yazilmislar siir kitabi
Post on 20-Mar-2016
244 Views
Preview:
DESCRIPTION
TRANSCRIPT
Artakalan
seni benden çıkardığında artakalan
sıfır öyle doluyum senle.
anne
ne sırtıma koyduğun havlular çıktı aklımdan ne de elime tutuşturduğun yağlı ekmekler.
camdan "eve gel" bağırışların bile kulaklarımda
sen komşuya giderdin beni de alıp yanına, ve o zaman tutardın en çok ellerimi sıkı sıkıya ben senin ellerindeki teri bile unutmadım.
şimdi torunun oldu biliyor musun?
3 yaşında. her elini tuttuğumda sen geliyorsun aklıma.
ama şimdi büyük olan benim elim. ben senin ellerinin büyük olduğu zamanları özledim. ben senin benim yanımda olduğun halini özledim.
Sil baştan
seninle ilgili ne varsa aklımda dünden kalan uyanınca silip atıyorum bir bir kafamdan.
hayata sensizmiş gibi başlayıp, seni yeniden bulmak gibisi yok.
kaybettiğini sandığı oyuncağını
koltuğun altında bulan 5 yaşındaki çocuk heyecanıyla seviyorum seni.
sil baştan, her gün.
Huzur
hayatın gürültüsünden kurtulmak için camları kapatmak yetmiyor çoğu zaman. evin içini de huzurla doldurmak gerekiyor.
sen varken olduğu gibi.
ben senin gürültünde buldum huzuru.
Ezber
şu hayatta ben bir tek senden geçemedim.
o yüzdendir sabah akşam sana çalışmam. anlayamadığım yerlerini ezber etmem.
seni tekrar etmem. ama şimdi fark ediyorum ki
seni ezberlemek değil öğrenmek lazımmış.
şu hayatta ben bir tek senden kaldım.
sanırım sende de kalacağım.
Gitme
.... gideceksen git, durma hiç
ama bana sorarsan gitme. ....
Sebepsiz
sebepsiz gitmezsin sen, bilirim. vardır bir sebebi bu sessiz sedasız gidişin.
benim gündüzlerim karanlık
gecelerim kapkara olurdu bilirsin. yaktığım sigaralar bitmez
dumanım eksik olmazdı başımdan. evin içinde bir o odada bir bu odada tünerdim
düşüncelerimin üzerine. oturdum mu camın önüne
kalkmazdım uykusuzluktan ağlayana kadar gözlerim. sen gelirdin sık sık üstümü örterdin
üşümezdim ki ben hiç…
sebepsiz gitmezsin sen, bilirim. vardır bir sebebi bu sessiz sedasız gidişin.
benim gündüzlerim karanlık gecelerim kapkara olurdu bilirsin
şimdi sen gittin…. karanlık daha ne kadar kararır ki?
Sadece
poyraz çıktığını ağaçların sola eğilmesinden anlıyorum.
sesini duymadan, soğukluğunu hissetmeden, saçlarımı dağıtmadan.
evimin içinde, camın önünde, elimde bir fincan çayla.
ne zamandır böyleyim ben, sadece görerek yaşıyorum dünyayı.
sadece bakarak anlıyorum olan biteni. ne bir dokunma var,
ne bir işitme, ne bir tatma....ne bir başka bir şey.
senin ardından,
sadece görerek yaşıyorum dünyayı. senden sonra her ses cızırtı,
her dokunuş dikenli tel oldu bana. akşama kadar katran yiyorum ben,
senden sonra.
Defalarca
içini boşaltmadan anlamını kaybetmeden çok tekrara girmeden
gına getirmeden usandırmadan gücendirmeden korkutmadan her gün taptaze her gün yepyeni her gün sımsıcak
ve sade ve tamam
ve her şekliyle seviyorum seni seni seviyorum seviyorum
seni
Cehalet
cehalet, seni bilmemekmiş meğer. acırım cahil kalanlara…
Bildiğin
üzerinden kaç sevgili, kaç aşk geçti hatırlamıyorum.
