guolup hadisteki ifadeyle de orgazm sıra sında söz konusu sıvıdaki artışın kaste dildiği...
TRANSCRIPT
tartıştığını söyleyen müellife göre okunan şeyin (Kur'an) okuma fiilinden ayrılması imkansız gibi görünüyorsa da Kur'an'ı telaffuz etmek biri kulun arneli (okuma), diğeri okunan şey(Kur'an) olmak üzere iki mana ifade eder; bunlardan amel mahluk. okunan ise gayri mahluktur. Böylece Buharl'nin bu konudaki görüşünü benimseyen müellif imanın mahluk olup olmadığı konusuyla ilgili tartışmaları kaydeder ve müslümanlar arasında imanın mahluk olmadığı tartışmasına Cehm b. Safvan'ın te'vil kapısını açmasının sebep olduğunu belirtir.
el-İl]tildt ti'l-laf{:, Selef'in itikadi görüşlerini nakletmesi yanında İslam akaidinin tedvlnine ve Ehl-i sünnet kelam sisteminin teşekkülü ne malzeme hazırlayan eser olması bakımından da önemli bir kaynaktır. Eserde akaidden başka edebiyat. fıkıh ve hadis sahalarında da bazı önemli noktalara temas edilir. Te'vilü mul]telifi'l-J:ıadiş'inde mütecaviz bir üsluba ve Kerramiyye ile Müşebbihe'yi andıran bir zihniyete sahip olan. kendisine nisbet edilen el-İmame ves-siyase'de bir nasıbl olarak dikkati çeken İbn Kuteybe. son eserlerinden biri olan el-İl]tildt fi'l-laf{:'da orta yolu bulmuş ve eski katı tutumundan vazgeçmiş görünmektedir.
Eser ilk defa M. Zahid Kevserl'nin eklediği tenkit ve şerh mahiyetindeki notlarla neşredilmiştir (Kah i re I 349/1930). Hisalenin Gösta Witesman ( Leiden ı 960) ve Ali Sami en-Neşşar- Arnmar et-Tali bi tarafından ( 'Ak.a'idü 's-selef içinde, İskenderiye I 97 I, s. 223-252) yapılmış iki neşri daha vardır.
BİBLİYOGRAFYA :
İbn Kuteybe. el-İf:ıtiltif fi'l-la{Z (nşr. M. Zahid el-Kevseri), Kahire 1349, neşredenin girişi, s. 2-5; Brockelmann, GAL Suppl.,l, 186; Sezgin, GAS,I, 601.
[il YusuF ŞEvKi YAvuz
L
L
İHTİLAFÜ'I-HADIS
(bk. MUHTELİFÜ'l-HADİS).
İHTiLAM (ı"~yı)
Rüyada cinsel haz duyup cünüp olmak anlamında
fıkıh terimi.
_j
_j
Sözlükte hulm (hulum) ve bu kökten türeyen ihtiliim "rüya görmek, ergenlik çağına ulaşmak" manalarına gelir. Hulm rüya ile eş anlamlı olmakla birlikte rüya
daha çok hayırlı ve güzel olan, hulm da şer ve kötü olan şeyleri görme anlamında kullanılır. İhtilam . sözlükteki kullanımına paralel olarak fıkıh ilminde "rüyada cinsel zevk veren bir ilişki ve davranışta bulunduğunu görme, ergenlik çağına ulaşma" şeklinde teri m anlamı kazanmıştır. Kur'an- ı Kerim'de hulum kelimesi "ergenlik çağı" manasında iki ayette (en-NOr 24/58-59), "rüya" anlamında ve çoğul olarak (ahlam) yine iki ayette geçmektedir (Yusuf ı 2/44; el-Enbiya 2 1/5) Hadislerde de gerek bu kelimeler gerekse ihtilam sözlük ve terim anlamlarında sıkça kullanılmıştır (Wensinck, el-fl1u'cem, "I::ıulm"
md.)
