gazİ Ünİversİtesİ diŞhekİmlİĞİ fakÜltesİ...

214
GAZ İ ÜN İ VERS İ TES İ DI Ş HEKİ MLİĞİ FAKÜLTES İ DERGİ Sİ THE JOURNAL OF THE DENTAL FACULTY OF GAZİ UNIVERSITY Cİ LT: 4 TEMMUZ 1987 SAYI: 2

Upload: others

Post on 03-Jan-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ

DERGİSİ

THE JOURNAL OF THE DENTAL FACULTY OF GAZİ UNIVERSITY

CİLT: 4 TEMMUZ 1987 SAYI: 2

Page 2: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır
Page 3: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

GAZİ ÜNİVERSİTESİ YAYIN NO : 109 DİŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ YAYIN NO :

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

DIŞHEKİMLİGİ FAKÜLTESİ

DERGİSİ

THE JOURNAL OF THE DENTAL FACULTY OF GAZİ UNIVERSITY

CİLT: 4 TEMMUZ 1987 SAYI : 2

Page 4: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

DERGİ YAZIŞMA ADRESİ : Emek Mah. 82. Sokak No : 4 Tel : 223 21 40 Ankara - TÜRKİYE

GAZÎ ÜNİVERSİTESİ BASIN - YAYIN YÜKSEKOKULU MATBAASI

Page 5: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

YAYIMLANACAK YAZILARLA İLGİLİ AÇIKLAMALAR

1 — Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dergisi, Fakülte- nin yayın organıdır. Dişhekimliği ve Tıp dalında yapılan orijinal çalışmalar, araştırmalar, derlemeler ve vak'a göz-lemleri yayınlanır.

2 — Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dergisi yılda 2 sayı olarak yayımlanır ve iki sayıda bir cilt tamamlanır.

3 — Başka yerde yayımlanan yazılar dergiye alınmaz. Tercü- meler eser sahibinin müsaade belgeleri ve asılları ile bir-likte gönderilmelidir.

4 — Dergide yayımlanan yazıların telif hakkı Gazi Üniversite- si Dişhekimliği Fakültesi'ne aittir, başka yerde yayımla-namaz.

5 — Orijinal çalışmalar, araştırmalar ve derlemeler 15, vak'a gözlemleri 5 daktilo sayfasını geçmemelidir. Daha uzun yazıları yayın kurulu kısaltmakta serbesttir. Metinler dak-tilo ile standart daktilo kâğıdına ve sayfanın bir yüzüne iki satır aralıklı olarak yazılarak yayın kuruluna iki nüsha halinde teslim edilmelidir. Sayfanın sağ ve solunda ikişer santimetre aralık bırakılmalıdır. Pelür ya da başka tür kâğıda yazılmış nüshalar kabul edilmez.

6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır. Ya- zann veya yazarların adlan ve soyadları başlığın alt ve

ortasına konmalıdır. Yazarların akademik unvanları ve adresleri soyadının sonuna konulacak (*) işareti ile bi-rinci sayfanın altında not halinde bildirilmelidir.

7 — Araştırmaların yazılı düzeni şöyle olmalıdır: Giriş, Ma-teryal ve Metod, Bulgular, Tartışma, Özet (Türkçe) Özet Yabancı dilde, konu başlığı ile birlikte), Yararlanılan Kaynaklar.

8 — Yazının anlamını ifade edecek nitelikte en az 5 satır Türk- çe özetle birlikte, bu özetin İngilizce, Almanca ve Fransız-ca çevirileri yazılmalıdır.

9 — Resimler net ve parlak fotoğraf kâğıdına basılmış olmalı- dır. Grafik, diyagram ve şemalar çini mürekkebi ile aydın-ger kâğıdına veya şablon kartonuna çizilmelidir. Bunla-rın arkasına yazar adı, yazı başlığı, şekil numarası ve yer-

— III —

Page 6: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

leri ayrı bir zarf içinde yazıya eklenmelidir. Klişelerin ko-nulacağı yerler yazı içerisinde de işaretlenmelidir. Gra-fik, diyagram ve şekil altı yazılar metin dışında ayrı bir daktilo kâğıdına yazılmalıdır.

10 — Yararlanılan kaynaklar ve metindeki geçiş sırasına göre veya yazarların soyadlarına göre alfabetik olarak düzen-lenmelidir. Yararlanılan kaynakların yazılış şekli şu sı-raya göre olmalıdır. a — Dergiler: Yazarın soyadı, adının ilk harfleri, yazının

başlığı, derginin kısaltılmış adı, cilt numarası, sayfa numarası, yılı. Dergi isimleri «Index Medicus» da ve-rilen listeye göre kısaltılmalıdır.

b — Kitaplar : Yazarın soyadı, adının ilk harfleri, kitabın adı, baskı veya cilt numarası, basıldığı basımevi, ba-sıldığı şehir, yılı.

11 — Dergiye gönderilecek yazılarda imlâ ve terminoloji yönün- den şu noktalara dikkat edilmesi gerekmektedir. Anatomi terimlerinin latinceleri kullanılmalı ve bunlar tırnak içe-risinde orijinal imlâsı ile yazılmalıdır. Dişhekimliği ve Tıp diline yerleşmiş terimler söylendiği şekilde yazıldıktan sonra parantez içerisinde orijinal yazılış şekli belirtilme-lidir.

12 — Metin içindeki sayfa üstlerine yazmak amacıyla, yazarlar konu başlıklarını beş kelimeyi geçmeyecek şekilde kısal-tarak bildirmek zorundadırlar.

13 — Dergimizde yayınlanacak yazılarım bilimsel niteliğinden yazar ya da yazarlar sorumludur. Bilimsel yayınlar ile ilgili tenkitler ve cevapları dergide «editöre mektuplar» bölümünde yayınlanır. Dergi ile her hususta Gazi Üniver-sitesi Dişhekimliği Fakültesi Dergisi Yayın Komisyonu Başkanlığına başvurulmalıdır.

14 — Dergiye gönderilen yazılara G.Ü. Rektörlüğü'nce belirle- necek esaslar içinde telif ödenir.

_ IV —

Page 7: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

PROF. DR. PEKER SANDALLI'NIN BİYOGRAFİSİ

1938 yılında Niğde'de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Niğde'de tamamladı. 1956 yılında İstanbul Üniversitesi DişhekimÜği Fakültesi' ne girdi ve buradan 1960 yılında birincilikle mezun oldu. 1960-1962 yılları arasında vatani görevini tamamladı. 1962 yılında İstanbul Üni-versitesi DişhekimÜği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Kürsü-sü'ne asistan oldu. 1964 yılında pekiyi derece ile doktora sınavını ve-rerek Dr. Meddent unvanını aldı. 1967 ve 1968 yıllarında British Coun-cil bursunu alarak Royal Dental Hospital'da Periodontoloji konusunda Gostgraduate çalışma yaptı. 1969 yılında üniversite doçenti oldu. 1972 yılında İsviçre'de Profesör Cimasoni'nin yanında Ora! Fizyoloji konusunda, 1974 yılında da Royal Dental Hospital'de Profesör Rassim yanında diş ve ağız radyolojisi konularında çalıştı. 1969 yılında Pro-fesör oldu. 1975 yılında Diş Hastalıkları Kürsüsü Başkanlığına atandı. 1976 yılından itibaren de kurmuş olduğu Periodontoloji Kürsüsü Baş-kanlığına atandı. Halen bu anabilim dalının başkanlığını yapmaktadır.

Profesör Dr. Peker Sandallı 1969 yılında Türk Periodontoloji Der-neği'ni kurdu ve bu derneğin 10 sene başkanlığını yaptı. 1979-1981 yılları arasında Türk Diş Tabipleri Cemiyeti Başkanlığı yaptı.

Prostodonti ve İmplantoloji ve Pedodonti derneklerinin kurucu üyeliğini yaptı. İstanbul Üniversitesi Senato üyeliği ve İ.Ü. Dişhekim-Üği Fakültesi Dekan Yardımcılığı görevlerinde bulunan Prof. Dr. Pe-ker Sandallı'nın 4 adet mesleki kitabı ve yüzden fazla bilimsel makale ve araştırmaları mevcuttur. Evli olup iki çocuk babasıdır.

— V —

Page 8: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır
Page 9: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ

YAYIN KOMİSYONU

B a ş k a n Prof. Dr. Hüsnü YAVUZYILMAZ

Ü y e Ü y e Prof. Dr. Oktay ÜNER Prof. Dr. Mustafa TÜRKER

Ü y e Ü y e Doç. Dr. Erol DEMİREL Doç. Dr. Şule YÜCETAŞ

Ü ye Ü y e Doç. Dr. Tayfun ALAÇAM Yrd. Doç. Dr. Sevda SUCA

CİLT : 4 TEMMUZ 1987 SAYI : 2

İ Ç İ N D E K İ L E R

ARAŞTIRMALAR

Bü len t E R D OĞA N : Submand îbu le r Tük rük Bez i Büyü- ö m e r Ş E N S Ö Z m e l e r i n d e B e n i g n M i x e d T ü m ö r U*»KOÇEH Oran, ................................................ 1

Tülin OYGÜR ; Sütün Diş Çekim Yaralarının İyî- leşmesindeki Etkisi......................... 11

— VII —

Page 10: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Mustafa ÜLGEN Cengiz YOLALAN

Angle KL.II, 1 Anomalilerin Coben Sefalometrik Analizi İle İncelen-

mesi 23

Arife DOĞAN O. Murat DOĞAN Nezihe SAYGUN

Doku Şartlandırıcı Materyallerinin Ağzın Bakteriyolojik Durumuna Et kisi ................................................ 35

Melahat ÖĞÜTCEN Temporomandibuler Eklem Kapsül - İçi Disfonksiyonunda Muayene Bulgularının Değerlendirilmesi : I. Klinik Muayene ........................... 43

Melahat ÖĞÜTCEN Temporomandibuler Eklem Kapsül -İçi Disfonksiyonunda Muayene Bulgu lar ın ın Değer lendi r i lmesi : II. Radyolojik - Muayene . . . . 59

Behiye ERDOĞAN Farklı Toplumlarda Yapılan Sea lant Uygulama Sonuçlarının Kar şılaştırılması ................................ 71

İsmet ÖZKURT Derviş YILMAZ Nadir GÜNGÖR Ömer GÜNHAN

Laserin Enflamasyonlu Doku Üze rine Olan Etkisi............................... 79

Yavuz BURGAZ Bülent BEK Hisam DEMİRKÖPRÜLÜ

Kron - Köprü Protezlerinde Kulla nılan Akrilik Rezinîerde Renk Sta- bilizasyonu....................................... 93

Melahat ÖĞÜTCEN Mustafa TÜRKER Hayrettin KÖYMEN

Temporomandibuler Eklem Hastalık ları î le Temporomandibuler Ek lem Seslerinin Karşılaştırmalı Ola rak İncelenmesi............................... 105

Nejat ERVERDİ Semra CİĞER

13-17 Yaş Arası Türk Çocukların da Büyümeye Bağlı Profil Değişik liklerinin Sefalometrik Olarak İn celenmesi ......................................117

— VIII —

Page 11: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Derviş YILMAZ Mustafa TÜRKER Sevim ERCAN

Prostaglandinlerin Florozisteki Rol leri ........................ . . . . . 127

Arife DOĞAN Hişam DEMİRKÖPRÜLÜ Caner YILMAZ

Protez Yapıştırıcı Maddelerin Ağ zın Bakteriyolojik Florasına Etki leri ................................................141

Ateş PARLAR Koksal BALOŞ Emel AYTUĞ

Cep Epiteli Apikal Migrasyonu Üzerine Chlorhexidin'in Etkisi . . 149

Behlye ERDOĞAN Sistemli Ağız B,akımının Diş Kayıpları ve Diş Sağlığına Etkisi . . . 159

VAKA TAKDİMLERİ

Hakan N. İŞCAN Arife DOĞAN

Bir Vaka Nedeni İle Protetik Tedavi Öncesi Ortodontik Uygulama . 169

DERLEMELER

Derviş YILMAZ Ahmet MAHL İ

Dişhekimliğinde Akupunktur . . . 185

— IX —

Page 12: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır
Page 13: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

THE JOURNAL OF THE DENTAL FACULTY OF GAZİ UNIVERSITY

VOLUME 4 JULY 1987 NUMBER 2

C O N T E N T S

RESEARCH

Bülent ERDOĞAN Ömer ŞENSÖZ Uğur KOÇER

Tülin OYGÜR

Benign Mixed Tumor Incidence In The Case Of Submandibular Sali-vary Gland Hypertrophy . . . .

The Affect Of Milk On The Healing Of Extraction Wounds ..................... 11

Mustafa ÜLGEN Cengiz YOLALAN

Arife DOĞAN O. Murat DOĞAN Nezihe SAYGUN

Melahat ÖĞÜTCEN

Melahat ÖĞÜTCEN

Behiye ERDOĞAN

İsmet ÖZKURT Derviş YILMAZ Nadir GÜNGÖR Ömer GÜNHAN

The Morphology Of The Angle Class II, I Malocclusion ............................23

Influence Of Tissue Conditioning Materials On The Oral Bacteriolo- gic Status.........................................35

The Evaluation Of Examination In Temporomandibular Joint Intra - Capsular Dysfunction : I. Clinical Examination......................................43

The Evaluation Of Examination In Temporomandibular Joint Intra - Capsular Dysfunction : II. Radio- graphic Examination........................59

The Comparison Of Sealant Appli cation Results In Different Popu lations ............................................71

The Effect Of The Laser On The Inflammatory Tissues ......................79

XI —

Page 14: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Yavuz BURGAZ Bülent BEK h'isarn DEMİRKÖPRÜLÜ

Color Stability Of Crown and Brid ge Acrylic Resins ........................... 93

Melahat ÖĞÜTCEN Mustafa TÜRKER Hayrettin KÖYMEN

The Comperative Evaluation Of Temporomandibuler Joint Diseases And Temporomandibular Joint Sounds............................................. 105

Nejat ERVERDİ Semra CİĞER

Cephalometric Investigation of Profile Changes At The Turkish People That Occurs Between The Ages Of 13 To 17 Years . . . . 117

Derviş YILMAZ Mustafa TÜRKER Sevim ERCAN

Effect Of Prostaglandins On Fluo- rosis ................................................. 127

Arife DOĞAN Hişam DEMİRKÖPRÜLÜ Caner YILMAZ

The Effect Of Denture Adhesives On The Bacteriologic Status Of Mouth ............................................... 141

Ateş PARLAR Koksal BALOŞ Emei AYTUĞ

Effects Of CHX On The Apical Mig-ration Of Sulcular Epithelium . . 149

Behiye ERDOĞAN The Influence Of The Systematic Oral Care On Dental Health And Missings...........................................159

CASE REPORTS

Hakan N. İŞCAN Arife DOĞAN

A Case Report: An Orthodontic Application Before Prosthetic Treat ment .............................................. 169

REVIEW

Derviş YİLMAZ Ahmet MAHLİ

Acupuncture In Dentistry 185

XII —

Page 15: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt IV, Sayı 2, Sayfa 1 -9 , 1987

SUBMANDİBULER TÜKRÜK BEZİ BÜYÜMELERİNDE BENİGN MİXED TÜMÖR ORANI

The incidence of the Benign Mixed tumor, in the hypertrophies of Submandibular salivary gland

Op. Dr. Bülent ERDOĞAN4* Doç. Dr. Ömer ŞENSÖZ* Op. Dr. Uğur KOÇEFT*

Tükrük bezleri, sindirim sisteminin bir parçası sayılan glandüler yapılardır. Her glandda olduğu gibi, bunlarda da enfeksiyöz ya da tü-möral olaylar yer alır. Majör tükrük bezleri içinde anatomik özellik-leri nedeniyle Submandibuler glandda kronik enfeksiyonlar, Parotis-de de tümöral oluşumlar daha sık görülmektedir.

En sık görülen tükrük bezi iyi huylu tümörü olan Benign Mixed tümör, çok yüksek bir oranda (% 80-90) Parotisde yer alır. Subman-dibuler gland ise çok nadir bir yerleşim alanıdır (1, 2, 5,10). Histolojik yapıları tamamen aynı olup, küçük fizyolojik farklılıklar taşıyan bu iki tükrük bezinden birinde sözü edilen tümörün çok daha fazla görül-mesinin sebebi tam bilinmemektedir. Bilinen farklılıklar submandi-buler gland salgısının daha çok musinöz ve daha alkali vasıfta olma-sıdır (1,2).

Literatürde submandibuler glandda görülen tümörlerin oranı Pa-rotis'e göre 1/8'dir(2). Özellikle submandibuler glandda görülen tü-mörler içinde, malign tümörler önemli bir oran teşkil etmektedir (% 40), (2, 5). Benign tümörlerin büyük çoğunluğu Mixed tümör olmakla birlikte, Warthin tümörü, onkositik adenoma ve Mikulicz hastalığı da görülebilir. Benign Mixed tümör genellikle ağrısız, yavaş büyüyen, sert kitle ile karakterizedir. Nadiren glandda diffüz büyüme ve ağrı olabilir (5, 7). Glandın her yerinde, ancak daha çok dış tarafında yer-

(*) Ankara Numune Hastanesi Plastik Cerrahi Klinik Şefi. (**) Ankara Numune Hastanesi Plastik Cerrahi Kliniği Başasistanları.

Page 16: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

SUBMENDİBULAR TÜKRÜK BEZİ BÜYÜMESİ

leşen bu tümörün tedavisi de giandın total eksizyonudur. Tümör enük-leasyonu hemen daima nüks gösterir ve bu nüksler multiloküler olup, lokal olarak destrüktif davranıştadır {1, 2, 5, 7,10).

Tükrük bezlerinde ileri derecede büyüme ile birlikte giden kro-nik siyeladenit vakalarında sebep bazen tükrük taşlarıdır. Bu taşlar sıklıkla (.% 85-90) submandibuler bez Warthon kanalında görülmek-tedir (1,3,4). Taşların % 80'i radyoopak kalsiyum fosfat taşlarıdır (3, 4,6,9). Tekrarlayan kanal tıkanması duyarlılık ve bezde şişme ile birliktedir. Şişme, tipik olarak yemeklerden sonra olmaktadır. Prok-simal kanaf taşlarının tedavisi bezin total eksizyonudur [1, 2, 3,4, 9).

Tıkanma sonucu olmayan, ağızdan gelen Stafilokok ve Strepto kok gibi mikroorganizmalara bağlı gelişen diğer kronik siyeladenit- lerde bezde kronik ve sürekli bir büyüme sözkonusudur, bazen akut ataklar olabilir (2, 8, 9).

Görüldüğü gibi submandibuler tükrük bezinde sık rastlanan kro-nik enfeksiyonlarla, çok nadir görülen benign tümörler bazen aynı ya-da çok benzer klinik ve radyolojik görüntüler verebilmektedir. Tümö-rü taklit eden sınırlı, sert kronik enfeksiyon vakaları yanında ağrılı diffüz büyüme gösteren tümör vakaları nadir de olsa izlenebilmektedir (1, 4, 6, 8, 9).

Biz çalışmamızda, Submandibuler tükrük bezinde uzun süreli şiş-lik nedeni ile kliniğimize başvuran hastaları değerlendirerek cerrahi tedavilerini yaptık. Histopatolojik araştırma sonuçlarını ortaya koyduk.

MATERYAL, METOD ve BULGULAR

Bu çalışmamızda Submandibuler gland bölgesinde şişlik yakın-masıyla kliniğimize başvuran, ardışık 10 hasta ele alınarak, klinik rad-yolojik ve histopatolojik yönden değerlendirilmiştir. Tablo - 1'de has-talarımızın yaş, cins ve büyüyen giandın lokalizasyonuna göre dağılı-mı izlenmektedir. Kadın/Erkek oranı 2/8 olup bütün hastalarımız 20-55 yaşları arasındadır. Olgularımızın 5'i sağ, 3'ü sol ve 2'si de bilateral yerleşimde bulunmuştur.

Page 17: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Bülent ERDOĞAN, Ömer ŞENSÖZ, Uğur KOÇER

Tablo - 2'de hastaların yakınmaları izlenmektedir. Bu tabloda dik-kati çeken nokta hastaların % 80'inin ağrıdan yakınması olup, 4 ol-guda intermittant şişlik görülmüştür.

Fizik muayene bulguları Tablo - 3'de gösterilmiştir. Palpasyonla hastaların tamamında diffüz bir kitlenin mevcudiyeti dikkati çekmek-tedir. Bilateral olgulardan birisinde solda sert, sınırlı kitle, diğer ol-guda ise bilateral diffüz kitle palpe edilmiştir. (İkinci olgu tek hasta sayısı ile belirtilmiştir.)

Siyelografik tetkikler sonucu, 10 hastadaki 12 glanda ait incele-melerde; 8 grafide yumuşak doku şişliği ve duktus genişlemesi, 2 grafide kanal obstrüksiyonu saptanmış, 2 grafi de normal bulunmuş-tur. (Duktus genişlemesi olan hastalardan 2, kanal obstrüksiyonu olan-lardan biri tümör olgularıdır. Şekil 1 -4,

Hastalarda uygulanan cerrahi tedavi, standart olarak submandi-buler insizyonla girilerek yapılan glandın total eksizyonudur. Bu cer-rahi sırasında parezi ve paralizilerden kaçınmak için marginal man-dibuler sinir platysma ile birlikte flebe katılmış, eksternal maksiller (fasiyal) arter rutin olarak bağlanmıştır.

Cerrahi tedaviden sonraki komplikasyonlar olarak 2 olguda en-feksiyon ve bir olguda ödeme bağlı marginal mandibuler sinir pare-zisini sayabiliriz.

10 hastada çıkartılan 12 tükrük bezinin histopatolojik tetkik so-nuçlarında;

3 olguda Benign Mixed tümör,

8 olguda Kronik siyeladenit,

1 olguda normal tükrük bezi bulundu.

Mixed tümör olgularının hepsinde, glandın total eksizyonu yapıldığın-dan ve de histolojik olarak tümörlerde kapsül dışına taşma izlenme-diğinden küratif tedavileri yapılmış oldu. Halen 3 aylık kontrollerini geçmiş olan bu olgularda herhangi bir sorun ya da nüks sözkonusu değildir.

Page 18: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

SUBMENDIBULAR TÜKRÜK BEZİ BÜYÜMESİ

T A B L O — 1

SUBMANDİBULER GLAND Büyümesi Olan Hastaların Yaş, Cins ve Lokalizasyona Göre Dağılımı

No. Adı - Soyadı Yaş. Cinsi Lokal izasyon 1 M.U. 28 E Sağ

2 H.E. 53 E Sol 3 İ.D. 55 E Bilateral 4 A.K. 37 K Sağ 5 H.S. 20 E Sağ 6 R.C. 33 E Bilateral 7 C.K. 22 E Sol 8 M.S. 42 K Sağ 9 A.S. 44 E Sol

10 K.T. 37 E Sağ i

T AB LO — 2

Hastaların Yakınmaları

Yakınmanın Cinsi Hasta Sayısı İntermittant şişlik 4 40

Kronik şişlik 6 60 Ağrı 8 80

TA B L O —— 3

Fizik Muayene Bulguları

Bulgular Hasta Say ıs ı %

D iff üz kitle 10 100

Sınırlı kitle 1 10 Duyarlılık 4 40

Page 19: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Bülent ERDOĞAN, Ömer ŞENSÖZ, Uğur KOÇER

ŞEKİL — 1 Normal submandibuler Siyelografi.

ŞEKİL — 2 Kronik siyeladenite bağlı yumuşak doku şişliği ve duktal genişlemeler.

5

Page 20: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

SUBMENDİBULAR TÜKRUK BEZİ BÜYÜMESİ

ŞEKİL — 3 Duktal genişleme, hafif itilme gösteren siyelografik tetkik (Bu olguda

B. Mixed tümör çıkmıştır.)

ŞEKİL — 4 Parsiyel duktus obstrüksiyonu ve genişleme gösteren siyelografik tet-

kik (Bu olguda B. Mixed tümör çıkmıştır.)

Page 21: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Bülent ERDOĞAN, Ömer ŞENSÖZ, Uğur KOÇER

TARTIŞMA

Tükrük bezlerinde görülen enfeksiyöz ve tümöral hastalıklar di-ğer nadir hastalıklar yanında en önemli yeri teşkil eder. Epidemik pa-rotitis gibi iyi bilinen akut enfeksiyonlar Parotisde, tekrarlayan ya da kronik enfeksiyonlar Submandibuler glandda daha fazla görülmekte-dir. Özellikle obstrüksiyona bağlı kronik enfeksiyonlar, Warthon kana-lında daha fazla taş görülmesi nedeniyle daha sıktır. Bu kanalda daha fazla taş görülmesinin sebepleri de şöyle sıralanabilir;

1) Warthon kanalı Stenon'dan daha geniş ve uzundur,

2) Warthon kanalında akım yerçekimine karşıdır,

3) Submandibuler sekresyon daha alkalidir,

4) Musin kontenti daha fazladır (9).

Levy'ye göre, tükrük taşları tükrük bezinde cerrahi önemi olan en sık nonneoplastik hastalıktır (4).

Literatürde büyük çoğunluğu taşa bağlı obstrüksiyona sekonder geliştiği belirtilen kronik siyeladenit olgularında, tükrük bezindeki kronik şişme yanında bazen karşımıza rekürrent şişme ve ağrı peri-yotları ile de çıkabilir (8). Olgularımızın 4'ünde rekürrent şişlik, 8 ol-guda da ağrı yakınması mevcuttu (Tablo-1). Kronik siyeladenit non-obstrüktif bir patoloji olarak da karşımıza çıkabilir ve klinik, radyolojik ya da kateter çalışmaları ile obstrüktif bir patolojiden ayrılamaz (4,7,8). Olgularımız içindeki kronik siyeladenit hastalarında d,a ger-çekten patolojisi obstrüktif olan ve olmayan hastalar mevcuttur. Mua-yene ve tetkiklerde çok kesin bir ayırım yapılamamıştır. Siyelografik çalışmaların büyük çoğunluğunda bezde büyüme ve siyalektazi izlen-miş, tipik bulgular görülmemiştir. 2 hastada duktus obstrüksiyonu iz-lenmiş, bu olgulardan birinde de Mixed tümör çıkmıştır. Normal duk-tal sistem yapısı görülmesi, son obstrüktif patolojiler için normal bir sonuçtur (6).

Kronik enfeksiyonların Submandibuler glandda sık görülmesine karşın, tümöral oluşumlar nadirdir. Simon ve ark.'na göre bu oran tüm tükrük bezi tümörlerinin % 8'idir (5). Bütün Submandibuler gland tümörlerinin % 4O'ı malign olup, bu oran Parotis'in iki ka-tıdır. Submandibuler glandda şişlik nedeniyle başvuran 10 has-tadan 3'ünde histopatolojik tetkik sonucu Benign Mixed tümör ola-

Page 22: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

SUBMENDİBULAB TÜKRÜK BEZİ BÜYÜMESİ

rak bildirilmiştir. Diğer bir deyişle Subrnandibuler gland büyümele-rinde % 30 oranında Benign Mixed tümöre rastlanmıştır. Nadir ola-rak bildirilen literatür verilerine göre bu sonuç bize göre yüksek oran-dadır. Bunun yanında mixed tümör olgularının birinde büyüyüp küçü-len şişlik bulunmuş, olguların % 80'inde de ağrı yakınması saptan-mıştır. Klasik bilgi haline gelen yavaş ilerleyen ağrısız büyüme gös-teren B. Mixed tümör için bu bulgular farklılık göstermektedir.

Submandibuler glanddaki kronik bütün kitlelerin total eksizyonla tedavi edilmesi konusunda fikir birliği vardır (1, 2,4, 6, 9). Ağrılı bü-yüme gösteren, zaman zaman büyüyüp küçülen kronik olgularda da aynı tedavi yolunu seçmek gerektiği kanısındayız.

SONUÇ

Submandibuler glandda atipik görüntüler veren mixed tümör ol-guları iyi değerlendirilmeli ve kronik glandüler hipertrofi olguları to-tal eksizyonla tedavi edilmelidir.

ÖZET

Submandibuler tükrük bezi büyümesi olan 10 hastamızda yapılan cerrahi eksizyon ^ histopatolojik tetkik sonucu % 30 oranında Benign Mixed tümör olgusu saptanmıştır. Bu, Submandibuler tükrük bezi Be-nign Mixed tümörü için beklenmeyen yüksek bir orandır. Bu neden-le bütün kronik Submandibuler tükrük bezi büyümesi olgularında bu sonuç unutulmamalı ve tedavi buna göre planlanmalıdır.

Anahtar kelimeler : Submandibuler tükrük bezi, Benign Mixed tümör.

SUMMARY

BENIGN MIXED TUMOR INCIDENCE IN THE CASE OF SUBMANDIBULAR SALIVARY GLAND HYPERTROPHY!

We found 30 percent Benign Mixed tumor, at the end of the sur-gical excision and histopathologic study, in the 10 case of Subman-

8

Page 23: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Bülent ERDOĞAN, Ömer ŞENSÖZ, Uğur KOÇER

dibuiar saiivary gland hypertrohy. This is an unexpected high inciden-ce, for the Benign Mixed tumor of Submandibular salivary gland. So, we must don't forget this result in such cases and make thecorrect plan of treatment.

Key words : Submandibular salivary gland, Benign Mixed tumor.

KAYNAKLAR

1 — Baker, H.W., The salivary glands, in Head and Neck surgery, by Southwick, H.W.: Ch. 10, Harper-Row, Publishers, 1976.

2 — Converse, J.M. : Reconstructive Plastic Surgery. V. 5, P : 2539, W.B. Saun- ders Company, Philadelphia, London, Toronto, 1977.

3 — Harris, J.A.: Structure and composition of salivary calculus. Laryngoscope, 69 : 481, 1959.

4 — Levy, D.M., ReMine, W.H. and Devine, K.D. : Salivary gland calculi. J.A.M.A., 181 : 1115, 1962.

5 — Simons. J.N., Beahrs, O.H. and Woolner, L.B. : Tumors of the submaxillary gland. Am. J. Surg., 108 : 787, 1969.

6 — Sutton, D.: A textbook of radiology and imaging. P : 658, Churchill Living- stone, Edinburg, 1980.

7 — Turnbull, A.D. and Frazell, E.L. : Multipl tumors of the major salivary glands. Am. J. Surg., 108 : 485, 1969.

8 — Waterhouse, J.P. : Inflammation of the saiivary glands. Br. J. Oral. Surg., 3 : 161, 1966.

9 — Work, W.P. and Hecht, D.W.: Inflammatory diseases of the majör salivary glands, in Otolaryngology V. 3, Ch. 20, by Paparella M.M. and Shumrick, D.A., W.B. Saunders Company, Philadelphia, London, Toronto, 1980.

10 — Work, W.P. and Hecht, D.W.: Tumors and cysts of major salivary glands, in Otolaryngology V. 3, Ch. 21, by Paparella M.M. and Shumrick, D.A., W.B. Saun-ders Company, Philadelphia, London, Toronto, 1980.

Page 24: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır
Page 25: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt IV, Sayı 2, Sayfa 11-22, 1987

SÜTÜN DİŞ ÇEKİM YARALARININ İYİLESMESİNDEKİ ETKİSİ

Tülin OYGÜR*

GİRİŞ

Diş çekimleri ilk dişlenmeden başlayıp insan yaşamının sonuna kadar uygulama alanı bulan cerrahi işlemlerdendir. Çocuk veya yetiş-kin, insanların büyük çoğunluğu değişen sayılarda bu cerrahi uygu-lamayla tanışırlar.

Dişin çekilmesiyle meydana gelen yaranın birçok dokusal ola-yın belirli prensiplerle yer alması sonucu kapanması beklenir (2). An-cak bazı iç ve dış faktörler beklenen iyileşmeyi geciktirebilir, hatta komplikasyonlar doğurabilir.

Diş çektiren hastalarda, özellikle ortodontik veya protetik amaç-larla seri diş çektirmiş hastalarda normal gıdayı almak zprlaştığından, çekimi izleyen ilk birkaç gün süt ve sütlü yumuşak gıdalardan zengin bir diyetle beslenme alışkanlığı yaygındır.

Bu araştırmada, ağız içinde doku kaybının fazla olduğu, ağız or-tamına açık bir yara varken alınacak sütten zengin bir diyetin bu ya-ranın iyileşmesinde olumlu veya olumsuz bir etkisinin olup olmadığı incelenmiştir.

MATERYAL VE METOD

Araştırmanın deney bölümü Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hayvan Yetiştirme ve Bakım Laboratuarında, histolojik tetkikler bölü-mü ise Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Patoloji Laboratua-rında yürütüldü.

Deneyde, cinsiyet ve ırk ayırımı gözetmeden, yakın yaş grubun-da 6 adet köpek kullanıldı. 4 köpek deney grubunu oluştururken 2 kö-pek kontrol grubu olarak bırakıldı.

(*) G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi, Dr.

11

Page 26: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

SÜTÜN ÇEKİM YARALARINA ETKİSİ

Deneyin 1. gününde bütün köpeklerin üst sağ 3 numaralı dişle-ri, cerrahi prensiplere uyularak, normal çekimle çekildi. Çekim gü-nünden başlayarak 3 gün süreyle deney grubuna süt ve sütlü gıda ve-rildi. Kontrol grubu süt içermeyen normal beslenmelerine alındılar. Çekimin 4. gününde deney grubundan da sütlü gıda kesildi.

Bu çekimleri izleyen 7. günde yine tüm köpeklerin bu kez üst sol 3 numaralı dişleri, aynı prensiplerle, çekildi. Deney grubuna çekimi izleyen 3 gün süreyle sütlü diyet uygulanırken kontrol grubuna süt içermeyen diyet uygulandı.

Kontrol ve deney gruplarının üst sağ 3 nolu dişlerinin çekim yer-lerinin klinik muayeneleri çekimi izleyen 3. ve 10. günlerde yapıldı, üst sol 3 nolu dişlerin çekim yerlerinin klinik muayeneleri ise yal-nızca çekimi izleyen 3. gün yapıldı.

Deneyin başlamasından 10 gün sonra köpekler öldürülmek su-retiyle 10 günlük ve 3 günlük çekim bölgelerinden materyal alındı. Alınan materyaller 3 gün % 10'luk Formolde bırakıldıktan sonra For-mik asit - Sodyum sitrat solüsyonunda dekalsifiye edildi. Bu işlemler sırasında 10 günlük çekim yarası materyallerinden biri hasar gördü-ğünden deney grubunun 10 günlük çekim yarası değerlendirmeleri 4 yerine 3 örnekle yapıldı.

Dekalsifikasyon tamamlandıktan sonra rutin laboratuar teknikleri uygulanarak 6 mikron kalınlığında kesitler alındı. Hemotoksilen -Eosin ve Van Gieson kollagen boyalarıyla boyayarak preparatlar ha-zırlandı. Değerlendirmeler ışık mikroskobunda yapıldı.

BULGULAR

Klinik Bulgular

Tüm köpeklerin üst sağ 3 numaralı dişlerinin çekim yerlerinin, çekimi izleyen 3. ve 10. günlerde yapılan klinik muayeneleri sonunda aşağıdaki bulgular toplandı.

Deney grubu :

Çekimi izleyen 3. gün muayenesinde, 4 denekten ikisinde soket içerisinde pıhtının yer almadığı görüldü. 2 denekte klinik olarak sağ-lıklı çekim yeri yarası izlendi.

12

Page 27: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Tülin OYGÜR

Aynı çekimlerin 10. gün klinik muayenesinde, deneklerden bi-rinde soketin gıda artıkları ve püy benzeri bir maddeyle dolu oldu-ğu, bir denekte «kuru alveolitis» tablosu ve 2 denekte normal çekim yeri yarası izlendi.

Kontrol grubu : 3. ve 10. gün klinik muayenelerinde, köpeklerden birinin çekim

yeri yarası klinik olarak sağlıklı bulunurken, diğer köpekteki çekim yerinde pıhtının yer almadığı, soket içerisinde püy benzeri madde bulunduğu izlendi.

Tüm köpeklerin üst sol 3 numaralı dişlerinin çekimini izleyen 3. gün klinik muayenelerinde aşağıdaki bulgular toplandı.

Deney grubu : 4 denekten ikisinde soket içerisindeki pıhtının düşmüş olduğu

(Resim 1), diğer 2 deneğin çekim yerlerinin klinik olarak sağlıklı olduğu izlendi.

Resim 1 : Pıhtının yer almadığı 3 günlük çekim ya-rası (deney grubu).

13

Page 28: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

SÜTÜN ÇEKİM YARALARINA ETKİSİ

Kontrol grubu

Bu grubun 2 üyesinde de çekim yeri yaraları klinik olarak sağ-lıklı bulundu.

Histopatolojik bulgular :

Bu bulgular, klinik muayenelerde elde edilen bulgularla olduk-ça paralellik taşımaktaydı.

3 günlük çekim yeri yaraları :

Deney grubu :

4 örnekli bu grupta, örneklerden birinde soket duvarını oluşturan son kemik trabekulalarının hemen bitişiğinde, soket ağzına doğru ar tan mononüklear hücre infiltrasyonu izlendi. Diğer bir örnekte soket duvarında yer alan periodontal membran artığı bağ dokusu içerisin de çok az miktarda mononüklear hücre infiltrasyonunun bulunduğu, kalan 2 örnekten birinde, pıhtının bitiminden sonra alveolar mukoza ya kadar uzanmış çok yoğun mononüklear hücre infiltrasyonunun yer aldığı (Resim 2), diğer örnekte, yalnızca apikalde bir miktar pıhtının kalmış olduğu, soketin boş olduğu, pıhtıyı çevreleyen alveol duvarın da infiltratif hücrelerin bulunmamasına karşılık, pıhtının döküldüğü yerlerde alveolar mukozaya doğru ilerleyen şiddette lökositer infilt- rasyon olduğu ve kemikte rerifikasyon olduğu dikkati çekti (Resim 3). Bu grubun tüm örneklerinde osteoklastik aktivite fazla idi.

Kontrol grubu :

Bu gruptaki 2 örnekte de soket içerisinde fibrinden zengin bir pıhtının yer aldığı izlendi (Resim 4). Pıhtıların periferlerinde az sayı-da, yer yer fibroblastlar dikkati çekti. Bir örnekte soket girişine doğ-ru yer almış sekestre kemik parçaları çevresinde mononüklear hücre infiltrasyonu izlendi.

Diğer örnekte alveolar mukozanın soket ağzını kapatacak şekil-de karşılıklı prolifere olduğu ve pıhtının üst kısımlarında fibril, fib-roblast ve makrofajlardan zengin bir dokunun pıhtıyı istila etmeye başladığı görüldü.

Deney ve kontrol grubunun van Gieson ile boyanan preparatla-rında henüz başlangıcında olan fibril yapımında fark izlenmedi.

14

Page 29: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Tülin OYGÜB

Resim 2 : Soket duvarına yakın bölgede yoğun iltihabı hücre mfiltrasyonu.

Resim 3 : İltihabı hücre infiltrasyonu île birlikte alveol kemiğinde rerifikasyon.

15

Page 30: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

SÜTÜN ÇEKİM YARALARINA ETKİSİ

4T • '. ". * • ... -.'

Resim 4 : Fibrin ağı içerisinde eritrositler.

10 günlük çekim yeri yaraları :

Deney grubu :

Örneklerden ikisinde soketin üst kısımlarında ve serbest muko-zanın altında geniş alanları kaplayan lökosit infiltrasyonu görüldü. Bir örnekte ise lenfosit ve makrofajlardan zengin iltihabi hücre infiltras-yonu izlendi (Resim 5). Her 3 örnekte de alveol kemiğinin son trabe-kulaları çevresinde şiddetli osteoblastik ve yer yer osteoklastik ak-tivite izlendi. Soket duvarında, ortalardan itibaren apikale kadar yeni şekillenmiş osteoid doku dikkati çekti (Resim 6). Osteoid dokudan sonra yer alan genç bağ dokusu içerisinde lenfosit ve makrofajların serpildiği görüldü. 2 örnekte, birisi soket ortalarında, diğeri apikalde yer almış ve çevreleri adi granülasyon dokusuyla çevrili pıhtı izlendi. Pıhtıların periferlerinde fibrosit ve fibroblastların nispeten yoğunlaş-tıkları görüldü. Bütün örneklerdeki genç bağ dokusunda damarlanma-nm fazlalığı dikkati çekti, Sokete yakın kemik trabekulaları arasındaki medullar dokuda lenfosit ve plazma hücrelerinin perivasküler in-filtrasyonu izlendi.

16

Page 31: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Tülin OYGUR

Resim 5 : Lenfosit ve makrofajlardan zengin, damarlanmanın arttığı iltihabi doku.

Resim 6 : Osteoid doku.

17

Page 32: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

SÜTÜN ÇEKİM YABALARINA ETKİSİ

Kontrol grubu :

Bir örnekte soket üst kenarlarında, alveolar mukozanın soket ağ-zına doğru proliferasyonu ve yoğun nötrofil lökosit kümelenmesi dikkati çekti. Aynı örnekte soket üst-yan duvarlarında yoğun fibro-blast ve fibrosit ve bir miktar mononüklear hücre infiltrasyonu iz-lendi.

Her 2 örnekte de son kemik trabekulalarında osteoblastik çerçe-velenme görüldü (Resim 7). Soket tabanına doğru, organize olmaya

Resim 7 : Yoğun fibroblastik aktivite, bir miktar mononüklear hücre infiltrasyonu

ve osteoblastik çerçevelenme.

başlamamış bir miktar pıhtı ve pıhtı periferinde lökositten zengin mo-nonüklear hücre infiltrasyonu dikkati çekti. Kemiğin medullar doku-sunda ve soket içerisindeki genç bağ dokusunda damarlanmanm art-tığı görüldü.

10 günlük çekim yaralarının van Gieson ile boyanan preparatla-rında her 2 gruptaki organize olmuş granülasyon dokusunda narin fib-riler yapı ve yer yer kalınlaşmış fibril bantları izlenirken, söz konu-su organizasyonun periferden merkeze doğru ilerlemiş olduğu görül-

18

Page 33: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Tülin OYGUR

dü. Kontrol grubuna ait bir örnekte, soket ağzını kapatacak şekilde prolifere olan alveolar mukozanın lamina propriasından gelişen bağ doku yapımının periferindekinden hızlı olduğu dikkati çekti.

TARTIŞMA

Süt proteinlerinin asitte çökebilen kazein fraksiyonu nötrofil lö-kositler ve makrofajlar için in vitro kuvvetli kemotaktik aktivite gös-terir (4). Wilkinson (6), bu noktadan hareketle yapmış olduğu araştır-mada, gerek kazein fraksiyonunun tümünün, gerekse saf laştırı İmiş a-kazeinin nötrofil lökositler ve makrofajlar için kemotaktik aktivi-teye sahip olduğunu göstermiştir. Aynı araştırmada, sütün kemotaktik aktivitesinin hafif olduğu gözlenirken, en yüksek kemotaktik aktivite trombin enzimi ile karıştırılan kazein'de bulunmuştur.

Diş çekimini izleyen ilk reaksiyon kanamadır. Kanamanın baş-lamasından hemen sonra pıhtılaşma mekanizması da devreye girer. Kanın pıhtılaşmasının en klasik şeması aşağıdaki şekildedir (3) :

Protrombin + Tromboplastin + Kalsiyum = Trombin

Trombin -f Fibrinojen = Fibrin

O halde, çekim boşluğundaki fibrinden zengin yapı (pıhtı) orta-dan kaldırılana dek ortamda trombin mevcuttur.

Bu bilgiler ışığında; ağız ortamına açık bir çekim yarası mevcut-ken alınacak süt ve sütlü yumuşak gıda artıklarının yara yerine gir-mesyle, içeriğindeki kazeinin ortamdaki trombinle birlikte nötrofil lökositler ve makrofajlar için kemotaktik aktivite göstermeleri, en ezından, şüphelenilecek bir durumdur.

