yıl: 3 sayı: 27 aylık somuncu baba Çocuk dergisi - mart 2009... - [email protected] somuncu...

19
Somuncu Baba Dergisi’nin Ücretsiz Eki’dir. “Dargınları barıştırmak, insanları birbirlerine ısındırmak için var gücünüzle çalışın. Bir insandan laf alarak diğerine götürmeyin. İki adamı birbirine kötülemeyin/lafını birbirine taşımayın. Birine bir türlü, diğerine başka türlü söyleyerek iki adamın arasını açmayın, ikiyüzlü olmayın! Göründüğünüz gibi olun, olduğunuz gibi görünün. İşte Müslümanlık, işte insanlık budur…” Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s) Aylık Somuncu Baba Çocuk Dergisi - Mart 2009 Yı l: 3 Sayı : 27

Upload: others

Post on 10-Feb-2021

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • Som

    uncu

    Bab

    a D

    ergi

    si’ni

    n Ü

    cret

    siz E

    ki’d

    ir.

    “Dargınları barıştırmak, insanları

    birbirlerine ısındırmak için var

    gücünüzle çalışın.

    Bir insandan laf alarak diğerine

    götürmeyin. İki adamı birbirine

    kötülemeyin/lafını birbirine taşıma

    yın.

    Birine bir türlü, diğerine başka tür

    söyleyerek iki adamın arasını açm

    ayın,

    ikiyüzlü olmayın!

    Göründüğünüz gibi olun, olduğun

    uz

    gibi görünün. İşte Müslümanlık, işt

    e

    insanlık budur…”

    Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k

    .s)

    Aylık Somuncu Baba Çocuk Dergisi - Mart 2009

    Yıl: 3 Sayı: 27

  • Tezhip: Betül OKKA

    Albümü

    Arkadaşlar sizler de Çocuk Albümümüzde vesikalık fotoğraflarınızın yayınlanmasını istiyorsanız [email protected] adresimize gönderiniz.

    M. Ferhat ÖZER

    Cengiz DÜNDAR

    Hiranur KALAY

    Sami Yusuf ÇELİK

    Rümeysa ÇAKIROĞLU

    Ahsen DEMİR Miray DEMİR Ebrar Nur KALE Eyyup DOĞAN

    Muhammet Hulusi KAYA

    Rukiye ÖZ Cemile UZUN Yasin TOPALAK

    Ömer Faruk PEKDOĞAN

    Muhammed Emin UZUN

    Aybuke ÖZDEN

    Yusuf Can IŞIK

    Ece GÖK

    Muhammet Abdulvekil UCLA

    Hacer ÖZDEN

    Görkem ÖZTÜRK

    Reyhan ÖZDEN

    Sinan GÜRDAĞ

    Ömer Faruk YÜRÜR

    Talha Utku KALAY

    (Bir Ayet)

    (Bir Hadis)

    “Ey iman edenler! Sabredin; sebat gösterin;

    hazırlıklı ve uyanık bulunun ve Allah’tan

    korkun ki başarıya erişebilesiniz”.

    (Âl-i İmran Suresi, 200. Âyet.)

    “(Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun

    hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona

    yerine getirmeyeceğin bir söz verme.”

    Tirmizî, Birr, 58.

  • Musa Tektaş

    Editör’den Merhaba

    [email protected]

    Kıymetli Arkadaşlar!Bahar geldi. Kardelen çiçeklerinden sonra, tomurcuklar baş

    göstermeye başladı. Yeşil yeşil yapraklar bahara merhaba dedi. Kırlara gezinti için çıkan, ailece parklarda, bahçelerde dolaşmaya başlayanlar veyahut bir dağ yamacından kardelenleri, nevruzları deste deste ellerine alanlar paylaşmayı da bilir baharla. Yaşama coşkusuyla, paylaşma heyecanını da bize aşılar her bahar.

    Ağaçların dallarına konan cik cik öten kuşlar sanki bizi selamlar. Artık kış uykusundan uyanan hayvanlar yeniden can bulmuş gibi hareket etmeye başlarlar. Arılar hiç durmadan vız vız diye uçuşup bal yapmaya çalışırlar.

    “Arı gibi çalışkan olmak” deyimi dilimize ve kültürümüze yerleşmiştir.

    Biliyor musunuz, arılar 1 gram bal için çiçeklere en az 7000 uçuş yapıyorlar.

    Bizlerde bilgi öğrenmek için gayret göstermeli, derslerimize çalışmalı, vatanımıza milletimize faydalı olabilmek için kendimizi yetiştirmeliyiz.

    Bir kg bal için ise 40 bin tane arı, 6 milyon çiçeği dolaşıyor.Bizler de güzellikleri meydana getirebilmek, güzel bir dünyada

    barış içerisinde yaşabilmek için her ilim dalından, her güzellik numunesinden nasibimizi almalıyız.

    Arılar iğnelerini ancak hayatları tehlikeye girdiğinde kullanıyorlar ve sadece bir kez

    kullanıyorlar.Kimseyi incitmeden, kimsenin kalbini

    kırmadan herkesin bizden razı olduğu bir hayat yaşamalıyız.

    Bir arı kendi ağırlığının 330 katı yük çeker.Biz de güçlü ve kuvvetli olmalı, bu

    gücümüzü, insanlığa hatta her canlıya hizmette harcamalıyız.

    Arılar çiçekleri sever, kovana elleri boş dönmezler.

    Biz de insanları sevmeli ve kafası boş, eli boş, faydasız biri olarak değil, bilgiyle dolan, yararlı

    olan bir insan olarak toplumda örnek olmalıyız. Onun için bu baharla birlikte her zaman biz de arılar gibi

    çalışalım. Baharda sevinçle dolsun yüreklerimiz…

    “Bizlerde bilgi öğrenmek için gayret göstermeli,

    derslerimize çalışmalı,

    vatanımıza milletimize

    faydalı olabilmek

    için kendimizi yetiştirmeliyiz. “

  • 3Somuncu Baba Çocuk Dergisi - KASIM 2008

    12

    18

    24

    İçindekilerSomuncu Baba Dergisi’nin Ücretsiz Ekidir.

