gümrüklerdeki durumu“ rezalet” diye vasıflandıran cumhur...

4
I esi ıh. «k 2. y* n :a. «a ar Cuma 19 NACAK OCAK 1962 F1ATI : 15 MİL YIL: 3 — SAYI 140 İdare evi - Ankara Sokak Sahibi! Nacak Gazete v# Matbaacılık No: 7, Tel: 2697 - Lef koşa uietm*rf Umlt* Altı aylığı: r>00 mil Abone: Bir Yıllığı £1 sakları bayrak yapan üstünde» jT-oprak, eğer uğrunda dten varsa Vatandır.] Dr. Küçük, Makinin İftiralarına Cevap Verdi! Gümrüklerdeki Durumu“ Rezalet” Diye Vasıflandıran Cumhur Başkan Muavini Bu Asılsız ve Kötü Neşriyattan Müddei Umumiliği Mss’ul Tuttu ■1..................................................................... ........................................ . ) $ Geçen gün bir basın toplantısı tertipleyen Dr. Fazıl Küçük, Rum basınının ve bilhassa Mahi gazetesinin hiç bir esasa dayanmıyan, tahrikçi yazılarına sert bir cevap verdi, gerçek- leri bir bir dünya efkârının gözleri önüne ser- di. Dr. Küçük, Rum basınının bu kasıtlı neşri- yatı üzerine Müddeiumumiliğin dikkatim çek- tiğini, fakat bugüne kadar en küçük bir tedbi- rin alınmadığını, Rum basınında ve bilhassa Mahideki yazıların memleket kanunlarını per- vasızca çiğnediklerini teessüfle belirtti. Rumların ezeldenberi malûm olan taktik. IIMIIMMIMIMIMItftlUlllHMtlfmiHHIMIIMIMIIIHIHt! GENÇLİĞİN İMAN KÖŞESİ Her hafta bu sütunlarda gençliğe hitap edeceğiz. Gençliğin imanlı, vicdanı, milliyet şuuru tam olmasını istiyoruz. Kıbrıs gibi bir yer de başan ile yaşayabilme- miz, ümitle İstikbale baka- bilmemiz için gençliğin bu manevî silâhlarle teçhiz edilmesi icap eder. Okul öğretmenlerine ses- leniyoruz: Gençliğe iman ve inanç vermek fırsatı sîz- lerin elindedir. Doğru, çalış- kan, gözü pek, göynü tok, büyüklerine hürmeti, kü- çüklerine şefkatli dilsiz ya- ratıklara, yoksullara düş- künlere merhameti bilen bir gençlik istiyoruz. Bir gençlik istiyoruz: İma- nı bayrak kadar temiz ve ulvî olsun; bayrağı kendi- ne iman olsun. Bir gençlik istiyoruz; arı gibi çalışkan, herşeyi öğrenmek ihtiyacı ile yanan, boş vakitlerini ruhunu, dimağını, adalele- rini kuvvetlendirmek, ken di köyünü, sokağım şenlen d irmek arzusu ile yansın. Bir gençlik istiyoruz: iyiyi, doğruyu kendi kendine se- çebilecek bir tiynette olsun. Gözünde, vatana hizmetten daha üstün bir arzu tütme- sin. Vatan için şehid olma- ğı en şerefli bir ölüm addet- sin ve vatana hizmet için yaşasın. Bir gençlik istiyoruz: Hak ve hakikatin arayıcısı ve koruyucusu olsun. Bir gençlik istiyoruz: Millî hiyanete karşı daima has- sas olsun; maddî zorluklar karşısında eğilip bükülme- sin; Bir gençlik istiyoruz: Yaşı 7 den 70 e olsun, imanı da- ima genç, kendi milletinin büyüklüğüne, millî duygula rının asaletine ve her müş- kül! yenene, azmine inancı tam olsun. (Devamı 4. Sayfada) leıine Dr. Küçük şu teşhisi koydu: “Kendileri- nin hazırlıklarını Türk cemaatı yaparmış gibi göstermek, dünya genel efkârını yanhş yöne çevirmek, ileride yapacakları cinayetlerin so- rumluluğunu Tüıikleıe yüklemek!” Türk Cemaatinin tek gayesi, memleketin huzur ve sükûn içinde yaşaması olduğunu kat’î bir lisanla ifade eden Dr. Küçük Türk ba- sınının ve iş başında olanların Türk haklarını gasbettirmemek azminde olduğunu, Kıbrıs dâ- vasını kanlı maceralara ve Enosise götürmeği akıllarına koyanın Rumlar olduğunu söylemiş- tir. Di*. Küçük, Rumların bütün bu neşriyat ve faaliyetlerinin “Rum Yeraltı Teşkilâtı”nm bir hazırlığı olduğunu, tekrar tethişe başvura- caklarını bütün çıplaklığı ile açığa vurduğunu bilhassa belirtmiştir. 150 Rumla Birlikte Makarios ve Bakanla - rının öldürüleceği yolundaki safsataya cevap veren Dr. Kiiçük, “Böyle bitf cinayete ancak daha önce bu hususta tecrübeleri olanlar baş- vurabilecektir” demiştir. m u m H iııtıt t • ııııııııııııiM iiM iıııı Millin ım m ım m m ım m ım ım ım ıım m im m m m m m m m m m ııııım ım ııiH iııııu ım u m m m ım m M i Atatürk Meydanındaki Polis Mer kezi Köy Karakolu Durumundadır Kaybolan Çocuğu İçin Bağrını Döven Anneye Poliste sorulan so ru : Rumca biliyor musun?!! Geçen sayımızda da belirt- tiğimiz gibi, Atatürk meyda- nındaki Polis merkezi önem- li şiibeleri ile yetkili idareci Ier.'nin Baf Kapusundaki po Üs merkezine taşınmasından sonra, bir köy karakolu duru muna düşmüştür. Otomobilinin lâstikleri kesi îen bir Türk bu polis merke- zinde en basit bir kaydı yap- tırabilmek için ak ile karayı seçmiştir. Bundan daha kö- tüsü, daha yüz kı/artanı, da ha acıklısı şu: Kirye Samson Meşhur Nikos Sampson, meşhur Mahi gazetesinde bir cevher yumurtlandı: In- gilizlerden çalman silahlan Türkler almış!! Yaşa Kirye! Yalan olursa, bu kadar olur. Yalancının mumu da yatsıya kadar yanar. Sampson “ Zehirli Yı- lanı” buldu Meşhur Sampson'un meşhur Mahisinde şöyle bir haber çıktı : Türkler yeni bir teşki- lât kurmuşlar. Adı Ze- hirli Yılanmış! İlâhi Sampsonl Yıla nınbu kadar zehirlisi- ni acaba hangi fil yut tu?. Geçengüıı, bir Türk ailesi- nin küçük çocuğu kaybolmuş tu. Anne bağrım döverek bu polis merkezine koşar. Evlât acısı ile yanan tutuşan anne- ye ilk sorulan “Rumca bilmi- musun?" sorusudur. Derdini güç belâ anlatabi- len anneye bir buçuk saat ev in ilİN flıllU H k'llliılıllın ıınıılıııııııııılM iM ııllH » Bu yolda biz Varız Makariosun OHEN beya- natından bu yana Rum matbuatı büsbütün çile- den çıktı. 15 Ocak plebisit gününü behane ederek açıkça "Dâvamız Enosis- tir - Yolumuz Enosistir - Şim diki durum geçicidir, ergeç hedefe varacağız" diyorlar ve 16 Ağustos 1960 dan bu yana arasıra yazmış olduk- ları "hüsününiyet, teşriki mesai' makalelerinde yalan yazdıklarım, Türkleri dola ba düşürmek için maske taktıklarını itiraf ediyor- laı!. Ta başlangıçtan durumun böyle olduğunu gören ve Türk efkân umumiyesine vaziyeti bütün çıplaklığı ile açıkla yan NACAK, Rum- ların bu çırılçıplak ortaya çıkışı karşısında hayrete düşmemiştir. Bizimle bera- ber Türk halkım uyanık tutmağa çalışmış olan gün lük gazetelerimiz de şaşır- mış değildir. Fakat çıktığı günden bu yana Rumlarla işbirliği yaparcasına Türk halkına "iyi niyet ve dost- luk" hapı yutturmağa çalı- şan ve bunu yaparken de "Ankaradaki özel muhabi- rinin bilinmiyen adı arkası na gizlenmeğe ve Kıbnsta- ki Türk sefaretinin sözcüsü edası ile konuşmağa çalı- şan Kıbnsta münteşir "Cum huriyet" gazetesi birdenbire apışıp kalmış, ne diyeceğini (Devamı 4. Sayfada) vel bir çocuğun falan semtte olduğuna dair bir haber al- dık ama vasıtasızlıktan!! gi- dip tedkik edemedik cevabı verildi! Bu günkü teknik imkânlar la birbuçujc saatta dünya üç defa beş defa dolaşılırken Atatürk meydamndaki şu meşhur polis istasyonunun aslî ve İnsanî bir vazifeyi ye- rine getirmek için burnunun ötesindeki bir semte gidecek vasıtadan mahrum olması, üzerinde önemle bir olaydır. durulacak Netice ne oldu bilir misi- niz? Zavallı kadın bir otomo- bil temin ederek çocuğunu aramış, bulmuştur. Maliye Bakanlığı Müda- faa Bakanlığına El mi ko- yacak Müdafaa Vekâletinde ça lışan bazı Türk memurlar geçen haftaki ücretlerini alamadılar. Sebep? Maliye Bakam bu memurlara para verilmesini keyfi bir karar ile durduttu. Müdafaa Ve- kili Osman Öreğin protesto sunu dinlememek için de "içeride yoklar" şeklinde verildi. Türk Vekillerinin idare- sinde olan daireleri işlemez hale getirmek için girişilen müracaat edebile- bu mücadele ile karşı kar- şıyamıyız? Maliye Bakam bütün Vekâletleri inhisarına aldı- racak tedbirlere daha ne kadar çektir. Hükümette hizmet görmüş olan memurlara yevmiyele rini vermemek ne kadar üzücü bir olaydır! Anayasa Mahkemesi bu işe müdaha le edemez mi? Adamm Zoruna Bak! Hani bir darbımesel vardır (Bir deli, ku- yuya bir taş atar kırk akıllı çıkaramazmış) derler. Adam, gazetesinde sözde Türklerin si- nirini bozup, bir mücadeleye zorlamak ve kendi cemaatını istim üzerinde tutmak için deli saç- masının envai türlüsünü yumurtlar durur. Biz, bunlara gülüp geçiyoruz. Ayol, cemaatın böyle bir Teşkilât kurmasına ne lüzum var? Anava- tanın güney sahillerinde üç yüz bin gönüllünün buraya gelmesi taş çatlasa kırkbeş dakikayı geçmez. Haydi biz anlatamıyoruz, sizde de onu anlayacak kafa yok, bari şu son yaygaraları- nız karşısında Tlirkiyenin soğuk kanlılığına da mı bir mana veremiyorsunuz? Anlattığınız herzelerin size ait olmadığını isbat etmek galiba size düşecektir. Siz dünya efkârı umumiyesini şairin dediği gibi : 'En ummadığın keşfeder esrarı derunun Sen herkesi kör, alemi sersem mi sanırsın?” t s J V i V 9 i ? X X s V * **> Kıbrıs Ordusu Eğitim Sahasında bombalar - patladı Geçen Cuma akşamı, Kıbrıs Ordusu, Eğitim saha smda bomba patlatıldı. Bir sabotaj başlangıcı olan bu hareketi şiddetle protesto ederiz. Rumlar, bugüne kadar binbir oyunla baltalayama dıkları Kıbrıs ordusunun ku ruluşunu şimdi de objektif sabotaj usulü ile baltala- mak yoluna gidiyorlar, TÜRK YAVRULARININ ZİYNETİ VE UĞURU OLAN “İŞ” KUMBARASINDAN YAVRULARINIZI «e TÜRKİYE $ BANKA3I $ MAHRUM ETMEYİNİZ & Paranızın... istikbalinizin Emniyeti $ LEFKOŞA TÜRK BANKASI SİZİN KENDİ B A N K A N IZ I» Siz do Paranızı LEFKOŞA TÜRK BANKASINA yatırınız. Unutmayınız ki para evde kalırsa HIRSIZ, fakat LEFKOŞA ’ TÜRK BANKASI’NA yatırılırsa en yüksek FAİZ getirir. Cumnur DaşKan Muafını Dr. razıı Küçük Yumuşak Huylu Atın Çiftesi Pektir Yaygara ve palavra ile milletlerin hürri- yetleri elinden alınabilseydi bu işte üstat pat- ronlarınız çoktan bir dünya devleti kurup, ba- şına otururlardı. Şu Türkün durgun deniz mi- sali sükûn ve disiplinine bakıp, çıldırıyorsunuz değil mi? Büyük Molteke : “Türkler doğuştan Asil ve Kahılaman Millettir” sözünü boşuna deme- miş. Bu sükût ve sükûnumuz size, cemaatimi- zin kendine olan güvenini ifade edemiyorsa, şairimizin şu beyitini ezberleminizi tavsiye ederiz: “Allaha sığın şahsı halimin gazabından, Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir.” Siz Bu Kafayla.. Yüzelli Rum büyüğü- nün öldürülmesi plân- lanmış hazır. Büyük tesislerin tahrip ve iş- gal plânları hazır. Bu plânları tatbik edecek gençlerin eğitimleri ta- mam. Silâh dersen, to- puzundan atomuna ka daı hepsi aylardır ara- yıp, bulamadıkları de- polarda hazır. Deniz- den, havadan, karadan her türlü nakil vasıtala rı harıl hani silâh geti- riyor. Soğuk harp, bü- tün şiddetiyle açılmış, Rum semptlerine ka- dar T.M.T. yazıları ya- zılabiliyor. Teşkilât der sen, (ZEHİRLİ YI- LAN) ından (G.H.T.), (BAŞBUĞ), (VOL- KAN), (KARA ÇE- TE), (T.M.T.), (POLİS TEŞKİLÂTLAR) ına kadar sayısız ve tümen tümen hazır. Bir düğ- meye basma işi kalmış. Ona basınca ada, hak ile yeksan olacak. Kim bunları söyleyen ve iddia edenler? Meşhur ve maruf kahbece adam öldürenler! Hay di oradan deliler! Böy- le bir hazırlığı olan adam senin sürüp gi- den küfür ve kanunsuz hareketlerini çeker mi? Düğmeye basıverir . İğilin de kulağınıza dostça birşey söyliye- lim: Siz bu kafa ile giderseniz ömrü billâh adam olmazsınız! Günaydın Enosisciler Şu Rum cemaatini tedhişle istedikleri istika- mete sevkedenlerin sayısı üç bin kişiyi geçmez. Bunların tadı damaklarında kalan tedhiş zamanı- nın vurgun devrini geri getirerek enselerini biraz daha kalınlaştırmak için yapamayacakları cina- yet, yemiyecekleri herze yoktur. Kontrolsüz, disiplinden uzak ve başma buyruk bu sadist zümrenin cemaatlerine çektirmedikleri azap, uğratmadıkları zarar kalmamıştır.. Bu zaval- lıların düşmanlığı bize değildir ve olamaz. Zira, bizim çiftliklerimiz, kâşenelerimiz, milyonları aşan servet ve refahımız yoktur İd, bunu elimizden ala- caklar diye korkup, kocunalım. Kibrisin başına örülmek istenen çorap, refah ve saadet içerisinde olan Rumların başma hazır- lanmaktadır. Başınızı, iki elinizin arasına alıp, vic- danınızla düşünürseniz, bu güne kadar dökülen masun kanların hangisi ENOSIS'in tahakkukuna yardım etti veya edecektir? Tesadüfen ellerine geçirdikleri bu tedhiş kamçısının şaklamadığı kapı ve yüz kalmış mı- dır? Enosls'i kendilerine maske yapıp, adada ya- ratmak istedikleri havanın gayesi, refah ve ser- vet düşmanlığıdır. Türk cemaatı olarak, komedi-dramda, bize aktörlük yaptırılmak istenmektedir. Zahirî hedef (Devamı 4. .Sayfada) İt

