gunumuz turkcesi ile seyahatname 8/1 - turuz - dil ve ...€¦ · rilen bu seyahatname'nin,...

417
Günümüz Türkçesiyle l r b_ Gümülcine - Kavala - Selanik - Tırhala Atina - Mora - N avarin - Girit Adası Hanya - Kandiye - Elbas�n - Ohri Tekirdağı Hazırlayan: Seyit Ali Kahraman 8. KİTAP · 1. CİLT

Upload: others

Post on 18-Oct-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Günümüz Türkçesiyle

l r b_

Gümülcine - Kavala - Selanik - Tırhala

Atina - Mora - N avarin - Girit Adası

Hanya - Kandiye - Elbas�n - Ohri

Tekirdağı

Hazırlayan: Seyit Ali Kahraman

8. KİTAP · 1. CİLT

Page 2: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

EVLİYA ÇELEBİ

Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi: Gümülcine, Kavala, Selanik, Tırhala,

Atina, Mora, Navarin, Girit Adası,

Hanya, Kandiye, Elbasan, Ohri,

Tekirdağı

8. Kitap

1. Cilt

Hazırlayan:

Seyit Ali Kahraman

omo Yapı Kredi Yayınları

Page 3: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Yapı Kredi Yayınları - 3305 Ede\:ıiyat - 964

Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatniimcsi: Gümülcinc, Kamla, Selı'inik, Tırhala, Atina, Mora, Navarin,

Girit Adası, Hanya, Kandiye, Elbasan, Ohri, Tekirdağı Evliya Çelebi

8. Kitap - 1. Cilt

Hazırlayan: Seyit Ali Kahraman

Dizin: Ruşen Deniz Düzelti: Alev Özgüner

Kapaktaki "Atina" gravürünün kaynağı: Hobhouse, A Journey through Albania and Other Prm,inces ofTurkey in Europe and Asia ...

Kapak tasannu: Nahide Dikel Ofset hazırlık: Arzu Yaraş

Baskı: Acar Basım ve Cilt San. Tic. A.Ş. Beysan Sanayi Sitesi, Birlik Caddesi, No: 26, Acar Binası

34524, Haramidere - Beylikdüzü / İstanbul Tel: (O 212) 422 18 34 Faks: (O 212) 422 18 04

www.acarbasim.com

l. baskı: İstanbul, Mart 2011ISBN 978-975-08-1977-3

Takım ISBN 978-975-08-1976-6

©Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. 2010 Sertifika No: 12334

Bütün yayın hakları saklıdır. Kaynak gösterilerek tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında

yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.

Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi AŞ. Yapı Kredi Kültür Merkezi

. İstiklal Caddesi No. 161 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: (O 212) 252 47 00 (pbx) Faks: (O 212) 293 07 23

http://www.ykykultur.com.tr e-posta: [email protected]

İnternet satış adresi: http://alisveris.yapikredi.com.tr

Page 4: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİYLE EVLİYA ÇELEBİ-SEYAHATNAMESİ:

Gümülcine, Kavala, Selanik, Tırhala, Atina, Mora, Navarin, Girit Adası, Hanya, Kandiye, Elbasan, Ohri, Tekirdağı.

8. Kitap 1. Cilt

Page 5: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Evliya Çelebi 'nin YKY'deki kitapları:

Çeviri yazı: Evliya Çelebi Seı;ah11tnfimcsi: (1. Kitap),

haz.: R. Dankoff - S. A Kahraman - Y. Dağlı (2006)

Evliya Çelebi Scyalı11tnfimesi: (2. Kitap), haz.: Z. Kurşun-S. A Kahraman -Y. Dağlı (1999)

Evliya Çelebi SC1J11h11tnfi111rsi: (3. Kitap), haz.: S. A. Kahraman-Y. Dağlı (1999)

Evliya Çelebi Seyahatniimcsi: (4. Kitap), haz.: Y. Dağlı - S. A Kahraman (2001)

Evliya Çelebi Seyahatnı'imcsi: (5. Kitap), haz.: Y. Dağlı - S. A. Kahraman - İ. Sezgin (2001)

Evliya Çelebi Seı;11l111tnı'i111csi: (6. Kitap), haz.: S. A Kahraman-Y. Dağlı (2002)

Evliya Çelebi Seyahatnı'imcsi: (7. Kitap), haz.: Y. Dağlı - S. A Kahraman - R. Dankoff (2003)

Evliya Çelebi Seyahatnı'imesi: (8. Kitap), haz.: S. A Kahraman -Y. Dağlı-R. Dankoff (2003)

Evliya Çelebi Seı;11l111t11ı'imcsi: (9. Kitap), haz.: Y. Dağlı-S. A. Kahraman -R. Dankoff (2005)

Evliya Çelebi Seyahatnı'imcsi: (10. Kitap), haz.: S. A Kahraman-Y. Dağlı- R. Dankoff (2007)

Günümüz Türkçesiyle Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatniimesi: istanlıııl (1. Kitap: 2 Cilt)

haz.: S. A Kahraman - Y. Dağlı (2003)

Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seı;11/111tniimrsi: Bursa-Bolu-Trabznn-Erzuru111- Azerlıaym11-Kafkasy11-Kırı111-Girit (2. Kitap: 2 Cilt)

haz.: Y. Dağlı -S. A Kahraman (2005)

Giiniimüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnfimcsi: Konya-Kayseri-Antakya-Şam-Urfa-Maraş-Sivas-Gazze-Sofya-Edirne (3. Kitap: 2 Cilt)

haz.: S. A Kahraman -Y. Dağlı (2006)

Giiniimiiz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatııı'imcsi: Bağdad-Basra-Bitlis-Diyarlıakır-Tsf11lımı-Mal11tya-Mardin-Musul-Tcbriz-Van (4. Kitap: 2 Cilt)

haz.: S. A Kahraman - Y. Dağlı (2010)

Giinümiiz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatniimcsi: Akkirmmı-Amasya-Bclgrad-Gcliholu­Manastır-Özü-Sarayhosnrı-Slm'rııya-Tokat-Üsküp (5. Kitap: 2 Cilt)

haz.: Seyit Ali Kahraman (2010)

Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatniimcsi: Podgoriçe, İştib, Vidin, Peçoy, Budin, Üstürgon [Estergon], Ciğcrdclcn, Mrıcarisfrııı, Öziçe, Taşlıca, Dobra-Vcncdik,

Mastar, Kanije (6. Kitap: 2 Cilt) haz.: Seyit Ali Kahraman (2010)

Giinüıııiiz Türkçec;iylc Evliya Çelebi Seyahatııfiıııec;i: Viyana, Eflak-Bağdan, Bükreş, Ukrayna, Kırım, Brrlıçec;arny, Çerkezic;tan, Dağıstan, Kalmukistan, Saray, Mnslwm (7. Kitap: 2 Cilt)

haz.: Seyit Ali Kahraman (2011)

Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi: Giinıülcinc, Kavala, Selanik, Tırhala, Atina, Mora, Nrımrin, Girit Adası, Hanya, Kandiye, Elhasan, Olıri, Tekirdağı (8. Kitap: 2 Cilt)

haz.: Seyit Ali Kahraman (2011)

Page 6: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Giriş

Türk büyükleri arasında mümtaz bir yere sahip ve dünyanın iyi tanıdığı şahsiyetlerden biri olan Evliya Çelebi, dünya seyyahla­rının en büyüğüdür. Yarım asır boyunca gezip dolaştığı yerle­ri, titiz bir şekilde anlattığı on ciltlik Seyahatname' si dünyanın saygın eserleri arasında yerini almıştır. Çok değişik dillere çev­rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür kurulları tarafın­dan sakıncalı görülen bazı yerleri çıkarılarak yayımlanmış, da­ha sonra yapılan yayınlarda da lüzumsuz görülerek atılan bilgi­ler ve çıkarılan bölümlerle bu değerli eser özelliğini büyük çap­ta kaybetmiştir. Bu yüzden bugüne kadar ister eski harflerle ve ister yeni harflerle yapılan yayınlar, Seyahatname'yi tam olarak yansıtmamaktadır.

Evliya Çelebi ve eseri hakkında sayısız yazılar yazılmış ve incelemeler yapılmıştır. Çoğu yabancı araştırmacılar tarafın­dan hazırlanan yayınlar sonucunda Evliya Çelebi ve eseri hak­kındaki, özellikle ülkemizde, yanlış kanaat yavaş yavaş silinme­ye başlamıştır. Yabancı araştırma ve yayınlar çoğaldıkça ülke­mizde de ilgi artmaya başlamıştır. Okuyucunun bu artan ilgi­si üzerine ilk 7 cildin Günümüz Türkçesi ile yayını yapılmıştır. Bundan sonra diğer ciltlerin de günümüz Türkçesine çevrilme­si bir zorunluluk halini almıştır. Diğer ciltlerde olduğu gibi bu ciltte de takip ettiğimiz usulü şöyle özetleyebiliriz:

Giyecek, değerli taş, para birimleri, ağırlık ve uzunluk ölçü­leri, savaş araç ve gereçleri, sivil ve askeri kurum, makam, rüt­be, unvan, lakap, meslek, esnaf, vb. isimlerin birçoğunun bugün

v

Page 7: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

bire bir kelime karşılıklarını bulmak imkansızdı. Bunlar ya dip­notlar ile ya da eser sonuna konacak bir sözlük ile açıklanabilir­di. Bu durumda eserin arkasında sanki ayrı bir tarih deyimleri ve terimleri sözlüğü oluşacaktı. Dipnotlarla metin içine bu söz­lüğü yedirmek ise metnin akıcılığını kaybettirecekti. Bunun ye­rine, gerek duyulan yerlerde parantez içinde kısaca kelime kar­şılığı verildi; ancak bugün yaygın kullanış şekli varsa o tercih edildi.

Elinizdeki eser bugün okuyucuların rahatlıkla anlayaca­ğı günümüz Türkçesi ile yazılmaya çalışıldı. Bugün kullandığı­mız Türk alfabesinde yer almayan harfler metinde kullanılma­dı. Deyim ve terimlerin bazıları, eserin özelliği gereği korundu. Evliya Çelebi'nin üslubuna mümkün olduğu kadar sadık kalın­dı. Metin içinde geçen başkasının ağzından verilen konuşmalar ile Evliya tarafından şive özellikleri korunarak nakledilen bö­lümler aynen korundu. Sadeleştirilmiş metin içinde, hemen her kelimenin bire bir karşılıkları verildi. Metnin akıcılığı için ba­zen cümlede tasarruflar yapıldı, ancak kesinlikle bilgi dışlan­masına gidilmedi.

Ayet, hadis, Arapça ve Farsça metinlerin orijinal metinle­ri veya transkripsiyonları verilmedi, Türkçe karşılıkları verildi. Ayet ve hadislerin kaynakları ibarenin yanında köşeli parantez içinde gösterildi.

Orijinal yazmada Evliya Çelebi'nin bırakmış olduğu ke­lime, satır, sayfa boşlukları yeni metinde de gösterildi. Çıkma ve derkenarlar metnin içinde işaret edilen yerlere yerleştirildi. Yazma eserin varak numaraları araştırmacılara kolaylık olması amacıyla metin içinde italik şekilde verildi.

Türkiye' deki yer isimleri, bugünkü bilinen şekliyle ya­zıldı. Ancak yer isminin ilk geçtiği yerde gerek duyulduğun­da bir defaya mahsus olmak üzere parantez içinde ismin ori­jinal şekli yazıldı. "İslambol" kelimesi İstanbul şeklinde değiş­tirildi, ancak İstanbul anlamında kullanılan diğer bazı isim­ler orijinal şekliyle bırakıldı. Yabancı yer ve ülke isimleri bu­gün Türkiye' de bilinen şekliyle kullanıldı. Yaygın olmayan yer isimleri ise orijinal şekliyle bırakıldı.

Türk şahıs adları bugün kullanılan şekliyle yazıldı. Ancak

VI

Page 8: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Ahmed, Mehmed gibi isimlerdeki son harfler aslına uygun şe­kilde bırakıldı ve "t"ye dönüştürülmedi. Mehemmed gibi isim­ler "Mehmed" şeklinde yazıldı. Evliya Çelebi'nin kendisi için kullandığı "Hakir" sıfatı, bir tevazu sıfatı olarak kullanıldığın­dan olduğu gibi korundu. Yabancı şahıs isimleri ise Türkiye' de bilinen imla ile yazıldı. Yaygın olmayan isimlerde orijinal şekli korundu. Arap isimlerinde bulunan terkipler gösterilmedi.

Dua ve övgü cümleleri sadeleştirildi ve metin içinde italik olarak verildi. Çok uzun dua cümleleri metin içinde dua olma özelliği dışında bir anlam taşımıyorsa sadeleştirilmeden italik olarak yazıldı.

Şiirlerin diline dokunulmadan olduğu gibi verildi. Tarih düşürme beyit ve mısraları yanında tarih bulunuyorsa Miladi tarihe çevrildi; bunun dışında ayrıca bir hesaplama, hesap kont­rolü veya tarih düzeltmesine gidilmedi. Atasözleri ve deyimler, yabancı dilde ise Türkçeye çevrildi, Türkçe ise orijinali ile bir­likte parantez içinde karşılıkları verildi

Hicri tarihler köşeli parantez içinde Miladi tarihe çevrildi. Orijinal metinde yer alan fihrist, eserin başında yeniden veril­medi, bunun yerine çok genişletilmiş olarak içindekiler ilave edildi. Ayrıca eserden kolay yararlanmayı sağlayacak detaylı karma bir dizin hazırlandı.

Orijinal metinde boş bırakılan bir kelimelik yerler için (---) işareti ile, boş satır miktarı ise noktalar arasında parantez için­de, bizim tarafımızdan ilave edilen yerler de köşeli parantez [ ] içinde gösterildi.

Böylesine zor bir işi yaparken gözümden kaçan hatalarımın okuyucu tarafından hoş karşılanacağını ümit ediyorum.

Esere güzel bir dizin hazırlayan Ruşen Deniz' e, eserin ya­yımlanması için devamlı yardımlarda bulunan Yapı Kredi Yayınları yöneticilerinden Aslıhan Dinç ve Raşit Çavaş'a teşek­kür ederim.

Seyit Ali KAHRAMAN

VII

Page 9: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür
Page 10: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

İçindekiler

Azak Kalesi'nden (---) tarihinde kalkıp Heyhat Sahrası içinden Kırım Vilayeti 'ne, oradan İstanbul'a, oradan büyük gaza olan Girit Adasına gittiğimiz konakları bildirir . . . . . . . . . . 2

Kertmeli Kalesi menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5 Biy Suyu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5 Gölko:fiur menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 6 Heyhat Ovası hayvanlarının anlatılması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7 Toykun ve sunkur av kuşunun şeklini bildirir . . . . . . . . . . . . . . 7 Yamançe Karaağaç menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9 Nevruz Kalesi menzilinin özelliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 12 Nevruz Kalesi'nden Çerkezistan'a gittiğimiz

konakları bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 12 Hatukay Vilayeti'nde Deveyeli Nogayı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 12 Hatukay Köyü menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 13 Küçük Jana Vilayeti menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 14 Kebürkeye Köyü menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 15 Ş � k K .. ·· ·ı· 15 aga e oyu menzı ı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Aram Kalesi menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 17 Yılanlıbayır Kalesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 17 Ömer Ağa Çiftliği menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 17 Kalmık kavmi Tatarının büyüsünün acayip ve garipliğini

bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 19 Allah'ın hikmeti ibretlik şeyi bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 22 Güvenli yer, sağlam Taman Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . . . 23 Çoçka Burnu menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 24

IX

Page 11: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Kilisecik Burnu menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 25 Kerş Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 27 Kefe Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 28 Yeni Tatar hanının gelmesini bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 28 Kefe' den Bahçesaray'a gittiğimiz konakları bildirir . . . . . . . . . 29 Zorba Tatar'ın ayaklanmasını bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 32 Bahçesaray' dan Nakşivan elinde Şirin beyleri

üzere gittiğimiz konakları bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 34 Tohta Bay Tarihi'ne göre ilk defa Kırım Adası'na sahip olan

hanları bildirir. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 39 Ak Mehmed Paşa ile (---) tarihinde Kırım' dan İstanbul'a

gittiğimiz konakları bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 45 Çüyençi Mehmed Efendi Köyü menzili . . . . . . . . . . . . . . . . : . . 45 Ferahkirman Kalesi menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 46 Kalmık kavminin büyüsünün etkisini bildirir . . . . . . . . . . . . . 47 Kılburun Kalesi menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 48 Cankirman Kalesi, yani Özü Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . . 49 İmansız Salsal'ın taht yeri, yani Akkirman Kalesi'nin

özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 50 Sarı Ata Sultan ziyaret yeri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 50 İsmail şehri menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 51 Tulça Kalesi, Dobruca Vilayeti sınırı menzili . . . . . . . . . . . . . . . 52 Babadağı kasabası menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 52 Mamur Hacıoğlu kasabası menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 52 Eski şehir Bulgareli, yani Yanbolı şehrinin özellikleri . . . . . . . 55 İbret verici yapıyı bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 57 Yanbolı şehri ziyaret yerlerini bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 57 Kızılağaç Yenicesi kasabası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 58 Mamur Hasköy kasabasının özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 58 Hafıza yani Havsa kasabası menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 59 Eski taht merkezi ve büyük şehir Edirne menzili . . . . . . . . . . . 59 Babaeskisi kasabası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 6 2 1078 yılı Receb'inin 10. günü gaza niyetine deyip bütün dostlar

ve Ak Mehmed Paşa ile vedalaşıp Girit gazasına yola çıkıp bütün menzilleri, kale ve kasabaları bildirir . . . . . . . . . . . . 64

Kademli Baba Sultan Tekkesi menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 66

x

Page 12: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

İkinci taht merkezi Edirne menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 67 1078 yılı mübarek Ramazan'ının 15. Pazartesi günü Edirne

şehrinden Girit Adası'na, Kandiye gazasına gittiğimiz konakları ve çektiğimiz şiddetli sıkıntıları bildirir . . . . . . . 68

Yüksek Dimoduka [Dimetoka] Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . 69 Mamur aşağı varoş . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 71 Mescitleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 71 Dimetoka'nın övüleceklerini bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 73 Eski Ferecik Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 73 Ferecik şehri zeminini bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 74 Ferecik hakimlerini bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 75 Köhnelik, Kara Güvercinlik harap kalesinin özellikleri . . . . . 75 Şapçılar kasabasının anlatılması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 76 Nefes Sultan Tekkesi menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 76 Ilıcayı bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 77 Eski Marile Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 78 Köhne kale Mekri Hisarı'nın özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 78 Ahıryan-ı Çıtak dilini bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 80 Musa Çelebi Köyü menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 80 Rumiçne Vilayeti, yani Gümülcine Kalesi'nin özellikleri . . . . 81 Kababıta [Çingene] kavminin durumunu bildirir . . . . . . . . . . 82 Gümülcine Kalesi'nin şekli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 83 Gümülcine şehri varoşu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 83 Selatin camileri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 84 Kıpti özel lehçesi, yani Rum Firavun kavmi

Çingenelerin dilini bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 87 Çingene dili budur . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 91 Kaçan köleleri bulmaya gittiğimiz beldeleri bildirir . . . . . . . . 93 Ruçan toprağı, yani Orfan kasabasının özellikleri . . . . . . . . . . 93 Küçük Beşik kasabası menzilinin özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . 94 Büyük Beşik kasabasının özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 95 Beşik kasabası ılıcasının yararları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 96 Yenipazar kasabasının anlatılması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 96 Sidirkapsi kasabasının özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 97 Sidirkapsi imaretlerini bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 97 Sidirkapsi Dağı'nın özelliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 98

XI

Page 13: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Papaz yurdu Aynaroz nahiyesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 99 Mamur Lankaza kasabasının özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . 101 Köhne Avrethisarı Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . 102 Avrethisarı varoşunun anlatılması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 102 Toksanboz kasabasının özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 103 Doyran kasabasının özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 103 Toyran Gölü'nün şeklini bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 104 Toyran kasabası ziyaretlerini bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 104 Ayvasil Gölü kenarı menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 105 Kavala Kalesi menzili . . . . . . . . . . . . . · . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 106 Köse Şaban kasabası menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ·' . . . 107 Gümülcine'den Yenice ve Serez taraflarına gittiğimiz

menzilleri bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 107 Misinehisar menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 107 Buri Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 108 Mamur şehir, yani Karasu Yenicesi'nin özellikleri . . . . . . . . . 109 (---) kasabasının özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 110 Feylekos taht merkezi büyük yapı, yani sağlam, eski Kavala

Hisarı'nın özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 111 Kavala aşağı kalesinin anlatılması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 114 Demirkapı Dış Kalesi'nin özelliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 115 Vaşlak kasabasının anlatılması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 116 Praveşte kasabasının özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 116 Bereketli küçük kasabası menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 117 Filibecik Kalesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 117 İrem Bağı Doksat kasabasının özelliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 118 (---) (---) kasabası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 118 Su vadisi, yani Dırama Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . . . . . . 119 Dırama şehri varoşu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 119 İbret verici mesiresi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 120 Köhne şehir, yani sağlam Zihne Kalesi'nin özellikleri . . . . . 122 Kral Kaleyoroz taht merkezi, yani eski kale, Siroz şehrinin

özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 124 Siroz Kalesi zemininin şekli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 125 Selatin ve ileri gelenlerin camileri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 126 Siroz şehri övgüsü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 132

XII

Page 14: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Siroz şehrinin genişliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 133 Bu Serez şehrinin çevresinde olan kazaları,

kale ve kasabaları bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 133 Siroz şehrinin büyük yaylağınm anlatılması. . . . . . . . . . . . . . 134 Siroz şehrinin şehitliği ziyareti . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 136 Timurhisar Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 137 Serez [Siroz] şehri menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 138 Karay! Yahudisi şehri, yani Rum kralı tahtgahı Selanik'in

özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 139 Selanik Kalesi şeklini ve zeminini bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . 143 Selanik Kalesi'nin tamiri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 145 Esed [Arslan] Kulesi, yani Kelemerye Kalesi'nin özellikleri . 146 İskele varoşunun anlatılması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 148 Selanik büyük limanının özelliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 149 Selanik şehrindeki Osmanlı sultanları

camilerinin özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 150 AI-i Aba dervişleri tekkesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 155 Hamamlarının övgüsü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 156 Verebiye Ovası, yani Vardar Yenicesi Kalesi'nin özellikleri . 167 Külliyatı övgüsünün tamamlanması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 170 Yenice-i Vardar Dağı Yaylağı'nın anlatılması . . . . . . . . . . . . . 170 Vardar Yenicesi Gölü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 171 Su yurdu şehri, yani Vodina Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . . 173 Aya Merye Vadisi, yani Karaferye Kalesi'nin özellikleri . . . . 178 Çıtak-ı Yörükan kavminin özel lehçelerini bildirir . . . . . . . . . 184 Romanya Vilayeti, yani ibretli

Alasonya Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 185 Şehir gibi Tırnovi kasabasının anlatılması. . . . . . . . . . . . . . . . 188 Eski tüccar yurdu, yani büyük Yenişehir'in özellikleri . . . . . 189 Yenişehir'den Kesendire ve Koloz taraflarına gittiğimiz

konakları bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 196 Ermiye kasabasının özelliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 196 Büyük Yoroz Limanı, yani eski Koloz Kalesi'nin özellikleri . 196 Aleksandire Kalesi, yani eski Kesendire şehrinin özellikleri 197 Eski yapı Tırhala Kalesi'nin özellikleri . . . . . .. . . . . . . . . . . . . 198 Şehzade ve diğer ayan camileri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 200

XIII

Page 15: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Müslüman mahalleleri mescitleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 203 Tırhala şehri evliyaları ziyaretleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 204 İbretlik yüksek kale, Kalabak Kaya Dağı'mn özellikleri . . . . 206 Kalabak Kayası'na çıktığımızı bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 207 Kalabak Manastırı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 208 Cihanın fanusu, yani Fener Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . . 210 Kardiçse kasabasının anlatılması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 211 Maşkolor panayırı kasabasının özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . 212 Panayır cemiyetinin eski kanunu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 213 Sivrisinek ve karasinek tılsımı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 213 Cuma kasabası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 214 Dimoko Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 215 Mamur zemin, yani sağlam İzdin Kalesi'nin özellikleri . . . . 215 İzdin aşağı şehri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 216 İzdin şehri övgüsünün tamamlanması . . . . . . . . . . . . . . . . . . 218 Ovacık, yani Badracık kasabasının anlatılması. . . . . . . . . . . . 219 Sağlam sur, kavi burç, yani dayanıklı yapı Mudunuç Kalesi'nin

özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 220 Mudunuç Kalesi'nin yağmalanmasının sebebi . . . . . . . . . . . . 220 Mudunuç Kalesi evliyaları ziyaret yerleri . . . . . . . . . . . . . . . . 222 Aziz Veliyyullah menkıbeleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 222 Evliya kerametini tahkiki . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 224 Esedli, yani Esedabad kasabasının anlatılması . . . . . . . . . . . . 226 Temiz toprak, yani eski Livadiye Kalesi'nin özellikleri . . . . . 226 Livadiye şehrinin özelliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 228 Livadiye şehrinin övgüsünün tamamlanması . . . . . . . . . . . . 229 Ateşli humma yurdu, yani harap İstife Kalesi'nin özellikleri229 İstife taşı madeninin anlatılması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 232 Ayağırıyoz Kilisesi, yani büyük Ağrıboz

Kalesi'nin özellikleri . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 232 Ağrıboz taşra varoşunun özelliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 237 Bu Ağrıboz Adası'nı gezip dolaşıp vakıf olduğumuz kadar

adanın bazı hallerini bildirelim . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 239 Fila Kalesi'nin özellikleri . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 241 İbretlik Kızılhisar'ın özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 241 Kifse kasabasının anlatılması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 244

XIV

Page 16: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Eski ve büyük şehir, hekimler şehri Atina Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 244

Atina Kalesi zemininin şeklini bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . 247 Selatin ve diğer camileri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 248 İrem yurdu Atina varoşunun anlatılması . . . . . . . . . . . . . . . . 254 Acayip yapı Ejder Limanı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 259 Atina'nın Mecnun Dağı'nda bulunan bitkiler ve şifalı otlar . 260 Seyirlik Terzi Limanı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 263 Temaşalık Köyü menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 263 Atina şehri menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 264 Yunan dilini bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 266 Sayıları ve hesapları böyledir ki yazılır . . . . . . . . . . . . . . . . . . 267 Hazret-i İsa'nın havari namlı 12 halifelerinin

isimleri bunlardır . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 267 Ayena, Poroz, Külür , Harami , Dokoz ve

Çamlıca adalarına gittiğimizi bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . 269 Egene Adası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 269 Külür Adası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 270 Atina'dan Mora Vilayeti'ne gittiğimiz menzilleri bildirir . . . 270 Mora Vilayeti hududu, Meğara Kalesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 270 Koritos Vilayeti, yani kudret yapısı Gördüs

Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 271 Abıhayat çeşmelerini bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 273 Gördüs varoşunun özelliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 274 Halkın özel lehçesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 276 Gördüs'ten kalkıp Mora'yı temaşa ettiğimizi bildirir . . . . . . 278 Eski yapı Kalavrata Kalesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 278 Kalavrata varoşunun özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 278 Vostiçse kasabasının özelliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 279 Mora Kasteli'nin anlatılması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 280 Nadir kale, yani Ballıbadra Kalesi'nin övülmesi . . . . . . . . . . . 281 Mora Eyaleti sancakları bunlardır ki zikrolunur . . . . . . . . . . 282 Ballıbadra Kalesi'nin şekli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 282 Ballıbadra şehrinin zemini . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 283 Güvenli sığınak Ballıbadra Limanı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 286 Ballıbadra ziyaret yerleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 286

xv

Page 17: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Larinçe Kalesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 287 Aniden ortaya çıkan ibretlik cengin temaşası . . . . . . . . . . . . . 287 Yüksek Holumiç Kalesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 289 Holumiç Kalesi'nin şekli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 289 Holumiç varoşu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 290 İzakilse Kalesi ve Adası'nın şekli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 291 Kefalonya Adası ve Kalesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 292 Kefalonya Kalesi'nin şekli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 293 Küçük Kefalonya Adası'nın övgüsü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 294 Mahsuldar Gaston şehri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 296 Pondikoz Kalesi'nin anlatılması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 298 Fener Kalesi'nin özelliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 298 Sıçaka Köyü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 299 Ardamiça Köyü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 299 Zursa Köyü menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 299 Matya zemini, yani Arkadiya Kalesi'nin anlatılması . . . . . . . 300 Berak Adası şeklinin anlatılması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 302 Yüksek yapı, yani eski Anavarin Kalesi . . . . . . . . . . . . . . . . . 303 Büyük Avarin Limanı'nın anlatılması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 305 Anavarin Aşağı Yeni Kalesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 305 İbretlik sağlam yapı, yani dayanıklı hisar Moton Kalesi . . . . 309 Moton Kalesi zemininin şeklini bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . 310 Büyük Moton Kalesi'nin şekli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 311 Moton şehri gazi ve şehitlerinin mezarlarını bildirir . . . . . . . 317 İbretlik yapı, yani süslü şehir Koron Kalesi'nin özellikleri . . 318 Koron Kalesi'nin şekli . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 319 Kurtuluş yeri güvenli liman . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 324 Koron şehri süslü varoşunun şekli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 324 Kastel Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 325 Yeni yapı Kalamatya Kalesi'nin anlatılması . . . . . . . . . . . . . . 325 Rusa Dağı, yani Andirusa Kalesi'nin anlatılması . . . . . . . . . . 327 Petratina Vilayeti, yani eski Karitina Kalesi . . . . . . . . . . . . . . 328 Havadar toprak, yani Rum yapısı Londar Kalesi . . . . . . . . . . 329 Lonkanik Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 330 Misehor Vilayeti, yani Mizistre Kalesi'nin özellikleri . . . . . . 331 Çepçevre Mizistre Kalesi'nin şekli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 332

XVI

Page 18: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Aşağı Hisar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 333 Misehor varoşunun anlatılması. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 334 Rum dilinde murabba . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 335 Aya Niko Kalesi'nin anlatılması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 336 Zer biçse Manastırı menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 336 Manya toprağı sınırı, yani İslam yurdu Bardunya Kalesi'nin

özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 336 Güvenlik yer, yani Pasova-i Hakaniye Kalesi'nin özelliği. . . 337 Büyük nahiye, eski Çakonya Kalesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 339 Mora Vilayeti'nde Çakona kavmi kafirlerinin

dillerini bildirir . . . . . . . ; • . . . , . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 340 Kudret eliyle yapılmış ibretlik Benefşe [Menekşe] Kalesi'nin

öz'ellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 341 Benefşe Kalesi'nin varoşunun çepçevre şekli . . . . . . . . . . . . . 343 Sultan IV. Mehmed Han varoşunu bildirir . . . . . . . . . . . . . . . 343 Benefşe Limanı'nın anlatılması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 345 Benefşe'den Anapoli'ye gittiğimiz konakları bildirir. . . . . . . 346 Tana kasabasının özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 346 Eski şehir Trapoliçse Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . 347 (---) (---) sahrası, yani yüksek yapı Arhoz

Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 349 Yukarı küçük varoş . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 350 Arhoz aşağı şehri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 350 Anapoli Vilayeti, yani İskender Seddi Anapoli Kalesi . . . . . . 351 Kale zemininin şekli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 352 Aşağı büyük varoş kalesinin şekli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 354 Kurtuluş yeri limanını çepçevre bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . 357 Hayat yuvası Kastel Kalesi'nin özelliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . 358 Şehir kabirlerinin ziyaretini bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 359 Poroz Kalesi Adası'nın özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 359 Rum Kahkahası, yani ibretlik Termiş Kalesi'nin şekli . . . . . . 360 Garip ve acayip felaket . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 362 Kasrı Mora Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 363 Büyük şehir, harap (---) kalesi . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . 364 Mora Vilayeti övgüsünün tamamlanması . . . . . . . . . . . . . . . . 364 Usturlab ilmi üzere müneccimlerin sözleri . . . . . . . . . . . . . . . 366

XVII

Page 19: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Anabolı Kalesi menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 366 1078 tarihi Rebiülahir'inin 15. günü [4 Ekim 1667] Girit

gazasına gittiğimizi bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 366 Termiş Kalesi Limanı menzili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 367 Büyük Eski Benefşe Limanı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 367 Kaba Burun . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 367 Çuka Adası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 367 İkinci Rüstem, Kaplan Paşa'nm beklenmeyen savaşı . . . . . . . 368 Şehitleri gazileri bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 368 İkrit Adası Vilayeti, yani Girit-i Kanya ve Yunan seddi Hanya

Kalesi'nin özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 369 Hanya Kalesi zemininin şekli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 371 Hanya Kalesi içindeki yapılar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 372 Suda Kalesi Adası'nın özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 376 Suda Limanı'nın şekli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 377 Apokoron Kalesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 378 Acısu Kalesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 378 Güzel Retime Kalesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 379 Retime varoşu aşağı kalesi zemininin şekli . . . . . . . . . . . . . . . 380 Beldenin övgüsünün tamamlanması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 382 Hakani yapı, yani sağlam İnadiye Kalesi . . . . . . . . .. . . . . . . . 383 İnadiye büyük varoşunu bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . 384 Tophane işliğini bildirir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 385 Garip seyirlik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . 385 Amansız Kandiye Kalesi Ovası'ndaki Osmanlı ordusunun

özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 385 Kandiye Kalesi büyük savaşının başlangıcı . . . . . . . . . . . . . . . 386 Mektup sureti . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 386 Sapık generalin cevabı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 386 Osmanlı ordusu şehri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 387 'Ümm-i Dünya Mısır askeri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 397

XVIII

Page 20: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Seyahatnamenin sekizinci cildi

[188b] Girit Adası fetihnamesi girişidir. Yüce Yaratıcı'nın ilahi iradesi gereği, ezeli hükmü bunun üzerine yürümektedir ki insanların ve cinlerin Rezzak-ı Razık'ıdır, onlara takdir etti­ği rızıklarını verir.

