesidir 23 madde ise iccedil ve dış inanca ait tercih ifade eden maddelerdeden

oluşmaktadır Bu oumllccedilekte her madde iccedilin ldquoa ve brdquo harfleri ile goumlsterilen iki

seccedilenek bulunmaktadır Maddelerin bazılarında ldquoardquo seccedileneği 1 puan alırken

bazılarında da ldquobrdquo seccedileneği 1 puan almaktadır Oumllccedilek puanları 0-23 puan

arasında değişmekte olup yuumlkselen puanlar dış denetim inancını goumlstermektedir

Oumllccedileğin guumlvenirlik katsayıları farklı oumlrneklemlerde 69 ile 79 arasında tespit

edilmiştir Dağ (1991) tarafından yapılan Tuumlrkiye uygulamasından iccedil tutarlık

katsayısı 71 bulunmuştur

İngilizce Tutum Oumllccedileği Guumlrel

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

252

İngilizce Tutum Oumllccedileği Guumlrel (1986) tarafından geliştirilen 5rsquoli likert

tipi 44 maddeden oluşan ve uumlccedil alt boyutu bulunan (duyuşsal davranışsal ve

bilişsel) bir oumllccedilektir Oumllccedileğin geccedilerlik guumlvenirlik ccedilalışması yapılmış ve oumllccedileğin

madde korelasyon katsayıları 76 ile 79 arasında plt 001 duumlzeyinde anlamlı

bulunmuştur Oumllccedileğin hazırlanmasında uzman goumlruumlşuumlne baş vurularak kapsam

geccedilerliği saptanmıştır Oumllccedileğin puanlanmasında olumlu cuumlmleler (22 madde)

iccedilin 5-4-3-2-1 ve olumsuz (22 madde) cuumlmleler iccedilin 1-2-3-4-5 puanlar sistemi

kullanılmıştır

Uygulama aşamasında oumlğrencilere araştırma paketindeki oumllccedileklerin

yapılış amacı ve nasıl cevaplandırılacağı hakkında bilgi verilmiş ve araştırma

paketi (13 demografik soru 29 kontrol odağı ile 44 İngilizce tutum oumllccedileği

maddesi) araştırmaya katılmaya goumlnuumllluuml oumlğrencilere uygulanmıştır Araştırma

iccedilin fakuumlltelerden izin alınmıştır Oumlğrencilerin araştırma paketini gruplar halinde

doldurmaları istenirken o an vakti olmayanlar ve araştırmaya katılmak

isteyenlere ise araştırma paketi verilerek daha uygun bir zamanda

cevaplandırmaları istenmiş ve daha sonra araştırmacıya teslim etmeleri

oumlnerilerek araştırmaya dacirchil edilmişlerdir Elde edilen veriler ldquoSPSS 100rdquo

paket programı kullanılarak kodlanmış ve analizleri yapılıp grafiklerle

goumlsterilerek yorumlanmıştır

Bulgular ve Yorum

Araştırmanın evrenini Tokat Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi 1sınıfa

devam eden ve İngilizce dersi alan 1240 oumlğrenci oluşturmaktadır Bu evrenden

rastgele oumlrnekleme yolu ile seccedililmiş yaş ortalamaları 1942 olan 167 erkek ve

155 kız olmak uumlzere toplam 322 oumlğrenci araştırmaya katılmıştır Bu

oumlğrencilerden 209 tanesi ( 649) 1oumlğretim 113 tanesi ( 351) ise 2oumlğretime

devam etmektedir Araştırmaya katılan 322 oumlğrenciden Turizm ve Otelcilik

Programına 36 ( 111) Ziraat Fakuumlltesine 28 ( 87) Beden Eğitimi ve Spor

Yuumlksek Okuluna 19 ( 59) Sınıf Oumlğretmenliği 38 ( 118) Sosyal Bilgiler

Oumlğretmenliği 22 ( 68) Maliye 23 ( 71) Kamu Youmlnetimi 35 ( 108)

İşletme 62 ( 192) ve İktisat 59 ( 183) boumlluumlmlerine devam etmektedirler

Oumlğrencilerin kontrol odağı algılamaları ile yabancı dil tutum duumlzeyleri

arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığını test etmek iccedilin Pearson korelasyon

testi yapılmış olup sonuccedilları Tablo-1lsquode verilmiştir

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

253

Tablo 1 Oumlğrencilerin Kontrol odağı Algılamaları ile Yabancı Dil Tutumları

Arasındaki İlişki

TOPLAM

DENETİM

ODAĞI PUANI

TOPLAM

İNGİLİZCE TUTUM

PUANI

TOPLAM DENETİM

ODAĞI PUANI

Pearson

Correlation

Sig (2-tailed)

N

1000

322

-138

013

322

TOPLAM

İNGİLİZCE TUTUM

PUANI

Pearson

Correlation

Sig (2-tailed)

N

-138

013

322

1000

322

Korelasyon 05 duumlzeyinde anlamlıdır (2 tailed)

Tablo 1rsquodeki korelasyon testi sonuccedilları incelendiğinde oumlğrencilerin

kontrol odağı algılamaları ile yabancı dil (İngilizce) tutumları arasında ters

youmlnde anlamlı bir ilişki olduğu anlaşılmaktadır (r = -138 p lt 05) Rotter

kontrol odağı oumllccedileğinin puanlamasında yuumlkselen puanların dış denetimli duumlşuumlk

puanların iccedil denetimli olduğunu belirtmektedir Bu nedenle iccedil denetimli

olanların yani olayların ve davranışların kaynağının kendisi olduğuna inanan

oumlğrencilerin İngilizceye youmlnelik tutumlarının daha yuumlksek olumlu olduğu

anlaşılmaktadır Ayrıca bu ilişkiyi goumlsteren Scatter grafiği aşağıda

goumlruumllmektedir

TOPLAM DENETYacuteM ODAETHI PUANAI

3020100-10

TO

PL

AM

YacuteN

GYacute

LYacute

ZC

E T

UT

UM

U

200

180

160

140

120

100

80

60

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

254

Yukarıdaki grafikte de accedilıkccedila goumlruumllduumlğuuml gibi kontrol odağı puanları ile

İngilizce tutum puanları arsında ters orantılı bir ilişki bulunmaktadır

Araştırmanın en temel sorularından birisi olan oumlğrencilerin iccedilten ve

dıştan denetimli olmalarına goumlre yabancı dil (İngilizce) tutumları arasında

anlamlı farklılık olup olmadığını test etmek iccedilin ilişkisiz oumllccediluumlmler t-testi analizi

yapılmış olup sonuccedilları aşağıdaki tabloda verilmiştir

Tablo 2 Oumlğrencilerin İccedilten ve Dıştan Denetimli Olmalarına Goumlre İngilizce

Tutumları Arasındaki Farklılaşma

Değişkenler Kontrol

odağı n X ss t p

TOPLAM ING İccedil 197 13505 2739 2450 015

Dış 125 12723 2872 2424

DUYUŞSAL İccedil 197 3578 1029 3178 002

Dış 125 3194 1094 3135

BILIŞSEL İccedil 197 4614 626 052 959

Dış 125 4610 665 051

DAVRANIŞ İccedil 197 5313 1521 2227 027

Dış 125 4918 1595 2450

Yukarıda yapılan t-testi analizi sonuccedillarına goumlre oumlğrencilerin iccedilten ve

dıştan denetimli olmalarına goumlre toplam İngilizce tutum puanları arasında iccedil

denetimliler lehine anlamlı farklılık olduğu tespit edilmiştir [t (322)= 245 p lt

005] Ancak oumlğrencilerin iccedilten ve dıştan denetimli olmalarına goumlre bilişsel alan

tutum puanları arasında anlamlı farklılık olmadığı goumlruumllmektedir Diğer yandan

oumlğrencilerin iccedilten ve dıştan denetimli olmalarına goumlre İngilizce Duyuşsal Alan

tutumlarının ve Davranışsal Alan tutumlarının iccedil denetimli olanlar lehine

anlamlı farklılık goumlsterdiği anlaşılmaktadır [t (322)= 317 p lt 005] [t (322)= 052

p lt 05] Bu sonuccedillardan yola ccedilıkılarak iccedilten denetimli olan yani olay ve

davranışların nedenlerini dış faktoumlrlerden ccedilok iccedil faktoumlrlere yuumlkleyen

oumlğrencilerin İngilizceye karşı daha olumlu tutum sergiledikleri soumlylenebilir

Araştırmaya katılan oumlğrencilerin cinsiyetlerine goumlre İngilizce Bilişsel

Duyuşsal Davranışsal tutumları ve toplam İngilizce tutumları arasında anlamlı

bir fark olup olmadığı ilişkisiz oumllccediluumlmler iccedilin t-testi analizi yapılarak incelenmiş

ve sonuccedillar aşağıdaki tabloda verilmiştir

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

255

Tablo 3 Oumlğrencilerin Cinsiyetlerine Goumlre İngilizce Tutumları Arasındaki

Farklılaşma

Değişkenler Cinsiyet n X ss t p

TOPLAMING Erkek 167 12985 2761 -

1693

091

Bayan 155 13513 2800

DUYUSSAL Erkek 167 3362 1073 -

1380

169

Bayan 155 3527 1050

BILISSEL Erkek 167 4552 661 -

2113

035

Bayan 155 4701 596

DAVRANIS Erkek 167 5071 1521 -

1232

219

Bayan 155 5285 1581

Yapılan t-testi analizi sonuccedillarına goumlre oumlğrencilerin cinsiyetlerine goumlre

toplam İngilizce tutum puanlarının anlamlı bir farklılık goumlstermediği bulgusuna

ulaşılmıştır [t (322)= -169 p gt 05] Ayrıca oumlğrencilerin erkek ve bayan

olmalarına goumlre İngilizce duyuşsal alan tutumları ve davranışsal alan tutumları

arasında anlamlı bir farklılık olmadığı tespit edilmiştir [t (322)= -138 p gt 05] ve

[t (322)= -123 p gt 05] Ancak kız ve erkek oumlğrencilerin İngilizce Bilişsel Alan

tutumları arasında kız oumlğrenciler lehine anlamlı bir farklılık olduğu tespit

edilmiştir [t (322)= -212 p lt 05] Bu sonuccedillardan yola ccedilıkarak kız oumlğrencilerin

İngilizce bilişsel becerilerinin daha yuumlksek olduğu buna bağlı olarak da kızların

zihinsel becerilerinin yabancı dil oumlğrenmeye yatkın olduğunu soumlylemek doğru

olacaktır

Oumlğrencilerin cinsiyetlerine goumlre kontrol odağı toplam puanları arasında

fark olup olmadığını anlamak iccedilin ilişkisiz oumllccediluumlmler iccedilin t-testi analizi yapılmış

olup sonuccedilları aşağıdaki tabloda verilmiştir

Tablo 4 Oumlğrencilerin Cinsiyetlerine Goumlre Kontrol Odağı Toplam Puanları

Arasındaki Farklılaşma

Değişkenler Cinsiyet n X ss t p

TOPLAM

DENETİM

ODAĞI PUANI

Erkek 167 914 399 -1451 148

Bayan 155 982 444

Yapılan bu analiz sonucuna goumlre kız ( X = 904 ss = 398) ve erkek

( X = 982 ss = 445) oumlğrencilerin toplam kontrol odağı puanları arasında

anlamlı bir fark olmadığı bulgusuna ulaşılmıştır [t (322)= -165 p gt 05]

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

256

Oumlğrencilerin İngilizce akademik başarılarının zayıf ve iyi olması

durumuna goumlre İngilizce tutum puanları arasında oumlnemli farklılık olup

olmadığını anlamak iccedilin t-testi analizi uygulanmıştır Tablo 5rsquode sonuccedillar

sunulmaktadır

Tablo 5 Oumlğrencilerin İngilizce Akademik Başarılarının Zayıf ve İyi Olmasına

Goumlre İngilizce Tutumları Arasındaki Farklılaşma

İngilizce

Başarısı n X ss t p

DUYUŞSAL Zayıf 54 2893 54

-5559 plt

001 İyi 48 4073 985

BILIŞSEL Zayıf 54 4352 779

-5139 plt

001 İyi 48 4973 54

DAVRANIŞSAL Zayıf 54 4572 1595

-5619 plt

001 İyi 48 6344 1583

TOPLAM ING Zayıf 54 11817 2866

-6732 plt

001 İyi 48 15390 2443

Tablo 5rsquodeki t-testi sonuccedilları incelendiğinde oumlğrencilerin İngilizce

akademik başarılarının zayıf ve iyi (başarılı) olmasına goumlre İngilizce Duyuşsal

Bilişsel ve Davranışsal alan tutumları ve toplam İngilizce tutum puanları

arasında anlamlı farklılık olduğu tespit edilmiştir Tablo incelendiğinde bu

farklılığın İngilizce akademik başarısı yuumlksek olan oumlğrenciler lehine olduğu

anlaşılmaktadır Sonuccedil olarak İngilizce akademik başarısı iyi yani başarılı olan

oumlğrencilerin aynı zamanda İngilizceye youmlnelik tutumlarının da daha olumlu

olduğu anlaşılmaktadır

Oumlğrencilerin İngilizce akademik başarıları ile İngilizce tutum puanları

arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığını tespit etmek iccedilin Pearson Korelasyon

Testi uygulanmış olup ilgili sonuccedillar Tablo 6rsquoda verilmiştir

Tablo 6 İngilizce Akademik Başarıları ile İngilizce Tutum Puanları Arasındaki

İlişki

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

257

İngilizce

Başarısı

İngilizce

Tutum puanı

İngilizce

Başarısı

Pearson Korelasyon

Sig (2 tailed)

N

1000

298

313

000

297

İngilizce

Tutum puanı

Pearson Korelasyon

Sig (2 tailed)

N

313

000

297

100

298

Korelasyon 01 duumlzeyinde anlamlıdır (2 tailed)

Yapılan korelasyon testi sonucuna goumlre oumlğrencilerin İngilizce

akademik başarıları ile İngilizce toplam tutum puanları arasında pozitif youmlnde

anlamlı bir ilişki olduğu goumlzlenmiştir (r = 313 p lt 01) Buna goumlre oumlğrencilerin

İngilizcersquoye youmlnelik olumlu tutumları arttıkccedila akademik başarılarının da arttığı

soumlylenebilir Bu bulgudan yola ccedilıkarak oumlğrencilerin İngilizce akademik

başarılarının artması iccedilin olumlu tutumlarının yani duyuşsal alan davranışlarının

eğitimcilerce daha ccedilok oumlnemsenmesi gerektiği bir kez daha ortaya ccedilıkmıştır

Oumlğrencilerin yaşamlarının buumlyuumlk ccediloğunluğunu nerede geccedilirdiğine goumlre

(koumly ilccedile şehir buumlyuumlk şehir) kontrol odağı puanları arasında anlamlı bir

farklılık olup olmadığını test etmek iccedilin tek youmlnluuml varyans analizi (ANOVA)

testi uygulanmıştır ve sonuccedilları Tablo 7rsquode verilmiştir

Tablo 7 Oumlğrencilerin Yaşamlarının Buumlyuumlk Ccediloğunluğunu Nerede Geccedilirdiğine

Goumlre Kontrol odağı Puanları Arasındaki Farklılaşma

Varyans

Kaynağı

Kareler

Toplamı sd

Kareler

Ortalaması F p

Anlamlı

Fark

Gruplar

arası 135956 3 45319 258 plt 05

Koumly

Buumlyuumlkşehir

Gruplar iccedili 556964 318 17515

Yapılan varyans analizi (ANOVA) sonuccedillarına goumlre oumlğrencilerin

toplam kontrol odağı puanlarının Buumlyuumlkşehir ve koumlyde yaşama durumlarına

goumlre anlamlı farklılık goumlsterdiği anlaşılmaktadır (F(3318)= 258 p lt 05)

Aritmetik ortalamalar incelendiğinde bu farkın buumlyuumlk şehirde yaşayan

oumlğrencilerin lehine olduğu anlaşılmaktadır Yani koumlyde yaşayan oumlğrencilere

goumlre ( X = 835 ss = 450) buumlyuumlk şehirde yaşayan oumlğrencilerin ( X = 1035 ss =

398) kontrol odağı puanlarının daha yuumlksek olduğu yani dıştan denetimli

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

258

oldukları anlaşılmaktadır Bir başka ifade ile yaşamlarının buumlyuumlk ccediloğunluğunu

buumlyuumlk şehirlerde geccediliren oumlğrenciler koumlyde yaşayan oumlğrencilere kıyasla daha ccedilok

dıştan denetimli olma eğilimindedirler Bunun nedeni şoumlyle accedilıklanabilir koumlyde

yaşayan oumlğrencilerin yaşam koşulları gereği daha erken yaşta ccedilalışmaya

başlamaları sorumluluk almaları iccedil kontrol becerilerini geliştirmiş olabilir Bu

da onların daha iccedilten denetimli olmalarına yardımcı olmaktadır

Oumlğrencilerin annelerinin okur-yazar olmamaları ilkokul mezunu

ortaokul mezunu lise mezunu ve uumlniversite mezunu olmalarına goumlre toplam

İngilizce tutum puanları arasında oumlnemli farklılık olup olmadığını kontrol etmek

iccedilin Kruskal Wallis testi uygulanmıştır Elde edilen sonuccedillar Tablo 8rsquode

goumlruumllmektedir

Tablo 8 Oumlğrencilerin Annelerinin Eğitim Duumlzeylerine Goumlre Toplam İngilizce

Tutum Puanları Arasındaki Farklılaşma

Eğitim Duumlzeyi n Sıra

Ortalaması sd X

2 p Anlamlı Fark

Okur-yazar değil 53 13353 4 115 p lt 05 Okur-yazar

değil

- Lise

İlkokul 19

6

15948

Ortaokul 25 17964 Okur-yazar

değil

- Uumlniversite Lise 37 17923

Uumlniversite 10 22235

Kruskal Wallis testi analizi sonuccedillarını goumlsteren Tablo 8 incelendiğinde

oumlğrencilerin toplam İngilizce tutum puanlarının annelerinin eğitim duumlzeylerine

goumlre anlamlı bir farklılık goumlsterdiği anlaşılmaktadır (X 2(4)= 11504 p lt 05) Bu

farklılığın hangi gruplar arasında olduğunu belirlemek iccedilin Mann Whitney U

testi uygulanmış olup anneleri okur-yazar olmayan oumlğrencilerin ( X = 12242)

anneleri lise mezunu olanlara goumlre ( X = 13854) toplam İngilizce tutum

puanlarının daha duumlşuumlk olduğu goumlzlenmektedir (U = 70250 p lt 05) Ayrıca

anneleri uumlniversite mezunu olan oumlğrencilerin ( X = 15220) anneleri okur-yazar

olmayanlara goumlre ( X = 12242) toplam İngilizce tutum puanlarının daha yuumlksek

olduğu daha ccedilok olumlu tutuma sahip olduğu tespit edilmiştir (U = 12800 p lt

05) Sonuccedil olarak oumlğrencilerin annelerinin eğitim duumlzeyi lise ve uumlniversite olan

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

259

oumlğrencilerin anneleri okuryazar olmayanlara goumlre İngilizceye youmlnelik olarak

daha ccedilok olumlu tutuma sahip oldukları anlaşılmaktadır

Oumlğrencilerin babalarının eğitim duumlzeylerine goumlre (okur-yazar değil

ilkokul ortaokul lise uumlniversite) İngilizce tutum puanları arasında anlamlı bir

farkın olup olmadığını test etmek iccedilin Kruskal Wallis testi uygulanmıştır

Sonuccedillar aşağıdaki tabloda verilmiştir

Tablo 9 Oumlğrencilerin Babalarının Eğitim Duumlzeylerine Goumlre Toplam İngilizce

Tutum Puanları Arasındaki Farklılaşma

Eğitim Duumlzeyi n Sıra

Ortalaması sd X

2 p

Anlamlı

Fark

Okur-yazar

değil

5

11540 5 659 pgt 05

İlkokul 138 14846

Ortaokul 51 16648

Lise 71 16673

Uumlniversite 51 17109

Lisansuumlstuuml 1 28550

Kruskal Wallis testi sonuccedillarına goumlre Tablo 9rsquoa baktığımızda

oumlğrencilerin babalarının eğitim duumlzeylerine goumlre (okur-yazar değil ilkokul

ortaokul lise uumlniversite ve lisansuumlstuuml) İngilizce tutum puanları arasında anlamlı

bir farklılık olmadığı tespit edilmiştir (X 2

(5)= 6595 p gt 05)

Bu sonuccedillardan anlaşıldığına goumlre annelerin eğitim duumlzeylerinin

ccedilocuklarının İngilizce tutumlarını ve buna bağlı olarak İngilizce başarılarını

olumlu youmlnde etkilediği kolaylıkla soumlylenebilir Oumlğrencilerin yabancı dil

(İngilizce) tutumlarında babalara goumlre annelerin daha etkili ccedilıkması aynı

zamanda eğitimde annelerin uumlstlendiği roluumln oumlnemini bir kez daha ortaya

koymaktadır

Oumlğrencilerin kontrol odağı toplam puanlarının annelerinin ve babaların

eğitim duumlzeylerine goumlre anlamlı bir farklılık goumlsterip goumlstermediğini tespit

etmek iccedilin Kruskal Wallis testi uygulanmıştır Analiz sonuccedillarına goumlre

oumlğrencilerin annelerinin ve babalarının eğitim duumlzeylerine goumlre (okur-yazar

değil ilkokul ortaokul lise uumlniversite) kontrol odağı puanları arasında anlamlı

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

260

bir farklılaşma olmadığı tespit edilmiştir (X 2(4)= 3509 p gt 05) ve (X

2(5)= 579

p gt 05)

Oumlğrencilerin İngilizce konuşan biriyle tanışıp tanışmadıklarına goumlre

İngilizce tutum puanları arasında anlamlı farklılık olup olmadığı t-testi

uygulanarak test edilmiştir Sonuccedillar Tablo 10rsquoda verilmiştir

Tablo 10 İngilizce Konuşan Biriyle Tanışıp Tanışmadıklarına Goumlre İngilizce

Tutum Puanları Arasındaki Farklılaşma

İngilizce

Konuşan

Birisi İle

Tanışma

n X ss sd t p

TOPLAM

ING

TUTM

Evet 154 14114 2524 319 5768 plt

001 Hayır

167 12398 2787 31889

8 5792

Tablo 10 incelendiğinde oumlğrencilerin yabancı biriyle tanışıp

tanışmadıklarına goumlre İngilizce tutum puanları arasında anlamlı bir farklılık

olduğu anlaşılmaktadır [t (319)= 576 p lt 001] Başka bir ifadeyle İngilizce

konuşan yabancı biriyle tanışan oumlğrencilerin ( X = 14114) toplam İngilizce

tutum puanlarının İngilizce konuşan yabancı biriyle tanışmayan oumlğrencilere

goumlre ( X = 123 98) ccedilok daha yuumlksek olduğu goumlzlenmektedir Tutumların

davranışları youmlnlendirmedeki guumlcuuml dikkate alındığında bu durumun oumlğrencilerin

İngilizce başarılarını olumlu etkileyeceği duumlşuumlnuumllmektedir Bu sonuccedillardan yola

ccedilıkarak yabancı dil eğitiminde oumlğrencilerin yabancı dile youmlnelik olumlu

tutumlarını geliştirmek ve motivasyonlarını artırmak iccedilin o dili konuşan

yabancılarla tanışmasının sağlanması bir araccedil olarak oumlnerilebilir

Oumlğrencilerin ailelerinde (anne baba abi abla) İngilizce bilen birinin

olup olmaması durumuna goumlre İngilizce tutum puanları arasında anlamlı bir

farklılık olup olmadığını kontrol etmek iccedilin t-testi uygulanmıştır Sonuccedillar

Tablo 11rsquode goumlruumllmektedir

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

261

Tablo 11 Ailelerinde İngilizce Bilen Birinin Olup Olmadığına Goumlre İngilizce

Tutum Puanları Arasındaki Farklılaşma

Ailede

İngilizce

Bilen Birisi

n X ss sd t p

TOPLAM

ING TUTUM

Evet 107 13775

262

6 317 2547

p lt

05

Hayır 212 12937

284

7 2286 2615

Yapılan t-testi sonuccedillarına goumlre ailelerinde İngilizce bilen birileri olan

oumlğrencilerin ( X = 13775) İngilizce bilen birileri olmayan oumlğrencilere ( X =

12937) goumlre İngilizce tutum puanlarının anlamlı duumlzeyde daha yuumlksek olduğu

tespit edilmiştir Bu sonuccedillardan ailede yabancı dil bilen birinin olmasının

oumlğrencilerin yabancı dil oumlğrenmeye youmlnelik tutumlarını olumlu etkilediği onları

yabancı dil oumlğrenmeye teşvik ettiği soumlylenebilir

Oumlğrencilerin oumlğretmenlerini ilgisiz demokratik otoriter idealist ve

disiplinsiz olarak algılamalarına goumlre İngilizce akademik başarıları arasında

anlamlı fark bulunup bulunmadığını kontrol etmek iccedilin Kruskal Wallis testi

uygulanmış ve sonuccedillar Tablo 12rsquode verilmiştir

Tablo 12 Oumlğrencilerin Oumlğretmenlerini İlgisiz Demokratik Otoriter İdealist Ve

Disiplinsiz Olarak Algılamalarına Goumlre İngilizce Akademik Başarıları

Arasındaki Farklılaşma

Oumlğretmenin

Tutumu n

Sıra

Ortalaması sd X

2 p Anlamlı Fark

Otoriter 54 14369 4 9573 p lt 05 İlgisiz- Otoriter

İlgisiz 9 6261

İlgisiz-

Demokratik

Demokratik 196 13618

Disiplinsiz 5 12900

İdealist 4 9675

Yapılan Kruskal Wallis testi sonuccedillarına goumlre oumlğrencilerin

oumlğretmenlerini ilgisiz demokratik otoriter idealist ve disiplinsiz olarak

algılamalarına goumlre İngilizce akademik başarılarının anlamlı bir farklılık

goumlsterdiği anlaşılmaktadır (X2(4)= 9573 p lt 05)

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

262

Bu farklılığın hangi birimler arasında olduğunu anlamak iccedilinse Mann

Whitney U testi uygulanmıştır Bu testin sonuccedillarına goumlre oumlğretmenlerini

otoriter algılayan oumlğrencilerin ( X = 72) İngilizce akademik başarılarının

oumlğretmenlerini ilgisiz algılayan oumlğrencilere ( X = 4740) goumlre daha yuumlksek

olduğu goumlruumllmektedir (U = 10200 p lt 01) Ayrıca oumlğretmenlerini demokratik

olarak algılayan oumlğrencilerin ( X = 7124) İngilizce akademik başarılarının

oumlğretmenlerini ilgisiz olarak algılayan oumlğrencilere ( X = 4740) goumlre daha

yuumlksek olduğu goumlruumllmektedir (U = 40050 p lt 01) Sonuccedil olarak ilgisiz

oumlğretmenlere kıyasla demokratik ve otoriter algılanan oumlğretmenlerin akademik

başarıyı artırmada daha etkili olduğu soumlylenebilir Bu sonuccedillara dayanarak

oumlğrencileri ilgisiz olarak algılanan oumlğretmenlerin oumlğrencilerin motivasyonunu

ve buna bağlı olarak başarılarını olumsuz etkilediğini soumlylemek muumlmkuumlnduumlr

Oumlğrencilerin oumlğretmenlerini ilgisiz demokratik otoriter idealist ve

disiplinsiz olarak algılamalarına goumlre İngilizce toplam tutum puanları arasında

anlamlı fark bulunup bulunmadığını kontrol etmek iccedilin Kruskal Wallis testi

uygulanmış ve sonuccedillar Tablo 13rsquode verilmiştir

Tablo 13 Oumlğrencilerin Oumlğretmenlerini İlgisiz Demokratik Otoriter İdealist ve

Disiplinsiz Olarak Algılamalarına Goumlre İngilizce Toplam Tutum Puanları

Arasındaki Farklılaşma

Oumlğretmenin

Tutumu n

Sıra

Ortalaması sd X

2 p Anlamlı Fark

Otoriter 54 13135 4 3643 P gt 05

İlgisiz 9 11883

Demokratik 213 14886

Disiplinsiz 5 15250

İdealist 4 10850

Yapılan Kruskal Wallis testi sonuccedillarına goumlre oumlğrencilerin

oumlğretmenlerini ilgisiz demokratik otoriter idealist ve disiplinsiz olarak

algılamalarına goumlre İngilizce toplam Tutum Puanları anlamlı bir farklılık

goumlstermediği anlaşılmaktadır (X2(4)= 3643 p gt 05)

Oumlneriler

Yapılan araştırmada elde edilen sonuccedillardan yola ccedilıkarak aşağıdaki oumlnerilerde

bulunulabilir

1 Oumlğrencilerin İngilizcersquoye karşı olumlu tutum geliştirmelerine ve akademik

başarı duumlzeylerinin yuumlksek olmasına iccedilten denetimli olmalarının dışsal

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

263

denetimlilere goumlre daha etkili olduğu goumlz oumlnuumlne alınarak oumlğretmenlerin ve

ailelerin oumlğrencilerin iccedilten eğilimli olmaları iccedilin destek vermeleri bu

eğilimlerini geliştirmelerine olanak sağlayarak yardımcı olmaları yararlı

olacaktır

2 Eğitim ve oumlğretimde duyuşsal alan davranışların bilişsel alandaki

oumlğrenmeler iccedilin motivasyon kaynağı olduğu gerccedileği dikkate alındığında

oumlğrencilerin İngilizce akademik başarılarının artması iccedilin duyuşsal alan

davranışlarının yani yabancı dilrsquoe youmlnelik (İngilizceye) tutumlarının

eğitimcilerce daha fazla oumlnemsenmesi gerekmektedir

3 Yabancı dil oumlğretiminde en oumlnemli oumlğelerden biri olan oumlğretmenin roluuml

tartışılmazdır Yabancı dil oumlğretmeni kendisini ne kadar iyi yetiştirmiş ve

alanının ne kadar iyi uzmanı ise oumlğrencilerine de o derece faydalı olacaktır

Bununla birlikte oumlğretmen hem alanının uzmanı hem de oumlğretmenlik formasyon

yeteneği ve bilgisi ile sınıfın en oumlnemli rehberi ve lideridir Ccediluumlnkuuml oumlğretmenin

bir model olarak sergilediği davranış ve tutumları oumlğrencilere yansımakta

oumlğrencilerin ilgi ve motivasyonunu etkileyebilmektedir Oumlğretmenin olumlu

tutumları oumlğrencilerin yabancı dili sevmesi ondan zevk alması ve oumlğrenme

isteğinin doğmasına yani motive olmalarına neden olacaktır Bu durum yabancı

dili oumlğretme ve oumlğrenme suumlreccedillerini hızlandıracak ve bu oumlğrencilerin akademik

başarılarına olumlu youmlnde yansıyacaktır Bu nedenle yabancı dil

oumlğretmenlerinin kaliteli bir eğitimden geccedilmeleri ve iyi yetişmiş olmaları kaliteli

bir yabancı dil oumlğretimi iccedilin gerekli oumln şartlardan bir tanesidir

4 Bu araştırmada annelerin eğitim duumlzeylerinin ccedilocuklarının İngilizce

tutumlarını ve buna bağlı olarak İngilizce başarılarını olumlu youmlnde etkilediği

bulgusuna ulaşılmıştır Bu bulgu oumlğrencilerin yabancı dil (İngilizce)

tutumlarında babalara goumlre annelerin daha etkili ccedilıkması aynı zamanda eğitimde

annelerin uumlstlendiği roluumln oumlnemini bir kez daha ortaya koymaktadır Oumlğrencinin

ilk oumlğretmeni ve eğiticisi annedir Bu nedenle annenin eğitim duumlzeyi doğrudan

ccedilocuğuna yansıyabilmektedir Bu nedenle değişik yollarla kadınların eğitimine

destek verilmelidir

5 Ailede veya yakın ccedilevrede yabancı dil bilen birilerinin olması yabancı dile

karşı tutumu olumlu youmlnde etkilemektedir Bu da ccedilevrenin yabancı dil

oumlğrenmeye karşı ccedileşitli yollarla (basın-yayın vs) bilinccedillendirilmesi ile ileri

seviyeye taşınması iccedilin oumlnemlidir

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

264

6 Bu araştırma sonucuna goumlre İngilizce konuşan yabancı biriyle tanışan

oumlğrencilerin tanışmayan oumlğrencilere goumlre toplam İngilizce tutum puanlarının

ccedilok daha yuumlksek olduğu tespit edilmiştir Yabancı dil eğitiminde oumlğrencilerin

yabancı dile youmlnelik olumlu tutumlarını geliştirmek ve motivasyonlarını

artırmak iccedilin o dili konuşan yabancılarla tanışmasının ccedilok oumlnemli olduğu

uzmanlarca da desteklenmektedir Bu nedenle yabancı dil eğitiminde kalite ve

verimliliği artırmak adına oumlğrencilerin yabancı dile youmlnelik olumlu tutumlarını

geliştirmek ve motivasyonlarını artırmak iccedilin o dili anadili (native speaker)

olarak konuşan yabancılar ile tanışmasının sağlanması bir youmlntem olarak

oumlnerilebilir

KAYNAKLAR

Acat B (2002) Tuumlrkiye de yabancı dil oumlğretiminde motivasyon kaynakları ve

sorunları Kuram ve Uygulamada Eğitim Youmlnetimi 31 (312-329)

Chubb NHF Fertman CI amp Ross JL (1997) Adolescent Self ndash Esteem and

Locus of Control Adolescense Vol 32 No 125 (113 ndash 129)

Cuumlceloğlu D (1993a) Dıştan Denetimli Kişi Yaşadıkccedila Eğitim Dergisi 30 (4

ndash 5)

Dağ İ (1991) Rotterrsquoin iccedil-dış kontrol odağı oumllccedileği (RİDKOOuml)rsquonin uumlniversite

oumlğrencileri iccedilin guumlvenirliği ve geccedilerliği Psikoloji Dergisi710-16

Demirel Ouml (1998) İlkoumlğretim Okullarında Yabancı Dil Oumlğretimi MEB Yay

Ankara

Demirtaş H Guumlneş H (2002) Eğitim Youmlnetimi ve Denetimi Soumlzluumlğuuml Anı

Yay Ankara

Guumlrel H (1986) Yabancı Dil Olarak İngilizce Oumlğrenme Başarısı İle

Oumlğrencilerin Akademik Benlik ve Tutumları Arasında İlişki

Yayınlanmamış Doktora Tezi Hacettepe Uumlniversitesi Sosyal Bilimler

Enstituumlsuuml Ankara

Kağıtccedilıbaşı Ccedil (1988) İnsan ve İnsanlar Sosyal Psikolojiye Giriş Evrim Bas

Yay İst

Lefcourt HM (1982) Locus of Control London Lawrence Erlbaum

Associates

Njus DM amp Brockway JH (1999) Perceptions of Compotence and Locus of

Control for Positive and Negative Outcomes Personality and İndividual

Differences Vol 26 (531 ndash 548)

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

265

Onur M (2008) Uumlniversite Hazırlık Sınıfı Oumlğrencilerinin Yabancı Dil

Oumlğrenme Stratejileri Oumlğrenme Stili Tercihi Ve Yabancı Dil Akademik

Başarısı Arasındaki Accedilıklayıcı Ve Yordayıcı İlişkiler Oumlruumlntuumlsuuml

Yayınlanmamış Doktora Tezi Yıldız Teknik Uumlniversitesi Sosyal

Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul

Oumlğrenmeye İlişkin Tutum Oumlzsaygı ve Kontrol odağı Accedilısından İncelenmesi

Doktora Tezi Atatuumlrk Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml

Rotter JB (1966) Generalized Expectancies for Internal Versus External

Control of Reinforcements Psychological Monographs 80 1-28

Rotter JB (1990) Internal Versus External Control of Reinforcement

American Psychologist Vol 45 No 4 (489 ndash 493)

Strickland BR (1989) Internal _ External Control Expectancies American

Psychologist Vol 44 No 1 (1 ndash12)

Yeşilyaprak B (1988) Lise Oumlğrencilerinin İccedilsel Ya da Dışsal Denetimli

Oluşlarını Etkileyen Etmenler Yayınlanmamış Doktora Tezi Ankara

HUuml Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml

Yeşilyaprak B (2004) Kontrol odağıEğitimde Bireysel FarklılıklarAnkara

Nobel 239-258

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

266

Ccedilocukları Okul Oumlncesi Eğitim Kurumlarına Devam Eden Velilerin

Oumlnem Verdikleri Kurum Oumlzellikleri

Uumlmmuumlhan Yeşil Dağlı1

Oumlzet

Bu araştırma ccedilocukları oumlzel okullara bağlı okul oumlncesi eğitim kurumlarına

devam eden velilerin bu kurumu seccedilerken goumlz oumlnuumlnde bulundurdukları oumlzelliklerin

oumlnem derecesini incelemiştir Oumlnem derecelerinde ccedilocuğun cinsiyetinin anne ve

babanın eğitim duumlzeyinin ve ccedilalışma saatlerinin ailedeki ccedilocuk sayısının ve ccedilocukların

doğum sırasının katkısı araştırılmıştır Araştırmanın sonuccedillarına goumlre velilerin en ccedilok

oumlnem verdikleri kurum oumlzelliği kurumun guumlvenilirliği olmuş bunu kurumun temiz ve

duumlzenli olması bunu da eğitim imkacircnları ve faaliyetleri takip etmiştir Velilerin en az

oumlnem verdiği alan ise kurumun uumlcreti olmuştur Ccedilalışan anneler iccedilin ccedilalışmayan

annelere goumlre kurum saatlerinin uygunluğu daha oumlnemli olmuştur Ccedilalışmayan anneler

grubunda 7-18 saatleri arasında ccedilalışan babaların bulunduğu ailelerin velileri diğer

saatlerde ccedilalışan babaların bulunduğu ailelerin velilerine goumlre eğitim materyallerine

oumlğretmenlerin oumlğrenim durumuna kurumun fiziksel oumlzelliklerine ve kurumun tavsiye

edilmiş veya ccedilalışanların tanıdık olmasına daha az oumlnem verdikleri tespit edilmiştir

Ccedilalışan anneler grubunda eğitim duumlzeyi liseden daha yuumlksek olan annelerin bulunduğu

ailelerin velileri eğitim duumlzeyi lise veya daha duumlşuumlk olan annelerin bulunduğu ailelerin

velilerine goumlre kurumun konumuna ve guumlvenilirliğine daha ccedilok oumlnem verdikleri

bulunmuştur Bir veya iki ccedilocuğu olan veliler uumlccedil ccedilocuğu olan velilere goumlre kurumun

konumuna ve kurumun tavsiye edilmiş veya ccedilalışanların tanıdık olmasına ve

oumlğretmenin oumlğrenim durumuna daha ccedilok kurumun fiziksel şartlarına daha az oumlnem

verdikleri saptanmıştır

Anahtar Kelimeler Okul oumlncesi eğitim Kurum seccedilimi Veli goumlruumlşleri

The Importance of Program Characteristics for Parents of Children Attending

Early Childhood Programs

Abstract

This research examines the importance of some program characteristics for

parents choosing the current kindergarten and pre-kindergarten programs for their

children It also investigates whether the degree of importance varied by childs gender

1 YrdDoccedilDr Yıldız Teknik Uumlniversitesi Eğitim Fakuumlltesi İlkoumlğretim Boumlluumlmuuml

uydagliyildizedutr

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

267

educational levels and work hours of mothers and fathers numbers of children families

have and the birth order of the child The findings show that the reliability is the most

important characteristics of the program This is followed by cleanness and order of the

program and educational activities Cost is the least important aspect of the program

Hours of the program is more important for working mothers group than it is for non-

working mothers group For the non-working mother group educational materials

educational level of the teachers and physical condition of the program are less

important if fathers work hours are between 700 and 1800 than if fathers work hours

fall in the hours other than 700-1800 For the working mothers group the location and

reliability of the program was more important if mothers educational level is higher

than high school Location of the program and recommendation of the program by

somebody they know or knowing the program staff are more important and physical

condition of the program is less important for the parents who had one or two children

than for the parents who had three children

Key Words Early childhood education Program choice Parent opinions

GİRİŞ

Okul oumlncesi yaştaki ccedilocuklara hizmet veren kurumların en oumlnemli iki

fonksiyonundan birisi ccedilalışan anne babanın ccedilalışma saatleri esnasında

ccedilocuklarının bakımının yapılabileceği bir mekacircn olması diğeri ise ccedilocukların

eğitimini ve gelişimini destekleyecek kurumlar olmasıdır (Adams ve Rohacek

2002 Bromer ve Henly 2004) Bu anlamda bazı aileler okul oumlncesi eğitim

kurumlarını ccedilalıştıkları saatlerde ccedilocuklarını bırakabilecekleri bir yer olarak

bazı aileler ccedilocuklarının eğitim almasını sağlayacak bir kurum olarak bazı

aileler ise her iki amaca da hizmet eden kurumlar olarak goumlruumlrler

Okul oumlncesi eğitim kurumlarının bu fonksiyonları Tuumlrk yasalarında da

yerini almıştır Oumlzellikle ccedilalışan annelerin ccedilocuklarının bakımı ve eğitimine

youmlnelik olarak belli sayıda kadın ccedilalışanı bulunan kurumlarda ccedilocukların bakım

ve eğitimlerinin sağlanacağı duumlzenlemelere gidilmiştir (oumlrn TC Resmi Gazete

1953 1966 1969 1978) Okul oumlncesi eğitim eğitim basamağı olarak

Cumhuriyet tarihinde 1961den itibaren Milli Eğitim kanunlarında yerini almış

(oumlrn TC Resmi Gazete 1961 1962 1966 1973) 2000li yıllara ulaşıldığında

ve daha sonrasında ise okul oumlncesi eğitimin amaccedilları ilkeleri ve eğitim

programları gibi konularda daha spesifik ve detaylı tanımlamalara gidilmiştir

(oumlrn TC Resmi Gazete 1992 1996 2002 2004 2006)

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

268

Anne ve babanın oumlzellikle de annenin ccedilalışma durumu ve ccedilalışma

saatleri ailenin geliri ccedilocuk bakımı iccedilin ccedilevreden aldıkları destek ailelerin

eğitim duumlzeyi evdeki ccedilocuk sayısı gibi pek ccedilok ailevi faktoumlrler ailelerin okul

oumlncesi eğitim kurumlarını kullanış amaccedillarını ve suumlresini etkiler Uluslarası

ccedilalışmalara goumlre gelir duumlzeyi ve eğitim duumlzeyi yuumlksek olan ailelerin

ccedilocuklarının resmi veya oumlzel statuumldeki ccedilocuk bakım ve eğitim kurumlarına

devam etme oranı bir akraba veya bakıcı tarafından bakılma oranından daha

yuumlksektir (Capizzano ve Adams 2004 Ehrle Adams ve Tout 2001 Planty vd

2008) Tam saatli ve duumlzenli saatler arasında ccedilalışan anneler resmi veya oumlzel

statuumldeki ccedilocuk bakım ve eğitim kurumlarını akraba veya bakıcıya goumlre daha

ccedilok tercih ederler (Bromer ve Henly 2009 Han 2004) Uumllkemiz iccedilin her ne

kadar bu konuda kapsamlı bir ccedilalışma yapılmamış olsa bile ccedilalışan anneler

gelir duumlzeyi iyi olduğu takdirde hem ccedilocuğun bakımını yapması hem de ev

işlerinde yardımcı olması iccedilin eve bir bakıcı tutma yoluna gidebilmektedir

Ccedilalışan annelerin bulduğu diğer bir ccediloumlzuumlm yolu varsa yakın akrabalardan

(anneanne babaanne gibi) ccedilocuk bakımı konusunda yardım almaktır Komşular

ve diğer tanıdıklar da bazen bu konuda yararlanılan kaynaklar arasında yer

almaktadır

Bunun yanı sıra son yıllarda erken ccedilocukluk yıllarının oumlnemine dair

bilincin arttığı ve okul oumlncesi eğitime toplum ve devlet bazında daha ccedilok yer

verildiği goumlzlenmiştir Okul oumlncesi eğitim kurumlarının yaygınlaştırılmasına ve

niteliğinin artırılmasına youmlnelik ccedilalışmalara paralel olarak 1992-1993 eğitim-

oumlğretim yılında 4405 olan anaokulları ve anasınıfları sayısı 2004-2005 yılları

arasında uumlccedil katına ccedilıkmış ve 14411e ulaşmıştır (Milli Eğitim Bakanlığı [MEB]

2005) 2004-2005 yılında MEB Sosyal Hizmetler ve Ccedilocuk Esirgeme Kurumu

(SHCEK) ve 657 sayılı kanuna goumlre accedilılan toplam 16016 devlet ve oumlzel ve okul

oumlncesi eğitim kurumunda 434771 ccedilocuk eğitim ve bakım goumlrmuumlştuumlr Yuumlzde

16lik okullaşma oranını yansıtan bu rakam (Ural ve Ramazan 2007) 2009

yılında 27ye 2012 yılında 31e ulaşmıştır (MEB 2012)

Diğer taraftan aileler kendi şartları ve ihtiyaccedilları ile okul oumlncesi eğitim

kurumunun ccedileşitli oumlzellikleri (kurumun eve veya iş yerine yakınlığı uumlcreti

hizmet verdiği saatler eğitim programı gibi) arasında denge kurmaya ccedilalışarak

bir seccedilim yaparlar (Huston Chang ve Gennetian 2002 Vandenbroeck De

Visscher Van Nuffel ve Ferla 2008 Yesil Dagli 2011) Yesil-Dagli

Amerikada yaşayan İspanyol popuumllasyon ile yaptığı araştırmasında hem ccedilalışan

hem de ccedilalışmayan anneler iccedilin kurumun guumlvenilirliğinin en oumlnemli oumlzellik

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

269

olduğunu ccedilalışmayan annelerin ccedilalışan annelere goumlre guumlvenilirliğe daha ccedilok

oumlnem verdiklerini bulmuştur Guumlvenilirliği kurumdaki eğitim-oumlğretim

faaliyetleri takip etmiştir Uumlcret ise en az oumlnem verilen oumlzellik olmuş ccedilalışan

anneler ccedilalışmayan annelere goumlre ve ekonomik durumu iyi olan aileler

yoksulluk eşiğinde ve yoksul olan ailelere goumlre uumlcrete daha az oumlnem vermiştir

Yoksul veya yoksulluk eşiğinde olan aileler iccedilin bakım verilen yerin konumu

uumlcreti ve saatleri daha ccedilok oumlnemli guumlvenilirliği ise daha az oumlnemli olmuştur

Ayrıca annenin eğitim duumlzeyi arttıkccedila bakım verilen yerin konumuna ve

saatlerine de verdiği oumlnem azalmıştır

Sevinccedil (2006) annelerin eğitim duumlzeyine bakılmaksızın anaokulu

seccedilerken aradıkları oumlzellikleri araştırmıştır Bu ccedilalışmada anaokulunu seccedilerken

yaklaşık aynı oranda anneler (921-1039) ortamın sağlıklı ve guumlvenli

olmasını eğitimin kaliteli olmasını sınıftaki eğitici sayısını sınıftaki ccedilocuk

sayısını anaokulunun fiziksel oumlzelliklerini başkalarından alınan olumlu

referansları ekonomik youmlnden avantajlı olmasını anaokulunun eve ve işe yakın

olmasını ve anaokulundaki eğitmenin oumlzelliklerini oumlnemli bulundukları ifade

etmişlerdir

Argon ve Akkaya (2008) yaptıkları araştırmada ebeveynlerin seccedilim

yaparken dikkat ettikleri oumlzellikleri devlet ve oumlzel okullarda ccedilocukları bulunan

ebeveynler olarak ayırarak analiz etmişlerdir Devlet okul oumlncesi eğitim

kurumuna ccedilocuklarını goumlnderen velilerin uumlccedilte birinden fazlası (382) seccedilim

yaparken kurumun temiz ve duumlzenli olmasına 291rsquoinin ise uygulanan eğitim

programının iccedileriğine ilk sıralarda oumlnem vermişlerdir Oumlnem sırasında en son

gelen oumlzellik ise uumlcret olmuştur Diğer taraftan oumlzel okullardaki velilerin

50rsquosi iccedilin uygulanan eğitim programının iccedileriği ilk sıradaki kurumun temiz

ve duumlzenli olması ise ikinci sıradaki oumlnemli oumlzellik olmuştur Kurum

ccedilalışanlarının ya da sahibinin tanıdık olması ise velilerin yaklaşık 56rsquosı iccedilin en

son oumlnemli bulunan oumlzellik olmuştur Aktaş Arnas (2002) yaptığı araştırmada

velilerin yarıdan fazlasının anaokuluna geldikleri ilk guumln youmlneticilerle

uygulanan eğitim programının iccedileriği hakkında yaklaşık uumlccedilte birinin ise okulun

fiziksel durumu hakkında konuştuklarını bulmuştur

MEBe bağlı devlet okul oumlncesi eğitim kurumlarına kayıtlar da kanunen

kurumun eve veya iş yerine yakınlığı esası Okul Oumlncesi Kurumları

Youmlnetmeliğinde Ccedilocukların ailelerinin ikamet ettikleri yere en yakın okul

oumlncesi eğitim kurumuna kaydedilmeleri esastır Ancak belgelendirilmek

kaydıyla ccedilalışan anne-babalar ccedilocuklarını boş kontenjan olması ve Ccedilocuk

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

270

Yerleştirme Komisyonunca uygun bulunması durumunda iş yerine en yakın

okul oumlncesi eğitim kurumuna da kayıt yaptırabilirler (TC Resmi Gazete

2006 Madde 4) ifadesi ile goumlz oumlnuumlnde bulundurulmuştur Fakat aileler ccedileşitli

sebeplerle ccedilocuklarını yine MEB tarafından denetimi yapılan oumlzel okullara bağlı

okul oumlncesi eğitim kurumlarına goumlndermeyi tercih etmektedirler

Araştırmanın Amacı

Yapılan ccedilalışmalar velilerin okul oumlncesi eğitim kurumlarını seccedilerken

ccedileşitli faktoumlrleri goumlz oumlnuumlnde bulundurduklarını goumlstermiştir Sınırlı sayıda da

olsa uumllkemizde yapılan bu ccedilalışmaların literatuumlre katkısı goumlz ardı edilemez

Fakat bu ccedilalışmalar genellikle oumlzel kreşlerde veya MEBe bağlı okul oumlncesi

eğitim kurumlarında yapılmış oumlzel okullar buumlnyesindeki okul oumlncesi eğitim

kurumlarına ccedilocuklarını goumlnderen velilerin aradığı oumlzellikler ve bu oumlzelliklerin

oumlnem dereceleri goumlzardı edilmiştir Ayrıca ve daha oumlnemlisi ailelerin ve

ccedilocuğun sosyo-demografik oumlzelliklerinin kurum seccedilimindeki etkisi araştırılması

gereken bir alandır Bu araştırma ccedilocukları oumlzel okullara bağlı okul oumlncesi

eğitim kurumlarına devam eden velilerin bu kurumu seccedilerken goumlz oumlnuumlnde

bulundurdukları oumlzelliklerin oumlnem derecesini incelemiştir Ayrıca velilerin

oumlnem verdikleri oumlzelliklerin ve oumlnem derecelerinin ccedilocuğun cinsiyetine anne ve

babanın eğitim duumlzeyine toplam ccedilocuk sayısına ccedilocukların doğum sırasına ve

anne ve babanın ccedilalışma saatlerine goumlre değişip değişmediği araştırılmıştır

YOumlNTEM

Ccedilalışma Grubu

Ccedilalışmada nicel araştırma youmlntemi kullanılmış anket tekniği

uygulanmıştır

Araştırma 2011-2012 eğitim-oumlğretim yılının ikinci yarısında ccedilocukları oumlzel

okullara bağlı altı anaokulu veya anasınıfına devam eden yaşları 36 ay ile 80 ay

arasında değişen ccedilocukların velileri ile yapılmıştır Toplam 216 ccedilocuğun

velisine oumlğretmenler yardımıyla ulaştırılan anketlerden 115 ccedilocuğun velisi

anketleri doldurmuştur Her ccedilocuk iccedilin bir veli anketi tamamlamıştır Tamamen

goumlnuumllluumlluumlk ve gizlilik esasına dayalı olarak yapılmış olan bu araştırmada

anasınıfıanaokulu oumlğretmenleri anketlerin velilere ulaştırılmasında ve geri

alınmasında yardımcı olmuştur

Tablo 1rsquode ccedilalışma grubunun oumlzellikleri goumlsterilmiştir Genel olarak

ccedilalışmaya katılan ccedilocukların yarısından fazlası (565) kızlardan oluşmuştur ve

ccediloğunluğunun anne ve babasının eğitim duumlzeyi liseden yuumlksektir

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

271

Tablo 1 Ccedilalışma Grubunun Genel Olarak ve Annenin Ccedilalışma Durumuna Goumlre

Oumlzellikleri

Ccedilalışan

Anne

Ccedilalışmayan

Anne Grubu Toplam

n N n

Tamamı 71 617 44 383 115 100

Cinsiyet

Kız 39 549 26 591 65 565

Erkek 32 451 18 409 50 435

Annenin Eğitim Duumlzeyi

Lise ve duumlşuumlk 13 183 26 591 39 339

Liseden yuumlksek 58 817 18 409 76 661

Babanın Eğitim Duumlzeyi

Lise ve duumlşuumlk 22 310 21 477 43 374

Liseden yuumlksek 49 690 23 523 72 626

Babanın Ccedilalışma Saatleri

7-18 saatleri arasında 42 592 16 364 58 504

Diğer saatlerde 29 408 28 636 57 496

Annenin Ccedilalışma Saatleri

7-18 saatleri arasında 58 817 0 00 58 817

Diğer saatlerde 13 183 0 00 13 183

Ccedilocuğun Doğum Sırası

Tek ccedilocuk 31 437 15 341 46 400

En kuumlccediluumlk ccedilocuk 29 408 18 409 47 409

En buumlyuumlk ccedilocuk 11 155 11 250 22 191

Ccedilocuk Sayısı

1 ccedilocuk 31 437 15 341 47 400

2 ccedilocuk 37 521 21 477 58 504

3 ccedilocuk 3 42 8 182 10 96

Babaların yaklaşık yarısı 7-18 saatleri arasında diğer yarısı ise diğer

saatlerde ccedilalışmaktadır Ailelerin 40rsquoı tek ccedilocuğu iccedilin 41rsquoi en kuumlccediluumlk

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

272

ccedilocuğu iccedilin ve 19rsquou en buumlyuumlk ccedilocuğu iccedilin ccedilalışmaya katılmıştır Ailelerin

yaklaşık yarısı iki ccedilocuğa sahip 96rsquosı uumlccedil ccedilocuğa sahiptir

Tablorsquo da ayrıca ccedilalışan ve ccedilalışmayan annelerin demografik oumlzellikleri

de goumlsterilmiştir Ccedilalışan anneler grubuna goumlre ccedilalışmayan anneler grubunda

lise ve daha duumlşuumlk eğitim duumlzeyine sahip annelerin oranı daha yuumlksek liseden

daha yuumlksek eğitim duumlzeyine sahip olan annelerin oranı ise daha duumlşuumlktuumlr

(2 =20158 plt0001) Ccedilalışmayan anneler grubuna goumlre ccedilalışan anneler

grubunda ccedilalışma saatleri 7-18 saatleri arasında olan babaların oranı daha

yuumlksek diğer saatlerde ccedilalışan babaların oranı ise daha duumlşuumlktuumlr (2 =564

plt005) Ccedilalışan anne grubunda uumlccedil ccedilocuğa sahip olan ailelerin oranı ccedilalışmayan

anne grubuna goumlre daha yuumlksektir (2 =828 plt005)

Oumllccedilme Aracı Anket

Anket ailelerin demografik oumlzellikleri ile ilgili bilgi toplamayı

hedefleyen aile bilgi formu ve ailelerin kurum seccedilimi yaparken oumlnem verdiği

oumlzelliklerin derecelendirmesini iccedileren kurum seccedilim ile ilgili goumlruumlşler olmak

uumlzere iki boumlluumlmden oluşmuştur Aile bilgi formu ccedilocuğun yaşı cinsiyeti ailede

toplam kaccedil ccedilocuk olduğu kendisi iccedilin form doldurulan ccedilocuğun doğum sırası

ve anne ve babanın eğitim duumlzeyi gibi aileler ve ccedilocuklara ait bilgiler iccedilermiştir

Kurum seccedilimi ile ilgili goumlruumlşleri iccedileren formda velilere Aileler ccedilocuklarına

bakacak kişi ve kurum duumlzenlemelerini ccedileşitli sebeplere goumlre yaparlar Siz

mevcut duumlzenlemeyi yaparken aşağıda sıralanan sebeplerin oumlnem derecesi ne

olmuştur sorusu youmlneltilmiştir Bu sebepler şunlardır

1 Kurumun konumu (eve mesafesi iş yerine mesafesi ulaşım kolaylığı

vs)

2 Kurumun uumlcreti

3 Kurumun guumlvenilirliği

4 Kurumun ccedilocuğa sunduğu eğitim imkacircnları ve faaliyetleri

5 Kurumdaki eğitim ve oyun materyalleri

6 Kurumun saatlerin uygunluğu

7 Kurumdakigruptaki ccedilocuk sayısı

8 Kurumun temiz ve duumlzenli olması

9 Kurumdaki oumlğretmenlerin oumlğrenim durumu

10 Kurumun fiziksel oumlzellikleri (yer doumlşemesi eşyaların kalitesi vb)

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

273

11 Tanıdıkların tavsiyesi veya ccedilalışanların tanıdık olması

Ailelerin kendilerine sunulan 11 oumlzelliği 5li Likert oumllccedileğinde

derecelendirmesi istenmiştir 1=Hiccedil Oumlnemli Değildi 2= Ccedilok Az Oumlnemliydi 3=

Oumlnemliydi 4= Ccedilok Oumlnemliydi ve 5= Ccedilok ccedilok Oumlnemliydi

Verilerin Analizi

Verilerin analizine velilerin her bir oumlzellik iccedilin verdiği oumlnemi

yuumlzdelikler olarak goumlsterilmesiyle başlanmıştır Daha sonra buumltuumln veliler ve

ccedilalışan ve ccedilalışmayan anne grupları iccedilin aritmetik ortalama ( X ) ve standart

sapmalar (SS) hesaplanmıştır Daha sonra tek youmlnluuml varyans analizi (ANOVA)

ile ccedilalışan ve ccedilalışmayan anne gruplarına goumlre oumlnem derecelerinde fark olup

olmadığına bakılmıştır En son aşamada ise ccedilalışan ve ccedilalışmayan anne grupları

iccedilin ayrı ayrı analizlerde ailelerin demografik oumlzelliklerine goumlre her bir oumlzelliğin

oumlnem derecesinin farklılaşma durumu araştırılmıştır Analizlerde SPSS 150

programı kullanılmış ve =005 istatistiki anlamlılık değeri olarak kabul

edilmiştir

BULGULAR

Tablo 2rsquode velilerin her bir alana verdiği oumlnem derecesi goumlsterilmiştir

Velilerin yaklaşık 81i kurumun guumlvenilir olmasını 72si kurumun temiz ve

duumlzenli olmasını 61i kurumun sunduğu eğitim imkacircnları ve faaliyetlerini

58rsquoi ccedilocuğun başka ccedilocuklarla birlikte vakit geccedilirebilmesini kurum seccedilimi

yaparken ccedilok ccedilok oumlnemli bir kriter olarak değerlendirmiştir

Tablo 2 Velilerin Her Bir Alana Verdiği Oumlnem Derecesi

H

OumlD

Ccedil

AOuml Ouml Ccedil Ouml

Ccedil

Ccedil Ouml T

f f f f f F

Konumu 1 09 5 44 29 257 28 248 50 442 113

Uumlcreti 3 27 14 124 54 478 24 212 18 159 113

Guumlvenilirliği - 00 - 00 4 35 18 158 92 807 114

Eğitim faaliyetleri - 00 - 00 11 96 34 298 69 605 114

Eğitim Materyalleri - 00 - 00 34 301 28 248 51 451 113

Saatlerinin 1 09 7 62 22 195 30 265 53 469 113

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

274

uygunluğu

Gruptaki ccedilocuk

sayısı - 00 9 80 33 292 36 319 35 310 113

Temiz ve duumlzenli

olması - 00 - 00 9 80 23 204 81 717 113

Oumlğretmenlerin

oumlğrenimi - 00 - 00 20 177 35 310 58 513 113

Fiziksel oumlzellikleri - 00 2 18 27 239 36 319 48 425 113

TavsiyeTanıdık 2 18 11 97 30 265 28 248 42 372 113

Notlar HOumlD= Hiccedil Oumlnemli Değildi CcedilAOuml= Ccedilok Az Oumlnemliydi Ouml= Oumlnemliydi

CcedilOuml= Ccedilok Oumlnemliydi CcedilCcedilOuml= Ccedilok Ccedilok Oumlnemliydi

Her bir oumlzelliği ccedilok oumlnemli ve ccedilok ccedilok oumlnemli bulan velilerin toplam

oranına bakıldığında ise guumlvenilirlik iccedilin ccedilok oumlnemli veya ccedilok ccedilok oumlnemli

diyen 965rsquolik veli oranı ile ilk sırada gelmiş bunu 92 ile temizlik ve

duumlzenlilik ve 904 ile eğitim faaliyetleri 832 ile ccedilocukların başka

ccedilocuklarla birlikte olabilmesi ve 823 ile oumlğretmenin oumlğrenim durumu takip

etmiştir Kurumun fiziksel oumlzelliklerini saatlerinin uygunluğunu eğitim

oumlğretim materyallerini kurumun konumunu ve kurumdaki ccedilocuk sayısını ccedilok

oumlnemli veya ccedilok ccedilok oumlnemli bulan veli oranları 74 ile 62 arasında

değişmiştir En duumlşuumlk oran ise 372 ile kurumun uumlcretini ccedilok oumlnemli veya ccedilok

ccedilok oumlnemli bulan veliler oluşturmuştur Bundan sonraki analizlerde oumlncelikle

annenin ccedilalışma durumuna goumlre bu oumlzelliklere goumlre oumlnem verme derecelerinde

farklılık olup olmadığı analiz edilmiştir

Tablo 3 ve Tablo 4de sırasıyla ccedilalışmayan ve ccedilalışan anneler iccedilin

aritmetik ortalama ( X ) ve standart sapmalar (SS) kurumda aranan her bir

oumlzellik ve ailenin demografik oumlzelliklerine goumlre goumlsterilmiştir Tablolardan

goumlruumllmektedir ki hem ccedilalışan hem de ccedilalışmayan anne grubu iccedilin guumlvenilirlik

(ccedilalışan grup iccedilin X =479 SS=045 ccedilalışmayan grup iccedilin X =475 SS=058)

en oumlnemli oumlzellik olmuş bunu temizlik ve duumlzen (ccedilalışan grup iccedilin X =465

SS=059 ccedilalışmayan grup iccedilin X =461 SS=069) ve eğitim faaliyetleri

(ccedilalışan grup iccedilin X =446 SS=070 ccedilalışmayan grup iccedilin X =459 SS=062)

takip etmiştir Kurumun saatlerinin uygunluğu ve konumu ccedilalışan anneler

(kurum saatleri iccedilin X =386 SS=113 kurumun konumu iccedilin X =389

SS=097) iccedilin ccedilalışmayan annelere goumlre oumlnem sırasında daha uumlst sıralarda yerini

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

275

almış uumlcret ise her iki grup iccedilinde en az oumlnemli (ccedilalışan grup iccedilin X =326

SS=089 ccedilalışmayan grup iccedilin X =350 SS=111) bulunan oumlzellik olmuştur

Annenin ccedilalışma durumuna goumlre kurum oumlzelliklerinin oumlnem derecesi

tek youmlnluuml varyans analizi (ANOVA) ile karşılaştırıldığında tek anlamlı fark

ldquokurumun saatlerinin uygunluğurdquo konusunda bulunmuştur Ccedilalışmayan

annelerin kurumun ccedilocuğa bakım verecek saatlerinin uygunluğuna ( X =386

SS=113) ccedilalışan annelere ( X =429 SS=085) goumlre daha az oumlnem verdiği tespit

edilmiştir (t=-235 plt05) Daha sonraki analizler annenin ccedilalışma durumuna

goumlre ikiye ayrılarak yapılmıştır Ccedilalışan anne grubunun analizlerine ccedilocuğun

cinsiyeti annenin ccedilalışma saatleri babanın ccedilalışma saatleri annenin eğitim

duumlzeyi babanın eğitim duumlzeyi ccedilocuğun doğum sırası evdeki ccedilocuk sayısı ve

annenin ve babanın yaşı dacirchil edilmiştir Benzer şekilde ccedilalışmayan anne

grubunun analizlerinde de annenin ccedilalışma saatleri hariccedil bu değişkenlerin hepsi

katılmıştır

Ccedilalışmayan anneler iccedilin babanın mesai saatleri ile kurumdaki eğitim

materyalleri (F(1 43)=679 plt005) oumlğretmenlerin oumlğrenim durumu (F(1

43)=8095 plt001) kurumun fiziksel oumlzellikleri (F(1 43)=425 plt005) ve

tavsiye veya ccedilalışanların tanıdık olması (F(1 43)=455 plt005) anlamlı bir

şekilde ilişkili bulunmuştur Ccedilalışma saatleri 7-18 saatleri arasında olan

babaların bulunduğu ailelerin velileri diğer saatlerde ccedilalışan babaların

bulunduğu ailelerin

Tablo 3 Ccedilalışmayan Anne Grubu İccedilin Ailenin Demografik Yapısına Goumlre Her

Bir Oumlzelliğin Aritmetik Ortalaması ( X )ve Standart Sapması (SS Parantez

İccedilinde)

Konum Uumlcret Guumlvenilir

Olması

Eğitim

Faaliyetleri

Eğitim

Materyalleri

Hepsi 389 (097) 350 (111) 475 (058) 459 (062) 420 (085)

Cinsiyet

Kız 385 (097) 335 (120) 465(069) 454 (065) 419 (090)

Erkek 394 (100) 372 (096) 489 (032) 467 (059) 422 (081)

Anne Eğitim Duumlzeyi

Lise ve duumlşuumlk 404 (092) 354 (124) 473 (060) 462 (064) 415 (088)

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

276

Liseden

yuumlksek 367 (103) 344 (092) 478 (055) 456 (062) 428 (083)

Baba Eğitim Duumlzeyi

Lise ve duumlşuumlk 371 (106) 357 (125) 490 (030) 471 (046) 433 (086)

Liseden

yuumlksek 404 (088) 343 (099) 461 (072) 448 (073) 409 (085)

Baba Ccedilalışma Saatleri

Diğer Saatler 371 (101) 361 (120) 486 (036) 471 (046) 443 (079)

7-18 arası 419 (083) 331 (095) 456 (081) 438 (081) 381 (083)

Anne Ccedilalışma Saatleri

7-18 arası 425 (096) 325 (090) 479 (045) 440 (073) 402 (086)

Diğer saat 392 (104) 331 (085) 477 (044) 469 (048) 454 (078)

Ccedilocuğun Doyum Sırası

Tek ccedilocuk 407 (070) 353 (130) 467 (062) 460 (063) 407 (096)

En kuumlccediluumlk 389 (113) 333 (103) 483 (051) 467 (049) 422 (081)

En buumlyuumlk 364 (103) 373 (101) 473 (065) 445 (082) 436 (081)

Toplam Ccedilocuk Sayısı

1 ccedilocuk 407 (070) 353 (130) 467 (062) 460 (063) 407 (096)

2 ccedilocuk 371 (110) 348 (103) 481 (051) 448 (068) 424 (083)

3 ccedilocuk 400 (107) 350 (107) 475 (071) 488 (035) 438 (074)

Tablo 3 (Devamı) Ccedilalışmayan Anne Grubu İccedilin Ailenin Demografik Yapısına

Goumlre Her Bir Oumlzelliğin Aritmetik Ortalaması ve Standart Sapması (Parantez

İccedilinde)

Saatlerin

Uygunluğu

Ccedilocuk

Sayısı

Temizlik

Duumlzen

Oumlğretmenin

Oumlğrenimi

Fiziksel

Oumlzellikleri

Tavsiye

Tanıdık

Hepsi 386 (113) 384

(099)

461

(069) 450 (070) 420 (079)

398

(113)

Cinsiyet

Kız 381 (127) 400

(094)

462

(070) 450 (071) 423 (082)

408

(102)

Erkek 394 (094) 361

(104)

461

(070) 450 (071) 417 (079)

383

(129)

Anne Eğitim Duumlzeyi

Lise ve 381(113) 377 454 446 (076) 427 (083) 400

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

277

duumlşuumlk (095) (076) (113)

Liseden

yuumlksek 394 (116)

394

(106)

472

(057) 456 (062) 411 (076)

394

(116)

Babanın Eğitim Duumlzeyi

Lise ve

duumlşuumlk 410 (100)

419

(098)

486

(048) 467 (066) 429 (085)

419

(121)

Liseden

yuumlksek 365 (123)

352

(090)

439

(078) 435 (071) 413 (076)

378

(104)

Baba Ccedilalışma Saatleri

7-18

arası 356 (115)

356

(089)

431

(079) 406 (077) 388 (081)

356

(109)

Diğer

saatler 404 (110)

400

(102)

479

(057) 475 (052) 439 (074)

421

(110)

Ccedilocuğun Doyum Sırası

Tek

ccedilocuk 373 (116)

353

(099)

447

(083) 440 (063) 413 (083)

360

(112)

En

kuumlccediluumlk 394 (106)

411

(083)

478

(043) 456 (070) 417 (079)

417

(099)

En

buumlyuumlk 391 (130)

382

(117)

455

(082) 455 (082) 436 (081)

418

(133)

Toplam Ccedilocuk Sayısı

1 ccedilocuk 373 (116) 353

(099)

447

(083) 440 (063) 413 (083)

360

(112)

2 ccedilocuk 371 (119) 381

(098)

467

(066) 452 (075) 419 (081)

410

(114)

3 ccedilocuk 450 (076) 450

(076)

475

(046) 463 (074) 438 (074)

438

(106)

Tablo 4 Ccedilalışan Anne Grubu İccedilin Ailenin Demografik Yapısına Goumlre Her Bir

Oumlzelliğin Aritmetik Ortalaması ve Standart Sapması (Parantez İccedilinde)

Konum Uumlcret

Guumlvenilir

Olması

Eğitim

Faaliyetleri

Eğitim

Materyalleri

Hepsi 419(097) 326 (089) 479 (045) 446 (070) 412 (087)

Cinsiyet

Kız 419 (084) 316 (076) 476 (049) 437 (067) 405 (085)

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

278

Erkek 419 (112) 338 (101) 481 (040) 456 (072) 419 (090)

Anne Eğitim

Duumlzeyi

Lise ve

Duumlşuumlk 345 (093) 309 (083) 450 (067) 433 (065) 409 (083)

Liseden

Yuumlksek 433 (093) 329 (090) 484 (037) 448 (071) 412 (088)

Baba Eğitim

Duumlzeyi

Lise ve

Duumlşuumlk 385 (118) 325 (072) 467 (058) 448 (060) 395 (076)

Liseden

Yuumlksek 433 (085) 327 (095) 484 (037) 445 (074) 418 (091)

Anne

Ccedilalışma

Saatleri

7-18 arası 425 (096) 325 (090) 479 (045) 440 (073) 402 (086)

Diğer saatler 392 (104) 331 (085) 477 (044) 469 (048) 454 (078)

Baba

Ccedilalışma

Saatleri

7-18 arası 410 (101) 328 (099) 471 (051) 441 (074) 415 (086)

Diğer saatler 431 (093) 324 (074) 490 (031) 452 (063) 407 (088)

Ccedilocuğun

Doyum

Sırası

Tek ccedilocuk 413 (090) 310 (071) 474 (051) 439 (072) 407 (091)

En kuumlccediluumlk

ccedilocuk 414 (115) 332 (090) 482 (039) 454 (064) 411 (083)

En buumlyuumlk

ccedilocuk 445 (069) 355 (121) 482 (040) 445 (082) 427 (090)

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

279

Toplam

Ccedilocuk Sayısı

1 ccedilocuk 413 (088) 306 (073) 472 (052) 438 (071) 403 (091)

2 ccedilocuk 433 (099) 342 (100) 483 (038) 450 (070) 414 (083)

3 ccedilocuk 250 (071) 350 (071) 500 (000) 500 (000) 500 (000)

Tablo 4 (Devamı) Ccedilalışmayan Anne Grubu İccedilin Ailenin Demografik Yapısına

Goumlre Her Bir Oumlzelliğin Aritmetik Ortalaması ve Standart Sapması (Parantez

İccedilinde)

Saatlerin

Uygunluğu

Ccedilocuk

Sayısı

Temizlik

Duumlzen

Oumlğretmenin

Oumlğrenimi

Fiziksel

Oumlzellikleri

Tavsiye

Tanıdık

Hepsi 429 (086) 387

(094)

465

(059)

423 (079) 412 (088) 378

(106)

Cinsiyet

Kız

416 (090)

389

(084)

451

(065) 422 (079) 400 (097)

365

(103)

Erkek

444 (080)

384

(105)

481(047

) 425 (080) 425 (076)

394

(108)

Anne Eğitim Duumlzeyi

Lise ve

duumlşuumlk 409 (083)

382

(087)

464

(067) 418 (087) 427 (090)

391

(114)

Liseden

yuumlksek 433 (087)

388

(096)

466

(058) 424 (078) 409 (088)

376

(105)

Babanın Eğitim Duumlzeyi

Lise ve

duumlşuumlk 430 (080)

370

(086)

465

(067) 430 (080) 415 (088)

385

(109)

Liseden

yuumlksek 429 (089)

394

(097)

465

(056) 420 (079) 410 (090)

376

(105)

Anne Ccedilalışma Saatleri

7-18

arası 421 (087)

377

(091)

461

(062) 420 (080) 413 (085)

380

(102)

Diğer

saatler 462 (077)

431

(095)

485

(038) 438 (077) 408 (104)

369

(125)

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

280

Baba Ccedilalışma Saatleri

7-18

arası 428 (085)

398

(083)

460

(063) 423 (077) 423 (077)

380

(107)

Diğer

saatler 431 (089)

372

(107)

472

(053) 424 (083) 397 (102)

376

(106)

Ccedilocuğun Doyum Sırası

Tek

ccedilocuk 410 (099)

353

(101)

453

(073) 417 (083) 367 (088)

367

(099)

En

kuumlccediluumlk 450 (075)

407

(086)

482

(039) 443 (079) 443 (079)

382

(119)

En

buumlyuumlk 427 (065)

427

(065)

455

(052) 391 (054) 455 (052)

400

(089)

Toplam Ccedilocuk Sayısı

1 ccedilocuk

406 (100)

352

(100)

452

(072) 416 (082) 368 (087)

368

(098)

2 ccedilocuk

444 (069)

411

(078)

475

(044) 428 (078) 444 (073)

392

(102)

3 ccedilocuk

500 (000)

500

(000)

500

(000) 450 (071) 500 (000)

300

(283)

velilerine goumlre eğitim materyallerine ( X =381 SS=083e karşılık X =443

SS=079) oumlğretmenlerin oumlğrenim durumuna ( X =406 SS=077ye karşılık

X =475 SS=052) kurumun fiziksel oumlzelliklerine ( X =388 SS=081e karşılık

X =439 SS=074) ve tavsiye veya ccedilalışanların tanıdık olmasına ( X =356

SS=109a karşılık X =421 SS=110) daha az oumlnem vermişlerdir

Ccedilalışan anneler grubuna bakıldığında ise ccedilocuk sayısı (F(2 70)=339

plt005) ve annenin eğitim duumlzeyi (F (1 70)=456 plt005) kurumun konumuyla

anlamlı bir şekilde ilişkili bulunmuştur Uumlccedil ccedilocuğu olan aileler ( X =250

SS=071) bir ccedilocuğu ( X =413 SS=088) veya iki ccedilocuğu ( X =433 SS=099)

olan ailelere goumlre ve eğitim duumlzeyi lise ve daha duumlşuumlk olan anneler ( X =345

SS=093) eğitim duumlzeyi daha yuumlksek olan annelere ( X =433 SS=093) goumlre

kurumun konumuna daha az oumlnem vermiştir Eğitim duumlzeyi lise ve daha duumlşuumlk

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

281

olan anneler ( X =450 SS=067) eğitim duumlzeyi daha yuumlksek olan annelere

( X =484 SS=037) goumlre ve 7-18 saatleri arasında ccedilalışan babaların bulunduğu

ailelerin velileri ( X =471 SS=051) diğer saatlerde ccedilalışan babaların

bulunduğu ailelerin velilerine ( X =490 SS=031) goumlre kurumun guumlvenilirliğini

daha az oumlnemli bulmuşlardır En buumlyuumlk ccedilocuğu iccedilin ccedilalışmaya katılmış olan

veliler ( X =391 SS=054) en kuumlccediluumlk ( X =443 SS=079) ve tek ccedilocukları

( X =417 SS=083) iccedilin ccedilalışmaya katılmış olan velilere goumlre oumlğretmenin

oumlğrenim durumuna daha az oumlnem vermişlerdir (F(2 70)=386 plt005) Diğer

taraftan en buumlyuumlk ccedilocuğu iccedilin ccedilalışmaya katılmış olan veliler ( X =455

SS=052) en kuumlccediluumlk ( X =443 SS=079) ve tek ccedilocukları ( X =367 SS=088)

iccedilin ccedilalışmaya katılmış olan velilere goumlre kurumun fiziksel şartlarına daha ccedilok

oumlnem vermişlerdir (F(2 70)=418 plt005) Bir ccedilocuğu ( X =368 SS=098)

veya iki ccedilocuğu ( X =392 SS=102) olan veliler uumlccedil ccedilocuğu ( X =300 SS=283)

olan velilere goumlre kurumun tavsiye edilmiş olmasına veya kurumdaki

ccedilalışanların tanıdık olmasına daha ccedilok oumlnem vermektedirler (F(2 70)=367

plt005)

SONUCcedil VE TARTIŞMA

Bu ccedilalışmada ccedilocukları oumlzel okula bağlı anaokulu veya anasınıfına

devam eden velilerin mevcut okul oumlncesi eğitim kurumunu seccedilerken dikkat

ettikleri oumlzeliklere oumlnem verme dereceleri araştırılmıştır Araştırmanın

sonuccedillarına goumlre velilerin en ccedilok oumlnem verdikleri kurum oumlzelliğinin kurumun

guumlvenilirliği olduğu tespit edilmiştir Bu bulgular Sevinccedilin (2006) Tuumlrkiyede

yaptığı ve Yesil-Daglinin (2011) ve Johansen Leibowitz ve Waitersquoin

(1996) Amerikada yaptığı ccedilalışmanın bulguları ile uyum halindedir Bu

sonuccedillardan denilebilir ki anne-babaların evrensel olarak oumlnem verdiği en

oumlnemli kriter ccedilocukların guumlvenliğidir

Kurumun guumlvenli olmasını kurumun temiz ve duumlzenli olması bunu da

eğitim imkacircnları ve faaliyetleri takip etmiştir Bu bulgular da Sevinccedil (2006) ve

Argon ve Akkaya (2008) tarafından yapılan araştırmaların bulguları ile

oumlrtuumlşmektedir Yazarın bildiği kadarıyla uluslarası az sayıda da olsa yapılmış

olan araştırmalarda (National Center for Educational Statistics 2007

Vandenbroeck vd 2008) temizlik ve duumlzene bir kurum oumlzelliği olarak sorular

arasında dahi yer verilmemiştir Temizlik ve duumlzeninin bir kurum oumlzelliği olarak

oumlneminin araştırılması ve Tuumlrk ailelerin buna ilk sıralarda oumlnem vermesi

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

282

kuumlltuumlrel bir fenomen olarak değerlendirilebilir Diğer taraftan eğitim ve oumlğretim

faaliyetlerinin oumlnemi ulusal ve uluslarası ccedilalışmalarda da guumlvenilirliğin

arkasında yerini almıştır

Ailelerin oumlnem verdiği kurum oumlzellikleri arasında en duumlşuumlk ortalamaya

sahip ve en az sayıda velinin oumlnem verdiği alan ise kurumun uumlcreti olmuştur Bu

bulgular da yine ulusal duumlzeyde devlet okullarında ccedilocukları olan veliler ile

yapılan (Argon ve Akkaya 2008) ve uluslarasası (Johansen vd 1996 Yesil-

Dagli 2011) araştırmaların bulguları ile uyum iccedilindedir Bu oumlnem sırası

annenin ccedilalışma durumuna goumlre değişmemiştir

Beklentilere uygun olarak ccedilalışan anneler grubundaki veliler iccedilin

kurumun saatlerinin uygunluğu ve konumu ccedilalışmayan anne grubundaki

velilere goumlre daha oumlnemli bulunmakla birlikte ccedilalışan ve ccedilalışmayan anneler

arasında kurum oumlzelliklerinin oumlnem derecesinde tek anlamlı fark okul oumlncesi

eğitim kurumlarının saatlerinin uygunluğu olmuştur Bu bulgular da uluslarasası

(Kisker amp Ross 1997 Yesil-Dagli 2011) araştırmaların bulguları ile

uyumludur

Ccedilalışmayan anneler iccedilin annenin ve babanın eğitim duumlzeyi ccedilocuk

sayısı ccedilocuğun doğum sırası ve babanın mesai saatleri gibi ailevi faktoumlrler

arasından sadece babanın mesai saatleri ile aranan bazı kurum oumlzellikleri

arasında ilişki bulunmuştur 7-18 saatleri arasında ccedilalışan babaların bulunduğu

ailelerin velileri diğer saatlerde ccedilalışan babaların bulunduğu ailelerin velilerine

goumlre eğitim materyallerine oumlğretmenlerin oumlğrenim durumuna kurumun fiziksel

oumlzelliklerine ve kurumun tavsiye edilmiş veya ccedilalışanların tanıdık olmasına

daha az oumlnem vermişlerdir Babanın mesai saatlerinin kurumun saatlerinin ve

konumunun uygunluğu gibi daha ccedilok pratik oumlzelliklerle ilişkili olmaması

annenin ccedilalışmıyor olması ve dolayısıyla bu oumlzelliklerin bir sorun teşkil

etmemesinden kaynaklanabilir Diğer taraftan 7-18 mesai saatleri dışında

ccedilalışan babaların serbest meslek sahibi veya oumlzel bir kurum veya kuruluşta

ccedilalışma ihtimali yuumlksektir Bu gruptaki babalar ccedilalışma saatlerinin uzun

olmasından dolayı eve geldiklerinde ccedilocuklarının eğitimi ile ilgilenmek iccedilin

yeterince vakit bulamıyor olabilirler Bundan dolayı da okul oumlncesi eğitim

kurumlarının eğitimle ilgili oumlzelliklerine daha ccedilok oumlnem veriyor olabilirler

Ccedilalışan anneler grubuna bakıldığında ise eğitim duumlzeyi liseden daha

yuumlksek olan annelerin bulunduğu ailelerin velileri eğitim duumlzeyi lise veya daha

duumlşuumlk olan annelerin bulunduğu ailelerin velilerine goumlre kurumun konumuna ve

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

283

guumlvenilirliğine daha ccedilok oumlnem vermiştir Bu bulgu Yesil-Dagli nin (2011)

annenin eğitim duumlzeyi arttıkccedila bakım verilen yerin konumuna ve saatlerine de

verdiği oumlnemin azaldığı youmlnuumlndeki bulguları ile ccedilelişmektedir Bu araştırmada

boumlyle bir bulgu elde edilmesinin bir sebebi basitccedile ccedilalışan ve ccedilalışmayan

anneler grubundaki velilerin hassasiyetlerinin farklılığı olabilir Diğer bir

accedilıklaması ise eğitim duumlzeyi yuumlksek olan annelerin bulunduğu ailelerde

muhtemeldir ki annenin mesai saatleri de uzamaktadır (ccedilalışmaya katılan

yuumlksek lisans veya doktora mezunu pek ccedilok anne akademisyendir ve ccedilalışma

saatleri 7-18 ile sınırlı değildir) Okul oumlncesi eğitim kurumlarının hizmet verdiği

saatler ise genellikle benzerlik goumlstermekte ve kurumlar ccediloğunlukla en geccedil saat

1800de kapanmaktadır Buna bağlı olarak işten okul oumlncesi kuruma en kısa

suumlrede ulaşabilme oumlnem kazanmakta dolayısıyla okul oumlncesi eğitim kurumunun

iş yerine yakınlığı oumlnem kazanmaktadır

Bir veya iki ccedilocuğu olan veliler uumlccedil ccedilocuğu olan velilere goumlre kurumun

konumuna ve kurumun guumlvenilir birisi tarafından tavsiye edilmiş olmasına veya

kurumdaki ccedilalışanların tanıdık olmasına daha ccedilok oumlnem vermektedirler En

buumlyuumlk ccedilocuğu iccedilin ccedilalışmaya katılmış olan veliler en kuumlccediluumlk ve tek ccedilocukları

iccedilin ccedilalışmaya katılmış olan velilere goumlre oumlğretmenin oumlğrenim durumuna daha

az oumlnem ve kurumun fiziksel şartlarına daha ccedilok oumlnem vermişlerdir Bu

farklılıklar ailelerin daha oumlnceki ccedilocuklarında deneyim kazanmasından

dolayısıyla kendi tecruumlbelerini referans almasından kaynaklanabilir

Bu araştırmanın bulguları ccedilalışan ve ccedilalışmayan annelere anne ve

babanın ccedilalışma saatlerine evdeki ccedilocuk sayısına ve ccedilocuğun doğum sırasına

goumlre ailelerin okul oumlncesi kurum seccedilimi yaparken oumlnem verdikleri oumlzellikleri

araştıran ulusal ilk araştırma olması (yazarın bildiği kadarıyla) bakımından

oumlnemlidir Araştırmanın sonuccedilları anne ve babaların ccedilocukları iccedilin aradıkları

okul oumlncesi eğitim kurumunun oumlzelliklerini onların ihtiyaccedillarına cevap

verebilmek ve boumlylece hem ccedilocukların eğitim ve gelişimini desteklemek hem de

anne ve babaların iş verimini artırmak accedilısından değerlendirilmelidir Bununla

birlikte sosyo-ekonomik duumlzeyi daha geniş bir oumlrneklem kitlesi ile ve

toplumdaki diğer kreş guumlnduumlz bakımevi MEBin denetiminde accedilılmış olan oumlzel

anaokulu veya anasınıfı olarak MEBna bağlı bir ilkoumlğretim buumlnyesinde veya

bağımsız anaokulu veya anasınıfı olarak hizmet veren anaokulu ve anasınıfı

velileri ile bu konuda araştırmalar yapılmalıdır Ayrıca bir okul oumlncesi eğitim

kurumu yerine ccedilocuğun kendi evinde veya bakıcının evinde ccedilocuğunun

bakılmasını tercih eden ailelerin de tercih sebepleri araştırılmalıdır Ccedilocukların

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

284

gelişimi accedilısından hangi tuumlr bakımın daha faydalı olduğunun araştırılması ise

bir başka oumlneridir

KAYNAKLAR

Adams G Rohacek M (2002) More than a work support Issues

around integrating child development goals into the child care

subsidy system Early Childhood Research Quarterly 17

418minus440

Aktaş Arnas Y (2002) Okul oumlncesi eğitim kurumlarında okul-aile

işbirliği ccedilalışmaları ile anne-baba eğitim programı uygulamaları

Ccedilukurova Uumlniversitesi Eğitim Fakuumlltesi Dergisi 2 31-41

Argon T Akkaya M (2008) Ebeveynlerin okul oumlncesi eğitime ve okul

oumlncesi eğitim kurumlarına youmlnelik goumlruumlşleri Kastamonu Eğitim

Dergisi Ekim 16(2) 413-430

Bromer J Henly JR (2009) The work-family support roles of child

care providers across settings Early Childhood Research

Quarterly 24 271-288

Capizzano J Adams G (2004) Children in low-income families are

less likely to be in center-based child care Snapshots of

Americas families III 16 Washington DC Urban Institute

Ehrle J Adams G Tout K (2001) Whos caring for our youngest

children Child care patterns of infants and toddlers New

Federalism 1-21

Han W (2004) Nonstandard work schedules and child care decisions

Evidence from the NICHD study of early child care Early

Childhood Research Quarterly 19 231-256

Huston AC Chang YE Gennetian L (2002) Family and individual

predictors of child care use by low-income families in different

policy contexts Early Childhood Research Quarterly 17 441-

469

Johansen AS Leibowitz A Waite LJ (1996) The importance of

child-care characteristics to choice of care Journal of Marriage

and Family 58(3) 759-772

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

285

Kisker EE Ross CM (1997) Arranging Child Care The Future of

Children 7(1) 99-109

MEB (2005) Milli Eğitim İstatistikleri 2004-2005 Ankara Devlet

Kitapları Muumlduumlrluumlğuuml Basımevi

MEB (2012) Milli Eğitim İstatistikleri Oumlrguumln Eğitim Tablo 12

Oumlğretim Yılı ve Eğitim (8 Yıllık zorunlu eğitim) Seviyesine Goumlre

Okullaşma Oranı s1

National Center for Educational Statistics (2007) School readiness SR-

NHES 2007 httpncesedgovnhesquestionnairesasp

Planty M Hussar W Snyder T Provasnik S Kena G Dinkes R

vd (2008) The condition of education 2008 (NCES 2008-031)

Washington DC National Center for Education Statistics

Institute of Education Sciences US Department of Education

Sevinccedil M (2006) Okul oumlncesi eğitimi alan ccedilocukların annelerinin

okuldan beklentileri Kazım Karabekir Eğitim Fakuumlltesi Dergisi

13 218-225

TC Resmi Gazete (1953) Gebe ve Emzikli Kadınların Ccedilalıştırılma

Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Kreşler Hakkında Nizamname

TarihSayı 100919538504

TC Resmi Gazete (1961) 222 Sayılı İlkoumlğretim ve Eğitim Kanunu

TarihSayı 1201196110705

TC Resmi Gazete (1962) 222 Sayılı ilkoumlğretim ve Eğitim Kanununa

Goumlre Hazırlanan Boumllge İlkokulları Youmlnetmeliğine goumlre

hazırlanan Ana Okulları ve Sınıfları Youmlnetmeliği TarihSayı

1807196211157

TC Resmi Gazete (1966) Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına bağlı

Kreş ve Guumlnduumlz Bakımevleri Youmlnetmeliği TarihSayı

0111196612440

TC Resmi Gazete (1969) Gebe veya Emzikli Kadınların Ccedilalıştırılma

Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Ccedilocuk Bakım Yurtları (Kreş)

Hakkında Tuumlzuumlk TarihSayı 2205196913204

TC Resmi Gazete (1973) 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu

TarihSayı 2406197314574

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

286

TC Resmi Gazete (1978) Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Kreş ve

Guumlnduumlz Bakımevleri İşletme Youmlnetmeliği TarihSayı

0710197816397

TC Resmi Gazete (1992) Milli Eğitim Bakanlığı Anaokulu-Anasınıfı

ve Uygulama Sınıfı Youmlnetmeliği TarihSayı 1612199221437

TC Resmi Gazete (1996) Okul Oumlncesi Kurumları Youmlnetmeliği

TarihSayı 2107199622703

TC Resmi Gazete (2002) Okul Oumlncesi Eğitim Kurumları Youmlnetmeliği

TarihSayı 2602200224679

TC Resmi Gazete (2004) Okul Oumlncesi Eğitim Kurumları Youmlnetmeliği

TarihSayı 0806200425486

TC Resmi Gazete (2006) Okul Oumlncesi Eğitim Kurumları

Youmlnetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Youmlnetmelik

TarihSayı 2002200626086

Ural O Ramazan O (2007) Tuumlrkiyersquode okul oumlncesi eğitimin duumlnuuml ve

buguumlnuuml Servet Oumlzdemir Hasan Bacanlı Murat Soumlzer (Editoumlrler)

Tuumlrkiyersquode Okul Oumlncesi Eğitim ve Ilkoumlğretim Sistemi Temel

Sorunlar ve Ccediloumlzuumlm Oumlnerileri ss11-56 Tuumlrk Eğitim Derneği

Vandenbroeck M De Visscher S Van Nuffel K Ferla J (2008)

Mothers search for infant child care The dynamic relationship

between availability and desirability in a continental European

welfare state Early Childhood Research Quarterly 23 245-258

Yesil-Dagli U (2011) Center-based childcare use by Hispanic families

Reasons and predictors Children and Youth Services Review 33

1298-1308

Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi

Yazım Kuralları ve Yayın İlkeleri

1 Başka bir yerde yayımlanmamış veya yayım iccedilin goumlnderilmemiş Tuumlrkccedile ve İngilizce makaleler kabul edilir

2 Makalenin ilk sayfasında makale başlığı ve yazarlara ait bilgiler verilmelidir Yazarların adları akademik unvanları ile birlikte yazılmalı ve e-posta adresleri ccedilalıştığı kurum bilgileri (Uumlniversite Fakuumllte Boumlluumlm vb) ismin altında yer almalıdır

3 İkinci sayfada makalenin Tuumlrkccedile ve İngilizce başlığı 200 kelimeyi geccedilmeyen oumlzetAbstract ve en fazla 5 anahtar kelimekeywords bulunmalıdır

4 Dipnotlar geccediltikleri sayfada tablo ve grafikler atıfta bulunulan sayfada veya devamında yer almalıdır Tablo ve şekillere başlık ve numara verilmeli başlıklar tabloların uumlzerinde şekillerin ve grafiklerin altında yer almalıdır Paragraf başı 1 cm iccedileriden olmalıdır

5 Atıflar metin iccedilerisinde (Lucas 1988) oumlrneğindeki gibi yer almalıdır Kitaba atıfta sayfa numarası (North 1992 93) oumlrneğindeki gibi verilmelidir

6 Ekler kaynakccedila boumlluumlmuumlnden sonra yer almalıdır 7 Makaleler ekleriyle birlikte 20 sayfayı geccedilmeyecek şekilde 3 nuumlsha halinde ve bir adet

CD kopya edilerek goumlnderilmelidir 8 Makaleler A4 boyutundaki kağıda 12 satır aralığında 11 punto Times New Roman yazı

tipi ile uumlstten 6 cm soldan 45 cm sağdan 4 cm ve alttan 6 cm marjlar kullanılarak yazılmalıdır

9 Makalelerin yazımında burada belirtilmeyen diğer konularda bilimsel makale yazım kurallarına uyulmalıdır

10 Makalelerin iccedileriğinden yazarlar sorumludur 11 Dergi yayın ilkelerine yazım kurallarına ve bilimsel araştırma metotlarına uygun olarak

goumlnderilmeyen makaleler dikkate alınmaz

Kaynak Goumlsterimi

Alfabetik olarak tek satır aralığında ilk satır sola dayalı diğer satırlar 1 cm iccedileriden yazılmalıdır Kitap North DC (1992) Institutions Institutional Change and Economic Performance

Reprinted New York Cambridge University Press Makale Lucas RE (1988) ldquoOn the Mechanics of Economic Developmentrdquo Journal of

Monetary Economics 22 3-42

  • sbe_2012_1_2_2
  • DERGİ İCcedilİNDEKİLER
  • 1-SUZAN TOKATLI
  • 2- Abdullah Aydın
  • 3- Oumlmer Luumltfi İSPİRLİ
  • 4-Ahmet İnanır
  • 5- mayıs ezizov
  • 6- Doğan Bozdoğan Selccediluk Buyrukoğludoc
  • 7- Leventşah
  • 8- Halil Kızılaalan-Ayşe yalccedilın
  • 9-Tuumlrker Şimşek Birol Ccediletin
  • 10-YrdDoccedilDrErkan DEMİRBAŞ-MVeysel KAYA
  • 11- Bilge Goumlzener-Murat Sayılı (Revize-25122012)
  • 12- Oumlmer faruk Uumlnal
  • 13- Uumlmmuumlhan Oumlner Fatma Mazman Budak
  • 14-M Cevat Yıldırım
  • 15-Recep Koccedilak- Osman zati
  • 16- Uumlmmuumlhan Yeşil Dağlı Başlı kaldı
  • yazım kuralları
Page 3: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler

Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi

SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

İCcedilİNDEKİLERCONTENTS

Suzan TOKATLI Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde Bazı Zarf-Fiil

Eklerinin İşlev ve Kullanım Oumlzellikleri ile

Zarf-Fiil Goumlrevindeki Yapılar 1

Abdullah AYDIN İbn Kemacirclrsquoin Bir Gazelinin Şerhi ve Ses

Tekrarları Accedilısından Değerlendirilmesi13

Oumlmer Luumltfi İSPİRLİ Guumlnuumlmuumlzde Eğretileme Anlayışı29

Ahmet İNANIR İbn Kemalrsquoin ldquoRisacircle Ficirc Duhucircli Veledirsquol-Bint

Firsquol-Mevkucircf Ala Evlacircdirsquol-Evlacircdrdquo Adlı Risalesi

Bağlamında Osmanlı Zuumlrricirc (Evlatlık-Evladiye)

Vakıf UygulamasındaldquoEvlacircdrsquouumll EvlacircdrdquoMeselesi44

Mayis AZİZOV Para Politikası Araccedillarının Ekonomiyi

Youmlnlendirmede Kullanılması

Azerbaycan Oumlrneği63

Doğan BOZDOĞAN Tuumlrkiyersquode Mali Kural Uygulamaları ve Bu

Selccediluk BUYRUKOĞLU Uygulamaların Vergi Gelirleri Uumlzerindeki Etkileri74

Levent ŞAHİN Geccedilmişten Guumlnuumlmuumlze Ccedilocuk İşccedililiği103

Halil KIZILASLAN Avrupa Birliği ve Tuumlrkiyersquode

Ayşe YALCcedilIN Yaş Meyve ve Sebze Pazarlama Sistemleri119

Tuumlrker ŞİMŞEK Karl Gunnar Myrdalrsquoın

Birol CcedilETİN Hayatı ve İktisadi Goumlruumlşleri141

Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi

SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

Erkan DEMİRBAŞ Ekonomik Buumlyuumlme ve Merkez Bankası

M Veysel KAYA Bağımsızlığı Arasında Nedensellik İlişkisi

Ekonometrik Bir Uyulama Tuumlrkiye Oumlrneği149

Bilge GOumlZENER Tokat İli Turhal İlccedilesinde Yuumlksekoumlğretimin

Murat SAYILI Genel Olarak Değerlendirilmesi 169

Oumlmer Faruk UumlNAL Temel Yetkinliklerin Belirlenmesine Youmlnelik

Suumlreccedil ve Model Oumlnerisi (Vaka Ccedilalışması)185

Uumlmmuumlhan OumlNER İlkoumlğretim 6 ve 7 Sınıf Sosyal Bilgiler

Fatma M BUDAK Programlarında Kullanılan Kavramların

Oumlğrenci Duumlzeyine Uygunluğu206

M Cevat YILDIRIM Eğitim Muumlfettiş Yardımcılarının Mesleki

Abdurrahman EKİNCİ Tuumlkenmişlik Duumlzeylerinin Bazı Değişkenler

Accedilısından İncelenmesi229

Rıza GOumlKLER Uumlniversite Oumlğrencilerinin Yabancı Dil Dersine

Sezai KALAFAT Karşı Tutumları İle Kontrol Odağı Durumları

Recep KOCcedilAK Arasındaki İlişkinin Farklı Değişkenler

Osman Zati YAZAR Bakımından İncelenmesi247

Erkan TUumlRKOĞLU

Uumlmmuumlhan Y DAĞLI Ccedilocukları Okul Oumlncesi Eğitim Kurumlarına

Devam Eden Velilerin Oumlnem

Verdikleri Kurum Oumlzellikleri266

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

1

Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde Bazı Zarf-Fiil Eklerinin İşlev ve Kullanım Oumlzellikleri

ile Zarf-Fiil Goumlrevindeki Yapılar

Suzan Tokatlı1

Oumlzet

Zarf-fiil ekleri fiillerin cuumlmle iccedilinde zarf olarak kullanılmasını sağlayan ve

ccedileşitli işlevleri olan dil yapılarıdır Zarf-fiiller bazen temel işlevlerini kaybederek başka

bir yapıya buumlruumlnmuumlşlerdir Tuumlrkccedilenin tarihicirc doumlnemlerinden itibaren kullanılan ve

sınırlama işlevine de sahip olan -(y)IncA+(y)A kadar dek değin anlamındaki -(y)IncA

-(y)UncA eki Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesinde bu işlevini kaybederek -(y)IncA+(y)A kadar dek

değin şeklinde kullanılmaya başlamıştır Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde de -(y)IncA+(y)A

kadar dek değin anlamında sınırlama işleviyle kullanılan ek tarihicirc Tuumlrk lehccedilelerinde

olduğu gibi bu işlevini korumuştur Ekin Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesinde bulunmayan bir işlevi de

-AcAğInA anlamında mukayese karşıtlık bildirmesidir Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde ek

bu işlevle de kullanılmaktadır Zarf-fiil ekleri iyelik ekleri almazlar Irak Tuumlrkmen

Tuumlrkccedilesinde -(y)IncA -(y)UncA ve -AndA ekleri iyelik koumlkenli şahıs ekleriyle birlikte

de kullanılmaktadır Dikkat ccedileken bir diğer nokta da birleşik yapıdaki zarf-fiil ekleridir

-mAğIydAn -mAğI birli -dIğIydAn -dIğI birli -dIğı yerde -m-m+da yapıları zarf-

fiil goumlrevinde kullanılmaktadır Ccedilalışmamızda buumltuumln bu konular uumlzerinde durulacaktır

Anahtar Kelimeler Zarf-fiil İşlev Şahıs eki Birleşik zarf-fiiller

The Functions and Usages of Some Adverbial Suffixes and Adverbial Phrases in

the Iraqi Turkman Dialect

Abstract

Adverbial suffixes are language structures which enable verbs to be used as an

adverb in a sentence with various functions Adverbials can be used differently by

losing their main function The suffix -(y)IncA+(y)A which has been used throughout

the history of the Turkish language and which has the function of of restriction and -

(y)IncA -(y)UncA which are used to mean until up to has lost this function in the

Turkish language and it has started to be used as -(y)IncA+(y)A kadar dek değin In

the Iraqi Turkman Turkish the suffix which is used to mean -(y)IncA+(y)A kadar dek

değin with the function of restriction has maintained its function as in old Turkic

dialects One function this suffix does not have in the Turkish language is to refer to

1 DoccedilDr Erciyes Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumlluumlmuuml

suzanterciyesedutr

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

2

comparison and contrast with the meaning of -AcAğInA The suffix in the Iraqi

Turkman language is used with this function as well Adverbial suffixes donrsquot take

possessive markers In the Iraqi Turkman language the suffixes -(y)IncA -(y)UncA and

-AndA can be used with possessive suffixes and personal markers Another interesting

language structures are compound adverbial suffixes The phrases -mAğIydAn -mAğI

birli -dIğIydAn -dIğI birli -dIğı yerde -m-m+da are used with the function of

adverbials This study focuses and covers all those mentioned above

Key Words Adverbial Function Possessive personal suffix Compound

adverbials

GİRİŞ

Zarf-fiiller tek başına bir yargı bildirmeyen yargı bildiren fiillerdeki

oluş ve kılışın durum ve tarzını ifade eden zarf oumlzelliğindeki yapılardır

Tuumlrkccedilede tarihicirc doumlnemlerden guumlnuumlmuumlze ve ccedilağdaş Tuumlrk lehccedilelerine kadar geccedilen

suumlrede farklı işlevlerde ccedileşitli zarf-fiil ekleri kullanılmıştır Zamanla bu zarf-fiil

eklerinin bazıları yeni işlevler kazanırken bazıları da mevcut işlevlerinden bir

kısmını kaybetmiştir

-(y)IncA -(y)UncA zarf-fiil eki de işlev kaybeden eklerden biridir Ekin

-(y)IncA -(y)UncA+(y)a kadar dek değin anlamındaki sınırlama işlevi

Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesinde kaybolmuştur Bu işlev buguumln eke youmlnelme hacircli eki ve

kadar dek edatları getirilerek yapılmaktadır

Ekin yapısı ve işleviyle ilgili ccedileşitli goumlruumlşler vardır Gabain Eski

Tuumlrkccedilede -GınccedilA şeklinde olan ekin (-g fiilden isim yapma eki+ccedila eşitlik

hacircli)nden meydana geldiğini ve -IncAyA kadar anlamında kullanıldığını

belirtmiştir (Gabain 198887) Muharrem Ergin ekin -gIn fiilden isim yapma

eki ile -ccedilA eşitlik ekinin birleşmesinden oluştuğunu ve Batı Tuumlrkccedilesine -InccedilA

şeklinde geccediltiğini soumlyler İşlev olarak ise ekin tek başına kadarrsquolık ifade

ettiğini sonra bu ifadenin kaybolmasıyla bu ifade iccedilin youmlnelme hali eki ile

kadar dek edatlarına bağlanarak kullanıldığını bildirir (Ergin 1985341-342)

Zeynep Korkmaz Eski Tuumlrkccediledeki -gInccedilA zarf-fiil ekinin ses değişmeleriyle

oumln ses ldquogrdquo sesini kaybederek ve dudak benzeşmesine de uğrayarak -(y)IncA -

(y)UncA şekline girdiğini soumlyler İşleviyle ilgili olarak da Eski Anadolu

Tuumlrkccedilesindeki ldquobir zaman kadarrdquo anlamı veren sınırlama işlevinin Tuumlrkiye

Tuumlrkccedilesinde kaybolduğunu buguumln bu işlev iccedilin ekin youmlnelme hacircli eki ve dek

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

3

kadar edatlarıyla genişletilerek kullanıldığını bildirir (Korkmaz 2003 1007-

1008) Korkmaz burada oumlnem taşıyan -gIn -gUn ve +ccedila eşitlik hali eklerini de

fiilden zarf tuumlreten ekler arasında goumlstermiştir (Korkmaz 2003 470-471 458-

459) Eki Bitim zarf-fiilleri olarak ele alan Banguoğlu sınırlama işlevinin eski

bir kullanım olduğunu bu anlamın yerini -inceye dek -inceye kadar gibi

uzatılmış şekillerine bıraktığını belirtir (Banguoğlu 1990 433) Deny ekin kan

+Ccedilantilde ~ kantilde+ccedilantilde birleşmesinden Kononov ise -gın~-gan + -caltcag

kaynaşmasından oluştuğunu bildirir (Korkmaz 2003 1004)

-(y)IncA -(y)UncA eki sınırlama işleviyle tarihicirc Tuumlrk lehccedilelerinde

kullanıldığı gibi Doğu Trakya ve Uşak ili ağızlarında da kullanılmaktadır

(Oumlrnekler iccedilin bk Huumlnerli 2010 498-503)

Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde de ek tek başına sınırlama işleviyle

kullanılmaktadır

1 Sınırlama işleviyle -(y)IncAyA kadar dek değin anlamında

kullanılışı

Ekmegi veri ccedilobannar yığışı Toh doyunca yeller o sıcağ ekmegi

ITHM 266 1112 (Ekmeği verir ccedilobanlar toplanır Tok doyuncaya kadar

yerler o sıcak ekmeği)

Arvadı bu hava şullaktan vurur men ciğerim ccedilıhtı munu getirince

ITHM 40729-30 (Hanımı bir tekmeyle vurur benim canım ccedilıktı bunu

getirinceye kadar)

Valla koydu kardaşı bir leğen doumlnderdi bir ağaş verdi dedi ldquoBu leğeni

ccedilal men gelincerdquo ITHM 2526-27 (Vallahi kardeşi koydu bir leğen doumlnderdi

bir ağaccedil verdi ldquoBu leğeni ben gelinceye kadar ccedilalrdquo dedi)

E munuki ğer kızdı hatta bu asbap hazırlayınca yol mit şeyin meyin

hazırlayınca bu kuumlccediluumlk kız bah olardan nanca sora getti ITHM 45325-27 (E

bununki işte kızdır bu elbisesini hazırlayıncaya yol iccedilin gerekli eşyaları

hazırlayıncaya kadar bu kuumlccediluumlk kız bak onlardan ne kadar sonra gitti)

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

4

Goumlz goumlzuuml sıhıncadı (Goumlz goumlzuuml sıkana goumlz goumlze bakışıp indirinceye

kadardır) Oh yaydan ccedilıhıncadı (Ok yaydan ccedilıkıncaya kadardır) Sevdanın

yaşın sorma (Sevdanın yaşını sorma) Eşk evin yıhıncadı (Aşk evini yıkıncaya

kadardır) TDH 187-10

Diyer ldquoNene gedin bir ki eteg torpağ getirin bu eve salım Men

gedirem taziye gelince kurusunrdquo KA 1526-28 (ldquoAnne gidin bir iki etek

toprak getirin bu eve bırakayım Ben taziyeye gidiyorum gelinceye kadar

kurusunrdquo der)

Sen otu tuumlkacircnda men gelince men gelennen sora sen get evde sirhet

ele KA 1872-74 (Sen duumlkkacircnda ben gelinceye kadar otur ben geldikten

sonra sen git evde istirahat et)

Dedi ldquoOy oumlluumlnce de kuumlteg yedim bu sebeberdquo KA 263 (Oy bu

sebepten dolayı oumlluumlnceye kadar (oumllesiye) dayak yedim)

İstisnaicirc olarak şu oumlrnekte ekten sonra youmlnelme hali eki gelmiştir

Koumlpeg oğlu men sebehten indiye babam ccedilıhıp munu yapıncaya ITHM

2689-10 (Koumlpek oğlu benim sabahtan şimdiye (kadar) canım ccedilıktı bunu

yapıncaya kadar)

12 Ekin bir işlevi de -AcAğInA anlamında mukayese karşıtlık

bildirmesidir Bu işlev Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesinde yoktur Ancak tarihi ve ccedilağdaş

Tuumlrk lehccedilelerinde bulunmaktadır (Huumlnerli 2012 3-9)

Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde de ek bu işlevle kullanılmaktadır

Biz de arvattan kişi korhumuzdan dedih indi patşahın oğlu da olupsa ha

munun başın keser kızı da olupsa ha munun başın keser Patşah munun başın

kesince koy atah kurt yuvasına oumlzuumlnuuml goumlzuumlmuumlz de goumlrmez kurt parccedilalarsa

oumlzuumlnuuml her ne olursa ossun KA 7455-459 (Biz de karı koca korkumuzdan

ldquoŞimdi padişahın oğlu da olmuşsa bunun (ccedilocuğun) başını keser kızı da

olmuşsa bunun başını keser Padişah bunun başını keseceğine bırak bunu kurt

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

5

yuvasına atalım bunu kurt parccedilalarsa goumlzuumlmuumlz de goumlrmez her ne olursa olsunrdquo

dedik)

13 Asıl zarf-fiil ekleri isim ccedilekim iyelik ve ccedilokluk ekleriyle

genişletilemezler (Korkmaz 2003 983) Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde -(y)IncA -

(y)UncA eki iyelik koumlkenli şahıs ekleriyle de kullanılmaktadır İyelik koumlkenli

şahıs ekleri

Teklik 1 şahıs -m 2 şahıs -v (Kerkuumlk ağzı) -y (Kifri ağzı) 3 şahıs

yok Ccedilokluk 1 şahıs -g (-h -k) 2 şahıs -vuz -yız 3 şahıs -lar ler (Bayatlı

1996 390)

Dedi ldquoEyyidi menim kardaşım kassın yanıyızda men gelincem

kardaşım ah dese beliyizi kırram Men giderem bacıyızı getirremrdquo KA 7188-

189 (İyidir (tamam) kardeşim ben gelinceye kadar yanınızda kalsın kardeşim

ah dese belinizi kırarım Ben bacınızı getirmeye gidiyorumrdquo dedi)

Yani ki guumlnyenin ara yerinde bu asbab kaldı Kapını apardılar getirdiler

Apar geti edinceler (yekke ağır kapıdı) beş on defa apardılar getirdiler ezildi

parccedila parccedila oldu KA 1956-59 (Yani iki ccediluvalın arasında bu elbise kaldı

Kapıyı (bu elbisenin uumlzerinde) getirdiler goumltuumlrduumller Goumltuumlr getir ettiklerinde

(koca ağır kapıdır) beş on defa goumltuumlrduumller getirdiler (elbise) parccedila parccedila oldu)

Ahşam kozu goumlruumlnceler odunnan vazgeştiler koz yiğmeğe başladılar

KA 19104-105 (Akşam cevizi goumlrduumlklerinde odundan vazgeccediltiler ceviz

toplamaya başladılar)

2 Eski Tuumlrkccediledeki -GAn ekindeki G sesinin duumlşmesiyle oluşan -An

sıfat-fiil eki ile -dA bulunma hali ekinin birleşiminden oluşan -AndA eki

(Ergin 1985 334-335) Azerbaycan Tuumlrkccedilesi yazı dili ve ağızlarıyla Doğu

Anadolu boumllgesi ağızlarında da kullanılmaktadır Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde de

bulunan ek iyelik koumlkenli şahıs ekleriyle ccedilok yaygın olarak kullanılmaktadır

1 Teklik şahıs ekiyle

Bir kere de mahallamizden bir tavuğ ccedilaldım getirdim eve verendem

neneme gene menı oumlptı tavuğı kesti bişirdi yediğ ITHM 2311-3 (Bir kere de

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

6

mahallemizden bir tavuk ccedilaldım eve getirdim anneme verince yine beni oumlptuuml

tavuğu kesti pişirdi yedik)

Geccedilen ketle diyendem sene bir alma geti menımccedilı hardan getirdiv

ITHM 2519-10 (Geccedilen sefer sana benim iccedilin bir elma getir dediğimde

nereden getirdin)

2 Teklik şahıs ekiyle

Get biraz yemeğ memeğ al bizimccedili acımızdan geberdiğ bes lereni

matam sehabine verendev bakısını alma ITHM 23416-18 (Git biraz bizim

iccedilin yemek memek al acımızdan oumllduumlk Fakat parayı duumlkkacircn sahibine

verdiğinde uumlstuumlnuuml alma)

Paramı getirendev amanetıv verrem ITHM 2587-8 (Paramı

getirdiğinde emanetini veririm)

Nişi ha valla kor olmuştu ilk oumlğce diyendev onda fekkir halıydılar

ITHM 42526-27 (Neden ha vallahi koumlr olmuştu(farketmemişti) ilk oumlnce

dediğinde o zaman fakirlerdi)

Bir guumln sorar babadan diyer ldquoBaba nişi ccedilıhandav evden gedisen kefli

gelisen ğemlirdquo ITHM 4538-9 (Bir guumln babasından sorar ldquoBaba neden evden

ccedilıktığında keyifli gidiyorsun gamlı geliyorsunrdquo der

Dedi ldquoKurdoğlu burdan aparram seni Behri muhıta Behri muhıttan

doumlnendey getirebilmem senirdquo KA7259-260 (ldquoKurdoğlu seni buradan

okyanusa goumltuumlruumlruumlm okyanustan doumlnduumlğuumlnde getirememrdquo dedi)

1 Ccedilokluk şahıs ekiyle

Dedi ldquouh değirmenim navın kazandağ geşti yapandağ doumlnduuml geriye

ITHM 4369-10 (ldquoUh değirmenimin oyuğuna (buğday koyup) oumlğuumlttuumlğuumlmuumlzde

geccedilti yaptığımızda (bitirdiğimizde) geriye doumlnduumlrdquo dedi

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

7

Kurt dedi ldquoNe konuşağ O gece biz hekacirct edendeğ deme ki burda adam

varmışrdquo KA 10153-154 (Kurt ldquoNe konuşalım O gece biz konuştuğumuzda

burada (başka) bir adam varmışrdquo dedi)

Bağdad tacırına teslim edendeğ malımız sorduğ o tacırdan dediğ

ldquoDeğirmen daşıy var su değirmeni daşırdquo KA 1719-21 (Bağdat tacirine

malımızı teslim ettiğimizde ondan sorduk ldquoDeğirmen taşın var mı Su

değirmeni taşırdquo dedik)

İranrsquoın iccediline girendeğ bahtığ bir tahım millet geldi KA 1727-28

(İranrsquoın iccediline girdiğimizde baktık bir takım insanlar geldi)

3 Ccedilokluk şahıs ekiyle

Heresler amalalara kamccedilı vurandalar bu kızın o gozel kıpkırmızı

dudağına goz tikipler bekliller ne diyeceğtı ITHM 22530 2261 (Bekccedililer

amelelere kamccedilı vurduklarında bu kızın o guumlzel kıpkırmızı dudağına baktılar

ne diyeceğini bekliyorlar)

Buları tutandalar hakım idam kararı ccedilıkartırı haklarında ITHM 2302-

3 (Bunları yakaladıklarında hakim haklarında idam kararı ccedilıkartıyor)

Memleketten biraz yazı ccedilıhandalar beyaz giren adem kalmadı ITHM

2398-9 (Memleketten biraz dışarı ccedilıktıklarında beyaz giyen insan kalmadı)

Abunca koumltek yedi abunca yedi olar vurandalar deve duumlşınırdı dedi

ldquoege men de kuumlccedilık olsaydım ccedilakkal kimin sahlanırdım) ITHM 25923-25) (O

kadar ccedilok dayak yedi o kadar yedi (ki) onlar vurduğunda deve duumlşuumlnuumlyordu

ldquoEğer ben de (cuumlssem) kuumlccediluumlk olsaydım ccedilakal gibi saklanırdımrdquo dedi)

Bular boumlyuumlg olandalar birbirlericcedili olullar Yani bu kız o oğlana

varacağdı ITHM 3546-8 (Bunlar buumlyuumlduumlğuumlnde birbirleri iccedilin olurlar (beraber

olurlar) Yani bu kız o oğlanla evlenecekti)

Gezerdiler zulmu ğedri alemin idarasını işlemegini Buları hapsını

goumlzden geccedilirdirdiler Gezendeler de kimse bilmezdi bular acebe şahzadadılar

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

8

patşahtılar KA 18134-137 (Gezerlerdi zulmuuml haksızlığı alemin idaresini

ccedilalışmasını bunların hepsini goumlzden geccedilirirlerdi Gezdiklerinde de kimse

(bunların) şehzade padişah olduğunu bilmezdi)

3 Ccedilokluk şahıs ekindeki r sesinin duumlşmesiyle -lA şeklinde de

kullanılabilmektedir

Bu kere diyendele sene sele baba patışahın bah neccedile oğlu giderse bir

merc edeğin kızlarımnan da bir denesi getsin ITHM 45312-13 (Baba bu sefer

sana soumlylediklerinde soumlyle bak padişahın oğlu nasıl giderse bir bahse girelim

kızlarımdan da bir tanesi gitsin)

Zarf-fiil eklerinin iyelik ekleriyle kullanılması Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde

de yaygındır (Goumlkdağ 2012 118)

