( ;i.io baba feghani · zan da güncel bir olaya temasla baş-lamakta ve konuyla ilgili bilgiler...

2
le "Dü amed cihan 1 Yekf di- ger beyit ve Figanf'ye mal tir. Ancak Figanf, "Dünyaya iki geldi, biri put öteki put dikti" an- bu beyti Çelebi'- nin de gibi bir mecliste okun- beyitte geçen cihan" ter- kibindeki "dar'' kelimesinin yerine -ikin- ci "put" sözü için- "deyr" kelimesinin daha uygun söyle- Çünkü beytin çok daha eski zamanlarda, Gazneli Mahmud dev- rinde dair Fakat bu beyit yüzünden gammazlanan Figanf, Tahtakale'de yaka- iskeleye önce dövü- lüp sonra da büyük bir ihtimalle 1532 orada Figanf'nin çok genç öldürülmesi derli toplu eser imkan ver- Bu sebeple sekiz kaside, 1 07 gazel ve iki tahmisten hiçbir yerde derli toplu bir bile mevcut defa Abdülkadir Ka - rahan, Üniversitesi Kütüphane- si (TV, nr. 1532 , vr. 22b-27a). Edirne Seli - miye (Ahmed BadT Efe ndi Kitap- nr. 2208, vr. 91 b_J 02a) ve Paris Bib- liotheque Nationale'de (Turc 270, vr. 52a- 58a) bulunan nüshalarla kendi özel kü- tüphanesindeki iki rak Figanf divançesinin tenkitli (bk. bibl) FiganT diline hakim, hayal gücü zengin, atasözleri ve halk deyimlerini 58 Figani"nin Çelebi tezkiresin deki minyatürü (MilletKtp., Ali Emlri, Tarih, nr. 772 , vr. 534") kullanabilen, sade Türkçe ke- limelere de yer veren, divan izin ölçüde yeni mazmunlara ve kavrarnlara sahip bir sa- XIX. yüz- kadar birçok mecmua- Figanf'nin gazellerine yer verilme- si onun uzun süre devam et- göstermektedir. Figani ve Divançesi Abdülkadir Kara- han), 1966; Sehi. Tezkire, Ktp., TY, nr. 3732, vr. 1 09b·11 0'; Çelebi, Tezkire, Millet Ktp ., Pertev nr. 440, vr. 276'; La- tiff, Tezkire, s. 267-268; Ahdf, ra, Millet Ktp., Ali Emfrl, nr. 774, vr. 157' ; All, Künhü'/-ahbar, Ktp., TY, nr. 2377, vr. 208'- b; Tezkire, TSMK, Revan nr. 1451, vr. 274b; Abdülkadir Karahan, "XVI. Divan Figani ve TDED, 111 /3 -4 (1949), s. 389 -410; a.ml f., "Trabzonlu Figani'de Atasözleri ve Deyimler", a.e., XXIII (1981), s. 165-174 ; Agah Levend. "Figani ve Divançesi Üzerine", TDAY Be lleten ( 1971), s. 271-277; M. Fuad Köprülü, "Figdni", iA, IV, 630-631; Hüseyin Ayan , "Figi:ini, Ramazan Çe- lebi", TDEA, lll, 224 · 225. ABDÜLKADiR KARAHAN Baba ( _;i.io LL ) (ö. 925/1519 [?]) Fars sebk-i Hindi'nin kurucusu L __j dünyaya geldi. 925'te (1519) oldu- göre 860-865 (1456-1461) söylenebilir. Gençli- baba olan bu gelen Sekkakf mah- Ancak bu mah- lasla herhangi bir rast- lanmaz. Figanf otuz kadar da daha sonra Horasan'a gitti. Bir süre Herat'ta Abdur- Cam! olmak üzere lerle de onlardan ilgiyi göremedi. Tebriz'e giderek bura- da Akkoyun- lu Hükümdan Sultan Yakub'un intisap etti. Sultan Yakub kendisine "ba- için Figanf nisbesinin Baba ile de Sultan Yakub'un ölümünden (896 / 1490) sonra onun Baysun- gur ile Rüstem, Ahmed ve Elvend Bey gibi hükümdar ve devlet methiyeler Teb- riz'de üzeri- ne döndü; bir süre burada ancak zuhuru üzerine tek- rar Horasan'a gitti. Bir müddet Ebfverd' - de ikamet ettikten sonra geç- ti ve oraya 922 ( 1516) veya 925'- te ( 1519) burada öldü. Figanf Muhte- Örfl-i Bafki gibi üzerinde etkili ol - Tezkire çok güzel yaz- belirttikleri Figanf'yi zf'ye benzeterek ona KOçek la- verirler. Fakat çok meyhanelerde alay konusu oldu- ömrünün ise iç- kiyi kaydederler. Figanf'nin günümüze olup kaside, terkibibend, terciibend ve gazellerden Kasidelerinin özellikle Hz. Ali, Akkoyun- lu Sultan Yakub, Baysun- gur, Rüstem ile Divan Kemal Methür Dihlevf (Lahor, ts.) ve Süheylf Hansarf (Tahran 1316 h ta- Hüseyin Azad divandan Les perles de la couronne, choix de poesies de Baba Feghani çevir- (Paris 903) Emin Ahmed-i Razi, He{t iklim Tahran 1340 1, 219-220; Sam Mir- za, Tuh{e-i Sam[, Tahran 1314 s. 101-103; Nürullah et-Tüsteri. Mecalisü' l·mü'minin, Tah· ran 1365 ll , 689-692; Lutf Ali Beg, de Ca'fer-i Tahran 1337 s. 168; Rieu, Cata/ogue of the Persian Manuscripts, ll, 651; Browne, LHP, IV, 229-230; Neffsi, Taril]·i f'lazm u 1, 437-438; a.mlf., E/ 2 ll, 884; Rypka . HIL, s. 288-289; Nu'- mani, 'Acem, Tahran 1363 lll , 22- 25; Safa, Edebiyyat, IV, 411-417; a.mlf., "Ba- ba Figi:ini", Elr., 111, 291; Müctebai, "Baba Figanl", islam, Tahran 1990, s. 53-55 ; Enamülhak Kevser. "Ba- ba Figi:inl-yi Zindegi", sy. 19, 1989, s. 185-240. L MA FiH Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin (ö. 672/1273) sohbetlerinden derlenen eseri. __j Sultan Ve- led veya bir müridi kaydedilen sohbetlerinin son- ra derlenmesinden meydana gelen ese-