Ayet "Şüphesiz rızık veren, sağlam kuvvet sahibi olan ancak Al­lah 'tır" [Kur 'an, Zariyat, 58] nassı mazmunu üzere bütün yara­tılmışların mürebbisi olup tüm kullarına bu yeryüzünü mesken ve sığınak olması için yaratıp onları yerleştirir, herkese kadrine göre takdir ettiği nefis nimetlerini verir ki ayet, "Allah 'ı, O 'nun şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar . . . " [Kur 'an, En'am, 91] hükmü üzere insanların, cinlerin ve bütün yaratıkların var edicisi ve rı­zık vereni Halık-ı Kevneyn'dir. Bütün kullarını birer çeşit dü­şünce ve hevese sevk edip her biri bir sevda ile yaratıldığında bu kemter kul gösterişsiz Evliya'ya ezelde seyahat takdir olu­nup ayet, (---) "De ki, yeryüzünde dolaşın da . . . " [Kur 'an, En'am, 11] nassı üzere ve ayet, "Oralarda geceleri ve gündüzleri korkusuzca ge­zin" [Kur 'an, Sebe', 18] fehvasınca ve "Allah 'ın rahmetinin eserleri­ne bakın . . . " [Kur 'an, Rum, 50] kesin ayetlerin fermanına bu hakir ve zayıf kul mazhar düşüp dünya gezgini olduk. Zira,

Hallak-ı Ezel aleme kıldıkda tecelli', Her kulu birer hal ile kılmış müteselll.

beyti üzere bu fakire seyahat ile Allah yolunda cihat etmeyi na­sip edince Azak Kalesi 'nde iken Osmanlı 'nın Girit Adası savaşı için yola çıktıklarını duyup Kazak-ı Ak kafirleri hisarı ve sığına­ğı iken Müslüman kalesi olan,

1

Page 21: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Azak Kalesi'nden (---) tarihinde kalkıp Heyhat Sahrası içinden Kırım Vilayeti'ne, oradan İstanbul'a, oradan büyük

gaza olan Girit Adasına gittiğimiz konaklan bildirir Evvela bismillah ile Azak'tan çıkıp kıble tarafına Heyhat

Ovası içinde dikkatlice giderek 2 saat ileri, geri, sağa ve sola ince karavullar tayin olundu. Bütün arabaları kale gibi küren çatıp 3 adet top ileri ve 3 adet top geri koyup 500 adet cürd atlı gaziler ileri çarkacı giderek 2 saatte,

Güğemli Nehri kenarında bir kamışlı ve sazlı yerde Kal­mık Tatarı korkusundan arabaları tabur çatıp konakladık. Al­lah'ın hikmeti, bu mahalde şiddetli kıştan 4 yerden güneş doğ­du. Allah'ın adeti üzere doğudan doğan güneşin, hangisi oldu­ğu belli değildi. Tüm bizimle olan Azak ihtiyarları 40-50 yıldan beri böyle 4 yerden güneş doğduğunu görmedik, dediler. Sebe­bi odur ki gayet şiddetli kıştan bu Heyhat Sahrası'na güneş tesir etmez, diğer ılıman olan vilayetler üzerinde karanlık olmayıp o vilayetler üzere gökyüzünde güneşler belli olur.

Ama asla Moskov Vilayeti üzerinde ebeden güneş yok idi, hemen kıble tarafında, güney semtinde, Kırım üzerinde ve İs­tanbul üzerinde gökyüzünde 4 yerden güneşler, balık ığrıbı ağ­ları gibi, yani torba gibi güneşler sarkmış durur idi. Ama Al­lah'ın emriyle bazı zaman 6 ve 7 yerden güneş çıkar, diye Nogay kavmi yaşlıları ve Heşdek kavmi Müslümanları tanıklık ettiler.

Sözün kısası bu gece Güğemli adlı yerde cansız yatıp o ka­dar şiddetli kış, tipi ve boran azaplarını çektik ki Yüce Allah bi­lir. Sabahleyin hareket üzere iken Azak'taki elçiden ve Azak ağalarından 40-50 atlı ile mektuplar gelip,

"Benim sultanım! İşte yolunuz üzerinde 5 bin Kalmık sizi çapmaya hazırlardır. Gafil olmayın" diye haber geldi. Ama ne çare Allah kerimdir deyip oradan yine Güğemli Nehri'nde otu­rup Azak'tan da yardım gelmesini beklemeye başladık.

Bu Güğemli Nehri gerçi donmuş sudur, ama ilk kaynak yeri iki aylık yoldan ta Heyhat Sahrası'nın ortasından akıp burada Azak Denizi'ne karıştığı yer bir büyük boğazdır ki Heyhat Sah­rası'na girmiş sazlı ve kamışlı körfez boğazdır. Bu nehrin uzun­luğu, Hazar Denizi kenarı yakınında büyük Edil Nehri'nden ay­rılıp Heyhat içinden iki aylık yol gelip Azak Denizi'ne bu ma-

2

Page 22: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

halde katılır, ona göre hesap edile. Ama bu nehri Heyhat Sahrası mamur olsun diye ilk defa Edil Nehri'nden ayırıp akıtan Tohta­mış Giray Han'dır. Hala bazı yerleri zamanla çamur, toprak, çer çöple dolup suyu her zaman akmaz.

Oradan kalkıp gitmek üzere iken Azak Kalesi'nden bin adet seçkin pür-silah yardım askeri gelip hepimiz taze can bulduk. Yine kıbleye doğru Heyhat Sahrası içinde dikkat ederek gidip,

Akkumlar menzili: Azak Denizi kenarında bir kamışlı yer­dir. Oradan 5 saatte,

Akkuğular menzili: Bu da Azak Denizi kenarında çok acı sulu bir yerdir. Oradan yine kıbleye 5 saatte,

Çibir Suyu menzili: Lezzetli kuyuları var, bunu geçip, Kaburkalı Eşim menzili: Bunun da lezzetli kuyu suları var­

dır. Bunu da 5 saatte [189a] geçip, Yey Vadisi menzili: Bu da bir sığınacak yerdir ama şorlu

(acı, tuzlu) sulan var. Bu mahalle kadar Kalmık korkusundan tam 13 saat yürüyüp sazlar ve kamışlar içinde konduk. Oradan yine kıbleye doğru gidip,

Üzengilik Suyu: Azak Denizi'nden bölünüp girme bir saz­lı ve kamışlı yerde zehir gibi acı sulu yerdir. Bu mahalde sazlık içinden 8 adet domuzlar askerlere saldırıp nice atları yaraladılar. Her biri Merzifon eşeği kadar var idi. Gaziler bunlara ok yağdı­rıp Azak Denizi buzu üstüne çıktıklarında buz üzerinde yürü­meye tırnakları tutmayınca hemen bu hakirin Palu ve Çakır adlı samson köpeklerim bu domuzlar ile ceng edip yedisini de par­ça parça ettiler. Elçinin yardım için gönderdiği Moskov keferele­ri domuzları yiyip sanki Kızılyumurta bayramı ettiler. Sonra bu Üzengilik'ten kalkıp yine kıbleye doğru gidip,

Ahıryan Deresi: Bir kamışlı deredir ama suyu yoktur. Bunu geçip,

Kuru Eşim Suyu: Bu da Azak Denizi'nden azmaktır. Bunu da geçip 5 saat kıbleye doğru ılgar edip,

Çalpaş: Acı kuyuları var. Menzil yeridir ama bizler Kalmık korkusundan konmadık. Oradan yine kıbleye doğru 5 saat yor­tup 10. saatte,

Akbaş menzili: Bu da sazlı, kamışlı ve tuzlu sulu yerdir. Oradan kalkıp 12 saat yine kıbleye doğru gidip,

3

Page 23: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Cibilli menzili: Bunda da kuyular vardır, ama lezzetlidir. Bu mahalde Azak'tan getirdiğimiz etler, söğüşler ve ekmekler tamamen soğuktan taş gibi olup yenmez hale geldi.

Allah'ın hikmeti bu mahalde gaziler Heyhat Ovası içinde iki adet fil kadar yaban dombayları [camızları] görüp atlanan atlananın olup bu yaban camızlarım kovmaya gideceklere di­ğer gaziler,

"Bre koman, bu camızlar bu kışta sazlık ve büklük yerler­den çıkmazdı ama bunlar Kalmık Tatarı derdinden gelmişler­dir. Bre sakının, bu camızları kovmayın" diye bu kadar tembih ettiler.

Nasihat tutmayıp nice adamlar pür-silah olup camızları kova kova o saatte Kalmık obaları içine giredüşerler.

Hemen göz açıp kapayıncaya kadar Kalmık bunları çevirip cenge başlariar. Kalmık Tatarı çok, bu bizimkiler ancak 70-80 ne­fer yiğitler, ama gayet seçkin, bahadır, pür-silah, zor batır adam­lar idi.

Kısacası, Kalmık ile bunlar azgaş, uğraş ve savaş ede ede Kalmık bunları kova kova üzerimize geldiler. Bizler de topla­rı hazır etmiştik. Hemen hepimiz atlanıp Allah Allah seslerine yol buldurup Kalmık'a bir kere bir hamle edince asla el kaldır­maya güçleri olmayıp bir anda 1.060 adet Kalmık kılıçtan geçti. 70 tanesi zincire bağlı esir olup bu kadar atları, bu kadar esvap ve silahlarını gaziler alıp paylaştılar. Esir olan Kalmıklardan so­rulduğunda,

"Dahi koşlarmızda adamlarınız var mıdır?" deyince, "Barımız [hepimiz] bu kurtulanlarımızdır, elimiz [ailemiz]

olumuz [oğlu.muz] koşumuzda yalnız kaldılar" dediler. Bütün gaziler pür-silah olup Ak Mehmed Paşa' dan izin ala­

rak bir anda Kamhkların barınaklarını basıp nice yüz bin hay­vanları, avrat ve oğlanlarıyla esenlikle ve doyumla geldiler. Al­lah bir şeyin olmasını isterse sebebini de yaratır, mazmunu üzere Ke­rim Allah, bir kuluna kerem etmek isterse, onun sebebini yara­tır. İmdi Allah o yaban camızlarını ileri sebep gönderip o camız­ları kovarken Kalmık'a götürdü, onları asker üzere getirip bü­tün Kalmık'ı İslam askerine kırdırdı, bütün mallarını ve ailele­rini askere ganimet verip ihsan etti. Bir kimsenin bundan habe-

4

Page 24: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

ri yokken 2 camız bahanesiyle Müslüman gazilere o şiddetli kış­ta hesapsız ihsanlar etti. Farsça olarak,

Bahane ileri sürüyor ancak karşılığını vermiyordu.

buyurmuşlar. Sonra bu Cibilli adlı yerde o gece nice yaban camızlarını av­

ladık, Kalmık korkusundan asla ateş yakmayıp dururduk. Bu gece sazlara ve kamışlara ateşler edip semiz camız kebapları pi­şirdik. Azak'tan getirdiğimiz söğüş koyun etleri ve ekmekleri tamamen buz olmuştu, baltalarla pişmiş koyunları parçalayıp kimini kazanda pişirip kimini ateşte yine kebap edip ısıttık. Ek­meklerini de küllere gömüp o gece bir zevk ü safalar ettik. Sa­bah olunca yine eski usulümüzce 4 tarafa karakollar koyup bü­tün arabaları küren çattık. Kalmık esirlerini atlarıyla ortaya alıp yorta yorta giderken kar yağmaya başladı. O gün kıble tarafına seğirtip ikindi vakti,

Kertmeli Kalesi menzili Eski zamanda Ceneviz Frengi yapısı olup büyük şehir imiş.

Daha sonra Timur Leng Han harap etmiş. [189b] Bu kale Azak Denizi'nden girmiş bir acı göl boğazı kenarında bir bayır üzerin­de büyük hendekleri ve bazı belirtileri görülmektedir. Bl,ı mahal­de de 2 adet yaban atları göründü, bunları kova kova yetişip bi­rine hakir 7 tane ok vurdum, asla yıkılmadı. Her vurduğum ok sanki yağ tulumuna girer gibi girip oklar atın vücudunda kaybo­lup atlar kıçlarını serperek ovaya kaçardı. Hele hakir bir atın önü­nü alıp ta gözüne bir İstanbul oku vurunca at tepesi üstüne yere çakılıp oku kırıp kalkarken kılıçla kıç ayaklarından sinirledim, artık davranmadan kaldı. Ve geriden diğer arkadaşlar da yetişip 2 adet atı derileriyle parça parça ettiler. Yüzlerce insan bu atları bölüşüp o gece at etleri kebabı fasılların ettik. Yine Azak'tan çı­kardığımız buz olmuş pişmiş etleri ve ekmekleri yine ısıtıp ye­dik, zira Azak'tan çıkalı azıklarımız yine tavşan idi.

Oradan yine sabahleyin şiddetli kış çekerek kar üzere gidip, Biy Suyu

Bir sazlı ve kamışlı su içinde tam bir saat şiddetli acılar çe­kerek yüz bin sıkıntı ile düşe kalka bu acı göl suyunu geçtik. Bu

5

Page 25: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

su ne buz tutmuş ve ne dürüst su idi. Tüm atların ve Kalmık'tan ganimet olan hayvanların kolları ve göğüslerini buz parçaları parça parça ikinci saatte bu gölden karşı tarafa geçip can kur­tardık, ama çok hayvan bu gölde kaldı. İki adam at altında kalıp boğuldu, dediler ama hakir görmedim. Gerçi derin göl değildi ama hem şiddetli kış, tipi, boran, batak ve çataklı göl idi. Bundan yorgun mecalsiz çıkıp yine kıbleye doğru 6 saat gidip,

Gölkofiur menzili Bu mahalle Tatar kavmi Altı Su boyu diye can verirler, zira

Azak Denizi'nden girme 6 adet su kenarlarıdır. Yaz günlerinde bu 6 adet suların kenarları o kadar ot, çayır, çimen olur ki atlar ve develer yüz binlerce çiçekli otlar içinde kaybolur. Onun için Tatar kavmi bu çayırlıklara can verirler. Ama Kalmık Tatarları ele geçirip cehennem yurdu edinmişlerdir. Onun için kış gün­leri bile bu mahalde kalırlar, zira Azak'ın geçiş yeridir. Ama Al­lah'a binlerce şükür burada Kalmık'a rast gelmedik. Bu mahalde de İslam askeri avlanmaya çıkıp 2 yaban devesi ve 2 asgul, yani yaban sığınları vurulup avlar alındı.

Allah'ın hikmeti bu mahalde yine hizmetçiler, yoldaşlar, samson, tazı ve zağarlarımla avda gezerken bir yaban atına rast geldik, sanki Mahmudf fili gibi iri ve semiz yaban atı idi. Yol­daşlarım ile bu ata 17 ok ve 7-8 kurşun vurduk, asla fayda etme­yip yine kaçardı. Ama gide gide yaralar bunu alıp kaçamaz et­mez oldu. Hele kölemin biri de bu atın kızılca koltuğunda ko­lan yerine bir çatal kurşun vurunca bir iki kere dizleri üzere ge­lip kalkarken hakir bu atı yine sinirledi, yoldaşlar ile boğazlayıp parçalayıp paylaştık.

Bu macerayı anlatmaktaki maksadım odur ki, Allah'a ma­lumdur çocukluğumda rüyamda görürüm ki bu Heyhat Sahra­sı gibi bir yeşillik kırlarda tazılar ve zağar köpekler ile avlanıp gezerken bir yaban atına birkaç ok vurup öldürmüş idim. 47 yıl­dan sonra doğru rüyam çıkıp burada iki kere yaban atları vur­dum, garip hikmettir.

Bu Gölkofiur mahalline kadar 6 yerden Azak Denizi'nden girme büyük sular geçtik. Kimi bir saat ve kimi iki saat enli su­lardır ki birer günlük yol Heyhat Sahrası'na girmiş körfez bo­ğazlardır. Aralarında abıhayat eşimler ve kuyular vardır.

6

Page 26: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Buralarda daha önce 1051[1642] tarihinde Azak Kalesi'ni fet­hettiğimizde bu Altı Su boyunda Ulu Nogay, Kiçi Nogay, Urum­bet Nogay, Şıdak Nogay, Yaman Sadak Nogay, Deveyeli, Nev­ruzeli, Çobaneli, Arslan Beğeli ve nice yüz Nogay kavmi taife­si konup göçerlerdi. Ve İslam askerine Azak altında zahire ta­şıyıp yardım edip 3 akçeye okkası misk gibi kokar say yağ ve­rirlerdi. O zaman bu vadilerde eşimler kazıp sularını içerlerdi ve konup göçerlerdi. Ama şimdi Kalmık derdinden Kuban Neh­ri'nden beri bu Heyhat Ovası'na geçmeyip gayri yurtlar edin­mişlerdir, zira bu yeryüzü geniştir.

Heyhat Ovası hayvanlarının anlatılması Bu Heyhat Sahrası'nın otları, otlukları, sazlığı ve kamışlıkla­

rı kazlar, ördekler, kuğular, toy, angıt, bozbakal ve nice kere yüz bin çeşit kuşlar [190a] bu Deşt-i Kıpçak'ın çayır ve çemenzar­ları içinde yumurtaları çakıl taşları gibi yuvarlanıp atlarımızın ayakları altında ezilip yatar. Tilkiler, çakallar ve diğer hayvanlar bu yumurtaları yiyip keyif sürerler.

Hatta bu ovada bütün karalar vilayetinin İsne, İsvan, Sudan Vilayeti, Funcistan Vilayeti ve Irak-ı Bağdad Vilayeti'nde kışlayan turnalar bahar günlerinde bu Heyhat Sahrası sazlık ve kamışlık­larına gelip burada yumurtlayıp yavru çıkarır. Arabistan' da yav­ru çıkarmazlar ve asla orada yumurtlamazlar, zira şiddetli sıcak­tan yumurtaları pişip yavru çıkaramazlar. Hemen ilkbaharda sıcak diyarlardan sökün edip bu Küçük Heyhat'a ve Edil Neh­ri'nden öte Büyük Heyhat'a gelip yavrularlar. Hatta bu hakir Edil Nehri kenarlarında ta Cayık Nehri'ne kadar seyahat ederken tur­na, kaz ve ördeğin yavruları atlarımızın altında yuvarlanıp ge­zerlerdi. Ve nice semiz yavrularını alıp pişirip zevkini ederdik.

Toykun ve sunkur av kuşunun şeklini bildirir Bu Edil Ovası'nda olan karçığa, yani doğan, toykun, sunkur,

albay, laçin, bödene, topalken, kırgı ve küykenek adlı yırtıcı do­ğan gibi şahin kuşlar bu dünyada yoktur. Hatta kaz kadar, beşer onar kere tülemiş toykun ve sunkur adlı doğanlar var ki yaban atını, yaban devesi ve yaban camızlarını alıp yer. Eğer sorulursa bir kuş; bir atı, bir deveyi ve camızı nasıl alıp yer derse öyle yara­nıp tülemiştir ki gözleri kırmızı mercan gibi olup kendine gıda olacak mertebe bir av bulamayınca hemen yaban atı ve devesi-

7

Page 27: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

ne hücum eder, önce atı sağrısından pençeleyip, yani tırnak vu­rup arkasını yere yere atın başına konup kanatlarıyla atların ve develerin gözlerini kapayıp seğirtmeye komaz, iki gözünü oyup çıkarıp gücünü kuvvetini kesip atı, camızı ve her ne ise kasığın­dan yırtıp yer, karnı doyup kanat vurunca kurtlar, tilki, çakal ve gayri hayvanlar at leşlerini yemeye başlarlar. Ama bu toykun ve sunkur adlı kuşlar ayı, kurt, tilki, çakal ve arslana saldırmazlar, zira onlar yırtıcı mahluklardır.

Bu Heyhat arslanının Bağdad arslanı gibi tüyü parlak değil­dir. Hemen Ankara Vilayeti'nin sof keçisi yünü gibi salkım sa­çak tüyleri, iri gövdeleri gök gürültüsü gibi sesli arslanları var­dır. Onun için sunkur ve toykunlar bu arslana pençe vurmaz. Hatta Heşdek kavmi ve Nogay kavmi bu Edil kuşlarını toykun, sunkur ve gayri doğanlarını öyle eğitirler ki Tatar kavmi ona "kuşa laçin" derler. Düşmanı olan kimseler bir ovada veya bir yerde yalnız giderken 2 adet kuşu hasmına koyuverir, o adam isterse Rüstem gibi yiğit olsun, pençe çala çala o adamı atından yıkarlar. O anda hasmı yetişip düşmanından intikam alır. İşte bu derece insana saldırır toykun ve sunkurları olur.

Cenab-ı Allah bu kuşları öyle sevimli ve öyle süslü göğüs­lü ve kanatlı yaratır ki bukalemun nakışı gibi insan gördüğünde hayran kalır. Bir kısmı 10-15 kere tülemek ile beyaz süt gibi, süt mavisi ve Yemen akiki kırmızısı gibi olup her tüylerinin üstü­ne birer elif gibi siyah çizgicikler çekilmiştir. Sürmeli ve kırmızı mercan gözlü, kulakları yünden püsküllü ve gagası koknus bur­nu kırmızı olup pençeleri arslan cıynağı kadar vardır.

Ama her yiğit bu doğanları kolunda götüremez, zira her biri onar, on ikişer ve sekizer okka gelir kuşlardır. Bazı adamlar at sağrısında ve bazıları kollarında götürür. Kolu altında bir ça­tal ağaca keçe sarıp koluna dayak edip ağacın ucu üzengide du­rur. Bazı yiğitler bu kuşları başlarında taşırlar. O derece iyi eği­tirler ki konaktan konağa başı üzerinde havada uçarak gelip hu hu diye ses versen gelip koluna konar, ama bir ava salsan gıjgır­tısmdan yer titreyip tüm iliştiği hayvanlar şaşıp kalır. Bu kuşla­rı kaz, turna ve kekliğe salmazlar, zira o hüma kanatlı kuşlar, bu sunkur ve toykunun hamlesine takat getiremezler. Genellikle yaban atlarına, yaban develerine, sığınlara ve camızlara salarlar.

8

Page 28: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Yine bu Heyhat Sahrası içinde olan yaban koyunu, kuzusu, geyiği, yağmurcası, tablalısı, karacası, [190b] yünlü Çin ceylanı ve yaban keçisi, siyah elifli yaban eşeği, kurt, çakal, tilki, domuz, ayı ve diğer mahluklar otav otav, yani bini, 2 bini bir yerde sürü sürü gezip birbirlerini yiyip geçinirler. Bu ovada onun için hay­van kemiklerinden geçilmez. Azak na.fesi dedikleri kırmızı tilki kürkleri tüm bu Heyhat'tan gelir.

Eğer bu Heyhat Ovası'nın özelliklerini bir yıl yazsak bitmek ihtimali yoktur, ancak bu kadarla yetinelim.

Sonra Gölkonur adlı yerden kalkıp yine kıble tarafına 8 saat Heyhat üzere seğirtip,

Yamançe Karaağaç menzili Azak'tan buraya kadar 54 saat yer Heyhat Ovası'nın bir ince

yeridir, ama pek süratli hareket etmekle 54 saattir. Yoksa yavaş yavaş gidilse 20 konak yer olur. Bu Heyhat'ın uzunluğu, doğu ta­rafta Hazar Denizi kenarından batı yönüne Özü Nehri kenarın­da Kılburun Kalesi'nde son bulup 97 konaktır.

Hamd olsun bu Yamançe Karaağaç mahalline dek Azak'tan esenlikle geldik. Bu ormanlık içine girip büyük ateşler yakıp ya­ban atları etlerini, deve etlerini, sığın ve camız etlerini pişirip zevk edip eğlendik, ama yine 4 tarafımıza karakollar kor idik. Ve Heyhat Sahrası'nda bundan başka yerde ağaçlı orman yoktur, ama Edil Nehri, Cayık Nehri, Kuban Nehri ve Hazar Denizi ke­narlarında ormanlıklar gayet çoktur.

Bu Yamançe Karaağaç ormanından çıkıp batı tarafta Kuban Nehri'ne yakın ahlat armudu, göğem, kızıl elma ve pelit meyve­leri yiyerek (---) saat seğirtip elhamdülillah büyük Kuban Nehri kenarında bir büyük ormanlık içine girip sığındık.

Bizi Azak'tan getiren askerler tüm ağırlıkları arabalardan çıkarıp nice arabaları bırakıp bizimle kalan kalıp giden gitmeye izin alıp gitmek üzere iken Azak valisi olan Molla Gani Paşa bir anda buz üstünden Kuban Nehri'ni beri Heyhat tarafına 3 bin askeriyle geçip yine bizim konduğumuz orman içine kondu. Ak Mehmed Paşa'yla buluşup bir samur vezir kürkü giydi. Mehmed Paşa'dan Azak ayanına ve Süleyman Paşa'ya mektuplar alıp o gece atlar mehtapta ve o şiddetli kışta Heyhat Sahrası içinde bizi getiren askerle, araba ve 50 adet topla Allah 'a tevekkül ettik deyip

9

Page 29: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

geriye dönüp Azak yolu deyip Ak Mehmed Paşa'dan, rehin ol­mak için ve Azak'a esenlikle varmak için Kalmıklardan avrat ve oğlanlarıyla 10 adet esiri alıp gittiler.

Ama nice yüz adet akıllı kimseler, Azak Paşası Molla Gani Paşa Kuban Nehri'ni buz üstünden bütün askeriyle geçince hemen bizim askerin çoğu buzdan karşıya geçip Çerkezistan Vilayeti'ne dahil olup konaklara kondular. Ama bizler Kuban Nehri'nin karşı tarafında Heyhat Sahrası toprağında büyük or­man içinde kaldık. Ormanlar içinde ateşler yakıp kebaplar çe­virip ateş başında zevk ü safalar ettik sandık. Her kim o tipi ve boranı, şiddetli kış azabını çekip bu ormanda ateş başına geçip oturdu ise elleri ve ayakları dondu, gözlerine kara su inip kör ve kötürüm oldu. Nice adamlar da bu orman içinde ateş başların­da helak oldular.

Allah'a hamd olsun ne hakir ve ne köle yoldaşlarımı ateş başına komayıp tipide ve boranda ağaçlar altında kar üzerinde oturup baharlı sıcak şerbetler ve sıcak çobralar yiyip yattık. Ve ahlat armudu, elma ve göğem erikleri yedik.

