1990 sonrası siir yıllıkları

18
“dostları kırmamak için şiiri kırmak” 1 ya da “1990 sonrası şiir yıllıkları” Derya Önder Yıllardır yıllık “hazırlayıcı”ları, bir gün geriye dönüp baktığımızda bu yıllıkların bize çok şey söyleyeceğini, bu çalışmaların aynı zamanda yazılan şiirin fotoğrafını çektiğini, coğrafyasını oluşturduğunu söylediler, söylüyorlar; belki de artık sıcak çatışmaları bırakıp kısmen de olsa geriye dönme zamanıdır. Bu yazıyı, yıllıklar konusunun neden çözülemeyeceğini, yıllıkların yola çıktıkları noktayla geldikleri nokta arasında neden bir arpa boyu yol olduğunu, giderek bir “yıllıklar yığını”ndan başka bir şeye sahip olmadığımızı gösterebilmek düşüncesiyle mümkün olduğu kadar geniş tutmaya çalıştım. Bu nedenle, yıllıklara bir düzen içerisinde değil ara başlıklarla bağlantıları oranında yer vermeye çalışacağım. Cumhuriyet sonrası hazırlanan yıllıkları, seçkileri bir yana bırakarak bu yazının miladını 1992 yılından yani Mehmet H. Doğan’ın Adam Yayınları için hazırladığı ilk yıllıktan başlatalım: “Adam 1993 Şiir Yıllığı/Şiirimizde Geçen Yıl”. M. H. Doğan, bu yıllıkları 2000 yılına kadar Adam Yayınları adına hazırlamayı sürdürüyor. Son yıllık, “Adam 2001 Şiir Yıllığı/Şiirimizde Geçen Yıl” adıyla çıkıyor ve M. H. Doğan, 2001 şiir yılını atlayarak; 2002, 2003 ve 2004 şiir yıllıklarını bu kez YKY için hazırlıyor. Böylece, Adam Yayınları için hazırladığı 9, YKY için hazırladığı 3 yıllıkla birlikte toplam 12 yıllık hazırlanmış oluyor. Bir başka yıllık dizisi Osman Bolulu’nun editörlüğünde Damar Yayınları tarafından basılan “Şiir Coğrafyamız”. 1997-2000 yılları arasında olmak üzere 4 yıllık görüyoruz. Başka bir yıllık, Veysel Çolak tarafından 2002 yılında hazırlanmaya başlıyor ve günümüze kadar devam ediyor. 2 Büyükharf Yayıncılık tarafından yayımlanan Hakan Arslanbenzer’in hazırladığı “Türk Şiiri 2005”, “Türk Şiiri 2006”, “Türk Şiiri 2007” yıllıkları da şimdilik 3 adet olarak şiir takvimimizdeki yerini alıyor. Cenk Gündoğdu ve Şeref Bilsel’in Üç Nokta dergisi için ilkini 2004 yılında hazırladıkları “1980 Sonrası Şiir ve Hayat” alt başlıklı “Şiir Defteri ” (Toroslu Yayınları), “Şiir Defteri-Şiir ve Hayat 2006” (Toroslu Yayınları), “Şiir Defteri-Şiir ve Hayat 2007” (Toroslu Yayınları), “Şiir Defteri-Şiir ve Hayat 2008” (İkaros Yayınları), Şiir Defteri-Şiir ve Hayat 2009” (İkaros Yayınları) başlıklarıyla yayımlanıyor. M. H. Doğan’ın aramızdan ayrılmasıyla 2005’i yıllıksız geçiren YKY, Bâki Asiltürk’e öneride bulunuyor. B. Asiltürk de “Şiir Yıllığı 2006”, “Şiir Yıllığı 2007”, “Şiir Yıllığı 2008” yıllıklarını hazırlıyor ve hazırlamaya hâlâ devam ediyor. Bunların dışında tarih sırasıyla gidersek, Sedat 1 Salâh Birsel 2 En çok yayınevi ve dergi değiştiren yıllık unvanını da elinde tutuyor. 2002 yıllığı E dergisi, 2003 yıllığı Agora dergisi, 2004 yıllığı Yom Sanat dergisi, 2005 yıllığı Eski Broy dergisi, 2006 yıllığı İlya Yayınları, 2007 ve 2008 yıllıkları ise Digraf Yayıncılık tarafından çıkarılıyor. 1

Upload: d-o

Post on 22-Mar-2016

240 views

Category:

Documents


1 download

DESCRIPTION

Karagoz Edebiyat, sayı:9 "90'ların Dokusu" dosyasında yayımlanan bir yazı (Ekim 2009)

TRANSCRIPT

Page 1: 1990 sonrası siir yıllıkları

“dostları kırmamak için şiiri kırmak”1 ya da

“1990 sonrası şiir yıllıkları”

Derya Önder

Yıllardır yıllık “hazırlayıcı”ları, bir gün geriye dönüp baktığımızda bu yıllıkların bize çok şey söyleyeceğini, bu çalışmaların aynı zamanda yazılan şiirin fotoğrafını çektiğini, coğrafyasını oluşturduğunu söylediler, söylüyorlar; belki de artık sıcak çatışmaları bırakıp kısmen de olsa geriye dönme zamanıdır. Bu yazıyı, yıllıklar konusunun neden çözülemeyeceğini, yıllıkların yola çıktıkları noktayla geldikleri nokta arasında neden bir arpa boyu yol olduğunu, giderek bir “yıllıklar yığını”ndan başka bir şeye sahip olmadığımızı gösterebilmek düşüncesiyle mümkün olduğu kadar geniş tutmaya çalıştım. Bu nedenle, yıllıklara bir düzen içerisinde değil ara başlıklarla bağlantıları oranında yer vermeye çalışacağım.

Cumhuriyet sonrası hazırlanan yıllıkları, seçkileri bir yana bırakarak bu yazının miladını 1992 yılından yani Mehmet H. Doğan’ın Adam Yayınları için hazırladığı ilk yıllıktan başlatalım: “Adam 1993 Şiir Yıllığı/Şiirimizde Geçen Yıl”. M. H. Doğan, bu yıllıkları 2000 yılına kadar Adam Yayınları adına hazırlamayı sürdürüyor. Son yıllık, “Adam 2001 Şiir Yıllığı/Şiirimizde Geçen Yıl” adıyla çıkıyor ve M. H. Doğan, 2001 şiir yılını atlayarak; 2002, 2003 ve 2004 şiir yıllıklarını bu kez YKY için hazırlıyor. Böylece, Adam Yayınları için hazırladığı 9, YKY için hazırladığı 3 yıllıkla birlikte toplam 12 yıllık hazırlanmış oluyor. Bir başka yıllık dizisi Osman Bolulu’nun editörlüğünde Damar Yayınları tarafından basılan “Şiir Coğrafyamız”. 1997-2000 yılları arasında olmak üzere 4 yıllık görüyoruz. Başka bir yıllık, Veysel Çolak tarafından 2002 yılında hazırlanmaya başlıyor ve günümüze kadar devam ediyor.2 Büyükharf Yayıncılık tarafından yayımlanan Hakan Arslanbenzer’in hazırladığı “Türk Şiiri 2005”, “Türk Şiiri 2006”, “Türk Şiiri 2007” yıllıkları da şimdilik 3 adet olarak şiir takvimimizdeki yerini alıyor. Cenk Gündoğdu ve Şeref Bilsel’in Üç Nokta dergisi için ilkini 2004 yılında hazırladıkları “1980 Sonrası Şiir ve Hayat” alt başlıklı “Şiir Defteri” (Toroslu Yayınları), “Şiir Defteri-Şiir ve Hayat 2006” (Toroslu Yayınları), “Şiir Defteri-Şiir ve Hayat 2007” (Toroslu Yayınları), “Şiir Defteri-Şiir ve Hayat 2008” (İkaros Yayınları), “Şiir Defteri-Şiir ve Hayat 2009” (İkaros Yayınları) başlıklarıyla yayımlanıyor. M. H. Doğan’ın aramızdan ayrılmasıyla 2005’i yıllıksız geçiren YKY, Bâki Asiltürk’e öneride bulunuyor. B. Asiltürk de “Şiir Yıllığı 2006”, “Şiir Yıllığı 2007”, “Şiir Yıllığı 2008” yıllıklarını hazırlıyor ve hazırlamaya hâlâ devam ediyor. Bunların dışında tarih sırasıyla gidersek, Sedat Şanver’le Muzaffer Sarıgül’ün Etki Yayınları için hazırladıkları “1996’da Şiir ve Şiirin Sorunları”; Hüseyin Cahit Kerse’nin İnsan Şiir Defteri için hazırladığı (Akdeniz Sanatevi) “İnsan-Günümüz Türk Şiiri 1998-1999”; direktörlüğünü Hasan Öztoprak’ın, editörlüğünü Adnan Özer’in yaptığı Hasan Öztoprak ve Uğur Aktaş tarafından E dergisi için hazırlanan “Şiir’99” (Gendaş Kültür); Hasan Öztoprak, Halil Gökhan, Buket Cengiz’in yine E Dergisi için hazırladıkları “Şiir 2000” (Gendaş Kültür); Hüseyin Alemdar’la Yılmaz Arslan’ın Mor Taka dergisi için hazırladığı “2004’ün 100 Şiiri” (Mor Taka Yayını); Metin Celal’le Kadir Aydemir’in E Dergisi için hazırladığı “2004 Edebiyat Yıllığı” (Gendaş Kültür); Sezgin Öndersever’in Şair Çıkmazı Dergisi için hazırladığı “2005 Şiir Yıllığı” (Şair Çıkmazı yayını); Özgen Seçkin’in Damar Yayınları için hazırladığı “Toplumsal Şiirler 2003 Yıllığı ve “Toplumsal Şiirler 2004 Yıllığı”; Aydın Şimşek ve Ersan Erçelik’in hazırladığı “Şiir Teknesi Yıllığı 2007” (Kanguru Yayınları); Fergun Özelli ve Hayri K. Yetik’in hazırladığı “Şiir Kitapları ve Hayat 2007” (İlya Yayınları) olmak üzere çıkan yıllıklar da var. Böylece 1992’den beri 44 (benim tespit edebildiğim) civarında şiir yıllığına ve bu yıllıklarla ilgili sayısız tartışmaya sahibiz.