Upload: others

Post on 03-Nov-2019

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ( ;i.io Baba Feghani · zan da güncel bir olaya temasla baş-lamakta ve konuyla ilgili bilgiler veril mektedir. Fihi ma fih'te ayet ve hadislerin yanı sıra tasawufi menkıbeler

le söylendiği sanılan, "Dü İbrahim amed be-dar-ı cihan 1 Yekf büt-şiken şüd di­ger büt-nişan" şeklindeki beyit ağızdan ağıza yayılmış ve Figanf'ye mal edilmiş­tir. Ancak Figanf, "Dünyaya iki İbrahim geldi, biri put kırdı, öteki put dikti" an­lamındaki bu beyti değil, Aşık Çelebi'­nin de kaydettiği gibi bir mecliste okun­duğunda beyitte geçen "dar-ı cihan" ter­kibindeki "dar'' kelimesinin yerine -ikin­ci mısrada "put" sözü geçtiği için- "deyr" kelimesinin daha uygun olacağını söyle­miş olmalıdır. Çünkü beytin çok daha eski zamanlarda, Gazneli Mahmud dev­rinde söylenm i ş olduğuna dair kayıtlar vardır. Fakat bu beyit yüzünden İbrahim Paşa'ya gammazlanan Figanf, İstanbul subaşısı tarafından Tahtakale'de yaka­lanıp iskeleye götürülmüş, önce dövü­lüp işkence edilmiş, sonra da büyük bir ihtimalle 1532 yılının baharında orada asıl mıştır.

Figanf'nin çok genç yaşta öldürülmesi derli toplu eser bırakmasına imkan ver­memiştir. Bu sebeple sekiz kaside, 1 07 gazel ve iki tahmisten oluşan şiirlerinin hiçbir yerde derli toplu bir nüshası bile mevcut değildi. İlk defa Abdülkadir Ka­rahan, İstanbul Üniversitesi Kütüphane­si (TV, nr. 1532 , vr. 22b-27a). Edirne Seli­miye Kitaplığı (Ahmed BadT Efendi Kitap­ları, nr. 2208, vr. 91 b_J 02a) ve Paris Bib­liotheque Nationale'de (Turc 270, vr. 52a-

58a) bulunan nüshalarla kendi özel kü­tüphanesindeki iki nüshayı karşılaştıra­rak Figanf divançesinin tenkitli basımını

hazırlamıştır (bk. bibl)