Yaraların sekonder iyileşmesinin 1. ve 4. günler arasındaki «baş-langıç fazı»nda, dominant hücresel aktiviteler olan otolizis ve fago-sitozisden sorumlu nötrofil lökositler ve makrofajlar yara yerinde mevcutturlar (3). Ancak, pıhtının boşluğa bakan yüzeyi, bu dönemde, henüz fibrinle kaplıdır (5). Çekim yerindeki sütlü gıda artıkları, fibri-nin içeriğindeki trombinle birlikte sözkonusu hücreler için kemotak-siyi hızlandırabilir. Nitekim; deney ve kontrol gruplarının 3 günlük çe-kim yaraları karşılaştırıldığında :

19

Page 34: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

SÜTÜN ÇEKİM YARALABINA ETKİSİ

(1) Deney grubunun 4 deneğinden yalnız birinde soket içerisin de hafif yoğunlukta iltihabı hücre infiltrasyonu izlenirken, 1 denekte soket ağzına doğru yoğunlaşan ve 2 denekte ise çok yoğun iltihap hücresi infiltrasyonu izlenmiştir. Bu son 2 denekten birinde yoğun nöt- rofil lökosit kümelenmeleri dikkati çekmiştir.

(2) Kontrol grubunun her iki üyesinde de yer yer yoğunlaşmış nötrofil lökosit ve mononüklear makrofaj infiltrasyonu görülmüştür.

Deney grubunun çekim yaralarında izlenen ve kontrol grubuna göre daha yoğun olan lökosit ve makrofaj akümülasyonu bu stimü-lasyönla ilgili olabilir.

Çekim sonrası 4. ve 10. günler arasında seyreden «fibroplazî fazı» yaklaşık 10. günde sona erer ve yara yerinin fibrobl,ast, fibrosit ve fibrilden zengin bir dokuyla dolması ve iltihap hücrelerinin azal-ması beklenir (3).

Deney ve kontrol gruplarının 10 günlük çekim yerlerinin histopa-tolojik bulguları karşılaştırıldığında :

(1) Deney grubunun 3 deneğinden ikisinde, kontrol grubunun 2 üyesinden birinde soket ağzına yakın bölgelerde ve serbest mukoz,a- nın hemen altında yoğun nötrofil lökosit kümelerinin bulunduğu ve,

(2) Deney grubu üyelerindeki soket duvarını oluşturan kemiğin medüllar dokusundaki perivasküler iltihabi hücre infiltrasyonunun kontrol grubu örneklerinden biraz daha yoğun olduğu gözlenmiştir.

Klinik muayenelerde elde edilen bulgularla da desteklenen his-topatolojik tetkiklere topluca bakıldığında çekimi izleyen ilk 3 gün sütlü gıdayla beslenen köpeklerin çekim yeri yaralarında, sütsüz gıdayla beslenen köpeklere göre daha fazla iltihabi hücre infiltrasyonunun olduğu görülür. Yine de, denek sayısının azlığı ve istatistiksel değer-lendirmelere gidilememesi nedeniyle, deney grubunda izlenen ilti-hap hücresi yoğunluklarını, kesin olarak, sütlü diyete bağlamak im-kânsızdır. Diğer yandan, van Gieson-kollagen boyasıyla hazırlanan pre-paratllarda, deney ve kontrol grupları arasında kollagen yapımı yö-nünden herhangi bir farklılık izlenmemesi, çekim yerindeki bağ doku yapımını etkilemediğini göstermektedir.

20

Page 35: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Tülin OYGÜR

TEŞEKKÜR

Bu çalışmada histopatolojik değerlendirmelerdeki yardımlarından ötürü Sayın Hocam Prof. Dr. Sâtı Baran'a teşekkür ederim.

Ö Z E T

Bu çalışmada diş çekimlerini izleyen birkaç gün süt ve sütlü gı-dayla beslenen köpeklerin çekim yaralarının iyileşmesinde sütün bir etkisinin olup olmadığı incelendi.

Klinik ve histopatolojik incelemeler sonunda; deney grubunda nötrof i I lökosit ve mononüklear makrofajlarin biraz daha fazla oldu-ğu gözlenirken, her iki (kontrol ve deney) grubunda bağ doku yapımın-da farklılık yoktu.

SUMMARY

THE AFFECT OF MILK ON THE HEALING OF EXTRACTION WOUNDS

In this study it was investigated whether or not milk affects the healing of extraction wounds of dogs which had been fed with milk and milky diet for a few days following tooth extraction.

At the end of clinical and histopathological examinations, while a slight increase of neutrophil leucocytes and mononuclear macrop-hages was observed in the experimental group, there was no diffe-rence in connective tissue formation in both (control and experimen-tal) groups.

21

Page 36: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

SÜTÜN ÇEKİM YARALARINA ETKİSİ

KAYNAKLAR

1 — Anderson, W.A.D. and Scotti, T.M.: Synopsis of Pathology, 10 th edition, The C.V. Mosby Co., St. Louis, 1980, 508.

2 — Bhaskar, S.N.: Synopsis of Oral Pathologü 6 th edition, The C.V. Mosby Co., Toronto, 1981, 88.

3 — Dunphy, J.E. and Udupa, K.N.: Chemical and Histochemical Sequences in the Normal Healing of Wounds, New Eng. J. Med., 253(20) : 847 851, 1955.

4 — Keller, H.U. and Sorkin, E. : Studies on Chemotaxis, Int. Arch. Allergy, 31 : 575-586, 1967.

5 — Shafer, W.G., Hine, M.K. and Levy, B.M.: A Textbook of Oral Pathology, W.B. Baunders Co., Philedelphia, 1958, 462.

6 — Wilkinson, P.C.: Characterization of the Chemotactic Activity of Casein for Neutrophil Leucocytes and Macrophages, Experientia, 28 (9) : 1051-2, 1972.

22

Page 37: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt IV, Sayı 2, Sayfa 23-34, 1987

ANGLE KL.II, 1 ANOMALİLERİN COBEN SEFALOMETRİK ANALİZİ İLE İNCELENMESİ

Prof. Dr. Mustafa ÜLGEN* Dr. Cengiz YOLALAN**

Ortodontik anomaliler iskeletsel veya dişsel kökenli olabileceği gibi her ikisinin kombinasyonu şeklinde de görülebilirler. Ortodontik anomalilerin en iyi şekilde tedavi edilebilmesi için, bu anomalilerin morfolojik yapılarının iyi bilinmesi ve buna bağlı olarak doğru teşhis konulması ile mümkündür. Bugün ortodonti'de en iyi teşhis araçla-rından bir tanesi, uzak röntgen resimleridir. Uzak röntgen resimleri-nin sefalometrik analizlerinin amacı, ortodontik anomalilerin ortaya çıkmasında sorumlu olan, hatalı olan yüz iskeleti bölgesinin belirlen-mesidir. Çünkü en iyi ortodontik tedavi, morfolojik yapı bozukluğu ne-rede ise o bölgeye müdahale edilerek yapılan tedavi şeklidir.

Bu araştırmanın amacı; Angle Kİ.II, 1 anomalilerin yüz iskeleti morfolojisini Coben sefalometrik analizi ile inceleyerek, bu anomali-lerin meydana gelmesinde sorumlu veya hatalı olan yüz iskeleti böl-gesinin belirlenmesidir. Bu amaçla bir de kontrol grubu olarak ideal oklüzyon grubu alınmış ve K1.ll, 1 anomali grubu ile karşilaştırılmıştir.

MATERYAL VE METOD

Bu araştırmanın materyalini; Angle Kİ.II, 1 anomali gösteren 10 kız 10 erkek ve ideal oklüzyon gösteren 10 kız 10 erkek olmak üzere toplam 40 bireyden alınan profil uzak röntgen resimleri oluşturmak-tadır. Bu çalışmanın bireyleri Dicle Üniversitesi öğrencileri ile, klini-ğimize müracaat eden hastalar arasından seçilmiştir. Gruplarımızı oluşturan bireylerin takvim yaşları yıl ve yılın ondalık kesirleri ola-rak hesap edilmiş olup (9), her gruptaki kız, erkek ve cinsiyet ayırımı yapılmaksızın oluşturulan gruplardaki takvi myaşlarının ortalamaları, standart sapmaları, minimum ve maksimum değerleri Tablo 1, 2, 3 ve

( * ) Dicle Üni. Dişhek. Fak. Dekanı ve Ortodonti Anabilim Dalı Başkanı. ("j D.Ü. Dişhek. Fak. Ortodonti Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi.

23

Page 38: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

ANGLE Kl.II, 1 ANOMALİLERİ

4'de gösterilmiştir. Tablo 4'de görüldüğü gibi ortalama takvim yaşları ideal oklüzyon grubunda 21.0 (s = 2.4), Kİ.II, 1 anomali grubunda 19.0 (s = 2.7) yıldır.

Bu araştırmada Coben (1,4) sefalometrik analizinde kullanılmış olan ölçümlerden 12 parametre seçilerek kullanılmış olup, 6'sı yüz iskeletinin sagittal yönünü, 6'sı ise vertikal yönünü ilgilendirmekte-dir. Bu altı sagittal yön ölçümünden 3 tanesi maksilla'yı, 3 tanesi mandibula'yı ilgilendirmekte olup, altı vertikal yön ölçümünden 3 ta-nesi ön yüz yüksekliğini, 3 tanesi de arka yüz yüksekliğini ilgilendir-mektedir.

Bu ölçümleri yapabilmek için, Şekil 1'de gösterilen şu sefalo-metrik noktalar kullanılmıştır (8, 9,12). : 1 = «Ba» Basion, 2 = «Ar»

24 ŞEKİL — 1 Sefalometfik nokta ve doğrular.

\O

Page 39: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Mustafa ÜLGEN, Cengiz YOLALAN

Artikulare, 3 = «Po» Porion, 4 = «S» SeMa, 5 — «N» Nasion, 6 = «Or» Qrbitale, 7 — «ANS» Anterior Nasal Spina, 8 = «A» A noktası, 9 = «Pg» Pogonion, 10 = «M» Menton, 11 = «Go» Gonion, 12 — «Ptm» Pterygomaksiller nokta, 13 = Üst birinci molar (6) distal kon-takt noktası.

Coben (î, 4) Sefalometrik ölçümlerini bir koordinat sistemi ile yapmaktadır. Şekil 1'de görüldüğü gibi apsis ekseni olarak Basion noktasından Frankfurt doğrusuna bir paralel çizilmekte ve ordinat ek-seni olarak da Basion noktasından Frankfurt doğrusuna bir dikme çi-zilmektedir. Sagittal yöndeki ölçümler apsis ekseni üzerinde, verti-kal yöndeki ölçümler ise ordinat ekseni üzerindeki izdüşümler (efektif boyutlar) olarak ölçülmektedir.

25

ŞEKİL — 2 Sagittal yön ölçümleri.

Page 40: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

ANGLE Kl.II. 1 ANOMALİLERİ

Bu araştırmada yapılan milimetrik öiçürnier yukarıda bahsedilen sefalometrik noktalara ve koordinat sistemine göre aşağıdaki şekilde yapılmıştır:

1. Sagittal Yön Ölçümleri (Şekil 2).

1.1. Maksiller Ölçümler (Şekil 2) : Ölçüm 1 = Ba—A, Ölçüm 2 = Ba—Ptm, Ölçüm 3 = Ptm—A

1.2. Mandibular Ölçümler (Şekil 2 ) : Ölçüm 4=Go—Pg, Öl çüm 5 = Ba—Ar, Ölçüm 6 = Ptm—6

2. Vertikal Yön Ölçümleri (Şekil 3).

2.1. Ön Yüz Yüksekliği Ölçümleri (Şekil 3) : Ölçüm 7-N— ANS, Ölçüm 8=ANS—M, Ölçüm 9 = N—M

2.2. Arka Yüz Yüksekliği (Şekil 3) : Ölçüm 10 = S—Ar, Öl çüm 11= Ar—Go, Ölçüm 12 = S—Go

BaV

26

ŞEKİL — 3 Vertikal yön ölçümleri.

Page 41: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Mustafa ÜLGEN, Cengiz YOLALAN

BULGULAR

Önce her grup içerisinde kız ve erkeklerde ayrı ayrı olmak üze-re, yapılan her ölçümün ortalama değeri, standart sapması, minimum ve maksimum değerleri gibi tanımlayıcı istatistiksel değerleri bulu-narak Tablo 1 ve 2'de verilmiştir.

Bu araştırmadaki karşılaştırmalar iki safhada yapılmıştır. Birin-ci safhada her iki grup içerisinde ölçülen her özelliğin kız ve erkek-lere ait ortalama değerleri arasındaki farkın önemi Student t-testi (3, 11,13) ile araştırılarak Tablo 1 ve 2'de verilmiştir.

İkinci safhada ise bu çalışmanın asıl amacı olan karşılaştırmalar yapılmıştır. Araştırmamızın asıl hedefi; Angle Kİ.11, 1 anomalilerinde anomalinin meydana gelmesinde sorumlu olan yüz iskeleti bölgesinin belirlenmesi olduğuna göre, kontrol grubu olarak alınan ideal oklüz-yon grubu ile Kİ.II. 1 anomali grubu karşıiaştırılmıştır. İkinci safha-da karşılaştırmalar önce kız ve erkeklerde ayrı ayrı olmak üzere, ölçü-len her parametrenin ideal oklüzyon grubundaki ortalama değeri ile Kİ.II, 1 anomali grubundaki ortalama değeri Student t-testi ile karşı-laştırılarak aradaki farkın önemi Tablo 3'de belirtilmiştir. Sonra her gruptaki kız ve erkekler birleştirilerek, cinsiyet ayırımı yapılmaksızın, kontrol grubu olan ideal oklüzyon grubu ile Ki.II, 1 anomali grubu kar-şıiaştırılmıştır (Tablo 4).

TARTIŞMA

Genç erişkinlerden oluşan materyalimizde hem vertikal hem de sagittal yönde ölçüm yapmamızın nedeni, yüz iskeletinin bu iki yön özelliklerinin birbirinden soyutlanamamasıdır. Yüz iskeletinin verti-kal yön boyutunun artması veya azalması, yüz iskeletinin morfolojisi-nin sagittal yönünü de etkilemektedir. Örneğin yüz iskeletinin dik yön boyutlarının arttığı durumlarda daha çok retrognatik, azaldığı durum-larda ise daha ç;ok prognatik bir yüz yapısı söz konusudur (10).

İdeal oklüzyon (Tablo 1) ve Kİ.II, 1 (Tablo 2) anomali grubunda öl-çülen her özelliğin kız ve erkeklere ait ortalama değerleri karşılaştı-rılarak, aradaki farkın önemi saptanmıştır. Tablo 1 ve 2'de görüldüğü gibi, her iki grupta da ölçülen özelliklerin çoğunda kız ve erkekler ara-

27

Page 42: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

ANGLE K1.II, 1 ANOMALİLERİ

-M * *

a * I 1 * * 1 * * 1 * *

• (0 o o O in o o in o o o o o O

108.

Ol in in

o co co 1—t co 00

r- 138.

00 co

in o co a*

251

(01

min.

92.5

41.5

47.5

67.5

in in

in

53.5

62.0

117.0

27.0

51.5

78.5

20.7

II Ol co 00 oo o ı-H I—* in Ol co in

c/>

co Ol in Ol CM

co in CO in vO r-H

tu o CM 03 _ Ol O o o 00 00 Ol CO ^.

lx

100.

f- Ol in r- co ı-4 ın

70.

127.

i - lCO

00 in Si

o O in o o O o in o in in O

& tn co ı-H r-

r-H in ?

129

o

in in CM

• c

o in tn tn in in tn o in o in o i-H

o* E co 03 in 00 ı—1

in o in

111.

in Ol

r- i-t

M vO j^ 00 r- 00 o o Ol CO CM

9

W

co Ol Ol co Ol CM ı-H in CO vO OJ 00 in co o C

M CO vO in vO in H m

IX

s r- 00 Ol r-4 co

in in vO

119

o CO S

00 l-i

g 1 0Q

J Ba-Ptm

1 Ptm-A

1 Go-Pg

1 Ba-Ar I

N-AKS

1 ANS-M

İN-M

I S-Ar

• Ar-Go

.1 S-Go

|Yaş

g ı-l co <* in r- 00 o

i-H

I—* r-H OI

r-1 co i - l

DEA

L

wESSm

JHHTWnOlO NQA 1VI1J0VS jaHTWflUlp NQA TYXJIHHA

TABLO 1 : İdeal Oklüzyon Grubundaki Ortalama Değer (X), Standart Sapma (S), Ölçülen Minimum ve Maksimum Değerler ile, Kız ve Erkek Ortalama Değerleri Arasındaki Farkın Önem Testi. x:p<0.05, xx : p < 0.01.

Page 43: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Mustafa ÜLGEN, Cengiz YOLALAN

TEST

t s 1 1 1 1 * t * 1

o in in O in O o o in o o

maks.

103

00 ş in co o CO vO

139

105.

24.8

o o o o o in in in o o in in in

min,

CO o

vO co co

116.

o CM

co S

fi vO r—i o co in co in 03 w

r-~i CO co in vO CM vO ,_, in CO o o CM O

ERKEK (n=10)

ix 00 cr>

vO ı—| in

r-r- r- rH r- ın

o

127.

in co

91

CM

o in o o o in o in in o o o

maks. o* $ 03 co t-i co

in î§

121

in co S

21.0

o in o in o in o vO in o in ıf»

min.

8 oo co CO o in r- co o in o

rH r^i

CM

15.2

CM co co co 03 CO vO co co <n ■<? CM CM co CM CM rH CO o co

CM O l

CM in r- CM co CO CM o c^

KIZ (n=10)

ix

co co CO s

116.

o CO

■8 o 00

f - «-4

OMALÎ

Ba-A

Ba-Ptm

Ptm-A

Go-Pg

Ba-Ar

Ptm-6

N-ANS

ANS-M

N-M

u

1

Ar-Go

S-Go

to

H •-< CM co ıf) -o r-' 00*

10.

11.

12

13.

Kİ.II,

|

GR

UBU

JUHTMnOlQ N0A 1V1LJ9VS JHHTWnSlQ W9A lV>lîJHaA

TABLO 2 : Kl.ll, 1 Anomali Grubundaki Ortalama Değer (X), Standart Sapma (S), Ölçülen Minimum ve Maksimum Değerler ile, Kız ve Erkek Ortalama Değerleri Arasındaki Farkın Önem Testi. x : p < 0.05, xx : p < 0.01.

Page 44: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

ANGLE K1.II, 1 ANOMALİLERİ.

TEST

1 1 1 1 1 1 1 1 1 *: 1 1 *

•rl •-4 vO i-4 o CO o in 00

r-l CO CM CO in •o 1-4

«k 1-4 CM _ in CO o- vO <^ &

w

Kl.I

■-I in

127

CO

91.

20.

ID g (0 • CM CO CO t~- r-4 ■-t in CM CO in i CO CO CM in CM CM CO in vO CO in vO r-4

o CM 00 r-l CM O o o CO CO CM CO

İ IX

100.

CM in p- 00 in

r-«in o r-

127.

r-4 CO

58.

S!

TEST

1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1

CM 00 CO ^. CO CO CO■ CO 00 CM

I CO CM CM CM CO •

CMCM »

rHCO . vO 00 CM

r-l CM in f» CM [,.

ft CO CO CM vO Ov

N IH

Kl.I

Ix 8 9 CM 00 CO S

116.

o co 80.

17.

§ P. CO r- CO o o CM CO c-l•

CM f-l CO CM CM CO CM CM ■<»• in CO «o CM

«HI CO in to O 00 vO r-l in

Jx s Pi CO CMi-4

COin

65.

119.

30.

50.

03 r-i

< U 0}

Ba-A

Ba-Ptm

Ptm-

Go-P

Ba-A

Ptm-

N-AN

ANS-

N-M

u 2 1

Yaş

• •

CM co ■* in 00

i-l COr-#

j sXm1m

mm

z HA up" znA BÎİJV

Q NQA IVIIJOVS JH3TW(]5lO NF

A 1 ) i

Otjl İ3A

TABLO

3: Kı ve Erkeklerde Ayr i A\

n, ideal Oklüzyon Grubu ile

y y, y Kl.ll, 1 Anomali Grubunun Ortalama Değerleri Arasındaki Farkın Önem Testi. X : Ortalama Değer, S : Standart Sapma. x : p < 0.05, xx : p < 0.01.

Page 45: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Mustafa ÜLGEN, Cengiz YOLALAN

İaeal Oklüzyon Kİ.11,1 Anomali

X S X S

•a u 1. Ba-A 94.9 6.5 95.2 5.1 —

i

sill

jmle

2. Ba-Ptm 44.9 3.8 45.0 2.7 —

:o 3. Ptm-A 50.0 3.8 49.9 3.1 - ■

4. Go-pg 74.5 5.5 74,8 7.1 -

İTTAL

dibu

lar

jmle.r

5. Ba-Ar 8.2 2.7 8.0 2.5 —

SAG

c o flj i-H

■6. Ptm-6 13.9 2.9 14.5 4.2 —

•a •H ia •H

7. N-ANS- 55.9 3.2 55.7 3.8

ÇÜM

L

N r-l

>i 0) 8. AN S-M 67.3 5.4 66.5 5.8

-

—1 :O C Ad :O :3 9. N-M 123.6 6.9 122.1 8.0

-

►J N -H :3 >D >> •■-•

10. S-Ar 31.2 3.3 33.1 4.9 -

n ) - ^ (-4 <" 11. Ar-Go 54.3 6.1 52.8 5.9

- S •t-H w >• 12. S-Go 85.2 7.6 85.9 9.3

13. Yaş 21.0 2.4 19.0 2.7

ÎABLO 4 : Kız ve Erkekler Birleştirilerek, Cinsiyet Ayırımı Yapıl-maksızın, İdeal Oklüzyon Grubu (n = 20) ile Kİ .11,1 Anomali Grubunun (n = 20) Ortalama Değerleri Arasındaki Farkın Önem Testi. X : Ortalama Değer, S : Standart Sapma. x : p < 0.05, xx : p < 0.01.

sında farklılık bulunmuş olup, erkeklere ait ortalamalar kızlardakin-den d,aha büyüktür. Bu nedenle araştırmanın asıl amacı olan ideal ok-lüzyon grubu ile Ki.11,1 anomali grubunun karşılaştırılması, kızlar ve erkekler için ayrı ayrı yapılmış ve Tablo 3'de gösterilmiştir. Bunun ya-nında her iki gruptaki kız ve erkekler birleştirilerek, cinsiyet ayırımı yapılmaksızın ideal oklüzyon grubu ile K1.II.1 anomali grubu karşı-laştırılmış ve Tablo 4'de gösterilmiştir. Kız ve erkekler arasında önem-

31

Page 46: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

ANGLE Kl.II, 1 ANOMALİLERİ

li farklılık gösteren özelliklerden hangisinin anomilinin meydana gel-mesinde rol oynadığını anlamak için kız ve erkeklerin ayrı ayrı kar-şılaştırıldığı Tablo 3'e, ölçtüğümüz özelliklerden kız ve erkekler ara-sında önemsiz farklılıklar bulunanlar için ise, cinsiyet ayırımı göze-tilmeyen Tablo 4'e bakılması en uygundur. Hernekadar ölçtüğümüz bir çok özellik kız ve erkekler arasında önemli bir farklılık gösteriyorsa da, her grupta kız ve erkek sayıları eşit olduğundan, kız ve erkeklerin birleştirilerek, cinsiyet ayırımı gözetmeksizin yapılan karşılaştırma-ların büyük bir sakıncası olmayacaktır. Aksine bu birleştirme sonu-cunda her gruptaki birey sayısı artmış olduğundan, karşılaştırmalar sonucunda ortaya çıkan farklılık daha güvenilir olacaktır.

Tablo 3'de görüldüğü gibi, K1.ll, 1 anomali gösteren erkeklerde öl çülen oniki sefalometrik özellikten bir tanesi olan üst arka yüz yük sekliği (1O.S-Ar) ideal oklüzyon grubundan daha uzun bulunmuştur. Tablo 3 ve 4'de görüldüğü gibi K1.ll, 1 anomalinin hem kız, hem de cinsiyet ayırımı yapılmaksızın oluşturulan her iki grubunda da ölçülen oniki sefalometrik özellikten hiçbiri ideal oklüzyon grubundan önem li bir farklılık göstermemektedir. Hernekadar Angle K1.II, 1 anomali gösteren erkeklerde üst arka yüz yüksekliğinin artmış olması, üst molarm aşağıya doğru sarkmasıyla alt çenenin aşağıya ve arkaya doğ ru rotasyonunu doğurarak, K1.ll, 1 anomalinin oluşabileceğine işaret ediyorsa da, bulgularımız bizim beklentilerimiz yön ve ölçüsünde ol mamıştır. Örneğin aşağıda belirtilen yazarların vardıkları sonuçları biz doğrulayamadık. Gilmore (5) «1.11,1 anomali gösteren hem kız hem de erkeklerden oluşan grubunda, mandibula uzunluğunu ideal ok lüzyon gösteren gruptan daha kısa bulmuştur. Houston (7) K1.ll, 1 anomali gösteren kızlarda üst ön yüz yüksekliğini nötral oklüzyon grubundan daha büyük olarak belirlemiştir. Hitchcock (6) normal ok lüzyon grubu ile, cinsiyet ayırımı yapmaksızın oluşturduğu Kİ .II, 1 anomali grubunu karşılaştırmış, Angle K1.II, 1 anomalilerde alt çene nin hem kafa kaidesine göre, hem de üst çeneye göre daha geride ko numlandığını saptamıştır. Fakat bizim bu bulgularımız araştırma ma- teryalimizdeki birey sayısının azlığı nedeniyle dikkatli olarak yorum- lanmalıdır. Çünkü araştırma materyalini oluşturan birey sayısı neka^ dar fazla olursa, farklılıklarda o ölçüde daha belirgin olarak kendisini gösterecektir. i

32

Page 47: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Mustafa ÜLGEN, Cengiz YOLALAN

TEŞEKKÜR

Bu araştırmanın biyometrik değerlendirmesini yapan Ankara Üni-versitesi Ziraat Fakültesi Dekanı ve Genetik ve İstatistik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tahsin Kesici'ye, özellikle hesaplamalarla biz-zat ilgilenen aynı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fikret Gür-büz'e ve Araştırma Görevlisi Zahide Kocabaş'a teşekkür ederiz.

ÖZET

Bu araştırmada Angle Kİ .11,1 anomalilerin meydana gelmesinde rol oynayan yüz iskeleti bölgesinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Bu amaçla kontrol grubu olarak alınan ideal oklüzyon grubu ile Kİ.II, 1 anomali grubu karşılaştırmıştır. Bu araştırmanın materyalini; ideal oklüzyon gösteren 10 kız 10 erkek ve Kİ .II, 1 anomali gösteren 10 kız 10 erkek olmak üzere toplam 40 genç erişkinden alınan profil uzak röntgen resimleri oluşturmaktadır. Bu araştırmada Coben sefalomet-rik analizinden oniki parametre seçilerek ölçülmüştür. Angle Kİ ,11,1 anomali grubunda ideal oklüzyon grubuna kıyasla yalnız erkeklerde üst arka yüz yüksekliğinin artmış olduğu belirlenmiştir.

SUMMARY

THE MORPHOLOGY OF THE ANGLE CLASS II, I MALOCCLUSIONS

The purpose of this investigation is to study the morphology of the Angle Class II, 1 malocclusions. For this purpose the group of Clas II, 1 maiocclusion was compared to the control group of the ideal occlusion. This study is based on the cephalographs of 40 young adults. 20 cases (10 females, 10 males) were showing Class II, 1 ma-iocclusion and the other 20 cases (10 females, 10 males) ideal occlu-sion. In this investigation twelve Parameters of the Coben cephalo-metric analysis were measured, recorded and statisticaly assessed. Increased Posterior Upper Face Height in men, in the Class II, 1 maiocclusion when compared to the ideal occlusion group has been recorded.

33

Page 48: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

ANGLE Kl.II, 1 ANOMALİLERİ

KAYNAKLAR

1 — Akkan, N.: Coben Koordinat Baş-Yüz Analizi. İ.Ü. Dişhek. Fak. Dergisi, Cilt: 16, Sayı : 2, 234-252, 1984.

2 — Angle, E.H.: Classification of Malocclusion. Dent. Cosmos, 41 : 248-264, 1899.

3 —• Cavalli - Sforza, L.: Biometrie, Grundzüge Biologisch-Medizinischer Statistik, 2. Aufl., s. 1-24, 31-49, Gustav Fischer Verlag, Stuttgart, 1969.

4 — Coben, S.E.: The integration of facial skeleton variants. A. serial cephalo- metric roentgenographic analysis of craniofacial form and growth. Am. J. Orth. 41 : 407-434, 1955.

5 — Gilmore, W.A.: Morphology of the adult mandible in Class II, division 1 ma- locclusion and in excellent occlusion. Angle Orth. 20 : 137-146, 1950.

6 — Hitchcock, H.P.: A cephalometric description of Class II, division 1 maloc- clusion. Am. J. Orth. 63: 414-423, 1973.

7 — Houston, W.J.B.: A cephalometric analysis of Angle Class II, division 2 ma- locclusion in the mixed dentition. Dent. Pract., 372-376, 1967.

8 — Perkün, F.: Çene Ortopedisi (Ortodonti). Cilt: I, s. 32-48, Gençlik Basımevi, İstanbul, 1973.

9 — Salzmann, J.A. : Practice of Orthodontics. Vol. I, Ch. 19: 480-517, Vol. II, Ch. 34 : 918-946, J.B. Lippincott Company, Philadelphia and Montreal, 1966.

10 — Schudy, F.F. : Cant of the occlusal plane and axial inclination of teeth. Angle Orth. 33 : 69-83, 1963.

11 — Sokal, R.R. and Rohlf, F.J.: Biometry, s. 40-66, W.H. Freeman and Company, San Francisco, 1969.

12 — Uzel, İ., Enacar, A.: Ortodonti'de Sefalometri. Yargıçoğlu Matbaası, Ankara, 1984.

13 — Weber, E.: Grundriss der Biologischen Statistik. 6. Aufl., s. 379-385, 501-515, Gustav Fischer Verlag, Stuttgart, 1967.

34

Page 49: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt IV, Sayı 2, Sayfa 35 -41 , 1987

DOKU ŞARTLANDIRICI MATERYALLERİN AĞZIN BAKTERİYOLOJİK DURUMUNA ETKİSİ

A. DOĞAN" O.M. DOĞAN" N. SAYGUN***

GİRİŞ

Doku şartlandırıcı materyaller, 1959'da bir plastik yapımcısı ta-rafından dişhekimliğine sokulmuş, yumuşak ve esnek materyallerdir. Bu özelliklerinden dolayı ezilmiş ve baskı altında kalmış yumuşak dokuların normal boyut ve şekle dönmesine izin verirler, keza, infla-masyon ve şişmeyi de azaltırlar (7).

Diş hekimliğinde doku şartlandırıcılar, çok sayıda klinik uygula-nımları ve maniplasyon kolaylıklarından dolayı geniş ölçüde kullanı-lırlar. Mevcut protezler için kaide ve kenar beslemesinde olduğu ka-dar, protez yapımı için ağız dokularının hazırlanmasında d,a tedavi re-jiminin bir parçası olarak kullanılabilirler. İlaveten, protezin doku yüzeyi ve intraoral maksillofacial protezlerde son ölçü materyali ola-bilirler. Keza, protezin facial, lingual ve palatal cilalı yüzey konturları da bu materyalle gerçekleştirilebilir. Ağız cerrahisi sonrası protezler için astar maddesi olarak kullanılabilecekleri gibi, periodontal cer-rahi sonrasında doku örtücü olarakta fonksiyon görebilirler (5, 6,9).

Bu denli geniş kullanım alanına rağmen, literatürde daha çok do-ku şartlandırıcı ve fonksiyonel ölçü materyali olarak kullanımı ve ma-teryalin mekanik ve fiziksel özelliklerine değinilmiştir (2, 3, 5, 6, 9).

Bakteriyolojiye ilişkin bazı çalışmalarda yumuşak astar ve doku şartlandırıcıların tam protezlerle birlikte lezyonlara hazırlayıcı olabi-len c.albicans artışını desteklediği bulunmuştur. R.azek ve ark.'na gö-re Douglas ve Walker doku şartlandırıcı materyallerin sınırlı bir za-

( * ) G.Ü. Dişhek. Fak. Protetik Diş Ted. Anabilim Dalı, Y. Doç. Dr. ( " ) İçişleri Bakanlığı, Dr. Dt (***) A.Ü. Tıp Fak. Göğüs Hast. Anabilim Dalı, Doç. Dr.

35

Page 50: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

ŞARTLANDIRICI MATERYAIXEB

man için fungicidal özellik gösterdiğini, Coe Comfort gibi bu tip bazı materyallerin bakteri büyümesini durduran baktericidal ve fungicidal ajan içerdiğini tesbit etmişlerdir (7).

Razek ve ark. (7), çalışmalarında doku şartlandırıcı materyalle-rin normal ağız bakteriyel florasındaki etkisini araştırmışlar, netice-de viscogelin etkisiz olduğunu, coe comfortun bakteri artışını engel-lediğini bulmuşlardır. Ayrıca, antibiyotiklerin doku şartlandırıcı ile birlikte kullanımının tavsiye edilemeyeceğini, antibiyotikli materya-lin uzun süreli kullanımında klebsiella ve pseudomonas gibi patoje-nik Gr— basillerin üremesine neden olduğunu belirtmişlerdir.

Frish ve ark (4) da periodontal cerrahi sonrası doku örtücü ola-rak bu materyalleri kullanmışlar ve c.albicans artışı olmadığını sap-tamışlardır.

MATERYAL VE METOD

Araştırmamız G.Ü. Dişhek. Fak. Protetik Diş Ted. Anabilim Dalına başvuran, alt ve üst tam protezli, sistemik rahatsızlığı olmayan ve yaş ortalaması 57(48-66) olan 15 hastada gerçekleştirildi. Bu hastaların klinik muayenelerinde üst tam protezleri altında protez uyumsuzluğu ve uzun süreli kullanıma bağlı gelişmiş yumuşak doku hara-biyeti ve kenar vurukları değişik oranlarda gözlendi. Ayrıca hiçbir rahatsızlığı olmayan total dişli 5 birey de (yaş ortalaması 28) kontrol grubu olarak alındı. Gerek araştırma grubunda ve gerekse kontrol grubunda bakteriyolojik inceleme örnekleri üst çeneden âlındı. Üst tam protezler altında alveolar kretler ve damak kubbesi, total dişli vakalarda damak kubbesi mukozalarından steril ekuviyonla örnekler alındı. Aynı işlem FITT* tatbik edilerek 3 gün sonra tekrarlandı. Ör-nekler besleyici buyyon, kanlı ağar ve gerektiğinde endo besi yerleri kullanılarak incelendi. FITT uygulanım sonrası, protezlerini gece çı-karmaları ve iç yüzey temizliğini sadece akarsu altında yapmaları has-talara öğütlendi. Ayrıca araştırma süresince antibiyotik ilaç kullan-mamalarına özen gösterildi.

(*) FITT: Functional Impression Tissue Toner, Kerr. Mfg Co., Romulus, Mich.

36

Page 51: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Arife DOĞAN, O. Murat DOĞAN, Nezihe SAYGUN

BULGULAR

Araştırmamızda yapılan bakteriyolojik inceleme sonucu sapta-nan mikroorganizmalar, kontrol grubu için Tablo I de, araştırma grubu için Tablo II görülmektedir.

Kontrol grubunda, 4 bireyde strept.pneumococcus, 5 bireyde alfa hemolitik streptococcus, 3 bireyde neisseria, 1 bireyde de staph.-epidermidis bulundu.

Araştırma grubunda ise, ilk kültürlerde, 9 hastada strept.pneum., 8 hastada alfa hem.strept., 3 hastada s.epidermidis, 4 hastada neisse-ria, 2 hastada difteroid basil, 1 hastada c.albicans, 1 hastada e.coli bulundu. II. kültürler incelendiğinde, 14 hastada strept.pneum., 6 has-tada alfa hem.strept., 5 hastada neisseria, 3 hastada difteroid basil, 1 hastada c.albicans, ve 1 hastada da e.coli görüldü.

TABLO 1. (Kontrol grubu sonuçları)

HASTA ADI KÜLTÜR SONUÇLARI

S.S. Strept.pneum. Alfa hem.strept. Neisseria

U.Y. Alfa hem.strept. Strept.pneum.

M .S. Alfa hem. strept. Neisseria

C.Y. Alfa hem.strept. Strept.pneum. Staph. epidermidis Neisseria

S.Y. Alfa hem.strept. Strept.pneum.

37

Page 52: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

ŞARTLANDIRICI MATERYALLER

TABLO II. (Araştırma grubu sonuçlar!)

HASTA ADI

H.E.

İ.V.

H.A.

Z.Ş.

H.K.

H.S.

S.S.

S.A.

A.Y.

Y.A.

V.T.A.

I. KÜLTÜR

Strept.pneum, Epidermidis

Epidermidis

E.coli Difteroid basil

Strept.pneum. Neisseria

Alfa hem.strept. C.albicans

Strept.pneum Alfa hem.strept.

Strept.pneum. Alfa hem.strept.

Alfa hem.strept.

Strept.pneum. Neisseria

Alfa hem.strept. Epidermidis

Strept.pneum. Alfa hem.strept.

II. KÜLTÜR

Strept.pneum.

Strept.pneum. Epidermidis Neisseria

Strept.pneum. Difteroid basil

Strept.pneum Alfa hem.strept.

Strept.pneum. C.albicans E.coli

Strept.pneum. Neisseria

Strept.pneum. Difteroid basil

Alfa hem.strept.

Strept.pneum. Alfa hem.strept.

Strept.pneum. Alfa hem.strept. Difteroid basil

Alfa hem.strept. Strept.pneum.

38

Page 53: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Arife DOĞAN, O. Murat DOĞAN, Nezihe SAYGUN

TABLO K'nin devam;

HASTA ADI 1. KÜLTÜR II. KÜLTÜR

H.Ç.

R.K.

Y.Ç.E.

S.K.

Strept.pneum. Neisseria Strept.pneum. Neisseria Difteroid basil Alfa hem.strept. Strept.pneum. Alfa hem.strept.

Strept.pneum. Neisseria Strept.pneum. Neisseria Alfa hem.strept. Strept.pneum. Strept.pneum. Neisseria

TARTIŞMA

Bulgular göstermektedir ki FITT uygulanımını takiben oral bak-teriyolojik floranın mikroorganizma türleri arasında değişiklik gözlen-memiştir. Zira kontrol grubu kültürlerinde görülen mikroorganizma-lar, normal ağız bakteriyel floranın mikroorganizmalarıdır (1). FITT uygulanımı durumu fazlaca etkilememiş görünümdedir.

Bulgularımız c.albicans artışı ile ilgili çalışmada Frish ve ark. (4)' nın, diğer mikroorganizmalar bakımından Razek ve ,ark. (7)'nın çalış-malarını doğrular niteliktedir. Tesbit edilen migroorg.lar kontrol gru-buyla karşılaştırıldığında protez kullanmayan doğal dişli bu bireyle-rin normal bakteriyolojik floralarıyla da uygunluk göstermektedir. Doğal olarak ağız ortamında bulunan alfa hem.strept., strept.pneum., neisseria dışında rastladığımız c.albicans, difteroid basil ve e.coli za-ten mevcut protezin sebep olabileceği bir durum olduğu gibi, kötü ağız hijyeninden de kaynaklanabilir.

39

Page 54: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

ŞARTLANDIRICI MATERYALLER

ÖZET

15 tam protez hastası ve 5 kontrol hastasını kapsayan bu araş-tırmada üst protez altında damak kubbesi ve alveolar kretlerden alı-nan kültür ve FITT uygulanımından 3 gün sonra aynı bölgelerden alı-nan kültür sonuçları karşılaştırıldı. Gerek fonksiyonel ölçü maddesi ve gerekse doku şartlandırın olarak kullanılan bu materyalin pratik uygulanım kolaylığı, doku ayrıntılarını iyi nakletmesi, doku iyileştir-me etkisi ve hasta ağzında 3 günlük sürede patojen mikroorganizm oluşturmaması dolayısıyla tavsiye edilebileceği ortaya konmuştur.

SUMMARY

INFLUNENCE OF TISSUE CONDITIONING MATERIALS ON THE ORAL BACTERIOLOGIC STATUS

In this investigation which has included 15 patients with comp-lete dentures and 5 individuals with natural dentition, cultures taken from alveolar ridge and palatal vault under upper complete dentures were compared with cultures taken from same regions after 3 days' FİTT application. It has been stated that this material can be recom-mended as both functional impression material and tissue conditioner, because, it has the effect of tissue healing, practically application, reproduction of tissue details and not growth on the patogenic mic-roorganisms for 3 days' period in patient's mouth.

40

Page 55: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Arife DOĞAN, O. Murat DOĞAN, Nezihe SAYGUN

K A Y N A K L A R

1 — Akman, M. ve Gülmezoğlu, E.: Tıbbi Mikrobiyoloji. Hacettepe Üni. Yayınları, 2. Baskı, Ankara, 1976.

2 —• Bradan, M.: The Composition, structure and flow properties of functional impression materials (tissue contitioners). Dent. Pract, 16: 301, 1966.

3 — Chase, W.VV-: Tissue conditioning using dynamic adaptive stress. J. Prost. Dent, 11 : 804, 1961.

4 —• Frish, J., Levin, M.P. and Bhaskar, S.N.: Clinical study of fungal growth on tissue conditioners. JADA, 76 : 591-92, 1968.

5 — McCarthy, J.A., Moser, J.B.: Mechanical properties of tissue conditioners. Part I. Theoretical considerations, behavioral characteristics and tensile pro-perties. J. Prost. Dent, 40 (1) : 89-97, 1978.

6 —■ McCarthy, J.A. and Moser, J.B.: Mechanical properties of tissue conditioners. Part li : Creep characteristics. J. Prost. Dent 40(3): 334-342, 1978.

7 — Razek, M.K.A. and Mohamed, Z.M.: Influence of tissue conditioning materials on the oral bacteriologic status of complete denture wearres. J. Prost. Dent., 44(2} : 137-142, 1980.

8 — Starcke, E.N., Marcroft, K.R., Fischer, T.E and Sweeney, W.T.: Phsical proper- ties of tissue conditioning materials as used in functional impressions. J. Prost. Dent, 27 : 111, 1972.

9 — Ward, J.E.: Effect of time lapse between mixing and loading the flow of tissue conditioning materials. J. Prost. Dent., 40(5): 499-508, 1978.

41

Page 56: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır
Page 57: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

G.Ü. Dişhek, Fak. Der. Cilt IV, Sayı 2, Sayfa 43-57, 1987

TEMPOROMANDİBULAR EKLEM KAPSÜL-İÇİ DİSFONKSİYONUNDA MUAYENE BULGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ :

I. KLİNİK MUAYENE

Melahat ÖĞÜTCEN*

GİRİŞ

Temporomandibular eklem sorunları büyük oranlarda rastlanır hale gelmiştir. Bu sorunlara yaklaşım çok yönlüdür. Çünkü çene-yüz sisteminin bileşenleri olan temporomandibular eklem, çiğneme kas-ları ve diş-periodonsium yapıları birbirleriyle çok sıkı ilişki halinde-dir. Dolayısıyla bu yapılardan biri yalnız dış etkenlerden değil, diğer yapıların değişmelerinden de etkilenir (1). Lateral pterigoid kasın üst ve alt kısımlarının uyumsuz çalışması disk ile kondil arasında bir ha-reket uyumsuzluğu yaratır. Bu disfonksiyon disk arkası bağların es-nekliğini kaybetmesi ve hareket sırasında diskin kondille birlikte ha-reket edememesi sonucu diskin daha önde konumlanmasıyla sonuç-lanır. Redüksiyonlu tipte anterior disk deplasmanı mandibulanın aç-ma-kapama hareketlerinde ses ve deviasyon meydana getirir (Şe-kil 1.). Zaman geçtikçe kondilin disk arkası bağları üzerine yaptığı baskı sonucu bu durum kalıcı hale gelir. Sonuçta disk perforasyonu ve dejeneratif değişiklikler görülür. Hastalığın son devresi olan bu devre osteodejeneratif artrittir ve hareket sırasında krepitasyon söz konusudur (2, 3, 4, 5, 6,7).

MATERYAL VE METOD

Araştırma için değişik yazarlar tarafından hazırlanmış anamnez ve muayene formları derlendi (8, 9, 10). Anamnezde hastalardan şu hususlar öğrenildi :

(*) G.Ü. Dişhek. Fak., Ağız-Diş, Çene Hast. ve Cerr. Anabilim Dalı, Araştırma Gör., Dr. Dt.

