2017 İşgücü İstatistikleri tarım sektöründe neler oluyor ...alkollü içecekler ve tütün...
TRANSCRIPT
2017 İşgücü İstatistikleri Tarım Sektöründe Neler Oluyor? Röportaj: Mali Müşavir Olmak
Dünya Bankası Türkiye İçin Büyüme Tahminini Açıkladı
/ iktisatsbf [email protected]
9. Sayı
Nisan 2018
EkoHavadis
Sahibi
SBF İktisat Bölüm Başkanlığı Adına
Doç. Dr. Kadir ARSLANBOĞA
Editör Gülden KIVIRCIK
Redaksiyon Abdülkadir AY
Adres
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Terzioğlu Kampüsü
Siyasal Bilgiler Fakültesi Kat: 2
e-Mail: [email protected]
SBF İktisat Bölüm Başkanı’ndan… Ekohavadis adıyla hazırladığımız derginin yeni sayısıyla siz değerli okuyucularımızla birlikteyiz. Bundan tam bir yıl önce İktisat bölümündeki öğrencilerimizle olan münasebetimizi ders veren-ders alan dışına çıkararak çeşitli faaliyetlerle bö-lüm, fakülte ve üniversite içerisinde mesleki farkındalık oluş-turmak arzusunda idik. Şükürler olsun ki, bir senelik süreç sonunda amaçlarımızın çoğunu gerçekleştirmenin mutluluğu-nu yaşamaktayız. İktisat Bölüm Başkanlığı altında öğrencilerimizle yaptığımız faaliyetlerimizi dört farklı alanda planladık. Bunlar, öğrenci-lerimizin yazar olarak yer aldığı aylık dergi; geleceğe yönelik bilgi ve mesleki tecrübelerimizi artırmak amacıyla düzenle-nen konferanslar; metin yazarlığını ve sunuculuğunu öğrenci-lerimizin yaptığı radyo programı ve son olarak da kampüs dışarısında gerçekleştirdiğimiz kahvaltı, gezi vb. sosyal orga-nizasyonlardır. Bölümün öğretim üyeleri ve öğrencileri olarak teoride gördü-ğümüz derslerin pratik hayata yansımalarını müşahede etmek amacıyla birçok başlık altında iktisadın piyasadaki cereyanla-rını bir dergide toplamayı düşündük. Bu faaliyet ile bölüm içerisindeki bütünleşmeyi sağlamakla birlikte, ekonomist ola-rak mezun olacak öğrencilerimizin pratik alandaki beceri, yorum ve öngörülerini geliştirmek hedefiyle Ekohavadis adında pdf olarak bir dergi çıkarmaktayız. Bu sayede birçok öğrenci arkadaşımız çeşitli konular hakkında yaptıkları araş-tırmalar sonrasında iktisadın uygulama alanlarında pratik bil-giler edindikleri gibi, ekonomi ve piyasanın geneli noktasında da bilgi birikimlerinin artması sağlanmaktadır. Dergi faaliyetlerimizle birlikte iki sene üst üste Türkiye’nin en iyi üniversite radyosu seçilen Kampüs Fm’de ekonomi haberleri sunma düşünce ve isteğimiz gerçekleştirdik. Her pazartesi saat 10:10’da iktisat bölüm öğrencilerimizin hazırla-yıp sunduğu Ekohavadis isimli radyo programımızla sizlerle sözel ortamdayız Bölüm faaliyetlerimizden bir diğerinde ise konferanslar ve workshop düzenledik. Konuşmacı olarak yerel ve ulusal bir-çok önemli ismi tecrübe ve bilgi birikimlerinden faydalanmak amacıyla davet ettik. Şimdiye kadar sekiz konferans düzenle-dik. Bir tane de Ekonomi Haberciliği konusunda workshop tertip ettik. Bu dönem itibariyle de konferanslarımız devam edecektir. Son faaliyet olarak da sosyal organizasyonlar düzenleyerek birlikteliğimizi kampüs ve şehir dışına çıkardık. TBMM ve Anıtkabir ziyaretleri ile şehir içerisinde çeşitli amaçlarla top-lantılar düzenledik. Sosyal faaliyetlerimizde devam edecektir. Belirtmiş olduğumuz tüm faaliyetler İktisat bölüm mensupları tarafından gerçekleşse de diğer bölümlerden ve fakültelerden de arkadaşlarımız katılım ve katkı sağlamaktadırlar. Sizlerden isteğimiz, öğrenci arkadaşlarımızın büyük coşku ve hevesle yapmış olduğu faaliyetlere destek vermenizdir. Sevgilerimle..
Doç. Dr. Kadir ARSLANBOĞA
Ekonomi EkoHavadis
PİYASALARIN SEYRİ
İ lk olarak “Finansal piyasa nedir ondan bahsedelim. Finansal piyasa denil-
diğinde ilk akla gelen para piyasası ve ser-maye piyasası olacaktır. Bir yandan ise fi-nansal piyasa, fon arz ve taleplerinin karşı-laştığı piyasalar olarak ifade edilebiliyorken başka bir deyişle fazla parası olanlar ve pa-raya ihtiyacı olanların ortak noktasıdır da diyebiliriz. Akla gelebilecek ilk sorulardan bir tanesi ise “Peki sermaye piyasası ve pa-ra piyasasını birbirinden ayı-ran en önemli fark nedir?” Vade yapısıdır. Para piyasası, fon arz ve taleplerindeki kısa dönemi kapsar. Sermaye piyasa-sı ise fon arz ve taleplerinin ger-çekleşmiş olduğu uzun dönemi-ni kapsar. Finansal piyasaların öneminden de bah-setmek gerekirse gelişen teknoloji daha geniş kitleye ulaşılmasına imkan veriyor aynı zamanda mobilitiye de rahatlıkla yer veriyor bu sebeple hem bireylerin hem de kurumların etkin kullanımına sunuluyor. Yani burdan anlayabileceğimiz sadece ku-rumlar için değil aynı zamanda bireyler için de önemi büyüktür.
SPK HUKUKİ İŞLEM SÜRECİNİ BAŞ-LATTI ! Gündemden ilerlediğimizde çok değil birkaç gün önce SPK’nın izinsiz forex işlemi yapan 10’u Aşkın internet sitesinin (xtrade.com,
anadoluforex.com, capmbeu.com, karkapi-tal.com, trade360.com, yatirimfx.com, mar-kets53.com, cryptofx500.com, libe-ralfx.com, klasfx13.com, fbs-turkey.com, galafx3.com, lp.galafx3.com, avatradeturkish.com, ad-minmarkets2.com, limitforex4.com ve forekstur.com) erişiminin engellenmesi için hukuki işlem
başlattığı gözlerden kaçmıyor. Yani bu da demek olu-yor ki geli-şen tekno-loji kötüye kullanıldı-ğında ser-maye piya-sasına zarar vermesi beklendik bir sonuç-tur.
2
Ekonomi EkoHavadis
TCMB PARA POLİTİKASI KURU-LU’NDA ALINAN YENİ KARARLAR Para Piyasası’ndaki hareketlilikle Merkez Bankası bünyesindeki Bankalar arası Para Piyasası ve Borsa İstanbul Repo–Ters Repo Pazarlarında uygulanmakta olan faiz oranları ile bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının aşağıdaki gibi sabit tutulması-na karar verdi. Gecelik faiz oranları: Marjinal fonlama
oranı yüzde 9,25, Merkez Bankası borçlan-ma faiz oranı yüzde 7,25. Bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı yüzde 8 oranında olmasına karar ve-rildi. Geç Likidite Penceresi faiz oranları ise; Geç Likidite Penceresi uygulaması çerçeve-sinde, Bankalar arası Para Piyasası’nda saat 16.00–17.00 arası gecelik vadede uygulanan Merkez Bankası borçlanma faiz oranı yüzde 0, borç verme faiz oranı yüzde 12,75 olarak gerçekleşirken mart ayında genel kurulun toplanmasıyla alınan yeni kararlar ile yeni oranlar bu şekilde oldu. Enflasyon ve enflasyon beklentilerinin bu-lunduğu yüksek seviyeler fiyatlama davra-nışları üzerinde risk oluşturmaya devam et-
mekte. Ana eğilime ilişkin göstergeler katı-lık sergilerken çekirdek enflasyonun yüksek seyrettiği gözlenmektedir. Bu çerçevede Kurul, para politikasındaki sıkı duruşun ko-runmasına karar vermiştir. Merkez Bankası fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki bütün araçları kul-lanmaya devam edecektir. Enflasyon görü-nümünde baz etkisi ve geçici faktörlerden bağımsız, belirgin bir iyileşme ve hedeflerle uyum sağlanana kadar para
Politikasında ki sıkı duruş kararlılıkla sürdürülecektir. Enflasyon beklentileri, fi-yatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler yakından izle-nerek ihtiyaç duyulması halinde ilave para-sal sıkılaştırma yapılabilecektir.
Vesile ÇAVUŞOĞLU
3
Ekonomi EkoHavadis
2 3 Mart 2018 tarihli, 27699 sayılı bülten ile
TÜİK tarafından ‘2017 Yılı İşgücü İstatistik-
leri’ açıklandı. İlgili bültenin değerlendirilmesine
geçmeden önce kısaca ‘işgücü’, ‘istihdam’,
‘işsizlik’ ve ‘işgücüne katılım oranı’ kavramla-
rından bahsedeceğim. İstihdam kavramı, ülkede-
ki mevcut iş gücünün ekonomik faaliyetler içeri-
sinde sürekli biçimde çalıştırılmasıdır. Dar ve
geniş anlamda iki farklı şekilde yorumlanabilir,
dar anlamda sadece emek, geniş anlamda ise
emeğin yanında sermaye, toprak gibi diğer üre-
tim faktörleri de ele alınarak bir yorumlama ve
tanımlama yapılabilir. İşgücü ise çalışanlar ve
işsizlerin toplamından oluşur. Yani çalışma ya-
şında olduğu halde iş aramayanlar bu hesaplama-
ya dâhil edilmez. İşsizlik, çalışmayan ve iş ara-
yan yetişkin emeğin sayısını ifade eder. İşgücü
kavramında
olduğu gibi
burada da iş
aramayan kim-
seler işsiz sa-
yılmazlar. Son
olarak İşgücü-
ne katılım
oranı, işgücü-
nün yetişkin
nüfusa oran-
lanması ile
elde edilir. Bu oranın yüksek olması bir toplumda
yetişkin nüfusun çalışma istek ve arzusunun yük-
sek olduğu anlamına gelir. Fakat bu oran hesap-
lanırken işsizler de dâhil edilir oranın yüksekliği-
nin nedeni işsizler kesimi ise bu durum olumlu
şekilde yorumlanamaz. Bu kısa bilgilendirme
sonrasında oranları incelemeye geçebiliriz.
Bu istatistikler doğrultusunda aşağıda ilgili
tanımların matematiksel ifadesine göre basit
bir işlemle işgücüne katılım oranı tanımına
göre bir yorumlama getirecek olursak;
İşgücü= Çalışan + İşsizler, Yetişkin Nüfus= Çalışan+İşsizler+İş Arama-yanlar,
İşgücüne Katılım Oranı = *100 şeklinde ma-
tematiksel olarak ifade edilir. Bu durumda
ilgili istatistikler yerine koyulacak olursa;
İşgücüne Katılım Oranı = *100 =0,5273*100~=
%52,8 şeklinde
hesaplanmıştır.
Burada önemli
olan denklemde
pay kısmında
yazan değer ne
kadar yüksek
olursa işgücüne
katılım oranı da
o derece yüksek
olacaktır. Fakat
bu hesaplama
yapılırken dikkat edilmesi gereken husus pay da
belirtilen çalışan nüfus sayısının fazla olması iş-
siz nüfus sayısının ise az olmasıdır. Lakin payda
da belirtilen değer ise bir ülkenin işgücüne katıla-
bilecek potansiyeli olan ve katılmış nüfusu ifade
eder. Payda da ki değerin azalması durumunda
ise üretime dâhil edilecek emeğin azalması anla-
mına gelmektedir. Payda kısmında yer alan yetiş-
4
2017 YILI İŞGÜCÜ İSTATİSTİKLERİ
Ekonomi EkoHavadis
kin nüfus çalışanlar, işsizler ve iş aramayanları
ifade eder. Çalışanlar açısından bir sorun
teşkil etmez fakat işsizler ve iş aramayan
bireylerin sayısının fazla olması üretime gir-
di olarak kullanılacak emeğin azalması ve
bu durumda emek yetersizliğine neden ola-
caktır. Planlamalar yapılırken özellikle iş
aramayanlar yani buradan kasıt istediği alanlar-
da iş bulamayan veya çalışma koşulları, maaş, sosyal
haklar gibi faktörleri kendisine uygun bulmayan bi-
reyler düşünülerek ve çalışmama sebepleri araştırılıp
bu sebeplerin ortadan kaldırılmasına yönelik kısımla-
ra dikkat edilmelidir. Bu durumda hem istihdam ora-
nı artacak hem de ilgili bireylerin ve toplum refahı
artacaktır. Fakat bu duruma ek olarak doğal işsizlik
şeklinde ifade edilen friksiyonel ve iradi işsizliğin
matematiksel değerlerinin toplamlarından oluşan
işsizlik oranının bir ekonomi normal seviyesinde
seyretmekte devam ederken işsizlik oranının %5-%
5,5 seviyesinde var olan işsizlik oranı olarak kabul
edilmektedir. Burada ifade edilen friksiyonel işsizlik
kavramı emeğin normal bir biçimde yer değiştirmesi-
ne bağlı olarak ortaya çıkan bir işsizlik türüdür. İradi
işsizlik ise cari ücret düzeyinde çalışma imkânı ol-
masına rağmen bireyin çalışmaması olarak nitelendi-
rilmektedir. Yani bireylerin tercihleri de bu hesapla-
malarda ön plana çıkmaktadır. Fakat ilgili istatistik-
ler bu durumda kriz yaratıcı bir sorun olmadığını
göstermektedir.