    İmtiyaz Sahibi ve

    Genel Yayın Yönetmeni

    Sebahaddin ATEŞ

    Basım Tarihi: Şubat 2009

    Yazı İşleri MüdürüHulûsi YAYLA

    Yayın EditörüMusa TEKTAŞ

    Grafik Tasarım ve UygulamaŞenol GÜRSOYKorhan ŞENOL

    Kapak ÇizimHamit YÜKSEK

    Dağıtım K.D.D

    CTP - Kalıp Çıkış Filimsan: 0 (312) 395 27 27

    Baskı & ÜretimAjans Türk Basın ve Basım Sanayi A.Ş

    İstanbul Yolu 7. Km.Necdet Evliyagil Cad. No: 24

    Batıkent/ANKARA Tel: 0 (312) 278 08 24

    Basım-Yayım-Dağıtım-PazarlamaVİSAN İktisadi İşletmesi

    Zaviye Mah. Hacı Hulûsi Efendi Cad.No: 71 (44700) Darende / MALATYA

    Tel:(422) 615 15 00 Faks:(422) 615 28 79www.somuncubaba.net - [email protected]

    Somuncu Baba Çocuk Dergisi Mart 2009 Yıl: 3 Sayı: 27

    Dergimizde yayınlanan yazı ve çizimlerden, yazarları ve çizerleri mesuldür. Kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

    Okumayı Seviyorum ............................4

    Sırrı ER

    Mevlana’dan Hikayeler .......................6

    Ahmet EFE

    Seyyid Hasan Gazi Hazretleri ............8

    Yaşar ÖZKAN

    Hey On Beşli Hey ................................10

    Meryem Aybike SİNAN

    Bahar Cemresi ......................................12

    Bestami YAZGAN

    Narlıbahçe’de Balık Pazarı .................13

    Raziye SAĞLAM

    Yusuf Suresi...........................................................14

    Ali BÜYÜKÇAPAR

    Somuncu Baba ve Gül Çocuk ...........16

    Musa TEKTAŞ

    Şiirler .......................................................18

    Bilgi Hazinesi ........................................20

    Abdullah Doğan

    Bulutsu Masal .......................................22

    Sadık YALSIZUÇANLAR

    Sağlık Mutluluktur ...............................24

    Hidayet BEYZA

    Siz Bilirsiniz ............................................26

    Zeki GÜREL

    Güvercin Postası ...................................28

    Bunları Biliyor musunuz? ...................29

    Çocukca Bulmaca ...............................30

    Çengel Bulmaca ...................................32

    22

    4

    24

  • 4Somuncu Baba Çocuk Dergisi - KASIM2008

    5Somuncu Baba Çocuk Dergisi - KASIM 2008

    Sırrı ER

    4Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    5Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    OKUMAYI SEVİYORUMBirgün otobüs durağında bekliyordum. Durağa yaşlıca bir teyze geldi. Tedirgin

    bir hali vardı. Sağına soluna bakındı; beni görünce hemen yanıma yaklaşarak utangaç bir sesle sordu:

    — Kızım, benim okumam yazmam yok; sana zahmet, gelen otobüslerin nereye gittiğini bana söyler misin?

    —Ne zahmeti teyzeciğim, size yardımcı olmak beni mutlu eder, dedim.

    Yaşlı teyze, derin bir of çektikten sonra anlatmaya başladı:

    —Cahillik başa bela kızım. Okuma yazma bilmemek o kadar kötü bir şey ki, anlatamam yani. Çocukken köyde okula göndermediler beni. Sonra da ben tembellik edip öğrenmedim. Pişman oldum; ama ne fayda! Bu yaştan sonra öğrenmem çok zor artık. Gelene geçene otobüs sormaktan utanıyorum. Aman yavrum; siz siz olun okumanın peşini bırakmayın.

    Yaşlı teyze ile konuşurken, bir yandan da gelen otobüslerin önündeki yazıyı ona

    okuyordum. Nihayet bineceği otobüs gelmişti. Bana teşekkür ettikten sonra, “Allah razı olsun evladım.” diyerek otobüse binip gitti.

    Arkasından bakakaldığım bu sevimli teyzeye acımıştım doğrusu. Kendi mahallesine gidecek otobüsü bile başkalarına sormak ne zor şeydi. Okuma yazma bilmenin önemini o gün daha iyi anladım. Bu olay bana yıllar önceki bir anımı hatırlattı:

    İlkokula yeni yazılmıştım. Öğretmenimizin verdiği fiş cümlelerini ezberleyip defterime yazıyordum. Ödevim o kadar çoktu ki yazı yazmaktan parmaklarım yorulmuştu.

    Yanı başımda gazete okuyan dedeme sordum:

    —Dede, bu fişlerde yazanları ille de öğrenmem gerekir mi?

    —Elbette gerekir, dedi dedem. Onları bilmezsen okumayı öğrenemezsin. Okumayı bilmeyince de bilgileri öğrenemezsin.

    —Bilgi edinmek için okumak şart mı yani? Sen birçok şey biliyorsun, bunların hepsini okuyarak mı öğrendin?

    Dedem, “keh keh keh” diye güldükten sonra saçlarımı okşadı:

    —Ah benim güzel kızım, ben o bilgilerin çoğunu kitaplardan, dergilerden, gazetelerden, ansiklopedilerden okuyup öğrendim. Okuma bilmesem nasıl öğrenecektim? Sonra, insanın yanında her zaman soru soracağı birileri olmayabilir. İşte o zaman, kitaplar bizim imdadımıza yetişir. Kitaplar iyi birer dosttur. Soru sorduğun bazı insanlar sana kızıp cevap vermeyebilirler. Ama kitaplar hiç kızmazlar. Sana dilediğin bilgiyi gönül hoşluğuyla verirler. Yalnızlığını giderirler… Sonra, her insan her sorunun cevabını bilemeyebilir, ama her soruya cevap verecek bir kitap vardır.

    Dedem bunları söylerken, ben de gözlerimi onun kütüphanesindeki kitaplara dikmiştim. Dedemin yüzlerce kitabı vardı. Akşama dek, sıkılmadan okurdu. Herkesin dedeme bir şeyler sorması, aslında hoşuma gidiyordu. Bilge bir insanın torunu olmaktan gurur duyuyordum. Ama durmadan fiş cümlesi yazmak da hoşuma gitmiyordu. Fakat okumayı söktüğüm gün dünyalar benim olmuştu. Artık tek başıma istediğim bilgiye ulaşabilecektim. Şimdi düşünüyorum da, durakta otobüs soran kadının yerinde ben

    olsaydım ne yapardım? Sağ olsun dedeciğim, bana iyi örnek oldu.

    O günden beri iyi bir kitap okuyucusuyum. Küçük bir kütüphanem bile var. Hikâyeler, romanlar, masal kitapları, ansiklopediler, sözlükler, test kitaplarım,

    her soruma cevap veriyorlar. Hani nasıl söyleyeyim; bilgim arttıkça kendimi daha cesaretli hissediyorum.

    Bu gerçeği herkese ilan ediyorum: Okumayı seviyorum.

  • 7Somuncu Baba Çocuk Dergisi - KASIM 2008

    6Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    7Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    Koca bir öküz çamurlu tarladan geçmiş, ayaklarını bastığı yerlerde küçük çukurlar oluşmuştu.

    Kibirli Sinek, içleri yağmur sularıyla dolan bu çukurların biri üzerindeki saman çöpüne . kondu. Bir süre etrafını seyrettikten sonra hayallere daldı.

    -Ah dedi, anlatıp duruyorlardı zaten… Uçsuz bucaksız denizler varmış... Üzerinde büyük bir keyifle yüzen kocaman gemiler, içlerinde kaptanları… Herhalde o kıyısı bile bulunmayan denizlerin birindeyim şimdi. Bindiğim gemi de o gemilerden biri mutlaka. Eh, tabi ben de geminin kaptanıyım!,.

    Kibirli Sinek bir öküzün ayağıyla oluşmuş çukurda kendini kaybetmiş, hayalinin ufuklarında gezintiye çıkmıştı. Gerçeklerden habersiz, içini dolduran yersiz ve boş bir gururla saman çöpü üzerinde oturuyordu. Tıpkı işe yaramaz hayaller ve boş kuruntularla vaktini geçiren zavallı varlıklar gibi.

