sunum planı
Post on 11-Jan-2016
63 Views
Preview:
DESCRIPTION
TRANSCRIPT
Bu sunum, TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu tarafından 14 Ekim 2009 tarihinde İnşaat Mühendisleri Odası Rüştü Özal Salonu’nda düzenlenen
“Türkiye’de İşgücünün Dönüşümü ve Örgütlenme” başlıklı panelde sunulmuştur.
1) TÜRKİYE’DE İŞGÜCÜNÜN DÖNÜŞÜMÜ- İşgücü ve İstihdam: Temel Veriler
- Cinsiyete Göre Temel Veriler
- Son 20 Yılda Yaşanan İşçileşme Dalgası
- İstihdamın Sektörel Yapısında Değişim
- İşyeri Ölçeğine Göre İstihdam
2) TEMEL SORUNLAR-İşsizlik ve Kayıtdışı İstihdam
- Çalışma Süreleri, Ücretler ve Gelir Dağılımı
- İş güvencesi, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
- Çalışma Koşulları ve Çalışan Hakları
- İşgücü Piyasasında Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği
3) ÖRGÜTLENME- Sendikalaşmanın mevcut durumu
- Özel Sektörde Sendikalaşma
- Sendikalaşma neden bu durumda
- Ne yapmalı?
(Temel Kaynakça: TÜİK, ÇSGB verileri, Liman-İş Sendikası Raporları)
Son 20 yılda işgücüne katılma oranı ve istihdam oranı düşmüş, işsizlik oranı artmıştır. İşgücüne katılma oranı ve istihdam oranındaki düşüşün ana nedeni istihdam olanaklarının zayıflığıdır. Bunun temel dinamiği ise neo-liberal politikalar ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğidir. İşsizlik yapısal ve giderek büyüyen bir sorundur.
İşgücüne Katılma Oranı: İstihdam edilenler ve işsizlerin çalışabilir yaştaki (kurumsal olmayan) nüfusa oranı.
İşsizlik Oranı: Aktif olarak iş arayanların (işsizlerin) işgücüne (işsizler ve istihdam edilenler) oranı
İstihdam Oranı: İstihdam edilenlerin çalışabilir yaştaki (kurumsal olmayan) nüfusa oranı
Yıl İşgücüne Katılma Oranı
İşsizlik Oranı İstihdam Oranı
1988 % 57,5 % 8,4 % 52,6
1998 % 52,8 % 6,8 % 49
2007 % 46,2 % 10,3 % 41,5
2008 % 45,8 % 15,5 % 38,7
Eğitim/öğretim ve emeklilik gibi nedenlerle işgücüne katılmamak, görece olumlu bir durumdur. Çünkü bunlar, eğitim seviyesindeki artışı ya da sosyal güvenlik sisteminin kapsayıcılığını gösterir. Ancak Türkiye’de bu nedenler
2008 yılı itibariyle toplam içinde yüzde 26,8’dir. İşgücüne katılımın düşüklüğünde hala görece olumsuz nedenler ağırlıktadır.
Yıl İş aramayıpçalışmaya hazır olan
Mevsimlik çalışanlar
Ev işleriile meşgul
Eğitim/Öğretim
Emekli Çalışamaz halde olan
Diğer
1989
% 1,7 % 0,3 % 62,1 % 12,8 % 8,2 % 9,5 % 5,9
1998
% 2 % 0,5 % 59,3 % 14,8 % 9,6 % 9,8 % 4,1
2007
% 6,4 % 1 % 45,1 % 13,6 % 13,1 % 12 % 8,6
2008
% 6,7 % 1,2 % 45,2 % 13,9 % 12,9 % 13 % 7,3
Türkiye’de kadınların işgücüne katılımı ve istihdam oranı erkeklere göre çok daha düşüktür. Kadınların işsizlik oranı ise daha yüksek seyretmektedir. Kadınların işgücüne katılım oranı 1950’lerde yüzde 70 civarındaydı. Ancak bu oran bugün cumhuriyet tarihinin en düşük seviyesine indi. Kadınların eğitim seviyesindeki artışa rağmen bu düşüşün yaşanmasında tarımsal nüfustaki düşüş başrolü oynadı. Neo-liberal politikalarla tarımsal nüfus azalırken, ağırlıkla tarım sektöründe istihdam edilen kadınlar, büyük oranda işgücünün dışına çıktı. Sosyal devletin yok edilmesi ve neo-liberal politikalar, geleneksel işbölümü ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile birleşince bu tablo oluştu.