Bu gece bu ağaçlık etrafına karakol koyduk. Her tarafa köşe-bend lOO'er 150'şer kadar tüfenkli yiğitleri ormanlar için­de metrislere koyup Kalmık korkusundan ve Çerkez hırsızı der­dinden 4 tarafa karakollar koyarak Kuban Nehri'nden ağırlıkla­rı buz üstünden karşı tarafa geçirmeye gayret ettik. Bütün ağır­lık karşı tarafa geçip beri tarafta salt atlılar kaldı.

Allah'ın hikmeti Kuban Nehri'nin buzu sabah kopup ne buz ve ne su oldu, bütün askerle karşı Heyhat tarafındaki or­manda kaldık. Ancak Kuban Nehri üzerinde buz parçaları har­man gibi buzlar parça parça aktı. Karşı Çerkezistan tarafına esenlikle geçmek mümkün değil.

Sonunda birkaç nefer cesur yiğitler, keskin rakılar, bal sula­rı ve keskin bozalar içip ağaçlardan, sazlardan, kamışlardan ve iri kurumuş ağaçlardan botlar ve sallar çatıp nice arabaları ve nice yüz seyishane yüklerini karşıya geçirdiler. Herkes atlarını botlar üzerine koydular, [191a] yüzlerce atı Kuban Nehri'nden yıldırıp karşı tarafa geçirip Çerkez evlerinde ve Nogay kavmi evlerinde ahırlar içine atlarını koydular.

Ve karşı tarafta Nevruz Mirza Nogayları ve Çerkez yiğitleri

1 0

Page 30: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

çırnık kayıklar ve botları beri tarafa geçirip Ak Mehmed Paşa'yı, iç ağalarını, paşanın imamı İbrahim Efendi'yi ve Cafer Ağa'yı karşı tarafa geçirip hamd-i Huda selametle vardılar.

Ama hakir yüklerimden ayrılmadım. Bir daha botların kar­şı taraftan bu tarafa gelmesine bakmayıp nice iş görmüş gazi yi­ğitler ile bir araya geldim. Hemen hakir o şiddetli kışta kılıcım, sadağım, kol tüfenklerim ve diğer hafif eşyalarımı keçi tulum­larına doldurup tulumları üfleyip ağızlarını berk bağladım, her tulumu atların kuyruklarına bağladım. Bu zavallı kul o şiddet­li kış soğuğunda çıplak olarak iki at arasında elimde şıdak kam­çımla atlara yov yov diyerek Kuban Nehri'ni hizmetkarlar ve at­larımla yaldayıp karşıya geçtim, ama dizlerime dek ıslandım. Nice yiğitler de öylece Kuban Nehri'ni beri selamete geçtiler.

Meğer bir alaşa atım suyun soğuğundan suya girmeyip kar­şı tarafta kalmış yahut sudan yine geriye dönmüş, karşıda kişne­yip durur. Hemen hakir yine cüret edip Cenab-ı Allah'a sığınıp, karşı tarafta kimse kalmamış iken o "nefsim nefsim" gününde hakir Kırım kadıaskeri olan Murtaza Ali Efendi'nin verdiği boz al alaşa üstüne yine çıplak binip elimde şıdağımla ata vurarak kendi ağırmak küheylan, cıdav yerini ıslatmadan büyük Kuban Nehri'ni buzlap iken buzlar arasından yine karşı tarafa geçtim, geri dönen atı suya döve döve kovdum.

Vaşak namında bir eğitimli zağanm kalmış, onu da eyer ha­nesine alıp yine Kuban Nehri'ne at ile girdim, köpeği bir büyük buz üzere bıraktım. Köpek buzdan buza sıçrayıp kah suda yü­züp hakir de karşıya esenlikle birlikte geçtik. Esvap kürkümü giyerken karşı tarafta 40-50 bin kadar Kalmık askeri ulam ulam ulanıp geldikleri göründü.

Bir anda Kuban Nehri kenarına gelip gördüler ki Kuban Nehri buzlap değil, su ile buz akar. Ne çare etsinler, bütün asker karşı tarafa geçmişler.

Bütün Kalmıklar, suyun karşı tarafında Azak tilkisi gibi uluşarak dururken beri Mehmed Paşa askerinin elleri ve ayakla­rı tutar g�zileri kırkar ve ellişer dirhem dalyan tüfengler ve Nev­ruz Kalesi'nden uzun şahi toplar ile bu Kalmık askerine bir yay­lım top ve bir yaylım tüfeng kurşunları serpince bir anda nice yüz Kalmık orman içinde kar üzerine, yere düştüler. Ve 75 Kal-

1 1

Page 31: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

mık kartları atlarından çuval gibi yere düştüler. Ve diğerlerinin kararları kaçmaya dönüp nice yüzü öldü.

Çerkez namlıları Kalmık kafirlerinin böyle kırıldıkları­nı görüp derhal botlar ile 2 bin tüfenkli ve 3 bin atlı Çerkez ve Nogay göz açıp kapayıncaya kadar karşıya geçtiler. Kalmıkları kova kıra 2 bin kadar kelle ve 300 adet diri Kalmık esir alıp yine Kuban Nehri kenarına gelip top darbesinden ve tüfenk kurşu­nundan ölen Kalmıkların atlarını, alet ve silahlarını ve pis leşle­ri üzerindeki kirli esvaplarını aldılar. Yine Kuban Nehri'ni bot­lar ve sallar ile beri tarafa esenlikle ve doyumla geçip Mehmed Paşa huzuruna 2 bin kelleyi yuvarladılar. Bütün Çerkez ve No­gay'a bir kese guruş ihsan olundu.

Yine belki Kuban Nehri buz olursa Kalmık'ın yine gelmek ihtimali ola, diye bütün asker Nevruz Kalesi'ne girdi, sığma­yanlar kale haricinde metrislendiler. Çevreye karakollar konu­lup Çerkez hırsızlarından da emin oldular ve o gece rahat uyku­suna yattılar. Ve 3 gün oturmak ferman olundu.

Nevruz Kalesi menzilinin özelliği Geçen sene Mehmed Giray Han ile Dağıstan'a giderken

hakir bu kaleyi gezip dolaşmış ve yukarıda özelliklerini yaz­mıştım. Şimdi Nevruz Mirza bütün Nogay kavmi ile 3 gün 3 gece Ak Mehmed Paşa'ya yahşi konakbanlık etti, bütün aske­rini çok iyi ağırladı. Paşa da Nevruz Mirza'ya bir hil'at-i fühire giydirdi. O da paşaya ve oğlu bey efendiye birer at, birer yorga alaşa, birer oğlan ve birer Çerkez kızı verdi. Kethüdaya, divan efendisine ve hakire birer Nogay alaşaları verip 200 adet cürd atlı, sadaklı, savatlı ve [191b] zırhlı güçlü kuvvetli yiğitler kı­lavuz koştu.

Nevruz Kalesi'nden Çerkezistan'a gittiğimiz konaklan bildirir

Bu mahalde Edirne Kaymakamı Kara Mustafa Paşa'nın bizi Azak'tan çıkaran ağası Mahmud Ağa ulaklık ile Der-i Devlet'e gitti. Ardından paşa tüm askeriyle batı yönüne ormanlar içre,

Hatukay Vilayeti'nde Deveyeli Nogayı Bu Nogay kavmi de Moskov diyarında reaya iken ceng ede

ede çıkıp 40 yıldan beri bu yurtlarda yerleşmişlerdir. Koyunla­rı, sığırları ve develeri gayet çok olduğundan "Devey eli" derler.

1 2

Page 32: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Mirzalarının ismi de Devey Bay Mirza diye nam vermiş bir kart (yaşlı) adamdır.

Toplam 5 bin askere maliktir. Jana kavmi, Şağake kavmi ve Hatukay Çerkezleri ile kardeş olup adı geçen Çerkezlerin dağla­rında sakin olup hoş geçinirler. Zira Hatukay beyi olan Canbe Giray adlı kefere Çerkezinden kız almıştır.

Hatukay Çerkezi beyi de zengin Çerkezdir. İsmi Canbe Gi­ray olmasının aslı, bu Çerkezistan halkının adetleri odur ki ha­nelerinde bir misafir konduğu gece hane sahibinin bir oğlu doğ­sa misafirinin ismini oğluna ve kızına korlar.

Meğer Canbe Giray Han Acem seferine bu Çerkezistan'dan geçerken bu Hatukay Çerkezi Vilayeti'ne konup beyinin evinde misafir olmuştu. O gün beyinin bir oğlu doğunca ismini Canbe Giray korlar. Bir yaşlı ve tıraşlı koca keferedir.

Bu Canbe Giray Bey'in hanesinde Ak Mehmed Paşa konup diğer kıranlara paşanın askeri konup sabaha dek cümle paşalı­ların uğurlamadık [çalmadık] esvaplarını komadılar. Hatta bazı atların ayaklarından nallarını söküp çıkarmışlar. Nice adam­ların sürmeden gözlerini çalıp adamlar gözsüz kalmışlar. Yani mübalağa olsun, bu mertebe Çerkes hırsızları vardır. Bu diyarda "Hırsızlık ayıp değildir, yiğitliktir" diye hırsız olana kız verirler. Sabah olunca paşalıların kimi donum, kimi gömleğim, bıçağım, hançerim diye feryat ederler.

Hamd olsun hakir daha önce hizmetçilerime tembih edip "Uyanık olup bir şey çaldırmayın" demiş idim. Bütün eşyaları­mız yerli yerinde olup sabah yola çıkılınca paşalıların kiminin atı gitmiş yaya kalmış gider, kiminin kontoşu ve kürkü gidip o şiddetli kışta yaya çamur içinde gider, kiminin kılıcı, tüfengi ve başka silahları yok. Her bir fakir paşalılar bir hayretler içinde pe­rişan halde giderler.

Hakir bunlara gülümseyerek ve nice latife yollu şakalar ederek batı yönüne gidip,

Hatukay Köyü menzili Bu diyarda köye "kabak" derler, bir mamur köydür. İçinden

akan nehre Aburgan Nehri derler. Abaza dağlarından doğup bu mahalde Kuban Nehri'ne karışır.

Bu gece bu kabakta konuk olup paşa tarafından alay çavuş-

1 3

Page 33: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

lan bütün ağalara 11Basiret üzere olun" diye tembih edip herkes mallarını saklayalar.

Bu hal üzere sabah olunca onu gördük: Paşanın gözleri nuru 2 tane güneş parçası oğlanını yürütmüşler. Bütün ağaların atla­rında paybend ve köstek kalmamış. Hemen paşa öfkelenip,

"Ta bu uğurlanan kölelerim bulununcaya kadar biz bu yer­den bu kadar askerle kalkmam" deyince gördüler ki bir şanlı ve­zirdir, her gece yüzer koyun ve biner at yemi gider.

Sonunda dağlara adamlar üşürdüler, meğer köleler Aba­za oğlanları idi. Hemen dağlardan oğlanları ve çalan Çerkezleri paşa huzuruna getirip oğlanlara beşer yüz değnek ve hırsız Çer­kezlerin ikisinin de boyunları vuruldu. O an göç boruları çalınıp batı yönüne Dağıstan içinde giderken hakir hamd edip,

"Bir şeyim çalınmadı" derken bir saatten sonra altımdaki atım topalladı.

,;Aya bu at kardan ve çamurdan ökçeledi mi ki yahut ayağı­nı buz mu kesti ki?" diye şek şüpheye varmışken kölemin birinin de altındaki atı topal oldu.

"Bre bu ne haldir. Şu atların ayaklarına bakın" dedim. Gör­düler ki Çerkez hırsızları gece 7 baş atımın ayaklarından nalları­nı söküp çıkarmışlar. 11İlahi Hak bela versin melunlara" diye ha­kir yedek ata bindim, benim atım boş gitti. Kölemin biri de bir boş ata bindi. Nalbant ve çarşı pazar yok ki nal vurdurasın.

Ne çare bu tipi ve boranda ve o şiddetli kışta batı yönüne or­manlar içinde gidip 8 saatte,

Küçük Jana Vilayeti menzili Bu konakta konduğumuz gibi hemen heybelerde yedek nal­

larımız var idi. Hakir paşanın nalbantbaşısına bir altın verip 8 baş atlarımı nallatıp rahatladım. O gece hizmetçilerim uykuyu ken­dilerine haram edip uyanık durdular. Sabahleyin [192a] gördük, bütün ağaların atları, seyishanelerinin kuyrukları ve yelelerini Çerkezler kesip koca koca atları üçer dörder yaşında tay etmiş­ler. Ne çare bu diyarda bir güvenli yer yok ki varıp orada konasın.

Bu acınacak perişan hal üzere böyle sıkıntı ve şiddetli rüzgar çekerek her menzilde kırkar ellişer yerde bataklı ve çataklı, don­muş ve donmamış buzlap akar suları geçerken atların ayakla­rı buza geçerdi. Ama canı başında olan iş görmüş yiğitler atla-

1 4

Page 34: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

rm yularlarından tutup buzları kırıp atlarını suda yüzdürürdü. Bazı elleri ve ayakları tutar kılavuz ve hizmetçilerimiz atları ba­şından ve kıçından çekerek buzdan dışarı çıkarırdı.

Kısacası, 26 günde Kuban Nehri kenarında Nevruz Kalesi. Buradan menzilleri kat ederek,

Kebürkeye Köyü menzili Burada Çerkez beyleri paşaya ve askere hayli konakbanlık

edip paşaya bir Çerkez dilberi güneş parçası oğlan bağışladılar. Paşa da onlara birer yay ve birer kücügen yelekli oklar verdi. Bü­yük beye bir küheylan at ve öbür kardeşlerine birer zer-ender­zer hil'at giydirdi, hepsi çok memnun oldular.

Oradan kalkıp yine şiddetli kış çekerek tipi ve boran acı aza­bını görerek giderken hemen hakirin bir toykun doğanı kolum­da iken buyup öldü. Padişaha layık bir toykun ve yedi tülek mer­can gözlü kuş idi. Saadetli padişaha hediye veririm diye ta Mos­kov Vilayeti'nde Cayık Nehri'nden ve Edil Nehri'nden beri geti­rirdim, hüküm Allah 'zndır.

Öbür toykun ve iki sunkur kuşlarım sağ kalsın diye ölen kuşun kündeleri ve cılkısmı ayakları ve boğazından alıp !eşin­den teleklerini ve cığalarını yolup gövdesini bıraktım. Zira bu kuşlara, kedi ve köpeklere mezarsız derler, yani yere gömmez­ler. Onun için hakir de bu toykunun leşini yere atıp geçtik. Zira bugünkü gün Çerkez'den perişan olup soğuk cehennem azabı­nı çekerek giderken bir kimsenin seyishanesi yıkılsa hizmetçile­rinin yükletmek ihtimali olmayıp geçip giderlerdi. Sözün kısası bu dertleri, belaları nice gün çekerek,

Şağake Köyü menzili Daha önce Mehmed Giray Han ile Dağıstan Vilayeti'ne gi­

derken bu köyün özellikleri yazılmıştır. Şimdi yine burada ko­nup ateş başına oturanlardan nice kimselerin yüzleri kamaşıp kör oldular.

Ak Mehmed Paşa efendimizin iç ağalarından Saraçzade Mehmed Çelebi'nin, birkaç iç ağaları, çaşnigir ve müteferrikalar­dan 20 nefer kimselerin elleri ve ayakları soğuktan donup elle­ri ve ayaklarının kemiklerini Allah affetsin testerelerle kesip elle­ri ve ayaklarını kaynar katranlara batırdılar, adamlar kendinden geçip kimi feryat edip kimi öldü.

1 5

Page 35: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

O bilen gören Allah'a malumdur ki bu hakirin bir kölesi ve bir yoldaşının vücutlarına bir hata ermeyip menzil menzil gelir­dik. Ama genellikle attan inip yaya yürürdük. Atlar üşüdükçe yine atlara biner, biraz gezip dolaşınca atlar da ısınırdı.

Bu hal üzere her gün nice bin şiddetli acılar çekerek bir ko­nağa daha gelirdik.

"Kırk yıldan beri şöyle şiddetli kışı görmedik" diye yaşlılar tanıklık ederlerdi.

Sözün özü, bu köyde 7 adamı defnedelim, dedik. Yere bu kadar bin ferhat külünkleri vurup bir kırat toprak koparama­dık. Sonunda Çerkez evlerinde kazan kazan sular kaynatıp yere döküp güçlükle birer adam gömecek kadar çukurlar kazıp gö­müp gittik.

Oradan batı yönüne 2 saat Kuban Nehri'nden azmış gelmiş sulu, bataklı ve çataklı yerden geçip bir büyük orman içine gi­rerek biraz soğuktan kurtulduk, yaban ahlat armudu, göğemler ve kızıl kızıl elmalar yiyerek,

Çatal Özek menzili adlı mahalle varıp konduk. Bu ma­hal Kuban Nehri adalarından bir ormanlı büyük adadır. Nogay kavmi bu adaya Çatal Özek derler.

Bu mahalde Kuban Nehri'ni buz üstünden karşı tarafta, yine Heyhat toprağına geçip tam 7 saat batı yönüne gidip,

Han Tepesi menzili: Kuban Nehri'ne yakın Heyhat Sahrası içinde bellek olması için Timur Han yığmış, bir yüksek tepedir. Onun için Timur Han Tepesi derler. Bunu geçip,

Çatal Özek Nehri: Kuban Nehri batağından ayrılıp Taman Adası yakınında Adahan Boğazı'na karışır. Oradan yine batı ta­rafa, sazlı ve kamışlı yerler ile batı yönüne 5 saatte,

Piçigız Nehri: Bu nehir Çatal Özek Nehri'nden ayrılıp yine Kuban Nehri'ne karışır. Bu nehri buz üstünden geçip 1 saat ağaçlık içinde yine batı tarafa [192b] gidip,

Kiçi Piçigız Nehri: Bu da Büyük Piçigız'dan ayrılıp yine aslı olan Kuban Nehri ile Adahan Boğazı'nda Karadeniz'e karı­şırlar. Bu Kiçi Piçigız Nehri'ni buzsuz bulup nice yüz sazlar ve kamışlardan potlar yapıp atların kuyruklarına potları bağlayıp suyu karşı tarafa yüz bin sıkıntı çekerek geçip 3 saat bir çölistan içinde gidip,

1 6

Page 36: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Yaman Nehri: Bu küçük nehir Piçigız Nehri'nden ayrılıp bir ada olur, sonra yine Piçigız Nehri'ne karışır. Bu mahalli de geçip yine batı yönüne (---) saat gidip,

Aranı Kalesi menzili Ceneviz keferesi yapısıdır. Tepe başında bir viran harap ka­

ledir. Timur Han'ın harap ettiğine "harab" kelimesi tarih düş­müştür, sene 803 [1400/1]. Eski zamanda büyük şehir imiş. Hala binlerce yerde yapı kalıntıları görülmektedir. Yamansu Nehri bu şehri kuşatırmış. Hala yolları toz toprak ile dolu olup zaman­la Yaman Nehri bu kale altından akmaz olmuş. Oradan 2 saatte,

Ulu Camansu, yani Büyük Yaman Su Nehri: Bunun da aslı Kuban Nehri'ndendir. Yine Adahan Boğazı'nda Kuban Nehri'ne, Kuban da Karadeniz'e karışır. Bu nehri de botlar ile karşı tarafa geçip 3 saat gidip,

Yılanhbayır Kalesi Eski zamanlarda güzel bir kale imiş. Timur Han yerle bir

etmiş. Bu diyarlarda yılan, çıyan ve akrep olmamakla bu kale yurdunda birkaç yılan görünüp artık imar olmadığından Yılan­lıbayır derler. Bir yüksek tepe vardır. Bu Yılanlı Kalesi'ni ge­çip Yeleşke Boğazı'ndan, Kuban Boğazı'ndan karşı Temrek Ka­lesi'ne, yani Taman Adası toprağına düşelim dediğimizde "Ye­leşke Boğazı ne sudur ve ne buzdur. Adahan Boğazı da öyledir" diye haber geldi. Bütün askerin erlikleri kesilip mecburen bü­tün asker ile 1 günlük yol geri güney tarafına dönüp yine Ku­ban Nehri'ni buz üstünden karşı tarafa geçtik. Şağake Çerkezi toprağında,

Ömer Ağa Çiftliği menzili Mehmed Giray Han efendimizin veziri olan Sefer Gazi Ağa

akrabası Ömer Ağa'nın atandır, yani çiftliğidir. Bunda tam 7 gün konup bir tarafa gidip selamete çıkamadık. Zira ne Yeleşke Boğazı ve ne Adahan Boğazı, ne sudur ve ne buzdur.

Sonunda sekizinci gün haber geldi ki Kızıltaş Kalesi önü buzlanıyor dediklerinde hepimiz hamd edip o an eşyaları ve yükleri arabalara ve seyishanelere yükleyip 2 gün batı yönüne gidip Kuban Nehri kenarına vardık.

Ne buz tutmuş ve ne gemiler var. Bir acayip derde tutulduk ki anlatması mümkün değil. Meğer Çerkez melunları 8 günden

1 7

Page 37: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

beri bizi besleyip zahire vermekten bıkıp "Kuban dondu" deyip yalan haber verdiler.

"Biz nice çadırlar kuralım?" deyip, çadır kazıkları buzdan yere geçmez ne çare. Nice çadırların iplerini arabalara ve bazı ağaçlara bağlayıp çadırları kurup içinde duralım derken bir acı ve kuvvetli bir rüzgar, yıkıcı bir fırtına çıkıp rüzgar tüm çadırla­rı parça parça edip havaya attı. Nice arabaları da baş aşağı edip ve pek çok arabaları atsız ve sığırsız ovalar içre götürüp teker­leklerinin dönmesine göz ermez.

Hatta fakir Ak Mehmed Paşa vakarlı bir vezir iken bir ara­ba altına girip saklanmışken arabayı rüzgar dönderip Mehmed Paşa güçlükle canını kurtardı. Öyle bir felaket yaşandı ki kıya­metten bir belirti olup herkes kendi derdine düştü.

Bazı iş görmüş Tatar gazileri, sihre uğradık, dediler. He­men akıllı Mehmed Paşa tüm iç ağalarına tembih edip Muavve­zeteyn suresini okumaya başladıklarında Allah'ın emriyle sert rüzgar biraz durulup hava biraz açıldı. Ama yine Kuban Neh­ri'nin beri tarafında ne köy, ne kent, ne imaristan var. Bir tehli­keli geçitte kalıp ne zahire ve ne bir hardal tanesi var. Herkes güz yaprağı gibi titreyip hayretler içinde kaldılar.

Hemen bu mahalde bir koca köse Kalmık Tatarı gelip pa­şayla buluşup,

"Paşa, bana zararın dokunmaz mı, yemin eyle" dedi. Paşa da Kelam-ı İzzet'e el basıp yemin edip,

"Benden ve benim hizmetçilerimden sana zarar yoktur" diye yemin edince Kamlık,

"Sultanım, şimdi sizin başınıza rüzgarın kızıl kıyametini koparıp bu kadar arabaları ve bu kadar çadırları bile götürtüp kıyamet gösteren ben idim. İşte o size marifetimin bir tadım�ık [193a] kadarını sizlere gösterdim. Eğer bu suyun karşı tarafına geçmek isterseniz bana bir at, bir sada.k, bir kürk don ve 100 ku­ruş verin. Şimdi yine kızıl kıyamet edeyim ve bu suyu dondu­rup buzlap edeyim, hepiniz kolaylıkla karşı yakaya geçip bu ya­kanın açlığından kurtulup karşıda selamete çıkasınız" deyince hemen fakir Mehmed Paşa,

"Bize yardım eyle, olsun" deyip Kalmık başı her ne istediy­se daha fazla verdi. Kalmık onu alıp bir tarafta bağlayıp Kalmık

1 8

Page 38: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Tatarı bir orman içine girip gitti, ama yine gidip durduğu yerde Kalmık görünür, ama kimse aslını bilmez, ancak hakir, paşa ve divan efendisi bilir.

Kalmık kavmi Tatarının büyüsünün acayip ve garipliğini bildirir

Burada alemi aydınlatan güneş bir hoş parlak iken hemen hakir Kalmık'ın ardında zuka bir mesafe yerde bir ağaçlık içine gizlenip bakardım.

Hemen Kalmık Tatarı bir uzun ağacın dibinde evşan edip yani ihtiyacını giderip edepte dübürünü açıp havaya döndü ve doğrulup g .. ünden tersini çıkarıp ağzına koyup 3 kere yerde kar üzerinde takla attı.

Yine pisliği yanma gelip iki elini yere koyup iki ayağını ha­vaya kaldırıp anılan ağaca ayaklarını dayayıp baş aşağı durdu, sol eliyle pisliğini karıştırıp alnına parmaklarıyla pislik sürdü ve bir hayli zaman Kalmık boku üzere baş aşağı durdu.

Hemen onu gördüm, doğu, batı ve kuzey tarafları kararıp üzerimizde olan güneşin ışığı gidip gökyüzü bulutlanıp karan­lık bastı, bir şimşek, gök gürültüsü ve sert rüzgar esti ki sanki mavi bulutlar parça parça olup yere iner.

Onu gördüm, Kalmık ağaca dayadığı ayaklarını indirip pis­liğin yanında 3-4 kere döndü, ara sıra pislikten eliyle alıp havaya attıkça yıldırımlar çakıp kıyametler kopardı.

Onu gördüm, bizim asker Kuban Nehri kenarında kaynaş­maya başlayıp herkes suyu karşı geçmeye hazırlandılar. Kalmık da alnının pisliğini kar ile silip askere doğru giderken hakir de Kalmık'ın ardında hızlıca yürüyerek Kalmık'a yetişip onların diliyle "Mandu tav" deyip selam verdim. O da "Tav mondu" de­yip selam aldı.

Ve ağzından bir ceviz kadar sarı bir taş çıkarıp gözlerine sü­rüp yine koynuna koydu, alnındaki pisliği de kar ile silip döne döne paşanın yanına geldi. Paşayı Kuban Nehri kenarında ayak üzere bulduk. Hemen Kamlık,

"Ya karşı tarafa geçmeseniz ya!" deyip hemen Kalmık önce kendi buz üstünden seğirte seğirte geçti, yine bizim tarafa ge­lip paşaya geldi ve bütün yaya olan askerler beriden öteye ve öteden beriye geçmeye başladılar. Ama buz henüz kağıt kadar

1 9

Page 39: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

kalın olup insanlar buz üzerinde geçtiklerince Allah bilir, buz adamların ayakları altında sofra kadar çukur çukur olup çıtır çı­tır öterdi.

Burası, Kızıltaş Kalesi karşısında Çerkez memleketi topra­ğı tamam olduğu mahal olup Kuban Nehri'nin karşı tarafında olan Kızıltaş Kalesi halkı yaya olarak buz üzerinde Ak Mehmed Paşa'ya gelip buluşup başlarım yere koyup yer öpüp durdular. Paşa da bu kale halkına ağırlık edip,

"Tez bu saatte buz donmuş iken bizim ağırlıkları arabaları­mızla İslam askerinin yükleriyle hepsini karşı Kızıltaş Kalesi ta­rafına geçirin" diye ısrarla tembih edince hemen kale neferatları yine karşı tarafta Kızıltaş Kalesi'ne geçerek birkaç yüz çuval ve torba yükü saat kumları getirip buz üzerine döküp birkaç yerde buz üzere yollar ettiler ki at ayaklan kayıp buzu delmeye diye ince yollar yapdılar. Hemen hepsinden evvel Kızıltaş Kalesi hal­kının koyunlarım karşı Çerkezistan'a buz üzerinden geçirdiler.

Ama Allah bilir, tanıktır ve Muhammed Resulullah tanıktır ye­mini ile böyle olmuştur ki bir ayda Kuban Nehri gibi büyük nehir bir ok boyu buz tutup dururdu. Ancak Allah'ın emriyle Moskov Vilayeti'nde olan Edil Nehri ve Cayık Nehri buzları gibi parlak billur gibi buz değil idi. Bazı yerleri kumlu ve siyah ça­murlu kalın buz idi. Ancak bazı yerleri yine parlak idi.

Bu mahalde Kuban Nehri, İstanbul' da Unkapam'ndan karşı Kasımpaşa'da Meyyit İskelesi kadar geniş ve derin yerdir. Bazı yeri öyle parlak donmuş ki buz altında yüzen [193b] iri balık­lar belli idi.

Bu geçidin alt yanında Karadeniz'in dalgasının sesleri du­yulurdu. Karadeniz'in dalgası ta bu Kızıltaş Kalesi önündeki buz üzere gelirdi.

Yine böyle iken Kızıltaş halkı ve çocukları "Paşa geldi" de­yip şenlikler edip buz üzerinde ceylan gibi sekip korkusuzca ge­zerler.

Hemen kale halkı paşayı önce yalnız 2 adet uzun direkli pot üzere oturtup uzaktan iplerle potu çekip paşa Kuban Nehri'nin karşı tarafına selametle geçti, bir seccade üzerine oturup diğer askerinin esenlikle geçmesini bekledi. Ve ardı sıra tüm iç ağala­rı turna katarı buz üzerinde koşa koşa geçtiler.

2 0

Page 40: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Her kim yavaş yavaş geçti ise karşıya geçmeyip buz altına geçti ve boğuldu. Allah bilir, her kim buza basardı, buz çukur olurdu. Ta bu derece ince yerleri var idi. Daha ileri ileri buza bas­salar gerisi düz olup ilerisi çukur olurdu.

Allah'a hamd olsun bütün atlar da birer birer karşıya geçti. Sonra boş arabalar geçmeye başladı, zira daha önce bütün araba­ların yüklerini yaya adamlar karşıya taşımışlardı.

Bütün arabaların tekerleklerini çıkarıp tekerlekleri ve araba­ları ipler ile bağlayıp alarkadan arabaları çeke çeke karşıya ge­çirdiler.

Bütün atlan birer birer yularlarından birer yaya adam alar­kadan buz üstüne dökülen kumlar üzerinde çekip hepsi rahatça geçtiler. Bizim kölelerimiz de 18 baş at ve atlı arabaları ile esen­likle Kızıltaş Kalesi'ne geçip geçen yılda kondukları konakları­na gittiler.

