bİlİmsel sistemlerde biyoparçalanabilir sentetik ve doğal...
TRANSCRIPT
FABAD J. Pharm. Sci., 24, 109-123, 1999
SCJENTIFIC REVIEWS /BİLİMSEL TARAMALAR
İlaç Taşıyıcı Sistemlerde Kullanılan Biyoparçalanabilir Sentetik ve Doğal Polimerler
Melike TUNÇAY*, Sema ÇALIŞ**0
İlaç Taşıyıcı Sistemlerde Kullanılan Biyoparçalanabilir Sentetik ve Doğal Polimerler
Özet : Son yıllarda, terapötik ilaç taşıyıcı sistemlerin fornıülasyonlarında polimei-ik taşıyıcıların ku!Lanunları, sağladıkları bazı üstünlükler nedeni ile çok yaygınlaşınış dııruındadır. Polimerik sistemler içerisine yerleştirilen ilaçlar spesifik organlara hedeflendirilebilmekte ve ilaçların sürekli salırnını sağlayabilmektedir. Hedefiendirilmi,~ taşınma etkin terapötik dozu azaltn1-akta ve etki bölgesine ulaşınadan önceki nıetabolik transfornıasyonu da elimine etJnektedir. Bu anıaçla kullanılan polimerlerde "biyolojik sistemle geçinıli" olma ve "biyolojik olarak parçalanabilnıe" aranılan en öneınli özelliklerdir. Son yıllarda ınikroküreler nıik
ropartiküler taşıyıcı sistemler içinde biyolojik parçalanabilen polimerler ile formüle edilen en popüler ilaç şekilleri olarak kabul edilmektedir. Bu derlemede, mikropartiküler taşıyıcı sistemlerin hazırlanmasında kullanılan sentetik ve doğal ınatriks maddelerinin genel özellikleri hakkında bilgi verilmiş ve bu ınatriks maddelerinden gününıüzde sık kullanılanlarına
örnekler verilmiştir. Sentetik matriks nıaddelerinden; laktid/glikolid kopolinıerler, poli (ortoesterler), polianhidritler, poli (alkil si- · yanoakrilatlar), doğal nıatriks maddelerinden; albıımin, ni_1\'asta, kolajen, jelatin, aljinat, kitosan özellikleri ve literatür örnekleri verilerek özetlenmiştir. Anahtar kelimeler: Mikroküre, biyoparçalanabilir
polimerler, polimerik taşıyıcılar, doğal ve sentetik polinıerler.
Geliş Tarihi Kabul Tarihi
GİRİŞ
16.7.1998 14.01.1999
Günümüzde ilaç araştırmaları, etkin maddeyi vücudun istenilen bölgelerine hedeflendirerek, orada toplanmalarını ve kontrollü salınmalarını sağlayan
Biodegradable Synthetic and Natura! Polymers Used in Drug Delivery Systems
Summary : In recent years the use of polynıeric carriers in therapeutic drug delivery· systeıns has gained widespread application due to their advantages. The drugs which are loaded in polymeric systeıns can be targeted to specifıc organs and provide controlled release. Targeting of dnıgs elinıinates the ınetabolic transfonnation of drııgs before reaching a spec{fic site as well as decreasing the effective therapeutic dose. Biocompatibility and biodegradability are the nıost importantformulation parameters of these poly1neric systems. Aman~ rlıe polymeric microparticulate systenı.s, micro.spheres are accepted as tlıe most popular. in this review, brief infonnation is given on the general characteristics of the synthetic and natura! nıatrix nıaterials used in the preparation of the nıicroparticıılate delivery systerns and samples are shown of synthetic and natura! 1natrix nıaterials in freqııent use recently. Lactiddglycolide copolymers, poly ( orthoesters}, polyanhydrides, and poly alkyl cyanoacrylates as synthetic rrıatrix nuıterials, albıımin, starch, collagen, gelatin, alginate, ond chitosan as natura! 1natrix nulferials are described -.,vith their characteristics and references. Key words: Microspheres, biodegradable polynıers, natura!
and synthetic, polymers, bioerodable polynıers, polymeric carriers
polimerik ilaç taşıyıcı yeni sistemlerin üzerinde yo
ğunlaşmaktadır.
Biyolojik parçalanabilen materyaller biyomedikal uygulamalar için uzun yıllardır kullanılmaktadır.
* Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Mikrobiyoloji ABD. 06100 Sıhhiye, Ankara. ** Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji ABD. 06100 Sıhhiye, Ankara.
° Corrcspondence
109
T unça y, Çalış
Yine son zamanlarda biyolojik parçalanabilen doğal veya sentetik kaynaklı polimerik mikropartiküler sistemlerin ilaç salım ve hedeflendirme alanlarında kullanımı giderek yaygınlaşmış durumdadır. Biyolojik olarak parçalanabilir terimi farmasötik ve medikal uygulamalarda olduğu kadar tarım ve çevre uygulamaları açısından da çok önemli ve güncel bir sözcük haline gelmiştir. İdeal biyolojik parçalanabilir sistem, ilaç salımında ve polimerin parçalanınasında hiç polimer kalınhsı bırakmayan
sistemdir. Ancak çok çeşitli biyoaktif moleküllerin kontrollü salımı için bu kriterleri karşılayacak tamamen parçalanabilir bir sistem oluşturmak kolay değildir. Biyolojik olarak parçalanabilen sentetik ve doğal polimerler, toksisitelerinin olmaması, biyolojik sistemle geçimli olmaları ve biyolojik sistemden parçalar,arak uzaklaşhrılmaları nedeniyle tercih edilınektedirler. Bu polimerler kullanılarak istenilen fizikokimyasal özelliklerde mikroküreler hazırlanabilmekte ve taşıma, saklama ve in vivo koşulların stabilite yönünden uygunsuz ortamından mikroküreler korunabilmektedir.
Mikropartiküler taşıyıcı sistemlerin hazırlanmasında kullanılan biyolojik parçalanabilen
Tablo 1. Doğal matriRs maddeleril,2
Lipidler Aminopolisakkarit LDL (Light density lipoproteiı1) Kitosan Şilomikronlar
Emülsiyonlar Mum
Tablo 2. Sentetik matriks maddeleri7,8
Biyolojik Parçalanabilen Sentetik Polimerler Polilaktik asid Poliglikolik asid Polihidroksivalerat Psödopoliamino asitler Poli(amino asitler) Poli (ortoesterler) Polianhidridler Polihidroksibütirat Polikaprolakton Poliamid, poliakrilamid Polis tiren Polialkilsiyanoakrilat Vinil türevleri, polikarbonat
110
polimerler arasında yer alan doğal polimerler antijenik özellikleri olınaması ve hazırlanan mikrokürelerin fizikokimyasal özelliklerinin üretim değişkenleri ile kontrol edilebilınesi nedeniyle dikkati çekmektedir. Sentetik biyoparçalanabilir polimerlerden olan laktik/ glikolik asit polimerleri de FDA tarafından yasal onay almış, toksik olınayan, biyolojik sistemle geçimli olması gibi nedenlerle mikroküre hazırlamada öncelikle tercih edilen polimerlerdendir.
I. Mikroküre Hazırlamada Kullanilan Matriks Maddeleri
Sentetik ve doğal polimerler kullanilarak hazırlanan ilaç taşıyıcı sistemler daha iyi ilaç etkinliği, azalınış
toksisite ve gelişmiş hasta uyırocu sağlar. İlaç taşınması için biyolojik olarak parçalanabilen doğal polimerlerin kullanılması, biyolojik olarak parçalanabilen sentetik polimerlerin geliştirilınesine karşın, aktif bir araşhm1a alanı olınayı sürdürmektedirl.
Mikroküre hazırlamada sıklıkla kullanılan farmasötik amaçlı doğal ve sentetik matriks maddeleri Tablo 1 ve Tablo 2'de özetlenmiştir.
Proteinler
Jelatin Albumin Kollajen İmmünoglobülinler Fibrinojen Eritrosit DNA
Karbonhidratlar
Nişasta
Dekstroz Agar Hiyaluronik asit İnülin Selüloz Alginat
Biyolojik Parcalanarnayan Sentetik Polimerler Kopoli(akrilonitril-vinilidenklorid) Polinüklear polistiren Kopoli(etilen-vinil asetat) Poliüretan Silikon Polietilen vinil asetat Polietilen Poliisobütilen Selüloz asetat Polibütil metakrilat
FABAD J. Pharnı. Sci., 24, 109-123, 1999
Doğal ve sentetik matriks maddelerinin üstünlükleri ve sakıncaları aşağıda verildiği gibidir.
Doğal matriks maddelerinin üstünlükleri3.4.S:
. Monodispers olmaları (proteinler), biyolojik olarak parçalanabilme özelliklerinin daha iyi olması, antijenik olmamaları, metabolize edilebilmeleri, retikülo endotelyal sistem (RES)'e taŞmabilmeleri, stabilitesi ve büyüklük dağılımının kolay kontrol edilebilmesi ve suda çözünebilirliği yüksek olan ilaçlar için yüksek yükleme kapasitesine sahip olmalarıdır.
Doğal matriks maddelerinin sakıncaları6:
Büyük ölçeklerde ticari üretim için kullanımlarının sınırlı olması ve saflaştırılma zorluğudur.
Sentetik matriks maddelerinin üstünlükleri3:
Önceden belirlenen spesifikasyonlara (molekül büyüklüğü, yük, hidrofobisite ve ilaç yükleme kapasitesi) göre sentezlenebilir olmaları, hazırlama ve saklama süresince dayanıklılığının fazla olması,
düşük immünojeniteye sahip olması, yüksek saflıkta ve çok miktarda üretiminin daha kolay ve ucuz olması olarak sayılabilir.