5
Ekonomi EkoHavadis
6
İşgücü 2017 yılında bir önceki yıla göre 1 mil-yon 108 bin kişi artarak 31 milyon 643 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,8 puan artarak %52,8 olarak gerçekleşti. Erkeklerde işgücüne ka-tılma oranı 0,5 puanlık artışla %72,5, kadınlarda ise 1,1 puanlık artışla %33,6 olarak gerçekleşti. İşsizlik ve istihdam oranlarının iller bazında da-ğılımı şekildeki gibidir;
İşsizlik oranı en yüksek bölge %26,9 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) iken, işsizlik ora-nı en düşük bölge %3,6 ile TR90 (Trabzon, Or-du, Giresun, Rize, Artvin, Gümüşhane) oldu. En yüksek istihdam oranı %54,4 ile TR82 (Kastamonu, Çankırı, Sinop) Bölgesi’nde ger-çekleşti. En düşük istihdam oranı ise %28,2 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) Bölge-si’nde oldu.
En yüksek işgücüne katılma oranı %59,1 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) Bölgesi’nde gerçekleşti. En düşük işgücüne katılma oranı ise %38,6 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) Bölgesi’nde oldu. Son olarak illere bağlı istatistiklerde dikkat çe-
ken nokta TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt)
illerini kapsayan bölge işsizlik oranının en yük-
sek, istihdam ve işgücüne katılım oranının en
düşük olduğu bölge olarak belirtilmiştir. Bu böl-
gedeki illerde üretim yapılabilmek ve dolaylı
olarak istihdamın arttırılıp işsizliğin düşürülebil-
mesinde rol oynayan faktörler nüfusun yaşa da-
ğılımı, bireylerin eğitim seviyesi, illerin fiziki
yapısı, toplum ve birey tercihleri, hali hazırda
bulunan sosyal düzen şeklindedir. İlgili illerin
göç vermesi ve nüfusu bu bölgede tutabilecek
cazibe ve çekicilik düzeyinin düşük olması belir-
tilen istatistiklerde de açıkça görülmektedir.
İlker GÜDÜCÜ
Ekonomi EkoHavadis
T ürkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2018 yılı Mart ayı enflasyon rakamlarını açık-
ladı. Enflasyon, mart ayında yüzde 0,99 artarken, yıllık bazda yüzde 10,23 oldu. Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) aylık yüzde 0,99 arttı. TÜFE’de 2018 yılı Mart ayında bir önceki aya göre %0,99, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 2,77, bir önceki yılın aynı ayına göre %10,23 ve on iki aylık ortalamalara gö-re yüzde 11,14 artış gerçekleşti. Aylık en yüksek artış yüzde 2,03 ile gıda ve alkolsüz içe-cekler gru-bunda oldu Ana harcama grupları itiba-riyle 2018 yılı mart ayında endekste yer alan gruplar-dan, sağlıkta yüzde 1,90, giyim ve ayakkabıda yüzde 1,05, eğitimde yüz-de 0,94 ve lokanta ve otellerde yüzde 0,83 artış gerçekleşti. Zam şampiyonu karnabahar oldu Mart ayında en yüksek fiyat artışı yüzde 54,57 ile karnabaharda, en fazla fiyat düşüşü ise yüzde 13,42 ile salatalıkta görüldü. Alkollü içecekler ve tütün grubunda aylık değişim gerçekleşmedi. Ana harcama grupları itibariyle 2018 yılı mart ayında endekste düşüş gösteren bir grup olmadı. Yıllık en fazla artış yüzde 15,41 ile ev eşyası grubunda gerçekleşti TÜFE’de, bir önceki yılın aynı ayına göre
ulaştırma yüzde 13,41, lokanta ve oteller yüzde 11,67, eğitim ve çeşitli mal ve hizmet-ler yüzde 10,87 ile artışın yüksek olduğu di-ğer ana harcama gruplarıdır. Aylık en yüksek artış yüzde 1,32 ile Antal-ya, Isparta, Burdur’da oldu İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması (İBBS) 2. Düzey ’de bulunan 26 bölge içinde, bir önceki yılın aralık ayına göre en yüksek artış
yüzde 3,56 ile TR61 (Antalya, Is-parta, Burdur) bölgesinde, bir önceki yılın aynı ayına gö-re en yüksek artış yüzde 11,36 ile TR31 (İzmir) bölge-sinde ve on iki aylık ortalama-lara göre en yüksek artış yüzde 12,40 ile TRC1 (Gaziantep, Adıyaman, Kilis) bölge-sinde gerçek-leşti. Mart 2018’de endekste kap-sanan 407
maddeden; 34 maddenin ortalama fiyatların-da değişim olmazken, 297 maddenin ortala-ma fiyatlarında artış, 76 maddenin ortalama fiyatlarında ise düşüş gerçekleşti.
Gülden KIVIRCIK
7
MART AYI ENFLASYON
Dış Ticaret EkoHavadis
8
M art ayında kriz mi yaşı-
yoruz? Piyasaların ani dalgalanmalarının etkisi bü-
yük oldu mu? Dolar 4 Euro 5
tartışmaları yapıp sosyal medyada trend olup büyük
haraketlilik ve tepkilerle ge-
çen bir mart ayını daha geride bıraktık fakat gelen sonuçlar-
la şaşkınlık yaşamadık değil
ihracatımız tüm zamanların
en yüksek seviyesine ulaşa-
rak yeni bir rekor kırdı.
2018 yılı mart ayında ihracat geçen yılın aynı ayına göre %8,01 artarak, 15 milyar 599
milyon dolar oldu. 2018 yılı-nın ilk çeyreğinde ihracat ge-çen yılın aynı dönemine göre %9,10 artarak 41 milyar 220 milyon dolara ulaştı. İthalata bakarsak açıkçası orda biraz hüsrana uğruyoruz ithalat ise %12,77 artarak 21 milyar 421 milyon dolar ol-du. Dış ticaret hacmi geçen yılın aynı ayına göre %10,71 artarak 37 milyar 21 milyon
dolar oldu. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise %72,8 oldu.
Otomotiv sektörü şam-piyonluğunu korudu 2018 yılı mart ayında en çok ihraç edilen otomotiv sektörü
yine zirvede kaldı “Motorlu
kara taşıtları, traktörler, bisik-letler, motosikletler, diğer
kara taşıtları” faslını (2 mil-
yar 671 milyon dolar), “Kazanlar, makinalar, meka-
nik cihazlar ve aletler, nük-leer reaktörler” (1 milyar 411
milyon dolar) ve “Demir ve
Çelik” (989 milyon dolar) ihracatı takip etti.
İHRACAATTA TARİHİ REKOR
Dış Ticaret EkoHavadis
İthalatta ilk sırayı “Mineral yakıtlar” aldı 2018 yılı mart ayında en çok ithal edilen “Mineral yakıtlar, mineral yağlar ve bunların
damıtılmasından elde edilen ürünler” faslını (3
milyar 329 milyon dolar), “Kazanlar, makina-lar, mekanik cihazlar ve aletler, nükleer reaktör-
ler” (2 milyar 613 milyon dolar) ve “Demir ve
çelik” (1 milyar 800 milyon dolar) ithalatı takip etti.
İhracatta İlk 3 Ülkenin Genel İçindeki Payları;
İhracatımızda İlk 3 Sırada Almanya,
İngiltere ve İtalya Yer Alıyor
2018 yılı Mart ayında en fazla ihracat yapılan ilk 3 ülke sırasıyla; Almanya (1 milyar 509 mil-
yon dolar), İngiltere (1 milyar 43 milyon do-
lar) ve İtalya (962 milyon dolar) şeklinde ger-çekleşti.
En fazla ithalat yapılan ilk üç ülke sırasıyla;
Rusya (2 milyar 145 milyon dolar), Almanya (2 milyar 102 milyon dolar) ve Çin (2 milyar 1
milyon dolar) olarak gerçekleşti.
En Fazla İthalat Yaptığımız Ülkeler İse Sırasıyla Rusya, Almanya ve Çin Oldu; 2018 yılı Mart ayında en fazla ithalat yapılan ülke Rusya (2 milyar 145 milyon dolar) olur-ken, bu ülkeyi sırasıyla Almanya (2 milyar 102 milyon dolar) ve Çin (2 milyar 1 milyon dolar) izlemektedir.
Abdülkadir AY
9
Yatırım EkoHavadis
H ükümetlerin temel hedefi ve görevi vatan-daşların refah düzeyini artırmaktır. Bu
doğrultuda makroekonomik anlamda istikrarın korunması üretimin artırılması ve halkın refah düzeyinin maksimize edilmesi için büyümeyi hızlandırarak istihdamı daha da artırmak enflas-yonu düşürerek fiyat istikranın sağlamak ve ko-rumak ülke içi tasarrufları artırmak cari işlemler açığını azaltmak kamu mali dengelerini ve mali disiplini daha da güçlendirerek makroekonomik ve finansal istikrarı koru-mak temel amaçtır. Hükümetler bu amaç ve hedefleri gerçekleştirmek için kamu harcaması yatı-rımı yapar. Yaptığı kamu harcamasıyla toplam talebe doğrudan etki ederek eko-nomik iyileşmeyi hızlandı-rır. Hükümetler yatırım konusunda tek başlarına değillerdir. Özel kesim yatırımı ve yapılan iş birli-ğiyle makroekonomik bü-yüme en iyi hızıyla sağla-nır. Her yıl gelecek yıl için kalkınma, gelişme ve yatırım planlamaları yapı-lır. 2017 yılının Ekim ayında 2018-2020 yılları-nı kapsayan kamu yatırımı planlanmış ve halka arz edilmiştir. Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, 2018 yılı için kamu olarak 141 milyar liralık bir yatırım söz konusu olduğunu özel kesimin ise 1 trilyon lira-ya yakın bir yatırım yapacağını vurgulamış, 2018 yılında ilk kez kamu ve özel yatırımlarının 1 trilyon lirayı geçmesini beklediklerini belirtmişti. Bakan Elvan 2002 yılına göre özel kesim yatırımla-rının 4 kat arttığını söyle-miş özel kesimin ekono-mideki payının %86 ka-munun ise %14 olduğunu söyleyerek bu durumdan oldukça memnun olduğu-nu söylemişti Şu an gözlenen durum ise beklenen bütçenin sağla-namadığını gösteriyor. 2018 Yılı Yatırım Progra-mı'ndan derlenen bilgilere göre, kamu yatırımlarına bu yıl 88,1 milyar lira bütçe ayrıldı.
Özel kesim yatırımlarının özellikle yabancı yatı-rımcıların geçmiş yıllara göre tereddüt içinde olduğu görülüyor bunun en büyük sebebi yaşa-nan terör olayları. Ortadoğu’daki savaş, OHAL, Güney Doğu’daki çatışma ortamı devam ettiği müddetçe Türkiye yabancı yatırımcı açısından risk altında. Bu durumun önüne geçilmesi için ise hükümet elinden gelen tüm olanakları kul-lanmakta. Yatırımcıyı korumak için yeni sistem-ler üzerinde çalışılmakta bozulan güven ortamı-
nı tekrar sağlamaya çalış-makta.
Ekonomi Bakanlığı tarafın-dan Türkiye'nin mevcut veya gelecekte ortaya çıka-bilecek ihtiyaçlarını karşıla-ma, arz güvenliğini sağla-ma, dışa bağımlılığını azalt-ma ve teknolojik dönüşü-münü sağlama hedeflerini gerçekleştirebilmek için Proje Bazlı Yatırım Teşvik Sistemi geliştirildi. Söz ko-nusu sistem çerçevesinde
birçok firmayla görüşmeler sürerken, bugüne kadar petrokimya, savunma sanayi, ulaşım sis-temleri, enerji teknolojileri, havacılık ve uzay gibi sektörlerde hayata geçirilecek 19 firmaya ait toplam yatırım tutarı 125 milyar lira olan 23 projenin desteklenmesi kararı alındı. Firmalara sertifikalarını Cumhurbaşkanı Erdoğan verecek. "Süper teşvik" olarak da adlandırılan Proje Bazlı
Teşvik Sistemi kapsamında firmalara sertifikalarının, Cumhurbaşkanlığı Külliye-si'nde düzenlenecek törenle Cumhurbaşkanı Recep Tay-yip Erdoğan tarafından ve-rilmesi bekleniyor.
