gümrüklerdeki durumu“ rezalet” diye vasıflandıran cumhur...
TRANSCRIPT
Iesiıh.«k2.
y*
n:a.«aar
Cuma19 NACAK
OCAK 1962
F 1 A T I : 15 M İL
YIL: 3 — SAYI 140İdare evi - Ankara Sokak Sahibi! Nacak Gazete v# Matbaacılık
No: 7, Tel: 2697 - Lef koşa uietm*rf Umlt*Altı aylığı: r>00 mil
Abone: Bir Yıllığı £1sakları bayrak yapan üstünde»
jT-oprak, eğer uğrunda dten varsa Vatandır.]
Dr. Küçük, Makinin İftiralarına Cevap Verdi!Gümrüklerdeki Durumu“ Rezalet” Diye Vasıflandıran Cumhur Başkan Muavini
Bu Asılsız ve Kötü Neşriyattan Müddei Umumiliği Mss’ ul Tuttu
■1 ..................................................................... .........................................
)$
Geçen gün bir basın toplantısı tertipleyen Dr. Fazıl Küçük, Rum basınının ve bilhassa Mahi gazetesinin hiç bir esasa dayanmıyan, tahrikçi yazılarına sert bir cevap verdi, gerçekleri bir bir dünya efkârının gözleri önüne serdi. Dr. Küçük, Rum basınının bu kasıtlı neşriyatı üzerine Müddeiumumiliğin dikkatim çektiğini, fakat bugüne kadar en küçük bir tedbirin alınmadığını, Rum basınında ve bilhassa Mahideki yazıların memleket kanunlarını pervasızca çiğnediklerini teessüfle belirtti.
Rumların ezeldenberi malûm olan taktik.IIMIIMMIMIMIMItftlUlllHMtlfmiHHIMIIMIMIIIHIHt!
GENÇLİĞİN İMAN
KÖŞESİHer hafta bu sütunlarda
gençliğe hitap edeceğiz.Gençliğin imanlı, vicdanı,
milliyet şuuru tam olmasını istiyoruz. Kıbrıs gibi bir yer de başan ile yaşayabilmemiz, ümitle İstikbale bakabilmemiz için gençliğin bu manevî silâhlarle teçhiz edilmesi icap eder.
Okul öğretmenlerine sesleniyoruz: Gençliğe imanve inanç vermek fırsatı sîzlerin elindedir. Doğru, çalışkan, gözü pek, göynü tok, büyüklerine hürmeti, küçüklerine şefkatli dilsiz yaratıklara, yoksullara düşkünlere merhameti bilen bir gençlik istiyoruz.
Bir gençlik istiyoruz: İmanı bayrak kadar temiz ve ulvî olsun; bayrağı kendine iman olsun. Bir gençlik istiyoruz; arı gibi çalışkan, herşeyi öğrenmek ihtiyacı ile yanan, boş vakitlerini ruhunu, dimağını, adalelerini kuvvetlendirmek, ken di köyünü, sokağım şenlen d irmek arzusu ile yansın.Bir gençlik istiyoruz: iyiyi,
doğruyu kendi kendine seçebilecek bir tiynette olsun.Gözünde, vatana hizmetten daha üstün bir arzu tütmesin. Vatan için şehid olmağı en şerefli bir ölüm addetsin ve vatana hizmet için yaşasın.
Bir gençlik istiyoruz: Hak ve hakikatin arayıcısı ve koruyucusu olsun.
Bir gençlik istiyoruz: Millî hiyanete karşı daima hassas olsun; maddî zorluklar karşısında eğilip bükülmesin;
Bir gençlik istiyoruz: Yaşı 7 den 70 e olsun, imanı daima genç, kendi milletinin büyüklüğüne, millî duygula rının asaletine ve her müşkül! yenene, azmine inancı tam olsun.
(Devamı 4. Sayfada)
leıine Dr. Küçük şu teşhisi koydu: “Kendilerinin hazırlıklarını Türk cemaatı yaparmış gibi göstermek, dünya genel efkârını yanhş yöne çevirmek, ileride yapacakları cinayetlerin sorumluluğunu Tüıikleıe yüklemek!”
Türk Cemaatinin tek gayesi, memleketin huzur ve sükûn içinde yaşaması olduğunu kat’î bir lisanla ifade eden Dr. Küçük Türk basınının ve iş başında olanların Türk haklarını gasbettirmemek azminde olduğunu, Kıbrıs dâvasını kanlı maceralara ve Enosise götürmeği akıllarına koyanın Rumlar olduğunu söylemiş
tir.Di*. Küçük, Rumların bütün bu neşriyat ve
faaliyetlerinin “Rum Yeraltı Teşkilâtı”nm bir hazırlığı olduğunu, tekrar tethişe başvuracaklarını bütün çıplaklığı ile açığa vurduğunu bilhassa belirtmiştir.
150 Rumla Birlikte Makarios ve Bakanla rının öldürüleceği yolundaki safsataya cevap veren Dr. Kiiçük, “Böyle bitf cinayete ancak daha önce bu hususta tecrübeleri olanlar başvurabilecektir” demiştir.
m u m H iı ı t ı t t • ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı iM ii M i ı ı ı ı M illinım m ım m m ım m ım ım ım ıım m im m m m m m m m m m ıı ı ı ım ım ıı iH i ı ı ı ıu ım u m m m ım m M i
Atatürk Meydanındaki Polis M er kezi Köy Karakolu Durumundadır
Kaybolan Çocuğu İçin Bağrını Döven Anneye Poliste sorulan soru :Rumca biliyor musun?!!
Geçen sayımızda da belirttiğimiz gibi, Atatürk meydanındaki Polis merkezi önemli şiibeleri ile yetkili idareci Ier.'nin Baf Kapusundaki po Üs merkezine taşınmasından sonra, bir köy karakolu duru muna düşmüştür.
Otomobilinin lâstikleri kesi îen bir Türk bu polis merkezinde en basit bir kaydı yaptırabilmek için ak ile karayı seçmiştir. Bundan daha kötüsü, daha yüz kı/artanı, da ha acıklısı şu:
KiryeSamson
Meşhur Nikos Sampson, meşhur Mahi gazetesinde bir cevher yumurtlandı: In- gilizlerden çalman silahlan Türkler almış!! Yaşa Kirye! Yalan olursa, bu kadar olur. Yalancının mumu da yatsıya kadar yanar.
Sampson “ Zehirli Yılanı” bulduMeşhur Sampson'un
meşhur Mahisinde şöyle bir haber çıktı : Türkler yeni bir teşkilât kurmuşlar. Adı Zehirli Yılanmış!
İlâhi Sampsonl Yıla nınbu kadar zehirlisini acaba hangi fil yut tu?.
Geçengüıı, bir Türk ailesinin küçük çocuğu kaybolmuş tu. Anne bağrım döverek bu polis merkezine koşar. Evlât acısı ile yanan tutuşan anneye ilk sorulan “Rumca bilmi- musun?" sorusudur.
Derdini güç belâ anlatabilen anneye bir buçuk saat evin i l İ N f l ı l lU H k 'l l l i ı l ı l l ı n ı ı n ı ı l ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı l M i M ı ı l l H »
Bu yolda biz Varız
Makariosun OHEN beyanatından bu yana Rum matbuatı büsbütün çileden çıktı. 15 Ocak plebisit
gününü behane ederek açıkça "Dâvamız Enosis- tir - Yolumuz Enosistir - Şim diki durum geçicidir, ergeç hedefe varacağız" diyorlar ve 16 Ağustos 1960 dan bu yana arasıra yazmış oldukları "hüsününiyet, teşriki mesai' makalelerinde yalan yazdıklarım, Türkleri dola ba düşürmek için maske taktıklarını itiraf ediyor- laı!.Ta başlangıçtan durumun
böyle olduğunu gören ve Türk efkân umumiyesine vaziyeti bütün çıplaklığı ile açıkla yan NACAK, Rumların bu çırılçıplak ortaya çıkışı karşısında hayrete düşmemiştir. Bizimle beraber Türk halkım uyanık tutmağa çalışmış olan gün lük gazetelerimiz de şaşırmış değildir. Fakat çıktığı günden bu yana Rumlarla işbirliği yaparcasına Türk halkına "iyi niyet ve dostluk" hapı yutturmağa çalışan ve bunu yaparken de "Ankaradaki özel muhabirinin bilinmiyen adı arkası na gizlenmeğe ve Kıbnsta- ki Türk sefaretinin sözcüsü edası ile konuşmağa çalışan Kıbnsta münteşir "Cum huriyet" gazetesi birdenbire apışıp kalmış, ne diyeceğini
(Devamı 4. Sayfada)
vel bir çocuğun falan semtte olduğuna dair bir haber aldık ama vasıtasızlıktan!! gidip tedkik edemedik cevabı verildi!
Bu günkü teknik imkânlar la birbuçujc saatta dünya üç
defa beş defa dolaşılırken Atatürk meydamndaki şu meşhur polis istasyonunun aslî ve İnsanî bir vazifeyi yerine getirmek için burnunun ötesindeki bir semte gidecek vasıtadan mahrum olması,
üzerinde önemle bir olaydır.
durulacak
Netice ne oldu bilir misiniz? Zavallı kadın bir otomobil temin ederek çocuğunu aramış, bulmuştur.
Maliye Bakanlığı Müdafaa Bakanlığına El mi ko
yacakMüdafaa Vekâletinde ça lışan bazı Türk memurlar geçen haftaki ücretlerini alamadılar. Sebep? Maliye Bakam bu memurlara para verilmesini keyfi bir karar ile durduttu. Müdafaa Vekili Osman Öreğin protesto sunu dinlememek için de "içeride yoklar" şeklinde verildi.
Türk Vekillerinin idaresinde olan daireleri işlemez hale getirmek için girişilen
müracaat edebile-
bu mücadele ile karşı kar- şıyamıyız?
Maliye Bakam bütün Vekâletleri inhisarına aldıracak tedbirlere daha ne
kadar çektir.Hükümette hizmet görmüş
olan memurlara yevmiyele rini vermemek ne kadar üzücü bir olaydır! Anayasa Mahkemesi bu işe müdaha le edemez mi?