Sentetik matriks ,,:,addelerinin sakıncaları7,9:
Siyanoakrilat partikülleri (polimetil metakrilat gibi) için bildirilen toksisite ve uzun süren biyoparçalanabilirlik, basınç uygulayarak şe
killendirilmiş örneklerde tekdüze olmayan ilaç dağılımı ve ınikroporöz yapı nedeniyle polimerin hızlı ilaç salımını engelleyememesidir.
I. l. Sentetik Matriks Maddelerinin Özellikleri
Biyoparçalanabilir polimerler vücutta kimyasal reaksiyonlarla suda çözünebilir hale dönüştürülebilirler. Vücutta bu değişikliği sağlamak için birçok yöntem vardır. Birincisi polimer vücutta hidroksil, karboksil gibi gruplar oluşturmak üzere hidrolize giren yan zincir sübstitüsyonuna sahip olabilir. Örneğin poli(inaleik anhidrid kopolimerler). Bu durumda gruplar bütün polimeri
suda çözünebilir hale getirmek üzere harekete geçerler. Bir diğer .yaklaşım ise suda çözünebilir bir polimeri hidrolize olabilen çapraz blı.ğlayıcı bir madde ile muamele etmektir. Bu polimerlere örnek olarak jelatin-formaldehit gösterilebilir. Polimer çapraz bağlandığında çözünemez haldedir. Ancak vücuda yerleştirildiğinde çapraz bağlama grubu suda çözünebilir bir polimer oluştürmak üzere hidroliz olur veya parçalanır. Üçüncü ve daha sık kullanılan bir teknik ise hidroliz olabilen fonksiyonel grupları içeren suda çözünemeyen polimerlerin doğrudan polimer zincirinde kullanılınasıdır. Zincirdeki bu gruplar hidroliz olduğunda, polimer zinciri yavaş olarak daha küçük parçalara ayrılır ve sonuçta suda çözünebilir hale gelir. Son polimer grubunun başlıca üstünlüğü iyi mekanik özelliklere sahip çok yüksek molekül ağırlığında polimerlerin kullanılabilmesi ve sonuçta polimer zinciri suda çözünebilir parçalara ayrıldığında vücuttan atılabilmesidir7.
Parçalanabilir polimerlerin fonksiyonel grupları aşağıda verilen tabloda görülınektedir.
Tablo 3. Parçalanabilir polimerlerde bulunan fonksiyonel gruplarlü
' ~~·
r~R-~-0-~-ı' ' i-C-cı;. l-o-Ç-o-R-1 l COOR R" ; '
'
Pali(siyanoakrilaı) Poli(anhidriı) Poli(kctal)
i CR' 1
1-o-~.-o-•-;-ı:ı-Ç-o-R- 1 ' ~·· J" R : '
Poli(onoester) Poli(asetal) Polil a-hi<lrnks.-e.<ı.:" ı
--o-,cH.ı,-~-1 . 1 •
!-~o~-1 1 H 1
Poli(ı:-~aprnlakıon) Pnli(fosfa;en) PoJj(l>-lıtdrok.<ıes•or)
-R-o-~~o-1 1 " " o 1 1
. -;ı-~-C- ı -~-o-C-o-: ' . l R J '
Poli{imjnoknrbon~t) Polipeptid Poli(b.rbonaı)
I.1.1. Laktid/glikolid kopolimerler
Biyolojik olarak parçalanabilen poliesterler, toksik olmayan, dokulara zararlı etkisi olmayan, aşınabilir bir matriks materyalidir ve cerrahi iplik ve protez olarak, ventral herniografi, ligament rekonstrüksiyonu, dental ve cerrahi dikiş dahil olınak · üzere birçok biyomateryal uygulamalarda başarıyla kullanılmaktadırl0.11,12.
Polilaktik asit (PLA), poliglikolik asid (PGA) ve lak-
111
tik/ glikolik kopolirnerleri, hidroliz yoluyla doğal
metabolik bileşikler olan asit bileşenlerine par
çalanırlar. Başlıca parçalaruna ürünleri, karbondioksit ve su olup böbrek yoluyla atılırlarB
s~ıda çözünebilir parçalar:n1 polimer zinciri, kısa zin
C~tr uzu11lt1klar1nda parçalanamadığından vücuttan atılabilmesi içi_n molekül ağırlığı ortalama 50 000 daltondan az olmalıdır, Polilaktik asid (PLA), po
!ıglikolik asid (PGA), poli (orloesterler) vb. bu
gruba girn1ektedir7,
Sentezleri, glikolid veya laktidlerin SnC14 gibi asidik
bir katalizör ile ısıtılması sonııcu gerçekleşmektedir.
Kopolimerler ise laktid ve glikolidin uygun kaTlŞLmının polimerizasyortu ile hazırlanmaktadır14.
Laktid/glikolik polin1erlerin en önemli iistünlüğü, polJ_n1er özelliklerinde ve performans ka
rnkteristiklerindeki çok yönlülüktür. Poli(laktik), poli(glikolik) polirrterlerin çok yönlü kullannnlarımn nedeni, injeksiyon yoluyla kullamlan sistemlerin ve implant sistemlerinin üretimi_nin kolay olması, PGA
ve glikolidçe zengin kopoliınerler istisna olmak üzere yaygın olarak kullanılan birçok çözücüde çözünebilmesi ve h:idrofiliklik ve biyolojik olarak par
çalanabilirlik özellilderinin uygun laktid/ glil<0lid oranlan seçilerek değiştirilebilmesi, FDA tarafından
insanlar üzerinde kullanırrnna izin verilmiş ol
masıdır. İlaç geçirgenlikleri az olduğundan salım, günler, hcıftalar hatta aylar boyunca sürebilir (Şekil
1). İlacı rUHizyDn ve aş:m_,_--na mekanizmalarının bir-
1eşiıni ile salarlar12115116.
Poliıncr saflığının ınikroküre özellikleri üzerine etkisinin incelendiği bir çalışmada DL-laktid ve gli
kolid eklenen veya ultrafiltrasyona tabi tululan polimerler ile BSA içeren rnikroküreler hazırlanmıştır.
ilaç içeriği11in poliinerin saflığından etkilenmediği ancak camsı geçiş sıcaklığınLn monomer ve oligomer
içeriğinin artması ile azaldığını, mon.omerlerin eklenn1esi sonucu BSP,'run başlangıçta salınan mik
tarında azalma olduğu belirtilerek; polimerdeki düşük molekül ağırliklı safsızlıklarm mikroküre özel
likleri ve sitotoksjsite üzerindeki etkislıtin gözardı edilen1eyeceği, bunun ultrafiltrasyon ile gi
clerilebileceği sonucuna varılrnıştır17.
Polür,erirı. ı11olekül ağırlığı ve kullanılan kosolvan
112
miktarı mikrokürelerin gözenekliliği üzerine et
kilidir. Polimerin molekül ağırlığı arttıkça polimer çözeltisinin viskozitesinin arhnası nedeniyle çözücü
ekstraksiyonu damlacık oluşumundan önce ger
çekleşir. Böylece daha az gözenekli mikroküreler oluşur. Gözenekli yapıya sahip mikroküreler etkin maddeyi daha hızlı salarlarlS,ıs.
FSH (Folikül Stimüle Edici Hormon)
LHRH Polipeptit
Tetrasiklin
Östrojen 1111111111111111111
o 50 100 150 200 250 300 350 400 ZAMAN (GÜNLER)
Şekil 1. Laktid/ glikolid polimerler ile hazırlanmış kont
rollü salım sistemlerinin birkaç günden bir yıla
kadar salım süreleri10
Monomer stereokimyası, ko-monomer oranı, po
limer zincirinin doğrusallığı, polimer molekül ağır
lığı polilaktidlerin geniş spektrumlu kullanım özelliklerini sağlayan 4 anahtar değişkendir12.
Polimerik mikrokürelerin, ilaçların vücutta belirli bir bölgeye hedeflendirilmesi amacıyla kullarnrnı
partikül büyüklüğü, yüzey yükü ve yüzey hidrofobisitesi gibi fizikokimyasal özellikler ile beJirlenirl9. 5-FU taşıyan PLGA mikroküreleri hazırlanarak yapılan bir çalışmada 4 µm'den küçük
partil<iil büyüklüğüne sahip mikrokürelerin karaciğerde lokalize edilebileceği gösterilınişfü2D.
Cisplatin taşıyan PLGA mikrokürelerinin beyine di
rekt olarak injeksiyonu ile de cisplatü1in bir aydan uzun bir süre siirekli salımının sağlandığı ve bu
yöntemin beyin tümörlerine lokal ilaç taşınmasında kullanılabileceği yapılan bir başka çalışmada belirtilınektedir21.
Yüksek molekül ağırlıklı polilaktid veya laktid/ glikolid kopolimerlerin peptit/proteinler için ilaç ta
şıyıcı matriks materyali olarak kullanılmasında kar
şılaşılan sorun, kataliz ve üretim esnasrnda-'kullanılan sıcaklık ve çözücülerle ilgili olarak
FABAD J. Plıarm. Sci., 24, 109-123, 1999
yaşanmaktadır22. Bu nedenle Yoshida ve arklan katalizör olmadan ve sadece orta derecede sı
caklıklarda hazırlanabilen farklı düşük molekül ağırlıklı homo ve kopolimerler geliştirmişlerdir. Hazırlanan homo ve kopolimerler şunlardır: L-laktik asid ve valerolakton, glikolik asit ve bütirolakton, -valerolakton veya -kaprolakton, DL-laktik asit ve Dlaktik asit ile L-laktik asit Bu polimerler uygun monomerlerin azot altında ve katalizör kullanılınadan ısıhlmasıyla hazırlanmışlardır (200°C kapalı
tüpte)23.