10
SOSYAL DEVLET YATIRIM DÖNGÜSÜ
Yatırım EkoHavadis
Oluşturulan sistemin ayrıntıları ise şu şekilde; Proje Bazlı Teşvik Sistemi kapsamında yatırım-cılar; gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, bina inşaat harcamaları için KDV iadesi, yatırım tutarının 2 katına kadar Kurumlar Vergisi ı̇ndiri-mi veya 10 yıla kadar Kurumlar Vergisi ı̇stisna-sı, 10 yıla kadar sigorta primi ı̇şveren hissesi desteği, 49 yıl süreyle bedelsiz yatırım yeri tah-sisi, yatırımın tamamlanmasını müteakip öngö-rülen istihdamın 5 yıl sağlanması şartıyla söz konusu taşınmazın bedelsiz olarak yatırımcıya devredilmesi, yatırımın finansmanında kullanı-lan yatırım kredisi için 10 yıla kadar faiz veya kar payı desteği ya da hibe desteği, 10 yıl sürey-le gelir vergisi stopajı desteği, enerji tüketim harcamalarının yüzde 50'sine kadar en fazla 10 yıla kadar enerji desteği, 5 yılı geçmemek üzere aylık brüt asgari ücretin 20 katına kadar nitelikli personel desteği, yatırım tutarının yüzde 49'unu geçmemek üzere ve edinilen payların 10 yıl için de halka arz veya yatırımcıya satışı şartıyla ser-maye katkısı, kamu alım garantisi ve altyapı desteğiyle izin, ruhsat, tahsis, lisans ve tesciller-de istisna getirilmesi şeklindeki desteklerin bir veya birden fazlasından yararlanabilecekler.
KAMU KESİMİNİN 2018 YATI-RIMLARININ SEKTÖREL DAĞI-LIMI
Tabloda hükümetin 2018 yılı için en çok ulaştır-ma ve haberleşme hizmetine bütçe ayırdığı gö-rünmekte. Hükümetin yaptığı yollar köprüler kamu yatırımının önemli kısmını oluşturmakta. Çanakkale açısından bu yatırımın önemi ise 2021 yılında tamamlanması planlanan 1915 ÇA-NAKKALE KÖPRÜSÜ. Avrupa ve Asya kıta-larını bir kez daha birleştirecek olan bu köprü dünyanın en uzun asma köprüsü olacak. Bu köp-rü için 10 milyar 354 milyon 576 bin 202 lira harcanacak. Hükümet günlük 45.000 araç geçişinin garanti-sini verdiği köprü için geçiş ücretinin günümüz değeri ile 15 euro + KDV(80tl) olacağı belirledi.
Gerek devlet eliyle gerek özel kesim yatı-rımlarıyla ekonomik büyüme sağlanmakta. Basit bir olgu gibi görülse de ekonomik anlamda bü-yüme kişiden başlayan bir süreç olduğunu dü-şünmekteyim. Bizler vatandaşlar olarak devleti-
mizin ekonomisine elimizden geldiğince katkı sağlamalı her şeyden önce paraları altınları yas-tık altlarından çıkarmalı piyasada dönen varlık-ları artırmalıyız. Geleceğin iktisatçıları olarak bu anı baz alarak düşünmemeli ileriye yönelik yatırımlar girişimler yapmalıyız ki çorbada bi-
zim de tuzumuz olsun �
Sena GÖKTÜRK
11
Kurum EkoHavadis
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU
S SK, Sosyal Sigor-talar Kurumu’nun
kısaltmasıdır.1946 yı-lında kurulmuştur. Sosyal sigortalar kuru-mu Türkiye Cumhuri-yeti Sosyal Güvenlik Kurumu’na bağlı bir yapıdır. Bu kurumun amacı; sosyal sigorta-cılık ilkelerine dayalı, sigorta risklerine ve istatistiklerine daya-nan, adil, kolay erişile-bilir, etkin ve mali açı-dan sürdürülebilir mo-dern standartlarda sos-yal güvenlik sistemini yürütmektir. Sosyal Sigortalar Kurumu’nun Görevle-ri Nelerdir?
• Sosyal güvenlik alanında kamu idareleri arasında iş birliği ve koordinasyonu sağla-mak.
• Ulusal kalkınma politikaları ile yıllık uygulama programlarını dikkate alarak sos-yal güvenlik politikalarını uygulamak.
• Sosyal güvenlik politikalarının geliştiril-mesine yönelik çalışmalar yapmak.
• Sosyal güvenliğe ilişkin konularda ulus-
lararası gelişmeleri izlemek, yabancı ül-kelerle yapılacak olan sözleşmelere ilişkin çalışmaları yürütmek. Hizmet sunduğu ger-çek ve tüzel kişileri hak ve yükümlülükle-ri konusunda bilgilen-dirmek, bu hak ve yü-kümlülüklerin yerine getirilmesini kolaylaş-tırmak. Sigortalı olmak ka-nunlarca desteklenmiş bir yükümlülüktür. Çalışan ve işveren
arasında sigorta yükümlülüklerini azaltan bir antlaşma yapılamaz. SSK emeklisi va-tandaşlar Aylık Sosyal Güvenlik Destek Pri-mi ödemek şartıyla tekrar çalışabilir. Elbette sigortasız çalışan veya çalıştırılan çok sayıda vatandaşımız vardır. Bu gibi du-rumlara karşı önlem olarak kişilerin sigorta-sız çalıştıklarında yapılması gereken şunlar-dır:
• Sigorta Müdürlüklerine veya Sigorta İl Müdürlüklerine başvurmak. Çalışmaya başladığınız yılın sonundan itiba-
ren 5 yıl için-de yetkili mahkemelere başvurmak. SGK Danışma hattı ALO 170 'dir.
12
Kurum EkoHavadis
SOSYAL GÜVENLİK
KURUMU
16 Mayıs 2006 tarihinde
Bağkur, SSK ve Emekli San-
dığı kurumlarının devredil-
mesi ile kurulmuş, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlı-ğı'nın ilgili bir kuruluşudur.
Temel amacı; sosyal sigor-tacılık ilkelerine dayalı, et-kin, adil, kolay erişilebilir, aktüeryal ve malî açıdan sürdürülebilir, çağdaş stan-dartlarda sosyal güvenlik
sistemini yürütmektir.
Kurumun görevleri şunlar-dır:
Ulusal kalkınma strateji ve politikaları ile yıllık uygula-ma programlarını dikkate
alarak sosyal güvenlik poli-tikalarını uygulamak, bu politikaların geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak.
Hizmet sunduğu gerçek ve tüzel kişileri hak ve yüküm-lülükleri konusunda bilgi-
lendirmek, haklarının kulla-nılmasını ve yükümlülükle-
rinin yerine getirilmesini kolaylaştırmak.
Sosyal güvenliğe ilişkin ko-nularda; uluslararası geliş-meleri izlemek, Avrupa Bir-liği ve uluslararası kuruluş-lar ile iş birliği yapmak, ya-bancı ülkelerle yapılacak
sosyal güvenlik sözleşmele-rine ilişkin gerekli çalışma-ları yürütmek, usûlüne göre yürürlüğe konulmuş ulusla-rarası antlaşmaları uygula-mak.
Sosyal güvenlik alanında, kamu idareleri arasında ko-ordinasyon ve iş birliğini sağlamak.
Bu Kanun ve diğer kanunlar ile Kuruma verilen görevleri yapmak.
Buse ÇAKİN
13
Kariyer EkoHavadis
İ ktisat bölümü mezunla-rı ne iş yapar konusu
ise burada başlıyor. İkti-sat bölümünden mezun olduktan sonra “İktisatçı” unvanı alınır. Ancak bazı “iktisatçılar” kendilerine “ekonomist” unvanını da vermektedir. Temelde iki unvan yerine “iktisatçı ekonomist” unvanı en doğrusudur. Bu unvan ile kamuda da özel sektörde de birçok iş şansı bulunmaktadır. Genel olarak kamuda Ekonomi ve Maliye alanında birçok me-murluk şansı bulunmaktadır. Özel sektörde ise ik-tisatçılar genellikle bankalarda çalışmaktadır. Bazı büyük şirketlerde 2-3 iktisatçı çalıştırmaktadır. Özellikle uluslararası çalışan birçok şirket ekono-mik faaliyetlerini geliştirmek amacıyla sık sık ikti-satçılardan yararlanmaktadır. Bu bölümü bitirdiyseniz eğer öğretmen, avukat gibi direkt olarak elinizde bir meslek bulunmuyor. Asıl süreçte zaten bundan sonra başlıyor. Eğer özellikle yabancı dil konusunda kendinizi geliştire-bilirseniz birçok şirket iyi bir deneyime sahip olan bir iktisatçı ile çalışmak isteyecektir. Deneyim ise ilk yıllardaki stajlar ve nispeten daha düşük maaş ile çalışmanın kabul edildiği şirketler olacak. Yani her şey sizin elinizde bitiyor, kendinizi geliştirme-niz gerekiyor. Bu yazıda Meslek Memurluğu ve Hesap Uzmanı meslekleri anlatılmıştır.
1-Meslek Memurluğu Meslek memurları, Dışişleri Bakanlığının gö-revlerinin yerine getirilmesinde, çeşitli kade-melerde görev ve sorumluluk alarak diplomasi mesleğini icra eden Bakanlığın yönetici kadro memurlarıdır. Diplomasi mesleği, tarih boyunca devletle-rin ulusal çıkarlarının korunmasında ve hatta ulusların kaderlerinin tayin edilmesinde belir-leyici bir rol oynamıştır. Mesleğin bu özelliği-nin bugün de geçerliliğini koruduğu kuşkusuz-dur. Bununla birlikte, uluslararası ilişkilerde son yıllarda meydana gelen hızlı gelişmeler karşı-sında diplomasi mesleği de yeni bir nitelik ve kapsam kazanmıştır. Diplomatlar, geçmişe kıyasla bugün çok daha geniş bir alan içinde mesleklerini icra etmek durumundadırlar. Si-yasi konuların yanı sıra, ticaret, ekonomi, kül-tür/sanat, bilim, tanıtım gibi bir toplumu doğ-rudan ilgilendiren konular da diplomatların
14
YILLARDIR CEVAPLANAMAYAN SORU İKTİSAT MEZUNLARI NE İŞ YAPAR?
Kariyer EkoHavadis
sorumluluk alanları arasına girmiştir. Diplomasinin faaliyet alanlarının önümüzdeki dönem-de daha da genişleyeceğinden şüphe edilmemektedir.
Nasıl Meslek Memuru Olunur? Dışişleri Bakanlığı meslek memurları, adayların yabancı dil ve okul bilgileri ile muhake-me, kavrayış ve ifade yeteneklerinin ölçüldüğü, yazılı ve sözlü aşamalarından oluşan yarış-ma sınavı ile seçilirler.
Aday Meslek Memurluğu Sınavına Katılma Şartları Nelerdir? Dışişleri Bakanlığı meslek memuru olmak için, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48'inci maddesinde yer alan devlet memuru olma koşullarına ilaveten aşağıdaki şartlar ara-nır: a) Yazılı eleme sınavının ilk günü itibariyle 31 yaşından gün almamış olmak, b) Siyasal Bilgiler, İktisat ve İktisadi ve İdari Bilimler Fakültelerinin dört yıl süreli eğitim veren uluslararası ilişki-ler, kamu yönetimi, siya-set bilimi, iktisat, maliye, işletme ve ekonomi bö-lümlerinden, Hukuk Fa-kültelerinden veya bu dal-lara öğrenim programla-rında ağırlıklı olarak yer veren (bu konuda Bakan-lığın takdiri esastır) denk-liği YÖK tarafından onaylanmış yabancı öğre-nim kurumlarından me-zun olmuş olmak, c) ÖSYM tarafından yapı-lan KPSS sınavından, Ba-kanlığımız aday meslek memurluğuna giriş için belirlenmiş puan türünden (KPSS36), sınav ilanında duyurulacak yeterli puanı almak, d) Erkek adaylar için, mu-vazzaf askerlik hizmetini yapmış veya erteletmiş olmak, e) Her türlü iklim şartlarına dayanıklı olduğunu tam teşekküllü resmi hastane raporu ile bel-
gelemek (bu belge sınavı kazananlardan istenecektir).
2-HESAP UZMANI Kamu Maliyesinin temel sorunu vergi konusuyla uğraşan Hesap Uzmanları Kurulu, hem ülke çapında üst düzeyde vergi denetimini gerçekleştirmekte, hem de vergi politikalarının belirlenmesi çalışmalarına katılarak modern vergi sisteminin oluşumunda ve topluma be-nimsetilmesinde görev üstlenerek Türk Vergi Sistemiyle özdeşleşmiş bulunmaktadır. Ülke-mizde vergi hukuku, vergi yönetimi, denetim ve vergi inceleme konularındaki gelişmelere öncülük etmekte; vergi sistem ve tekniği, muhasebe, mali tablolar ve işletme denetimiyle ilgili kuramsal yapıların geliştirilmesi, uygulama kalitesinin artırılması ve bilgi düzeyinin yükseltilmesi amacıyla teknik ve bilimsel çalışmalar yapmakta ve bu çalışmaları kamunun
15
Kariyer EkoHavadis
hizmetine sunmaktadır.
