226920 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d226920/2014/2014_bilginaa.pdf · 0332 324 58 45 tashih...

8
IL ULUSLARARASI SADRED SEMPOZYUMU . -- - SECOND INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON SADREDDIN QUNAWI 6- 8 2011 KONYA 1A' /Jl\ ... , MEBKAM MERAM KONEVi MERKEZi MERAM MUNICIPALITY Q_llNA\YlkESEAROICENTER ---

Upload: others

Post on 21-Jan-2021

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: 226920 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226920/2014/2014_BILGINAA.pdf · 0332 324 58 45 Tashih AhmetÇELİK ... (25-26 Nisan 1995), Konya, s. 95-100. ANADOLU SELÇUKLU SULTANLARININ

IL ULUSLARARASI SADRED DİN KONEVİ SEMPOZYUMU

. BiLDİRİLERi --

- SECOND INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON SADREDDIN QUNAWI

6- 8 EKİM 2011 KONYA

1A' /Jl\ ... ,

MEBKAM MERAM BELEDİYESİ ~-

KONEVi ARAŞTIRMA MERKEZi

MERAM MUNICIPALITY Q_llNA\YlkESEAROICENTER

---

Page 2: 226920 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226920/2014/2014_BILGINAA.pdf · 0332 324 58 45 Tashih AhmetÇELİK ... (25-26 Nisan 1995), Konya, s. 95-100. ANADOLU SELÇUKLU SULTANLARININ

6 _ 8 Ekim 2011 tarihleri arasında Koiıya Bera Otel'de düzenlenen bildirilerden oluşmaktadır. Eserin tüm hakkı MEBKAM' a aittir.

MEBKAM Yayınları 8

IL Uluslararası Sadreddin Konevi Sempozyumu Bildirileri

Editör HasanYAŞAR

Kapak Tasarım Alper ÜNÜVAR

Grafik Tasarım ve Mizampaj . .. •.

:-.:.:.: ıneva .. ~· .. ~ .. ~ ..

www.neva-krc.com

0332 324 58 45

Tashih AhmetÇELİK

ISBN 978-605-389-127-7

:-·-~·-;:--·-:--·B-askı. .._.€ilt-:-··· --­İ · ~ ... 3:.~~r '~·:'-~r~ : ':"c~:·'Wi~,_ ; ı , .. ~· ··~ · -' .. .,.oıgun.ceıı~ .... , i

!--· ~· -- ---· ~~~J.~!;J'~Loom ......... -: i . . BüsanOSB.F.<;akıtıaJ!~ı!J~7~.ŞKı ! t ... ..... .. ··~-~ No::ı6/DKaratayj!<ONYA- ·- ··-·-, ~ T:~-332~3220 : ı Seıtifika No~82 3Z'.: .. ..... · .

L .... ·.~ .. , ------ ______ _;___·_:.'.'_ ~~~ -__; Baskı Yılı Mart2014

Page 3: 226920 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226920/2014/2014_BILGINAA.pdf · 0332 324 58 45 Tashih AhmetÇELİK ... (25-26 Nisan 1995), Konya, s. 95-100. ANADOLU SELÇUKLU SULTANLARININ

48

ANADOLU SELÇUKLU SULTANLARININ ŞAİRLERLE İLİŞKİSİ Prof. Dr. A. Azmi BİLGİN

Doğu'da ve Batı'da patrimonyal hanedan devletlerin~ e, servet ve gücün kaynağı saray ve çevresinde bulunanhükümdara bağlı devlet erkaruydı. Batı'da Rönesans Italyasında servetkaynağı toprak ve tanm yerine ticaret ve sanayi alanlarına kayınca, yeni zengin burjuva sınıfı, feodal patrimonyal efendilerin yerini almaya başladı. Böyle bir gelişme Doğu'da gerçekleşmedi.1 İtalya'da komün şehir devletleri böyle bir gelişmeye sahne olurken, Doğu'da merkeziyetçi patrimonyal devlet yapısı gittikçe daha da güçlendi. Bilgin ve sanatkarların daha önceki dönemlerde olduğu gibi saraya ve devlet büyüklerine bağunlılıkları devam etti.

Sultanın tek otorite kaynağı olduğu bir toplumda bilim adamları ve sanatkarlar gibi şair ve yazarların da sanatını ortaya koyabilmesi ve geçimini temin edebilmesi için sultan tarafından tanınarak onun iltifat ve ilisanına mazhar olmalan gerekir. Daha önce Arap, Fars ve Türk devletlerinde olduğu gibi Selçuklu ve onun

· devamı olan An~dolu Selçuklu devletleriİıde de hamilik sistemi devam etmiştir. Bu kurallar doğrultusunda ,oluşmuş devlet yapısında sanatçının mesleğini icra edebilmesi için kendisine destek veren güce yani harniye (patrona/hükümdara) karşı sorumluluklan vardı. Sanatçı doğal olarak kendisine destek veren güce eserini sunarak ondan takdir b eklemiştir. Bu ilişkiyi yalnızca şair-patron bağlamında değerlendirmek doğru doğru değildir. Bunu bir çeşit hediye alış verişi şeklinde düş_ünereki Hz. Peygamber'in kendisine kaside sunan Ka'b b. Züheyr'e bırkasını hediye etmesine kadar uzatmak mümkündür.

