es-seyyid osman hulûsi efendi (k.s.) · olanı biteni uzaktan izleyen guguk kuşu ötmeye...
TRANSCRIPT
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 2019 1
Somuncu Baba Dergisi’nin Ücretsiz Eki’dir.MAYIS 2019 / Yıl: 25 - Sayı: 223
“Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”
“Müslümanlığın esası olan Kur'an-ı Kerim ile Peygamber
(s.a.v.)’in sünneti incelenirse görülür ki, sırf Allah (c.c)'a bir ibadet vazifesi olan namaz ile
orucun yanı başında, daima başkalarına yardım etmek, hak sahiplerinin haklarını vermek, başkasının
üzerinde olan bazı haklarından vazgeçirmek, Allah (c.c)'ın kullarına şefkatli ve merhametli
olmak hakkında sayısız diyecek kadar çok emirler, vasiyetler vardır.”
Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.)
Editör’den Merhaba
Musa TEKTAŞcocuk@somuncubaba. net
Sevgili arkadaşlar;
Ramazan ayının diğer aylara nazaran ayrı bir hoşluğu ve güzelliği vardır. Oruç ibadeti bu ayda açılan bir gül gibidir. O gülü koklamak da
seyretmek de güzeldir. Büyükler gibi çocuklar da bu aydan büyük zevk alırlar. Ramazan ayının gelmesi evlerde büyük hazırlıklara, değişikliklere sebep olur. Tatlı bir heyecan ve telaş kaplar mutfakları. O ayın hürmetine
çeşitli yiyecekler, meyveler, tatlılar sofraları süsler bir ay boyunca… Annelerimiz gecenin bir yarısında mutlu bir şekilde sahur için sofra hazırlar. Çoluk çocuk bütün aile fertleri sofraya otururlar. Besmele çekilerek yemek
faslı başlar. Akşamdan “Beni de sahura kaldırın, ben de oruç tutacağım.” diyen çocuklar ihmal edilmemiştir.
Orucunu tam güne tamamlayamasa da oruca başlamak ayrı bir zevk verir çocuklara. Açlığın zorluğunu, Allah için ibadet etmenin zevkiyle
yaşamaya başlar. Yaşı biraz büyük olanlar, en azından başında, sonunda ve ortasında alıştırma mahiyetinde birer gün oruç tutarlar. Bu günlerde iftar saati yaklaştıkça heyecan iyice artar. Dakikalar geçmek bilmez. Bir elinde iftarlığı diğer elinde saat, ezan sesini beklerler kapıda. Çocuklar da güzeldir, çocukların oruçları da… Yemekler yendikten sonra, teravih
namazı için hazırlıklar başlar. Çocuklar, anneleriyle veya babalarıyla camiye, teravih namazına giderler, güle oynaya... Arka saflarda biriken çocuklar gülüşmesin diye aralarına büyükler girer. Veya büyüklerin
bulunduğu saflara çocuklar ara ara serpiştirilir. Bir gül bahçesine döner camiler. Elvan elvan çiçekler açan gül bahçeleri gibi… Bazı akşamlar,
özellikle Kadir Gecesi’nde teravihten önce mevlid okunur, gül suyu, lokum-şeker dağıtılır. İftarı, sahuru, teravihi, mevlidi ile çocuklar Ramazan’ı
severler. Onun, insanları mutlu edici havasını doya doya solurlar. “Tekne orucu” diye tabir edilen yarım günlük oruçlarla başlayıp, bir ömür devam
eden ve daima yükselen oruç zevki ile Ramazan ayının maneviyatı, çocuklar için heyecanlı olduğu kadar, büyükler için özlenesi
günlerdir. Bir ödül şölenine dönüşen bayram neşesiyle çocuk hafızasına nakşedilen Ramazanlar en mutlu zaman
dilimleridir.
(Bir Hadis)“Allah’ım, beni bağışla, bana merhamet et, bana hidayet nasip eyle,
bana âfiyet ve (hayırlı) rızık ver.”(Müslim, Zikir, 35.)
(Bir Ayet)“Rabb’imiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin.”
(3/Âl-i İmran, 8.)
Somuncu Baba
Ayse ZehraARICI
Hatice ZümraGÜROCAK
SedaMEŞE
BatuhanÖZHAN
HayrunnisaGÜROCAK
Yahya MusabKAHRAMAN
BeyzanurÇELİK
İpek ZeynepERİK
Elif BuğlemTAŞ
MetehanÖZHAN
Zeynep HumaEROL
YaseminMEŞE
Arkadaslar sizler de Çocuk Albümümüzde vesikalık fotoğraflarınızın yayınlanmasını istiyorsanız [email protected] adresimize gönderiniz.
Yıl: 13 Sayı: 149Çocuk Eki
Somuncu Baba Çocuk Dergisi MAYIS 2019 Yıl: 26 Sayı: 223
Basım Tarihi: MAYIS 2019Somuncu Baba Dergisi’nin Ücretsiz Ekidir.
İmtiyaz Sahibi ve
Genel Yayın YönetmeniBekir AYDOĞAN
Sorumlu Yazı İşleri MüdürüM. Hulûsi ERDEMİR
Yayın EditörleriM. Nazmi DEĞİRMENCİ
Musa TEKTAŞ
Yayın KuruluProf. Dr. Nihat ÖZTOPRAK / Prof. Dr. Ali YILMAZProf. Dr. Sebahat DENİZ / Prof. Dr. Bilal KEMİKLİ
Prof. Dr. Abdullah KAHRAMANProf. Dr. Ali AKPINAR
Grafik Tasarım ve Uygulamaİrem BAYRAKTAR
Yapım
www.grafiturk.com.tr
Baskı & ÜretimSalmat Basım Yayıncılık Ambalaj San. Ltd. Şti.
Tel: (0312) 341 10 24
Basım-Yayım-Dağıtım-PazarlamaVİSAN İktisadi İşletmesi
Zaviye Mah. Hacı Hulûsi Efendi Cad. No: 71 (44700) Darende / MALATYA
Tel:(422) 615 15 00 Faks:(422) 615 28 79www.somuncubaba.net
grafitürk
İçindekilerÖmer Seyfettin’in Hikâyeleri ................................ 4
Sırrı ER
Ceviz ............................................................................... 6
Emine Yılmaz DERECİ
İnsan ve Toprak ......................................................... 8
Hamidullah HALICI
Kalem; Söz Uçar Yazı Kalır ...................................10
Naciye BEYZA
Camgöz ve Arkadaşları Fatih Camii’nde ........12
Raziye SAĞLAM
Hz. İsa Aleyhisselam................................................14
Ali BÜYÜKÇAPAR
Gazozlu Deney .........................................................16
Sait ÖZER
Şiirler ............................................................. 18
Ayşen KILIÇARSLAN
Çocuklar İçin Küçük Sözlük ............... 20
Ayşe Gül PINAR
Deney ........................................................... 21
Nisa ERCİYES
Yıllardan Sonra ......................................... 22
Erdal KARASU
Yayla Tablosu ........................................... 24
Mustafa AKGÜN
Tekne Orucu .............................................. 26
Esra Elif ŞAHİN
Nusret Gemisi ve
Yüzbaşı Hakkı’nın Destanı .................. 28
İsmail ÇOLAK
Sinirli Birine Nasıl Yaklaşmalıyız? ...... 30
Aziz M. ÖNCEL
Bulmaca ...................................................... 32
Çizimler:
Hamit YÜKSEK
Feyzanur YILMAZ
Merve ASLANBABA
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 2019 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 20192 3
Sırrı ER
Sevgili çocuklar;
Otuz altı yaşında bu dünyaya veda eden Ömer Seyfettin, edebiyatın değişik türle-rinde birçok eser vermiş, en çok da hikâye alanında başarılı olmuştur.