Dergilerin yıllıklar konusunda kimi zaman münferit yazılar yayımlamalarının yanı sıra Üç Nokta dergisi ve Mühür dergisi “Yıllıklar-Antolojiler” esaslı dosyalar da hazırladılar.3 Yıllardır izleye izleye aslında hepimiz yıllıklar konusunda epey tecrübe de edinmiş olduk. Farklı kişiler tarafından hazırlanan yıllıkların -zaten bunların kişisel çalışmalar olduğu söylenir ya hep- bulundukları şehir, ilişkili oldukları dergiler, yayınevleri, yaş aralıkları, siyasi görüşleri, şiir anlayışları, varsa daha önce

1 Salâh Birsel2 En çok yayınevi ve dergi değiştiren yıllık unvanını da elinde tutuyor. 2002 yıllığı E dergisi, 2003 yıllığı Agora dergisi, 2004 yıllığı Yom Sanat dergisi, 2005 yıllığı Eski Broy dergisi, 2006 yıllığı İlya Yayınları, 2007 ve 2008 yıllıkları ise Digraf Yayıncılık tarafından çıkarılıyor.3Antolojilerle ilgili her şeyi dışarıda bıraktığımı ama o konunun da en az yıllıklar kadar hatta daha fazla çetrefilli göründüğünü belirteyim. Çünkü antolojilerin şiir paydasındaki umulan payları daha büyük.

1

Page 2: 1990 sonrası siir yıllıkları

girilmiş polemikler, tartışmalar, atıflar filan da hazırlayıcıların şiir seçimlerini ciddi şekilde etkiliyor. Peki, nedir bu kadar çok yıllığı karşımıza çıkaran ve beraberinde bu tartışmalarla bizi yüz yüze bırakan?

Yıllıklar Neden Hazırlanıyor?Bu noktada yıllıkların ilk sayılarındaki gerekçelere bakmak yeterli oluyor aslında. Örneğin M.

H. Doğan, Nesin Yıllıkları’nın ardından uzun bir boşluk olmasından rahatsız olduğu için; 1 S. Şanver ve M. Sarıgül yeterince “iyi” çalışmalar olduğunu düşünmedikleri için;2 O. Bolulu bir şiir coğrafyası sunumuna ihtiyaç olduğu için;3 H. Cahit Kerse, gençlere gerçek şiir sevgisi aşılayabilmek ve şiirin bütün olarak incelenebilmesi için;4 V. Çolak, şiirin bütünüyle görünür kılınmasını düşündüğü için;5 H. Arslanbenzer metodolojik bir sıkıntı olduğunu düşündüğü için;6 C. Gündoğdu ve Ş. Bilsel, şiir belleği oluşturmak için;7 Ö. Seçkin, toplumsal şiirin göz ardı edildiğini düşündüğü için… ve çoğaltılabilir de… Sonuçlar değişmediği için nedenlerin çok önemi kalmıyor aslında.

Yıllıklara Gelen Eleştiriler- Yıllığı hazırlayan kişinin bu konuda yetkin olup olmadığı her zaman gündeme getirilmiş, kimi zaman bu “hazırlayıcı”nın, şair olması kimi zaman da şair olmaması gerektiği üzerinde durulmuş. Hazırlanan bu 44 yıllık içerisinde şiir yazmayan tek “hazırlayıcı”, Mehmet H. Doğan. Onca eleştiriye rağmen şairler arasında “en çok itibar gören”, “ciddiye alınan”, “model alınan” yıllıklar da M. H. Doğan yıllıkları. - Hazırlanan tüm yıllıkların sözde üç muhatabı var aslında. Yıllığı hazırlayanlar (şair, eleştirmen), yıllığa alınanlar (şairler, dolayısıyla bu şiirlere yer veren ve seçme zemini görevi üstlenen dergiler) ve kendileri için yıllık hazırlananlar (okurlar, edebiyat tarihçileri ve bence yine şairler).8

1 “Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı’nın yayımı durduğundan beri, bir on yıla yakın süredir bu boşluğu doldurma yollarını arıyordum. Kendini büyük ölçüde şiire adamış bir eleştirmen olarak, 1980’lerin başından beri önemli bir değişme, yenilenme dönemine girmiş olan şiirimizin, hiç olmazsa bu kısacık geçmişinden hiçbir şeyin kaybolmaması, unutulmaması için bir şeyler yapılması gerektiğini düşünüyordum.” (Adam 1993 Şiir Yıllığı/Şiirimizde Geçen Yıl)2 Ülkemizde, öteden beri, ülkemiz şiirini temel alan Şiir Yıllığı, Şiir Antolojisi gibi çalışmalar yapılmakta. Bütün bu çalışmalar; yayınlanır yayınlanmaz çeşitli tepkilerle de karşılanmakta. Herkesin üzerinde anlaştığı, “iyi” diyebildiği bu tür çalışmalar hemen hemen yok gibi… Bu tür çalışmalarda; belirli eksiklerin olması, birilerine göre iyi ya da gerekli olanın, bir başkasına göre aynı anlamı ifade etmemesi doğal sayılabilir. Ancak, söz konusu olan; bütün ülkenin şiiri ise elden geldiğince, incelenen yayın organları anlamında, kapsamın geniş tutulması gerektiği inancındayız. (1996’da Şiir ve Şiirin Sorunları)3 “Coğrafya bir genel görünümdür. Doruğu da deresi de düzü de bulunur. Şiirimizin genel görünümünü, iklimini, en az eksikliğiyle yansıtır diye düşündük. Bu yöntem sakıncalı görünebilir. Ancak, yıl içinde şiir adına neler yapıldığının, üretildiğinin gözler önüne serilmesinin de, şiir gerçeğimizi, olduğu gibi algılayıp değerlendirmeye katkısı olacağı yadsınamaz.” (1997 Şiir Coğrafyamız-Dergilerde Şiir 1996) 4 Antoloji, seçki, yıllık… adı ne olursa olsun, seçilmiş ürünleri okurlara kitap olarak sunmanın öteden beri önemli bir işlevi yerine getirdiğine inanıyorum. (…) Giderek daha yoğun bir ilgi alanının oluşacağı, özellikle gençlere gerçek şiir sevgisinin aşılanabilmesi için bir eğitim aracına dönüşeceği kanısındayım seçkilerin.” (İnsan-Günümüz Türk Şiiri 1998-1999)5 “Bir Şiir yıllığı hazırlamanın birçok nedeni olabilir. Örneğin, seçeceğiniz sınırlı sayıdaki şairlerden ve onların poetikalarından yola çıkarak ülke şiirini yönlendirmek isteyebilirsiniz. Bunu yaparken, dışarıda bıraktığınız şairlerle de yaptığınız çalışmayı tanımlayabilirsiniz. Elbette zamanı doğruysa, böylesine köktenci girişimlere de gereksinim olacaktır. Sosyolojik bir aranış adına, yazılagelen şiiri tanımak ve tamamlamak da amaç edinilmiş olabilir. Şimdilerde, bilinçle nesne arasında bir yerde duran şiirin bütünüyle görünür kılınması gerekiyor.” (2002 Şiir Yıllığı)6 “Yıllıklarla ilgili metodolojik bir sıkıntı vardı. Yıllık editörleri neyi niye yaptıklarını, mesela yıllıklarına aldıkları şiirleri neye göre seçtiklerini, şiir ortamında olup bitenler hakkındaki fikirlerini, özellikle yeni ortaya çıkan gelişmeleri nasıl yorumladıklarını açık açık anlatmıyordu. Karanlık ve karartma, yıllık çıkaranların maksadı haline gelmiş gibi görünüyordu. Sanki şiirin gerçeğini sindirip onun yerine daha uyumlu, ideolojik olarak desteklenmeye daha uygun şiirimsileri ön plana çıkarmak için yıllıklar çıkıyor gibiydi. Bunu tespit edince de yeni bir yıllık çıkarmak farz oldu.” http://tinyurl.com/hakan-arslanbenzer7 “1984-1993 aralığında bir edebiyat/şiir yıllığının oluşturulmaması, bellekleri bizim gibi olan toplumlar için son derece ciddi bir kayıptır. Bu bağlamda, son çeyrek yüzyılı, 2004 yılında dolaşımda olan edebiyat dergileri üzerinden değerlendirmeye çalıştık” (Şiir Defteri-1980 Sonrası Şiir ve Hayat) 8 Kül Dergi’sinin 3.sayısında derginin giriş yazısı “Şiir Yıllığı, Şiir Antolojileri Savaşı ve Saçmalığı” başlığını taşıyor. Yıllıklara yönelik eleştiri dozajının örneği olması ve bu eleştirinin daha sonra sürdürülememesi açısından örneklenebilir: “(…) Çoğunlukla en büyük yeteneği yeteneksizlik ve muhterislik olanlar eliyle özensiz, kolaycı, nemelazımcı, adam sendeci, ben adamımı bilirim ve tutarımcı bir tutumla hazırlanan yıllık veya antolojiler, Türkçe şiirin canına okumaktadır artık. (…) iyi şiirleri seçtiklerini söyleyenler için söylenebilecek şey de şu: seçilen şiirlerin gerçekten de iyi olduğu düşünüldüğünde, şiir yazan hemen herkesin, bu arada kötü şairlerin de mutlaka bir iyi şiiri vardır. o şiiri antolojiye ya da yıllığa almak ne kadar doğru? O şiiri yıllık veya antolojide okuyup o şiirin sahibinin kitabını arayan nitelikli okura kim hesap verecek? Böyle bir durumda yıllık veya antolojilerin referans olma özelliği ortadan kalkıyor, kötü şairlerin iyi bir şiiri ile iyi şairin şiiri birbirine karışıyor.(…) antoloji veya yıllık hazırlayıcısı, kendine bir iktidar alanı oluşturma konusunda hiç de hevessiz değil. Sanıyor ki bütün şairler onun yıllığı için şiir yazıyor. Hatta Türkçe şiirin neredeyse varoluş gerekçesi kendileriymiş gibi

2

Page 3: 1990 sonrası siir yıllıkları

- Şiirlerin hangi kıstaslara göre seçildiğinin belirtilmemesi, alınan şiir sayısı.- ”Hazırlayıcı”ların bu konudaki ehliyetleri.- ”Hazırlayıcı”ların dışarıda bıraktığı dergiler, şairler, dünyagörüşleri vs.- Yıllıklardaki yazım, şiir vs. hatalar.1

- “Hazırlayıcıların kendilerini de şair olarak yıllığa dahil etmeleri.2

“Önsöz”, “Sunu”, “İlksöz”ler ve “Sonsöz”ler. Bu yıllıkların büyük bir kısmı (“Şiir’99”-“Şiir 2000” hariç)3 çoğu kez “hazırlayıcı”nın

“önsöz”, “sunu”, “ilksöz” yazılarıyla, kiminde ise yayımcının “sunu”, “hazırlayıcı”nın “önsöz” yazılarıyla başlıyor. Yıllık ilk kez çıkıyorsa, neden böyle bir işe kalkışıldığı, nasıl bir yol izlenildiği belirtiliyor. Ardından söz konusu yılın şiirine “hazırlayıcı”nın genel bakışı ve değerlendirmesi yer alıyor. Taranan dergi isimleri, yılın şiir tartışmaları, yılın şiir ödüllerinin dökümünden sonra seçilmiş şiirler yayımlanıyor. Şiirlerin yayımlanması konusunda tercihler de genellikle benzer oluyor. Ya doğum tarihine göre büyükten küçüğe ya da tersine bir sıralama yapılıyor. Nadiren de alfabetik ya da soy ismine göre diziliyor şiirler ve şairler.