Gazneli, Selçqklu, Osmanlı devlet yapısında hükümuar ve yüksek rütbeli bürokr~tlar sadece hamilik konumunda olmayıp, aynı zamanda sanatın bilfiil içerisinde yer almışlardır. Bu dururnda onları, bir patron ya da makam sahibi kimseler olarak değerlendirmek doğru olmaz. Bu devletlerde padişah, şehzade . .Ya da vezirlerin birço~ aynı zamanda şiirle uğraşmış ya da bizzat şiir yazmışlardır. \

Belli bir sanat zevkiıie sahip hami (patronun) himayesinde olan .sanatkar hamisinin b eğeneceği tarzda eser vermek için çaba sarf eder. Sanat ve bilim eserlerinin kalitesinde ve sanatk~rın şöhretinin yayılmasında hükümdar etkin bir rol oynar. Aslında bu şöhret tek taraflı değil, karşılıklıdır. Yani bu tür devlet sistemi içerisinde bazı sultanların daha iyi tanınmasında kendilerine destek verdikleri şairlerin de büyük bir rol oynadıgı görülmektedir. Eğer Firdevsi Şehname'yi yazmasaydı, o devrin padişahlarını, taç sahiplerini, ünlü pehlivanlarını kim hatırlayacaktı? Hükümdarlar kahramanlık, adalet, cömertlik gibi güzel vasıflarının duyulmasını isterler. Bunun yolu o dönemlerde edip ve şairlere kendileri hakkında eser ve şiirler yazdırabilmekle mümkündür.

Büyük Selçuklu Devleti vezirlerinden Nizamülmülk ünlü eseri Siyasetname'de '~dalet isteyenlerin sayısını azaltmak ve onlara yerinde cevap ve haklarını vermek" başlığı altında hükümdarların adaletli olmasının önemini anlatırkeni "Bu dünya, padişahlann amel defteridir, iyi olursa iyilikle, kötü olursa kötülük ve nefretle anılır" diyerek sözlerini ünlü şair Unsuri'nin bir kıtasıyla şöyle destekler:

"Meşhur olmak istersen boynundan taht, adından bahsettirmek istiyorsan göğe kemer yapmalısmi konuştuğun zaman sözünün etkili, meşhur olduğıında da şöhretinin iyi olması için çalış:'2 Görüldüğü gibi burada hükümdara, yaptığı güzel işleri başkalarına duyurması ve kendisini başkalarına tanıtınası gerektiğiyle ilgili bir tavsiye söz konusudur. Günümüzün diliyle söyleyecek olursak, bir yönetici kendisinin reklamını iyi yapmalı i bu sayede !ıalk hükümdarın yap.Pğı faaliyetlerden haberdar olmalıdır. O günün şartlarında radyo, televizyon ve gazete gibi basın yayın organları olmadığından, tek etkili araç şairlerin hükümdarlarla ilgili yazdığı şiirler olacaktır.

Anadolu Selçukluları zamanında Farsça resmi dil olarak kullaruldığı için bu dönemde telif edilen eserlerin büyük bir kısmı Farsça'dır. Bu dönemde 230'dan fazla eser yazıldığı bunların 145'inin Farsça, 68'inin Arapça, lS'inin Türkçe olarak kaleme alındığı, birkaç eserin de Süryanice ve Ermenice olduğu ifade edilmiştir.3 Bu kadar eser yazılmasında sultanların teşvik ve himayesinin önemli bir rolü vardır. ·

1 • İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fa1."iiltesi öğretim üyesi Halil İnalcık, Şair ve Patron: Patrimonyal Devlet ve Sanat Ozerinde Sosyolojik Bir İnceleme, Ankara 2003, s. 13. 2 Nizamülmülk, Siyasetname, tre. Nurettin Bayburtlugil, İstanbul2003, s. 270. 3 Mikail Bayram, ~adolu<ia Te'lifEdilen İlk Ttirkçe Eser Meselesi': Selçuk Oniversitesi Selçuklu Araştırmaları Merkezi V. Milli Sel­çuklu Kültür ve Medeniyeti Semineri Bildirileri (25- 26 Nisan 1995), Konya, s. 95-100.