Hiçbir zaman rahat bir çalışma ortamı ve huzuru bulamayarak genç yaşta vefat eden yazarın hikâyelerini konularına göre şöyle gruplandırabiliriz:
1. Tarihî konuları işleyen hikâyeler:
I. Dünya Savaşı yıllarında “Eski Kah-
ramanlar” başlığı altında yayımlanan bu
hikâyeler, memlekette savaşın doğurduğu
kötümser havayı dağıtmak, halkın moralini
düzeltmek, umut vermek amacına yönelik-
tir. Vire, Teke tek, Kütük, Pembe İncili Kaf-
tan, Forsa, Teselli, Başını Vermeyen Şehit
vb. Bu hikâyeler aynı zamanda o günlerde
milletçe ihtiyaç duyulan, fedakâr, imanlı, kahraman, vatansever, ahlaklı tiplerin de örneklerini getirmektedir.
2. Kendi askerlik hayatında gördüğü, ya-şadığı olaylar ile Balkan Savaşı’nın memle-kete getirdiği acıları ele alan hikâyeler:
Bunlar Osmanlı Devleti sınırları içinde yüzyıllardır yaşayan unsurların milliyetçi ayaklanmalar ile devlete ve millet-i hâkim olan Türklere karşı hücumlarını ele alır. Hürriyet Bayrakları, Bomba, Tuhaf Bir Zu-lüm, Beyaz Lale, Nakarat vb.
3. Toplumun aksak taraflarını, bilhassa dini istismar eden kimseleri, din-millet iliş-kilerini ele alan hikâyeler:
Beynamaz, Yüz Akı, Gizli Mabet, Kera-met, Yemin, Sanduka, Kurbağa Duası, Ha-fiften Bir Ses, Binecek Şey vb.
4. Sosyal ve siyasî konulardaki fikirlerini dile getirmek için yazdığı hikâyeler:
Bunların çoğu birer makale havasın-dadır. Bu bakımdan zayıf kalırlar. Fon Sadriştayn’ın Karısı ve Oğlu, Kızılelma Neresi?, Primo Türk Çocuğu gibi hikayeler bunlara örnektir.
5. Çocukluk hatıralarından çıkardığı hikâyeler:
Bunlar yazarın en ünlü ve en güçlü eser-
leridir. Olaylar çocukluğun saf ve samimi
dünyası içinden aktarılır. Yaşanmışlıktan
gelen gerçek bir duyarlılık ve sağlamlık ta-
şımaktadırlar. Sosyal ve siyasî bir teze da-
yandırılmak endişesinden uzak, akıcı, sade
ve çocuk dünyasının sıcaklığını yansıtırlar.
Pek çoğu okul kitaplarına geçtiği gibi gü-
nümüzde de “çocuk kitabı” olarak yayım-
lanmaktadır. And, Kaşağı, İlk Namaz, Falaka
vb.
6. Mizahî hikâyeler:
Bunlar yazarın devrin mizah ve maga-
zin dergilerinde yayımladığı, hicve, mizahî
tenkide yaslanan eserlerdir. Kesik Bıyık vb.
7. “Halka doğru” hareketlerine iştirak
edebilecek, efsanelere dayanan hikâyeler:
Gökalp milliyetçiliğinin zaman içinde
halkçılığa doğru kayması sonucu Ömer
Seyfeddin de kaynağını halk masal ve ef-
sanelerinden, fıkra ve atasözlerinden alan,
bunlardan “ahlâkî ve destanî” dersler çıka-
ran hikâyeler yazmıştır. Çakmak, Kurumuş
Ağaçlar, Düşünce Zamanı, Deve, Bir Hayır
vb.
(Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, Dergâh Yayınları, İstanbul 1990, Cilt 7, s. 186–187.)
Ömer Seyfettin’in Hikâyeleri
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 2019 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 20194 5
EmineYılmaz
DERECİ
Fare Keskin Diş etrafı kolaçan ederek
ilerliyor, bir çıtırtı duysa hemen otların
arasına gizleniyordu. Bir değil birçok
düşmanı vardı, dikkatli olması gereki-
yordu. Uzun kuyruğu ve keskin dişle-
ri onu diğer farelerden farklı kılıyordu.
Sessizce ilerlerken otların arasında kocaman bir cevize rastladı. Gözlerine inanamadı. Tam cevizi tutup yuvasına götürecekken bir ses,
- Hey o benim, uzak dur cevizimden. Önce onu ben buldum.
Ceviz
Bunu söyleyen Hırçın Fare idi. Onun sözlerine aldırmadan cevizi tutup çek-meye başladı. İşte o an ne olduysa oldu. Bağırmalar, çağırmalar... Kavga git gide alevlendi. Kavgadan rahatsız olup araya giren hayvanlar, cevizi iki farenin paylaşmasını istediler. Fareler kabul et-medi. Birbirine iyice öfkelenen fareleri susturmak mümkün olmadı. Uzaktan olayı seyreden baykuş:
- Kör ve topal olan Bilge Kedi’ye gi-din. O sorununuza bir çare üretir, dedi.
Keskin Diş:
- Kediler düşmanımızdır.
- Kör ve topal… Sizin gibi güçlü fa-relere ne yapabilir ki? Bende sizin düşmanınızım. Yerimden kımıldayamı-yorum. Kanadımı açsam yuvanıza ka-çarsınız çünkü. Sizi yakalayamam bili-yorum.
İki fare önlerinde büyük cevizi yu-varlaya yuvarlaya Bilge Kedi’ye gittiler. Yuvasının önünde gözü kapalı duran kedi farelere ne istediklerini sordu. Hır-çın Fare bir çırpıda durumu anlattı. Kes-kin Diş durur mu o da kendi açısından olayı anlatıp kedinin adaletine sığındı-lar. Kedi:
- Cevizi yanıma getirin dokunayım. Üç ceviz büyüklüğünde olduğuna dokun-madan inanamam.
Fareler Bilge Kedi’nin yanına kadar cevizi getirdiler getirmesine de Bilge Kedi iki fareyi de bir çırpıda yakalayı-verdi. Yalanırken:
- Bu cevizin içi boş. Dolu olsa ağır olurdu, taşımakta zorlanırdınız.
Fareler birbirlerine baktılar. Bilge Kedi haklıydı, ceviz boştu. Paylaşmaya karar verip kırsalardı boş olduğunu gö-receklerdi. Çok pişmandılar.
Başını yukarı kaldıran kedi:
- Baykuş gel al hakkını, dedi.