Upload: others

Post on 18-Sep-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Gümrüklerdeki Durumu“ Rezalet” Diye Vasıflandıran Cumhur …evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/nacak/1962/Ocak/19... · 2014. 11. 10. · Geçen gün bir basın toplantısı

Iesiıh.«k2.

y*

n:a.«aar

Cuma19 NACAK

OCAK 1962

F 1 A T I : 15 M İL

YIL: 3 — SAYI 140İdare evi - Ankara Sokak Sahibi! Nacak Gazete v# Matbaacılık

No: 7, Tel: 2697 - Lef koşa uietm*rf Umlt*Altı aylığı: r>00 mil

Abone: Bir Yıllığı £1sakları bayrak yapan üstünde»

jT-oprak, eğer uğrunda dten varsa Vatandır.]

Dr. Küçük, Makinin İftiralarına Cevap Verdi!Gümrüklerdeki Durumu“ Rezalet” Diye Vasıflandıran Cumhur Başkan Muavini

Bu Asılsız ve Kötü Neşriyattan Müddei Umumiliği Mss’ ul Tuttu

■1 ..................................................................... .........................................

)$

Geçen gün bir basın toplantısı tertipleyen Dr. Fazıl Küçük, Rum basınının ve bilhassa Mahi gazetesinin hiç bir esasa dayanmıyan, tahrikçi yazılarına sert bir cevap verdi, gerçek­leri bir bir dünya efkârının gözleri önüne ser­di. Dr. Küçük, Rum basınının bu kasıtlı neşri­yatı üzerine Müddeiumumiliğin dikkatim çek­tiğini, fakat bugüne kadar en küçük bir tedbi­rin alınmadığını, Rum basınında ve bilhassa Mahideki yazıların memleket kanunlarını per­vasızca çiğnediklerini teessüfle belirtti.

Rumların ezeldenberi malûm olan taktik.IIMIIMMIMIMIMItftlUlllHMtlfmiHHIMIIMIMIIIHIHt!

GENÇLİĞİN İMAN

KÖŞESİHer hafta bu sütunlarda

gençliğe hitap edeceğiz.Gençliğin imanlı, vicdanı,

milliyet şuuru tam olmasını istiyoruz. Kıbrıs gibi bir yer de başan ile yaşayabilme­miz, ümitle İstikbale baka­bilmemiz için gençliğin bu manevî silâhlarle teçhiz edilmesi icap eder.

Okul öğretmenlerine ses­leniyoruz: Gençliğe imanve inanç vermek fırsatı sîz­lerin elindedir. Doğru, çalış­kan, gözü pek, göynü tok, büyüklerine hürmeti, kü­çüklerine şefkatli dilsiz ya­ratıklara, yoksullara düş­künlere merhameti bilen bir gençlik istiyoruz.

Bir gençlik istiyoruz: İma­nı bayrak kadar temiz ve ulvî olsun; bayrağı kendi­ne iman olsun. Bir gençlik istiyoruz; arı gibi çalışkan, herşeyi öğrenmek ihtiyacı ile yanan, boş vakitlerini ruhunu, dimağını, adalele­rini kuvvetlendirmek, ken di köyünü, sokağım şenlen d irmek arzusu ile yansın.Bir gençlik istiyoruz: iyiyi,

doğruyu kendi kendine se­çebilecek bir tiynette olsun.Gözünde, vatana hizmetten daha üstün bir arzu tütme­sin. Vatan için şehid olma­ğı en şerefli bir ölüm addet­sin ve vatana hizmet için yaşasın.

Bir gençlik istiyoruz: Hak ve hakikatin arayıcısı ve koruyucusu olsun.

Bir gençlik istiyoruz: Millî hiyanete karşı daima has­sas olsun; maddî zorluklar karşısında eğilip bükülme­sin;

Bir gençlik istiyoruz: Yaşı 7 den 70 e olsun, imanı da­ima genç, kendi milletinin büyüklüğüne, millî duygula rının asaletine ve her müş­kül! yenene, azmine inancı tam olsun.

(Devamı 4. Sayfada)

leıine Dr. Küçük şu teşhisi koydu: “Kendileri­nin hazırlıklarını Türk cemaatı yaparmış gibi göstermek, dünya genel efkârını yanhş yöne çevirmek, ileride yapacakları cinayetlerin so­rumluluğunu Tüıikleıe yüklemek!”

Türk Cemaatinin tek gayesi, memleketin huzur ve sükûn içinde yaşaması olduğunu kat’î bir lisanla ifade eden Dr. Küçük Türk ba­sınının ve iş başında olanların Türk haklarını gasbettirmemek azminde olduğunu, Kıbrıs dâ­vasını kanlı maceralara ve Enosise götürmeği akıllarına koyanın Rumlar olduğunu söylemiş­

tir.Di*. Küçük, Rumların bütün bu neşriyat ve

faaliyetlerinin “Rum Yeraltı Teşkilâtı”nm bir hazırlığı olduğunu, tekrar tethişe başvura­caklarını bütün çıplaklığı ile açığa vurduğunu bilhassa belirtmiştir.

150 Rumla Birlikte Makarios ve Bakanla ­rının öldürüleceği yolundaki safsataya cevap veren Dr. Kiiçük, “Böyle bitf cinayete ancak daha önce bu hususta tecrübeleri olanlar baş­vurabilecektir” demiştir.

m u m H iı ı t ı t t • ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı iM ii M i ı ı ı ı M illinım m ım m m ım m ım ım ım ıım m im m m m m m m m m m ıı ı ı ım ım ıı iH i ı ı ı ıu ım u m m m ım m M i

Atatürk Meydanındaki Polis M er kezi Köy Karakolu Durumundadır

Kaybolan Çocuğu İçin Bağrını Döven Anneye Poliste sorulan soru :Rumca biliyor musun?!!

Geçen sayımızda da belirt­tiğimiz gibi, Atatürk meyda­nındaki Polis merkezi önem­li şiibeleri ile yetkili idareci Ier.'nin Baf Kapusundaki po Üs merkezine taşınmasından sonra, bir köy karakolu duru muna düşmüştür.

Otomobilinin lâstikleri kesi îen bir Türk bu polis merke­zinde en basit bir kaydı yap­tırabilmek için ak ile karayı seçmiştir. Bundan daha kö­tüsü, daha yüz kı/artanı, da ha acıklısı şu:

KiryeSamson

Meşhur Nikos Sampson, meşhur Mahi gazetesinde bir cevher yumurtlandı: In- gilizlerden çalman silahlan Türkler almış!! Yaşa Kirye! Yalan olursa, bu kadar olur. Yalancının mumu da yatsıya kadar yanar.

Sampson “ Zehirli Yı­lanı” bulduMeşhur Sampson'un

meşhur Mahisinde şöyle bir haber çıktı : Türkler yeni bir teşki­lât kurmuşlar. Adı Ze­hirli Yılanmış!

İlâhi Sampsonl Yıla nınbu kadar zehirlisi­ni acaba hangi fil yut tu?.

Geçengüıı, bir Türk ailesi­nin küçük çocuğu kaybolmuş tu. Anne bağrım döverek bu polis merkezine koşar. Evlât acısı ile yanan tutuşan anne­ye ilk sorulan “Rumca bilmi- musun?" sorusudur.

Derdini güç belâ anlatabi­len anneye bir buçuk saat evin i l İ N f l ı l lU H k 'l l l i ı l ı l l ı n ı ı n ı ı l ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı l M i M ı ı l l H »

Bu yolda biz Varız

Makariosun OHEN beya­natından bu yana Rum matbuatı büsbütün çile­den çıktı. 15 Ocak plebisit

gününü behane ederek açıkça "Dâvamız Enosis- tir - Yolumuz Enosistir - Şim diki durum geçicidir, ergeç hedefe varacağız" diyorlar ve 16 Ağustos 1960 dan bu yana arasıra yazmış olduk­ları "hüsününiyet, teşriki mesai' makalelerinde yalan yazdıklarım, Türkleri dola ba düşürmek için maske taktıklarını itiraf ediyor- laı!.Ta başlangıçtan durumun

böyle olduğunu gören ve Türk efkân umumiyesine vaziyeti bütün çıplaklığı ile açıkla yan NACAK, Rum­ların bu çırılçıplak ortaya çıkışı karşısında hayrete düşmemiştir. Bizimle bera­ber Türk halkım uyanık tutmağa çalışmış olan gün lük gazetelerimiz de şaşır­mış değildir. Fakat çıktığı günden bu yana Rumlarla işbirliği yaparcasına Türk halkına "iyi niyet ve dost­luk" hapı yutturmağa çalı­şan ve bunu yaparken de "Ankaradaki özel muhabi­rinin bilinmiyen adı arkası na gizlenmeğe ve Kıbnsta- ki Türk sefaretinin sözcüsü edası ile konuşmağa çalı­şan Kıbnsta münteşir "Cum huriyet" gazetesi birdenbire apışıp kalmış, ne diyeceğini

(Devamı 4. Sayfada)

vel bir çocuğun falan semtte olduğuna dair bir haber al­dık ama vasıtasızlıktan!! gi­dip tedkik edemedik cevabı verildi!

Bu günkü teknik imkânlar la birbuçujc saatta dünya üç

defa beş defa dolaşılırken Atatürk meydamndaki şu meşhur polis istasyonunun aslî ve İnsanî bir vazifeyi ye­rine getirmek için burnunun ötesindeki bir semte gidecek vasıtadan mahrum olması,

üzerinde önemle bir olaydır.

durulacak

Netice ne oldu bilir misi­niz? Zavallı kadın bir otomo­bil temin ederek çocuğunu aramış, bulmuştur.