Hesap Uzmanlarının Görev Ve Yet-kileri Hesap Uzmanları Kurulu doğrudan Mali-ye Bakanına bağlı danışma ve denetim biri-mi olup bu Kurulun mensubu Hesap Uz-manları, Bakan adına büyük işletmeler nez-dinde dış kamusal denetim yaparlar. İşletme denetiminin kapsamı 4709 sayılı Kuruluş Kanunu ile Maliye Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında l78 sayılı Kanun Hük-münde Kararnamede belirlenmiştir. Buna göre Hesap Uzmanlarının başlıca görevleri
şunlardır: a) Gelir Kanunlarının verdiği yetkiye daya-narak gerçek kişi ve kurumlar nezdinde ver-gi incelemesi yapmak, b) Diğer mali mevzuat gereğince her türlü dış denetim işlerini yapmak ve sonuçlarını izlemek, c) Vergi politikasının oluşumuyla ilgili ça-lışmalara katılmak, vergi sistem ve tekniği-nin geliştirilmesi, uygulamadaki tereddüt ve aksaklıkların giderilmesi hususunda araştır-malar yapmak ve önerilerde bulunmak, ver-gi reform çalışmalarına katılmak, d) Ekonomik ve mali yaşamdaki gelişmelere
uygun olarak Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun, Türk Parası Kıy-metini Koruma Kanunu, Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu, Dış Ticaret ve Teşvik Mev-zuatı, Bankalar Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu, Menkul Kıymetler Borsası Hakkın-da Kanun Hükmünde Kararname, Finansal Kiralama Kanunu, Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, İktisadi Kamu Kuruluşları, Dernek ve Va-kıflarla ilgili mevzuatın gerekli kıldığı özel ihtisas ve deneyimi gerektiren alanlarda in-celeme ve araştırmalar yapmak, e) Maliye Bakanı tarafından verilen diğer
görevleri yapmak. Bu görevleri yerine getirirken Maliye Ba-kanı adına kanunların verdiği yetkiyi kulla-nan Hesap Uzmanlarına, her çeşit İhtisas Muhasebesi, Özel Hukuk, Mali Hukuk, Ver-gi Hukuku ve Türk Vergi Sistemi, Mukaye-seli Vergi Hukuku ve Uluslararası Vergi Anlaşmaları, Vergi İnceleme ve Revizyon Teknikleri, İşletme Denetimi ve Finansal Tablolar Analizi alanlarında özel bir eğitim verilmektedir.
Seray KARAKUŞ, Aleyna YİĞİT
16
Analiz EkoHavadis
T arım bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretilmesi, bunların kalite ve verimleri-
nin yükseltilmesi, bu ürünlerin uygun koşul-larda muhafazası, işlenip değerlendirilmesi ve pazarlanmasını ele alan bilim dalıdır. Birçok insanın geçim kaynağı olan tarım Türkiye ‘de de epey yaygındır. Özellikle Anadolu bölgesi uzun yıllardır verimli top-raklarıyla birçok uygarlığın tarımsal faali-yetlerini sürdürmesi için önemli rol oyna-mıştır. Türkiye’de cumhuriyetin ilk yılların-
da tarımı desteklemek ve canlandırmak adı-na birçok faaliyet yapılmıştır. Bunlardan en önemlileri 17 Şubat 1925 tarih ve 552 Sayılı Kanun'la Aşar Vergisi'nin kaldırılması ol-muştur. 1950-1953 yılları arasında tarım sektörü hızlı bir gelişme göstermiş ve ekim alanı 14,5 milyon hektardan 18,8 milyon hektara çıkmış, tahıl ürünleri artışı ile buğ-dayda dünyada 4. sırada ihracatçı ülke olun-muştur. 1960 yılında 1946 yılına göre buğ-day ekim alanları yüzde 100, üretim miktarı yüzde 132; arpa ekim alanları yüzde 63, üre-tim miktarı ise yüzde 124 oranında artmıştır. 1925’li yılardan günümüze gelecek olursak
Tarımsal destekleme rakamı 2016 yılı
için 11,6 milyar TL olarak açıklanmıştır.
Sayıştay’ın raporunda 2016 yılında ödenen
tarımsal destek ödemelerinin 11,3 milyar
TL olduğu belirtiliyor. Söz konusu rakam
bakanlık bütçesinin yüzde 65’ine denk geli-
yor. Sektör için önemli bir bütçe olsa da ra-
porun detaylarında bu miktarın sektöre etki-
sine yer verilmemiş.
2017 yılı içinse tarıma 12,8 milyar li-
ra destek sağlandı. Bakanlar Kurulu kararı
ile aralık ayında kuru fasul-
ye, barbunya, nohut ve börülce ithalatında g
ümrük vergisi oranları sıfıra indirildi. Kır-
mızı et üretimi geriledi. Yıl içinde yüksek
fiyatlar seyreden kırmızı
etin fiyat durumu piyasada
sahtekârların ortaya çıkma-
sına sebep oldu ve piyasaya
sürülmek üzere olan tonlar-
ca at, eşek, domuz eti ele
geçirildi. Birçok ekonomik
gelişme ve sektöre yeni gi-
renler bu haberleri takip
ederken 2018 yılı için gün-
deme şeker fabrikalarının
özelleştirilmesi ile genç çift-
çileri destekleme haberleri
girdi.
Şeker fabrikaları birçok sektörü etkilediği
için kritik bir öneme sahiptir. Türkiye Şeker
Fabrikaları’nın özelleştirilme kararı, 2018-
2020 yıllarını kapsayan “Orta Vadeli Prog-
ram”da (OVP) geçen yıl tekrar gündeme
alınmıştı.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, 2019-2020 yıl-ları için 10’ar milyar liralık özelleştirme he-deflediklerini, TürkŞeker’e bağlı fabrikala-rın öncelikleri arasında olduğunu açıklamış-tı. Süreç başlangıca adım attı. Türkşeker’e ait 14 fabrikanın özelleştirme ihale ila-nı yayımlandı. Bor, Çorum, Kırşehir, Yozgat Şeker Fabri-kası’nın özelleştirme ihalesi için son teklif verme tarihi 4 Nisan 2018, Erzin-can, Erzurum, Ilgın, Kastamonu, Turhal Şe-
17
TARIM SEKTÖRÜNDE NELER OLUYOR?
Analiz EkoHavadis
18
ker Fabrikası için söz konusu tarih 11 Nisan 2018 olarak açıklandı. Af-yon, Alpullu, Burdur, Elbistan ve Muş Şeker Fabrika-sı içinse son teklif verme tari-hi 18 Nisan 2018. Gelecek günlerde kararların etkileri neler ola-cak kamu-oyu bekle-yişte ve konuyu takipte. Gıda Ta-rım ve Hayvancı-lık Bakanı Faruk Çe-lik, Resmi Gazete'de yayımla-nan "Kırsal Kalkınma Des-tekleri Kapsamında Genç Çiftçi Projelerinin Desteklen-mesi Hakkında Tebliğ" ile ilgili olarak aşağıdaki açıkla-masında: "Bakanlar Kurulu Kararı gereği 2016-2018 yıl-larını kapsayacak şekilde genç çiftçi projelerine 30 bin TL hibe verilmesini öngören Genç Çiftçi Projelerinin Des-teklenmesi Programına 2017 yılında da devam edilecek. 2016 yılında yaklaşık 15.000 genç çiftçiye çeşitli projeleri karşılığı olarak 450 milyon TL'lik hibe kullandırıldı. Bu bütçenin 337 milyon TL'si büyükbaş/küçükbaş hayvan-cılık projelerinde, 68 milyon TL'si arıcılık ve kanatlı proje-lerinde, 45 milyonu ise bitki-sel üretim projeleri için kul-landırıldı. Hayvancılık projeleri kapsa-mında; 8.514 genç çiftçiye kişi başı 6 adet olmak üzere toplam 51.084 büyükbaş hay-
van ve 2.680 genç çiftçiye ise kişi başı 40'ar adet olmak üzere 107.200 adet koyun/keçi teslim edildi. Arıcılık ve kanatlı projeleri kapsamında 2.264 genç çiftçiye 68 milyon TL ve bitkisel üretim projele-ri kapsamında 1.520 genç
çiftçiye 45 milyon TL hibe verildi. 2017 yılı için ise programın
bütçesi 483 milyon TL olarak
belirlenmiş olup, 16.100 genç
çiftçimize hibe desteği verile-
cek. Bu bütçenin 330 milyon
TL'lik kısmının en az 11 bin
genç çiftçiye büyükbaş/
küçükbaş projeleri kapsamın-
da verilmesi planlanıyor.”
Demişti. Genç çiftçileri des-
teklemek, kırsaldaki kalkın-
mayı ve tarım sürdürülebilir-
liğini devam ettirebilmek adı-
na atılan bu proje ile birçok
genç iş imkânı buldu ve ha-
yallerine kavuştu. 2018 yılı
için proje başvuruları 02-30
Nisan tarihleri arasında ola-
cağı açıklandı.
Peki ya bu gelişmeler olur-ken çiftçiler hangi sorunlar-la karşılaşıyor?
Tarım alanlarının her geçen
yıl daralması, yüksek girdi
maliyetleri ve üretime katılan
çiftçi sayısının düşme eğili-
minde olması gibi sorunlar
tarım sektörünün temel prob-
lemleridir. Son 10 yılda yak-
laşık 27-28 milyon tarım ara-
zisi kaybe-
dildi diğer
tarım arazi-
lerinin ise
küçük parça-
lı olması,
tarımsal ve-
rimliliğin
düşmesine
neden olu-
yor.
Türkiye’de
üreticilerin dile getirdiği dik-
kat çeken problemlerden biri
girdi maliyetlerinin dünya
fiyatlarının üzerinde olması.
Elektrik, mazot, gübre ve ilaç
gibi üretim materyallerinin
fiyatlarındaki yükseklik üreti-
cilerin kazancını düşürebili-
yor. Öte yandan çiftçilerin
yaşadığı temel sorunlar ara-
sında hemen her çiftçinin
kredi borcunun olması yer
alıyor. Bazı çiftçiler ise sahip
oldukları araziyi verimli kul-
lanamadıkları için bütçesine
ve toprağına zarar veriyor
bunun için bilinçlendirici sa-
ha etkinlikleri isteğinde ka-
muoyu. Bunlar ve daha bir-
çok konu hem ekonomiyi
hem de çiftçilerin geçimleri-
ni, üretimdeki verimliliklerini
etkiliyor.
Şemili Yazgı ŞAHİN
Gündem EkoHavadis
ŞEKER FABRİKALARININ ÖZELLEŞTİRİLMESİ
Ü lkemizde kamuya ait 25, kooperatiflere ait 5, özel sektöre ait ise 3 tane şeker
fabrikası var. Bu fabrikalar 20 milyon ton pancarı işleyerek yılda 2.5 milyon ton şeker üretiyor. Toplam şeker üretiminin 1.4 mil-yon tonunu kamu kuruluşu olan Türkiye Şe-ker Fabrikaları AŞ yani Türkşeker gerçek-leştiriyor. Özelleştirme İdaresi Türkşeker’e ait 25 fabrikanın 14’ünün satışı için hazırlık yapıyor. Türkiye’de Şeker Fabrikaları kurulma çalış-maları Osmanlı İmparatorluğu zamanında 1840’lı yıllarda başladı. Ancak Osmanlı dö-neminde yeterli teşvik olmadığından hiçbir fabrika kurulamadı. İlk şeker fabrikasının kurulması Ata-türk’ün Cumhuri-yeti ilan etmesi ile başladı. Bu konu-da dönemin ilk ciddi teşebbüsünü Uşaklı Molla Ömeroğlu Nuri adında bir çiftçi gerçekleştirdi. Hemen ardından da Türkiye’de ilk şeker fabrikası olan ‘ Uşak Terakki Ziraat T.A.Ş. ‘ kuruldu. 19 Nisan 1923 tarihinde 600.000 TL serma-ye ile kurulan Fabrika yaklaşık 3,5 sene son-ra işletmeye açıldı. Sonrasında Cumhuriyet döneminde açılan fabrikalarla tecrübe kazanan kişiler ve ku-rumlar daha çok fabrika açmayı hedefliyor-lardı. Yapılan teşviklerle Türkiye’nin şeker ihtiyacı kısmen de olsa karşılanıyordu. Uşakta açılan fabrikadan sonra 1934 yılına kadar şeker fabrikalarının sayısı dörde ulaş-mıştı. Tarımsal, teknik ve idari çalışmaların koor-dine edilmesi, sermaye kaynaklarının birleş-tirilmesi amacıyla ayrı şirketler halindeki dört şeker fabrikası, tek bir şirket çatısı al-tında toplatılmak için çalışma başlatılıyor ve bu çalışmalar sonucunda 22 milyon TL ser-mayeli Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. kuru-luyor.
