genç kalemler

16
K.T.Ü AKM Dedem Abdülhamid Han Fransız kralı ile görüştüm, aşağı buldum. Japon imparatoru ile görüştüm, basit buldum. İngiliz kralı ile görüştüm, kendi ayarımda buldum... Ne zaman ki , Osmanlı Sultanı Abdulhamid Han ile görüştüm; Heybeti, zekası ve nezaketi karşısında beni bir titreme aldı. II.Wilhem 13 Mart 2014 18:00 İstiklal Marşı Açılış Konuşması Sinevizyon Mehteran Ekibi Panel Kapanış Panelistler: Abdülhamid Kayıhan OSMANOĞLU (Şehzade), Faruk ATASOY(Gazeteci) Şafak TUNÇ (Tarihçi) PROGRAM PANELE DAVET Abdülhamid Kayıhan OSMANOĞLU Abdülhamid Kayıhan OSMANOĞLU ÜCRETSİZDİR / HİCRİ 23 REBİULEVEL 1435 / 21 OCAK 2014 PERŞEMBE KTÜ Medeniyet ve Kültür Mirasını Yaşatma Kulübü Avrasya Üniversitesi Genç Kalemler Kulübü

Upload: sirius-design

Post on 13-Mar-2016

242 views

Category:

Documents


4 download

DESCRIPTION

K.T.Ü Medeniyet ve Kültür Mirasını Yaşatma Kulübü Genç Kalemler Gazetesi Sayı:1 - Mart 2014

TRANSCRIPT

Page 1: Genç KALEMLER

K.T.Ü AKM

DedemAbdülhamid Han

Fransız kralı ile görüştüm, aşağı buldum.Japon imparatoru ile görüştüm, basit buldum.

İngiliz kralı ile görüştüm, kendi ayarımda buldum...

Ne zaman ki , Osmanlı Sultanı Abdulhamid Han ile görüştüm; Heybeti, zekası ve nezaketi karşısında

beni bir titreme aldı.

II.Wilhem

13 Mart 2014 18:00

İstiklal MarşıAçılış KonuşmasıSinevizyonMehteran EkibiPanelKapanış

Panelistler:

Abdülhamid Kayıhan OSMANOĞLU (Şehzade), Faruk ATASOY(Gazeteci)Şafak TUNÇ (Tarihçi)

PROGRAM

K.T.Ü MEDENİYET VE KÜLTÜR MİRASINI Y

AŞATMA KULÜBÜ

20142014

K.T.

Ü M

EDENİY

ET VE KÜLTÜR MİRASINI YAŞATM

A KULÜBÜ

PANELE DAVETAbdülhamid Kayıhan OSMANOĞLUAbdülhamid Kayıhan OSMANOĞLU

Trabzon Şubesi

ÜCRETSİZDİR / HİCRİ 23 REBİULEVEL 1435 / 21 OCAK 2014 PERŞEMBE

KTÜ Medeniyet ve Kültür Mirasını Yaşatma Kulübü

Avrasya ÜniversitesiGenç Kalemler Kulübü

Page 2: Genç KALEMLER

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

Bologna Süreci Nedir? Bologna Süreci, 2010 yılına ka-dar Avrupa Yükseköğretim Alanı yaratmayı hedefleyen bir reform sürecidir. Pek çok uluslararası kuruluşun işbirliği ile 47 üye ülke (Karadağ`ın bağımsızlığını ilan et-mesiyle üye ülke sayısı 45 ten 46 ya, son olarak Kazakistan`ın da sü-rece dahil olmasıyla 47`ye yüksel-miştir) tarafından oluşturulan ve sürdürülen, alışılmışın dışında bir süreçtir. Sürece üyelik hükümetler/devletler arası herhangi bir anlaş-maya dayanmamaktadır. Bologna Süreci kapsamında yayımlanan bildirilerin yasal bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Süreç tama-men her ülkenin özgür iradeleri ile katıldıkları bir oluşumdur ve ülke-ler Bologna Süreci’nin öngördüğü hedefleri kabul edip etmeme hakkı-na sahiptirler. Bologna Sürecinin oluşturmayı he-deflediği Avrupa Yükseköğretim Alanı içerisinde yer alan ülke va-tandaşları, yükseköğrenim görmek ya da çalışmak amaçları ile Avru-pa’da kolayca dolaşabileceklerdir. Avrupa, gerek yükseköğretim ve ge-rekse iş imkanları açısından dün-yanın diğer bölgelerinden kişiler tarafından tercih edilir hale getiri-lecektir. Avrupa Yükseköğretim Alanında en gerçekleşmesi arzulanmayan şey, üye ülkelerin eğitim sistemle-rinin tek tip yükseköğretim sistemi haline getirilmesidir. Avrupa Yük-seköğretim Alanı’nda asıl hedefle-nen, çeşitlilik ile birlik arasında bir denge kurulmasıdır. Amaç, yükse-köğretim sistemlerinin kendilerine özgü farklılıkları korunarak birbir-leriyle karşılaştırılabilir olması ve uyumlu hale getirilmesinden iba-rettir. Bu şekilde, bir ülkeden yada yükseköğretim sisteminden bir di-ğerine geçişin kolaylaşması ve böy-lece öğrenciler ve öğretim görevli-lerin hareketliliği ve istihdamının artırılması planlanmaktadır.

Blogna Süreci’ne üye ülkeler.Blogna Süreci’ni ve faaliyetlerini yükseköğretim sistemlerinde kullanmak üzere takip eden ve 2009’danitibaren Bakanlar Konferansındaki Blogna Policy Forum toplantılarına katılan ülkeler.

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ BOLOGNA SÜRECİ

Blognasürecinin

küresel görünümü

Avrasya Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Bölümü öğrenci-leri Çamlık İşitme Engelliler İlköğretim okulunu ziyaret ettiler. Çocuk Gelişimi Bölüm başkanı Öğretim Görevlisi Emine Gözel beraberindeki öğrenciler okul müdürü Yılmaz Nuroğlu’ndan okul ile ilgili bilgi aldılar. Ana sınıfından başlaya-rak tüm sınıfları ziyaret eden öğrenciler progra-mın sonunda okul müdürü Nuroğlu’na sorular yönelttiler.Soruları bir bir cevaplayan Nuroğlu burada çarpıcı açıklamalarda yaptı.Özellikle doktorlardan şikayet eden Nuroğlu, bize bu öğ-renmcilerimizi ne kadar erken gönderirlerse o kadar başarılı oluruz.Ailelerde mutlu olur bizde

mutlu oluruz dedi.

Üniversitemiz Öğrencilerinden İşitme Engelliler

İlköğretim Okuluna Ziyaret

MODÜLERBİL AKADEMİMODÜLERBİL AKADEMİ

KPSS ÖğretmenlikKPSS A Grubu MemurlukKPSS MemurlukAçıköğretimALESDGSGazipaşa Cad. Kiler Market Üstü Çok Katlı

Otopark işhanı Kat:5 TRABZONTel: (0462) 321 45 15 - Fax: (0462) 321 46 16

Arsin Organize Sanayiiçerisinde bulunan TURKCELLçağrı merkezinde tam700 personel istihdam ediliyor.Avrasya Üniversitesiile TURKCELL arasında ortak projeler düşünülüyor.

Yıl:1 Sayı:1 Mart 2014KTUMedeniyet 2avrasya

Avrasya Üniversitesi olarak yaz okulumuzda yurt dışından başta ABD ve Fransa olmak üzere gelen öğrenci kardeşlerimizi misafir etmenin ve saygıdeğer hocalarımızın sunumları ile eğitimlerimizi tamamlamanın sevincini yaşıyoruz.

Page 3: Genç KALEMLER

İlk üç sıra ise Orta Doğu Teknik Üni-versitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi

ve Gazi Üniversitesi olarak sıralandı.Karadeniz Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakülte-si 2012-2013 Eğitim-Öğretim Yılı Akademik Genel Kurul toplantısı yapılarak bilimsel çalışmalar değer-lendirildi. Düzenlenen törenle en çok yayın yapan ve proje yürüten öğretim görevlilerine plaket takdim edildi. Ktü Mühendislik Dekanı Prof. Dr. Olkan Çuvalcı, URAP Araştırma Laboratuarı değerlendirmelerine göre Tür-kiye’de 121 mühendislik arasında 13. sırada bulunduklarını söyledi.Çuvalçı, fakülte sıralaması konusunda açıklamasına şöyle devam etti:

“2009 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Enformatik Ens-titüsü bünyesinde kurulan URAP Araştırma Laboratuarı; 2000 üniversiteyi izleyerek değerlendirmeler yapmaktadır. Değerlendirmeler; SCI yayın sayılarının yanında, sempoz-

yumlarda sunulan bildiriler, SCI dışı makaleler, lisans ve lisansüstü öğrenci sayıları, öğretim üyesi başına düşen doktora öğrenci sayıları ve yayınlara alınan atıf sayıları gibi diğer kriterlerde dahil edilerek ya-pılmaktadır. Bu kriterlere göre Fakültemiz 2012 yı-

lında Ülkemizdeki 121 Mühendislik Fakültesi arasında 13.sırada yer almıştır.”

Öğretim Üyeleri ve Öğretim Görevlilerine seslenen Fakül-te Dekanı Prof. Dr. Çuvalçı, hep beraber çalışmanın, karar vermenin, uygulamanın ve mevcut seviyemizi daha ileriye taşımanın mutluluğunu birlikte yaşadıklarını söyledi.

[email protected] NESLİN HABERCİSİ ÜCRETSİZDİR / HİCRİ CEMAZİ-EL EVVEL 1435 / MART 2014

KTÜ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ 13. SIRADAKtü Mühendislik Fakültesi

121 Mühendislik Fakültesi arasında 13.sırada yer aldı.

Üniversitemiz ileK.K.T.C.

Doğu Akdeniz Üniversitesi

arasında akademikişbirliği protokolü

imzalandı

Rektörümüz Prof.Dr. Süleyman BAYKAL ve Doğu Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Abdullah Y.ÖZTOPRAK tara-fından imzalanan bu protokole göre; iki üniversite bilimsel problemlere çözüm bulma konusunda karşılıklı bilgi ve de-neyimlerinden yararlanacaklar, karşılıklı olarak akademik personel, araştırmacı ve öğrenci değişimi desteklenecek, eğitim-öğretim ve araştırmalar için yararlanılabilecek kitap ve çeşitli yayınlar ile malzeme değişimi sağlanabilecek, karşılıklı olarak bilimsel amaçlı toplantıların düzenlenmesi özendirilecek ve ortak arastırmalar desteklenecektir.

Üniversitemiz ile Doğu Akdeniz Üniversitesi arasında daha güçlü akademik ilişkiler geliştirmek ve karşılıklı olarak işbirliği-

ni teşvik etmek amacıyla protokol imzalandı.

Kore Cumhuriyeti ile işbirliği

Kore Cumhuriyet Büyükelçiliği Müsteşarı Cho Dong-Woo, Kore Cumhuriyeti ile Karadeniz Teknik Üniversi-tesi arasındaki işbirliğinin artması, İstanbul, Ankara ve İzmir'de bulunan Korece dil kursunun Trabzon'da Üni-versitemiz bünyesinde açılması ile ilgili Rektör Baykal ile görüştü. Ziyaret sırasında konuşan Cho Dong-Woo; “Ankara, İs-tanbul ve İzmir'de faaliyet gösteren Korece kursunun Türkiye'nin köklü üniversitelerinden biri olan KTÜ'ye ev sahipliği yapan Trabzon'da da faaliyet göstermesini is-teriz” dedi.