3 Zarf-fiil Goumlrevindeki Yapılar

31 -mAğIydAn -mAg mastar eki + I iyelik eki + ydan (ilen) vasıta

hali ekinin birleşiminden oluşan bu yapı -(y)IncA -(y)UncA anlamında zarf-fiil

goumlrevi yapmaktadır

At allına bir tepme vurmağıydan kurtın beynini yere toumlktuuml ITHM

26123-24 (At alnına bir tekme vurunca kurdun beynini yere doumlktuuml)

Neyse geldi ilan goumlrmeğiyden oumlzuumlnuuml accedilıldı koydu gitti ITHM 39020-

21 (Neyse geldi yılan onu goumlruumlnce ccedilekildi bıraktı gitti)

Goumlnderrih ora oumlzuumlnuuml indi orda ifrit var ifirmeğiyden yandırı oumlzuumlnuuml

ITHM 41035 4111 (Oraya onu goumlndeririz şimdi orada canavar var uumlfuumlruumlnce

onu yakar)

Berber nişteri ccedilıhardı bir kere bele vurmağıydan avurdumu yardı

ITHM 42831-32 (Berber neşteri ccedilıkardı bir kere boumlyle vurunca avurdumu

yardı)

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

9

Dev bunu goumlrmeğiyden dedi ldquoMuumlhemmed Ccedilelebi Allah hetriccedili meni

azad eleginanrdquo KA 7167-169 (Dev bunu goumlruumlnce ldquoMuhammed Ccedilelebi Allah

hatırı iccedilin beni azad etrdquo dedi)

Kurdoğlu buları goumlrmeğiyden dedi ldquoBeli bu menim nene babamdırdquo KA

7446 (Kurdoğlu bunları goumlruumlnce ldquoEvet bu benim anne babamdırrdquo dedi)

32 -mAğI birli -mAg mastar eki + I iyelik eki ve birli (ile) edatının

birleşiminden oluşan bu yapı -(y)IncA -(y)UncA anlamında zarf-fiil goumlrevi

yapmaktadır

Kapını accedilmağı birli bir buzavları var buzav kaştı kız kaccedilar ITHM

42136-37 (Kapıyı accedilınca bir buzağıları var buzağı kaccediltı kız kaccedilar)

Sebbeh oldu kahtılar yuhudan O kahmağı birli o ccedilıhtı yazya ITHM

4561-2 (Sabah oldu uykudan kalktılar O kalkınca o dışarıya ccedilıktı)

Kızı goumlrmeği birli getti tay oldu ahır uumlste başladı saman yemeğe bu

muna teeccuumlb etti ITHM 4318-9 (Kızı goumlruumlnce gitti tay oldu ahırın uumlstuumlnde

başladı saman yemeye bu buna şaşırdı)

Dedi ldquoSele Allah kır atlı Bayramrsquoın toyudu bir yel ossun sipirsin bir

yağış ossun sulasınrdquo Gerccedilekten bu demeği birli bir yel oldu sipirdi bir yağış

oldu suladı) ITHM 4343-5 (Soumlyle Allah(ım) kır atlı Bayramrsquoın duumlğuumlnuumlduumlr

bir yel olsun suumlpuumlrsuumln bir yağış olsun sulasınrdquo dedi Gerccedilekten bu boumlyle

deyince bir yel oldu suumlpuumlrduuml bir yağış oldu suladı)

Bu tuumllkuuml oumllmeği birli kahtı hapı canavarlara izin verdi ITHM 45036

4511 (Bu tilki oumlluumlnce kalktı buumltuumln canavarlara izin verdi)

Hemen oğlan duumlştuuml kısrahtan bayıldı bu bele demeği birli ITHM

45619 (Bu boumlyle deyince oğlan hemen kısraktan duumlştuuml bayıldı)

Callata dedi ldquoGel dur kapıda kazı başın uzatmağı birli munun başın

alasanrdquo KA 4266-267 (Cellata ldquoGel kapıda dur kadı başını uzatınca bunun

başını alacaksın (koparacaksın)rdquo dedi)

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

10

33 -dIğIydAn -dIg sıfat-fiil eki + I iyelik eki+ ydan (ilen) vasıta hali

ekinin birleşiminden oluşan bu yapı -(y)IncA -(y)UncA anlamında zarf-fiil

goumlrevi yapmaktadır Bu yapı Anadolu ağızlarında da kullanılmaktadır

(Oumlrnekler iccedilin bk Uumlstuumlner 2000 113-115)

Hemen oğlan elini salladı kızın ağzının uumlstuumlne bir zille ccedilaldığıydan kız

duumlştuuml ITHM 4467-9 (Hemen oğlan elini salladı kızın ağzının uumlstuumlne bir tokat

vurunca kız duumlştuuml)

Bu oğlan yeriştiğiyden dairama bu oğlanı zirek zirek halan parccedilalayın

ITHM 42918-19 (Bu oğlan daireme gelince ccedilabuk derhal oumllduumlruumln)

Bu oğlan ora yeriştiğiyden mununccedilu toy eleyin kızımı verin oumlzuumlne

ITHM 42928-29 (Bu oğlan oraya gelince bunun iccedilin duumlğuumln yapın kızımı ona

verin)

Otu yediğiyden o kardaşların her altısı da ceyran oldular KA 3141-

142 (Otu yeyince o kardeşlerin altısı da ceylan oldular)

Kilinci kininnen ccedilekti Ccedilalmağıydan adamın boynuna (ğer tahtadı) tark

kırıldı duumlştuuml ki parccedila oldu KA 6225-227 (Kılıcı kınından ccedilekti Adamın

boynuna vurunca (tahta olduğu iccedilin) tak (diye) kırıldı duumlştuuml iki parccedila oldu)

Babası defteri ohuduğuydan başladı başına ccedilalmağa KA 11184

(Babası defteri okuyunca başına vurmaya başladı)

Ayı geldiğiyden başladı tendire ataş salmağa KA 19280 (Ayı gelince

tandıra ateş yakmaya başladı)

Kız sacı ccedilektiğiyden tandıra duumlştuuml KA 19290 (Kız sacı ccedilekince

tandıra duumlştuuml)

34 -dIğI birli -dIg sıfat-fiil eki + I iyelik eki + birli (ile)edatının

birleşiminden oluşan bu yapı -(y)IncA -(y)UncA anlamında zarf-fiil goumlrevi

yapmaktadır

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

11

Bu nedi ğafıldan men dediğim birli bir Erep ccedilıhtı munun başını aldı

ITHM 4007-8 (Ben aniden ldquoBu nedirrdquo deyince bir Arap ccedilıktı bunun başını

aldı)

Ccedilıhar ccediloumlle ccedilıhtığı birli etrefine bahar hiccedilbir şey yohtu kabaktı ITHM

39317-18 (Tenha bir yere ccedilıkınca etrafına bakar hiccedilbir şey yoktur kabaktır)

Vurdu ussuya ussuya vurduğu birli kabağa ussu doldu ITHM 39320-

21 (Suya attı suya atınca kabağa su doldu)

Şu oumlrnekte birli (ile) edatı ses duumlşmesiyle bir şeklinde kullanılmıştır

Guumln battığı bir ccedilıhardım hassın tapsaydım soyardım malın alırdım

gelerdim ITHM 40325-26 (Guumln batınca ccedilıkardım hangisini bulsaydım

soyardım malını alırdım gelirdim)

35 -dIğI yerde -dIg sıfat-fiil eki + I iyelik eki +yer kelimesi + dA

bulunma hali ekinin birleşiminden oluşan bu yapı -ken anlamında zarf-fiil

goumlrevi yapmaktadır

Saccedilın houmlrduumlğuuml yerde bir tel o saştan dili alta yığdı KA 493-94

((Kızın) saccedilını oumlrerken o saccediltan bir tel dilinin altına koydu)

36 -m-m +da -m fiilden isim yapma eki + dA bulunma hali

ekinin birleşiminden oluşan bu yapı ikileme şeklinde kullanılarak -dIğInda

anlamında zarf-fiil goumlrevi yapmaktadır

Şamrsquoın harabalarında attı oumlzuumln guumlnnen barabar guumln ccedilıhım ccedilıhımda KA

11153-154 (Kendini guumlnle beraber (guumlneşin doğmasıyla) guumlneş doğduğunda

Şamın harabelerine attı)

SONUCcedil

Azeri sahası iccedilinde yer alan Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesi ile ilgili ccedilalışmalar

ccedilok sınırlıdır Eski Tuumlrkccediledeki bir ccedilok oumlzelliği buumlnyesinde koruması kendine

oumlzguuml incelikleri dikkat ccedilekicidir Bu inceliklere dikkat ccedilekmek amacıyla

hazırladığımız ccedilalışmamızda Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde -(y)IncA -(y)UncA

ekinin sınırlama işlevinin tarihicirc Tuumlrk lehccedilelerinde olduğu gibi korunduğu tarihicirc

ve ccedilağdaş Tuumlrk lehccedilelerinde olduğu gibi -AcAğInA anlamında mukayese

Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12

12

işlevinin de bulunduğu tespit edilmiştir Ayrıca -(y)IncA -(y)UncA ve -AndA

eklerinin iyelik koumlkenli şahıs ekleriyle kullanılması yukarıda oumlrneklerle

verdiğimiz zarf-fiil goumlrevindeki yapıların varlığı dile kattığı anlam genişliği ve

zenginlik bir yazı dili durumuna gelmemesine rağmen Irak Tuumlrkmen

Tuumlrkccedilesinin dili kullanabilme imkanlarının ne kadar esnek ve zengin olduğunu

goumlstermektedir

KAYNAKLAR

Banguoğlu T (1990) Tuumlrkccedilenin Grameri Ankara TDK Yayınları

Bayatlı HK (1996) Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesi Ankara TDK Yayınları

Ergin M (1985) Tuumlrk Dil Bilgisi İstanbul Boğaziccedili Yayınları

Gabain AV (1988) Eski Tuumlrkccedilenin Grameri (Ccedileviren Mehmet Akalın)

Ankara TDK Yayınları

Goumlkdağ BA (2012) ldquoIrak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinin Şekil Bilgisine Dair

Notlarrdquo Uluslararası Tuumlrkccedile Edebiyat Kuumlltuumlr Eğitim Dergisi (Teke)

Sayı 11 s 113-123

Huumlnerli B (2012) ldquo -(G)X(n)CA Zarf-Fiilinin Farklı Bir İşlevi Uumlzerine

(Sistematik Olarak ldquoKarşıtlık-KıyaslamardquoBildirme) Uluslararası

Tuumlrkccedile Edebiyat Kuumlltuumlr Eğitim Dergisi (Teke) Sayı 12 s 1-14

_________(2010) ldquoDoğu Trakya Ağızlarında Arkaik Olarak Kullanılan

Sınırlandırma İşlevindeki (-(y)XncA) Zarf-fiil Ekirdquo Turkish Studies

51 Winter 495-507

Huumlrmuumlzluuml H (2003) Kerkuumlk Tuumlrkccedilesi Soumlzluumlğuuml İstanbul Kerkuumlk Vakfı

Yayınları

Korkmaz Z (2003) Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesi Grameri (Şekil Bilgisi) Ankara

TDK Yayınları

Uumlstuumlner A (2000) Anadolu Ağızlarında Sıfat-Fiil Ekleri Ankara TDK

Yayınları

KISALTMALAR

ITHM Bayatlı Necdet Yaşar Irak Tuumlrkmenlerinin Halk Masalları Berikan

Yayınevi Ankara 2009

KA Hasan Huumlseyin Şahbaz Kerkuumlk Ağzı Doktora Tezi İstanbul Uumlniversitesi

Edebiyat Fakuumlltesi İstanbul 1979

TDH Marufoğlu Ali Tuumlrkmenelirsquonin Dili Hoyrat Kerkuumlk Vakfı Yay

İstanbul 2012

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

13

İbn Kemacirclrsquoin Bir Gazelinin Şerhi ve Ses Tekrarları Accedilısından Değerlendirilmesi

Abdullah Aydın1

Oumlzet

İbn Kemacircl 15 yuumlzyılın sonları ile 16 yuumlzyılın başlarında yaşamış oumlnemli bir

şairimizdir Hem ilmicirc hem de edebicirc kişiliğiyle divan şiirimizin gelişmesinde ve

yaygınlaşmasında buumlyuumlk katkıları olmuştur Bu makalede şairin ldquoistemezrdquo redifli gazeli

klasik usulle şerh edilmiş devamında gazelde kullanılan sesler yapısalcılık accedilısından

değerlendirilmiştir İbn Kemacircl şiirlerinde sese fazlasıyla oumlnem vermiş bu sebeple

şiirlerinin ccediloğunda redif kullanmıştır Kelime tercihlerinde beyitteki anlam

buumltuumlnluumlğuumlnuumln yanı sıra ses benzerliklerine dikkat etmiştir Boumlylece şiiri mananın

yanında ahenk de kazanmıştır

Şiirimizdeki aşk motifinin kahramanları olan sevgili acircşık ve rakiple ilgili

muhteva unsurları bir araya getirilmiştir İbn Kemacirclrsquoin divanında rakiple ilgili soumlylediği

diğer bilgiler derlenerek başka şairlerden alınan beyitlerle desteklenmiştir

Anahtar Kelimeler İbn Kemacircl Gazel Aşk Ses tekrarı Şerh

The Assesment of Ibn Kemalrsquos One Lyric Regarding Its Comment and Alliteration

Abstract

Ibn Kemal is an important poet at the end of 15th century and the beginning of

16th century He contributed a lot to the development of divan poetry and its

widespread with either his scientific or poetic personality In this article Ibn Kemalrsquos

ghazal which ends with ldquoistemezrdquo redif has been commented with classical style and the

alliterations used in the lyric poem have been evaluated in terms of structure Ibn-i Kemal

gave important attention to sound at his poems Therefore he used ldquoredifrdquo at the majority

of the poems He paid attention to alliteration and associations of the couplets with the

meanings As a result his poems have got not only meaning but also harmony

In divan poetry the contents regarding beloved lover and competitor who are the

heroes of the love motifs have been banded together The information about the

competitor that Ibn Kemal wrote in his divan was compiled and was supported with the

couples from other poets

Key Words Ibn Kemal Ghazal Love Alliteration Comment

1 YrdDoccedilDr Bingoumll Uumlniversitesi Fen Edebiyat Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumll

divansiirihotmailcom

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

14

GİRİŞ

Danişmentliler Selccediluklular Kadı Burhaneddin Devleti ve Osmanlı

doumlneminde oumlnemli merkezlerden biri olan Tokat şehri tespit edilen 14 divan

şairiyle dikkat ccedilekmektedir (İsen 1997 85) İbn Kemacircl de Tokatrsquoın yetiştirdiği

şairlerden biridir

Hicricirc 873- 940 (Miladicirc 1468-1534) tarihleri arasında yaşayan şairimizin

asıl ismi Şemseddin Ahmedrsquodir Dedesi Kemacircl Paşarsquoya izafetle İbn Kemacircl veya

Kemacircl Paşazacircde isimleriyle şoumlhret bulmuştur (Demirel 1996 XIX) şiirlerinde

mahlas kullanmayan nadir şairlerden biridir (Yıldırım 2006 54)

Aynı zamanda ilmiye sınıfından olan İbn Kemacircl değişik yerlerde

muumlderrislik kadılık ve nihayet şeyhuumllislamlık yapmıştır Vefatına kadar 8 yıl

bulunduğu şeyhuumllislamlık makamına Kanucircnicirc Sultan Suumlleyman devrinde ve

buumlyuumlk acirclim Zenbilli Ali Efendirsquoden sonra geccediltiği goumlz oumlnuumlnde

bulundurulduğunda onun ilmicirc yeterliliği daha doğru anlaşılmaktadır Tuumlrkccedile

Arapccedila ve Farsccedila dillerinde yazdığı 210 eser ve divan onun ilmicirc ve edebicirc

kişiliğini ortaya koymaktadır Bu youmlnuumlyle divan şiirimizin Osmanlı

coğrafyasında yaygınlaşmasına oumlnemli katkıları olmuştur Divanı yayımlanan

İbn Kemacirclrsquoin diğer eserleriyle ilgili yeterli ccedilalışma yapılmamıştır (Atsız 1966

Ccedilelik 2005 Demirel 1996 Koumlksal 2008 Parmaksızoğlu 1967 Saraccedil 1996

Uğur 1987) Biz bu makalemizde şairin aşağıdaki gazelini klasik usulle şerh

ederek kullandığı sesleri yapısalcı accedilıdan değerlendireceğiz

İbn Kemacircl bu gazelinde divan şiirindeki sevgili acircşık ve rakiple ilgili aşk

motiflerini buumltuumln oumlzellikleriyle şiirinin muhtevasına yerleştirmiştir Bu

motiflerle ilgili olarak divanda geccedilen diğer oumlrnekler de değerlendirilmiştir

Oumlzellikle rakiple ilgili verdiği bilgiler dikkat ccedilekmektedir

Yedi beyitten muumlteşekkil olan gazelin redifi istemez kafiyesi de ldquondashacircnrdquo

sesleridir Muumlrdef olan bu kafiyenin revisi ldquonunrdquo ridfi ise ldquoelifrdquo harfleridir

Bu gazel Mustafa Demirel tarafından yapılan divan neşrinde 3 beytin

ilk dizesindeki ldquoeylerrdquo ifadesi ldquoeylerdquo 4 beytin ilk dizesindeki ldquosuumlrmegirdquo

ifadesi ldquosuumlrmegrdquo 6 beytin ikinci dizesindeki ldquokim cacircnrdquo ifadesi ldquocacircn kim cacircnrdquo

olarak yazılmışlardır Bu neşir hakkında yazılan bir makalede ise bu okumaların

yanlış olduğu belirtilerek şiir bizim aşağıya aldığımız şekliyle tashih edilmiştir

(Koumlksal 2008 169)

GAZEL

Facircilacirctuumln facircilacirctuumln facircilacirctuumln facirciluumln

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

15

1 Dil sana meyl itdi cacircnum oumlzge cacircnacircn istemez

Derd-i lsquoışkun cacircnuma hoş geldi dermacircn istemez

2 Racirch-ı lsquoışkunda goumlnuumll goumlzuumlm yaşından incinuumlr

Lacirc-cerem yola gidince kişi bacircracircn istemez

3 Goumlnluumlme gelse hayacircl-i hattı reşk eyler rakicircb

Evde Kuracircn oldugın bilduumlm ki şeytacircn istemez

4 Kapuma yuumlz suumlrmegi ister misin didi diduumlm

Kalsquobeye yuumlz suumlrmegi kangı muumlselmacircn istemez

5 Sen giderken nacircle-i lsquouşşacirckdan incindi dil

Hasta miskicircn cacircn viruumlrken acirch u efgacircn istemez

6 Lebleruumlne her goumlren meyl eylese incinme kim

Kimse olmaya cihacircn iccedilinde kim cacircn istemez

7 Başumı galtacircn goumlruumlp meydacircn-ı lsquoışkında didi

Bu ne top olur ki oynar kenduuml ccedilevgacircn istemez (Demirel 1996 83)

Kelimeler

bacircracircn yağmur

cihacircn duumlnya acirclem

ccedilevgacircn 1 cirit oyununda atlıların birbirine attıkları değnek 2 ucu eğri değnek

baston

efgacircn ıstırap ile haykırma bağırıp ccedilağırma inleme bağrışma

galtacircn yuvarlanan tekerlenen

hayacircl 1 insanın kafasında tasarlayıp canlandırdığı şey 2 kuruntu 3 goumllgeli

goumlruumlnen şey

lacirc-cerem şuumlphesiz besbelli elbette

meyl 1 eğilme eğiklik akıntı 2 sevme tutulma 3 goumlnuumll akışı

miskicircn 1 aciz zavallı beceriksiz 2 Miskli

nacircle inleme inilti

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

16

rakicircb 1 herhangi bir işte birbirinden uumlstuumln olmaya ccedilalışanlardan her biri 2

bekccedili

reşk 1 kıskanma hased guumlnuuml 2 kıskanılmış

A Oumlrnek Beyitlerle Şiirin Accedilıklanması

1 Dil sana meyl itdi cacircnum oumlzge cacircnacircn istemez

Derd-i lsquoışkun cacircnuma hoş geldi dermacircn istemez

Canım (sevgilim) goumlnuumll sana meyletti senden başka canan istemez

Aşkının derdi canıma hoş geldi (bu sebeple) goumlnuumll derman istemez

Beyitte dert derman can goumlnuumll kelimeleri arasında tenasuumlp sanatı vardır

Buradaki cacircn ile cacircnacircn kelimeleri aynı koumlkten tuumlrediği iccedilin iştikak dert ile

dermacircn kelimeleri de tezat sanatı oluşturmuştur Ayrıca can kelimesinin uumlccedil

defa tekrarlanması beyte ahenk katmaktadır

Acircşığın goumlnluuml daima sevgiliden yana akar Ccediluumlnkuuml Allah sevgiliye guumlzel bir

yuumlz acircşığa da o guumlzelliğe meyletme duygusu daha doğrusu tutkusu vermiştir

Yazdukda yuumlzuumln mushafını kacirctib-i takdicircr

Şacircnumda benuumlm eyledi lsquoışk acircyetin imlacirc

İbn Kemacircl (Demirel 1996 19)

Acircşıklar sevgiliye kavuşma uumlmidiyle yaşamaktadır Sevgiliye kavuşma

mehri olarak acircşıkların kıymetli canlarını vermeleri gerekmektedir

Sevduumlginden geccedilmeyen kişi bulamaz sevduumlgin

Aldı dil mihruumln lsquoarucircsı virdi cacircn nakdin mehr

İbn Kemacircl (Demirel 1996 41)

Ccediluumlnkuuml hiccedilbir insana benzemeyen ve melekler kadar guumlzel olan sevgiliye

binlerce can feda olsun Bu konuda İbn Kemacirclrsquoin ccedilağdaşı olan ve Muhibbicirc

mahlasıyla şiirler yazan Kanucircnicirc Sultan Suumlleyman da aşağıdaki beyti soumlylemiştir

0l pericirc-peyker melek kim benzemez insacircn ana

Sad hezacircracircn dil feda olsun hezacircracircn cacircn ana

Muhibbicirc (İsen Bilkan 1997 130)

Acircşık iccedilin guumlzeller guumlzeli olan sevgili yeterlidir Sevgilinin varlığı

olduktan sonra başka hiccedilbir şey acircşığın kalbinde yer edemez Aynı zamanda aşk

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

17

bir derttir Ccediluumlnkuuml dert belacirc mihnet gam bir araya geldiğinde ortaya aşk

ccedilıkmaktadır

Derd uuml belacirc vuuml mihnet uuml gam kim cihacircnda var

Dirildi bir araya geluumlp oldı var lsquoışk

İbn Kemacircl (Demirel 1996 105)

Aşkın başlamasıyla birlikte acircşıkta sevgiliye hasret ondan ilgi

goumlrememek rakiplere karşı kıskanccedillık gibi hacircller goumlruumlluumlr Acircşık buumltuumln bunlara

rağmen sevgiliden gelen dertleri kendine derman olarak goumlrmektedir Hatta

derdine derman bile istemez Yazımıza konu olan şiirle aynı vezin ve kafiyede

yazılmış bir gazelinde Bacirckicirc bu durumu şoumlyle dile getirmektedir

Derd-i yacircr ile şunun kim başı hoşdur Bacirckıyacirc

Oumllmege cacircnlar viruumlr derdine dermacircn istemez

Bacirckicirc (Kuumlccediluumlk 1994 227)

Fuzucirclicirc aşk derdiyle hoş olduğunu kendisine sunulan dermanın zehir gibi

geldiğini ve kendisini helak edeceğini belirtmektedir

lsquoAşk derdiyle hoşem el ccedilek ilacirccumdan tabicircb

Kılma dermacircn kim helacirckuumlm zehri dermacircnundadur

Fuzucirclicirc (İpekten 1996 194)

2 Racirch-ı lsquoışkunda goumlnuumll goumlzuumlm yaşından incinuumlr

Lacirc-cerem yola gidince kişi bacircracircn istemez

Goumlnuumll aşkının yolunda goumlzyaşımdan incinir Elbette yola giden kişi

yağmur istemez

Divan şiirinde acircşığın goumlzyaşları burada olduğu gibi abartılı bir şekilde

anlatılmaktadır Acircşığın goumlzyaşları kana bulanmış haliyle ccedilamurlu sel suları gibi

akmaktadır Goumlzyaşları ırmaklar gibi akar ve onu ccediler-ccediloumlp gibi değersiz olan

rakip engelleyemez

Goumlzleruumlm yaşım menlsquo itmez rakicircbuumln korkısı

Nicircl uuml Ceyhucircnun yolına hacircr u has olur mı sed

İbn Kemacircl (Demirel 1996 35)

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

18

Şerh ettiğimiz beyitte goumlzyaşları ccedilokluğundan dolayı yağmura teşbih

edilmiştir Yolculuğa ccedilıkanların yağmurdan rahatsız olduğu yağmuru

istemedikleri gibi acircşık aşk yolunda goumlzyaşlarıyla yuumlruumlmeyi istememektedir

Racirch-ı aşk goumlnuumll goumlzyaşı kelimeleriyle yol kişi bacircracircn kelimeleri

arasında duumlzenli leff uuml neşr sanatı vardır

Divan şairlerimizden Ahmet Paşa da acircşığın goumlzyaşını yağmura acirchını

ruumlzgacircra benzetmiştir Cambaz olan sevgili de ruumlzgacircr ve yağmur istememektedir

Girye vuuml acirch eyleme zuumllfuumlnde ey cacircn oynayan

Kim kamu cacircn-bacircz olan bacircracircn ile bacircd istemez

Ahmed Paşa (Tarlan 1992 174)

Şair aşağıdaki beytinde gam sebzesi yetiştiren acircşığı ccediliftccediliye

benzetmektedir Bu beyitte yukarıdakinin zıddına olarak ccediliftccedilinin yağmurdan

acircşığın goumlzyaşlarından hoşlandığını belirtmektedir

Gam sebzesini sulasa yaşum sevinuumlr dil

Benzer şol ekinciye ki bacircracircndan ider haz

İbn Kemacircl (Demirel 1996 98)

Sevgilinin yuumlzuumlnuumln hep taze kalması iccedilin lsquoacircşık bahar bulutları gibi

devamlı ağlamalıdır

Acircşık da ebr-i bahacircricirc gibi aglatsa n ola

Sebze-zacircr-ı huumlsni tacircze tutmaga bacircracircn gerek

İbn Kemacircl (Demirel 1996 112)

3 Goumlnluumlme gelse hayacircl-i hattı reşk eyler rakicircb

Evde Kuracircn oldugın bilduumlm ki şeytacircn istemez

Evde Kuran bulunmasını şeytan istemez (Bundan) anladım ki goumlnluumlme

sevgilinin ayva tuumlylerinin hayali gelse rakip (bunu) kıskanır

Beyit goumlnuumll hayacircl-i hat rakip ile ev Kuran şeytan kelimeleri arasındaki

duumlzenli leff uuml neşr sanatı uumlzerine kurulmuştur

Goumlnuumll sevgilinin aşkın mekacircnıdır Acircşığın sevgilinin ayva tuumlylerini

goumlrmesi ise imkacircnsızdır O ancak ayva tuumlylerinin hayalini kurar Rakip

başkalarının menfaatine macircni olarak kendi menfaatine ccedilalışan kimse demektir

Edebiyatta ise engel duumlşman ağyar hasucircd yabancı bekccedili anlamlarını

karşılamaktadır Acircşığın sevgiliye kavuşmasına onu goumlrmesine hatta onu hayal

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

19

etmesine bile engel olmaktadır Şeytan da evlerde Kuran bulunmasını ve

okunmasını istemez Bu sebeple rakip şeytana benzetilmektedir Aşağıdaki

beyitte de rakip Hz Acircdemrsquoe secde etmeyen İblise teşbih edilmiştir

Hacircl-i genduumlm-gucircnı mekrin bana hoş goumlrdi rakicircb

Acircdeme İblicircs virduumlgi oumlguumltduumlr bu oumlguumlt

İbn Kemacircl (Demirel 1996 25)

Rakip aşk uumlccedilgenindeki uumlccediluumlncuuml kişi olması sebebiyle pek ccedilok beyitte

karşımıza ccedilıkmaktadır Şair rakibin sevgilinin mahallesinde safa suumlrmesine

şaşılmamasını ccediluumlnkuuml Allahın duumlnyayı kacircfirlere cennet eylediğini

soumlylemektedir

Kucircyunda safacirc suumlre rakicircbuumln ne lsquoaceb kim

Hak eyledi kacircfirlere duumlnyacircsını Cennet

İbn Kemacircl (Demirel 1996 27)

Aşağıdaki beyitte devlet idaresiyle ilgili bilgi de vardır Kacircfirlerin

yaşlılarından haraccedil vergisi alınmadığı gibi yaşlı olan rakip sevgiliye can nakdi

vermezse tuhaf karşılanmamalıdır

Virmese cacircnacircna cacircn nakdin rakicircb olmaz lsquoaceb

Picircr-i kacircfir kesbe kacircdir olmasa virmez haracircc

İbn Kemacircl (Demirel 1996 31)

Aşağıdaki beyitte Ahmed Paşa rakibi kacircfire benzeterek sevgiliye yuumlz

mushafını onun oumlnuumlnde accedilmamasını soumlylemektedir

Cemacircluumln nuumlshasın accedilma rakicircbe

Oumlninde kacircfirin Kuracircn yaraşmaz

Ahmed Paşa (Tarlan 1992 172)

Sevgili acircşıktan tarafa hiccedil bakmazken rakibe ilgi goumlsterip onu yanına alır

Bu acircşık iccedilin dayanılması zor bir durumdur Buumlyuumlk şairlerimizden Zacircticirc ile

Necacircticirc Bey aşağıdaki beyitlerinde rakibi koumlpeğe benzetmişlerdir

Rakicircbe sadr goumlsterduumln diduumln ol fitneye ulu

Benuumlm bir it kadar veh veh kapunda ilsquotibacircrum yoh

Zacircticirc (Tarlan 1970 143)

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

20

Rakicircbe sadr goumlsterduumln kapunda

Ne guumln geldi ki ite diruumlz ulu

Necacircticirc Bey (Tarlan 1997 414)

İbn Kemacircl başka bir gazelinde rakibi koumlpeğe benzetir Bu beyitte şair

rakibi oumllduumlrduumlğuumlnuuml onu yacircr eşiğinden uzaklaştırma goumlrevinin kendi hakkı

olduğunu soumlyler Burada ldquoİti oumllduumlren suumlruumlrrdquo atasoumlzuumlne telmih yapmaktadır

Ccediluumlnki suumlrduumln yacircr işiguumlnden rakicircbi ey goumlnuumll

Ccedilek ne gavgacircsı olursa iti oumllduumlren suumlruumlr

İbn Kemacircl (Demirel 1996 57)

Rakip ile it arasında benzerlik kurmayı seven şair rakip hatıra gelince

zuumllfe yapışmak gerektiğini soumlyler Ccediluumlnkuuml ldquoiti anınca sopayı hazırlardquo atasoumlzuumlnde

belirtildiği gibi koumlpeği anınca sopa hazırlamak gereklidir

Gelse rakicircb hatıruna zuumllfine yapış

Dimişler ulular iti an hazır it asacirc

İbn Kemacircl (Demirel 1996 16)

Şair başka bir gazelinde değerli olan sevgiliye hizmet ettiği iccedilin koumlpek

olan rakibin de değerli olduğunu soumlylemektedir

Kucircyı itine kulluk it ki kişi

Uluya hizmet ile ulu olur

İbn Kemacircl (Demirel 1996 73)

Rakip hakkında soumlylenmiş en ilginccedil beyitlerden biri Sabite aittir Şair

rakibin cenaze namazını kalp huzuruyla kıldığını belirtmektedir

Meydacircna geldi nalsquoş-ı rakicircb-i nemicircme-sacircz

Kıldum huzucircr-ı kalb ile lsquooumlmruumlmde bir namacircz

Sabit (Onay 1993 339)

4 Kapuma yuumlz suumlrmegi ister misin didi diduumlm

Kabeye yuumlz suumlrmegi kangı muumlselmacircn istemez

Kapıma yuumlz suumlrmek ister misin dedi Kacircbersquoye yuumlz suumlrmeyi hangi

muumlsluumlman istemez (yani her muumlsluumlmanın en ccedilok istediği şeydir) dedim

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

21

Beyitte kapı sen ile Kacircbe Muumlsluumlman kelimeleri arasında duumlzenli bir leff

uuml neşr vardır Yuumlz suumlrmek ifadesinin tekrar edilmesi didi-diduumlm ifadeleri

beyitte ahenk sağlamıştır

Kacircbe Muumlsluumlmanların ziyaret ettiği kapısına yuumlz suumlrduumlğuuml yapıdır Divan

şairleri sevgilinin evini Kacircbersquoye teşbih etmişlerdir Muumlsluumlmanlar Kacircbersquoye

gitmek onun kapısına yuumlz suumlrmek acircşıklar sevgilinin eşiğine yuumlz suumlrmek

hayaliyle yaşarlar

Şair acircşığın durumunu Kacircbersquoye yuumlz suumlrmeyi hangi Muumlsluumlman istemez

ifadesiyle anlatmaktadır Burada istifham sanatı vardır Şair aslında her

Muumlsluumlman ister demektedir Her acircşığın sevgilinin eşiğine yuumlz suumlrmek

isteyeceği soumlylenmektedir

Şair guumlzel olan sevgiliyi guumlzelliklerin Kacircbersquosine teşbih etmiştir

Sevgilinin guumln yuumlzuumlnuuml goumlruumlnce ay ona secde edecektir

Başın egduumlgi budur karşuna iy Kalsquobe-i huumlsn

Goumlricek guumln yuumlzuumlni secde ider macirch sana

İbn Kemacircl (Demirel 1996 15)

Ccediluumln yuumlzuumln Kalsquobe vuuml hacircluumln Haceruumlrsquol- Esved imiş

Hacc-ı vaslunda yuumlzuumlm ana suumlrem gibi geluumlr

İbn Kemacircl (Demirel 1996 66)

5 Sen giderken nacircle-i lsquouşşacirckdan incindi dil

Hasta miskicircn cacircn viruumlrken acirch u efgacircn istemez

Goumlnuumll sen giderken (gittiğin iccedilin uumlzuumllen) acircşıkların iniltilerinden incindi

Zavallı hasta can verirken (ccedilevresinde) acirch u efgacircn (edenleri) istemez

Acircşıklar aşk derdiyle yaralı oldukları iccedilin devamlı inlemektedirler Bu

beyitte goumlnuumll ise diğer acircşıkların iniltilerinden dolayı dertlenip inlemektedir

Sevgili acircşığın canıdır Acircşık sevgilinin ayrılmasını can vermek olarak

goumlrmektedir Oumlluumlm doumlşeğinde olan kişi ccedilevresinde başka can vermekte

olanlardan onların iniltilerinden rahatsız olur Bunun gibi sevgiliden ayrılan

acircşığın ayrılan başka acircşıkların uumlzuumlntuumllerinden duyduğu rahatsızlık beyitte

anlatılmaktadır

Beyitte nacircle hasta acirch u efgacircn kelimeleri ile dil ve cacircn kelimelerinde iki

ayrı tenasuumlp sanatı vardır

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

22

Sevgilinin gitmesini can vermek olarak goumlren şair başka bir gazelinde

sevgili olmayınca canın da cihanın da insana gerekmeyeceğini belirtmektedir

Dirler kişiye cacircn gerek andan cihacircn gerek

Cacircnacircn ki olmaya ne cihacircn u cacircn gerek

İbn Kemacircl (Demirel 1996 121)

Divan şairlerimizden Hayacirclicirc Bey sevgili yoluna verilmeyen canın bir

oumlnemi olmadığını acircşığın canını seve seve vereceğini dile getirmektedir

Neduumlr cacircn kim anı sen nacirczenicircn cacircnacircna vermezler

Sana lsquoacircşık olanlar yoluna cacircnacirc ne vermezler

Hayacirclicirc Bey (Kurnaz 1996 365)

6 Lebleruumlne her goumlren meyl eylese incinme kim

Kimse olmaya cihacircn iccedilinde kim cacircn istemez

Her goumlren dudaklarına meyleylerse incinme Ccediluumlnkuuml cihanda can

istemeyen kişi olmaz

Hz İsanın nefesiyle oumlluumlleri diriltme mucizesi vardır Şairler onun can

veren nefesiyle sevgilinin acircşıklara mutluluk veren soumlzleri arasında benzerlik

kurmuşlardır Sevgilinin iki dudağı arasından ccedilıkan bir iltifat acircşık iccedilin her

şeyden oumlnemlidir Canlı bir varlık olan acircşık da sevgilinin dudaklarına

meyledecektir

Şair sevgiliye seslenerek Her goumlren senin dudağını isterse şaşırma

bundan incinme canı olan herkesin sana meyletmesi doğal bir şeydir

demektedir

Beyte e sesindeki asonans ve kimi kimse cihacircn cacircn kelimelerindeki

ses benzerlikleri ahenk sağlamıştır

Sevgilinin dudağının can verici oumlzelliği Hayacirclicirc Beyin aşağıdaki beytinde

goumlruumllmektedir

Rucircy-ı guumllgucircnunda hacircluumln Hinducirc-yi acircteşkede

Lalsquol-i cacircn-bahşunda hattun kacircfir-i Icircsacirc-perest

Hayacirclicirc Bey (Kurnaz 1996 273)

7 Başumı galtacircn goumlruumlp meydacircn-ı lsquoışkında didi

Bu ne top olur ki oynar kenduuml ccedilevgacircn istemez

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

23

Aşk meydanında başımın yuvarlandığını goumlruumlnce Bu nasıl bir top ki

ccedilevgacircn gerekmeden kendi oynar dedi

Şairler acircşığın yiğitliğini goumlstermek istedikleri zaman aşkı meydana

teşbih ederler Bu meydana girebilmek acircşık olabilmek iccedilin yuumlrek cesaret

gereklidir

Yacircruumln okına ccediluumlnki cigerden siper gerek

Meydacircn-ı lsquoışka girmeye evvel yuumlrek gerek

İbn Kemacircl (Demirel 1996 120)

Gucircy u ccedilevgacircn İranlılara mahsus bir oyundur (Onay 1993 177) Top ve

ucu eğri bir ccedilubukla oynanır Şiirimizde sevgilinin acircşığa istediği gibi

davranması ve ona suumlrekli ccedilile ccedilektirmesi ile vuruldukccedila ortada doumlnen top

arasında ilgi kurulur Beyitte topun oumlzellikleri muumlbalacircğa yoluyla verilmiştir Bu

oumlyle bir toptur ki vurmadan kendi kendine oynar Sevgiliden cefa veya iltifat

ne gelirse gelsin acircşık ccedilok sevinmekte ve sevincinden orta yerde doumlnmektedir

Ccedilevgacircn top ve galtacircn kelimelerinde tenasuumlp sanatı vardır acircn seslerinin

tekrarı beyte ahenk katmaktadır

Son beyitte İbn Kemacirclin şiirlerinde mahlas kullanmayan bir şair olduğu

goumlruumllmektedir

Acircşığın goumlnluuml sevgilinin zuumllfuumlne top olduktan sonra ay ile guumlneş gibi gece

guumlnduumlz daima doumlnmektedir

Top olaldan zuumllfi ccedilevgacircnına ol guumll yuumlzluumlnuumln

Mihr uuml meh gibi duumln uuml guumln oldı ser-gerdacircn goumlnuumll

İbn Kemacircl (Demirel 1996 123)

B Şiirin Değerlendirilmesi

1 Vezin

İbn Kemacircl bu gazelini remel bahrinin facircilacirctuumln facircilacirctuumln facircilacirctuumln facirciluumlnrdquo

vezniyle yazmıştır İbn Kemacircl divacircnındaki 377 şiirden 174uumlnde bu kalıbı

kullanmıştır Bu 47 oranla en fazla kullanılan vezin kalıbıdır Bu kalıbın

Halucirck İpektenin 61 divan uumlzerine yaptığı incelemede ldquo 291rdquo oranla Tuumlrk

edebiyatında en fazla kullanılan kalıp olduğu ifade edilmektedir (İpekten 1994

306 339)

Gazelde 29 tane imacircle vardır Beyitlerdeki imacircleli heceler aşağıda italik

ve koyu olarak goumlsterilmiştir

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

24

1 beyitte sana cacircnuma

2 beyitte lsquoışkunda goumlzuumlm yola gidince kişi

3 beyitte goumlnluumlme gelse hayacircl-i

4 beyitte kapuma didi Kalsquobeye suumlrmegi

5 beyitte nacircle-i

6 beyitte lebleruumlne eylese olmaya iccedilinde

7 beyitte başumı lsquoışkında bu olur

Yukarıda goumlruumllduumlğuuml gibi bu imacirclelerin 6sı Tuumlrkccedile isim 2si Tuumlrkccedile fiil

li Tuumlrkccedile zamir 18i Tuumlrkccedile ek 2si Farsccedila ekten oluşmaktadır Tuumlrkccedile kelime

ve ekler uumlzerinde imalenin ccedilok olmasına Tuumlrkccedilede uzun uumlnluuml bulunmamasını

sebep olarak goumlsterebiliriz

Ayrıca 4 beyitteki suumlrmeg ve 5 beyitteki uşşacirckdan kelimelerindeki

koyu olarak yazılmış eklerde med vardır

Gazelde zihaf ve ulama (vasl) yoktur

2 Kafiye ve Redif

Gazelin redifi istemezdir Redifin ek değil bir kelimeden oluşması şiirin

acirchenginde etkili olmuştur Redifteki sert uumlnsuumlz olan s ve t seslerinin

soumlylenişteki sertliği ile redifin anlamı arasında ilişki vardır Şair istemez

diyerek muumlstağni bir şekilde dermanı elinin tersiyle itmektedir

Gazelin kafiyesi ise muumlrekkep kafiye tuumlrlerinden olan muumlrdef kafiyedir

Bu kafiyenin revisi ldquonunrdquo ridfi ise ldquoelifrdquo harfleridir

3 Soumlz Tekrarları

Gazeldeki soumlz tekrarları şunlardır

1 beyitte Dil sana meylitdi cacircnum oumlzge cacircnacircn istemez

Derd-i lsquoışkun cacircnuma hoş geldi dermacircn istemez

4 beyitte Kapuma yuumlz suumlrmeg ister misin didi diduumlm

Kalsquobeye yuumlz suumlrmegi kangı muumlselmacircn istemez

6 beyitte Lebleruumlne her goumlren meyl eylese incinme kim

Kimse olmaya cihacircn iccedilinde kim cacircn istemez

Gazelin tamamında ise iste- 2 dil 2 kim 2 goumlnuumll 2 can 5 mey 2 aşk 3

incin- 2 didi 2 yuumlz suumlrmek 2 defa tekrar edilmiştir

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

25

4 Ses Tekrarları

a Paralelizm Paralelizm şiir dilinde beyti oluşturan mısralar

arasındaki benzer dil birliklerinin ve muumltevacirczin kelimelerin anlamla buumltuumlnleşen

sesin eşliğinde paralel sıralanışını ifade eden bir terimdir (Macit 1996 59)

Divan şiirindeki paralellik soumlzle ilgili edebicirc sanatlardan ldquoTarsicircrdquo ile

karşılanmaktadır (Dilccedilin 2000 488 Selccediluk 2004 190 Selccediluk 2009 489) Bu

makalede değerlendirilen paralelizm ise soumlz değil seslerin paralel olarak tekrar

edilmesidir

İbn Kemacircl gazelinde hem ses hem de anlam bakımından birbirini

tamamlayan kelimelere yer vermiştir Gazeldeki paralellik bazen kelime veya

ek bazen de ses oumlbeği şeklindedir Paralellikler aşağıda italik ve koyu olarak

yazılmıştır

1 beyitte Dil sana meyl itdi cacircnum oumlzge cacircnacircn istemez

Derd-i lsquoışkun cacircnuma hoş geldi dermacircn istemez

2 beyitte Racirch-ı lsquolsquoışkunda goumlnuumll goumlzuumlm yaşından incinuumlr

Lacirc-cerem yola gidince kişi bacircracircn istemez

3 beyitte Goumlnluumlme gelse hayacircl-i hattı reşk eyle(r) rakicircb

Evde Kuracircn oldugın bilduumlm ki şeytacircn istemez

4 beyitte Kapuma yuumlz suumlrmeg ister misin didi diduumlm

Kalsquobeye yuumlz suumlrmegi kangı muumlselmacircn istemez

5 beyitte Sen giderken nacircle-i lsquouşşacirckdan incindi dil

Hasta miskicircn cacircn viruumlrken acirch u efgacircn istemez

6 beyitte Lebleruumlne her goumlren meyl eylese incinme kim

Kimse olmaya cihacircn iccedilinde kim cacircn istemez

7 beyitte Başumı galtacircn goumlruumlp meydacircn-ı lsquoışkında didi

Bu ne top olur ki oynar kenduuml ccedilevgacircn istemez

b Armoni Bir veya birkaccedil mısradaki seslerin birbirine uymasına

birbirleriyle bir manacircya goumlre duumlzenlenmesine armoni denir (Macit 1996 68)

Bu uyuma uumlnluumllerden oluşursa asonans uumlnsuumlzlerden oluşursa aliterasyon denir

Buna goumlre

1 beyitte d ve m sesleri aliterasyonu a e ve i asonansları vardır

2 beyitte n r aliterasyonları ve a asonansı vardır

3 beyitte 1 aliterasyonu ile e asonansı ahenk sağlamıştır

4 beyitte k m aliterasyonu i uuml asonansları ahenk sağlamıştır

5 beyitte n aliterasyonu a e asonansları vardır

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

26

6 beyitte m n aliterasyonları ve e asonansı vardır

7 beyitte n aliterasyonları ve a asonansları vardır

Gazelde oumlzellikle (a e i) duumlz uumlnluumlleri kullanılmıştır Bunda bu seslerin

redif ve kafiyede de bulunması etkili olmuştur Doumlrduumlncuuml beyitte ise yuvarlak

uumlnluuml (uuml) asonansı vardır

Aliterasyonlar c d k 1 m n r uumlnsuumlzleriyle oluşturulmuştur

5 Muhteva

İbn Kemacircl bu gazelinde divan şiirindeki sevgili acircşık ve rakiple ilgili aşk

motiflerini buumltuumln oumlzellikleriyle şiirinin muhtevasına yerleştirmiştir Şairin

sevgili acircşık ve rakiple ilgili olarak dile getirdiği oumlzellikler sadece bu gazelin

iccedileriğine bağlı kalınarak derlenmiştir Boumlylece bu kahramanların portreleri

ortaya konmaya ccedilalışılmıştır

Şair bu oumlzellikleri edebicirc sanatlar yardımıyla anlatmıştır Gazelde teşbih

tenasuumlp tezat telmih leff uuml neşr iştikak sanatları kullanılmıştır

Sevgili

Sevgili acircşığın canıdır

Sevgili kendisine kavuşmak iccedilin acircşıkların goumlzyaşı doumlktuumlğuuml biridir

Sevgili kendisine muumlptelacirc olunandır

Sevgili aşk meydanında acircşıkla top gibi oynamaktadır

Sevgilinin yuumlzuumlndeki ayva tuumlyleri Kuran hattı gibi anlamlı ve değerlidir

Sevgilinin guumlzel dudakları Hz İsanın dudakları gibi acircşığa can verici

oumlzelliktedir Sevgili soumlzleriyle acircşığa can vermektedir Bu sebeple acircşıklar

sevgilinin dudaklarına meyletmektedir

Sevgilinin mahallesi kapısı acircşıklar iccedilin Kacircbe kadar oumlnemlidir Acircşıklar

ona yuumlz suumlrmek ister

Sevgilinin meclisten ayrılması acircşıklar iccedilin uumlzuumlntuuml sebebidir Acircşıklar hep

birlikte inlerler

Acircşık

Acircşık Kacircbe kapısına yuumlz suumlrmek isteyen Muumlsluumlman gibidir Her zaman

sevgilinin kapısını bekleyip ona yuumlz suumlrmek istemektedir

Acircşık aşk derdiyle can vermek uumlzeredir

Sevgilinin ayrılışı acircşığa ccedilok zor gelmektedir Bu sebeple acirch u efgacircn

ederek inlemektedir

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

27

Acircşık aşkın sebep olduğu dertleri kendine derman olarak goumlrmektedir

Acircşık sevgiliyi canı olarak goumlruumlr Hatta sevgili canından da değerlidir

Acircşık sevgilinin hayaliyle yaşamak ister fakat onun bu istediğine rakip

engel olur

Acircşık sevgilinin can verici dudaklarını arzu eder Boumlylece tuumlm dertlerden

kurtulacak ve mutlu olacaktır

Acircşığın başı kendi kendine doumlnen top gibidir Aşk meydanında sevgili

tarafından oynatılmaktadır

Acircşığın goumlzyaşları aşk yolunda seller gibi doumlkuumllmektedir

Rakip

Rakip evde Kuran bulunmasını istemeyen şeytan gibidir

Rakip acircşığın sevgiliyi hayal etmesini bile kıskanır bunu engellemeye

ccedilalışır

Sonuccedil

Tuumlrklerin Anadolursquoya gelmesiyle oumlnemli merkezlerden biri olan Tokatrsquota

tespit edilebildiği kadarıyla 14 divan şairi yetişmiştir Osmanlı

şeyhuumllislamlarından olan ve uumlccedil dilde pek ccedilok eser yazan İbn Kemacircl de Tokatrsquoın

yetiştirdiği oumlnemli şairlerden biridir Bu makalede şairin bir gazeli hem klasik

usulle şerh edilmiş hem de gazelde geccedilen sesler yapısalcı accedilıdan

değerlendirilmiştir

İbn Kemacircl bu gazelinde divan şiirindeki sevgili acircşık ve rakiple ilgili aşk

motiflerini buumltuumln oumlzellikleriyle şiirinin muhtevasına yerleştirmiştir Bu

motiflerle ilgili olarak divanda geccedilen diğer oumlrnekler de değerlendirilmiştir

Oumlzellikle rakiple ilgili verdiği bilgiler dikkat ccedilekmektedir

Yedi beyitten muumlteşekkil olan gazelin redifi istemez kafiyesi de ldquoelifrdquo

ve ldquonunrdquo harflerinden oluşan ve muumlrdef kafiye olan ldquondashacircnrdquo sesleridir

KAYNAKLAR

Atsız N (1966) ldquoKemalpaşaoğlursquonun Eserlerirdquo Şarkiyat Mecmuası İstanbul

S 6 s 71-112

Ccedilelik G (2005) İbn-i Kemacircl Divacircnırsquonda İnsan Unsuru Eskişehir

Demirel M (1996) İbn-i Kemacircl Divacircnı Tenkitli Metin İstanbul

Dilccedilin C (2000) Oumlrneklerle Tuumlrk Şiir Bilgisi Ankara

İpekten H (1994) Eski Tuumlrk Edebiyatı Nazım Şekilleri ve Aruz İstanbul

Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28

28

İpekten H (1996) Fuzucirclicirc Hayatı Sanatı Eserleri Ankara

İsen M (1997) Oumltelerden Bir Ses Ankara

İsen M Bilkan AF (1997) Sultan Şairler Ankara

Koumlksal F (2008) ldquoİbn Kemacircl Dicircvacircnırsquonın Neşri Uumlzerine Tespitlerrdquo Tuumlrkluumlk

Bilimi Araştırmaları Bahar Niğde S 23 s 145-180

Kurnaz C (1996) Hayalicirc Bey Divacircnı nın Tahlili İstanbul

Kuumlccediluumlk S (1994) Bacirckicirc Divacircnı Tenkitli Basım Ankara

Macit M (1996) Divacircn Şiirinde Ahenk Unsurları Ankara

Onay AT (1993) (Hazırlayan Cemacircl Kurnaz) Eski Tuumlrk Edebiyatında

Mazmunlar Ankara

Parmaksızoğlu İ (1967) ldquoKemacircl Paşazacircderdquo İslacircm Ansiklopedisi C 6

İstanbul S 561-566

Saraccedil Mehmet Ali Yekta (1996) ldquoİbn-i Kemacircl Divanırsquonın Tenkitli Metninin

Tenkidirdquo İlmicirc Araştırmalar İstanbul S 3 s 191-195

Selccediluk B (2004) Ahenk Unsurları Bakımından Nefrsquoicirc Dicircvacircnırsquonın Tahlili

Malatya

Selccediluk B (2009) ldquoDivan Şiirindeki Ses ve Ahenkle İlgili Sanatlara Genel Bir

Bakışrdquo Adıyaman Uumlniversitesi Ulusal Eski Tuumlrk Edebiyatı

Sempozyumu Adıyaman s 483-491

Tarlan AN (1970) Zacircticirc Divacircnı C II İstanbul

Tarlan AN (1992) Ahmet Paşa Divacircnı İstanbul

Tarlan AN (1997) Necacircticirc Beg Divacircnı İstanbul

Uğur A (1987) İbn-i Kemacircl Ankara

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

29

Guumlnuumlmuumlzde Eğretileme Anlayışı

Oumlmer Luumltfi İspirli1

Oumlzet

Eğretileme hakkında en ccedilok kuram ileri suumlruumllen soumlz sanatlarından bir tanesidir

Bu da ister istemez eğretilemenin dil sistemi iccedilerisinde ne derecede buumlyuumlk bir oumlneme

sahip olduğunu accedilıkccedila goumlstermektedir Aristoteles tarafından temellendirilip guumlnuumlmuumlze

kadar gelen eğretileme konusunda buguumlne kadar bir ccedilok kuram ortaya atılmıştır Bunun

sonucunda da eğretilemenin ortaya ccedilıkışı varlığı işlevi dilbilimciler ve felsefeciler iccedilin

oumlnemli bir araştırma alanı olmuştur Bu ccedilalışmada guumlnuumlmuumlzde oumlnemli sayılabilecek

kuramlar ccedilerccedilevesinde eğretileme anlayışı gelişim suumlreci iccedilerisinde ortaya ccedilıkan belli

başlı temel terimler doğrultusunda ele alınarak oumlrnekleriyle accedilıklanmaya ccedilalışılmıştır

Anahtar Kelimeler Eğretileme Eğretileme kuramları Etkileşim kuramı

Değiştirim kuramı Kavramsal eğretileme kuramı

The Present-Day Concept of Metaphor

Abstract

Metaphor is one of the figures of speech about which many theorems have

been proposed Naturally this clearly shows how important it is in the language

system Metaphor formalized by Aristotle has reached the present day being a field

about which a lot of theorems have been developed As a result the emergence of

metaphor its existence and its function have been important areas of research for

linguists and philosophers In this study the concept of metaphor has been dealt with

within the frame of some theorems that could be considered important today and

explained with examples in line with some basic terms emerged during its development

process

Key Words Metaphor Metaphor theories İnteraction theory Substitution

theory Theory of conceptual metaphor

GİRİŞ

Soumlzbilim terimleri iccedilerisinde oumlnemli bir dilsel figuumlr olan eğretileme

insanoğlunun dili konuşmaya başladığı guumlnden beri var olduğu kabul edilen bir

1 Okt Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Yabancı Diller Yuumlksekokulu

omerispirligopedutr

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

30

olgudur Yaklaşık iki bin uumlccedil yuumlz yıl oumlnce Aristoteles (iouml 394-322) tarafından

tanımı yapılarak guumlnuumlmuumlze kadar gelmiş gerek soumlzbilim alanında gerekse

guumlnuumlmuumlzde dilin kullanıldığı buumltuumln bilim dalları iccedilerisinde karşılaşılan yaygın

bir bilişsel-dilsel goumlruumlnguumlduumlr

Aristotelesrsquoin Poetik adlı eserindeki kuramsal accedilıklaması ile eğretileme

kavramının tarihi başlar Eğretileme kavramı Aristoteles doumlneminde ccedilok dar

anlamda kullanılmış dilde sapma olarak adlandırılan mecaz antik ccedilağda

edebiyatta her tuumlrluuml imgesel ifadeler iccedilin kullanılmıştır (Braak 1990 42)

Aristoteles her şeyin kendine oumlzguuml bir adı olduğu duumlşuumlncesinden yola ccedilıkarak

eğretilemeyi lsquorsquoBir şeye başka bir şeye ait bir adın verilmesi cinsten tuumlre tuumlrden

cinse tuumlrden tuumlre veya oumlrnekseme temelinde gerccedilekleşen anlam aktarması rsquorsquo

olarak tanımlar (Aristoteles 2008 67) Bunu da cinsin anlamının tuumlre

verilmesi tuumlruumln anlamının cinse verilmesi veya bir tuumlruumln anlamının bir başka

tuumlre verilmesi veya benzetme kuralına goumlre yapılması şeklinde accedilıklamıştır

(Aristoteles 2008 67) Eserlerinde yalnızca benzerlik ilişkisine bağlı tuumlm

mecazlar iccedilin değil benzerlik ilişkisi dışında kalan anlam değişmelerini ve

aktarmalarını da lsquorsquoeğretilemersquorsquo kavramı adı altında vermiştir Eğretilemelerin

benzerlik temelleri uumlzerine kurulu dolaylı karşılaştırmalar olduğuna ve oumlncelikli

kullanım amacının guumlzel ve suumlsluuml etkili soumlz olduğunu ifade etmiştir

Eğretilemenin guumlnuumlmuumlzde tam bir tanımını yapmak oldukccedila zordur

Aristotelesrsquoten guumlnuumlmuumlze kadar eğretilemenin birccedilok farklı tanımı yapılmış

bunun da sebebi eğretilemenin bu suumlreccedil iccedilerisinde farklı şekillerde algılanması

ve oumlzellikle de hakkında ccedilok fazla kuram geliştirilerek farklı yorumlanmasından

kaynaklanmasıdır Eğretileme dilsel ifadelerdeki teknik bir oumlzellik olup accedilıkccedila

tanımlanabilir anlambilimsel bir olgu ya da değişik zihinsel olaylarla birlikte

bağlantılı karmaşık bir suumlreccediltir 18 yuumlzyıla kadar dilsel bir biccedilim olan

eğretileme soumlzbilim alanındaki dil araştırmalarında oumlnemli bir yerde olup 20

yuumlzyıldan itibaren bilişsel dilbilim ccedilalışmalarında duumlşuumlnce ve dil ilişkisi

iccedilerisinde ele alınarak birccedilok disiplinin de ilgi odağı haline gelmiştir

Eğretilemenin tanımı her bir disiplinin duumlşuumlnce ve dil arasındaki ilgisine goumlre

değişkenlik goumlsterebilir Ccediluumlnkuuml her bir disiplin eğretileme suumlrecine youmlnelik

eğilimleri youmlnuumlnde birbirlerinden ayrı bir gelişme iccedilerisinde bulunmakta ve

eğretilemeyi kendi bakış accedilılarından tanımlamaya ccedilalışmaktadırlar

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

31

Bilişsel dilbilim 1970rsquoli yıllarda dilbiliminin gelişen bir koludur

Deneysel bir bilim olarak dil kullanımına youmlnelerek katı kuralcılığı reddeder

(Verboven 2003 17) lsquorsquoBilişselrsquorsquo soumlzcuumlğuumlnden de anlaşılacağı gibi dil

araştırmalarında insandaki duumlşuumlnce suumlrecini araştırır İnsandaki duumlşuumlnce

yapısını dilsel goumlruumlnguumller ile ilişkilendirir Bilişsel paradigmalar ccedilerccedilevesinde

dil insanın oumlzel bilişsel yeteneğinin bir ifadesi olarak incelenir Eğretilemeli

ifadelerin analizi bilişsel dilbilim ccedilalışmalarının ana hedeflerinden biridir

(Schwarz 2008 66) Bilişsel dilbilimcilere goumlre ise eğretileme lsquorsquokavramsal bir

ifadeyi başka kavramsal bir ifade ile anlatmakrsquorsquo olarak tanımlanmıştır

(Koumlvecses 2002 4) Eğretileme dilsel bir işlem olduğu gibi aynı şekilde

zihinsel bir işlemdir Bir kavramı diğer bir kavram ile accedilıklamak istediğimizde

bunu zihnimizde canlandırıp tecruumlbe ve bilgimiz oumllccediluumlsuumlnde kıyaslarız (oumlrn

vakit nakittir) Duumlşuumlnmek de eğretilemeli bir durumdur ccediluumlnkuuml farklı bağlamlar

arasında meydana gelen bir lsquorsquoişlemrsquorsquodir ve bu yuumlzden de dilin dışında

duumlşuumlnuumllemez (Roggenbuck 2005 71) Bilişsel dilbilimde istisnai durumu ile

birlikte eğretilemelere (geleneksel anlayış doğrultusunda) sadece uumlslup aracı ve

dilsel bir oumlzellik olarak değil tam aksine bizlerin zihinsel duygusal ve yaşantı

duumlnyamızdaki kavranması ve betimlemesi zor kavramları anlaşılır hacircle getiren

ve tespit eden karmaşık soyut durumları (kısmen bastırılmış zihinsel imgeler)

tanımlayan dilimizdeki ifadelerin değişik şekilleri olarak bakılmaktadır

(Schwarz 2008 66)

Eğretilemeler guumlnuumlmuumlze kadar ileri suumlruumllen kuramlar sayesinde hem

dilsel hem de bilişsel bir olgu olarak karşımıza ccedilıkmaktadır Bilişsel accedilıdan

eğretileme bilişsel-dilsel buumltuumlnluumlkteki unsurların (genellikle somut lsquorsquokaynak

alanrsquorsquodan) diğer bilişsel-dilsel buumltuumlnluumlkteki (genellikle soyut birlsquorsquohedef alanrsquorsquoa)

alana yansıtılması dilsel accedilıdan ise soumlzcuumlklerde lsquorsquoasılrsquorsquo rsquorsquosoumlzcuumlkrsquorsquo anlamını

değil de lsquorsquodeğişmecersquorsquo lsquorsquoaktarılmışrsquorsquo lsquorsquoeğretilemelirsquorsquo (soyut olan) bir anlam

taşırlar (Kohl 2007 19) Bilişsel dilbilimdeki gelişmelere paralel olarak da

eğretileme anlayışı değişmiştir Artık eğretileme 20 yuumlzyılın ikinci yarısından

itibaren bilişsel bir goumlruumlnuumlm kazanmıştır

1- GUumlNUumlMUumlZDE EĞRETİLEME KURAMLARI

Eğretileme kuramlarındaki amaccedil eğretilemenin işlevinin ortaya

konulmasıdır Soumlz sanatları iccedilerisinde hakkında en ccedilok kuram ileri suumlruumllen

eğretileme 20 yuumlzyılın ikinci yarısından sonra aşırı ilgi alanı olmuş 1980 yılına

kadar iki kuram değiştirim ve etkileşim başlığı altında genelleşmiştir

Eğretileme kuramları kendi aralarında ilke olarak daha ccedilok değiştirim veya

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

32

benzetme kuramına ya da etkileşim kuramına youmlnelik olup olmadığı şekliyle

ayrılabilir (Eckard 2005 1) Bu durumda eğretilemeyi hem dilbilgisel hem de

bilişsel bir figuumlr olarak birlikte duumlşuumlnmek durumundayız

20 yuumlzyılın ortalarına kadar eğretileme konusundaki anlayışı Koumlvecses

(2002VII) şu şekilde oumlzetler

1- Eğretileme soumlzcuumlklere oumlzguuml bir oumlzelliktir ve bundan dolayı

dilbilimsel bir goumlruumlnguumlduumlr

2- Eğretileme sanatsal ve retorik amaccedillar iccedilin kullanılır

3- Eğretileme karşılaştırılan iki şey (entitite) arasındaki benzerliğe

dayanır

4- Eğretileme soumlzcuumlklerin isteğe bağlı ve tasarlanmış kullanımıdır ve bu

yuumlzden oumlzel bir yeteneğe gerek duyulur

5- Eğretileme onsuz da yapabileceğimiz bir dilsel biccedilimdir Bundan

dolayı iletişimde ve guumlndelik duumlşuumlnme ve akıl yuumlruumltmenin ayrılmaz bir unsuru

değildir

1970rsquoli yıllarda bilişsel dilbilimin gelişmesi ve bunun sonucu olarak

George Lakoff ve Mark Johnsonrsquoun ortaya koydukları yeni eğretileme anlayışı

bundan oumlnceki anlayışı değiştirir Buna goumlre yeni eğretileme anlayışı şu şekilde

biccedilimlenir

1-Eğretileme soumlzcuumlklerin değil kavramların oumlzelliğidir

2-Eğretilemenin işlevi sadece sanatsal ve estetik amaccedillar değil belirli

kavramları daha iyi anlamaktır

3-Eğretileme ccediloğu kez benzerliğe dayanmaz

4- Eğretileme oumlzel bir yeteneği olmayan sıradan insanlar tarafından

guumlndelik yaşamda fazla bir zihinsel ccedilaba gerektirmeden kullanılır

5- Hoş dilbilimsel bir suumls olmakla birlikte luumlzumsuz olmaktan ccedilok uzak

olan eğretileme insan duumlşuumlnce ve mantığının kaccedilınılmaz bir işlemidir

(Koumlvecses 2002 VIII)

Amerikalı bilişsel dilbilimci George Lakoff ve felsefeci Mark Johnson

1980 yılında eğretileme konusundaki ccedilalışmalarıyla ccedilığır accedilıcı olmuşlardır

Eğretileme ccedilalışmaları ve oumlzellikle de Lakoff ve Johnsonrsquoun 1980 yılında

yayımladıkları Metaphors We with Live by isimli eserle ortaya koydukları

ldquokavramsal eğretileme kuramırdquo guumlnuumlmuumlzde eğretileme kavramını disiplinler

arası uygulamalarla bilişsel duumlzeydeki ccedilalışmalarda oumlnemli bir yere getirmiştir

Lakoff ve Johnsonrsquoun eğretilemeyi yeniden ve farklı bir goumlruumlnguumlde tanımlaması

bilişsel dilbilim yaklaşımının temellerini oluşturmuştur

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

33

Modern eğretileme kuramı eski eğretileme anlayışından esas itibari ile

ayrılır Eğretileme artık yalnız dilsel bir goumlruumlnguuml olarak değil bilişsel bir

goumlruumlnguuml olarak da anlaşılır Bu anlayışa goumlre eğretileme artık kelimelerin bir

oumlzelliği olmayıp duumlşuumlnce ve eylemin bir sorunu haline gelmiştir Bu durumda

eğretilemeleri bir tek soumlzbilim ve şiir alanından ziyade guumlnluumlk konuşmadan

tutun da bilimin her alanında ortaya ccedilıkan bir sorun olduğunu goumlzlemleyebiliriz

11- Değiştirim Kuramı

Eğretileme kuramları arasında en eski ve yaygın olanıdır Aristotelesrsquoe

kadar dayanır Guumlnuumlmuumlzde bazı oumlzellikleriyle geccedilerli ve yaygın olan bir

kuramdır Gerccedilek ifade ile yerine geccedilen yabancı ifade arasındaki benzerlik ve

oumlrnekseme ilişkisine dayanır Bu kurama goumlre eğretileme soumlzcuumlklerin yer

değiştirmesidir Her bir soumlzcuumlk aslen oumlzguumln bir anlam alanına aittir Soumlzcuumlklerin

anlamı onun oumlzguumln anlam alanı iccedilerisinden gelişerek ccedilıkar Bir soumlzcuumlğuumln

değişmece kullanımı ise soumlzcuumlğuumln asıl kullanıldığı alandan alınarak dilin

yabancı bir kullanım alanında uygulanması ile gerccedilekleşir Yani somuttan

soyuta geccedilmesi gerekir ki değişmece anlamı olsun Bu kurama goumlre eğretileme

tek bir soumlzcuumlk temelinde gerccedilekleşir

Eğretilemeyi yerine getiren diğer bir soumlzcuumlğuumln bir soumlzcuumlğuumln yerine

geccedilmesi anlamsal bir olgu olarak anlaşılmamalıdır Buradaki oumlnemi yalnızca

estetik ve biccedilem accedilısındandır Oumlzellikle şiirlerde anlamsal boyutundan ziyade

yorumlayarak accedilıklanması oumlnemlidir Bu kuramdaki eğretileme anlayışına goumlre

eğretilemeli ifade yeni bir anlam meydana getirmez Oumlrneğin Aristotelesrsquote

lsquorsquoYaşlılığın hayatla olan ilişkisi akşamın guumln ile olan ilişkisirsquorsquo gibidir Şair

akşamı boumlylece lsquorsquoguumlnuumln yaşlanmasırsquorsquo olarak veya Empedokles gibi yaşlılığı

lsquorsquohayatın akşamırsquorsquo olarak ifade eder Bu eğretileme tarzı Aristotelesrsquoe goumlre

olaylar arasında kavram mantığı ilişkisine bağlı oumlrnekseme uumlzerine kurulu tuumlr

ve cinsler arasında betimlenebilir bir tarzdaki aktarımdır Burada oumlrnekseme

ilişkisine bağlı olarak Aristoteles yaşamı guumln eğretilemesiyle aktarır Zaman

olarak yaşamın başı ve sonu vardır aynı şekilde guumlnuumln de başlangıcı ve sonu

vardır Zaman aralığı olarak her ikisinin de bir başlangıccedil ve bir sonu vardır

Soumlzcuumlk anlamından sapma yoluyla eğretileme suumlreci meydana gelir

Bu kuram ancak bazı oumlzellikleriyle guumlnuumlmuumlzde geccedilerliliğini devam

ettirmektedir Aristoteles tarafından ortaya atılan bu kuramda eğretilemenin

bilişsel bir işlevinin olması ve bire bir soumlzcuumlk duumlzeyinde anlamsal bir benzerlik

ilişkisi uumlzerine kurulu olması yuumlzuumlnden guumlncelliğini henuumlz korumaktadır

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

34

Bunun dışında guumlnuumlmuumlzde eğretileme anlayışı sadece soumlzbilim ve şiirle

sınırlı değil aksine yaşamın her alanında ortaya ccedilıkmaktadır Guumlnuumlmuumlzde bir

ccedilok eğretileme yapılırken imge alıcı ccediloğu durumda artık mevcut

bulunmamaktadır Benzerlik ilişkisi de kişiden kişiye ve kuumlltuumlrden kuumlltuumlre

farklılık goumlsterebileceğinden dolayı da guumlnuumlmuumlzde bu kuram bu youmlnleriyle

yetersiz kalmaktadır

12- Etkileşim Kuramı

Etkileşim kuramı Samuel Johnsonrsquoun lsquorsquoiki duumlşuumlnceden tek bir

duumlşuumlncenin ortaya ccedilıktığı eğretileme yapısırsquorsquonı ortaya koyması ile başlar

(Richards 1965 96) Bu kuramda değiştirim kuramından farklı olarak

eğretilemeli ifadenin ccedilokanlamlılığı soumlz konusudur Asıl ve değişmece ifadeler

arasında bir benzerlik yoktur değişmece ifade ve ilgili bağlamın anlamsal

uyuşmazlığı soumlz konusudur Eğretileme ve bağlam arasındaki anlamsal ilişki

yorumlanarak anlaşılır Normal bir dil kullanımından sapma yoktur ama

zihinsel yolla benzerlik ilişkisi kurularak elde edilen bir uumlruumlnduumlr

Eğretilemeli ifadenin karşılığında gerccedilek bir ifade yoktur Eğretilemeli

ifadeyi karşılayacak hiccedilbir gerccedilek soumlzcuumlk bulunmaz Bağlam ve ifadeye bağlı

olarak eğretilemenin yeri ve işlevi anlaşılabilir Eğretileme ve bağlamı arasında

eksik bir uyuşmazlık vardır Bu kuramın kurucusu olan Armstrong Ivor

Richards eğretilemeyi dilsel bir sapma olarak değil de karşılaştırılan kavram

duumlşuumlncesini uumlretilen bir şey olarak goumlruumlr Amerikalı felsefeci Max Black

tarafından bu kuram daha sonra geliştirilmiştir Soumlzbilim ile ilgili bir suumls olan

ifadenin sadeleştirilmiş tarzdaki şeklidir

Eğretileme bu kuramda lsquorsquoeğretilemeli ifadersquorsquo olarak sunulur (Black

1996 386) Belirli bir soumlzcuumlk veya cuumlmlelerden oluşmaz Birincil ve ikincil

oumlgeden ibarettir (Black 1996 392) İkincil oumlğe tek bir soumlzcuumlkten ibaret değil

bilakis bir cuumlmle parccedila sisteminden oluşur Bir eğretileme durumunda belirli bir

cuumlmle parccedilası kuumlltuumlrel bellekle ilişkilendirilerek birincil nesneye yansıtılır

Anlam etkileşim (Interaktion) yoluyla ve iccedilerik ilişkisiyle yapılandırılır

(ccedilağrışım ve yansıma) Bu durumda eğretilemeli ifadenin soumlzcuumlk yoluyla

accedilıklanması muumlmkuumln değildir Bu kuramda imge veren ve imge alan tipik bir

şekilde birleşirler (Schmitz-Emans 2010) Bundan başka dil iletişimsel

durumun bir işlevi ve kısmıdır Oumlzel iletişim durumlarında eğretilemeli ifade

gerccedilekleşir ve konuşucu tarafından belli niyet ve amaccedilları ifade etmek iccedilin

kullanılır Max Black (1996 386) buradaki eğretilemeli ifadeyi ccedilok uumlretken

bulur lsquorsquoEğretilemeli ifade belirli iletişim durumlarında işlevsellik kazanır ve

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

35

konuşucu belirli bir amaca youmlnelik niyetini eğretilemeli bir ifadeyle dile

getirirrsquorsquo Boumlylece etkileşim kuramı guumlccedilluuml bir bilişsel duumlşuumlnceyi de iccedilerir Aynı

zamanda birincil ve ikincil unsur arasında daha oumlnce mevcut olmayan yeni

benzerlikleri etkileşim yoluyla kurduğu iccedilin de uumlretkendir (Black 1996 404)

Bu duumlşuumlnceye goumlre eğretileme oumlzellikle duumlşuumlncenin somutlaştırılmasıdır Dilsel

bir sapmadan ziyade eğretilemeli ifade burada artık normal bir dil kullanımıdır

Oumlrneğin rsquorsquoİnsan bir kurtturrsquorsquo (Black 1996 70) gibi bir ifadeyi duumlşuumlnelim Bu

eğretilemeli cuumlmle kurtlar hakkında yeterince bilgili olmayan bir okura

kastedilen anlamı ifade etmeyecektir

Bu oumlrnek soumlzcuumlğuumln anlamından ortaya ccedilıkan sapma yoluyla oluşan bir

gerilimi de goumlsterir Gerilim faktoumlruuml alışılmışlık derecesine karmaşıklık ve

bağlama bağlıdır Eğretileme ne kadar alışılmış basit morfolojik ne kadar

anlamsal ve uumlslupla ilgili bağlama uyum sağlıyorsa gerilim de o kadar az olur

(Kohl 2007 27)

Etkileşim kuramı bir yerde guumlccedilluuml bir bilişsel yaklaşım goumlsterdiği iccedilin de

bilişsel eğretileme kuramının oumlncuumlsuuml olma niteliğindedir Eğretilemenin bilişsel

ve dilsel-iletişimsel bir goumlruumlnguumlsuuml vardır Bu goumlruumlnguumller buumltuumln olarak bu

kuramda karşılıklı etkileşim iccedilerisindedir

Etkileşim kuramı eğretilemeli ifadenin anlamını şu şekilde tarif eder

lsquorsquoIvor Richards ve Max Blackrsquoa kadar dayanan etkileşim kuramında eğretileme

yalnızca durağan anlamda bire bir soumlzcuumlkler veya cuumlmleler arasındaki anlamsal

değişimlere dayalı bir olgu değil karşılıklı aktif olarak anlambilimsel alanların

daha doğrusu dilsel anlam alanlarının veya farklı alanların karışımı yoluyla

birbiriyle bağlantılı karşılıklı anlamların ortaya ccedilıktığı bir suumlreccediltirrsquorsquo (Debatin

1995 97) Dilsel bir birim olarak eğretilemenin gerccedilekleştiği yer olan

soumlzcuumlkden vazgeccedililmez Eğretileme soumlzcuumlk duumlzeyinde anlam yuumlklemesi olarak

değil cuumlmle bağlamına bağlı olarak meydana gelir Soumlzcuumlk tek başına taşıdığı

anlamdan ziyade guumlncel anlam yuumlklemesi sonucunda gerccedilek anlamına sahip

olur

Bu kuramda Black fazla bir oumlrnek vermemekle beraber etkileşim

youmlnuumlnuuml de tam olarak belirtmemiştir Etkileşim kuramı bir yerde karşılıklı

olarak etkileşimi ele aldığı iccedilindir ki lsquorsquoinsan bir kurtturrsquorsquo ifadesinde aynı

zamanda kurta da insani bir oumlzellik vermek muumlmkuumln olmaktadır (Jaumlkel 1997

104)

13- Kavramsal eğretileme kuramı

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

36

1980 yılındaki eğretileme konusundaki ccedilalışmalarıyla Amerikalı bilişsel

dilbilimci George Lakoff ve felsefeci Mark Johnsonrsquoun ortaya attığı ccedilarpıcı bir

kuramdır Bu kurama goumlre sadece dilimizde değil duumlşuumlncelerimizde ve

eylemlerimizde kullandığımız kavramsal yapının temelinde de eğretilemeli bir

yapı vardır Bu yaklaşıma goumlre eğretileme yalnızca dile ait bir şey değil

duumlşuumlnce suumlrecinin de eğretilemeli olduğudur Eğretileme insanın anlam

dizgesinde kurulmakta ve sonuccedil olarak dilbilimsel olarak ifade edilmektedir

Tam olarak şekillenen bilişsel eğretileme anlayışının ana tezi

eğretilemenin insan bilincinin ana mekanizmasını oluşturması ve ccedilok sayıdaki

soyut tecruumlbenin işleyişinde duumlzenleyici bir rol almasıdır (Zimmermann 2000

40) Kavramsal eğretileme kuramı eğretilemelerin birincil bir dilsel goumlruumlnguuml

olmadığını aksine kavramsal yapının ve duumlşuumlnce unsurlarının bir parccedilası

olduğunu varsayar Buna goumlre soyut yapılar eğretileme temellidirler Lakoff ile

Johnsonrsquoa (2005 25-26) goumlre duumlşuumlnme tarzımız tecruumlbe ettiğimiz şey ve her

guumln yaptığımız şeyler daha ccedilok bir eğretileme sorunudur ve guumlndelik kavram

sistemimizin oumlnemli bir kısmının eğretilemeli olduğudur İnsan suumlrekli

karşılaştığı yeni durumlardan dolayı yeni tecruumlbeler elde edecektir Yeri

geldiğinde eski duumlşuumlnce ve tecruumlbelerimiz yeniden karşımıza ccedilıkacaktır Her bir

algılama aslında yeni bir tuumlr algılamadır ccediluumlnkuuml eğretilemenin etkisi geccedilmiş ve

guumlnuumlmuumlz arasındaki kavramdan kavrama sistemli olarak gelişen anlamsal bir

sıccedilramayı da meydana getirmektedir (Kallan 2009 31) Burada soumlz konusu

olan bir kavram alanının diğer bir kavram alanına goumlre ilişkilendirilmesidir

Bilişsel temele dayalı bu yeni eğretileme anlayışına goumlre bir tuumlr şey başka bir tuumlr

şeye goumlre anlaşılır ve tecruumlbe edilir

Lakoff ve Johnson (2005 279) kavramsal eğretileme (bilişsel

eğretileme) ile dilsel eğretilemeyi (eğretilemeli ifade) biribirinden ayırmıştır

kavramsal eğretilemeler soyut duumlşuumlnceler ve fikirler dilsel eğretilemeler ise

somut dilsel ifadelerdir Kavramsal eğretilemeler insan duumlşuumlncesinin doğal bir

parccedilası dilsel eğretilemeler ise insan dilinin doğal bir parccedilasıdır Lakoff ve

Johnsonrsquoa (2005 29) goumlre dilimizdeki eğretilemeli ifadeler sistematik bir tarzda

eğretilemeli kavramlara bağlıdır eğretilemeli kavramların doğasını araştırmak

ve faaliyetlerimizin eğretilemeli doğasının anlamına ulaşmak iccedilin eğretilemeli

dilsel ifadeleri kullanırız Bu durumda bir alanı başka bir alana goumlre anlamak

durumundayız Bunlar kaynak ve hedef alanlardır Alanlar arasında bir gerilim

yerine geccedilme benzetme ve etkileşim yoktur (Stoumlckl 2004 201) aktarım tek

youmlnluumlduumlr

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

37

Koumlvecses (2002 4) bu kuramı şu şekilde accedilıklar rsquorsquoBilişsel dil

goumlruumlşuumlnde eğretileme bir kavram alanının diğer bir kavram alanına goumlre

anlaşılması olarak tanımlanabilir Hayatı yolculuk tartışmaları savaş yine aşkı

yolculuk teorileri bina fikirleri gıda sosyal kurumları bitki olarak

konuştuğumuzda ve duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde ve daha bir ccedilokları buna oumlrnek teşkil

ederler Eğretilemenin bu uygun kısa tanımı şoumlyledir kavramsal alan (A)

kavramsal alan (B) dir yani bu durum kavramsal eğretileme olarak adlandırılan

şeydir Kavramsal eğretileme bir alanın bir diğer alan bakımından anlaşıldığı

iki kavramsal alandan oluşur Kavramsal alan tecruumlbenin tutarlı olarak

yapılandırılmasıdır Yani yolculuklar hakkında hayatın anlaşılmasında

guumlvendiğimiz tutarlı bilgilere sahibizhellipKavramsal eğretilemeyi eğretilemeli

dilbilimsel ifadelerden ayırt etmemiz gerekmektedir İkinci ifade daha somut

kavramsal alanın (yani alan B) dilinden yada terminolojisinden gelen

ifadelerdir Boumlylece hayatla ilgili olan ve yolculuk alanından gelen yukarıdaki

buumltuumln ifadeler dilbilimsel eğretilemeli ifadeleridir halbuki onların anlaşılır

kıldığı denk gelen kavramsal eğretileme ise HAYAT BİR YOLCULUKTUR

Kuumlccediluumlk buumlyuumlk harflerin kullanımı bu oumlzel ifadenin dilde bu şekilde yer

almadığını ifade eder ama onun altında sıralı olarak ifade edilen buumltuumln

eğretileme ifadelerinin kavramsal olarak altını ccedilizerhellipKavramsal eğretilemeye

katılan iki alanın oumlzel isimleri vardır Bir diğer kavramsal alanı anlamak iccedilin

eğretilemeli ifadelerden yararlandığımız kavramsal alan kaynak alan olarak

adlandırılırken hayat tartışmalar savaş binalar gıda bitkiler ve diğerleri hedef

alanlardır Hedef alan kaynak alanın kullanımı ile anlamaya ccedilalıştığımız

alandırrsquorsquo

İki kavram arasında benzerlik ilişkisine bağlı olarak oluşturulan

eğretileme dilsel bir biccedilimdir Bilişsel dilbilim accedilısından ise bu benzerlik nesnel

benzetme ilişkisinin yanı sıra insan deneyimleri ve tecruumlbeleri uumlzerine de

temellenmiştir Vakit nakittir

SOYUT sistematik bağlantı SOMUT

Vakit (mapping=yansıma) Nakit

Hedef Alan Kaynak Alan

Yukarıdaki bu eşleştirmeden guumlnluumlk dile yansıyan aşağıdaki değişik yorumları

ccedilıkartabiliriz

Bu bana 200 $rsquoa mal oldu

Benim ccedilok zamanıma mal oldu

Bu işe ccedilok para yatırdım

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

38

Sana ccedilok zaman ayırdım

Baksana zaman akıp gidiyor

Bu işi yapmak iccedilin yeterli zamanın var mı

Yukarıdaki oumlrneklerde de goumlruumllduumlğuuml gibi hedef alan kaynak alan

kullanılarak anlaşılan alandır Lakoff ve Johnson dilde var olan eğretilemeli

dilsel ifadelerin bu kavramsal alanlar bağlamında yorumlanarak farklı yapılar

tarzında anlamlandırıldığını ileri suumlrerler Kavramsal eğretileme kuramında

eğretilemeyi bilmek istiyorsak kaynak alan ve hedef alan arasındaki sistematik

bağlantıyı da bilmemiz gerekir Yukardaki ifadelerde soyut olan kavramı somut

kavram uumlzerinden anlıyoruz Ccediluumlnkuuml soyut kavramlar zaten bilincimizde

yerleşmiş durumdadır Yani vakit nakittir ifadesi bilincimizde zaten yer

almaktadır Eğretilemenin oumlzuuml bir tuumlr şeyi başka bir tuumlr şeye goumlre anlamak ve

tecruumlbe etmektir (LakoffampJohnson 2005 27) Vakit nakittir eğretilemesinde

sistematik ilişkiyi incelersek bir işin yapılmasında para ne kadar değerliyse

zaman da o kadar değerlidir Zaman soyut para ise somut bir kavramdır

Kavramsal eğretilemeleri anlamak iccedilin muumlşterek alanları da bilmemiz

gerekir Koumlvecses (2002 16-24) muumlşterek kaynak alanlar ve muumlşterek hedef

alanların oumlruumlntuumlluuml yapısını şoumlyle vermiştir

Muumlşterek kaynak alanlar 1 İnsan vuumlcudu 2 Sağlık ve hastalık 3

Hayvanlar 4 Bitkiler 5 Binalar ve yapılar 6 Makine ve araccedillar

7Oyunlar ve spor 8 Para ve ekonomik hareketlilik 9 Pişirme ve

yiyecek 10 Sıcak ve soğuk 11 Işık ve karanlık 12 Kuvvetler 13

Hareket ve youmln

Muumlşterek hedef alanlar 1 Duygu 2 Arzu 3 Ahlak 4 Duumlşuumlnce 5

Toplum ve millet 6 Politika 7 Ekonomi 8 İnsani ilişkiler 9 İletişim

10 Zaman 11 Oumlluumlm ve yaşam 12 Din 13 Olaylar ve eylemler

Kavramsal eğretileme kuramında eğretilemeler yukarda da goumlruumllduumlğuuml

gibi sınırlı sayıdaki kavramların kullanılması sonucu elde edilmektedir Aynı

şekilde eğretilemeli ifadelerin tesaduumlfi olmadığı ve belirli duumlşuumlnce ve

algılamaya dayalı olduğunu da bu durumda soumlylemek muumlmkuumlnduumlr

2 TERİM BİLGİSİ VE BİR RENK OumlRNEĞİNDE GUumlNUumlMUumlZ

EĞRETİLEME ANLAYIŞI

Aristotelesrsquoten başlayan ve devam eden suumlreccedil iccedilerisinde yukarıdaki

kuramlarda da goumlruumllduumlğuuml gibi eğretileme iki unsur daha doğrusu birbiriyle

bağdaşmayan iki unsur arasındaki bir ilişkiyi ortaya koyar Aristoteles bunu

lsquorsquotuumlrrsquorsquo ve lsquocinsrsquorsquo ler arası ilişki olarak oumln planda ifade ederken her iki alanı da

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

39

benzerlik veya oumlrnekseme ilişkisine goumlre ele alır Daha sonraki farklı eğretileme

kuramlarında alanlar arasındaki benzerlik ilişkisinde farklı terim bilgisi

kullanılır Weinrich (1976 277-285) bunu imgesel alan (Bildfeld2) iccedilerisinde

accedilıklar Bu alanlar imge veren ve imge alan olarak ifade edilir İmgesel alanlar

kuumlltuumlre bağlı goumlruumlşleri de aktarırlar (Ingendhal 1971 131) Bilişsel eğretileme

kuramında artık guumlnuumlmuumlzde lsquorsquokaynak alanrsquorsquo ve lsquorsquohedef alanrsquorsquo temel kavram

olarak geccedilerlilik kazanmıştır Boumlylece eğretileme anlayışına yeni bir terim

bilgisi daha girmiştir

IARichards lsquoın 18 yuumlzyıldaki eğretileme anlayışına goumlre hazırladığı

eğretileme kuramında eğretileme iki duumlşuumlnceyi bir arada bulundurur Bunlar ana

unsur (İng Tenor=konu benzeyen) ve yan unsurdur (İng Vehikel= taşıyıcı

eğretilemeli ifade benzetilen) lsquorsquoTaşıyıcırsquorsquo nın goumlrevi lsquorsquokonursquorsquo yu accedilıklamaktır

Eğretileme işlevsel olarak lsquorsquotaşıyıcırsquorsquonın lsquorsquokonursquorsquoya anlamsal oumlzellikleri

aktarmasına dayanır (Stoumlckl 2004 203) Karşılıklı etkileşim sonucu anlamsal

olarak ortaya ccedilok yeni duumlşuumlnceler ccedilıkmaktadır Burada dinleyiciokuyucunun

hangi anlamsal oumlzelliklerin hedef alana aktarıldığını bilip bilmediği sorunu

ortaya ccedilıkabilir Ccediluumlnkuuml okuyucudinleyicinin imgelem guumlcuumlnde bir ccedilağrışım

yorumlama alanı accedilılmaktadır Elbette bağlamda mantıklı ve uygun oumlzellikteki

aktarmalardan okuyucudinleyici bunu ccedilıkaracaktır Eğretilemeli bir ifadede

lsquorsquotaşıyıcırsquorsquo ve lsquorsquokonursquorsquo birlikte bulunurlar Bu suumlreccedil iccedilerisinde bağlam suumlrece

anlamsal boyutta bir katkı sağlar Konu ana oumlzne taşıyıcı ise eğretilemenin ana

oumlzneye aktarıldığı soumlzcuumlk veya imgedir Karşılıklı etkileşimden ortaya ccedilıkan

yeni anlamların sınırsız ccedilağrışımlara ve yorumlara sahip olması dilde ccedilok

uumlretken bir eğretileme anlayışını da ortaya koyar Anlamsal oumlzelliklerin

boyutuna goumlre taşıyıcı konuyu anlamsal aktarım accedilısından youmlnlendirecektir

Bunun boyutu elbette konudaki anlamsal oumlzelliklerin boyutuna goumlre

değişkendir

Bunu bir oumlrnekle şu şekilde accedilıklayabiliriz

1lsquorsquoKonu rsquorsquo ve lsquorsquotaşıyıcı rsquorsquo karşılaştırması

Oumlrn Oto tamircim (konu) hırsızdır (taşıyıcı)

lsquorsquoKonursquorsquodaki anlamsal boyutu ve lsquorsquotaşıyıcırsquorsquonın aktarabileceği

oumlzellikleri tespit edelim

Oumlrn Oto tamircisi beceriklilik iş masrafların faturaya geccedilirilmesi

2 Jost Trier tarafından 1930rsquolu yıllarda ortaya ccedilıkan Almanca lsquorsquo Wortfeldrsquorsquo (Soumlzcuumlk

alanı) kavramına karşılıkolarak Weinrich tarafından ortaya altılan Almanca bir kavram

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

40

Oumlrn Hırsız dolandırmak para ccedilalmak haksız kazanccedil elde etmek

Eğretilemeli anlamın yapılandırılması

Oumlrn Oto tamircim az bir iş karşılığında ccedilok para alıyor

Weinrichrsquoe (1976 284) goumlre eğretilemeli ifade imge veren olarak ifade

edilir İmge alan imge verenin aktarıldığı yerdir Bazı durumlarda imge veren

zorlukla anlaşılır Bir eğretilemenin imge veren ve imge alanları arasındaki

ortak payda benzerlikleridir

Max Black 1954 yılında lsquorsquoDie Metapherrsquorsquo adlı araştırmasında odak

(İng Focus= eğretilemeli ifade) ve ccedilerccedileve (İng Frame) birbirinden ayırır ve

eğretilemeyi buumltuumln cuumlmle duumlzeyinde inceler (Schmitz-Emans 2010) Black

eğretilemeli ifadeyi lsquorsquoodakrsquorsquo bu ifadeyi iccedileren cuumlmleyi de lsquorsquoccedilerccedileversquorsquo olarak

tanımlar (Eckard 2005 35) Buna goumlre bir eğretilemeli ifade (odak) bir başka

ifadenin (ccedilerccedileve) iccedilerisine yerleştirilir odağın anlamı ccedilerccedilevenin anlamıyla

etkileşim iccedilerisine girer ve boumlylece ccedilerccedilevenin anlamı değişir

Kavramsal eğretileme genel bir tanıma goumlre sistematik bağlantı

iccedilerisinde bir tanesi hedef alan (x) ve bir diğeri kaynak alan (y) olan farklı iki

kavramsal alanda goumlrev yapan eğretilemeli bir aktarımdan oluşur Bir diğer

alternatif tanımı da Feyaerts (1997 45) yapar rsquorsquoEğretileme farklı bilgisel

alanlardaki iki duumlşuumlncenin yansımasıdır (İng mapping) boumlylece bunlardan bir

tanesinin (hedef alan=İng target domain) diğerinin (kaynak alan=İng source

domain) hedefindeki yeri olarak anlaşılması ve yapılandırılmasıdır Her iki

duumlşuumlnce arasındaki kavramsal ilişkilerin şekli benzerlik ilişkisine goumlre

belirlenir Bu benzerlik ilişkisi nesnel algılanabilir bir benzerlik değil aksine

kavramsal bir benzerliktir Sonuccedilta bir benzerlik ortaya ccedilıkar ama temelde

benzerlik uumlzerine yapılandırılmaz

Antik doumlnemden itibaren 20 yuumlzyılın ikinci yarısına kadar geccedilen suumlre

iccedilerisinde eğretilemenin iki alan arasında gerccedilekleşen bir suumlreccedil olduğu goumlze

ccedilarpar IA Richards tarafından ortaya atılan ve Max Black tarafından

lsquorsquoetkileşimrsquorsquo olarak kullanılan kuramda ise alanlar arası değil sadece tek bir

eğretilemeli ifadenin kullanımı soumlz konusudur Bilişsel eğretileme kuramında

hem genel olarak Blackrsquoın kullandığı lsquorsquoProjection3rsquorsquo(yansıtma) hem de

matematikten alınan bir kavram olan lsquorsquoMappingrsquorsquo (haritalama eşleme yansıma)

3 Projection veya Mapping kavramı yaygın bir şekilde hangi yapının hedef alana

yansıtıldığı ve hangi sınırlandırılmış koşullarda etkili olduğu konusunda tartışmalıdır

(bkz Kohl 200743)

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

41

Koumlvecses tarafından da halihazırda tartışmalı olarak Y olarak X

kullanılmaktadır (Kohl 2007 40)

Eğretileme kuramlarında kullanılan değiştirim aktarma etkileşim veya

yansıma ve Y olarak X kavramları gerccedilekleşen bu suumlreccedilte ne zihinsel

algılamayla elde edilebilir ne de bilişsel ve dile bağlı yetenekle analiz edilebilir

bir oumlzellikte olduğu iccedilin tanımlamanın accedilıklanması yalnızca eğretilemeli yolla

muumlmkuumln olmaktadır (Kohl 2007 41) Bunu accedilıklamak iccedilin aşağıda bir oumlrnek

cuumlmle uumlzerinde eğretileme suumlrecini ele alalım

lsquorsquoSabah ışığı ufku kına rengine boyadırsquorsquo dizgisinde ortaya ccedilıkan

eğretileme suumlrecini her bir farklı eğretileme kuramında accedilıklamaya ccedilalışırsak

Değiştirim Bilişsel veya anlamsal iccedilerikte bir değişiklik olmadan

eğretileme lsquorsquoasılrsquorsquo soumlzcuumlğuumln yerini alır Kırmızı veya kızıl yerine cuumlmlede kına

rengi kullanılmıştır Bunun yerine şoumlyle de diyebiliriz lsquorsquoSabah ışığı kızıl bir

renk aldırsquorsquo Kına soumlzcuumlğuuml yerine kızıl rengi getirdiğimizde benzerlik ilişkisine

uygun bir şekilde yer değiştirmiş oluruz

Aktarma Burada bu ifadeyi uumlreten kimse kına rengini (burada kızıl

renk olarak duumlşuumlnuumllmuumlş) sabah guumln ağarmasındaki guumlneşin ufuk ccedilizgisinde

oluşturduğu kızıl renge benzeterek bir aktarma yapmıştır Kızıl rengi aktarmada

hangi duumlzlemde kullandığını bilemeyiz Duygusal olabilir veya bilişsel-dilsel

yada tamamen bilişsel olabilir

Etkileşim Burada iki tasarım eğretilemeli ifade=odak ve ccedilerccedileve

arasında gerccedilekleşen karşılıklı bir etkileşim vardır Eğretilemeli ifade kına

rengi oumlzellikle belli bir kuumlltuumlrdeki kına yakmayı ccedilağrıştırır Eğretileme renge

odaklanır Sabahın ufuk ccedilizgisinde oluşan renkle ilişkilendirilir Eğretileme

sabah guumln ışığının ufuk ccedilizgisindeki oluşan kızıl rengi ile kına rengi arasında

bağlantı kurarak bir duumlğuumln veya bir geleneğin ccedilağrışımını kına rengindeki guumln

ışığı ile accedilıklar Buradaki duygular renk ilişkisi ile verilir Aktarmada renk

birleşiminin yanı sıra bir gelenek de oumlnemli bir rol oynamış olur

Yansıma Eğretileme iki kavramsal alanı bir ilişki iccedilerisine sokar

sabah ışığı ve kına rengi Sabah ışığı duumlşuumlncesine bir yapı kazandırmak iccedilin her

iki alanı bir ilişki bağlamında ele alır Kına renginin belirdiği yer ufuk

ccedilizgisidir Her iki kavramsal alanın odak noktasıdır Sadece ufuk ccedilizgisinin

aldığı renk sabah ışığına yansıtılır

Y olarak X Burada bu ifadeyi uumlreten kimse sabah ışığının ufuk

ccedilizgisindeki rengini kına rengi ile hayal etmektedir X Y olarak anlaşılır

Sabah ışığı ufuk ccedilizgisinde kına rengindedir

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

42

SONUCcedil

Eğretileme dil sistemi iccedilerisinde ortaya ccedilıkan bir sapmadır Daha

doğrusu dilin kullanımındaki bir sapmadır Alman filozof dilbilimci Wilhelm

von Humboldrsquoun da ifade ettiği gibi dilin durağan (ergon=dilin bitmiş bir

buumltuumlnluumlk) değil aktif (energia=suumlrekli bir etkinlik) yapısını ortaya koyan en

oumlnemli bir goumlruumlnguumlsuumlduumlr Normal dil kullanımı dışında birbiriyle bağdaşmayan

iki anlamsal alanın karşılıklı etkileşimi sonucu ortaya ccedilıkan yeni bir anlamıdır

Dilin normal kullanım kurallarındaki bir aykırılıktır Kavramların arkasına

gizlenmiş ccedilok oylumlu anlamsal bir yapıda olduğu iccedilin hem guumlndelik yaşamda

hem de bilim dilinde yeni bilinmeyen veya soyut kavramların

adlandırılmasında oumlnemli rol oynar Eğretilemeli anlam genellikle bir uzlaşı

sonucu kabul edilebilir duumlzeyde olabildiği gibi okuyucudinleyici accedilısından da

yorumlanabilir yeni bir anlamdır Yeni bir anlam diyoruz ccediluumlnkuuml bu anlam

yaşadığımız duumlnyadaki tuumlm tecruumlbe ve deneylerimiz sonucu zihinlerimizde

şekillenen ve dilin de harekete geccedilirici guumlcuuml sayesinde ortaya ccedilıkan yeni bir

uumlruumlnuumlduumlr Soumlzbilim alanına aittir ancak felsefe teoloji sosyoloji gibi diğer

disiplinlerin de ilgi alanı iccedilerisine girmektedir Dilin kullanıldığı buumltuumln bilim

dalları iccedilerisinde karşılaşılan yaygın bir goumlruumlnguumlduumlr Accedilıkccedilası insanların kendi

aralarında ister yazılı ister soumlzel olsun her tuumlrluuml iletişimlerinde bilerek veya

bilmeyerek kullandıkları bir olgudur

KAYNAKLAR

Aristoteles (2008) Poetik Stuttgart Philipp Reclam

Black Max (1996) Die Metapher In Theorie der Metapher Hrgb Von

Anselm Haverkamp 2 Auflage Darmstadt WB

Braak Ivo (1990) Poetik in Stichworten 7 uumlberarb und erweit Auflage Kiel

Verlag Ferdinand Hirt

Debatin Bernhard (1995) Die Rationalitaumlt der Metapher Berlin De Gruyter

Eckard Rolf (2005) Metaphertheorien Berlin De Gruyter

Feyaerts Kurt (1997) Die Bedeutung der Metonymie als Konzeptuellen

Strukturprinzips Leuven

Ingendhal Werner (1971) Der metaphorische Prozeszlig Duumlsseldorf

Jaumlkel Olaf (1997) Metaphern in abstrakten Diskurs Domaumlnen Frankfurt Peter

Lang

İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43

43

Kallan Paul (2009) Die Semantik der metaphorischen Welt Frankfurt Peter

Lang

Kohl Katrin (2007) Metapher Stuttgart Verlag JB Metzler

Koumlvecses Zoltaacuten (2002) Metaphor A Practical Introduction New York

Oxford University Press

Lakoff George Johnson Mark (2005) Metaforlar Hayat Anlam ve Dil ccedilev

G Yavuz Demir İstanbul Paradigma

Richards Ivor Armstrong (1965) The Philosophy of Rhetoric Oxford

Roggenbuck Simone (2005) Die Wiederkehr der Bilder Tuumlbingen Narr

Verlag

Schmitz-Emans Monika (Erişim 01052012)

httpwwwruhr-uni-bochumdekomparatistikbasislexikon

Schwarz Monika (2008) Einfuumlhrung in die kognitive Linguistik 3 Erw

Auflage Muumlnchen Fink Verlag

Stoumlckl Hartmut (2004) Die Sprache im Bild das Bild in der Sprache Berlin

De Gruyter

Verboven Hans (2003) Die Metapher als Ideologie Heidelberg

Universitaumltsverlag Winter

Weinrich Harald (1976) Sprache in Texten Stuttgart Klett

Zimmermann Ruben (2000) Bildersprache verstehen Muumlnchen Wilhelm Fink

Verlag

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

44

İbn Kemalrsquoin ldquoRisacircle Ficirc Duhucircli Veledirsquol-Bint Firsquol-Mevkucircf Ala

Evlacircdirsquol-Evlacircdrdquo Adlı Risalesi Bağlamında Osmanlı Zuumlrricirc

(Evlatlık-Evladiye) Vakıf Uygulamasında ldquoEvlacircdrsquouumll-Evlacircdrdquo Meselesi

Ahmet İnanır1

Oumlzet

Osmanlı Devletirsquonin resmi olarak tatbik ettiği İslacircm hukuku Hanefi

hukukccedilularının goumlruumlşlerinden oluşmuştur Osmanlı hukukccediluları da kendilerinden oumlnceki

doumlnemlerde meydana getirilmiş zengin bir hukuk kuumllliyacirctı devralmışlardır Fakat bu

kuumllliyacirct iccedilinde bir mesele hakkında birbirinden farklı veya birbirine zıt goumlruumlşler

bulunmaktadır Osmanlı hukukccediluları karşılaştıkları hukukicirc sorunların ccediloumlzuumlmuumlnuuml bu

goumlruumlşler iccedilinden farklı tercihlerde bulunmak suretiyle ccediloumlzuumlmlemekteydiler

Yavuz Sultan Selim memlekette hukuki birlik ve emniyeti sağlama adına o

doumlnemde oumlnemli bir mesele haline gelen ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo yani ldquoccedilocukların ccedilocuklarınardquo

şeklinde yapılan zuumlrricirc vakıflardan kimlerin yararlanabileceği meselesini ve Hanefi

acirclimlerinin mertebelerini ortaya koymasını doumlnemin ileri gelen hukukccedilusu İbn

Kemalrsquoden talep etmiştir O da bunun uumlzerine ccedilalışma konusu risaleyi kaleme almıştır

İbn Kemal bir zuumlrricirc vakıf tersquosis edilirken vakfedenin iradesini beyan şekline goumlre

değişen hukuki huumlkuumlmleri mezhep hukukccedilularının goumlruumlşlerini doğrultusunda

derinlemesine tahkik etmiştir Neticede ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo ifadesi kullanılarak kurulan

vakıflardan kızdan torunların da yararlanması goumlruumlşuumlnuuml tercih ettiği tespit edilmiştir

Anahtar Kelimeler İbn Kemal Yavuz Sultan Selim Hanefi mezhebi Zuumlrricirc

vakıf Kızdan torun

ldquoEvlacircdrsquoul-Evlacircdrdquo Issue in Ottoman Family Foundation (Evlacircdiye-Evlatlık)

Application under the Light of Ibn Kemals Booklet Entitled ldquoRisacircle Ficirc Duhucircli

Veledirsquol-Bint Firsquol-Mevkucircf Ala Evlacircdirsquol-Evlacircd

Abstract

Islamic law as applied by the Ottoman state officially was composed of

opinions of the Hanafi juristrsquos The Ottoman jurists were inherited a rich corpus of law

formed by the previous periods and in this collection there were different and opposing

opinions on the same issue Ottoman jurists chose to square up to problem differently

In order to provide legal unity and safety in the country Yavuz Sultan Selim

asked İbn Kemal the most eminent jurist at that period to solve the issue of who can

1 YrdDoccedilDr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi İlahiyat Fakuumlltesi

ahmetinanir52gopedutr

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

45

benefit from ldquoEvlacircduumlrsquol-Evlacircdrdquo namely childrenrsquos children foundations which have

become an important issue at that time and also to determine the ranks of the Hanafi

scholars So he wrote this treatise on the subject of study Ibn Kemal examined deeply

the legal provisions changing on the basis of the founders declarations when a

foundation is being established according to the opinions of sect jurists In the end it

was concluded that the grandchildren born from daughter can also benefit from the

foundations established with the name ldquochildrenrsquos childrenrdquo

Key Words Ibn Kemal Yavuz Sultan Selim Hanafi scholars Family

foundation Child from doughter

GİRİŞ

Muumlctehid imamlar devrinden Osmanlılar doumlnemine gelinceye kadar

asırlar geccedilmiş ve bu suumlreccedilte binlerce hukukccedilu yetişmiştir Uumlstelik muumlteahhiricircn

hukukccedilular muumltekaddimicircn hukukccediluların goumlruumlşlerini de inceleyerek değişen oumlrf

ve acircdetleri zamanın fesacircdını ve zarucircret hallerini de dikkate alarak yeni

huumlkuumlmlere ulaşmışlardır Oumlzellikle mezhep imamlarından huumlkmuuml

naklolunmayan bazı meselelerde şerrsquoicirc huumlkmuuml belirlerken birbirleriyle ihtilafa

duumlşmuumlşlerdir Dolayısıyla Hanefi mezhebinde bazen aynı meseleyle ilgili birccedilok

farklı goumlruumlş bulunmaktadır Meselacirc İmam Ebucirc Yucircsuf (ouml182798) ve

Muhammed (ouml 189805) bazı meselelerde hem hocaları Ebucirc Hanife

(150767)rsquoye hem de birbirlerine bazı meselelerde ise Zuumlfer (ouml 150767) her

uumlccediluumlne birden muhalefet etmektedir Hatta bazen Ebucirc Hanifersquoden iki goumlruumlş

rivayet edilmekte bazen bunlardan birinden rucucirc ettiği soumlylenmekte bazen bu

rucucirc da sabit olmamaktadır Bu defa hangisinin oumlnceki ve hangisinin sonraki

rey olduğu sorunuyla karşılaşılmaktadır Bu durum aynı şekilde talebeleri iccedilin

de soumlz konusu olabilmektedir (Ebu Zehra 1999 465)

Osmanlı Devletirsquonin resmi olarak tatbik ettiği İslacircm hukuku da Hanefi

hukukccediluların hepsinin goumlruumlşlerinden oluşmaktadır Osmanlı hukukccediluları

kendilerinden oumlnceki doumlnemlerde oluşmuş zengin bir hukuk kuumllliyacirctı devralmış

ve bu kuumllliyacirct iccedilinde bir mesele hakkında birbirinden farklı veya birbirine zıt

goumlruumlşler iccedilinden birini diğerine tercihte zorlanmışlardır Osmanlı sultanları da

doumlnemlerinde ortaya ccedilıkan hukukicirc meseleleri ulemadan hukukicirc goumlruumlşler alarak

devlette hukukicirc emniyet ve birliği sağlamak ve kamu yararını goumlzetmek adına

gerektiğinde bu goumlruumlşleri kanunlaştırmak suretiyle sorunların uumlstesinden

gelmeye ccedilalışmışlardır Aksi takdirde bir meselede bir devletin sınırları iccedilinde

aynı mezhepte farklı uygulamalar ortaya ccedilıkabilmekte bu da hukuki birliği

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

46

ortadan kaldırarak tebaacircnın adalete guumlvenini zedeleyebilmektedir İbn Kemal

(ouml 9401534)rsquoin bahse konu olan risalesinin girişinden hareketle Yavuz Sultan

Selim (1512ndash1520) doumlneminde de buna benzer bir sorunun yaşandığı

anlaşılmaktadır Hukukccediluların farklı mezhep imamlarının goumlruumlşlerinden

hareketle bu sorun etrafında birbirinden farklı huumlkuumlmler verdiğinden sultan

hukuki birliği ve emniyeti sağlama adına mezhep imamlarının hukuki

mertebelerinin belirlenerek konuyu belli bir kurala bağlama gereği duymuştur

İbn Kemal de eserinde bu doumlnemde ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo yani ccedilocukların

ccedilocuklarına şeklinde yapılan zuumlrricirc vakıflardan kimlerin yararlanacağı sorununun

kamuoyunun guumlndemini meşgul ettiğini belirtmiştir Bu amaccedilla Yavuz Sultan

Selim o doumlnemde ileri gelen bir hukukccedilu olan İbn Kemalrsquoden hem bu meseleyi

hukuken aydınlatmasını hem de fakihleri tasnif etmesini talep etmiştir O da

bunun gereği olarak konuyu etraflıca inceleyen ldquoRisacircle ficirc Duhucircli Veledirsquol-Bint

firsquol-Mevkucircf ala Evlacircdirsquol-Evlacircdrdquo2 adlı bu risaleyi kaleme almıştır (İbn Kemal

1049 vr 49b-51b)3 Dolayısıyla İbn Kemalrsquoin bu konuda vardığı huumlkuumlm ve

yaptığı tasnifin Osmanlı hukuku ve yargısı bakımından resmi bir youmlnuuml olduğu

da anlaşılmaktadır

İbn Kemalrsquoe gelinceye kadar pek ccedilok hukukccedilu tarafından sosyal

realiteleri dini esaslara uydurmak gayesi ile İslacircm hukukunun tedvinine

2 ldquoRisacircle ficirc Duhucircli Veledirsquol-Bint firsquol-Mevkucircf ala Evlacircdirsquol-Evlacircdrdquo adlı İbn Kemalrsquoe ait

Suumlleymaniye Kuumltuumlphanesi Suumlleymaniye No 1049 Varak 49b-51b kayıtlı risale esas alınmıştır

(Bu risale aynı kuumltuumlphanenin Hacı Mahmut Efendi 1006 vr 55b-57a arasında da kayıtlıdır)

Risalenin sonunda eserin Cemaziyelevvelrsquoin başlarında 9541547 tarihinde istinsah edildiği ifade

edilmiştir Girişindeki ifadelerden ayrı bir risale olduğu zannedilerek ldquoel-Mesrsquoeletuumlrsquos-Sacircire firsquol-

Bilacircdhelliprdquo adıyla kaydedilmiştir Yapılan incelemede bunun da aynı risale olduğu goumlruumllmuumlştuumlr

Birccedilok kuumltuumlphanede muumlstakil risale olarak yer alan ldquoTabakacirctursquol-Fukahacircrdquo adlı boumlluumlm bu

risalenin sonunda yer almaktadır (Bahccedilıvan 1993 149) Risale bazı araştırmacılar tarafından

tahkik edilmiştir (Bkz Salim Oumlzer 1991 Halid Abdullah Şuayb 20021423) Ayrıca

tarafımızdan yapılan ldquoİbn Kemalrsquoin Fetvaları Işığında Osmanlırsquoda İslam Hukukurdquo adlı doktora

tezinde risaleye kısaca temas edilmiştir (bkz İnanır 2008 78-82) Suumlmeyye Oumlzdemir tarafından

da ldquoZuumlrricirc Vakıflarda Kullanılan ldquoCcedilocukların Ccedilocuklarırdquo Lafzın Vacirckıfın Kızının Ccedilocuklarını

Kapsaması (Hatibzacircde Kemalpaşazacircde ve İbn Nuumlceymrsquoin Risaleleri Bağlamında)rdquo adlı bir

yuumlksek lisans ccedilalışması yapılmıştır Ancak bu ccedilalışmada konuyla ilgili uumlccedil risale ele alındığından

İbn Kemalrsquoin risalesi hak ettiği kapsamda ele alınmamış uumlccedil risaleden hareketle konu

değerlendirilmeye ccedilalışılmıştır Ayrıca birccedilok kaynağa temas edilmemiş hatta İbn Kemalrsquoin

Suumlleymaniye Kuumltuumlphanesindeki kendi risalesi yerine ikinci el kaynak kullanılmıştır Yine de bu

ccedilalışma alana oumlnemli bir katkıda bulunmuştur (Bkz Oumlzdemir 2011) 3 Risalenin girişinde İbn Kemal Yavuz Sultan Selimrsquoe ldquoHalifetrsquouumlr-Rahman Sacirchibuumlrsquoz-Zaman

memlekette huzur ve emniyeti sağlayan hiccedilbir tavsif tarsquorif ve beyana ihtiyacı olmayan Ebursquol-

Fuumltucirch (fethetmelerin babası) Osmanoğullarının medacircr-ı iftiharı Sultan Selim Hanrdquo şeklinde hitap

etmektedir İbn Kemalrsquoin oumlzellikle Halife unvanını zikretmesi risalenin Mısır Seferirsquonden sonra

1517-1520 tarihleri arasında yazıldığını goumlstermektedir

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

47

ccedilalışıldığı sırada umumi hayatta iyice yerleşmiş olan vakıf muumlessesesinin

hukuki mahiyetini tespit etmiş ldquoevladuumlrsquol-evlacircdrdquo sorununu da ele almıştır

Hanefi kuumllliyacirctında ilk defa doğrudan Hilacircl (ouml 245858) daha sonra da Hassacircf

(ouml 261874) bu sorunu ele almıştır İmam Muhammed ise bu soruna doğrudan

değil de dolaylı bir şekilde değinmiştir (Halid Abdulah Şuayb 2002 12)

Osmanlı doumlneminde yazılan risaleler ccediloğunlukla guumlncel meselelerle

doğrudan irtibatlı olup doumlneminin sorunlarını irdeleyen belgelerdir Vakıflar

Osmanlı toplumunun en oumlnemli kurumlarından biri olmasına rağmen maalesef

Osmanlı doumlneminde yazılmış olan vakıf hukuku ile ilgili risalelerin bilhassa aile

vakfı ile ilgili risalelerin envanterinin dahi henuumlz ccedilıkartılmamıştır Alanla ilgili

ccedilalışmaların vakıfların hukukicirc youmlnlerinin değil de daha ziyade tarihi youmlnlerinin

ccedilalışıldığı goumlruumlluumlr (Oumlzcan 2005 516-518)

Osmanlı Devletirsquonde XV yuumlzyılın sonları ve XVI yuumlzyılın ortalarına

doğru vakıflarda ciddi bir hareketlilik goumlruumllmektedir Bu hareketliliğin bir

yansıması da vakıfların hukukicirc youmlnlerine ilişkin yazılan eserlerin sayısının

artmasıdır (Oumlzdemir 2011 100) ldquoEvladuumlrsquol-evlacircdrdquo sorunu da İbn Kemalrsquoden

oumlnce ve sonra Osmanlı hukukccedilularının da guumlndemini meşgul eden hatta en fazla

mesai harcadıkları konulardan biri olmuştur4 Bunun sebebi de ccedilalışmanın

ilerleyen boumlluumlmlerinde de goumlruumlleceği uumlzere başta İbn Kemal olmak uumlzere

hukukccediluların bu konuda oumlnceki imamlardan nakledilen goumlruumlşlerden birini

diğerine tercihte oldukccedila zorlanmış olmalarıdır Hatibzacircde Muhyiddin Efendi

(ouml 9011496) bu sorunu ldquodirayete ve usucircl kaidelerine uygun olan ve

goumlruumlşleriyle amel edilen muteber fıkıh kitaplarından nakledilen rivayet dikkate

alınır muteber bir delil zikretmeksizin muumlcerret bir naklin dikkate

alınmayacağınırdquo ifade ederek sorunu ccediloumlzmeye ccedilalışmıştır (Oumlzdemir 2011 121)

İbn Kemal ise bu sorunun ccediloumlzuumlmuumlnuuml ancak fakihler arasında hiyerarşik bir

tasnif yapmak sucircretiyle aşma yoluna gitmiştir

Şimdi İbn Kemalrsquoin adı geccedilen risalesi oumlrneğinde Osmanlı doumlnemi

hukukccedilularının şerrsquoicirc huumlkuumlm verme youmlntemlerini ve İslam hukukunun her

devirde uygulanabilme esnekliğini ortaya koyması bakımından bir oumlrnek olarak

duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz zuumlrricirc vakıf kurarken kullanılan ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo ifadesinin

4 Bu eserlerden bazısı şunlardır er-Risaletuumlrsquol-muumlteallika birsquol-vakf alersquol-evlacircd İbn

Kutluboğarsquoya (8791474)rsquoya ait olan bu risalenin diğer bir adı da el-rsquoisme lsquoanirsquol-hatacirci ficirc nakzirsquol-

kısmersquodir Risacircle alacirc kavlicirc Kacircdicirchacircn Lev kacircle racuumlluumln ardicirc hazihicirc mevkucircfe Bu risale

Hatibzacircdersquoye (9011496) aittir Risale ficirc duhucircli evlacircdirsquol-benacirct tahte lafzırsquol-veledversquol-evlacircdBu

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

48

vakıflar hukukunda kızdan torunlara da bu vakıftan yararlanma hakkı verip

vermeyeceği sorunu ele alınacaktır

1 Osmanlı Uygulamasında Vakıf Muumlessesesi

İslam bir yardımlaşma ve dayanışma dinidir Osmanlı toplumunda

vakıflar da hayırseverlik duygusunun muumlesseseleşmiş hali olup kişiyi Allah

(cc)rsquoya yaklaştıracak oumllduumlkten sonra da amel defterinin accedilık kalmasını

sağlayacak bir ldquosadaka-yı cacircriyerdquo olarak değerlendirilmiştir Hayırlı olan her

hizmetin ibadet olduğu anlayışının sonucu olarak vakıflar toplumun hayrına

olan her sahada sağlam bir sigorta vazifesi ifa etmiştir İslam hukuku da vakıf

sadaka nafaka ve zekacirct yoluyla toplumda fakirleri rahatlatacak tedbirleri

almıştır Kişileri aile bireylerinin fakir uumlyelerine sabit oranlarda nafaka

oumldemekle yuumlkuumlmluuml tutmuş ve bu haktan yararlanamadıkları takdirde vakıflardan

yararlanma hakkı tanımıştır (İnanır 2008 257)