Fareler oyuna gelmişlerdi. Bilge Kedi ne kördü ne topaldı. Farelerin birini baykuşa veren kedi diğerini de afiyetle yedi.
Olanı biteni uzaktan izleyen guguk kuşu ötmeye başladı.
- Hiçbir canlı düşmanına akıl danı-şacak kadar cahil olmasın. Cahillik ne kötü. Cahillik ne kötü.
Guguk! Guguk!
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 2019 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 20196 7
İNSAN VE TOPRAK
Derleyen: Hamidullah HALICI / Çizen: Hamit YÜKSEK
Sıradan, kendi halinde bir çiftçi olan Bahri, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini
duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir.
Bahri, güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez. Şu bağ, bu
bahçe derken, bakar ki güneşin batmasına az kalmış.
Gerçekten de Reis, herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir. Bahri’ye “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar ulaşabildiğin bütün yerler senindir,
fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım, yoksa bütün hakkını kaybedersin.” der.
Koşar, koşar, ama takati kesilir. Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Bahri’nin burnundan kanlar damlamaya başlar. Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir anda yere yığılır ve bir daha kalkamaz… Reis olanları izlemektedir. Çok kereler şahit olduğu olay yeniden vuku bulmuştur.
Adamlarına bir mezar kazdırır. Bahri’yi bu mezara gömerler. Reis, Bahri’nin mezarının başında durur ve şöyle der: “Bir insana işte bu kadar toprak yeter!..”
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 2019 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 20198 9
NaciyeBEYZA
Tüy kalemler kuştan koparılır koparılmaz kullanılamazmış. Hazırlanması için en az bir hafta gerekiyormuş. Tüy kalemlerle ya-zarken kâğıda mürekkep damlatmamak için çok dikkat ve deneyim gerekiyormuş.
Bu zorluklar karşısında daha kullanışlı kalemler düşünülmüş. Ve bugün kullandığı-mız kalemler icat edilmiş.
Kalem; kâğıt üzerine yazı veya çizim için kullanılan kırtasiye malzemesidir.
Kurşun kalem, mürekkepli kalem, uçlu kalem, keçeli kalemler, pastel kalemler gibi kalem çeşitleri vardır.
Daha küçükken elimize aldığımız renkli kalemlerimiz hayal dünyamızdaki kuşları, kelebekleri, çiçekleri ve kahramanlarımı-zı resimleyerek kalıcı olmasını sağlıyordu. Boya kalemlerimizle çizdiğimiz her çizgi, resim, harf, rakam gözümüze daha bir güzel görünürdü. İçimizde daha fazla boyama ve yazma isteği uyandırırdı.
Okuma yazma öğrenirken elimize aldı-ğımız ilk nesne kalemdir. Yazının icadından itibaren düşüncelerimizi bir yüzeye veya kâğıda aktardığımız kalem olmazsa olmaz-larımızdandır.
Öğretmenlerimiz; öğrencilerine kalem, defter, kitap ve kâğıtlarla eğitim vermeye devam ederler.
Yazmak düşünme yeteneğimizi gelişti-rir. Beynimizdeki düşüncelerimizi kalemler aracılığı ile kâğıda aktarırız. Bunun içindir ki kalemin önemi asırlardır korunmuştur.
Bir atasözümüz, “Âlim unutmuş, kalem unutmamış.” diyor. Kaleme aldığımız her yazının unutulmadan gelecek nesillere ak-tarılmasını sağlamış oluruz.
Aklımızdan geçenleri sözlü olarak anlata-biliriz. Ama anlattıklarımızı zamanla unuta-biliriz. Onun içindir ki, “Söz uçar yazı kalır.” demiş büyükler. Öyle ise aklımızdan geçen-leri yazıya dökmek için kalemimiz kuvvetli olmalı.
Çalışma masamızın üzerinde güzel ka-lemliklerimiz hep var olacak.
Çantamızdan kalemimiz eksik olmaya-cak.
Arkadaşlarımıza hediye olarak rengârenk kalemler vermeye devam edeceğiz.
Asırlar öncesinde insanlar duygularını ve düşüncelerini
aktarmak için araçlar aramışlar. Kalemin geçmişi yazınınkin-
den daha eskidir. İnsanlar mağara duvarlarına, taşların üze-
rine ucu sivri aletlerle resimler çizmişler, şekiller yapmışlar.
Fakat bu yorucu ve uzun zaman alan bir iş imiş.
Sonra harfleri bulmuşlar. Harflerle duyguları ifade etmek
daha kolay olmuş. Daha da sonra kâğıdı bulmuşlar.
Yüzyıllar boyunca tüy kalemler kullanılmış. Zor bulunduğu
için kuğu tüyü daha kıymetliymiş. Kartal, baykuş, şahin, hindi
ve horoz tüyleri de uzun süre kalem olarak kullanılmış.
Söz Uçar Yazı Kalır
Kalem;
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 2019 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 201910 11
Sevgili çocuk dostlarım;
Aksaray'dan sonra, uzun süredir ayrı kal-dığımız güzel İstanbul'umuzdayız. Gezip farklı yerler görmek, insan ve hayvan olmak üzere birçok yeni dostlar edinmek çok güzel de İstanbul'umuzu da çok özlemişiz doğru-su. Hafize Teyze, Ramazan ayı da başladığı için sanki iki kat daha mutlu. Şehre girerken kendi kendine gülümseyerek, "Canım İstan-bul'umda, her akşam başka bir camide tera-vih kılmayı istiyorum. İlk olarak da, İstanbul'u fethederek hem Peygamber Efendimiz’in du-asına mazhar olan hem de milletimize böyle bir şehri emanet eden Fatih Sultan Mehmet Han’ın yaptırdığı Fatih Camii’ne gideceğim inşallah." deyince Ömer'le Zeliş de hemen atıldılar:
- Babaanne biz de geliriz seninle.
Onların bu sevincini görünce Uzun Kulak neşeli bir kahkaha atarak;
- Camgöz, bana öyle geliyor ki Hafize Tey-zeler birkaç gün değil de bütün bir Ramazan ayı boyunca kalacaklar burada. Tabi biz de, dedi. Haklıydı.
İlk teravih için hep birlikte Fatih Camii’ne vardığımızda, ezan okunmasına daha vardı. Hafize Teyzeler önce Fatih Sultan Mehmet'in türbesini ve bahçedeki diğer kabirleri ziya-ret ettiler. Ömer:
- Babaanne, Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethettiğinde henüz yirmi yaşın-daymış. O yaşta böyle bir fetih yapması ne kadar muhteşem değil mi?
Hafize Teyze Fatih Sultan Mehmet'in tür-besine hayranlıkla bakarak;
- Evet güzel torunum; o büyük sultan daha çocukluğunda aklına koymuştu İstanbul'u al-mayı. Diğer padişahlarımız gibi o da mükem-mel öğretmenlerin elinde çok iyi bir eğitim aldı. Ayrıca çocukluğunda top dökmeyi öğ-
Raziye SAĞLAM Kedi
Camgöz’ün Günlüğü
Camgöz ve Arkadaşları
Fatih Camii’nde
rendi ve bu konuda kendini çok güzel yetiş-tirdi. Fetih sırasında Bizans'ın surlarına atılan topların çoğunu kendisi dökmüştür. Hem Peygamber Efendimiz'in duasına mazhar olmayı da istiyordu ve bu imanla çok çalıştı. Allah da nasip etti elhamdülillah.