Nispeten farklı iki çalışmadan ayrıca söz etmek uygun olur. C. Gündoğdu ve Ş. Bilsel hazırladıkları “Şiir Defteri” yıllıkları için her yıl farklı bir seçici kurul belirliyorlar. Ve şiirler konusunda ön seçimi kendileri yapıyorlar. Aslında tam da bu nedenle şiirleri yine yıllık hazırlayıcıları seçmiş oluyor. Seçici Kurul ise sadece bir şiir yığınına dalmaktan kurtarılıyor. Ancak yine bir şey değişmiyor çünkü bu kez de seçici kurulun kıstasları belirsiz kalıyor. Bir başka farklı sayılabilecek çalışma da Hakan Arslanbenzer’in hazırladığı yıllıklar. Bu yıllığın diğer yıllıklardan farklı olan iki yanı var. Birincisi, H. Arslanbenzer, yıllığa alacağı kesinleşen şairlere ulaşıyor, haber veriyor ve dergilerdeki olası dizgi vb. hatalarına karşılık şiirleri şairlerden yeniden istiyor. Bir diğer farkı da yıllığı kendi şiir anlayışına göre bölümlere ayırması ve şairleri bu bölümlerde kısaca da olsa değerlendirmesi. Bu bölümler, İkinci Yeni, 1960 Kuşağı, Neo-epik Şiir, Yeni-hece şiiri, Yeni-biçimci şiir, bireyseller vb. gibi adlandırılıyorlar. Ancak H. Arslanbenzer de kendisini aynı zamanda bir şair olarak yıllığa almakta ve yerini belirlemekte tereddüt etmiyor. Yöntem sıkıntısı üzerine yapılmış bir yıllık olduğu söylenmesine rağmen bu yıllık da içinde farklı sıkıntıları barındırıyor.

İsim Karmaşası ve Tarihlendirmedeki HatalarBu tip çalışmalara yıllık, seçki, derleme, güldeste4 gibi isimlerin verildiği olmuş. Bir “yıllık”ın

o yıla dair olan biteni kapsaması gerektiği ama bu kapsamı hiçbir çalışma karşılamadığı için, bu tür çalışmalara yıllık değil de seçki denilmesi daha doğru. Yine de belki de bir galat-ı meşhura dönüşerek, yapılan çalışmalarda “yıllık” adı kullanılıyor en çok. Sanırım seçki denildiğinde kişisel çalışma olarak algılanacağını düşünüyor hazırlayıcılar oysa böyle yapıldığı sürece de “adı yıllık olan kişisel seçkiler” olarak kalıyorlar.

Yıllıklara isim verilmesi noktasında da ciddi karışıklıklar var. Mesela Adam Yayınları için hazırlanan yıllıklar, şiirin konu edindiği yılla değil de yıllığın yayımlandığı tarihle isimlendiriliyorlar. “Adam Şiir Yıllığı 1993” aslında 1992 yılı şiirinden söz ediyor. Kapakta “Şiirimizde Geçen Yıl” ibaresinin yer alması da karışıklığı önlemiyor. Bir kez böyle yayımlanmaya başlandığı için Adam Yayınları yıllıklarındaki bu karmaşa, 2000 yılına kadar da devam ediyor. Kapaklarında 1993-2000 tarihlerini gördüğümüz bu yıllıklar aslında 1992-1999 yıllarına ait. M. H. Doğan YKY için yıllık

davranıyorlar. Türkçe şiiri sahte eleştirmenlerden yıllıkçı ve antoloji hazırlayıcılardan kurtarmak Türkçe şiirin önünü açacaktır. (…)”(Kül, Sayı:3 Mayıs 1998).1 Bu konuda titizlikle çalışma yapan tek kişi de İhsan Üren olmuş.2 Yıllığa kendi şiirini almak konusunda B. Asiltürk şöyle söylüyor: “Bu konuda görüşlerine başvurduğum editör veya şairlerin olumlu görüş belirtmeleri üzerine tereddütlerim dağıldı. Ayrıca son yıllarda hazırlanan neredeyse bütün yıllıklarda hazırlayıcıların benden şiir seçiyor olmasının da beni cesaretlendirdiğini söylemeliyim.” (Bu minval üzerinden bakınca V. Çolak’ın da aynı mantıkla hareket ettiğini düşünebiliriz. Bu konuda farklı bir tavır geliştiren tek yıllık ise “C. Gündoğdu ve Ş. Bilsel”in hazırladığı “Şiir ve Hayat” kitabı oldu. Onlar sadece kendilerinin değil seçici kurulun ve kitabın hazırlığıyla ilişkili şairlerin şiirlerini de yıllık dışında bırakmayı tercih ettiler. Bu daha anlaşılır ve beklenen bir tavır. Tek başına hazırladığı bir yıllığa “hazırlayıcı/şair”in kendisini dâhil etmesi çok makul görünmüyor ve yıllıkları hazırladığı yıllar boyunca da hep “iyi” şiir yazdığının varsayılmasını öngörmüş oluyor). 3 E Dergisi.4 Yıllık: 1- Yıla ilişkin (İng. yearly; Osm. senevî; Alm. Jährlich; Fr. annuel) 2- Yılda bir çıkarılan ve yılın olaylarını göstermek üzere düzenlenen kitap. (İng. year book, almanac; Osm. Salname; Alm. Jahrbuch; Fr. annuaire, annal) (TDK)

Seçki: 1-Şairlerin, yazarların, bestecilerin eserlerinden alınmış, seçme parçalardan oluşan eser, güldeste, antoloji. 2- Açık, okunaklı, seçkin (yazı). (TDK)Güldeste: Far. gül + deste; is. esk. seçki. (TDK)

3

Page 4: 1990 sonrası siir yıllıkları

hazırlamaya başladığında bu yanlışlık düzeltiliyor ve yıllıklar ait oldukları yılın adını alıyorlar. Aynı yanlışlık “Şiir Coğrafyamız” yıllıkları için de geçerli. Kapakta yer alan “1997 Şiir Coğrafyamız” başlığının altındaki (Dergilerde Şiir/1996) ibaresi çoğu zaman kayıtlara geçmiyor ve sadece kapakta kalıyor. Aynı şekilde E dergisi için M. Celal ve K. Aydemir’in birlikte hazırladıkları “2004 Edebiyat Yıllığı” da 2003 yılının edebiyat ortamından söz ediyor. Benzer bir hata Üç Nokta dergisi için C. Gündoğdu ile Ş. Bilsel’in ortak çalışması olan yıllıklarda da sürdürülüyor (mesela Şiir Defteri-Şiir ve Hayat 2008, oysa yıllık 2007 yılına ait). Diğer yıllıklarda ise bu anlamda bir karışıklık yok.1

Okurun Yıllıklara BakışıHemen tüm yıllıklarda bir “şiir okuru”ndan söz ediliyor.2 Daha doğrusu şiir okurları için yıl

içinde yayımlanan “en güzel şiirlerin” bir araya getirilmeye çalışıldığı, böylelikle tüm yayınları izlemeyen, izleyemeyen okurun dikkatinin yeni bir şaire çekilebileceği ve okurun iz sürmesine yardımcı olunacağı belirtiliyor. Her şeyi onun için yaptığımız böyle bir “okur”, özellikle şiir yıllıklarının özel bir “okuru-alıcısı” var mı şairler dışında pek emin değilim.3 Öyle görünüyor ki -internet diliyle söylersek- “çevrimiçi” yaşıyoruz, yazıyoruz. Hele bu tür çalışmalar artık tamamen şairlere yönelik yapılıyor. Sonuçta şairlerin büyük bir çoğunluğu dergi okumuyor, çoğu düzenli olarak Varlık, Kitap-lık gibi dergileri ve yazısını, şiirini yayınladığı dergiyi takip ediyor, temin ediyor. Şair olarak içinde yer almadığı bir dergiyi okur olarak da talep etmiyor. Bunu, bir şairden bekleme hakkını kendimize vermediğimiz sürece bir okurdan istemeye de hakkımız yok.

Şairlerin Yıllıklara BakışıBütün şairler öyle ya da böyle yıllıkları merakla bekliyorlar. Öncelikle kendilerinin yıllıkta

olup olmadığına bakıyorlar, var iseler bunu övünç kaynağı sayıyorlar. Eğer yıllıklarda adları geçmiyorsa şu tarz değerlendirmelere gidilebiliyor. “Zaten onun hazırladığı yıllıkta yer almanın bir anlamı yok”, “O kim ki benim şiirimi yıllığına almıyor”, “Bu işlerin nasıl yürüdüğünü zaten biliyoruz” gibi... Kimi şairler, zaman zaman kimi şairlerin yıllıklarda neden yer aldıklarını, kimi zaman kimi şairlerin nasıl olup da yer almadıklarını yazıya döküyorlar. Aslında pek gündeme gelmeyen, özellikle yıllığa giren şairlerin yıllıklara bakışları da ilginç. Söz uçup yazı kaldığına göre, tarih ve yer belirterek internet üzerinde geçen yazışmalardan alıntı yapmak da yanlış olmayacaktır. Örneğin, Hüseyin Peker şöyle bir yorumda bulunuyordu4 B. Asiltürk’ün YKY için hazırladığı “2008 Şiir Yıllığı”nın çıkışından sonra: “Sn. Bâki Asiltürk'ün kendisine de yazmıştım, Şiir penceresine de aktarayım. Bence edebiyat çevrelerine çeşitli uyarılarla dolu bir seçme. Zayıfladınız diye düşünülen bir grup şair alınmamış, geçen yıl alınmayıp, bu yıl toparlanan bazı şairler eklenmiş. Bence edebiyat tarihi böyle yazılıyor. Titiz ve seçkinci bir uğraşı. Ben de kutlarım Bâki Asiltürk'ü (…)” Sözü geçmişken, “YKY Şiir Yıllığı 2007”de olup da “YKY Şiir Yıllığı 2008”de yer almayan bu “tembel şairler” kimler diye, dönüp baktım tekrar yıllığa.5 Tabii buradaki mesele, bu isimlerin neden yer almadıkları meselesi değil de bir şairin olaya bakışı.