Geçtiğimiz haftalarda gündemde olan şeker fabrikalarımızla ilgili son durum ise şöyle; kamuya ait şeker fabrikalarının özelleştiril-mesi en son 2011'de gündeme gelmiş ancak ihaleler dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından iptal edilmişti. Yaklaşık bir ay önce Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ile ilgili olarak Türk Şeker’e ait 14 fabrikanın her birinin ayrı ayrı özel-leştirilmesi amacıyla ihaleye çıkıldığı belir-tilmişti. 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesiyle ilgi-li konuşan Başbakan Binali Yıldırım ise ko-nuya ilişkin fabrikaların kapatılmasının söz
konusu olma-dığını vurgula-yarak, “Çalışanların sosyal hakları, özlük hakları korunacak” dedi. Özelleştirilme-si planlanan 14 fabrika bu-lunuyor. Çeşit-li illerde bulu-
nan bu fabrikalarda çalışan sayısı 8000 ci-varlarında. 2017’de toplam üretim 1200 ton olarak gerçekleşti. Üretimin sürekli olarak devam ettiği şeker fabrikaları finansal yönden ise pek iyi du-rumda değil. 2017 yılında 76 Milyon TL zarar eden şeker fabrikalarının özelleştiril-mesiyle daha verimli üretim yapılması amaçlanıyor olabilir. Ne Tür Bir Özelleştirmeden Söz Ediliyor? Üreticiler Mağdur Olacak mı? Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıba-ba özelleştirmelerin kapsamını basit bir dille anlattı. Özelleştirmeler şu şekilde yapılacak; Fabrikanın bahçeleri özelleştirilmeyecek. İçerisindeki makineler yenileştirilecek, ka-pasite artırılacak. Eğer özelleştirilen fabrika-lara verilen kota kullanılmazsa o fabrika ge-ri alınacak.
Nurcan BAL
19
Gündem EkoHavadis
D ünya Bankası Türkiye Direktörü Johannes
Zutt “2018-2019 yıllarında Türkiye’de büyümenin %4-5 arasında ılımlı şekilde gerçekleşmesini bekliyo-ruz” dedi.
Yakın geçmişte çeşitli po-
litik ve sosyal sıkıntılar
yaşayan ülkemiz, bu sıkın-
tıların ekonomiye yansı-
maması için birçok ciddi
atılım yaptı. Özellikle 15
Temmuz Darbe girişiminin
ardından hükümet, yatırım
konusunda özel sektörü cesa-
retlendirmek amacıyla çeşitli
mali teşviklerde bulundu.
Bütün bu teşvikler karşılıksız kalmadı ve özel sektör aynı şekilde cevap verdi. Bunun sonucunda Türkiye geçen yıl yüksek büyüme elde etti. Ekonomimiz geçen yıl yüzde 7,4 oranında büyüdü. Özellikle 2017 yılında göste-
rilen büyümeye değinen
Zutt, Türk firmalarının ve-
rimlilik konusunda aktif ol-
ması gerektiğini söyledi.
Eğer verimlilik konusunda
aktiflik sağlanamazsa bu se-
viyedeki büyümelerin sürdü-
rülmesinin zor olacağını ek-
ledi.
Yüksek Büyüme Sağ-
lanması İçin Türk Şir-
ketleri Neler Yapmalı?
Yüksek büyümeyi sağlayan önemli noktalardan birisi de ileri teknolojili ürünler. Yani yükte hafif pahada ağır olan
ürünler. Türk şirketleri daha yüksek fiyatlar talep edilebi-len ürün ve servislerin geliş-tirilmesinde geride kalmama-lılar. Ülkemiz şirketleri ileri tek-
noloji ürün üretmede dünya
standartlarının gerisinde bu-
lunmakta. Ancak son yıllarda
savunma sanayinde yapılan
atılımlar gözleri ileri tekno-
lojili ve yüksek fiyat talep
edilebilen ürünlere çevirdi.
Savunma sanayindeki bu atı-
lımlar neticesinde Türki-
ye’nin savunma sanayi öncü-
lüğünde bir kalkınmaya yö-
neldiğini söylemek yanlış
olmaz.
Büyüme Büyüme De-
dik. Peki Nedir Bu Bü-
yüme?
Büyümeyi bir ekonomideki Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın bir yıldan diğerine reel ola-rak artması şeklinde açıkla-yabiliriz. Reel artıştan kastet-tiğimiz ise fiyat etkisinden
arındırılmış bir büyümedir. Durun durun hemen iktisadi kavramlar kafanızı karıştır-masın. Sizler için büyümeyi en basit şekilde anlatacağım. Diyelim ki bir fabrikada çalı-
şıyorsunuz. Bu fabrika sade-
ce zeytinyağı, zeytinyağı sa-
bunu ve zeytinyağı kolonyası
üretiyor olsun. Bu fabrikada
üretilen tüm yağları, sabunla-
rı ve kolonyaları satış fiya-
tıyla çarpalım. Ortaya büyük
bir sayı çıkacaktır. İşte bu
sayıya “ciro” diyelim.
Bu yıl üretilen yağ, sabun ve
kolonyalardan elde ettiğimiz
ciro geçen yıl ürettiğimiz
ürünlerden elde ettiğimiz ci-
rodan daha fazla ise ekono-
mik olarak büyümüş oluyo-
ruz. Tabi bu yıl üretilen ürün
miktarını geçen yılın fiyatla-
rıyla çarpıyoruz. Eğer daha
az ciro elde etmişsek bu du-
ruma da ekonomik küçülme
ya da daralma diyoruz.
20
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ülkemiz İçin Büyüme Öngörüsünde
Bulundu
Gündem EkoHavadis
Büyüme ile Enflasyon Arasında Bir
İlişki Var Mıdır?
Büyümenin ne olduğunu açıkladık. Gelin bir de Enflasyonun ne olduğuna bakalım. Enf-lasyon bir ekonomide fiyatlar genel düzeyi-nin sürekli olarak artış göstermesidir. Hemen bir örnekle açıklayalım. Geçtiğimiz yıl bir spor ayak-kabı almak istedi-niz ve söz konusu ayakkabının fiyatı 50 liraydı. Ayak-kabıyı aldınız ve çok memnun kal-dınız. Aynı ayakkabıyı bu yılda almak is-tediniz ve bir bak-tınız ki ayakkabı-nın fiyatı 55 lira olmuş. İşte fiyat-larda yaşanan bu artışa “enflasyon” diyoruz. Enflasyon ve bü-yüme arasındaki ilişki İktisat bili-minde çokça araş-tırılmış konulardan biridir. 1970’li yıllara kadar enflasyon ve ekonomik büyüme arasında pozitif bir ilişkinin varlı-ğından söz ediliyordu. Ancak değişen şartlar neticesinde bu ilişkinin negatif yönlü oldu-ğuna yönelik görüşlerde artmaya başladı. Türkiye’de enflasyon ve ekonomik büyüme ilişkisini araştıran uygulamalı çalışmaların büyük bölümü bu iki değişken arasında ne-gatif yönlü bir ilişkinin olduğunu göster-mektedir. Yapılan çalışmalardan şu sonuç elde edil-
miştir. Türkiye’nin ekonomik büyümeyi fi-
yat istikrarını oluşturarak sağlayabileceği
anlaşılmaktadır. Yani düşük enflasyon ve
sürdürülebilir ekonomik büyüme hedefleri-
ne yönelik politikalar uygulanmalıdır
Büyümenin ne olduğunu açıkladık. Gelin bir de Enflasyonun ne olduğuna bakalım. Enf-lasyon bir ekonomide fiyatlar genel düzeyi-nin sürekli olarak artış göstermesidir. Hemen bir örnekle açıklayalım. Geçtiğimiz
yıl bir spor ayakkabı almak istediniz ve söz konusu ayakkabının fiyatı 50 liraydı. Ayak-kabıyı aldınız ve çok memnun kaldınız. Aynı ayakkabıyı bu yılda almak istediniz ve bir baktınız ki ayakkabının fiyatı 55 lira ol-muş. İşte fiyatlarda yaşanan bu artışa “enflasyon” diyoruz. Enflasyon ve büyüme arasındaki ilişki İkti-sat biliminde çokça araştırılmış konulardan
biridir. 1970’li yılla-ra kadar enf-lasyon ve ekonomik büyüme ara-sında pozitif bir ilişkinin varlığından söz ediliyor-du. Ancak değişen şart-lar neticesin-de bu ilişki-nin negatif yönlü oldu-ğuna yönelik görüşlerde artmaya baş-ladı. Türkiye’de
enflasyon ve ekonomik büyüme ilişkisini araştıran uygulamalı çalışmaların büyük bö-lümü bu iki değişken arasında negatif yönlü bir ilişkinin olduğunu göstermektedir. Yapılan çalışmalardan şu sonuç elde edil-
miştir. Türkiye’nin ekonomik büyümeyi fi-
yat istikrarını oluşturarak sağlayabileceği
anlaşılmaktadır. Yani düşük enflasyon ve
sürdürülebilir ekonomik büyüme hedefleri-
ne yönelik politikalar uygulanmalıdır
Fatih Can ALTAY
21
E Tic@ret EkoHavadis
A libaba’da karşınızda normal kişiler de-ğil, firma sahipleri yani üreticiler var-
dır.. Alabileceğiniz ürünler arasında her şey mevcut. Giyim, bilgisayar, telefon, ev alet-leri, bahçe aletleri, aksesuarlar, telefon par-çaları, kozmetik gibi bir çok ürün çeşitliliği bulunmaktadır.
Kurucusu kimdir?
Alibaba Group'un kurucusu Jack Ma' dır. Vasat bir öğrenci ve matematik ko-nusunda oldukça zayıf olan Ma, üniver-site eğitimi için üç kez şansını deneyip başarılı olamayınca yeteneği olan ingilizce alalanına yönelmiş ve üniver-sitede İngilizce öğretmenliği bölümünü bitirmiştir. İlk işinde aylık geliri sadece 12 dolar olan Ma, Çinli şirketlere inter-net siteleri tasarlamaya başlamış ve ar-dından China Yellowpages adında Çin'in ilk e-ticaret sitesini kurmuştur.
Neden Ali Baba?
Ma, Alibabayı kurmadan önce ABD' ye gitmiş, buranın iyi bir e-ticaret portalına ih-tiyacı olduğunu fark etmiş ve Alibaba ismini de orada bulmuştur. Ma, bulacağı isimin tüm dünyaca bilinmesini ve aklında kalması gerektiğini düşünerek e-ticaret sitesine Alibaba adını vermiştir.
Ma'nın bu büyük başarısının ardından Ya-hoo ve Softbank gibi dünya devleri Aliba-ba'ya ortak oldu.
Satış Rekorları Kırıyor!
2009 yılında Çin'in geleneksel yalnızlar bayramını alışveriş bayramına çeviren Alibaba, yeni bir rekora imza attı. Verilen raporlara göre, 11.11.2017'de geçen yıl aynı güne oranla %40'lık bir artışla 25,3 milyar dolarlık satış Alibaba platformlarından yapıldı. Üstelik bu miktar, 11.11'den önce
başlayan bazı indirimleri say-mıyor bile. Bunun yanında, en kısa sürede en çok satış yapan Alibaba oldu.
Peki Güvenlik?
Teknolojınin hızla gelişimi internetin etkin kullanımı pe-şinde dolandırıcıları da getir-mekte. Özellikle online alişve-riş sitelerinde bu tehlike daha
da fazla. Alibaba’da güvenlik üst düzey, 7/24 müşteri destek hattı, şipariş takibi ve
teslimat bilgisiyle müşterilerine güven ver-mekte. Alışveriş yaparken dikkat edilmesi gereken müşterilerin geri bildirimlerine kontrol edilmesi. Müşterinin memnun kal-madığı takdirde 60 gün içerisinde iade ga-rantisi vermektedir.
İyi alışverişler :)
Dilay ŞAHİN
22
E-TİCARET DEVİ ALİ BABA (Ali Express)
Yazarlar EkoHavadis
İ thalat artışı, ihracat artışının önünde koş-
maya devam ediyor. İthalat artışı ihracat ar-tışının önünde koşunca, dış ticaret açığımız bü-yüyor, cari açık büyü-yor.
- Mart ayının sonunda TİM Türkiye İhracatçılar Meclisi, mart ayında ihracatta tarihi rekoru açıkladı. Se-vindik.
- Nisanda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı mart ayının geçici ihracat ve ithalat rakam-larını açıklayınca, ithalatın rekor kırdığını öğrenince üzüldük.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın açıklama-larına göre, 2018 yılı mart ayında geçen yı-lın aynı ayına göre;
- İhracat % 8.01 arttı, 15 milyar 599 milyon dolar oldu,
- İthalat % 12.77 arttı, 21 milyar 421 milyon dolar oldu,
- Dış ticaret açığı % 27.89 arttı, 5 milyar 822 milyon dolar oldu.
İhracatın ithalatı karşılama oranı 2017 yılı mart ayında % 76 idi, 2018 yılı mart ayında % 72.8’e geriledi.
Dış açık büyüyor
2017 yılında çok iyi büyüdük. Dünyanın başka köşelerindeki ekonomiler ihracatları-nı, döviz gelirlerini artırmak için büyümek istiyorlar.
Bizde ise ekonomi büyüdükçe büyümenin
zevkini alamıyoruz. Bü-yümeyle birlikte dış ticaret açığı, cari açık da büyüyor.