Ezan okunurken onlar camiye girdiler. Ca-miye gelen ailelerin çoğunun yanında çocuk-ları da vardı. Bir defasında Hafize Teyze’den duymuştum: "Camide cemaatle namaz kıl-mak Peygamber Efendimiz’in sünneti. Onun için çocukları da küçük yaşlardan camilere alıştırmak gerek. Müslümanlar camilerde hem daha huzur içinde kılarlar namazlarını, hem de birlik ve beraberliğin önemini anlar-lar." dediğini.
Onlar camiye girin-ce, biz de Uzun Kulak'la etrafta dolaşmaya baş-ladık. Fatih Camii’nin iki tarafında kocaman iki bü-yük avlu vardı. Bir avluda hava serin diğerinde oldukça ılımandı. Biz koşarak bu iki avluyu baştanbaşa bir kez turladık. Avlular, çiçekler ve süs havuzlarıyla öyle güzeldi ki, burada koşmak çok hoşumuza gitmişti.
İlk teravihin sonunda Rüzgâr’la evimize giderken, ertesi gün Süleymaniye Camii’ne gitmenin planlarını yapıyorlardı.
Görüşmek üzere çocuklar, hoşça kalın…
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 2019 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 201912 13
AliBÜYÜKÇAPAR
Hz. İsa Aleyhisselam
Hz. İsa Allah’ın kuludur!
Kur’an-ı Kerim’de o; İsa, bin Meryem, Me-
sih adlarıyla geçer. ”Allah’tan bir ruh ve keli-
me" diye de vasıflandırılır.
İsa nefsini ibadete, kalbini sevgiye, ken-
disine inananları Allah yoluna davet eden
Mesih’in adıdır. Ulu’l-azm dediğimiz büyük
peygamberlerden biridir. On beş surede,
doksan üç ayette ismi ve sıfatı geçer.
Kudüs civarında dünyaya gelmiştir. Do-
ğumu mucizedir. Âdem’in yaratılışı gibi farklı
bir hayat başlangıcına sahiptir. Beşikte iken
konuşmuştur. Bu durum Kur’an-ı Kerim’de
şöyle geçer: “Kucağında çocuğu ile halkının
yanına geldi. Onlar şöyle dediler: ‘Ey Meryem!
Çok çirkin bir şey yaptın!’ ‘Ey Harun’un kız
kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi.
Annen de iffetsiz değildi.’ Bunun üzerine (Mer-
yem, çocukla konuşun diye) ona işaret etti. ‘Be-
şikteki bir bebekle nasıl konuşuruz?’ dediler.
Bebek şöyle konuştu: ‘Ben Allah’ın kuluyum.
O bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı.
Nerede olursam olayım O beni mübarek kıldı.
Yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı em-
retti. Beni anneme saygılı kıldı, beni bedbaht
bir zorba yapmadı. Doğduğum gün, öleceğim
gün ve diri olarak kabirden kalkacağım gün
esenlik banadır.” (19/Meryem, 27-33)
Hz. İsa’nın mucizeleri bu gün bile diller-dedir. O çamurdan yaptığı kuşları nefesiyle canlandırmış, anadan doğma körü ve alacalı-yı iyileştirmiş, ölüleri diriltmiş, evlerde yeni-len ve saklanan eşyaları haber vermiş, sema-dan sofra indirmiştir.
Allah, Hz. İsa’ya kitap vermiş ve onu mü-barek kılmıştır. O İsrailoğullarına gönderilen bir peygamberdir. Bir olan Allah’a kulluğa ça-ğırmış, Tevrat’ı tasdik etmiştir.
Tebliğ çalışmalarını Kudüs ve civarında sürdüren Hz. İsa’ya havariler adı verilen ki-şiler iman etti. O da onlarla birlikte insanları Hakk’a davet etti. Sayıları on iki kişi olan bu topluluk içinden zamanla ona ihanet eden-ler de oldu. Yahudiler Hz. İsa’ya muhalefet ettiler, peygamber olarak kabul etmediler. Dahası cezalandırılması için Roma Valisi’ne şikâyette bulundular. Hz. İsa bir mahkeme-de yargılandı ve idama mahkûm edildi. İşte bundan sonrası hakkında farklı yorumlar gündeme geldi. Genel anlayışa göre Hz. İsa, Allah’ın yüce katına kaldırıldı ve kıyamete kadar da orada kalması istendi. Peygamberi-miz bazı hadislerinde Hz. İsa’nın kıyamet ön-cesi tekrar dünyaya geleceğini bize bildirdi. Hristiyan dünyasında oluşturulan efsaneler, kilise teşkilatının bilgi kirliliğinden başka bir şey değildir.
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 2019 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 201914 15
SaitÖZER Okul hayatı insan ömrü içerisinde belki de
en renkli olanıdır. Hele de ilkokul yılları... Biz yetişkinler için de unutamadığımız anıları-mız hep o yıllardan kalmadır. Arkadaşlarımız, öğretmen(ler)imiz hepsi ama hepsi o yılların unutulmaz aktörleridir.
Dersleri sorarsanız ne anlatıldı, hangi ders-te hangi konular işlendi hemen hemen hiç-birini hatırlamayız ama oyunlarımızı, eğlen-celerimizi, kutlamalarımızı vs. daha dün gibi hatırlarız ve anlatırız.
Derslerimiz demişken, daha çok oyun dü-şünen çocuklar için belki de derslerde yaptık-ları deneyler kalıcı olanlardır; aynı zamanda unutulmayan anılar içinde yerlerini alırlar.
Gazozlu Deney’de de yapılan bir deney ki bu deney sanırım kahramanlarınca hiç unutul-mayacaktır.
Hikâyemizin kahramanı Caner, çok zeki bir çocuktur. Zekidir zeki olmasına da ders çalış-mayı da pek sevmemektedir. Onun aklı fikri daha çok oyunlardadır.
Elbette çocukların gelişiminde oyunlar apayrı bir yere sahiptir; ancak küçük yaşlarda kazanılacak sorumluluk bilinci de bir anlamda öğretmenlerimiz tarafından verilen ödevlerle kazanılmaktadır.
Öğretmenleri Caner’in sınıfına bir konuda deney yapmaları ödevini verir. Caner, her za-manki gibi kaytarır, ödevini zamanında yap-maz. Onun imdadına en yakın arkadaşı Kaan yetişir. Kaan, hem çalışkan hem de sorumlu-luk sahibi bir öğrencidir.
Caner, Kaan sayesinde öğretmeninin verdi-ği ödevi yapar; ancak yapılan değerlendirme-de Caner’in deneyi Buse ve Furkan’ın deneyi ile üçüncü olur bu yüzden de öğretmenleri
üçüncüyü belirlemek için onlara bir hafta za-man daha verir. Bu zaman diliminde onlar yeni deneyler yapacaklar, yapılan deneyler tekrar değerlendirilecek ve üçüncü belirlenecektir.