Cinsiyet Kadın Erkek Kadın Erkek Kadın Erkek
1988 % 34,3 % 81,2 % 10,6 % 7,5 % 30,6 % 75,1
1998 % 29,3 % 76,7 % 6,8 % 6,9 % 27,3 % 71,4
2007 % 23,6 % 69,8 % 11 % 10 % 21 % 62,7
2008 % 24,5 % 70,1 % 11,6 % 10,7 % 21,6 % 62,6
İşgücüne Katılma O.
İşsizlik Oranı İstihdam Oranı
Ücret, Maaş ya da Yevmiye Karşılığı Çalışan, Yani Hayatını Emeğini Satarak Kazanan, Türkiye İşçi Sınıfı son 20 yılda,
rakamsal olarak yaklaşık 2 kat büyüdü.
Yıl Toplam Ücretli Sayısı
1988 7.170.000
1995 8.471.000
2002 10.625.000
2003 10.707.000
2004 11.079.000
2005 11.948.000
2006 12.617.000
2007 12.316.000
2008 12.937.000
İstihdam edilen nüfusun çalıştığı işteki konumunda (işçi, işveren, kendi hesabına, ücretsiz aile işçisi) son 20 yılda hızlı bir değişim yaşandı. Kendi hesabına ya da ücretsiz aile işçisi olarak çalışanların payı azalırken, işçi olarak çalışanların
payı arttı. YIL
1988 1998 2008
İŞÇİ (Ücretli/Yevmiyeli) % 40,4 % 44,6 % 61
İŞVEREN % 3,5 % 5,9 % 5,9
KENDİ HESABINA (Esnaf, Çiftçi…)
% 25,9 % 23,6 % 20,4
ÜCRETSİZ AİLE İŞÇİSİ % 30,2 % 25,9 % 12,7
Son 20 yılda yaşanan işçileşme süreci, hem kadınlarda hem erkeklerde görülmektedir. Ancak kadınların işçileşme süreci, erkeklerden daha hızlıdır.
Kadınlar, hızla işgücünden çekilmektedir, işgücünde kalan kadınlar ise ağırlıkla, ücret ya da yevmiye karşılığı çalışmaktadır.
Yıl KADIN (1988)
KADIN (2007)
DEĞİŞİMORANI
ERKEK (1988)
ERKEK (2007)
DEĞİŞİMORANI
ÜCRETLİEMEK ORANI
% 22,7 % 52,7 (+) % 132 % 47,7 % 63,2 (+) % 32
2008 Ücretli/Yevmiyeli
İşveren Kendi Hesabına
Ücretsiz Aile İşçisi
Kadın % 53,2 % 1,4 % 11 % 34,4
Erkek % 63,9 % 7,5 % 23,8 % 4,8
Son 20 yılda tarımda çalışanların toplam istihdam içindeki payı düşerken, sanayi ve hizmetler
sektörlerinde çalışanların payı artmıştır. Hizmetler sektöründeki artış dikkat çekicidir.
Tarım: Tarım, ormancılık, avcılık ve balıkçılık
Sanayi: Madencilik ve taşocakçılığı,imalat sanayi, elektrik, gaz ve su.
İnşaat: İnşaat ve bayındırlık işleri.
Hizmetler: Toptan ve perakende ticaret, lokanta ve oteller, ulaştırma, haberleşme ve depolama, mali kurumlar, sigorta, taşınmaz mallara ait işler ve kurumları, yardımcı iş hizmetleri, toplum hizmetleri, sosyal ve kişisel hizmetler.
YIL TARIM
SANAYİ
İNŞAAT
HİZMETLER
1988 % 46,5 % 15,8 % 5,7 % 32
1998 % 41,5 % 17 % 6,1 % 35,3
2008 % 23,7 % 20,9 % 5,9 % 49,5
Son dönemde kamuda ya da özel sektörde istihdam edilenlerin payı hemen hemen sabit kalmıştır.