11 Vakfın Tanımı

Vakıf kelime olarak durma durdurma hareketten alıkoyma

hapsetmek tasarruftan alıkoymak ve sebil kılmak anlamlarına gelen bir

kelimedir (İbn Manzucircr ty III 969 Yediyıldız 1986 XIII 153 Zuhaylicirc

1994 X 243) Istılahta ise mezheplere goumlre farklı tarifi vardır (Yediyıldız

1986 XIII 154 Ertuccedil 2007 8) Hanefi mezhebinde İmam Ebu Yusuf ve İmam

Muhammed hocaları İmam Ebu Hanifersquoden farklı goumlruumlştedir Ebu Hanifersquoye

goumlre vakıf ldquovacirckıfın muumllkuuml huumlkmuumlnde kalmak uumlzere aynrsquoı hapsetmek ve

menfaatini bir hayır yoluna tasadduk etmektirrdquo Buna goumlre vakfedilen şeyin

vakfeden kimsenin muumllkiyetinden ayrılması gerekmez (Serahsicirc 1993 XII 27

İbn Huumlmacircm 1316 V 37-40 60 Meydanicirc 1998 II 180 Yediyıldız 1986

XIII 154 Zuhaylicirc 1994 X 243-244) Hanefi mezhebinde fetvaya esas teşkil

eden Ebu Yusuf ve Muhammedrsquoe goumlre ise ldquokendisi ile intifacirc (yararlanmak)

muumlmkuumln olan bir malın rakabesinde (aynında) vakfedenin de başkasının da

tasarruflarına son verip aynrsquoı baki kaldığı halde Allahrsquoa yakınlık maksadıyla

gelirini muumlbah ve var olan bir harcama yerine hapsetmektirrdquo Buna goumlre mal

vakfedenin muumllkiyetinden ccedilıkar ve yuumlce Allahrsquoa muumllk olmak uumlzere hapsedilmiş

olur İmam Muhammedrsquoe goumlre vakfın bağlayıcı olabilmesi iccedilin vakıf konusu

malın muumltevelliye teslim edilmesi gerekir Ebu Yusufrsquoa goumlre ise ldquovakfettimrdquo

beyanıyla vakıf bağlayıcı hale gelmekte ve vakfedenin muumllkiyetinden

risale İbn Nuumlceymrsquoe (9701563) aittir Risale firsquol-vakf alersquol-evlacircd Bu risale İbn Gacircnim el-

Makdisicircrsquoye (10041596) nispet edilmiştir (Ayrıntılı bilgi iccedilin bkz Oumlzdemir 2011 2-3)

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

49

ccedilıkmaktadır (İbn Kemal 1485 vr 120a Serahsicirc 1993 XII 28 İbn Huumlmacircm

1316 V 40 Yediyıldız 1986 XIII 154 İnanır 2008 249)

Hanefi hukukccedilulara goumlre bir vakıf vakfeden (vacirckıf) vakfedilen mal

(mevkucircf) vakıftan yararlanan (mevkucircfun aleyh) ve irade beyanından (vakıf

sicircğası) oluşur Bunların ilk uumlccediluuml kurucu unsuru değil sıhhat şartlarıdır Vakfı

ancak huumlr acirckil ve bacircliğ kimseler kurabilir (Tarablucircsicirc 1292 9 Berki 1946 48

Zuhaylicirc 1994 X 260vd) Ccediluumlnkuuml o doumlnemde her ne kadar mana ve kavram

olarak mevcut olsa da buguumlnkuuml manada tuumlzel kişiler bulunmadığından vakıf

kurmak tamamen kişilerin tasarrufundadır

İbn Kemalrsquoe goumlre Ebucirc Hanife ve diğer iki imam arasındaki goumlruumlş

farklılıklarının sebebi vakfedilen malın vakfedenin muumllkiyetinden ccedilıkıp

ccedilıkmaması konusudur O Ebucirc Hanifersquonin goumlruumlşuuml esas alındığı takdirde vakfın

ancak iki şekilde bağlayıcı olacağını belirtmektedir Birincisi ictihada accedilık

olması sebebiyle hacirckimin bağlayıcı olduğuna dair mahkeme kararı ikincisi de

ldquoevimin gelirini vasiyet ettimrdquo diyerek vakfı vasiyet gibi yapmasıdır (İbn

Kemal 1485 vr 120b İnanır 2008 249)

12 Vakıf Ccedileşitleri

Osmanlı doumlneminde vakıf ccedileşitleri altı kategoride toplanmıştır

Ccedilalışmamızın konusu vakıftan yararlananlar bakımından zuumlrricirc yani evlatlık

vakıflar olduğundan diğer vakıf ccedileşitleri kısaca zikredilecektir

121 Muumllkiyetleri Bakımından (Sahih-Gayr-ı Sahih)

Sahih vakıflar gelir kaynakları ferdi muumllklerden oluşan vakıflardır Asıl

vakıf denilince sahih vakıflar kastedilir

Gayr-ı sahih vakıflar gelir kaynaklarının tamamı temlikname ile veya

başka bir şekilde padişahın izni ile sağlanan vakıflardır

122 Gelirleri Bakımından (Menkul-Gayr-ı Menkul)

Menkul vakıflar para silah kumaş at vs gibi taşınması muumlmkuumln olan

nesnelerden oluşan vakıflardır

Gayr-ı menkul vakıflar ise taşınması muumlmkuumln olmayan arazi arsa vb

gibi muumllklerden oluşur

123 Kendisinden Yararlanma Bakımından (Muumlessesat-ı Hayriye-

Akar-Avacircrız)

Muumlessesat-ı hayriye vakıfları doğrudan doğruya kamu hizmeti goumlrmek

amacıyla kurulan vakıflardır Akar vakfın amacına uygun hizmet edebilmesi

iccedilin onu finanse eden gelirlere denir

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

50

Avacircrız vakıfları bir mahalle veya koumly ahalisinin beklenmedik

ihtiyaccedillarını karşılamak uumlzere kurulan vakıflardır

124 Kiralanmaları Bakımından (İcareteynli-Mukataalı)

İcareteynli vakıflar icare-yi muaccele denilen vakıf akarın gerccedilek

kıymetine yakın peşin kira bedeli ile icare-yi muumleccele denilen her ay veya her

yıl periyodik olarak oumldenen kira bedeli karşılığında kullanılan vakıflardır

Mukataalı vakıflar vakıf bir arazi uumlzerindeki bina ve ağaccedilların muumllk

olduğu bir akarda mutasarrıfı tarafından her yıl vakfa verilmek uumlzere kiraya

bağlanan vakıflardır

125 İdareleri Bakımından (Muumllhak-Mazbut)

Muumllhak vakıflar Evkaf Nezaretirsquonin kontroluumlnde olmakla beraber

muumltevellileri tarafından idare olunan vakıflardır

Mazbut vakıflar hem youmlnetimi hem de denetimi Evkaf Nezaretirsquonin

kontroluumlnde olan vakıflardır

126 Yararlananları Bakımından (Hayri-Zuumlrricirc)

Hayri vakıflar zuumlrricirc vakıfların aksine ne kendisine ne de akrabalarına

herhangi bir gelir tahsis etmeyen sadece hayır amacıyla kurulan vakıflardır

(Yediyıldız 1986 XIII 156-158 Oumlztuumlrk 1995 153-163 Kazıcı 1985 82-97

Akguumlnduumlz 1988 200) Hayri vakıflar doğrudan doğruya hayır amacıyla kurulan

tuumlm insanlığa veya sınırlı bir kesime mesela sadece fakirlere ve kimsesizlere

yardım iccedilin kurulan vakıflardır (Yener 1992 92vd) Hayri vakıflarda vacirckıfın

ailesinin de bu vakıftan yararlanması muumlmkuumlnduumlr Bu husus yani vacirckıfın

ailesinin de bir vakıftan yararlanması o vakfın hayri olma oumlzelliğini

kaybettirmez Bu tuumlr vakıflarda amaccedil herkesin yararlanması olduğuna goumlre

vacirckıfın ailesi de herkes kavramı iccedilinde sayılmalıdır (Akguumlnduumlz 1988 200

vd)

Vakıflar iccedilinde hayri vakıflar ccediloğunluğu teşkil eder Bunlar sayesinde

Osmanlı toplumu iccedilin hayaticirc oumlneme haiz olan guumlnuumlmuumlzde devletin yerine

getirmekle yuumlkuumlmluuml olduğu eğitim sağlık sosyal guumlvenlik ve sosyal

yardımlaşma gibi birccedilok hizmet yerine getirilmiştir (Kozak 1985 20-27

İnanır 2008 257) Osmanlı Devletirsquonde vakıf adeta toplumsal bir ruh hacircline

gelmiş zenginler yanında muumltevazı imkacircnlara sahip pek ccedilok kişi vakıflar

kurmak suretiyle oumllduumlkten sonra da amel defterinin accedilık kalmasını amaccedillamıştır

(İbn Kemal 2868 vr 150a)

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

51

Ccedilalışma konumuz hayri vakıflar olmadığından daha fazla detaya

girilmeyecektir Şimdi İbn Kemalrsquoin risalesi ccedilerccedilevesinde zuumlrricirc vakıflar ele

alınacaktır

2 Zuumlrricirc Vakıflar

21 Zuumlrricirc Vakıfların Tanımı ve Hukuki Youmlnuuml

Zuumlrricirc vakıflar vakfedenin zengin yahut fakir hısımlarının yararlanması

amacıyla kurulan vakıflardır ki buna evlatlık zuumlrricirc veya ehlicirc vakıflar da denilir

(Ebu Zehra 1971 188 Akguumlnduumlz 1988 200-2001) Vacirckıfın ihtiyaccedil sahibi

hısımları bulunması halinde bunların ihtiyaccedillarını temin iccedilin vakıf yapması ve

oumlnce hısımlarına daha sonra da fakirlere tahsis etmesi makul ve yerinde bir iştir

Fakir hısımlar kendilerine vakıf yapılmamış olsalar da fakirler grubundan

yapılan vakıftan yararlanabilir Ancak zuumlrricirc vakıflarda zengin hısımlar da bu

kuruluşların gelirlerinden yararlanma hakkına sahip olması muumlnasebetiyle zuumlrricirc

vakıfların şerrsquoan cacirciz olup olmaması hususu Hanefi mezhebinde tartışılmıştır

Ebucirc Hanife ve İmam Muhammedrsquoe goumlre vacirckıf vakfını nihayete ebediyen sonu

gelmeyecek bir cihete tahsis etmelidir Nihayetini zikretmeyecek olursa sahih

olmaz Ccediluumlnkuuml tersquobid (ebedicirc kılmak) vakfın cevazı iccedilin şarttır Sonu gelecek bir

cihetten soumlz etmek ise manen onun iccedilin bir vakit tayin etmektir ki bu da

meccedilhule yapılan bir vakıf olduğundan vakfın cevazına manidir Ebu Yusufrsquoa

goumlre ise vakıfta tersquobid şart değildir O vacirckıf sonu gelebilecek bir cihetten soumlz

etse de etmese de neticede fakirlere ait olur (İbn Huumlmacircm 1316 V 48 Zuhaylicirc

1994 X 279)

Ayrıca İmam Muhammed vacirckıfın vakıftan yararlanmasını ve kendisine

vakfetmesini de cacirciz goumlrmez Ona goumlre vakıf temliki bir tasarruftur ve vakıfta

ise temlik teslimle olur Temlik ve teslimden sonra vacirckıfı vakfedilenin aslında

veya gelirinde zilyet kabul etmek temlike aykırıdır İmam Ebu Yusufrsquoa goumlre ise

vakıf vakfedileni vacirckıfın muumllkuuml olmaktan ccedilıkarıp Allahrsquoın muumllkuumlne dacirchil eden

bir tasarruf olduğu iccedilin vacirckıfın bundan sonra kendi nefsine tahsisi Allah

namınadır ve vakfın amacına aykırı değildir (Merğicircnacircnicirc 1990 III 15 Serahsicirc

1993 XII 31-32 41-42)5 Bu sebeple o vacirckıfın hısımları zengin insanlar olsa

da sonunda fakirler mevkufun aleyh olarak accedilıkccedila belirlenmek sucircretiyle zuumlrricirc

vakıflarının geccedilerli olması goumlruumlşuumlndedir (İbn Kemal 685 vr 215a-b Kadıhan

13101912 III 318-319 Bilmen ty 358 Imber 2004 151) Nitekim Kayseri

5 Burhaneddin Merğicircnacircnicirc Hidacircye Şerh-u Bidacircyetirsquol-Muumlbtedicirc 1 bs Dacircrursquol-Kuumltuumlbirsquol-İlmiyye

Beyrut 1990 c III s 15 Şemsuumlddicircn Serahsicirc Mebsucirct Dacircrursquol-Marsquorife Beyrut 1993 c XII s 31-

32 41-42

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

52

Şerrsquoiyye Sicilirsquondeki bir kayda goumlre bir aile vakfı kurulurken vakıftan iyi hali

bilinen fakirlere de yardım edilmesi zikredilmekte vakıf kurucusunun nesli son

bulduğu takdirde youmlnetimin beldenin Muumlsluumlman idarecilerine geccedilmesi şart

koşulmaktadır (Heyet 1998 255 İnanır 2008 259) Bu uygulamaya bir başka

oumlrnek de tekke ve zaviyelerle ilgili verilebilir Osmanlırsquoda zaviyelerin geneli

zaviyeyi kurmuş olanların elinde zuumlrricirc vakıf olarak bulunmaktadır Zamanla

şeyhlerin evlatları kalmayınca veya şeyhlerin yolsuzlukları goumlruumllduumlğuumlnde

onların yerine devlet tarafından başka şeyhler atanmıştır Buralar zamanla zuumlrricirc

vakıf olmaktan ccedilıkıp toplumun yararlandığı hayri vakıf haline doumlnuumlşmuumlştuumlr

(Barkan 1942 279-305) Neticede zuumlrricirc vakıflar fakirlerin yararlanacağı

vakıfların sayısının artmasına yardımcı olmuştur

Zuumlrricirc vakıf olan muumllkler mirasccedilılar arasında paylaşılmadan vacirckıfın

belirleyeceği şartlar altında sadece belirli kişilerin faydalanması muumlmkuumlnduumlr

İslam miras hukukunda bir kişi malının ancak uumlccedilte birini vasiyet edebilir

geriye kalan uumlccedilte iki mal ise vefatından sonra mirasccedilılar arasında miras hukuku

kaidelerine goumlre taksim edilmektedir (İbn Kemal 280 vr 119b 685 226b

1967 vr 170a-b 118 vr 77a) Eğer bir kimse buumltuumln malını zuumlrricirc vakfına

doumlnuumlştuumlrduumlğuuml takdirde daha hayattayken malının kontroluumlnuuml devam ettirmiş

oumlluumlmuumlnden sonra da onu dokunulmaz kılmış vacircrislerinin malı satıp

kaybetmesinin de oumlnuumlne geccedilmiş ve dilediğini de ondan yararlanacak kişi olarak

tayin imkacircnına kavuşmuş olmaktadır Oumlzellikle vakfedenin azacircd edilmiş

koumlleleri bu yolla mirastan yararlandırılabilmektedir Ayrıca şerrsquoicirc mirasccedilı olarak

kadınların vakıf kurucusu başka tuumlrluuml şart koşmadığı takdirde mirastan eşit

olarak yararlanmasını sağlayabilmekte ya da mirastan mahrum edebilmektedir

(Akguumlnduumlz 1988 206 Imber 2004 151 Oumlztuumlrk 1995 138) İstanbul Vakıfları

Tahrir Defterlerirsquonde bu şekilde yapılmış ccedilok sayıda vakfa rastlanmaktadır

(Barkan Ayverdi 1970 XXI-XXV)

Son asırlarda zuumlrricirc vakıflar aleyhinde Mısırrsquolı bazı hukukccedilular İslam

miras hukukunu ihlal etmeye vesile olduğu ve ayrıca bunlarda sadaka ve kurbet

manasının bulunmadığını gerekccedilesiyle ilga edilmesi gerektiğini iddia

etmişlerdir Bu goumlruumlşlere istinaden bu vakıf Mısırrsquoda bir suumlre yasaklanmış daha

sonra ise tekrar eski uygulamaya doumlnuumllmuumlştuumlr (Ebu Zehra 1971 32-35

(Akguumlnduumlz 1988 200-201)

Zuumlrricirc vakfa cevaz verenler ise bu vakfın İslam miras hukuku kaidelerine

karşı bir savaş accedilma manası taşımadığını kişinin vakıf yoluyla değil de bağış

yoluyla da zaten istediği tasarrufu yapabileceğini vakıf yapmasının hayır

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

53

kastını goumlsterdiğini ifade etmişlerdir Nitekim Hz Peygamber (sav) Ebu

Talharsquoya yapacağı sadakalarda hısımlarını tercih etmesini tavsiye etmiştir

Birccedilok sahabe de mirasccedilı olsun ya da olmasın yakın hısımlarına vakıflar

kurmuşlardır (Ebu Zehra 1971 189-190 Akguumlnduumlz 1988 202)

Osmanlı Devletirsquonde uygulama Ebu Yusufrsquoun goumlruumlşuumlne goumlredir Hatta

Hanefiliğin pek az yayılmış olduğu Cezayirrsquode bile diğer mezhepler cevaz

vermediği halde buumltuumln vakıflar Ebu Yusufrsquoun goumlruumlşuumlne goumlre tesis edilmiştir

Ertuccedil 2007 44 Koumlpruumlluuml 1942 12-13 Bilmen ty IV 359)

Osmanlı toplumunda zuumlrricirc vakıf kuranlar keyfi tasarrufta bulunmak

amacıyla -vakfın amacına aykırı- muumltevelliyi o kadar yetkili kılmış ve bu

yetkiyi o kadar istismar etmiş olacaklar ki Kanucircnicirc Sultan Suumlleyman (1520ndash

1566) vacirckıfın zuumlrricirc vakıflarda her işte muumltevellinin goumlruumlşuumlnuumln esas alınması

şartına itibar edilmeyeceğini belirten bir ferman yayınlamıştır Ebussuucircd

(9821574) bu gibi şartların 9441537 tarihli Padişah fermanı ile geccedilersiz

sayıldığını vakıf muhasebelerinin vakıf muumltevellisi ve vakıf nacirczırı nezacircretinde

hacirckimin huzurunda goumlruumllmesi gerektiğini muumltevellilerin ise yalnızca ldquoacircracirc-yı

sahicirchardquosına itibar edileceğini belirtmiştir6 Bu fermanın yayımlanmasında zuumlrricirc

vakıflarda muumltevellinin vakfa zarar veren tasarruflarının etkili olduğu

anlaşılmaktadır Bu ferman aslında tamamen hayır amaccedillı dini bir tuumlzel kişilik

mahiyetinde olan vakıf muumlessesesinin devlet tarafından denetim altına alınma

gereğinin bir goumlstergesidir7 Hatta bu denetimin etkisiyle zuumlrricirc vakıf

vakfedenlerin vakıflarının kadı tarafından Ebucirc Hanifersquonin goumlruumlşuumlne dayanarak

iptal edilmesinden ccedilekindikleri anlaşılmaktadır Bu sebeple vakıf şartnamesinde

ldquoMuumlsluumlmanların kadılarından bir kadıya arz ettim ve bu vakfı onayladırdquo diye

tescil ettirmek suretiyle vakfın ebediyen iptal edilmesinin oumlnuumlne geccedilmeye

ccedilalışmışlardır (İbn Kemal 280 vr 147b İnanır 2008 261)

6 ldquoTevliyeti evlacircda meşrucirct olan vakfın vakfiyyesinde şart-ı vacirckıf lsquoCemicirc umucircrda rersquoy

muumltevellinin olarsquo deyucirc kaydolunsa vakf-ı mezbucircrun muhacircsebesi goumlruumllmek lacirczım oldukda

muumltevellicirc mi goumlruumlr yoksa vakfın nacirczırı mı goumlruumlr Cevap Muumltevellicirclere bilkuumllliyye irhacirc-i ınacircn

(yetki verilmişse) olunup şart-ı vacirckıf ile amel olunmak erbarsquoa ve erbaicircne ve tisrsquoimietin

(9441537) tarihinde refrsquo olunup rersquoy-i hacirckim inzımacircmı ile olmak emrolunmuştur İkisinin

mahzarında muhacircsebeler rersquoy-i hacirckimle goumlruumlluumlr Muumltevellicircnin acircracirc-yı sahicirchası muumlsacircade olunup

acircracirc-yı muhtelifesi reddolunur Emr-i Şer-i Şericircf dahi budurrdquo (Ebussuucircd 178 vr 99a) İnanır

2008 261 7 Zeyd-i muumltevelli kendi kavliyle muhasebesini kadıya goumlrduumlruumlp eline muumlhuumlrluuml defter alsa hacirclen

muumlrtezika-yi vakf Zeyd mezann-ı hiyanet olduğunu kadıya ilam ettiklerinde kadı Zeydrsquoin

muhasebesini tekrar goumlruumlp erbacircb-ı zimemi yoklamaya kadir olur mu Beyan buyurub muumlsab

oluna Cevap Olur Harrarahucirc Fakir Ahmed (İbn Kemal 2419 vr 19a)

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

54

Daha oumlnce de ifade edildiği uumlzere zuumlrricirc vakfında vacirckıf gelirin oumlnce

kendisine ve daha sonra soyundan gelenlere gitmesini şart koşar Vacirckıfın

vakfederken kullandığı ifadelerin vakıftan yararlananların belirlenmesinde son

derece etkilidir Osmanlı hukukuna goumlre vacirckıfın ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo yani

ldquoccedilocukların ccedilocuklarınardquo ifadesiyle kurduğu zuumlrricirc vakıftan erkek evlattan

torunların yararlanması konusunda bir ihtilaf yoktur Ancak bu ifadenin kızdan

torunları kapsayıp kapsamadığı dolayısıyla vakıftan yararlanmasının muumlmkuumln

olup olmadığı olacaksa ne zaman ve nasıl istihkak sahibi olacakları uumlzerinde

zengin bir literatuumlr oluşmuştur8 Konuyu detaylı bir şekilde incelemek

ccedilalışmanın sınırlarını aşmaktadır

22 İbn Kemalrsquoe Goumlre Zuumlrricirc Vakıflarda İstihkakla İlgili Vacirckıfın

İradesini Beyan Şekilleri ve Hukukicirc Sonuccedilları

ldquoVacirckıfın şartı Şacircrirsquonin nassı gibidirrdquo (İbn Nuumlceym 2003 221) İslam

hukukunda vacirckıfın şartlarına bu derece oumlnem verilmesi beraberinde vacirckıfın

irade beyanında kullandığı lafızların yorumlanmasıyla ilgili ciddi bir literatuumlr

meydana getirmiştir Ccediluumlnkuuml vacirckıfın vakfiyede zikrettiği şartlar kelimelerden

oluşur Vacirckıfın kullandığı bu ifadeler mevkufun aleyhten yani vakıftan kimlerin

nasıl yararlanacağını tespit eder Bu sebeple İbn Kemal ccedilalışmaya konu olan

risalesinde vakıftan yararlanacak kişileri ifade etmek uumlzere kullanılan

kelimeleri birinci derecede ccedilocuklarla sınırlı olan ve birinci derecede ccedilocuklarla

sınırlı olmayan ifadeler olmak uumlzere iki grupta ele almaktadır Bunların da her

biri tekil (muumlfred) ve ccediloğul (cem) ifadeler olmak uumlzere ikişer kısma ayrılacağını

belirtmektedir

Bu durumda vacirckıf iradesini doumlrt şekilde beyan edebilir

a) ldquoCcedilocuğuma vakfettimrdquo )وقفت على ولدي(

b) ldquoCcedilocuklarıma vakfettimrdquo (وقفت على اولادي)

c) ldquoCcedilocuğuma ve ccedilocuğumun ccedilocuğuna vakfettimrdquo( وولد وقفت على ولدي

(ولدي

d) ldquoCcedilocuklarıma ve ccedilocuklarımın ccedilocuklarına vakfettimrdquo (İbn Kemal

1049 vr 49b) (وقفت على اولادي واولاد اولادي)

221 Vacirckıfın ldquoCcedilocuğuma Vakfettimrdquo İfadesi ve Hukukicirc Sonuccedilları

Vacirckıf iradesini tekil olarak ldquoCcedilocuğuma vakfettimrdquo şeklinde beyan

ederse Hanefi hukukccedilularından Kadıhan (ouml 5921196)9 bu ifadenin zacirchir

8 İbn Nuumlceym Risacircle ficirc Duhucircli Evlacircdirsquol-Benacirct Tahte Lafzirsquol-Veledversquol-Evlacircd Suumlleymaniye

Kuumltuumlphanesi Ccedilelebi Abdullah 399 nr vr 55a-57b 9 Kadıhan Fahrettin Hasan b Mensur b Mahmud el-Oumlzcedicirc

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

55

rivayete goumlre kızdan olan ccedilocukların vakıftan yararlanmasına imkan

vermediğini belirtir (Kadıhan 13101912 III 319) Hanefi hukukccedilularından

Hilacircl de Kadıhanrsquola aynı goumlruumlştedir Ancak Hassacircf ise İmam Muhammedrsquoin

kızdan olan ccedilocukların da vakıftan yararlanacak kişiler arasına gireceği

goumlruumlşuumlnde olduğuna istinaden Kadıhan ve Hilacirclrsquoin aksine kızdan olan

ccedilocukların da vakıftan yararlanma hakkına sahip olacağı duumlşuumlncesindedir İbn

Kemal Hanefi mezhep hukukccedilularının ihtilaf ettiği bu konuda zacirchir rivayetin

sahih goumlruumlş olduğu kanaatindedir Ccediluumlnkuuml kızdan olan ccedilocuklar erkeğin

ccedilocuğunun aksine annelerine değil babalarına nispet edilecekleri iccedilin bu

durumda vakıftan yararlanma hakkına sahip olamazlar (İbn Kemal 280 vr

147a 1049 49b Ebu Zehra 1971 273-275 Akguumlnduumlz 1988 204)

Osmanlı vakıf uygulamasında zahir rivayetin esas alındığı ikinci kavle

itibar edilmediği anlaşılmaktadır (Bilmen ty 359)

222 Vacirckıfın ldquoCcedilocuklarıma Vakfettimrdquo İfadesi ve Hukukicirc

Sonuccedilları

Vakıf kurucusu ldquoccedilocuklarıma vakfettimrdquo şeklinde ccediloğul ifade

kullanarak irade beyan ettiği durumlarda mezhep hukukccediluları arasında kimden

ccedilocukların vakıftan yararlanacağı konusunda ihtilaf vardır Burhaneddin el-

Buhacircricirc (ouml 6161219)rsquoye goumlre bu durumda ldquoCcedilocuklarrdquo kelimesinin kapsamına

erkek ccedilocukların ccedilocukları dacirchildir Kızdan ccedilocuklarının dacirchil olup olmaması

konusunda ise mezhepte iki rivayet vardır Bunlardan biri İmam Muhammedrsquoin

Siyeruumlrsquol-Kebir adlı eserinin ldquoemanrdquo boumlluumlmuumlnde yer almaktadır Burada ehl-i

harp muumlsluumlmanlara ldquoBize ve ccedilocuklarımıza eman verinrdquo dediğinde bu istek

kabul edildiği takdirde ehl-i harbin hem kendileri hem de erkek ccedilocuklarının

ccedilocukları eman almış olur Fakat ehl-i harp kız ccedilocuklarının ccedilocuklarına

ldquoemanrdquo almış sayılmaz Aynı boumlluumlmuumln bir başka yerinde ise kız ccedilocuklarının

ccedilocukları da emana dacirchil olacağı belirtilmektedir Hanefi fakihlerinden Ebucirc

Bekir Muhammed b Fazl (ouml 931319) ise kızdan ccedilocuklarının eman kapsamına

girmeyeceği goumlruumlşuumlnuuml benimsemektedir (İbn Kemal 1049 vr 49b-50a 280 vr

147a)

İbn Kemal vacirckıfın ldquoccedilocuklarıma vakfettimrdquo ifadesinde kızdan

ccedilocukların vakfa dacirchil olmayacağı ihtilafında -accedilık bir şekilde ifade etmemiş

olsa da- Ebucirc Bekir Muhammed b Fazlrsquoın kızdan ccedilocukların emana dacirchil

olmayacağına dair goumlruumlşuumlnuuml oumln plana ccedilıkarmasından kızdan ccedilocukların vakfa

dacirchil olmayacağı goumlruumlşuumlnde olduğu anlaşılmaktadır

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

56

Ebussuucircdrsquoa goumlre ldquoevlacircdrdquo lafzı bir defa zikredildiğinde birinci batın

inkıraz ettiğinde vakıftan istihkak hakkı fakirlere geccediler O ikinci batna

geccedileceği goumlruumlşuumlnde olanları hata etmekle succedillar (Ebussuucircd 223 vr 127b) Ebu

Zehra 1971 277 Akguumlnduumlz 1988 204) Anlaşıldığı kadarıyla İbn Kemal de

aynı goumlruumlştedir Osmanlı uygulamasının bu goumlruumlşler doğrultusunda olduğu

bilinmektedir (Akguumlnduumlz 1988 205)

223 Vacirckıfın ldquoCcedilocuğuma ve Ccedilocuğumun Ccedilocuğuna Vakfettimrdquo

İfadesi ve Hukukicirc Sonuccedilları

Vacirckıf vakıf kurma iradesini tekil ifade ile ldquoccedilocuğuma ve ccedilocuğumun

ccedilocuğuna vakfettimrdquo diye beyan ederse bu beyanın kapsamına kızdan olan

ccedilocukların girip girmemesi Hanefi hukukccediluları Ebursquol-Hasan Ali er-Razicirc (ouml

5981201) ile Hilal10

(ouml 245858) arasında ihtilaflıdır Kadıhan Fetacircvacircrsquosında

Hilacirclrsquoin kızdan olan ccedilocukların gireceği Razicircrsquonin ise girmeyeceği goumlruumlşuumlnde

olduklarını belirtir Ona goumlre sahih olan goumlruumlş Hilacirclrsquoin goumlruumlşuumlduumlr Ccediluumlnkuuml

ldquoccedilocuğumun ccedilocuğurdquo ifadesi erkek ccedilocuklarının ccedilocuklarını kapsadığı gibi kız

ccedilocuklarının ccedilocuklarını da kapsamaktadır (Kadıhan 13101912 III 316) Bu

alıntıdan İbn Kemalrsquoin de aynı goumlruumlşte olduğu anlaşılmaktadır

224 Vacirckıfın ldquoCcedilocuklarıma ve Ccedilocuklarımın Ccedilocuklarına

Vakfettimrdquo İfadesi ve Hukukicirc Sonuccedilları

Bir vacirckıf vakıf kurma iradesini evlacircd veya veled lacircfzını nefsine muzaf

kıldığı meselacirc (وقفت على اولادي واولاد اولادي) yani ldquoevlacircdıma ve evlacircdımın

evlacircdına vakfettimrdquo dediği takdirde kızın evlacircdı da vakfa dahil olur mu olmaz

mı konusu Hanefi mezhebinde ihtilaflıdır Bu ihtilafın Osmanlı Devletirsquonde

farklı uygulamalara sebep olduğu anlaşılmaktadır Doumlnemin sultanı Yavuz

Sultan Selim zamanının ileri gelen hukukccedilusu olarak tanınan İbn Kemalrsquoden

sorunla ilgili hukuki goumlruumlş alarak uumllkede aynı mezhep iccedilinde hukukicirc birliği ve

istikrarı sağlamaya ccedilalışmıştır

Hanefi mezhebinde bu konuda iki rivayet vardır Bunlardan birincisi

Hilacircl ile Hassafrsquoın rivayetleridir Bu rivayete goumlre vacirckıfın kızının evlacircdı da

vakfa dacirchil olur Diğer rivayete goumlre ise vacirckıfın kızının evlacircdı vakfa dacirchil

olmaz Ancak sulbicirc evlad ve ahfad dahil olur Burhaneddin el-Buhacircricirc vakıf

konusunda Serahsicircrsquonin goumlruumlşuumlnuuml doğru bulmaktadır O da ldquoevlacircdımın evlacircdınardquo

diye yapılan vakfa kızdan torunların da dacirchil olması goumlruumlşuumlduumlr (İbn Kemal

10

Hilacircl b Yahya b Muumlslim el-Basricirc (245858) Hilalrsquoin ldquoAhkacircmursquol-Vakfrdquo adlı eseri

vakıf alanında yazılmış ilk muumlstakil eserlerden biridir

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

57

1049 vr 50b Bilmen ty 360-361) İbn Kemal Hassacircf Serahsicirc Hilacircl

Kadıhan İftiharuumlddin Buhacircricirc (ouml 5421147) ve Burhaneddin el-Buhacircricirc gibi

muumlctehid ve fakihlerin bu konudaki tercihlerinin daha kuvvetli olduğu ifade

etmektedir

Eğer vacirckıf vakfiyede ldquoccedilocuklarıma ve onların ccedilocuklarının ccedilocuklarınardquo

şeklinde ifade beyan ederse bu durumda hem oğlan hem de kızdan ccedilocuklar

vakıftan yararlanabilir İbn Kemalrsquoe goumlre bu konuda Hilalrsquoin veled isminin hem

kız hem de erkek ccedilocukların ccedilocuklarını kapsadığı şeklindeki goumlruumlşuuml sahihtir

Ehl-i harp ldquoBize ve ccedilocuklarımıza ve ccedilocuklarımızın ccedilocuklarımıza eman

verinrdquo dediğinde erkek ve kız ccedilocuklarının ccedilocukları da emana dacirchildir (İbn

Kemal 280 vr 147a) Hanefi fakihlerinden Ebucirc Bekir Merğicircnacircnicirc Burhaneddin

el-Buhacircricirc (ouml 6161219) ve İftiracirchuddicircn el-Buhacircricirc (ouml 5421147) de aynı goumlruumlşuuml

benimsemektedir

İbn Kemalrsquoe goumlre Kadıhanrsquoın zacirchir rivayete istinaden kızdan torunların

vakfa dacirchil edilmeyeceği goumlruumlşuuml ancak vacirckıfın iradesini ldquoCcedilocuğuma ve

ccedilocuğumun ccedilocuğuna vakfettimrdquo şeklinde beyan etmesi haliyle ilgilidir Bu da

kızdan ccedilocukların analarına değil babalarına nispet edilmeleri gerekccedilesine

dayanmaktadır (İbn Kemal 1049 vr 50a İnanır 2008 80)

Vakıftan yararlanacak kişilerin ikinci kalıbın ikinci şekline goumlre beyan

etmesi yani birinci derece ccedilocuklarla sınırlı olmayacaklara gelince Serahsicirc (ouml

4831090)rsquonin accedilıkccedila ifade ettiği uumlzere burada kızdan ccedilocukların vakıftan

yararlanacak kişiler arasına girmesi huumlkmuuml dilin delacircletine bağlı olarak

ibarenin muktezacircsına goumlre verilir Ccediluumlnkuuml ona goumlre ccedilocuğunun ccedilocuğu bir

kimsenin kendi ccedilocuğunun doğurduğu ccedilocuğa verilen bir isimdir Kızı da onun

kendi ccedilocuğu olduğuna goumlre kızının doğurduğu ccedilocuk gerccedilekte ccedilocuğunun

ccedilocuğu olur Ama vacirckıf ldquoccedilocuğuma vakfettimrdquo derse huumlkuumlm boumlyle değildir Bu

durumda zahir rivayete goumlre kızının ccedilocukları vakfa dacirchil olmaz Ccediluumlnkuuml ccedilocuk

ismi sulben kendi erkek ccedilocuğunu ve oğlun ccedilocuğunu kapsar zira oğlun ccedilocuğu

oumlrfen ona nisbet edilir Oumlrf de şuumlpheyi bertaraf eder Burhaneddin el-Buhacircricircrsquonin

Serahsicircrsquoden naklettiğine goumlre ise tek goumlruumlş olarak bu şekilde yapılan ifadede

kızların ccedilocukları vakfa dacirchildir ldquoCcedilocuklarım hususunda bana eman verinrdquo

denildiğinde burada zikredilen ccedilocuğun ccedilocuğudur Gerccedilekte ccedilocuğun ccedilocuğu

ccedilocuğunun doğurduğu ccedilocuğa verilen isimdir Kızı da onun ccedilocuğudur Buna

goumlre kızının doğurduğu ccedilocuklar gerccedilekte ccedilocuğunun ccedilocuğu olur Bir kimse

kendi ccedilocuklarını zikrederse bu soumlzden hakikaten kendi ccedilocukları huumlkmen de

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

58

doğum youmlnuumlnden kendisine nispet edilen ccedilocuklar anlaşılır Bunlar da kızdan

ccedilocuklar değil oğlunun ccedilocuklarıdır (İbn Kemal 1049 vr 50a-b)

3 Sonuccedil

İbn Kemal ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo ifadesiyle kurulan vakıflarda kızdan

torunların yararlanmasıyla ilgili meselede tercihini mezhep hukukccedilularının hem

delil bakımından hem de hukuki donanım bakımından hepsinin aynı seviyede

olmadığı gerekccedilesine dayandırmıştır Ona goumlre Hassacircf Serahsicirc Hilacircl Kadıhan

İftiharuumlddin Buhacircricirc (ouml 5421147) ve Burhaneddin el-Buhacircricirc oumlnde gelen

hukukccedilulardandır Ebursquol-Hasan Ali er-Razicirc Ali b Huumlseyin Suğdicirc (ouml

4611069) Ebucirc Bekir Merğicircnacircnicirc Sadrursquoş-Şehid (ouml 5361141) Radıyyuddicircn

Serahsicirc (ouml 5441149) gibi hukukccedilular ise onlara goumlre daha alt mertebededir Bu

sebeple İbn Kemal hem delil bakımından hem de fakihlerin oumlnde gelenlerinin

goumlruumlşuuml olması accedilısından ldquoCcedilocuklarıma ve ccedilocuklarımın ccedilocuklarına vakfettimrdquo

denilerek ccediloğul ifadeyle kurulan vakıflarda kızdan torunların da zuumlrricirc vakıftan

yararlanma hakkına sahip olacağı goumlruumlşuumlnuuml tercih etmiştir İbn Kemalrsquoe goumlre

derece itibariyle ikinci sırada gelen hukukccedilular soumlzluumlk ve terim anlamında

ccedilocuk anneye nispet edilmez deseler de vacirckıf ldquokız ccedilocuklarımın ccedilocuklarırdquo

derse şerrsquoan ona itibar edilir Eğer ldquoccedilocuk oumlrfen de anneye nispet edilmezrdquo

denirse burada kızdan ccedilocuğun dacirchil olmamasının bir faydası yoktur Kızdan

ccedilocuğun dacirchil olması ibare (beyan) huumlkmuumlyledir oumlrf huumlkmuumlyle değildir Oumlrf

huumlkmuumlyle dacirchil olması ldquoccedilocuklarıma vakfettimrdquo denilirse geccedilerlidir (İbn Kemal

1049 vr 50a-b)

İbn Kemal guumlncel meseleleri ccediloumlzuumlmlediği fetvalarında da bu konuya

temas etmiştir O yargı kararıyla kızdan torunların evlacirctlık vakfa dacirchil

olacağını belirterek vakıf gibi tamamen dini mahiyetteki vacirckıf iradesinin

belirlenmesiyle ilgili bir konuyu devlet başkanının duumlzenleme yapabileceği bir

alan olarak değerlendirmiştir11

Yavuz Sultan Selim oumlrneğinde de goumlruumllduumlğuuml

uumlzere Osmanlı sultanlarının Hanefi mezhebinde farklı goumlruumlşlerin bulunduğu

ihtilaflı meselelerde doumlnemin ileri gelen hukukccedilularının goumlruumlşlerine muumlracaat

ederek gerekli yasal duumlzenlemeleri yaptıkları anlaşılmaktadır İbn Kemal gibi

Osmanlı hukukccedilularının da padişahın yasama yetkisini kabul ettikleri

goumlruumllmektedir Bu bağlamda Osmanlı kanunnamelerinin yapılmasında da

11 Vakf-ı evlacircdda kız dahi dahil olur mu Cevap Olur kadı duumlhucircluumlne huumlkmedicek (İbn Kemal

1967 vr 160b) Kız oğlan evlacircd olur mu Cevap Evlacircd olmaz evlacircd-ı evlacircd olur Kadı duumlhucircluumlne

huumlkmederse olur (İbn Kemal 118 vr 77a)

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

59

benzer suumlrecin takip edildiği yani doumlnemin ileri gelen hukukccedilularının

goumlruumlşlerinin alındığı soumlylenebilir

İbn Kemalrsquoin vacirckıfın iradesini yorumlamakla ilgili bir konuda farklı

goumlruumlşler arasında hukuki bir tercih yaparken kızdan ccedilocuğun

yararlanmamasında fayda olmadığını beyan etmesi onun tercihlerinde kamu

yararını ve guumlncel ihtiyaccedilları dikkate aldığını goumlstermektedir

Ebussuucircd ldquoevlacircdrsquouumll-evlacircdrdquo şeklinde yapılan vakfa kızdan ccedilocukların da

yani evlad-ı benacirctın da kesin olarak vakıftan istihkak sahibi olup yararlanacağı

kanaatindedir Yani İbn Kemalrsquoin Yavuz Sultan Selimrsquoin ricasıyla yaptığı bu

meseledeki tercihinin daha sonraki doumlnemlerde de Osmanlı vakıf

uygulamasında belirleyici olduğu anlaşılmaktadır Bu doumlnemde Arap

uumllkelerinde daha ccedilok ldquoebnacirciyerdquo yani erkek ccedilocuklara youmlnelik vakıflar tesis

edilirken Osmanlırsquoda evlacircdiye vakıfların tesis edilmesi kız ve kızdan

ccedilocukların da erkek ccedilocuklar gibi goumlzetildiğini goumlstermektedir

Ayrıca mezhep iccedilinde alternatifli huumlkuumlmlerin ccedilokluğu Osmanlı

hukukccedilularına guumlncel ihtiyaca uygun kamu yararını goumlzeten huumlkmuuml bulmakta

oldukccedila geniş bir imkacircn sunduğu anlaşılmaktadır İbn Kemalrsquoe goumlre bir

mezhebi taklit eden muumlftuumlnuumln farklı goumlruumlşler arasında bir tercih yapabilmesi

iccedilin kimin goumlruumlşuumlyle fetva vereceğini bilmesi gerekir Oumlzellikle muhalif

goumlruumlşler arasında uygun olanı temyizde gerekli basirete zıt goumlruumlşler arasında

tercihte de yeterli kudrete sahip olabilmesi iccedilin fakihin rivayetteki mertebe ve

dirayetteki derecesini ayrıca fakihler tabakasındaki yerini bilmelidir (İbn

Kemal 1049 vr 50b) Dolayısıyla İbn Kemal burada kendi tercihinin keyfi bir

tercih olmayıp bazı kıstaslara dayalı olduğunu belirtmek ve tercihinin isabetli

olduğunu goumlstermek iccedilin risalenin sonunda fakihleri tasnif eder (İbn Kemal

1049 51a-b İnanır 2008 83-84) Bu boumlluumlm daha sonra ldquoTabakacirctuumlrsquol-Fukahacircrdquo

ve ldquoTabakacirctuumlrsquol-Muumlctehidinrdquo adlarıyla muumlstakil birer risale olarak ccediloğaltılmış

kuumltuumlphane kataloglarında ve birccedilok ilmicirc ccedilalışmada muumlellifin ayrı bir eseri

olarak goumlsterilmiştir (Brockelmann 1949 II 602 Oumlzer 1991 23 Oumlzen 2003

240) Hacirclbuki bu boumlluumlm sultanın emri uumlzerine daha oumlnce bahsi geccedilen guumlncel

soruna fetva verirken yaptığı tercihi gerekccedilelendiren bir ccedilalışmadır Onun

yaptığı bu tasnif daha yazıldığı tarihten itibaren buumlyuumlk kabul goumlrmuumlş kendinden

sonra gelen Osmanlı hukukccediluları iccedilin temel bir kaynak olmuştur Yakın doumlneme

kadar hukukccedilular fakihleri bu ccedilerccedilevede değerlendirmişler ve bu tasnifteki

derecelerine goumlre goumlruumlşlerine oumlnem vermişler bu tasnifte yer almayan

hukukccedilulara ise o kadar itibar etmemişlerdir (İnanır 2008 82) Bu kabulde

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

60

tasnifin arkasında Yavuz Sultan Selim gibi bir devlet başkanının emir ve

iradesinin bulunması son derece etkili olduğu anlaşılmaktadır

Kısaca başlı başına tek bu risale İbn Kemal gibi İslacircm hukuk

kuumllliyacirctına hacirckim hukukccedilular bulunduğu muumlddetccedile İslam hukukunun her

devirde devlet ve toplum ihtiyacına cevap uumlretebilecek esnekliğe ve pratiğe

sahip olduğunu goumlsteren guumlzel bir oumlrnektir Ayrıca Hanefi hukukccedilularının

devletin ve toplumun ihtiyaccedilları doğrultusunda ccedileşitli tasniflere tabi tutulması

Osmanlı Devletirsquonde din-devlet ilişkisini anlama bakımından oumlnemli ipuccedilları

sunmaktadır

KAYNAKLAR

Akguumlnduumlz A (1988) İslacircm Hukukunda ve Osmanlı Tatbikatında Vakıf

Muumlessesesi TTK Yay Ankara

Bahccedilıvan S (1993) ldquoİbn Kemal Paşa ve Aracircuumlhuumlrsquol-İtikacircdiyyerdquo Basılmamış

Doktora Tezi Camiatuuml Uumlmmirsquol Kuracirc Kuumllliyetirsquod-Darsquovet ve Usucircluumlddin

Suudi Arabistan

Barkan OumlL Ayverdi EH (1970) İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri 953 (1546)

Tarihleri Baha Matbaası İstanbul

Osmanlı İmparatorluğursquonda Bir İskacircn ve Kolonizasyon Metodu Olarak

Vakıflar ve Temlikler-I İstilacirc Devirlerinin Kolonizatoumlr Tuumlrk Dervişleri

ve Zacircviyeler VakıflarDergisi Sayı II Ankara 1942 s279-386

Berki AH (1946) Vakıflar Aydınlık Basımevi İstanbul

Bilmen OumlN (ty) Hukuku İslacircmicircyye ve Istılahatı Fıkhiyye Kamusu İstanbul

Bilmen Kitabevi

Brockelmann C (1949) Geschichte Der Arabischen Litteratur EJ Brill

Leidin

Demirci M (1996) ldquoSemrsquoa Risalelerirdquo Yuumlksek Lisans Tezi Marmara

Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul

Ebussuucircd Muhammed el- İmacircdicirc Mecmucircatuumlrsquol-Fetacircvacirc İstanbul Muumlftuumlluumlğuuml Ktp

178

Fetacircvacirc (Veli b Yucircsuf) Suumlleymaniye Ktp İsmihan Sultan 223

Ebu Zehra M (1999) Ebucirc Hanife Ccedilev Osman Keskioğlu 3bs Diyanet

Yay Ankara

(1971) Muhadaracirct firsquol-Vakf Mısır

Ertuccedil H (2007) ldquoİslam Hukuk Tarihinde Vakıflar ile Batı Kuumlltuumlruumlndeki

Benzeri Kurumların Karşılaştırılmasırdquo Atatuumlrk Uumlniversitesi Sosyal

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

61

Bilimler Enstituumlsuuml Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı Basılmamış

Doktora Tezi Erzurum

Halid Abdulah Şuayb (20021423) ldquoTahkik-u ldquoRisacircle ficirc Enne Veledersquol-Bint

Yedhuluuml firsquol-Evlacircd ve Beyani Meratibi Tabakati Ulemacircy-i Mezhebi

Hanefirdquo lirsquol-Allacircme İbn Kemal Paşardquo Evkacircf Sayı 3

Hassacircf E (ty) Kitab-u Ahkamirsquo1-Evkacircf Mektebetuumlrsquos-Sekacircfetirsquod-Diniyye

Kahire

İbn Kemal Risacircle ficirc Duhucircli Veledirsquol-Bint firsquol-Mevkucircf ala Evlacircdirsquol-Evlacircd

Suumlleymaniye 1049 Varak 49b-51b

Mecmucircatuumlrsquol-Fetacircvacirc Şehid Ali Paşa 2868

Muumlhimmacirctuumlrsquol-Muumlfticirc Slm Ktp Ccedilorlulu Ali Paşa 280

Fetacircvacircy-ı İbn Kemal Nuruosmaniye 1967

Mecmucircatuumlrsquol-Fetacircvacirc Fatih 2419

Icirczacirchursquol-Islacirch Fatih 1485

Risacircle ficirc Mesacircilirsquol-Fetacircvacirc Slm Ktp Yeni Cami 685

Fetacircvacircy-ı İbn Kemal Slm Ktp Dacircruumlrsquol-Mesnevi 118

İbn Manzucircr (ty) Lisanuumlrsquol-Arab Beyrut Dacircr-u Sadr

İbn Nuumlceym Z (2003) el-Eşbacirch versquon-Nezacircir Beyrut el-Mektebetuumlrsquol-Asriyye

İbn Huumlmacircm (1316) Şerhu Fethursquol-Kadir 1bs Buumlyuumlk Emiricirc Matbaası Bulak

İnanır A (2008) ldquoİbn Kemalrsquoin Fetvaları Işığında Osmanlırsquoda İslam Hukukurdquo

Basılmamış Doktora Tezi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul

Imber C (2004) Şeriattan Kanuna Ebussuucircd ve Osmanlırsquoda İslacircmi Hukuk

Ccedilev Murtaza Bedir Tarih Vakfı Yurt Yay İstanbul

Kadıhan F (13101912-13) Fetacircvacircy-ı Haniyye Fetacircvacircy-ı Hindiyye kenarında

Matbaa-i Acircmire Bulak

Kazıcı Z (1985) İslamicirc ve Sosyal Accedilıdan Vakıflar Marifet Yay İstanbul

Kozak İE (1985) Bir Sosyal Siyaset Muumlessesi Olarak Vakıf Akabe Yay

İstanbul

Koumlpruumlluuml F (1942) ldquoVakıf Muumlessesesinin Hukuki Mahiyeti ve Tarihi

Tekacircmuumlluumlrdquo VD Ankara

Meydacircnicirc A (1998) Luumlbacircb fi Şerhirsquol-Kitacircb Dacircrursquol-Marsquorife Beyrut

Merğicircnacircnicirc B (1990) Hidacircye Şerh-u Bidacircyetirsquol-Muumlbtedicirc 1 bs Dacircrursquol-

Kuumltuumlbirsquol-İlmiyye Beyrut

Heyet (1998) Şerrsquoiyye Şicilleri Tuumlrk Duumlnyası Araştırma Vakfı Yay İstanbul

Oumlzen Ş (2003) ldquoKemalpazacircdersquonin Fıkhicirc Goumlruumlşlerirdquo DİA cXXV Ankara

İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62

62

Oumlzer S (1991) ldquoİbn Kemalrsquoin İslacircm Hukuku Alanındaki Arapccedila Yazma

Risalelerirdquo (Tahkik ve Tahlil) Yuumlksek Lisans Tezi Erciyes Uumlniversitesi

Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Kayseri

Oumlzdemir S (2011) ldquoZuumlrricirc Vakıflarda Kullanılan ldquoCcedilocukların Ccedilocuklarırdquo

Lafzın Vacirckıfın Kızının Ccedilocuklarını Kapsaması (Hatibzacircde

Kemalpaşazacircde ve İbn Nuumlceymrsquoin Risaleleri Bağlamında)rdquo Yuumlksek

Lisans Tezi Marmara Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul

Oumlzcan T (2005) ldquoOsmanlı Vakıf Hukuku Ccedilalışmalarırdquo Talid 5 s 513-552

Oumlztuumlrk N (1995) Elmalılı M Hamdi Yazır Goumlzuumlyle Vakıflar Tuumlrkiye Diyanet

Vakfı Yay Ankara

Tarablucircsicirc B (1292) Kitacircbursquol-İslsquoacircf ficirc Ahkacircmirsquol-Evkacircf Matbaatursquol-Kuumlbracirc el-

Mısriyye Mısır

Serahsicirc Ş (1993) Mebsucirct Dacircrursquol-Marsquorife Beyrut

Suumlnbuumll Sinan Efendi Risale fi Devracircnirsquos-Sucircfiyye Uumlniversite 3783

Yediyıldız B (1986) İslacircm Ansiklopedisi MEB Yay İstanbul

Yener S (1992) Hayrat Vakıf Mallarının Hukuki Durumu Uumlzerine Bir

İnceleme Revak Sivas

Zuhaylicirc V (1994) İslacircm Fıkıh Ansiklopedisi İstanbul Feza Yay

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

63

Para Politikası Araccedillarının Ekonomiyi Youmlnlendirmede Kullanılması

Azerbaycan Oumlrneği

Mayis Azizov1

Oumlzet

Ekonomik olayların geliştiği son yuumlzyılda ekonomi politikalarının oumlnemi

artmıştır Huumlkuumlmetlerin ekonomiyi youmlnlendirme amaccedillı kullandıkları para politikası bu

bakımdan oumlnem kazanmıştır Uumllkelerin gelişmişlik duumlzeylerine goumlre para politikalarının

etkinliği birbirinden farklıdır Para ve sermaye piyasalarının geliştiği uumllkelerde para

politikalarıyla piyasaları youmlnlendirmek uygun bir politika aracı olduğu halde bu

piyasaların gelişmediği uumllkelerde para politikasının etkinliği tartışılabilir

Bu ccedilalışmada para politikasının amaccedilları araccedilları ve azgelişmiş uumllkelerde para

politikalarının etkinliği ele alınmıştır Bu bağlamda oumlrnek olarak da Azerbaycanrsquoda

bankacılık sistemi ve bağımsızlık sonrası Azerbaycan Merkez Bankasırsquonın uyguladığı

politikalar da incelenmiştir

Anahtar Kelimeler Para politikası Ekonomi Azerbaycan

Use of Monetary Policy Intermediaries in Direction of the Economy

Case of Azerbaijan

Abstract

The economic policies have become more important in the last century where

the economic events have rapidly developed As the matter of fact monetary policies

used by government to direct the economy have become important Based on the

development level of the countries the effectiveness of monetary policies are different

from each other Although the monetary policies are appropriate political intermediaries

for directing the markets in the countries where the money and capital markets are

developed the effectiveness of monetary policies can be argued in the countries where

these markets are not developed

In this article the goals the intermediaries of monetary policy and the

effectiveness of it in developing countries have been investigated Besides the banking

system of Azerbaijan and the policies put in force by the Central Bank of Azerbaijan

after gaining the sovereignty have been analyzed

Key Words Monetary policy Economy Azerbaijan

1 Dr Qafqaz Uumlniversitesi İktisadiyyat ve İdareetme Fakuumlltesi Maliyye Boumlluumlmuuml

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

64

GİRİŞ

Bir uumllkenin temel ekonomik hedeflerini istihdamı sağlamak uumlretimi

artırmak fiyat istikrarını korumak oumldemeler dengesinin kurmak kaynakları

tam olarak kullanılmak şeklinde sıralamak muumlmkuumlnduumlr Bahsedilen temel

ekonomik hedeflere ulaşmada uumllkenin eğitim kalitesi siyasi kuumlltuumlrel ve

ekonomik yapısı yine bu faktoumlrlerden etkilenen huumlkuumlmetlerin uyguladıkları

para ve maliye politikaları oumlnemli rol oynar

Para politikalarının uygulamalarından sorumlu olan Merkez Bankası

uumllkenin ekonomik hedefleri ve huumlkuumlmetin uyguladığı diğer politikaları da goumlz

oumlnuumlnde bulundurarak temel para politikası hedeflerini belirlemeye ccedilalışır

1 Para Politikası ve Amaccedilları

Para politikası merkez bankası aracılığıyla belirlenmiş olan ekonomik

hedefleri gerccedilekleştirmek uumlzere para arzını ve kredi koşullarını duumlzenleme

anlamına gelir Daha spesifik biccedilimde belirtmek gerekirse para politikası

ekonominin likidite duumlzeyini artırma ya da azaltma girişimidir Buna goumlre

ekonomide likidite duumlzeyinin artışı ya da azalışı doğrudan doğruya para

hacminin değiştirilmesiyle muumlmkuumlnduumlr Bununla birlikte para hacminde bir

değişme yapmadan paranın dolaşım hızının değiştirilmesi de aynı sonucu

doğurur Para hacmi değişmediği halde kredilerin kolay ve ucuz karşılanması

bireylerin ellerindeki atıl paraları kullanmaya youmlnelterek ekonominin

likiditesinde artış sağlanabilir

Yirminci yuumlzyılın başlarına kadar duumlnyada genel olarak madeni para

sistemi geccedilerli olduğundan para politikasının esas amacı paranın değerini

korumak olmuştur Bunun dışındaki amaccedilların oumlnemi yoktur Bu doumlnemde para

otoriterleri iccedilin esas sorun altın standardının suumlrduumlruumllmesiydi Altın

standardının devam ettirilmesiyle hem paranın hem de ekonominin istikrarı

sağlanabileceği duumlşuumlnuumlluumlyordu (Oktar 1996 2)

Fakat oumlzellikle 1929 yılındaki Duumlnya Ekonomik Krizinde yaşanan

olağanuumlstuuml fiyat dalgalanmaları dikkatleri fiyat istikrarının sağlanmasına

ccedilevirmiştir Kriz yıllarında duumlnya ekonomisinin girdiği durgunluktan

ccedilıkabilmesinde maliye politikasına oumlncellik ve oumlnem verilmesi para politikasını

arka plana itmiştir Bu durum ccedilok suumlrmemiş 1950`li yılların başında para

politikası yeniden eski itibarını kazanmaya başlamıştır Para politikasının itibar

kazanmasında İkinci Duumlnya Savaşı sonrası yıllarda fiyatlar genel duumlzeyinin

yeniden hızla yuumlkselme eğilimine girmesinin buumlyuumlk rol oynamıştır Soğuk

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

65

Savaş doumlneminin getirdiği savunma harcamalarının kamu harcamalarındaki

artışla birleşmesi sonucunda enflasyon oumlnemli oumllccediluumlde artmıştır Bu yıllardan

itibaren para politikası sadece fiyat istikrarı koruma goumlrevini değil aynı

zamanda kaynakların tam olarak kullanılması ve dış dengenin sağlanmasını da

uumlzerine almıştır

Bununla birlikte para politikasının amaccedilları uumllkelerin gelişmişlik

duumlzeylerine goumlre farklılık goumlstermektedir Gelişmiş ekonomilerde para

politikasının amacı fiyat istikrarının korunmasına tam istihdama ulaşılmasına

ve dış dengenin sağlanmasına yardımcı olmaktadır Buna karşılık gelişmekte

olan ekonomilerde ise genel ekonomik hedeflerin farklı aşamasına bağlı olarak

amaccedillar da farklı olmaktadır Bu ekonomilerde fiyat istikrarının yanında belirli

bir buumlyuumlme hızının suumlrekli olarak korunması iccedilin yatırımların finansmanı ya da

tasarrufların artırılmasını sağlamak amacıyla para politikasından araccedil olarak

yararlanma yoluna gidilmektedir Uumlstelik bu ekonomilerde yuumlksek bir buumlyuumlme

hızının suumlrekliliği fiyat istikrarının sağlanmasına oranla daha oumlncelik taşıdığı da

bir gerccedilektir (Aydın 198135)

Guumlnuumlmuumlzde para politikasının amaccedillarını fiyat istikrarı tam istihdam

ekonomik buumlyuumlme ve oumldemeler bilanccedilosu dengesi şeklinde sıralanabilir

(Oumlnder200515)

2 Para Politikası Araccedilları

Ekonomik gelişmeler ve para politikalarının uygulamasıyla ilgili teorik

ccedilerccedilevedeki değişime bağlı olarak para politikasının amaccedilları ve bu amaccedillara

ulaşmak iccedilin kullanılan araccedillarda oumlnemli değişiklilikler meydana gelmiştir Para

politikalarının uygulamasında ekonomik gelişmelerin para politikasının

amaccedilları uumlzerinde yarattığı değişiklikler belli doumlnemlerde merkez bankalarının

bu amaccedillara ulaşmak iccedilin belirledikleri hedef değişkenleri de etkilemiştir

Ekonomide işsizliğin en aza indirilmesinin temel sorun olduğu

doumlnemlerde para politikası daha ccedilok genişletici olarak uygulanırken

enflasyonun sorun olarak ortaya ccedilıktığı 1960-70`li yıllarda parasal

buumlyuumlkluumlklerin kontroluumlnuumln zaman iccedilerisinde finansal entegrasyondaki

gelişmelere bağlı olarak faiz oranlarının istikrarının oumlnem kazandığı

goumlzlenmiştir(DPT199210)

Para politikasının belirlediği amaccedillar doğrultusunda yapılan

uygulamalarda farklılık ortaya ccedilıkmaktadır Bu farklılıklar ccedileşitli

sınıflandırılmaya tabi tutulmuştur En ccedilok rastlanan sınıflandırma da genel ve

oumlzel para politikası araccedilları olarak karşımıza ccedilıkmaktadır

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

66

Etkileri ekonominin genelinde hissedilen para politikası araccedilları genel

politika araccedilları şeklinde adlandırılmaktadır Para politikasının genel araccedilları ile

ekonominin para ve kredi hacmi youmlnlendirilmeye ccedilalışılmaktadır Accedilık piyasa

işlemleri reeskont politikası ve zorunlu karşılıklar politikası en oumlnemli para

politikası araccedillarıdır Merkez bankaları accedilık piyasa işlemleri ve reeskont

politikaları ile parasal tabanın buumlyuumlkluumlğuumlnuuml etkilemeye ccedilalışırken zorunlu

karşılıklar politikası ile para ccedilarpanının buumlyuumlkluumlğuumlnuuml etkilemeye

ccedilalışmaktadırlar (Orhan ve Erdoğan200370)

Etkileri ekonominin tuumlmuuml uumlzerinde değil de oumlzellikle başlangıccedil

aşamasında bazı piyasalarda hissedilen para politikası araccedilları oumlzel para

politikası araccedilları olarak isimlendirilir Bu araccedilların uygulanması bazen

piyasaların inisiyatifine goumlre değil yasal duumlzenlemelerle gerccedilekleştirilir Buna

goumlre bu araccedillara dolaysız para politikası araccedilları da denilmektedir

Para arzının kontroluumlnde her şeyden oumlnce ilgili ekonominin koşulları

yani ilgili uumllkenin siyasi sosyal ve ekonomik yapılanma sistemleri etkilidir

Altına bağlı ve altından bağımsız para arzının yapılması durumunda para

kontrol youmlntemleri farklılık goumlsterecektir Diğer bir ifade ile soumlylemek

gerekirse guumlnuumlmuumlz ekonomilerinde azgelişmiş veya gelişmiş ekonomilerde

paranın kontrol youmlntemleri farklıdır (Turgut 199467)

Gelişmiş uumllkelerde piyasa mekanizmasını oumln plana ccedilıkaran dolaylı para

politikası araccedillarından accedilık piyasa işlemleri ağırlıklı araccedil olarak kullanılırken

gelişmekte olan uumllkelerde finansal piyasaların yeterince gelişmemiş olması

nedeniyle daha ccedilok dolaysız para politikası araccedilları ile dolaylı para politikası

araccedillarından zorunlu karşılıklar ve reeskont oranları ağırlıklı olarak

kullanılmaktadır Ancak son yıllarda bu uumllkelerde de piyasaların gelişimine

bağlı olarak accedilık piyasa işlemlerinin oumlneminin gittikccedile arttığı goumlruumllmektedir

(Akccedilay 199727)

Accedilık Piyasa İşlemleri Para politikasının en etkin araccedillarının başında

gelen accedilık piyasa işlemleri Merkez Bankası tarafından dolaşımdaki para

miktarını azaltıp ccediloğaltmak iccedilin hazine bono ve tahvilleriyle oumlzel sektoumlre ait

bazı tahvil ve senetlerin alınıp satılma işlemleridir Merkez Bankasının

piyasadan hazine veya oumlzel sektoumlrlere ait kacircğıtları satın alma işlemi sonucunda

piyasaya para miktarı enjekte olunmakta yani piyasada para miktarı artmakta

Merkez Bankasının piyasaya kıymetli kacircğıtları satmasıyla piyasada dolaşımda

olan banknotların ccedilekilmesiyle para hacmi daralmaktadır Dolayısıyla bu

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

67

işlemler vasıtasıyla para tabanı ve buna bağlı olarak para stokunda değişmeler

olmaktadır

Accedilık piyasa işlemleri dar anlamda devlete ait kıymetli kacircğıtların

Merkez Bankası`nca alım ve satımını kapsayan işlemlerdir Geniş anlamda daha

ccedilok iktisadi işletmelerin kredi faaliyetlerini kapsamaktadır (Serin 198718)

Guumlnuumlmuumlzde accedilık piyasa işlemleri deyimi genellikle dar anlamda ifade

etmek iccedilin kullanılır Kısacası Merkez Bankasırsquonın devletin kısa ve uzun vadeli

tahvillerini alıp satmasıdır Merkez Bankasırsquonın tahvil ve bono satması direkt

bankaların nakit rezervlerini ve oumlduumlnccedil verebilecekleri fonların miktarını azaltır

Dolayısıyla ekonomide kredi arzı daralır Buna karşılık Merkez Bankasırsquonın

tahvil ya da bono satın alması bankaların nakit rezervlerini ve oumlduumlnccedil

verebilecekleri fonların miktarını artırır Buna bağlı olarak da ekonominin kredi

arzı değişir

Reeskont Politikası Reeskont ticari bankalar tarafından iskonto edilen

ticari senetlerin merkez bankası tarafından yeniden iskonto edilmesi işlemidir

Reeskont politikası ise merkez bankalarının reeskont oranlarını ve koşularını

değiştirmek suretiyle kredi talebini etkilemeyi amaccedillayan bir politikadır Bu

politika reeskonta uygulanan oranlar yoluyla ticari bankaların muumlşterilerine

accediltıkları kredi hacmi uumlzerinde etki yapar (Oktar19968) Bu iskonto işleminde

uygulanan faiz aracına reeskont oranı denilir Reeskont oranı merkez bankası

iccedilin piyasalara youmln vermek iccedilin kullanılan araccedillardan birisidir Reeskont oranı

yuumlkseldiğinde kredi hacminin daralması gerekir İndirilince kredi hacminin de

genişlemesi beklenir (Turgut199468) Para otoriterleri konjonktuumlrel

dalgalanmalara goumlre Merkez Bankası kanalıyla enflasyonist doumlnemlerde

reeskont oranını artırarak veya deflasyonist doumlnemlerde ise bu oranı duumlşuumlrerek

piyasadaki para hacmini dengede tutabilirler

Zorunlu Karşılıklar Politikası Ticari bankalar topladıkları

mevduatların karşılığında bunun belli bir yuumlzdesini karşılık olarak kasalarında

tutma zorunluluğuna zorunlu karşılık oranı veya mevduat munzam karşılık

oranları denilmektedir Merkez bankaları kanuni karşılık politikasıyla

bankaların mevduat karşılığı bulundurmayı taahhuumlt ettikleri bu oranları

değiştirmek yoluyla piyasalardaki para hacmi uumlzerinde etkide bulunabilir

Merkez bankası kanuni karşılık oranlarını yuumlkselterek ticari bankaların kredi

hacmini daraltama yoluna başvurabilir ya da bunun tam aksine merkez bankası

kanunu karşılık oranını duumlşuumlrmesiyle ticari bankaların oumlduumlnccedil verebilecekleri

fonları artırarak kredi verme hacmini genişlendirebilirler

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

68

Zorunlu karşılıklar politikası ile buumltuumln bankalar uumlzerinde aynı oranda

etkili olmaya ccedilalışılır Bu politika uygulaması para arzı uumlzerinde ccedilok guumlccedilluuml

etkiler doğurabilir Ancak karşılıklar politikası uygularken ccedilok dikkatli olmak

gerekir Ccediluumlnkuuml bazı durumlarda karşılık oranlarında yapılan kuumlccediluumlk boyutlu bir

ayarlama para arzı uumlzerinde oumlnemli değişikliklere yol accedilabilir Bundan dolayı

merkez bankaları zorunlu karşılık oranlarını sık aralıklarla ayarlamazlar (Orhan

ve Erdoğan 200378)

3 Azgelişmiş Uumllkelerde Para Politikası

Azgelişmiş uumllkelerin sorunları gelişmiş ve sanayileşmiş uumllkelerin

sorunlarından hem biccedilim olarak hem de derece olarak farklıdır Bu uumllkelerin

ekonomik yapıları da farklı olduğundan uygulanacak para politikası hem

araccedilları hem de amaccedilları farklı olmaktadır

Azgelişmiş uumllkelerin birccediloğunda ekonominin yeterli monetize olmaması

ve takasın hala varlığını suumlrduumlrmesi nedeniyle parayla yapılamayan işlemler

bulunmaktadır Bu nedenle azgelişmiş uumllkelerin ccediloğunda bir tarafta organize

veya oumlrguumltlenmiş para piyasaları varken diğer tarafta yasal olmayan

oumlrguumltlenmemiş para piyasaları bulunduğundan mali ikilik soumlz konusu

olmaktadır Başka bir ifadeyle mali aracılık ( financial intermediation )

faizlerin risklere ve reel varlıkların getiri oranına bağlı olan bankacılık

sisteminin dışında belirlendiği bir ortam oluşmaktadır Bu durumda para

politikaları daha ziyade oumlrguumltlenmiş para piyasalarını ve faizleri etkiler

Oumlrneğin parasal yetkililer parasal buumlyuumlmeyi faizleri artırarak ve dolayısıyla

oumlrguumltlenmiş para piyasalarında para talebini duumlşuumlrerek kontrol etmek isterlerse

bu politika oumlrguumltlenmemiş para piyasalarında etkin olmayabilir Bu iki kesim

arasında oumlnemli bir bağın mevcudiyeti duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde oumlrguumltlenmemiş para

piyasalarının daha sert tedbirlerle etkileneceği goumlruumllmektedir Bu etkinin

derecesi piyasaların ekonomi iccedilindeki yerleri ile ters orantılıdır Eğer piyasa

iccedilinde ccedilok ciddi yerleri varsa bu etkinin ortaya ccedilıkışı geccedil ve tesiri sınırlı

olacaktır Ayrıca boumlyle bir durumda monetizasyonu ve mali kurumları

yaygınlaştırmak guumlccedil olacaktır

Azgelişmiş uumllkelerin bir başka oumlzelliği de mali varlıkların sınırlı sayıda

olması ve bu varlıkların para ile ikamelerinin zor olması sebebiyle

monetizasyon uygulamalarına dayalı neticelerin hızlandırılamamasıdır Bu

etmenler efektif talebi buumlyuumlterek buumlyuumlmeyi hızlandırabilecek Keynesyen

politikaların başarılı olması olasılılığını azaltmaktadır

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

69

Bunlara rağmen buguumln ccediloğu azgelişmiş uumllkelerde takasın varlığı

muumlbalağa edilmemelidir Takas bazı uumllkelerde sınırlı oumllccediluumlde yer almaktadır

Sanayi geliştikccedile ve hizmet sektoumlruuml yaygınlaştıkccedila şirketleşme ve kurumlaşma

da yaygınlaşacak ve oumlduumlnccedil para alma ve oumldeme de oumlrguumltlenmiş mali kesim

aracılığıyla gerccedilekleşecektir Ayrıca oumlrguumltlenmiş para piyasalarındaki oumlduumlnccedil

verilebilecek kaynakların azalması oumlrguumltlenmemiş piyasalardaki borccedil vermeyi

sınırlayacaktır (Guumlneş19909)

Gelişmekte olan uumllkelerde finans sektoumlruumlnuumln kurumsal olarak

gelişmemiş olmasından dolayı para stokunun buumlyuumlk bir boumlluumlmuuml para ve

sermaye piyasalarına kanalize olamamakta ve elde nakit olarak tutulmaktadır

Bu olumsuzluk bankacılık sektoumlruumlnuumln ek kredi yaratma guumlcuumlnuuml azaltmaktadır

Ccediluumlnkuuml bankanın rezervleri artmayınca kredi verme guumlcuuml de sınırlanmış

olmaktadır

4 Azerbaycanrsquoda Bankaclık Sisteminin Gelişim Suumlreci ve

Uygulanan Para Politikaları

Azerbaycanrsquoın serbest piyasa ekonomisine geccediliş suumlrecinde attığı en

oumlnemli adımlardan birisi de finans sektoumlruuml iccedilin gerekli olan hukuki altyapının

oluşturulmasıdır Bağımsızlığın kazanıldığı ilk yıllardan itibaren finans

sisteminin temelini oluşturan bankacılık sisteminin kurulması konusunda da

gerekli kanunlar kabul edilmiş ve guumlnuumlmuumlze kadar bu sistemin geliştirilmesi

iccedilin değişlilikler yapılmıştır Uumllkede Merkez Bankası devlete ait bankalar oumlzel

bankalar ve yabancı sermayeli bankalar faaliyet goumlstermektedir

Azerbaycanrsquoda bağımsız bankacılık sisteminin ilkeleri ldquoAzerbaycan

Cumhuriyetirsquonin Ekonomik Bağımsızlığı hakkındardquo 25 Mayıs 1991 tarihli

Anayasanın ldquoBanka sistemi ve para tedavuumlluumlrdquo fıkrasıyla atılmıştır Kanunda

Merkez Bankası kredi para tedavuumlluuml doumlviz kurları ve hesaplamalar yapması

hususunda devlet siyasetini yuumlruumlten genel banka sisteminin faaliyetini

denetleyen en yuumlksek emisyon kurumu olarak ilan edilmiş ve ticari bankaların

da bağımsız faaliyetleri kabullenilmiştir (ARMB200211)

10 Ocak 1992 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyetinin

Cumhurbaşkanırsquonın Kararnamesi ile SSCB Dış Ekonomik İlişkiler Bankasının

Azerbaycan şubesinin temelinde Azerbaycan Uluslararası (Beynelhalk) Bankası

kurulmuştur Bunu takiben 11 Şubat 1992 tarihli Kararnamesiyle SSCB Devlet

Bankasının SSCB Sanayi-İnşaat ve SSCB Tarım-Sanayi bankalarının

Azerbaycan şubelerinin temelinde Azerbaycan Cumhuriyetinin Merkez Bankası

kuruldu Bu şubelerin 1 Ocak 1992 tarihine kadar olan aktif ve pasifleri de

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

70

Azerbaycan Cumhuriyetinin Merkez Bankasına geccedilti Aynı zamanda 11 Şubat

1992 tarihli Kararnameyle SSCB Emanet (Tasarruf) Bankasının Azerbaycan

şubesinin temelinde Azerbaycan Cumhuriyetinin Emanet (Tasarruf) Bankası

oluşturuldu(ARMB200212)

Tablo-1 Azerbaycanrsquoda Bankacılık Sistemi (2000-2009)

2000 2004 2005 2006 2007 2008 2009

Bankaların sayısı 59 44 44 44 46 46 46

Devlet bankaları 3 2 2 2 2 1 1

Oumlzel bankalar 56 42 42 42 44 45 45

Yabancı sermayeli bankalar 16 15 18 20 21 23 23

Kuruluş sermayesi

50- 100 olan bankalar 5 5 5 5 6 7 7

Kuruluş sermayesi

50den az olanı bankalar 9 9 11 13 13 14 14

Bankaların şuumlbe sayısı 195 350 374 420 485 567 626

Devlet bankaları 132 127 126 125 125 37 38

Oumlzel bankalar 63 223 248 295 360 530 588

Banka olmayan kredi kurumları 99 70 85 94 96 94 96

KaynakAzerbaycan Respublikası Merkez Bankı Yayınları İllik Hesabat2009

Tabloya goumlre Azerbaycanrsquoda 2000rsquoli yıllarından sonra banka sayısı 44-

46 civarındadır Devlet bankalarının da oumlzelleştirilerek 2008 yılında sadece bir

bankaya indiği goumlruumllmektedir 2000 yılından sonra bankaların boumllgelerdeki

şubelerinde de artışların olduğu oumlzellikle oumlzel bankaların yeni şubeler accediltığı

tabloda goumlruumllmektedir Yabancı bankaların da bankacılık sektoumlruumlnde aktif rol

aldıkları ifade edilebilir Aynı zamanda Azerbaycan bankacılık sektoumlruumlnde

bankaların dışında bir takım kredi kuruluşları da faaliyet goumlstermektedir Bu

kuruluşlar hem buumlyuumlk şehirlerde hem de kırsal boumllgelerde halka kredi

vermektedir Oumlzel bankaların şubelerinin olmadığı veya az olduğu bu boumllgelerde

bunların boşluğu kısmen de olsa bu kredi kuruluşları kapatmıştır

Bilindiği uumlzre Merkez Bankası amaccedillarına belirlediği para

politikalarıyla ulaşmaya ccedilalışmaktadır Azerbaycanrsquoda 1992 yılından itibaren

temeli koyulan Merkez Bankası uumllkedeki ekonomik ve siyasi durumun karışık

olmasından doşayı ilk yıllardakı para politikası uygulamaları pek başarılı

olamamıştır İlk yılların en buumlyuumlk başarısı merkez bankacılığında iki aşamalı

yapının oluşturulması ve uumllkenin iccedilinde bulunduğu en zor şartlara rağmen bu

sistemin devam ettirilmesi olmuştur Uumllkedeki kısmi ekonomik ve siyasal

istikrarın ardından Merkez Bankasının faaliyetlerinde de kendini goumlstermeye

başlamıştır Bu bakımdan 1994 yılından itibaren yuumlruumltuumllen yeni sert para

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

71

politikasının başlangıccediltaki esas amacı enflasyonun duumlşuumlruumllmesi uumllkede

makroekonomik istikrarın devam ettirilmesi ve bu esasta ekonomik buumlyuumlmeye

uygun ortamı oluşturulmasıdır

Merkez Bankasının bu doumlnemlerde birinci amacı para piyasasında

istikrarın sağlanmasıyla milli paranın ekonomideki itibarını korumak ve bu

doğrultuda yuumlkselen enflasyonu oumlnleyerek doumlviz piyasasında istikrarın

sağlanmasıydı

1990-1994 yıllarında uumllkede ekonomik gerileme 67 enflasyon ise

1600-1800 oranlarında olmuştur Milli para ise yabancı paralar karşısında

suumlrekli değer kaybına uğramıştır Yuumlksek enflasyon ortamında bankaların para

piyasasındaki faaliyetleri sadece faiz oranları ve doumlviz kurlarına bağlı spekuumllatif

amaccedillı faaliyetlerle sınırlı kalmıştır

Merkez Bankası oumlncelikle buumlyuumlk hacimde para emisyonunun ve bunun

sonucu artan enflasyonun oumlnlenmesini hedef olarak seccedilmiştir Buna goumlre buumltccedile

accedilıklarının Merkez Bankası kaynaklarından karşılanması tezini dikkate alarak

buumltccedile accedilıklarının Merkez Bankası kredilerinden karşılanmasını minimuma

indirmeyi sonraki yıllarda ise tamamen durdurulmasını amaccedil edinmiştir

Azerbaycan huumlkuumlmeti tarafından hazırlanan 1995-1996 yılları

ekonomik istikrar programı iccedilin Duumlnya Bankası ve IMF ile anlaşma yapılmış ve

bazı hedefler belirlenmiştir (Selccediluk200426) Bu hedeflerden mali disiplin ve

fiyat istikrarının sağlanması oumlncelikli sıradadır Bu hedeflere de Merkez

Bankasının uygulayacağı sert para politikasıyla ulaşmak amaccedillanmıştır 1999

yılına gelindiğinde sert para politikası terk edilmiştir

2000rsquoli yıllardan sonra da para politikasıyla ekonomiye youmln verilmeye

ccedilalışılmıştır Temel hedefler fiyat istikrarının korunması ve uumllkenin makro

iktisadi istikrarın korunmasına youmlnelik politikalar uygulamak olmuştur Aynı

zamanda bankacılık sektoumlruumln gelişmesine youmlnelik politikalar izlenmiştir

2009 yılında başlayan son mali krizin uumllkedeki ticari bankalarda

etkisinin azaltılması amacıyla 2008 eyluumll aylarında Merkez Bankasının yasal

karşılık oranı 15rsquoten 2009 Mayıs ayında 2rsquolere kadar indirilmiştir Bu da

ticari bankaların kredi imkacircnlarını genişlendirilmesi iccedilin bir ccediloumlzuumlm olmuştur

2011 yılı Mayıs ayı itibariyle bu oran 525rsquodir (httpwwwcbaraz

infoblocks corridor percent Erişim Tarihi10042012)

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

72

5 Sonuccedil

Para politikaları uygulanmasında belirlenen amaccedillara ulaşılması iccedilin

bazı araccedillar vardır Bu amaccedillara ulaşılmasında kullanılacak araccedillar uumllkelerin

gelişmişlik duumlzeylerine bağlı olarak her zaman tartışma konusu olmuştur Para

politikasının araccedilları olan accedilık piyasa işlemleri reeskont politikaları zorunlu

karşılık oranları selektif para politikalarının kullanılma metotları ve bunların

ekonomi uumlzerindeki etkileri bakımından da farklılıklar arz etmiştir Gelişmiş

uumllkelerde para politikasını birccedilok aracını kullanma imkacircnları olduğu halde

azgelişmiş uumllkelerde veya bağımsızlığını yeni kazanan uumllkelerde para ve

sermaye piyasaları yeterli duumlzeyde gelişmediğinden para politikasının tuumlm

araccedilları etkinliği bakımından kullanılması uygun goumlruumllmemiştir Bu uumllkelerde

kriz doumlnemlerinde veya bankaların kredi oluşturulma imkacircnlarını etkileme

bakımından para politikasının yasal karşılık oranları politikasını kullanmak

daha etkili bir youmlntemdir Bununla birlikte selektif para politikası aracılığıyla da

geliştirilmesi istenen sektoumlrlere youmlnelik uygun oranlardan kredi imkacircnlarının

oluşturulması ekonomik gelişmeyi etkileyecek bir başka para politikası aracı

olarak kullanılabilir

Bağımsızlığını 1990rsquolı yıllardan sonra kazanan Azerbaycan uumllkedeki

ekonomik istikrarın sağlanılması iccedilin bir ccedilok yeni kurumlar oluşturmaya

başlamıştır Bunlardan biri de Merkez Bankası olmuştur Azerbaycan Merkez

Bankası 1992 yılında kurulmuş ve ilk yıllardakı uygulamaları başarılı olmasada

sonrakı yıllarda uyguladığı para politikasıyla fiyat istikrarını koruya bilmiştir

Nirekim 1990-1994 yıllarında 4 rakamlı olan enflasyon oranları 1996 yılından

itibaren azalmaya başlamış 2000rsquoli yıllardan sonra ise tek rakamlı duumlzeye

inmiştir Aynı zamanda uygulanan para politikasıyla ticari bankaların

guumlvenirliliği artırılmış ve halkın bu bankalara olan guumlvensizlik problemleri

ortadan kaldırılmıştır En son olarak 2009 yılında duumlnyada baş veren mali

krizin etkileri Merkez Bankarsquosının uyguladığı para politikalarıyla bankacılık

sektoumlruumlnde buumlyuumlk krize neden olmadan atlatılmaya ccedilalışılmıştır

KAYNAKLAR

Akccedilay AM (1997) Para Politikasi Araccedillari Tuumlrkiye ve Eşitli Uumllkelerdeki

Uygulamalar Yayın No DPT 2483

Akdiş M (1995) Azerbaycanrsquoda Bankacılık ve Mali Kurumlar Qafkaz

Uumlniversitesi YayınlarıNo5Baku

Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73

73

Araz NO (2005) Azerbaycan Ekonomisi ve Yatırım İmkanları Bakuuml

Azerbaycan Tuumlrk Sanayici ve İşadamları Beynelhalk Cemiyyeti

Yayınları

Aydın İ (1981) Para Politikasının Temel Esasları İstanbulİstanbul Ticaret

Odası Yayınları

Azerbaycan Resbuplikasının Milli Bankı (1992-2002) ldquoMuumlsteqillik

Qazanılması erefesinde oumllkenin bank sistemi SSRİ Doumlvlet

Bankının Azerbaycan Respublika Kontorunun Azerbaycan

Respublikası Milli Bankına ccedilevrilmesirdquo Bakı Azerbaycan

Resbuplikasının Milli Bankı Yayınları

DPT Uzmanlık Tezi (1992) Para Plolitikası Araccedilları Tuumlrkiye ve Ccedileşitli

Uumllkelerdeki Uygulamalar AnkaraDPT Yayınları

Guumlneş H (1990) Tuumlrkiyersquode Para Arzının Kontrol Araclarının Etkinliği

İstanbul Ticaret Odası Yayınları No9

İllik Hesabat (2000) Azerbaycan Respublikası Merkez Bankı Yayınları

İllik Hesabat (2005) Azerbaycan Respublikası Merkez Bankı Yayınları

İllik Hesabat (2008) Azerbaycan Respublikası Merkez Bankı Yayınları

İllik Hesabat (2009) Azerbaycan Respublikası Merkez Bankı Yayınları

Oktar S (1996) Merkez Bankalarının Bağımsızlığı İstanbulBilim Teknik

Yayımevi

Orhan OZ Erdoğan S (2003) Para Politikası İstanbul

Oumlnder T (2005) Para Politikası Araccedilları Amaccedilları ve Tuumlrkye Uygulaması

AnkaraTuumlrkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Piyasalar Genel

Muumlduumlrluumluuml Yayınları

Serin V (1987) Para Politikası İstanbulMarmara Uumlniversiteti Yayınları

Selccediluk H (2004) Yeni Yuumlzyılda Azerbaycanrsquoın Sosyo-Ekonomik Yapısı

İstanbulTasam Yayınları

Turgut TOuml (1994) Merkez Bankalarının Bağımsızlığı İstanbulGuray

Matbası Yayınları

httpwwwcbarazinfoblockscorridor_percent Azerbaycan Merkez bankası

Uccedilot faiz derecesi (10042011)

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

74

Tuumlrkiyersquode Mali Kural Uygulamaları ve Bu Uygulamaların

Vergi Gelirleri Uumlzerindeki Etkileri

Doğan Bozdoğan1 Selccediluk Buyrukoğlu2

Oumlzet

Mali kural makroekonomik anlamda genel mali performans goumlstergelerine

getirilen daimi sınırlama şeklinde tanımlanabilir Buguumln duumlnyanın birccedilok uumllkesinde esas

olarak buumltccedileye borccedillanmaya harcamalara ve gelirlere ilişkin bir buumlyuumlkluumlk ya da makro

goumlstergelerin belirli bir yuumlzdesi şeklinde getirilen sınırlamalara rastlamak muumlmkuumlnduumlr

Tuumlrkiyersquode maliye politikaları sıkı bir şekilde uygulanmaktadır Bu politikalar

iccedilerisinde sayabileceğimiz mali kuralların vergi gelirlerini artırıcı bir unsur olduğu

soumlylenebilir Ancak mali kuralların uygulanması devletleri bağlayıcı bir yapıya

buumlruumlmesi nedeniyle olumsuz etkiler de doğurabilmektedir

Bu ccedilalışmada mali kural uygulamasının genel bir ccedilerccedilevesi ccedilizilerek mali

kuralların Tuumlrkiyersquode uygulanmaya başladığı doumlnemden guumlnuumlmuumlze kadarki geccedilen

suumlreccedilte kamu gelirleri ile alakalı mali kurallara ve bu kuralların vergi gelirleri

uumlzerindeki etkilerine değinilecektir

Anahtar Kelimeler Mali kural Tuumlrkiye Vergi gelirleri

Applications of the Financial Regulation in Turkey and

the Effects on Tax Incomes of these Applications

Abstract

Fiscal rules in macroeconomic sense brought the overall financial

performance indicators can be defined as a permanent restriction Today in many

countries of the World mainly the budget borrowing spending and income on the form

of a size or a percentage of the limitations on macro indicators can be found in

Fiscal policies have been implementing very Strict in Turkey Fiscal rules

counted in these policies we can be said to be a factor to increase tax revenues

However the implementation of fiscal rules produces a binding structure for states and

this can procreate negative effects

1 ArşGoumlr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fak Maliye Boumlluumlmuuml

bozdogan_doganhotmailcom 2 ArşGoumlr Pamukkale Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fak Maliye Boumlluumlmuuml

selcuk349hotmailcom

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

75

In this study having drowed a general framework of the application of fiscal

rules during the period to the present day from the era that fiscal rules began to be

implemented in Turkey the fiscal rules connected with public revenues and the effect

on tax revenues of these rules will be discussed

Key Words Fiscal rules Turkey Tax revenues

GİRİŞ

Uumllke ekonomilerinin yaşanan mali ve ekonomik krizlerden kolay bir

şekilde etkilenebilir duruma gelmesi soumlz konusu uumllkelerin mali youmlnetimlerinin

etkinliğinin sorgulanabilir hale gelmesine sebebiyet vermiştir Bundan dolayı bu

uumllkeler kamu mali youmlnetimlerini yeniden ele almışlar ve maliye politikaları

aracılığıyla bazı duumlzenlemeler yapmaya başlamışladır Oluşan buumltccedile accedilıkları

vergiler harcamalar ve borccedillara ilişkin yapılan duumlzenlemeler maliye

politikalarında duumlzenlemeler anlamına gelen mali kuralların doğuşuna sebebiyet

vermiştir Bu kurallar ile kamu maliyesinin suumlrduumlruumllebilirliğini sağlamak daha

geccedilerli bir hal almıştır

Mali kural genel olarak incelendiğinde denk buumltccedile kuralları harcama

kuralları gelir kuralları ve borccedil kuralları olarak oumln plana ccedilıkmaktadır Sayılan

kurallar uumlzerindeki sınırlamalar olarak adlandırılan mali kural huumlkuumlmetlerin

sadık kalmayı taahhuumlt ettikleri ccedilerccedilevenin sınırlarını ortaya koymaktadır

Oumlzellikle IMF ile yuumlruumltuumllmekte olan 17 18 ve 19 stand-by anlaşmaları

ile uumllkemizde de kendisini hissettiren mali kurallar 2008 yılının Mayıs ayında

sona ermiştir 19 stand-by anlaşmasının sona ermesi ile IMF ile ortak yuumlruumltuumllen

mali youmlnetim duumlzenlemelerinde sona gelinmiştir 2002 yılında kabul edilip

yuumlruumlrluumlğe giren 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin

Duumlzenlenmesi Hakkındaki Kanun 2003 yılında kabul edilip yuumlruumlrluumlğe giren

5018 sayılı Kamu Mali Youmlnetimi ve Kontrol Kanunu ile son olarak 2010 yılının

ikinci yarısında TBMM Plan ve Buumltccedile Komisyonunda kabul edilen Mali Kural

Yasa Tasarısı ile maliye politikasının kural bazlı yuumlruumltuumllmesi oumlngoumlruumllmektedir

Bu ccedilalışmada oumlncelikle mali kural kavramı ele alınacak olup daha sonra

ise uumllkemizde maliye politikası araccedillarından vergilerin mali kural kapsamındaki

duumlzenlemeleri ele alınacaktır IMF ile mali kural niteliğinde yapılan stand-by

anlaşmalarında vergilerle ilgili duumlzenlemelere ve yakın geccedilmişte kabul edilen

Mali Kural Yasa Tasarısına da ayrıca değinilecektir

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

76

1 MALİ KURALIN TANIMI

Mali kuralın ccedileşitli tanımları bulunmaktadır Mali kural buumltccedile dengesi

borccedil harcama veya vergileme gibi mali bir goumlstergeye sınır koyan maliye

politikası uumlzerindeki yasal veya anayasal sınırlama olarak tanımlanmaktadır Bir

başka deyişle mali kurallar huumlkuumlmetin politika seccedileneklerine bağlayıcı bir

sınırlama getiren duumlzenlemelerdir (Kennedy ve Rubbins 2001 2) Kopits ve

Symansky (1998)rsquoe goumlre mali kural genel mali performans goumlstergelerinden

buumltccedile accedilığı borccedillanma kamu harcamaları ve vergi gelirleri gibi değişkenler

uumlzerindeki nitelikli ve kalıcı sınırlamalardır Hallerberg (2004)rsquoe goumlre mali

kural buumltccedilenin gelişimine katkının yanında duumlzenli bir bilgi akışına katkı

sağlayan kurallara denir Duumlzenlenecek olan mali kurallar hedefler accedilısından

ccedilok ccedileşitli olmasına rağmen kural oluşturulurken genellikle doumlrt youmlntem

benimsenmektedir Bunlar buumltccedile dengesi kuralları borccedillanmaya ilişkin

kurallar harcama kuralları ve gelirlere ilişkin kurallardır Mali kurallar ccedilok

ccedileşitli amaccedillar iccedilermesine rağmen oumlzellikle mali suumlrduumlruumllebilirliğin uumlzerinde

durmaktadır (IMF 2009 5) Sayılan bu kuralları aşağıda sıralanan şekilde

tuumlrlere ayırmak muumlmkuumlnduumlr (Guumlnaydın ve Eser 2009 55)

bull Denk buumltccedile kurallarını altın kuralı ve accedilık limitini kapsayan accedilık

kuralları (Deficit rules)

bull Toplam veya net kamu borcu uumlzerindeki sınırlamaları ifade eden borccedil

kuralları (Debt rules)

bull Toplam harcamalar (reel veya nominal olarak harcama buumlyuumlmesi) veya

belirli harcama sınıfları uumlzerinde bir tavan sınırı ifade eden harcama

kuralları (Expenditures rules)

bull Vergi yuumlkuuml uumlzerine bir sınır koymayı veya doumlnem oumlncesinde

beklenmeyen gelirlerdeki artışı dağıtmayı ifade eden gelir kuralları

(Revenue rules)

Bunların yanında Tuumlrkiye maliye politikasındaki sıkı duruşunu

korurken kamu hizmeti ve alt yapısını geliştirmek ve takviyeler yapmak ile

vergi sistemindeki bozuklukları gidermek gibi anahtar mali politikalarla da

yuumlzleşmiştir (OECD 2008 49)

Konu itibariyle vergiler ve mali kural ilişkisi inceleneceği iccedilin vergi

yuumlkuuml uumlzerinde sınır koymayı veya doumlnem oumlncesinde beklenmeyen gelirlerdeki

artışı dağıtmayı ifade gelire ilişkin kuralların tanımı ayrıntılı olarak verilecektir

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

77

Anayasanın 73 maddesinin 3 fıkrasında ldquoVergi resim harccedil ve benzeri

mali yuumlkuumlmluumlluumlkler kanunla konulur değiştirilir kaldırılırrdquo ifadesine yer

verilmiş olup uygulamada verginin yasallığı ilkesi olarak adlandırılan bu ilke

vergi resim harccedil ve benzeri kamusal guumlce dayalı buumltuumln yuumlkuumlmluumlluumlklerin

yasayla duumlzenlenmesi zorunluluğunu oumlngoumlrmektedir Fakat bu yasal

duumlzenlemelerle kamu guumlcuumlne devredilen vergiler ve bu vergilerin kullanılacağı

alanlar youmlnetenlerin bu haklarını koumltuumlye kullanmaları sonucunda suiistimal

edilebilmektedir İşte gelir kuralları ile hedeflenen temel amaccedil oumlzellikle elde

edilen vergi gelirlerinin şeffaf tutarlı ve en oumlnemlisi vasıflı alanlarda

kullanılmasını sağlamaktır

Literatuumlrde anayasal iktisat goumlruumlşuuml olarak bilinen yaklaşıma goumlre

devletin ekonomik faaliyetlere ilişkin muumldahalesinin anayasal huumlkuumlmlere goumlre

sınırlı olması gerekmektedir Anayasal iktisat goumlruumlşuumlne goumlre başta vergileme ve

para basmak uumlzere doumlviz kurları faiz oranları ve kamu harcamalarında devlet

otoritesi istediği gibi davranmamalıdır Bu nedenle anayasal iktisat devlete

veya onu youmlneten siyasal iktidarlara youmlnelik sınırlamaları ifade etmektedir

(Pehlivan 2003 59) Anayasal iktisat goumlruumlşuuml ve mali kurallardan oumlzellikle gelir

kuralları arasındaki ilişki ilerleyen kısımlarda ayrıntılı olarak ele alınacağından

şimdilik sadece tanımlama ile yetinilmektedir

2 MALİ KURALLARIN AMACcedilLARI

1980- 1990 yılları mali disiplinin kendisini hissettirdiği 1990rsquolı yılların

başında buumltccedile accedilıkları ile borccedillanma ihtiyacının arttığı ve enflasyonun yuumlksek

seviyelere ulaştığı doumlnemler olmuştur Bu suumlreccedilte kamu mali disiplini bozulmuş

ve buumltccedile harcamalarının yarıya yakını tamamen parlamentonun goumlzetim ve

denetimi dışında yapılmıştır (Kesik ve Bayar 2010 52) Oumlzellikle 2001 kriziyle

ihtiyaccedil haline gelen mali disiplin uygulaması ile mali kurallar kendisini

goumlstermeye başlamıştır 2001 yılı ile birlikte birccedilok mali reformda hayata

geccedilirilmiştir Hayata geccedilirilen bu reformlar ile oumlzellikle denk buumltccedilenin oluşumu

borccedillanmaya ilişkin getirilen sınırlamalar kamu gelirlerinin denetim ve goumlzetim

ile vasıflı bir şekilde harcanması oumln plana ccedilıkmaktadır

Maliye politikası kuralları olarak ta adlandırılan mali kuralların temel

amaccedilları şu şekilde sıralanabilir (Kesik ve Bayar 2010 51 Ataccedil 2006 277-

280)

bull Mali disiplin (Buumltccedile gelirleri ile mali harcamalar arasında denge

sağlanabilir)

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

78

bull Kaynakların stratejik oumlnceliklere goumlre dağıtımı ve kullanımı

bull Kamu hizmetlerinin sunumunda etkinlik ve verimliliğin sağlanması

bull Makroekonomik istikrar ve ekonomik buumlyuumlmeyi sağlamak (Emisyon

yoluna başvurmadan enflasyonist ortamın engellenmesi ile istikrar

sağlanabilir)

bull Enflasyon oranının duumlşuumlruumllmesi (2001 yılında 886 olan enflasyon

oranı 2009 yılı sonunda 653 ve 2010 yılı Ekim ayı itibariyle ise

862 olarak gerccedilekleşmiştir)

bull Buumltccedileye ilişkin duumlzenlemeler (2001 yılında 395 milyar TL olan faiz

dışı fazla 2010 yılının ilk 9 ayında 179 milyar TL olmuştur Yine 2001

yılında 29 milyar TL olan buumltccedile accedilığı 2010 yılının ilk 9 ayında 213

milyar TL olarak gerccedilekleşmiştir)

bull Kamu maliyesinin suumlrduumlruumllebilirliğini sağlamak

Marshall (2003)rsquoda uzun suumlreli mali suumlrduumlruumllebilirliğin en buumlyuumlk

sonucunun sıkı mali disiplinden geccediltiğine vurgu yapmaktadır

7 Şubat 1992 tarihinde Hollandarsquonın Maastricht kentinde imzalanarak

1 Kasım 1993de yuumlruumlrluumlğe giren Avrupa Birliği Antlaşmasında (Maastricht

Antlaşması) Ekonomik ve Parasal Birliğin (EPB) aşamaları bu aşamalarda

izlenecek ekonomik ve parasal politikalar ve bu politikaların uygulanması iccedilin

gerekli kurumsal değişiklikler ayrıntılı olarak duumlzenlenmiştir Bu duumlzenlemeler

ccedilerccedilevesinde EPBrsquonin gerccedilekleştirilmesi doğrultusunda uumlye uumllke ekonomileri

arasındaki farklılıkların giderilebilmesini teminen bazı makro buumlyuumlkluumlkler

accedilısından ldquoMaastricht Kriterlerirdquo olarak adlandırılan yakınlaşma kriterleri tespit

edilmiş ve bunlara uyulmaması durumunda uygulanacak yaptırımlar

belirlenmiştir (Dilekli ve Yeşilkaya 2002 1)

Ekonomik ve Parasal Birliğirsquonin uumlyelerine uygulamış olduğu mali

kurallarda da maliye politikası araccedilları kullanılmış ve birccedilok alanda

sınırlamalara gidilmiştir Bu duumlzenlemelerin başında (Buti vd 2007 115-116)

bull ldquoBuumltccedile accedilıkları Gayrisafi Yurticcedili Hasıla (GSYİH)rsquonın 3rsquouumlnuuml aşamazrdquo

bull ldquoKamu borccedilları GSYİHrsquonın 60rsquoını geccedilemez veya 60rsquoın altındaysa

bu korunmaya ccedilalışılır hatta aşağı indirgenmeye ccedilalışılırrdquo gelmektedir

Bu kriterlerin yanında

bull Uumlye uumllkelerde uygulanan uzun vadeli faiz oranları 12 aylık doumlnem

itibarıyla fiyat istikrarı bakımından en iyi performansa sahip 3 uumllkenin

faiz oranını 2 puandan fazla aşmamalıdır

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

79

bull Son 2 yıl itibarıyla bir uumlye uumllkenin para birimi diğer bir uumlye uumllkenin

para birimi karşısında devaluumle edilmemiş olmalıdır

bull Toplulukta fiyat istikrarı bakımından en iyi performansa sahip uumlccedil

uumllkenin yıllık enflasyon oranları ortalaması ile bir uumlye uumllkenin

enflasyon oranı arasındaki fark 15 puanı geccedilmemelidir gibi kriterlere

de yer verilmiştir

Maastricht kriterleri gereğince uygulanması gereken ve uumllkelerin

muumldahale edebileceği şartlar ilk iki kriter olarak karşımıza ccedilıkmaktadır Bu

kriterlere ilişkin verileri inceleyecek olursak ldquoBuumltccedile accedilıkları gayrisafi yurticcedili

sasıla (GSYİH)rsquonın 3rsquouumlnuuml aşamazrdquo koşulu aşağıdaki şekilde de goumlruumlleceği

uumlzere uumllkemizde oumlzellikle 2005 yılından itibaren sağlamıştır Burada goumlze

ccedilarpan en oumlnemli husus krizin yaşandığı yıl olan 2001 yılından itibaren ciddi

gelişimin yaşanmasıdır

Tablo 1 Genel Youmlnetim Buumltccedile AccedilığıGSYİH-AB Tanımlı (2001-2009)

Genel Youmlnetim Buumltccedile Accedilığı (AB Tanımlı GSYH )

Yıllar Gerccedilekleşen Maastricht Kriteri

2001 245 3

2002 102 3

2003 9 3

2004 45 3

2005 06 3

2006 -12 3

2007 1 3

2008 22 3

2009 67 3

Kaynak httpwwwhazinegovtr

Maastricht kriterlerinden birisi olan genel youmlnetim buumltccedile accedilığıGSYİH

rakamları da 2001 yılında krizinde etkisiyle gayet yuumlksek olmasına karşın

2005 yılından itibaren duumlşuumlşe geccedilmiştir Hatta 2006 yılında buumltccedile fazla

vermiştir İstikrarlı goumlstergeler 2007 ve 2008rsquode de kendisini goumlstermiş ve AB

tanımlı Genel Youmlnetim buumltccedile accedilığının GSYİHrsquoye oranı sırasıyla 1 ve 22

olarak gerccedilekleşmiştir

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

80

Uumllkelerin kendi muumldahaleleri ile sağlayabileceği kriterlerden olan

ldquoKamu borccedilları GSYİHrsquonın 60rsquoını geccedilemez veya 60rsquoın altındaysa bu

korunmaya ccedilalışılır hatta aşağı indirgenmeye ccedilalışılırrdquo koşulu da oumlzellikle 2004

yılından itibaren sağlanmıştır

Tablo 2 Bruumlt Kamu Borccedil StokuGSYİH-AB Tanımlı(2002-2010)

Bruumlt Kamu Borccedil Stoku (AB Tanımlı GSYH )

Yıllar Gerccedilekleşen Maastricht Kriteri

2002 737 60

2003 674 60

2004 592 60

2005 523 60

2006 461 60

2007 394 60

2008 395 60

2009 455 60

2010 416 60

Kaynak httpwwwhazinegovtr

Tablo 2rsquodeki verilere bakarak Tuumlrkiyersquonin Maastricht kriterlerini 2004

yılından itibaren sağladığını goumlrmekteyiz 2002 yılında AB tanımlı borccedil stoku

737 iken bu oran 2004 yılında 593 olarak gerccedilekleşmiş ve kriterleri

sağlamıştır 2004 yılındaki bu gelişmenin arkasında yatan neden olarak 2004

yılının son ccedileyreğinden itibaren reel faiz oranlarının tek haneli rakamlara

duumlşmesi goumlsterilebilir Bu oran 2008 yılına kadar duumlzenli bir duumlşuumlşe uğramış

fakat 2009 yılında Maastricht kriterleri ccedilerccedilevesinde kalmak şartıyla 455rsquoe

yuumlkselmiştir

Mali kuralın tanımında da belirtildiği gibi oumlzellikle mali disiplin ve

kamu maliyesinin suumlrduumlruumllebilirliğini sağlamak mali kuralların temel gayesi

konumundadır Bu disiplin ve suumlrduumlruumllebilirliği sağlamak amacıyla gelirler

harcamalar buumltccedile denkliği ve borccedillanmaya ilişkin maliye politikası araccedilları ile

istenilen hedeflere ulaşılmaya ccedilalışılmaktadır

Mali kuralların iccedileriği incelendiğinde oumlncelikle buumltccedile denkliği harcama

sınırlamaları gelirlerin vasıflı alanlarda kullanılması ve borccedillanmanın belli bir

sınırının olduğu hususlarına vurgu yapılmaktadır Bu duumlzenlemelere ilişkin

kuralların amaccedillarını ayrı ayrı ele almakta fayda vardır Buna goumlre

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

81

(httpwwwcanaktanorgEkonomiKamu_MaliyesiYeni-MaliyeKamu-

Ekonomisihtm)

Buumltccedile ile ilgili mali kuralların amaccedilları

a) Denk buumltccedile ilkesi ile harcamaların gelirlere orantılı bir şekilde

gerccedilekleşmesi

b) Buumltccedilede gerccedilekleşen işlemlerin şeffaf ve accedilık bir şekilde gerccedilekleşmesi

c) Hiccedilbir belirsizliğe yer vermeden duumlzenlemelerin anayasaya uygun bir

şekilde gerccedilekleşmesi

Kamu harcamaları kurallarının amaccedilları

a) Toplam kamu harcamaları yuumlkuuml miktar olarak anayasa veveya yasal

kurallarla sınırlandırılarak verimsiz harcamaların oumlnuumlne geccedilmek

b) Toplam kamu harcamalarını sınırlandırmak iccedilin denk buumltccedile yoluna

başvurarak gelirlere goumlre harcama yaptırmak

c) Toplam kamu harcamalarının miktarını parlamentonun belli bir

ccediloğunluğunun onayına sunmak

d) Kamu harcamalarının artışının ancak vergi artışı ile finanse edilmesi

halinde parlamentoda onaylanabileceği anayasada bir kural olarak

belirlenmesi Boumlylece politik dışsal ekonomilere yer vermeyerek

politikada gereksiz ve aşırı harcamaların oumlnuumlne geccedililmiş olur Anayasal

iktisat literatuumlruumlnde bu duruma anayasal asimetri denilmektedir

e) Devletin goumlrev ve fonksiyonlarının anayasada accedilık bir şekilde

sınırlandırılması ile kamu harcamaları sınırlandırılmış olur

f) Merkez ile yerel youmlnetimler arasındaki gelir dağılımı anayasada belirli

kriterlerde dağıtılarak gereksiz harcamaların oumlnuumlne geccedililmiş olur

Vergilere ilişkin yapılan mali kuralların amaccedilları

a) Vergileme yetkisi denk buumltccedile sınırı ile sınırlandırılarak keyfi

vergilemenin oumlnuumlne geccedilmek

b) Anayasada toplam vergi yuumlkuumlnuumln sınırını belirterek bireyleri aşırı

vergileme yuumlkuumlnden kurtarmak

c) Vergi konularını anayasada istisnaları muafiyetlerihellip anayasada accedilık

bir şekilde belirterek bu konuların dışına ccedilıkmamak

d) Vergi oranının anayasada accedilık bir şekilde belirtilmesi gerekmektedir

Borccedillanma ile ilgili mali kuralların amaccedilları

a) Toplam borccedil yuumlkuumlnuuml anayasada belirterek sınırsız borccedillanmanın oumlnuumlne

geccedilmek

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

82

b) Borccedillanmanın parlamentonun belirli bir ccediloğunluğunun kararıyla

gerccedilekleşmesi

c) Yerel youmlnetimlerin borccedillanma yetkisini ve limitini anayasada accedilık bir

şekilde belirlemek

d) Hazinersquonin Merkez Bankasırsquondan alacağı kısa avanslara kamu

harcamalarının belli bir tutarındaki sınırı anayasada belirlemek olarak

belirtilebilir

Optimal vergi ve harcama sınırlamaları ise şu şekilde sıralanabilir

bull Vatandaşlar tarafından faaliyete geccedilirilen

bull Referandum aracılığı ile seccedilmenler tarafından onaylanan

bull Anayasal uumlstuumlnluumlğuuml olan

bull Geniş anlamda harcama ve gelirler accedilısından geccedilerli

bull Kamu harcamalarındaki buumlyuumlmenin sınırının enflasyon ve nuumlfus

artışının toplamı kadar olan (Clemens ve diğerleri 2003 6)

bull Belediye faaliyetlerini (harcama ve gelir) iccedileren

bull Beklenen limit aştığında zorunlu vergi iadesi gerektiren

bull Devletin gelir toplama ve harcamalarının geniş kapsamlı olmasıdır

(Clemens ve diğerleri 2003 6)

Yukarıda sayılan amaccedillardan da net bir şekilde anlaşılacağı uumlzere buumltuumln

duumlzenlemelerin anayasa ile accedilık ve şeffaf bir şekilde gerccedilekleştirilmesi tuumlm

amaccedilların temel dayanağı olmuştur

2010 yılının ikinci yarısında TBMM Plan ve Buumltccedile Komisyonunda

kabul edilen Mali Kural Yasa Tasarısı ile uumllkemizde de yukarıda maddeler

halinde belirtilen kamu mali youmlnetimindeki gelişmelerin kalıcı hale getirilmesi

amaccedillanmaktadır Bu kapsamda oluşturulan mali kural şeffaflık basitlik ve

hesap verebilirlik accedilısından uluslararası ve AB standartları goumlzetilmesi

esaslarına dayanmaktadır TBMMrsquode kabul edilen bu tasarı ile mali kurallar

yasal bir zemine oturtturulmuştur Bu tasarıdan oumlnce mali kural niteliğindeki

IMF ile yapılan stand-by anlaşmaları ve ABrsquodeki Maastrich anlaşması yasal bir

dayanağı olmadığından dolayı kolay bir şekilde sapmalara sebebiyet

vermekteydi Bu durum ise kamu maliyesinin suumlrduumlruumllebilirliğini ve mali

disiplini zedelemiştir

Oumlzellikle 2001 yılında uumllkemizin yaşamış olduğu ekonomik kriz ve

2008 yılında ABDrsquode doğup kuumlresel bir boyut kazanan kriz birccedilok uumllkenin

ekonomilerinin bu tuumlr sarsıntılara karşı gerek mikro gerekse makro accedilıdan

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

83

hazırlıksız olduğu gerccedileğini ortaya koymuştur Birccedilok uumllkeyle birlikte bizim

uumllkemiz de ekonomilerini bu tuumlr sarsıntılara karşı daha dayanıklı şekilde

karşılamak iccedilin bazı yasal duumlzenlemeler yoluna gitmiştir

Mali kuralların yaygınlaşmaya başladığı 1990rsquolı yıllardan bu yana mali

kural uygulayan uumllkelerin sayısı oumlnemli oumllccediluumlde artmıştır 1990 yılında mali

kuralı uygulayan uumllke sayısı 7 iken bu sayı 2009 yılı sonunda 90rsquoa yuumlkselmiştir

Bu kapsamda ABDrsquode 1986 yılında uygulamaya konulan Gramm-Rudman-

Hollings Kanunu Avrupa Birliğirsquonde 1993 yılından itibaren uygulamaya

konulan Maastrich Kriterleri İngilterersquode 1998 yılından itibaren uygulanmaya

başlayan Mali İstikrar Kanunu Yeni Zelandarsquoda 1994 yılında uygulamaya

konulan Mali Sorumluluk Kanunu mali kural uygulamalarına oumlrnek olarak

verilebilir (Kesik ve Bayar 2010 49)

Kopits ve Symanskyrsquoe goumlre (Aktaran Şengoumlnuumll ve Sorgun 2010 10-

11) guumlnuumlmuumlzde uygulanmakta olan mali kural politikaları hem planlama hem

de uygulama accedilısından oldukccedila ccedileşitlidir Anglo-Sakson uumllkeleri (Avustralya

Kanada Yeni Zelanda ve İngiltere) uygulamada yoğunlaşırken Avrupa Kıtası

ve yuumlkselen piyasa ekonomileri (Arjantin Brezilya Kolombiya Peru Hindistan

gibi) genellikle sayısal değerlere (hedefler ve limitler) daha fazla

yoğunlaşmışlardır

Mali kural uygulamasının nicelik olarak bu denli artışı mali kuralla

hedeflenen amaccedillara ulaşıldığının bir goumlstergesidir Uumllkemizde de 2001 yılında

meydana gelen krizinden itibaren duumlzenli kamu mali youmlnetim anlayışı ile

harcama buumltccedile gelir ve borccedillanmaya ilişkin gelişmeler kaydedilmiştir Bu

durum ise kuralların uygulanabilirliği accedilısından olumlu referanslar

oluşturmaktadır

3 ANAYASAL İKTİSAT PERSPEKTİFİNDEN MALİ KURALLAR VE

TUumlRKİYErsquoDE UYGULANAN KURALLAR

Anayasal iktisat teorisinin oumlncuumlsuuml olarak kabul edilen James Buchanan

(Aktan 2010 310)rsquoa goumlre anayasal iktisat devletin ve dolayısıyla siyasal

iktidarın harcama vergilendirme ve borccedillanma yetkilerinin sınırlandırılmasını

savunan bir iktisadi yaklaşımdır (Işık vd 2010 2) Anayasal iktisat iyi bir

sosyal duumlzen iccedilin bireysel oumlzguumlrluumlkleri koruyacak anayasal-yasal ve kurumsal

normların ve kuralların oumlnemli ve gerekli olduğunu savunan bir liberal oumlğretidir

(Aktan 2010 310) Anayasal İktisat bireysel oumlzguumlrluumlklerin -sivil ve siyasal

oumlzguumlrluumlklerin ve oumlzel oumlnemle ekonomik oumlzguumlrluumlklerin- korunabilmesi iccedilin

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

84

devletin ekonomideki roluumlnuumln goumlrev ve fonksiyonlarının ve aynı zamanda

devletin guumlccedil ve yetkilerinin sınırlandırılmasını savunan bir liberal oumlğretidir

(Aktan 2010 310)

Yukarıdaki tanımlardan da net bir şekilde anlaşılacağı uumlzere kuralların

ve duumlzenlemelerin anayasal zemine oturtturulması bu oumlğretinin en temel

gayesidir Dolayısıyla anayasal veveya yasal bir zemine oturmayan

duumlzenlemelerde bu duumlşuumlnceden bahsedilemez Bu duumlşuumlnce sosyal ortamın

gelişimi iccedilin hukuk kurallarının uumlzerinde durmaktadır Kuralların olmadığı bir

ortamda keyfiyet ve israf soumlz konusudur Bu durumda da gerek uumllke ekonomisi

(makro ekonomi) gerekse bireylerin yaşam kalitesi ve gelirleri (mikro

ekonomi) olumsuz etkilere maruz kalmaktadır Youmlneticilerin oumlzellikle politik

dışsallıklara sebebiyet verdikleri durumlarda yasal bir zemine oturtturulan

harcama politikası ile oluşan dışsallıklar ortadan kalkacak ve uumllke ekonomisi bu

durumdan olumlu youmlnde etkilenecektir Uumllke ekonomisinin yanında bireylerin

sosyal refahlarındaki artış ta anayasal iktisat oumlğretisinin pozitif

dışsallıklarındandır

Bu ccedilalışmada ele alınan mali kurallarında belirli bir yasal dayanağının

oluşması huumlkuumlmetlerin keyfi harcama yapmalarının oumlnuumlne geccedilerek ileriye

doumlnuumlk planlarının daha ciddi bir boyut kazanmasına sebebiyet verecektir

31 Mevzuattaki Duumlzenlemeler

Uumllkemizde 2002rsquode kabul edilip yuumlruumlrluumlğe giren 4749 sayılı Kamu

Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi Hakkındaki Kanun ile 2003

yılında kabul edilip yuumlruumlrluumlğe giren 5018 sayılı Kamu Mali Youmlnetimi ve

Kontrol Kanunu ile son olarak 2010 yılının ikinci yarısında TBMM Plan ve

Buumltccedile Komisyonundan geccedilen Mali Kural Yasa Tasarısı kamu maliyesinin

duumlzenlenmesi anlamında alınan en guumlncel ve ciddi yasal duumlzenlemelerdir Şimdi

sırasıyla bu yasal duumlzenlemelerde mali kural olarak hangi amaccedilların ortaya

koyulduğu incelenecektir

4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi Hakkındaki

Kanun

a) Malicirc yıl iccedilinde buumltccedile kanununda belirtilen başlangıccedil oumldenekleri toplamı

ile tahmin edilen gelirler arasındaki fark miktarı kadar net borccedil

kullanımı yapılabilir Borccedil youmlnetiminin ihtiyaccedilları ve gelişimi dikkate

alınarak bu limit yıl iccedilinde en fazla yuumlzde beş oranında artırılabilir Bu

miktarın da yeterli olmadığı durumlarda ilacircve yuumlzde beşlik bir tutar

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

85

ancak Muumlsteşarlığın goumlruumlşuuml ve Bakanın teklifi uumlzerine Bakanlar Kurulu

kararı ile artırılabilir Buumltccedilenin denk olması durumunda da borccedillanma

anapara oumldemesinin en fazla yuumlzde beşine kadar artırılabilir Borccedillanma

limiti değiştirilemez

b) Malicirc yıl iccedilinde sağlanacak garantili imkacircnın limiti her yıl buumltccedile

kanunlarıyla belirlenir

c) Ccedilıkarılacak devlet iccedil borccedillanma senetlerinin ccedileşitlerine satış

youmlntemlerine faiz koşullarına vadelerine basım ve oumldemelerine ilişkin

her tuumlrluuml esasları ve bunlara ilişkin diğer şartları belirlemeye bakan

yetkilidir

d) Tuumlrkiye Cumhuriyeti adına herhangi bir dış finansman kaynağından

devlet dış borcu sağlamaya ve malicirc dış koşulları da dahil olmak uumlzere

şartlarını tespit etmeye ve bu şartlar ccedilerccedilevesinde malicirc yuumlkuumlmluumlluumlk

altına girmeye bakan yetkilidir Soumlz konusu Devlet dış borcuna ilişkin

anlaşmalar ve ilgili dokuumlmanlara dair her tuumlrluuml hazırlık temas ve

muumlzakereler Muumlsteşarlık tarafından yuumlruumltuumlluumlr ve sonuccedillandırılır