    Böylelerine şu öğüdü vermek gerek:

    - Herkes kendi haddini bilmeli. Kibir ve gururla dolu bir yürek, içi boş davuldan farksızdır. Olayları abartıp olduğundan farklı gösterenler sonuçta ancak kendilerini aldatmış olurlar.

    Kibirli SinekYazan ve Çizen: Ahmet Efe

    Mevlana’danHikayeler

  • 9Somuncu Baba Çocuk Dergisi - KASIM 2008

    Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri artık Rabbi ve O’nun Re-sulü tarafından çağrılıyordu. İnsanları irşad etme emane-tini Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri’ne tes-lim etti. Ertesi gün her zamanki gibi Kur’an-ı Kerim okuy-

    Yazan ve Çizen: Yaşar ÖZKAN

    SEYYİD HASAN GAZİ HAZRETLERİ

    Huzur İslam’dadır

    8Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    9Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    Bizans yönetiminde bulunan topraklarda ise kargaşa, belirsizlik ve Hıristiyan askerlerin katliamları sürüyordu. Zulüm altında inleyen her dinden insan huzuru arıyordu. Huzur ise İslam’daydı…

    Bizans’a yönelik İslam akınları Malatya merkezli devam ediyordu. Hasan Gazi komutasındaki kahramanlar Eğridir, Uluborlu kalelerini Rumlardan almışlardı. Akabinde Eğridere’de bulunan İtgar şehri, Şakviran şehri ve Eşek hisarı kaleleri de fethedilmişti.

    Bölge halkı kitleler halinde kendi istekleri ile Müslümanlığı kabul etmekte, Anadolu’nun İslamlaşmasında büyük adımlar atılmaktaydı.

    Yaz aylarının ardından sonbahar ve kış ayları çabuk geçmiş, ilkbaharın insan ruhunu kucaklayan günlerine gelinmişti. Abbasi Halifesi Harun Reşit’in (786–809) oğlu Me’mun (813–833) halifelik makamındaydı. Seyyid Hasan Gazi tarafından geçen yıl gerçekleştirilen Müslüman esirlerin kurtarılması hâlâ konuşuluyordu. Bu sıralarda tamamen Müslüman şehri olan Malatya huzuru, sükûnu doyasıya yaşıyordu. İslam huzur demekti. İslam sükûnet, İslam kardeşlik demekti… Seyyid Hasan Gazi’nin ağabeyi Seyyid Hüseyin Gazi Malatya Serdarıydı. Bölge halkı İslam sancağının şanlı koruması altındaydı.

  • 11Somuncu Baba Çocuk Dergisi - KASIM 2008

    Meryem Aybike SINAN.

    10Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    11Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    ,HEY ON BESLI HEY.

    “Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor

    Bir hilâl uğruna ya Rab ne güneşler batıyor”

    Öğretmenimizin Çanakkale gezisi için araştırmamızı istediği çalışmayı yapıyordum. Karşıma bu beyit çıktı. Bir hilâl uğruna güneşlerin batması hususunu anlamamıştım açıkçası. Bunu mutlaka öğretmenime sormalıydım.

    Ancak önce hazırlıklarımı tamamlamalıydım. Birkaç saat sonra yola çıkacaktık. Çanakkale yolculuğu için lazım olacak eşya ve giysilerimizi yanımıza aldıktan sonra okula gittik. Otobüsler okuldan kalkacaktı. Bu gezinin diğer gezilerden bir farkı vardı. Bir Türk çocuğu olarak cedlerimin Çanakkale’de yazdığı destanı okumaya gidiyordum. Bu destanı öylesine okumalıydım ki hayatım boyunca hiç unutmamalıydım.

    Okula vardığımızda bütün öğrenciler ve bizlerle gelecek öğrenci velileri de gelmişlerdi. Sırasıyla otobüslere bindik. Benim yanıma annem oturdu. Annem de benim gibi heyecanlıydı. Anneme dayanamayıp sordum:

    — Anneciğim, sen bana güvenmediğin için mi, yoksa merak ettiğin için mi geliyorsun?

    Annem gülümsedi. Tane tane konuşmaya başladı: - Mehmet’im, Kağan’ım, dedi. Sen çok şanslısın. Bizim çocukluğumuzda böyle geziler yoktu. Çanakkale bilincini diri tutacak büyükler de yoktu. Bir gün evimizin radyosunda bir türkü çalarken büyük annem ağlamaya başlamıştı, hiç unutmuyorum. “Hey onbeşli, onbeşli, Tokat yolları taşlı” diye başlıyordu türkü. Çok şaşırmıştım. Rahmetli ninem hıçkırarak:

    —Yavrum, o onbeşliler var ya o onbeşliler… Daha on beşinde idiler… Oyun oynamadan, annelerine doymadan, çocukluklarını yaşayamadan Çanakkale savaşına gittiler ve geri dönmediler. Ne zaman bu türküyü hatırlasam böyle ağlıyorum işte.

    Büyükannemi dinledikten sonra benim de Çanakkale merakım başladı ama senin kadar şanslı değildim. Böyle bir gezi nasip olmadı. Şimdi ben de seninle geliyorum ve çok heyecanlıyım. En azından onbeşliler için bir dua okuyabilirsem kendimi bahtiyar sayacağım.

    Otobüsümüz Çanakkale’ye doğru yol almaya başladı. Otobüste Çanakkale türküleri söylüyorduk. Kendimi onbeşlilerden birisi dahi zannettiğim oluyordu bazı anlarda. Kalbimiz küt küt vuruyordu. Çanakkale tarihin gördüğü en zor er meydanı idi. Bu meydanda kendini bizim için feda eden cedlerimizin ruhuna bir fatiha okumak

    düşüncesi ne kadar ulvi ve kutlu geliyordu şu anlarda.

    İşte Çanakkale görünüyordu.

    Şehitlik beni aldı ve bin dokuz yüz on beşli yıllara götürdü. Çalıştığım ödevimden öğrendiğim her şeyi şimdi capcanlı karşımda görüyordum. Heyecandan ağzım kurumuştu. Adeta kendimden geçmiştim. On beşliler şimdi beni görüyor muydu acaba? Onlar şehitti ve biliyordum ki şehitler ölmezdi. Hep aramızda yaşıyorlardı. Her ne olursa olsun onlara çok şey borçlu idik. Onlar olmasaydı…

    Düşünmek istemiyordum.

    O batan güneşlerin kim olduğunu şimdi biliyordum. Çanakkale benim için artık bir düş değil tam bir gerçekti.