Özel sektörde istihdam edilenlerin, işyerine göre dağılımında tarla, sabit olmayan işyeri ve evde çalışanların payının
azaldığı, düzenli işyerlerinde çalışanların payının ise arttığı görülmektedir. Yıl Kamu
Sektörü Özel Sektör
1996 % 14 % 86
2001 % 14,6 % 85,1
2006 % 13,5 % 86,5Yıl Tarla Düzenli
işyeriSabit olmayanİşyeri
Ev
1996 % 50
% 38,6
% 10,3 % 2,1
2001 % 43,7
% 45 % 10,2 % 1,1
2006 % 31 % 59,1
% 8,4 % 1,4
2006 Girişim Sayısı
Girişim Sayısı (%)
Çalışan Sayısı
Çalışan Sayısı (%)
Ücretli Çalışan Sayısı
Ücretli Çalışan Sayısı (%)
Toplam 2 473 841
9 419 476
6 747 521
1-19 2 428 210 % 98.1
5 197 171 % 55.1 2 566 832 % 38
20-49 30 011 % 1.2 959 511 % 10.2 936 237 % 13.9
50-99 7 797 % 0.03 536 764 % 5.7 530 122 % 7.8
100-249 5 165 % 0.02 782 588 % 8.3 779 369 % 11.5
250-499 1 623 % 0.006 558 714 % 5.9 557 810 % 8.3
500-999 652 % 0.002 452 405 % 4.8 452 187 % 6.7
1000-4999 355 % 0.001 631 502 % 6.7 631 400 % 9.3
5000- 28 % 0.0001 300 821 % 3.2 293 564 % 4.3
Gerçek işsizlik oranı resmi işsizlik oranından çok daha yüksektir. Esasında her 5 kişiden biri işsizdir. Türkiye
işsizlikte, OECD birincisi, dünya ikincisidir.
RESMİ İŞSİZ SAYISIRESMİ İŞSİZLİK
ORANITOPLAM GERÇEK
İŞSİZ SAYISIGERÇEK İŞSİZLİK
ORANI
2000 1.4976,5
2,558 10,5
2001 1.9678,4
3,095 12,5
2002 2.46410,3
3,637 14,5
2003 2.49310,5
3,737 15,0
2004 2.49810,3
4,185 16,1
2005 2.52110,3
4,716 16,9
2006 2.4469,9
4,944 18,1
2007 2,37610,3
4,572 17,8
2008 2,55810,6
4,750 182009
(6 aylık ortalama) 3,582 14,8 5,902 22,1
Kayıtdışı istihdam yapısal bir sorundur. İşçiler arasında kayıtdışı istihdam oranı yüzde 25-30, toplam istihdam içinde
kayıtdışı istihdam oranı yüzde 45-50 arasında seyretmektedir.
YIL Ücret ya da Yevmiye KarşılığıÇalışanlar İçinde
Toplam İstihdam İçinde
Yıl
Kayıtdışı İstihdam Oranı Kayıtdışı İstihdam Oranı
1989
% 26,9 % 43,7
1998
% 26,2 % 36,7
2002
% 30,3 % 52,1
2006
% 31,6 % 48,5
2008
% 26,3 % 43,5
Türkiye’de haftalık normal çalışma süresi 45 saat. İşçilere fazla mesainin üst sınırı kadar fazla mesai yaptırılsa bile bir işçinin haftalık çalışma süresi ortalama en fazla 50,2 saat
oluyor. Oysa, Türkiye’de çalışanların yüzde 88,3’ü bu süreden fazla çalışıyor.
Yıl 50 saatten az çalışanlar
50-60 saat arası çalışanlar
60 saatten fazlaÇalışanlar
1994 % 39,2 % 38 % 22,8
2007 % 11,4 % 52,3 % 36,3
(2007) Hizmet Sektörü
Sanayi Sektörü
Tarım Sektörü
Uzun süreli çalışanlar
% 60 % 27 % 13
• Türk-İş’in araştırmasına göre 2006 yılı sonu itibariyle 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 618 TL, yoksulluk sınırı ise
2013 TL’dir.
• 2006 yılı itibariyle ücretli çalışanların yüzde 50’sinin aylık brüt ücreti 698, aylık net ücreti 500 YTL’nin
altındadır. Aynı yıl itibariyle tüm ücretli çalışanların aylık ortalama ücreti net 915 TL’dir.
• Türk-İş’in araştırmasına göre 2009 Temmuz ayı itibariyle dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 738 TL, yoksulluk sınırı 2.404 TL’dir. Aynı dönemde asgari ücret, 546 TL’dir. Aynı
dönemde memurların yüzde 80’inin aylık geliri 1,250 TL’nin altındadır.