Page 4: 226920 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226920/2014/2014_BILGINAA.pdf · 0332 324 58 45 Tashih AhmetÇELİK ... (25-26 Nisan 1995), Konya, s. 95-100. ANADOLU SELÇUKLU SULTANLARININ

ANADOLU SELÇUKLU SULTANLARININ ŞAİRLERLE İLİŞKİSİ Prof. Dr. A. Azmi BİLGİN

Ravendi 1203'te başlayıp 1206 yılında tamamlayarak Konya'da Gıyaseddin Keyhüsrev' e ithaf ettiği1 Büyük Selçuklular üe İsfahan Selçukluları'ndan bahseden Rahatus-Sudur ve.Ayetüs-Sürur adlı tarihi eserinde1

şairin sultan için önemine çeşit yerlerde değinmiştir. Bunlardan birinde şu ifadeler yer alır:

"Her devirde iyi ad ve şöhret1 adaletli davranan1 iyi kimselerle düşüp kalkarak onlarla anlaşmayı terelli eden1 şairler ve fazıl nedimlerle oturmuş kimseden kalır. Çünkü ad ve yayılmış şöhret1 onlar sayesinde ebedileşir .... Şairler1 doğru bir hükümdar ve büyiik mükafatlar bulroadıkça övmeye girişmezler1 sultanlar şairler kendileri için kasideler yaısın da başkaları ezberlesin diye mal bağışlarlar:· İslamiyetin kabulünden sonra kurulan Türk devlet geleneklerinin bir devamı olarak Türkiye Selçukluları zamanında da sultanların çevresinde şairler bulunmuş1 bunlardan en önde gelenine1 hükümdarlar "melikü'ş-şuara" unvanını vermiştir.

I. Alaeddin Keykubad1 II. Gıyaseddin Keyhüsrev ve n. İzzeddin Keykavus'un hizmetlerinde bulunan Emir Ahmed-i .Kanii (ö. 1273'ten sonra) Üe Erzincarılı Nizameddin Ahmed ve Muhiddin Ebü'l-Fezaü'in bu ünvanı aldıkları bilinmektedir.~ BazıAnadolu Selçuklu sultanlarını öven Kcinü'nin1 1221 'de görüştüğü Sultan Alaeddin Keykubad'ın emriyle Farsça manzum bir Selçuknameyazdığı bilinse de bu henüz ortaya çıkmamıştır. Ed~ bi eserlerde Türklerlerin soylarına1 hedef ve gayelerine dair bilgiler bulunmaktadır. Yine Kcinii'nin Sultan n. Iızeddin Keykavus (salt. 1245-1257) için yazdığı bir kasidede Selçukluların namuslu1 sanat ehli1 şerefli1 yiğit ve usta binici oldukları1 ünlerinin her tarafa yayıldığı1 insanların onlar sayesinde huzur bulduğu dile getirilmi~tir. Buna benzer ifadelere Mevlana Celaleddin Rumi'nin eserlerinde de rastlanmaktadır.

OzellikJ.e SultanAlaeddin Keykubad ( 1220-12~7) 'ın kişiliği Üe ilgilikayıtlar onun hamilikgeleneğinin iyi bir takipçisi olduğunu göstermektetir. Muhyiddin IbnArabi (ö. 1240)1 Evhadüddin-i Kirmani (ö. 1238) ve Fahreddin-i Iraki (ö. 1289) gibi şiirleri de bulunan alim ve mutasavvıflar Anadolu Selçuklu Devleti zamarıında Konya'da bulunmuşlardır. Şehabeddin-i Sühreverdi el-Maktôl (1237)'ün1 tasavvufi mahiyette Arapça şiirler kaleme aldığı kaynaklarda bildirilmektedir. Alaeddin Keykubad 1229 yılında Konya'ya göçüp

· gelen Mevlana'nın babasrBahaeddin Veled'i saygı üe karşılamış1 onun ölümü üzerine yerine oğlu Mevlana'yı layık görmüştür. ·

1

XITI. aşq.n j)k_çeyre~den _itibaren çok sayıda mutasavvıf ve sufi1 Moğol istüasından kaçarak huzur ve refahın mekanı olarak gördükleri Anadolu'ya gelerek burada faaliyet göstermişler1 birçok önemli eseri burada kaleme almışlardır.

Bu dönemde yetişen gerek şciir gerekse ortaya konulan şiir sayısında olan artış da dikkat çekicidir. Bunda şiire ve şaire değer veren ve onları destekleyen sultanlar üe devlet adamlarının yarıında1 özellikle I. Alaeddin Keykubad döneminde Anadolu'da oluşan huzur ve refahın da etkisi olmuştur.

Farsça mesneviler içerisinde1 şüphesiz en çok takdir ve hayranlık uyandıranı Mevlana Celaleleddin Rumi'nin altı ciltlik Mesnevt-i Ma'nevi'sidir. Sultari Veled'in İbtidaname1 Rebahname üe son mesnev1si olan !ntihaname1 Kadı Burhaneddin-i Anevi'nin Enisü'l-Kulub1 Karn-i Tusi'nin Selçuklularla ilgili yazdığı Şehname üe KeWe ve Dimne tercü.mesi1 Ncisırt'nin Fütüvvetname1 N asireddin-i Sicistcini'nin Munisü'l-Avarifüe Fahreddin-i Iraki'nin Uşşakname'si bu dönemde kaleme alınan diğer mesnevilerdir.