4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi

Hakkındaki Kanun incelendiğinde 2001 krizine muumlteakip ccedilıkarılmasının sonucu

olarak ta oumlzellikle borccedillanma uumlzerine kurallar kendini goumlstermektedir Ccediluumlnkuuml

2001 yılında meydana gelen kriz ile birlikte yapılan iccedil ve dış borccedilların uumllke

ekonomisini ne derece sarstığı hissedilir bir şekilde kendisini Tuumlrkiyersquonin

ekonomi sayfalarına kazıtmıştır Krizi tetikleyen tek unsurun iccedil ve dış borccedillar

olmadığını belirtmekte de fayda vardır

5018 sayılı Kamu Mali Youmlnetimi ve Kontrol Kanunu

a) Madde 1 Bu Kanunun amacı kalkınma planları ve programlarda yer

alan politika ve hedefler doğrultusunda kamu kaynaklarının etkili

ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını hesap

verebilirliği ve mali saydamlığı sağlamak uumlzere kamu mali youmlnetiminin

yapısını ve işleyişini kamu buumltccedilelerinin hazırlanmasını uygulanmasını

tuumlm mali işlemlerin muhasebeleştirilmesini raporlanmasını ve mali

kontroluuml duumlzenlemektir

b) Mali saydamlığın sağlanması iccedilin gerekli duumlzenlemelerin yapılması ve

oumlnlemlerin alınmasından kamu idareleri sorumlu olup bu hususlar

Maliye Bakanlığınca izlenir

c) Her tuumlrluuml kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında goumlrevli ve

yetkili olanlar kaynakların etkili ekonomik verimli ve hukuka uygun

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

86

olarak elde edilmesinden kullanılmasından muhasebeleştirilmesinden

raporlanmasından ve koumltuumlye kullanılmaması iccedilin gerekli oumlnlemlerin

alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek

zorundadır

d) Bakanlar kamu kaynaklarının etkili ekonomik ve verimli kullanılması

konusunda Başbakana ve Tuumlrkiye Buumlyuumlk Millet Meclisine karşı

sorumludurlar

e) Bakanlar idarelerinin amaccedilları hedefleri stratejileri varlıkları

yuumlkuumlmluumlluumlkleri ve yıllık performans planları konusunda her mali yılın

ilk ayı iccedilinde kamuoyunu bilgilendirirler

f) Buumltccedilenin hazırlanması ve uygulanması esasında mali saydamlık

makroekonomik istikrar suumlrduumlruumllebilirlik denklik accedilıklık doğruluk

ilke ve amaccedillara uygunluk esastır

5018 sayılı kanun ile daha ciddi oumlnlemlerin alındığı goumlruumllmektedir Bu

kanun ile oumlzellikle saydamlık suumlrduumlruumllebilirlik ve hesap verilebilirliğin uumlzerinde

durulmuştur Denk buumltccedile uygulaması da bu kanunda goumlze ccedilarpan diğer oumlnemli

bir husustur

Mali Kural Yasa Tasarısı

a) Kanunun temel amacı mali suumlrduumlruumllebilirlik ve oumlngoumlruumllebilirlik

ekseninde makroekonomik istikrarın kalıcı hale getirilmesi ve

guumlccedillendirilmesidir

b) Kanunda kullanılan bazı ibarelerin tanımlarına yer verilmek suretiyle

uygulamada accedilıklık sağlanması amaccedillanmıştır Oumlzellikle genel youmlnetim

ve genel youmlnetim accedilığı tanımları ile uluslararası standartlara uygunluk

vurgulanmış ve Maliye Bakanlığı genel youmlnetim kapsamı ile ilgili

kurumların goumlruumlşlerini alarak genel youmlnetim accedilığının hesaplanmasına

ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili kılınmıştır

c) Mali kuralın uygulanmasında esas alınacak temel ilkeler

tanımlanmıştır Bu maddeye goumlre

bull Genel kurumsal youmlnetim ilkeleri goumlzetilerek basitlik doğruluk

saydamlık ve hesap verilebilirlik tesis edilmekte

bull Mali kuralın uygulanmasına ilişkin verilerin tam ve zamanında

kamuoyuyla paylaşılması oumlngoumlruumllmekte

bull Kanun kapsamındaki kuruluşların muhasebe ve raporlama

işlemlerinin Avrupa Hesaplar Sistemi ve diğer uluslararası

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

87

standartlarla uyumlu olarak yuumlruumltuumlleceği ve genel youmlnetim

kapsamına alınacak kuruluşların belirlenmesinde de benzer

ilkenin uygulanacağı ifade edilerek uluslararası alanda verilerin

ve kapsamın guumlvenilirliğinin artırılması sağlanmakta

bull Kanunun uygulanmasında kullanılan hesaplama ve raporlama

işlemlerine ilişkin muhasebe sistemleri ve istatistiki

youmlntemlerde oumlnemli bir değişiklik olması halinde kamuoyunun

zamanında bilgilendirilmesi ve verilerin guumlvenilirliğinin ve

karşılaştırılabilirliğinin artırılması amaccedillanmaktadır

d) Mali kuralın nasıl uygulanacağı ve mevcut politika metinleri ile buumltccedile

hazırlama suumlrecine nasıl dahil edileceği belirlenmiştir Ayrıca hesap

verilebilirlik ve zamanında bilgilendirme ilkeleri ccedilerccedilevesinde

maddenin beşinci fıkrası ile kuraldan sapma riskinin ortaya ccedilıkması

halinde neler yapılacağı accedilıkccedila belirtilmiştir Bu ccedilerccedilevede ilgili

idareler olan Maliye Bakanlığı Devlet Planlama Teşkilatı Muumlsteşarlığı

ve Hazine Muumlsteşarlığınca muumlştereken tedbir alternatifleri hazırlanarak

Ekonomi Koordinasyon Kurulunun başkanı olan Bakan tarafından

Bakanlar Kuruluna sunulması oumlngoumlruumllmektedir Boumlylece ilgili yılda

oluşabilecek sapma riskinin zamanında bertaraf edilmesi ve hedeflerin

tutturulması amaccedillanmaktadır

e) Mali kural uygulamasında belirlenen tek istisna olağanuumlstuuml hal

kapsamında genel youmlnetime dahil idarelerin buumltccedilelerinden yapılacak

ilave harcamalardır Bilindiği uumlzere 2935 sayılı Olağanuumlstuuml Hal

Kanununun 3 uumlncuuml maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca

tabii afet tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım

hallerinden birinin veya birden fazlasının yurdun genelinde veya bir

veya birden fazla boumllgesinde ortaya ccedilıkması hallerinde Bakanlar

Kurulu kararı ve Tuumlrkiye Buumlyuumlk Millet Meclisinin onayı ile olağanuumlstuuml

hal ilan edilebilmektedir Bu hallerin tamamen kontrol dışı gelişen

olaylar olduğu ve meclisin de suumlrecin iccedilinde olduğu dikkate alınmıştır

Boumlyle bir duruma maruz kalındığında yapılacak ilave harcamalar genel

youmlnetim accedilık tavanına eklenebilecektir

f) Mali kural uygulamasının raporlanmasına denetimine ve

istatistiklerinin derlenmesine ilişkin hususlar duumlzenlenmektedir Bu

ccedilerccedilevede Orta Vadeli Program ve Mali Planın yayımını takip eden

onbeş guumln iccedilinde Maliye Bakanı ile Devlet Planlama Teşkilatı

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

88

Muumlsteşarlığının bağlı olduğu bakanın hazırlanan Plan ile ilgili olarak

Tuumlrkiye Buumlyuumlk Millet Meclisi Plan ve Buumltccedile Komisyonunu oumlzel

guumlndemli bir toplantıda bilgilendirmesi zorunluluğu getirilmektedir

Boumlylece ilgili bakanların temel kamu maliyesi metni olan Orta Vadeli

Program ve Mali Planı hesap verilebilirlik ve şeffaflık ilkesi

ccedilerccedilevesinde Tuumlrkiye Buumlyuumlk Millet Meclisine bilgi vermesi ve bu

şekilde Meclisin buumltccedile ve uygulanan politikalar uumlzerindeki etkisinin

artırılması amaccedillanmaktadır Mali kural uygulama sonuccedillarının

zamanında ve tam olarak kamuoyu ile paylaşılması ve mali raporlama

kalitesinin kapsamının ve sıklığının artırılarak şeffaflığın sağlanması

amaccedillarıyla Maliye Bakanlığı tarafından Mali Kural İzleme

Raporunun Hazine Muumlsteşarlığı tarafından KİTrsquolere ve diğer kamu

işletmelerine ilişkin verilerin Sosyal Guumlvenlik Kurumu

koordinatoumlrluumlğuumlnde ilgili idarelerden oluşan bir komisyon tarafından

emeklilik ve genel sağlık sigortalarının uzun doumlnemli aktuumleryal

dengesine ilişkin hesaplamaları iccedileren raporların yayımlanması huumlkme

bağlanmıştır Sayıştay Başkanlığı mali kural uygulamasında denetim

birimi olarak faaliyet goumlsterecektir Boumlylece accedilıklanan verilerin doğru

guumlvenilir ve standartlara uygun olduğuna dair bağımsız bir denetim

mekanizması sisteme dahil edilmiştir Sayıştay Başkanlığı Maliye

Bakanlığınca hazırlanarak kamuoyuna duyurulacak olan Mali Kural

İzleme Raporundaki yıllık gerccedilekleşmelere ilişkin verilerin

doğruluğunu guumlvenilirliğini ve oumlnceden belirlenmiş standartlara

uygunluğunu değerlendirecek ve sonuccedilları Raporun yayımından

itibaren kırk beş guumln iccedilinde kamuoyuna duyuracaktır

g) Mahsup ve terkin işlemlerinin buumltccedile ile ilişkilendirilmeden

yapılmaması sağlanarak mali youmlnetimin saydamlığının artırılması

amaccedillanmaktadır

h) Ccedileşitli mevzuat ile getirilen oumlzelleştirme gelirlerinin oumlzel gelir

kaydedilip otomatik oumldenekleştirilmesi uygulamasının terk edilmesi ve

boumlylece buumltccedileleme muhasebeleştirme ve kamu mali raporlamasında

saydamlığın artırılması amaccedillanmaktadır

Mali kural yasa tasarısının amaccedillarından da anlaşıldığı uumlzere

suumlrduumlruumllebilir maliye politikası iccedilin basitlik doğruluk saydamlık hesap

verebilirlik ve kuruluşların muhasebe ve raporlama işlemleri ile kapsamının

belirlenmesi gerekmektedir Boumlylelikle mali kural ile vergi gelirlerinin

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

89

artırılması veya kayıt dışılığın oumlnlenmesi gibi hedeflere ulaşmak muumlmkuumln

olacaktır

32 IMF ile Yapılan Stand-by Anlaşmaları

IMF ile Tuumlrkiyersquonin arasındaki stand-by anlaşmaları 1961 yılına

dayanmaktadır İlk olarak 1 Ocak 1961 yılında yapılan stand-by anlaşması 31

Aralık 1961rsquode son bulmuştur Son olarak 19su duumlzenlenen bu anlaşmalarda

goumlze ccedilarpan oumlnemli noktalardan birisi de 18 ve 19 stand-by anlaşmalarının kriz

sonrası doumlneme denk gelmemesidir

1999 ve 2001 yıllarında yaşanan krizlere ulusal ccediloumlzuumlm bulamayan

uumllkemiz uluslararası bir oumlrguumlt olan IMF ile işbirliği yaparak krizin yaralarını

sarmaya ccedilalışmıştır 1999-2008 doumlneminde IMF ile uumllkemiz arasında 9 Aralık

199918 Ocak 2002 ve 26 Nisan 2005 tarihlerinde gerccedilekleştirilen stand-by

anlaşmaları ile bir takım duumlzenlemeler gerccedilekleştirilmiştir IMF ile ortak

yuumlruumltuumllen bu programlarda goumlzde ccedilarpan husus uumllkelerin iccedilinde bulundukları

kamu borcu problemini ve borccedil dinamiklerini suumlrduumlruumllebilir hale getirmek iccedilin

mali disiplinin oumlnemine vurgu yapıldığı ve bu ccedilerccedilevede faiz dışı fazla verilmesi

suretiyle kamu sektoumlruumlnuumln ayağını sağlamlaştırmaktır 2006 Nisan 2005 yılında

gerccedilekleştirilen 19 stand-by anlaşması da 2008 yılının Mayıs ayı ile birlikte son

bulmuştur (Kaya 2010 385)

Bu kısımda IMF ile ortak yuumlruumltuumllen bu programlardaki mali kural

niteliğindeki duumlzenlemelere yer verilecektir

321 17 Stand-by Anlaşması

1999-2002 yılları arasında uygulanan bu programda oumlne ccedilıkan kurallar

ve sonuccedilları şunlardır

bull 17 stand-by anlaşmasında belirtilen temel husus enflasyon sorunu ve

bu sorunun Tuumlrk Lirasına olan guumlveni zedelediği yuumlksek faizlere neden

olduğudur Bu durum ise yatırımları kalıcı değil spekuumllatif hale

getirerek finansal sistemin işleyişini bozmaktadır

bull 1999rsquoda kamu net borccedil stoku (GSMHrsquoya oranı) 61 olarak

gerccedilekleşmiştir 2000 yılında 58 hedefi aşılmış ve bu oran 571

olarak gerccedilekleşmiştir Fakat 2001 krizi ilgili yıla ait 565 hedefini

altuumlst ederek 904 gibi bir sonuca sebebiyet vermiştir Bu durum ise

hedeflerin tekrar uumlst limitlerden aşağıya ccedilekilmesine sebep olmuştur

Nihayetinde 17 stand-by anlaşması ile 2002 yılında 548 olarak

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

90

hedeflenen kamu net borccedil stoku ancak 784 olarak

gerccedilekleşebilmiştir

bull Konsolide kamu sektoumlruuml faiz dışı fazlası 2000 yılında 4651 (Milyon

TL) olarak gerccedilekleşirken 2002 yılında bu rakam 9881 (Milyon TL)

olarak gerccedilekleşmiştir

bull Kamu kesimi faiz dışı fazlası (GSMHrsquoya oranı) 1999 yılında -25

iken yıllar itibariyle bu oran gelişmiş ve 200 yılında 44 olarak

gerccedilekleşmiştir Kamuoyu tarafından en ccedilok bilinen hedef faiz dışı fazla

olmasına rağmen diğer mali kurallar olan gelir harcama borccedillanma ve

borccedil stoku kurallarına da oumlrnekler arasında rastlanmaktadır

bull Dış borccedillanma 1999 yılında 8182 milyon USD olarak gerccedilekleşirken

bu rakam 2000 yılında 19082 olarak gerccedilekleşmiştir 2002 yılında ise

dış borccedillanma rakamı 6835 milyon USD olarak hedeflerin ccedilok uumlstuumlnde

sonuccedillanmıştır

bull Enflasyon oranı 2001 yılında 886 olarak gerccedilekleşmiş ve ekonomiyi

derinden zedelemiştir Bu oran 2002 yılında ise 308 olarak

gerccedilekleşmiştir

bull IMF ile ileriki doumlnemlerde uygulanacak olan programlarda bir oumlnceki

doumlnemde uygulanan programın performans kriterlerine bakılarak

hareket edilir 17 stand-by anlaşmasındaki performans kriterleri ise

şunlardır kamu kesimi faiz dışı fazlası (GSMHrsquoya oran) konsolide

kamu sektoumlruuml faiz dışı fazlası (Milyon TL) oumlzelleştirme gelirleri dahil

konsolide kamu sektoumlruuml faiz dışı fazlası (Milyon TL) konsolide buumltccedile

faiz dışı fazlası (Milyon TL) konsolide buumltccedile faiz dışı harcamaları

(Milyon TL) kısa vadeli dış borccedil stoku (Milyon USD) dış borccedillanma

(Milyon USD)rsquodir

bull Programda yer alan endikatif hedefler ise programın başarısı iccedilin kritik

oumlnemli olan değişkenlerin izlenebilmesi iccedilin kullanılır ancak bunlar

huumlkuumlmetin iradi politika araccedillarıyla doğrudan kontrol edebileceği

değişkenler değildir Buumltccedile dengesi buumlyuumlk oranda faiz giderlerindeki

değişmelerden doğrudan etkilendiği iccedilin endikatif değişkenlere

verilebilecek guumlzel bir oumlrnektir ( Kaya 2010 386)

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

91

322 18 Stand-by Anlaşması

Bu duumlzenlemenin 2001 krizinin hemen sonrasına denk gelmesi

programı daha ciddi kılmıştır Bir oumlnceki programa goumlre hedefler daha da

yuumlkselmiş ve buna bağlı olarak gerccedilekleşme rakamlarında da bir artış

goumlruumllmuumlştuumlr Mesela

bull 2002 yılında 44 olarak gerccedilekleşen kamu kesimi faiz dışı fazlası

(GSMHrsquoya oran) 2004 yılı sonunda 7 olarak gerccedilekleşmiştir

bull Dış borccedillanma 2004 yılında 8928 (Milyon USD) olarak

gerccedilekleşmiştir

bull 2002 yılında 9881 (Milyon TL) olarak gerccedilekleşen Konsolide kamu

sektoumlruuml faiz dışı fazlası 2004 yılında 27812 (Milyon TL) olarak

gerccedilekleşmiştir

bull 2004rsquode enflasyon oranı 1384 olarak gerccedilekleşmiştir

bull Buumltccedile accedilığı 2002 yılında 116 iken 2004rsquode 54 olarak

gerccedilekleşmiştir

bull Bu anlaşma ile yapısal reformların gerccedilekleştirilmesi oumlzelleştirmelerin

hızlandırılması ekonomideki buumlyuumlme potansiyelini artırma ve

kaynakların daha etkin ve adil dağılımını sağlamakta temel amaccedillar

arasındadır

323 19 Stand-by Anlaşması

Anlaşma iccedileriği olarak kamu harcamalarının azaltılması ihale tuumltuumln ve

borccedillanma kanunlarının yasalaştırılmasının şart koşulduğu anlaşmadır Kamu

ihale yasası ile doğrudan katılımların serbest hale getirildiği bankacılık

alanında Ziraat ve Halk Bankasının oumlzelleştirilmesini kapsadığı bir anlaşmadır

Bu kapsamda 2007 yılı sonunda 8898 (Milyon USD) oumlzelleştirme geliri elde

edilmiştir

bull Kamu kesimi faiz dışı fazlası 2007 yılı sonunda 44 (GSMHrsquoya)

olarak gerccedilekleşmiştir

bull Dış borccedillanma 2007 yılında 10263 (Milyon USD) olarak

gerccedilekleşmiştir

bull Konsolide kamu sektoumlruuml faiz dışı fazlası 29183 (Milyon TL) olarak

gerccedilekleşmiştir

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

92

bull 5018 sayılı kanunun 2006 yılı başından itibaren tam olarak yuumlruumlrluumlğe

girmesiyle birlikte konsolide buumltccedileden merkezi youmlnetim buumltccedilesi

kapsamına geccedililmiştir

17 18 ve 19 stand-by anlaşmalarına goumlre IMFrsquonin uygun goumlrduumlğuuml ve

Tuumlrkiyersquonin ccedilekmiş olduğu kredi miktarı aşağıdaki tabloda goumlsterilmiştir

Tablo 3 IMFrsquonin Uygun Goumlrduumlğuuml ve Tuumlrkiyersquonin Ccedilektiği Kredi Miktarı

(Milyon $)

Anlaşma

Tarihi

Anlaşmanın

Bitiş Tarihi

IMFrsquonin

Uygun

Goumlrduumlğuuml

Miktar

Tuumlrkiyersquonin

Ccedilektiği

Miktar

17

stand-by

14 Aralık

1999 4 Şubat 2002 1503840 1173896

18

stand-by

4 Şubat

2002 3 Şubat 2005 1282120 1191400

19

stand-by

11 Mayıs

2005 10 Mayıs 2008 666204 666204

KaynakIMF 2010

2001 krizinde Tuumlrkiye ekonomisini yatalak hastaya benzeten otoriteler

şimdilerde oumlzellikle son uumlccedil yılda ekonominin yataktan kalkarak yuumlruumlmeye

başladığını ve koşması iccedilin ise IMF gibi uluslararası kuruluşların desteğine

ihtiyacının olmadığına vurgu yapmaktadır Bu kapsamda 2008 yılından sonra

20 stand-by anlaşması yapılmamış olup sorunun ulusal ccediloumlzuumlmleri aranmıştır

4 MALİ KURAL UYGULAMALARININ FAYDALI VE ZARARLARI

YOumlNLERİ

Mali kurallar mali performansı oumllccedilme guumlcuumlne sahip olan bazı

goumlstergeler etrafında tanımlanan maliye politikası uygulamalarına getirilen

daimi sınırlamaları ifade etmektedir Mali kurallar ile getirilen sınırlamalar

vergileri vergileme yetkisini harcama tuumlrlerini buumltccedile accedilığını ve faiz dışı fazla

borccedil stokunun buumlyuumlkluumlğuumlnuuml denetim altına almayı amaccedillamaktadır

Mali kurallar Keynezyen iktisat anlayışı gereği uygulanan iradi ve

takdiri ekonomik politikalara alternatif olarak liberal perspektife dayalı yeni

iktisat okulları tarafından guumlndeme getirilen bir seccedilenektir (Aktan 20105) Bu

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

93

kurallar uygulanma aşamasından oumlnce uumllkelerin ekonomik yapılarına goumlre

faydalı ve zararlı youmlnleri itibari ile dikkatlice analiz edilmelidir

41 Mali Kural Uygulamalarının Faydaları

Dinamik suumlreccedillerin youmlnetimi durağan kurallara bağlanamaz Mali

kuralın bu noktada kendini yenileyen ve değiştiren bir yapısının olması gerekir

Boumlylelikle vergi gelirlerinde artış beklentileri yuumlksek olacaktır Bu şekilde

esnek bir yapıya sahip olan mali kuralların uzun vadede mutlak fayda

sağlayacağı accedilıktır

Mali kurallar pek ccedilok huumlkuumlmetin uymak zorunda kaldığı ve suumlrekliliği

olan kurallardır Demokratik youmlnetimlerde iktidarların tekrar seccedililme amacıyla

uyguladıkları seccedilim ekonomileri yapısal buumltccedile accedilıklarının ortaya ccedilıkmasına

neden olmaktadır Siyasal karar alma mekanizması temelde kolektif karar

almayı gerektirmektedir Bununla birlikte siyasilerin kendi seccedilim boumllgelerine

oumlncelik tanımaları ve uzun vadede siyasi oumlngoumlruumlsuumlzluumlk kamu giderlerinde artışa

neden olmaktadır Mali kurallar iradi ve takdiri maliye politika uygulamalarının

yol accediltığı bu tuumlrden sapmaları ortadan kaldırmak iccedilin etkili bir araccedil olarak

oumlnerilmekte ve sanayileşmiş uumllkeler başta olmak uumlzere ccedilok sayıda uumllkede

uygulanmaktadır (Aktan 20105)

Mali kural uygulamasının bir ccedilok yararından bahsedilebilir

Bunlar(Aktan 20105)

bull Siyasi popuumllizmi engeller Siyasetccedililerin kendi ccedilıkarlarına youmlnelik

politik eğilimlerini sınırlandırmasıdır Siyasetccedililer yeniden seccedililmek

amacıyla sahip oldukları ekonomik ve buumlrokratik erki lehlerinde

kullanma eğiliminde olabilir Mali kural uygulaması bu noktada

devreye girecek ve bu eğilimlere kısıt getirecektir

bull Mali disiplini sağlar Mali disiplin mali ve parasal kurallar oluşturularak

buumltccedile harcamaları ve gelirleri arasında bir denge sağlanarak

oluşturulabilir

bull Makro-ekonomik istikrarın sağlanmasında da etkin bir rol oynar

Huumlkuumlmetin tuumlm yurt iccedili kaynaklardan oumlzellikle de merkez bankasından

borccedillanmasına getirilen sınırlama ve yasaklamalar ile para yaratılması

durdurularak enflasyonist baskıların temel kaynağı ortadan kaldırılabilir

ve boumlylece istikrar sağlanabilir

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

94

bull Mali suumlrduumlruumllebilirliği sağlar Mali kurallar finansal piyasalarda uygun

bir reel faiz seviyesinin sağlanmasında yardımcı olacaktır Bu da oumlzel

yatırımlar uumlzerinde ki dışlama etkisini ortadan kaldıracaktır Sonuccedil

olarak mali kural mali suumlrduumlrebilirlik accedilısından bir fayda sağlar

bull Huumlkuumlmetlerin kredibilitesini arttırır Mali kural finansal piyasalarda

uzun vadede etkin olacağından ve bu etkinliği ile guumlven tesis

edeceğinden dolayı huumlkuumlmetlerin kredibilitesini de arttıracaktır

42 Mali Kural Uygulamalarının Zararları

Mali kural uygulamaları genel olarak fayda mekanizması oumln planda

goumlruumllen duumlzenlemeler olarak nitelendirilebilir Bu duumlzenlemeler iccedilerisinde mali

kuralın zararlı olacağı yanlarda mevcuttur

Bir uumllke mali kural uygulamaları ccedilerccedilevesinde bir yandan orta ve uzun

vadeli program oluştururken diğer yandan değişik formuumlllerle program dışı

harcamalara youmlnelirse soumlz konusu kurallardan sapmalar olacak ve beklentiler

karşılanmayacaktır

(httpwwwmevzuatbankasicomportalkonuk_yazarlarmevzuataspkategori=

10ampid=4428) Burada ortaya ccedilıkan sonuccedil aslında doğrudan mali kuralın

oluşturulmuş olduğu bir zarar değildir Sadece mali kural uygulamalarına bağlı

kalınmamasının bir sonucudur

Mali kural uygulaması ile kamu harcamalarının kısıtlanması

amaccedillanmaktadır Bu durumun vergi gelirlerini artırmadan daha zor olduğu

ihtimali dikkate alındığında maliye politikasının temel araccedilları olan buumltccedile gider

gelir ve borccedillanma politikalarının uygulanma sırasında değişiklik meydana

gelebilir (Ccedilolak 201052)

Mali kural uygulamasının zararları yanlarından biriside bu kuralların

doğrudan değil de dolaylı vergiler uumlzerine yoğunlaşmasıdır Anayasal

perspektifte dolaylı vergiler uumlzerine yoğunlaşan bir mali kural dizini vergi

gelirleri ve temel politika oumlnceliklerinin dizaynı konusunda sorunlara neden

olabilir

5 GELİRLERE İLİŞKİN KURALLAR

Vergi yuumlkuuml uumlzerine bir sınırlamayı ifade eden gelir kuralları 1870-1890

yılları arasında ccedilıkarılmış ve emlak vergilerinin oranlarının sınırlandırılması

uumlzerinde yoğunlaşmış olan bir kuraldır Bu yıllarda Amerikarsquoda uygulanmaya

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

95

başlayan bu sınırlamalardan 33 eyalet oumlzel veveya genel vergi oranı sınırlaması

olarak etkilenmişlerdir Bu limitler yerel youmlnetimlerin oumlzel teşebbuumls

finansmanına oumlzellikle demiryolu genişletmeye ve kişisel menfaatlere karşı

tepki olarak ortaya ccedilıkmıştır (Rosentraub ve diğerleri 1995 11)

Amerikarsquoda oumlne suumlruumllen gelirler politikasına ilişkin sınırlamalar ise şu

şekildedir (Joyce ve Mullins 1991 241)

bull Genel emlak vergisi oranları limitleri

bull Belirli emlak vergisi oranları limitleri

bull Emlak vergisi artırımı sınırları

bull Genel gelir sınırları

bull Vergilemeye ilişkin alınan oumlnlemlerde accedilıklık ve doğruluk

Bu sınırlamadaki temel amaccedillar ise vergi muumlkelleflerinde vergi

bilincini artırmak ve vergi muumlkellefiyetine katılım iccedilin bir fırsat sağlamak ile

yerel youmlnetimlerde doğru vergi artışları sorumluluğu kazandırmaktır

(Rosentraub ve diğerleri 1995 49) Yine vergi oralarını sınırlamaya youmlnelik

sayılabilecek sebepler arasında seccedilmen desteğini almaya youmlnelik partizanca

davranışların oumlnuumlne geccedilmekte sayılabilir (Rosentraub ve diğerleri 1995 57)

Seccedilmenler oumlzellikle yerel youmlnetimlerin toplama yetkisine sahip olduğu emlak

vergisi oranlarında emlak vergisi harccedillarında gelirlerinde ve harcamalarındaki

sınırlamaları desteklemektedir (Shadbegian 1999 221-222) Bilindiği gibi

emlak vergileri soumlz konusu muumllkuumln tespit edilen değeri uumlzerinden alınmaktadır

Emlak fiyatlarının yuumlkselmesi ise bir yandan emlak sahiplerinin memnun

olmalarını sağlamakta iken diğer yandan emlak vergisi miktarını artırdığı iccedilin

hoşnutsuzluklara neden olmaktadır Emlak vergisindeki artışları durdurmak

amacıyla uygulanan vergi sınırlamaları bireysel vergi oumldemelerindeki

sınırlamalara oumlrnek teşkil etmektedir (Holcombe 1999 5)

Mali kurallar iccedilerisinde buumltccedile borccedillanma ve harcama kuralları kadar

gelir kuralları da oumlnemli yere sahiptir Uumllkemizde de gelir kuralları ile

hedeflenen temel amaccedilların uygulamaları şu şekilde sıralanabilir

4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi

Hakkındaki Kanun kapsamında

a) Muumlsteşarlıkccedila ihraccedil edilen devlet iccedil borccedillanma senetlerinin faiz ve anapara

oumldemeleri ile 6 ncı maddenin son fıkrasında yer alan malicirc servis anlaşmasında

yer alacak oumldemeler ve bunların dışında kalan diğer Devlet iccedil borccedilları ile ilgili

gider işlemler ve kacircğıtlar 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile 5422 sayılı

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

96

Kurumlar Vergisi Kanunu huumlkuumlmleri saklı olmak koşulu ile her tuumlrluuml vergi

resim harccedil ve fondan istisnadır

b) Muumlsteşarlık tarafından borccedillu sıfatıyla veya Hazine garantileri ile sağlanan

- Program kredisi ve proje kredilerinin temini ikrazı devri tadili veya

uzatılmasına ilişkin işlemler ve kacircğıtlar

- Uluslararası sermaye piyasalarında kullanılan finansman araccedilları ile

yapılacak borccedillanma anlaşmalarında oumlngoumlruumllen oumldemeler işlemler ve kacircğıtlar

ve bu piyasalarda ihraccedil edilen menkul kıymetler

- Devlet dış borccedillarının uluslararası sermaye piyasalarında kullanılan

tuumlrev uumlruumlnler dahil olmak uumlzere her tuumlrluuml finansal araccedillar vasıtasıyla

youmlnetilmesine veya yeniden yapılandırılmasına ilişkin anlaşmalarda oumlngoumlruumllen

işlemler ve kacircğıtlar

- (Ek 1792004-523422 md) Devlet dış borccedilları ile ilgili kredi

anlaşmalarında oumlngoumlruumllen buumltuumln oumldeme ve işlemler (dış proje kredileri

ccedilerccedilevesinde yapılacak oumldemeler dahil kredilerin kullanımları hariccedil) her tuumlrluuml

vergi resim harccedil ve fondan istisnadır

5018 Sayılı Kamu Mali Youmlnetimi ve Kontrol Kanunu kapsamında

a) İlgili kanunun 36 maddesinde gelir politikaları ve ilkeleri başlığı altında

Maliye Bakanlığı gelir politikaları ve uygulamaları konusunda ilkelerini

amaccedillarını stratejilerini ve taahhuumltlerini her mali yıl başında kamuoyuna

duyurur

b) Muumlkellef ve sorumlulara vergi resim harccedil ve benzeri mali yuumlkuumlmluumlluumlklerini

kolayca yerine getirebilmeleri iccedilin gerekli hizmetler sağlanır

c) Muumlkellef ve sorumluların vergiye uyumu teşvik edilir

d) Hakların korunması ve yuumlkuumlmluumlluumlkler konusunda muumlkelleflerin

bilgilendirilmesi iccedilin ilgili idareler tarafından gerekli oumlnlemler alınır

e) İccedil kontrol sistemi ile kamu gelir gider varlık ve yuumlkuumlmluumlluumlklerinin etkili

ekonomik ve verimli bir şekilde youmlnetilmesini

f) Sayıştay tarafından yapılacak dış denetim ile kamu idarelerinin gelir gider ve

mallarına ilişkin mali işlemlerinin kanunlara ve diğer hukuki duumlzenlemelere

uygun olup olmadığının tespiti edilir

IMF ile yapılan stand-by anlaşmalarında da gelir kuraları accedilısından

oumlzelleştirmelerden elde edilecek gelirlere vurgu yapılmaktadır Oumlzelleştirme

gelirlerinin dışında

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

97

a) 1999 Marmara depremi gibi durumlarda ihtiyaca binaen ek vergi

uygulamasına gidilmiş ve belirli doumlnemlerde bir defalık gelirlere ağırlık

verilerek kamu finansman yapısı guumlccedillendirilmeye ccedilalışılmıştır

b) Gelir kurumlar ve katma değer vergisi mevzuatında ccedileşitli duumlzenlemelere

gidilmiş 4760 sayılı Oumlzel Tuumlketim Vergisi Kanunu 1 Ağustos 2002 tarihinde

yuumlruumlrluumlğe konulmuş ve bu alandaki dağınık uygulamalar belirli bir sistematik

dahilinde yeniden duumlzenlenmiş 5345 sayılı kanunla Gelir İdaresi Başkanlığı

kurularak Gelir İdaresi yarı otonom bir konuma doumlnuumlştuumlruumllmuumlştuumlr (Kaya 2010

392)

c) 4811 sayılı kanunla 2003 yılında vergi affı ve 5458 sayılı kanunla 2006

yılında sosyal guumlvenlik prim borccedillarının yeniden yapılandırılması uygulamasına

gidilmiştir

6 TUumlRKİYErsquoDE UYGULANAN MALİ KURALLARIN VERGİ

GELİRLERİNE ETKİSİ

Oumlzellikle buumltccedile accedilığı ve kamu borccedillarına youmln verilmesi şeklinde

karşımıza ccedilıkan mali kuralların istenilen sonuccedilları vermesi accedilısından vergi

gelirlerinin etkisi oldukccedila fazladır Ccediluumlnkuuml arzulanan seviyeye ulaşan vergi

gelirleri hem kamu borccedillarının finansmanı hem de buumltccedile accedilığının azaltılması

adına oumlnemli bir araccediltır

Tablo 4 GSYİH Genel Buumltccedile Vergi Gelirleri ve Vergi Gelirleri Yuumlkuuml (Bin TL)

Yıllar GSYM (1998 Bazlı)

(1)

Vergi Gelirleri ()

(2)

Vergi Yuumlkuuml ()

(21)

2002 350476089 65188479 186

2003 454780659 89893112 198

2004 559033026 111335368 199

2005 648931712 131948778 203

2006 758390785 151271701 199

2007 843178421 171098466 203

2008 950534251 189980827 200

2009 952558579 196313308 206

2010 1105101110 235686590 214

Kaynak GİB 2011 110

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

98

() 2006-2010 Yılları Buumltccedile Kanunursquonda Mahalli İdare ve Fon Payları ile Red

ve İadeler dacirchil olduğundan Vergi Gelirleri rakamlarında da Mahalli İdare ve

Fon Payları ile Red ve İadeler dacirchildir

NOT 2008-2010 Yılları Vergi Gelirleri iccedilerisindeki Gelir Vergisi Tevkifat

rakamına Asgari Geccedilim İndirimi tutarı dacirchildir

Tablo 4rsquoden de goumlruumlleceği uumlzere oumlzellikle 2002 yılında yuumlruumlrluumlğe giren

4749 sayılı kanunla birlikte vergi gelirlerinde goumlzle goumlruumlluumlr bir artış yaşanmıştır

2003 yılında vergi gelirleri bir oumlnceki yıla nispeten 378 oranında artış

goumlstermiştir Tablo 4rsquode yer alan vergi gelirleri verileri incelendiğinde ise artışın

sadece 2003 yılına has olmadığı ve 2010 yılına kadar kademeli olarak devam

ettiği goumlruumllmektedir Tablo 4rsquode goumlze ccedilarpan bir diğer oumlnemli nokta ise 2002

yılından itibaren vergi gelirlerindeki artışa paralel olarak GSYİHrsquoda da

artışların gerccedilekleşmesidir Bu durum ise vergi gelirlerindeki artışın GSYİHrsquonın

artışını olumlu youmlnde etkilediğini goumlstermektedir

SONUCcedil ve OumlNERİLER

Suumlrduumlruumllebilir maliye politikası şeffaf basit ve anlaşılır politikaların

eksikliği uumllkeleri maliye politikalarını kullanarak bir takım duumlzenleme yapma

zorunluluğuna itmiştir Uumllkemizde de gerek kanunlarla gerekse uluslararası

platformda bir takım duumlzenlemeler yıllar itibariyle kendisini goumlstermiştir Bu

duumlzenlemelerin nihai amacı ise mali disiplinin sağlanarak maliye politikasına

olan guumlveni artırmaktır

Bu kapsamda uumllkemizde 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borccedil

Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi Hakkındaki Kanun 5018 Sayılı Kamu Mali

Youmlnetimi ve Kontrol Kanunu IMF ile ortaklaşa yuumlruumltuumllen stand-by anlaşmaları

ve son olarak Mali Kanun Yasa Tasarısı ile bir takım duumlzenlemelere gidilmiştir

Yapılan bu duumlzenlemelerin bir kısmı yuumlruumlrluumlğe girdikleri doumlnem itibariyle farklı

kurallar uumlzerinde yoğunlaşabilmektedir Oumlrneğin 2002 yılında yuumlruumlrluumlğe giren

4749 sayılı kanun 2001 krizini muumlteakiben yuumlruumlrluumlğe girdiği iccedilin borccedillanma

ağırlıklı kuralları iccedilermektedir Son olarak kabul edilen mali kural yasa tasarısı

ise buumltccedile denkliği uumlzerine yoğunlaşmış olmasına rağmen gelir harcama ve

borccedillanma kurallarını alanlarında da duumlzenlemeler iccedilermektedir

Gelir kuralları olarak kabul edilen bir takım duumlzenlemeler ise kamu

gelirlerine ait duumlzenlemeleri iccedilermektedir Oumlzellikle kamu gelirleri iccedilerisinde en

buumlyuumlk paya sahip vergileri ilgilendiren bu duumlzenlemeler kamu gelirlerini artıcı

nitelikte olabileceği gibi azaltıcı nitelikte de olabilir Yine kamu gelirlerini

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

99

ilgilendiren bir diğer duumlzenleme olan oumlzelleştirmelere de bu kurallara iccedilerisinde

rastlamak muumlmkuumlnduumlr

Gelir harcama borccedillanma ve buumltccedile aracılığıyla ekonomiye muumldahale

aracı olan mali kuralların aşağıda belirtilen bir takım sonuccedilları doğuracağı

duumlşuumlnuumllmektedir

1- Buumlrokrasi artacak

2- Gerccedilek anlamda hesap verilebilirlik verimlilik etkinlik makro

ekonomik istikrar ve ekonomik buumlyuumlme sağlanamazsa vergi muumlkelleflerinde

vergi bilincini artırmayı ve vergi muumlkellefiyetine katılımı amaccedillayan gelir

kuralları accedilısından zedeleyici bir durum oluşacaktır Bundan dolayı mali

kuralların başarılı olarak uygulanabilmesi iccedilin kuralların kamuoyu tarafından

yeterince anlaşılması gerekmektedir

3- 4749 ve 5018 gibi değişikliklere accedilık olmayan bir mali kural yasa

tasarısı hazırlanmalıdır

4- Mali kuralların taşıması gereken oumlzellikler olan iyi tanımlanmışlık

şeffaflık basitlik esneklik uygunluk tutarlılık uygulanabilirlik ve etkinlik

oumlzellikleri gerccedilekten bir arada uygulanabilecek midir Yoksa 4749 ve 5018

sayılı kanunlar gibi mali kural yasa tasarısı da ileride yamalanarak yeni bir

yasanın alt zeminini mi oluşturacaktır

5- Mali kurallardan birisi olan buumltccedile kuralları ile buumltuumln kurumların

buumltccedileleri oumlnceden belirlenecek veya belirli bir accedilık limitini kapsayacak şekilde

hazırlanacaktır Fakat cari nitelikli harcama kalemi olan ve beşeri sermayenin

gelişimine katkı sağlayacak olan eğitim sağlık ve araştırma-geliştirme

harcamaları gibi kalemlerde bu kapsamda değerlendirilecektir Altın kural

olarak kabul edilen mali kurallarda bu tuumlr beşeri sermayeyi artıracak olan

yatırımlar istisna kapsamı alınmalıdır Boumlylece sadece makroekonomik

goumlstergelere bağlı kalınmaksızın beşeri sermaye tarzındaki değişkenlerle de

ekonomik buumlyuumlme sağlanabilecektir

6- Mali kuralların bir oumlzelliği olan şeffaflık noktasında oumlzellikle kamu

borccedillanmaları şeffaf bir şekilde dizayn edilmelidir Mesela goumlstergelerde

toplam kamu harcamalarının yanında faiz dışı harcama duumlzeyine de yer

verilmelidir Aynı zamanda bu tutarların oransal olarak karşılıkları da ilgili

goumlstergelerde bulunmalıdır Boumlylece kamu harcamaları daha accedilık bir şekilde

analiz edilmiş olacaktır

7- Mali kuralların ekonomik goumlstergelerin gelişimine katkı sağlayacağı

bir gerccedilektir Fakat mali kuralların ldquoPerformansa Dayalı Primrdquo gibi kamu

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

100

hizmetini ve kamu gelirlerini tetikleyen oluşumlarla desteklenmesi daha yerinde

olacaktır Oumlrneğin uumllkemizde partizan duumlşuumlnce ile kamu kurumlarına yerleşen

kamu goumlrevlilerinin sayısı kuumlccediluumlmsenemeyecek duumlzeydedir Bu durum

karşısında goumlrevini bile bilmeyen kamu ccedilalışanlarını belirli kriterlere bağlı

olarak oumlduumlllendirerek kamu kurumlarında performansı ve boumlylelikle de dolaylı

yoldan kamu gelirlerini artırma yoluna gidilebilir

8- Mali kuralların etkinliğini izleme ve denetleme noktasında bağımsız

veya yarı bağımsız kurullar olmalıdır Boumlylelikle de hedeften kaccedilış noktalarına

karşı yapılan ayarlamalar baskı altında olmadan nitelikli olarak analiz

edilebilecektir

9- Mali kurallara uyulmaması durumunda belirli yaptırımlar olmalıdır

Bu yaptırımlar aleyhte adli ve idari yaptırımlar olabileceği gibi finansal (maddi)

yaptırımlarda olabilir Bu durum kuralların niteliğini olumlu youmlnde

etkileyecektir

Oumlzellikle yukarıda sayılan oumlneri ve bulgular dikkate alınarak gerek

hukuki alt yapısı ve gerekse de uygulama alanı doğru bir şekilde oluşturulup

uygulamaya konulacak yeni yaptırımlar niteliğindeki mali kuralların olumlu

sonuccedillar doğuracağı accedilıktır Bunun en guumlzel oumlrneğini Tuumlrkiyersquonin 2002-2010

yılları arasındaki vergi gelirlerindeki mali kural bazlı artışlardır

KAYNAKLAR

Aktan CC (2010) Anayasal İktisat Felsefesi Ekonomi Politikasının

Anayasası ve Mali Kurallar C C Aktan Kesik A ve F Kaya (ed)

Mali Kurallar Maliye Politikası Youmlnetiminde Yeni Bir Eğilim Vergi

Harcama Borccedillanma vs Uumlzerine Kurallar ve Sınırlamalar (ss309-

319) TC Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı Yayın No

2010408 Ankara

Aktan CC Ekonomik Duumlzenin Sağlanmasına Youmlnelik Optimal Mali ve

Parasal Kuralların Tasarımı

httpwwwcanaktanorgEkonomiKamu_MaliyesiYeni-

MaliyeKamu-Ekonomisihtm(26112010)

Aktan CC (2010) Kurumsal Maliye Politikası ve Mali Kurallar

httpwwwceisorgtrdergi2011ocakmakaleIpdf (26122011)

Ataccedil B (2006) Maliye Polikikası ETAM AŞ Matbaa Tesisleri Eskişehir

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

101

Buti M Martins JN ve Turrini A (2007) From Deficits to Debt and Back

Political Incentives Under Numericial Fiscal Rules CESifo Economics

StudiesVol 53 No 1 February 115- 152

Clemens Jason vd (2003) Tax and Expenditure Limitations The Next Step in

Fiscal Discipline The Fraser Institute

Ccedilolak M (2010) ldquoMali Kural ve Vergi Gelirlerine Etkisirdquo Yaklaşım Dergisi

Sayı 208 s48-52

Dilekli SYeşilkaya K(2002) Maastricht Kriterleri

wwwdptgovtrDocObjectsDownload2976kriterpdf (31122010)

GİB (2011) Faaliyet Raporu 2010

Guumlnaydın İ Eser LY (2009) Maliye Politikasındaki Yeni Trend Mali

Kurallar Maliye Dergisi Sayı 156 51-65

Hallerberg M Strauch R Von Hagen J (2004) ldquo The Desing Of Fiscal Rules

and Forms Of Governance In European Union Countries European

Central Bank Working Paper Series rdquo No 419 Frankfurt

Holombe Randall G (1999) Vergileme Yetkisinin Sınırları Oumlzguumlr Saraccedil

(Ccedilev)httpwwwcanaktanorgekonomianayasal_iktisatdiger_yazilar

sarac-holcombe-vergileme-yetkisipdf (26072008)

IMF (2009) Fiscal Rules-Anchoring Expectations for Sustainable Public

Finances Prepared by the Fiscal Affairs Department

IMF (2010) Turkey Financial Position in the Fund as of October 31 2010

httpwwwimforgexternalnpfintadexfin2aspxmemberkey1=980amp

date1Key=2010-10-31 (05122010)

Işık A Sakal M Mericcedil M (2010) Anayasal İktisat Teorisi ve Mali Kurallar

Tuumlrkiyersquode Uygulanabilirliği Suumlleyman Demirel Uumlniversitesi İktisadi

ve İdari Bilimler Fakuumlltesi Dergisi Sayı2 Cilt 15 1-25

Joyce G Philip ve Mullins RDaniel (1991) The Changing Fiscal Structure of

the State and Local Public Sector The Impact of Tax and Expenditure

Limitations Public Administration Review Vol 51 No 3 (May-

Jun1991) pp240-253

Kamu Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi Hakkındaki Kanun

(2002) Resmi Gazete 24721 9 Nisan 2002

Kamu Mali Youmlnetimi ve Kontrol Kanunu (2003) Resmi Gazete 25326 24

Aralık 2003

Kaya F (2010) Tuumlrk Kamu Mali Youmlnetiminde Oumlrtuumlk Mali Kurallar ve Uumllke

Tecruumlbelerinin Değerlendirilmesi C C Aktan Kesik A ve F Kaya

Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102

102

(ed) Mali Kurallar Maliye Politikası Youmlnetiminde Yeni Bir Eğilim

Vergi Harcama Borccedillanma vs Uumlzerine Kurallar ve Sınırlamalar

(ss380-405) TC Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı

Yayın No 2010408 Ankara

Kennedy S Robbins J (2001) ldquo The role of Fiscal Rules in Determining

Fiscal Performancerdquo Department of Finance Working Paper No 16

Kesik A N Bayar (2010) Uluslararası Uygulamalar Işığında Mali Kurallar

ve Mali Disiplin C C Aktan Kesik A ve F Kaya (ed) Mali

Kurallar Maliye Politikası Youmlnetiminde Yeni Bir Eğilim Vergi

Harcama Borccedillanma vs Uumlzerine Kurallar ve Sınırlamalar (ss46-62)

TC Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı Yayın No

2010408 Ankara

Kopits G Symansky S A (1998) Fiscal Policy Rules IMF Occassional

Paper No 162 Washington DC

Marshall Jorge (2003) Fiscal Rule and Central Bank Issues in Chile Basel

BIS Papers No 20 httpwwwbisorgpublbppdfbispap20fpdf

(03122010)

OECD (2008) Economic Survey Turkey Volume 200814 July

Pehlivan O (2003) Kamu Maliyesi Derya Kitabevi Trabzon

Rosentraub Mark S vd (1995) Tax And Expendıture Lımıts on Local

Governments Center for Urban Policy and the Environment Indiana

University Advisory Commission on Intergovernmental Relations An

Imformation Report

Shadbegian Ronald J (1999) The Effect of Tax and Expenditure Limitations

on the Revenue Structure of Local Government 1962ndash87 National Tax

Journal Vol 52 No2 pp221-238

Şengoumlnuumll A Songur M (2010) Tuumlrkiyersquode Mali Kural Olsaydı yada

Olacaksa Seta Analiz Sayı 29 4-22

Seviğ V (2010)

httpwwwmevzuatbankasicomportalkonuk_yazarlarmevzuataspka

tegori=10ampid=4428 ET20012012

wwwdptgovtr

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

103

Geccedilmişten Guumlnuumlmuumlze Ccedilocuk İşccedililiği

Levent Şahin1

Oumlzet

Bu ccedilalışmanın amacı uumllkelerin karşı karşıya oldukları ccedilocuk işccedili sorununa

dikkat ccedilekmektir Buguumln Duumlnyarsquoda yaklaşık 250 milyon ccedilocuk başta fakirlik olmak

uumlzere birccedilok sebeple uluslararası standartlara uymayan şartlarda ccedilalıştırılmaktadır

Fiziksel ve ruhsal gelişimini henuumlz tamamlamamış olan ccedilocukların ccedilalıştırılması onların

okuldan uzaklaştırılarak niteliksiz işguumlcuuml olmalarına neden olduğu gibi sosyal

korumadan mahrum enformel piyasaların hacmini de artırmaktadır Okula devamlılığın

sağlanabilmesi iccedilin halkın refah seviyesinin artırılması gerekmektedir Bu nedenle de

ccedilocuk işccedililiğin oumlnlenmesi başlı başına bir amaccediltır Bu amaca ulaşıldığında ekonomik ve

sosyal refaha da ulaşılacaktır Ccediluumlnkuuml Duumlnyarsquoda gelişmiş devletlerde ccedilocuk işccedililik oranı

azalırken gelişmemiş uumllkelerde ccedilocuk işccedililik oranı halen yuumlksek boyutlardadır Ayrıca

bu ccedilalışmada ccedilocuk işccedililiğin geccedilmişteki gelişimi ve guumlnuumlmuumlzdeki durumu istatistikicirc

veriler yardımıyla incelenirken betimleme youmlnteminden faydalanılacaktır

Anahtar Kelimeler Ccedilocuk Ccedilocuk işccedililik Yoksulluk Ekonomi Ekonomik

kalkınma

From Past to Present Child Labour

Abstract

The study has an aim what point out about problem of child labour of

countries Nowadays there are about 250 million child labours in the World The most

important reason is poverty about the circumstance The children work into national

rights But the children donrsquot work within international labour standarts In addition the

children lose interest about school while work out of house In other words country has

a lot of unqualified labours and informal markets Goverments should increase welfare

level of country for solution problem that child labours

Countries will have real welfare when problem about child labours is solved

Because developed countries have child labours less than undeveloped countries

Description method will used in the study while the situation of childrsquo labours in history

and present day is dealt with statistical data

Key Words Child Child labour Poverty Economy Economic development

1 Dr Tunceli Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi sahinlvntgmailcom

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

104

GİRİŞ

Erken yaşlarda ccedilocukların işguumlcuuml piyasasına girmeleri anlamına gelen

ccedilocuk işccedili ccedilalıştırılması sosyal bir problem olarak guumlncelliğini korumaktadır

Ccedilocukların bir meslek oumlğrenmek ya da gelir elde etmek amacıyla iş hayatı

iccedilinde yer almaları ccedilocukların psikolojik ve fiziksel gelişimlerini olumsuz

etkilemektedir (Ertuumlrk 1994 29)

Ccedilocuk işccedililiği hem gelişmiş hem de gelişmekte olan uumllkelerde

goumlruumllmektedir Fakat gelişmiş uumllkelerdeki ccedilocukların ccedilalışma şartları

gelişmekte olan uumllkelere goumlre daha iyi durumdadır Gelişmiş uumllkelerde eğitime

oumlnem verilmesi nedeniyle ccedilocuk işccedililik geccedil yaşta başlarken gelişmekte olan

uumllkelerde ccedilocuk işccedililik yaşı duumlşmektedir (Karataş1993 85) Bunların yanında

ailelerin iktisadi durumları eğitim duumlzeyleri ccedilocukların iş hayatına girip

girmemesinde oumlnemli bir faktoumlrduumlr Sosyo-ekonomik durumu iyi olmayan bir

ailede ccedilocukların eğitimine oumlnem verilmemekte ccedilocukların aile buumltccedilesine katkı

sağlamaları iccedilin ccedilocukların fiziksel ruhsal durumlarına uygun olup

olmadıklarına bakılmaksızın ccedilocuklar farklı işlerde ccedilalıştırılmaktadırlar (İlik

1994 4) Ayrıca ccedilocuklar gelişim evrelerinde ccedilevrelerinde kendilerine iyi

oumlrnek olabilecek nitelikte kişilik oumlzelliklerine sahip olan yetişkinlerle genelde

etkileşim halinde bulunamamaları nedeniyle kimlik kazanma bakımından

kritik bir oumlnem arz eden bu doumlnemde işyerlerinde karşılaştıkları ve kendilerince

normal goumlrduumlkleri bazı olumsuz kişilik oumlzelliklerini benimseyebilmektedirler

(Senemoğlu 1996 30-35) Ayrıca yetişkin kişiler iccedilin tasarlanmış işlerin

ccedilocuklar tarafından yapılması ccedilocukların gelişimini olumlu youmlnde

etkilememektedir Ccedilocuklar fiziksel youmlnden yeterince gelişmemeleri nedeniyle

işle ilgili hastalık ve zararlardan yetişkinlere kıyasla daha fazla

etkilenmektedirler Tehlikeli işlerde ccedilalışan ccedilocukların karşılaştığı riskler

sadece hastalık yaralanmadan ibaret değildir Bu ccedilocuklar yetişkin

doumlnemlerinde daha az tehlikeli işlerde ccedilalışmalarına imkacircn tanıyacak olan

eğitimden de yoksun kalmaktadırlar

CcedilOCUK VE CcedilOCUK İŞCcedilİLİĞİ KAVRAMI

Ccedilocuk yetişkin duumlnyasına bağımsız bir şekilde entegre olana kadar

fiziksel ruhsal ve zihinsel gelişimleri accedilısından yetişkin korumasına ihtiyacı

olan birey olarak tanımlanmaktadır (Rodgers ve Standing 1981 160) Başka bir

tanıma goumlre ccedilocuk gelişen bir insan yavrusu olgunlaşmamış reşit sayılmayan

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

105

kuumlccediluumlk vatandaş olarak tanımlanmaktadır (Youmlruumlkoğlu 2000 13) Diğer bir

tanımda ise ccedilocuk doğumdan başlayarak ergenliğe kadar ki doumlnemde bulunan

kişidir (Akyuumlz 2000 66)

Ccedilocuk Tuumlrk hukuk sistemine goumlre hak ehliyetine sahip kişi anlamına

gelmektedir Ancak henuumlz zihinsel ve fiziksel accedilıdan gelişimini tamamlamadığı

varsayıldığı iccedilin kural olarak on sekiz yaşına kadar ccedilocuğu korumak gerekliliği

ccedilocuğun toplumsal yaşama zarar goumlrmeden veya en az zararla girebilmesi iccedilin

bir suumlreccedil olarak kabul edilmiştir Bu suumlreccedil iccedilinde yaşayacağı yerler

karşılaşabileceği durumlar iccedilin oumlzel huumlkuumlmler getirilmiştir (Usta 1995 86)

Ennew Myers ve Plateaursquoa (2005 27) goumlre ccedilocuk işccedililiği kavramının

iccedilinde şu bileşenler mevcuttur Uumlcretli istihdam ccedilocuk emeğini soumlmuumlren

ccedilalışma ulusal ve uluslararası standartları ve kanunları ihlal eden ccedilalışma

ccedilocuklara zarar veren ccedilalışma uumlcretli işler Ccedilocukların ekonomik katılımı

Ccedilocukların tam zamanlı ccedilalışmasıokula devamı engelleyen ccedilalışmalar

CcedilOCUK İŞCcedilİLİĞİNİN NEDENLERİ

Geleneksel Bakış Accedilısı

Oumlzellikle tarım toplumlarına oumlzguuml bir duumlşuumlnce tarzı ve erken

sanayileşme evresine has sosyo-kuumlltuumlrel bakış accedilısı ccedilocuk işccedililiğini olağan

karşılamakta hatta bazen bir ihtiyaccedil olarak goumlrmektedir Kırsal boumllgelerde

ccedilocuk aile işccedilisi olarak uumlcretsiz ccedilalışmakta yetişkin roluumlnuuml ccedilok kuumlccediluumlk yaşlarda

uumlstlenmekte toplum da bu ortamı olağan goumlrmektedir (Şişman 20045)

Ccedilocuğun aileye iktisadi katkısını olağan goumlren anne ve baba ccedilocuğun kuumlccediluumlk

yaşta iş hayatına girmesinin duygusal toplumsal fiziksel kişilik gelişimi

uumlzerinde negatif etkileri olduğunun bilincinde değildir (Koumlksal 1992 20) Bu

geleneksel kuumlltuumlruumln kırsaldan şehre goumlccedil sonrasında kentsel alanda da devam

ettiğini ccedilocuğun tarlada veya evde aile işccedilisi olarak uumlcretsiz ccedilalıştırılmasıyla

herhangi bir işyerinde uumlcret karşılığı ccedilalıştırılması arasında hiccedil bir fark olmadığı

duumlşuumlnuumllmekte hatta iş hayatında uumlcretli olarak yer almanın aile buumltccedilesine katkı

sağladığı duumlşuumlnuumllerek ccedilocuğun ccedilalıştırılması desteklenmektedir (Bulut 1996

58)

Eğitim Masraflarının Karşılanmasıyla İlgili Nedenler

Eğitim toplum iccedilinde insanlara eşit bir yer kazanmaları iccedilin gerekli

bilgi beceri tutum ve değerleri kazandırarak kişilerin kendilerini ccedilağın

gerekleri doğrultusunda geliştirmeleri iccedilin imkacircnlar sunmaktadır (UNICEF

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

106

2006 22) Eğitim ccedilocuğun kişiliğinin ve yeteneklerinin geliştirilmesinde en

oumlnemli araccedil olarak kabul edilmektedir (Murnane 1994 296)

İşverenlerin Ccedilocuk İşguumlcuumlne Olan Talebi

Guumlnuumlmuumlzde birccedilok işveren rekabet guumlcuumlnuuml artırmak maliyetlerini

duumlşuumlrmek iccedilin ccedilocuk ccedilalıştırdığını belirtmekte ve ccedilocuk emeğinin

soumlmuumlruumllmesini var olan toplumsal duumlzenin doğal sonucu olarak goumlrmektedir

(UNICEF 1997 27) Bununla birlikte kuumlreselleşen iktisadi yapı oumlzellikle

Uumlccediluumlncuuml Duumlnya Uumllkelerinde ccedilocuk işccedili sayısının artmasına yol accedilmıştır İşguumlcuuml

maliyetinin daha duumlşuumlk olduğu Hindistan Ccedilin Pakistan gibi uumllkelere youmlnelen

uluslararası sermaye iccedilin ccedilocuklar vazgeccedililmez işguumlcuuml kaynağı olarak kabul

edilmektedirler Uzakdoğu uumllkeleri uumlretim suumlreccedillerinde yaygın olarak

kullandıkları ccedilocuk işccedililer nedeniyle gelişmiş batı uumllkeleriyle kolaylıkla rekabet

edebilmektedirler (Baştaymaz 1994 84-85 )

İşverenler yerel ulusal uluslararası rekabet ortamında ve kişisel veya

toplu ccedilıkarlarını korumak iccedilin duumlşuumlk nitelikli ve uumlcretli geccedilici yasadışı ve

tehlikeli iş sunumu iccedilin geccedilimini sağlama zorunluluğunda olan iş ve gelir

istemi iccedilerisinde bulunan ccedilocukları en az eğitim gerektiren niteliksiz işlerin

niteliksiz işguumlcuuml kaynağı olmaları ucuz işguumlcuuml olmaları esnek işguumlcuuml

oumlzelliğine sahip olmaları işe alınıp işten atılmayı saatlik guumlnluumlk haftalık

aylık mevsimlik ccedilalışmayı uumlcretsiz fazla ccedilalışmayı boğaz tokluğuna ccedilalışmayı

meslek oumlğrenmenin doğal gereği olarak goumlruumlp kabullenmeleri uysal olmaları

korunmasız guumlvencesiz yalıtılmış ve oumlrguumltsuumlz olmaları iş konusunda

başkaldırmamaları nedeniyle tercih etmektedirler (Derrien 1994 100-101)

Az-gelişmişlik ve Yoksulluk

Ailenin yeterli ve duumlzenli gelirinin olmaması aile bireylerinin eğitim ve

iş durumu hane buumlyuumlkluumlğuuml ile bu konulardaki eksiklikleri giderecek bir

sistemin olmayışı ya da var olsa bile tam olarak işlemeyişi nedeniyle ailelerin

ccedilocuklarını ccedilalıştırmalarına yol accedilmaktadır Yoksul ailelerde ccedilocuğun ccedilalışması

veya evde kardeşleriyle ilgilenmesi ya da bazı ev işlerini yapması aile buumltccedilesine

katkı olarak kabul edilmektedir Fakat bu yaşananlar sırasında ccedilocuğun

eğitiminden yoksun kalması ve iş hayatında karşılaşabileceği olumsuzluklar

duumlşuumlnuumllmemektedir Ailelerin yeterli gelire sahip olmamaları ekonomik

zorluklar ailelerin ccedilocuklarını okuldan alarak iş yaşamına sokmalarına yol

accedilmaktadır (CcedilSGB 2006 20)

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

107

CcedilOCUK İŞCcedilİLİĞİNİN GECcedilMİŞİ

Tarihsel suumlreccedil incelendiğinde ccedilocukların ccedilalıştırılmasının ccedilok eskilere

dayandığı hatta tarihin her doumlneminde uumlretim faktoumlrlerinden biri olarak

ccedilocukların ccedilalışma hayatında yer aldığı goumlruumllmektedir Tarihi belgeler

incelendiğinde goumlruumllecektir ki ccedilocuklar daima ccedilalışmışlardır İnsanlık tarihinin

ilk yılları boyunca kabilelerin ccedilocukları avlanma balık tutma ve hayvanları

kapanla yakalama uğraşlarında bulunmuşlardır Sonraları kabileler ailelere

ayrıldığında ccedilocuklar ormanlarda tarlalarda uumlruumlnlere ve hayvanlara

bakılmasında aile buumlyuumlkleriyle birlikte ccedilalışmışlardır (Erbay 2008 30)

İnsanlık tarihinin doumlnuumlm noktası olarak kabul edilen Sanayi Devriminden oumlnce

de ccedilocuklar ccedilalışmaktaydılar Sanayileşme sanılanın aksine ccedilalışan ccedilocuk

sayısında oumlnemli artışlara neden olmamıştır (Cunningham ve Viazzo 1996)

Kırsal boumllgede tarımla geccedilimlerini sağlayan aileler ya da kentlerin ccedilevresinde

faaliyet goumlsteren kuumlccediluumlk işletme sahipleri sanayi kapitalizmi karşısında

varlıklarını koruyamayarak dağılmışlardır Buralarda ccedilalışan insanlarda

fabrikalara işccedili olarak başvurmuşlardır Bu iş başvurusunda bulunanların buumlyuumlk

bir boumlluumlmuumlnuuml ise ccedilocuklar oluşturmuştur Bu aşamadan sonra da ccedilocuk

ccedilalışması ccedilocuk işccedililiğine doumlnuumlşmuumlştuumlr (Duyar ve Oumlzener 2003 12)

Sanayi Devrimi ve Ccedilocuk İşccedililik

Buumlyuumlk sosyal değişmelere neden olan Sanayi Devrimi yeni oumlrguumltlenme

ve uumlretim biccedilimi ile makine ccedilağında fabrika duumlzenlerine yol accedilmıştır Yaşanan

sosyal değişmeler ve gelişmeler işccedili sınıfını oluşturmuştur Yeni ccedilalışma

koşulları olgusu iccedilinde ortaya ccedilıkan durum kentlerin hızla insanlarla dolup

taşmasına insanlık onuruna yakışmayan ccedilalışma şartlarına kadın ccedilocuk ve

erkek işccedililerin zor ağır ve insanı hızla yıpratan ortamlarda ccedilalışmalarına neden

olmuştur (Talas 1981 60)

İşverenler arasında yaşanan rekabet işccedililer arasında uumlcretleri duumlşuumlrerek

uumlretim maliyetlerinin azalmasını sağlamış işccedililer arasındaki iş bulma rekabeti

ise işccedilileri işsiz kalmaktansa yoksulluk uumlcreti karşılığında ccedilalışmaya mahkucircm

etmiştir (Guumllmez 1985 72) Oumlrneğin 1846 yılında Belccedilikarsquonın Wallonia koumlmuumlr

ocaklarında on- on iki yaşlarında yaklaşık on bin ccedilocuk ccedilalıştırılmıştır Yine

aynı doumlnemde tuğla imalathanelerinde ccedilalışan ccedilocuklar yağmur ve ruumlzgacircrdan

korunaksız barakalarda barındırılmışlardır Keten ve pamuk imalathanelerinde

yaklaşık 40 C sıcaklıkta ccedilamur iccedilinde ccedilıplak ayakla ccedilalışan ccedilocukların elleri ve

ayaklarının kısa suumlre sonra kangren olduğu goumlruumllmuumlştuumlr Kibrit

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

108

imalathanelerinde ccedilalışan ve yaşları beşe kadar inebilen ccedilocukların maruz

kaldıkları fosfor nedeniyle kemik gelişimlerinin olumsuz etkilendiği bilinen bir

gerccedilektir (De Herdt 1996 23-39) Sanayi Devrimi ile birlikte yaşam ve

ccedilalışma şartlarının gittikccedile koumltuumlleşmesi işccedililerin toplu tepkilerine neden

olmuştur Bu sebeple de işccedililer daha kısa ccedilalışma suumlreleri iccedilinde daha yuumlksek

uumlcret talebinde bulunmuşlardır Ayrıca ccedilocukların ccedilok kuumlccediluumlk yaşlardan itibaren

ccedilalıştırılmalarının nesiller uumlzerindeki olumsuz etkileri ccedilocuk işccedililiği alanında bir

takım duumlzenlemelerin yapılarak oumlnlemlerin alınmasını sağlamıştır Ccedilocukların

ccedilalıştırılmasına youmlnelik ilk sosyal politika oumlnlemi 1779 yılında İsviccedilrersquonin Zuumlrih

Kantonrsquounda alınmıştır Bu duumlzenleme ile ccedilocukların zorunlu oumlğrenimlerinden

oumlnce tekstil atoumllyelerinde ccedilalıştırılmaları yasaklanmıştır Bununla birlikte on

uumlccedil-on dokuz yaşlarındaki ccedilocukların ancak ebeveynleri ve komşuları yanında

dinsel otoritenin denetimi altında ccedilalıştırılabilecekleri kararlaştırılmıştır

(Karataş 1993 89)

İngiliz Parlamentosursquonda kabul edilerek doumlnemin en etkili yasası 1802

tarihli ldquoCcedilırakların Bedensel ve Tinsel Sağlıkları Hakkında Yasardquodır Bu yasaya

goumlre ccedilıraklar geceli guumlnduumlzluuml işverenin yanında kalırlarsa işveren kız ve erkek

ccedilocuklar iccedilin ayrı ayrı yatakhaneler kurmakla yuumlkuumlmluuml tutulmakta ccedilocukların

guumlnluumlk ccedilalışma saatleri 12 saat olarak belirlenmekte ccedilocukların okuma yazma

oumlğrenmeleri iccedilin okula devamlılıkları sağlanmakta ccedilocuklara yılda bir kat giysi

verilmekteccedil ocukların gece ccedilalışmaları yasaklanmaktadır (Talas 1981 266)

TUumlRKİYErsquoDE VE DUumlNYArsquoDA CcedilOCUK İŞCcedilİLİĞİ

Tuumlrkiyersquode Ccedilocuk İşccedililiği

Sanayi Devrimi ile Duumlnyarsquoda yaşanan buumlyuumlk ccedilaplı toplumsal değişim

Osmanlı Devletirsquonde de etkili olmuştur Bunun goumlstergesi olarak da ahilik

sistemi ve devamı niteliğinde olan lonca sistemi zayıflamaya başlamıştır

Sanayileşme ccedilabalarının bir sonucu olan işguumlcuuml ihtiyacı ile aynı doumlneme denk

gelen Birinci Duumlnya Savaşı neticesinde yaşanan erkek işguumlcuuml azalması

soncunda kadın ve ccedilocukların fabrikalarda istihdamlarında artışlar yaşanmıştır

Bu doumlnemde ccedilalışma suumlresinin on altı saate ulaştığı ancak bu kadar fazla

ccedilalışmaya karşın uumlcretlerin ccedilok duumlşuumlk olduğu İstanbulrsquoda bez kibrit

fabrikalarında ccedilalışan ccedilocukların tuumlm ccedilalışanların yarısına ulaştığı bilinmektedir

(Guumllmez 1985) Hatta devlet fabrikalarında imparatorluğun farklı şehirlerinden

getirilen yuumlzlerce ccedilocuğun ccedilalıştırıldığı gizlenemez bir gerccedilektir (Quataert

1999 62-63) 1913-1915 yılları arasında gerccedilekleştirilen işccedili sayımında on beş

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

109

bin sanayi işccedilisinin 10rsquounun ccedilocuk ve kadınlardan oluştuğu tespit edilmiştir

Ayrıca bu 10rsquoluk oran 1927 yılında 35rsquoe yuumlkselmiştir (Balamir 1982 99-

117) Osmanlı İmparatorluğu iccedilinde işccedili oumlrguumltlerinin ilk taleplerinin ccedilalışma

şartlarının ve işccedili uumlcretlerinin iyileştirilmesine youmlnelik olduğu 1908-1915 yılları

arasında yapılan grevlerde guumlnluumlk ccedilalışma saatlerinin azaltılması ccedilocukların ve

kadınların sanayide ccedilalıştırılmasının engellenmesi gibi taleplerin diğer talepler

iccedilinde ilk sıralarda yer aldığı tespit edilmiştir (Duyar ve Oumlzener 2003 25)

Ccedilocuk işccedililiği ile alakalı ilk yasal duumlzenlemeler iccedilinde sayılan ve

bununla birlikte ilk sınırlı kapsamlı iş kanunu olarak bilinen 1921 tarih ve 151

sayılı ldquoEreğli Havza-i Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Muumlteallik

Kanunurdquonda işveren-işccedili ilişkileri duumlzenlenmiştir Bu kanunla zorla ccedilalıştırılma

yasaklanmış guumlnluumlk ccedilalışma suumlresi sekiz saat olarak belirlenmiş on sekiz

yaşının altındakilerin maden ocaklarında ccedilalıştırılması yasaklanmıştır (Fişek ve

diğ 1997 11) Ayrıca 1923 yılında İzmirrsquode duumlzenlenen İktisat Kongresirsquonde

on doumlrt-on sekiz yaşları arasındaki ccedilocukların guumlnde iki saat eğitim

goumlrmelerinin işverenler tarafından guumlvence altına alınması kararlaştırılarak

ccedilocukların guumlnde altı saatten fazla ccedilalıştırılmaları yasaklanmıştır (Oumlkccediluumln 1981

431) İkinci Duumlnya Savaşırsquonın yaşandığı yıllarda Tuumlrkiyersquode ccedilalışma şartları

koumltuumlleşmiş ccedilocuk işccedililiğinde artışlar yaşanmıştır 1940 yılında ccedilıkartılan Milli

Koruma Kanunu ile iş hayatına sert kurallar getirilmiştir Ccedilocukları ve kadınları

koruyan yasalar goumlrmezden gelinerek guumlnluumlk ccedilalışma suumlresi sekiz saatten on bir

saate ccedilıkarılmıştır Ayrıca ccedilocuklar ve kadınlar da bu suumlreye tabi tutulmuşlardır

(Duyar ve Oumlzener 2003 26-28) Sanayileşme ve bununla bağlantılı olarak

yaşanan kırsaldan şehre goumlccedil kısa suumlrede uumllkenin işguumlcuuml yapısını değiştirmiştir

Yani uumllkede tarım işccedililerinin sayısı azalırken sanayi işccedililerinin sayısında artış

yaşanmıştır Bu nedenle de tarımsal uumlretimin oranı giderek azalırken sanayi

uumlruumlnlerinin oranında belirgin bir artış yaşanmıştır

Sanayileşmeyle birlikte yaşanan kırsaldan şehre goumlccedil suumlreci şehirleşmeyi

de beraberinde getirmiştir Sanayileşme ile şehirleşme arasındaki kuumlltuumlrel

dengenin sağlanmayışı anlamına gelen ldquoSanayileşmesiz kentleşmerdquo olarak

belirtilen suumlrecin bir sonucu olarak da gecekondu mahalleleri meydana gelmiştir

(Tuumlrkdoğan 1974 1)

Boumllgesel geri kalmışlık sonucunda meydana gelen iccedil goumlccedil hızlı nuumlfus

artışı bireylerin gelirlerini yuumlkseltme ccedilabası şehirleşme buumlrokratik engeller

istihdam vergilerinin yuumlksek oluşu işsizlik gibi sebeplerle enformel sektoumlrlerin

sayısı artmıştır (Algan 2004) Bununla birlikte guumlnuumlmuumlzde yapılan

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

110

araştırmalara goumlre ccedilocuk işccedililer buumlyuumlk oranda kuumlccediluumlk işletmelerde ve enformel

sektoumlrde istihdam edilmektedirler (ILO 1996 5) Tuumlrkiyersquode ccedilok sayıda ccedilocuk

ailelerinin geccedilimine katkıda bulunmak amacıyla ccedilok erken yaşlarda ccedilalışma

yaşamında yer almaktadır (Başyatmaz 1994 37 Kahramanoğlu 1996 56)

2006 yılı Tuumlrkiye İstatistik Kurumu (TUumlİK) verilerine goumlre Tuumlrkiyersquode

kentlerde 456000 kırsal kesimde ise 500000 ccedilocuk işccedili bulunmaktadır

Tablo 1 Tuumlrkiyersquode Ccedilalışan Ccedilocukların Sektoumlrel Dağılımı

Sektoumlrler Tarım Sanayi Ticaret Hizmet

Erkek 203000 239000 175000 67000

Kız 189000 83000 30000 22000

Toplam 392000 322000 205000 89000

Kaynak TUumlİK-2006

Tablo 1rsquode de goumlruumllduumlğuuml gibi buumltuumln sektoumlrlerde en fazla erkek ccedilocuklar

ccedilalıştırılmaktadır Ccedilocuk daha ccedilok tarım ve sanayi sektoumlrlerinde istihdam

edilmektedirler Ccedilocuk en az hizmet sektoumlruumlnde istihdam edilmektedir

Tablo 2 Tuumlrkiyersquode Ccedilalışan Ccedilocukların Uumlcret Accedilısından Dağılımı

Uumlcret

Durumları

Uumlcretli veya

Yevmiyeli

Kendi hesabına

veya İşveren

Uumlcretsiz Aile

İşccedilisi

Erkek 350000 20000 262000

Kız 163000 6000 257000

Toplam 513000 26000 519000

Kaynak TUumlİK-2006

Tablo 2rsquode de goumlruumllduumlğuuml gibi ccedilocuklar daha ccedilok uumlcretsiz aile işccedilisi

olarak ccedilalıştırılmaktadırlar Bununla birlikte 513 bin ccedilocuk ise uumlcretli veya

yevmiyeli olarak istihdam edilmektedir

Duumlnyada Ccedilocuk İşccedililiği

Birleşmiş Milletler Ccedilocuk Fonu (UNICEF)rsquona goumlre guumlnuumlmuumlzde

Duumlnyarsquoda 250 milyon ccedilocuk işccedili bulunmaktadır Bu ccedilocuklar duumlşuumlk eğitim

sağlık ve hayat standartlarına sahiptirler Ccedilocuklar ccedilok koumltuuml şartlarda uzun

saatler ccedilalışmaktadırlar Ccedilalışmaları karşılığında da ccedilok duumlşuumlk uumlcretler

almaktadırlar Ccedilocuklar hem gelişmekte olan hem de gelişmiş uumllkelerde

ccedilalıştırılmaktadırlar (BBC1998) Yaklaşık bir milyon ccedilocuk seks ticaretinde

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

111

kullanılmaktadır Uumlccedil yuumlz bin ccedilocuk ise asker olarak otuz uumllkede

ccedilalıştırılmaktadırlar Duumlnyarsquoda genelde on altı yaşından kuumlccediluumlk kız ccedilocukları

ccedilalıştırılmaktadır Duumlnyarsquodaki ccedilocukların 17rsquosi ccedilalıştırılmaktadırlar (AIF

2010)

Bazı uumllkelerdeki ccedilocuk işccedililiğini incelediğimiz zaman karşımıza şoumlyle

bir tablo ccedilıkmaktadır Afganistanrsquoda ccedilocuklar yedi-sekiz yaşlarında ccedilalışmaya

başlamaktadırlar Ccedilalışan ccedilocukların yuumlzde sekseni ise dokuz yaşındadır

Afganistanrsquoda ccedilocukların sadece yuumlzde on beşi okula devam etmektedir

Ccedilocukların ccedilalıştırılmalarının ana sebebi ise aile buumltccedilesine katkıda bulunmaktır

Afganistanrsquoda kız ccedilocukları babalarının ya da erkek kardeşlerinin yanında

ccedilalışmaktadırlar Ccedilocuklar bir haftada yetmiş saatten fazla ccedilalışmaktadırlar

Ccedilocukların aldıkları guumlnluumlk uumlcretleri 357-582$ arasında değişmektedir

(Berger 2012) Gelişmekte olan uumllkelerden bir diğeri olan Bolivyarsquoda

ccedilalıştırılan ccedilocuk işccedililerin sayısı da fazladır Bolivyarsquoda ccedilocuklar oumlzellikle

maden sektoumlruumlnde ccedilalıştırılmaktadırlar 2005 rakamlarına goumlre Bolivyarsquoda

guumlmuumlş ve altın madenlerinde yaklaşık yedi bin ccedilocuk ccedilalıştırılmaktadır

Bolivyarsquoda yoksul aileler ccedilocuklarının madenlerde ccedilalıştırılmalarına izin

vermektedirler Boumlylece ccedilocuklar okul masraflarını da ccedilıkarmaktadırlar

(UNICEF 2011) Duumlnyarsquonın en gelişmiş uumllkelerinden olan Amerika Birleşik

Devletlerirsquonde (ABD) ccedilocukların ccedilalıştırılmasına 1800rsquoluuml yıllarda başlanmıştır

Bu yıllarda ccedilocuklar daha ccedilok tarım işlerinde ccedilalıştırılıyorlardı 1800rsquoluuml yılların

ortalarında ccedilocukların değeri işverenler tarafından daha da anlaşılmıştır Ccediluumlnkuuml

ccedilocuklar daha duumlşuumlk uumlcretler karşılığında daha fazla ccedilalıştırılıyorlardı Ccedilalışan

ccedilocukların yaşları yedi ile on iki arasında değişiyordu Bu doumlnemde erkek

ccedilocuklara uumlcret olarak elli beş ABD doları verilirken kız ccedilocuklara ise yirmi iki

ABD doları veriliyordu (Whaples 2010)

Grafik 1rsquode goumlruumllduumlğuuml gibi Duumlnyarsquoda en fazla ccedilocuk işccedili Afrika

kıtasında bulunmaktadır Oumlzellikle Sahra Afrikarsquosı ile birlikte Doğu ve Orta

Afrikarsquoda ccedilocuk işccedililer yoğun bir şekilde istihdam edilmektedirler Ccedilocuk

istihdamında Afrika kıtasını Guumlney Asya izlemektedir Ayrıca toplam ccedilocuk

istihdamı iccedilinde en fazla erkek ccedilocuklar istihdam edilmektedir

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

112

Grafik 1 Gelişmekte olan uumllkelerdeki 5-14 yaş arasındaki ccedilocuk işguumlcuumlnuumln

goumlruumlnuumlmuuml(Yuumlzdelik DağılımUNICEF2011)

ABDrsquode ccedilocukların ccedilalışma şartlarını duumlzenleyen ilk yasa

Massachusetts Law adıyla 1837 yılında ccedilıkarılmıştır Bu yasada on beş yaşının

altındaki ccedilocukların ccedilalıştırılmaları yasaklanmıştır Ccedilocuklar bir yıl iccedilinde en az

uumlccedil ay okula devam edeceklerdi 1900 yılında yirmi doumlrt eyalette en duumlşuumlk

ccedilalışma yaşı olarak on doumlrt yaşı belirlenmiştir 1916 yılında ccedilıkarılan The

Keating-Owen Act yasası ile on altı yaşından kuumlccediluumlklerin maden işlerinde

ccedilalıştırılmaları yasaklanmıştır 1924 yılında ccedilocuk işccedili ccedilalıştırılması

yasaklanmıştır Fakat ABDrsquonin tamamında etkili bir şekilde uygulanamamıştır

Teknoloji geliştikccedile ccedilocuk işccedili oranı da duumlşmuumlştuumlr (Whaples 2010)

Guumlnuumlmuumlzde ise ABDrsquode ccedilocuklar daha ccedilok ccedilocuk bakıcılığı ve nakliyat

işlerinde ccedilalıştırılmaktadırlar Ccedilocuk işccedililerin 43rsquouuml serbest ccedilalışmaktadır

24rsquouuml ise bir iş yerine bağlı olarak ccedilalışmaktadırlar On beş yaş ve uumlzerindeki

ccedilocuklar arasında bir iş yerine bağlı olarak ccedilalışma eğilimi daha fazladır Bu

oran 56rsquodır Ccedilocuklarını ccedilalıştıran aileler yoksul ve az ccedilalışacak yetişkine

sahip olan ailelerdir Ccedilocuklar araba tamir atoumllyelerinde hayvan ccediliftliklerinde

bahccedilecilik işlerinde ccedilocuk bakıcılığı ev temizliği işlerinde kasiyer olarak

kapıcılık işlerinde ve restoranlarda ccedilalışmaktadırlar (BLS 2000) İngilterersquode

ise ccedilocuk işccedililik durumu şu şekildedir On sekizinci yuumlzyılın sonlarında on

dokuzuncu yuumlzyılın başlarında İngilterersquode sanayi devrimi gerccedilekleşmiştir Bu

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

113

nedenle de İngiltere ccedilocuk işccedililiğinin goumlruumllduumlğuuml ilk uumllkedir Sanayi

devriminden oumlnce fakir ailelerin ccedilocukları kırsal boumllgelerde ccedilalıştırılıyorlardı

Daha sonra ccedilocuklar dokuma tezgacirchlarında ccedilalıştırılmaya başlanmıştır Boumlylece

ccedilocukların aile ekonomisine katkı sağlamaları amaccedillanmıştır (Tilly ve

Scott1978 12) Ayrıca bu doumlnemde ccedilocuklar ccediliftliklerde hayvancılık ve tarım

ile ilgili işlerde de ccedilalıştırılıyorlardı Oumlrneğin bu doumlnemde erkek ccedilocuklar sığır

ve koyunların meralarda otlatılması ile ilgilenirlerken kız ccedilocuklar ise

tavukların bakımından ve sığırlardan suumlt sağımından sorumluydular Yine bu

doumlnemde bazı ccedilocuklara ccedilalışmaları karşılığında uumlcret verilmek yerine bazı

işletmelerde ticaretin nasıl yapılacağı ile ilgili eğitici bilgiler verilmiştir Bu

eğitimlerin sonunda başarılı olan ve yirmi bir yaşına ulaşanlar tuumlccar olarak

goumlrevlendirilmişlerdir İngilterersquode ccedilocukların korunmasına youmlnelik ilk yasa

1788 yılında ccedilıkarılmıştır Bu yasa ile ccedilocukların ccedilalışma şartlarının

duumlzeltilmesi amaccedillanmıştır Ccediluumlnkuuml bu doumlnemde on iki yaşındaki kız ccedilocukları

duumlşuumlk uumlcret karşılığında evlerde temizlik mutfak işleri ccedilocuk bakımı alış-

veriş gibi işlerde ccedilalıştırılıyorlardı Bu ccedilocukların ccedilalışmalarının tek gayesi aile

buumltccedilelerine katkıda bulunmaktı Bu doumlnemde ccedilocuklar fabrikalarda ve tarım

arazilerinde ağır ccedilalışma şartları altında duumlşuumlk uumlcret karşılığında bir problem

yaşandığı takdirde ağır ceza uygulamaları ile ccedilalıştırılıyorlardı 1800rsquoluuml yıllarda

fabrika işccedililerinin yaklaşık 80-90rsquoı ccedilocuklardan oluşuyordu (Collier 1964)

Yine bu doumlnemde beş-altı yaşındaki ccedilocuklar koumltuuml ccedilalışma ve barınma şartları

altında guumlnde doumlrt şilin karşılığında haftada altı guumln ccedilalıştırılıyorlardı Doumlnemin

fabrika sahiplerine goumlre rekabetin artırılabilmesi iccedilin ccedilocukların ccedilalıştırılmaları

şarttı Yine doumlnemin işverenlerine goumlre bu ccedilocuklar ccedilalışarak ailelerine ve uumllke

ekonomisine katkıda bulunuyorlardı 1833 yılında ccedilocuk işccedilileri yasası ccedilıkarıldı

Bu yasa ile ccedilocukların ve kadınların guumlnluumlk ccedilalışma suumlreleri on saat olarak

belirlenmiştir (Tuttle 2010) Guumlnuumlmuumlzde de İngiliz iş ccedilevresi yatırımda

bulundukları uumllkelerde ccedilocuk işccedililerin kullanılmasını teşvik etmektedirler Bu

uumllkeler arasında Pakistan Bangladeş Hindistan Brezilya Nepal Tayland El

Salvador Tanzanya ve Kosta Rika gibi uumllkeleri saymak muumlmkuumlnduumlr (BBC

1998)

Duumlnyarsquonın en hızlı ekonomik buumlyuumlme oranına sahip olan Ccedilinrsquode ise

mevcut işguumlcuumlnuumln 116rsquosı ccedilocuklardan oluşmaktadır Ccedilinrsquode on altı yaşının

altındakilerin ccedilalıştırılmaları yasaktır Fakat Ccedilinrsquoin kıyı boumllgelerinde ve guumlney

boumllgelerinde fakirliğin yoğun olarak yaşandığı boumllgelerde ccedilocuk işccedililik

yaygındır Ccedilocuklar oyuncak uumlretimi gıda uumlretimi tekstil gibi sektoumlrlerde

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

114

ccedilalıştırılmaktadırlar Ccedilocukların tercih edilmelerinin nedeni ise kuumlccediluumlk elleri ve

iyi goumlren goumlzleri ile yetişkinlere goumlre daha verimli olmalarıdır Ccedilinli aileler

eğitim masrafları yuumlksek olduğu iccedilin ccedilocuklarını okula goumlndermek yerine

ccedilalıştırmayı tercih etmektedirler Eğitim masraflarının yuumlksek olması

ccedilocukların ccedilalıştırılmasındaki en oumlnemli faktoumlrlerden biridir Kuumlccediluumlk yaştaki

ccedilocukları ccedilalıştıkları yerlerde ciddi yaralanmalar ve oumlluumlmlerle

karşılaşılmaktadır Ayrıca ccedilocuklar bu ccedilalışmaları sırasında da psikolojik

problemler yaşamaktadırlar Ccedilinrsquode tekstil fabrikalarında ccedilocuklar on altı saat

ccedilalışmaktadırlar İş tezgacirchlarının altında da uyumaktadırlar Ccedilalışma alanları da

genelde iki yuumlz metre karedir Ccedilinrsquode ccedilocuk işccedili ccedilalıştırılan bir iş yerine her bir

işccedili başına 5000 Yuan para cezası verilmektedir (BBC 1998)

Buumltuumln Duumlnyarsquoda olduğu gibi Hindistanrsquoda ccedilocuk işccedililiği oumlnemli

sorunların başında gelmektedir Yoksul ailelerin ccedilocukları iyi olmayan ccedilalışma

şartlarında duumlşuumlk uumlcretler karşılığında ccedilalıştırılmaktadırlar Hindistanrsquoda da

ccedilocuk işccedililiğin temel nedeni yoksulluktur Ccediluumlnkuuml ccedilocuklar yoksul aileler iccedilin

bir gelir kapısıdır Hindistanrsquoda yapılan araştırmalara goumlre ccedilocukların aile

buumltccedilesine katkısı 30-37 duumlzeyindedir Ccedilocuklar yerel boumllgelerde tarım

arazilerinde ccedilalıştırılmaktadırlar Yalnız Hindistanrsquoda ccedilocuklara uumlcret vermek

yerine ailelerine borccedil başka bir ifade ile kredi verilmektedir Bu nedenle de

aileler ccedilocukları suumlreklilik arz eden bir şekilde ccedilalıştırmak zorunda

kalmaktadırlar Ayrıca soumlz konusu borccedil verme ya da kredi sistemi resmi ya da

yazılı bir belgeye dayanmamaktadır Bununla birlikte kırsal kesimden şehirlere

goumlccediller arttıkccedila da ccedilocuk işccedililik oranı artmaktadır Son yıllarda Hindistanrsquoda

oumlzellikle duumlşuumlk teknoloji gerektiren sektoumlrlerde muazzam bir buumlyuumlme

yaşanmıştır Bu nedenle bu sektoumlrler rekabet guumlccedillerini koruyabilmek iccedilin duumlşuumlk

uumlcret karşılığında ccedilocukları ccedilalıştırmaktadırlar Hindistanrsquoda ccedilocuk işccedililerle

ilgili en son yasa 1986 yılında ccedilıkarılmıştır Bu yasa goumlre on doumlrt yaşından

kuumlccediluumlklerin ccedilalıştırılması yasaktır (AIF 2010)

Sonuccedil ve Oumlneriler

Uluslararası Ccedilalışma Oumlrguumltuuml (ILO) tahminlerine goumlre gelişmekte olan

uumllkelerde beş ile on doumlrt yaşları arasında ccedilalışan ccedilocuk sayısı 250 milyondan

fazladır Toplumların geleceği olan bu ccedilocuklar erken yaşlarda iş hayatının

tehlikeli şartlarıyla yuumlzleşmektedirler Ccedilocuğun ccedilalışması ccediloğu zaman

eğitimden yoksun kalmasına ruhsal ve fiziksel gelişiminin olumsuz

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

115

etkilenmesine neden olmaktadır (Şişman 2004 1) Bu nedenle de uumllkeler her

accedilıdan gelişimini tamamlayamamış toplumlara doumlnuumlşmektedirler

Ccedilocukların iş hayatı iccedilinde yer almalarının birccedilok farklı nedeni

bulunmaktadır Bunlar iccedilinde en oumlnemli nedenler yoksulluk eğitim

masraflarının yuumlksek olması ve bazı ailelerin eğitimi gereksiz goumlrerek

ccedilocuklarının erken yaşlarda ccedilalışma hayatına atılmalarının tercih etmeleridir Bu

nedenle ccedilocuk işccedililiğini oumlnlemek iccedilin yapılması gerekenleri şu şekilde sıralamak

muumlmkuumlnduumlr

Yetişkin erkeklerin aldıkları uumlcretler artırılmalı sosyal guumlvenlik

sistemleri kurulmalı var olanlar da daha işlevsel hale getirilmelidirler

Boumlylece diğer aile uumlyelerinin ccedilalışma yaşamında yer almalarına gerek

kalmayacaktır Başka bir ifadeyle ailelerin ccedilocuğun aile buumltccedilesine

yapacağı ekonomik katkıya bağımlılığı azalacaktır

Ccedilocuk emeğinin kullanımını oumlnlemek iccedilin hazırlanan

mevzuatlardaki cezai yaptırımlar daha da arttırılmalıdır Oumlrneğin idari

para cezaları arttırılmalıdır Gerekirse ccedilocuğunu kuumlccediluumlk yaşta ccedilalıştıran

ebeveynlere hapis cezası da uygulanmalıdır

Ccedilocukların zorunlu eğitim suumlreleri arttırılmalıdır Boumlylece

ccedilocuklar işguumlcuuml piyasalarından uzak tutulacaklardır Sonuccedilta da ccedilocuk

işccedililik oranları duumlşecektir

Araştırma ve geliştirme ccedilalışmaları huumlkuumlmetler tarafından

desteklenmelidir Yeni teknoloji uumlruumlnlerinin işletmeler tarafından

kullanımı vergi indirimi gibi youmlntemlerle teşvik edilmelidir Eğer yeni

teknoloji uumlruumlnuuml makine ya da araccedilların kullanımı artarsa niteliksiz işguumlcuuml

olarak değerlendirilen ccedilocuklar tarafından yapılan işler makineler

aracılığıyla yapılmaya başlanacaktır Boumlylece ccedilocuklar yeni teknolojiyi

kullanabilecek fiziki ve zihinsel yeterliliğe sahip olmadıkları iccedilin ccedilalışma

yaşamından uzaklaşmış olacaklardır

KAYNAKLAR

Akyuumlz E (2000) Ulusal ve Uluslararası Hukukta Ccedilocuğun Haklarının ve

Guumlvenliğinin Korunması Ankara Milli Eğitim Yayınevi

Algan N (2004) Tuumlrkiyersquode Kayıtdışı Sektoumlr Boyutları Etkileri ve Kayıtdışı

Sektoumlruuml Kuumlccediluumlltme Konusunda Oumlneriler

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

116

httpwwwtiskorgtrisveren_sayfaaspyazi_ id=102 8ampid

=58(01042012)

Azad India Foundation (AIF) (2010) Child Labour in India

httpwwwazadindiaorgsocial-issueschild-labour-in-

indiahtml(01032012)

Balamir A (1982) ldquoTuumlrkiyersquode İmalat Sanayinde Ccedilocuk İşguumlcuumlrdquo Nuumlfusbilim

Dergisi S 4 s 99-107

BAŞTAYMAZ Tahir (1994) Formel ve Enformel Sektoumlrlerde Ccedilalışan

Ccedilocuklar ve Sanayiye Etkileri Tuumlrkiyersquode Ccedilocuk İşguumlcuuml Ankara TİSK

Yayını

Berger H (2011) Child amp bonded labour in Afghanistans brick kilns New

Survey highlights obstacles to ending practice

httpwwwiloorgasiainfopublicprWCMS _172721lang--

enindexhtm(06032012)

British Broadcasting Corporation (BBC) (1998) The facts about Child Labour

httpnews bbccouk2hi85472stm(03042012)

Bulut I (1996) Ccedilocuk Ccedilalıştırmasının Psiko-Sosyal Boyutları ve Sonuccedilları

Kahramanoğlu Ertan (Ed) Tuumlrkiyersquode Ccedilalışan Ccedilocuklar Sorunu ve

Ccediloumlzuumlm Yolları Ankara Hacettepe Uumlniversitesi Sosyal Hizmetler

Yuumlksek Okulu ve Friedrich-Naumann Vakfı Ortak Yayını

Bureau of Labor Statistics (BLS) (2000) A detailed look at employment of

youths aged 12 to 15 httpwwwblsgov opubrylfpdf chapter3pdf

(15032012)

Collier F (1964) The Family Economy of the Working Classes in the Cotton

Industry 1784-1833 Manchester Manchester University Press

Cunningham Hugh P Viazzo (2000) Some issues in the historical study of

Child Labour Child Labour in historical perspective 1800-

1985httpwwwunicefircorgpublicationspdfhisper_childlabourpdf(

15042012)

Ccedilalışma ve Sosyal Guumlvenlik Bakanlığı (CcedilSGB) (2006) Ccedilocuk İşccedililiğine Hayır

Ccedilocuk İşccedililiğinin Oumlnlenmesi İccedilin Zamana Bağlı Politika ve Program

Ccedilerccedilevesi Ankara Ccedilalışma ve Sosyal Guumlvenlik Bakanlığı Yayını

De Herdt R (1996) Child Labour in Belgium 1800-1914 Child Labour in

Historical Perspective 1800-1895 Case Studies from Europe Japan

and Colombia (Cunnungham H Viazzo PP ed) UNICEF

International Child Development Centre Instituto Degli Innocenti

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

117

Derrien JM (1994) Ccedilocuk Ccedilalıştırılması ile İlgili Politika Hazırlanması ve İş

Denetimi Eğitim Kılavuzu (Ccedilev Haluk Başccedilıl Buumllent Piyal) Ankara

ILO Yayınları

Duyar İ Oumlzener B (2003) Ccedilocuk İşccedililer Ccedilarpık Gelişen Bedenler Ankara

Uumltopya Yayınevi

Ennew Judith W Myers D Plateau (2005) Defining Child Labour as if

Human Rights Really Matter Child Labour and Human Rights

London Lynne Rienner Press

Erbay E (2008) Ccedilocuk İşccedili Olmak ndashCcedilocuk İşccedililiğine Retrospektif Bakış

Ankara Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Yayını

Ertuumlrk Y (1994) Patterns of Child Labour in Rural Turkey Ankara ILO

Yayınları

Fişek G Ş Oumlzşuca M Şuğle (1997) Sosyal Sigortalar Kurumu Tarihi 1946-

1996 Ankara Tuumlrkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları

Guumllmez M (1985) Tanzimatrsquotan Sonra İşccedili Oumlrguumltlenmesi ve Ccedilalışma

Koşulları(1839-1919) İstanbul İletişim Yayınları

International Labour Organization (ILO) (1996) Child Labour What is To Be

Done Document for Discussion at the Informal Tripartite Meeting at

the Ministrial Level Geneva International Labour Office Press

İlik B Tuumlrkmen Z (1994) Ccedilocuk İşccedililiğinin Temel Nedenlerinden Birisi

Olan İccedil Goumlccedil Araştırma Projesi Dokuumlmanı Ankara ILO Yayınları

Kahramanoğlu E (1996) Tuumlrkiyersquode Ccedilalışan Ccedilocuklar Sorunu ve Ccediloumlzuumlm

Yolları Ankara Hacettepe Uumlniversitesi Sosyal Hizmetler Yuumlksekokulu

ve Friedrich Naumann Vakfı Yayını

Karataş K (1993) ldquoCcedilocuk İşguumlcuuml Sorunu Nedenleri Sonuccedilları ve Ccediloumlzuumlm

Oumlnerilerirdquo Hacettepe Uumlniversitesi Sosyal Hizmetler Yuumlksekokulu

Dergisi S1-2-3 s 85-102

Koumlksal A (1992) Ccedilıraklık Eğitim Merkezine Devam Eden ve Etmeyen 15-18

Yaş Grubu Ccedilalışan Ccedilocukların Ccedilalışma Koşulları ve Sorunları Uumlzerine

Karşılaştırmalı Bir Araştırma Basılmamış Yuumlksek Lisans Tezi Ankara

Ankara Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml

Murnane R (1994) Education and Well-Being of the Next Generation

Confronting Poverty Prescriptions for Change (ed Dangizer S

Sandefur G Weinberg D) Library Congress Cataloging Pulbication

Data USA Harvard College Press

Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118

118

Oumlkccediluumln G (1981) Tuumlrkiye İktisat Kongresi 100 Yıl Doğum Yılına Atatuumlrkrsquoe

Armağan Dizisi Ankara AUumlSBF Yayını

Quataert D (1999) Sanayi Devrimi Ccedilağında Osmanlı İmalat Sektoumlruuml (Ccedilev

Tansel Guumlney) İstanbul İletişim Yayınları

Rodgers Gerry G Standıng (1981) Child Work Poverty and

Underdevelopment Geneva ILO Press

Senemoğlu N (1997) Eğitim Sorunları Sanayi Boumllgelerinde Ccedilalışan

Ccedilocukların Sorunları Ankara TİSK Yayınları

Şişman Y (2004) Sokakta Ccedilalışan Ccedilocukların Yaşam Koşulları ve Gelecek

Beklentileri Sorunlar ve Ccediloumlzuumlm Oumlnerilerine Youmlnelik Eskişehir Oumlrneği

Eskişehir Anadolu Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi

Yayınları

Talas C (1981) Ccedilocuk Ccedilocuk Haklarının Evrimi ve Uumllkemizdeki Durumu

Ankara AUumlSBF Yayını

Tılly A Louise J W Scott (1978) Women Work and Family New York

Holt Rinehart and Winston Press

Tuumlrkdoğan O (1974) Yoksulluk Kuumlltuumlruuml Gecekonduların Toplumsal Yapısı

Erzurum Atatuumlrk Uumlniversitesi Basımevi

Tutle C (2010) Child Labor during the British Industrial

Revolutionhttpehnetencyclopediaarticletuttlelaborchildbritain

(02022012)

United Nations Childrens Fund (Unicef) (1997) Duumlnya Ccedilocuklarının Durumu

1997 Ankara UNICEF Yayını

United Nations Childrens Fund (Unicef) (2006) Duumlnya Ccedilocuklarının Durumu

2006 Ankara UNICEF Yayını

United Nations Childrens Fund (Unicef) (2011) Young Bolivians on working

in one of the Worlds most dangerous mines Hata Koumlpruuml başvurusu

geccedilerli değil unicef org info by country bolivia _5886 7html

(01042012)

Usta S (1995) ldquoTuumlrkiyersquode Ccedilocuğun Korunmasırdquo İstanbul Buumlrosu Dergisi

Cilt 69 S 1-2-3 s 86-94

Whaples R (2010) Child Labor in the United States

httpehnetencyclopedia articlewhapleschildlabor(01042012)

Youmlruumlkoğlu A (2000) Değişen Toplumda Aile ve Ccedilocuk İstanbul Oumlzguumlr

Yayınları

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

119

Avrupa Birliği ve Tuumlrkiyersquode Yaş Meyve ve Sebze Pazarlama Sistemleri

Halil Kızılaslan1 Ayşe Yalccedilın

2

Oumlzet

Avrupa Birliği uumllkeleri ve Tuumlrkiye yaş meyve ve sebze uumlretimi bakımından

duumlnyanın oumlnde gelen uumlreticileri arasında yer almaktadır 2009 FAO rakamlarına goumlre

duumlnya meyve uumlretiminde ABnin payı 1035 Tuumlrkiyenin payı ise 24 sebze

uumlretiminde ise ABnin payı 7 Tuumlrkiyenin payı ise 284 duumlzeyinde gerccedilekleşmiştir

Bu nedenle tarım uumlruumlnleri iccedil ve dış pazarında yaş meyve ve sebze oumlnemli bir paya

sahiptir ve bu sektoumlrde buumlyuumlk gelişme potansiyeli vardır İhraccedil edilen veya iccedil piyasada

tuumlketilen yaş meyve ve sebzenin uumlreticiden tuumlketiciye ulaşmasını sağlayan birccedilok aşama

bulunmaktadır ve bu aşamalarda uumlruumln ve uumlruumlnde kalite kayıpları olmaktadır Uumlruumln

kaybının ccedilok olması yaş meyve ve sebze pazarlamasında pazarlama sistemlerinin

oumlnemini oumln plana ccedilıkarmaktadır Bu ccedilalışma Tuumlrkiyersquode ve Avrupa Birliğirsquonde yaş

meyve ve sebze uumlretimini dağıtım ve pazarlama sistemlerinin yapısını ve oumlnemini

ortaya koymayı amaccedillamıştır Ayrıca pazarlama sistemlerinin faaliyetlerine youmlnelik

sorunlar ortaya konulmuş bu sorunlara ccediloumlzuumlm oumlnerileri getirilmeye ccedilalışılmıştır

Anahtar Kelimeler Avrupa Birliği Tuumlrkiye Meyve ve Sebze Pazarlama

Marketing Systems Fresh Fruits and Vegetables of European Union and Turkey

Abstract

European Union countries and Turkey come up among the worlds leading

manufacturers in terms of production of fresh fruits and vegetables According to FAO

figures share of the EUrsquos is 1035 in world fruit production of 2009 Turkeyrsquos share

24 7 of the share of vegetable production in the EU Turkeyrsquos share stood at 284

in agriculture Therefore agriculture products in domestic and foreign market fresh fruit

and vegetables have an important role of this sector and has a great potential for

development There exist a number of stages which provide access to that Fresh fruits

and vegetables exported or consumed in the domestic market reached from producers to

consumers İn these stages there are some product quality loses and product loses

Product loss is not much fresh fruit and vegetable in marketing systems the importance

of marketing brings to the fore This study has aimed to come out the production of

fresh fruits and vegetables in Turkey and the European Union and to reveal the

1 DoccedilDr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Ziraat Fakuumlltesi Tarım Ekonomisi Boumlluumlmuuml

halilkizilaslangopedutr 2 Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Ziraat Fakuumlltesi Tarım Ekonomisi Boumlluumlmuuml

yalcinaysehotmailcom

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

120

importance and the structure of distribution and marketing systems of these products In

addition the problems for activities of marketing systems are being introduced

solutions to these problems are presented

Keys Words EU Turkey Fresh fruit and vegetables Marketing

1GİRİŞ

Marketing soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak dilimize geccedilmiş olan pazarlama

kelimesi koumlk olarak market (pazar) kelimesinden tuumlremiştir (Anonim 2007)

Genel olarak pazarlama uumlretimden tuumlketime veya ihracata kadar kuruluş

organizasyon fiyat ve finansman gibi buumltuumln iccedil pazarın entegrasyonunu ve

maliyet faaliyet ve hizmetlerini ve bunları duumlzenleyen hukuk ve tedbirleri iccediline

alan bir kavramdır Pazarlama oumlzet olarak talebin tanınması değerlendirilmesi

ve tahmin edilmesi talebin artması canlandırılması ve harekete geccedilirilmesi ve

talebin karşılanması olarak tanımlanan temel faaliyetlerin tuumlketici ihtiyaccedillarının

tespiti ile talep edilen mal ve hizmetlerin satış ve dağıtımı hedefine

youmlneltilmesidir (Alpkent 1995)

Tarım uumlruumlnleri pazarlaması tarım uumlruumlnlerinin uumlretim yerlerinden satış

yerlerine oradan da tuumlketicilere geccedilme hareketini sağlayan faaliyetleri

kapsamaktadır Pazarlama aşamasında uumlreticiden tuumlketiciye kadar olan doumlnemde

uumlruumln kaliteli olmalı ayrıca yeterli miktarda ve duumlşuumlk maliyetle uumlretilerek

tuumlketiciye en yuumlksek tatmini sağlayacak şekilde olmalıdır Tarımsal pazarlama

tarımsal uumlruumlnuumln uumlreticiden tuumlketiciye ulaştırılmasına kadar olan aşamaların

tuumlmuumlnuuml iccediline alan bir sistemdir Tarımsal pazarlama gerek uumlretimin zayi

olmadan tuumlketiciye ulaştırılması ve işlenmesi gerekse iyi bir şekilde pazara

sunulması aracılara uygun kar oranları iccedilinde yapılması ve fiyatın ayarlanması

ile uumlretici ve tuumlketici gelirleri uumlzerine ve dolayısıyla uumllke ekonomisine oumlnemli

derecede etkili olmaktadır (Dere 2006)

Pazarlama kanallarının oldukccedila uzun olması ve fazla işguumlcuuml ihtiyacı

nedeniyle diğer birccedilok uumlruumlne goumlre meyve ve sebze uumlreticileri satış değerinden

ccedilok az oranda pay alırken tuumlketicilerde bu uumlruumlnlere yuumlksek bir fiyat oumldemek

zorunda kalmaktadırlar (Akbay vd 2005)

Tarımsal pazarlama kanalları uumllkeden uumllkeye ccedileşitli farklılıklar

goumlstermektedir Ccediluumlnkuuml her uumllkenin tarımsal uumlretim yapısı beslenme

alışkanlıkları ve tuumlketicilerin talepleri birbirlerinden farklı oumlzellik

goumlstermektedir Tuumlrkiyersquode de tarımsal pazarlama kanalları uumlruumlnden uumlruumlne ve

boumllgeden boumllgeye farklılıklar goumlstermektedir (Anonim 2010e)

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

121

Meyve ve sebze uumlruumlnleri oumlnemli tarım uumlruumlnleridir ve ulusal ekonomide

oumlnemli bir paya sahiptir Meyve ve sebze enduumlstrisi farklı oumlzellikte arz ve talebe

sahip ccedilok sayıda uumlruumlnden oluşmaktadırYaş meyve ve sebzelerle ilgili yapılan

ccedilalışmalarda uumlretimden kaynaklanan sorunların yanı sıra pazarlama

sorunlarının da oumlnemli olduğu ve ccediloumlzuumlmlenmesi gereği vurgulanmaktadır

Ccediluumlnkuuml yaş meyve ve sebzeler pazarlama kanalları iccedilerisinde ccedileşitli aşamalarda

ve pazarlarda farklı işlemler goumlrmektedirYaş sebze ve meyve uumlretimi yuumlksek

miktarlarda gerccedilekleşmesine rağmen ticareti yeterli duumlzeyde değildir Bunun

nedeni etkin bir pazarlama sisteminin kurulmamış olmasıdır

Araştırmada Tuumlrkiye ve AB uumllkelerindeki yaş meyve ve sebze

pazarlaması ve pazarlama sistemlerinin yapısı ortaya konmaya ccedilalışılmıştır

Ayrıca Duumlnya AB uumllkeleri ve Tuumlrkiyersquodeki yaş meyve ve sebze uumlretim ve

ticaretine ilişkin istatistiki veriler ışığında sektoumlruumln son yıllardaki gelişimi

incelenmiştir

2DUumlNYA AVRUPA BİRLİĞİ VE TUumlRKİYErsquoDE YAŞ MEYVE VE

SEBZE UumlRETİMİ VE DIŞ TİCARETİ

21 Duumlnya AB ve Tuumlrkiye Meyve ve Sebze Uumlretimi

Grafik 1rsquode Duumlnya meyve uumlretiminde oumlnemli uumllkeler verilmiştir

Grafik 1rsquode goumlruumllduumlğuuml gibi 2009 yılında Duumlnyarsquoda en fazla meyve

uumlreten uumllke 114139129 ton ile Ccedilin olmuştur Bu uumllkeyi Hindistan Brezilya

ABD ve İtalya takip etmiştir Ccedilin ve Hindistanrsquoın 2004-2009 doumlneminde bir

oumlnceki yılın meyve uumlretim miktarlarından daha fazla uumlretim yaparak artan bir

seyir yakaladığı goumlruumllmektedir

Avrupa Birliği uumllkelerinin 2004-2009 yılları arasında meyve uumlretiminde

inişler ccedilıkışlar yaşadığı goumlruumllmektedir AB uumllkeleri bu doumlnemde en az uumlretimini

58947205 ton ile 2007 yılında yapmıştır (Anonim 2011a)

Duumlnya Meyve Uumlretiminde İlk 5 Uumllke + Avrupa Birliği

-

20000000

40000000

60000000

80000000

100000000

120000000

2004 2005 2006 2007 2008 2009

Ccedilin

Hindistan

Brezilya

ABD

İtalya

AB (Toplam)

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

122

Grafik 1 Duumlnya meyve uumlretiminde ilk 5 uumllke + Avrupa Birliği (Anonim

2011a)

Yaş meyve uumlretim miktarındaki gelişmelere bakıldığında 2004-2009

doumlneminde Duumlnya AB ve Tuumlrkiye meyve uumlretiminde değişen oranlarda da olsa

artış trendi goumlruumllmektedir

Grafik 2rsquode Duumlnya AB ve Tuumlrkiye meyve uumlretimi verilmiştir

Grafik 2rsquode goumlruumllduumlğuuml gibi Duumlnya yaş meyve uumlretimi 2004 yılında

yaklaşık 5207 milyon ton iken 2009 yılında yaklaşık 5876 milyon tona

yuumlkselmiştir Aynı yıllarda yaş meyve uumlretimi AB-27de yaklaşık 677 milyon

tondan 608 milyon tona inmiş Tuumlrkiyede ise yaklaşık 107 milyon tondan 14

milyon tona yuumlkselmiştir (Anonim 2011a)

Grafik 2 Duumlnya meyve uumlretiminde Avrupa Birliği ve Tuumlrkiyersquonin payı ()

(Anonim 2011a)

22 Duumlnya AB ve Tuumlrkiye Sebze Uumlretimi

Grafik 3rsquode Duumlnya Sebze uumlretiminde oumlnemli uumllkeler verilmiştir 2009

yılı ile oumlnceki beş yılın ortalaması değerlendirildiğinde ise ABD ve Rusya

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

123

ortalama değerlerin altında kalmıştır 2009 yılında Avrupa Birliği uumllkelerinin

sebze uumlretimi de 65872550 ton olmuştur

Grafik 3 Duumlnya sebze uumlretiminde ilk 5 uumllke + Avrupa Birliği (Anonim

2011a)

Grafikte Ccedilin ve Hindistanrsquoın 2004-2009 doumlneminde meyve uumlretiminde

olduğu gibi sebze uumlretiminde de bir oumlnceki yılın meyve uumlretim miktarlarından

daha fazla uumlretim yaparak artan bir seyir yakaladığı goumlruumllmektedir

Ccedilin ve Hindistanrsquoı Avrupa Birliği uumllkeleri takip etmektedir Avrupa

Birliği uumllkelerinin 2004-2009 yılları arasında sebze uumlretiminde inişler ccedilıkışlar

yaşadığı goumlruumllmektedir AB uumllkeleri bu doumlnemde en az uumlretimini 64008332 ton

ile 2008 yılında yapmıştır (Anonim 2011a) 2004-2009 doumlneminde Duumlnya AB

ve Tuumlrkiye meyve uumlretiminde değişen oranlarda da olsa artış trendi

goumlruumllmektedir

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

124

Grafik 4rsquode Duumlnya AB ve Tuumlrkiye sebze uumlretiminin payı verilmiştir

Grafik 4 Duumlnya Sebze Uumlretiminde Avrupa Birliği ve Tuumlrkiyersquonin Payı

() (Anonim2011a)

Sebze uumlretim miktarındaki gelişmelere bakıldığında 2004-2009

doumlneminde Duumlnya AB ve Tuumlrkiye sebze uumlretiminde değişen oranlarda da olsa

artış eğilimi goumlruumllmektedir Duumlnya yaş sebze uumlretimi 2004 yılında yaklaşık 853

milyon ton iken 2009 yılında 941 milyon tona yuumlkselmiştir Aynı yıllarda AB-

27de yaklaşık 72 milyon tondan 65 milyon tona Tuumlrkiyede ise yaklaşık 25

milyon tondan 26 milyon tona yuumlkselmiştir 2009 yılı duumlnya sebze uumlretiminde

ABnin payı 7 Tuumlrkiyenin payı ise 284 duumlzeyinde gerccedilekleşmiştir

(Anonim 2011a)

Tuumlrkiye accedilısından duumlnya yaş meyve ve sebze ticareti incelendiğinde

Avrupa Birliği uumllkeleri Ortadoğu uumllkeleri Bağımsız Devletler Topluluğu ve

Doğu Avrupa uumllkeleri dikkat ccedilekmektedir

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

125

Romanya ve Ukrayna duumlnya yaş meyve ve sebze ithalatında oumlnemli

paya sahip olmayan ancak uumllkemiz ihracatından oumlnemli pay almaya başlayan

uumllkelerdir

Rusya Federasyonu duumlnya ithalatı ve uumllkemiz ihracatı iccedilinde oumlnemli

yere sahip bir uumllkedir

İngiltere Almanya ve Hollanda duumlnya ithalatı ve uumllkemiz ihracatından oumlnemli

pay alan uumllkeler olarak dikkat ccedilekmektedir

Duumlnya yaş meyve ve sebze ticaretinde dikkat ccedileken bir başka husus da

ccedilevresel baskıların kalite guumlvence proseduumlrlerini etkilemesidir Kaliteyi olumlu

youmlnde etkileyen ancak ccedilevreye olumsuz etkide bulunacak sistemler kabul

goumlrmemektedir

Son yıllarda Avrupa Birliğirsquonde uumlruumlnlerin ccedilevresel boyutu oumlnemli bir

konu haline gelmiştir Bu nedenle uumlreticiler uumlruumlnlerin sadece fiyat kalite

tuumlketici talepleri ve standartlar gibi geleneksel boyutunu değil aynı zamanda

ccedilevresel boyutunu da goumlz oumlnuumlne almak zorundadır Avrupa Birliğirsquone ihracat

yapan firmalar uumlye uumllkelerdeki tuumlketicilerin sağlık ve ccedilevre konusundaki

duyarlılıklarının farkında olmalı ve pazar talebi ve yasal duumlzenlemelere uygun

uumlruumlnler sunarak tuumlketicilerin ihtiyaccedillarını karşılamaya ccedilalışmalıdır Bunun

dışında Avrupa Birliğirsquonde ithal edilen yaş meyve ve sebzeler gıda

kontroloumlrleri tarafından HACCP (Kritik Kontrol Noktaları ve Tehlike Analizi)

sistemi accedilısından kontrol edilmemekle birlikte bu belgenin olması guumlccedilluuml bir

dokuumlman olarak kabul edilmektedir

Avrupa Birliğirsquondeki buumlyuumlk perakendeci gruplar sağlıklı ve kaliteli

uumlruumln tuumlketimini sağlamak iccedilin kendi uumllkelerinde yetiştirilen ya da yurt dışından

ithal edilen tarımsal uumlruumlnlerde aranan asgari standartları GLOBALGAP adı

altında toplamışlardır Soumlz konusu sertifika buguumln ABrsquodeki buumlyuumlk zincir

mağazalarca kabul edilmekte ve istenebilmektedir Ayrıca GLOBALGAP

HACCP sisteminin uygulanmasını da teşvik etmekte ve prensiplerini

desteklemektedir

Duumlnya meyve ve sebze ticaretinin bir diğer boyutu ise organik uumlruumlnlere

olan talebin artmasıdır Tuumlrkiyersquonin tarım alanlarının gelişmiş uumllkeler

duumlzeyinde zarar goumlrmemiş olması ve mevcut yaş meyve ve sebze uumlretim

potansiyeli duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde bu potansiyelin değerlendirilmesi oumlnem arz

etmektedir (Anonim 2010a)