Türkiye’de nüfusun yüzde 5’i, nüfusun yüzde 60’ından daha fazla gelir elde etmektedir. En zengin yüzde 5’lik nüfusun geliri en yoksul yüzde 5’lik nüfusun gelirinden 23 kat daha
fazladır
İşçilerin iş güvencesinden yararlanabilmeleri için sigortalı olmaları,
belirsiz süreli sözleşme ile çalıştırılmaları, otuz veya daha fazla işçi
çalıştıran işyerlerinde çalışmaları ve en az 6 aylık kıdeme sahip
olmaları gerekmektedir.
Kayıt dışı olarak çalıştırılan işçiler (her dört işçiden biri),
30’dan az işçi çalıştıran işyerlerinde çalışan yaklaşık 3 milyon
işçi (işçilerin yüzde 45’i) iş güvencesi kapsamı dışındadır.
Kamu çalışanlarının istihdamında iş güvencesinden yoksun bir
modele yönelim vardır. Kamuda memur statüsü dışında çalıştırılan
kamu çalışanı sayısı 168 bin 263’dür ve bu rakam artmaktadır. Uzun
vadede amaç tüm kamu çalışanlarının sözleşme ile iş
güvencesinden yoksun biçimde çalıştırılmasıdır.
2007 yılında Türkiye’de 80.602 iş kazası, 1.208 meslek hastalığı
vakası meydana geldi, bunların 1.044’ü ölümle sonuçlandı.
Bu veriler yalnızca sigortalı işçileri kapsıyor ve bildirim/tespit esasına dayanıyor.
• Türkiye iş kazalarında Avrupa birincisi Dünya üçüncüsü.
• Meslek hastalıklarının yalnızca yüzde 1,4’ü tespit edilebiliyor.
• İşyerinde işyeri hekimi, iş güvenliği mühendisi veya teknik elemanı istihdam edilmesi ve İş Güvenliği Kurulması için, işyerinin sanayiden sayılması, devamlı olarak en az 50 işçi
çalıştırması ve altı aydan fazla sürekli işlerin yapılması gerekmektedir. İşçilerin en az yüzde 52’si bu kapsam
dışındadır. • Tuzla tersanesi, kot kumlama işyerleri buzdağının
yalnızca görünen yüzü…
• Esneklik uygulamaları giderek yaygınlık kazanmakta, çalışma düzeni işçiler aleyhine bozulmaktadır. Düzensiz,
kuralsız bir çalışma ortamı ve ağır çalışma koşulları giderek yaygınlaşmaktadır.
• Çalışma süreleri, fazla mesai ücretleri, haftalık/yıllık izinler ve resmi tatil günleri izinleri, izinde çalıştırmaya dayalı ek ücretler konusunda yaygın biçimde ihlaller yaşanmaktadır.
• Yasalarla güvence altına alınmış haklar sınırlı olduğu gibi bu hakların kullanımı da engellenmektedir (örneğin grev
hakkı).
• Kıdem tazminatı gibi temel haklar tehdit altındadır, işçilere ait fonlar amacı dışında kullanılmaktadır,
a) Türkiye’de cinsiyete dayalı işbölümü ağırlığını hissettirmektedir. İstihdam edilen kadınların yüzde 42’si tarım sektöründedir ve ağırlıkla ücretsiz aile işçisi olarak
çalışmaktadır.
b) Hizmetler sektöründe kadın istihdamının toplum hizmetleri, sosyal ve kişisel hizmetlerde yoğunlaşması, sektörler içinde
de cinsiyete dayalı iş bölümünün sürdüğünü göstermektedir.
Tarım Sanayi İnşaat Hizmetler
Kadın % 42 % 15 % 0,7 % 42,3
Erkek % 17 % 23 % 7,7 % 53,3
Hizmetler
Ticaret, Otel, Lokanta
Ulaştırma, haberleşme, depolama
Mali kurumlar, sigorta, taşınmaz mallara ait işler ve kurumlar, yardımcı iş hizmetleri
Toplum hizmetleri, sosyal ve kişisel hizmetler
Kadın % 31,7 % 3,7 % 13,8 % 50,8
Erkek % 47 % 12,3 % 10,3 % 30,3
Eşitsizlik kendini mesleki dağılımda ve yükselme/terfide de
göstermektedir. Üst düzey yönetim kademeleri, erkek ağırlıklıdır.
