Çoluk Çocuk fanzim sayı 5

72
ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

Upload: goekhan-agzikara

Post on 28-Mar-2016

223 views

Category:

Documents


4 download

DESCRIPTION

 

TRANSCRIPT

Page 1: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

Page 2: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

EKİM 2013

SAYI: 5

YAZARLAR

Gökhan Ağzıkara

Tuba Levent

Büşra Altınbay

Gülnur Çelik

Gülizar Altın

Ramazan Demirel

Kapak Tasarımı Ceyda Çolak’a aittir.

Çoluk Çocuğun bu sayısı tüm göç eden kuşlara adanmıştır.

E-mail adresimiz : [email protected]

Page 3: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

Başlarken…

“ Bir kuş geçse, gökyüzü deniz olacak…”

Çoluk Çocuk 5.sayısını kuşların göç mevsiminde sizlere sunuyor.

Sizlere kuşlardan son bir armağan veriyoruz. Bu sayımızı kuşlara ayırıyoruz. Dosya konumuzdaki eserlerde kuş temasını işliyoruz.

Çoluk çocuk bir sonbahar hüznünü ilk kez sizlerle paylaşıyor.

Bu sayıda yine çeşitli öykülere, şiirlere, yazar ve film eleştirilerine, kitap tanıtımlarına bir senaryo denemesinin ilk kısmına var olan bir kuşun yazıdaki izdüşümüne tanık olacaksınız.

Çoluk Çocuk ekibi keyifli okumalar diler.

Page 4: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

“Bir kadın bir adamı arıyordu. Kuşlar yine kuşlar… diyordu. Sonra ağlıyorlardı birlikte.”

Page 5: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

DOSYA KONUSU

“ Ben bir kuş olsaydım dediğimiz zamanlar olmuştur. Kuş olsam uçsam, kanatlarımın altında bir gökyüzü taşısam …”

“ Sanki yağmurla birlikte gelecek gibiydiler. Geleceklerinden emindim…kuşlarımın…”

“ Sonra…Sonra kuşlar gösteri yapar gibi havalanacak. Başka kentleri başka insanları anımsatır gibi…”

Dosya konumuz kuşun belirgin olarak işlendiği eserlerden oluşmaktadır. Pencerenizin önüne konan bir kuşa ve kendinize okumanız dileğimizle…

4

Page 6: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

HANİ KUŞLAR ÖTMÜYOR BUGÜN ?

Eski zamanlardan kalma tozlu bir hikaye vardır. Bir şair yazmış belki.Sadece bir rivayet.Anneannem de hikayeler anlatırdı. Kuşlar hakkında. Şair mutsuz kuşları yazmış.Nereden bakarsanız bakın kuşlar hakkında hikayeler hep anlatılırdı.Son zamanlarda unuttuk.Hani playstation kafeler açılmadan önce atariler vardı. Bizim çocukluğumuzda canım.Orada oyunlar pek bir eğlenceli olurdu. Kuş öldürme oyunu. Nasıl bir zevk alarak oynardım. Önce yeşil olan kuşlar öldükleri zaman kırmızıya dönüşüp yere düşerlerdi. Ağaçların arasında bir yere. Can çekişme anlarını hiç göremezdik belki de bu yüzden bu kadar kolay olurdu onları öldürmek.Ne zaman ki bu oyunlar çoğaldı biz kuşların hikayelerini unuttuk.Leyleklerden gelmediğimizi öğrendik. Gözümüzde değerleri azaldı.Kuş beyinli derken birbirimize güya hakaret ettik.Bilseydik kuşların dünyalarında aslında insanlardan daha düzenli bir hayat yaşadıklarını bu cümleyi iltifat kulvarına alırdık.Ne diyordum bir şair…Bir şiirinde anlatmış.

5

Page 7: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

Sabahları acıktığı için haklıGününü kazanıp kurtardı diye güzelBirçok çiçek adları gibi güzelEn tanınmış kırmızılarla açanBütün kara parçalarında.

Çok güzel ötermiş bu kuş. O ötmeye başladığında bütün dünya onu taklit edermiş. Sonra gezegen bu güzel kuşların sesiyle dolarmış.Öyle ki tüm kuşlar hep birlikte aynı büyülü sesi aksettirirlermiş.Bir gün insanlar bu güzel ötüşte farklı bir tını yakalamışlar.Daha yanık daha sevgi dolu bir tını.Anlamışlar ki bizim kuş aşık olmuş.Her geçen gün şarkılar eskisinden de güzelleşiyor gökyüzünde aşıklar artarken yeryüzünde de durum farklı olmuyormuş.Ama bir gün.O amalar hep vardır yaO bir günler hep vardır işte.O bir gün gelip çatmış.O gün üvercinka öyle bir ötmüş ki insanlar o ötüşü ömrü billah unutamamışlar.Şiirlere yazmışlar.Kitapların satır sonlarına, mezar taşlarına yazmışlar. O bir gün şarkı olmuş dillere destan olmuş gazilere.Haykırış dolu bir ötüşmüş bu.Hem çaresiz hem umutsuz belki de korkulu bir ötüşmüş bu.O gün üvercinka sonsuzluğa uçmuş.Uçmuş gitmiş.

6

Page 8: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecekİki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlarBöylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlarZaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna                                                             diziyorlar

O günden sonra da asla ötmemiş.İşte o gün yılın her o günü hiçbir kuş ötmezmiş.İnsanlar da konuşmazmış gülmezmiş yemezmiş içmezmiş demek isterdim.Ama insanız biz.Kuşlar kadar dirayetli değiliz ki. Susmayı beceremeyiz.Kuşlar gibi sevgilimizin cansız bedeninin yanında nöbet tutamayız.Ölenle ölünmez kavramı var bizde.Ne olursa olsun bir kuş kadar olamayız.Ne onlar kadar özgürce bakabiliriz evrene tepeden. Ne de onlar gibi haykırabiliriz sevdamızı.Bu hikaye bu şiire yakıştırılmış yalnızca. Fakat ben doğruluğuna o kadar inandım ki o malum günü tespit etmeye karar verdim. Ama insanız gökyüzünü dinlerken akışına kaptırdım kendimi hayatın. Unuttum yegane amacımı.Sonra da denemedim bir daha.O özel anın sükunetine ihanet etmek istemedim.Gökyüzünü seyre dalarsam şayet kuşlardan önce bulutların ayırtına varırım.Bir bulutun yanına huzurlu bir kuş ne yakışır oysa ki.O kadar kaptırmışım ki kendimi tekdüzeliğime göremez oldum bu varlıkları.

7

Page 9: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

Hanidir en son ne zaman bir kuş sesi dinledin deseler bilmem derim.Bu insanı rahatlatan sesi duymazdan gelirim.Kaptırmışım kendimi bir kere atarilerdeki kuş öldürme büyüsüne.Satırlarımı noktalıyorum.Eğer kuşları hiç ötmediği o günü bulursanız bana da haber verin diyorum.