2017 yılında % 7.4 bü-yüyen ekonomide;
- İhracat % 7.4 artar-ken,
- İthalat % 17.7 arttı.
- Ekonomi büyürken dış ticaret açığımız 56 milyar dolardan 76 milyar dolara yükseldi.
Yanlış bir inanış yerleşti bununla büyümeyi döviz açığına, cari açığa bağlıyoruz. Cari açık olmazsa yatırım yapılamaz, büyüyeme-yiz diyoruz. Bu inanış yanlış, artan dış tica-ret açığının ve cari açığın nedeni tüketim harcamalarımız, inşaat harcamalarımız. Hammadde ve ara mallar genelde iç tüketi-me dönük üretimi besleyen girdiler. Satın aldığımız makine ve teçhizat, inşaat yatırım-larını destekleyen makine ve teçhizat.
Yılın ilk 3 aylık ihracat ve ithalat rakamları, dış ticaret açığının ve cari açığın 2018 yılın-da büyümeyi sürdüreceğini gösteriyor.
Yılın ilk 3 ayında, geçen yılın aynı dönemi-ne göre;
- İhracat % 9.1 arttı.
- İthalat artışı % 22.7 oldu.
- Dış ticaret açığı % 63.5 büyüdü. İlk 3 ayda 20.6 milyar dolar açık verdik.
- 2017 yılında ihracatın ithalatı karşılama oranı % 74.9 idi. Bu yılın ilk 3 ayında % 66.6 oldu.
23
İTHALAT ARTIŞINI FRENLEMEYE MECBURUZ
Güngör Uras-Milliyet
Yazarlar EkoHavadis
Altın ithalatı...
2018 yılının ilk 3 ayında en fazla ithalat yaptığımız 3 ürün:
10.3 milyar dolarla enerji ürünleri,
6.9 milyar dolarla kazanlar, makineler ve diğer teçhizat,
5.1 milyar dolar altın ve kıy-metli taşlar. Geçen yıl ilk 3 ayda 2.8 milyar dolarlık al-tın ve kıymetli taş ithal et-miştik. Bu yıl altın ve kıy-metli taş ithalatı coştu.
Dış ticaretteki gelişmeleri sadece ihracat penceresin-den değil, ithalat pencere-sinden de izlemeye ve gere-ken tedbirleri almaya mec-buruz.
Hükümet, ihracatın artırıl-ması konusuna büyük önem veriyor. İhracatçılara büyük destek sağlıyor. İhracatta her ay % 10 dolayında artış görülüyor.
Ne var ki ithalattaki geliş-meleri iyi değerlendirmeye mecburuz. İthalat artışını sadece büyümeye bağlaya-rak hoş görmeye devam et-tikçe, dış açığımız büyüyor. Önümüzdeki günlerde yap-mamız gereken, ithalat artı-şına yol açan kalemleri iyi değerlendirerek, ithalat artı-şına sınırlama getirmek ola-cak.
MART BİLANÇOLARI TAMAM ŞİMDİ ENF-LASYONA BIRAKILA-CAK
G eçen hafta 4 TL’nin üzerine çıkan dolar
kuru haftanın son iki gü-nünde geri geldi.
Kurlarda son iki günde ya-
şanan düşüşte bankaların
ilk çeyrek bilançolarını ka-
patma kaygılarının da rol
aldığı söyleniyor. Dolayı-
sıyla önümüzdeki hafta ye-
niden 4 TL’nin üzerine çık-
ması sürpriz olmayacak.
Bu hafta açıklanacak Mart
ayı enflasyon verisi kurlar
açısından da önemli olacak.
Dün açıklanan İstanbul Ti-
caret Odası (İTO) Mart ayı
fiyat endekslerinde pera-
kende fiyatlarındaki artış
yüzde 1.26, toptan eşya fi-
yatlarındaki artış yüzde
0.41 oranında açıklandı.
Türkiye İstatistik Kurumu
(TÜİK) tarafından bu hafta
açıklanacak fiyat endeksleri
kur açısından da belirleyici
olacak. TÜİK ile İTO en-
deksleri ile farklılık gös-
terse bile yine bir sinyal
oluyor. TÜİK Şubat ayı
tüketici fiyat artışı piyasa
beklentilerinin üzerinde
yüzde 0.73 olarak açık-
lanmış, yıllık enflasyon
şubat sonunda yüzde
10.26 olmuştu.
Geçen ay ki rakam bek-
lentilerin üzerinde gelince
Hükümet üyeleri nisan so-
nunda enflasyonun tek ha-
neye ineceğini söylemeye
başlamışlardı. Tüketici fi-
yat artışları 2017 Mart’ta
yüzde 1.02, Nisan’da yüzde
1.31 oranında açıklanmıştı.
Dolayısıyla Mart ve Nisan
ayları fiyat artışı toplamı
yüzde 2 veya altında kaldı-
ğı takdirde Nisan ayı so-
nunda yeniden tek hane gö-
re umudu hala var. Aksi
halde tüm yıl için tek hane
hayal olacak.
İşte bu hafta içinde açıkla-
nacak Mart ayı tüketici fi-
yat artışı, nisan için de, do-
layısıyla enflasyonun bu yıl
yeniden tek haneye inme
umudu olup olmayacağı
konusunda da önemli bir
fikir vermiş olacak. Geçen
yılki yüzde 1’lik rakamın
üzerinde, örneğin İTO’daki
gibi yüzde 1.2’nin üzerinde
bir Mart ayı enflasyonu gö-
recek olursak, yeniden tek
hane umudu da azalacak.
Bugün piyasaların Mart ayı
24
Erdal SAĞLAM– Hürriyet
Yazarlar EkoHavadis
enflasyon tahminleri çık-
maya başlar. Geçen hafta
yeniden 3.95’lere kadar
inen dolar kuru, hem bek-
lentiler hem de beklentile-
rin gerçekleşme durumuna
göre yeniden 4 TL’nin üze-
rine çıkabilir.
İHRACATLA BİR-
LİKTE CARİ AÇIK
DA YÜKSEK
Bu arada kurlarda son dö-
nemde görülen artışın fiyat-
lama davranışlarını etkile-
yeceği çok açık. Yani artan
döviz fiyatlarının Mart ayı
olmasa bile Nisan ayındaki
fiyatları üzerinde artış yö-
nünde etkili olması bekle-
nebilir. Özetle; kurlar ile
enflasyon birbirini besleyen
bir sarmal içine girmiş bu-
lunuyor.
Enflasyonla birlikte yüksek
çıkan cari açık rakamlarının
seyri de, yine kurlar üzerin-
de etkili olacak. Mart ayına
ilişkin ilk veriler yine ihra-
catın yükselmeye devam
ettiğini gösteriyor. Bilini-
yor ki; ihracat arttıkça itha-
lat çok daha hızlı artışına
devam ediyor. Bu da hem
dış ticaret açığı hem de cari
açığın yüksek çıkmaya de-
vam edeceğinin göstergesi
gibi.
İşte piyasa oyuncularının
çoğu geçen haftanın son iki
gününde 4 TL’nin altına
inen dolar kurunun, enflas-
yon ve cari açıkta önemli
bir trend değişikliği beklen-
mediği için, yeniden 4
TL’nin üzerine çıkacağı
tahminlerini belirtiyorlar.
Başta da söylediğimiz gibi
31 Mart tarihli bilançolar
nedeniyle pozisyon alınma-
sının kurların geri gelişinde
önemli rol oynadığı belirti-
liyor.
Bu arada kurlardaki seyre
bağlı olarak Merkez Banka-
sı’nın faiz artışı tartışmala-
rının yeniden alevlenmesi
de piyasalar açısından sürp-
riz olmayacak. 24 Nisan’da
yapılacak Para Politikası
Kurulu (PPK) toplantısına
kadar kurlarda yaşanacak
gelişmeler bu tarihte bir
faiz artışını gerekli kılabi-
lir. İktidarın aksi yöndeki
söylemleri artmasına rağ-
men, kurlarda çok hızlı bir
artış yaşanması halinde,
olağanüstü toplantıyla faiz
artışı bile konuşulur hale
gelebilir.
Dışarıdan gelecek artı
olumsuz etkiler ise kur ve
faizdeki artış beklentilerini
çok daha yükseltecektir
Hatice SÜREN
25
Ülke Ekonomisi EkoHavadis
26
TÜRKİYE
S on 15 yıldır istikrarlı büyümesi sayesinde Türk ekonomisi kayda değer bir performans sergilemiş-
tir. Sağlam makro-ekonomik stratejiler, uygun mali ve para politikalar ve izlenen yapısal reformlar; yüksek büyüme oranları ve Türk ekonomisine duyulan güve-nin artmasıyla sonuçlanmıştır. Geniş yurtiçi piyasamız, rekabetçi ve dinamik özel
sektörümüz, ulaşım, telekomünikasyon ve enerji sek-
törlerinde oldukça geliş-
miş teknolojik altyapımız
mevcuttur.
Ekonomik Büyüme
Türkiye, Dünya Bankası 2017 yılı Nisan ayı Dün-ya Ekonomik Görünüm Raporu verilerine göre 2016 yılında, satın alma gücü paritesine (SGP) göre dünyanın 13. ve Avrupa’nın 5. büyük ekonomisi-dir. Türkiye 2010-2016 döneminde ortalama 6.3 % olan büyüme performansına sahip olmuştur. 2017 yılının ilk yarısında 5.1 %’lik büyüme gerçekleşmiştir. Eko-nomimizin, 2017 yılı ilk yarısındaki Söz konusu ora-nın 3.9 %’u yatırımlar ve ihracattan gelmektedir. Bu durum büyümemizin kalitesini göstermektedir. Nite-kim üçüncü çeyrekte bu oran 11.1 % olarak gerçekleş-miştir. Böylece ilk dokuz aylık dönemde büyüme 7.4 %’e ulaşmıştır. Ülkemiz, 2017 yılının ilk üç çeyreği itibariyle OECD, Avrupa Birliği ve G20 ülkeleri ara-sında büyüme oranı bakımından birinci sırayı elde etmiştir. Büyüme oranımızın 2017 yılının tamamında ise 6,5 - 7 % oranında olması beklenmektedir. Türkiye, 2018-2020 yılları Orta Vadeli Programı (OVP) hedeflerine göre, her üç yıl için de 5.5 % büyü-meyi hedeflemektedir. OECD tahminlerine göre, Tür-kiye 2015-2025 döneminde 4.9 %’luk yıllık ortalama büyüme oranıyla OECD’ye üye ülkeler arasındaki en hızlı büyüyen ekonomiler-den biri olacaktır. Türk halkı 2016 yılında darbe teşebbüsü
karşısında tarihe geçecek bir demokrasi
zaferi elde etmiştir. Bu zorlu sürece
rağmen, Türk ekonomisi gücünü koru-
mayı başarmıştır. Özellikle 2017 yılı
ikinci çeyreğinden itibaren Türkiye eko-
nomisine ilişkin ekonomik büyüme tah-
minlerini uluslararası kredi derecelen-
dirme kuruluşları tarafından yeniden
gözden geçirmek durumunda kalmışlar-
dır. Son olarak OECD 2017 yılı için ekonomik büyü-
me oranımızı 6.1 %’e yükseltmiştir.
Dış Ticaret
Ülkemiz, 2016 yılında 341.1 milyar ABD Doları top-lam dış ticaret hacmine sahip olup, bunun 142.5 mil-yar Doları ihracat, 198.6 milyar Doları ithalattır. 2005
-2016 yıllarında ihracatın artış oranı Türkiye’de 6.4 %, dünyada ise ortalama 4.3 %’dür. Türkiye’nin ihracatı-nın 2017 yılında 153.3 mil-yar, 2018 ve 2019 yıllarında ise sırasıyla 170 ve 193.1 milyar Dolar seviyesinde gerçekleşmesi öngörülmek-tedir. İhracatımız için belir-lenen 153,3 milyar ABD Doları hedefinin üzerine çıkıp ihracatımızın 156 mil-
yar ABD Dolarını geçmesi beklenmektedir. Türkiye, 2016 yılı itibariyle AB ile yaklaşık olarak
160 milyar Dolarlık bir ticaret hacmine sahiptir. AB
ile aramızda devam eden Gümrük Birliği sanayi mal-
larını ve işlenmiş tarım ürünlerini kapsamına almakta-
dır. Türkiye AB’nin birinci, AB ise Türkiye’nin dör-
düncü ticaret ortağıdır. Gümrük Birliği’nin başka sek-
törleri de kapsayacak şekilde güncellenmesi halinde,
AB ile ticaretimiz çok daha ileri noktalara taşınacak-
tır. AB tarafından Gümrük Birliği’nin güncellenmesi-
nin yaratacağı etkilere dair bir analiz yaptırmıştır.
2016 yılında benzer bir çalışma ülkemiz tarafından da
yapılmıştır. Söz konusu çalışmadan çıkan sonuçlara
göre, Gümrük Birliği’nin güncellenmesinin AB eko-
nomisinin büyümesine katkıda bulunacağı ifade edil-
miştir.