Rektör Baykal; “Genç-lerin özellikle de üniver-site öğrencilerimizin yeni şeyler öğrenmeye açık olduklarını biliyo-ruz, bu nedenle bu-rada açılacak olan bir dil kursunun da yo-ğun ilgi göreceğinden eminim. Türkiye'nin genelinde olduğu gibi

Trabzon'da da Kore'ye karşı bir sempa var. Bunun da kursa olan ilgiyi ar racağından eminim. Açılacak olan bu kurslarda devamlılığın sağlanması için sizler tarafından teşviklerin bulunulması gerekiyor. Örneğin belli bir sevi-yede başarı gösterenlere Kore'de eği m ve staj imkanı sağlanırsa talebin devamlılığı da sağlanmış olur” dedi. Müsteşar Dong-Woo; açılacak olan korece kursunun nerede faaliyet gösterebileceği sorusunu yönel . Bunun üzerine Rektör Baykal; “Şu an İngilizce hazırlık eğitimi-nin verildiği KTÜ yabancı Diller Yüksekokulu'nda katı-lıma göre yer ayırabiliriz, hatta Korece'yi seçmeli ders olarak müfredata koyarız. Böylece dersten kredi almak öğrenciler için daha cazip olur. Sizler de Korece eğitimi için müfredat gönderirseniz biz de onun uygulanmasını sağlarız” dedi. Konuşmaların ardından, Müsteşar Dong-Woo ve Rektör Baykal ziyaretin anısına birbirlerine hediye takdim ettiler. Dong-Woo daha sonra Karadeniz Teknik Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu'nu ziyaret ederek yetkililer-den bilgi aldı.

Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Süleyman BAYKAL'ı makamında ziyaret eden müsteşar Francois Naucodie, Trabzon'a, Ka-radeniz Teknik Üniversitesi'ne ve üniversitenin kampüsüne hayran kaldığını belir . Müsteşar Francois Naucodie üniversitelere gidip resmi temaslarda bulunmanın çok önemli olduğunu belirterek, Ankara'da elinden geldiğince üniver-sitelere girğini, öğrencilerle iletişim kurduğunu belir . Francois Naucodie; Avrupa Birliği, Türk gençlerine ve Türk öğrencilerine çeşitli prog-

ramlarda destek çıkarak öğrencilerin gelecek kaygısının azaldığını belirti. Müsteşar Nauvo-die: “Türkiye Avrupa Birliğinin eğitim alanında değişim programlarına dahil olduğu için bu çok önemli bir fırsat, böyle fırsatları yakaladıkların-da kaçırmasınlar, çünkü Erasmus, Leonardo, Sokrates gibi programlar da öğrenciler akade-misyenler Avrupa ülkelerine gidip orada eğitim görebiliyorlar ve çalışabiliyorlar. Bu durum Türkiye ve Avrupa ülkeleri için çok önemli bir köprü oluşturuyor. Aynı şekilde Avrupa Birliği

ülkelerinden de öğrenciler ve akademisyenler Türkiye'ye geliyorlar, tabi ki rakam bakımın-dan bu taraftan daha çok öğrenci gidiyor” dedi. Türkiye'den Avrupa ülkelere giden öğrenci sayısının gelen öğrenci sayısından fazla olma-sının iyi olduğunu belirten müsteşar Naucodie, bu hususta üniversiteleri gezerek öğrencilere hem kendi birikimlerini aktarıp hem de üniver-site öğrencilerinin Avrupa Birliği'ne ve Avrupa ülkelerine bakış açılarını öğrenmenin önemini vurguladı.

MÜŞTEŞARDAN ZİYARETAvrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, 6-15 Aralık ta-rihleri arasında Ankara, Trabzon, sinop, Eskişehir, İs-tanbul, Bursa, İzmir ve Diyarbakır illerinde AB İnsan Hakları Film Günleri düzenlendi. Bu kapsamda Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu birinci müsteşarı Francois

Naucodie Trabzon'da resmi ziyaretlerde bulundu.

Yaklaşık iki ay önce iftiralarla yargılandığı davada hukuksuz bir şekilde cinayete kurban giden Cemaat-i İslâmi Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Şehit Abdülkadir Molla’nın ardından şimdi de Cemaat-i İslâmi Partisi Lideri Motian Mevlana Rahman Nizami ve 13 kişiye idam cezası verildi.

Ukrayna Silahlı Kuvvetleri,Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’e, ülkedeki krizi sona erdirmek için önlem alması çağrı-sında bulundu.

Bangladeş’teSeri cinayetlerdevam ediyor

Ukrayna’dakihükümet karşıtıgösteriler Ancak ahmaklar,

çocuklarını düşmanlarınıneğitmesine izin verir.

Beyaz zulmunebaşkaldırış

Kemerkaya Mah. Uzun Sk. Çinili Çarşı Girişi No:38/A TRABZON

%50 ye varan indirimBu reklamı kesip getirene

4 4 7

Page 4: Genç KALEMLER

Ukrayna Silahlı Kuvvetleri,Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’e,

ülkedeki krizi sona erdirmek için önlem alması çağrısında bulundu.

Yaklaşık iki ay önce iftiralarla yargılandığı davada hukuksuz bir şekilde cinayete kurban giden Cemaat-i İslâmi Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Şehit Abdül-kadir Molla’nın ardından şimdi de Cemaat-i İslâmi Partisi Lideri Motian Mevlana Rahman Nizami ve 13 kişiye idam cezası verildi.

Ukrayna’dakihükümet karşıtı

gösteriler

Bangladeş’te seri cinayet

Savunma Bakanlığının internet sitesinde yer alan açıklamada, si-lahlı kuvvetler personelinin ülkedeki durumu görüşmek üzere dün bakanlıkta toplandığı hatırlatıldı. Cumhurbaşkanı Yanukoviç’ten, ülkenin istikrara kavuşması için tedbir almasının istendiği bildi-rilen açıklamada, “Ülkedeki siyasi gerilimin sona erdirilmesi ve toplumsal fikir birliğinin sağlanması için acil tedbirler alınmalı” ifa-deleri kullanıldı. Ukrayna Savunma Bakanı Pavel Lebedev, silahlı kuvvetlerin ülkedeki çatışmaya müdahale etmeyeceğini, kanunlara, Anayasaya tam uyacağını açıklamıştı. Muhalefet liderleri Arseny Yatsenyuk, Vitali Kliçko ve Oleg Tyagnibok tarafından yapılan ortak açıklamada, ülkede siyasi krize dönüşen hükümet karşıtı göste-rilerde gözaltına alınan ve tutuklu bulunan göstericiler için kabul edilen af yasasına yönelik sert eleştiriler yapıldı. Af yasasının, ana-yasa normları ihlal edilerek kabul edildiği savunulan açıklamada, 29 Ocak’taki oylamada Viktor Yanukoviç önderliğindeki Bölgeler Partisinin, parlamentoda söz konusu yasanın kabul edilmesinde

“şantaj ve sahtekarlığa” başvurduğu öne sürüldü.

Cemaat-i İslâmi Genel Başkanvekili Makbul Ahmet de Nizami’ye veri-

len idam cezasıyla ilgili yaptığı açık-lamada, “Liderimiz hakkında verilen bu önceden planlanmış yanlış karar, İslâmi hareketin gazi siyasetçisine yönelik bir cinayet girişimidir” dedi. Hükümetin temelsiz ve hukuk dışı yöntem-lerle bu karara ulaştığına dikkati çeken Ahmet, “Bu dava, hükümetin ülkedeki si-yasi liderleri öldürerek Bangladeş’i lider-siz bırakmaya yönelik bir komplosundan başka bir şey değildir” ifadesini kullandı. Sonraki süreçte davanın siyasi bir hale getirilerek Nizami’nin adının soruşturma-ya dâhil edildiğini belirten Ahmet, “Tahrif

edilmiş soruşturma belgeleriyle davaya devam edildi. Bugüne gelindiğinde ön-ceden tertip edilmiş idam kararı, silah kaçakçılığına bulaştığı iddia edilen tu-tukluların hepsine verildi” diye konuştu. Adaletten yoksun bırakıldıklarını ve ha-yal kırıklığına uğradıklarını ifade eden Ahmet, “Bizi şok eden bu kararla büyük bir hayal kırıklığına uğradık. Liderimiz Nizami, adaletten yoksun bırakıldı. Hü-kümet tarafından yönetilen siyasi bir komployla karşılaştık. Bangladeş hal-kına liderlerimize yönelik yürüttüğü bu komploya karşı seslerini yükseltmeye çağırıyorum” açıklamasını yaptı.

Sırpların Müslümanlara karşı uyguladığı baskı ve zulüm politikasının

eğitim ayağı olanuygulama BM’yeşikâyet edilecek.

Bosna Hersek’te kendi dil, tarih ve din derslerinin ve-rilmeyerek baskı altında tutulan Boşnak Müslüman çocukların sorunları, üç aydır çadırlı eylemle bu zulmü duyurmaya çalışan aileleri tarafından Birleşmiş Millet-ler’e taşınacak.

Kendi okulunda eğitim haklarından yoksun kalan ve baskı altında bulunan Boşnak çocuklar, Konyeviç Pol-ye yakınlarındaki Nova kasabası beldesinde, İslâm Birliği Meclisi’nce tahsis edilen bir binada 3 gün önce yeniden ders görmeye başladı. Müslüman çocuklara yapılan ayrımcılık çözülmediği için yaklaşık üç aydır başkent Saraybosna’daki Avrupa Birliği’nin (AB) Yük-sek Temsilciliği Ofisi (OHR) önünde çadır kurarak, yet-kili makamların olaya müdahale etmesini talep eden veliler, çadırlı eylemi sona erdirerek, OHR önündeki çadırları kaldırdı.

Sırp zulmü BM’ye gidiyor

Korkunç ölüm!

Endonezya’da son zamanlarda faaliyette olan Sina-bung yanardağı bugün patladı. Yanardağın patlaması sonucu 4 kilometre karelik bir alan kül ve lav altında kaldı. Yetkililer, olayda 3 kişinin öldüğünü, 14 kişinin ise ağır yaralandığını duyurdu. Daha önce yanarda-ğın çevresindeki köylerin boşaltılması büyük bir faciayı önlerken, ölenlerden 2 kişinin gazeteci oldukları ifade edildi. Yanardağın faaliyete başlamasından sonra böl-geden 30 bin kişinin tahliye edildiği kaydedildi.

Endonezya’da yanardağ

can aldı

“Dünyanın en zengin yüzde birlik kesimi toplam gelirin yüzde 40’ını alıyor.” Saptamanın yer aldığı, BM Kalkınma Programı raporuna göre, 20 yılda yüzde 11 artan gelir dağılımı eşitsizliği sosyal barışı tehdit edecek düzeyde.Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), dünya nüfu-sunun en zengin yüzde birlik kesiminin toplam gelirin yüzde 40’ını, gelir tablosunun en altında yer alan yüzde 50’lik kesi-min ise toplam gelirin yüzde birini aldığı ortaya çıktı.UNDP’nın açıkladığı rapora göre, gelişmekte olan ülkelerde gelir dağılımı eşitsizliği 1990’dan 2010 yılına kadar yüzde 11 oranında artış gösterdi.Rapora göre, en zenginler ile diğer kesimler arasındaki ge-lir farkının boyutları kalkınma ve sosyal barışı tehdit edecek düzeyde. Buna göre, toplam dünya nüfusunun en zengin yüzde birlik dilimi, toplam gelirin yüzde 40’ını alırken gelir tablosunun alt kısmındaki yüzde 50’lik nüfus ise toplam ge-lirin sadece yüzde birlik dilimini alabiliyor.Kalkınma hedeflerine ulaşmada gelişmekte olan ve yükselen ekonomilerdeki büyümenin hayati önemde olduğu kaydedilen raporda, ancak hızlı büyüme ve artan toplam milli gelirin her zaman bir ülkedeki gelir, eğitim, sağlık ve diğer insani alan-lardaki eşitsizliği giderme anlamına gelmeyebileceği de vur-gulandı.

Rusya’da yaşanan erken yaşta ölümlerin aşırı alkol, özel-likle de votka tüketiminden kaynaklandığı ortaya çıktı.AŞIRI ALKOL TÜKETİMİEski Sovyet lider Mihail Gorbaçov, 1985’de votka üretimini ciddi şekilde düşürerek, belli saatler öncesinde satılmasına yasak getirmişti.