Çocuklar, Caner ne yapar biliyor musunuz? İlk deneyde yaptıklarından ders alır ve bir haf-ta boyunca durmadan çalışır ve yeni bir de-ney hazırlar(!) Elbette hayır, maalesef huylu huyundan vazgeçmez. Caner, yine tembellik gösterir ve ödevini hazırlamaz. Arkadaşı Kaan yine can simidi olarak Caner’in imdadına ye-tişir.
Hikâyenin sonunu merak ediyorsanız “Ga-zozlu Deney” sizleri bekliyor.
Burada birkaç şeyi de hatırlatmam gereki-yor. Sevgili çocuklar, okul hayatımızla birlikte çocukluğumuz da çok hızlı geçiyor. Bir bakmış-sınız ki o güzelim yıllarınız geride kalmış. Tabii bu söylediklerimi şimdi anlamanız zor; ancak içinde bulunduğunuz zamanın kıymetini bi-lin. Öğretmenlerinizin kıymetini bilin. Onların verdikleri çalışmaları zevkle yapmaya çalışın. Caner gibi zekânızın arkasına sığınıp tembel-lik yapmayın. Bol bol oyun oynayın eğlenin bunun yanı sıra kabiliyetlerinizi ortaya çıkara-cak çalışmalardan da geri kalmayın. Caner’in yaşadıkları sanırım sizlere örnek olacaktır. İyi okumalar diliyorum.
Yazar : Özgür Sinan
Resimleyen: Uğur Köse
Sayfa Sayısı: 46
Yaş Aralığı: 6+
Yayınevi/Yılı: Kukla Yayınları / 2018
İşlenen Konular: Sorumluluk bilinci, tembellik, yardımlaşma.
Bir Kitap
Gazozlu Deney
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 2019 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 201916 17
Eğer önlem almazsakHepimizi hırpalarEn hızlımızı bileEnsesinden yakalar.’’
Telaş içinde canlarHemen yola koyulmuş,Bilgin Baykuş Baba’danBir çare umar olmuş.
Konuyu dinleyinceBaykuş buna üzülmüş‘’Birlikten kuvvet doğar.’’Demiş, sonra düşünmüş.
Hayvanları toplamış,Ortak bir karar almışGörüşme talebiyleAslana haber salmış.
Çakal hemen atılmış‘’Yalnız beni gönderinBir düşüncem var benimOnu razı ederim.’’
Yemyeşil bir ormanda,Türlü hayvanlar varmışBunlar uyum içinde,Hep birlikte yaşarmış
Bir gün aslan kükremiş‘’En güçlüyüm ben.’’demişHerkes bana uymalıKulum, kölem olmalı
Ceylan duymuş, titremiş!Kuşlara haber vermiş;‘’İlan edin ormana,Tez gelsinler buraya.’’
Hayvanların Düzeni
AyşenKILIÇARSLAN
Ahaliyi kandırmışKendi hayale dalmışKral saltanatındanAmacı pay kapmakmış
Sözcü seçilen çakalGitmiş, iltifat etmişÖvgülü sözleriyleAslan kendinden geçmiş
‘’Seni ben çok beğendimKendime vezir seçtim.’’Çakalda büyük neşeÇok sevinmiş bu işe
Anlaşmayı yapmışlarTacı, tahtı kapmışlarHayvanlar çok zekiymişHesaba katmamışlar
Herkes endişeliykenÇakal fazla rahatmışOnların sırlarınıHep aslana aktarmış
Hayvanlar da meraklaSormuşlar o ceylana‘’Ne var, neler oluyor?Çağırdın ya buraya.’’
‘’Dinleyin arkadaşlar!Aslan çok sinirliydiSanki bütün ormanıKavuracak gibiydi.
Kendi kral olacakBizi köle yapacakBaş kaldıran olursaPençesiyle boğacak
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 2019 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 201918 19
Ayşe GülPINAR Nisa
ERCİYES
Malzemeler:- 2 adet körüklü pipet
- 2 adet balon
- Burun ve ağız görseli
Deneyin Yapılışı
- Balonları pipetin körüklü ucuna takip bantlayalım.- Balonlu pipetleri sağa ve sola bakacak şekilde bantlayalım.- Ağız ve burun resmini pipetlere yapıştıralım.- Pipetleri ağzımıza alarak kocaman üfleyelim.
Deneyin sonucu
Balonları üflediğimizde balonlarımız şişti fakat bıraktığımızda söndü değil mi? Vücudu-muzda da tıpkı bu balonlara benzeyen akciğerlerimiz vardır. Burnumuzdan ve ağzımızdan aldığımız hava bronşlar ve soluk borusundan geçerek akciğerlerimize ilerler. Görevi de ha-vadan aldığımız oksijeni ciğerlerimize götürmektir. Böylelikle akciğerlerimiz de temiz ha-vayla dolar; balon gibi şişer ve nefes verdiğimizde balon gibi söner.
DENEY
Akciğerlerimiz Nasıl Şişer?
1
2
Çocuklar İçin Küçük SözlükDeniz Atı:
Dinozor:
Delgeç:
Ilık ve sıcak denizlerde yosunlu yerler-de yaşayan, gövdesinde halka halka sert bir kabuk bulunan, başı bir at başına ben-zeyen, gövdesine göre uzun ve ucu kıvrık bir kuyruğu ve gelişmemiş yüzgeçleri olan, boyu yaklaşık on beş santimetre olabilen, suda dik durumda ve ağır ağır yüzen bir deniz balığı cinsidir.
İlk çağlarda yaşamış, günümüze fosil-leri kalmış, boyu yirmi metreyi bulabi-len, uzun kuyruklu, iri gövdeli, uzun bo-yunlu, küçük başlı, sağlam omurgalı ve boyundan kuyruk sonuna değin omurlu, iki art ayağı öndekilerden daha uzun, karada yaşayan sürüngenlere denir.
Mukavva, karton, deri, kâğıt, maden gibi şeylerde delik açmaya yarayan araçlara delgeç denir.
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 2019 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 201920 21
Yıllardan Sonra
iyiymiş çalıştığı iş yerinin. Dedem emekli olduktan sonra Gürün'den İstanbul'a taşın-mış. Anadolu yakasının bir semtindeki eve yerleşmişler. Babam Bostancı'dan bir daire satın almış ve bir kaç yıl sonra da evlenmiş. Ben doğmuşum. Annem İngilizce öğretmeni. Sayesinde İngilizceyi çok iyi öğrendim. Bir kaç kez yurt dışına çıktık. Babam bayramlar-da eve gelen konuklara veya iş arkadaşları-na; lisedeki arkadaşlarının her birinin yıllar önce başka başka kentlere okumak için git-tiklerini, oraya yerleştiklerini, evlenip çoluk çocuğa karıştıklarını, hiç birinden haber ala-madığını, adreslerini, iletişim numaralarını bilmediğini, onları özlediğini, her birini göz-lerinde canlandırdığını, anılarla avunduğu-nu söylerdi. Duygulanırdı, benim dedeme duyduğum özlem gibi.
