Şair evlenmesi - osmanlıca latin harfleritanzimat.k12.org.tr/wp-content/uploads/kitaplar...Şaİr...

23

Upload: others

Post on 21-Oct-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • ŞAİR EVLENMESİ 1

    Mudhike

    Bir perde

    Şinasi

    Hazırlayan: Dr. Bahadır Sürelli


    Eser, İstanbul’da yer alan Selanik Matbaasında 1290 (1873/1874) yılında basılan nüsha esas alınarak 1Latin harflerine aktarılmıştır. Burada kullandığımız bu baskı, oyunun kitap halindeki ilk baskısıdır. Eser, 1860 yılında Tercümân-ı Ahvâl gazetesinde tefrika edildikten sonra ilk kez basılarak okurlara sunulmuştur.

  • Şair Evlenmesi İbrahim Şinasi

    Özgün Adı Şair Evlenmesi

    Çeviren Dr. Bahadır Sürelli

    Düzelti Berk Uralcan

    Bu kitabın tüm yayın hakları saklıdır. Tanıtım amacıyla, kaynak göstermek şartıyla yapılacak kısa alıntılar dışında gerek metin, gerek görsel malzeme k12 Eğitim ve Araştırma Vakfı’ndan izin alınmadan hiçbir yolla çoğaltılamaz, yayınlanamaz ve dağıtılamaz.

    © Vakıf k12, 2018


  • Eşhâs

    Müştak Bey: Güveyi Hikmet Efendi: Müştak Bey’in mahremi Kumru Hanım: Müştak Bey’in sevgilisi Sakine Hanım: Müştak Bey’in nikahlısı Ziba Dudu: Kılağuz Habbe Kadın: Yenge Ebü’l-Laklaka: Sakine Hanım’ın nikahını kıyan imam Batak Ese: Mahalle bekçisi Atak Köse: Mahalle süpürüntücüsü Bazı mahalleli

    İşbu oyunun fıkratı gelin odasında vuku bulur.


  • Eser

    Şinasi – Merhum

    Basmak ve basdırmak ve tiyatroda oynadılmasının dahi ruhsatı tabi kitabcı Mehmed Tayfur Efendi’ye aid bir salahiyetdir.

    Selanik Vilayeti matbaasına tab temsil olunmuşdur.

    Sene 1290

  • Birinci Meclis

    (Müştak Bey - Hikmet Efendi)

    MÜŞTAK BEY: Hele bu akşam güveyi giriyorum ya? Bereket versin ki nikahım bugün kıyıldı yoksa aşk ile telaşemden az kaldı nikâhsız güveyi girecekdim!

    HİKMET EFENDİ: Hiç öyle şey olur mu?

    MÜŞTAK BEY: Neye olmaz? Buna “şair evlenmesi” derler.

    HİKMET EFENDİ: Acaib!

    MÜŞTAK BEY: Öyle ya! Aşk ve muhabbetsiz evlenen geçinebilirse aşk olsun. Ya ben Kumru Hanım’ı niye alıyorum, ancak sevgilim olduğu için… Ne dersin, şunu delice sevdiğime akıllılık etmişim.

    HİKMET EFENDİ: İhtimaldir.

    MÜŞTAK BEY: O tazelikte hüsnü gibi huyu da güzel. Bence her halinden memnunum. Ah amma zavallı Kumrucuğumun o karga suratlı büyük hemşiresi olmasa!

    HİKMET EFENDİ: Gerçek, onun ismi ne idi?

    MÜŞTAK BEY: Sakine Hanım değil mi ya? Miskinin adını bile sevmiyorum.

    HİKMET EFENDİ: Niçin?

    �1 http://tanzimat.k12.org.tr

    http://tanzimat.k12.org.tr

  • MÜŞTAK BEY: Bize engel olduğu şöyle dursun, çehre züğürdü olarak kırk beş yaşına kadar evde kaldığından maada akıl cihetiyle de iflasa çıkmış. Hasılı bir büyük kamburundan başka göze görünür bir şeyi yok. Ah böyle bir baldızım olduğuna âlemden hicab ediyorum.

