guolup hadisteki ifadeyle de orgazm sıra sında söz konusu sıvıdaki artışın kaste dildiği...

2
söyleyen müellife göre okunan (Kur'an) okuma fiilinden gibi görünüyorsa da telaffuz etmek biri kulun arneli (okuma), okunan olmak üzere iki mana ifade eder; bunlardan amel mah- luk. okunan ise gayri mahluktur. Böylece Buharl'nin bu konudaki benim- seyen müellif mahluk olup olma- konusuyla ilgili kayde- der ve müslümanlar mahluk Cehm b. te'vil sebep belirtir. ti'l-laf{:, Selef'in itikadi gö- nakletmesi akai- dinin tedvlnine ve Ehl-i sünnet kelam sis- teminin ne malzeme eser da önemli bir Eserde akaidden edebi- yat. ve hadis da önemli noktalara temas edilir. Te'vilü mütecaviz bir üs- luba ve Kerramiyye ile an- bir zihniyete sahip olan. kendisine nisbet edilen ves-siyase'de bir olarak dikkati çeken Kutey- be. son eserlerinden biri olan fi'l-laf{:'da orta yolu ve eski tutumundan görünmektedir. Eser ilk defa M. Zahid Kevserl'nin ek- tenkit ve mahiyetindeki not- larla (Kah i re I 349/1930). Hisalenin Gösta Witesman (Leiden 960) ve Ali Sami Arnmar et-Tali bi ( 'Ak.a'idü 's-selef i çi nde, deriye I 97 I, s. 223-252) iki daha : Kuteybe. fi'l-la{Z M. Zahid el-Kevseri), Kahire 1349, s. 2- 5; Brockelmann, GAL Suppl.,l, 186 ; Sezgin, GAS,I, 601. [il YusuF YAvuz L L (bk. Rüyada cinsel haz duyup cünüp olmak terimi. _j _j Sözlükte hulm (hulum) ve bu kökten türeyen ihtiliim "rüya görmek, ergenlik gelir. Hulm rüya ile olmakla birlikte rüya daha çok ve güzel olan, hulm da ve kötü olan görme da sözlükteki paralel olarak ilminde "rüyada cinsel zevk veren bir ve görme, ergenlik teri m Kerim'de hulum kelimesi "er- genlik iki ayette (en-NOr 24/58-59), "rüya" ve ola- rak (ahlam) yine iki ayette geçmektedir (Yusuf 2/44; el-Enbiya 2 1/5) Hadislerde de gerek bu kelimeler gerekse ihtilam sözlük ve terim kul- (Wensinck, el-fl1u'cem, md.) guslü gerektiren manevi kirli- lik (cenabet) hallerinden biri olup ha- dislerde, bir kimsenin sonra rüyada ihtilam (meni) görmemesi duru- munda guslün ihtilam bile meni gören kimsenin ise gusletmesi ge- (Ebu DavOd, "Taha- ret", 94; Tirmizi, "Taharet", 82; ibn Ma- ce, "Taharet", 2; Darimi"Vuçlü'", 77). Fakihlerin büyük bu hüküm üzerinde ittifak etmekle birlikte uyku- dan görülen meni mi, cinsel kaynak- lanan mezi mi veya bir sebebiy- le gelen bir hususunda kimsenin durumuyla il- gili ileri Ha- nefi, Maliki ve Hanbeli fakihlerine göre böyle bir gusletmek An- cak Hanefiler'den Ebu Yu suf, rü- yada ihtilam halinde gusletmesi ileri Mücahid, Katade ve fii fakihlerine göre ise bu durumda gusül vacip olmamakla birlikte kur- tulmak için gusletmek ihtiyata daha uygun bir mezhebinde ve ona göre hareket etme hususunun kendi tercihine yö- nündedir. herhangi bir müdahale sebebiyle menisi akmayan kimsenin de rüyada orgazm ol- halinde ihtiyaten gusletmesi uygun olur. Hiç ihtilam olmamak veya ihti- lam olmak fiziki ve biyolojik ya- cinsel ihtiyaç ve dan ilgili olup bu durum hem erkekler hem de için söz konusudur. Ka- sahab'llerden ümmü Süleym. Hz. Pey- iHTiLAM gamber'e gelerek ihtilam olan erkekler gibi gusledip sor- Resul-i Ekrem de. "Suyu za- man gusletmelidir" (Buhari, "Gu- sül". 22; "'ilim", 50; Müslim, 32 ; Nesai, "Taharet", 30). guslün gerekli için genellikle fakihler, ha- diste edilen ve meni diye cinsel bölümüne kadar ki erkeklerdeki gibi görülemeye- bunun cinsel haz oldu- söyleyen fakihler ise ha- diste geçen "görme" ifadesini "bilme, an- lama" Bunlara gö- re rüyada orgazm gusletmesi gerekir (Kadlhan, I, 43; Nevevl, RauzatüHalibfn, I, 196;Aynl, III , 132) Esa- sen günümüzde er- kek gibi bir menisinin ve or- özel bir ra- him çevresindeki bezlerinin cin- sel tutmak için normal olarak cinsel temas halinde bi- raz daha ve bunun da fiz- yolojik durumuna veya ra him bir bulunup göre bilinmektedir. Bundan do- son daha isabetli görünmekte olup hadisteki ifadeyle de orgazm söz konusu kast e- veya durumunun durumuna söylenebilir. Ni- tekim hadislerde sudan söz edilme- yip erkek gibi da rüyada ihtilam halinde gusletmesi be- (Müslim, 29) olma dini ve hukuki hükümlerden so- rumlu (mükellef) alametle- rinden biri kabul ihtilam olmakla çocukluk döneminden an- ne veya baba olabilecek bir böylece bütün hukuki ve dini hükümler tam ehliyete sahip (bk. BULÜG; Bu se- beple ergenlik anne ve yatak ha- bersiz girmemeleri (en-Nur 24/59). olan kimse cünüp için namaz Kur'an okuma ve Kur'an'a dokunma. Kabe'yi tavaf etme gibi ibadet- leri yerine getirebilmesi için gusletmesi gerekir (b k. CENABET; GUSÜL). Ancak ih- tilam oruç. hac veya itikaf gibi ibadetleri bozmaz ve ifa edilmesi için bir engel etmez. 569