Meğer geride divan efendisi ile 7-8 adet tutucu adamlar kalıp, "Biz bu büyü ile yapılan buzdan geçmeziz" diye geri kaldık­

larında hemen paşa, "Tez geçsinler, yoksa kendileri bilir" diye bastırınca di­

van efendisinin keyfi yetişmeyip araba içinden dışarı çıkma­yıp kendisi ile kalan Dağıstan kavmi tutucuları efendinin ara­basını yaya çekerken kimi Muavvezeteyn suresini okuyup kimi esmaü'l-hüsnadan "Ya Dafi', ya Hafız, ya Rafi'" ve "ya Allah" diye geçerlerken hemen divan efendisinin arabası buza geçip bir yanından buz üzerinde kaldı. Divan efendisi fakir İbrahim Çe­lebi can havliyle arabadan dışarı kendini buz üstüne atıp sürü­nerek arabadan uzaklaştı. 6 tane tutucu Dağıstan Müslümanları buz altına geçip boğuldular.

Onların yoldaşları da okuyarak buza bastıkça boğularak bir­kaçı beri kenara çıkıp birkaçı boğuldu.

Meğer bu boğulanlar esmaü'l-hüsna ve Muavvezeteyn sure­sini samimi inançla okuduklarından büyü ile oluşan buzun bü­yüsü bozulup buz delinip kimi kurtulup kimi boğulurdu. He­men bu perişan hali Kalmık görüp paşa yanına gelip başından kalpağını yere vurup,

"Vay benim ama çekdiğim yayşılığa", yani sihrime diye fer­yat edip ağlayıp,

2 1

Page 41: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

"Sultanım, şu geçenlere tembih eylen, geçerken Arapça okumasınlar. Hemen koşa koşa geçsinler. İşte öğle vakti olunca artık benim yayşılığım bozulur" diye rica etti.

Bütün asker acelece beri tarafa geçti, ama fakir Divan Efen­disi İbrahim Çelebi gemi maymununa dönmüş suya gömülme­den can kurtarıp paşa yanına gelip ağlamaya ve bir söz söyle­meye gücü dermanı kalmayıp sanki cansız bir kalıp olmuş. Hele hizmetçileri efendiyi konağına götürüp artık yatalak oldu.

Sonra paşa da tüm askerin beri tarafa geçtiklerinden sonra alay ile Kızıltaş Kalesi altına geldiler. Kaleden paşaya selametle "Hoş geldin ve safa geldin" diye 10 pare toplar atınca paşanın kardeşi, beyin hocası ve nice tiryakiler de topçulara ve kale diz­darına ağır küfürler edip "Bre hey kahpe oğlular! Bu kışta kıya­mette ne top atıp bizim keyfimiz kaçırırsınız" diye bir mil yer­den bağırıp "Atma hey dinsizler" diye paşaya gelip,

"Sultanım, aziz başın için şu kale dizdarıyla topçuların bo­yunlarını vurun" diye rica ettiler. Paşa,

"Niçin katledeyim?" deyince, "Hey sultanım, bu şiddetli kışta top mu atılır?" dediler.

Paşa, "Dizdar kanunudur ki her vezire top ata gelmişlerdir" de­

yince hoca efendi, "Kanunlarına filan edeyim" deyip pür-ateş olup konağına

gitti. Sonra [194a] dizdarın ziyafeti yenilip öğle vakti olunca, Allah'm hikmeti ibretlik şeyi bildirir

Kale minaresinden müezzin bir kere can u gönülden "Alla­hu ekber, Allahu ekber" deyip gülbang-ı Muhammedi'yi oku­maya başlayınca Allah'ın emriyle hemen o büyü ile donmuş olan buzlar bir kere her taraftan toplar gibi kütleyip buzlar par­ça parça olup bir anda buzdan iz belirti kalmayıp yok oldu. San­ki önce de bu büyük nehir üzerinde buz donmayıp bir rüya idi.

Allah'a malumdur ki bu buzu, Kızıltaş Kalesi önünde buz üstünden böyle geçmişizdir. Daha sonra Kalmık ihsanlar alıp kayboldu.

Sonra Kızıltaş'ta Paşa 10 tane kurban kesip fakirlere dağıt­tı. Oradan kalkıp batı yönüne giderken Temrek Kalesi sağ tara­fımızda kalıp bizler hepimiz 3 saat gidip,

22

Page 42: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Sovucuk Köyü menzili: Hamd olsun güvenlikli köylere düştük. Oradan kalkıp,

Şolomkay Köyü menzili: Oradan kalkıp yine batı yönüne 4 saat balık gölleri kenannca gidip,

Çoçka Kalesi menzili: Rusçada "çoçka" domuz yavrusuna derler. Eski zamanlarda mamur kale idiği yukarıda Dağıstan'a giderken ayrıntılı olarak yazılmıştır.

Oradan yine batı yönüne 5 saatte, Güvenli yer, sağlam Taman Kalesi'nin özellikleri

Bu kaleye girerken bütün Taman halkı paşayı karşılamaya çıkıp kaleden top şenlikleri ettiler. Osman Paşazadeler ve Kefeli Seyyid (---) Efendi kadı olup tüm paşalılara yaftalar ile konaklar verildi. Paşa, Osman Paşazade sarayında konuk olup herkes ha­nelerinde istirahat ettiler. Ve haber alındı ki,

"Bu Taman Adası'ndan karşı Kırım Adası'na geçmeye Çoç­ka Burnu'ndan karşı Kırım tarafında Kilisecik Burnu arası buz akıp Azak Denizi buzu sökülüp tamamen buz akıp karşı Kı­rım' a geçmek imkansızdır" denilince Taman Kalesi'nde oturak ferman olundu.

Daha önce Mehmed Giray Han ile Dağıstan'a giderken bu Taman Kalesi yapılan, şekli, suyu ve havasıyla tamamen yuka-· rıda yazılmıştır.

Sözün kısası, bu seyahatimizde Hazar Denizi kıyısında Moskov'un Terek Kalesi'nden ta bu Balu Han'a, Ejderhan'a, Ala­tır'a, Kazan'a, Saray'a, Mujikkirman'a kadar ve Edil Nehri ke­narında, Cayık Nehri kıyısında, Türk Oru kenarında kısacası başka yerlerde Moskov'un 136 adet büyük kalelerini gezip do­laştık. Ten Nehri kenarına ve Azak Kalesi'ne kadar Ten Neh­ri'nin sağ solunda olan toplam (---) adet namlı kaleleri hasırdan yelkenli kızak gemileriyle buz deryası üzerinde Azak'a gelip Heyhat Sahrası içinde erbain ve zemherir geçirdik. Gece gün­düz nice bin acılar, zorluklar ve nice yüz bin yol sıkıntılarını o şiddetli kışta çekip Çerkezistan Vilayeti'ne düşüp nice bin ma­ceralar yaşayıp dertler çektik. Hamd olsun Cenab-ı Allah bir gün bu zayıf kula ciğer yakıcı ah çektirmeyip, bir an hasta et­meyip sağlam olarak İslam ülkesine, bu Taman Kalesi1ne sağ­lık ve esenlikle girip yol sıkıntı ve üzüntülerini tamamen unu-

23

Page 43: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

tup sabah akşam hane hane has sohbetler edip Hakk'a ibadet ederdik.

Allah'a sonsuz hamd ve şükürler olsun ki bu eğri suratlı felekte, alçak dünyada çektiğimiz sıkıntı ve zorluklar tamamen unutuldu.

Hemen dünyada sağlık ve derman, son nefeste iman nasip ola, amin.

Cenab-ı Allah'a sonsuz ve sayısız hamd olsun ki bu ku­surlu, gösterişsiz, hakir Evliya'ya bir gün bu mihnet yurdun­da bir ah çektirmedi ve kapısından bir gün boş döndürmedi. Ayet, "Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah 'a ait olmasın . . . " [Kur 'an, Hud, 6]

Elhamdülillah sağlıklı bedenle yedirip içirip giydirip kuşa­tıp bu hakiri büyütüp besleyen bir zevalsiz Allah'a binlerce şü­kür ve yine hamd ü senalar olsun.

Bu Taman Kalesi'nde paşa ile 10 gün 10 gece vilayet ayamn­dan Osman Paşazade, Derviş Beyoğlu Ali Can ve gayrilerle can sohbetleri edip safalar ederken bir gece bir şiddetli kış ve bir sert rüzgar Taman Adası ile Kırım Adası arası 18 mil olan boğaz Ka­radeniz'dir, Karadeniz Boğazı tam 3 arşın buz ile donup kapan­dığının paşaya haberi geldi. Paşa hemen göç davul ve boruları­nı çaldırıp tüm ağırlık ve yükleriyle göçüp Taman'dan 1 saat­te yine,

Çoçka Burnu menzili adlı mahalle varıldı. Paşa atından inerek bir seccade üzerine

çöküp "Katı salt olanlar karşı tarafa bu buz üstünden geçsinler" deyince hemen önce hakir bismillah tevekkülen alallah [194b] 500 kadar yaya adam ile at üzerinde hemen karşıya geçip atımı ora­da hizmetçilerime bırakıp tekrar yaya olup korkmadan çekin­meden elimde mızrağımla buz üzerinden yaya döndüm. Ama soğuktan insanın erliği kesilirdi ve at üzerinde adamlar durma­ya tahammül edemeyip attan yıkılırdı. Hemen hakir cüret edip beri Taman tarafına yine geçip paşaya gelip,

"Müjde sultanım! Buz bir acayip donmuş ki sanki Nahşe­van demiri olmuş. Bre medet sultanım, fırsat ganimettir. Bu sa­bah soğuğunda hemen buzdan karşı geçelim" deyince hemen paşayı 2 tane uzun direkli pot üzerine bindirdiler ve iplerinden

24

Page 44: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

potu uzun arkan ipler ile geçtiler. Hakir, paşanın yanı sıra yine yaya gidip buzu adımladım. 500 adımda acele ile yürüyüp Çoç­ka Burnu'ndan karşı Kırım tarafında bir milden eksik,

Kilisecik Burnu menzili adlı yere paşa ulaşınca kızaktan çıkıp bir seccade üzerine

çöküp diğer askerin beri Kırım Adası'na geçmelerini bekleyip durdu. Sonra paşanın cümle ağırlığı, adamları, hayvanları 1 sa­atte geçtiler. Hakirin de ağırlığı, az çok her ne varsa beri tarafa geçip selamete erdiler ve Kırım toprağına yüzler sürdüler.

Ama üçüncü saatte dünyayı aydınlatan güneşin şiddetli sı­cağı etkisiyle deniz üzerinde buz çıtır çıtır ötüp buzlar yer yer kırılmaya başladı ve buzun kenarları toprağın sıcağında diş diş olup erimeye başladı. Ama geride hayli tüccar, yolcu ve Tatar ka­vimleri yavaş hareket edip öğle vaktine yakın kaldıklarında gü­neş feleğin kulesine dikilip gerçekten şiddetli sıcak oldu. Deniz üzerindeki buz küt küt ötüp bazı buzlar çatır çatır çatlayıp bu­zun nice yerleri kırılınca tedbirli paşa hemen kendi yanındaki adamlarden birkaç gözü pek adamları karşı tarafta olan adam­lara gönderip "Buz çatladı, artık geçmesinler" diye haber gön­derdi. Onlar haberin doğruluğuna bakmayıp buz deryasına hü­cum ettiler.

Buz üzerindeki felaket: Hemen buz üstünde bulunup aklı başında olan çabuk canlardan atlı ve yaya Tatarlar acelece beri geçip kurtuldular, ama arabalarıyla geri kalanlardan 15 araba ve 20 kadar adam buza gömülüp boğuldular. Bazısına arkan ipler atıp adamları çıkardılar. Ve nicesi suya gömülüp gittiler.

Bazı meydan erlerinin cesareti ve yiğitliği: Ama bazı be­cerikli biniciler atlarıyla çatlayan buzların aralarından buzdan buza atlarıyla dolanıp Kırım tarafına çıktılar. Ve dahi geri ka­lanlar gördüler ki iş işten geçip hemen atlarının başlarından yu­larlarını ve arkalarında eyerlerinin kolanlarını çözüp atlarını buz üstünde bırakıp kendisi ellerinde kargı mızraklarıyla buz­dan buza sıçrayarak selamete geçtiler. Kimisi buza ayakları ge­çip elindeki sırığı buz üzere aykırı gelip herifi sırık buza basma­ya komayıp yine bin mihnet ile buzdan dışarı çıkıp selamete ge­lirdi. Kısacası, cesaret Allah'ın bir hediyesidir.

Ama meğer o sırada lodos rüzgarı esip buz deryasını par-

25

Page 45: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

ça parça edip bir anda buz harman büyüklüğü kadar parça par­ça olup Karadeniz'e doğru buzlar harekete başlayınca 20 nefer kimse atlarıyla buz parçaları üzerinde kaldılar. Ve 70-80 kadar adam da yaya olarak buz parçaları üzerinde kalıp büyük har­man büyüklüğü kadar buzlar üzerinde sıçrar, her ne tarafa va­rırsa denizdir. Kısacası 20 nefer adam buz üzerinde Mevlevi gibi döne döne buz ile Karadeniz'e o şiddetli kışta bağırarak, feryat ederek gittiler.

Ama aklı cam başında olup iş görenlerden şahbaz ve şeh­naz yiğitler hangi tarafta bir başka buz parçası yakın ise buzdan buza sıçrayıp bir tarafa çıkıp kurtuldular.

Bazı cesur, korkusuz, hünerli olan yiğitler suya batmış at­larının yularların ellerinden bırakmayıp kendisi bir küçük buz üzerinde kalıp atı onu buz aralarından çeke çeke, o da kendini buzdan buza kenara yakın olan tarafları ata ata atıyla donuyla Kerç Kalesi boğazı tarafına esenliğe çıktılar. Bütün İslam ordusu o yiğidin cüretine hayran kalıp parmaklarını ısırdılar. Gerçek­ten de mucize mertebesi şey ettiler.

Ama yiğide de küheylan at lazımdır, zira at insanın karde­şidir. Şimdi binilen atların soyunu sopunu Cenab-ı Allah kud­ret eliyle Hazret-i Adem'in Kabe toprağından yarattı. Adem'in yaratılmasından önce bu yeryüzünde atlar var idi, ancak omu­zu başlarında kanatları olup tırnakları iki çatal bir başka şekil­li atlar idi. [195a]

Sonra 3 yiğit daha gördüler ki atlarıyla buz üzerinde Kara­deniz'e çıkıp gidiyorlar. Hemen bir anda atlarının eyerlerini buz üzerine bırakıp kendileri de soyunup "Allah 'a tevekkül ettim" de­yip çıplak atlarına binip buz üstünden kendilerini atlarıyla Ka­radeniz'e vurup atlarının yelelerine o kışta sağlam yapışıp üçü de 20 mil kadar atlarıyla denizi söküp kenara gelirken Kerş Ka­lesi'nden adamlar esvaplarla bu yiğitlere yetiştiler. Hamd olsun üçü de, mısra,

Denizde sayısız menfaatler vardır. Ancak yine de selamet kenardadı).

deyip Kerç Kalesi tarafına çıktılar.

26

Page 46: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Allah'ın hikmeti bu Tatar yiğitlerinin birisinin atı kuy­ruğuna suya batmış bir adam can havliyle yapışmış, onu da at selamete çıkardı. Bir at iki adam kurtarmış olur. Gerçekten de atlar yaratılmışların şereflisidir ki Cenab-ı Hak küheylan atla­rın hakkında Kur 'an-ı Kerim' de "Akşam üstü kendisine safin (üç aya­ğı üzerinde durup bir ayağını tırnağının üstüne diken) süratli koşan (saf kan Arap) atları gösterilmişti" [Kur 'an, Sad, 31] buyurmuşlardır. Onun için bu hakir atları pek sevip 51 yıldan beri 5-10 baş atsız olmamışımdır.

7 nefer adam da yüze yüze Kerç Kalesi tarafına çıktılar. Ve 7 adam dahi karşı Taman Adası tarafına çıkmışlar. Ancak 7 ne­fer adam gözümüz önünde buz üzerinde Karadeniz'e döne döne gittiler.

Ve 11 adet at buz üzerinde kişneyip kaldı. Onlar da inşaal­lah kurtulurlar. Belki denizde bir gemiyle Hızır'a rast gelirler.

Hamd olsun paşa ile bu kadar asker beri tarafa geçip bir tek ferde zarar gelmeyip esenlikle Kerş Kalesi'ne geldik.

Kerş Kalesi'nin özellikleri Bu kalede 3 gün konup atlarıyla buz üstünden sıçraya sıç­

raya geçenlere, atlarıyla denizde yüzüp beri tarafta selamete gelenlere, at kuyruğuna yapışıp çıkan adama ve denizde yüze yüze gelen 7 nefer adama, Mehmed Paşa efendimiz hepsine bi­rer kat libas-ı fahireler verip onar adet altınlar verip hayır dualar aldı. Ama atlılara "Binlerce aferin" deyip 7 nefer atlıya birer kat esvaptan başka ellişer kızıl altınlar verdi. 3 nefer atlı da çıplak olarak yüzüp gelmişlerdi, onlara birer eyer ve birer koşum verip o yiğitleri sevindirdi. Hak Taala onu da mamur ede.

Bu Çoçka Burnu Boğazı, Azak Denizi ile Karadeniz'in ara­sında iki milden eksik bir boğazdır ki iki tarafta kale olsa Ten Nehri Kazağı Azak Kalesi dibinden geçip Karadeniz'e çıkamaz­dı. Taman Adası tarafı tam bir mil birer adam boyu ve birer ar­şın kadar sığ ve kumsal yerlerdir. Eğer padişahlar o Taman tara­fındaki bir mil sığ yerlere, Çoçka Burnu'na kale yapsalar bu bo­ğaz bir milden yakın olup kuş geçmez olurdu.

Bu, bugün geçtiğimiz Çoçka ve Kilisecik Burnu Boğazı o ay­kırı boğazdır ki 976 [1568] tarihinde Sultan II. Selim zamanında, konup özelliklerini yazdığımız Edil Nehri kenarında Türk Oru

27

Page 47: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

adlı hendeği Sokollu Mehmed Paşa fermanıyla kazıp asker kışa kalıp oru kazmaktan vazgeçerek Heyhat Sahrası'nda bizim gel­diğimiz gibi şiddetli kışta bu boğaza bütün İslam askeri gelip bi­zim gibi bu boğazdan buz üzerinde beri Kırım'a geçerken buz bozulup 10 binden fazla İslam askerinin buz altında boğuldu­ğu uğursuz boğazdır. Hamd olsun bizler selametle geçip 2 gün Kerç Kalesi'nde konduk. Bu kalenin özellikleri ve biçimi Meh­med Giray Han ile Dağıstan'a gitmezden önce yukarıda ayrıntı­lı olarak yazılmıştır.

Sonra Kerç'ten kalkıp batı yönüne Kırım Adası içre 7 saatte, Halil Ata Salası: Mamur büyük Tatar köyüdür. Oradan 9

saatte batı tarafa gidip, Kefe Kalesi'nin özellikleri

Bütün Kefe halkı Mehmed Paşa'yı karşılamaya çıkıp tüm adamlarıyla paşaya konaklar tayin olunup herkes konduğu ha­nede vilayet ileri gelenleri ile görüşüp can sohbetleri etmeye başladılar. Ertesi gün Trabzon Vilayeti'nden Kefe valisi olan Sar­hoş İbrahim Paşa Karadeniz' den 10 pare şayka adlı büyük gemi­lerle büyük alay ile Kefe'ye girince bütün vilayet halkı onu da karşılamaya çıktılar. Büyük alay ile kalede saraya gelirken ona da kaleden 40-50 pare top şenlikleri ettiler. Ak Mehmed Paşa İb­rahim Paşa'ya hoşgeldine vardı, zira İbrahim Paşa bostancıba­şılığından beri eski vezir idi. Büyük ziyafet olup ertesi İbrahim Paşa, Ak Mehmed Paşa'ya gelip yine büyük sofralar kuruldu.

Sonra ertesi gün, Yeni Tatar hanının gelmesini bildirir

1077 yılı Zilhiccesinin 10. günü [3 Haziran 1667] Kurban bay­ramında Karadeniz' den Ammarzade Kaptan [195b] Paşa 15 pare kadırga ile donanma-i hümayun Kefe Limam'na büyük şenlik­lerle girip demir atınca limanda olan kadırgalara bütün gemi­ler safa geldiniz topları ve tüfengleri atıp kaptan paşaya şenlik­ler ettiler. Meğer bu kadırgalar içinde yeni olan Kırım Hanı Ço­ban Giray Han var imiş. Han, kaptan paşa baştardasında 3 gün 3 gece yattı. Tüm Kırım halkı yeni han geldiğini duyup Kefe şehri insan deryası olup yolların kalabalığından geçilmez oldu.

Ama gariptir ki biz Mehmed Giray Han ile bu kadar Çerke­zistan' dan geçip Dağıstan padişahına vardık, oradan hakir Ha-

28

Page 48: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

zar Denizi'yle Acem diyarının Cilan Vilayeti'ne düştük, oradan Moskov'un Terek Kalesi'ne düşüp oradan yine Moskov ülkesin­de Ejderhan, Balu Han, Alatır, Heşdek ve Kalmık vilayetlerini bu kadar zamanda gezip dolaşıp Azak Vilayeti'nden şimdi Kefe Ka­lesi'ne geldiğimizde henüz Tatar Han Der-i Devlet'ten gelip Kı­rım'a girdiği garip olaydır. Ama belki Mehmed Giray Han'ın is­yan etmek ihtimali vardır ve bütün Kırım halkı Mehmed Giray Han'ındır, diye düşünüp Der-i Devlet'ten bu kadar zamandan beri Kırım Vilayeti'ne han göndermediler, aslı belki budur.

Dördüncü gün Ak Mehmed Paşa, Kefe Vilayeti valisi olan Sarhoş İbrahim Paşa ve tüm ileri gelenler, eşraf kadırgaya varıp han ile buluştular. Büyük alay ile Kefe şehrinde Mehmed Baki Çelebi'nin hanesinde hanı konuk edip kaleden bir top şenlik­leri ve gemilerden yine balyemez şenlikleri oldu. Ardından Kı­rım Vilayeti'nden bölük bölük Tatar askerleriyle ile kalgay sul­tan, nureddin sultan, han veziri merhum Sefer Gazioğlu İslam Ağa, Defterdar İslam Ağa, eski Mehmed Giray Han Veziri Kay­tas Ağa, kadıasker olan Murteza Ali Efendi ve nice bin Kırım ayam Kefe'ye gelip hanı büyük alay ile Bahçesaray tahtına çı­karmaya götürdüler. Bu sırada Çoban Giray Han hazretleri Ak Mehmed Paşa efendimize gelip bir büyük ziyafet çekip Ak Meh­med Paşa'yı Bahçesaray'a bile götürmeye davet edince Mehmed Paşa,

"Padişahım! Önce siz saadetle varıp yüce tahtınıza oturun, sonra bizi davet edersiniz. Ayaklarınıza bizler de yüzler sürme­ye Bahçesaray'a geliriz. Ancak şimdi bizim Evliya Çelebi karde­şimizi bile götürün. Bizim orada konakçımız olup bütün tabile­rimize konaklar hazırlasın" deyince hakir de bütün hazırlıkla­rı görüp,

Kefe'den Bahçesaray'a gittiğimiz konaklan bildirir Evvela han, kalgay, nureddin, İslam Ağa ve hakir Ak Meh­

med Paşa ile vedalaşıp Kefe' den kalkıp derya gibi asker alayıyla batı yönüne Eski Kınm'a giderken bütün Kırım ayanı hana karşı gelip mübarek olsun, deyip hanın ayak tozuna yüzler sürüp baş­larından şıpırtma kalpakları börklerini düşürüp başı kaba hanın üzengisine yüzler sürüp giderlerdi.

Ama ertesi gün Şirinli kavmi bütün ceng silahlarını kuşanıp

29

Page 49: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

20 bin kadar asker cebe, cevşen, zırh, sadak ve donlara gömülüp hana geldiler, ama asla atlarından inmeyip at üstünden kalpak­larını başlarından çıkarıp selam alıp yine geriye kümeleriyle dö­nüp alaya girdiler ve kollarında yürüdüler. Ve nice türlü hare­ketleri ve nice acayip sözleri hana edip gittiler.

Han, asla uygunsuz ve aşırı davranışlarına bakmayıp her­kese mertebelerine göre davrandı, güler yüz gösterdi, gönül aldı ve sağında solunda bulunan insanlara selam verip yoksullara para dağıttı.

Eski Kırım şehri menzili, oradan Karasu şehri, oradan Akmesdd, oradan büyük Bahçesaray şehrine girerken bütün Kırım'ın ileri gelenleri, Kara Hasanlı, Şirinli, Mansurlu, Sincivit, Argın, Bargm, Dayirli, Mankıt, Olan, Badrak ve bütün kapukul­ları, tüm mirzalar, imamlar, müezzinler, hatipler, alimler, şeyh­ler ve bütün sofiler bir büyük alay ile hanı Bahçesaray' da görü­nüşe koyup tahtına oturdu. Şeyhülislam hanın beline bir kılıç bağlayıp hanın eline bir Kur'an-ı Kerim verip,

"Padişahım, hüküm, Allah'ın kitabınındır. Başka bir şey etme" deyip Fatiha okundu.

Bütün zengin ve yoksul mübarek olsun diye başta ulemalar, ardından vezirler, sonra Şirinli ve Mansurlular ve diğerleri hana biat ettiler. Nice pişmiş at etleri, nice bin çeşit yemekler binler­ce değerli sahanlar içinde yenilip dua ve övgüden sonra gittiler, ama Şirin mirzaları yemeğe gelmediler.

Bu mübarek olsundan sonra 3 gün 3 gece şehir içinde bir bü­yük sevinç ve şenliklerle süslü bir donanma oldu ki [196a] gün­düzleri Harezmşah nevruzu gündüzü olup geceleri karanlık iken yüz binlerce kandil ve meşalelerin ışığından karanlık ge­celeri aydınlık gece olup bir Hümayun Şah düğünü olmuştur ki ancak İstanbul'da olur.

Sonra bu sevinç donanmasının beşinci günü tüm Kırım ayanı Bahçesaray'm Han Körünüşü'ne toplanıp zengin ve yok­sul, yaşlı ve genç keneş edip Tatar Han'a yardımcı olmak için,

"Cınkız Hanımızın kanunudur ki 30 yılda bir, felek günle­ri devredip 30 sene tamamında her hangi han bulunursa Kırım içinde olan esir başına birer kızıl altın esir zekatı almak kanu­numuzdur. Şimdi 30 yıl başı bu hanımızın talihine düşüp Os-

30

Page 50: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

manlı'ya borcu olduğundan esir başına beşer guruş alsın" dedi­ler. Şer'an ve kanunen izin olunup Kırım Adası içinde 24 kadı­lık yerde kaza kaza bütün esirler yazılıp 400 bin esir Kazak çıktı.

Gerçekte Kırım askeri taş çatlasa 87 bin askeri taifesinden fazla yoktur. 100 bin de askerinden başka ümmet-i Muhammed­ler vardır, ama 400 bin Kazak esiri vardır. Allah saklasın, bu ka­dar Kazak kafiri ayaklansalar Kırım Adası'nın altını üstlerine getirirler, ama Muhammed Mustafa'nın mucizesi bereketiyle asla harekete kadir değillerdir.

Han hazretleri 400 bin Kazak esirlerin yüz bininin damga paralarını mirzalarına ve askeri taifelerine ihsan etti.

100 bin esirin damga paralarını karaçı halkına ve kapukul­larına bağışladı.

100 binini imam, hatip, ulema, şeyhler ve sofilere bağışla­yıp kendisine 100 bin esir kalmışken onun da 50 bin esirin dam­ga paralarını biyimlere, bükeçlere, hatunlara [saraylı kadınlar], atalıklara, emildeşlere, ot ağalarına ve han kazakdaşlanna ihsan etti.

Bu tertip üzere tüm vilayet ileri gelenleri bu toplantıya ve sözleşmeye razı olup han tarafından tüm kazalara mal toplama­ya han ağaları gitti. Bir anda 770 mil adanın içinde olan esirle­ri yazdılar. Daha önce kadıların yazdıklarından fazla, hanlara mensup olanları bile yazınca 600 bin esir çıktı.

Ve 200 bin kopna oğlan yazıldı. Büluğa ermemiş oğlana kop­na derler.

Ve 100.600 adet defke kızlar yazıldı. Bu defke kızlar, kopna oğlanlar ve marya cariyeleri yazmak kanun değil iken yazılıp mal tahsiline taraf taraf ve kol kol tüfenkli sekbanlar kaza kaza Kırım Vilayeti'ne gidip Haccac-ı Zalim Yusuf gibi Kırım Adası'nı yağmalamaya başladılar. Hakir,

"Bre hanım Kırım'da ne çok esir var imiş" dediğimde Ta­manlı Ali Han Mirza,

"Evliya Çelebi, 4-5 kere 100 binden fazla cariye kadınları vardır. Eğer onlardan, kopna ve defkelerden birer altın damga parasını bu han alırsa belki bu han asi olup Osmanlı'ya karşı kor, zira bu Çoban Giray neslinden (---) Han, Osmanlı'ya isyan edip yeniçerileri kıra gelmişlerdir. Allah korusun, ama birkaç günden

3 1

Page 51: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

sen seyreyle gör, Kırım'da neler olur. Hemen bolay ki siz Meh­med Paşa ile burada bulunmayıp Der-i Devlet'e yönelmiş bulu­nasınız" diye nice önemli sözler söyledi.

Zorba Tatar'm ayaklanmasını bildirir Bir gün gördük, esirlerden damga parası almaya giden han

ağaların başları yarık, kolları kırık ve gözleri çıkık, har har solu­yarak ve feryat ederek Han'ın görünüşüne gelip Han'a,

"Şirin beyleri bizi vurup kovup bu hale koyup kaça kaça geldik" diye şikayet ettiler. Han da,

"Eğle oluğ karaçılarım, eğle olur" diye peltek dilli lehçesiy­le söyleyip aldırış etmedi.