üstelik hayatıma giren ilk kadın da değildin. bildiğin sıradan, düz saçlı, ince uzun parmaklı bir kızdın.
ne çok şey bilirdin, ne çok konuşurdun.
haftada iki kez yüzünü gösterir, geri kalanında kaybolurdun.
sıkıntı basıyor der tiyatroya gitmezdin, sonunu getiremiyorum der kitap okumazdın,
filmlerin sonun söyler, sahilde 15 dakika yürüyemezdin.
bildiğin sıradan, kahverengi gözlü, kumral bir kızdın. ama gittiğinden beri hayatıma giren tüm kızlar
sen olsun istiyorum. seninle birlikteyken içime yer eden huzuru
ana kucağında bile bulamıyorum. sen içime yer etmeden, hayatıma sızmışsın
şimdi şimdi fark ediyorum. üstelik hayatıma giren ilk kadın da değildin.
bildiğin beyaz tenli, kısa boylu, ürkek bir kızdın.
Zaman
göreceli dedikleri bu olsa gerek görmeye görmeye unuttum seni zamanla.
Nerede
yağmurda hüzün yok aslında, ya da sonbaharda. ne karanlık ürkütücü ne aydınlık mutluluk.
ben ki yazın gelmesine sevinemiyorum nerede seni unutmak.
Aşk
sen aşkın tarifisin benim için. onu en güzel anlatan,
onu en güzel yaşatan sensin. ellerinde aşkın dokunuşu
gözlerinden aşkın bakışı var. sözlerin aşkın konuşması kokun aşkın kokusu senin.
sen aşkın tarifisin, aşk sensin benim için. olmaya doyamadığım.
Kabul
senin olmamansa beni yalnız bırakan ben ona da razıyım.
içinde sen olan her şey kabulüm.
Zaaf
zaaflarım var benim başını senin çektiğin.
Dertleşmek
sadece dinleyenlerle dertleşince ne kimse yargılıyor seni, ne kimse sıkılıyor senden.
öylece susup dinliyor sadece. ondandır hiç sevmediğim halde
balkonuma bi' dünya çiçek koymam.
Beklemek
beklemekten evvel, birinin gitmiş olması koyuyor insana.
sen gitmemiş olsan kimi beklerim ki ben?
yollara bak dur.
Kalmak
kalan ben olunca ardın sıra terk edilen de ben oldum. kal diyebilseydim sana
ne giden olurdu, ne kalan,
ne terk edilen, ne terk eden.
şimdi her şey benim suçummuş gibi.
sanki.
Gitmek
gitmek, hep zıt yönlere mi?
aynı yönde gidebilseydik eğer pişman olduğunda yanında olabilirdim.
şimdi nerede olduğunu bilmeden piman olmuşsun kime ne fayda?
Hediye
sevgili sana verilmiş hediyedir. hediye gibi davran.
kırdığında vazgeçmemesini, yapıştırmasını bil.
Eşim
hafifliği senin yüzündendir omuzlarımdaki yükün, ve sensin sebebi her sabah aynadaki bir çift gülen gözün.
sen benim hayatımdaki tek pişmanlıksın neden daha önce bulamadım dediğim.
bu kadar yumuşak eller bu kadar dalgalı saçlar
böylesine sıcak bir yürek... herkesin yanındaki mi böyle?
yoksa sen sadece benim yanımdaki misin?
hafifliği senin yüzündendir omuzlarındaki yükün ve sensin sebebi ezilmeyişimin bu kavga içerisinde.
sen benim hayatımdaki tek pişmanlıksın neden daha önce bulamadım dediğim.
sen benim bir ömür yaşamayı göze aldığımsın.
korkmuyorum! varsın ben varsam bu ömür seninle birlikte olsun. bu ömrün bir ucundan tutan sen değil misin?
sen benim hayatımdaki tek pişmanlıksın.
Günaydın
dünyanın neresine gitmiş, ve hangi mevsimi yaşıyor olursan ol.
duvarındaki, kolundaki,
vitrinindeki saat hangi dilimin üzerinde olursa olsun. kafanı kaldırdığında gördüğün güneş,
karanlıksa ay, kapalıysa bulut nerde olursa olsun.
ve sen kimin yanında, koynunda,
ellerinde olursan ol. benim burada vakitler sabahsa,
sana da günaydın. ben seni benim yanımda bilerek sevdim hep.
Ölüm
yakışmıyorken hiçbir insana, en çok sana yakışmadı ölüm.
çık gel diyeceğim...
kapıları bulamazsın sen,
Özledim
bilmiyorum...altı ay oldu herhalde. bir gece vaktiydi, saat 11 civarları.
gittin. sen gitmeseydin,
ben gönderecektim seni. çok kızmıştım sana.
şimdi dön diye
yollarına uzanasım var. bilemezsin
öyle özledim seni.