Adamm Zoruna Bak!Hani bir darbımesel vardır (B ir deli, ku
yuya bir taş atar kırk akıllı çıkaramazmış) derler. Adam, gazetesinde sözde Türklerin sinirini bozup, bir mücadeleye zorlamak ve kendi cemaatını istim üzerinde tutmak için deli saçmasının envai türlüsünü yumurtlar durur. Biz, bunlara gülüp geçiyoruz. Ayol, cemaatın böyle bir Teşkilât kurmasına ne lüzum var? Anavatanın güney sahillerinde üç yüz bin gönüllünün buraya gelmesi taş çatlasa kırkbeş dakikayı geçmez. Haydi biz anlatamıyoruz, sizde de onu anlayacak kafa yok, bari şu son yaygaralarınız karşısında Tlirkiyenin soğuk kanlılığına da mı bir mana veremiyorsunuz?
Anlattığınız herzelerin size ait olmadığını isbat etmek galiba size düşecektir. Siz dünya efkârı umumiyesini şairin dediği gibi :
'E n ummadığın keşfeder esrarı derunun Sen herkesi kör, alemi sersem mi sanırsın?”
t sJV iV 9 i ?X XsV ***>
Kıbrıs Ordusu Eğitim Sahasında bombalar
- patladıGeçen Cuma akşamı,
Kıbrıs Ordusu, Eğitim saha smda bomba patlatıldı. Bir sabotaj başlangıcı olan bu hareketi şiddetle protesto ederiz.
Rumlar, bugüne kadar binbir oyunla baltalayama dıkları Kıbrıs ordusunun ku ruluşunu şimdi de objektif sabotaj usulü ile baltalamak yoluna gidiyorlar,
TÜRK YAVRULARININ ZİYNETİ V E UĞURU OLAN “İŞ” KUMBARASINDAN YAVRULARINIZI
«e
T Ü R K İ Y E$
B A N K A 3 I$ MAHRUM ETM EYİNİZ& Paranızın... istikbalinizin Emniyeti $
LEFKOŞA TÜRK B A N K A S ISİZİN KENDİ BAN KAN IZI»
Siz do Paranızı LEFKOŞA TÜRK BANKASINA yatırınız.
Unutmayınız ki para evde kalırsa HIRSIZ, fakat LEFKOŞA
’ TÜRK BANKASI’NA yatırılırsa en yüksek FAİZ getirir.
Cumnur DaşKan Muafını Dr. razıı Küçük
Yumuşak Huylu Atın Çiftesi Pektir
Yaygara ve palavra ile milletlerin hürriyetleri elinden alınabilseydi bu işte üstat patronlarınız çoktan bir dünya devleti kurup, başına otururlardı. Şu Türkün durgun deniz misali sükûn ve disiplinine bakıp, çıldırıyorsunuz değil mi?
Büyük Molteke : “Türkler doğuştan Asil ve Kahılaman Millettir” sözünü boşuna dememiş. Bu sükût ve sükûnumuz size, cemaatimizin kendine olan güvenini ifade edemiyorsa, şairimizin şu beyitini ezberleminizi tavsiye ederiz:
“Allaha sığın şahsı halimin gazabından,Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir.”
Siz Bu Kafayla..Yüzelli Rum büyüğü
nün öldürülmesi plânlanmış hazır. Büyük tesislerin tahrip ve işgal plânları hazır. Bu plânları tatbik edecek gençlerin eğitimleri tamam. Silâh dersen, topuzundan atomuna ka daı hepsi aylardır arayıp, bulamadıkları depolarda hazır. Denizden, havadan, karadan her türlü nakil vasıtala rı harıl hani silâh getiriyor. Soğuk harp, bütün şiddetiyle açılmış, Rum semptlerine kadar T.M.T. yazıları ya- zılabiliyor. Teşkilât der sen, (ZEH İRLİ Y ILAN) ından (G.H.T.), (BAŞBUĞ), (VOL-
KAN), (KARA Ç ET E ), (T.M.T.), (POLİS TEŞKİLÂTLAR) ına kadar sayısız ve tümen tümen hazır. Bir düğmeye basma işi kalmış. Ona basınca ada, hak ile yeksan olacak. Kim bunları söyleyen ve iddia edenler? Meşhur ve maruf kahbece adam öldürenler! Hay di oradan deliler! Böyle bir hazırlığı olan adam senin sürüp giden küfür ve kanunsuz hareketlerini çeker mi? Düğmeye basıverir .
İğilin de kulağınıza dostça birşey söyliye- lim: Siz bu kafa ile giderseniz ömrü billâh adam olmazsınız!
Günaydın EnosiscilerŞu Rum cemaatini tedhişle istedikleri istika
mete sevkedenlerin sayısı üç bin kişiyi geçmez. Bunların tadı damaklarında kalan tedhiş zamanının vurgun devrini geri getirerek enselerini biraz daha kalınlaştırmak için yapamayacakları cinayet, yemiyecekleri herze yoktur.
Kontrolsüz, disiplinden uzak ve başm a buyruk bu sadist zümrenin cemaatlerine çektirmedikleri azap, uğratmadıkları zarar kalmamıştır.. Bu zavallıların düşmanlığı bize değildir ve olamaz. Zira, bizim çiftliklerimiz, kâşenelerimiz, milyonları aşan servet ve refahımız yoktur İd, bunu elimizden alacaklar diye korkup, kocunalım.
Kibrisin başına örülmek istenen çorap, refah ve saadet içerisinde olan Rumların başma hazır- lanmaktadır. Başınızı, iki elinizin arasına alıp, vicdanınızla düşünürseniz, bu güne kadar dökülen masun kanların hangisi ENOSIS'in tahakkukuna yardım etti veya edecektir?
Tesadüfen ellerine geçirdikleri bu tedhiş kamçısının şaklamadığı kapı ve yüz kalmış mıdır? Enosls'i kendilerine maske yapıp, adada yaratmak istedikleri havanın gayesi, refah ve servet düşmanlığıdır.
Türk cemaatı olarak, komedi-dramda, bize aktörlük yaptırılmak istenmektedir. Zahirî hedef
(Devamı 4. .Sayfada) İt
RAFINDAN SAYISAL GSayfa 2 NACAK
AKTARILMIŞ': 19 Ocak Cuma, 1962
•I
İşler Çıkmazda
S
H. TACAL
İşler çığırından çıkıyor. Bizim bütün İyi niyetimize. samimiyetimize, Zürih anlaşmasını yürütme İsteğimize rağmen Sıbnstakl azgın şer kuvvetleri, en nihayet duruma hâkim olmuşlar, Ma- karios'u avuçlarına almışlar, onu konuşturup ifrata sürüklemişler, Türk haklarım çiğnemesini, diktatörlüğe kaymasını temin etmişlerdir. Kıbrıs Cumhurbaşkanı, son demeçleri ve davranışları Ue tam bir diktatörlüğe doğru süratle seyretmektedir. Bazı tipik olaylar da süratle diktatörlüğe doğru gidildiğim, şer kuvvetlerinin Anayasayı, adaleti, insan haklarını asla tanımadıklarım gösteriyor.
Lâptadald bir Türkün evine yapılan silâhlı polis baskım hadisesinin henüz dumanı tüterken, Leymosunda gene silâhlı Rum polisleri hiç hakları olmadığı halde Türk kahvelerine girerek yaşlı başh Türk vatandaşlarım, tenor devrinde tedhişçilerle yapılan muamelelere tâbi tutmaktadırlar. Biz, Lâpta hâdisesinin hiç değilse, bu fanatik ve kanun tanımaz insanları yola getireceğini ummuştuk. Fakat anlaşılan, şer kuvvetleri Türk halkının centilmenliğim, vekannı ve âsil soğukkanlılığım bir zaal eseri telâkki etmişler, yeni olaylara sebebiyet vermişlerdir. Halbuki daha önce de yazdığımız gibi bu memlekette hiç bir Rum polisin, bir Türkün evine, dükkânına girmeğe hakla yoktur. Bu, harc-ı âlem tabiriyle bir "tress-pass" olayı olur ve kanun nazarında suç sayılır. İşte bugün Rum polisleri, Lâpta'da, Leymosun'da, kanunun bütün sarahatma rağmen. bu suçu işlemekte ve hiç bir yetkili şahıs da çıkıp onlara “dur" dememektedir. Rum polislerin. Türk ev ve dükkânlarım yoklamalarında, sayılamıyacak kadar çok mahzurlar vardır ve bunun misalleri geçmişte çok görülmüştür. Birer şer kuvveti olarak iş yapan Rum polisleri, bir Türk evini yoklarken, cebinde gizlice taşıdığı bir tabancayı hiç kimse görmeden evin bir köşesine bırakabilir ve biraz sonra da orasını arar görünerek, gene kendisinin yerleştirdiği "tabancayı" orada bulduğunu söyliyebilir. Neticede de bu masum vatandaşların başı belâya girer. Çünkü Vatandaş, derdini hiç kimseye anlata, maz. Memleket bir anarşi manzarası göstermektedir ve her gün yeni olaylara sahne olmaktadır.
Çığırından çıkan işleri, delik deşik edilen huzuru ve asayişi kim düzeltecek, kim koruyacak? Bugün Kibrisin en derin yarası budur ve şiia bekliyor. Fakat ortada dolaşan şer kuvvetleri durumu gittikçe bozmakta, salâh ümitlerini de yıkmaktadır. Tann encâmımm hayıra götürsün.
A;»X<“X^»XK»X“X “X “X»X"X":«X«X*{«X«X«:*İ»X,W4»:«M|*sEğitim Konuşmaları
İYİ BİR ÖĞRETMENZaman zaman öğretmen
kendi kendine şu soruyu sorar: acaba ben iyi bir öğ retmen miyim? Bu konuşma mız bu soruya cevap vennl yo çalışacaktır.
Öğretimi seven, öğretirken zevk duyan, öğretmenliği büyük bir zevk sayan, bütün işlerinde kendi kendi sini kontrol etmesini bilen, öğrencilere, ebeveyne sempati duygulanyle dolu olan plânlı ve metodlu iş yapan, yeni yeni tecrübelerden zevk alan, tecrübelerinden istifade etmesini bilen, dd diyeti seven, mizahtan hoş lanan, iyi görünsün diye ta vizlerde bulunmayan, hakkaniyete göre iş yapan, hak sızhğa karşı hassas olan, sabırlı hareket eden, itimat edilen, hür fikirli olan, iş leri yoluna koyup yürüten, hiç şüphe yoktur ki iyi bir öğretmendir.
tyi bir öğretmen okuma zevkine sahiptir. Her sene bütçesinden bir miktar para ayırarak istifadeli kitaplar almaktadır. Kitaplığıyle ifti har etmektedir. Öğretmen okudukça bilgisi artar, bilgi si arttıkça anlayışlı ve sem patik olur. Unutulmamalıdır ki sevgi olmıyan yerde bilgi sizlik vardır. Bilgi olan yerde ise sevgi, anlayış ve dü zen hâkimdir.
iyi bir öğretmen bencil değildir. Yüksek perdeden hep kendisi konuşmamakta dır. öğrencilerin, arkadaşla nnm fikirlerine saygı göstermektedir. Her şeyi kendi sinin bildiğini, her şeyi ken kendisinin başlattığını iddia etmez. Başkalarının da iyi
işler yaptıklarını kabul eder onlann işlerini görerek tatbik eder, böylece, egoist likten sıyrılarak tevazu sahi bi olur.