Alkol tüketiminin, kısıtlamaların uygulandığı dönemde yakla-şık yüzde 25 gerilediğini belirten araştırmacılar, komünizmin çökmesiyle birlikte alkol tüketiminin ve bununla bağlantılı ölümlerin yeniden arttığına dikkat çekiyor.Prof. Richard, “Yeltsin, Devlet Başkanlığını Gorbaçov’dan dev-raldıktan sonra, genç erkeklerdeki ölüm oranları iki katına çıktı. Bu, toplumdaki çöküşle birlikte yaşandı, votka çok daha rahat bir şekilde ulaşılabilir hale geldi” değerlendirmesinde bulundu.

Prof. Richard, “Alkol tüketiminde ciddi bir artış yaşandı. Vücutla-rını tahrip edecek şekilde içiyorlardı. İçip sarhoş olduktan sonra yeniden alkol satın alıp daha fazla içiyorlardı. Bu da kaçınılmaz olarak ciddi ölüm riskini beraberinde getiriyor” dedi.Dünyanın en çok alkol tüketilen ülkesi olan Rusya’da, 2006’da alkol satışı ve tüketimine yönelik getirilen sert kısıtlamaların sonuç verdiğini söyleyen araştırmacılar, bu sayede alkol tü-ketiminin üçte bir oranında düştüğünü söyledi.

Dünyayı zenginler yiyor! Ruslar neden erken ölüyor ?

Yıl:1 Sayı:1 Mart 2014KTUMedeniyet 4dünya

Page 5: Genç KALEMLER

BUDAPEŞTELİYAHUDİ BİR AİLENİNFERDİ OLAN THEODOR HERZL,VİYANA ÜNİVERSİTESİNDTEHUKUK EĞİTİMİALDI.AVUKATLIĞIN ARDINDAN“NEVE FREIE PRESS”GAZETESİNDEOYUN YAZARLIĞI,MUHABİRLİK VEYAZARLIK YAPTI

Yıllardan 1860. Dünya’da İngiltere’nin sömürgeciliği , Fransa’nın açgözlülüğü ve batının doymak bilmeyen ülkelerinin estirdiği kaos rüzgarları arasında 2 Mayıs

günü Budapeşte’de dünyayı bambaşka bir belayla! Bu-luşturacak olan şahıs doğdu. Dünya’yı kasıp kavuracak

, insanlara ölüm ve zulüm kusan ve sadece kuvveti üstün gören bir zihniyeti kuracak olan adam doğdu. Budapeş-

teli Yahudi bir ailenin ferdi olan Theodor Herzl , Viyana Üniversitesi’nde Hukuk eğitimi aldı. Avukatlığın ardından

‘’Neve Freie Press ‘’ gazetesinde oyun yazarlığı ,muhabirlik ve yazarlık yaptı.

Avrupa’da yaygınlaşan Yahudi karşıtlığından çok rahatsız oldu-ğu için ‘’ Der Judenstaat’’ (Yahudi Devleti) adlı kitabı yazdı ve

‘’Yahudi Meselesi’’ni dile getirdi. Yahudilere yapılan bu zulmün daha da yaygınlaşacağını , o yüzden bir ülkeden başka bir ülkeye göç etmenin hiçbir işe yaramayacağını kesin olarak Yahudi Dev-leti’nin kurulmasını ön gördü. Bu konuyla ilgili yazdığı kitapta şunları söyledi: ‘’Biz bir ulusuz! Düşmanlarımız tarihte de tek-rar tekrar olduğu gibi, bizim rızamız olmadan bizi tek tek birey yaptılar. Üzüntümüz bizi birbirimize bağladı ve aniden gücümüzü keşfediverdik .Evet, biz bir devlet oluşturacak kadar kuvvetliyiz.’’Daha sonraları 29 Mayıs 1897 yılında İsviçre’nin Basel kentinde 1.Siyonist Dünya Kongresi’ni topladı ve ilk karar olarak ‘’YAHU-

Dİ DEVLETİ’’ni kuracaklarını kararlaştırdılar. Theodor kongrede şunları söyledi: ‘’ Basel’de ben Yahudi Devleti’ni kurdum. Eğer bunu yüksek sesle söylersem bütün dünya güler. Fakat beş sene içinde veya elli sene sonra herkes bunu böyle bilecektir.’’Sıra devletin nerede kurulacağına karar vermeye gelince Kudüs’ü kararlaştırdılar.Herzl İstanbul’a geldi Osmanlı’nın ekonomik ye-tersizliğinden yararlanmak istedi ve Ulu Hakan 2.Abdülhamid Han’a şu teklifte bulundu: ‘’Bütün borçlarınıza karşılık Kudüs’ü istiyoruz’’ dedi.Buna cevaben Ulu Hakan şu tarihi cevabı verdi:

‘’ ŞEHİT KANIYLA ALINAN TOPRAKLAR PARAYLA SATILMAZ’’.Bu cevabı almayı hiç beklemeyen Herzl bu şoku üzerinden uzun süre atamamıştır.

Theodor Herzl Osmanlı’yı önünde engel olarak gördü ve şu sözleri kaydetti : ‘’ Siyonizm’in amaçlarına ulaşabilmesi için Osmanlı’nın dağılmasını beklemeliyiz.’’ Beklediler ve gerekli planlarına göre hareket ettiler. Herzl Osmanlı’nın

yıkılışını , İsrail’in kuruluşunu göremedi ana arkasında Siyonizm belasına baş koymuş binlerce insan bıraktı.

Yıl:1 Sayı:1 Mart 2014KTUMedeniyet 5şahsiyet

ÜCRETSİZDİR / HİCRİ 23 REBİULEVEL 1435 / 21 OCAK 2014 PERŞEMBE

[email protected]

YIL:1 SAYI:1 / MART 2014

Karadeniz Gazetesi MatbaasıBaskı

Halil KESKİNGenel Yayın Yönetmeni

Halil KESKİNYazı İşleri Müdürü

Fatih ALİŞANSorumlu Yazı İşleri Müdürü

İsmet UZUNHaber Müdürü

Mustafa ŞENİnternet Sorumlusu

Salim PELVANDağıtım Müdürü

Sadık UYSALReklam Müdürü

TASARIM: SIRIUS DESIGN

KTUMedeniyet KTUMedeniyet

Page 6: Genç KALEMLER

Bakkal amca, bir din ver, bana şöyle yüz gram;İçinde hem komedi, hem de birazcık dram.

Öyle bir din olsun ki; bizi fazla sıkmasın, Her yerde 'ahlâk' diye, karşımıza çıkmasın...

Ramazan'da otuz gün, vücut girsin bakıma, Ama bayram gelince, karışmasın rakıma.Bırakalım insanlar, her tür haltı yesinler,

''Ne yani.. Biz müslüman değil miyiz?'' desinler..

Bir din ver ki; içinde, birazcık kahve falı, Ve üstünde bir kaşık, sosyetik mevlid balı,

Arasında bir dilim, Kaşar Yaşar olmalı, Böylece kalplerimiz, hidâyetle (!) dolmalı...

Bir de şu kurbanlıklar, sorun çıkardı biraz, Neden dersen bütçemiz, bu sene hepten ayaz

Eğer fetvâ verirse, şu senin 'Süper Beyaz', Belki biz de keseriz, ya bir tavuk, ya bir kaz...

Bakkal amca bir din ver; zorda "Allah" diyelim, Açılınca kapılar, "Haydi Yallah" diyelim.

Âlimler ehli cümbüş, fetvâlarda varyasyon, Biraz Budist felsefe, biraz reenkarnasyon...

Piyangolar, totolar, birer hayır kurumu, Bazı yobaz kafalar, görsünler bu durumu,

Gece gündüz borsada, hayal kursun alıklar, Yesinler küçükleri, bazı büyük balıklar...

Bir din ver ki; bıraksın, şu rüşvetin peşini, Âmir, memur, sekreter, herkes bilsin işini.

Bu bilimsel metodla, çözersek biz bu işi, Korkarım kalmayacak, zekât verecek kişi...

Lûgatlerden silinsin, artık şeref, şahsiyet, Dalgalı kura geçsin, edep, hayâ, haysiyet.

Körler ile sağırlar, koltukları kapsınlar, Ellerinde yağdanlık, birbirine tapsınlar...

Bakkal amca, bir din ver; kaşlarını çatmasın, Kubbesi, minaresi, aman derim batmasın,

Temizlensin camiler, tabut mabut kalmasın, Bundan sonra Azrail, kapımızı çalmasın (!)

Dostlarım! Sanmayın ki; taş devrinden gelirim, Bakkaldan din istenmez, bunu ben de bilirim.

İstedim ki; bu şaka, sizi biraz güldürsün, Güldürürken, biraz da, gerçeği düşündürsün...

Bir din ki; insanları, hayallere daldırsın, Tüm cinsel yasakları, yürürlükten kaldırsın.

Eroslar, Afroditler, sokaklarda çıldırsın, Ve bu çılgın tanrılar, şeytanları yıldırsın...

Açılsın sahillerde, beş yıldızlı mâbedler, Diskolarda, ruflarda, yapılsın ibadetler...

Bir din ver ki; her akşam, sofraları kuralım, Kadehleri duayla, birbirine vuralım...

Ahlak mahlak üstüne, biraz kafa yoralım(!) Memleketin şu hali, ne olacak soralım. İlerleyen saatte, dansöz çıksın masaya,

Allah rızası(!) için, pamuk eller kasaya...

Ne kadar yardımsever, olduğumuz görülsün, Ellerimiz dansöze, merhametle sürülsün.

Cinsiyetler arası, ortak pazar kurulsun, Böylece irticaya, büyük darbe vurulsun...

Bakkal amca, bir din ver; açık olsun tâvize, Rahatlatsın bizleri, tatlı baksın fâize.

Madem ki fâiz dedik, hazır girdik damardan, Bir din ver ki; bizleri, men etmesin kumardan..

BAKKAL AMCA BİR DİN VER!Cengiz NUMANOĞLU - 1997

Yıl:1 Sayı:1 Mart 2014KTUMedeniyet 6AGD

Page 7: Genç KALEMLER

XXXXX19 Mayıs 1925 – New York, 21 Şubat 1965

Malcolm X (Malcolm Little ve daha sonrasında Hacı Malik el-Şahbaz) ABD'li siyaset adamı, siyah hakları savunucusudur.

1952’de Malcolm X adıyla Siyah Müslümanlar Hareketine girdi. Elijah Muhammad’ın yolunu izledi ve ona ABD içinde tümüyle bağımsız olacak bir siyah cumhuriyetinin kurulması fik-rini benimsetti. Ancak Mart 1964’de iki kişinin arası açıldı; Malcolm X, Afrika - Amerika Birliği örgütünü kurdu ve 1964’de Afrika ile Orta-doğu’ya (Mekke’de hac için bulundu) iki gezi yaptı. Dönüşünden 1 yıl sonra da öldürüldü.

Annesi bir Mulattodur. Babası Ku Klux Klan tarafın-dan öldürülen Malcolm, Massachusetts'in siyah mahallesinde ilköğrenimini bitirir. Avukat olmak is-

temektedir ve bunu öğretmenine de söylediğinde on-dan avukatlığın siyahlara göre olmadığını ve marangoz olmasının daha doğru bir seçim olacağını duyar. Çok istemesine rağmen, üniversiteye gidemeyince, küçük yaşta çalışmaya başlar. Michigan ve Boston derken, kendini birden Harlem'de bulur.

Bir siyah olarak, ona verilen yaşama biçimi, onu sonunda hapishaneye düşürür. Üniversiteyi Har-lem sokaklarında tamamladığını ve doktora tezini de hapishanede hazırladığını uzun uzun anlatır. O okuma açlığını hapishanede giderir. hapisha-ne kütüphanesindeki kitapları tek tek okur.