Yıllıklara baktığımızda genellikle yıllık “hazırlayıcı”larının hemen hemen hiçbir yıl için olumlu şeyler söylediği görülmüyor. Kullanılan ifadeler: “Durgun bir yıldı”, “Hareketli bir yıldı”, “Tartışmaların olduğu ama bunların bir sonuca dönüşmediği bir yıldı”, “Yine bir ilerleme olmadı”, “Aynı şiirler yazılmaya devam edildi.”6 Dolayısıyla yıllıkta yer alan bir şairin “sevinmenin” ötesinde biraz da şiiriyle ait olduğu, işaret edilen bu yılın değerlendirmelerinden kendi adına da nasiplenmesi, o “durgun”, “hareketsiz”, “aynı şiirlerin yazıldığı” yılın bir parçasının da kendi yazdığı şiir olup olmadığını da düşünmesi gerekiyor. 1 Bu nedenlerle yazının sonunda yer alacak döküm, yıllıkların ait oldukları şiir yıllarına göre yapılacaktır.2 “(…) Şiir antolojisi ya da yıllığı hazırlamanın emek, sabır ve gayret kadar cesaret de gerektirdiğini, dahası, yayıncının da bir ölçüde gözünü karartması gerektiğini bilenler bilir. (...) Ama yine bilenler bilir ki – dergileri atlasa da, şiir kitaplarına ulaşmakta güçlük çekse de şiir meydanında türlü halatlar çekme yarışlarına tanıklık etse de- sadık şiir okuru bu yıllıkları kaçırmaz.” (B. Asiltürk, YKY, “Şiir Yıllığı 2006”).3 Gerçi M. H. Doğan, “YKY Şiir Yıllığı 2003”te, “YKY Şiir Yıllığı 2002”nin birlikte verildiği sayının, derginin diğer sayılarının baskı adetlerinden 2.000 fazla olduğunu yani Kitap-lık dergisinin o sayısının, 12.000 adet basıldığını söylüyor ama bugün şiir kitaplarının ve dergilerin ortalama baskı adetleri, satış miktarları bunu destekler görünmüyor).4 www.siirpenceresi.com sitesi, e-posta grubu yazışmaları (07.02.2009).5 Tembel şairlere birkaç örnek: “Adnan Azar, Ahmet Telli, Ahmet Uysal, Ali Günvar, Alova, Alper Çeker, Ataman Avdan, Azad Ziya Eren, Cevdet Karal, Coşkun Yerli, Derya Önder, Enis Batur, Enver Ercan, Fatma N, Hasip Bingöl, Hayriye Ersöz, Hilmi Yavuz, Leyla Şahin, Vural Bahadır Bayrıl, Asuman Susam, Cem Uzungüneş, Hayri K Yetik, Metin Kaygalak…”6 “1993 Adam Şiir Yıllığı”: “1992’de şiirimizin genellikle hareketsiz ama verimli ve bol ürünlü bir yıl yaşadığı oldu”; 2004 Edebiyat Yıllığı: “2003’ün önceki yıllara göre daha “sakin” geçmesine rağmen...; “2004’ün 104 Şiiri”: “.(…) taşra çıkışlı dergi ve dosyaları ile şiirin konuşulduğu, tartışıldığı bir yıl oldu 2004…” gibi birkaç örnek daha…

4

Page 5: 1990 sonrası siir yıllıkları

Yine şairlerin yıllıklara bakışındaki ilginçliklerden birisi de dergiler konusu. Özellikle “hazırlayıcı”ların daha çok hangi dergilere yakın durduğuna bakılarak, bu dergilere şiir gönderilmesinin yoğunlaştığını görebiliyoruz. Yani şair yazdığı şiiri, diyelim ki Sarıkamış’ta yayımlanan bir dergiye göndermektense “gözden kaçmayacağını” düşündüğü dergilere göndermeyi tercih ediyor. Eğer yıllık “hazırlayıcı”sının ilişkili olduğu bilinen dergiler varsa bunları da özellikle ihmal etmiyor. Yukarıdaki alıntının devamını buraya alarak Hüseyin Peker’in sözlerini bu konuda da örnek gösterebiliriz: “(…) Ayrıca bu işi daha uzun süredir yapan Veysel Çolak'ı da kutlamak istiyorum. Çolak'ın yıllığında; her geçen yıl, daha da durulan bir yan saklı. Hani yıllanmış, durulmuş bir beğeni. Dize dergisi etrafında toplanan bir grup şair daha iyi beliriyor. Veysel Çolak'ın da bu karşılıksız ve sırf edebiyat sevgisi uğruna yeşeren uğraşı da kutlanmayı hakediyor.”1

V. Çolak’ın hazırladığı “2008 Şiir Yıllığı”na baktığımızda yıllıkta yer alan 167 şiirden 22’sinin Dize dergisinden seçildiğini görüyoruz. 79 dergi taranmış, 43’ünden şiir alınmış. Yani şiirlerin yaklaşık %13’ü bir dergiden, Dize dergisinden (ibaresi “Dize Şiir Postası”dır, alt başlığı “Şiirde Öncü Yorum”dur, 4 yapraktan oluşur, 1995 yılından beri yayımlanmasına devam edilmektedir); %77’si de kalan 42 dergiden alınmıştır. Yukarıdaki alıntıyı tekrar hatırlarsak, yıllıkta görebileceğimiz “Dize” dergisi etrafında toplanan bir grup şairin2 çoğunun İzmir’de yaşadığını biliyoruz ama yine de Hüseyin Peker gibi düşünmek zor. Ayrıca, İzmir’de yayımlanan dört dergi içinde (Dize, Denizsuyukasesi, Sınırda, İle) şairler tarafından Dize’nin3 daha çok tercih edilir olması, mesela Sınırda’nın taranan dergiler arasında bile olmaması da biraz manidar.”

Şairler, şiirlerini genellikle yıl içinde tek bir dergide yayımlamıyorlar. Bir şairin şiir ilişkisi kurduğu en az birkaç dergi oluyor. Şiir gönderirken de bu dergiler arasında bir ayrım yapılabiliyor. “Daha iyi” olduğunu düşündüğü şiirini” “hazırlayıcı”ların gözünden kaçmayacağını tahmin ettiği ya da bildiği dergilere yollamayı tercih ediyor. Yıllıklar için yapılan bu seçmeler de bunun üzerine kurulu olduğu için paralellik sağlamak adına “daha iyi” ibaresini kullanabiliriz.

Bu konuda, M. H. Doğan da hazırladığı yıllıklara bir yıl ara verdikten sonra, kendisinin 10., YKY’nin de ilk yıllığı olacak olan “YKY Şiir Yıllığı 2002”de yazdığı önsöze şöyle bir anekdot düşüyor: “(…) 2002 Şiir Yıllığı’nın çıkmayacağı anlaşılınca, her gün adresime dergi ve kitap taşıyan postacının yorgunluğu da hafiflemiş oldu. (…) Birçok dergi gelmez olmuştu. Kimi dergi yöneticileri beni onursal (!) abonelikten silmişti. Özellikle ilk şiir kitabını yayımlayan kimi genç şairler de kitaplarını göndermiyordu artık. “Yıllıkta yer alamayacak” olduktan sonra niye gönderelim ki, diye düşünmüş olabilirler tabii.”

Dergilerin Yıllıklara Bakışı – Yıllıkların Dergilere BakışıDergilerin yıllıklara bakışı da türlü türlü. Mesela yıllık “hazırlayıcı”larının pek çoğu posta

adresi belirterek dergilerin yıl içinde çıkan sayılarını kendilerine göndermelerini istiyorlar. Bu isteğin haklılık payı olabilir. Şiir dergilerine, özellikle genel dağıtıma girmeyen dergilere ulaşmanın güçlüğü (ama imkânsızlığı değil), kurumsal dergiler dışındaki çoğu derginin düzenli çıkmaması, takibin güçlüğü haklılık payını artırabilir. Ve bazı dergiler daha önce de tanık olduğumuz gibi bir “tavır” olarak yıllıklara dâhil olmayacaklarını belirtebilir, dergi göndermeyi kabul etmeyebilirler. Bu tip dergiler dışında diğerleri için muhtemelen doğacak sonuç, yıllıklarda taranan dergiler arasında bile yer alamayacak olmalarıdır.

Bu konuya dair bir bakış da dergilere göre yıllıklarda yer alan şiir sayılarına bakmak ve buna göre bir değerlendirme yapmak. Yıllıklarda yer alan şiirler dergilere göre tasnif edildiğinde genellikle ortaya çıkan tablo belli dergiler üzerinde kilitlenmiş bir seçim işlemidir. Bu dergiler genellikle kimin çıkardığı, ulaşılabilirliği, düzenli çıkıp çıkmaması noktalarında şairlerin öbekleşmesine neden oluyorlar. Yine de bu hesabın bir bağlamı olmaksızın yapılması ya da kendi bağlamını oluşturamaması onu, matematiksel bir hesap sınırlarında tutacaktır sadece.

1 www.siirpenceresi.com sitesi, e-posta grubu yazışmaları, 07.02.2009. 2 İlker İşgören, Volkan Odabaş, Onur Akyıl, Abdurrahman Şenel, Mustafa Ergin Kılıç, Serap Erdoğan, Aslıhan Tüylüoğlu, İrfan Yıldız, Kâzım Şahin, Betül Yazıcı, Ogün Kaymak, M. Mahzun Doğan, Aydın Afacan, Uluer Aydoğdu, Hüseyin Alemdar, Muzaffer Kale, Engin Turgut, Serdar Ünver, Arife Kalender, Halim Yazıcı, Timuçin Özyürekli, Mehmet Sadık Kırımlı.3 Öteki-siz’in “1980’den 2004’e Edebiyat Dergileri” özel sayısı için, V. Çolak’ın Dize dergisiyle ilgili yazdığı birkaç cümle, dergi editörleri için ilginç olabilir: “(…) Dize Şiir Postası’nın dokuzuncu yılında olması şiir adına olumlu değil elbette. (…) Oysa Türk şiiri doğru bir zeminde, verimli bir ivmeyle gelişimini sürdürseydi Dizeler böylesine uzun ömürlü olmaz ve çırpınıp durmazlardı. Görünen o ki; şiire ilişkin sorunlar olduğu sürece, Dize de var olacak. (…)” öteki-siz, yıl:4 Sayı:2 Ocak-Şubat 2004)

5

Page 6: 1990 sonrası siir yıllıkları

Yıllıklara, yıl içinde yayımladıkları şiirlerden hiçbirisi giremeyen dergilere, bakışlar da ilginç. Mesela M. Celal, 2006 yılında yıllıklarla ilgili yazdığı bir değerlendirme yazısında o yıllıkta 76 derginin tarandığını ve bu dergilerden 49 tanesinin yıllığa şiir veremediğini belirterek şöyle bir soru soruyor: “Onlarca şiir yayınlamalarına rağmen hiç şiiri seçilmeyen 49 derginin yöneticileri acaba "Nerede yanlış yaptık?" diye, düşünecekler mi? Sanmıyorum.”1