43

Page 58: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

44

TME KAPSÜL - İÇİ DİSFONKSİYONLARINDA KLİNİK MUAYENE

1. Ternporornanciibuiar eklem bölgesinde ağn, 2. Kulağa ait belirtiler, 3. Çene-yüz veya boyun bölgesinde ağrı, 4. Çiğneme sırasında eklem sesleri veya, 5. Ağzını sonuna kadar açtığında eklem sesleri, 6. Diğer eklemlerinden sorunları olup olmadığı, 7. Ağzını geniş açtığında veya büyük bir lokma ısırırken ağrı

olup olmadığı, 8. Konuşurken ağrı duyup duymadığı, 9. Bu rahatsızlığın işini veya diğer faaliyetlerini engelleyip en

gellemediği,

10. Bazı yiyecekleri çiğnemede zorluk çekip çekmediği, 11. Tek taraflı yemek yeme eğilimi olup olmadığı, 12. Bu sorunun hastayı ne zamandan beri rahatsız ettiği, 13. Ağrı veya rahatsızlık nedeniyle ilaç kullanıp kullanmadığı, 14. Daha önce yüzüne bir darbe gelip gelmediği, 15. Daha önce dişlerinin uyumlandırılması için selektif mölle-

me yapılıp yapılmadığı, 16. Dişlerini sıktığının veya gıcırdattığının farkında olup olma

dığı, 17. Daha önce çenesinin kilitlenip kilitlenmediği, 18. Genel anestezi altında cerrahi müdahale geçirip geçirmediği, 19. Çiğneme veya ısırma ile ilgili alışkanlıkları (parafonksiyon),

20. Bağ ağrıları (frontal, temporal, sırtense ağrıları, arasıra ve ya .düzenli, şiddetli, bir veya iki taraflı),

21. Ağrı seviyesi,

22. Daha önce dişleri için herhangibir işlem yaptırıp yaptırma dığı [diş çekimi, ortodontik tedavi, diş dolguları, protez),

23. Sinirli veya duygusal bir gerilim altında olup olmadığı,

24. Bu sorunun hastayı en çok ne zaman rahatsız ettiği,

25. Bu sorunun hastanın yaşam tarzını değiştirip değiştirmediği,

Page 59: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Melahat ÖĞÜTCEN

26. Kilo kaybedip kaybetmediği, 27. Temporomandibular eklem sorununun duygusal bir gerilim

yaratıp yaratmadığı, 28. Herhangi bir ilaç kullanıp kullanmadığı, 29. Tıbbi tedavi gerektiren sorunları, 30. Ailesinde Temporomandibular eklem sorunlu bir başkasının

olup olmadığı, 31. Yemeği yeterince çiğneyip çiğnemediği, 32. Daha önce çene bölgesinden veya dişleri ile ilgili cerrahi

müdahale geçirip geçirmediği, 33. Çene hareketleri sırasında eklem seslerine eşlik eden bir

ağrı olup olmadığı, 34. Ağzını açması sırasında takılma veya engellenme şeklinde

bir hareket kısıtlaması varsa bu takılmanın ağrılı olup olma dığı,

35. Açma hareketinde açılma / kilitlenme (takılma, engellenme) / Ses / Açılmanın devamı şeklindeği tablonun oluşup oluşma dığı,

36. Bu tabloya ek olarak çenesinde arasıra kilitlenme olup olma dığı,

37. Ağzını açması sırasında takılma durumunda çenesini karşı tarafa kaydırmak ihtiyacı duyup duymadığı, ya da çenesinin daha fazla açılması için özel bir maniplasyon uygulanıp uy gulamadığı,

38. Maniplasyon gereği duyuyorsa, çenesinin rahat açılması için bu maniplasyonun etkinliğini kaybedip kaybetmediği,

39. Açılma / Kilitlenme / Ses / Açılma tablosundan önce ağrısız eklem sesleri olup olmadığı,

40. Açma hareketinde eklem bölgesinde ağrılı bir kasılma duyup duymadığı,

41. Bu tablodan önceki dönemde açılma / kilitlenme / ses / açıl manın devamı dizisinin oluşup oluşmadığı,

42. Açma-kapama seslerinin kaybolup kaybolmadığı, 43. Ağzını açmada kısıtlanma hissedip hissetmediği.

45

Page 60: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TME KAPSÜL - İÇİ DİSFONKSİYONLARINDA KLİNİK MUAYENE

Araştırmaya alınan temporomandibular eklem sorunlu 36 hasta ve 12 kontrol bireyin muayenesinde klasik muayene yöntemleri kul-lanıldı. Hastaların yaşları 1 5 - 3 9 arasında değişmekteydi ve kadın hasta sayısı 24 idi. Ağız - dışı muayenede hastanın genel fizik görünü-mü, konjenital deformitesi olup olmadığı, yüzde asimetri ve hastanın davranışı gözlendi. Oskültasyonla temporomandibular eklem sesleri dinlendi. Açma hareketinde mandibular deviasyon olup olmadığı be-lirlendi. Kas muayenesinde m. masseter, m. temporalis, m. pterigoi-deus medialis, m. pterigoideus lateralis, m. sternocleidomastoideus, m. digastricus, m. trapezius ve ense kaslarının palpasyon bulguları belirlendi. Oklüzyonun değerlendirilmesinde dişlerin doğal olup ol-madığı, hastanın protez kullanıp kullanmadığı, over-bite, over-jet, çapraz kapanış, diş arkında yer değiştirmiş dişler, dişlerin çiğneyici yüzlerinde aşınma, dişlerde sallanma, erken diş temasları, diş kayıp-ları ve vertikal boyut kaybı olup olmadığı kaydedildi. Pariodontal so-runlar, çürük dişler ve ağzın yumuşak dokularının durumu belirlendi. Temporomandibular eklemin lokal palpasyonu lateral ve kulak-içi ola-rak gerçekleştirildi.

ŞEKİL 1. Mandibular hareketlerde deviasyon (Watt).

BULGULAR

Temporomandibular eklem anterior disk deplesmanlı 36 hasta-nın 72 temporomandibular ekleminde belirlenen kapsüliçi bozukluk-lar Tablo l'de gösterilmiştir. Araştırma grubunda hastalık % 50 ora-

46

Page 61: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Melahat ÖĞÜTCEN

T A B L O I.

T E Ş H İ S ______________________________________ TM E

Redüksiyonlu anterior disk deplasmanı 37 (% 51.2)

Redüksiyonlu anterior disk deplasmanı ile

birlikte arasıra kilitlenme 9 (% 12.5)

Akut redüksiyonsuz anterior disk deplasmanı 1 (% 1.2)

Kronik redüksiyonsuz anterior disk deplasmanı 6 (% 8.3)

Osteodejeneratif atrit 1 (% 1.2)

Normal temporomandibular eklem 18 (% 25)

T O P L A M 72

nmda 2 taraflı görülmüştür. Hastaların kliniğimize başvurma neden-leri Tablo ll'de gösterilmiştir. Hasta grubunun anamnez bulguları Tab-lo lll'de gösterilmiştir. Araştırma grubunun mandibula hareketlerine ait muayene bulguları Tablo IV'de gösterilmiştir. Redüksiyonlu ante-rior disk deplesmanlı hastalarda açma hareketinde ses ile birlikte karşı tarafa doğru bir sapma olduğu görüldü. Sapma miktarı ortala-

T A B L O II.

HASTA SAYISI ___________ HASTANIN ŞİKAYETİ ____________

6 (% 16.6) Ağrısız eklem sesleri

13 (% 36.1) Ağzı açma sırasında takılma, sonra ses ve

açılmanın devamı

11 (% 30.5) Yukarıdaki tabloya ek olarak arasıra kilitlenme

5 (% 13.9) Kilitlenme

1 (% 2.4) Yukarıdaki tablolardan sonra ortaya çıkan ağ- rılı eklem ve çıtırtı sesleri

36 T O P L A M

47

Page 62: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TME KAPSÜL - İÇİ DİSFONKSİYONLARINDA KLİNİK MUAYENE

T A B L O I I I .

ANAMNEZ _____________________________

TME bölgesinde ağrı

Çiğnemede veya ağzını geniş açtığında

ağrı

Çene-yüz bölgesi ve baş ağrıları

Kulağa ait belirtiler (çınlama, dolgunluk hissi veya ağrı) 12 % 33.3

Makrotravma geçirmiş veya kronik mikrotravması olan 20 % 55.5

Daha önce çenesinde kilitlenme olup olmadığı :

a) Açık,

b) Kapalı kilitlenme

Tek taraflı çiğnemeyi tercih eden

Parafonksiyonlar (Çiğneme veya ısırma ile ilgili alışkanlıklar) 16 % 46.6

Duygusal bir gerilim altında veya sinirli olduğunu ifade edenler 29 % 80.5

ma 2 mm olarak belirlendi. Kontrol ve hasta grupları arasında maxi-mum ağız açıklıkları arasındaki farkın önemli olmadığı görüldü (Stu-dent-t testi, p>0.05), (Tablo VI).

Okluzyonun değerlendirilmesine ait bulgular Tablo V'de gösteril-miştir. Hasta ve kontrol grupları arasında over-jet ve over-bite ölçüm-leri arasında önemli bir fark görülmedi (Student-t testi, p>0.05), (Tablo VII. ve VIII.).

Çiğneme kaslarının muayenesinde en çok m. pterigoideus late-ralis % 96.2 oranında, m. pterigoideus medialis % 48.8, m. masseter % 42.5, m. temporalis % 40.7 oranında palpasyonda hassasiyet gös-terdi.

Araştırmadaki hasta grubunda kadın/erkek oranı 3/1 bulundu. Hastaların yaş ortalaması 28.37 olarak belirlendi.

48

HASTA SAYISI % 18 % 50

27 % 75

26 % 72 2

3 % 16.6 16 % 46.6

23 0/ CO Q /o Do .o

Page 63: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Melahat ÖĞÜTCEN

T A B L O IV.

Lateral hare- Açma hare- Hasta ketlerde ketinde Max. ağız Açma Sesi Açıklığı

No. kısıtlılık deviasyon açıklığı SAĞ TME SOL TME

1 2 3 4 5 6 7 8 9

10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36

+

+

-f 43 mm 30 mm 61 mm 47 mm 55 mm 41 mm 40 mm 29 mm 44 mm 34 mm 39 mm 42 mm 57 mm 44 mm 50 mm 41 mm 37 mm 43 mm 40 mm 44 mm 42 mm 40 mm 40 mm 34 mm 50 mm 44 mm 40 mm 34 mm 42 mm 37 mm 51 mm 32 mm 45 mm 39 mm 43 mm 36 mm

28 mm 41 mm 24 mm 34 mm 18 mm

25 mm 33 mm 15 mm 33 mm 23 mm Sessiz 18 mm

27 mm 13 mm 38 mm 22 mm

32 mm 28 mm

23 mm 23 mm 25 mm

18 mm 20 mm

30 mm 28 mm

12 mm

30 mm 28 mm 42 mm 37 mm

23 mm 24 mm

Sessiz Sessiz Sessiz

Sessiz 39 mm 30 mm

20 mm Sessiz 23 mm 32 mm 27 mm Sessiz 25 mm

23 mm 25 mm 25 mm 18 mm 28 mm 29 mm

29 mm 8 mm

14 mm 14 mm

49

Page 64: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TME KAPSÜL - İÇİ DİSFONKSİYONLARINDA KLİNİK MUAYENE

TABLO V. Okİuzyonun Değerlendirilmesi.

S

I CD O 0) >O) N

%

Id' s

II £ Q.

i o >> 9 .S If

i i

1 3 mm 2 1 mm 3 4 mm 4 2 mm 5 2 mm

4.5 mm Open-bite 2.5 mm 2 mm Protez 4 mm Open-bite Open-bite 1 mm 4 mm 5 mm

1 mm 4.5 mm Open-bite 2 mm

2 mm 3 mm

1 mm

4.5 mm Open-bite 2 mm 3 mm 4.5 mm 3.5 mm 3 mm 2 mm 4 mm 4 mm 4 mm 6 mm 1 mm

4 mm 1 mm 6 mm 2.5 mm 1 mm 1.5 mm

2.5 mm 2 mm

3 mm

1 mm 2 mm 2.5 mm

1 mm 2 mm

2.5 mm 2 mm 2 mm 3 mm 2.5 mm

2.5 mm 2 mm 2.5 mm 3 mm 2 mm 1.5 mm 2 mm

5 mm 2 mm 15 mm 1 mm

Ön bölge Ön bölge Ön bölge Arka bölge Ön bölge Arka bölge Ön bölge

Ön

böl

ge

Ark

a

böl

ge

Ön bölge Ön ve arka bölge Ön ve arka bölge

Ön bölge

Ön bölge Arka bölge

Ön

bölg

e

Ön

bölg

e

Ön bölge Ön ve arka bölge

6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36

Page 65: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

1 6 4 1 1 1 4 4 0 18 0 0 0 0 0 0 o o o o 3 2 0 1 0 3 2 0 0 0 2 0 3 2 9 1

• +

50

Page 66: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TME KAPSÜL - İÇİ DİSFONKSIYONLABINDA KLİNİK MUAYENE

T A B L O VI.

Hasta ve Kontrol Grupları Max. Ağız Açıklıkları Arası Farkın Önemlilik Derecesi

ser. Ort. x Std.sap.x n t değeri derecesiAraştırma grubu 41.944 7.067 36 0.864 46

Kontrol grubu 43.833 4.569 12 p>0.05

T A B L O VN.

Hasta ve Kontrol Grupları Over-Bite Ölçümleri Arası Farkın Önemlilik Derecesi

ser. Ort. x Std.sap.x n t değeri derecesi

Araştırma grubu 3.000 1.383 30 0.167 40

Kontrol grubu 3.083 1.635 12 p>0.05

T A B L O VI I I .

Hasta ve Kontrol Grupları Over-Jet Ölçümleri Arası Farkın Önemlilik Derecesi

Ort. x Std.sap.x n t değeri ser. derecesi

Araştırma grubu

Kontrol grubu

2.759

3.043

2.569

1.389

30

12

0.370

p>0.05

40

TARTIŞMA

Çene-yüz bölgesinde ağrısı olan bir hastada teşhiste birçok kri-ter gözönünde bulundurulur. Araştırmada kullanılan anamnez ve mua-

51

Page 67: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Melahat ÖĞÜTCEN

yene formları temporomandibular eklem kapsüliçi disfonksiyonunun teşhisi için özelleştirilmiştir (8,10).

Weinberg (11,12), temporomandibular eklem disfonksiyon ve ağ-rısına kadınlarda yüksek oranda rastlandığını bildirmiştir. Helms ve ark. (13), kapsül-içi disfonksiyonlu 200 hasta üzerinde yaptıkları kli-nik araştırmada hastaların % 86'sının kadın olduğunu bildirmiştir. Katzberg ve ark. (14), bir klinik çalışmada temporomandibular eklem kapsül-içi disfonksiyonlu hastalarda kadın/erkek oranını 3/1 bulmuş-tur. Roberts ve ark. (15), diğer bir klinik araştırmada kadın/erkek ora-nını 4.9/1 olarak bildirmiştir.

Bu çalışmada kadın/erkek hasta oranı 3/1 bulunmuştur.

Isberg ve ark. (16), temporomandibular eklem kapsül-içi disfonk-siyonlu hastalarda yaptığı çalışmada yaş ortalamasını 34 bulmuştur. Helms ve ark. (13)'nm klinik çalışmasında yaş ortalaması 34, hastalı-ğın 2 taraflı görülme oranı % 62 bulunmuştur. Katzberg ve ark. (14), araştırmalarında yaş ortalamasını 29 olarak belirlemiştir. Roberts ve ark. (15), çalışmalarında yaş ortalamasını 32.7+12.4 yıl olarak belirt-mişlerdir.

27.37 yaş ortalaması ile araştırma bulgularım literatüre benzer-lik göstermektedir.

Sigaroudi ve Knop(17), temporomandibular eklem kapsül-içi dis-fonksiyonlu hasta grubunda % 50'den fazla bir oranda hastalığın 2 taraflı olduğunu bildirmiştir. Araştırmamda bu oran % 50 olarak gö-rüldü. Bu durum kapsül-içi disfonksiyonun etkeninin kapsül-dışı ol-duğunu, bir tarafta meydana gelen kapsül-içi disfonksiyondan etkile-nen çiğneme kaslarının spazmı ve mandibular hareketlerdeki sap-malar sonucu diğer tarafta da kapsül-içi disfonksiyon meydana gele-bileceğini göstermektedir.

Costen, 1934'de temporomandibular eklem disfonksiyonlu has-talarda baş dönmesinden çok denge kaybı ve kulakta dolgunluk hissi görüldüğünü bildirdi. Ayrıca işitme kaybının da söz konusu olabildiği, bunun m. tensor veli palatini'nin spazmı sonucu bu kasın Östaki bo-rusuna etkisine bağlı olduğu ileri sürüldü. Kondilin arkaya ve yuka-rıya yer değiştirmesi disk arkası bölgedeki damar-sinir dokusuna bas-kı yapar. Kulak bölgesindeki ağrı bu şekilde açıklanır. Costen, bu ağ-nnın kondilin doğrudan doğruya n.auriculotemporalis'i sıkıştırması

52

Page 68: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TME KAPSÜL - İÇİ DİSFONKSİYONLARINDA KLİNİK MUAYENE

ile ortaya çıktığını bildirmiştir. Zimmerman ve Sicher, n.auriculotem-poralis'in baskıdan çok kondilin arkaya yer değiştirmesine duyarlı ol-masının ağrıyı meydana getirdiğini ileri sürmüştür. Mandibula kondili ile malleus kemiği arasında bir bağ yapı vardır. Bu yapı mandibular-malleolar ligament adını alır. Myrhaug, temporomandibular eklem disfonksiyonlu hastalarda rastlanan kulak ağrısı ve çınlamanın nede-nini mandibular-malleolar ligamentin varlığı ile açıklamıştır. Sicher, Rees ve Moffett embriolojik çalışmalarıyla disk ve disk arkası bağla-rın lateral pterigoid kasın üst kısmından geliştiğini göstermişlerdir (9, 11,18,19). Lateral pterigoid kasın spazmının bu yapıyı da etkileyeceği açıktır.

Araştırma grubunda kulağa ait belirtiler (çınlama, dolgunluk his-si, ağrı ve sübjektif işitme kaybı) % 33.3 oranında görülmüştür. Bu veri yazarların teorilerini doğrulamaktadır.

Anderson (20), eklem bölgesindeki travmanın kapsül-içi disfonk-siyonla sonuçlanabileceğini bildirmiştir. Tallents ve ark. (8), temporo-mandibular eklem disfonksiyonlu hastalarda % 36.9 oranında travma hikayesine rastlandığını bildirmiştir. Bu oran araştırma grubumda % 8.9'dur.

Weinberg (9), kondilin arkaya yer değiştirmesi, arka grup dişle-rin kaybı gibi kronik mikrotravmanın eklemde dejeneratif değişiklik-ler meydana getirebileceğini bildirdi. Araştırma grubunda çok sayıda diş kaybına rastlanmadı, ancak, hastalarda % 46.6 gibi önemli bir oranda parafonksiyon olduğu görüldü.

Tallents ve ark. (8), normalde ağız açıklığının 40-50 mm olduğu-nu belirtmiştir. Araştırmamda, kontrol grubunda max. ağız açıklığını 43.83 mm buldum.

Redüksiyonlu anterior disk deplasmanında karşı tarafa lateral ha-reket ile normal arasında önemli bir fark olmadığı, redüksiyonsuz an-terior disk deplasmanında karşı tarafa lateral harekette kısıtlılık ol-duğu bildirilmiştir (8). Bu bulgular araştırma bulgularına uygunluk gös-termektedir. Bu bulgular, redüksiyonsuz anterior diskd eplasmanların-da lateral hareketlerde diskin mekanik bir engel oluşturduğunu ve ayrıca lateral pterigoid kasın spazmının da bu hareketi kısıtladığı şek-linde açıklanabilir.

53

Page 69: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Melahat ÖĞÜTCEN

Roberts ve ark. (15), max. ağız açıklığında kontrol grubu ile re-düksiyonlu anterior disk deplasmanlı grup arasındaki farkın önemsiz olduğunu göstermişlerdir. Aynı araştırmacılar redüksiyonlu anterior disk deplasmanı ile redüksiyonsuz anterior disk deplasmanlı gruplar arasında max. ağız açıklığı bakımından farkı önemli bulmuşlardır.

Araştırmada, hasta ve kontrol grupları arasında max. ağız açıklık-ları arasındaki farkın önemli olmadığı görüldü (Student-t testi, p>0.05). Bu durum redüksiyonlu anterior disk deplasmanlarında kondil hareke-tinin normale yakın olduğunu, kronikleşmiş redüksiyonsuz anterior disk deplasmanlarında ise disk arkası bağların esnekliği büyük ölçü-de kaybettiği kondilin ileri hareketine normal sınırlara yakın bir şekil-de izin verdiğini gösterir. Akut redüksiyonsuz anterior disk deplas-manlı vakam, vakanın yaklaşık 3 haftalık olması nedeniyle açma hare-ketinde ciddi derecede kısıtlılık göstermedi.

Tallents ve ark. (8), temporomandibular eklem kapsül-içi disfonk-siyonlu hastalarda over-bite ve over-jet ile ön ve arka dişlerde aşınma ve çapraz kapanışlar arasında bir bağlantı kuramamışlar, ancak bu et-kenlerden biri veya daha fazlasının bir hastada disfonksiyon meyda-na getirmesi gerektiğini bildirmişlerdir.

Araştırma grubundaki over-bite ve over-jet ölçümleri ile kontrol grubundaki değerler arasındaki fark önemli bulunmadı (Student-t tes-ti, p>0.05). Bu bulgu, Berry ve Watkinson (21)'un derin over-bite va-kalarında lateral pterigoid kasın diski stabilize edici fonksiyonunu kaybedip eklem seslerini meydana getirdiği şeklindeki teorisine ters düşmektedir.

Açma hareketinde deviasyon kapsül-içi disfonksiyonun gösterge-sidir. Watt (22), açma-kapama hareketlerinde 2 tip deviasyon oldu-ğunu, bunlardan birinin semptomsuz bireylerde kassal dengesizliğe bağlı olduğunu, diğerinin açma-kapama hareketlerinde tipik sapmalar şeklinde görüldüğünü bildirdi.

Sigaroudi ve Knap(17), redüksiyonlu anterior disk deplasmanla-rında açma hareketinde sesle birlikte lateral kayma meydana geldiği-ni, bu kayma miktarının ortalama 2.2 mm olduğunu bildirdi.

Araştırma grubunda redüksiyonlu anterior disk deplasmanların-da açma hareketinde diskin redüksiyonu sırasında sesle birlikte or-talama 2 mm'lik benzer türde bir sapma hareketi belirlendi.

54

Page 70: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TME KAPSÜL - İÇİ DİSFONKSİYONLARINDA KLİNİK MUAYENE

isberg ve ark. (16), bir klinik araştirrnada anterior disk deplas-manlarında masseter, temporal ve lateral pterigoid kasların palpas-yonda hassas olduğunu bildirdi. Redüksiyonsuz anterior disk deplas-manlarında temporal ve masseter kasların spastik aktivitelerinin kondil hareketini kısıtladığını belirtti. Sigaroudi ve Knap(17), kapsül-içi disfonksiyonlu hasta grubunda lateral pterigoid kası % 62, tem-poral kası % 13 oranında hassas buldu.

Araştırma bulguları en çok lateral pterigoid (% 96.2), daha sonra medial pterigoid (% 48.8), masseter (% 42.5) ve temporal (% 40.7) kaslarda palpasyonda hassasiyet yoğunluğu ile literatür bulgularına yakındır.

Temporomandibular eklem seslerinin kapsül-içi disfonksiyonun teşhisinde belirleyici olduğu değişik araştırmacılar tarafından göste-rilmiştir (2, 4, 23, 25).

Araştırma grubunda redüksiyonlu anterior disk deplasmanların-da açma-kapama hareketlerinde oluşan sesler bu tür kapsül-içi dis-fonksiyon için tipik bulunmuştur. Redüksiyonsuz anterior disk deplas-manlarında ise hareketlerde temporomandibular eklemin sessiz ol-duğu belirlendi. Osteodejeneratif artritteki ses bulgusu krepitasyon-dur ve redüksiyonlu anterior disk deplasmanlı eklemdekinden farklı bulunmuştur.

Ö Z E T

Temporomandibular eklem kapsül-içi disfonksiyonlu 36 hasta ve 12 kontrol bireyin klinik muayene bulguları değerlendirildi. Kadın / erkek hasta oranı 3/1, yaş ortalaması 28.37 bulundu. Kapsül-içi dis-fonksiyonun 2 taraflı görülme oranı % 50 olarak belirlendi. Max. ağız açıklığı bakımından hasta ve kontrol grupları arasındaki fark önemli bulunmadı (Student-t testi). Hasta ve kontrol grupları arasında over-bite ve over-jet ölçümleri arasındaki farkın önemli olmadığı görül-dü (Student-t testi). Hasta grubunda kas muayenesinden çok lateral pterigoid, sonra medial pterigoid, masseter ve temporal kaslarda palpasyonda hassasiyet belirlendi. Temporomandibular eklem sesle-rinin kapsül-içi disfonksiyonun tanınması ve şiddetinin belirlenme-sinde teşhise büyük ölçüde yardımcı olduğu görüldü.

55

Page 71: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Melahat ÖĞÜTCEN

SUMMARY

THE EVALUATION OF EXAMINATION IN TEMPOROMANDIBULAR JOINT INTRA-CAPSULAR DYSFUNCTION : I. CLINICAL EXAMINATION

The examination findings of 36 patients with temporomandibular joint intra-capsular dysfunction and 12 individuals as control were evaluated. It was found that the ratio of female to male was 3 to 1, and the average age was 28.37. The incidence of bilateral anterior disc displacement was found at the rate of 50 %. Maximum mouth opening measurements of patient and control groups were not found significantly different (Student-t test). The over-bite and over-jet measurements of patient and control groups did not show significant difference by «Student-t test». In patient group the lateral pterygoid muscle commonly, and then medial pterygoid, masseter and temporal muscles showed tenderness to palpation.

KAYNAKLAR

1 — Mongini, F.: The Stomatognatic System. Qintessence Publishing Co. Inc., Chicago, Illinois, 1984.

2 —• Farrar, W.B., McCarty, W.L.: Inferior Joint Space Arthrograpy and Charac- tersitics of the Condylar Paths in Internal Derangements of the TMJ. J. Pros-thet. Dent. 41 : 5,548-555, 1979.

3 — Graham, G.S., Ferraro, N.F., Simms, D.A.: Perforations of the Temporoman- dibular Joint Meniscus : Arthrographic, Surgical and Clinical Findings. J. Oral Maxillofac. Surg. 42 : 35-38, 1984.

4 — Katzberg, R.W., Kieth, D.A., Guralnick, W.C., Manzione, J.V., TenEick, W.R.: Internal Derangements and Arthritis of the Temporomandibular Joint 1. Ra-diology, 146: 107-112, 1983.

5 — Manzione, J.V., Katzberg, R.W., Manzione, T.J.: Internal Derangements of the Temporomandibular Joint-2, Diagnosis by Arthrography and Computed Tomography. The International Journal of Periodontics and Restorative Den-tistry, 4 : 17-27, 1984.

56

Page 72: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TME KAPSÜL - İÇİ DİSFONKSİYONLARINDA KLİNİK MUAYENE

6 — Scapino, R.P.: Histopathology Associated with Malposition of the Human Temporomandibular Joint Disc. Oral Surg. Oral Med. Oral Pathol., 55(4): 382 397, 1983.

7 —• Tallents, R.H., Katzberg, R.W., Miller, T.L., Manzione, J.V., Oster, C.: Arthro graphically Assisted Splint Therapy Part 2. Third Annual Meeting, Temporo-mandibular Joint-Pain and Dysfunction. Philadelphia, Penssylvania, Nov., 2-4, 1984, 154-169.

8 — Tallents, R.H., Sommers, E., Macher, D., Roberts, C.: Patient Examination. Third Annual Meeting, Temporomandibular Joint-Pain and Dysfunction. Phila-delphia, Penssylvania, Nov., 2-4, 1984, 104-117.

6 — Weinberg, LA.: The Etiology, Diagnosis and Treatment of TMJ Dysfunction • Pain Syndrome, Part 2 : Differential Diagnosis. J. Prosthet. Dent. 43 (1) : 58-70, 1980.

10 — Schwartz, H.C., Kendrick, R.W.: Internal Derangements of the Temporoman- dibular Joint: Description of Clinical Syndromes. Oral Surg., 58 : 24-29, 1984.

11 — Weinberg, L.A.: The Etiology, Diagnosis and Treatment of TMJ Dysfunction- Pain Syndrome, Part 1 : Etiology. J. Prosthet., 43(1): 654-664, 1980.

12 — Weinberg, L.A.: The Role of Stress, Occlusion and Condyle Position in TMJ Dysfunction-Pain. J. Prosthet. Dent., 49 (4) : 532-545, 1983.

13 — Helms, C.A., Vogler, J.B., Morrish, R.B., Goldman, S.M., Capra, R.E. Proctor, E.: Temporomandibular Joint internal Derangements: CT Diagnosis 1. Ra-diology, 152 : 459-462, 1984.

14 — Katzberg, R.W., Dolwick, M.F., Helms, C.A., Hopens, T., Bales, D.J., Coggs, G.C.: Arthrotomography of the Temporomandibular Joint., A.J.R., 134: 995-1003, 1980.

15 — Roberts, C.A., Tallents, R.H., Espeland, M.A., Handelman, S.L., Katzberg, R.W.: Mandibular Range of Motion Versus Arthrographic Diagnosis of the Temporomandibular Joint. Oral Surg. Oral Med. Oral Pathol., 60 : 244-251, 1985,

16 — Isberg, A., Widmalm, S.E., Ivarsson, R.: Clinical, Radiographic and Electro- myographic Study of Patients with Internal Derangement of the Temporo-mandibular Joint. Am. J. Orthod., 88 : 453-460, 1985.

17 — Sigaroudi, K., Knap, F.J. : Analysis of Jaw Movements in Patients with Tem- poromandibular Joint Click. J. Prosthet. Dent., 50(2): 245-250, 1983.

18 — Graber, T.M. : The Anatomic and Physiologic Basis for Diagnostic and The- rapeutic Procedures in TMJ Dysfunction Management. J. Canad. Dent. ASSN, 6 : 420-424, 1984.

19 — loannides, C.A., Hoogland, G.A. : The Disco-Malleolar Ligament: A Possible Cause of Subjective Hearing Loss in Patients with Temporomandibular Joint Dysfunction. J. Maxillofac. Surg., 11 : 227-231, 1983.

20 — Anderson, Q.N.: Trauma and Internal Derangements. Third Annual Meeting, Temporomandibular Joint-Pain Dysfunction. Philadelphia, Pennsylvania, 72-73, Nov. 2-4, 1984.

57

Page 73: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Melahat ÖĞÜTCEN

21 — Berry, D.C., Watkinson, A.C.: Mandibuiar Dysfunction and Incisor Relation- ship, Brit. Dent. J., 144 : 74-77, 1978.

22 — Watt, D.M.: Gnathosonic Diagnosis and Occlusal Dinamics. Praeger Pub- lishers, New York (1981).

23 — Ireland, V.E.: The Problem of the Clicking Jaw. Proceedings of the Royal Society of Medicine, 44: 363-372, 1951.

24 — Isberg-Holm, A., Westesson, P-L. : Movement of Disc and Condyle in Tem- poromandibular Joints with and without Clicking. A High-speed Cinematog-raphic and Dissection Study on Autopsy Specimens. Acta Odontol. Sand., 40 : 167-179, 1982.

25 — Isberg-Holm, A., Westesson, P-L.: Movement of Disc and Condyle in Tem- poromandibular Joints with Clicking. An Arthrographic and Cineradiographic Study on Autopsy Specimens. Acta Odontol. Scand., 40 : 153-166, 1982.

58

Page 74: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt IV, Sayı 2, Sayfa 59-70, 1987

TEMPOROMANDİBULAR EKLEM KAPSİL-İÇİ DİSFONKSİYONUNDA MUAYENE BULGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ :

II. RADYOLOJİK MUAYENE

Melahat ÖĞÜTCEN*

GİRİŞ

Çene-yüz sistemini oluşturan temporomandibular eklem, çiğne-me kasları ve diş-periodonsiyum yapılarının birbirleri ile ilişkileri do-layısıyla bu yapılardan birinde oluşan herhangibir değişiklik diğerle-rini de etkileyecektir. Örneğin erken saptırıcı temasların kapanışı de-ğiştirmesi mandibula kondilinin yer değiştirmesine yol açar(1}.

Temporomandibular eklem kapsül-içi disfonksiyonunda dişler sentrik kapanışta iken disk anterior veya antero-medial yönde yer de-ğiştirir. Bazı yazarlar bu durumda kondilin de posterior-superior ko-num kazandığını ileri sürmektedir (2, 3, 4, 5, 6). Ayrıca, redüksiyon-suz anterior disk deplasmanının akut döneminde diskin kondil önün-de bir engel oluşturması nedeniyle kondil hareketinin kısıtlandığı bi-linmektedir (3).

Bu çalışmada temporomandibular eklem kapsül-içi disfonksiyo-nunda mandibula kondilinin fossa glenoidea içerisindeki konumu, kondilin ileri hareketi ve eklemin kemik yapılarının dejeneratif deği-şikliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır.

MATERYAL VE METOD

Klinik muayene sonucu temporomandibular eklem kapsül-içi dis-fonksiyonu ön teşhisi ile 36 hasta ve normal bulunan 12 kontrol bire-yin radyolojik muayeneleri standard lateral oblik transkranial radyog-

{ * ) G.Ü. Dişhek. Fak., Ağız, Diş, Çene Hast. ve Cerr. Anabil. Dalı Araşt. Gör., Dr. Dt.

59

Page 75: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TME KAPSÜL - İÇİ DİSFONKSİYONUNDA RADYOLOJİK MUAYENE

rafi ile aerçekleştirildi. Radyografilerin aynı hastada tekrarlanabilir-liği ve hasta ve kontrol gruplarında aynı kafa konumunun sağlanabil-mesi için Updegrave'nin geliştirdiği kafa konumland.rıcı kullanıldı. Bu apareyde tabla açısı 23 derece olarak ayarlandı, hastanın orta oksal düzlemi tablaya paralel hale getirildi ve merkez ışının temporomandı-bular eklemden geçmesi için kulak çubuğundan yararlanıldı (2,4,7,8), (Şekil 1). Bu amaçla Siemens marka Heliodent model röntgen aygıtı 7 mA ve 70 KVp gücünde, 0,64 sn ışınlama süresinde kullanıldı.

ŞEKİL 1. Kafa konumlandmci aparey.

Transkranial radyografilerde kondil, fossa glenoidea ve tubercu-lum articulare'deki yapısal değişiklikler :

— Kortikal / Subkortikal erozyon, — Kortikal / Subkortikal skleroz, — Eklem yüzeyinde yassılaşma, — Yeni kemik yığılımı

olarak sınıflandırılarak değerlendirildi (7). Sentrik kapanışta kondilin

60

Page 76: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Melahat ÖĞÜTCEN

fossa glenoidea içerisindeki konumu konsentrik, protrusiv ve retru-siv olarak sınıflandırıldı (9), (Şekil 2), (Resim 1,2,3) .

Radyografilerde, açma hareketinin sonunda kondil hareketi :

— Çok kısıtlı,

— Tuberculum articulare'nin yarısına kadar,

— Tuberculum articulare'nin tepesine kadar,

— Tuberculum articulare'nin tepesini aşması şeklinde değerlendirildi (10).

- a - -c-

ŞEKİL 2. Kondilin glenoid fossa içerisindeki konumu : a) Konsentrik, b) Protrusiv, c) Retrusiv.

Besim I

61

S^*r. -̂ "l

Page 77: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TME KAPSÜL - İÇİ DİSFONKSİYONUNDA RADYOLOJİK MUAYENE

•■$.- Z'JsL

Resim 2

Resim 3

BULGULAR

Kapsül-içi disfonksiyonlu 36 hastanın 72 temporomandibular ek leminde belirlenen hastalık safhaları Tablo l'de gösterilmiştir.

Hasta ve kontrol gruplarında, kondilin glenoid fossa içerisindeki konumu Tablo 11'de gösterilmiştir. Hasta ve kontrol grupları arasında kondilin konsentrîk konumu bakımından önemli bir fark görülmemiş-

62

Page 78: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Melahat ÖĞÜTCEN

tir (Khi kare testi, p>0.05), (Tablo 111). Hasta grubundaki retrusiv kon dil konumu kontrol grubuna göre anlamlı bulundu (Khi kare testi, p<0.01), (Tablo IV).

Kondil hareketi bakımından hasta ve kontrol grupları arasında önemli bir fark bulunmadı (Khi kare testi, p>0.05), (Tablo V).

Temporomandibular eklem kemik yapılarındaki değişiklikler Tablo Vl'da gösterilmiştir. Bu değişikliklerin düşük bir oranda görüldüğü belirlenmiştir.

T A B L O I.

T E Ş H İ S TME

Redüksiyonlu anterior disk deplasmanı 37 (% 51.2)

Redüksiyonlu anterior disk deplasmanı ile birlikte arasıra kilitlenme 9 (% 12.5)

Akut redüksiyonsuz anterior disk deplasmanı 1 {% 1.2)

Kronik redüksiyonsuz anterior disk deplasmanı 6 (% 8.3)

Osteodejeneratif artrit 1 (% 1.2)

Normal temporomandibular eklem 18 (% 25 )

T O P L A M 72

TABLO II. Kondilin glenoid fossa içerisindeki konumu.

Hasta Grubu Kontrol Grubu

Konsentrik Kondil 12 °/ 'o21.8 10 °/o 48.3

Retrusiv Kondil 42 °J 'o 76.3 10 "/ o 48.3

Protrusiv Kondil 1 °/c 1.8 4 °/ o 3.4

TOPLAM 55 TME 24 TME

63

Page 79: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TME KAPSÜL - İÇİ DİSFONKSIYONUNDA RADYOLOJİK MUAYENE

TABLO III. Hasta ve kontrol grupiarı arasında konsentrik konumiu kondil sayısı bakımından fark önemli bulunmadı.

Konsentrik konumlu kondil

Konsentrik konumlu olmayan kondil

Toplam

12 43 55 TME TME Anterior

Disk

Deplasmanı

10 14 24 TME Normal TME

p = 0,0703 p>0.05, (Khi kare testi)

TABLO IV. Anterior disk deplasmanlı temporomandibular eklemler-de retrusiv konumlu kondil sayısı kontrol grubuna göre anlamlı bulundu.

Retrusiv kondil sayısı

Retrusiv olmayan kondil sayısı

Toplam

42 13 55 TME TME Anterior

Disk

Deplasmanı

10 14 24 TME Kontrol TME

p=0.0028 p<0.01 (Khi kare testi)

TABLO V. Kondil hareketi.

Hasta grubu Kontrol grubu Artiküler Artiküler

eminensinin tepesine eminensin ilerisinde

kadar 23 32

10 14

T O P L A M 55 24

64

Page 80: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Melahat ÖĞÜTCEN

TABLO VI. Temporomandibular eklem kemik yapılarının yapısal de-ğişiklikleri.

Kondile ait değişiklikler Glenoid fossa ve artiküler Eminensdeki değişiklikler

Kortikal/Subkortikal Erozyon

2 TME —

Kortikal/Subkortikal Skleroz

7 TME —

Yassılaşma 3 TME —

Kemik yığılımı (Osteophytosis)

3 TME —

T O P L A M 15 TME —

TARTIŞMA

Weinberg (6)', transkranial radyografi ile yaptığı bir araştırmada başın orta hattan +3 veya —3 derecelik açılarla yapabileceği dön-menin radyografinin çizgîsel boyutlarını etkilemediğini, bir radyo-grafiden diğerine kafa konumundaki hafif değişikliklerin görüntünün tekrarlanabilirliğini değiştirmediğini, fakat merkezi ışımn sabit açılı ol-ması gerektiğini bildirmiştir.

Transkranial radyografinin teşhis ve tedavi süreci içinde tekrar-lanabilirliğini sağlamak amacıyla bu araştırmada aparey yardımıyla hastanın başının hareketsiz kalması, temporomandibular eklemin fil-me ve X-Ray tübe uzaklığının sabit olması ve X-ışınlarının filme geliş açısının aynı olması sağlandı. Merkez ışın açısı da sabit tutulduğun-dan radyografik görüntünün tekrarlanabilirliği konusunda zorlukla karşılaşılmadı.

Bazı yazarlar kondilin glenoid fossa içerisindeki konumunu ön ve arka eklem boşluklarının tanımlanmasında kullanmaktadırlar. Ön

65

Page 81: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TME KAPSÜL - İÇİ DİSFONKSİYONUNDA RADYOLOJİK MUAYENE

ve arka büşiukiarm eşit oimasi «konsentrik», arka boşluğun daralma-sı «restrusiv», ön boşluğun daralması «protrusiv» kondil konumu ola-rak ifade edilir (2, 6, 9).

Mikhail (2), temporomandibular eklem sorunlu hastalarda kafa konumlandınci kullanarak elde ettiği trans-kranial radyografilerin teş-histe, tedavi planlamasında ve tedaviyi izlemede yararlı bulmuştur. Yazar, kondilin retrusiv konumunun temporomandibular eklem sorun-larında daha çok rastlandığına dikkati çekmiştir.

McCarty ve Farrar (3), diskin öne yer değiştirmesi durumunda, dişler kapanış halinde iken kondilin arkaya ve yukarıya yer değiştire-ceğini öne sürmüştür. Von Sickels ve ark. (4), başka bir araştırmada aynı sonuca varmıştır. Weinberg (5, 6), diskin anterior deplasmanların-da kondilin arkaya yer değiştirdiğini kabul etmiştir. Ayrıca, temporo-mandibular eklem disfonksiyon-ağrısı olan hastalarda, kontrol gru-buna göre retrusiv kondil konumuna 2 kat daha fazla rastlandığını bil-dirmiştir. Kondilin fossa glenoidea içerisindeki konumunu ön ve arka eklem boşluklarının birbirine göre genişlik bakımından konsentrik, retrusiv ve protrusiv olarak sınıflandıran Weinberg, bir çalışmasında kontrol grubunda kondilin konsentrik konumlu olma sıklığının hasta grubuna göre 6 - 4 kat fazla olduğunu bildirmiştir. Bu nedenle kondi-lin fossa glenoidea içerisindeki en geri ve yukarı konumunun fizyo-lojik olmadığı savunulmuştur. Konsentrik kondilin fonksiyonel, retru-siv ve protrusiv kondil konumlarının ise disfonksiyonel olduğu ileri sürülmüştür.

Katzberg ve ark. (11), temporomandibular eklem kapsül-içi dis-fonksiyonunda sentrik okluzyonda kondil konumunu tomografi yön-temiyle incelemiş, arka eklem boşluğunun ön eklem boşluğuna ora-nını normal temporomandibular eklemlerle karşılaştırmış, farkın önemli olmadığı sonucuna varmıştır ve kondil konumunun kapsül-içi dis-fonksiyonun teşhisi için bir kriter olmadığını savunmuştur. Burada Weinberg'in trans-kranial radyografi, Katzberg ve arkadaşlarının ise tomografi yöntemi kullandıklarının, dolayısıyla yöntem farklarının göz önünde bulundurulmasında yarar vardır.

Weinberg (5), arkaya yer değiştiren kondilin diski öne yer değiş-tirmeye zorlayacağını, bunun kronik bir mikro-travma olduğunu belirt-miştir. Travma kaynaklı anterior disk deplasmanlarının okluzyondan

66

Page 82: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

' : : . > ■ ■ ".. Melahat ÖĞÜTCEN' ■

kaynaklanan şeklinin kondilin arkaya yer değiştirmesine neden oldu-ğunu belirtmiştir.

Anterior disk deplasmanlı araştırma grubunda, retrusiv kondil ko-numu kontrol grubuna göre önemli bir şekilde farklı bulunmuştur (Khi kare testi, p<0.01).