ötürü sessiz kalmhasını emretmesi, Malcolm’un kendi hareketi içinde izole edilmesine sebep olur.Gerçek İslam’ın Elijah’tan çok uzak olduğunu bili-yordu. Ancak Malcolm X’e göre İslam’ı bütün in-celikleriyle kavrayabilmek için Hac’a gitmesi gere-kiyordu. O Amerika’da bildiği İslam dini ile, Hac’da gördüğü İslam isimli din arasında farklılıklar oldu-ğunu düşünmeye başlayınca, X olan soyadını El Şahbaz’a çevirdi.Başlangıçta, ilk Siyah Müslüman hareketinin öncüsü Elijah Muhammed’in bağlısı olarak ırkçı düşünceler taşıyorken, daha sonra bu düşünce-leri değişti. Artık kendisini İslam’ın sömürgecilik ve ırkçılık kar-şıtı evrensel mesajını tüm dünyaya iletmeye ada-mıştı. Bu amacını kitleler çapında gerçekleştirmeye çalıştığı toplantılarından birinde suikasta uğrayıp, 21 Şubat 1965’de öldürüldü.X, Manhattan’da bulunan Audubon Balo salonunda konuşma yaparken bir kişi “Zenci, ellerini cebimden çek!” (“Nigger, get your hand outta my pocket!”) şek-linde bağırdı. Bu bağırma üzerine korumalar adama yönelirken, bu kişi daha hızlı davrandı ve namlusu ke-silmiş tüfekle Malcolm X’i göğsünden vurdu. Başka yere konuşlanmış diğer iki arkadaşı ile birlikte X’i 16 kez vurdular.Salonda bulunanlar suikastçılardan birini yakalayıp darp ettilerse de diğer ikisi profesyonelce olay yerin-den kaçtı.

Malcolm X, aldığı yaralarla kısa sürede hayatını kaybetti. Cinayet zanlısı olarak Talmadge Hayer adındaki, ama Thomas Hagan olarak bilinen ve kendisini Müslüman olarak tanıtan Siyah şa-hıs tutuklandı. Diğer zanlılar Norman Butler ve Thomas Johnson ile birlikte üç kişi yargılandı-lar. Yargılamada kimi suçlamalar düştü, suikastı başkasının işlediği tezleri ortaya atıldı. Ama bu üç zanlı hayatına devam etti. Şu an Hayer; Mü-cahid Halim olarak tanınmakta, Butler; Muham-mad Abdül Aziz olarak tanınmakta ve Harlem Camisi başkanlığını yürütmektedir. Johnson ise Halil İslam ismini almıştır.Malcolm X isimli sinema filmi ile yaşamı çarpıcı bir şekilde ortaya konulmuştur.

O, yedi yıllık hapishane yaşamından sonra, baş-ka bir Malcolm X olarak Harlem’e geri döner. Ha-pisten önce bir sokak serserisiyken, şimdi Ame-rika’da büyük bir hızla gelişen İslam dininin etkili ve ateşli bir temsilcisidir.Malcolm Little olan soyadını Harlem’de X olarak değiştirir. Yeni soyadı, onun Afrikalı atalarının artık kendisi başta olmak üzere, kimse tarafından bi-linmediğinin simgesidir.Elijah Muhammed’in öncülüğünü yaptığı Siyah Müslümanlar Hareketi Malcolm X’le birlikte daha da kuvvet kazanarak yayılmaktadır. Artık Mal-colm, Elijah Muhammed’in baş kurmayıdır. Fakat Malcolm’un Elijah Muhammed’in zina yapması-na karşı çıkması, daha sonra da Elijah Muham-med’in, Malcolm’a, Başkan Kennedy’nin öldürül-mesi hakkındaki yetkisiz ve iğneleyici sözlerinden

Hapishane yılları için: "Bir insanın düşünmeye ihtiyacı varsa,

gidebileceği en iyi yer, bana sorulursa, üniversiteden sonra

hapishanedir" demiştir.

if we bring up religion we’ll have differences; we’ll have arguments; and we’ll never be able to get together. But if we keep our religion at home, keep our religion in the closet, keep our religi-on between ourselves and our God, but when we come out here, we have a fight that’s common

to all of us against a enemy who is common to all of us.

Hacı Malik El-Şahbaz

Yıl:1 Sayı:1 Mart 2014KTUMedeniyet 7önden gidenler

Page 8: Genç KALEMLER

Uyuşturucu kullanım yaşı 10 a kadar üştü.(Haber365.com 24Mayıs 2013)

‘’Cenazede Cinnet: Konya’da trafik kaza-sında hayatını kaybeden Ayşe Yavuz , memleketi Gaziantep’te toprağa veri-lirken , cinnet geçiren kardeşi Emrah Y. Dehşet saçtı. Ablasının istemediği kişi ile evlendirilmesine kızan genç , otobüsten inenlere bıçakla saldırdı. Annesini , babaannesini ablasını ve bir komşusunu öldüren Emrah Y. 4 kişiyi-de yaraladı .’’ (Yeni Şafak 03 Temmuz 2013 )

Okulda Dehşet Anları … Sakarya’nın Arifiye ilçesinde silahla okulu basan iki kardeş , yakınları olan bir öğrenci-den zorla para istediği öne sü-rülen öğrenciyi darp etti. (Milli Gazete 09 Mart 2013)

Organ Mafyasına Birebir Şahit ol-dum : Çukurova Üniversitesi Organ Nakil Araştırma Ve Uygulama Merkezi Mü-dürü Prof.Dr.Uğur Erken , organ mafyasına birebir şahit olduğunu söyledi. (İHA 12 Mart 2013)

Yazıya çok iç açıcı haberlerle başla-madığım için şimdiden özür dilerim. Dikkat ederseniz haberler çok değil bu senenin haberleri. En fazla 6 aylık olan haberler .Dikkatimizi celb etmesi gereken noktaları az çok fark ettiniz sanırım. Günümüzde birçok aile - ki buna Müslüman ailelerde dahil – oku-yan öğrencinin büyük bir iş başardığını ve büyük bir adam olduğunu zanne-diyor. Kötü bir haberim var. Maalesef öyle değil.

Size üniversitede son dersini işlerken düşündüklerini bana anlatmadan edemeyen bir abimin anısını anlatmak istiyorum.

Çocuklarımızı Onlara Teslim

Edemeyeceğiz !

‘’- Bugün son dersi işledik. Hoca bütün sınıfı etrafına topladı ve bundan son-raki hayatımızla ilgili tavsiyeler öğütler falan verirken biz Süleyman abinle bir uzaklaştık oradan , fiziki olarak değil düşünce olarak. Oradakilerin hepsi bi-zim arkadaşımızdı ve biz çocuklarımızı onlara teslim edemeyecektik.-Neden abi ?-Çünkü biz bu insanla-rın ciğerlerini biliyoruz. Kimin ahlakı na-sıl biliyoruz. Sen söyle ,

özene bezene yetiştirdiğin çocuğunu gece sızdığı için öğlen 3’te kalkan adamın eline onu eğitmesi için nasıl vereceksin ?’’

Evet eğitim sistemimizin genel duru-mu maalesef böyle. Organ mafyasına doktorluk yapan bir uzman doktor, öğrencisiyle ilişkisi çıkan öğretmenler, zararlı maddeler kullanan öğrenciler , silahla okul basan öğrenci yakınları … Burada bir şey eksik olmalı.

DOKTORLUK YAPANBİR UZMAN DOKTOR.

ÖĞRENCİSİYLEİLİŞKİSİ ÇIKAN

ÖĞRETMENLER.ZARARLI MADDELER

KULLANANÖĞRENCİLER

SİLAHLA OKUL BASAN ÖĞRENCİ

YAKINLARI... BURADABİR ŞEY EKSİK OLMALI.

ORGAN MAFYASINA

İLK DERS:ÖNCE AHLAKVE MANEVİYAT

Yıl:1 Sayı:1 Mart 2014KTUMedeniyet 8konu geniş

Page 9: Genç KALEMLER

Okuma-yazma oranının arttığı buzamanda insanlara ne oluyor da böylesine delilikler yaparak insanlıktan çıkıyorlar.

Güzel Ahlak Hürmettir, Mücahededir, Merhamettir

Güzel ahlak eksikliği ve bozukluğu var. Evet, sorunumuz bu .Şu soru sorulabilir. Ahlak iyi veya kötü olabilir mi ?Güzel veya çirkin olabilir mi ? Bu sorunun ce-vabını kendi kafamızdan değil Allah’ın ayetinden verelim. Rabbimiz ayetinde Peygamberimiz (s.a.v) ‘e şöyle buyuru-yor :‘’Ve sen elbette yüce bir ahlak üzere-sin.’’(Kalem Suresi,4.Ayet) Rabbimizin deyimiyle Peygamberimiz yüce bir ahla-ka sahipmiş. Yani ahlakın iyisi, kötüsü,

güzeli, çirkini, yücesi, alçağı oluyormuş. Peki nasıl

bir ahlak bu?

Bir ahlak ne olursa yüce, iyi, güzel olur ? Bunu da Aişe (r.a) ‘dan dinleyelim. Sa’d bin Hişam (r.a) anlatıyor: Hz.Aişe’ye ‘’Bana

Rasulullah’ın ahlakından haber ver!’’ dedim. Hz.Aişe ‘’ Sen Kur’an okumu-yor musun’’ dedi.’’ Evet , okuyorum’’ dedim. Hz.Aişe ‘’ işte onun Ahlakı Kur’an’dır ‘’ dedi.

Evet 23 senede , kızlarını diri diri topra-ğa insanları kendilerine Allah’tan kork dendiğinde hüngür hüngür ağlayan insanlara Allah’ın izniyle döndürebi-len insanın ahlakıydı bu. O görgüsüz , saygısız , kaba çöl bedevilerini Allah’ın dinini insanlara anlatan insanlara dönüştürebilen insanın ahlakıydı bu.As-lında şaşırmamak gerekir . Onlara da anlatırken ‘’ Kur’an Ahlakı’’nı anlattı ve bizede bunu öğütledi. Tekrar günümü-ze dönüyorum. Yakında yine vize , final telaşı saracak bizi.Bir dakika düşünün Allah aşkına.Hangi dersimizde bize Kur’an ahlakı aşılanacak . Hangi ayet öğretilecek. ‘’İlahiyatlar var ya kar-deşim ! ‘’ diye bir savunma yapılacak olursa şunu hatırlatmak isterim, biz bu dünyadaki bütün insanların ahlakını düzeltmek zorundayız.

İlkokullarda ki din derslerinde bile saç-ma sapan hikayeler , uydurmalar ,hu-rafelerin anlatıldığı bizler nasıl olacak da annesini babasını üzmeyecek.Nasıl olacak da aynı ortamda bulunduğu kız arkadaşıyla flört etmeyecek. Nasıl ola-cak da faiz problemlerini çözerek üni-versiteye giren bizler , faizsiz bir ekono-mi isteyeceğiz. Bunları söylemek dersler anlatılmasın demek değildir.Ancak şu

da unutulmamalıdır ki , bir çocuk okula ilk gittiğinde ilk dersi, güzel ahlakı

öğrenmek olmalıdır. Kişi ‘’ ben ne yaparım da Yüce Ahlaklı olan Peygam-berimiz gibi olabilirim’’

diye düşünmelidir. Özellikle biz ,genç-ler. Çünkü toplum-lar gençlerin ahlakı

üzerine şekillenir.