İbn B ibi (ö. 1285'ten sonra), el-Evamirill-Alaiyye fi'l-Umuri'l-Aldiyye (yaz. 1281 )'de n. KılıçArslan'ın (salt. 1115-1192) oğlu Berkyaruk Şah' ın H ur u Perizad adlı son derece güzel1 akıcı1 sanatlı bir mesnevi kaleme aldığından sitayişle söz eder ve bu eserinden örnekler verir.5 Berkyaruk'un bundan başka bir de ruhaisi bulunmaktadır. Yıne İbn Bibi Ala~ddin Keykı.ıbad'ın musiki ve şiirle ügilendiğini ve zaman zaman da şiir söylediğini büdirmektedir. Bu dönemin Türk dili ve edebiyatı açısından önemli yönü de Anadolu'da Türkçe olarak yazılan ük manzum ve mensur eserlerin bu devreye ait olmasıdır.

Anadolu'nun fethi ve Müslümanlaştırılması için savaşan alp-erenierin ve gazllerin gösterdikleri kahramanlıklarla Anadolu1 daha 12. yüzyılda Türklerin dini menkıbev1 destan edebiyatı geleneklerini sürdürdükleri uygun bir ortam olmuştur. Dcin.işmend Ahmed Gazi'nin kahramanlıklarının menkıbe olarak

r-\ 4 Ahmet Kartal, Şiraz(/an lstanbula: Türk:Fars Kültür Coğrafyası Üzerine Araştırıng]aF; İstanbul2010. s. 273-274 S İbn Bibi, ei-Evamirii'I-Aiciiye ji'l-Umuri'l-Aiciiye, haz. Mürsel Öztürk, I, 41-42.

49

Page 5: 226920 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226920/2014/2014_BILGINAA.pdf · 0332 324 58 45 Tashih AhmetÇELİK ... (25-26 Nisan 1995), Konya, s. 95-100. ANADOLU SELÇUKLU SULTANLARININ

so

ANADOLU SELÇUKLU SULTANLARININ ŞAiRLERLE İLİŞKİSİ Prof. Dr. A. Aııni BİLGİN

anlatıldığı Danişmendname de An<!:dolu'da bu devirdemeydana getirilmiş bir destan dır.

Bizanslılara karşı savaşmış Müslüman bir Arap kahramanı olduğıı ileri -sürülen Battal Gazi'nin hatırası etrafında meydana getirilen Battalname Anadolu'nun fethi sırasında Türk gazilerini gayrete getirmek içlı:ı yazılmıştır. Daruşmend Ahmed Gazi'nin kahramanlıklarırıın menkıbe ile karışık olarak anlatıldığı Danişmendname de yine aynı dönemde ortaya konmuştur.

1245'te II. İzzeddin Keykavus'un emriyle Münşi-i SultaniMelik İbn Ula'nın Danişmendname'yi en doğru rivayeti dikkate alarak yazıya geçirdiği kaynaklarda haber verilse de bu henüz ele geçmerniştir. Aynı eser Il. Murad'ın isteğiyle Tokat dizdarı Arif Ali tarafından manzum-mensur karışık olarak Osmanlıların

. kuruluş yıllarında yeniden yazılmıştıi. Böylece milli geleneklerine bağlı olan Oğıızlar-Türkmenler Orta Asya'da meydana getirdikleri destan geleneğini Anadolu'da da devam ettirmişlerdir. Fetih sırasında orduda savaşan, sonradan da köy köy dolaşarak destanlar, şiirler okuyan, halk hikayeleri anlatan azanların ortaya koyduğıı sözlü edebiyat ilk dönemlerde halkın bedü ihtiyaçlarını karşılamıştır .

. , Yine 13. yüzyılın sonlarında Anadolu Selçuklu Sultanı III. Alaeddin'in Horasarılı Hoca Dehhani'den

Farsça bir Selçuklu şehnamesi yazmasını istediği rivayet edilmektedir. Ancak Farsça bu şehname günümüze ulaşmarnış ve Dehhani'nin adı geçen sultan döneriıinde yaşayıp yaşamadığı da kesi~ kazanrrıarnıştır.6 '

Bu şililerin Farsça, Arapça ve Türkçe olarak söyledikleri bazı şiirleri günümüze kadar gelıpjştir. Bu şiirlerin mesnevi, kaside ve rubai formunda söylendikleri görülmektedir. · \. -