Katzberg ve ark. (12), kondîl hareketinin redüksiyonlu anterior disk deplasmanlarında normalden daha fazla, redüksiyonsuz anterior disk deplasmanlarında ise kısıtlı olduğunu bulguladı. Roberts ve ark. (13), klinik çalışmalarında kondilin ileri hareketi bakımından normal ve redüksiyonlu anterior disk deplasmanlı gruplar arasında önemli bir fark olmadığını, redüksiyonsuz anterior disk deplasmanlı grupta ise, kondil hareketinin kısıtlandığını bildirdi. Tallents (10), de benzer bir çalışma ile aynı bulguları elde etmiştir.

Bu araştırmada, kontrol grubu ile hasta grubu arasında kondilin ileri hareketi bakımından fark önemli bulunmamıştır (Student-t testi, p>0.05). Bu sonuç, redüksiyonlu anterior disk deplasmanlarında kon-dilin ileri hareketi sırasında disk-kondil ilişkisinin normale dönmesi, kronik redüksiyonsuz anterior disk deplasmanlarında ise disk arkası bağların esnekliğini kaybetmesi ile açıklanabilir. Akut redüksiyonsuz anterior disk deplasmanlı 1 vakada, kilitlenme 3 hafta önce meyda-na gelmiş olduğundan kondil hareketinin başlangıca göre serbestleş-miş olduğu görüldü.

Transkranial radyografi kondil ve fossa glenoidea'nın lateral 1/3' ünün yapısal ve konumsal değişikliklerini gösterir (6). Redüksiyonlu anterior disk deplasmanlarında eklemin kemik yapılarında dejenera-tif değişikliklerin genellikle görülmemesine rağmen, Katzberg ve ark. (14), bir araştırmada perforasyon ve artriti redüksiyonlu anterior disk deplasmanlarında % 7, redüksiyonsuz anterior disk deplasmanların-da % 36 oranında gördüğünü bildirmiştir.

Araştırmada, trankranial radyografi ile hasta grubunda kortikal/ subkortikal erozyon % 3.63, kortikal/subkortikal skleroz % 12.7, ek-lem yüzeyinde yassılaşma % 5.45, patolojik yeni kemik yapımı % 5.45 oranında belirlenmiştir. Bu bulguları kapsül-içi disfonksiyonunun be-lirli ölçüde dejeneratif değişiklikler meydana getirdiğini göstermek-tedir. Ancak araştırmada kemik yapılarda dejeneratif değişikliklere sıklıkla rastlanmadı. Bu değişikliklerin en yaygınlıkla kondilin eklem yüzeyinde görülmesi bu bölgenin dejeneratif değişikliklerden itk etki-

67

Page 83: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TME KAPSÜL - İÇİ DİSFONKSİYONUNDA RADYOLOJİK MUAYENE

lenen kısım olduğunu göstermektedir. Bu bulgu da literatüre uygun-luk göstermektedir.

Ö Z E T

Bu araştırma için 36 hasta ve 12 kontrol olmak üzere 2 grup oluş-turuldu. Hasta grubunu anterior disk deplasmanlı hastalar, kontrol gru-buna ise semptomsuz ve normal temporomandibular eklemli birey-lerden oluşturuldu. Her 2 grupta da rutin klinik ve radyolojik değer-lendirmeler yapıldı. Transkranial radyografilerde hasta gruplarında eklemin kemik yapılarında dejeneratif değişikliklere sıklıkla rastlan-madı. Bu değişikliklerin en yaygın olarak kondilin eklem yüzeyinde gö-rülmesi bu bölgenin dejeneratif değişikliklerden ilk etkilenen bölge olduğunu düşündürür.

Transkranial radyografi standardize edilmek suretiyle kondilin fossa glenoidea içerisindeki konumu belirlendi. Anterior disk deplas-manlı hastalarda kondilin retrusiv konumda görülme sıklığı anlamlı bulundu [Khi kare testi). Hasta grubunda kontrol grubuna göre kon-dilin ileri hareketi bakımından önemli bir fark görülmedi (Student-t testi).

SUMMARY

THE EVALUATION OF EXAMINATION IN TEMPOROMANDİBULAR JOINT INTRA-CAPSULAR DYSFUNCTION :

II. RADIOGRAPHIC EXAMINATION

For this research, one group of 36 patients and the second group of 12 individuals as control were evaluated. The patients with tempo-romandibular joint anterior disc displacement formed the first group, and the individuals with asymptomatic and normal temporomandibu-lar joints formed the second one.

In transcranial lateral oblique radiographic examination it was found that bony degenerative changes were not common and the occurrences of condylar degenerative changes were usual. The fre-quency of degenerations of condylar articular surface showed that

63

Page 84: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Melahat ÖĞÜTCEN

this surface was the first affected side of temporornandibular joint components.

The position of condyle within glenoid fossa was also determi-ned by transcranial radiography. In the patient group the frequency of condylar retrusion was found biostatistically significant by «Khi squ-are test».

The difference in condylar translation between patient group and control group did not show significancy by the «Student-t test».

KAYNAKLAR

1 — Mongini, F. : The Stomatognatic System. Quintessence Publishing Co., Inc., Chicago, Illinois, 1984.

2 — Mikhail, M.G., Rosen, H.: The Validity of Temporomandibular Joint Radio- graphs. J. Prosthet. Dent. 42 (4) : 441-446, 1979.

3 —■ McCarty, W.L., Harrar, W.B.: Surgery for Internal Derangements of the Tem- poromandibular Joint. J. Prosthet. Dent., 42(2]: 191-196, 1979.

4 — Van Sickels, J.E., Bianco, H.J., Pifer, R.G.: Transcranial Radiographs in the Evaluation of Craniomandibular (TMJ) Disorders. J. Prosthet. Dent., 49 (2) : 244-249, 1983.

5 —■ Weinberg, L.A.: Etiology, Diagnosis, and Treatment of TMJ Dysfunction-Pain Syndrome, Part 2 : Differential Diagnosis. J. Prosthet. Dent., 43 (1] : 58-70, 1980.

6 — Weinberg, L.A.; The Role of Stress, Occlusion, and Condyle Position in TMJ Dysfunction-Pain. J. Prosthet. Dent., 49 (4) : 532-545, 1983.

7 — Mejersjö, C, Hollender, L. : Radiography of the Temporomandibular Joint in Female Patients with TMJ Pain or Dysfunction. Acta Radiologica Diagnosis, 25(3): 169-176, 1984.

8 — Salzmann, J.A. : Practice of Orthodontics, J.B. Lippincott Company, Montreal, 1966.

9 — Weinberg, L.A.: Role of Condyler Position in TMJ Dysfunction-Pain Syndrome. J. Prosthet. Dent., 41 (6) : 636-643, 1979.

10 — Tallents, R.H., Sommers, E., Macher, D., Roberts, C. : Patient Examination. Third Annual Meeting, TMJ-Pain Dysfunction, 104-117, Philadelphia, Nov. 2-4, 1984.

69

Page 85: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TME KAPSÜL-İÇİ DISFONKŞİYONUNDA RADYOLOJİK MUAYENE

11 — Katzberg, R.W., Kieth, D.A., TenEick, W.R., Guralnick, W.C.: Internal Deran- gements of the Temporomandibular Joint: An Assessment of Condnylar Po-sition in Centric Occlusion. J. Prosthet. Dent., 49 (2) : 250-254, 1983.

12 — Katzberg, R.W., Keith, D.A., Guralnick, W.C., TenEick, W.R.: Correlation of Condylar Mobility and Arthrotomography in Patients with Internal Derange-ments of the Temporomandibular Joint. Oral Surg., 54 (6) : 622-627, 1982.

13 — Roberts, C.A., Tallents, R.H., Espeland, M.A., Handelman, S.L., Katzberg, R.W.: Mandibular range of Motion Versus Arthrographic Diagnosis of the Tempo-romandibular Joint. Oral Surg. Oral Med. Oral Pathol., 60 : 244-251, 1985.

14 — Katzberg, R.W., Kieth, D.A., Guralnick, W.C., Manzione, J.V., TenEick, W.R. : Internal Derangements and Arthritis of the Temporomandibular Joint 1. Ra-diology, 146 : 107-112, 1983.

70

Page 86: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt IV, Sayı 2, Sayfa 71 -78, 1987.

FARKLI TOPLUMLARDA YAPILAN SEALANT UYGULAMA SONUÇLARININ KARŞILAŞTIRILMASI

Behiye ERDOĞAN"

GİRİŞ

Diş çürükleri ve periodontal hastalıklar günümüzde bütün top-lumları ilgilendiren önemli sorunlar arasında yer almaktadır. Bütün dünya ülkelerinde diş çürüklerinin yaygın olduğu, gençlerde diş çü-rükleri ve periodontal hastalıkların % 80 oranına vardığı belirtilmek-tedlr (1,11). Yapılan çalışmalar, ülkemizde bu oranın daha büyük bo-yutlarda olduğunu göstermektedir (3, 9,10). Bunun sonucu, genel sağ-lık sorunları yanında psikolojik ve ekonomik kayıplar da ortaya çık-maktadır.

Gelişmiş ülkeler bu kayıpları önlemek için bir dizi epidemiyolo-jik çalışmalar sonucunda yeni organizasyonlara gitmişlerdir. ABD, İngiltere, İsviçre gibi ülkeler koruyucu ağız sağlığı merkezleri kura-rak konuya, önleyici olarak planlamalar ve tedbirler getirmişlerdir.

Gelişmiş ülkelerde kurulmuş olan bu koruyucu ağız sağlığı mer-kezlerinin başarısı, bu ülkelerde diş çürüğü ve periodontal hastalık-ların görülme sıklığındaki azalmalarla kanıtlanmıştır.

Koruyucu diş hekimliği uygulamalarında asıl amaç; diş ve des-tek dokularına ait hastalıkların önlenmeye çalışılmasıdır. Bu amaca yönelik olarak öncelikle bireylerin ve toplumların konuyla ilgili eğiti-mi kendi ağız hijyenini, sağlamalarının önemi ve diş hekimine ait pe-riodik profesyonel bakımının öğretilmesi gerekir. Bu eğitimde; dü-zenli diş fırçalama eğitimi, çeşitli flor uygulama yolları (Diş macun-ları, suların florlanması, flor tabletleri v.b.), beslenme eğitimi, dental floss kullanılması ve diğer koruyucu uygulamalar yer almaktadır.

(*} Ankara Üniversitesi, Dişhekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Ana-bilim Dalı, Araştırma Görevlisi, Dr. Dt.

71

Page 87: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır
Page 88: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır
Page 89: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

FARKLI TOPLUMLARDA SEALANT UYGULAMA

Koruyucu diş hekimliğine yönelik uygulamaların içinde, son yıl-larda gittikçe önem kazanan diğer bir yöntem ise, Sealant uygulama-larıdır. Bu materyalin başarılı sonuçları çeşitli çalışmalarda gösteril-miştir (4, 7, 8,12). Çürüğü durdurma işlemlerinde kullanılan değişik tür ve isimlerdeki fissür sealant genel anlamda «adhesive ve mono-merden» oluşan kimyasal bir birleşiktir. Özellikle, çocuk dişlerinde sealantlarm uygulanmasından sonra profilaktik olarak çürük sayısının azaldığı, pratikte harcanan zaman kaybının giderildiği, hekim - hasta ilişkisinde psikolojik olarak ortaya çıkan psişik etkenlerin limite edil-diği gösterilmiştir. Ayrıca, materyalin uygulanmasında harcanan sü-renin kısalığının ilerde yapılacak konservatif tedaviye nazaran daha çok ekonomik olması yönünden büyük avantajları olduğu açıklanmış-tır. Bu sebeple Sealant uygulamaları son 10 yılda geniş kullanım alan-ları bulmaya ve bunların uzun süreli sonuçları da alınmaya başlan-mıştır (4, 5, 7).

Bu çalışma, yaşları 8 -14 arasında değişen ve farklı iki ülke ço-cuklarının 1. Büyük azı dişlerine uygulanan, yaklaşık iki yıl süre so-nunda değerlendirilen, Sealant materyalinin kalıcılığı, uygulanan diş-lerdeki DMFT indeksi ve çürük prevelans hızı bakımından karşılaştı-rılması için planlanmıştır.

MATERYAL VE METOD

Bu çalışma, yaklaşık iki yıl önce, kontralateral alt ve üst 1. büyük azı dişlerine Sealant uygulanan, titiz oral hijyen eğitimi verilen ve 6 aylık sürelerle bunun kontrolünün yapıldığı İngiltere'de çeşitli okul-larda okuyan 8 -14 yaş grubundan 35 ve A.Ü. Dişhekimliği Fakültesi'ne benzer çalışma ve araştırma gayesi ile başvuran, aynı sürede izlenen ve aynı yaş grubunda bulunan 50 kişi olmak üzere toplam 85 bireye ait 340 diş üzerinde değerlendirilmiştir. Değerlendirmelerde esas ola-rak birinci büyük azılar alınmış, gerek Sealant'lı, gerekse kontrol diş-lerinde, Sealant uygulanan diş sayısı, mevcut Sealantlı diş sayısı, kaybedilen, aktif çürüklü ve dolgulu birinci büyük azı dişi sayıları tes-pit ve kaydedilmiştir. Deney ve kontrol gruplarında aynen uygulanan bu işlem sonrası her iki ülke sonuçları birbiriyle, yüzdeler arası far-kın önem kontrolü yapılarak değerlendirilmiştir.

72

Page 90: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Behiye ERDOĞAN

BULGULAR

Her iki ülkeden seçilen kontrolateral birinci büyük azı dişlerine Sealant uygulanan çocukların, yaklaşık iki yıl sonrasına ait bulgular Tablo l'de gösterilmiştir.

Yine İngiltere ve Türkiye'deki aynı çocukların kontralateral ola-rak seçilen ve kontrol grubu olarak düşünülen dişlere ait bulgular Tablo ll'de gösterilmiştir.

Kurulan biyometrik yöntem gereği her iki ülke çocuklarının, sea-lant uygulanan birinci büyük azı dişleri ile, kontralateral olarak seçi-len ve uygulama yapılmayan kontrol grubunun, çürük prevelans hızı bakımından, yüzdeler arası farkın önem kontrolü sonucuna ait bilgi-ler Tablo IM'de gösterilmiştir.

Tabloda da görüldüğü gibi, her iki ülkedeki çocukların Sealant uygulanan birinci büyük azıları arasındaki fark istatistiki açıdan an-lamlı bulunmamıştır (P>0.05).

Sealant uygulanmayan kontrol grubu olan dişlerde de bu farkın istatistiki açıdan anlamlı olmadığı görülmüştür (P>0.05).

Sealant retansiyon oranının ise İngiltere'de % 74.2 ve Türkiye'de de % 74 olduğu görülmüştür.

TARTIŞMA

Ağız hastalıklarının en sık görüleni olan diş çürüklerinin, çocuk-luk çağlarında önlenebilmesi için, birçok gelişmiş ülkede koruyucu diş hekimliğine yönelik ağız sağlığı merkezleri kurulmuştur. Ülkemiz-de yapılan araştırmalar diş çürüklerinin artmasının ciddi boyutlarda olduğunu ortaya koymaktadır (3, 9,10).

Özellikle, ağız profilâksisi iyi olmıyan bireylerde sürekli molar-ların çürüğe meyilleri fazla olduğundan çalışmada pek çok araştırma-cının yapmış olduğu gibi 1. büyük azılar hedef seçilmiştir (4, 7, 8,12).

Ayrıca, toplumumuzda koruyucu diş hekimliğine yönelik çalışma-lara katkısı düşüncesi ile 8-14 yaş grubu esas alınmış, bunların ağız sağlığı ve bakımı için gerekli bilgilerin tam olarak verilmesine özen

73

Page 91: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TABLO I : İngiltere ve Türkiye'de Sealant uygulaması yapılmış çocukların iki yıllık gözlem sonuçları.

Sealant Sealant Kaybedil. Aktif çü- Kişi başı-

İncelenen uygulanan retansiyo- miş 1. bü- rüklü 1. Dolgulu na düşen DM FT Çürük Sealant Ü L K E öğrenci 1. büyük nu görülen yük azı büyük azı 1. büyük çürüklü indexsi preve- retansiyon

sayısı azı sayısı 1. büyük sayısı sayısı azı sayısı 1. büyük lans hızı yüzdesi azı sayısı azı sayısı

İngiltere 35 70 52 0 2 16 0.05 0.51 25.71 74.2

Türkiye 50 100 74 2 3 21 0.06 0.52 26 74

Page 92: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TABLO II : Her iki ülkeden seçilen çocukların kontrol grubu dişlerine ait bulguların sonuçları.

Sealant Kaybedil- Aktif Kişi başına

İncelenen uygulanma- Sağlıklı miş 1. çürüklü Dolgulu düşen çü- DMFT Çürük Ü L K E öğrenci yan 1. bü- 1. büyük büyük azı 1. büyük 1. büyük rüklü 1. indexsi prevelans

sayısı yük azı azı sayısı sayısı azı sayısı azı sayısı büyük azı hızı sayısı sayısı

İngiltere 35 70 48 1 4 17 0.11 : 0.62 31.4

Türkiye 50 100 69 3 6 22 0.12 0.62 31

Page 93: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

FARKLI TOPLUMLARDA SEALANT UYGULAMA

TA8LG !!! : Her iki ülkeden seçilen çocukların deney ve kontrol grubu olarak tesbit edilen dişlerinin çürük prevelans hızı bakımından yüzdeleri arası farkın önem kontrolü (t-testi).

ÜLKE Toplam Çocuk

Standart Hata

t-değeri P

sayısı (N)

İngiltere / Türkiye

Sealant uygulanmış 85 0.09 0.03 P>0.05 (Deney grubu)

İngiltere / Türkiye

sealant uygulanmamış 85 0.10 0.04 P>0.05 (Kontrol grubu)

gösterilmiştir. Seçilen dış ülke çocuklarının da, aynı bilgi ve uygula-maları görmüş olmalarına ayrıca dikkat edilmiştir.

Böylece, ilkokul çağında olmalarına rağmen, her iki ülkede ağız sağlığı eğitimi verilmesinden sonra yapılan sealant uygulamasının; sealantın kalıcılığı, aktif çürük oluşumu, DMFT indexi ve çürük preve-lans hızı bakımından önemli bir fark oluşturmadığı saptanmıştır. Ay-rıca kontrol grupları arasında da benzer sonuç alınmıştır.

Fakat, henüz ülkemizde koruyucu diş hekimliğine yönelik uygu-lamaların ve eğitimin yeterli düzeye ulaşmamış olduğu bilinmekte-dir.

Oysa, bugün İngiltere'de koruyucu diş hekimliği uygulamaları; korunma, eğitim ve profesyonel bakım üzerinde yürütülmektedir.

Koruyucu olarak flor tatbiki, ağız hijyeninin korunması, günlük olarak uygun yiyeceklerin seçimi, plâk kontrolü ve etkili bireysel ba-kım olarak ele alınmaktadır.

Eğitimden amaç, restorasyon gerektirmeyecek şekilde dişlerin ve dişetlerinin bakımına ait günlük pratiğin bireylere verilebilmesi-dir (6).

76

Page 94: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Behiye ERDOĞAN

Profesyonel bakımdan diş hekimlerine düşen görev, hastanın dü-zenli aralıklarla ağız sağlığı kontrollerine gelmesinin sağlanması ve gerektiği yerlerde hastalığın korunmasına yönelik, tedavi edici yakla-şımlarda bulunulmasıdır.

SONUÇ

1 — Koruyucu diş hekimliğine yönelik benzer eğitimin verilme si ve Sealant uygulanması durumunda, Türk çocukları ile İngiliz ço cukları arasında diş çürükleri görülme sıklığı bakımından farkın ol madığı gözlenmiştir.

2 —Yine kontrol grubu olarak alınan kontralateral 1. büyük azı dişlerinin çürük prevelans hızı bakımından yüzdeler arası farkin önemsiz olduğu görülmüştür.

3 — Sealant retansiyonu oranı İngiltere'de % 74.2 iken, Türki ye'de de % 74 olduğu saptanmıştır.

Ö Z E T

Benzer Oral hijyen eğitimi alan ve Sealant uygulanan, İngiliz ve Türk çocuklarının uygulama yapılan dişlerinin durumlarında farklılık olmadığı saptanmıştır.

SUMMARY

THE COMPARISON OF SEALANT APPLICATION RESULTS IN DIFFERENT POPULATIONS

It has been shown that, there is no difference between the con-dition of sealant applied teeth of, The Turkish and English children, who had the similar oral hygiene education and Sealant application.

77

Page 95: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

FARKLİ TOPLUMLARDA SEALANT UYGULAMA

K A Y N A K L A R

1 7— Balos, K., Bostancı, H.S., Arpak, N.M., Özcan, G. : 15 Yaş Grubunda Periodon- tal Yıkımlar. A.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 8(1) : 27-36, 1981.

2 — Baloş, K., Eren, K., Akkaya, M.: Farklı Yaş Gruplarında Ağız Bulgularının Karşılaştırılması. A.Ü, Dişhek. Fak. Derg., 4(1): 163-171, 1983.

3 — Bayirlı, G., Curilovic, Z.: Türk Askerlerinde Periodontal Hastalık ve Diş Çü- rüklerinin İncelenmesi. Periodontoloji Derg., 1 (2) : 183-192, 1976.

4 — Erdoğan, B.: 8 -13 Yaş Grubundaki Hastalarda Sürekli Molarlare Uygulanan Fissür Sealant Maddesinin Yararlı Olup Olmadığının Araştırılması. Doktora Tezi, Ankara, 1983.

5 — Leverett, H., Handelman, S., Bienner, C.: Use of Sealants in the Prevention and Early Treatment of Carious Lesions : Cost Analysis. J.A.D.A., 106 : 39-42, 1983.

6 — Ramfjord, S.P.: The Role of Dental Health Education and Auxilliary Personnel in the Prevention of Periodontal Disease. Int. Dent, J., 23(2) : 304-309, 1973.

7 — Robert, C.: A Survey of Private Dental Practitioners' Utimization of Dental Sealants in Washington State. J. Dent.: Child., 53 (5 ) : 337-342, 1986.

8 — Rader, D.M.: The Treatment of First Permanent Molars in a School Dental Programme: Implications for Fissure Sealants. Austr. Dent. J., 2 0 ( 2 ) : 94-100, 1975.

9 — Sungur, T., Saygılı, İ., Ceyhan, O., Arabacıer, C, Baloş, K., Mısırlıgil, A., Ay- han, N.: Ankara'da 10-15 Yaş Grubu Okul Çocuklarında Ağız ve Diş Sağlığı Konusunda Bir Araştırma. A.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 4 ( 1 ) ; 125-151, 1977.

10 — Vural, F., Akgünlü, A.: Diş Hekimliği Öğrenimi Yapmakta Olan Öğrencilerin Ağız ve Periodonsiyum Sağlığına Olan İlgileri. T.P.D. 8. Bilimsel Kongresi, An-kara, 19-21 Mayıs 1977.

11 — WHO: Technical Report Series. Nr. 621, Geneve 1978.

12 — Williams, B.: Fissure Sealants A 2-Year Clinical Trial. Brit. Dent. J., 15: 141-143, 1976.

78

Page 96: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt IV, Sayı 2, Sayfa 79-92, 1987

LASERİN ENFLAMASYONLU DOKU ÜZERİNE OLAN ETKİSİ

İsmet ÖZKURT* Derviş YILMAZ* Nadir GÜNGÖR*8

Ömer GÜNHAN*4*

Organizmada meydana gelen iltihap, yaralanmaya karşı vasküler ve savunma mekanizmalarının oluşturduğu bir cevap olarak karşımı-za çıkmaktadır (14).

Özellikle iltihabi cevabın süratle kontrol altına alınması ve gerile-tilmesi arzu edilen bir durumdur. Bu nedenle günümüze kadar iltihabi hadiselerin tedavilerinde sayısız bir çok ilaç ve yöntemler denenmiştir (12).

1960 yılında isminden bahsedilen ve tıpta kullanılmaya başlanan laser, Radyasyonun Uyarılmış Emisyonu ile Işığın Amplifikasyonu an-lamında tariflenen bir sözcüktür (1, 2, 4).

Tıp alanında kullanımı ve önemi giderek artan laser, elektroman-yetik enerjinin toplanarak yönlendirilmiş bir şeklî olarak da tanımla-nabilir (1).

Bugün tıpta değişik laser tipleri kullanılmakta olup;

1. Argon laser,

2. —CO2 laser,

3. —Neodmium-yağ laser,

4. —He-Ne laser,

5. Kripton laser,

6. —Ruby laser,

( * ) G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi, Ağız, Diş, Çene Hast. ve Cer. Anabilim palı Araş. Gör., Dr. ( **) G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi, Ağız, Diş, Çene Hast.

ve Cer. Anabilim Dalı Öğr. Üyesi, Doç. Dr. (***) GATA Patoloji

Bilim Dalı, Yrd. Doç. Dr.

79

Page 97: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

LÂSERİN ETKİSİ

7. —Dye laser,

8. —infrared laser'dir.

Biomedikal çalışmalarda güçlerine göre faydalanılan laserleri üç gruba ayırmaktayız :

1. —Soft laser - Düşük güçte,

2. —Mid laser - Orta güçte,

3. —Power laser - Kuvvetli güçte.

Bunlara ek olarak laser ışınının biyolojik etkilerini de şu şekil-de özetleyebiliriz :

1. Antifilojistik,

2. Antiödematöz,

3. Analjezik,

4. Antibakteriel,

5. Hücre protoplazmasının elektrolitik uyarımı ile metobolizma- da hızlanma.

İlk uygulamalardan günümüze kadar tıp alanında değişik bir çok çalışmalar yapılmıştır.

Miranda, mid-laserin dokular üzerinde biostimülasyon etkisi ile hücresel enerjiyi artırdığı, dokularda gözle görülebilecek bir iyileşme-nin olduğunu rapor etmiştir (10).

Yine yapılan çalışmalarda laserin metobolizmayı canlandırıcı yön-de etki yaptığı ve yaranın iyileşmesini çabuklaştırdığı kabul edilmek-tedir (1,7).

Mester, yavaş iyileşen ülserlerde He-Ne radrasyonun yara yüze-yindeki granülasyon dokusunca yüksek yoğunlukta tutulduğunu belirt-miştir (8).

Laserin yara iyileşmesi üzerindeki etkisi ile ilgili çalışmalarda, fibroblastik aktivite ve skar formasyonunun stimüle edildiği bildiril-miştir (7).

Yücel, Delilbaşı ve Günhan 1985'de yaptıkları çalışmalarında pri-mer yara iyileşmesinde değişik laser uygulamalarının, epitel rejene-

80

Page 98: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

İsmet ÖZKURT, Derviş YILMAZ, Nadir GÜNGÖR, Ömer GÜNHAN

rasyonu ve infiamasyon bakımından beiirgin bir farklıhk oluşturma-dığını ancak bağ doku proliferasyonunu arttırdığını göstermiş ler-dir (13).

Çalışmamızda deneysel infiamasyon oluşturmak amacıyla karra-geen kullanılmıştır. Ancak bu infiamasyon ağız ve çevre dokularında görülen odontojen ve nonodontojen enfeksiyon oluşumlarının bir gös-tergesi değilse de patolojik açıdan tam bir iltihabi cevaptır (14).

Bugün tıpta kısa bir süre içerisinde geniş kullanım alanı bulan laserin etkileri ve elde edilen sonuçları tüm olarak sınirlandırılama-mıştır. Bu nedenle inflamasyonlu dokuda laser uygulamasının sonuç-larını değerlendirmek, ayrıca hem hasta hem hekim açısından yar-dımcı olup olmayacağı konusunda açıkhk getirmeyi amaçlayarak bu çalışmamızı gerçekleştirdik.

MATERYAL VE METOD

Çalışmamızda güçleri düşük ve orta dereceli olan 2 tip infrared laser kullanıldı. Bunlardan birincisi Sealaser FB 541 Falyum Arsenyür' lü bir cihaz, ikincisi D - 1 UP Cavity Laser cihazı idi. Ayrıca ağırlıkları 300-450 gr. arasında değişen 75 adet erkek kobay kullanıldı ve hay-vanlar aynı çevre şartlarında tutuldu.

Tüm hayvanların sırt bölgelerinde 2,5 cm. çapında standart şe-kilde dairesel bir alan traşlanarak 2 mi. hava intrakutan olarak enjek-te edildi.

75 kobaya infiamasyon oluşturmak amacıyla % 2'lik hava intra-kutan olarak enjekte edildi.

75 kobaya infiamasyon oluşturmak amacıyla % 2'lik konsantras-yonda 2 cc. karrageen solüsyonu daha önceden oluşturulmuş hava keseciği içine enjekte edildi.

Rastgele örnekleme yöntemiyle 25'er adetlik olacak şekilde kar-rageen, karrageen softlaser, karrageen mid laser, grupları oluşturul-du. Bunlarda kendi aralarında 5'er deney hayvanından ibaret 1., 3., 5., 7., 10. günlük alt gruplara ayrıldılar. Karrageen uygulamasını takip eden günlerde, her seans 2 dk. olmak üzere kendi gruplarına soft ve mid laser tatbik edildi. Karrageen grubuna laser tatbik edilmedi.

81

Page 99: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

LASERİN ETKİSİ

Beiirienen süreier sonunda deney hayvanları öldürülerek sırt bölgelerinden alınan biopsiler daha sonra histopatolojik takibe alındı. H.E. ile boyama yapılarak ışık mikroskobunda sonuçlar değerlendi-rildi.

Çalışmamızda inflamasyonun şiddetinin değerlendirilmesinde, bağ dokusu inflamasyon indeks sistemi kullanılmıştır (11). Buna göre :

1. —Normal şekil - inflamasyon yok.

2. —Hafif şekil - Çok az inflamatuar hücre infîltrasyonu.

3. —Orta derecede - Mononükleer hücre ve az PMNL infiltras- yonu.

4. —Şiddetli şekil - Flegmon tarzında inflamatuar hücre infilt- rasyonu,

5. —Yoğun şekil - Nekroz i!e karakterli, PMNL den zengin apse- leşen infiltrasyon.

Ayrıca bağ dokuda görülen hücresel proliferasyon olayı, 1. hafif derecede, 2. orta derecede, 3. şiddetli derecede olmak üzere 3 se-viyede derecelendirdik.

BULGULAR

Çalışmamızda kontrol grubu, soft laser ve mid laser uygulama-sından sonraki 1., 3. ve 5. günlerde gruplar arasında belirgin farklılık-lar ortaya koymamıştır. Ancak farklılıklar gruplar arasında 7. günden sonra belirgin olmaya başlamıştır.

Çalışmamızda İlk beş günde bazı olgularda epidermisde ülseras-yon, dermisde özellikle derin dermiş ve kas tabakaları seviyesinde olmak üzere ödem; kollajen liflerde ayrılmalar ve parçalanmalar, ka-nama, nekroz ve enjeksiyon bölgesinde belirgin bağ dokusu prolife-rasyonu izlenmektedir. Çevrede PMNL'den zengin, mononükieer inf-lamatuar hücreleri de içeren önceden belirtilen indexe göre 4. ve 5. günde ise 3 - 4 derecesinde olan bîr inflamasyon görülmüştür. Bu dö-nemde bağ dokusu proliferasyonu hafif, daha sonraki günlerde de or-ta derecelerde saptanmıştır.

82

Page 100: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

ismet ÖZKUBT, Derviş YILMAZ, Nadir GÜNGÖR, Ömer GÜNHAN

7. günden itibaren gruplar arasındaki farklılıklar belirgin olma-ya başlamıştır.

Laser uygulanan gruplarda epidermis altına kadar gelişen, daha çok hücre proliferasyonu tarzında izlenen önceki günlere göre şid-detli olarak değerlendirilebilen, bağ dokusu artışı saptanmıştır. Bu bağ dokusu artışı kontrol grubunda orta derecede izlenmiştir. Ayrıca bu dönemlerde inflamatuar infiltrasyon mononükleer hücrelerden da-ha zengin ve 2 - 3 derecelerinde gözlenmiştir.

Mid laser uygulanan grupta 7. günden itibaren ve özellikle 10. günde 2 derecesinde saptanan inflamasyon değerlerinin ilk 5 güne göre daha düşük bulunuşu dikkati çekmiştir.

Ayrıca şiddetli bağ dokusu proliferasyonu bakımından da olayı skarlaşma olarak adlandırma mümkün olmaktadır.

Histopatolojik Bulgular :

1. Gün :

Kontrol grubu : Kollagen lif ve kas demetlerinde aralanmalar, derin dermisde PMNL exudasyonu başlıyor, olay daha çok derin der-misde kas tabakası üzerinde izleniyor (bağ dokusu içerisinde ödem-le birlikte inflamatuar hücre infiltrasyonu görülmekte).

Soft laser grubu : Dermişte yer yer akut inflamatuar hücre in-filtrasyonu ile birlikte ödem de görülmektedir.

Mid laser grubu : Bu grupta da diğer grupta görülenler tabloya hakim olup 1. günde inflamasyon değerleri 5 değerinde izlenmektedir.

3. Gün :

Kontrol grubu : Epidermisde ülserasyon, epitel altı bölgede ka-na, derin dermisde polimorf hücre exudasyonu görülmekte.

Soft ve Mid Laser Grubu : Bu gruplarda da histopatolojik yönden benzer görüntüler izlenmektedir. Özellikle derin dermisde, kas taba-kası üstünde, içinde ve alt kısımlarına kadar uzanan bölgede PMNL' den zengin yer yer apseleşmeye varan görünüm hakimdir. Yoğun dif-füz inflamasyon 5 değerinde bulunmaktadır.

83

Page 101: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

LASEBİN ETKİSİ

RESİM 1 : 1. günde alınan biopsîlerden histopatolojik görünüm.

«T-

■>•" •M

i"-'. " ■

„..<••!>;•■■■- . .■■ • " . ■ ■ ■ - . : .

RESİM 2 : 3. günde alınan biopsilerde histopatolojik görünüm.

5. Gün : Kontrol grubu : Derin dermisde kas tabakası üstündeki alanda

kollajen liflerde parçalanma ve aralanma, kas dokusu içi ve altına ka-dar uzanan yoğun PMNL infiltrasyonu, üst dermişe doğru ilerlemeye

34

Page 102: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

İsmet ÖZKURT, Derviş YILMAZ, Nadir GÜNGÖR, Ömer GÜNHAN

başlamış genç bağ doku proliferasyonu görüimekte olup inflamasyon 3 - 4 değerlerinde bağ doku proliferasyonu ise hafif derecede idi.

Soft laser grubu : Bol PMNL infiltrasyonu, kanama, fibrin biri-kintileri ve nekroz alanları görülmektedir.

Mid laser grubu : Kas tabakası üzerinde apseleşmeye varan PMNL infiltrasyonundan zengin alanlar, üst dermîsde gittikçe azalan kollajen liflerde parçalanma ve aralanma görülmektedir.

Laser uygulanan bu iki grupta inflamasyon 3 - 4 değerinde, bağ dokuda proliferasyon 1 - 2 değerinde izlenmektedir.

t

RESİM 3 : 5. günde alınan biopsilerden histopatolojik görünüm.

7. Gün :

Kontrol grubu : Derin dermisde kas tabakaları üzerinde kollajen liflerde parçalanmalarla ortaya çıkmış aralanmalar, üst dermişe doğ-ru ilerleyen bağ doku proliferasyonu belirginleşmektedir, buna göre inflamasyonun 2 - 3 değerinde olduğunu söyleyebiliriz.

Soft laser grubu : Kas dokusu üzerinde ve alt kısımlarda infla-matuar hücre infiltrasyonu mononükleer hücre infiltrasyonu şeklinde devam etmekte, bunun yanısıra orta dermişe kadar ilerlemiş belirgin bağ dokusu proliferasyonu görülmekte.

85

Page 103: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

LASERİN ETKİSİ

Mid iaser grubu : Kas dokusu üzerinde ve alt kısımlarında rno-nonükleer infiltrasyon bunun yanında yer yer PMNL'ier içeren karra-geen grubuna göre hafif hücre infiltrasyonu görülüyor. İnflamasyon

- . ' .

RESİM 4 : 7. günde kontrol grubundan alınan biopsilerin histopatolojik görünümü.

RESİM 5 : 7. günde soft laser tatbik edilen gruptan alınan biopsüerin histopatolojik görünümü.

86

' WV^/is

Page 104: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

İsmet ÖZKURT, Derviş YILMAZ, Nadir GÜNGÖR, Ömer GÜNHAN

- t # -

'*

RESİM 6: 7. günde mid laser tatbik edilen gruptan alman bîopsilerin histopatolo-jik görünümü.

değeri burada 2 civarındadır. Ayrıca orta dermişe kadar ilerleyen bağ doku proliferasyonu şiddetli derecede yani 3'e yakın olarak izleniyor.

10. Gün :

Kontrol grubu : Deri epidermisi, keratin tabakası kıl folikülü ile birlikte kas tabakası altında iltihabi olayda orta derecede mononükieer hücrelerden zengin infiltrasyonu ile kanama alanını görmekteyiz.

Soft laser grubu : Yine kas tabakasının altında dermişin alt ve orta tabakalarına kadar uzanan hafif derecede iltihabi hücre infiltras-yonunun yanısıra orta dermişe kadar ilerlemiş belirgin bağ doku pro-liferasyonu gözleniyor.

Mid laser grubu : Kas tabakası altı ve üzerinde ikinci derecede olmak üzere pek az iitihabi hücre infiltrasyonu ve epidermisin alt kı-sımlarına kadar ilerleyen 3. derecede bağ dokusu proliferasyonu gö-rülmektedir.

Daha büyük büyütme ile proliferasyon gösteren bağ dokusu hüc-releri ve minimal düzeyde iltihabi hücreler görülmektedir.

87

Page 105: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

LASERİN ETKİSİ

RESİM 7: 10. günde kontrol grubundan alınan biopsilerin histopatoiojik görünümü.

'- 'V ■ i-,

. Ss» . ■ •■

■İ-.İ r-4.'' ■ V - * ■ * • :

RESİM 8: 10. günde soft laser tatbik esilen gruptan alınan biopsilerin histopatoio-jik görünümü.

88

Page 106: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

ismet ÖZKURT, Derviş YILMAZ, Nadir GÜNGÖR, Ömer GÜNHAN

V *.

V>"

RESİM 9: 10. günde mid laser tatbik edilen gruptan alınan biopsilerin histopato-lojik görünümü.

TARTIŞMA

Laserin klinik uygulamalarda çeşitli biyolojik yapılar üzerindeki etkileri bugün tam olarak sınırlandırılmamış ve halâ tartışılmakta-dır (2, 3, 7, 9). Bundan sonraki yıllarda da laser, gerek bu konularda, gerek bugün için bilinmeyen konularda bir çok araştırmaya kapıları-nı açık tutacaktır.

Artık tıp alanında adından bahsedilen pek çok sayıda laser tipleri mevcut olup, diş hekimliği alanında daha çok He-Ne ve infrared laser tipleri kullanım alanı bulmaktadır. Laserin değişik biyolojik sistemler üzerindeki çeşitli etkileri vardır. Bunlar analjezik, yara iyileşmesinin stimüle edilmesi, ısı, pigment absorbsiyonu ve immunosup-pression ile immunostimulan etkilerdir (3].

Çalışmamızda 5. güne kadar kontrol grubu ve laser uygulanan gruplar arasında histopatolojik açıdan belirgin bir farklılık saptana-mazken, 7. günden başlamak üzere bilhassa 10. günde laser uygula-nan gruplarda, özellikle mid laser grubunda daha belirgin yani, şiddetli derecede bir bağ dokusu proliferasyonu gözlenmekteydi. Kontrol grubuna oranla inflamasyon değeri 2 olarak belirlendi.

89

Page 107: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

LASERİN ETKİSİ

Mester, Spiry, Szende ve Tota iaserin yanık yaralarının iyileş-mesi üzerindeki pozitif etkilerini bildirmişlerdir (9).

Mester, yara iyileşmesinde laserin fibroblastik aktivite ve skar formasyonunu stmüle ettiğini açıklamıştır (7).

Yine Yücel, Delilbaşı ve Günhan, primer yara iyileşmesinde de-ğişik infrared laserlerin bağ dokusu proliferasyonunu artırdığını bil-dirmişlerdir (13).

Bizim bulgularımız ile yukardaki araştırmacıların sonuçları ara-sında benzerlik olduğu, görülmektedir. Laser uygulamasının bağ do-kusu proliferasyonunu aktive ettiğini belirtebiliriz. Ancak şiddetli skarlaşma ile iyileşme elde edilmesi istenen cerrahi uygulamaların sayısı sınırlıdır. Bu nedenle, laserin ağız cerrahisinde rutin uygula-malar için kullanılması tartışılabilir. Ancak skarlaşmanin istendiği an-giomatöz lezyonlarda bu mümkün olabilir.

Diğer iki gruba göre mid laser ile elde edilen inflamasyon az-lığı, teknik uygulamalara ve solüsyona bağlı olabileceği gibi direkt olarak mid laserin anti-inflamatuar etkisine bağlı da olabilir. Ancak inflamasyonun bu düşük derecesinin, laserin kullanılmasını haklı kı-lacak düzeyde olmadığını vurgulamak isteriz. Ayrıca 7. gün sonunda belirgin olarak çıkan anti-inflamatuar etkinin ve bağ dokusu prolife-rasyonun rutin pratikte bir yeri olmıyacağı kanısındayız.

Deneysel inflamasyonun yanısıra ve daha da önemli olarak ağız ve çevre dokularında ortaya çıkan odontojen ve non-odontojen en-feksiyonlara karşı laser etkinliğinin araştırılması daha somut sonuç-lar verecektir.

Ö Z E T

Uyarılmış salım ışımasıyla ışığın yükseltilmesi (Light Amplifica-tion by the Stimulated Emission of Radiation) olarak bilinen laser, 196O'lı yıllarda ortaya atılarak bugün bir çok alanda yaygın olarak kul-lanılmaktadır.

Çalışmamızda, güncel araştırma konularından birisini teşkil eden laserin yararlı sonuçlarına yol açan fizyolojik mekanizmanın infla-masyonlu dokuda ne denli etkin olduğunu araştırmayı amaçladık.

90

Page 108: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

ismet ÖZKURT, Derviş YILMAZ, Nadir GÜNGÖR, Ömer GÜNHAN

Bu nedenle 55 adet kobay alınarak sırt bölgelerindeki deri, kıs-mi olarak traşlanıp bu bölgelerine steril izotonik yüzde 2 Karrageen çözeltisi intradermal olarak enjekte edildi. Deney hayvanlarına laser uygulanmasına müteakip 1., 3., 5., 7, ve 10. günlerde öldürülerek inf-lamasyonlu dokulardan biopsiler alındı.

Biopsi parçaları histopatolojik olarak tetkik edilerek laserin skar oluşumunun dışında önemli bir etkisinin olmadığı gözlendi.

SUMMARY THE EFFECT OF THE LASER

ON THE INFLAMMATORY TISSUE

Laser which is known as a light amplification by the stimulated Emission of Radiation has been introduced in 1960 and has become widely used in many branches of medicine.

In our experiment we aimed to find out the effect of laser on the inflammatory tissue. For this purpose 55 gunieapigs were taken and to form the inflammation % 2 carrageenin solution was injected intra-dermally. After employing lazers at the 1., 3., 5., 7. and 10th days biop-sises were taken by sacrificing the gunieapigs.

According to the histopathological examination we found out that laser hasn't any significant effect on the inflammatory tissue but it proliferates the scar formation.

KAYNAKLAR

1 — Başerer, N. : Tıpta Laser Uygulaması, Medica, Tem.-Ağus. 1984, p. 13. 2 — Goldman, Lean : The State of the Art of Laser Medicine, The Ohio State Me-

dical Journal, Aug. 1982, 576-78. 3 — Goldman, J.A.: Laser Therapy of Rheumatoid Arthritis, Lasers in Surg. and

Med. 1,93-101, 1980. 4 — Gökdoğan, C. : Laser Nedir? Medica Ey-Ek. 1984, p. 39-40. 5 —• Klein, E. et al.: Interaction of Laser radiation with Biologic Systems, II. Ex-

perimental Tumors. Fed. Proc. 24, 113, Jan-Feb. 1965.