Gülnur Çelik

8

Page 10: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

SADECE BİR SABAH....

Oysa çok genişti gökyüzü , bir fırça alsa eline doya doya mavilerdi etrafını ama o öylece kalakaldı birilerini aradı gözleri kimsecikler yoktu tam o anda uçan kuşlara takıldı gözleri, insan kıpırdamaya mecali kalmadığında hep gökyüzüne dönerdi yüzünü bu sanki bir hareketlilik bir canlılık katardı durgunluğuna mutsuzluğuna ve o anda uzaklara gittiğini ve asla geri dönmeyeceğini düşündüğü özgürlüğünün adına bir kuşun ismini koyardı, sanki gökyüzüne yayılan kuşların kanadından yeryüzüne düşecek gibi gelirdi özgürlük. Sanki usulca uçan bir kuş ona geri verebilirdi yitirdiğini...

Kan ter içinde uyanılan sabahlar gibi griydi sokaklar, hani böyle çıkıp avaz avaz bağırası gelir içi taşar ya insanın öylesine karanlık bir gün gibi göründü bugün ona . Oysa genişti gökyüzü şöyle bir kuşun kanadı değse rüzgara içine dolacaktı saklanmış maviliği gökyüzünün, ama o öylece kalakaldı. İçine sığmadığı bir rüya görmüştü dün gece, kendinden başka her şeyin herkesin uğuldadığı kapısız bir salonda oradan oraya koşuşturuyordu. Başında alaycı kuşlar özgürce dönerken o kalabalığın ortasında kalakalmış gökyüzünü özlüyordu, uyandığında ise fazlasıyla taşmıştı kendinden rüyasından kalma o buruşmuş sesiyle şöyle bir çığlık atıp günü öyle selamlamıştı. Bu yüzden biraz gölgelenmişti sabahı.

Allahtan kimsesiz sokaklar vardı, kendini en geniş gökyüzünün altına bırakmak için terlikleriyle bir hışım sokağa fırladı ve uzun uzun yürümeye başladı. İnsan her gün mutlu

9

Page 11: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

uyanamaz diye düşündü kendi kendine hele bir de içinde bir önemsiz nesne gibi kaldığı oradan oraya koşuşturmaca ile tükettiği hayatını düşününce...

Sonu yoktu bu sabahın belliydi, gün elinde uzadıkça uzuyordu, elinde yaşamak dışında bir seçeneği olmayanlar alelade bir sabahın parçası olmakla mükelleftiler, bu yüzden rüyasına da kızamadı. Nihayetinde ayağının altında kayıp giden caddeler vardı ve başında uçuşan kanatları mavi hayalci kuşlar. Acaba kuşlar da onun gibi mutsuz uyanır mıydı nedensiz yere? Geceden kalma bir rüyanın peşine takılıp da dertlenirler miydi böyle? Onlar uyanmazdı herhalde, tamam kolay iş değildi kanatlarına maviyi takıp gökyüzünü baştan aşağı alaca bulaca etmek ama mutsuz olsalardı sokaklarda da gri kuşlar olurdu insanlar gibi, doğrusu bu da çekilir dert değildi. İyi ki bu kadar mutlular diye düşündü. Elini cebine soktu mutlu kuşlar için dudaklarında bir ıslıkla devam etti yoluna.

İnsan da bir rüya bir hayal kadar belli belirsiz dedi kendi kendine, kolayca yitip gidebilir ya da mutsuz uyandığı bir sabahta özgürce kuşları düşleyebilir. Her şeyde hakimiyeti olan kararsızlık insan için elbette daha büyük bir şeydi bu bazen şaşırtıcıydı belki ama kesinlikle böyleydi. Ve gerçekten ihtiyaç duyulduğundan da genişti gökyüzü... Bir derin nefeslik canı vardı insanın, bir kuş hülyası yeterdi günü aydınlatmaya bu yüzden mutsuz bir sabaha bile borçlu kalabiliyordu insan...

Tuba Levent

10

Page 12: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

YARIN UZUN OLACAK

1.PERDE

( Dar sokağın başında iki gölge görünür. Gecenin karanlığı gölgelerin kime ait olduğunu belli etmez. Kısık kısık yanan sokak lambası gelenleri karşılamaktadır.)

( Uzun sürdüğü belli olan sessizlik bozulur.)

TRİENE: (kendi kendine konuşur gibi fısıltıyla seslenir.) Epey geç olmuş. Ay öyle söylüyor.

PARDO: Geç olup olmadığını nerden bileceğiz ? Ya ay yalan söylüyorsa...

TRİENE: (tedirgin.) Yapma Pardo, bal gibi gece oldu ve bu saatlerde dışarıda olmamız tehlikeli.

PARDO:(paltosuna sıkı sıkıya sarılır.) Soğuk değil mi ? Fazla soğuk.

TRİENE: Evet sevgili dostum, kuzey şurubu içmiş gibi üşüyorum ben de.

PARDO:(Kendinden emin.) Hadi gidip bir han da ısınalım. Donarak ölmek istemem.

11

Page 13: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

TRİENE: Haklısın. Gidelim.

( Triene ve Pardo han yoluna doğru dönerler. Kar daha hızlı yağmaktadır. Vakit ilerler. Gecenin bir yarısı han kapısı çalar.)

ONTE :(Saatin epey ilerlemesinden ötürü kuşkuludur.) Kim var orada ?

(Pardo atılır ve cevap verir.)

PARDO: Han da kalmak istiyoruz. Yerin var mı ?

ONTE: ( Müşteri olduğunu anlar ve keyifle açar kapıyı.) Buyrun efendim buyrun, elbette sizin için her zaman yerim var.

(Triene, Onte'nin bu hoşnutluğundan rahatsız olmaz ama Pardo epey rahatsız olmuştur. Bu tür insanları sevmez.)

TRİENE: ( Pardoya ve Onteye aynı anda seslenir.) Bir an önce uyumalyız. Soğuk artacak gibi.

PARDO: Doğru söylüyorsun Triene. (Onteye dönerek) Yerlerimizi göster bize.

ONTE: (İşgüzar bir yüz haliyle onları yerlerini götürür.) Elbette efendim.

(oda kapısı açıktır. İçerisi tozlu ve rutubetlidir. Yerde iki yatak. Bir masa. Ve bir de ayna vardır. Pardo soldaki yatağa uzanmış uyumayı düşünüyordur.

Triene ise önünde beyaz titrek mumun yandığı aynanın

12

Page 14: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

önünde durmuş uzun süredir bakmadığı yüzüne dikkatle bakmaktadır.)

TRİENE: Pardo, sevgili dostum, uyudun mu ?