    On beşliler gibi gerçek…

    Mekânları cennet olsun inşallah…

  • 13Somuncu Baba Çocuk Dergisi - KASIM 2008

    NARLIBAHÇE’DE BALIK PAZARI

    Kedi Camgöz’ün GünlügüRaziye SAĞLAMBestami YAZGAN

    BAHAR CEMRESİ

    12Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    13Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    Sevgili çocuk dostlarım Bu hafta Narlıbahçe’ye büyük bir balık pazarı açıldı. Tezgâhların üzerindeki çeşit çeşit balıklar, görenlerin iştahını kabartıyordu. Yalnız, geçen hafta, bir balıkçı sivri dişleri olan kocaman bir köpek balığı getirmişti. Görenler özellikle de çocuklar ilgiyle ama daha çok da korkuyla iki gün boyunca izlediler onu. Hafize Teyze, “Sokağımıza bu pazarın açılması çok iyi oldu. Balık çok faydalı.” diyerek iki günde bir balık alıyor ve bahçedeki mangalı yakarak pişiriyordu. Bir gün hamsi, bir gün uskumru bir gün lüfer... Hepsi birbirinden lezzetli balıklardı. Bu sayede Sarı ile ben de bol bol balık yiyorduk. Yalnız Ömer balık sevmiyordu. Hafize Teyze “Balık yemezsen gözlerin iyi görmez, güçlü ve sağlıklı bir çocuk olamazsın. Sonra başka çocuklardan dayak yersin” diyordu ama Ömer aynı inatla yememeye devam ediyordu. Bu durum Halil’den dayak yiyene kadar böyle sürdü. Bir gün sokakta top oynarken Halil, Ömer’in topunu aldı ve patlattı. Ömer çok kızdı ve “Neden topumu patlattın!” diyerek onun üzerine yürüdü. Halil özür dileyeceği yerde onu itti ve düşürdü. Ömer yerde yatarken bir de ‘Şuna bakın kız gibi güçsüz!” diyerek alay edince Ömer hırsla ayağa kalktı ve ağlayarak Hafize Teyze’ye gitti. Tabi biz de peşinden. “Babaanne bugün de balık var mı? İyice yeyip yarın Halil’e gününü göstereceğim.” diyerek babaannesine sarıldı. Bir taraftan da ağlıyordu. Hafize Teyze torununun saçlarını okşayarak “Olmaz mı yavrum, tabi var. Hem de balıkların en hası olan Kalkan var.” dedi. O gün ve daha sonraki günlerde Ömer balık yedi, güçlü bir çocuk oldu ama gücünü arkadaşlarını dövmek için kullanmadı. Aksine onlarla daha iyi geçinmeye başladı. Ama haksızlığa uğrayınca da hakkını korumayı bildi.

    Çiçek Gözlüm,

    Kış, bembeyaz tüllerini toplamaya başladı yavaş yavaş. Tomurcuklar uç veriyor dallarda. Peşinden yemyeşil yapraklar gelecek, rengârenk çiçekler gülecek dünyamıza.

    Bahar yüzlüm, doğduğun gün, bahar cemresi düşmüştü yüreğimize. Sıcacık nefesinle mutluluk çiçek açmış, cıvıl cıvıl sesinle sevinçler uçmuştu yuvamızda.

    Âh ilk sözlerin, sonra tatlı nazların, ya o güzel gözlerin... Portakal çiçeği gibi bir çift yıldız gözlerin. Ne zaman onlara baksam, bir kuş olur uçarım memlekete. Konarım bir portakal dalına. Koklarım ülkemin bütün çiçeklerini ve çocuklarını...

    Sonra her seher kumru olur, “hu hu”larla başlarım bir duaya:

    Saçları bir demet gül, / Gözleri giz çiçeği. / Dudağından süzülür, / Rengârenk söz çiçeği. / Öptükçe ballanıyor, / Yanağı haz çiçeği. / Çenesi, burnu deme, / Her yanı naz çiçeği. / Gökkuşağı içinde / Yüreği yaz çiçeği. / Erkekler oğul balı, / Hele de kız çiçeği. / Açar soy ağacımda, / Neslimin iz çiçeği. / Sana emanet Rabb’im / / Canımın öz çiçeği.

    Seni çok seven baban...

  • 15Somuncu Baba Çocuk Dergisi - KASIM 2008

    Ali BÜYÜKÇAPAR

    14Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    15Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    YUSUF SURESI.

    Sevgili Çocuklar!

    Kur’an’ı Kerim’in onikinci suresi Yusuf suresidir. Mekke’de indirilmiştir ve yüzonbir ayettir. Yusuf Peygamberin hayatından söz ettiği için bu adı almıştır.

    Sure dördüncü ayetten itibaren Yusuf Peygamberden bahsetmekte ve bu bilgilerin “gayb” bilgileri yani vahiyden başka bir yolla elde edilemeyecek bilgiler olduğuna dikkat çekilmektedir.

    Peki biz bilgilere nasıl ulaşıyoruz? Düşünerek buna cevap verelim. Akıl birinci kaynağımız, duygular, tecrübe ve büyüklerimizin sözleri diğer kaynağımız değil mi? Bir de bunların dışında yer alan Allah’a ait bir bilgi kaynağı vardır ki onun da adı vahiydir.

    Allah hakkındaki bilgiyi, niçin yaratıldığımızı, niçin ve nasıl yaşamamız gerektiğini, ölümün ne olduğunu, ahirette ne olacağını ancak vahiy bilgisiyle peygamberlerden öğrenebiliriz. Bunun başka bir yolu yok. Din işte bize bunları hatırlatır, inanç ve iman yoluyla hakikate ulaştırır.

    Yusuf insan güzeliydi ve biricikti

    Yusuf’un kendi annesinden bir, diğer annesinden on kardeşi vardı. Babaları ise Yakup Peygamberdi.

    Surede Yusuf’un, kardeşleri tarafından kuyuya atılması oradan çıkartılanlar tarafından Mısır’da köle olarak Potifar’a satılması, bir iftira sonucu cezaevine girmesi, Mısır Sultanının gördüğü rüyayı yorumlaması neticesinde cezaevinden çıkarılıp maliyeden sorumlu yüksek düzeyde yöneticiliğe getirilmesi, uzun süreli bir ayrılıktan sonra babası ve kardeşleriyle tekrar buluşması anlatılmıştır.

    Yusuf Suresi edebi eserlere kaynaklık etmiş, onlarca konu kültür hayatımıza bu sure dolayısıyla girmiştir.

    Aile, kıskançlık, kardeşler arasındaki sevgi, hayatın zorlukları, umut bu surede iç içe anlatılmış, bunların insan hayatındaki yerine vurgu yapılmıştır. Duygularımızın esiri olmayalım ama duygularımızı hayatın enerjisi olarak kullanmanın yollarını öğrenelim.

    Yusuf suresini sık okuyup unutmayalım.

    Resim

    : Bad

    ross

    ama

  • 17Somuncu Baba Çocuk Dergisi - KASIM 2008

    Somuncu Baba, Gül Çocuk’a sorumluluk sahibi, iyi bir Müslüman olmanın önemi hakkında bilgiler veriyordu

    16Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    17Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    SOMUNCU BABA ve GÜL ÇOCUK

    Yazan: Musa TEKTAŞÇizen: Çağrı CEBECİ

    Müslümanlık ve

    Davranış

    Müslümanlık ve

    Davranış

    Müslümankişilik haklarına

    saygısızlıkyapana nasıldavranır?

    Karşısındakini nasıl görmeli?

    Çok öfkepişmanlık getirir

    değil mi?

    Sinirlendiği zaman öfkesini kontrol etmeyi bilir, sonradan

    pişman olacağı bir şeyi yapmamaya

    çalışır.