İhtilam. guslü gerektiren manevi kirlilik (cenabet) hallerinden biri olup çeşitli hadislerde, bir kimsenin uyandıktan sonra rüyada ihtilam olduğunu hatıriamasına rağmen ıslaklık (meni) görmemesi durumunda guslün gerekmeyeceği, ihtilam olduğunu hatırlamasa bile uyandığında meni gören kimsenin ise gusletmesi gerektiği belirtilmiştir (Ebu DavOd, "Taharet", 94; Tirmizi, "Taharet" , 82; ibn Mace, "Taharet", ı ı 2; Darimi"Vuçlü'", 77). Fakihlerin büyük çoğunluğu bu hüküm üzerinde ittifak etmekle birlikte uykudan uyanınca görülen ıslaklığın meni mi, cinsel organın sertleşmesinden kaynaklanan mezi mi veya bir hastalık sebebiyle gelen bir akıntı mı olduğu hususunda şüpheye düşen kimsenin durumuyla ilgili farklı görüşler ileri sürülmüştür. Hanefi, Maliki ve Hanbeli fakihlerine göre böyle bir kişi gusletmek zorundadır. Ancak Hanefiler'den Ebu Yusuf, kişinin rüyada ihtilam olduğunu hatırlamaması halinde gusletmesi gerekmediğini ileri sürmüştür. Mücahid, Katade ve bazı Şafii fakihlerine göre ise bu durumda gusül vacip olmamakla birlikte şüpheden kurtulmak için gusletmek ihtiyata daha uygun bir davranıştır. Şafii mezhebinde meşhur görüş. ıslaklığı değerlendirme
ve ona göre hareket etme hususunun kişinin kendi tercihine bırakılması yönündedir. İdrar yollarında herhangi bir tıbbi müdahale sebebiyle menisi dışarıya akmayan kimsenin de rüyada orgazm olması halinde ihtiyaten gusletmesi uygun olur.
Hiç ihtilam olmamak veya sıkça ihtilam olmak kişilerin fiziki ve biyolojik yapıları, cinsel ihtiyaç ve arzularıyla yakından ilgili olup bu durum hem erkekler hem de kadınlar için söz konusudur. Kadın sahab'llerden ümmü Süleym. Hz. Pey-
iHTiLAM
gamber'e gelerek ihtilam olan kadının erkekler gibi gusledip etmeyeceğini sormuş. Resul-i Ekrem de. "Suyu gördüğü zaman gusletmelidir" demiştir ( Buhari, "Gusül". 22; "'ilim", 50; Müslim, "J::iayız", 32 ; N esai, "Taharet", ı 30). Kadınlara guslün gerekli olması için genellikle fakihler, hadiste işaret edilen ve meni diye adlandırdıkları sıvının cinsel organın dış bölümüne kadar çıkmasını şart koşarken kadınlardaki akıntının erkeklerdeki gibi görülemeyeceğini. bunun işaretinin cinsel haz olduğunu söyleyen diğer bazı fakihler ise hadiste geçen "görme" ifadesini "bilme, anlama" şeklindeyorumlamıştır. Bunlara göre kadın rüyada orgazm hazzını duymuşsa gusletmesi gerekir (Kadlhan, I, 43; Nevevl, RauzatüHalibfn, I, 196;Aynl, III , 132) Esasen günümüzde tıbbi açıdan, kadının erkek gibi bir menisinin bulunmadığı ve orgazmına özel bir sıvının eşlik etmediği, rahim ağzı çevresindeki salgı bezlerinin cinsel organı ıslak tutmak için normal olarak salgıladığı sıvının cinsel temas halinde biraz daha arttığı ve bunun da kadının fizyolojik durumuna veya ra him ağzında bir hastalık bulunup bulunmamasına göre azalıp çoğaldığı bilinmektedir. Bundan dolayı son görüş daha isabetli görünmekte olup hadisteki ifadeyle de orgazm sırasında söz konusu sıvıdaki artışın kastedildiği veya kadının durumunun erkeğin durumuna benzetildiği söylenebilir. Nitekim bazı hadislerde sudan söz edilmeyip erkek gibi kadının da rüyada ihtilam olması halinde gusletmesi gerektiği belirtilmiştir (Müslim, "J::iayı.Z", 29)
İhtilam olma kişinin ergenliğe ulaşmasının, dini ve hukuki hükümlerden sorumlu tutulmasının (mükellef) alametlerinden biri kabul edilmiştir. Kişi ihtilam olmakla çocukluk döneminden çıkıp anne veya baba olabilecek bir olgun luğa
ulaşmış. böylece bütün hukuki ve dini hükümler açısından tam ehliyete sahip olmuştur (bk. BULÜG; EHLİYET). Bu sebeple ergenlik çağına ulaşan çocukların anne ve babalarının yatak odasına habersiz girmemeleri istenmiştir (en-Nur 24/59).
İhtilam olan kimse cünüp sayıldığı için namaz kılma, Kur'an okuma ve Kur'an'a dokunma. Kabe'yi tavaf etme gibi ibadetleri yerine getirebilmesi için gusletmesi gerekir (b k. CENABET; GUSÜL). Ancak ihtilam oruç. hac veya itikaf gibi ibadetleri bozmaz ve bunların ifa edilmesi için bir engel teşkil etmez.