Yıllar geçiyordu. Liseyi bitirip üniversite-de mühendislik fakültesinde okumaya baş-ladım. Babam özel sektörde çalıştığından bir kaç iş değiştirdi. Son iş yerinden de emekli oldu. Yaşı altmış olmuştu. Bir gün ev telefo-nu çaldığında babam koştu telefona. "1973 mezunu Gürün Lisesi'nden sen Mehmet’sin öyle mi? Mehmet sen misin?..."dedi ve hatı-ralarını gözlerinde canlandırarak konuşma-ya başladılar.
Mehmet Amca yüzbaşı rütbesiyle ordu-dan emekliye ayrılmış. Şimdi Gürün'deymiş. 1973 Gürün Lisesi mezunlarını Temmuz ayının 30'unda dut zamanı her yıl topla-mak istiyormuş. Arkadaşları Şengül Teyze öğretmen olmuş. Onunla birlikte böyle
bir organizasyonu tertip edeceklermiş. Şu anda on kişiye ulaşmışlar. Zincirin halkası gibi herkes tanıdığına haber verecekmiş bu organizasyonu. Sonunda konuşmasını şöy-le bitirmiş Mehmet Amca: "Ölümlü dünya. Yaşımız altmış oldu. Anlatacak o kadar çok şeyimiz var ki... Şimdi görüşmeyelim de ne zaman görüşelim..." Babam: "Tamam Meh-met, ben geleceğim Gürün'e. Sevgiyle kal..." dedi telefonu kapattı.
Beraber ilçeye gittik. 30 Temmuz’da, Gü-rün Lisesi'nin bahçesinde buluştuk. Babam
"Hüseyin sen misin? Şengül sen misin, Jale sen misin?..." diye soruyor, tanımakta zorluk çekiyor, sonra yılların verdiği özlemle el sı-kışıyor veya sarılıyorlardı. Bir sınıfta sıralara oturduk. Yaşlanmış, saçları aklaşmış, yavaş hareket eden kişiler... Herkes kendinden bir şey anlatıyordu. Kimi ilaçlarını almadan dı-şarı çıkamıyormuş, kimi tez yoruluyormuş. Kimi doktor kızını evlendirmiş. Kimi master yapması için oğlunu Avrupa'ya göndermiş.
O gün babam arkadaşlarının hatıralarını dinledi ve her biriyle özlem giderdi. "Gele-cek yıl yeni arkadaşlar da katılırsa yine bu-luşalım..." deyip el sıkıştılar. İki gün sonra da Gürün'den ayrıldık. İstanbul'a geldik. An-neme "Yıllar sonra buluştuğum okul arka-daşlarımla özlem giderdim hanım. Gelecek yıl yine gideceğim..." dedi.
Mühendislik diplomamı üniversiteden aldım. Dedemin fotoğrafına bakarak "Keşke sen de olsan bu mutlu günümüzde..." de-dim. "Ne kadar özlüyorum seni!"
Dedemi hiç görmedim. Ben doğduktan
dört ay sonra ölmüş. O zamanlar karayolla-
rında çalışıyormuş. Kayseri'de yol stabilize
ekibinde formenmiş. Hafta sonları Gürün'e
eve gelirmiş. Dedemi nasıl özlüyorum fo-
toğraflarına bakarak. Aha şuramda, kalbimin
içinde hasreti... Babam ilçede büyümüş. Li-
seyi de orada okumuş. Lise arkadaşlığı bir
başka olur. Samimi, dost, yardım sever arka-
daşları varmış. Çok severmiş hepsini.
Üniversite sınavlarında bir yüksekoku-lu kazanınca kente gitmiş okumak için. Bir otel odasında kalıyor, yemekleri kendisi yapıyor, derslerine çalışıyormuş. Birkaç yıl sonra yüksekokulu bitirmiş. İstanbul'a git-miş, anneannemde kalırken bir taraftan da iş arıyormuş. Bir kaç ay sonra bir iş bulmuş ve çalışmaya başlamış. İki yıl sonra aske-re gitmiş ve kısa dönem askerliğini yap-mış. Geldikten sonra büyük bir fabrikada işe başlamış. Maaşı ve sosyal hakları çok
ErdalKARASU
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 2019 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 201922 23
MustafaAKGÜN
YaylaTablosu
Bahar yelini, kuşların cıvıltısını dinler-
ken insan sanki bir yerlere gider.
Her yanda rengârenk çiçekler açmış,
güzellik içinde güzellik sunulmaktadır.
Güller hep öbek öbek dizilmişlerdir. Başta
kırmızı gül olmak üzere bütün güller mest
ederek açılmışlardır.
Şarkı söylüyor gibidir çam oluklu pınar.
Sonra bu pınar dere olur, içli içli çağılda-
maya başlar.
Göğsüne rengârenk çiçekler dizilen
yemyeşil çimen yaylaları bir baştan bir
başa sarmıştır.
Yaylaların evleri otuz kırk kadardır. Yay-
la sakinlerinin her biri bir iş peşindedir.
Herkes bir şeyler yapmaktadır.
Kadınlar sütten tereyağı, peynir, kay-
mak, yoğurt yaparlar. Onların yaptığı bu
leziz şeyler iştahla yenir.
Çobanlar sürülerini otu bol olan yerler-
de otlatmaya götürürler. Koyun ve kuzula-
rı zaman zaman melemektedirler. Ak kuzu
incecik sesiyle melemekte, anası meler-
ken ona sanki ‘Gel yanıma.’ demektedir.
Çoban gelir bir çamın dibine kepeneği-
ni serer ve oturur. Kavalını çalmaya başlar.
Kaval sesi yaylada yankılanır gider.
Bazen hemen yakınındaki pınardan
su içer çoban. Pınarı, başlarındaki asırlık
çamlar gölgelemektedir.
Buzağı anası gibi sapsarıdır. O iri göz-
lerine yaylanın görüntüsü aksetmektedir.
Onun gözlerinde ağaçları, dağları, bulut-
ları seyretmek mümkündür.
Tavlada atlar ve tayları vardır. Atlar kiş-
neyerek şaha kalkmakta, körpecik tayları
da onlar gibi şaha kalkmaya çalışmaktadır.
Kişneyişleri etrafı sarar atların. Sesleri va-
dide yankılanır gider.
Sarı tavuk sarı sarı civcivlerini peşine
takmış gidiyor. Dere kenarındaki yiyecek-
lere doğru götürüyor civcivlerini.
Çelik çomak oynar şu çocuklar. Hem
de doyasıya. Bazen sobe, saklambaç, kör
ebe, uzuneşek, yağ satarım bal satarım da
oynarlar.
Yaylada iç içe güzellikler devam eder
gider.
Yayla, kendine gelenlere neler söyler
neler?
Yaylaların her tarafında bin bir güzellik vardır.
Dağları ne kadar uludur. Peş peşe sıra-lanır gider bu ulu dağlar.
Başlarında morlu, beyazlı bulutlar var-dır dağların. Nazlı nazlı bir yerlere uçup giderler.
Dağlardaki karlar bahar gelince erimiş gitmiştir.