    HİKMET EFENDİ: Ne çare, gülü seven dikenine katlanır.

    MÜŞTAK BEY: Gel şunu sana vereyim be! Ama nikâhla ha! Geçinemeyecek ne varmış; ya o akıllanır ya sen çıldırırsın.

    HİKMET EFENDİ: Sakın Kumru Hanım’ın yerine onu sana verip de bir dekk etmesinler! Âlem bu ya! Zira büyük dururken küçüğü kocaya vermek âdet değildir.

    MÜŞTAK BEY: Yok, bak ben öyle latife istemem. Latife latif gerek.

    HİKMET EFENDİ: Ya sen bana onu latife ile pişkeş çekiyorsun ya!

    MÜŞTAK BEY: Ben sana onu latife ile mi vermek istiyorum? Gerçekten a canım!

    HİKMET EFENDİ: Özrün kabahatinden büyük.

    MÜŞTAK BEY: Hiç özür dilemiyorum.

    HİKMET EFENDİ: Yaaa!

    MÜŞTAK BEY: Aman sus, işte kılağuzum Ziba Dudu geliyor. Galiba benim Kumrucuğumu getiriyorlar. Haydi sen selamlıkta otur, birazdan yine görüşürüz.


    �2 http://tanzimat.k12.org.tr

    http://tanzimat.k12.org.tr

  • İkinci Meclis (Müştak Bey - Ziba Dudu)

    ZİBA DUDU: Müjde evladım müjde! Gelin hanım geliyor yoldadır.

    MÜŞTAK BEY: Ah valideciğim, sen olmasan ben hasretime kavuşur muydum? Bunun için sana ne iyilik edeceğimi bilemiyorum.

    ZİBA DUDU: Ey oğul böyle hayırlı işlerde bulunmadıkdan sonra yalancı dünyada niye duruyorum? Hele bu mürüvvetini de gördüm ya, bundan sonra yaşamak neme lazım? İstemem, istemem. Fakat gözüm kapanmadan bir de evladlarını ak sakallı göreydim.

    MÜŞTAK BEY: Artık beni muradıma erdirdin ya, yaşa ömrün oldukça (Neşatından sıçrayarak oynamaya başlar.)

    ZİBA DUDU: A kuzum biraz ağırbaşlı olsan. Artık başından nikah geçti. Azıcık utan utan!

    MÜŞTAK BEY: Vayy? Adam evlenirken utanmalı mıdır ya? Benim bildiğim bunun aksinedir. Her ne ise sen haydi var, hanımı dışarıda bekleyedur, ben de burada biraz kendi kendime utanmayı meşk edeyim. 


    �3 http://tanzimat.k12.org.tr

    http://tanzimat.k12.org.tr

  • Üçüncü Meclis

    (Müştak Bey)

    MÜŞTAK BEY: (Kendi kendine) Şimdi benim Kumrucuğum kafese girecek ha. Ah, bir kere kanadının altına girebilseydim. Fakat insan kısmının yediği bir yem vardır ya adına para derler. Eğer ondan isteyecek olur ise mesela! Ey ne olmuş, ben de elimden geleni esirgemem. Ya verebileceğim şey çok mu? Topu bir teselli, bir de yüzgörümlüğü. Nasıl etmeli? Adam sen de. O da kolay. Şöyle birkaç beyit veriveririm vesselam:

    Bir kumrusun sen Tab’a muvafık

    Yapsam yuvanı sinemde layık

    Can u gönülden ben oldum aşık Yapsam yuvanı sinemde layık


    �4 http://tanzimat.k12.org.tr

    http://tanzimat.k12.org.tr

  • Dördüncü Meclis

    (Habbe Kadın - Müştak Bey – Ziba Dudu – Sakine Hanım)

    ZİBA DUDU: Evladım gelin hanımı getirdik. Gel koltuğuna gir de köşeye oturt.

    MÜŞTAK BEY: (Neşatından dürlü dürlü tuhaflıklar ederek Sakine Hanım’ı Habbe Kadın koltuklamış olduğu halde karşılar.) Vayy!