Polimer sentezinde kullanılan monomerlerin özellikleri ve polimerdeki glikolik veya laktik asit miktarı değiştirilerek çeşitli mekanik özellikler ve aşınma hızları elde edilebilir. Bu polimerler hazırlanmalarında çok geniş mekanik ve termal özelliklere sahiptir24.
I.1.2. Poli(ortoesterler)
Materyal boyunca bir hidroliz işleminin oluştuğu laktid/ glikolid kopoliinerlerinin aksine poliorto esterler belirli bazı koşullar altında büyük 'ölçüde polimer yüzeyine kısıtlı hidroliz reaksiyonu gösterirler. Poli (ortoesterler) polimer yapısında aside duyarlı orto ester bağı içerdikleri için bu polimer matrisine yardımcı madde ilavesi ile geniş bir hidroliz hız aralığı elde edilebilir22.
Bu polimerler düşük pH altında hidrolize daha duyarlı olan bir ortoester bağı içerirler. Bu polimerlerin parçalanma hızının denetimi asidik veya bazik yardımcı maddelerin polimer matriksine hapsedilmesi ile yapılır23. İlacın uzun sürede salınması isteniyorsa o zaman poli (ortoester), magnezyum hidroksit gibi temel bir tüz taşıma maddesine yüklenir. Bu baz tüm polimeri stabilize eder, fakat tuz yüzeyde çözündüğünde veya nötralize olduğunda stabilizasyon kaybedilir ve dış kaplamalar parçalanmaya başlar. Bunun gibi hidrofobik poli (ortoesterler)in tuzla parçalanması gerekiyorsa, 9,10-dihidroksi stearik asit veya ftalik anhidrit gibi bir yardımcı madde kullamlabiJir7. Heller ve diğer araştırmacılar polimer aşınması ile ilaç salımı arasında iyi bir korelasyon bulınuşlarsa da bu korelasyon uzun sürelerde daha az belirgindir25.
1970'li yıllar öncesi tanırrclan~üllŞ gibi poli (ortoesterler) birbiriyle ilişkili üç püHrııer grubuna ayrılabilir. Bu gruplar içinde en_ önerrıli olanı diket12n asetale diollerin eklenmesiyle elde edilen gru_ptur. Bu polimerlerin öneıni yüksek ora11da l1idro.fohil<: o:maları ve bu nedenle çok diişük hızda aşınn1aya ttğramalarıdır. İşlevsel aşımna hızı elde edebilrnek katalize edilmeleri gerekir. Orto ester bağları asite dayanıksız olduğundan asidik yardımcı maddelerirc eklenmesi ile aşınma hızı arttırılabilir2A_
I.1.3. Polianhidritler
Polianhldritler çok büyük ölçüde polimerin yüzeyine sınırlı bir hidroliz prosesi gösteren diğer bir polimer sınıfını temsil etmektedir. Aromatil' polianhidritler ilk olarak 1909'da, aiifatik anhidritler ise 1930'da sentezlenmişlerdir. Tekstil endüstrisi açısından zayıf hidrolitik dayanıklılığı iyileştirrnck için belirgin bir araştırma çabası gösterihrtiştir. A.ncak 1980'li yıllarda sözkonusu hidrolitik dayanıksızlık, bu materyallerin biyolojik parçalanabi.len ilaç taşıyıcı sisteınler olarak kullannrnnda üstüıtlük sağlamıştır22.
Langer tarafından geliştirilert polia:rli1idritler diasit monomer, bis(p-karboksifenoksi) metandan hazırlarur7. Bu hidrofobik rrıonomer, perrneasyon;ı veya düşük su alımına sahip polimerler oluş
turmaktadır. Buna karşın anhidrit bağı, hidrolize çok duyarlıdır. Deneyler bu polimerlerde yüzey aşınması oluştüğunu göstermektedir. Bununla birlikte hidrofobik homopolimerlerin tam olarak parçalanınasının 3 yıl alacağı tahmin edilmektedir. Homopolimerler gibi kopolimerlerin de parçaiannıa hızı pH'ya bağlıdır. Daha yüksek pH'larda parçalanma daha hizlı olur. Bu polimerlerden ilaç salınunm birçok örneklerinde ilaç salıın hızın1n polimerin parçalarunası veya aşınması ile ilişkili
olduğu görülmüştür. Buna karşın basınç uygulanan bazı örneklerde, muhtemelen tekdüze olmayan ilaç dispersiyonu veya mikroporöz yapı nedeniyle ilaç salımı polimer aşınmasından daha hızlı olmaktadır. Bunun yanında kopolimerlerden üretilen taşıma sistemlerinden bazıları, bir miktar parçalandıktan
soma dağılma ve parçalanma eğilimin.dedir. Polianhidritler, aşınma özellikleri, sıfırıncı dereceye göre ilaç salımı ve insan ve hayvanlarda toksik ol-
~. 13
Tunçay, Çalış
maması nedeniyle ilaç taşınması alanında ümit ver
IT\ektedir. Vücut sıvılarında parçalanmaya duyarlı ilacı koruma ve sabit bir hızda ve aktif şekilde salım
özellikleri bu polimerik sisteme birçok protein ve diğer ilaçlarla kullanunında üstünlük sağ
lamaktadır7.
Polianhidritlerin, hidroliz yoluyla çözünebilen ve
biyolojik olarak parçalanabilen hidrofobik po
limerler olınaları nedeniyle de implante edilebilen
ilaçların kontrollü salımında ilaç taşıyıcı olarak kullanımları uygun görülmektedir2Z,26.
Polianhidritler iki gruba ayrılırlar. Birincisi beyin
kanserinin öldürücü bir şekli olan gliyoblastoma multiforme'nin tedavisinde geniş kullanım alanı
bulan aromatik diasit poli(karboksi-fenoksi) propan
ve alifatik diasit sebasik asitten oluşmaktadrr. Bu taşıma sistemi tümörün cerrahi yollarla çıkarılması ile
birlikte primer bir tedavi yolu olarak FDA tarafından onaylanmıştır24,27.
İkinci grup ise yağ asidi dimerlerini içerir. Pro
teinlerin taşınmasında kullanılrr. Geniş molekül
ağırlığı aralığı olan tüm proteinlerin salım hızı, asıl salım mekanizması difüzyondan çok aşınma olınak üzere, kontrol edilebi!ir24.
L 1.4. Poli(alkil siyanoakrilatlar)
Alkilsiyanoakrilat monomerleri hazır yapıştırıcı ve
doku adhesifleri olarak kullanılmaktadır. C-C is
keletin yüzeysel hidrolizi, zincirde belirli grupların varlığı nedeniyle genel olarak çok dayanıklıdır.
Metil esterin toksisitesinin parçalanma ürünlerinin
hızlı yapılanmasından dolayı ortaya çıktığı sanılmasına karşın, parçalanma hızı daha yavaş olan
poli(bütil siyanoakrilat)'ın in vivo tolere edilebilirliği daha iyidirs.
Doğal ya da sentetik diğer birçok polimer gibi poli
(alkil siyanoakrilat) polimeri de peptit/protein yapısındaki etkin maddelerin formülasyon ça
lışmalarında kullanılmaktadır. Büyüme hormonu
salıveren faktör (GRF) taşıyan poli (alkil si
yanoakrilat) nanopartikülleri hazırlayarak yap
tıkları bir çalışmada araştırıcılar, siyanoakrilik po
limerin alkil zincirinin uzunluğuna bağlı olarak
114
GRF salım hızının ayarlanabileceğini göstermişlerclir28.
Doksorubisine karşı gelişen çoklu ilaç direncini or
tadan kaldırmak için doksorubisin içeren poli(alkil siyanoakrilat) nanopartikülleriyle çalışan araş
tırmacılar, poli(alkil siyanoakrilat)ın parçalanma
ürünleri (özellikle polisiyano akrilik asit) ile dok
sorubisin arasında iyon çiftleri oluştuğunu ve plazma membranında, bu iyon çiftlerinin dağılımı yo
luyla doksorubisinin difüzyonunun artması ve nanopartiküller ile tümör hücreleri arasında doğ
rudan etkileşimin sağlanması ile direncin ortadan
kaldırılabileceğini göstermişlerdir29 .
I.2. Doğal Matriks Maddelerinin Özellikleri
I.2. ı. Albumin
Albumin mikrokürelerinin biyolojik olarak par
çalanabilir olmaları, toksik ve antijenik özellikler taşımamaları nedeniyle ilaç hedeflenmesinde ve ta
şınmasında kullanrrnlan oldukça uygun bulunmaktadır. Diğer kolloidal sistemlerle kar
şılaştırıldığında, (örneğin: lipozom), dayanıklılığı ve
raf ömrü, kontrol edilebilen salım özellikleri ve hidrofilik ilaçlar için yüksek yükleme kapasitesi ne
deniyle belirgin üstünlükleri vardır. Albumin, par
çalanma ürünlerinin doğal olması, toksik ve antijenik olmaması, kolay bulunması, fiziksel ve
kimyasal dayanıklılığı, vasküler sistemden fagositoz yoluyla hızla uzaklaştırılması, büyük ölçekli üretim
için uygun olması, çabuk metabolize olması, geniş
bir ilaç grubu ile kullttnılabilmesi, doğal ve biyolojik olarak geçimli olması ve biyolojik olarak da
ğılabilmesi gibi üstürılükleri nedeniyle endositik hücrelere ilaç salımında oldukça kullanılışlı bir taşıyıcı sistemdir4.30.
Albumin, insan plazmasındaki toplam proteinin %
55'ini oluşturan plazma protein bileşenidir. Albumin mikroküreleri Kramer tarafından ilk defa ta
nımlanmalarından itibaren kontrollü salım sis
temlerinde terapötik maddelerin lokal hedeflere
taşınma aracı olarak sıkça kullanılmıştır. Ayrıca al
bumin mikrokürelerinin organ fonksiyonunun de
ğerlendirilmesinde de kullanımı oldukça yaygındır1.