Upload: others

Post on 28-Dec-2019

10 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

tartıştığını söyleyen müellife göre okunan şeyin (Kur'an) okuma fiilinden ayrılması imkansız gibi görünüyorsa da Kur'an'ı telaffuz etmek biri kulun arneli (okuma), diğeri okunan şey(Kur'an) olmak üzere iki mana ifade eder; bunlardan amel mah­luk. okunan ise gayri mahluktur. Böylece Buharl'nin bu konudaki görüşünü benim­seyen müellif imanın mahluk olup olma­dığı konusuyla ilgili tartışmaları kayde­der ve müslümanlar arasında imanın mahluk olmadığı tartışmasına Cehm b. Safvan'ın te'vil kapısını açmasının sebep olduğunu belirtir.

el-İl]tildt ti'l-laf{:, Selef'in itikadi gö­rüşlerini nakletmesi yanında İslam akai­dinin tedvlnine ve Ehl-i sünnet kelam sis­teminin teşekkülü ne malzeme hazırlayan eser olması bakımından da önemli bir kaynaktır. Eserde akaidden başka edebi­yat. fıkıh ve hadis sahalarında da bazı önemli noktalara temas edilir. Te'vilü mul]telifi'l-J:ıadiş'inde mütecaviz bir üs­luba ve Kerramiyye ile Müşebbihe'yi an­dıran bir zihniyete sahip olan. kendisine nisbet edilen el-İmame ves-siyase'de bir nasıbl olarak dikkati çeken İbn Kutey­be. son eserlerinden biri olan el-İl]tildt fi'l-laf{:'da orta yolu bulmuş ve eski katı tutumundan vazgeçmiş görünmektedir.

Eser ilk defa M. Zahid Kevserl'nin ek­lediği tenkit ve şerh mahiyetindeki not­larla neşredilmiştir (Kah i re I 349/1930). Hisalenin Gösta Witesman ( Leiden ı 960) ve Ali Sami en-Neşşar- Arnmar et-Tali bi tarafından ( 'Ak.a'idü 's-selef içinde, İsken­deriye I 97 I, s. 223-252) yapılmış iki neşri daha vardır.

BİBLİYOGRAFYA :

İbn Kuteybe. el-İf:ıtiltif fi'l-la{Z (nşr. M. Zahid el-Kevseri), Kahire 1349, neşredenin girişi, s. 2-5; Brockelmann, GAL Suppl.,l, 186; Sezgin, GAS,I, 601.