FiganT şiir diline hakim, hayal gücü zengin, atasözleri ve halk deyimlerini

58

Figani"nin Aş ık Çelebi tezkiresin deki minyatürü (MilletKtp.,

Ali Emlri,

Tarih ,

nr. 772 , vr. 534")

rahatlıkla kullanabilen, sade Türkçe ke­limelere de yer veren, divan edebiyatı­

nın izin verdiği ölçüde yeni buluşlara,

mazmunlara ve kavrarnlara sahip bir sa­natkardır. Çağından başlayarak XIX. yüz­yı l sonlarına kadar birçok şiir mecmua­sında Figanf'nin gazellerine yer verilme­si onun şöhretinin uzun süre devam et­tiğini göstermektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

Figani ve Divançesi (nşr. Abdülkadir Kara­han), İstanbul 1966; Sehi. Tezkire, İÜ Ktp., TY, nr. 3732, vr. 1 09b·11 0'; Aşık Çelebi, Tezkire, Millet Ktp., Pertev Paşa , nr. 440, vr. 276'; La­tiff, Tezkire, s. 267-268; Ahdf, Gülşen-i Şua­

ra, Millet Ktp., Ali Emfrl, nr. 774, vr. 157' ; All, Künhü ' /-ahbar, İÜ Ktp., TY, nr. 2377, vr. 208'-b; Kınalızade, Tezkire, TSMK, Revan Köşkü, nr. 1451, vr. 274b; Abdülkadir Karahan, "XVI. Asır Divan Şairlerinden Figani ve Şiirleri", TDED, 111 /3 -4 (1949), s. 389 -410; a.mlf., "Trabzonlu Figani'de Atasözleri ve Deyimler", a.e., XXIII (1981), s. 165-174 ; Agah Sırrı Levend. "Figani ve Divançesi Üzerine", TDAY Be lleten ( 1971), s. 271-277; M. Fuad Köprülü, "Figdni", iA, IV, 630-631; Hüseyin Ayan, "Figi:ini, Ramazan Çe­lebi", TDEA, lll, 224 ·225.

~ ABDÜLKADiR KARAHAN

ı FİGANİ, Baba

ı

( _;i.io LL )

(ö. 925/1519 [?])

Fars edebiyatında sebk-i Hindi'nin kurucusu sayılan

L İranlı şair.

__j

Şfraz'da dünyaya geldi. 925'te (1519) öldüğü sırada altmış yaşını aşkın oldu­ğuna göre 860-865 (1456-1461) yılları

arasında doğduğu söylenebilir. Gençli­ğinde baba mesleği olan bıçakçıl ı kla uğ­

raştığından bu sıralarda yazdığı şiirlerde " bıçakçı" anlamına gelen Sekkakf mah­lasını kullandı. Ancak divanında bu mah­lasla yazılmış herhangi bir ş iirine rast­lanmaz. Figanf otuz yaşına kadar Şfraz'­da yaşadı, daha sonra Horasan'a gitti. Bir süre kaldığı Herat'ta başta Abdur­rahman-ı Cam! olmak üzere bazı şair­lerle görüştüyse de onlardan beklediği ilgiyi göremedi. Tebriz'e giderek bura­da tanıştığı şairler vasıtasıyla Akkoyun­lu Hükümdan Sultan Yakub'un sarayına intisap etti. Sultan Yakub kendisine "ba­ba-yı şuara" unvanını verdiği için Figanf nisbesinin yanı sıra Baba lakabı ile de anıldı. Sultan Yakub'un ölümünden (896 /

1490) sonra sırasıyla onun oğlu Baysun­gur ile Rüstem, Uğurlu oğlu Ahmed ve Elvend Bey gibi hükümdar ve devlet adamları hakkında methiyeler yazdı. Teb-

riz'de bazı karışıklıkl arın çıkması üzeri­ne Şfraz'a döndü; bir süre burada kaldı ,

ancak Şah İsmail'in zuhuru üzerine tek­rar Horasan'a gitti. Bir müddet Ebfverd' ­de ikamet ettikten sonra Meşhed'e geç­ti ve oraya yerleşti. 922 ( 1516) veya 925'­te ( 1519) burada öldü. Figanf Muhte­şem - i Kaşanf, Örfl-i Şfrazf, Vahşi-i Bafki gibi tanınmış şairler üzerinde etkili ol­muştur.

Tezkire yazarları, çok güzel şiirler yaz­dığını belirttikleri Figanf'yi Hatız-ı Şfra­zf'ye benzeterek ona Hatız-ı KOçek la­kabını verirler. Fakat çok şarap içtiğini, gittiğ i meyhanelerde alay konusu oldu­ğunu, ömrünün sonlarına doğru ise iç­kiyi terkettiğini kaydederler.

