a collection of short texts 19th century turkish

9
Aile Peder ve valide ve çocukları bir aile teşkil ederler. Büyük peder ve büyük valide pek ihtiyardırlar. Peder her gün işine gider ve para kazanmak için çalışır. Valide evde kalır, çocuklarına bakar ve evin işlerine görür. Çocuklar adam olmak için mektebe gider ve çalışırlar. Küçük bir biraderim var. O pek küçüktür, onun için henüz mektebe gitmiyor ve evde oyun oynuyor. O ağabeyini çok sever. Fakat ben ablamı severim. Mektepte hocalarımız bize çok şey öğretirler. Çalışkan çocuklar mükâfat alır fakat tembel çocuklar ceza görürler. Tatil zamanlarında bahçede oynar ve yahut ebeveynimiz ile gezmeğe gideriz. Babamin bir kardeşi ve bir kız kardeşi var. Birisi benim amcam ve öbürü halamdır. Benim dayım ve teyzem de var, fakat bunlar burada değil, İstanbul’dadırlar; ama her sene bir defa gelir, bize ziyaret ederler. Porodica Otac i majka i deca čine jednu porodicu. Deda i baba su veoma stari. Otac svakog dana ide na posao i radi da zaradi novac. Majka ostaje kod kuće, pazi na decu i bavi se kućnim poslovima. Deca i du u školu i uče kako bi postali ljudi. Imam jednog mlađeg brata. On je veoma mali, zbog toga još ne ide u školu, igra se kod kuće. On mnogo voli svog starijeg brata. Ali ja volim svoju stariju stariju sestru. U školi nas nastavnici podučavaju mnogim stvarima. Vredna deca dobijaju nagradu, a lenja deca dobijaju kaznu. Tokom raspusta se igramo u bašti ili sa roditeljima idemo u šetnju. Moj otac ima jednog brata i jednu sestru. Jedno je moj stric, a drugo moja tetka (po ocu). Imam i ujaka i tetku po majci, ali oni nisu ovde sa nama, u Istanbulu su, ali svake godine dođu jednom da nas posete. Bir günü nasıl geçiririm

Upload: zulumkar

Post on 10-Apr-2016

19 views

Category:

Documents


4 download

DESCRIPTION

A collection of texts intended as practice material for learning turkish langage as spoken during late middle 19th century and early 20th century in Anadolia.

TRANSCRIPT

Page 1: A Collection of Short Texts 19th Century Turkish

Aile

Peder ve valide ve çocukları bir aile teşkil ederler. Büyük peder ve büyük valide pek ihtiyardırlar. Peder her gün işine gider ve para kazanmak için çalışır. Valide evde kalır, çocuklarına bakar ve evin işlerine görür. Çocuklar adam olmak için mektebe gider ve çalışırlar. Küçük bir biraderim var. O pek küçüktür, onun için henüz mektebe gitmiyor ve evde oyun oynuyor. O ağabeyini çok sever. Fakat ben ablamı severim. Mektepte hocalarımız bize çok şey öğretirler. Çalışkan çocuklar mükâfat alır fakat tembel çocuklar ceza görürler. Tatil zamanlarında bahçede oynar ve yahut ebeveynimiz ile gezmeğe gideriz.Babamin bir kardeşi ve bir kız kardeşi var. Birisi benim amcam ve öbürü halamdır. Benim dayım ve teyzem de var, fakat bunlar burada değil, İstanbul’dadırlar; ama her sene bir defa gelir, bize ziyaret ederler.

Porodica

Otac i majka i deca čine jednu porodicu. Deda i baba su veoma stari. Otac svakog dana ide na posao i radi da zaradi novac. Majka ostaje kod kuće, pazi na decu i bavi se kućnim poslovima. Deca i du u školu i uče kako bi postali ljudi. Imam jednog mlađeg brata. On je veoma mali, zbog toga još ne ide u školu, igra se kod kuće. On mnogo voli svog starijeg brata. Ali ja volim svoju stariju stariju sestru. U školi nas nastavnici podučavaju mnogim stvarima. Vredna deca dobijaju nagradu, a lenja deca dobijaju kaznu. Tokom raspusta se igramo u bašti ili sa roditeljima idemo u šetnju.Moj otac ima jednog brata i jednu sestru. Jedno je moj stric, a drugo moja tetka (po ocu). Imam i ujaka i tetku po majci, ali oni nisu ovde sa nama, u Istanbulu su, ali svake godine dođu jednom da nas posete.