Meğer Şirinliler bu ağaları vurup topladıkları malları elle­rinden alıp ağalan vur edip kovarlar. Hemen ertesi gün Kırım Adası içinde bir ayaklanma ve gürültü çıkıp pür-silah sadaklı ve savatlı askerler kaya başlarında derya gibi toplanıp Çoban Gi­ray oğlu ham ve veziri olan İslam Ağa'yı görüıı.üşe kapatıp, "Biz bu bidati ettirmeziz" diye Tatar dili ile,

"Neçik ola şolay temeçik ola. Kırım yurdunda 6 kere yüz bin casır Kazakm yazmışlar. Kana şunun kopna kişkene şurala­rı ve kana şunun marya defkeleri yazdır. Nişin yazarlar. Zulüm yasayup damga alırlar. Alahıng emri şolay mıdır. Kırımga alay zulüm bolsa Osmanlı kişisi erine yasadıkları zulmü bileyizdir" diye Tatarca bağırıp çağırarak bölük bölük, saf saf ve fırka fırka [196b] olup her biri birer küme içinde "Caman caman" diye ba­ğırışları göklere yükseldi.

Sonunda öğle vaktinde araya uzlaştırıcılar girdi. Yüz bin adet baliğ olmamış kopnalan, defke ve marya cariyeleri alimler, şeyhler, kadılar, biyim ve bükeçlere, kalgay, nureddin, Mansur­lu, Sincivitlere, Dayirli ve kapukullarına yine önceki gibi ihsan­lar edip Fatiha okunup birer kızıl altın alıncak oldu. Ve o gün bu uğursuzluk ve kötülük defedildi.

Ertesi gün yine Şirin beyi askeri ayaklanıp Bahçesaray üze­re gelip,

"Biz bu esir damgası zulmünü ettirmeziz. Hanı, veziri İslam Ağa'yı, kadıaskeri ve hanın kalga sultanını istemeziz" diye ba­ğırdılar. Han,

"Alay olsun karaçılarım, Şirinliden ve nökerlerinden asla

32

Page 52: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

esir damgası alınmasın. Ama karaçılarım, Moskov kafirine sefe­rim var. Hemen hazır olun. İşte sizin esir damganızı bağışladım" deyince bütün Şirin askeri sevinip,

"Hele hana, zor ile korkutup damgayı bağışlattık" diye ra­hatlayıp herkes eline gittiler.

Sabah olunca hemen tedbirli şanı yüce han "Moskov sefe­rine at bağlansın" diye tellallar çıkarttı. Han tam bin adet yarar ve namlı tüfenkli yiğitler yazdı. 500 tüfenkli kalgay sultan yaz­dı ve 500 tüfenkli nureddin sultan yazdı. 300 tüfenkli Han Ve­ziri İslam Ağa yazdı. Daha önce Çerkez Vilayeti'nde rehin olan Çoban sultanları henüz 2 bin tüfenkli ile gelmişler idi. Toplam 4.300 piyade tüfenkli hazırlandı. 80 bin adet de Tatar atlısı hazır olduğunu Şirin beyleri işitip, bütün zamanda Tatar hanlar 500 tüfenkliye malik olmamışlardır, diye handan kuşkulanıp hanın seferine gelmediler. Karasu şehri yakınında Akkaya adlı ovada bütün Şirinli 40 bin Tatar ile toplandılar. Bahçesaray'ı basıp ham, kalgayı ve Vezir İslam Ağa'yı katletmeye karar verip sabahle­yin Bahçesaray'ı vuracak olduklarının haberi hana gelince he­men han tüm tüfenklileriyle Bahçesaray'ın 4 tarafında, kaya baş­ları ve dere ağızlarında metrislere girdiler.

Derhal Kefe Eyaleti'nde olan Tat Eli ağasına haber gidip gece yarısında 2 bin adet seçkin Tat Eli tüfenklisi geldi. Onlar da birer merkezde sabit olup hazır durdular.

Ardından, kalga sultam ve Vezir İslam Ağa'yı karadan ge­tiren Osmanlı'nın Silistre, Niğbolu, Vize, Kırkkilise, Çirmen ve Bender sancaklarının askerleri, bütün Bucak Tatarı ve Dobruca askeri de kalgay sultan ile karadan bile gelmişlerdi, bunlar da bütün Bucak Tatarıyla 63 bin adet Rum askeri olup Bahçesaray'ı kuşatıp hazır durdular.

Asitane-i Saadet'ten Tatar Han'ı donanma-i hümayun ile getiren Ammarzade Kaptan Paşa ve Elli Birinci Cemaat Oda­sı'ndan çıkan Yeniçeri Ağası Minkarizade Şaşı Mehmed Ağa 3 bin kapukuluyla o da Bahçesaray' da hazır idi.

Ammarzade Kaptan Paşa da 2 bin askeriyle handan kerem ummak için Bahçesaray'da mevcut idi. 12 bin seçkin asker ile Mansurlu Kaya Bey geldi. Hana yeniden başvurup kul olunca Karasu şehrinde toplanan Şirinli askeri bu hanın yanında 150

33

Page 53: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

bin pür-silah ateş saçan Osmanlı askeri olduğunu duyup karar­ları kaçmaya döndü. Bahçesaray'ı vurma niyetlerini Tanrı'nın takdiri bozup "Evdeki hesap pazara uymaz" atasözünü söyle­yip hepsinin dağılıp evlerine gittiklerinin haberi hana gelince hemen Hazret-i Peygamber'in sancağı nişanesini dua ve sena ile , hazineden çıkarıp 100 kese mal da bilesince alıp,

"Her kim mümin, muvahhid ve müslim tabi ise Hazret'in sancağı dibine gelsin" deyince aman Allah o mümin ve inanç­lı Tatar halkı Resulullah'ın Sancağı'nın resmini görünce derya gibi asker bir yere toplanıp Tatar askeri bölük bölük ve saf saf olup,

Bahçesaray'dan Nakşivan elinde Şirin beyleri üzere gittiğimiz konakları bildirir

Bu inatçı Şirinli askerlerine şeriat tarafından elçiler gidip "Resulullah Sancağı ile Moskov seferine gelsinler" diye haber götüren elçiyi dövüp sövüp kovup gelmediklerinden, "Allah 'a, Resulüne ve sizden olan emir sahibine itaat edin" [Kur'an, Nisa, 59] ayeti emrine uymayıp gelmediklerinden han hazretleri katille­ri vacip olduklarına 4 mezhepten sağlam fetvalar aldı. Hakani kösleri, İsfendiyar borularını çalarak ve Resulullah'ın Sancağı'nı açarak Bahçesaray' dan gaza niyetine diye çıkıp,

Akmescid şehri menzili, oradan Karasu şehri menzili, an­dan kıbleye doğru 10 saat gidip,

Nakşivan nahiyesi [197a] yani Şirinli ülkesi sınırında bu kadar bin askerin ayak bastığını Şirin beyleri görüp hemen ka­rarları firara dönüp Kırım'da Müslüman olan 300 adet Kalmık Tatarlarıyla ve 300 adet çatal atlı Tatarlarıyla tüm Şirin beyleri çoluk çocuklarını, mallarını, eşyalarını Mehmed Giray Han gibi bırakıp hepsi can pazarına düşüp Kırım Adası'nın Çikişke adlı kalesi yakınında Arbat Geçidi adlı geçitten geçerken nice Kal­mıkları ve nice yarar yiğitleri geçitte boğulup kendileri can kur­tarıp kaçtılar. Bu haber hana gelince hemen han artları sıra Şi­rinli'nin düşmanları olan Mansurlu'dan ve Karaçı halkından 3 bin adet zor batır yiğitleri gönderdi. Sasıklık adlı geçitten onlar da geçip Heyhat Sahrası içre Şirinli'yi kova kova o Şirinliler ile birlikte kaçan 300 adet Kalmıklara Mansurlular rast gelip hepsi­ni kırarlar. Ama Şirinliler yahşi yedek çatal atlılar ile Azak Ka-

34

Page 54: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

lesi'nde Süleyman Paşa'ya ve Molla Gani Paşa'ya varıp can atıp kurtuldular, ama birer at ile kalıp mal u menalden ayrıldılar.

Bu Şirinli'nin başlarına gelen tamamen Gazi Mehmed Gi­ray Han'ın bedduasıdır ki "Mehmed Giray Han'ın elinden bilek zoruyla Şeremet adlı esir vezir ile nice namlı esirleri yeni hana veririz" diye aldıklarında han başını açıp bunlara beddua edip,

"İlahi, siz de benim gibi yakın zamanda evsiz barksız olup çoluk çocuğunuzdan ayrılasınız" diye beddua etmişti.

Allah'ın hikmeti Mehmed Giray Han'ın duası kabul olup se­kizinci ayda bunların başlarına böyle felaket gelip Çoban Giray Han bütün Şirinli'yi ailelerinden ayırdı. Ama Şirinliler Azak Ka­lesi'nde de duramadılar. Dağıstan'da olan Mehmed Giray Han'a Cenab-ı Allah bunları muhtaç edip Dağıstan'a kaçmada. Şirin­li beylerini kovan Mansurlular yine Çoban Giray oğluna gelip Şirinli'nin Azak Kalesi'ne sığındıklarının, oradan Dağıstan'a kaçtıklarının haberini hana söyleyince hemen han Karasu Ova­sı'ndan kalkıp Şirinli'nin Nakşivan elindeki mallarını, bağ, bah­çe bostanlarını, saray, gelirler ve bütün mahsullerini, hizmetçi ve maiyetlerini ve sayısız hayvanlarını tamamen han zapt edip diğer eşyalarını yağmalattırdı. Kırım halkı henüz ganimete ma­lik oldular.

Han hazretleri bu kadar ganimet malına sahip olup oradan dönüp tekrar,

Karasu şehri menzili, oradan Akmesdd şehri, oradan tek­rar büyük alay ile Bahçesaray'a girince tekrar Kırım Adası'nda olan bütün esirlerin damga paraları için beşer guruş toplamaya kazalara yüzlerce ağa çıktı. Öyle sopa vurup zulüm ile mal top­ladılar ki bu zulmü Haccac-ı Zalim Yusuf etmemiştir.

Açık zulmün sitemi: Çoban Giray Han'ın veziri Sefer Gazi Ağazade İslam Ağa, babasını Kırımlılar öldürdüklerinden in­tikam almak için esir damga parası bahanesiyle Kırım halkına böyle aşırı ve açık zulüm olduğunu, 100 ve 150 yaşında ve gayet yaşlı adamlar Kırım' da çoktur, onlar,

"Bu zulüm ve düşmanlığı ata ve dedelerimizden işitmedik. Ve Kırım Kırım olalı curd eyelerimizden (ülkemizin sahiplerin­den) görmedik. Önceden gelen hanlardan Hulagu Han, Tohta­mış Han, Cengiz Han, Günbay Han, Menkirtim Han, Giraylar-

35

Page 55: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

dan Mengli Giray Han, Fethi Giray Han, Semiz Mehmed Giray Han, Bahadır Giray Han, İslam Giray Han ve şimdi Dağıstan'a giden Mehmed Giray Han zamanlarında böyle zulüm ve düş­manlık görmedik" diye bütün Kırım halkı feryat ve figan eder­lerdi.

Eğer Tatar kavminin bu zulüm yüzünden ettikleri feryat ve figanları duyduğumuz gibi, sözleri ile yazsak, yazılması zor olup anlaşılmaz, bir başka garip dildir.

Gerçekten bu mahalde Kırım fukarasına öyle zulüm edildi ki bazı salih kimseler esirleri hatırı için evlatlarını çarşıda satıp baş mallarını ödediler. Hatta bu sırada 3 adet sevimli esirler bi­rer altına çıkıp hiç kimse, bir fert rağbet etmedi. Ve mahbüb ve mahbube esirler ayaklar altına düşüp çok ucuza satılırdı.

Bu girişten ve bu sözlerden maksat odur ki Kırım'ın için­de 100 bin adet askeri taifesi olup hanlar sefere adanınca en az 70-80 bini han ile bile atlandığında 600 bin esirin elleri, kolla­rı ve ayakları boş serbestçe dağlarda, bağlarda ve tarlalarda bu kadar esir kafirler gezmede. Acayip hikmettir ki 600 bin Kazak kafirinden birinin bile Kırım Adası'ndan kaçmaya güçleri yet­mez. Zira bütün Kırım askeri han ile sefere gittiklerinde bütün Kırım'ın Nogay ve Badrak karıları Kırım' da atlanıp bellerine kı­lıç ve sadak bağlayıp Kazaklarıyla bağlara, dağlara ve tarlalara gidip ziraat ettirip kocaları seferden geldiklerinde hazır mah­sul bulurlar. Onun için Kırım halkı, Kazaklarının damga para­sını vermek zulmlerine tahammül ettiler, ancak çok açık zulüm oldu. Allah def ede.

Ve büyük ve uğursuz zulüm odur ki 1077 [1667] tarihinde bu Kırım'da Mehmed Giray Han'a Osmanlı tarafından bir yarlığ [197b] ile Köprülüzade Fazıl Vezir Ahmed Paşa' dan mektup ge­lip öyle yazmış ki,

"Sen ki sabıkan Mehmed Giray' sın. Hatt-ı şerifim ulaştığın­da 77 sadaklı ve zırh zireh-külahlı sultanlarınla Asitane-i saa­detime gelesin. Kırım hanlığını Çoban Giray Han'a ihsan eyle­dim" diye ferman gelince Mehmed Giray Han fakir baba ve de­delerinden kalan 10 Mısır hazinesi malı, bu kadar menali, bu ka­dar aileyi ve körpe evlatları bırakıp o ihtiyar padişah ağlaya ağ­laya Dağıstan padişahına hakir bile gittik. Bu da Kırım'da esir

36

Page 56: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

damgası bahası zulmünden daha şiddetli Haccac-ı Zalim zulmü idi, vesselam.

Ama bu esir damgası malından günden güne hana ve Vezir İslam Ağa'ya sayısız kıyassız haram mal geldi ki koyacak hazi­neler ağzına kadar doldu.

Hemen hanın gözü nice bin kese malı görünce "Ahır ömrüm­dür" deyip kendini Asitane-i Saadet'ten donanma-i hümayun ile getiren Ammarzade Kaptan Paşa'ya 40 kese, kadırgadaki levent­lere 10 kese, yeniçeri ağasına 40 kese, yeniçerilere 10 kese, cebe­cilere ve topçu ocaklarına onar kese, kalgası ve vezirini kara­dan getiren Silisre, Niğbolu, Vize, Kırkkilise ve Çirmen sancak­ları askerlerine beşer kese, Bucak Tatarı askerine 5 kese, kendi­nin Kırım kapukullarına 10 kese, tüin sekbanlarına 10 kese, Tat Eli halkına 5 kese kısacası bir haftada 2 bin keseyi dağıtıp tüm Kırım halkını memnun edip sevindirdi.

Daha sonra damgadan elde edilen haram maldan 500 Ka­zak esir, 100 kız, 100 oğlan ki her biri birer güneş parçası idiler, 100 adet gümüş eyerli yorga at, 200 çıplak yorga at, 500 baş Kı­rım beygiri, 100 çift her türlüsünden doğan, karçığa ve laçinler, 100 adet eğitimli tazılar, 100 çift alaca zağar köpekleri, nice bin hediyelik murassalar, altın ve gümüş kaplar, yüzlerce çift Hıta­yi çar-gül çiçekli kaseler, tabaklar ve mertebaniler toplayıp vezi­ri olan İslam Ağa ile bu yazılan hediyeleri 500 kese nakit ile Os­manlı padişahına, veziriazama, valide sultan, şeyhülislam, kadı­askerler, İstanbul mollası ve diğer işbaşında olanlara da nice bin hediyeler ile keseleri Der-i Devlet'e İslam Ağa götürdü.

Ertesi gün Kefe' de olan Ak Mehmed Paşa'ya 20 kese, 50 baş at, 20 baş yorga beygir, 10 adet Leh, Çerkez ve Rus oğlanları, 1 hınto araba ve 200 cürd atlı ile hediye ve mektuplar gönderip Mehmed Paşa'yı Bahçesaray'a davet etti.

Mehmed Paşa'ya hediyeler varınca memnun olup Azak'tan gelirken Çerkezistan içinde Şirin beyinin oğlu ve Sübhan Gazi Ağa'nın oğlunu Nevruz Kalesi'nden bile hana getirip Kefe'den Bahçesaray'a dördüncü günde girerken han ile bu kadar bin adet silahlı ve mükemmel seçkin asker Mehmed Paşa'nın karşılama­sına çıktılar. Paşaya büyük ziyafetler sunulup bütün tabilerine yetecek konaklar verildi. Han ile Şirinli'yi barıştırıp yemin bil-

37

Page 57: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

lah ile ve aman mendili ile başkapucubaşı ve Halim Efendi gidip Şirin beyini getirip el öptürdüler. Sübhan Gazi oğlu da el öpün­ce babası Sübhan Gazi Ağa'nm da suç defterine üzerine af kale­mi çekildi. Onun davetine de bir kapucubaşıyla kendi oğlu git­ti. O da gelip el öpüp Kırım Vilayeti huzura kavuştu. Han da he­nüz Ak Mehmed Paşa sebebiyle müstakil han olup Ramazan-ı şerifin başından itibaren her gece has sohbetler edip o kadar Hüseyin Baykara meclisleri olup zevk ü safalar eyledik ki anla­tılmaz. Zira Mehmed Paşa'yı Mehmed Giray Han'ın yaptığı gö­rünüşüne kondurmuşlar idi.

Her gün yiyecek ve içecekler verildikten sonra Mehmed Paşa'ya her gün yüzer guruş cep harçlığı verilirdi. Ve bu hakir ve bu fakir vakarlı han hazretlerinin sonsuz iltifatlarına mazhar olup 1051 tarihinde büyük nimetiyle beslendiğim merhum şehit Sefer Gazi Ağa'nın sarayını hakire konak tayin etti. Hala İslam Ağa vezir olup Der-i Devlet'e gidip küçük kardeşi Mehmed Mir­za hakire konakbanlık edip bütün yiyecek ve içeceklerimiz içe­ri haremde Anişe Hatun'dan yani Ayşe Kadın'dan gelip zevk ü safalar ederdim. Handan hakire bir kat esvap ile bir samur pa­çası kürk ihsan edip Mehmed Paşa ile Bahçesaray' da tam 20 gün kaldık. Havanın soğukluğu biraz gidip şiddetli kışlar def olup ibibik kuşları ötmeye başlayıp Kırım'ın havaları ısınmaya biraz başlar.

Ama Mehmed Paşa ile han her gece o uzun gecelerde ye­dişer ve sekizer saat oturup bütün Kırım alimleri ile şer'i ilim­ler konuşurlardı. Mehmed Paşa bir tarihçi kimseydi. [198a] Han hazretleri huzurunda ve bu kadar Tatar tarihçileri huzurunda Mehmed Paşa,

"Canım efendiler, pek müşkil midir? Aya bu Kırım Vilayeti'ne Tatar kavmi ne zaman malik oldu? Ve ilk defa müs­takil hakim olanlar kimlerdir? Han diye ve giray diye neden isim koydular?" diye paşa sorunca hemen Kırım kadıaskeri olan Murteza Ali Efendi buyurdular ki:

"Bizim Tatar kavmi ilk başta Hazret-i Davud Nebi asrın­da Hıta, Hoten ve Çin'de idiler. Orada çoğalarak o diyarlar­dan gelip Maveraünnehir'de Mahan Vilayeti'nde mekan edindi. Hazret-i Risalet-penah'ın kutlu zamanlarında Cengiz Han orta-

38

Page 58: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

ya çıktı. Osmanlı ile o Cengiz Han amca oğullarıdır. Osmanoğ­lu'nun ataları Süleyman Şah ve Ertuğrul, Rum-ı Yunaniyan'a gi­derler. Bizim Cengiz Han Edil Nehri boylarında sakin olup o da çoğalarak Heyhat Sahrası'na, oradan Kırım Vilayeti'ne gelirler. İşte bizim Emrem Atalık'ta güvenilir ve ayrıntılı güzel bir tari­hi vardır. Okunsa hepimiz ondan istifade ederdik" dedi. Hemen Emrem adlı atalığm meğer tarih koynunda imiş. Çıkarıp Halim Efendi okudu. Meğer bu tarih sahibi Emrem Atalık 120 yaşın­da bir kart kazak, kozak, ozak, köse, boyu kısa adamın ataların­dan Tohta Bay adında ünlü bir tarihçi kimse yazdığından Em­rem Koca dedelerinin yazdığı kitabı koynundan çıkarıp okun­maya başlandı. Çağatayca bir hoş, fasih ve beliğ Tohta Bay-ı Ça­ğatay tarihidir. Tohta Bay Tarihi'ne göre ilk defa Kırım Adası'na sahip olan

hanları bildirir Evvela (---) tarihinde güçlü Cengiz Han Deşt-i Kıpçak'ta Toh­

tamış Han ile tam 3 sene şiddetli ve kızgın savaşlar edip sonun­da erlik meydanı Cengiz Han'da kalıp Tohtamış Han yenilerek Hazar Denizi'nden karşı İran ülkesine kaçıp orada karar eder. Cengiz Han kendi oğullarından en ulucası Cuci Bay'a Balu Han, Kazan, Bulgar, Rus ve Kozak vilayetleri hanlığını verip Balu Han da müstakil han olduğu için Cuci Bay'a han diye ilk defa ad ver­diler. O da giderek cihan süsü bir şah olup Moskov kralını ken­dine tabi edip haraca kesti.

Ama Kırım Adası'nda Ceneviz Frengi karada ve denizde bir büyük kral olmakla Cuci Han'a baş eğmedi. Bunun üzerine Cuci Han Kırım Adası'na büyük ordu çekip aman zaman vermeyip Kırım memleketini (---) tarihinde Ceneviz kafiri elinden zorla fethetti. Deniz kıyısında olan kalelerden İnkirman, Sarkirman, Balıklağa Kalesi, Menkub Kalesi, Kefe Kalesi, Kerç Kalesi, Çikiş­ke Kalesi ve diğer bu gibi sağlam ve dayanıklı kaleler kafirler elinde kalmakla Cuci Han ile kefere kralı barış anlaşması yaptı. Kırım Adası'nm ovalarmda Tatar askeri sakin olup halen Kırım Adası Tatar elinde kaldı.

Kırım Adası fatihi Cuci Han Kırım'ı fethettikten 6 ay geçip ölünce (---) (---) 6 nefer oğlu kalır. Büyük oğlu ile 5 adet kardeş Kırım'ı üleşemeyip yurt hakimi olmak için 6 kardeş birbirleriy-

39

Page 59: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

le çok büyük savaşlar ettiler. Sonunda büyük kardeşleri Bereket Han, dedeleri Cengiz Han'a varıp buluşunca "Hay bizim oğlu­mun oğlu, canım, sen safa geldin" diye nice türlü iltifatlar edip Bereket Han'ın sığınmasına dünyalar kadar sevinip Kırım han­lığını Bereket Han'a yarlığ ile verir. Öbür 5 nefer kardeşin Deşt-i Kıpçak'a gelmesini ferman eyler. Böylece Bereket Han Kırım'a müstakil padişah olup aleme nizam verdi.

Allah'ın hikmeti 6 ay sonra Cengiz Han merhum oldu. Mürd oldu, diyemeziz, zira Hazret-i Risalet-penah'ın "(Yaratan) Rabbinin adıyla oku" [Kur'an, Alak, 1] ayet-i şerifiyle yazılan mek­tubuna saygı gösterip ayağa kalkıp öpüp başına koyup İslam di­nini kabul etmişti. Ancak,

"Kabe'ye gidemem, zira Kabe'ye kadar bunca padişahları atlayıp geçemem. Hepsi bana düşmandır, yol güvenliği yoktur ki Kabe'ye gideyim. Ve (---) sene yaşamış kişiyim. Zekerimi ke­sip sünnet olamam" diye özrünü arz edip Allah'ın emri olan diğer farzları tamamen kabul ettiği için biz ona müslim deyip merhum oldu, deriz.

Sözün kısası Cengiz Han merhum olduktan sonra oğlunun oğlu Bereket Han, Cengiz Han yerine müstakil han olup bin gün ona da Allah'ın hidayeti erip samimi olarak ve gönülden Tanrı'nın kulu olup ilk defa Tatar' da kendini sünnet etmek bun­dan kalmıştır. Yüzer, ikişer yüz nefer adamları bir anda sünnet ettirip [198b] 3 gün 3 gece toy düğünler edip şenliklerle nazenin ömrünü zevk içinde geçirirdi.

Kırım Vilayeti'nde Eski Sala şehrini, Aşlama Bahçesi'ni, Bahçesaray'ı ve Eski Yurd'u yapan bu Bereket Han' dır. Gayet ce­sur ve namlı·· han olup tüm kralları aciz bırakıp hepsini hara­ca kesti. Çok mal biriktirip askere verip yiğit toplayarak 200 bin adet cengaver, yiğit ve hünerli askere sahip olup Heyhat Sahra­sı'nda 200 bin otav yılkıya malik idi, her otav bin at idi. 60 bin otav deve ve 600 bin otav sığır olup diğer hayvanlar Küçük Hey­hat Sahrası'nda otlayıp gezerlerdi ki sayılarını Cenab-ı Bari bi­lirdi. Halen Heyhat Sahrası'nda olan yaban hayvanları Bereket Han'ın hayvanlarından kalmıştır ki yabani olmuşlardır. Allahu Taala Bereket Han'a bu derece bereket vermişti.

Bereket Han'ın bu mertebe mal mülk sahibi olup asker top-

40

Page 60: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

layıp padişah olduğunu Hulagu Han işitince hasedinden Kı­rım'da Bereket Han üzerine 400 bin askerle yürüdü. Bereket Han bu kötü haberi işitip 100 bin cengaver, düşman kıran hız­lı Tatar ile Kırım Adası'ndan 661 (1263) tarihinde çıktı. Küçük Heyhat Ovası'nda Azak Kalesi altında Deşt-i Kıpçak'ta Hula­gu Han konmuşken seher vakti Hulagu Han'ın askerine Bere­ket Han bir bereketli keskin kılıç vurur ki Hulagu askerlerinin çoğu yok olup kılıçtan kurtulan bin kadar Tatar ile Hulagu Han Edil Nehri'ni geçip can kurtarır. Bu kadar malı Bereket Han'a kalır. Bereket Han da bereket versin deyip Kırım'a esenlikle ve zaferle döner.

Hulagu Han da bu yenilgi üzüntüsüyle nice zaman serse­ri gezer. Bütün padişahlara üstün gelmişken bütün padişahlar ve krallar katında hor hakir olup sonunda derdinden Mecusi di­ninde öldü, yeri cehennem oldu. Yerine oğlu Abaka Han müsta­kil padişah olup bütün padişahlara mektuplar gönderince hepsi ona tabi oldular, ancak Kırım' da Bereket Han,

"Ben İslam padişahı olup Muhammedi dinden olup öyle dinsiz Mecusi mezhebindeki birine niçin varıp biat ederim" diye Abaka Han'ın mektubunu Bereket Han parça parça edip elçisi­ni kovdu.

Hulagu oğlu Abaka Han'a bu haber gelince babası Hulagu Han'ın bozulup 300 bin askerinin kırıldığı intikamını Bereket Han'dan almak için 200 bin askerle Kırım Vilayeti üzere gelme­de. Henüz İslam ile şereflenmiş Kırım askeri de Bereket Han ile tam 80 bin adet seçkin İslam askeri Kırım Adası'nın Or Ağzı adlı yerinden taşra Küçük Heyhat Sahrası'na çıkıp Abaka Han ile Be­reket Han devlet sınaşır. Allah'ın emri ve Muhammed Mustafa mucizesi bereketiyle Bereket Han, Hulagu oğlu Abaka Han'a bir satır vurur ki Abaka'nın babası Hulagu Han'ın Bağdad'da Abba­silerden Mustasım Billah'a ettiğinden edip 150 bin Abaka Han Tatarı kılıçtan geçer. Hala Abaka Tatarı kemikleri Or Kalesi'nin dışında Ccrekli adındaki yer yakınında yığın yığın yığılı durur. Hala Kırım Tatarı içinde darb-ı meseldir ki "Bereket Han kılıcı­na uğrayasın" derler.

Sonra Bereket Han, Abakay Han'ın bütün atları, koşumla­rı ve ganimet mallarını Müslüman gazilere dağıtıp zaferle Kı-

4 1

Page 61: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

rım Vilayeti'ne girer, günden güne Cem haşmetli cihangir pa­dişah olur.

Tanrı'mn hikmeti o sene Turla Nehri ve Tuna Nehri dörder ay donup Bereket Han 200 bin asker ile Tuna Nehri'ni öte, Edir­ne tarafına geçip önce İstanbul tekfuru olan Keştantış Kral'ın elini vilayetini ta İdrivne yani Edirne, Filibe, Sofya, Kavala, Se­lanik, Serez, Zihne, Tırhala, Yanya, Kesendire, Koloz ve eski he­kimlerin şehri olan Atina şehrine kadar deniz kıyısında ve ka­rada olan 770 adet şehri yağmalar. Hesabını Allah bilir o kadar ganimet malları, yüz binlerce esir ve hesapsız hayvanlar alır. Bütün şehirleri yaka yıka ateşe vurarak 7 ayda yine Tuna Neh­ri kenarına gelir, binlerce parça gemilerle Akkirman tarafına Tuna'dan geçip Turla Nehri'ni de geçip zaferle ve esenlikle Kı­rım'a girer.

Sonra 665 [1267] tarihinde Kırım'dan 80 bin asker ile Belh, Buhara, [199a] İran, Turan, Çin, Maçin, Hıta, Hoten, Fağfur ve Türkistan'a at salıp baş kaldıran padişahları baş eğdirir. 1.800 kadar Tatar alimini başına toplayıp tazim ile Kırım Adası'na ge­tirip bütün alimlere cami ve medreseler yapar, gaza mallarıy­la bütün alimlere haneler yapıp çoluk çocuk sahibi olurlar. Cen­gizliler günden güne meşhur olup "Kılıç ve kalem sahibi" diye hutbeyi ilk defa Kırım şehrinde bunlar okutup sikkeleri at şek­li resimli mankır kestirdi. Zira avları, eğlenceleri ve bütün işleri atlarla olduğundan sikkelerine at resmi yazdılar. Gerçekten de sikkeyi saf bakırda kazdılar ve günden güne Tatar, alimleri ile alem oldular.