Figanf'nin divanı günümüze ulaşmış olup kaside, terkibibend, terciibend ve gazellerden oluşur. Kasidelerinin çoğu

özellikle Hz. Ali, ŞYa imamları, Akkoyun­lu hükümdarları Sultan Yakub, Baysun­gur, Rüstem ile Şah İsmail hakkındadır. Divan Kemal Methür Dihlevf (Lahor, ts.) ve Süheylf Hansarf (Tahran 1316 h ş.) ta­rafından neşredilmiştir. Hüseyin Azad divandan seçtiği bazı şiirleri Les perles de la couronne, choix de poesies de Baba Feghani adıyla Fransızca'ya çevir­miştir (Paris ı 903)

BİBLİYOGRAFYA:

Emin Ahmed-i Razi, He{t iklim (nşr. Cevad - ı Fazı]), Tahran 1340 hş., 1, 219-220; Sam Mir­za, Tuh{e-i Sam[, Tahran 1314 hş., s. 101-103; Nürullah et-Tüsteri. Mecalisü 'l·mü'minin, Tah· ran 1365 hş. , ll, 689-692; Lutf Ali Beg, Ateşke­de (nşr Ca'fer-i ŞehTdi), Tahran 1337 hş . , s. 168; Rieu, Cata/ogue of the Persian Manuscripts, ll, 651; Browne, LHP, IV, 229-230; Neffsi, Taril]·i f'lazm u f'leşr, 1, 437-438; a.mlf., "Figlıi:ini" , E/2

(İng.), ll, 884; Rypka. HIL, s. 288-289; Şibli Nu'­mani, Şi'rü'/- 'Acem, Tahran 1363 hş. , lll , 22-25; Safa, Edebiyyat, IV, 411-417; a.mlf., "Ba­ba Figi:ini", Elr., 111, 291; Fethullah-ı Müctebai, "Baba Figanl", Danişname-i Cihan-ı islam, Tahran 1990, s. 53-55 ; Enamülhak Kevser. "Ba­ba Figi:inl-yi Şlrazl: Halat-ı Zindegi", Daniş, sy. 19, İsliimabad 1989, s. 185-240.

L

~ RızA KuRTULUŞ

FİHİ MA FiH

(~1..~)

Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin (ö. 672/1273)

sohbetlerinden derlenen eseri. __j

Mevlana ' nın sağlığında oğlu Sultan Ve­led veya bir tiaşka müridi tarafından kaydedilen sohbetlerinin vefatından son­ra derlenmesinden meydana gelen ese-

Page 2: ( ;i.io Baba Feghani · zan da güncel bir olaya temasla baş-lamakta ve konuyla ilgili bilgiler veril mektedir. Fihi ma fih'te ayet ve hadislerin yanı sıra tasawufi menkıbeler

rin adı yazma nüshalarında Esrar-ı Ce­lfl, Esrarü'l- Cel ali yye, Kitabü 'n- Ne­sa,ih li- Celaliddin, Risôle-i Sultan Ve­

I ed gibi farklı şekillerde belirtilmiştir.

Eser sonraki dönemlerde daha çok Fihi ma fih adıyla tanınmıştır. " İçindekiler içindedir. ondaki ondadır. ne varsa on­dadır" gibi anlamlara gelen bu ifadenin, Muhyiddin İbnü ' ı- Arabf'nin el- Fütı1hô­tü 'l -Mekkiyye'sinde yer alan "Kitabün Fihi ma fih " ifadesinden mülhem oldu­ğunu söyleyenler de vardır. Eseri neşre­den Bediüzzaman FürOzanfer. Meşne­

vi'de yer alan. "Yer ve gök nur ile dol­du. onların hepsi makalatta söylenmiş oldu" mısraındaki (V, beyi t 2684) "maka­lat" kelimesiyle bu esere işaret edildiği­ni ileri sürmüştür.

Yazma nüshalarında bölüm sayısı fark­lılıklar gösteren eser altısı Arapça, di­ğerleri Farsça olmak üzere yaklaşık yet­miş beş bölümden meydana gelir. Bö­lümler bir ayet veya hadisin yorumu ya­hut Mevlana'ya sorulan bir soru ile. ba­zan da güncel bir olaya temasla baş-

lamakta ve konuyla ilgili bilgiler veril­mektedir.