Ülke Ekonomisi EkoHavadis
Yabancı Yatırımlar
Doğrudan yabancı yatırımlar için Türkiye önemli bir cazibe merkezidir. 2003–2016 yıllarında gerçekleşen doğrudan yabancı sermaye yatırımları 176,6 milyar ABD Doları’dır. 2017 yılı Ocak-Ekim döneminde ise 8,29 milyar ABD Doları tutarında doğrudan yabancı sermaye ülkemize girmiştir. 2012’den beri Türkiye Batı Asya’daki en büyük ya-
bancı yatırım çeken ülke olmuştur. Türkiye’de yabancı yatırımcılara yerel yatırımcılarla aynı haklar ve yükümlülükler veren yasal düzenleme-ler yabancı yatırımlar için güvenli bir ortam sağla-maktadır. Ticaret ve doğrudan yabancı yatırımlar bakımından Türkiye’yi benzersiz kılan özellik, Avrupa, Orta Do-ğu, Kuzey Afrika ve Orta Asya’ya açılan bir kapı özelliği taşımasıdır. Nitekim İstanbul’dan 4 saatlik uçuşla 60’den fazla ülke-ye ve dünya ekonomisi-nin dörtte birini oluştu-ran geniş bir pazara eri-şim sağlanabilmektedir. Türkiye'de 57 bin 649 yabancı sermayeli şirket faaliyet göstermektedir. Yerli ve yabancı ortaklı olan şirket sayısı 34 bin 573’dür. Ülkemiz dünyanın en
iddialı yatırım teşvik
sistemlerinden birine
sahiptir. Hükümetimiz
her proje için ayrı bir teşvik imkânı oluşturmak için
gerekli yetkiyi TBMM’den almıştır. Proje bazlı yatı-
rım teşvik sistemi ile yatırımlarımızın önü açılmakta-
dır.
Özelleştirme
Hükümetin öncelikli gündem maddelerinden birini özelleştirme oluşturmaktadır. Özelleştirme sürecinin altındaki temel felsefe, devletin rolünün sağlık, temel
eğitim, sosyal güvenlik, millî savunma ve geniş çaplı altyapı yatırımlarıyla sınırlamaktır. Bu Türkiye’nin özel sektöre dayanan gerçek bir serbest piyasa ekono-misi oluşturma hedefine uygundur. OECD ülkeleri arasında özelleştirme sürecini hızla tamamlayan ve yüksek getiri elde eden ülkeler arasın-da ön sıralarda yer alan Türkiye’de, 1986-2003 yılları arasında yaklaşık 8 milyar Dolar, 2004-2015 yılları arasında 58 Milyar Dolar olmak üzere toplam 66 mil-yar Dolar civarında özelleştirme uygulaması gerçek-
leştirilmiştir. 18.11.2002 – 25.07.2017 döneminde
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile 4046
sayılı Kanun’un 4. Maddesi doğrultusun-
da verilen yetkiye istinaden özelleştirme
programındaki kuruluşlar tarafından ger-
çekleştirilen uygulamalar kapsamında, 94
kuruluşta bulunan kamu paylarının blok
satış, halka arz ve İMKB’de hisse senedi
satışı yoluyla 10 liman, 81 elektrik sant-
rali, 40 tesis/işletme, 3.483 taşınmaz, 3
gemi ve 36 maden sahası ile araç muaye-
ne hizmetlerinin de varlık satışı/işletme
hakkı devri yoluyla özelleştirilmiş, ayrıca
özelleştirme programındaki kuruluşların
envanterinde kayıtlı bir kısım makine-teçhizat, demir-
baş vb. varlıklar ile bu kuruluşlar adına tescilli marka-
ların satışı yapılmıştır.
Müteahhitlik Sektörümüz
Türk müteahhitlik sektörü dünyada Çin'den sonra ikinci sırada yer almaktadır. İlk müteahhitlik projesini 1972'de Libya'da üstlenen
sektör, bu yılın Tem-muz ayına kadar ge-çen sürede 117 ülke-de, toplam değeri 344,7 milyar dolar olan 9 bin 18 projeye imza atmıştır. Sektörün son 10 yıl-daki hizmetlerine bakıldığında 2008-2017 Temmuz döne-minde 4 bin 152 pro-je üstlenilmiştir. Bu projelerin toplam tutarı 220,1 milyar dolar olarak hesapla-
nırken, bu tutar 45 yılda üstlenilen 344,7 milyar dolar-lık proje tutarının 64 %'üne karşılık gelmektedir. Ortalama proje bedeli açısından da son 10 yılda önemli gelişme kaydedilmiştir. Bu kapsamda, 2008 yılında ortalama proje bedeli 37,1 milyon ABD Doları iken bu tutar yaklaşık 2 katına çıkarak 2017 yılının temmuz ayı itibarıyla 79,3 milyon ABD Dolarına ulaşmıştır. Türk müteahhitlerin son 45 yılda üstlendiği projelerin ülkeler bazında dağılımı değerlendirildiğinde ilk sıra-
27
EkoHavadis
da 67,6 milyar ABD Doları ve yüzde 19,6 pay ile Rusya yer al-maktadır. Bu ülkeyi 46,8 milyar ABD Doları ve yüzde 13.6 % pay ile Türkmenistan, 28,9 milyar dolar ve yüzde 8.4 % pay ile Lib-ya takip etmektedir. Sektörel açıdan bakıldığında ise karayolu, tünel ve köprü projeleri 44,1 milyar ABD Doları ile Türk müteahhitlerinin en çok iş yaptığı alanlar olmuştur. Konut projeleri 43,7 milyar ABD Doları ile ikinci, ticaret merkezi projeleri 29,1 mil-yar ABD Doları ile üçüncü sırada kendine yer bulmuştur. 2017 yılı itiba-riyle küresel ölçekte faali-yet gösteren dünyanın en büyük 250 inşaat firma-sından 45’i Türk firmaları-dır. Bu firmalardan
7'si ilk 100
firma arasında
kendine yer
bulurken, ilk kez 2 Türk firması 3
milyar ABD Doları üzerindeki
gelirleriyle ilk 50 firma arasında
sayılmıştır.
Turizm
Dünyanın 6. en popüler turizm merkezi olan Türkiye (2015) , yılda 30 milyonun üzerinde turist çekmekte olup ziyaret edenlerin sayısı yıldan yıla artmaktadır. Turizm sektörü, 2023 yılı itibarıy-la yılda 50 milyon turist ziyareti ve 50 milyar ABD doları gelir hedeflemektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı veri-lerine göre, 2016 yılında Türki-ye'ye gelen yabancı ziyaretçilerin sayısı 30,9 milyon iken, aynı yıl turizm sektörünün elde ettiği top-lam gelir yaklaşık 18,7 milyar ABD dolarıdır. Turizmde 2017 yılı içinde % 29’luk artış yaşanmıştır. 2017 yılı Ocak-Eylül döneminde 26 milyon turist ülkemizi ziyaret etmiştir. Aynı dönemde 15.5 milyar ABD Doları turizm geliri elde edilmiş-tir. 2017 yılının Ocak – Eylül döne-minde ülkemize en fazla yabancı
turist gönderen ülkeler sıralama-sında Rusya Federasyonu (15.82 % - 4.122,305 kişi) birinci, Al-manya Federal Cumhuriyeti (11.22 % - 2.923,152 kişi) ikinci, İran İslam Cumhuriyeti (7.28 % - 1.895,907 kişi) üçüncü sırada yer almaktadır. Gelen yabancı ziyaretçi sayısı esas alındığında Antalya, Türki-ye'nin en çok tercih edilen şehri-dir. 2014 yılında ülkeye gelen yabancı turistlerin % 34'ü tarafın-dan ziyaret edilen Antalya'nın merkezi ile çevresindeki Kemer, Belek ve Kaş gibi beldelerde
500'den fazla 4 yıldızlı ve 5 yıl-dızlı otel bulunmaktadır. 7.200 km uzunluğunda kıyı şeridi bulunan Türkiye 436 adet mavi bayraklı plajıyla, 578 adet mavi bayraklı plajı bulunan İspanya'nın ardından 38 ülke arasında 2. sırada yer almaktadır. Türkiye'de ayrıca 22 adet mavi bayraklı yat limanı bulunmakta-dır. Elverişli coğ-
rafi konumu-
nun da yardı-
mıyla küresel
bir bağlantı
noktası olma
özelliği gittikçe artan İstanbul,
yılda 12 milyon ziyaretçi ile Mas-
ter Card 2016 Global Hedef Şe-
hirleri Endeksi'nde en çok ziyaret
edilen şehirler arasında Avrupa’da
3. sıraya yükselmiş bir cazibe
merkezi konumundadır.
Para Politikası
Türkiye, istikrarlı ekonomik bü-yümeyle birlikte kamu maliyesin-de gelişme kaydetmiştir; AB ta-nımlı genel yönetim nominal borç stoku 2002-2016 yılları arasında 72.1 %’den 28.3 %’e gerilemiş ve Türkiye, AB-Maastricht kriterleri arasında yer alan “azami % 60 oranında kamu borç stoku” ilkesi-ne 2004 yılından bu yana uyar hale gelmiştir. Benzer şekilde, bütçe açığının GSYİH’ye oranı 2003-2016 yılları arasında 10 % 'dan 2 %’nin altına gerileyerek AB-Maastricht kriterlerinin bütçe dengesi için öngördüğü ilkeye uyum sağlamaya başlamıştır. 2016 yılında tüketici fiyatları en-
deksi (TÜFE) 8.53 % oranında
gerçekleşmiştir.
Rezervler
15 Aralık 2017 tarihi itibariyle
Merkez Bankası toplam rezervleri
113.582 milyar ABD Doları ola-
rak kaydedilmiştir.
Başak Zeynep ÖZCAN
28
Ülke Ekonomisi
Kuram EkoHavadis
Fisher Denklemi
M iktar kuramını en açık ve yalın
bir şekilde Amerikalı ekonomist Irving Fis-her açıklamıştır. Fis-her, miktar kuramını açıklamak için deği-şim (mübadele) denk-lemi olarak bilinen ve
aşağıda gösterilen denklemden yararlanmış-tır: M.V + M'.V = P.T Burada; M : Dolanımdaki para miktarını, V : Paranın dolanım hızını, M': Banka parası-nın miktarını, V : Banka parasının dolanım hızını, P : Fiyat-lar genel düzeyini, T : İşlem hacmini, belirtmektedir. Yukarıdaki Fisher denklemini, banka parasını da para arzı (M) içinde gösterirsek, M.V = P.T şeklinde yazabiliriz. Fisher ve onu izleyen ekonomistlere göre de-ğişim denklemindeki V ve T parametreleri belli bir dönem boyunca değişmez. (V)' nin sayısal değerini belirleyen halkın sosya-psikolojik davranışları ve kurumsal yapıdır. Bu nedenle olağanüstü durumlar dışında bu sayısal değerde önemli değişmeler beklene-mez. Klasik kurama göre ekonomideki bütün kaynaklar tam kullanım halinde bulunduğun-dan belli bir dönem içinde (T) parametresi de değişmez. Oysa denklemde yer alan M (toplam para
miktarı)’ nin miktarı ise değişebilir. Çünkü
piyasaya sürülecek para miktarını Merkez
Bankası belirler. İşte bu koşullar altında
denklemde (M) tek egemen unsur olmakta,
denklemin sol tarafının aktif öğesini oluştur-
maktadır. Denklemin sağında bulunan tek
değişken unsur P, yani fiyatlar genel düzeyi-
dir. Şu halde para miktarındaki artışlar doğru-
dan fiyatlar genel düzeyinin yükselmesine ve
paranın değerinin düşmesine neden olacaktır.
Cambridge Denklemi
P ara tutumu yakla-şımı özellikle
Cambridge Üniversite-si'nin öğretim üyeleri, örneğin Alfred Mars-hall tarafından benim-senmiş bir görüştür. Yaklaşımın açıklanma-sında kullanılan denk-leme bu nedenle Cambridge denklemi adı da verilmektedir. Denklemi yazalım: M = k.P.T Burada; M : Para miktarını, k : Halkın elinde tutmak istediği paranın nak-di işlem hacmine oranını, P : Fiyatlar genel düzeyini, T : İşlem hacmini belirtmektedir. Cambridge denklemi de yukarıda açıklanan açık gerçeğin başka tür ifadesidir. Ekonomi-de yapılması planlanan işlemlerin hacmi (1) bir milyon, bu işlemlere uygulanacak ortala-ma fiyat 10 para birimi ise işlemlerin para ile ifadesi 10 milyon para birimidir. Bireyler bu işlemleri gerçekleştirmek için ellerinde 2 mil-yon para birimi tutmak eğiliminde iseler (k)' nin sayısal değeri 1/5 olacaktır. Halkın elinde tutmak istediği para miktarının işlem hacmi-ne oranı ve işlem hacmi sabit varsayıldığı takdirde, para arzındaki bir artış doğrudan fiyatlar genel düzeyini yükseltecektir. Örne-ğin para arzı 4 milyon birime çıktığı zaman halk eline fazladan geçen parayı çeşitli harca-malar için kullanacaktır. (T) sabit olduğuna göre bu harcama artışı fiyatlar genel düzeyini iki katma çıkaracak ve işlemlerin para ile ifa-desi de 10 milyon para biriminden 20 milyon para birimine yükselecektir. Böylece para talebi ile para arzı arasındaki denge yine sağ-lanmış olacaktır. Çünkü k = 1/5 olduğuna göre halkın 20 milyon birimlik işlem hacmi için para talebi 4 milyon para birimine çık-mıştır. Dikkat edilecek olursa Cambridge denkle-
mindeki k'nin sayısal değeri Fisher denkle-
mindeki Vnin sayısal değerinin tersine eşittir.