Maliye Bakanlığı Müda­faa Bakanlığına El mi ko­

yacakMüdafaa Vekâletinde ça lışan bazı Türk memurlar geçen haftaki ücretlerini alamadılar. Sebep? Maliye Bakam bu memurlara para verilmesini keyfi bir karar ile durduttu. Müdafaa Ve­kili Osman Öreğin protesto sunu dinlememek için de "içeride yoklar" şeklinde verildi.

Türk Vekillerinin idare­sinde olan daireleri işlemez hale getirmek için girişilen

müracaat edebile-

bu mücadele ile karşı kar- şıyamıyız?

Maliye Bakam bütün Vekâletleri inhisarına aldı­racak tedbirlere daha ne

kadar çektir.Hükümette hizmet görmüş

olan memurlara yevmiyele rini vermemek ne kadar üzücü bir olaydır! Anayasa Mahkemesi bu işe müdaha le edemez mi?

Adamm Zoruna Bak!Hani bir darbımesel vardır (B ir deli, ku­

yuya bir taş atar kırk akıllı çıkaramazmış) derler. Adam, gazetesinde sözde Türklerin si­nirini bozup, bir mücadeleye zorlamak ve kendi cemaatını istim üzerinde tutmak için deli saç­masının envai türlüsünü yumurtlar durur. Biz, bunlara gülüp geçiyoruz. Ayol, cemaatın böyle bir Teşkilât kurmasına ne lüzum var? Anava­tanın güney sahillerinde üç yüz bin gönüllünün buraya gelmesi taş çatlasa kırkbeş dakikayı geçmez. Haydi biz anlatamıyoruz, sizde de onu anlayacak kafa yok, bari şu son yaygaraları­nız karşısında Tlirkiyenin soğuk kanlılığına da mı bir mana veremiyorsunuz?

Anlattığınız herzelerin size ait olmadığını isbat etmek galiba size düşecektir. Siz dünya efkârı umumiyesini şairin dediği gibi :

'E n ummadığın keşfeder esrarı derunun Sen herkesi kör, alemi sersem mi sanırsın?”

t sJV iV 9 i ?X XsV ***>

Kıbrıs Ordusu Eğitim Sahasında bombalar

- patladıGeçen Cuma akşamı,

Kıbrıs Ordusu, Eğitim saha smda bomba patlatıldı. Bir sabotaj başlangıcı olan bu hareketi şiddetle protesto ederiz.

Rumlar, bugüne kadar binbir oyunla baltalayama dıkları Kıbrıs ordusunun ku ruluşunu şimdi de objektif sabotaj usulü ile baltala­mak yoluna gidiyorlar,

TÜRK YAVRULARININ ZİYNETİ V E UĞURU OLAN “İŞ” KUMBARASINDAN YAVRULARINIZI

«e

T Ü R K İ Y E$

B A N K A 3 I$ MAHRUM ETM EYİNİZ& Paranızın... istikbalinizin Emniyeti $

LEFKOŞA TÜRK B A N K A S ISİZİN KENDİ BAN KAN IZI»

Siz do Paranızı LEFKOŞA TÜRK BANKASINA yatırınız.

Unutmayınız ki para evde kalırsa HIRSIZ, fakat LEFKOŞA

’ TÜRK BANKASI’NA yatırılırsa en yüksek FAİZ getirir.

Cumnur DaşKan Muafını Dr. razıı Küçük

Yumuşak Huylu Atın Çiftesi Pektir

Yaygara ve palavra ile milletlerin hürri­yetleri elinden alınabilseydi bu işte üstat pat­ronlarınız çoktan bir dünya devleti kurup, ba­şına otururlardı. Şu Türkün durgun deniz mi­sali sükûn ve disiplinine bakıp, çıldırıyorsunuz değil mi?

Büyük Molteke : “Türkler doğuştan Asil ve Kahılaman Millettir” sözünü boşuna deme­miş. Bu sükût ve sükûnumuz size, cemaatimi­zin kendine olan güvenini ifade edemiyorsa, şairimizin şu beyitini ezberleminizi tavsiye ederiz:

“Allaha sığın şahsı halimin gazabından,Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir.”

Siz Bu Kafayla..Yüzelli Rum büyüğü­

nün öldürülmesi plân­lanmış hazır. Büyük tesislerin tahrip ve iş­gal plânları hazır. Bu plânları tatbik edecek gençlerin eğitimleri ta­mam. Silâh dersen, to­puzundan atomuna ka daı hepsi aylardır ara­yıp, bulamadıkları de­polarda hazır. Deniz­den, havadan, karadan her türlü nakil vasıtala rı harıl hani silâh geti­riyor. Soğuk harp, bü­tün şiddetiyle açılmış, Rum semptlerine ka­dar T.M.T. yazıları ya- zılabiliyor. Teşkilât der sen, (ZEH İRLİ Y I­LAN) ından (G.H.T.), (BAŞBUĞ), (VOL-

KAN), (KARA Ç E­T E ), (T.M.T.), (POLİS TEŞKİLÂTLAR) ına kadar sayısız ve tümen tümen hazır. Bir düğ­meye basma işi kalmış. Ona basınca ada, hak ile yeksan olacak. Kim bunları söyleyen ve iddia edenler? Meşhur ve maruf kahbece adam öldürenler! Hay di oradan deliler! Böy­le bir hazırlığı olan adam senin sürüp gi­den küfür ve kanunsuz hareketlerini çeker mi? Düğmeye basıverir .

İğilin de kulağınıza dostça birşey söyliye- lim: Siz bu kafa ile giderseniz ömrü billâh adam olmazsınız!

Günaydın EnosiscilerŞu Rum cemaatini tedhişle istedikleri istika­

mete sevkedenlerin sayısı üç bin kişiyi geçmez. Bunların tadı damaklarında kalan tedhiş zamanı­nın vurgun devrini geri getirerek enselerini biraz daha kalınlaştırmak için yapamayacakları cina­yet, yemiyecekleri herze yoktur.

Kontrolsüz, disiplinden uzak ve başm a buyruk bu sadist zümrenin cemaatlerine çektirmedikleri azap, uğratmadıkları zarar kalmamıştır.. Bu zaval­lıların düşmanlığı bize değildir ve olamaz. Zira, bizim çiftliklerimiz, kâşenelerimiz, milyonları aşan servet ve refahımız yoktur İd, bunu elimizden ala­caklar diye korkup, kocunalım.

Kibrisin başına örülmek istenen çorap, refah ve saadet içerisinde olan Rumların başma hazır- lanmaktadır. Başınızı, iki elinizin arasına alıp, vic­danınızla düşünürseniz, bu güne kadar dökülen masun kanların hangisi ENOSIS'in tahakkukuna yardım etti veya edecektir?

Tesadüfen ellerine geçirdikleri bu tedhiş kamçısının şaklamadığı kapı ve yüz kalmış mı­dır? Enosls'i kendilerine maske yapıp, adada ya­ratmak istedikleri havanın gayesi, refah ve ser­vet düşmanlığıdır.

Türk cemaatı olarak, komedi-dramda, bize aktörlük yaptırılmak istenmektedir. Zahirî hedef

(Devamı 4. .Sayfada) İt

Page 2: Gümrüklerdeki Durumu“ Rezalet” Diye Vasıflandıran Cumhur …evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/nacak/1962/Ocak/19... · 2014. 11. 10. · Geçen gün bir basın toplantısı

RAFINDAN SAYISAL GSayfa 2 NACAK

AKTARILMIŞ': 19 Ocak Cuma, 1962

•I

İşler Çıkmazda

S

H. TACAL

İşler çığırından çıkıyor. Bizim bütün İyi niye­timize. samimiyetimize, Zürih anlaşmasını yürüt­me İsteğimize rağmen Sıbnstakl azgın şer kuv­vetleri, en nihayet duruma hâkim olmuşlar, Ma- karios'u avuçlarına almışlar, onu konuşturup ifrata sürüklemişler, Türk haklarım çiğnemesini, diktatörlüğe kaymasını temin etmişlerdir. Kıbrıs Cumhurbaşkanı, son demeçleri ve davranışları Ue tam bir diktatörlüğe doğru süratle seyretmek­tedir. Bazı tipik olaylar da süratle diktatörlüğe doğru gidildiğim, şer kuvvetlerinin Anayasayı, adaleti, insan haklarını asla tanımadıklarım gös­teriyor.

Lâptadald bir Türkün evine yapılan silâhlı polis baskım hadisesinin henüz dumanı tüterken, Leymosunda gene silâhlı Rum polisleri hiç hak­ları olmadığı halde Türk kahvelerine girerek yaşlı başh Türk vatandaşlarım, tenor devrinde tedhişçilerle yapılan muamelelere tâbi tutmakta­dırlar. Biz, Lâpta hâdisesinin hiç değilse, bu fa­natik ve kanun tanımaz insanları yola getirece­ğini ummuştuk. Fakat anlaşılan, şer kuvvetleri Türk halkının centilmenliğim, vekannı ve âsil soğukkanlılığım bir zaal eseri telâkki etmişler, yeni olaylara sebebiyet vermişlerdir. Halbuki daha önce de yazdığımız gibi bu memlekette hiç bir Rum polisin, bir Türkün evine, dükkânına gir­meğe hakla yoktur. Bu, harc-ı âlem tabiriyle bir "tress-pass" olayı olur ve kanun nazarında suç sayılır. İşte bugün Rum polisleri, Lâpta'da, Leymosun'da, kanunun bütün sarahatma rağ­men. bu suçu işlemekte ve hiç bir yetkili şahıs da çıkıp onlara “dur" dememektedir. Rum polis­lerin. Türk ev ve dükkânlarım yoklamalarında, sayılamıyacak kadar çok mahzurlar vardır ve bunun misalleri geçmişte çok görülmüştür. Birer şer kuvveti olarak iş yapan Rum polisleri, bir Türk evini yoklarken, cebinde gizlice taşıdığı bir tabancayı hiç kimse görmeden evin bir köşe­sine bırakabilir ve biraz sonra da orasını arar görünerek, gene kendisinin yerleştirdiği "taban­cayı" orada bulduğunu söyliyebilir. Neticede de bu masum vatandaşların başı belâya girer. Çünkü Vatandaş, derdini hiç kimseye anlata, maz. Memleket bir anarşi manzarası göster­mektedir ve her gün yeni olaylara sahne olmak­tadır.

Çığırından çıkan işleri, delik deşik edilen huzuru ve asayişi kim düzeltecek, kim koruya­cak? Bugün Kibrisin en derin yarası budur ve şiia bekliyor. Fakat ortada dolaşan şer kuvvetle­ri durumu gittikçe bozmakta, salâh ümitlerini de yıkmaktadır. Tann encâmımm hayıra götür­sün.

A;»X<“X^»XK»X“X “X “X»X"X":«X«X*{«X«X«:*İ»X,W4»:«M|*sEğitim Konuşmaları

İYİ BİR ÖĞRETMENZaman zaman öğretmen

kendi kendine şu soruyu sorar: acaba ben iyi bir öğ retmen miyim? Bu konuşma mız bu soruya cevap vennl yo çalışacaktır.

Öğretimi seven, öğretir­ken zevk duyan, öğretmen­liği büyük bir zevk sayan, bütün işlerinde kendi kendi sini kontrol etmesini bilen, öğrencilere, ebeveyne sem­pati duygulanyle dolu olan plânlı ve metodlu iş yapan, yeni yeni tecrübelerden zevk alan, tecrübelerinden istifade etmesini bilen, dd diyeti seven, mizahtan hoş lanan, iyi görünsün diye ta vizlerde bulunmayan, hak­kaniyete göre iş yapan, hak sızhğa karşı hassas olan, sabırlı hareket eden, itimat edilen, hür fikirli olan, iş leri yoluna koyup yürüten, hiç şüphe yoktur ki iyi bir öğretmendir.

tyi bir öğretmen okuma zevkine sahiptir. Her sene bütçesinden bir miktar para ayırarak istifadeli kitaplar almaktadır. Kitaplığıyle ifti har etmektedir. Öğretmen okudukça bilgisi artar, bilgi si arttıkça anlayışlı ve sem patik olur. Unutulmamalıdır ki sevgi olmıyan yerde bilgi sizlik vardır. Bilgi olan yer­de ise sevgi, anlayış ve dü zen hâkimdir.

iyi bir öğretmen bencil değildir. Yüksek perdeden hep kendisi konuşmamakta dır. öğrencilerin, arkadaşla nnm fikirlerine saygı gös­termektedir. Her şeyi kendi sinin bildiğini, her şeyi ken kendisinin başlattığını iddia etmez. Başkalarının da iyi

işler yaptıklarını kabul eder onlann işlerini görerek tatbik eder, böylece, egoist likten sıyrılarak tevazu sahi bi olur.