İyi bir öğretmen telâşlan maz; Müşkil problemleri iti dalini kaybetmeden büyük bir ustalıkla halleder. Ufak tefek şeyleri büyütmez. Her şeyin dibine dan ekerek kendi kendini yemez, tolerans sahibidir, unutmasını, affetmesini, özür dilemesini bilmektedir.
tyi bir öğretmen itaatlidir. Hatır için evetçi değildir. Dinlemesini, dinletmesi ni bilir; fikirlerini kısaca ve nezaketle savunur, dikte et tirmez. Doğruluğu sever, doğruluğa sevkeder. Tahrik ten ve dedikodudan uzaklaşır, önden dost arkadan düşman görünmez, insanla n birbirine düşürmeyi akim dan geçirmez.
İyi öğretmen istidatlarını, hünerlerini geliştirir. Kurslara iştirak eder, mese lâ arıcılıkta veya ağaççılık ta ihtisas sahibi olur, biri musiki aletini öğrenir, lisan dersi alır, üç beş senede bir dış memleketlerden birisine seyahat eder, böylece, taze ve canlı kalmıya dikkat eder.
îyi bir öğretmen, "Testi yi dolu götüren de boş gö türen de birdir, gün gitsin para gelsin; Allah kimsenin evlâdım öğretmen etmesin" gibi sakat düşünceleri kat'iyen müdafaa etmez, ak sine, öğretmenliğin âsil bir meslek olduğuna can ve gönülden inanır.
H. ÖZDEMÎR — ^ ^ ^ ^ **-
Makarios Dâvasını sağırlara da
duyurduOHEN beyanatı ile
coşan Makarios, kendinden geçerek Ohen nutkunun daha açığını Omorfoda Sağırlar O- kulunda da çekti. Çeker a, Makarios bu... 1955 den bu yana onun ne çekmelerini gördük ve onun yüzünden neler çektik!
Eh, nihayet, kör - sağır, Makaı iosun niye tini görmiyen, anlami- yan kalmadı.
Bizim o meşhur siyasilerin etrafında top İanıp bize hüsnüniyet balonları uçuran min r,acık Cumhuriyet gazetesinin yeni olaylar karşısında, şaşırmış, kalemşörlerine sağırlardan merhaba!..
VARKA YALOMakarios geçen gün
kü söylevinde geminin! fırtınalara tutulsa da limana varacağına! dair bir kehanette bulunmuştur! soruyoruz? Makarios cenapla rı bu sözleri ile bir gün Enosisin tahakkuk ede ceğini mi sanıyor?
Bu gemi limana vara mıyacak Devletlûm ! Toroslardan esen sert rüzgârlar bu geminin yelkenini de direğini de bordasını da parçalaya cak, yok edecek kudre te sahiptir. Bu gemide senin cemaatınla, dost iuk havası içinde senin şu meşhur Varka Yalo şarkısını hep birlikte çağırarak, seyahata ha zırız. Fakat bir gün rotayı değiştirir, senin limanına gitmek için dümen kırar, yelken açarsan, bu gemiyi ala bora edeceğinizi şimdi den söyleyebiliriz.
FIRTINA
A K L A G E L E N
Makarios ne YapacakMakaıiosun anayasayı değiştirmek gayretleri, bu günkü düzeni bozmak için vesileler aradığını açıkça ortaya koymuştur. Fakat bozulacak olan düzenin iadesi için müdahale hakkı, kendine değil, garantör devlet !eıe aittir. Bunu unutur görünmekle, Kıbrıs Devletinin ve halklarının üstün menfaatleri için yapılacak ga
rantör devlet müdahalelerini önleyemiyecektir.
Kıbrıs Müftülüğü Miisevvitliğinden
1862 senesi Ocak ayının 21 ini 22 sine bağlayan gece yani Pazar günü akşamı Be rat Gecesi olacağı ilân olu nur.
Bu münasabetle, Camii şeriflere gündüz bayrak çeki lerek gece de tenvirat yapıl ması suretiyle mûtat tesidat- ta bulunulması Aada dahilin deki Din Memurlarına ve ilgililere bildirilir.
Geçen haftaki yazımızda, dizzgi hataları yüzünden pek anlaşılmamış olmasına rağmen, Makaıiosun anayasayı değiştirme tehdidini incelemiş ve Kıbrıs anayasasına göre bunu yapmasına, yapabilmesine imkftn olmadığım ilgili maddeleri göstererek belirtmeye çalışmıştık. Yazıyı iki ihtimal üze rinde durarak bitirmiştik. Makarios, anayasayı bu ana-nizamın hükümleri çer çevesinde değiştiremeyeceğine göre,
a— Ya bu güne kadar yaptığı gibi keyfi kararlarla bareket edecektir.
b— Ya Birleşmiş Milletlere müracaat edecektir.
c— Ya da Meclisteki ve Bakanlar Kurulundaki Çoğunluk Rum üyeler Anaya sanın beğenmedikleri maddelerini tek taraflı olarak tadil etme veya kaldırma emrini verecektir.
Şimdi bu üç ihtimal ve tatbiki halinde doğuracağı muhtemel sonuçlar üzerinde duralım.
a— Makarios bu günekadar yaptığı gibi keyfî ve şahsî hükümlerle devle ti düzenliyen anayasayı ayaklar altına almaya devam edebilir. Nitekim geçen yıl vergi kanunu Meç- listen geçmediği zaman, bu kanun varmış gibi hareket edilmesini ilgili daire müdürlerine bir tamimle bildir miştL Tamimin kopyası im- zasıyle birlikte yanımızda mahfuzdur. Şimdi daha da ileri giderek "Anayasanın şu, şu maddelerini Devlet Reisi olarak tanımıyorum" diyebilir.. Nitekim bu yollu beyanatlar verip durmaktadır. Böylece ne Amme Hizmetindeki yüzde otuz Türk hakkı gerçekleşir ne de ordu kurulabilir.. Bu durumda yapılacak tek iş garantör devletlerin anayasaya uygun olarak, bozulan düzeni iade için işe müdahale etmeleridir.
b— Makarios geçen haftanın sonunda bu konuyla ilgili olarak verdiği yeni bir beyanatta, anayasanın aksaklıkları dolayısıyle hasıl olan durumun halli hususunda Birleşmiş Milletlere veya garantör devletlere müracaat etmiyeceğini; şi-
Ahmet GAZIOĞLUkâyeti olanın dilediği yere müracaat etmekte serbest olduğunu söyledi. Bunu söylemekle de, “benim bu adadaki anayasaya aykın keyfi hareketlerime ne Birleşmiş Milletler ne de garantör devletler karışabilir.. Ben, bunları istersem dinlerim. İstemezsem onların müdahale veya tavsiyesi bana vız gelir" demek istiyor ve böylece yeni bir tehdit daha savurmuş, bir blöf daha yapmış oluyor.
Makarios, ben Birleşmiş Milletlere müracaat etmiye- ceğim demekle beraber, biz onun bu hususta uygun zaman ve zemini kolladığını iyice biliyoruz. Hem böyle demekle ,karşı tarafın yani Türklerin, Birleşmiş Milletlere yapılacak bir Rum müracaatına karşılık, önceden fikrî ve hukukî bir hazırlıkta bulunmalarım önlemek istiyor. Gayesi, böyle diyerek Türkleri bu konuda hazırlıksız bırakmak, bir yandan da zaman ve zemini kollayarak, sinsi ve beynelmilel Rum propagandasını yayarak müsait durumu yaratmak ve arkasından Birleşmiş Milletlerin kapışım çalmak. Böylece hem Dünya efkâr-ı umumi- yesini kendi davaları için hazırlamak, hem de ani bir müracaatla Türkleri hazırlıksız ve gafil avlamak
C— Makaıiosun anayasa yı tadil yolunda başvuraca-
i s •? y
î I
m p s m p jV
ğı diğer bir taktik de. Bakanlar Kurulu ve Temsilciler Meclisindeki Rum üye çoğunluğu kanalıyla anayasanın beğenmedikleri hü kümlerini tek taraflı olarak değiştirmek ve bunun teşriî ve içraî organların çoğun luk oyu ile yapıldığım, binaenaleyh demokratik ve makûl olduğunu cihana ilân etmek.
Pek tabiî kL bu durumda da anayasaya aykın bir harekette bulunulmuş ve andlaşmalarm yarattığı nisam bozulmuş olacağından işe garantör devletlerin mü dahalesi gerekecektir. Şimdi akla gelen ilk soru şudur: Garantör devletlerinbir arada veya münferiden yapacaklan müdahale ne şekilde olacaktır? Bu müdahale karşısında Kıbns Birleşmiş Milletlere müracaat ettiği takdirde, ortaya çıkacak olan hukukî durum ne olacaktır.? Ve Kibrisin müracaatı karşısında Birleşmiş Milletlerin tutumu ne olabilir? Birleşmiş Milletlerin her hangi bir tavsiyesi garantör Devlet müdahalesine ne derece tesir edecektir.?
İşte bizim, Türk Milleti ve adadaki Türk toplumu olarak bu sorular üzerinde dik katle durmamız, bu sorula- nn cevabını kendi leyhimi- ze çevirmek için her türlü fikrî, hukukî, politik ve sair hazırlığa dört elle girişmemiz gerektiği inancındayım.
TemizHARİKA
Çamaşır tozları
Diğer bütün Çamaşır Tozlarından daha üstün olduklarından birçok kimseler tarafından tercih olunmaktadır.
Siz de bu gün bir Paket TEMÎZ çamaşır tozu alıp üstünlüğünü takdir edecek ve kendinize ideal Çamaşır Tozu olarak TEMÎZ Çamaşır tozunu seçeceksiniz.