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

126

23 Tuumlrkiye Yaş Meyve Sebze İthalatı

Tuumlrkiye sahip olduğu uumlretim alanı ve ekolojik yapısı itibarı ile yaş

meyve ve sebze uumlretiminde kendine yeterli ve ihracat şansına sahip şanslı

uumllkelerden birisidirMuz hindistan cevizi ananas avokado armudu gibi

Tuumlrkiyersquode yetiştiricilik olanağı kısıtlı olan veya yetiştiriciliği muumlmkuumln

olmayan meyveler ithal edilmektedir Bu gibi uumlruumlnler haricinde sezon dışı talebi

karşılamak amacıyla ithalat yapılmaktadır Zaman zaman yeniden ihraccedil yapmak

amacıyla yaş meyve ve sebze ithal edildiği de goumlruumllmektedir Dahilde İşleme

Rejimi kapsamında gıda işleme sanayinin ihtiyaccedil duyduğu bazı ccedileşitlerin (elma

gibi) temini amacıyla da ithalat yapılmaktadır

Bu bağlamda 2009 yılı ithalatı accedilısından yaklaşık 180 bin ton ile muz

50 bin ton ile turunccedilgiller ve 10 bin ton ile hurma ithal edilen başlıca meyveler

olarak dikkati ccedilekmektedir (Anonim 2010b)Tuumlrkiye 2009 yılında 70rsquoi muz

olmak uumlzere 121 milyon ABD doları değerinde meyve ithal etmiştir (Anonim

2010c)

24Tuumlrkiye Yaş Meyve ve Sebze İhracatı

Tuumlrkiyede yaş meyve ve sebze uumlretimi miktar itibarı ile yuumlksek

duumlzeyde olmasına karşın ihracatın uumlretime oranı ccedilok duumlşuumlktuumlr İhracata konu

olan meyve ve sebze ccedileşitlerinin uluslararası piyasalarda talep edilen ccedileşitlere

uygun olmayışı ve uumlretimden tuumlketime miktar ve kalite kayıplarının yuumlksekliği

bu yapının en oumlnemli nedenleri arasındadır

Grafik 5rsquode Tuumlrkiye geneli yaş meyve sebze ve narenciye ihracatı

verilmiştir

Tuumlrkiyersquode yaş meyve sebze ve narenciyede 2011 yılı ilk uumlccedil ayında

949094497 kg ihracat miktarı ve 699295666 $ ihracat değeriyle bir oumlnceki

yılın aynı ayına goumlre miktarda 34 değerde ise 28rsquolik bir artış meydana

getirmiştir(Anonim2011b)

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

127

Grafik 5 2010 - 2011 ( Ocak - Mart) doumlnemi Tuumlrkiye geneli yaş meyve

sebze ve narenciye ihracatı (Anonim 2011b)

Gruplar iccedilerisinde narenciye miktarda 44 değerde ise 53rsquoluumlk bir

artış goumlstermiş olmuş 2011 yılı ilk uumlccedil ayında 433755329 $rsquolık değerle ilk

sırada yer almıştır (Anonim 2011b)

2011 yılının ilk uumlccedil ayının ihracat rakamlarına bakıldığında Tuumlrkiye

genelinde en fazla ihracat yapılan uumllke miktarda 285583074 kg ve değerde

225589281 $ ile Rusya olmuştur Rusyarsquoyı miktarda 167134759 kg değerde

106986500$ ile Irak ve miktarda 69199221kg 50571691$ ile Ukrayna takip

etmektedir

Tuumlrkiyersquode ihracat yapılan ilk 20 uumllke iccedilinde 2011 yılı ilk uumlccedil ayında bir

oumlnceki yılın aynı ayına goumlre miktarda 423 değerde ise 470rsquolik artışla İran

en yuumlksek artışı sağlamıştır İranrsquoı miktarda 323 değerde ise 155rsquolik

artışla Guumlrcistan takip etmiştir Bu 20 uumllke iccedilinde ihracattaki en buumlyuumlk azalışın

yaşandığı uumllke 2011 yılı ilk uumlccedil ayında bir oumlnceki yılın aynı ayına goumlre miktarda

41 değerde ise 42rsquolik duumlşuumlşle Polonya olmuştur (Anonim 2011b)

2011 yılının ilk uumlccedil ayının Tuumlrkiye geneli yaş meyve sebze ve

narenciyenin uumllke gruplarına goumlre ihracattaki dağılımına baktığımızda miktarda

442866302 kg ve değerde317403330 $ ile ilk sırada Bağımsız Devletler

Topluluğu vardır Bağımsız Devletler Topluluğunu miktarda 283821907 kg ve

değerde 198857333 $ Ortadoğu Uumllkeleri ve miktarda 186818873 kg ve

değerde 159225830 $ ile Avrupa Birliği Uumllkeleri takip etmektedir

T uumlrkiye yaş meyve sebze ve narenciye ihracatında Bağımsız Devletler

Topluluğursquonun payı 45 Orta Doğu Uumllkelerinin payı 29 ve Avrupa Birliği

Uumllkelerinin payı 2011 yılının ilk uumlccedil ayı rakamlarına goumlre 23 olmuştur

(Anonim 2011b)

25 Tuumlrkiyersquoden Avrupa Birliğirsquone Yaş Meyve Sebze İhracatı

AB Tuumlrkiyersquonin yaş meyve ve sebze ihracatından 40 pay alan en

oumlnemli pazar konumundadır ABrsquone meyve ve sebze ihracatında uumllkeler

itibariyle en ccedilok ihracat yapılan uumllke Almanya ve onu İngiltere İtalya Polonya

Romanya Fransa Belccedilika izlemektedir ABrsquone meyve ihracatında ilk sırayı

kiraz almaktadır Diğer oumlnemli ihracatı yapılan meyveler sırasıyla turunccedilgiller

uumlzuumlm ve yaş incirdir (Oumlzdemir 2008)

Tuumlrkiyersquoden Topluluğa yapılan tuumlm tarım uumlruumlnleri ihracatı 198 sayılı

Ortaklık Konseyi Kararı uyarınca ad-valorem vergilerden muaf olarak

gerccedilekleşmektedir Ancak bazı uumlruumlnler itibariyle belirli doumlnemlerde guumlmruumlk

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

128

vergisi oumldenmemesi muumlmkuumln olmakla birlikte soumlz konusu bu uumlruumlnler iccedilin bu

doumlnemler dışındaki ihracat Ortak Guumlmruumlk Tarifesi (OGT) hadleri uumlzerinden

vergi oumldenmesi suretiyle gerccedilekleştirilmektedir

Bu uygulamaya tabi uumlruumlnler haricindeki tuumlm meyve ve sebzeler yıl

boyunca Topluluk pazarına guumlmruumlk vergisi muafiyeti ile ihraccedil edilmektedir

Ancak Avrupa Birliğirsquonin Giriş Fiyatı uygulaması nedeniyle ihracatımızın

yoğun olduğu doumlnemlerde sıklıkla vergi ile karşılaşılabilmektedir (Anonim

2011c)

Topluluk 1995 yılı başına kadar yaş meyve ve sebzelerin uumlccediluumlncuuml

uumllkelerden ithalatında uumlccediluumlncuuml uumllke menşeli malların belirli bir fiyattan daha

duumlşuumlk duumlzeyde Topluluk pazarına girmesini oumlnlemek maksadıyla Referans

Fiyatı Sistemi ve buna bağlı olarak ithalatta değişen vergi (prelevman)

uygulamaktaydıAncak Uruguay Raundrsquoun tamamlanmasını muumlteakip

korumanın guumlmruumlk vergilerine dayandırılması ilkesi uyarınca Topluluk ldquoGiriş

Fiyatırdquo adı verilen bir sistemi 1995 başından itibaren yuumlruumlrluumlğe koymuştur Bu

ccedilerccedilevede referans fiyatı ve değişken vergiye (prelevman) son verilirken yıl

boyunca sabit olan spesifik vergi uygulamasına geccedililmiştir (Anonim

2010d)Giriş Fiyat Sistemi AB Komisyonu tarafından bazı uumlruumlnler iccedilin bazı

doumlnemler itibarı ile belirlenmiş ve değişmeyen sabit değerlerdir Bu kapsama

giren uumlruumlnlerin giriş fiyatlarının altında ithal edilmesi halinde ithalat fiyatının

giriş fiyatından duumlşuumlk olma seviyesine goumlre kademeli olarak artan guumlmruumlk

vergisi tahsil edilmektedir Giriş fiyatının 8 (elma ve armutta 12) altına

duumlşuumllmesi halinde ise yuumlksek oranda olan ldquoMaksimum Tarife Bedelirdquo

seviyesinde vergi oumldenmesi gerekmektedir

Standart İthal Değeri (SİD) AB Komisyonu tarafından belirlenen uumlye

pazarlarda satılan her bir yaş meyve sebze iccedilin menşe itibarıyla ve değiştikccedile

guumlnluumlk olarak komisyona bildirilen ortalama temsili fiyatlara goumlre tespit edilen

değerdir (Anonim 2011c)

Uumlruumlnlerin AB uumllkeleri tarafından ithalatı esnasında oumlnemli olan husus

ldquoİthalat Değerininrdquo hesaplanmasıdır İthal edilen malın değeri giriş fiyatından

duumlşuumlk olduğu takdirde fiyatların duumlşuumlkluumlğuuml nispetinde ek vergi ya da

maksimum tarife bedeli oumldenmektedir Bu kapsamda ithal edilen malın CIF

değeri giriş fiyatının 100-92rsquosi arasında ise ek vergi İthal edilen malın CIF

değeri giriş fiyatının 92rsquosinden duumlşuumlk ise maksimum tarife bedeli

oumldenecektir

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

129

Bu arada malın ithal değerinin guumlmruumlk giriş beyannamesinin kabul

tarihinde belirlenen SİDrsquoin 8 oranından daha yuumlksek olduğu durumda malın

değerini goumlsteren faturada yanlış beyan olduğu duumlşuumlnuumllecek ve ithalatccedilıdan

teminat istenecektir Bu nedenle malın ithal değeri SİDrsquoin 8rsquoini aşmamalıdır

Bu kapsamda giriş tarihinde geccedilerli olan SİDrsquoin 8 fazlası sabit olarak tespit

edilmiş giriş fiyatından duumlşuumlk ise giriş fiyatından duumlşuumlkluumlğuuml nispetinde ek vergi

ya da maksimum tarife bedeli oumldenmek durumunda kalınmaktadır

Giriş fiyatı seviyeleri oumlnceden bilinmekle birlikte SİD değerlerinin

hemen hemen her guumln değişiklik goumlsteriyor olması ihracatccedilılar accedilısından buumlyuumlk

bir risk oluşturmaktadır Ccediluumlnkuuml uumlruumlnuumln yuumlklenmesi aşamasında SİD yeterince

yuumlksek iken araccedilların AB uumllkesine varış tarihinde ani duumlşuumlş yaşanabilmektedir

Bozulabilir uumlruumlnler olması nedeniyle de araccedilların guumlmruumlk işlemlerinin

gecikmeden yapılması gerekmekte ihracatccedilı uumlruumlnuuml guumlmruumlk oumldeyerek alıcı

uumllkeye sokmak zorunda kalmaktadır(Anonim 2010d)

3TUumlRKİYE ve ABrsquode MEYVE VE SEBZE PAZARLAMA KANALLARI

31Tuumlrkiyersquode Meyve ve Sebze Pazarlama Kanalları

Uumlretici ile tuumlketici arasında uumlretici işletmeden ekonomik ve hukuki

youmlnden tamamen bağımsız aracı veya aracılar varsa bu durumda dolaylı dağıtım

kanallarından ve stratejilerinden soumlz edilebilir O halde dolaylı dağıtımda uumlretici

işletmeden bağımsız olarak bir veya birkaccedil aracının olması şarttır Bu durumda

aracı uumlretici ile tuumlketici arasında yer alan malın uumlreticiden tuumlketiciye akışını

youmlnlendiren ve malın alınıp satılmasında rol oynayan bağımsız işletmelerdir

(Ecer ve Canıtez 2004)

Albayrak (2009)rsquoa goumlre ccedileşitli aracı ya da kurum-kuruluşların yer

aldığı dağıtım kanalı yapısı aracılar yoluyla pazarlama sistemleri olarak

isimlendirilmiştir Bu sistemde farklı oumlzellikteki aracılar soumlzleşmeli tarım

uumlretici birlikleri ihracatccedilı birlikleri kooperatifler toptancı haller borsalar semt

pazarları organik uumlruumln pazarı accedilık toptan satış merkezleri ve buumlyuumlk

perakendeciler yer almaktadır Duumlnyada yaş meyve ve sebze pazarlamasında

belirtilen sistemlerden farklı olarak pazarlama bordları ve okşinler de (auction-

accedilık arttırma) yer almaktadır Tuumlrkiyede işlenmiş uumlruumlnler dikkate alınmadığında

yaş meyve ve sebze uumlreticiden kendi ya da başkası hesabına uumlruumlnuuml satan farklı

oumlzellikteki toplayıcı simsar komisyoncu tuumlccar gibi aracılar yoluyla tuumlketiciye

ulaştırılmaktadır Yaş meyve ve sebzede uumlretici oumlrguumltlenmesinin arzulanan

duumlzeyde olmaması pazarlama kanalının uzamasına ve tuumlketicinin oumldediği

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

130

paradan uumlreticinin eline geccedilen miktarın duumlşmesine yol accedilmaktadır (Albayrak

2009)

Tuumlrkiyersquode yaş meyve ve sebzelerde pazarlama kanalları uumlretici-aracı-

komisyoncu-toptancı-perakendeci-tuumlketici şeklinde ortaya ccedilıkmaktadır Meyve

ve sebzelerin doğrudan uumlretici tarafından satışa sunulması ise

-Youmlrenin halinde satmak youmlrede bu işin ticaretini yapanlara satmak tuumlketim

merkezlerindeki komisyonculara goumlndermek şeklinde olmaktadır

Boumlylece soumlz konusu uumlruumlnlerin pazarlamasında ccediliftccedili doğrudan rol

alabildiği gibi youmlresel toplayıcı alıcı ve pazarcıların da devreye girdiği

anlaşılmaktadır Bu dar ccedilerccedilevede ve değişik şartlar altında uumlreticinin uumlruumlnuumlnuuml

maliyet fiyatına veya maliyetin uumlstuumlnde bir fiyatla değerlendirmesi muumlmkuumln

olmamaktadır Buna goumlre yaş meyve ve sebzelerin pazarlamasında toptancı

halleri ve bu hallerde iş yapan komisyoncular ile semt pazarlayıcıları daha

etkili olabilmektedirler İhracatccedilılar ise maliyeti duumlşuumlrmek amacıyla aracı

kullanmadan doğrudan bahccedile alımlarına youmlnelmekte ve bunun iccedilin de youmlresel

olarak deneyimli alıcı ve toplayıcılardan yararlanmaktadırlar Sanayiciler bir

yandan bazı sebze tuumlrlerinde oumlrneğin domateste soumlzleşmeli uumlretim ve satın alma

sistemini benimserken oumlte yandan bahccedile alımları ya da değişik kanallardan

uumlruumln teminine ccedilalışmaktadırlar (Anonim 2011d)

Tuumlrkiyersquode iccedil tuumlketim ile işleme sanayi ve ihracat iccedilin ihtiyaccedil duyulan

meyve ve sebzeler ccediloğunlukla kuumlccediluumlk-orta boy işletmeler tarafından

uumlretilmektedir Bu durum pazarlamanın oumlnemini daha da artırmaktadır Bu

aşamada başlıca sorun ccediliftccedilinin uumlruumlnuumlnuumln aracılar olmadan tuumlketiciye nasıl

ulaştırılacağıdır Tuumlrkiyersquode kuru uumlzuumlm kuru incir fındık yer fıstığı

antepfıstığı yaş uumlzuumlm (şaraplık) pazarlamasında boumllgesel olarak bazı birliklerin

faaliyette bulundukları bilinmektedir Taban fiyat esasına goumlre devlet

desteğinde iccedil ve dış pazarlamaya youmlnelik faaliyet goumlsteren soumlz konusu satış

kooperatifleri pazarlama accedilısından deneyimli bir kadro ile yerleşik bir duumlzene

sahip bulunmaktadırlar Bu arada kooperatif uumlyelerinin buumlyuumlk bir boumlluumlmuumlnuumln

bulundukları youmlrede meyve ve sebze uumlreticisi olduklarını da belirtmek gerekir

Boumlylece başlıca kuru meyveler belirli oumllccediluumlde devlet garantisinde pazarlanırken

yaş meyve ve sebzeler bu tuumlr bir fiyat ve pazar garantisinden yoksun

bulunmakta ve dolayısıyla sahipsiz kalmaktadır

Buna goumlre Tuumlrkiyersquode guumlccedilluuml yapıda ve etkin kooperatif birlik ve bord

tipi pazarlayıcı organizasyonların kurulması gerekmektedir Bu tip kuruluşlar

başlangıccedilta uumlyelerin yanı sıra devletccedile ccedilok youmlnluuml olarak desteklenmeli ve

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

131

korunmalıdır Zamanla ccedilalışma konuları ve alanlarının genişletilmesiyle

sermaye artışında gelişmeler sağlanabilir ve bu suretle devletin politik olarak

uygulamalara muumldahalesi de ortadan kalkar Bu kuruluşların oluşumuna

oumlncelikle uumlretimin yoğun olduğu boumllgelerden başlanmalı ve belli kriterler

ccedilerccedilevesinde bu kapsama zamanla youmlredeki meyve ve sebzelerin hepsi de dahil

edilmelidir Bunun yanı sıra oumlrneğin turunccedilgiller ılıman iklim meyveleri

yumru ve soğansı sebzeler iccedilin boumllgesel olarak ayrı birlikler kooperatifler ya da

bordlar da oluşturulabilir Yaş meyve ve sebze uumlretim ve pazarlaması amacıyla

oluşturulan bu kuruluşlar uumlst birliklere bağlı olacaklardır Buguumln uumllkemizde

değişik konularda ve statuumlde ccedilalışan sayısız kooperatifler olduğu halde bunların

hemen hemen tamamının meyve ve sebze pazarlamasında dikkate değer bir

etkinlik goumlsterdikleri soumlylenemez (Anonim 2011d) İklim ve toprak koşulları

youmlnuumlnden ccedilok ccedileşitli meyve ve sebze uumlretimine elverişli olan Tuumlrkiyersquode uumlruumln

fiyatlarının devamlı yuumlkselmesi ve ccediloğu zaman arzın talebi karşılayamaması

tarım sektoumlruumlnuumln oumlnemli sorunlarındandır Gelişmiş uumllkelerde oumlzellikle Avrupa

Birliğinde uumlreticilerin tamamına yakınının oumlrguumltlenmiş olması uumlreticilerin

suumlrduumlruumllebilir seviyede (refah standardının yanı sıra yeni teknolojilerden

rahatlıkla faydalanmaktadırlar) tarım yapmalarının ana nedenidir Bu nedenle

Tuumlrkiyersquode ilk yapılacak olan uumlretici oumlrguumltlenmesinin tamamlanmasıdır Aksi

takdirde binlerce aracının faaliyette bulunduğu yaş meyve ve sebze sektoumlruumlnde

buumltuumln sorunların toptancı hal yasası ile ccediloumlzuumlmlenmesi beklenmemelidir Bu

yuumlzden uumlretici oumlrguumltlenmesini ve bu şekilde hale kadar mal ulaşımının teşvik

edilmesi yasanın ana ruhunu oluşturmalıdır Boumlylece pazarlama zinciri

kısalacak uumlreticinin karı artarken tuumlketiciler daha az oumldeyecek mevsimlik arz

ve fiyat dalgalanmalarının boyutu azalacaktır

ABDrsquode toptancı haller kuruluş şekillerine goumlre beş gurupta toplanabilir

1Oumlzel şirketler tarafından kurulup işletilen haller

2Ccediliftccedili kooperatifleri tarafından kurulup işletilen haller

3Eyaletler tarafından kurulup işletilen haller

4Eyalet pazarlama idarelerince işletilen haller

5Belediyeler tarafından kurulup işletilen haller

Bu pazarların hepsinde oumlncelik ve ağırlık uumlreticilere verilmektedir Ccediliftccedililer hal

idarelerinde de goumlrev almaktadırlar

Avrupa Birliğine dahil olan uumllkelerde ise haller genellikle belediyeler ve ccediliftccedili

kooperatifleri tarafından kurulmuştur Avrupa genelinde guumlnluumlk fiyatlar (ithalat

ve tuumlketici) halin ortalama fiyatı civarında (ulaşım masrafı dikkate alınarak)

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

132

oluşmaktadır Oumlne ccedilıkan merkezi haller Londra (Covent Garden) Paris ve

Muumlnih halleridir Hallerdeki satış yerleri uumlretici komisyoncu toptancı ve

ithalatccedilı gibi satıcılara kiralanmaktadır Uumlruumlnuumln bol ya da kıt olduğu

doumlnemlerde pazar duumlzenleme politikalarının oluşturulduğu merkezlerdir Eğer

yerli uumlretici zarar goumlrecek seviyede fiyat oluşmuşsa o malın ithalatına izin

verilmemektedir Toptancı hallerde ambalajlama tasnif ve soğuk depolama

tesisleri de yer almaktadır (Vural 2006) Toptancı hallerinin kuruluş amacı yaş

sebze ve meyve ticaretinin kalite standart ve sağlık kurallarına uygun olarak

serbest rekabet sistemi iccedilerisinde yapılmasını sağlamak uumlretici ve tuumlketiciler ile

yaş sebze ve meyve ticaretini meslek edinenlerin ccedilıkarlarını dengeli ve eşit bir

şekilde korumak ve toptancı hallerini modern ve ccedilağdaş bir altyapı sistemine

kavuşturmaktır (Polat 2010) Tuumlrkiyersquode 5957 sayılı Sebze ve Meyveler İle

Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin

Duumlzenlenmesi Hakkında Kanun 26032010 tarihli ve 27533 sayılı Resmi

Gazetersquode yayımlanmıştır Bu Kanunun oumlzellikle ldquoHal Kayıt Sistemininrdquo

kurulmasına ve ikincil mevzuatın ccedilıkarılmasına ilişkin Bakanlığımızın goumlrev ve

yetkilerini duumlzenleyen 15 inci maddesi yayımı tarihinde yuumlruumlrluumlğe girmiştir

Bunun yanında Kanunun 6 ncı maddesinin beşinci fıkrasının 2632013

tarihinde diğer maddelerinin ise 26032011 tarihinde yuumlruumlrluumlğe girmesi

oumlngoumlruumllmuumlştuumlr Ancak 1142011 tarihli ve 27903 sayılı Resmi Gazetersquode

yayımlanan ldquo6215 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair

Kanununrdquo 17 nci maddesi ile 5957 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin birinci

fıkrasının (c) bendi yeniden duumlzenlenerek yuumlruumlrluumlluumlk tarihi 112012 olarak

değiştirilmiştir Bu itibarla 5957 sayılı Kanununun yuumlruumlrluumlğe gireceği 112012

tarihine kadar 552 sayılı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Duumlzenlenmesi ve

Toptancı Haller Hakkında Kanun Huumlkmuumlnde Kararname ve bu Kararnameye

istinaden ccedilıkarılan ikincil mevzuat huumlkuumlmlerinin uygulanmasına devam

edilecektir (Anonim 2011e)

32 Avrupa Birliğinin Yaş Sebze ve Meyve Pazarlaması ve Uygulamaları

Avrupa Birliğinde (AB) tuumlketiciye taze guumlvenli ve sağlıklı uumlruumlnler

ulaştırılmasına buumlyuumlk bir oumlnemin verildiği ABde sebze ve meyve uumlretimi ve

ticaretinin kendine oumlzguuml yapısına uygun oumlnlemler alınmaktadır AB buumlnyesinde

kurulan EUCOFEL (European Union of the Fruit and Vegetable Wholesale

Import and Export Trade-AB Sebze ve Meyve Toptancı İhracatccedilı ve İthalatccedilılar

Birliği) AB fiyat mekanizması ihracat teşvikleri kalite standartları hijyen

kuralları guumlmruumlk vergileri ambalaj ve ambalaj atıkları destekleme fonları

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

133

bilgi alışverişi konularında faaliyet goumlstermektedir EUCOFEL AB piyasasında

taze uumlruumlnlerin tuumlketimini artırılması suretiyle taze uumlruumln tuumlketiminin sağlıklı

yaşama olan katkısını geliştirmeyi amaccedillamaktadır

ABde yaş sebze ve meyve ticaretinde Meyve Sebze Ortak Piyasa

Duumlzenine İlişkin 220096 sayılı tuumlzuumlk ile Taze Meyve Sebzede Pazarlama

Standartlarına Uygunluk Denetimine İlişkin 11482001 sayılı tuumlzuumlk ana

ccedilerccedileveyi oluşturmaktadır Bu iki tuumlzuumlk dışında yaş sebze ve meyve ticaretine

ilişkin ccedilok sayıda direktif ve duumlzenleme de vardır

Meyve Sebze Ortak Piyasa Duumlzenine İlişkin 220096 sayılı tuumlzuumlk 4

temel konuyu iccedilermektedir Bunlar

Yaş sebze ve meyvenin sınıflandırılması ve standartların

oluşturulması

Uumlretici oumlrguumltlerinin oluşturulması

Muumldahale duumlzenlemeleri

Uumlccediluumlncuuml uumllkelerle ticarettir

Taze Meyve Sebzede Pazarlama Standartlarına Uygunluk Denetimine

İlişkin 11482001 sayılı tuumlzuumlk ise

Kalite standart denetimleri yapacak yetkili kuruluşun belirlenmesi

Tacir veri tabanının oluşturulması

Yurt iccedilinde uygunluk denetimlerinin yapılması

İhracat ve ithalatta kalite uygunluk denetimlerinin yapılmasını

oumlngoumlrmektedir (Oumlzsu 2005)

Komisyon 27 Eyluumll 2007 tarihinde AB Konseyi 11822007 sayılı

meyve ve sebze sektoumlruumlne ilişkin oumlzel kurallar koyan yeni bir Konsey Tuumlzuumlğuuml

yayınlamıştır Meyve ve sebze OPD 2007 reformunun bazı hedefleri şu şekilde

sıralanabilir Pazar youmlnelimini ve sektoumlruumln rekabet guumlcuumlnuuml artırmak meyve ve

sebze pazarlama zincirindeki dengenin iyileştirilmesine katkıda bulunmak

uumlreticilerin kriz youmlnetim kapasitelerini guumlccedillendirmek organik uumlretimi teşvik

etmek kalkınma ve komşuluk politikası ile Duumlnya Ticaret Oumlrguumltuuml (DTOuml)

kurallarına uyumu sağlamak kamu harcamalarının kontroluumlnuuml ve tahmin

edilebilirliğini yuumlkseltmek youmlnetim işlerini sadeleştirmek ve kontrolleri

geliştirmektir (Koumlse 2007)

ABrsquode meyve ve sebze pazarlamasında aktif rol oynayacakları

duumlşuumlncesiyle uumlretici organizasyonları desteklenmektedir Uumlyelik goumlnuumllluumlduumlr

ancak uumlyelerin buumltuumln uumlruumlnlerini uumlretici organizasyonları vasıtasıyla

pazarlamaları gerekmektedir Demokratik kurallar ccediliftccedililere organizasyonlarını

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

134

kontrol etme imkanı sağlamaktadır Bu organizasyonlar ccediliftccedililere ccedilevre dostu

uumlretim metotları accedilısından teknik yardım sağlamakla yuumlkuumlmluumlduumlrler Uumlye

uumllkeler uumlretici organizasyonlarını belli bir asgari uumlye sayısı ve asgari

pazarlanabilir uumlruumln miktarını goumlz oumlnuumlne alarak resmen tanımaktadırlar Bazı

durumlarda resmi tanınma programlarını uygulayacakları azami 5 yıllık geccediliş

doumlnemi iccedilinde geccedilici olarak da tanınmaları muumlmkuumln olmaktadır (Anonim

2010d) AB buumlnyesinde tarımsal uumlruumlnlerde haksız rekabetin oumlnlenmesi ve

piyasa fiyatının oluşumunun sağlanması amacıyla tuumlm uumlreticilerin uumlruumlnlerini

uumlye oldukları uumlretici birlikleri kanalıyla pazarlamasını oumlngoumlren duumlzenlemeler

getirilmiştir Gerek ithal edilen gerekse uumlretici birlikleri kanalıyla pazarlanan

uumlruumlnlerin birinci el toptan satışı prensip olarak mezat (accedilık arttırma ile satış)

yoluyla gerccedilekleştirilmektedir Suumlpermarket ve hipermarketler ise uumlretici

birliklerinden doğrudan alım yapmayı tercih etmektedir

Uumlretici Birlikler genel olarak kurdukları kooperatifler kanalıyla

mezatları yuumlruumltmektedir Tuumlm uumlretici birliklerinin uumlst birlikleri ve branş

birlikleri bulunmaktadır AB piyasasında başta gıda maddeleri olmak uumlzere

hemen hemen tuumlm temel ihtiyaccedil maddelerinin pazarlanmasında suumlpermarket ve

hipermarketler buumlyuumlk bir ağırlık kazanmıştır Bu şirketlerin pazarlayacakları

uumlruumlnleri doğrudan uumlretici birliklerinden satın almaları veveya ithal etmeleri

nedeniyle mezatlar daha kuumlccediluumlk oumllccedilekli toptancıların tercih ettikleri uumlruumln tedarik

youmlntemi olmaktadırYaş meyve ve sebzelerin de satışa sunulduğu toptan gıda

pazarlarına getirilen uumlruumlnler ise ccediloğunlukla kuumlccediluumlk marketler ve restoranlar gibi

işletmeler tarafından satın alınmaktadır Toptan olmak koşuluyla nihai

tuumlketicilerin de bu yerlerden uumlruumln satın almaları muumlmkuumlnduumlr

AB uumllkelerinde yaş sebze ve meyvelerin toptancı hallerine girme

zorunluluğu bulunmamaktadır Yaş sebze ve meyve genel olarak uumlccedil kanaldan

perakendeciye ulaştırılmaktadır (1) toptancı halleri (2) buumlyuumlk dağıtıcı

marketler (3) uumlretici birlikleri Bunlardan buumlyuumlk dağıtıcı marketler toptan ve

perakende dağıtım yapabilmektedirler

Avrupa Birliğinde sebze ve meyve toptancı perakendeci dağıtımcı ve

paketleyicileri sattıkları veya satılmasına aracılık ettikleri uumlruumlnlerin gerekli tuumlm

bilgileri iccedileren etiketi taşımasından sorumludur Uumlruumln etiketsizse ve uumlruumlnuuml alan

satıcı da uumlruumlnuuml bu şekilde kabul etmişse uumlruumlnuumln etiketlenmesinden sorumlu

durumdadır

ABde sebze ve meyve iccedilin ekstra sınıf birinci sınıf ve ikinci sınıf

şeklinde uumlccedil ayrı minimum pazarlama kriteri belirlenmiştir Depolama ve

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

135

taşınma sırasında uumlruumlnlerde hasar meydana gelebilmektedir Bu durumda malı

elinde bulunduran kişinin uumlruumlnde meydana gelen değişiklikler doğrultusunda

uumlruumln sınıfını değiştirme yetkisi vardır Uumlruumln sınıfını değiştirmek yerine kusurlu

uumlruumlnuuml ayırmak da muumlmkuumlnduumlr Her bir uumlruumln paketinin accedilık okunaklı ve

dışarıdan goumlruumllebilir şekilde etiketlenmesi gerekmektedir Etikette paketleyene

ait bilgiler uumlruumln cinsi uumllkesi miktarı sınıfı gibi bilgilerin bulunması

zorunludur (Vural 2009)

AB uumlyesi uumllkelerdeki sebze ve meyve toptan ticareti ile ilgili

uygulamalara bakıldığında uumlye uumllkeler arasında farklılıklar olduğu

goumlruumllmektedir ABdeki yaş sebze ve meyve ticareti ile ilgili olarak

Hollandadaki Amsterdam Toptancı Hali ile Almanyadaki Muumlnih Toptancı

Halindeki uygulamalar şu şekildedir (Oumlzsu 2005)

1Amsterdam Toptancı Hali AB iccedilinde tarımın ve tarımsal

oumlrguumltlenmenin en gelişmiş olduğu Hollandada sebze ve meyvelerin toptan gıda

pazarlarında (toptancı halleri) satışı zorunlu değildir Toptancı halinde sadece

sebze ve meyve ticareti değil hemen hemen tuumlm gıda maddelerinin toptan

ticareti yapılmaktadır Hollandanın en buumlyuumlk toptan gıda pazarı olan

Amsterdam Hali 1934 yılında kurulmuştur

2Muumlnih Toptancı Hali Almanya meyve ve sebze piyasası buumlyuumlk

oumllccediluumlde ithalata dayanmaktadır Uumllkede tuumlketilen meyvenin 70i sebzenin de

60ı ithalat yoluyla karşılanmaktadır İthalat yoluyla gelen buumltuumln uumlruumlnler

kayıtlı olarak piyasaya sunulduğu gibi uumllke iccedilerisindeki uumlreticiler de firma

boyutunda işletmeler olduğundan bunlara ait uumlruumlnlerin de kayıt dışı satılması

soumlz konusu olmamaktadır (Vural 2009) AB uumllkelerindeki toptancı hallerinin

Tuumlrkiyersquodeki toptancı hallerinden ayrılması iki nedenden kaynaklanmaktadır

Bunlardan birincisi toptancı hallerinin sistemlerindeki ve yapılarındaki

farklılıklardır İkincisi ise Tuumlrkiyersquodeki mevzuatta yer almasına rağmen

uygulamada oluşturulamamış fiziki koşulların (oumlrneğin hal kompleksi iccedilinde

bulunması oumlngoumlruumllen soğuk hava depoları restoran park depo paketleme evi

vb) eksikliğidir

ABde sebze ve meyvelerin toptan satışında hale kaydedilme

zorunluluğu bulunmamakta olup boumlyle bir duumlzenleme hem ABnin rekabet

kurallarına hem de uumlye uumllkelerdeki rekabet mevzuatına aykırı kabul

edilmektedirABdeki hallerde faaliyet goumlsteren işletmeler mallarını ihtiyacı

olan uumlruumlnuuml doğrudan temin etme imkanından yoksun kuumlccediluumlk esnaf niteliğindeki

işletmelere dağıtmaktadır ABdeki toptancı hallerinde sadece taze sebze ve

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

136

meyve toptan satışı yapılmamakta et uumlruumlnleri kuru gıda unlu mamuller temel

ihtiyaccedil maddeleri hatta taze ccediliccedilek vb uumlruumlnlerin toptan satışı iccedilin de ayrı ayrı

mekanlar tahsis edilmektedir Bu nedenle AB uumllkelerinde toptancı halleri

Toptan Gıda Pazarları olarak adlandırılmaktadır ABdeki toptancı hallerinde

uumlruumlnlerin en sağlıklı şekilde saklanmasını sağlayacak depo ve soğuk hava

depoları bulunmaktadır Haldeki işyerlerinin kiralanmasısatışı devri ya da

ayrılma işlemleri her halin kendi tuumlzuumlğuuml ile oldukccedila basit ve accedilık şekilde

duumlzenlenmektedir Toptan gıda pazarlarında toptancılar dışında ithalatccedilılar

komisyoncular yiyecek iccedilecek tedarikccedilileri de faaliyet goumlstermektedir ABdeki

toptancı hallerinde temizlik ve guumlvenlik gibi hizmetlerin oumlzel firmalarca

gerccedilekleştirilmesine olanak sağlanmaktadır Toptancı halleri her tuumlrluuml aracın

rahatccedila giriş ccedilıkışına imkan verecek şekilde yerleştirilmiş ve organize

edilmiştir ABde uumlretici birliklerinin varlık nedeni Ortak Tarım Politikasının

kalbi sayılan Ortak Piyasa Duumlzenlerinin (OPD) iyi işlemesini sağlamaktır

Dolayısıyla uumlretici birliklerinin kuruluş amacı iyi işleyen etkin bir tarım

piyasasının temel aktoumlruuml olarak tarımda gıda guumlvenliğini sağlamak ve uumlretici

gelirlerini makul bir duumlzeye ccedilıkarmaktır Uumlretici birliklerinden beklenen yarar

kaynakların iyi kullanılmasını sağlayan (Toprağın tohumun guumlbrenin zirai

ilaccedilların emeğin suyun ) ortak piyasa duumlzenlerinin amaccedillarına uygun uumlretim

yapan uumlretimin ticaretin iyileştirilmesi ve ccedilevreye uygun uumlretim yapılmasını

sağlayan goumlnuumllluuml uumlretici organizasyonu olmalarıdır Buradaki goumlnuumllluumlluumlk

esasının anlamı piyasanın etkin işleyişinin gerektirdiği doğal bir ihtiyaccedil olarak

accedilıklanabilir (Anonim 2010f)

AB 1996 yılında ccedilıkarttığı 220096 sayılı tuumlzuumlkle uumlretici oumlrguumltlerini

sebze ve meyve piyasasının temel taşı kabul ederek oumlzellikle sebze ve meyve

pazarlaması konusundaki faaliyet alanlarını genişletmiştir Uumlretici oumlrguumltleri

uumlretim hasat depolama paketleme ve pazarlama konularında birlikte hareket

eden uumlreticilerden oluşan goumlnuumllluumlluumlk esasına dayalı olarak kurulmuş ve ilgili

uumlye uumllke tarafından tanınmış tuumlzel kişilerdir Avrupa Birliğinde sebze ve meyve

uumlreticilerinin bir kuruluşa uumlye olma yasal zorunluluğu yoktur Uumlretici birliğine

uumlye olan uumlreticilerin ise uumlruumlnlerini uumlretici birlikleri kanalıyla pazarlaması

zorunludurUumlreticiler toptancı grupları ve suumlpermarketler karşısında rekabet

edebilmek ve talep edilen miktarda ve kalitede uumlruumln arz edebilmek iccedilin uumlretici

birlikleri altında birleşmek durumunda kalmaktadır Ayrıca 1998 yılından

itibaren uumlreticiye doğrudan suumlbvansiyonları azaltan Avrupa Birliğinin

uumlreticilere Meyve-Sebze Ortak Pazar Organizasyonu ccedilerccedilevesinde uumlretici

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

137

birlikleri vasıtasıyla yardım etmesi de uumlretici birlikleri altında oumlrguumltlenilmesinde

etkili olmuştur (Oumlzsu 2005)

Tuumlrkiyede uumlretici birlikleri 5200 sayılı Kanun ve buna dayanılarak

ccedilıkartılan youmlnetmelik ile duumlzenlenmiştir

-Tarımsal Uumlretici Birlikleri Kanunu

Resmi Gazete TarihNo 0607200425514 Kanun No 5200

-Tarımsal Uumlretici Birliklerinin Kuruluş Usul ve Esasları Hakkında

Youmlnetmelik Resmi Gazete TarihNo 1601200525702

Uumlreticilerin AB standartlarında oumlrguumltlenmelerini sağlayan uumlretici

birliklerinin kurulmasındaki temel amaccedil uumlretimi talebe goumlre planlamak uumlruumln

kalitesini iyileştirmek pazara standartlara uygun uumlruumlnleri arz etmek ve uumlruumlnlerin

ulusal ve uluslararası oumllccedilekte pazarlama guumlcuumlnuuml arttırıcı tedbirler alınmasını

sağlamaktır Bunun sağlanması halinde pazara kaliteli ve standart uumlruumln

suumlruumllebilecek ve etkin bir konuma ve yapıya gelinebilecektir

4SONUCcedil ve OumlNERİLER

Duumlnya yaş meyve ve sebze sektoumlruumlnde rekabetin ccedilok acımasızca devam

ettiği bir ortamda Tuumlrkiyersquonin rekabet uumlstuumlnluumlğuuml olan uumlruumlnleri ccedilok iyi bir

şekilde belirleyerek uygulanacak proje ve politikalar bu oumlncelikler dikkate

alınarak yuumlruumltuumllmelidir Yaş meyve ve sebzede sektoumlruumln en oumlnemli temel sorunu

kayıt dışılıktır Uumlruumlnuumln tuumlketiciye ulaşmasına kadar devreye giren komisyonlar

ise fiyatları yuumlkseltmektedirTarım sektoumlruumlndeki sorunların ccedilokluğu ve kısa

suumlrede ccediloumlzuumlme ulaştırılmasının guumlccedilluumlğuumlnuuml bilerek belirlenen oumlncelikli alan ve

uumlruumlnlerde adım adım ccediloumlzuumlmlerle sonuca gidilmesi daha faydalı olacaktır

Yeterli guumlncel ve buumltuumlnleşik bir veri tabanı Tuumlrkiyersquode oluşturulamamıştır

Tarımsal veri tabanı oluşturulamamasının sonucu olarak yapılan tuumlm

yaklaşımlar ve uygulanan projeler istenen hedeflere tam anlamıyla

ulaşamamaktadır Duumlzenli ve sağlıklı bir ccediliftccedili kayıt sisteminin kurulması uumlruumln

miktarları uumlruumln deseni arazi kullanım bilgileri ccediliftccedili profili gibi konuların

detaylandırılması sorunların tanımlanmasına ve ccediloumlzuumlme youmlnelik proje

uygulamalarına yardımcı olacaktır Guumlnuumlmuumlzde sadece uumlretmek yeterli

olmamaktadır Uumlruumln kaliteli olmalı yeterli miktarda duumlşuumlk maliyetle uumlretilerek

tuumlketiciye en yuumlksek tatmini sağlayacak şekilde ulaştırılmalıdır Yaş meyve ve

sebzelerin pazarlanması aşamasında yeterli uumlruumln borsaları bulunmamaktadır Bu

durum uumlreticinin uumlrettiği uumlruumlnuuml hak ettiği değerden pazarlayamamasına neden

olmaktadır Bu durum aynı zamanda ihracat değeri olan uumlruumlnlerde fiyat ve kalite

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

138

istikrarsızlığına da yol accedilmaktadır Uumlruumln borsalarının kurulması ile yaş meyve

ve sebze sektoumlruumlnde fiyat istikrarı sağlanarak sektoumlr mağduriyeti oumlnlenmiş

olacaktırYaş meyve ve sebze uumlretiminde işletme bilincinin geliştirilmesi ve

oumlrguumltlenme sektoumlr iccedilin mutlak bir koşuldur Ekonomik işletme boyutundan

uzak uumlretim alanlarının verimli ccedilalışması ancak oumlrguumltlenme ile muumlmkuumln

olacaktır

Sonuccedil olarak Tuumlrkiyersquode meyve-sebze sektoumlruumlnuumln gelişmesi arzulanan

bir durumdur Bu gelişmenin sağlanabilmesi iccedilin oumlncelikle hedeflerimizin

belirlenmesi bu hedeflere ulaşma konusunda var olan engellerin tespit edilmesi

ve bu engellerin nasıl ortadan kaldırılacağı konusunda ccediloumlzuumlm yolları uumlretilmesi

gerekmektedir

5KAYNAKLAR

Akbay C ve ark (2005) Tuumlrkiyede Yaş Meyve ve Sebze Uumlruumlnleri Uumlretim ve

Pazarlaması Kahramanmaraş Suumltccediluuml İmam Uumlniversitesi Fen ve

Muumlhendislik Dergisi 8(2) 96-107

Albayrak M (2009) Yaş Meyve ve Sebze Pazarlama Merkezleri Toptancı

Haller-Pazarlar (Duumlnya Avrupa Birliği ve Tuumlrkiyersquoden Oumlrneklerle

Yapısı ve İşleyişi) Ankara Uumlniversitesi Tarım ekonomisi Boumlluumlmuuml

Ankara

Alpkent N (1995) Tuumlrkiye Tarımsal Uumlruumlnler Pazarlaması Uumlzerine Bir

İnceleme Milli Produumlktivite Yayınları 547 5s 31sAnkara

Anonim (2010a) Yaş Meyve Sebze TC Başbakanlık Dış Ticaret Muumlsteşarlığı

İhracatı Geliştirme Etuumld Merkezi (İGEME)

httpwwwigemeorgtrpgsection-pg-seccfmid=Tar21)(01052010)

Anonim (2010b) Yaş Meyve Sebze Sektoumlruumlnuumln Duumlnyadaki Durumu ve Duumlnya

Ticareti TC Başbakanlık Dış Ticaret Muumlsteşarlığı İhracatı Geliştirme

Etuumld Merkezi (İGEME) httpwwwigemeorgtrpgsection-pg-

seccfmid=Tar21) (01052010)

Anonim (2010c) Tuumlrkiye Tarım Sektoumlruuml Raporu (Temmuz 2010) TC

Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı

httpwwwinvestgovtrtr-

TRinfocenterpublicationsDocumentsTarımSektoruPdf

(29042011)

Anonim (2010d) Avrupa Birliğirsquonin Ortak Tarım Politikası Uumllkemizden

Avrupa Birliğirsquone Yaş Meyve Sebze İhracatı Tuumlrkiye Yaş Meyve

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

139

Sebze İhracatccedilı Birlikleri httpwwwymsorgtrhomeabtarimaspx

(29042011)

Anonim (2010e) Uumllkemizde tarımsal pazarlama

httpwwwbahcebitkileriorgulkemizde-tarimsal-pazarlamahtml

(28042011)

Anonim (2010f) ABde Uumlretici Birlikleri Cine Tarım dergi httpwwwcine-

tarimcomtrdergiarsiv54sektorel04htm (11122010)

Anonim (2011a) Food And Agriculture Organizatıon Of The United Nations

httpfaostatfaoorg 2011 (05042011)

Anonim (2011b) Akdeniz Yaş Meyve Sebze İhracatccedilıları Birliği

Değerlendirme Raporu Tuumlrkiye Geneli ( 2010 2011 Ocak Mart

Doumlnemi)İhracatccedilı Birlikleri Genel Sekreterliği Tarım Şubesi Mersin

Anonim (2011c) Yaş Meyve Sebze Sektoumlruumlnde Avrupa Birliği Pazarı TC

Başbakanlık Dış Ticaret Muumlsteşarlığı Antalya İhracatccedilı Birlikleri Genel

Sekreterliği httpwwwaiborgtrhtml (20032011)

Anonim (2011d) Yaş Meyve Ve Sebze Sektoumlruumlnde Pazarlama Sorunları Ve

Ccediloumlzuumlm Yolları Yararlanılan Kaynaklar Milli Produumlktivite Merkezi

Yayınları Tuumlrkiyersquonin Yaş Meyve ve Sebze Pazarlaması

httpelitokulcomisletmeyasmeyvesebzehtm (09052011)

Anonim (2011e) Kamuoyunda ldquoHal Kanunurdquo Olarak Bilinen 5957 Sayılı

Kanunun Yuumlruumlrluumlluumlğuuml 112012rsquoye Ertelendi TC Sanayi Ve Ticaret

Bakanlığı

httpwwwstbgovtrAnnouncementDetailsaspxannID=624amplng=tr

(15042011)

Dere HE (2006) Tarımsal Pazarlama Sorunları Ve Sultandağı Kirazı Uumlzerine

Bir Araştırma (Yuumlksek Lisans Tezi) Afyonkarahisar Kocatepe

Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Afyonkarahisar

Ecer FH Canıtez M (2004) Pazarlama İlkeleri Teori ve Yaklaşımlar Gazi

Kitabevi 253s Niğde

Koumlse T (2007) Meyve Ve Sebze Ortak Piyasa Duumlzeni 2007 Reformu (AB

Uzmanlık Tezi) TC Tarım ve Koumlyişleri Bakanlığı Dış İlişkiler ve

Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı Ankara

Oumlzdemir S (2008) Tuumlrkiyersquonin Avrupa Birliği Uumllkelerine Yaş Meyve-Sebze

İhracatı Ve Avrupa Birliği Ccedilevre Politikalarından Kaynaklanan Teknik

Engeller (Yuumlksek Lisans Tezi) Ccedilukurova Uumlniversitesi Fen Bilimleri

Enstituumlsuuml Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı Adana

Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140

140

Oumlzsu B (2005) Toptancı Halleri Sektoumlr Profili İstanbul Ticaret Odası Avrupa Birliği

ve Uluslararası İşbirliği Şubesi İstanbul

Polat Ouml (2010) Adana İli Yaş Sebze Ve Meyve Toptan Fiyatlarının Analizi

(Yuumlksek Lisans Tezi) Ccedilukurova Uumlniversitesi Fen Bilimleri Enstituumlsuuml

Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı Adana

Vural H (2006) Yaş Meyve ve Sebze Pazarlaması ve Toptancı Tarım ve

Muumlhendislik Dergisi Sayı 78-79 97-99

Vural H (2009) Toptancı Hal Yasa Tasarısının Ab Muumlktesebatına Uyumu

Youmlnuumlnden Değerlendirilmesi Uludağ Uumlniversitesi Ziraat Fakuumlltesi

Tarım Ekonomisi Boumlluumlmuuml Bursa

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

141

Karl Gunnar Myrdalrsquoın Hayatı ve İktisadi Goumlruumlşleri

Tuumlrker Şimşek1 Birol Ccediletin

2

Oumlzet

İktisat literatuumlruumlnde soumlz sahibi olmuş duumlşuumlnuumlrlerin hayat hikayeleri ve fikirleri

uumlzerine bir ccedilok ccedilalışma yapılmıştır Şuumlphesiz Karl Gunnar Myrdalrsquoın iktisadi goumlruumlşleri

de bundan nasibini almıştır Ancak Myrdalrsquoın kişiliği ve verdiği muumlcadele iktisat ile

ilgilenmeyen kişilerin dahi ilgisini ccedilekmiştir Oumlzellikle İskandinavya ve doğu Avrupa

uumllkelerinde hala oumlnemli bir ağırlığı olan Myrdal maalesef uumllkemizde pek fazla

tanınmamaktadır Bu ccedilalışma Myrdalrsquoın hayatı ve iktisadi goumlruumlşleri hakkında genel

anlamda bilgi vermeyi amaccedillamaktadır Ccedilalışma iki boumlluumlmden oluşmaktadır Birinci

boumlluumlmde Karl Gunnar Myrdalrsquoın hayatı ve eserleri ikinci boumlluumlmde ise iktisadi goumlruumlşleri

ve bazı iktisadi problemlere getirmiş olduğu ccediloumlzuumlm oumlnerileri ele alınmıştır

Anahtar Kelimeler Karl Gunnar Myrdal Ekonomi İsveccedil Stockholm okulu

Karl Gunnar Myrdals Life and Economic Views

Abstract

There has been made many studies about the people who became popular due

to views in economic literature No doubt the economic views of Karl Gunnar Myrdal

has got its share However Myrdals personality and struggle attracted the attention of

even people who are not interested in economics Myrdal has still very important weight

especially in Scandinavia and Eastern European Countries but unfortunately lots of

people who live in our country does not recognize Myrdal This study is intended to

provide general information about the Myrdalrsquos life and economic views This study

consists of two chapters In the first chapter we deal with Karl Gunnar Myrdals life and

his works Myrdals economic views and the solutions of some economic problems

which proposed by Myrdal are discussed in the second chapter

Key Words Karl Gunnar Myrdal Economy Sweden Stockholm school

1 ArşGoumlr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi İktisat Boumll

turkersimsekgopedutr 2 DoccedilDr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi İktisat Boumll

birolcetingopedutr

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

142

1 Karl Gunnar Myrdal Hayatı ve Eserleri

Karl Gunnar Myrdalrsquoın altmış yıllık kariyeri akademisyen politikacı ve

youmlnetici olarak Avrupa Kuzey Amerika ve Guumlney Asya olmak uumlzere uumlccedil kıtaya

iktisat demografi ve sosyoloji alanlarında yaptığı ccedilalışmalarla da uumlccedil sosyal

bilime yayılmıştır Oumlncelikli ilgi alanı olan iktisat bilimi iccedilerisinde iktisat

teorisi iktisat politikası ve iktisadi kalkınma gibi uumlccedil uzmanlık alanına

youmlnelmiştir (Kindleberger 1987 393)

Myrdalrsquoın en meşhur iki eseri 1944 yılında yazdığı 1500 sayfalık ldquoBir

Amerikan İkilemi rdquo ve 1968 yılında tamamladığı 2250 sayfadan oluşan ldquoAsya

Draması rdquo isimli kitaplardır Myrdal sadece iktisadi konularla ilgilenmeyip

sosyal konular hakkında da goumlruumlş bildiren bir bilim adamı olduğundan onu

sadece iktisatccedilı olarak tanımlamak eksik olacağından sosyal bilimci olarak

tanımlamak daha doğru olacaktır Yaşadığı doumlnemde yaptığı ccedilalışmalar ile ccedilok

az kişiye nasip olan duumlnya ccedilapında bir uumlne ulaşmayı başarabilmiştir

Amerikarsquoda yayınlanan The New York Times gazetesi 18 Mayıs 1987 yılında

Myrdalrsquoın geniş biyografisine yer vermiştir Gazete Myrdalrsquoı ldquo zamanın oumlnde

gelen ekonomist toplum bilimci devlet adamı muhalif barışsever eşitsizlik

duumlşmanı ve İsveccedil refah devletinin mimarırdquo olarak tanımlamıştır Hayatı boyunca

birccedilok onur oumlduumlluumlne layık goumlruumllen Myrdal 1974 yılında Friederich V Hayek ile

birlikte Nobel Oumlduumlluumlrsquone de layık goumlruumllmuumlştuumlr

Gustav Cassell David Davidson Eli Heckscher ve Knut Wicksell gibi

uumlnluuml İsveccedil ekonomistlerinden sonra Erik Lindahl Erik Lundberg ve Bertil Ohlin

ile birlikte Myrdal İsveccedilrsquoin yetiştirdiği ikinci buumlyuumlk ekonomistler kuşağında yer

almıştır

Gunnar Myrdal 6 Aralık 1898 yılında İsveccedilrsquoin Dalarna (eski adıyla

Skattungbyn) şehrinin Solvarbo kasabasında duumlnyaya gelmiştir Karl Gunnar

ismini ccediliftccedililik yapan ve aynı zamanda tren yolu işccedilisi olan babası Carl Adolf

Pettersson koymuştur Karl Gunnar hukuk eğitimi alırken kendisini

arkadaşlarına Gunnar Myrdahl olarak tanıtmış ve zamanla ldquohrdquo harfi kaybolarak

genccedil hukuk oumlğrencisi Gunnar Myrdal olarak bilinmiştir (Myrdal J1982 108)

Eğitimini aldığı Stockholm Uumlniversitesirsquonde Knut Wicksell David

Davidson Eli F Heckscher ve Gustav Cassel ile birlikte ccedilalışmıştır

Balabkinsrsquoe goumlre Myrdal oumlğrencilik yıllarında fazla atılgan bir genccedil olarak goumlze

ccedilarpmıştır Bir guumln Gustav Cassel derste kendisini şu şekilde uyarmış ldquoGunnar

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

143

kendinden buumlyuumlklere daha saygılı bir şekilde davranmalısın Ccediluumlnkuuml bizler sizin

gelecekteki kariyerinizi belirleyeceğizrdquo Myrdalrsquoın bu uyarı karşısındaki cevabı

şoumlyle olmuştur ldquoEvet Fakat sizler vefat ettikten sonra da bizler sizin

biyografilerinizi yazacağızrdquo Bunlara rağmen Myrdal ve Cassel birbirlerine ccedilok

yakın davranmışlardır (Balabkins 198899) 1945 yılında Cassel oumllduumlkten sonra

Myrdal dediğini yapmış ve Casselrsquoin kısa biyografisini yazmıştır

1924 yılında Myrdal Alva Reimer3 ile evlenmiş ve bu evlilikten

Myrdal ailesinin uumlccedil ccedilocuğu olmuştur Jan deneme yazarı ve siyaset bilimci

Sissela Ann ahlak ve etik uumlzerine ccedilalışmaları olan bir yazar (Harvard

Uumlniversitesi rektoumlruuml Derek C Bokrsquoun eşi) ve Kaj Folster ise Gottingenrsquode

ikamet eden bir sosyolog olarak babalarının yolunda hayatlarını

şekillendirmişlerdir (Lindbeck 1992)

Mayrdal 1927 yılında doktora derecesini aldıktan sonra Stockholm

Uumlniversitesirsquonde goumlreve başlamıştır 1933 ve 1939 yılları arasında politik iktisat

alanında Lars Hierta4 kuumlrsuumlsuumlnde ccedilalışmalarını suumlrduumlrmuumlştuumlr 1961 yılından

1965 yılına kadar kendi kurmuş olduğu Ekonomi Araştırmaları Enstituumlsuumlrsquonde

youmlnetici ve uluslararası iktisat profesoumlruuml olarak ccedilalışmıştır

1934-1936 yıllarında İsveccedil Parlamentosursquonda uumlye 1942-1946 yılları

arasında ise Ticaret Bakanlığı goumlrevlerinde bulunmuştur

Mayrdal 1947 yılından 1957 yılına kadar Birleşmiş Milletler Avrupa

Ekonomi Komisyonursquonun (ECE) sekreterliğini yuumlruumltmuumlş 1937 yılından 1942

yılına kadar Carnegie Corporation tarafından An American Dilemmarsquoyı yazması

ve 1957 yılından 1967 yılına kadar da Asian Dramarsquoyı yazması iccedilin Twentieth

Century Fund tarafından desteklenmiştir 1960rsquolı yılların sonlarında Indo-

Chinarsquoda5 Birleşmiş Milletler Uluslararası Savaş Succedillarını Araştırma

Komisyonursquonun eşbaşkanlığı Amerikalı asker kaccedilakları ve firarilere yardım

eden İsveccedil Vietnam Komitesirsquonin Başkanlığı ve Stockholm Uluslararası Barış

3 İsveccedilrsquoteki feminist hareketin başında yer alan Alva Reimer Myrdal kabine uumlyeliği

diplomatlık ve yazarlık yapmıştır Ayrıca 1982 yılında Nobel Barış Oumlduumlluumlrsquone layık

goumlruumllmuumlştuumlr (httpnobelprizeorgnobel_prizespeacelaureates1982myrdal-biohtml)

(httpnobelprizeorgnobel_prizespeacelaureates1982myrdal-biohtml) 4 Lars Johan Hierta (22 Ocak 1801 - 20 Kasım 1872) İsveccedilli gazete yayıncısı sosyal

eleştirmen işadamı ve 19 yuumlzyılda İsveccedilrsquote politik ve sosyal reformlara youmln veren uumlnluuml

bir siyasetccedilidir (httpwwwbritannicacomEBcheckedtopic265061Lars-Johan-

Hierta) 5 Kamboccedilya Laos Malezya Mynamar Singapur Tayland ve Vietnamrsquoı kapsayan

coğrafi boumllgeye verilen isimdir

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

144

Araştırması Enstituumlsuumlrsquonuumln Başkanlığı goumlrevlerini başarıyla yerine getirmiştir

(Kindleberger 1987 394)

1974 yılında Nobel Oumlduumlluumlrsquonuuml aldıktan sonraki yıllarını akademik

zaferin tadını ccedilıkararak geccedilirmek yerine bildiğinden vazgeccedilmeyerek ve

soumlzlerini esirgemeden akademik ve sosyal hayatına devam etmiştir Oumlyle ki

Nobel Oumlduumlluumlrsquonuuml aldıktan sonra bile aslında bu oumlduumlluuml almaması gerektiğini

ccediluumlnkuuml bu oumlduumlluumln iktisat gibi bilimsel olmayan bir alan iccedilin uygun olmadığını

yazmıştır Ccediloğu kişiye goumlre bunları yazmasındaki sebep Nobel Oumlduumll

Komitesirsquonin oumlduumlluuml kendisiyle değer yargılarını paylaşmadığı Hayek arasında

boumlluumlştuumlrmesine kızmış olmasıdır Burada ek bilgi olarak 1982 yılında eşi Alva

Myrdalrsquoın Nobel Barış Oumlduumlluumlrsquonuuml tek başına kimseyle paylaşmadan aldığını

hatırlatmak gerekir (Pressman 1999 115)

Kindlebergerrsquoe goumlre Myrdalrsquoı iyi tanıyanlar egoizmi kararlılığı

duumlzensizliği enerjisini aktifliği ve dost canlısı sıcak tavırlarından dolayı onu

ccedilalışmalarından ayırmanın ne denli zor olduğunu bilirler 80rsquoli yaşlarına kadar

ccedilalışmayı bırakmayan Myrdal hayatının son yıllarını İsveccedilrsquoteki evinde

istirahata ccedilekilerek geccedilirmiştir Karl Gunnar Myrdal 17 Mayıs 1987 yılında

İsveccedilrsquoin Danderyd şehrinde hayata goumlzlerini yummuştur

2 Myrdalrsquoın Genel Olarak Ekonomik Goumlruumlşleri

Myrdal akademik yaşantısının ilk yıllarında Stockholm Okulu

temsilcilerinin oumlne suumlrduumlğuuml iktisadi analizleri benimsemiştir Stockholm

Okulursquonun benimsediği teorik yapı genellikle JMKeynesrsquoin Genel Teorisi ile

paralel youmlnde olmasına rağmen bazı oumlnemli farklılıklar iccedileriyordu Stockholm

Okulursquonda yer alan iktisatccedilılar JMKeynesrsquoin aksine bazı farklı dinamik analiz

youmlntemlerini dikkate almışlardır Bu youmlntemlerden bir tanesi de Gunnar

Myrdalrsquoın ortaya attığı ve beklentilerin uzun doumlnem dengesine etki eden

bağımsız bir değişken olduğunu oumlne suumlrduumlğuuml teoridir (Myrdal 1975)

Myrdalrsquoın dinamik denge yaklaşımına goumlre teorik olarak dengenin

belirlenmesinde beklenen bazı değişikliklerin ve hareketliliklerin sonuccedilları da

hesaba katılmalıdır Bu yuumlzden Myrdal ekonomik analiz esnasında sadece

belirleyicilerin değil aynı zamanda beklenen sonuccedilların veya değişim

faktoumlrlerinin de goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gerektiğini savunmuştur Bu

anlayış ccedilerccedilevesinde gerccedilekleşmeden oumlnce beklenen veya beklenmeyen ve

uzun doumlnem ekonomik suumlrece baskı oluşturan değişikliklere dikkat etmek

gerekmektedir Myrdal bu beklenenbeklenmeyen değişikliklerin denge

konusunda etkili olduğuna inanmaktadır Ccediluumlnkuuml fiyat oluşumu kişilerin

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

145

kafasında şekillenmektedir Bu yuumlzden dinamik teorideki denge fiyatı statik

koşuldaki denge fiyatından farklıdır Myrdal statik teorinin gerccedileği yansıtan

doğru bir yaklaşım olduğunu duumlşuumlnmemektedir Neden olarak da statik

modeldeki fiyatların gerccedilek fiyatlara karşılık gelmediğini soumlylemektedir Ancak

buna rağmen Myrdal statik yaklaşımın daha derin ve karmaşık olan dinamik

yaklaşımı anlamada bir başlangıccedil olarak kullanılabileceğini ifade etmektedir

(Čaplaacutenovaacute 2002 28)

Myrdalrsquoın parasal denge ccedilalışmaları Knut Wicksellrsquoin normal faiz

oranları hakkındaki fikirlerine kritik bir doumlnuumlş girişimi olarak algılanmıştır

Myrdal parasal denge ccedilalışmasında kendisini fiyatların oluşum problemlerine

ve ekonomik dalgalanmalara adayarak doktora tezinde yoğunlaşmaya devam

etmiştir Parasal dengenin teorik analizinde kullandığı ex-ante ve ex-post

kavramları dinamik metodun kullanılmasında Myrdalrsquoın en oumlnemli katkısı

olarak kabul goumlrmuumlştuumlr Bu yaklaşım dengenin oluşamamasının

accedilıklanmasında da kullanılmaktadır Myrdalrsquoa goumlre ex-post tasarruflar ex-ante

yatırımlardan sapabilir Ancak ex-post yatırım ve tasarruf seviyesi dengede

olmalıdır Ccediluumlnkuuml uzun doumlnem accedilısından toplum gerccedilek varlıkların birikimi ile

tasarruf yapmaktadır Myrdalrsquoın bu teorik goumlruumlşleri savunurken kuumlmuumllatif

nedensellik prensibini kullandığı goumlruumllmektedir Dinamik suumlreccedilte ex-ante

beklentileri ex-post hesap dengesi ile sonuccedillanmaktadır Myrdalrsquoa goumlre bu

suumlreccedil bireysel ekonomik kuruluşlarda beklenmedik kazanccedil ve kayıplara hatta

fiyatların dalgalanmasına neden olacaktır Yalnızca denge durumunda ex-ante

tasarruf ex-ante yatırıma eşit olur ve fiyatların değişmesi iccedilin bir baskı soumlz

konusu olmaz (Čaplaacutenovaacute 2002 29)

JM Keynes ve F V Hayek aynı doumlnemde Myrdalrsquoın uumlzerinde ccedilalıştığı

sorunlar ile ilgilenmişlerdir Fakat Myrdalrsquoın beklentilere vermiş olduğu oumlnem

ve rol onu diğer iktisatccedilılardan ayırmıştır Myrdalrsquoın iktisadi analizlerindeki

temel amaccedillardan biri parasal sistemin iccediline beklentiler kavramını getirmektir

Parasal dengeye etki eden değişikliklerin (miktar olarak) ex-ante olarak kabul

edilmesi gerektiğini savunmuştur Myrdal bu analiz youmlntemini verilen bir

zamandaki analiz olarak tanımlamıştır Myrdalrsquoa goumlre belli bir doumlnemin

dinamik analizi ancak nihai fiyatların olduğu gelişimsel eğilimlerden

başlanılırsa yapılabilecektir Bu eğilimler belirli bir durumda hakim olan

beklentiler tarafından belirlenir Bu bağlamda ex-ante beklentiler dinamik

suumlrecin hareket guumlcuumlduumlr Bunun yanında ex-post sonuccedillar da oumlnemlidir Ccediluumlnkuuml

onlar ex-ante beklentilerin gelecek doumlnem iccedilin başlangıccedil noktası olmaktadır

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

146

Myrdalrsquoın dinamik metodu ex-post dengenin her zaman oluşacağı uumlzerine inşa

edilmiştir Parasal analiz bakış accedilısı ile bakıldığında ex-ante ve ex-post

durumları arasında meydana gelen değişiklikleri analiz etmek ex-post dengenin

sağlanabilmesi iccedilin gereklidir Myrdal orijinal beklentilerdeki sapmalardan

kaynaklanan ve sapmaların sonucunda ortaya ccedilıkan değişiklikleri

oumlnemsediğinden ekonomik analizlerinde bu değişikliklerin nedenlerini de ortaya

koymaktadır Bundaki amaccedil ex-ante beklentileri ve ex-post beklentilerdeki

değişikliklere neden olan unsurları analiz etmektir (Ohlin 1937 55)

Myrdal Knut Wicksellrsquoin kuumlmuumllacirctif suumlrecini kullanarak parasal denge

ccedilalışmalarında toplumun geliri azaldığı takdirde tuumlketim mallarına olan talebin

kaynağı olan toplam satın alma guumlcuumlndeki azalmanın daha az oranda olacağını

belirtmiştir Bu azalmanın sonucunda gelirin tasarruf iccedilin ayrılan boumlluumlmuuml

azalacak ve tasarruflardaki bu azalma sermaye piyasasındaki denge durumunun

değişmesine sebebiyet verecektir Bu olgu tuumlketim mallarına olan talep

duumlzeltildiği zaman fiyatlar seviyesindeki azalmayı sınırlandırarak dolaylı bir

etkiye sahip olacaktır Bu durum sermaye değerini ve reel yatırımları

desteklemektedir Myrdal bu analizi kullanarak değişmeyen tuumlketim

alışkanlıkları kredi koşulları koumltuumlye gitse bile parasal dengenin sağlanmasına

destek olur sonucuna varmıştır

Bu analiz ile azalan bir kuumlmuumllacirctif suumlreci durduran faktoumlrleri accedilıklamayı

yatırım ve ccedilıktı duumlzeyinin artmaya başladığı ekonomik konjonktuumlruumln azalmaya

başladığı bir denge noktasını formuumllize etmeye ccedilalışmıştır Bu noktada ex-ante

tasarruflar ex-ante yatırımlara eşit olabilir Myrdalrsquoın analizinin ağırlık merkezi

devam eden kuumlmuumllacirctif suumlreccedilte yatırım ve tasarruflar arasındaki ex-post dengeyi

oluşturan faktoumlrleri belirleme ccedilabasıdır (Čaplaacutenovaacute 2002 29)

Bu yuumlzden Myrdalrsquoa goumlre parasal denge konsepti Wicksellrsquoin

kuumlmuumllacirctif suumlrecinin olmadığı durumda her zaman belirli bir andaki durum ile

ilgilenir Myrdal parasal dengenin sağlanmasını soyut bir amaccedil olarak kabul

etmemektedir Myrdalrsquoa goumlre parasal dengenin oluşum mekanizmasını anlamak

ekonomik konjonktuumlruumln etkilerini tamamen ortadan kaldırmasa da azaltmaya

katkı sağlayacağı iccedilin oumlnem arz etmektedir Ayrıca Myrdal parasal dengenin ve

diğer amaccedilların sağlanması iccedilin gerekli olan oumlnlemlerin birbiri ile ccedileliştiğine de

dikkat ccedilekmektedir Bu bağlamda tam istihdam duumlzeyine gelinebilmesi iccedilin

yuumlksek duumlzeyde toplumsal maliyetlere katlanılmak zorunda olunabileceğini

vurgulamıştır (Myrdal1939)

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

147

3 Sonuccedil

İktisat alanında uumlnluuml olmayı başarmış birinci sınıf iktisatccedilılar genelde

puumlr teorisyen olarak akademik hayata başlamayı tercih etmişlerdir Gunnar

Myrdalrsquoda aynı tercihle akademik ccedilalışmalarına başlamıştır 1920rsquoli ve 1930rsquolu

yıllarda Myrdal İngilterersquodeki JM Keynes ve Robertsonrsquoun fikirleri ile birlikte

İsveccedilrsquoin Stockholm şehrinde modern makroekonominin temellerini atmaya

ccedilalışan geleceği parlak bir gurubun uumlyeleri arasında yer almıştır Myrdalrsquoın

parasal denge uumlzerine yaptığı ccedilalışmalar halen doumlnemin oumlnemli ccedilalışmaları

arasında olduğu goumlz ardı edilmemelidir

Karl Gunnar Myrdalrsquoın ekonomi bilimine olan katkısı binlerce sayfa

tutabilecek nitelikte olduğundan tek bir ccedilalışmada toplamak gerccedilekten guumlccedil

olmaktadır 1940 yılından sonra yapmış olduğu ccedilalışmalar Myrdalrsquoa şoumlhret

kazandırmıştır Bu doumlnemdeki eserlerinde Amerikarsquodaki zenci toplumu Nuumlfus

Problemleri Planlama-Demokrasi Gelişmişlik ve Azgelişmişlik Birleşmiş

Milletler Tarım Ulusal-Uluslar arası Birleşme ve Guumlney Asyarsquodaki Ekonomik

Kalkınma gibi konular uumlzerinde durmuştur

Myrdal ilerlemenin yavaş olduğu kendi başına ekonomik teknikler

sağlamayan derin bir kavrayış ve hayal guumlcuuml gerektiren buumlyuumlk sorunlara

youmlnelmiştir Myrdalrsquoın ilgi alanları coğrafi anlamda da geniştir Her ccedileşit

ekonomi uumlzerine ccedilalışmalar yapmıştır Amerika Avrupa Afrika ve Asya

kıtalarının birccedilok uumllkesinde seyahat ve ccedilalışma imkacircnı bulmuştur Analizleri

esnasında işine sıkı sıkıya sarılmış olması ve samimiyeti sayesinde bu uumllkelerde

yabancılık ccedilekmemiştir Myrdalrsquoın iktisadi bakış accedilımızın gelişmesi konusunda

ufkumuzun accedilılmasına yardımcı olan oumlnemli bir iktisatccedilı olduğu bir gerccedilektir

Myrdalrsquoın sadece entelektuumlel katkılarından değil kamusal ilişkilere

yaptığı katkılardan da bahsetmek gerekir Myrdal 1940rsquolı yıllar boyunca İsveccedil

Parlamentosursquonda Bakanlıkta dahil ccedileşitli goumlrevlerde bulunmuş ve İsveccedil

ekonomi politikasına youmln vermede oumlnemli roluuml olmuştur Vizyonu cesareti ve

diplomatik yeteneği ile buumltuumln duumlnyada saygınlık kazanmıştır Myrdal sadece

duumlnyadaki elit kesimden değil ayrıcalıklı olmayan kesimden de ilgi goumlrmuumlştuumlr

Az gelişmişlik ve kalkınma uumlzerine ccedilalışmalar yaparak her zaman alt sınıf

olarak goumlruumllen kesimin hizmetinde her zaman onların tarafında ve her zaman

onların koşullarını iyileştirmeye ccedilabalamıştır Yapmış olduğu hizmetler ve

ccedilalışmalar karşılığını vermiş ve 1974 yılında FVHayek ile birlikte Nobel

Ekonomi Oumlduumlluumlnuuml kazanmıştır

Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148

148

Myrdal ile fikir olarak anlaşamayan onun goumlruumlşlerine katılmayan bilim

adamları Myrdalrsquoın bilim adamlığını eleştirseler bile insanlık youmlnuumlnden oumlrnek

bir kişiliğe sahip olduğunu ifade etmekten kaccedilınmamışlardır

Sonuccedil olarak Karl Gunnar Myrdal sadece iktisadi konularla

ilgilenmeyip sosyal konular hakkında da goumlruumlş bildiren bir bilim adamı

olduğundan sadece ekonomist olarak değerlendirmek yerine onu sosyal bilimci

olarak tanımlamak daha doğru olacaktır Yaşadığı doumlnemde yapmış olduğu

ccedilalışmalar ve sosyal etkinlikler ile ccedilok az kişiye nasip olan duumlnya ccedilapında

tanınırlığa ulaşmayı başarabilmiştir

KAYNAKLAR

Balabkins NW (1988) Gunnar Myrdal (1898-1987) Eastern Economic

Journal VolXIV 99-106

Čaplaacutenovaacute A (2002) Gunnar Myrdal BIATEC - The National Bank of

Slovakia 28-30

Encyclopaeligdia Britannica Lars Johan Hierta Ekim 14 2011 tarihinde

britannica httpwwwbritannicacomEBcheckedtopic265061Lars-

Johan-Hierta adresinden alındı

Kindleberger CP (1987) Gunnar Myrdal 1898-1987 The Scandinavian

Journal of Economics Vol 89 393-403

Lindbeck A (1992) Nobel Lectures Economics Sciences 1969-1980

Singapore World Scientific Publishing Co

Myrdal J (1982) Barndom Stockholm Norstedt amp Soners

Myrdal KG (1939) Monetary Equilibrium London W Hodge Publisher

Myrdal KG (1975) Against the stream critical essays on economics New

York Vintage

Nobelprize Alva Reimer Myrda Ekim 14 2011 tarihinde nobelprize

httpnobelprizeorgnobel_prizespeacelaureates1982myrdal-

biohtml adresinden alındı

Ohlin B (1937) Some Notes on the Stockholm Theory of Savings and

Investments I The Economic Journal 53-69

Pressman S (1999) Fifty Major Economist London Routledge

The New York Times (1987 Mayıs 18) Gunnar Myrdal analyst of race

crisis dies Ekim 23 2011 tarihinde

httpwwwnytimescom1987 0518obituariesgunnar-myrdal-

analyst-of-race-crisis-dieshtml adresinden alındı

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

149

ldquoEkonomik Buumlyuumlme ve Merkez Bankası Bağımsızlığı Arasında Nedensellik

İlişkisi Ekonometrik Bir Uyulama Tuumlrkiye Oumlrneğirdquo

Erkan Demirbaş1 MVeysel Kaya

2

Oumlzet

Bu ccedilalışmanın amacı Tuumlrkiyersquode merkez bankası bağımsızlığı ile ekonomik

buumlyuumlme arasındaki nedensellik ilişkisini 1980-2010 yılları arasındaki verileri kullanarak

incelemektir Bu amaccedil ccedilerccedilevesinde Hata Duumlzeltme Modeli kullanılarak ekonometrik

bir uygulama yapılmış ve bu uygulamada merkez bankası bağımsızlığı işsizlik oranı

kamu borccedillanma gereği bağımsız değişken ekonomik buumlyuumlmeyi temsil eden kişi başı

GSYİH ise bağımlı değişken olarak modelde yer almıştır Elde edilen sonuccedillar kısa

doumlnemde işsizlik ve merkez bankası bağımsızlığından kişi başı GSYHrsquoye doğru bir

nedensellik olduğu ortaya koymaktadır Uzun doumlnemde ise tuumlm değişkenler arasında

uzun doumlnem ilişkisi tespit edilmiştir

Anahtar Kelimeler GSYH Merkez Bankası Bağımsızlığı Eş-buumltuumlnleşme

Hata Duumlzeltme Modeli

ldquoAn Analysis of Causality Relation Between Economic Growth and Central Bank

Independence An Empiric Application A Sample of Turkeyrdquo

Abstract

The aim of this study is to analyze the causality relation between central Bank

Independence and economic growth in Turkey using time series data from 1980 to

2010 In the scope of this aim an econometric application was held by using the VECM

method in which Public sector borrowing requirement central Bank Independence

Index unemployment rate are added the model as an independent variables and Gross

Domestic Production per capita as a dependent variable Results show that there is

causality from unemployment rate and central Bank Independence to gdp per capita in

the short run In the long run there is a validity of long run associationship among all

the variables

Key Words Gross domestic products Central Bank Independence Co-

integration Vector error correction model-VECM

1 YrdDoccedilDr Fatih Uumlniversitesi Suumlrekli Eğitim Merkezi Ankara

edemirbasfatihedutr 2 YrdDoccedilDr Kırıkkale Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi İktisat Boumll

mveyselkayayahoocom

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

150

1 GİRİŞ

Son yıllarda merkez bankası bağımsızlığının ccedileşitli makroekonomik

değişkenler uumlzerindeki etkisi tartışılmakta ve bu konu hakkında birccedilok ccedilalışma

yapılmaktadır Birccedilok duumlnya uumllkesi merkez bankalarını siyasal etkilerden uzak

tutmaya doğrudan fiyat istikrarı yolunda ve bağımsızlık şemsiyesi altında

politika uumlretmek uumlzere youmlnlendirmeye ccedilalışmaktadır

Merkez bankası bağımsızlığı enflasyon hedefini goumlzeterek herhangi bir

siyasi baskı altında kalmaksızın para politikası araccedillarını seccedilebilmek ve

uygulanacak olan politikayı belirleyebilmek olarak ifade edilebilir Buradan

merkez bankasının her konuda siyasi otoriteden bağımsız olması anlamı

ccedilıkarılmamalıdır Zira merkez bankası bağımsızlığı huumlkuumlmetlerin

programlarında yer alan genel ekonomi politikalarından ayrı olarak

duumlşuumlnuumllemez Oumlzellikle enflasyon hedeflemesi stratejisinde olduğu gibi merkez

bankası enflasyon hedefini siyasi otorite ile belirlemekte ve bağımsız olarak

suumlreci youmlnetmektedir

Bu ccedilalışmanın amacı Tuumlrkiyersquode merkez bankası bağımsızlığı ile

ekonomik buumlyuumlme arasındaki nedensellik ilişkisini 1980-2010 yılları arasındaki

verileri kullanarak incelemektir Ccedilalışmada oumlncelikle merkez bankası

bağımsızlığı ile ilgili yapılmış olan teorik ve ampirik ccedilalışmaları kapsayan bir

literatuumlr taraması yapılmıştır 1980-2010 yılları arasındaki veriler ile Hata

Duumlzeltme Modeli kullanılarak ekonometrik bir uygulama yapılmıştır Analiz

sonucunda kısa doumlnemde işsizlik ve merkez bankası bağımsızlığından kişi başı

GSYHrsquoye doğru bir nedensellik olduğu ortaya ccedilıkmıştır Uzun doumlnemde ise tuumlm

değişkenler arasında uzun doumlnem ilişkisi tespit edilmiştir Son boumlluumlmde ise

ccedilıkan bu sonuccedillar ccedilerccedilevesinde değerlendirmeler yapılmıştır

2 LİTERATUumlR

Literatuumlrde merkez bankası bağımsızlığını konu alan birccedilok teorik ve

ampirik ccedilalışma yer almaktadır Merkez bankası bağımsızlığının konu edildiği

ampirik ccedilalışmaların bir ccediloğu ccedileşitli uumllke oumlrnekleri birlikte ele alınarak

yapılmıştır Literatuumlrde TCMB bağımsızlığını konu alan ampirik ccedilalışma sayısı

fazla olmamakla birlikte teorik bazlı ccedilalışmaların yeterli duumlzeyde literatuumlre katkı

sağladığı ifade edilebilir Bu boumlluumlmde oumlnce farklı uumllkeleri konu alan ccedilalışmalar

incelenecek daha sonra sadece Tuumlrkiye iccedilin yapılmış ccedilalışmaların bazılarına yer

verilecektir

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

151

Farklı uumllkeleri iccedileren ampirik ccedilalışmalar

Grilli vd (1991) 18 OECD uumllkesinin 1950-1989 yılları arasındaki

verilerini kullanarak yaptıkları ccedilalışmada enflasyon ile merkez bankası

bağımsızlığı arasındaki ilişkiyi regresyon analizi ile incelemiştir Analiz

sonucunda enflasyon ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişki

tespit edilmiştir Cukierman vd (1992) 1950-1989 yılları arasındaki verileri

kullanarak 72 uumllkenin dacirchil edildiği regresyon analizinde enflasyon değişkenliği

ile merkez bankası bağımsızlığı arasındaki ilişki incelenmiştir Analizden elde

edilen sonuca goumlre enflasyon değişkenliği ile bağımsızlık arasında negatif bir

ilişkinin olduğu goumlruumllmuumlştuumlr

De Long ve Summers (1992) 16 uumllkeyi ele aldığı ccedilalışmasında 1955-

1990 arası doumlnemi incelemiş buumlyuumlme ile merkez bankası bağımsızlığı

arasındaki ilişkiyi regresyon analizi youmlntemi ile tespit etmeye ccedilalışmıştır Analiz

sonucuna goumlre buumlyuumlme ve bağımsızlık arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur

Alesina ve Summers (1993) 16 uumllkenin 1955-1988 yılları arasındaki verilerden

faydalanılarak enflasyon buumlyuumlme işsizlik ve reel faiz oranı ile merkez bankası

bağımsızlığı arasında nasıl bir ilişkinin olduğunu araştırmışlardır Ccedilıkan sonuca

goumlre enflasyon ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişki

buumlyuumlme işsizlik ve reel faiz oranı ile merkez bankası bağımsızlığı arasında

herhangi bir ilişki bulunamamıştır

Cukierman vd (1993) yaptıkları ccedilalışmada 70 gelişmiş ve gelişmekte

olan uumllkenin 1960-1989 yılları arası doumlnemleri incelenmiştir Ccedilalışmada

buumlyuumlme oumlzel yatırım faiz oranları ve verimlilik artışı ile merkez bankası

bağımsızlığı arasındaki ilişki OLS youmlntemi ile analiz edilmiştir Analiz

sonuccedillarına goumlre gelişmiş uumllkelerde merkez bankası bağımsızlığı ile buumlyuumlme

arasında ve verimlilik artışı ile merkez bankası bağımsızlığı arasında herhangi

bir ilişkinin varlığı tespit edilememiştir Gelişmekte olan uumllkelerde buumlyuumlme ile

merkez bankası bağımsızlığı arasında pozitif verimlilik artışı ve oumlzel yatırım ile

negatif bir ilişki bulunmuştur Gelişmiş ve gelişmekte olan uumllkelerde reel faiz

oranları ile bağımsızlık arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur

Pollard (1993) 1973-1989 yılları arasında 16 sanayileşmiş uumllkenin

verileri ile yapmış olduğu ccedilalışmada buumltccedile accedilığı ile merkez bankası bağımsızlığı

arasında negatif bir ilişkinin olduğunu tespit etmiştir Eijffinger vd (1994) 10

sanayileşmiş uumllkenin 1977-1990 yılları arasındaki verilerini kullanarak panel

data youmlntemiyle yaptıkları analizde enflasyon değişkenliği buumlyuumlme

değişkenliği ve faiz oranı değişkenliği ile merkez bankası bağımsızlığı

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

152

arasındaki ilişkiyi bulmaya ccedilalışmışlardır Analiz sonucuna goumlre enflasyon ve

faiz oranı değişkenliği ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir

ilişki buumlyuumlme ve faiz oranı değişkenliği ile merkez bankası bağımsızlığı

arasında herhangi bir ilişkiye rastlanmamıştır

Bleaney (1996) 17 uumllke ile 1973-1989 yılları arasını kapsayan

ccedilalışmasında OLS youmlntemini kullanarak enflasyon ve işsizlik ile merkez

bankası bağımsızlığı arasındaki ilişkiyi sorgulamıştır Analiz sonucunda

enflasyon ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişki

bulunmuştur Compillo ve Miron (1997) yaptıkları ccedilalışmalarında mali politika

faktoumlruumlnuumln sabit tutulması halinde merkez bankası bağımsızlığının azalması

youmlnuumlnde herhangi bir etkisinin olmadığını ifade etmişlerdir

Brumm (2000) bağımsızlık endeksleriyle enflasyon arasında anlamlı

bir ilişki olmamasına rağmen uumllke iccedilindeki siyasal değişimlerin enflasyon

oranlarını olumlu youmlnde etkilediğini ifade etmiştir Hall ve Frazese (1998)

Fuhrer (1997) Fujiki (1996) Demertzis (2004) yaptıkları ccedilalışmalarda merkez

bankası bağımsızlığı ile enflasyon arasında negatif bir ilişki olduğunu

belirtmişlerdir

Bouwman vd (2005) yapmış oldukları ccedilalışmalarında merkez bankası

bağımsızlığı yasal goumlstergelerinin guumlvenilir olmadığını bunun nedeninin de

merkez bankası ve huumlkuumlmetler arasındaki yetki sınırının tam olarak

belirlenememesinden kaynaklandığını ifade etmişlerdir Eijjfinger vd (1998)

1972-1992 yılları arasında 20 uumllkeyi kapsayan ccedilalışmalarında OLS youmlntemini

kullanarak enflasyon değişkenliği ve ccedilıktı değişkenliği ile merkez bankası

bağımsızlığı arasındaki ilişkiyi bulmaya ccedilalışmışlardır Analiz sonuccedillarına goumlre

enflasyon değişkenliği ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişki

bulunmuş ccedilıktı değişkenliği ile merkez bankası bağımsızlığı arasında ise

herhangi bir ilişki bulunamamıştır

Hafız (1998) 65 uumllkenin verileriyle 1960-1989 yılları arasındaki

doumlnemi kapsayan ve OLS youmlntemi kullanılarak yaptığı ccedilalışmasında buumlyuumlme ile

merkez bankası bağımsızlığı arasında herhangi bir ilişki tespit edememiştir

Maxwell (1998) 70 uumllke ile OLS youmlntemini kullanarak yatığı ccedilalışmada buumltccedile

accedilığı ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişkinin varlığını

tespit etmiştir

Kooi ve De Haan (2000) Borrero (2001) Sturm ve De Haan (2001)

yapmış oldukları ccedilalışmada enflasyon ile merkez bankası bağımsızlığı arasında

negatif bir ilişki bulmuşlardır Ayrıca Kooi ve De Haan (2000) buumlyuumlme ile

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

153

merkez bankası bağımsızlığı arasında bir ilişki tespit edemezken Borrero

(2001) buumlyuumlme ile merkez bankası bağımsızlığı arasında pozitif bir ilişki

bulmuşlardır

Brumm ve Krashevski (2003) 19 OECD uumllkesi ile OLS ve GMM

youmlntemini kullanarak yapmış oldukları analizde oumlzveri oranı ile merkez bankası

bağımsızlığı arasında negatif bir ilişki bulmuşlardır Wagner (1999) geccediliş

uumllkelerinde oluşan yeni iktisat politikaları ccedilerccedilevesinde merkez bankasının

kanuni olarak bağımsızlığa kavuşturulmasının yeterli olmadığını bunun

uygulamada gerccedilekleşmesi gerektiğini belirtmiştir

Arslan (2003) yaptığı ccedilalışmada 3 grup uumllke oluşturmuştur İlk grup

ABrsquoye uumlye uumllkelerin oluşturduğu grup ikinci grup ABrsquoye yeni uumlye uumllkelerin

katılımıyla oluşan grup uumlccediluumlncuuml grup ise uumlyelik iccedilin bekleyen uumllkelerin de

eklendiği grup olarak belirlenmiştir Birinci grup regresyonda enflasyon ile

merkez bankası bağımsızlığı arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır İkinci

grup regresyonda ise enflasyonla merkez bankası bağımsızlığı arasında pozitif

ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur Uumlccediluumlncuuml grup regresyonda ise merkez bankası

ile enflasyon arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur Guumller ve Oumlzyurt (2011) 30

OECD uumllkesine ait 2000-2010 yılları arasındaki reel gdp buumlyuumlme oranı ve

işsizlik verileri kullanılarak panel ARDL testi analizi yapmışlardır Analiz

sonucuna goumlre merkez bankası bağımsızlığı ile işsizlik arasında eş-buumltuumlnleşme

ilişkisi bulunmuş aynı zamanda buumlyuumlme ile merkez bankası bağımsızlığı

arasında negatif bir ilişki tespit edilmiştir

Tuumlrkiye iccedilin yapılan bazı ampirik ccedilalışmalar

Demirgil (2011) yapmış olduğu ccedilalışmasında TCMBrsquonin yasal

bağımsızlık duumlzeyi arttıkccedila gerek uzun doumlnem ortalama enflasyon oranlarının

gerekse enflasyon oranlarındaki değişkenliğin azaldığını ifade etmiştir Ayrıca

ccedilalışmada Tuumlrkiyersquode uzun doumlnem kamu accedilıklarının GSYİH iccedilindeki payı ile

merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişkinin geccedilerli olduğu ifade

edilmiştir

Bakır (2007) yaptığı ccedilalışmada TCMBrsquonin 1930 yılında 037 olan

toplam bağımsızlık puanının 2001 yılında yapılan reform ile 061 seviyesine

ulaştığı TCMBrsquonin Avrupa Merkez Bankaları sistemi dışındaki sekiz gelişmiş

uumllke merkez bankaları ile karşılaştırıldığında en iyi doumlrduumlncuuml toplam yasal

bağımsızlık puanına sahip olduğu ortaya ccedilıkmıştır

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

154

Baydur ve Suumlsluuml (2007) yaptıkları ccedilalışmada TCMBrsquonin bağımsızlığı

ve enflasyon arasında negatif bir ilişki tespit etmişler ccedilıktı miktarı ve TCMB

bağımsızlığı arasında herhangi bir ilişki tespit edememişlerdir

3 YOumlNTEM

Bu ccedilalışmada işsizlik kamu borccedillanma gereği Tuumlrkiye Cumhuriyet

Merkez Bankası yasal oumlzguumlrluumlk endeksi ile GSYH arasındaki ilişki Johansen eş-

buumltuumlnleşme analizi ve Hata Duumlzeltme Modeli kullanılarak incelenmektedir

Eş-buumltuumlnleşme testi uygulanmadan oumlnce serilerin durağanlık durumlarının

kontrol edilmesi gerekmektedir Bu ccedilalışmada zaman serilerinin durağanlık

durumunun kontroluumlnde sıklıkla kullanılan Augmented Dickey-Fuller (ADF)

Birim Koumlk Testi uygulanmıştır

Zaman serilerinin durağanlıklarının testinin yapıldığı Dickey-Fuller

sınamasında başlıca uumlccedil regresyon kalıbı vardır Bunlar sırasıyla sabit terimsiz ve

trendsiz model sabit terimli model ve sabit terimli ve trendli modeldir Bu

modeller sırasıyla aşağıda verilmektedir

sabit terimsiz ve trendsiz model

(1)

sabit terimli model

(2)

sabit terimli ve trendli model

(3)

Burada klasik varsayımlara uyan yani ortalaması sıfır varyansı

sabit ardışık bağımlı olmayan olasılıklı hata terimidir Accedilıklayıcı değişkenin

katsayısı olan lsquonin alacağı değer olasılıklı değişkenin birim koumlke sahip olup

olmayacağını belirlemektedir Denklemdeki (∆) semboluuml fark alma

operatoumlruumlduumlr

ADF Birim Koumlk Testinde durağanlığı test etmek uumlzere iki hipotez vardır

ise zaman serisi durağan değildir birim koumlk vardır

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

155

ise zaman serisi durağandır birim koumlk yoktur

Dickey ve Fullerrsquode bu hipotezler test edilirken Monte Carlo

benzetimiyle tablolaştırılan τ (tau) istatistikleri kullanılmıştır (Dickey and

Fuller 1979 427-431)

Birim koumlk testlerinin ardından seriler arasında uzun doumlnem ilişkinin

analizi yapılacaktır Eğer ilgili seriler birim koumlk testleri sonucunda aynı

merteben (oumlzellikle birinci mertebeden I(1)) entegre ise değişkenler arasındaki

uzun doumlnem ilişkisini araştırmak iccedilin eş-buumltuumlnleşme testleri uygulanabilir

(Sevuumlktekin ve Nargeleccedilekenler 2007 6)

Engle ve Granger (1987)rsquode tanımlandığı haliyle birinci farkları

alındığında [I(1)] durağan hale gelen iki değişkenin birinci dereceden eş-

buumltuumlnleşiktir ancak bunların bazı doğrusal birleşimleri de duumlzeyde [I(0)]

durağandır Uzun doumlnem ilişkinin kontrol edildiği en yaygın testlerin başında

Engle-Grangerrsquoin (1987) iki aşamalı eş-buumltuumlnleşme youmlntemi ile Johansen-

Juseliusrsquoun (1990) maksimum olabilirlik youmlntemi yer almaktadır Johansen

(1988) koentegrasyonla ilgili ccedilalışmasında bağımsız Gaussian hataları ile

otoregresif suumlreccediller iccedilin eş-buumltuumlnleşme vektoumlrlerinin maksimum olabilirlik

tahmincilerini elde etmeye ccedilalışmıştır

Johansen ve Juselius tarafından geliştirilen ldquoMaksimum Olabilirlik

Tahminirdquo yaklaşımında aşağıdaki denklem dikkate alınmaktadır

t=1hellipT (4)

Bu denklemde

(nx1) boyutlu vektoumlr

sabit

kukla değişken

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

156

tahmin edilecek bilinmeyenler matrisi olmak uumlzere uumlccedil kukla değişken ve bir

sabit terim kullanılmıştır

Fark operatoumlruuml ve gecikme operatoumlruuml dikkate alındığında model aşağıdaki gibi

yazılabilir

(5)

Bu denklemde

ve

rsquodir

hariccedil klasik birinci fark formundaki VAR modeli oumlzelliği geccedilerlidir

Burada asıl amaccedil matris katsayının veri vektoumlruumlndeki değişkenler arasında

uzun doumlnemli bir ilişkinin varlığıyla ilgili bir bilgi iccedilerip iccedilermediğinin tespit

edilmesidir (Johansen ve Juselius 1990 170)

Bu ccedilalışmada değişkenler aynı duumlzeyde durağan olduklarından dolayı

Johansen-Juselius (JJ) modelini kullanarak eş-buumltuumlnleşme testi yapılmıştır

(Demirci ve Er 2007 7) Bu kapsamda İz ve Maximum Oumlzdeğer testlerinden

hareket edilerek uzun doumlnem ilişkinin varlığı kontrol edilmiştir

İki değişken arasındaki nedenselliği ortaya koyan geleneksel test

Granger testidir Nedensellik testi zaman serileri analizinde meydana gelen son

doumlnem değişmeler ile gelişmiştir Nedensellik analizi iccedilin hata duumlzeltme modeli

veya Granger nedensellik testi kullanılabilir Eğer değişkenler durağan değil ve

koentegre de değillerse Granger nedensellik testi iccedilin değişkenlerin farkları

kullanılır Ancak değişkenler durağan değil ve koentegre ise standart Granger

nedensellik testi uygun olmayacaktır Bu durumda vektoumlr hata duumlzeltme

(VECM) yaklaşımın kullanılması daha iyi olur VECM denklemi değişkenlerin

birinci farklarının yanında koentegre edici regresyonun bir doumlnem gecikmeli

hatalarını da iccedilermektedir (Sevuumlktekin ve Nargeleccedilekenler 2007 6)

4 MODEL VE VERİLER

Bu ccedilalışmada Tuumlrkiye iccedilin 1980 ve 2010 yılları arasını kapsayan zaman

serileri kullanılmıştır Buumlyuumlmeyle ilgili literatuumlre bakıldığında en sık kullanılan

değişkenin kişi başına duumlşen GSYH olduğu goumlruumllmektedir Buradan hareketle

bu ccedilalışmada Tuumlrkiyersquode 1980 ve 2010 yılları arasında goumlzlenen kişi başı

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

157

GSYH verileri buumlyuumlmeyi oumllccedilmek iccedilin kullanılmıştır ve bu veriler Kalkınma

Bakanlığı web sayfasında yer alan Ekonomik ve Sosyal Goumlstergelerden

alınmıştır Analizde 98 yılı dikkate alınarak kişi başı GSYH kullanılmıştır

Ccedilalışmada yer alan bağımsız değişkenlerden kamu kesimi borccedillanma gereği

GSYHrsquoye oranı cinsinden modele dahil edilmiştir Ccedilalışmadaki bir diğer

bağımsız değişken ise işsizlik oranıdır Bu veriler Kalkınma Bakanlığı web

sayfasında yer alan Ekonomik ve Sosyal Goumlstergelerden alınmıştır Modelde

yer alan uumlccediluumlncuuml bağımsız değişken ldquoMerkez Bankası Yasal Bağımsızlık

İndeksirdquo olup bağımsızlık endeksi oluşturan yazarlardan Cukiermanrsquoın

yaklaşımı dikkate alınarak hazırlanmıştır (Demirgil 2011)

Buumlyuumlme ile merkez bankası bağımsızlığı işsizlik ve kamu borccedillanma

gereği arasındaki doğrusal ilişkiyi test etmek iccedilin En Kuumlccediluumlk Kareler Youmlntemi

(EKKY) kullanılmıştır Bu amaccedilla kurulan doğrusal model aşağıdaki gibidir

(6)

Burada kisibasigsyh Tuumlrkiyersquode 1980 ve 2010 yılları arasında 98 yılı

sabit alınarak kişi başı GSYHrsquoyi borggsyh kamu borccedillanma gereğinin

GSYHrsquoye oranını issiz işsizlik oranını mbozg ise Tuumlrkiye Cumhuriyet Merkez

Bankası yasal bağımsızlık endeksini goumlstermektedir

Modelde kullanılan değişkenlerin grafiksel goumlsterimleri aşağıda verilmektedir

Şekil 1 Değişkenlere Ait Grafikler

600

700

800

900

1000

1100

1200

1300

1400

1500

1980 1985 1990 1995 2000 2005 2010

KISIGSYH

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

158

-2

0

2

4

6

8

10

12

14

1980 1985 1990 1995 2000 2005 2010

BORGSYH

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

1980 1985 1990 1995 2000 2005 2010

ISSIZ

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1980 1985 1990 1995 2000 2005 2010

MBOZG

Oumlncelikli olarak serilerin durağanlık durumlarını kontrol etmek uumlzere

ADF birim koumlk testi uygulanmıştır Ardından eş-buumltuumlnleşme testine hazırlık

yapmak uumlzere gecikme uzunluğu tespit edilmiştir Değişkenler arasında uzun

doumlnem ilişkinin kontroluuml iccedilin Johansen eş-buumltuumlnleşme analizi uygulanmıştır

Analizinin ardından nedenselliğin youmlnuumlnuuml ortaya koyabilmek uumlzere Vector

Error Correction Model-Hata Duumlzeltme Modeli (VECM) testi uygulanmıştır

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

159

5 BULGULAR

51 Birim Koumlk Testleri

Analizlere geccedilmeden oumlnce değişkenlerin durağanlık testlerinin

yapılması gerekmektedir Bu ccedilalışmada ADF birim koumlk testli kullanılarak

serilerde durağanlık durumu kontrol edilecek gerekli durumlarda fark alma

işlemine gidilerek durağanlaştırma yapılacaktır Aşağıda yer alan tabloda

kisibasigsyh borggsyh issiz ve mbozg serilerine ait duumlzey ve birinci fark iccedilin

değerler verilmektedir Yapılan testler sonucunda tuumlm serilerin duumlzeyde birim

koumlke sahip olduğu birinci farkları alındıktan sonra durağan oldukları tespit

edilmiştir

Tablo 1 Değişkenler iccedilin Augmented Dickey-Fuller Birim Koumlk Testleri

Durağanlık testlerinin ardından seriler arasındaki uzun doumlnem ilişkiyi ortaya

koyabilmek iccedilin eş-buumltuumlnleşme analizinin uygulanması gerekmektedir

52 Johansen Eş-buumltuumlnleşme Testi

Analizde kullanılan serilerin birinci duumlzeyde durağan I(1) oldukları

anlaşıldıktan sonra seriler arasında uzun doumlnem ilişkisi Johansen eş-buumltuumlnleşme

testi ile analiz edilecektir Eş-buumltuumlnleşme analizine geccedilmeden oumlnce analizde

ihtiyaccedil duyulan gecikme uzunluğunun tespit edilmesi gerekmektedir Eş-

buumltuumlnleşme analizinde ihtiyaccedil duyulan gecikme uzunluğu AIC seccedilim kriteri

dikkate alındığında 3 olarak belirlenmiştir

Değişkenler Augmented Dickey-Fuller testi

I(0) I(1)

kisibasigsyh 275 (099) -454(000)

borgsyh -130(017) -502(000)

issiz 056 (083) -546(000)

mbozg 062 (084) -529(000)

Anlamlılık Duumlzeyi Kritik değerler

1 level -264

5 level -195

10 level -161

Olasılık değerleri parantez iccedilerisinde verilmiştir zaman serisinin

1 duumlzeyinde istatistiki olarak anlamlı olduğunu goumlstermektedir

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

160

Tablo 2 Gecikme Uzunluğu Tespiti

Oumlrneklem 1980 2010

Goumlzlem Sayısı 27

Lag LogL LR FPE AIC SC HQ

0 -3405597 NA 1427685 2552294 2571491 2558002

1 -2559708

137848

6 9027786 2044228 2140216 2072770

2 -2390985 2249639 9247215 2037766 2210545 2089142

3 -2151194 2486713

651950

4 1978663 2228231 2052872

indicates lag order selected by the criterion

LR sequential modified LR test statistic

FPE Final prediction error

AIC Akaike information criterion

SC Schwarz information criterion

HQ Hannan-Quinn information criterion

Gecikme uzunluğunun tespitinin ardından eş-buumltuumlnleşme testinde

kullanılan beş modelden hangisinin kullanılacağının tespiti iccedilin AIC kriteri

dikkate alınmış sonuccedil olarak beşinci modelin kullanılmasının uygun olacağı

kararlaştırılmıştır 4 değişken arasında uzun doumlnemde ilişkisinin varlığı gecikme

uzunluğunun (3) modelin ise (5) olarak seccedililmesinin ardından İz Test ve

Maksimum Oumlzdeğer Testleriyle incelenmiştir İz istatistiği sonuccedillarına goumlre

yuumlzde 1 duumlzeyinde 2 adet koentegre vector bulunmuştur (İz İstatistiği olan

5198 kritik değer 3501rsquoden buumlyuumlk olduğu iccedilin en ccedilok bir tane eş-buumltuumlnleşme

vektoumlruuml olduğunu ifade eden yokluk hipotezi reddedilmiştir)

Tablo 3 İz Testi Sonuccedilları

Hipotez Eigenvalue İz İstatistiği

05 Kritik

Değer Prob

None 0870737 1051745 5524578 00000

At most 1 0755990 5198091 3501090 00004

At most 2 0442631 1530676 1839771 01285

At most 3 0004185 0109042 3841466 07412

İz testi yuumlzde 5 duumlzeyinde iki adet eş-buumltuumlnleşme vektoumlruumln varlığını kabul

etmektedir

Yuumlzde 5 anlamlılık duumlzeyinde sıfır hipotezini reddetmektedir

Maksimum Oumlzdeğer Test sonuccedillarının yer aldığı aşağıdaki tablo İz İstatistiği

Testiyle paraleldir Buna goumlre Maksimum Oumlzdeğer Testi sonuccedillarına goumlre

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

161

yuumlzde 1 duumlzeyinde 2 adet koentegre vector bulunmuştur (Maksimum Oumlzdeğer

İstatistiği olan 3667 kritik değer 2425rsquoten buumlyuumlk olduğu iccedilin en ccedilok bir tane

eş-buumltuumlnleşik vektoumlruuml olduğu youmlnuumlndeki yokluk hipotezi reddedilmiştir)

Tablo 4 Maksimum Oumlzdeğer Testi

Hipotez Eigenvalue İz İstatistiği

05 Kritik

Değer Prob

None 0870737 5319363 3081507 00000

At most 1 0755990 3667416 2425202 00007

At most 2 0442631 1519771 1714769 00940

At most 3 0004185 0109042 3841466 07412

Max-eigenvalue testi yuumlzde 5 duumlzeyinde iki adet eş-buumltuumlnleşme vektoumlruumln

varlığına kabul etmektedir

Yuumlzde 5 anlamlılık duumlzeyinde sıfır hipotezini reddetmektedir

Uzun doumlnem ilişkisinin tespit edilmesinin ardından nedensellik

ilişkisini incelemek gerekmektedir VECM modeli iccedilin oumlncelikli olarak uygun

gecikme uzunluğu tespit edilmelidir En duumlşuumlk AIC değerini veren model

dikkate alındığında gecikme uzunluğu (3) olarak seccedililmiştir

VECM modelinde sadece kisigsyhrsquonin bağımlı olduğu modelde

nedensellik ilişkisi bulunmuştur Modelde yer alan ve kısa doumlnem nedensellik

ilişkisin ifade eden hata duumlzeltme terimi-error correction term (ect) beklendiği

gibi anlamlı ve işareti negatif ccedilıkmıştır Diğer modellere bakıldığında issiz ve

mbozgrsquonin bağımsı olduğu regresyonlarda ectrsquonin anlamsız olduğu

borgsyhrsquonin bağımlı olduğu regresyonda ise ectrsquonin anlamlı olduğu ancak

katsayısının pozitif olduğu goumlzlenmiştir

Değişkenlerin gecikmeli değerlerini de iccedileren modelin accedilılımı aşağıdaki

kutuda verilmektedir Modelde kalın puntolarla ifade edilen değer ectrsquoyi C(1)

ise ectrsquoye ait katsayıyı temsil etmektedir Modelde yer alan (D) harfi fark alma

işlemini temsil etmektedir

Denklem Kutusu

D(kisigsyh) = C(1)( kisigsyh(-1) + 09551154347borgsyh(-1) -

2380384128issiz(-1) - 6634577728mbozg(-1) - 1998909552trend(80) -

4614820918 ) + C(2)d(kisigsyh(-1)) + C(3)D(kisigsyh(-2)) +

C(4)D(kisigsyh(-3)) + C(5)D(borgsyh(-1)) + C(6)D(borgsyh(-2)) +

C(7)D(borgsyh(-3)) + C(8)D(issiz(-1)) + C(9)D(issiz(-2)) + C(10)D(issiz(-

3)) + C(11)D(mbozg(-1)) + C(12)D(mbozg(-2)) + C(13)D(mbozg(-3)) +

C(14) + C(15)trend(80)

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

162

Aşağıda yer alan tabloda VECM modelinin ccedilıktıları yer almaktadır Modelde

yer alan katsayılar kısa ve uzun doumlnem nedensellik ilişkisini ve bu ilişkinin

youmlnuumlnuuml vermektedir

Tablo 5 VECM Tahmin Sonuccedilları

Bağımlı değişken D(kisigsyh)

Oumlrneklem 1984 2010

Katsayı Standar Hata t-Statistic Prob

C(1) -0840091 0390281 -2152530 00524

C(2) 0423161 0317397 1333222 02072

C(3) 0419033 0241764 1733228 01086

C(4) -0039017 0308813 -0126346 09016

C(5) 4088703 6239176 0655327 05246

C(6) -1863959 4371219 -0426416 06774

C(7) 1305428 3561659 0366523 07204

C(8) -4080505 7313131 -5579696 00001

C(9) -8474918 1303242 -0650295 05278

C(10) -2454359 1140135 -2152691 00524

C(11) -1143283 8008335 -1427616 01789

C(12) 5230735 8003412 0653563 05257

C(13) -1798606 6978470 -2577365 00242

C(14) 6536013 1956351 0334092 07441

C(15) 0960283 0779848 1231372 02418

R-squared 0879628 Mean dependent var 2679245

Adjusted R-squared 0739194 SD dependent var 5143178

SE of regression 2626578 Akaike info criterion 9674592

Sum squared resid 8278696 Schwarz criterion 1039450

Log likelihood -1156070 Durbin-Watson stat 2189461

X2 JB 049(078) X

2 BG(1) 056(045)

ve sırasıyla 1 5 ve 10 duumlzeylerinde anlamlı olduğunu

goumlstermektedir

VECM modelinde kısa ve uzun doumlnem nedensellik ilişkisi birlikte

incelenebilmektedir Modelde yer alan değişkenlerin olasılık değerlerinin

anlamlı olması durumunda (1 ile 10 arasında) ilgili değişkenin kısa

doumlnemde bağımlı değişkenin nedeni olduğu soumlylenebilir Yukarıda yer alan

sonuccedillara bakıldığında C(8) C(10) ve C(13)rsquouumln anlamlı olduğu goumlruumllmektedir

Buna goumlre bu uumlccedil değişken kısa doumlnemde bağımlı değişkenin nedenidir C(8) ve

C(10) katsayıları işsizlik oranının gecikmeli değerleri olup işsizlik oranından

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

163

kişi başı GSYHrsquoye doğru kısa doumlnemde negatif youmlnluuml bir nedensellik ilişkisi

olduğunu ifade etmektedir Yani işsizlik oranı azaldıkccedila kişi başı GSYH

artmaktadır C(13) ise Merkez Bankası bağımsızlık endeksinin gecikmeli değeri

olup bağımlı değişken uumlzerinde kısa doumlnemde negatif bir etkiye sahiptir

Modelde yer alan gecikmeli değerlerin birlikte bağımlı değişkeni

etkileyip etkilemediğini anlamak iccedilin Wald testinin3 uygulanması

gerekmektedir Yapılan testler sonucunda ldquoissizrdquo değişkeninin gecikmeli

değerlerinin [C(8) C(9)C(10)] birlikte ve ldquombozgrdquo değişkeninin gecikmeli

değerlerinin [C(11) C(12)C(13)] birlikte buumlyuumlmenin nedeni olduğu tespit

edilmiştir

Modelin uzun doumlnem nedensellik ilişkisi ect terimi tarafından ortaya

konmaktadır Modelde yer alan ect terimi uzun doumlnem regresyonunda yer alan

hata teriminin bir gecikmeli değeri olup dengesizlikten denge durumuna geccedilişi

temsil etmektedir Bu şartın sağlanabilmesi iccedilin ectrsquonin anlamlı ve işaretinin

negatif olması gerekmektedir Olasılık değerinin yer aldığı tabloda goumlruumllduumlğuuml

gibi ect yuumlzde 10 duumlzeyinde anlamlıdır (0052) Terimin katsayısı ise 084 olup

her doumlnem dengesizliğin yuumlzde 84 duumlzeldiğini temsil etmektedir Buna goumlre

tuumlm değişkenler arasında uzun doumlnem bir ilişkinin geccedilerliliği soumlz konusudur

Modelin diagnostik testler accedilısından incelendiğinde ldquoDurbin Watson

istatistiğirdquo ve ldquoLM serial korelasyon testrdquo sonucuna goumlre otokorelasyon

probleminin olmadığı tespit edilmiştir Jarque-Bera testi sonucuna goumlre hata

terimleri normal dağılmaktadır

Ccedilalışmada kisigsyhrsquonin bağımlı değişken olduğu hesaplamalarda

tahmin edilen katsayılar iccedilin ardışık hataların kuumlmuumllatif toplamı testi

(cumulative sum of recursive residuals-CUSUM) yapılmıştır ve test sonuccedillarına

ait grafik Şekil 1rsquode yer almaktadır ldquoCUSUM ve CUSUM of Squaresrdquo

istatistiğinin grafiği 5 kritik değerler arasında olduğu goumlruumllmektedir Bu

sonuccedillar tahmin edilen modeldeki tuumlm katsayıların analize konu olan doumlnem

iccedilerisinde istikrarlı olduğunu goumlstermektedir

3 Test sonuccedilları ekte verilmiştir

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

164

Şekil 2 CUSUM testleri

-12

-8

-4

0

4

8

12

99 00 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10

CUSUM 5 Significance

-04

00

04

08

12

16

99 00 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10

CUSUM of Squares5 Significance

6 SONUCcedil

Bu ccedilalışmada 1980-2010 yıllarına ait kişi başı GSYH işsizlik oranı

kamu borccedillanma gereğinin GSYHrsquoye oranı ve merkez bankası yasal bağımsızlık

oranı endeksi ile yapılan Johansen eş-buumltuumlnleşme analizinin sonuccedillarına goumlre

soumlz konusu değişkenler arasında uzun doumlnemde bir eş-buumltuumlnleşme olduğu

goumlruumllmuumlştuumlr Elde edilen eş-buumltuumlnleşme sonucundan sonra değişkenler arasında

tespit edilen ilişkinin youmlnuumlnuuml araştırmak iccedilin yapılan ccedilok değişkenli Granger

nedensellik analizinin sonuccedilları ise kısa doumlnemde merkez bankası bağımsızlığı

ve işsizlik oranından kişi başı GSYHrsquoye youmlnelik bir nedensellik soumlz konusu

olduğunu goumlstermektedir Kısa doumlnemde işsizlik oranındaki azalma buumlyuumlmeyi

pozitif etkilemektedir Ancak kısa doumlnemde merkez bankası bağımsızlığı kişi

başı buumlyuumlmeyi negatif etkilemektedir Uzun doumlnemde ise modelde yer alan tuumlm

bağımlı değişkenler ile bağımsız değişken kişi başı GSYH arasında nedensellik

ilişkisi tespit edilmiştir Sonuccedillar kişi başı GSYHrsquodeki kısa doumlnemli sapmaların

uzun doumlnemde dengeye doğru youmlneldiğini goumlstermektedir Buradan hareketle

merkez bankasının bağımsızlığının oumlncelikle fiyat istikrarının sağlanması

konusunda oumlnemli bir rol oynadığı goumlz oumlnuumlnde bulundurularak uzun doumlnemde

buumlyuumlmeye katkı sağladığı ifade edilebilir Merkez bankasının bağımsızlığına

oumlnem verilmesi bu konuda ccedilıkarılacak kanuni duumlzenlemelere ağırlık verilmesi

politik iradenin de bağımsızlık konusunda uumlzerine duumlşeni yapması sonucunda

ccedileşitli makroekonomik goumlstergelerde bir iyileşme goumlruumllecek ve ekonomide uzun

doumlnemde bir refah sağlanacaktır Bu ifadeden hareketle tuumlm makroekonomik

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

165

goumlstergelerin sadece merkez bankasının bağımsızlığı ile duumlzeleceği anlamı

ccedilıkarılmamalıdır Bu durum sadece ccedilalışmadaki analizden yapılan bir

ccedilıkarımdır

Ekler

Ek-1 C(8)=C(9)=C(10)=0 hipotezi iccedilin Wald Testi

Equation Untitled

Test Statistic Value df Probability

F-statistic 1238736 (3 12) 00006

Chi-square 3716209 3 00000

Ek-2 C(11)=C(12)=C(13)=0 hipotezi iccedilin Wald Testi

Equation Untitled

Test Statistic Value df Probability

F-statistic 3051240 (3 12) 00699

Chi-square 9153719 3 00273

KAYNAKLAR

Alesina A LH Summers (1993) ldquoCentral Bank Independence and

Macroeconomic Performance Some Comperative Evidencerdquo Journal

of Money Credit and Banking 25 (2) 151-162

Arslan Ouml (2003) Avrupa Birliğini Oluşturan Uumllkelerde Merkez Bankası

Bağımsızlığı Enflasyon ve Diğer Makroekonomik Buumlyuumlkluumlkler

Arasındaki İlişkiler 1980-2001 Doumlnemi Uzmanlık Yeterlilik Tezi

TCMB Ankara

Bakır C (2007) ldquoTuumlrkiye Cumhuriyet Merkez Bankasırsquonın 1930-2001

Arasında Siyasal ve Ekonomik Bağımsızlığı Siyasal-Ekonomik

Etkileşime İlişkin Karşılaştırmalı Bir Ccediloumlzuumlmlemerdquo Middle East

Technical University Faculty of Administrative Scicences and

Economics 33 (1)

Baydur MC Suumlsluuml B (2007) ldquoAvrupa Merkez Bankası ile TCMBrsquonin

Bağımsızlıklarının Karşılaştırılması ve Ekonomiye Etkilerirdquo Youmlnetim

ve Ekonomi Dergisi 14 (1) 44-66

Borrero AM (2001) ldquoOn The Long and Short of Central Bank Independence

Policy Coordination and Economic Performancerdquo IMF Working

Paper February No19

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

166

Bouwman K R Jong-A-Pin ve JDe Haan (2005) ldquoOn The Relationship

Between Central Bank Independence and Inflation Some More Bad

Newsrdquo Applied Financial Economics Letters 1

Bleaney M (1996) ldquoCentral Bank Independence Wage Bargaining Structure

and Macroeconomic Performance in OECD Countriesrdquo Oxford

Economic Papers 48 20-28

Brumm HJ (2000) ldquoInflation and Central bank Independence Conventional

Wisdom Reduxrdquo Journal of Money Credit and Banking 32 (4)

Brumm HJ and RS Krashevski (2003) ldquoThe Sacrifice Ratio and Central

Bank Independence RevisitedrdquoOpen Economic Review Vol 14(2)