    ZİBA DUDU: (Habbe Kadın’a) A dostlar! Damad bey, gelin hanımı görür görmez sevincinden bayıldı.

    MÜŞTAK BEY: Hayır, sevincimden bayılmıyorum, kederimden yüreğime iniyor ah.

    HABBE KADIN: (Ziba Dudu’ya) Aaaa, zavallı gelin hanımı bir titreme aldı. Ah amanın al basmasın? (Sakine Hanım’ı sandalyeye oturtur.)

    MÜŞTAK BEY: Nedir bu?

    ZİBA DUDU: İşte ömrün oldukça sana can yoldaşı olacak sevgili ıyâlin Sakine Hanım.

    MÜŞTAK BEY: O bana can yoldaşı olacağına benim canım çıksa daha canıma minnetdir.

    ZİBA DUDU: (Habbe Kadın’a) Adamlar damad bey sayıklamağa başladı.Galiba safasından aklını şaşırmış.

    HABBE KADIN: (Ziba Dudu’ya) Biçare hasretine kavuştuğu için sevinç delisi oldu.

    �5 http://tanzimat.k12.org.tr

    http://tanzimat.k12.org.tr

  • MÜŞTAK BEY: (Hüzün ile) Ah, ah, ah!

    ZİBA DUDU: Ağlama yeniden evladım sen ağlayacağına düşmanların ağlasın.

    MÜŞTAK BEY: Ah düşmanlarım bu halimi bilseler, nasıl gülerler.

    ZİBA DUDU: Haydi kuzum gelin hanımın duvağını aç da yüzünü göster. Biraz gönlün açılsın.

    MÜŞTAK BEY: Neye lazım? Yüzünü göreyim de bir kat daha yüreğim mi kalksın?

    ZİBA DUDU: Aç evladım, aç! Sevgilin olduğuna şübhen olmasın. (Habbe Kadın ile birlikte Sakine Hanım’ın duvağını Müştak Bey’e açtırmak için cebr eder). MÜŞTAK BEY: İstemem! (Elini çeker iken Sakine Hanım’ın duvağıyla iğreti saçı kazaen eline ilişir kalır. Sakine Hanım’ın yüzü ve ak saçları saçılır.) Bu ne?

    ZİBA DUDU: Vaaay! Zavallı kızcağızın sırma gibi nazik saçlarını yolub çıkardı.

    MÜŞTAK BEY: Ey vakıa ak saçları beyaz sırma gibi! Baksana, a nasıl parıl parıl parlıyor.

    ZİBA DUDU: Ay o lakırdı ona değil, yenge kadınla banadır. Ben sana harf atmağı öğredirim de. (Habbe Kadın’a) Haydi yenge kadın, gelin hanımı çabuk dışarı çıkar da nikâhını kıyan imam efendiyi çağırt. Yanımızdaki kahvededir. Orada bulunan mahalleliyi alsın gelsin, şuna meram anlatsınlar.


    �6 http://tanzimat.k12.org.tr

    http://tanzimat.k12.org.tr

  • Beşinci Meclis (Müştak Bey – Ziba Dudu)

    MÜŞTAK BEY: Vay mahalleli beni zorla mı güveyi koyacaklar?

    ZİBA DUDU: Evet. Ya güvey korlar, ya hapse…

    MÜŞTAK BEY: Böyle karı ile bir evde yatmakdan ise, safa-yı hatırla hapiste yatmak nice daha hayırlıdır.

    ZİBA DUDU: Hele bir kere sen hapse gir de bak! Çekeceğin eziyetler yüzünden ne dertlere uğrarsın.

    MÜŞTAK BEY: Adam sen de! Sayende peyda etdiğim borçlularımın duası berekâtıyla pekâla sapasağlam yaşarım.

    ZİBA DUDU: Ya hasta olursan ez-kaza?

    MÜŞTAK BEY: Ya borçlularım da bana hekim göndermeyip bakdırmazlarsa faraza?

    ZİBA DUDU: Ay ne yapabilirsin?

    MÜŞTAK BEY: Sonra kendilerine büyük zararım dokunur.