TEMÎZ İMALÂTÇILARI HAŞAN ALÎ RIZA ve OĞLU
Lefkoşa Tel: 5499
CEMAAT SAĞLIĞIYazan: Reşat Süleyman EBEOĞLU
Feıdlerin sağlığı gibi toplumlann da sağlığı vardır. Bir cemaatın sağhğı için zafiyet ve tatminsizlikten uzak olmak şarttır. Ferdleıi maddî ve manevî zafiyet içerisinde kıvranan bir toplum için sağlık varit değildir. Feıdleri, tatminsizlik, hayâl sükûtu ve bedbinlik içerisinde bocalayan bir toplum, sağlığını yitirmiş oluıl Karnı, aç, kafası boş, ruhu kararmış insanlarla varlıklı, kültürlü ve ruhu nurlu insanlar arasında büyük bir fark vardır.. Cemaat sağlığı olmıyan ferd top tuluklarının bütün faaliyetleri sathî ve
zehirli olmaktan kurtulamaz.Eğer medenî âlemin kazanç vasıtaları
na sahip olarhk hayat tarzımızı tanzim vecemaat sağlığımızı temin edemez isek, fakirlik, bedbinlik ve zaruret içerisinde bocalamaktan ve toplumsal zafiyetin bü- tün bahtsızlıklarını idrâk etmekten ken-
| dimizi kurtaranlayız.Kültür ve medeniyet yolunda yaya
kalmış insanlar gibi bocalar ve aksak adımlarla yol kesmeğe yeltenirsek mutlu sonuçlara uzlaşmayı bir serap haline getirmiş oluruz. Zamanın kültür teknik ve ham tabiatın iptidaî hayatına ıic ’a t ederek kader ve tevekkülden medet uman insanlar ve bunların şekillendirdiği cemaatler sosyal sağlığı yitirmiş olmaktan kurtulamazlar. Böyle toplumlar* için re
ji* fah ve emniyet, söz konusu olamaz.| Mazinin acı günlerinden ibret alarak
çalışma ve faaliyetlerimizi ayarlamalı- * yız. Manevî değerleri takdir ederek fikir
ve zekâ kudretimizi yüksek bulundurmalıyız. Şahsî menfaat ve kaprisler uğruna cemaat menfaatlarını, cemaat sağlığını feda etmemeliyiz. Cemaat sağhğı ve istik bal emniyeti için her türlü hassasiyet ve gayreti esirgememeliyiz. Ferdler için en büyük koruma vasıtası ve hayat kaynağı kendi milletlerinin sinesi olduğuna göre millet ve cemaat sağlığını ön plânda bulundurmaktan daha önemli ve daha lüzumlu hiç bir şey olamaz. Eşsiz dahi ve büyük inkılâpçı ATATÜRK, “BENİM İÇÎN EN BÜYÜK KORUMA NOKTASI VE ŞEFKAT KAYNAĞI MÎLLETÎMÎN SİNESİDİR.” düşüncesi ve buna uygun
| faaliyetleri ile âsil Türk Milletinin siıne- “ sinde ebedileşmiş değil midir? ( !)
Büyük işler ancak müşterek çalışma ve büyük emekler ile mümkün olduğuna göre Cemaat sağlığını kuvvetlendirmek
$ ve müşterek teşebbüslerden azâmi istifa- A de etmek sayesinde lâyık olduğumuz
mutlu ve emin hayata kavuşabileceğiz. Kıbns Türk Cemaatının emin ve müreffeh bir hayat ve istikbal sağlaması en büyük davamızdır. Bu davanın gerçekleşmesi hususunda sarf edilecek bütün gayret ve fedakârlıklar minnet ve şükran his leri müstakbel nesillerimiz tarafından yadedilecektir.!
S
I¥fiiltI
*
NACAK1N Şiir MüsabakasıKahramanlık Şüıleri Müsabakamıza ka tılan arkadaşımızın şiirlerini geçen hafta
dan yayınlamağa başladık. Her hafta bu sütunda şiirler yayınlayacak, dördüncü hafta sonunda NACÂK’ın jürisi tarafından seçilecek birinci ve İkincilere hediyeler dağıtacağız.
NACAK’a Abone Olunuz! Abone Bolunuz!
NACAK. Türklük Dâvasının Bayrağıdır. NACAK. Kıbns Türkünün erkek sesidir. NACAK’ı OKU VE OKUT.
VATANİM YEŞİL KIZIMKıbnstm, yeşil kızımHavanı teneffüs ederek doğdumSen» eller almasın diye canımı verdim.Yavru vatanım. Ana torağ,m.
Sıktlsa kan fışkımr her zerrenden,ÖUirum yoluna bir kez hiç çekinmeden. K'inm yoğrulur atalarımın kanujia,Cinimi vclirsem çekinmeden yoluna
Gözümde ışıksın, kalbimde iman.Kilimim senin aşkmıhr kalbimde yanan Bırakmam kök salsın, toprağında ı/ahancı filiz. Senin, yeşil ağacın biziz Kıbnsım biziz.
Yiizbin şehit yattr koynunda,Tarihi açsam okuyacağım mazini Altın harfhrh.Şehitlerimizin kanlarujle yeşerdi,Dağların, ovaların.Gündüz şarkı söyler sana Bülbüllerin, kanaryaların.Geceleri ninni söı/ler,Derelerin, ırmakların, hazan, bir rüzgâr eser Tor oılar dan Ana dudağı gibi öp er gül yanaklarından.Bazan, kara bulutlar dolaşır Semalarında,Uzatarak kirli eller ni öldürmek ister seni.Korkma vatanım korkma/
| O Kaygısız elleri,•}• Koparır Türk Efeler’i..Ş özden Nazım
Lefkoşa Türk Kız Lisesi ^
Kıbrıs Radyosu KolokodroniRazaletine Devam Ediyor mu?
Kıbrıs Radyosu Türklüğe daha ne kadar zaman sövecek
Cumhur Başkanı Muavinin müdahalesine, Bakanlar Kurulunun kararma rağmen, Radyo İdaresi şu mahut Kolokodroni hikâyesini tekrar ele almış!!
Radyo için bir yüz karası olan bu program halâ yayınlanıyorsa, Türke ve Türklüğe
söven bu programı bütün ihtarlara, ikazlara rağmen yayınlayan Radyo İdaresine hukukî yoldan haddini bildirmek vazifesi ile karşı karşı ya bulunuyoruz.
İlgilileri vazifeye ediyor ve bekliyoruz.
dâvet
Hazım RemziHürriyet Ticaretevi
EVKAF OTELİ ALTINDAKİ YENİ DÜKKÂNLARINDA
Müessesemizin yeni ve zengin çeşitleriyle Girne Caddesinde Evkaf Oteli altındaki modern dükkânlarında faaliyete geçtiği muhterem halkımıza saygıyle bildirilir.
NACAK Abonelerine:NACAK’ın malî durumunu bir düze
ne kovmak isteğinde olduğum urdan kaza ve köylerdeki satıcı ve abonelerimize müracaat edecek memurlarımıza borçlarını lütfen ödemeleri veya posta ile göndermeleri rica olunur.
NACAK ÎDARES!
19 Ocak Cuma, 1962 NACAK Sayfa 3
Önder Sahipleri ile Bir Konuşma
Birbirimizi desteklemek, cemaat olarak kalkınmamızın tek şartıdır
Ahmet KANİ“önder” îçki Mües-
sesesine girdiğimde müdür A. Mümtaz Beyi bir işçi gibi çalışır gördüm. Beni büyük bir nezaketle karşıladı. Bu müessesenin iki sahibi varmış. Biri uzun yıllar memleket maarifine hizmet ederek emekliye ayrılmış Ahmet Mümtaz, diğeri 38 sene Sıhhiye Müfettişliği yaparak ayrılmış Ali Tevfik Bey. Her ikisi de babacan efendi ler.
15-20 Türk ailesini geçindirdiklerini Türk cemaatından himaye ve destek gördüklerini söylediler. Müteşebbis Türklere geniş iş sahaları mevcut olduğunu fakat zenginlerimi zin çekingen olduklarını, muvaffakiyete erişebilmek için yeni te şebbüs ve hamlelerin, cesaretin önemli faktörler olduğunu belirt
tiler.Bu kıymetli iş adam
laıım ıza müstakbel projelerini sordum.
— Halkımızın rağbe ti ve himayesi arttıkça biz de yeni makineler kuracak, işimizi genişletecek, Türk köylüsünün üzümlerini satın almak suretiyle Türk müstahsile daha çok faydalar ve imkânlar sağlayacağız.
Şimdiden 15-20 öğren cimize, fak ir kardeşle rimize yardım elini uzatan bu müessese diğer müesselerimiz gibi alâkaya, desteğe muhtaçtır.. Birbirimizi des teklemek, cemaat olarak kalkınmamızın tek .şartıdır.
Önder îçki Müessese sinden göğsüm gururla kabararak, sahiplerinden gördüğüm hüsnü kabulden son derece memnun olarak ayrıldım.
Türk Cemaat Meclisi Basın Bülteninden
Namus ve Doğruluk en iyi SiyasettirKahraman Albay
DOSTTAN DOSTA
Hani Bizde Reklâm?Özkul BEŞ1R
Bugün dünya devletleri Onlar da kaza ile oraya gelticarette dev adımlarla iler İçmektedirler. Kendilerine, müşteri dediğimiz alıcıları çekmek için hiç sakınmadan milyonlar harcıyorlar. Acaba bu milyonları nereye harcarlar? Havaya mı Yoksa bedava mı? Hayır. Ne havaya, ne de bedavaya. Kendilerine alıcı çekmek için bu paralan Reklâ ma harcıyorlar. Unutmama lıyız ki Reklâm ticaretin ka mdır.
Bizde Türk çarşısında Reklâm umumiyetle yok gi bidir. Tüccarlarımız mallan m mağazalara yığmışlar bekliyorlar. Nedir bekledik leri? Alıcı mı? Güzel. Alıcı beklemek güzel şey ama. O alıcı, acaba seni nerede bulsun? Sen ona kendini duyura bildin mi? Senin bir ticarethanen olduğunu biliyor mu? Ona sen kendini tanıtmak için elinde bulunan mallan Reklâm denen araçla bildirdin mi? Bildir dinse alıcı dükkânından ek sik olmaz. Yok ta bildirme- dinse bütün hafta iki üç kişiden mada kimse dükkâ nından içeri ayak atmaz.
mislerdir. Bunu unutma.Bazı Tüccarlanmız rek
lâmcılıkta bir kıpırdama yapmışlar gibi. Dükkânlan nın vitrinlerini mallan ile süslemişler ve kendilerine alıcı çekmiye çalışmışlar. Ama sonunda hepsini bırak tılar. Vitrinin önüne gidip ! onlara bakmak istesen mal 1 almadan nefret edersin. Onlar oraya atılmış paçav ralan andırıyorlar. Üzerinde ki tozlar bir parmak. Aynca şekilleri deyişmiş başka bir şekil almışlar. İnsanı mal alacağında düşündürüyor.. Çip Acaba nekadar zaman kul lcmacak diye.