    Daha başka ne gibi güzeldavranışlardabulunur?

    Sadece kendisi için yaşamadığını bilir, dünyadaki

    tüm insanlar için elinden geleni yapar. Dostluğa ve arkadaşlığa

    önem verir. Arkadaşlarına vefalıdır. Kendisine bir sır verildiğinde bunu saklar.

    Başkalarıının özel hayatına saygı duyar. Kimsenin arkasından konuşmaz. Kötü zanda bulunmaz.

    Başkalarıyla alay etmez.Karşısındakinin de kendisi gibi bir

    insan olduğunun bilinciyle haraket eder.

    Zengin-fakir,güçlü-zayıf

    farkı gözetmeden herkese eşit davranır. güçlünün

    haklı değil, haklının güçlü olduğu gerçeğine inanır.

    Sahip olduğu şeylerin Allah’ın kendisine verdiği emanetler olduğunu bilir.

    Yardım ettiği kişinin kendisine borçlu olduğunu düşünmez.

    SevabınıAllah’tan bekler.

    Niçin kardeşlerine yardımdabulunur?

    Eşitlik ilkesindenayrılmaz o zaman

    Onur, değer ve haklarına bir saldırı

    olursa bunlarla sonuna kadar mücadele eder. Haksızlık kime karşı yapılmış olursa olsun buna razı olmaz, haksızlığa uğrayanların

    hakkını savunur.

  • 19Somuncu Baba Çocuk Dergisi - KASIM 2008

    19Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    18Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    Bir fırıncı var idi Evvel zaman içinde Çok usta birisiydi Ekmek yapma işinde

    Sabah erkence kalkar Fırınına koşardı Çok çalışır çabalar Ama fakir yaşardı

    Birgün açlıktan yüzü Sararmış küçük, cılız Bir çocuk çıkageldi Fırına yapayalnız

    Bir lokma- ekmek için Büktü ince boynunu İyi kalpli ve cömert Fırıncı gördü bunu

    Hemen bir taze ekmek Uzattı yavrucuğa Çocuk açtı elini Allah’a etti dua...

    Ekmeği sevinç ile Alıp çıktı fırından Huzurla bakıyordu Fırıncı arkasından

    Meğer bu küçük çocuk Padişahın oğluymuş... Hükümdar fırıncıyı Denemek istiyormuş...

    Ertesi gün saraydan Gelmiş binlerce lira Demişler: Böyle ihsan Olunur cömertlere...”

    Fırıncının kıssası Sana ibret olmalıGönlün bütün hayattaCömertlikle dolmalı

    CÖMERT FIRINCI

    Ahmet EFE

    “Anne nerde benim babam?” “Şerbetin içmeye gitti.O öyle bir şerbet ki yavrum,Kendinden geçmeye gitti…

    Ab-ı kevserden bir damla,Süzülür ta ötelerden,İşte o zemzem yudumu,Miras kalmıştı dedenden…

    Hani var ya gençlik suyu,Masallarda adı geçen,Sonsuza dek genç kalır ya,Ondan bir damlacık içen…

    Duydun mu ab-ı hayatı? Ölümsüzlük veren iksir… Onunla yıkanan kalpte,Ne pas kalır, ne de bir kir…

    Yavrum baban şehit oldu,İçti şehadet şerbetin,O ölümsüz bir kuş oldu,Şimdi ise sıra senin…

    Ahmet YOZGAT

    ŞAHADET ŞERBETİ

  • Somuncu Baba Çocuk Dergisi - KASIM 2008

    Abdullah DOĞAN

    20Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    21Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    Yara Bandı

    Dünyanın ilk yapışkanlı hazır yara bandı Johnson & Johnson’ın piyasaya sürdüğü J&J Band-Aid yapışkanlı bandajıdır. Firmada çalışan Earle E. Dickinson’ın 1920’de icat ettiği bu ürün 1921’de piyasaya sürüldü. Johnson & Johnson firması, 1885’te ameliyat pansuman ürünleri üretmek üzere kurulmuştu ve 1920’den çok daha önceden beri yapışkan cerrahi bant, gazlı bez ve benzeri ürünleri üretiyordu. Ama yapışkanlı yara bandı kapsamlı bir araştırma geliştirme çalışmasının değil, karısı Josephine’in sık sık kazaya uğraması nedeniyle, Dickinson’ın pratik zekâsının bir ürünü oldu.

    BİLGİ HAZİNESİ

    KISSADAN HİSSE

    Aç aslan bir çayırdaki üç ineği gözüne kestirmiş, kestirmiş ama üçünden korkmuş. —Ben birini parçalarken öbür ikisi bir olur, hakkımdan gelirler sonra, diye düşünmüş. En iyisi, demiş, bunları ben birbirlerinden ayırayım,

    teker teker paralayayım. Daha kolay olur benim için. Öyle yapmış aralarına girip fitneyi sokmuş, her birini

    öbüründen ayırmış. Sonra teker teker tenhada kıstırıp paralamış, yemiş. (Birlik güçlülük verir. Bir olundu mu düşmanlar çekinir, sokulmaz. Akıllı kişi dediğin, dostlarının, akıl yoldaşlarının yanından ayrılmaz, kopmaz hiç. Daima güvende olur.)

    Fitneci Aslan

    Baklava

    BİRAZ TEBESSÜM

    Hoca akşamleyin eve doğru yürürken, baklava seven bir köylüyle karşılaşır. —Hoca, biraz önce bir adam büyük bir tepsi baklava götürüyordu... —Beni ilgilendirmez! —Fakat adam tepsiyi sizin eve götürüyordu. —O zaman seni ilgilendirmez!

    Zeynep ATEŞ / Darende

    Kardanadam:

    Kış boyunca durur

    Bahar gelince erir

    Öyle bir arkadaştır ki

    Çocukları neşelendirir.

  • 23Somuncu Baba Çocuk Dergisi - KASIM 2008

    Sadık YALSIZUÇANLAR

    Çizim

    : Ham

    it YÜ

    KSEK

    22Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    23Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    Bulutsu MasalBir gün şehre bir adam geldi, herkesi zorla topladı götürdü, türlü işlerde çalıştırdı.

    Kendi adına hareket etmediği belliydi. Birine dayanıyor, bir şeyden güç alıyordu.

    Kimse itiraz edemiyor, buyruklarına boyun eğiyordu. Adamın insanlara bu denli

    söz geçirmesi şaşılası bir şeydi. Kimsenin akıl erdiremediği durumu, şehre birkaç

    günlüğüne gelmiş olan yolcu aydınlattı:

    O adam, ülkemizin sultanının buyruğuyla hareket ediyor. Anlamsız bakışlarla

    baktılar.

    ‘Bakın!’ diye gürledi yolcu, boş bakışlı insanlara, ‘çekirdeklere bakın, içlerinde

    koca ağaçları taşıyor, dağ gibi yükleri kaldırıyor.’

    Yüzleri aydınlandı dinleyenlerin. Yolcu, ışığıyla okşadı onları, ‘tohum Bismillah

    der, yeşillenir fidan olur, büyür ağaç olur, rahmet hazinelerinden meyveler sunar... Her

    bostan Bismillah der, içinde lezzetlerin kaynadığı bir kazan olur... İnek, koyun, keçi

    gibi hayvanlar Bismillah der, süt çeşmesi olur... İpek gibi yumuşacık kökler Bismillah

    der, taşı deler. Ateş Bismillah der yakar, su Bismillah der söndürür, ışık Bismillah der

    aydınlatır.’