O zamanda Kırım Adası içinde 3 bin adet fetva sahibi Tatar alimi var imiş. Onlar ile Bereket Han şöhret bulup günden güne İslam askeri güçlenip Ceneviz Kırım' da harac verir olur.

Daha sonra, 666 [1268] tarihinde Bereket Han vefat edip Eski Sala' da defnedildi. Onun geriye kalan oğlu bir yaşında kü­çük çocuk olmakla atalıkları birbirlerine düştü. Sonunda Cen­giz Han'ın hayatta iken veliahd edindiği dördüncü oğlunun oğlu Toluy neslinden olan Tağar Han oğlu Menkirtim Han'ı han edip Kırım'a getirdiler. Bu da Moskov, Leh, Çeh, İsveç, Fe­lemenk, Macar, Kurs, Nemse, İslovin, Tot ve Korol krallarının hepsini haraca kesti. Krakov vilayetlerinden Daniska Vilayeti

42

Page 62: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

seferine gidip hesabını Cenab-ı Bari bilir mallar ve esirlerle Kı­rım Adası'na geldi. Ona da "O, senden, sen de O'ndan hoşnut ola­rak Rabbine dön!" [Kur'an, Fecr, 28] ayeti fermanı gelip gerçek se­fere çıkarak cennete yola çıktı. Yeri İlliyyin cenneti ola. Hala kab­ri Mankıt elindedir.

Daha sonra kardeşi Tağar Han oğlu Tedan Han Edil Neh­ri Ovası'ndaki Saray şehrinden gelip Kırım Vilayeti'ne müsta­kil han oldu. Bunun zamanında Leh Kazağı Kırım'ın batısı tara­fında Avlota Limanı'na girip Sarkirman Kalesi'ni Ceneviz kefe­resi elinden aldı. Tedan Han Kazak elinden bu kaleyi kurtarma­yı başaramadığından Kırım halkı Tedan Han'a karşı ayaklanıp hanlıktan azledildi. Yerine 690 [1291] tarihinde Menkirtim Han oğlu Tağtağağ Han han oldu. Bu han daima fitne, fesat, kötü­lük, hile, oyun ve eğlenceye düşkün olduğundan Ceneviz kafiri, Moskov, Leh, Kostantin, İdrivne, Sırp, Bulgar, Eflak, Boğdan ve diğer kafir kralları yüz bulup Kırım'ın bazı yerlerini yağmala­maya başladılar. Sarkirman Kalesi'ni bu da Leh elinden kurtar­maya gayret etmedi.

Meğer bu Tağtağağ Han atalarının dinine girip putperest ol­muş. Hemen tüm Kırım halkı ve alimleri ayaklanıp "Tağtağağ Han'ı katledelim" derken bir taraftan fırsat bulup Menkub Kale­si'nde Ceneviz kafirine kaçıp şapka giyer. Ertesi sabah leşi aşağı kayalar dibinde boynunda altın haçlarla bulunup yine orada pis leşini kafirler bir maşada gömerler ve bir deliğe tıkarlar. Hala ge­len geçen Tatarlar yanından geçip maşadına lanet okuyup meza­rına tükürüp geçerler.

Ondan sonra yerine Özbek Han han oldu. Gayet akıllı, yu­muşak huylu ve dindar Müslüman han olduğundan Kırım Vilayeti içinde askerler arasında köy köy eşkıyalar ortaya çıkıp Kırım'm içi karıştı. Maveraünnehir'de Tohtamış Han Kırım'm bu halini öğrenip fırsat ganimettir deyip 100 bin asker ile Kırım Vilayeti üzere geldi. Allah'ın hikmeti o müslim, salih ve dindar Özbek Han'ı Tohtamış Han bozguna uğrattı. Özbek Han da Kı­rım' dan Deşt-i Kıpçak'a, oradan Semengan Vilayeti'nde Timur Han'ın yanına düşüp iltica eder, ama beri tarafta Tohtamış Han Kırım ülkesine müstakil han olup bütün Kırım halkı mecburen kabullendiler.

43

Page 63: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Timur Han da Özbek Han'ın ricasıyla öcünü alıvermek için 100 bin çatal atlı cengaver yiğit askerler ile ılgar edip Özbek Han öncü asker olup Tim ur Han'ı Heyhat Sahrası'ndan geçirir. 7 gün 7 gecede Kırım Vilayeti'ne çapul civerip Kırım'a girip yaka yıka Töhtamış Han askerini kova kıra Kırım diyarını harap eder. Bü­tün Kırım alimlerini Timur Han alıp Belh u Buhara'ya götürür. Tohtamış Han gemiyle Trabzon Vilayeti'ne kaçıp bir zaman ora­da durur.

Beri tarafta Timur Han Kırım hanlığını yine Özbek Han'a verir. Ondan sonra Timur Han Kırım Vilayeti'ne 3 kere daha ge­lir. Harap ettiği yerler Deşt-i Kıpçak'ta ve Azak ile Kırım arasın­da, ta Özü [199b] Nehri kenarında Doğangeçidi adlı kale mahal­linde Müslüman mezarlıkları ve şehir temelleri belli olup durur.

"Zorba Timur Han'ın bir oğlu Akmescid'in güneyinde Çadır Dağı Yaylağı eteğinde gömülüdür" diye Ak Mehmed Paşa'nın sorusuna cevap vermek için bu Tahta Bay Tarihi böyle okunup Kırım' da ilk defa Tatar kavminin yerleşmesinin aslı budur ve ilk defa Kırım'a han olan Cengiz Han oğlu Cuci Han' dır diye cevap verip Kırım sahibi olduk, dediler. Yine Mehmed Paşa,

"Ya, Osmanlı eline bu Kırım Adası ne yüzden girdi?" de­yince Emrem Atalık,

"(---) tarihinde İstanbul'u fetheden Sultan Mehmed İnkir­man'ı ve Avlota Kirman'ı Leh elinden fethedip Kırım'ın bir kö­şesini tasarrufuna alıp kaldı.

Daha sonra (---) tarihinde Mengli Giray Han yardımıyla Sul­tan Bayezid-i Veli Veziri Gedik Ahmed Paşa Kefe Kalesi'ni, Su­dak, Kerç, Balıklava, İnkirman ve Sarkirman kalelerini Ceneviz kafiri elinden kimini ceng ile kimini aman ile fethetti. Kafirler Azak Kalesi' ne gidip Kefe Kalesi'nde Bayezid Han oğlu Şehzade Korkud Han'ı Kefe'de hakim edip Kefe Kalesi'ni Osmanlı san­cak merkezi edip bizim hanlarımızdan Mengli Giray Han ile Sultan Bayezid'iniz anlaşıp,

"Kırım Adası'nın ovaları hanların ola. Dağlarında ve de­niz kıyılarında olan kaleler tamamen Osmanlı'nın olup bir Kı­rım şehzadesi Yanbolı şehrinde rehin durmak üzere sulh oldu. Halen Kırım'ın yarısına Osmanlı ve yarısına hanlar mutasarrıf­lardır. Sonra Mengli Giray Han Bayezid-i Veli ile Akkirman ve

44

Page 64: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Kili kaleleri fethinde bulunup sonra vefat etti. Ardından (---) han oldu. Ondan sonra Giray elkabı bu Mengli Han'dan kalıp Kara Şemseddin hazretleri Mengli Giray buyurduklarından hala han­lara giray derler. Mesela Osmanoğlu'na hünkar derler .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (2 satır boş) ... . . . . . . . . . . . . . . . . . Selamet Giray Han, Bahadır Giray Han, İslam Giray Han ve

Mehmed Giray Han iki kere han olup şimdi Dağıstan'da kalıp hala hamınız Çoban Giray Han' dır. Allahu Taala hatalardan sak­layıp ocağı daim ola" diye han huzurunda böyle dua ve senalar edip bu gece tüm sohbetimiz alimlerle ile tarih zevki olup Kırım padişahların Tahta Bay Tarihi'nde böyle okundu. Hakir de bu ka­darca yazmakla yetindik, vesselam.

Ertesi gün Ak Mehmed Paşa handan izin alıp Der-i Devlet'e yola çıkacak sırada han hazretleri Ak Mehmed Paşa'ya 15 kese guruş, 5 bin altın, 10 esir, 10 gümüş eyerli yorga at, 200 Tatar eyerli tabiler binecek at, 20 adet Çerkez kızları ve paşa kardeşine, oğlu beye, kethüdası, divan efendisi ve diğer işbaşında olanlara bu kadar esir ve bu kadar ihsanlar olundu ki anlatılmaz.

Hakir de han hazretlerinden, kalgay ve nureddinden ve Kı­rım ayanı olan dostlarımızdan 11 esir, 10 yorga ve 12 baş Nogay atı, 3 kat esvap ve 870 adet guruş elde ettik.

Ak Mehmed Paşa ile (---) tarihinde Kınm'dan İstanbul'a gittiğimiz konakları bildirir

Bütün ahbap ve dostlar ile vedalaştık. Han hazretleri de bu kadar bin asker ile atlanıp Mehmed Paşa'yı göndermeye gidip Bahçesaray' dan batı yönüne avlanarak gidip 6 saatte,

Kamışlı Köyü menzili: Yolumuzdan bir konak sapadır. Oradan 7 saat kuzeye gidip,

Çüyençi Mehmed Efendi Köyü menzili 500 evli büyük bir Tatar köyüdür. Bunda Mehmed Efen­

di aziz ve duası kabul olunur yaşlı adamdır. Bu köyde demir­den dökme kazanlar yaparlar ki her bir kazana birer ve ikişer sığır sığar iri kazanlardır. Madeni Çadır Dağı'ndadır ki ibretlik ve görülmeye değerdir. Rumeli'de Bosna serhaddinde Kıradiş­ka'da, Erzurum Vilayeti'nin Kiğı sancağında ve Kınm'da Çadır Dağı'nda bu demir madeni başka bir madendir. Kiğı'da ve Kı­radişka'da bu demir madenini top güllesi dökerler. Bu Çüyen-

45

Page 65: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

çi'de demiri kazan dökerler ki Belh, Buhara, Semengan, Laris­tan, Moltan vilayetlerine kadar Çüyençi Mehmed Efendi kaza­nı meşhurdur.

Hele hamd olsun Mehmed Efendi'nin hayır duasını alıp el­lerini öpmekle şereflendik. Oradan 5 saatte mamur köyleri ge­çip,

Baylar Köyü: Bu mahalde han Mehmed Paşa ile ayrılık ve­dası edip han Kırım'a, bizler kuzeye 9 saatte,

Tuzla Köyü menzili: Büyük tuzla olup eminlik olduğu yu­karıda yazılıdır.

Oradan yine kuzeye [200a] 5 saatte, Ferahkirman Kalesi menzili

Yani Or Ağzı Kalesi ki Kırım'ın bir tarafı da bu mahalde son bulur. İşbu Kırım, Karadeniz'in kuzeyi tarafında üçgen şekil­li 770 mil bir adadır. Kıble tarafı ki Tat Eli dağlarıdır. Tamamı 8 adet sağlam kalelerdir ki Osmanlı'nın Kefe eyaletidir.

Bu adanın kuzey yönünde yarısı bağsız ve bahçesiz çölis­tan yerlerdir. Burada 1.067 adet mamur ve şenlikli, cami, mes­cit ve medreseli köyler vardır. Her biri insan deryasıdır ve tama­men Tatar hanlar hükmündedirler. Bu hesap üzere hemen Kı­rım hanlarının mutasarrıf oldukları bu Kırım Adası'nın yarısı­dır, ama 100 bin askeri taifesi çıkar.

Ve 600 bin Kazak-ı Ak esir yazılmıştır. 100 bin adet de ulema, imam, hatip, fukara, garipler, kadı ve şeyh yazılmıştır. 100 bin kadar adam da kara ve denizler tüccarı ve sanat ehli yazılmış­tır. Her gün 3 bin koyun, 200 sığır, 40-50 at ve 40-50 deve boğaz­lanır, her gün yedişer bin kile buğday tüketilip bin bin adet ata yem asılır. Bütün Kırım halkı at besler. En makbul işleri gazadır.

Yiyecekleri at, deve ve sığırdır. İçecekleri at ve deve sütü, kı­mız, boza, talkan ve baldır suyudur. Tatarlar ekmeği az yerler. Ekmek yemezi çoktur. "Yedikleri darı, giydikleri deri, evleri saz ve kendileri nasaz" diye bu sözler darb-ı mesel olmuştur.

Bütün Tatarlar çok tütün içerler, dumanını asla dışarı çıkar­mazlar. Hemen dumanını içip mest olup yıkılıp "Esrik olgan­mız" diye sarhoş olurlar, ama gayet yiğit, cesur, güçlü ve hünerli erlerdir. Bütün halkı develeri çifte ve arabalara koşurlar.

.................. (3 satır boş) ................... .

46

Page 66: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Sözün özü, Kırım Adası'nın özellikleri ve bu Or Kalesi'nin özellikleri yukarıda nice kere yazılıp anlatılmıştır. Or Kale­si'nden 1077 Ramazanının 23. [19 Mart 1667] günü han tüfenk­lileri ve 5 tavlı askeriyle Allah'a sığınıp seher vaktinde Heyhat Sahrası'na çıkınca,

Kalmık kavminin büyüsünün etkisini bildirir Hemen Or Ağzı'ndan yarım saat Heyhat'a çıkınca bizim as­

kerimizin üzerine bir karanlık zulmet çöküp birbirlerimizi gör­meden kalıp atlarımızın başlarını ve ellerimizde dizginlerimiz pustan ve dumandan göremez olduk, asker içinde bir gürültü ve feryat kopup ne tarafa gideceğimiz belli olmadı. O sırada paşa­nın oğlunu kaybettik.

"Bre bey nerdedir?" diye herkes bağrışır. Beyi ne görmüş ve ne bilmiş var. Hemen hakir,

"Bre ümmet-i Muhammed Elham suresiyle Kul hüvallah sure­sini okuyup 4 tarafınıza üflen" diye bağırdım.

Hemen herkes bildiklerini okuyup bir saatten sonra biraz hava açılıp beyi buldular. Meğer bey bu hali görüp 5-10 kişiyle geri Or Kalesi'ne dönmüş.

Meğer melun Kalmık bizi görüp hemen yayşılık, yani sihir­bazlık edip bizi karanlık denizine gömüp askeri bir duman bü­rüdü ki bütün Tatar'ın ve bizim askerin akılları başlarından gi­dip bazı adamlar geri Or Kalesi'ne dönüp köpeklerin sesinden Or Kalesi'ni buldular.

Bir zamandan sonra duman kaybolup güneş gökten baş gös­terince onu gördük. 2 bin kadar Kalmık Tatarı domuz topu olup bir yerde durup çakallar gibi uluşurlar. Gördüler ki bir hayli bü­yük ordu ve hepsi pür-silah tüfenkli ateşiz. Hamd olsun bize sa­taşamayıp bir tarafa it gibi savuşup Heyhat Ovası'na gittiler.

Hemen tedbirli paşa bütün ağırlık arabalarını kale gibi kü­ren çatıp yine "Allah 'a tevekkül ettim" deyip tam 5 saat batı tara­fa gidip,

Kaygaç Gölü menzili, oradan 5 saatte Baydibi menzili: Ta­tarlar buraya Baytüpi derler. Orada atlara yem kestirip sabaha dek Kezkuyu adlı yeri geçip bir gidiş gittik ki arabalarımız güç­lükle bize yetişirlerdi. Oradan,

Bahşili menzili: Orada da atlara yem kestirip Kopkuyu'yu

47

Page 67: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

yani çok kuyuları ve Çorga adlı mahalli geçtik. Bu mahalde Özü Nehri taşsa yoldan atlayıp Karadeniz'e karışır, Karadeniz dalga­lansa Özü Nehri'ne karışır bir ince [200b] yoldur. Bu ensiz yolu da geçip ve Sarıkamış adlı mahalli de geçtik. Zira Kalmık der­dinden bu Heyhat Ovası'nda asla duracak ve sığınacak bir gü­venlik yer yok, gayet sürat ile seğirtip,

Kılburun Kalesi menzili Kırım Adası'mn ağzı olan Or Kalesi'nden batı yönüne ıl­

gar ile bu kaleye gelinceye kadar tam 30 saatlik ıssız çöl, bir en­siz burun gibi yoldur. Onun için Kılburun derler. Ancak insan­ların geçiş yeri olmakla Tatarlar gelen geçen yolcuların durup dinlenecekleri yerlere birer eşim koyup yani kuyular kazmış­lardır. Bunların kimi tatlı ve kimi tuzlu suları vardır. Hamd ol­sun Heyhat Sahrası ve Deşt-i Kıpçak bu Kilburun adlı kalede ta­mam oldu.

Bu Kılburun'da hanın koştuğu sekbanlara, iki beştavlı adlı Tatarlara ve bizi getiren arabacılara Ak Mehmed Paşa bol bol ih­sanlar edip geriye Kırım'a döndüler. Or'a 2 konak kaldığı sırada Kezkuyu adlı yerde Kalmık bunlara sataşıp savaşa savaşa bütün garip yiğitlerin atlarını ve silahlarını Kalmık alıp arabalar altın­da ve içinde yine ceng ede ede fakirler Or Kalesi'ne varırlar. Han hazretleri hepsine atlar ve silahlarını verip gönüllerini hoş eder. Ve Or'un dışındaki on otak malları da Kalmıklar alıp giderler.

Hamd olsun bizlere rast geldi ama sataşamayıp ellerinden kurtulduk.

Sonra bu Kılburun'da bu kadar Özü Nehri gemileri gelip bütün malları ve hayvanları karşıya geçirdiler. Ancak paşa iç ağalan ve has tavla atlarıyla iki gece Kılburun'da kalıp bütün evlerin üstlerindeki sazları ve kamışları atlara yedirdik, zira bir tehlikeli, amansız bir derbent yerdir. Özü Nehri ne buz idi ve ne düzgün su idi. Gemiler birkaç günde gidip gelinceye kadar Kıl­burun'da burnumuzun kıllan açlıktan fırıl fırıl ötüp atlar evle­rin sazlarını yedi. Bizler doğanların ölülerini yedik. Burada da bir acayip sunkur kuşum ölüp 3 doğan kuşum kaldı.

Bu Kılburun Kalesi'nde 1 at yemi 1 guruşa oldu. Ve 1 ekmek 1 altına çıktı, zira 4 bin kadar adam böyle kalecikte ne bulsun­lar ve ne yesinler.

48

Page 68: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Hasılı, tam bir hafta Ramazan-ı şerifte bu Kılburun Kale­si'nde öyle zayıflayıp inceldik ki sanki kıl gibi olup iskelet kaldık. Hamd olsun bir gün buz sökülüp o gece karşı taraftan gemiler gelip zahireler getirdiler. Ve hemen atlan karşı tarafa geçirdiler.

Hemen paşa da tüm salt kalan adamlarıyla gemilere binip karşı tarafta,

Hasan Paşa Kalesi menzili: Orada paşaya büyük top şen­likleri edip ardından büyük alay ile bin adım kadar gidip,

Cankirman Kalesi, yani Özü Kalesi'nin özellikleri Üç kat bölme kale olup birbirlerine bitişik olup yapıcısı ve

şekliyle yukarıda 1067 [1657] tarihinde Kazak-ı Ak bizi bu Özü Kalesi'nde kapatıp 7 gün 7 gece savaşıp yere gelesi kafirleri kır­dığımızda, ettiğimiz savaş özellikleriyle bu Özü Kalesi, Hasan Paşa Kalesi ve Kılburun Kalesi özellikleri ayrıntılı olarak yukarı­daki ciltte yazılmıştır, tekrar anlatmaya gerek yoktur. Ama Meh­med Paşa'ya kale halkı gayet saygı gösterip ikramda bulundular. Zira "Paşa Der-i Devlet tarafına davet olunup gider. Belki sadra­zam olur" düşüncesiyle sayısız hediyeler verip 500 tüfenkli ve 500 atlı şehbaz yoldaşlar verdiler. Oradan kıbleye doğru 2 saatte,

Berezen Nehri: Bu nehri hemen gemiler ile karşı tarafa ge­çip Karabahşi Deresi'ni geçip,

Deligöl menzili: Burada atlara yem kestirdik. Oradan yine kıbleye gidip 3 Acıh Başı'nda Durujunka Kazağı'mn bir kalesi var. Top sesleri gelip bu mahalli de göz açıp kapayıncaya kadar geçip yine Karadeniz kıyısınca kıbleye doğru gidip Büke Bula­ğı adlı mahalli de geçip,

Hoca Beğ menzili: Bunda da atlara yemler kestirdik. Ora­dan artık Karadeniz kenarlarını sol tarafa bırakıp 10 saatte 3 Dallık adlı yeri acele ile geçip,

Otyarık menzili adlı mahal ki bütün ulaklar ve yolcular bu mahalle geldiklerinde ateşler yaktıkları için Otyarık derler. Tur­la Nehri kenarında olduğu ve yukarıda geçen konaklar saat saat birkaç kere Özü'ye, Doğangeçidi Kalesi'ne ve Kırım Vilayeti'ne nice kere gidip gelirken bu menziller defalarca yazılmıştır. Ama bu Otyarık adlı yer, Turla Nehri kenarında bir bayır üzerinde Kazak kafirlerinin resimleri olduğu aykırı yerdir. Daha önce bu­rada bir kale var imiş. Karşı tarafı Akkirman Kalesi'dir.

49

Page 69: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bu mahalde bütün atları hizmetçiler ile karadan Mayak Ge­çidi'nde Yanık Kalesi'ne gönderip hakir, paşa [201a] ile gemile­re binip 6 mil enli Turla Nehri'ni geçip,

İmansız Salsal'm taht yeri, yani Akkirman Kalesi'nin özellikleri

Bu İskender seddi kalesi altında Özü muhafızı olan bostan­cıbaşılıktan çıkan Yusuf Paşa derya gibi askeriyle Ak Mehmed Paşa'nın karşılanmasına çıkıp hepimizi kendi otağına koyup Ak­kirman Kalesi' de o kadar top şenlikleri oldu ki yer ve gök titredi.

Orada 3 gün kaldık. Ak Mehmed Paşa'ya her gün 3 kere bü­yük ziyafetler edip dördüncü gün hareket sırasında Yusuf Paşa, Ak Mehmed Paşa'ya 20 kese harcırah, 50 at ve beygir ve 20 adet Rus köleleri verip "Mazur ola sultanım" dedi. Mehmed Paşa eski vezir olmakla Yusuf Paşa çok yaltaklanıp bütün işbaşında olanlara da at verdi. Hakire 2 beygir ve 100 guruş ihsan edip paşaya kılavuzlar koştu. Vezirler birbirleriyle vedalaşıp Akkir­man'dan yine kıbleye doğru 3 saatte,

Eşek Deresi menzili, oradan yine 4 saatte Beyli Deresi, ora­dan 5 saatte Acıdere, oradan 4 saatte Orudere, oradan 4 saatte,

San Ata Sultan ziyaret yeri Tatar kavmi bu azize Sar Atay Sultan derler. Bunlar Resu­

lullah'ın sahabe-i kiramındandır ki Hazret-i Peygamber baki aleme gittikten sonra bu Sarı Ata Sultan, Malik Eşter hazretleri ve Baba Mansur hazretleri 3 nefer yarar güçlü pehlivanlar kötü işli sapık Salsal Kral cengine geldiklerinde melun Salsal bu Sarı Ata Sultan'ı şehit edip bu mahalde defnederler. Nur dolu kabir­lerinin boyu tam 20 adımdır. Başı ve ayağı ucunda birer uzun sütunları var ve 4 tarafı hendektir ki sığır ve sıpalar girmesin diye parmaklı çitler örülmüştür. Başka kubbe ve imaretten bir belirti yoktur.

Sonra Malik Eşter hazretleri Baba Mansur hazretleri ile ikisi yalnız kalıp Malik Eşter, melun Salsal ile tam 3 gün 3 gece nice bin hünerlerle cenk eder. Sonunda Malik Eşter hazretleri de sap­kın Salsal elinde yaralanır, hemen Malik Eşter de melun Salsal'ı bir ok ile yaralayınca melun Salsal ölüp canı cehenneme yolla­nır. Bu Akkirman'da tahtı olmakla orada Kamerü'l-kum yakı­nında 40 arşın kule gibi yüksek bir maşadı [mezarı] vardır.

5 0

Page 70: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bir domuz dişi Akkirman Kalesi kapısının üzerinde incecik zincir ile asılı durur ki tam 517 dirhemdir. Hatta merhum Me­lek Ahmed Paşa efendimiz Akkirman Kalesi tamirine bu hakiri memur edip inci gibi kale inşa ettiğimde o dişi tartmışımdır. Bir kaburga kemiği de yine kapı üzerindedir. O da tam bir kulaçtır.

Ama Malik Eşter hazretleri arkadaşı olan Baba Mansur haz­retleriyle birlikte Kırım Adası'na gider. Bir yıldan sonra Malik Eşter hazretleri de melunun açtığı yaradan kurtulamayıp şehit olur. Baba Mansur yıkayıp Bahçesaray'ın kuzeyinde şehre ya­kın Eski Yurd adlı yerde Mehmed Giray Han'ın yaptığı camiin mihrabı önünde defnedilir. Bahçesaray ziyaretgahlannda ayrın­tılı olarak yazılmıştır.

Sonra Baba Mansur Sultan da Bahçesaray'da vefat edip Çu­fut Kalesi altında bir dere kenarında yatmakta olduğu yazılıdır.

Bu anılan Sarı Ata Köyü de 500 haneli ve camili Tatar kö­yüdür. Yukarıda yazılan Akkirman köyleri de camili ve mescit­li mamur köylerdir ki bunlara Bucak Tatarı köyleri derler. 70-80 bin seçkin Bucak askeri çıkar.

Sonra bu Sarı Ata Sultan köyünden kalkıp, Kurunduruk Nehri: Bu nehircik Boğdan Vilayeti dağların­

dan gelip bu mahalde Süleyman Paşa Köprüsü altından geçip, Tatar Pınarı Kalesi menzili: Sene (---) tarihinde Koca Ke­

nan Paşa'nın yaptığı yukarıda yazılıdır. Oradan 5 saatte Karakuyu menzili, oradan yine (---) saat

kıbleye gidip Karakaya Köyü, oradan 4 saatte, İsmail şehri menzili

Akkirman'dan buraya kadar bütün yazdığımız bakımlı ve şenlikli, camili ve mescitli köylere tamamen Bucak Tatarı köyle­ri derler. Sultan Bayezid ve Sultan Süleyman evkaflarıdır ki hep­sinden 40 bin seçkin asker çıkar, ama şimdi 20 bin adet de Ulu Nogay gelip her köye 5 evli yazılıp arabalarını kurup yeni yeni yapılan Valide Sultan Camii'ne reaya kaydoldular.

Mehmed Giray Han'ın azledilmesine bu Tatarlar sebep ol­muştur ki bunlar Valide hassı olmuşlarken Mehmed Giray Han bunları Kırım'a kaldırdığı için hanlıktan azledilip Dağıstan'a birlikte kaçmıştık. İsmail şehri de yukarıdaki 7. cildimizde ay­rıntılı olarak yazılıdır.

5 1

Page 71: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

İsmail şehri emini, Mehmed Paşa'ya bolca hediye verdi. Oradan gemilere binip karşı adaya Tuna gemileriyle geçip 3 saat adada gidip tekrar yine Tuna gemilerine binip karşı tarafa geçip,

Tulça Kalesi, Dobruca Vilayeti sınırı menzili Paşa Tulça emini hanesinde [201b] konup bütün asker Bu­

caklı Mustafa Ağa hanında konuk oldular. Gerçekten yerinde yapılmış konuk sarayıdır. Oradan güney tarafa 5 saatte,

Babadağı kasabası menzili Sarı Saltık Sultan, yani Munammed Buharı hazretleri bu şe­

hirde yatmakta olup bu şehir onun türbesi evkafı olduğu 2. cil­dimizde yazılıdır. Ama şimdi 1077 Ramazanı [Mart 1667] bay­ramının 3 gününü de Mehmed Paşa ile edip ve bütün dostlarla görüşüp öpüşüp biliştik. Hamd olsun sadık bir dostumuz vardı, 20 yıldan beri görüşmek nasip olmamıştı, bu mahalde hanemi­ze gelip görüştük. Kıta:

Ruz-ı ıyd oldu meh haneme kıldı teşrif, Merhaba etti benimle dedi eyya.m-z şerif,

Anda hatm oldu letafetle belağat anda, Barekallah zehi lütfi revan cism-i latif.

Oradan yine güney tarafa (---) saatte, Tannverdi Köyü menzili, oradan 6 saat gidip Muradlı

Köyü, oradan 4 saatte Mürvetli Köyü, oradan 4 saatte Çıracı Köyü, oradan 4 saatte Ali Bey Köyü, oradan 5 saatte,

Mamur Hacıoğlu kasabası menzili Tulça Kalesi'nden buraya kadar Dobruca Vilayeti sayılır. Bu

memleket HaCıoğlu Pazarı' dır ki eski zamanda bu Hacıoğlu şeh­ri ve Pravadi Kalesi Dobruca kralının taht yeri imiş. (---) tari­hinde Edirne'de padişah olan Yıldırım Bayezid Han oğlu Sul­tan İsa Çelebi bu Hacıoğlu'nu Dobruca kralından fethedip kale­lerini yerle bir ettiği yukarıda yazılıdır. Ancak o zaman bu Ha­cıoğlu kasabasında asla su olmadığından bütün Özü muhafızı olan vezirler bu Hacıoğlu'nda ordularıyla konup Karadeniz kı­yısında bulunan kale, kasaba ve köyleri muhafaza ettiklerinde bu şehir halkı vezirlere suyu arabalar ile bir merhale yerden gö­türürlerdi.