PARDO: Uyumadım ,Triene, uyumadım. Düşünüyorum.

TRİENE: Neyi düşünüyorsun böyle uzun uzun.

PARDO: Onu.

TRİENE: (aynaya bakmaya devam ederek) O kim yahu ?

PARDO: (sinirli) Ahmak mısın sen ! Bugün gördüğümüz o yeşil gözlü kadını düşünüyorum.

TRİENE: (farkına varır.) Aaa, evettt. Unutmuştum ben onu çoktan.

(Pardo iç geçirir. Triene ise aynaya bakmaya devam eder. Bu sırada odanın kırık penceresi yarım açılır. Rüzgar bir kuşu odanın içine kadar sürükler. Kardan beyaz bir renge bürünen

bu güvercin odanın dışarıya göre biraz da olsa sıcak olmasına alışamaz. Kanat çırpar. Ancak dışarı çıkmaz tekrar. Pardo ve Tirene fark ederler durumu.)

TRİENE: Pardo bak içeri kuş girdi. Camı kapatmalıyız. Dışarısı soğuk. ( Camı kapatır ve kuşu avucunun içine almayı başarır.)

(Triene aynaya bakmayı sürdürmez. Çünkü aynada kendisinden başka herkesi görmektedir. Yüz hatlarında

13

Page 15: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

tanıdığı herkesi görür. Kendisini tanıyamaz. Geçer yatağının içine oturur.

Kuşu sever ve okşar.)

PARDO: İçimde garip bir his dolanıyor.

TRİENE: (kuşla ilgilenmeyi devam ettirir.) Nasıl yani ?

PARDO: Bilmiyorum Triene, sanki uzun zamandır hissetmek istediğim bir şeydi bu.

Garipsiyorum. bu hissin bir kelime karşılığı yok. Bulamıyorum. Mutlu ya da mutsuz değilim. Ama aklımdan gitmiyor elleri.

Anlıyor musun?

TRİENE: (Başını Pardoya doğru çevirir.) Anlat dostum, dök içindekileri. Biz dinleriz.(kuşu gösterir.)

PARDO: ( tam karşındaki aynaya bakıp dalarak) Ahh dostum, bilsen hem nasıl mesud hem de nasıl hüzünçlüyüm. Onu bir daha nerede göreceğim, nasıl bakacağım bir daha ona. Adı neydi, kimdi o ?

İnsan, yaşamına yeni insanlar almak istiyor Triene, ama eskiler hep aynı kalsın hiç bir yere gitmesinler de istiyor. Herkes azalıyor azalıyor ve yitiyor. Anlıyor musun Triene, anlıyor musun gri kanatlı kuş ?

TRİENE: (Konuşmaz. Dinlemeye ve başını ara sıra oynatmaya kuşu sevmeye devam eder.) ....

14

Page 16: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

PARDO: Bazen, hani olmaz ya kendimi kralın yerine koyuyorum.

TRİENE:(bu sözü duyduğu için tebessüm eder) ahh evet ben de yapıyorum bunu sevgili dostum.( kuş uyumuştur Triene’nin kucağında.)

PARDO: Düşünsene Triene bir kral olsam onu tekrar bulabilirdim. Arardım onu sokak sokak. Adamlarımın hepsine onu bulmalarını emrederdim. Ama ne yazık ki ben değilim. O şişko şu an kral.(Kral Johanne'den bahseder.)

TRİENE:( Kuşun uyumuş olmasına sevinir ve şaşırır.) Ah uyudu sevimli küçük yaratık.

PARDO: ( Duymamış gibi konuşmaya devam eder.) Ah Triene, çıldıracağım bir saniye olsun aklımdan gitmiyor...Uyuyamıyorum.

TRİENE: Uyumalısın sevgili dostum , yarın zor bir gün olacak.

PARDO: (Yarını düşünür ve daha keyifsiz olur.Konuşacak gibi değildir.) ....

(Triene , Pardoya mumu söndürmesini söyler. Kucağında kuş uyuduğu için o bunu yapamaz. Pardo kalkar. Mumu söndürür. Tam kapanmayan pencereyi bir kere de o zorlar. Ama olmaz. Hep bir aralık kalır. Vazgeçer ve sıcak yatağına döner. İkisi de tavana bakarak yarının nasıl olacağını düşleyip uyurlar.)

Gökhan Ağzıkara

15

Page 17: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

AİLEMİZİN EN SEVİMLİ ÜYESİ: ÇAPKIN

Minicik bir canlı, hepi topu avucunuz kadar. Bir muhabbet kuşu, ismi Çapkın. Bembeyaz tüylerinin arasına serpiştirilmiş mavi tonlarıyla sevilmek için gelmiş bu aleme adeta. Özgürlüğün sembolü olan bu kanatlı canlıyı, tabiatının zıddına kafeslere koyup besliyoruz. Tuvaletini açık renk koltukların, elbiselerimizin üzerine konduruverdiğinde ise kızıveriyoruz ona. Yanlış anlamayın acındırmak için demiyorum zira bu küçük mahlukat ne kadar kızsam da yaramazın, şımarığın teki, evimizin maskotu.

Ailemize bir yaşındayken katıldı Çapkın, şimdilerde 3 yaşında. Eski sahibinin bebeği olunca, mecburi bir ayrılışla geldi bize. Bizi diğer sahibi kadar seviyor mu bilmiyorum ama şimdi geri isteseler sanırım vermemek için her yolu deneriz ailecek. Kuş beyinli diye bir deyim var ya bizde işte bence onu söyleyen çok yanılmış zira Çapkın’la tanışmamış çünkü Çapkın’ın kendine özgü bir karakteri, ruhu varmış gibi geliyor bana. Çapkın’dan önceki kuşlarımızı düşündüğümde böyle bir ifade bana da çok saçma gelirdi zira önceki kuşumuz Ciklet, sadece ayaklara konan,yemini yiyen, odayı turlayıp evine giren bir muhabbet kuşuydu.

Çapkın iyi eğitimli bir muhabbet kuşu, konuşabiliyor. Çapkın, Çapçapçap, koş koş koş, Çapkıntoş, cicikuş, aşkım, babacık, şişko, eşek gibi birçok kelimeyi söyleyebiliyor. Ekmeğin iç kısmını yemeyi çok sever, bizatihi diğer kuşların aksine yedikleri insanı hayrete

16

Page 18: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

düşürebiliyor. Kola içer, çorba içer, yemeklerin suyunu içer, salatalık yer, havuç yer hem de

16

Page 19: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

teklifsiz. Bir de sabahları annemin bile beceremediği beni uyandırma olayına katılması var ki bu konuda üzerine tanımıyorum. Hem tepemde konuşup, hem de suratımda gezinip, kulağımı bir güzel ısırmasıyla kalkıvermem bir oluyor. Bütün bunların yanında bilgisayardan hoşlanmaması, kafesine girmemek için çevirdiği dümenler de cabası. Bir kuştan bahsettiğimizin farkındayım ve çoğu zaman şaşırtıcı gelse de benim de tanığım en acayip ama en sevimli kuş Çapkıntoş.