    Yolcu konuşurken, insanlar ilk kez duyuyormuş gibi bunları dinliyordu.

    Dinledikçe gözleri ışıyordu. İçlerinden biri çıktı ve ‘peki kendimizi yarın

    yitirecekmiş gibi nasıl koruyabileceğiz?’ diye sordu. Yolcu gülümseyerek, ‘kendinizi

    yitirmekten ve bir bulut gibi sarhoş olarak kendinizden geçmekten korkmayın’ dedi.

  • 24Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    25Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    Hidayet BEYZA

    Sağlık, insanın en önemli sorunudur. Yaşamak, öğrenmek, iş yapabilmek için

    sağlıklı olmak gerekir. Sağlığı bozulan, rahatsızlanan, hasta olan kişi sorumluluklarını

    tam olarak yerine getiremez. Bunun sonucu olarak da, kendine, ailesine, çevresine

    ve topluma yararlı olamaz Sağlıklı kişi mutlu, canlı, hareketli olur.

    Sağlıklı yaşayabilmek için temizliğe önem vermeliyiz. Bedenimizin, kullandığımız

    SAGLIK MUTLULUKTUR_

    eşyaların ve yaşadığımız yerin temiz olması çok önemlidir. Biz ne kadar temiz olursak

    olalım kullandığımız eşyalar ve giysilerimiz kirli olursa biz de kirli sayılırız. Sağlığın en

    büyük düşmanı hastalık yapan mikroplardır Kirli ve pis ortamlarda daha çabuk üreyip

    çoğalan mikroplar, soluduğumuz hava, yediğimiz yiyecek ve içeceklerle vücudumuza

    girerler.

    Sağlığı bozan etkenlerden sakınmalıyız. Vücudumuzun ihtiyaç duyduğu besinleri

    almalıyız. Yanlış ve dengesiz beslenme, gelişimimiz için gerekli besinleri almama gibi

    durumlar, beslenme bozukluğu meydana getirir. Bunun sonucunda da sağlığımız

    bozulur Terli iken su içmemeliyiz. Sağlıklı yaşayabilmek için ihtiyacımız olan uykuyu

    düzenli uyumalıyız. Alkollü içki, sigara ve çeşitli uyuşturucuların sağlık için zararlı

    olduğunu unutmamalıyız.

    Mevsim özelliklerine göre giyinmeli Havasız ve güneş almayan yerlerde

    uzun süre bulunmamalı ve spor yapmalıyız. Mutlu ve stresten uzak bir yaşam

    sürmek, hastalık riskini önemli ölçüde azaltır.

    Kendi sağlığımızı koruduğumuz gibi, çevre sağlığına da önem vermeliyiz.

    Yerlere tükürmemeli ve çöp atmamalıyız. Zararlı sinek, böcek ve mikropların

    üremesini kolaylaştıracak ortamları oluşturmamalıyız. Sağlığın en büyük

    düşmanı mikroplardır. Çeşitli hayvanlarla, yiyecek ve içeceklerle ve solunum

    yolu ile geçen mikroplara karşı uyanık olmalı, gerekli tedbirleri almalıyız.

    Sağlığımızla ilgili bir sorunumuz olduğunda hemen doktora gidelim.

    Verilen ilaçları doktorun tavsiyesine göre alalım. Bilinçsiz ilaç tüketimi de

    sağlığı bozar. Doktorların sağlık konusundaki tüm uyarılarına uyalım.

    Hepinize sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir yaşam dilerim!

  • 27Somuncu Baba Çocuk Dergisi - KASIM 2008

    26Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    27Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    SİZ Bilirsiniz

    Amcam Sultan 1. Mustafa’nın tahttan indirilmesi üzerine 1618 yılı Şubat ayında, henüz 14 yaşında iken Osmanlı Devleti’nde padişah oldum.

    Babam Sultan 1. Ahmed’in Mahifuruz adındaki hanımından 1604 yılında İstanbul’da dünyaya gelmişim. Annem benim yetişmem için çok titiz davranıyordu. Arapça, Farsça gibi doğu dillerinin yanı sıra Yunanca, Latince ve İtalyanca gibi batı dillerini de bu dillerin klasik eserlerini aslından okuyup tercüme edecek kadar öğrenmiştim. Kuvvetli bir edebi kültürüm vardı. Farisî mahlasıyla yazdığım şiirlerimi topladığım divanımın 2000’li yıllara kadar ulaşmış olduğunu bilmem beni sevindiriyor. Tarih, coğrafya ve matematik sahalarında da oldukça başarılıydım...

    Büyük dedem Fatih Sultan Mehmed ve babam Sultan 1. Ahmed gibi erken olgunlaşmış, kıvrak zekâmla kendimi kabul ettirmeyi başarmıştım.

    Dört yıl gibi kısa bir süre hükümdarlık yaptıktan sonra, henüz 18 yaşında iken hunharca şehit edildim. Çıkan isyan sırasında, tedbirsizlikler ve ihanetler sonucunda isyancılar sarayı basmışlar içlerinden birisi “Sultan Mustafa’yı isteriz” diye bağrınca isyanın şekli değişmiş, hasta olan amcamı alıp; devlet adamlarımıza ve âlimlerimizin karşı çıkmalarına aldırmadan tahta oturmuşlardı. O an amcamın “. . . . . Beni kurtar” diye bana sarılarak ağlaması bana pek dokunmuştur. Bu isyan sonrasında önce beni kafese hapsetmeyi düşündülerse de Bosnalı Davut Paşa’nın hileleri sonucunda Yedikule zindanına götürdüler. Burada boynuma kement atmak suretiyle öldürmek istediler. Güçlü kuvvetli bir genç olduğundan katilleri epeyce uğraştırdım. Omzuma balta vurmak suretiyle yere düşürdüler sonra da hunharca şehit ettiler

    ( 20 Mayıs 1622 ). Daha sonra da Sultanahmet Camii türbesinde babamın yanına defnettiler.

    Benim öldürülmem Anadolu’da bazı isyanlara sebep oldu. Müslüman Türk milleti benim haksız yere öldürülmemi hiçbir zaman hazmedememiş, katillerimi nefretle kınamıştır. Benim şahadetimden sonra bütün memlekette ağıtlar yakılmıştır. O ağıtlardan biri şöyledir:

    “Bir Şah-i âli-şan iken

    Şah-i Cihâna kıydılar.

    Gayretli genç aslan iken,

    Şâh-i Cihâna kıydılar.”