Yokluyor
seni hatırlayan birilerini görmedikçe, seni hatırlatan yerlere gitmedikçe, senin sevdiğin yemekleri yemedikçe, senin güldüğün filmleri izlemedikçe, senin çıktığın balkona çıkmadıkça,
senin kokunun olduğu odaya girmedikçe, senin gözlerinin durduğu aynaya bakmadıkça, senin dokunduğun yerlere dokunmadıkça, seni kimse sormadıkça hatırlamıyorum seni
unuttum. sadece ara ara yokluyor.
ibadet gibi.
Kim
şimdi bırakıp gitsem her şeyi kim sorabilir bana niye diye? kim bakakalır ardımdan? kim gitme diyebilir bana?
kim koşar gelir gittiğim yerlere? kim döndürür beni geri?
kim derdimi sorar? kim omzuna yatırır beni?
kim siler gözyaşlarımı; tamam geçti diye? kim avutur beni?
öylesine yalnızım işte
şimdi bırakıp gitsem her şeyi kim bilir benim gittiğimi?
Senden ayrı geçen zamanlarım
seni düşünmekti, senden ayrı geçen zamanlarım,
seninleyken. sen gittin gideli
sen oldu tüm zamanım. geçmek bilmeyen.
Senden sonra
senden sonra seni hiç düşünmedim!
diye diye her gecemi seninle doldurdum.
senden sonra
bana seni soran herkese bilmiyorum yerini dedim unttum ki yüzünü bile
ellerini unuttum ki dedim bana seni soran herkese hiç düşünmüyorum onu
diye diye her gecemi seninle doldurdum.
II
senden sonra hep geri gittim ben.
meğer sen benim ulaşabileceğim
en uzak aşkmışsın.
III
senden sonra eskiciye verdim senden kalanları. mandal aldım yıllık aşka ve leğen
Diyelim ki?
diyelim ki, ben unuttum seni,
hayatıma hiç girmedin farz ettim. diyelim ki,
unuttum gidişini, gülüşünü, dudaklarını, ellerini,
sözlerini unuttum. hadi diyelim ki
tamamen çıkarttım seni hayatımdan, yok saydım, sildim.
sen ne kazanacaksın bundan? senin benim ağlamalarımdan haberin mi var?
Ayrılık korkusu
ben seni sevmemişim aslında, senin bu evde olmanı sevmişim.
Olurda bir gün
olurda bir gün geri dönmek geçerse aklından,
gülümseyerek hayallerini kurarsan beni ilk göreceğin anın. ellerimi tuttuğunu, gözlerime baktığını,
iki çift laf etmenin ne tatlı olduğunu düşlersen.
ve dudaklarını yoklarsa parmakların benim dudaklarımmışçasına
hiç düşünme kalk gel. ben senin beni bıraktığın günde yaşıyorum.
seninle birlikte zaman da gitti.
Sızı
ağrının daha incesi bu içime oturan. durduğu yerde durmayan, baştan ayağa dolaşan.
ağzımdan çıktığında küfür, elimden çıktığında dayak,
ayaklarımdan çıktığında kaçmak olan. ağrının daha zarifi bu içime oturan.
günden güne yer eden, uykuda bile burdayım diyen. gözlerimden çıktığında öfke, kulaklarımdan çıktığında ateş,
parmaklarımdan çıktığında sıkmak olan. ağrının daha ağırı bu içime oturan.
sen gittikten sonra gelen, gideceğe benzemeyen.
Sözler
bulutlar yağmur bırakmıyorsa, varsın hiç olmasınlar daha iyi
ya da güneş ara sıra çıkaracaksa kafasını hiç doğmasın.
gökkuşağı sadece yağmuru bekleyecekse çıkmak için, çıkmasın.
ve sen benden bir söz bekliyorsan dönmek için,
dönme. giderken tükettim ben sana ait tüm sözlerimi.
Anılar
anılarımdan seninle olanları çıkardıktan sonra
daha rahatım. yüzüm daha çok gülüyor,
rengim yerine geldi, bacaklarım artık titremiyor. daha çok çıkıyorum sokağa,
kedi bile seviyorum. komşularıma selam veriyorum, bakkalla sohbet ediyorum, balkonumda çay içiyorum.
anılarımdan
seninle olanları çıkardıktan sonra daha rahatım,
gözlerim dalıp dalıp gitmiyor. haftada bir evi arıyorum, hal hatır soruyorum. sen çok değiştin,
böyle iyi diyenler arttı. artık insanlara cevap veriyorum.
anılarımdan
seninle olanları çıkardıktan sonra daha rahatım,
ama bıraktığın boşluk öyle böyle dolacak gibi değil. günümün hala 20 saati sen.