İyi bir öğretmen telâşlan maz; Müşkil problemleri iti dalini kaybetmeden büyük bir ustalıkla halleder. Ufak tefek şeyleri büyütmez. Her şeyin dibine dan ekerek kendi kendini yemez, tole­rans sahibidir, unutmasını, affetmesini, özür dilemesini bilmektedir.

tyi bir öğretmen itaatli­dir. Hatır için evetçi değil­dir. Dinlemesini, dinletmesi ni bilir; fikirlerini kısaca ve nezaketle savunur, dikte et tirmez. Doğruluğu sever, doğruluğa sevkeder. Tahrik ten ve dedikodudan uzak­laşır, önden dost arkadan düşman görünmez, insanla n birbirine düşürmeyi akim dan geçirmez.

İyi öğretmen istidatları­nı, hünerlerini geliştirir. Kurslara iştirak eder, mese lâ arıcılıkta veya ağaççılık ta ihtisas sahibi olur, biri musiki aletini öğrenir, lisan dersi alır, üç beş senede bir dış memleketlerden birisine seyahat eder, böylece, taze ve canlı kalmıya dikkat eder.

îyi bir öğretmen, "Testi yi dolu götüren de boş gö türen de birdir, gün gitsin para gelsin; Allah kimsenin evlâdım öğretmen etme­sin" gibi sakat düşünceleri kat'iyen müdafaa etmez, ak sine, öğretmenliğin âsil bir meslek olduğuna can ve gönülden inanır.

H. ÖZDEMÎR — ^ ^ ^ ^ **-

Makarios Dâva­sını sağırlara da

duyurduOHEN beyanatı ile

coşan Makarios, ken­dinden geçerek Ohen nutkunun daha açığını Omorfoda Sağırlar O- kulunda da çekti. Çe­ker a, Makarios bu... 1955 den bu yana onun ne çekmelerini gördük ve onun yüzünden ne­ler çektik!

Eh, nihayet, kör - sağır, Makaı iosun niye tini görmiyen, anlami- yan kalmadı.

Bizim o meşhur si­yasilerin etrafında top İanıp bize hüsnüniyet balonları uçuran min r,acık Cumhuriyet ga­zetesinin yeni olaylar karşısında, şaşırmış, kalemşörlerine sağır­lardan merhaba!..

VARKA YALOMakarios geçen gün

kü söylevinde geminin! fırtınalara tutulsa da limana varacağına! dair bir kehanette bu­lunmuştur! soruyo­ruz? Makarios cenapla rı bu sözleri ile bir gün Enosisin tahakkuk ede ceğini mi sanıyor?

Bu gemi limana va­ra mıyacak Devletlûm ! Toroslardan esen sert rüzgârlar bu geminin yelkenini de direğini de bordasını da parçalaya cak, yok edecek kudre te sahiptir. Bu gemide senin cemaatınla, dost iuk havası içinde senin şu meşhur Varka Yalo şarkısını hep birlikte çağırarak, seyahata ha zırız. Fakat bir gün rotayı değiştirir, senin limanına gitmek için dümen kırar, yelken açarsan, bu gemiyi ala bora edeceğinizi şimdi den söyleyebiliriz.

FIRTINA

A K L A G E L E N

Makarios ne YapacakMakaıiosun anayasayı değiştirmek gayretleri, bu günkü düzeni bozmak için vesileler aradığını açıkça ortaya koymuştur. Fakat bozulacak olan düzenin iadesi için müdahale hakkı, kendine değil, garantör devlet !eıe aittir. Bunu unutur görünmekle, Kıbrıs Devletinin ve halklarının üstün menfaatleri için yapılacak ga­

rantör devlet müdahalelerini önleyemiyecektir.

Kıbrıs Müftülüğü Miisevvitliğinden

1862 senesi Ocak ayının 21 ini 22 sine bağlayan gece yani Pazar günü akşamı Be rat Gecesi olacağı ilân olu nur.

Bu münasabetle, Camii şeriflere gündüz bayrak çeki lerek gece de tenvirat yapıl ması suretiyle mûtat tesidat- ta bulunulması Aada dahilin deki Din Memurlarına ve il­gililere bildirilir.

Geçen haftaki yazımızda, dizzgi hataları yüzünden pek anlaşılmamış olmasına rağmen, Makaıiosun ana­yasayı değiştirme tehdidini incelemiş ve Kıbrıs anaya­sasına göre bunu yapma­sına, yapabilmesine imkftn olmadığım ilgili maddeleri göstererek belirtmeye çalış­mıştık. Yazıyı iki ihtimal üze rinde durarak bitirmiştik. Makarios, anayasayı bu ana-nizamın hükümleri çer çevesinde değiştiremeyece­ğine göre,

a— Ya bu güne kadar yaptığı gibi keyfi kararlar­la bareket edecektir.

b— Ya Birleşmiş Millet­lere müracaat edecektir.

c— Ya da Meclisteki ve Bakanlar Kurulundaki Ço­ğunluk Rum üyeler Anaya sanın beğenmedikleri mad­delerini tek taraflı olarak tadil etme veya kaldırma emrini verecektir.

Şimdi bu üç ihtimal ve tatbiki halinde doğuracağı muhtemel sonuçlar üzerin­de duralım.

a— Makarios bu günekadar yaptığı gibi keyfî ve şahsî hükümlerle devle ti düzenliyen anayasayı ayaklar altına almaya de­vam edebilir. Nitekim ge­çen yıl vergi kanunu Meç- listen geçmediği zaman, bu kanun varmış gibi hareket edilmesini ilgili daire mü­dürlerine bir tamimle bildir miştL Tamimin kopyası im- zasıyle birlikte yanımızda mahfuzdur. Şimdi daha da ileri giderek "Anayasanın şu, şu maddelerini Devlet Reisi olarak tanımıyorum" diyebilir.. Nitekim bu yollu beyanatlar verip durmakta­dır. Böylece ne Amme Hiz­metindeki yüzde otuz Türk hakkı gerçekleşir ne de or­du kurulabilir.. Bu durumda yapılacak tek iş garantör devletlerin anayasaya uy­gun olarak, bozulan düzeni iade için işe müdahale et­meleridir.

b— Makarios geçen haf­tanın sonunda bu konuyla ilgili olarak verdiği yeni bir beyanatta, anayasanın ak­saklıkları dolayısıyle hasıl olan durumun halli husu­sunda Birleşmiş Milletlere veya garantör devletlere müracaat etmiyeceğini; şi-

Ahmet GAZIOĞLUkâyeti olanın dilediği yere müracaat etmekte serbest olduğunu söyledi. Bunu söylemekle de, “benim bu adadaki anayasaya aykın keyfi hareketlerime ne Bir­leşmiş Milletler ne de ga­rantör devletler karışabilir.. Ben, bunları istersem dinle­rim. İstemezsem onların müdahale veya tavsiyesi bana vız gelir" demek isti­yor ve böylece yeni bir tehdit daha savurmuş, bir blöf daha yapmış oluyor.

Makarios, ben Birleşmiş Milletlere müracaat etmiye- ceğim demekle beraber, biz onun bu hususta uygun zaman ve zemini kolladığı­nı iyice biliyoruz. Hem böyle demekle ,karşı tara­fın yani Türklerin, Birleşmiş Milletlere yapılacak bir Rum müracaatına karşılık, önceden fikrî ve hukukî bir hazırlıkta bulunmalarım önlemek istiyor. Gayesi, böyle diyerek Türkleri bu konuda hazırlıksız bırak­mak, bir yandan da zaman ve zemini kollayarak, sinsi ve beynelmilel Rum propa­gandasını yayarak müsait durumu yaratmak ve arka­sından Birleşmiş Milletlerin kapışım çalmak. Böylece hem Dünya efkâr-ı umumi- yesini kendi davaları için hazırlamak, hem de ani bir müracaatla Türkleri ha­zırlıksız ve gafil avlamak

C— Makaıiosun anayasa yı tadil yolunda başvuraca-

i s •? y

î I

m p s m p jV

ğı diğer bir taktik de. Ba­kanlar Kurulu ve Temsilci­ler Meclisindeki Rum üye çoğunluğu kanalıyla ana­yasanın beğenmedikleri hü kümlerini tek taraflı olarak değiştirmek ve bunun teşriî ve içraî organların çoğun luk oyu ile yapıldığım, bi­naenaleyh demokratik ve makûl olduğunu cihana ilân etmek.

Pek tabiî kL bu durumda da anayasaya aykın bir harekette bulunulmuş ve andlaşmalarm yarattığı ni­sam bozulmuş olacağından işe garantör devletlerin mü dahalesi gerekecektir. Şim­di akla gelen ilk soru şu­dur: Garantör devletlerinbir arada veya münferiden yapacaklan müdahale ne şekilde olacaktır? Bu müda­hale karşısında Kıbns Bir­leşmiş Milletlere müracaat ettiği takdirde, ortaya çıka­cak olan hukukî durum ne olacaktır.? Ve Kibrisin mü­racaatı karşısında Birleşmiş Milletlerin tutumu ne olabi­lir? Birleşmiş Milletlerin her hangi bir tavsiyesi garantör Devlet müdahalesine ne de­rece tesir edecektir.?

İşte bizim, Türk Milleti ve adadaki Türk toplumu ola­rak bu sorular üzerinde dik katle durmamız, bu sorula- nn cevabını kendi leyhimi- ze çevirmek için her türlü fikrî, hukukî, politik ve sair hazırlığa dört elle girişme­miz gerektiği inancındayım.

TemizHARİKA

Çamaşır tozları

Diğer bütün Çamaşır Tozlarından daha üstün olduklarından birçok kimseler tarafından tercih olunmaktadır.

Siz de bu gün bir Paket TEMÎZ ça­maşır tozu alıp üstünlüğünü takdir ede­cek ve kendinize ideal Çamaşır Tozu ola­rak TEMÎZ Çamaşır tozunu seçeceksiniz.

TEMÎZ İMALÂTÇILARI HAŞAN ALÎ RIZA ve OĞLU

Lefkoşa Tel: 5499

CEMAAT SAĞLIĞIYazan: Reşat Süleyman EBEOĞLU

Feıdlerin sağlığı gibi toplumlann da sağlığı vardır. Bir cemaatın sağhğı için zafiyet ve tatminsizlikten uzak olmak şarttır. Ferdleıi maddî ve manevî zafiyet içerisinde kıvranan bir toplum için sağ­lık varit değildir. Feıdleri, tatminsizlik, hayâl sükûtu ve bedbinlik içerisinde bo­calayan bir toplum, sağlığını yitirmiş oluıl Karnı, aç, kafası boş, ruhu karar­mış insanlarla varlıklı, kültürlü ve ruhu nurlu insanlar arasında büyük bir fark vardır.. Cemaat sağlığı olmıyan ferd top tuluklarının bütün faaliyetleri sathî ve

zehirli olmaktan kurtulamaz.Eğer medenî âlemin kazanç vasıtaları­

na sahip olarhk hayat tarzımızı tanzim vecemaat sağlığımızı temin edemez isek, fakirlik, bedbinlik ve zaruret içerisinde bocalamaktan ve toplumsal zafiyetin bü- tün bahtsızlıklarını idrâk etmekten ken-

| dimizi kurtaranlayız.Kültür ve medeniyet yolunda yaya

kalmış insanlar gibi bocalar ve aksak adımlarla yol kesmeğe yeltenirsek mutlu sonuçlara uzlaşmayı bir serap haline ge­tirmiş oluruz. Zamanın kültür teknik ve ham tabiatın iptidaî hayatına ıic ’a t ede­rek kader ve tevekkülden medet uman insanlar ve bunların şekillendirdiği ce­maatler sosyal sağlığı yitirmiş olmaktan kurtulamazlar. Böyle toplumlar* için re­

ji* fah ve emniyet, söz konusu olamaz.| Mazinin acı günlerinden ibret alarak

çalışma ve faaliyetlerimizi ayarlamalı- * yız. Manevî değerleri takdir ederek fikir

ve zekâ kudretimizi yüksek bulundurma­lıyız. Şahsî menfaat ve kaprisler uğruna cemaat menfaatlarını, cemaat sağlığını feda etmemeliyiz. Cemaat sağhğı ve istik bal emniyeti için her türlü hassasiyet ve gayreti esirgememeliyiz. Ferdler için en büyük koruma vasıtası ve hayat kay­nağı kendi milletlerinin sinesi olduğuna göre millet ve cemaat sağlığını ön plânda bulundurmaktan daha önemli ve daha lüzumlu hiç bir şey olamaz. Eşsiz dahi ve büyük inkılâpçı ATATÜRK, “BENİM İÇÎN EN BÜYÜK KORUMA NOKTASI VE ŞEFKAT KAYNAĞI MÎLLETÎMÎN SİNESİDİR.” düşüncesi ve buna uygun

| faaliyetleri ile âsil Türk Milletinin siıne- “ sinde ebedileşmiş değil midir? ( !)