Yaylalarda çeşit çeşit ağaçlar bulunur. Meşe, çam, gürgen, kayın, ardıç ve göknar gibi ağaçlar sıralanır gider. Çamlar türkü söyler gibi uğuldarlar.
Havası mis gibidir yaylaların.
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 2019 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 201924 25
TekneOrucu
Esra Elif’in Günlüğü Esra Elif
ŞAHİN
ederek hamurlar açmış, makarnalar kes-mişlerdi. Bir tatlı telaş ki sormayın... Biz de okuldan çıktıktan sonra onlara yar-dım eder bizim için hazırladıkları sıcak ikramları afiyetle yerdik.
Evde herkes oruç tutuyor. Ben de oruç tutmayı çok istiyorum ama annem:
- Güzel kızım sen daha küçüksün da-yamazsın, biraz daha büyüyünce tutar-sın, dedi.
- Ama ben iftar heyecanını yaşamayı çok istiyorum deyince dedeciğim tebes-süm ederek:
- Yavrucuğum, sen tekne orucu tutar-sın, olur mu?
- Tekne orucu da nedir dedeciğim?
- Tekne orucu siz küçük çocukların tut-tuğu yarım günlük oruçtur. Ya öğleye ka-dar oruç tutar öğlede iftar edersiniz ya da öğleden akşama kadar tutup akşam iftar edersiniz.
-Yaşasın ben de oruç tutacağım…
Dedemin söyledikleri beni çok se-vindirmişti. Bu sevincimi arkadaşlarımla paylaşmalıydım. Onlarla beraber tekne
orucu tutmaya karar verdik. Çok heye-canlıydık.
O gece annem beni sahura kaldırdı. Benim için çok güzel yiyecekler hazırla-mıştı. Karnımı doyurduktan sonra yattım. Ertesi gün tatil olduğu için bol bol uyu-yacaktım...
Uyandığımda gözlerime inanamadım. Dedem bana iftarlık almış. Çikolatalar, bisküviler, daha neler neler... Hepsi kar-şımda duruyordu.
Akşam olmuş ve iftar sofrasında tüm aile ezanın okunmasını bekliyorduk. İf-tarlıklarımı ve annemin hazırladığı o güzel yemekleri yemek için sabırsızlanı-yordum. Dedem:
- Yavrucuğum ezan okunmak üzere, Sevgili Peygamberimiz iftar sofrasında yapılan duaların kabul olunacağını müj-deliyor. Haydi, duamızı sen yap biz de âmin diyelim…
- Allah’ım! Senin rızan için oruç tuttum, Sana inandım, Sana güvendim, Senin rızkınla orucumu açıyorum, hamdolsun verdiğin nimetlere, sağlık ve afiyete... Âmin…
Ramazan ayının sevinci ve bereketi
başta biz çocuklar olmak üzere hepimi-
zi sardı arkadaşlar. Sanki gökyüzünden
yağmur yerine huzur yağmış her yana…
Çiçekler bir başka güzel açmış, etrafa
bin bir çeşit güzel kokular yayılmış. Kuş-
lar bir başka ötüyor. Onları dinlerken
sevgili dedemin "Kızım kuşlar ve bütün
canlılar Allah'ı tesbih eder." sözünü ha-
tırladım.
Annemler ve komşularımız daha haf-
talar öncesinden Ramazan hazırlıklarına
başlamışlardı. Herkes birbirine yardım
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 2019 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 201926 27
İtilaf Donanması’nın karşı konulmaz hücumuna ve silah gücüne karşı, Nusret Mayın Gemisi’nin sergilediği destan, savaşın seyrini değiştirdi. Geminin komutanı Yüzbaşı Hakkı Bey’in efsanevî kahramanlığı, savaş tarihine altın harflerle geçti.
17 Mart akşamı, Karanlık Limanı son bir kez tarayan düşman amirali, “temiz” raporu verdi. Ama gece yarısından sonra Nusret Mayın Gemisi sessizce denize açıldı. Yüzbaşı Hakkı Bey, son 26 mayını büyük bir dikkatle boğaza döşedi.
Hakkı Bey gece saat 03.20’de görevini başarıyla tamamladı. Nusret, düşman gemi-lerinin projektörlerine yakalanmadan dönmeyi başardı.
Nusret’in boğaza döşediği mayınlar, ertesi sabah düşman donanmasına büyük sürpriz yaptı. Beklenmedik ağır kayıplar verdirdi.
Nusret Gemisi ve Yüzbaşı Hakkı’nın Destanı
İsmailÇOLAK
Koca Seyyid’in Sergilediği Yiğitlik ve İman
Edremit-Havranlı Koca Seyyid’in kahramanlığı da Çanakkale destanı-nın parlak sayfalarından biriydi. İtilaf Donanması’nın 18 Mart’taki deniz sal-dırısında, Onbaşı Seyyid’in topçu birliği ağır kayıp vermişti. Cephanelik havaya uçmuş, 16 askerimiz şehit düşmüştü.
Yüce Allah’ın korumasıyla sağ kalan-lardan biri de Koca Seyyid’di. Ancak bir-liğinde tek sağlam top kalmıştı. Onun da vinci kırılmıştı. Bu durumda, mermi-lerin namluya sürülmesi ve ateşlenmesi imkânsızdı. Fakat düşman gemileri, ateş püskürerek yol almaya devam ediyordu.
Bu cehennem ortasında kalan ve elin-den bir şey gelmeyen Koca Seyyid, yaşa-nan felakete çok üzüldü. Yardım etmesi ve bir çıkış yolu göstermesi için Allah’a yalvardı. Gök kubbenin altında Rabbi ile baş başa kaldı. Çocukken annesinin öğ-rettiği şu duayı okumaya başladı:
“Yüce olan Allah’tan başka hiçbir güç
ve kudret yoktur! Ey eksiği ve fazlası ol-mayan, ey âlemlerin Rabbi! Benim vücu-duma öyle bir kuvvet ver ki hiçbir kulun benden kuvvetli olmasın!”
Onbaşı Seyyid, bu duayı gözyaşları içinde defalarca okudu. Sonsuz güç ve kudrete sahip olan Allah’a dayanarak, 287,5 kiloluk topu kaldırıp sırtına aldı. Bunu tam üç kez yaptı. Demir basamak-ları çıkarak mermileri topun ağzına sür-meyi başardı.
Namluya sürülen üçüncü mermi sava-şın kaderini değiştirdi. En büyük düşman gemilerinden olan Ocean’ı, bacasından vurup batırdı.
Koca Seyyid, o sıradaki ruh halini ve iman gücünü daha sonra şöyle anlata-caktı:
“Ben bu mermiyi kaldırırken gönlüm Allah’ın feyziyle doldu. Kendimde bir başkalık hissettim. Bu kuvvetin sırrı o anda bana, Allah’ın ihsan ettiği bir güçtü. Bu, dua ve Allah’ın rızası ile oldu.”
Bouvet zırhlısı, mayınlara çarparak suya gömüldü. İmdada koşan Suffren ve Gaulois’in başına aynı şey geldi. Irresıstible zırhlısı, ileri atılacakken mayınlara takıldı. Inflexible ise güçlükle kurtuldu, İm-roz Adası’na çekildi.