[il YusuF ŞEvKi YAvuz

L

L

İHTİLAFÜ'I-HADIS

(bk. MUHTELİFÜ'l-HADİS).

İHTiLAM (ı"~yı)

Rüyada cinsel haz duyup cünüp olmak anlamında

fıkıh terimi.

_j

_j

Sözlükte hulm (hulum) ve bu kökten türeyen ihtiliim "rüya görmek, ergenlik çağına ulaşmak" manalarına gelir. Hulm rüya ile eş anlamlı olmakla birlikte rüya

daha çok hayırlı ve güzel olan, hulm da şer ve kötü olan şeyleri görme anlamın­da kullanılır. İhtilam . sözlükteki kullanı­mına paralel olarak fıkıh ilminde "rüyada cinsel zevk veren bir ilişki ve davranışta bulunduğunu görme, ergenlik çağına ulaşma" şeklinde teri m anlamı kazanmış­tır. Kur'an- ı Kerim'de hulum kelimesi "er­genlik çağı" manasında iki ayette (en-NOr 24/58-59), "rüya" anlamında ve çoğul ola­rak (ahlam) yine iki ayette geçmektedir (Yusuf ı 2/44; el-Enbiya 2 1/5) Hadislerde de gerek bu kelimeler gerekse ihtilam sözlük ve terim anlamlarında sıkça kul­lanılmıştır (Wensinck, el-fl1u'cem, "I::ıulm"

md.)

İhtilam. guslü gerektiren manevi kirli­lik (cenabet) hallerinden biri olup çeşitli ha­dislerde, bir kimsenin uyandıktan sonra rüyada ihtilam olduğunu hatıriamasına rağmen ıslaklık (meni) görmemesi duru­munda guslün gerekmeyeceği, ihtilam olduğunu hatırlamasa bile uyandığında meni gören kimsenin ise gusletmesi ge­rektiği belirtilmiştir (Ebu DavOd, "Taha­ret", 94; Tirmizi, "Taharet" , 82; ibn Ma­ce, "Taharet", ı ı 2; Darimi"Vuçlü'", 77). Fakihlerin büyük çoğunluğu bu hüküm üzerinde ittifak etmekle birlikte uyku­dan uyanınca görülen ıslaklığın meni mi, cinsel organın sertleşmesinden kaynak­lanan mezi mi veya bir hastalık sebebiy­le gelen bir akıntı mı olduğu hususunda şüpheye düşen kimsenin durumuyla il­gili farklı görüşler ileri sürülmüştür. Ha­nefi, Maliki ve Hanbeli fakihlerine göre böyle bir kişi gusletmek zorundadır. An­cak Hanefiler'den Ebu Yusuf, kişinin rü­yada ihtilam olduğunu hatırlamaması halinde gusletmesi gerekmediğini ileri sürmüştür. Mücahid, Katade ve bazı Şa­fii fakihlerine göre ise bu durumda gusül vacip olmamakla birlikte şüpheden kur­tulmak için gusletmek ihtiyata daha uygun bir davranıştır. Şafii mezhebinde meşhur görüş. ıslaklığı değerlendirme

ve ona göre hareket etme hususunun kişinin kendi tercihine bırakılması yö­nündedir. İdrar yollarında herhangi bir tıbbi müdahale sebebiyle menisi dışarıya akmayan kimsenin de rüyada orgazm ol­ması halinde ihtiyaten gusletmesi uygun olur.

Hiç ihtilam olmamak veya sıkça ihti­lam olmak kişilerin fiziki ve biyolojik ya­pıları, cinsel ihtiyaç ve arzularıyla yakın­dan ilgili olup bu durum hem erkekler hem de kadınlar için söz konusudur. Ka­dın sahab'llerden ümmü Süleym. Hz. Pey-