Kadınların istihdam içindeki payının yüzde 26,4 olmasına rağmen,
nitelik gerektirmeyen işlerde kadın istihdamı bu oranı aşmaktadır.
2008 Kanun yapıcılar, üst düzey yöneticiler ve müdürler(toplam içindeki pay)
İstihdam edilen kadın ve erkekler içinde bu grubun payı
Kadın % 9,9 % 3,3
Erkek % 90,1 % 10,7
2008 Nitelik gerektirmeyen işlerde çalışanlar (toplam içindeki pay)
İstihdam edilen kadın ve erkekler içinde bu grubun payı
Kadın % 32,2 % 17,9
Erkek % 67,8 % 13,6
Sosyal güvenlikte de benzer bir tablo söz konusudur. Kadınlar erkeklere nazaran daha çok kayıt dışındadır.
Kadınlar, erkeklere nazaran daha düşük ücret almaktadır. 26 farklı mal ve hizmet üretimi alanının 19’unda kadınların
ortalama ücretleri, erkeklerin ortalama ücretlerinden düşüktür.
İstihdam edilen her üç kadından biri ücretsiz aile işçisidir ve ücretten yoksundur. Ücretsiz aile işçisi kadınların yüzde
74’ü kayıt dışı istihdam edilmektedir.
2008 Erkek Kadın
Kayıtlı İstihdam % 61,9 % 41,6
Kayıtdışı İstihdam % 38,1 % 58,4
• TÜİK verilerine göre 2006 yılı sonu itibariyle çalıştırılması yasak olan yaşları 6 ile 14 arasında değişen 320 bin çocuk çalışmaktadır. Yani 15 yaşından küçük her 1000 çocuktan 25’i çalıştırılmaktadır.
• Yaşları 15 ile 17 arasında değişen 638 bin çocuğun istihdam alanı ve koşulları, çalışma şartları ve ücretleri açısından ciddi sorunlar ve hukuk ihlalleri söz konusudur.
• Uluslar arası sözleşmelere göre 18 yaşından küçük herkes çocuktur. Yetişkinlerin istihdam edilemediği Türkiye’de yaklaşık 1 milyon çocuk çalışmaktadır.
• İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nin hazırladığı Çocuk ve Genç İşçiler Anketi Raporu (2009) kapsamında görüşülen 117 çocuk ve genç işçinin 53’ü çalışmaya 5-12 yaşları arasında başlamıştır, çocuklar düşük ücretlerle, ağır çalışma koşullarında ve günde 18 saate varan çalışma süreleri ile çalıştırılmaktadır.
• TÜİK verilerine göre (2002) nüfusun yüzde 12,29’u engellidir.
• Engelli nüfusun yüzde 78,29’u işgücüne dahil değildir.
• İşgücüne dahil olan engelli nüfusun yüzde 15,46’sı işsizdir. Engellilerin işsizlik oranı genelden daha yüksektir.
• Engelli istihdamı zorunluluğu hem kamuda hem özel sektörde yerine getirilmemektedir. Kamu işyerlerinde 32
bin engelli istihdam edilmesi gerekirken bu sayı 4 bin 505’tir.
• Engelli nüfus, eğitim olanakları ve mesleki rehabilitasyondan büyük ölçüde yoksundur.
1980’lerin sonundan itibaren özelleştirmeler, neo-liberal politikalar ve sendikasızlaştırma uygulamaları nedeniyle sendikalı işçi sayısı
gerilerken, toplam işçi sayısı artmış, sonuçta sendikalaşma oranı radikal biçimde düşmüştür.
Sendikalaşma ne durumda?
Yıl TİS Kapsamındakiİşçi Sayısı
Toplam İşçi Sayısı(Ücretli/Yevmiyeli)
Sendikalaşma Oranı
1988 1.591.360 7.170.000 % 22,2
1995 1.144.989 8.471.000 % 13,5
1998 1.209.155 9.712.500 % 12,4
2002 1.007.305 10.625.000 % 9,5
2006 902.247 12.617.000 % 7,1
2008 750.018 12.937.000 % 5,8
Özel sektörde çalışanların sayısı hızla artarken, sendikalı işçi sayısı düşmekte, sendikalaşma oranı kaçınılmaz olarak gerilemektedir.