Düşünmeleri mi gerekiyor? Örneğin M. Celal ve K. Aydemir’in, E Dergisi için hazırladıkları “2004 Edebiyat Yıllığı”nda 48 dergiden oluşan2 tarama listesine dahi giremeyen dergilerle, kendilerinden şiir alınmayan taranmış 28 derginin de oturup bunu ayrıca düşünmeleri mi gerekiyor? Ki aynı yıl çıkan diğer yıllıklardaki taranan dergi sayıları şöyle: “YKY Şiir Yıllığı 2003”te 62, V. Çolak’ın hazırladığı “2003 Şiir Yıllığı”nda 70. Şunu mu tahayyül ediyoruz: Yıllıklarda X dergideki şiiriyle yer alan şairler yıl içinde X dergisi dışında bir dergide şiir yayımlamıyorlar. Yıllıklarda yer alan şairlerin çok azı sadece bir ya da iki dergide şiir yayımlıyorlar. Onun dışında hemen herkesin ilişki kurduğu birçok dergi var. Belki eskiden Adam Sanat gibi kapalı dergilere bakarak bir yarı kadrolaşmadan söz edilebilirdi. Ki “Adam Sanat şairi” denildiği de olmuştur bu nedenle bazı şairlere. Ama artık böyle değil. Gerçi şimdilerde son birkaç sayısında Kitap-lık dergisinin editörü Murat Yalçın, bu konunun bir türlü altını çiziyor: “(…) Özellikle gelen şiir sayısı hem sevindiriyor hem ortak bir sıkıntı sebebi oluyor. Bu durumda, “şiirlerini istediği zaman, istediği yerde yayımlayabilen” imzaları seyreltmek, ilk bakışta gidilesi bir yol gibi görünüyor: Kitap-lık, on dokuz dergide şiir yayımlayabilmişlerin yirminci dergisi olmamalı… Dergileri karıştırırken hep aynı derginin sayfalarını çeviriyor duygusu yaşamamalıyız… Bir şaire bir ayda üç dergide birden rastlamamalıyız… (…)” (Kitap-lık, Mart 2009, s.125). Bu konuda dergilere önerildiği gibi şairlere de kişisel yayın politikalarını gözden geçirmeleri önerilebilir.

Tam da bu nedenlerle iş, biraz da yıllık “hazırlayıcı”larının her zamanki “kendi” bakışlarına kalıyor. Siz, A şairinin yıl içinde yayımladığı aynı ayardaki 3 şiir içinden seçim yaparken, seçtiğiniz şiir örneğin Sarıkamış’ın Sesi dergisinden değil de Varlık dergisinden oluyorsa tablo da ortada olur. Dolayısıyla dergilerin bu anlamda yıllıklara şair verip vermemek (ne demekse!) üzerinden bir öz-sorgulamaya girmeleri gerektiğini düşünmüyorum. En azından yıllıkların baz alınarak bunun yapılması gerekli değil halimiz ortadayken. Ama pek çok derginin yayımladıkları şiirlerin nitelikleri ile ilgili bir sorgulamaya girmeleri gerekiyorsa bu başka konu. Dergi sayısının gittikçe artmasıyla bu konuda sıkıntılar olduğunu da görmemek mümkün değil.

Yıllıklar nasıl hazırlanıyor?Yıllık hazırlamak serbest. İsteyen herkes bir şiir yıllığı hazırlayabiliyor. Yıllığı, yıllarca

çıkarmanız gerekmiyor. Yani devam zorunluluğu da yok. Bütün iş, sizin çalışkan olup olmamanıza, bütün bir yıl bu konuyla ilgilenebilecek azme ve hırsa, bir amaca ve “öznel” bakış açınıza kalıyor. Sonuçta hangi şiirleri niye seçtiğinizi belirtmek zorunda değilsiniz. Yapıyorsunuz ve oluyor.

Bugüne dek hazırlanan ve süreklilik gösteren yıllıkların pek çoğu tek “hazırlayıcı”ya sahip. İki kişi tarafından hazırlandığını gördüğümüz ilk yıllık, “1996’da Şiir ve Şiir Sorunları”. S. Şanver ve M. Sarıgül tarafından hazırlanmış. Diğer yıllıklardan farklı yaptıkları şey hazırlık aşamasında birer mektup hazırlayıp dergilere göndermek.3 Bir seçici kurul uygulamasını ise “1997 Şiir Coğrafyamız”da görüyoruz ilk olarak. Daha sonra da hazırladıkları “Şiir Defteri” kitaplarında C. Gündoğdu ve Ş. Bilsel benzer bir yöntem izliyorlar.

Ara başlığa uygun olduğu “Şiir Coğrafyamız” yıllıklarından birkaç alıntı yapmakta yarar var. V. Çolak’ın adını, bir tür “hazırlayıcı” olarak ilk kez “1997 Şiir Coğrafyamız” için yazdığı “1996’ya Bakış/1996’nın Şiirden Görünüşü” adlı değerlendirme yazısında görüyoruz. Kendi adına hazırlayacağı ilk yıllık içinse aradan 6 yıl daha geçmesi gerekecektir. V. Çolak bu yazıda4 bir yıllığın hangi 1 http://www.metincelal.com/turkce/siiryazilari/siiryilliklari.htm 2 Kitap eklerini düşerseniz daha da az ve bu dergilerden de sadece 20’sinden şiir alınıyor.3 Bu mektupta neden yıllık hazırladıklarını, ne istediklerini söylüyorlar. Mektubun bir örneği ve hatta ilgisizlikler karşısında yazdıkları ikinci, üçüncü versiyon mektuplar da yıllıkta yer alıyor. Dergilerin bir kısmından çıkan sayılarını göndermelerini istiyorlar. Mektuplarda, dergilerin tümünü bedeli karşılığı edinmenin ekonomik güçlüklerinden söz ediyorlar ama yine de katkıda bulunmak niyetiyle posta pulu gönderiyorlar bazı dergilere.4“Şiir deyince usa hep öznellik geliyor. Bir şiiri beğendiğini belirten birine nedeni sorulduğunda alınan yanıt: “Hoşuma gitti” olabiliyor. Yeterli de görülebilir bu. Oysa böyle olmamalı. Çünkü her beğeni kültürel bir birikimin yansımasıdır. O kişinin etik, estetik, ideolojik kavrayışını içerir. Önemsenen şiirin tarihi içerisinde, nedenleriyle niteliklerinin ortaya konmasını gerektirir. İşte olmayan, olamayan bu. Şiir okuyucusunun kendini, kurması, geliştirmesi nesnel çalışmalara bağlı. Ama yok böyle çalışmalar. İşin kolayına kaçıldığından olacak, tek tek şiirlere, bütünsel olarak dönemlerin, yılların şiirine bakmaya çalışanlar bile yöntemlerini öznelliklerine rahatça indirgeyebiliyorlar. Boyutları ne olursa olsun şiire ilişkin çalışmaların bilimsellikten böylesine uzaklaşması anlaşılır değildir. Kabul edilir de değildir. Öznellik ölçüt olunca şiir defteri

6

Page 7: 1990 sonrası siir yıllıkları

nedenlerle ve ne şekilde hazırlanması gerektiğini detaylandırıyor. Dipnottaki alıntıdan izlenebileceği gibi, on iki yıl önce başka bir “hazırlayıcı”nın yıllığında “yıllıklara” bu denli işaret eden bir yazının sahibi, kendi hazırladığı yıllıklarda da benzer işaretleri aramalıdır. Ve biz de okur-yazarlar olarak bunları yeri ve zamanı geldiğinde hatırlamak, hatırlatmak, değerlendirmelerimizi de buna göre yapmak durumundayız.

Herhangi bir şair ya da eleştirmen bir şiir yıllığı hazırlamaya kalkıştıysa iddialı bir şey yapıyordur. İddiası ister “benim şiir kıstaslarım yüksektir”, “ben iyi şiirden anlarım” olsun ister “bütün bir yılı izleyecek kadar çalışkanım, titizim...” fark etmez. Bu basit bir iş değildir. Hele bu çalışmalara bakılarak yıllar sonra birisinin ya da birilerinin geriye dönüp şu yılda neler olmuş, nasıl şiirler yazılmış, hangi kitaplar çıkmış demesi öngörülüyorsa, hiç basit değildir. O zaman bu işi yaparken herkes -kim yapıyorsa yapsın- sınırlarını iyi çizmelidir yani bulunduğu yargıları hangi zemin üzerine oturttuğunu belirtmelidir ki bu değerlendirmeler neyin ne kadar değerlendirmesidir, bilinsin. O ülkede 300 dergi çıkıyorsa ve yapılan bir çalışmada sadece 48 dergiden söz ediliyorsa, genellemeler sözü geçen edebiyat tarihine zarar vermekten ve tarihi de yanıltmaktan başka işe yaramayacaktır. Hele de adına şiir/edebiyat yıllığı deniliyorsa, hele de arkada kurumsal bir yapı varsa hele de şair ise bu “hazırlayıcı”lar, şiirleriyle içine aktıkları bu dünyaya karşı daha adaletli, daha duyarlı, daha titiz davranmak durumunda olmalılar. Ya da yapılan çalışmanın başa koşmak gibi bir iddiası olmamalı.

Yıllıklar ve İdeoloji Yıllıklarla ilgili gelen eleştiriler içindedir “hazırlayıcı”nın yani yıllığın “dünya görüşü”. Bu

konuda en dikkat çekici ifadelerden birisine, O. Bolulu tarafından “1998 Şiir Coğrafyamız”a yazdığı önsözde rastlıyoruz: “1998 Şiir Coğrafyamız’ı oluştururken, siyasal İslamcı kesimin dışındaki bütün dergiler taranmaya çalışıldı.”