569
iHTilAM
BİBLİYOGRAFYA :
Lisanü'l-'Arab, "J:ıulm" md.; Wensinck. elMu'cem, "J:ıulm" md.; Darimi. "Vuçlü'", 77; Buhari. "Gusül", 22, '"ilim", 50;Müslim. "l:layıZ", 29, 32; EbG Davüd. "Tahilret", 94; İbn Mace, "Taharet", 112; Tirmizi. "Taharet", 82; N esai. "Taharet", 130; Ceziri. el-Me~ahibü'l-erba'a, 1, 107-1 09; Gazzali. el-Vas1t fi'l-me~heb (nşr. Ahmed Mahmud İbrahim), Kahire 1417/1997,1, 341-344; Kadlhan, el-Fetava, ı, 43-45; İbn Kudame. el-Mugn1 (Herras). 1, 201-203; Nevevi. elMecmü', ll, 138-140, 142; a.mlf .. Şerf:ıu Müslim, lll, 198-199, 219-225; a.mlf .. Ravzatü't-ıalibfn (nşr. Adil Ahmed Abdülmevcüd- Ali Muhammed Muavvaz). Beyrut 1412/1992, 1, 196; Ayni. 'Umdetü'H:ar1, Kahire 1392/1972, III, 131-132; İbnü'I-Hümam. Fetf:ıu '1-l):adir, 1, 41, 42, 44; Buhüti, Keşşafü'l-l):ına', ı, 139-141; elFetava 'l-Hindiyye, 1, 14-15; Muhammed b. Ahmed ed-Desüki. el-Jj[ışiye 'ale 'ş-Şerf:ıi'l-l):eb1r, Kahire 1328,1, 126-127; "İJ:ıtilam", Mv.Fİ, III, 200-207; "İl)tilam", Mv.F, ll, 95-99.
Iii ÜRHAN ÇEKER
ı İHTİIAS
ı
L (bk. REVM).
_j
ı İHTİIAS
ı
(..r~f'!)
Başkasına ait bir malı el çabukluğuyla L alıp kaçma anlamında fıkıh terimi. _j
Sözlükte "kapıp almak. çalmak. fırsatını kollayıp bir malı alıp kaçmak" gibi anlamlara gelen ihtilil.s, isla.m hukukunda bu sözlük anlamıyla bağlantılı olarak özel bir koruma altında bulunmayan menkul bir malı. sahibinin ya da yetkili kimsenin rızası olmadan ve zor kullanmadan hile ve el çabukluğu ile alıp kaçmayı ifade eder. Bu fiili işleyene muhtelis denir. Fıkıh literatüründe ihtitfıf da ihtilasla eş anlamlı olarak kullanılır. Türk ceza hukukunda ihtilas zimmet suçunun, ortaya çıkmasını önleyecek ve ilgili merciieri aldatacak biçimde hile ve hud'a ile işlenmiş mevsuf şekli ya da zirnınetten bağımsız ve daha ağır ayrı bir suç olarak anlaşılmakta. fıkıhtaki terim anlamıyla ilgisi hayli zayıf olmakla birlikte eylernin odağında hile ile aşırma bulunduğu için kelimenin kök anlamıyla irtibatı kurulabilmektedir.
Hadislerde ihtilas kelimesinin sözlük anlamı çerçevesinde ve küçük çaptaki hır
sızlıkları ifadede kullanıldığı görülür. Bir hadiste, namaz esnasında sağa sola bakınma şeytanın namaz kılandan çaldığı kısım olarak nitelendirilir (Buhar!, "Ezan", 93; Ebu DavOd, "Şalat", 161; kelimenin benzer kullanımları için bk. EbQ DavOd, "I:J.udüd", 15; Tirmizi, "~t<ıı's-sari~". 5, "<ilim", 5). Ancak kelimenin fıkıh literatü-
570
rün de terim anlamı kazanması ve benzeri kavramlarla farkının belirlenmeye çalışılması, "Hain, müntehib ve muhtelisin eli kesilmez" hadisinden (EbO DavQd, "I:J.udüd", 14; Tirmizi, "I:J.udüd", 18; Nesa!, "1\at<ı.ı's-sari~", 13) ve bu hadis etrafında cereyan eden tartışmalardan kaynaklanır. Hadis şarih l eri burada hain ile, mal sahibinin güvenini kazanarak malını gizlice alan ya da inkar eden. müntehib ile zorla ve alen i şekilde. muhtelis ile de hile ve el çabukluğuyla mal çalan kimsenin kastedildiği ve bu eylemlerin önlenebilir olması, şikayet, takip ve ispatının kolaylı
ğı gibi sebeplerle hırsızlık ölçüsünde ağır bir suç teşkil etmediği. bunun için de ona denk bir ceza önerilmediği görüşündedir. Araplar arasında, fakir ve kimsesiz olup günlük ihtiyacını karşılayacak şeki lde küçük çapta hırsızlıklar yapan kimselere (saallkü'l-Arab) daha müsamahalı bakılıp onların terim anlamıyla hırsızlardan ayrı tutulmuş olmasının da bunda payı vardır (Yusuf Halil s. 21-34). Klasik fıkıh doktrininde serika terimiyle ifade edilen ve haddi gerektiren hırsızlık suçunda koruma altındaki bir malın gizlice çalınması, gasp ve hırabede (eşkıyalık) başkasına ait bir malın zor kullanılarak alınması söz konusu olduğundan ihtilas. eylemin aleniliği ya da zor