Fihi ma fih 'te ayet ve hadislerin yanı sıra tasawufi menkıbeler. klasik Şark hikayeleri, efsaneler, masallar malzeme olarak kullanılmış, Moğollar' ın zulmü di­le getirilmiş ve mağlQp olacaklarına işa­ret edilmiştir. Özellikle vahdet- kes ret, zuhOr, tecelli. mutlak varlık, kainat , fe­lekler. dünya, ahiret ahlak. nebi, veli. in­san-ı kamil. seyrü sülük, yakın. ilahi aşk gibi tasawufi konular hakkında orüinal değerlendirmeler yapılmıştır. Ancak ese­r in. Mevlevi kültüründeki yeri ve tesirle­r i bakımından Meşnevf' nin seviyesine ulaştığı söylenemez.

İlk olarak Tahran (ı 334 hş.) ve Hindis­tan'da ( l 928) basılan Fihi ma fih 'in bu iki baskıya ve altı nüshasına dayanıla­

rak ilmi neşri Bediüzzaman FürQzanfer tarafından yapılmıştır (Tahran 1335 h ş.;

1362 h ş ., 5. bs) M eli ha Ülker Anbarcıoğ­lu bu neşri esas alarak eseri Türkçe'­ye tercüme etmiştir ( İ stanbu l 1958). Ab­dülbaki Gölpınarlı eseri Türkiye kütüp-

Mevlana Celaleddin-i Rümi 'nin Ffhi ma {fh

ad l ı eserinin ilk iki s ayfas ı

(Süleymaniye Ktp ..

Şazeli

Tekkesi , nr. 74)

FiiL

hanelerindeki yazma nüshalarından da faydalanarak yeniden tertip etmiş ve Türkçe'ye çevirmiştir ( İ sta n bu l 1959). Göl­pınarlı , tercümenin önsözünde düzen­lediği metnin tıpkıbasımının yakında

yapılacağını söylüyorsa da bu basım ger­çekleşmemiştiL Ahmet Avni Konuk 'un Konya Mevlana Müzesi Kütüphanesi'n­de bulunan (nr 3895) Fihi m a fih ter­cümesi Selçuk Eraydın tarafından ya­yımlanmıştır ( İ stanbul 1995) . Eseri Eva de Vitray Meyerovitche Le Livre du De­dans adıyla Fransızca 'ya çevirmiştir (Pa­ris 1982) .

BİBLİYOGRAFYA :

Mevlana, Kitab -ı Ffh i ma {ih ( nş r . Bediüzza­man Fürüzanfer). Tahran 1362 hş.; Safa. Ede­biyyat, 111 , 1206 ; Abdülbaki Gölpınarlı. Me ula­na Ce laleddin, istanbul 1959, s. 45 ; a.mlf.. Ka· ta log, 11 , 170 ; Bediüzzaman Fürüzanfer. MeuliJ.­na Celaleddin (tre. Feridun Nafiz Uzluk). istan­bul 1986, s. 132; Ahmed Avni Konuk, FusQ· sü'l -h ikem Tercüme ue Şerhi (haz Musta fa Ta hra lı - Selçuk Erayd ı n). istanbul 1988, 1, 26 ; 11 1 19901. s. 139 ·1 41; Mehmet Demirci , "Fi ­hi Mafih 'de Tevhid", ///. Milli Meulana Kongre­s i Tebliğleri, Konya 1989, s. 41·46.

L

L

ı

L

li] ME HMET DEMİRCİ

FİHRİST

(bk. FEHRESE).

el-FİHRİST ( ..::...._,....ıı)

İbnü'n-Nedim'in (ö. 385 / 995 [?])

İslam ilim ve kültür tarihinin en önemli kaynaklarından

olan meşhur eseri (bk. İBNÜ'n - NEDİM).

FİİL ( js.;J I )

İnsanın sorumluluğu ve ilahi sıfatlarla ilişkisi

açısından kelam tartışmaianna

konu olan bir terim.

_j

_j

Sözlükte " işlemek, yapmak" anlamına gelen fı '1 kökünden türemiş bir isim olup "iş , davranış, eylem" demektir. Terim olarak "mümkinin imkan sahasından çı­karılıp var kılınması " diye tanımlanabi­

lir. Bunun dışında fiil ( çoğul u efa!) "bir şeyin bir başka şey üzerinde etkili olma­sı . müessirden meydana gelen etki. bir şeyin taşıdığı oluş vasfı. bir müessirin etkisiyle bir varlık üzerinde görünen şey"

59