91

Page 109: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

LASERİN ETKİSİ

6 — Kuday, C.: Nöroşirurjide Nd-Yağ Laser Kullanım!, Medica Kas.-Ar., 1984, p, 15-17.

7 — Mester, E.: Clinical Results of Wound healing Stimulation with Laser and Experimental Studies of the Action Mechanism. Laser 75. Opto electronics Conference Proceedings. Eng. 1975.

8 — Mester, E.: Laser Stimulation of Wound Healing, Acta Chir. Aca. Scientiarum. Hung. 17(1), 49-55, 1976.

9 — Mester, E.: Spiry, T., Szende, B., Tota, J. : Effect of Laser Rays on Wound Healing., The Ame. J. Surg., 122, p. 532, 1971.

10 —■ Miranda, R.: La Biostimolazione Laser in Medicina, Space Electronics Eng. Modena 1981.

11 — Postlethwait, R.W., Villgon, D.A, : Human Tissue Reaction to Sutures, Ann. Surg. 181 (2), 144-150, 1975.

12 — Yavuz, G.E. : Deneysel Olarak Oluşturulan İltihap Modelleri Üzerinde Lizozo- mal Aktivitenin İncelenmesi ve Bu Yolla Antiinflamatuar bir Ajanlar Vit. E' nin Etkinliklerinin Karşılaştırılması, Doktora Tezi, Ankara, 1985.

13 — Yücel, E., Delilbaşı, E., Günhan, Ö. : Laserin Primer Yara İyileşmesi Üzerine Etkisinin Histopatolojik Olarak İncelenmesi, 1. İslâm Mil. Diş Hek. Haft. 17-23 Kasım, İstanbul 1985.

14 — Walter, J.B., Hamilton, M.C., Israel, M.S.: Principles of Pathology for Den- tal Students. 4th ed. Churchill Livingstone, N.Y. 1981.

92

Page 110: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt IV, Sayı 2, Sayfa 93-104, 1987

KRON - KÖPRÜ PROTEZLERİNDE KULLANILAN AKRİLİK REZİNLERDE RENK STABİLİZASYONU

Yavuz BURGAZ* Bülent BEK* Hisatn DEMİRKÖPRÜLÜ"

Kron-köprü protezlerinde estetik, çoğu zaman fonksiyonun bile önü-ne geçebilen son derece önemli bir faktördür. Metal destekli akrilik restorasyonlarda estetik büyük oranda veneer materyali ile sağlan-maktadır. Anatomik şeklin komşu tabii dişlere benzemesi yanında, estetik için en etkili faktör renk uyumudur. Son zamanlarda bilim ve teknikteki ilerlemelere bağlı olarak akrilik rezinlerdeki gelişmeler, renk uyumu konusunda yeterli sonuçların elde edilmesini sağlamıştır. Buna rağmen bu tür materyallerde en önemli problem renk değişi-midir (2, 6,7,11).

Akriliklerde renk değişiminin en önemli nedenleri arasında ak-rilik hamurunun hazırlanmasında ve polimerizasyon işleminde mey-dana gelen hatalar ve akrilik rezinlerde görülen su emme özelliği en önemlileridir (6,10). Akrilik hamurunun hazırlanmasında, likit, toz oranındaki hatalar, polimerizasyon için gerekli olan basınç, ısı ve sü-renin uygun olmaması akrilik kitlesinde poroziteye neden olmakta, buna bağlı olarak da oluşan tutucu yapı ağızdaki boyayıcı maddeleri tutarak renk değişimine neden olmaktadır. Ayrıca akrilik polisajının yeterli olmaması da boyaların tutulmasına yol açmaktadır (1, 2, 7).

Renk değişiminde en önemli faktör akriliklerin su emme özelliği-dir. Su emme olayı nonkristalin olan yapılarda yüksek internal enerji nedeniyle moleküller arasında diffüzyon meydana gelmesi sonucun-da oluşur. Bu olay sırasında boyalı maddeler de tutularak renk deği-şimi meydana gelmektedir (2, 5, 6). Isı, nem, ultraviole ışınına maruzi-yet, tükrüğün özelliği gibi faktörlerde renk değişimi üzerinde etkili olmaktadır (11).

( *) Yard. Doç. Dr., G.Ü. Dişhekimliği Fak. Protetik Diş Ted. Anabilim Dalı. (**) Araş. Gör., G.Ü. Dişhekimliği Fak. Protetik Diş Ted. Anabilim Dalı.

93

Page 111: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

AKRİLİK RESİNLERDE RENK STABİLİZASYONU

Akriiik rezinierde renk stabiiizasyonu konusunda çeşitii araştır-malar yapılmışsa da bunlar genellikle restoratif materyallerle ilgili-dir (1, 2,3, 7, 8,11). Kron-köprü işlemlerinde ve özellikle ülkemizde kullanılan akriliklerin renk değişimleri ile ilgili literatür bilgisinin ek-sikliği dikkat çekicidir. Bu nedenlerle araştırmamızda, ülkemizde kul-lanılan 4 tür kron-köprü akrilik rezinlerinde zamana bağlı olarak görü-len renk değişimini incelemeyi amaçladık.

MATERYAL VE METOD

Araştırma ülkemizde rutin kron-köprü pratiğinde kullanılan dört tür akrilik rezin üzerinde yürütülmüştür. Bunlar :

1. SR-İvocron- PE (İvoclar)

2. Biodent K + B plus (De trey)

3. Stellon C (Amalgamated Dental Trade Dis. Ltd.)

4. Major Exactone (Major Dental End.)

A. Test Örneklerinin Hazırlanması :

Test örnekleri araştırmada renk değişimlerini ayırmada kullanılan Refraktometre (CG-166 Photo Electric Refractometer Canadian Re-search Ens.) aygıtının okuyucu parçasına uyacak şekilde 2.5 mm ça-pında ve rutin klinik çalışmalarda kullanılan maksimum 1.5 mm kalın-lıkta disk şeklinde hazırlandı. Bu amaçla yukarıda adı geçen akrilik rezinler belirtilen ölçülerde hazırlanan silikon kalıplarda ilgili firma-ların direktifleri doğrultusunda hazırlandı ve basınçlı polimerizasyon kazanında (İvomat İvoclar) polimerize edildi. Böylece her bir mater-yalden onar adet olmak üzere toplam 40 adet test örneği hazırlan-dı (Resim 1). Örnekler gerekli tesviye ve polisaj işlemine tabi tutu-larak saf su içerisinde saklandı.

B. Boyama Solüsyonunun Hazırlanması :

Literatür bilgileri doğrultusunda ağız içinde en etkili boyayıcı materyallerin çay ve kahve olması nedeniyle, boyama solüsyonu ola-rak çay-kahve solüsyonu hazırlandı (1, 7). Bu amaçla 100 mg kahve ve 4 poşet çay 1000 mi saf suda karıştırıldı (7). Solüsyon 37°C lik etüv-

94

Page 112: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Yavuz BURGAZ, Bülent BEK, Hişam DEMİRKÖPRÜLÜ

de muhafaza edildi. Test örnekleri yüzeylerinde birikinti oluşumunu engellemek amacı ile ince iplerle bağlanarak birbirine temas etme-yecek şekilde solüsyona daldırıldı.

95

RESİM 1. Test örnekleri.

RESİM 2. Refraktometre aygıtı.

Page 113: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

AKRİLİK BESİNLEBDE RENK STABİLİZASYONU

C. Renk Değişimlerinin ölçülmesi : Literatür bilgileri doğrultusunda, renk değişimlerinin ölçülmesin-

de visuel ve aletsel metodlar kullanılmaktadır (4). Kişi algılama fak-törünü ortadan kaldırmak amacıyla araştırmamızda aletsel ölçüm me-todu ve bu amaçlada MTA Enstitüsü'nde CG -166 Poto Electric Refrac-tometer aygıtı kullanıldı. Bu test aygıtı, bir objenin yüzeyinden yan-sıyan ışık miktarını ölçmektedir. Işık demetleri objeye yöneltilmekte ve yansıyan ışın miktarı 0 dan 100'e kadar sayısal değerlere çevril-mektedir. Ölçüm işlemine başlamadan önce reflectance derecesi 73.3 olarak bilinen bir referans plaka kullanarak alet kalibre edildi.

Test örnekleri boyama solüsyonuna daldırılmadan önce, yukarı-da adı geçen alette ölçümleri yapılarak değerler tespit edildi. Daha sonra 1., 2., 3. ve 4. haftalık sürelerin sonucunda ölçümler yapıldı. Öl-çüm işlemine tabi tutulacak örnekler öncelikle boyama solüsyonun-dan çıkartıldı, fırçalanarak yıkandı. Daha sonra kurutularak alete uy-gulandı.

Elde edilen sonuçlar eşleştirilmiş t testi ve Duncan testi ile is-tatistiksel olarak değerlendirildi.

Su Emme Testi :

Araştırmada kullanılan tüm test örnekleri, renk değişimi tayinin-den sonra A.D.A. Specification No : 12'ye göre su emme testine tabi tutuldu (9). Bu amaçla araştırma sonucunda, kullanılan plakalar has-sas terazide tartıldı. Daha sonra 24 saat 37°C'lik etüvde desikatör için-de kurutuldu. Tekrar hassas terazide (Bosch) tartılarak elde edilen değerler su emme formülüne uygulanarak su emme değerleri tespit edildi.

Kurutma işle- Suda bekletilen mine tabi tutulan

test örneği ağır. (mg) — test örneği ağır. (mg) Su Emme mg/cm2 = ---------------------------------------------------------------

Test örneği yüzey alanı (cm2)

BULGULAR

Tablo 1., 2., 3. ve 4. de araştırma bulguları toplu olarak görülmek-tedir. Tablo 1,'de İvoclar firmasının SR-İvocron-PE, Tablo 2.'de, De trey

96

Page 114: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Yavuz BURGAZ, Bülent BEK, Hişam DEMİRKÖPRÜLÜ

firmasının Biodent K+B plus, Tablo 3.'de A.D. firmasının Stellon C ve Tablo 4.'de Major firmasının Major Exactone akriliklerinin, 4 haf-talık test sonuçları verilmiştir. Elde edilen sonuçlar, 4. hafta sonu-cundaki renk değişimleri esas alınarak, gruplar içindeki farklar eşleş-tirilmiş t testi, gruplar arasındaki farklar Duncan testi ile istatistik-sel olarak değerlendirilmiştir (Tablo 5).

T A B L O — 1 SR — IVOCRON

PE (ARAŞTIRMA BULGULARI)

Test Örnek

No.

Başlangıç 1. Hafta 2. Hafta 3. Hafta 4. Hafta

1 38.0 37.4 38.6 38.6 39.6

2 37.2 38.0 38.7 38.7 39.7

3 37.9 37.3 38.4 38.1 38.6

4 44.3 43.9 45.8 45.7 45.7

5 38.0 36.8 37.9 38.0 38.2

6 38.5 39.0 40.4 39.8 40.0

7 36.7 37.3 38.8 38.4 38.5

8 37.1 37.5 39.0 39.0 39.0

9 37.0 37.5 38.1 37.8 38.3

10 39.5 39.0 40.5 40.0 40.1

97

Page 115: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

AKRİLİK BESİNLERDE RENK STABİLİZASYONU

Tablo l.'de de görüldüğü gibi SR-İvocron PE de zamana bağh ola-rak renk değişimi meydana gelmektedir. Bu fark 4. hafta sonunda is-tatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Tablo 2.'de sonuçları görülen Biodent K+B plus için dört haftalık süre içinde oluşan farklar ise is-tatistiksel olarak anlamlı değildir. Araştırmada 3. grubu teşkil eden Stellen C için elde edilen sonuçlar İvocrona benzer niteliktedir. Bu

T A B L O — 2 BİODENT K+B

PLUS (ARAŞTİRMA BULGULARİ)

Test Örnek

No.

Başlangıç 1. Hafta 2. Hafta 3. Hafta 4. Hafta

1 38.1 39.5 36.7 35.7 37.9

2 39.0 39.7 37.1 36.5 38.1

3 39.2 40.3 37.0 36.3 38.9

4 39.1 40.4 37.8 37.1 39.9

5 39.6 40.5 38.5 37.2 40

6 39.2 39.8 37.8 36.1 39.4

7 38.8 40.0 37.9 36.0 39.0

8 40.3 41.1 39.3 37.5 40.1

9 38.6 39.4 36.6 35.4 38.4

10 38.5 39.0 36.9 35.6 38.4

98

Page 116: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Yavuz BUBGAZ, Bülent BEK, Hişam DEMİRKÖPRÜLÜ

grup için 4. hafta sonunda oluşan farklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Son olarak Major Exactone da, ise, 4. hafta sonucunda oluşan renk farkı biodente benzer şekilde istatistiksel olarak önemli bulunmamıştır.

Araştırma gruplarında 4. hafta sonucunda oluşan renk farkları varyans analizi ile mukayese edilmiş ve Duncan testi ile değerlendi-rilmiştir. Buna göre sadece 1. grup (İvocron) ile 2. grup (Biodent K+B plus) arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0.05). Di-ğer gruplar arasında fark saptanamamıştır (p>0.05).

TAB LO — 3 STELLON C

(ARAŞTIRMA BULGULARI)

Test Örnek

No.

Başlangıç 1. Hafta 2. Hafta 3. Hafta 4, Hafta

1 47.5 48.2 48.5 48.0 49.0

2 48.5 49.2 48.9 48.2 48.2

3 47.6 48.0 48.1 47.1 48.0

4 47.0 47.4 47.8 47.2 48.8

5 46.9 46.7 46.9 46.8 47.6

6 46.9 47.4 47.3 46.6 48.0

7 44.9 45.6 45.7 44.6 45.9

8 47.4 48.1 48.6 46.8 48.6

9 45.3 44.7 45.0 43.7 45.4

10 45.1 45.8 45.8 44.7 46.4

99

Page 117: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

AKRİLİK BESİNLERDE RENK STABİLİZASYONU

Literatür bulgularına göre renk değişiminde en etkili faktör poli-merizasyon işlemlerindeki hatalar yanında akriliklerin su emme özel-liğidir (1, 4, 6, 7). Araştırmada polimerizasyon işlemlerinde yapımcı firmaların direktifleri çok dikkatli olarak takip edildiği için, su emme özelliği ile renk değişimi arasında bir bağlantı kurmak amacı ile kul-lanılan test örnekleri araştırma sonucunda su emme testine tabi tu-tuldu (Tablo 6). Sonuçlar tabloda görüldüğü gibi ivocron için 0.86 mg/ cm2, biodent için 1.05 mg/cm2, Stellon için 0.89 mg/cm2 ve major için 0.99 mg/cm2 dir.

T A B L O — 4 MAJOR

EXACTONE (ARAŞTİRMA BULGULARI)

Test Örnek

No.

Başlangıç 1. Hafta 2. Hafta 3. Hafta 4. Hafta

1 52.3 50.8 49.8 50.0 52.5

2 52.6 48.0 47.3 46.6 48.7

3 50.6 49.3 48.0 48.3 50.6

4 47.8 46.6 45.6 46.0 48.7

5 50.4 48.8 48.3 47.9 50.4

6 51.9 49.6 49.1 49.5 52.2

7 52.1 49.3 49.5 49.3 52.5

8 50.5 48.6 47.6 48.4 50.9

9 52.6 50.4 49.1 49.5 53.2

10 50.9 47.8 48.2 47.5 49.1

100

Page 118: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Yavuz BURGAZ, Bülent BEK, Hişam DEMİRKÖPRÜLÜ

T A B L O - 5 EŞLEŞTİRİLMİŞ t TESTİ

MATERYAL Başlangıç Renk De-ğerleri Ort.

IV. Hafta Sonunda Ortalama Değişim.

Ortalama Fark

SR-İvocron PE

Biodent K+B Plus

Stellon C Major

Exactone

38.42

39,04

46.71

51.17

39.77

39.01

47.59

50.88

1.35

0.03

0.88

0.29

6.231

0.206

4.263

0.827

p< 0.001

p > 0.05

p< 0.001

p>0.05

TA B L O — 6 SU EMME TESTİ BULGULARI

Test Örnek No.

SR. İvocron PE

Biodent K+B Plus Stellon C

Major Exactone

1 0.95 1.06 1.03 0.98

2 0.66 1.03 0.91 1.13

3 0.87 1.05 0.94 1.05

4 0.93 1.10 0.95 0.95

5 0.98 1.05 0.87 0.87

6 1.01 1.04 0.95 1.00

7 0.84 1.05 0.87 0.99

8 0.88 1.07 0.85 0.91

9 0.85 1.05 1.04 1.03

10 0.95 1.03 0.84 1.05

Ortalama 0.86 mg/cm2 1.05 mg/cm2 0.89 mg/cm2 0.99 mg/cm2

101

Page 119: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

AKRİLIK RESİNLERDE RENK STABİLİZASYONU

TARTIŞMA

Tüm araştırma bulguları karşılaştırıldığında, boyama solüsyonu içerisinde bekletilen tüm akrilik plakalarında zamana bağlı olarak renk değişimi meydana gelmekte olup, renk değişimleri kullanılan akrilik-lerin yapımcı firmalarına göre farklılıklar göstermektedir. Literatür bulguları, renk değişiminde etkili olan faktörleri; akrilik hamurunun hazırlanmasında, likit toz oranındaki hatalar, hatalı polimerizasyon iş-lemi, yetersiz polisaj ve akriliklerin absorbsiyon özelliği olarak gös-termektedir (1, 4, 6, 7). Araştırmamızda, akriliğin hazırlanması ve po-limerizasyon işleminde mümkün olduğu kadar prospektüs şartlarına uyarak bu faktörleri ortadan kaldırmağa çalıştık. Ayrıca tüm test ör-nekleri yeterli polisaj işlemine tabi tutularak yüzey özelliğinin neden olacağı renk değişimini elimine ettik. Bu durumda geriye etkili fak-tör olarak akriliklerin su emme özelliği kalmaktadır. Bu konuda bir ilişki bulmak amacıyla, kullanılan tüm test örneklerinde su emme testi uygulandı (2). Bu testin sonuçları renk değişimi ile kıyaslandı-ğında, tamamen ters bir ilişki tespit edildi. Buna göre, renk değişimi-nin en düşük seviyede bulunduğu Biodentte en yüksek su emme de-ğerleri tespit ettik. Bunun yanında en fazla renk değişiminin tespit edildiği İvocronda ise en düşük seviyede su emme değeri gözledik. Bu nedenlede renk değişimi ile su emme arasında ters orantılı bir ilişki görülmektedir. Bu konuda literatürde bu bağıntıyı açıklayıcı bir çalışma mevcut olmadığı için, bu bağıntı araştırmaya açık olarak kal-maktadır. Bunun yanında Philips renk değişiminde çapraz bağların et-kili olduğunu belirtmektedir (6). Bu yaklaşımla yeni geliştirilen akri-liklerde, çapraz bağlanma özelliklerinde gelişmelerin bulunması, Bio-dent K+B plus akriliğinde ki bulguları açıklamada yardımcı olabilir.

Akrilik rezinlerde renk değişimi ile ilgili olarak literatürde ben-zer çalışmalar mevcut ise de bizim kullandığımız akrilik rezinlerle il-gili değildir (1, 2, 3,4, 8, 11). Bu çalışmalar daha ziyade restoratif ma-teryallerle yapılmıştır. Bu çalışmalarda genellikle renk değiştirici ajan olarak ultraviyole ışını kullanılmıştır (3, 8,11). Bunun yanında ba-zı araştırmacılar da boyayıcı ajan olarak, çay, kahve, üzüm suyu ve kolalı içecekleri kullanmışlardır (1, 2, 7). Araştırmamızda günlük haya-tımızda vazgeçilmez bir yer bulmuş olan bu tür maddelerden çay- kah-ve solüsyonu kullanıldı. Elde ettiğimiz sonuçlar benzer çalışmalarla aynı paraleldedir (1,2,3,4,7,8,11).

102

Page 120: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Yavuz BURGAZ, Bülent BEK, Hişam DEMİRKÖPRÜLÜ

Araştırmada renk değişimini aietsei analiz metodu iie saptandı. Bu konuda literatürde, aletsel analiz metodları yanında vizüel algılama metodlarıda kullanılmıştır (1, 2, 3,4, 8). Bazı araştırmacılar vizüel me-todu yeterli görmekteysede, biz kişi faktörünü ortadan kaldırmak ama-cıyla değerlendirmeyi refraktometre aygıtında yaptık.

SONUÇLAR

1. Kron-köprü çalışmalarında kullanılan akrilik rezinlerin tümün de boyayıcı bir solüsyon içerisinde zamana bağlı olarak renk değişimi meydana gelmektedir.

2. Araştırmada kullanılan dört tür akrilik rezin arasında en az renk değişimi Biodent K+B plus akriliğinde gözlenmiştir. Daha son ra Major Exactone, SR-İvocron-PE ve Stellon C akrilik rezinleri bunu takip etmektedir.

3. Sabit protezlerde estetik veneer materyali olarak kullanılan akrilik rezin seçiminde son zamanlarda geliştirilmiş olan türlerin se çimi ve bu tür akrilik rezinlerde de polimerizasyon ve polisaj işlem lerine son derece dikkat etmeli ve yapımcı firmaların direktiflerine kesinlikle uyulmalıdır.

ÖZET

Araştırmada ülkemizde rutin pratikte kullanılan dört tür kron-köp-rü akrilik rezinin bir boyama solüsyonu içerisinde zamana bağlı olarak gösterdiği renk değişimi ve renk değişiminde en etkili faktör olarak bilinen su emme özelliğinin renk değişimi ile ilişkisini araştırdık. So-nuç olarak, tüm akrilik rezin türlerinde renk değişimi tespit edilirken, su emme özelliği ile renk değişimi arasında ters bir orantı gözlenmiş-tir.

SUMMARY COLOR STABILITY OF

CROWN AND BRIDGE ACRYLIC RESINS

Color stabiliy is an important factor in the fixed prosthesis There-fore, acrylic resins which are used in construction of the crown and

103

Page 121: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

AKRİLİK RESİNLERDE RENK STABİLİZASYONU

bridge prostheses must not be affected from staining foods and ma-terials. In this article color stability of acrylic resins which are con-ventionally used in this county was investigated. In order to test co-lor stability, total 40 test samples were fabricated from four different acrylic resins for crown and bridge work. Each sample was 2.5 mm in diameter and 1.5 mm in thickness. All the test samples were sto-red in tea-coffee staining solution at constant temparature of 37°C. Experimental recordings are taken at 7, 14,30 days intervals by using refractometer. All materials tested indicated color difference where the most favorable materials was biodent K + B plus among them. In addition there was no relation between water absorbtion and color stability.

KAYNAKLAR

1 — Chan, K.C., Fuller, J.L., Hormati, A.A.: The Ability of Foods to Stain Two Composite Resins, J. Prosthet. Dent., 43(5): 542, 1980.

2 — Crispin, B.J., Caputo, A.A.: Color Stability of Temporary Restorative Mate- rials, J. Prosthet. Dent., 42(1) : 27, 1979.

3 — Denison, J.B., Powers, J.M., Koran, A.: Color of Dental Restorative Resins, J. Dent. Res., 57(4) : 557, 1978.

4 — Grajower, R., Revah, A., Sorin, S.: Reflectance Spectra of Natural and Acry- lic Resin Teeth, J. Prosthet. Dent, 36(5) : 571, 1976.

5 — Pamir, A.D., Ulusoy, M. : Akriliklerin Su Emmesi, A.Ü. Diş Hek. Fak. Der., 3(1) : 29, 1976.

6 — Philips, R.W.: Skinner's Science of Dental Materials, 8. Ed., W.B. Saunders Co., Philadelphia, London, Toronto, Mexico City, Rio de Jenerio, Sydney, Tokyo, 1982.

7 — Pipko, J.D., El-Sadeek, M.: Ön Invitro Investigation of Abrasion and Staining of Dental Resins, J. Dent. Res., 5 : 689, 1972.

8 — Powers, J.M., Denison, J.B., Koran, A. : Color Stability of Restorative Resins Under Accelareted Aging, J. Dent. Res., 57(11-12) : 964, 1978.

9 —■ Reports of Councils and Breaus : Reveised American Dental Association Specification No : 12 for Denture Base Polymers, J.A.D.A., 90 : 451, 1975.

10 — Tylman, S.D., Malone, W.F.P.: Tylman's Theory and Practice of Fixed Pros- thodontics, 7. Ed., The C.V. Mosby Co., St. Louis, 1978.

11 — Wiohl, J.: Color Stability of Dental Resins, Quint. Int., 11 (3) : 71, 1980.

104

Page 122: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt IV, Sayı 2, Sayfa 105-116, 1987

TEMPOROMANDİBULAR EKLEM HASTALIKLARI İLE TEMPOROMANDİBULAR EKLEM SESLERİNİN KARŞILAŞTIRMALI

OLARAK İNCELENMESİ

Melahat ÖĞÜTCEN* Mustafa TÜRKER** Hayrettin KÖYMEN*"

GİRİŞ

Temporomandibular eklem sorunları son on yıl içerisinde gide-rek önem kazanan ve yeni teşhis yöntemlerini de beraberinde getiren bir konu haline gelmiştir. Bunun nedeni erişkinlerde bu sorunlara % 28-86 oranında rastlanmasıdır (1).

Son zamanlarda yapılan epidemiolojik çalışmalar ağrılı veya ağ-rısız temporomandibular eklem seslerinin yaygın olduğunu, bu hasta-ların % 28 - 65'inde bu semptomların görüldüğünü göstermiştir (2).

Temporomandibular eklem sorunlarının teşhisinde invaziv ve non -invaziv yöntemler kullanılır. İnvaziv yöntemler temporomandibular ek-leme doğrudan müdahaleyi gerektirir. Bu yöntemler artrografi, artro-tomografi, artroskopi ve cerrahi yaklaşımlardır. Bu işlemler belli bir altyapı ile birlikte çok iyi bir maniplasyon tekniği gerektirir ve işlem sonrası bazı komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Non-invaziv teşhis yön-temleri ise tomografi, kompüterize tomografi, manyetik rezonansla görüntüleme ve diğer klasik radyolojik yöntemlerdir. Ayrıca teşhiste temporomandibular eklem ses kayıtlarından da yararlanmak amacıyla bazı araştırmalar yapılmıştır (2, 3, 4, 5, 6, 7, 8).

Araştırmamızda, doku morfoloji ve fonksiyonundaki karakteristik değişmelerin eklem fonksiyonu sırasında ayırdedilebilir ses örnekleri meydana getirebileceği gözönünde bulundurularak temporomandibu-

( * ) G.Ü. Dişhek. Fak. Ağız, Diş, Çene Hast. Cerr. Anabil. Dalı, Dr. Dt. ( ** ) G.Ü. Dişhek. Fak. Ağız, Diş, Çene Hast. Cerr. Anabil. Dalı, Prof. Dr. (***) O.D.T.Ü. Elektrik Mühendisliği Böl., Doç. Dr.

105

Page 123: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TME EKLEM HASTALIKLARI VE SESLERİ

iar ekiem sesleri fonografi yöntemiyle incelenmiştir. Bu çalışmanın amacı :

1. Klinik muayenede kullanılan palpasyon ve oskültasyon yön temleri ile izlenen temporomandibuiar eklem seslerini muayene eden hekim için sübjektif olması ve nicel ve nitel olarak değerlndirileme- mesi sorununa çözüm getirmek,

2. Çağdaş invaziv ve non-invaziv teşhis yöntemlerinin belirli bir alt yapı gerektirmesi nedeniyle eldeki olanakları en iyi şekilde değer lendirmek,

3. Fonografi yöntemi ile hassas ses kayıtları elde etmektir.

MATERYAL VE METOD

Klinik ve radyolojik değerlendirmeleri yapılan 50 hasta ve 12 nor-mal temporomandibuiar eklemli bireyin mandibuia hareketleri sırasm-d,a elde edilen ses kayıtları fonografi yöntemi ile elde edildi. Hasta-ların yaşlan 15-41 arasında değişmekte idi. Hastaların 30'u bayan, 20'si erkekti. Klinik değerlendirme hazırlanan anamnez ve muayene formları ile standard transkranial lateral oblik radyografi ile yapıldı. Araştırmamızın klinik değerlendirme bölümü G.Ü. Dişhekimliği Fa-kültesi Ağız, Diş, Çene Hastalıkları ve Cerrahisi Kliniğinde, fonografi yöntemiyle ses kayıt bölümü ise Türkiye Yüksek İhtisas Hastahanesi Tıbbi Aygıt Bakım Onarım Merkezinde gerçekleştirildi. Bu amaçla Electronics for Medicine, Honeywell Inc. firmasının VR16, Model V2207 Phonocardiograph/DC Amplifier Plug-In aygıtı kullanıldı. Sağ ve sol temporomandibuiar eklem sesleri iki kanaldan fonografi aygıtının anfisinden geçirildi (Şekil 1). Ses-kayıt işlemi 50-500 Hz frekans ala-nında gerçekleştirildi. Teyp sinyal girişi x2.5, teyp hızı 38 cm/sn ola-rak ayarlandı. Fonografik kayıt için sağ ve sol temporomandibuiar ek-leme en yakın konumda yerleştirilen 2 fono mikrofonu kullanıldı. Kay-dedici kâğıt hızı 50 mm/sn olarak ayarlandı. Kayıt sırasında her 2 mik-rofonun kazançları eşit seviyeye getirildi. Çene hareketleri sırasında alt ve üst dişlerin tüberkül çarpışmalarını önlemek için fizyolojik is-tirahat konumu hareketlerin başlangıç ve bitiş konumu olarak alındı. Fonogramda izlenen yatay çizgi zaman eksenini, düşey çizgiler ise se-

106

Page 124: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Melahat ÖĞÜTCEN, Mustafa TÜRKER, Hayrettin KÖYMEN

sin genliğini gösterir. Kaim çizgiler arası i sn, ince çizgiler arası .04 sn'dir.

BULGULAR

Temporomandibular eklem sorunlu hastaların teşhis yönünden klinik değerlendirme sonuçları Tablo I'de gösterilmiştir. Hasta sayısı yönünden kadın/erkek oranı 3/2 bulunmuştur. Yaş ortalaması 28.4 bu-lunmuştur. Fonografi yöntemiyle elde ettiğimiz ses-kayıt bulguları şöy-ledir :

1. Mandibular hareketler sırasında elde edilen ses-kayıt örnek lerinde bu seslerin tutarlılık gösterdiği izlendi.

2. Klinik ve radyolojik muayene ile belirlenen normal temporo mandibular eklemlerde, oskültasyonda hışırtı şeklinde hissedilen ses ler fonogramında az sayıda düşük genlik ve frekaslı ses örnekleri ol muştur (Şekil 2, 3, 4). Bazı normal temporomandibular eklem ses ka yıtlarında ise tamamen sessiz fonogramlar elde edilmiştir.

T A B L O — I

Hasta Sayısı

Redüksiyonlu anterior disk deplasmanı 28

Redüksiyonlu anterior disk deplasmanı +

Arasıra kilitlenme 8

Akut redüksiyonsuz anterior disk deplasmanı (Kilitlenme) 1

Kronik redüksiyonsuz anterior disk deplasmanı 3

Osteodejeneratif artrit 2

Fibrozis 1

Subluksasyon 6

Habitüel luksasyon 1

T O P L A M

50

107

Page 125: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TME EKLEM HASTALIKLARI VE SESLERİ

3. Redüksiyonlu anterior disk deplasmanmda açma hareketinde yüksek genlikli ve salınım sayısı yüksek, kısa süreli darbe sinyali gö rülmüştür (Şekil 5).

4. Osteodejeneratif artritte birbiri ardisıra gelen düşük ve yük sek genlikli ve daha uzun süren çok sayıda titreşim görüldü (Şekil 6).

5. Fibroziste düşük ve yüksek genlikli, oldukça kısa süren çok sayıda ses sinyali belirlendi (Şekil 7).

6. Subluksasyonda genliği fazla yüksek olmayan kısa süreli ve az sayıda salınım gözlendi (Şekil 8).

7. Habitüel luksasyonda yüksek genlikli, subluksasyona göre daha fazla sayıda ve daha uzun süreli salınımlar izlendi (Şekil 9).

FONOGRAF! İLE KAYIT YÖNTEMİ VERİ TOPLAMA SİSTEMİ

Elektrik sinyali Sinyal giriş i _. FONO ANFİSİ

V 2207 —• Amp.

• F i l t e r

108

J.

Page 126: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Melahat ÖĞÜTCEN, Mustafa TÜRKER, Hayrettin KÖYMEN

SAG THE

Mı ■ I I !

TMK

AÇMA Nl;l<h!;| KAPAMA Siim.Ct

iili NORMAL TEMPOROMANDİBIJLAR EKLEM HAREKETLİ'. R EN İN FONOGRAM1 i

ŞEKİL 2.

TTTTT soı. TME

KF.THUZYON

i! ....l l ! l I'ROTRUZYON

I NOHMAI, TF.MPOROMAN n [.BULAR EKLEM HAREKETLERİNİN F0N0GRAH1

ŞEKİL 3. 109

Page 127: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TME EKLEM HASTALIKLARI VE SESLERİ

ı ; İ

SAĞ

I i

I 1

S O L T M E ! |

I SAĞA LATERAL HARE ICE T SOLA LATERAL HARFKET

NORMAL TEMPOROMANDİBULAR EKLEM HA RE KETLERİN İN FONOGKAMI

ŞEKlL 4,

,ı ' ! ! '1111 1 1 1 i 1 M M! SA<; ve SOL THE ItKDÜKSİ YONLU I . ' ANTEllJOR DİSK DEPLASMANI 1 ' ' İ " ' ! * ! SOL İVF, ' '

1 ' i S A' THK i i İ i ,ı ı ' ) ' ' ' ' 1 I

i 1 İ ;

i T "T İMİ™ ' f

i KAPAMA SİilîlîCİ AÇMA SUlUÎCİ

ŞEKİL 5. 110

Page 128: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Melahat ÖĞÜTCEN, Mustafa TÜRKER, Hayrettin KÖYMEN

İL—. SAĞ

TMI

■(H t <—tr

)STE

0- —fr

DEJIONKRATİF ARTHİT

AÇI» A S URE l-

f-

ı i 1 i ! 9

OLTUB |

Lul 1 JtL hN<-

r

V • KAPAMA 1

\" S JRBCİ 1

ŞEKİL 6.

i I ! !

iü. ÜSAĞ rm

: I

li! TtBROZtS'Lİ IEMPOROMANDİBULAR EKLEM ıııjıin i i

SOL TME ! !

AÇMA SÜRECİ !|KAPAMA SÜRECİ j

ŞEKİL 7. 111

Page 129: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TME EKLEM HASTALIKLARI VE SESLERİ

M i ' M : ; i ' ■ : M 1 ' ' iAÇMA SÜRECİ i 1

i i i >\ ! 1 i i ! i : i i M i M

j ■ KAPAMA P IIIF. Cİ ' | [

i l L i ! | J ™ - ■ ■ > * • ■ i Aj ] ' i ' ' i ' ^ 1 i l 11 II ^î İ II r ^ıi

il İ l i 1 i ' ı ■

i! ! İ i II 1 i

SUm.UHSAHVOM.l ' IT .M l 'oK ' 1 MAN

1 1 " ■! AH ■. \ ,!■■ M I

il SDL I'MV- : i i , . . ' i l , , , 4 l . . , . , , , , ,

i

it 1 I1 f i j j l 1 T ^ ıŞEKİL 8.

HADLTİJEL LÜKSASVONLU Ü İ illii1 ' i l ■ i!

Page 130: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

! j i ! ı i | 1ı : i 1

112 ŞEKİL 9.

Page 131: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Melahat ÖĞÜTCEN, Mustafa TÜBKER, Hayrettin KÖYMEN

TARTİŞMA

Oulette (8), sonografi yöntemiyle ağzı açma ve kapama hareket-lerinde temporomandibular eklem ses kayıtlarının patolojik durumları gösterebileceğini bildirdi. Bizim araştırmamızda elde ettiğimiz foriog-rafik ses kayıtlarında genel olarak hasta ve normal temporomandibular eklemleri ayırdetmek mümkün olmuştur. Ancak, redüksiyonsuz anterior disk deplasmanlı temporomandibular eklemde mandibular hareketler sırasında ses oluşmamasının da bir teşhis kriteri olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır. Ireland (9), temporomandibular eklem sesleri ile kilitlenme arasında birbirini izleyen bir ilişki olduğuna, eklem sesleri oluştuğunda kilitlenme olmadığına ve bunun tersine kilitlenen bir temporomandibular eklemde hareket sırasında ses oluşmadığına dik-kat çekmiştir. F,arrar(10), Katzberg ve ark. (11), ve Rohlin ve ark. (6) da bu bulguyu doğrulamışlardır. Biz de redüksiyonsuz anterior disk deplasmanlı hastalarımızın anamnez ve klinik muayeneleri sonucu ay-nı bulguları elde ettik.

Redüksiyonlu anterior disk deplasmanlarında yüksek genlikti aç-ma sesini genellikle düşük genlikli, zayıf bir kapama sesinin izlediği-ni gördük. 12 vakada kapma sesi belirsiz bulundu. Isberg-Holm (2), aç-ma hareketinde oluşan sesin kondil ve artiküler eminens arasındaki uzaklığın artmasıyla bağlantılı olduğunu göstermiştir. Sesten önce kondil hareketi genellikle yavaştır ve sesle birlikte kondil hareketi hızlanır. Farrar(10), Isberg-Holm ve Westesson (3), Katzberg ve ark. (11) açma hareketinde kondilin diskin arka kenarını aşması ve tuber-culum articulare'ye çarpması ile ses meydana geldiğini bildirdi. Is-berg-Holm (4), diskin yerine yerleşmesi sırasında kondilin öne, dis-kin arkaya hareketinin hızlandığını göstermiştir. Biz fonografik kayıt-larımızla bu tip olgularda sesin yüksek genlik ve frekansta bir çarpış-ma sesi olduğunu belirledik.

Redüksiyonlu anterior disk deplasmanlarında eklem yüzeylerinde lokal dejeneratif veya yeniden şekillenme şeklinde değişiklikler ola-bildiği ve bu değişikliklerin diskin yer değiştirmesine bağlı olduğu bi-linmektedir (12,13,14,15,16). Katzberg ve ark. (11), diskin medial bağları üzerinde rotasyona uğradığı böylece en belirgin değişikliklerin lateral yüzde oluştuğunu bildirdi. Isberg-Holm ve Ivarsson (5), krepi-tasyonlarm osteo-artrozu gösterdiğini bildirdi. Rohlin ve ark. (6) da

Page 132: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TME EKLEM HASTALIKLARI VE SESLERİ

bu bulgunun genellikle osteoartroza işaret oiduğunu belirledi. Oster ve ark. (7) ve Watt (17), temporomandibular eklem ses kayıtları ile krepitasyonu düşük ve yüksek genlikli, uzun süreli sesler olarak ta-nımlandı. Watt (17), bu sesleri pürüzlü yüzeylerin sürtünme sesi ola-rak yorumlamıştır. Graham ve ark. (15) krepitasyonun disk perforas-yonunu gösterdiğini bildirdi. Bizim araştırmamızda anterior disk dep-lasmanının ileri devrelerinde oluşan ve osteodejeneratif arttitte meydana gelen krepitasyonun genellikle yüksek ve düşük genlikli, yük-sek salınımlı, birbiri ardısıra oluşan sürtünme ve çarpışma sesleri olarak yorumladık ve bunların diğer tip seslerden daha az şiddetli ol-duklarını gördük.

Kapalı-kilitlenme şeklinde ortaya çıkan tablonun gelişmesinde en sık rastlanan neden mandibulanın travmaya uğramasıdır. Travma yalnız disk deplasmanı ile sonuçlanmakla kalmaz aynı zamanda kap-sül-içi mikrokanamaya da neden olur. Sonuçta disk yüzeyi pürüzlü ha-le gelir ve disk fibrilasyonu oluşur. Daha sonra yapışıklıklar meyda-na gelebilir. Bu yapışıklıklar en yaygınlıkla üst eklem boşluğunda gö-rülür (18).

Fibrozis, subluksasyon ve habitüel luksasyonlu temporomandibu-lar eklemlerin ses kayıtlarına literatürde rastlamadık. Fibrozis'te olu-şan sesin eklem yüzeylerinin sürtünme sesi olduğunu yorumladık. Subluksasyonda fonogramda izlenen ses özelliği bu sesin çarpışma sesi olmayıp kondilin tuberculum articuiare'yi aşma sesi olmasıydı. Habitüel luksasyonda ise fonogramda yine tuberculum articuiare'yi aş-ma sesine ek olarak oluşan çarpışma seslerinin kapsül-içi dejenera-tif değişiklikleri gösterdiği belirlendi.

ÖZET

Temporomandibular eklem sorunları olan 50 hastanın klinik ve radyolojik muayenelerini takiben fonografi yöntemi ile yapılan tempo-romandibular eklem ses kayıtları incelendi. Normal temporomandibu-lar eklem ile redüksiyonlu anterior disk deplasmanı, osteodejeneratif artrit, fibrozis, subluksasyon, habitüel dislokasyon vakalarında elde edilen ses örnekleri birbirlerinden farklı bulundu.

114

Page 133: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Melahat ÖĞÜTCEN, Mustafa TÜRKER, Hayrettin KÖYMEN

SUMMARY

THE COMPERATIVE EVALUATION OF TEMPOROMANDIBULAR JOINT DISEASES AND TEMPOROMANDIBULAR JOINT SOUNDS

Following clinical and radiological examination the phonographic temporomandibular joint sound recordings were evaluated in 50 pa-tients with temporomandibular joint problems. It was found that the sound print patterns showed difference between normal temporoman-dibular joints, ,anterior disc displacement with reduction, osteodegene-rative arthritis, fibrosis, subluxation and habitual dislocation.

KAYNAKLAR

1 — Rugh, J.D., Solberg, W.K.: Oral Health Status in the United States : Temporo- mandibular Joint Disorders. J. Dental Education 43 : 6, 398-405, 1985.

2 — Isberg-Holm, A.: Simultaneous Registration of Mandibular Movebents and Sound in Patients With Temporomandibular Joint Clicking. Dentomaxillofac. Radiol. 11 : 69-75, 1982.

3 —• Isberg-Holm, A., Westesson, P-L.: Movement of Disc and Condyle in Tempo- romandibular Joints with and without Clicking. A High Speed Cinematograp-hic and Dissection Study on Autopsy Specimens. Acta Odontol. Scand. 40: 167-179,1982.

4 —• Isberg-Holm, A., Westesson, P-L.; Movement of Disc and Condyle in Tem- poromandibular Joints with Clicking. An arthrographic and Cineradiographic Study on Autopsy Specimens. Acta Odontol. Scand. 40 : 153-166, 1982.

5 — Isberg-Holm, A., Ivarsson, R.: The Movement Pattern of the Mandibular Condyles in Individuals with and without Clicking. A Clinical Cineradiograp-hic Study, Dehtomaxillofac. Radiol. 9 : 55-65, 1980.

6 — Rohlin, M., Westesson, P-L., Eriksson, L.: The Correlation of Temporomandi- bular Joint Sounds with Joint Morphology in fifty-five Autossy Specimens. J. Oral and Maxillofac. Surg. 43 : 194-200, 1985.

7 — Oster, C, Katzberg, R.W., Tallents, R.H., Morris, T.W., Bartholomev, J., Miller, T.L., Hayakawa, K.: Characterization of Temporomandibular Joint Sounds. A Preliminary Investigation with Arthrographic Correlation. Oral Surg. July : 10-16, 1984.

115

Page 134: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TME EKLEM HASTALIKLARI VE SESLERİ

8 — Oulette, P.L.: TMJ Sound Prints: Electronic Auscultation and Sonographic Audiospectral Analysis of the Temporomandibular Joint. J.A.D.A. 89 : 623-628, 1974.

9 — Ireland, V.E.: The Problem of the Clicking Jaw. Proceedings of the Royal So- ciety of Medicine, 44 : 363-372, 1951.

10 — Farrar, W.B., McCarty, W.L.: Inferior Joint Space Arthrography and Charac- teristics of the Condylar Paths in Internal Derangements of the TMJ. J. Pros-thet. Dent. 41 : 5, 548-555, 1979.