Ticaret cesaret ister. Ma- önce güleriz ama sonunda da kan ağlanz.
Ticaret cesaret isiter. Ma lı mağazaya yığmak ve müşteri beklemek değildir ustalık. Asıl ustalık mallan alıcılara tanıtmak ve duyur maktır. Bunu da yapmak için reklâmın kucağına çekinmeden atıl. Kârh çıkarsın zararlı olmazsın. Unutma ki Reklâm ticaretin kanıdır. Reklâmsız Ticaret, sönmüş ateşe benzer.
Makarios nihayet içini dışı na dökmüş, baklayı ağzından çıkarmıştır. Bir porselenci dükkânına girmiş öfkeli bir boğa misali kendine hakim olamamış ve hakikî gaye ve istikametini dünya efkarına açıklamıştır. Artık, bundan evvvel yaptığı gibi, Rumlann Zürih ve Londra Andlaşma- sını samimiyede tatbik arzusunda olduğunu iddia edemez; ne de kendisinin, Anaya sanın metin ve ruhuna sadık kalmak gayesinden bahsedebilir. Çünkü yine kendisinin dünya halk efkârına beyan ettiği veçhile, Kıbrıs Andlaş malarını imzalamaktan hala kî maksadı, o zaman dediği bunları tatbik etmek değil, I fakat bunları “daha başka fe tihleri için bir sıçrama tahtası” olarak kullanmaktı.
Bu beyanat muvacehesinde, artık yabancı gazete mu habirlerini “Makarios’un ta bidayetten beri kendi siyasî hedefine uygun ve yine kendince en müsait bir zamanda şimdiki Anayasayı feshetmek gayesini güttüğüne’’ inandır mak için hiçbir gayret sarfet memize luzum kalmamıştır. İşbirliği yapmamakla itham edildiğimiz zaman vereceğimiz cevap sert ve kat’idir: “Ne uğrunda işbirliği? Maka rios’un kararlı olduğu gibi şimdiki rejimi çökertmek için mi?"
Makarios’a ve hempalarına itimad etmemekle Türkleri kim itham edebilir? Makari- os’uin hakikî gaye ve maksat lannı her zaman bilen bizle- rin birdenbire bütün savunma imkânlarımızdan vazge-
Başpiskopos’un Enosis ağına düşmemiz nasıl beklenebilir?
Bunca zamandan beri Rumlar arasında aklıselim ve mantığın yerleşmesini boş ye re bekleyip durduk. Samimiyetle ve Kıbnsm genel menfaatleri uğruna Rumlann da bizimle işbirliği yapmağa yaklaşacağı günün ergeç geleceğine inanarak bekledik. O gün maalesef gelmedi; şim di ise son zamanlarda “Makarios’un yapmağa başladığı
neviden hücumlara" bakılacak olursa, bundan sonra da asla gelmiyeeeğe benziyor.
Makarios Kıbrıs'ın istikbali hakkında plânlar çıkarabilir. Kendi arzu ettiği şekilde ma li hülyalar da kıırabüir. Bun lan tatbik cihetine gitmediği müddetçe istediğini yapsın, lıiş umurumuzda değildir. Fa kat bu gayri mukaddes plân îarını tatbike başladığı anda biz de vatanımız Kibrisin ve kendi istikbalimizin müdafaa sı için gereken her tedbiri almakta serbest olacağız.
Ümit ediyoruz ki artık bak layı ağzından çıkarmış bulu nan Makarios a) Dürüst hareket ve dürüst siyasetler şampiyonu Amerika ile garan
tör devletler tarafından takbih edilecek, ve b) tuttuğu yolun önündeki tehlikeler kendisine, şüpheye mahal bı- rakmıyacak şekilde gösterile çektir.
Rum basınının halihazır durumdan Türkleri mesul göstermeğe matuf devamlı gayretlerinde ve Zürih ve Londra Andlaşmalarmı her kötülüğün kökü sayma çabalarında bir hayasızlık ve entrika kokusu vardır. -Makarios oyunlarını açığa dökmüş, artık perde arkasında oynamalarını lüzumsuz kılmıştır! Ufuklarda beliren Komünist tehlikesi bu maceraperestleş rin gözünü açmaları ve ken
dilerini erişilmesi imkânsız hayaller peşinde koşmaktan vazgeçirmelidir.
İstek olduktan sonra her şeyin bir yolu, bir usulü ve bir çaresi bulunur. Fakat Rumlar, kendilerinde bu And laşmaları tatbik arzusunun mevcut olmadığını ispat etmişlerdir. Türk Cemaati çok sabırlıdır. Ve bu kuvvedi sabrını kullanarak (Rum cemaatında) aklı selim ve man tığın doğmasını beklemektedir. Komünizm köşenin hemen ardında, Makarios’un OHEN’i başlattığı şekilde de vam etmesini beklemektedir!.. Bu, zamana karşı yapılan bir yarıştır. Bakalım kim kazanacak!
Rumlar Kıbrıstaki Rejimi Devirmek için Hiç bir Gayreti
EsirgemiyorlarKıbnsta Türk ve Rum ce
maatleri arasındaki münasebetleri trajedik olarak tavsif eden 11 Ocak tarihli Rumca FILELEFTOROS gazetesi Batılı devletlerin Türk cema
atine “Komünizm korkusunu teşvik etmemek ve Kıbrıs Rumları ile samimiyetle ve namuskârane bir teşriki mesai ile güçlükleri karşılamak’ tavsiyelerinde bulunmalarını
istemiştir.¥ ¥ ¥
BASIN BÜLTENİ: Ne u-ğı<rda teşriki mesai? Şimdiki rejimi devirmek için mi? Hayır beyefendi! Harfiyen tatbi ki için “Evet”, derhal!.. Fakat bunun için işbirliği yapa cak Rumlar nerede?
Buna ne Dersiniz Sayın iç işim Bakanı
Geçen hafta gazetelerin bildirdiğine göre 9 Ocak gecesi Dikelya’daki İngiliz askeri kampında £1,000 değe
rinde ve bütün Adaya yayın yapabilecek kapasidede bir telsiz radyo cihazı çalınmıştır.
BASIN BÜLTENİ: bren tipi silâhlar, şimdi de telsiz radyo! Daha neler? An laşılan bazı kimseler bir nevi istifçiliğe başladılar. Siz ne dersiniz sayın İçişleri Bakanı?
Rumlar Menfi Siyasetlerinden Vazgeçmelidirler6 Ocak tarihli Rumca E-
LEFTHERIA gazetesi şöyle diyor: “Şayet Türkler memle ketin genel inkişafı çerçevesi içinde kendi durumlarını ha kikaten ilerletmek istiyorlar sa kısır ve müşkülpesent siya setlerini değiştirmeli ve Rum larla işbirliği yapmalıdırlar.
★ ★ ★
BASIN BÜLTENİ: And- laşmaları çökertmek ve rejimi devirmek için mi işbirliği istiyorsunuz? Hafır, ELEFT- HERIA, hayır! Herşeyden evvel Rum basını Andlaşma lara yaptığı kısır hücumlardan vazgeçmeli ve şimdiye kadar hep müdafaa zonında bırakmakta olduğunuz Türk
)9O00064>00|Q,4nGmOnCn8mGm9<9>4n6m6m&***4mSh8h&,mSn>*<n3m9nC<i‘'*,m>*'Lefke'yi severim. Bende
uyandırdığı düşünceler, anlatılmakla bitmez. Kıvrım kıvrım yollan, daracık sokaklan, limongil bahçeleri, bu düşüncelerin doğuş kaynağıdır.
Ayak bastığım toprakla nnda atalarımın sesi yankılanırmış gibi gelir bana. Leikelilerin topraklarına bağlı olmalarının nedeni de budur. Herşeyiyle Türk olmasının, Türklüğünü haykırabilmesinin gururunu duyarım ben. Bu balamdan Lelke bahçelerini gelincik torlaşma döndüreceklerini anlatan Rum kahvecinin sözlerini karşılıksız bırakmıyacaklanru biliyor; buna inanıyordum.
Nitekim,"— Lefke'nin seçkin ço
cuktan, bu sözlerinizi karşılıksız bırakmaz herhal- del" diye düşünen Türk tüccan yanılmamıştı. Lei- ke'den Rumlann kötü düşüncelerine karşılık verile ceği bildiriliyordu.
* * *Arabamı Lefke'nin dışın
da bırakarak ilerledim. Türklere karşı beslediği niyeüerl açıklayan Rum kahveciye benzeyen birini aradım.
Rum kahvecinin yaşında, giyinişinde olmalıydı.
Geçtiğim yollarda bahçeleri çevreleyen ağaçlar, iğiliyor; sanki selâm veriyorlardı.
"— Lefkenln ağaçlan bile selâm durmada I" diye düşündüm. Sonradan öğrendim İd, "Lefke Bahçeleri Gelincik Tarlasına Dönecek" adlı gerçek hikâ
:4* .X < K ~ X <* < ~ X »< "X -< < ":X “ X "X "X "X < ~ X < >*< “ X “ X " X “ X ~ X "X “ X ~ X "X "X < "X * C "X < «X < ~ X < «X * * * X “ X ‘ ‘X " X '
G ERÇ EK H ÎKA YE ★ G E R Ç E K H İKÂ YE ★ G E R Ç E K H İKAYE ★ Konumu, yoluna koy-
Lefkeli Türklerin Karşılığı:Bizim önce Tanrımız, sonra kolumuz kuvvetimiz v a r!”
ye, Lefke'de iyi bir tepki yaratmış; üstelik,
"— Nacak'm en iyi yazışıl" olarak gösterilmiş..
Ağaçların iğilişini buna verdim. Ben bilinmiyen bir kişiydim. Bir adım vardı bilinen:
"— YALIN KILIÇ!"Bundan ötürü, sokak
köşelerinde zıpzıp oynayan çocuklar, kahvehanelerde oturan yaşlı insanlar. Lefke Türk Spor Bir- liği'nde spor konusunda konuşan gençler, bana bir tuhaf bakıyorlar;
"— Bu yabancı kim?" demek istiyorlardı.
Bu bakışlardan irkilmedim. Bu bakışlardan tınmadım.
Biliyordum ki, benim kendilerine yaklaşan tehli keyle ilgili bilgi veren yazar olduğumu öğrenseler, daha çok yakınlık göstere çekler; çevreme yığılacak lardu
Yine de kuşkulu bakışla nn altında bir konukseverlik kaygusu gördüm. Işd ışıldı bu duygular.
deride Rum kahveciye tip itibanyle benzeyen bir bey vardı. O'nun da gözleri yanıyordu; O'nun da kalbi yurdu İçin çarpıyordu.