Anadolu'da ilk şiir söyleyen kişi Kemaleddln Hubeyş bin İbrahim-i Tiflisi (ö. 1164 veya 1183)'dir. Tiflisi, Anadolu'ya gelerek II. Kılıç Arslan' ın yakınları arasına girmiş, onun Malatya'da tertip. ettiği dini ve ilm1 toplantılara katılmıştır. Felsefe (hikmet), heyet ve n ücum gibi ilimlerde maharet sahibi olan Tiflis!' nin Farsça iki şiiri günümüze kadar gelmiştir. Bunlardan orta dereceli bir şili olduğıı anlaşılan Tiflisi'nin Nüzhetü'l­Mecalis'te geçen biİ rubaisini Muhammed Emin Riyahi eserine almıştır:

"Senin yüzünde kendi yüzümü görmek mümkün. Kerniğin içinden iliğini görmek mümkün. Karanlıkta seni görmek o kadar kolay ki, hatta lutfundan dolayı bedeninde canını görmek mümkün:'' . ·

Ankara Meliki Muhyiddln Mes'ud adına Ebu Hanife Abdülkerim bin Ebubekir tarafından tertip edilen Mecmau'r-Rubaiyyat adlı eserin günümüze ulaşan bazı sayfalarında Bedi-i Engüriyei'nin 4, Muhyevi-i Engüriyei'nin 6, Hekim Mahmud-ı Engüriyei'nin 1 ruhaisi bulunmaktadır.8

Ayrıca Anadolu'da yaşayıp şiir söyledikleri tahmin edilen Ali Unsabadi, Fahri, İmam Ali Hayşem ve Seyyid Eşref isimlişililerinde birer ruhaileri kayıtlıdır.9

Yine bu dönemde I. Gıyaseddin Keyhüsrev'in gurbete çıktığı sırada Rum ülkesinden· Şam diyarına giden Şeyh Mecdüddln İshak'ı Konya'ya davet etmek için yazdığı manzum mektup dikkat çekmektedir. Bugün içiiıkayıp _olan Nizameddin Ahmed-i Erzincan!' nin, mesnevi nazım şekliyle söy~ediği bir şehnamesi vardır. Şehabeddin-i Sühreverdi, tasavvufi mahiyette Arapça şiirler kaleme aldığı gibi, Ibn Sina'nın Arapça olarak kaleme aldığı Kaslde-i Ruhiyye'sine de bir nazire yazmıştır. Ravendi'nin ise Gıyaseddin Keyhüsrev'i övmek için yazmış olduğıı bir kasidesi bulunmaktadır.

Anadolu'da yazılan ilk Türkçe şiirin Anadolu'nun çeşitli yerlerinde özellikle büyük merkezlerinde gezerek orada bulunan halkı irşad etme mücadelesi veren Evhadiye tarikatının kurucusu Şeyh Evhadüddln-i Kirmaru (1204'te Anadolu'ya geldi) tarafından söylenınesi de önemlidir.10 Kirmani'nin Gıyaseddin Keyhusrev ile iyi ilişkiler kurduğıı bilinmektedir. ., ·

6 Hikmet İlayclın, 'J\.nadolu'da Klasik Türk Şürinin Başlangıcı': Türk Dili, sy. 277 (Ankara 1974), s. 765-775. 7 Muhammed Emin Riyahi, Osmanlı Topraklarmda Fars Dili ve Edebiyatı, tre. Mehmet Kanar, İstanbull995, s. 55-57. 8 a. e., s. 58-61 9 Ahmet Kartal, s. 269 10 Mikail Bayram, Destursuz Bağdan Oziim Yiyenler, Konya 2004, s.ll ı.

Page 6: 226920 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226920/2014/2014_BILGINAA.pdf · 0332 324 58 45 Tashih AhmetÇELİK ... (25-26 Nisan 1995), Konya, s. 95-100. ANADOLU SELÇUKLU SULTANLARININ

ANADOLU SELÇUKLU SULTANLARININ ŞAiRLERLE İLİŞKİSİ Prof. Dr. A.Azmi BİLGİN

İbnBibi, görüşlerini aklına uygun ve tabiatma yalan bulduğu Şehabeddin-i Sühreverdi'ninPeı:tevname isimli eserini Rükneddin Süleymanşah adına yazdığım bildirmektedir.U

Moğol istilası ile birlikte hem Tokat hem de Malatya'nın ilml ve fikri üstünlüklerini kaybederken, dönernin ünlü bazı filozoflarının, müderrislerinin ve alim.lerinin toplanmaya başladığı Anadolu Selçukluları'nın başkenti Konya'da bu açıdan bir canlanma olduğu dikkat çekrnektedir.

Ortaya konulan eserlerin dilini, hitap edilen kesimin belirlemesinden dolayı, artık Türk halkına kendi dilleriyle seslenilrneye başlanılmış ve Anadolu'da Türkçe ile söylenilen bir edebiyatın oluşmasına zernin hazırlanmıştır. İşte bu düşünceden hareketle verilmeye başlanan eserler, Anadolu coğrafyasında Türk dilinin ilim ve edebiyat dili olma yolculuğunun başlangıcını teşkil etmiştir.