Büyük işler ancak müşterek çalışma ve büyük emekler ile mümkün olduğuna göre Cemaat sağlığını kuvvetlendirmek

$ ve müşterek teşebbüslerden azâmi istifa- A de etmek sayesinde lâyık olduğumuz

mutlu ve emin hayata kavuşabileceğiz. Kıbns Türk Cemaatının emin ve müref­feh bir hayat ve istikbal sağlaması en büyük davamızdır. Bu davanın gerçekleş­mesi hususunda sarf edilecek bütün gay­ret ve fedakârlıklar minnet ve şükran his leri müstakbel nesillerimiz tarafından yadedilecektir.!

S

I¥fiiltI

*

NACAK1N Şiir MüsabakasıKahramanlık Şüıleri Müsabakamıza ka tılan arkadaşımızın şiirlerini geçen hafta

dan yayınlamağa başladık. Her hafta bu sütunda şiirler yayınlayacak, dördüncü hafta sonunda NACÂK’ın jürisi tarafından seçilecek birinci ve İkincilere hediyeler dağıtacağız.

NACAK’a Abone Olunuz! Abone Bolunuz!

NACAK. Türklük Dâvasının Bayrağıdır. NACAK. Kıbns Türkünün erkek sesidir. NACAK’ı OKU VE OKUT.

VATANİM YEŞİL KIZIMKıbnstm, yeşil kızımHavanı teneffüs ederek doğdumSen» eller almasın diye canımı verdim.Yavru vatanım. Ana torağ,m.

Sıktlsa kan fışkımr her zerrenden,ÖUirum yoluna bir kez hiç çekinmeden. K'inm yoğrulur atalarımın kanujia,Cinimi vclirsem çekinmeden yoluna

Gözümde ışıksın, kalbimde iman.Kilimim senin aşkmıhr kalbimde yanan Bırakmam kök salsın, toprağında ı/ahancı filiz. Senin, yeşil ağacın biziz Kıbnsım biziz.

Yiizbin şehit yattr koynunda,Tarihi açsam okuyacağım mazini Altın harfhrh.Şehitlerimizin kanlarujle yeşerdi,Dağların, ovaların.Gündüz şarkı söyler sana Bülbüllerin, kanaryaların.Geceleri ninni söı/ler,Derelerin, ırmakların, hazan, bir rüzgâr eser Tor oılar dan Ana dudağı gibi öp er gül yanaklarından.Bazan, kara bulutlar dolaşır Semalarında,Uzatarak kirli eller ni öldürmek ister seni.Korkma vatanım korkma/

| O Kaygısız elleri,•}• Koparır Türk Efeler’i..Ş özden Nazım

Lefkoşa Türk Kız Lisesi ^

Kıbrıs Radyosu KolokodroniRazaletine Devam Ediyor mu?

Kıbrıs Radyosu Türklüğe daha ne kadar zaman sövecek

Cumhur Başkanı Muavi­nin müdahalesine, Bakanlar Kurulunun kararma rağmen, Radyo İdaresi şu mahut Ko­lokodroni hikâyesini tekrar ele almış!!

Radyo için bir yüz karası olan bu program halâ yayın­lanıyorsa, Türke ve Türklüğe

söven bu programı bütün ih­tarlara, ikazlara rağmen ya­yınlayan Radyo İdaresine hukukî yoldan haddini bil­dirmek vazifesi ile karşı karşı ya bulunuyoruz.

İlgilileri vazifeye ediyor ve bekliyoruz.

dâvet

Hazım RemziHürriyet Ticaretevi

EVKAF OTELİ ALTINDAKİ YENİ DÜKKÂNLARINDA

Müessesemizin yeni ve zengin çeşitle­riyle Girne Caddesinde Evkaf Oteli altın­daki modern dükkânlarında faaliyete geç­tiği muhterem halkımıza saygıyle bildi­rilir.

NACAK Abonelerine:NACAK’ın malî durumunu bir düze­

ne kovmak isteğinde olduğum urdan kaza ve köylerdeki satıcı ve abonelerimize mü­racaat edecek memurlarımıza borçlarını lütfen ödemeleri veya posta ile gönderme­leri rica olunur.

NACAK ÎDARES!

Page 3: Gümrüklerdeki Durumu“ Rezalet” Diye Vasıflandıran Cumhur …evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/nacak/1962/Ocak/19... · 2014. 11. 10. · Geçen gün bir basın toplantısı

19 Ocak Cuma, 1962 NACAK Sayfa 3

Önder Sahipleri ile Bir Konuşma

Birbirimizi desteklemek, cemaat olarak kalkın­mamızın tek şartıdır

Ahmet KANİ“önder” îçki Mües-

sesesine girdiğimde müdür A. Mümtaz Be­yi bir işçi gibi çalışır gördüm. Beni büyük bir nezaketle karşıladı. Bu müessesenin iki sa­hibi varmış. Biri uzun yıllar memleket maari­fine hizmet ederek emekliye ayrılmış Ah­met Mümtaz, diğeri 38 sene Sıhhiye Müfettiş­liği yaparak ayrılmış Ali Tevfik Bey. Her ikisi de babacan efendi ler.

15-20 Türk ailesini geçindirdiklerini Türk cemaatından himaye ve destek gördüklerini söylediler. Müteşebbis Türklere geniş iş sa­haları mevcut olduğu­nu fakat zenginlerimi zin çekingen oldukları­nı, muvaffakiyete eri­şebilmek için yeni te ­şebbüs ve hamlelerin, cesaretin önemli fak­törler olduğunu belirt­

tiler.Bu kıymetli iş adam

laıım ıza müstakbel projelerini sordum.

— Halkımızın rağbe ti ve himayesi arttıkça biz de yeni makineler kuracak, işimizi geniş­letecek, Türk köylüsü­nün üzümlerini satın almak suretiyle Türk müstahsile daha çok faydalar ve imkânlar sağlayacağız.

Şimdiden 15-20 öğren cimize, fak ir kardeşle rimize yardım elini uzatan bu müessese di­ğer müesselerimiz gibi alâkaya, desteğe muh­taçtır.. Birbirimizi des teklemek, cemaat ola­rak kalkınmamızın tek .şartıdır.

Önder îçki Müessese sinden göğsüm gururla kabararak, sahiplerin­den gördüğüm hüsnü kabulden son derece memnun olarak ayrıl­dım.

Türk Cemaat Meclisi Basın Bülteninden

Namus ve Doğruluk en iyi SiyasettirKahraman Albay

DOSTTAN DOSTA

Hani Bizde Reklâm?Özkul BEŞ1R

Bugün dünya devletleri Onlar da kaza ile oraya gelticarette dev adımlarla iler İçmektedirler. Kendilerine, müşteri dediğimiz alıcıları çekmek için hiç sakınma­dan milyonlar harcıyorlar. Acaba bu milyonları nere­ye harcarlar? Havaya mı Yoksa bedava mı? Hayır. Ne havaya, ne de bedava­ya. Kendilerine alıcı çek­mek için bu paralan Reklâ ma harcıyorlar. Unutmama lıyız ki Reklâm ticaretin ka mdır.

Bizde Türk çarşısında Reklâm umumiyetle yok gi bidir. Tüccarlarımız mallan m mağazalara yığmışlar bekliyorlar. Nedir bekledik leri? Alıcı mı? Güzel. Alıcı beklemek güzel şey ama. O alıcı, acaba seni nerede bulsun? Sen ona kendini duyura bildin mi? Senin bir ticarethanen olduğunu bili­yor mu? Ona sen kendini tanıtmak için elinde bulu­nan mallan Reklâm denen araçla bildirdin mi? Bildir dinse alıcı dükkânından ek sik olmaz. Yok ta bildirme- dinse bütün hafta iki üç kişiden mada kimse dükkâ nından içeri ayak atmaz.

mislerdir. Bunu unutma.Bazı Tüccarlanmız rek

lâmcılıkta bir kıpırdama yapmışlar gibi. Dükkânlan nın vitrinlerini mallan ile süslemişler ve kendilerine alıcı çekmiye çalışmışlar. Ama sonunda hepsini bırak tılar. Vitrinin önüne gidip ! onlara bakmak istesen mal 1 almadan nefret edersin. Onlar oraya atılmış paçav ralan andırıyorlar. Üzerinde ki tozlar bir parmak. Aynca şekilleri deyişmiş başka bir şekil almışlar. İnsanı mal alacağında düşündürüyor.. Çip Acaba nekadar zaman kul lcmacak diye.

Ticaret cesaret ister. Ma- önce güleriz ama sonunda da kan ağlanz.

Ticaret cesaret isiter. Ma lı mağazaya yığmak ve müşteri beklemek değildir ustalık. Asıl ustalık mallan alıcılara tanıtmak ve duyur maktır. Bunu da yapmak için reklâmın kucağına çe­kinmeden atıl. Kârh çıkarsın zararlı olmazsın. Unutma ki Reklâm ticaretin kanıdır. Reklâmsız Ticaret, sönmüş ateşe benzer.

Makarios nihayet içini dışı na dökmüş, baklayı ağzından çıkarmıştır. Bir porselenci dükkânına girmiş öfkeli bir boğa misali kendine hakim olamamış ve hakikî gaye ve istikametini dünya efkarına açıklamıştır. Artık, bundan evvvel yaptığı gibi, Rumlann Zürih ve Londra Andlaşma- sını samimiyede tatbik arzu­sunda olduğunu iddia ede­mez; ne de kendisinin, Anaya sanın metin ve ruhuna sadık kalmak gayesinden bahsede­bilir. Çünkü yine kendisinin dünya halk efkârına beyan ettiği veçhile, Kıbrıs Andlaş malarını imzalamaktan hala kî maksadı, o zaman dediği bunları tatbik etmek değil, I fakat bunları “daha başka fe tihleri için bir sıçrama tahta­sı” olarak kullanmaktı.

Bu beyanat muvacehesin­de, artık yabancı gazete mu habirlerini “Makarios’un ta bidayetten beri kendi siyasî hedefine uygun ve yine ken­dince en müsait bir zamanda şimdiki Anayasayı feshetmek gayesini güttüğüne’’ inandır mak için hiçbir gayret sarfet memize luzum kalmamıştır. İşbirliği yapmamakla itham edildiğimiz zaman vereceği­miz cevap sert ve kat’idir: “Ne uğrunda işbirliği? Maka rios’un kararlı olduğu gibi şimdiki rejimi çökertmek için mi?"

Makarios’a ve hempalarına itimad etmemekle Türkleri kim itham edebilir? Makari- os’uin hakikî gaye ve maksat lannı her zaman bilen bizle- rin birdenbire bütün savun­ma imkânlarımızdan vazge-

Başpiskopos’un Enosis ağına düşmemiz nasıl bekle­nebilir?

Bunca zamandan beri Rumlar arasında aklıselim ve mantığın yerleşmesini boş ye re bekleyip durduk. Samimi­yetle ve Kıbnsm genel men­faatleri uğruna Rumlann da bizimle işbirliği yapmağa yaklaşacağı günün ergeç ge­leceğine inanarak bekledik. O gün maalesef gelmedi; şim di ise son zamanlarda “Ma­karios’un yapmağa başladığı

neviden hücumlara" bakıla­cak olursa, bundan sonra da asla gelmiyeeeğe benziyor.

Makarios Kıbrıs'ın istikbali hakkında plânlar çıkarabilir. Kendi arzu ettiği şekilde ma li hülyalar da kıırabüir. Bun lan tatbik cihetine gitmediği müddetçe istediğini yapsın, lıiş umurumuzda değildir. Fa kat bu gayri mukaddes plân îarını tatbike başladığı anda biz de vatanımız Kibrisin ve kendi istikbalimizin müdafaa sı için gereken her tedbiri al­makta serbest olacağız.

Ümit ediyoruz ki artık bak layı ağzından çıkarmış bulu nan Makarios a) Dürüst ha­reket ve dürüst siyasetler şampiyonu Amerika ile garan

tör devletler tarafından tak­bih edilecek, ve b) tuttuğu yolun önündeki tehlikeler kendisine, şüpheye mahal bı- rakmıyacak şekilde gösterile çektir.

Rum basınının halihazır durumdan Türkleri mesul göstermeğe matuf devamlı gayretlerinde ve Zürih ve Londra Andlaşmalarmı her kötülüğün kökü sayma çaba­larında bir hayasızlık ve ent­rika kokusu vardır. -Makari­os oyunlarını açığa dökmüş, artık perde arkasında oyna­malarını lüzumsuz kılmıştır! Ufuklarda beliren Komünist tehlikesi bu maceraperestleş rin gözünü açmaları ve ken­

dilerini erişilmesi imkânsız hayaller peşinde koşmaktan vazgeçirmelidir.