11 — Katzberg, R.W., Kieth, D.A., Guralnick, W.C.. Manzione, J.V., TenEick, W.R. : Internal Derangements and Arthritis of the Temporomandibular Joint 1. Ra-diology, 146: 107-112, 1983.

12 — Manzione, J.V.: Internal Derangements of the Temporomandibular Joint-1, Normal Anatomy, Physiology and Pathophysiology. international Periodontics and Restorative Dentistry, 4 : 9-16, 1984.

13 — Blackwood, H.J.J.: Pathology of the Temporomandibular Joint. J.A.D.A., 79 : 118-124, 1969.

14 — Graham, G.S., Ferraro, N.F., Simms, D.A.: Perforations of the Temporoman- dibular Joint Meniscus : Arthrographic, Surgical and Clinical Findings. J. Oral Maxillofac. Surg., 42 : 35-38, 1984.

15 — Rasmussen, O.C.: Temporomandibular Arthropathy, Clinical, Radiologic and Theurapeutic Aspects with Emphasis on Diagnosis, int. J. Oral Surg., 12 : 365-397, 1983.

16 — Westesson, P-L, Pronstein, S.L., Liedberg, J.: Internal Derangement of the Temporomandibular Joint: Morphologic Description with Correlation to Joint Function. Oral Surg., 59 : 4, 323-331, 1985.

17 — Watt, D.M.: Gnathosonic Diagnosis andn Occlusal Dinamics. Preager Pub- lishers, New York (1981).

18 — Sanders, B.: Arthroscopic Surgery of the Temporomandibular Joint: Treat- ment of Internal Derangement with Persistent Closed Lock. Oral Surg. Oral Med. Oral Pathol., 62 : 361-372, 1986.

116

Page 135: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt IV, Sayı 2, Sayfa 117-126, 1987.

13 - 17 YAŞ ARASI TÜRK ÇOCUKLARINDA BÜYÜMEYE BAĞLI PROFİL DEĞİŞİKLİKLERİNİN SEFALOMETRİK OLARAK İNCELENMESİ

Nejat ERVERDİ* Semra CİĞER**

GİRİŞ

Ortodontik tedavi ile kazanılan profil, büyüme gelişim ve mekani-ğin ortak etkisinin sonucudur. Büyüme gelişim süresi ve yönü genetik kod tarafından tespit edilen bir etkendir. Kontrolü oldukça güç olan bu etken ortodontist tarafından yönlendirilebilmektedir. Ortodondik tedavi sonrası da büyüme gelişiminin devam etmesi, kazanılan profili iyi ya da kötü yönde etkileyebilmektedir (1, 2). Büyüme gelişim atağı öncesi tedavi edilen iskeletsel bozukluklar, büyümenin tedaviden sonra da sürmesi nedeniyle relaps olabilmektedirler. Bu yüzden ortodontik tedavinin en uygun dönemde yapılması gereklidir. Bugün yaygın bir görüşe göre, tedavinin kişinin daimi dişlenmesinin tamamlandığı pu-bertal büyüme atağı döneminde başlaması ve pubertal büyüme atağı ile birlikte bitirilmesi kabul edilmektedir (1, 2, 3). Böylece büyüme so-nucu ortaya çıkabilecek malokluzyon önlenmekte, hasta kısa sürede bıktırılmadan tedavi edilmektedir. Ortodontik tedavi sonucu ideal pro-filin elde edilebilmesi için, tedavi süresince ve tedaviden sonra ola-bilecek büyümenin hekim tarafından tahmin edilmesi gerekir. Bu tip tahminler ise ancak longitidunal büyüme araştırmaları yardımıyla mümkün olabilmektedir (4, 5).

Ülkemizde daimi dentisyon döneminden itibaren profili inceleyen longitidunal bir araştırmanın olmaması ve yine aynı dönemde tedavi iie profilde olabilecek değişiklikler konusunda bir çalışmanın bulun-maması bizi bu araştırmayı yapmaya iten nedenlerdir.

( * ) Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Öğretim Görevlisi, Dr. (**) Hacettepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi, Dr.

117

Page 136: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

BÜYÜMEYE BAĞLI PROFİL DEĞİŞİKLİKLERİ

Araştırmamız sonunda İ 3 - İ 7 y a ş döneminde kız ve erkeklerde profil büyümesinin ne miktar ve ne yönde olduğu, cinsler arasında profil büyümesi yönünden fark olup olmadığı saptanacaktır.

GEREÇ VE YÖNTEM

Araştırma gerecimiz Ankara Mimar Kemal Lisesi öğrencilerinden 13 yaşında ve 17 yaşında alınmış uzak röntgen filmlerinden oluşmak-tadır. Bireylerin tümü normal okluzyonlu olup, 15 kız, 15 erkek toplam 30 birey araştırmamıza katılmıştır. Olguların GoGn-SN açılarının 32+2 derece olmasına dikkat edilmiş, Go Gn - SN açıları bu değer dı-şında olan olgular grup dışına çıkarılmıştır.

Araştırmamızda yüz düzlemi (Na-pg) referans düzlem olarak alın-mış, düzlem birinci filmden ikinci filme SN boyunca Nasion çakıştır-ması yapılarak taşınmış, böylece Nasion büyümesinden doğacak öl-çüm hataları önlenmiştir (Şekil : I).

118

Şekil 1 Nasion-pogonion düzlemi.

Page 137: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Nejat ERVERDİ, Semra CİĞER

Fiimierin elde edilmesinde Siemens SK 150 sefalostatı kullanıl-mış, sefalostata yerleştirilen bireylerin ortaoksal düzlemleri ile ışın kaynağı arasındaki uzaklık 150 cm, film ile obje arasındaki uzaklık 12 cm ile sabit tutulmuştur. 65 Kw, 20 mA, 1 - 6 sn ışınlama ile elde edi-len filmler üzerinde yumuşak dokunun belirlenebilmesi amacıyla ışın kaynağı önüne 2 mm'lik aliminyum filtre kullanılmıştır. Film çekilirken bireyin başı doğal baş pozisyonunda sefalostatın kulak çubukları yar-dımıyla sabit tutulmuştur. Film çekilirken dudakların kapalı olmasına dikkat edilmiştir.

Burun ucu, Sulcus Superior, Labiale Superior, Labiale inferior, Sul-cus inferior yumuşak doku noktaları ve A, Üst Keser, Alt keser, B, Pg sert doku noktaları araştırmamızda kullanılmıştır (Şekil: il - III). Be-lirtilen profil noktalarından referans düzleme dikey ölçümler yapılmış, aynı noktaya ait birinci filmdeki ölçüm, ikinci filmdeki ölçümden çı-karılarak her noktadaki net değişiklik hesaplanmış, sonuçlar tabloda yayınlanmıştır (Şekil : IV).

119

Şekil Z* Sert doku noktaları.

Page 138: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

BÜYÜMF YE BAĞLI PROFİL DEĞİŞİKLİKLERİ

\SyJeus âvperiot noktıı* İSSİ

S tabi*J» *up«rj!or noktA»! t IS i l* Infarier noktaâi tUİ

[ Stılcus Inferior nokt*gı (SXt

120

Şeki! 4. Yapılan ölçümler.

Şekil 3 Yumuşak doku noktaları.

Page 139: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Nejat ERVERDİ, Semra CİĞER

BULGULAR

Sınıf 1 normal okluzyonlu 15 kez ve 15 erkekte 13-17 yaş döne-minde profilde gözlenen büyüme gelişim sonucu olacak değişiklikler gereç yöntem bölümünde belirtildiği şekilde araştırılmıştır.

Kızlarda alt keser noktası, burun, sert doku pogonion, sulcus in-ferior ve yumuşak doku pogonion noktalarında istatistiksel olarak önemli ölçüde öne doğru büyüme görülmüştür. A noktası, üst keser noktası, sulcus superior, ve labial inferior noktalarında görülen büyü-me ise istatistiksel olarak önemsizdir (Tablo : I).

TABLO I : 13-17 yaş dönemi kızlarda büyüme gelişim sonucu pro-filde gözlenen değişiklikler.

Ortalama S. Hata

A noktası 0.53 0.32 1.66 p>0.05 önemsiz

Üst keser noktası 0.93 0.49 1.90 p>0.05 önemsiz

Alt keser noktası 1.57 0.49 3.20 p<0.05 önemli

B noktası 1.50 0.66 2.27 p<0.05 önemli

Kemik pogonion noktası 2.17 0.81 2.68 p<0.05 önemli

Burun ucu noktası 2.30 0.65 3.54 p<0.05 önemli

Sulcus superior noktası 0.63 0.56 1.13 p>0.05 önemsiz

Labiale superior noktası 0.80 0.68 1.18 p>0.05 önemsiz

Labiale inferior noktası 1.27 0.76 1.67 p>0.05 önemsiz

Sulcus inferior noktası 1.80 0.77 2.34 p<0.05 önemli

Pogonion noktası 2.47 1.03 2.40 p<0.05 önemli

Erkeklerde ise alt keser noktası, kemik pogonion, burun, yumu-şak doku pogonion, sulcus superior, labiale superior, iabiaie inferior ve sulcus inferior noktalarında istatistiksel olarak önemli ölçüde öne doğru büyüme görülmüştür. A noktası ve üst keser noktasında da öne doğru büyüme vardır, ancak bu büyüme istatistiksel olarak önemsiz-dir (Tablo : II).

121

K I Z L A R

Page 140: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

BÜYÜMEYE BAĞLI PROFİL DEĞİŞİKLİKLERİ

E R K E K L E R Ortalama S. Hata t A noktası 0.23 0.37 0.62 p>0.05 önemsiz

Üst keser noktası 0.77 0.57 1.35 p>0.05 önemsiz

Alt keser noktası 1.13 0.56 2.34 p<0.05 önemli

B noktası 2.13 0.69 3.08 p<0.05 önemli

Kemik pogonion noktası 3.30 0.70 4.71 p<0.05 önemli

Burun ucu noktası 5.67 1.78 7.27 p<0.05 önemli

Sulcus superior noktası 1.97 0.55 3.58 p<0.05 önemli

Labiale superior noktası

2.23 0.76 2.93 p<0.05 önemli

Labiale inferior noktası 2.63 0.55 4.78 p<0.05 önemli

Sulcus inferior noktası 2.67 0.60 4.45 p<0.05 önemli

Pogonion noktası 3.77 0.86 4.38 p<0.05 önemli

Profil büyümesi yönünden kız ve erkek arası fark olup olmadığı araştırıldığında; burun büyümesi hariç diğer parametreler yönünden kız ve erkek arası fark bulunamamıştır. Her iki cins arası fark Mann Whitney U testi ile sınanmıştır (Tablo : III).

TABLO III :

U, 128

U2 123 Ih" 135

iv 126 Us 135 Us 181 U7 153 Us 139 U9 139 UlO :

119U11 :

Mann Whitney U testi yardımı ile cinsler arası farkın önem kontrolü.

Önemsiz A noktası Üst keser noktası Alt keser noktası B noktası

Kemik pogonion noktası Burun

Sulcus superior noktası Labiale superior noktası Labiale inferior noktası Sulcus inferior noktası Pogonion noktası (yumuşak doku)

122

Önemli Önemsiz

Page 141: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Nejat ERVERDİ, Semra CİĞER

TARTİŞMA

Araştırılan dönemde gerek kızlarda gerekse erkeklerde profilde öne doğru bir büyüme söz konusudur. Büyüme özellikle alt çeneye da-hil oluşumlarda yoğunlaşmıştır. Burun büyümeside azımsanmıyacak ölçülerdedir. İzlenen dönemdeki profil büyümesi yönünden bulguları-mız, Subtelny (4), Chaconas (5), Nanda (6) gibi araştırıcıların bulguları ile uyum içindedir. Büyümenin profile en önemli yansıması konveksite üzerine olacaktır.

Profil konveksitesi yüzün genel görünümünü etkileyen en önemli kriterdir. Bu kriter sert doku ve yumuşak doku profiller için ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Subtelny (4), Ricketts (7), Chaconas (8), Nan-da (6) gibi araştırıcılar sert doku profilin artan yaş ile birlikte düzleş-me gösterdiğini, konveksiteden konkaviteye kaydığını bulmuşlardır. Bunun nedeni mandibular protrüzyon artışına ilaveten pogonion bölge-sinde görülen kemik appozisyonudur. Bizim araştırmamızda ise er-keklerde 3.30 + 0.70 mm, kızlarda 2.17 + 0.81 mm olarak saptanan sert doku pogonion değerleri ve bu değerlerin özellikle maksillaya ait A ve üst keser noktalarındaki artışlarla kıyaslanınca oldukça büyük olma-ları, sonuçlarımızın yukarıdaki araştırmacıların bulguları ile uyum için-de olduğunu göstermektedir. Buna dayanarak 13 yaşında düz bir pro-fille tedavisi bitirilen bireylerin ileride konkav bir profile kayma olası-lığının büyük olduğunu söyleyebiliriz. Tedavi planlamasında bu duru-ma dikkat etmek gerekmektedir.

Yumuşak doku profil konveksitesi ise diğer bir kriterdir. Subtel-ny (4) yumuşak doku profili burunu dahil ederek ve etmiyerek iki ayrı şekilde değerlendirmiştir. Araştırıcı burunu hariç tutarak yaptığı araş-tırmada sulcus superior bölgesinde gözlenen yumuşak doku kalınlaş-masının yumuşak doku pogoniondaki ve sulcus inferiorda ki kalınlaş-malardan fazla olduğunu dolayısıyla yumuşak doku profilin burun ha-riç tutulduğunda konkavlaşmıyacağını stabil kalacağını belirtmiştir. Pelton ve Elsasser (9) de aynı bulguya katılırken, Ricketts (10), De Koch(11), Lande(12) ve Coben(13) ise yumuşak doku pogoniondaki artışın sulcus superiordakinden fazla olduğunu ve profilin konkavla-şacağını belirtmişlerdir. Bizim bulgularımız hem kız, hem de erkekler-de bulduğumuz değerlerle ikinci grubun bulgularını destekler nitelik-tedir.

123

Page 142: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

BÜYÜMEYE BAĞLI PROFİL DEĞİŞİKLİKLERİ

Burun dahii ediierek yumuşak doku tetkik edildiğinde, büyüme-nin profili konveksleştirdiği Subtelny (4), Chaconas (5), Holdaway (14) ve Pelton (9) tarafından belirtilmiştir. Bizim bulgularımız da aynı yön-dedir. Chaconas (5) 16 yaşında kız ve erkek profillerini karşılaştırmış ve arada bir fark bulmamıştır. Araştırıcıya göre kızlarda konveksite artışı 13 yaşında dururken, erkeklerde 12-15 yaş arası dönemde hızlı bir artış vardır. 16 yaşında ise aradaki fark tamamen kapanmış olur. Buna karşın Pelton ve Elsasser (9) 16 yaşında erkek profilinin kızlar-dan daha konveks olduğunu bulmuşlardır. Yumuşak doku profil kon-veksitesinde burun ve yumuşak doku pogonion büyümelerinin önemli olduğunu düşünür ve bizim bulgularımızda burun ve pogonion değer-lerini kızlarda ve erkeklerde ayrı ayrı oranlarsak; kızlarda 2.30/2.47, erkeklerde ise 5,67/3.77'lik oranlar elde ederiz. Erkeklerdeki oranın burun lehine olması bizim bulgularımızda araştırılan dönemlerde er-kek yumuşak doku profilinin kızlara göre daha konveks olarak geliş-tiğini göstermektedir. Ancak kızlarda 1G yaşından itibaren büyüme-nin olduğu ve erkeklerde de 17 yaşından sonra büyümenin devam et-tiği bilindiğine ve bu dönemler araştırma sınırlarının dışında olduğu-na göre, erkek ve kız profil konveksitelerinin genel durumları hakkın-da araştırmamızın bir fikir vermesi söz konusu değildir.

Çalışmamızın sonunda 13- 17 yaş döneminde erkeklerde profil büyümesinin kızlara göre daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Ancak her iki grup arasında burun büyümesi hariç istatistiksel olarak fark önemsizdir. Nanda (6), Kiser (15), Subtelny (4), Ricketts (7) gibi araş-tırıcıların da belirttiği gibi profil büyümesi yönünden kızlarda aktif dönem, 10-13 yaş arasıyken erkeklerde bu dönem, 13 - 16 yaş arası-dır. Ancak araştırma sonuçlarımız 1 3 - 1 7 yaş arası dönemde alt keser, B noktası, alt dudak, sulcus inferior, pogonion ve burun noktalarındaki büyüme miktarının istatistiksel olarak önemli olduğunu göstermiştir. Bu noktalardan burunu çıkarırsek, geriye kalan noktaların mandi-bulaya ait noktalar olduğunu görürüz. Bu bulguya dayanarak, 1 3 - 1 7 yaş arası kızlarda burun boyu ve mandibular prognatismde artış olacağını söyleyebiliriz. Bu bulgunun 13 yaşındaki çocukların tedavi plan-lamasında göz önüne alınması, tedavi sonrası profilin daha başarılı ol-masını sağlayacaktır.

Bu dönemde erkeklerde ise A noktası ve üst keser noktası dı-şındaki tam noktalarda istatistiksel olarak önemli ölçüde öne doğru

124

Page 143: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Nejat ERVERDİ, Semra CİĞER

büyüme görülmüştür. Araştırıları profil noktalan arasında en fazla bü-yüme burun ve pogonion değerlerindedir. Burun 5.67 + 1.78 mm öne doğru artarken, kemik pogonion 3.30 + 0.70 mm yumuşak doku pogo-nion da 3.77 + 0.86 mm artmıştır. Bu bulgulara göre sert doku profil düzleşirken, yumuşak doku profilde büyüme ile konveksleşmektedir. Bu bulguların 13 yaşındaki erkek çocukların tedavi planlamasında göz önünde tutulması yararlı olacaktır.

Ö Z E T

Araştırmamızda 13-17 yaş arası Türk çocuklarında büyümeye bağlı profil değişiklikleri araştırılmıştır. Sonuçta her iki cinste de sert doku profilin büyüme ile konkavlaştiğı, buna karşın yumuşak doku profilin konveksleştiği bulunmuştur.

SUMMARY

CEPHALOMETRIC INVESTIGATION OF PROFİLE CHANGES AT THE TURKISH PEOPLE, THAT OCCURS BETWEEN THE AGES OF

13TO 17 YEARS

In this research the influence of growth process on the profile was investigated. As a result we found that bony profile becomes concave and the integumental profile becomes convex by the growth process.

125

Page 144: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

BÜYÜMEYE BAĞLI PROFİL DEĞİŞİKLİKLERİ

KAY ^4 AKLAR

1 — Begg, A. and Kesling, P.C.: Begg Orthodontic tneory and Technique. 51-58. W. aunders Company, 1977 Philadelphia.

2 — Björk, A.: The Significance of growth Changes in Facial Patternand their Relationships to Changes in Occlusion. D. Record, 71 : 197, 1951 den alın-mıştır. The Soft Tissue Covering of The Skeletal Face as Related to Ortho-dontic Problems. Am. J. Orthod., 50 : 405-420, 1964.

3 — Holdaway, R.8.: A Soft Tissue Sefalometrik Analysis and It's use in Ortho- dontic Treatment Planning. Part 1, Am. J. Orthod., 84: 1-28, 1983.

4 — Subtelny, J.D. : Cephalometric Diagnosis, Growth and Treatment., Something old Samething New., Am. J. Orthod., 57 : 262-286, 1970.

5 —■ Chaconas, S.J.: A Statistical Evaluation of Nasal Growth., Am. J. Orthod., 56: 403-414, 1969.

6 — Nanda, R.S.: Growth Changes in Skeletal Facia! Profile and Their Significance in Orthodontic Diagnosis. Am. J. Orthod., 59 : 501-513, 1971.

7 — Ricketts, R.M.: Esthetics, Envirement and the Law of Lip Relation. Am. J. Orthod., 54 : 272-289, 1968.

8 — Chaconac, S.J.: Prediction of Normal Soft Tissue Facial Changes., Angle Ort, 45: 12-25, 1975.

9 — Pelton, W.J. and Elsasser, W.A.: Studies of Dentofacial Morphology. Profile Changes Among 6829 White Individuals According to Sex and Age. Angle Orthod., 25 : 199-207, 1975.

10 — Ricketts, R.M.: Esthetics and Its Relation to orthodontic Therapy. Angle Orthod., 20: 168-178, 1950.

11 — De Konch, W.H., Knott, W. Band Meredith, H.V.: Change During Childhood and Fourth in Facial Depths From integumental Profile Points to a Line Th-rough Bregma and Sellion. Am. J. Orthod., 54 : 11-131, 1968.

12 — Lande, M.J. : Growth Behavior of the Human Bony Facial Profile as Revealed by Serial Cephalometric Roentgenography. Angle Orthod., 22 : 78-90, 1952.

13 — Coben, E.: Growth Concepts, Angla Orthod., 31 : 194-201, 1961. 14 —■ Holdaway, R.A.: Visual Treatment Objective Process. University of Texas

Dep. of Orthod., 1980. 15 — Kiser, J.V.L.: A Serial Radiographic Cephalometric Study on the Growth of

the Soft and the Hard Tissues of the Nosein the Mid. Sagital Plane. M.S. Thesis : Northwestern University Dental School, 1960, Kaynak 8'den alındı.

16 — Sümbüloğlu, K.: Sağlık Bilimlerinde Araştırma Teknikleri ve İstatistik., Cağ Matbaası, Ankara, 1978.

126

Page 145: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt IV, Sayı 2, Sayfa 127-139, 1987

PROSTAGLANDİNLERİN FLOROZİSTEKİ ROLLERİ

Derviş YILMAZ* Mustafa TÜRKER** Sevim ERCAN***

İnsan vücudu için gerekli oİan elementlerden birisi flor iyonudur. Flor; doğad,a, bitkilerde, suda, atmosferde ve toprakta ve dolayısıyla vücudumuzun çeşitli dokularında azar miktarda bulunur. Genellikle kalsiyumca zengin kemiklerde ve dişlerde, bir kısım yumuşak doku-larda troid ve damar duvarlarında biriktiği araştırmacılar tarafından belirlenmiştir (6, 7).

Uzun süre alınan florun vücut dokuları üzerinde kronik toksik et-kisi vardır ve florozis olarak adlandırılır (1, 4).

Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi yurdumuzda da çeşitli yörelerde florozis saptanmış ve bunun önemli bir sağlık sorunu oldu-ğu gösterilmiştir (5).

Son 30 yılda yapılan bilimsel çalışmalarda, çeşitli patolojik olu-şum ve sistemik rahatsızlıklarda doku otokoidlerinden olan prostag-landinlerin önemli rol oynadıkları ortaya çıkarılmıştır. Bu doku hor-monlarından prostasiklin ve PGE2nin oral biolojide çeşitli olaylarda direkt etkilerinin olduğu bugün için bilinmektedir (13 -14).

Bunlara karşın florozis olgusunda prostaglandin aktivitelerinin ne denli önemli olduğu üzerinde çalışılmamış olması, ilgimizi bu ko-nuya yöneltmiştir.

Atom ağırlığı 19, atom numarası 9, moleküler ağırlığı 38 ve va-lans değerliliği 1 olan flor yer kabuğunda 0.0027 % oranında bulunur. İnsan organizmasına içme sularıyla, belirli ilaçlarla, bazı deniz hay-vanlarıyla, bazı bölgelerdeki tozlar ve endüstriyel işlemler sonucu olu-şan gazlar ile alınır (6, 7).

( * ) G.Ü. Dişhek. Fak. Ağız, Diş, Çene Hast. ve Cer. Anabilim Dalı, Araş. Gör., Dr. ( ** ) G.Ü. Dişhek. Fak. Ağız, Diş, Çene Hast. ve Cer. Anabi. Dalı, Öğr. Üye., Prof. Dr. ("•) G.Ü. Tıp Fak. Farmakoloji Anabilim Dalı, Öğr. Üye., Doç. Dr.

127

Page 146: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

FLOROZİT VE PG

TABLO ! : Çeşitli yiyeceklerdeki Fîor Miktarı (6)

Cinsi Flor mik. (ppm) Cinsî Flor mik. (ppm) Jnek karaciğeri 5.20 Un 0.9

Piliç 1.40 Soya fasulyesi 4.0 Biftek 2.00 Havuç 0.4 - 6.9 Yumurta 1.0 Lahana 9.34 Sardunya 26.89 Soğan 10.11 Uskumru 16.1 Maya 220.0 Çay 38.0 Şarap 0.07 Mısır 0.58

İçme suyundaki 4 ppm den yüksek flor iskelet florozisine neden olur. Flor iyonlarının absorbsiyonu esas olarak midede ve ince bar-sakl,arda olur. Alınan miktarın genellikle % 90'nı absorbe olur. Normal plazmadaki seviyesi 0.1 - 0.2 ppm dir.

Florun vücuddan atılımı, idrar, ter ve feçes ile olur (8).

TABLO II : Faz Miktarda Flor Alımına Bağlı Olarak Organizmada Oluşan Değişiklikler :

Suda 1 ppm F : Diş çürüğü azalır » 2 ppm F : Dişlerde lekelenmeler » 8 ppm F : İskelet yapısında deformite » 50 ppm F : Tiroid bezinde değişiklikler » 100 ppm F : Büyümede gerileme » 125 ppm F : Böbrek bozuklukları

Flor kemiklerde tutulmaya aşırı eğilimi olan bir elementtir. Vü-cudda bulunan florun % 96'sı kemikte depolanır. Flor, kemikte doy-muş faza ulaştıktan sonrada kalsifiye dokulara birikimi devam eden tek elementtir.

Florozis olarak bilinen flor zehirlenmesi ilk defa 1937 de Hindis-tan'da Shartt tarafından endemik florozis adıyla tanımlanmış ve da-ha sonra çeşitli ülkelerde aynı tipteki florozis tarif edilmiştir (9).

128

Page 147: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Derviş YILMAZ, Mustafa TÜRKER, Sevim ERCAN

Doğumu takiben 7 - 8 yaşına kadar vücuda boi miktarda flor alm-ması halinde lekeli mine meydana gelebilir. Daha yukarı yaşlarda nor-mal flor oranından yüksek flor alınsada dişlerde lekelenmeler görül-memektedir.

Briggs ve arkadaşları, tavşanlarda florun, büyüme geriliğine, kilo kaybına, eklemde sertliğe, dişlerde değişikliğe neden olduğunu bil-dirdiler (1).

Reddy ve Srikantra, maymunlarda düşük kalsiyum ve vitamin C'li diyetin florozisi alevlendirdiğini bildirmişlerdir (10).

İskelet dokularındaki değişikliklerin patogenezisi tam açıklığa kavuşmamıştır. Anormal kemik formasyonu, kortekste kalsifiye kıkır-dak adaları, deforme epifiz plağı ve genişlemiş malforme kemik tra-bekülleri gösterilmiştir (11).

Asrın başından beri doku hormonları sahasında yeni yeni araştır-malar yapılmakta ve maddeler ilave olmaktadır. PGh ve tromboksan A2 en önemlileridir (16).

Prostaglandinler siklopentan halkası içeren 20 karbonlu doymamış yağ asitlerinden ibarettir. Tüm prostaglandinlerin kimyasal yapıların-da prostanoik asit iskeleti bulunur (17),

PG'lerin birçok dokuda benzer yapıda bulunduğu araştırmacılar tarafından gösterilmiş olup bunların tek bir madde olmadığı, birbirle-rine yakın bileşik bir grup biolojik maddeler topluluğu olduğu anla-şılmıştır (13-14).

Hormonal, fiziksel ve kimyasal olarak hücre membranı fosfolipid-lerin stimülasyonu PG'lerin teşekkülünde ilk basamağı teşkil eder. Fosfolipaz Az enzimi fosfolipidlerden arakidonik asidin teşekkülünde etkendir. Arakidonik asid endoperoksitlerin PGG2 ve PGH2 oluşumu-nu sağlar. Bir sonraki basamakta da PGH2'den, PGD2, PGE2, PGİ2 veya TXA2 gibi prostaglandinlerden birinin oluşumu gözlenir (20).

Prostaglandinlerin cins ve konsantrasyonları, doku ve enzime gö-re değişir. En zengin kaynak insan seminal sıvısıdır.

Kortikosteroidler, protaglandin sentezini inhibe ederler.

Nonsteroidal anti-enflamatuar ajanlarında PG sentezinde inhibe edici özellikleri vardır.

Altın tuzları, PGF2'nin sentezini inhibe ederken PGE2'nin sente-zinide stimüle ederler.

129

Page 148: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

FLOROZİT VE PG

Doku Phospholipase An

Arakiclonik Asit

Cyclooxygenase Lipooxygenase

PG

D

PGG,

PGH,

Leukotrienler

PG

ŞEKİL I : Prostaglandinlerin oluşumu.

PGE2, RNA ve DNA protein sentezini stimüle ederler. PG'Ierin normal ve anormal hücre büyümesinde rol oynadıkları anlaşıldıktan sonra yara iyileşmesinde ve skatris formasyonunda etkin oldukları gösterilmiştir.

PG'Ierin iltihabi olgulardaki rolü çok iyi bilinmesine rağmen ak-siyon mekanizması tam olarak anlaşılamamıştır, iltihabi lezyonlarda PG'Ierin izole edildiği ve lokal enjeksiyonunda iltihabi cevap oluştur-duğu bilinmektedir.

Rheumatoid arthritis gibi kronik enflamatuar rahatsızlığı olan hastalarda, synovial sıvıda yüksek seviyedeki PGEa'nin bu hastalar-daki periarticular osteoporozisten sorumlu olabileceği ileri sürülmüş-tür (25).

Anti-enflamatuar ajanların, kronik enflamatuar olgularındaki te-davi edici yeteneklerinin, PG sentezini inhibe edici özelliklerinden kaynaklandığı görülmektedir.

Goodson ve arkadaşları (1972-74), Goldhaber (1973) periodontal hastalıklarda PGE2 seviyesinin çok yüksek olduğunu yapmış oldukları seri çalışmalarda vurgulamışlardır (13-20-27-28-29-30). 130

PGE.

Page 149: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Derviş YILMAZ, Mustafa TÜRKEB, Sevim ERCAN

Türker (1974), PGE2 benzeri maddelerin diş ağrısında periferik me-diator olduğunu, bu maddenin direkt olarak ağrıdan sorumlu tutulma-yıp bradikinin etkisini potensiye ettiğini bildirmiştir (21).

Harris, çalışmalarında periapikal kistlerin folliküler kistlere naza-ran daha fazla PGE2 ihtiva ettiğini saptamıştır (18).

Miani ve arkadaşları, kedilerde yaptıkları araştırmada PG'lerin diş sürmesi ve gelişiminde de rolü olduğunu rapor etmişlerdir (22).

Herhangi bir travma esnasında PG sentezinin hızlandığı ve PG'le-rin lökosikoza neden olduklarını, Harton ve arkadaşları tarafından ya-pılan çalışmalarda belirtilmiştir (19).

MATERYAL VE METOD

Araştırmada, 3 aylık 250-300 gr ağırlığında 15 adet dişi kobay-lar kullanıldı. Rastgele örnekleme yöntemi ile kontrol ve deney grup-ları oluşturuldu.

Deney grubunda 9 kobay, iki ay süre ile 100 ppm'lik florlu distile su ve palet yem ile beslendi (12). 100 ppm'lik florlu su, dentifluor tab-letleri distile suda eritilerek, hazırlandı. Her tablette 0.533 mg NaF eş-değer 0.25 mg F vardır.

Kontrol grubunda 6 kobay çift distile su ve standart palet yem ile iki ay beslendi.

2 ay sonra, her iki gruptan kobaylar, intraperitoneal yüksek doz-da sodyum pentobarbütal zerk edilerek öldürüldüler. Mandibuladan alınan biopsilerde PG aktivitesi ve flor, kan ve dişetinden alınan ör-neklerde de PG aktivitesi tayin edildi. Alt çeneden alınan kemik biop-silerdeki flor tayini Maden Tetkik ve Araştırma Enstitüsü'nde yapıldı.

Deney ve kontrol gruplarında, flor ortalamaları ve PG aktiviteleri arasındaki fark student's t-testiyle araştırıldı.

BULGULAR

Kontrol ve deney gruplarından alınan örneklerdeki flor değerleri Tablo 3'de gösterilmiştir.

131

Page 150: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

FLOROZIT VE PG

TABLO III : Kontrol ve florlu grupta flor miktarları.

Kontrol grubu (% mg) Florlu grup {% mg)

0.029 0.18

0.028 0.16 0.010 0.24 0.060 0.2 0.030 0.25 0.1 0.23

0.21 0.22

n = 6 0.2 Ort —0 05Sx =0.013 n = 9

S =0.032 Ort. = 0.21 Sx =0.096 S =0.029

0.26 '

Deney (florozis)

Flor (ppm)

0.2

0.1

0.060

0.030 0.010

132

1 2 3 4 5 6 7 8 9

ŞEKİL II :

f

Page 151: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Derviş YILMAZ, Mustafa TÜRKER, Sevim KRCAN

Ftor (ppm)

0.21

0.05 ■

0 Kont. ŞEKİL III :

Deney

TABLO IV : Kontrol ve florlu grupta, kandaki PG aktivitesi.

Kontrol grubu (ng/ml) Florlu grup (ng/ml)

0.44 0.67

0.64 3.0 0.55 1.46 0.8 1.5 0.5 0.89 0.5 1.6

1.14 1.46 0.08

Ort.: 0.57+0.13

Ort. : 1.31+0.8 n =6 n = 9

P < 0.05

133.

Page 152: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

FLOROZİT VE PG

Deney ve kontrol gruplarında flor ortalamaları arasındaki fark is-tatistiksel olarak anlamlı bulundu (P<0.001).

Bu sonuca göre verdiğimiz florun kemikte depolandığı gösteril-miştir.

Alınan numunelerdeki PG benzeri aktivite tayini; Gilmore, Vane ve Wyllie tekniğine uygun ekstraksiyonu takiben Vane tekniğine uyu-larak bioassey metoduna göre yapıldı (26-31).

TABLO V : Kontrol ve florlu grupta disetindeki PG aktivitesi.

Kontrol (ng/ml) Florlu grup (ng/ml)

7.71 17.9 48.6 5.2 42.4 5.7

n = 6 Ort: 21.25+7.0

TABLO VI : Kontrol ve florlu grupta

kemikteki PG aktivitesi.

Kontrol (ng/ml) Florlu grup (ng/ml)

2.63 2.3 0.5 2.5 5.1 1.97

n = 6 Ort. : 2.5+1.4

134

20.0 160.9

52.4 53.3 41.3 23.6 26.0 99.6 13.3

n = 9

Ort. : 54.49+47.6

1.45 1.3

3.97 1.3 4.62 0.4 1.4 3.2 1.43

n = : 9

Ort. :

Page 153: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Derviş YILMAZ, Mustafa TÜBKER, Sevim ERCAN

54.49

ng/mT

21.25

2.5 2.12

Î.31

057

kont. flor. kont. flor. kont. florKAN KEMİK DİŞETİ

ŞEKİL IV :

Floroziste, dişetinde PGE? aktivitesinde değişiklik olmadığı bulgu-larımızda gözlenip kemikte PGE2 aktivitesinin yükseldiği ve bunun ya-nı sıra kanda azaldığı çalışmalarımız sonucunda tesbit edilmiştir.

TARTIŞMA

Fizyolojik ve patolojik doku yıkılımının çeşitli aşamalarında me-diator ve/veya modulator olarak rol oynadığı bilinen prostaglandinle-rin florozis olgusundaki etkinliğine ilişkin bir literatür bilgisine rast-lanılamamıştir. Bu nedenle deneysel olarak florozis oluşturulan kobaylar ile kontrol grubundaki deneklerden alınan dişeti, kan ve kemik ör-neklerinde PGE2 ve PGb aktivitesinin tayinine çalışılmıştır.

Literatürde, florun alınma miktarına, süresine ve deneğin yaşına bağlı olarak kemiklerde çeşitli oranlarda florun depolandığı belirtil-miştir (3). Deneyimizde 100 ppm florlu su ile 2 ay beslenen kobaylar-da flor seviyesinin kontrol gruba oranla önemli derecede yüksek ol-ması l iteratür bilgileriyle desteklenmektedir (12).

135

Page 154: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

FLORGZİT VE PG

Fioroziste, orta derecede bir anjiopati oluştuğu, damar perrneabi-litesinin ve tonusunun azaldığı (2), glikolizisin baskılandığı ve fosfataz aktivitesinin azaldığı (3), literatür verilerinde ileri sürülmüştür.

Çalışmamızda oluşturulan florozis oigusunda, PGE2 aktivitesinde istatistiksel olarak önemlilik arzeden (P<0.05) plazmada yükselme ve kemikte azalma saptanmıştır. Dişetinde ise anlamlılık ifade etme-yen (P>0.05) bir sonuç elde edilmiştir.

Bilindiği gibi prostaglandinler vascular permeabiliteyi arttırırlar (12, 13). Böylelikle florozis olgusunda, plazma PGE2 benzeri ma-teryallerin artmasıyla permeabilitenin de artması gerekirken azaldığı gözlenmiştir.

Prostaglandinlerin florozis olgusunda rollerinin olduğu kesindir. PGE2 nin yanısıra TxA2 ve leukotrienlerinde bu patolojik durumda rol-lerinin olması muhtemeldir.

Ö Z E T

Flor; doğada, bitkilerde, suda, atmosferde, toprakta ve dolayısı ile vücudumuzun çeşitli dokularında eser miktarda bulunan bir element-tir. Uzun süre alınan florun vücut üzerinde kronik toksik etkisi vardır ve florozis denilen zehirlenme açığa çıkar.

Son 20-30 yıl içinde yapılan bilimsel çalışmalarda, çeşitli pata-lojik oluşumlarda prostaglandinlerin önemli rol oynadıkları ortaya çık-mıştır. Bu doku hormonlarına, aynı etkinlikte olduğu anlaşılan prosta-siklinler son zamanlarda ilave edilmiştir. Doku hormonlarının hücre membranindaki siklik enzimler tarafından oluşturulan ve sayıları 20'yi geçen çeşitli deriveleri olduğu ve bir çok dokuda benzer yapıda bu-lunduğu çeşitli araştırmacılar tarafından gösterilmiştir. Prostasiklin ve prostaglandinlerin oral biolojide çeşitli olaylarda direkt etkilerinin mevcut olduğu bugün için bilinmesine karşın aktiviteleri arasında floro-zis olgusunun ne denli önemli olduğu üzerinde fazla çalışma yapılma-mıştır. Araştırmaya üç aylık 250-300 gr. ağırlığında 15 dişi kobay üze-rinde başlanılmış ve rastgele örnekleme ile 9 kobay iki ay süre ile 100 ppm'lik florlu distilesu ve standart palet yem ile bakıma alınmış-lardır. Kontrol grubunda 6 kobay çift distilesu ve standart palet yem

136

Page 155: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Derviş YILMAZ, Mustafa TURKER, Sevim ERCAN

ile iki ay beslenmiştir. Kobaylar iki aylık süre sonunda erişkin hale gelerek 450-500 gr. ağırlığa ulaşmışlardır.

Yapılan cerrahi girişim sonucunda kobaylardan alınan kan, dişeti ve çene kemiği numunelerinden prostaglandin ekstraksiyonu yapıla-rak bunların aktivite düzeyleri saptanmıştır.

SUMMARY EFFECT OF

PROSTOGLANDINS ON FLUOROSIS

Fluor is an element found naturally in the earth, plants, water, atmosphere and as a little amount in various tissues of humans. Re-ception of flour for a long time makes a toxicological reaction which is known as fluorosis.

In the last 20-30 years of scientific studies, it has been shown that prostaglandins have important roles as mediators of local res-ponses in various pathological processes. Recently prostacyclin which acts similarly to prostaglandin, is included into tissue hormones. Se-veral workers suggest that these tissue hormones have more than 20 substituent which are released from the tissue membrane by the ac-tion of the cyclic enyzmes. The effect of prostaglandin and prostacyc-lin on different phemonenon in oral biology are well, known, but there aren't any sufficient investigation to determine the roles of these au-tocoids in fluorosis. The purpose of this study is to investigate the role of prostaglandins in fluorosis.

15 female guinea pigs about 3 month of age and weighing 250-300 gr. were used in this study. These guinea pigs were fed with stan-dard palette fodder and distilled water with 100 ppm fluor. For the control group, standard palette fodder and distilled water were used.

After feeding them for 2 months, all guinea pigs became mature and their weights were 450 - 500 gr.

Blood, gingiva and jaw specimens were obtained from 15 guinea pigs. Prostaglandin like activity of the specimens were determined.

137

Page 156: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

FLOROZIT VE PG

K A Y N A K L A R

1 — Briggs, G.M., Phillips, P.M. : Development of fluorine toxicosis in the rabbit. Proc. Soc. Exp. Biol. Med., 8 : 30, 1952.

2 — Baylink, D., Bernstein, D.S.: The effect of fluorine therapy on metabolic bone disease. Clin. Orthop., 55: 51, 1967.

7 —■ Weidman, S.M., Weatherell, J.A. : The uptake and distribution of Fluorine in bones. J. Path. Bact, 78 : 243, 1959.

4 —■ Epker, N.B.: A quantitative microscopic, study of bone remodelling and balan- ce in a human skeletal fluorozis. Clin. Orthop., 55 : 87, 1967.

5 — Ata, P. : İsparta'da endemik fluoroz ve diş çürüğü. İst. 1955.

6 — World Health Organization Monograph Series No : 59 Fluoride and human Health, Geneva, 1970.

7 — Rosenquist, J.: Effect of supply and withdrawal of fluorride. Acta Path. Mic- robiol. Scand., 5 : 630, 1973.

8 — Anausya, A., Narasinga, B.S.: Hydroxyproline peptides of urine in fluorosis, Clin. Chem. Acta., 56: 121, 1974.

9 — Teotia, M., Teatia, J.P.S.. Kunwar, K.B. : Endemic skeletal fluorozis Arch. Dis. Child., 46: 686, 1971.

10 — Miller, E.J., Martin, G.R. : The collegen of bone. Clin. Orthop., 59 : 195, 1968.

11 — Belanger, L.F., Visek, W.J., Lotz, W.E., Comar, C.L. : The effect of fluride fee- ding on the organic matrix of bones and teeth of pigs a observer by auto-radiography after in vitro uptake of Ca andS. J. Biophys. Biochem. Cytol,, 3 ( 4 ) : 559, 1957.

12 — Roberts, G.J.: Fluoride tablets. Apontential household hazard. J. Dent., 2 : 183, 1974.

13 — Anderson, G. : The prostaglandins, Conn. Med., 40 : 663, 1976.

14 — Weeks, J.R. : Prostaglandins, Ann. Rev. Pharmacol., 12: 312, 1972.

15 — Levis, J.P.: PG's in inflammation, Red. End. Soc, 22 : 389, 1977.

16 — Türker, R.K. : Prostaglandinler sahasında yeni gelişmeler, TÜBİTAK Sempoz- yum, 1979.

17 — Bergstrom, S., Carlson, L.A. and Weeks, J.R. : The PG's : Afamily of biologi- cally active lipids, Pharmacol. Rev., 20 : 1, 1968.

18 — Harris, M.J. et al.: Pg production and bone resobtion by the benign detal cyst, Nature, 245 : 213-235, 1973.

19 — Harton, R.: Leukocyter and bone resoption, Sci., 177, 1975.

20 — Raucher, F.: PG's in clinical dentistry, NYDJ, 47 : 267-270, 1977.

21 —■ Türker, M.N.: Ağrılı ve ağrısız iltihabi dentoalveoler dokuda prostaglandin seviyesi, A.Ü. Dişhek. Fak Der., 14(3) : 234, 1980.

138

Page 157: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Derviş YILMAZ, Mustafa TÜRKER, Sevim ERCAN

22 — Miani, C. et a!.: PGE2 and F2 in tooth germ, J. Dent. Res., 57 : 702, 1978.

23 — Kaley, G. and Weiner, R.: PGE, : A potential mediator of the inflammatory response, Ann. N.Y. Scad. Sci., 180 : 338-350, 1971.

24 —■ Moncada, S. and Vane, J.R.: Interaction between anti-inflammatory drugs and inflammatory mediators. Areference to products of arachidonic acid me-tabolisms, Agents actions, 3: 141, 1977.