iHTiLAM

gamber'e gelerek ihtilam olan kadının erkekler gibi gusledip etmeyeceğini sor­muş. Resul-i Ekrem de. "Suyu gördüğü za­man gusletmelidir" demiştir ( Buhari, "Gu­sül". 22; "'ilim", 50; Müslim, "J::iayız", 32 ; N esai, "Taharet", ı 30). Kadınlara guslün gerekli olması için genellikle fakihler, ha­diste işaret edilen ve meni diye adlandır­dıkları sıvının cinsel organın dış bölümüne kadar çıkmasını şart koşarken kadınlarda­ki akıntının erkeklerdeki gibi görülemeye­ceğini. bunun işaretinin cinsel haz oldu­ğunu söyleyen diğer bazı fakihler ise ha­diste geçen "görme" ifadesini "bilme, an­lama" şeklindeyorumlamıştır. Bunlara gö­re kadın rüyada orgazm hazzını duymuşsa gusletmesi gerekir (Kadlhan, I, 43; Nevevl, RauzatüHalibfn, I, 196;Aynl, III , 132) Esa­sen günümüzde tıbbi açıdan, kadının er­kek gibi bir menisinin bulunmadığı ve or­gazmına özel bir sıvının eşlik etmediği, ra­him ağzı çevresindeki salgı bezlerinin cin­sel organı ıslak tutmak için normal olarak salgıladığı sıvının cinsel temas halinde bi­raz daha arttığı ve bunun da kadının fiz­yolojik durumuna veya ra him ağzında bir hastalık bulunup bulunmamasına göre azalıp çoğaldığı bilinmektedir. Bundan do­layı son görüş daha isabetli görünmekte olup hadisteki ifadeyle de orgazm sıra­sında söz konusu sıvıdaki artışın kaste­dildiği veya kadının durumunun erkeğin durumuna benzetildiği söylenebilir. Ni­tekim bazı hadislerde sudan söz edilme­yip erkek gibi kadının da rüyada ihtilam olması halinde gusletmesi gerektiği be­lirtilmiştir (Müslim, "J::iayı.Z", 29)

İhtilam olma kişinin ergenliğe ulaşma­sının, dini ve hukuki hükümlerden so­rumlu tutulmasının (mükellef) alametle­rinden biri kabul edilmiştir. Kişi ihtilam olmakla çocukluk döneminden çıkıp an­ne veya baba olabilecek bir olgun luğa

ulaşmış. böylece bütün hukuki ve dini hükümler açısından tam ehliyete sahip olmuştur (bk. BULÜG; EHLİYET). Bu se­beple ergenlik çağına ulaşan çocukların anne ve babalarının yatak odasına ha­bersiz girmemeleri istenmiştir (en-Nur 24/59).

İhtilam olan kimse cünüp sayıldığı için namaz kılma, Kur'an okuma ve Kur'an'a dokunma. Kabe'yi tavaf etme gibi ibadet­leri yerine getirebilmesi için gusletmesi gerekir (b k. CENABET; GUSÜL). Ancak ih­tilam oruç. hac veya itikaf gibi ibadetleri bozmaz ve bunların ifa edilmesi için bir engel teşkil etmez.

569

iHTilAM

BİBLİYOGRAFYA :

Lisanü'l-'Arab, "J:ıulm" md.; Wensinck. el­Mu'cem, "J:ıulm" md.; Darimi. "Vuçlü'", 77; Bu­hari. "Gusül", 22, '"ilim", 50;Müslim. "l:layıZ", 29, 32; EbG Davüd. "Tahilret", 94; İbn Mace, "Taharet", 112; Tirmizi. "Taharet", 82; N esai. "Taharet", 130; Ceziri. el-Me~ahibü'l-erba'a, 1, 107-1 09; Gazzali. el-Vas1t fi'l-me~heb (nşr. Ah­med Mahmud İbrahim), Kahire 1417/1997,1, 341-344; Kadlhan, el-Fetava, ı, 43-45; İbn Ku­dame. el-Mugn1 (Herras). 1, 201-203; Nevevi. el­Mecmü', ll, 138-140, 142; a.mlf .. Şerf:ıu Müs­lim, lll, 198-199, 219-225; a.mlf .. Ravzatü't-ıa­libfn (nşr. Adil Ahmed Abdülmevcüd- Ali Mu­hammed Muavvaz). Beyrut 1412/1992, 1, 196; Ayni. 'Umdetü'H:ar1, Kahire 1392/1972, III, 131-132; İbnü'I-Hümam. Fetf:ıu '1-l):adir, 1, 41, 42, 44; Buhüti, Keşşafü'l-l):ına', ı, 139-141; el­Fetava 'l-Hindiyye, 1, 14-15; Muhammed b. Ah­med ed-Desüki. el-Jj[ışiye 'ale 'ş-Şerf:ıi'l-l):eb1r, Kahire 1328,1, 126-127; "İJ:ıtilam", Mv.Fİ, III, 200-207; "İl)tilam", Mv.F, ll, 95-99.