Bu dönemin dikkat çeken noktalarından biri de Farsça,Arapça ve Türkçe divanların tertip edilmesidir. Bunlar içersinde en dikkati çeken Mevlana'nın Divan-ı Kebiı-'idir. Sultan Veled, Seyf-i Fergaru ve Fahreddin-i Iraki Farsça divanı olan diğer şairlerdir. İbn Arabi'nin ise Arapça bir divanı bulunmaktadır. Rubai de geçen asırda olduğu gibi rağbet gören nazım şekillerindendir. Mevlana, Sultan Veled, Evhadüddin-i Kirmaru ve Fahreddin-i Iraki bu dönemde rubai söyleyen şairlerin önde gelenlerinden dir.

Anadolu Selçuklu Devleti'nde yaşayan Mevlana, Sultan Veled, Nasıri ve Dehharu'nin bazı Türkçe şiirlerinin olduğu bilinmektedir. XIH. asrın ortaları ile x:rv. asrın başlarında yaşadığı tahmin edilen, Türkçe bir Divan tertip edip Risaletü'n-Nushiyye adında bir mesnevi kaleme alan Yunus Errıre'nin bu şililer içerisinde müstesna bir yeri vardır.

Şairler, şiiri bir yandan·foplumu, özellikle halkı eğitme, aydınlatma ve bilgilendirmenin bir vasıtası olarak kullanırken, diğer yandan ~elli bir bilgi birikimine sahip olup 'hakikati hakikatin diliyle' öğrenenlerin estetik d uygularına cevap veren bir araç olarak görmüşlerdir. Böylece toplumun her kesimine hitap eden ve onların ihtiyaçlarına cevap veren şiirler kaleme alınmıştır. ·

Mevlana şiirin bu işlevine dikkat çekerek bir eserinde şunları söylemektedir:

"Benim bir mizacını var, kimsenin benden ineinmesini istemem. Yaruma gelen dostlar benden mütemadiyen şiir istiyorlar, yoksa şiir nerde, ben nerde. Valiahi ben şiirden usanmışım, benim indirnde şiirdenaşağı bir şey yok. Benim şiir söylemem, misafir ar~u ediyor diye ev sahibinin onları memnun etmek için işkembeyi eliyle yıkayıp temizlemesine benzer. Çünkü misafirin canı işkembe çorbası istiyor. İnsan bir memlekette hangi mal revaçta ise, bayağı bir şey bile qlsa, onu alıp satmalı dır. Bizim memleketimizde şairlik kadar ayıp bir iş yoktu. Eğer memleketimde kalsaydım, ben de oranın adetlerine uyarj vaaz etmek, ders okutmak ve kitap yazmakla uğraşırdım. Ama Allah böyle istedi, ben ne yapabilirim? Benim yapbğım, bir hekimin ilaçtan bıkıp onu içmek istemeyen, canı şerbet çeken bir hastaya ilacı şerhete karıştırarak vermesine benzer."12

Fahreddin Behram Şah'ın Nizarni-i Geneevi'ye Mahzenü'l-Esrar'ına karşılık verdiği hediyelerden sorıra, yanındakilere söylediği şu sözler, Anadolu'da şiir ve şaire verilen değerin en büyük delilidir:

"Eğer şiir başarılı olursa, hazineler ve defi.neler bağışlarım. Çünkü bu manzumkitapla benim adım bu fani dünyada ölümsüz olarak kalacak .. Bu fani dünyada ve geçici a.Iemde unutulmadan kalmak ve ismin eb edi olarak anılması, çok büyük bir itibar ve ulaşılması zor bir başarıdır:'13

Fars edebiyabnın ööde gelen Türk asıllı şairlerinden Nizarni-i Gencevi, Anadolu Selçukluları'na bağlı olarak Erzincan ve çevresinde hüküm süren Fahreddin Belıram Şah için şunları söylemiştir:

ll İbn Bibi, ei-Eviimirii'l-cıliiiye fi'l-umıiri'l-Afiiiye, haz. Mürsel Öztürk, I, 44. 12 Mevlana Celaleddin Rumi, Filıi Miı Fih. tre. Avni Konuk-Selçuk Eraydın, 1stanıfui~ı994, s. 70-71. 13 tbn Bibi, Selçukncıme, tre. Mürsel öitiir( 1996, I, 92. - - - ··

Page 7: 226920 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226920/2014/2014_BILGINAA.pdf · 0332 324 58 45 Tashih AhmetÇELİK ... (25-26 Nisan 1995), Konya, s. 95-100. ANADOLU SELÇUKLU SULTANLARININ

52

ANADOLU SELÇUKLU SULTANLARININ ŞAİRLERLE İLİŞKİSİ Prof. Dr. A. Azmi BİLGİN

'~tı bucağın, yedi feleğin ri yas ız padişahı, dokuz dairenin (yedi felek ile arş ve kürsi) merkez noktası Behramşah, öyle bir şahtır ki, savaş gününde onun kahramanlığından Belıram-ı Gfu'un kudreti karınca gibi kalır. Yı.iksek gücüyle şahların baş buğu, geniş bilgisiyle cihanın ünlüsüdür. ·

Cihan mülkünü halka bağışlar, hem "Ermen" hükümdan hem "R~" şahıdır. Saltanat tahtının şerefi, hilafet postunun ulusudur. Rum diyarınJ? fatibi ·~.bhaz"ın galibidir. Ishak'ın sancağı onun him.rnetiyle yükselmiştir. Onu istemeyen varsa, ancak Ismaili "zındık"tır. 14 .

II. Süleyman Şah (1196-1204)'ın cömertliği ve iyiliği yüzünden devrio ileri gelen alimleri, fazılları, şairleri ve sanatkarlarının çoğu onun sarayına koşup, sanatlarının inceliklerini onun yüce görüşüne arz etmişler ve ondan bol miktarda bahşlş almıŞlardır. O, Zahirüddin-i Ffıryabi (ö. S98/1201-1202)'nin "nfuı" redilli kasidesi için çeşitli hediyeler vermiş, bol miktarda ilisanda bulunmuştur. Ayna zamanda şair olan Süleyman Şah'ın kardeşi Kutbüddin Melik Şah için söylediği iki beyitlik bir şiiri bulunmaktadır. Kerem ve sehasınd~ alimler ve sanatkarlardan başka şairler de yararlanmış, fakirlikten ve darlıktan kurtularak mal mülk sahibi olmuşlardır.15 • ,

Ravendi, Anadolu Selçuklu sultanlarından I. Gıyaseddin Keyhüsrev içini . \

"Fağfur, Hakan, Harezmşah bu şahlar şahının dergahından ekmek alacaklar ... Bazunun vuiuşlarından, Rüstem-~ Destan'ın ruhu utanç ve sıkıntı duymaktadır ... Harp meydanl<l;rında, haset edenlerip üzerine at sürdü müı düşmanı çevganın büklümü içine alır:'16 derkeni Ibn Bibi I. Izzeddin Keykavus (salt. 1210-1220 )'un şiirlerde şöyle övül~üğünü belirtir:

"Ey kaderinde ta ezelden büyüklük ve yücelik yazılmış olan! Sen razı olduğun zaman hayat, kızdığın ~an ölüm verirsin. Senin yanında bulunmak, mülk sahibi olmak, başarı ve zafere ortak olmak demektir. U nlü padişahlar, senin bayrağının gölgesinde yürürler. Hz. Cebrail kanatlarıyla sana gölge verir. 17

I. İzzeddin Keykavus seha ve deha sahibi, kamil akıllı, şairlere pek fazla ikrarn ve·ihsanda bulunurdu. Hüsameddin Salar'ın kızı (Duhter-i Salar) sultanayetmiş iki beyitlik bir kaside yazarakMusul'dan göndermiş, her beyti için yüz dinar sürh ilisan edilmişti. O bu kasidesinde İzzeddin Keykavus'u şu şekilde övüyordu:

"Cihanın efendisi olan o şahlar şahının hükmü, bütün ülkelerde kader gibi geçerlidir ... Cihanın güneşi, Hakk'ın gölgesi, ikinci Kayser, bu Kayser ve Fağfur senin kapının tozundan başk~ bir şey değildir ... O sultanlar sultanına sultanlar köledir. Ondan başka sultan kim, nerede ve hangisi... Alem senin adaletinin etkisiyle baştan başa mamurdur. Şahların yemini tamamen onun kademinin toprağıdır ... Cihanda galiplerin mağlupların altına sığındığı senin rikabının yanında yüz Kayser ve Fağfur koşmaktadır ... Şalun dergahında cihan onun fermanının bendesi olsun. Başka milletler de onun fermanına uysun:'

Sadr-ı Nizameddin Ahmed Erzincani İzzeddin Keykavus'un methi için Şems-i Tabesi'ye cevap olarak bir kaside söylemiş, mahfilde inşa ol unduğu zaman münşilikten Anadolu kıtası arızlığına terfi ettirilmiştir. ıs

I. Alaeddin Keykubad döneminde Anadolu'da huzur ve güven ortarnı sağlarup ekonomik bakımdan refahın artmaya başlamasıyla Konya ve çevresi güzel sanatların geliştiği bir ülke olmuş, ve ~ad olu Selçuklu sultanlarının şairlere ve ilimiere verdikleri değer sayesinde1 Anadolu'ya özellikle başta Iran olmak üzere. ~eşitli yerlerden pek çok alim1 sanatkar1 mutasavvıf gelmiştir. Necmeddin-i Daye (ö. 1256)'nin Mirsadü'l­Ibad'ında verdiği bilgiler bunu ortaya koymaktadır:

"Vatanımdan1 meskenimden umudumu yitirince, din ve dünya salahını, Ehl-i sünnet ve cemaatın

14 Nizami, Malızen-i Esrar, tre. Nuri Gençosman, Ankara 1946, s. 28-29. 15 İbn Bibi, el-Evtimirii'l-altiiye fi'l-ıımilri'I-Aitiiye, haz. Mürsel Öztürk, I, 80. 16 Ravendi, Rtilıatiis-sııdur ve tiyetiis-siirilr, tre. Alunet Ateş, Ankara 1999, I, 28. 17 İbn Bibi, el-Evtimirii 'l-altiiyefi'l-ıımilri'I-Aitiiye, haz. Mürsel Öztürk, tre. M. Öztürk,l996, I, 141-142. 18 İbn Bibi, Selçııktıame, tre. Mükrimin Halil Yinanç, İstanbul2007, s. 45.

Page 8: 226920 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D226920/2014/2014_BILGINAA.pdf · 0332 324 58 45 Tashih AhmetÇELİK ... (25-26 Nisan 1995), Konya, s. 95-100. ANADOLU SELÇUKLU SULTANLARININ

ANADOLU SELÇUia..U SULTANLARIN1N ŞAİRLER.LE İLİŞKİ.Sİ

Prof. Dr. A. Azmi BİLGİN

yaşadığı diyarda buldum. Orada emniyet ve adalet varmış, dirlik düzenlik varmış. O diyarda dindar, al.i.m, adil ve insaflı bir padişah varmış.

Memleketler hakkında bilgi sahibi olan tüccarlara ve görüş sahiplerine sordum soruşturdum. Dediler ki: Bu özellikte bir yer bu zamanda ancak Anadolu şehirlerinde olabilir. Hem Ehl-i sünnet ve cemaattir ler hem adalet, insaf ve emniyeti e donanmışlarclır. Allah'a şükürler olsun, o diyarda Selçukluların devamı olan bir padişah var. Müslümanlar rahat, huzur ve emniyeti o hanedanın gölgesinde bulmuştur."19

n. İzzettin Keykavus (1246-1259)'un veziri Şemseddin Muhammed-i İsfahani kendisi bilgin ve güçlü bir şairdi. Aynı zamanda şair ve edipleri de korurdu. Keykavus, Taceddin Tebrizi'yi zaman zaman akşamları çağırır, onunla ilimlerin muhtelif dallarında tartışma yapardı ... Tebrizli hattat Hoca Veliyedelin Ali'den hat dersi alırdı ... Yine meclisinde mizalı ve lugazla ilgili konuşulurdu ... İşlerinin çokluğuna rağmen hükümdar bilgin ve şairlerin mektuplarını cevapsız bırakınazclı .. Amasya kaclısı Celaleddin Varkani, sultana Amasya'dan üzüm hediye gönderir, hediye ile birlikte şiirin,i de yollarciL 20

Bu sultanların birçoğu, şiir yazmalarının yanında şiirleri değerlendirme yeteneğine sahiptirler. İbn Bibi, Rükneddin Süleyman Şah (1196-1203)'ın, hat sanatını bildiğini, şiirleri ve nesri, engin bilgisi ve parlak zekasıyla ölçtüğünü, mükemmeli eksikten, doğruyu yanlıştan, sağlaını çürükten, kabayı inceden, iyiyi kötüden ayırt ettiğini, şiirleri aruz ve kafiye açısından ustalıkla değerlendirdiğini bildirir.21

·.

Karahanlılar ( 840-1212 ), Gazneliler (963-1186) ve BüyükSelçukluların ( 1038-1194) hakim olduğu coğrafyalardaki şiir ve şairle ilgili düşünceler Anadolu' da da geçerli olmuştur. Selçuklular Dönemi'nde olduğu gibi Anadolu Selçuklulan Dönerp.i'nde de ilim dili Arapça edebiyat dili Farsça olmuş, Farsça ayrıca resmi yazışmalarda· da kullanılmıştır. Bu'· dönemde saray çevresinde çok önemli bir yer edinmiş olan şiir, bir yandan klasik tarzda (yüksek zümre) gelişip saray çevresinde ilgi görürken, Mevlana gibi büyük mutasavvıfların şiirleri deAnadolu SelçukluDevlet:i,'nde tasavvufi şürin çı ğırını açmıştır. I. Alaeddin Keykubad,I. Gıyaseddin Keyhusrev, İzzeddin Keykavus ve n. Rükneddin Süleyman Şah gibi Anadolu Selçuklu sultanları arasında şiir söyleyen hükümdarlar bulunmaktadır. Konya Selçuklu sultanları, bütün Yakın Doğu saraylarında olduğu gibi, şairleri koruyup himaye etmekten geri kalrniunışlarclır.

19 Muhammed Emin Riyahi, s. 73. 1'\. 20 İbn Bibi, el-Evamirii'l-aliıiyyeft'l-uınüri'f-alciiyye, haz. M. Öztürk, Il, 106-108. ---~ 21 a.g.e., I, 79-80.

53