O yanlarda bir yer seçtim kendime!..
" — Günaydın!" dedim.. Cana yakındı. Konukse
verdi. Kalktı, yanıma gel- dL
X A
muştum. Artık konuşmadan O'nu dinliyebilirdim. Kıbns Türkü'nün gerçek düşünceleri, gün ışığına kavuşuyordu.
"— Rumlar, bu adayı, kan pahasına, can paha-sına aldığımızı biliyorlar.
„ ÇalW>rum. Yin e biliyorlar ki b u a d a .Ağaçlarla ilgdi inceleme- d{m ancak cammm ver.lerde bulunuyorum e- dikten, teker teker şehitlik
,,m' * j - o şerbetini içtikten sonra ay-İyi! dedi once. Son- rılabilirİ2. Bunu bildikleri
Dairesinde
Ya!m Kılıçra ekledi için bir yıldırma, usandır-
1
" — Günaydınl" dedi."Hoş geldiniz."
Bir çıkmazdaydım. Sözü nasıl uzatacağımı bilemiyordum.—"Lefke'yi çok severim!" dedim. "Portakalım, limonunu yemeden, kahvesini içmeden geçemem."
Güldü.. Memnun olmuştu.
Kahveciyi sordum. İçerideydi.. Lefke limonuyla yapılmış limonata istedim.
Raslanb bu ya! Yanımdaki adam da Rum kahveci gibi bir soru sordu:
Nerelisiniz?"Sonra hemen ekledi :
" —Ne iş yapıyorsunuz?" Bu kere Türk tüccarın ye
rine ben yatana saptım. Türklerin Rumlara karşı düşüncelerini bu şekilde öğrenebilecektim.
"— Gazeteciyiml Yalın Kıhç'ım!" desem somlanma karşılık vermezdi belki de..
" — Lefkoşalı'yım. Tanm
Türk memurlan son ma, bezdirme politikasına ydlarda daha çok görme başvurmuşlar.. Yıldırma, imkânı doğuyor buralarda usandırma, bezdirme si- Eskiden kolay mıydı ki?" yasetini yürütemedikleri
Gelincik tarlalan soru- gün, silâh zoru kullana • suna sıra gelmiş miydi caklar. acaba? Bunu sormağa ce- lngüİ2 Ü8İerinden h. | saret edemedim. Konuyu nan makineli tüfekler, ya- * gemşletmege çahşüm. bancı ülkelerden getirtilen t
-M e y v e le r bu yıl bol 8İlâhlar. hep bunun için! X oldu. Gelecek ydlarda da Yeralh çaı,Bmalan, bun- X olur inşallah!" dileğinde dan ^ C S İ e sıç- £ bulundum. Fırsat, bu fır- ratllma^a çamdan çamur- $satb* 1ar, kurutan teşekküller, ’*•
— Ama! dedim. Ar- bu am aca ulaşabilmek *£ kadaşlann anlattıklarına içini $göre Lefke bahçeleri, pek Ama değü Kıbns Tür- $ yalanda gelincik tarlası kü. Lefke Türkü, bir bütün $ yapılacakmış 1 Gazeteler olarak onlardan korkmu- $ öyle yazmış!" yorl" Ş
Karşımda oturan ada- Söze kanştım: Xmm gözleri birdenbire par peld, sizin silâhınız, &
tüfeğiniz var mı? Barutu- | "— Öyle! Ama mecazî nuz, fişenginiz, kurşunu- •*;
manada! Sizin anlıyaca- nuz bulunur mu? Bu atan- S ğınız Rumlar. Türklerin da çalışmalanmz ne du- .j. Kıbrıstan kaçmalarını sağ- rumda öğrenebilir miyim?' X lamak için bütün güçleriy Acı acı güldü: $Ie uğraşacak. Lefke bira- "_ N e silâhı, tüfeği, baru- | kılmazsa. kanlanmızı, tu. fişengi bey!" dedi. "Bl- •!; bahçelerimizi sulamak zim önce Tannmız. sonra için kullanacaklarmış! da kolumuz kuvvetimiz Böylelikle bahçelerimiz ge var!. Bu, değil Kıbns Ru- lincik tarlasına dönecek- muna, tüm Rum âlemine mIŞl" yeter de artar bile!"
lerle tam ve samimî bir işbir ( Devamı sayfa dörtde)
X
VEH BÎ ZEKİ Bugün “Büyük Taarruzdan” bir ola
yı nakledeceğim. Günlerdenberi yapdan hazırlıklar bitmiş, 26 Ağustos Büyük Taarruz günü gelmişti. Artık her iki tarafın mukadderatını tayin edecek zaman gelip çatmıştı.
57. ci tümene hedef olarak Kızıltaş, Çı- ğıltepe ve Kızlar yaylası gibi birbirinden sarp üç bölge verilmişti.. Bu tepeler bir senedenberi düşman tarafından çok kuvvetli bir şekilde tahkim edilmekte idi. E r lerimiz büyük bir cesaretle saldırıyorlardı. tik hedef kısa bir zaman sonra zapte- dildi. Fakat Çığıltepe bir türlü alınamıyor du. Tümen komutanı cesur ve fedakâr Albay Reşat Bey, en ilerideki hatlarda erleriyle birlikte çarpışarak erlerimizin morali üzerine tesir yapıyordu. Fakat tepe bir türlü alınamıyordu.
* Biraz sonra telefonla verilmiş Büyük ;î; Kumandan Atatürk’ün emrini eline uza- I tıyorlari. Emirde şunlar vardı: Reşat
Bey, tümeninizin harekâtı yavaşladı, bü- X tiin cephe durumuna tesir ediyorsunuz.| deniliyordu. Bunun üzerine hiçbir zayia- ;*• ta bakılmaksızın taarruz birçok defa | tekrar edildi. Albay Reşat son taarruz- | dan evvel emir subayı ile, “Paşaya söyle- | yiniz, Çığıltepe yarım saate kadar ahna- $ çaktır, müsterih olsunlar.” haberini gön
dermişti. Fakat bütün fedakârlıklara rağ men gayeye ulaşılamadı. Artık yarım saatlik mühlet bitmişti.. Albay Reşat’ın teessürden adeta gözleri yaşlarla dolmuştu.
| Ataya verilmek üzere kâğıt üzerine şun- | laıiı yazarak emir subayına uzattı. Bu ve- £ dânamede “verdiğim sözü yerine getire- | medim, artık yaşıyamam” deniliyordu.
Kumandanlarının ölüm haberi subay ve erleri fazlasıyle heyecanlandırdı ve coşturdu. Şimdi Kahraman Mehmetçiklerimiz Çığıltepenin yalçın kayalıklarına tırmanıyor adetâ kanatlanmış uçuyorlar* dı. Kumandanlarının ölümünden yarım saat sonra tepe Türk süngülerine teslim oldu.
îşte canlarını vatanları uğruna feda etmekten çekinmiyen Albay Reşatlar’le, Ulubatlı Hasanlarla ve nihayet Mustafa Kemalleı ’Ie dolu olan bir millet.
Bütün tarih boyunca Türk Milletinin yaptığı ve katıldığı savaşlarla gösterdiği kahramanlıkların sayısı rakamla ifade edilemiyecek kadar çoktur.
Dünya Milletlerine, Türk Oğlu Türk kendisini böyle tanıtmış ve bu günkü kıy.
Ş metli yerini elde etmiştir*.'X “X "X "X “X "X "X “X "X "X “X~X"XhX~X»<"X*<X^<S“>4>4«#<>0?‘
I:
t
T. Cemaatına Dil UzatıldıMehmetçik köyii muhtarı ve Şir
ket Kâtibi Telefon Dairesindehakarete uğradı
Mehmetçik köyü halkı köylerine telefon konması için uzun zamandanberi di dinmekte, her kapuya baş vurmaktadır.
Civar köylerden Aytoto- ro ile Eptakomi köylerine telefon hatlan gerilince or tada kalan bu büyük Türk köyü haklı olarak endişeye düşmüş, bu hatlann Meh metçik köyünün çevresinden geçirilip Mehmetçik köyünün geri bırakılmasından üzülmüştür.Durumu merkezden öğren
mek maksadı ile Lefkoşa- ya gelen köy muhtan ve Şirket kâtibi telefon müdürünün hiç te bir idareciye yakışmıyan kaba muamele sine maruz kalmışlardır. Gadaba gelen Müdür Efen di bir Türk köyünün proble mini halledeceği, köy mümessillerini teknik izahat vererek tatmin edeceği yer de bütün Türk Cemaatına "Siz Türkler bu adada çe-
:~x~x»x~x~:«x«x~x~x**
BildinLefkoşa Türk Belediye Hıı
dutları dahilinde köpek beşli yen vatandaşların bugünden itibaren 15 gün zarfında Be lediyemize müracaatla lâzım gelen haçları ödeyerek “Köpek Besleme Ruhsatlarını’’ almaları lûzdmu savgı i!e bil dirilir.
Ilımâl edenlerin köpekleri toplatılıp itlâf edileceği de îyrıca açıklanır.
kilmez hale geldiniz!" diye rek dil uzatmıştır. Kirye ken dine gel! Sen bir amme mü essesesinin maaşh bir memurusun. Irk farkı gözetmek
sizin herkese nazikâne muamele etmek, herkese hizmet etmekle ödevlisin. Türk cemaatına dil uzatamazsın, tehdit savuramazsın.
İlgili makamlardan bu olçıy üzerinde ciddiyeti* durmalannı İsrarla istiyoruz.
Şimdilik bu kadar.
KIBRIS H. TÜRK MEMURLARI KOOPERATİF TASARRUF BANKASI LTD.
Hususi Umumi İçtimaİ L Â N
21 Ocak, 1962 tarihinde Pazar günü ö.e. saat 10 da Türk H. Memurin Kurumu Lefkoşa Lokalinde yapılacak olan hususî umumi içtima K.H.T. Memurlan Kooperatif Tasarruf Bankası Ltd.'in umum azalan davet olunur.
2. İçtimada aşağıdaki meseleler görüşülecektir:(a) Üç sene müddetle beş kişüik bir komite seçmek,(b) Türk Kooperatif Merkez Bankasına üye olmak,(c) Talî kcmunlann tadili.
3. Yukandaki toplantıya tâyin ettiğim şahıs riyaset edecektir.
4. İçtimada hazır herhangi bir üye adedi nisap teşkil edecektir.