    ZİBA DUDU: Ne zararın dokunacakmış bakayım?

    MÜŞTAK BEY: Kör olayım, onların nisbetine ölürüm hâ!


    �7 http://tanzimat.k12.org.tr

    http://tanzimat.k12.org.tr

  • Altıncı Meclis (Müştak Bey – Ziba Dudu – Habbe Kadın – Ebü’l-Laklakat’ül-Enfi – Batak Ese -

    Mahalleli)

    EBÜ'L-LAKLAKA: (Başında bir dildade ile tebdil-i kıyafet ve lisanıyla “ayın”ları çatlatarak ve “kaf”ları patlatarak) Sanki bir telaş ile beni böyle uykudan kaldırub da getürtmenin ne manası var? Orta oyununa çıkar gibi bakın şu kıyafetime? Ayıb! Nedir bu gürültü?

    ZİBA DUDU: (Entarisinin ön eteğiyle başı örtmüş olduğu halde Ebü’l-Laklaka’nın elini öper.) Amanın efendim, güveyi olacak şu herif isteye dileye aldığı hanımı şimdi istemiyor. Bütün saçını başını yoldu. O şöyle dursun yenge kadınla bana bir söylemediği edepsizlik kalmadı. Size nakletmeğe utanıyorum.

    EBÜ'L-LAKLAKA: (Müştak Bey’e) Vay namussuz vay!

    MÜŞTAK BEY: Efendim kerem ediniz bendenize. Ben de bilebildiğim kadar size hakikati anladayım.

    EBÜ'L-LAKLAKA: Sus seni gidi sefih! Kadın ninen gibi biçare hatun yalan mı söyleyecek?

    ZİBA DUDU: Efendim bu bu kızı mutlaka almalıdır.

    EBÜ'L-LAKLAKA: Almalı ya! Almazsa ırzına leke sürmüş demek olur. (Mahalleliye) Öyle değil mi komşular?

    MAHALLELİ: Hay hay!

    �8 http://tanzimat.k12.org.tr

    http://tanzimat.k12.org.tr

  • MÜŞTAK BEY: Alamam efendim! Bunda bir yanlışlık var. Zira bana nikah ettikleri kız bu değildir, bunun küçüğüdür. Ben onu isterim.

    EBÜ'L-LAKLAKA: Hayır, sana nikah etdiğim büyük kızdır.

    MÜŞTAK BEY: Değildir.

    EBÜ'L-LAKLAKA: Vay! Sen beni de mi yalancı çıkarıyorsun? Bu ne yüzsüzlükdür!

    BATAK ESE: Efendi, biliyo musunuz ki ben bunun daha bilmem nelerini bilürün. Duravarın size deyivereyin. Bekçi olduğumdan içün? geceleri mahallede dolanurken? buna pat çak sokak ortasında arast gelürin? Bir kere kendiceğine “nereden gelürsün” diye soracak oldum? Bana ne garşuluk virse eyi; taratordan geliyorun demesün mü? Bu beni masharalığa alma dime değül de ne dimektür? Bakın şu ahmaha!

    MÜŞTAK BEY: Vay ferasetli adam vay!

    BATAK ESE: Feres atlu adam sensin, ulan hayvan! Bana gotu alaf söyleyüb durma. Şimdi sana öyle lakırdı demeği gosterürin!

    EBÜ'L-LAKLAKA: Bu herif hem edebsiz, hem deli.

    BATAK ESE: Benim aklıma galır ise hem habishaneye gomalı, hem dımarhane.

    EBÜ'L-LAKLAKA: Bana danışursanız, her şeyden evvel edebsiz ilamını alalım da bir daha mahallede oturtmayalım. Artık istemeyiz!

    MAHALLELİ: İstemeyiz!


    �9 http://tanzimat.k12.org.tr

    http://tanzimat.k12.org.tr

  • Yedinci Meclis (Müştak Bey – Ziba Dudu – Habbe Kadın – Ebü’l-Laklaka – Batak Ese – Atak Köse –

    Mahalleli – Hikmet Efendi)

    ATAK KÖSE: (Arkasında küfe bir elinde kürek bir elinde süpürge ile gelerek) İstemeyiz!