üstelik artık anılarımda bile yokken.
seni nereden söküp atmam lazım ki?
El falı
ben ne anlarım el falı bakmaktan,
senin ellerini tutacak olmamdan başka?
o da yeter bana.
Aykırı
bu kadar kötülükten sonra sana yaptığım gitmiş olman mantıklı ama
kalbimin işleyişine aykırı.
Geriye ket vurma
bir saatten sonra zaman, kayıveriyor ellerinin arasından.
tutamıyorsun. geçse diye beklediğin zamanın
arkasından koşuyorsun bir süre sonra.
gelecek tahminleri yerini geçmişin özlemine bırakıyor.
hayalindeki sevgili mazinde kalıyor. istediğin şeyler
yaşanmışlıklar hanesine yazılıyor. ve nefret ettiğin günler
yüzünde bir gülümseme bırakıyor.
işte o zamanlarda diyorsun yaşlanmışım diye.
ama yaşadıkça bu hayatı daha, bu günlerini anar oluyorsun zihnin geriye ket vuruyor
sen ileri gidiyorsun.
bir saatten sonra zaman, kayıveriyor ellerinin arasından.
tutamıyorsun. koşmak için mecal kalmıyor dizlerinde.
Apar topar
portakalı soyup başucumuza koyduğumuz zamanlardan beri, seni sevdiğimi, çocuk bile olsan sen de biliyordun.
şimdi babanın tayini başka vilayete çıkmış gibi, apar topar bu gidişin niye?
sen hiç mi dönmezsin? ...
Hep seni seviyorum diye
başıma ne geldiyse senden sonra, hep sana bağlıyorum
arsızca.
hoşuma gidiyor seninle ilgili olması her şeyin.
ve hoşuma gidiyor tüm yolların sana çıkması.
biliyorum aslında seninle ilgili bir şeyler
ya da sana çıkan yollar yok. biliyorum aslında seni olduğu yerden alıp olmadığın yerlere koyanın ben olduğumu, ve biliyorum aslında sen bir gün gideceksin.
olsun ben hep güneşin seni seviyorum diye doğduğuna ben hep yağmurun seni seviyorum diye yağdığına ben hep çocukların seni seviyorum diye güldüğüne
inanacağım.
hoşuma gidiyor seninle ilgili olması her şeyin.
ve hoşuma gidiyor tüm yolların sana çıkması.
sen o yolun bir köşesinde olmasan da.
Ağzının kokusu
yağmur damlaları üşütür oldu beni nice zamandır. ve her sokağa çıkışım bir eziyet şöleni.
eve gelip ağlamalarım arttı caddenin başında yığılıp kalmalarım.
tık nefes oldum diyorum kendi kendime. kesekağıdı aldım eve, panik atak nöbetlerimde.
penceremin pervazı simsiyah oldu, kül. tahta kapı süveleri vernik istiyor.
ve dahi en sonunda sattım televizyonumu, lambalı radyomu.
sessizlik bu evin demirbaşı oldu ve dahi sensizlik...
***
gece gece yatağımdan fırlayıp tekrar uykuya daldığımı hatırlamıyorum.
ama yapıyorum biliyorum. yatağımın bir yanı boş kaldı kalalı
sabahları kendimi boş tarafta buluyorum. sen olsaydın, tutardın beni
öper uyandırırdın. senin olmadığını ağzımda ağzının kokusu olmadığından biliyorum.
***
gece gece yatağımdan fırlayıp sana baktığımı hatırlamıyorum. sana bakmayalı o kadar oldu ki, sana baksam seni hatırlar mıyım?
onu bile bilmiyorum.
***
gittiğin yerlerde sana bakanlar var mı?
kim bakabilir ki sana, gece gece yatağından fırlayıp
benim baktığım gibi?
***
penceremin pervazı simsiyah oldu, kül. ben ona bakıyorum
geleceğimmişçesine, simsiyah...