Çapkın bize yoldaşlık eden şanslı hayvanlardan biri mutlaka ama dışarıda yardıma muhtaç Çapkın kadar şanslı olamayan çoğu zaman eziyete uğrayan, açlıktan susuzluktan ölen, sevgi ya da biraz olsun özgürlük, saygı bekleyen o kadar çok hayvan var ki sadece birazcık duyarlılıkla üstesinden gelebiliriz bunun. Bir kap yemek, bir kap su ve birazcık hoşgörü…Emin olun onlar karşılığını fazlasıyla vereceklerdir.

Gülizar Altın

17

Page 20: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

17

Page 21: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

“Bu kuşlar adaların kuşları bunlar kız kulesinin bunlar bizim kuşlarımız…”

17

Page 22: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

"VE BELKİ SEN BİR (E)BABİL KUŞUYDUN BİR ZAMANLAR

BENSE BİR FESLEĞEN ÇİÇEĞİ"

Oradan oraya sürüklenen bir yaprak kendi kendisiylenasıl yaşar ?Bir çocuk nasıl yaşar çizdiği resmin mavisiyle ?biz nasıl yaşarız bir kuşun çizdiği gök yüzünde ?

bir gün bir kuş geldi kondu pencereye. Kar yağıyordu ve ıslaktısokak çocuklarının ayakları. Bir gün bir kuş geldive aldı götürdü beni.

ben bir fesleğen çiçeği.Sen, babilin asma bahçelerinde gezinen bir kuş.

Gökhan Ağzıkara

18

Page 23: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

GEÇEN ZAMANIN GETİRDİKLERİ

Ben bir başıma yaşayan, özgürleşmek isteyen, özgürleşmek için yalnızlaşan, yalnızlığım yüzünden dışlanan fakat halimden memnun bir insandım. Ne kadar zaman oldu bilmiyorum. Saatler değil günleri bile takip etmiyorum artık. Geçirdiğim onca zaman sanki bir gün bir geceymiş gibi. Hatta bazen bir rüya olabileceğini bile düşünüyorum. Zaman geçmek bilmiyor. Kimine göre koca bir ömür, kimine bir günden ibaret. Vücudum yaşlanıyor aslında ama düşüncelerim uzun zamandır aynı. Belki de hala çocukça. Bence hala olgunlaşmadı ruhum ve düşüncelerim. Bu yüzden bulamıyorum belki de neden yaşadığımı. Bugün yine uyandım. Perdeyi aralayıp dışarıya baktım. Çocuklar okuldan çıkıyordu. Derin bir nefes alıp kalktım ve mutfağa gidip biraz ekmek kopardım. Birkaç lokmada bitirdikten sonra üzerine bir bardak su içtim. Kalktığımda birkaç lokma bir şeyler yemeden sigara içemiyorum. Bu yüzden uyandığımda mutfağa gitmek alışkanlığım oldu galiba. Sigaramı içerken neler yapabileceğimi düşündüm hava kararana kadar. Hava güzeldi aslında çıkıp biraz yürüyebilirim bugün. Gündüzleri dışarıya çıkmayalı baya olmuştu. Genelde fazla gürültülü ve kalabalık olur. Bu yüzden geceleri dışarıya çıkarım. Ama bugün içimden bir ses dışarıya çıkmamı söyledi. Kulaklığımı takıp, müziği sesini sonuna kadar açtım. Şehrin gürültüsünü bastırsın diye. Evden çıktım ve yürümeye başladım. Genelde gittiği yer belirli yerler yoktur. Bu yüzden gideceğim yer belli olmaz, gittiğimde öğrenirim bazen ben bile. Ayaklarım sadece yürür, ilerlemek için. Sanırım evde geçirdiğim aşırı zamandan şikayetçi olup kaçarcasına uzaklaşıyorlar. Farklı farklı yerlere gidiyorum bazen

19

Page 24: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

istemsizce. Düşünürken kendi kendime bir bakmışım daha önce gelmediğim bir yerdeyim. Bu günde böyle olmuştu. birden kendimi geniş ve kalabalık bir caddede araçlar, dükkanlar ve insanların içinde buldum. Etrafıma baktım

19

Page 25: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

baktım… İnsanların çoğu büyük bir amaçlar varmış gibi oradan oraya koşuşturuyorlardı. İnsanların garip hallerini izleyerek biraz daha ilerledim. Bir kuş sesi dikkatimi çekti bu beton yığınının içinde. Bir dükkan ilerden geliyordu ses. Hayvan satılan bir dükkandan. Başka e olabilirdi ki. İçeriye girdim. Hayvanlar kafeslerde sıralanmış bekliyorlardı. Bu durumu da anlayabilmiş değilim. İnsanların bencilliğinden mi kafesteydi bu hayvanlar yoksa daha rahat bir yaşam ümit ettikleri için mi? İnsanlarda böyle değil midir? Daha rahat bir yaşam için kendilerini kısıtlar ve çeşitli kafeslere kapatırlar. Kendi kafeslerini kendileri bulur ve isteyerek o kafese girerler. Sadece farkında değiller. Özgür olamadıktan sonra altında evin olsa, o ev ancak kafesin olur. Altından bir kafes… Ben bunları düşünürken bir kuş çarptı gözüme. Evde bana arkadaş olur hem de hayatıma renk getirirdi belki. Onu alıp evin yolunu tuttum. Eve geldiğimde acıkmıştım. Kuşun kafesini hazırlayıp çay demledim. Açlığımı bastırması için 2 dilim ekmekle zeytin, peynir yiyip çayla sigaramı içiyordum. Kuşa baktım bir süre. O da canlıydı ve onu zehirlemeye hakkım yoktu. Bu yaptığımdan ne hoşnut olurdu ne de razı olurdu bence. Sigaramı söndürdüm daha yarısına bile gelmeden. Kafesin yanına oturup konuşmaya başladım yeni arkadaşımla. İçindekileri, aklımdakileri bir bir anlatmaya başladım. Bir an durup “hiç susmayacağım galiba“ dedim kendi kendime. Susmayabilirdim. Bunun sorumlusu ben değil diğer insanlardı. Onlar konuşmayı dinlemekten önce öğrenmişlerdi. Duyuyor ama dinlemiyorlardı. Her söylediğine bir kulp takan, eksiklerini arayan yahut muhalefet olan birileri illa ki çıkıyor. Bazen hep kendileri konuşsun istiyorlar ve sözünü kesip saygısızlık bile yaptıkları oluyor. Bu yüzden konuşmayı bırakıp