İstek olduktan sonra her şeyin bir yolu, bir usulü ve bir çaresi bulunur. Fakat Rumlar, kendilerinde bu And laşmaları tatbik arzusunun mevcut olmadığını ispat et­mişlerdir. Türk Cemaati çok sabırlıdır. Ve bu kuvvedi sabrını kullanarak (Rum ce­maatında) aklı selim ve man tığın doğmasını beklemekte­dir. Komünizm köşenin he­men ardında, Makarios’un OHEN’i başlattığı şekilde de vam etmesini beklemekte­dir!.. Bu, zamana karşı yapı­lan bir yarıştır. Bakalım kim kazanacak!

Rumlar Kıbrıstaki Rejimi De­virmek için Hiç bir Gayreti

EsirgemiyorlarKıbnsta Türk ve Rum ce­

maatleri arasındaki münase­betleri trajedik olarak tavsif eden 11 Ocak tarihli Rumca FILELEFTOROS gazetesi Batılı devletlerin Türk cema­

atine “Komünizm korkusunu teşvik etmemek ve Kıbrıs Rumları ile samimiyetle ve namuskârane bir teşriki me­sai ile güçlükleri karşılamak’ tavsiyelerinde bulunmalarını

istemiştir.¥ ¥ ¥

BASIN BÜLTENİ: Ne u-ğı<rda teşriki mesai? Şimdiki rejimi devirmek için mi? Ha­yır beyefendi! Harfiyen tatbi ki için “Evet”, derhal!.. Fa­kat bunun için işbirliği yapa cak Rumlar nerede?

Buna ne Dersiniz Sayın iç ­işim Bakanı

Geçen hafta gazetelerin bildirdiğine göre 9 Ocak ge­cesi Dikelya’daki İngiliz as­keri kampında £1,000 değe­

rinde ve bütün Adaya yayın yapabilecek kapasidede bir telsiz radyo cihazı çalınmış­tır.

BASIN BÜLTENİ: bren tipi silâhlar, şimdi de telsiz radyo! Daha neler? An laşılan bazı kimseler bir nevi istifçiliğe başladılar. Siz ne dersiniz sayın İçişleri Baka­nı?

Rumlar Menfi Siyasetle­rinden Vazgeçmelidirler6 Ocak tarihli Rumca E-

LEFTHERIA gazetesi şöyle diyor: “Şayet Türkler memle ketin genel inkişafı çerçevesi içinde kendi durumlarını ha kikaten ilerletmek istiyorlar sa kısır ve müşkülpesent siya setlerini değiştirmeli ve Rum larla işbirliği yapmalıdırlar.

★ ★ ★

BASIN BÜLTENİ: And- laşmaları çökertmek ve reji­mi devirmek için mi işbirliği istiyorsunuz? Hafır, ELEFT- HERIA, hayır! Herşeyden evvel Rum basını Andlaşma lara yaptığı kısır hücumlar­dan vazgeçmeli ve şimdiye kadar hep müdafaa zonında bırakmakta olduğunuz Türk

)9O00064>00|Q,4nGmOnCn8mGm9<9>4n6m6m&***4mSh8h&,mSn>*<n3m9nC<i‘'*,m>*'Lefke'yi severim. Bende

uyandırdığı düşünceler, anlatılmakla bitmez. Kıv­rım kıvrım yollan, daracık sokaklan, limongil bahçe­leri, bu düşüncelerin do­ğuş kaynağıdır.

Ayak bastığım toprakla nnda atalarımın sesi yan­kılanırmış gibi gelir bana. Leikelilerin topraklarına bağlı olmalarının nedeni de budur. Herşeyiyle Türk olmasının, Türklüğünü haykırabilmesinin gururu­nu duyarım ben. Bu ba­lamdan Lelke bahçeleri­ni gelincik torlaşma dön­düreceklerini anlatan Rum kahvecinin sözlerini karşı­lıksız bırakmıyacaklanru biliyor; buna inanıyordum.

Nitekim,"— Lefke'nin seçkin ço­

cuktan, bu sözlerinizi kar­şılıksız bırakmaz herhal- del" diye düşünen Türk tüccan yanılmamıştı. Lei- ke'den Rumlann kötü dü­şüncelerine karşılık verile ceği bildiriliyordu.

* * *Arabamı Lefke'nin dışın

da bırakarak ilerledim. Türklere karşı beslediği niyeüerl açıklayan Rum kahveciye benzeyen birini aradım.

Rum kahvecinin yaşın­da, giyinişinde olmalıydı.

Geçtiğim yollarda bah­çeleri çevreleyen ağaçlar, iğiliyor; sanki selâm veri­yorlardı.

"— Lefkenln ağaçlan bile selâm durmada I" di­ye düşündüm. Sonradan öğrendim İd, "Lefke Bah­çeleri Gelincik Tarlasına Dönecek" adlı gerçek hikâ

:4* .X < K ~ X <* < ~ X »< "X -< < ":X “ X "X "X "X < ~ X < >*< “ X “ X " X “ X ~ X "X “ X ~ X "X "X < "X * C "X < «X < ~ X < «X * * * X “ X ‘ ‘X " X '

G ERÇ EK H ÎKA YE ★ G E R Ç E K H İKÂ YE ★ G E R Ç E K H İKAYE ★ Konumu, yoluna koy-

Lefkeli Türklerin Karşılığı:Bizim önce Tanrımız, sonra kolumuz kuvvetimiz v a r!”

ye, Lefke'de iyi bir tepki yaratmış; üstelik,

"— Nacak'm en iyi ya­zışıl" olarak gösterilmiş..

Ağaçların iğilişini buna verdim. Ben bilinmiyen bir kişiydim. Bir adım vardı bilinen:

"— YALIN KILIÇ!"Bundan ötürü, sokak

köşelerinde zıpzıp oyna­yan çocuklar, kahvehane­lerde oturan yaşlı insan­lar. Lefke Türk Spor Bir- liği'nde spor konusunda konuşan gençler, bana bir tuhaf bakıyorlar;

"— Bu yabancı kim?" demek istiyorlardı.

Bu bakışlardan irkilme­dim. Bu bakışlardan tın­madım.

Biliyordum ki, benim kendilerine yaklaşan tehli keyle ilgili bilgi veren ya­zar olduğumu öğrenseler, daha çok yakınlık göstere çekler; çevreme yığılacak lardu

Yine de kuşkulu bakışla nn altında bir konuksever­lik kaygusu gördüm. Işd ışıldı bu duygular.

deride Rum kahveciye tip itibanyle benzeyen bir bey vardı. O'nun da göz­leri yanıyordu; O'nun da kalbi yurdu İçin çarpıyor­du.

O yanlarda bir yer seç­tim kendime!..

" — Günaydın!" dedim.. Cana yakındı. Konukse­

verdi. Kalktı, yanıma gel- dL

X A

muştum. Artık konuşma­dan O'nu dinliyebilirdim. Kıbns Türkü'nün gerçek düşünceleri, gün ışığına kavuşuyordu.

"— Rumlar, bu adayı, kan pahasına, can paha-sına aldığımızı biliyorlar.

„ ÇalW>rum. Yin e biliyorlar ki b u a d a .Ağaçlarla ilgdi inceleme- d{m ancak cammm ver.lerde bulunuyorum e- dikten, teker teker şehitlik

,,m' * j - o şerbetini içtikten sonra ay-İyi! dedi once. Son- rılabilirİ2. Bunu bildikleri

Dairesinde

Ya!m Kılıçra ekledi için bir yıldırma, usandır-

1

" — Günaydınl" dedi."Hoş geldiniz."

Bir çıkmazdaydım. Sözü nasıl uzatacağımı bilemi­yordum.—"Lefke'yi çok severim!" dedim. "Portakalım, limo­nunu yemeden, kahvesini içmeden geçemem."

Güldü.. Memnun ol­muştu.

Kahveciyi sordum. İçe­rideydi.. Lefke limonuyla yapılmış limonata iste­dim.

Raslanb bu ya! Yanım­daki adam da Rum kah­veci gibi bir soru sordu:

Nerelisiniz?"Sonra hemen ekledi :

" —Ne iş yapıyorsunuz?" Bu kere Türk tüccarın ye­

rine ben yatana saptım. Türklerin Rumlara karşı düşüncelerini bu şekilde öğrenebilecektim.

"— Gazeteciyiml Yalın Kıhç'ım!" desem somlan­ma karşılık vermezdi bel­ki de..

" — Lefkoşalı'yım. Tanm

Türk memurlan son ma, bezdirme politikasına ydlarda daha çok görme başvurmuşlar.. Yıldırma, imkânı doğuyor buralarda usandırma, bezdirme si- Eskiden kolay mıydı ki?" yasetini yürütemedikleri

Gelincik tarlalan soru- gün, silâh zoru kullana • suna sıra gelmiş miydi caklar. acaba? Bunu sormağa ce- lngüİ2 Ü8İerinden h. | saret edemedim. Konuyu nan makineli tüfekler, ya- * gemşletmege çahşüm. bancı ülkelerden getirtilen t

-M e y v e le r bu yıl bol 8İlâhlar. hep bunun için! X oldu. Gelecek ydlarda da Yeralh çaı,Bmalan, bun- X olur inşallah!" dileğinde dan ^ C S İ e sıç- £ bulundum. Fırsat, bu fır- ratllma^a çamdan çamur- $satb* 1ar, kurutan teşekküller, ’*•

— Ama! dedim. Ar- bu am aca ulaşabilmek *£ kadaşlann anlattıklarına içini $göre Lefke bahçeleri, pek Ama değü Kıbns Tür- $ yalanda gelincik tarlası kü. Lefke Türkü, bir bütün $ yapılacakmış 1 Gazeteler olarak onlardan korkmu- $ öyle yazmış!" yorl" Ş

Karşımda oturan ada- Söze kanştım: Xmm gözleri birdenbire par peld, sizin silâhınız, &

tüfeğiniz var mı? Barutu- | "— Öyle! Ama mecazî nuz, fişenginiz, kurşunu- •*;

manada! Sizin anlıyaca- nuz bulunur mu? Bu atan- S ğınız Rumlar. Türklerin da çalışmalanmz ne du- .j. Kıbrıstan kaçmalarını sağ- rumda öğrenebilir miyim?' X lamak için bütün güçleriy Acı acı güldü: $Ie uğraşacak. Lefke bira- "_ N e silâhı, tüfeği, baru- | kılmazsa. kanlanmızı, tu. fişengi bey!" dedi. "Bl- •!; bahçelerimizi sulamak zim önce Tannmız. sonra için kullanacaklarmış! da kolumuz kuvvetimiz Böylelikle bahçelerimiz ge var!. Bu, değil Kıbns Ru- lincik tarlasına dönecek- muna, tüm Rum âlemine mIŞl" yeter de artar bile!"

lerle tam ve samimî bir işbir ( Devamı sayfa dörtde)

X

VEH BÎ ZEKİ Bugün “Büyük Taarruzdan” bir ola­

yı nakledeceğim. Günlerdenberi yapdan hazırlıklar bitmiş, 26 Ağustos Büyük Taarruz günü gelmişti. Artık her iki ta­rafın mukadderatını tayin edecek zaman gelip çatmıştı.

57. ci tümene hedef olarak Kızıltaş, Çı- ğıltepe ve Kızlar yaylası gibi birbirinden sarp üç bölge verilmişti.. Bu tepeler bir senedenberi düşman tarafından çok kuv­vetli bir şekilde tahkim edilmekte idi. E r ­lerimiz büyük bir cesaretle saldırıyorlar­dı. tik hedef kısa bir zaman sonra zapte- dildi. Fakat Çığıltepe bir türlü alınamıyor du. Tümen komutanı cesur ve fedakâr Albay Reşat Bey, en ilerideki hatlarda er­leriyle birlikte çarpışarak erlerimizin morali üzerine tesir yapıyordu. Fakat tepe bir türlü alınamıyordu.

* Biraz sonra telefonla verilmiş Büyük ;î; Kumandan Atatürk’ün emrini eline uza- I tıyorlari. Emirde şunlar vardı: Reşat

Bey, tümeninizin harekâtı yavaşladı, bü- X tiin cephe durumuna tesir ediyorsunuz.| deniliyordu. Bunun üzerine hiçbir zayia- ;*• ta bakılmaksızın taarruz birçok defa | tekrar edildi. Albay Reşat son taarruz- | dan evvel emir subayı ile, “Paşaya söyle- | yiniz, Çığıltepe yarım saate kadar ahna- $ çaktır, müsterih olsunlar.” haberini gön­

dermişti. Fakat bütün fedakârlıklara rağ men gayeye ulaşılamadı. Artık yarım sa­atlik mühlet bitmişti.. Albay Reşat’ın te­essürden adeta gözleri yaşlarla dolmuştu.

| Ataya verilmek üzere kâğıt üzerine şun- | laıiı yazarak emir subayına uzattı. Bu ve- £ dânamede “verdiğim sözü yerine getire- | medim, artık yaşıyamam” deniliyordu.