25 — Biochem. Pharm., 27 : 1611-1623, 1978.

26 — Vane, R.J.: The case of isolated organs for detecting active substances in the ciculating blood, Br. J. Pharmac, 23 : 366-373, 1964.

27 — Goldhaber, P. Rabadjiji, et al.: Bone resorption in tissue culture and its re- velance to periodontal disease, JADA, 87: 1027, 1973.

28 —■ Goodson, J.M.: PG's : Potential mediators of periodontal disease J. of Dent. Research 1 ADR abs 1972.

29 — Goodson, J.M., Dewhirst, F.E. and Brunetti, A.: PGE2 levels and human pe- riodontal disease, Prostaglandins, 6 : 81-85, 1974.

30 — Goodson, J.M., Dewhirst, F.E. and Brunetti, A: PGE2 levels and human pe- riodontal disease, Prostaglandins, 10: 811, 1974.

31 — Gilmore, N., Vane, J.R., Wyllie, S.H.: Prostaglandin release by the spleen; Nature, 218 : 1135, 1968.

139

Page 158: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır
Page 159: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt IV, Sayı 2, Sayfa 141-147, 1987

PROTEZ YAPIŞTIRICI MADDELERİN AĞZIN BAKTERİYOLOJİK FLORASINA ETKİLERİ

Arife DOĞAN4 Hişam DEMİRKÖPRÜLÜ" Caner YILMAZ"**

Tam protez tutuculuğu, protezin altındaki destek dokulara uyumu-na bağlıdır (1). Bu uyum, anatomik, fiziksel, mekanik ve psikolojik faktörlerle ilgilidir. Ölçü alma sırasında klinik işlemler, geniş alanı örtme, uygun protez/doku kontağı ve etkin kenar kapatmayı sağlamak üzere planlanır. Bazı vakalarda belirtilen faktörlerin etkisine bağlı ola-rak protez retansiyonu yetersiz kalabilir ve hastalar çözümü sıklıkla protez yapıştırıcı madde kullanımında bulur (5).

Piyasada toz, pasta veya krem şeklinde bulunan bu yapıştırıcı maddeler, proteze uygulandıklarında tükrük vasıtasıyla viskos ve ya-pışkan hale gelirler. Bu viskozite, tükrük tabakasının oluşturduğu viz-koziteden daha fazla olup, uyumu zayıf protezlerde yapışmayı sağ-lar (1,6).

Protez yapıştırıcılarının esas yapısında doğal zamklar (Karaya, Ar,ap, Tarraç zamkı gibi), jelatin, sentetik polimer (Uzun zincirli etilen oksit gibi) veya vinil alüminyum sülfat, poliakrilamid, poli vinil asetat ve sodyum karboksi metil sellüloz bulunur. Bunlara mineral tuzlar, plastizerler, renk ve koku verici maddeler ilave edilir (6).

Araştırmamızda sıklıkla kullanılan bu maddelerin ağız florasında-ki bakteriyolojik etkisini saptamayı amaçladık.

( * ) G.Ü. Dişhek. Fak. Protetik Diş Ted. Anabilim Dalı, Yrd. Doç. Dr. {**) G.Ü. Dişhek. Fak. Protetik Diş Ted Anabilim Dalı Araş. Gör., Dt. {***) G.Ü. Dişhek. Fak. Protetik Diş Ted. Anabilim Dalı, Araş. Gör. Dt.

141

Page 160: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

PROTEZ YAPIŞTIRICILARININ AĞIZ FLORASINA ETKİSİ

MATERYAL VE METOD

Araştırma G.Ü. Dişhek. Fak. öğrencileri üzerinde gerçekleştirildi. Yaş ortalaması 21 ve hiçbir rahatsızlığı olmayan onbeş erkek öğren-cinin beşi kontrol grubu olarak ayrıldı. Diğerlerinin üst çene ölçüleri alınarak sert alçıdan modelleri elde edildi. Modeller üzerinde sert damak ve tüberleri içine alan akrilik plaklar hazırlandı. Bunların ağız-da kontrol ve gerekli uyumu sağlandıktan sonra tekrar polisajları ya-pılarak kullanıma hazır hale getirildiler.

Tüm bireylerden steril eküviyonla damak mukozasından kültürler alındı. Daha sonra araştırma grubundaki bireylerin plak iç yüzeylerine değişik marka ve tipteki protez yapıştırıcı maddeler 6 saatte bir yeni-lenerek günlük uygulandılar. Uygulama gününün sonrası aynı şekilde damak mukozası ve plak iç yüzeyinden kültürler alındı ve besleyici buyyon, kanlı ağar ve endo besi yerlerinde bakteriyolojik incelemeye tabi tutuldular*. Araştırma süresince bireylerin antibiyotik kullanma-maları öğütlendi.

Uygulamada kullanılan protez yapıştırıcı maddeler Tablo l'de gös-terilmiştir.

BULGULAR

Kontrol grubu kültür sonuçları Tablo ll'de, Araştırma grubu kültür sonuçları Tablo lll'de görülmektedir.

Kültür sonuçları incelendiğinde rastlanan mikroorganizmalar strep pneum, alfa hem.streptococcus, epidermidis, neisseria ve difte-roid basilidir.

(*) Mikrobiyolojik araştırma, A.Ü. Göğüs Hast. Anabilim Dalında yapılmıştır.

142

Page 161: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Arife DOĞAN, Hişam DEMİRKÖPRÜLÜ, Caner YILMAZ

TABLO i — Araştırmada Kullanılan' Yapiştınci Maddeler

Yapıştırıcı Madde Tipi F i r m a

Fasteeth Poli-

grip

Superwernet's

Super Corega

Toz

Krem

Toz

Toz

Richardson Vicks Inc. Wilton Ct 06897 Dentco, Inc. Versey City, N.J. 07302 Bloc Dnic Co., Inc. Versey City, N.J. 07302 Staffad Miller LTD. Hatfield, Herts Eag

TABLO II — Kontrol Grubu Kültür Sonuçları

Kontrol Grubu

Normal Kültür

Y.Z.

M.N.

U.Y.

M.S. C.Y.

Streptococus Pneum a hem.streptococus Neisseria Streptococus Pneum a hem.streptococus Streptococus Pneum a hem.streptococus a hem.streptococus Neisseria <x hem.streptococus Streptococus Pneum Epidermidis Neisseria

143

Page 162: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TABLO III — Deney Grubun Kültür Sonuçlan

Deney Grubu

1. Kültür (Normal)

2. Kültür (Fas teeth)

3. Kültür (Poligrip)

4. Kültür (S.Wernet's)

5. Kültür (S. Corega)

O.C. Strep. Pneum Staphyl. epid Neisseria

Strep. Pneum Neisseria

Strep. Pneum Neisseria

Strep. Pneum Neisseria

Strep. Pneum Neisseria

M.E. Strep. Pneum a hem. strep. Neisseria

Strep. Pneum Neisseria

Strep. Pneum a hem. strep. Neisseria Difteroid B.

Strep. Pneum Strep. Pneum Neisseria

U.E. Strep. Pneum Staphyl. epid Neisseria

Strep. Pneum Neisseria

Strep. Pneum Neisseria a hem. strep.

Strep. Pneum Strep. Pneum

E.Ö. Strep. Pneum Staphyl. epid Neisseria

Strep. Pneum Strep. Pneum a hem. strep. Staphyl. epid Neisseria

Neisseria Strep. Pneum

Strep. Pneum Neisseria

B.S. Strep. Pneum Staphyi. epid Neisseria

Strep. Pneum Staphyl. epid Neisseria

Strep. Pneum Neisseria

Neisseria Strep. Pneum

Strep. Pneum Staphyl. epid

o N

S O

N

I en 3

i S3

Page 163: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

B.Ş. Strep. Pneum oj hem. strep. Neisseria

Strep. Pneum Staphyl. epid

Strep. Pneum Neisseria

Strep. Pneum Neisseria

Strep. Pneum Neisseria

T.T. Strep. Pneum Neisseria

Strep. Pneum Neisseria

Strep. Pneum Neisseria Difteroid B.

Strep. Pneum Neisseria

Strep. Pneum Neisseria a hem. strep.

E.A. Strep. Pneum <x hem. strep.

a hem. strep. Strep. Pneum Neisseria

Strep. Pneum Neisseria

Strep. Pneum Neisseria

Strep. Pneum Neisseria

B.B. a hem. strep. Staphyl. epid Neisseria

Strep. Pneum Neisseria

Strep. Pneum Neisseria

Strep. Pneum Neisseria

Strep. Pneum Staphyl. epid Neisseria

F.A. <X hem. strep. Staphyl. epid Neisseria

Strep. Pneum a hem. strep. Neisseria

a hem. strep. Strep. Pneum Neisseria

Strep. Pneum Neisseria

Strep. Pneum Neisseria

>

Ö m

n 3

g >

Page 164: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

PROTEZ YAPIŞTIRICILARININ AĞIZ FLORASINA ETKİSİ

TARTİŞMA VE SONUÇ

Bakteriyolojik inceleme sonucu bulunan mikroorganizmalar, ge-rek kontrol ve gerekse araştırma grubunda farklılık göstermeyip, ağız florasının normal mikroorganizmalarıdır.

Kraft ve ark. (4), benzer bir çalışmayla bu maddelerin c.albicans üremesindeki etkisini araştırmışlar, neticede kullandıkları iki madde-nin etkisiz olduğunu, birisinin c.albicans üremesini hızlandırdığını sap-tamışlardır. Biz örneklerde c.albicansa rastlamadık.

Kuşkusuz değişik bakteri üremesinde bireylerin ağız hijyeni ko-nusunda eğitimli olmaları ve maddeleri kısa süreli kullanmalarının rolü olabilir. Hastalar tarafından sıklıkla tercih edilen bu maddelerin bilinçli kullandıklarında ağzın bakteriyolojik florasını değiştirmez görün-mesinin bir avantaj olduğu düşünülebilirse de, uzun süreli kullanım-larında ıslatıldığmda şişen toz veya pastaların dokulara karşı protezin konumunu bozan gereksiz boşluklar yaratarak okluzal ilişkileri değiş-tirmekte ve dolayısıyla oluşabilecek anormal basınçlar sonrası kemik rezorbsiyonunu artırmaları bakımından fazla kullanamamaları uygun-dur (3).

Yapıştırıcı maddeler protez takıldığında alışma devresi için veya uyumu bozulmuş protezin yeni birisine geçiş devresinde tavsiye edi-lebilir. Ancak protezlerin her seferinde temizce yıkanıp, yeni bir uy-gulama öncesi maddeden tamamen arındırılması ve maddenin kısa peryotlarla kullanılması, aksi takdirde oluşabilecek kötü etkileri ko-nusunda hastanın aydınlatılması gerekir (2, 3).

Ö Z E T

Bu çalışmada hastaların sıklıkla kullandıkları protez yapıştırıcı maddelerin ağzın bakteriyolojik florasındaki etkisi araştırıldı. 5'i kon-trol, 10'u araştırma grubu olmak üzere toplam 15 sağlıklı bireyin da-mak mukozası ve plaklarından alınan kültürlerinin mikrobiyolojik in-celenmesi sonucu, etkisiz oldukları belirlendi.

146

Page 165: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Arife DOĞAN, Hişam DEMİRKÖPBÜLÜ, Caner YILMAZ

SUMMARY

THE EFFECT OF DENTURE ADHESİVES ON THE BACTERIOLOGIC STATUS OF MOUTH

In this study the influence of the denture adhesives used fre-quently by the patients on oral bacteriologic status has been investi-gated. Healthy 15 dental students have been selected for this purpose and cultures have been taken from their palatal mucosa and resin bases.

After application of the materials, it has been defined that these materials have no effect microbiologicaliy.

K A Y N A K L A R

1 — Craig, G.R., O'Brein, J.W. and Power. J.M.: Dental Materials, 3 ed., C.V. Mosby Com., St. Louis, 1983.

2 — Gehre, G. and Hassler, C.: Pryczynek Do Oceny Srodkow Do Czyszczenia Protez Oraz Materialow Poprawiajacycb Przyleganie Protez Do Podloza, Protet Stomatol, No. 3; 168-174, 1983.

3 — Kapur, K.K.: A Clinical Evaluation of Denture Adhesives, J. Prosthet. Dent, 10(6), 550-558, 1967.

4 — Kraft, J. et. al.: Einflub Von Prothesenhaftmitteln Auf Das Wachstum Von Candida Species (In Vivo Untersuchungen) Dtsch Zahnarztl, 39 : 855-857, 1984.

5 — Ow, K.K.R. et. al.: A Method of Studying The Effect of Adhesives on Denture Retention, J. Prosthet. Dent., 50 (3) : 332-337, 1983.

6 — Stecher, G.P.: New Dental Materials, Noys Data Cor., New Jersey, U.S.A., 1980.

147

Page 166: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır
Page 167: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

G,Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt IV, Sayı 2, Sayfa 149-157, 1987

CEP EPİTELİ APİKAL MİGRASYONU ÜZERİNE CHLORHEKİDİN'İN ETKİSİ"

Ateş PARLAR'* Koksal BALOŞ*** Emel AYTUĞ**"

GİRİŞ

Kronik marjinal periodontitis, bağ dokusu ataşmanının harabolma-sı ve buna paralel olarak cep epitelinin apikal yönde migrasyonu ile kar,akterizedir. Yumuşak dokulardaki bu patolojik değişiklikleri, kök yüzeyindeki bozulmalar ve kemik kaybı takip eder. Sonuçta dişde des-tek kaybına yol açan kemikiçi ve kemiküstü periodontal cepler mey-dana gelir. Kemik içi cepleri tedavi etmenin üç yolu vardır: Birinci-sinde ilgili dişin çekilmesi ile defektin kendiliğinden iyileşmesi sağ-lanır; ikinci yolda osteoplasti ve osteoktomi işlemleri ile kemik içi cep ortadan kaldırılır; üçüncü yöntemde ise yeni kemik, yeni sement ve yeni fibröz ataşma.n sağlanması hedeflenerek periodontal cep eli-mine edilmeye çalışılır (2).

Yeni ataşman sağlama girişimleri olarak adlandırılan üçüncü yöntemde subgingival küretaj, flap teknikleri ve çeşitli graft mater-yalleri kullanılır.

Uygulanan cerrahi tedaviler sonrasında yeni ataşman meydana gelmesini engelleyen iki temel faktör vardır: Epitelin apikai yönde migrasyonu ve patolojik değişikliklere uğramış kök yüzeyinin bağ do-kusu liflerinin yeniden bağlanmasına izin vermemesi.

Epitelin defekt içine doğru apikal yönde göç etmesi, bağ doku-su ile kök yüzeyinin temasını engeller ve kollajen liflerin kök yüzeyi-

( * } Araştırma, A.Ü. Dişhek. Fak. i. Bilimsel Kongresinde tebliğ olarak sunul-muştur.

( ** ) G.A.T.A. Dişhek. Merkezi, Periodontoloji Bilim Dalı, Dr. Dt. ( *** ) G.Ü. Dişhek. Fak. Dekanı ve Periodontoloji Anabilim Dalı Başkanı, Prof. Dr. (****) G.Ü. Dişhek. Fak. Periodontoloji Anabilim Dalı Araş. Gör., Dr. Dt.

149

Page 168: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

CHLORHEXIDIN'IN CEP EPITELINE ETKİSİ

ne daha korona! bir seviyede bağlanmasına fırsat tanımaz. Bu yüzden kemik defektlerinin tedavisinde epitel migrasyonunu engellemek ya-da geciktirmek amacıyla çeşitli metodlar denenmiştir.

Apikal yönde ilerleyerek bağ dokusu ile kök yüzeyinin temas et-mesine engel olan cep epitelini ortadan kaldırmak üzere epitel sol-ventleri ve kostik maddelerin kullanılması önerilmiştir. Bu kimyasal maddeler arasında Antiformin (sodyum hipoklorit), çinko klorit, fenol kamfr, nitrik asit, sodyum sülfit ve fenol sayılabilir. Ancak bu kimya-sal bileşikler arzu edildiği gibi sadece epiteli eritmekle kalmamış, ay-nı zamanda hem epitelin, hemde bağ dokusunun nonspesifik nekro-zuna yol açarak yeni ataşman meydana gelmesini olumsuz yönde et-kilemişlerdir (11,14).

Mekanik olarak ise aynı amaçla subgingivai küretaj, ENAP, ve marjinal dişetinin eksizyonu gibi yöntemler denenmiş ancak iyileşme uzun junctional epitel bağlantısı ile gerçekleşmiştir (14, 15).

Bîr başka teknik olarak ise, serbest dişeti graftlerinin iyileşmesi sırasında meydana gelen epitel desquamasyonundan yararlanılmıştır. Kemik içi defektlerin üzerini tam kalınlık flap yerine serbest dişeti graftleri ile örtmek suretiyle epitel migrasyonu 12 gün kadar gecik-tirilmiş ve bağ dokusu ataçmanı oluşması için zaman kazanmak müm-kün olmuştur (3).

İyi bir antibakteriyel ajan olarak bilinen chlorhexidin'in, nadiren epitel desquamasyonuna yol açtığını bildiren raporlar literatürde yer almıştır (5). Daha önce yaptığımız bir araştırmamızın tesadüfi bulgu-su olarak da yüksek doz topikal Chx uygulamasının epitel desquamas-yonuna yol açtığı gözlenmiştir.

Chlorhexidin'in antibakteriyel özelliklende dikkate alınarak, aşırı doz Chx uygulaması ile kontrollü bir şekilde epitel desquamasyonu yapılabileceği düşünülmüştür. Böylece gingival marjinde ve sulkus bölgesinde maksatlı desquamasyon ile epitelin apikal migrasyonunun geciktirilebileceği ümit edilerek bu çalışma planlanmıştır.

MATERYAL VE METOD

Çalışmamızda karışık ırktan üç adet yetişkin köpek kullanıldı. De-ney sahası olarak alt çene sağ ve sol premolar bölgeleri seçildi. Sağ

150

Page 169: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Ateş PARLAR, Koksal BALOŞ, Emel AYTUĞ

segment deney, sol segment ise kontrol için kullanıldı. Gerek deney, gerekse kontrol bölgelerinde içe eğimli flap insizyonları yapıldıktan sonra mukoperiosteal flapler kaldırıldı. Sulkus epiteli ve kök yüze-yindeki fibril bağlantıları küretler yardımıyla uzaklaştırıldıktan sonra labial ve lingual flapler interdental sütürler ile eski yerlerine tespit edildiler.

Operasyonu takiben bir gün ara verildikten sonra deney bölge-lerine günde üç kez % 2'lik Chx bir suluboya fırçası ile topikal ola-rak uygulandı, Chx uygulaması sırasında, solüsyon diş-dişeti birle-şiminde sulkus .ağzına gelecek biçimde sürüldü. Kontrol bölgelerinde herhangi bir postoperatif işlem yapılmadı. Dikişler kendi halinde düş-meye bırakıldı.

7, 15 ve 30. postoperatif günlerde deney ve kontrol gruplarına ait dişler alveolektomi tarzında blok biyopsiler halinde çenelerden ayrıl-dılar ve biyopsi yerleri devamlı dikiş ile primer olarak kapatıldı.

% 10'luk formalin ile tespit edilen örnekler, nitrik asit ile dekal-sifikasyondan sonra rutin histolojik takibe alındılar. Parçalar parafin içinde bloklandıktan sonra alman kesitler HE ile boyanarak ışık mik-roskobunda incelendiler.

BULGULAR

Tüm bölgelerde klinik iyileşme komplikasyonsuz gerçekleşti.

Histolojik gözlemler :

7. gün : Her iki grupta da sulkular epitelin henüz tamamen reje-nere olmadığı görüldü. Kontrol grubuna ait bazı kesitlerde sulkular epi-tel bölgesinin bol eritrositlerle kaplı olduğu gözlenirken, deney gru-bunda sulkus epitelinin nispeten daha kısa olduğu ve gingival marjin altında mononükleer hücre infiltrasyonu gözlendi. Yine deney grubun-da gingival marjinde yüzeysel bir epitel erozyonu tespit edildi (Resim 1).

15. gün : Kontrol örneklerinde suikular epitelde rejenerasyonun tamamlandığı görülürken bazı örneklerde epitel proliferasyon!arı dik-kati çekiyordu. Deney grubunda ise gingival marjinde ve oral epitelin bazı kesimlerinde erozyon belirtilerine rastlandı. Bu grupta iyileşme

151

Page 170: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

CHLORHEXIDININ CEP EPITELINE ETKİSİ

uzun ve ince junctional epitel formasyonu ile gerçekleşirken suikus epitelinde proliferasyon görülmedi (Resim 2).

30. gün : Kontrol grubu örneklerinde oral ve sulkular epitelin normal olduğu görülürken yer yer epitel proliferasyonlarıda gözlendi. Deney grubunda ise oral epitelde yaygın erozyonlar dikkati çekmek-teydi. Sulkular bölgede epitel ince bir bant halinde rejenere olmuş-tu (Resim 3).

RESİM 1 : Postoperatif 7. günde Chx grubuna ait bir örnek.

TARTIŞMA

Yeni ataşman sağlama girişimlerinde temel prensiplerden biride mevcut dokuların maksimum ölçüde korunmasıdır. Ancak bu prensi-bin gereklerine uyulurken patolojik cep epiteii, iltihabi granülasyon dokuları ve enfekte sementin uzaklaştırılması da bir diğer zorunluluk-tur. Ayrıca postoperatif dönemde maksimum plak kontrolüde sağlan-malıdır.

Kemik içi ceplerin cerrahi tedavisi ile periodontal dokularda yeni ataşman sağlanabileceği hem klinik, hemde histolojik olarak pek çok çalışmada gösterilmiştir. Cep epitelini tamamen ortadan kaldıran sub-

152

Page 171: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

RESİM 2 : Postoperatif 15. günde kontrol grubuna ait bir örnek.

gingival küretaj işlemleri ile bu sonuca ulaşmak mümkün olabilir. An-cak epitelin kök yüzeyi boyunca apikal yönde proliferasyonu bağ do-kusunun kök yüzeyine bağlanmasına oranla daha hızlı olduğundan ye-ni fibröz ataşman sağlanması çoğu kez gerçekleşemez. Bilindiği gibi epitel hücrelerinin diş yüzeyine bağlanmaları hemidesmosom - bazal lamina kompleksi aracılığıyla sağlanır ve cerrahi eksizyonu takiben ortalama 5-10 günde junctional epitel tamamen rejenere olur. Oysa bağ dokusu elemanları kök yüzeyine organik olarak bağlanırlar ve bu bağlantının sağlanması daha uzun sürelerde gerçekleşir. Özellikle inflamasyon söz konusu olduğunda epitel proiiferasyonunun cerrahi öncesindeki seviyeye kadar ulaştığı bildirilmektedir (4). Çünkü junc-tional epitel hücrelerinin gayet zayıf olan mitotik aktiviteleri inflamas-yonun varlığıyla beraber dramatik bir biçimde artar.

153

Ateş PAHLAR, Koksal BALOŞ, Emel AYTUĞ

Page 172: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

CHLORHEXIDININ CEP EPITELINE ETKİSİ

RESİM 3 : Postoperatif 30. günde Chx grubundan bir örnek.

Yeni ataşmanı olumsuz yönde etkileyen epitel migrasyonunun ge-ciktirilmesi amacıyla yola çıktığımız bu çalışmada Chx'in desquamas-yon yapıcı özelliğinden yararlanmayı düşündük. Bilindiği gibi sulkular epitelin cerrahi eksizyonundan sonra gingival marjin bölgesinde bulu-nan epitelin bazal tabaka hücreleri apikal yönde repopüle olarak yeni junctional epiteli meydana getirirler. Biz de çalışmamızda bu sebep-ten ötürü desquamasyon bölgesi olarak gingival marjini hedef aldık.

Literatür incelendiğinde plak kontrolü amacıyla kullanılan en yük-sek Chx dozunun % 2'lik solüsyonun günde bir kez topikal uygulama-sı olduğu görülmektedir (6, 8, 9,13). Biz ise maksatlı desquamasyon amacıyla bu dozun üç katını uyguladık.

Histolojik gözlemlerimiz tüm dönemlerde gingival marjin bölge-sinde epitelde bir miktar erozyon meydana geldiğini göstermektedir.

154

Page 173: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

CHLORHEXIDININ CEP EPITELINE ETKİSİ

Harvey, Squier ve Haii (1884) kemiricilerin yanak mukozasında açtık-ları yaralar üzerine % 0,2 ve % 2'lik Chx solüsyonlarının etkisini in-celemişler; artan Chx konsantrasyonları ile birlikte epitelde hiperke- ratinizasyon meydana geldiğini bildirmişlerdir. Aynı araştırmanın tar-tışmasında Sonis ve arkadaşlarının (1978) hem hiperkeratinizasyon, hem de ülserasyon bulguladıkları belirtilmektedir. Yazarlar kendi ça-lışmalarında ülserasyon meydana gelmemesini, yanak mukozasının ınastikasyondan doğan sürtünmelerin etkisinden uzak olmasına bağla-maktadırlar.

Chx uyguladığımız bölgelerde de junctional epitelin rejenere ola-bildiğini gösteren bulgularımız, Chx'in ya bu bölgeye toksik düzeyde ulaşamadığını yada epitelin Chx'e rağmen rejenere olabildiğini düşün-dürmektedir.

Bizim çalışmamızda bağ dokusu üzerinde olumsuz bir etki görül-memiş isede açık yara yüzeyleri üzerinde Chx'in zararlı etkileri ola-bileceğini bildiren yayınlar mevcuttur. Bassetti ve Kallenberger (1980) kemiğin açığa çıkartıldığı oral mukoza lezyonlarmda Chx'in artan kon-santrasyonlanyla birlikte yara iyileşmesinde gecikmeler meydana gel-diğini bildirmişlerdir (1). Paunio ve arkadaşları (1978) ise yaptıkları de-neysel bir çalışmada Chx'in granülasyon dokusu, dolayısıyla da bağ dokusu formasyonunu geciktirdiğini bulgulamışlardır (10).

Bu deneysel çalışmamızın bulgularına göre Chx'in epitel migras-yonunu geciktirmede bir yarar sağladığını söylemek mümkün değildir. Ancak kontrol örneklerinde sulkular epitelde görülen proliferasyon be-lirtilerine deney grubunda rastlanmamış olması önemli bir bulgudur ve Chx'in antiplak özellikleri sayesinde postoperatif inflamasyonun sı-nırlanmış olmasına bağlanabilir.

Chx'in kimyasal plak kontrolündeki yeri bir yandan diş yüzeyi ile elektrostatik ilişki kurarak pellicle formasyonunu engellemesi, diğer yandan antibakteriyel özellikleriyle sağiamlaşmiştır. O halde Chx pos-toperatif inflamasyonu azaltmak amacı ile ve dozu dikkatle ayarlana-rak kullanılmalıdır. Çünkü postoperatif inflamasyonun derecesi epite-lin apikal yönde proliferasyon seviyesini belirleyecek önemli faktör-lerden biridir.

155

Page 174: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Ateş PARLAR, Koksal BALOŞ, Emel AYTUĞ

Ö Z E T

Periodontal cerrahi işlemler sonrasında sulkular epitelin apikal migrasyonunu geciktirmek amacıyla Chx'in desquamasyon yapıcı etki-sinden yararlanılması düşünülerek 3 adet köpek üzerinde içe eğimli insizyonlar ile tam kalınlık flapler kaldırılmış ve bölgenin küretajmdan sonra flapler eski yerlerine dikilmiştir. Postoperatif dönemde ope-rasyon bölgelerine günde 3 kez % 2'lik Chx topikal olarak uygulanmış ve 7, 15 ve 30. günlerde histolojik inceleme yapılmıştır. Sonuçta de-ney grubunda oral epitelde desquamasyonlar görülmüş ancak sulkular epitelin rejenerasyonunda bir gecikme sağlanamamıştır.

SUMMARY

EFFECTS OF CHX ON THE APICAL MIGRATION OF SULCULAR EPITHELIUM

Purpose of this study was to prevent the postoperative apical mig-ration of sulcular epithelium by using the desquamating side effect of Chx. 3 dogs were utilised. After simulating procedures of flap sur-gery have been done, an over dosage of Chx (% 2 Chx three times a day) was applied topically to the operation sites. Biopsy samples were obtained 7, 15 and 30 days postoperatively and histologic ob-servations were made. Desquamations and erosions were observed on the oral epithelium but there were no delaying effect on the rege-neration of the sulcular epithelium

156

Page 175: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

CHLORHEXIDININ CEP EPITELINE ETKİSİ

KA V NA K L Â R

1 — Bassetti, C. and Kallenberger, A.: Influence of chlorhexidine on the healing of oral mucosa and osseous lesions. J. Clin. Periodontol., 7: 443, 1980.

2 — Ellegaard, B.: New Attachment as an objective of surgery. In Shanley, D.B. (ed) Efficacy of Treatment Procedures in Periodontics. pp. 129-147, Quintessen-ce inc., 1980.

3 — Ellegaard, B., Karring, T, and Löe, H.: New Periodontal Attachment proce- dure based on retardation of epithelial migration. J. Clin. Periodontol., 1 : 75, 1974.

4 —• Ellegaard, B., Karring, T. and Löe, H.: Retardation of epithelial migration in new attachment attempts in intrabony defects in monkeys. J. Clin. Periodon-tol., 3 : 23, 1976.

5 — Flötra, L.: Different modes of Chlorhexidine application and related side effects. J. Periodont. Res., 8 : suppl. 12 : 41, 1973.

6 — Gjermo, P.: Hibitane in periodontal disease. J. Clin. Periodontol., 4 : 94, 1977. 7 — Harvey, B.V., Squier, C.A. and Hall, B.K.: Effect of Chx on the structure and

permeability of hamster cheek pouch mucosa. J. Periodontol., 55 : 608, 1984. 8 — Löle, H. and Schiött, R.C.: The effect of mouthrinses and topical application

of Chx on the development of dental plaque and gingivitis in man. J. Peri-odont. Res., 5 : 79, 1970.

9 — Löe, H.: Does chlorhexidine have a place in the prophylaxis of dental disease. J. Periodont. Res., 8 : suppl. 12 . 93, 1973.

10 — Paunio, K., Knuuttile, M., and Mielityinen, H.: The effect of chlorhexidine gluconate on the formation of experimental granulation tissue. J. Periodontoi., 49 : 92, 1978.

11 — Ratcliff, P.A.: Periodontal therapy, Review of the literatüre, n Ramfjord, S.P., Kerr, D.H. and Ash, M.M. (eds) World Workshop in Periodontics p. 277 Ann Arbor, American Academy of Periodontology and University of Michigan 1966.

12 —• Sonis, S.T., Clark, W.B. and Shklar, G.: Chlorhexidine induced lingual ke- ratosis and dysplasia in rats. J. Periodontol., 49 : 585, 1978.

13 — Van Dijk, L.J. : Effect of oral hygiene on the results of periodontai surgery in beagle dogs with artificially created defect. J. Periodontol., 54 : 5, 1983.

14 — Wirthlin, M.R. : The Current Status of New Attachment therapy. J. Periodon- tol., 52 : 529, 1981.

15 — Yukna, R.: A clinical and histologic study of healing following the excisional new attachment procedure in Rhesus monkeys. J. Periodontol., 47: 701, 1976.

157

Page 176: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır
Page 177: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt IV, Sayı 2, Sayfa 159 167, 1987

SİSTEMLİ AĞIZ BAKIMININ DİŞ KAYIPLARI VE DİŞ SAĞLIĞINA ETKİSİ

Behiye ERDOĞAN*

GİRİŞ

Diş çürükleri, günümüzde halâ insan sağlığını büyük ölçüde teh-dit eden önemli ve güncel bir konudur. Oluşumuna ait bilgilerin ve verilerin belirgin olmasına rağmen, henüz çürüklerin önlenebilmesi sağlanmış değildir. Bu konuda başarılı çalışmalar yapan ve özellikle koruyucu diş hekimliği için modeller geliştiren İngiltere, İskandinav-ya, İsviçre, Amerika gibi ileri toplumlar diş çürüklerine, kesin önle-nebilir nitelikte hastalıklar olduğu noktasından bakmaktadırlar. Bu sebeple, daha çocuk yaşlarda bireylerin eğitim ve kontrollerine önem vermekte, öncelikle çürüğün varlığı, önlenmesi ve yeniden oluşmama-sı için gerekli uygulamaları yapmaktadırlar. Literatürde sistemli ağız bakımı ve kontrollerinin çürük sayısını sınırladığına ve azalttığına dair, çok sayıda yayın vardır (3, 9, 10, 11, 12,15, 16).

Son 20 yılda, buna ilâveten flor ve sealant uygulamalarının da ka-tıldığını ve sonuçların başarılı olduğu değişik çalışmalarla gösteril-miştir (8, 14,17,19).

Koruyucu diş hekimliği çalışmaları ülkemiz için ancak son 10-15 yıllık dönemi kapsamaktadır. Bunlardan çoğu, çürüğün epidemiyolo-jisi ile ilgilidir. Koruyucu yolların ağız sağlığına etkisini gösteren ya-yınlar ise çok azdır.

Bu sebeple, günlük ağız bakımlarını, uygulanan program gereği titizlikle yapan İngiliz çocuklarından seçilmiş bir grup öğrenci ile, ül-

(*) Dr. Dt., Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fak, Diş Hastalıkları ve Tedavisi Ana-bilim Dalı, Araştırma Görevlisi.

159

Page 178: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

SİSTEMLİ AĞIZ BAKIMININ ETKİSİ

kemîzde buiunan aynı yaş grubundaki öğrencilerin diş çürükleri ve ağız sağlığı alışkanlıkları yönünden karşılaştırılması ve sonuçlarının açıklanması için bu çalışma planlanmıştır.

MATERYAL VE METOD

Çalışma, 1986-1987 Eğitim döneminde İngiltere Bristol kentinin çeşitli okullarında sürdürülen (St. Michael, Nail Sea, Bishop Road Magic Dragon, Pen Park) ve sistemli ağız bakımı uygulamalarının ya-pıldığı öğrencilerden cinsiyet farkı gözetmeden rast gele seçilmiş, yaşları 8 -14 arasında değişen 172 kişi ile, Ankara Dikmen ilkokulun-dan 150 ve Öze! Arı Lisesinin ilk kısım öğrencilerinden 175 olmak ve aynı yaş grubunda bulunmak kaydı ile, toplam 325 öğrenci, anemnez bilgileri ve direkt ağız içi incelemeleri sonuçları üzerinde yapılmış-tır. İngiliz ve Türk çocukların incelemelerinde, diş fırçalama ve ara yüz temizleme alışkanlıkları, hekime kontrol amacı ile gidip gitmeme durumları, ağız sağlığı için yeterli bilgileri olup olmadığı kriterleri tes-bit edilmiş; ayrıca ağız içi muayeneleri ile, sadece daimi 1. büyük azı-nın incelenmesi hedeflenmiştir. Bunun için her iki grupta bu dişlerin kaybı, çürüklü, sağlıklı veya dolgulu olup olmadığı titizlikle saptan-mıştır. Böylece sağlıklı ve çürük diş sayısı, kişi başına düşen çürüklü ve dolgulu 1. büyük azıları ile bu dişlere ait DMFT indeksi ve yine bu dişlere ait çürük prevelans hızları saptanarak, İngiltere ve ülkemiz öğ-rencilerinin yüzdeler arası farkın önem kontrolü için t-testi uygulan-mıştır.

BULGULAR

Çalışma bulguları tablolar halinde toplanmıştır.

İngiltere'de ve ülkemizde okuyan 8-14 yaş grubu çocukların ağız sağlığına ait bulgular Tablo l'de gösterilmiştir.

Yine İngiltere ve ülkemizde taranan öğrencilerin ağız sağlığına ait bilgilerin sonuçları Tablo M'dedir.

160

Page 179: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

TABLO I : İngiltere ve Türkiye'deki 8 -14 yaş grubundan seçilen çocukların ağız sağlığına ait bulgular :

ÜLKE İncelenen öğrenci sayısı

Ağzında çürük dişi olmıyan kişi sayısı

Kaybedilmiş 1. büyük azı

sayısı

Aktif çürüklü 1. büyük azı

sayısı

Dolgulu 1. büyük azı sayısı

Kişi başına düşen çürüklü 1. büyük azı

sayısı

DMFT indexi

Çürük prevelans hızı

İngiltere

Türkiye

172

325

89

82

26

135

148

651

158

186

0.86

2.00

1.93

2.99

48.25 74.76

Page 180: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

O) to

TABLO II : İngiltere ve ülkemizde taranan öğrencilerin ağız sağlığmaait bilgi ve uygulamaların sonuçları :

Ü L K E Taranan öğrenci sayısı

Günde iki kez düzenli diş

fırçalayanlar

Düzenli arayüz temizliği yapan

Yılda 2 kez hekim kontrolüne

gidenler

Ağız gargaraları kullanan

(Plâk Test) Disclosing tablet

kullanan

İngiltere

Türkiye

172

325

168

23

98 172

19

12 14

W ı-3 M

z z

Page 181: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Behiye EBDOĞAN

Kurulan biyometrik yöntem gereği, her iki ülkenin çürük preva-lans hızı bakımından yüzdeler arası farkın önem kontrolü sonucuna ait bilgiler Tablo ili 'dedir.

TABLO III : Her iki ülkenin çürük preveian hızı bakımından yüzdeleri arası farkın önem kontrolü (Mesti).

ÜLKE Toplam Çocuk

Sayısı (N)

St. HATA t-değerî P

İngiltere/Türkiye 497 0.045 5.88 < 0.001

Tabloda'da görüldüğü gibi, her iki ülke arasında fark önemlidir. (P<0.001)

TARTIŞMA

Gerek çeşitli toplumlarda yapılmış epidemiyolojik çalışmalar, ge-rekse Dünya Sağlık Teşkiiâtı'nın büyük ölçüde bu sonuçlara dayana-rak ortaya koyduğu veriler, günümüzde de diş çürüklerinin bireyleri ve toplumları halâ yaygın ölçüde tehdit ettiğini ortaya koymaktadır (2, 20).

Hatta yıllar öncesine ait diş kayıplarının sebeplerini açıklayan ve kayıplarda % 45 oranında çürüklerin etkili olduğunu vurgulayan sonuç-lar, bugün dahi değişmemiştir.

Bilindiği gibi diş çürükleri ve periodontal hastalık ağız içi mik-roorganizmaları tarafından yaratılan infeksiyöz bir hastalıktır (3, 4, 11, 12,13).

Bu gerçek karşısında ileri ülkeler, bu hastalıkların önlenmesi için koruyucu anlamda programları geliştirmişler ve uygulamaya baş-lamışlardır ve bu programlarda ana hedef olarak öğrencilerin incelen-mesine, oniarın ağız durumlarının tesbitine, korunmaları için gerekli bilgilerin verilerek, bunların uygulatıİmasına ve sık sık kontrollerle

163

Page 182: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

SİSTEMLİ AĞIZ BAKIMININ ETKİSİ

bu uygulamaların kahcs kılınmasına gayret edilmiştir. Böylece geliş-tirilen ve uygulanan çalışma sonuçlarının verimli olduğuna dair çok sayıda yayın vardır (1, 3,5, 7,18).

Bunların sonuçlarına dayanılarak, ileri ülkelerde koruyucu diş he-kimliği için gerek insan gücü, gerekse uygulama yerleri bakımından büyük çalışmalar yapılmış ve bitirilmiştir.

Koruyucu diş hekimliğinin yeni yeni gelişmeye başladığı ülkemiz için konu gözden geçirildiğinde, yapılmış olan sınırlı çalışma sonuç-larının henüz çürüğü, periodontal hastalığı tesbit noktasında olduğu görülür (6).

Koruyucu önlemlerin, sonuçlarının gösterildiği çalışma sayssıda tesbit edebildiğimize göre yok denecek kadar azdır {6}.

Bu sebeple, çalışma ağız hijyeni, programına alınmış, bir ülkenin çocukları ile, henüz bu programdan hiçbir şekilde haberi olmayan an-cak çeşitli kaynaklardan öğrenebildikleri sınırlı bilgilerle, ağız sağlığı uygulamaları yapan ülkemiz çocuklarının karşılaştırılması için planlan-mıştır. Ayrıca konunun önemini vurgulamak ve karışık sonuçlarla ko-nuyu ağırlaştırmamak için sadece, 1. büyük azı dişleri hedeflenmiş, periodontal dokuların, sürme ve ortodontik bozuklukların ve diğer ağız içi lezyonların incelenmesine gidilmemiştir.

Çalışmada öğrenciler cinsiyet farkı gözetmeksizin alınmış, zaten çürük oluşumunda sınırlı olan hormonal etkiden böylece uzak kalın-maya çalışılmıştır.

Değerlendirmede sadece birinci büyük azıların dikkate alınması, bu dişlerin gelişim, oklüzyon ve ağız statiği için bilinen öneminden kaynaklanmaktadır.

Tüm öğrencilerin incelenmesinde önceden hazırlanan formlar ge-reği veriler tesbit edilmiş, anamnez bilgilerinde bireysel olarak gö-rüşmelerle, öğrenci bilgilerinin açık ve yanlişsız alınmasına ayrıca özen gösterilmiştir. Bu sebeple formlar, karşılıklı görüşmelerle dol-durulmuş, cevapları sağlıklı alınabilmesi için zorlayıcı davranışlardan titizlikle kaçınılmıştır. Hatta belli uygulamalar için bilgisi olmayan ko-nularda cevap niteliğini sağlayabilmek için kısaca açıklayıcı ek bilgi-ler verilmiş klinik muayenelerinde ise, her iki ülkede de steril klinik muayene takımları ile ve iyi görüş altında tüm dikkat, 1. büyük azılara çevrilerek çürük yönünden yapılmıştır. Her iki ülke çocuklarının in-

164

Page 183: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Behiye ERDOĞAN

celeme sonuçlarına ait bulguların bulunduğu bilgiler karşılaştığında çürük prevelans hızı dışındaki, tüm değerlerin ülkemiz yönünden so-nuçları çok düşündürücüdür. Örneğin, tamamen ağzında diş çürüğü olmayan kişi sayısı yüzdesi İngiltere'de % 51.7 iken, bizde ise % 25.2' dir. Aktif çürüklü 1. büyük azı dişleri yüzdesi % 21.51 iken, bizde % 50.07 şeklindedir. Kişi başına düşen 1. büyük azı dişleri değerleri ise toplumumuzda, İngiîtereye göre iki kat daha fazladır. Çalışmanın esa-sını teşkil eden 1. büyük azılara ait çürük prevelans hızına ait biyo-metrik sonuçlar ise p<0.001 düzeyinde anlamlı bulunmuştur.

Bu durum, sadece bu örnekler için belli tedbirlerin alınması ge-reğini ve mutlaka, konulara gençlerden başlanması önemini ortaya koyar.

Sonuç, anamnez bilgileri ilede uyum halindedir. Bunların bulun-duğu ikinci tabloya dikkat edildiğinde ülkemizde yılda 2 kez hekim kontrolüne giden öğrenci sayısı % 5.8 iken, bu oran İngiltere'de % 100'dür.

Yine, diş çürükleri oluşmasını engelleyen en önemli faktörlerden biri oian düzenli ara yüz temizliği gereğini taranan öğrencilerimizden hiç biri bilmemektedir.

Ö Z E T

Koruyucu diş hekimliği alanındaki bu çalışmalar, İngiliz ve Türk toplumundan seçilen bir grup çocuk üzerindeki sonuçların karşılaştı-rılması ile yapılmıştır.

Bu alanda, ülkemizin hangi aşamada bulunduğu ve gereksinimle-rinin neler olduğu vurgulanmaya çalışılmıştır.

SUMMARY

THE INFLUENCE OF THE SYSTEMATIC ORAL CARE ON DENTAL HEALTH AND MiSSINGS

This investigation subject to Preventive Dentistry was made by comparing the results obtained from the British and Turkish children groups.

165

Page 184: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

SİSTEMLİ AĞIZ BAKIMININ ETKİSİ

We tried to emphasize the development rate in this field and the requirements of our native people.

KAYN A K L A R

1 — Anderson, R.J., Bradnock, G, etal.: The Reduction of Dental Caries Pre- velance in English Schoolchilderen. J. Dent. Res. 61 : 1311-1316, 1985.