29
Miktar Kuramı
Kuram EkoHavadis
30
İki denklem arasındaki cebir-
sel özdeşlik bir yana, k ile V
arasındaki bu ilişki ekonomik
açıdan da açıklanabilir. Bir
ekonomide bireyler yapmayı
tasarladıkları işlemlerin 1/5' i
kadar parayı yanlarında bu-
lundurmak istiyorlarsa bu
demektir ki işlemlerin tama-
mı gerçekleşinceye kadar her
para birimi ortalama 5 kere el
değiştirecektir, yani paranın
dolanım hızı 5 olacaktır.
Keynesyen Miktar Kuramı
K eynes, para miktarı ile mal miktarı arasında bir
dengenin bulunduğunu Fis-her' den farklı bir formül ileri sürerek açıklamıştır. N = K.P + K'.P.R N = P.(K + K'.R) P= N / K+K'R Burada; N : Para arzı (kağıt para ve kaydi para), P : Tüketim mallan fiyatlar düzeyi, K : Tüketim harcaması için tutulan kağıt para miktarı, K': Tüketim harcaması için tutulan vadesiz mevduat (kaydi para), R : Vadesiz mevduatın kağıt paraya oranı; K' = vadesiz mevduat / Kâğıt para : R = K’/K [Mevduat bankalarının rezerv (ihtiyat) olarak beklet-tikleri satın alma gücüdür. Keynes' in formülü yalnızca kantatif (miktar) yönden de-ğil, aynı zamanda kalitatif yani yapısal yönden de önem taşımaktadır. Ancak formülde dolanım hızı yer almaz. Çün-kü formül yalnızca belli bir an için geçerlidir ve statiktir. Öte yandan Keynes denkle-
mine K 'nü de katmak sure-tiyle yani bireylerin kaydi para şeklinde korudukları sa-tın alma gücü potansiyelini de dikkate almış bulunmakta-dır. Daha sonraları Keynes, Miktar Kuramı denkleminde bazı değişiklikler yapmış ve aşağıdaki formülü yazmıştır: P = Y/O => Y = P.O Burada, P : Fiyatlar genel düzeyi, Y : Para olarak harcamalar, O : Mal ve hizmetler hacmidir. Keynes, toplam gelir ve istih-
dam düzeyindeki değişmele-rin üzerinde durulması gerek-liğini söylemiştir. Keynes' e göre, ekonomide atıl kapasite varsa (eksik is-tihdam) ve arz tam esnek (elastik) ise istihdam hacmi para miktarı ile artacak ama para arzının çoğalması fiyat-ları yükseltmeyecektir. Çün-kü ekonomide kullanılmamış kapasite bulunduğundan üre-tim artabilecektir. Efektif talep, fiyatlar genel
düzeyini yükseltecektir. Gö-
rüldüğü gibi Keynes' in bu
görüşü Miktar Kuramı taraf-
tarlarının görüşü ile örtüş-
mektedir. Ancak Miktar Ku-
ramı taraftarları ekonominin
sürekli tam istihdam düzeyin-
de olacağı görüşünde idiler.
Oysa Keynes, ekonomilerin
genellikle eksik istihdam du-
rumunda bulunacaklarını
söylüyor ve tam istihdam du-
rumunun çok az görülebilen
özel bir durum olduğunu be-
lirtiyordu. Keynes' e göre
Miktar Kuramı tam istihdam
düzeyinden sonra geçerli ola-
bilir.
Özlem MEMİÇ
Röportaj EkoHavadis
R öportaj içeriği: Malı müşavirlik yap-
makta olan Pınar UÇMAN DÜZENLİ
ile mesleği hakkındaki sorular.
1-)Hangi üniversiteden mezunsunuz ?
-Muğla Üniversitesi İİBF Kamu Yönetimin-
den mezunum. İkinci üniversite olarak da
Eskişehir Anadolu üniversitesi İşletme bölü-
münden mezunum.
2-)Okuduğunuz bölümle ilgili bir alan
seçtiğinize inanıyor mu-
sunuz ?
-Evet, inanıyorum zaten
İİBF'den mezun olduğu-
nuz zaman başlıca yapa-
bileceğiniz işlerden biri-
si. Ya bankacı olacaksı-
nız, ya kendi işletmeni
kuracaksın veya mali
müşavir olacaksın.
3-) Mesleğinizi yap-
maktan memnun musu-
nuz?
-Mesleğimi seviyorum.
Sadece teknolojinin de
gelişmesiyle iş yoğunluğu arttığı için biraz
yorucu.
4-) Çalışma saatleriniz nasıl?
-Kendi iş yerim olduğundan saat kısıtlamam
yok, esnek saatlerim var. İş yoğunluğuna
göre ayarlıyorum ve yetişmesi gereken bir iş
olduğunda gece 00.00'a kadar çalıştığım
oluyor.
5-) Bu işten iyi para kazandığınızı düşü-
nüyor musunuz?
-Beni tatmin eden bir miktarda kazanıyo-
rum. Ortalamanın üzerinde kazandığımı dü-
şünüyorum. Memnunum. Kazandığımız üc-
ret kişinin kendisini geliştirmesine bağlı.
6-) Bu işi gençlere tavsiye eder misiniz?
Neden?
-Öneririm ancak gerçekten zor bir iş, üni-
versiteyi bitirdikten sonra sınavlarla birlikte
4 yıl daha zaman geçiyor. Staj dönemi de
var. Üniversiteden mezun olur olmaz işe
başlamak biraz zor. Ayrıca yabancı dil de
çok önemli. Bu alanda da kendinizi geliştir-
melisiniz.
7-) Mesleğinizin sosyal hayatınıza kazan-
dırdıkları nelerdir?
-Bildiğiniz gibi odalara bağlıyız. Mali müşa-
virler ile o odalarda bir ara gelip, hiç tanı-
madığımız insanlarla orda tanışıp, fikir birli-
ği yapıp, sosyal alanda projeler yapabiliyo-
ruz.
31
MALİ MÜŞAVİR OLMAK
Röportaj EkoHavadis
8-)Aileniz bu işi yapmanızdan memnun
mu?
Evet memnun. Babam da mali müşavir ol-
duğu için liseden beri bu formatla devam
ettim. Başka bir meslek düşünmedim.
9-) Mesleğinizin zor ve kolay yanlarını
söyler misiniz?
-Kolay yanını düşünemiyorum bile. Zor
yanlarımız çok fazla. Önceye göre sorumlu-
luklarımız arttı. Diğer kurumların yapması
gereken işleri artık biz üstleniyoruz. Kesin-
likle kolay bir iş değil.
10- ) Mesleği seçmenizdeki temel neden
nedir?
-İlk olarak babam. İkinci olarak da devlet
memuru olmayı hiç düşünmedim. Hemen
bir meslek elde etmek istediğim için mali
müşavir oldum.
11-) Mesleğinizi değiştirme şansınız olsay-
dı hangi mesleği yapmak isterdiniz?
-Bu zamana kadar bu işi yaptığım için başka
bir meslek düşünmedim.
12-) İş tecrübelerinizden bahseder misi-
niz?
-2005 yılından beri babamın yanında çalışa
çalışa bugüne kadar geldim. Okulu bitirdik-
ten sonra hemen başlayamadım.
Oğuzhan SARIKAYA, Dersim BULUT
32
Röportaj EkoHavadis
A fyon sucuğunun ülkemiz ekonomisine olan katkısını Afyon kasaplar oda-sı başkanı Sayın İbrahim Yörük beye sordum. Afyon sucuğunun yapımı-
nın 1940’lı yıllara dayandığını söyleyen İbrahim Bey bize sucuğun yapım sü-recinden biraz bahsetti büyük ustalık isteyen sucuk yapımı yaklaşık olarak bir hafta sürüyor. Sucuğun ekonomimize olan katkısını sorduğumuzda ise bize su-cuğu bir sektör olarak ele almamızı söyleyen İbrahim Bey hayvancılıktan tu-tun kesimhane bölümündeki kasaplara, imalat bölümündeki gıda katkıları ve baharat sektörüne, ulaşım ve nakliye sektörüne birçok alandaki kişiye hem iş imkânı sağlar hem de ülke ekonomimize büyük katkısı olduğunu söyledi. Af-yon sucuk üretimi yapan yaklaşık olarak 100 firma olduğunu söyleyen İbrahim Bey bunların her birinde çalışan yaklaşık 60-65 kişi olduğunu söyledi. İbrahim beye sucuğun ihracatını sorduğumuzda ise çok olumlu yanıtlar aldık geçen seneye göre yüzde 6,2 artan bir ihracat oranımız var dedi. Sucuğun ih-
racat tutarının ise 2018 ocak ayının 7.612.000 TL olduğunu söyledi. Sucuğun en çok ihracatının yapıldığı ülkelerde sırasıyla 1-Irak 2-ABD 3-Fransa 4-Almanya olduğunu öğrendik. Sucuğun Ülkemiz geneli satış fiyatlarını sordu-ğumuzda ise sucuğun 2’ye ayrıldığını söyleyen İbrahim Bey; Kırmızı Etten yapılan sucuklar 45-50 TL arası Beyaz Etten yapılan sucuklar 15-20 TL arası Olduğunu öğrendik
Berat SAZAN
33
Nobel EkoHavadis
34
İKTİSAT NOBEL ÖDÜLLERİ (1994-1998)
YIL FOTOĞRAF İSİM ÜLKE GEREKÇE
1994
JOHN
HARSANYİ
ABD MACARİSTAN
İşbirlikçi olmayan oyun kuramında denge konusun-da öncü analizleri için.
JOHN FORBES NASH
ABD
REİNHARD SELTEN
ALMANYA
1995
ROBERT LUCAS JR.
ABD
Rasyonel bekleyiş-ler hipotezini tatbik etmesi ve geliştirmesi, ve dolayı-sıyla makroekonomik anali-zi değiştirip, ekonomik po-litika konusunda kavrayışı-mızı derinleştirdiği için.
Nobel EkoHavadis
35
1996
JAMES MİRRLEES
BİRLEŞİK KRALLIK
Asimetrik enformasyon-da teşviklerin ekonomik teori-sine yaptıkları temel katkılar için.
WİLLİAM VİCKREY
ABD
KANADA
1997
ROBERT C. MERTON
ABD
Derivatiflerin değerini belirle-mek için geliştirdikleri yeni metod için.
MYRON SCHOLES
ABD
KANADA
1998
AMARTYA SEN
BİRLEŞİK
KRALLIK
HİNDİSTAN
Refah ekonomisi konusundaki katkıları için. Mert ÇELEBİ
Kültür EkoHavadis
TOO BİG TO FAİL BÜYÜK BAŞARISIZLIK
Yapımı : 2011 – ABD Tür : Dram Süre: 98 Dakika Yönetmen: Curtis Hanson Oyuncular: Paul Giamatti , Tony Shal-houb , Topher Grace , William Hurt , Bill Pullman Senaryo: Peter Gould , Andrew Ross Sorkin Yapımcı: Curtis Hanson , Paula Weinstein
Film Konusu: Too Big To Fail filmi,
2008 yılının dünyayı sarsan Ekonomik
Krizinin Amerika’da başlaması ve ora-da neden böyle bir durumun yaşandığı-
nı, sebep olan olayları gözler önüne
sermiş, hükümetin bu durumun üstesin-den nasıl geldiğini ve şirketlerin neler
yaşadığını ele almıştır.
Bankalar bir düzen içerisindeyken art-
ması beklenen gayrimenkul fiyatlar düşmeye başlar. Lehmann Brothers ih-
malkâr tavır sergilemesi ve gayrimen-
kul fiyatlarının yükselmesini bekleme-leri krizi tetikler. Lehmann Brothersı
krizden kurtarmak rakiplerinin ya da MB’nin elindedir fakat birkaç neden-
den dolayı diğer büyük şirketleri kur-
tarma yoluna gidilir AIG gibi. Büyük şirket kurtarmanın yanında kredi hac-
minin arttırılması gerektiğini düşünür-
ler ve tüm bankaların sermayelerine devlet ortak olur. Devletin ortak olması
bir nevi her şeyin eski düzenine dön-
mesi demektir.
2008 Ekonomik Krizi Nedir?
2008 Ekonomik Krizi, 2007 yılında başla-
yan fakat 2008 yılının eylül ayında daha be-lirgin hale gelmiş 158 yıllık yatırım bankası
Lehmann Brothers’ın batmasıyla krizin baş-
ladığı söylenir. 2008 krizi, ABD’de-
ki taşınmaz mal piyasasının birden değer
kaybetmesi ve bunun sonucu olarak satışlar-daki kişisel iflasların artmasının bu krizi te-
tiklediği düşünülür.
Münise AKMAN
36