5 2

Page 72: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Hatta Derviş Mehmed Paşa bu şehirde muhafız iken 40 bin guruşluk su için yaptığı harcama sicillerde yazılıdır. Şimdi Köp­rülüzade Fazıl Vezir Ahmed Paşa kethüdası Ebülhayr İbrahim Ağa 50 bin guruş harcayıp bu Hacıoğlu kasabasına 8 adet çeşme getirerek şehri suya kandırdı. Böylece binlerce insanı vezirlerin su masraflarından kurtardı ve nice bin Tanrı kulunu suya doyu­rup büyük ziyafet etti.

Cenab-ı Hak da ona Firdevs-i berinde "Tertemiz bir içecek" ·. [Kur'an, İnsan, 76] ve Kevser suyunu ihsan ede.

Onun hayrat ve hasenatları olan çeşmelerin kemerleri üze­rinde yazılan tarihlerdir:

Kendi bizzat bedzhz dediler tarihin, Ben hemen vasıtayım şah-ı na 'im indir su.

Bu tarih kendilerinin sözleridir. Diğer bir çeşme tarihi:

Oldu cari çeşme-i ma-i hayat.

Diğer tarih, Tecelll Çelebi güftesi:

Ey Tecelll hatif-i kuds'i dedi tarihini, Akdı yer yer ab-ı zemzem ayn-ı İbrahim 'den.

Diğer tarih (Evliya'nın)

Fekale Evliya tarilı-i kudsz Cera 'l-aynu tesemma selsebil.

Sene (---).

Kısacası 8 adet çeşmelerin tarihleri yukarıda ayrıntılı yazıl­mıştır. Ama bu çeşme hayratlarından başka çarşıda bir bedes­ten çarşısı ve iç açıcı bir hamam yaparak Hacıoğlu şehrini ma­mur eylemiş.

Bu şehirde Dobruca Vilayeti toprağı tamam olup oradan kal­kıp yine güney tarafa 4 saatte Deliorman Vilayeti içinde,

5 3

Page 73: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Gökçedöllük Köyü menzili, oradan 5 saatte Kuravdanlu Köyü menzili, oradan 3 saatte,

Yenipazar kasabası menzili: 20 sene tam bu diyarlarda se­yahat edip bu kasabanın sağından solundan 40-50 kere geçmek kısmet olup şehre girmek nasip olmadı idi. Şimdi görmek nasip olup bir mamur ve güzel kasaba imiş. Hala Silistre Eyaleti'nde paşa hassı voyvodalığı ve 150 akçe kazadır. Sipah kethüdayeri, yeniçeri serdarı ve muhtesibi vardır, ama şeyhülislamı ve naki­büleşrafı yoktur. Şehri, bir geniş çemenzar ve lalezar öz içinde bulunup Eğridere adlı akarsu şehir içinden akar. 150 hane kire­mitli ve saz örtülü bağlı bahçeli geniş evleri, 20 adet dükkanları, 3 adet demir kapılı ve kargir yapılı kale gibi mamur bedesteni, 1 hamamı, 2 hanı, 1 mescidi ve bir kurşun örtülü Ahmed Paşa Ca­mii vardır. Bu camiin kapısı üzerinde iri yazı ile tarihidir:

Cami-i Ahmed Paşa sebeb-i bina-yı cami-i şerif-i Mustafa. Sene 981 [1573].

Bir de köprü aşırı Memo Ağa Camii vardır, geniştir. Bu şehrin suyu ve havası güzel olduğundan mahbub ve

mahbubesi, bağı ve bahçesi çoktur. Oradan kalkıp yine güneye gidip 2 saatte, Madara Köyü: Bir yalçın kayadan 20 adet değirmen yürü­

tür abıhayat suyu kaynayıp çıkar. Bunun da bağları bahçeleri çoktur. Bu mahalde Deliorman Vilayeti de tamam oldu. [202a]

Oradan 4 saatte, Köprü Köyü: Kamçı Nehri kenarında 160 adet saz örtülü

Bulgar köyü 0zeametidir. Bu Kamçı Nehri Şıpka dağlarından, Kı­zanlık ve Torvakotaran bellerinden gelip Varna yakınında Gala­ta adlı yerde Karadeniz'e karışır.

Bu nehri bir ağaç köprüden geçip 1 saat gidip, İşmidovak Köyü: Tamamen Bulgar keferesi köyüdür. Ora­

dan Çalıkkavak Dağı'nı yüz bin sıkıntı ile aşıp, Küçük Kamçı Nehri'ni geçip tam 5 saat yokuş aşağı kıble­

ye doğru gidip, Dobral Köyü menzili: Kasaba gibi bir büyük Bulgar kefe­

resi zeamet köyüdür.

54

Page 74: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Oradan 5 saatte, Bey Köyü, Oradan 4 saatte, Paşa Köyü: Mehmed Giray Han efendimizin oğlu Ahmed

Giray Sultan bu köyden Ak Mehmed Paşa'mn karşılanmasına çıkıp alay ile hanesine kondurup büyük ziyafetler çekip bol bol hediyeler verdi. Hakirden, babasının Dağıstan padişahında kal­dığını ve halini hatırı sorup hakire bolca ihsanlar etti. Oradan kalkıp (---) saatte,

Eski şehir Bulgareli, yani Yanboh şehrinin özellikleri İdrivne Kral şehirlerinden iken Sırp krallarından Despot adlı

kral Rum keferesi elinden zorla almıştır. Bulgar şehirlerinden bir büyük şehir olduğunda 767 [1366] tarihinde Gazi Hudavendigar, yani Kosova'da şehit olan Sultan I. Murad fethetmiştir, Timurtaş Paşa eliyle. Edirne'den 9 sene önce fethedilmiştir. Zemini Tun­ca Nehri kenarında ada gibi bir burunda bulunup iki yanı tama­men Tunca Nehri'dir.

Kalesi, yüksek bir bayır üzerinde olmakla fethinde zorluk çekilip fetihten sonra yıkmışlardır. Kalesinin temelleri bellidir.

Rumeli Eyaleti'nde vergiden muaf Tatar han sultanları­na hass-ı hümayun kaydolunmuştur. 150 . akçe şerif kazadır. Şeyhülislamı, nakibüleşrafı, sipah kethüdayeri, yeniçeri serda­rı, muhtesibi ve subaşısı vardır. Ancak Osmanlı'nın 5 bin katırı burada büyük kervansaray gibi ahırlarda bulunmaktadır. Onun için bu şehir bütün örfi ve her türlü vergilerden muaftır ve bü­tün halkı Müslümandır.

Tunca Nehri'ne bakar bir yüksek bayırlı yerde bağlı, bahçeli, suyu ve havası hoş şirin bir şehirdir. 3 tarafını Tunca Nehri ku­şatmıştır. Ancak yıldız tarafı yüksek bayırlı ve bağlı yerlerdir.

Bütün mamur ve süslü büyük haneleri Tunca Nehri kena­rındadır, kat kat kargir yapılı şahnişinler ile süslenmiş mamur şehirdir. Özellikle Hanzade Kırım Giray Sultan'm sarayı padişa­hane cihannüma bir saraydır.

Tamamı 17 Müslüman mahallesidir, 1 Rum ve 1 Yahudi ma­hallesi vardır. Evvela (---) mahallesi (---) (---) (---).

3.500 adet baştan başa kırmızı kiremit örtülü, taş ve kerpiç duvarlı, şahnişinleri, kapı ve pencereleri donanımlı evlerdir.

Tüm sokakları iri taşlı eski yapı pak kaldırımlıdır. 280 adet mamur ve süslü dükkanları var, ama helvacısı ve kavafı hepsin-

5 5

Page 75: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

den çoktur, gerçekten de hoş helvası olur. 5 adet kurşun örtülü kale gibi kargir yapı ve 4 adet demir kapılı sağlam bedesteni var ki böyle süslü ve mamur bedesten bir diyarda yoktur. Bütün de­ğerli eşyalar burada boka bulunur, zengin tüccarları vardır.

1 kiremit örtülü mamur unkapanı var, miri mal hasıl olur. Ve çarşı içinde 3 adet mamur ve donanımlı tüccar hanı var, bir han da Tunca Nehri kenarında vardır.

Toplam 6 adet bekar odaları var. Hepsi Tunca Nehri kena­rında 3 adet hamamı var. Bunlardan donanımlısı, suyu, hava­sı ve yapısı güzel olanı eski hamamdır ki kapısı üzerinde tari­hi budur:

Bu hamamı Yıldırım Bayezid Han oğlu Mehmed Han oğlu Sultan Murad Han yaptı. Sene 838 [1434/5].

yazılıdır. Ve bu hamama yakın yine Tunca Nehri kenarında küçük

(---) (---) var. Bu şehir içinde 17 adet mihrap vardır. Yedisi cuma kılınır

camidir. Geri kalanı büyüklü küçüklü mescittir. Bunların içinde mamur, süslü, donanımlı, eski yapı ve kala­

balık cemaate sahip Eski Cami adıyla bilinen eski mabettir. Bir yeniçeri ağası yapmış, saf kurşun ile örtülü nurlu bir camidir. Minaresi 4 köşe kule gibidir. Avlusunda Hanefi şadırvanı ab­desthaneleri var ve avlu etrafında mamur medreseleri var ulu camidir.

Oradan yine çarşı içinde Hacı Yusuf Camii'nin kapısı üze­rinde tarihi budur:

Bu camiin hayrat sahibi Hacı Yusuf ruhu için fatiha.

diye yazılmıştır. [202b]

Oradan Tunca Nehri kenarında Sofiler Camii, kurşunlu ve bir uzun tuğla minareli camidir ki kapısı üzerinde tarihi budur:

Kad bena haze 'l-bina'e 'l-camie 'ş-şerif ve 'l-mescide 'l-münif Eş­Şeyh Mehmed eş-şehir bi-ibni 'n-Noktacı ve kad vaka'a hatmetuhu fi

5 6

Page 76: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

evvel cümazi 'l-ahir min şuhur sene sitte ve semanın ve semane-mi 'e [886/1481],

diye tarihi yazılıdır. Bu camiin vakfiyesinde evliya kerameti ile bu camiin 3 akçeye yapıldığı hikayesi yazılıdır. Duyan dostlarca bi­linen, meşhur ve mamur bir camidir. Meşhur camiler bunlardır.

3 adet medrese vardır. Evvela Eski Cami avlusunda Yeni­çeri Ağası Medresesi, Hacı Yusuf Medresesi ve Noktacı Med­resesi, uleması ve sofileri meşhurdur. Ama özel darülkurra ve darülhadisi yoktur.

Toplam 11 adet ebced okuyan çocuk mektepleri var ve 5 yer­de tekkeleri vardır. Bunlardan Sofiler Camii Tekkesi mamurdur.

İbret verici yapıyı bildirir Bu şehir içinde akan Tunca Nehri üzerinde iki yerde büyük

ve sağlam köprüler var. Yedişer göz taş temelli ibret verici yapı­lardır. Üzerlerinde kalın ve uzun ağaclar döşelidir. Hayrat Gazi Hüdavendigar'ındır.

Diğer acayip yapı: Bu köprülerden yukarı yine Tunca Neh­ri üzre 7 göz su değirmenleri var, bu da acayip seyirliktir. Tunca Nehri aşırı batı tarafına ta Saray'a kadar büyük ovadır ki ekinlik­leri bol ve çok bereketli lalezar bir ovadır. Yine Tunca Nehri üze·­rinde Sofiler Camii'ne yakın 7 göz sofiler değirmenleri var. Ah­med Paşa kızının evkafı ve miras mülküdür.

Can bağışlayan güzel havası: Suyu ve havası gayet ıhman olduğundan mahbub ve mahbubesi beğenilir. Bütün halkı Çıtak Yörüklerdir. Ancak dindar kimseleri çoktur. Tamamen helal yer­ler ve helal giyerler. Reayası Bulgar, Rum, Yahudi ve Sırp kefe­releridir. Ve gayet bolluk şehirdir. Avları ve avlakları sayısız ol­duğundan geçmişin padişahları, bütün Kırım hanlarını ve han­zadelerini burada rehin tutarlar. Hanlığa layık olduklarında Kı­rım'a han ederler .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (1,5 satır boş) ................... . Yanboh şehri ziyaret yerlerini bildirir

Evvela Sofiler Camii yanında o kadar büyük veliler ve er­miş kimseler yatmaktadır ki her bir şeyhi birer birer menkıbele­riyle ve yapılarıyla yazsak sözü uzatmış oluruz. (---) (---) (---) (---) (---) (---)

5 7

Page 77: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Burada da Kırım Giray Sultan, Mehmed Paşa'ya hediyeler verip oradan kıbleye doğru (---) saat gidip,

Fındıklı Köyü menzili: Tunca Nehri kenarında 100 evli, 1 hamamlı ve 1 camili köydür. Camiin kapısı tarihi budur:

Cami-i Baht Giray Sultan ibn Bahadır Giray Han. Sene 1064 [1654].

[Bahadır Giray Han oğlu Baht Giray Sultan Camii, 1064/1654]

Birkaç sultan burada sakinlerdir. Oradan 4 saatte, Kızılağaç Yenicesi kasabası

Daha önce, Melek Ahmed Paşa ile 1064 [1654] tarihinde Gaz­zaz Mehmed Çelebi Camii tarihi Şeyh hazretlerinin hattı oldu­ğu 3. cillte yazılıdır.

Oradan kalkıp 1 saat gidip çok çok yağmurlar çekip dereler taşıp ve nice adamlar boğulup,

Ambarlı Köyü menzili: Mamur zeamet ve Müslüman kö­yüdür.

Oradan 2 saatte Örenli Köyü: Müslümanlardır. Oradan 4 saatte Muhyiddin Baba Tekkesi: Büyük bir tekke

olduğu yukarıda yazılmıştır. Oradan 5 saatte San Talışmanh Köyü'nü geçip,

Mamur Hasköy kasabasının özellikleri 20-30 sene bu taraflarda seyahat ederdim, bu kasabayı gör­

memiş idim. Gerçekten mamur ve şirin şehir imiş. Kırkkilise Sancağı toprağında 150 akçe payesiyle kazadır ve nahiyesi (---) adet köydür. Koca Mahmud Paşa Camii evkafıdır ki voyvodası 102 insan il� zapt u rabt eder. Tamamı 250 adet kiremit örtülü, tek katlı ve iki katlı mükellef evleri var.

Ve 1 hoş hamamı, 50 kadar dükkanı, 1 kurşunlu hanı, 1 kur­şunlu medresesi, 3 mektebi, 3 adet tekkesi ve 1 mükemmel kur­şun örtülü geniş ve iç açıcı camii var. Bütün bu sayılan yapılar Koca Mahmud Paşa'nın hayratındandır.

Bir kurşun örtülü gayet mükellef cami daha var, kapısı üze­re tarihi budur:

Niyyet-i halisa ile Taybeğ, Yine bir hayr-ı azım etti ol,

5 8

Page 78: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Feyzi kuş eyleyicek itmamın, Dedi tarihini hayr-ı makbul.

Sene 988 [1580]

5 adet tüccar hanı var. Ve 1 adet ziyafet evi imareti var ki bü­tün zengin, yoksul, müslim ve gayrımüslime nimeti boldur. Bu­ranın bağı bahçesi cihanı süslemiştir. Suyu ve havası hoş, verim­li bir ovada kurulmuş güzel bir kasabadır.

Oradan güney tarafa [203a] 6 saatte, Hafıza yani Havsa kasabası menzili

Hafıza adında Süleyman Han'ın bir musahibesinin hay­ratı olduğu 1065 [1655] tarihinde 3. ciltte ayrıntılı olarak yazıl­mış mamur kasabadır. Burada Sokollu Mehmed Paşa oğlu Han Paşa ile konup o an Mısır beyi olan Novalı Bey Mısır hazinesiy­le geldi. O da bütün Mısır askeriyle konup paşa ile vali bey bir­birlerine büyük ziyafetler çektiler. Yemekten sonra Ak Mehmed Paşa, bu hakire dostluk mektuplarıyla Edirne' de Sultan Mehmed Han'ın yanında Edirne kaymakamı olan Kara Mustafa Paşa'ya bir mahbube güneş parçası bakire cariye ve cihan sevgilisi Çer­kez kölesi, 4 adet Mani nakışlı fağfuri kaseler, 2 Edil Nehri kena­rı doğanı, 2 adet ud ağacı kundaklı tüfeng ve 5 çift beyaz balık dişleri hediyeler verip Havsa' dan 5 saatte,

Eski taht merkezi ve büyük şehir Edirne menzili Bu da 1065'te [1655] anlatılmıştır. Hemen o an kaymakam

paşanın kethüdası Kara İbrahim Kethüda'ya varıp o da hakiri Kaymakam Mustafa Paşa'ya götürdü. El öptüğümüzde,

"Hay Evliyam safa geldin. Ya seni elçi paşa ile Nemse kralı­na gitti işittik" dedi.

"Evet efendim, doğrudur. 3 yılda 7 krallık yeri gezip dola­şıp Erdel Vilayeti'ne, oradan Krakov Vilayeti'ne, oradan Kırım Vilayeti'ne, oradan Mehmed Giray Han ile Dağıstan'a, oradan Moskov Vilayeti'nden Moskov elçisiyle Azak'a, oradan Ak Meh­med Paşa kardeşiniz ile şimdi Havsa kasabasına, oradan hakiri sultanıma gönderdi. İşte bütün fakirane ufak tefek hediyeleri ve işte mahabbet nameleri" dedim. Bütün hediyeler makbul olup hepsinden fazla doğanlardan hoşlanıp,

"Ya Evliyam, sakın saklama. Sende yahşi toykun ve sunkur

59

Page 79: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

kuşları var imiş, haber aldım. Onları bize getir, saadetli padişa­ha verelim ve sana hesapsız ihsanlar alıverelim ve ne dilersen verelim" dedi.

"Allah hakkıyçün sultanım, üçü de Çerkez Vilayeti'nde Ha­tukay Köyü'nde soğuktan buyup öldüler. Ancak ikisi kaldı" de­yince,

"A.ferim, işte onları bize getir" dedi. "Emriniz baş üstüne" de­dik. 3 yıllık maceralarımızı bir bir söyletip "Nemse çasarmm Beç Kalesi'nde ne kadar zaman oturdun, ne tarz ve tavırda, şekilde, ne sağlamlıkta ve ne mertebedir" diye tam 2 saat Beç'i, Prag'ı, Ya­nık Kalesi ve Pojon Kalesi'ni sordu. Hakir yoldan gelmemle der­mansız kaldım. Akşama alıkoyup ta gece yarısına kadar 3 yıllık seyahatimi hakire söyletip yine Beç Kalesi'ni sorar. Hakir:

"Sultanım, Beç'i ne sorarsız, Beç bir uğursuz kaledir ki bü­tün Ungurus, Alman ve 7 kralın kilidi ve Nemse çasarmın tahtgahıdır ki 7 kral onun uğuruna kırılmaya taahhüt etmişler­dir. Sultan Süleyman, Beç altında kafire bozulup otağını, bütün karargahını, cebehane ve hazinelerini bırakıp iç ağaları top çe,. ken camızlarına binip o şiddetli kışta Cankurtaran'a düşüp can kurtardılar. Daha sonra Süleyman Han beddua edip 'İlahi benim temiz ırkımdan olan evlatlarım ve askerlerim Beç'e varırlar ise peç olalar ve piç olup puç olalar ve hiç bulalar. Ve Firavun, Yezid, Mervan ve Karun'un lanetini alalar. Ve Yamk'a varanlar yanalar, bir yana gideler' diye beddua etmişlerdir. Nice güvenilir tarihler­de Süleyman Han'm Beç'te bozguna uğradığı ayrıntılarıyla yazıl­mıştır, görüp okuyunuz" dedim. Kaymakam Mustafa Paşa,

"Evliyam, Süleyman Han'm Beç altındaki bozgununu işit­tik, ama onun intikamım padişahımız almak isterse bir veziri­azamm Beç üzerine mühür ile serdar ederse bizi de bile koşun­tu edip Beç seferine biz bile gidersek, ihtimale göre Beç'in duru­munu sorarım. Yoksa ne üzerimize lazımdır" dedi. Yine hakir,

"Sultanım bir vezir Beç'e mutasarrıf olmak isterse, tam 2 sene Budin'de, Üstolni-Belgrad'da ve Eğre vilayetlerinde kışla­lar verip 100 bin Tatar askeriyle ve 100 bin Osmanlı askeriyle kafiristana çapullar verip bütün kafirlerin kolunu kanadını kı­rıp üçüncü yılda hazır mühimmatlar ile hemen kar alaca olun­ca Beç Kalesi'ni kuşatmalı. Yine Tatar askeri ta Prag'a, Loncat'a

60

Page 80: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

ve İstirinye'ye kadar yağmalamaktan geri durmayıp 2 ayda Beç Kalesi'ni aldı almadı, hemen kış gelmeden askeri Beç altından çıkarmalı. Önce Üstolni-Belgrad yakındır, ona çıkmak gerek ki selamet buluna. Eğer bu üslup üzere Beç Kalesi kuşatılıp asker ile tam bir işbirliği yapılıp 'Ganimet mallan sizin, kale padişa­hın' denilirse inşaallah Beç değil Prag, Amsterdam ve Lonçat şe­hirleri bile feth olur" dedim.

Sonra Moskov elçisiyle Azak'a Moskov diyarından geldiği­mi söyleyip,

"Sultanım, elçi Azak'ta sultanımdan haber beklemektedir, büyük hediyeleri var" dediğimde,

"Tez bu gece Azak Paşası Molla Gani Paşa'ya, Kulkethüda­sı Süleyman Paşa'ya mektuplar yazılıp, elçiyi Der-i Devlet'e gön­dersinler ve l203b] sabah Azak'a ulaklar gitsinler" diye tembih buyurdular. Hakir,

"Efendim ya Ak Mehmed Paşa için Azak'a gelen fermanı­mzda Der-i Devlet'e gelesiz, buyurmuşsunuz. İşte Edirne'ye ya­kın Havsa adlı yerde sultanımın fermanını beklemektedir" de­diğimde,

"Bir müneccim adamdır, varsın İstanbul'da bir zaman fal açıp bakla salıp taliini yoklayıp bir mansıb tedarik ede" diye bir beyaz buyurdu yazıp,

"Tez sabah şu buyurdu-i şerifi Ak Mehmed Paşa'ya bir ağa götürüp Mehmed Paşa durmayıp İstanbul'da sarayında ustur­labla meşgul olsun" dedi. Hakir,

"Benim efendim. Bu buyurduyu götüren ağaya birkaç yüz guruş vermek lazım. Onun ise hala bir kızıl mangırı yoktur. Bu­yurduyu hakir götüreyim ki masraftan kurtula" dediğimde,

"Yok Evliya, öyle değildir. Sen şimden geri bizimle olursun, biz hovardalık ettik" dedi.

"Efendim, evvel ve ahir ben senin garibinim ve bir eski dos­tun, duacınım. 8 yıldır İstanbul'da evlerimi görmedim. Bir kere varayım, yine geleyim" deyince 30 guruş harcırah ve bir at ihsan edip Ak Mehmed Paşa'nm İstanbul'a gitmesi fermanını da alır­ken onu gördüm, elime bir emir ve bir mektup verip,

"İşte Evliyam, Mehmed Paşa'ya saadetli padişah Balıkesri hassmı bağışlayıp 'Yakında bir yüksek mansıp da ihsan ederim.

61

Page 81: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

İstanbul'da edep ile otursun' buyurmuşlar. Var imdi bu hassın emrini ve bu bizim mektuplarımızı götür. Hediyeleri makbulü­müz olup sana has emri için iki kese guruş versin" deyince he­men hakir,

"Sultanım, ben ondan bir kese ve yarım kese almaktan geç­tim, hatta sultanımın bağışladığı 300 guruşu Allah ödüncü olsun, deyip elimden almaya" dediğimde paşa güle güle tamam olup,

"Ya Evliyam ta bu kadar züğürt müdür?" dedi. "Züğürt değildir, ama dünyada, ahirette müflis mendebur

olacak, 600 kese Azak'ta borç edinmiş bir keremli vezirdir ki Azak'ta balık pilav, balık yahni, balık çorba, balık yemek, balık giymek, balığı rüyasında görmek ve Azak'ta ekmeği görmemek ile 4 yıl geçinmiş bir müflis zengindir" dediğimde,

"Tez Frenk Hüseyin'i çağırın" dedi. Hüseyin gelince hemen 2 kese ve 1 yeşil çukaya kaplı samur kürk getirtip onları da ha­kire verip hakir hayır dualar ile el öpüp sabahleyin Ak Mehmed Paşa'ya Edirne' den 3 saatte,

Havsa menziline gelip mektupları, has emirleri, 2 keseyi ve 1 samur kürkü verince fakir Mehmed Paşa sevincinden ölecekti. Hakire dünyalar kadar hayır dualar edip 300 guruş verip samur kürkü giydirdi. O an hassın zaptına bir müsellim gönderip göç boruları çalınıp Havsa'dan doğu yönüne 6 saatte,

Babaeskisi kasabası Daha önce cami, han ve medreseleri ile Çoban Kasım Ağa

Köprüsü'nün tarihiyle tamamen yazılmıştır. Ama şimdi Veziria­zam Köprülüzade Fazıl Ahmed Paşa'nın kethüdası bir abıhayat çeşme inşa etmiş, onun tarihi budur,

.................. (1/2 satır boş) ................... . Oradan 4 saatte, Burgaz kasabası menzili, oradan (---) saatte Karıştıran ka­

sabası menzili: Burgaz kasabasında yüksek bir yerde 80 evli bir çamur deryası içinde kasabacıktır. Kurşun örtülü camii, hanı, 1 hamamı ve 10 adet dükkanı tamamen Rüstem Paşa'nm hayratı­dır. Büyük hanın tarihidir:

Bir hayr-ı azzm eyleyip ehl-i sefer içün, Vaz ' eyledi bu han-ı safa-haneyi paşa,

62

Page 82: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bir mevzi '-i zzbd-yı latif olduğu için bu, Nazmi dedi tarihini zz-mevzi '-i zzbd.

Sene 953 [1546].

Bu yazılacak tarih, cami üzerine yazılmıştır, yahut yanlış konulmuştur. Çeşmenin tarihidir:

Aslını bu çeşmeden sordum dedi, Selsebilin aynıyım ben pür-safa,

Dedim Onun için revan tarihini, Çeşme-i abıhayat can-feza.

Sene 953 [1546].

Bu tarih çeşmeye yakın cami üzerinde yazılıdır. Oradan 6 saatte Çorlu Kalesi, yukarıda anlatılmıştır. Oradan 4 saatte Sekbanlı kasabası menzili, bu da yazılıdır. Oradan 4 saat gidip Kınıklı kasabası menzili, bu da yazı-

lıdır. Oradan 3 saatte Silivri Kalesi menzili, yukarıda yazılıdır. Oradan 4 saatte Büyükçekmece kasabası menzili. Oradan 4 saatte Küçükçekmece kasabası menzili. Bunlar

da daha önce yüzlerce defa yazılmıştır. Oradan (---) saatte 1077 yılı Zilkadesinin 17. [11 Mayıs 1667]

günü büyük belde İstanbul'a esenlikle ve ganimetle 16 kölem­le, bütün yoldaşlarımla, 16 adet atımla, 3 bin nakit guruşumla ve bu kadar türlü türlü mallarımla evime ulaşıp yüz bin şükür­ler ettim.

Allah'ın hikmeti bir hafta içinde vebadan kölelerimin seç­kinlerinden 6 tanesi öldü. Hakir tam 2 ay göz ağrısı çektim. Al­lah sonunu hayır eyleye, Dahk1 Efendi hazretleri meğer tam bir üstad gözcü imiş, hakire çeşit çeşit ilaçlar ve türlü türlü merhem­lerle gözlerimi [204a] tedavi etti, hamd olsun gözlerim Arap çı­rası gibi aydınlandı. Ama Allah bilir gözlerimden o kadar cera­hat, o kadar irin ve o kadar sarı sular aktı ki anlatılmaz.

Meğer Moskov Vilayeti'nin Balu Han, Kazan, Alatır ve Mu­jikkirman vilayetlerinde erbain ve zemherirde çektiğimiz şid­detli kış, tipi ve boranlar tamamen gözlerime tesir edip hane-

63

Page 83: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

mizde biraz dinlenince önceden hastalanmış gözlerim karıkıp ağrımaya başladı.

Hamd olsun kurtulup 7 adet hatm-i şerif okuyup Allah rı­zası için Girit savaşma niyetlenip tüm hazırlıklarımı gördüm.

1078 yılı Receb'inin 10. günü gaza niyetine deyip bütün dostlar ve Ak Mehmed Paşa ile vedalaşıp Girit gazasına yola

çıkıp bütün menzilleri, kale ve kasabaları bildirir Evvela bismillah ile İstanbul' dan 3 hizmetkar ve 3 adet sadık

eski dostlarımla çıkıp 2 saat batı yönüne şiddetli soğuk çekerek, Küçük Nakkaşh Köyü menzili: Küçükçekmece Gölü kena­

rında bağlı bahçeli yerdir, ama Allah'm hikmeti burada şiddetli tipi ve boran çektik. Osman Ağa, Rıdvan Ağa ve Yusuf Kethüda çiftliklerini geçip 6 saatte,

Çatalca kasabası menzili: Hünkar Bahçesi Ustası Deli Usta hanesinde konuk olduk. Hamd olsun hava biraz açılıp batı yö­nüne Kovukdere adlı yeri geçtik ve Elbasan Köyü'nü de geçip 3 saatte,

Kadı Köyü menzili: Burada Sührab Mehrned Paşa Çiftli­ği'nde konuk oldu. Oradan sabahleyin Haraccı Köyü'nü geçip 3 saatte,

Fener kasabası menzili: 500 haneli kefere köyü olduğu yu­karıda nice kere yazılıdır.

Oradan Küçük Kıhçh'yı, Büyük Kıhçh'yı, Sekbanh'yı, Kösdemir kasabasını ve Kurtulmuşlu'yu geçip 6 saatte,

Çavuşlu Köyü menzili: Yeniçeri ocağında Kör Ali Ağa Çift­liği'dir. Orada konuk olup yine batı tarafa 5 saat gidip,

Saray kasabası menzili: Daha önce anlatılmıştır. Şimdi kurşunlu kubbeler ile yapılmış olan Ayas Paşa Camii'nin kapısı üzerinde olan celi hat ile bu tarih yazıldı:

Allahümme Allahu lemi tarihahu, VedhulUhıi bi-selamin aminin.