2 — Axelsson, P., Lindhe, J.: The Effect of a Preventive Programme on Dental Plaque, Gingivitis and Caries in Schoolchildren. Results After One and Two Years. J. Clin. Perio. 1 : 126-138, 1974.

3 — Axelsson, P., Lindhe, J. : The Effect of a plaque Control Program on Gingivitis and Dental Caries in Schoolchilderen. J. Dent. Res. Special Issue C : 142, 1977.

4 — Baloş, K.: İleri Kronik Periodontitis'in Bakteriyel Plakla İlgisi, Plak Kontrolla- rıyla Cerrahi Tedavinin Klinik ve Deneysel Araştırılması. Doçentlik Tezi, An-kara, 1976.

5 —■ Baloş, K.: Oral Hijyen Eğitim ve Kontrollerinin Periodontai Sağlığa Etkilen. (Klinik Araştırma). A.Ü. Dişhek. Fak. Derg., Cilt 3, Sayı : 3, 1976.

6— Baloş, K., Türkan, S., Arabacıer, C.: Farklı Sosyo - Ekonomik Düzeydeki 10 Yaş Grubu Okul Öğrencilerinin Periodontai ve Dis Çürükleri Yönünden 1,5 Yıl Süreyle İzlenmeleri. A.Ü. Dişhek. Fak. Derg., Cilt 6, Sayı : 3, 1-16, 1973.

7 — Baneczy, J., Boross. E.: Changes in Caries Prevelance Among Adolescents in Budapest, Hungary, from 1975 to 1982. Caries Res. 19 : 76-82, 1985.

8 — Erdoğan, B.: 8-13 Yaş Grubundaki Hastalarda Sürekli Molerlere Uygulanan Fissür Sealant Maddesinin Yararlı Olup Olmadığının Araştırılması. Doktora Tezi, Ankara, 1983.

9 — Finn, S.B., Jamison, H.C. : The Effect of Dicalcium Phosphate Chewing Gum on Caries Incidence in Children: 30 Month Results. J.A.D.A., Vol : 110, Jan 1985.

10 — Gwinnett, A.J., Buonocore, M.G. etal.: Effect of Fluoride on Etched Enamel as Seen by Scanning Electron Microscopy, i.A.D.R N. Amer. Div. Abstract 122, 1971.

11 — Hakaasson, Jan.: Dental Care Habits, Attitudes Towards Dental Health and Dental Status Among 20-60 Year Old individuals in Sweden. Thesis. 1978.

12 — Lindhe, J., Axelsson, P.: The Effect of Controlled Oral Hygiene and Topical Fluoride Application on Caries and Gingivitis in Sweedish School Childeren. Com. Dent. Oral. Epidemiol. 1 : 9-16, 1973.

166

Page 185: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Behiye ERDOĞAN

13 — Löe, H. et al.: The Effect of Suppression on the Oral Microflora Upon the Development of. Dental Plaque and Gingivitis. In : McHugh, W.D. (ed): Dental Plaque. E.S. Livingstone, Edinburgh, 247-255, 1970.

14 — Löe, H.: Fluoride-Releasing Sealants. J.A.D.A., Vol. 118, Jan 1985. 15 — NM, Ring., JYL, Ling. O.: Oral Hygiene and Toothbrushing Habits of 12-Year-

Old Children in Hong Kong. Commun. Dent. Oral. Epidemiol., 14: 242-3, 1986. 16 — Rosling, B.: Plaque Control. A Determining Factor in the Treatment of Pe-

riodental Resease. Thesis. 1976. 17 —■ Spinelli, M.A., Brudevöld: F. etal.: Mechanism of Fluoride Uptake by Hy-

droxyapatite. Arch Oral Biol. 16 : 187-204, 1971. 18 — Sungur, T., Saygılı, İ., Ceyhan, Arabacier, C, Baloş, K., Mısırlıgil, A., Ayhan,

N.: Ankara'da 10, 15 Yaş Grubu Okul Çocuklarında Ağız ve Diş Sağlığı Ko-nusunda Bir Araştırma : A.Ü. Dişhek. Fak. Derg., Cilt 4, Sayı : 1, 125-151, 1977.

19 —■ Van Der Merwe, E.N.M. etal.: Relationships Between Fluoride in Enamel, DMFT Index on Fluorosis in High-and Low Fluoride Areas in South Africa. Community Dent. Oral. Epidemiol., 5 : 61-64, 1977.

20 — World Health Organisation : Dental Health Education. Report of a Who Ex- pert Commitee Technical Report Services. Ceneeva, 1978.

167

Page 186: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır
Page 187: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt IV, Sayı 2, Sayfa 169-183, 1987

BİR VAKA NEDENİYLE PROTETİK TEDAVİ ÖNCESİ ORTODONTİK UYGULAMA

H.N. İŞCAN9 A. DOĞAN"8

Protetik tedavilerde görünümle ilgili olarak hasta beklentisinde ortaya çıkan estetik sorunlar, geniş bir konuyu oluşturur (1), Protetik tedavinin amacı, dentisyonun kaybedilen anatomik bütünlüğünü resto-re etmenin yanısıra tatminkar estetik sağlamak olduğuna göre, protez öncesi gerektiğinde ortodontik diş hareketleri bu tedavinin sonuç ba-şarısına katkıda bulunabilir (9). Keza, estetik başarı şansına ilaveten, dişler üzerinde uygun kuvvet dağılımı ve restorasyonun yapımını ko-laylaştıran destek diş düzeni de sağlanabilir (12).

İşte bu amaçlara yönelik olarak, son yıllarda «Erişkin Ortodontisi (Adult Orthodontics)» ortodonti bilimi içinde yeni bir dal olarak ge-lişmiştir. Erişkinlerde ortodontik tedavi uygulanmakta (2,10), ancak, diş hareketleri daha yavaş olmaktadır. Bunun nedeni ise erişkinlerde kemik yoğunluğunun daha fazla olması, yoğun kemikte ise kemik ili-ği boşluklarının ve hücre sayısının azalmış olmasıdır (3). Zira eriş-kinlerde uygulanan mekanik ortodontik kuvvetler sonucunda, kuvvet uygulanan dişin kökünün hareket yönü tarafında oluşacak kemik re-zorbsiyon türü «indirect (undermining)» kemik rezorbsiyonu şeklinde olacak ve diş hareketleri de o nedenle daha yavaş olarak görülecek-tir; bundan dolayı erişkinlerde uygulanan kuvvetlerin hafif kuvvetler olması gerektiği vurgulanmaktadır (3, 4).

Bu vaka takdiminde sunulacak olan vaka, hernekadar tam anla-mıyla erişkin sayılmasa da büyümesi sona ermiş, yapılacak olan pro-tetik restorasyonla kökler aracılığı ile alveollere iletilen çiğneme kuv-vetlerinin optimal bir şekilde dağılımını temin etmek amacıyla kısa sü-reli ortodontik tedavi uygulanmış bir vakadır.

( * ) G.Ü. Dişhek. Fak. Ortodonti Anabilim Dalı, Doç. Dr. ( * * ) G.Ü. Dişhek. Fak. Protetik Diş Ted. Anabilim Dalı, Y. Doç. Dr.

169

Page 188: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

PROTETİK TEDAVİ ÖNCESİ BİR ORTODONTİK UYGULAMA

VAKA TAKDİMİ

Tanı : G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalına 21 + 12 no'lu dişlerine sabit restorasyon yaptırma isteği ile baş-vuran 22 yaşında bayan hastamızın (Resim 1 a, b) klinik muayenesin-

RESİM 1a

de; üst santral dişlerin kesici kenarlarında abrazyon ve bu dişlerin alt santral ve lateral dişlerle başbaşa kapanış gösterdiği görülmüştür (Re-sim 1 c). Anamnezinde hasta, daha önce yalnız üst çene kavsine yö-nelik ortodontik tedavi gördüğünü ve bu tedavi sırasında üst çenede kullanılan müteharrik plağın vestibül arkının 21 + 12 no'lu dişlerinde erimeler meydana getirdiğini ifade etmiştir. Oysa bu dişlerdeki ab-razyonun nedeni, bu dişlerdeki muhtemel kalsifikasyon bozukluğu ya d,a hipoplazik yapı ve bu tür bir yapı bozukluğu gösteren 1 + 1 no'lu dişlerin karışık dişlenme dönemi başından ortodontik tedavi sonuna kadar bireyde bulunan ön çapraz kapanış veya başbaşa kapanış şek-linde fonksiyon görmüş olmalarıdır.

170

Page 189: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Hakan N. İŞCAN, Arife DOĞAN

RESİM 1 b

RESİM 1 c

171

Page 190: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

PROTETİK TEDAVİ ÖNCESİ BİR ORTODONTİK UYGULAMA

Hastada anterior bölgedeki başbaşa kapanışa rağmen bukkal böl-gede Angle Klas I (nötroklüzyon) (3, 5) kapanış görülmektedir (Resim 1 d, e). Gerek üst diş kavsi gerekse alt diş kavsi çok düzgün olup, 8 + 8 no'Iu dişlerin indifa etmekte oldukları gözlenmektedir.

172

RESİM 1 e

Page 191: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Hakan N. İŞCAN, Arife DOĞAN

Üst çene dişlerinin periapikai filmlerinde sağ üst 2. prernolar kö-künün kısa ve güdük oluşu dışında herhangibir anomaliye rastlanma-maktadır (Resim 5).

Sefalometrik Analiz (Tablo 1) : Hastanın lateral sefalometrik fil-minin analizinde iskeletsel Klas 3 (ANB açısı = —2 derece) bir yapı belirlenmiştir (Steiner (6-8)'in bildirdiği norm değerlere göre hem üst çene kaidesi (SNA açısı = 76 derece) hem de alt çene kaidesi (SNB açısı = 78 derece) kafa kaidesine göre geride konumlanmış ancak üst çenenin göstermiş olduğu sagital yön büyüme yetersizliği sonucu prognathie inferior ortaya çıkmıştır. Üst keser dişlerin bireyin iske-letsel yüz profiline göre geride konumlandığı (1 — NA = 6 mm) ancak uzun eksenlerinin vestibule doğru aşın eğimlendikleri (1 — NA = 30 derece) gözlenmiştir.

TABLO 1. SefaSometrik Değerlendirme.

STEİNER Analizi

Norm değ. 20.10.986 29.12.986 SNA Açısı 82° 76° 77° SNB Açısı 80° 73° 79° ANB Açısı 2° -2° -2° SND Açısı 76° 769 76° 1 - NA uzaklığı if ffiiîi 6 mm 8 mm 1 - NA aç ıs ı 22° 30° 37° T - HB uzaklığı 4 mm 3 s ı r a 3 ram 1 - NB açısı 25° lk° 16° Pg - NB uzaklığı — 2 mm 2 m m Holdayyay farkı — +1 mm + 1 ram 1 - 1 Aç ıs ı 131s 139° 130° Oklüzal düz.-SN açısı H° 13° lk° Go-Gn - SN açısı 32° 33° 32° SL uzaklığı 5 1 f f i f t £f9 ram 50 mm SE uzaklığı 22 mm 2 2 m m 23 mm

ANB -2U

mm/ 26°

3rr,m 3.25 V 22 3.5\23

\25

173

mm

Page 192: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

PROTETİK TEDAVİ ÖNCESİ BİR ORTODONTİK UYGULAMA

Tedavi Planı : Estetiği sağiamak için sabit restorasyon düşünül-düğünde kuron boylarının kısalmış olmaları 3 + 3 no'lu dişleri de te-daviye dahil ederek yeterli destek sağlama zorunluluğunu getirmiş-tir. Alt ve üst anterior dişler arasında yeterli overjet olmaması böyle bir sabit restorasyon için başarı şansını azaltmaktaydı, zir,a, mevcut kesici bölge ilişkisinde yapılacak restorasyon sonrası ön bölgede pri-mer temaslar sebebiyle posterior diskiuzyon oluşacak ve zaten kısa olan kuronlarda restorasyon tutuculuğu ortadan kalkacaktı. Gerek nor-mal kapanışı bozmamak ve gerekse yeterli kuron stabiîitesiyle este-tiği sağlamak düşüncesi ile hasta ortodonti kliniğine sevkediidi ve yeterli overjet sağlayacak üst keserlerin protrüzyonu istendi.

Ortodontik Tedavi Planı ve Uygulanması : Hastanın sahip olduğu iskeletsel yapıya göre (ANB açısı = —2 derece) üst keserlerin ret-rüzyonu söz konusu olup, dolayısıyla Steiner (6-8)'in bildirdiği «Kabul edilebilir düzenlemeler (Acceptable Arrangements)» tablosundaki (Tablo I) değerlere ulaşmak amacı ile üst keserlerin protrüzyonu plan-landı. Üst çenede sağ ve sol daimi 1. molarlar bantlandı; 21 + 12 no'lu dişlere direk yapıştırma braketler (direct bonding) (11) kondu (Resim 2 a, b). Sırasıyla 0.012, 0.014 inç protrüzyon arkları ile 21 + 12 no'lu dişler protrüzyona uğratıldı; yeterli overjet sağlandığı gibi (Resim 3 a,

174

RESİM 2 a

Page 193: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Hakan N. İŞCAN, Arife DOĞAN RESİM 3 a

t-:

RESİM 2 b

b c) üst keserler arasında da sabit restorasyon içrn dişlerdeki pre-parasyonu kolaylaştıracak diastemalar oluşturuldu (Resim 3 d). Or-todontik uygulama 2 ay 3 gün sürmüştür. Hastanın ortodontık uygu-

175

Page 194: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

176 PROTETIK TEDAVİ ÖNCESİ BİR ORTODONTİK UYGULAMA

RESİM 3 c

Page 195: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

RESİM 3d

lama başında ve sonunda alınan lateral sefalometrik filmlerinin total çakıştırmasında (Şekil 1); üst çene kaidesini temsil eden subspinal (A) noktasının ileri yönde, üst keserlerin protrüzyonlarından etkilene-rek yer değiştirdiği, yani, kompanze edici kemik gelişimi (Compen-satory bone formation) (4) gösterdiği ve SNA açısının büyüdüğü (Tab-io I), aynı oranda SNB açısının da üst kesicilerin protrüzyonu sonucu alt çenenin ileri yönde yer değiştirmesi ile büyüdüğü ancak ANB açı-sının yine —2 derecede kaldığı, üst ve alt dudakların birer mm ileri yer değiştirdiği görülmektedir. Üst ve alt çenedeki diş hareketlerini görmek için yapılan lokal çakıştırmalarda üst keser dişlerde protrüz-yon görülmektedir ki bu sayede Steiner (6-8)'in —2 derecelik ANB açısı için kabul edilebilir üst keser konumuna ulaşılmıştır. Ancak üst keserlerin eksen eğimleri düzeltilmediği gibi ortodontik uygulama ön-cesine göre daha da bozulmuştur. Bu dişlerin eksen eğimlerinin dü-zeltilebilmesi için köklerine kök torque'u(11) verilebilirdi. Ancak hastanın büyümesini tamamlamış olması ve bu nedenle bu dişlerin köklerinin vestibule hareketleri sırasında köklerin vestibülündeki al-veol kemiğinde fenestrasyon ve dehiscens görülmesini engelleye-cek kompanze edici kemik gelişiminin çok geç ve yetersiz olabileceği düşüncesiyle 21 + 12 no'lu dişlere vestibül kök torque'u verilmesin-

177

Hakan N. İŞCAN, Arife DOĞAN

Page 196: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

G. D. o ---- m. 10. ıs?6 ---- JS. 13,1316

ŞEKİL 1

den vazgeçildi. Üst çene lokal çakıştırmasında 6 + 6 no'lu dişlerde devrilme, 21—12 no'lu dişlerde intikali (3,4) olarak mezializasyon izlenmektedir. Total çakıştırmadan görülebileceği gibi (Şekil 1) alt çe-nede öne ve yukarı doğru bir rotasyon izlenmiş; Go-Gn/SN açısında da Iderecelik küçülme (6-8) olmuştur. Alt çene konumunda izlenen bu değişikliğin yorumu şöyle yapılabilir; tedavi öncesinde alt keserlerin, bu dişlerle başbaşa kapanış gösteren 1+1 no'lu dişler ve normal overjet ve overbite ilişkisi gösteren 2 + 2 no'lu dişler arasında hapsol-muş olması ve 21 + 12 no'lu dişlerin ortodontik uygulama ile protrüz-yona uğratılması sonucu alt keserlerin ve dolayısıyla alt çenenin bu durumdan kurtulması ve alt çene kondilinin aşağı ve arkaya doğru ko-numunu değiştirmiş olmasıdır. Nitekim alt çenenin bu yeni konumu alt molarlarda ekstrüzyon (yükselme) şeklinde kompanze edilmiştir (Şekil 1 - lokal çakıştırma).

178

PROTETİK TEDAVİ ÖNCESİ BİR ORTODONTİK UYGULAMA

Page 197: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

RESİM 4

Aktif ortodontik uygulama sonucunda hastaya üst pekiştirme apa-reyi (Hawley) uygulanmış (Resim 4); sabit restorasyon için dişlerin kesiminden hemen sonra aynı apareyde besleme yapılarak diş kesi-minden sabit protezin simantasyonuna kadar geçen sürede protrüz-yona uğratılan 21 + 12 no'lu dişlerin tekrar retrüzyona uğraması, yani residive (nükse) uğramaları engellenmiştir. Ortodontik uygulama ön-cesi ve sonrasında alınan üst dişlerin periapikal filmlerinin karşılaş-tırmalarında mekanik kuvvetlere bağlı olarak patolojik bulgulara rast-lanrrtamiştır (Resim 5).

Ortodontik tedavi sonrasında hastanın 321 + 123 no'lu dişleri me-tal destekli seramik kuronlar için kesilmiş ve iki ayrı splint tarzında protetik restorasyon tamamlanmıştır (Resim 6 a, b, c, d).

179

Hakan N. İŞCAN, Arife DOĞAN

Page 198: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

180 PROTETİK TEDAVİ ÖNCESİ BİR ORTODONTİK UYGULAMA RESİM 6 a

Page 199: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Hakan N. İŞCAN, Arife DOĞAN

RESİM 6 b

RESİM 6 c

•1.81

Page 200: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

RESİM 6 d

Ö Z E T

Bu vaka takdiminde üst ön dişlerine sabit restorasyon için baş-vuran genç bir hastada ortodontik ve protetik tedavi kombinasyonu sunulmuştur. Yeterli overjet sağlamak üzere sabit ortodontik aygıt ile üst keserlerin protrüzyonu yapılmış; 321 + 123 no'lu dişler kesilip seramik kuronlarla protetik tedavi tamamlanmıştır.

SUMMARY

A CASE REPORT : AN ORTHODONTIC APPLICATION BEFORE PROSTHETIC TREATMENT

In this case report a combination of orthodontic and prosthetic treatment on a young patient referred us for fixed prosthesis on up-per anterior teeth has been presented. To establish sufficient overjet, the protrusion of the upper incisors were made by means of fixed

182

PROTETİK TEDAVİ ÖNCESİ BİR ORTODONTİK UYGULAMA

Page 201: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Hakan N. İŞCAN, Arife DOĞAN

orthodontic appliances; bilaterallay upper centrais, laterals and ca-nines were prepared and prosthetic treatment has been completed by ceramic crowns.

K A Y N A K L A R

1 — Albino, J.E., Tedesco, L.A., Conny, D.J.: Patient perceptions of dental-facial esthetics : Shared concerns in orthodontics and prosthodontics. J. Prost. Dent, 5 C1): 9-13, 1984.

2 — Alekxander, R.G., Sinclair, P.M., Goates, L.J.: Differantial Diagnosis and Treatment Planning for The Adult Nonsurgical Orthodontic Patient. Amer. J. Orthodont, 89 : 95-113, 1986.

3 — Graber, T.M.: Orthodontics, Principles and Practice, 3 rd ed., W.B. Saunders Co., Philadelphia, London, Toronto, 1972.

4 — Reitan, K.: Biomechanical Principles and Reactions, In Graber, T.M. (Editor) : Current Orthodontic Concepls and Techniques, Vol 1, Ch 2, W.B. Saunders Co., Philadelphia, London, Toronto, 1969.

5 — Salzmann, J.A.: Practice of Orthodontics, Voi I, J. B. Lippincott Co., Phila- delphia and Montreal, 1966.

6 — Steiner, C.C.: Cephalometrics for you and me. Arner. J. Orthodont., 39 : 729-755, 1953.

7 — Steiner, C.C.: Cephalometrics in Clinical Practice. Angle Orthodont., 29 : 8-29, 1959.

8 — Steiner, C.C.: The Use of Cephalometrics. As an Aid to Planning and Asses- ing Orthodontic Treatment. Amer. J. Orthodon., 46 : 721-735, 1960.

9 — Tuncay, O.C.: Orthodontic Tooth Movement as an Adjunct to Prosthetic Treatment. J. Prost. Dent.. 46(1) : 41-47, 1981.

10— Ülgen, M.: Erişkinde Protez Öncesi Ortodontik Tedavi. A.Ü.D.H.F. Dergisi, 8 : 145-155, 1981.

11 — Ülgen, M.: Ortodontik Tedavi Prensipleri, Ankara Üniversitesi Basımevi, An- kara, 1983.

12 — Zarb, G.A., Bergman, B., Clayton, J.A. Mac Kay, H.F.: Prosthodontic Treat- ment for Partially Edentulous Patients The C.V. Mosby Co., St. Louis, 1978.

183

Page 202: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır
Page 203: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt IV, Sayı 2, Sayfa 185-194, 1987

DİŞHEKİMLÎĞİNDE AKUPUNKTUR

Derviş YILMAZ" Ahmet MAHLİ**

Bazı otörlere göre M.Ö. 2700, bazı otörlerce de M.Ö. 4000 ilâ 5000 yıllarına kadar uzandığı söylenen, Çin Halk Cumhuriyeti'nin 1972 de sınırlarını bütün dünyaya açtığında önemi artan ve klasik tıbba karşı ilaçsız tedavi olması nedeniyle de ilgi uyandıran insanlık tarihi-nin en eski sağlık yöntemi akupunkturun diş hekimliğinde de yeri ol-duğu kesindir.

Bu arada Amerikan Tıp Derneği halâ kuşku içinde olup akupunk-turun kanıtlanmamış bir tedavi yöntemi olduğunu ileri sürmektedir (4). U.S.A. Başkanı Nixon'm Çin'i ziyaretinde Amerikalı doktorlar karşı-sında Çinli hekimler burun akupunktur anestezisinde başarısızlığa uğ-ramışlardır (4).

Akupunkturun etki mekanizması hakkında çeşitli görüşler vardır. Humoral faktörle izah edilen tesir mekanizması üzerinde çalışan Birk-mayer insanlarda akupunktur seanslarından sonra idrarla atılan sero-tonin yıkılım ürünü olan 5-Hydroxy indolessing asit miktarının diğer şahıslara göre yüksek olduğunu göstermiştir (2,5). 1973 senesinde Çin'de yapılan hayvan deneylerinde akupunktur tesiri altında beyinde-ki serotonin seviyesinin yükseldiği ispat edilmiştir (11).

Kampik 1974'de patolojik durumda yüksek olan kolesterin ve trigliserid konsantrasyonunun akupunkturdan birkaç saat sonra düş-tüğünü ispat etmiştir (9). Pommeranz, akupunktur iğnelerinin derin adalelerde bulunan reseptörler vasıtasıyla stimülasyonun beyine ulaş-masıyla hipofiz ve öteki beyin kısımlarından endorfinin açığa çıkma-sına neden olarak ağrıyı inhibe ettiğini belirtmiştir (10). Mayer, aku-punkturla ağrı eşiğinin yüzde 28 oranında yükseldiğini göstermiştir (5).

( * ) G.Ü. Dişhek. Fak. Ağız, Diş, Çene Hast ve Cer. Anabilim Dalı, Arş. Gör., Dr. (**) G.Ü. Tıp Fak. Anes. ve Reani. Anahilim Dalı, Uzman Dr.

185

Page 204: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

AKUPUNKTUR

Âkunpunktur bölgesine prokain enjeksiyonu yapıldığında uzak noktada anelgeziye neden olunamadığını gözleyen doktor Chou, aku-punktur etkisini nevral yolla oluşturduğunu ispat etmiştir (12).

1947'den bu yana 8 uluslararası akupunktur kongresi düzenlenmiş-tir. Çin'de 1958 yılında küçük operasyonlarda (diş çekimi, tonsillek-tomi, hernie guatr), 1960'larda büyük operasyonlarda akupunktur anal-gezisinden yararlanılmaya başlanılmıştır (3).

Önceleri 50-80 akupunktur iğnesiyle etkili olunabilirken bugün bu sayı 1 -4'e düşmüştür. Keza önceleri sadece manuel olarak tatbik edilen iğneler bugün için uygulanan elektrostimülasyon ile ,analgezi derinliğinin artması sağlanmıştır (3).

Akupunktur acaba her tür hastalıkta da tedavi edici midir? Dr. Yoo ve Soo-J. Chim batı tıbbının iyileştiremediği birçok hastalıklar da dahil olmak üzere hemen hemen bütün kronik hastalıkları tedavi ettiklerini iddia etmişlerdir (12). Akut cerrahi müdahale gereken du-rumlarda akupunktur kontrendikedir.

Bugüne kadar 2 milyonun üzerinde akupunktur anestezisi ile ameliyat gerçekleştirilmiştir. Shanghai'da cerrahi müdahalelerin 9/10 unda akupunktur anastezisi kullanılmaktadır. Çin'de % 8-30 oranın-da akupunktur anestezisi % 20 genel anestezisi ve % 20 genel anes-tezisi ve % 50 oranında da lokal anestezisinin kullanıldığı istatiksel araştırmalarla anlaşılmıştır (3). Akupunktur anestezisindeki başarı oranı % 90'dır (5). Bu oran guatr ameliyatlarında % 98-100, kafa ameliyatlarında % 90-95, Thorax ameliyatlarında % 80-95 ve Lapa-ratomie ameliyatlarında % 70'dir, Çin'de diş hekimleri anestezinin yanısıra periodontal ve ağız hastalıklarında moxa ve akupunktur içe-ren klasik Çin tedavi yöntemlerini kullanmaktadırlar (3).

Diş hekimleri akupunktur noktalarını nasıl lokalize edeceklerini bildiklerinde önemli derecede analgezi ve sedasyon oluşturarak mes-leklerini icra edebilirler. Bu özel tedavi yolunu kullanmak için diş he-kimleri bilginin yanısıra primer motivasyon, hakiki bir arzu ve bu işi başarabileceklerine dair kendine güvenin olması gerektiğini bilmeli-dirler.

Başlangıç olarak önemli akupunktur noktalarının yaklaşık loka-lizasyonları öğrenmelidir. Sadece diş ağrısı için 26 nokta, diş eti ağ-rıları içinde 6 ayrı nokta vardır (4, 5).

186

Page 205: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Yılmaz DERVİŞ, Mahli AHMET

Akupunktur noktalarının seçimi üç kategoriye göre yapılır (2, 5) :

1 — Klasik Çin tıbbına uyularak meridyen teorisindeki noktala rın seçimi,

2 — Aynı segmentte veya komşu segmentte nokta seçimi, bu operasyon alanını innerve eden sensitif sinirin alanındaki noktaların seçimidir,

3 — Lokal operasyon alanındaki noktaların seçimi - Paradontoze de iğneler diş ile diş eti arasına lokal olarak tatbik edilerek tedavi edilebilirler.

Akupunktur analgezisinde ilk olarak tek tek noktalar seçilir ve kombine edilerek (İbı7,ıs, Mia,7) kullanılır. Keskin sınırlı yerleri belli çevresinden bazen bir kabarıklık bazen de bir çukurluk halinde ele gelmeleri ile ayırt edilebilen, hassas olup hassasiyetleri bağlı olduk-ları organların hastalık derecesine göre artan veya azalan, norma! deri noktaları ile arasında 2 •• 60 - milivoltluk bir potansiyel farklılığı olup 0.3 - 1°C daha soğuk olduğu belirlenen, üzerine basıldığında «evet» orası diye hasta tarafından hissedilen bu akupunktur noktaları ve lo-kalize oldukları anatomik bölgeleri iyi bilinmelidir. Bu bölgelere iğne-nin batması ile hasta o bölgede gevşeme, uyuşukluk, ağırlık ve sıcak-lık duyar.

Refleks duyusunu meydana getirmek için noktanın içinde bulun-duğu meridyen boyunca aşağı yukarı yönde yeterli pres uygulanma-lıdır. Daha sonra akupunktur iğneleriyle akupunktur analgezisi veya tedavi edici etkisi sağlanır. Maksimal 10 adet akupunktur iğneleri manuel veya elektrostimülasyon ile 15-30 dakika uygulanmalıdır. Elektrostimülasyon hastanın toleransına göre ayarlanır. Şuuru yerin-de ve uyanık hastada elektrostimülasyonun şiddeti 10 mA den fazla olmalıdır (2,5, 9).

Ağız ve yüzün analgezisinde en etkili ve sıkça kullanılan akupunk-tur noktası baş ile işaret parmakları arasında kalın bağırsak merid-yeni üzerindeki dördüncü noktadır. Bu Kb4 noktası bilateral olarak 10' stimüle edilip 10' iğne yerinde bırakıldıktan sonra operasyona başlanır. İşlem seri bir şekilde yapılarak bitirilmelidir (2, 10, 13).

Dental hastalar sıklıkla endişeli korku ve heyecan içinde olduk-larından bu konuda akupunktur sedasyonu ile yardımcı olunabilir. Bu trankilizan etki, kalp meridyeni üzerindeki yedinci noktaya akupunktur

187

Page 206: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

AKUPUNKTUR

iğnesi tatbik edilerek eide ediiir (Bu nokta, ei bileğinin voiar yüzünde olup os pisiformenin redial tarafında ve A. ulnaris üzerindedir.).

Tanı ve tedavide ağrılı deri noktalarından yararlanma yöntemi olan akupunkturda diş hekimliğini ilgilendiren noktaları şu şekilde sırala-yabiliriz (5, 9, 10, 13) :

1 — Kb4 noktası : Ossa metacarpale I ve I! arasındaki köşenin biraz distalinde ve metacarpale II yönündedir. Eğer baş parmak yana doğru açılırsa, hekim baş parmağı ile metarcarpale II yönüne doğru bastırmalı ve buradaki adaleleri palpe ederek iğneyi tatbik etmelidir.

İğnenin batma derinliği 2 - 5 mm'dir.

Ağrılı eklem hastalıklarında fasial paraiizi, trigeminal nevralji, bunların yanı sıra en önemlisi diş hekimliği cerrahisinde anestezi nok-tası olarak kullanılmasıdır.

Geleneksel olarak Çinli'lere göre hamilelik sırasında stimüle edil-memelidir.

2 — Kb3 : Capitulum Metarcarpale ll'ni-n proksimalinde küçük bir çukurcuktur. B,aşka bir deyişle işaret parmağı kökünde ve baş parmağın maksimal yana açılması ile ortaya çıkan interdigital deri kıvrımının sonundadır.

İğnenin batma derinliği 2 - 5 mm'dir.

Fasial paraiizi, trigeminal nevralji, parodontitis, stomatitis ve diş çekimlerinde anestezi noktası olarak kullanılır Bu nokta Dr. Petricek'e göre alt ve üst çenenin derin tabakalarına tesir eder.

3 — Kb2o : Burun kanatları ortasının 5 fen sağında, nasoiabial de ri kıvrımının en üst ucunda yer alır.

İğnenin batma derinliği 2 - 3 mm'dir.

Yüzün his bozukluklarında, sinüzitis maksillariste, trincr.^inr.l nev-raljide, fasial paralizide, üst ön grup dişlerin analgezisindc kullanılır. Sigara alışkanlığının bırakılmasında da etkindir.

4 — Kbi9 : Nasoiabial deri kıvrımında ve burun delikleri hizasın da bulunur. İğnenin batma derinliği 2 - 3 mm'dir.

Fasial paraiizi, trigeminal nevralji, çiğneme kaslarının neden ol-duğu trismuslarda kullanılır.

188

Page 207: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Yılmaz DERVİŞ, Mahli AHMET

5 — İbn : Kulak kepçesinin distalinde, alt çene köşesinin altın da ve M.stemocleidomastoideusun ön tarafında yer alır.

Alt çene diş ağrılarında ve trismusda kullanılır.

6 — İbiş : Göz çukurunun lateral köşesinden vertikal bir çizgi çek tiğimizi düşünürsek bu çizginin zygomatik kemiğin alt kenarını kesti ği noktadır. İğnenin batma derinliği 2 mm'dir.

Sinüzitis maksillaris, trigeminal nevralji, fasial paralizi ve üst çe-ne ağrılarında endikedir.

7 — Miı : Foramen infraorbitaledir. İğnenin batma derinliği 2 mm'dir.

Fasiyal paralizi, trigeminal nevralji ve diş ağrısında kullanılır.

8 — Mİ3 : Gözler tam karşı istikamete baktırıldığında pupillala- rm ortasından geçen hayali vertikal hat ile burun kanatlarının alt ke narlarını birleştiren hattın kesiştiği noktadır. İğnenin batma derinliği 2 - 3 mm'dir.

Fasial paralizi, trigeminal nevralji, diş ağrıları ve ağız mukozası hastalıklarında kullanılır.

9 — Mİ4 : Ağız köşesinden bir yassı parmak lateraldedir. İğne nin batma derinliği 2 - 4 mm'dir.

Trigeminal nevralji, yanak şişmesi, diş ağrıları ve trismusda kul-lanılır.

10— Mİ7 : M.masseterin içinde yer alır. İğnenin batma derinliği 3 mm'dir.

Trigeminal nevralji, fasial paralizi, trismus, tükrük bezi iltihapları, alt çene diş ağrıları ve şişmelerinde kullanılır.

11 — Mis : Mandibulanın üst kenarında masseter kasın önünde ve a.fasialisin palpe edildiği yerdir. İğnenin batma derinliği 2 - 4 mm' dir.

Alt çene diş ağrılarında, trismusda, fasiyal paralizi, trigeminal nevralji için kullanılır.

12 — Mis : Ağız kapalı iken M.Masseterin en yüksek noktasıdır. İğnenin batma derinliği 2 - 4 mm'dir.

189

Page 208: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

AKUPUNKTUB

Diş ağrılarında, parotitis, fasiyal paralizde endikedir.

13 — Mİ44 : İkinci ve üçüncü ayak parmağı köklerinin eklemleri üzerinde interdigital deri kıvrımından 5 fen proksimalde ve 2. ayak parmağına daha yakındır. İğnenin batma derinliği 2 - 4 mm'dir.

Fasiyal paralizi, trigeminal nevralji ve diş ağrılarında kullanılır.

14— Mİ42 : Ayak sırtının en çıkıntılı noktasından hemen A.dor-salis pedis'in yanında ve os navikulare ile cureiforme 2, 3 kemikleri-nin eklemlerinin birleştiği noktanın üzerinde yer alır. İğnenin batma derinliği 3 - 5 mm'dir.

Diş ağrıları, santral fasiyal paralizde kullanılır.

15 — Mİ45 : İkinci ayak parmak tırnağının lateral kenarından iki mm. proximal ve lateral uzaklıktadır. İğnenin batma derinliği 2 mm' dir.

Fasiyal paralizi ve diş ağrılarında kullanılır.

16 — Meıo : Meridyen bu noktadan itibaren iki dala ayrılır. Bu nokta parasempatik etkilidir.

Üst çene diş ağrılarında ve şiddetli baş ağrılarında kullanılır.

17— 3İ17 : Kulak arkasında proc.mastoideusun önünde yer alır.

Üst çene diş ağrılarında, trismus fasiyal ve trigeminal nevraljide kullanılır.

18 — 3İ8 : Alt çene ağrılarında kullanılır.

19 — 3bı : Helix ve tragus arasındaki çukurda, incisura tragica superior seviyesinde ve ağız açıldığında teşekkül eden çukurda bulu nur. İğnenin batma derinliği 2 - 4 mm'dir.

Fasiyal paralizi, trigeminal nevralji ve diş ağrılarında kullanılır.

20 — Sk2 : İncisura intertragica hizasında mandibulanın çıkan da lının hemen arkasında ağız açıldığında ortaya çıkan küçük çukurcuk- tur.

Diş ağrılarında, paradontos, çene eklemi hastalıklarında, molar dişlerin iltihaplarında ve trismusda kullanılır.

190

Page 209: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Yılmaz DERVİŞ, Mahli AHMET

21 — BÖ3 : Melleolus medialisin biraz arka ve alt istikametinde yer alır. Başka bir deyişle A.tibialis posterior nabzının duyulduğu yerdir. İğnenin batma derinliği 4 - 1 0 mm'dir. Diş ağrılarında kullanılır.

22 — Bos : BÖ3 noktasının 1 sun altınd,a yer alır. İğnenin batma derinliği 3 - 5 mm'dir.

Diş ağrılarında yardımcı nokta olarak kullanılır.

23 — St23 : İkinci lumbal vertebranın alt kenarından 1,5 sun uzak lıkta sağ ve sol yanda olmak üzere ve simetriktir. İğnenin b,atma de rinliği 8 - 1 5 mm'dir.

Diş ağrılarında destekleyici nokta olarak kullanılır.

24 — YÖ26 : Philtrumun üst orta 1/3 sınırında bulunur, iğnenin batma derinliği 2 - 4 mm'dir.

Diş çekiminde kullanılır.

25 — YÖ27 : Philtrun uç noktasında üst dudak sınırında üst çene nin diş etinde ve medial hat üzerindedir. İğnenin batma derinliği 2 - 4 mm'dir.

Diş apseleri, ağrıları, gingivitis, stomatitiste kullanılır.

KULAK AKUPUNKTURU

Vücut noktalarında olduğu gibi kulak kepçesinde de hastalık hal-lerinde akupunktur noktalarına iğne batırmak, elektrik akımı yönelt-mek, ısıtmak, masaj yapmak ve laser ışınları göndermekle akupunk-tur tedavisi - analgezisi sağlanabilir (3, 5, 6, 7).

Kulak akupunkturunda Fransız ve Çinli'ler ayrı tasnifler yapmaları-na rağmen ortak taraf, insanın ana rahmindeki baş aşağı yatan bir ce-nin şeklinde temsil edilmesidir (8).

Kulaktaki Akupunktur Noktalan (2, 5, 11,13) :

Bütün bu noktalar lobulusta lokalizedir.

1 — Üst çene diş çekimi noktası :

Diş çekiminde akupunktur analgezisinde kullanılır.

2 — Damak noktası :

191

Page 210: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

AKUPUNKTUR

Trigeminal nevralji ve diş ağrılarında kullanılır.

3 — Ağız tabanı noktası :

Trigeminal nevralji ve diş ağrılarında kullanılır,

4 — Dil noktası :

Stomatitis ve diş ağrılarında kullanılır.

5 — Maxilla noktası :

Stomatitis ve trigeminal nevraljide kullanılır.

6 — Mandibula noktası :

Diş ağrısı, stomatitis ve trigeminal nevraljide kuüamhr.

7 — Alt diş çekim noktası :

Alt çene diş çekiminde akupunkturana gezisinde kullanıhr.

Akupunktur ile ilgili çalışmalarında Stemplinger, trigemina! nev-raljide 4 başarılı 4 başarısız sonuç elde ettiğini bildirmiştir.

Felix Mann, 1972'de dört hastaya akupunktur analgezisi uygula-mıştır. Kb4, Mİ44 ve ayaktaki noktalara akupunktur iğnesi tatbik ede-rek oluşturduğu analgezisinde üç hastada başarılı olurken bir hasta hafif ,ağrı duymuştur. Bir hastada da sinir zedelenmesine bağlı olarak postoperatif parastezi gözlenmiştir (63.

Drummond ise, hastalarında alt premolar ve molar dişlerde aku-punktur analgezisi altında çalışarak tüm duyuların normal olduğunu, sadece ağrının ortadan kalktığını rapor etmiştir (4). Hudson, akupunk-tur analgezisi altında 15 dişi ağrısız olarak çektiğini bildirmiştir (4).

Rosen, kulak akupunkturu ile iki diş çektiğini belirtmiştir.

Akupunktur Analgezisinin Avantajları :

1 — Hasta, işten sonrası hoş olmayan uyuşukluk hissi duyma maktadır.

2 — Adrenalin ya da lokal anestezik maddeye karşı allerjisi olan larda aynı reaksiyon akupunktur için sözkonusu değildir.

3 — Akupunkturda tüm ağızm anestezi altında olması, çalışma kolaylığı sağlar.

192

Page 211: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Yılmaz DERVİŞ, Mahli AHMET

4 — Akupunkturda sadece ağrı hissi kontrol altına .alınmaktadır, diğer duyular ve fizyolojik fonksiyonlar etkilenmemektedir.

Bütün bunlara rağmen akupunkturda genel anastezi veya regional lokal analgezisindeki kadar ,anastezi derinliği olmamakta ve daha seri çalışmayı gerektirmektedir.

Akupunktur anastezisi sürekli değildir. Devamlı olarak aralıklarla uyarılmalıdır.

Bu arada .akupunkturun sistemik hastalıklarda ve akut cerrahi müdahale gerektiren durumlarda tedavi edici etkisini beklememek gerekir.

ÖZET

Bu makalede akupunktur hakkında tanıtıcı bilgilerin yanısrra bu Çin tedavi metodunun dişhekimliği alanında kullanımı ve tedavi edici akupunktur noktaları ile ilgili bilgiler verilmiştir.

193

Page 212: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

AKUPUNKTUR

K A Y N A K L A R

1 — Brown, Sue. : Acupuncture Isholding its own. Med. Econ. Oct. 3, 189-190, 1983.

2 — Balkırlı, M. : Akupunkturun Temel İlkeleri, Ankara, 1984.

3 — Fu Wei-kang : «Acupuncture Anaesthesia» Foreign Languages Press, Pekin 1972.

4 — Hudson, N.C. : Yesterday and Today; Dentistry in China, JADA 84, 478, May 1972.

5 — Mahli, Ahmet: Ders Notları, G.Ü. Tıp Fak. Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilimdalı, 1986.

6 — Mann, F. : Acupuncture Analgesia in Dentistry, Lancet, Apr. 22, 898-899, 1972.

7 — Morgan, D.H. : Etal Diseases of the Temporomandibular Apparatus, The C.V. Mosby Company, London, 1982.

8 — Penzer, V. : Acupressure in Dental Practice. J. Mass, Dent. Society, 34 (2), 71 -75, 1985.

9 — Schmidt, H.: Acupuncture Therapeutic, Hippokrates Verlag, Stuttgart 1982. 10 —■ Stiefvater, E.W. : Praxider Acupuncture Verlag fur Medizine, Heildelberg,

1977. 11 — Tan Leong, T., Tan M.: Veilh ilza, Acupuncture Therapy, Temple University

Press, Philedelphia 1973. 12 — Tong. Kol Lee Sao-Ji Chim Cures everything to Lumbago G. Kore, 1985.

13 — Wertsch, Schrecke, Kustner: Acupunkture atlas, WBV biologisch, Verlang sgesellschaft mbh vond. Co. K.G. 1974.

194

Page 213: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

G Ü N C E L K O N U L A R

Gazi Üniversitesi 1. Dişhekimliği Bilimsel Kongresi 16-21 Ha-ziran (1987) tarihleri arasında Millî Kütüphane salonlarında yapıldı.

Kongremizin gerçekleştirildiği Milli Kütüphane salonları.

Prof. Dr. Şakir Akça'nın onursal başkanlığında düzenlenen Kongre-nin açılışına Sağlık Bakanı Doç. Dr. Mustafa Kalemli de katıldı.

Çeşitli dişhekimliği dallarında 132 adet bilimsel araştırmanın su-nulduğu Kongreye 600'ü aşkın dişhekimi katıldı. Bilimsel faaliyetle-rin yanı sıra sosyal etkinliklerin ve zengin bir dişhekimliği malzeme-leri sergisininde gerçekleştirildiği hafta başarı ile tamamlandı.

195

Page 214: GAZİ ÜNİVERSİTESİ DIŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ …webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1987/Gazi_Dis_Fak...6 — Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır

Dişhekimllği malzemeleri sergisinin açılışını Sağlık Bakanımız Doç. Dr

Mustafa KALEMLİ yaptı.

Kongremizin açılış konuşmasını Dekanımız Prof. Dr. Koksal BALOŞ

yaptı.

196