Kumandanlarının ölüm haberi subay ve erleri fazlasıyle heyecanlandırdı ve coşturdu. Şimdi Kahraman Mehmetçikle­rimiz Çığıltepenin yalçın kayalıklarına tırmanıyor adetâ kanatlanmış uçuyorlar* dı. Kumandanlarının ölümünden yarım saat sonra tepe Türk süngülerine teslim oldu.

îşte canlarını vatanları uğruna feda etmekten çekinmiyen Albay Reşatlar’le, Ulubatlı Hasanlarla ve nihayet Mustafa Kemalleı ’Ie dolu olan bir millet.

Bütün tarih boyunca Türk Milletinin yaptığı ve katıldığı savaşlarla gösterdiği kahramanlıkların sayısı rakamla ifade edilemiyecek kadar çoktur.

Dünya Milletlerine, Türk Oğlu Türk kendisini böyle tanıtmış ve bu günkü kıy.

Ş metli yerini elde etmiştir*.'X “X "X "X “X "X "X “X "X "X “X~X"XhX~X»<"X*<X^<S“>4>4«#<>0?‘

I:

t

T. Cemaatına Dil UzatıldıMehmetçik köyii muhtarı ve Şir­

ket Kâtibi Telefon Dairesindehakarete uğradı

Mehmetçik köyü halkı köylerine telefon konması için uzun zamandanberi di dinmekte, her kapuya baş vurmaktadır.

Civar köylerden Aytoto- ro ile Eptakomi köylerine telefon hatlan gerilince or tada kalan bu büyük Türk köyü haklı olarak endişeye düşmüş, bu hatlann Meh metçik köyünün çevresin­den geçirilip Mehmetçik kö­yünün geri bırakılmasından üzülmüştür.Durumu merkezden öğren

mek maksadı ile Lefkoşa- ya gelen köy muhtan ve Şirket kâtibi telefon müdü­rünün hiç te bir idareciye yakışmıyan kaba muamele sine maruz kalmışlardır. Gadaba gelen Müdür Efen di bir Türk köyünün proble mini halledeceği, köy mü­messillerini teknik izahat vererek tatmin edeceği yer de bütün Türk Cemaatına "Siz Türkler bu adada çe-

:~x~x»x~x~:«x«x~x~x**

BildinLefkoşa Türk Belediye Hıı

dutları dahilinde köpek beşli yen vatandaşların bugünden itibaren 15 gün zarfında Be lediyemize müracaatla lâzım gelen haçları ödeyerek “Kö­pek Besleme Ruhsatlarını’’ almaları lûzdmu savgı i!e bil dirilir.

Ilımâl edenlerin köpekleri toplatılıp itlâf edileceği de îyrıca açıklanır.

kilmez hale geldiniz!" diye rek dil uzatmıştır. Kirye ken dine gel! Sen bir amme mü essesesinin maaşh bir me­murusun. Irk farkı gözetmek

sizin herkese nazikâne mu­amele etmek, herkese hiz­met etmekle ödevlisin. Türk cemaatına dil uzatamazsın, tehdit savuramazsın.

İlgili makamlardan bu olçıy üzerinde ciddiyeti* durmalannı İsrarla istiyo­ruz.

Şimdilik bu kadar.

KIBRIS H. TÜRK MEMURLARI KOOPERATİF TASARRUF BANKASI LTD.

Hususi Umumi İçtimaİ L Â N

21 Ocak, 1962 tarihinde Pazar günü ö.e. saat 10 da Türk H. Memurin Kurumu Lefkoşa Lokalinde yapılacak olan hususî umumi içtima K.H.T. Memurlan Kooperatif Tasarruf Bankası Ltd.'in umum azalan davet olunur.

2. İçtimada aşağıdaki meseleler görüşülecektir:(a) Üç sene müddetle beş kişüik bir komite seçmek,(b) Türk Kooperatif Merkez Bankasına üye olmak,(c) Talî kcmunlann tadili.

3. Yukandaki toplantıya tâyin ettiğim şahıs riyaset edecektir.

4. İçtimada hazır herhangi bir üye adedi nisap teş­kil edecektir.

NOT: Komiteye adaylıklar toplanü esnasında şifa­hen teklif ve teyid edilecektir.

M. R. KENAN.Türk Kooperatif İnkişaf Dairesi Müdürü.

>XK~X~X~X*<~X~>X~X«X~X~X~X»X~X"X~X~X~X~X»X~V’'

“ AMIN0K”Ekinlerinizi her1 türlü yabanı otlardan

temizleyen yegâne ilâç olan “AMINOK” Ticaretevimizde satışa arzolunmuştur.

Ekinlerde görünen H aşarat (Sirividi) ilâcımızda bulunur.. Çiftçilerimizin hima­yesine muhtaç olan Ticaretevimiz emri- nizdediı*.

H. M. ALİ Eski Cuma Pazarı No. 23

Lefkoşa. Tel. 73391»x*x~x»x«x^~x~x~xx~x~:-:”x “x - x “x -c ~ x "x -*x "x ~ x "

Page 4: Gümrüklerdeki Durumu“ Rezalet” Diye Vasıflandıran Cumhur …evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/nacak/1962/Ocak/19... · 2014. 11. 10. · Geçen gün bir basın toplantısı

n a c a k ;S P ORİ

Gol Krallığı

Güreş ve Boksta Aranan Vasıflar

HER iki müsabakada çetin bir mücadeleye tahammül edecek vücut yapısına ihtiyaç hissetiren bir spor olduğun­da hiç şüphe yok; seyrinde her an çeşit tarafların heyecan­dan heyecana düştüğü bu önemli müsabakaların değerli müsabıİcalarmda acaba nasıl şartları haiz sportmenler ol­ması lâzım?.. Evvelâ ön plânda enerjik, kıvrak, atılgan, kuvvetli bir bünyeye sahip olmak gerekiyor. Yine her iki müsabıkın nefesli olması, süratli hareket etmesi, muhte­mel mücadeleye yetecek kadar basiretli bir görüş ve duy guya malik olması gerekmektedir.

Meselâ, güreşçide lüzumlu olan vasıfları düşünelim : Yaş 21 - 32 arası en münasip bir devre dir. Bu yaşlar, en neş eli, en hırslı ve inatçı bir yaş devresidir ki, her konuda başarı kazanma hissi fazladır. Ayni zamanda, umumiyetle vücut adalelerinin olağanüstü kudrette olması icap etmek tedir; Ayni zamanda, uimumiyetâ(ervkk:M G..nûm mm tedir; oynak yerler çeşitli hareketlerin bütün hallerinde sağlam olarak dayanması lâzım; öyle ufaktefek zorlamalar da değil, bir bölge üstüne olağanüstü basınç ve değişik şekil ve duruma girmeye zorlanmalara pes dedirtmeyecek bünye organlarının âhenk ve kudretine uyacak bir hazırlı ğa sahip bulunmuş olması gerekiyor.

Kalb ve akciğerlerin de sağlamlığı şarttır. Bütün vücut hareketlerinde çeviklik, sürat çok lüzumludur. Şu halde, bütün adaleler, organların sistemli faliyeti gerek­mektedir. Fıtık veya fıtkı kolaylaştırır bir adali zafiyet bulunmamalı.

Boks'ta yaş meselesi 21 - 23 en uygun bir zamandır. Kalb ve akciğerlerin hasım vuruşlarının her çeşidine karşı koyacak derecede mukavim bulunması icap eder. Demek oluyor k i , boksörün sinir sistemi de çok k u v v e t l i dereceye ykkselmiş olması gerekir; boksörün kalb, akciğer, karaci­ğer, plevra hastalıklarının bu spora başlamaya engel ol­duğunu unutmamalı, sonradan böyle bir âfet husule ge­lirse, sportmen kadersizliğine yanıp bu güç sporu terket- melidir. Bu her iki sporda soğukkanlılık başta gelen bir haslettir. Mücadeleyi sever olmak ve vuruşlara karşı yılma hissinden uzak kalmak, bilhassa şiddetle karşılık vermek hissini benimsemiş bulunmak, önemli şartların başında gelmektedir.

Geçen Haftaki Maçların Neticeleri

CUMARTESİ GALATASARAY BEŞİKTAŞ ÇETÎNKAYA

PAZAR:FENERBAHÇE KARAGÜMRUK ANKARAGÜCÜYENÎCAM1 S ......... ..................

Dinamonun Kıbnstaki Maçları­nın Neticeleri

OÎNAMÖ 4 — OMONYA • OLIMPİAKOS KARMASI ÇETÎNKAYA 2 — DİNAMODİNAMO 10 — APOLLONDİNAMO 4 — OMONYADİNAMO 5 — APOEL

1 — VEFA 0o — FERİKÖY 25 — INGİLİZ H GÜCÜ 2

2 — FERİKÖY 01 — YEŞILDIREK 05 — ŞEKERHILAL 05 — INGİLİZ K. K. 0

O “ ■11 —- - ......... ..

Seyahat, Turizm ve Sigortaişleriniz için biitiin diğer müesseselere

tercih edeceğiniz

CAN KARDEŞLER LTD. ŞTİ.1 Ocak 1962’den itibaren hizmete açıldı. MÜŞTERİLERİMİZE EN İYİ BİR ŞEKİLDE

| HİZMET ETMEK BAŞLICA PRENSİBİMİZDİR.% 50, Atatürk Meydanı - Tel- 6351, Lefkoşa.

TEKLİFNAMEKıbrıs Dahili Telekomünikasyon İdaresi (C.I.T.A.)

hususi surette ve orta hacimde hazırlanmış madeni tele fon kabinalanna üçyüz (300) tane hidrolik kapı sustası (Door Closers) tedariki için teklifname kabul eder.

Teklifnameler mühürlenmeli, ve teklifnameyi muh­tevi zarfın üzerine " Hidrolik kapı sustası (Door Closers) tedariki için teklifname" ibaresi yazılmalı ve İdarenin Genel Müdürüne gönderilmelidir. (P.K. No. 446, Lefkoşa).

Teklifnameler 27 Ocak, 1962, Cumartesi günü saatlıdır.

Daha fazla malûmat, İdarenin Teknik Şübesinde, Votsi Sokak, Lefkoşa, Tel. 92-206, mes ul Mühendis Bay Vasos Papadopulos'tan alınabilir.

İdare, teklif olunan en aşağı veya herhangi bir fiatı kabul etmeğe mecbur değildir.

Reklâmlarınızı NACAK’a Veriniz

ÇÜNKÜ :1. Kıbrhsta en çok okunan haftalık gazetedir.2. Kıbrıs Türkünün millî davalarının koru­

yucusudur.3. Kibrisin her köyüne giren ve her türlü iti­

madını kazanmış bulunan bu gazeteyi reklâm­larınız ile güzelleştirip, yaşatınız.

NACAK, Türkün İktisadî kuvvetinin ko­ruyucusudur.

<§>'

Bu haftaki lig maçlarıPAZAR:

L ef koşada,Yenicami — Kaymaklı

Mağusadfl,Türk Gücü — Gençler B.

Leymostında,Türk Ocağı — Gençlik Gücü

Bafda,Ülkü Yurdu — Doğan T. B.

W. Rudolph en büyiik spor mükâfatını aldı100 metre kadınlar dünya

rekortmeni “Tatlı Çikolata” Wilına Rudolph Amerikanın en büyük mükâfatı olan T-S. mükâftını kazanmıştır. Evler dikten sonra Vard scryadını a-an Vilma Rııdolph’a bu mü kâfat bir sene içinde iştirak ettiği müsabakalarda en iyi dereceleri aldığı, öörnek hare ketleri ve sporculuk ruhunu en iyi şekilde gösterdiğinden dolayı verilmiştir.

Sullivan mükâfatı Ameri kan sporunda verilen en yük 6ek bir pâyedir. Her sene ga­zeteciler ve Amerikanın en ileri gelen spor şahsiyetleri­nin reyiyle verilen bu ıjıükâ fata V. Rudolph 1927 puan la birinci seçilmiştir. İkinci­liği 1104 puanfa halterci Tomy Kono, 3 üncüliiğü 1068 puanla uzun atlama dünya rekortmeni Ralph Bos ton 4 üncülüğü 729 puanla basketbolcu Jevry Lucas, 5 inciliği ise 569 puanla bu vıl kurbağa] amada 4 dünya reko ru kıran yüzücü Chet Jast- temski almışlardır.

Bunlardan sonra Sprinter Frank Bııdd, kız yüzücü Don na de Varona ve jimnastik şampiyonu Jean Balleher gel­mektedir.