İnsan kendi kendisine hareket eden bir varlık değildir.Bir şeyi eyleme döktüren yada bir işi yapma diyen bir güç vardır.Senin hayatının

tamamında senin davranışlarını şekillendiren, sınırlandıran, yönlendiren güç kim?Hepimiz yemek yeriz, kitap okuruz, uyumak isteriz, düşünürüz, sinirleniriz, sıkılırız, hayal kurarız, birisini severiz, öfkeleniriz, korkarız vs..İyide tüm bunları sen mi yapıyorsun? İnsana akıl verilmiş diğer canlılardan farklı olarak. Bu da beraberinde insana sorumluluklar yüklenmesini ve hesap sorulmasını doğurur. İnsan verilen akıl nimeti ile birçok şeyi sorgular, tefekkür eder.Aklını nefsinin isteklerine esir etmeyen her insanoğlu kendisine; “Ben nerden geldim, daha önce neredeydim, nasıl var oldum? ” sorularını sorar.Tefekkür etmeye başlayınca, mikroskopla görülebilen bir halde iken nasıl olurda konuşabilen, akledebilen, yürüyebilen vs.. durumlarına geldim, bir sudan nasıl bu hale ulaştım fikrine ulaşınca hayretler içerisinde kalır.İnsan anne karnında geçirdiği evreleri, pis bir sudan mükemmel bir insan haline gelişini düşündükçe bunlardaki ihtişam, kusursuzluk hali karşısında ancak üstün bir gücün bunları yapabileceğini idrak eder.Yine kendi bedeninde bulunan organların mükemmel işleyişini, idrakten-akıldan yoksun bu varlıkların yaptıkları sıra dışı işleri düşündükçe bedeninde olan tüm bu işlerin kendi iradesi-isteği dışında olduğunun bilincine varır ve aslında kendinin zannettiği bu bedenin kendi iradesi/kontrolü dışında çalıştığını anlar.Yine insan, her gün güneşin doğmasını, mevsimlerin dönüp dolaşmasını, yerçekimi kanununu, uzaydaki sayısız yıldızları, suların yerlerden göklere kaldırılmasını ve diyar diyar dolaşmasını, bir çiçeğin meyveye dönüşünü, kara topraktan renk renk meyve-sebzenin çıkışını vs… düşününce tüm bunların kendi tasarrufunun dışında oluşu karşısında acziyete düşer ve bunların kendi kendine de olamayacağını anlayınca bu işleri ancak mutlak bir güç yapabilir düşüncesine ulaşır. Hülasa kendi bedenimizde yada bedenimizin dışındaki her yer(evren)de konulmuş bir düzen-kanun-işleyiş vardır.İnsan kendisine verilen akıl nimeti ile bu kanunları ve kanunları koyanı bulup tanımak zorundadır.Bunun yolu da kişinin nefsini tanımasıdır.”Men arefe nefsehu fekad arefe rabbehu-Nefsini bilen Rabbini bilir” buyurmuş Efendimiz (s.a.v).Kişi beden ülkesine hükmedenin kim olduğunu bilmek zorundadır.Senin her an ve her saniyeni şekillendiren güç nefsin mi yoksa her şeyin yaratıcısı olan Allah(cc) mı? Hareketlerinin ölçüsünü nefsin koyuyorsa sana hükmeden odur.Hareketlerinin ölçüsü Allah(cc)ın kanunları, Efendimiz (s.a.v) ‘in sünneti ise eğer sana hükmeden Allah(cc)tır.

RİTİMLERHüseyin Cumali YALÇIN

“Sana Hükmeden Kim?”

Yıl:1 Sayı:1 Mart 2014KTUMedeniyet 9konu geniş

Page 10: Genç KALEMLER

Sultan 1. Murat şehadet şerbe-tini içmeden birkaç dakika önce şu duayı okur;“Ya Rab, İslam ehline yar-dımcı ol. Düşmanın elini bizden uzak tut. Günahı-mıza değil, candan ve gönül-den gelen ahımıza bak. islam topraklarını ayaklar altında çiğnetme.

KOSOVA

Emperyalizmin Kıskacında Kosova Selamun aleyküm kıymetli kardeş-lerim. Bu yazımızda Kosova’yı siz-lere tanıtmaya çalışacağız .İsmini

çok duyduğumuz bir İslam ülkesi olan Kosova , ecdadımızın bir zamanlar at koşturduğu Haçlı zihniyetine kılıçla-rıyla dur dedikleri İslam topraklarında , bugün Kosova emperyalist Amerika’nın kıskacı altında. Ülkede misyonerlik faa-liyetleri son sürat başlamış ve son sürat devam ediyor. Ülkeye haçlı zihniyeti ile mücadele eden ve bu yolda şehadet şer-betini içmiş Murad Hüdavendigar’ın ye-rine gerçek ismi Gonca Boyacıoğlu olan 17 yaşında Katolikler tarafında eğitilip Katolik rahibe Terrasa’nın ve Osman-lı Devleti’ne isyanıyla tanınan İskender Bey’in heykelleri dikiliyor. Ülkenin Mil-li Kahramanı olarak onlar ön plana çı-karılıyorlar. Kosova , resmiyetteki ismi Kosova Cum-huriyeti’dir. Balkanlarda yer alır. Sırbis-tan , Karadağ , Sancak Arnavutluk ve Makedonya ile çevrilidir. Denize sınırı yoktur. Ülkenin başkenti Priştine’dir.

Başkent Priştine’nin isminin anlamı Arnavutça bozuk mevsim demekmiş. Ülkede konuşulan diller Türkçe, Arna-vutça ve Sırpça’dır. Para birimi Euro’dur. Ülkenin nüfusu 1.739.825’dir.Nüfu-sunun %92’sini Arnavutlar geri kalan kısmını ise Goralılar,Sırplar,Boşnaklar ve Türklerdir. Ülkenin tamamına yakı-nı Müslüman ve az sayıda Katolik var-dır. Prizren , Priştine, Mitroviça , Feri-zovik önemli şehirlerindendir. Kosova çok yakında adeta Türkiye’nin bir ye-rinden başka bir yerine gidiyormuş-çasına yakın . Uçakla yaklaşık 1.5 saat sürmektedir. Burdaki ihtiyar Arnavut-lar başlarına keçe yapılmış ‘’Plis’’ de-dikleri yöresel şapkaları takmaktadırlar. Kosova’nın hemen hemen heryerinde Osmanlı’nın vakfettiği medreseleri , ca-mileri , köprüleri , hanları ve hamamları görmek mümkündür.Acımasız zamana

inat ,biz buradayız Osmanlı’nın emaneti olarak buradayız diye haykırıyorlar. Ko-sova’da Osmanlı’dan günümüze ayak-ta kalmayı başarmış beşyüz küsür eser mevcut. Bunların dışındaki bazıları ta-rihteki İslam düşmanlarının azizliğine

uğramış.Bunlardan biri Aras Camii’dir. Aras Camii’nin yalnız minaresi kalmış.

Tıpkı Macaristan’daki Ket-hüda Camii’nin kaderiyle

aynı olmuş. Aras Camii 2.Dün-ya Savaşı’ndan sonra Komunist

dönemde yıkılmış.Kosova’da çok eski tarihlerde yapılmış Katolik

Kiliseleri görüyoruz. Bu da Osman-lı’nın anlayışını , hoşgörüsünü bir kez daha gözler önüne seriyor.

Fuad Ramiqi Kosova İslami Harekete Katıl Partisi Lideri , Kosova’nın herye-rinde Amerika başkanlarının heykelle-rinin ve her yerde Amerikan bayrakla-rı olmasıyla ilgili şöyle söylüyor ;

“Hükümet sürekli “bizi ABD kurtardı , Amerikalılar sayesinde özgürlüğü-müze kavuştuk , ABD olmasa idi köle olurduk ‘’ propagandası yapıyor.Hat-ta Kosova hükümeti Amerikalılardan daha Amerikalı… Hükümetin Ame-rikancı politikaları bir dönem gençlik üzerinde etkili olsada son yıllarda Ko-sova’lı Müslümanlar uyanmaya , hükü-metin Amerikancı politikalarına tepki göstermeye başladılar “Kosova’nın İslami kimliğe kavuşabil-mesi için Dünya Müslümanlarına ve en çok da Kosova’lı Müslümanlara bü-yük iş düşüyor.Kosova’nın tekrar İsla-mi kimliğine kavuşması temennisiyle. İlerleyen sayılarda başka bir İslam di-yarında görüşmek dileğiyle.

Yıl:1 Sayı:1 Mart 2014KTUMedeniyet 10ülke

Page 11: Genç KALEMLER

Meydanda açık bir iz bırakmadan hırsızlık yaparak, servet yığanların becerikli kimseler diye alkışlandığı, zayıfların sırtına binerek yükselen sahtekâr dolandırıcıların, açıkgöz diye saygı duyulduğu, kocasına ihanet eden zinakar kadının, başkasının karısı ile düşüp kalkan zaninin, işini bilir kimse diye tanıtıldığı, ırzını muhafaza için çırpınan insanlara, eski kafalı dendiği ve aptal gözüyle bakıldığı bir zaman...

Meydanda açık bir iz bırakmadan hırsızlık yaparak, servet yığanların becerikli kimseler diye alkışlandığı, zayıfların sırtına binerek yükselen sahtekâr dolandırıcıların, açıkgöz diye saygı duyulduğu, kocasına ihanet eden zinakar kadının, başkasının karısı ile düşüp kalkan zaninin, işini bilir kimse diye tanıtıldığı, ırzını muhafaza için çırpınan insanlara, eski kafalı dendiği ve aptal gözüyle bakıldığı bir zaman...

Dirilişe, yeniden silkinmeye, ayağa kalkmaya, değerlerin hatır-latılmasına, azami derece ihtiyaç duyulan bir

zaman… Öyle bir zamanki, münafıkların kol gezdiği, kimin Müslüman, kimin kâfir, ki-min münafık olduğu belli olmayan, çirkin olayların Müslüman kisvesi altında işlendi-

ği bir zaman. En çok dirilişe yani; yeni-den doğmaya, var olmaya, ben de varım, benim hakkım diyebilmenin, en çok ihtiyaç duyulduğu, seneler öncesinde

atılan tohumların, yeşermesi, dirilmesi, hayat bulması ve insanlara oksijen dağıt-

ması gerektiği bir zaman…Geciken bir diriliş… Potansiyele, güce, mevcut yeter-

liliğe rağmen, dünyaya rağbetin bir sonucu olarak geciken bir diriliş… Tefrikaların, hizipçiliğin, ayrışma-nın bir tezahürü olarak geciken diriliş… “Yahu neden

dünya Müslümanları olarak bir araya gelip bu zulme son vermiyoruz”, diye düşünemeyecek kadar hissizleşmiş, dar görüşlü, kendi rızkının peşinde koşmakla yetinen Müslümanlar… Dirilişe mani olan Müs-lümanlar. Her şeyi güllük gülistanlık gösteren İslam’ın hâkim olmadan da başka rejimlerle yaşanabilir izlenimi veren direnişin önünü tıkayan sah-

tekâr rejim hocaları. Evet, böylesi hocalar dirilişin önünü tıkayan, sömürü dev-letlerinin bel kemikleri, onları ayakta tutan belamların ta kendisidirler.

Çünkü kime iman ettiğini bilen Müslüman, Al-lah’a karşı verdiği sözde durup takvasını takınan ve Müslümanlığının gerektirdiği şeyleri yerine ge-tiren Müslümandır. Dolayısıyla İslam’ın hükümle-ri dünyanın her yerinde uygulansın diye uğraşan kimsedir. Direniş ruhunu, özgürlük şuurunu yani İslam’ın dışındakilere isyan edebilen “la” diyebilen Müslümandır.Allah’a karşı değil, kâfirlere tağutlara karşı isyankâr olan dirilişçi Müslüman… Böylesi dirilişçi Müs-lümanlar davasının sadık direnişçileridir, Allah’a verdikleri ahde sadık kalıp, insanların ihyası ve ye-niden dirilişi için çalışan kimselerdir. Böylesi kim-seler azınlıktadır çoğu kez ama onlar hastalıksız kadrodur. İslam’ı benimsemiş takatlerince yapmaya çalışmış, İslam dışındaki şeylere isyan bayrağını çe-ken kimselerdir. Evet diriliş ancak ve ancak böylesi direnişçi insanların gayreti ve Allah’ın da yardım ve inayetiyle gerçekleşebilir.Yani direniş eşittir diriliş. Yalnız öyle bir direniş ki İslami bir direniş, tavizsiz kimsenin çıkarlarını ve menfaatlerini düşünmeden, Müslümanların çıkar-ları ve birliği için, sömürü düzenin yıkılması için Müslümanca bir direniş… Gerçek manada tavizsiz ve sadece ve sadece rızayı ilahi için yapılan bir dire-niş dirilişe vesile olabilir.Direnişçi ve dirilişçi Müslümanlara selam olsun! Al-lah bizleri bu zümreye dâhil eylesin.