157-168

Compillo M ve JA Miron (1997) ldquoWhy Does Inflation Differ Across

Countries Reducing Inflation Motivation and Strategyrdquo Christina D

Romer ve DH Romer (Ed) University of Chicago Press Chicago

Cukierman A SB Webb and B Neyaptı (1992) ldquoMeasuring the

Independence and Its Effect on Policy Outcomesrdquo The World Bank

Economic Review 6 (3) 353-398

Cukierman A P Kalaitzidakis LH Summers and SB Webb (1993)

ldquoCentral Bank Independence Growth Invesment and Real Ratesrdquo

Carnegie-Rochester Conference Series on Public Policy 29 95-140

De Long JB LH Summers (1992) ldquoMacroeconomic Policy and Long-Run

Growthrdquo Federal Reserve Bank of Kansas City Economic Review

Fourth Quarter 5- 29

Demertzis M (2004) ldquoCentral Bank Independence Low Inflation At No Cost

A Numerical Simulation Exerciserdquo Journal of Macroeconomics 26

Demirci E Er Ş (2007) ldquoHam Petrol Fiyatlarının Tuumlrkiyersquodeki Cari Accedilığa

Etkisinin İncelenmesirdquo 8 Tuumlrkiye Ekonometri ve İstatistik Ulusal

Kongresi 24 ndash 25 Mayıs 2007 İnoumlnuuml Uumlniversitesi Malatya

Demirgil H (2011) ldquoMerkez Bankası Bağımsızlığı ve Makroekonomik

Performans TCMB Oumlrneğirdquo Sosyoekonomi Dergisi 7(16) 115-135

Dickey D ve Fuller W A (1979) ldquoDistribution of the Estimators for

Autoregressive Time Series with a Unit Rootrdquo Journal of American

Statistical Association 74 427-431

Eijffinger SCW M Van Rooji and E Schaling (1994) ldquoCentral Bank

Independence A Paneldata Approachrdquo Center Discussion Paper Series

No 9493 Tilburg University

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

167

Eijffinger SCW M Hoeberichts and E Schaling (1998) ldquoA Theory of

Central Bank Accountabilityrdquo CEPR Discussion Paper No 2354

Engle RF amp Granger CWJ (1987) ldquoCointegration and error correction

representation estimation and testingrdquo Econometrica (55) 251-276

Fuhrer JC (1997) ldquoCentral Bank Independence and Inflation Targeting

Monetary Policy Paradigms for the Next Millenniumrdquo New England

Economic Review JanuaryFebruary p 19-36

Fujiki H (1996) ldquoCentral Bank Independence Indices in Economic Analysis

A Reappraisalrdquo Bank of Japon Monetary and Economic Studies 14

79-99

Grilli V D Masciandaro and G Tabellini (1991) ldquoPolitical and Monetary

Institutions and Public Financial Policies in the Industrial Countriesrdquo

Economic Policy 13 341-392

Guumller A Oumlzyurt H (2011) ldquoMerkez Bankası Bağımsızlığı ve Reel Ekonomik

Performans Panel ARDL Analizirdquo Ekonomi Bilimleri Dergisi 3(2)

11-20

Hafız AA (1998) ldquoCentral Bank Independence and Growth A Sensitivity

Anaylsisrdquo The Canadian Journal of Economics 31(2) 303-317

Hall PA RJFranzese (1998) ldquoMixed Signals Central Bank Independence

Co-ordinated Wage Bargaining and european Monetary Unionrdquo

International Organization 52

Johansen S (1988) ldquoStatistical Analysis of Cointegration Vectorsrdquo Journal of

Economic Dynamics and Control 12(1) 231-254

Johansen S Juselius K (1990) ldquoMaximum likelihood estimation and

inference on co-integration with applications to the demand for

Moneyrdquo Oxford Bulletin of Economics and Statistics 52 (2) 169-210

Kooi JW J De Haan (2000) ldquoDoes Central Bank Independence Really

Matter New Evidence for Developing Countries Using A New

Indicatorrdquo Journal of Banking and Finance 24 (4) 643-664

Maxwell JF (1998) ldquoAssessing Central Bank Independence in Developing

Countries Do Actions Speak Louder Than Wordsrdquo Oxford Economic

Papers 50 (3) 512-529

Pollard PS (1993) ldquoCentral Bank Independence and Economic Performancerdquo

Federal Reserve Bank of St Louis p 21-36

Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168

168

Sevuumlktekin M Nargeleccedilekenler M (2007) ldquoTuumlrkiyede İMKB ve Doumlviz Kuru

Arasındaki Dinamik İlişkinin Belirlenmesirdquo VIII Ulusal Ekonometri

ve İstatistik Sempozyumu Bildirileri İccedilerisinde Malatya

Sturm J-E J De Haan (2001) ldquoInflation in Developing Countries Does

Central Bank Independence Matter New Evidence Based on a New

Data Setrdquo Department of Economic University of Groninger The

Netherlands p 1-14

Wagner H (1999) ldquoCentral Bank Independence and the Lessons for Transition

Economies from Developed and Developing Countriesrdquo Comparative

Economic Studies 41(4) 1-22

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

169

Tokat İli Turhal İlccedilesinde Yuumlksekoumlğretimin Genel Olarak Değerlendirilmesi

Bilge Goumlzener1 Murat Sayılı

2

Oumlzet

Gaziosmanpaşa Uumlniversitesirsquone bağlı olan Turhalrsquodaki Yuumlksekokulların ilccedile

ekonomisine olan katkısını belirlemeyi amaccedillayan bu ccedilalışmada Turhal Sağlık

Hizmetleri Yuumlksekokulu ve Turhal Meslek Yuumlksek Okulu oumlğrencileri ile 2011 yılı Mart

ayında yapılan 320 anketin verileri kullanılmıştır Anketlerden elde edilen veriler

kullanılarak ulaşılan yuumlzde hesaplamaları ile aritmetik ortalamaların sonuccedilları

yorumlanmaya ccedilalışılmıştır Ayrıca her bir oumlğrencinin ilccediledeki aylık harcama tutarının

ortalama 31806 TL olduğu tespit edilip bu verilerden hareketle oumlğrencilerin ilccedile

ekonomisine yıllık 468311544 TL katkıları olduğu ve yuumlksekokullar aracılığı ile ilccedilede

kişi başına yıllık gelir artışının 8937 TL olduğu hesaplanmıştır

Anahtar Kelimeler Yuumlksekokul Ekonomik katkı Turhal ilccedilesi

General Evaluation of Higher Education in Tokat Province of Turhal District

Abstract

The aim of this study is to determine the contribution of Vocational schools in

Turhal of Gaziosmanpaşa University to the economy of Turhal For this purpose 320

students questionnaires of Turhal School of Health Services and Turhal Vocational

High School were used in March of 2011 The data was obtained from questionnaires

and reached the percentage calculationsThese were interpreted together with the results

of arithmetic mean In addition the average amount of monthly expenditure for each

student was calculated as 31806 TL This indicated that the contribution for the county

for the students through the year was 468311544 TL and 8937 TL for the annual

revenue growth

Key Words College Economic contribution Turhal district

1 Arş Goumlr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Ziraat Fakuumlltesi Tarım Ekonomisi Boumlluumlmuuml

bilgegozenergopedutr 2 Doccedil Dr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Ziraat Fakuumlltesi Tarım Ekonomisi Boumlluumlmuuml

muratsayiliyahoocom

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

170

1 GİRİŞ

Toplumun gelişmişlik goumlstergelerinden bir tanesi o toplumun eğitim

duumlzeyidir İyi eğitilmiş bir toplumun diğerlerinden daha uumlretken olabileceği

bilinen gerccedilekler arasındadır Bu anlamda eğitim kuumlltuumlrel bilimsel sosyal ve

ekonomik accedilıdan toplumun gelişmişliğini goumlstermektedir (Goumlrkemli 2009)

Bireylerin bilgi birikimlerinin sağlanması buumlyuumlk oumllccediluumlde

yuumlksekoumlğretimde verilen eğitim ile olmaktadır (Erguumln 2003) Bir uumllkede

boumllgesel ve yerel duumlzeyde ekonomik etkileri bulunan birccedilok işkolu

bulunmaktadır Bu işkollarında temel olarak ticari oumlzellikler bulunmamasına

rağmen kamu ve oumlzel sektoumlr kuruluşlarına ait eğitim kurumları iccedilerisinde

bulundukları boumllge ekonomisini oumlnemli oumllccediluumlde etkileyebilmektedirler ve bu

kurumların en oumlnde gelenlerinden biri de uumlniversitelerdir (Kaşlı ve Serel 2008)

Diğer bir ifadeyle uumlniversitelerin amaccedilları arasında bilginin uumlretilmesi

korunması aktarımı ve boumlluumlşuumlmuuml vardır Ayrıca uumlniversiteler istihdam ettikleri

idari ve akademik personel sahip oldukları oumlğrenci yoğunluğu ve youmlredeki

farklı sektoumlrlerde faaliyet goumlsteren işletmelerle yapmış oldukları ilişkiler

nedeniyle youmlre ekonomisine buumlyuumlk katkılar sağlamaktadırlar (Tuğcu 2003)

Hatta 1960rsquolı yıllardan bu yana birccedilok Avrupa uumllkesinde yuumlksek oumlğretim

kurumlarının boumllgesel kalkınma aracı olarak goumlruumllduumlğuuml ve gelişmemişccediloumlkuumlntuuml

boumllgelerinde yaygınlaştırıldığı ve bu kurumların bulundukları boumllgeleri ccedilok

youmlnluuml etkileyeceklerinin beklendiği belirtilmiştir (Oumlzyaba 1999 Dalğar ve ark

2009)

Yurtdışında yapılan bazı ccedilalışmalarda oumlzellikle uumlniversitelerin yerel

ekonomiye katkıları ve finans kaynağı yaratma becerileri uumlzerinde

durulmaktadır Tuumlrkiyersquode yapılan sınırlı sayıda akademik ccedilalışmada da temel

vurgu ekonomik katkıdır Bu ccedilalışmalarda uumlniversitelerin topluma ekonomiye

toplumun refah duumlzeyi ve yasam kalitesine ekonomik sosyal ve kuumlltuumlrel accedilıdan

oldukccedila geniş ccedilerccedilevede katkıda bulunduğundan ve uumlniversitelerin

faaliyetlerinin guumlnluumlk yasamın her youmlnuumlne girdiğinden bahsedilmektedir

(Greenspan ve Rosan 2006 Charles 2003 Dalğar ve ark 2009)

Bir başka ccedilalışmada uumlniversitelerin sadece oumlğrenme kuumlltuumlruuml ilişkisel ve

kurumsal adaptasyonu sağlamadığı aynı zamanda kendi boumllgelerine faydalı

olabilecek şekilde kendilerini şekillendirme oumlzelliğine de sahip oldukları (Ccediletin

2007 Dalğar ve ark 2009) ifade edilmektedir

Uumlniversitelerin bulunduğu boumllge ekonomisine yapmış olduğu katkılar

farklı şekillerde sınıflandırılmaktadır Atik (1999) tarafından Erciyes

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

171

Uumlniversitesi ile ilgili yapılan analizde uumlniversitelerin ekonomiye yaptığı

katkılar dolaysız dolaylı ve uyarılmış olarak bir sınıflamaya tabi tutulmuştur

(Erkekoğlu 2000 Goumlrkemli 2009) uumlniversitelerin katkılarını ilk olarak

dinamik ve statik olarak bir ayrıma tabi tutmuş ve statik katkıları dolaysız

dolaylı ve uyarılmış katkılar olarak uumlccedile ayırmıştır (Tuğcu 2003 Dalğar ve ark

2009)

Bu ekonomik katkıların yanında yapılan ccedilevre duumlzenlemesi yeni ve

farklı kuumlltuumlrel sportif ve eğlence mekacircnlarının accedilılması farklı şehirlerden ve

farklı kuumlltuumlrlerden gelen personel ve oumlğrencilerin youmlre halkıyla ilişkileri

sonucunda youmlrenin birccedilok accedilıdan da gelişmesine buumlyuumlk katkıları olmaktadır

Bilimsel bilgi uumlreten ve bunu kullanıma sunan uumlniversiteler buguumln birccedilok

alanda hem uumllke ekonomisine ve hem de duumlnya ekonomisine boumllgesel ulusal ve

uluslararası alanlarda ccedileşitli katkılar sağlamaktadırlar Uumlniversitelerin yerel

ekonomiye sağladığı katkılar uumlniversite sayısının hızla arttığı Tuumlrkiyersquode de

beklenen temel faydalardır (Atik 1999)

Uumlniversiteler kuruldukları boumllge uumlzerinde değişik accedilıdan etkileri olan

kurumlar olup bu durumları ortaya koyan araştırmaların ya da ccedilalışmaların

yapılması buumlyuumlk oumlnem arz etmektedir Bu bağlamda yapılan bu araştırma ile

Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi (GOUuml) buumlnyesinde yer alan ve ilccedileler itibariyle en

fazla oumlğrenciye sahip olan Turhal ilccedilesindeki Turhal Meslek Yuumlksek Okulu

(TMYO) ve Turhal Sağlık Hizmetleri Meslek Yuumlksek Okulu (TSHMYO)nun

genel bir değerlendirilmesi yapılmış oumlğrencilerin yuumlksekokullar ile ilgili

duumlşuumlnceleri tespit edilmiş ve yuumlkokulların ilccedile ekonomisine yapmış olduğu

ekonomik katkı hesaplanmıştır

2 MATERYAL VE YOumlNTEM

Bu ccedilalışmanın ana materyalini ilgili yuumlksekokullarda oumlğrenim goumlren

belli sayıdaki oumlğrencileri ile yapılan anketler oluşturmaktadır Ayrıca konu ile

ilgili daha oumlnce yapılmış olan ccedilalışmalardan da faydalanılmıştır

Oumlncelikle GOUuml Oumlğrenci İşleri Daire Başkanlığı kayıtları incelenerek

ilgili yuumlksekokullardaki 20102011 eğitim-oumlğretim yılına ait toplam oumlğrenci

sayısı belirlenmiş (Ccedilizelge 1) ve bu populasyondan her boumlluumlme eşit dağıtılmaya

ccedilalışarak (20 oranında) anket yapılacak oumlğrenci sayısı (oumlrnek hacmi) 328

olarak hesaplanmıştır Ancak yapılan bazı anketlerdeki verilerin eksik oluşu

nedeni ile 320 anket verisi değerlendirilerek analize tabi tutulmuştur

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

172

Ccedilizelge 1 Araştırma kapsamında seccedililen oumlrnek sayısı (20102011)

OKUL ADI PROGRAM ADI

OumlĞRENİM TUumlRUuml

I Oumlğretim II Oumlğretim

Oumlğrenci Sayısı

Oumlrnek Sayısı

Oumlğrenci Sayısı

Oumlrnek Sayısı

TSHMYO

Tıbbi Dokuumlmantasyon ve Sekreterlik 117 23 113 23

Sağlık Kurumları İşletmeciliği 130 26 114 23

TOPLAM 247 49 227 46

TMYO

Bilgisayar Programcılığı 89 18 - -

Elektrik 113 23 53 11

Biyomedikal Cihaz Teknolojisi 87 17 37 7

Elektronik Haberleşme Teknolojisi 109 22 63 13

Mekatronik 83 17 30 6

Muhasebe ve Vergi Uygulamaları 106 21 71 14

Pazarlama 81 16 64 13

İşletme Youmlnetimi 102 20 74 15

TOPLAM 770 154 392 79

GENEL TOPLAM 1017 203 619 125

Anketler 2011 yılı Mart ayında yapılmıştır Anket yapılan oumlğrenciler

tesaduumlfen seccedililmiştir

Anket sonucunda elde edilen veriler kullanılarak yuumlzde hesaplamaları

ile aritmetik ortalamalar elde edilmiş ve bu sonuccedillar yorumlanarak

değerlendirilmeye ccedilalışılmıştır

Analizde Turhal ilccedilesinde yer alan 2 adet yuumlksekokulun ilccedile

ekonomisine yapmış olduğu ekonomik katkısı da hesaplanmaya ccedilalışılmıştır

3 ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA

31 Oumlğrencilerin Sosyo-ekonomik Oumlzellikleri

Anket yapılan oumlğrencilerin sosyo-ekonomik durumlarına ilişkin veriler

Ccedilizelge 2rsquode verilmiştir

Ankete katılan tuumlm oumlğrencilerin yarıdan fazlasının erkek olduğu

goumlruumllmektedir Ancak TSMYOrsquoda bayanlar ve TMYOrsquoda ise erkeklerin

oranlarının diğerlerine kıyasla daha yuumlksek olduğu goumlruumllmektedir Ertaş ve ark

(1999) tarafından Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi oumlğrencileri ve personelleri ile

yapılan anket ccedilalışmasında anket yapılan oumlğrencilerin 5614uumlnuumln erkek ve

4386sının bayan olduğu belirtilmiştir Kaşlı ve Serel (2008) tarafından

Balıkesir Uumlniversitesi Goumlnen MYOrsquonda okuyan oumlğrencilerin tuumlketim

harcamalarının analiz edildiği ve bu harcamaların ilccediledeki yerleşik firmalar

uumlzerindeki ekonomik etkilerinin belirlendiği araştırmada anket yapılan kişilerin

6570ini erkek ve 3430unu ise bayan oumlğrenciler oluşturmuştur

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

173

Ccedilizelge 2 Oumlğrencilerin bazı sosyo-ekonomik oumlzellikleri

TSHMYO (124) TMYO (196) GENEL (320)

Frekans Frekans Frekans

Cinsiyet Erkek 82 6613 57 2908 139 4344

Bayan 42 3387 139 7092 181 5656

Yaş Ortalaması (yıl) 2104 2074 2086

Sınıf 1 64 5161 192 9796 256 8000

2 60 4839 4 204 64 2000

Medeni

Durum

Evli 1 081 8 408 9 281

Bekacircr 123 9919 188 9592 311 9719

Geldiği

Boumllge

Karadeniz 41 3306 123 6276 164 5125

Marmara 10 806 25 1276 35 1094

Ege 4 323 4 204 8 250

İccedil Anadolu 20 1613 28 1429 48 1500

Akdeniz 21 1694 7 357 28 875

Doğu Anadolu 1 081 0 000 1 081

Guumlney Doğu Anadolu 15 1210 4 204 19 594

Yurt dışı 12 968 5 255 17 531

Yerleşim Birimi

Buumlyuumlkşehir 15 1210 30 1531 45 1406

İl 39 3145 44 2245 83 2594

İlccedile 51 4113 85 4337 136 4250

Kasaba 5 403 12 612 17 531

Koumly 14 1129 25 1276 39 1219

Ailenin Aylık

Geliri (TL)

le 500 19 1532 24 1224 43 1344

501ndash1000 66 5323 102 5204 168 5250

1001ndash2000 36 2903 62 3163 98 3063

2001 ge 3 242 8 408 11 344

Ortalama 102480 110310 107276

Oumlğrencinin

Aylık Geliri

(TL)

le 150 7 565 36 1837 43 1344

151-250 34 2742 51 2602 85 2656

251-350 49 3952 39 1990 88 2750

351-500 25 2016 40 2041 65 2031

501-650 4 323 20 1020 24 750

651 ge 5 403 10 510 15 469

Ortalama 32113 32150 31806

Aylık Para Miktarının

Yeterliliği

Evet 35 2823 52 2653 87 2719

Hayır 29 2339 57 2908 86 2688

Kısmen 60 4839 87 4439 147 4594

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

174

Her iki yuumlksekokuldaki oumlğrencilerin yaş ortalaması birbirine yakın

durumdadır ve tuumlm oumlğrenciler itibariyle ortalama yaş 2086 yıl olarak

hesaplanmıştır

Her iki yuumlksekokuldaki oumlğrenim suumlresi 2 yıl olup anket yapılanların

ccediloğunluğu (TSMYOrsquoda 5161 ve TMYOrsquoda 9796) 1 sınıf oumlğrencisidir

Yuumlksekokullara goumlre farklılık goumlstermekle birlikte anket yapılan

oumlğrencilerin tamamına yakınının bekacircr olduğu tespit edilmiştir

Oumlğrencilerin geldikleri boumllgeler incelendiğinde yaklaşık yarısının

Karadeniz boumllgesinden geldiği bunu sırası ile İccedil Anadolu Marmara Akdeniz

Doğu Anadolu Guumlney Doğu Anadolu ve Ege boumllgesinin izlediği belirlenmiştir

TMYO oumlğrencilerinin ccediloğunluğunun Karadeniz boumllgesinden TSMYO

oumlğrencilerinin ise Karadeniz başta olmak uumlzere Akdeniz ve İccedil Anadolu

boumllgelerinden de geldiği dikkati ccedilekmektedir

Oumlğrencilerin ailelerinin yaşadığı dolayısıyla kendilerinin gelmiş

oldukları yerleşim yerleri incelendiğinde yarıya yakınının ilccedile olmak uumlzere

sırasıyla il buumlyuumlkşehir koumly ve kasabalardan geldikleri tespit edilmiştir

Oumlğrencilerin ailelerinin aylık ortalama gelirleri TSMYOrsquondakilerde

102480 TL ve TMYOrsquondakilerde ise 110310 TL olarak saptanmıştır Bununla

birlikte her iki yuumlksekokuldaki oumlğrencilerin yarıdan fazlasının ailesinin aylık

gelirinin 501-1000 TL arası gibi duumlşuumlk duumlzeyde olduğu goumlruumllmektedir Buna

bağlı olarak da oumlğrencilerin ellerine geccedilen aylık para miktarı da duumlşuumlk

olmaktadır Nitekim oumlğrencilerinin aylık 31252 TL (TSMYO) ile 32150 TL

(TMYO) gelire sahip oldukları belirlenmiştir Tuumlm oumlğrenciler itibariyle

oumlğrencilerin yaklaşık frac14rsquouuml eline geccedilen paranın yeterli olduğunu frac14rsquouuml yetersiz

olduğunu frac12rsquosi ise kısmen yeterli olduğunu ifade etmişlerdir

32 Oumlğrencilerin İkamet Ettiği Yerlere İlişkin Bilgiler

Anket uygulanan oumlğrencilerin ikamet ettikleri yer ve mekacircnlara ilişkin

sonuccedillar Ccedilizelge 3rsquote verilmiştir

Her iki yuumlksekokuldaki oumlğrencilerin buumlyuumlk ccediloğunluğunun Turhal ilccedile

merkezinde bununla birlikte bir kısmının da Turhal ilccedilesine yakın koumly veveya

kasabalarda ikamet ettikleri tespit edilmiştir Ayrıca ccedilok az da olsa ilccedileye

yakın Zile ilccedilesi ile Tokat-Merkez ilccedileden de geliş-gidiş yapan oumlğrenciler (diğer

yuumlksekokula kıyasla TMYOrsquonda daha fazla oranda olmak uumlzere)

bulunmaktadır

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

175

Ccedilizelge 3 Oumlğrencilerin ikamet ettiği yer ve mekacircn ile ilgili bilgiler

TSHMYO (124) TMYO (196) GENEL (320)

Frekans Frekans Frekans

İkamet

Ettiği Yer

Turhal-Merkez 108 8710 141 7194 249 7781

Yakın KoumlyKasaba 8 645 32 1632 40 1251

Tokat-Merkez 8 645 18 918 26 813

Zile -Merkez 0 000 5 255 5 156

TOPLAM 124 1000

0 196

10000

320 1000

0

İkamet

Ettiği Mekacircn

Kiralık ev (eşyalı) 10 806 29 1480 39 1219

Kiralık ev 44 3548 54 2755 98 3063

Pansiyon 30 2419 18 918 48 1500

Yurt 24 1935 22 1122 46 1438

Ailesi ile 15 1210 73 3724 88 2750

TOPLAM 124 1000

0 196

10000

320 1000

0

Yurtta Kalmasının

Nedeni

Ailesinin isteği 4 1667 4 1818 8 1739

Ekonomik 16 6667 10 4545 26 5652

Guumlvenli 3 1250 1 455 4 870

Arkadaş ccedilok 1 417 1 455 2 435

Kiralar yuumlksek 0 000 1 455 1 217

Ders ccedilalışmak iccedilin daha rahat 0 000 1 455 1 217

Ulaşım kolaylığı 0 000 1 455 1 217

Kiralık ev yok 0 000 1 455 1 217

Sebebi yok 0 000 2 909 2 435

Evde

Kalmasının Nedeni

Ders ccedilalışmak iccedilin daha rahat 11 2037 15 1807 26 1898

Yurt ccedilıkmadı 8 1481 15 1807 23 1679

Yurtlar guumlvenli değil 5 926 4 482 9 657

Rahat etmek 13 2407 26 3133 39 2847

Ekonomik 12 2222 17 2048 29 2117

Sebebi yok 5 926 6 723 11 803

Birden fazla şık işaretlendiğinden dolayı toplam 10000rsquouuml aşmaktadır

Oumlğrencilerin tuumlmuuml incelendiğinde 4282rsquosinin evde 2781rsquoinin

ailesi ile birlikte 1500rsquoinin pansiyonda ve 1438rsquoinin yurtta (devlet veya

oumlzel) kaldığı belirlenmiştir Her iki yuumlksekokul oumlğrencileri incelendiğinde

oumlzellikle TMYO oumlğrencilerinin aileleri ile birlikte yaşadıkları saptanmıştır

Tokat ilinde daha oumlnce yapılmış olan araştırmada oumlğrencilerin en fazla kiralık

ev (3952) ve devlet yurdunda (3639) kaldıkları saptanmıştır (Ertaş ve ark

1999) Goumlnenrsquode yapılan araştırmada ise oumlğrencilerin aile ve akrabaları ile

yaşayanların oranı 1769 yalnız yaşayan oumlğrencilerin oranı 830 olarak

belirlenmiştir (Kaşlı ve Serel 2008)

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

176

Bazı oumlğrencilerin oumlncelikli olarak ekonomik ve ailesinin istemesi gibi

nedenlerle oumlğrenci yurdunda kaldıkları tespit edilmiştir Aynı zamanda oumlğrenci

yurdunun guumlvenli olması tanıdık arkadaşları ile birlikte kalma isteği ev

kiralarının yuumlksek olması ders ccedilalışma ortamının daha uygun olması ulaşım

kolaylığı gibi duumlşuumlncelerden dolayı da yurtlarda kalan oumlğrenciler olduğu

saptanmıştır

Bazı oumlğrenciler ise değişik nedenlerle (rahat etme duygusu başta olmak

uumlzere ekonomik olması ders ccedilalışma iccedilin daha uygun olması yurda

yerleşememesi yurdu guumlvenli bulmama gibi) evde kaldıklarını belirtmişlerdir

33 Oumlğrencilerin Turhal İlccedilesi ve İlccediledeki Uumlniversite İle İlgili

Duumlşuumlnceleri

Anket yapılan oumlğrencilerin Turhal ilccedilesi ve ilccediledeki yuumlksekokullar ile

ilgili bazı duumlşuumlnceleri Ccedilizelge 4rsquote verilmiştir

Anket yapılan oumlğrencilerin yarıdan fazlasının Turhal ilccedilesini genel

olarak tanıdıkları (bu oran yuumlksekokullara goumlre sırasıyla 7500 ve 5153)

tespit edilmiş olup ilccedileyi hiccedil tanımayanların oranı ise duumlşuumlktuumlr

İlccediledeki yuumlksekokullarda oumlğrenim goumlren oumlğrencilerin buumlyuumlk bir kısmı

ilccedile dışından gelmişlerdir Bu şekilde olanların oranı TSHMYOrsquoda 8468

TMYOrsquoda 5459 ve tuumlm oumlğrenciler iccedilerisinde ise 6625rsquotir Bu araştırmada

dikkat ccedilekici sonuccedillardan birisi oumlğrencilerin yaklaşık 90rsquoının geldiği yerde

uumlniversite olmasına karşın Turhal ilccedilesindeki yuumlksekokullardan birini tercih

etmesidir

Oumlğrencilerin yarıdan fazlasının (5313) ilk beş tercihlerinde ilccediledeki

yuumlksekokullara yerleştikleri belirlenmiştir

Başta ilccedilenin oumlğrencilerin ailesinin yaşadığı yere yakınlığı olmak uumlzere

yerleşme puanının uygun olması ve tavsiye edilmesi nedeniyle oumlğrencilerin

ilccediledeki yuumlksekokulları tercih ettikleri belirlenmiştir Bununla birlikte ilccediledeki

oumlğrenci accedilısından yaşam maliyetinin duumlşuumlk olması da oumlnem verilen

faktoumlrlerdendir

Oumlğrencilerin yaklaşık 13rsquouuml eğitim goumlrduumlkleri yuumlksekokulları tavsiye

edeceğini belirtirken bir kısmı tavsiyede bulunmayacağını bir kısmı da bu

konuda kararsız olduklarını belirtmişlerdir Yuumlksekokulu tavsiye edecek

oumlğrencilerin nedenleri başta eğitimin iyi olması olmak uumlzere ilccedilenin guumlzel

olması yaşam maliyetlerinin duumlşuumlk olması ve diğer faktoumlrler olarak

saptanmıştır

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

177

Ccedilizelge 4 Oumlğrencilerin Turhal ilccedilesi ve ilccediledeki uumlniversite ile ilgili duumlşuumlnceleri

TSHMYO (124) TMYO (196) GENEL (320)

Frekans Frekans Frekans

Turhal

İlccedilesini

Tanıması

Hiccedil tanımıyor 17 1371 33 1684 50 1563

Genel bilgisi var 93 7500 101 5153 194 6063

İyi biliyor 14 1129 62 3163 76 2375

TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000

Geldiği Yerde

Uumlniversite

Olması

Evet 94 8952 97 9065 191 9009

Hayır 9 857 10 935 19 896

Bilmiyor 2 190 0 000 2 094

TOPLAM 105 10000 107 10000 212 10000

Turhal

İlccedilesindeki

Okulları Tercih

Nedeni

Yakınlık 22 1774 90 4592 112 3500

Tavsiye edilmesi 30 2419 18 918 48 1500

Fiziki olanaklar 1 081 0 000 1 031

Doğal guumlzellik 1 081 1 051 2 063

Eğitim kalitesi 3 242 4 204 7 219

Puan 47 3790 50 2551 97 3031

Yaşam maliyeti duumlşuumlk 17 1371 13 663 30 938

Ailesinin olması 0 000 13 663 13 406

Tesaduumlf 3 242 7 357 10 313

İlccedileyiOkulu

Tavsiye

Etmesi

Evet 41 3306 74 3776 115 3594

Hayır 42 3387 60 3061 102 3188

Kararsız 41 3306 62 3163 103 3219

TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000

İlccedileyiOkulu Tavsiye

Etme

Nedeni

Yaşam maliyeti duumlşuumlk 4 976 20 2703 24 2087

Guumlzel bir ilccedile 13 3171 19 2568 32 2783

Oumlğrenciye yaklaşım iyi 1 244 6 811 7 609

Eğitim iyi 28 6829 42 5676 70 6087

Sebep yok 5 1220 2 270 7 609

Okula Uyum

Sorunu

Olma Durumu

Evet 29 2339 41 2092 70 2188

Hayır 95 7661 155 7908 250 7813

TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000

Okula Uyum

Sorunu

Olma

Nedeni

Boumlluumlmuuml sevmedi 4 1379 1 244 5 714

Ccedilevreyi sevmedi 16 5517 20 4878 36 5143

Arkadaşlarla sorun var 1 345 1 244 2 286

Hocalarla sorun var 3 1034 2 488 5 714

Dersler sıkıcı 6 2069 9 2195 15 2143

Uumlniversite ortamı değişik olması

7 2414 12 2927 19 2714

Kişisel sorun 1 345 2 488 3 429

Okul Youmlnetiminde

n

Beklentiler

Sosyal ve kuumlltuumlrel faaliyetler arttırılmalı

92 7419 158 8061 250 7813

Spor tesisleri accedilılmalı 39 3145 84 4286 123 3844

Hocalar ve personel oumlğrenciye

anlayışlı olmalı 42 3387 64 3265 106 3313

Barınma problemi ccediloumlzuumllmeli 19 1532 39 1990 58 1813

Ulaşım probleminin ccediloumlzuumllmesi 21 1694 37 1888 58 1813

Okul imkacircnlarının

iyileştirilmesi 48 3871 74 3776 122 3813

Birden fazla şık işaretlendiğinden dolayı toplam 10000rsquouuml aşmaktadır

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

178

Tuumlmuuml birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde oumlğrencilerin uumlniversite okumasındaki

amaccedilları iş edinmek (8406) diploma sahibi olmak (1094) ailesinin isteği

(094) ve aileden uzaklaşma isteği (031) olup herhangi bir sebep

belirtmeyenler de (406) bulunmaktadır Bu nedenlere ilişkin oranlar her iki

yuumlksekokul accedilısından sırasıyla 9032 ve 8010 403 ve 1531 000

ve 153 000 ve 051 565 ve 306 olarak saptanmıştır

Araştırmada yuumlksekokullarda oumlğrenim goumlren oumlğrencilerin yaklaşık 80

gibi oumlnemli bir ccediloğunluğunun yuumlksekokula uyumla ilgili herhangi bir

sorunlarının olmadığı belirlenmiştir Yuumlksekokulda sorunu olanlar ise neden

olarak ccedilevreyi sevmemeleri uumlniversite ortamının değişik olmasıalışamamaları

dersleri sıkıcı goumlrmeleri kazandıkları boumlluumlmuuml sevmemeleri ders aldıkları

oumlğretim elemanları ile sıkıntı yaşamış olmaları kişisel sorunlarının olması ve

bazı oumlğrenciler ile sıkıntı yaşamalarını ifade etmişlerdir

Oumlğrencilerin yuumlksekokul youmlnetiminden beklentileri incelendiğinde

sosyal ve kuumlltuumlrel faaliyetlerin arttırılması ilk sırada yer almakta olup bunu

sırasıyla daha fazla sayıda spor tesislerinin accedilılması yuumlksekokul imkacircnlarının

iyileştirilmesi akademik ve idari personelin oumlğrenciye karşı daha anlayışlı

olması barınma ve ulaşım problemin ccediloumlzuumllmesi izlemektedir

Oumlğrencilerin tuumlmuuml dikkate alındığında 2313rsquouumlnuumln tamamen ve

1813rsquouumlnuumln ise kısmen beslenme ile ilgili birtakım sorunlarının olduğu

saptanmıştır Bu değerler sırasıyla TSHMYO oumlğrencileri iccedilin 2500 ve

2016 TMYO oumlğrencileri iccedilin ise 2194 ve 1684 olarak tespit edilmiştir

Oumlğrenciler boş zamanlarını değişik aktiviteler ile

değerlendirmektedirler Nitekim anket yapılan tuumlm oumlğrencilerin boş vakitlerini

4938 ile arkadaşları ile gezerek 3469 ile internette vakit geccedilirerek

3188 ile ders ccedilalışarak 2406 ile kitap-dergi-gazete okuyarak 2156 ile

spor yaparak 1094 ile ccedilevre il veveya ilccedilelere giderek değerlendirdikleri

saptanmıştır

Ankete katılan oumlğrencilerin yarısından fazlası (6188) mezun

olduklarında kamu sektoumlruumlnde ccedilalışmak isterken geriye kalanların bir boumlluumlmuuml

(3375) oumlzel sektoumlrde ve az bir boumlluumlm ise (438) serbest ccedilalışmak

istediklerini ifade etmişlerdir Bu oranlar sırasıyla TSHMYOrsquonda 6694

2984 ve 323 ve TMYOrsquonda ise 5867 3622 ve 510rsquodur Oumlğrenciler

mezun olduktan sonra iş guumlvencesi olarak garanti goumlrmeleri nedeniyle kamu

sektoumlruumlnde ccedilalışmak istemektedirler

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

179

34 Oumlğrencilerin Turhal İlccedilesine ve İlccedile Ekonomisine Katkıları

Anket yapılan oumlğrencilerin yuumlksekokulların Turhal ilccedilesi ve ilccedile

ekonomisine etkileri konusundaki duumlşuumlnceleri Ccedilizelge 5rsquote verilmiştir

Ccedilizelge 5 Oumlğrencilerin yuumlksekokulların Turhal ilccedilesi ve ilccedile ekonomisine etkileri konusundaki duumlşuumlnceleri

TSHMYO(124) TMYO (196) GENEL (320)

Frekans Frekans Frekans

Yuumlksekokulların

İlccedileye Kazandırdıkları

Ekonomik hareketlilik 88 7097 112 5714 200 6250

Kuumlltuumlrel hareketlilik 41 3306 45 2296 86 2688

Yeni iş imkacircnı 14 1129 19 969 33 1031

Halkın vizyonu değişti 14 1129 29 1480 43 1344

Yaşam kalitesi arttı 14 1129 24 1224 38 1188

Sosyal imkacircnlar arttı 26 2097 37 1888 63 1969

Bir şey kazandırmadı 7 565 25 1276 32 1000

Yuumlksekokulların

İlccedileye Kaybettirdikleri

Ahlaki değerler bozuldu 22 1774 34 1735 56 1750

Ev fiyatları arttı 23 1855 40 2041 63 1969

Kayıpları yok 82 6613 130 6633 212 6625

İlccediledeki Beslenme

Maliyeti

Ccedilok pahalı 11 887 2 102 13 406

Pahalı 28 2258 48 2449 76 2375

Normal 78 6290 135 6888 213 6656

Ucuz 5 403 7 357 12 375

Ccedilok ucuz 2 161 4 204 6 188

TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000

İlccediledeki Barınma

Maliyetinin Uygunluğu

Evet 24 1935 43 2194 67 2094

Hayır 58 4677 70 3571 128 4000

Kısmen 42 3387 83 4235 125 3906

TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000

İlccediledeki Oumlğrenci Toplam Maliyeti

Ccedilok yuumlksek 11 887 15 765 26 813

Yuumlksek 49 3952 44 2245 93 2906

Normal 36 2903 67 3418 103 3219

Duumlşuumlk 28 2258 58 2959 86 2688

Ccedilok duumlşuumlk 0 000 12 612 12 375

TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000

Birden fazla şık işaretlendiğinden dolayı toplam 10000rsquouuml aşmaktadır

Oumlğrencilerin bir kısmı ilccediledeki yuumlksekokulların ekonomik ve kuumlltuumlrel

hareketlilik sağlaması sosyal imkacircnları artırması vizyonu değiştirmesi yaşam

kalitesini artırması ve ilccedileye iş olanağı sağlaması nedeniyle oumlnemli katkılar

sağladığını duumlşuumlnuumlrken ccedilok az bir kısmı ise hiccedil bir şey kazandırmadığını veya

kaybettirmediği ifade etmişlerdir TSHMYOrsquondaki oumlğrenciler diğerine kıyasla

yuumlksekokulların ilccedileye olumlu katkısı olduğunu duumlşuumlnmektedirler

Buna karşın bir kısmım oumlğrenciler ise ilccedilede yuumlksekokulların accedilılması

ve oumlğrencilerin oumlğrenim goumlrmesi ile birlikte ev fiyatlarının arttığını ve ahlaki

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

180

değerlerin bozulduğunu ifade etmişlerdir Bu duumlşuumlncelere sahip olma oranı her

iki yuumlksekokuldaki oumlğrencilerde birbirine yakın duumlzeydedir

Ankete katılan tuumlm oumlğrencilerin 6656rsquosı ilccediledeki beslenme maliyetini

(yiyecekiccedilecek fiyatları) normal olduğunu duumlşuumlnuumlrken 2781rsquoi pahalı+ccedilok

pahalı 563 gibi duumlşuumlk bir kısmı da ucuz+ccedilok ucuz olduğunu duumlşuumlnmektedir

Diğer yandan oumlğrencilerin yaklaşık 60rsquoı barınma maliyetlerini kısmen veya

tamamen uygun bulmaktadır

Oumlğrenciler oumlğrenim hayatları boyunca birccedilok farklı şey iccedilin (barınma

yemek kırtasiye ulaşım giyim gibi) harcama yapmaktadır Yapılan bu harcama

miktarı değişik faktoumlrlere bağlı olarak farklılık arz etmektedir Oumlğrencilerin

yaklaşık 13rsquouuml ilccediledeki oumlğrenci toplam maliyetini normal 13rsquouuml yuumlksek+ccedilok

yuumlksek 13rsquouuml de duumlşuumlk+ccedilok duumlşuumlk olarak nitelendirmişlerdir Bunda

oumlğrencilerin eline geccedilen aylık para miktarının duumlşuumlk olması (Ccedilizelge 2) da etkili

olabilir Diğeri ile kıyaslandığında TSHMYOrsquonda daha fazla orandaki oumlğrenci

ilccediledeki oumlğrenci maliyetini yuumlksek+ccedilok yuumlksek olarak goumlrmektedirler

Oumlğrencilerin aylık harcanabilir gelirlerinin (Ccedilizelge 2) tamamını (bu

değer TSHMYO oumlğrencileri iccedilin 31252 TL TMYO oumlğrencileri iccedilin 32150 TL

ve tuumlm oumlğrenciler ortalaması iccedilin ise 31806 TLrsquodir) değişik nedenlerle

harcadıkları tespit edilmiştir (Ccedilizelge 6) Oumlğrenci başına aylık harcama miktarı

Balıkesir Uumlniversitesi Goumlnen MYOrsquondakilerde 51886 TL (Kaşlı ve Serel

2008) Suumlleyman Demirel Uumlniversitesirsquondekilerde 493 TL (Dulupccedilu ve Ccedilakırcı

2007) Kocaeli Uumlniversitesirsquondekilerde ise 38797 TL (Tarı ve ark 2006)

olarak saptanmıştır Bu sonuccedillar araştırma boumllgesindeki oumlğrencilerin aylık

gelirlerinin ve dolayısıyla harcama tutarlarının diğer araştırma sonuccedillarına goumlre

duumlşuumlk olduğunu goumlstermektedir

Araştırmada oumlğrencilerin tuumlmuuml itibariyle en oumlnemli harcama kaleminin

barınma olduğu (2639) tespit edilmiş olup bunu sırasıyla gıda ulaşım giyim

ısınma koumltuuml alışkanlıklar iletişim sosyal aktivite diğer ev ihtiyaccedilları eğitim ve

sağlık giderleri takip etmektedir

Uumlniversitelerin boumllgesel kalkınmaya olan etkileri ekonomik ve sosyo-

kuumlltuumlrel accedilılardan oumlnem taşımaktadır Bu katkılar arasında yer alan ekonomik

katkı gerek uumlniversitelerde ccedilalışan personelin gerekse oumlğrencilerin sosyal

yaşantılarını devam ettirebilmeleri accedilısından yapmış oldukları harcamalar ile

soumlz konusu kurumların buumltccedile harcamaları olarak değerlendirilebilir (Dalğar ve

ark 2009) Bu araştırmada da Turhal ilccedilesindeki yuumlksekokulların ilccedile

ekonomisine katkısı incelenmeye ccedilalışılmıştır İlccediledeki her iki yuumlksekokulda

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

181

oumlğrenim goumlren toplam 1636 oumlğrenciyi temsilen 320 oumlğrenci ile yapılan anket

sonucunda bir oumlğrencinin aylık harcama tutarının ortalama 31806 TL olduğu

tespit edilmiştir (Ccedilizelge 6) Ertaş ve ark (1999) Tokat ilindeki uumlniversite

oumlğrencilerinin aylık toplam harcamaları iccedilerisinde en yuumlksek payı 3031 ile

gıda harcamaları olduğunu tespit etmişlerdir

Ccedilizelge 6 Oumlğrencilerin Turhal ilccedilesinde aylık harcama tutarları (TL)

HARCAMA TUumlRLERİ TSHMYO (124) TMYO (196) GENEL (320)

Değer Değer Değer

Giyim 2294 734 3018 939 2738 861

Sağlık 478 153 385 120 421 132

Gıda 6057 1938 6814 2119 6520 2050

Barınma 9730 3113 7548 2348 8394 2639

Isınma 3093 990 1992 620 2419 761

Sosyal Aktivite 1137 364 1850 575 1574 495

Ulaşım 282 902 3466 1078 3216 1011

İletişim 1746 559 2005 624 1905 599

Eğitim 1032 330 929 289 969 305

Diğer ev ihtiyaccedilları 1272 407 1689 525 1527 480

Alışkanlıklar (sigara alkol vb) 1593 510 2454 763 2120 667

TOPLAM 31252 10000 32150 10000 31806 10000

Araştırmadan elde edilen verilerden hareketle ilccediledeki tuumlm oumlğrencilerin

ilccedile ekonomisine aylık katkısı

31806 TLoumlğrenci 1636 oumlğrenci = 52034616 TL

olarak hesaplanmıştır

Bu toplamın yaklaşık 30rsquou TSHMYO ve 70rsquoi ise TMYO

oumlğrencilerinden oluşmaktadır Oumlğrencilerin ortalama 9 ay ilccedilede oumlğrenim

goumlrduumlkleri duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde tuumlm oumlğrencilerin ilccedile ekonomisine yıllık katkıları

52034616 TLay 9 ay = 468311544 TL

şeklinde hesaplanmaktadır

Bunun yanısıra ilccediledeki yuumlksekokulların tahakkuk servislerinden alınan

2010-2011 verilerine goumlre yıllık tuumlm personel harcamaları toplamı 103571104

TLrsquodir Bu sonuccediltan hareketle ilccediledeki yuumlksekokullardaki personel ve

oumlğrencilerinin ilccedile ekonomisine yıllık toplam katkısı

103571104 TL + 468311544 TL = 571882648 TL

olarak hesaplanmıştır

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

182

Bu tutar Turhal ekonomisine giren harcamalardır 2010 yılı nuumlfus

sayımı sonuccedillarına goumlre ilccedile nuumlfusunun 63 987 kişi olduğu (TUİK 2012)

duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde yuumlksekokullar aracılığı ile ilccedilede yıllık gelir artışı

571882648 TL 63987 kişi = 8937 TLkişi

olarak hesaplanmıştır

Oumlzellikle uumlniversitelerin boumllgelerin ekonomik istikrarına oumlnemli bir

katkıda bulunduğu gibi boumllgelerin sosyal yaşamlarında ccedilok oumlnemli gelişmelere

neden olduğu belirtilmektedir Turizm enduumlstrisinde olduğu gibi uumlniversite

oumlğrencilerinin harcamalarının da boumllge ekonomileri uumlzerinde oumlnemli bir

ccediloğaltan etkisi bulunduğu ifade edilmektedir (Aydemir 1994) Uumlniversiteler ya

da buumlnyesinde bulundurduğu idari akademik personel ve oumlğrencilerin yapacağı

harcamaların ekonominin sahip olduğu marjinal tuumlketim eğilimi değerine bağlı

olarak yerel ekonomide buumlyuumlk miktarda bir genişletici etki yaratacağı

belirtilmektedir (Tuğcu 2003) Uumlniversite ve oumlğrencilerin sosyal yaşam

taleplerinin etkisiyle bu alanda hizmet veren internet kafe lokanta kafeterya

disko ve bar gibi işletmelerin hızlı bir gelişim goumlsterdiği de ifade edilmektedir

(Kaşlı ve Serel 2008) İlccedilede uumlniversite oumlğrenci sayısının artması ile birlikte bu

tarz işyerlerinin muumlşteri sayısı ve profilinde değişiklik olduğu soumlylenebilir

4 SONUCcedil

Yapılan bu araştırmada anket yapılan oumlğrencilerin daha ccedilok ilccedileye

yakın boumllgelerden geldiği ailelerinin ve dolayısıyla kendilerinin aylık

gelirlerinin ccedilok yuumlksek olmadığı ccediloğunluğunun ilccedile merkezinde kiralık ev-yurt-

pansiyon gibi yerlerde ikamet ettiği ccediloğu oumlğrencilerin yuumlksekokula uyumla

ilgili olarak herhangi bir problemlerinin olmadığı ancak yuumlksekokul

youmlnetiminden birtakım beklentilerin olduğu gibi oumlnemli sonuccedillara ulaşılmıştır

Bununla birlikte yapılan hesaplama sonucunda ilccedilede bulunan 2 adet

yuumlksekoumlğretim kurumunun gerek oumlğrenciler ve gerekse personel (akademik ve

idari) kanalıyla ilccedile ekonomisine oumlnemli duumlzeyde katkı yaptığı ortaya

konulmuştur Ayrıca ilccedilede yuumlksekoumlğretim kurumlarının bulunmasının sosyo-

kuumlltuumlrel accedilıdan da katkı sağlayacağı soumlylenebilir

Bahsedilen katkıların devam etmesi veya daha da artırılabilmesi

accedilısından yerel halk ve youmlneticilerin daha bilinccedilli davranmaları sunulan hizmet

kalitelerini artırmaları daha fazla sosyo-kuumlltuumlrel olanak sunulması oumlğrencilerin

oumlzellikle barınma probleminin ccediloumlzuumlme kavuşturulması ilccedilede kurulan ve bina

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

183

inşaatına başlanılan 4 yıllık eğitim verecek olan ldquoTurhal Uygulamalı Teknoloji

ve İşletmecilik Yuumlksekokulurdquonda eğitim-oumlğretime biran oumlnce geccedililmelidir

KAYNAKLAR

Atik H (1999) ldquoUumlniversitelerin Yerel Ekonomiye Katkıları Teori ve Erciyes

Uumlniversitesi Uumlzerine Bir Uygulamardquo Erciyes Uumlniversitesi İktisadi ve

İdari Bilimler Fakuumlltesi Dergisi 15 99-109

Aydemir SE (1994) ldquoKaradeniz Teknik Uumlniversitesinin Kent ve Boumllge

Ekonomisine Doğrudan ve Dolaylı Ekonomik Etkilerirdquo Boumllgesel

Kalkınma Sempozyumu Trabzon s195ndash210

Charles DL (2001) ldquoUniversities and Regional Development European

Community under the Targeted Socio-economic Research (TSER)rdquo

Final Report July

Ccediletin M (2007) ldquoBoumllgesel Kalkınma ve Girişimci Uumlniversitelerrdquo Ege

Akademik Bakış Dergisi 7(1) 217ndash238

Dalğar H Tunccedil H Kaya M (2009) ldquoBoumllgesel Kalkınmada Yuumlksekoumlğretim

Kurumlarının Roluuml ve Bucak Oumlrneğirdquo Mehmet Akif Ersoy Uumlniversitesi

Sosyal Bilimler Dergisi 1 39-50

Dulupccedilu M Ccedilakırcı İ (2007) ldquo2007 Yılı Oumlğrenci Harcama Eğilimleri

Tutumları Sorunları ve En İyi Tercihlerirdquo httpwwwhurriyetcomtr

(13032008)

Erguumln E (2003) ldquoAKUuml Bolvadin Meslek Yuumlksekokulursquonun Bolvadinrsquoin

Sosyo-Kuumlltuumlrel Yapısına ve Ekonomisine Katkılarırdquo Afyon Kocatepe

Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi Dergisi 5(1) 63-78

Erkekoğlu H (2000) ldquoBoumllge Uumlniversitelerinin Yerel Ekonomiye Katkıları

Sivas Cumhuriyet Uumlniversitesi Oumlrneğirdquo Erciyes Uumlniversitesi İktisadi ve

İdari Bilimler Fakuumlltesi Dergisi 16 211-230

Ertaş FC Yayar R Erol Y Guumlleccedil İ (1999) Gaziosmanpaşa

Uumlniversitesinin Tokat İli Ekonomisine Etkisi Uumlzerine Bir Araştırma

Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Meslek Yuumlksekokulu Yayınları No1

Araştırma Serisi No1 Tokat

Goumlrkemli HN (2009) ldquoSelccediluk Uumlniversitesirsquonin Konya Kent Ekonomisine

Etkilerirdquo Selccediluk Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Dergisi 22

169-186

Greenspan A Rosan M (2006) ldquoThe Role of Universities Today Critical

Partners in Economic Development and Global Competitivenessrdquo

Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184

184

httpicfconsultingcommarketscommunity_developmentdocfilesrol

e universitiespdf (Erişim Tarihi 25062009)

Kaşlı M Serel A (2008) ldquoUumlniversite Oumlğrenci Harcamalarının Analizi ve

Boumllge Ekonomilerine Katkılarını Belirlemeye Youmlnelik Bir Araştırmardquo

Youmlnetim ve Ekonomi 15(2) 99-113

Oumlzyaba M (1999) ldquoKentsel Gelişmede Uumlniversitenin Roluuml (Uludağ

Uumlniversitesi ve Bursa)rdquo httpwwwkentliorgmakalebursahtm

(Erişim Tarihi 28062009)

Tarı R Ccedilalışkan Ş BayraktarY (2006) ldquoKocaeli Uumlniversitesi Oumlğrencilerinin

Gelir ve Tuumlketim İlişkisi Uumlzerine Ekonometrik Bir İncelemerdquo Kocaeli

Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Dergisi 11(1) 168-179

Tuğcu C (2008) ldquoUumlniversitelerin Yerel Ekonomik Faaliyet Hacmine Katkısı

Nevşehir Oumlrneğirdquo

httpwwwpglobalcomtrprlresourcenevsehir_unipdf (Erişim

Tarihi 19082009)

TUİK (2012)

httpraportuikgovtrreportsrwservletadnksdb2ampEVID=adnksdb2En

vampreport=wa_turkiye_ilce_koy_sehirRDFampp_İl1=60ampp_ilce1=1690amp

p_kod=2ampp_yil=2011ampp_dil=1ampdesformat=html (Erişim Tarihi

08112012)

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

185

Temel Yetkinliklerin Belirlenmesine Youmlnelik Suumlreccedil ve Model Oumlnerisi

(Vaka Ccedilalışması)

Oumlmer Faruk Uumlnal1

Oumlzet

Bu ccedilalışmada temel yetkinlikleri belirleme suumlreci ve temel yetkinlik modeli

oumlnerilmektedir Ccedilalışma İstanbulrsquoda faaliyet goumlsteren bir şirketler topluluğunda

gerccedilekleştirilmiştir Ccedilalışma iccedilin oumlncelikle pilot bir şirket belirlenmiştir Odak grup

ccedilalışmasına pilot şirketin uumlst youmlnetimi boumlluumlm youmlneticileri insan kaynakları

profesyonelleri ve danışmanlar katılmıştır Model geliştirme ccedilalışması tuumlm ccedilalışanlarla

yapılan anketle sonlandırılmıştır Ccedilalışma ile kurumun değerlerini yansıtan 20 temel

yetkinlik belirlenmiştir

Anahtar Kelimeler Temel yetkinlikler Temel yetkinlik modeli Yetkinlik

geliştirme suumlreci

A Process and Model Suggestion for Determining Core Competencies

(A Case Study)

Abstract

This article presents a detailed process and a model for core competencies The

study tested the development of core competency model at a group of companies in

Istanbul At the very beginning a pilot firm is selected for the study The focus group

study was carried out in partnership with the firmrsquos top executives line managers and

human resource professionals and consultants The model was completed with a survey

among all incumbents The core competency model consists of 20 competencies

representing core values of the company

Key Words Core competencies Core competency model Process of

competency development

1 GİRİŞ

Yetkinliğe dayalı youmlnetim yaklaşımı oumlrguumltlerin rekabetccedili uumlstuumlnluumlğuumlnuumln

ccedilalışanların geliştirdiği yetkinliklere bağlı olduğu duumlşuumlncesine dayanmaktadır

(Tak vd 2007 233-266) Ccedilalışanların yetkinlikleri oumlrguumltuumln yapılabilirliklerini

1 YrdDoccedilDr Suumlleyman Demirel Uuml İktisadi İdari Bilimler Fak Sosyal Hizmet Boumll

Isparta omerunalsduedutr

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

186

belirleyen entelektuumlel sermayenin temel unsurlarından biridir (Garciacutea-

Barriocanal vd 2012 12310ndash12318) Entelektuumlel sermaye yetkinlik ve

adanmışlığın etkileşiminden oluşmaktadır (Ulrich 1998 15-26) Oumlrguumltlerin

misyonlarını başarmaları yetkinliklerin stratejilerle uyumlu olmasına bağlıdır

Yetkinlikler olmaksızın oldukccedila iyi kavramlaştırılmış ve konumlandırılmış

stratejiler bile başarılı bir şekilde uygulanamaz ve gerccedilekleştirilemez (Cardy ve

Selvarajan 2006 235-245 Saylı ve Ağca 2009 345-364) Ccedilalışanın

yetkinlikleri ile işin gerekleri ne kadar iyi oumlrtuumlşuumlrse ccedilalışanın iş tatmini ve

performansı o kadar yuumlksek olacaktır (Heinsman 2008 3)

Oumlrguumltuumln diğer kaynaklar ve yapılabilirlikleri ile birlikte ccedilalışanların

yetkinlikleri rekabetccedili avantaj iccedilin oumlnemli bir kaynaktır (Cardy ve Selvarajan

2006 235-245) Kaynak olmanın oumltesinde oumlrguumltuumln diğer kaynaklarının verimli

bir şekilde kullanılabilmesi iccedilin ccedilalışanların da uygun yetkinliklere sahip olması

gerekmektedir (Nordhaug ve Grenhaug 1994 89-106)

Yetkinlikler insan kaynakları (İK) alanında oumlnemli bir kavram haline

gelmiş (Ccediletinkaya 2009 219-238) ve oldukccedila yaygın bir kullanım alanı

bulmuştur Yetkinlikler seccedilme yerleştirme terfi uumlcret oumlduumlllendirme

performans youmlnetimi eğitim ve geliştirme kariyer youmlnetimi koccedilluk kılavuzluk

(mentorluk) yedekleme kurumsal stratejik planlama ve değişim youmlnetimi gibi

alanlarda kullanmaktadır (Chung-Herrera vd 2003 17-25 Rodriguez vd

2002 309-324 Mansfield 2000 3-17 Draganidis and Mentzas 2006 51-64

IDAS 2006 14)

Yetkinliklerle youmlnetim İK profesyonellerinin değişik ihtiyaccedillarına cevap

vermekte (Mansfield 2000 3-17) ve kurumda insan kaynakları sisteminin

geliştirilmesi iccedilin buumltuumlnleşik bir ccedilerccedileve sunmaktadır (Chung-Herrera vd 2003

17-25) İK uygulamalarında ortak bir dilin oluşturulması işin gereklerinin

anlaşılmasını kolaylaştırmaktadır Ccediluumlnkuuml yetkinlik modeli sayesinde bir işin

etkin bir şekilde yerine getirilebilmesi iccedilin hangi yetkinliklere hangi seviyelerde

ihtiyaccedil olduğu bilinmektedir (Mansfield 2000 3-17)

Yetkinlik youmlnetimi dahili bireysel davranış ve yeteneklerin oumlrguumltuumln

stratejik youmlnelimleri ile uyumlaştırılmasına yardımcı olan temel İK stratejisidir

Yetkinlik modelinin oumlncelikli ccedilıktısı oumlrguumltsel stratejileri amaccedilları ve değerleri

spesifik davranışlara doumlnuumlştuumlrerek bireysel davranışları strateji amaccedil ve

değerlerle uyumlaştırmasıdır Bu bakımdan yetkinlik yaklaşımı uygun şekilde

tasarlandığında seccedilme geliştirme terfi ve oumlduumlllendirme gibi İK suumlreccedillerini bir

birleriyle entegre ederek bireysel ve oumlrguumltsel performansa katkı sağlayabilir

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

187

(Oumlzccedilelik ve Ferman 2006 72-91)

Bu ccedilalışma temel olarak iki boumlluumlmden oluşmaktadır Birinci boumlluumlmde

yetkinlik kavramı yetkinlik ccedileşitleri yetkinlik belirleme yaklaşımları yetkinlik

belirleme youmlntemleri ve yetkinlik modeli belirlerken dikkate alınması

gerekenler accedilıklanmaktadır İkinci boumlluumlmde ise yetkinlik geliştirme suumlreci vaka

ccedilalışması bağlamında accedilıklanmakta ve temel yetkinlik modeli oumlnerisi

sunulmaktadır

2 Yetkinlik Kavramı

Yetkinlik kavramı ilk olarak Selznick tarafından işletmenin kilit başarı

faktoumlrlerini belirlemek iccedilin kullanılmıştır (Budak 2008 50) İlk yetkinlik

modeli ise Psikolog McClelland tarafından 1970rsquoli yıllarda geleneksel zeka

testlerine alternatif olarak geliştirilmiştir (Mansfield 2000 3-17 Cardy ve

Selvarajan 2006 235-245) Yetkinlik kavramı Boyatzis tarafından

popuumllerleştirilmiştir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245 Klink ve Boon 2002

411-424) Yetkinlikler 1990 yılından itibaren stratejik youmlnetim seccedilme

yerleştirme eğitim ve performans değerleme uygulamalarında anahtar kelime

olmuştur (Enis 2008 1-25)

McClellandrsquoa goumlre yetkinlikler sadece işle ilgili sonuccedillarla değil aynı

zamanda liderlik kişiler arası ilişkiler yeteneği gibi sosyal yaşamla da

ilgilidirler Yazma okuma ve hesaplama yetenekleri gerektiren bazı yetkinlikler

geleneksel olarak bilişseldir Diğer yetkinlikler ise kişilik goumlstergeleri ile

ilgilidir (McClelland 1973 1-14) Bu tanım yetkinliği başarıyla buumltuumlnleşmiş

herhangi bir psikolojik davranış veya tutum olarak goumlrmektedir Yetkinlik

kavramın zamanla olgunlaşmasıyla birlikte bilgi yetenek kabiliyetler ve kişiyle

ilgili diğer karakteristikler de tanımın iccediline alınmıştır (Athey ve Orth 1999

215-226)

Boyatzis yetkinlikleri kişinin belirgin oumlzellikleri olarak tanımlamıştır

Guumlduuml karakter yetenek kişisel imaj sosyal rol ve bilgi birikimi (Boyatzis

1982 16 aktaran Gangani vd 2006 127-140) Boyatzisrsquoin bu geniş tanımı iş

performansı ile ilgili farklı kişisel oumlzelliklere atıfta bulunmakta (Cardy ve

Selvarajan 2006 235-245) ve hemen hemen her şeyi kapsamaktadır (Currie ve

Darby 1995 11-18)

Brockbankrsquoa goumlre yetkinlikler kişinin kim olduğunu ne bildiğini ve ne

yaptığını goumlstermektedir (Brockbank vd 1999111-118) Desslerrsquoe goumlre

yetkinlik işi etkin bir şekilde yapan kişinin goumlsterilebilen karakteristikleridir

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

188

(Dessler 2007 154) Yeungrsquoa goumlre yetkinlik uumlstuumln ya da etkin performansa

sebep olan oumlnemli kişisel oumlzelliklerdir (Yeung 1996 119-131) Yetkinlik bilgi

yetenek ve kabiliyetlerin sonucu olabileceği gibi kişilik davranış ve guumlduumller de

yetkinliklerin ortaya ccedilıkmasında oumlnemli bir rol oynayabilir(Heinsman 2008 2)

Yetkinlik ldquoBelirli bir iş bağlamında bir aktivitenin yapılabilmesi iccedilin

gerekli olan ve insanların elde edebilecekleri spesifik belirlenebilir

tanımlanabilir ve oumllccediluumllebilir bilgi yetenek beceri veveya diğer işlerle ilgili

karakteristiklerdir (tutum davranış fiziki beceri)rdquo (HR-XLM 2001 3 Petersen

vd 2011 xx )

Tanımlamalardan anlaşılacağı ve araştırmacıların (Heinsman 2008 2

Deist 2005 27-46 Lahti 1999 59-75 Nordhaug ve Grenhaug 1994 89-106)

da belirttiği gibi yetkinlik kavramının tanımında birlik yoktur

3 Yetkinlik Ccedileşitleri

Temel yetkinlikler Organizasyonun misyonunu vizyonunu

değerlerini ve stratejik planını gerccedilekleştirmeye youmlnelik yapılacak işleri başarılı

bir şekilde yerine getirmek iccedilin kurum iccedilindeki buumltuumln ccedilalışanların gerek

duyduğu diğer yetkinliklere goumlre daha baskın ve youmlnlendirici yetkinliklere

temel yetkinlikler denilmektedir (IDAS 2006 2 Gangani vd 2006 127-140

Biccediler ve Duumlztepe 2003 13-20)

Fonksiyonel yetkinlikler Fonksiyonel yetkinlikler mevcut işin etkin

bir şekilde yerine getirilebilmesine yardımcı olmaktadır (Gangani vd 2006

127-140) Herhangi bir pozisyon iccedilin bazı yetkinlikler diğerlerine goumlre daha

oumlnemli ya da daha gerekli olabilmektedir Oumlrnek olarak satış elamanı ve

kasiyerin ihtiyaccedil duydukları kişiler arası ilişkiler hesaplama ve konuşma

kapasitesi derece bakımından birbirinden farklı olacaktır (Enis 2008 1-25)

Kişisel yetkinlikler Kişisel yetkinlikler ccedilalışanın bireysel amaccedillarını

gerccedilekleştirmesi ve bir sonraki seviyeye ya da geleceğe hazırlanmasına

yardımcı olan yetkinliklerdir (Gangani vd 2006 127-140) Bireysel

yetkinlikler işyerinde eğitim ve tecruumlbe ile kazanılabilmektedir Tecruumlbeyle

kazanılan yetkinlikler kısmen kazanıldığı firmaya oumlzguumlduumlr (Nordhaug ve

Grenhaug 1994 89-106)

Şekil 1rsquode oumlrguumltuumln misyonu değerleri amaccedilları ve hedefleri ile

yetkinlikler arasındaki ilişki goumlsterilmektedir Oumlrguumltuumln temel yetkinlikleri

oumlrguumltuumln değerlerini desteklemektedir Boumlluumlmlerin amaccedillarına dayanarak

bireysel amaccedillar geliştirilmiştir Fonksiyonel yetkinlikler (teknik yetkinlikler

finansal uzmanlık) boumlluumlm amaccedil ve hedeflerinden tuumlretilmiştir Bireysel

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

189

yetkinlikler (sonuccedil odaklılık ve uyum goumlsterebilme gibi) ccedilalışanların bireysel

hedeflerini gerccedilekleştirmeye ve gelecek iccedilin hazır olmasına yardımcı

olmaktadır

Kaynak Gangani N McLean GN ve Braden R A (2006) ldquoA Competency-Based

Human Resource Development Strategyrdquo Performance Improvement Quarterly 19(1)

127-140

Şekil 1 Oumlrguumltsel Hedefler ve Yetkinlik İlişkisi

4 Yetkinlik Belirleme Yaklaşımları

Cardy ve Selvarajan yetkinlikleri belirlemede doumlrt yaklaşım olduğunu

belirtmektedirler İş temelli gelecek temelli kişi temelli ve değer temelli

Bunlardan ilk ikisi geleneksel diğer ikisi ise alternatif yaklaşım olarak kabul

edilmektedir

İş temelli yaklaşım Oldukccedila yaygın olarak kabul goumlren bu yaklaşımda

yetkinlikler iş gereklerinin analizi sonucu elde edilmektedir Bu yaklaşımla

belirlenen yetkinlikler oumlrguumltte işleri yapmak iccedilin gerekli olan yeteneklerdir ve

kaynağı iş analizleridir Yetkinlikler mevcut işin yapılması işin iccedileriği ve ne

yapıldığı ile ilgilidir Bu yaklaşım hiyerarşik yapıdaki organizasyonların

kuumlltuumlruumlne uygun goumlruumllmektedir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245)

Gelecek temelli yaklaşım Bu yaklaşım gelecekte başarılması gereken

stratejilere ve yapılacak olan işlerin analizlerine odaklanmaktadır Oumlrguumltuumln

gelecek stratejileri yetkinlikleri tuumlretmektedir Yetkinlikler oumlrguumltuumln gelecek

stratejileri ile insan kaynakları arasında bağlantı kurmakta ve İKY fonksiyonları

iccedilin temel oluşturmaktadır Guumlnuumlmuumlzde organizasyonlar dinamik bir ccedilevrede

faaliyet goumlsterdiğinden bu yaklaşım değişimin planlandığı oumlrguumltlere uygun

goumlruumllmektedir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245)

Geleneksel yaklaşımlar buluşccediluluğu destekleyen yetkinlikleri ortaya

ccedilıkarmada aşırı mekanik olabilmektedir Ccediluumlnkuuml geleneksel yaklaşımlar bireysel

ilgi ve oumlzellikleri ihmal etmektedir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245)

Kişi temelli yaklaşım Bu yaklaşım goumlrevden ccedilok kişilik

Misyon

değerler amaccedillar

ve hedefler

Performans

değerleme

Boumlluumlm hedefleri Bireysel

hedefler

Temel

yetkinlikler Ne ve nasıl Fonksiyonel

yetkinlikler

Bireysel

yetkinlikler

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

190

karakteristiklerine oumlrguumlte en buumlyuumlk potansiyeli sağlayacak bireysel oumlzelliklere

ve yeteneklere odaklanmaktadır Bu yaklaşım kişisel yeteneklerin

pazarlanabilir uumlruumln ve hizmetleri uumlretebileceği bir ortam oluşturmaya

ccedilalışmaktadır Bu yaklaşım oumlrguumltsel etkinlik iccedilin ccedilalışanların buluşccediluluğuna

vurgu yapan bilgi temelli oumlrguumltler iccedilin uygun goumlruumllmektedir (Cardy ve

Selvarajan 2006 235-245)

Değer temelli yaklaşım Bu yaklaşım oumlrguumltuumln değerlerini esas almakta

oumlrguumltuumln bilmek ve teşvik etmek istediği temel değerleri belirlemektedir Bu

değerler işlerin nasıl yapılacağını belirlerken hangi işlerin yapılması gerektiğini

belirlemezler Yetkinlikler oumlrguumltteki iş suumlreccedillerine odaklanmaktadır Diğer bir

ifadeyle işlerin nasıl yapılması gerektiği ile ilgili guumlccedilluuml bir oumlrguumlt kuumlltuumlruuml

oluşturulmaya ccedilalışılmaktadır (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245)

Bu yaklaşım etik yetkinlikler geliştirmede etkilidir İş temelli yaklaşım

da her bir pozisyon iccedilin spesifik davranış kodları belirlemede kullanılabilir

Fakat etik davranışları değerlendiren oumlduumlllendiren ve teşvik eden destekleyici

bir oumlrguumlt kuumlltuumlruumlnuumln olmadığı durumlarda iş temelli yaklaşım etik davranışları

ortaya ccedilıkarmada başarısız olacaktır Bundan başka her olası durum iccedilin etik

kodlar ve kurallar geliştirilemeyeceğinden dolayı değer temelli yaklaşım

geleneksel yaklaşımlara goumlre etik yetkinlikler geliştirmede daha avantajlıdır Bu

yaklaşım aynı zamanda ccedilok kuumlltuumlrluuml ya da kuumlltuumlrler arası yetkinlikler

geliştirmede geleneksel yaklaşımlara goumlre daha etkindir (Cardy ve Selvarajan

2006 235-245)

Capaldo vd goumlre ise yetkinlikleri belirlemede evrensel ve durumsalcı

olmak uumlzere iki yaklaşım bulunmaktadır Durumsalcı yaklaşım yetkinlikleri

duruma oumlzel olarak tanımlamaktadır Diğer bir ifadeyle yetkinlik tanımı kurum

kuumlltuumlruumlnden sosyal etkileşimlerden ve ccedilalışanların işi algılama biccediliminden

etkilenmektedir Yetkinliklerle ilgili diğer goumlruumlşe goumlre yetkinlikler evrenseldir

Diğer bir ifadeyle yetkinlikler spesifik kurumsal bağlamdan bağımsızdır

Evrensel yaklaşım yetkinliklerin standardizasyonu ile yuumlksek derecede etkinlik

oumlngoumlrmektedir (Capaldo vd 2006 429-488) Ancak evrensel yetkinlik

katalogları oluşturmak yetkinliklerin sayısı ve tanımların karmaşıklığı dikkate

alındığında zor bir goumlrev olarak kabul edilmektedir (Garciacutea-Barriocanal vd

2012 12310ndash12318)

5 Yetkinlik Modeli Geliştirmede Veri Kaynakları (youmlntemler)

Odak grup ccedilalışmaları Oumlzellikle sayısal verilere ulaşılamadığı

durumlarda odak grup ccedilalışması yetkinliklerin belirlenmesinde kullanılacak

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

191

etkin bir yol olarak goumlruumllmektedir Bu youmlntemde yapılan oturumlarda karşılıklı

goumlruumlş birliğine varılarak yetkinliklerin belirlenmesi muumlmkuumln olmaktadır

(Budak 2008142)

Odak grup ccedilalışmasına ccedilalışanlar youmlneticiler İK youmlneticileri ve eğitim

uzmanları katılabilmektedir Odak grup ccedilalışması genellikle yapılandırılmış bir

suumlreci takip etmektedir Konu uumlzerinde yapılan tartışmalardan sonra katılımcılar

oluşturulan listeyi veya alınacak kararları puanlamaktadır Konu uzmanlarından

oluşan uygun bir grupla daha kısa suumlrede yetkinlik modeli geliştirilebilir Fakat

model yeni yetkinlikleri ve teknik yetenekleri accedilıklayamayabilir (Mansfield

2000 3-17)

Kritik Olay Muumllakatı Yetkinlikler uumlstuumln performans goumlsterenler

uumlzerinde araştırma ya da muumllakat yapılarak da tespit edilebilmektedir (Cardy ve

Selvarajan 2006 235-245) Bu youmlntem ccedilalışanların bazı spesifik yetkinlikleri

nasıl goumlsterdikleri ile ilgili oldukccedila değerli ve detaylı bilgi sunmaktadır Bu

değerinden dolayı muumllakatlar bazı spesifik ve kritik işlerle ilgili yetkinlik

modellerinin oluşturulmasında kullanılmaktadır (Mansfield 2000 3-17)

Bu youmlntemde muumllakatların araştırmacı tarafından kaydedilmesi

gerekmektedir Kaydedilen verilerin ccediloumlzuumlmlenmesi zaman alan ve maliyetli bir

ccedilalışmadır Bu nedenle bu youmlntem ccediloklu model geliştirilmede sınırlı kullanım

alanına sahiptir Ayrıca araştırmalar uumlstuumln performans goumlsterenlerin yetenek ve

karakteristiklerinin ccedilalışanların ccediloğunluğu tarafından anlaşılamadığını

goumlstermektedir (Mansfield 2000 3-17)

Jenerik Yetkinlik soumlzluumlkleri Bazı araştırmacılar ve İK

profesyonelleri yetkinlik modeli geliştirmedeki engin tecruumlbelerine dayanarak

yetkinlik soumlzluumlkleri geliştirmişlerdir Yetkinlik soumlzluumlkleri genel olarak

karşılaşılan yetkinlikler ve davranış goumlstergeleri hakkında kavramsal bir ccedilerccedileve

sunmaktadır Yetkinlik soumlzluumlkleri her biri 5 ila 15 davranış goumlstergesinden

oluşan 20 ila 40 arası yetkinlikten oluşmaktadır (Mansfield 2000 3-17)

Yetkinlik modellerinin oluşturulmasında jenerik yetkinlik soumlzluumlklerinin

kullanılmasının bir kısım faydaları bulunmaktadır Birincisi yetkinlik soumlzluumlkleri

ccedilalışma grubuna kavramsal bir ccedilerccedileve sunar ve nereden başlanacağı konusunda

fikir verir İkincisi odak grup ccedilalışmalarında katılımcılardan jenerik

yetkinliklerin oumlnemine goumlre puanlanması istenebilir Uumlccediluumlncuumlsuuml kavramsal

ccedilerccedileve kritik olay muumllakatlarının analiz edilmesinde yol goumlsterici olarak

kullanılabilir (Mansfield 2000 3-17) Ayrıca yetkinlik soumlzluumlkleri kurum iccedilinde

genel bir dil veya iletişim aracı oluşturulmasına katkı sunmaktadır (Heinsman

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

192

2008 118)

Jenerik yetkinlik modellerinin ccedilekici goumlruumlnmelerine rağmen oumlnemli

dezavantajları bulunmaktadır Şoumlyle ki bir oumlrguumltte etkinliği sağlayan

karakteristikler başka bir oumlrguumltte aynı fonksiyonu sağlamayabilir Bundan başka

jenerik yetkinliliklerin uygulanması ccedilalışanlar tarafından tepki ile karşılanabilir

(Cardy ve Selvarajan 2006 235-245)

Araştırma (survey) Yetkinliklerin belirlenmesi araştırma ccedilabası

gerektirebilir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245) Bazı araştırmacılar

yetkinlik modeli geliştirmek iccedilin oumlrguumltuumln tuumlm ccedilalışanlarının katıldığı

araştırmalar yapmaktadırlar Fakat buumltuumln ccedilalışanların goumlruumlşlerinin yetkinlik

modeli iccedilin uygun bir temel oluşturup oluşturmadığı şuumlphelidir (Mansfield

2000 3-17)

İK uygulamaları Yetkinliklerin oumlrguumltlerde başlıca kullanım alanı İK

uygulamalarıdır Ayrıca İK uygulamalarında dikkate alınan kriterler de

yetkinlikleri belirlemede oumlnemli ipuccedilları verebilmektedir (Biccediler ve Duumlztepe

2003 13-20) Oumlrnek olarak iş duyuruları performans kriterleri uumlcret kriterleri

ve terfi kriterleri oumlrguumltte hangi yetenek beceri ve oumlzelliklere oumlnem verildiğini

goumlstermektedir (Oumlzden 331332)

6 Yetkinlik Modeli Oluştururken Dikkate Alınması Gerekenler

Yetkinlikler yetkinlik modelinin yapı taşlarıdır (Draganidis and

Mentzas 2006 51-64) Yetkinlik modeli ise oumlrguumltteki bir iş veya rolle ilgili

yetkinlikler setidir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245) Yetkinlik modelinin

oluşturulması oumlrguumltuumln yetkinlik durumunu ve ihtiyacını anlamak bakımından

oumlnem taşımaktadır (Leyking vd 2009 14-25 ) Aşağıda yetkinlik modeli

oluştururken dikkate alınması gereken bir kısım konulara değinilmektedir

- Bir oumlrguumltte yetkinlik temelli yaklaşımların başarılı olabilmesi iccedilin İK

profesyonellerinin oumlrguumltsel ihtiyaccedil değerlendirmesi planlama veri toplama

değişim youmlnetimi ve iletişime oumlnemli bir zaman ayırmaları gerekmektedir

Yetkinliğe dayalı insan geliştirme stratejisinin etkili bir şekilde yuumlruumltuumllebilmesi

iccedilin uumlst youmlnetimin desteği sağlanmalıdır (Gangani vd 2006 127-140)

-Yetkinliklerin oumlrguumltuumln vizyonu ve stratejik youmlnelimleri ile uyumlu

olması gerekmektedir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245 Ulrich 1998 15-

26)

- Yetkinliklerin geliştirilmesi aşamalarında ccedilalışanları bilgilendirmek ve

katılımını sağlamak yetkinlik modelinin daha iyi anlaşılmasına katkı

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

193

sağlayabileceği gibi adanmışlığı da attırabilir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-

245 Gangani vd 2006 127-140)

- Yetkinlik modeli geliştirirken uygun bir metodoloji geliştirilmelidir

(Gangani vd 2006 127-140) Model yeterli buumlyuumlkluumlkte olmalıdır Her bir

yetkinlik kavramsal olarak tutarlı ve diğerlerinden farklı olmalı ve davranış

goumlstergeleri accedilıkccedila ifade edilmelidir (Mansfield 2000 3-17)

- Yetkinlikler ldquoistek listesirdquo olmaktan oumlte pazarın ve oumlrguumltuumln mevcut ve

gelecek ihtiyaccedillarını yansıtan kavramsal bir ccedilerccedilevede şekillendirilmelidir

(Currie ve Darty 1995 11-18 Gangani vd 2006 127-140 Conway 1994 7-

12) Yetkinlikler kullanıcılarının ihtiyaccedillarına cevap verebilmeli ve İK

uygulamalarına değer oluşturacak unsurlar iccedilermelidir (Mansfield 2000 3-17)

Oumlzellikle performans değerleme ve uumlcretlendirmeyi etkileyecek yetkinliklerin

doğru belirlenmesi gerekmektedir (Tak vd 2007 233-266)

- Yetkinliklerin sosyal boyutu bulunmaktadır Ccedilalışanların birbirleriyle

etkileşimi yeni ve kolektif yetkinliklerin geliştirilmesine yardımcı olur

(Nordhaug ve Grenhaug 1994 89-106)

- Yetkinlik modeli oluşturmanın dinamik bir suumlreccedil olduğunu dikkate

almak gerekmektedir Yetkinlikleri belirleyen birccedilok faktoumlr bulunmaktadır

Oumlrguumltuumln iccedilinde faaliyet goumlsterdiği ccedilevre dinamik bir ccedilevre olduğuna goumlre baskı

faktoumlrleri ve baskının şiddeti suumlrekli değişmektedir Dolayısıyla ccedilevrede ve

oumlrguumltte meydana gelen değişime paralel olarak yetkinliklerin de goumlzden

geccedilirilmesi ve değiştirilmesi gerekmektedir (Tak vd 2007 233-266)

- Oumlrguumltsel bağlam ve ccedilevresel koşullar dikkate alınmadan başarı sadece

bireysel yetkinliklere endekslenmemelidir İnsanların başarılı performans

goumlstermeleri farklı zamanlarda farklı koşul ve nedenden kaynaklanabilir Belirli

bir ortamda başarılı olan bir ccedilalışan başka bir ortamda başarılı olamayabilir

(Currie ve Darby 1995 11-18)

7 Temel Yetkinlik Modelinin Oluşturulması

71 Ccedilalışmanın Yapıldığı Kurum Hakkında Bilgi

Vaka ccedilalışmasına konu olan kurum İstanbul merkezli bir şirketler

topluluğudur Kuruma bağlı 15 şirket faaliyet goumlstermektedir Kuruma bağlı

şirketlerin ikisi ilk 500 firma arasında yer almaktadır Bağlı şirketler uumlretim ve

hizmet sektoumlruumlnde faaliyet goumlstermektedir Kurumda 2500 kişi ccedilalışmaktadır

(Kurumun adının accedilıklanması kurum yetkilileri tarafından istenmemiştir)

Kurumda bir İKY danışmanlık firması tarafından ihtiyaccedil analizi

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

194

ccedilalışması yapılmıştır Ccedilalışmada iş ihtiyaccedilları ve artan rekabetccedili baskıların

kurumu insan sermayesinin performansını yuumlkseltmeye zorladığı tespitine yer

verilmiş ve yetkinliğe dayalı stratejilere youmlnelmesi oumlnerilmiştir Bu oumlneri

ccedilalışmanın hareket noktasını oluşturmaktadır

72 Araştırma Youmlntemi ve Kısıtları

Temel yetkinliklerin belirlenmesinde oumlnceki boumlluumlmlerde bahsedilen

youmlntemlerden (veri kaynağı) uumlccediluuml birlikte kullanılmıştır Yetkinlikler insan

kaynakları uygulamalarının incelenmesi odak grup ccedilalışması ve anket

uygulaması sonucunda belirlenmiştir Odak grup ccedilalışmasına veri teşkil edecek

yetkinlikler ccedilalışma grubu tarafından kurumun İK uygulamaları incelenerek

elde edilmiştir Odak grup ccedilalışması sonucu 20 yetkinlik belirlenmiş ve tuumlm

ccedilalışanlar tarafından oumlnem derecesine goumlre puanlanacak yetkinlik listesi

oluşturulmuştur

Araştırma aşamasında standardize anket youmlntemi kullanılmıştır Anket

iki kısımdan oluşmaktadır Birinci kısımda anketi dolduran kişiye ait

demografik bilgiler yer almaktadır Bu kısmın doldurulması zorunlu değildir

İkinci kısım temel yetkinliklerin oumlnem derecesinin belirlenmesine youmlneliktir Bu

kısımdaki ifadelerin tamamının puanlanması zorunludur Dolayısıyla sadece

ikinci boumlluumlmuuml tam olarak doldurulmuş anketler sistem tarafından kabul

edilmektedir Cevap oumllccedileği olarak ise 5rsquoli Likert tipi oumllccedilek kullanılmıştır Ccedilok

oumlnemsiz (1) oumlnemsiz (2) orta duumlzeyde oumlnemli (3) oumlnemli (4) ccedilok oumlnemli (5)

Anket sonuccedillarının analizinde ise faktoumlr analizi kullanılmıştır

Anket uygulamasında tuumlm şirket ccedilalışanlarına ulaşılması hedeflenmiştir

Ancak şirket ccedilalışanlarının bir kısmının internet erişiminin olmamasından ve

bunlara ulaşmanın uzun zaman alacağından dolayı hedef kitleden ccedilıkarılmıştır

Dolayısıyla yetkinlik belirleme ccedilalışması ldquoaraştırmardquo kısmı internet erişimi

olanlar uumlzerinden yuumlruumltuumllmuumlştuumlr Anket linki şirketin internet erişimi olan 2000

ccedilalışanına elektronik posta ile goumlnderildi E-postada ccedilalışmanın amacı ve

doldurmanın goumlnuumllluumlluumlk esasına dayandığı belirtildi Bir haftalık suumlre iccedilinde

toplam 1054 ccedilalışandan geri doumlnuumlş sağlandı Anketlerin geri doumlnuumlş oranı 527

dir

Sonuccedillarının genelleştirilememesi vaka ccedilalışmalarının oumlnemli bir kısıtı

olarak kabul edilmektedir (Oumlzccedilelik ve Ferman 2006 72-91) Anket

uygulamasında internet erişimi olmayanların kapsam dışında bırakılması

ccedilalışmanın diğer bir kısıtını oluşturmaktadır

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

195

73 Model Oluşturma Aşamaları

Temel yetkinlik modelinin geliştirilmesine youmlnelik olarak yapılandırılmış bir

suumlreccedil izlenmiştir Bu suumlreccedil temel olarak dokuz adımdan oluşmaktadır

1 Aşama Ccedilalışmanın amacının belirlenmesi Kurum İnsan Kaynakları

Merkezi uumlst youmlnetimin kendisine vermiş olduğu rol kapsamında tuumlm kurumda

uygulanmak uumlzere yetkinlikleri belirleme ccedilalışması başlatmış ve bu kapsamda

ccedilalışmanın amacını belirlemiştir Bu amaccedillar şunlardır

-Tuumlm kurumda İK uygulamalarında aynı dilin konuşulmasını sağlamak

- İşe alma uumlcretlendirme atama performans değerleme yedekleme ve

kariyer geliştirme gibi İK uygulamalarında veri sağlayacak ve kullanılabilecek

standart oumllccediluumllebilen kriterler belirlemek

- Paylaşılan ve anlaşılan bir kurum kuumlltuumlruuml oluşturmak

- Ccedilalışanlardan hangi yetkinliklerin beklendiğini ortaya koymak

2 Aşama Ccedilalışma takımının oluşturulması Yukarıda belirlenen

amaccedilları gerccedilekleştirecek bir yetkinlik modelinin geliştirilmesi iccedilin kurumun İK

merkezi tarafından 9 kişilik bir ccedilalışma takımı oluşturulmuştur Ccedilalışma

takımında İK koordinatoumlruuml İK koordinatoumlr yardımcısı eğitim koordinatoumlruuml İK

youmlneticisi İK uzmanları (uumlccedil kişi) ve danışmanlık hizmeti veren akademisyenler

(iki kişi) yer almaktadır

3 Aşama Pilot ccedilalışmanın yapılacağı şirketin seccedililmesi Şirketler

topluluğunda yaklaşık 2500 kişinin ccedilalıştığı ve değişik sektoumlrlerde faaliyet

goumlsteren farklı oumllccedileklerde 15 şirket olduğu duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde tuumlm şirketlerde aynı

anda yetkinlik ccedilalışmasının yapılmasının getireceği maliyet dikkate alınarak

oumlncelikle pilot ccedilalışmanın yapılacağı bir şirketin seccedililmesine karar verildi

Seccedililecek şirketin işletme fonksiyonlarının (satış-pazarlama uumlretim halkla

ilişkiler insan kaynakları) boumlluumlmler şeklinde yapılanmış olması koşulu arandı

Ccediluumlnkuuml bazı kuumlccediluumlk oumllccedilekli şirketlerde İK ve halkla ilişkiler fonksiyonu boumlluumlm

olarak yapılandırılmadığı gibi bazı buumlyuumlk oumllccedilekli şirketlerde bazı fonksiyonlar

dışarıdan hizmet alma şeklinde gerccedilekleştirilmektedir (Oumlrnek olarak uumlretim

yapan bir şirketin satın almasını başka bir bağlı şirket yapmaktadır)

4 Aşama Ccedilalışmaya katılacak youmlneticilerin belirlenmesi Pilot

ccedilalışmanın yapılacağı şirketin belirlenmesinden sonra ccedilalışmaya destek verecek

youmlneticilerin belirlenmesi gerekmektedir Bu amaca youmlnelik olarak pilot

şirketin uumlst duumlzey youmlneticilerine ccedilalışma hakkında bilgi verilerek ccedilalışmada yer

alacak boumlluumlm youmlneticilerini goumlrevlendirmeleri talep edildi Soumlz konusu şirkette 7

boumlluumlm bulunmaktadır Bu boumlluumlmlerden ve uumlst youmlnetimden ccedilalışmaya 14

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

196

youmlnetici katılması kararlaştırmıştır Genel muumlduumlr genel muumlduumlr yardımcısı

pazarlama boumlluumlm youmlneticisi yurtdışı pazarlama boumlluumlm youmlneticisi kurumsal

iletişim boumlluumlm youmlneticisi insan kaynakları boumlluumlm youmlneticisi muhasebe boumlluumlm

youmlneticisi ve uumlruumln youmlneticileri (7 kişi) Ayrıca ccedilalışmada yer alacak boumlluumlm

youmlneticilerinin bilgilendirilmesi ve toplantıların organize edilmesi şirket İK

youmlneticisinin sorumluluğuna verilmiştir

5 Aşama Ccedilalışmanın amacı ve yetkinlilerle ilgili eğitim verilmesi Bu

aşamada oumlnemli olan youmlnetsel bir kararla boumlluumlm youmlneticilerinin ccedilalışmaya

katılımını sağlamaktan oumlte boumlluumlm youmlneticilerinin ccedilalışmaya katkı sunmalarını

sağlamaktır Bu amaca youmlnelik olarak oumlncelikle yetkinliklerle youmlnetim

konusunda ccedilalışma gurubunun akademik uumlyeleri tarafından boumlluumlm

youmlneticilerine eğitim verildi Eğitimde ccedilalışmanın amacı faydaları ccedilalışmanın

pilot bir ccedilalışma olduğu ve yetkinlik modelinin odak grup ccedilalışması sonucunda

oluşacağı anlatılmıştır ve boumlluumlm youmlneticilerinin katkı sunmaları istendi

6 Aşama Temel yetkinliklerin belirlenmesi iccedilin odak grup ccedilalışması

Ccedilalışmanın odak gurubu pilot şirket tarafından goumlrevlendirilen 14 youmlnetici ve

ccedilalışma grubu uumlyelerinden oluşmaktadır Odak grup ccedilalışmasının birincisinde

yetkinliklerin belirlenmesinde youmlntem sorunu toplantı sıklığı ve suumlresi tartışıldı

Yetkinliklerin belirlenmesine youmlnelik iki goumlruumlş ortaya ccedilıktı

- Birincisi ccedilalışma grubu tarafından bir oumln ccedilalışma olarak yetkinlik

listesinin hazırlanması ve odak grubu uumlyelilerinin bunların arasından belirli

sayıda yetkinliği belirlemesi

- İkincisi odak grubunun kendisinin yetkinlikleri belirlemesi

Bu iki yaklaşımın da kendilerine goumlre uumlstuumlnluumlkleri ve zayıflıkları

bulunmaktadır Şoumlyle ki ccedilalışma grubunun ccedileşitli kaynaklardan yetkinlik listesi

oluşturması ve odak grubun bu listeden yetkinlikleri belirlemesi her şeyden

oumlnce daha kısa suumlrede yapılacak bir ccedilalışma olacaktır Ancak kuumlltuumlrel

değerlerin modelin oluşturulmasında dikkate alınması gerekmektedir (Oumlzccedilelik

ve Ferman 2006 72-91) Bu durumda kurum iccedilin oumlnemli olan bazı

yetkinliklerin goumlzardı edilme tehlikesi bulunmaktadır ve kurumu diğer

kurumlardan ayıran bazı yetkinliklerin ortaya ccedilıkmama riski bulunmaktadır

Ayrıca yapılan ccedilalışma tuumlm kurum tarafından kabullenilmeyebilir Odak

grubun yetkinlikleri belirlemesi ise daha uzun suumlre alacaktır Ancak odak

gurubun yapacağı ccedilalışmanın kurum tarafından kabullenilme ihtimali daha

yuumlksektir ve kuruma oumlzguuml yetkinliklerin goumlz ardı edilme riski azdır

İlk toplantının sonunda soumlzuuml edilen iki youmlntemin birlikte ele alınması

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

197

odak gurubu uumlyelerinin bir sonraki toplantıya taslak yetkinlik listeleri ile

gelmeleri toplantıların haftalık olarak yapılması ve bir ay iccedilinde

sonuccedillandırılması kararlaştırıldı

Ccedilalışma grubu kurumun işe almada iş ilanlarında goumlrev tanımlarında

iş analizlerinde uumlcretlendirmede atamalarda ve performans değerlemede

dikkate aldığı yetkinliklerden ve literatuumlrden yapılan araştırmalardan ikinci

toplantıda sunulmak uumlzere taslak bir yetkinlik listesi belirledi

Odak gurubun ikinci toplantısında uumlyelerin her birisinin bir kağıda

diledikleri kadar yetkinlik yazmaları ve yazma işlemi tamamlandıktan sonra

buumltuumln uumlyelerin listelerini toplantı sekreterine vermeleri istendi Uumlyelerden gelen

yetkinliklerin tamamı toplantı sekreteri tarafından listelendi Boumlylelikle 37

yetkinlikten oluşan bir liste elde edilmiş oldu Liste uumlzerinde ilk ccedilalışma benzer

ifadelerin birleştirilmesi oldu Ayrıca bazı yetkinlikler (aslarını geliştirtme gibi)

youmlnetici yetkinliği olduğundan dolayı listeden ccedilıkarıldı Bu ccedilalışmanın

sonucunda 31 yetkinlikten oluşan bir liste oluşturuldu (Ccedilizelge 1)

Ccedilizelge 1 Temel Yetkinlikler (1 ccedilalışma)

Sayı Yetkinlik adı Sayı Yetkinlik adı 1 Aidiyet Duygusu 17 Oumlğrenmeye Accedilıklık 2 Başarma Azmi 18 Oumllccediluumlluuml Davranma 3 Bilgi Paylaşımı 19 Objektif Olma (nesnellik) 4 Goumlrev Bilinci 20 Oumlzguumlven 5 Esnek Duumlşuumlnebilme 21 Ccediloumlzuumlm Odaklılık 6 Fedakarlık 22 Sabırlı Olma 7 Gelişime Accedilıklık 23 Saygılı Olma 8 Başkalarını

ccedilekiştirmeme

24 Sır Saklama 9 Guumlvenirlilik 25 Sorumluluk Alabilme 10 İletişim Becerisi 26 Talimatlara Goumlre İş Yapma 11 İlgi ve Heves 27 Temsil Kabiliyeti 12 İstikrarlı Olma 28 Yenilikccedililik 13 İşbirliği 29 Ccedilevresiyle Uyum 14 İtaat Etme 30 Verimlilik 15 Kişisel Gelişim 31 Nezaket 16 Kurum Kuumlltuumlruuml

Uumlccediluumlncuuml oturumda yetkinliklerin sayısının azaltılması amacıyla

katılımcıların yetkinlik listesinden en oumlnemli goumlrduumlkleri 15 adet yetkinliği

seccedilmeleri istendi Hiccedil tercih edilmeyenlerin elenmesi sonucunda mevcut

listedeki yetkinlik sayısı yirmiye indirildi Bu ccedilalışma sonucu elde edilen liste

Ccedilizelge 2rsquode verilmektedir

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

198

Ccedilizelge 2 Temel Yetkinlikler (2 ccedilalışma)

Sayı Yetkinlikler Sayı Yetkinlikler

1 Guumlvenirlilik 11 Başarma Azmi 2 Goumlrev Bilinci 12 Oumlzguumlven 3 Verimlilik 13 Bilgi Paylaşımı 4 Temsil Kabiliyeti 14 Ccediloumlzuumlm Odaklılık 5 Oumllccediluumlluuml Davranma 15 Sabırlı Olma 6 İşbirliği 16 Fedakarlık 7 İlgi ve Heves 17 Sorumluluk Alabilme 8 İletişim Becerisi 18 Objektif Olma (nesnellik) 9 Gelişime Accedilıklık 19 Esnek Duumlşuumlnebilme 10 Ccedilevresiyle Uyum 20 İstikrarlı Olma

7 Aşama Yetkinliklerin tanımlanması

Odak grup ccedilalışmasının doumlrduumlncuumlsuumlnde yetkinlik tanımları belirlendi

Yetkinliklerin bu aşamada tanımlanmasının amacı daha sonra yapılacak

uygulamalarda herkesin aynı yetkinliği aynı anlamasını sağlamaktır

Tanımlanan yetkinliklere aşağıda oumlrnek verilmektedir

Gelişime Accedilıklık Bireyin hem kişisel hem de iş yaşamı iccedilin mevcut

becerilerini geliştirmeye yeni beceriler edinmeye ve yeni bilgiler oumlğrenmeye

accedilık olmasıdır

Verimlilik İşin en iyi biccedilimde en uygun kaynak (zaman para enerji

vs) kullanımı ile yapılması ve israfın oumlnlenmesidir

Boumlylelikle tuumlm personelin goumlruumlşuumlne sunulacak yetkinlik listesi ve tanımları

hazırlanmış oldu ve odak grup ccedilalışması sonlandırıldı

8 Aşama Ccedilalışanların goumlruumlşuumlnuumln alınması (anket uygulaması)

Yetkinlik ccedilalışma grubu pilot şirkette odak grup ccedilalışması sonucunda

oluşturulan temel yetkinlikler hakkında tuumlm şirketlerdeki ccedilalışanların

goumlruumlşlerini almak ccedilalışanların katılımını sağlamak ve gerekirse bir kısım

yetkinlikleri listeden ccedilıkartmak amacıyla bir anket uygulaması gerccedilekleştirdi

Ankette ccedilalışanların yetkinlik listesindeki 20 yetkinliği oumlnem derecesine goumlre

[ccedilok oumlnemsizden (1) ccedilok oumlnemliye(5)] puanlamaları istendi

Hazırlanan anket oumlncelikle pilot şirketin 69 ccedilalışanı uumlzerinde uygulandı

Pilot uygulamada temel yetkinlik modelinin guumlvenilirliği Cronbach Alfa ile

analiz edildi ve anketin guumlvenilirliğinin kabul edilebilir seviyede olduğu

goumlruumllduuml (0917) Herhangi bir değişken silindiği takdirde (If item deleted)

anketin guumlvenilirliğinin artıp artmayacağı kontrol edildi ve oumllccedilekten herhangi

bir sorunun ccedilıkarılmasına ihtiyaccedil olmadığını anlaşıldı Dolayısıyla anketin tuumlm

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

199

şirketlerde uygulanabileceğine karar verildi

Anket linki kurumun internet erişimi olan ccedilalışanlarına elektronik posta

ile goumlnderildi E-postada ccedilalışmanın amacı ve doldurmanın goumlnuumllluumlluumlk esasına

dayandığı belirtildi Bir haftalık suumlre iccedilinde toplam 1054 ccedilalışandan geri doumlnuumlş

sağlandı Anketin guumlvenilirliği ile ilgili Cronbachs Alpha değeri 0935 bulundu

9 Aşama Verilerin analizi ve temel yetkinliklerin belirlenmesi

Anketin tuumlm ccedilalışanlara uygulanmasındaki amaccedillardan birinin de temel

yetkinliklerin sayısını azaltmak olduğu yukarıda belirtilmişti Anket sonuccedillarına

goumlre temel yetkinliklerin aritmetik ortalamalarının yuumlksek ve birbirine ccedilok

yakın olduğu goumlruumllduuml (Ccedilizelge 3) Yetkinliklerin ortalama değerlerinin yuumlksek

olması kurum ccedilalışanlarının temel yetkinlikleri oumlnemsediğini goumlstermektedir

Ancak bu sonuccedillara goumlre yetkinliklerin sayısının azaltılması olası

goumlruumllmemektedir

Ccedilizelge 3 Temel Yetkinlikler ve Ortalama Değerleri

Sıra Yetkinlikler Adı Ortama Sıra Yetkinlikler Adı Ortama

1 Guumlvenirlilik 488 11 Başarma Azmi 470 2 Goumlrev Bilinci 484 12 Oumlzguumlven 468 3 Verimlilik 479 13 Bilgi Paylaşımı 465 4 Temsil

Kabiliyeti

479 14 Ccediloumlzuumlm Odaklılık 465 5 Oumllccediluumlluuml

Davranma

478 15 Sabırlı Olma 463 6 İşbirliği 475 16 Fedakarlık 462 7 İlgi ve Heves 472 17 Sorumluluk Alabilme 461 8 İletişim Becerisi 471 18 Objektif Olma

(nesnellik)

460 9 Gelişime Accedilıklık 470 19 Esnek Duumlşuumlnebilme 460 10 Ccedilevresiyle

Uyum

470 20 İstikrarlı Olma 460

Yetkinlik ccedilalışma gurubu tarafından temel yetkinliklerin

gruplandırılması ve muumlmkuumlnse sayılarının azaltılması amacıyla faktoumlr analizi

yapıldı Aşağıda faktoumlr analizinin sonuccedillarına yer verilmektedir

Veri setinin faktoumlr analizine uygunluğunu araştırmak iccedilin KMO ve

Bartlett testi sonuccedilları incelenmiştir Oumlrneklemin yeterliliğini oumllccedilen KMO

değeri 0964 bulunmuştur Bu değer oumlrneklemin buumlyuumlkluumlğuumlnuumln muumlkemmel

duumlzeyde faktoumlr analizi yapmağa uygun olduğunu goumlstermektedir (Kalaycı

2008 322) Bartlett kuumlresellik testi sonucu (p=000) istatistiksel olarak

anlamlıdır ve değişkenler arasında guumlccedilluuml bir ilişkinin varlığını goumlstermektedir

Bu iki sonuccedil verilerin faktoumlr analizine uygun olduğunu goumlstermektedir

Değişkenlerin sayısını azaltmak amacıyla oumlncelikle anti-imaj

korelasyonuna bakıldı Değişkenlerin anti-imaj korelasyonlarının hiccedilbiri 05rsquoin

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

200

altında olmamasından dolayı hiccedilbir değişken analizden ccedilıkarılmadı İkinci

olarak değişkenlerin ortak varyansları (communality) incelendi Değişkenlerin

ortak varyansı bir değişkenin analizde yer alan diğer değişkenlerle paylaştığı

varyans miktarlarını goumlstermektedir Literatuumlrde duumlşuumlk ortak varyansa sahip

olan değişkenlerin (050rsquoin altında) analizden ccedilıkarıldığı goumlruumllmektedir

(Ccediletinkaya 2009 219-238 Ccedilelikkol vd 2012 70-81 Kalaycı 2008 329)

Ancak bu modeldeki ortak varyanslar birbirlerine oldukccedila yakındır (en yuumlksek

06 ve en duumlşuumlk 04) Bu nedenle modelden herhangi bir değişkenin

ccedilıkarılmasına gerek olmadığı sonucuna varılmıştır

Faktoumlr analizinin sonucuna goumlre yirmi değişken 2 faktoumlr altında

toplanmaktadır Bu iki faktoumlr toplam varyansın 511rsquoini accedilıklamaktadır

Birinci faktoumlr toplam varyansın 311rsquoini accedilıklamaktadır İkinci faktoumlr ise

toplam varyansın 199rsquounu accedilıklamaktadır

Her bir değişkenin faktoumlr yuumlkleri ve hangi bileşen altında toplandıkları

Ccedilizelge 4rsquote goumlsterilmektedir

Ccedilizelge 4 Doumlnduumlruumllmuumlş Bileşen Matris

Bileşen

1 2

Sabırlı Olma 753 129 Bilgi Paylaşımı 724 199 Esnek Duumlşuumlnebilme 698 357 İlgi ve Heves 694 232 İstikrar Olma 673 214 Oumlzguumlven 659 328 Fedakarlık 648 195 Oumllccediluumlluuml Davranma 633 328 Objektif Olma

(nesnellik)

595 343 Ccedilevresiyle Uyum 559 393 İşbirliği 558 414 Gelişime Accedilıklık 529 495 Ccediloumlzuumlm Odaklılık 491 463 Verimlilik 474 472 Temsil Kabiliyeti 466 459 Goumlrev Bilinci 155 790 Guumlvenirlilik 069 774 Başarma Azmi 397 577 İletişim Becerisi 464 535 Sorumluluk Alabilme 358 521

Birinci faktoumlr grubunda 15 yetkinlik ikinci faktoumlr grubunda ise 5

yetkinlik bulunmaktadır Bu iki faktoumlr grubu sırasıyla uyuma youmlnelik ve amaca

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

201

youmlnelik olarak adlandırılmıştır (Ccedilizelge 5) Temel yetkinlikleri gruplandırmak

İK uygulamalarında her bir grup yetkinliğin farklı ağırlıklarla suumlreccedillere

sokulması bakımından fayda sağlayabilir

Ccedilizelge 5 Temel Yetkinlik Modeli

Uyuma Youmlnelik Amaca Youmlnelik

Sabırlı Olma Goumlrev Bilinci Bilgi Paylaşımı Guumlvenirlilik Esnek Duumlşuumlnebilme Başarma Azmi İlgi ve Heves İletişim Becerisi İstikrar Olma Sorumluluk Alabilme Oumlzguumlven Fedakarlık Oumllccediluumlluuml Davranma Objektif Olma

(nesnellik)

Ccedilevresiyle Uyum İşbirliği Gelişime Accedilıklık Ccediloumlzuumlm Odaklılık Verimlilik Temsil Kabiliyeti

Sonuccedil olarak faktoumlr analizi sonucunda temel yetkinlik modelinde yer

alacak yetkinlikler kesinlik kazanmış oldu Bundan sonraki aşama temel

yetkinliklerin pozisyonlara ve goumlrevlere goumlre yeterlilik duumlzeylerini belirlemek

performans duumlzeylerini belirlemek ve uygulama aşamasına geccedilmektir Bu

ccedilalışmalar yetkinlikleri uygulamaya youmlnelik olduğundan burada yer verilmedi

8 Sonuccedil

Bu ccedilalışmada temel yetkinlik geliştirilme suumlreci ve temel yetkinlik

modeli oumlnerilmektedir Temel yetkinliklerin geliştirilmesinde dokuz adımdan

oluşan yapılandırılmış bir suumlreccedil izlenmiştir İK uygulamaları odak grup ve

araştırma veri kaynakları (youmlntemleri) birlikte kullanılarak temel yetkinlik

modeli geliştirilmiştir Odak grup ccedilalışması sonucu 20 temel yetkinlik

belirlenmiştir Belirlenen yetkinlikler buumlyuumlk oumllccediluumlde kurumun değerlerini

yansıtmaktadır Bu nedenle temel yetkinlik modelinin oluşturulmasında odak

grup tarafından doğal bir şekilde vizyon yaklaşımının benimsendiği

soumlylenebilir Belirlenen yetkinlikler ccedilalışanlar tarafından oumlnem derecesine goumlre

puanlanmıştır Temel yetkinliklerin ortalama değerleri 45rsquoin uumlzerinde

bulunmuştur Sonuccedillar odak grup ccedilalışması tarafından belirlenen temel

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

202

yetkinliklerin ccedilalışanlar tarafından da oumlnemli bulunduğunu goumlstermektedir

Ccedilalışmanın her aşaması planlı bir suumlreccedil iccedilinde yuumlruumltuumllduumlğuumlnden ve her

aşamada taraflarla bilgi paylaşımı yapıldığından ccedilalışmanın hiccedilbir aşamasında

herhangi bir direnccedille karşılaşılmamıştır Ccedilalışmanın kurumun İK

uygulamalarında buumltuumlnluumlğuumln sağlanmasına ve ortak bir dil oluşumuna oumlnemli

bir katkı sağlayacağı beklenmektedir

Ccedilalışmanın yetkinlik modeli oluşturmada Tuumlrkccedile yazının sınırlılığı da

goumlz oumlnuumlne alınarak diğer ccedilalışmalara ışık tutacağı soumlylenebilir Sektoumlrel bazda

ve daha geniş oumllccedilekte benzer ccedilalışmaların yapılmasına ve karşılaştırmaların

yapılmasına gerek duyulmaktadır

KAYNAKLAR

Athey TR Orth MS (1999) ldquoEmerging Competency Methods for the

Futurerdquo Human Resource Management 38(3) 215-226

Biccediler G ve Duumlztepe Ş (2003) ldquoYetkinlikler ve Yetkinliklerin İşletme

Accedilısından Oumlnemirdquo Havacılık ve Uzay Teknolojileri Dergisi 1(2) 13-

20

Brockbank W Ulrich D ve Beatty R W (1999) ldquoHR Professional

Development Creating the Future Creators at the University of

Michigan Business Schoolrdquo Human Resource Management 38(2)

111ndash117

Budak G (2008) Yetkinliğe Dayalı İnsan Kaynakları Youmlnetimi 1 Baskı

İzmir Barış Yayınları

Capaldo G Iandoli L ve Zollo G (2006) ldquoA Situationalist Perspective to

Competency Managementrdquo Human Resource Management 45(3) 429-

488

Cardy RL Selvarajan TT (2006) ldquoCompetencies Alternative Frameworks

for Competitive Advantagerdquo Business Horizons 49 235-245

Chung-Herrera BG Enz CA ve Lankau MJ (2003) ldquoGrooming Future

Hospitality Leaders A Competencies Modelrdquo Cornell Hotel and

Restaurant Administration Quarterly 44(3) 17-25

Conway C (1994) ldquoDeveloping Senior Management Competencies at Ocean

Grouprdquo Management Development Review 7(1) 7-12

Currie G Darby R (1995) ldquoCompetence-based Management Development

Rhetoric and Realityrdquo Journal of European Industrial Training 19(5)

11-18

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

203

Ccedilelikkol ES Uccedilkun CG Tekin VN ve Ccedilelikkol Ş (2012) ldquoTuumlrkiyersquode İccedil

Hatlardaki Havayolu Taşımacılığında Muumlşteri Tercihi ve

Memnuniyetini Etkileyen Faktoumlrlere Youmlnelik Bir Araştırmardquo 4(3) 70-

81

Ccediletinkaya M (2009) ldquoYoumlneticilerin Youmlnetsel Yetkinlik Algılamalarına İlişkin

Bir Araştırmardquo Afyon Kocatepe Uumlniversitesi İİBF Dergisi 11(2)

219-238

Deist FD ve Winterton J (2005) ldquoWhat is Competencerdquo Human Resource

Development International 81 27-46

Dessler G (2007) Human Resource Management 11 Baskı New Jersey

Pearson Prentice Hall

Draganidis F Mentzas G (2006)Competency Based Management a Review

of Systems and Approaches Information Management amp Computer

Security 14(1) 51-64

Enis ME (2008) Competency Models A Review of the Literature and The

Role of the Employment and Training Administration (ETA)

httpwwwcareeronestoporgCOMPETENCYMODELinfo_document

sOPDRLiteratureReviewpdf (10112012)

Gangani N McLean GN Braden RA (2006) ldquoA Competency-Based

Human Resource Development Strategyrdquo Performance Improvement

Quarterly 19(1) 127-140

Garciacutea-Barriocanal E Sicilia MA ve Saacutenchez-Alonso S (2012)

ldquoComputing with Competencies Modelling Organizational Capacitiesrdquo

Expert Systems with Applications 39 12310ndash12318

Heinsman H (2008) The Competency Concept Revealed Its Nature

Relevance and Practice Academisch Proefschrift Vrije Uumlniversitesi

PrintPartners Ipskamp BV Enschede

httpdareubvuvunlbitstream1871 1321657960pdf (22102012)

HR-XLM (2001) Competencies 10 (Measurable Characteristics)

Recommendation 2001 Der Chuck Allen httpxmlcoverpagesorg

HR-XML-Competencies-1_0pdf (22102012)

IDAS (2006) Competency Guide Iowa Department of Administrative Service

Human Resource Enterprise httpdashreiowagovdocuments

class_and_paycompetency_guidedoc (22102012)

Kalaycı Ş (2008) SPSS Uygulamalı Ccedilok Değişkenli İstatistik Teknikleri 3

Baskı Ankara Asil Yayın Dağıtım

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

204

Klink M Boon J (2002) ldquoThe Investigation of Competencies within

Professional Domainsrdquo Human Resource Development International

5(4) 411-424

Lahti RK (1999) ldquoIdentifying and İntegrating İndividual Level and

Organizational Level Core Competenciesrdquo Journal of Business and

Psychology 14(1) 59-75

Leyking K Angeli R Ag I S (2009) ldquoModel-based Competency-Oriented

Business Process Analysisrdquo Enterprise Modelling and Information

Systems Architecture Journal 4(1) 14-25

Mansfield R S (2000) ldquoPractical Questions for Building Competency

Modelsrdquo Competency-Based Management for the Federal Public

Service Conference Ottawa Canada 3-17

wwwlexoniscomresources

practical20questions20building20modelspdf (05112012)

McClelland DC (1973) ldquoTesting for Competence Rather than for

Intelligencerdquo American Psychologist (Ocak) 1-14

Nordhaug O ve Grenhaug K (1994) ldquoCompetences as Resources in Firmsrdquo

The International Journal of Human Resource Management 5(1) 89-

106

Oumlzccedilelik G Ferman M (2006) ldquoCompetency Approach to Human Resources

Management Outcomes and Contributions in a Turkish Cultural

Contextrdquo Human Resource Development Review 5(1) 72-91

Oumlzden C Başarılı Bir Hayat İccedilin Kariyer Planlama Youmlntemi Yayın no 25

İstanbul Oumlduumll Yayınları

Petersen SA Heikurs T Cerinŝek G ve Bedek M (2011) Competence

Portfolios European Commission Seventh Framework Project (IST

231717)

httpwwwreachyourtargetorgjoomrdquolaattachmentsarticle156

D4120Competence20Portfolios20v202pdf (10112012)

Rodriguez D Patel R Bright A Gregory D and Gowing MK (2002)

ldquoDeveloping Competency Models to Promote Integrated Human

Resource Practicesrdquo Human Resource Management 41(3) 309-324

Saylı H Ağca V (2009) ldquoBilgi Ccedilağı İşgoumlrenlerinin Değişen Yetkinlikleri ve

İşletmelerin Yetkinlik Beklentilerini Belirlemeye Youmlnelik Bir Alan

Araştırmasırdquo Selccediluk Uumlniversitesi İİBF Sosyal ve Ekonomik

Araştırmalar Dergisi 11(17) 345-364

Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205

205

Tak B Sayılar Y ve Kaymaz K (2007) ldquoYetkinliklere Dayalı İnsan

Kaynakları Youmlnetimi ve Uumlcretlendirme Sistemi Uumlzerine Bir İncelemerdquo

İşletme Fakuumlltesi Dergisi 8(2) 233-266

Ulrich D (1998) ldquoIntellectual Capital =Competence x Commitmentrdquo Sloan

Management Review 39(Winter) 15-26

Yeung A K (1996) ldquoCompetencies for HR Professionals An Interview with

Richard E Boyatzisrdquo Human Resource Management 35(1) 119-131

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

206

İlkoumlğretim 6 ve 7 Sınıf Sosyal Bilgiler Programlarında Kullanılan Kavramların

Oumlğrenci Duumlzeyine Uygunluğu

Uumlmmuumlhan Oumlner1 Fatma Mazman Budak

2

Oumlzet

Ccedilalışmanın amacı ilkoumlğretim 6 ve 7 sınıf Sosyal Bilgiler Programırsquonda yer

alan bazı kavramların oumlğrenci duumlzeyine uygunluğunu belirlemektir Araştırma 2008ndash

2009 eğitim-oumlğretim yılının guumlz doumlneminde Tokat ve Elazığ illerinde belirlenen uumlccedil

ilkoumlğretim okulunda yuumlruumltuumllmuumlştuumlr Ccedilalışmada nitel araştırma metotlarından betimsel

analiz youmlntemi kullanılmış ve muumllakat sonucunda alınan cevaplar kategorileştirilmiştir

Elde edilen sonuccedilların yuumlzde () ve frekansları (f) tablo haline getirilerek kavramları

anlama duumlzeyleri belirlenmeye ccedilalışılmıştır

Araştırma sonucunda oumlğrencilerin genelde araştırılan kavramları anlama

duumlzeylerinin yuumlksek olduğu ancak ldquoiklim hava olayı coğrafi konum goumlruumlş bireyrdquo gibi

bazı kavramlarda sınırlı anlama duumlzeyinde oldukları ve kavram yanılgısı yaşadıkları

soumlylenebilir Ayrıca ccedilalışmada bazı oumlğrencilerin kavramları ifade etmede zorluk ccedilektiği

ve ccediloğu kavramı sadece oumlrneklerle accedilıklamaya ccedilalıştıkları goumlruumllmuumlştuumlr

Anahtar Kelimeler Sosyal bilgiler programı Kavram oumlğretimi Oumlğrenci

duumlzeyi

Eligibility of the Concepts Used in the Social Studies Curriculum for the Studentsrsquo

Grade Level in 6th and 7th Grade in Primary School

Abstract

The aim of the research is to determine the suitability for student level of some

concepts in the Social Studies Program for the 6th and 7th grade Research was

conducted at three selected primary schools in the provinces of Tokat and Elazig in

2008-2009 academic year in fall semester In this study descriptive analysis method of

qualitative research methods was used and the answers from the results of the interview

were categorized Percentages () and frequencies (f) of the results were developed as a

table to determine levels of understanding of concepts As a result it can be said that

students surveyed have high level of understanding of the concepts but they have the

limited level of understanding and misconceptions in general such as climate weather