— —D TARAF

AENEEOILEMESaSAEYKSEIAIEFK0 SIA

8

62

EHlZKOflHEPISK0PIRAdiOI PAFOS 37

flAATPCE P L A T R E S ^ T P 0 0 A 0 I a nT R 0 0 D 0 S

Türk Diline Saygı isterizTürk Dili Anayasa hüküm

leri ile resmî bir dil olduğu inkâr, tevil götürmez bir gerçek iken ve nihayet Türk dili Kıbns Cumhuri­yetinin iki ortağından biri­nin olduğunu körler gör­müş sağırlar duymuş biı keyfiyet iken bazı Daire âmirleri kör bir taassubun zebunu olmuşlar Türk dili­ne önem ve değer verme

mek hususunda ayak dire mişlerdir.

Polis binalarının mavi beyazla boyatılması. Elekt­rik Dairesine yazılan Türk çe mektuplara İngilizce ce vap verilmesi bu kör taassu bun, bu kör zihniyetin biı örneğidir.

Türk diline karşı yapıla- gelen bu tecavüz en açık, en kısa ifadesiyle bir saygı

sizliktir. Bu adadaki mülki, hukukî ve İdarî yetkimizin hiçe sayılması karşısında susacak değilizdir.

İşte yeni bir taassup ör­neği, işte körolası zihniye­tin yeni tezahürü yukarıda­ki resimde pek açık biı şekilde görülmektedir.

Leymosun Baf yolu üze­rine konan ve mesafe gös­teren tabelâlarda Türk çeye yer verilmemiş, hariç­

ten gelen bir yabancıya, bu iabellâlara bakarken bu adada yalnız Ru-mun, Rumcanın hâ­kim olduğu kanaatma vara cak bir zemin hazırlanmış­tır.

Bu tabelâlara Türkçe ilâ­ve edil melidir, yahut bun lar sökülüp Türkçeye de yer veren yenileri yazılma­lıdır. Bunu İsrarla, taleb eder, neticeyi bekleriz.

Polisin Kıırıı - Sıkıya fidanı Yoklaması Gavri Kanunidir

(Uçiirecii Sayfadan Kalan)liğine müsait zemini hazırla­malıdır.

Türklerin rizası olma dan anlaşmalar değişti­

rilemez.Başpiskopos Makarios’un,

Anayasayı kendi başına, arzu ettiği şekil ve zamanda değiş tirebileceğine dair sözlerini haklı göstermek için birçok dolambaçlı iddialar ileri sü­ren Rumca ELEFTHERIA gazetesi 6 Ocak sayısında şu> neticeye varmaktadır: “Hür­riyet ve demokrasi prensip­lerine uymak için Kıbrıs reji minin değiştirilmesi şarttır.”

★ ★ ★BASIN BÜLTENİ: Evet,

ELEFTHERIA, Evet!.. Her ne suretle olursa olsun siz bu Andlaşmaların değişmesini is tiyorsunuz. Fakat bunu yapa mıyacaksmız, çünki bunu te­min için Adada B1ZLER va­rız!

Geçen hafta içinde Polis ve Jandarma Ekibleri birçok yerlerde Türk Kahvelerine gi rip tabanca tehdidi ile Kahve deki halkı araştırmağa tabi tutmuşlardır. Bu, tamamen Anayasaya aykırı kanunsuz bir harekettir, insan haklan nı hiçe sayan biı tethiş me- todlarını protesto ederiz. Ana yasaya göre, herhangi bir ............. .

GENÇLİĞİN îm a n KÖŞESÎ

(Birinci Sayfadan Kalan) Elinde san'atı altın bile­

zik etmiş; nasırlı elleri ile toprağa sarılmış, Kıbnsı ce­maatının bir parçası olarak tanımış ve kabul etmiş kuv­vetli, cesaretli, özü sözü, doğru, yüzü ve kafası nur­lu, bir gençlik istiyoruz ve böyle bir gençliğin mevcu­diyeti ile övünüyoruz.

Biz 1958 mücadelesini bu gençliğin sayesinde kazan­dık; önümüzdeki mücadele leri de ayni gençliğin saye­sinde kazanacağız.

Bayraklaşan—Bayrağı için yaşayan—

Vatan için hiç bir müca­deleden çekinmiyen

Dinamik—Bilgili—Olgun—Çalışkan bir gençlik!

RAUF R. DENKTAŞ

kimsenin yoklanabilmesi i- çin polisin Mahkemeden bir araştırma müzekkeresi alma­sı ve bu müzekkerede kimi ve ne maksatla aranacağının belirtilmesi icap eder. Polis, böyle bir tezkere ibraz etmek sizin aklının estiği şekilde ulu orta herkesi aramaya ta­

bi tutamaz. Hele, bir kahve halkını duvara dizip, yokla­mak; herkese elleri yukarda kaatilmiş gibi, muamelede bulunmak her türlü ahlâk ve vicdan kaidesine aykırıdır ve kanunsuzdur. Halkımızbu şekilde bir muameleye

tabi tutulduğu takdirde DER HAL ilgili büyüklerimizi ha berdar etmeli ve kanunsuz hareket eden polislerin numa ralarmı tesbit etmelidirler

Türklere reva görünen bu tethiş muamelesi karşısında hukukî yollardan hakkımızı korumak kararındayız.

Bu nisbetsizlik niye?

Sona eren 1961 yılı için- de Mağusa İnşaat Dairesi tarafından kaza sınırlan içinde çalıştmlan Türk — Rum amele başlan ile ame le sayısı şöyledir:

Amele başı AmeleTürk 4 57Rum 25 318Bu habere birşey ilâve

etmiyeceğiz. Çünkü Rakam larm dili bu nisbetsizliği en açık bir şekilde haykır­maktadır. İnşaat Dairesi bu haksızlık bu nisbetsizlik karşısında susacak mıdır? Soruyoruz? Susacak mıdır?

O sussa bile biz susma­yacağız.

‘■ ■ ■ • ı i M i u i ı iu ı ı ın ı ı ı u ı ı ı ın m ı

Bu Yolda Biz Varız

¥A

BİR SUALSolcu Babayuannunun Basın Konfe­

ransına Halkın Sesi, Bozkurt, Nacak ga­zeteleri dâvet edilmedi.

Bu konferansa Cumhuriyet gazetesi dâvet edildi.

Ayhan Hikmet bey bu toplantıya han­gi sıfatla iştirak etti?

tzah edebilir mi?

Ingiliz uçaklarından inen Rum gençlerinin torbalarında ne

vardır???İnanılır kaynaklardan öğ­

rendiğimize göre, uçak ala­nından kalkan İngiliz uçak- lan Adene gitmekte ve gece geç vakit Lefkoşa uçak alamna dönmektedir. Bu uçaklarda çalışan Rum gençleri dönüşlerinde ağır paketler ve valizler getir­

mekte, gümrükten geçmek tedirler.

Bu paket ve torbalann ağırlığı, gümrük muayene­sinde gördükleri müsama­ha bizi hakh olarak endişe­ye sevketmektedir .

Ne taşımyor?

bilmez olmuştur. Bu biçare siyasîlerin (!) gün gele akıl- lanm başlanna alacakları­nı hâlâ daha ümit etmekte­yiz.

Zürih andlaşmalan ile kazanılan neticeyi elde tut­mak istiyorsak bu neticeyi baltalayanlan görüp teşhir etmemiz ve "andlaşmalar nasıl olsa bozulamaz, her şey tahtı emniyettedir" şek­linde tatlı sözlerle birbirimi­zi gaflete sevketmememizge rekir. Kuvvet, uyanık bulun mamızda, etrafta dönen do lapları görebilmemizde ve gaflet uykusuna yatmama- mızdadır.

16 Ağustos'tan bu yana Rumlar Türklerin İktisadî kampanyalanna, Rum do- laplannı görebilen Türklere saldırıp durmuşlar ve Cum huriyet gazetesi gibi bir ga­zetede hücumlanna en bü­yük yardımcıyı bulmuşlar­dır. Fakat hakikatler bu şe­kilde, yalan, iftira ve tezvir kampanyası ile örtbas edi­lemezdi. İşte şimdi bütün çıplaklığı ile Rum oyunlan, Rum plânları, ve Rum hazır lıklan karşımızdadır. Bunu görmemiz ve bütün bunlara karşı hazırlıklı olmamız ge­rekir.

Biz bu komploların karşı­sında ümitsizliğe düşmüş değiliz. Çünkü kendi hakla­rımızı korumasını bilen mil­lî şuuru tam bir cemaatız.

fırsatlarım arayacağız ve iyi niyet gösterilerini karşı­lıksız bırakmayacağız. Fa­kat hiç bir zaman da aptal­ca bir siyasetle gördüğü­müz tehlikeleri gizleyip orta lığı bir gül bahçesi halinde göstermek yolunu tutmaya­cağız. Rumlar Enosis yolu-, nun yolcusu olduğunu açık ladılar. Buna çok sevindik. Bu yolun üzerinde NACAK'ımız ile biz vanz, nasıl olmasa haklı dava­mızda ayak patırdısma pa- puç bırakmayız.

(Birinci Sayfadan Kalan)

Çünkü bütün Türklük dün­yasının buhaklı tutumumuz da bizimle olduğuna inanı­yoruz.

Rumlar bu andlaşmalan gün gele bozabilirler mi? sualine cevabımız şudur :RUMLAR BU ANDLAŞMA- LARI YARIN BOZACAK­MIŞ GİBİ uyanık ve hazırlık lı, bu andlaşmalar asla bo- zulmayakmış gibi soğukkan lı olarak günlük işlerimize bakacağız. Şimdiki zemin içinde ortaklaşa işbirliği

..................... G ^ T O İ N İ ^ İ İ S Ç İ D eR ....biziz, esas hedef refah ve saadet içindeki Rum- lardır..

Günler çok şeylere gebedir. Bizim en ufak bir korkumuz ve moral çöküntümüz yoktur. Türke has vekar ve cesaretle en düşmanca hareketleri biliyor ve bekliyoruz. Sağduyu sahibi Rum va- tandaşlanmıza bizden tek taarruz gelmiyecektir. Türk asla kahbelik yapmıyacaktır.. Ama, nefsi­mizi müdafaa mecburiyetinde bırakılır zorlanırsak daha çok korkunç şeyler olacak bundan yalnız kâşeneler sahibi zümre zarar gö­recektir. Enosisci pehlivanlar o zaman kaçacak delik arayacaklardır. Bizden söylemesi, istikbal bizim İngiliz olmadığımızı size isbat edecektir. Kimseyi tehdit etmiyoruz. Tehdit ve yaygara Rum lara has geleneklerdendir. Bu güne kadar adada yapılan zulüm ve kanunsuz hareketlerin başında tek Türkü gösteremezsiniz. Biz kahbece plânlar peşinde değiliz ve buna ihtiyacımız da yoktur. Zamam gelince buna niçin ihtiyaç hissetmediği­mizi görüp anhyacaksınız.

Bugünlük bu kadar. Hoşça kalınız. I

ve onave

TAPU VE MESAHA DAİRESİ

1945 Gayri Menkul Mcd (Tasarruf, Kayıd ve Takdiri Kıymet) Kanunu 49 uncu maddesi tahtinde ihbarna­me.

İstida No. A 4023/61. Kapedes, Avustralya, Kay

maklı sakinlerinden,1. Mihail Andoni Kapsali2. Demetris MihailGregori3. Zinonas Mihail Greogori4. Evdokia Mihayil Gregori5. Eleni Mihayil Gregori,6. Paraskevu, Mihayil Gre-

gorL7. Maria Mihayil Gregori8. Evantia Mihayil Gregori.Köy içi mevkiinde kâin ve Mihayil Gregori, Halil Haa Salih, Kostandi ve Haa Frangesku namlarında ka- yıdlı bulunan ve tafsilâtı Margi köyünde yapıştırılan 125 B numaralı, formada bildirilen iki odadan ibaret hanenin namlanna kayıd edilmesi için, Tapu Dairesi­ne istida yapmışlar. Mez­kûr gayri menkul malda alâkası olan herhangi bir kimsenin bu ihbarnamenin tarihinden itibaren (60)altmış gün zarfında teklif olunan kaydın balâde zikir edilen müstedinin namına yapılmamasına sebep gös­termesi bununla taleb olu­nur.

(Lefkoşa Tapu Dairesi tarafından Isdar

edilmiştir.)

Türkçe Resmî bir dildir Türkçeye saygı gösterilmesini

istiyoruzElektrik idaresinde Türk­

çeye önem verilmiyor. Bu idareye Türkçe gönderilen dilekçelere İngilizce cevap verilmektedir. Mes'ul ma-

kamlann dikkatim çekeriz.

Türkçe resmî bir lisandır. Bu unutulmamalıdır efendi­ler!..

Dünyaca Tanınmış

SINUER Siman Tüfekleri

ÎYl KALİTE — REKA BETS1Z FİYATLAR.NOT. Tüfekler müşterilerin bov ölçülerine göıehazırlamr.

Tel: 6337 AGAH M. NECATP.K. 590 Atatürk Meydanı, Lefkoşa

V .