Burada ilginç olan aslında kıstassızlık. Siyasal İslamcı kesimin çıkardığı dergileri net olarak bildiğimizi, “arada” dergiler olmadığını varsayıyoruz birincisi. İkincisi diyelim ki bu dergileri biliyoruz, peki “arada”ki şairlerin durumu ne olacak? Başka türlü ifade edersek, bir yanda şiiri siyasetin üstünde gördüğünü söyleyen, daha “evrensel”, “sadece şiir gözlüğü” ile bakabilen şairlerin; bir yanda “sürekli ışığa doğru hareket eden”, “her yerde görünen” şairlerin durumu ne olacak? Örneğin yasakmeyve’de yazan bir şair, “hece”de de şiir yayımlıyorsa, bu “siyasi tercih”in bu noktalarda da uygulanması gerekir. Tercihlerin bu kadar radikal bir şekilde belirtilmesinden çekinilmediği noktada pratikte de uygulanır olması gerektiği düşünülür.1 Bu konu, pek çok açıdan bir çıkmaza işaret ettiği ve sorun sadece sağın sola, solun sağa bakışında olmadığı için alıntı dikkat çekici. Eğer böyleyse de, “1998 Şiir Coğrafyamız”da şiirleriyle yer alan 196 şairin de siyasal İslamcı kesim dergileriyle bir teması olmadığını ve bu tarz bir tavır takınmadıklarını mı düşünmeliyiz? Ya da yıllıktaki A B ya da C D, bu tarz dergilerde de yazıyorsa ne olacak? Ki son yıllarda bu ayrımın dergiler bazında yapılıyor olması daha da anlamsızlaşmıştır. Çünkü gerçekten bütün zeminler temas halindedir, neredeyse hepsi kaymıştır. O yüzden de kendi ayaklarının üstünde durabilmek daha da anlamlı bir hale gelmiştir.

tutmaya benziyor yapılan iş. Böyle bakınca bir yılın (1996’nın) şiirini değerlendirmek için estetik ve bilimsel aranışlar olmalı en azından. Bu da yöntemin kendiliğinden belirlenmesinden başka bir şey değildir. Herhalde iki nedenle yapılır böylesine çalışmalar: a)şiirin sosyolojisinin yapılabilmesi için malzeme toplama. Yıl içinde hiçbir şiiri atlamadan bütününü bir araya getirerek, genel bir fotoğraf çekmek gibi. Bu, şiirin yaşayan grafiğini verir. Şiirin kopuş noktalarını belirler. Bunun, şiiri okurla buluşturan dergilere büyük katkısı olur. Aynı zamanda şairlerin ve şiirlerin yüzleşmesini sağlar. Böyle olursa, belki şiirin gelişimine bir olanak hazırlanabilir. b)yazılan şiiri göstermek: zor bir iş bu. Şiiri tarihi gelişimi içerisinde çok iyi bilmeyi dayatıyor öncelikle, kıyaslamalı bir çalışmayı dayatıyor. Şiirin halkalanışını, her şairin getirdiği yenilikleri bir bir notlamak gibi… bu, şiirin vardırıldığı noktayı, yönelişlerini, akacağı yatağı görmeyi sağlar. Olumlu ve olumsuz yanların açığa çıkartılması demektir bu da. Bu işlerlikte öznellikten söz edilemez. Çünkü dilsel olanakların kullanımını saptamak bilimsellikten geçer. (…)Şairlerden birini yok saymak, diğerlerini eksiltebilir. Gölgelenmesine neden olabilir. Her şairde bir diğerine denk düşen sözcük işçiliği, imge kurgusu; biçim, biçem anlayışı, tema ortaklığı var. Bu bağlamda şiirsel erdemler de anonimleşmiş durumda. Özgü ve özgün olandan söz edilmeyişinin nedeni bu. Etik ve ideolojik değil; estetik bir kopuşu gerçekleştirmiş birkaç ad saymaya kalkışmak; nesnellikten uzaklaşmayı getirir. Zorlama olur. Salah Birsel’e özenerek söylersek, bu yanılgı dostları kırmamak için şiiri kırmaya varır. Görünen o ki, insani ilişkinin estetik (şiir) ilişkiyle karıştırmamak gerek. Ne yazık ki en çok yaşanan da bu. (…)” (1997 Şiir Coğrafyamız-Dergilerde Şiir 1996)1 Aslında yazının ilerleyen noktasında, bir sonraki yıllıkta, “Şiir Coğrafyamız 1999”da bunun da yürürlüğe girdiğini göreceğiz.

7

Page 8: 1990 sonrası siir yıllıkları

Bu konuda devam eden açmazların geldiği bir noktada, diğer uçtan da Ali K. Metin, Kökler dergisinin 10. sayısında yazdığı “2004 Yılında Şiir Eleştirimiz” başlıklı yazısının bir bölümünü de “Yıllıklar kimin fesi?” ara başlığıyla yıllıklara ayırıyor.2

Ve bu konudaki son alıntı da yine “Şiir Coğrafyamız”dan gelsin. Çünkü “Şiir Coğrafyamız 1999”da az rastlanır bir giriş yazısıyla karşılaşıyoruz. Osman Bolulu, daha önceki yıllıklara gelen bazı tepkilerden söz ediyor bu giriş yazısında.2 Sizin dipnotta göreceğiniz gibi, anladığım kadarıyla bu soruları yöneltenler okurlar. Peki, “Şiir Coğrafyamız 97” ve “Şiir Coğrafyamız 98”de ne vardı ya da ne yoktu ki bu iki seçki, okurların bu denli tepkili olmalarına neden oldu? Örneğin bu okurlar “Şiir Coğrafyaları”nda yer alan dünya görüşü kendi dünya görüşleriyle uyuşmayan şairlerin bulunmasından mı rahatsızdılar? Ya da okudukları şiirle ilgili dipnottaki (dipnot 1) eleştirileri yapmalarına neden olacak kadar beklentilerinin dışında mıydı? İki seçkide yer alan toplam 380 şiir/şair’den nasıl bir beklentisi vardı ki bu okurun? Osman Bolulu, o yıl ki seçici kurulun 3 da altına imzasını attığı giriş yazısına: “Önerileri, dayatmaları haklı! Önceki çalışmalarımızın olumlu getirilerine inanmakla birlikte, bu gerçeği ıskalayamazdık. Kendi toprağına basmayan şiirin, evrensel gerçekleri yakalayamayacağı doğruydu.4 Bu uyarılardan sonra kendimizi sorguladık: 1-Neden şairler de şiirler değil? 2-Beklenen şiiri yazmayanlar bu seçkiye girmemelidir, varsın başkaları alsın onları seçkilerine. (…)” sözleriyle devam ediyor. Bu öz-sorgulamayla birlikte, bir sonraki sene “1999 Şiir Coğrafyası”na alınan şair sayısı, “seçkiye giriş kıstası” değiştiği için epey düşürülüyor ki bu sayı 121’e iniyor (“1997 şiir coğrafyası”, 184; “1998 Şiir Coğrafyası”, 196 şairi içeriyordu).

Bütün bu örnekler aslında yıllıklar ve ideoloji ilişkisini ortaya seriyor. Elbette ideolojiler her zaman apaçık sergilenmeyebilirler. Demek istediğim sadece örneklendirilen yıllıklar üzerinden değil farklı açılardan tüm yıllıklar, yıllık hazırlayıcıları ama açık ama örtük bir ideolojinin eşliğinde yapıyorlar bu işi. Özellikle son yıllıklarda Damar, Evrensel Kültür, Yaba, İnsancıl gibi aklıma ilk anda ve yan yana gelen, uzun yıllardır çıkmaya devam eden bu dergilerin yıllıklarda, kimi zaman taranan dergiler arasında bile yer almıyor olmaları da ilginçtir. Tabii diğer yandan bu durumun oluşmasında, bu dergilerin hem şiiri bir nebze de olsa ideolojinin gölgesinde bırakmaları ve nirengi noktaları dışında ön plana çıkarmamaları hem yine aynı nedenlerle “kapalı devre” yayımlarına devam etmeleri de etkili olabilir.

2 “(...) Her yıl aşağı yukarı benzer eleştirilerle bahis konusu edilen yıllıklar günümüz şiirine ilişkin nasıl bir fotoğraf veriyor, doğrusu tartışmaya değer. Öncelikle şiir alanındaki klişelerin ayrımına varabilmek için yıllıklarda tebarüz eden şiir kriterlerine ve değerlerine dikkat sarf etmek gerekiyor. Tabii sadece şiir kriterleri ve değerlerine değil, ideolojik tarafgirlikleri ve iktidar ilişkilerini gözleyebilmek için de yıllıklar önemli bir veri tabanı oluşturmakta. Bu üç etken, yıllık hazırlayıcılarının algıları, tercihleri ve refleksleri üzerinde az veya çok belirleyici roller oynuyor. Hazırlanan üç veya dört yıllığın en önemli müşterek noktasıysa, belli bir dışlama ve görmezden gelme siyasetini izlemeleri. Gerçekten de günümüz şiirine dikkatlice bakıldığında söz konusu “dışlanma siyaseti”nin gayet bilinçli bir şekilde yürütüldüğünü düşünmemek mümkün değil. Yıllıklardaki şiir fotoğrafıyla dergilerdeki şiir birikimi karşılaştırılınca ortada ciddi bir dengesizliğin bulunduğu hemen göze çarpmaktadır. Bu dengesizliğin aslında bir tür hinlikten başka bir şey olmadığı da rahatlıkla söylenebilir. Hazırlanan yıllıklara yönelik eleştirilerin nedense belli bir cepheden gelmesi ise bir gariplik. Belki bu yıllıkları ciddiye almamak adına böyle bir suskunluk hakkaten doğru da olabilir. Ama ciddiye almamanın başka yolları olduğunu bilmekte ve mümkünse fincancı katırlarını ürkütecek bazı işler yapmakta fayda var. Mesela, “Sevgili dinazorlar!” diye başlayan bir fıkra anlatmak işe yarayabilir .(…)” (Kökler, Yıl:3 Sayı:10 Temmuz-Ağustos-Eylül 2005)2 “(…) edebiyat dünyamızda, hızlı ayrışmalar yaşanıyor; insanlar, şairler kolayca harcanabiliyor. Kimileri okunmadan “yargısız infaz” ediliyor, kimileri özellikle unutturulmak isteniyor, kimileriyse kerhen kabul ediliyor. Edebiyatımızın ağababalığını tapuladıklarını sananlar, kendi tezgâhlarında dokunanları piyasaya sürüyor, başka şairleri “görmezlikten gelme” alışkanlığından bir türlü vazgeçemiyorlar. Bu taktik, kimilerini bozguna uğratabiliyor, edebiyatta, şiirde sapmalara neden oluyor. Halkın, emeğin yanında olmayanlar, gündemde tutulmaya çalışılıyor. Böylesi bir sapma, ayrışma, ister istemez, her alana yayılıyor. Şairler, tutumlarını gözden geçirmek zorunda bırakılıyor: Dünya görüşleri, bir yere koymaya zorluyor onları. Herkesin kendi yerini belirlemesi, gündeme düşüyor zorunlu olarak. Haklı tepkileriyle kimileri, eleştiriler yöneltiyor bize. Damar’ı, bu konumda daha bilinçli, daha tutarlı, daha taraflı görmek istiyorlar. Sorunlar, sorular netleşiyor. Bizi de gereken tutuma çağırıyorlar:*ötekilerden ayırdınız ne, aynı şeyleri yeniden gündeme sürmenin anlamı ne?*daha işlevsel olmayı düşünmüyor musunuz?*şiir coğrafyamız’ı halk alsın, dernekler, sendikalar, radyolar, televizyonlar alsın ama bunun için de “yaşayan şiirleri” seçmeniz gerekmiyor mu?*seçkinin, yayınevinizin, derginizin özgörevine (misyonuna) koşut olması gerekmez mi?*sevgisiz, sevdasız, elsiz kolsuz bir şiir antolojisi gereksinimlerimizi karşılamıyor.*sevda dolu, yaşananı karşılayıcı, gününe tanıklık eden, güzeli, doğruyu buradan çıkaran şiirleri bekliyoruz diyorlar.” (1999 Şiir Coğrafyamız)3 Osman Bolulu, Ahmet Özer, Kemal Özer, Özgen Seçkin, Vedat Yazıcı.4 Çok benzer bir ifadeyi V. Çolak’ın 2008 Şiir yıllığında da görüyoruz bu yıl: “(…)Yerel ve ulusal değerlerin olmadığı yerde evrensellikten söz edilemez çünkü. (…)”