Özel Sektörde Sendikalaşma
Yıl
(Ekim ayı verileri)
TİS Kapsamındakiİşçi Sayısı
Özel Sektörde Çalışan İşçi Sayısı(Ücretli/Yevmiyeli)
Sendikalaşma Oranı
1995 437.788 5.584.000 7,8
2002 415.972 7.483.000 5,6
2004 401.002 8.510.000 4,7
2006 399.656 9.918.000 4
2007 361.430 10.572.284 3,4
1) Temel neden neo-liberal dönüşüm ve 12 Eylül’den bu yana fiilen yaşama geçirilen sendikasızlaştırma politikasıdır.
2) Esnek çalışma uygulamaları, işsizlik, çocuk emeğinin yaygın kullanımı, taşeronlaştırma ve üretim zincirlerinin parçalanması süreci sendikalaşmayı zorlaştırıyor.
3) Özelleştirmeler, kamuda resen emeklilik uygulamaları, kamuda işçi istihdamına konulan sınırlar, sendikalaşmayı
geriletiyor.
4) Ulusal mevzuatın kayıt dışı istihdam edilenlerin sendikalaşma hakkını tanımaması, dört işçiden birini
kapsam dışı bırakıyor.
5) Kamu çalışanlarının grevli ve toplusözleşmeli sendika hakkını kullanmaları engelleniyor.
6) İşçilerin sendikalaşmasına ilişkin yasal düzenlemeler, sendikalaşmayı kolaylaştırmak yerine zorlaştırmaktadır. Yasal mevzuat, uluslar arası standartlardan uzaktır.
7) Özel sektörde sendikalaşma, işverenler tarafından fiilen engellenmektedir. İşverenler sendikalaşmayı engellemek için (en az) 41 farklı yönteme başvurmaktadır.
8) Her yıl Türk-İş ve DİSK’e bağlı sendikalara üye oldukları için 10 bin işçi işten atılmaktadır. Etkin sendikal iş güvencesi yoktur.
9) Sendikalar, süreci tersine çevirecek politikalara sahip değildir. Sendikaların yapısal sorunları, başlı başına bir engeldir.
10) Sendikal bilinç ve deneyim zayıftır. Yukarıda sıralanan sorunlar, sendikalaşmaya sıcak bakılmaması sonucunu doğurmaktadır.
• Çalışma yaşamının tümünü kuşatacak kadar kapsamlı,
• Çeşitli alanların/işkollarının/çalışan gruplarının/yerellerin özgünlüklerini, sorunlarını ve ihtiyaçlarını göz önüne alan,
öznel/yerel olan ile genel olan arasındaki bağı kuran
• Toplumsal cinsiyet eşitliğini merkeze alan
• Alanın bilgisi ile deneyimini birleştiren
• Ülke ve dünya ölçeğindeki politikalar ve gelişmeler ile emekçilerin sorunları arasındaki bağı canlı tutan
• Ulusal ölçekteki mücadele ve örgütlenmeyi uluslararası ölçeğe taşıyan, enternasyonal bir zemine oturan
• Farklı toplumsal kesimler; gençler, engelliler, emekliler, üretici çiftçiler, küçük esnaf ve işletmeciler, işsizler ve yoksullar ile
emek mücadelesini doğrudan ilişkilendiren; tüm ezilenlerle/dışlananlarla birleşen
• Farklı toplumsal mücadele/örgütlenme alanları ile ilişki içinde olan ve bunlarla birleşmeyi hedefleyen
• Yerkürenin sürüklendiği ekolojik yıkıma karşı mücadele eden,
• Aşağıdan yukarıya doğru sendika, meslek örgütü, uzmanlar, bilim insanları ve her alandan işçinin/emekçinin katılımıyla
oluşturulmuş
• Emekçi sınıfların hak ve çıkarlarını merkeze alan, sınıfsal tutumundan taviz vermeyen, emeğin siyasetini yapmaktan
çekinmeyen,
Bir yandan sineklerle mücadele ederken bir yandan da
bataklığı kurutup bir orman yeşertmeyi amaçlayan,
demokratik ve katılımcı
bir emek ve örgütlenme politikası/programı ve
bunu yaşama geçirmek için oluşturulacak kapsamlı
bir birliktelik ve ortak örgütlenme/mücadele hattı…
top related