    HİKMET EFENDİ: (Dahi Atak Köse’nin arkasından yetişerek) Ne istemiyorsunuz?

    ATAK KÖSE: Ben ne bileyin! Mahalleli istemeyiz diyor, ben de öyledir diyorun. Elbette onların böyle demelerinde hakkı var.

    HİKMET EFENDİ: Ey mahallelinin neden hakkı var?

    ATAK KÖSE: Hakkı olduğunu pek yavuz bilürin ama bak doğrusu neden hakkı olduğunu bilemen.

    HİKMET EFENDİ: Öyle ise bilmediğin şeye niye karışıyorsun?

    ATAK KÖSE: Vay niye karışmayan? Ben de bu mahallenin galbur üstüne gelenlerinden değil miyim?

    HİKMET EFENDİ: Sen kim oluyorsun?

    ATAK KÖSE: Daha sen benim kim olduğumu bilmeyo musun?

    HİKMET EFENDİ: Hayır.

    �10 http://tanzimat.k12.org.tr

    http://tanzimat.k12.org.tr

  • ATAK KÖSE: Öyleyse sen de bilmediğini niye soruyosun? Hay cahil hay! Şimdi durub da sana anlatak mıyım ki ben dahi öteki mahallede kiracıyın ve bu mahallede süprüntücü başıyın deyin?

    HİKMET EFENDİ: Hay şaşkın hay!

    ATAK KÖSE: Senin de aklın olaydı benim gibi şaşkın olurdun. Maslahatda ne vamış? Hadi oradan süpürüver bakayın…

    EBÜ'L-LAKLAKA: (Müştak Bey’i göstererek) Vay sen şimdi şu gibi bir kabahatliye sahâbet ediyorsun ha? Rıza-yı kabahat ayn-ı kabahattir. Sen de onun gibi cezaya müstahaksın.

    HİKMET EFENDİ: Aman efendi ben kendi kabahatimi anladım ama onun kabahati ne oluyor? Onu anlayamadım?

    EBÜ'L-LAKLAKA: Daha ne olsun? Kendisine nikah etdiğim kızı istemiyor? Anın küçüğünü istiyor? Bu ne dimektir?

    HİKMET EFENDİ: Efendim gazablanmayınız, (Gizlice bir para kesesi göstererek) küçük kızı senden isteriz.

    BATAK ESE: Efandi nedir o? Rüşvet mi alıyo musunuz?

    EBÜ'L-LAKLAKA: (Batak Ese’ye) Ben öyle şey mi kabul ederim istemem. (Gizlice Hikmet Efendi’ye) Yan cebime koy. (Hikmet Efendi keseyi yan cebine koyar.)

    ATAK KÖSE: Gizlice yan cebime ko mu diyo musunuz?

    �11 http://tanzimat.k12.org.tr

    http://tanzimat.k12.org.tr

  • EBÜ'L-LAKLAKA: Hayır. Yan canibimde durma git diyorum. Ta ki benden şübhelenmeyiniz.

    BATAK ESE: Galiba parayı almışa benziyorsunuz.

    EBÜ'L-LAKLAKA: Haşa sümme haşa. Eğer ben paraya elimi sürdümse ellerim kırılsın.

    HİKMET EFENDİ: Aman efendim hakikat her ne ise lâyıkıyla meydana çıkarın ki, ona göre şânınıza düşeni işleyin.

    EBÜ'L-LAKLAKA: Böyle kibarâne yoluyla meramınızı ifade buyuruşunuzdan, gönlümdeki hiddet gitti de yerine merhamet geldi. (Mahalleliye) Yahu mahalleli ben bu işde bir başka dürlü hakkaniyet görmeye başladım. Zira sonradan hatırıma bir şey geldi.

    MAHALLELİ: Nedir o?

    EBÜ'L-LAKLAKA: Kanı nikahını kıydığım “büyük kızdır” diye deminden ikrar etmişdim ya?

    MAHALLELİ: Öyle ya!