yerine el becerisiyle işlenmesi yönüyle farklılık arzeder. "Yağma" ve "el koyma" anlamına gelen inihab kavramı ise işlenişinde alenilik ve güç kullanma ön planda olması sebebiyle ihtilastan çok gasba daha yakın bir içerik taşır. Buna göre muhtelis ile. bir kimsenin üzerinde veya ona ait evde ya da dükkan gibi bir yerde bulunan malını onun dalgınlığından yararlanarak alıp kaçan kimse kastedilir ve bu yönüyle yine literatürde ayrı bir kavram olan tarrar ile (yan kesici) yakın bir anlama sahiptir. Netice itibariyle fakihlerin. had grubunda yer alan hırsızlık ve hırabe suçlarına hukuki bir tanım getirmekte hayli özenli davrandıkları, bunun dışındaki çalma eyleminin çeşitli türlerini ifadede, aralarında terim birliğinin bulunmadığı ve ihtilas kavramının da çok yerde haddi gerektiren hırsızlık suçunun oluşması için gerekli görülen gizlice alma, hırz. nisab gibi şartların tam bulunmadığı çalma eylemlerini kapsayan geniş bir içerikle kullanıldığı söylenebilir.
Hırsızlığın bir türü olması hasebiyle dinen, ahlaken ve hukuken günah ve suç olmakla birlikte haddi gerektiren hırsızlığın şartlarını tam taşımadığı için ihtilasın teknik anlamıyla hırsızlık kapsamına girmediği görüşü ağır basmış ve nasıl cezalandırılacağı fakihler arasında ayrı bir
tartışma konusu olmuştur. Bu suçun maddi unsurlarını suçlu, çalma eylemi ve çalınan mal. manevi unsurunu da failin suç işleme kastı teşkil eder. Failin akıllı ve baliğ olması suçun oluşmasının değil ceza ehliyetinin şartıdır. Daha çok açıktaki ve kolayca taşınabilen malların alınıp kaçırılması şeklinde gerçekleşen . ihtilasta çalma eylemi hırsızlığa göre kısmen alenidir ve bu husus. ihtilası haddi gerektiren hırsızlıktan ayı ran kriterlerden biri kabul edilir. Malı sahibinin eylemden bilgi sahibi olabileceği bir tarzda almak. mesela bir kimsenin açıktaki bir malını kendisinin de bulunduğu sırada evinden almak da ihtilas sayılmakta. hırsızlık suçundaki gizlice almak ya da malı sahibinin izni ve bilgisi dışında almak şartının tam oluşmadığı çalma eylemleri bu kapsamda mütalaa edilmektedir.
İhtilas eyleminin odağında malın açıktan alınması niteliği bulunduğundan suçun teşekkülü için çalınan malın koruma altında olması şart değildir. İhtilasın hırsızlıktan bir diğer farkı da ihtilasta çalınan malın belirli bir ekonomik değere (nisa b) sahip olmasının şart görülmeyişidir. Buna karşılık çalınan malın eylem esnasında başkasına ait bulunması. mütekavvim ve mülkiyet altında bir mal olması gibi şartlar açısından ihtilas hırsızlık suçundan farklı değildir. Suçun manevi unsurunu teşkil eden malın sahiplenme maksadıyla alınmış olması şartı açısından da durum böyledir. Çünkü mütekavvim olmayan veya mubah olan mallar hukuken koruma ve dokunulmazlık taşımadığı gibi başkasına ait bir malı taşımak. kendi malı zannederek ya da daha sonra iade etmek üzere almak ihtilas sayılmaz.
İslam hukukçularının büyük çoğunluğuna göre ihtilas fiili, cezasıkanun koyucu veya hakimierin takdirine bırakılan ta'zlr suçları grubunda yer alır. Fakihler bu konuda yukarıda zikredilen hadise dayanarak, ayrıca suçun alenen işlenmiş olması, malın koruma altında olmayışı . suçun önlenmesinin mümkün, takip ve ispatının kolay olduğu gibi açıklamalar yaparak muhtelise el kesme cezasının verilmeyeceğini. ancak ta'zir cezası ile cezalandırılacağını ifade etmişlerdir. Hatta bu konuda fakihler arasında icma bulunduğu iddiaları da vardır. Bu genel kabulde ayrıca, el kesme cezasını sınırlandırma ve suç bu cezayı haklı kılacak bir ağırlık kazanmadıkça daha alt cezalarla yetinme fikri, ihtilasın da genelde evlerde. çarşı pazarda alen! mallara karşı işlenen küçük çaptaki hırsızlıklar şeklinde görülme-