Mehmet Maşuk Kalkan

Diriliş yeniden şehadet etmek demektir. Yaşayarak, şuurunda olarak, ihtiva ettiği anlamı bilerek, şahitlik etmektir diriliş.

Yıl:1 Sayı:1 Mart 2014KTUMedeniyet 11genc doku

قلعه گيب ديك باشڭ بلوطلرله ياريشسني، طالغه طالغه صاچلرڭ روزگارلرله قاريشسني!

آدينى نقش ايده مل، اسكي- قدمی سورلره سسڭى هايقريامل عصردن عصرلره ...

صولتڭله تيرته سني يڭيدن طوغو- بايت، و قورولسون اللهڭ ابدي سلطنيت... افقلري قاپالسني بايراقلرميز آل، آل،

گوكلره ظفرميزي چزيسني وحشي بر قارتال! قهرمانلر بويوسون ماصالده ديو مثايل،

اگيلسني أوپسون گوكلر، جامن نازيل هاليل... اوردولرم يڭيدن طونايه آقني ايتسني!

بر ييلديرمی چاقسني ده اوزاغي ياقني ايتسني! سالم طورسون قارشيسنده بتون شرفلر، شانلر!

نامنى تبجيل ايتسني، ييلديزلر كهكشانلر... اچيمده هيچ سومنه ين بر فتح سوداسي وار.

ياووز گيب دييورم: بو دنيا انسانه طار! بر صدا دوميق اچيون صحرالره دوشه می.

حالل اولسون بو يولده ، وارم يوغم هر شيئم! وولقان گيب الو آمتش، نه صوصمش نه سومنشم.

بن بو اميان اوغرينه چيلغينلره دومنشم. بر دها بكلييورز، گنجلگه حمراب اولسون،

روحلري طوتوشديران بر آتش حمراق اولسون. سينه سنده برلشسني صاغه صوله صاپانلر،

قهر اولسون حق طوروركن زوربه لره طاپانلر! چيق، نره ده سڭ، ظهور ايت! بز سين بكلييورز.

ييللردر يوللرڭده يورغون امكلييورز. .…

عثمان يوكسل سردن گچدي

بر قهرمان بكلييورز

Kal’a gibi dik başın bulutlarla yarışsın, Dalga dalga saçların rüzgarlarla karışsın! Adını nakşedelim, eski-kadim surlara Sesini haykıralım asırdan asırlara... Savletinle titresin yeniden doğu-batı, Ve kurulsun Allah’ın ebedi saltanatı... Ufukları kaplasın bayraklarımız al, al, Göklere zaferimizi çizsin vahşi bir kartal! Kahramanlar büyüsün masalda dev misali, Eğilsin öpsün gökler, canım nazlı hilali... Ordularım yeniden Tuna’ya akın etsin! Bir Yıldırım çaksın da uzağı yakın etsin! Selam dursun karşısında bütün şerefler, şanlar! Namını tebcil etsin, yıldızlar kehkeşanlar... İçimde hiç sönmeyen bir fetih sevdası var. Yavuz gibi diyorum: Bu dünya insana dar! Bir sada duymak için sahralara düşeyim. Helal olsun bu yolda, varım yoğum her şeyim! Volkan gibi lav atmış, ne susmuş ne sönmüşüm. Ben bu iman uğruna çılgınlara dönmüşüm. Bir deha bekliyoruz, gençliğe mihrap olsun, Ruhları tutuşturan bir ateş mihrak olsun. Sinesinde birleşsin sağa sola sapanlar, Kahrolsun Hak dururken zorbalara tapanlar!Çık, neredesin, zuhur et! Biz seni bekliyoruz.Yıllardır yollarında yorgun emekliyoruz..…Osman Yüksel Serdengeçti

Bir Kahraman Bekliyoruz

Metin KURT Milli Gazete Trabzon Temsilcisi

Abonelik0532 767 45 20

Page 12: Genç KALEMLER

Kişisel YayınlarKapı Yayınları

Od bir Yunus Emre romanı. Gök kubbemizin her zaman parlayan ve hep çok sevilen, şiirleri gönülden gönüle dolup dilden dile dolaşan Yunus Emre, bu kez OD’un ana kahramanı. İskender Pala’nın ilim ve kültür adamı olmasının yanında, yazar kişiliğinin imbiğinden geçirilerek aşkın tahtına bir kez daha oturtuluyor. 13. yüzyılın her bakımdan kavruk ve yanıp yıkılan ortamına Yunus Emre’nin gelişi tarihi atmosfer içerisinde hakiki anlamına kavuşturuluyor. Yıkıntılar ve yangınlar içinden bir gönül ve bir insanlık anıtının inşa edilişi cümle cümle anlatıyor ve elbette kalbe dokuna dokuna yol alıyor. Romanın her sayfasında Yunus’un hamlıktan saflığa geçişi okunuyor.

Biliyorum,“Biz bu ilden gider olduk, kalanlara selam olsun,” demişti…Yine Biliyorum,

“Bizim için hayır dua kılanlara selam olsun.” Demişti…Ve Sevgiliye gittiği o geceden sonra adının dilden dile,Aşkının gönülden gönüle dolaştığını da biliyorum…

*Neden kendilerine “Dul kadının oğulları” diyorlar!*Nasıl örgütleniyor, nasıl haberleşiyorlar!*Gizli şifreleri, esrarengiz işaretleri neler! *Ergenekon’un masonik şifreleri!*150 yıl sonra hortlayan esrarengiz örgüt Encümen-İ Daniş!*Çırak dereceli ünlü mason!*Çekirdek kadrodaki şaşırtıcı isim; Doğu bey!*TBMM’deki esrarengiz işaretler; kim tarafından nasıl konuldu!

*Meclis Binasını yapan Mimar’ın büyük sırrı neydi!*Mimar Sinan’ın kafatası nasıl kayboldu, şimdi nerede!*Cadde ve sokak adlarını bile onlar koyuyor, peki nasıl!*28 Şubat’ın arkasındaki kilit isim bir masondu!*Onları nasıl tanırsınız! *Nihai hedefleri ne!...İlk kez belge ve fotoğraflarıyla, tarihin en gizemli örgütünün şaşırtıcı hikayesi…

Prof. Dr. İskender Pala Mustafa YILMAZOd Dul Kadının Oğulları

'Vatan Şairi' ve 'Milli Şair' unvanları ile anılan Mehmet Akif Ersoy, 78 yıl önce hayata gözlerini yumdu.Mehmet Akif Ersoy, 1873 yılının Aralık ayında İstanbul’un Fatih ilçesinin Kara gümrük semtinde bulunan Sarıgüzel Mahallesi’nde dünyaya geldi. Annesi Buhara’dan Anadolu’ya göç etmiş bir aile-nin kızı olan Emine Şerif Hanım, babası ise Kosova’nın İpek kenti doğumlu, Fatih Camii medrese hocalarından Mehmet Tahir Efen-di’dir. Tahir Efendi, Milli Şair’e doğum tarihini belirten

"Ragif" adını verdi. Babası vefatına kadar Ragif adını kullansa da

bu isim yaygın olmadığı için arkadaşları ve annesi ona "Akif" ismiyle seslendi ve

zamanla bu ismi benim-sedi. Çocukluğunun bü-yük bölümü annesinin Fa-

tih, Sarıgüzel’deki evinde geçti. Kurtuluş Savaşı’nın

başladığı yıllarda, cephedeki askerleri coşturacak, onların mo-

rallerini yükseltip ulusal duygularını g ü ç - lendirecek bir ulusal marşın hazırlanması düşüncesi, Genelkurmay Başkanı Albay İsmet (İnönü) Bey tara-fından ortaya atıldı. Bunun üzerine Millî Eğitim Bakanlığı ödüllü bir yarışma açtı ve durumu tüm yurda duyurdu. Yarışmaya 724 şiir katıldı. Değerlendirme komisyonu şiirlerin tamamını incele-dikten sonra altı tane şiir, ulusal marş olmaya uygun görülüp ay-rıldı, ötekiler elendi. Ancak yapılan değerlendirmede bu altı şiirin de ulusal marş olma niteliği taşımadığı sonucuna varıldı.Zamanın Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver, ulusal marşı Mehmet Akif Ersoy’un yazmasını istiyordu. Oysa Mehmet Akif, ucunda para ödülü olduğu için yarışmaya katılmamıştı. Ulu-sal marş niteliği taşıyan bir şiirin bulunamaması üzerine dostları devreye sokularak Mehmet Akif ikna edilmeye çalışıldı. Sonunda para ödülünün kaldırıldığı konusunda güvence verilince Mehmet Akif, marşı yazmayı kabul etti.Daha önce ayrılan altı şiirle Mehmet Akif’in yazdığı şiir arasında yapılan değerlendirmede Akif’in şiiri birinci oldu. 1 Mart 1921 günü Meclis’in yaptığı oturumda Hamdullah Suphi Tanrıöver, kürsüde şiiri okudu. Seçim için son sözün Meclis’e ait olduğunu belirtti. 12 Mart 1921 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi milli marşı ilan etti.Milli Şair, yakalandığı hastalığının hava değişikliği iyi gelir dü-şüncesiyle önce Lübnan’a, sonra Antakya’ya gitti fakat Mısır’a hasta olarak döndü. 17 Haziran 1936’da tedavi için İstanbul’a döndü. 27 Aralık 1936 tarihinde İstanbul’da, Beyoğlu’ndaki Mısır Apartmanı’nda hayatını kaybetti. Edirnekapı Mezarlığı’na defne-dildi. Cenazesine resmi bir katılım olmazken, büyük bir üniversi-teli genç topluluk katıldı. Mezarı iki yıl sonra, üniversiteli gençler tarafından yaptırıldı. 1960’ta yol inşaatı nedeniyle kabri Edirne-kapı Şehitliği’ne nakledildi.İstiklal Marşımızın kabul edildiği ay da Milli Şairimiz rahmet ve minnetle anıyoruz..

MİLLİ ŞAİRSİZ 78. YIL

Bunun için hazırladıkları “Büyük Ortadoğu Projesi”nin içeriğine uygun, yeni bir Sevr haritası çizmekle meşguller.Artık gizlemeye bile gerek görmedikleri bu yeni Sevr haritasına göre:Güneydoğu Anadolu’muzu Siyonist İsrail’e, Doğu Anadolu’muzu Ermenistan’a, Karadeniz bölgemizde Pontus’u canlandırmaya çalışarak, İstanbul’umuzda, “Ekümenik Patrikhane” oyunları ile Bizans’ı diriltmeye teşebbüs ederek, Ege bölgemizi ve Kıbrıs’ı bin bir oyun ve tuzakla haçlılara, vermek istiyorlar.Biz her yıl milyonlarcamız Çanakkale şehitliklerini ziyaret edip muhteşem zaferimizin sırlarını öğrenip özümseyen bir Millet olarak haykırıyor ve diyoruz ki;Global, evrensel ve küresel gibi kavramların arkasına saklanarak ham hayaller kuran haçlı zihniyeti!Dün dedelerimiz, Çanakkale Zafer’imizden aldıkları hız ve moralle, ilk Sevr haritasını nasıl yırtıp parçalamışlarsa, yeni imanlı nesil olarak biz de, hazırlanmış veya hazırlanacak olan, güzel yurdumuzun paylaşılması anlamına gelen, yeni Sevr haritalarını parçalayıp hazırlayanların suratına çarpacağız!..Çalışıyoruz, çabalıyoruz, terliyoruz, inanıyor ve güveniyoruz ki. Allah’ımızın “Nusret”i gene bizimledir!..Kimse mevcut iktidarın teslimiyetçiliğine ve basiretsizliğine bakıp da yanlış hesap yapmasın!..Biz buradayız;Müsterih olun şehitler!Vatanımızın ve mukaddesatımızın bekçileriyiz!..Mukaddes Kitabımız Kur’an-ı Kerim’i sulandırarak varmak istedikleri ılımlı İslam gibi safsatalarla cihad ve Çanakkale ruhumuzu ebediyyen yok etmek isteseler de asla başaramayacaklar! Bugün Bedir şartları yeniden tahakkuk etmek üzeredir. Allah’ın yardımı her zaman bizimledir.