1 ArşGoumlr Fırat Uumlniversitesi Eğitim Fakuumlltesi İlkoumlğretim Boumlluumlmuuml

uonerfiratedutr 2 ArşGoumlr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Eğitim Fakuumlltesi İlkoumlğretim Boumlluumlmuuml

fatmabudakgopedutr

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

207

event geographic location views individual concepts In addition it was observed

that some students had difficulty in expressing the concepts and the students just tried to

explain most concepts with examples

Key Words Social studies program Concept teaching Student level

GİRİŞ

Sosyal Bilgiler dersinin amacı bireyin kendisinden yola ccedilıkarak

yaşadığı toplumu ve duumlnyayı tanımasına yardımcı olmaktır Bu amaccedil doumlrt ana

evre ile gerccedilekleştirilebilir Bu evreler ldquoolgu kavram genelleme ilkerdquo olarak

belirlenebilirler Sosyal hayatı ilgilendiren insan deneyimlerinin buumltuumlnluumlğuuml bu

evrelerin tek başlarına ele alınmalarını engellemektedir Olgular kavramlarla

tanımlanmaya ihtiyaccedil duyarlar Doğru belirlenen kavramlar genellemeler ilkeler

tuumlretirler İlkeler hayatın suumlrekliliği iccedilinde anlamlı accedilıklayıcı yapıya doumlnuumlşerek

kavramları oluştururlar (MEB 200477) Kavram insan zihninde anlamlanan

farklı obje ve olguların değişebilen ortak oumlzelliklerini temsil eden bir bilgi

formudur (Uumllgen 2004107) Kavramlar duumlşuumlncelerimizin temel taşlarıdır

Kavramlar sayesinde duumlnyayı anlar ve yorumlarız ccedilevremizdeki insanlarla

iletişime geccedileriz Deniz (200314)rsquoin de belirttiği gibi kavramlara sahip

olmayan bir insanın duumlşuumlnmesi bir bebeğin duumlşuumlnmesi gibi duyusal

algılamalarla sınırlı olacaktır

Kavramlar insanlar iccedilin ortak bir imge bir bilgi formu ya da varlıkların

oumlzelliklerini temsil eden soyut sembollerdir İnsanların dil ediniminde soyut

somut buumltuumln varlıklar olay ve olgular zihinsel bir suumlreccedilten geccedilirildikten sonra

bilgi değeri kazanmaktadır (Karaduumlz 2004) Kavramların ortaya ccedilıkmasında

duygularımız sezgilerimizin oumlnemli bir roluuml vardır ve bunlar dış duumlnya ile

kurduğumuz iletişimin goumlstergeleridir (Tanrıoumlğen 200629) Ccedilocuğun uzun

suumlreli belleğindeki temel bilişsel yapıların oluşması ve yeni gelen bilgileri

anlamlı bir biccedilimde belleklerinde depolaması kavramlarla gerccedilekleşir (Erden

199749) Oumlğrenmeyi etkileyen en oumlnemli faktoumlrlerden biri konuyla ilgili oumln

bilgilerdir Bu nedenle belirli bir alandaki kavramlar oumlğrenilmeden başka bir

oumlğrenme alanına geccedililmesi yeni oumlğrenmeleri zorlaştırmaktadır

Duumlşuumlncelerimizin yapı taşı olarak ifade edilen kavramlarla duumlşuumlnuumlr

duumlşuumlnduumlklerimizi başkalarına aktarır ve sağlıklı iletişimler kurarız Bu nedenle

oumlğretmenlerin kavram oumlğretimine oumlnem vermeleri ve oumlğrencilerin kavramları

anlamlı bir biccedilimde oumlğrenmelerine yardımcı olmaları gerekir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

208

Vygotsky (1998124) kavram oumlğrenmenin ccedilocuğun gelişim suumlrecine

bağlı olarak değiştiğini belirtmektedir Bu nedenle ccedilocuğa verilecek

kavramların onun bilişsel gelişimine uygun olması gerekmektedir

Yapılandırmacı yaklaşım temel alınarak oluşturulan yeni Sosyal Bilgiler

Programında da ccedilocuğun bilişsel gelişim evreleri dikkate alınarak kavramlar

ldquoGiriş Geliştirme ve Pekiştirmerdquo basamakları şeklinde her sınıfta farklı duumlzeyle

sınıflandırılmıştır Kavram oumlğrenme suumlrecinde bireyin bilgi işlem basamağında

sınıflamalar yapması gerekir Piaget bireyin sınıflama yeteneğinin gelişim

suumlrecine bağlı olarak değiştiği goumlruumlşuumlndedir (Uumllgen 2004132) Kavram

oumlğrenmede aşamalı doumlrt duumlzey bulunmaktadır Bu aşamalar en alt duumlzeyden en

uumlst duumlzeye doğru ldquosomut duumlzey tanıma duumlzeyi sınıflama duumlzeyi soyut duumlzeyrdquo

şeklinde sıralanabilir (Senemoğlu 2007514) Kavramların oumlzellikleri oumlğrenme

suumlrecini etkilemekte soyutluk seviyesine goumlre kavramların oumlğrenilme durum ve

dereceleri farklılık goumlstermektedir (Duumlndar 2008305) İlkoumlğretim ikinci

kademe oumlğrencilerinin bilişsel gelişim doumlnemi olarak soyut işlemler doumlnemi

iccedilerisinde oldukları kabul edilmektedir En uumlst bilişsel gelişim doumlnemi olan

soyut işlemler doumlnemi 12 yaş sonrasından başlayarak yetişkinlik yıllarına

uzanır Somut işlemler doumlneminde bir soruna değişik yollardan yaklaşmada

guumlccedilluumlk ccedilekilirken soyut işlemler doumlnemi iccedilinde goumlreceli duumlşuumlnce gelişerek

sorunun değişik yollardan nasıl ele alınacağı oumlğrenilir Genelleme

tuumlmdengelim tuumlmevarım gibi zihinsel işlemler yapılır Hipotezler kurularak

doğrulukları kontrol edilir Soyut duumlşuumlnce yetisi geliştiği iccedilin soyut kavramlar

kullanılarak anlamları hakkında fikir yuumlruumltuumllebilir Bu doumlnemde ccedilocuklar

duumlşuumlnce ile oynayabilme yetisi kazanmışlardır (Erden Akman 200068)

Sosyal Bilgiler dersinin iccedileriği sosyal bilimler temel alınarak

oluşturulduğundan oumlğrenciler bu derste tarih coğrafya antropoloji sosyoloji

siyaset bilimi ve ekonomi ile ilgili birccedilok kavramla karşılaşmaktadırlar (Alkış

200973) İlkoumlğretim oumlğrencilerinin sosyal bilgilerle ilgili ilkeleri oumlğrenerek

karşılarına ccedilıkabilecek sosyal problemleri ccediloumlzebilmeleri iccedilin temel kavramları

ccedilok iyi anlamaları gerekmektedir Ccediluumlnkuuml kavramlar ilkoumlğretim ccedilağındaki

ccedilocukların zihinlerindeki temel bilişsel yapıların oluşmasına ve yeni bilgileri

anlamlı bir şekilde oumlğrenmelerine yardımcı olmaktadırlar (Erden 199749)

İlkoumlğretim Sosyal Bilgiler 6 ve 7 sınıf oumlğretim programında yer alan

kavramların oumlğretilmesinde başarıya ulaşılabilmesi anlamlı oumlğrenmelerin

gerccedilekleşebilmesi iccedilin kavramların oumlğrencilerin seviyelerine uygun olarak

seccedililmeleri gerekmektedir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

209

Kavram oumlğrenme yaşam boyu suumlren ve yeni oumlğrenmelere zemin

hazırlayan bir olgudur Bu nedenle kavram oumlğretiminde oumlğrenciyi ezberlemeye

youmlnelten oumlğretim youmlntemlerinden ziyade etkili ve verimli oumlğrenmeyi sağlayan

oumlğretim youmlntemlerini kullanmak gerekmektedir Kavram oumlğretiminde eskiden

beri suumlregelen iki youmlntem kullanılmaktadır Bunlar tuumlmdengelim ve tuumlmevarım

youmlntemleridir Tuumlmdengelim metodunda kavramın kuralları baştan verilir ve

tanımı yapıldıktan sonra kavramla ilgili değişik oumlrnekler sunulur ve kavram

pekiştirilir Tuumlmevarım metodunda ise kavramla ilgili olumlu ve olumsuz

oumlrnekler sunulup bu oumlrneklerden olumlu olanların uumlzerinde durularak

oumlğrencinin oumlrnekler yardımı ile kavramı bulması sağlanır (Şeker 200316)

Guumlnuumlmuumlzde kavramların oumlğretimi iccedilin anlamlı ve tam oumlğrenmeyi sağlayıcı yeni

etkinlikler geliştirilmiştir ve geliştirilmeye devam edilmektedir Geliştirilen

etkinliklerden bazıları anlam ccediloumlzuumlmleme tabloları kavram ağları ve kavram

haritalarıdır Ayrıca kavram eşleştirme ve kavram bulmacaları da geliştirilen

diğer etkinliklerdir

Araştırmanın Amacı

Bu ccedilalışmada oumlğrencilerin ilkoumlğretim 6 ve 7 sınıf Sosyal Bilgiler

Programında yer alan bazı kavramları anlama duumlzeyleri ile kavram yanılgıları

(yanlış anlamalar) tespit edilmeye ccedilalışılmıştır Bu amaccedil ccedilerccedilevesinde aşağıdaki

sorulara cevap aranmıştır

1 Araştırmaya katılan oumlğrencilerin belirlenen kavramları anlama

duumlzeyleri nedir

2 Araştırmaya katılan oumlğretmenlerin kavram oumlğretimi ile ilgili

duumlşuumlnceleri nelerdir

Araştırmaya konu olan kavramlar 6sınıf Sosyal Bilgiler dersindeki ilk

iki uumlnite olan ldquoSosyal Bilgiler Oumlğreniyorumrdquo ve ldquoYeryuumlzuumlnde Yaşamrdquo

uumlnitelerinden ve 7 sınıf sosyal bilgiler dersindeki ldquoİletişim ve İnsan İlişkilerirdquo

ve ldquoUumllkemizde Nuumlfusrdquo uumlnitelerden seccedililmiştir Araştırmaya dacirchil edilen

kavramlar şunlardır

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

210

Tablo 1 Araştırmada Yer Alan Kavramlar ve Duumlzeyleri

Kavramları

n duumlzeyi 6sınıf 7sınıf

Giriş Goumlruumlş Ccedilağ

Geliştirme Birey Empati Coğrafi Konum Goumlruumlş

Pekiştirme İklim Hava Olayı Duygu İletişim Birey Coğrafi

Konum İklim Harita

Vergi Goumlccedil

Yukarıdaki tabloda da goumlruumllduumlğuuml gibi seccedililen kavramların pek ccediloğu 6

ve 7 sınıf uumlnitelerindeki ortak kavramlardır fakat farklı duumlzeylerde yer

almaktadırlar Kavramların bu şekilde seccedililmesinin nedeni kavramların

duumlzeylerindeki farklılığın oumlğrencilere nasıl yansıdığını da anlayabilmektir

Oumlrneğin lsquoBireyrsquo kavramı 6 sınıfta giriş duumlzeyinde bir kavram iken 7 sınıfta

geliştirme basamağında yer almaktadır Bu kavramın seccedililmesiyle 6 ve 7 sınıf

oumlğrencilerinin bu kavramı tanımlamalarındaki gelişim de goumlruumllmek

istenmektedir

Araştırmanın Youmlntemi

Bu boumlluumlmde araştırmanın modeline evren-oumlrnekleme veri toplama

aracı ve verilerin analizine ilişkin bilgiler verilmiştir

Araştırmanın Modeli

Araştırma tarama modelinde betimsel bir ccedilalışmadır Tarama modeli

geccedilmişte ya da halen mevcut olan bir durumu var olduğu şekliyle betimlemeyi

amaccedillayan bir araştırma yaklaşımıdır (Karasar 200077) Bu araştırmada

ccedilalışmanın amacına uygun olarak Sosyal Bilimler alanında en yaygın veri

toplama youmlntemi olan goumlruumlşme (muumllakat) metodu kullanılmıştır Goumlruumlşme

youmlntemi bireylerin deneyimlerine tutumlarına goumlruumlşlerine duygularına ve

inanccedillarına ilişkin bilgi elde etmede oldukccedila etkili bir metottur (Yıldırım ve

Şimşek 2005 119) Muumllakatlarda araştırmacılar tarafından belirlenen

kavramlarla ilgili yarı yapılandırılmış olarak hazırlanan goumlruumlşme formları

kullanılmıştır

Evren ve Oumlrneklem

Araştırmanın evrenini Tokat il merkezinde yer alan ilkoumlğretim 6 sınıf

ve Elazığ il merkezinde yer alan ilkoumlğretim 7 sınıf oumlğrencileri ve oumlğretmenleri

oluşturmaktadır Oumlrneklem seccedilimi iccedilin maksimum ccedileşitlilik oumlrneklemesi tekniği

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

211

benimsenmiştir Bu oumlrnekleme tekniğinde amaccedil kuumlccediluumlk bir oumlrneklem grubu

oluşturarak bu oumlrneklemde ccedilalışılan probleme taraf olabilecek bireylerin

ccedileşitliliğini buumlyuumlk oumllccediluumlde yansıtmaktır (Yıldırım ve Şimşek 2005108) Bu

doğrultuda oumlrneklem Tokat il merkezinde bulunan sosyo-ekonomik durumu

birbirinden farklı oumlğrencilerin bulunduğu uumlccedil ilkoumlğretim okulundaki 6 sınıf

oumlğrencileri ile Elazığ il merkezinde aynı kriterlere goumlre seccedililen uumlccedil ilkoumlğretim

okulundaki 7 sınıf oumlğrencileri arasından araştırmacılar tarafından notları sınıf

ortalamasının altında uumlzerinde ve sınıf ortalamasında olan oumlğrenciler

arasından seccedililmiştir Araştırmaya her sınıf seviyesinden 30rsquoar olmak uumlzere

toplam 60 oumlğrenci katılmıştır Ayrıca sosyo-ekonomik bakımdan birbirinden

farklı bu okullardaki sosyal bilgiler oumlğretmenleriyle de kavram oumlğretimi

hakkındaki goumlruumlşlerinin belirlenmesi amacıyla muumllakat yapılmıştır Araştırmaya

her iki ilden 3rsquoer tane olmak uumlzere toplam 6 Sosyal Bilgiler oumlğretmeni

katılmıştır

Verilerin Toplanması ve Analizi

Ccedilalışma 2008ndash2009 Guumlz Yarıyılı iccedilerisinde gerccedilekleştirilmiştir

Oumlrneklem grubunda yer alan her bir oumlğrenciyle ve oumlğretmenle yapılan

goumlruumlşmeler ortalama 30rsquoar dakika suumlrmuumlştuumlr Tokat ilinde yapılan goumlruumlşmeler

araştırmacı tarafından yazılı olarak Elazığ ilindeki goumlruumlşmeler ise ses kayıt

cihazıyla kaydedilmiştir Goumlruumlşmelerin kaydedileceği goumlruumlşme oumlncesinde

oumlğretmen ve oumlğrencilere soumlylenmiş ve izin alınmıştır

Muumllakatlar sonucu toplanan verilerin ccediloumlzuumlmlenmesinde betimsel analiz

yaklaşımı kullanılmıştır Bu yaklaşımda oumlnceden belirlenen temalara goumlre elde

edilen veriler oumlzetlenir ve yorumlanır Bu tuumlr analizde amaccedil elde edilen

bulguları duumlzenlenmiş ve yorumlanmış şekilde okuyucuya sunmaktır (Yıldırım

ve Şimşek 2005224) Verilerin analizinde kullanılan temalar şunlardır

1- Anlama Soru ile ilgili bilimsel cevabın buumltuumln youmlnlerini

iccedileren cevapları iccedilermektedir

2- Sınırlı anlama Geccedilerli olan bilimsel cevabın bir ya da

birkaccedil youmlnuumlnuuml iccedileren fakat buumltuumln youmlnlerini iccedilermeyen cevapları

kapsamaktadır

3- Anlamama Soruyu aynen tekrarlama ilgisiz ya da accedilık

olmayan cevaplar bu kategoride yer almaktadır

4- Yanlış anlama (kavram yanılgısı) Geccedilerli olan bilimsel

cevaplara alternatif olan oumlğrenci cevapları bu kategoride toplanmıştır

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

212

Bu kategorideki oumlğrenci cevapları ccedilok değişik olabilir ve genellikle

bilimsel gerccedileklere uymayan farklı oumlğrenci anlamalarını iccedilerir

5- Cevap vermeme Boş bırakma ldquobilmiyorumrdquo ya da

ldquounuttumrdquo şeklinde verilen cevaplar bu kategoride toplanmıştır

Oumlğrencilerin kavramları anlama duumlzeylerini belirlemeye youmlnelik

ccedilalışmalar incelendiğinde de sıklıkla yukarıdaki kategorilerin kullanıldığı

goumlruumllmuumlştuumlr (Ekiz ve Akbaş 200565)

Muumllakat formunda yer alan sorulara verilen oumlğrenci cevapları Excel

programı kullanılarak bu temalar doğrultusunda ayrı ayrı incelenerek

kavramları anlama seviyeleri ve yanlış anlamalar ortaya ccedilıkarılmıştır Elde

edilen sonuccedillar araştırmanın guumlvenirliğini tespit etmek amacıyla uzman

goumlruumlşuumlne sunulmuş oumlğrencilerin verdiği cevapları yukarıdaki temalar

doğrultusunda değerlendirmeleri istenmiştir Uzmanlardan gelen

değerlendirmeler ve araştırmacıların değerlendirmeleri karşılaştırılarak verilere

son şekli verilmiş daha sonra bulguların yorumlanmasına geccedililmiştir Her bir

kategoriye uygun oumlrnek olabilecek oumlğrenci cevapları hiccedilbir değişikliğe

uğratılmadan alıntılar şeklinde yeri geldikccedile ccedilalışmaya dacirchil edilecektir

Araştırmanın etiği accedilısından muumllacirckata katılan oumlğrencilerin kimliği gizlenmiştir

Her soru iccedilin verilen cevaplar uygun kategorilere yerleştirilmiş sonuccedillar

frekans dağılımı (f) ve yuumlzde () olarak verilmiştir Sorulara verilen yanıtların

kategorilere goumlre frekans dağılımı ve yuumlzdelerini bir buumltuumln olarak goumlrmek ve

daha kolay anlamak iccedilin tablolar duumlzenlenmiştir

Araştırmada ayrıca oumlğretmenlerin kavram oumlğretimi ile ilgili goumlruumlşleri de

incelenmiştir Bu amaccedilla da seccedililen oumlğrencilerin Sosyal Bilgiler dersine giren

oumlğretmenlerle muumllakat yapılmıştır Yapılan muumllakatlarda oumlğretmenlere

ldquokavramların oumlğrenci seviyesine uygunluğurdquo ldquokavram oumlğretiminde

kullandıkları etkinliklerrdquo ldquokavram oumlğretiminde ders kitaplarında verilen

bilgilerin yeterliliğirdquo ve ldquoprogramda yer alan kavramlar hakkındardquo doumlrt soru

youmlneltilmiş ve verilen cevaplar bu doğrultuda hazırlanan başlıklar altında hiccedilbir

değişikliğe uğratılmadan ccedilalışmada kullanılmıştır

Bulgular ve Yorumları

Ccedilalışmanın amacı oumlğrencilerin ilkoumlğretim 6 ve 7 sınıf Sosyal Bilgiler

programının ilk iki uumlnitesinde yer alan bazı kavramları anlama duumlzeylerini ve

kavram yanılgılarını (yanlış anlamalarını) tespit etmektir Bu amaccedil

doğrultusunda iki tane alt problem belirlenmiştir Araştırmanın bu boumlluumlmuumlnde

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

213

belirlenen alt problemlerin bulguları 6 ve 7 sınıf seviyelerinde ayrı ayrı

incelenecek ve daha sonra her iki sınıf seviyesinde elde edilen bulgular

yorumlanacaktır

İlkoumlğretim 6 Sınıf Oumlğrencilerinin Kavramları Anlama Duumlzeyleri

Oumlğrencilerle yapılan goumlruumlşmeler sonucunda elde edilen veriler her

kavram iccedilin ayrı ayrı incelenmiş verilen cevaplar daha oumlnceden belirlenen

kategorilerden uygun olanına dacirchil edilmiştir Muumllakat formunda yer alan

sorulara ilkoumlğretim 6 sınıf oumlğrencilerin verdiği cevapların kategorilere goumlre

dağılımı Tablo 2rsquode goumlsterilmiştir

Tablo 2 İlkoumlğretim 6 Sınıf Oumlğrencilerinin Kavramları Anlama Duumlzeyleri

Kavra

mla

r

Anlama Sınırlı

anlama

Yanlış anlama

(kavram

yanılgısı)

Anlamama Cevap

vermeme

f f f f f

Goumlruumlş 20 67 7 23 - - 3 10 - -

Ccedilağ 27 90 - - 1 3 - - 2 7

Birey 12 38 6 22 7 23 4 14 1 3

Empati 3 10 1 3 13 43 12 41 1 3

Coğrafi

Konum 5 17 13 43 2 7 7 23 3 10

Duygu 11 38 7 23 4 13 7 23 1 3

İklim 2 7 14 47 5 17 8 26 1 3

Hava

olayı - - 19 63 4 13 5 17 2 7

Araştırmaya katılan oumlğrencilere giriş duumlzeyinde olan ldquogoumlruumlşrdquo ve ldquoccedilağrdquo

kavramlarının tanımları verilmiş ve bu tanıma uygun gelen kavramın ismi ve

kavrama uygun olan oumlrneği işaretlemesi istenmiştir Oumlğrencilerin 20rsquosi (67)

ldquogoumlruumlşrdquo kavramına anlama 7rsquosi (23) ise sınırlı anlama duumlzeyinde cevap

vermiştir Anlama duumlzeyinde cevap veren oumlğrenciler kavramın ismi ile oumlrneğini

doğru verenlerden sınırlı anlama duumlzeyindeki oumlğrenciler ise ya kavramın ismini

ya da oumlrneği doğru verenlerden oluşmaktadır Oumlğrencilerin 3rsquouuml (10) ise goumlruumlş

kavramıyla ilgili sorunun hiccedilbir boumlluumlmuumlne doğru cevap vermemişlerdir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

214

ldquoCcedilağrdquo kavramını ise oumlğrencilerin 27rsquosi (90) anlama seviyesinde cevap

vermişlerdir Araştırmaya katılan oumlğrencilerden 2rsquosi bu soruya cevap vermemiş

sadece 1rsquoi ise ldquoduyuru veya oumlğrenci panosurdquo şeklinde yanlış anlama duumlzeyinde

cevap vermiştir

Geliştirme duumlzeyinde yer alan ldquobireyrdquo ldquoempatirdquo ve ldquocoğrafi konumrdquo

kavramlarıyla ilgili olarak şu sorular sorulmuştur

Birey ne demektir Bu kavramı oumlrneklerle accedilıklar mısın

Bir kişi kendisini başkalarının yerine koyabiliyor ve onların

sıkıntılarını anlamaya azaltmaya ccedilalışıyorsa hangi duygunun etkisi

altındadır Bu kavramı bir oumlrnek ile accedilıklar mısın

Coğrafi konum nedir Tuumlrkiyersquonin coğrafi konumuyla ilgili

neler soumlyleyebilirsin

Araştırmaya katılan oumlğrencilerden 12rsquosi (38) birey kavramına anlama

duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir Bu duumlzeyde verilen ldquotoplumda yaşayan

insanlardan her biri bireydir Mesela anne abi baba ccedilocukrdquo ldquotopluluk

halinde olmayan her insan bir bireydirrdquo ve ldquo topluluğun iccedilinde tek olan kişirdquo

şeklinde toplum ile birey kavramı arasındaki ayrımı yansıtabilen cevaplardır

Oumlğrencilerden 7rsquosi (23) bu kavram ile ilgili yanlış anlama duumlzeyinde cevaplar

vermişlerdir Birey kavramının aile ve toplum kavramları ile karıştırıldığı

goumlruumllmuumlştuumlr Bu duumlzeyde verilen oumlğrenci cevapları ldquoanne baba dede ccedilocuktan

oluşan toplumrdquo ldquoBirey bir toplumdurrdquo ldquoaile ve topluluk anne babadan

oluşurrdquo ayrıca ldquotek başına yaptığımız ccedilalışmalarrdquo şeklindedir Sınırlı anlama

duumlzeyinde yer alan 6 (22) oumlğrenci ldquotoplumun sadece birirdquo ldquobir kişiden

oluşan şeyrdquo ldquobirtane kişirdquo şeklinde toplum ile birey ayrımını yansıtmayan

cevaplar vermişlerdir Araştırmaya katılan oumlğrencilerden 4rsquouuml (14) bu kavramı

anlamama duumlzeyinde cevap vermişlerdir Anlamama duumlzeyinde değerlendirilen

cevaplar ldquoinsanlara verilen isimrdquo ve ldquokişiden kişiye değişen duygu ve

duumlşuumlnceleri yansıtan kavramrdquo şeklindedir Bu soruya cevap vermeyen bir

kişidir

Empati kavramına araştırmaya katılan oumlğrencilerin 13rsquouuml (43) yanlış

anlama duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir Yani oumlğrencilerin neredeyse yarısı bu

kavram ile ilgili yanılgı yaşamaktadırlar denilebilir Bu duumlzeyde yer alan

cevaplar ldquouumlzuumlntuumlyuuml telafi etmekrdquo ldquoinsanların dertlerine ortak olmakrdquo

ldquoyardımseverlik sevgirdquo ldquoyardımlaşmardquo ve ldquoacıma paylaşma duygusurdquo

şeklindedir Oumlğrencilerin 12rsquosi (41) anlamama duumlzeyinde ldquoDiğer kişilerin

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

215

hayalini ccedilalmakrdquo ldquomutluluk sevinccedilrdquo ldquoarkadaşlıkrdquo ve ldquoacımardquo şeklinde

cevaplar vermişlerdir Araştırmaya katılan oumlğrencilerden bu kavramı sadece 3rsquouuml

(10) anlama ve 1rsquoi (3) ise sınırlı anlama duumlzeyinde cevap vermişlerdir

Kavramın ismini doğru verenlerin cevapların anlama duumlzeyinde sayılmıştır

Sınırlı anlama duumlzeyinde kabul edilen cevap ise ldquobir kişinin sıkıntısında onla

dalga geccedilmeme Kendimizi onun yerine koymardquo şeklinde sadece oumlrnek iccedileren

cevaptır Oumlğrencilerin empati kavramına verdiği cevaplar aslında bu kavrama

yuumlkledikleri anlamları yansıtmaktadır diyebiliriz

Araştırmaya katılan oumlğrencilerden ldquocoğrafi konumrdquo kavramını 13rsquouuml

(43)ldquomatematik konum ve oumlzel konum olarak ikiye ayrılırrdquo ldquoparalel

meridyenrdquo ldquobir boumllgenin hangi iklimde olduğurdquo ve ldquoparaleller ve meridyenler

yoluyla bulduğumuz yolrdquo şeklinde coğrafi konumun bazı oumlzelliklerini yansıtan

sınırlı anlama duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir Oumlğrencilerin 7rsquosi (23)

ldquocoğrafyardquo ldquoTuumlrkiyersquonin kabartılarak goumlsterilmiş halirdquo şeklinde anlamama

duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir Oumlğrencilerden sadece 5rsquoi (17) bu kavramı

anlama duumlzeyinde cevap vermiş ve Tuumlrkiyersquonin coğrafi konumuyla ilgili

oumlrnekler verebilmişlerdir Anlama duumlzeyinde kabul edilen cevaplar bir yerin

ekvatora uzaklık ya da yakınlığı ekvatora yakınlık uzaklık denize goumlre konum

dağların uzanış şekli bir uumllkenin duumlnya uumlzerindeki yeri Tuumlrkiye 36-42 Kuzey

Paralelleri ve 26-45 Doğu Meridyenleri arasındadır şeklindeki diğerlerine goumlre

daha bilimsel kabul edilenlerdir Araştırmaya katılan oumlğrencilerin birccediloğunun

coğrafi konumun hem oumlzel konum hem de matematik konum bilgileriyle

accedilıklanabileceğini tam olarak kavrayamadıklarından daha ccedilok sınırlı veya yanlış

anlamalar goumlsterdikleri goumlzlenmiştir

Pekiştirme duumlzeyinde yer alan ldquoduygurdquo ldquoiklimrdquo ve ldquohava olayırdquo

kavramlarının oumlğrenciler tarafından anlaşılma duumlzeylerini belirlemek iccedilin ise

aşağıdaki sorular youmlneltilmiştir

Duygu kavramını oumlrneklerle tanımlayabilir misin

İklim nedir Oumlrnek verebilir misin

Hava olayı nedir Oumlrnek verebilir misin

Araştırmaya katılan oumlğrencilerin 11rsquoi (38) ldquoduygurdquo kavramını anlama

7 oumlğrenci ise (23) sınırlı anlama ve anlamama duumlzeyinde cevaplar

vermişlerdir Sınırlı anlama duumlzeyinde verilen cevapların bazıları ben ccedilok

duygulu biriyim her insanın duygusu vardır duygulanmak şeklinde sadece

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

216

cuumlmle iccedilerisinde kavramın kullanıldığı ifadelerdir Yanlış anlama duumlzeyinde

kabul edilen ifadeler ise bir kişinin uumlzuumlntuumlsuumlnuuml paylaşmak bir konu veya olay

hakkındaki duumlşuumlnce şeklinde empati ve duumlşuumlnce kavramlarını yansıtan

cevaplardır Yanlış anlama duumlzeyinde cevap veren 4 oumlğrenci vardır

İklim kavramına araştırmaya katılan oumlğrencilerin 14rsquouuml (47) sınırlı

anlama duumlzeyinde 8rsquoi (26) anlamama duumlzeyinde ve sadece 2rsquosi (7) anlama

duumlzeyinde cevap vermişlerdir Sınırlı anlama duumlzeyinde kabul edilen cevapların

bazıları bir yerin hava koşullarına bağlı olan Karadeniz iklimi Akdeniz iklimi

karasal iklim bir yerin veya boumllgenin hava sıcaklığı bir yerin her yıl olduğu

hava durumu şeklinde kavramın sadece bir oumlzelliğini yansıtan ifadelerdir

Verilen cevaplar incelendiğinde iklim kavramına oumlğrencilerin 5rsquoinin (17)

yanlış anlama duumlzeyinde yağmur kar dolu yağması boumllgelerdir şeklinde hava

olayı veya boumllge kavramını yansıtan cevaplar vermişlerdir

Pekiştirme basamağında yer alan ldquohava olayırdquo kavramına oumlğrencilerin

hiccedil biri anlama duumlzeyinde cevap verememiştir Oumlğrencilerin 19rsquou (63) sınırlı

anlama 4rsquouuml (13) yanlış anlama ve 5rsquoi ( 17) anlamama duumlzeyinde cevaplar

vermişlerdir Sınırlı anlama duumlzeyinde kabul edilen cevaplar ldquobir yerin

yağmurlu guumlneşli bulutlu olmasırdquo ldquohavanın nasıl olduğurdquo ldquoyağmur kar sisrdquo

şeklinde kavrama verilen oumlrneklerdir Anlamama duumlzeyinde kabul edilen cevap

oumlrnekleri ldquohavada olan şeyrdquo ldquohavanın temiz olmasırdquo ldquohavada olan kaza gibi

bir şeyrdquo şeklindedir Oumlğrencilerin hava olayı kavramını iklim ve hava durumu

ile karıştırmakta olduğu goumlruumllmuumlştuumlr Pekiştirme basamağında yer alan bu

kavramın oumlğrenciler tarafından tanımlanamaması araştırılması gereken bir konu

olarak oumlnerilebilir

İlkoumlğretim 7 Sınıf Oumlğrencilerinin Kavramları Anlama Duumlzeyleri

Bu boumlluumlmde ilkoumlğretim 7sınıf oumlğrencilerinin kavramları anlama

duumlzeyleri incelenmiştir Muumllakat formunda yer alan sorulara ilkoumlğretim 7 sınıf

oumlğrencilerin verdiği cevapların kategorilere goumlre dağılımı Tablo 3rsquode

goumlsterilmiştir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

217

Tablo 3 İlkoumlğretim 7 Sınıf Oumlğrencilerinin Kavramları Anlama

Duumlzeyleri K

av

ram

lar Anlama

Sınırlı

anlama

Yanlış

anlama

(kavram

yanılgısı)

Anlamam

a

Cevap

vermeme

f f f f f

İletişim 29 967 - - - - - - 1 33

Goumlruumlş 18 60 10 333 2 67 - - - -

Birey 13 433 17 567 - - - - -

Coğrafi

K 10 333 7 233 5 167 6 20 2 67

İklim 8 267 3 100 12 40 1 33 6 20

Harita 24 80 - - 6 20 - - - -

Goumlccedil 13 433 14 467 - - - - 3 10

Vergi 14 467 10 333 - - - - 6 20

Geliştirme duumlzeyinde yer alan ldquogoumlruumlşrdquo kavramının anlaşılma duumlzeylerini

belirleyebilmek iccedilin ldquogoumlruumlş nedirrdquo sorusu oumlğrencilere youmlneltilmiş ve Tablo

3rsquode de goumlruumllduumlğuuml gibi belirtilen soruya oumlğrencilerden 18rsquoi (60) anlama

kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler ldquogoumlruumlşrdquo kavramı ile ilgili

olarak ldquokişiden kişiye değişebilen olgu niteliği olmayan bilimsellik niteliği

olmayan fikirleridirrdquo ldquobir insanın kendi duumlşuumlnceleri olup bilimsel olarak

kanıtlanmamış bilgidirrdquo ldquoinsanın bir konu hakkındaki fikirleridir oumlzneldirrdquo

kişiden kişiye değişen oumlznel fikirleridirrdquo şeklinde accedilıklamalar yapmışlardır

Belirtilen soruya oumlğrencilerden 10 tanesi (333) sınırlı anlama kategorisine

giren cevaplar vermişlerdir Sınırlı anlama kategorisine giren cevaplar sorunun

tam olarak doğru cevabı olmasa da doğru cevaba yakın cevaplardır ldquoherkesin

kendine goumlre bir goumlruumlşuuml vardırrdquo ldquoher insanın kendine goumlre beğendiği

şeylerdirrdquo ldquofikrimizi accedilıklamaktırrdquo ldquobenim fikrimdirrdquo ldquokişiden kişiye değişen

bir kavramdırrdquo şeklindeki cevaplarda goumlruumllduumlğuuml gibi oumlğrenciler goumlruumlşuumln kişiden

kişiye değişen bir bilgi olduğunu belirtmekle beraber bilimsel bir niteliği

olmadığından bahsetmemişleridir Aynı soruya oumlğrencilerden 2rsquosi (67) yanlış

anlama kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler goumlruumlş kavramına

ldquobir şeyi oumlnceden bilmek onunla ilgili keşifler yapmaktırrdquo ldquokarşımızdaki kişiye

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

218

duumlşuumlncelerimiz anlatma yeteneğidirrdquo şeklinde verdikleri cevaplarla goumlruumlş

kavramını tahmin ve konuşma ile karıştırdıkları goumlruumllmektedir

Pekiştirme duumlzeyinde yer alan ldquobireyrdquo ldquocoğrafi konumrdquo ldquoiklimrdquo

ldquovergirdquo ldquogoumlccedilrdquo kavramları ile ilgi aşağıdaki sorular sorulmuştur

Birey nedir Oumlrnek veriniz

Coğrafi konum nedir

İklim nedir

Goumlccedil nedir

Oumlğrencilerin 13rsquouuml (433) birey kavramına anlama kategorisine giren

cevaplar vermişlerdir Birey kavramı ile ilgili olarak ldquotoplum iccedilerisinde yaşayan

kişilerin her birine birey denirrdquo ldquotoplum iccedilerisinde yaşayan her bir kişidirrdquo

biccediliminde tanımlar yapmışlardır Aynı soruya oumlğrencilerin 17rsquosi (567) sınırlı

anlama kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Bu kategoriye giren cevapları

veren oumlğrenciler birey kavramını ldquokişidirrdquo ldquobir insandırrdquo ldquoinsandırrdquo şeklinde

accedilıklamışlar bireyin toplum iccedilerisinde yaşadığını bu tanımlarda goumlz ardı

etmişlerdir

Tablo 3rsquode goumlruumllduumlğuuml gibi oumlğrencilerin 10rsquou (333) coğrafi konum

kavramına anlama kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler coğrafi

konum kavramı ile ilgili olarak ldquoBir yerin duumlnya uumlzerinde bulunduğu alana

denirrdquo ldquoBir uumllkenin bir noktanın duumlnya uumlzerindeki yeridirrdquo ldquoHerhangi bir

şehrinin uumllkenin duumlnya uumlzerinde bulunduğu konumrdquo şeklinde accedilıklamalar

yapmışlardır Oumlğrencilerden 7rsquosi (233) sınırlı anlama kategorisine giren

cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler coğrafi konum kavramını ldquobir şehrin

bulunduğu yerdirrdquo ldquobulunduğumuz yerdirrdquo ldquobir yerin ilin konumudurrdquo şeklinde

accedilıklamışlar bir yerin duumlnya uumlzerindeki konumu olduğunu belirtmemişlerdir

Oumlğrencilerden 6rsquosı (20) youmlneltilen soruya anlamama kategorisine giren

cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler ldquoengebeli midir duumlz muumlduumlrrdquo ldquobir ilin ovanın

guumlzellikleridirrdquo ldquokıtadırrdquo ldquodağlar nehirler goumlller yeryuumlzuuml şekilleridirrdquo

şeklinde kavramın bilimsel tanımı ile ilgisi olmayan accedilıklamalar yapmışlardır

Yanlış anlama kategorisinde cevap veren 5 (167) oumlğrencinin ldquoyeryuumlzuuml

şekillerirdquo ldquobulunduğumuz yerin iklimidirrdquo şeklindeki cevapları oumlğrencilerin bu

kavramı iklim ve yeryuumlzuuml şekilleri ile karıştırdıklarını goumlstermektedir

Oumlğrencilerden 2rsquosi (67) bu soruya cevap vermemiştir Bu durum bazı

oumlğrencilerin bu kavram hakkında herhangi bir bilgilerinin olmadığını

goumlstermektedir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

219

İklim kavramına oumlğrencilerin 8rsquoi (267) anlama kategorisine giren

cevaplar vermişler ldquobelirli bir yerde uzun suumlreler devam eden ortalama hava

olaylarıdırrdquo ldquobir yerde uzun zaman boyunca goumlruumllen ortalama hava

olaylarıdırrdquo şeklinde accedilıklamalar yapmışlardır Belirtilen soruya oumlğrencilerin

3rsquouuml (10) sınırlı anlama kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler

ldquocoğrafi konumdan kaynaklı belirli bir yerde devam eden hava olaylarıdırrdquo

ldquobir yerdeki hava olaylarına denirrdquo şeklinde yaptıkları tanımlarda belirtilen

hava olaylarının geniş bir alanda uzun bir suumlre devam etmesi gerekliliğini goumlz

ardı etmişlerdir Oumlğrencilerden 1rsquoi (33) soruya ldquokardır yağıştırrdquo şeklinde

anlamama kategorisine giren bir cevap vermiştir Oumlğrencilerin 12rsquosi (40) aynı

soruya yanlış anlama kategorisine giren cevaplar vermişler ldquobir uumllkenin veya

bir şehrin bitki oumlrtuumlsuumlduumlrrdquo ldquoyeryuumlzuuml şekilleridirrdquo ldquoşehirden şehre değişen bitki

oumlrtuumlsuumlduumlrrdquo şeklinde yaptıkları tanımlarda goumlruumllduumlğuuml gibi iklim kavramı ile bitki

oumlrtuumlsuuml ve yeryuumlzuuml şekillerini karıştırmışlardır Oumlğrencilerden 6rsquosı (20) iklim

kavramı ile ilgili hiccedil bir accedilıklama yapmamıştır

Oumlğrencilerin 14rsquouuml (467) vergi kavramına anlama kategorisine giren

cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler ldquovergirdquo kavramını ldquovatandaşların hizmet

karşılığı devlete oumldedikleri paradırrdquo ldquodevlete hizmet karşılığı gelirimize goumlre

oumldediğimiz paradırrdquo şeklinde accedilıklamışladır Aynı soruya oumlğrencilerin 10rsquou

(333) ldquovatandaşın devlete verdiği paradırrdquo ldquodevlete verdiğimiz paradırrdquo

ldquokişilerin devlete vermek zorunda oldukları paradırrdquo şeklinde sınırlı anlama

kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Oumlğrencilerin 6rsquosı (20) bu soruyu

cevapsız bırakmıştır

Oumlğrencilerden 13rsquouuml goumlccedil kavramını ldquodini iktisadi siyasi sosyal ve diğer

sebeplerle insan topluluklarının bir yerden bir başka yere gitmesidirrdquo

ldquoEkonomik sosyal iklim değişikliği gibi sebeplerle yer değiştirmektirrdquo

ldquoeğitim sağlık ve başka nedenlerden dolayı bir kişinin yer değiştirmesidirrdquo

şeklinde anlama kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Goumlccedil kavramı ile ilgili

youmlneltilen soruya oumlğrencilerin ccediloğunluğunun doğru cevap verdiği

goumlruumllmektedir Aynı soruya oumlğrencilerin 14rsquouuml (467) sınırlı anlama kategorisine

giren cevaplar vermişler ldquobir kişinin bir yerden başka bir yere gitmesine

denirrdquo ldquoinsanların bir yeden başka bir yere gitmesidirrdquo şeklinde yaptıkları

tanımlarda yer değiştirme sebeplerine değinmemişlerdir Oumlğrencilerin 3rsquouuml

(10) bu soruyu cevapsız bırakmıştır

Pekiştirme duumlzeyinde yer alan ldquoiletişimrdquo ve ldquoharitardquo kavramlarının

tanımları verilerek hangi kavrama ait olduklarının bulunması istenmiştir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

220

Oumlğrencilerden 24rsquouuml (80) harita kavramına anlama kategorisine giren cevaplar

vermişlerdir Oumlğrencilerden 6rsquosı (20) ise belirtilen soruya ldquoplanrdquo ldquoboumllgerdquo

ldquoteleskoprdquo ldquokrokirdquo şeklinde yanlış anlama kategorine giren cevaplar

vermişlerdir Oumlğrencilerin 29rsquou (967) iletişim kavramına anlama kategorisine

giren cevaplar vermişlerdir İletişim kavramı ile ilgili youmlneltilen soruyu

oumlğrencilerden 1rsquoi (33) cevapsız bırakmıştır

Araştırmaya Katılan Oumlğretmenlerin Kavram Oumlğretimi ile İlgili

Duumlşuumlnceleri

İlkoumlğretim 6 ve 7sınıf Sosyal Bilgiler Programırsquonda yer alan

kavramların oumlğrenci seviyesine uygunluğunu belirleyebilmek iccedilin Sosyal

Bilgiler oumlğretmenleri ile de goumlruumlşmeler yapılmıştır Oumlğretmenlere Sosyal

Bilgiler Programırsquonda yer alan kavramlarla ve kavram oumlğretimi ile ilgili doumlrt

soru youmlneltilmiştir Aşağıda başlıklar halinde sorulan sorular ve İlkoumlğretim 6 ve

7 sınıf Sosyal Bilgiler oumlğretmenlerinin verdikleri cevaplar incelenmiştir

Kavramların Oumlğrenci Seviyesine Uygunluğu

Araştırmaya katılan oumlğretmenlerden Sosyal Bilgiler Programırsquonda yer

alan kavramları oumlğrencilerin seviyelerine uygun olup olmaması ve

somutluksoyutluk bakımından değerlendirmeleri istenmiştir İlkoumlğretim 6 sınıf

Sosyal Bilgiler oumlğretmenleri genel olarak kavramların oumlğrenci seviyesine uygun

olduğunu duumlşuumlnmekle beraber oumlğrenci seviyesinin uumlzerinde yer alan

kavramların da olduğunu belirtmişlerdir Araştırmaya katılan oumlğretmenlerin bu

konudaki bazı cevapları

ldquoOumlğrenciler soyut kavramları somut kavramlara nazaran anlamakta

guumlccedilluumlk ccedilekmekteler Hipotez sentez genelleme kavramlarında oldukccedila

zorlanmaktalar Ben de anlatmakta zorlanıyorum dolayısıyla Ccediluumlnkuuml bu

kavramların nasıl anlatılacağı da kitapta accedilık olarak verilmemiştir Mesela

olgu ve goumlruumlş kavramlarını kitap ccedilok guumlzel anlatmış Oumlğrenciler bu

kavramlarda hiccedil zorlanmadılar Ancak bilimsel araştırmanın basamaklarında

verilen kavramlara kitapta hiccedil değinilmemişrdquo

ldquoKavramların buumlyuumlk ccediloğunluğu oumlğrenci seviyelerine uygun Ancak

devlet egemenlik coğrafi konum iklim gibi ccedilocukların oumlğrenmede zorluk

ccedilektiği kavramlar da varrdquo

Oumlğretmenlerin oumlğrenci seviyesinin uumlzerinde olarak belirttikleri ve bu

araştırmada da oumlğrencilere sorulan ldquocoğrafi konumrdquo ldquoİklimrdquo gibi kavramları

oumlğrencilerin anlama duumlzeyindeki cevapları oldukccedila duumlşuumlktuumlr Oumlğrencilerin ccediloğu

bu kavramlara sınırlı anlama duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

221

Kavram oumlğretiminde kullanılan ders kitaplarının oumlnemi oldukccedila

buumlyuumlktuumlr Bu konuya ilerleyen başlıklarda yer verilecektir Ancak yukarıda

verilen ilk alıntıda da goumlruumllduumlğuuml uumlzere ders kitaplarında kavramlar yeterli oumlrnek

ve anlatımla yer alırsa oumlğrencilerinde anlama seviyeleri o derece

yuumlkselmektedir Oumlğretmenler ders kitaplarında olgu ve goumlruumlş kavramının ccedilok

iyi anlatıldığını ve bu doğrultuda oumlğrenciler tarafından kolaylıkla anlaşıldığını

belirtmişlerdir Bu araştırmada da goumlruumlş kavramı sorulduğunda oumlğrencilerin

ccediloğunluğunun anlama duumlzeyinde cevaplar vermiş olmaları kavram oumlğretiminde

ders kitaplarının oumlnemini ortaya koyması bakımından guumlzel bir oumlrnek teşkil

etmektedir

Araştırmaya katılan ilkoumlğretim 7 sınıf Sosyal Bilgiler oumlğretmenlerinin

ccediloğunluğu kavramların oumlğrenci seviyesine uygun olduğunu ve oumlğrencilerin bu

kavramları kolay bir şekilde oumlğrendiklerini belirtmişlerdir Ayrıca kavramların

programda giriş geliştirme ve pekiştirme şeklinde basamak basamak

verilmesinin oumlğretimi kolaylaştırdığını soumlylemişlerdir

ldquo7 sınıf Sosyal Bilgiler Programında yer alan kavramların oumlğrenci

seviyesine uygun olduğunu duumlşuumlnuumlyorum Oumlğrenciler programda yer alan

kavramları oumlğrenirken zorluk ccedilekmemektedirler Kavramlar 4 sınıftan

başlayarak kademeli olarak oumlğretildikleri iccedilin oumlğrenciler bir uumlst sınıfa geccedilerken

oumlğrenmesi gereken kavramla ilgili oumln bilgilere sahip olarak gelmektedirler bu

da onların oumlğrenmelerini kolaylaştırmaktadır Sosyal Bilgiler programında yer

alan somut ve soyut kavramlar dengeli olarak verilmektedirrdquo

ldquoKavramlar giriş geliştirme pekiştirme şeklinde basamaklı olarak

verildiği iccedilin kavramlarla ilgili ya oumln bilgileri olmaktadır ya da oumln bilgi

oluşturacak oumlğrenmeleri gerccedilekleştirmektedirler Bundan dolayı kavramların

oumlğrenci seviyesine uygun olarak verildiğini duumlşuumlnuumlyorum Programda soyut ve

somut karamlar dengeli bir biccedilimde guumlnluumlk hayatla bağlantılı bir şekilde

verilmiştirrdquo

Her iki sınıf duumlzeyinde de oumlğretmenlerin ortak sorunu ders saatinin ve

bazı kavramlarda ders kitaplarının yetersizliğidir Oumlzellikle giriş basamağında

yer alan ve oumlğrencinin oumln bilgilerinin olmadığı kavramlarda oumlğretmenler suumlrenin

yetersizliğini belirtmişlerdir

ldquoSuumlre kesinlikle yeterli değil Suumlrenin yeterli olduğu konular da var

Duyarlılık ccedilevre bilinci goumlrev ve sorumluluklarımız gibi konularda suumlre

kesinlikle yeterli ccediluumlnkuuml ccedilocukların oumln bilgileri dolayısıyla kavramaları kolay

oluyor Ancak şimdiye kadar hiccedil goumlrmemiş olduğu konularda ( oumllccedilek meridyen

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

222

paralel matematik konum hipotez genellemehellip) verilen suumlre yeterli olmuyorrdquo

ldquoKavramlar genellikle somut Goumlrsel materyaller kullanarak guumlnluumlk

hayattan oumlrnekler vererek oumlğretilebilecek kavramlar Soyut kavramlar da var ve

oumlğretilmesinde zorluk ccedilekiliyor Kavramlar uumlnite konuları ile bağlantılı

Kavramların oumlğretilmesi iccedilin ayrılan suumlre ise yetersiz Hatta kavramların

bazılarını atlayıp konu iccedilerisinde anlamalarına bırakıyorrdquo

Oumlğretmenlerin Kavram Oumlğretimi İle İlgili Goumlruumlşleri

Araştırmaya katılan oumlğretmenlerin ccediloğu kavram oumlğretiminde ccedileşitli

etkinliklerden faydalandıklarını belirtmişlerdir Oumlğretmenler sıklıkla derse

başlamadan oumlnce soru-cevap youmlntemini uyguladıkları ve derse gelmeden oumlnce

kavramları vererek soumlzluumlkten anlamlarını buldurduklarını boumlylece oumlğrencilerin

derse hazırlıklı gelmelerinin sağlandığını soumlylemişlerdir Bunun dışında

oumlğrencilere kavram haritası hazırlatma kitap okuma etkinliği tarih şeridi

oluşturma oumlrnek olay youmlntemini drama anahtar kelimelerle metin oluşturma

okuduğu metinde soruların cevaplarını buldurma verilerden grafik hazırlama

sonuca varma mektup yazma vs gibi etkinlikler yaptırılmaktadır

ldquoİletişim kavramı ile ilgili drama yaptırdımrdquo

ldquoOumlncelikli olarak uumlniteye başlamadan oumlnce uumlnite kavramlarını

soumlzluumlkten bulmalarını istiyorum Daha sonra konuları işlerken tahtada hep

birlikte kavramdan ne anladıklarına dair kavram haritası oluşturarak doğruyu

bulmaya ccedilalışıyoruzrdquo

Araştırmaya katılan oumlğretmenler genel olarak kavram oumlğretiminde

kavram haritalarından da sıklıkla faydalanmaktadırlar Boumlylece kavramlara

guumlnluumlk hayattan oumlrnekler vererek kavramların pekiştirilmesini sağlamaktadırlar

ldquoBana goumlre oumlğrencilerin kavramları daha iyi oumlğrenip anlamaları iccedilin guumlnluumlk

hayatta kendi yaşantıları ile kavramlar arasında bağlantı kurması gerekiyorrdquo

Ayrıca oumlğretmenler kavram oumlğretiminde Oumlğretmen Kılavuz

Kitaplarında yer alan etkinliklerden de faydalandıklarını belirtmişlerdir

Araştırmaya katılan oumlğretmenler oumlzellikle Oumlğrenci Ccedilalışma Kitaplarını da ccedilok

beğendiklerini ve buradaki etkinliklerden de oldukccedila faydalandıklarını

soumlylemişlerdir Ancak etkinlikleri kullanmada suumlre yetersizliği oumlğretmenlerin

ccediloğunun ortak sorunudur

ldquoHer zaman etkinlik yapamıyorum ccediluumlnkuuml suumlre buna asla izin

vermiyorrdquo

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

223

ldquoBu etkinliklerin hepsinin sınıf ortamında gerccedileklerleştirilmesi zaman

sıkıntısından dolayı muumlmkuumln değildir Bu etkinlikler oumldev olarak verildiğinde

oumlğrencilere yeterli katkıyı sağlayamamaktadırrdquo

ldquoSuumlrenin yetersiz sınıfların kalabalık olması birccedilok etkinliğin

yapılmasına engel teşkil etmektedirrdquo

Kavram Oumlğretiminde Ders Kitaplarının Yeterliliği

Araştırmaya katılan oumlğretmenlerin ccediloğunluğu ders kitaplarının kavram

oumlğretimi iccedilin yeterli olmadığını soumlylemişlerdir Yapılandırmacı yaklaşım

doğrultusunda hazırlanan Sosyal Bilgiler Programının temel felsefesi oumlğrenciye

konuların tamamını vermek yerine oumlğrenciyi araştırmaya sevk edip bilgiye

ulaşarak onu zihninde şekillendirmesini sağlamak olduğu iccedilin kavramların

anlamları ders kitabında olduğu gibi verilmek yerine oumlrneklerle oumlğrencilerin bu

kavramı anlamaları istenmektedir Oumlğretmenler bu konuda kitapların bazı

konularda yeterli olduğunu ancak oumlğretmenlerin de kendilerini geliştirmeleri ve

yapılandırmacı yaklaşım doğrultusunda hareket etmeleri gerektiğini

duumlşuumlnmektedirler Oumlzellikle Sosyal Bilgiler ders kitaplarında yer alan tarih ile

ilgili uumlnitelerde yeterli derecede bilginin yer almaması sorun teşkil etmekte

aradaki bilgi boşluklarını doldurma goumlrevi oumlğretmene duumlşmektedir

ldquoKitap isterse her şeyi versin ama oumlğretmende yetenek yoksa hiccedilbir işe

yaramazrdquo ldquohellipHatta bazı konular bir kavramı oumlğretmek iccedilin hiccedil yeterli

olmuyor Oumlğretmenin farklı bilgi ve goumlrsel materyalleri sınıfa getirmesi

gerekiyorrdquo

Oumlzellikle Sosyal Bilgiler 7 sınıf oumlğretmenleri ders kitabında yer alan

kavramlarla ilgili bazı bilgilerin akademik ccedilalışma ya da internet sayfalarından

alınmasının kavramların oumlğrenilmesini guumlccedilleştirdiğini belirtmişlerdir

Kitaplarda daha sade ilgi ccedilekici oumlğrencilerin oumlğrenme istek ve heyecanlarını

arttırıcı metinlerin yer alması gerektiğini duumlşuumlnmektedirler Ders kitaplarında

yer alan bilgiler zaman zaman oumlğrencilerin seviyelerinin uumlzerinde olabildiğini

bu nedenle bilgilerin oumlğrencilerin anlayabileceği duumlzeyde sadeleştirilmesi

gerektiğini belirtmişlerdir

Ayrıca bazı oumlğretmenler ccedilocuğun yaşadığı sosyo-ekonomik ccedilevrenin de

kavram oumlğrenmede oumlnemli olduğunun farkındadırlar ve bu durumun

oumlğrencilerin kavram oumlğrenirken oumlrnek vermede zorlandıklarını belirtmişlerdir

ldquoKendi oumlğrencilerimin kavram oumlğrenmede karşılaştıkları ccedilevrenin

sosyo-kuumlltuumlrel durumu Ccedilocukların fazla değişik yaşantısı olmadığı ve farklı

kelimeler kullanmadıkları iccedilin kavramları oumlğrenmede zorluk ccedilekiyorlarrdquo

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

224

Programdan Ccedilıkarılması ya da Yer Verilmesi İstenen Kavramlar

Oumlğretmenler genel olarak programda milli ve manevi değerlerle ilgili

kavramlara daha fazla yer verilmesi noktasında hemfikir durumdadır 6 sınıf

duumlzeyinde ders veren oumlğretmenler programda ldquoTuumlrkistan Tuumlrkmen destan

yazıt takvim halife maden dil (lehccedile şive ağız) monarşi teokrasi hak ve

hukuk oumlzguumlrluumlk duumlşuumlnce oumlzguumlrluumlğuuml hoşgoumlruumlrdquo gibi kavramlara yer verilmesi

gerektiğini belirtmişlerdir 7 sınıf duumlzeyinde ders veren oumlğretmeler programda

bazı kavramlara yer verilmediği iccedilin diğer kavramları accedilıklamakta guumlccedilluumlk

ccedilektiklerini belirtmişlerdir Bundan hareketle oumlğrencilerin fetih kavramını

anlayabilmeleri iccedilin ldquoşehit goumlnuumll gazardquo gibi kavramlara da yer verilmesi

gerektiğini belirtmişleridir

ldquoŞehit gaza ve goumlnuumll kelimeleri yer almadığı iccedilin oumlğrencilerin fetih

kavramını anlamaları zorlaşmaktadırrdquo

Duumlşuumlk sosyo-ekonomik seviyedeki okullarda goumlrev yapan oumlğretmenler

oumlğrencilerinin oumlzellikle soyut kavramları oumlğrenmede guumlccedilluumlk ccedilektiklerini bu

yuumlzden de bunları ccedilıkarmak istediklerini soumlylemişleridir

ldquoBana goumlre sorun yer alması ya da almaması gereken kavramlar değil

Oumlğretmen oumlğrencilerin sosyo-kuumlltuumlrel ccedilevrelerine goumlre bazı kavramları

oumlğretmeye hiccedil ccedilalışmaz ya da konular ile ilgili yeni kavramları oumlğretmeye

ccedilalışabilir Bunu oumlğretmenin kendisi yapmalı Koumly okulunda goumlrev yaptığım iccedilin

oumlzellikle soyut kavramları ccedilıkarmak isterimrdquo

Sonuccedil ve Oumlneriler

Araştırmanın bulguları incelendiğinde oumlğrencilerin Sosyal Bilgiler 6 ve

7 sınıf programlarında yer alan ldquoSosyal Bilgiler Oumlğreniyorumrdquo ldquoYeryuumlzuumlnde

Yaşamrdquo ldquoİletişim ve İnsan İlişkilerirdquo ve ldquoUumllkemizde Nuumlfusrdquo uumlnitelerinde yer

alan kavramları genel olarak anladıkları ve bunun yanı sıra bazı kavram

yanılgılarına sahip oldukları goumlruumllmektedir

Kavramlar nesnel gerccedilekliğin insan beynindeki yansıma biccedilimidir

Oumlğrencilerin verdikleri cevaplar bu accedilıdan değerlendirildiğinde oumlğrencilerin

kendi duumlşuumlncelerine goumlre bazı kavramları yorumladıkları ve zihinlerinde

bilimsel olarak kabul edilemeyen bir tanım oluşturdukları goumlruumllmektedir

Oumlğrencilerin ilkoumlğretim 6 sınıf konuları ile ilgili tespit edilen kavramlara

vermiş oldukları cevapları incelendiğinde en ccedilok ldquoempatirdquo ve ldquobireyrdquo

kavramlarında yanılgıya duumlştuumlkleri tespit edilmiştir Empati kavramı ile ilgili

olarak yanlış anlama duumlzeyinde verilen cevaplar yoğunlukla sosyo-ekonomik

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

225

accedilıdan orta duumlzeyde kabul edilen okulun oumlğrencileri tarafından verilmiştir

Oumlğrenciler empati kavramını accedilıklarken aslında bu kavramlara verdikleri

anlamları dile getirmişlerdir Oumlğrenciler arkadaşlarına yardım ettiklerinde ya da

onları dinlediklerinde onlarla empati kurduklarını sanmaktadırlar Hatta

oumlğrencilerden bir tanesi empati kavramına arkadaşlık yanıtını vermesi bu

kavrama yuumlklenen anlamların incelenmesi accedilısından ilgi ccedilekicidir

Birey kavramı ile ilgili yanlış anlama duumlzeyinde kabul edilen cevaplar

ise sosyo-ekonomik accedilıdan uumlst duumlzeyde kabul edilen il merkezindeki bir okulun

oumlğrencilerinin verdiği cevaplardır İlkoumlğretim 7 sınıf oumlğrencilerinin bu

kavramlara verdikleri accedilıklamalar incelendiğinde onların bu tuumlr yanlışlara

duumlşmediği goumlruumllmektedir İlkoumlğretim 7 sınıf oumlğrencileri toplum ile birey

ayırımını yapabilmektedirler

Giriş duumlzeyinde yer alan ldquogoumlruumlşrdquo ve ldquoccedilağrdquo kavramlarıyla ilgili olarak

oumlğrencilerde oumlnemli bir kavram yanılgısının olmadığı soumlylenebilir Tablo 2

incelendiğinde goumlruumlş kavramıyla ilgili olarak ilkoumlğretim 6 sınıf oumlğrencilerinin

yanlış anlama duumlzeyinde cevapları yoktur ancak ilkoumlğretim 7 sınıf oumlğrencileri

goumlruumlş kavramını tahmin ve konuşma kavramları ile karıştırmışlardır

Her iki sınıf duumlzeyinde ortak olan lsquoiklimrsquo kavramı ile ilgili olarak 6

sınıf oumlğrencilerinden 5rsquoi 7 sınıf oumlğrencilerinden ise 12rsquosi yanlış anlama

duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir Her iki sınıf duumlzeyinde de oumlğrenciler yeryuumlzuuml

şekilleri hava olayları ve bitki oumlrtuumlsuuml ile iklim arasında yanılgı yaşamaktadırlar

Ortak kavramlardan biri olan lsquocoğrafi konumrsquo kavramını ilkoumlğretim 6 sınıf

oumlğrencilerinden 2rsquosi 7 sınıf oumlğrencilerinin ise 5rsquoi yanlış anlama duumlzeyinde

iklim boumllgeler ve daha oumlnce belirtildiği gibi yeryuumlzuuml şekilleri arasında

yanılgıları vardır Aslında coğrafi konum iklimi etkileyen faktoumlrlerden biridir

ancak oumlğrencilerin uumllkemizin coğrafi konumuyla ilgili bir oumlrnek ile bu

ifadelerini desteklemesi beklenmiştir 7 sınıf oumlğrencilerinin harita kavramı ile

ilgili kavram yanılgısı iccedilinde oldukları harita kavramını plan boumllge ve kroki ile

karıştırdıkları goumlruumllmektedir

Ayrıca araştırmaya katılan oumlğrencilerin buumlyuumlk boumlluumlmuumlnuumln sorulan

kavramları soumlzle anlama ve ifade etmekte zorlandığı ve bu nedenle bazı kavram

yanılgılarına sahip oldukları soumlylenebilir Oumlrneğin ccedilağ kavramı ile ilgili olarak

ilkoumlğretim 6sınıf oumlğrencilerinden biri duyuru veya oumlğrenci panosu şeklinde

tarihi devirleri goumlsteren tarih şeridi ile ccedilağ kavramını karıştırmış ve yanlış

anlama duumlzeyinde kabul edilen bir cevap vermiştir Oumlğrencilerin soumlzel ifade

yeteneklerinin yetersiz olması belleklerindeki mevcut bilgileri accedilıklamalarında

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

226

sıkıntı yaşamalarına neden olmaktadır Oumlğrencilerin ccediloğunun istenen kavramı

tanımlayamadıkları halde kavram ile ilgili oumlrnekleri verebilmeleri bu duumlşuumlnceyi

destekler niteliktedir Bu nedenle kavram oumlğretiminde oumlğrencilerden oumlzellikle

verilen kavramı kendi cuumlmleleriyle ifade etmelerine imkan tanıyan etkinlere

oumlnem verilmesi oumlğrencinin soumlzel ifade yeteneğinin de gelişmesine yardımcı

olacaktır

6 ve 7 sınıf Sosyal Bilgiler programlarında yer alan kavramların

oumlğrenci seviyesine uygunluğu ile ilgili oumlğretmen goumlruumlşlerine bakıldığında

genel olarak kavramların oumlğrenci seviyesine uygun olduğunu duumlşuumlnduumlkleri

ancak zaman zaman bazı uumlnitelerde yer alan kavramların oumlğrenci seviyesinin

uumlzerinde olabildiğini belirttikleri goumlruumllmektedir Oumlğretmenler kavram

oumlğretiminde oumlğrencilerin iccedilinde bulunduğu sosyo-ekonomik ccedilevrenin ccedilok

oumlnemli olduğunu vurgulayarak yeterli oumln bilgiye sahip olamayan oumlğrencilerin

kavramları anlama duumlzeylerinin duumlşuumlk olduğunu belirtmişlerdir

Oumlğretmenlerin kavram oumlğretiminde kullandıkları youmlntemlere

bakıldığında ccedileşitli eğitimsel etkinliklerden faydalandıkları goumlruumllmektedir

Soru-cevap youmlntemi kavram haritası kitap okuma etkinliği tarih şeridi

oluşturma oumlrnek olay youmlntemi drama anahtar kelimelerle metin oluşturma

okuduğu metinde soruların cevaplarını buldurma verilerden grafik hazırlama

sonuca varma mektup yazma kullanılan etkinliklerden bazılarıdır Oumlğretmenler

etkinliklere daha fazla yer vermek istediklerini belirtmelerine rağmen Sosyal

Bilgiler ders saatinin yetersiz olması dolayısıyla sıkıntı yaşadıklarını

belirtmişlerdir Bunun yanı sıra kalabalık sınıflar da etkinliklerin yapılmasına

engel olmaktadır

Oumlğretmenler ders kitaplarındaki kavramlarla ilgili bilgilerin yetersiz

olduğunu duumlşuumlnmektedirler Yapılandırmacı yaklaşıma uygun olarak hazırlanan

kitaplarda oumlğrencinin bilgiye ulaşması istendiği iccedilin kitaplarda yer almayan

bilgileri tamamlama işi oumlğrencilere ve onları youmlnlendirecek olan oumlğretmenlere

duumlşmektedir Metinlerin akademik bir dille yazılmış olması oumlğrencilerin

oumlğrenmelerini zorlaştırmaktadır Oumlğretmenler metinlerin guumlndelik hayattan

seccedililmesinin daha faydalı olacağını duumlşuumlnmektedirler Oumlğretmenler milli ve

manevi değerleri iccedileren kavramlara oumlnem verilmesi gerektiğini

vurgulamaktadırlar

Araştırmada elde edilen sonuccedillara dayalı olarak sunulacak oumlneriler

aşağıda oumlzetlenmiştir

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

227

İlkoumlğretim oumlğrencilerine kavramlar oumlğretilmeden oumlnce oumlğretilecek

kavramlar hakkında oumlğrencilerin oumln bilgileri tespit edilmeli ve oumlğretim buna

goumlre placircnlanmalıdır Boumlylece oumlğrencilerin oumlnceki bilgileri yoklanarak kavram

yanılgıları varsa bunun telafisine youmlnelik etkinliklere ağırlık verilebilir ve

oumlğrenilecek yeni kavramlarla olan bağ daha sağlıklı hale getirilebilir İlk kez

karşılaşılan kavramlarda ise ccedilocuğun kendi ccedilevresinden bol oumlrnekler verilmeli

ve goumlrsel materyallerden faydalanılarak kalıcı oumlğrenmeler sağlanmalıdır

Kavram oumlğretiminde ders kitapları oumlğrenmeyi kolaylaştırması ve

anlamlı oumlğrenmelere zemin hazırlaması bakımından oldukccedila oumlnemlidir Bu

nedenle İlkoumlğretim Sosyal Bilgiler ders kitaplarının accedilık anlaşılır bir dille

yazılması yeterli sayıda resim şekil grafik iccedilermesi ve bol oumlrneklerin yer

alması ve oumlğrenci seviyesine goumlre hazırlanması oumlğrenci başarılarını ve

kavramların daha anlamlı oumlğretilmesini olumlu youmlnde etkileyecektir

Oumlğrencilere oumlğrendikleri kavramları farklı zamanlarda ve konularda

yeniden kullanma fırsatı verilmelidir Kavramlar tekrar edildikccedile daha kalıcı

olacağından tekrarlar sırasında bazı yanılgılar da tespit edilip gerekli oumlnlemler

alınabilir

Ayrıca oumlğrencilerin bildiklerini ifade etmede zorlandıkları goumlruumllmuumlştuumlr

Sınırlı anlama duumlzeyinde değerlendirilen bazı cevapların oumlğrencilerin ifade

becerilerinin zayıf olmasından kaynaklanmış olabileceği soumlylenebilir

Oumlğretmenlerin oumlğrencilerin soumlzel ifade yeteneklerini geliştirmek iccedilin ccediloktan

seccedilmeli sorular yerine onların soumlzel ifade becerilerine katkı yapabilecek soru

tipleri kullanmaları daha faydalı olacaktır

KAYNAKLAR

Alkış S (2009) Sosyal Bilgilerde Kavram Oumlğretimi Sosyal Bilgiler Oumlğretimi

(Edt Mustafa Safran) 68-90 Ankara PegemA Akademi

Deniz FOuml (2003) Lise 1 Coğrafya Derslerinde Kavram Haritalarının Başarıya

Etkisi Yayımlanmamış yuumlksek lisans tezi Gazi Uumlniversitesi Eğitim

Bilimleri Enstituumlsuuml Ankara

Duumlndar H (2008) Sosyal Bilgilerde Kavram Oumlğretimi Oumlzel Oumlğretim

Youmlntemleriyle Sosyal Bilgiler Oumlğretimi (Edt Bayram Tay-Adem

Oumlcal)302-334 Ankara PegemA Akademi

Ekiz D Akbaş Y (2005) ldquoİlkoumlğretim 6 Sınıf Oumlğrencilerinin Astronomi İle

İlgili Kavramları Anlama Duumlzeyleri ve Kavram Yanılgılarırdquo Mili

Eğitim Dergisi Sayı165 Ankara

Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228

228

Erden M (1997) Sosyal Bilgiler Oumlğretimi İstanbul Alkım Yayınevi

Erden M Akman Y (2000) Gelişim Oumlğrenme-Oumlğretme Eğitim Psikolojisi

Ankara Arkadaş Yayınevi

Girgin M (2006) Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Oumlğretimirsquonde Kavram İlke

ve Genellemeler Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Oumlğretimi (Edt

Abdurrahman Tanrıoumlğen) 24-54 İstanbul Lisans Yayıncılık

Karaduumlz E (2004) Anlam Kavram İlişkisi Sosyal Blimler Enstituuml Dergisi

e-dergiatauniedutrindexphpSBEDarticleviewArticle76 adresinden

03122010 tarihinde indirilmiştir

Karasar N (2000) Bilimsel Araştırma Youmlntemi (Kavramlar ilkeler teknikler)

(10Baskı) Ankara Nobel Basımevi

Meb (2004) İlkoumlğretim Sosyal Bilgiler Dersi (6-7 Sınıflar) Oumlğretim Programı

Ankara Meb Yayınevi

Senemoğlu N (2007) Gelişim Oumlğrenme ve Oumlğretim Kuramdan Uygulamaya

Ankara Oumlzkan Matbaası

Şeker M (2003) İlkoumlğretim Okulu 6 Sınıf Sosyal Bilgiler Dersi

Kavramlarının Kazanılmışlık Duumlzeyi (Uumlskuumldar Oumlrneği)

Yayınlanmamış yuumlksek lisans tezi Marmara Uumlniversitesi Eğitim

Bilimleri Enstituumlsuuml İstanbul

Tanrıoumlğen A (2006) Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Oumlğretimi Lisans

Yayınları İstanbul

Uumllgen G (2004) Kavram Geliştirme Kuram Ve Uygulamalar (4 Baskı)

İstanbul Nobel Yayınevi

Vygotsky LS (1998) Duumlşuumlnce Ve Dil (Ccedilev S Koray) İstanbul Toplumsal

Doumlnuumlşuumlm Yayınları

Yıldırım A Şimşek H (2005) Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Youmlntemleri

(5 Baskı) Seccedilkin Yayınevi Ankara

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

229

Eğitim Muumlfettiş Yardımcılarının Mesleki Tuumlkenmişlik Duumlzeylerinin

Bazı Değişkenler Accedilısından İncelenmesi

M Cevat Yıldırım1 Abdurrahman Ekinci

2

Oumlzet

Bu araştırmanın amacı eğitim muumlfettiş yardımcılarının3 mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerini bazı değişkenlere goumlre saptamaktır Araştırmada tarama modeli

kullanılmıştır Ccedilalışma grubu 2009 yılında atanan 346 eğitim muumlfettiş yardımcısından

oluşmaktadır Verilerin toplanmasında kişisel bilgi formu ile Maslach ve Jackson

tarafından geliştirilen Ergin tarafından Tuumlrkccedileye uyarlanan Maslach Tuumlkenmişlik

Oumllccedileği kullanılmıştır Analizde t testi Mann Whitney U testi ve ANOVA teknikleri

kullanılmıştır Araştırmada eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliklerinin

duygusal tuumlkenme ve duumlşuumlk kişisel başarı duygusu boyutlarında ldquoorta duumlzeyderdquo

duyarsızlaşma boyutunda ise ldquoduumlşuumlk duumlzeyderdquo olduğu saptanmıştır

Anahtar Kelimeler Duyarsızlaşma Duygusal tuumlkenme Eğitim muumlfettiş

yardımcıları Mesleki tuumlkenmişlik

Analysis of Professional Burnout Levels of Education Supervisor Assistants in

Terms of Some Variables

Abstract

The aim of this research is to define the professional burnout levels of

education supervisor assistants in terms of some variables In the research survey

model was used The study group consists of 346 education supervisor assistants

appointed in 2009 Data was collected through a personal information form and

Maslach Burnout Inventory developed by Maslach and Jackson and adapted to Turkish

by Ergin In the analysis t test Mann-Whitney U test and ANOVA techniques were

used The findings indicated that the level of education supervisor assistantsrsquo

professional burnout was ldquomediumrdquo in emotional exhaustion and low sense of personal

accomplishment dimensions and was ldquolowrdquo in depersonalization dimension

1 YrdDoccedilDr Mardin Artuklu Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Eğitim Bilimleri Boumll

mcevatyildirimgmailcom 2 YrdDoccedilDr Mardin Artuklu Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Eğitim Bilimleri Boumll

aekinci74yahoocom 3 ldquoEğitim muumlfettiş yardımcısırdquo unvanı 14 Eyluumll 2011 tarihinde 652 sayılı Kanun

Huumlkmuumlnde Kararname ile ldquoil eğitim denetmen yardımcısırdquo olarak değiştirilmiştir

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

230

Key Words Depersonalization Emotional exhaustion Education supervisor

assistants Professional burnout

GİRİŞ

Guumlnuumlmuumlzde eğitim oumlrguumltlerinin ccedilalışanlarını etkileyen oumlnemli

problemlerden biri tuumlkenmişliktir Demiriz (2010) tuumlkenmişliğin modern ccedilağın

hastalığı olarak nitelendirilen ve stres uumlzerinde ccedilalışan araştırmacılar tarafından

geliştirilen bir kavram olduğunu vurgulamaktadır

Tuumlkenmişlik kavramı ilk kez Greene (1961) tarafından kullanılmıştır

(Maslach Schaufeli ve Leiter 2001) Bu kavram 1970rsquoli yıllardan bu yana

sıkccedila tartışılan ve ccedilalışanlar uumlzerinde etkisi araştırılan bir olgu haline gelmiştir

(Halbesleben ve Buckley 2004 Maslach vd 2001) Tuumlkenmişlik ilk kez

Freudenberger (1974) tarafından başarısızlık yıpranma enerji ve guumlccedil kaybı ya

da insanın iccedil kaynakları uumlzerinde karşılanamayan istekler sonucunda ortaya

ccedilıkan tuumlkenmeye başlama durumu olarak tanımlanmıştır (Ağaoğlu Ceylan

Kesim ve Madden 2004 Izgar 2003 Peker 2002) Bu tanımda tuumlkenmişliğin

sadece duygusal boyutu accedilıklanmıştır (Sağlam-Arı ve Ccedilına-Bal 2008)

Tuumlkenmişliğin yaygın olarak kabul goumlren tanımı Maslach ve Jackson (1981)

tarafından tek boyut yerine daha ayrıntılı bir şekilde yapılmıştır Maslach ve

Jacksonrsquoa goumlre tuumlkenmişlik (mesleki tuumlkenmişlik) insanlarla yoğun ilişki

iccedilerisinde olan bireylerde kronik bir stres suumlrecinden sonra ortaya ccedilıkan fiziksel

ve duygusal enerji azalması durumudur Maslach ve Jackson mesleki

tuumlkenmişliğin boyutlarını ise duygusal tuumlkenme duyarsızlaşma ve kişisel başarı

(duumlşuumlk kişisel başarı duygusu) şeklinde uumlccedil boyutta ele almışlardır (Ergin 1993

Maslach ve Jackson 1981 Maslach vd 2001 Tuumlmkaya 2000)

Duygusal tuumlkenme bireylerin iş yaşamında halsizlik ve aşırı yorgunluk

belirtileriyle birlikte kendilerini duygusal youmlnden yıpranmış hissetmelerine ve

bireysel strese yol accedilan bir durumdur (Kan 2008 Maslach ve Jackson 1981

Maslach vd 2001) Mesleki tuumlkenmişliğin bir diğer boyutu olan duyarsızlaşma

kavramına bakıldığında bu kavram tuumlkenmişliğin bireylerarası boyutuna

youmlnelik olup bireyin işine ve hizmet verilen alanlarda bireylere karşı olumsuz

duygular ve tepkiler geliştirmesi şeklinde tanımlanmıştır (Balay ve Engin 2007

Maslach ve Jackson 1981 Wright ve Bonett 1997) Duyarsızlaşma daha ccedilok

ldquohizmet verilen bireylere karşı tutumlarda ve tepkilerde olumsuz değişme

sinirlilik işe ilişkin idealizm kaybırdquo gibi durumları ifade etmektedir (Ccedilokluk

2003 112) Duumlşuumlk kişisel başarı duygusu ise bireyin kendisini işinde yetersiz ve

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

231

başarısız olarak değerlendirme eğiliminde olması durumudur (Budak ve

Suumlrgevil 2005 Maslach vd 2001 Wright ve Bonett 1997) Yapılan

araştırmalarda mesleki tuumlkenmişliğin genel olarak bireysel ve oumlrguumltsel

nedenlerden kaynaklandığı saptanmıştır Oumlzellikle iş yuumlkuuml ve stres mesleki

tuumlkenmişliği tetiklemektedir (Ccedilokluk 2003 Demiriz 2010 Izgar 2003)

Ayrıca kişisel oumlzellikler beklentiler insan ilişkileri ccedilatışma yeterlik karara

katılma (Izgar 2003) kontrol oumlduumll sosyal destek adalet değerler (Maslach

vd 2001) gibi durumlar da mesleki tuumlkenmişliği etkilemektedir

Mesleki tuumlkenmişlik eğitim oumlrguumltleri iccedilin oumlnemli bir problem olarak

goumlruumllmektedir Ccediluumlnkuuml yapılan araştırmalarda mesleki tuumlkenmişliğin sosyal bir

problem olduğu saptanmıştır (Budak ve Suumlrgevil 2005) Dolayısıyla mesleki

tuumlkenmişlik hem birey hem de oumlrguumltler accedilısından iş yaşamını oumlnemli oumllccediluumlde

tehdit eden bir problemdir (Sağlam-Arı ve Ccedilına-Bal 2008) Bir başka ifadeyle

mesleki tuumlkenmişlik bireylerin kişisel olarak yaşadıkları bir olgu olmasına

rağmen oumlrguumltleri de olumsuz etkileyebilmektedir Mesleki tuumlkenmişlik iş

yaşamında performans duumlşuumlkluumlğuumlne oumlrguumlt etkililiğinin ve verimliğinin olumsuz

etkilenmesine neden olmaktadır (Basım ve Şeşen 2006) Ayrıca stres iş

performansında duumlşuumlş iş doyumsuzluğu kararsızlık yorgunluk davranış

bozuklukları gibi sorunlara da neden olmaktadır (Izgar 2003) Mesleki

tuumlkenmişliğin bireyleri fiziksel psikolojik ve sosyal youmlnden olumsuz etkileyen

bir durum olduğu soumlylenebilir Eğitim oumlrguumltlerinin youmlneticileri mesleki

tuumlkenmişliğe neden olan etkenlere dikkat etmek durumundadırlar Ardıccedil ve

Polatccedilırsquoya (2008) goumlre mesleki tuumlkenmişlik aniden ortaya ccedilıkan bir durum

değildir aksine yavaş ve sinsice gelişen bir durumdur Bu nedenle mesleki

tuumlkenmişlik ilerlemeden ve başa ccedilıkılmaz bir hale doumlnuumlşmeden oumlnce onun

belirtileri dikkate alınmalıdır Mesleki tuumlkenmişliğin oluşması durumunda ise

mesleki tuumlkenmişlikle başa ccedilıkma youmlntemleri kullanılmalıdır Izgarrsquoa (2003)

goumlre mesleki tuumlkenmişlikle başa ccedilıkmanın oumlrguumltsel ve bireysel youmlntemleri

vardır Bu youmlntemlerden bazıları şunlardır Hizmet iccedili eğitim uygulamaları

yuumlkselme yetki devri oumlrguumlt ve ccedilevre ilişkisini guumlccedillendirme dinlenme goumlrev

değişiklikleri işe ara verme vb

Mesleki tuumlkenmişlik insanlarla yuumlz yuumlze ccedilalışılan mesleklerde daha sık

goumlruumllen ve daha kolay gelişen bir sorundur (Ergin 1993 Girgin 2010 Maslach

vd 2001) Yuumlz yuumlze ccedilalışmayı gerektiren meslekler doktorluk eğitim

muumlfettişliği okul youmlneticiliği oumlğretmenlik şeklinde sıralanabilir Eğitim

muumlfettiş yardımcıları da goumlrevlerini yerine getirirken okul youmlneticileriyle ve

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

232

oumlğretmenlerle yakın bir iletişim iccedilerisinde olmak ve yuumlz yuumlze ccedilalışmak

durumundadırlar Eğitim muumlfettişleri ve eğitim muumlfettiş yardımcıları ile ilgili

mevzuata (Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Muumlfettişleri Başkanlıkları

Youmlnetmeliği [MEBEMBY] 2011) bakıldığında eğitim muumlfettişlerinin ve

eğitim muumlfettiş yardımcılarının goumlrev yerleri ldquoekonomik ve sosyal youmlnden

gelişmişlik duumlzeyi ile hizmet gereklerinin karşılanması bakımından birbirlerine

benzerlik goumlsteren iller gruplandırılarakrdquo beş hizmet boumllgesine ayrılmıştır

Eğitim muumlfettiş yardımcıları genel olarak doumlrduumlncuuml ve beşinci boumllgelerde goumlrev

yapmaktadırlar Goumlrevlerini yerine getirirken eğitim alanındaki birccedilok sorunla

karşılaşabilmektedirler Oumlğretmenlikten ya da okul youmlneticiliği goumlrevinden

ayrılarak eğitim muumlfettiş yardımcılığı goumlrevine yeni başlamalarına rağmen

ccedileşitli nedenlerden dolayı umduklarını bulamayıp tuumlkenmişlik duygusu

yaşadıkları duumlşuumlnuumllmektedir

Alan yazın incelendiğinde oumlğretmen ve sağlık ccedilalışanlarının

tuumlkenmişlikleri ile ilgili birccedilok ccedilalışmanın yapıldığı goumlruumllmektedir (Cemaloğlu

ve Şahin 2007 Ergin 1993 Genccedilay 2007 Girgin 2010 Kan 2008 Peker

2002) Eğitim muumlfettişleri ve okul youmlneticilerinin mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeyleriyle ilgili bazı ccedilalışmalar da yapılmıştır (Altay 2007 Başol ve Altay

2009 Durdu 2010 Izgar 2003 Polat ve Uğurlu 2009 Yılmaz 2009) Eğitim

muumlfettişleriyle ilgili yapılan araştırmalardan bazıları incelendiğinde Arabacı ve

Akarrsquoın (2010) araştırmasında eğitim muumlfettişlerinin duygusal tuumlkenme

boyutunda orta duumlzeyde duyarsızlaşma ve kişisel başarı boyutunda duumlşuumlk

duumlzeyde tuumlkenmişlik yaşadıkları ortaya ccedilıkmıştır Bununla birlikte cinsiyet

unvan oumlğrenim durumu ve goumlrev yapılan yer değişkenlerinin mesleki

tuumlkenmişliğin hiccedilbir boyutunda anlamlı farklılık goumlstermediği ancak eğitim

muumlfettişlerinin duyarsızlaşma duygusunu mesleklerinin ilk yıllarında daha fazla

yaşadıkları tespit edilmiştir Balay ve Enginrsquoin (2007) araştırmasında duygusal

tuumlkenme boyutunda kadın eğitim muumlfettişlerinin tuumlkenmişlikleri erkek

meslektaşlarına goumlre daha yuumlksek duumlzeyde bulunmuştur Diğer yandan

duygusal tuumlkenme boyutunda sınıf oumlğretmenliği yapmış eğitim muumlfettişlerinin

alan oumlğretmenliği yapmış olanlardan daha fazla mesleki tuumlkenmişlik yaşadıkları

oumlnceki ccedilalışma hayatında youmlneticilik goumlrevi yapmış olmanın eğitim

muumlfettişlerinde mesleki tuumlkenmişliği azalttığı ve yaş ilerledikccedile eğitim

muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişlik ortalamalarının duumlştuumlğuuml belirlenmiştir

Durdursquonun (2010) araştırmasında ise kadın eğitim muumlfettişlerinin erkek eğitim

muumlfettişlerinden daha fazla duygusal tuumlkenmişlik yaşadıkları ve kişisel

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

233

başarısızlık duygusu boyutunda 35ndash40 yaş aralığındaki eğitim muumlfettişlerinin

40 uumlstuuml yaş aralığındaki eğitim muumlfettişlerinden daha fazla mesleki tuumlkenmişlik

yaşadıkları ortaya ccedilıkmıştır Bununla birlikte aynı araştırmanın sonuccedilları eğitim

durumu mesleki kıdem ve yaş değişkenlerinin mesleki tuumlkenmişliğin hiccedilbir

boyutunda anlamlı farklılık oluşturmadığını goumlstermektedir

Oumlzellikle girdi suumlreccedil ve ccedilıktı unsurları ile birlikte insani ilişki ve

etkileşimin yoğun olduğu alanlardan biri olan eğitim oumlrguumltlerinde ccedilalışanların

daha fazla mesleki tuumlkenmişlik yaşadıkları soumlylenebilir Yapılan ccedilalışmalarda da

oumlğretmenlerin okul youmlneticilerinin ve muumlfettişlerin yuumlksek duumlzeyde mesleki

tuumlkenmişlik yaşadıkları youmlnuumlnde sonuccedillar elde edilmiştir (Babaoğlan 2006

Kayıkccedilı 2005 Tuumlmkaya 1996) Ancak alan yazında eğitim muumlfettiş

yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerini belirlemeye youmlnelik

araştırmalara rastlanmamıştır Muumlfettişlik mesleğinin ilk uumlccedil yılını kapsayan

yardımcılık doumlnemi (MEBEMBY 2011) mesleğe uyum sağlama mesleki

kuumlltuumlrlenme ve mesleği benimseme doumlnemi olarak goumlruumllebilir Ancak mesleğin

ilk yıllarındaki yuumlksek beklenti ve ccedilalışma koşullarının mesleki tuumlkenmişlik

oluşturabileceği duumlşuumlnuumllmektedir

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri ve

nedenlerinin belirlenmesi hem eğitim muumlfettiş yardımcılığı suumlrecinin goumlzden

geccedilirilmesine hem de eğitim sisteminin etkililiğine ve verimliğine katkı

sağlayacaktır Bu nedenle eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin araştırılması oumlnem taşımaktadır Bu araştırmanın amacı eğitim

muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerini bazı değişkenlere goumlre

saptamaktır Bu amaca youmlnelik olarak şu sorulara cevap aranmıştır (i) Eğitim

muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliği duygusal tuumlkenme

duyarsızlaşma ve duumlşuumlk kişisel başarı duygusu boyutlarına goumlre hangi

duumlzeydedir (ii) Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri

sınıf oumlğretmeni olup olmama cinsiyet goumlrev boumllgesi kıdem oumlğrenim durumu

oumlnceki goumlrev ve yaş değişkenlerine goumlre anlamlı bir farklılık goumlstermekte midir

YOumlNTEM

Araştırma modeli ccedilalışma grubu veri toplama araccedilları ve verilerin

analizi ile ilgili accedilıklamalar aşağıda yapılmıştır

Araştırma Modeli

Araştırmada eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeyleri bazı değişkenler accedilısından incelendiğinden tarama modelinden

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

234

yararlanılmıştır (Buumlyuumlkoumlztuumlrk Ccedilakmak Akguumln Karadeniz ve Demirel 2008

Karasar 1995)

Ccedilalışma Grubu

Ccedilalışma grubu 2009 yılında atanan 346 eğitim muumlfettiş yardımcısından

oluşmaktadır Tuumlrkiyersquodeki eğitim muumlfettiş yardımcısı sayısının fazla olmaması

nedeniyle ayrıca guumlvenirliği yuumlksek verilerin elde edilmesi amacıyla oumlrneklem

alma yoluna gidilmemiştir Araştırma ccedilalışma grubunun geneli uumlzerinde

yapılmıştır

Veri Toplama Araccedilları

Araştırmada kişisel bilgi formu ile Maslach ve Jackson (1981)

tarafından geliştirilen Ergin (1993) tarafından Tuumlrkccedileye uyarlanan Maslach

Tuumlkenmişlik Oumllccedileği (MTOuml) veri toplama aracı olarak kullanılmıştır Kişisel

bilgi formu eğitim muumlfettiş yardımcılarına ilişkin sınıf oumlğretmeni olup olmama

cinsiyet goumlrev boumllgesi kıdem oumlğrenim durumu oumlnceki goumlrev ve yaş

konusundaki bilgilerin toplanmasına youmlnelik yedi maddeden oluşmuştur

Ergin tarafından Tuumlrkccedilersquoye uyarlanan MTOuml Likert tipi beşli

dereceleme (1 Hiccedilbir zaman 2 Ccedilok nadir 3 Bazen 4 Ccediloğu zaman 5

Her zaman) biccediliminde hazırlanmıştır Toplam 22 maddeden ve uumlccedil boyuttan

oluşmaktadır Boyutlardan birincisi dokuz maddeden oluşan ldquoduygusal

tuumlkenmerdquo ikincisi beş maddeden oluşan ldquoduyarsızlaşmardquo uumlccediluumlncuumlsuuml ise sekiz

maddeden oluşan ldquokişisel başarırdquo boyutudur Oumllccedileğin boyutlarının iccedil tutarlılık

katsayıları sırasıyla 83 65 ve 72 olarak saptanmıştır (Ergin 1993) Bu

ccedilalışmada ise MTOumlrsquonuumln boyutlarının iccedil tutarlılık katsayıları sırasıyla 87 69 ve

78 olarak bulunmuştur

Veri toplama aracı 20ndash31 Aralık 2010 tarihleri arasında uygulanmıştır

Veriler duumlşuumlk orta ve yuumlksek olmak uumlzere uumlccedil kategoride yorumlanmıştır

Kategorilerin değerleri aralık katsayının 3rsquoe boumlluumlnmesiyle elde edilmiştir

(43=133) Buna goumlre ldquo1ndash233 Duumlşuumlk duumlzeyde tuumlkenmişlikrdquo ldquo234ndash366 Orta

duumlzeyde tuumlkenmişlikrdquo ve ldquo367ndash500 Yuumlksek duumlzeyde tuumlkenmişlikrdquo şeklinde

değerlendirme yapılmıştır Mesleki tuumlkenmişliğin kişisel başarı boyutuna ait

puanlar duygusal tuumlkenme ve duyarsızlaşma boyutlarının tersi şeklinde

puanlanmıştır Bu nedenle araştırmada ldquokişisel başarırdquo boyutu adlandırması

yerine ldquoduumlşuumlk kişisel başarı duygusurdquo adlandırması kullanılmıştır

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

235

Verilerin Analizi

Araştırmada eksiksiz olarak doldurulan 214 veri toplama aracı

değerlendirmeye alınmıştır SPSS programı kullanılarak veriler analiz

edilmiştir Oumlncelikle parametrik testlerin uygulanmasına youmlnelik varsayımların

karşılanıp karşılanmadığına bakılmıştır Varsayımların karşılandığı durumlarda

parametrik analiz teknikleri kullanılmıştır Verilerin analizinde aritmetik

ortalama standart sapma t testi Mann Whitney U testi ve ANOVA (tek youmlnluuml

varyans analizi) teknikleri uygulanmıştır Tek youmlnluuml varyans analizinde anlamlı

farklılığın goumlruumllduumlğuuml durumlarda Scheffe testi kullanılmıştır Anlamlılık

duumlzeyi plt05 olarak kabul edilmiştir

BULGULAR

Bulgular araştırmanın iki alt problemi temel alınarak accedilıklanmıştır

Eğitim Muumlfettiş Yardımcılarının Mesleki Tuumlkenmişlik Duumlzeyleri

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerine ilişkin

aritmetik ortalama ve standart sapma sonuccedilları Tablo 1rsquode goumlsterilmiştir

Tablo 1 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri

Boyut n X S

Duygusal tuumlkenme (DT) 214 234 70

Duyarsızlaşma (D) 214 189 66

Duumlşuumlk kişisel başarı duygusu (DKBD) 214 245 57

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliklerinin duygusal

tuumlkenme ( X =234) ve duumlşuumlk kişisel başarı duygusu ( X =245) boyutlarında orta

duumlzeyde duyarsızlaşma ( X =189) boyutunda ise duumlşuumlk duumlzeyde olduğu

saptanmıştır

Eğitim Muumlfettiş Yardımcılarının Mesleki Tuumlkenmişlik Duumlzeylerinin Bazı

Değişkenler Accedilısından Karşılaştırılması

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin sınıf

oumlğretmeni olup olmama değişkeni accedilısından karşılaştırılmasına youmlnelik t testi

sonuccedilları Tablo 2rsquode verilmiştir

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

236

Tablo 2 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin sınıf

oumlğretmeni olup olmama değişkenine goumlre karşılaştırılması

Boyut Branş n X S sd t p

DT Sınıf oumlğretmeni 109 235 71

212 15 88 Diğer branşlar 105 233 70

D Sınıf oumlğretmeni 109 189 72

20583 81 42 Diğer branşlar 105 149 59

DKBD Sınıf oumlğretmeni 109 241 54

212 101 31 Diğer branşlar 105 249 60

Tablo 2 incelendiğinde sınıf oumlğretmeni olup olmama değişkeni

accedilısından eğitim muumlfettiş yardımcılarının goumlruumlşleri arasında anlamlı bir fark

bulunmamıştır

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

cinsiyet değişkenine goumlre karşılaştırılmasına youmlnelik Mann Whitney U testi

sonuccedilları Tablo 3rsquote verilmiştir

Tablo 3 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

cinsiyete goumlre karşılaştırılması

Tablo 3rsquoe goumlre cinsiyet değişkeni accedilısından eğitim muumlfettiş

yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlikleri boyutlar duumlzeyinde anlamlı farklılık

goumlstermemektedir

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin goumlrev

boumllgesi değişkenine goumlre karşılaştırılması ile ilgili t testi sonuccedilları Tablo 4rsquote

verilmiştir

Boyut Cinsiyet n Sıra

Ortalaması

Sıra

Toplamı

U

p

DT Kadın 17 11985 203750

146450 39 Erkek 197 10643 2096750

D Kadın 17 9144 155450

140150 26 Erkek 197 10889 2145050

DKBD Kadın 17 12297 209050

141150 28 Erkek 197 10616 2091450

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

237

Tablo 4 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin goumlrev

boumllgesine goumlre karşılaştırılması

Boyut Goumlrev Boumllgesi n X S sd t p

DT Doumlrduumlncuuml boumllge 99 235 75

212 160 11 Beşinci boumllge 115 233 65

D Doumlrduumlncuuml boumllge 99 189 69

212 76 45 Beşinci boumllge 115 149 63

DKBD Doumlrduumlncuuml boumllge 99 241 58

212 204 04 Beşinci boumllge 115 249 55

Tablo 4rsquote goumlrev boumllgesi değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş

yardımcılarının goumlruumlşleri arasında DT ve D boyutlarında anlamlı fark olmadığı

ancak DKBD boyutunda farkın anlamlı olduğu anlaşılmaktadır Hem doumlrduumlncuuml

boumllgede hem de beşinci boumllgede goumlrev yapan eğitim muumlfettiş yardımcılarının

mesleki tuumlkenmişliklerinin DKBD boyutunda ldquoorta duumlzeyderdquo olduğu

saptanmıştır Beşinci boumllgede goumlrev yapan eğitim muumlfettiş yardımcılarının

mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin DKBD boyutunda doumlrduumlncuuml boumllgede goumlrev

yapan meslektaşlarına goumlre daha fazla olduğu goumlruumllmektedir

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

kıdem değişkenine goumlre karşılaştırılmasına ilişkin tek youmlnluuml varyans analizi

sonuccedilları Tablo 5rsquote verilmiştir

Tablo 5 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

kıdeme goumlre karşılaştırılması

Boyut Kıdem n X S sd F p Fark

DT

5ndash10 yıl 32 235 76 2

01 99 - 11ndash15 yıl 145 234 71 211

16ndash21 yıl 37 233 62 213

D

5ndash10 yıl 32 195 66 2

28 76 - 11ndash15 yıl 145 190 68 211

16ndash21 yıl 37 183 58 213

DKBD

5ndash10 yıl 32 249 68 2

38 69 - 11ndash15 yıl 145 242 56 211

16ndash21 yıl 37 250 49 213

Tablo 5rsquoe goumlre kıdem değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş

yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliğin boyutlarına ilişkin goumlruumlşleri arasındaki

fark anlamlı bulunmamıştır

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

238

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

oumlğrenim durumu değişkenine goumlre karşılaştırılması ile ilgili t testi sonuccedilları

Tablo 6rsquoda verilmiştir

Tablo 6 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

oumlğrenim durumuna goumlre karşılaştırılması

Boyut Oumlğrenim Durumu n X S sd t p

DT Lisans 156 239 69

212 178 08 Yuumlksek lisans 58 220 71

D Lisans 156 190 65

212 41 68 Yuumlksek lisans 58 186 70

DKBD Lisans 156 249 57

212 180 07 Yuumlksek lisans 58 233 55

Tablo 6rsquoya bakıldığında oumlğrenim durumu değişkenine goumlre eğitim

muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliğin boyutlarına ilişkin goumlruumlşleri

arasında anlamlı bir farkın olmadığı goumlruumllmektedir

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

oumlnceki goumlrev değişkenine goumlre karşılaştırılması ile ilgili tek youmlnluuml varyans

analizi sonuccedilları Tablo 7rsquode verilmiştir

Tablo 7 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

oumlnceki goumlreve goumlre karşılaştırılması

Boyut Kıdem n X S sd F p Fark

DT

Oumlğretmen (A) 111 244 71 2

259 08 - Muumlduumlr Yrd (B) 64 222 68 211

Muumlduumlr (C) 39 224 67 213

D

Oumlğretmen (A) 111 199 67 2

367

03

A-C Muumlduumlr Yrd (B) 64 187 68 211

Muumlduumlr (C) 39 166 55 213

DKBD

Oumlğretmen (A) 111 252 62 2

229 10 - Muumlduumlr Yrd (B) 64 241 48 211

Muumlduumlr (C) 39 230 53 213

Tablo 7 incelendiğinde oumlnceki goumlrev değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş

yardımcılarının goumlruumlşleri arasındaki farkın mesleki tuumlkenmişliğin DT ve DKBD

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

239

boyutlarında anlamlı bulunmadığı fakat D boyutunda anlamlı bulunduğu

anlaşılmaktadır Farklılığın kaynağına bakıldığında ldquooumlğretmenrdquo ve ldquomuumlduumlrrdquo

değişkenleri accedilısından eğitim muumlfettiş yardımcılarının goumlruumlşlerinin farklılaştığı

goumlruumllmektedir Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin D boyutunda eğitim muumlfettiş yardımcılığına atanmadan oumlnce

oumlğretmenlik goumlrevini yapanların okul muumlduumlrluumlğuuml goumlrevini yapanlardan daha

fazla olduğu saptanmıştır

Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin yaş

değişkenine goumlre karşılaştırılması ile ilgili t testi sonuccedilları Tablo 8rsquode

verilmiştir

Tablo 8 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin yaşa

goumlre karşılaştırılması

Boyut Yaş n X S sd t p

DT 28ndash35 95 236 77

18406 46 64 36ndash41 119 232 65

D 28ndash35 95 188 65

212 -29 77 36ndash41 119 190 67

DKBD 28ndash35 95 244 59

212 -08 94 36ndash41 119 245 55

Tablo 8rsquoe bakıldığında yaş değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş

yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliğin boyutlarına ilişkin goumlruumlşleri arasında

anlamlı bir farkın olmadığı anlaşılmaktadır

TARTIŞMA SONUCcedil ve OumlNERİLER

Bu araştırmada eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin bazı değişkenlere goumlre belirlenmesi amaccedillanmıştır Eğitim muumlfettiş

yardımcılarının duygusal tuumlkenme (DT) ve duumlşuumlk kişisel başarı duygusu

(DKBD) boyutlarında orta duumlzeyde duyarsızlaşma (D) boyutunda ise duumlşuumlk

duumlzeyde mesleki tuumlkenmişlik yaşadıkları saptanmıştır Eğitim muumlfettişleri ile

ilgili yapılan bazı araştırmalarda eğitim muumlfettişlerinin mesleki

tuumlkenmişliklerinin DT boyutunda orta duumlzeyde (Arabacı ve Akar 2010 Balay

ve Engin 2007 Durdu 2010 Polat ve Uğurlu 2009) ve D boyutunda duumlşuumlk

duumlzeyde olduğu saptanmıştır (Arabacı ve Akar 2010 Balay ve Engin 2007

Polat ve Uğurlu 2009 Yılmaz 2007) Oumlte yandan DKBD boyutunda ise eğitim

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

240

muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri ile ilgili araştırma sonuccedilları

farklılık goumlstermektedir (Balay ve Engin 2007 Durdu 2010 Polat ve Uğurlu

2009 Yılmaz 2007) Eğitim muumlfettiş yardımcılarının ldquoeğitim muumlfettişliği

mesleğirdquone ilişkin deneyimlerinin az oluşu DT ve DKBD boyutlarında orta

duumlzeyde mesleki tuumlkenmişlik yaşamalarına neden olduğu soumlylenebilir Yeni bir

goumlreve başladıkları goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin soumlz konusu boyutlarda orta duumlzeyde ccedilıkması duumlşuumlnduumlruumlcuumlduumlr Bu

durumun eğitim muumlfettiş yardımcılarının yetiştirme suumlrecinden ve goumlrev

alanlarından kaynaklandığı duumlşuumlnuumllmektedir Dolayısıyla eğitim muumlfettiş

yardımcılarının yetiştirme suumlrecine ve goumlrev alanlarına youmlnelik yeni

duumlzenlemeler yapılmalıdır

Sınıf oumlğretmeni olup olmama değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş

yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri DT D ve DKBD boyutlarında

anlamlı bir farklılık oluşturmamaktadır Eğitim muumlfettiş yardımcılarının yeni bir

goumlrevin başlangıcında olmalarından kaynaklanan benzer sorunları yaşadıkları ve

bu nedenle soumlz konusu uumlccedil boyutta da mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin sınıf

oumlğretmeni olup olmama değişkeni accedilısından bir farklılık goumlstermediği

soumlylenebilir Yılmazrsquoın (2007) eğitim muumlfettişlerine ve Koccedilakrsquoın (2009) okul

youmlneticilerine youmlnelik araştırmalarında da branşın soumlz konusu boyutlar

accedilısından anlamlı farklılık oluşturmadığı saptanmıştır Bu sonuccedillara karşın

Balay ve Enginrsquoin (2007) araştırmasında ise duygusal tuumlkenme boyutunda sınıf

oumlğretmenliği yapmış eğitim muumlfettişlerinin tuumlkenmişlikleri branş oumlğretmenliği

yapmış olanlardan yuumlksek bulunmuştur

Cinsiyet değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki

tuumlkenmişlik duumlzeylerinin DT D ve DKBD boyutlarında anlamlı bir fark

goumlstermediği saptanmıştır Eğitim muumlfettiş yardımcıları yeni bir goumlreve başlama

heyecanı yaşadıklarından soumlz konusu uumlccedil boyutta da mesleki tuumlkenmişliklerinin

cinsiyet accedilısından farklılık goumlstermediği soumlylenebilir Eğitim muumlfettişleri ile

ilgili yapılan birccedilok araştırmada aynı sonuccedillara ulaşılmıştır (Arabacı ve Akar

2010 Tanrıverdi 2008 Yılmaz 2007) Oumlğretmenlere ve okul youmlneticilerine

youmlnelik yapılan birccedilok araştırmada da benzer sonuccedillar bulunmuştur (Cemaloğlu

ve Şahin 2007 Genccedilay 2007 Koccedilak 2009) Bu sonuccedillara karşın Balay ve

Enginrsquoin (2007) araştırmasında duygusal tuumlkenme boyutunda kadın eğitim

muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişliklerinin erkek meslektaşlarına goumlre daha

yuumlksek duumlzeyde olduğu saptanmıştır

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

241

Goumlrev boumllgesi değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının

mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinde DT ve D boyutlarında anlamlı bir farklılık

olmadığı fakat DKBD boyutunda anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır Beşinci

boumllgede goumlrev yapan eğitim muumlfettiş yardımcılarının DKBD boyutunda

doumlrduumlncuuml boumllgede goumlrev yapan eğitim muumlfettiş yardımcılarından daha fazla

mesleki tuumlkenmişlik yaşadıkları belirlenmiştir Bunun nedenini beşinci boumllgede

goumlrev yapan kıdemli eğitim muumlfettişi sayısının diğer boumllgelere oranla az

olmasına bağlamak muumlmkuumlnduumlr Bu durumun beşinci boumllgedeki eğitim muumlfettiş

yardımcılarının yetiştirilmesi suumlrecini olumsuz etkilediği soumlylenebilir Sonuccedil

olarak beşinci boumllgedeki eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin DKBD boyutunda doumlrduumlncuuml boumllgedekilere goumlre fazla olduğu

soumlylenebilir Arabacı ve Akarrsquoın (2010) eğitim muumlfettişleri ile ilgili yaptıkları

araştırmada ise goumlrev boumllgesi değişkeni accedilısından hiccedilbir boyutta anlamlı fark

bulunmamıştır Eğitim muumlfettişlerinin mesleki deneyimleri daha fazla

olduğundan mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri DKBD boyutunda goumlrev boumllgesi

değişkeni accedilısından anlamlı farklılık goumlstermemektedir

Kıdem değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki

tuumlkenmişlik duumlzeyleri DT D ve DKBD boyutlarında anlamlı bir farklılık

oluşturmamaktadır Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki kıdemleri birbirine

yakın olduğundan ve yeni bir goumlreve atanmaları nedeniyle benzer sorunları

yaşadıklarından soumlz konusu uumlccedil boyutta da kıdem değişkeni accedilısından mesleki

tuumlkenmişlik duumlzeylerinin birbirine yakın olduğu soumlylenebilir Eğitim

muumlfettişleri okul youmlneticileri ve oumlğretmenler ile ilgili bazı araştırmalarda da

benzer sonuccedillar bulunmuştur (Başol ve Altay 2009 Tanrıverdi 2008 Yılmaz

2007) Bu sonuccedillara karşın Arabacı ve Akarrsquoın (2010) araştırmasında eğitim

muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişliklerinin DT ve DKBD boyutlarında anlamlı

bir farklılık oluşturmadığı ancak D boyutunda anlamlı farklılık goumlsterdiği ve

duumlşuumlk kıdeme sahip olanların daha fazla duyarsızlaşma duygusu yaşadıkları

saptanmıştır Arabacı ve Akarrsquoa goumlre eğitim muumlfettişleri mesleklerinin ilk

yıllarında yuumlksek beklenti ve ideallerle işlerine sarılmaktadırlar ancak mesleğin

ilerleyen doumlnemlerinde tuumlm girişimlerinin engellendiğini duumlşuumlnerek hayal

kırıklığına uğrayabilmektedirler Arabacı ve Akar bu durumun eğitim

muumlfettişlerinde mesleki tuumlkenmişlik duygusuna neden olduğunu

belirtmektedirler

Oumlğrenim durumu değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının

mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin DT D ve DKBD boyutlarında anlamlı bir

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

242

farklılık oluşturmadığı saptanmıştır Bu sonucu eğitim muumlfettiş yardımcılarının

yeni bir goumlreve başlamış olmanın heyecanı ile goumlreve uyum accedilısından benzer

sorunlar yaşadıkları ve bu nedenle soumlz konusu uumlccedil boyutta da mesleki

tuumlkenmişlik duumlzeylerinin oumlğrenim durumu değişkeni accedilısından anlamlı farklılık

goumlstermediği şeklinde yorumlamak muumlmkuumlnduumlr Eğitim muumlfettişlerine youmlnelik

bazı araştırmalarda da benzer sonuccedillar bulunmuştur (Arabacı ve Akar 2010

Durdu 2010) Bu sonuccedillara karşın Cemaloğlu ve Şahin (2007) oumlğretmenlere

youmlnelik yaptıkları araştırmada lisans ve yuumlksek lisans mezunları accedilısından D ve

DKBD boyutlarında benzer sonuccedillara ulaşmışlardır ancak DT boyutunda ise

yuumlksek lisans ve lisans mezunları accedilısından anlamlı bir fark olduğunu

saptamışlardır Cemaloğlu ve Şahinrsquoe goumlre bunun sebebi eğitim duumlzeyi yuumlksek

oumlğretmenlerin mesleki beklentilerinin daha yuumlksek olmasıdır

Oumlnceki goumlrev değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki

tuumlkenmişlik duumlzeylerinde DT ve DKBD boyutlarında anlamlı bir fark

bulunmamış ancak D boyutunda anlamlı fark bulunmuştur Eğitim muumlfettiş

yardımcılığına atanmadan oumlnce oumlğretmen olarak goumlrev yapanların D boyutunda

okul muumlduumlrluumlğuuml goumlrevini yapanlardan daha fazla mesleki tuumlkenmişlik

yaşadıkları saptanmıştır Okul muumlduumlrluumlğuuml goumlrevini yapanların eğitim sisteminin

yapısını daha iyi bildiklerinden D boyutunda daha az mesleki tuumlkenmişlik

yaşadıkları soumlylenebilir Arabacı ve Akarrsquoın (2010) araştırmasında unvan

(oumlnceki goumlrev) accedilısından DT ve DKBD boyutlarında eğitim muumlfettişlerinin

goumlruumlşleri arasındaki farkın anlamlı olmadığı saptanmıştır Balay ve Enginrsquoin

(2007) araştırmasında ise daha oumlnce youmlneticilik goumlrevini yapmayan eğitim

muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin D boyutunda okul muumlduumlrluumlğuuml

goumlrevini yapanlara goumlre (anlamlı fark oluşturmazsa da) daha fazla olduğu

saptanmıştır Bu sonuca bağlı olarak eğitim muumlfettiş yardımcılığına atanma

başvuru koşullarına oumlğretmenlik ve okul youmlneticiliği goumlrevlerini yapmış olma

şartı eklenebilir

Yaş değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki

tuumlkenmişlik duumlzeyleri DT D ve DKBD boyutlarında anlamlı bir fark

oluşturmamaktadır Bu sonucun farklı ccedilıkmamasını eğitim muumlfettiş

yardımcılarının yaşlarının birbirine yakın olması goumlreve yeni başlamış olmaları

ve ccedilalışma koşullarının benzer olması gibi nedenlere bağlamak muumlmkuumlnduumlr

Tanrıverdirsquonin (2008) ve Yılmazrsquoın (2007) eğitim muumlfettişlerine ilişkin

araştırmalarında Başol ve Altayrsquoın (2009) okul youmlneticilerine ve oumlğretmenlere

youmlnelik araştırmasında benzer sonuccedillar bulunmuştur Buna karşın Cemaloğlu

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

243

ve Şahinrsquoin (2007) ccedilalışmasında oumlğretmenlerin yaşı ile mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeyleri arasında anlamlı bir ilişki olduğu ve yaşın ilerlemesiyle birlikte DT ve

D boyutlarında mesleki tuumlkenmişliğin arttığı saptanmıştır

Elde edilen sonuccedillar genel olarak değerlendirildiğinde eğitim muumlfettiş

yardımcılarının DT ve DKBD boyutlarında orta duumlzeyde D boyutunda ise

duumlşuumlk duumlzeyde mesleki tuumlkenmişlik yaşadıkları saptanmıştır Bu sonuccedil eğitim

muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik yaşamalarına neden olan

sorunların ccediloumlzuumlmuumlne youmlnelik duumlzenlemelerin yapılmasını gerektirmektedir

Yapılan araştırmalarda eğitim muumlfettişlerinin iş yuumlklerinin fazla oluşu oumlnemli

bir sorun olarak goumlruumllmektedir (Altun ve Memişoğlu 2010 Kayıkccedilı ve Şarlak

2009 Yıldırım 2009 Yıldırım ve Demirtaş 2010) Bu durumun eğitim muumlfettiş

yardımcılarının stres yaşamasına ve buna bağlı olarak mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin artmasına neden olabileceği soumlylenebilir Dolayısıyla eğitim

muumlfettiş yardımcılarının iş yuumlklerinin azaltılmasına youmlnelik duumlzenlemeler

yapılmalıdır Bununla birlikte stres mesleki tuumlkenmişlik gibi durumlarla başa

ccedilıkma konusunda eğitim muumlfettiş yardımcılarına youmlnelik bazı eğitim etkinlikleri

ve sosyal etkinlikler duumlzenlenmelidir Bu araştırmanın ccedilalışma grubu

Tuumlrkiyersquodeki eğitim muumlfettiş yardımcılarıyla sınırlandırılmıştır Tuumlrkiye

genelindeki eğitim muumlfettişleri uumlzerinde de mesleki tuumlkenmişlik ile ilgili

betimsel ve ilişkisel araştırmalar yapılabilir Bu araştırmanın diğer bir sınırlığı

ise verilerin sadece nicel bir youmlntemle elde edilmiş olmasıdır Eğitim

muumlfettişlerinin ve eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliklerine

neden olan etkenlerin belirlenmesine ilişkin nitel araştırmalar yapılabilir

KAYNAKLAR

Ağaoğlu E Ceylan M Kesim E Madden T (2004) Araştırma

goumlrevlilerinin kendi tuumlkenmişlik duumlzeylerine ilişkin goumlruumlşleri H

Atılgan ve İ Ccedilınar (Ed) XIII Ulusal Eğitim Bilimleri Kurultayı Bildiri

Oumlzetleri (2ndash3) Ankara Pegem A Yayıncılık

Altay M (2007) Okul youmlneticilerinin mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri ile ccedilok

boyutlu algılanan sosyal destek duumlzeyleri arasındaki ilişki

Yayımlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi

Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tokat

Altun SA Memişoğlu SP (2010) İlkoumlğretim muumlfettişlerinin denetimin

yeniden yapılandırılmasına ilişkin goumlruumlşleri İlkoumlğretim Online 9 (2)

643ndash657 [Online] httpilkogretim-onlineorgtr

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

244

Arabacı İB Akar H (2010) Eğitim muumlfettişlerinin bazı sosyal demografik

ve mesleki oumlzelliklerine goumlre mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin

belirlenmesi Dicle Uumlniversitesi Eğitim Ziya Goumlkalp Eğitim Fakuumlltesi

Dergisi 15 78ndash91

Ardıccedil K Polatcı S (2008) Tuumlkenmişlik sendromu akademisyenler uumlzerinde

bir uygulama GOUuml oumlrneği Gazi Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler

Fakuumlltesi Dergisi 10 (2) 69ndash96

Babaoğlan E (2006) İlkoumlğretim okulu youmlneticilerinde tuumlkenmişlik Duumlzce ili

oumlrneği Yayınlanmamış Doktora Tezi Abant İzzet Baysal Uumlniversitesi

Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Bolu

Balay R Engin A (2007) GAP boumllgesinde goumlrev yapan ilkoumlğretim

muumlfettişlerinin tuumlkenmişlik duumlzeyi uumlzerine bir araştırma Ankara

Uumlniversitesi Eğitim Bilimleri Fakuumlltesi Dergisi 40 (2) 205ndash232

Basım HN Şeşen H (2006) Mesleki tuumlkenmişlikte bazı demografik

değişkenlerin etkisi Kamursquoda bir araştırma Ege Akademik Bakış 6

(2) 15ndash23

Başol G Altay M (2009) Eğitim youmlneticisi ve oumlğretmenlerin mesleki

tuumlkenmişlik duumlzeylerinin incelenmesi Kuram ve Uygulamada Eğitim

Youmlnetimi 15 (58) 191ndash216

Budak G Suumlrgevil O (2005) Tuumlkenmişlik ve tuumlkenmişliği etkileyen oumlrguumltsel

faktoumlrlerin analizine ilişkin akademik personel uumlzerinde bir uygulama

Dokuz Eyluumll Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi Dergisi

20 (2) 95ndash108

Buumlyuumlkoumlztuumlrk Ş Ccedilakmak EK Akguumln OumlE Karadeniz Ş Demirel F

(2008) Bilimsel araştırma youmlntemleri Ankara Pegem Akademi

Cemaloğlu N Şahin DE (2007) Oumlğretmenlerin mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin farklı değişkenlere goumlre incelenmesi Kastamonu Eğitim

Dergisi 15 (2) 465ndash484

Ccedilokluk Ouml (2003) Oumlrguumltlerde tuumlkenmişlik C Elma ve K Demir (Ed)

Youmlnetimde ccedilağdaş yaklaşımlar uygulamalar ve sorunlar (s109ndash133)

Ankara Anı Yayıncılık

Demiriz B (2010 Mart 8) Modern ccedilağın hastalığı tuumlkenmişlik Milliyet

Cadde

httpcaddemilliyetcomtr20100308YazarDetay1208285MODER

N CAGIN_HASTALIGI_TUKENMiSLiK adresinden 30 Nisan 2011

tarihinde alınmıştır

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

245

Durdu T (2010) Eğitim deneticilerinin oumlrguumltsel vatandaşlık davranışının

mesleki tuumlkenmişlik ve bazı değişkenler accedilısından incelenmesi

Yayınlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi Selccediluk Uumlniversitesi Eğitim

Bilimleri Enstituumlsuuml Konya

Ergin C (1993) Doktor ve hemşirelerde tuumlkenmişlik Maslach Tuumlkenmişlik

Oumllccedileğirsquonin uyarlanması VII Ulusal Psikoloji Kongresi Bilimsel

Ccedilalışmaları (143ndash154) R Bayraktar ve İ Dağ (Editoumlrler) Ankara VII

Ulusal Psikoloji Kongresi Duumlzenleme Kurulu ve Tuumlrk Psikologlar

Derneği Yayını

Genccedilay OumlA (2007) Beden eğitimi oumlğretmenlerinin iş doyumu ve mesleki

tuumlkenmişliklerinin bazı değişkenler accedilısından incelenmesi Kastamonu

Eğitim Dergisi 15 (2) 765ndash780

Girgin G (2010) Oumlğretmenlerde tuumlkenmişliğe etki eden faktoumlrlerin

araştırılması Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi 9 (32) 32ndash48