NOT: Komiteye adaylıklar toplanü esnasında şifahen teklif ve teyid edilecektir.
M. R. KENAN.Türk Kooperatif İnkişaf Dairesi Müdürü.
>XK~X~X~X*<~X~>X~X«X~X~X~X»X~X"X~X~X~X~X»X~V’'
“ AMIN0K”Ekinlerinizi her1 türlü yabanı otlardan
temizleyen yegâne ilâç olan “AMINOK” Ticaretevimizde satışa arzolunmuştur.
Ekinlerde görünen H aşarat (Sirividi) ilâcımızda bulunur.. Çiftçilerimizin himayesine muhtaç olan Ticaretevimiz emri- nizdediı*.
H. M. ALİ Eski Cuma Pazarı No. 23
Lefkoşa. Tel. 73391»x*x~x»x«x^~x~x~xx~x~:-:”x “x - x “x -c ~ x "x -*x "x ~ x "
n a c a k ;S P ORİ
Gol Krallığı
Güreş ve Boksta Aranan Vasıflar
HER iki müsabakada çetin bir mücadeleye tahammül edecek vücut yapısına ihtiyaç hissetiren bir spor olduğunda hiç şüphe yok; seyrinde her an çeşit tarafların heyecandan heyecana düştüğü bu önemli müsabakaların değerli müsabıİcalarmda acaba nasıl şartları haiz sportmenler olması lâzım?.. Evvelâ ön plânda enerjik, kıvrak, atılgan, kuvvetli bir bünyeye sahip olmak gerekiyor. Yine her iki müsabıkın nefesli olması, süratli hareket etmesi, muhtemel mücadeleye yetecek kadar basiretli bir görüş ve duy guya malik olması gerekmektedir.
Meselâ, güreşçide lüzumlu olan vasıfları düşünelim : Yaş 21 - 32 arası en münasip bir devre dir. Bu yaşlar, en neş eli, en hırslı ve inatçı bir yaş devresidir ki, her konuda başarı kazanma hissi fazladır. Ayni zamanda, umumiyetle vücut adalelerinin olağanüstü kudrette olması icap etmek tedir; Ayni zamanda, uimumiyetâ(ervkk:M G..nûm mm tedir; oynak yerler çeşitli hareketlerin bütün hallerinde sağlam olarak dayanması lâzım; öyle ufaktefek zorlamalar da değil, bir bölge üstüne olağanüstü basınç ve değişik şekil ve duruma girmeye zorlanmalara pes dedirtmeyecek bünye organlarının âhenk ve kudretine uyacak bir hazırlı ğa sahip bulunmuş olması gerekiyor.
Kalb ve akciğerlerin de sağlamlığı şarttır. Bütün vücut hareketlerinde çeviklik, sürat çok lüzumludur. Şu halde, bütün adaleler, organların sistemli faliyeti gerekmektedir. Fıtık veya fıtkı kolaylaştırır bir adali zafiyet bulunmamalı.
Boks'ta yaş meselesi 21 - 23 en uygun bir zamandır. Kalb ve akciğerlerin hasım vuruşlarının her çeşidine karşı koyacak derecede mukavim bulunması icap eder. Demek oluyor k i , boksörün sinir sistemi de çok k u v v e t l i dereceye ykkselmiş olması gerekir; boksörün kalb, akciğer, karaciğer, plevra hastalıklarının bu spora başlamaya engel olduğunu unutmamalı, sonradan böyle bir âfet husule gelirse, sportmen kadersizliğine yanıp bu güç sporu terket- melidir. Bu her iki sporda soğukkanlılık başta gelen bir haslettir. Mücadeleyi sever olmak ve vuruşlara karşı yılma hissinden uzak kalmak, bilhassa şiddetle karşılık vermek hissini benimsemiş bulunmak, önemli şartların başında gelmektedir.
Geçen Haftaki Maçların Neticeleri
CUMARTESİ GALATASARAY BEŞİKTAŞ ÇETÎNKAYA
PAZAR:FENERBAHÇE KARAGÜMRUK ANKARAGÜCÜYENÎCAM1 S ......... ..................
Dinamonun Kıbnstaki Maçlarının Neticeleri
OÎNAMÖ 4 — OMONYA • OLIMPİAKOS KARMASI ÇETÎNKAYA 2 — DİNAMODİNAMO 10 — APOLLONDİNAMO 4 — OMONYADİNAMO 5 — APOEL
1 — VEFA 0o — FERİKÖY 25 — INGİLİZ H GÜCÜ 2
2 — FERİKÖY 01 — YEŞILDIREK 05 — ŞEKERHILAL 05 — INGİLİZ K. K. 0
O “ ■11 —- - ......... ..
Seyahat, Turizm ve Sigortaişleriniz için biitiin diğer müesseselere
tercih edeceğiniz
CAN KARDEŞLER LTD. ŞTİ.1 Ocak 1962’den itibaren hizmete açıldı. MÜŞTERİLERİMİZE EN İYİ BİR ŞEKİLDE
| HİZMET ETMEK BAŞLICA PRENSİBİMİZDİR.% 50, Atatürk Meydanı - Tel- 6351, Lefkoşa.
TEKLİFNAMEKıbrıs Dahili Telekomünikasyon İdaresi (C.I.T.A.)
hususi surette ve orta hacimde hazırlanmış madeni tele fon kabinalanna üçyüz (300) tane hidrolik kapı sustası (Door Closers) tedariki için teklifname kabul eder.
Teklifnameler mühürlenmeli, ve teklifnameyi muhtevi zarfın üzerine " Hidrolik kapı sustası (Door Closers) tedariki için teklifname" ibaresi yazılmalı ve İdarenin Genel Müdürüne gönderilmelidir. (P.K. No. 446, Lefkoşa).
Teklifnameler 27 Ocak, 1962, Cumartesi günü saatlıdır.
Daha fazla malûmat, İdarenin Teknik Şübesinde, Votsi Sokak, Lefkoşa, Tel. 92-206, mes ul Mühendis Bay Vasos Papadopulos'tan alınabilir.
İdare, teklif olunan en aşağı veya herhangi bir fiatı kabul etmeğe mecbur değildir.
Reklâmlarınızı NACAK’a Veriniz
ÇÜNKÜ :1. Kıbrhsta en çok okunan haftalık gazetedir.2. Kıbrıs Türkünün millî davalarının koru
yucusudur.3. Kibrisin her köyüne giren ve her türlü iti
madını kazanmış bulunan bu gazeteyi reklâmlarınız ile güzelleştirip, yaşatınız.
NACAK, Türkün İktisadî kuvvetinin koruyucusudur.
<§>'
Bu haftaki lig maçlarıPAZAR:
L ef koşada,Yenicami — Kaymaklı
Mağusadfl,Türk Gücü — Gençler B.
Leymostında,Türk Ocağı — Gençlik Gücü
Bafda,Ülkü Yurdu — Doğan T. B.
W. Rudolph en büyiik spor mükâfatını aldı100 metre kadınlar dünya
rekortmeni “Tatlı Çikolata” Wilına Rudolph Amerikanın en büyük mükâfatı olan T-S. mükâftını kazanmıştır. Evler dikten sonra Vard scryadını a-an Vilma Rııdolph’a bu mü kâfat bir sene içinde iştirak ettiği müsabakalarda en iyi dereceleri aldığı, öörnek hare ketleri ve sporculuk ruhunu en iyi şekilde gösterdiğinden dolayı verilmiştir.
Sullivan mükâfatı Ameri kan sporunda verilen en yük 6ek bir pâyedir. Her sene gazeteciler ve Amerikanın en ileri gelen spor şahsiyetlerinin reyiyle verilen bu ıjıükâ fata V. Rudolph 1927 puan la birinci seçilmiştir. İkinciliği 1104 puanfa halterci Tomy Kono, 3 üncüliiğü 1068 puanla uzun atlama dünya rekortmeni Ralph Bos ton 4 üncülüğü 729 puanla basketbolcu Jevry Lucas, 5 inciliği ise 569 puanla bu vıl kurbağa] amada 4 dünya reko ru kıran yüzücü Chet Jast- temski almışlardır.
Bunlardan sonra Sprinter Frank Bııdd, kız yüzücü Don na de Varona ve jimnastik şampiyonu Jean Balleher gelmektedir.
— —D TARAF
AENEEOILEMESaSAEYKSEIAIEFK0 SIA
8
62
EHlZKOflHEPISK0PIRAdiOI PAFOS 37
flAATPCE P L A T R E S ^ T P 0 0 A 0 I a nT R 0 0 D 0 S
Türk Diline Saygı isterizTürk Dili Anayasa hüküm
leri ile resmî bir dil olduğu inkâr, tevil götürmez bir gerçek iken ve nihayet Türk dili Kıbns Cumhuriyetinin iki ortağından birinin olduğunu körler görmüş sağırlar duymuş biı keyfiyet iken bazı Daire âmirleri kör bir taassubun zebunu olmuşlar Türk diline önem ve değer verme
mek hususunda ayak dire mişlerdir.
Polis binalarının mavi beyazla boyatılması. Elektrik Dairesine yazılan Türk çe mektuplara İngilizce ce vap verilmesi bu kör taassu bun, bu kör zihniyetin biı örneğidir.
Türk diline karşı yapıla- gelen bu tecavüz en açık, en kısa ifadesiyle bir saygı
sizliktir. Bu adadaki mülki, hukukî ve İdarî yetkimizin hiçe sayılması karşısında susacak değilizdir.
İşte yeni bir taassup örneği, işte körolası zihniyetin yeni tezahürü yukarıdaki resimde pek açık biı şekilde görülmektedir.
Leymosun Baf yolu üzerine konan ve mesafe gösteren tabelâlarda Türk çeye yer verilmemiş, hariç
ten gelen bir yabancıya, bu iabellâlara bakarken bu adada yalnız Ru-mun, Rumcanın hâkim olduğu kanaatma vara cak bir zemin hazırlanmıştır.
Bu tabelâlara Türkçe ilâve edil melidir, yahut bun lar sökülüp Türkçeye de yer veren yenileri yazılmalıdır. Bunu İsrarla, taleb eder, neticeyi bekleriz.
Polisin Kıırıı - Sıkıya fidanı Yoklaması Gavri Kanunidir
(Uçiirecii Sayfadan Kalan)liğine müsait zemini hazırlamalıdır.