    EBÜ'L-LAKLAKA: Fakat büyük kız demekden muradım yaşda büyük değildir. Boyda büyük manasınadır. Zira büyük kız kırk beş yaşını geçmiş olduğu halde damat beyin dengi olamaz. İşte benim bildiğim bu kadardır. Her bir zamanda ve her bir mekânda böyle doğrucasına şehadet ederim.

    BATAK ESE: Siz buncaleyin ikrar etdikten geri biz de kabl ile tasdik ederiz.

    �12 http://tanzimat.k12.org.tr

    http://tanzimat.k12.org.tr

  • MAHALLELİ: Hay hay!

    EBÜ'L-LAKLAKA: (Habbe Kadın’a) Yenge kadın! Boyda büyük, yani yaşta küçük olan asıl gelin hanımı var getir. Kendi elimle damat beye teslim edeyim. Bir daha yanlışlık olmasın. (Hikmet Efendi’ye) Daha başka yanlış olmuş şeyler varsa söyleyin, onları dahi habîce düzelteyim; zira bu makûle hizmette bulunmayı kendime büyük iftihar bilirim.

    BATAK ESE: (Müştak Bey’e) Beğafandi, deminden size dediğim ilafların hepiciği şaga içündü. Sizi gasavatlı vaktinizde gıldurüp eğlendürmek isteyorum.

    ATAK KÖSE: (Hikmet Efendi’ye) Afendi tövbe olsun bir daha mahallenin süprüntüsünden başka bir işe garışırsam adam değilim.


    �13 http://tanzimat.k12.org.tr

    http://tanzimat.k12.org.tr

  • Sekizinci Meclis (Müştak Bey – Ziba Dudu – Hikmet Efendi - Habbe Kadın – Ebü’l-laklaka – Batak

    Ese – Atak Köse – Kumru Hanım - Mahalleli)

    HABBE KADIN: (Kumru Hanım’ı bir halde getirdi ki gâh ağlar gibi gözlerini oğuşturur, gâh bir eliyle yüzünü kapayup parmaklarının arasından yan yan Müştak Bey’e bakar) İşte efendim, asıl gelin hanım!

    EBÜ'L-LAKLAKA: (Habbe Kadın’a) O niye ağlıyor? Sakın damadımızı istememezlik etmesün?

    HABBE KADIN: (Kumru Hanım’la kulak kulağa fısıldaşdıktan sonra) Efendim ağlamasının sebebini sordum anladım. Öyle zannettiğiniz gibi değilmiş.

    EBÜ'L-LAKLAKA: Eyy Nasılmış?

    HABBE KADIN: Ah zavallı dertdi tazecik! Evvel damad beye varamadım diye kahrından pek çok ağlamış. İşte o boş yere dökdüğü gözyaşlarına acıyıp da şimdi ona ağlıyormuş.

    EBÜ'L-LAKLAKA: (Kumru Hanım’a yavaşça) Ağladığını gördükçe yüreğim öyle kalkayor ki merhametden yengeliği kendim edeceğim geliyor. (Kumru Hanım’ı Müştak Bey’le el ele vererek) Alınız efendim, artık yüzünü güldürmenin çaresine bakınız. Hemân hoş-hâl ile geçinmenizi cân u gönülden dua ederim. (Hikmet Efendi’ye) Nice daha bir işiniz kaldı mı?

    HİKMET EFENDİ: Hayır. Fakat güveyi ile gelinden başka evde bulunanların cümlesini beraber götürmenizi rica ederiz.

    �14 http://tanzimat.k12.org.tr

    http://tanzimat.k12.org.tr

  • EBÜ'L-LAKLAKA: Rica ne imiş, emrediniz. (Mahalleliye) Haydi mahalleli! (Ziba Dudu’ya) Haydi kılağuz kadın! (Habbe Kadın’a) Haydi yenge kadın!