20

Page 26: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

yazmaya başladım bende. Konuştuklarımı dinlemeyen insanlar yazdıklarımı okuyorlardı. Sadece kelimeleri okuyorlardı, kelimelerin oluşturduğu cümlenin asıl anlamını çoğu anlamıyordu bence. Kalkıp odama geçtim. Biraz

20

Page 27: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

uzandım. Kendimi rahatlamış, hafiflemiş hissediyordum. Sanırım kuş bana iyi gelmişti. Yazmak yetmiyor, bazen konuşmak hatta haykırmak gerekiyormuş. Zaman geçiyor, her gün tekrar uyanıyordum. Eğer uyanmasaydım kimin haberi olurdu. Kuşumdan başka kimim vardı. Bana sigarayı bile bıraktırmıştı. Kendimden başka bir canlının sorumluluğunu almıştım. Fakat gün geçtikçe ona da acımaya başlamıştım. Kafesi dar geldi, kafesini açtım ve artık ev de dar geliyor ona. Benim tüm hayatımdı beklide bu ev ama on yetmiyordu. Ben elimden gelse ömrümü geçirebilirdim. Fakat o uçabileceği bir gökyüzü istiyordu. Dışarıda zarar görebilir, aç kalabilirdi. Oysaki evde her şey vardı ama yetmiyordu. Özgür olmak, sınırlar olmadan uçmak ve bedeli neyse ödemek istiyordu. Onun için pencereyi açmam yeterliydi. Peki kendim için ne yapmalıydım. Bu ev benim özgürlüğüm mü yoksa kafesim miydi. Ödeyeceğim bedel neydi? Ben topluma aykırıydım ve belki de değişmeliydim. Ama istemiyordum. Değişirsen ben, ben olmazdım. O an farkına vardım. Hala kendini, amacını bulamayan, hiçbir tat almadığı bir dünyada insan neden yaşar veya yaşamak ister ? ben neden yaşıyordum ki? Sadece uyumalıydım belki de o an ama yapamadım. Pencereye açıp yanına oturdum. Kağıt kalem ve bir de jilet alıp yazmaya başladım. “ Belki bir kuş kadar özgürüm ama hissedemiyorum. Sonra biraz bekledim. Bileğimi tutup gözlerimi kapadım. Bileğimden akan kanın sesi geliyordu kulağıma yere damladıkça. Tıp, tıp, tıp diye…

RAMAZAN DEMİREL

21

Page 28: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

Coltraıne'in öldüğü yazdı, aşkın ve isyanların yazıydı ve Brooklyn'de tesadufi bir karşılaşmanın iki genç insanı sanat, bağlılık ve başlangıçlarla dolu bir hayat yolculuğuna çıkarttığı yazdı.

Pek çok eleştirmen tarafından 2010'un en iyi kitabı olarak gösterilen ve son olarak prestijli National Book Award'u kazanan Çoluk Çocuk, bir aşk hikâyesi olarak başlayıp bir ağıt olarak sona eriyor. Altmışların sonu, yetmişlerin başındaki New York'a, onun zengin ve fakir insanlarına, sanatçılarına ve serserilerine bir selam çakıyor. Yolun başında birbirlerine göz kulak olmaya söz vermiş iki genç sanatçı, Patti Smith ve Robert Mapplethorpe'un yükselişini ve şöhret kapısını aralayışlarını nefes kesici bir içtenlik ve saflıkta anlatan bu kitap, gerçek bir masal."Yaşlıca bir çift önümüzde durup alenen bizi incelemeye başladı. Robert ilgi çekmekten hoşlanıyordu, heyecanla elimi sıktı.”“Hadi, fotoğraflarını çek,” dedi kadın, hayretler içindeki kocasına.“Sanatçılar galiba.”'Hadi canım,' dedi adam, omuz silkerek. “Çoluk çocuk bunlar.'"

22

Page 29: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

BİR KADIN NEDEN BEKLER?

Bir kadın neden bekler? Seven bir kadın ne kadar bekler?

Tüm bu yaşam karmaşasının içinde bir kadının uzun bekleyişini anlatıyor Atalay Taşdiken "Meryem" filminde. Ve izlerken sizi uzun düşüncelerle baş başa bırakıyor. Kırsal kesimin toplumcu zihniyeti içinde

kalbinin sesini dinlemeye çalışan genç bir bayan: Meryem. Kişiliğinin ve saygısının gereği gerçek bir sabır gösteriyor hayat karşısında. Sevdiği adamı bekliyor. Çünkü seviyor. Saf bir sevginin kadınsal timsalini ortaya koyuyor. Hissediyorsunuz.Bir adam nasıl sever? Seven bir adam ne yapar?Askerden dönen ve sorunlarla baş etmeye çalışan Murat, Meryem’in bu sürede evlenmiş olmasına içerlemekte, aşkı hayatı, dünyayı sorgulamaktadır. Kaderden şikayet eden bu genç aşık Meryem’e kaçmayı bile teklif eder. Ancak Meryem eski Meryem değildir ve kocasına sadık bir kadındır. Altı gün yanında kalıp İstanbul’a giden ve dönmeyen kocasına....

Kırsal yaşamı ve kadın duygularını güzel işleyen bir film "MERYEM".

Gökhan Ağzıkara

23

Page 30: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

GERGEFİMDE MAVİ BİR KELEBEK

“ Aldanmadı hayat aynı sevdanın çocukları olduğumuza. Aşklar vurulmuş, kardeşlik unutulmuş, hayaller susmuş, insanlık ilk kurşuna siper olmuştu. Şimdi olmadığın her gece eskilerden kala küçük bir düşü katık edip sensizliğe fizlice ağlarım, uzağına sürgün düştüm diye. Belki yeter gözyaşlarımateşlerdeki Bosnamı söndürmeye...”