Ne yazık ki, Yüzbaşı Hakkı Bey’in kalbi, bu tehlikeyi daha fazla kaldıramadı. Görevini tamamladıktan sonra kalp krizi geçirdi ve şehit düştü.
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 2019 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 201928 29
Sinirli Birine Nasıl Yaklaşmalıyız?
Aziz Mahmut ÖNCEL
Bir gün yine Fahri’yi yalnızken gördüm. Ama söylenip duruyordu, bir taraftan da öyle bir kaşınıyordu ki kaşıdığı yerlerin ba-zıları kanamıştı bile. “Yine mi başladın sen, nasıl bir şeysin sen, şu kaşıntıyı kimse gör-mesin diye insanların yanında kendimi ka-şıyamıyorum, ilaçlar da fayda etmedi.” Bu konuşmalarını duyunca çok şaşırdım. Kendi kendime, “Demek ki sinirinin nedeni bu şid-detli kaşıntı.” dedim. Ve bir fırsatını kollayıp okulda defterinin arasına bir not yazdım:
“Sen aslında çok iyi birisin biliyorum, hep yalnız geziyorsun ama sen bunu hak etmi-yorsun derdinin çaresi bende.”
Fahri notu okuyunca etrafına bakındı ve tam o anda ben de hazırladığım ikinci bir notu masasının üzerine koyuverdim: “Çivi çiviyi söker.” Notumu okuyunca kulakların-dan adeta ateş fışkırdı. “Çivinin konumuzla ne alakası var.” diyerek sınıftan çıkıp gitti. Notlarımdan dolayı çok meraklandığını bil-diğim için benimle konuşmasını bekledim. Ve beklediğim gibi o gün akşam yanıma geldi: “Biraz dertleşelim mi?”
“Tabii ki, hadi anlatsana sıkıntın nedir?”
“Ben de egzama denen bir rahatsızlık var. Kullanmadığım ilaç kalmadı ama bir türlü geçmiyor. En son gittiğimiz doktor ilaçların yanında bir de bitki önerdi ama o bitkinin ne olduğunu unuttum. Babam da unutmuş, gitmiş doktora sormaya ama doktorun baş-
ka bir ilde çalışmaya başladığını öğrenerek geri dönmüş. Bu kaşıntıdan bıktım artık, in-sanlardan utanıyorum.”
“Senin derdinin ilacı bende.” deyince şaş-kın şakın yüzüme baktı. “Geçenlerde seni kendi kendine konuşurken gördüm ve o an anladım ki, seni sinirli yapan şey bu kaşıntı. Ve bunun çözümünü babamın kestiği bir ga-zete kupüründen okumuştum. Senin sinirini geçirecek şey bence o doktorun tavsiye et-tiği şey: Sinirliot.” Söylediklerimi dikkatlice ve yumuşak bir yüz ifadesi ile dinledi. Biraz da güldürmek için son olarak şöyle dedim:
“Sinirini sinirle tedavi edeceğiz ve artık ka-şıntı olmayacak, yalnız kalmayacaksın, hadi babamın yanına gidelim ve sinirliotu nasıl kullanacağımızı anlatsın.” Kolundan tuttum ve ayağa kaldırdım. Koluma girdi ve yüzü gülüyordu. Bir zafer kazandığımı hissettim o anda.
Arkadaşlar çevremizde birçok bitki var. Bu bitkiler de şifa verebilirler. Ama mutlaka doktor tavsiyesini dikkate almalı ve büyük-lerimizin yardımıyla şifamızın peşine düş-meliyiz.
Ha bu arada, sinirliot deyip geçmeyin astım, bronşit, kalp rahatsızlıkları, mantar hastalıkları ve tansiyona son derece faydalı olduğunu unutmayın.
Sağlıcakla kalın dostlarım.
Merhaba çoluk çocuk, cümbür cemaat, hanımlar bey-ler ve dahi meraklı pıtırcıklar. Çok sinirli bir arkadaşım-dan bahsetmek istiyorum sizlere. Bu arkadaşın ne zaman yanına gitsem patlamaya hazır bir bomba gibi olduğunu görüyorum. Kafamı gözümü sarıp merhaba diyorum ona. Ne olur ne olmaz, çakmak gibi çakıp alev alır. Annem her zaman der ki; “Keskin sirke küpüne zarar verir.” Bizim Si-
nirli Fahri’nin de keskin sirkesi siniri işte. O yüzden onu genellikle tek görürdüm.
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 2019 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 201930 31
Çengel Bulmaca
1- İsmail Çolak’ın yazısında belirtildiğine göre Nusret Mayın Gemisi’nin komutanının adı nedri?2- İsmail Çolak’ın yazısında Seyyid Onbaşı’nın bacasından vurup batırdığı düşman gemisinin adı nedir?3- Yazarımız Sırrı Er’in tanıttığı ünlü yazarımızın adı nedir?4- Raziye Sağlam’ın yazısında Hafize Teyze’nin teravih namazı için ilk olarak gideceği cami hangisidir?5- Toprak ve İnsan başlıklı masalımızdaki çiftçinin adı nedir?6- Şiirler sayfamızdaki şiirimizin şairinin adı nedir?7- Ceviz başlıklı yazımızda birbirleriyle tartışan fareleri kediye gönderen bilge kuş hangisidir?8- İsa Aleyhisselam başlıklı yazımızda geçtiğine göre Hz. İsa (a.s.)’ın annesinin adı nedir?9- Yazarımız Sait Özer’in tanıttığı kitabın yazarının soyadı nedir?
4
5
7
8
9
321
6
(Bir Hadis)“Allah’ım, beni bağışla, bana merhamet et, bana hidayet nasip eyle,
bana âfiyet ve (hayırlı) rızık ver.”(Müslim, Zikir, 35.)
(Bir Ayet)“Rabb’imiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin.”
(3/Âl-i İmran, 8.)
Somuncu Baba
Ayse ZehraARICI
Hatice ZümraGÜROCAK
SedaMEŞE
BatuhanÖZHAN
HayrunnisaGÜROCAK
Yahya MusabKAHRAMAN
BeyzanurÇELİK
İpek ZeynepERİK
Elif BuğlemTAŞ
MetehanÖZHAN
Zeynep HumaEROL
YaseminMEŞE
Arkadaslar sizler de Çocuk Albümümüzde vesikalık fotoğraflarınızın yayınlanmasını istiyorsanız [email protected] adresimize gönderiniz.
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 2019 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 201932 33
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | MAYIS 201934
Somuncu Baba Dergisi’nin Ücretsiz Eki’dir.MAYIS 2019 / Yıl: 25 - Sayı: 223
“Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”
“Müslümanlığın esası olan Kur'an-ı Kerim ile Peygamber
(s.a.v.)’in sünneti incelenirse görülür ki, sırf Allah (c.c)'a bir ibadet vazifesi olan namaz ile
orucun yanı başında, daima başkalarına yardım etmek, hak sahiplerinin haklarını vermek, başkasının
üzerinde olan bazı haklarından vazgeçirmek, Allah (c.c)'ın kullarına şefkatli ve merhametli
olmak hakkında sayısız diyecek kadar çok emirler, vasiyetler vardır.”
Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.)