Iii ÜRHAN ÇEKER

ı İHTİIAS

ı

L (bk. REVM).

_j

ı İHTİIAS

ı

(..r~f'!)

Başkasına ait bir malı el çabukluğuyla L alıp kaçma anlamında fıkıh terimi. _j

Sözlükte "kapıp almak. çalmak. fırsatı­nı kollayıp bir malı alıp kaçmak" gibi an­lamlara gelen ihtilil.s, isla.m hukukunda bu sözlük anlamıyla bağlantılı olarak özel bir koruma altında bulunmayan menkul bir malı. sahibinin ya da yetkili kimsenin rızası olmadan ve zor kullanmadan hile ve el çabukluğu ile alıp kaçmayı ifade eder. Bu fiili işleyene muhtelis denir. Fı­kıh literatüründe ihtitfıf da ihtilasla eş an­lamlı olarak kullanılır. Türk ceza hukukun­da ihtilas zimmet suçunun, ortaya çıkma­sını önleyecek ve ilgili merciieri aldatacak biçimde hile ve hud'a ile işlenmiş mevsuf şekli ya da zirnınetten bağımsız ve daha ağır ayrı bir suç olarak anlaşılmakta. fı­kıhtaki terim anlamıyla ilgisi hayli zayıf olmakla birlikte eylernin odağında hile ile aşırma bulunduğu için kelimenin kök an­lamıyla irtibatı kurulabilmektedir.

Hadislerde ihtilas kelimesinin sözlük anlamı çerçevesinde ve küçük çaptaki hır­

sızlıkları ifadede kullanıldığı görülür. Bir hadiste, namaz esnasında sağa sola ba­kınma şeytanın namaz kılandan çaldığı kısım olarak nitelendirilir (Buhar!, "Ezan", 93; Ebu DavOd, "Şalat", 161; kelimenin benzer kullanımları için bk. EbQ DavOd, "I:J.udüd", 15; Tirmizi, "~t<ıı's-sari~". 5, "<ilim", 5). Ancak kelimenin fıkıh literatü-

570

rün de terim anlamı kazanması ve benze­ri kavramlarla farkının belirlenmeye çalı­şılması, "Hain, müntehib ve muhtelisin eli kesilmez" hadisinden (EbO DavQd, "I:J.udüd", 14; Tirmizi, "I:J.udüd", 18; Nesa!, "1\at<ı.ı's-sari~", 13) ve bu hadis etrafın­da cereyan eden tartışmalardan kaynak­lanır. Hadis şarih l eri burada hain ile, mal sahibinin güvenini kazanarak malını giz­lice alan ya da inkar eden. müntehib ile zorla ve alen i şekilde. muhtelis ile de hile ve el çabukluğuyla mal çalan kimsenin kastedildiği ve bu eylemlerin önlenebilir olması, şikayet, takip ve ispatının kolaylı­

ğı gibi sebeplerle hırsızlık ölçüsünde ağır bir suç teşkil etmediği. bunun için de ona denk bir ceza önerilmediği görüşündedir. Araplar arasında, fakir ve kimsesiz olup günlük ihtiyacını karşılayacak şeki lde kü­çük çapta hırsızlıklar yapan kimselere (saallkü'l-Arab) daha müsamahalı bakılıp onların terim anlamıyla hırsızlardan ayrı tutulmuş olmasının da bunda payı vardır (Yusuf Halil s. 21-34). Klasik fıkıh dokt­rininde serika terimiyle ifade edilen ve haddi gerektiren hırsızlık suçunda koru­ma altındaki bir malın gizlice çalınması, gasp ve hırabede (eşkıyalık) başkasına ait bir malın zor kullanılarak alınması söz ko­nusu olduğundan ihtilas. eylemin alenili­ği ya da zor yerine el becerisiyle işlenme­si yönüyle farklılık arzeder. "Yağma" ve "el koyma" anlamına gelen inihab kavra­mı ise işlenişinde alenilik ve güç kullan­ma ön planda olması sebebiyle ihtilastan çok gasba daha yakın bir içerik taşır. Bu­na göre muhtelis ile. bir kimsenin üzerin­de veya ona ait evde ya da dükkan gibi bir yerde bulunan malını onun dalgınlığından yararlanarak alıp kaçan kimse kastedi­lir ve bu yönüyle yine literatürde ayrı bir kavram olan tarrar ile (yan kesici) yakın bir anlama sahiptir. Netice itibariyle fa­kihlerin. had grubunda yer alan hırsızlık ve hırabe suçlarına hukuki bir tanım ge­tirmekte hayli özenli davrandıkları, bu­nun dışındaki çalma eyleminin çeşitli tür­lerini ifadede, aralarında terim birliğinin bulunmadığı ve ihtilas kavramının da çok yerde haddi gerektiren hırsızlık suçunun oluşması için gerekli görülen gizlice alma, hırz. nisab gibi şartların tam bulunmadığı çalma eylemlerini kapsayan geniş bir içe­rikle kullanıldığı söylenebilir.