Pılı pırtı
sonbahar oldu mu sarışın ol gel bana.
dökülen yapraklar gibi, akşam üstü gökyüzü gibi.
gözlerinde dünden kalma kurumuş gözyaşları,
ve ellerinde tütün sarısı. sonbahar oldu mu serin ol gel bana.
deniz tarafından esen poyraz gibi, ayrılığın ardından kalan ürperti gibi. dilinde eskilerden kalma bitmiş
sözler, ve içinde kömür közü.
***
sonbahar oldu mu gel bana. sadece gel.
neyin var neyin yok kimin umrunda? sen gel
İyi değilim senden sonra
bulutların yaptığı şekiller, hep seninle ilgili, sen gittin gideli.
kah gözün oluyor biri, kah birisi dudakların.
yağmur düşüyor buralara, ağlıyorsun sanıyorum.
rüzgar estiğinde senden fısıltılar duyuyorum.
***
iyi değilim senden sonra. güneş doğuyor ben uyuyorum.
ay çıkıyor uyanıyorum. sokağa bakıyorum, uzayan gölgeler
tıpkı senin kaşların
***
iyi değilim senden sonra. balkonumdaki sarmaşıklar
tıpkı senin ellerin...
***
gelecek misin?
Hele bir dön
gece olunca sokaktan gelen her ayak sesi, yağmur yağarken açılan her şemsiye,
gökkuşağındaki her renk, plajda koşuşturan her çocuk, gizli saklı öpüşen her çift, ve dahi dökülen her yaprak
bana hep sen.
***
sen gittin gideli buralarda her şey sen.
***
dönersen nasıl unutturacaksın bakalım bana deniz kokusunu?
Öylesine
öylesine çaresiz ardına bağlanmışım ki bu hayatın.
ipi kesip atamayışım, beni götürdüğü yerleri görmek isteyişimden.
kan revan içinde, her yanım acı dolu.
Kelimeler
senin için özel kelimelerimdi onlar, daha evvel kimseye söylemediğim,
senin için sakladığım. şimdi sen hoşçakal demiş gidiyorsun, seni seviyorum desem kime fayda?
sen benim ruh ikizimsin desem neye fayda?
***
gitmemen için kaç kelime saklamıştım oysa, içimin sessiz köşelerine.
bulup çıkarsam gitmez misin? söylesem yüzüne karşı,
belki kalır mısın?
***
gittiğin yerde içimin bir kıyısı yok ki kelimelerim karaya vursun...
Bile bile
bilmiyorum. belki büyük bir ayrılık yaşamayışımdandır,
içip içip unutmak istemeyişim. insan bilmediği şeylerin,
nasıl geçeceğini de bilmiyor. en kötüsü,
acı geçtiğinde ardında bıraktığı izin kendinden de büyük olması.
etten sökülen çivinin yeri alçı tutmuyor. kapanan her acının harcı
er geç düşüyor.
****
sen biliyor muydun, gittiğinde ardında büyük bir oyuk bırakacağını?
****
bile bile mi gittin?
ARKA KAPAK
Normalde burada yazarın kısa bir biyografisi falan olur ama biz sadece baskı formatına uygun diye ekledik bu kapağı. Dolayısıyla koymaya, yazmaya bir şey bulamadık. Kitabı okuyup, çok beğenmiş kişilerin görüşlerine falan yer verelim dedik ama daha önce bu kitabı okuyan kimse olmadığı için orada da sıçtık
affedersiniz. E ne oldu? İşte böyle saçma sapan bir arka kapak görüntüsü oluştu. Bari ayıp olmasın diye yazar hakkında bir iki çift laf edelim:
Kendisi yaşlıca, efendi, hoş bir insandır. Yazdığı şiirlerde bir yedi meşaleciler, beş hececiler, garip akımı tadı bulmak mümkün değildir. Aslında şiirlerinde
herhangi bir tat bulmak mümkün değildir. İş yerinde canı sıkıldıkça düşünmeden yazdığı saçma sapan şiir demeye dilimin bile varmadığı şeylerdir
bunlar. Ama yine de adam emer vermiş yazmış, ne diyeydim? Yazma mı diyeydim?
Demedim ve o da yazmış işte. Şimdi siz de bir solukta okuyup bitirin ki kaderinizde yazılı bu görevi de ifa etmiş olun. Kulaktan kulağa yayılmasın bu kitap, okuyan bir ömür sussun. Yıllar sonra internet kazıldığında derinlerde bir
yerlerde bulunsun belki o zaman biraz kıymeti olur.
Sevgiyle kalın.
Şahap İNTIMİSY
top related