Bir günü nasıl geçiririm

Her sabah erken kalkarım. Evvelâ yüzümü ve elelrimi yıkarım ve sonra elbisemi giyerim. Sabah kahvesini içer ve hemen mektebe koşarım. Ben vazifalerimi tamamıyla yaptım. Muallimden hiç bir tekdir işitmeyeceğim. Öğleyin mekteb tatil olur. Eve gelince anneciğimin elini öperim. Sofrada pek kalabalığız. Pederim ve validem, dört erkek ve üç kız çocuğundan başka amcazadem dahi yemekte beraberdir. Bazen eniştem ve baldızım, kayın biraderim ve yeğenim de çölük çocukla beraber bize yemeğe gelirler. O vakit soframız pek şen, pek eğlenceli olur.Taamdan sonra ebeveynim istirahat etmek için odalarına çekiliyorlar; büyükler salonda kalır, kitab ve yahut gazete okurlar; küçükler ise hava güzel olur ise bahçeye giderler ve orada biraz oynarlar, sonra odalarına çekilir ve vazifalerine yazarlar, derslerine çalışırlar. Akşama kadar derslere bellemek, lüzümü var ise ezberlemek ve vazifaleri doğru, temiz ve güzel surette hazırlamak ile geçer. Akşam taamından sonra küçük çocuklar derhal yatarlar, fakat daha büyükler biraz daha oturabilirler. Erkekler istifadeli kitapların mutalaasıyla ve kızlar ise el işleriyle meşgul olurlar. Saat ona gelince bunlar da yatarlar. Çünkü ertesi günü mektebe gitmek için sabahleyin erken kalkmağa mecburdirler.

Kako provodim dan

Page 2: A Collection of Short Texts 19th Century Turkish

Svakog dana ustajem rano. Prvo se umivam i perem ruke, potom se oblačim. Pijem jutarnju kafu i žurim u školu. O potpunosti sam ispunio obaveze. Od nastavnice neću čuti nikakvu grdnju. U podne je školski odmor. Čim dođem kući, ljubim ruku svojoj majčici. Za trpezom nas ima mnogo. Osim mog oca i moje majke, njihova četiri sina i tri kćeri, zajedno sa nama je za jelom i moj brat od strica. Ponekada i moj zet i svastika, dever i nećak zajedno sa svom decom dolaze kod nas na ručak. To vreme za našom trpezom je veoma veselo i prilično zabavno.Posle obroka se moji roditelji povlače u svoje odaje da bi se odmorili, stariji ostaju u salonu čitajući novine ili knjigu, a mlađi ako je vreme lepo odlaze u baštu i tamo se malo igraju, potom odlaze u svoje sobe i pišu svoje zadatke, uče lekcije. Do večeri provode (vreme) pamteći lekcije, učeći ih napamet ako ima potrebe za time i spremajući zadatke na ispravan, uredan i lep način. Posle večere deca smesta idu na spavanje, ali stariji mogu da posede još malo. Momci se zanimaju čitanjem korisnih knjiga, a devojke ručnim radom. Do deset sati i oni ležu. Jer narednog dana moraju rano da ustanu ujutro da bi išli u školu.

Çalışalım

Arı gezer, çiçek emer,Kuşlar uçar, bir yem arar;Orman renkten renge girer;Her tarafta çalışmak var.Tembellikten sakınalımÇalışmanın zamanıdır;İnsanlığı takınalım;İş insanın bir canıdır.Cenet gibi her yerimizSevinç ile dolmalıdır.Bunun için her birimizİş sahibi olmalıdır.

Radimo

Pčela luta, siše cvet,Ptice lete, traže hranu;Šuma prelazi iz boje u boju;Na sve strane je rad.Čuvajmo se lenjostiVreme je za rad;Držimo se ljudskosti;Rad je duša čoveka.Svako naše mesto (svaki deo nas), poput raja,Ispunjeno je radošću.Zbog toga svako od nasTreba da postane gospodar rada.