FABAD J. Phamı. Sci., 24, 109-123, 1999
Sığır serum albumininin (BSA) molekül ağırlığı 66 000 daltondur, suda ve glasiyal asetik asitte çözünür. Proteinler için çöktürücü bir madde olan trikloroasetik asit ile çöktürülen BSA metana!, etanol ve aseton gibi polar organik çözücülerde çözünebilir hale gelfrll,32.
BSA biyolojik olarak parçalana bilmektedir. Lokalize olan maddenin °/o 50'sinin temizlenmesi için gereken süre, matriks stabilizasyonu derecesine dayalı olarak 2 saattten 8 güne kadar değişebilınektedir. Bu nedenle etkin olarak hedef kapillerlerden uzaklaştırılınakta ve sonuç olarak mononükleer fagositler tarafından katabolize edilınektedir. Olası
toksik etkiler albumin matriksinin metabolitleri tarafından oluşturulan doğrudan kimyasal toksisite olınaktan çok embolik iskeminin devamıdır. Kapillerler çok fazla bloke edilmemiş ise yan etkiler görülmez. Büyük BSA mikroküreleri birçok hastada akciğer görüntülemede önemli bir toksisite görülmeden kullarulmaktadır33.
Streptomisin sülfat içeren insan serum albumini mikroküreleri ile yapılan bir çalışmada etkin maddenin akciğerde birikiminin sağlandığı ve tedavi etkinliğinin arttırıldığı gösterilmiştir34.
Albumin kullanılarak hazırlanan mikrokürelerden etkin maddenin salımı çapraz bağlama derecesi ve süresi ile kontrol edilebilmektedir. Buna göre stabilizasyon derecesinin artması ile etkin maddenin salım hızı düşmektedir27,35-39.
Albumin mikro küreleri polilaktid, po-libütilsiyanoakrilat ve jelatin gibi biyolojik olarak parçalanabilen polimerler içinde sinoviyal sıvı tarafından en iyi tolere edilebilen sistemlerdir40.
Tunçay ve ark lan tarafından yapılan bir çalışmada tavşanların diz eklemlerinde artrit oluşturulmuş ve PLGA ve BSA polimerleri kullanılarak hazırlanan DS (Diklofenak Sodyum) mikroküreleri ile DS'un serum fizyolojik içindeki çözeltisi bu artritli bölgelere verilerek sonuçlar karşılaştırılmıştır. Buna göre en uygun sonuçlar BSA polimeri ile hazırlanan mikroküreler ile alınmıştır41,
I.2.2. Nişasta
Nişasta genellikle polimerizasyondan önce akrilik grupların eklenmesi ile türetilir ve mikroküre hazırlanmasında kullanılır. Poli(akril)nişasta mikroküreleri, yarı sentetik poliıner sistemlere bir örnektir. Bu polisakkarit ürünlerin immünolojik özellikleri ve vücuttaki kaderleri hakkında şüpheler mevcutturl.
Bu polimerle ilgili olarak yapılan bir çalışmada, mikroküreler desmopressin içeren 11ayvan modellerinde denenmiş ve basit çözeltilerle karşılaştırıldığında
daha fazla absorpsiyon gösterdikleri bulunmuştur42. Bir başka çalışmada ise dekstran mikroküreleri ile karşılaşhrıldığında biyoadhezif nişasta mikrokürelerinin insülin taşınmasında daha etkin olduğu bulunmuştur43.
Nişasta mikrokürelerinin, hipovasküler karaciğer
tümörü taşıyan sıçanlarda, Tc99m ile işaretli metilen difosfonatın intrahepatik dağılımı üzerine etkisi araştırılınış ve sonuçta mikrokürelerin karaciğerdeki hipovasküler bölgelerde arteriyel akışı artırarak me·· !ilen difosfonatın tümörde daha büyük ölçüde hıtulmasıru sağladığı gösterilmiştir44 . Ayrıca rnagnetik nişasta mikroküreleri kullanılarak magnetik rezonans görüntüleme tekniği ile deneysel hepatik metastazın başarıyla görüntülenebildiği belirtilınektedir45.
I.2.3. Kolajen
Kolajen, hayvan dokularında bulunan başlıca yapısal proteindir. Genellikle dokularda yapısal özellikleri nedeniyle geniş biyornedikal uygulamalarda hemostatik absorbe edilebilen sütur, ilaç taşıyıcı sistemler gibi geniş kullanım alanları vardır. Biyomateryal olarak üstün özelliklere sahiptir: Birçok dokuda toksik değildir ve biyolojik olarak geçimlidir, büyük miktarlarda hazır bir şekilde saf halde izole edilebilir, yapısal, fiziksel, kimyasal ve irnmünolojik özellikleri kanıtlanmıştır ve çok değişik şekillerde kullanılabilir. Buna rağmen kolajenin düşük elastisitesi, in vivo mekanik gücünün zayıf olması, antijenik yanıt ortaya çıkması olasılığı gibi özellikleri ilaç taşıyıcı sistem olarak kullanımında yan etki doğurmuş ve gelişimi sentetik
115
Tunçay, Çalış
absorbe edilen polimerlerin gelişmesi ile göl
gelenmiştir1.
Kolajenle kaplanmış akrilik mikroküreleri ile po
livinil alkolün (PV A) in vivo ve in vitro özellikleri
karşılaştırıldığında, partikül agregasyonunun ve ka
ta terin tıkanmasının hem PV A partiküllerinin hem
de kolajen kaplı akrilik mikrokürelerinin katater yo
luyla taşınmasını güçleştirmediği görülmüştür46.
I.2.4. Jelatin
Jelatin, kolajenik hayvan dokularının kısmi hid
rolicinden elde edilir ve sert kolajeni suda çözünür
proteine dönüştürür. Islak iken zayıf mekanik özel
liklere sahip olduğundan film veya köpük şeklinde
hemostatik ajan olarak cerrahide kullanılır. İlaç ta
şıyıcı sistem olarak kullanılan jelatin hazır bu
lunabilirliği, düşük antijenitesi ve parenteral olarak
formüle edilebilmesi gibi üstünlüklere sahiptir. Al
buminle karşılaştırıldığında ilaçları bağlama ka
pasitesi daha zayıftır. Düşük sıcaklıkta hazırlama
teknikleri nedeniyle daha az ilaç parçalanması po
tansiyeli vardır ve antijenisitesi daha düşüktür1.
Jelatin genellikle ilaçları mikroküre şeklinde mik
rokapsüle etınek için kaplama maddesi ve matriks
materyali olarak kullanılmaktadır!.
Kaş ve ark.ları47 streptomisin sülfat içeren jelatin ve
insan serum albumini (HSA) mikrokürelerinde çap
raz bağlanına derecesi, stabilize edici maddenin ciı1si ve miktarı ve matriks maddesinin özelliklerine
bağlı olarak etkin maddenin salım özelliklerini araş
tırmışlardır. Buna göre jelatin mikokürelerden ilaç
salımının daha çok hidrasyon luzına, HSA mik
roki.irelerinden sahm1111n ise matriksin par
çalarnnasına bağlı olduğunu bildirmişlerdir. HSA
ınikrokürelerinin küresel şeklinin in vitro salım ça
lışmalarından sonra jelatin mikroküreleriyle kar
şılaştırıldıklarında şeklin daha bozuk olduğunu, sta
bilizasyon süresince ve stabilize edici ajanların
konsantrasyonu arttıkça şekildeki bu bozukluğun
da azaldığını göstermişlerdir.
Aynı araştırmacılar rifampisin içeren HSA ve jelatin
mikroküreleri ile yapılan bir çalışmada yaklaşık 25
µm partikül büyüklüğüne sahip bu mikrokürelerin
116
dokuda iskemi veya embolizasyon yapmadan ak
ciğerlere pasif hedeflendirilebileceği gösterilmiştir48.
Li ve ark.lan peptit/proteinler için kullanılan hid-
. rofilik (jelatin) ve hidrofobik (PLGA) özellikteki ta
şıyıcı sistemlerin taşıdıkları üstünlükler ve sa
kıncaları ortadan kaldırmak için bu iki polimeri
birlikte kullanmışlardır. Model protein olarak
BSA'yı seçtikleri çalışmalarında etkin maddeyi içe
ren jelatin nanopartiküllerini PLGA mikrokürelerine
yüklemişler ve bu kombinasyonun, peptit/ protein
yapısındaki ilaçlar için yeni ve proteini de
natürasyondan koruyan bir ilaç taşıyıcı sistem ola
rak kabul etınişlerdir49. Ayrıca, antijen taşıyan je
latin mikrokürelerinin hem lıümoral hem de
hücresel immüniteyi arttıran bir adjuvan olarak
ümit vaddettiği belirtilmektedir5°.
I.2.5. Aljinat
Aljinat, kahverengi su yosunlarından elde edilen;
homojen mannuronik asit parçaları (M-M blokları),
homojen guluronik asit parçalan (G-G blokları) ve
M-G bloklarından oluşmuş polisakkarit yapıda bir
polimerdir51. Hidrofilik kolloidal yapıda olan aljinik
asit ve tuzları tıp ve diş hekimliği, farmasötik tek
noloji, biyoteknoloji alanlarında, kozmetik ve besin
endüstrisinde, tekstil ve kağıt sanayiinde yaygın ola
rak kullanılmaktadır. Farmasötik teknolojide tablet
bağlayıcı, viskozite arttırıcı, çok fazlı sistemlerde sta
bilizan olarak kullanımının yanısıra doğal ve bi
yolojik olarak geçimli olan bu polimerden kontrollü
salım sistemlerinin hazırlanmasında ya
rarlanılmaktadır49 .52.
Aljinik asit ve tuzlarının farmasötik teknoloji ve bi
yoteknoloji alanlarında kullanımı oral, rektal, pa
renteral ve transdermal yollarla olabilmektedir53.
Aljinatlar çok değerli katyonlarla G-G blokları ara
cılığıyla yumurta sepeti tarzında agregatlar oluş
tururlar54.
Eklem enfeksiyonlarında kullanılmak üzere gen
tamisin içeren, implante edilebilen kalsiyum aljinat
kürelerinin hazırlandığı bir çalışmada, araştırıcılar 2
farklı mannuronik/ guluronik asit oranına sahip al-
FABAD J. Pharnı. Sci., 24, 109-123, 1999
jinat kürelerinden yüksek mannuronik asit içeriğine sahip aljinatla hazırlananların uzatılmış etkili bir implant geliştirmek için daha uygun olduğunu ve ayrıca irnplantm teknolojik özelliklerinin kürelerin sayısının ve boyutunun değiştirilinesi ile antibiyotik dozunun ayarlanabileceğini göstermişlerdir55.S6 .
Antijen taşıyan aljinat mikrokürelerinin oral yolla kullanımı sığırın solunum yollarında bir mukoza! immün yanıta neden olmaktadır. Bundan başka s.c. uygulama hem IgA yartıhnı arthrmakta hem de IgG1 ve IgG2'nin yapımını stimüle etmektedir57.
I.2.6. Kitosan
Kitosan [13 (1, 4) 2-amino-2-deoksi-D glukoz) kitinin aminoasetil gruplarının hidrolizi ile elde edilen doğal, toksik olmayan ve biyolojik olarak parçalanabilen, hidrofilik ve polisakkarit yapıda bir polimerdir. Deasetilasyon derecesi ve molekül ağırlığı bakımından geniş bir aralığa sahiptir. İnorganik ve organik asit tuzları suda çözünür. Kitosan biyolojik olarak geçimlilik ve biyoaktivite gibi özelliklerinin yanında, yara iyileştirmeyi hızlandırıcı, kandaki kolesterol düzeyini düşürücü, immün sistemi stimüle edici etkilere de sahiptir. Kitosan kullanılarak mikroküre, mikrokapsül ve boncuk tipi farmasötik preparatlar hazırlanabilinektedir. Bu amaçla çözücü buharlaşhrma, çoklu emülsiyon, püskürterek kurutma, presipitasyon/koaservasyon yöntemleri kullanılabilmektedirss.
Yapılan bir çalışmada araştırıcılar sinoviyal sıvıdan kleransını yavaşlatmak için indometazin içeren insan serum albumini mikrokürelerini kitosanla kaplayarak indometazinin mikrokürelerden uzun süreli salımını sağlamışlardır. İndometazin salımında kaplama materyalinin tipi ve kitosan konsantrasyonunun etkisi araşhrılmış ve salım hı
zındaki artış kitosaı1ın viskozitesine ve kitosan matriksinin şişme özelliklerine bağlanmıştir59 .
DS'un uzun süreli salımını sağlamak amacıyla yapılan bir çalışmada forınülasyon değişkenlerinin
salım kinetikleri üzerindeki etkileri gösteriliniştir. Bu çalışmada 33 faktöriyel tasarıma göre bağımsız değişkenler kitosan, tri-polifosfat konsantrasyonu ve stabilizasyon süresi olarak belirlenmiştir. Bağımlı de-
ğişken ise % t50'dir60 . Aynı araşhrınacılar, tavşanlarda DS-kitosan mikrokürelerinin ülserojenik in
dekslerini belirlemişlerdir. Sonuç olarak DS'dan kaynaklanan gastrik mukoza! yarayı azaltan optimmn forınülasyon geliştirilmiş olup bu formülasyonun antienflamatuvar aktiviteyi arthrdığı saptanmışhr61.
Kitosanın sıçanlarda insülinin naza! absorpsiyona olan etkisinin araşhrıldığı bir çalışmada kitosan ve insülinin birlikte uygulandığı durumlarda, insülinin tek başına uygulandığı durumlara oranla absorpsiyonunun belirgin derecede arttığı kan glikoz düzeyinin azalmasıyla kanıtlanmıştır. Bu da araştırıcılara kitosanların gelecekte peptit ve protein formülasyonlarının etkin naza! yolla taşınmasında güvenli kullanım için uygun birer aday olduklarını düşündürmektedir62. Yapılan diğer bazı çalışmalarda ise çapraz bağlanmış kitosan mikroküreleri hazırlanarak uzun süreli sürekli salım
sağlayan ilaç taşıyıcı sistemler hazırlanabildiği gösterilmiştir63,64,65.
II. Biyolojik Olarak Parçalanabilen Doğal ve Sentetik Polimerlerin Toksisite ve Biyolojik Uyum Çalışmaları
Albumin kullanılarak hazırlanan mikroküreler, partikül büyüklüğü ve stabilizasyon derecesi gibi faktörlere bağlı olarak vücutta metabolize olurlar. 1-10 µm çapındaki albumin mikroküreler tavşanın sinoviyal dokusu ile biyolojik olarak uyumludur. Tavşanfara yapılan i.m. ve s.c. injeksiyonları takiben nekroz ve inflamasyon gibi belirtiler görülmemiştir. Ancak bazı hemodinamik etkiler gösterip gösteremeyecekleri kesin değildir66,67.
Toksikolojik özelliklerinin de uygunluğu nedeniyle insan serum albumin mikroküreleri ilaç hedeflendirme için uygun sistemler olarak belirlenmiştir. Bu mikrokürelerin tavşanlara i.m. ve s.c. çoklu injeksiyonlarını takiben inflamasyon ve · nekroz görülmemiştir. Yapılan diğer çalışmalarla
tavşanların sinoviyal dokularıyla biyolojik olarak uyumlu oldukları görülmüştür. Buna karşılık bazı araştırmacılar hastalarda antijenik reaksiyonlar görüldüğÜ'.'ü belirtmişlerdir. Mikroküreler mononükleer fagositoz sistemi tarafından fagosite edilmiş ve 7 gün içinde tamamen parçalanmıştır9.
117
Tunçay, Çalış
Histolojik tekniklerle 65:35 laktid/ glikolid ko
polimer mikrokürelerinin sıçanlardaki biyolojik
uyumlarının in vivo test edildiği bir çalışmada 150
günde mikrokürelerin tamamen parçalandığı, mi
nimum inflamasyon cevabın alındığı ve doku re
aksiyonun görülınediği saptanmıştır. Böylece bu
materyalin parçalanıncaya kadar biyolojik olarak
uyumlu olduğuna karar verilıniştir68.
Saunders ve ark.lan fare peritoneal makrofajları ta
rafından BSA mikrokürelerinin alımım gösterdikleri
çalışmalarında, antiinflamatuvar ilaçların bu sis
temle sinoviyal ekleme taşınıp orada kalıcılığının
sağlanabileceğini göstermişlerdir69.
Poli(DL-laktid-ko-glikolid) 50:50 kopolimeri kul
lanılarak hazırlanan mikrokapsüller ile farelerde ya
pılan biyolojik olarak parçalanma ve doku re
aksiyonu çalışmalarında enjekte edilen
mikrokapsüllere karşı gelişen ilk doku reaksiyonu,
minimal akut rniyositisi işaret etınektedir. En
jeksiyondan sonraki 4. günde ise minimal sar
kolemal ve minimal subakut inflamatuvar yanıt gö
rülmüştür. Minimal bağ dokusu yanıtı ve
makrofajlar ile oluşturulan dev hücre yanıtının 63.
güne kadar yavaş yavaş azaldığı gösterilrrüştir7o.
Poliglikolik asit implantlarına karşı insanda ge
lişebilecek imrnünolojik cevabın araştırıldığı bir ça
lışmaya göre araştırıcılar; poliglikolik asilin im
münolojik olarak iner! bir implant materyali
olduğunu, ancak spesifik olmayan lenfositlerin ak
tivasyonuna neden olarak inflamatuvar mo
nonükleer hücre göçünü ve adhezyonunu in
düklediğini göstermişlerdirn İntravitröz yolla
tavşanlara injekte edilen PLGA 50:50 mikroküreleri
ile yapılan bir başka araştırmada, birinci aydan iti
baren altıncı aya kadar gözlenen vitröz kavitedeki
mikroküre miktarının giderek azaldığı, koroid ve
retinanın durwnunun normal olduğu ve cerrahi
müdahaleyi takip eden gürılerde inflamatuvar bul
gulara rastlanmadığı belirtilmiştir72.
Aşılarla ilgili olarak yapılan çalışma ise tetanoz tok
soidi içeren PLGA mikrokürelerinin hamile sı
çanlarda ve köpek yavrularında güvenle kul
lanılabileceğini göstermektedir73.
118
IlI. Sentetik matriks maddelerinde parçalanma ve
aşınma
Polimer parçalanması, polimer zincirlerinin kı
rılarak oligomerlere daha sonra monomerlere dö
nüştüğü süreçtir. Biyolojik olarak parçalanabilme
kavramı parçalanmanın, en az bir biyolojik sistemin
katılımı ile gerçekleştiği maddeler için kullanılır.
Parçalamna sonuçta, polimer kütlesinden madde
kaybı süreci olan aşınmaya yol açar. Bu maddeler
monomerler, oligomerler, polimer zincirinin parçaları hatta polimer kütlesinin parçaları olabilir. Bi
yolojik olarak aşmabilıne kavramı ise sürece bir bi
yolojik sistemin katıldığım gösterir. Parçalanma
aşınma sürecinin bir parçasıdır. Aslında bütün po
limerler parçalanır. Sadece bunun için gereken süre
farklıdırrn
Polimer parçalanmasının 4 ana mekanizması vardır:
Mekanik, termal, radyasyonla indüklenmiş ve kim
yasal. İlaç taşımnası için radyasyon indüklü ve kim
yasal parçalamnalar uygundur. Radyasyonla in
düklemniş parçalanma y-sterilizasyonu ve UV ışın
tedavisi süresince gözlenir. Farmasötik polimerlerin
parçalanmasında en önemli mekanizma kimyasal
parçalanmadır. Enzimatik parçalanma, belirli en
zimleri bulunan doğal polimerler için söz ko
nusudur. Pasif hidroliz ise çoğu için belirli bir enzim
bulumnayan sentetik polimerlerin parçalanmasında
en önemli mekanizmadırlO,
m. 1. Polimer bağ tipinin önemi
Polimerin parçalanma hızı büyük ölçüde yapısında
bulunan fonksiyonel grupların tipine bağlıdır. En re
aktif bağ tipleri karboksilik anhidritler, ketaller ve
orto ester gruplarıdırlO.
m.2. pH'nın etkisi
Ortamın pH'sı polimer parçalanmasında önemli bir
rol oynar. Örneğin, poli (ortoesterler) alkali pH'da
dayanıklı, asidik pH'da ise dayanıksızdırlarrn
IlI.3. Kopolimer bileşiminin etki.si
Kopolimerizasyon kristaliniteyi, camsı geçiş sı
caklığım veya su alımını değiştirerek parçalanmayı
FABAD I Pharm. Sci., 24, 109-123, 1999
etkileyebilir. PLGA kopolimerinin parçalanma hızı monomer oranına bağlıdır. Laktik asit içeriği arttığında su alımı azalır ve sonuçta parçalanma hızı düşer. Alifatik ınonoınerdeki arhş polimerin hidrofilisitesini azalhr, dolayısıyla parçalanma hızı da düşerıo.
III.4. Polimer aşınması
Polimer aşınması parçalanma ile başlar ve başlıca 2 şekilde görülür: yüzey (heterojen) veya kütle (homojen) aşınma (Şekil 2). Yüzey aşınmasında par-
YÜZEY EROZYONU
:ı· -:
KÜTLE EROZYONU
·~ : ~
0 1 . 1
LJ
çalanma su difüzyonundan daha hızlıdır. Bu bakımdan parçalanma ve aşınma yüzeyde gerçekleşir. Kütle aşınmasında ise su girişi hızlıdır ve parçalanma ve aşınma tüm polimer kütlesini etkiler. Tüm parçalanabilir polimerlerde, polimer morfolojisi, kristalinitesi ve kimyasal bileşimi aşınmaya bağlı olarak değişiklik gösterirl0.74.
Biyolojik olarak parçalanabilirlik mekanizması ester bağlarının temel hidrolizi olduğundan, laktid/ glikolid materyallerin in vivo performansında bu
Tablo 4. Alifatik poliesterlerin camsı geçiş sıcaklıkları
faktörler önemli rol oynamaktadır. in vivo parçalanma oranlarının belirlenmesinde temel faktörler kristallik ve su alıınıdır12 (Şekil 3).
•)
im parçalaımbilir polimer e22.;:J suyu geçirmeyen kaplama R' hidrate almaş polimer ~ erozyona uğramış polimer a) Su difüzyonu erozyonda hızlı
b)
b) Erozyon poliınere su difüzyonundan daha hızlı
Genelde polimerin alifatik özelliği ile poliesterlerin parçalanma hızı onların molekül ağırlıkları, amorf/ kristalize morfolojileri ve yapılarının hidrofilik/ hidrofobik özellikleri ile tanımlanabilir. Hidrofobik ve kristalize polimerler mikrokürelerde daha düşük hidrasyon derecesinden dolayı daha yavaş parçalanma hızı gösterirler; bu da polimer yapısındaki hidrolitik olarak dayanıklı olmayan ester bağlarının suyu alımıyla ilgilidir. Mikrokürelerin homojen olarak yığın aşınma yoluyla parçalandıkları düşünülmekte ise de son araşhrmalar geniş oranda heterojen bir parçalanma olduğunu göstermiştir4.
Farklı polimerlerin fizikokimyasal özellikleri Tablo 4.'te gösterilmiştir12.
Polimer
Poli(L-laktid) Poli(DL-laktid) Poli(glikolid)
Camsı Geçiş Sıcaklığı, T g (0 C)
60-67
Erime Derecesi, T m ('C)
172-174
85:15 (DL-laktid-ko-glikolid) 25:75 DL-laktid/L-laktid kopolimer 70:30 L-laktid/ glikolid kopolimer Polikaprolakton
57-59 36 45 60 58 -65
230
63
119
Tunçay, Çabş
Polilaktidler ve onların kopolimerlerinin par
çalanma luzı molekül ağırlığı ve polimer yapısı75, özellikle kimyasal yapı ve yüzey yükü, değiştirilerek kontrol edilebilir. Polimer yüzeyinin hidrofobik olması fagositozu arttıran bir özelliktir. Ta
bata ve arklarının yaptığı çalışmalara göre mikroküreler jelatinle kaplandığında, polimer yapısı ve molekül ağırlığından bağımsız olarak makrofajlar tarafından fagosite edilebilirliklerinin arttığı gözlenmiştir 76,77.
IV. Sterilizasyon Yöntemleri
Tüm mikrobiyal canlı şekillerini en güvenilir, ekonomik ve yaygın standart yöntemle ortadan kal
dırmanın yolu buhar sterilizasyonudur. Ancak bu yöntem poli(laktid/ glikolid asid) sistemleri için iki nedenden ötürü uygun değildir. Birincisi, polimer yaklaşık 65°C sıcaklıkta yumuşar ve 100°C'de sı
vılaşmaya başlar. Bu yumuşama matriks şeklinin deformasyonuna neden olur. İkincisi, yüksek ba
sınçlı buhar kopolimerin hidrolizini başlatir.
Kuru ısıyla sterilizasyon genellikle nemli hava ile sterilizasyondan daha az etkilidir. Uzun süre yük
sek ısılarda çalışmayı gerektirdiğinden polimer ve ilacın bozulınasına neden olabilir.
Etilen dioksit, propilen oksit ve formaldehit gibi
gazlar, ısı gibi diğer sterilizasyon işlemleri kullanılamadığında uygulanır. Bu gazların kullanımı
vücut içine implante edilen materyaller için önerilmez. Çünkü kalan gaz mutajenik olabilir, hızla büyüyen hücrelerin çekirdek ve sitoplazmalarını yaralayabilir.
Doğal partiküller (y-ışınları) ve yüklü partiküller (yüksek enerjili elektronlar) olınak üzere 2 çeşit rad-
yasyonla sterilizasyon yöntemi vardır. Her iki metot
da gazla sterilizasyondan daha güvenilirdir. Ancak istenmeyen etkilere de sahip olabilmektedir (gaz çıkışı, çapraz bağlanma, parçalanma ve çifte bağ oluşumu gibi). Poli(laktik asid), poli(glikolik asid) gibi
poliesterler, diğer polimerlere göre bu yan etkilere daha dayanıklıdır. Bu yüzden klinik kullanımı olan steril polimer-ilaç matriksi ·üretiminde en umut ve
rici yöntemdir78. Buna karşın polimerin molekül
ağırlığının dikkatli bir şekilde optimizasyonu gerekmekte ve yüksek enerji radyasyonuna karşı po
limer özellikleri ve ilaç dağılımının da ilacın stabilitesi üzerinde etkisi olınaktadır. Katı çözelti tipi mikroküreler istisnai olarak y-ışınlarına duyarlı görünmektedir79.
Yoshioka ve ark.lan basınçlı çözücü buharlaştırma yöntemiyle hazırladıkları mikroküreleri 60Co kaynağı kullanarak 5-1000 kGy dozda y-ışınlarına
maruz bırakmışlar ve molekül ağırlığı dağılımını jel permeasyon kromatografisi ile belirlemişlerdir.
Buna göre ışıma dozunun bir fo:iıksiyonu olarak molekül ağırlığı dağılımının değiştiği ve ışıma ile mik
rokürelerin karboksilik asit içeriğinin arttığı; ayrıca ışıma dozunun artmasına bağlı olarak camsı geçiş sıcaklığının azalması sonucu daha hızlı ilaç salımının gözlendiği sonucuna varmışlardırso.
Spenlehauer ve arkadaşlarının yaptığı araştırmaya göre farklı poli a-hidroksi asit)lerden yapılan, ysterilizasyonun stabilite üzerindeki etkisini araş
tırmak ve parçalanma işlemini in vitro ve in vivo
olarak gerçekleştirmek üzere çözücü buharlaştırma yöntemiyle hazırlanan mikrokürelerde y-ışmlarının
polimer molekül ağırlığım büyük ölçüde düşürdüğü görülmüştür. y-ışınlan cisplatin yüklü mikrokürelerin kontrollü salım yapısını değiştirmektedirBl.
Tablo 5. Standart sterilizasyon teknikleri ve PLA-PGA sistemlerine uygulanmaları
Sterilizasyon Yöntemleri Üstünlükleri Sakıncaları
Buharla sterilizasyonu (Yüksek buhar basıncı) (120-135°C)
Kuru hava ile sterilizasyon (160-190°C)
Radyasyonla sterilizasyon (İyonizasyon, yışırn)
120
Toksik kalıntı yok
Toksik kalıntı yok
Yüksek penetrasyon, düşük kimyasal reaktivite, sürekli etki
Deformasyon, degradasyon PLA-PGA için sınırlı kullanım
Polirnerde erime veya yumuşama· PLA-PGA için kullanılınaz
İnstabilite, polimer zincirinde kırılma/ çapraz bağlanma
FABAD J. ?hamı. Sci., 24, 109-123, 1999
y-ışınlarının kaptopril yüklü PLGA mikroküreleri üzerindeki etkilerini inceleyen bir araştırmada, yışınlarıyla sterilizasyon sürecinin kritik bir adım olduğu ve salım profilinde önemli değişikliklere
neden olduğu için kullanunından önce dikkatlice araştırılması gerektiği anlaşılmıştır82.
SONUÇ
Biyolojik parçalanabilen polimerler alanında gelecekteki araştırmalar farklı uygulamalar için tasarlanınış polimerin üretimine yönelik olacaktır. Polimerin parçalanmasının daha kontrollü ve etkin bir şekle sokulması için çalışmalar yapılmaktadır. Mevcut ve yeni geliştirilecek polimerler için aşınma ve parçalanına işlemleri çok daha ayrıntılı incelenıneli ve anlaşılınalıdır.
KAYNAKLAR 1) Bogdansky S. Natura! Polymers As Drug Delivery
Systems, Chasin, M., Langer, R., (eds.), Biodegradable Polymers as Drug Dellivery Systems/ New York, Marcel Dekker, ine., pp. 231-259, 1990.
2) Davis SS, Hunneyball 1 M, Ratcliffe JH, Smith A. Recent advance in the use of microspheres for targeted therapy, Drugs Exptl. Clin. Res., XI(9), 633-640, 1985.
3) Lloyd )P. Soluble Polymers as Targetable Drug Carriers, Lloyd, ).P., johnes ). G. (eds.), Drug Delivery Systems, Ellis Horwood, pp. 95-105, 1987.
4) Müller BG, Luenberger H, Kissel T. Albumin nanospheres as carriers for passive drug targeting: an optimized manufacturing teclınique, Pharm. Res., 13 (1), 32-37,1996.
5) Rubino OP, Kowalsky R, Swarbrick J. Albumin microspheres as a drug delivery system: relation among turbidity ratio, degree of cross-linking, and drug release, Pharm. Res., 10 (7), 1059-1065, 1993.
6) )alil R. Biodegradable poly(lactic acid) and poly(lactide-co-glycolyde) polymers in sustained drug delivery, Drug Dev. Ind. Pharm., 16 (16), 2353-2367, 1990.
7) Dunn RL, Ottenbrite Rl\11. Polymeric Drugs and Drug Delivery Systems, Dunn, R. L., (eds.), Polymeric Matrices, Washington, American Chemical Society Symposium Series 469, DC, Chapter 2, pp. 12-25, 1991.
8) Wood DA Biodegradable drug delivery systems, Int. J. Pharm., 7, 1-18, 1980.
9) Schafer V, Briesen H, Rübsamen-Waigman H, Steffan AM, Royer C, Kreuter J. Phagocytosis and degradation of humarı serum albumin microspheres and nanoparticles in human macrophages, ]. Microencapsulation, 11(3), 261-269, 1994.
10) Göpferich A. Polymer degradation and erosion: mechanism and applications, Eur. f Pharm. Biopharm.,
42(1), 1-11, 1996. 11) Ramchandani M, Pankaskie M, Robinson,D. The inf
luence of manifacturing procedure on the degradation of poly(lactide-co-glycolyde), 85:15 and 50:50 implants,J. Control. Rel., 43, 161-173, 1997.
12) Lewis DH. Controlled Release of Bioactive Agents from Lactide/Glycolide Polymers, Chasin, M., Langer, R. (eds.), Biodegradable Polymers As Drug Delivery Systems, New York, Marcel Dekker, Inc., pp.1-41, 1990.
13) Sato T, Kanke M, Schroeder HG, DeLuca PP. Porous bioerodible microspheres for controlled drug delivery. I. Assesment of processing conditions and solvent removal techniques, Pharm. Res? 5(1), 21-30, 1988.
14) Nieuwenhuis j. Synthesis of polylactides, polyglycolides and their co-polymers, Clin. Mater., 10, 59-67, 1992.
15) jeyanthi R, Çalış S, Mehta RC, DeLuca PP. Infüıence of prossesing parameters on the porosity of poly (glycolid-co-lactide) microspheres, Pharm. Res, 9s, 252, 1992.
16) johnson RE, Lanaski LA, Gupta V, Griffin MJ, Gaud HI, Needham TE, Zia H. Stability of atriopeptin III in poly(d, 1-lactide-co-glycolide) microspheres, J. Control. Rel., 17, 61-68, 1991.
17) Bittner Ronneberger B, Zange R, Volland C, Anderson JM, Kissel T. Bovine serum albumin loaded poly(lactide- co-glycolide) microspheres: the influence of polymer purity on particle characteristics, ]. 1\1icroencapsulation, 15(4), 495-514, 1998.
18) Tunçay M, Çalış S, Kaş HS, Sargon MF, Hıncal AA Diclofenac sodium incorporated PLGA (50:50) microspheres: formulation considerations and in vitro study, 9th International Pharmaceutical Technology Symposium, September 7-9, 1998, Ankara, Abstract p. 71.
19) Davis SS, Illum L. The targeting of drugs using polymeric microspheres, Br. Polymer J., Qec, 160-164, 1983.
20) Ciftci K, Kaş HS, Hıncal AA, Ercan TM, Güven O, Ruacan S. In vitro and in vivo evaluation of PLAGA (50/50) ·microspheres containing 5-fluorouracil prepared by a evaporation method, Int. ]. Pharm., 131, 73-82, 1996.
21) Garcia Contreras L, Abu Izza K, Lu DR. Biodegradable cisplatin microspheres for direct brain injection: preparatipn and characterization, Pharm. Dev. Res., 2(1), 53-65, 1997.
22) Heller J. Polymers for controlled parenteral delivery of peptides and proteins, Adv. Drug Del. Rev., 10, 163-204, 1993.
23) Fukuzaki H, Yoshida M, Asano M, Kumakura M, Mashimo T, Yuasa H, Imai K, Kawaharada V, Suzuki K. A new biodegradable pasty-type of L- lactide and (-valerolactone with relatively low-molecular weight for. application in drug delivery systems, ]. Control. Rel., 10, 293-303, 1989.
24) Heller ). Biodegradable Polymers for lmplants, 9th International Pharrnaceutical Technology Symposium (IPTS), September 7-9, 1998, Ankara, Abstract p. 33.
25) Heller), Sparer RV, Zentner GM.,Biodegradable Poly-
121
Tunçay, Çalış
mers as Drug Delivery Systems, Chasin M, Langer R, (eds.), Drug and the Pharmaceutical Sciences,, New York, Marcel Dekker, ine., Vol. 45, pp. 121-161, 1990.
26) Bindschaedler C, Leong K, Mathiowitz E, Langer R. Polyanhydride microspheres formulation by solvent extraction, f. Pharm. Sci., 77(8), 696-698, 1988.
27) Pitt CG. The control!ed parenteral delivery of polypeptides and proteins, Int. f. Pharm., 59, 173-196, 1989.
28) Grangier JL, Puygrenier M, Gautier JC, Couvreur P. N anoparticles as carriers for growth hormone releasing factor,f. Cont. Rel., 15, 3-13, 1991.
29) de Verdiere AC, Dubernet C, Nemati F, Soma E, Appel M, Ferte L Bernard S, Puisieux F, Couvreur P. Reversion of multidrug resistance with polyalkylcyanoacrylate nanoparticles: towards a mechanism of action, Br. f. Cancer, 76(2), 198-205, 1997.
30) Egbaria K, Friedman M. Sustained release albumin microspheres containing antibacterial drugs: effects of preparation conditions on kinetics of drug release, f. Corıtrol. Rel, 14, 79-94, 1990.
31) Foster ). Plasma Albumin Putnam FW (ed.) The Plasma Proteins,, New York and Landon, Academic Press, pp. 222, 1960.
32) Park TG, Lu W, Crotts G. Importance of in vitro experimental conditions on protein release kinetics, stability and polymer degradation in protein encapsulated poly(d, 1-lactic acid-co-glycolic acid), f. Control. Rel, 33, 211-222, 1995.
33) Singh ), Singh RP, Karunakar S, Tripathi KP. Preparation, characterization and in vitro release kinetics of arninophilline loaded albumin microspheres, Pharm. Ind., 56(12), 1076- 1080, 1994.
34) Gürkan H, Yalabık-Kaş HS, Hıncal AA, Ercan MT. Streptornycin sulphate rnicrospheres: Formulation and in vivo distribution,]. Microencapsulation, 3(2), 101- 108,1986.
35) Gupta PK, Hung CT. Albumin microspheres 1: Physico-chemical characteristics, J Microencapsulation, 6 (4), 427-462, 1989.
36) Vural İ, Kaş HS, Hıncal AA, Cave G. Cyclophasphamide loaded albumin rnicrospheres IL Release characteristics,]. Microencapsulation, 7(4), 511-516, 1990.
37) Gupta PK, Lam FC, Hung CT. Albumin microspheres. IV. Effect of protein concentration and stabilization time on the release rate of adriamycin, Int. f. Pharm., 51, 253-258, 1989.
38) Gupta PK, Hung CT, Lam FC, Factorial design optirnization of the formulation of alburnin microspheres containing adriamycin, ]. Microencapsulation, 6(2), 147-160, 1989.
39) Tunçay M, Çalış S, Kaş S, Hıncal AA. Preparation ançl in vitro evaluation of diclofenac sodium loaded biodegradable rnicrospheres, The Fourth International Symposium on Biomedical Science and Technology, September 15-17, 1997, İstanbul, Abstract p. 55-58.
40) Ratcliffe JH, Hunneyball iM, Smith A, Wilson CG, Davis SS. Preparation and evaluation of biodegradable polimeric systems far intra-articular delivery of drugs, ]. Pharm. Pharmacol., 36, 431-436, 1984.
122
41) Tunçay M, Çalış S, Kaş S, Ercan MT, Ertürk H, Hıncal AA, Diclofenac sodium incorporated biodegradable microspheres II: Antiinflammatory activity in the knee joints of rabbits, Conference on Challenges far Drug Delivery and Pharrnaceutical Technology (DDPT), june 9-11, 1998, Tokyo, Abstract, p 188.
42) Critchley H, Davis SS, Farraj NF, Illum L. Nasal absorption of desrnopressin in rat and sheep. Effect of d
bioadhesive microsphere delivery system, ]. Pharm Pharmacol. 46, 651-656, 1994.
43) Edman P, Bjork E, Ryden L. Microsphere as anasal delivery system lor peptide drugs, J. Cont. Re!., 21, 165-172, 1992.
44) Chang D, Jenkins SA, Grime Sj Nott DM, Cooke T. Increasing hepatic arterial flow to hypovascular hepatic tumours using degradable starch microspheres, Br. J. Cancer, 73(8), 961-965,1996.
45) Sundin A, Wang C, Ericsson A. Fahlvik AK. Magnetic starch rnicrospheres in the MR imaging of hepatic rnetastases. A preclinical study in the nude rat, Acta Radiol., 39, 161-166, 1998.
46) Derdeyn CP, Graves VB, Salama! MS, Rappe A. Collagen-coated acrylic microspheres far embolotherapy: in vivo and in vitro characteristics, Am, ]. Neuroradiol., 18, 647-653, 1997.
47) Gürkan H, Yalabık-Kaş HS, Şumnu M, Hıncal AA. Streptomycin sulphate microspheres: dissolution rate studies and release kinetics. I,]. Microencapsulation, 4(1), 39-46, 1987.
48) !şeri E, Ercan MT, Kaş HS, Hıncal AA. The in vivo distribution of the 99mTc-labelled albumin and gelatin rnicrospheres of a tuberculostatic agent, Rifampicin, Boll. Chim. Farmaceuntico., 130(2), 66-70, 1991.
49) Li )K, Wang N, Wu XS. A novel biodegradable system based on gelatin nanoparticles and poly(lactic-coglycolic acid) rnicrospheres far protein and peptide drug delivery,f. Pharm. Sci., 86(8), 891-895, 1997.
50) Nakoaka R, Tabata Y, ikada Y. Potentiality of gelatin microsphere as immunological adjuvant, Vaccine, 13 (7), 653-661, 1995.
51) Rees DA. Structure, conformation and mechanisrn in the forrnation of polysaccharide gels and networks, Advan. Carbohydrate ChemicaI Biochem. 24, 267-332, 1969.
52) McDowell RH. Properties of Alginates, Alginate Industries, Landon, 1986, pp. 41-48. Fifth ed. Kelco International.
53) Morgan SM, Al-Shamkhani A, Callant D, Schacht E, Woodley JF, Duncan R. Alginates as drug carriers: covalent attachrnent of alginates ta therapeutic agents containing primary amine groups, Int. ]. Pharm:, 122, 121-128, 1995.
54) Grant GT, Morris ER, Rees DA, Smith PJC, Thom D. Biological interactions between polysaccharides and divalent cations: the egg-box model, FEBS Letts., 32, 195-198, 1973.
55) Iannuccelli V, Coppi G, Bondi M, Pinelli M, Mingrone A, Cameroni R. Biodegradable intraoperative system far bone infection treatment II-In vivo evaluation, Int. f. Pharm. 143, 187-194, 1996.
FABAD J. Pharm. Sci., 24, 109-123, 1999
56) Iannuccelli V, Coppi G, Carneroni R. Biodegradable intraoperative system for bone infection treatment. I. The drug / polymer interaction, Int. J Pharm., 143, 195-201, 1996.
57) Bowersock TL, HogenEsch H, Torregrosa S, Borie D, Wang B, Park H, Park K. Induction of pulmonary immunity in cattle by oral administration of ovalbumin in alginate rnicrospheres, Immunol. Lett., 60, 37-43, 1998.
58) Kaş HS. Chitosan: Properties, preparations and application to microparticulate systems, J Microencapsulation, 14(6), 689-711, 1996.
59) Vural i, Kaş HS, Hıncal AA. Chitosan treated albuınin microspheres of sulfasalazine: I. Forrnulation and in vitro release profiles, Hac. Üniv. f. Faculty Pharm., 14(2), 57-65, 1994.
60) Açıkgöz M, Kaş HS, Orman M, Hıncal AA. Chitosan microspheres of diclofenac sodium: I. Application of factorial design and evaluation of release kinetics, ]. Microencapsulation, 13(5), 141-160, 1996.
61) Açıkgöz M, Kaş S, Hasçelik Z, Milli Ü, Hıncal AA. Chltosan rnicrospheres of diclofenac sodium II. In vitro and in vivo evaluation, Phannazie, 50(H.4), 275-277, 1995.
62) Aspden Tj, Illum L, Skaugrud O. Chitosan asa nasal deli very systern: evaluation of insulin absorption enhancement and effect on nasal membrane integrity using rat models, Eur. J Pharm. Sd, 4, 23-31, 1996.
63) jameela SR, jayakrishnan A. Glutaraldehyde crbsslinked chitosan rnicrospheres as a long acting biodegradable drug delivery vehicle: studies on the in vitro release of mitoxantrone and in vivo degradation of microspheres in rat muscle, Biomaterials, 16, 769-775, 1995.
64) Wang YM, Sato H, Adachi 1, Horikoshi 1. Optimization of the formulation design of chitosan microspheres containing cisplatin, J Pharm. Sci., 85, 1204-1210, 1996.
65) Akbuga ), Bergisadi N. 5-Fluorouracil-loaded chitosan microspheres: preparation and relesae characteristics, J: Microencapsulation, 13, 161-168, 1996.
66) Gupta PK, Hung CT. Alburnin rnicrospheres il: Application in drug delivery, J Microencapsulation, 6(4), 463-472, 1989.
67) Park TG. Degradation of poly(d, 1-lactic acid) microspheres: Effect of molecular weight, J Control. Rel., 30, 161-173, 1994.
68) Yamaguchi K, Anderson JM. in vivo biocompability studies of Medisorb ( 65/35 D, L-lactide/glycolide copolymer microspheres, J Control. Rel, 24, 81-93, 1993.
69) Saunders j, Davis SS, Wilson CG, Smith A. Effect of uptake of albumin microspheres on cellular activity of mouse peritoneal macrophages, Int. J Pharm.,, 68, 265-270, 1991.
70) Visscher GE, Robison RL, Maulding HV, Fong )W, Pearson JE, Argentieri GJ. Biodegradation of and tissue reaction to 50:50 poly(DL-lactide-co-glycolide) microcapsules, f. Bio. Mat. Res., 19, 349-365, 1985.
71). Santavirta S, Konttinen YT, Saito T, Grönblad M, Partio E, Kemppinen P, Rokkanen P. Immune response to polyglycolic acid implants, f. Bone Joint Surg, 72-B(4), 597-600, 1997.
72) Giordano GG, Chevez-Barrios P, Refojo MF, Garcia CA. Biodegradation and tissue reaction to intravitreous biodegradable poly(D, L-lactide-coglycolic) acid microspheres, Curr. Eye Res., 14(9), 761-768, 1995.
73) Chandrasekaran R, Giri DK, Chaudhury MR. Embryotoxicity and teratogenicity studies of poly(D(lactide-co-glycolide)microspheres incorporated tetanus toxoid in Wistar rats, Hum. Exp. Toxicol., 15, 349-351, 1996.
74) Holiand Sj, Tighe BJ. Polymers for biodegradable medical devices.l. The potential of polyesters as controlled macromolecular release systems, ]. Control. Rel., 4, 155-180, 1986.
75) Erden Ç, Çelebi N. Biyolojik olarak parçalanabilen polimer sistemlerin peptit ve proteinlere uygulanması: sürekli etki sağlayan laktid/ glikolid mikroküreleri, FABAD J. Pharm. Sci., 18, 161-171, 1993.
76) Tabata Y, ikada Y. Macrophage phagocytosis of biodegradable microspheres composed of L-lactide acid/ glycolic acid homo-and copolymer, ]. Biomed. Mat. Res., 22, 837-858, 1988.
77) Tabata Y,, Ikada Y, Effect of the size and surface char
ge of polyrner microspheres on their phagocytosis by macrophage, Biomaterials, 9, 356-362, 1988.
78) Kitchell JP, Wise DL. Poly(lactic/ gylcolic acid) biodegradable drug- polymer rnatrix systems, Widder Kj. Green RV. (eds.), Methods in Enzirnology, Landon, Academic Press. ine., Vol.112, pp. 436-448, 1985.
79) Volland C, Wolff M, Kissel T. The influence of terminal gamma-sterilization on captopril containing poly(d,1-lactide-co-glycolide) rnicrospheres, f. Control. Rel., 31, 293-305, 1994.
80) Yoshioka S, Asô Y, Kojirna S. Drug release from poly (dl-lactide) microspheres controlled by y-irridation,}. Control. Rel., 37, 263-267,1995.
81) Spenlehauer G, Veri M, Benoit JP, Boddaert A. in vitro and in vivo degradation of poly(lactide-coglycolide) type microspheres rnade by solvent evaporation method, Biomaterials, 10, 557-563, 1989.
82) Zhu JH, Shen ZR, Wu LT. Yang SL. in vitro degradation of polylactide and poly(lactide-co-glycolide) rnicrospheres, f. Appl. Poly. Sci, 43, 2099-2106, 1991.
123