MAVİ KELEBEKLER

ZİVOT

Karanlık, ıssız. Yok, hayır yanılıyorum. Uzakta bir ışık var, çok uzakta ama görüyorum işte. Demir parmaklıklar arasından sızıyor buradayım dercesine. Bir yanıp, bir sönüyor ateşböceği misali. Sesler, çığlık atan insanlar, ağlayanlar, yalvaranlar, her yakarış ardından bir ışık... Hayır, hayır aydınlık değil bu, bu karanlıklara gömülen meçhul hayatların işareti. Oysa hatırlıyorum benim diyebileceğim bir hayatım vardı çok eskiden...“Bosna 1991” Radyoda Hanka Paldum'un Ceznja şarkısı çalıyordu. Yataktan kalktığımda, Shakespeare beni selamlıyordu. “Size de günaydın Bay Shakespeare.” Bizimkiler kahvaltı sofrasına oturmuş neşeli bir şeyler anlatıyordu. Bahse girerim konu kesin bendim. Ben ve benim tiyatro hevesim, aslında

24

Page 31: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

heves değildi bu ben kesinlikle tiyatro için doğmuştum. Ama bunu bizimkilere inandırmak biraz zamanımı aldı. Küçüklüğümden beri bütün tiradları ezberler ailenin

24

Page 32: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

karşısında gösterimi sunardım. Bu süreç uzadıkça tek bir izleyicim kaldı geriye: Büyükannem. Çünkü alzheimerdı. Ben her tiradı ilk günkü hevesimle oynar, o da beni ilk günkü hevesle dinlerdi. Evet sahnedeydim, ' Peri kızı dualarında unutma beni ve günahlarımı' eğilerek selam veriyorum, o da ne alkış kıyamet, ön taraflardan bir eleştirmen harikaydı diyor. İzleyenler mutlu, benim yüzümü de bir mutluluk kaplıyor.Annemin sesiyle uyanıyorum gündüz gördüğüm düşten. Ee hayal kurmanın sonu yok. Çantamı alıp çıkarken ablama bakıyorum, kasnak elinde kaneviçe işliyor. Malum gelecek aya düğün var. Ablam işlemede her gülün üstüne bir de kelebek kondurur, öyle güzel yapar ki kanatları açık masmavi bir kelebek. Ben hiç mavi kelebek görmemiştim. Sordum ablama o da görmemiş. Ama içimden geliyor dedi her yer masmavi kelebek gökyüzü gibi. Ben biliyordum aslında neden olduğunu Amar eniştenin gözleri parlardı masmavi. Evden çıkıp Jasna'ya uğradım. Şimdilik tek jürim, çocukluk arkadaşımdı. Çalıştığım yer ise eski mahalle kahvesi. Jasna eski arkadaşım... Masmavi gözleri sevgiyle bakardı, o sevmek sevilmek için yaratılmıştı. İyilikti onun mayası ne zaman kötülük doğdu, o gitti çok uzaklara… Okunmuş şekerlerim bir cebimde, kuru bakliyatlar bir cebimde yola koyuldum. Malum sınav günü ya kazanacaktım ya da ailemin başına dert olacaktım. Çıktım jürinin karşısına, yılardır beni en çok etkileyen tirada başladım. Öyle ya William Shakespeare yazmıştı adı Macbeth. 'Yapmakla olup bitseydi bu iş, hemen yapardım, olup biterdi. Döktüğüm kanla akıp gitse her

25

Page 33: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

şey...' Unuttum, derin bir nefes aldım hadi ama son cümle. Yok, ne yani kaybedecek miydim şimdi? O da ne uzaklardan bir ses 'Sebep yok onu öldürmem için, beni

25

Page 34: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

mahmuzlayan tek şey, kendi yükselme hırsım; o da bir atlayış atlıyor ki atın üstüne öbür tarafa düşüyor, eyerde duracak yerde ' evet bunlar son kısımları söylüyorum onunla birlikte ve bitti jüri onaylıyor. Evet olmuştu kazanmıştım peki ya o kimdi? Merhaba dedi yine aynı ses, merhaba dedim. Oynadığınız en sevdiğim tiradıdır Shakespeare'ın. Cevap veremiyordum, teşekkür ederim deyip ona fırsat bırakmadan uzaklaştım. Sınavı kazanmıştım ama aklımda o vardı. O ve yeşil gözleri. Geri dönüp baktığımda çocuksu bir sevinçle parlıyorlardı, bir daha dönüp bakamadım. Eğer baksaydım gidemezdim belki, gidememekten korktum. Günler geçti, en sonunda Shakespeare'a anlattım derdimi, öyle ya aşkın üstadıydı sonuçta. Ama cevap vermedi. İyi de ben bilmezdim ki böyle şeyleri Jasna bilirdi onun vardı sevdiği, hep yanında isterdi onu. Peki ben niye tekrar görmek istiyorum onu. Onun gözleri hep öyle parlarmış çocuksu, gamzelerini çıkartıp güldüğü zaman dünya gülermiş öğrendim sonradan. Daha sonra ise hüzün çöktü gözlerine, o yeşil gözlerdeki hüznün bizi bir fırtınaya sürükleyeceğini henüz bilmiyorduk o zamanlar...

(zivot farklı anlamlara gelir Balkan coğrafyasında bazen imkansız, bazen kan, bazen de umut oluverir. Türkçe karşılığı ise hayattır tıpkı yukarıda anlatılan hikaye gibi…)

Büşra Altınbay

26

Page 35: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

KUŞLAR UMUT DAĞITIYOR, MERHABA

mevsimlerin tekrar ettiği yerde başlarböyle üzünçlü bir hüzünçve kuşlar ve kuşlar göç ertelemezler böyle bir yazın sonunda…

uzanarak tutuyorsunuz,dikkat edingökyüzü üzerinize akacakbirazdan kuşlar umut dağıtacak

ellerinizi açın...

Gökhan Ağzıkara

27

Page 36: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

28

Page 37: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

ELİF ŞAFAK

Elif Şafak, 1971 doğumlu, çocukluğunu ve gençliğini Ankara, Madrid, Amman, Köln, İstanbul, Boston, Michigan ve Arizona'da geçirmiş. ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü bitirmiş, yüksek lisansını aynı üniversitede Kadın Çalışmaları Bölümü'nde, doktorasını ise Siyaset Bilimi bölümünde "Türk Modernleşmesinin Kadın Prototipleri ve Marjinaliteye Tahammül Sınırları" üzerine tamamlamış, 1997'den beri sekizi roman yazmış toplamda 12 eser vermiş ülkemizin kadın yazarlarından ve özellikle kadınlarımız üzerine yazanlardan biri.

Eserleri 30 dile çevrilen yazarın romanları Dünya’nın en çok sevilen yayınevleri tarafından yayınlanıyor. Bizde de Doğan Kitapçılık sorumlu. Eserleri üzerine akademik incelemeler yapılan, çok satanlar listesinden inmeyen, birçok ödül almış popüler bir yazar.

Pinhan, Bitpalas, Araf, Med-cezir, Baba ve Piç, Siyah Süt, Kağıt Helva, Aşk, Firarperest, İskender, Aşk, Şemspare, İskender eserlerinin adları.Bana gelince Aşk ve İskender’i okuyabildim.Beğenmekle birlikte anlamlandıramadığım ya da kendi ülkeme dair gözlemlediklerimde eksik, eleştirdiğim yanlar oldu.