Türklerin rizası olma dan anlaşmalar değişti
rilemez.Başpiskopos Makarios’un,
Anayasayı kendi başına, arzu ettiği şekil ve zamanda değiş tirebileceğine dair sözlerini haklı göstermek için birçok dolambaçlı iddialar ileri süren Rumca ELEFTHERIA gazetesi 6 Ocak sayısında şu> neticeye varmaktadır: “Hürriyet ve demokrasi prensiplerine uymak için Kıbrıs reji minin değiştirilmesi şarttır.”
★ ★ ★BASIN BÜLTENİ: Evet,
ELEFTHERIA, Evet!.. Her ne suretle olursa olsun siz bu Andlaşmaların değişmesini is tiyorsunuz. Fakat bunu yapa mıyacaksmız, çünki bunu temin için Adada B1ZLER varız!
Geçen hafta içinde Polis ve Jandarma Ekibleri birçok yerlerde Türk Kahvelerine gi rip tabanca tehdidi ile Kahve deki halkı araştırmağa tabi tutmuşlardır. Bu, tamamen Anayasaya aykırı kanunsuz bir harekettir, insan haklan nı hiçe sayan biı tethiş me- todlarını protesto ederiz. Ana yasaya göre, herhangi bir ............. .
GENÇLİĞİN îm a n KÖŞESÎ
(Birinci Sayfadan Kalan) Elinde san'atı altın bile
zik etmiş; nasırlı elleri ile toprağa sarılmış, Kıbnsı cemaatının bir parçası olarak tanımış ve kabul etmiş kuvvetli, cesaretli, özü sözü, doğru, yüzü ve kafası nurlu, bir gençlik istiyoruz ve böyle bir gençliğin mevcudiyeti ile övünüyoruz.
Biz 1958 mücadelesini bu gençliğin sayesinde kazandık; önümüzdeki mücadele leri de ayni gençliğin sayesinde kazanacağız.
Bayraklaşan—Bayrağı için yaşayan—
Vatan için hiç bir mücadeleden çekinmiyen
Dinamik—Bilgili—Olgun—Çalışkan bir gençlik!
RAUF R. DENKTAŞ
kimsenin yoklanabilmesi i- çin polisin Mahkemeden bir araştırma müzekkeresi alması ve bu müzekkerede kimi ve ne maksatla aranacağının belirtilmesi icap eder. Polis, böyle bir tezkere ibraz etmek sizin aklının estiği şekilde ulu orta herkesi aramaya ta
bi tutamaz. Hele, bir kahve halkını duvara dizip, yoklamak; herkese elleri yukarda kaatilmiş gibi, muamelede bulunmak her türlü ahlâk ve vicdan kaidesine aykırıdır ve kanunsuzdur. Halkımızbu şekilde bir muameleye
tabi tutulduğu takdirde DER HAL ilgili büyüklerimizi ha berdar etmeli ve kanunsuz hareket eden polislerin numa ralarmı tesbit etmelidirler
Türklere reva görünen bu tethiş muamelesi karşısında hukukî yollardan hakkımızı korumak kararındayız.
Bu nisbetsizlik niye?
Sona eren 1961 yılı için- de Mağusa İnşaat Dairesi tarafından kaza sınırlan içinde çalıştmlan Türk — Rum amele başlan ile ame le sayısı şöyledir:
Amele başı AmeleTürk 4 57Rum 25 318Bu habere birşey ilâve
etmiyeceğiz. Çünkü Rakam larm dili bu nisbetsizliği en açık bir şekilde haykırmaktadır. İnşaat Dairesi bu haksızlık bu nisbetsizlik karşısında susacak mıdır? Soruyoruz? Susacak mıdır?
O sussa bile biz susmayacağız.
‘■ ■ ■ • ı i M i u i ı iu ı ı ın ı ı ı u ı ı ı ın m ı
Bu Yolda Biz Varız
¥A
BİR SUALSolcu Babayuannunun Basın Konfe
ransına Halkın Sesi, Bozkurt, Nacak gazeteleri dâvet edilmedi.
Bu konferansa Cumhuriyet gazetesi dâvet edildi.
Ayhan Hikmet bey bu toplantıya hangi sıfatla iştirak etti?
tzah edebilir mi?
Ingiliz uçaklarından inen Rum gençlerinin torbalarında ne
vardır???İnanılır kaynaklardan öğ
rendiğimize göre, uçak alanından kalkan İngiliz uçak- lan Adene gitmekte ve gece geç vakit Lefkoşa uçak alamna dönmektedir. Bu uçaklarda çalışan Rum gençleri dönüşlerinde ağır paketler ve valizler getir
mekte, gümrükten geçmek tedirler.
Bu paket ve torbalann ağırlığı, gümrük muayenesinde gördükleri müsamaha bizi hakh olarak endişeye sevketmektedir .
Ne taşımyor?
bilmez olmuştur. Bu biçare siyasîlerin (!) gün gele akıl- lanm başlanna alacaklarını hâlâ daha ümit etmekteyiz.
Zürih andlaşmalan ile kazanılan neticeyi elde tutmak istiyorsak bu neticeyi baltalayanlan görüp teşhir etmemiz ve "andlaşmalar nasıl olsa bozulamaz, her şey tahtı emniyettedir" şeklinde tatlı sözlerle birbirimizi gaflete sevketmememizge rekir. Kuvvet, uyanık bulun mamızda, etrafta dönen do lapları görebilmemizde ve gaflet uykusuna yatmama- mızdadır.
16 Ağustos'tan bu yana Rumlar Türklerin İktisadî kampanyalanna, Rum do- laplannı görebilen Türklere saldırıp durmuşlar ve Cum huriyet gazetesi gibi bir gazetede hücumlanna en büyük yardımcıyı bulmuşlardır. Fakat hakikatler bu şekilde, yalan, iftira ve tezvir kampanyası ile örtbas edilemezdi. İşte şimdi bütün çıplaklığı ile Rum oyunlan, Rum plânları, ve Rum hazır lıklan karşımızdadır. Bunu görmemiz ve bütün bunlara karşı hazırlıklı olmamız gerekir.
Biz bu komploların karşısında ümitsizliğe düşmüş değiliz. Çünkü kendi haklarımızı korumasını bilen millî şuuru tam bir cemaatız.
fırsatlarım arayacağız ve iyi niyet gösterilerini karşılıksız bırakmayacağız. Fakat hiç bir zaman da aptalca bir siyasetle gördüğümüz tehlikeleri gizleyip orta lığı bir gül bahçesi halinde göstermek yolunu tutmayacağız. Rumlar Enosis yolu-, nun yolcusu olduğunu açık ladılar. Buna çok sevindik. Bu yolun üzerinde NACAK'ımız ile biz vanz, nasıl olmasa haklı davamızda ayak patırdısma pa- puç bırakmayız.
(Birinci Sayfadan Kalan)
Çünkü bütün Türklük dünyasının buhaklı tutumumuz da bizimle olduğuna inanıyoruz.
Rumlar bu andlaşmalan gün gele bozabilirler mi? sualine cevabımız şudur :RUMLAR BU ANDLAŞMA- LARI YARIN BOZACAKMIŞ GİBİ uyanık ve hazırlık lı, bu andlaşmalar asla bo- zulmayakmış gibi soğukkan lı olarak günlük işlerimize bakacağız. Şimdiki zemin içinde ortaklaşa işbirliği
..................... G ^ T O İ N İ ^ İ İ S Ç İ D eR ....biziz, esas hedef refah ve saadet içindeki Rum- lardır..
Günler çok şeylere gebedir. Bizim en ufak bir korkumuz ve moral çöküntümüz yoktur. Türke has vekar ve cesaretle en düşmanca hareketleri biliyor ve bekliyoruz. Sağduyu sahibi Rum va- tandaşlanmıza bizden tek taarruz gelmiyecektir. Türk asla kahbelik yapmıyacaktır.. Ama, nefsimizi müdafaa mecburiyetinde bırakılır zorlanırsak daha çok korkunç şeyler olacak bundan yalnız kâşeneler sahibi zümre zarar görecektir. Enosisci pehlivanlar o zaman kaçacak delik arayacaklardır. Bizden söylemesi, istikbal bizim İngiliz olmadığımızı size isbat edecektir. Kimseyi tehdit etmiyoruz. Tehdit ve yaygara Rum lara has geleneklerdendir. Bu güne kadar adada yapılan zulüm ve kanunsuz hareketlerin başında tek Türkü gösteremezsiniz. Biz kahbece plânlar peşinde değiliz ve buna ihtiyacımız da yoktur. Zamam gelince buna niçin ihtiyaç hissetmediğimizi görüp anhyacaksınız.
Bugünlük bu kadar. Hoşça kalınız. I
ve onave
TAPU VE MESAHA DAİRESİ
1945 Gayri Menkul Mcd (Tasarruf, Kayıd ve Takdiri Kıymet) Kanunu 49 uncu maddesi tahtinde ihbarname.
İstida No. A 4023/61. Kapedes, Avustralya, Kay
maklı sakinlerinden,1. Mihail Andoni Kapsali2. Demetris MihailGregori3. Zinonas Mihail Greogori4. Evdokia Mihayil Gregori5. Eleni Mihayil Gregori,6. Paraskevu, Mihayil Gre-
gorL7. Maria Mihayil Gregori8. Evantia Mihayil Gregori.Köy içi mevkiinde kâin ve Mihayil Gregori, Halil Haa Salih, Kostandi ve Haa Frangesku namlarında ka- yıdlı bulunan ve tafsilâtı Margi köyünde yapıştırılan 125 B numaralı, formada bildirilen iki odadan ibaret hanenin namlanna kayıd edilmesi için, Tapu Dairesine istida yapmışlar. Mezkûr gayri menkul malda alâkası olan herhangi bir kimsenin bu ihbarnamenin tarihinden itibaren (60)altmış gün zarfında teklif olunan kaydın balâde zikir edilen müstedinin namına yapılmamasına sebep göstermesi bununla taleb olunur.
(Lefkoşa Tapu Dairesi tarafından Isdar
edilmiştir.)
Türkçe Resmî bir dildir Türkçeye saygı gösterilmesini
istiyoruzElektrik idaresinde Türk
çeye önem verilmiyor. Bu idareye Türkçe gönderilen dilekçelere İngilizce cevap verilmektedir. Mes'ul ma-
kamlann dikkatim çekeriz.
Türkçe resmî bir lisandır. Bu unutulmamalıdır efendiler!..
Dünyaca Tanınmış
SINUER Siman Tüfekleri
ÎYl KALİTE — REKA BETS1Z FİYATLAR.NOT. Tüfekler müşterilerin bov ölçülerine göıehazırlamr.
Tel: 6337 AGAH M. NECATP.K. 590 Atatürk Meydanı, Lefkoşa
V .