Hırsızlığın bir türü olması hasebiyle di­nen, ahlaken ve hukuken günah ve suç olmakla birlikte haddi gerektiren hırsız­lığın şartlarını tam taşımadığı için ihtila­sın teknik anlamıyla hırsızlık kapsamına girmediği görüşü ağır basmış ve nasıl ce­zalandırılacağı fakihler arasında ayrı bir

tartışma konusu olmuştur. Bu suçun maddi unsurlarını suçlu, çalma eylemi ve çalınan mal. manevi unsurunu da failin suç işleme kastı teşkil eder. Failin akıllı ve baliğ olması suçun oluşmasının değil ce­za ehliyetinin şartıdır. Daha çok açıktaki ve kolayca taşınabilen malların alınıp ka­çırılması şeklinde gerçekleşen . ihtilasta çalma eylemi hırsızlığa göre kısmen ale­nidir ve bu husus. ihtilası haddi gerekti­ren hırsızlıktan ayı ran kriterlerden biri kabul edilir. Malı sahibinin eylemden bilgi sahibi olabileceği bir tarzda almak. me­sela bir kimsenin açıktaki bir malını ken­disinin de bulunduğu sırada evinden al­mak da ihtilas sayılmakta. hırsızlık suçun­daki gizlice almak ya da malı sahibinin izni ve bilgisi dışında almak şartının tam oluşmadığı çalma eylemleri bu kapsam­da mütalaa edilmektedir.

İhtilas eyleminin odağında malın açık­tan alınması niteliği bulunduğundan su­çun teşekkülü için çalınan malın koruma altında olması şart değildir. İhtilasın hır­sızlıktan bir diğer farkı da ihtilasta çalı­nan malın belirli bir ekonomik değere (ni­sa b) sahip olmasının şart görülmeyişidir. Buna karşılık çalınan malın eylem esna­sında başkasına ait bulunması. mütekav­vim ve mülkiyet altında bir mal olması gi­bi şartlar açısından ihtilas hırsızlık suçun­dan farklı değildir. Suçun manevi unsu­runu teşkil eden malın sahiplenme mak­sadıyla alınmış olması şartı açısından da durum böyledir. Çünkü mütekavvim ol­mayan veya mubah olan mallar hukuken koruma ve dokunulmazlık taşımadığı gibi başkasına ait bir malı taşımak. kendi ma­lı zannederek ya da daha sonra iade et­mek üzere almak ihtilas sayılmaz.

İslam hukukçularının büyük çoğunlu­ğuna göre ihtilas fiili, cezasıkanun koyu­cu veya hakimierin takdirine bırakılan ta'­zlr suçları grubunda yer alır. Fakihler bu konuda yukarıda zikredilen hadise daya­narak, ayrıca suçun alenen işlenmiş ol­ması, malın koruma altında olmayışı . su­çun önlenmesinin mümkün, takip ve is­patının kolay olduğu gibi açıklamalar ya­parak muhtelise el kesme cezasının veril­meyeceğini. ancak ta'zir cezası ile ceza­landırılacağını ifade etmişlerdir. Hatta bu konuda fakihler arasında icma bulundu­ğu iddiaları da vardır. Bu genel kabulde ayrıca, el kesme cezasını sınırlandırma ve suç bu cezayı haklı kılacak bir ağırlık ka­zanmadıkça daha alt cezalarla yetinme fikri, ihtilasın da genelde evlerde. çarşı pazarda alen! mallara karşı işlenen kü­çük çaptaki hırsızlıklar şeklinde görülme-