    �15 http://tanzimat.k12.org.tr

    http://tanzimat.k12.org.tr

  • Dokuzuncu Meclis (Müştak Bey –Hikmet Efendi - Kumru Hanım)

    MÜŞTAK BEY: (Kumru Hanım’ı koltuğuna almış ve birbirlerine naz ile yan yana bakarak mütehayyir kalmış iken Hikmet Efendi’yi görerek) Vay sen mahalleli ile beraber gitmedin mi? Artık senin burada bir işin kaldı mı ya?

    HİKMET EFENDİ: Hayır, sana bir iki lakırdım var.

    MÜŞTAK BEY: A canım sabah gel de bir iki bin danesini söyle. Bak o zaman nasıl can kulağıyla dinlerim.

    HİKMET EFENDİ: Yok, yok Şimdi söyleyeceğim.

    MÜŞTAK BEY: Ey haydindi çabuk söyle. (Başını Kumru Hanım’dan yana çevirib, Hikmet Efendi’nin lakırdısına kulak vermez.)

    HİKMET EFENDİ: Ey benim sevgili dostum!

    MÜŞTAK BEY: Daha bitmedi mi canım?

    HİKMET EFENDİ: Vay, dur bakalım başlayayım.

    MÜŞTAK BEY: Amma uzunmuş ha!

    HİKMET EFENDİ: Benim gibi bir dostuna danışmadan evlendiğine tövbe mi?

    MÜŞTAK BEY: Aman sen de günah mı çıkarıyorsun nedir bu?

    �16 http://tanzimat.k12.org.tr

    http://tanzimat.k12.org.tr

  • HİKMET EFENDİ: İşte kendi menfaati içün aşk ve muhabbet dellallığına kalkışan kılağuz sözüne itimad edenin hali budur.

    MÜŞTAK BEY: Ah a kardeş gideceğin yere amma geç kalıyorsun haa. Öyle işinden gerü kaldığına asla razı olamam.

    HİKMET EFENDİ: Sen ve ıyâlin birbirinizi birbirinizi tanıdığınız halde evlenirken ne belalara uğradınız bakındık.

    MÜŞTAK BEY: Vay… Evlenmezden evvel istihareye yatmak istiyordum? Her nasılsa unutmuşum. Aman aklımda iken varayım, istihareye yatayım. Göreceğim rüyaları sonra yine sana tabir etdiririm.

    HİKMET EFENDİ: Ya birbirlerinin ahvalini asla bilmeyerek ev-bark olanların hali nasıl olur? Var bundan kıyas eyle.

    MÜŞTAK BEY: (Gözlerini oğuşturarak) Offf nasihat sıkındısıyla bir uykum geldi ki tarif edemem. Ruhsatın olursa azıcık varsam, uyku kesdirsem olmaz mı?

    HİKMET EFENDİ: İşte ben gidiyorum. Var artık ne yaparsan yab. Fakat aldığın dersi unutma ha.

    MÜŞTAK BEY: Adam hiç unutur muyum? Ben o dersi alıncaya kadar az mı zahmet çekdim? Her ne ise… Evlenmenin ilmini pekâlâ öğrendim. Memûl ederim ki ameliyatının güzel icrasında hiçbir kusur etmem.

    �17 http://tanzimat.k12.org.tr

    http://tanzimat.k12.org.tr

  • Vakıf K12 Tanzimat Kitapları

    Bu eser, Vakıf K12’nin Tanzimat Romanları serisi kapsamında Arap alfabesinden

    Latin alfabesine çevrilmiştir. Serimizdeki diğer kitaplara ulaşmak için

    tanzimat.k12.org.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.

    Şair Evlenmesi - Şinasi

    Karabibik - Nabizade Nazım

    Felatun Bey ile Rakım Efendi - Ahmet Mithat Efendi

    Karı Koca Masalı - Ahmet Mithat Efendi

    Ta’aşşuk-ı Talat ve Fitnat - Şemseddin Sami

    Vatan yahut Silistre - Namık Kemal

    Zavallı Çocuk - Namık Kemal

    Afife Anjelik - Recaizade Mahmut Ekrem

    Araba Sevdası - Recaizade Mahmut Ekrem

    Efruz Bey - Ömer Seyfettin

    Hala Güzel - Nabizade Nazım

    http://tanzimat.k12.org.tr