8

Page 9: 1990 sonrası siir yıllıkları

İdeal Yıllık olabilir mi? Başka neler yapılabilir?İdeal bir yıllıktan ne anlıyoruz? Şairlerin hepsinin olmasını, dergilerin hepsinin taranmasını,

hangi şiirlerin neden içeride hangi şiirlerin neden dışarıda olduğunu yani “hazırlayıcı”ların seçim kıstaslarını, o yılın tüm şiir etkinliklerini, yazıların dökümünü, söyleşileri, ödülleri, hatta yazıların metinlerini, o yıl şiirle ilgili çıkan tüm telif ve çeviri kitapları, yıllığın bir kişinin seçimiyle değil en az birkaç kişinin ortak kararıyla belirlenmiş olmasını, şiirimizdeki varsa yeni şiir akımlarını, manifestoları?.. Eğer bu sorulara cevabımız evet olacaksa böyle bir yıllığımız hele de matbuu olsun dersek, muhtemelen hiçbir zaman olmayacak. Tabii eğer “yıllıklar”dan bir beklentimiz varsa. Ama yıllıkları, A’nın yıllığı, B’nin yıllığı olarak değerlendirmek durumunda kaldığımızda bu beklenti de zemin değiştiriyor. Belki denenebilir görünen başka bir yol da “kızıp söylendiğimiz” internette bir çözüm yaratmak olabilir. Mesela dergiler, çıkan yeni sayılarının ardından önceki sayıda yayınladıkları şiirleri –hazır dizilmiş olmalılar değil mi basıldıklarına göre– ortak bir internet sitesine yollasalar, bunlar kopyalanamaz olsa, www.yasayanturksiiri.com, “www.yazılanturksiiri.com” veya www.turksiiri2009.com. Mümkün müdür bilmiyorum ama şüphesiz düşünülebilir.

Yıllıklara Genel BakışHazırlanan her yıllığın aynı zamanda daha öncekilere meydan okuyuş içerdiğini görmemek

mümkün değil. Zaten “hazırlayıcı”lar da genellikle bir boşluğu doldurmak ya da kendilerinin ve çevrelerindeki diğer insanların (evet, böyle bir kitle de var. Teşvik eden, hadi diyen, şiirler gönderen vs.) tespit ettikleri yetersizlikleri gidermek amacıyla bu işe giriştiklerini belirtiyorlar. Ama ille de önsöz ya da sunu yazılarının bir yerine “tabii ki biz tüm fotoğrafı çekemeyiz”, “kendimize göre” gibi ibareleri de ekliyorlar.

“Hazırlayıcı”ların yıllıklara gelen eleştirileri çoğu zaman eleştiri olarak kabul etmemeleri ve ciddiye almamaları da başka bir bakış. Bu anlamda verdikleri emeğin, yaptıkları çalışmaların kadrinin bilinmediğini, “anlamsız” ve “işgüzarca” eleştirilerin yerine yıllığın içeriğinden yola çıkarak (başta şiirler, şiir üzerine yazılar, eleştiriler, tartışmalar) eleştiri yapılmasını beklediklerini görüyoruz.

Belki de burada yıllıklara nasıl bakmalıyız sorusunu da gündeme getirebiliriz. Kimin yıllıkta olup olmadığına bakmaksızın başka türlü bir okuma mümkün mü? Yıllıkların sadece şiirlerinin incelenerek (istek üzerine “hazırlayıcı”larını, hazırlama nedenlerini, yöntemlerini, varsa eksikliklerini, şiir kıstaslarını muaf tutarak bakmak) o yılın şiiri hakkında birtakım çıkarımlarda bulunmak, kenara not edilebilecek ve sonra üzerlerinden daha genel sonuçlara ulaşılacak çıkarımlar. Bugüne dek yıllıklar üzerine yazılan yazılarda böyle bir şeye rastlamıyoruz. Aslında bu tür çalışmaların önünü tıkayan biraz da “hazırlayıcı”ların yıllığa “dışarıdan” giriş için yeterince hazırlık yapmamış/yapmıyor olmalarıdır.

Evet, bir “hazırlayıcı” şüphesiz kendi şiir bakış açısı ya da algısıyla hareket edecektir. Ama sürekli müphem kalan da tam bu’dur zaten. Yani “hazırlayıcı”nın şiir seçim kıstasları. Bu noktayı belirsiz bırakma konusu da gidip yine öznelliğe çarpınca “dışarıdan” bakışlardan umulan farklı beklentiler de yersizleşiyor. Böylesi bir çalışma “öznellik” sınırları içerisinde tutuluyorsa ki yıllık hazırlamanın tüm bir yıla yayılması, titizlikle hazırlanması, taranan dergilerde yer alan, yıllıklara alınan şiirlerden katbekat fazla şiirin okunması, tüm dergilerin taranması vs. işlerini üstlenen “hazırlayıcı”nın bu noktada neyi neden seçtiğini belirtebilecek öngörüşe de otomatik olarak sahip olması gerekiyor.

Örneğin V. Çolak, “Her şair Öncekine İhtilal” başlıklı “2008 Şiir Yıllığı”nın Sunu bölümünde “Zamanın sadece boşluğa dönüştürüldüğünü örnekleyen bir şiir ortamı var. Birbirlerini ve kendilerini kemiren özneler ortamı bu.” diyor ve birkaç cümle sonra da “Bu yıllıkta, düşmekte olan insanın elinden tutan şiirlerin sayısı birkaçı geçmiyor. Neyse…” diyerek kendince konuyu kapatıyor. Yıllığa alınan şiir-şair sayısı 167. Yıllıkta yer alan 167 şiirden sadece birkaçı (birkaçı hangi rakama kadar yükseltebiliriz) bu nitelikleri haiz ise kalan şiirlerin hangi sebeplerle orada olduğunu ya da bu birkaç şiirin hangi şiirler olduğu yıllıkta yer alan şairlerin (kendi şiirleri hakkında), yıllık okurlarının ve diğer şairlerin de bilmesi gereken bir şeydir. Hem kritik şeyler söylemek hem de bunların hangi nedenlere dayanarak söylendiğinin belirtilmemesi ana sorunlardan birisidir kanımca. Yıllıklar konusunda düşünülmesi gerekiyorsa ve 1992 yılından beri hazırlanan yıllıklar için gelen eleştiriler üç aşağı beş yukarı aynıysa (5-6 maddede ortaklaşılıyorsa), -eleştiri sayılır-sayılmaz- söylenilenler değişmiyorsa en başta “hazırlayıcı”ların, yıllıklarını yan yana koyup bakmaları gerekiyor.

V. Çolak, yıllığın değerlendirme bölümünde, “Yerel ve ulusal değerlerin olmadığı yerde evrensellikten söz edilemez çünkü. Şimdilerdeki Türk şiirinin temel sorunudur bu. Genelde, marjinal olanın şiiri yazılıyor. “Dilleri var bizim dile benzemez” dedirten bir dille yazılıyor bu şiir. Bu nedenle dil de yitirilmiş durumda. Arapça, Farsça, Fransızca, İngilizce, İtalyanca, İspanyolca sözcükler,

9

Page 10: 1990 sonrası siir yıllıkları

tamlamalar, dizeler ile kurulan şiirlerin evrensel bir değerinin olması olanaksızdır.” diyor. Aynı yere dönelim. Bu sözler üzerine bu yıllığı kafamızda soru işaretleri oluşmadan okumamız çok güç. Buradaki 167 şiirin tümü bundan arınmış mıdır ve o nedenle mi yıllıktadır yoksa aynı zamanda bu tespitin zeminini de oluştururlar mı? Yıllık içi şairlerin bu soruyu da kendilerine ve hatta “hazırlayıcı”lara sormaları gerekir.

Farklı bir bakış da yıllardır tüm yıllıklarda yer alan şairlerin izlenmesi olabilir. Acaba son beş on yıldır yıllıklarda düzenli yer alan şairlerin şiirleri hep aynı seyirde mi gidiyor? (özcesi yerinde sayan bir şey var mı yok mu?) Yoksa bir değişim-gelişim çizgisi mi izleniyor? Bir şairin izini sadece yıllıklarda sürmek yetersizdir. Ve yıllıklar, “hazırlayıcı”ları tarafından neredeyse şiirimizin ahvalini öğrenebileceğimiz derecede, bir tür “Alaaddin’in Sihirli Lambası” şeklinde sunulduğu için bu soruları sorma hakkımız da doğuyor ister istemez.