Söz veriyoruz, göndere çektiğiniz bayrağımız asla inmeyecek!Yaktığınız bağımsızlık meşalesi asla sönmeyecek!Uğruna şehit olduğunuz mukaddeslerimiz asla çiğnenmeyecek!..Müsterih olun şehitler! Ruhunuz şad olsun!..

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİMÜSTERİH OLUN

2. Abdülhamit Han gibi dünya lideri ve siyaset şampiyonu bir Padişah’ı, siyonistlerin oyununa gelerek kurdukları cunta ile tahttan indirip hapse atan İttihat Terakki Partisi...İktidarı devralır almaz, tecrübeli siyasetçileri saf dışı eden, orduya el atıp politikalarına alet eden, hemen arkasından da devleti dünya savaşına sokan İttihat Terakki Partisi...İttihat Terakki Partisi’nin maceracı ve teslimiyetçi yöneticilerinin iş başına gelmesini fırsat bilen batılı süper emperyalist devletlerin, Osmanlı’yı yutmak için Çanakkale’ye saldırmaları...

Osmanlı’nın 14 günde ezileceğini ve başta İstanbul olmak üzere tüm topraklarının kendilerine teslim edileceğini sanan mağrur haçlı zihniyeti sahibi emperyalistler.İmanlı bir neslin 97 yıl önce 1915 yılında yüzbinlerce şehit kanı pahasına kazandığı muhteşem Çanakkale Zaferi. Bedir şartlarının tahakkuku üzerine Allah’ın yardımı ile kazanılan zafer.

Yıl:1 Sayı:1 Mart 2014KTUMedeniyet 12Kültür & Sanat

Devam eden 1’nci Dünya Savaşı’ndan sonra önümüze konulan Sevr haritası.Tüm vatanımızın emperyalistlerce parsellenip yağma edilmesi demek olan Sevr haritası...Muhteşem Çanakkale zaferimizden aldığımız moral ve ilhamla Anadolu’da yaktığımız bağımsızlık meşalesi.Mustafa Kemal’in liderliğinde, Çanakkale’de edindiğimiz tecrübe ile kurduğumuz yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin göndere çekilen bayrağı...Böylece Sevr haritasının yırtılıp parçalanıp emperyalistlerin suratına fırlatılması...

...Ve bugün:Batılı emperyalist devletler, başta yurdumuz olmak üzere tüm İslam ülkelerini parçalayıp İsrail’e vilayet yapmak istiyorlar. Afganistan, Irak, Libya, Sudan gibi ülkeleri parçaladılar, işgal ettiler. Başka islam ülkelerine sıra geldi. Elbette vatanımıza da göz diktiler.

Page 13: Genç KALEMLER

11:40 AMImaN

B ir zamanların en çok kullanılan internet tarayıcısı olan Internet Explorer, şu an ise oldukça az bir kesim tarafından kullanılıyor. Bunun sebebi ola-

rak ise, Internet Explorer’ın çok yavaş çalışıyor olması gösteriliyor. Hatta bu konuyla alakalı internette onlarca eğlenceli içerik de yer alıyor. Bunun yanında yapılan araş-tırmalar ise Internet Explorer’la tablet ya da dizüstü bilgisayarınızın şarjı-nın daha uzun gideceğini gösteriyor. Zaten Microsoft, tarayıcısının güç ve-rimliliği konusunda övünüyordu. Son olarak 7tutorials’ın yapmış olduğu testler de Micro-soft’u kanıtlar nitelikte. Belirtilene göre pil ömrünü sına-mak için Peacekeeper kullanılan testte Toshiba Encore

8” tablet, Surface Pro 2 ve eski bir HP Pavilion laptop var. Bu cihazların her birine Internet Explorer, Mozilla Fi-refox, Google Chrome ve Opera tarayıcıları yükleniyor. Çıkan sonuçlar ise oldukça şaşırtıcı. Çünkü Chrome, Tos-

hiba tablette Internet Explorer’a göre pil ömründen 2 saat daha fazla çalmış. Yani Toshiba tableti Internet Explorer’la 2 saat daha fazla kullanabilirsiniz. Tabii Chrome’a oranla. Aynı şekilde Surface Pro 2’de ise bu farkın yaklaşık 1 saat olduğu belirtiliyor. Tabii ki bu testler Internet Explorer kullan-manız gerektiği anlamına gelmiyor. Ancak

eğer dışarıdaysanız ve cihazınızın şarjının daha uzun git-mesini istiyorsanız böyle zamanlarda cihazınızda Internet Explorer kullanmanızda fayda var.

Kısa bir süre önce Avusturya’da bir ahırda bulunan 1898 model Porsche araba Almanya’daki müzede sergileni-yor. Firmanın ilk defa görücüye çıkardı-ğı model ‘elektrikle çalışan bir otomo-bil.’ 1898 model aracın, 1902’den beri söz konusu ahırda bulunduğu sanılıyor.

Yeni bir yılın içerisindeyiz ve her yıl olduğu gibi bu yılda da PES mi FIFA mı? sorusu so-rulacak. Her ne kadar bu sorunun sorulma-sına şu an oldukça uzun bir süre olsa da Ko-nami cephesinden yapılan açıklamalar bu yıl PES’in bir hayli iddialı geleceğinin habercisi.

Bilindiği üzere en son çıkan PES ve FIFA oyunlarında FIFA, PES’e hiç olmadığı kadar büyük bir fark yaratmıştı. PES 2014 ise bü-yük bir hayal kırıklığından öteye geçememişti. Bu hayal kırıklığının farkında olan Konami Av-rupa Başkanı Shinji Hiran PES 2015 hakkın-da iddialı söylemlerde bulundu.

PES 2014’ün bir geçiş oyunu olduğuna dik-kat çeken Hiran, serinin yeni oyununda Av-rupalı geliştiricilerden de yardım alacaklarını ve ortaya hatalardan arındırılmış bir yapım çıkaracaklarını belirtti.PES 2014’te yaptıkları hataların farkında olduklarını belirten Konami yetkilisi PES 2015’in tamamen farklı bir oyun olacağını belirtti. Hiran, serinin yeni oyunu için, PES fanlarının beklentilerini yüksek tutması taraftarı olduklarını söyledi. Bakalım PES 2015, beklentileri karşılayabilecek mi? Bekleyip göreceğiz. Gelecek yıl oyuncuları büyük şeylerin bekle-diğini şimdiden söyleyebiliriz. Ancak yine de Konami’nin şimdiden bu denli büyük beklen-tiler oluşturması doğru bir strateji mi o da ayrı bir tartışma konusu. Siz ne düşünüyorsunuz, Konami, PES 2015 ile FIFA’nın önüne geçe-bilir mi?

Zorlu sektörleri bir kenara bıra-kın, tamamen askeri koşullara uygun yapıda olan Toughbook CF-31, kapsamlı bir dizüstü bilgisayarı.Özellikle açık arazilerde çalış-mak için geliştirilen bilgisayar, tasarımıyla tam korumalı olma-sının yanında, gelişmiş grafik ve işlem performansı ile dikkat çekiyor. Toughbook CF-31; olumsuz hava koşullarına, ıslak ve nemli ortamlara, darbelere, düşmelere, sıcağa, soğuğa ve hatta askeri çatışmalara da dayanıklı.

di jital baskı yapıyoruz,

fotokopi çekiyoruz,ozalit çekiyoruz,

ciltleme yapıyoruz,tarama ve kartonlara baskı yapıyoruz,

daha ne yapalım?

iç ve dış mekan di jital baskı ihtiyaçlarınızaCANON IPF yüksek çözünürlüklü makinemizlemükemmel sonuçlar üretiyoruz.

öğrencilere özel

ye varan indirimler

19 Yıllık Tecrübeyle19 Yıllık Tecrübeyle

Akıllı telefonların en büyük sorunu, şarjlarının gün içinde hızla tükenmesiSony’nin geliştirdiği mobil güç kaynağı CycleEnergy CP-V3 işte bu soruna çözüm bulmak için geliştirilmiş. Bu cihazla, hareket halindeyken bile akıllı telefonunuzu 1 kez tam şarj edebiliyorsunuz. iPhone, Android, Windows Mobile ve BlackBerry cihazlarla uyumlu.

Akıllı Telefonlar içinPortatif Güç Kaynağı

PES 2014 ile büyük bir hayal kırıklığı yaratan Konami, PES 2015’in tamamen farklı bir oyun olacağını belirtiyor.

Aslına bakarsanız bunu biz söylemiyoruz,yapılan araştırmalar söylüyor

Panasonic’in zorlu koşullar için hazırlanmış ürün ailesi Toughbo-ok’un amiral gemisi CF-31 bizlerle.

Yıl:1 Sayı:1 Mart 2014KTUMedeniyet 13teknoloji

Page 14: Genç KALEMLER

Körlüğün tedavisinde genler kullanılabilirAMELİYATLA göz hücrelerine yerleştirilen bir gen, ışığı fark eden hüc-

releri canlandırdı. BBC’nin haberine göre, şimdiye kadar kör olması beklenen 6 hastayı iyileştiren ekibin lideri Profesör Robert MacLa-

ren, sonuçtan ‘’kesinlikle memnun olduğunu’’ belirtirken, doktorlar, tedavinin zaman içinde körlüğün yaygın türlerinin iyileştirilmesinde

kullanabileceğine inanıyorlar.

Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necati Örmeci, yaptığı açıklamada, Hepatit C'nin özellikle karaciğeri etkileyen bir enfeksiyon olduğunu belirterek, virüsün genellikle sessiz seyret-

tiğini, herhangi bir belirtiye sahip olmadığını ancak hastaların yalnızca yüzde 15'inde şiddetli belirtiler görüldüğünü ifade etti.

Hepatit C’de tedavi başarısı yüzde 75’e çıktı Türkiye’nin dahil olduğu çok uluslu çalışma-da, yeni geliştirilen “telapravir” ve “bosepra-vir” aktif maddeli ilaçların PEG interferon ve ribavirin ile kombine kullanılmasıyla Hepatit C virüsü tedavisinde yüzde 75 kalıcı cevap ora-nına ulaşıldı” diyen Örmeci, şunları kaydetti: “İnsani amaçlı ilaca erişim programı altında, Tür-kiye’de de hastalarda kombine tedavi uygulandı. Araştırma sonucunda her iki ilaçtan da başarılı veriler elde edildi. Yeni uygulamaya giren kom-binasyon ile Hepatit C’yi kalıcı olarak tedavi edi-lebiliyoruz. 2030’lu yıllarda hepatit C virüsünün, insan sağlığını tehdit eden virüs olmaktan çıka-cağını ve kökünün kazınacağını söyleyebiliriz. Bu tedavi ile herhangi bir şekilde tedavi al-mayan, daha önce tedavi deneyimli olup nük-seden, tedaviden cevap alınamayan ve siroz gelişmiş hastalarda bile kalıcı cevap oranları önemli oranda yükselmiştir.

Körlüğün tedavisinde genler kullanılabilir.

Türkiye İmmün-onkoloji Derneği Genel Başkanı Prof.