Aşk romanı,40 yaşındaki evli ve üç çocuk annesi Ella’nın editör asistanı olarak iş bulup, Aziz Zahara adlı tanınmamış ve tasavvuf üzerine yazan bir yazarla

29

Page 38: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

tanışması üzerine hayatının değişimini konu oluyor. Bununla birlikte

29

Page 39: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

Mevlana ve Şemsi Tebrizi’nin arkadaşlığı da ağırlıklı olarak işleniyor. Kitapta Şems’in aşk üzerine verdiği 40 kural geçiyor. Hangi 40 kuraldır bilmiyorum ama ister istemez aşkın kuralı olmaz diye söylenesim geliyor. Kendisiyle çelişen bir kitap. Ella’nın, Zahara’ya katılması aşkın kural tanımadığının göstergesi, diğer yanda aşkın 40 kuralı.

Mevlana’yı İslam aleminin Sheakspeare’i olarak tanımlaması bana en çok dokunan oldu ne yalan söyleyeyim. Mevlana’yı Sheakspeare’den çok çok üstün gören biri olarak İngilizce yazdığı bu romanında kültürümüze ve Mevlana’ya ne kadar yabancı olduğunu hissettirdi bana.

Diline ve anlatımına gelince çeviri olmasını da göz önünde bulundurursak yer yer sade, akıcı bir anlatımı varken yer yer tamlamalarının sünüp gitmesi rahatsız ediciydi. Mesela Gönlü Geniş ve Ruhu Gezgin Sufi Meşreplilerin Kırk Kuralı tanımlaması. Demem o ki kendisiyle çelişen, anlatımını beğenmediğim bir yazar. Bununla birlikte kötü yanlarını bir kenara bırakıp, konu seçimini, kitaplarına verdiği isimlerine değinecek olursak gayet olumlu düşüncelerim var. Kolay değil Mevlana’yı eksiksiz, yanlışsız anlatabilmek.

İskender romanına gelince, anlatımı, tanımlamaları çok daha güzel, akıcı bir kitap bir bakıyorsunuz 200’lü sayfalardasınız. Konu da öylesine güzel. Töre kitabı olarak değerlendirilmiş, ancak ben öyle düşünmüyorum. Törenin dışında İskender’in annesini öldürmesine sebep olan Türkiye’deki erkek çocuklarına özgü yetiştirilme tarzı. Gelinliğinle girdiğin

30

Page 40: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

evden kefenle çıkarsın hesabı. Hele ki evladın annesine kıyabilmesini çok yadırgadım, çünkü en katı

30

Page 41: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

töre cinayetlerinde bile bir zorlama var. İskender’de ise töre baskısından ziyade koyu kopkoyu bir öfke ve gençliğin verdiği namus telaşı. Babası bırakıp başka bir kadınla yaşıyor, kendisi bir Alman kızını hamile bırakıyor ve amcasının da yönlendirmesiyle annesini bir anda öldürüveriyor. Üstelik Almanya’da yetişen bir çocuk.

Kitabın sonunda İskender’in annesinin yerine ikizi olan teyzesini öldürdüğü ortaya çıkıyor ve ‘’Hadi canım! ‘’ dedirtiyor insana. Pişmanlık duyan ve bunu öğrenen İskender hapisten çıktıktan sonra af dilemek için annesine gitmek istiyor ama onun da öldüğünü öğrenince hayal kırıklığı yaşıyor..

Aşk’ta da İskender’de de eksik, yanlış yanlarını görmekle birlikte keyifle okuduğum kitaplar. Ülkemin değerlerine değinen, bir şekilde ilgimizi çeken bir yazar. Birçok eleştiri almasına rağmen Aşk romanı Mevlana ve Şemsi Tebrizi’ye olan ilgimi artırdı. O yüzden tabular koymamak gerekiyor. Yanlışlarıyla sevdiğim bir yazar Elif Şafak. Benim de yanlışlarım vardır mutlaka o yüzden okumalısınız…

Gülizar Altın

31

Page 42: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

ELMA ŞEKERİ

Bugün sabah yarı uyanık halde yatakta uyanmaya çalışırken aklıma geldi elma şekeri. Arada olur böyle yarı uyanık halde kendi kendime konuşmalarım. Zihnimde kocaman bir elma şekeri belirdi ve gülümsediğimi hissettim o an. Bu gülümseme elma şekerini çok sevdiğimden değildi. Bana birini hatırlatmıştı, elma şekerine benzeyen. Ne güzeldi, dışı tatlı ve sert, içi daha yumuşak ve mayhoştu. Uzaktan bakınca neşeli eğlenmeyi seven ve sevdiren ve bir o kadar da kendini bilen… Onunla yaşadığım her dakika hayatının en eğlenceli anıydı sanki ve “onunla asla sıkılmam ve mutsuz olmam “ derdim kendi kendime. Farklı bir şey yapmasına gerek yoktu aslında. Başkalarının normal gördükleri bana farklı gelirdi. Bu farklılık şekerden değildi. Çünkü sizin aldığınız tat önemlidir, şekerin ne kadar tatlı olduğu değil. Gülümsemesiyle gülümsetebilir ve ona baktığımda ne ekmek ne de su gelir aklıma. Yaşamımı devam ettirmen için sadece o gerekliymiş gibi hissederdim. Onu daha fazla tanımak istedim. Elma şekerinin elmasına dokunmak üzereydim ve meraktan deliriyordum artık. Benim için bu keşif gezisi gibiydi ama kararsızdım. Bir yanım bitir kurtul der, bir yanımsa bitince ne olacağını bilmediğinden bitmesin ister.

Düşünceler birbirleriyle savaşadursun, benin elmadan aldığın ilk ısırıkta ki tat şekerden tamamen farklıydı. Şekerin ardından gelen bu mayhoş tat karşısında duraksarız bir an. Bazen neden olduğunu

32

Page 43: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

bilmeden bir ısırık daha alır yada şekerden sonra gelen mayhoş tadı beğenmeyip atarız elmayı

32

Page 44: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

. Bu sefer atmak istememiştim. Elma şekerimden alabileceğim tüm tadı almak, onu tamamen keşfetmek istiyordum. Bu sefer elma daha güzeldi şekerden. O eğlenceli, şen-şakrak kişinin içinde durgun, hassas, birazda yaralı yani tamamen farklı birisi çıkmıştı. Bazen düşünceleri bazen bakışları şaşırttı beni. Kimseye söyleyemedikleri vardı belki bana da. Utanırdı bazen ve gözleri yere bakardı bana bakmak istemesine rağmen. Bu bile mest ederdi beni. Sessizliğinde gözlerime değerken gözleri, bulurdum asıl huzuru ve bu huzurla mutluluk tatlı bir sarhoşluk veriyordu. Sonra bir bakarsın elma şekeri bitmek üzeredir. Çubukta bir belki de iki ısırık kadar elma ve eriyip çubuktan aşağı doğru akmaya başlayan şeker kalmıştır. Garip bir his kapladı içimi. Bitirip bitirmemek arasında kararsız kalır çoğu insan. Ben hep bitirdim buraya kadar gelmişsem. Hepsinde de tüm lezzetini almış, keşfi tamamlamış olmanın gururuyla avuturdum kendimi. Çocuktuk o zaman “alır yeriz yenisini.“ derdim ardından her defasında. Ama bir şeyi gözden kaçırmışım. Tüm elma şekerlerinin tadı aynı değilmiş. Şimdiyse en büyük endişem en güzel elma şekerimi bitirmiş olmak.

Ramazan DEMİREL

33

Page 45: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

34

Page 46: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

O ya da Hiç Kimse

Kar ateşi Suya çalar aleviniSöndürmeden külleriniDoğurur beniAnne rüzgârım.

Ay korosu buİçimi ahenkli bir şölene çeviren!

Gitme, diyorum kendimeGitme, orası uzaktırİnsanın iç benliğiKendisine tutsaktır

Bahardan kalma bir yaprak Ne zaman sürüklerse seni peşindenGitme!

Anlarsın Yakamoz gecelerin Yakıcılığını, bilirsin, Sen; Güzelliğini saçlarından akıtanTanrıçanın, kıskandığı tek kadınsın.

35

Page 47: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

Yüzüme değiyor birden Verdiğin nefesin yeryüzündeki tüm tortuları!

İçime serin Akdeniz akşamlarını sığdırıyorsaGözlerin,Sen sevgilimGüneşten koparmışsın belliİçi aydınlık kokanO amors bakan gözleri…

Gökhan Ağzıkara

36

Page 48: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

Sevmek Üzerine

Aynı gökyüzünün altında yaşamak ne güzel değil mi, aynı yağmurda ıslanmak. Yağmurun, karın bile anlamları var benim için, sevmek üzerine alacak derslerim olduğu gibi. Mesela yağmur kimi zaman hüzünle yağıyor, kimi zaten sevinçle. Oysa yağmurun bile sevinci kısa hayatta. Hüznün yağmurlarının hikayesi ise bambaşka. Bambaşka baharların, bambaşka geleceklerin habercisidir hüzün yağmurları ve her yağmur ardında çamur birikintileri oluşturur.

Bazen kar yağar insanın yüreğine. En büyük zorlukların ve en çabuk iyileşmenin habercisidir kar. Kar yağarsa bilirsiniz ki büyümüşsünüz, bilirsiniz ki unutmaya başlamışsınız. İşte benim kışım bir türlü gelmiyor. Istırap içindeki bir mutluluğu amansızca paylaşıyorum hayalim ile.

Tutturulmuş bir türkü benim için unutmak. İlla ki tutturmuş herkes unut diye. ’’Unut artık şu çocuğu’’ diye söylenip duruyorlar. Söylemesi kolay tabi ki. Unutmak olur iş mi kuzum Allah aşkına? Nerde kaldı o eski unutulmaz aşklar? Kime sorsanız bana mı kalmış eskileri yaşatmak. Bence olay tam da burada. Bana kaldı tabi ki, ne sandınız ? Nazım’ın dediği gibi. ’’Ben yanmazsam, sen yanmazsan nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?’’ Aşk, hiçbir koşula bağlanmadan, karşılık beklemeden yanıp tutuşmak değil miydi ? Ah ilahi ben, yine edebiyat parçalıyorum…

37

Page 49: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

Madem unutamıyorum ki unutmak da istemiyorum. Sizlere de hatırlatayım sevgimi. Öncelikle bahsettiğim gibi o beni hiç

37

Page 50: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

mi hiç sevmiyor yine de öyle güzel gözleri var ki ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Kocaman kahverengi gözler... Toprak gibi sahiplenici, temiz, sonu yok, merhametli. Bir yanı davet bir yanı veda gözlerinin. Sahiplenip bir anda bırakıveriyor, son sözleri söylemeye fırsat vermeden alıveriyor canınızı. Zaten ben en çok gözlerini seviyorum, bir de gülüşünü…Sağ yanağında küçücük bir gamzesi var, belli belirsiz. Bembeyaz ışıldayan dişleri. Hele sözcükleri, yalnızken bile benimle. Özel hayat falan kalmadı bende. Aklımdan geçen her şeyi iki kez sorguluyorum, korkuyorum duyuverir diye. Ah nasıl desem sanki bu tek bedende iki ruh olmak gibi. Tek taraflı aşk nasıl aptallaştırıyor insanı değil mi ?

Benim mutluluk reçetem, sevmek üzerine, en çok da karşılıksız sevmek. En temizi değil midir? Kırılmak, üzülmek yok, beklentiler yok. En güzeli de ayrılık acısı yok. Sevgi uğruna değişmek yok. İnanın çok muzdaribim, sevgililer birer birer değişiyorlar. Birbirlerine benziyorlar zamanla. Bense tek kişilik bir koltukta oturuyorum, gözlerimi kapatıyorum ve hayal ediyorum. Gözleri geliyor aklıma önce, sonra gülüşü bir anda hızlanıveriyor kalp atışlarım. Sonra konuşmaya başlıyor, keşkelere fırsat vermeden ne istersem onu söylüyor. Nasıl da tanımış beni, iyi çocuk doğrusu, hiçbir kusurunu görmedim. Hem sadık da bana. Etrafındaki onca kıza rağmen, beni seçmiş.

38

Page 51: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

Dün buluştuk mesela bizim arka bahçede, ıhlamur ağaçlarının altında gizlice sarıldık birbirimize. Ceviz ağacındaki baykuşa sorun isterseniz. Tamam canım tamam, kızmayın benden bu kadar. Hayallerimin ötesindeki boşluğun, yarımlığın, anlamsızlığın bende farkındayım. Farkındayım böyle yaşanmayacağının. Ama dedim ya işte kışı bekliyorum ve biliyorum .Bir gün benim de gönül salıncağımda sevgiyle bakan gerçek kahverengi gözler olacak.

Gülizar Altın

39

Page 52: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

KUŞ KOYSUNLAR YOLUNA

Bir karga bir kediyi öldüresiye bir oyuna davet ediyordu. Hep böyle mi bu?

Bir şeyden kaçıyorum bir şeyden, kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerleşemiyorum,

kendimi bir yer edinemiyorum, kendime bir yer. Kafatasımın içini, bir küçük huzur adına

aynalarla kaplattım, ölü ben'im kendini izlesin her yandan, o tuhaf sır içinden! Paniğini kukla yapmış

hasta bir çocuğum ben. Oyuncağı panik olan sayın yalnızlık kendi kendine nasıl da eğlenir. Niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına

niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına niye kimseler izin vermez yollarıma kuş konmasına?

"Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna" bir çocuk demiş.

Nilgün Marmara

40

Page 53: Çoluk Çocuk Fanzim Sayı 5

ÇOLUK ÇOCUK FANZİN

40