Page 3: A Collection of Short Texts 19th Century Turkish

Hane

İnsanlara bir ikametgâh lazımdır. Buna ev derler. Ev insanları yağmur, kar ve ruzgârdan muhafaza eder. Bir hane bodrum, katlar ve çatıdan mürekkeptir, dört köşesi ve dört duvarı vardır. Evler ahşap ve yahut kargirdir. Şehirlerde evler birkaç katlıdir, halbuki köy evleri ekseriya yalnız bir kattan ibarettir. Sokak kapısından hanenin taşlığına ve oradan odalara girinir. Odalarda aydınlık ve taze hava almak için pencereler vardır. Merdiven vastasıyla hanenin üst katılarına çıkılır. Dam bütün haneye örter ve damın üzerindeki baca matbah ocaği ve sobalardan dumanı çeker.Evimizin arkasında küçük fakat gayıt güzel ve muntazam bir bahçe vardır. Odamın penceresinden bu bahçeye bakabilirim. Birçok latif çiçeklerin güzel kokuları bana kadar gelir. Ağaçların dalları üzerinde küçük kuşcuğuzlar ötüşürler. Bu sevimli hayvanlar ilkbaharın mujdecisidirler. Bugün hava ne kadar güzel! Bak arılar, bu çalışkan hayvancığılar usare toplamak için çiçekten çiçeğe uçuşuyorlar, sonra bununla bal yapacaklar. Böyle ğüzel bir havada kimse kapanık odada oturmaz. Büyük, küçük, herkes açıklıklara, mesirelere koşar ve tabiyatın letafetinden müstefid olur.

Kuća

Ljudima je potrebno prebivalište. Ono se naziva kućom. Kuća štiti ljude od kiše, snega i vetra. Kuću čini podrum, spratovi i krov, ima četiri ćoška i četiri zida. Kuće su od drveta ili kamena. Kuće po gradovima imaju više spratova dok se one u selima sastoje uglavnom od samo jednog sprata. Kroz uličnu kapiju se ulazi u predsoblje kuće, a odatle u sobe. U sobama se nalaze prostori da bi ulazila svetlost i svež vazduh. Pomoću stepenica se penje na gornje spratove kuće. Krov pokriva celu kuću i kroz dimnjak na krovu izlazi dim iz kuhinjskog šporeta i peći.Iza naše kuće se nalazi mala, ali veoma lepa i uredna bašta. Kroz prozor moje sobe se može videti ta bašta. Do mene dopiru lepi mirisi mnogog prijatnog cveća. Na granama drveća pevaju/cvrkuću ptičice. Ove simpatične životinje su vesnici proleća. Kako je danas lepo vreme. Pogledaj pčele, ove vredne životinjice lete sa cveta na cvet kako bi skupile nektar od kojeg će kasnije napraviti med. Po ovako lepom vremenu niko ne može da sedi u zatvorenoj sobi. Veliki, mali, svi trče po šetalištima, na otvorenom i svi su uživaoci blagodeti prirode.

Oda

Ebeveyn ve çocuklar gündüz odada toplanırlar. Odanın dört duvarı, doşeme tahtası ve bir tavanı vardır. Odanın içerisinde masa, sandalye gibi birçok eşya bulunur, bunlar mobilya tabir olunur. Bu miyanda bir de soba vardır. Odanın duvarları bazen beyaz boyalı ve bazen rengârenk kâğıtlar ile örtülmüştür. Alçak odalarda çok kişi bulunur ise (sa) hava pek çabuk ihlâl olunur. Zaten taze ve temiz hava almak için odalarin pencerelerini her gün birkaç defa açmalı. Odalar yemek odası , iş odası ve istirahat odası ve yatak odası olmak üzere mühtelif tarzda döşenir. Yemek odasında yemek yeriz; iş odasında çalışırız. Çocuklar mekteb vazifelerini iş odalarında yazarlar; istirahat odasında gündüzün bütün aile toplanır ve valide ufak el işlerini bu odada yapar; yatak odasında ise elbiselerimizi

Page 4: A Collection of Short Texts 19th Century Turkish

çıkardıktan sonra yatarız ve sabahleyin kalkınca yine orada ellerimizi ve yüzümüzü yıkar, elbiselerimizi giyiriz. Zengin adamların birkaç odası, salonları ve misafir odaları vardır; odalar daima temiz tutulmalı. Çocuklar hiçbir şer yere atmamalıdır. Eşya daima muntazam durmalıdır.

Soba

Roditelji i deca se danju okupljaju u sobi. Soba ima četiri ćoška, drveni patos i plafon. U sobi se nalazi dosta stvari poput stola i stolica, one se nazivaju nameštajem. Među njima je i peć. Zidovi sobe su nekada obojeni belo, a nekada su prekriveni šarenim papirom/tapetama. Ako se u niskim sobama nalazi mnogo ljudi, vazduh se veoma brzo zagadi. Zapravo da bi ušao svež i čist vazduh, prozore u sobama treba svakodnevno otvarati nekoliko puta. Trpezarija, radna soba, soba za odmor i spavaća soba su sobe koje se opremaju na različit način. U trpezariji jedemo, u radnoj sobi radimo. Deca pišu školske zadatke u radnoj sobi; u sobi za odmor se tokom dana okuplja cela porodica i majka se u ovoj sobi bavi sitnim ručnim radom; u spavaćoj sobi ležemo pošto smo svukli odelo i čim ujutro ustanemo tu se ponovo umivamo i peremo ruke i oblačimo. U bogatih ljudi ima nekoliko soba, saloni i soba za goste; sobe uvek treba držati čistima. Deca ništa ne treba da bacaju na pod. Stvari uvek treba da stoje uredno.

Hanenin taksimatı

Bir hanenin dahili taksimatı vardır. Sokak kapısından haneye gireriz ve orada evvelâ bir medhal görürüz. Medhalın altında ekseriya mahzen bulunur. Her evin bir matbahı vardır. Matbahta aşçi ve yahut aşçi kadın yemek pişirir. Büyük evler üç dört kattan mürekkeptir. Merdiven vastasıyla bir kattan diğer kata çıkılır. Hanenin üstünde çatı vardır. Çatanın altındaki boşluğa çatı arası ve yahut tavan arası denilir. Burada fazla eşya, sandıklar ve saire hifz olunur. Birkaç ailenin ikametgâhı olan büyük hanelere han veya apartman derler. Haneler muhtelif dairelere taksim edilmiş olan her bir dairede bir aile ikamet eder. Seyyahların muvakkaten ikamet için oturdukları büyük hanelere şehirlerde otel ve köylerde han derler. Hanelerin içerisinde tuccarın yazihaneleri ve altında mağaza ve depoları da vardır. Tuccar eşyasını dükkanda satılır. Sanatkârlar destgâh başında çalışır ve köylüler kır, bağ ve tarlalarda iş görürler.

Raspored u kući

Unutar kuće postoji neki raspored. U kuću ulazimo kroz kapiju i tamo prvo vidimo ulaz. Ispod ulaza se obično nalazi podrum. U svakoj kući postoji kuhinja. U kuhinji radnik ili radnica/sluga ili sluškinja pripremaju hranu. Velike kuće se sastoje od tri-četiri sprata. Pomoću stepenica se penje sa jednog sprata na drugi. Na vrhu kuće se nalazi krov. Prostor ispod krova se naziva potkrovljem ili tavanom. Ovde se čuva još stvari, sanduci i drugo. Velike kuće koje su prebivalište više porodica zovu se zgrada ili stambena zgrada. Zgrade su podeljene u zasebne stanove i u svakom stanu živi po jedna porodica. Velike zgrade u kojima stanuju putnici radi privremenog boravka u gradovima se nazivaju hotelom, a u selima hanom. U zgradama se nalaze nalaze trgovinske kancelarije, a niže

Page 5: A Collection of Short Texts 19th Century Turkish

ima i prodavnica ili skladišta. Trgovci svoju robu prodaju u dućanima. Zanatlije rade za tezgama, a seljaci obavljaju posao na polju, vinogradu i njivi.

Ev eşyası

Bir hane dahilinde birçok eşyaya lüzümü vardır, bu ev eşyası tabir olunur. Odanın içerisinde daima gezilmez, oturmak için sandalye, kanape, iskemle lazımdır. Yemek yemek için bir sofraya ve sandalyelere lüzümü vardır. Yemek sofrası üzerine beyaz bir sofra bezi örtülür. Bunun üzerinde de çorba içmek için çukur tabak ve sair yemekler için düz tabaklar konulmuştur. Tabakların yanında kaşık, çatal ve bıçak bulunur. Ağzını silmek için herkesin bir de peçetesi vardır. Yemekler bakır veya porselen kapların içerisinde getirilerek sofranın ortasına konur. Bundan başka sofranın üzerinde tuzluk, biberlik, zeytin yağı ve sirke şişeleri, hardalye bulundurulur. Surahiden su içmek için herkesin bir bardağı vardır. Odaların ekserisinde dolap, konsol ve saire bulunur ve bunların içinde sofra takımı, elbise ve başka ufak tefek şeyler muhafaza olunur. Bazı hanelerde duvarlar resimler ile müzüyyendir. Salonlarda ayna, koltuk sandalyesi, saat, kanape, mizanülahava vardır. Mobilyayı marangöz imal eder. Aynı camdandır ve arkasına civa sürülmüştür. Zengin kimseler evlerini gayet süslü bir sürette tefriş ederler. Fakat orta halde bulunanlar ve hatta fakirler bile en sade külübeyi taharet ve intizam ile cennet halına getirebilir.