Dr. Rüçhan Uslu, son 1 aydır Türkiyeye giren tümör aşısının

sadece ileri devre akciğer kanserinin uzun süreli kontro-

lünü sağladığını açıkladı.

Akciğer kanseri için aşı umudu

Milli robot ‘İbn-i Sina’ görücüye

çıkıyorTürk bilim insanı Prof. Dr. Remzi

Sağlam ve ekibi tarafından böb-

rek taşlarını lazer tekniğiyle toz

haline getiren milli robot "İbn-i Sina" Avrupa toplantı-sında görücüye

çıkacak.

Gaziosmanpaşa, Celal Ba-yar ve Ege üniversitelerinin iş birliğinde, 5 doktor ta-rafından yürütülen bilimsel çalışmada, yüz felci tedavi-sinde kortizon yerine oksito-sin hormonu ve “resveratrol” adlı antioksidan maddenin, yan etkisi olmadan daha et-kin şekilde kullanılabileceği tespit edildi.

Türk doktorlardan yüz felci tedavisinde önemli adım

Yıl:1 Sayı:1 Mart 2014KTUMedeniyet 14sağlık

Halk içinde muteber bir şey yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda, bir nefes sihhat gibi...

Page 15: Genç KALEMLER

Irkçılığıyoket!

Panda gibi ol!O SiyahO BeyazO Asyalı

Nerdesi ?

Yemek şedin mi ??

napiyon peki ??

La doğru düzgün soru soramıcaz mı sana ??

Foursquare’a bak...

Instagramaa bak..

Twitter’a bak..

Ask.fm’den sor

Bağlanıyor...14:27

FACEBOOK

Siteden gönderildi

Mesaj yaz...

Temel uyurken yataktan düşmüş ve kalkıp yeniden yatmış...

Biraz sonra bir daha düşmüş ve sevinerek mırıldanmış;

"-İyi ki kalkmışım, yoksa üstüme düşücektim..."

“Kim demiş yazın saunaya girilmez diye, harareti alır...”(...Buharlaşmadan önce ettiği son sözleri)

“Madem yeşil yanıyor, bu arabalar niye durmuyor?...”(Renk körü olmadan önce ettiği son sözleri)

“Baba hep böyle uçalım, yere inme hiç...”(Arabayla uçurumdan fırlarken ettiği son sözleri)

“Biz bunu okulda gördük, elektrikçiye gerek yok anne...”(Kömür olmadan önce ettiği son sözleri)

Temel’in yeri Minibüs Muhabbetleri

Son Sözleri

Kalitelimekanlara giderekKaliteli insanolamazsınız.Sadece çokpara harcarsınız

1 - Bir şey tamir ederken elin tamamen yağ-landığında burnun kaşınır.2 - Yere düşürdüğün bir bozuk para veya bir küçük vida ulaşılması en zor yere yuvarlanır.3 - İnsanların seni seyretme olasılığı düştü-ğün komik durum ile doğru orantılıdır.4 - Yanlış numara çevirdiğinde çevrilen nu-mara kesinlikle meşgul değildir.5 - Patronuna lastiğin patladığı için geç kaldı-ğını söylediğinde ertesi gün lastiğin gerçek-ten patlar.6 - Gırgır geçmeye başladığın anda patron kapıda görünür.7 - Sıkışık trafikte şerit değiştirdiğinde, terk ettiğin şerit daha hızlı akmaya başlar.(her za-man)8 - Birileri ile karşılaşma ihtimalin, görünmek istemediğin zaman en üst düzeydedir.9- Bir makinenin çalışmadığını ispat etmen gerektiğinde kesin çalışır.10 - Kaşıntının şiddeti ulaşma zorluğun ile doğru orantılıdır.11 - Sinemada sıranın ortasında oturanlar sa-lona en son girerler.12 - Üzerine yağ-reçel sürülmüş bir ekmek kesinlikle en pahalı halıya ve yüzüstü düşer.13- Ayağınıza tam oturan bir ayakkabı kesin-likle mağazadaki ayakkabıların en çirkinidir.14 - Herhangi bir şeyi beğendiğinizde derhal üretimden kaldırılır.

En gıcık 14 ŞeyEn gıcık 14 ŞeyŞöför bey mübarek bi yerde inebilir miyim?Şu ilerdeki caminin önünde bırakayım teyze seni...Yolcu: Abi heykel’e çıkıyo mu?Şoför: Yok abi, yanından geçiyo.Arkadaki aksi teyze öndeki uzun saçlı delikanlıya seslenir:Kızım şurdan bir kişi uzatır mısın?Ben kız değilim!!!Amaaaan ne bileyim kızmısın dulmusun, uzat işte!!Eve gitmek üzere Bakırköy dolmuşu bekliyordum.Sigaramın kalmadığı aklıma gelince önünde durdu-ğum Tekel bayiinegirecekken minibüs geldi.Apar topar bindim. Şoföre parayı uzatıp,‘Bir Monte Carlo’ dedim! Adam birkaç saniye yüzüme bakıp, ‘Abi bu Bakırköy’e gider’ diye cevap verdi!İşte o an benim ve şoförün bittiği andıMükemmel bir yerde inebilir miyim? Yolcunun kafası karşıksanırım, kendisi de dolmuştakilerle güler söyle-diine Şöför kadını indirirken:Buyrun size layık değil ama!Yolcu musait bi yerde inmek ister ama dili surcer;Musait bi yerde iner misiniz?Şöför : Niye sen mikullancanRumeli-Hisarüstü otobüsüyle taksim’e dogru gidiyoruz.Adamın biri Besiktas dolaylarında gayet aceleci bir ta-virla Kaptan orta kapıyı rica edebilir miyim?Tabi abi ayıp ettin. al götür senden kıymetli mi.İstanbul’ da, cok sıcak bir günde,dolmuştaki bir koko-na, yelpazesiyle ”Şöfeer bey klimayı acar mısınız cok sıcak olduu” demisti.Pala bıyıklı şöför amca teyzeyi bi süre süzdükten son-ra, kapıyı acıp acıp kapatmaya basladı.Istanbul’dayiz ...Dolmuşa bindik, dolmuş doldu,tam kalkicak, elemanın biri açtı kapıyı,içerde tıkış tıkış oturmuşuz, önde 3 kişi arkada 4Eleman hala bir umut sordu: ”Kaptan, yer var mi?”.Şöför de arkasını dönüp cevap verdi:

Yıl:1 Sayı:1 Mart 2014KTUMedeniyet 15mizah

Page 16: Genç KALEMLER

MARTAYINDA NELER OLDU?

12 Mart 1878 - Said Nursî, İslam alimi.17 Mart 763 - Harun Reşid, 23. İslam halifesi.19 Mart 1641 - Abdülgani Nablusi, İs-lam alimi.1725 - I. Abdülhamit, Osmanlı Sultanı (ö. 1789)1432 - Fatih Sultan Mehmet, Osmanlı padişahı (ö. 1481)1935 - Mahmud Abbas, Filistinli politikacı1845 - Georg Cantor, Alman matematikçi (ö. 1918)1847 - Alexander Graham Bell, İskoç mu-cit (ö. 1922)1822 - Ahmet Cevdet Paşa, Türk devlet adamı (ö. 1895)1475 - Michelangelo, İtalyan heykeltıraş, ressam, mimar ve şair (ö. 1564)1920 - Ömer Seyfettin, Türk yazar (d. 1884)1957 - Usame bin Ladin, Arap, El Kaide islami örgütünün kurucusu1997 - Galip Erdem, Türk gazeteci ve yazar (d. 1930)1800 - Mustafa Reşit Paşa, Türk politikacı ve mimar (ö. 1858)1879 - Albert Einstein, Alman Fizikçi ve Nobel Fizik Ödülü sahibi (ö. 1955)1769 - Pierre-Simon Laplace, Fransız ma-tematikçi ve gökbilimci (ö. 1827)1611 - Evliya Çelebi, Osmanlı gezgin ve yazar. (ö. 1682)

2 Mart 1430 - Emir Sultan, Osmanlı İslam alimi.3 Mart 934 - Ubaydallah Mehdi Billah, 56. İslam halifesi.4 Mart 1193 - Selahaddin Eyyubi, Eyyu-biler’in kurucusu.04 Mart 2010 - Abhazya’nın ilk lideri Ardzınba’nın vefatı5 Mart 1731 - Abdülgani Nablusi, İslam alimi.5 Mart 1953 - Sovyetler Birliği’nin lideri Stalin.7 Mart 1990 - Hürriyet gazetesi Yönetim Kurulu Üyesi ve yazarı Çetin Emeç, uğradı-ğı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti.08 Mart 2005 - Çeçenya Devlet Başkanı Aslan Mashadov’un öldürülmesi14 Mart 1883 - Alman düşünür Karl Marx .17 Mart 1944 - Kuzey Kafkasya Kurtu-luş Savaşı’na katılan Albay Süleyman izzet Tsey’in vefatı21 Mart 1973 - Halk ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu .22 Mart 2004 - Şeyh Ahmed Yasin’in Sabah namazı çıkışında Apaçilerden atılan Füzelerle öldürülmesi.23 Mart 1960 - Said Nursî, İslam alimi.24 Mart 809 - Harun Reşid, 23. İslam halifesi.24 Mart 1941- Prof. Aziz Meker’in vefatı26 Mart 1961- Kuzey Kafkasya Milli Merkezi Başkanı Prof. Ahmet Nabi Mago-ma’nın Münih’te vefatı.

3 Mart 1924 - Halifeliğin kaldırılması ve Osmanlı hanedanı mensuplarının yurtdı-şına çıkarılmasına ilişkin yasa kabul edildi, Tevhid-i Tedrisat Kanunu çıkarıldı. Şer’iye ve Evkaf ve Genelkurmay bakanlıkları kaldırıldı. Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı, T.C. Başbakanlık Vakıflar Ge-nel Müdürlüğü kuruldu. Genelkurmay Baş-kanlığı oluşturuldu ve hükümetten ayrıldı.4 Mart 1924 - Halife Abdülmecit Efendi ve hanedan mensupları yurtdışına çıkarıldı.9 Mart 1764 - Osmanlı padişahı III. Mustafa tarafından yaptırılan Laleli Camii ibadete açıldı.18 Mart 1915 - Çanakkale Zaferi kaza-nıldı. 18 Mart 1949 - Kuzey Atlantik Antlaşma Örgütü (NATO) kuruldu.18 Mart 1965 - İnsanoğlu ilk kez uzayda yürüdü. Sovyet kozmonot Alexei Leonov, Dünya’dan 2177 km yükseklikte, Voskhod II (Gündoğumu) adlı uzay aracından çıka-rak 20 dakika boşlukta kaldı. 9 Mart 1796 - Napolyon Bonapart ile Josephine evlendi.9 Mart 2009 - Silopi Petrol Arama Kuyu-larında İnsan Kafatasları10 Mart 1954 - Türkiye UNICEF’e (Bir-leşmiş Milletler Çocuk Fonu) kabul edildi.11 Mart 1917 - İngilizler Bağdat’ı işgal etti.12 Mart 1921 - İstiklal Marşı milli marş olarak kabul edildi.14 Mart 1575 - Selimiye Camii ibadete açıldı.16 Mart 1988 -Halepçe Katliamı26 Mart 1942 - Naziler Yahudiler‘i Auschwitz toplama kampına göndermeye başladı.26 Mart 1973 - İstanbul’da iki kıta bir-leşti. Boğaz Köprüsü’nün 57. ünitesinin de yerine konulmasıyla şehrin Asya ve Avrupa yakaları birbirine bağlandı. 28 Mart 1949 - Türkiye Cumhuriyeti İsrail devletini resmen tanıdı.1938 - Nazım Hikmet 28 yıl hapse mah-kum oldu.

OLAYLARÖLÜMLERDOĞUMLAR

Yıl:1 Sayı:1 Mart 2014KTUMedeniyet 16tarihte bu ay