    Peki bu isyanın sebebi neydi? Merak etmişseniz anlatayım:

    Tarihçilerin, büyük bir kabiliyet, kudretli bir yönetici, eşine az rastlanır bir azim ve irade sahibi nihayet kudretli bir yenilikçi olarak anlattıkları ben, tahta oturur oturmaz, idareyi ele geçirmiş, gittikçe gerilemeye başlayan Osmanlı Devleti’nin yeniden derlenip toplanarak eski gücüne kavuşması için gece gündüz durmadan çalışmıştım. Yenilik teşebbüslerim tepkiyle karşılanarak hayatıma mal oldu. Neydi yapmak istediklerim:

    Sevgili çocuklar benim yapmak istediklerim bunlarla da sınırlı değildi. Dış siyasette de büyük projelerim vardı. Büyük dedem Fatih Sultan Mehmed Han’ın Ortodoks Mezhebini Osmanlı himayesine alması gibi, ben de Protestan mezhebini de Osmanlı Himayesine almak istiyordum ve Baltık denizine çıkmak istiyordum.

    Neler istedim, neleri yapamadım, bana niçin isyan ettiler eğer çok daha fazlasını merak ediyorsanız size iki kitaptan bahsedeyim. Birincisi İsmail Hami Danişment isimli tarihçimizin Osmanlı Tarihi Kronolojisi isimli eseri, ikincisi de Turan Oflazoğlu’nun benim adımı taşıyan tiyatrosudur.

    Galiba Hacca gitmek için plan yapan ilk ve tek padişah da bendim.

    Ben bütün bu yeniliklerle devletin çöküşten yükselişe geçeceğine inanıyordum. İnancımda da samimi ve dürüsttüm. Azim ve kararlılık içinde çalışıyordum. Ancak son derece heyecanlı ve pervasızdım. Gurur ve hırs içindeydim. Hocam tarafından devamlı övüldüğüm için gururum artıyordu. Anne babaları ve öğretmenleri bu hususta dikkatli davranmaya çağırıyorum.

    Hâlbuki fikirlerin büyüklüğü, onları uygulamaya koyabilecek bir sabrı, olgunluğu, dikkati ve tecrübeyi de beraberinde ister. Nitekim tarihe mal olmuş yenilikleri yönetenlerin bu özellikleri taşıdıkları görülmektedir.

    Sevgili çocuklar beni en çok üzen olaylardan biri de kardeşim Şehzade Mehmed’i idam ettirmiş olmamdır. Sizler tarihimizin acı tatlı bütün olaylarını öğrenmelisiniz. Düşünsenize benim padişah olduğum yaşta (14 yaş) olanlarınız şimdilerde internet başından kalkmıyor, bize ise koskoca cihan devletinin yönetimi verilmişti. Bıraksalardı hakkıyla da yönetecektik Allah (c.c.) in izniyle, Allah yar ve yardımcınız olsun… (Sultan Genç Osman.)

  • 29Somuncu Baba Çocuk Dergisi - KASIM 2008

    Cumhurbaşkanı

    Baba çocuğuna :

    - “Oğlum, Atatürk senin

    yaşındayken sınıfının birincisiydi.”

    demiş.

    Çocuk da babasına :

    - “Senin yaşındayken de

    Cumhurbaşkanıydı.”

    Elif ŞENOL/İSTANBUL

    Mersedes

    Dedesi, torununu gezdiriyordu.

    Önlerinden çok güzel bir otomobil

    geçer. Dedesi:

    -Bak yavrum der; “düt düt”

    geçiyor. Çocuk gayet sakin bir

    şekilde cevap verir:

    -Dedeciğim, o “düt düt” dediğin;

    sekiz silindirli, otomatik

    vitesli, iki bin dokuz model bir

    mersedestir.

    Serkan ERGÜR/KASTAMONU

    BunlarıBiliyor musunuz ?

    ÖNEMLİ GÜN VE HAFTALAR

    Somuncu Baba Çocuk Dergisi - EKİM 2008Somuncu Baba Çocuk Dergisi - EKİM 200829

    Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    Çanakkale Savaşı yalnız bizim tarihimizin değil yakın dünya tarihinin de en

    önemli savaşlarından biridir.

    Çanakkale Boğazı’nı savaş gemileriyle zorlayarak aşma, böylece İstanbul’a

    kavuşma isteği Avrupa’nın büyük devletlerinin öteden beri özlemiydi.

    1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla İtilaf devletleri bu isteklerini

    gerçekleştirme fırsatının doğduğuna inandılar. Bu inançla İngiliz ve Fransız

    savaş gemilerinden oluşan, o dönemin en büyük deniz gücü 3 Kasım 1914

    günü alacakaranlıkta Bozcaada’dan Boğaz’ın ağzına doğru yaklaştılar. Buradan

    ateş açarak savaşı başlattılar. Türk tabyaları da Boğaz’ı geçmeye çalışan düşman

    gemilerine durmadan ateş ettiler. Aylarca süren savunmanın ardından

    düşman şaşkına döndü, bozguna uğradı. İtilaf devletleri büyük

    kayıplar vererek Çanakkale Boğazı’nın geçilemeyeceğini öğrendiler.

    8 - MartMevlid Kandili

    14 - MartTıp Bayramı

    ÇANAKKALE SAVAŞI

    18 - MartÇanakkale Zaferi

    21 - MartBahar Bayramı

    Çizim: Vehip Sinan

    “Sağlık için süt içmelifakat kaynatıp içmeli”

    Bir Söz:

  • 30Somuncu Baba Çocuk Dergisi - KASIM2008

    31Somuncu Baba Çocuk Dergisi - KASIM 2008

    30Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    31Somuncu Baba Çocuk Dergisi - MART 2009