Halbesleben JRB Buckley MR (2004) Burnout in organizational life

Journal of Management 30 (6) 859-879

Izgar H (2003) Okul youmlneticilerinde tuumlkenmişlik Ankara Nobel Yayın

Dağıtım

Kan UumlD (2008) Bir grup okuloumlncesi oumlğretmeninde tuumlkenmişlik durumunun

incelenmesi Kastamonu Eğitim Dergisi 16 (2) 431ndash438

Karasar N (1995) Bilimsel araştırma youmlntemi Ankara 3A Araştırma Eğitim

Danışmanlık Ltd

Kayıkccedilı K (2005) Milli Eğitim Bakanlığı denetmenlerinin denetim alt

sisteminin yapısal sorunlarına ilişkin algıları ve iş doyum duumlzeyleri

Ankara Tem-Sen Yayınları

Kayıkccedilı K Şarlak Ş (2009) İlkoumlğretimde denetimin etkili işleyişini

zorlaştırman ve zayıflatan oumlrguumltsel engeller 1 Uluslararası Katılımlı

Ulusal Eğitim Denetimi Sempozyumu (127ndash136) Ankara Tem-Sen

Yayınları

Koccedilak R (2009) Okul youmlneticilerinin mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin bazı

değişkenler accedilısından incelenmesi Fırat Uumlniversitesi Sosyal Bilimler

Dergisi 19 (1) 65ndash83

Maslach C Jackson SE (1981) The measurement of experienced burnout

Journal of Occupational Behavior 2 99ndash113

Maslach C Schaufeli WB Leiter MP (2001) Job burnout Annual Review

of Psychology 52 397-422

Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246

246

Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Muumlfettişleri Başkanlıkları Youmlnetmeliği

[MEBEMBY] (2011) Resmi Gazete 27974 24 Haziran 2011

Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Goumlrevleri Hakkında Kanun Huumlkmuumlnde

Kararname (2011) Resmi Gazete 28054 14 Eyluumll 2011 (KHK No

652)

Peker R (2002) İlkoumlğretim okullarında goumlrev yapan oumlğretmenlerin mesleki

tuumlkenmişliklerine etki eden bazı faktoumlrler Uludağ Uumlniversitesi Eğitim

Fakuumlltesi Dergisi 15 (1) 305ndash318

Polat S Uğurlu CT (2009) İlkoumlğretim muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişlik

duumlzeyleri 1 Uluslararası Katılımlı Ulusal Eğitim Denetimi

Sempozyumu (101ndash109) Ankara Tem-Sen Yayınları

Sağlam-Arı G amp Ccedilına-Bal E (2008) Tuumlkenmişlik kavramı Birey ve oumlrguumltler

accedilısından oumlnemi Youmlnetim ve Ekonomi 15 (1) 131ndash147

Tanrıverdi L (2008) İlkoumlğretim muumlfettişlerinin iş tatmini ile tuumlkenmişlik

duumlzeylerinin incelenmesi İstanbul ili oumlrneği Yayınlanmamış Yuumlksek

Lisans Tezi Yeditepe Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul

Tuumlmkaya S (1996) Oumlğretmenlerdeki tuumlkenmişlik goumlruumllen psikolojik belirtiler

ve başa ccedilıkma davranışları Yayınlanmamış Doktora Tezi Ccedilukurova

Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Adana

Tuumlmkaya S (2000) Akademik tuumlkenmişlik oumllccedileğinin geliştirilmesi Hacettepe

Uumlniversitesi Eğitim Fakuumlltesi Dergisi 19 128ndash133

Wright TA Bonett DG (1997) The contribution of burnout to work

performance Journal of Organizational Behavior 18 (5) 491ndash499

Yıldırım MC (2009) Yapılandırmacı oumlğrenme paradigması ilkeleri accedilısından

ilkoumlğretim okullarında oumlğretimsel denetim uygulamalarının

değerlendirilmesi Yayınlanmamış Doktora Tezi İnoumlnuuml Uumlniversitesi

Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Malatya

Yıldırım MC Demirtaş H (2010) Yapılandırmacı oumlğrenme paradigması

accedilısından ilkoumlğretim okullarında oumlğretmen denetiminin etkili olarak

yapılabilmesine ilişkin ccediloumlzuumlm oumlnerileri 2 Uluslararası Katılımlı Eğitim

Denetimi Kongresi Bildiriler Kitabı (337ndash346) Ankara Nobel Yayın

Dağıtım

Yılmaz A (2007) İlkoumlğretim muumlfettişlerinin mesleki goumlrevlerini yerine

getirme durumları ile tuumlkenmişlik duumlzeyleri arasındaki ilişki

Yayınlanmamış Doktora Tezi Abant İzzet Baysal Uumlniversitesi Sosyal

Bilimler Enstituumlsuuml Bolu

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

247

Uumlniversite Oumlğrencilerinin Yabancı Dil Dersine Karşı Tutumları İle Kontrol Odağı

Durumları Arasındaki İlişkinin Farklı Değişkenler Bakımından İncelenmesi

Rıza Goumlkler1 Sezai Kalafat

2

Recep Koccedilak3 Osman Zati Yazar

4

Erkan Tuumlrkoğlu5

Oumlzet

Bu araştırmanın temel amacı uumlniversite oumlğrencilerinin yabancı dil dersine

(İngilizce) karşı tutumları ile kontrol odağı durumlarının tespit edilerek bu iki değişken

arasında ilişki olup olmadığının incelenmesidir Oumlğrencilerin kontrol odağı

durumlarının iccedilten ve dıştan olmasına goumlre yabancı dil dersi sınav puanlarında ve

yabancı dile karşı tutumlarında istatistiksel bakımdan manidar bir farklılık olup

olmadığının incelenmesi bu araştırmanın cevap aradığı en oumlnemli sorulardan birisidir

Ayrıca oumlğrencilerin İngilizce dersine karşı tutumları ve kontrol odağı duumlzeylerinin

cinsiyet yaş okudukları boumlluumlm İngilizce konuşan yabancı birisiyle tanışma durumu

anne ve babanın eğitim durumu ailede İngilizce bilen birinin varlığı gibi bağımsız

değişkenlere goumlre farklılaşıp farklılaşmadığı t-testi ve varyans analizi teknikleri ile

karşılaştırılarak incelenmektedir

2005ndash2006 Eğitim-Oumlğretim yılında Tokat Gaziosmanpaşa Uumlniversitesirsquonde

birinci sınıfta okuyan yaklaşık 1240 oumlğrenciden rastgele oumlrnekleme yoluyla seccedililmiş

322 oumlğrenci bu araştırmanın oumlrneklemini oluşturmaktadır Bu oumlğrencilere ldquoRotter İccedil Dış

Kontrol Odağı Oumllccedileği ldquo İngilizce Tutum Oumllccedileğirdquo ve Kişisel Bilgi Formu uygulanarak

araştırma gerccedilekleştirilmiştir Araştırma sonucunda yapılan analizler sonucunda

oumlğrencilerin toplam İngilizce tutum puanları arasında iccedil denetimliler lehine ( X =

13505 ss = 2739) anlamlı farklılık olduğu tespit edilmiştir [t (322)= 245 p lt 005]

Ayrıca yapılan korelasyon testi sonucunda oumlğrencilerin kontrol odağı algılamaları ile

yabancı dil (İngilizce) tutumları arasında ters youmlnde anlamlı bir ilişki olduğu

anlaşılmaktadır (r = -138 p lt 05)

Anahtar Kelimeler Kontrol odağı Yabancı dile karşı tutum İngilizce Tutum

XV Eğitim Bilimleri Kongresinde soumlzluuml bildiri olarak sunulmuştur

1 YrdDoccedilDr Ccedilankırı Karatekin Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Eğitim Bilimleri Boumll

2 Oumlğretim goumlrevlisi Buumllent Ecevit Uumlniversitesi Ereğli Eğitim Fakuumlltesi İlkoumlğretim Boumll

3 DoccedilDr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Eğitim Fakuumlltesi Eğitim Bilimleri Boumll

4 Uzman Psikolojik Danışman Darıca Lisesi Rehber Oumlğretmeni İzmit

5 OumlğrGoumlr Koumlln Uumlniversitesi Tuumlrk Dil Boumlluumlmuuml Felsefe ve Dil Fak Koumlln Almanya

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

248

Analysis of the Relationship between University Studentsrsquo Attitudes towards

Foreign Language Classes and Locus of Control in terms of Different Variables

Abstract

In this research it is sought whether there is a relationship between university

studentsrsquo attitudes towards foreign language classes (English) and locus of control

Therefore the main objective of the research according to the type of locus of control

students have internal or external is to find out whether there is a significant

statistical difference between studentsrsquo foreign language exam grades and their attitudes

towards foreign language Furthermore whether studentsrsquo attitudes towards English

classes and their levels of locus of control change according to independent variables

such as sex age department where they study acquaintance with an English speaking

foreigner parentsrsquo education background existence of somebody in the family speaking

English is analyzed via comparison with t-test and analysis of variance techniques

The study was carried out 322 under graduate first year students who were

selected through random sampling In this research Rotter Internal-External Locus of

Control Scale English Attitude Scale and Personal Information Sheet were used to

collect data As a result of the analysis results of the research students supervised in

favor of the interior of the total English attitude scores (= 13505 SD = 2739) were

found to be significantly different [t (322) = 245 p lt005] In addition as a result of the

correlation test students perceptions of locus of control and the foreign language

(English) is understood to be a significant relationship between the attitudes in the

opposite direction (r = - 138 p lt05)

Key Words Locus of control Attitudes to foreign language English Attitude

GİRİŞ

Ccedilağımızda ulaşımın hızla gelişmesi farklı kuumlltuumlre sahip ve farklı dilde

konuşan insanların bir araya gelmelerini ccedilok kolaylaştırmıştır Bu durum

insanların farklı dilleri oumlğretmeye ve oumlğrenmeye zorlamıştır Giderek

kuumlreselleşen duumlnyamızda artık milletlerin kendi dilleri dışında başka milletlerin

de dillerini oumlğrenmeleri ve kullanmaları kaccedilınılmaz olmuştur (Demirel1998)

Yabancı dil bilmenin oumlnemi arttıkccedila bir yabancı dil değil birden ccedilok yabancı dil

bilmek gereksinim haline gelmiştir Bu nedenle gelişmiş uumllkelerin eğitim

programlarında yabancı dil derslerinin yoğun olarak tercih edildiği

goumlruumllmektedir (Acat 2002 (Lefcourt 1982 Rotter 1990 Strickland 1989

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

249

Yeşilyaprak 1988)) Yabancı dil oumlğrenmenin oumlneminin bu kadar arttığı

guumlnuumlmuumlzde yabancı dil eğitiminde en az ekonomik gider ile muumlmkuumln olan en

kısa suumlrede dil oumlğrenmek hedeflenmektedir Bu accedilıdan bakıldığında yabancı dil

oumlğretiminde etkisi olabilecek her tuumlrluuml iccedilsel ve dışsal faktoumlrlerin araştırılması

kayda değer bulunmaktadır Acat (2002)rsquoa goumlre yabancı dil oumlğrenirken

oumlğrenciler ve oumlğretmenler iccedilin en oumlnemli konulardan bir tanesi de oumlğrencilerin

oumlğrenmeye motive edilmesidir Oumlğrencilerin bir dili sevmeleri ve ona karşı ilgi

duymaları motivasyonlarını arttırarak dili daha ccedilabuk oumlğrenmelerine olanak

sağlayacaktır Oumlğrenci bir şeyi sevmediği ve onu oumlğrenmeyi bir amaccedil

edinmediği suumlrece etkili bir şekilde oumlğrenmesi beklenemez Bu nedenle dil

oumlğretiminde diğer etmenlerin yanında duyuşsal faktoumlrlerin tutumların oumlnemi

yadsınamaz (Onur 2008 Guumlrel1986 Chubb Fertman ve Ross 1997

Cuumlceloğlu 1993 1990 Njus ve Brockway 1999)

Tutum bir kimsenin bir nesne insan veya olaya youmlnelik olumlu veya

olumsuz genel eğilimi olarak ifade edilmektedir Demirtaş ve Guumlneş (2002) ise

tutumu bireyi belli insanlar durumlar ve nesneler karşısında belli davranışlar

goumlstermeye iten oumlğrenilmiş eğilimler olarak accedilıklamaktadırlar Başka bir ifade

ile tutum bir bireye atfedilen ve onun bir psikolojik obje ile ilgili duumlşuumlnce

duygu ve davranışlarını duumlzenli bir biccedilimde oluşturan bir eğilim olarak

tanımlanmaktadır (Smith 1968rsquoden akt Kağıtccedilıbaşı 1988) Yukarıdaki

tanımlardan da anlaşıldığı gibi bireyin tutum ve davranışlarını

gerccedilekleştirmesinde temel kişilik oumlzelliklerinin etkili olması beklenen bir

sonuccediltur (Kağıtccedilıbaşı 1988) Bu nedenle bir kişilik oumlzelliği olan kontrol odağı

durumu ile yabancı dil oumlğrenmeye youmlnelik tutum arasında bir ilişki olması

kuvvetle muhtemeldir Bu araştırmanın en temel amacı da oumlğrencilerin kontrol

odağı algıları ile yabancı dil tutumları arasındaki ilişkiyi farklı değişkenler

accedilısından incelemektir

Bir kişilik boyutu olarak ele alınanldquokontrol odağırdquo kavramını Rotter

(1966) bireyin yaşamındaki olumlu ya da olumsuz olayları (oumlduumll ve cezaları

başarı ve başarısızlıkları) belirleyen guumlccedillerin yoğunlaştığı bir yer olarak

tanımlamaktadır Daha yalın bir ifade ile bireyin karşılaştığı sonuccedilların ya da

başına gelen olayların ve durumların sorumlusunu kendi dışında (oumlrneğin talih

kader tanrı diğer insanlar kendi dışındaki guumlccediller vb gibi) goumlrmesi dışsal

kontrol odağına inancı olayların sorumlusu olarak kendini goumlrmesi ile

sonuccedilları buumlyuumlk oumllccediluumlde kendi davranış ve oumlzelliklerine bağlı olarak geliştiğini

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

250

algılaması ise iccedilsel kontrol odağına inancı goumlstermektedir (Yeşilyaprak 2004)

Tutumun duyuşsal bilişsel ve davranışsal boyutları vardır Oumlğrencinin

yabancı dili sevmesi onu oumlğrenirken zevk alması hoşuna gitmesi gibi durumlar

da bir dile karşı duyulan ilgiyi tutumu goumlstermektedir Yabancı dil oumlğrenmenin

duyuşsal boyutu yabancı dili sevmek ve ona karşı ilgi duymak davranışsal

boyutu onu kullanmak ve bilişsel boyutu ise onu oumlğrenme gerekliliğine

inanmaktır (Onur 2008) Yabancı dil oumlğretiminde en oumlnemli sorunlardan bir

tanesi de oumlğrencileri motive edip onların yabancı dil oumlğrenmeye youmlnelik olumlu

tutumlar geliştirmelerinin sağlanmasında karşımıza ccedilıkmaktadır Oumlğrencilerin

guumlduumllenmesi ile hem oumlğretmenlerin işi kolaylaşacak hem de az zamanda ve en

ekonomik şekilde dil oumlğretimi gerccedilekleşecektir Bazı araştırma bulgularına goumlre

yabancı dil derslerinde ilkoumlğretimden uumlniversiteye kadar aynı konular etrafında

doumlnuumllduumlğuuml ve bunun zaman ve ekonomik kayıplara neden olduğu bu durumun

da oumlğrencilerin yabancı dile karşı olumsuz tutumlar geliştirmelerine sebep

olduğu vurgulanmaktadır (Onur 2008 Guumlrel1986 Demirtaş ve Guumlneş

(2002) Bu nedenle oumlğrencilerin motive edilmesi onların biraz da kişilik

oumlzelliklerini bilmekle muumlmkuumln olacaktır Uumlniversitelerin birinci sınıfında

verilen ldquoYabancı Dil İngilizcerdquo dersine katılan oumlğrencilerin iccedilten veya dıştan

kontrolluuml olmalarının onların yabancı dile karşı tutumlarını da etkilediğinin

varsayıldığı bu ccedilalışma yabancı dil ile ilgilenenlere yol goumlsterici olacağın alana

katkı sağlayacağı iccedilin oumlnem arz etmektedir

Araştırmanın Amacı

Uumlniversite oumlğrencilerinin yabancı dil dersine (İngilizce) karşı tutumları

ile kontrol odağı durumları arasında istatiksel olarak ilişki olup olmadığının

incelenmesi bu araştırmanın temel amacıdır Araştırmanın bu genel amacı

ccedilerccedilevesinde aşağıdaki sorulara cevap aranmaya ccedilalışılmıştır

1 Oumlğrencilerin kontrol odağı durumlarının iccedilten ve dıştan olmasına goumlre

yabancı dil dersi sınav puanlarında istatistiksel bakımdan manidar bir farklılık

varmıdır

2 Oumlğrencilerin İngilizce akademik başarıları ile İngilizce tutum puanları

arasında anlamlı bir ilişki varmıdır

3 Oumlğrencilerin İngilizce dersine karşı tutumları cinsiyet yaş okudukları

boumlluumlm İngilizce konuşan yabancı birisiyle tanışma durumu ailede İngilizce

bilen birinin varlığı anne babanın eğitim durumu gibi bağımsız değişkenlere

goumlre anlamlı farklılık goumlstermekte midir

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

251

4 Oumlğrencilerin kontrol odağı toplam puanları cinsiyet yaş okudukları

boumlluumlm İngilizce konuşan yabancı birisiyle tanışma durumu ailede İngilizce

bilen birinin varlığı anne babanın eğitim durumu gibi bağımsız değişkenlere

goumlre anlamlı farklılık goumlstermekte midir

Youmlntem

Oumlğrencilerin kontrol odağı algıları ile yabancı dil tutumları arasındaki

ilişkinin farklı değişkenler accedilısından incelendiği bu ccedilalışma ilişkisel tarama

modelli bir araştırmadır

Ccedilalışma Grubu

Bu araştırma 2005-2006 Eğitim-Oumlğretim yılında Tokat Gaziosmanpaşa

Uumlniversitesi Fen Edebiyat Eğitim Ziraat İktisadi İdari Bilimler Fakuumlltesi ile

Beden Eğitimi Spor Yuumlksekokulu ve Turizm Yuumlksekokulunda 1 sınıfta devam

eden rastgele seccedililmiş 340 oumlğrenci ile bu araştırmaya başlanmıştır Ancak 18

oumlğrenci oumllccedilekleri yanlış yada eksik doldurduğundan araştırma dışı

bırakılmışlardır Bu nedenle araştırma 167 erkek ve 155 kız olmak uumlzere toplam

322 kişilik oumlrneklem uumlzerinde gerccedilekleştirilmiştir

Veri Toplama Araccedilları

Bu araştırmada ldquoRotter İccedil Dış Kontrol Odağı Oumllccedileği ldquo İngilizce Tutum

Oumllccedileğirdquo ve Kişisel Bilgim Formu uygulanarak gerekli veriler toplanmıştır Veri

toplama aracı olarak Rotter (1966) tarafından geliştirilen ve Dağrsquoın (1991)

Tuumlrkccedilersquoye uyarladığı ldquoRotter İccedil Dış Kontrol Odağı Oumllccedileğirdquo ile Guumlrel (1986)

tarafından geliştirilen ldquo İngilizce Tutum Oumllccedileğirdquo oumlğrencilerin ilgili konulardaki

tutum ve algılarının yoklanması iccedilin kullanılmıştır

Kontrol Odağı Oumllccedileği

İccedil ndash Dış Kontrol Odağı Oumllccedileği Rotter (1966) tarafından geliştirilen 29

maddeden oluşan zorunlu seccedilmeli bir oumllccedilektir Oumllccedilekteki 6 madde dolgu

maddesidir 23 madde ise iccedil ve dış inanca ait tercih ifade eden maddelerdeden

oluşmaktadır Bu oumllccedilekte her madde iccedilin ldquoa ve brdquo harfleri ile goumlsterilen iki

seccedilenek bulunmaktadır Maddelerin bazılarında ldquoardquo seccedileneği 1 puan alırken

bazılarında da ldquobrdquo seccedileneği 1 puan almaktadır Oumllccedilek puanları 0-23 puan

arasında değişmekte olup yuumlkselen puanlar dış denetim inancını goumlstermektedir

Oumllccedileğin guumlvenirlik katsayıları farklı oumlrneklemlerde 69 ile 79 arasında tespit

edilmiştir Dağ (1991) tarafından yapılan Tuumlrkiye uygulamasından iccedil tutarlık

katsayısı 71 bulunmuştur

İngilizce Tutum Oumllccedileği Guumlrel

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

252

İngilizce Tutum Oumllccedileği Guumlrel (1986) tarafından geliştirilen 5rsquoli likert

tipi 44 maddeden oluşan ve uumlccedil alt boyutu bulunan (duyuşsal davranışsal ve

bilişsel) bir oumllccedilektir Oumllccedileğin geccedilerlik guumlvenirlik ccedilalışması yapılmış ve oumllccedileğin

madde korelasyon katsayıları 76 ile 79 arasında plt 001 duumlzeyinde anlamlı

bulunmuştur Oumllccedileğin hazırlanmasında uzman goumlruumlşuumlne baş vurularak kapsam

geccedilerliği saptanmıştır Oumllccedileğin puanlanmasında olumlu cuumlmleler (22 madde)

iccedilin 5-4-3-2-1 ve olumsuz (22 madde) cuumlmleler iccedilin 1-2-3-4-5 puanlar sistemi

kullanılmıştır

Uygulama aşamasında oumlğrencilere araştırma paketindeki oumllccedileklerin

yapılış amacı ve nasıl cevaplandırılacağı hakkında bilgi verilmiş ve araştırma

paketi (13 demografik soru 29 kontrol odağı ile 44 İngilizce tutum oumllccedileği

maddesi) araştırmaya katılmaya goumlnuumllluuml oumlğrencilere uygulanmıştır Araştırma

iccedilin fakuumlltelerden izin alınmıştır Oumlğrencilerin araştırma paketini gruplar halinde

doldurmaları istenirken o an vakti olmayanlar ve araştırmaya katılmak

isteyenlere ise araştırma paketi verilerek daha uygun bir zamanda

cevaplandırmaları istenmiş ve daha sonra araştırmacıya teslim etmeleri

oumlnerilerek araştırmaya dacirchil edilmişlerdir Elde edilen veriler ldquoSPSS 100rdquo

paket programı kullanılarak kodlanmış ve analizleri yapılıp grafiklerle

goumlsterilerek yorumlanmıştır

Bulgular ve Yorum

Araştırmanın evrenini Tokat Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi 1sınıfa

devam eden ve İngilizce dersi alan 1240 oumlğrenci oluşturmaktadır Bu evrenden

rastgele oumlrnekleme yolu ile seccedililmiş yaş ortalamaları 1942 olan 167 erkek ve

155 kız olmak uumlzere toplam 322 oumlğrenci araştırmaya katılmıştır Bu

oumlğrencilerden 209 tanesi ( 649) 1oumlğretim 113 tanesi ( 351) ise 2oumlğretime

devam etmektedir Araştırmaya katılan 322 oumlğrenciden Turizm ve Otelcilik

Programına 36 ( 111) Ziraat Fakuumlltesine 28 ( 87) Beden Eğitimi ve Spor

Yuumlksek Okuluna 19 ( 59) Sınıf Oumlğretmenliği 38 ( 118) Sosyal Bilgiler

Oumlğretmenliği 22 ( 68) Maliye 23 ( 71) Kamu Youmlnetimi 35 ( 108)

İşletme 62 ( 192) ve İktisat 59 ( 183) boumlluumlmlerine devam etmektedirler

Oumlğrencilerin kontrol odağı algılamaları ile yabancı dil tutum duumlzeyleri

arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığını test etmek iccedilin Pearson korelasyon

testi yapılmış olup sonuccedilları Tablo-1lsquode verilmiştir

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

253

Tablo 1 Oumlğrencilerin Kontrol odağı Algılamaları ile Yabancı Dil Tutumları

Arasındaki İlişki

TOPLAM

DENETİM

ODAĞI PUANI

TOPLAM

İNGİLİZCE TUTUM

PUANI

TOPLAM DENETİM

ODAĞI PUANI

Pearson

Correlation

Sig (2-tailed)

N

1000

322

-138

013

322

TOPLAM

İNGİLİZCE TUTUM

PUANI

Pearson

Correlation

Sig (2-tailed)

N

-138

013

322

1000

322

Korelasyon 05 duumlzeyinde anlamlıdır (2 tailed)

Tablo 1rsquodeki korelasyon testi sonuccedilları incelendiğinde oumlğrencilerin

kontrol odağı algılamaları ile yabancı dil (İngilizce) tutumları arasında ters

youmlnde anlamlı bir ilişki olduğu anlaşılmaktadır (r = -138 p lt 05) Rotter

kontrol odağı oumllccedileğinin puanlamasında yuumlkselen puanların dış denetimli duumlşuumlk

puanların iccedil denetimli olduğunu belirtmektedir Bu nedenle iccedil denetimli

olanların yani olayların ve davranışların kaynağının kendisi olduğuna inanan

oumlğrencilerin İngilizceye youmlnelik tutumlarının daha yuumlksek olumlu olduğu

anlaşılmaktadır Ayrıca bu ilişkiyi goumlsteren Scatter grafiği aşağıda

goumlruumllmektedir

TOPLAM DENETYacuteM ODAETHI PUANAI

3020100-10

TO

PL

AM

YacuteN

GYacute

LYacute

ZC

E T

UT

UM

U

200

180

160

140

120

100

80

60

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

254

Yukarıdaki grafikte de accedilıkccedila goumlruumllduumlğuuml gibi kontrol odağı puanları ile

İngilizce tutum puanları arsında ters orantılı bir ilişki bulunmaktadır

Araştırmanın en temel sorularından birisi olan oumlğrencilerin iccedilten ve

dıştan denetimli olmalarına goumlre yabancı dil (İngilizce) tutumları arasında

anlamlı farklılık olup olmadığını test etmek iccedilin ilişkisiz oumllccediluumlmler t-testi analizi

yapılmış olup sonuccedilları aşağıdaki tabloda verilmiştir

Tablo 2 Oumlğrencilerin İccedilten ve Dıştan Denetimli Olmalarına Goumlre İngilizce

Tutumları Arasındaki Farklılaşma

Değişkenler Kontrol

odağı n X ss t p

TOPLAM ING İccedil 197 13505 2739 2450 015

Dış 125 12723 2872 2424

DUYUŞSAL İccedil 197 3578 1029 3178 002

Dış 125 3194 1094 3135

BILIŞSEL İccedil 197 4614 626 052 959

Dış 125 4610 665 051

DAVRANIŞ İccedil 197 5313 1521 2227 027

Dış 125 4918 1595 2450

Yukarıda yapılan t-testi analizi sonuccedillarına goumlre oumlğrencilerin iccedilten ve

dıştan denetimli olmalarına goumlre toplam İngilizce tutum puanları arasında iccedil

denetimliler lehine anlamlı farklılık olduğu tespit edilmiştir [t (322)= 245 p lt

005] Ancak oumlğrencilerin iccedilten ve dıştan denetimli olmalarına goumlre bilişsel alan

tutum puanları arasında anlamlı farklılık olmadığı goumlruumllmektedir Diğer yandan

oumlğrencilerin iccedilten ve dıştan denetimli olmalarına goumlre İngilizce Duyuşsal Alan

tutumlarının ve Davranışsal Alan tutumlarının iccedil denetimli olanlar lehine

anlamlı farklılık goumlsterdiği anlaşılmaktadır [t (322)= 317 p lt 005] [t (322)= 052

p lt 05] Bu sonuccedillardan yola ccedilıkılarak iccedilten denetimli olan yani olay ve

davranışların nedenlerini dış faktoumlrlerden ccedilok iccedil faktoumlrlere yuumlkleyen

oumlğrencilerin İngilizceye karşı daha olumlu tutum sergiledikleri soumlylenebilir

Araştırmaya katılan oumlğrencilerin cinsiyetlerine goumlre İngilizce Bilişsel

Duyuşsal Davranışsal tutumları ve toplam İngilizce tutumları arasında anlamlı

bir fark olup olmadığı ilişkisiz oumllccediluumlmler iccedilin t-testi analizi yapılarak incelenmiş

ve sonuccedillar aşağıdaki tabloda verilmiştir

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

255

Tablo 3 Oumlğrencilerin Cinsiyetlerine Goumlre İngilizce Tutumları Arasındaki

Farklılaşma

Değişkenler Cinsiyet n X ss t p

TOPLAMING Erkek 167 12985 2761 -

1693

091

Bayan 155 13513 2800

DUYUSSAL Erkek 167 3362 1073 -

1380

169

Bayan 155 3527 1050

BILISSEL Erkek 167 4552 661 -

2113

035

Bayan 155 4701 596

DAVRANIS Erkek 167 5071 1521 -

1232

219

Bayan 155 5285 1581

Yapılan t-testi analizi sonuccedillarına goumlre oumlğrencilerin cinsiyetlerine goumlre

toplam İngilizce tutum puanlarının anlamlı bir farklılık goumlstermediği bulgusuna

ulaşılmıştır [t (322)= -169 p gt 05] Ayrıca oumlğrencilerin erkek ve bayan

olmalarına goumlre İngilizce duyuşsal alan tutumları ve davranışsal alan tutumları

arasında anlamlı bir farklılık olmadığı tespit edilmiştir [t (322)= -138 p gt 05] ve

[t (322)= -123 p gt 05] Ancak kız ve erkek oumlğrencilerin İngilizce Bilişsel Alan

tutumları arasında kız oumlğrenciler lehine anlamlı bir farklılık olduğu tespit

edilmiştir [t (322)= -212 p lt 05] Bu sonuccedillardan yola ccedilıkarak kız oumlğrencilerin

İngilizce bilişsel becerilerinin daha yuumlksek olduğu buna bağlı olarak da kızların

zihinsel becerilerinin yabancı dil oumlğrenmeye yatkın olduğunu soumlylemek doğru

olacaktır

Oumlğrencilerin cinsiyetlerine goumlre kontrol odağı toplam puanları arasında

fark olup olmadığını anlamak iccedilin ilişkisiz oumllccediluumlmler iccedilin t-testi analizi yapılmış

olup sonuccedilları aşağıdaki tabloda verilmiştir

Tablo 4 Oumlğrencilerin Cinsiyetlerine Goumlre Kontrol Odağı Toplam Puanları

Arasındaki Farklılaşma

Değişkenler Cinsiyet n X ss t p

TOPLAM

DENETİM

ODAĞI PUANI

Erkek 167 914 399 -1451 148

Bayan 155 982 444

Yapılan bu analiz sonucuna goumlre kız ( X = 904 ss = 398) ve erkek

( X = 982 ss = 445) oumlğrencilerin toplam kontrol odağı puanları arasında

anlamlı bir fark olmadığı bulgusuna ulaşılmıştır [t (322)= -165 p gt 05]

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

256

Oumlğrencilerin İngilizce akademik başarılarının zayıf ve iyi olması

durumuna goumlre İngilizce tutum puanları arasında oumlnemli farklılık olup

olmadığını anlamak iccedilin t-testi analizi uygulanmıştır Tablo 5rsquode sonuccedillar

sunulmaktadır

Tablo 5 Oumlğrencilerin İngilizce Akademik Başarılarının Zayıf ve İyi Olmasına

Goumlre İngilizce Tutumları Arasındaki Farklılaşma

İngilizce

Başarısı n X ss t p

DUYUŞSAL Zayıf 54 2893 54

-5559 plt

001 İyi 48 4073 985

BILIŞSEL Zayıf 54 4352 779

-5139 plt

001 İyi 48 4973 54

DAVRANIŞSAL Zayıf 54 4572 1595

-5619 plt

001 İyi 48 6344 1583

TOPLAM ING Zayıf 54 11817 2866

-6732 plt

001 İyi 48 15390 2443

Tablo 5rsquodeki t-testi sonuccedilları incelendiğinde oumlğrencilerin İngilizce

akademik başarılarının zayıf ve iyi (başarılı) olmasına goumlre İngilizce Duyuşsal

Bilişsel ve Davranışsal alan tutumları ve toplam İngilizce tutum puanları

arasında anlamlı farklılık olduğu tespit edilmiştir Tablo incelendiğinde bu

farklılığın İngilizce akademik başarısı yuumlksek olan oumlğrenciler lehine olduğu

anlaşılmaktadır Sonuccedil olarak İngilizce akademik başarısı iyi yani başarılı olan

oumlğrencilerin aynı zamanda İngilizceye youmlnelik tutumlarının da daha olumlu

olduğu anlaşılmaktadır

Oumlğrencilerin İngilizce akademik başarıları ile İngilizce tutum puanları

arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığını tespit etmek iccedilin Pearson Korelasyon

Testi uygulanmış olup ilgili sonuccedillar Tablo 6rsquoda verilmiştir

Tablo 6 İngilizce Akademik Başarıları ile İngilizce Tutum Puanları Arasındaki

İlişki

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

257

İngilizce

Başarısı

İngilizce

Tutum puanı

İngilizce

Başarısı

Pearson Korelasyon

Sig (2 tailed)

N

1000

298

313

000

297

İngilizce

Tutum puanı

Pearson Korelasyon

Sig (2 tailed)

N

313

000

297

100

298

Korelasyon 01 duumlzeyinde anlamlıdır (2 tailed)

Yapılan korelasyon testi sonucuna goumlre oumlğrencilerin İngilizce

akademik başarıları ile İngilizce toplam tutum puanları arasında pozitif youmlnde

anlamlı bir ilişki olduğu goumlzlenmiştir (r = 313 p lt 01) Buna goumlre oumlğrencilerin

İngilizcersquoye youmlnelik olumlu tutumları arttıkccedila akademik başarılarının da arttığı

soumlylenebilir Bu bulgudan yola ccedilıkarak oumlğrencilerin İngilizce akademik

başarılarının artması iccedilin olumlu tutumlarının yani duyuşsal alan davranışlarının

eğitimcilerce daha ccedilok oumlnemsenmesi gerektiği bir kez daha ortaya ccedilıkmıştır

Oumlğrencilerin yaşamlarının buumlyuumlk ccediloğunluğunu nerede geccedilirdiğine goumlre

(koumly ilccedile şehir buumlyuumlk şehir) kontrol odağı puanları arasında anlamlı bir

farklılık olup olmadığını test etmek iccedilin tek youmlnluuml varyans analizi (ANOVA)

testi uygulanmıştır ve sonuccedilları Tablo 7rsquode verilmiştir

Tablo 7 Oumlğrencilerin Yaşamlarının Buumlyuumlk Ccediloğunluğunu Nerede Geccedilirdiğine

Goumlre Kontrol odağı Puanları Arasındaki Farklılaşma

Varyans

Kaynağı

Kareler

Toplamı sd

Kareler

Ortalaması F p

Anlamlı

Fark

Gruplar

arası 135956 3 45319 258 plt 05

Koumly

Buumlyuumlkşehir

Gruplar iccedili 556964 318 17515

Yapılan varyans analizi (ANOVA) sonuccedillarına goumlre oumlğrencilerin

toplam kontrol odağı puanlarının Buumlyuumlkşehir ve koumlyde yaşama durumlarına

goumlre anlamlı farklılık goumlsterdiği anlaşılmaktadır (F(3318)= 258 p lt 05)

Aritmetik ortalamalar incelendiğinde bu farkın buumlyuumlk şehirde yaşayan

oumlğrencilerin lehine olduğu anlaşılmaktadır Yani koumlyde yaşayan oumlğrencilere

goumlre ( X = 835 ss = 450) buumlyuumlk şehirde yaşayan oumlğrencilerin ( X = 1035 ss =

398) kontrol odağı puanlarının daha yuumlksek olduğu yani dıştan denetimli

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

258

oldukları anlaşılmaktadır Bir başka ifade ile yaşamlarının buumlyuumlk ccediloğunluğunu

buumlyuumlk şehirlerde geccediliren oumlğrenciler koumlyde yaşayan oumlğrencilere kıyasla daha ccedilok

dıştan denetimli olma eğilimindedirler Bunun nedeni şoumlyle accedilıklanabilir koumlyde

yaşayan oumlğrencilerin yaşam koşulları gereği daha erken yaşta ccedilalışmaya

başlamaları sorumluluk almaları iccedil kontrol becerilerini geliştirmiş olabilir Bu

da onların daha iccedilten denetimli olmalarına yardımcı olmaktadır

Oumlğrencilerin annelerinin okur-yazar olmamaları ilkokul mezunu

ortaokul mezunu lise mezunu ve uumlniversite mezunu olmalarına goumlre toplam

İngilizce tutum puanları arasında oumlnemli farklılık olup olmadığını kontrol etmek

iccedilin Kruskal Wallis testi uygulanmıştır Elde edilen sonuccedillar Tablo 8rsquode

goumlruumllmektedir

Tablo 8 Oumlğrencilerin Annelerinin Eğitim Duumlzeylerine Goumlre Toplam İngilizce

Tutum Puanları Arasındaki Farklılaşma

Eğitim Duumlzeyi n Sıra

Ortalaması sd X

2 p Anlamlı Fark

Okur-yazar değil 53 13353 4 115 p lt 05 Okur-yazar

değil

- Lise

İlkokul 19

6

15948

Ortaokul 25 17964 Okur-yazar

değil

- Uumlniversite Lise 37 17923

Uumlniversite 10 22235

Kruskal Wallis testi analizi sonuccedillarını goumlsteren Tablo 8 incelendiğinde

oumlğrencilerin toplam İngilizce tutum puanlarının annelerinin eğitim duumlzeylerine

goumlre anlamlı bir farklılık goumlsterdiği anlaşılmaktadır (X 2(4)= 11504 p lt 05) Bu

farklılığın hangi gruplar arasında olduğunu belirlemek iccedilin Mann Whitney U

testi uygulanmış olup anneleri okur-yazar olmayan oumlğrencilerin ( X = 12242)

anneleri lise mezunu olanlara goumlre ( X = 13854) toplam İngilizce tutum

puanlarının daha duumlşuumlk olduğu goumlzlenmektedir (U = 70250 p lt 05) Ayrıca

anneleri uumlniversite mezunu olan oumlğrencilerin ( X = 15220) anneleri okur-yazar

olmayanlara goumlre ( X = 12242) toplam İngilizce tutum puanlarının daha yuumlksek

olduğu daha ccedilok olumlu tutuma sahip olduğu tespit edilmiştir (U = 12800 p lt

05) Sonuccedil olarak oumlğrencilerin annelerinin eğitim duumlzeyi lise ve uumlniversite olan

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

259

oumlğrencilerin anneleri okuryazar olmayanlara goumlre İngilizceye youmlnelik olarak

daha ccedilok olumlu tutuma sahip oldukları anlaşılmaktadır

Oumlğrencilerin babalarının eğitim duumlzeylerine goumlre (okur-yazar değil

ilkokul ortaokul lise uumlniversite) İngilizce tutum puanları arasında anlamlı bir

farkın olup olmadığını test etmek iccedilin Kruskal Wallis testi uygulanmıştır

Sonuccedillar aşağıdaki tabloda verilmiştir

Tablo 9 Oumlğrencilerin Babalarının Eğitim Duumlzeylerine Goumlre Toplam İngilizce

Tutum Puanları Arasındaki Farklılaşma

Eğitim Duumlzeyi n Sıra

Ortalaması sd X

2 p

Anlamlı

Fark

Okur-yazar

değil

5

11540 5 659 pgt 05

İlkokul 138 14846

Ortaokul 51 16648

Lise 71 16673

Uumlniversite 51 17109

Lisansuumlstuuml 1 28550

Kruskal Wallis testi sonuccedillarına goumlre Tablo 9rsquoa baktığımızda

oumlğrencilerin babalarının eğitim duumlzeylerine goumlre (okur-yazar değil ilkokul

ortaokul lise uumlniversite ve lisansuumlstuuml) İngilizce tutum puanları arasında anlamlı

bir farklılık olmadığı tespit edilmiştir (X 2

(5)= 6595 p gt 05)

Bu sonuccedillardan anlaşıldığına goumlre annelerin eğitim duumlzeylerinin

ccedilocuklarının İngilizce tutumlarını ve buna bağlı olarak İngilizce başarılarını

olumlu youmlnde etkilediği kolaylıkla soumlylenebilir Oumlğrencilerin yabancı dil

(İngilizce) tutumlarında babalara goumlre annelerin daha etkili ccedilıkması aynı

zamanda eğitimde annelerin uumlstlendiği roluumln oumlnemini bir kez daha ortaya

koymaktadır

Oumlğrencilerin kontrol odağı toplam puanlarının annelerinin ve babaların

eğitim duumlzeylerine goumlre anlamlı bir farklılık goumlsterip goumlstermediğini tespit

etmek iccedilin Kruskal Wallis testi uygulanmıştır Analiz sonuccedillarına goumlre

oumlğrencilerin annelerinin ve babalarının eğitim duumlzeylerine goumlre (okur-yazar

değil ilkokul ortaokul lise uumlniversite) kontrol odağı puanları arasında anlamlı

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

260

bir farklılaşma olmadığı tespit edilmiştir (X 2(4)= 3509 p gt 05) ve (X

2(5)= 579

p gt 05)

Oumlğrencilerin İngilizce konuşan biriyle tanışıp tanışmadıklarına goumlre

İngilizce tutum puanları arasında anlamlı farklılık olup olmadığı t-testi

uygulanarak test edilmiştir Sonuccedillar Tablo 10rsquoda verilmiştir

Tablo 10 İngilizce Konuşan Biriyle Tanışıp Tanışmadıklarına Goumlre İngilizce

Tutum Puanları Arasındaki Farklılaşma

İngilizce

Konuşan

Birisi İle

Tanışma

n X ss sd t p

TOPLAM

ING

TUTM

Evet 154 14114 2524 319 5768 plt

001 Hayır

167 12398 2787 31889

8 5792

Tablo 10 incelendiğinde oumlğrencilerin yabancı biriyle tanışıp

tanışmadıklarına goumlre İngilizce tutum puanları arasında anlamlı bir farklılık

olduğu anlaşılmaktadır [t (319)= 576 p lt 001] Başka bir ifadeyle İngilizce

konuşan yabancı biriyle tanışan oumlğrencilerin ( X = 14114) toplam İngilizce

tutum puanlarının İngilizce konuşan yabancı biriyle tanışmayan oumlğrencilere

goumlre ( X = 123 98) ccedilok daha yuumlksek olduğu goumlzlenmektedir Tutumların

davranışları youmlnlendirmedeki guumlcuuml dikkate alındığında bu durumun oumlğrencilerin

İngilizce başarılarını olumlu etkileyeceği duumlşuumlnuumllmektedir Bu sonuccedillardan yola

ccedilıkarak yabancı dil eğitiminde oumlğrencilerin yabancı dile youmlnelik olumlu

tutumlarını geliştirmek ve motivasyonlarını artırmak iccedilin o dili konuşan

yabancılarla tanışmasının sağlanması bir araccedil olarak oumlnerilebilir

Oumlğrencilerin ailelerinde (anne baba abi abla) İngilizce bilen birinin

olup olmaması durumuna goumlre İngilizce tutum puanları arasında anlamlı bir

farklılık olup olmadığını kontrol etmek iccedilin t-testi uygulanmıştır Sonuccedillar

Tablo 11rsquode goumlruumllmektedir

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

261

Tablo 11 Ailelerinde İngilizce Bilen Birinin Olup Olmadığına Goumlre İngilizce

Tutum Puanları Arasındaki Farklılaşma

Ailede

İngilizce

Bilen Birisi

n X ss sd t p

TOPLAM

ING TUTUM

Evet 107 13775

262

6 317 2547

p lt

05

Hayır 212 12937

284

7 2286 2615

Yapılan t-testi sonuccedillarına goumlre ailelerinde İngilizce bilen birileri olan

oumlğrencilerin ( X = 13775) İngilizce bilen birileri olmayan oumlğrencilere ( X =

12937) goumlre İngilizce tutum puanlarının anlamlı duumlzeyde daha yuumlksek olduğu

tespit edilmiştir Bu sonuccedillardan ailede yabancı dil bilen birinin olmasının

oumlğrencilerin yabancı dil oumlğrenmeye youmlnelik tutumlarını olumlu etkilediği onları

yabancı dil oumlğrenmeye teşvik ettiği soumlylenebilir

Oumlğrencilerin oumlğretmenlerini ilgisiz demokratik otoriter idealist ve

disiplinsiz olarak algılamalarına goumlre İngilizce akademik başarıları arasında

anlamlı fark bulunup bulunmadığını kontrol etmek iccedilin Kruskal Wallis testi

uygulanmış ve sonuccedillar Tablo 12rsquode verilmiştir

Tablo 12 Oumlğrencilerin Oumlğretmenlerini İlgisiz Demokratik Otoriter İdealist Ve

Disiplinsiz Olarak Algılamalarına Goumlre İngilizce Akademik Başarıları

Arasındaki Farklılaşma

Oumlğretmenin

Tutumu n

Sıra

Ortalaması sd X

2 p Anlamlı Fark

Otoriter 54 14369 4 9573 p lt 05 İlgisiz- Otoriter

İlgisiz 9 6261

İlgisiz-

Demokratik

Demokratik 196 13618

Disiplinsiz 5 12900

İdealist 4 9675

Yapılan Kruskal Wallis testi sonuccedillarına goumlre oumlğrencilerin

oumlğretmenlerini ilgisiz demokratik otoriter idealist ve disiplinsiz olarak

algılamalarına goumlre İngilizce akademik başarılarının anlamlı bir farklılık

goumlsterdiği anlaşılmaktadır (X2(4)= 9573 p lt 05)

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

262

Bu farklılığın hangi birimler arasında olduğunu anlamak iccedilinse Mann

Whitney U testi uygulanmıştır Bu testin sonuccedillarına goumlre oumlğretmenlerini

otoriter algılayan oumlğrencilerin ( X = 72) İngilizce akademik başarılarının

oumlğretmenlerini ilgisiz algılayan oumlğrencilere ( X = 4740) goumlre daha yuumlksek

olduğu goumlruumllmektedir (U = 10200 p lt 01) Ayrıca oumlğretmenlerini demokratik

olarak algılayan oumlğrencilerin ( X = 7124) İngilizce akademik başarılarının

oumlğretmenlerini ilgisiz olarak algılayan oumlğrencilere ( X = 4740) goumlre daha

yuumlksek olduğu goumlruumllmektedir (U = 40050 p lt 01) Sonuccedil olarak ilgisiz

oumlğretmenlere kıyasla demokratik ve otoriter algılanan oumlğretmenlerin akademik

başarıyı artırmada daha etkili olduğu soumlylenebilir Bu sonuccedillara dayanarak

oumlğrencileri ilgisiz olarak algılanan oumlğretmenlerin oumlğrencilerin motivasyonunu

ve buna bağlı olarak başarılarını olumsuz etkilediğini soumlylemek muumlmkuumlnduumlr

Oumlğrencilerin oumlğretmenlerini ilgisiz demokratik otoriter idealist ve

disiplinsiz olarak algılamalarına goumlre İngilizce toplam tutum puanları arasında

anlamlı fark bulunup bulunmadığını kontrol etmek iccedilin Kruskal Wallis testi

uygulanmış ve sonuccedillar Tablo 13rsquode verilmiştir

Tablo 13 Oumlğrencilerin Oumlğretmenlerini İlgisiz Demokratik Otoriter İdealist ve

Disiplinsiz Olarak Algılamalarına Goumlre İngilizce Toplam Tutum Puanları

Arasındaki Farklılaşma

Oumlğretmenin

Tutumu n

Sıra

Ortalaması sd X

2 p Anlamlı Fark

Otoriter 54 13135 4 3643 P gt 05

İlgisiz 9 11883

Demokratik 213 14886

Disiplinsiz 5 15250

İdealist 4 10850

Yapılan Kruskal Wallis testi sonuccedillarına goumlre oumlğrencilerin

oumlğretmenlerini ilgisiz demokratik otoriter idealist ve disiplinsiz olarak

algılamalarına goumlre İngilizce toplam Tutum Puanları anlamlı bir farklılık

goumlstermediği anlaşılmaktadır (X2(4)= 3643 p gt 05)

Oumlneriler

Yapılan araştırmada elde edilen sonuccedillardan yola ccedilıkarak aşağıdaki oumlnerilerde

bulunulabilir

1 Oumlğrencilerin İngilizcersquoye karşı olumlu tutum geliştirmelerine ve akademik

başarı duumlzeylerinin yuumlksek olmasına iccedilten denetimli olmalarının dışsal

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

263

denetimlilere goumlre daha etkili olduğu goumlz oumlnuumlne alınarak oumlğretmenlerin ve

ailelerin oumlğrencilerin iccedilten eğilimli olmaları iccedilin destek vermeleri bu

eğilimlerini geliştirmelerine olanak sağlayarak yardımcı olmaları yararlı

olacaktır

2 Eğitim ve oumlğretimde duyuşsal alan davranışların bilişsel alandaki

oumlğrenmeler iccedilin motivasyon kaynağı olduğu gerccedileği dikkate alındığında

oumlğrencilerin İngilizce akademik başarılarının artması iccedilin duyuşsal alan

davranışlarının yani yabancı dilrsquoe youmlnelik (İngilizceye) tutumlarının

eğitimcilerce daha fazla oumlnemsenmesi gerekmektedir

3 Yabancı dil oumlğretiminde en oumlnemli oumlğelerden biri olan oumlğretmenin roluuml

tartışılmazdır Yabancı dil oumlğretmeni kendisini ne kadar iyi yetiştirmiş ve

alanının ne kadar iyi uzmanı ise oumlğrencilerine de o derece faydalı olacaktır

Bununla birlikte oumlğretmen hem alanının uzmanı hem de oumlğretmenlik formasyon

yeteneği ve bilgisi ile sınıfın en oumlnemli rehberi ve lideridir Ccediluumlnkuuml oumlğretmenin

bir model olarak sergilediği davranış ve tutumları oumlğrencilere yansımakta

oumlğrencilerin ilgi ve motivasyonunu etkileyebilmektedir Oumlğretmenin olumlu

tutumları oumlğrencilerin yabancı dili sevmesi ondan zevk alması ve oumlğrenme

isteğinin doğmasına yani motive olmalarına neden olacaktır Bu durum yabancı

dili oumlğretme ve oumlğrenme suumlreccedillerini hızlandıracak ve bu oumlğrencilerin akademik

başarılarına olumlu youmlnde yansıyacaktır Bu nedenle yabancı dil

oumlğretmenlerinin kaliteli bir eğitimden geccedilmeleri ve iyi yetişmiş olmaları kaliteli

bir yabancı dil oumlğretimi iccedilin gerekli oumln şartlardan bir tanesidir

4 Bu araştırmada annelerin eğitim duumlzeylerinin ccedilocuklarının İngilizce

tutumlarını ve buna bağlı olarak İngilizce başarılarını olumlu youmlnde etkilediği

bulgusuna ulaşılmıştır Bu bulgu oumlğrencilerin yabancı dil (İngilizce)

tutumlarında babalara goumlre annelerin daha etkili ccedilıkması aynı zamanda eğitimde

annelerin uumlstlendiği roluumln oumlnemini bir kez daha ortaya koymaktadır Oumlğrencinin

ilk oumlğretmeni ve eğiticisi annedir Bu nedenle annenin eğitim duumlzeyi doğrudan

ccedilocuğuna yansıyabilmektedir Bu nedenle değişik yollarla kadınların eğitimine

destek verilmelidir

5 Ailede veya yakın ccedilevrede yabancı dil bilen birilerinin olması yabancı dile

karşı tutumu olumlu youmlnde etkilemektedir Bu da ccedilevrenin yabancı dil

oumlğrenmeye karşı ccedileşitli yollarla (basın-yayın vs) bilinccedillendirilmesi ile ileri

seviyeye taşınması iccedilin oumlnemlidir

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

264

6 Bu araştırma sonucuna goumlre İngilizce konuşan yabancı biriyle tanışan

oumlğrencilerin tanışmayan oumlğrencilere goumlre toplam İngilizce tutum puanlarının

ccedilok daha yuumlksek olduğu tespit edilmiştir Yabancı dil eğitiminde oumlğrencilerin

yabancı dile youmlnelik olumlu tutumlarını geliştirmek ve motivasyonlarını

artırmak iccedilin o dili konuşan yabancılarla tanışmasının ccedilok oumlnemli olduğu

uzmanlarca da desteklenmektedir Bu nedenle yabancı dil eğitiminde kalite ve

verimliliği artırmak adına oumlğrencilerin yabancı dile youmlnelik olumlu tutumlarını

geliştirmek ve motivasyonlarını artırmak iccedilin o dili anadili (native speaker)

olarak konuşan yabancılar ile tanışmasının sağlanması bir youmlntem olarak

oumlnerilebilir

KAYNAKLAR

Acat B (2002) Tuumlrkiye de yabancı dil oumlğretiminde motivasyon kaynakları ve

sorunları Kuram ve Uygulamada Eğitim Youmlnetimi 31 (312-329)

Chubb NHF Fertman CI amp Ross JL (1997) Adolescent Self ndash Esteem and

Locus of Control Adolescense Vol 32 No 125 (113 ndash 129)

Cuumlceloğlu D (1993a) Dıştan Denetimli Kişi Yaşadıkccedila Eğitim Dergisi 30 (4

ndash 5)

Dağ İ (1991) Rotterrsquoin iccedil-dış kontrol odağı oumllccedileği (RİDKOOuml)rsquonin uumlniversite

oumlğrencileri iccedilin guumlvenirliği ve geccedilerliği Psikoloji Dergisi710-16

Demirel Ouml (1998) İlkoumlğretim Okullarında Yabancı Dil Oumlğretimi MEB Yay

Ankara

Demirtaş H Guumlneş H (2002) Eğitim Youmlnetimi ve Denetimi Soumlzluumlğuuml Anı

Yay Ankara

Guumlrel H (1986) Yabancı Dil Olarak İngilizce Oumlğrenme Başarısı İle

Oumlğrencilerin Akademik Benlik ve Tutumları Arasında İlişki

Yayınlanmamış Doktora Tezi Hacettepe Uumlniversitesi Sosyal Bilimler

Enstituumlsuuml Ankara

Kağıtccedilıbaşı Ccedil (1988) İnsan ve İnsanlar Sosyal Psikolojiye Giriş Evrim Bas

Yay İst

Lefcourt HM (1982) Locus of Control London Lawrence Erlbaum

Associates

Njus DM amp Brockway JH (1999) Perceptions of Compotence and Locus of

Control for Positive and Negative Outcomes Personality and İndividual

Differences Vol 26 (531 ndash 548)

Goumlkler R Kalafat S Koccedilak R Yazar OZ Tuumlrkoğlu E

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 247-265

265

Onur M (2008) Uumlniversite Hazırlık Sınıfı Oumlğrencilerinin Yabancı Dil

Oumlğrenme Stratejileri Oumlğrenme Stili Tercihi Ve Yabancı Dil Akademik

Başarısı Arasındaki Accedilıklayıcı Ve Yordayıcı İlişkiler Oumlruumlntuumlsuuml

Yayınlanmamış Doktora Tezi Yıldız Teknik Uumlniversitesi Sosyal

Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul

Oumlğrenmeye İlişkin Tutum Oumlzsaygı ve Kontrol odağı Accedilısından İncelenmesi

Doktora Tezi Atatuumlrk Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml

Rotter JB (1966) Generalized Expectancies for Internal Versus External

Control of Reinforcements Psychological Monographs 80 1-28

Rotter JB (1990) Internal Versus External Control of Reinforcement

American Psychologist Vol 45 No 4 (489 ndash 493)

Strickland BR (1989) Internal _ External Control Expectancies American

Psychologist Vol 44 No 1 (1 ndash12)

Yeşilyaprak B (1988) Lise Oumlğrencilerinin İccedilsel Ya da Dışsal Denetimli

Oluşlarını Etkileyen Etmenler Yayınlanmamış Doktora Tezi Ankara

HUuml Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml

Yeşilyaprak B (2004) Kontrol odağıEğitimde Bireysel FarklılıklarAnkara

Nobel 239-258

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

266

Ccedilocukları Okul Oumlncesi Eğitim Kurumlarına Devam Eden Velilerin

Oumlnem Verdikleri Kurum Oumlzellikleri

Uumlmmuumlhan Yeşil Dağlı1

Oumlzet

Bu araştırma ccedilocukları oumlzel okullara bağlı okul oumlncesi eğitim kurumlarına

devam eden velilerin bu kurumu seccedilerken goumlz oumlnuumlnde bulundurdukları oumlzelliklerin

oumlnem derecesini incelemiştir Oumlnem derecelerinde ccedilocuğun cinsiyetinin anne ve

babanın eğitim duumlzeyinin ve ccedilalışma saatlerinin ailedeki ccedilocuk sayısının ve ccedilocukların

doğum sırasının katkısı araştırılmıştır Araştırmanın sonuccedillarına goumlre velilerin en ccedilok

oumlnem verdikleri kurum oumlzelliği kurumun guumlvenilirliği olmuş bunu kurumun temiz ve

duumlzenli olması bunu da eğitim imkacircnları ve faaliyetleri takip etmiştir Velilerin en az

oumlnem verdiği alan ise kurumun uumlcreti olmuştur Ccedilalışan anneler iccedilin ccedilalışmayan

annelere goumlre kurum saatlerinin uygunluğu daha oumlnemli olmuştur Ccedilalışmayan anneler

grubunda 7-18 saatleri arasında ccedilalışan babaların bulunduğu ailelerin velileri diğer

saatlerde ccedilalışan babaların bulunduğu ailelerin velilerine goumlre eğitim materyallerine

oumlğretmenlerin oumlğrenim durumuna kurumun fiziksel oumlzelliklerine ve kurumun tavsiye

edilmiş veya ccedilalışanların tanıdık olmasına daha az oumlnem verdikleri tespit edilmiştir

Ccedilalışan anneler grubunda eğitim duumlzeyi liseden daha yuumlksek olan annelerin bulunduğu

ailelerin velileri eğitim duumlzeyi lise veya daha duumlşuumlk olan annelerin bulunduğu ailelerin

velilerine goumlre kurumun konumuna ve guumlvenilirliğine daha ccedilok oumlnem verdikleri

bulunmuştur Bir veya iki ccedilocuğu olan veliler uumlccedil ccedilocuğu olan velilere goumlre kurumun

konumuna ve kurumun tavsiye edilmiş veya ccedilalışanların tanıdık olmasına ve

oumlğretmenin oumlğrenim durumuna daha ccedilok kurumun fiziksel şartlarına daha az oumlnem

verdikleri saptanmıştır

Anahtar Kelimeler Okul oumlncesi eğitim Kurum seccedilimi Veli goumlruumlşleri

The Importance of Program Characteristics for Parents of Children Attending

Early Childhood Programs

Abstract

This research examines the importance of some program characteristics for

parents choosing the current kindergarten and pre-kindergarten programs for their

children It also investigates whether the degree of importance varied by childs gender

1 YrdDoccedilDr Yıldız Teknik Uumlniversitesi Eğitim Fakuumlltesi İlkoumlğretim Boumlluumlmuuml

uydagliyildizedutr

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

267

educational levels and work hours of mothers and fathers numbers of children families

have and the birth order of the child The findings show that the reliability is the most

important characteristics of the program This is followed by cleanness and order of the

program and educational activities Cost is the least important aspect of the program

Hours of the program is more important for working mothers group than it is for non-

working mothers group For the non-working mother group educational materials

educational level of the teachers and physical condition of the program are less

important if fathers work hours are between 700 and 1800 than if fathers work hours

fall in the hours other than 700-1800 For the working mothers group the location and

reliability of the program was more important if mothers educational level is higher

than high school Location of the program and recommendation of the program by

somebody they know or knowing the program staff are more important and physical

condition of the program is less important for the parents who had one or two children

than for the parents who had three children

Key Words Early childhood education Program choice Parent opinions

GİRİŞ

Okul oumlncesi yaştaki ccedilocuklara hizmet veren kurumların en oumlnemli iki

fonksiyonundan birisi ccedilalışan anne babanın ccedilalışma saatleri esnasında

ccedilocuklarının bakımının yapılabileceği bir mekacircn olması diğeri ise ccedilocukların

eğitimini ve gelişimini destekleyecek kurumlar olmasıdır (Adams ve Rohacek

2002 Bromer ve Henly 2004) Bu anlamda bazı aileler okul oumlncesi eğitim

kurumlarını ccedilalıştıkları saatlerde ccedilocuklarını bırakabilecekleri bir yer olarak

bazı aileler ccedilocuklarının eğitim almasını sağlayacak bir kurum olarak bazı

aileler ise her iki amaca da hizmet eden kurumlar olarak goumlruumlrler

Okul oumlncesi eğitim kurumlarının bu fonksiyonları Tuumlrk yasalarında da

yerini almıştır Oumlzellikle ccedilalışan annelerin ccedilocuklarının bakımı ve eğitimine

youmlnelik olarak belli sayıda kadın ccedilalışanı bulunan kurumlarda ccedilocukların bakım

ve eğitimlerinin sağlanacağı duumlzenlemelere gidilmiştir (oumlrn TC Resmi Gazete

1953 1966 1969 1978) Okul oumlncesi eğitim eğitim basamağı olarak

Cumhuriyet tarihinde 1961den itibaren Milli Eğitim kanunlarında yerini almış

(oumlrn TC Resmi Gazete 1961 1962 1966 1973) 2000li yıllara ulaşıldığında

ve daha sonrasında ise okul oumlncesi eğitimin amaccedilları ilkeleri ve eğitim

programları gibi konularda daha spesifik ve detaylı tanımlamalara gidilmiştir

(oumlrn TC Resmi Gazete 1992 1996 2002 2004 2006)

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

268

Anne ve babanın oumlzellikle de annenin ccedilalışma durumu ve ccedilalışma

saatleri ailenin geliri ccedilocuk bakımı iccedilin ccedilevreden aldıkları destek ailelerin

eğitim duumlzeyi evdeki ccedilocuk sayısı gibi pek ccedilok ailevi faktoumlrler ailelerin okul

oumlncesi eğitim kurumlarını kullanış amaccedillarını ve suumlresini etkiler Uluslarası

ccedilalışmalara goumlre gelir duumlzeyi ve eğitim duumlzeyi yuumlksek olan ailelerin

ccedilocuklarının resmi veya oumlzel statuumldeki ccedilocuk bakım ve eğitim kurumlarına

devam etme oranı bir akraba veya bakıcı tarafından bakılma oranından daha

yuumlksektir (Capizzano ve Adams 2004 Ehrle Adams ve Tout 2001 Planty vd

2008) Tam saatli ve duumlzenli saatler arasında ccedilalışan anneler resmi veya oumlzel

statuumldeki ccedilocuk bakım ve eğitim kurumlarını akraba veya bakıcıya goumlre daha

ccedilok tercih ederler (Bromer ve Henly 2009 Han 2004) Uumllkemiz iccedilin her ne

kadar bu konuda kapsamlı bir ccedilalışma yapılmamış olsa bile ccedilalışan anneler

gelir duumlzeyi iyi olduğu takdirde hem ccedilocuğun bakımını yapması hem de ev

işlerinde yardımcı olması iccedilin eve bir bakıcı tutma yoluna gidebilmektedir

Ccedilalışan annelerin bulduğu diğer bir ccediloumlzuumlm yolu varsa yakın akrabalardan

(anneanne babaanne gibi) ccedilocuk bakımı konusunda yardım almaktır Komşular

ve diğer tanıdıklar da bazen bu konuda yararlanılan kaynaklar arasında yer

almaktadır

Bunun yanı sıra son yıllarda erken ccedilocukluk yıllarının oumlnemine dair

bilincin arttığı ve okul oumlncesi eğitime toplum ve devlet bazında daha ccedilok yer

verildiği goumlzlenmiştir Okul oumlncesi eğitim kurumlarının yaygınlaştırılmasına ve

niteliğinin artırılmasına youmlnelik ccedilalışmalara paralel olarak 1992-1993 eğitim-

oumlğretim yılında 4405 olan anaokulları ve anasınıfları sayısı 2004-2005 yılları

arasında uumlccedil katına ccedilıkmış ve 14411e ulaşmıştır (Milli Eğitim Bakanlığı [MEB]

2005) 2004-2005 yılında MEB Sosyal Hizmetler ve Ccedilocuk Esirgeme Kurumu

(SHCEK) ve 657 sayılı kanuna goumlre accedilılan toplam 16016 devlet ve oumlzel ve okul

oumlncesi eğitim kurumunda 434771 ccedilocuk eğitim ve bakım goumlrmuumlştuumlr Yuumlzde

16lik okullaşma oranını yansıtan bu rakam (Ural ve Ramazan 2007) 2009

yılında 27ye 2012 yılında 31e ulaşmıştır (MEB 2012)

Diğer taraftan aileler kendi şartları ve ihtiyaccedilları ile okul oumlncesi eğitim

kurumunun ccedileşitli oumlzellikleri (kurumun eve veya iş yerine yakınlığı uumlcreti

hizmet verdiği saatler eğitim programı gibi) arasında denge kurmaya ccedilalışarak

bir seccedilim yaparlar (Huston Chang ve Gennetian 2002 Vandenbroeck De

Visscher Van Nuffel ve Ferla 2008 Yesil Dagli 2011) Yesil-Dagli

Amerikada yaşayan İspanyol popuumllasyon ile yaptığı araştırmasında hem ccedilalışan

hem de ccedilalışmayan anneler iccedilin kurumun guumlvenilirliğinin en oumlnemli oumlzellik

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

269

olduğunu ccedilalışmayan annelerin ccedilalışan annelere goumlre guumlvenilirliğe daha ccedilok

oumlnem verdiklerini bulmuştur Guumlvenilirliği kurumdaki eğitim-oumlğretim

faaliyetleri takip etmiştir Uumlcret ise en az oumlnem verilen oumlzellik olmuş ccedilalışan

anneler ccedilalışmayan annelere goumlre ve ekonomik durumu iyi olan aileler

yoksulluk eşiğinde ve yoksul olan ailelere goumlre uumlcrete daha az oumlnem vermiştir

Yoksul veya yoksulluk eşiğinde olan aileler iccedilin bakım verilen yerin konumu

uumlcreti ve saatleri daha ccedilok oumlnemli guumlvenilirliği ise daha az oumlnemli olmuştur

Ayrıca annenin eğitim duumlzeyi arttıkccedila bakım verilen yerin konumuna ve

saatlerine de verdiği oumlnem azalmıştır

Sevinccedil (2006) annelerin eğitim duumlzeyine bakılmaksızın anaokulu

seccedilerken aradıkları oumlzellikleri araştırmıştır Bu ccedilalışmada anaokulunu seccedilerken

yaklaşık aynı oranda anneler (921-1039) ortamın sağlıklı ve guumlvenli

olmasını eğitimin kaliteli olmasını sınıftaki eğitici sayısını sınıftaki ccedilocuk

sayısını anaokulunun fiziksel oumlzelliklerini başkalarından alınan olumlu

referansları ekonomik youmlnden avantajlı olmasını anaokulunun eve ve işe yakın

olmasını ve anaokulundaki eğitmenin oumlzelliklerini oumlnemli bulundukları ifade

etmişlerdir

Argon ve Akkaya (2008) yaptıkları araştırmada ebeveynlerin seccedilim

yaparken dikkat ettikleri oumlzellikleri devlet ve oumlzel okullarda ccedilocukları bulunan

ebeveynler olarak ayırarak analiz etmişlerdir Devlet okul oumlncesi eğitim

kurumuna ccedilocuklarını goumlnderen velilerin uumlccedilte birinden fazlası (382) seccedilim

yaparken kurumun temiz ve duumlzenli olmasına 291rsquoinin ise uygulanan eğitim

programının iccedileriğine ilk sıralarda oumlnem vermişlerdir Oumlnem sırasında en son

gelen oumlzellik ise uumlcret olmuştur Diğer taraftan oumlzel okullardaki velilerin

50rsquosi iccedilin uygulanan eğitim programının iccedileriği ilk sıradaki kurumun temiz

ve duumlzenli olması ise ikinci sıradaki oumlnemli oumlzellik olmuştur Kurum

ccedilalışanlarının ya da sahibinin tanıdık olması ise velilerin yaklaşık 56rsquosı iccedilin en

son oumlnemli bulunan oumlzellik olmuştur Aktaş Arnas (2002) yaptığı araştırmada

velilerin yarıdan fazlasının anaokuluna geldikleri ilk guumln youmlneticilerle

uygulanan eğitim programının iccedileriği hakkında yaklaşık uumlccedilte birinin ise okulun

fiziksel durumu hakkında konuştuklarını bulmuştur

MEBe bağlı devlet okul oumlncesi eğitim kurumlarına kayıtlar da kanunen

kurumun eve veya iş yerine yakınlığı esası Okul Oumlncesi Kurumları

Youmlnetmeliğinde Ccedilocukların ailelerinin ikamet ettikleri yere en yakın okul

oumlncesi eğitim kurumuna kaydedilmeleri esastır Ancak belgelendirilmek

kaydıyla ccedilalışan anne-babalar ccedilocuklarını boş kontenjan olması ve Ccedilocuk

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

270

Yerleştirme Komisyonunca uygun bulunması durumunda iş yerine en yakın

okul oumlncesi eğitim kurumuna da kayıt yaptırabilirler (TC Resmi Gazete

2006 Madde 4) ifadesi ile goumlz oumlnuumlnde bulundurulmuştur Fakat aileler ccedileşitli

sebeplerle ccedilocuklarını yine MEB tarafından denetimi yapılan oumlzel okullara bağlı

okul oumlncesi eğitim kurumlarına goumlndermeyi tercih etmektedirler

Araştırmanın Amacı

Yapılan ccedilalışmalar velilerin okul oumlncesi eğitim kurumlarını seccedilerken

ccedileşitli faktoumlrleri goumlz oumlnuumlnde bulundurduklarını goumlstermiştir Sınırlı sayıda da

olsa uumllkemizde yapılan bu ccedilalışmaların literatuumlre katkısı goumlz ardı edilemez

Fakat bu ccedilalışmalar genellikle oumlzel kreşlerde veya MEBe bağlı okul oumlncesi

eğitim kurumlarında yapılmış oumlzel okullar buumlnyesindeki okul oumlncesi eğitim

kurumlarına ccedilocuklarını goumlnderen velilerin aradığı oumlzellikler ve bu oumlzelliklerin

oumlnem dereceleri goumlzardı edilmiştir Ayrıca ve daha oumlnemlisi ailelerin ve

ccedilocuğun sosyo-demografik oumlzelliklerinin kurum seccedilimindeki etkisi araştırılması

gereken bir alandır Bu araştırma ccedilocukları oumlzel okullara bağlı okul oumlncesi

eğitim kurumlarına devam eden velilerin bu kurumu seccedilerken goumlz oumlnuumlnde

bulundurdukları oumlzelliklerin oumlnem derecesini incelemiştir Ayrıca velilerin

oumlnem verdikleri oumlzelliklerin ve oumlnem derecelerinin ccedilocuğun cinsiyetine anne ve

babanın eğitim duumlzeyine toplam ccedilocuk sayısına ccedilocukların doğum sırasına ve

anne ve babanın ccedilalışma saatlerine goumlre değişip değişmediği araştırılmıştır

YOumlNTEM

Ccedilalışma Grubu

Ccedilalışmada nicel araştırma youmlntemi kullanılmış anket tekniği

uygulanmıştır

Araştırma 2011-2012 eğitim-oumlğretim yılının ikinci yarısında ccedilocukları oumlzel

okullara bağlı altı anaokulu veya anasınıfına devam eden yaşları 36 ay ile 80 ay

arasında değişen ccedilocukların velileri ile yapılmıştır Toplam 216 ccedilocuğun

velisine oumlğretmenler yardımıyla ulaştırılan anketlerden 115 ccedilocuğun velisi

anketleri doldurmuştur Her ccedilocuk iccedilin bir veli anketi tamamlamıştır Tamamen

goumlnuumllluumlluumlk ve gizlilik esasına dayalı olarak yapılmış olan bu araştırmada

anasınıfıanaokulu oumlğretmenleri anketlerin velilere ulaştırılmasında ve geri

alınmasında yardımcı olmuştur

Tablo 1rsquode ccedilalışma grubunun oumlzellikleri goumlsterilmiştir Genel olarak

ccedilalışmaya katılan ccedilocukların yarısından fazlası (565) kızlardan oluşmuştur ve

ccediloğunluğunun anne ve babasının eğitim duumlzeyi liseden yuumlksektir

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

271

Tablo 1 Ccedilalışma Grubunun Genel Olarak ve Annenin Ccedilalışma Durumuna Goumlre

Oumlzellikleri

Ccedilalışan

Anne

Ccedilalışmayan

Anne Grubu Toplam

n N n

Tamamı 71 617 44 383 115 100

Cinsiyet

Kız 39 549 26 591 65 565

Erkek 32 451 18 409 50 435

Annenin Eğitim Duumlzeyi

Lise ve duumlşuumlk 13 183 26 591 39 339

Liseden yuumlksek 58 817 18 409 76 661

Babanın Eğitim Duumlzeyi

Lise ve duumlşuumlk 22 310 21 477 43 374

Liseden yuumlksek 49 690 23 523 72 626

Babanın Ccedilalışma Saatleri

7-18 saatleri arasında 42 592 16 364 58 504

Diğer saatlerde 29 408 28 636 57 496

Annenin Ccedilalışma Saatleri

7-18 saatleri arasında 58 817 0 00 58 817

Diğer saatlerde 13 183 0 00 13 183

Ccedilocuğun Doğum Sırası

Tek ccedilocuk 31 437 15 341 46 400

En kuumlccediluumlk ccedilocuk 29 408 18 409 47 409

En buumlyuumlk ccedilocuk 11 155 11 250 22 191

Ccedilocuk Sayısı

1 ccedilocuk 31 437 15 341 47 400

2 ccedilocuk 37 521 21 477 58 504

3 ccedilocuk 3 42 8 182 10 96

Babaların yaklaşık yarısı 7-18 saatleri arasında diğer yarısı ise diğer

saatlerde ccedilalışmaktadır Ailelerin 40rsquoı tek ccedilocuğu iccedilin 41rsquoi en kuumlccediluumlk

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

272

ccedilocuğu iccedilin ve 19rsquou en buumlyuumlk ccedilocuğu iccedilin ccedilalışmaya katılmıştır Ailelerin

yaklaşık yarısı iki ccedilocuğa sahip 96rsquosı uumlccedil ccedilocuğa sahiptir

Tablorsquo da ayrıca ccedilalışan ve ccedilalışmayan annelerin demografik oumlzellikleri

de goumlsterilmiştir Ccedilalışan anneler grubuna goumlre ccedilalışmayan anneler grubunda

lise ve daha duumlşuumlk eğitim duumlzeyine sahip annelerin oranı daha yuumlksek liseden

daha yuumlksek eğitim duumlzeyine sahip olan annelerin oranı ise daha duumlşuumlktuumlr

(2 =20158 plt0001) Ccedilalışmayan anneler grubuna goumlre ccedilalışan anneler

grubunda ccedilalışma saatleri 7-18 saatleri arasında olan babaların oranı daha

yuumlksek diğer saatlerde ccedilalışan babaların oranı ise daha duumlşuumlktuumlr (2 =564

plt005) Ccedilalışan anne grubunda uumlccedil ccedilocuğa sahip olan ailelerin oranı ccedilalışmayan

anne grubuna goumlre daha yuumlksektir (2 =828 plt005)

Oumllccedilme Aracı Anket

Anket ailelerin demografik oumlzellikleri ile ilgili bilgi toplamayı

hedefleyen aile bilgi formu ve ailelerin kurum seccedilimi yaparken oumlnem verdiği

oumlzelliklerin derecelendirmesini iccedileren kurum seccedilim ile ilgili goumlruumlşler olmak

uumlzere iki boumlluumlmden oluşmuştur Aile bilgi formu ccedilocuğun yaşı cinsiyeti ailede

toplam kaccedil ccedilocuk olduğu kendisi iccedilin form doldurulan ccedilocuğun doğum sırası

ve anne ve babanın eğitim duumlzeyi gibi aileler ve ccedilocuklara ait bilgiler iccedilermiştir

Kurum seccedilimi ile ilgili goumlruumlşleri iccedileren formda velilere Aileler ccedilocuklarına

bakacak kişi ve kurum duumlzenlemelerini ccedileşitli sebeplere goumlre yaparlar Siz

mevcut duumlzenlemeyi yaparken aşağıda sıralanan sebeplerin oumlnem derecesi ne

olmuştur sorusu youmlneltilmiştir Bu sebepler şunlardır

1 Kurumun konumu (eve mesafesi iş yerine mesafesi ulaşım kolaylığı

vs)

2 Kurumun uumlcreti

3 Kurumun guumlvenilirliği

4 Kurumun ccedilocuğa sunduğu eğitim imkacircnları ve faaliyetleri

5 Kurumdaki eğitim ve oyun materyalleri

6 Kurumun saatlerin uygunluğu

7 Kurumdakigruptaki ccedilocuk sayısı

8 Kurumun temiz ve duumlzenli olması

9 Kurumdaki oumlğretmenlerin oumlğrenim durumu

10 Kurumun fiziksel oumlzellikleri (yer doumlşemesi eşyaların kalitesi vb)

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

273

11 Tanıdıkların tavsiyesi veya ccedilalışanların tanıdık olması

Ailelerin kendilerine sunulan 11 oumlzelliği 5li Likert oumllccedileğinde

derecelendirmesi istenmiştir 1=Hiccedil Oumlnemli Değildi 2= Ccedilok Az Oumlnemliydi 3=

Oumlnemliydi 4= Ccedilok Oumlnemliydi ve 5= Ccedilok ccedilok Oumlnemliydi

Verilerin Analizi

Verilerin analizine velilerin her bir oumlzellik iccedilin verdiği oumlnemi

yuumlzdelikler olarak goumlsterilmesiyle başlanmıştır Daha sonra buumltuumln veliler ve

ccedilalışan ve ccedilalışmayan anne grupları iccedilin aritmetik ortalama ( X ) ve standart

sapmalar (SS) hesaplanmıştır Daha sonra tek youmlnluuml varyans analizi (ANOVA)

ile ccedilalışan ve ccedilalışmayan anne gruplarına goumlre oumlnem derecelerinde fark olup

olmadığına bakılmıştır En son aşamada ise ccedilalışan ve ccedilalışmayan anne grupları

iccedilin ayrı ayrı analizlerde ailelerin demografik oumlzelliklerine goumlre her bir oumlzelliğin

oumlnem derecesinin farklılaşma durumu araştırılmıştır Analizlerde SPSS 150

programı kullanılmış ve =005 istatistiki anlamlılık değeri olarak kabul

edilmiştir

BULGULAR

Tablo 2rsquode velilerin her bir alana verdiği oumlnem derecesi goumlsterilmiştir

Velilerin yaklaşık 81i kurumun guumlvenilir olmasını 72si kurumun temiz ve

duumlzenli olmasını 61i kurumun sunduğu eğitim imkacircnları ve faaliyetlerini

58rsquoi ccedilocuğun başka ccedilocuklarla birlikte vakit geccedilirebilmesini kurum seccedilimi

yaparken ccedilok ccedilok oumlnemli bir kriter olarak değerlendirmiştir

Tablo 2 Velilerin Her Bir Alana Verdiği Oumlnem Derecesi

H

OumlD

Ccedil

AOuml Ouml Ccedil Ouml

Ccedil

Ccedil Ouml T

f f f f f F

Konumu 1 09 5 44 29 257 28 248 50 442 113

Uumlcreti 3 27 14 124 54 478 24 212 18 159 113

Guumlvenilirliği - 00 - 00 4 35 18 158 92 807 114

Eğitim faaliyetleri - 00 - 00 11 96 34 298 69 605 114

Eğitim Materyalleri - 00 - 00 34 301 28 248 51 451 113

Saatlerinin 1 09 7 62 22 195 30 265 53 469 113

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

274

uygunluğu

Gruptaki ccedilocuk

sayısı - 00 9 80 33 292 36 319 35 310 113

Temiz ve duumlzenli

olması - 00 - 00 9 80 23 204 81 717 113

Oumlğretmenlerin

oumlğrenimi - 00 - 00 20 177 35 310 58 513 113

Fiziksel oumlzellikleri - 00 2 18 27 239 36 319 48 425 113

TavsiyeTanıdık 2 18 11 97 30 265 28 248 42 372 113

Notlar HOumlD= Hiccedil Oumlnemli Değildi CcedilAOuml= Ccedilok Az Oumlnemliydi Ouml= Oumlnemliydi

CcedilOuml= Ccedilok Oumlnemliydi CcedilCcedilOuml= Ccedilok Ccedilok Oumlnemliydi

Her bir oumlzelliği ccedilok oumlnemli ve ccedilok ccedilok oumlnemli bulan velilerin toplam

oranına bakıldığında ise guumlvenilirlik iccedilin ccedilok oumlnemli veya ccedilok ccedilok oumlnemli

diyen 965rsquolik veli oranı ile ilk sırada gelmiş bunu 92 ile temizlik ve

duumlzenlilik ve 904 ile eğitim faaliyetleri 832 ile ccedilocukların başka

ccedilocuklarla birlikte olabilmesi ve 823 ile oumlğretmenin oumlğrenim durumu takip

etmiştir Kurumun fiziksel oumlzelliklerini saatlerinin uygunluğunu eğitim

oumlğretim materyallerini kurumun konumunu ve kurumdaki ccedilocuk sayısını ccedilok

oumlnemli veya ccedilok ccedilok oumlnemli bulan veli oranları 74 ile 62 arasında

değişmiştir En duumlşuumlk oran ise 372 ile kurumun uumlcretini ccedilok oumlnemli veya ccedilok

ccedilok oumlnemli bulan veliler oluşturmuştur Bundan sonraki analizlerde oumlncelikle

annenin ccedilalışma durumuna goumlre bu oumlzelliklere goumlre oumlnem verme derecelerinde

farklılık olup olmadığı analiz edilmiştir

Tablo 3 ve Tablo 4de sırasıyla ccedilalışmayan ve ccedilalışan anneler iccedilin

aritmetik ortalama ( X ) ve standart sapmalar (SS) kurumda aranan her bir

oumlzellik ve ailenin demografik oumlzelliklerine goumlre goumlsterilmiştir Tablolardan

goumlruumllmektedir ki hem ccedilalışan hem de ccedilalışmayan anne grubu iccedilin guumlvenilirlik

(ccedilalışan grup iccedilin X =479 SS=045 ccedilalışmayan grup iccedilin X =475 SS=058)

en oumlnemli oumlzellik olmuş bunu temizlik ve duumlzen (ccedilalışan grup iccedilin X =465

SS=059 ccedilalışmayan grup iccedilin X =461 SS=069) ve eğitim faaliyetleri

(ccedilalışan grup iccedilin X =446 SS=070 ccedilalışmayan grup iccedilin X =459 SS=062)

takip etmiştir Kurumun saatlerinin uygunluğu ve konumu ccedilalışan anneler

(kurum saatleri iccedilin X =386 SS=113 kurumun konumu iccedilin X =389

SS=097) iccedilin ccedilalışmayan annelere goumlre oumlnem sırasında daha uumlst sıralarda yerini

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

275

almış uumlcret ise her iki grup iccedilinde en az oumlnemli (ccedilalışan grup iccedilin X =326

SS=089 ccedilalışmayan grup iccedilin X =350 SS=111) bulunan oumlzellik olmuştur

Annenin ccedilalışma durumuna goumlre kurum oumlzelliklerinin oumlnem derecesi

tek youmlnluuml varyans analizi (ANOVA) ile karşılaştırıldığında tek anlamlı fark

ldquokurumun saatlerinin uygunluğurdquo konusunda bulunmuştur Ccedilalışmayan

annelerin kurumun ccedilocuğa bakım verecek saatlerinin uygunluğuna ( X =386

SS=113) ccedilalışan annelere ( X =429 SS=085) goumlre daha az oumlnem verdiği tespit

edilmiştir (t=-235 plt05) Daha sonraki analizler annenin ccedilalışma durumuna

goumlre ikiye ayrılarak yapılmıştır Ccedilalışan anne grubunun analizlerine ccedilocuğun

cinsiyeti annenin ccedilalışma saatleri babanın ccedilalışma saatleri annenin eğitim

duumlzeyi babanın eğitim duumlzeyi ccedilocuğun doğum sırası evdeki ccedilocuk sayısı ve

annenin ve babanın yaşı dacirchil edilmiştir Benzer şekilde ccedilalışmayan anne

grubunun analizlerinde de annenin ccedilalışma saatleri hariccedil bu değişkenlerin hepsi

katılmıştır

Ccedilalışmayan anneler iccedilin babanın mesai saatleri ile kurumdaki eğitim

materyalleri (F(1 43)=679 plt005) oumlğretmenlerin oumlğrenim durumu (F(1

43)=8095 plt001) kurumun fiziksel oumlzellikleri (F(1 43)=425 plt005) ve

tavsiye veya ccedilalışanların tanıdık olması (F(1 43)=455 plt005) anlamlı bir

şekilde ilişkili bulunmuştur Ccedilalışma saatleri 7-18 saatleri arasında olan

babaların bulunduğu ailelerin velileri diğer saatlerde ccedilalışan babaların

bulunduğu ailelerin

Tablo 3 Ccedilalışmayan Anne Grubu İccedilin Ailenin Demografik Yapısına Goumlre Her

Bir Oumlzelliğin Aritmetik Ortalaması ( X )ve Standart Sapması (SS Parantez

İccedilinde)

Konum Uumlcret Guumlvenilir

Olması

Eğitim

Faaliyetleri

Eğitim

Materyalleri

Hepsi 389 (097) 350 (111) 475 (058) 459 (062) 420 (085)

Cinsiyet

Kız 385 (097) 335 (120) 465(069) 454 (065) 419 (090)

Erkek 394 (100) 372 (096) 489 (032) 467 (059) 422 (081)

Anne Eğitim Duumlzeyi

Lise ve duumlşuumlk 404 (092) 354 (124) 473 (060) 462 (064) 415 (088)

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

276

Liseden

yuumlksek 367 (103) 344 (092) 478 (055) 456 (062) 428 (083)

Baba Eğitim Duumlzeyi

Lise ve duumlşuumlk 371 (106) 357 (125) 490 (030) 471 (046) 433 (086)

Liseden

yuumlksek 404 (088) 343 (099) 461 (072) 448 (073) 409 (085)

Baba Ccedilalışma Saatleri

Diğer Saatler 371 (101) 361 (120) 486 (036) 471 (046) 443 (079)

7-18 arası 419 (083) 331 (095) 456 (081) 438 (081) 381 (083)

Anne Ccedilalışma Saatleri

7-18 arası 425 (096) 325 (090) 479 (045) 440 (073) 402 (086)

Diğer saat 392 (104) 331 (085) 477 (044) 469 (048) 454 (078)

Ccedilocuğun Doyum Sırası

Tek ccedilocuk 407 (070) 353 (130) 467 (062) 460 (063) 407 (096)

En kuumlccediluumlk 389 (113) 333 (103) 483 (051) 467 (049) 422 (081)

En buumlyuumlk 364 (103) 373 (101) 473 (065) 445 (082) 436 (081)

Toplam Ccedilocuk Sayısı

1 ccedilocuk 407 (070) 353 (130) 467 (062) 460 (063) 407 (096)

2 ccedilocuk 371 (110) 348 (103) 481 (051) 448 (068) 424 (083)

3 ccedilocuk 400 (107) 350 (107) 475 (071) 488 (035) 438 (074)

Tablo 3 (Devamı) Ccedilalışmayan Anne Grubu İccedilin Ailenin Demografik Yapısına

Goumlre Her Bir Oumlzelliğin Aritmetik Ortalaması ve Standart Sapması (Parantez

İccedilinde)

Saatlerin

Uygunluğu

Ccedilocuk

Sayısı

Temizlik

Duumlzen

Oumlğretmenin

Oumlğrenimi

Fiziksel

Oumlzellikleri

Tavsiye

Tanıdık

Hepsi 386 (113) 384

(099)

461

(069) 450 (070) 420 (079)

398

(113)

Cinsiyet

Kız 381 (127) 400

(094)

462

(070) 450 (071) 423 (082)

408

(102)

Erkek 394 (094) 361

(104)

461

(070) 450 (071) 417 (079)

383

(129)

Anne Eğitim Duumlzeyi

Lise ve 381(113) 377 454 446 (076) 427 (083) 400

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

277

duumlşuumlk (095) (076) (113)

Liseden

yuumlksek 394 (116)

394

(106)

472

(057) 456 (062) 411 (076)

394

(116)

Babanın Eğitim Duumlzeyi

Lise ve

duumlşuumlk 410 (100)

419

(098)

486

(048) 467 (066) 429 (085)

419

(121)

Liseden

yuumlksek 365 (123)

352

(090)

439

(078) 435 (071) 413 (076)

378

(104)

Baba Ccedilalışma Saatleri

7-18

arası 356 (115)

356

(089)

431

(079) 406 (077) 388 (081)

356

(109)

Diğer

saatler 404 (110)

400

(102)

479

(057) 475 (052) 439 (074)

421

(110)

Ccedilocuğun Doyum Sırası

Tek

ccedilocuk 373 (116)

353

(099)

447

(083) 440 (063) 413 (083)

360

(112)

En

kuumlccediluumlk 394 (106)

411

(083)

478

(043) 456 (070) 417 (079)

417

(099)

En

buumlyuumlk 391 (130)

382

(117)

455

(082) 455 (082) 436 (081)

418

(133)

Toplam Ccedilocuk Sayısı

1 ccedilocuk 373 (116) 353

(099)

447

(083) 440 (063) 413 (083)

360

(112)

2 ccedilocuk 371 (119) 381

(098)

467

(066) 452 (075) 419 (081)

410

(114)

3 ccedilocuk 450 (076) 450

(076)

475

(046) 463 (074) 438 (074)

438

(106)

Tablo 4 Ccedilalışan Anne Grubu İccedilin Ailenin Demografik Yapısına Goumlre Her Bir

Oumlzelliğin Aritmetik Ortalaması ve Standart Sapması (Parantez İccedilinde)

Konum Uumlcret

Guumlvenilir

Olması

Eğitim

Faaliyetleri

Eğitim

Materyalleri

Hepsi 419(097) 326 (089) 479 (045) 446 (070) 412 (087)

Cinsiyet

Kız 419 (084) 316 (076) 476 (049) 437 (067) 405 (085)

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

278

Erkek 419 (112) 338 (101) 481 (040) 456 (072) 419 (090)

Anne Eğitim

Duumlzeyi

Lise ve

Duumlşuumlk 345 (093) 309 (083) 450 (067) 433 (065) 409 (083)

Liseden

Yuumlksek 433 (093) 329 (090) 484 (037) 448 (071) 412 (088)

Baba Eğitim

Duumlzeyi

Lise ve

Duumlşuumlk 385 (118) 325 (072) 467 (058) 448 (060) 395 (076)

Liseden

Yuumlksek 433 (085) 327 (095) 484 (037) 445 (074) 418 (091)

Anne

Ccedilalışma

Saatleri

7-18 arası 425 (096) 325 (090) 479 (045) 440 (073) 402 (086)

Diğer saatler 392 (104) 331 (085) 477 (044) 469 (048) 454 (078)

Baba

Ccedilalışma

Saatleri

7-18 arası 410 (101) 328 (099) 471 (051) 441 (074) 415 (086)

Diğer saatler 431 (093) 324 (074) 490 (031) 452 (063) 407 (088)

Ccedilocuğun

Doyum

Sırası

Tek ccedilocuk 413 (090) 310 (071) 474 (051) 439 (072) 407 (091)

En kuumlccediluumlk

ccedilocuk 414 (115) 332 (090) 482 (039) 454 (064) 411 (083)

En buumlyuumlk

ccedilocuk 445 (069) 355 (121) 482 (040) 445 (082) 427 (090)

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

279

Toplam

Ccedilocuk Sayısı

1 ccedilocuk 413 (088) 306 (073) 472 (052) 438 (071) 403 (091)

2 ccedilocuk 433 (099) 342 (100) 483 (038) 450 (070) 414 (083)

3 ccedilocuk 250 (071) 350 (071) 500 (000) 500 (000) 500 (000)

Tablo 4 (Devamı) Ccedilalışmayan Anne Grubu İccedilin Ailenin Demografik Yapısına

Goumlre Her Bir Oumlzelliğin Aritmetik Ortalaması ve Standart Sapması (Parantez

İccedilinde)

Saatlerin

Uygunluğu

Ccedilocuk

Sayısı

Temizlik

Duumlzen

Oumlğretmenin

Oumlğrenimi

Fiziksel

Oumlzellikleri

Tavsiye

Tanıdık

Hepsi 429 (086) 387

(094)

465

(059)

423 (079) 412 (088) 378

(106)

Cinsiyet

Kız

416 (090)

389

(084)

451

(065) 422 (079) 400 (097)

365

(103)

Erkek

444 (080)

384

(105)

481(047

) 425 (080) 425 (076)

394

(108)

Anne Eğitim Duumlzeyi

Lise ve

duumlşuumlk 409 (083)

382

(087)

464

(067) 418 (087) 427 (090)

391

(114)

Liseden

yuumlksek 433 (087)

388

(096)

466

(058) 424 (078) 409 (088)

376

(105)

Babanın Eğitim Duumlzeyi

Lise ve

duumlşuumlk 430 (080)

370

(086)

465

(067) 430 (080) 415 (088)

385

(109)

Liseden

yuumlksek 429 (089)

394

(097)

465

(056) 420 (079) 410 (090)

376

(105)

Anne Ccedilalışma Saatleri

7-18

arası 421 (087)

377

(091)

461

(062) 420 (080) 413 (085)

380

(102)

Diğer

saatler 462 (077)

431

(095)

485

(038) 438 (077) 408 (104)

369

(125)

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

280

Baba Ccedilalışma Saatleri

7-18

arası 428 (085)

398

(083)

460

(063) 423 (077) 423 (077)

380

(107)

Diğer

saatler 431 (089)

372

(107)

472

(053) 424 (083) 397 (102)

376

(106)

Ccedilocuğun Doyum Sırası

Tek

ccedilocuk 410 (099)

353

(101)

453

(073) 417 (083) 367 (088)

367

(099)

En

kuumlccediluumlk 450 (075)

407

(086)

482

(039) 443 (079) 443 (079)

382

(119)

En

buumlyuumlk 427 (065)

427

(065)

455

(052) 391 (054) 455 (052)

400

(089)

Toplam Ccedilocuk Sayısı

1 ccedilocuk

406 (100)

352

(100)

452

(072) 416 (082) 368 (087)

368

(098)

2 ccedilocuk

444 (069)

411

(078)

475

(044) 428 (078) 444 (073)

392

(102)

3 ccedilocuk

500 (000)

500

(000)

500

(000) 450 (071) 500 (000)

300

(283)

velilerine goumlre eğitim materyallerine ( X =381 SS=083e karşılık X =443

SS=079) oumlğretmenlerin oumlğrenim durumuna ( X =406 SS=077ye karşılık

X =475 SS=052) kurumun fiziksel oumlzelliklerine ( X =388 SS=081e karşılık

X =439 SS=074) ve tavsiye veya ccedilalışanların tanıdık olmasına ( X =356

SS=109a karşılık X =421 SS=110) daha az oumlnem vermişlerdir

Ccedilalışan anneler grubuna bakıldığında ise ccedilocuk sayısı (F(2 70)=339

plt005) ve annenin eğitim duumlzeyi (F (1 70)=456 plt005) kurumun konumuyla

anlamlı bir şekilde ilişkili bulunmuştur Uumlccedil ccedilocuğu olan aileler ( X =250

SS=071) bir ccedilocuğu ( X =413 SS=088) veya iki ccedilocuğu ( X =433 SS=099)

olan ailelere goumlre ve eğitim duumlzeyi lise ve daha duumlşuumlk olan anneler ( X =345

SS=093) eğitim duumlzeyi daha yuumlksek olan annelere ( X =433 SS=093) goumlre

kurumun konumuna daha az oumlnem vermiştir Eğitim duumlzeyi lise ve daha duumlşuumlk

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

281

olan anneler ( X =450 SS=067) eğitim duumlzeyi daha yuumlksek olan annelere

( X =484 SS=037) goumlre ve 7-18 saatleri arasında ccedilalışan babaların bulunduğu

ailelerin velileri ( X =471 SS=051) diğer saatlerde ccedilalışan babaların

bulunduğu ailelerin velilerine ( X =490 SS=031) goumlre kurumun guumlvenilirliğini

daha az oumlnemli bulmuşlardır En buumlyuumlk ccedilocuğu iccedilin ccedilalışmaya katılmış olan

veliler ( X =391 SS=054) en kuumlccediluumlk ( X =443 SS=079) ve tek ccedilocukları

( X =417 SS=083) iccedilin ccedilalışmaya katılmış olan velilere goumlre oumlğretmenin

oumlğrenim durumuna daha az oumlnem vermişlerdir (F(2 70)=386 plt005) Diğer

taraftan en buumlyuumlk ccedilocuğu iccedilin ccedilalışmaya katılmış olan veliler ( X =455

SS=052) en kuumlccediluumlk ( X =443 SS=079) ve tek ccedilocukları ( X =367 SS=088)

iccedilin ccedilalışmaya katılmış olan velilere goumlre kurumun fiziksel şartlarına daha ccedilok

oumlnem vermişlerdir (F(2 70)=418 plt005) Bir ccedilocuğu ( X =368 SS=098)

veya iki ccedilocuğu ( X =392 SS=102) olan veliler uumlccedil ccedilocuğu ( X =300 SS=283)

olan velilere goumlre kurumun tavsiye edilmiş olmasına veya kurumdaki

ccedilalışanların tanıdık olmasına daha ccedilok oumlnem vermektedirler (F(2 70)=367

plt005)

SONUCcedil VE TARTIŞMA

Bu ccedilalışmada ccedilocukları oumlzel okula bağlı anaokulu veya anasınıfına

devam eden velilerin mevcut okul oumlncesi eğitim kurumunu seccedilerken dikkat

ettikleri oumlzeliklere oumlnem verme dereceleri araştırılmıştır Araştırmanın

sonuccedillarına goumlre velilerin en ccedilok oumlnem verdikleri kurum oumlzelliğinin kurumun

guumlvenilirliği olduğu tespit edilmiştir Bu bulgular Sevinccedilin (2006) Tuumlrkiyede

yaptığı ve Yesil-Daglinin (2011) ve Johansen Leibowitz ve Waitersquoin

(1996) Amerikada yaptığı ccedilalışmanın bulguları ile uyum halindedir Bu

sonuccedillardan denilebilir ki anne-babaların evrensel olarak oumlnem verdiği en

oumlnemli kriter ccedilocukların guumlvenliğidir

Kurumun guumlvenli olmasını kurumun temiz ve duumlzenli olması bunu da

eğitim imkacircnları ve faaliyetleri takip etmiştir Bu bulgular da Sevinccedil (2006) ve

Argon ve Akkaya (2008) tarafından yapılan araştırmaların bulguları ile

oumlrtuumlşmektedir Yazarın bildiği kadarıyla uluslarası az sayıda da olsa yapılmış

olan araştırmalarda (National Center for Educational Statistics 2007

Vandenbroeck vd 2008) temizlik ve duumlzene bir kurum oumlzelliği olarak sorular

arasında dahi yer verilmemiştir Temizlik ve duumlzeninin bir kurum oumlzelliği olarak

oumlneminin araştırılması ve Tuumlrk ailelerin buna ilk sıralarda oumlnem vermesi

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

282

kuumlltuumlrel bir fenomen olarak değerlendirilebilir Diğer taraftan eğitim ve oumlğretim

faaliyetlerinin oumlnemi ulusal ve uluslarası ccedilalışmalarda da guumlvenilirliğin

arkasında yerini almıştır

Ailelerin oumlnem verdiği kurum oumlzellikleri arasında en duumlşuumlk ortalamaya

sahip ve en az sayıda velinin oumlnem verdiği alan ise kurumun uumlcreti olmuştur Bu

bulgular da yine ulusal duumlzeyde devlet okullarında ccedilocukları olan veliler ile

yapılan (Argon ve Akkaya 2008) ve uluslarasası (Johansen vd 1996 Yesil-

Dagli 2011) araştırmaların bulguları ile uyum iccedilindedir Bu oumlnem sırası

annenin ccedilalışma durumuna goumlre değişmemiştir

Beklentilere uygun olarak ccedilalışan anneler grubundaki veliler iccedilin

kurumun saatlerinin uygunluğu ve konumu ccedilalışmayan anne grubundaki

velilere goumlre daha oumlnemli bulunmakla birlikte ccedilalışan ve ccedilalışmayan anneler

arasında kurum oumlzelliklerinin oumlnem derecesinde tek anlamlı fark okul oumlncesi

eğitim kurumlarının saatlerinin uygunluğu olmuştur Bu bulgular da uluslarasası

(Kisker amp Ross 1997 Yesil-Dagli 2011) araştırmaların bulguları ile

uyumludur

Ccedilalışmayan anneler iccedilin annenin ve babanın eğitim duumlzeyi ccedilocuk

sayısı ccedilocuğun doğum sırası ve babanın mesai saatleri gibi ailevi faktoumlrler

arasından sadece babanın mesai saatleri ile aranan bazı kurum oumlzellikleri

arasında ilişki bulunmuştur 7-18 saatleri arasında ccedilalışan babaların bulunduğu

ailelerin velileri diğer saatlerde ccedilalışan babaların bulunduğu ailelerin velilerine

goumlre eğitim materyallerine oumlğretmenlerin oumlğrenim durumuna kurumun fiziksel

oumlzelliklerine ve kurumun tavsiye edilmiş veya ccedilalışanların tanıdık olmasına

daha az oumlnem vermişlerdir Babanın mesai saatlerinin kurumun saatlerinin ve

konumunun uygunluğu gibi daha ccedilok pratik oumlzelliklerle ilişkili olmaması

annenin ccedilalışmıyor olması ve dolayısıyla bu oumlzelliklerin bir sorun teşkil

etmemesinden kaynaklanabilir Diğer taraftan 7-18 mesai saatleri dışında

ccedilalışan babaların serbest meslek sahibi veya oumlzel bir kurum veya kuruluşta

ccedilalışma ihtimali yuumlksektir Bu gruptaki babalar ccedilalışma saatlerinin uzun

olmasından dolayı eve geldiklerinde ccedilocuklarının eğitimi ile ilgilenmek iccedilin

yeterince vakit bulamıyor olabilirler Bundan dolayı da okul oumlncesi eğitim

kurumlarının eğitimle ilgili oumlzelliklerine daha ccedilok oumlnem veriyor olabilirler

Ccedilalışan anneler grubuna bakıldığında ise eğitim duumlzeyi liseden daha

yuumlksek olan annelerin bulunduğu ailelerin velileri eğitim duumlzeyi lise veya daha

duumlşuumlk olan annelerin bulunduğu ailelerin velilerine goumlre kurumun konumuna ve

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

283

guumlvenilirliğine daha ccedilok oumlnem vermiştir Bu bulgu Yesil-Dagli nin (2011)

annenin eğitim duumlzeyi arttıkccedila bakım verilen yerin konumuna ve saatlerine de

verdiği oumlnemin azaldığı youmlnuumlndeki bulguları ile ccedilelişmektedir Bu araştırmada

boumlyle bir bulgu elde edilmesinin bir sebebi basitccedile ccedilalışan ve ccedilalışmayan

anneler grubundaki velilerin hassasiyetlerinin farklılığı olabilir Diğer bir

accedilıklaması ise eğitim duumlzeyi yuumlksek olan annelerin bulunduğu ailelerde

muhtemeldir ki annenin mesai saatleri de uzamaktadır (ccedilalışmaya katılan

yuumlksek lisans veya doktora mezunu pek ccedilok anne akademisyendir ve ccedilalışma

saatleri 7-18 ile sınırlı değildir) Okul oumlncesi eğitim kurumlarının hizmet verdiği

saatler ise genellikle benzerlik goumlstermekte ve kurumlar ccediloğunlukla en geccedil saat

1800de kapanmaktadır Buna bağlı olarak işten okul oumlncesi kuruma en kısa

suumlrede ulaşabilme oumlnem kazanmakta dolayısıyla okul oumlncesi eğitim kurumunun

iş yerine yakınlığı oumlnem kazanmaktadır

Bir veya iki ccedilocuğu olan veliler uumlccedil ccedilocuğu olan velilere goumlre kurumun

konumuna ve kurumun guumlvenilir birisi tarafından tavsiye edilmiş olmasına veya

kurumdaki ccedilalışanların tanıdık olmasına daha ccedilok oumlnem vermektedirler En

buumlyuumlk ccedilocuğu iccedilin ccedilalışmaya katılmış olan veliler en kuumlccediluumlk ve tek ccedilocukları

iccedilin ccedilalışmaya katılmış olan velilere goumlre oumlğretmenin oumlğrenim durumuna daha

az oumlnem ve kurumun fiziksel şartlarına daha ccedilok oumlnem vermişlerdir Bu

farklılıklar ailelerin daha oumlnceki ccedilocuklarında deneyim kazanmasından

dolayısıyla kendi tecruumlbelerini referans almasından kaynaklanabilir

Bu araştırmanın bulguları ccedilalışan ve ccedilalışmayan annelere anne ve

babanın ccedilalışma saatlerine evdeki ccedilocuk sayısına ve ccedilocuğun doğum sırasına

goumlre ailelerin okul oumlncesi kurum seccedilimi yaparken oumlnem verdikleri oumlzellikleri

araştıran ulusal ilk araştırma olması (yazarın bildiği kadarıyla) bakımından

oumlnemlidir Araştırmanın sonuccedilları anne ve babaların ccedilocukları iccedilin aradıkları

okul oumlncesi eğitim kurumunun oumlzelliklerini onların ihtiyaccedillarına cevap

verebilmek ve boumlylece hem ccedilocukların eğitim ve gelişimini desteklemek hem de

anne ve babaların iş verimini artırmak accedilısından değerlendirilmelidir Bununla

birlikte sosyo-ekonomik duumlzeyi daha geniş bir oumlrneklem kitlesi ile ve

toplumdaki diğer kreş guumlnduumlz bakımevi MEBin denetiminde accedilılmış olan oumlzel

anaokulu veya anasınıfı olarak MEBna bağlı bir ilkoumlğretim buumlnyesinde veya

bağımsız anaokulu veya anasınıfı olarak hizmet veren anaokulu ve anasınıfı

velileri ile bu konuda araştırmalar yapılmalıdır Ayrıca bir okul oumlncesi eğitim

kurumu yerine ccedilocuğun kendi evinde veya bakıcının evinde ccedilocuğunun

bakılmasını tercih eden ailelerin de tercih sebepleri araştırılmalıdır Ccedilocukların

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

284

gelişimi accedilısından hangi tuumlr bakımın daha faydalı olduğunun araştırılması ise

bir başka oumlneridir

KAYNAKLAR

Adams G Rohacek M (2002) More than a work support Issues

around integrating child development goals into the child care

subsidy system Early Childhood Research Quarterly 17

418minus440

Aktaş Arnas Y (2002) Okul oumlncesi eğitim kurumlarında okul-aile

işbirliği ccedilalışmaları ile anne-baba eğitim programı uygulamaları

Ccedilukurova Uumlniversitesi Eğitim Fakuumlltesi Dergisi 2 31-41

Argon T Akkaya M (2008) Ebeveynlerin okul oumlncesi eğitime ve okul

oumlncesi eğitim kurumlarına youmlnelik goumlruumlşleri Kastamonu Eğitim

Dergisi Ekim 16(2) 413-430

Bromer J Henly JR (2009) The work-family support roles of child

care providers across settings Early Childhood Research

Quarterly 24 271-288

Capizzano J Adams G (2004) Children in low-income families are

less likely to be in center-based child care Snapshots of

Americas families III 16 Washington DC Urban Institute

Ehrle J Adams G Tout K (2001) Whos caring for our youngest

children Child care patterns of infants and toddlers New

Federalism 1-21

Han W (2004) Nonstandard work schedules and child care decisions

Evidence from the NICHD study of early child care Early

Childhood Research Quarterly 19 231-256

Huston AC Chang YE Gennetian L (2002) Family and individual

predictors of child care use by low-income families in different

policy contexts Early Childhood Research Quarterly 17 441-

469

Johansen AS Leibowitz A Waite LJ (1996) The importance of

child-care characteristics to choice of care Journal of Marriage

and Family 58(3) 759-772

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

285

Kisker EE Ross CM (1997) Arranging Child Care The Future of

Children 7(1) 99-109

MEB (2005) Milli Eğitim İstatistikleri 2004-2005 Ankara Devlet

Kitapları Muumlduumlrluumlğuuml Basımevi

MEB (2012) Milli Eğitim İstatistikleri Oumlrguumln Eğitim Tablo 12

Oumlğretim Yılı ve Eğitim (8 Yıllık zorunlu eğitim) Seviyesine Goumlre

Okullaşma Oranı s1

National Center for Educational Statistics (2007) School readiness SR-

NHES 2007 httpncesedgovnhesquestionnairesasp

Planty M Hussar W Snyder T Provasnik S Kena G Dinkes R

vd (2008) The condition of education 2008 (NCES 2008-031)

Washington DC National Center for Education Statistics

Institute of Education Sciences US Department of Education

Sevinccedil M (2006) Okul oumlncesi eğitimi alan ccedilocukların annelerinin

okuldan beklentileri Kazım Karabekir Eğitim Fakuumlltesi Dergisi

13 218-225

TC Resmi Gazete (1953) Gebe ve Emzikli Kadınların Ccedilalıştırılma

Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Kreşler Hakkında Nizamname

TarihSayı 100919538504

TC Resmi Gazete (1961) 222 Sayılı İlkoumlğretim ve Eğitim Kanunu

TarihSayı 1201196110705

TC Resmi Gazete (1962) 222 Sayılı ilkoumlğretim ve Eğitim Kanununa

Goumlre Hazırlanan Boumllge İlkokulları Youmlnetmeliğine goumlre

hazırlanan Ana Okulları ve Sınıfları Youmlnetmeliği TarihSayı

1807196211157

TC Resmi Gazete (1966) Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına bağlı

Kreş ve Guumlnduumlz Bakımevleri Youmlnetmeliği TarihSayı

0111196612440

TC Resmi Gazete (1969) Gebe veya Emzikli Kadınların Ccedilalıştırılma

Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Ccedilocuk Bakım Yurtları (Kreş)

Hakkında Tuumlzuumlk TarihSayı 2205196913204

TC Resmi Gazete (1973) 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu

TarihSayı 2406197314574

Yeşil Dağlı Uuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 266-286

286

TC Resmi Gazete (1978) Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Kreş ve

Guumlnduumlz Bakımevleri İşletme Youmlnetmeliği TarihSayı

0710197816397

TC Resmi Gazete (1992) Milli Eğitim Bakanlığı Anaokulu-Anasınıfı

ve Uygulama Sınıfı Youmlnetmeliği TarihSayı 1612199221437

TC Resmi Gazete (1996) Okul Oumlncesi Kurumları Youmlnetmeliği

TarihSayı 2107199622703

TC Resmi Gazete (2002) Okul Oumlncesi Eğitim Kurumları Youmlnetmeliği

TarihSayı 2602200224679

TC Resmi Gazete (2004) Okul Oumlncesi Eğitim Kurumları Youmlnetmeliği

TarihSayı 0806200425486

TC Resmi Gazete (2006) Okul Oumlncesi Eğitim Kurumları

Youmlnetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Youmlnetmelik

TarihSayı 2002200626086

Ural O Ramazan O (2007) Tuumlrkiyersquode okul oumlncesi eğitimin duumlnuuml ve

buguumlnuuml Servet Oumlzdemir Hasan Bacanlı Murat Soumlzer (Editoumlrler)

Tuumlrkiyersquode Okul Oumlncesi Eğitim ve Ilkoumlğretim Sistemi Temel

Sorunlar ve Ccediloumlzuumlm Oumlnerileri ss11-56 Tuumlrk Eğitim Derneği

Vandenbroeck M De Visscher S Van Nuffel K Ferla J (2008)

Mothers search for infant child care The dynamic relationship

between availability and desirability in a continental European

welfare state Early Childhood Research Quarterly 23 245-258

Yesil-Dagli U (2011) Center-based childcare use by Hispanic families

Reasons and predictors Children and Youth Services Review 33

1298-1308

Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi

Yazım Kuralları ve Yayın İlkeleri

1 Başka bir yerde yayımlanmamış veya yayım iccedilin goumlnderilmemiş Tuumlrkccedile ve İngilizce makaleler kabul edilir

2 Makalenin ilk sayfasında makale başlığı ve yazarlara ait bilgiler verilmelidir Yazarların adları akademik unvanları ile birlikte yazılmalı ve e-posta adresleri ccedilalıştığı kurum bilgileri (Uumlniversite Fakuumllte Boumlluumlm vb) ismin altında yer almalıdır

3 İkinci sayfada makalenin Tuumlrkccedile ve İngilizce başlığı 200 kelimeyi geccedilmeyen oumlzetAbstract ve en fazla 5 anahtar kelimekeywords bulunmalıdır

4 Dipnotlar geccediltikleri sayfada tablo ve grafikler atıfta bulunulan sayfada veya devamında yer almalıdır Tablo ve şekillere başlık ve numara verilmeli başlıklar tabloların uumlzerinde şekillerin ve grafiklerin altında yer almalıdır Paragraf başı 1 cm iccedileriden olmalıdır

5 Atıflar metin iccedilerisinde (Lucas 1988) oumlrneğindeki gibi yer almalıdır Kitaba atıfta sayfa numarası (North 1992 93) oumlrneğindeki gibi verilmelidir

6 Ekler kaynakccedila boumlluumlmuumlnden sonra yer almalıdır 7 Makaleler ekleriyle birlikte 20 sayfayı geccedilmeyecek şekilde 3 nuumlsha halinde ve bir adet

CD kopya edilerek goumlnderilmelidir 8 Makaleler A4 boyutundaki kağıda 12 satır aralığında 11 punto Times New Roman yazı

tipi ile uumlstten 6 cm soldan 45 cm sağdan 4 cm ve alttan 6 cm marjlar kullanılarak yazılmalıdır

9 Makalelerin yazımında burada belirtilmeyen diğer konularda bilimsel makale yazım kurallarına uyulmalıdır

10 Makalelerin iccedileriğinden yazarlar sorumludur 11 Dergi yayın ilkelerine yazım kurallarına ve bilimsel araştırma metotlarına uygun olarak

goumlnderilmeyen makaleler dikkate alınmaz

Kaynak Goumlsterimi

Alfabetik olarak tek satır aralığında ilk satır sola dayalı diğer satırlar 1 cm iccedileriden yazılmalıdır Kitap North DC (1992) Institutions Institutional Change and Economic Performance

Reprinted New York Cambridge University Press Makale Lucas RE (1988) ldquoOn the Mechanics of Economic Developmentrdquo Journal of

Monetary Economics 22 3-42

  • sbe_2012_1_2_2
  • DERGİ İCcedilİNDEKİLER
  • 1-SUZAN TOKATLI
  • 2- Abdullah Aydın
  • 3- Oumlmer Luumltfi İSPİRLİ
  • 4-Ahmet İnanır
  • 5- mayıs ezizov
  • 6- Doğan Bozdoğan Selccediluk Buyrukoğludoc
  • 7- Leventşah
  • 8- Halil Kızılaalan-Ayşe yalccedilın
  • 9-Tuumlrker Şimşek Birol Ccediletin
  • 10-YrdDoccedilDrErkan DEMİRBAŞ-MVeysel KAYA
  • 11- Bilge Goumlzener-Murat Sayılı (Revize-25122012)
  • 12- Oumlmer faruk Uumlnal
  • 13- Uumlmmuumlhan Oumlner Fatma Mazman Budak
  • 14-M Cevat Yıldırım
  • 15-Recep Koccedilak- Osman zati
  • 16- Uumlmmuumlhan Yeşil Dağlı Başlı kaldı
  • yazım kuralları
Page 4: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 5: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 6: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 7: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 8: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 9: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 10: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 11: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 12: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 13: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 14: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 15: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 16: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 17: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 18: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 19: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 20: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 21: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 22: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 23: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 24: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 25: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 26: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 27: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 28: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 29: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 30: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 31: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 32: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 33: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 34: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 35: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 36: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 37: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 38: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 39: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 40: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 41: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 42: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 43: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 44: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 45: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 46: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 47: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 48: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 49: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 50: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 51: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 52: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 53: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 54: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 55: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 56: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 57: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 58: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 59: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 60: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 61: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 62: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 63: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 64: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 65: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 66: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 67: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 68: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 69: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 70: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 71: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 72: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 73: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 74: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 75: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 76: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 77: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 78: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 79: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 80: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 81: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 82: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 83: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 84: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 85: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 86: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 87: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 88: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 89: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 90: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 91: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 92: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 93: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 94: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 95: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 96: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 97: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 98: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 99: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 100: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 101: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 102: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 103: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 104: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 105: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 106: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 107: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 108: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 109: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 110: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 111: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 112: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 113: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 114: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 115: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 116: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 117: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 118: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 119: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 120: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 121: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 122: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 123: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 124: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 125: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 126: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 127: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 128: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 129: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 130: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 131: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 132: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 133: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 134: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 135: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 136: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 137: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 138: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 139: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 140: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 141: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 142: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 143: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 144: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 145: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 146: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 147: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 148: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 149: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 150: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 151: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 152: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 153: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 154: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 155: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 156: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 157: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 158: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 159: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 160: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 161: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 162: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 163: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 164: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 165: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 166: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 167: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 168: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 169: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 170: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 171: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 172: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 173: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 174: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 175: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 176: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 177: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 178: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 179: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 180: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 181: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 182: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 183: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 184: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 185: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 186: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 187: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 188: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 189: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 190: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 191: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 192: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 193: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 194: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 195: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 196: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 197: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 198: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 199: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 200: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 201: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 202: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 203: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 204: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 205: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 206: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 207: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 208: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 209: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 210: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 211: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 212: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 213: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 214: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 215: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 216: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 217: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 218: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 219: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 220: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 221: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 222: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 223: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 224: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 225: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 226: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 227: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 228: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 229: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 230: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 231: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 232: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 233: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 234: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 235: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 236: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 237: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 238: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 239: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 240: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 241: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 242: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 243: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 244: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 245: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 246: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 247: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 248: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 249: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 250: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 251: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 252: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 253: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 254: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 255: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 256: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 257: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 258: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 259: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 260: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 261: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 262: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 263: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 264: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 265: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 266: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 267: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 268: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 269: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 270: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 271: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 272: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 273: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 274: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 275: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 276: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 277: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 278: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 279: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 280: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 281: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 282: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 283: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 284: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 285: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 286: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 287: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 288: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 289: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 290: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler
Page 291: ispirli.weebly.com...Gaziosmanpaşa Üniversitesi SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ YIL: 2012 CİLT: 7 SAYI: 2 SAHİBİ / OWNER Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler