7 mayıs perşembe - deukisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · web view: ortalama koşu...

134
II. EGZERSİZ FİZYOLOJİSİ SEMPOZYUMU ÖZET KİTABI 07-08 MAYIS 2009 DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DERSLİKLER BİNASI KONFERANS SALONU İZMİR BİDEB 2223 Programı tarafından desteklenmiştir II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 1

Upload: others

Post on 13-Jul-2020

8 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

II. EGZERSİZ FİZYOLOJİSİ SEMPOZYUMUÖZET KİTABI

07-08 MAYIS 2009DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİDERSLİKLER BİNASI KONFERANS SALONU

İZMİR

BİDEB 2223 Programı tarafından desteklenmiştir

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 1

Page 2: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

Sayın Katılımcılar,Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumlarının ikincisini İzmir Dokuz Eylül Üniversitesinde gerçekleştirmekteyiz. İlk sempozyumda yaşadığımız heyecan ve hevesin bu toplantıda ve bundan sonrakilerde giderek artmasını diliyorum.Egzersiz fizyolojisi, insan vücudunun egzersiz sırasında ortaya çıkan değişiklerini, egzersiz antrenmanlarına olan adaptasyonunu ve insanın fiziksel potansiyelini en yükseğe ulaştırmanın yollarını araştıran temel bilim ve uygulama alanıdır. Sağlıklı insanlarda kronik hastalıkların ortaya çıkmasını önlemek veya geciktirmek, hasta kişilerde tedaviye destek olmak veya hastanın fiziksel kapasitesini artırarak gündelik yaşam kalitesini artırmak için egzersizin önemi giderek artmaktadır. Bu sağlık hizmetini sağlamak üzere birçok farklı kuruluş ve farklı bilim alanlarında yetişmiş kişiler çaba göstermektedir. Egzersiz fizyolojisi araştırmaları birçok tıbbi tedavi alanında bilimsel bilginin artmasına, güncel bilgilerin günlük uygulamalarda kullanılmasına katkıda bulunmaktadır. Egzersiz fizyolojisi alanında bilgileri paylaşmak, işbirliğini geliştirmek, yeni araştırmaları tartışmak klinik ve saha uygulamalarında ortaya çıkan biyolojik veya biyokimyasal sorular için yeni araştırma konuları belirlemek bu bilimsel toplantılar dizisinin en önemli kazançları olacaktır.Egzersiz fizyolojisi ile ilgilenen bilim insanlarının, alanlarında egzersize önem veren klinik uzmanların ve spor içinde çeşitli görevler yapan seçkin uzmanların, her alandaki öğrencilerin bu toplantılar dizisinde bilimsel kazanımların mutluluğunu duyacağına inanıyorum.Katılımınızdan ve katkılarınızdan dolayı teşekkür eder, saygılarımı sunarım.

Prof. Dr. Cem Şeref Bediz2. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu Başkanı

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir2

Page 3: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

PROGRAM7 Mayıs Perşembe

09:00 - 9:45

Açılış Cem Şeref BedizAçılış Konferansı Hakkı Gökbel

9.45 - 10:00 Kahve Arası (poster salonu)

10:00 - 11:50

OTURUM 2: PanelTemel Egzersiz Fizyolojisi (Egzersizde serbest radikaller, Serbest radikallerin sinyal yolağındaki etkileri, Oksijen kinetiği)

S.Sadi Kurdak (Bşk)Haydar DemirelErsin FadıllıoğluFadıl Özyener

11:50 - 13:00 Öğle Arası

13:00 - 14:25

OTURUM 3: Egzersiz Testleri PaneliKritik Güç, Anaerobik Güç, İndirekt VO2

Hakkı Gökbel (Bşk)Nilsel OkudanKağan Üçok

14:25 - 14:40 Kahve Arası (poster salonu)

14:40 - 16:05

OTURUM 4: Panel Egzersiz Fizyolojisine Klinik Yaklaşımlar (Obezite ve egzersiz, Göğüs hastalıkları ve egzersiz, Kalp hastalıkları ve egzersiz)

Nilsel Okudan (Bşk)Nilay ErgenArif ÇımrınErdem Kaşıkçıoğlu

16:05 - 16:20 Kahve Arası (poster salonu)

16:20 - 17:50

OTURUM 5: Mini konferans Hüsrev Turnagöl - "Sporcu Beslenmesi ile İlgili Güncel Gelişmeler

Haydar Demirel (Bşk)Hüsrev Turnagöl

Sözlü Bildiriler S1, S2, S3

18:00 - 19:30

KursKardiyopulmoner Egzersiz Testleri

S. Sadi KurdakKerem ÖzgünenS. Arzu Vardar

19:30-21:00 KOKTEYL (Konferans Salonu Önü)

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 3

Page 4: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

8 Mayıs Cuma

09:00 - 10:30

OTURUM 6: Panel - Sportif Performans (Sportif Performans Üzerine Güncel Gelişmeler, Performans Hekimliği ve Spordaki Uygulamalar, Doping Fizyopatolojik Süreç ve Sonuçları)

Gökhan Metin (Bşk)Caner Açıkada, Bülent Bayraktar, İlker Yücesir

10:30 - 10:40 Kahve Arası (poster salonu)

10:40 - 12:10

OTURUM 7: Mini Konferans Emin Ergen - "Türkiye'de ve Dünyada Spor Hekimliği ve Egzersiz Fizyolojisinin Tarihçesi"

Çetin İşleğen (Bşk)Emin Ergen

Sözlü Bildiriler S4, S5, S6, S7

12:10 - 13:00 Öğle Arası

13:00 - 14:25

OTURUM 8: Mini Konferans: Editör gözüyle makale yayınlama

S. Arzu Vardar (Bşk)Hakan Gür ve 4 adet sözel sunu

Sözlü Bildiriler S8, S9, S10, S11

14:25 - 14:40 Kahve Arası (poster salonu)

14:40 - 16:00

OTURUM 9: PanelToplum Sağlığında Egzersiz İçin Yerel Yönetimlerle İşbirliği : Balçova'nın Kalbi

Ahmet Soysal (Bşk) Gül SaatliBelgin Ünal ToğrulFaruk Sanatçı

16:00 - 16:10 Kahve Arası (poster salonu)

16:10 - 17:10 OTURUM 10: Sözlü Bildiriler ve Genel Tartışma

Kerem Özgünen (Bşk)S12, S13, S14, S15, S16

17.10-17.30 Kapanış ve temenniler

17:30 - 19:00

Atolye ÇalışmasıACSM Kriterlerine göre Risk Analizi ve Egzersiz Reçetesi

Çetin İşleğen Özgür KasımayBarış ÇakırSezin KıroğluHilal Çıl

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir4

Page 5: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

ONUR KURULUProf. Dr. Mehmet FüzünProf. Dr. Hakan AbacıoğluProf. Dr. Neyhan ErgeneProf. Dr. Necati AkgünProf. Dr. Hamit Özgönül

BİLİM KURULU (Soyadı alfabetik sırasına göre)Prof. Dr. Caner Açıkada (Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksekokulu Yrd.Doç.Dr. Hasan Akkuş Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Halter Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Arif Çımrın Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ADProf. Dr. Muzaffer Çolakoğlu Ege Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor YüksekokuluProf. Dr. Birol Çotuk Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor YüksekokuluProf. Dr. Haydar DemirelHacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor hekimliği ADProf. Dr. Emin ErgenAnkara Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Hekimliği ADProf. Dr. Gülfem ErsözAnkara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor YüksekokuluProf. Dr. Hakkı GökbelSelçuk Üniversitesi, Meram Tıp Fakültesi, Spor Fizyolojisi Bilim DalıProf. Dr. Hakan GürUludağ Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Spor Hekimliği Anabilim DalıProf. Dr. Çetin İşleğenEge Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Hekimliği ADProf. Dr. Sanlı Sadi KurdakÇukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Fizyolojisi BDProf. Dr. Hızır KurtelMarmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Fizyolojisi ADDoç. Dr. Gökhan Metinİstanbul Üniversitesi Çerrahpaşa Tıp Fakültesi Fizyoloji ADDoç.Dr. Nilsel OkudanSelçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Spor Fizyolojisi BDProf. Dr. Ali Murat ZergeroğluAnkara Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Hekimliği AD

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 5

Page 6: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

DÜZENLEME KURULU (Soyadı alfabetik sırasına göre)

Prof. Dr. Caner Açıkada Dr. İlkay Aksu Prof. Dr. Cem Şeref BedizProf. Dr. Muzaffer ÇolakoğluProf. Dr. Haydar DemirelProf. Dr. Emin ErgenProf. Dr. Hakkı GökbelProf. Dr. Hakan GürProf. Dr. Sanlı Sadi KurdakDoç. Dr. Gökhan MetinDoç. Dr. Nilsel OkudanDr. Kerem Özgünen

YEREL DÜZENLEME KURULUDoç. Dr. Kürsat Genç Doç. Dr. Murat ÖzgörenDr. İsmet Tok Dr. Şerif Ali Kutlay Ahmet KütahyalıPınar TatlıbalUzm. Dyt. Çiğdem Bediz İsmail Cem ErsoyCelal GençoğluDÜZENLEYEN KURULUŞLARDOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜTÜRK FİZYOLOJİK BİLİMLER DERNEĞİDOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ SPOR FİZYOLOJİSİ BİLİM DALI

DESTEKLEYEN KURULUŞLARDOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜDOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DEKANLIĞITÜBİTAK BİDEB 2223 Genç Katılımcı Destekleme Porgramı

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir6

Page 7: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

SÖZLÜ BİLDİRİLER 11S1-GLİKOZ TOLERANSI BOZULMUŞ BİREYLERDE DÜZENLİ EGZERSİZİN PLAZMA NİTRİK OKSİT VE ENDOTELİN-1 DÜZEYLERİNE ETKİSİ Ö.KASİMAY, N. ERGEN, S. BİLSEL, Ö.KAÇAR, O. DEYNELİ, D. GOGAS, B. YEĞEN, S. AKALIN, H. KURTEL

S2- STREPTOZOTOSİN İLE DİYABET OLUŞTURULMUŞ AKUT YÜZME EGZERSİZİ YAPTIRILAN SIÇANLARDA MELATONİN UYGULAMASININ ÇEŞİTLİ DOKULARDAKİ LİPİD PEROKSİDASYONU ÜZERİNE ETKİSİ M. BİÇER, H. AKKUŞ, M. GÜNAY, M. AKIL, A. SİVRİKAYA, R. MOĞULKOÇ, A.K. BALTACIS3- AKUT YÜZME EGZERSIZI YAPTIRILAN SIÇANLARDA SELENYUM UYGULAMASININ KARACİĞER GLİKOJEN DÜZEYLERİ ÜZERİNE ETKİSİ M. AKIL, M. BİÇER, M. KILIÇ, M. C. AVUNDUK, R. MOĞULKOÇ, A.K. BALTACIS4- GENÇ GÜREŞÇİLERDE EGZERSİZİN VE EGZERSİZDE ÇİNKO UYGULAMASININ BAZI SİTOKİNLERİN SALINIMI ÜZERİNE ETKİSİ E. KARA, MEHMET ÖZAL, M. GUNAY, İ. CİCİOGLU, M. KILIÇ, R. MOĞULKOÇ, A.K. BALTACIS5- KAN AMONYAK DÜZEYLERİNİN 90 DAKİKALIK DAYANIKLILIK KOŞU ANTRENMANINA AKUT YANITI VE UZAKLAŞTIRILMA SÜRELERİNİN BELİRLENMESİ M.E.ÖNEN, P. ÇAKAR, N. TOPSAKAL, İ. SAĞIROĞLU, E. SEYREK, B. ÇOTUKS6- ELİT BAYAN BASKETBOLCULARDA ATRİYAL RİTM BOZUKLUĞU ÖN BELİRLEYİCİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ G. METİN, M. YILDIZ, B. BAYRAKTAR, İ. YÜCESİR, H. KASAP, L. ÇAKARS7- SUPRAMAKSİMAL EGZERSİZ SONRASI ATRİYAL NATRİÜRETİK PEPTİD DÜZEYLERİNDEKİ DEĞİŞİMİN İNCELENMESİ Ö. KARAKUŞOĞLU, S.A. VARDAR, H KUNDURACILAR , N SÜTS8- KÜREK SPORCULARINDA DEĞİŞİK İZOMETRİK EGZERSİZ SEVİYELERİNE YÜZEYEL EMG VE OKSİHEMOGLOBİN YANITLARIÖ. ŞAYLİ, S. UZUN, B. BİÇER, O. PELVAN, B. ÇOTUK, A. AKINS9- YÜRÜME HIZININ KOŞU BANDI VEYA ZEMİNDE TESPİT EDİLMESİ: OKSİJEN TÜKETİMİ ÖLÇÜMLERİNİ ETKİLER Mİ?U. DAL, A.T. ERDOĞAN, B. REŞİTOĞLU, H. BEYDAĞIS10-KÜREKÇİLERDE ANAEROBİK EŞİK: VENTİLASYON VE LAKTAT EŞİĞİ İLİŞKİSİ F. AKÇA, C. AKALAN, M. KOZ, G. ERSÖZS11-DAĞCILARDA VÜCUT KOMPOSİZYONU, BACAK HACMİ VE BACAK KÜTLESİNİN ANAEROBİK PERFORMANSIN BELİRLENMESİNDEKİ ROLÜA. ÖZKAN 1 , Y. KÖKLÜ2, M. AKIN3, G. ERSÖZ4

S12-KAN LAKTAT EŞİĞİNİN BELİRLEMESİNDE KULLANILAN MATEMATİKSEL VE İSTATİSTİKSEL YÖNTEMLER VE BU YÖNTEMLERİN HESAPLANMASINDA KULLANILAN YAZILIMLARIN YETERLİLİKLERİNİN İNCELENMESİRAFET IRMAKS13- YÜRÜYÜŞ PROGRAMLARI C-REAKTİF PROTEİN, OSTEOPROTEGERİN VE SOLUBLE RESEPTÖR AKTİVATÖR NÜKLEER FAKTÖR-KAPPAΒ LİGAND DÜZEYLERİNİ ETKİLER Mİ?H. ESEN, G. BÜYÜKYAZI, C. ULMAN, F. TANELİ, Z. ARI, F. GÖZLÜKAYA, H. TIKIZ

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 7

Page 8: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

S14- PREMENOPOZAL DÖNEMDEKİ KADINLARDA 10 HAFTALIK FARKLI ŞİDDETTEKİ YÜRÜME PROGRAMLARININ ADİPONEKTİN, GHRELİN, REZİSTİN VE LEPTİN HORMONLARI ÜZERİNE ETKİSİF. GÖZLÜKAYA, G. BÜYÜKYAZI, C. ULMAN, F. TANELİ, H. TIKIZ, E. KILIÇ, O. KARAMIZRAKS15- FARKLI ŞİDDETTEKİ DİRENÇ EGZERSİZLERİNİN POSTMENOPOZAL KADINLARIN KEMİK TURN-OVER MARKERLERİ, OSTEOPROTEGERİN VE NÜKLEER FAKTÖR KAPPA Β RESEPTÖR AKTİVATÖR LİGANDI ÜZERİNE ETKİLERİS. KARAARSLAN, G. BÜYÜKYAZI, F. TANELİ, C. ULMAN, C. TIKIZ, G. GÜMÜŞER, P. ŞAHANS16- DÜZENLİ DAĞ YÜRÜYÜŞÜNÜN OKSİDAN STRES VE ANTİOKSİDAN ENZİMLER ÜZERİNE ETKİLERİ VE MAKSİMAL BİR EGZERSİZE OKSİDAN- ANTİOKSİDAN YANITIN BİRLİKTE İNCELENMESİF. TURGAY, A. ÇELİK, S.R. VAROL, E. SEZER, T. ONAT

POSTER BİLDİRİLER 27P1- AKUT MAKSİMAL AEROBİK EGZERSİZİN GENÇ KIZLARDA BAKIR VE ÇİNKO DÜZEYLERİNE ETKİSİBİLGEHAN BAYDİLP2- SİGARA İÇEN VE İÇMEYEN ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNDE KORONER RİSK FAKTÖRLERİ İLE FİZİKSEL AKTİVİTE, BEDEN KİTLE İNDEKSİ VE YAĞ YÜZDESİ ARASINDAKİ İLİŞKİA. ÖZKAN, A. KİN-İŞLERP3- AMERİKAN FUTBOLU OYUNCULARININ FARKLI PROTOKOLLERDEN ELDE EDİLEN ANAEROBİK PERFORMANS DEĞERLERİNİN ARASINDAKİ İLİŞKİNİN BELİRLENMESİE. EYUBOĞLU, A. ÖZKAN, Y. KÖKLÜ, U. ALEMDAROĞLUP4- AMERİKAN FUTBOLU OYUNCULARININ FİZİKSEL UYGUNLUK ÖZELLİKLERİNİN VE VÜCUT KOMPOZİSYONLARININ OYNADIKLARI MEVKİLERE GÖRE KARŞILAŞTIRILMASIE. EYUBOĞLU, Y. KÖKLÜ, A. ÖZKAN, M. AKINP5- GENÇ ERİŞKİNLERDE ANTROPOMETRİK ÖLÇÜMLER, EGZERSİZ KAPASİTELERİ, SOLUNUM FONKSİYONLARI, LATERALİZASYON VE PSİKOLOJİK DURUMUN İLİŞKİLERİK. ÜÇOK, A. GENÇ, M. AKKAYA, Y. GÖNÜL, R. UYGUR, H. MOLLAOĞLU, A. SONGURP6- STREPTOZOTOSİN İLE DİYABET OLUŞTURULMUŞ AKUT YÜZME EGZERSİZİ YAPTIRILAN SIÇANLARDA MELATONİN UYGULAMASININ KARACİĞER DOKUSUNDAKİ ELEMENT DAĞILIMI ÜZERİNE ETKİSİM. BİÇER, H. AKKUŞ, M. AKIL, A. SİVRİKAYA, R. MOĞULKOÇ, A.K. BALTACIP7- STREPTOZOTOSİN İLE DİYABET OLUŞTURULMUŞ AKUT YÜZME EGZERSİZİ YAPTIRILAN SIÇANLARDA MELATONİN UYGULAMASININ KARACİĞER GLİKOJEN DÜZEYLERİ ÜZERİNE ETKİSİM. BİÇER, , M. AKIL, M.C. AVUNDUK, M. KILIÇ, R. MOĞULKOÇ, A. K. BALTACIP8- POLİKİSTİK OVER SENDROMLU KADINLARDA SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ VE ANTROPOMETRİK ÖLÇÜMLERK. ÜÇOK, M. AKKAYA, A. GENÇ, S. AKÇER, Y. GÖNÜL, E. COŞAR, G. KÖKENP9- AKUT YÜZME EGZERSIZI YAPTIRILAN SIÇANLARDA SELENYUM UYGULAMASININ KARACIĞER VE AKCIĞER DOKUSUNDA LIPIT PEROKSIDASYONU ÜZERINE ETKISI

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir8

Page 9: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

M. AKIL, Ü. GÜRBÜZ, M. BİÇER, A. SİVRİKAYA, R. MOĞULKOÇ, A.K. BALTACIP10- AKUT YÜZME EGZERSIZI YAPTIRILAN RATLARDA SELENYUM UYGULAMASININ KARACIĞER DOKUSUNDAKI ELEMENT DAĞILIMINA ETKISIM. AKIL, M. BİÇER, M. KILIÇ, E. MENEVŞE, R. MOĞULKOÇ, A.K. BALTACIP11- ELİT GÜREŞÇİLERDE ÇİNKO UYGULAMASININ ANTİOKSİDAN AKTİVİTE ÜZERİNE ETKİSİM. ÖZAL, E. KARA, K. GÖKDEMİR, M. GÜNAY, M. KILIÇ, R. MOGULKOÇ, A.K. BALTACIP12- AKUT YÜZME EGZERSİZİ YAPTIRILAN OVEREKTOMİZE SIÇANLARDA BOR UYGULAMASININ PLAZMADAKİ ELEMENT DAĞILIMINA ETKİSİZ. YAZICI, Y. KAYA, İ. HALİFEOĞLU, R. MOĞULKOÇ, A.K. BALTACIP13- 17-24 YAŞ ARASINDAKİ VOLEYBOLCULARIN DİNLENİM VE EGZERSİZ SOLUNUM PARAMETRELERİG.A. SÖNMEZ, E. A. GÜLTEKİNP14- SAĞLIKLI AKTİF GENÇ ERKEKLERDE AKUT GERME EGZERSİZİNİN HEMOREOLOJİK PARAMETRELERE ETKİSİE. KILIÇ-TOPRAK, F. ÜNVER-KOÇAK, G. ERKEN, M. BOR-KÜÇÜKATAY P15- KADINLARDA DÜZENLİ AEROBİK EGZERSİZİN KAN PARAOKSONAZ VE ARİL ESTERAZ AKTİVİTELERİ ÜZERİNE ETKİSİ VE PON1-192 POLİMORFİZMİNİN ROLÜG. RUDARLI NALÇAKAN, S.R. VAROL, F. TURGAY, M. NALÇAKAN, Z. ÖZKOL

P16- FUTBOLCULARDA EGZERSİZİN KAN PARAMETRELERİ ÜZERİNE AKUT ETKİSİK. UZUNER, G. AYDIN SÖNMEZP17- ÜÇ ORTEZİN OKSİJEN TÜKETİMİ AÇISINDAN KARŞILAŞTIRILMASI: YENİ BİR ORTEZİN DEĞERLENDİRİLMESİ C. YILMAZ, U. DAL, A.T. ERDOĞAN, M. ÇOLAK, H. BEYDAĞIP18- BESYO ÖĞRENCİLERİNDE VÜCUT KOMPOZİSYONU, ANAEROBİK PERFORMANS VE SIRT KUVVETİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN BELİRLENMESİ C.S. ASLAN, Y. KÖKLÜ, A. ÖZKAN, C. BÜYÜKDEREP19- AEROBİK VE ANAEROBİK EGZERSİZ ANTRENMANININ KAN NİTRİK OKSİT DÜZEYLERİ ÜZERİNE ETKİLERİ VE CİNSİYETİN ROLÜM. Z. ÖZKOL, F. TURGAY, S. R. VAROL, B. ÖZÇALDIRAN, F. VURAL, T. AKŞİT, G. RUDARLI NALÇAKANP20- İSKELET KASI GENİ ACTN3 VE FİZİKSEL PERFORMANS: GENOTİP-FENOTİP İLİŞKİSİÖ. KASIMAY, D. SEVİNÇ, S. Ö. İŞERİ, K. ULUCAN, M. ÜNAL, İ. GÜNEY, H. KURTELP21- SEDANTERLERDE VE DAYANIKLILIK SPORCULARINDA MAKSİMAL VE SUBMAKSİMAL EGZERSİZİN OKSİDAN VE ANTİOKSİDAN DÜZEYLERİNE ETKİSİD. TOZCU, Ç. ÖZER, E. GÜLLÜ, Z YILDIRIMP22- HİPERTANSİYON TEDAVİSİ: YÜRÜYÜŞ BANDI ÇALIŞMA MODELİH. KARATOSUN, M. N. TAMERP23- KAMUDA ÇALIŞAN ERKEK VE KADINLARIN EGZERSİZ VE BESLENME ALIŞKANLIKLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ C. ARSLAN, D. CEVİZ, E. GÜRP24- PLAZMA NH3, PH VE TOPLAM KAN LAKTAT DÜZEYLERİNİN KASSAL HİPERTROFİ ANTRENMANINA AKUT YANITI VE UZAKLAŞTIRILMA SÜRELERİNİN BELİRLENMESİ

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 9

Page 10: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

M.E. ÖNEN, B.M. ÇOLAKOĞLU, F. TANELİ, P. ÇAKAR, F. TURGAY, Ş. ÇOLAKOĞLUP25- POSTMENAPOZAL OSTEOPOROZLU KADINLARIN ENERJİ TÜKETİMİ SAĞLIKLI KONTROLLERDEN DAHA MI YÜKSEKTİR?F. DAĞ, U. DAL, Ö. BÖLGEN ÇİMEN, R. ALTUN, H. BEYDAĞIP26- DİYABETLİ SIÇANLARDA KOENZİM Q10 VE ALFA LİPOİK ASİT DESTEKLERİNİN EGZERSİZLE OLUŞAN LİPİT PEROKSİDASYONU VE ANTİOKSİDAN DURUM ÜZERİNE ETKİLERİN. OKUDAN, R. ÇELİK TAV, H. GÖKBEL, S. BÜYÜKBAŞ, H.S. GERGERLİOĞLUP27- TOPLUMDA FİZİK AKTİVİTE GİRİŞİMİ: BALÇOVA ÖRNEĞİG. SAATLI, G. ERGÖR, B. ÜNAL, Ö. ASLAN, F. SANATCI, N. ÇELİK, E. İZCİ, P. ARSLAN, A. AŞIKP28- BALÇOVA BELEDİYESİ SPOR OKULU 2005-2009 YILLARI ARASINDAKİ SPOR AKTİVİTELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİF. SANATCI, S. POLAT, G SAATLIP29- KLİNİK SPOR FİZYOLOJİSİ VERİ YÖNETİMİNDE ELEKTRONİK HASTA KAYIT SİSTEMİ (EPR) TEKNOLOJİSİRAFET IRMAK

KONFERANS VE PANELLEROKSİDATİF STRES VE SİNYAL İLETİMİ Doç.Dr. Ersin Fadıllıoğlu 56KRİTİK GÜÇ Prof.Dr.Hakkı Gökbel 57WİNGATE ANAEROBİK TESTİ Doç.Dr. NİLSEL OKUDAN 58AEROBİK GÜCÜN İNDİREKT YOLLA BELİRLENMESİ Doç.Dr. Kağan ÜÇOK 59OBEZİTE ve EGZERSİZ Dr. Nilay Ergen 61KALP HASTALIKLARI VE EGZERSİZ Doç.Dr. Erdem Kaşıkcıoğlu 63KARDİYOPULMONER EGZERSİZ TESTLERİNİN ESASLARI Prof. Dr. S.Sadi Kurdak, Dr. Kerem Özgünen 64DOPİNG, FİZYOPATOLOJİK SÜREÇ VE SONUÇLARI Yrd.Doç.Dr.İlker Yücesir 66PERFORMANS HEKİMLİĞİ ve SPORDAKİ UYGULAMALARI Dr. Bülent BAYRAKTAR 70TARİHSEL AÇIDAN EGZERSİZ FİZYOLOJİSİ VE SPOR HEKİMLİĞİProf.Dr. Emin Ergen 71ACSM KRİTERLERİ DOĞRULTUSUNDA RİSK ANALİZİ VE EGZERSİZ REÇETELENDİRMESİ Dr. Özgür Kasımay Çakır 75OSTEOPOROZUN ÖNLENMESİNDE VE TEDAVİSİNDE EGZERSİZ REÇETESİProf. Dr. Çetin İşleğen 77KATILAN FİRMALAR 78

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir10

Page 11: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

SÖZLÜ BİLDİRİLER

S1-GLİKOZ TOLERANSI BOZULMUŞ BİREYLERDE DÜZENLİ EGZERSİZİN PLAZMA NİTRİK OKSİT VE ENDOTELİN-1 DÜZEYLERİNE ETKİSİ Ö.Kasimay1, N. Ergen2, S. Bilsel3, Ö.Kaçar3, O. Deyneli4, D. Gogas4, B. Yeğen1, S. Akalın4, H. Kurtel1 [email protected] Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Fizyolojisi Bilimdalı1, Biyokimya3, Endokrinoloji4 AD, Haydarpaşa Numune Hastanesi İç Hastalıkları AD2

Giriş: Endotel hücrelerinde meydana gelen fonksiyon bozukluğu vasküler reaktiviteyi değiştirmekte, diyabet hastalığında gözlenen mikro ve makro vasküler komplikasyonların oluşumunda da önemli bir rol oynamaktadır. Egzersizin, bozulan vasküler fonksiyon da dahil, diyabetin birçok bileşenine olumlu etki yaptığı kabul görmekle beraber, düzenli egzersizin bu etkilerine hangi mekanizmaların aracılık ettiği tam olarak bilinmemektedir. Amaç: Kronik egzersiz uygulamasının glikoz toleransı bozuk bireylerde plazma ET-1, serum NO düzeylerinde ve plazma oksidan stres parametrelerinde oluşturduğu değişiklikleri araştırmak. Metod: Çalışmada oral glikoz tolerans testi bozulmuş bireyler (n=14) yer almıştır. Egzersiz yoğunluğu çalışmanın başında bireysel kalp hızı rezervinin %35’i olacak şekilde ayarlanmış, daha sonra iki haftada bir arttırılıp kalp hızı rezervinin %60’ına ulaşılması hedeflenmiştir. Her bir seansı 45 dakika süren aerobik egzersiz programı, haftada 3 kez, toplam 12 hafta devam etmiştir. Egzersiz programına başlamadan önce ve programın 6. ve 12. haftalarında biyokimyasal analizler için venöz kan örnekleri alınmıştır. Alınan kan örneklerinde NO (kemilüminisans yöntemiyle), ET-1, lipit peroksidasyonu, total sülfidril ve protein oksidasyonu düzeyleri ölçülmüştür. Sonuç: Çalışmamızda orta yoğunlukta planlanan düzenli fiziksel aktiviteyle NO (p<0.05) ve ET-1 (p<0.05) düzeylerinde anlamlı azalma tespit edilmiştir. Lipit peroksidasyonunun düzenli egzersiz ile anlamlı olarak azaldığı (0.05), antioksidan sülfidril düzeyinde ise anlamlı artışlar (p<0.01) meydana geldiği gösterilmiştir. Serum NO düzeyleri ile kan basıncı arasında pozitif korelasyon saptanmıştır. Tartışma: Bu bulgular kan basıncında, HbA1c konsantrasyonunda ve oral glikoz alımını takiben 2 saatlik kan şekerinde gözlenen düşüşler ile beraber değerlendirildiğinde, orta yoğunlukta düzenli egzersizin glikoz toleransının bozuk olarak saptandığı hastalığın başlangıç döneminde önemli metabolik ve biyokimyasal faydalarının olduğunu göstermektedir. Kaynaklar: 1) American College of Sports Medicine: ACSM’s Guidelines for Exercise Testing and Prescription. (2000). 2) Anwaar I. et al (2000). Increased plasma endothelin-1 and intraplatelet cyclic guanosine monophosphate in men with disturbed glucose metabolism. Diabetes Research and Clinical Practice, 50, 127-136.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 11

Page 12: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir12

Page 13: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

S2- STREPTOZOTOSİN İLE DİYABET OLUŞTURULMUŞ AKUT YÜZME EGZERSİZİ YAPTIRILAN SIÇANLARDA MELATONİN UYGULAMASININ ÇEŞİTLİ DOKULARDAKİ LİPİD PEROKSİDASYONU ÜZERİNE ETKİSİM. Biçer 1 , H. Akkuş1,M. Günay2, M. Akıl3, A. Sivrikaya4, R. Moğulkoç5, A.K. Baltacı51.S.Ü. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, 2.G.Ü. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu-Ankara, 3.Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, 4.S.Ü. Selçuklu Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı, 5.S.Ü. Meram Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı, [email protected]ş ve Amaç:Bu çalışmanın amacı, streptozotosin ile diyabet oluşturulmuş akut yüzme egzersizi yaptırılan sıçanlarda melatonin uygulamasının çeşitli dokulardaki lipid peroksidasyonu üzerine olan etkisinin araştırılmasıdır. Materyal ve Metod:Spraque – Dawley cinsi 80 adet erişkin erkek sıçan kullanılan çalışmada deney hayvanları eşit sayıda 8 gruba ayrıldı: Grup 1, genel kontrol. Grup 2, melatonin uygulanan kontrol. Grup 3, melatonin uygulanan diyabetli kontrol. Grup 4, yüzme kontrol. Grup 5, melatonin uygulanan yüzme. Grup 6, melatonin uygulanan diyabetli yüzme. Grup 7, diyabetli yüzme. Grup 8, diyabetli kontrol grubu. Diyabet oluşturmak için deney hayvanlarına 40 mg/kg olacak şekilde intraperitoneal (ip) streptozotosin (STZ) “Sigma, S-0130” enjekte edildi. Enjeksiyonlar 24 saat sonra aynı dozda tekrar uygulandı. Son enjeksiyonlardan 6 gün sonra kan glukozu 300 mg/dlt ve üzerinde olan hayvanlar diyabetik olarak kabul edildi (1). Bu hayvanlara 4 hafta boyunca intraperitoneal yolla 3 mg/kg/gün melatonin verildi. Dört hafta süren çalışmanın bitiminde dekapite edilen deney hayvanlarından alınan doku örneklerinde karaciğer, akciğer ve dalak dokusunda MDA (spektrofotometre de “Shimadzu-1601, Japan” Uchiyama ve Mihara (2) yöntemiyle) ve GSH (Ellmann (3) metodu ile spektrofotometrede) düzeyleri tayin edildi. Bulgular:Çalışmada en yüksek karaciğer, akciğer ve dalak dokusundaki MDA değerleri grup 7’de elde edildi (p<0.001). Grup 8’in aynı değerleri grup 7’den düşük, diğer grupların tamamından yüksekti (p<0.001). Grup 3, 4ve 6’nın karaciğer, akciğer ve dalak dokusundaki MDA değerleri grup 7 ve 8’den düşük, grup 1, 2 ve 5’den yüksek bulundu (p<0.001). Grup 5 en yüksek karaciğer, akciğer ve dalak GSH değerlerine sahipti (p<0.001). Grup 6’nın aynı değerleri grup 5’den düşük, diğer grupların tamamından yüksekti (p<0.001). Grup 2, 3 ve 4’ün bahsedilen dokulardaki GSH değerleri grup 5 ve 6’dan düşük, grup 1, 7 ve 8 ’den ise daha yüksekti (p<0.001). Tartışma ve Sonuç:Çalışmanın sonucunda elde edilen bulgular, diyabette ve akut egzersizde ortaya çıkan serbest radikal üretiminde artış ve antioksidan aktivitedeki baskılanmanın melatonin uygulamasıyla önlendiğini göstermektedir. Kaynaklar: 1.Havel PJ, Uriu-Hare JY, Liu T, Stanhope KL, Stern JS, Keen CL, Ahrén B. Marked and rapid decreases of circulating leptin in streptozotocin diabetic rats: reversal by insulin. Am J Physiol 1998; 274: 1482–1491. 2.Uchiyama M, Mihara M. Determination of malondialdehiyde precorsor in tissues by thiobarbituric acid test.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 13

Page 14: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

Analytical Biochemistry , 1977; 86: 271-278. 3.Ellmann GL. Tissue sulfhydrl groups. Arch Biochem Biophys, 1959; 82: 70-77.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir14

Page 15: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

S3- AKUT YÜZME EGZERSIZI YAPTIRILAN SIÇANLARDA SELENYUM UYGULAMASININ KARACİĞER GLİKOJEN DÜZEYLERİ ÜZERİNE ETKİSİM. Akıl 1 , M. Biçer2, M. Kılıç2, M. C. Avunduk3, R. Moğulkoç4, A.K. Baltacı41.Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, 2.S.Ü. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, 3S.Ü. Meram Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı, 4.S.Ü. Meram Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı, Konya.

Giriş ve Amaç: İnsan sağlığı için son derece önemli olan selenyum, tiroit hormon metabolizması ve bağışıklık işlevleri de dahil çeşitli metabolik süreçler için gerekli olan bir eser elementtir (1). Egzersizde oksidatif hasarı azalttığı bilinen selenyumun , fiziksel aktivitede glukoz metabolizması ve yorgunluğu nasıl etkilediğiyle ilgili sınırlı sayıda çalışma vardır (2). Bu çalışmanın amacı da akut yüzme egzersizi yaptırılan sıçanlarda, selenyum uygulamasının karaciğer glikojen düzeylerini nasıl etkilediğinin araştırılmasıdır. Materyal ve Metod:Spraque–Dawley cinsi 32 adet erkek sıçanlar üzerinde gerçekleştirilen çalışmada, hayvanlar eşit sayıda 4 gruba ayrıldı. Grup 1, genel kontrol. Grup 2, selenyum uygulanan kontrol (6 mg/kg/gün sodyum selenit). Grup 3, yüzme kontrol. grubu. Grup 4, selenyum uygulanan yüzme (6 mg/kg/gün sodyum selenit). Çalışmanın bitiminde deney hayvanlarından alınan karaciğer doku örnekleri % 95 lik etil alkol içerisinde tespit edildi. Tespit olan dokulardan alınan örnekler ototeknikon takibine tutuldu. Ototeknikon takibi sonrası parafine gömülen doku örneklerinden mikrotom yardımı ile 5µm lik kesitler lama alınarak PAS ile boyandı. Boyanan preparatlar Nikon Eclipse E400 ışık mikroskopu ile değerlendirildi. Işık mikroskopuna bağlı Nikon Coolpix 5000 digital fotograf makinesı ile uygun alanların digital görüntüleri fotoğraflandı. Fotoğraflama esnasında kalibrasyon amacı ile Nikon Stage Micrometer görüntüsü de aynı mikroskobik büyütmelerde alındı. Tüm görüntüler PC ortamına aktarıldı ve Clemex PE 3,5 görüntü analizi programı ile değerlendirildi. Görüntü analizi programı ile 0,1 mm² lik alanlar seçildi. Bu alanlardaki glıkojen içeren (PAS ile pozitif boyanan) hepatositler işaretlenerek otomatik olarak saydırıldı (3). Bulgular:Çalışmada en yüksek karaciğer glikojen düzeyleri grup 1 ve 2’de tespit edildi (p<0.05). Grup 4’ün aynı parametresi grup 1 ve 2’den düşük, grup 3’den daha yüksekti (p<0.05). En düşük karaciğer glikojen düzeyleri grup 3’de elde edildi (p<0.05). Tartışma ve Sonuç:Çalışmanın sonuçları sıçanlarda akut yüzme egzersizinde azalan karaciğer glikojen düzeylerinin selenyum uygulamasıyla korunabileceğini göstermektedir. Fizyolojik dozda selenyum uygulamasının performans yönünden faydalı olabileceği sonuç olarak söylenebilir. Kaynaklar 1.Brown KM, Arthur JR. Selenium selenoproteins and human healt: a review. Public Health Nutrition, 2001; 4: 593-599. 2. Thomson CD. Assessment of requirements for selenium and adequacy of selenium status: a review. Eur J Clin Nutr. 2004; 58: 391-402. 3.Avunduk AM, Avunduk MC, Baltaci AK, Mogulkoc

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 15

Page 16: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

R. The effect of melatonin and zinc on the immune response in experimental toxoplasma retinochoroiditis. Ophthalmologica, 2007; 221(6):421-425.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir16

Page 17: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

S4- GENÇ GÜREŞÇİLERDE EGZERSİZİN VE EGZERSİZDE ÇİNKO UYGULAMASININ BAZI SİTOKİNLERİN SALINIMI ÜZERİNE ETKİSİE. Kara1, Mehmet Özal2, M. Gunay3, İ. Cicioglu3, M. Kılıç 4 , R. Moğulkoç5, A.K. Baltacı51Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Eğitim Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümü, 2Gençlik Spor Genel Müdürlüğü-Ankara, 3Gazi Üniversitesi BESYO-Ankara, 4Selçuk Üniversitesi BESYO-Konya, 5Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı-Konya [email protected]

Giriş ve Amaç: Büyüme, gelişme ve üreme sisteminde anahtar bir rol oynayan çinko hemen her enzim sınıfında bulunan tek metaldir (1). Sporcularda diyetle çinko alımının önemine dikkat çekilerek, diyetteki çinko yetersizliğinin sadece performansı değil, hücresel immün sistemi de olumsuz etkileyerek sporcularda enfeksiyonlara olan eğilimi artırabileceği ileri sürülmektedir (2,3). Bu çalışmanın amacı da aktif güreş sporu yapan genç güreşçilerde çinko uygulamasının bazı sitokinlerin salınımı üzerindeki etkisinin araştırılmasıdır. Materyal ve Metod:Araştırma aynı yaş grubundaki 20 güreşçi ile 20 sedanter olmak üzere toplam 40 erkek denek üzerinde gerçekleştirildi. Denekler eşit sayıda 4 gruba ayrıldı. Grup 1:çinko uygulanan sporcu grubu. Grup 2: uygulama yapılmayan sporcu grubu. Grup 3: çinko uygulanan sedanter grup. Grup 4: uygulama yapılmayan sedanter grup. Çalışmanın başlangıcında ve 8 hafta süren uygulamaların bitiminde olmak üzere her denekden ikişer defa kan örnekleri alındı. Alınan kan örneklerinde serumda TNF-α, IL-2, IFN-γ düzeyleri (pg/ml) ELISA yöntemiyle tayin edildi. Bulgular:Çalışmanın başlangıcında, araştırmaya alınan grupların serum TNF-α, IL-2, IFN-γ düzeyleri arasında önemli bir farklılık tespit edilmedi. Çalışmanın bitiminde TNF-α, IL-2, IFN-γ değerleri çinko uygulanan gruplarda (grup 1 ve 3) grup 2 ve 4’den önemli ölçüde yüksek bulundu (p<0.01). Grup 2 ve 4’ün aynı değerleri birbirinden farklı değildi. Tartışma ve Sonuç:Çalışmanın sonucunda elde edilen bulgular çinko uygulamasının TNF-α, IL-2, IFN-γ salgısında artışa yol açtığını göstermektedir. Çinkonun bu etkisi egzersizden bağımsız olarak ortaya çıkmaktadır. Kaynaklar 1. Vallee BL, Falchuk KH. The biochemical basis of zinc physiology. Physiol Rev, 1993; 73:79-118 2.Konig D, Weinstock C, Keul J, Northoff H, Berg A. Zinc, iron and magnesium status in athletes – influence on the regulation of exercise-induced stress and immune function. Exerc Immunol Rev, 1998;4: 2 – 21.

3.Singh A, Failla ML, Deuster PA. Exercise-induced changes in immune function: effects of zinc supplementation. J Appl Physiol, 1994; 76,: 2298 – 2303.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 17

Page 18: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

S5- KAN AMONYAK DÜZEYLERİNİN 90 DAKİKALIK DAYANIKLILIK KOŞU ANTRENMANINA AKUT YANITI VE UZAKLAŞTIRILMA SÜRELERİNİN BELİRLENMESİ1 M.E.ÖNEN , 1P. ÇAKAR, 2N. TOPSAKAL, 3İ. SAĞIROĞLU, 1E. SEYREK, 2B. ÇOTUK1Kocaeli Üniversitesi, BESYO, 2Marmara Üniversitesi, BESYO, Spor Bilimleri ve Sporcu Sağlığı Araştırma ve Uygulama Merkezi ,3Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Beden Eğitimi ve Spor Bölümü [email protected]ş ve Amaç Bu çalışmanın amacı, merkezi sinir sistemi ve periferik yorgunluğa yol açtığı düşünülen NH3(NH3+NH4

+) seviyelerinin 12 km/s koşu hızında 90 dakika süren koşu antrenmanı sırasında kandaki değişimlerini ve antrenman sonrası istirahat seviyesine dönüş sürelerini saptamaktır. Ayrıca 12 km/s hızda koşan atletlerin kan amonyak değerleri ile MaksVO2, anaerobik eşik oksijen kullanımları, nabız oksijeni miktarları, MaksVO2

belirleme protokolündeki maksimal hızları, anaerobik eşik hızları ve bu hızların 12km/s koşu hızıyla olan farkları gibi bazı parametrelerle olan ilişkilerini araştırmak bu çalışmanın alt problemlerini oluşturmaktadır. Materyal ve Metod Çalışmaya yaşları 22.72±5.51, ağırlıkları 65.18±6.28kg, boyları 178,90±5.1cm olan, antrenman yaşı en az iki yıl ve son bir yıldır da dayanıklılık koşu antrenmanlarını aksatmamış 11 erkek sporcu katıldı. Deneklerin ergospirometre parametrelerini saptamak üzere koşu bandında artan kademeli egzersiz testi uygulandı. Kan amonyak değerlerini belirlemek amacıyla ise 12 km/s hızda 90 dakika süren koşu antrenmanı uygulandı. Bu testte egzersiz öncesi, egzersiz sırası (her otuz dakikada bir) ve egzersiz sonrası (0., 5., 10., 20., 40. ve 80. dakikalar) parmak ucundan 20’şer mikrolitre kapiller kan örnekleri alınarak çalışıldı. Bulgular Egzersiz sırası ve sonrası ölçülen tüm kan amonyak sonuçları istatistiksel açıdan istirahat değerleriyle karşılaştırıldı. Kan NH3 istirahat değerleri 46.09±10.05µmol/L bulundu ve egzersizin sonu olan 90. dakikada zirve değeri olan 204.54±57.16µmol/L (p<0.005) değerine ulaştı. Egzersizden 80 dakika sonra ise 47.27±9.52 µmol/L seviyesine düştü. Tartışma ve Sonuç Genelde literatürle karşılaştırdığımızda uzun süreli submaksimal egzersizlerde zirve plazma NH3 miktarları bizim çalışmamızdaki değerlerden düşüktür. Egzersiz süresi uzadıkça aminoasit yıkımına ve bir miktar da AMP degredasyonuna bağlı kan amonyak miktarının arttığını düşünmekteyiz. Normal şartlarda beyin amonyak konsantrasyonun kandakinin 1.5–3 katı kadar olduğu, bu nedenle kan amonyak konsantrasyonunun şiddetli egzersizle istirahat değerinin üç katından fazla artmasının MSS’nin amonyak alımını arttırabildiği savunulmaktadır(1,2).Bu sebeple, artan amonyak miktarının sportif performasta sınırlayıcı bir faktör olabileceği, uzaklaştırılma sürelerinin de göz önünde bulundurularak egzersiz programlarının buna göre düzenlenmesi önerilmektedir.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir18

Page 19: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

Kaynaklar 1)Cooper ALJ, Plum F. (1987). Biochemistry and physiology of brain ammonia. Physiol Rev, 67:440 – 519. 2)Graham TE, Rush WEJ, MacLean DA. (1995). Skeletal muscle amino acid metabolism and ammonia production during exercise. In: Exercise Metabolism. Ed: Hargraves M, Human Kinetics, Illionis, p.131 – 176.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 19

Page 20: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

S6- ELİT BAYAN BASKETBOLCULARDA ATRİYAL RİTM BOZUKLUĞU ÖN BELİRLEYİCİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ1 G. Metin , 2M. Yıldız, 3B. Bayraktar, 4İ. Yücesir, 5H. Kasap, 1L. Çakarİstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 1Fizyoloji, 3Spor Hekimliği A. D., 2Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Bölümü, 4İstanbul Üniversitesi BESYO, 5Umut Hastanesi Kardiyoloji Bölümü [email protected]ş ve Amaç: Elektrofizyolojik çalışmalarda; sinüs ritmi esnasında saptanan intraatriyal ileti gecikmesinin paroksismal atriyal fibrilasyonla ilişkili olduğu bildirilmiştir. Bu elektrofizyolojik özelliklerin, 12 kanallı yüzey elektrokardiyogramına (EKG), P dalga süresinin uzaması ve maksimum P dalga süresinden (P max) minumum P dalga süresinin (P min) çıkarılması ile elde edilen P dalga dispersiyonunun (PDD) artması şeklinde yansıdığı ifade edilmektedir (1). Bu çalışmada Ulusal Bayan Basketbol A Takımı sporcularının PDD ve transtorasik ekokardiyografi bulguları araştırılmıştır. Materyal ve metod: Sportif faaliyetlerini kesintisiz sürdüren (11.9 ± 3.6 yıl), Ulusal Bayan Basketbol A Takımı’na seçilmiş ve halen aktif müsabaka sezonu içindeki toplam 27 elit sporcu çalışmaya dahil edildi. Aynı yaşta ve beden kitle indeksine sahip 26 sedanter birey kontrol grubu olarak alındı. EKG’da, P max’dan P min’un çıkarılması ile elde edilen değer PDD olarak kabul edildi. Ekokardiyografik parametreler standart sol lateral dekübitis pozisyonunda Vivid 3 kardiyovasküler ultrasound sistemi [3S sector probe (1.5-3.6 MHz), GE] kullanılarak yapıldı. Sonuçlar Mann-Whitney U testi, ilişkiler Pearson korelasyon analizi ile değerlendirilerek, P<0.05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular: Elit basketbolcularımızın PDD sonuçları sedanter kontrol grubunun değerine göre anlamlı olarak (p=0.01) artmıştır. Ayrıca, elde edilen bulgularda PDD ile kalp hızı arasında negatif yönde bir korelasyon (p=0.01, r=-0.32) mevcuttur.Tartışma ve Sonuç: Yakın zamanda yapılan bir araştırmada elit genç sporcularda ve futbolcularda sol atrium çapı bizim bulgularımıza benzer şekilde anlamlı olarak büyük bulunmuştur (2). PDD parametresinin, uzun süreli dönemlerde ve yüksek şiddette sportif aktivite içinde olan elit sporcuların kardiyolojik takibinde atriyal disfonksiyonları değerlendirme açısından dikkate değer olabileceği anlaşılmaktadır.Kaynaklar 1-Dilaveris PE, Gialafos EJ, Sideris SK, et al. Simple electrocardiographic markers for the prediction of paroxysmal idiopathic atrial fibrillation. Am Heart J 1998;135:733-738. 2-Sharma S, Maron BJ, Whyte G, et al. Physiologic limits of left ventricular hypertrophy in elite junior athletes: relevance to differential diagnosis of athlete's heart and hypertrophic cardiomyopathy. J Am Coll Cardiol 2002;40:1431-1436.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir20

Page 21: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

S7- SUPRAMAKSİMAL EGZERSİZ SONRASI ATRİYAL NATRİÜRETİK PEPTİD DÜZEYLERİNDEKİ DEĞİŞİMİN İNCELENMESİ Ö. Karakuşoğlu1, S.A. Vardar 1 , H Kunduracılar 2, N Süt3

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi, 1Fizyoloji AD, 2Mikrobiyoloji AD, 3Biyoistatislik AD, Edirne [email protected]ş ve Amaç: Atriyal natriüretik peptid (ANP) natriüretik, diüretik ve vazodilatatör etkili bir hormondur. Bu çalışmanın amacı sağlıklı gönüllülerde supramaksimal egzersiz sonrası plazma ANP, hematokrit ve laktat düzeylerindeki değişimin incelenmesidir. Materyal ve Metod: Çalışmaya 15 sağlıklı erkek katıldı. Katılımcılardan 30 sn’lik supramaksimal egzersiz (Wingate testi) öncesinde, egzersiz sonrası 5. ve 15. dakikada venöz kan örnekleri alındı. Plazma ANP, hematokrit ve kan laktat düzeyleri ölçüldü. ANP düzeyinin belirlenmesinde emzim immun assay yöntemi kullanıldı. Bulgular: Plazma ANP düzeyinde egzersiz öncesiyle (0.59 ± 0.15 ng/ml) karşılaştırıldığında egzersiz sonrası 5. dakika (1.00 ± 0.23 ng/ml) ve 15. dakikada (1.11 ± 0.25 ng/ml) anlamlı artış saptandı (p<0.01). Egzersiz öncesi ortalama hematokrit düzeyi % 45.2 ± 2.3, egzersiz sonrası 5. dakikada % 48.1 ± 2.9 ve 15. dakikada % 46.9 ± 2.9 olarak bulundu (p<0.01). Plazma ANP ve hematokrit düzeyi arasında egzersiz öncesinde (r=-0.51, p<0.05), egzersiz sonrası 5. dakikada (r=-0.81, p<0.01) ve 15. dakikada negatif ilişki (r=-0.75, p<0.01) saptandı. Plazma ANP ve laktat düzeyleri arasında anlamlı ilişki saptanmadı.Tartışma ve Sonuç: Çalışmamız sağlıklı kişilerde plazma ANP düzeylerinin supramaksimal egzersiz sonrasında yükseldiğini ve yükselmenin egzersizi takiben 15. dakikada da devam ettiğini göstermiştir. Egzersiz öncesi plazma ANP ve hematokrit düzeyi arasında orta düzeyde negatif ilişki olduğunu ve bu negatif ilişkinin egzersiz sonrası daha belirgin olduğunu saptadık. Çalışmamız yüksek plazma ANP düzeyinin egzersize bağlı hematokrit artışını kısıtlayan bir faktör olabileceğini düşündürmüştür. Kaynaklar: 1. Mandroukas K, Zakas A, Aggelopoulou N, et al. Atrial natriuretic factor responses to submaximal and maximal exercise. Br. J. Sports Med 1995; 29:248-51. 2. Mannix E, Palange P, Aronoff G, et al. Atrial natriuretic peptide and the renin aldosterone axis during exercise in man. Med Sci Sports 1990; 22:785-9. 3. Fukuta H, Ohte N, Mukai S, et al. Anemia is an independent predictor for elevated plasma levels of natriuretic peptides in patients undergoing cardiac catheterization for coronary artery disease. Circulation Journal 2008; 72:212-7.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 21

Page 22: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

S8- KÜREK SPORCULARINDA DEĞİŞİK İZOMETRİK EGZERSİZ SEVİYELERİNE YÜZEYEL EMG VE OKSİHEMOGLOBİN YANITLARIÖ. Şayli 1 , S. Uzun2, B. Biçer2, O. Pelvan2, B. Çotuk2, A. Akın11Boğaziçi Üniversitesi, Biyo-Medikal Müh. Ens., İstanbul, 2Marmara Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, İstanbul *e-posta: [email protected]ş ve Amaç: Kas dayanıklılığının incelenmesi ve yorgunluğa sebep olan nedenlerin araştırılması sporcu performansının değerlendirilmesi, ergonomi ve fizik tedavi rehabilitasyon çalışmaları için oldukça önemlidir. Bu çalışmada farklı kuvvet seviyelerinde kürek sporcularına izometrik el sıkma egzersizi yaptırılarak, yüzey elektromiyografi (yEMG) ve yakın kızıl-altı spektroskopi (YKAS) yöntemleri kullanılmış ve yorgunluğa sebep olan fizyolojik olaylar araştırılmıştır. Materyal ve Metod: Sporcuların (yaş 21.9±2.2 yıl, boy 1.8±0.0 m, kilo 79.0±9.2 kg) baskın kolları ile el (pençe) sıkma protokolü uygulanmış ve fleksor digitorum superficialis (FDS) kaslarından ölçüm alınmıştır. yEMG ölçümü için derinin yüzeyi tıraşlanıp zımparalanmış ve 70º alkol ile ovalanmıştır. Denek oturur vaziyette, üst kol vücuda yakın ve paralel, önkol ise 90 derece açı yapacak şekilde masa üstündedir. Deney protokolü: 2 dakika bekleme, %50 maksimum istemli kasılma (MİK) seviyesinde el sıkma egzersizi, 2 dakika dinlenme. Sıkma kuvveti ekranda eş zamanlı gösterilerek, deneğe yardımcı olunmuş ve hedef kuvvetin ±%10-15 seviyesinden uzun süreli (2-3 san.) sapmada denekten el sıkmayı sonlandırması istenmiştir. Aynı protokol 20-30 dakika aradan sonra %75 MİK seviyesi ile tekrarlanmıştır. FDS kasından alınan yEMG sinyali (Fs=2000 Hz, [10-500] Hz band filtresi, 50 Hz filtresi ile), YKAS aleti ile bulunan oksihemoglobinden değişiminden deoksihemoglobin değişiminin farkı kullanılarak hesaplanan ve oksijenlenme durumunu gösteren oksi sinyali, el dinamometresi ile de uygulanan kuvvet eş zamanlı alınıp bilgisayara aktarılmıştır. yEMG sinyali için 0.5 sn. pencere uzunluğuyla karelerin ortalamalarının kare kökü sinyali (KOKK), ortalama frekans (OF), ortanca frekans (OCF) parametreleri bulunmuştur. Oksi sinyali için ilk 65 sn. içinde düştüğü en düşük değer, oksi sinyalinin egzersiz sırasındaki azalmasının (eğiminin) en farklı şekilde değiştiği düğüm noktası ve egzersiz başından bu noktaya olan düğüm süresi hesaplanmıştır. Bulgular: Deneklerin egzersiz süreleri %50 ve %75 MİK'lik kuvvetlerde sırasıyla 85.1±18.9 sn. ve 36.9±6.3 sn. olmuştur. yEMG sinyalinden hesaplanan OF’a oturtulan doğrunun eğimi %50 MİK için -0.48±0.22 %/sn. bulunurken, %75 MİK'lik egzersizde bu eğim -1.04±0.26 %/sn.'lik değere ulaşmıştır. Oksi sinyalinin düğüm süreleri ise 19.0±10.8 sn. (%50 MİK) ve 10.9±2.2 sn.'dir (%75 MİK). Bu düğüm noktalarındaki oksi sinyali düşüşleri ise -24.6±10.2 [birimsiz] ve -27.2±10.8 [birimsiz] olarak belirlenmiştir. Tartışma ve Sonuç: Her iki egzersiz seviyesinde egzersizin ilk yaklaşık 10-20 saniyelik kısmındaki oksi sinyal azalması kas içi basınç ile oluşan iskemi ve yüksek oksijen tüketimine işaret etmektedir. Yüksek egzersiz seviyesinde OF daha hızlı azalmaktadır ve oksi sinyalinin düğüm noktasına gelme süresinin azalmasına rağmen oksi sinyali bu kısa sürede aynı seviye değerlerine düşmektedir. Bu da oksi sinyalinin yüksek seviyeli egzersizde daha eğimli bir şekilde azaldığını göstermektedir. yEMG sinyalinden

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir22

Page 23: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

bulunan OF yüksek seviyeli egzersizde daha hızlı azalması ise motor birimlerin arasındaki senkronizasyonun artması ve kas fiber iletim hızlarının azalması ile ilgilidir. yEMG ve YKAS metotları ile farklı etmenlerin incelenip fizyolojik olarak yorgunluğa sebep olan etmenlerin ayrıntılı olarak araştırılması mümkün gözükmektedir.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 23

Page 24: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

S9- YÜRÜME HIZININ KOŞU BANDI VEYA ZEMİNDE TESPİT EDİLMESİ : OKSİJEN TÜKETİMİ ÖLÇÜMLERİNİ ETKİLER Mİ?U. DAL 1 , A.T. ERDOĞAN2, B. REŞİTOĞLU1, H. BEYDAĞI11Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji AD, 2Mersin Üniversitesi BESYOGiriş ve Amaç: Yürüme sırasında enerji tüketimi ölçümü, bireylerin yürüme verimliliğini değerlendirmede güvenilirliği kanıtlanmış bir metodtur. Bu testlerde kullanılan yürüme hızları çeşitli metodlarla belirlenmektedir (sabit hız, zeminde, koşu bandında yürüterek). Bu çalışmada amacımız, zeminde ve koşu bandında bireylerin tercih ettikleri hızları belirlemek ve bu hızlarda koşu bandında yürümenin oksijen tüketimine nasıl etki edeceğini araştırmaktır. Materyal ve Metod: Yaşları 17–27 arası değişen (22.84±2.48 yıl) toplam 32 birey çalışmaya katılmıştır. Bireylerin 14 metrelik parkurda yürümeleri istenmiştir. Bu parkurun 10 metrelik kısmının başlangıç-bitiş noktasında bulunan kızılötesi sensörlerle bireyin tercih ettiği zemin yürüme hızı tespit edilmiş ve bu işlem 3 defa tekrarlanarak hızların ortalamaları alınmıştır. Koşu bandında hız tespiti ise bir kez düşük hızdan arttırılarak, iki kez de yüksek hızdan azaltılarak tercih edilen hızlar kayıt edilip bu üç hızın ortalaması alınmıştır. Bireyler tespit edilen bu iki yürüme hızı ile koşu bandın da oksijen tüketimleri (VO2) ölçülerek test edilmiştir. Bulgular: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat tir (P<0.001). Zemin yürüme hızında ortalama oksijen tüketimi 820±164 ml/dk ve koşu bandı yürüme hızında ortalama oksijen tüketimi 710±120 ml/dk dır (P<0.001). Bireylerin 1 metre yol almak için sarf ettikleri oksijen miktarı hesaplandığında, tercih edilen zemin yürüme hızında oksijen tüketimi (9.53±1.79 ml/m) ile tercih edilen koşu bandı yürüme hızında oksijen tüketimi (10.17±2.02 ml/m) arasındaki fark istatistiksek olarak anlamlıdır (P<0.001). Tartışma ve Sonuç: Düz zeminde ve koşu bandında belirlenen tercih edilen yürüme hızlarının istatistiksel olarak farklı olduğu, zemin hızları ile yapılan ölçümlerin koşu bandında tespit edilen hıza göre daha fazla oksijen tüketimine yol açtığı tespit edilmiştir. Fakat metre başına harcanan oksijen tüketimi dikkate alındığında zemin hızıyla koşu bandında yürümenin oksijen tüketimi açısından daha ekonomik olduğunu sonucuna varılmıştır. Yürüme sırasında enerji sarfiyatı ölçümlerinde ve yürüme çalışmalarının sonuçlarının karşılaştırılmasında bu farkın göz önüne alınması gerektiğini düşünmekteyiz. Anahtar Kelimeler: Enerji tüketimi, tercih edilen yürüme hızı, koşu bandı, zemin.Kaynaklar 1)Kimberlee J, John HC & Karl MN. Walking speed influences on gait cycle variability. Gait & Posture. 2007: 26: 128–134. 2)Robert LW & Sara M. The energy expenditure of normal and pathologic gait. Gait and Posture. 1999: 9: 207–231.3)Wit DCM de, Buurke JH, Nijlant JMM, Jzerman MJI & Hermens HJ. The

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir24

Page 25: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

effect of an ankle-foot orthosis on walking ability in chronic stroke patients: a randomized controlled trial. Clin Rehabil. 2004: 18: 550-557.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 25

Page 26: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

S10-KÜREKÇİLERDE ANAEROBİK EŞİK: VENTİLASYON VE LAKTAT EŞİĞİ İLİŞKİSİ F. Akça, C. Akalan, M. Koz, G. Ersöz Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu [email protected]İRİŞ VE AMAÇ: Maksimal oksijen tüketimi kürek sporunda performansın önemli bir belirleyicisidir. Kürekçilerin başarısı sadece maksimal oksijen tüketiminin büyüklüğüne değil anaerobik eşikte kullanılan maksimal oksijen tüketimi'nin yüzdesine de bağlıdır. Çalışmada kürekçilerde oksijen tüketimi ve laktat profilini aynı anda ölçerek kan laktat ölçümü ile belirlenen anaerobik eşik ve gaz değişimlerinin kullanımı ile hesaplanan ventilasyon eşiği arasındaki ilişkinin ortaya konması amaçlanmıştır. MATERYAL VE METOD: Araştırmaya yaş ortalamaları 18,8±2,1 yıl olan 12 elit erkek kürekçi katıldı. Maksimal oksijen tüketimi ve laktat ölçümleri kürek ergometresinde oksijen tüketimi ve laktik asit analizörü kullanılarak yapıldı. Test protokolu olarak Avustralya Spor Enstitüsü’nün aşamalı artan protokolü kullanıldı (Gore, 2000). Laktat ve ventilasyon eşikleri Anderson ve Mahon (2007)’un önerdiği yöntemle hesaplandı. Verilerin istatistiksel analizi SPSS 16 programında Pearson korelasyon analizi ve Wilcoxon eşleştirilmiş iki örnek testi uygulanarak yapıldı. BULGULAR: Maksimal oksijen tüketimi değerleri 59,9±3,6 ml/kg/dk bulundu (4,30±0,27 L/dk). Laktat eşiğindeki O2 tüketimi 49,0±4,2, ventilasyon eşiğindeki O2 tüketimi ise 46,3±3,2 ml/kg/dk tespit edildi.(3,5±0,27 – 3,32±0,30 L/dk). Laktat ve ventilasyon eşiğindeki oksijen tüketiminin maksimal oksijen tüketimi’ne yüzdesi sırasıyla 83,2±3,5 ve 78,7±4,1 bulundu. Laktat ve ventilasyon eşiğindeki relatif oksijen tüketimi değerleri arasında 0.80, mutlak oksijen tüketimi değerleri arasında 0.83 değerinde anlamlı ilişki tespit edildi. TARTIŞMA VE SONUÇ: Ingham ve ark (2007), kulüp düzeyi kürekçilerde maksimal oksijen tüketimini 55,6±1,2, olimpik düzey kürekçilerde 61,1±0,6 ml/kg/dk olarak tespit etmişlerdir. Araştırmamıza katılan kürekçilerin maksimal oksijen tüketimleri kulüp düzeyi sporculardan yüksek, olimpik düzey kürekçilerden ise düşüktür. Avustralyalı 72,5 kg’dan daha hafif erkek kürekçilerin anaerobik eşikte kullandıkları O2 4.11 L/dk,, 72,5 kg üstü erkeklerde ise 4.69 L/dk, olarak tespit edilmiştir (Gore, 2000). Çalışmamıza katılan kürekçilerde bu değerler daha düşüktür. Anderson ve Mahon (2007) ventilasyon ve laktat eşiği arasında mutlak değerlerde 0.76, relatif değerlerde 0.87’lik anlamlı ilişki bulmuştur, bu bulgular bizim bulgularımızla paralellik göstermektedir. Sonuç olarak, ventilasyon eşiği ile laktat eşiği arasında yüksek ilişki saptanmıştır. Kürekçilerde gaz değişim parametrelerinin anaerobik eşik belirlemede kullanılabilirliğinin yüksek olduğu görülmektedir.KAYNAKLAR: 1)Anderson, CS., Mahon, AD (2007). The relationship between ventilatory and lactate thresholds in boys and men. Research in Sports Medicine. 15:189-200. 2)Gore, CJ. (2000). Physiological Tests for Elite Athletes. Human Kinetics:

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir26

Page 27: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

USA. 3)Ingham SA, Carter H, Whyte GP, Doust JH (2007). Comparison of the oxygen uptake kinetics of club and olympic champion rowers. Med Sci Sports Exerc. 39(5):865-871.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 27

Page 28: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

S11-DAĞCILARDA VÜCUT KOMPOSİZYONU, BACAK HACMİ VE BACAK KÜTLESİNİN ANAEROBİK PERFORMANSIN BELİRLENMESİNDEKİ ROLÜ

A. ÖZKAN 1 , Y. KÖKLÜ2, M. AKIN3, G. ERSÖZ4

1Başkent Üniversitesi, Spor Bilimleri Bölümü, 2Pamukkale Üniversitesi, Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksekokulu, 3Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, 4Ankara Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor YüksekokuluGiriş Ve Amaç: Son zamanlarda, spor bilimleri alanında çalışan pek çok araştırmacı için anaerobik performans popüler fizyolojik kavramlardan biri olmuştur. Anaerobik performansı; yaş, cinsiyet, kas tipi ve kas kitlesi, kas hacmi, bacak hacmi-kütlesi, kalıtım, vücut kompozisyonu ve antrenman oldukça etkilemektedir. Bu anlamda bu çalışma dağcılarda vücut kompozisyonu, bacak hacmi-kütlesinin anaerobik performansın belirlenmesindeki rolünü belirlemek amacıyla yapılmıştır. Materyal ve Metod: Çalışmaya yaşları 19-25 arasında değişen ( : 22.68±2.05 yıl) 25 gönüllü erkek üniversite öğrencisi katılmıştır. Deneklerin vücut komposizyonu ve somatotip özelliklerinin belirlenmiştir. Yağ yüzdesinin belirlenmesinde Yuhasz formülü, somatotipin belirlenmesinde ise Heath-Carter yöntemi kullanılmıştır. Bacak hacmi frustum yöntemi ile belirlenirken bacak kütlesi Hanavan yöntemi ile belirlenmiştir. Anaerobik performansın belirlenmesinde Wingate anaerobik güç testi kullanılmıştır. Bulgular: Yapılan Çoklu Regresyon analizi sonuçları anaerobik güç ile yağsız vücut kitlesi (R=0.41, p=.005) ve bacak hacmi (R=0.57, p=.001) arasında anlamlı bir ilişki olduğunu göstermiştir. Yağsız vücut kitlesi anaerobik gücün %16.7’sini belirlerken, bacak hacmi ise %32.4’ünü belirlemektedir. Yine ortalama güç ile yağsız vücut kitlesi (R=0.65, p=.001), bacak kütlesi (R=0.59, p=.001) ile bacak hacmi (R=0.66, p=.001) arasında anlamlı bir ilişki olduğu ve yağsız vücut kitlesinin ortalama gücün % 13.2’ini belirlerken bacak kütlesi %28’ini, bacak hacmi ise %44.7’ını belirlediği bulunmuştur. Tartışma ve Sonuç: Literatürdeki çalışmalar göz önünde tutulduğunda yukarıdaki ifadeleri destekler biçimde anaerobik performans değişikliklerinin aslında sahip olunan beden tipi, vücut ağırlığı, yağsız beden kitlesi, kas kütlesi ve kas tipi ile ilişkili olduğu görülmektedir. Bu çalışmada da yağsız vücut kitlesi, bacak hacmi ile ortalama güç, yağsız vücut kitlesi, bacak hacmi ve kütlesi ile anaerobik güç arasında anlamlı bir ilişki bulunurken literatürdeki bazı çalışmalarda bu çalışmada elde edilen verileri destekler biçimdedir(2,3). Sonuç olarak bu çalışmada elde edilen bulgular yağsız vücut kitlesi, bacak hacmi ve kütlesinin dağcılarda anaerobik güç ve kapasitenin belirlenmesinde önemli rol oynadığını ortaya koymuştur. Anahtar Kelimeler: Anaerobik performans, vücut kompozisyonu, bacak hacmi, bacak kütlesi Kaynaklar: 1)Bouchard, C., Taylor, A. W., Simaneau, J. ve Dulac, S. (1991). Testing Anaerobic Power and Capacity. MacDouall, L., Wenger H. A., Green, H. (Ed) Physiological Testing of the High Performance Athlete. Human Kinetics Books, Champaign, IL. 175-221.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir28

Page 29: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

2)Dore, E., Bedu, M., França, N. M. ve Praagh, E. V. (2001). Anaerobic cycling performance characteristics in prepubescent, adolescent and young adults females. European Journal of Applied Physiology. 84: 476-481. 3)Esbjörnson, M., Sylven, C., Holm, I. ve Jansson, E. (1993). Fast Twitch fibers may predict anaerobic performance in both females and males. International Journal of Sports Medicine. 14(5): 263.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 29

Page 30: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

S12-KAN LAKTAT EŞİĞİNİN BELİRLEMESİNDE KULLANILAN MATEMATİKSEL VE İSTATİSTİKSEL YÖNTEMLER VE BU YÖNTEMLERİN HESAPLANMASINDA KULLANILAN YAZILIMLARIN YETERLİLİKLERİNİN İNCELENMESİRafet IRMAKAhi Evran Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon YO [email protected]

Giriş ve Amaç Kan laktat eşiği (LTH) anaerobik eşiğin temel göstergelerindendir. Klasik yaklaşımda LTH, maksimal egzersiz testi sırasında örneklenen kan laktat değerlerinin zamana göre grafiğine bakılarak gözle belirlenir. Bu yöntemin uygulanmasında gözlemcinin deneyimli olması, birden fazla gözlemci kullanılması gibi çeşitli zorluklar mevcuttur. Bu zorlukları aşılması ve LTH’ın daha nesnel bir yaklaşımla belirlenmesi amacıyla çeşitli matematiksel ve istatistiksel yöntemler (LTHm) geliştirilmiştir. Bu yöntemler karmaşık yapıları nedeniyle bilgisayar yazılımları kullanılarak uygulanabilmektedir. Ancak farklı yazılımlar ile elde edilen sonuçlar ve bu sonuçların raporlanması konusunda çeşitli problemler mevcuttur. Bu çalışmanın amacı yazılımların LTHm belirlemede kullanılabilirliklerinin incelenmesi ve LTHm raporlanmasında karşılaşılan farklılıkların tanımlanmasıdır.Materyal ve Metod İncelemede MS EXCEL, SPSS, CADEMO ve PRISM yazılımlarının güncel sürümleri kullanılmıştır. İncelemede LTH’ın doğrusal modeli ( ), ikinci ve üçüncü dereceden polinominal modeli ( ,

), logaritmik modeli ve eksponansiyel modelleri (

) kullanılmıştır. İnceleme için bütün yazılımlara, parmak ucundan lansetle örneklenmiş ve toplam kan laktatını gösteren standart bir LTH veri kümesi (SVK) yüklenmiştir SVK için belirtilen modellere göre regresyon denklemlerinin katsyaıları hesaplanmıştır. Ters regresyon denklemleri kullanılarak 2mM ve 4mMol referans noktalarına göre LTH belirlenmiştir. 2mM ve 4mM referans noktalarına göre hesaplanan LTH değerleri birbirleri ile ve gözlemci tarafından belirlenen LTH değerleri ile karşılaştırılmıştır. Raporlama ve terminoloji tutarlılığı için yazılımların menü ve raporlamalarında kullandıkları varsayılan değerler esas alınmıştır. Bulgular LTH’ın eksponansiyel modeli dışındaki bütün modeller dört yazılım tarafından da doğrulukla hesaplanabilmiştir. Eksponansiyel model hesaplanmasında CADEMO ve PRISIM yazılımları başarılıdır. Eksponansiyel modelin hesaplanabilmesi için en az 5 kan örneği gereklidir. Diğer modellerin hesaplanabilmesi için en az 3 kan örneği gereklidir. Yazılımların menü yolları ve raporlamalarında aynı istatistiksel model için farklı adlandırmalar mevcuttur. Tartışma ve Sonuç LTH’ın matematiksel model ile belirlenmesinde istatistik ve matematik alanında kullanılan yaygın yazılımların hepsi yeterli güvenilirliğe sahip değildir. LTHm için kullanılan

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir30

Page 31: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

modeller açık formülleri ile belirtilmelidir. LTH’ın matematiksel modelle belirlenmesi ve raporlanmasında çeşitli terminoloji farklılıkları vardır. Bu farklılıkların giderilmesi için spor fizyologları arasında ortak ve standart bir dil belirlenebilir.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 31

Page 32: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

S13- YÜRÜYÜŞ PROGRAMLARI C-REAKTİF PROTEİN, OSTEOPROTEGERİN VE SOLUBLE RESEPTÖR AKTİVATÖR NÜKLEER FAKTÖR-KAPPAβ LİGAND DÜZEYLERİNİ ETKİLER Mİ?H. ESEN1, G. BÜYÜKYAZI1, C. ULMAN2, F. TANELİ2, Z. ARI2, F. GÖZLÜKAYA1, H. TIKIZ3,

1 Celal Bayar Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Tıp Fakültesi 2Biyokimya Anabilim Dalı, 3Kardiyoloji Anabilim Dalı Manisa

[email protected]ç: On haftalık farklı şiddetteki yürüyüş antrenmanlarının serum lipidleri, yüksek sensitiviteli C-reaktif protein, osteoprotegerin ve soluble reseptör aktivatör nükleer faktör-kappaβ ligandı üzerine etkilerini incelemek. Yöntem: Herhangi bir hastalığı olmayan, sağlıklı, orta yaşlı (40-60 yaş) yirmi yedi erkek, orta (~5.95±0.26km/s; maksimum kalp atım hızı rezervinin %50-55’inde) veya yüksek şiddette (~7.64±0.36km/s; maksimum kalp atım hızı rezervinin %70-75’inde) haftada beş gün, on haftalık yürüyüş programlarını tamamladılar. Yürüyüş yapmayanlar kontrol grubunu oluşturdu (n=13). Egzersiz programı öncesi ve sonrasında, tahmini maksimal oksijen tüketimi, vücut kompozisyonu, lipid profili (endpoint spektrofotometrik yöntemle), yüksek sensitiviteli C-reaktif protein (kemiluminesan immunometrik yöntemle), osteoprotegerin ve soluble reseptör aktivatör nükleer faktör-kappaβ ligandı (ELISA yöntemiyle) düzeyleri belirlendi. Bulgular: On haftanın sonunda tahmini maksimal oksijen tüketimi yüksek-şiddet grubunun lehine (p<.05) her iki egzersiz grubunda arttı (p<.05). Vücut ağırlığı, vücut yağ yüzdesi ve beden kitle indeksi değerlerinde egzersiz gruplarında anlamlı azalmalar meydana geldi (p<.05). Yürüyüş antrenmanları kan lipit değerleri, yüksek sensitiviteli C-reaktif protein ve osteoprotegerin düzeyleri üzerinde etkili bulunmadı, ancak soluble reseptör aktivatör nükleer faktör-kappaβ ligand yüksek şiddet grubunda anlamlı olarak azaldı (p<.05); egzersiz gruplarında belirlenen azalma kontrol grubundaki değişimden farklıydı (p<.05). Sonuç: Farklı şiddette yürüme programları yararlı değişiklikler meydana getirdi; ancak soluble reseptör aktivatör nükleer faktör-kappaβ ligand değerlerindeki azalma ve VO2max değerlerindeki daha yüksek artıştan dolayı kardiyak risk faktörlerine ve damarsal kalsifikasyona karşı koruyucu etkiler yaratabilecek anlamlı gelişmelere yüksek şiddette yürüme programlarıyla erişilebileceği düşünülebilir. Anahtar Kelimeler: Yürüyüş egzersizi, orta yaşlı erkek, tahmini maksimal oksijen tüketimi, lipit profili, yüksek sensitiviteli C-Reaktif protein, osteoprotegerin, soluble reseptör aktivatör nükleer faktör-kappaβ ligandıKAYNAKLAR 1)Ridker PM. (2003) High-sensitivity C-reactive protein and cardiovascular risk: Rationale for screening and primary prevention. Am J Cardiol. 92:17K-22K. 2) Schoppet M, Sattler AM, Schaefer JR. (2003) Increased osteoprotegerin serum levels in men with coronary artery disease. J Clin Endocrin Metabol. 88:1024-8. 3)Ziegler S, Niessner A, Richter B, Wirth S, Billensteiner E, Woloszczuk W, Slany J,

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir32

Page 33: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

Geyer G. (2005) Endurance running acutely raises plasma osteoprotegerin and lowers plasma receptor activator of nuclear factor kappa B ligand. Metabolism. 54(7):935-8.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 33

Page 34: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

S14- PREMENOPOZAL DÖNEMDEKİ KADINLARDA 10 HAFTALIK FARKLI ŞİDDETTEKİ YÜRÜME PROGRAMLARININ ADİPONEKTİN, GHRELİN, REZİSTİN VE LEPTİN HORMONLARI ÜZERİNE ETKİSİ

F. GÖZLÜKAYA1 G. BÜYÜKYAZI1, C. ULMAN2, F. TANELİ2, H. TIKIZ3, E. KILIÇ2, O. KARAMIZRAK4

1Celal Bayar Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, 2Tıp Fakültesi Biyokimya, 3 Kardiyoloji AD, Manisa 4Ege Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Spor Hekimliği AD, İzmir [email protected]ç: Bu çalışmanın amacı, premenopozal dönemdeki kadınlarda 10 haftalık farklı şiddette yapılan yürüyüş programlarının vücut kompozisyonu, VO2max ve yağ dokusu hormonlarından adiponektin, ghrelin, rezistin ve leptin hormonları üzerine etkisini belirlemekti. Materyal ve Metod: Çalışmaya katılan 40 premenopozal kadın (40-49 yaşları arasında) hızlı tempo yürüyüş grubu (HTYG; n=14), orta tempo yürüyüş grubu (OTYG; n=12) ve kontrol grubu (KG; n=14) olarak ayrıldı. Egzersiz grupları on hafta boyunca, haftada beş gün, günde 30 dakikadan başlayarak 54 dakikaya kadar süren sabit süreli artışlarla yürüdüler. HTYG ve OTYG maksimum kalp atım hızı rezervinin sırasıyla ~%74 ve ~%54’ünde yürüdüler. Vücut kompozisyonu, beden kitle indeksi (BKİ), tahmini maksimal oksijen tüketimi (VO2max), adiponektin, ghrelin, rezistin ve leptin hormon düzeyleri çalışmadan önce ve sonra ölçüldü. Bulgular: On haftalık yürüme programı vücut kompozisyonu ölçümlerinde (vücut ağırlığı (VA; p=0.002), yağsız vücut ağırlığı (YVA; p=0.021), beden kütle indeksi (BKİ; p=0.005) ve VO2max (p=0.009) değerlerinde HTYG’de OTYG’ye göre istatistiksel olarak anlamlı seviyelerde ve HTYG lehine sonuçlar ortaya çıkardı. Sonuç: Son yıllarda keşfedilen ve tam olarak fonksiyonları açıklanamayan yağ hücresi hormonlarından olan ve henüz egzersizle ilişkisi tam olarak belirlenemeyen leptin, ghrelin ve rezistin konsantrasyonlarında, vücut kompozisyonu ölçümlerinde ve kardiyak fitnesin önemli göstergesi olan VO2max’da HTYG lehine değişiklikler olması nedeniyle obeziteyi önleyici ve dolayısıyla kardiyovasküler hastalıklardan koruyucu etkisi olduğu düşünülerek hızlı tempo yürüyüşlerin orta tempo yürüyüşe göre daha yararlı ve daha etkili olduğu sonucuna varılmıştır. Anahtar kelimeler: Yürüyüş egzersizi, premenapozal kadın, adiponektin, leptin, ghrelin, rezistin KAYNAKLAR: 1)Foster-Schubert KE, McTiernan A, Frayo RS, et al: Human plasma ghrelin levels increase during a one-year exercise program. J Clin Endocrinol Metab 90(2): 820-5, 2005. 2)Kohrt WM, Landt M, Birge SJ, Jr: Serum leptin levels are reduced in response to exercise training, but not hormone replacement therapy, in older women. J Clin Endocrinol Metab 81: 3980-5, 1996.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir34

Page 35: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

S15- FARKLI ŞİDDETTEKİ DİRENÇ EGZERSİZLERİNİN POSTMENOPOZAL KADINLARIN KEMİK TURN-OVER MARKERLERİ, OSTEOPROTEGERİN VE NÜKLEER FAKTÖR KAPPA Β RESEPTÖR AKTİVATÖR LİGANDI ÜZERİNE ETKİLERİS. KARAARSLAN1, G. BÜYÜKYAZI2, F. TANELİ3, C. ULMAN3, C. TIKIZ4, G. GÜMÜŞER5, P. ŞAHAN2

Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi 1Radyoloji, 3Biyokimya, 4Fizik Tedavi, 5Nükleer Tıp Anabilim Dalları, 2Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu [email protected]ç: İki farklı yüklenme şiddetinde yapılan 12 haftalık direnç antrenman programlarının postmenapozal dönemdeki kadınların kemik turnover markerleri, kemik mineral yoğunluğu (KMY), osteoprogerin (OPG) ve soluble nükleer faktör kappa Β reseptör aktivatör ligandı (sRANKL) üzerine olan etkisini belirlemek. Gereç ve yöntemler: Post-menopoz dönemdeki 40 sağlıklı kadın (45-60 yaş) çalışmaya katıldı. Yüksek şiddet grubu (YŞG; n=14) haftada 4 gün, 1 tekrar maksimumun (TM) ~%70-80’i şiddetinde, 2 set, 8-10 tekrarla çalışırken, düşük şiddet grubu (DŞG; n=13) aynı sürede, 1 TM’nin ~%40-50’si şiddetinde, 13-17 tekrarlık bir direnç antrenman programı uyguladılar. Kontrol grubu (KG; n=13) ise herhangi bir egzersiz programı uygulamadı. Antrenman programından önce ve sonra, tüm katılımcıların vücut kompozisyonu, 10 hareket için 1 TM değerleri, mekik hareketi için 30sn’deki tekrar sayısı, kemik yapım ve yıkım markerleri, serum osteokalsin, kemik alkalen fosfataz, beta croslabs değerleri, OPG ve sRANKL seviyeleri ölçüldü. Kemik mineral yoğunluğu ise dual energy x–ray absorbsiyometre yöntemi kullanılarak ölçüldü. Bulgular: Direnç antrenmanı YŞG ve DŞG’nin omurga KMY’sinde (p<0.05); YŞG’nin ise OC düzeylerinde (p<0.05) artışlara neden oldu. YŞG ve KG’nin omurga KMY’lerinin yüzde değişimleri arasında anlamlı farklılık saptandı (p< 0.01). sRANKL seviyeleri her üç grup için istatistiksel olarak anlamlı derecede azaldı. Kuvvet parametreleri, her iki egzersiz grubunda p<0.001 düzeyinde, YŞG lehine anlamlı olarak arttı. Sonuç: Yüksek şiddette direnç antrenmanları kas gücünü arttırmada, fraktürlerden ve osteoporozdan korunmada daha etkili olabilir. Tüm gruplarda OPG’de anlamlı değişiklik olmaması ve sRANKL düzeylerinin anlamlı azalmasına bağlı olarak dolaşımdaki OPG ve sRANKL düzeylerinin ölçümü direnç antrenmanlarından sonra KMY ve kemik döngüsünü belirlemede çok yararlı değil gibi görünmektedir. Bu nedenle, bu parametreler, KMY ölçümleri ve kemik döngüsü markerleri ile birlikte özellikle kemik mikro çevrelerinde direkt olarak belirlenmelidir. Anahtar kelimeler: osteoporoz, post-menopozal, osteoprotogerin, Kaynaklar: 1)Milliken LA, Going SB, Houkooper LB, Flint-Wagner HG, Figueroa A, Metcalfe LL, et al. Effects of exercise training on bone remodeling, Insulin-like Growth factors, and bone mineral density in postmenopausal women with and without hormone replacement therapy. Calcif Tissue Int 2003;72:478-84. 2)Herrmann M, Herrmann W. The assessment of bone metabolism in female elite

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 35

Page 36: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

endurance athletes by biochemical bone markers. Clin Chem Lab Med 2004;42:1384-9. 3)Kim JG, Kim JH, Lee DO, Kim H, Kim JY, Suh CS, et al. Changes in the serum levels of osteoprotegerin and soluble receptor activator for nuclear factor kappaB ligand after estrogen-progesteron therapy and their relationships with changes in bone mass in postmenopausal women. Menopause 2008;15:357-62.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir36

Page 37: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

S16- DÜZENLİ DAĞ YÜRÜYÜŞÜNÜN OKSİDAN STRES VE ANTİOKSİDAN ENZİMLER ÜZERİNE ETKİLERİ VE MAKSİMAL BİR EGZERSİZE OKSİDAN- ANTİOKSİDAN YANITIN BİRLİKTE İNCELENMESİF. TURGAY 1 , A. ÇELİK 2, S.R. VAROL1, E. SEZER3 , T. ONAT31Ege Üniversitesi BESYO, 2Dokuz Eylül Üniversitesi BESYO, 3Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya AD, İzmir [email protected]ş ve Amaç: Yaşlanmayla birlikte antioksidan sistemdeki zayıflama ve çevresel kirlenme ile artan oksidan stres, ateroskleroz ve birçok kronik hastalığın temel nedenlerinden sayılmaktadır. Sağlıklı yaşam amaçlı dağ yürüyüşünün oksidan-antioksidan sistem üzerindeki etkileri belirsizdir. Bu çalışmada, orta yaşlı erkeklerde, düzenli dağ yürüyüşünün oksidan stres ve antioksidan enzimler üzerine etkileri ile akut maksimal bir egzersize oksidan-antioksidan sistemin yanıtlarının birlikte incelenmesi amaçlanmıştır. Materyal ve Metod: Yaklaşık 16 yıllık bir spor geçmişine sahip ve sağlıklı yaşam sporu olarak 2000-2500 m yükseklikteki dağlara düzenli olarak haftada bir gün (8 saat) yürüyüş yapan (Yaş;48.1±6,4 yıl) sağlıklı 16 erkek, sporcu grubu (SG) ve 16 sedanter (Yaş;48.8±6,2 yıl) de kontrol grubu (KG) olarak çalışmaya katıldı. Gönüllülerin fiziksel (VKİ) ve fizyolojik (Direkt VO2max ve kan basınçları ) ölçümleri yapıldı. Maksimal oksijen tüketimi (VO2max) ölçümü için şiddeti giderek artan akut tüketici bisiklet egzersizin hemen öncesi (Alınan bazal kan) ve 5 dk sonrasında alınan açlık venöz kanlardan; lipid peroksidasyonunun göstergesi olarak plazma Malondialdehid (MDA) düzeyleri kolorimetrik olarak, antioksidan enzimlerden; plazma Süperoksit dismutaz (SOD), Katalaz (CAT) ve serum Paraoksonaz (PON1) aktiviteleri kinetik yöntemlerle analiz edildi. İstatistiksel analizler SPSS 11.0 programıyla yapıldı. Bulgular: SG’nin VO2max değeri (p<0.000) ve bazal CAT aktivitesi (p<0.032), KG’ninkilerden anlamlı olarak daha büyük, MDA ve VKİ değerleri (p=0.035) ise KG’ninkilerden anlamlı olarak daha küçüktü (p=0.007). Tüm grupda MaxVO2

ile bazal MDA düzeyleri arasında anlamlı negatif bir ilişki bulundu (r=-0.394, p=0.025). Akut maksimal egzersiz sonrasında, sadece sporcu grubunda bazal MDA düzeylerinde (Beklentimizin dışında) anlamlı bir değişiklik (Artış) saptanmıştır (p=0.000). Tartışma ve Sonuç: Bu bulgular, orta yaşlı erkeklerde, sağlıklı yaşam amacıyla düzenli olarak yapılan dağ yürüyüşünün, oksidan-antioksidan sistem üzerindeki olumlu etkisini, egzersizle artan aerobik güç ve düşen vücut kitle indeksinin de bu olumlu adaptasyonlardaki rolünü gösterir. KAYNAKLAR : 1- Balaban RS, Nemoto S, Finkel T, 2005, Mitochondria, oxidants, and aging., Cell, Feb 25;120(4):483-95. 2- Esterbauer H, Wag G, Puhl H, 1993, Lipid Peroxidation and Its Role in Atherosclerosis,. Brit Med Bull, 49 (3) , 566-576. 3- Aviram M, Rosenblat M, Bisgair CL, 1998; Paraoxonase inhibits high density lipoprotein (HDL) oxidation and preserves its functions: a possible peroxidative role for paraoxonase. J Clin Invest, 101: 1581-90.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 37

Page 38: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

POSTER BİLDİRİLERP1- AKUT MAKSİMAL AEROBİK EGZERSİZİN GENÇ KIZLARDA BAKIR VE ÇİNKO DÜZEYLERİNE ETKİSİBilgehan BAYDİLKastamonu Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Y.O. 37100 / KASTAMONU [email protected]

Giriş ve Amaç: Bu çalışma sağlıklı genç kızlarda akut maksimal aerobik egzersizin kan bakır ve çinko düzeylerine etkisinin tespiti amacıyla yapılmıştır. Materyal ve Metod: Araştırmaya yaş ortalamaları 19.87±1.45 olan ve aktif olarak spor yapmayan 8 genç kız katılımcı olarak dahil edilmiştir. Çalışma öncesinde katılımcılar araştırmanın konusu ve içeriği hakkında bilgilendirilmiş, yazılı onamları ve etik kurul izni alınmıştır. Katılımcılardan çalışma öncesinde herhangi bir şekilde bakır ve çinko içeren vitaminler almamaları istenmiştir. Çalışmada katılımcıların yorgunluk seviyesine ulaşabilmeleri için 20 m. mekik testi uygulanmış ve kalp atım sayıları egzersiz esnasında sürekli takip edilmiştir. Katılımcılardan akut aerobik egzersiz öncesinde ve hemen sonrasında 5 cc’lik kan örnekleri alınmıştır. Analizler spektrofotometrik yöntem ile yapılmıştır. Elde edilen bulgular SPSS 15 paket program yardımıyla p < 0.01 anlamlılık düzeyinde analiz edilmiştir. Bulgular: Egzersiz öncesi 14.92±2.25 umol/L olarak tespit edilen çinko değerlerinin, egzersiz sonrasında 18.13±1.43 umol/L’ye yükseldiği görülmüş ve bu % 21.51’lik bir artışın istatistiksel olarak anlamlı olduğu gözlemlenmiştir (p<0.01). Bakır değerlerinde ise 18.87±2.70 umol/L’den 17.10±2.50 umol/L’ye doğru % 9.37 düzeyinde bir azalma tespit edilmiş ancak bu sonucun istatistiksel açıdan anlamsız olduğu görülmüştür (p<0.01). Tartışma ve Sonuç: Literatürde yüksek yoğunluklu, kısa süreli egzersizlerin kan ve serumdaki çinko düzeylerinde ani artışlara neden olacağı yönünde ifadeler bulunmaktadır. Egzersiz sonrası kandaki bakır seviyelerinde olan değişiklik konusunda ise tam bir fikir birliği olmamasına karşın bazı araştırmacılar bu oranın arttığını iddia etmektedirler. Araştırmamızın bulguları literatürle büyük oranda paralellik göstermektedir.Kaynaklar : Wolinsky, I.; Driskell, J.A., (2006) Sports nutrition : vitamins and trace elements, 2 nd ed., CRC Press Taylor & Francis Group, Newyork.Savaş, S. et al, (2007) Effect of acute maximal aerobic exercise upon the trace element levels in blood, Neuroendocrinology Letters,28(5):675-680

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir38

Page 39: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P2- SİGARA İÇEN VE İÇMEYEN ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNDE KORONER RİSK FAKTÖRLERİ İLE FİZİKSEL AKTİVİTE, BEDEN KİTLE İNDEKSİ VE YAĞ YÜZDESİ ARASINDAKİ İLİŞKİA. Özkan, A. Kin-İşlerBaşkent Üniversitesi, Spor Bilimleri Bölümü, Ankara e-posta:[email protected]ş ve Amaç: Sigaranın sağlık üzerine olan olumsuz etkileri dünyanın değişik bölgelerindeki pek çok ülkede yapılan çeşitli araştırmalarla saptanmasına karşın, sigara içme alışkanlığı önemli bir halk sağlığı sorunu olarak güncelliğini devam ettirmektedir (Özkan ve ark., 1992). Geçmiş yıllara dayanan geniş prospektif, epidemiyolojik, klinik ve deneysel çalışmalarda sigara içiminin kanser, kronik obstrüktif akciğer hastalığı ve peptik ülser gastrointestinal sistem hastalıkları başta olmak üzere daha bir çok hastalıkla da yakından ilişkili olduğunu göstermiştir. Bu bağlamda bu çalışmanın amacı, sigara içen ve içmeyen üniversite öğrencilerinde koroner kalp hastalığı risk faktörleri ile fiziksel aktivite, beden kitle indeksi ve yağ yüzdesi arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Materyal ve Metod: Çalışmaya yaşları 19-25 arasında değişen 188 (Sigara içen:54; sigara içmeyen:134) gönüllü üniversite öğrencisi katılmıştır. Deneklerin vücut komposizyonu özelliklerinin belirlenmesinde; boy uzunluğu, vücut ağırlığı, deri kıvrım kalınlığı, çevre ve çap ölçümleri yapılmış, beden kitle indeksi kilogram cinsinden beden ağırlığının, metre cinsinden boyun karesine bölünmesiyle hesaplanmıştır. Yağ yüzdesinin belirlenmesinde Yuhasz formülü kullanılmıştır. Koroner kalp hastalığı risk faktörleri için sistolik kan basıncı (SKB), diastolik kan basıncı (DKB), trigliserid (TG), düşük dansteli lipoprotein (LDL), yüksek dansteli lipoprotein (HDL) ve toplam kolesterol (TC) olarak belirlenirken, fiziksel aktivite düzeyleri Fiziksel Aktivite Değerlendirme Anketi (FADA) (Karaca, 2000) kullanılarak belirlenmiştir. Bulgular: Yapılan Pearson Çarpımlar Moment Korelasyonu sonucunda sigara içenlerde BKİ ile vücut yağ yüzdesi (r=.686; p<0.05), SKB (r=.415; p<0.05), TG (r=.347; p<0.05), LDL (r=.309; p<0.05) ve HDL (r=-.287; p<0.05) arasında anlamlı ilişki belirlenirken, vücut yağ yüzdesi ile LDL (r=.303; p<0.05) arasında anlamlı ilişki belirlenmiştir. Sigara içmeyenlerde ise BKİ ile vücut yağ yüzdesi (r=.571; p<0.05), SKB (r=.347; p<0.05), DKB (r=.241; p<0.05), TG (r=.253; p<0.05), LDL (r=.323; p<0.05), HDL (r=-.175; p<0.05) ve TC (r=.277; p<0.05) arasında anlamlı ilişki belirlenirken, vücut yağ yüzdesi ile LDL (r=.303; p<0.05) ve TC (r=.271; p<0.05) arasında anlamlı ilişki belirlenmiştir. Ayrıca hem sigara içen hem de içmeyen üniversite öğrencilerinde FA düzeyi ile koroner risk faktörü arasında anlamlı bir ilişki belirlenmemiştir (p>.05). Tartışma ve Sonuç : Araştırma sonuçlarına göre koroner kalp hastalıklarından ölümlerin %30’una, kanserden ölümlerin %30’una ve kronik obstrüktif akçiger hastalıklarından ölümlerin %80’ine sigaranın sebep olduğu bildirilmektedir (Özkan ve ark., 1992). Yine aynı şekilde sigara içenlerde kansere yakalanma riski sigara içmeyenlere oranla 10 kat, koroner kalp hastalığı riski 2 kat, kronik obstrüktif akçiger hastalığı riski 6 kat, periferik arter hastalığı riski 2 kat fazladır. Onat ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmada ise ortalama BKİ’nin 1.3 birim artmasının özellikle erkeklerde kardiyovasküler mortalite ve morbiditeyi dolaylı etkilediği ve diğer etkenlerden bağımsız bir şekilde, %11 oranında yükselttiği ifade

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 39

Page 40: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

edilmiştir. Bunun yanı sıra sigara kullanımı, düşük HDL, yüksek LDL, yüksek kolestrol, yüksek trigliserid seviyesi, hipertansiyon varlığı koroner risk faktörlerini oluşturmaktadır. Sonuç olarak çalışmamıza katılan hem sigara içen hem de içmeyen üniversite öğrencilerinde BKİ’nin koroner risk faktörleri üzerinde yağ yüzdesi ve fiziksel aktivite düzeyine göre daha etkili olduğunu göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Koroner kalp hastalığı risk faktörleri, fiziksel aktivite, beden kitle indeksi, yağ yüzdesi

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir40

Page 41: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P3- AMERİKAN FUTBOLU OYUNCULARININ FARKLI PROTOKOLLERDEN ELDE EDİLEN ANAEROBİK PERFORMANS DEĞERLERİNİN ARASINDAKİ İLİŞKİNİN BELİRLENMESİE. Eyuboğlu(1), A. Özkan(2), Y. Köklü(3), U. Alemdaroğlu(3)

1Nebahat Taşkın İlköğretim Okulu, Ankara, 2Başkent Üniversitesi, Spor Bilimleri Bölümü, Ankara, 3Pamukkale Üniversitesi, Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksekokulu, Denizli e-posta: [email protected]ş ve Amaç: Araştırmacıların ilgi odağı olan anaerobik performans kavramı, kısa süreli yüksek şiddet içeren kas aktiviteleri için performans göstergesi olarak kabul edilirken anaerobik güç ve kapasiteyi içermektedir(1). Amerikan futbolu oldukça kompleks bir özelliğe sahiptir ve anaerobik ağırlık aktiviteler içermektedir. Bu bağlamda bu çalışmanın amacı, Amerikan futbolcularında farklı protokollerden elde edilen anaerobik performans değerleri arasındaki ilişkinin belirlenmesidir. Materyal ve Metod: Çalışmaya toplam 27 gönüllü ( X yaş: 23.07±3.45 yıl) erkek amerikan futbolcu katılmıştır. Deneklerin vücut kompozisyonlarının belirlenmesinde; boy uzunluğu, vücut ağırlığı, deri kıvrım kalınlığı, çevre ve çap ölçümleri yapılmış, yağ yüzdesinin belirlenmesinde ise Açıkada (1991) formülü kullanılmıştır. Anaerobik performans Wingate anaerobik güç ve kapasite testi (WAnT), aktif sıçrama, skuat sıçrama, çoklu sıçrama, 10m., 20m., 30m. testleri ile belirlenmiştir. Bulgular: Yapılan Pearson Çarpımlar Moment Korelasyon sonucunda elde edilen WAnT aerobik güç ile anaerobik kapasite (r=.394; p<0.05) arasında da anlamlı ilişki bulunurken, anaerobik kapasite ile skuat sıçrama (r=.536; p<0.01), 10 metre koşu (r=-.608; p<0.01), 20 metre koşu (r=-.626; p<0.01) ve 30 metre koşu (r=-.593; p<0.01) arasında ilişki bulunmuştur. Buna benzer bir ilişkide çoklu sıçrama ile skuat sıçrama (r=-.596; p<0.01), aktif sıçrama (r=-.462; p<0.05), 10 metre koşu (r=-.632; p<0.01), 20 metre koşu (r=-.558; p<0.01) ve 30 metre koşu (r=-.580; p<0.01) arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Ayrıca aktif sıçrama ile skuat sıçrama (r=-.791; p<0.01), 10 metre koşu (r=-.609; p<0.01), 20 metre koşu (r=-.590; p<0.01) ve 30 metre koşu (r=-.588; p<0.01) arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Bu sonuçlara ek olarak skuat sıçrama ile 10 metre koşu (r=-.711; p<0.01), 20 metre koşu (r=-.658; p<0.01) ve 30 metre koşu (r=-.638; p<0.01) arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Tartışma ve Sonuç: Farklı protokollerden elde edilen anaerobik performans değerleri literatürde yer alan çalışmalarda elde edilen bulgularla benzer sonuçlar göstermektedir(2). Sonuç olarak, çalışmadaki bulgular Amerikan futbolu oyuncularının farklı protokollerde elde edilen anaerobik performans sonuçlarının ilişkili olduğunu göstermiştir. Buda kullanılan protokollerin anaerobik yapıya sahip olan ölçüm teknikleri olduğundan kaynaklanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Amerikan futbolu, anaerobik performans Kaynaklar: 1)Bouchard, C., Taylor, A. W., Simaneau, J. ve

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 41

Page 42: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

Dulac, S., Testing Anaerobic Power and Capacity, “Physiological Testing of the High Performance Athlete” (Ed L. MacDouall, H. A. Wenger, H. Gren)’de, Human Kinetics Books, Champaign, IL. s. 175-221, 1991. 2)Kin İşler, A., Arıburun, B., Özkan A., (2008). The Relationship Between Anaerobic Performance, muscle strength, and sprint ability in American Football Player. Isokinetics and Exercise Science. 16(2):87-92.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir42

Page 43: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P4- AMERİKAN FUTBOLU OYUNCULARININ FİZİKSEL UYGUNLUK ÖZELLİKLERİNİN VE VÜCUT KOMPOZİSYONLARININ OYNADIKLARI MEVKİLERE GÖRE KARŞILAŞTIRILMASIE. Eyuboğlu (1) , Y. Köklü(2), A. Özkan(3), M. Akın(4)

1Nebahat Taşkın İlköğretim Okulu, Ankara, 2Pamukkale Üniversitesi, Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksekokulu, Denizli, 3Başkent Üniversitesi, Spor Bilimleri Bölümü, Ankara, 4Mersin Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Mersin [email protected]ş ve Amaç: Fiziksel yapı bir sporcunun yüksek düzeyde performans gösterebilmesinin göstergelerinden sadece birisidir (1,2). Bu çalışmanın amacı, Amerikan futbolu oyuncularının bazı fiziksel uygunluk özelliklerinin ve vücut kompozisyonlarının oynadıkları mevkilere göre karşılaştırılmasıdır. Materyal ve Metod: Çalışmaya Ankara’da üniversiteler liginde yer alan bir takımın 27 (gard (n=13) ve bek(n=14)) gönüllü sporcusu katılmıştır. Çalışmaya katılan deneklerin boy uzunluğu, vücut ağırlığı, deri kıvrım kalınlığı, çevre ve çap ölçümleri yapılmıştır. Vücut yağ yüzdesi Açıkada formulüyle, somatotip özellikler Heath-Carter yöntemi kullanılarak belirlenmiştir. Anaerobik performans Wingate anaerobik testi, aktif sıçrama, skuat sıçrama, çoklu sıçrama ile, sürat performansı ise 10m., 20m., 30m. testleriyle belirlenmiştir. Verilerin analizinde Bağımsız Örneklerde t-Testi kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılan oyuncuların ortalama vücut yağ yüzdesine (gardlar: 16.22±2.48; bekler: 10.35±3.83) ve gardların endo-mezomorfi (5.88-7.65-0.81) beklerin ekto-mezomorfi (2.07-4.96-3.18) özelliklere sahip olduklarını göstermiştir. Gardlarda relatif anaerobik güç 8.8±1.1 W.kg-1; relatif anaerobik kapasite, 6.3±1.1 W.kg-1; aktif sıçrama, 35.6±5.3cm; skuat sıçrama, 34.4±5.1cm; çoklu sıçrama, 36.1±8.7cm; 10m, 1.7±0.1sn; 20m, 3.1±0.1sn, 30m, 4.4±0.2sn olarak bulunurken; beklerde relatif anaerobik güç 10.6±5.8 W.kg-1; relatif anaerobik kapasite, 6.8±0.8 W.kg-1; aktif sıçrama, 42.3±7.4cm; skuat sıçrama, 39.5±4.4cm; çoklu sıçrama, 42.1±8.1cm; 10m, 1.6±0.06sn; 20m, 2.9±0.08sn, 30m, 4.1±0.1sn bulunmuştur. Gard ve bekler arasında vücut ağırlığında (t=5.676; p<.05), vücut kütle indeksinde (t=4.999; p<.05), yağ yüzdesinde (t=4.682; p<.05), 20 m (t=3.149; p<.05), endomorfik (t=4.466; p<.01), mezomorfik (t=4,648; p<.05) ve ektomorfik (t=-6.590; p<.05) özelliklerde anlamlı fark bulunurken diğer değişkenlerde fark bulunmamıştır. Tartışma ve Sonuç: Bu çalışmada gard ve bekler arasında vücut ağırlığı, yağ oranı ve somatotip özellikleri açısından fark bulunması beklenen bir sonuçtur. Amerikan futbolunda gardların görevi rakip bekleri durdurmak ve oyunu kurması için oyun kurucu pozisyonundaki oyuncuyu korumaktır. Bu özelliklerinden dolayı gardlar genelde beklere göre daha ağır ve iridir. Beklerin top taşıma, paslaşma ve rakibi yere indirme gibi görevleri bulunmaktadır ve bu yüzden hızlı, çevik ve anaerobik performanslarının daha yüksek olmaları gerekmektedir(3). Bu çalışmada gardların daha ağır, yağlı ve yüksek somatotip özelliklerine sahip olması, bu oyuncuların yukarıda belirtilen pozisyon özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Sonuç olarak Türk Amerikan futbolu oyuncuları, profesyonel Amerikan futbolu oyuncularıyla fiziksel açıdan benzer özellikler göstermektedir. Amerikan futbolu oyuncularının oynadıkları pozisyonlara göre farklı olduğu ve bunun

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 43

Page 44: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

oynadıkları pozisyonun gerektirdiği özelliklerden kaynaklandığı söylenebilir. Anahtar kelimeler: Fiziksel Uygunluk Özellikler, Somatotip, Amerikan Futbolu Oyuncuları Kaynaklar: 1)Açıkada, C. & Ergen, E. (1990). Bilim ve Spor.Ankara.Büro-Tek Ofset Matbaacılık. 2)Özkan, A., Arıburun, B., Kin-İşler, A. Ankarada’ki Amerikan Futbolu Oyuncularının Bazı Fiziksel ve Somatotip Özelliklerinin İncelenmesi. Gazi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi; 2005. X(2):35-42. 3) Bloomfield, J, Ackland, TR & Elliot, BC. (1994) Applied Anatomy and Biomechanics in Sport. Blackwell Scientific Publications.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir44

Page 45: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P5- GENÇ ERİŞKİNLERDE ANTROPOMETRİK ÖLÇÜMLER, EGZERSİZ KAPASİTELERİ, SOLUNUM FONKSİYONLARI, LATERALİZASYON VE PSİKOLOJİK DURUMUN İLİŞKİLERİK. ÜÇOK1, A. GENÇ1, M. AKKAYA1, Y. GÖNÜL2, R. UYGUR2, H. MOLLAOĞLU1, A. SONGUR2

Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 1Fizyoloji, 2Anatomi Anabilim Dalları[email protected]

Giriş ve Amaç: Vücut yapı, işlev ve psikolojik durum ilişkileri birçok araştırmada yer almıştır. Bu çalışmanın amacı genç erişkinlerde antropometrik ölçümler, aerobik ve anaerobik egzersiz kapasiteleri, solunum fonksiyon testleri, el, ayak ve göz tercihleri, anksiyete ve depresyon ölçekleri arasındaki ilişkileri araştırmaktır. Materyal ve Metod: Çalışmaya 19-26 yaş arası 32 kadın ve 38 erkek alındı. Bisiklet ergometresinde Astrand testiyle aerobik kapasite ve Wingate anaerobik testiyle pik ve ortalama güç saptandı. Solunum fonksiyon testleri spirometreyle yapıldı. Vücut yağ yüzdesi, yağsız vücut ağırlığı biyoelektrik empedans analiz yöntemiyle belirlendi. Skinfold aletiyle kol, göğüs, sırt, karın, kalça, uyluk ve bacak bölgelerinden deri kıvrım kalınlığı ölçüldü. Mezurayla çevre ölçümleri yapıldı. El tercihi modifiye Oldfield anketiyle, göz tercihi modifiye Miles testiyle, ayak tercihi sorgulamayla belirlendi. Depresyon ve anksiyete ölçekleri yüz yüze görüşmeyle uygulandı. Bulgular: Katılımcılardan sağ el tercihlilerle (40) sol el tercihliler (30); sağ ayak tercihlilerle (46) sol ayak tercihliler (24); sağ göz tercihlilerle (41) sol göz tercihliler (29) arasında anksiyete ve depresyon skorlamaları arasında anlamlı fark bulunmadı. Kadın ve erkeklerde aerobik ve anaerobik egzersiz test sonuçları, solunum fonksiyon testleri, vücut kütle indeksi (BMI), vücut yağ yüzdeleri, yağsız vücut ağırlığı ve vücut yağ dağılımı ile anksiyete ve depresyon skorlamaları arasında anlamlı korelasyonlar bulunamadı. Kadın ve erkeklerde deri kıvrım kalınlıkları aynı bölgenin çevre ölçümleriyle ileri derce korelasyonlar gösterdi. Erkeklerde egzersiz parametrelerinden sadece pik güç, uyluk ve bacak çevresiyle orta derecede korelasyon gösterdi. Kadınlarda ise aerobik kapasite, pik ve ortalama güç BMI ve çevre ölçümlerinin çoğu yada tamamı ile orta ve ileri derece korelasyonlar gösterdi. Tartışma ve Sonuç: Genç erişkinlerde, el ayak ve göz tercihleri psikolojik durumla ilişkili değildir. Erkeklerde egzersiz kapasitelerinin çevre ölçümleriyle ilişkisinin az olmasına karşın kadınlarda çok fazla olması biyolojik farklılıkla ilgili iyi bir gösterge olabilir. Antropometrik ve egzersiz ölçümleriyle anksiyete ve depresyon skorlamaları arasındaki ilişkileri araştıran geniş katılımlı ileri araştırmalara gereksinim olduğu kanısındayız. Kaynaklar: 1. French CC, Richards A. The relationship between handedness, anxiety and questionnaire response patterns. Br J Psychol. 1990;81:57-61. 2. Daley AJ, Copeland RJ, Wright NP, Wales JK. Protocol for: Sheffield Obesity Trial (SHOT): a randomised controlled trial of exercise therapy and mental health outcomes in obese adolescents [ISRCNT83888112]. BMC Public Health. 2005;5:113.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 45

Page 46: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P6- STREPTOZOTOSİN İLE DİYABET OLUŞTURULMUŞ AKUT YÜZME EGZERSİZİ YAPTIRILAN SIÇANLARDA MELATONİN UYGULAMASININ KARACİĞER DOKUSUNDAKİ ELEMENT DAĞILIMI ÜZERİNE ETKİSİM. Biçer1, H. Akkuş1, M. Akıl2, A. Sivrikaya3, R. Moğulkoç4, A.K. Baltacı41.S.Ü. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, 2.Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, 3.S.Ü. Selçuklu Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı, 4.S.Ü. Meram Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı, Konya. [email protected]

Giriş ve Amaç: Egzersiz sonrası plazmadaki element seviyelerindeki farklıkların, karaciğere dağılımındaki değişmeden kaynaklanabileceğine (1), diyabetik sıçanlarda da plazmadaki elementlerin azaldığına dikkat çekilmektedir (2). Bu çalışmanın amacı da, streptozotosin ile diyabet oluşturulmuş akut yüzme egzersizi yaptırılan sıçanlarda melatonin uygulamasının karaciğer dokusundaki element dağılımı üzerine olan etkisinin araştırılmasıdır. Materyal ve Metod: Seksen adet erişkin erkek sıçanlar eşit sayıda 8 gruba ayrıldı: Grup 1, genel kontrol. Grup 2, melatonin uygulanan kontrol. Grup 3, melatonin uygulanan diyabetli kontrol. Grup 4, yüzme kontrol. Grup 5, melatonin uygulanan yüzme. Grup 6, melatonin uygulanan diyabetli yüzme. Grup 7, diyabetli yüzme. Grup 8, diyabetli kontrol grubu. Sıçanlara 40 mg/kg dozunda intraperitoneal (ip) streptozotosin (STZ) 24 saat arayla iki kez enjekte edildi. Enjeksiyonlardan 6 gün sonra kan glukozu 300 mg/dlt ve üzerinde olan hayvanlar diyabetik olarak kabul edildi (3). Melatonin 4 hafta, 3mg/kg/gün (ip) uygulandı. Karaciğer doku örneklerinde kurşun, kobalt, molibden, krom, kükürt, magnezyum, mangan, sodyum, potasyum, fosfor, bakır, demir, kalsiyum, çinko ve selenyum düzeyleri (ml/L) atomik emisyonda tayin edildi. Bulgular: En yüksek kobalt değerleri grup 7 ve 8’deydi. Grup 5 ve 6 en yüksek, 3 ve 4 en düşük krom; grup 1 en düşük, 3 ve 7 en yüksek bakır değerlerine sahipti. Grup 1 ve 4’ün demir ve potasyum değerleri en yüksek, 2’nin ise en düşüktü. Grup 6’nın magnezyum değerleri en yüksek, 1 ve 2’nin ise en düşüktü. Mangan düzeyleri grup 6, 7 ve 8’de en yüksek, 4’de en düşüktü. Grup 5 ve 6 en yüksek, 4, 7 ve 8 ise en düşük sodyum değerlerine sahipti. Kurşun düzeyleri grup 5 ve 6’da en yüksek, 1,2,3 ve 4’de düşüktü. Grup 6, 7 ve 8 en yüksek, grup 2 en düşük kükürt konsantrasyonuna sahipti. Selenyum değerleri grup 6’da en yüksek, 3 ve 4’de en düşüktü. Çinko seviyeleri grup 7 ve 8’de en düşük, 1 ve 2’de en yüksekti. En yüksek kalsiyum değerleri grup 1,2,5 ve 6’da elde edildi. Tartışma ve Sonuç: Çalışmanın sonucunda elde edilen bulgular, diyabette ve akut egzersizin karaciğer dokusundaki element metabolizmasını önemli ölçüde değiştirdiğini göstermektedir. Kaynaklar: 1)Cordova A, Gimenez M, Escanero JF.Changes of plasma zinc and copper at various times of swimming until exhaustion in the rat. J Trace Elem Electrolytes Health Dis 1990; 4:189 – 192. 2)Fushimi H, Inoue T, Yamada Y, Horie H, Kameyama M, Minami T, Okazaki Y.Zinc deficiency exaggerares diabetik osteoporosis. Diabetes Res Clin Pract 1993; 20:191-196. 3)Havel PJ, Uriu-Hare JY, Liu T, Stanhope KL, Stern JS,

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir46

Page 47: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

Keen CL, Ahrén B. Marked and rapid decreases of circulating leptin in streptozotocin diabetic rats: reversal by insulin. Am J Physiol 1998; 274: 1482–1491.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 47

Page 48: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P7- STREPTOZOTOSİN İLE DİYABET OLUŞTURULMUŞ AKUT YÜZME EGZERSİZİ YAPTIRILAN SIÇANLARDA MELATONİN UYGULAMASININ KARACİĞER GLİKOJEN DÜZEYLERİ ÜZERİNE ETKİSİM. Biçer1, , M. Akıl2, M.C. Avunduk3, M. Kılıç1, R. Moğulkoç4, A. K. Baltacı1.S.Ü. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, 2.Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, 3.S.Ü. Meram Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı, 4.Fizyoloji Anabilim Dalı, Konya. [email protected]ş ve Amaç: Melatoninin karbonhidrat ve lipit metabolizması üzerinde önemli etkilerinin bulunduğuna ve melatonin uygulamasının karaciğer glikojen depoları üzerinde koruyucu bir etkiye sahip olabileceğine dikkat çekilmektedir (1). Bu çalışmanın amacı da, streptozotosin ile diyabet oluşturulmuş akut yüzme egzersizi yaptırılan sıçanlarda melatonin uygulamasının karaciğer glikojen düzeyleri üzerine olan etkisinin araştırılmasıdır. Materyal ve Metod:Spraque – Dawley cinsi 80 adet erişkin erkek sıçanlar kullanılan çalışmada hayvanlar eşit sayıda 8 gruba ayrıldı: Grup 1, genel kontrol. Grup 2, melatonin uygulanan kontrol. Grup 3, melatonin uygulanan diyabetli kontrol. Grup 4, yüzme kontrol. Grup 5, melatonin uygulanan yüzme. Grup 6, melatonin uygulanan diyabetli yüzme. Grup 7, diyabetli yüzme. Grup 8, diyabetli kontrol grubu. Diyabet oluşturmak için deney hayvanlarına 40 mg/kg olacak şekilde intraperitoneal (ip) streptozotosin (STZ) “Sigma, S-0130” enjekte edildi. Enjeksiyonlar 24 saat sonra aynı dozda tekrar uygulandı. Son enjeksiyonlardan 6 gün sonra kan glukozu 300 mg/dlt ve üzerinde olan hayvanlar diyabetik olarak kabul edildi (2). Melatonin uygulaması 4 hafta boyunca sıçan başına 3mg/kg/gün olacak şekilde ip olarak uygulandı. Egzersiz yüksekliği ve genişliği 50 cm olan, ısıya dayanıklı, 37 0C sabit ısıda kalmasını sağlayan termostatlı cam yüzme havuzunda gerçekleştirildi. Yüzme egzersizini takiben çalışmada kullanılan hayvanların tamamı dekapite edilerek alınan karaciğer doku örnekleri % 95 lik etil alkol içerisinde tespit edildi. Parafine gömülen doku örneklerinden mikrotom yardımı ile 5µm lik kesitler lama alınarak PAS ile boyandı. Preparatlar Nikon Eclipse E400 ışık mikroskopu ile değerlendirildi. Işık mikroskobundaki görüntüler PC ortamına aktarıldı ve Clemex PE 3,5 görüntü analizi programı ile değerlendirildi (3). Bulgular: Çalışmada en düşük karaciğer glikojen düzeyleri grup 4’de elde edildi. Grup 3, 6, 7 ve 8’in karaciğer glikojen düzeyleri grup 4’den yüksek, grup 1 ve 2’den düşüktü. En yüksek karaciğer glikojen düzeyleri grup 1 ve 2’de elde edildi., Tartışma ve Sonuç: Çalışmanın sonucunda elde edilen bulgular, akut yüzme egzersizinde azalan karaciğer glikojen düzeylerinin melatonin uygulamasıyla korunduğunu, sıçanlarda oluşturulan diyabetin ise melatoninin bu koruyucu etkisini önlediğini göstermektedir. Kaynaklar:1).Mazepa RC, Cuevas MJ, Collado PS, Gonzales-Gallego J. Melatonin increases muscule and liver glycogen content in nonexercised and exercised Rats. Life Sci, 2000; 66(2): 153-160. 2).Havel PJ, Uriu-Hare JY, Liu T, Stanhope KL, Stern JS, Keen CL, Ahrén B. Marked and rapid decreases of circulating leptin in streptozotocin diabetic rats: reversal by insulin. Am J Physiol 1998; 274: 1482–1491. 3).Avunduk AM, Avunduk MC, Baltaci AK, Mogulkoc R. The effect of melatonin and zinc on the immune

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir48

Page 49: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

response in experimental toxoplasma retinochoroiditis. Ophthalmologica, 2007; 221(6):421-425.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 49

Page 50: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P8- POLİKİSTİK OVER SENDROMLU KADINLARDA SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ VE ANTROPOMETRİK ÖLÇÜMLERK. ÜÇOK1, M. AKKAYA1, A. GENÇ1, S. AKÇER2, Y. GÖNÜL2, E. COŞAR3, G. KÖKEN3

Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 1Fizyoloji, 2Anatomi, 3Kadın Doğum Anabilim Dalları [email protected]ş ve Amaç: Polikistik over sendromu (PKOS) üreme yaşlarındaki kadınlarda görülen en yaygın hastalıklardan biridir ve prevalansı % 5-10 arasındadır. Bu çalışmanın amacı PKOS’lu kadınlarla sağlıklı kontrollerin solunum fonksiyon testlerini karşılaştırmak ve solunum fonksiyon testlerinin antropometrik ölçümlerle ilişkilerini araştırmaktır. Materyal ve Metod: Çalışmaya 31 PKOS’lu kadın ve 29 sağlıklı kadın kontrol alındı. Solunum fonksiyon testleri spirometre (Quark b2) ile yapıldı. Vücut kütle indeksi (BMI) boy ve kilodan formülle, vücut yağ yüzdesi deri kıvrım kalınlıklarından formülle (Behnke-Wilmore) hesaplandı. Çap ölçümleri antropometrik setle (Harpenden), çevre ölçümleri mezura ile yapıldı. Ölçüm sonuçlarının istatistiksel değerlendirmesi SPSS 16.0 programında gerçekleştirildi. Bulgular: PKOS’lu ve sağlıklı kontroller arasında birinci saniye zorlu ekspiratuar volüm (FEV1), zorlu vital kapasite (FVC), zorlu ekspiratuar orta akım (FEF25-75), pik ekspiratuar akım (PEF), maksimal istemli solunum (MVV), FEV1/FVC, BMI, vücut yağ yüzdesi, omuz, göğüs ve abdomen çevreleri, biakromial, göğüs ön-arka ve yan çap ölçümleri arasında anlamlı fark bulunmadı. PKOS’lularda sadece FEV1 ile BMI, abdomen çevresi, vücut yağ yüzdesi arasında orta derece negatif korelasyonlar saptandı. Kontrol grubunda ise solunum fonksiyon testlerinden en az üçü ile BMI, abdomen çevresi, göğüs yan çapı ve vücut yağ yüzdesi orta veya ileri derece negatif korelasyonlar gösterdi. Tartışma ve Sonuç: PKOS’lularda kardiyovasküler ve metabolik hastalık görülme riski artmış ve kardiyopulmoner kapasite azalmıştır. Bu çalışmada solunum fonksiyon testleri ve antropometrik ölçümler arasında sağlıklı kontrollerde görülen çok sayıda orta ve ileri derece korelasyonun PKOS’lularda olmaması bu hastalarda yapı fonksiyon ilişkisinin bozulduğunun göstergesi olabilir. Bu durumun, PKOS’lularda zayıf sağlık durumuna eğilimin arttığı yönündeki kanıyı güçlendirebileceğini düşünmekteyiz. Kaynaklar: 1. Lo JC, Feigenbaum SL, Yang J, Pressman AR, Selby JV, Go AS. Epidemiology and adverse cardiovascular risk profile of diagnosed polycystic ovary syndrome. J Clin Endocrinol Metab. 2006;91:1357-63. 2. Orio F Jr, Giallauria F, Palomba S, Cascella T, Manguso F, Vuolo L, Russo T, Tolino A, Lombardi G, Colao A, Vigorito C. Cardiopulmonary impairment in young women with polycystic ovary syndrome. J Clin Endocrinol Metab. 2006;91:2967-71. 3. Kirchengast S, Huber J. Body composition

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir50

Page 51: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

characteristics and body fat distribution in lean women with polycystic ovary syndrome. Hum Reprod 2001;16:1255-60.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 51

Page 52: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P9- AKUT YÜZME EGZERSIZI YAPTIRILAN SIÇANLARDA SELENYUM UYGULAMASININ KARACIĞER VE AKCIĞER DOKUSUNDA LIPIT PEROKSIDASYONU ÜZERINE ETKISIM. Akıl 1 , Ü. Gürbüz2, M. Biçer3, A. Sivrikaya4, R. Moğulkoç5, A.K. Baltacı5

1.Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, 2.S.Ü. Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı, 3.S.Ü. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, 4.S.Ü. Selçuklu Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı, 5.S.Ü. Meram Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı, Konya. [email protected]

Giriş ve Amaç: Selenyum, oksidatif strese karşı koruyucu özelliği başta olmak üzere çeşitli metabolik süreçler için gerekli olan bir eser elementtir (1). Tüketici fiziksel egzersizin hayvanlarda kas, karaciğer, kalp ve akciğerleri de içeren birçok dokuda muhtemelen serbest radikal üretimini uyararak oksidan hasara yol açtığı bilinmektedir. Egzersizde oksidatif stresin artması ve selenyumunda antioksidan aktiviteyi uyardığının bilinmesi, selenyum ve egzersiz arasındaki bir ilişkiyi kaçınılmaz kılmaktadır. Bu çalışmanın amacı akut yüzme egzersizi yaptırılan sıçanlarda, selenyum uygulamasının karaciğer ve akciğer dokusunda lipid peroksidasyonunu nasıl etkilediğinin araştırılmasıdır. Materyal ve Metod:Spraque – Dawley cinsi 32 erkek sıçan üzerinde gerçekleştirilen çalışmada, hayvanlar eşit sayıda 4 gruba ayrıldı. Grup 1, genel kontrol. Grup 2, selenyum uygulanan kontrol (6 mg/kg/gün sodyum selenit). Grup 3, yüzme kontrol. grubu. Grup 4, selenyum uygulanan yüzme (6 mg/kg/gün sodyum selenit). Dört hafta süren çalışmanın bitiminde dekapite edilen deney hayvanlarından alınan karaciğer ve akciğer dokusu örneklerinde MDA (spektrofotometre de “Shimadzu-1601, Japan” Uchiyama ve Mihara (2) yöntemiyle) ve GSH (Ellmann (3) metodu ile spektrofotometrede) düzeyleri tayin edildi. Bulgular: Çalışmada karaciğer ve akciğer dokularındaki en yüksek MDA değerleri Grup 3’de elde edildi (p<0.001). Grup 4’ün MDA değeri grup 1 ve 2’den daha yüksekti (p<0.001). Grup 1 ve 2’nin karaciğer ve akciğer dokusundaki MDA değerleri birbirinden farklı değildi. Grup 4 en yüksek karaciğer ve akciğer GSH seviyelerine sahipti (p<0.001). Grup 3’ün aynı değerleri grup 1 ve 2’den daha yüksekti (p<0.001). Grup 1 ve 2’nin karaciğer ve akciğer dokusundaki GSH değerleri birbirinden farklı değildi. Tartışma ve Sonuç: Çalışmanın sonuçları ratlarda akut yüzme egzersizinin karaciğer ve akciğer dokusunda lipid peroksidasyonuna yol açtığını, selenyum uygulamasının ise antioksidan aktiviteyi artırarak serbest radikal oluşumunu önlediğini göstermektedir. Kaynaklar: 1.Brown KM, Arthur JR. Selenium selenoproteins and human healt: a review. Public

Health Nutrition, 2001; 4: 593-599. 2.Uchiyama M, Mihara M. Determination of malondialdehiyde

precorsor in tissues by thiobarbituric acid test. Analytical Biochemistry , 1977; 86: 271-278.

3.Ellmann GL. Tissue sulfhydrl groups. Arch Biochem Biophys, 1959; 82: 70-77.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir52

Page 53: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P10- AKUT YÜZME EGZERSIZI YAPTIRILAN RATLARDA SELENYUM UYGULAMASININ KARACIĞER DOKUSUNDAKI ELEMENT DAĞILIMINA ETKISIM. Akıl 1 , M. Biçer2, M. Kılıç2 E. Menevşe3, R. Moğulkoç4, A.K. Baltacı41.Gençlik Spor İl Müdürlüğü, 2.S.Ü. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, 3.S.Ü. Meram Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı, 4.S.Ü. Meram Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı, Konya. [email protected]ş ve Amaç: Bir çok araştırıcı beslenme ile gelişme ve performansı sürdürme arasındaki ilişki üzerinde durmaktadır. Fiziksel aktivite ile beslenme arasındaki etkileşimi tayin etmek için iki yöntem sıklıkla kullanılmaktadır. Bunlardan birincisi, fiziksel aktiviteye katılanlara değişik içerikli besinler vererek fizyolojik ve performans cevaplarını incelemek, diğeri de fiziksel aktivitenin beslenme üzerindeki etkilerini tayin etmektir (1, 2). Bu nedenle egzersizle, mineral ve elementlerin ilişkisinin araştırılması konusunda artan bir ilginin olduğu söylenebilir (3). Bu çalışmanın amacı da akut yüzme egzersizi yaptırılan ratlarda, selenyum uygulamasının karaciğer dokusundaki element dağılımını nasıl etkilediğinin araştırılmasıdır. Materyal ve Metod:Spraque – Dawley cinsi 32 adet erkek ratlar üzerinde gerçekleştirilen çalışmada, hayvanlar eşit sayıda 4 gruba ayrıldı. Grup 1, genel kontrol. Grup 2, selenyum uygulanan kontrol (6 mg/kg/gün sodyum selenit). Grup 3, yüzme kontrol. grubu. Grup 4, selenyum uygulanan yüzme (6 mg/kg/gün sodyum selenit). Dört hafta süren çalışmanın bitiminde dekapite edilen deney hayvanlarından alınan karaciğer doku örneklerinde kurşun, kobalt, bor, molibden, krom, kükürt, magnezyum, sodyum, potasyum, fosfor, bakır, demir, çinko ve selnyum düzeyleri atomik emisyonda tayin edildi (ml/L). Bulgular:Karaciğerdeki krom, molibden, demir, sodyum ve potayum değerleri yüzme gruplarında (grup3 ve 4) kontrol gruplarına oranla (grup 1 ve 2) daha yüksek olarak tespit edildi (p<0.001). Grup 3 en düşük kurşun düzeylerine sahipti (p<0.001), en yüksek kobal seviyeleri grup 1’de elde edildi, grup 2’nin aynı parametresigrup 3 ve 4’den daha yüksekti (p<0.001). Grup 3 diğer grupların tamamından daha yüksek bor değerlerine sahipti, grup 3 ve 4’ün bakır ve magnezyum değerleri grup 1 ve 2’den daha yüksekti (p<0.001). Fosfor seviyeleri grup 1’de diğer grupların tamamından yüksekti (p<0.001). Çalışma gruplarının kükürt konsantrasyonu birbbirinden farklı değildi. En yüksek selenyum ve çinko değerleri grup grup 2’de elde edildi, grup 4’ün aynı değerleri grup 1 ve 3’den daha yüksekti, grup 1’in selenyum ve çinko seviyeleri grup 3’den yüksekti (p<0.001). Tartışma ve Sonuç:Çalışmanın sonuçları ratlarda akut yüzme egzersizi ve selenyum uygulamasının karaciğer dokusundaki element dağılımını önemli şekilde değiştirdiğini

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 53

Page 54: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

göstermektedir. Kaynaklar: 1.Short SH, Short WR. Four year study of universty athletes. J Am Diet Assos, 1983; 82: 632 – 645. 2.Brotherhood JR. Nutrition and sports. Sports Med, 1984; 1: 350 – 389. 3.Finstad EW, Newhouse IJ, Lukaski HC, McAuliffe JE, Stewart CR.The effects of magnesium supplementation on exercise performance. Med Sci Sports Exerc, 2001; 33: 493 – 498.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir54

Page 55: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P11- ELİT GÜREŞÇİLERDE ÇİNKO UYGULAMASININ ANTİOKSİDAN AKTİVİTE ÜZERİNE ETKİSİM. Özal1, E. Kara2, K. Gökdemir3, M. Günay3, M. Kılıç4, R. Mogulkoç5 A.K. Baltacı 5 1Gençlik Spor Genel Müdürlüğü-Ankara, 2Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Eğitim Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümü-Ağrı, 3Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu-Ankara, 4Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu-Konya, 5Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı-Konya [email protected]ş ve Amaç: Çinko eksikliğinin fiziksel aktivite esnasında gözlenen serbest radikal oluşumu ve lipid peroksidasyonunu artırdığı (1), çinko takviyesinin bu olumsuzlukları engellediğinin bildirilmesi (2), çinkonun antioksidan sistemle ilişkisi bakımından oldukça önemli olmasının yanı sıra, aynı zamanda sporcu sağlığı ve performansıyla da yakın ilişkili olduğunu gösterir. Bu çalışmanın amacı da, elit güreşçilerde çinko uygulamasının serbest radikal oluşumu ve antioksidan sistem üzerindeki etkisinin araştırılmasıdır. Materyal ve Metod:Araştırma aynı yaş grubundaki 18 elit güreşçi ile 18 sedanter olmak üzere toplam 36 erkek katılımcı üzerinde gerçekleştirildi. Katılımcılar eşit sayıda 4 gruba ayrıldı. Grup 1:Çinko uygulanan sporcu grubu. Grup 2: Uygulama yapılmayan sporcu grubu. Grup 3: Çinko uygulanan sedanter grup. Grup 4: Uygulama yapılmayan sedanter grup. Çinko uygulaması oral olarak 8 hafta boyunca 5 mg/kg/gün dozunda uygulandı. Çalışmanın başlangıç ve bitiminde olmak üzere her katılımcıdan ikişer defa kan örnekleri alındı. Alınan kan örneklerinde serum MDA, GSH, GPx, SOD (ELISA kolorimetrik yöntemle) ve çinko (kolorimetrik yöntemle) tayinleri yapıldı. Bulgular:Çalışmanın başlangıcında, araştırmaya alınan grupların MDA düzeyleri arasında önemli bir farklılık tespit edilmedi. Çalışmanın bitiminde grup 1 ve 3’ün MDA değerleri, grup 2 ve 4’e oranla önemli ölçüde düşük bulundu (p<0.01). Benzer şekilde çalışmanın başlangıcında ölçülen GSH, GPx ve SOD düzeyleri gruplar arasında farklılık göstermedi. Çalışmanın bitiminde yapılan ölçümlerde en yüksek GSH, GPx, SOD seviyeleri grup 1 ve 3’de elde edildi (p<0.01). Çalışmanın başlangıcında ölçülen çinko değerleri sporcu gruplarında (grup 1 ve 2) spor yapmayan gruplardan (grup 3 ve 4) daha düşüktü (p<0.01). Çalışmanın bitiminde yapılan ölçümlerde en yüksek çinko değerleri grup 1 ve 3’de (çinko uygulanan gruplar) elde edildi (p<0.01). Tartışma ve Sonuç:Çalışmanın sonucunda elde edilen bulgular çinko uygulamasının egzersizden bağımsız olarak antioksidan sistemi aktive ederek serbest radikal üretimini engellediğini göstermektedir. Elit sporcularda serum çinko düzeylerinin sedanterlere göre önemli oranda düşük bulunması çalışmamızın vurgulanması gereken bir başka sonucudur. Kaynaklar: 1.Micheletti A, Rossi R, Rufini S. Zinc status in athletes: relation to diet and exercise. Sports Med, 2001;31(8):577-582. 2.Cao GH, Chen JD. Effects of dietary zinc on free radical generation, lipid peroxidation, and superoxide dismutase in trained mice. Arch

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 55

Page 56: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

Biochem Biophys, 1991; 291: 147 – 153. 3.Ozturk A, Baltaci AK, Mogulkoc R, Oztekin A, Sivrikaya A, Kurtoglu E, Kul A. Effects of zinc deficiency and supplementation on malondialdehyde and glutathione levels in blood and tissue of rats performing swimming exercise. Biol Trace Elem Res, 2003; 94: 157-166.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir56

Page 57: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P12- AKUT YÜZME EGZERSİZİ YAPTIRILAN OVEREKTOMİZE SIÇANLARDA BOR UYGULAMASININ PLAZMADAKİ ELEMENT DAĞILIMINA ETKİSİZ. Yazıcı1, Y. Kaya1, İ. Halifeoğlu2, R. Moğulkoç 3 , A.K. Baltacı31Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu-Konya, 2Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı-ELAZIĞ, 3Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı-KONYA [email protected]ş ve Amaç: Bor ile egzersiz ilişkisini konu alan çalışmalar daha çok bu elementin kas gelişimi veya kemik metabolizması üzerindeki etkilerini konu almaktadır (1). Dayanıklılık antrenmanı yapan bireylerde diyete bor ilavesinin performans üzerinde yararlı olabileceği belirtilmektedir (2). Bildirildiğine göre diyete bor ilavesinin steroid hormonları artırması sebebiyle atletler için ergojenik madde olabileceğine dikkat çekilerek, bor-egzersiz ilişkisinin daha fazla araştırılmasının gerekli olduğuna dikkat çekilmektedir (3). Konuyla ilgili bildirilenler bir arada değerlendirildiğinde menapozal dönem-kadın-sportif performans ve bor arasında önemli bir ilişkinin olabileceği düşünülebilir. Bu çalışmanın amacı da ovaryumları alınmış yüzme egzersizi yaptırılan sıçanlarda, bor uygulamasının plazmadaki bazı elementlerin dağılımını nasıl etkilediğini araştırmaktır. Materyal ve Metot: Çalışmada kullanılan Spraque-Dawley cinsi 80 adet dişi sıçan eşit sayıda 8 gruba ayrıldı. Grup 1: Genel kontrol, Grup 2: Egzersiz kontrol, Grup 3: Overektomize kontrol, Grup 4: Overektomize egzersiz, Grup 5: İP bor uygulanan kontrol grubu, Grup 6: İP bor uygulanan egzersiz grubu, Grup 7: Overektomize İP bor uygulanan egzersiz grubu, Grup 8: Overektomize İP bor uygulanan grup. Grup 5, 6, 7 ve 8’i oluşturan hayvanlara normal diyetlerine ek olarak 6 hafta boyunca 2 mg/kg/gün borik asit İP olarak verildi. Uygulamaların bitiminde grup 2, 4, 6 ve 7’yi oluşturan hayvanlara 30 dakika yüzme egzersiz yaptırıldı. Egzersiz takiben hayvanların tamamından dekapitasyonla alınan kan örneklerinde plazmada bakır, demir, fosfor, magnezyum, kalsiyum ve çinko düzeyleri atomik absorpsiyon spektrofotometresinde tayin edildi. Bulgular: Grup 1 ve 5’in bakır düzeyleri diğer grupların tamamından düşük (p<0.01), çinko ve kalsiyum değerleri ise daha yüksekti (p<0.01). Fosfor seviyeleri grup 3, 5 ve 8 de diğer gruplara oranla önemli ölçüde düşük bulundu (p<0.01). Grup 2, 3, 5 ve 8’in magnezyum değerleri diğer gruplara oranla daha yüksekti (p<0.01). Tartışma ve Sonuç: Çalışmanın sonuçları; bor uygulaması yapılmış overektomize sıçanlarda akut yüzme egzersizinin plazmadaki bazı eser elementlerin dağılımında önemli değişikliklere yol açtığını göstermektedir. Özelle bakır, çinko ve kalsiyum düzeyindeki değişikliklerin bor uygulamasından bağımsız olduğu çalışmanın bir başka sonucu olarak vurgulanabilir.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 57

Page 58: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

Kaynaklar: 1.Naghii MR, Samman S. The role of boron in nutrition and metabolism. Prog Food Nutr Sci, 1993; 17: 331 2.Ahrendt DM. Ergogenic aids: counseling the athlete. Am Fam Physician 2001; 63: 913 3.Naghii MR. The significance of dietary boron, with particular reference to athletes. Nurt Health 1999; 13:31

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir58

Page 59: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P13- 17-24 YAŞ ARASINDAKİ VOLEYBOLCULARIN DİNLENİM VE EGZERSİZ SOLUNUM PARAMETRELERİG.A. SÖNMEZ, E. A. GÜLTEKİNAnadolu Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Eskişehir [email protected] Giriş: Havayolu dirençleri ve hava akım hızları hakkında bilgi veren ve pulmoner fonksiyonların yeterliliğini göstermek amacıyla yapılan spirometrik ölçümler, solunum fonksiyon laboratuarlarında sıklıkla kullanılmaktadır (Çetin,2008). Maksimal egzersiz testleri hem maksimal oksijen tüketimini hem de fiziksel uygunluk temellerini belirlemede (Noonan, 2000) ayrıca sporcuların sportif performansını değerlendirmede kullanılmaktadır (Metin, 2003). Bireysel sporlarda sporcu performansı ile ilgili parametreler iyi belirlenmiş olmasına rağmen takım sporlarında performans belirleyici nesnel parametreler çok daha sınırlı olarak kullanılmaktadır (Metin, 2003). Amaç: Bu çalışma, 17-24 yaş arasındaki voleybolcuların dinlenim ve egzersiz sırasındaki solunum değerlerinin belirlenerek aynı yaş grubu sedanter bireylerle karşılaştırılmasını amaçlamaktadır. Materyal Metot: Çalışmaya 17-24 yaş arası 7 sedanter birey (yaş: 21.860.55, boy:172.172.28, kilo: 64.772.04, BMI: 21.910.96, VYY(%): 16.201.07) ve Anadolu Üniversitesi voleybol kulübünde oynayan 8 voleybolcu (spor yılı: 7.120.87, yaş: 18.500.33, boy: 185.751.76, kilo: 75.151.99, VYY(%): 16.031.32, BMI: 21.880.73) gönüllü olarak katılmıştır. Solunum ve egzersiz tesleri öncesi antropometrik ölçümler alınmıştır. Solunum fonksiyon testleri egzersiz testi öncesi Sensormedics Vmax 29C spirometre ile ölçülmüştür. Maksimal egzersiz testi bisiklet ergometresi ile (Sensormedics Vmax 29C, Ergobicycle Ergoline 900) ile ölçülmüştür. Egzersiz testi için CPX–25 egzersiz protokolü (25 Watt/60 san.) kullanılmıştır. İstatistiksel analiz için SPSS 12 kullanılmıştır. Bulgular: Tablo: Voleybolcu ve sedanterlerin solunum parametreleri ortalama SE değerleri.

Solunum Parametreleri Voleybolcu (n=8) Sedanter (n=7)FVC (litre) 6.390.22 5.370.22FEV1 (litre) 5.240.20 4.500.21FEF %25-75 (lt/sn) 5.36 0.39 5.080.62MVV(Lt/dk) 198.887.26 199.4215.66ERV (Lt) 1.920.17 1.890.27VC (Lt) 6.430.21 5.630.27PEF (Lt/sn) 9.340.84 8.900.44W max (Watt) 237.508.18 185.005.35Süre (dk.) 11.840.99 9.820.75VO2 max (L/dk) 2.860.25 2.120.04

Tartışma Sonuç: Egzersiz ve solunum fonksiyon test sonuçları 2 grup arasında karşılaştırılmıştır. Çalışma sonuçlarına göre voleybolcular ve sedanterler arasında dinlenim solunum parametreleri arasında farklılık bulunmazken egzersiz yükü ve VO2 max (Lt/dak) değerleri arasında anlamlı farklılık bulunmuştur. Sonuç olarak, 2 grup arasında dinlenim solunum parametreleri arasında farklılık olmamasına rağmen voleybolcular daha fazla yükte ve VO2 max kapasitesinde egzersize devam edebilmektedirler. Kaynaklar: 1)Çetin, E., Çolak M., Ateşoğlu, U. (2008). Kayaklı- koşucularda dayanıklılık egzersizlerinin normoksi ve hipoksi koşullarında maksimum oksijen tüketimi (maxvo2) ve bazı solunum parametreleri üzerine etkisi. Fırat Tıp Dergisi, Cilt 13, Sayı 1, Sayfa(lar) 018-023. 2)Metin, G., Öztürk L., Yücesir İ., Bayraktar B. (2003). Birinci lig düzeyi elit bayan basketbol oyuncularında istirahat ve egzersiz sırasındaki solunum parametreleri. Solunum 2003, Vol: 5 Sayı: 5 Sayfa: 220-226. 3)Noonan, V., Dean, E. (2000). Submaximal exercise testing: clinical application and ınterpretation. Physical Therapy, Volume 80. Number 8.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 59

Page 60: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P14- SAĞLIKLI AKTİF GENÇ ERKEKLERDE AKUT GERME EGZERSİZİNİN HEMOREOLOJİK PARAMETRELERE ETKİSİ

E. Kılıç-Toprak 1 , F. Ünver-Koçak2, G. Erken1, M. Bor-Küçükatay1 Pamukkale Üniversitesi, 1Tıp Fakültesi, Fizyoloji Anabilim Dalı, 2Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksekokulu, DENİZLİ. [email protected]

Giriş ve Amaç: Pek çok egzersiz tipinde hemoreolojik parametrelerde değişiklikler saptanmıştır (1). Bu çalışmada, germe egzersizinin eritrosit şekil değiştirme yeteneği (deformabilite) ve agregasyonu üzerindeki etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Materyal ve Metod: Çalışmaya PAÜ SBTYO öğrencilerinden fiziksel olarak aktif 7 gönüllü erkek katılmıştır (ort yaş 20,8±1,4). Deneklere ilk gün anaerobik testler ve esneklik ölçümleri yapılmıştır. İkinci gün hamstring, kuadriseps, kalça ve baldır kaslarına 60 sn’lik 3 set, ortalama 25 dakikalık germe egzersizi uygulanmış, egzersiz öncesi ve sonrası alınan kan örneklerinde eritrosit deformabilitesi ve agregasyonu bir ektasitometre aracılığıyla saptanmıştır. İstatiksel analiz için Wilcoxon testi kullanılmış, p<0,05 değerler istatistiksel olarak önemli kabul edilmiştir. Bulgular: Germe egzersizlerinin eritrosit agregasyon indeksinde (AI) istatistiksel olarak önemli düzeyde azalmaya, agregasyon yarı zamanında (t½) ise artışa sebep olduğu gözlenmiştir. Eritrosit deformabilitesinde istatistiksel olarak önemli bir fark gözlenmemiştir. Tartışma ve Sonuç: Eritrosit agregatları lokal kan viskozitesinde artışa, kapiller geçişte bozulmaya sebep olurlar (2). Bu çalışmanın sonuçları, aktif genç erkeklerde akut germe egzersizinin eritrosit agregasyonunda azalmaya yol açarak, mikrodolaşımın düzenlenmesine katkıda bulunabileceğini göstermektedir. Kaynaklar:1-Brun JF, Khaled S, Raynaud E, Bouix D, Micallef JP, Orsetti A. The triphasic effects of exercise on blood rheology: which relevance to physiology and pathophysiology? Clin Hemorheol Microcirc. 1998 Oct;19:89-104. 2- Rampling MW. Red cell aggregation and yield stress in: Clinical Bood Rheology 1988 G.D.O. Lowe, ed., CRC Press, Boca Raton/Florida, pp. 45-64.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir60

Page 61: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P15- KADINLARDA DÜZENLİ AEROBİK EGZERSİZİN KAN PARAOKSONAZ VE ARİL ESTERAZ AKTİVİTELERİ ÜZERİNE ETKİSİ VE PON1-192 POLİMORFİZMİNİN ROLÜ

G. RUDARLI NALÇAKAN1, S.R. VAROL1, F. TURGAY 2 , M. NALÇAKAN3, Z. ÖZKOL1

1 Ege Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, 2 Başbakanlık GSGM- İzmir Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, 3 İzmir Karşıyaka Devlet Hastanesi, Kardiyoloji Servisi [email protected]

Giriş ve Amaç: Aerobik egzersizin HDL üzerindeki olumlu etkileri bilinmektedir, ancak HDL’nin yapısında yer alan antioksidan özellikteki paraoksonaz ve aril esteraz enzim aktiviteleri gibi yeni atheroskleroz risk faktörleri üzerindeki etkileri ve bu etkilerde PON1-192 polimorfizminin rolü kadınlarda henüz belirsizdir. Bu çalışmada kadınlarda düzenli aerobik egzersizin kan paraoksonaz ve aril esteraz enzim aktiviteleri ile kan lipid ve lipoproteinleri üzerine etkileri ve bu etkilerde PON1-192 polimorfizminin rolü araştırılmıştır. Materyal ve Metod: Gruplar, menapoza girmemiş ve düzenli aerobik egzersiz yapan (EG, n=50, 3 gün/hft) ve egzersiz yapmayan (KG, n=41) sağlıklı kadınlardan oluşturuldu. Deneklerin fiziksel ve fizyolojik ölçümleri yapıldı. Açlık venöz kandan, paraoksonaz (PON1) ve tuzla stimüle paraoksonaz (TSPON1), aril esteraz (AE) ile HDL ve alt gruplarının AE aktiviteleri kinetik yöntemlerle belirlendi. Ayrıca, serum trigliserid (TG), total kolesterol (TK), HDL kolesterol (HDL-K) ve alt grupları (HDL2–K ve HDL3-K) enzimatik-kolorimetrik olarak saptandı. PON1-192 polimorfizmi için fenotipleme, TSPON1/AE oranı esas alınarak gerçekleştirildi. Buna göre fenotip gruplar, düşük aktiviteli QQ, heterozigot QR, yüksek aktiviteli RR ve R taşıyıcı (RT)(QR+RR) grubu, olarak sınıflandırıldı. Bulgular: Kan PON1 ve AE aktiviteleri ile HDL ve alt gruplarının AE aktiviteleri için, EG ve KG arasında anlamlı farklılık bulunamazken (p>0.05), PON1-192 polimorfizmi dikkate alındığında: egzersiz QQ grubunun PON1 (p<0.01) ve HDL3-AE aktivitesi (% 23), kontrol QQ grubununkilerden daha büyüktü. Fenotip gruplar arasında AE aktivitesi anlamlı farklılık göstermedi. EG’nin kan HDL-K, HDL3-K (p<0.05), TK (p<0.001) ve LDL-K (p<0.01) düzeyleri KG’ninkilerden, egzersiz QQ grubunun TK (p<0.01) ve LDL-K (p<0.05) değerleri kontrol QQ grubununkilerden, egzersiz RT grubunun TK (p<0.05) ve HDL-K (% 13) değerleri de kontrol RT grubununkilerden daha büyüktü. Kontrol fenotip grupları arasında kan lipid ve lipoproteinleri için anlamlı bir farklılık bulunmadı. Tartışma ve Sonuç: Kadınlarda düzenli aerobik egzersizin, PON1 enzim aktivitesi ve kan lipid ve lipoproteinleri üzerinde anlamlı bir etkisi bulunmaktadır. Bu etkilerde PON1-192 polimorfizminin modifiye edici bir role sahip olduğunu düşünüyoruz. Kaynaklar: 1)Ferre N, Camps J, Fernandez-Ballart J, et al (2003) Regulation of serum paraoxonase activity by genetic, nutritional, and lifestyle factors in the general population. Clin Chemist, 49

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 61

Page 62: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

(9): 1491-1497S 2)Senti M, Aubo C, Elosue R, et al. (2000) Effects of physical activity on lipid levels in a population-based sample of men with and without the Arg 192 variant of the human paraoxonase gene. Genet Epidemiol, 3: 276-286 3)Tomas M, Elosua R, Senti M. Et al. (2002) Paraoxonase1-192 polymorphism modulates the effects of regular and acute exercise on paraoxonase 1 activity. J Lipid Research, 43: 713-720

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir62

Page 63: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P16- FUTBOLCULARDA EGZERSİZİN KAN PARAMETRELERİ ÜZERİNE AKUT ETKİSİK. UZUNER1, G. AYDIN SÖNMEZ2

Osmangazi Üniversitesi, 1Tıp Fakültesi, Fizyoloji Anabilim Dalı, 2 Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Eskişehir [email protected] Giriş: Antrenmanlı kişiler antrenmansız kişilere göre daha fazla kan miktarına ve kan hücresine sahiptir (Maglischo,1993). Egzersiz sırasında kan plazma miktarı azaldığı için kırmızı kan hücreleri, hemoglobin ve hematokrit artar (Sawka, 2000; Gün, 1991). Bu geçici bir artıştır çünkü dinlenme sırasında kan parametreleri normal seviyelerine geri döner (Gün,1991). Amaç: Bu çalışmanın amacı futbolcuların ve sedanterlerin egzersiz öncesi ve sonrası kan parametrelerini karşılaştırmaktır. Materyal Metot: Çalışmaya sedanter (n=7) ve Anadolu Üniversitesi futbol takımı (n= 9) olmak üzere 18-24 yaşlarındaki 16 erkek gönüllü olarak katılmıştır. Deneklere ölçümler öncesinde deneylerle ilgili bilgi verilerek gönüllü olarak katıldıklarına dair izin formu imzalatıldı. Egzersiz testi öncesi ve egzersiz bitiminden 5 dak. içerisinde 3 cc’lik venöz kan alınmıştır. Kan parametreleri (WBC, RBC, Hgb ve Hct) Counter (MD8) CBC makinesi ile ölçülmüştür. Egzersiz testi bisiklet ergometresinde CPX-25 egzersiz protokolü (25 watt/ 1dak.) kullanılarak uygulanmıştır. İstatistiksel analiz için SPSS 12 farklılıkları belirlemek için ise Paired t-test kullanılmıştır. Bulgular: Tablo: Futbolcu, ve sedanterlerin egzersiz öncesi ve sonrası ortalama SE kan değerleri.

Kan ile ilgili Değişkenler

Futbolcu (n=9)

Sedanter (n=7)

Lökosit1 10x103 6.970.51 7.180.72Lökosit2 10x103 9.460.57 8.620.87Eritrosit1 10x106 4.990.10 5.120.09Eritrosit2 10x106 5.480.13 5.350.21Hemoglobin1 g/dL 15.730.23 14.900.40Hemoglobin2 g/dL 16.880.31 15.480.58Hemotokrit1 46.270.87 45.270.88Hemotokrit2 50.861.20 47.342.03

Tartışma Sonuç :Çalışma sonucunda futbolcuların ve sedanterlerin egzersiz öncesi ve sonrası RBC, WBC, Hct, Hgb değerleri arasında fark bulunamamıştır (p0.05). futbolcuların egzersiz öncesi ve sonrası RBC, WBC, Hgb, Hct değerleri arasında farklılık bulunmuş ve futbolcuların RBC, WBC, Hgb, Hct değerleri egzersiz sonrası anlamlı düzeyde artmıştır (p0.01** ve p0.001***). Fakat sedanterlerin egzersiz öncesi ve sonrası RBC, WBC, Hct değerlerinde fark bulunmazken (p0.05) Hgb değerleri anlamlı düzeyde artmıştır (p0.05*). Kaynaklar: 1)Sawka, M.N., Convertino, V.A., Eichner, E.R., Schneider, S.M., Young, A.J. (2000). Blood volume: importance and adaptations to exercise training, environmental stresses, and trauma sickness. Medicine & Science in Sports & Exercise, 32(2) Syf. 332-348. 2)Maglischo Ernes t W. (1993). Swimming even faster: a comprehensive guide to the science of swimming mountain view. California Mayfield Publishing Company. 3)Gün Ç. (1991). 8-10 yaş ve 11-13 yaş grubu yüzücülerinin ergometrik performans yönünden karşılaştırılması. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Spor Fizyolojisi Araştırma ve Uygulama Merkezi, İstanbul.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 63

Page 64: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P17- ÜÇ ORTEZİN OKSİJEN TÜKETİMİ AÇISINDAN KARŞILAŞTIRILMASI: YENİ BİR ORTEZİN DEĞERLENDİRİLMESİ C. YILMAZ1, U. DAL 2 , A.T. ERDOĞAN3, M. ÇOLAK1, H. BEYDAĞI2Mersin Üniversitesi 1-Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji, 2-Fizyoloji AD , 3-

Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Giriş ve Amaç: Ortezler çeşitli yürüme sorunlarında, yürüme sırasında enerji tüketimini azaltarak yürüyüş kalitesini arttıran aparatlardır. Ayak ve ayak bileği yaralanmalarının tedavisinde yük vermeden mobilizasyon gereksiniminde sıklıkla aksiller destekli ya da ön kol destekli koltuk değnekleri kullanılmaktadır. Bu ortezlerle mobilizasyon sırasında harcanan enerjinin azaltılması, üst ekstremite komplikasyonlarının engellenmesi ve üst ekstremitenin diğer işlerde de kullanılabilmesi için serbest bırakılabilmesi amacıyla yeni bir ortez tasarlanmıştır (Korsanbacak®). Çalışma bu ortezi aksiller destekli ve ön kol destekli koltuk değnekleri ile karşılaştırmak amacıyla yürütülmüştür. Materyal ve Metod: On sağlıklı genç erkeğin zemin yürüme hızlarını belirlemek için 14 metre uzunluğundaki parkurun başlangıç ve bitiş noktalarına kızılötesi sensörler yerleştirilmiş 10 metrelik bölümünde her ortez için iki yürüme süresinin ortalaması alınarak yürüme hızı tespit edilmiştir. Denekler her 3 ortezle değişen sıralarda tespit edilen hızlarda koşu bandında yürütülerek oksijen tüketimi, oksijen maliyeti (mlt/m), algılanan yorgunluk derecesi (Borg skalası) sonuçlarının değerlendirilmesi yapılarak karşılaştırılmıştır. Bulgular: Kanadien, koltuk deneği ve korsanbacağın oksijen tüketimleri sırayla 1.82±0.33 lt/dk, 1.84±0.28 lt/dk, 1.36±0.36lt/dk olarak ölçülmüştür ve aralarındaki fark Korsanbacak® lehine anlamlıdır (P<0.05). Metre başına harcanan oksijen miktarı hesaplandığında ise korsanbacak ile ön kol destekli ortez sonuçları benzer ancak aksiller destekli koltuk değneği ile fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Kanadien 51.76±11.22 mlt/m, koltuk deneği 52.20 ±10.68 mlt/m ve korsanbacak 43.54±12.31mlt/m). Üç ortezin algılanan yorgunluk derecesini belirlemek için kullanılan Borg skalası sonuçları ise kanadien için 14.30±3.43, koltuk deneği için 13.50±2.01ve korsanbacak için 10.60±2.84 olarak kayıt edilmiştir (P<0.05). Tartışma ve Sonuç: Korsanbacak®, oksijen tüketimi ve Borg skalası sonuçlarının değerlendirmesi açısından diğer ortezlere göre daha iyi sonuçlar vermiştir. Korsanbacak® sık kullanılan ortezlere göre daha az ya da benzer oksijen maliyetine yol açarak üst ekstremiteye fazla yük vermeksizin mobilizasyon sağlamaktadır. Özellikle ayak ve ayak bileği yaralanmalarının iyileşme sürecinde geleneksel ortezlerin yerine tercih edilebileceği kanısındayız.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir64

Page 65: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

Kaynaklar: -Thijssen DH, Paulus R, van Uden CJ, et al: Decreased energy cost and improved gait pattern using a new orthosis in persons with long-term stroke. Arch Phys Med Rehabil 2007;88:181-6 - Basford JR, Rhetta HL, Schleusner MP.Clinical evaluation of the rocker bottom crutch. Orthopedics. 1990;13(4):457-60. - Balaban B, Yaşar E, Dal U, et al:The effect of hinged ankle-foot orthosis on gait and energy in spastic hemiplegic cerebral palsy expenditure. Disab and Rehab, 2007; 29(2): 139 – 144

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 65

Page 66: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P18- BESYO ÖĞRENCİLERİNDE VÜCUT KOMPOZİSYONU, ANAEROBİK PERFORMANS VE SIRT KUVVETİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN BELİRLENMESİ C.S. Aslan(1), Y. Köklü(2), A. Özkan(3), C. Büyükdere(4)

1Ankara Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Ankara, 2Pamukkale Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Teknolojisi Yüksekokulu, Denizli, 3Başkent Üniversitesi, Spor Bilimleri Bölümü, Ankara, 4Cumhuriyet Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, SivasGiriş ve Amaç: Anaerobik performansı; yaş, cinsiyet, kas tipi ve kitlesi, kalıtım, vücut kompozisyonu ve antrenman etkilemektedir(1). Bu çalışmanın amacı, BESYO öğrencilerinin bazı fiziksel uygunluk özelliklerinin incelenmesidir. Materyal ve Metod Çalışmaya 80 gönüllü ( X yaş: 22,22,0 yıl) erkek BESYO öğrencileri katılmıştır. Deneklere boy uzunluğu (BU)(177,1 7,6 cm), vücut ağırlığı (VA) (73,2 7,9 kg), deri kıvrım kalınlığı ölçümleri yapılmış, vücut yağ yüzdesi (VYY)’nin (7,60 2,07) belirlenmiştir. (Zorba 1989) Anaerobik performans dikey sıçrama (DS) (61,8 7,3 cm), durarak uzun atlama (DUA) (245,4 14,8 cm), 20m. sprint (YMS) (3,04 0,2 sn) testleri ile belirlenirken kuvvet belirlenmek için sırt kuvveti ( SK)(143,2 27,4) ile belirlenmiştir. Bulgular: Çalışmaya katılan BESYO öğrencilerinin DS’den elde edilen anaerobik güç (AG) değerleri 127,24 14,82 kgm/sn ve relatif kuvvet (RK) değerleri 1,94 0,32 olarak bulunmuştur. Yapılan Pearson Çarpımlar Moment Korelasyon sonucunda AG ile BU (r=.597; p<0.01), VA (r=.843; p<0.05), DUA (r=.594; p<0.05), DS (r=.409; p<0.05), YMS (r=-.272; p<0.05) ve SK (r=.563; p<0.05) ile arasında da anlamlı ilişki bulunurken, SK ile VA (r=.542; p<0.05), DUA (r=.227; p<0.05), VYY(r=.386; p<0.01), RK (r=.748; p<0.01) arasında ilişki bulunmuştur. Buna benzer bir ilişkide DUA ile BU (r=.460; p<0.01) ve DS (r=.721; p<0.01), YMS (r=-.506; p<0.01) ve SK (r=.277; p<0.05) arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Yine VA ile BU (r=.564; p<0.01), DUA (r=.228; p<0.05) ve VYY (r=.259; p<0.05) arasında ve DUA ile YMS (r=-.530; p<0.01) ve RK (r=.377; p<0.01) arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Bunun yanı sıra BU ile RK (r=-.340; p<0.01)arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Bu sonuçlara ek olarak YMS ile BU (r=-.238; p<0.05) ve AG (r=-.27; p<0.05) arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Tartışma ve Sonuç: Anaerobik peformans için vücuttaki yağlı dokuların fazlalığı, yağsız kas kütlesinin azlığı performansı olumsuz etkileyen bir durumdur. Bu çalışmada anaerobik performansı etkileyen bir başka faktörde kassal kuvvet olabilir. Ayrıca bu çalışma sırt kuvveti ile anaerobik güç arasında anlamlı pozitif ilişki olduğunu göstermiştir. Bu sonuçlar literatürle benzerlik göstermektedir(2). Ayrıca yapılan çalışmalarda anaerobik güç ile boy uzunluğu arasında ilişki bulunmuş olması uzun boylu deneklerin anaerobik güçlerinin daha yüksek olabileceğini düşündürmektedir. Sonuç olarak BESYO öğrencilerinin vücut kompozisyonlarının ve sırt kuvvetinin anaerobik performanslarında belirleyici rol aldığını belirlenmiştir. Kaynaklar: Bouchard, C., Taylor, A. W.,

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir66

Page 67: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

Simaneau, J. ve Dulac, S. (1991). Testing Anaerobic Power and Capacity. MacDouall, L., Wenger 1)H. A., Green, H. (Ed) Physiological Testing of the High Performance Athlete. Human Kinetics Books, 175-221, Champaign, IL,. 2)Thorland, W. G., Johnson, G. O., Cisar, C. J., Housh, T. J. ve Tharp, G. D. (1987). Strength and anaerobic responses of elite young female sprint and distance runners, Medicine and Science in Sport and Exercise., 19(1), 56-61.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 67

Page 68: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P19- AEROBİK VE ANAEROBİK EGZERSİZ ANTRENMANININ KAN NİTRİK OKSİT DÜZEYLERİ ÜZERİNE ETKİLERİ VE CİNSİYETİN ROLÜ

M. Z. ÖZKOL1, F. TURGAY 2 , S. R. VAROL1, B. ÖZÇALDIRAN1, F. VURAL1, T. AKŞİT1, G. RUDARLI NALÇAKAN1

1:Ege Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Bornova, İZMİR. 2:Başbakanlık, GSGM-İzmir Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, İZMİR. [email protected]ş ve Amaç: Nitrik oksit (NO), vazodilatör, antioksidan ve metabolik regulatör özelliğe sahip bir gazdır. Aerobik egzersizin NO üzerindeki olumlu etkileri bilinmektedir. Ancak anaerobik antrenmanın NO üzerindeki etkisi ve bu etkilerde cinsiyetin rolü açık değildir. Bu nedenle bu çalışmada, aerobik ve anaerobik antrenmanın kan NO düzeyleri üzerindeki etkisi ve bu etkilerde cinsiyetin rolü araştırılmıştır. Materyal ve Metod: Çalışmaya, sağlıklı ve sigara ve alkol alışkanlığı olmayan, uzun süredir herhangi bir ilaç ya da vitamin kullanmayan, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu’nda okuyan, 20-25 yaş arası benzer fiziksel özelliklere sahip, Voleybol branşından anaerobik grup (ANG) olarak; 8 bayan 11 erkek, Yüzme branşından aerobik grup (AG) olarak; 8 bayan 11 erkek sporcu ve kontrol grubu (KG) olarak düzenli egzersiz yapmayan; 8 bayan 11 erkek katıldı. Gönüllülere fizyolojik testler olarak: Aerobik dayanıklılığın göstergesi olarak Laktat minimum hızı (LMH) ve ‘Wingate testi’ (Pik güç; PG ve Ortalama güç; OG) ve fiziksel ölçümler yapıldı. Açlık venöz kanlardan NO analizi, kadmiyumun indirgen olarak kullanıldığı ‘Griess yöntemi’ ile belirlendi. Bulgular: Erkeklerde AG’nin bazal serum nitrik oksit (BSNO) değeri KG (p<0.05) ve ANG’ninkinden (% 11.4) daha yüksekti. Bayanlarda ise BSNO değeri için AG, ANG ve KG arasında anlamlı bir farklılık bulunmadı (p>0.05). Ancak AG’nin BSNO değeri diğer iki grubunkinden daha büyüktü. BSNO değeri için erkek ve bayan gruplar arasında anlamlı bir farklılık bulunmadı. Hiçbir grupda BSNO değeri ile LMH arasında anlamlı bir ilişki bulunmadı. Hem erkek hem de bayanlarda: AG’nin LMH değeri, KG’ninkinden (p<0.05), ANG’nin PG ve OG değerleri, AG’ninkilerden anlamlı olarak daha büyüktü. Tartışma ve Sonuç: Düzenli aerobik egzersiz antrenmanının kan NO düzeyleri üzerinde, erkeklerde anlamlı düzeyde, bayanlarda ise anlamlı olmasa da belirgin bir düzeyde, ancak cinsiyetten bağımsız olarak, olumlu (iyileştirici) bir etkisi bulundu. Buna karşın, anaerobik antrenmanların, hiçbir grupda, kan NO düzeyleri üzerinde anlamlı ve belirgin bir etkisi tespit edilmedi.Kaynaklar : 1)Goto C, Higashi Y, Kimura M, Noma K, et all. (2003) Effect of Different Intensities of Exercise on Endothelium-Dependent Vasodilation in Humans Role of

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir68

Page 69: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

Endothelium-Dependent Nitric Oxide and Oxidative Stress. Circulation;108:530-535. 2)Kingwell BA. (2000) Nitric oxide-mediated metabolic regulation during exercise effects of training in health and cardiovascular disase. The FASEB; 14:1685-1696. 3)Rassaf T, Lauer T, Heiss C, Balzer J, Mangold S, Leyendecker T, Rottler J, Drexhage C, Meyer C, Kelm M. (2007) Nitric oxide synthase-derived plasma nitrite predicts exercise capacity Br J Sports Med; 41(10):669–673.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 69

Page 70: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P20- İSKELET KASI GENİ ACTN3 VE FİZİKSEL PERFORMANS: GENOTİP-FENOTİP İLİŞKİSİ

Ö. Kasımay 1 , D. Sevinç2, S. Ö. İşeri1, K. Ulucan2, M. Ünal1, İ. Güney2, H. Kurtel1Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Fizyolojisi Bilim Dalı1 ve Tıbbi Genetik Anabilim Dalı2

[email protected]

Giriş: ACTN3 geni alfa-aktinin-3 proteininin yapımından sorumlu bir gendir. Son yıllarda yapılan çalışmalar hızlı kas liflerinde bulunan alfa-aktinin-3 proteininin sportif performansla ilgili olduğunu ileri sürmektedir. ACTN-3 geninde 577X in homozigot mutasyonu (R577XX) alfa-aktinin-3 proteininin sentezlenememesine neden olmaktadır. Üst düzey sprinterlerde RR genotip frekansının daha fazla olduğu gösterilmiştir. Amaç: Bu çalışmada profesyonel 1. lig futbol takımında top oynayan 31 futbolcuda olası ACTN3 gen varyasyonlarının fizyolojik yöntemlerle fenotipik yansımaları araştırılmaktadır. Materyal-Metod: Alınan kan örneklerinde genotipik tanımlamayı takiben 3 grup (XX, RR, RX) oluşturulmuştur. Bu gruplar R577X varyantını her iki ACTN3 geninde de bulunduranlar (XX, n=4), R577X varyantını her iki gende de bulundurmayanlar (RR, n=22) ve R577X varyantını iki ACTN3 geninden birinde bulunduranlar (RX n=5) olarak ayrılmıştır. Sporcuların spirometrik testlerini takiben aerobik performansı belirlemek için koşu bandında Bruce protokolü ile maksimum O2 tüketimleri ölçülmüş, anaerobik performanslarının belirlenmesi için ise Wingate testi uygulanmıştır. Gruplar arası karşılaştırmalar için student t testi ve ANOVA kullanılmıştır. Sonuç: Futbolcuların %13 ünde R577X codonda homozigotizm (XX) saptanmıştır. Bu grupta maksimum VO2 değerleri (VO2maks; ml/kg/dak), RR grubuna (p=0.09) ve RX grubuna (P=0.05) göre daha yüksek seyretme eğiliminde bulunmuştur. Nabız oksijeni (kalp atım hacminin göstergesi) ve egzersiz sırasında ölçülen maksimum ventilasyon (VEmaks) değerleri gruplar arasında farklılık göstermemiştir. Wingate testinde ölçülen patlayıcı güç (pik güç) RR grubunda diğer gruplara göre daha yüksek bulunmuşsa da istatistiksel bir fark gözlenememiştir. Tartışma: Sonuçlarımız genotipik varyasyonların sporcu performansına etkileri olabileceğini düşündürmektedir. Profesyonel futbolcularda daha önce çalışılmamış olan bu konunun daha fazla araştırılması gerekmektedir. Kaynaklar: 1) Squire JM. Architecture and function in the muscle sarcomere. Curr Opin Struct Biol 7: 247-257, 1997. 2) MacArtur DG, North KN. A gene

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir70

Page 71: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

for speed? The evolution and function of -actinin-3. BioEssays 26: 786-795, 2004.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 71

Page 72: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P21- SEDANTERLERDE VE DAYANIKLILIK SPORCULARINDA MAKSİMAL VE SUBMAKSİMAL EGZERSİZİN OKSİDAN VE ANTİOKSİDAN DÜZEYLERİNE ETKİSİD. Tozcu 1 , Ç. Özer1, E. Güllü2, Z Yıldırım3

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi 1Fizyoloji AD, 3Biyokimya AD , Ankara, 2İnönü Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu, Malatya [email protected]

Giriş ve Amaç: Pek çok faydalı etkisiyle modern yaşamın vazgeçilmez koşulu haline gelen egzersizin aşırı yoğun yapılmasının oksidan stresi arttırdığı ifade edilmektedir. Çalışmada sedanter ve dayanıklılık sporcularında maksimal ve submaksimal egzersizin oksidan ve antioksidan düzeylerine etkisinin incelenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 18-23 yaş aralığında 10 dayanıklılık sporcusu ve 10 sedanter erkek gönüllü katıldı. Deneklerin maksimal VO2 seviyeleri Bruce protokolü ile belirlendi. Denekler submaksimal egzersizlerini %70 maksimal VO2 şiddetinde 30 dk, maksimal egzersizlerini ise %100 maksimal VO2 şiddetinde tükeninceye kadar devam ettirdiler. Egzersiz öncesi ve sonrası kan örnekleri alınarak oksidan stresin göstergesi olarak advanced oxidation protein products (AOPP), antioksidan olarak süperoksid dismutaz (SOD) düzeylerine bakıldı. Sonuçlar ANOVA ve Mann-Whitney U testi ile karşılaştırıldı. p<0.05 değerleri anlamlı kabul edildi. Bulgular: Sedanterlerde submaksimal ve maksimal egzersiz sonrası AOPP değerleri yükselirken (p<0.01), sporcularda yalnızca maksimal egzersizin AOPP düzeylerini arttırdığı gözlendi (p<0.001). SOD düzeylerinde her iki grupta da maksimal ve submaksimal egzersiz sonrası azalma görülmekle birlikte, anlamlı düşme sedanter grupta ve maksimal egzersiz sonrası tespit edildi (p<0.05). Tartışma ve Sonuç:Literatürde ki çalışmaların çoğunda aerobik veya anaerobik egzersiz protokollerinden biri uygulanarak oksidan stres parametreleri incelenmiştir. Çalışmamızda ise literatürden farklı olarak aynı denek gruplarına her iki egzersiz türünün (submaksimal ve maksimal) uygulanmasıyla egzersiz şiddetleri arasında oluşabilecek oksidan stres ve antioksidan ilişkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Sonuçlarımız gerek sedanterlerde gerekse sporcularda maksimal egzersizin oksidan stresi arttırdığı antioksidan düzeyini ise azalttığını göstermektedir. Buradan çıkarılabilecek sonuç aşırı egzersizin serbest radikal oluşumunu arttırmaktadır. Egzersiz programları yapılırken submaksimal şiddette olan yürüyüş, düşük orta şiddetli koşular gibi aerobik egzersizlerin uygun süre içinde yapılması önerilmelidir. Sporcularda ise hedef her zaman en üst

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir72

Page 73: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

düzeyde olduğundan serbest radikal hasarından korunmak amacıyla antioksidan savunma mekanizmalarının güçlendirilmesi önerilebilir.Kaynaklar: 1)Kanter M. Free radicals and exercise:Effects of nutritional antioxidant supplementation.Exerc Sport Sci Rev 23:37–398,1995 2)Witko-Sarsat V, Friedlander M, Khoa TN, et al. Advanced oxidation protein products as novels mediators of inflammation and monocyte activation in chronic renal failure.J Immunol 1998;161:2524–2532.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 73

Page 74: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P22- HİPERTANSİYON TEDAVİSİ: YÜRÜYÜŞ BANDI ÇALIŞMA MODELİH. Karatosun 1 , M. N. Tamer2

Süleyman Demirel Üniversitesi,1.Spor Hekimliği Anabilim Dalı, 2.İç Hastalıklar Anabilim Dalı, Isparta [email protected]

Randomize kontrollü klinik çalışmalar egzersizin kan basıncını azaltmada kullanılabileceğini destekler. Ilımlı şiddet aerobik egzersiz, sistolik kan basıncını (SB), diyastolik kan basıncı (DB) ve ortalama arter basıncını (MAP) azaltır. Yirmi hafta süren bu çalışmada, ılımlı aerobik egzersiz antrenmanları sonrası antihipertasif ilaçlar (lisinopril, hidroklorotiazid, atenolol) kullanan bir hastada tüm kan basınçlarında azalma gözlenmiştir. Bu deney yürüyüş bandında uygulandı ve 5 ayda tamamlandı. Deneyde var olan bir protokol uygulanmadı, deney öncesi yalnızca egzersizin tipi (yürüyüş/hızlı yürüyüş) kararlaştırıldı. Egzersiz antrenmanları, hastanın egzersize kalp-damar sistemi cevaplarına göre gelişme gösterdi. Birinci etap (4 hafta). Bu dönem yürüyüş bandına ve egzersiz antrenmanlarına uyum dönemi olarak tasarlandı. Hastanın anti-hipertansif ilaç kullanımı devam etti (lisinopril + hydrochlorothiazide ve atenolol). Bu dönemde toplam 16 egzersiz antrenmanı yapıldı. İkinci etap (4 hafta). Lisinopril ve hydrochlorothiazide kullanımı değişmedi, atenolol dozu yarıya indirildi. Bu dönemde 19 egzersiz antrenmanı uygulandı. Üçüncü etap (3 hafta). Lisinopril ve hydrochlorothiazide kullanımı değişmedi, fakat atenolol kullanılmadı. Bu dönemde 20 egzersiz antrenmanı uygulandı. Dördüncü dönem (4 hafta). Bir önceki dönem ilaç profili devam etti. Bu dönemde 19 egzersiz antrenmanı yapıldı. Beşinci dönem (4 hafta). Bu dönemde 12 egzersiz antrenmanı yapıldı ve hiç bir ilaç kullanılmadı. Bulgular:Tablo. Egzersiz antrenmanları öncesi ve sonrası nabız sayısı, sistolik kan basınca (SB), diyastolik kan basıncı (DB) ve ortalama arter basıncı değerleriKardiyak dinamikler

Deney öncesi

Etap I Etap IIEtap III

Etap IV

Etap VAzalmalar

Nabız(vuru/dk) 70.40 69.45 60.7 59.3 52.47 55.63 15

SB (mmHg) 129.40

122.62

125.88

116.15

122.63

119.09 10

DB (mmHg) 83.30 86.35 81.47 72.88 70.0 76.36 7OAB (mmHg) 98.65 98.44 96.25 87.29 87.5

2 90.58 8

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir74

Page 75: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

Sonuç olarak, maksimal nabzın % 66 – 77 civarına denk gelen ılımlı ve dengeli aerobik egzersiz antrenmanları, anti-hipertansif ilaç kullanan bir hastada, egzersiz programı öncesine göre nabız sayısı ve kan basınçlarında önemli azalmalar gözlendi.Anahtar kelimeler. Egzersiz, yüksek tansiyon, hipertansiyon tedavisi, yürüyüş bandı egzersizi

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 75

Page 76: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P23- KAMUDA ÇALIŞAN ERKEK VE KADINLARIN EGZERSİZ VE BESLENME ALIŞKANLIKLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ C. ARSLAN1, D. CEVİZ2 E. GÜR 2

1İnönü Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Y.Okulu, Malatya, 2Fırat Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Y.Okulu, Elazığ[email protected]ş ve Amaç: Günümüzde çalışan bireylerin egzersiz ve beslenme alışkanlıkları önemli bir halk sağlığı sorunudur. Bu araştırmada, kamuda çalışan erkek ve kadınların egzersiz ve beslenme alışkanlıklarının değerlendirilmesi amaçlandı. Materyal ve Metod: Araştırmaya, Elazığ il merkezinde Kamu çalışanları arasından random yöntemiyle 2823 erkek (yaş:43.5±8.7) ve 1252 kadın (yaş:37.7±8.4) olmak üzere toplam 4075 birey alındı. Kamu çalışanlarının boy, kilo, BKİ ölçümleri standart yöntemler ile yapıldı. Demografik bilgi hazırlanan anket ile, egzersiz ve beslenme alışkanlığı Walker&Pender (1987)’in “Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları” ölçeğinin egzersiz ve beslenme alt alanı kullanılarak elde edildi (1). Veriler SPSS paket programında ve anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya katılan kamu çalışanlarının %38.8’i memur, %38.2’si işçi, %12.5’i öğretmen %6.3’ü mühendis-avukat-hâkim meslek gruplarından oluştu. Çalışanların %59.9’u hastalığı olmadığını, %5.1’i şeker, %9.2’si tansiyon, %6.6’sı kalp-damar, %19.2’si ise diğer hastalık şikayeti belirtti. Çalışanların %38.8’i obez (Obez I: %34.8, Obez II: %3.1, Obez III: %0.9), %33.0’ü fazla kilolu, %26.8’i normal ve %1.4’ü ise zayıf vücut tipinde olduğu saptandı. Erkeklerin %42.7’si, kadınların ise %30’u obez vücut tipinde olduğu ve kamu çalışanlarından erkeklerin kadınlardan vücut tipi olarak daha obez oldukları bulundu (p<0.05). Erkeklerin %51.5’i, kadınların %57.7’si kendi vücut ölülerini fazla kilolu olarak değerlendirdiği tespit edildi. Egzersiz alışkanlığı (8.7±3.2 puan) erkek çalışanlarda, beslenme (17.0±3.7 puan) ise kadınlarda daha yüksek bulundu. Egzersiz ve beslenme alışkanlığı öğretmen, mühendis, yönetici vb. gibi eğitim düzeyi yüksek olan çalışanlar lehine anlamlı bulundu (p<0.05). Çalışanların %72.7’si hiç diyet uygulamadığı, %3.3’i ise düzenli uyguladığını belirtti. Egzersiz ve beslenme alışkanlığı İşçi ve memurlar arasında en düşük düzeyde olduğu saptandı. Tartışma ve Sonuç: Kadın çalışanlar “normal”, erkekler ise “Obez-I” vücut tipinde oldukları, çalışanların egzersiz ve beslenme alışkanlıklarının yetersiz olduğu, çalışanların yarıdan fazlasının kendini fazla kilolu olarak gördükleri saptandı. Ayrıca, eğitim düzeyi, beslenme ve egzersiz alışkanlığı vücut ağırlığını kontrol altına almada önemli bir faktör olduğu gözlendi. Anahtar Kelimeler: Kamu personeli, cinsiyet, obezite, vücut kompozisyonu, sağlıklı

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir76

Page 77: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

yaşam davranışları, Kaynak: Walker SN, Sechrist KR, Pender NJ The Health-Promoting Lifestyle Profile: Development and Psychometric Characteristics. Nurs Res, 1987; 36: 76–81.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 77

Page 78: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P24- PLAZMA NH3, PH VE TOPLAM KAN LAKTAT DÜZEYLERİNİN KASSAL HİPERTROFİ ANTRENMANINA AKUT YANITI VE UZAKLAŞTIRILMA SÜRELERİNİN BELİRLENMESİM.E. ÖNEN 1 , B.M. ÇOLAKOĞLU2, F. TANELİ3, P. ÇAKAR1, F. TURGAY2, Ş. ÇOLAKOĞLU4

1Kocaeli Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, 2Ege Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Celal Bayar Üniversitesi, 3Tıp Fakültesi, Biyokimya AD, 4Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu [email protected]ş ve Amaç: Bu çalışmanın amacı, merkezi sinir sistemi ve periferik yorgunluğa yol açtığı düşünülen NH3(NH3+NH4

+) ile pH ve toplam kan laktat (TKL) seviyelerinin hipertrofi antrenmanı sırasında kandaki değişimlerini ve istirahat seviyesine dönüş sürelerini saptamaktır. Materyal ve Metod: Çalışmaya, yaşları 22±2, ağırlıkları 73.6±5.6kg, boyları 173.8±8.22cm olan, antrenman yaşı iki yıl ve iki aydır direnç antrenmanlarını aksatmamış 12 erkek sporcu katıldı. Çalışmada 60 dakika süren bir seanslık hipertrofi antrenmanı uygulandı. Egzersiz öncesi, egzersiz sırası (onbeş dakikada bir) ve egzersiz sonrası (0., 2., 7., 12., 20., 30., 60., 120. dakikalarda), antekübital venden alınan kan örnekleriyle çalışıldı. Bulgular: Egzersiz sırası ve sonrası ölçülen tüm sonuçlar istirahat değerleriyle karşılaştırıldı. Plazma NH3 istirahat değerleri 28.66±12.17mol.l-1 bulundu ve egzersizin 45. dakikasında zirve değeri olan 167.91±63.95mol.l-1 seviyesine ulaştı (p<0.01). Egzersiz sonu 130.37±44.93mol.l-1 (p<0.05), egzersiz sonrası 60. dakikada 30.5±21.16mol.l-1(p>0.05) ve 120. dakikada 20.25±10.52mol.l-1(p<0.05) olarak kaydedildi. Plazma pH istirahat değerleri 7.41±8.61 -2, egzersizin 45. dakikasında en düşük seviye olan 7.24±8.52-2(p<0.005), egzersiz sonu 7.25±7.01-2(p<0.05), egzersiz sonrası 20. dakikada 7.40±7.48-2(p>0.05) olarak tespit edildi. TKL istirahat değerleri ise, 1.33±0.45mmol.l -1 bulundu. Egzersizin 45. dakikasında zirve değeri olan 10.31±1.71mmol.l -

1’a(p<0.005), ulaştı. Egzersiz sonrası 9.68±0.88mmol.l-1(p<0.05), egzersiz sonrası 120. dakikada 1.57±0.34 mmol.l-1(p>0.05) bulundu. NH3 ve TKL arasında p<0.001, NH3 ve pH arasında p<0.01, TKL ve pH arasında p<0.005 oranında ilişkiler bulundu. Tartışma ve Sonuç : Araştırmalar egzersizde artan amonyağın AMP’nin inozin mono fostata (IMP) yıkılması ve aminoasit yıkımından kaynaklandığını göstermektedir (3). Yaptığımız bu çalışmada üretilen amonyak hipertrofi antrenmanı sırasında hem protein/aminoasit, hem de IMP yıkımının her ikisine bağlı bir sinerji sonucu diğer egzersiz protokollerine göre daha fazla artmış olabilir. Normal şartlarda beyin amonyak konsantrasyonun kandakinin 1.5–3 katı kadar olduğu, bu nedenle kan amonyak konsantrasyonunun şiddetli egzersizle istirahat değerinin üç katından fazla artmasının MSS’nin amonyak alımını arttırabildiği de savunulmaktadır(1, 2). Bu sebeple, artan amonyak miktarının sportif performasta sınırlayıcı bir faktör olabileceği, uzaklaştırılma sürelerinin de göz önünde bulundurularak egzersiz programlarının buna göre düzenlenmesi önerilmektedir. Kaynaklar: 1)Cooper

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir78

Page 79: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

ALJ, Plum F. (1987). Biochemistry and physiology of brain ammonia. Physiol Rev, 67:440 – 519. 3)Graham TE, Rush WEJ, MacLean DA. (1995). Skeletal muscle amino acid metabolism and ammonia production during exercise. In: Exercise Metabolism. Ed: Hargraves M, Human Kinetics, Illionis, p.131 – 176. 2)Yuan Y, Chan KM. (2000). A Review of the literature on the application of blood ammonia measurement in sports science, J Am Alliance For Health, 71:145 – 151

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 79

Page 80: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P25- POSTMENAPOZAL OSTEOPOROZLU KADINLARIN ENERJİ TÜKETİMİ SAĞLIKLI KONTROLLERDEN DAHA MI YÜKSEKTİR?F. DAĞ1, U. DAL1, Ö. BÖLGEN ÇİMEN2, R. ALTUN2, H. BEYDAĞI1(1)Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji AD (2)Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon AD fgenoz @yahoo.com Giriş ve Amaç: Osteoporoz, kemik kütlesinde azalma ve kemiğin mikro yapısında bozulma sonucu oluşan postural değişikliklerle karakterize sistemik bir hastalıktır (1). Çalışmamızın amacı postmenapozal kadınlarda istirahat ve farklı fiziksel aktivite düzeylerindeki enerji tüketimlerini değerlendirmek ve osteoporozun bu hastalarda yaşam kalitesi üzerine etkilerini araştırmaktır. Materyal ve Metot: Çalışmaya, daha önce tanısı konmuş, vertebral kompresyon kırığı olmayan 18 postmenapozal osteoporozlu kadın ile yaş ve beden kitle indeksi bakımından eşleştirilmiş 19 sağlıklı kadın dahil edildi. İndirekt kalorimetri yöntemiyle; istirahat, oturma, ayakta durma ve 30 m/dk, 50 m/dk, 70 m/dk hızlarında yürüme sırasında enerji tüketimleri ölçüldü. Yaşam kaliteleri Short Form-36 (SF-36) anketiyle değerlendirildi. Bulgular: Gruplar arasında, istirahat, oturma, ayakta durma ve üç farklı hızda yürüme esnasında ölçülen VO2 (ml/dk), VCO2 (ml/dk), VO2/kg, VCO2/kg, enerji tüketimi parametreleri yönünden istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Yalnızca 70 m/dk hızında yürürken kontrol grubunun kalp hızının osteoporoz grubundan yüksek olduğu gözlendi (104,72 ± 13,49 atım/dk ve 92 ± 21,3 atım/dk). SF–36 anketinin “ağrı” alt grubu dışında diğer alt gruplar arasında anlamlı bir fark tespit edilmedi. Ağrı alt grubu bakımından osteoporoz grubu puanları kontrollere göre anlamlı derecede yüksekti (74,33 ±20,86 ve 58,10±17,09). Tartışma ve Sonuç: Lombardi ve ark. yaptıkları çalışmada, vertebral kırığı olan osteoporoz grubu, kırığı olmayan osteoporoz grubu ve kontrol grubu arasında SF-36 bakımından anlamlı farklılık olmadığını belirtmişlerdir. Kırığı olmayan osteoporozlu grubun istirahat enerji tüketiminin, kontrol grubu bireylerine göre anlamlı derecede yüksek olduğunu, fakat koşu bandında yürürken gruplar arasındaki bu farkın ortadan kalktığını bildirilmişlerdir (2). Choi ve arkadaşlarının postmenapozal osteoporozu olan ve olmayan kadınlarda yaptıkları çalışmada ise, kemik mineral yoğunluğu ile istirahat enerji tüketimi arasında pozitif korelasyon olduğu gösterilmiştir (3). Sonuç olarak, postmenapozal osteoporozlu kadınlarda, istirahat ve farklı fiziksel aktivite düzeylerindeki enerji tüketimi, kontrollerden istatistiksel olarak farklı değildi. Osteoporozlularda, ağrı belirtme oranı yüksek olmasına rağmen, bunun istirahat ve farklı fiziksel aktivite düzeylerindeki enerji tüketimi değerlerini değiştirmediği tespit edildi. Kaynaklar: 1)Lane NE. Epidemiology, etiology, and diagnosis of osteoporosis. American Journal of Obstetrics and Gynecology, 2006; 194:3-11. 2)Lombardi I Jr, Oliveira LM, Monteiro CR,

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir80

Page 81: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

Confessor YQ, Barros TL, Natour J. Evaluation of physical capacity and quality of life in osteoporotic women, 2004;15(1):80–5. 3)Choi JW, Pai SH. Bone mineral density correlates strongly with basal metabolic rate in postmenopausal women. Clin Chim Acta, 2003;333(1):79-84.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 81

Page 82: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P26- DİYABETLİ SIÇANLARDA KOENZİM Q10 VE ALFA LİPOİK ASİT DESTEKLERİNİN EGZERSİZLE OLUŞAN LİPİT PEROKSİDASYONU VE ANTİOKSİDAN DURUM ÜZERİNE ETKİLERİN. Okudan1, R. Çelik Tav1, H. Gökbel1, S. Büyükbaş2, H.S. Gergerlioğlu 1 Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi 1Fizyoloji A.D., 2Biyokimya A.D.Giriş ve Amaç: Çalışmanın amacı, diyabetli sıçanlarda koenzim Q10 (CoQ10) ve alfa lipoik asit (ALA) desteklerinin egzersizle oluşan lipit peroksidasyonu ve antioksidan durum üzerine etkilerinin belirlenmesiydi. Materyal ve metod: On iki sıçan kontrol grubu olarak ayrıldı. 72 sıçana i.p 50 mg/kg tek doz streptozotosin verildi. Bir hafta sonra kan glikoz düzeyleri ölçülerek kan glikozu 300 mg/dl’nin üzerinde olan sıçanlar çalışmaya alındı. Üç hafta beklendikten sonra diyabetli 57 sıçan 6 gruba ayrıldı: Diyabet kontrol grubu, CoQ10 grubu, ALA grubu, diyabet egzersiz grubu, CoQ10 egzersiz grubu, ALA egzersiz grubu. İki hafta süreyle ALA ve CoQ10 gruplarına sırasıyla 10 ve 100 mg/kg i.p ALA ve CoQ10 verildi. Egzersiz gruplarına ayrılan sıçanlara 15. gün egzersiz yaptırıldı. Anestezi ile sıçanlardan intrakardiyak kan alınarak hipovolemik şokla ötenazi uygulandı. Alınan kan örneklerinde süperoksit dismutaz (SOD), ksantin oksidaz (XO) aktiviteleri, malondialdehit (MDA) ve nitrik oksit (NO) düzeyleri belirlendi. Bulgular: Egzersiz yapan ALA grubunun MDA düzeyi egzersiz yapan diyabetli gruptan düşüktü. CoQ10 ve ALA takviyesi alan egzersiz gruplarında NO düzeyi, bu antioksidanların egzersiz yapan verilmediği diyabetli gruptaki NO düzeyinden düşüktü. İki egzersiz grubundan CoQ10 takviyesi verilenlerde SOD düzeyi, ALA takviyesi verilenlere göre daha yüksekti. Tartışma ve sonuç: Diyabetli sıçanlarda egzersizle oluşan lipit peroksidasyonunu ALA desteğinin azalttığı, NO artışını hem ALA hem de CoQ10 desteğinin engellediği sonuçlarına varıldı. Kaynaklar: 1-Moini H, Packer L, Saris NE (2002) Antioxidant and prooxidant activities of α-lipoic acid and dihydrolipoic acid, Toxicol, Appl, Pharmacol, 84- 90. 2-Rudich A, Tirosh A, Potashnik R, Khamaisi M. and Bashan N (1999) Lipoic acid protects against oxidative stress-induced impairment in insülin stimulation of protein kinase B and clocose transport in 3T3-L1 adipocytes. Diabetologia 949- 957. 3-Packer L, Tritschler HJ, Wessel K (1997) Neuroprotection by the metabolic antioxidant α-lipoic acid, Free Radic. Biol. Med. 359- 378

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir82

Page 83: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P27- TOPLUMDA FİZİK AKTİVİTE GİRİŞİMİ: BALÇOVA ÖRNEĞİ

G. SAATLI1, G. ERGÖR1, B. ÜNAL1, Ö. ASLAN2, F. SANATCI3, N. ÇELİK3, E. İZCİ3, P. ARSLAN3, A. AŞIK3

Dokuz Eylül Üniversitesi 1 Halk Sağlığı Anabilim Dalı, 2Kardiyoloji Anabilim Dalı, 3Balçova Belediyesi Spor OkuluGiriş ve Amaç: Fizik aktivitenin Koroner Kalp Hastalığı (KKH) riskini azalttığı bilinmektedir. Balçova’nın Kalbi (BAK) projesinin temel verisinden elde edilen KKH risk değerlendirmesi sonucu, orta düzey KKH riski bulunan bireyler için girişimler planlanmıştır. Bu girişimlerden biri fizik aktivitedir. Bu bildirinin amacı; Fizik Aktivite (FA) girişiminin yöntemi açıklamaktadır. Gereç ve Yöntem: Araştırmanın evrenini, Balçova Onur mahallesinde yaşayan, KKH riski orta düzeyde olan ve FA yapmasını engeleyecek bir hastalık/sağlık sorunu bulunmayan 801 birey oluşturdu. Örnek seçilmeyip tüm bireyler araştırmaya alındı, bireyler oturdukları sokaklara göre randomize edilerek girişim ve kontrol olarak iki gruba ayrıldı. Bulgular: Girişim grubunda yer alan bireylere telefon edilerek yüzyüze görüşmeye davet edildi. Yüzyüze görüşmeye katılan 94 bireye KKH ve FA ilişkisini içeren eğitimler verildi, görüşler paylaşıldı, broşür ve yapılan FA’nın kaydedilmesi için izlem kartı dağıtıldı. Görüşmeye gelen kişilerden 52’si, birinci FA Programına kaydedildi. Programın altı hafta, haftada iki gün ve her aktivitenin 60 dakika olmasına karar verildi. Aktiviteler Balçova Belediyesi Spor Okulu kapalı salon ve açık alanlarda gerçekleştirildi. Motivasyonu sağlamak üzere bireylere telefon edildi, her derste yoklama alındı, ancak programı 41 kişi tamamladı. İzlem kartları iki haftada bir toplandı. FA grubunda yer alan ve görüşmeye gelmeyen kişiler için ikinci bir çalışma planlandı: Bu kişiler anketörler tarafından evlerinde ziyaret edilerek görüşmeye çağırıldı. Görüşme yapılan 56 bireyin 49’u, ikinci FA programına başladı. Altı hafta sonunda tekrar ölçümleri değerlendirildi. Diğer yandan, kontrol grubundaki bireylere telefon edilerek tekrar ölçümlerinin yapılması için Balçova Belediyesi Koordinasyon Merkezine davet edildi. 90 kişinin katılımı sağlandı. Bundan sonraki süreçte, girişim grubunda yer alan ve ulaşılamayan bireylerin üçüncü FA programına katılımını sağlamak amacıyla hazırlık yapılacak, girişim ve kontrol gruplarına ait veriler karşılaştırılacaktır. Tartışma ve Sonuç: Toplumsal düzeyde FA programı gerçekleştirilirken özellikle katılımı sağlama ve motivasyon konularında güçlükler yaşanmaktadır. Bu güçlükler, benzer araştırmaların yapılması ve yeni yöntemler geliştirilmesi ile aşılabilir.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 83

Page 84: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P28- BALÇOVA BELEDİYESİ SPOR OKULU 2005-2009 YILLARI ARASINDAKİ SPOR AKTİVİTELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİF. SANATCI1, S. POLAT1, G SAATLI21 Balçova Belediyesi Spor Okulu, 2 Dokuz Eylül Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı

Giriş ve Amaç: Günümüzde spor aktiviteleri uluslararası saygınlığın bir göstergesi durumundadır. Gelişmiş ülkelerde sporun, toplumların yaşam biçiminin bir parçası olduğu görülmektedir. Bu bildiri, Balçova ilçesinde toplumsal düzeyde yapılan spor aktivitelerinin değerlendirilmesini amaçlamaktadır. Gereç ve Yöntem: Balçova Belediyesi Spor Okulu tarafından ilçede yapılan toplumsal spor aktivitelerinin tanımlayıcı verisinin sunulduğu bu araştırmada, 2005-2009 tarihleri arasında yapılan faaliyet raporu yer almaktadır. Bulgular: Balçova belediyesi, 75720 kişilik nüfusta toplumsal düzeyde spor olanaklarının geliştirilmesini hedefleyerek daha önce ücret karşılığında yürütülen spor aktivitelerini 2005 yılından itibaren ücretsiz olarak sunmaya başlamıştır. Bu amaçla kapalı spor salonu, futbol sahası, halı saha, tenis kortu, basketbol/ voleybol açık alanları, açık alan cimnastik aletleri, masa tenisi salonunu içeren Balçova Belediyesi Spor Kompleksi kurulmuştur. 6 mahallede açık alan cimnastik aktiviteleri yürütülmektedir. İlçede spor olanaklarından yararlanan kişi sayısı 2005-2006’da yaklaşık 2000; 2006-2007’de 2500; 2007-2008’de 3600 ve 2008-2009 yılında 4200’dür. 2005 yılında 6 branşta spor aktivitesi düzenlenirken, 2009 yılında basketbol, voleybol, futbol, tenis, masa tenisi, anne-çocuk cimnastiği/anaokulu oyun grupları, bale/dans, bisiklet, aerobik/plates, açık alan cimnastiği/doğa yürüyüşü ve sağlıklı yaşam gurupları (Balçova’nın Kalbi –BAK- projesi/menopoz cimnastiği) ile bu sayı 11’e çıkmaktadır. BAK projesi, ilçede yaşayanların kalp sağlığını korumayı hedefleyerek belediye ile işbirliği çerçevesinde toplumda spor yapan kişi sayısını arttırma çalışmalarıyla belediyenin spor aktivitelerine eklemlenmektedir. Amatör spor kulüpleri ve ilk-orta öğretim okullarına spor malzemeleri verilmekte, saha düzenlemeleri yapılmakta ve il dışı spor karşılaşmalarına katılımları konusunda maddi destek sağlanmaktadır. Yüksek performansa sahip sporcular profesyonel spor kulüplerine yönlendirilmektedir. Çeşitli geziler, turnuvalar, dinletiler gerçekleştirilerek insanların zihinsel yönden gelişmeleri sağlanmaktadır. Aktiviteler 27 lisanslı beden eğitimi öğretmeni ve 5 lisanslı antrenör ile gerçekleştirilmektedir. Gelecek faaliyetleri içinde yeni bir spor salonu kurulması, spor yapan kişi sayısının arttırılması ve başarılı sporcuların profesyonel spor kulüplerine yönlendirilmelerinin sağlanması öngörülmektedir. Tartışma ve Sonuç: Toplumsal düzeyde yapılan spor aktivitelerinin organizasyonu zor bir süreçtir. Yerel yönetimlerin bu konudaki duyarlılığı ve üniversitelerin çeşitli alanları ile işbirliği yapılması önem taşımaktadır.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir84

Page 85: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

P29- KLİNİK SPOR FİZYOLOJİSİ VERİ YÖNETİMİNDE ELEKTRONİK HASTA KAYIT SİSTEMİ (EPR) TEKNOLOJİSİRafet IRMAKAhi Evran Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksek Okulu [email protected]ş ve Amaç Elektronik hasta kayıt sistemleri (EPR) “sayısal bilgisayar girdisi ile desteklenmiş ve diğer bilişim sistemleri ile bütünleşmiş bir sağlık kuruluşundaki hasta bilgisi ambarı” olarak tanımlanır (1). Waegeman tarafından EPR sisteminin geliştirilme aşamaları sınıflandırılmıştır (2). Bu sınıflama AMR-CMR-EMR-EPR-EHR aşamalarından oluşur. EPR sistemleri, kâğıda dayalı hasta kayıt sistemlerine(PBPRS) göre, sahip oldukları çeşitli avantajlardan dolayı giderek yaygınlaşan uygulamalardır. Sağlık bilimlerindeki bu gelişmeye paralel olarak spor fizyolojisi alanında da EPR teknolojisi ile ilgili çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu çalışmanın amacı EPR teknolojisinin niteliklerinin ve standartlarının incelenmesi ve spor fizyolojisi alanında geliştirilecek olası uygulamaların niteliklerinin belirlenmesidir. Materyal ve Metot: Çalışmada iki aşamalı bir yöntem kullanılmıştır. Birinci aşamada temel veritabanı geliştirme yöntemine göre spor fizyolojindeki temel veri yapılarının belirlenmiştir. İkinci aşamada bu veri yapılarının bir EPR sistemine aktarılması için gerekli minimum EPR gelişmişlik düzeyi belirlenmeye çalışılmıştır. Bulgular : Spor fizyolojisinin kendisine özgü üç veri yapısı vardır. Bunlar laboratuar test verileri(LTV), saha test verileri(STV) ve egzersiz reçeteleridir(ER). LTV çoğunlukla direkt ölçümler ve bu ölçümlerin yorumlarından oluşur. LTV bir EPR sistemine, direkt veri dosyası ve yorum metni şeklinde aktarılabilir. Bir EPR bu verinin aktarılması için gerekli minimum gelişmişlik düzeyi EPR seviyesidir. STV çoğunlukla dolaylı ölçümlerden oluşur. Dolaylı ölçüm verisi test sonunda elde edilen değerin bir kestirim denklemine konması ve sonuç ile ilgili yorumun kaydedilmesi şeklinde saklanır. Nomogramlar kullanılabilir. STV verisi nomogram kullanılarak oluşturulmuşsa bir EPR’a aktarılması için gerekli minimum gelişmişlik düzeyi CMR’dir. Regresyon denklemi kullanılarak oluşturulmuşsa, kullanılan denklemin yapısın göre EMR seviyesinden itibaren EPR’a adapte edilebilir. Bazı özel durumlarda AMR seviyesinde adaptasyon söz konusudur. Egzersiz reçeteleri hastanın fizyolojik ve klinik değerlendirilmesi esas alınarak verilen klinik karara göre oluşturulur. Egzersiz reçetesi, sağlık çalışanı tarafından oluşturulmuş egzersiz havuzundan seçilmesi nedeniyle diğer spor fizyolojisi veri tiplerinden ayrılır. Egzersiz reçetesi için gerekli minimum gelişmişlik düzeyi EPR seviyesidir. Tartışma ve Sonuç: Spor fizyolojisi biliminin kendine özgü veri yapıları vardır ve bu veri yapıları çeşitli gelişmişlik aşamalarındaki EPR sistemine aktarılabilir. Ancak bu aktarım için geliştirilmiş bir standart yöntem mevcut değildir. EPR teknolojisi her geçen gün, gelişen ve yaygınlaşan yapısı nedeniyle önemini artırmaktadır. Ancak planlama ve tasarım iyi yapılmadan gerçekleştirilen otomasyonun klinik kullanımı sınırlı kalmakta ve çeşitli teknik sorunlar nedeniyle zaman ve mali kayıplara neden olabilmektedir. Spor fizyolojisi temel bilim araştırmaları dışında

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 85

Page 86: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

klinik uygulamaları olması nedeniyle, bu alanda çalışanlar EPR teknolojini kullanmak durumundadır. Bu nedenle spor fizyolojisi standartlarına uygun verimli bir sistemi geliştirmek, kendi standartlarını kendileri belirlemek durumundadırlar. Kaynaklar: 1 Atkinson, J.C., Zeller, G.G., Shah, C.. (2002). Electronic patient records for dental school clinics: more than paperless systems. J Dent Educ., 66(5):634-42. 2 Waegemann, C.P.. Current Status of EPR Developments in the US. In: Waegemann CP (Hrsg) Toward an Electronic Health Record ´99, Newton MA: Medical Records Institute 1999, 116-118.OKSİDATİF STRES VE SİNYAL İLETİMİ Doç.Dr. Ersin FadıllıoğluHacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı, Ankara. [email protected] yıllarda yapılan çalışmalar ile serbest radikaller bilim dünyasının önemli elemanlarından olmuştur. İlk zamanlar serbest oksijen radikalleri (SOR) zararlı, toksik ve hücre hasarında yer alan elemanlar olarak biliniyorlardı. Son birkaç yıldır yeni bir soru oluşmaya başladı: Neden hücre normal fizyolojik koşullar altında da SOR üretimi yapmaktadır? Serbest radikaller hücrede belli oranlarda birçok biyokimyasal etki yapmakta ve muhtemelen hücre yaşamı ve fonksiyonu için gerekli düzenlemelerde görev almaktadır. Hücrede direkt sinyal iletimi rolünün yanında, hücre fonksiyonlarının düzenlenmesini hücresel reaksiyonlara katılarak indirekt olarak gerçekleştirmektedir. Son zamanlarda yapılan çok sayıda araştırma lipit peroksidasyon ürünlerinin fizyolojik ya da patolojik durumlarda hücre sinyal iletiminde yer aldıklarını desteklemektedir.SOR moleküllerine hassas basamaklarda sinyal iletimi için primer sinyal gibi davrandıkları gibi transkripsiyon faktörlerinin aktivasyonunda bir ikinci mesajcı gibi davranabilmektedirler. Redoks zincirine göre süperoksit anyonu oksijenden muhtemelen ikinci mesajcı olarak elektron transport zincirinde üretilmektedir. Etkileşim serbest radikalin elektrofilik doğası ve elktronlardan açığa çıkmaktadır. SOR elektron transport zincirinden açığa çıkarken aynı zamanda bir ikinci mesajcı görevi de almaktadır. Böylece mitokondrial zincir kendi başına hücre içi iletişimin bir parçası olmaktadır (1). Hidrojen peroksit iyi bilinen sitotoksik etkilerinin yanında son yıllarda sinyal iletim yollarında önemli bir düzenleyici olduğuna ilişkin bilgiler ile karşılaştık. Hidrojen peroksit sitokinler ve büyüme faktörleri dahil olmak üzere bir çok uyaran sonrası üretilmektedir. Böylece immün hücre aktivasyonu ve vasküler yenilenme (2) gibi birçok biyolojik süreçlerde yer almaktadır. Üretilen hidrojen peroksit gibi radikallerin çok ciddi sitotoksik etkilerinin olması çok iyi regüle edilmelerini gerekli kılmaktadır. Bundan dolayı da hidrojen peroksidi ortamdan temizleyecek olan antioksidan sistemler de çok iyi bir şekilde düzenlenmektedir. Fibroblastlar, endotelial hücreler ve düz kas hücreleri gibi birçok hücrede aktivasyon sinyali olarak düşük düzeyde SOR üretildiği gösterilmiştir. Burada üretilen SOR ve oluşan oksidatif stres hücreye hasar vermek yerine ikinci mesajcı olarak hücre sinyal yolaklarında gen ekspresyonunun kontrolünde ve proteinlerin post-translasyonel düzenlenmesini kontrol etmekte rol almaktadırlar. Redoks sinyal yolaklarında yer alan küçük moleküller birçok enzim ailesi tarafından katalizlenirler: hücre içinde kontrol mekanizmalarında yer alan bu sistemler arasında NADPH oksidaz ve nitrik oksit sentaz da (NOS) yer alır. Serbest oksijen radikalleri/nitrojen kaynaklı radikaller oksijen ile nitrojen içeren moleküllerden açığa çıkarlar ve hücre farklılaşması ile apoptotik süreçlerin düzenlemesinde görev alırlar (3). Egzersiz ile farklı şekillerde SOR miktarına artış tetiklenmektedir. Ancak yapılan egzersizin niteliği ve süresi ortaya çıkan bu

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir86

Page 87: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

radikallerin ve uyardığı antioksidan mekanizmaların ne şekilde davranacağını etkilemektedir. Bu uyarılma hücresel hasar mekanizması içinde lipid peroksidasyonuna ya da protein oksidasyonuna yol açabileceği gibi sinyal yolaklarında da görev almalarını da sağlayabilir. Örneğin, açığa çıkan SOR mitojen aktive eden portein kinaz (MAP) ve nükleer faktör κ-B (NF-κB) yolaklarında rol almaktadırlar (4). Ayrıca açığa çıkan SOR özellikle antioksidan üretimi ile ilgili sinyal üretim yolaklarını aktive edebilmektedir. Böylece denge sağlama konusunda önemli bir destek sağlanmış olur. Farklı fizyolojik süreçlerde görev alan radikallerin bu yönlerine de dikkat çekmek muhtemelen önümüzdeki yılların önemli araştırma konuları arasında yer almasını sağlayacaktır. Referanslar1- Kovacic P, Pozos RS. Cell signaling (mechanism and reproductive toxicity): redox chains, radicals, electrons, relays, conduit, electrochemistry, and other medical implications. Birth Defects Res C Embryo Today. 2006;78(4):333-44. 2- Geiszt, M., and Leto, T.L. The Nox family of NAD(P)H oxidases: host defense and beyond. J. Biol. Chem. 2004; 279:51715–51718. 3- Gutierrez J, Ballinger SW, Darley-Usmar VM, Landar A. Free Radicals, Mitochondria, and Oxidized Lipids: The Emerging Role in Signal Transduction in Vascular Cells. Circ. Res. 2006;99;924-932. 4- Powers SK, Jackson MJ. Exercise-induced oxidative stress: cellular mechanisms and impact on muscle force production. Physiol Rev. 2008;88:1243-1276.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 87

Page 88: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

KRİTİK GÜÇ Prof.Dr.Hakkı GökbelSelçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Spor Fizyolojisi Bilim Dalı, KonyaAerobik güç ve anaerobik kapasite, egzersiz fizyolojisinde ölçümü en çok yapılan parametrelerdendir. Kritik güç testi bu iki parametre hakkında da bilgi verir ve belirli bir süre devam ettirilebilen maksimal egzersiz yükünün saptanmasında kullanılır. Kritik güç, antrenmanlarla oluşan değişikliklerin takibine de yardımcı olur.Kritik güç kavramı, güç çıktısıyla bu çıktının devam ettirilebildiği süre arasında hiperbolik ilişki bulunması temeline dayanır. Bu ilişki, maksimum çaba gerektiren 2-7 adet tüketici egzersizde elde edilen güç (iş) ve süre değerlerinden hesaplanabilir. Bisiklet ergometresinde solunumsal eşiğin oluştuğu yükle VO2pik’in oluştuğu yükün ortalamasında yapılan 3 dakikalık tek bir tüketici egzersiz testiyle kritik güç ve anaerobik iş kapasitesinin hesaplanabildiği ileri sürülmektedir. Kritik güç, “farklı yükler tükenmeye kadar uygulandığında maksimal işin maksimal süreyle ilişkisinin eğimi” veya “anaerobik enerji kaynaklarının önemli katkısı olmaksızın uzun süre devam ettirilebilen maksimum güç” olarak tanımlanmaktadır.Güç - süre ilişkisinin hesaplanması: Kritik gücü hesaplamada kullanılan birçok protokol vardır ve bunların standardizasyonu gerekir. Egzersizlerin sayısı, süreleri, ergometre seçimi ve pedal hızı hesaplamaların güvenilirliğini etkileyebilir. Kritik gücün ve anaerobik iş kapasitesinin doğru hesaplanabilmesi için katılımcıların maksimal efor göstermeleri ve bu yüzden her egzersizden önce dinlenmeleri gereklidir.Kritik güç testinin güvenilirliği: Özellikle kritik güç güvenilir şekilde hesaplanmaktadır ve kritik gücün test-retest korelasyon katsayıları maksimal aerobik güç için bulunan değerlere benzerdir.Kritik güç testinin geçerliliği: Kritik güç, kas dayanıklılığının ve fiziksel uygunluğun göstergesi olarak kabul edilmektedir. Araştırmaların hemen hemen tamamında kritik güç, maksimal oksijen tüketimi, ventilatuvar eşik, laktat eşiği ve yorgunluk eşiğiyle ilişkili bulunmuştur. Kritik gücün maksimal oksijen tüketimiyle ilişkisinin anaerobik eşikle ilişkisinden biraz daha fazla olduğu gösterilmiştir. Kritik güç, anaerobik eşiğin oluştuğu yükten anlamlı şekilde yüksektir. Kullanılan anaerobik eşik saptama yöntemine bağlı olarak aradaki fark % 13-64 arasında değişir. Anaerobik iş kapasitesi ise Wingate testinde yapılan işle, tekrarlanan yoğun egzersizlerde yapılan işle ve oksijen açığıyla ilişkilidir.Kritik güçteki egzersize cevaplar: Kritik güç anaerobik eşiğin üzerinde olduğu için kritik güçteki egzersizde devamlı olarak laktat üretilir ve kararlı duruma ulaşılmaz. Bu yüzden, kritik güçteki egzersiz yorgunluk olmaksızın devam ettirilemez; ortalama tükenme süresi 20.5-33.3 dakika arasındadır.Antrenmanlara cevap: Dayanıklılık antrenmanlarıyla kritik güçte, yüksek yoğunluktaki antrenmanlarla ve kreatin kullanımıyla anaerobik iş kapasitesi artar.Diğer egzersiz şekilleri: Kritik güç kavramı kır koşusuna, treadmill koşusuna, kayak ergometresine, yüzmeye, kürek egzersizlerine ve motorlu tekerlekli sandalyeye uygulanabilir. Kritik gücün koşuya uyarlanmış şekli kritik hız, yüzmeye uyarlanmış şekli kritik yüzme hızıdır.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir88

Page 89: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

Sonuç: Kritik güç testi, yalnızca ergometre ve kronometre kullanarak, pahalı solunum gazı veya kan analizlerine ihtiyaç duymadan kolay ve ucuz bir şekilde kritik gücün ve anaerobik iş kapasitesinin hesaplanmasını sağladığından caziptir. Birkaç tüketici egzersiz yapılması ve standart bir protokolünün bulunmaması ise testin dezavantajlarıdır.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 89

Page 90: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

WİNGATE ANAEROBİK TESTİ Doç.Dr. NİLSEL OKUDAN

Selçuk.Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Spor Fizyolojisi Bilim Dalı, KONYA

Wingate anaerobik testi (WAnT), 1970’lerde İsrail’de Wingate Beden Eğitimi ve Spor Enstitüsünde geliştirilmiştir. Çoğu bilim adamı WAnT’nin anaerobik gücün hesaplanmasında en hassas ve güvenilir yöntem olduğunu kabul etmektedir.

WAnT basit ve objektif bir testtir. Özel beceri gerektirmez, toplumun her kesimine, farklı spor dallarına, alt ekstremitelere olduğu kadar üst ekstremitelere, hatta özürlülere uygulanabilir olması yaygın kullanımını sağlamaktadır.

WAnT en yüksek mekanik gücü sağlayacak şekilde, önceden belirlenen bir sabit yüke karşı bisiklet ergometresinde 30 saniye süreyle maksimal hızla pedal çevirmeye dayanır. 30 saniye süresince her beş saniyedeki pedal dönüş sayıları tespit edilir. WAnT’nde performansı tanımlayan üç belirteç hesaplanır: Pik güç, ortalama güç ve yorgunluk indeksi.

Test sırasında elde edilen en yüksek mekanik güce pik güç denir. Ortalama güç ise 30 saniye boyunca meydana getirilen gücün ortalamasıdır. Yorgunluk indeksi test sırasındaki güç azalmasını yüzde olarak ifade eder.

Pik gücün alaktasit (fosfojen) anaerobik işlemlere dayandığı ve maksimum anaerobik güce karşılık geldiği ifade edilir. Kastaki anaerobik glikoliz hızının göstergesi olan ortalama güç ise anaerobik kapasite hakkında bilgi verir ve kas dayanıklılığından etkilenir.

WAnT en basit şekliyle mekanik bir bisiklet ergometresi ve pedal sayılarını gözle saymak üzere kronometre ile uygulanabilir. Ergometrelerin ve kayıt tekniklerinin gelişmesiyle birlikte test daha kolay uygulanabilir ve daha net sonuçlar elde edilebilir hale gelmiştir.

WAnT için Wingate Enstitüsünün önerdiği yük vücut ağırlığının kilogramı başına 75 gramdır. Farklı çalışmalarda farklı yükler kullanılmıştır; bazı araştırmacılar yükün hesaplanmasında vücut ağırlığı yerine yağsız vücut kütlesinin dikkate alınması durumunda daha doğru sonuçlar elde edildiğini ileri sürmektedirler.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir90

Page 91: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

AEROBİK GÜCÜN İNDİREKT YOLLA BELİRLENMESİ Doç.Dr. Kağan ÜÇOKKocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı-AfyonkarahisarAerobik güç (VO2max) süre ve iş yükü belirli, standart egzersiz protokolleri kullanılarak indirekt yolla belirlenebilir. Submaksimal egzersiz testi temelde bir ya da daha fazla submaksimal egzersiz yükündeki kalp hızı değişimine dayanır. Submaksimal egzersiz yükü - kalp hızı ilişkisinden VO2max tahmin edilir. Bu tahmin aşağıdaki varsayımlara dayanır:1. Steady-state kalp hızı her bir egzersiz yükü için elde edilir ve her gün için sabittir.2. Kalp hızı ve egzersiz yükü arasında doğrusal ilişki vardır.3. Maksimal iş yükü VO2max’ın göstergesidir.4. Aynı yaştaki kişilerin maksimal kalp hızı hemen hemen aynıdır.5. Mekanik etkinlik herkes için aynıdır (Belirli egzersiz hızlarındaki VO2 aynıdır).6. Kişi kalp hızını değiştirecek ilaç kullanmamaktadır.Maksimal egzersizle doğrudan VO2max’ı ölçme daha gerçekçi ve duyarlıdır, aynı zamanda anaerobik eşiğin belirlenmesine de olanak tanır. Maksimal egzersiz testinin dezavantajları ise yüksek düzeyde motivasyon ve bitkinlik noktasına kadar egzersiz yapmanın, medikal izleme ve ilk yardım donanımının gerekli olması, bazı durumlarda ise sağlık ve fiziksel uygunluğun engel olabilmesidir. Submaksimal egzersiz testini kullanma kararı büyük oranda testin ne için yapıldığına ve uygun ekipman ve personelin bulunmasına bağlıdır. American College of Sports Medicine (ACSM)’nin önerisi, düşük ve orta derece risk grubundaki kişilere submaksimal test için medikal muayene ve egzersiz sırasında doktor izlemesinin gerekmediği şeklindedir. Bu durum, submaksimal egzersiz testinin daha rahat ve geniş kullanımına olanak tanıdığı biçiminde yorumlanabilir. Submaksimal egzersiz testinin avantajları; pratik olması, genelde daha az zaman, daha az ve ucuz laboratuar donanımları ile gerçekleştirilebilmesidir. Dezavantajları: VO2max belirlemede hata oranı % 10-20’dir. Koroner kalp hastalıkları gibi bazı hastalıklarda tanı amaçlı kullanımı sınırlıdır. Maksimal kalp hızı doğrudan ölçülmediğinden egzersiz reçetelendirmesinde kullanımı sınırlıdır. Submaksimal egzersiz testinde kalp hızından tahminle VO2max belirlendiğinden geçerli bir test için kalp hızının doğru ölçülmesi gerekir. Bu amaçla, çok pahalı olmayan kalp hızı monitörleri kullanılabilir. Submaksimal kalp hızı çevre (sıcaklık ve nem), beslenme (kafein, son yemek süresi), davranış (anksiyete, sigara, önceki fiziksel aktivite) faktörlerinden kolaylıkla etkilenebilir. Geçerli bir tahmin isteniyorsa ve kişinin fiziksel uygunluk programında referans değeri olarak kullanılacaksa, bu değişken faktörler kontrol edilmelidir.Submaksimal Test Genel Prosedürü1. Egzersizin hemen öncesinde ve egzersiz postüründe kalp hızı ve kan basıncı ölçülür.2. Kişi ergometreye aşinalık kazanmalıdır. Ergometre üzerinde dik postürde olmalı, dizde 5 derece bükülme, kol maksimum ekstansiyonda, eller tutma yerlerinde olmalıdır.3. Bisiklet ergometresine alışması ve testin ilk evre şiddetine hazırlanması için kişi, egzersiz testinden önce 2-3 dakikalık ısınma yapmalıdır.4. Spesifik bir egzersiz protokolünde hızda uygun artışlar yapan 2-3 dakikalık evreler bulunur.5. Kalp hızı her evrede (her evrenin 2. ve 3. dakikasının sonlarına doğru) en az iki kez monitorize edilmelidir. Kalp hızı 110/dk’nın üzerinde ise iş yükü artırılmadan önce steady state kalp hızına erişilmelidir.6. Kan basıncı her evrenin son dakikası içinde ölçülmeli ve hipotansif ya da hipertansif bir durum varsa tekrar ölçümle doğrulanmalıdır.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 91

Page 92: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

7. Borg indeksi ya da ilave değerlendirme skalaları her evrenin son dakikasında uygulanmalıdır.8. Kişinin görünüm ve bulguları düzenli olarak izlenip kaydedilmelidir.9. Submaksimal egzersiz testi, kalp hızı rezervi % 70’e (ya da yaşa göre belirlenmiş maksimal kalp hızının % 85’ine) ulaştığında sonlandırılmalıdır. Çünkü egzersiz protokolüne uyum başarısız olmuştur. Başka yan etki ve bulguların görülmesi de testi durdurmayı gerektirebilir.10. Test sonunda uygun bir soğuma/toparlanma periyodu başlatılmalıdır. Soğuma testin ilk evresine eşit ya da daha düşük bir hızda sürdürülmelidir. Kişide rahatsızlık belirtileri ya da acil bir durum olduğunda pasif soğuma tercih edilmelidir.11. Test sonunda, daha uzun takibi gerektiren anormal cevaplar oluşmadıkça, kalp hızı, kan basıncı, belirti ve bulguların gözlenmesi toparlanmanın en azından 5. dakikasına kadar devam ettirilmelidir.Düşük Risk Grubunda (ACSM) Egzersiz Testini Sonlandırma Kriterleri1. Angina ya da angina benzeri bulguların görülmesi.2. Sistolik kan basıncında ani düşme (20 mmHg) ya da egzersiz şiddetinin artmasıyla beraber kan basıncında artış olmaması.3. Kan basıncında aşırı artış; sistolik basıncın 260 mmHg ve diyastolik basıncın 115 mmHg’nın üzerine çıkması.4. Perfüzyonun azaldığına dair belirtilerin görülmesi: Baş dönmesi, konfüzyon, kas koordinasyonsuzluğu, solgunluk, siyanoz, bulantı, soğuk ve nemli deri.5. Egzersiz şiddetinin artmasıyla beraber kalp hızında artış olmaması.6. Kap ritminde dikkate değer değişiklik izlenmesi.7. Egzersiz yapan kişinin testi durdurmayı istemesi.8. Fiziksel ya da sözel ciddi yorgunluk belirtileri sergilemesi.9. Test donanımında arıza olması.Submaksimal egzersiz testi için laboratuarda treadmill, bisiklet ergometre ve step testleri kullanılır. Egzersiz yapan kişinin yaptığı primer aktiviteye uygun olan test seçilmelidir. YMCA Bisiklet Ergometre Testi: Bisiklet ergometresinde 3 dakikalık birbirini izleyen 3-4 iş yükünü içerir. Kalp hızı (110/dk ile yaşa göre belirlenmiş maksimal kalp hızının % 85’i arasında) en azından birbirini izleyen iki iş yükünde artmalıdır. Son iki iş yükü için ACSM metabolik formülleri kullanılarak enerji tüketimleri hesaplanır. Bu iki veriden VO2max, formüller ya da grafik yardımıyla belirlenir. Astrand-Ryhming Bisiklet Ergometre Testi: Tek evreli, altı dakikalık submaksimal bir egzersizde kalp hızı cevabına dayanır Başlangıç iş yükü kişinin kondüsyon düzeyine ve cinsiyete göre seçilir. Kalp hızı 125-170/dk arasında olmalıdır. Testin son iki dakikasında kişinin steady state kalp hızına ulaşması gerekir. Steady state’deki kalp hızı ve iş yükünden nomogram aracılığıyla VO2max belirlenir. PWC170 Testi: Bisiklet ergometrede kişinin cinsiyet, yaş ve vücut ağırlığına göre giderek artan 2-3 iş yükü uygulanır. Kalp hızını 170/dk’ya çıkaran iş yükü ekstrapolasyon yada intrapolasyonla bulunur ve watt/kg olarak ifade edilir. Modifiye Bruce Treadmill Testi: Kalp hızı 115-150/dk arasında steady state’e erişmelidir. Treadmillde iki veya daha fazla evrenin kalp hızı veya iş yükü değerlerinden VO2max formüllerle belirlenir. Modifiye Balke Treadmill Testi: Tek evreli submaksimal bir testtir. Kalp hızı 130-150/dk arasında steady state’e eriştiğinde, kalp hızı ve iş yükü değerlerinden kadın ve erkekler için ayrı formüllerle VO2max hesaplanır. McArdle (Queens College) Step Testi: Kadınlarda 22 step/dk, erkeklerde 24 step/dk hızında 3 dakika step yapılır. Step sonrası kalp hızı sayılır ve kadın ve erkekler için ayrı formüllerle tahmini VO2max

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir92

Page 93: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

hesaplanır. Cooper (12 dk koşu) testi: Kişinin koşarak ya da yürüyerek 12 dakikada aldığı mesafe ölçülür. Bu mesafeden formülle VO2max hesaplanır. Kaynaklar 1. American College of Sports Medicine. ACSM's Guidelines for Exercise Testing and Prescription. Lippincott Williams & Wilkins, Seventh Edition (2005) USA. 2. Heyward VH. Advanced Fitness Assessment and Exercise Prescription. Human Kinetics Publishers, Fifth Edition (2006) USA. 3. American College of Sports Medicine. ACSM's Health-Related Physical Fitness Assessment Manual. Lippincott Williams & Wilkins; Second Edition (2007) USA. 4. Akgün N. Egzersiz ve Spor Fizyolojisi. 5. Baskı (1994) İzmir.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 93

Page 94: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

OBEZİTE ve EGZERSİZ Dr. Nilay Ergen Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi- İstanbul

Hareketsiz yaşam biçimi ve beraberinde getirdiği obezite modern toplumların önemli bir halk sağlığı sorunudur ve yüzyılın salgın hastalığıdır. Obezite, vücut yağında artış ile birlikte beden kitle indeksinin (BKİ) > 30 kg/m2’nin üstünde olmasıdır. Genellikle glukoz intoleransı, insülin direnci, tip 2 diyabet, dislipidemi, hipertansiyon, plazma leptin konsantrasyonunun yükselmesi, visseral yağ dokusunun artışı, koroner kalp hastalığı ve kanser riskinin artışı ile birliktedir. Aşırı yağ birikimine, enerji alımı ile enerji harcanması arasında dengesizliğe yol açan genetik, çevresel, metabolik, fizyolojik, davranışsal ve sosyal faktörler neden olmaktadır. Metabolik faktörler açısından değerlendirildiğinde, obezitede kronik düşük derecede sistemik inflamasyonla birlikte, birçok proinflamatuar sitokinlerin düzeylerinin değiştiği, dolaşımdaki adiponektin düzeylerinin azaldığı ve periferik leptin direncinin gelişmesinin yanı sıra yağ dokusundan TNF-α salınımının arttığı gösterilmiştir. Sonuç olarak bu değişikliklerin insülin direncini tetiklediği ortaya konulmuştur. Enerji homeostazisinin kronik regülasyonunda leptin ve insülin arasında etkileşimin de bozulmasının obeziteyi tetiklediği ileri sürülmektedir. Öte yandan yağ metabolizması, visseral yağ depoları ile cilt altı yağ depoları arasındaki trigliserit döngüsü açısından değerlendirildiğinde bölgesel ve bireysel değişkenlikler gösterir. Obez bireylerde, hormonal regülasyonun, trigliserit döngüsü açısından değiştiği ve santral yağ birikiminin arttığı gösterilmiştir. Ayrıca subcutan yağ dokusu erken dolan bireylerde intra abdominal obezitenin arttığı ileri sürülmüştür. Bunun yanı sıra kilo artışı ile birlikte normalde yağ depolanmayan kalp, böbrek gibi organlarda yağ depolandığı (ektobik yağlanma) ve ektobik yağlanmanın son dönem böbrek yetmezliği ve kardiyovasküler hastalıklar açısından önemli risk faktörü olduğu ortaya konulmuştur. Toplum sağlığı açısından önemli sonuçları olan obezitenin önlenmesi ve tedavisinde dengeli ve yeterli beslenme, düzenli egzersiz, davranış tedavisi, farmakolojik yaklaşımlar ve cerrahi yöntemler kullanılmaktadır. Aşırı kilo artışının sıklıkla aşırı kalori alımından daha çok, azalan fiziksel aktiviteye paralel olduğu gösterilmiştir. Yapılan çalışmalarda, fiziksel olarak aktif olan bireylerin istenilen vücut kompozisyonlarını rahatlıkla sürdürdükleri, egzersiz ile sağlanan enerji kaybının, vücut ağırlığının giderek azalması ve yeniden kilo almanın önlenmesinde en önemli ve etkili yöntem olduğu ortaya konulmuştur. Düzenli aerobik egzersizin, yağ asit oksidasyonunu artırarak ve insülin direncini azaltarak

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir94

Page 95: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

kilo kontrolünü sağladığı gösterilmiştir. Fazla kilolu ve obez bireylerde düzenli egzersizin dolaşımdaki inflamatuar sitokinlere etkileri hala tartışmalıdır. Buna rağmen diyet ve egzersiz gibi yaşam biçimi değişikliğinin kas leptin direncini azaltabileceği gösterilmiştir. Klinik açıdan egzersizin obezitedeki etkileri değerlendirildiğinde;1-Düzenli aerobik egzersizin visseral yağ dokusunu azalttığı ve yağsız vücut kitlesini azaltmaksızın vücut ağırlığını azaltarak, kilo verilmesini ve kilo kontrolünü sağladığı,2-Egzersizin, istirahat metabolik hızı artırdığı, düzenli antrenmanların enerji harcanmasının artışı sonucu vücut kompozisyonu ve kilo kaybı değişikliklerine neden olduğu, direnç egzersizlerinin bunu daha da artırdığı ortaya konulmuştur3-Düzenli aerobik egzersizin kan lipit profilini düzenlediği, baroreseptör duyarlılığını artırdığı ve kan basıncını düşürdüğü, kardiyovasküler ve genel mortalitede anlamlı azalma sağladığı,4- Düzenli egzersizin kan şekerini düşürerek hemoglobin A1c düzeylerinde anlamlı bir azalma sağladığı ve insülin direncini azalttığı, 5-Ruhsal durumu düzenlediği ve obeziteye bağlı depresyonu önlediği gösterilmiştir. Her insanın metabolizması ve ihtiyaçları farklıdır. Bu nedenle kilo kontrolünde uygulanması gereken egzersiz modelleri de yaşa, cinsiyete, vücut ağırlığına ve hastalıklara göre farklı olmalıdır. Buna rağmen genel olarak, ideali her gün olmak üzere en az haftanın beş günü 60 dakika/gün (300 dk/hafta), orta şiddette (V02 max’ın %40-60’ı veya maksimum kalp hızının %50-70’i olacak şekilde) aerobik egzersiz önerilmektedir. Bunun yanı sıra direnç egzersizlerin de kilo verme programına eklenmesi önerimektedir.Sonuç olarak obez bireylerde kişinin vücut ağırlığına, yaşına, cinsiyetine ve hastalığın komplikasyonlarına, göre doğru reçetelendirilmiş bir egzersiz programı hastalığın tedavisi ve prognozu açısından çok önemlidir.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 95

Page 96: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

KALP HASTALIKLARI VE EGZERSİZ Doç.Dr. Erdem Kaşıkcıoğluİstanbul Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı [email protected]

Egzersiz, giderek artan sıklıkta klinik pratiklerde uygulanmaktadır. Egzersiz klinik pratiklerde en sık kullanım şekli olan egzersiz testleriyle birlikte hastalıkların tanısı, ciddiyetinin belirlenmesi, seyrinin takibi, prognozun tayini ve tedaviye cevabın değerlendirilmesinde kullanılmaktadır. Bütün bunların yanısıra, egzersiz klinik uygulamalarda artık bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmektedir. Bu açıdan, en sıklıkla uygulama alanı kalp hastalıklarıdır. Egzersiz, kardiyovaskuler risk faktorlerini ve hastalığın ilerlemesinin azaltması, kardiyak mortalite ile morbiditeyi önlemesi açısından oldukça dikkat çekicidir. Kalp hastalıklarının toplumlardaki sıklığı göz önünde bulundurulduğunda, bu tedavi yönteminin uygun bir şekilde hastalara önerilmesi ve uygulanamasının önemi her geçen gün artmaktadır. Kalp hastalıklarından klinikte en sık karşımıza çıkan grubu olan, koroner kalp hastalığı günümüzün en önemli toplumsal sağlık problemlerinden başında gelmektedir. Bu hastalarda uygulanan, ön planda aerobik karakterdeki egzersiz programları sayesinde egzersiz kapasitesinin en objektif göstergesinden olan pik oksijen tüketim değerlerinde artış tespiti bir çok çalışma ile gösterilmiştir. Bu ortaya çıkan sonuç, egzersizle birlikte hem kalp kası hemde iskelet kasındaki metabolik değişikliklerden kaynaklandığı varsayılmaktadır. Egzersiz programları sonucunda bozulmuş olan miyokard sistolik ve diyastolik fonksiyonlarının normale dönmesiyle birlikte kardiyak debi artışı ve iskelet kasındaki metabolik değişikliklere paralel bir şekilde ilerlemektedir. Bunların yanısıra, otonom sinir sistemi uyumuyla birlikte kalp hızı variyabilitesinde ve istirahat nabızlarındaki değişiklik ve egzersize cevaptaki farklılaşmayla birlikte egzersiz verimi bu hastalarda değişmektedir. Çoğunlukla bu etkiler, koroner kalp hastlığında belirtilmesine rağmen, kalp yetersizliği, hipertansiyon, opere edilmiş kapak hastalarında da benzer şekilde olduğu kabul edilmektedir. Günümüzde medikal tedavi arasında sıkışmış olan ve belkide henüz olması gereken noktaya erişmemiş olan bu tedavi yönteminin bilimsel veriler eşliğinde uygulanmasının artırılması toplum sağlığı açısından oldukça önemlidir. Bu konuda dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ise, kalp hastalarında kalıplaşmış formüller yerine kişiye özgü egzersiz programlarının uygulanması gerekliliğidir.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir96

Page 97: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

KARDİYOPULMONER EGZERSİZ TESTLERİNİN ESASLARI Prof. Dr. S.Sadi Kurdak, Dr. Kerem ÖzgünenÇukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Fizyolojisi Bilim DalıKişinin belirli şiddette bir işi gerçekleştirebilmesi için kardiyovasküler, pulmoner ve iskelet-kas sistemlerinin eşgüdüm içerisinde çalışması gerekmektedir. Fiziksel işin başarılabilmesi için kas hücresi içerisinde enerji üretim ve kontraktil mekanizmaların düzgün çalışabilmesi gerekmektedir. Kas hücresinin ihtiyaç duyduğu oksijen ve substratların dokuya taşınması ve metabolik ara ve/veya son ürünlerin dokudan uzaklaştırılması için, metabolizmada kullanılan ya da son ürün olarak ortaya çıkan gazların düzgün biçimde atmosferden alınması veya atmosfere verilmesi gerekmektedir.

Bu nedenle bahsi geçen üçlü sistemin bir tanesinin bile çalışma veriminin bir sebeple düşük olması tüm sistemin performansını etkileyebilecektir. Egzersiz testleri genel olarak performans ölçüm ve klinik tespit amaçlı gerçekleştirilebilir. Performans ölçümdeki amaç sporcu veya sedanter, sağlıklı bir bireyin genel olarak egzersiz kapasitesini değerlendirmek, egzersiz reçetesi düzenlemek ya da belirli bir süre gerçekleştirilmiş olan fiziksel etkinliğin etkisini değerlendirmek olabilir. Diğer yandan klinik amaçlı ölçümlerdeki amaç ise bir hastalığa dair bulgusu bulunan kişilerde teşhis, risk değerlendirilmesi, hastalığın prognozu veya olası tedavi girişimlerinin etkinliğini değerlendirmek olabilir.

Çeşitli egzersiz test yöntemleri bulunmakla beraber özellikle kardiyopulmoner işlevlerin klinik değerlendirilmesinde gaz değişimin ölçülmesinin önemi oldukça büyüktür. Gaz değişiminin ölçülmesi testi yapan kişiye, belirli bir iş yükünde yaratılan metabolik stresin bireyde oluşturduğu hücresel, kardiyovasküler ve pulmoner yanıtlarını değerlendirme fırsatı vermektedir.

Egzersiz intoleransı olarak adlandırılan durumda egzersiz, test yapılan kişi tarafından beklenen süre veya şiddetten önce sonlandırılmaktadır. Kişinin egzersize devam edememesine neden olan bulgular yorgunluk, dispne veya ağrı olabilir. Özellikle büyük kas gruplarının çalıştığı ve dokunun enerji üretimi için ihtiyaç duyduğu oksijenin dokuya ulaştırılamadığı veya doku tarafından kullanılamadığı durumlarda yorgunluk beklenenden görece daha erken gelişir. Yorgunluğun tam sebebi halen tartışılan bir konu olmakla beraber, intolerans kendisini egzersiz testinde oksijen tüketiminin ( O2) beklenilen belirli bir değere ulaşamaması olarak kendisini gösterir. Dispne

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 97

Page 98: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

egzersizin anormal sonuçlarından bir tanesi olarak kabul edilebilir. Pek çok olası nedenden ötürü oluşabilecek dispnenin ortak çıkarımı egzersiz sırasında ventilasyonun verimsiz gerçekleşmesidir. Özellikle göğüs bölgesinde hissedilen ağrı, koroner arter hastalığı bulunan kişilerde görülebilecek ortak bir bulgudur. Miyokardın oksijen ihtiyacının karşılanamaması ağrı olarak kendisini gösterir. Ayrıca, ağrı alt ektremitedeki oksijen desteği/tüketimi arasındaki dengesizlikten dolayı da ortaya çıkmaktadır.

Tipik bir kardiyopulmoner egzersiz testinde ölçülen değerlerin bir kısmı doğrudan ölçülmekte beraber bir kısmı da dolaylı olarak hesaplanarak elde edilmektedir. Ergospirometrenin gaz analizörleri ve akımölçeri ile oksijen tüketiminin (VO2) , tidal hacim sonu oksijen parsiyel basıncı (PETO2), karbondioksit üretimi (VCO2), tidal hacim sonu karbondioksit parsiyel basıncı (PETCO2), solunum frekansı, tidal hacim, dakika ventilasyon hacmi doğrudan ölçülürken oksijen ile karbondioksit işleri (VE/VO2 ve VE/VCO2), solunum değişim oranı (R : VO2 / VCO2), anaerobik eşik, nabız oksijeni (VO2/kalp atım hızı) dolaylı olarak türetilmektedir. Diğer yandan kullanılan ergometreye bağlı olarak kişinin egzersiz sırasında gerçekleştirmiş olduğu işi tespit etmek mümkündür. Ayrıca kişiden manometre ile kan basıncı ölçülebilmekte, EKG bağlantısı ile nabız ve elektriksel patern değişimleri hakkında fikir sahibi olunabilmektedir. Oksimetre kullanılarak test süresinde oksijen doygunluğunun takibi de yapılabilmektedir. Gerek duyulduğunda arteriyel ya da venöz kateterizasyon ile arteriyel ve venöz kan gazları ile hematolojik ve biyokimyasal değişkenleri ölçebilmek de mümkünüdür.

Kardiyopulmoner egzersiz testlerinin değerlendirilip yorumlanması ise sistematik bir yaklaşımı gerekmektedir. Test sonuçlarını değerlendirirken VO2, anaerobik eşiğin varlığı, EKG bulguları, nabız oksijeni, ölü boşluk tidal hacim oranı (VD/VT) ve solunum gazlarından türetilen değişkenler yorumlamada kullanılmaktadır.

Gerek sağlık bireylerin fiziksel durumlarının tespit edilmesinde olsun gerek hasta bireylerin teşhis veya tedavinin etkinliğinin değerlendirilmesi olsun kardiyopulmoner egzersiz testlerinin klinik fizyoloji ile egzersiz fizyolojisindeki rolü tartışılmaz derecede önemlidir. Testlerin sağlıklı biçimde yorumlanabilmesi teorik bilginin yanında belirli düzeyde deneyim ile mümkün olabilmektedir.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir98

Page 99: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

DOPİNG, FİZYOPATOLOJİK SÜREÇ VE SONUÇLARIYrd.Doç.Dr.İlker Yücesirİstanbul Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor YüksekokuluAntik dönemden de eski çağlarda savaşçıların performans arttırmak için çeşitli bitkisel veya hayvansal kaynaklı yiyecek, içecek kullandıkları bilinmektedir. Bunlardan bazıları bugün de doping kapsamındadır (örn: Kokain). Modern çağlara geldiğimizde 18. Yüzyıl’ın sonlarından itibaren gelişen ve daha organize olan spor karşılaşmaları ve yarışmalarında doping giderek mutad, BAŞARI İÇİN neredeyse “gerekli” bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Her dönemde doping kaynaklı ölümler dopingle mücadelede en önemli gerekçeleri oluşturmuştur. Dopingin ilk kurbanı 1896 Bordo-Paris bisiklet yarışından birkaç ay sonra ölen Arthur LİNDON olarak kabul edilir. Sporcu sağlığı başta olmak üzere, hakça yarışma imkanını ortadan kaldırması, Olimpizm felsefesini zedelemesi, genel ahlaka ve spor etiğine aykırı olması sebepleriyle Doping’in önlenmesi 19. Yüzyıl sonlarından itibaren, spor kamuoyunun gündemine girmiş ancak ilk resmi yasaklama 1928 Yılında Uluslararası Atletizm Federasyonu (IAAF; International Association of Athletics Federations) tarafından konulmuştur. İlk doping kontrolleri 1966’da Uluslararası Bisiklet Federasyonu (UCI; Union Cycliste Internationale) ve Uluslararası Futbol Federasyonu (FIFA; Federation Internationale de Football Association) tarafından kendi dünya şampiyonalarında yapılmıştır. 1967’de Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) tıbbi komisyon kurarak ilk yasaklı maddeler listesini oluşturmuştur. Aynı yıl içinde ismi yukarıda da anılan Tom SIMPSON’ın ölümü, doping karşıtı çalışmaları hızlandırarak Olimpiyat Oyunlarındaki ilk kontrol testleri 1968 Meksiko yaz ve Grönobıl kış Olimpiyatları’nda yapılmıştır. Yıllar içinde doping sadece sporcuların münferiden bazı ilaçları almak suretiyle yapabilecekleri bir olay olmaktan giderek uzaklaşmış ve organize, uluslar arası bir boyut kazanmıştır. Bu durum 1998 Yılında Fransa Bisiklet Turu’nda iyice belirginleşerek skandala dönüşmüş (Festina olayı) ve sporda dopingin önüne ancak uluslar arası, iyi organize, yetkiyle donatılmış, güçlü bir kurum yolu ile geçilebileceği fikri güçlenerek ertesi yıl Şubat ayında toplanan Sporda Dopingle Mücadele Konferansı neticesinde karara bağlanmış, aynı yıl (1999) Kasım ayında Dünya Dopingle Mücadele Ajansı (WADA: World Anti-Doping Agency) kurulmuştur. Daha önceleri geçerli olan “yasaklanan madde ve/veya yöntemlerin kullanılması/uygulanması” çerçevesini hukuki zeminde genişleterek sadece sporcuyu değil, dopingin gerçekleşmesine zemin hazırlayan diğer aktörleri de içerecek yeni bir tanımı yürürlüğe koymuştur. DOPİNGLE MÜCADELE KURAL İHLALLERİ Doping anti-doping kural ihlallerinden bir veya daha fazlasının gerçekleşmesidir. Aşağıdakiler anti-doping kural ihlallerini oluşturur (3): 1. Sporcudan alınan örnekte bir yasaklanmış madde ya da metabolitlerinin veya markırlarının (işaretçilerinin) varlığı. 2. Sporcu tarafından yasaklanmış bir madde veya yöntemin kullanımı ya da kullanım teşebbüsü.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 99

Page 100: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

3. Yürürlükteki anti-doping kurallarında belirtilen şekilde tebliğ edilmesi sonrasında geçerli gerekçe bildirmeksizin örnek verme işlemine katılmamak, örnek vermeyi reddetmek ya da başka bir şekilde örnek vermekten kaçınmak. 4. Müsabaka Dışı Kontroller için Sporcunun hazır bulunmasına ilişkin uygulanabilir gerekliliklerin, gerekli olan nerede olduğu bilgisini sağlama eksikliği ve uluslar arası test standartlarına uygun biçimde bildirilmiş testleri kaçırmayı da içerecek şekilde ihlal edilmesi. Sporcu üzerinde otorite olan dopingle mücadele organizasyonları tarafından belirlenen onsekiz (18) aylık dönem zarfında kaçırılmış (kontrole gelindiğinde sporcunun hazır bulunmadığı) üç (3) test ve/veya kayda geçirme (sporcunun nerede olduğu bilgisinin yetkili organizasyona bildirilmesi) eksiği, anti-doping kural ihlali oluşturur. 5. Doping Kontrolünün herhangi bir aşamasında tahrifat yapmak ya da yapma teşebbüsünde bulunmak. 6. Yasaklanmış madde ve yöntemleri bulundurmak. 7. Herhangi bir yasaklanmış madde veya yöntemin yasalara aykırı biçimde ticaretini yapmak ya da yapmaya teşebbüs etmek. 8. Bir sporcuya müsabaka içi dönemde herhangi bir yasaklanmış madde veya yöntemi uygulama ya da uygulama girişiminde bulunma; müsabaka dışı dönemde, müsabaka dışı dönemde yasak olan herhangi bir madde veya yöntemi uygulama ya da uygulama girişiminde bulunma; ya da bir anti-doping kural ihlali ya da herhangi bir ihlal girişimi ile ilgili destek, teşvik, yardım, suça iştirak, hasır altı etme ya da başka türden herhangi bir suç ortaklığı. YASAKLI MADDE VE YÖNTEMLER

Yasaklı madde ve yöntemler WADA tarafından hazırlanarak her yıl sonbahar aylarında bir yıl sonraki yıl 1.Ocak tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ilan edilir. Bir madde veya yöntemin yasaklanması için sporcunun performansını arttırmaya yönelik olması, sağlığını tehlikeye atma riski ve spor ruhuna aykırılığı kıstas alınır. Bir madde veya yöntemin yasaklanması için karar aşamasında izlenen yol Şekil 1.’de şematize edilmiştir.

Şekil 1. Yasaklı madde veya yöntemlerin tespitinde izlenen karar akışı.

2009 YASAKLI MADDE VE YÖNTEMLER LİSTESİ (4)2009 yılı yasaklı madde ve yöntemler listesi başlıca 2 bölümden oluşmaktadır. Tüm zamanlarda yasaklı maddeler ve yöntemler birinci bölümü oluşturmaktadır. Bu grupta S1-S5 kısaltmaları ile gösterilen 5 madde (S: ing. Substance) sınıfı ve 3 yöntem (M:

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir100

Yasaklı Madde, Yöntem Karar Mekanizması

Kullanımı sağlığa zarar verir ya da erken ölüme yol açar mı?

Performans arttırır mı?

Daha ileri araştırma gerekiyor

Araştırma yap!

Geri beslenim(Feedback) sağla!

Yasaklı Madde Listesine EKLEME!

Yasaklı Madde Listesine EKLE!

Test edilebiliyor mu? Sınır seviyeler “Cut off levels” tespit edilebiliyor mu?

Seviyeleri belirle, uygun olan biçimde yarışma içi ve/veya yarışma dışı listesinde

belirt!

Evet

Belki

Hayır

Hayır

İncelenen Madde

Evet

Evet

Evet

Hayır

Hayır

Belki

Maskeleyici ajan olarak kullanılabilir mi?

Yasaklı Madde, Yöntem Karar Mekanizması

Kullanımı sağlığa zarar verir ya da erken ölüme yol açar mı?

Performans arttırır mı?

Daha ileri araştırma gerekiyor

Araştırma yap!

Geri beslenim(Feedback) sağla!

Yasaklı Madde Listesine EKLEME!

Yasaklı Madde Listesine EKLE!

Test edilebiliyor mu? Sınır seviyeler “Cut off levels” tespit edilebiliyor mu?

Seviyeleri belirle, uygun olan biçimde yarışma içi ve/veya yarışma dışı listesinde

belirt!

Evet

Belki

Hayır

Hayır

İncelenen Madde

Evet

Evet

Evet

Hayır

Hayır

Belki

Maskeleyici ajan olarak kullanılabilir mi?

Page 101: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

ing. Method) bulunmaktadır. Müsabaka içi dönemde yasak madde ve yöntemler ise ayrı bir başlık olarak belirtilmiştir. Belirli (P: ing. Particular) sporlarda yasak olan maddeler grubu da sadece müsabaka içi dönemde yasaklanmıştır.Tüm zamanlarda yasaklı 5 madde sınıfı;S1: Anabolik Ajanlar 1. Anabolik Androjenik Steroidler (AAS) a) Eksojen ve b) endojen anabolik androjenik steroidler olarak belirtilmiştir. 2. Diğer Anabolik Ajanlar: Klenbuterol, selektif androjen reseptör modülatörleri, tibolon, zeranol, zilpaterol maddeleri ismen belirtilmiş ancak madde grubunun bunlarla sınırlı olmadığı başlıkta belirtilmiştir.S2: Hormonlar ve İlişkili MaddelerAşağıda sıralanan maddelerin ve bunların salınışını sağlayan faktörlerin yasaklandığı belirtilmiştir. 1. Kan yapımını uyarıcı maddeler ((Örn. Eritropoietin (EPO);2. Büyüme Hormonu (hGH), İnsülin-benzeri Büyüme Faktörleri3. Koryonik Gonadotropin (CG) ve Luteinlestirici Hormon (LH) sadeceerkeklerde yasaklanmıstır;4. İnsülinler;5. Kortikotropinler.S3: Beta 2 AgonistleriTüm beta-2 agonistler, D- ve L-izomerleri de dahil olmak üzere yasaklanmıştır. Bu grup maddelerden astım v.b. klinik sendrom/hastalıklarda kullanılan formoterol, salbutamol, salmeterol ve terbutalin’in solunum yolu ile kullanılması da TAKİ izni gerektirmektedir. S4: Hormon Antagonistleri ve ModülatörlerAsağıdaki sınıflar yasaklanmıstır:1. Aromataz inhibitörleri 2. Seçici östrojen reseptörü modülatörleri (SERM’ler) 3. Diğer anti-östrojenik maddeler, 4. Miyostatin islev(ler)ini modifiye eden maddeler S5: Diüretikler ve Diğer Maskeleyici AjanlarTüm zamanlarda yasaklı yöntemlerM1: Oksijen Taşınmasının Arttırılması1. Kan dopingi, otolog, homolog veya heterolog kan veya herhangi bir kaynaktan elde edilmiş eritrosit ürünleri.2. Oksijenin alımını, taşınmasını ve dağıtımını yapay olarak artıran, belirtilenleri kapsayan, fakat bunlarla sınırlı olmayan yöntemler; M2: Kimyasal ve Fiziksel Manipülasyon1. Doping Kontrolleri sırasında alınan örneklerin geçerliliğini ve bütünlüğünü bozmak amacıyla hile yapmak veya hile yapmaya teşebbüs etmek yasaklanmıştır. 2. Cerrahi işlemler, tıbbi acil durumlar ve klinik incelemeler dışında damar içine infüzyonlar yasaklanmıştır.M3: Gen Dopingi

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 101

Page 102: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

Sportif performansı artırmak amacıyla hücrelerin ve genlerin transferi, hücrelerin ve genetik maddelerin kullanılması, endojen genlerin ekspresyonunu düzenleyen farmakolojik maddelerin verilmesi yasaklanmıştır.Müsabaka içi dönemlerde yasaklanmış olan madde sınıfları;S6: UyarıcılarS7: NarkotiklerS8: KanabinoidlerS9: Glikokortikosteroidler Oral, rektal, damar içine veya kas içine uygulandığında tüm glikokortikoidler yasaklanmıştır. Tedavi Amaçlı Kullanım İstisnası (TAKİ) izni gerektirir. P1: AlkolAlkol (etanol), aşağıdaki sporlarda parantez içinde belirtilen uluslar arası federasyonlarınca ve sadece Müsabaka Sırasında yasaklanmıştır. Kullanım, nefes ve/veya kan analizi ile belirlenecektir. Doping ihlal esiği (hematolojik değerler) 0,10 g/L’dir.Havacılık (FAI), Karate (WKF), Okçuluk (FITA, IPC), Modern Pentatlon (UIPM) atıcılığı kapsayan disiplinler için, Otomobil, Boules (IPC bowls), Motorsiklet (FIM), Dokuz ve on lobutlu bowling (FIQ), Sürat tekneciliği (UIM).P2: Beta Blokerler dir.Başka türlü belirtilmedikçe beta bloke ediciler, aşağıdaki spor dallarında sadece Müsabaka Sırasında yasaklanmıştır.Havacılık (FAI), Okçuluk (FITA, IPC) (Müsabaka Dısında da yasaklanmıstır), Otomobil (FIA), Bilardo (WCBS), Kızak (FIBT), Boules (CMSB, IPC bowls), Briç (FMB), Curling (WCF), Jimnastik (FIG), Motorsiklet (FIM), Güres (FILA), Golf (IGF), Modern Pentatlon (UIPM) atıcılığı kapsayan disiplinler için, Dokuz ve on lobutlu bowling (FIQ), Sürat tekneciliği (UIM), Yelkencilik (ISAF) sadece ikili yarış dümencileri için, Atıcılık (ISSF, IPC) (Müsabaka Dısında da yasaklanmıstır), Kayak/snowboard (FIS) kayakla atlama, serbest stil takla atma/yarım silindir ve snowboard yarım silindir/big air.DOPİNG AMACIYLA SIK KULLANILAN BAZI MADDE GRUPLARIWADA her yıl daha önceki yıllara ait laboratuar istatistiklerini yayınlamaktadır. Şekil 2.’de gösterilen oranlar tüm dünyadaki WADA akredite laboratuarların sonuçlarını bildirmektedir. Burada bildirilen karşıt analitik bulgu (adverse analytical finding) sayı ve oranları yapılan testlerde tespit edilen yasaklanmış maddeleri bildirmektedir. Bu sonuçlar testi yaptıran yetkili kurumlarca incelenmekte ve açıklanması bu yazı kapsamında olmayan sonuç değerlendirme işlemlerinden sonra doping ihlalinin gerçekleşip gerçekleşmediği hukuki olarak karara bağlanmaktadır. Bu nedenle; belirtilen sayı ve oranlar doping suçu sayısı değil, ancak sporcuların kullandıkları tespit edilen yasaklı maddelerin kullanım miktar ve oranlarıdır. KAYNAKLAR: 1. DONIKE M. Doping. In Studienbrief 10 der Trainerakademie Köln, Hoffmann-Verlag, Schorndorf, 183-, 1990. 2. Joining forces against doping - What is doping? http://europa.eu.int/comm/sport/key_files/ doping/b_what_en.html. Avrupa Birliği resmi internet sitesi

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir102

Page 103: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

3. World Anti-Doping Code, 2009. 4. The 2009 Prohibited List International Standard; World Anti-Doping Agency. 20 Eylül 2008. 5. http://www.wada-ama.org/rtecontent/document/LABSTATS_2007.PDF; 20.Nisan.2009

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 103

Page 104: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

PERFORMANS HEKİMLİĞİ ve SPORDAKİ UYGULAMALARIDr. Bülent BAYRAKTARİ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Spor Hekimliği ve Anatomi Anabilim Dalları

Sporcu sağlığı ile ilgilenen sağlık ekiplerinden beklenen hizmetler oldukça geniş bir yelpazededir. Bu hizmetleri birkaç ana başlık altında toplamak mümkündür. Öncelikli görev ve gözardı edilen hizmet primer hekimlik hizmetleri dediğimiz koruyucu hekimlik hizmetleridir. Genel hekimlik çalışmaları dışında spor hekimliği açısından durumu değerlendirdiğimizde sakatlık risklerinin tespit edilmesi, sakatlığa zemin hazırlayabilecek içsel ve dışsal sebeplerin ortaya konması, bunların yönetilmesi, giderilmesi veya minimum etki edebilecekleri düzeylere indirilmesi bu başlık altında incelenen hizmetlerin sonucudur. İkinci hizmet alanı koruyucu hekimlik hizmetleri ile de direkt ilişkili olan performans hekimliği hizmetleridir. Bu kavram ülkemiz için oldukça yeni olup birçok idareci ve teknik adam tarafından çok az bilinmektedir. Bu hizmet çalışmaları, sporcunun performansının en üst düzeyde olmasını sağlayan iki ana bileşen olan fiziksel ve psişik durumlarının en üst düzeye getirilmesi ve olabilecek en küçük dalgalanmalarla ideale yakın tutulmasını hedefler. Bu konu ile ilgili hem laboratuar hem de saha testleri ve çalışmaları çok değerlidir. Bu konu da sağlık ekibinin başarısı teknik yapılanma ile olan ilişkileri ile de çok alakalıdır. Bireysel performansın üst düzeyde olması sakatlık riskini düşüreceği gibi başarı ihtimalini de arttıracaktır. Bütün bu hizmet uygulamalardan sonra; sporcuda oluşan tüm sakatlık ve hastalık durumlarına karşı teşhis ve tedavi edici hekimlik hizmetleri de sunulmalıdır. Günümüzde ülkemizdeki sporcu sağlığı ile ilgili sağlık yapılanmasından beklenen hizmet, son bahsedilen başlık altında toplanan hizmetlerdir ki; aslında bunlar sağlık organizasyonunun hizmet zincirinin son halkalarını oluşturmaktadır. Genel anlamda performans hekimliği uygulamalarını değerlendirmek gerekirse; Sporcuların performans alt yapılarının değerlendirilmesine yönelik çalışmaların planlanması ve uygulanması,Atletik performansın sahaya taşınmasındaki iki önemli unsurun (fiziksel ve psişik durumun) değerlendirilmesi, takip edilmesi ve gerekli durumlarda uygun desteğin yapılması,Motorik özelliklerin saha ve laboratuar testleri ile değerlendirilerek sporcuların fiziksel performans durumları ile ilgili bilginin teknik heyetle paylaşılması,Tespit edilen eksikliklerin giderilmesine yönelik egzersiz reçetelerinin yazılması ve uygun planlamanın teknik heyetle paylaşılması,Fiziksel performans konusundaki eksikliklerin ve dengesizliklerin oluşturabileceği risklerin değerlendirilerek önlemlerinin alınması,

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir104

Page 105: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

Sporcuların psişik durumlarının değerlendirilmesi, gerekli bilgilerin düzenli olarak teknik heyet ve idari heyetle paylaşılması,Sporcuların karşılaştıkları fiziksel-psişik yük, dinlenme ve beslenme düzenlerinin planlanması ve uygulamaların bu planlamaya göre yapılmasının sağlanmasından söz etmek mümkündür.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 105

Page 106: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

TARİHSEL AÇIDAN EGZERSİZ FİZYOLOJİSİ VE SPOR HEKİMLİĞİProf.Dr. Emin ErgenAnkara Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı Cebeci-AnkaraAvrupa (EFSMA) ve Uluslar arası Spor Hekimliği Federasyonları (FIMS) Yönetim Kurulu ÜyesiAvrupa Olimpiyat Komiteleri(EOC) , Bilim ve Sağlık Komisyonu ÜyesiGeçtiğimiz yüzyıl içerisinde Avrupa ve Dünya ülkelerinde fiziksel etkinliklere artan katılıma paralel olarak, ulusal ölçekte proje ve programlar devreye girmiştir ve dolayısıyla spor hekimliğine olan ihtiyaç belirgin olarak artmıştır. Sporcular ve aktif bireyler, kas-iskelet sistemi sorunlarından çevresel etkilerin streslerine, kardiyak olanlardan dermatolojik sorunlara, endokrinolojik konulardan psikolojik olanlara uzanan geniş bir yelpazede ve spora özgü olan bilgi ve deneyime ihtiyaç duymaktadırlar. Yasal ve etik konular da (örneğin doping) sporcuyla çalışan hekimlere özel bir sorumluluk yükleyen bu karmaşık tabloya eklenmektedir. Kronik hastalıklardan korunma konusu son yıllarda büyük öneme sahip olan bir çalışma alanı olarak belirmiştir ve birçok çevreler bu noktanın spor hekimliğinin günlük yaşam kalitesinin arttırılmasına etkisiyle toplumun her bireyine en anlamlı katkısının olduğu özelliği üzerinde birleşmektedirler. Dolayısıyla egzersiz fizyolojisi spor hekimliğinin en temel ilgi ve çalışma alanlarından birisidir. Bu yazının amacı, tarihsel süreç içinde spor hekimliği ve ilişkili olarak egzersiz fizyolojisi uygulamaları ilişkisinin ele alınmasıdır. Temel tıp uygulamaları binlerce yıl öncesinde, ilkel dönemlerde, geleneksel yöntemler olarak ortaya çıkmış ve zamanla bazı uygarlıklarda kurumlaşmıştır. İ.Ö. 2980 lerde Eski Mısır’da yaşayan Imhotep (tıbbın ilk babası olarak da anılmaktadır) Men-Nefer (Memphis) kentinde bir tapınak hastane kurmuştur. Tıp ve egzersiz ele alınacak olursa, Hipokrat’ın öğretmenlerinden birisi olan Herodikus’un tedavi edici egzersizlerden bahsettiği bilinmektedir. Hipokrat’ın antik olimpiyat oyunlarına katılan sporcuların güçlenmesinde peynir yemelerine yönelik önerileri de beslenme ve performans ilişkisinin gözlemlendiğini düşündürmektedir. “İnsanlara yeterli besin verir ve hareket etmelerini sağlarsak sağlıklı yaşamalarının yolunu öğretmiş oluruz.” Hipokrat (İÖ 400). Bu dönemde pek iyi tanınmayan bir başka isim daha bulunmaktadır; Susruta (İÖ 600). Susruta, Miken uygarlığı henüz gelişmeden bugünkü Hindistan’da yaşamıştır ve hareketin sağlığın korunmasındaki öneminden bahseden ilk önemli isimlerdendir. Eski Yunan’da, antrenman yapan sporculara günümüz antrenman bilgisindeki “periyodizasyon” benzeri programlı çalışmaların (tetrad) yaptırıldığı kayıtlardan anlaşılmaktadır. İ.Ö.2.yüzyılda Bergama Krallığında yaşayan ve gladyatörlerin doktoru olarak atanan Galen’in ilk spor hekimi olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Galen, özellikle, sedanter yaşayanlar için bir çeşit tedavi yaklaşımı içeren küçük sağlık topuyla egzersizler hakkındaki yazıları spor hekimliğinin günümüzdeki önemli uygulamalarından olan kronik hastalıklardan korunmanın ilk uygulamalarından kabul edilebilir. “Nefesi hızlandırmayan hareketler egzersiz sayılmaz.” Galen (200).

Tıbbın üç temel direğinden birisi olarak kabul edilen İbn-İ Sina (Avicenna) 4 ciltlik büyük eseri olan El-Kanun Fit Tıb adlı çalışmasında sağlığın korunmasıyla (hijyen) ilgili bölümlerde egzersizlerin önemine işaret etmektedir. Batı dünyasının iyi bildiği bu

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir106

Page 107: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

değerli bilim adamlarının dışında, Doğu kültürlerinin de, spor ve tababet açısından önemli olan ve bugün de uygulanan yöntemleri bulunmaktadır. Örneğin, günümüzde batıda da ilgi çeken, Tai-Chi Yuan özellikle Çin’de günlük yaşamın bir parçası olarak uygulanmaktadır ve çeşitli hastalıklardan korunmada önemli katkılarının olduğu bilimsel çalışmalarla saptanmıştır. İsimleri daha az bilinmekle beraber, günümüzde sporcuların performanslarına katkı sağlayan veya genel olarak sağlığın korunmasında egzersizlerin önemini ele alan çalışmalara zemin oluşturan araştırmalar yapan, yöntemler geliştiren Hieronymus Mercuriale (1530-1606), Bernardino Ramazzini (1633-1714), August Bier (1861-1949) ve Arlie V.Bock (1888-1984) gibi birçok araştırıcının da bulunduğunu unutmamak gerekir.“Egzersiz, nefesi zorlayan ve sağlık için yapılan planlı hareketlerdir.” Mercuriale (1530-1606).Geçtiğimiz yüzyılın başında, spor hekimliğinin kurumlaşmasına ilişkin ilk hareket 1911 yılında Almanya’da Dresden’de bir “birim” kurulmasıyla başlamıştır. Spor hekimi (sportarzt) terimi ilk kez Almanya’da 1913 yılında Dr. A.Mallwitz tarafından kullanılmıştır. Spor hekimliğinde kurulan ilk ulusal derneklerden birisinin Hollanda olduğunu (1921), ve İsviçre’nin bunu 1922 yılında izlediğini görmekteyiz. 1928 yılında İsviçre’in St.Moritz kentinde düzenlenen 2.Kış Olimpiyat Oyunları sırasında 11 ülkeden 33 hekim Uluslararası Spor Hekimliği Birliğini (Association International Medico Sportive-AIMS) kurmuşlardır ve bu örgüt 1934 yılında Uluslararası Spor Hekimliği Federasyonu (FIMS) adını almıştır. FIMS başlangıçta daha çok Avrupa ülkelerinin temsilcilerinden oluşmaktaydı. Daha sonra Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) FIMS’i “sporcuların tıbbi bakımlarında ve spor ve egzersizlerin tıbbi ve biyolojik etkilerinin araştırılmasında” yetkili bir kuruluş olarak tanımıştır. Bu gelişmelerin ardından FIMS Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve 1960 yılında da Uluslararası Spor ve Beden Eğitimi Konseyi (International Council of Sports and Physical Education-ICSPE) tarafından tanınmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında spor hekimliğindeki kurumlaşmalardan birisi, Avrupa’daki gelişmeleri yakından izleyen Amerikan akademik çevrelerinin Amerikan Spor Hekimliği Koleji’ni kurmalarıdır (1954). 1958 yılında, İtalya’nın Milano kentinde, Prof.Margaria tarafından spor hekimliği uzmanlığı veren bir enstitü kurulmuştur. Margaria egzersiz fizyolojisinin önemli isimlerinden olup kendi adıyla anılan bir test geliştirmiştir. İtalya spor hekimliğinin en güçlü temsilcilerinden olup 1950 yılında spora katılım öncesi lisans muayenesini yasal olarak sağlık sistemi içerisine yerleştirmiştir. EGZERSİZ FİZYOLOJİSİ VE SPOR HEKİMLİĞİ İLİŞKİSİ1800’lü yılların sonuna doğru spor ve bilim kavramları yan yana düşünülmemekteydi. O dönemlerde spora olan ilginin artmasına karşın buna paralel olarak performansın yükseltilmesi yönünde bir bilimsel ilgi görülmemekteydi. Bununla birlikte, 1870’lerden sonra İngiliz fizyologların Alman ve Fransız meslektaşlarından esinlenerek “bilimsel antrenman” terminolojisini kullanmaya başladıkları izlenmektedir. Bu yaklaşımın en güzel örneklerinden birisi R.J.Lee’nin “Egzersiz ve Antrenman: Sağlık Üzerine Etkiler (Londra,1873)” isimli eserinde görülmektedir. Lee sağlığın korunmasında, hastalıkların

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 107

Page 108: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

engellenmesinde egzersizin önemini vurgulamış ve antrenmanın bir bilimsel problem olarak fizyologlar tarafından ele alınmasının ihmale uğradığını belirtmiştir. Almanya’da performans fizyolojisinin babası sayılan Nathan Zuntz sporcuların biyolojisine ait hemen tüm başlıkları (dolaşım, solunum, enerji metabolizması, beslenme, kassal çalışma ve yükseltide çalışma) 1880 li yılların sonuna doğru ele almış ve yayınlamıştır. 1899 da Nathan Zuntz’un oğlu Leo Zuntz ilk kez bisikletle ilgili olarak enerji metabolizmasını ele alan bir kitap yayınlamıştır. Egzersiz fizyolojisinin daha önce bahsedilen bu birikimlere dayanan ve bir dönüm noktası oluşturan en önemli çalışması 1922 de (Otto-Meyerhoff ile birlikte) kendisine Nobel Ödülü kazandıran kas fizyoloğu Archibald Vivian Hill tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmayla kas içinde karbonhidratların yıkımı sonrası laktik asit oluşumu ve ortaya çıkan ısı açıklanabilmiştir.Burada dikkati çeken nokta, spor bilimlerinin de önemli bir disiplini olan egzersiz fizyolojisinin ilk kez fizyologlar ve hekimler tarafından ele alınmasıdır. Egzersiz fizyolojisindeki önemli başlıklardan birisi oksijen tüketimidir ve hareket sırasında ilk gaz analizi geliştirme çalışmaları 1790 lı yıllara kadar geri gitmektedir. İlk olarak bilimsel kriterlere uygun ergospirometre ise 1950lerde yapılmıştır. Avrupa’da egzersiz fizyolojisi alanına en önemli katkı sağlayan isimlerden olan August Krogh (1874-1949) Danimarka’lıdır. Chritian Bohr ile çalışmıştır. 1904’te oksijen dissosiasyonunu tanımlamışlar, 1906 da oksijenin alveollerden kapillerlerden pasif diffüzyonunu göstermişlerdir. Daha sonar Krogh, Johannes Linhard ile İskandinavya’da egzersiz fizyolojisi çalışmış ve bisiklet ergometresi ile çalışmanın vücut kompozisyonuna etkisini incelemiştir. Kasların egzersizde yağları kullandığını göstermiş, 1920 de egzersizde kas kan akımı çalışmasıyla Nobel ödülü kazanmıştır. Amerika Birleşik Devletlerinde, Avrupa’ya paralel olarak 1855 yılında egzersiz fizyolojisiyle ilgili ilk kez bir makale yayınlanmıştır (Byford, W.H. On the physiology of exercise. Am J Med Sci. 30:32-42, 1855). Ardından 1888’de ilk kez bir egzersiz fizyolojisi kitabı basılmıştır. 1890 İlk egzersiz fizyolojisi laboratuarı George W. Fitz tarafından kurulmuştur. Dudley A. Sargent (1849-1924) Harvard Üniversitesi Hemenway Gymnasium Direktörü (1879-1919) olarak görev yapmış, kuvvet ve antropometrik ölçüm sistemleri geliştirmiştir. Bu ölçümlere dayalı olarak bireysel çalışma programları çıkarmıştır. Sargent Jump Test (= dikey sıçrama testi) bu araştırmacının buluşudur. R. Tait McKenzie Sargent ile çalışmış ve egzersiz-sağlık ilişkisi konusunda güçlü düşünceler öne sürmüştür. Atwater ve Bryant (1900) Harvard ve Yale Üniversitelerinde çalışmışlar ve egzersiz yapanlar için %15.6 protein, %40.7 protein ve%44.2 karbonhidrat oranlarında (4085 Kcal/gün) bir diyet geliştirmişlerdir. 1890’lı yıllarda Modern Olimpiyat Oyunlarının başlamasıyla performans ve bununla parallel olarak antrenman ve egzersiz fizyolojisi konularına ilgi artmıştır. Harvard Yorgunluk Laboratuarı 1927 de İşletme Okuluna bağlı kurulmuştur. Birçok kişi ABD’de egzersiz fizyolojisinin başlangıcını bu laboratuar olarak kabul etmektedir. Direktör David Bruce Dill özellikle egzersiz performansına çevresel etkiler konularını ele alan çalışmalar yapmıştır. Yükselti ve sıcak ortamlarla ilgili

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir108

Page 109: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

araştırmalar bu laboratuarın temel ilgi alanlarından olmuştur. Dill zorlu ve hoş olmayan denemelerde kendisi denek olarak çalışmalarda yer almıştır (örneğin çölde köpekle yürüme gibi). Harvard Yorgunluk Laboratuarı 1947 de kapanmıştır. 1948 de Amerikan Fizyoloji Derneği yayın organı olan dergiyi çıkarmaya başlamıştır. Krebs ve Lipmann 1953 yılında Nobel Ödülünü, Krebs Döngüsü ve Koenzim A konusundaki çalışmalarıyla almışlardır. National Athletic Trainers Association (NATA) 1950, American College of Sports Medicine (ACSM) 1954’te kurulmuştur. Kurucuları arasında bulunan Ernst Jokl A.V.Hill’den etkilenmiştir ve egzersiz yapanların sağlıklı olmalarının ardındaki nedenlerin araştırılması ve bilginin yaygınlaştırılması düşüncesi bu kuruluşta önemli rol oynamıştır. ACSM’nin Medicine and Science in Sports and Exercise isimli yayın organı 1969 yılında basılmaya başlanmıştır. ABD’deki önemli gelişmelerden birisi de 1955 yılında Eisenhower’in President’s Council on Youth Fitness isimli çalışma grubunu kurmasıdır. 1956 da Hellenbrandt ve Houtz kuvvet gelişimi ve aşırı yüklenme ilişkisini tanımlamışlardır. Bruno Balke 1970lerde ACSM sertifikasyon programlarını (Egzersiz Fizyolojisi) başlatmış, 1980’de American Association of Health, Physical Education, Recreation and Dance (AAHPERD) kurulmuştur. AAHPERD “performance testing” ve “fitness testing” farkını ortaya koymuş ve ihtiyaçları tanımlamışlardır. Böylece vücut kompozisyonu, kardiyovasküler fitness, low back esneklik / kuvvet tanım ve kavramları belirginleşmiştir. 1980lerin başına kadar çok iyi tanınmayan bayanların egzersize fizyolojik cevapları ortaya çıktıktan ve bir risk olmadığı anlaşıldıktan sonra 1984’te ilk kez marathon yarışında 3000 bayana koşu izni verilmiştir.

Ülkemizde spora ilk bilimsel yaklaşım geçtiğimiz yüzyılın başında, 1908' de, Meşrutiyetin kabulü ile Sivil Okullar Beden Eğitimi genel müfettişi olan Selim Sırrı Tarcan ile olmuştur. Selim Sırrı 1908' de İsveç, 1909' da Danimarka, 1910' da Almanya' da düzenlenen beden eğitimi kongrelerine katılmış, 1912 yılında İsveç' te Olimpiyat Oyunlarını izlemiştir. Olimpiyatlar sonrasında yazdığı "Spor" adlı kitapta Osmanlı devletinin spora gösterdiği üvey evlat muamelesini eleştirmiştir. Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı kurucuları Ali Sami Yen ve Burhan Felek gibi yöneticiler, 1924 Paris olimpiyatlarına hazırlanırken, sporcuların muayeneleri için askeri kuruluşlardan yardım istediklerinde Dr. Sırrı Alıçlı' ya bu görev verilmiştir. 1938 'de 3530 sayılı yasa ile Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğüne bağlı olarak kurulan Sağlık Dairesi Başkanlığı sırasında Alıçlı yapmak istediklerinde çoğunlukla destek bulamamıştır. Alıçlı'dan sonra bu kurumun başına spor hekimliği için gerçekten unutulmaz bir isim, Dr. Raşit Serdengeçti, gelmiştir. 1947, 1948 ve 1949 yıllarında ardı ardına kurslar düzenlenmiş ve bu arada Serdengeçti'nin iki kitabı yayınlanmıştır. Serdengeçti'nin Gazi Eğitim Enstitüsü öğrencileri için hazırladığı "Beden Eğitimi ve Spor Fizyolojisi" ve "Spor Hekimliği" adlı eser SSYB' nın yayınları arasındadır. 1954' te ise Dr. Necati Akgün'ün "Spor Fizyolojisi ve Sağlık El Bilgisi Kitabı" Maarif Vekaletinin öğretmen kitapları serisindendir. 1964 yılında Raşit Serdengeçti'nin birikimine dayanan, biraz da spor hekimliğindeki uğraşısına rağmen karşılığını göremediği bu

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 109

Page 110: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

olgunun etraflı incelemesini "Spor Hekimliği Nedir, Ne İçindir ve Nasıl Teşkilatlanmalıdır ?" adlı kitapta görüyoruz. 1965' da İstanbul, İzmir ve Ankara'daki Spor Hekimleri Dernekleri birleşip Federasyon haline gelmiştir. Aynı yıl FIMS üyesi olan Federasyon 1971 yılında Spor Hekimliği Temel Kursu düzenlemiştir. Türkiye Spor Hekimliği Derneği 1966 yılından beri yılda 4 sayı olmak üzere sürekli bir dergi çıkarmaktadır. 1973 yılında S.S.Y.B. uzmanlık tüzüğünde çıkan madde gereğince Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi bu branşta uzmanlık verecek Türkiye'nin İlk Spor Hekimliği Enstitüsünü Prof. Dr. Necati Akgün'ün çabası ile kurulmuştur.Yine kişisel çabalardan birisi 1969'da İstanbul'da Mithatpaşa Stadı altındaki sporcu sağlığı merkezinin kurulmasıdır. 1960'lı yılların başında Çapa Tıp Fakültesinde Dr. Münir Ahmet Sarpyener ile çalışmaya başlayan Dr. Selahattin Akel spor hekimliğinde arayışı İstanbul'da sürdürenler arasında sayabileceğimiz isimlerdir. Spor hekimliği, ülkemizde gelişimini sürdüren, uluslar arası platformda önemli bir yere sahip olan, multidisipliner çalışmalar yapan tıpta uzmanlık dallarındandır ve egzersiz fizyolojisi alanına, kurucuları ve daha sonra katılan uzmanlarıyla katkıda bulunmaya devam eden bir disiplindir.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir110

Page 111: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

ACSM KRİTERLERİ DOĞRULTUSUNDA RİSK ANALİZİ VE EGZERSİZ REÇETELENDİRMESİ Özgür Kasımay Çakır, Barış Çakır, Sezin Kıroğlu, Hilal Çıl, Sanem Şener, Alim Nuraydın, Canan AydınMarmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Fizyolojisi Bilim DalıFiziksel aktivitenin arttırılması ve kardiyovasküler form tutma ölüm riskinin azaltılmasına neden olmaktadır. Sağlık ile ilgili genel hedeflere ulaşılması için egzersiz reçetelerinin hazırlanmasında kardiyopulmoner fonksiyonun arttırılması, vücut kompozisyonunun ayarlanması ve gücün arttırılmasına yönelik yaklaşımlar uygulanmaktadır. Egzersize başlamak isteyen bir birey 3 basamaklı bir değerlendirmeden geçmelidir. İlk olarak bireyin risk analizi ve değerlendirmesi gerçekleştirilir, ikincil olarak mevcut form durumunun analizi yapılır ve son olarak bireye özgü egzersiz reçetesi oluşturulur. Risk faktörleri ile kardiyovasküler, solunumsal ve metabolik hastalıkların semptomlarının başlangıç taramalarını yapmak, etkin bir egzersiz reçetesi oluşturmak çok önemlidir. Egzersize başlamak isteyen bir bireyin egzersiz katılımı öncesi sağlık taramasının amaçlarının başında herhangi bir tıbbi kontrendikasyon olup, olmadığını belirlemek gelir. Buna ek olarak yapılan sağlık taraması ile yüksek risk grubundakiler ve egzersize başlamadan önce egzersiz testi yapılması gereken bireyler belirlenir. Aynı zamanda klinik olarak belirgin hastalığı olan ve tıbbi destekli egzersiz programına katılması gerekenleri ve diğer özel ihtiyaçları olan bireyleri tanımlamak mümkün olur. Egzersiz uzmanları birçok sedanter bireyin geniş sağlık değerlendirmesi yapılmadan da güvenle orta şiddette egzersize başlayabileceğini bilmelidir. Ancak, organize egzersiz programlarına başlamadan önce kişilerin koroner arter hastalığı için seçilmiş risk faktörleri açısından ve kardiyovasküler, pulmoner veya endokrin hastalıkların bulgu ve semptomları açısından değerlendirilmesi gerekmektedir. Aile hikayesi, sigara kullanımı, hipertansiyon, hiperkolesterolemi, açlık glikozunda artış, obezite, sedanter yaşam tarzı gibi faktörler ile angina pektoris, istirahat veya hafif eforda dispne, baş dönmesi veya senkop, ortopne veya paroksismal noktürnal dispne, ödem, tasikardi gibi semptomlar değerlendirilmelidir. Bireyler öncelikle yaş, sağlık durumu, semptom ve risk faktörlerine göre düşük, orta, yüksek risk grubu şeklinde 3 kategoriye ayrılırlar. Bireylerin fiziksel aktivitede artış yapacak bir etkinliğe katılmadan önce tıbbi inceleme ve egzersiz testi yapılmasının ve egzersiz testinin hekim denetiminde ve gerektiğinde müdahale edebilecek yakınlıkta olmasının gerekliliği değerlendirilmelidir. Egzersiz reçetelendirmesi öncesi yapılan klinik değerlendirme ile bireyden ayrıntılı anamnez alınmalıdır. Kişisel ve aile hikayesi sorgulanmalıdır. Ayrıntılı bir fizik muayene sonrası kişinin antropometrik özellikleri belirlenir. Antropometrik sonuçlara (bel ölçüsü, vücut kütle indeksi, bel/kalça oranı) göre de risk analizleri gerçekleştirilir. Bunlara ek olarak gerekli kan tahlilleri yapılır.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 111

Page 112: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

Uygun bir egzersiz reçetesi - kime? - ne tip egzersiz? - ne kadar süre? - ne sıklıkta? ne yoğunlukta? sorularını cevaplamalıdır. Risk faktörleri taşımayan sağlıklı sedanter bireylere, kalp hastalarına, pulmoner hastalara, hipertansiyon hastalarına, Tip II diyabet hastalarına, obezite problemi olanlara, yaşlılara ve çocuklara, kısacası herkese uygun egzersiz reçetesi düzenlenebilir. Bireyin tercihi sorularak, sağlık durumuna uygun bir veya daha fazla egzersiz tipi belirlenir. Egzersizin süresi kişinin ihtiyaçlarına göre belirlenmelidir. Süre belirlenirken var olan hastalıklar dikkate alınmalıdır. Süreye ek olarak bireyin tamamlaması gereken mesafe hedefini de belirtmek faydalı olacaktır. Egzersizin sıklığı haftada kaç gün, günde kaç sefer egzersiz yapılması gerektiğinin ayrıntılı olarak egzersiz reçetesinde bulunması gerekir. Egzersizin yoğunluğu kişiye özel kalp hızı aralığı ile veya ‘algılanan eforun derecelendirilmesi skalası’ aracılı ile belirlenir. Kişinin egzersizi günün hangi saatinde yapması gerektiği, aç karnına egzersiz yapıp yapamayacağı, ne sıklıkta sıvı alması gerektiği, egzersizi bölmenin etkisini azaltıp azaltmayacağı konusunda bireylere bilgi vermek gerekir. Risk analizi sonrası, bireye özel düzenlenmiş egzersiz programları ile hastalıklardan korunma sağlanır, vücut kompozisyonunun düzenlenmesi ve kardiyovasküler form tutma ile hayatta kalma süresi artar. Düzenlenen egersiz programları altta yatan hastalıkların ilerlemesinin durdurulmasını sağlamakta ve pek çok hastalığın tedavisine katkıda bulunmaktadır. Referanslar: American College of Sports Medicine. 2000. Position Stand: Exercise and Type 2 diabetes. Medicine and Science in Sports and Exercise. 32: 1345-60. Robertson RJ, Noble BJ. Perception of physical exertion: methods, mediators, and applications. In: Holloszy J, editor. Exercise and sport sciences reviews. Williams and Wilkins, Baltimore MD; 1997.p.407-52.ACSM’s guidelines for exercise testing and prescription, Lippincott Williams & Wilkins, 2000.American College of Sports Medicine. General principles of exercise prescription. In: Barry A, Whaley MH, Howley ET, editors. ACSM’s Guidelines for exercise testing and Prescription. Baltimore: Lippincott Williams Wilkins. 2000.p.137-64. American College of Sports Medicine. Health screening and risk stratification. In: Barry A, Whaley MH, Howley ET, editors. ACSM’s Guidelines for exercise testing and Prescription. Baltimore: Lippincott Williams Wilkins. 2000.p.22-32.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir112

Page 113: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

OSTEOPOROZUN ÖNLENMESİNDE VE TEDAVİSİNDE EGZERSİZ REÇETESİ Prof. Dr. Çetin İşleğenEge Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Anabilim DalıOsteoporoz kemiğin her ünite volümü başına düşen kemik dokusunun KALSİYUM kaybına bağlı azalmasıdır. Kemiklerin kırılması kolaylaşır. Önlem alınmadığında 60 yaşın üzerindeki her üç kadından biri bu hastalığa yakalanmaktadır.Kemiklerin kalsiyum tutması: Sistemik kontrol: Parathormon, kalsitonin, büyüme hormonu,gonad hormonları ve D-vitamini etkileriyle olur. Lokal kontrol: Kemiklere yapışan kasların kasılmaları ve yer çekimi gibi kemiklere yük binmesini sağlayan mekanik faktörlerin varlığını gerektirir. İnsan yaşlandıkça hareket oranı azalır. Mekanik stres azalır. Kemik kaybı artar. Kemik kaybı hareketsiz bölgeye özeldir. Yeterli kalsiyum alınsa bile hareket olmazsa kalsiyum kaybı önlenemez. Yürüme, merdiven çıkma, sıçrama, ağırlık taşıma gibi kendi vücut ağırlığı veya ek yüklerin taşınmasını gerektiren hareketler kemiklerde kalsiyumun tutulmasında etkili olurlar. Her iki cinste yaşlanmayla osteoporoz oluşur. Kalsiyum kaybı kadınlarda 35 yaşta başlar. Erkeklerde 45–50 yaşlarda başlar. Amenoreik sporcu kadınlarda risk artar. Osteoporozun önlenmesinde çocukluk çağında başlayan düzenli egzersiz alışkanlığının çok etkili olduğu çalışmalarla ortaya konmuştur. Spor yapan çocukların yetişkin yaştaki kemik mineral içerikleri yapmayanlardan yüksek bulunmuştur. Diğer yandan hayatın herhangi bir döneminde başlanacak ve doğru uygulanacak egzersizlerinde osteoporozun hem önlenmesinde hem tedavisinde etkili oldukları da gösterilmiştir. Ağırlıksız ortamda, yatak istirahati veya immobilizasyondaki kemik atrofisi ve kemik kas kitlesi kaybının oranı önceki kemik kitlesi ve kemiğe uygulanan mekanik yüklerle orantılıdır. Sporcular sedanterlerden daha fazla kemik kitlesine sahiptirler. Ağırlıksız ortamda yapılan uzay uçuşlarında (10–185 günlük) günlük dansite kaybı günde% 0,1 den azdır. Normal aktiviteye dönüldüğünde, kemik mineral içeriği kaybedilen oranla uyumlu olarak yükselir.18–24 haftalık yatak istirahatinde kemik mineral içeriğinde % 25–45 azalma olur. Kemiğin kalsiyum oranının artmasında fiziksel aktivitenin etkisi ağırlık veya mekanik güç altında kalan kemiklerde ve hatta kemiğin belli bölgelerinde olmaktadır. Genel olarak sağlığın sürdürülmesinde önerdiğimiz “EGZERSİZ REÇETESİ”ne osteoporozun önlenmesine yönelik önerilerimizi de ekledik: •         Maksimal kalp atımının(220-yaş) %60-90’ınında, 20–40 dakika süreyle, Haftada 2–4 defa Yürüyüş, joging, yüzme, bisiklet, aerobik- Vücut ağırlığı ile veya ek ağırlıklarla kuvvet çalışmaları-  Esneklik çalışmaları.Özellikle kendi vücut ağırlığını taşımayı gerektiren ve sıçramaların olduğu spor branşlarında (Futbol, Basketbol, voleybol gibi) spocuların kemik mineral oranları, yüzme veya bisiklet gibi kendi vücut ağırlığını taşımayan sporculardan yüksek bulunmaktadır. Bu nedenle osteoporozun önlenmesi

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir 113

Page 114: 7 Mayıs Perşembe - DEUkisi.deu.edu.tr/cem.bediz/ozetkitabi2.doc · Web view: Ortalama koşu bandı yürüme hızı 4.30±0.78 km/saat ve zemin yürüme hızı 5.20±0.74 km/saat

açısından özellikle kız çocuklarında ve yetişkin kadınlarda bu aktivitelere(Yüzme ve bisiklet gibi) ,kuvvet çalışmaları da(Kendi vücut ağırlığı veya ek ağırlıklarla) mutlaka eklenmelidir. Özellikle 3 kadından birinde ortaya çıkan ve postmenaposal dönemde oluşma olasılığı çok yüksek olan Osteoporoz hastalarında egzersizin tedavi edici etkisini ortaya koyan bazı egzersiz uygulamalarını belirtmek istiyorum: 81 yaşında kişilerde ayakta durmayla bile kemik yoğunluğu korunabilmektedir. Egzersizlerin etkisi yerel olmaktadır. Haftada 6 gün, •   30 dakika süreyle, • Normal yürüyüş hızında biraz daha süratli yapılan yürüyüşlerle,•  Postmenaposal kadınlarda kalça bölgesi kırık riskinde anlamlı azalma saptandı. • Kemik dansitesinde, kas kuvveti ve koordinasyonunda artma, düşme riskinde azalma oldu. • Postmenaposal ve osteoporotik kadınlarda •  Haftada 2-3 defa •  50-60 dakika süreyle•   5-12 ay süren egzersizlerle (Aerobik ve esnetme egzersizleri).•   Kemik dansitesinde anlamlı artışlar saptandı.OSTEOPOROZ NEDENİYLE FRAKTÜR(Kemik Kırılması) RİSKİ TAŞIYAN KİŞİLERDE:   Hareket oranı yavaş ve kontrollü bir şekilde arttırılır. Ani hareketlerden kaçınılmalıdır. Omurgaya yük bindiren fleksiyonla birlikte rotasyon hareketlerinden kaçınılmalıdır. Basit izometrik kuvvet ve denge hareketleri. Yürüme ve hafif jimnastik hareketleri.EGZERSİZLERİN YOĞUNLUĞU:   Egzersizlerle kemik dansitesindeki artış, kemikteki zorlanmanın büyüklüğü ve oranıyla ilişkili bulunmuştur. Egzersizler sırasındaki tekrar sayısı önemli bulunmamıştır. Yüksek yükle 4 tekrar yapılmasının etkisi,daha düşük yükle 36 veya 1800 tekrar yapılmasından farklı bulunmamıştır.FRAKTÜR RİSKİNİN FAZLA OLDUĞU ALANLARDA(kalça, omurga, kol): Kişinin her zaman yaptığı hareketlerden daha fazla baskı yapıcı güçler oluşturacak çalışmalar, aralıklı olarak uygulanmalıdır. Yükler travmatik olmamalı, ağırlık çalışmaları (Kendi vücut ağırlığı, ek ağırlıklarla veya kuvvet makinalarıyla). Çok yönlü hareket paternlerine sahip fiziksel aktiviteler(Kontrollü sıçramalar, yön değiştirmeler, esnetmeler) önerilmektedir. LİTERATÜR 1. Physical Activity in the Prevention and Amelioration of Osteoporosis in Women: Interaction of Mechanical, Hormonal and Dietary Factors:Sports Medicine 2005, Vol. 35 Issue 9, p779-830, 52p, 3 charts, 5 diagrams, 8 graphs, 1 bw2. Current Physical Activity is Related to Bone Mineral Density in Males but not in Females: Höngström,M., Nordström,A.; İnt.Journal of Sports Medicine; May2007, Vol. 28 Issue 5, p431-436, 6p, 5 charts 3.Preventing Osteoporosis: Karen Chapman-Novakofski ;  Ellen Evans; Teresa C. Gallagher:Journal of Nutrition for the elderly; Volume,22 Issue 4 June 2003 , pages 83 – 97.

II. Egzersiz Fizyolojisi Sempozyumu, 7-8 Mayıs 2009,İzmir114