    Hazırlayan: Yusuf HALICI

    Nisa EnamArafHicrNahlİsraKehfTahaNeml

    MaideEnfalTevbeYunusYusufŞuaraKasas

    H

    A

    N

    Ö

    Ç

    O

    I

    B

    A

    K

    A

    R

    A

    O

    I

    U

    L

    K

    H

    İ

    C

    R

    K

    A

    L

    Ş

    U

    A

    R

    A

    M

    C

    Ş

    Y

    Y

    T

    S

    F

    E

    N

    F

    A

    L

    O

    H

    N

    B

    H

    M

    A

    U

    O

    O

    A

    D

    Ö

    U

    U

    R

    E

    I

    T

    A

    A

    I

    Ü

    G

    S

    Ö

    N

    S

    A

    Ç

    O

    R

    E

    T

    K

    E

    H

    F

    A

    M

    Y

    U

    F

    Z

    K

    I

    K

    T

    K

    U

    H

    F

    Z

    L

    İ

    A

    İ

    I

    F

    T

    Ü

    S

    F

    C

    B

    N

    S

    A

    A

    E

    Y

    U

    Ü

    U

    L

    S

    İ

    E

    A

    Z

    R

    R

    S

    G

    R

    D

    E

    I

    M

    G

    N

    U

    R

    H

    R

    S

    O

    Ç

    A

    A

    M

    L

    M

    A

    U

    O

    F

    Y

    Ö

    A

    A

    U

    I

    T

    I

    H

    İ

    I

    N

    Ö

    Z

    İ

    L

    K

    B

    T

    O

    L

    P

    D

    A

    T

    İ

    İ

    E

    E

    İ

    İ

    S

    R

    A

    A

    E

    P

    U

    H

    A

    H

    L

    M

    Ş

    Ş

    M

    P

    Y

    K

    A

    N

    B

    V

    Ş

    Ş

    A

    R

    A

    H

    İ

    G

    A

    L

    M

    A

    İ

    D

    E

    C

    B

    İ

    Y

    D

    Ç

    Ö

    J

    E

    N

    B

    İ

    Y

    A

    Y

    O

    N

    M

    E

    A

    A

    İ

    A

    Ç

    N

    İ

    A

    A

    J

    Y

    N

    I

    R

    A

    N

    M

    D

    HacNurRumHudRad

    Aliimran

    İbrahimMüminunAnkebut

    Sevgili Ço

    cuklar! Ku

    r’an’ı

    Kerim’de b

    ulunan b

    u

    sureleri y

    ukarıdak

    i tabloda

    sağ-sol, aş

    ağı-yukar

    ı ve

    çapraz şe

    killerde ar

    ayarak

    bulunuz

    V

    İ

    A

    N

    K

    E

    B

    U

    T

    A

    V

    N

    İ

    A

    T

    T

    I

    Z

    Y

    U

    N

    U

    S

    C

    M

    Ö

    H

    A

    C

    J

    M

    A

    O

    L

    Sevgili Çocuklar! Sol üst köşedeki 5 rakamından başlayarak okları öyle izleyelim ki, sağ alt köşeye varıldığında toplam sonuç 40 olsun

    5 1 2 5

    5 10 3 5

    9

    54310

    6 8 1

    40

    2 6

    Peygamberimize ilk vahyin geldiği mağaraKur’an’ı Kerim’i tam ezberlemiş kişiVahiy MeleğiKur’an’ı Kerim’deki her 20 sayfalık bölümKur’an’ı Kerim’in inmeye başladığı ayPeygamberimize gelen ilk ayetlerin bulunduğu sureKur’an-ı Kerim’deki en uzun sureKur’an-ı Kerim’deki ilk sureKur’an-ı Kerim’deki son sureKur’an-ı Kerim’deki en kısa sureKur’an’ı Kerim’in 114 bölümünden her biriKur’an’ı Kerim’in cümlelerinden her birine verilen isimKur’an’ı Kerim’in Peygamberimize geliş yolu

    12

    345

    6789

    13

    12

    11

    10

    4

    5

    2 6

    8 9

    10

    13

    12 11

    13

    7

  • 32Somuncu Baba Çocuk Dergisi - KASIM2008

    Hazırlayan: Hamidullah HalıcıÇengel Bulmaca Mart

    Bulmacayı çözdükten sonra, rakamların bulunduğu karelerdeki harfleri aşağıdaki kutucuklara yazarak şifreyi bulun

    9 2 10 11

    7 61 2 6 83 53 4

    12 13 2

    Arnavutluk’un başkenti

    Bir menfaat karşılığı oynanan

    haram oyun

    Haftanın bir günü

    Evlilik için yapı--lan anlaşma

    Uyduyu uzaya götüren araç

    (Tersi) Yabani hayvan evi

    Rütbeli asker

    Kabirdeki sual meleklerinden

    Hayvansal bir gıda

    Ticarette karın tersi

    Yorgunluk ve sıcakta vücuttan çıkan sıvıHayat kaynağımız Arabanın hareket

    etmemesi için tekerine konulan tahta

    Yapı gibi şeylerin küçük örneği

    (Tersi ) Asmaktan emir

    Uzaklık işareti

    Hıristiyan din adamı

    Elektrik olmadı--ğında kullanılan aydınlatma aracı

    Her zaman ufak kazalar yapan

    kimseBir peynir çeşidi

    İnce perde

    SucuAfganistan’ın kuzeyinde bir

    eyalet Görgüsüz, sert tavırlı kimse

    Muğla’nın ilçesi

    Sıvı olmayan

    Yarışmada karşı taraf

    Bir renk

    Sayıları gösteren işaretler

    Utanma duygusu

    Bir erkek ismi

    Takma isim

    Faiz

    (Tersi) Bir şey elemek için kullanılan

    araç

    Kur’an’ı Kerim’in 65. Suresi

    Pencerelere takılan saydam

    madde

    Temiz, tertemiz

    Tatma organımız

    Caminin ilk hecesi

    Bir nota

    Bir nota

    Hektar ile metre arasındaki yüzey

    ölçü birimi

    Havuzun ilk hecesi

    Depremin meydana geldiği

    hat

    Mucizevî devesiyle bilinen

    peygamber

    Yerinden oynamayan, kımıl--damayan, yerini değiştirmeyen

    Sıcak ve sütlü bir kış içeceği

    Güney Ameri--ka’ya özgü deve

    benzeri bir hayvan

    1

    2

    3

    4

    5 6

    7

    8

    9

    10

    11

    12

    13

    14

    15

    17

    8 14 10 15 4 8

    16 11 1 4 17 17 6 5

    16

    A

    T

    R

    İ A

    EM R

    R

    A

    L A

    İ

    İ

    A

    A

    N

    Z T K A L

    B E

    K TB

    A M PR

    L

    Z

    K

    I AK

    Ü R S AHN A AB

    J A ARN A B

    C E

    A S İL E İM

    M NO A AK Y A

    K P İ

    S AÇ AK T

    M

    Yemeklerde kul--landığımız önemli

    bir madde

    En küçük çift sayı

    (Tersi) Asmaktan emir

    Ekilecek tarlayı dinlendirme

    İçtiğimiz hayat kaynağı

    İki yanı keskin tıraş bıçağı

    Bir göçmen kuşu

    Bir çeşit otomobil yarışması

    Muavezeteyn dediğimiz

    surelerden biri

    Mübarak üç aylardan ilki

    Mükellefin görevlerinden

    yapıp yapmamakta serbest olunması

    Kuzu sesi

    Ayağın altı

    Kare’nin ünlüleri

    İnce perde

    Gücünden yarar--lanmak için akarsu

    üzerine yapılan bent

    Allah’ın ibadet için ateşten yarattığı

    varlıklar

    Çocuğu olan erkek

    Bir erkek ismi

    Allah’ın evi

    Sıva ustasının aleti

    Zekat verecekler için zenginlik

    ölçüsü

    Zarar veren taşkın su

    Varlıkların yerini tutan kelime

    Kar’ın yağış şekli

    Türk Lirası’nın kısa yazılışı

    Eşkiliğnden yararlandığımız bir

    meyve

    Gözleri görmeyen

    Kar üstünde yapılan spor

    Bir bağlaç

    Evcil bir hayvan

    Peygamberimizin göklere yükselerek

    gerçekleştirdiğ mucizesi

    Gelinler için hazırlanan her

    türlü eşya

    Maddenin hallerin--den, sıvı olmayan

    Kur’an’ın 103’üncü suresi

    Kırşehir’in bir ilçesi

    Anadolu Ajansı’nın kısa yazılışı

    Örümceğin ördüğü

    Güldürücü, güldüren, gülünç

    İlkbahar mevsimi--nin ikinci ayı

    Üst’ün tersi

    Ağrı dağı kenarında bir ilimiz

    Meşhur kadın evliyanın ismi

    Ö1

    F2

    K3

    E4

    L5

    N6

    D7

    Ğ9

    S10

    İ8

    U11

    Şubat Ayı Çengel Bulmacanın Çözümü

    ŞİFRE: ÖFKELENDİĞİNDE SUS