Pokućstvo

Unutar kuće potoji potreba za mnogim stvarima, one se nazivaju pokućstvo. U sobi se ne hoda stalno, za sedenje su potrebni stolica, kanabe, stoličica. Za ručavanje su potrebni sto i stolice. Trpezarijski sto pokriva beli stolnjak. Na njega su postavljeni i duboki tanjiri za čorbu i plitki tanjiri za druga jela. Pored tanjira se nalaze kašika, viljuška i nož. Svako ima po salvetu za brisanje usta. Pošto se jela donesu u bakarnim ili porcelanskim posudama, stavljaju se na sred stola. Osim njih, na stolu se nalaze slanik, karafindl, senf. Svako ima čašu za ispijanje vode iz bokala. U većini soba se nalaze ormar, komoda i drugo, a u njima se čuvaju pribor za jelo, odeća i druge sitne stvari. U nekim kućama su zidovi ukrašeni slikama. U salonima se nalaze ogledalo, fotelja, sat, kanabe, termometar. Nameštaj izrađuje stolar. Ogledalo je od stakla, a straga je prevučeno živom. Oni koji su bogati još raskošnije nameštaju svoje kuće. Ali oni koji pripadaju srednjem staležu pa čak i najsiromašniji čistoćom i urednošću mogu pretvoriti i najobičniju kolibu u raj.

Elbise

Elbise vücüdü örtmek ve ısıtmak içindir ve aynı zamanda süsler. Bunun için elbisedir insanın gösterin derler. İnsan yazın hafif ve kışın kalın elbise giyir. Zengin adamın çok elbisesi vardır. Modayı göre giyinilir. Yortu günlerinde insan daha süslü giyinir. Telebbüste nezafet her insan için lazımdır.Elbise muhtelif mevaddan amal olunur. Gömlekler ketenden, yaz elbisesi ekseriya keten ve pamuk veya ipekten amal olunur. Kış elbisesi çoha veya yünden yapılır. Kundura ve potin kuvvetli meşindendir. Çorap pamuk ipekten ve yahut yünden olur. Şik adamlar ipek çorap giyirler.

Page 6: A Collection of Short Texts 19th Century Turkish

Erkeklerin harici elbisesi redengot yahut ceket, yelek ve pantolondan ibarettir. Kışın kalın palto giyilir. İç çamaşıra kolalı gömlek, mintan, iç gömleği ve yahut findikos ve fanila, don ve çoraptır. Kolalı gömlekler beyaz ve yahut renkli olup ekseriya ketenden amal edilmiştir. Buna yaka ve kolluk takılır. Yakalar yüksek, devrik, alçak, çifte olur ve yahut yumuşaktır. Yakayı boyun bağı bağılanır.Kadınların elbisesi uzun ve vucutlerine daha yetkindir. Bir kadın elbisesi ya bir parça olmak üzere baştan aşağiya kadar vücüdü örter, buna entari veya

Odeća

Odeća služi za prekrivanje tela i zagrevanje, a istovremeno i ulepšava. Zato se kaže da odelo čini čoveka. Ljudi leti nose laku, a zimi deblju odeću. Bogataši imaju mnogo odeće. Oblače se u skladu sa modom. Ljudi se raskošnije oblače prazničnim danima. Svako treba biti uredan pri oblačenju.Odeća se izrađuje od različitih tkanina. Košulje se izrađuju od lana, letnja odela najčešće od lana i pamuka ili svile. Zimska odeća se pravi od čoje ili vune. Cipele i čizme su od jake kože. Čarape su od pamuka, svile ili vune. Šik svet nosi svileme čarape.Gornja muška odeća se sastoji od kaputa ili sakoa, prsluka i pantalona. Zimi nose debeli kaput. Donje rublje su uštirkana košulja, mintan, potkošulja ili findikos i flanel, gaće i čarape. Uštirkana košulja je najčešće napravljena od belog ili bojenog lana. Na nju se stavlja kragna i manžetne. Kragne mogu biti visoke, podvrnute, niske, parne ili mekane. Na kragnu se vezuje mašna.Ženska odeća je uža i pripijenija uz telo.