Hemen hemen tüm “hazırlayıcı”lar zaman zaman sadece bir “en güzeller” seçmesi yapmadıklarını, “yıl” içerisinde şiir adına seyir ettikleri farklılıkları, renklilikleri, özellikle yenilikleri de dahil etmeye çalıştıklarını söylüyorlar. Ancak yine hangilerini farklı, hangilerini renkli, hangilerini yeni kabul ettiklerini belirtmedikleri için, işin bu kısmı da “yıllık dışına yansımadan” “yıllık içinde” sıkışıp kalıyor. Bir beğeni çıtası belirlenmeden salt “çeşitlilik” gözetiliyorsa, o zaman da yıl içinde yer alan, tartışmalara sebep olan, haklarında dosyalar hazırlanan konuların, şiir eğilimlerinin, bunların örneklerinin de yıllık dışında bırakılmaması gerekiyor. Bunun iki örneğine bakabiliriz: Birincisi, Sanat Cephesi dergisinin 27-28. sayılarında yer alan Efe Duyan’la birlikte benim de konuk editörlük yaptığım “Genç Şairler Genç Şairleri Eleştiriyor (1-2)” dosyalarının da değerlendirmelerde yer bulamamış olması. Dosyaların sonucunda ortaya çıkan tablo hepimizi başka bir düşünce boyutuna götürdüyse ve bu dosyalar aracılığıyla öğrendiğimiz en önemli şeyin şiir okumayı ve şiire eleştirel bakmayı, yazmayı bilmediğimiz olduğu anlaşılsa da; iki dosyada ağırlıklı olarak yaşları kırkı geçmeyen 50’ye yakın genç şairin yer aldığı, hazırlık çalışmalarının son noktaya kadar açık biçimde ve her seferinde duyurulduğu dosyalardan, B. Asiltürk’ün yıllığında, “Dergilerde Poetik Yazılar, Tanıtmalar, Söyleşiler” bölümünde “Dosya: Genç Şairler Genç Şairleri Eleştiriyor!” (Sonraki sayılarda süren çok katılımlı, kapsamlı dosya ve soruşturma), Eylül, S.29” olarak söz ediliyor ancak dergilerden ayrıntılı söz edilen bölümde başka hiçbir şey söylenmiyor. Bunun şiirimizdeki “yakını görememe” hastalığının örneklerinden biri olduğunu düşünüyorum. B. Asiltürk’ün hazırladığı yıllıkta, “Dergilerde Poetik Yazılar, Tanıtmalar, Söyleşiler” bölümüne Sanat Cephesi dergisinin yıl içinde çıkardığı 8 sayının her birinden olmak üzere, şiirle ilgili toplam 20 yazı-dosya-soruşturma başlığına yer verildiği ve yıllıkta yer alan 14 şairin de bu dosyalarda yazıları ve şiirleri olduğu halde; yıllık için taranan dergiler arasında niye “Sanat Cephesi”nin adının geçmediğini de eğer isterse, derginin asıl editörü sorsun diye, geçiyorum. Ancak şu da rahatlıkla eklenebilir ki bu dosyalar, Sanat Cephesi dergisinde değil de “yakın takip dergileri”nin birisinde yayımlanmış olsaydı farklı olurdu sonuçlar.

Dönelim ikinci örneğe… Yıllıklar hakkında önceden yazılan yazılar için geriye doğru bakarken bu konuda dikkatimi çeken şeylerden birisi de “Görsel Şiir” konusu oldu. “Görsel şiir” yazıp yazmamak konu dışında kalsın (ki ben de yazmıyorum) ama neredeyse son beş yıldır, gözlerimiz görmeye değilse de kulaklarımız “görsel şiir” sözcüklerini duymaya aşina. Üstelik “görsel şiir” yazan şairlerimiz1 var, görsel şiir üstüne yazılmış-çevrilmiş kuramsal yazılar, “görsel şiir”i kendisine dosya konusu edinmiş dergiler (siyahi, yıl:2, s.8, güz 2006; yasakmeyve s.28, eylül 2007), konuyu kendisine “dert” edinmiş, şairleri, üyeleri ve katılımcıları olan aktif bir site (www.poetikhars.com) ve hatta bu konuda bir dergiye ek olarak sunulmuş bir kitapçık var. Bu şiir ve örnekleri, tartışmaların yoğun olarak yapıldığı 2007 yılında yıllıklara konu edilmediği gibi bu yıl da aynı şeyi görüyoruz. İlgilileri tarafından böyle adlandırılmayan ama ikincil çevrenin “deneysel şiir” olarak adlandırdığı şiir için de aynı şey geçerli. Bana bu soruyu yeniden sordurtan ise B. Asiltürk’ün YKY için hazırladığı “Şiir Yıllığı 2008” kitabına aldığı bir şiir. “Tay” dergisinin temmuz-ağustos 2008 sayısında yer alıyor Tahsin Şentürk’ün (1947) şiiri. Gayriihtiyarî olarak şu soruları kendime sormadan edemedim: Bu bir görsel şiir mi? Bu bir şiir mi? Eğer bu bir “görsel şiir”se, niçin yukarıda söz ettiğimiz gibi bu yönde akıp giden bir şiirin mevcut başka örnekleri yok? Bu noktada sorulacak diğer soruları olası tartışmalara bırakarak en nihayetinde kendime sorduğum son soru ise, bu şiirin B. Asiltürk tarafından hangi nedenle yıllığa alınmış olabileceği? B. Asiltürk, bu şiiri 2008 yılı şiirinin hangi noktasında işaret ediyor? Eğer bu sorunun yanıtını, yıllığın girişindeki şu cümleyle aldığımızı düşünüyorsak, (Okuyucuya “benim şiir zevkim budur” demenin yanında “yıl içinde şöyle şiir eğilimleri vardı, onlardan da örnekler bulabilirsin” diyebilmek de çok önemli benim için. B.A.) yukarıda söylediklerimizin ışığında yine olmayan, olamayan, beylik bir şeyle karşı karşıya kalıyoruz. Bu ve 1 Ayşegül Tözeren, Barış Çetinkol, Zeynep Cansu Başaren, Derya Vural, Serkan Işın, Suzan Sarı.. birkaç örnek…

10

Page 11: 1990 sonrası siir yıllıkları

benzeri konular da ısrarla dönüp dolaşıp “kıstaslar, ilkeler, peki nedir şu öznel beğenilerin ölçütleri” noktasına getiriyor bizi.

Öyle görünüyor ki yıllıklardaki öznellik, sınırları belirlenmemiş, öznel de olsa öznel ölçütleri de verilmemiş olarak kaldığı sürece, başka bir deyişle -Decartes’tan alırsak- açık olduğu ama seçik olmadığı sürece yazdıklarımız tekrarlanıp duracak. Bu konu bana yine kronik bir konu olan “Şiir Ödülleri”ni de anımsatıyor.

Bu yazının sonunda gelinen nokta, yıllıkların işlersizliği, işlevsizliği, bu yollarla devam edildikçe “hatıra defteri” kategorisine sıkışıp kalacakları… Belki bir gün benzer bir çalışma şiirler üzerinden de yapılacak olursa, neden 1992 yıllıklarıyla 2008 yıllıklarının bu kadar kardeş oldukları, hemzemini paylaştıkları da çalışmayı yapanın çok söz etmesine hacet kalmadan anlaşılacaktır.

Ve o, hep yıllıkları kaynak olarak alacakları umut edilen edebiyat tarihçileri, bu ülkede 16 yıl boyunca toplam 44 adet “yıllık” hazırlandığını ama hepsinin de birbirinin benzeri, türevi olduğunu, şiirin ne kadar kişisel/öznel bir şey olduğunu anlayacaklar en çok...

Hele de aynı yılın yıllıklarını yan yana, aynı yıllık “hazırlayıcı”larının yıllıklarını da üst üste okuyup bakarlarsa…

Ek: 1990 Sonrası Şiir Yıllıkları1992 1993 Şiir Yıllığı, Mehmet H. Doğan, Adam Yayınları1993 1994 Şiir Yıllığı, Mehmet H. Doğan, Adam Yayınları1994 1995 Şiir Yıllığı, Mehmet H. Doğan, Adam Yayınları1995 1996 Şiir Yıllığı, Mehmet H. Doğan, Adam Yayınları1996 1997 Şiir Yıllığı, Mehmet H. Doğan, Adam Yayınları

1996’da Şiir ve Şiirin Sorunları, Sedat Şanver-Muzaffer Sarıgül, Etki Yayınları1997 Şiir Coğrafyamız, Osman Bolulu, Damar Yayınları

1997 1998 Şiir Yıllığı, Mehmet H. Doğan, Adam Yayınları1998 Şiir Coğrafyamız, Osman Bolulu, Damar Yayınları

1998 1999 Şiir Yıllığı, Mehmet H. Doğan, Adam Yayınları1999 Şiir Coğrafyamız, Osman Bolulu, Damar Yayınları

1999 2000 Şiir Yıllığı, Mehmet H. Doğan, Adam Yayınları2000 Şiir Coğrafyamız, Osman Bolulu, Damar YayınlarıGünümüz Türk Şiiri- 1998/1999 (2 yıl bir arada), Hüseyin Cahit Kesre, İnsan Şiir DefteriŞiir 99, Hasan Öztoprak-Adnan Özer, Gendaş Kültür

2000 2001 Şiir Yıllığı, Mehmet H. Doğan, Adam Yayınları2001 Şiir Yıllığı 2002, Veysel Çolak, E Dergisi2002 2003 Şiir Yıllığı, Mehmet H. Doğan, YKY2003 2004 Şiir Yıllığı, Mehmet H. Doğan, YKY

2003 Şiir Yıllığı, Veysel Çolak, Agora Yayıncılık2004 Edebiyat Yıllığı, Metin Celal-Kadir Aydemir, E DergisiToplumsal Şiirler 2003, Özgen Seçkin, Damar Yayınları

2004 2004 Şiir Yıllığı, Veysel Çolak, Yom SanatŞiir Defteri- 1980 Sonrası Şiir ve Hayat, Cenk Gündoğdu-Şeref Bilsel, Toroslu YayınlarıToplumsal Şiirler 2004, Özgen Seçkin, Damar Yayınları2004’ün 104 Şiiri, Hüseyin Alemdar-Yılmaz Arslan, Mor Taka Dergisi

2005 2005 Şiir Yıllığı, Veysel Çolak, Eski BroyŞiir Yılığı 2005, Bâki Asiltürk, YKY2005 Şiir Yıllığı, Sezgin Öndersever, Şair ÇıkmazıTürk Şiiri 2005, Hakan Arslanbenzer, Büyükharf YayıncılıkŞiir Defteri-Şiir ve Hayat 2006, Cenk Gündoğdu-Şeref Bilsel, Toroslu Yayıncılık

2006 2006 Şiir Yıllığı, Veysel Çolak, İlya YayıncılıkŞiir Yıllığı 2006, Bâki Asiltürk, YKYTürk Şiiri 2006, Hakan Arslanbenzer, Büyükharf YayıncılıkŞiir Defteri-Şiir ve Hayat 2007, Cenk Gündoğdu-Şeref Bilsel, İkaros Yayıncılık

2007 2007 Şiir Yıllığı, Veysel Çolak, Digraf YayıncılıkŞiir Yıllığı 2007, Bâki Asiltürk, YKYTürk Şiiri 2007, Hakan Arslanbenzer, Büyükharf YayıncılıkŞiir Defteri-Şiir ve Hayat 2008, Cenk Gündoğdu-Şeref Bilsel, İkaros YayınlarıŞiir Kitapları ve Hayat 2007, Fergun Özelli-Hayri K. Yetik, İlya YayınlarıŞiir Teknesi Yıllığı 2007 (Şiirle Yüz Yüze), Aydın Şimşek- Ersan Erçelik, Kanguru Yayınları

2008 2008 Şiir Yıllığı, Veysel Çolak, Digraf Yayıncılık Şiir Yıllığı 2008, Bâki Asiltürk, YKY

Şiir Defteri-Şiir ve Hayat 2009, Cenk Gündoğdu-Şeref Bilsel, İkaros Yayınları

11