Sene (---)

Oradan İdriv Çakıllı Köyü ve ona yakın İskender Baba Tekkesi: Yukarıda anlatılmıştır ki yılda bir kere büyük bir kala­balık toplanır ki bir şekilde anlatılması mümkün değildir.

Bu sultanı ziyaret edip şanlı dervişleriyle görüşüp biraz ye-

64

Page 84: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

mek yedik. Onu da geçip Örenli Köyü'nü ve Tatarlı Köyü'nü geçip 5 saatte,

Vize Kalesi menzili: Daha önce ayrıntılı olarak yazılmış­tır ki Özü Eyaleti'nde başka sancak beyi hükmeder. Oradan yine batı tarafa (---) saat gidip,

Binbir Oklu Tekkesi: Ahmed Baba Sultan'ı yine ziyaret edip ruhlarına Fatiha okuyup onu da geçerek yarım saat gidip,

Pınarhisar kasabası: Halilizade İbrahim Ağa'da konuk ol­duk. Oradan bir top menzili uzak Yene kasabasını geçip 4 saat­te ormanlar içinde gidip,

Büyük Kırknisa, yani Kırkkilise kasabası menzili: Şatır Mahmud Ağa hanesinde konuk olup safa ettik. Bu da yukarıda yazılan köyler, tekkeler ve kasabalar ile nice kere gayet geniş ola­rak yazılmıştır.

Oradan Dereli Köyü'nü, Paşa Köyü 'nü ve Çime Köyü'nü geçip 6 saatte,

Ka:ragündüz Köyü menzili: Ali Çelebi hanesinde konuk ol­duk.

Oradan Akalan Köyü ve Haftan Köyü, sadrazam amcası­nın zeametidir. Onu da geçip 5 saatte,

Evliyalı Köyü'nde bu Evliya fakir konuk olup Mübarek Gi­ray Sultan ile bir gece can sohbetleri edip oradan batı tarafa 1 saat gidip,

Esedli Köyü menzili: Efendimiz Mehmed Giray Han oğlu Ahmed Giray Sultanımızda bir gece misafir olup 1 at ve 50 gu­ruş ihsanını aldık. Oradan,

Üçobah Köyü'nü, yine Paşa Köyü'nü ve yine Evliyah'yı geçtik. Çinkoca Köyü'nü ve Yanboh şehrinde köprüden geçip Tunca Nehri kenarında yine Mehmed Giray Hanzade Ivaz Gi­ray Sultanımda bir gece konuk olup nice hediyeler alıp oradan 1 saatte,

İbrahimli Köyü'nde Mehmed Giray efendimin kalgay sul­tanı olan Mübarek Giray Sultan'ı bulup bir gece konuk olduk. Baht Giray Sultan'ı da orada bulup onun da ihsanını alıp oradan yine batı yönüne,

Tavşanlı Köyü'nde Mehmed Giray'ın nureddin sultanıyla ve Temir Ağa'yla buluşup onların da hediyelerini aldık.

65

Page 85: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Tontolar Köyü: 3 köydür, onları da geçip Yeniköy'ü ve Ba­baköyü'nü geçip,

Şeyhli Köyü menzilinde Çerkezoğlu'nda ve Ömer Sofi'de konuk olduk. Oradan batıya 2 saatte,

Atlıoğlu Köyü menzili: Burada Osmanlı'ya rehin olan sul­tanda konuk olup cömertliğini görüp oradan güneye 3 saat gi­dip,

Dedeler Köyü menzili: Bahadır Giray Han oğlu Dede Meh­med Giray Sultan' da konuk olup ikramını gördük. Oradan batı­ya bir saat gidip,

Yeniköy menzili: Selim Giray Sultan'da konuk olup ikra­mını görüp oradan,

Yenice kasabasını geçip 2 saat kıbleye eğimlice gidip, [204b]

Kademli Baba Sultan Tekkesi menzili Al-i Aba Bektaşi tekkesidir ve bizzat aziz hazretleri bir yük­

sek kurşunlu kubbe içinde yatmakta olup kabrinin çevresinde çeşit çeşit rahleler üzerinde nice güzel yazılarla şiirler duvarla­ra yazılmıştır.

Ve mübarek başlan tarafında kelam-ı izzetler var. Ve 4 tara­fında yüzlerce şamdan, buhurdan ve gülabdanlar var.

Merhum çoban iken Musa kavalı çalmayı sevdiğinden başı ucunda iki adet kamış kavalı ve iki çift pabuçları durur. Gazi Hüdavendigar zamanında Gazi Mihal Bey bu azizi defnetmiş­tir. Kubbe, imaret, odalar, kiler, yaz ve kış meydanları, mescidi, ahırları tamamen Gazi Mihal'in olup büyük nazargahtır. Gök­lere doğru baş uzatmış yüksek bir dağın tepesinde cihannüma bir dinlenme yeridir ki 100-200 atlı konup göçüp, 80 adet fuka­raları konuklara hizmet edip Keykavus mutfağından bütün ge­len geçenlere nefis nimetleri dağıtılır ve teklifsiz mutfakları her­kese açıktır. Oradan yine 3 saatte,

Koca Muradlı Köyü'nü ve Karagöz Köyü'nü geçip, Kayacık Köyü menzili: Petko adlı keferede konuk olup

onun haçını putunu kırıp oradan, Manastır Köyü 'nü, Tahşmanlı Köyü'nü, Kabalı Köyü'nü

ve Navurdere'yi geçip Kozluca Köyü menzili, oradan Vakıf Köyü'nü, Kırkçeşme Köyü'nü, Hacı Arslan Çiftliği'ni ve is­tavroz Köyü'nü geçip (---) saatte,

66

Page 86: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

İkinci taht merkezi Edirne menzili Doğru Kara Kethüda İbrahim Ağa'ya vardık. Sonra Kayma­

kam Kara Mustafa Paşa'ya varıp daha önce Edirne' de görüşdük­te istediği sunkuru ve toykunu sözümüz üzerine paşaya hediye verdik. O da telhisçi ile 2 adet ibretlik kuş avcılarını saadetli pa­dişaha gönderdi. Bütün doğancıbaşı, çakırcıbaşı, atmacacıbaşı ve şahincibaşı adlı ağalar ve diğer avcı ağalan,

"Uzun ömrümüzde biz bunun gibi tülemiş mercan gözlü ve bu tonda böyle iri toykun ve sunkur görmedik" dediklerinde he­men saadetli padişah,

"Tez bunu kim getirdiyse daha başkalarını getirsin" dedi­ği kaymakama haber gelir. 40 kere yemin billah ettim, kurtula­madım.

Sonunda Çerkez Vilayeti'nde olan kuşların kanatları ve kuy­ruklarını kaymakama gösterdim. O da hakiri kanat kuyruklar ile buyruklayıp padişahın huzuruna varıp yer öpüp hayır dua­lar ve senalardan sonra kuşların kanatlarını gösterip,

"Padişahım, bunlar Çerkezistan'da öldüler. Padişahıma ge­lenlerden başka kuşum yoktur" diye yemin billah ettiğimde Tanrı yarlığasın Vani Efendi,

"Hünkarım, bu Evliya Çelebi ta Erzurumumuzda Melek Ahmed Paşa yılından beri bilirim. Sözünde sadık bir alem sey­yahı ve beniadem nedimi kulundur. Eğer dahi kuşları olsa padi­şahımdan esirgemezdi" deyince, bizzat hünkar,

"Ben de bilirim. Çocukluk yıllarımızda Kaya Sultan yanın­da bize çok hizmet etti" deyince iki kere yer öpüp Tatarca nice çeşit dualar edip o kuşlar sebebiyle Moskov diyarını, Dağıstan ülkesini, Çerkezistan'ı, Heyhat Sahrası'nı, Kalmık'ı, Heşdek kav­minde 70 gün yatsı namazı vakti olmayıp yatsı namazı kılmadı­ğımızı anlattığımda Vani Efendi,

"Evet, o diyarda yatsı namazı kılınmaz, zira iki saat olma­dan sabah namazı olur" deyip tanıklık etti. Ve Vani Efendi'nin sorduğu nice sorularına cevap verdim.

Sonra, saadetli padişah Leh, Çek, İsveç, Nemçe, Flemenk, Alman ve Ungurus, kısacası 3 yılda Beç'te, Prag'da, Macar'da ve Hırvatistan'da seyahat ettiğim yerleri tam 7 gün sordu. Genel­likle Beç Kalesi'ni ve Yanık Kalesi'ni sordu. Sonra sekizinci gün

67

Page 87: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

kuşlar için hesapsız ihsanlar edip yine Kaymakama geldim, ba­şımdan geçenleri bir bir anlattım.

Ardından bütün velinimet efendilerim ile Girit'e giderim diye vedalaşıp ve nice ihsanlar alıp Kaymakam Paşadan izin is­tediğimde tayinatlar verip hakiri diğer ağaları zümresine kat­mak istediğinde hemen hakir el öpüp,

"Aziz başın için olsun ve merhum Köprülü Mehmed Paşa ruhu için olsun ki bu fakir-i hakir Allah yolunda bir mücahid kişiyim. İlk defa gittiğim Azak gazasından beri bir gazadan kal­mayıp 7 yıl Kırım' dan Kazak vilayetlerinde, Moskov'da, Leh'te, Krakov'da ve Çek'te düşman avlayan ve yel gibi süratli Tatarlar ile kafiristanda kılıç vurup gazalar ettim. Allah için olsun beni bu Girit gazasından alıkoma. Henüz sadrazam İstife şehrinde imiş, yetişeyim" deyince,

"İmdi Evliya Çelebi, bizi o gazada duadan unutma" diye 200 altın, bir kat esvap, hizmetçilerime de 30 altın ve birer kat el­bise [205a] verip 6 adet ulak beygirleri ile 70-80 adet mektuplar verip vedalaşıp nice ihsanları Edirne' de bırakıp,

1078 yılı mübarek Ramazan'ının 15. Pazartesi günü Edirne şehrinden Girit Adası'na, Kandiye gazasına gittiğimiz

konakları ve çektiğimiz şiddetli sıkıntıları bildirir Evvela Edirne' den çıkarken canib-i cenubda yeni köprüden

geçip Tunca kenarıyla sehel gidip ana karlb Arda Nehri üzre bir ahşap büyük köprüden geçip (---) saat güney tarafa gidip,

Mamur Demirdaş Köyü: (---) (---) (---) nin kurşunlu güzel camii, 1 hanı, 1 hoş hamamı, 1 medrese ve 1 mektebi, 200 adet tek katlı ve iki katlı mükellef, süslü ve mamur kargir yapı evle­ri var ki hepsi kiremit örtülü güzel binalardır. (---) (---) (---) (---)

Oradan yine güney tarafa (---) saat gidip, Emirli Köyü: Bunda da kurşunlu cami, han, hamam ve 150

kadar kiremit örtülü evleri var. Bu 2 adet mamur köyleri geçip 2 saat kırlarda gidip,

Ece Sultan Köyü menzili: Bu aziz, bir bayır üzerinde bir cennet gibi ağaçlık, gölgelik koru içinde bir kurşunsuz, tuğla kargir yapı güzel kubbe içinde Ece Sultan yatmaktadır ki asil soylu seyyidlerdendir. Nurlu türbesi çevresinde asla fukaraları yoktur. Bu köyde Abdülkerim Çelebi' de konuk olup ertesi,

68

Page 88: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Kapuçu Köyü: Bir mamur Rum kafirleri köyüdür. Onu ge­çip (---) saat güneye Meriç Nehri kenarınca gidip,

Yüksek Dimoduka [Dimetoka] Kalesi'nin özellikleri 2 adet Rum kralı kardeş idi. Birinin ismi Dimo, birininki ise

Duka. Bu iki kardeş bu kaleyi ortaklaşa yaptıklarından Dimo Duka'dan bozma Dimetoka derler. 762 [1361] tarihinde Yıldırım Bayezid Han fethidir, Gazi Ferhad Bey eliyle.

Daha önce 7 kere kuşatılmış, ancak fethi nasip olmamıştı. Sonunda kralın birin Ferhad Bey avda avlayıp esir eder. Öbür kardeşi Rum kafirleriyle kaleye kapanıp kale içinden taşra çık­maz. Reaya olmak şartıyla Duka adlı kral kalenin anahtarları­nı Ferhad Bey'e teslim eder, sonra İslam askerleri kaleyi alırlar. Yoksa bu kale top darbeleriyle fethedilebilecek bir kale değildir. Ancak fetih sırasında kafirler kale içinde olmak üzere anlaşma yapıldığı için hala kalede dizdardan başka Müslüman yoktur.

Kale içinde 100 adet kargir yapı kiremit ile örtülü mamur kefere evleri vardır. Dizdar narin kulede sakindir. Ve bir kilise­leri var.

Rumeli Eyaleti'nde nice sarp ve sağlam hisarlar vardır ama bu da Mekü Seddi gibi sağlam kaledir. Hala Rumeli Eyaleti'nde Edirne bostancıbaşısı hükmünde Sultan Bayezid Han vakfı, voy­vodası zapt eder. 150 akçe payesiyle şerif kazadır ve nahiyesi (---) adet köydür.

Eski taht merkezidir, Sultan Bayezid-i Veli burada nice za­man sakin olmuştur. Hatta I. Selim Han, babası Bayezid Han'dan padişahlığı zorla aldığında Bayezid Han'ı, bu Dimetoka eski taht merkezidir diye buraya sürmüştü. Bayezid Han, Havsa adlı yerde vefat edip cenazesini İstanbul'a getirip camiinin mihra­bı önünde defnedildi. Sultan Yıldırım Han oğlu Musa Çelebi de bunda sakin olurdu, zira avları da gayet çoktur. Hala yukarı ka­lede cihannüma bir padişah sarayı var. Tamamen kurşun örtülü maksureleri, pek çok odaları vardır.

Kalesi, gökiere doğru yükselmiş bir kırmızı yalçın kaya üze­rinde, doğudan batı yönüne badem şeklinde uzunlamasına, şed­dadi iki kat taş yapı ve 5 bölük güzel bir yapıdır. Büyüklüğü fır­dolayı 2.500 adımdır. Tepenin içi ve dışı tamamen mağaralardır.

Tamamı iki kat duvarında birer adet sağlam kuleleri vardır,

69

Page 89: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

ancak hendeği yoktur, hendek olacak yeri de yoktur ve hendek lazım da değildir. Zira bu kalenin bazı yerleri göklere baş çek­miş iki minare boyu uçurum ve yalçın kayalardır. Özellikle batı tarafı ki Kızıldeli Nehri adlı deli divane akar suyun tarafı, şahin ve zağanos yuvalı kayalardır. O yüzden bu kalenin asla hende­ği yoktur. Güney tarafına Kızıldeli Nehri akıp durur. O tarafın­da da hendekleri olmayıp gayet sağlamdır.

Bu Kızıldeli Nehri kenarında aşağı büyük varoşu var. Lakin etrafında kale duvarları yoktur, ama bu varoşa Kızıldeli Suyu aşın güney tarafı dağlan aşağı varoşa havaledir, ama iç kale de ona havaledir.

Yukarı kalenin iç kalesi iki kattır ve iki bölüktür. Birine [205b] Kız Kulesi, birine Cebehane Kulesi derler. Bu iki bölük hisarın birbirlerine geçmek için 2 kapısı olup kuzey tarafa bakar bir bölme hisar daha var, gayet sağlam duvarlıdır.

Hünkar Sarayı da iç kale gibi bir bölme hisardır. Lakin bu saray ve bölme duvarı İslam padişahlarının yapısıdır. Bu yazı­lan kat kat bölme hisar duvarlardan aşağısında birer kat küçük hisar adlı sarp ve sağlam duvar vardır.

Toplam 3 adet kapısı vardır. Biri ta iç kale kapısı, güney ta­rafa bakar. Bir kapı kuzey tarafa açılır kapıdır, bu da iç kale ka­pısıdır. Bir kapı da aşağı kat kapıdır ki çömlekçiler tarafına açı­lır. Ama bu yazılan kapılar hünkarlara mahsus kapılardır ki yu­karıda padişah sarayı vardır. Bir kapı batı yönüne açılır, Köprü Kapısı derler. Bir kapı da kıbleye açılır, Çarşı Kapısı derler, iki kat sağlam ve dayanıklı kapılardır. Bütün halk bundan girip çı­karlar. Bu iki kat kapı arası da bir bölme küçük hisarcık gibi ol­muştur.

Bu hesap üzere bu Dimetoka Kalesi toplam 6 kattır. Ve bü­tün bölme duvarlarında olan kapılarla (---) kat sağlam demir ka­pılardır. Ama aşağıda iki kapı dediğimizin taşrasındaki kapıdan içeri girerken, sağ tarafta duvarda bir adam boyu yükseklikte iri yazı ile beyaz mermer üzere yazılan tarih budur:

Devr-i adlinde o şah-ı keremin, Yapılup oldu kıla ' -ı müsned,

7 0

Page 90: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Sarf edip malını himmet etti, Kıldı bu hizmete sa 'y-i bz-had,

Dedi tarihin Onun için Tlğz, Kapu ağası-i Sultan Ahmed.

Sene 1015 [1606].

Tarihin sağ köşesinde Yunanca Hazret-i Risalet-penah'ın sa­adetle dünyaya geldikleri gece temel koyulduğunun tarihi yazıl­mıştır ki garip yazıdır.

Mamur aşağı varoş Tamamı 12 mahalledir. 600 adet kiremit ile örtülü altlı ve üst­

lü, kargir yapılı, yontma taş duvarlı, mamur ve süslü saraylar ve güzel hanelerde elbette bağ bahçe ve gül-i gülistanları bulunur.

Toplam 12 mihrap cami ve mescitleri vardır. Bunlardan Yıl­dırım Bayezid Han Camii 4 köşe duvar üzere ve içinde 4 adet kargir yapı direk üzere bir acayip ve garip tahtadan yapılma sa­natlı kubbeli, nurlu camidir ki güzel ve süslü bir minaresi var. Bütün yapıları ve harpüşte tahta yapı kubbesi saf kurşun ile öyle sanatlı kurşun örtülüdür ki büyüleyicidir. Gece gündüz kalaba­lık cemaate sahip eski bir mabettir, ama avlusu yoktur ve bun­dan başka da cami yoktur.

Mescitleri Burada 12 adet mescit vardır, ama cami olmaya uygun zavi­

yeler vardır. Bunlardan Nasuh Bey Mescidi bir selatin camii gibi kurşun kubbeli mamur mescittir. Kurd Bey Mescidi ve Pazar­lı Bey Mescidi, yani Alaca Mescit demekle bilinir. Anka Mesci­di, Oruç Paşa Mescidi, Kapucu Mescidi, Tatarlar Mescidi, Harac­cı Mescidi, Zincirli Mescit, Cırcır Mescidi, Abdal Cindi Mescidi ve köprü başında Gazi Ferhad Bey Mescidi. Bunlar tamamen ki­remit ile örtülü mübarek mescitlerdir.

4 adet medresesi vardır. Bunlardan Bayezid Han Medresesi ve Oruç Paşa Medresesi. 5 adet tarikat ehli derviş tekkesi vardır. Ve 5 adet sıbyan mektebi vardır.

2 adet darüzziyafe imareti olup biri Yıldırım Bayezid Han İmareti ve diğeri Nasuh Bey İmareti, kurşunlu aşevidir ki zen­gin ve yoksul herkese nimeti boldur.

7 1

Page 91: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Ve (---) adet tüccar hanı vardır. Bunlardan kurşun örtülü Nasuh Bey Hanı mamurdur. Ve 2 adet gelen geçenler için ker­vansarayı vardır.

Ve 3 adet aydınlık hamamları var. Köprü başındaki hamam kah işler, kah harap durur. Ama Fısıltı Hamamı'nın suyu, hava­sı ve yapısı, hoş ve güzeldir. Sanatlı bir kemer altında bir delik vardır, o kemer altındaki kurna başında bir adam otursa ve öte başında da bir adam otursa, o deliğe ağızlarını koyup söyleşir­ler, delikten sesleri ulaşıp birbirlerinin konuştukları doğru dü­rüst duyulur. Onun için Fısıltı Hamamı derler. Kısacası aşık ve maşukların söyleşip murat alıp her muradı verecek deliktir, Fı­sıltı Deliği ve Fısıltı Hamamı derler. Ve Ulu Cami'in önündeki hamamın tarihidir:

Yapdı bu hamamı Sultan Osman, Cuy-ı kevser ola cennetde bu su,

Hatıra ilde olup tarih dedim, Hasılı hamam-ı ruşendir bu.

Sene (---).

Toplam 70 adet ev hamamları [206a] vardır. Bunlardan Koca Solakbaşı hanesinin hamamı iç açıcıdır, derler ama hakir girmedim ve Allah bilir görmedim.

100 adet dükkanları vardır ki her şey bulunur. Ancak kargir yapı bedesteni yoktur, ama çömlekçi ve bardakçı dükkanları 200'den çoktur. Ve çarşı içi yer yer kudretten beyaz kaya kaldı­rımdır.

Suyu ve havası gayet hoş olduğundan mahbub ve mahbubesi nazik endamlı ve sim bedendir. Hepsinin yüz renkleri kırmı­zımsıdır, zira Kızıldeli Nehri'nin suyunu içerler. Gayet hoş ve hazmı kolay güzel bir sudur. Bu nehir Tanrıverdi Dağı'ndan kaynayıp gelip bu kalenin altında, güney tarafında 12 göz taş yapı temelli direkler üzere meşe direkleri döşeli büyük köprü­nün altından geçip daha aşağı kaleden bir top menzili alarka kıbleye doğru akarak gider. Arda Nehri, Tunca Nehri ve Meriç Nehri birleşip bir yerden akarken bu Kızıldeli Nehri onlara ka-

72

Page 92: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

rışır, hepsi bir yerden Enez Kalesi yakınında Rum Denizi'ne ka­rışır.

Dimetoka'mn övüleceklerini bildirir Bağ ve bahçesinde şireli, sulu, yemesi hoş üzümü ve tek­

keşin ayvası beğenilir, ama kırmızı kırmızı Dimetoka bardağı, kaseleri, çanakları ve ibrikleri meşhurdur .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (1 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Büyük evliya ziyaretleri: Bu şehir eski taht merkezi olmak­

la nice bin seçkin büyük velller yatmaktadır, ama ziyaret ettiği­miz bunlardır ki yazılır.

Evvela kale altında Cüneyd Baba ziyareti, sonra Sofi Şahi' Baba ziyareti, Tebrizi Baba ziyareti, Mursal Baba, Gazi Ferhad Baba, mezarlık içinde Mollacık Efendi ve Ayvad Baba, Allah sırla­rını aziz etsin ve hepsine rahmet etsin.

Oradan kalkıp güney tarafına 5 saat gidip, Karayenli Köyü, Hisarcık Köyü, Saltık Köyü, Mandıra

Köyü, Sofulu Köyü ve Karapınar Köyü: Bunlar kefere ve müs­lim köyleridir ve tamamen serbest zeametlerdir. Oradan,

Vukuf Köyü menzili: Orada Ahmed Beyoğlu'nda konuk olup zevk ettik. Bu köyden taşra,

Zinde! Baba Sultan ziyareti, sonra güney tarafa bir saat gi­dip Açıkbaş Baba Sultan ziyareti, ama aslında Aşık Paşa Sul­tan'dır. Ütrük [Etrak] kavmi Açıkbaş Tata derler. Bu iki ziyaret sahipleri Rumeli'ye Orhan Gazi oğlu Süleyman Paşa ile geçen 40 kişilerdendir. Allah hepsine rahmet eylesin.

Bunların yaptıkları savaşlar kafir tarihlerinde bile yazılmış­tır. Ve bu ziyaretlerin yakınında,

Kadınlar Mezarı ziyaret yeri: Hala gelen geçen yolcuların ziyaret yeridir. Bu ziyaretgaha yakın acayip bir çeşme var. Kırk yılda bir Kadir Gecesi'nde ta sabaha dek süt akar, Zindel Baba Çeşmesi derler garip bir seyirliktir.

Oradan yine güney tarafa gidip Yelkenci Köyü ve Koyu­neri Köyü adlı köyleri geçip 5 saatte kah doğuya ve kah güne­ye gidip,

Eski Ferecik Kalesi'nin özellikleri Yapıcısı Rum keferesidir. Daha sonra 759 [1358] tarihinde ilk

defa Orhan Gazi oğlu Süleyman Paşa fethidir. Kuşatma sırasın-

73

Page 93: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

da fethinde zorluk çekilmiştir. Tanrıverdi Dağı eteğinde olan iki kalesini de İslam askeri yıkmıştır. Hala yapı kalıntıları açık se­çik bellidir. Bu şehir imaretinin tamamı 7 mahalledir. Müslü­man mahalleleri şehrin seçkin yerindedir. Kafir mahalleleri ke­nardadır.

Tamamı 500 adet tek katlı ve iki katlı, hepsi kargir yapı, baş­tan başa kiremit örtülü bağlı ve bahçeli geniş haneleri vardır. Bunlardan hanemiz sahibi Kara Mehmed Ağa, Ramazan Ağa ve Kör Ali Ağa haneleri donanımlı ve mükemmel güzel hanelerdir.

Hepsi 7 adet mihraptır. Bunlardan kalabalık cemaate sahip çarşı içinde kiliseden çevrilmiş Orhan Gazi oğlu Süleyman Bey Camii, kurşun kubbeli eski bir mabettir. Minaresi sol tarafında­dır ve kapısı üzerinde tarihi budur:

Büniyet hdze 'l-minare ve vaz 'uhd masnu 'a, Kale tarihen Hadfdf kadduha merfu 'a.

Sene (---).

Yıldırım Bayezid Han oğlu Sultan Musa Çelebi Camii ve İb­rahim Ağa Camii.

Ve hepsi (---) adet mümin mescitleridir. Evvela Şeyh Sinan Mescidi, Sadreddin Mescidi ve Pazaryeri Mescidi var. Meşhur mübarek mescitler bunlardır.

Sadece 2 adet medrese vardır. Ve olancası 5 adet sıbyan mektebi, 2 adet derviş tekkesi ve 100 adet esnaf dükkanı vardır.

Kamusu 5 adet tüccar hanı vardır. Bunlardan çarşı içinde Ekmekçizade Ahmed Paşa Hanı, gayet mükellef, işlek ve kire­mit örtülü ·mamur handır. Hala bu hanın [206b] mütevellisi İs­tanbul'da Kuruçeşme'de sakin ekmekçi hakimi nazırdır.

Sadece bir hoş havalı ve yapılı hamamı vardır, bu da Ek­mekçioğlu Ahmed Paşa hayratıdır. (---) (---) (---).

Feredk şehri zeminini bildirir Bir topraklı bayır üzerinde Tanrıverdi Dağı eteğinde bulu­

nup kıble tarafı Enez Kalesi'ne doğru verimli büyük sahradır. Bu şehirden Meriç Nehri aşırı İpsala Kalesi 4 saatlik yerdir, ki görünür.

74

Page 94: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Ferecik hakimlerini bildirir Evvela Rumeli Eyaleti'nde olup Sultan Bayezid-i Veli ev­

kafı olmak ile mütevellisi hakimden, şer-i mübin tarafından şeyhülislamı, nakibüleşrafı vardır ve 150 akçe payesiyle şerif ka­zadır. Nahiyesi 50 adet köydür. Sipah kethüdayeri, yeniçeri ser­darı, muhtesibi, şehir kethüdası, haraç emini ve şehir naibi var­dır. Suyu ve havası hoş olduğundan mahbilb ve mahbubesi ve bütün meyvesi övülür. Özellikle hazmı kolay suyu Ferecik dağ­larından büyük su kemerleriyle şehre gelip bütün çeşmelere ve camilere dağıtılır.

Ferecik ziyaret yerleri: (---) (---) (---). Sonra Tanrıverdi Dağı'nı geçip (---) (---) (---). Oradan 3 saatte dereler, tepeler, dağ, bağ, ırağ ve yakın gide­

rek ve haydut keferesi korkusu çekerek batı yönüne gidip, Köhnelik, Kara Güvercinlik harap kalesinin özellikleri Tuna Nehri kenarında bir Güvercinlik Kalesi daha vardır,

yazılmıştır. Ama bu Güvercinlik'i (---) tarihinde Orhan Gazi as­rında Ece Yakub adındaki akrabamız fethedip yer yer yıkmıştır. Hala kalesi bir kızıl yalçın kaya üzerinde beşgen şekilli bir şed­dadi taş yapı imiş, harap olmuş. İçinde keçiler yatar.

Ama aşağı varoşu geniş bir dere içinde yalçın kayalar altın­da 500 Bulgar kafiri köyüdür, asla Müslüman yoktur.

Bütün evlerde birer küçük hanlar var ki bütün gelen geçen yolcular, tüccarlar ve ziyaretçiler evlere konup herkes akçesiyle yiyip içip konup göçüp bazı perhizsiz adamlar kanıp geçirirler, zira gayet güzel kızları vardır ki yol üzerinde pazar yerinde du­rup bir yolcu görseler,

"Ağa benim evime kon. Bak benim ekmeğim ak paktır ve evimin aşağısı ve yukarısı paktır. Ak akçene bakmam. Senden bir şey saklamam. Sana pek hizmet ederim" deyip o kadar dil döküp inatçı gönülleri çalıp istemesen de seni istediği yerine kondurup saygı gösterip kılınırlar, ama bir Girit mangırı bağış­lamazlar. Eğer haklarını vermezsen bütün kadınlar başına üşü­şüp bir iyi kötek çekerler. Zira vergiden muaf büyük derbenttir. Akşamdan sonra haklarını alıp bütün kızlar ve kadınlar kaçar­lar. Eğer senden razılar ise sabah kahvaltı getirip yedirip içirip yola yollarlar. Bu da Sultan Bayezid-i Vell evkafıdır.

7 5

Page 95: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Sonra bu köyden kıble tarafına aşağı doğru yarım saat bir viran kale daha var, onu da seyredip sağ tarafta dağlar içinde (---) saat gidip,

Karakayah Köyü menzili: Müslümanlardır ve bu da Bayezid-i Vell Han vakfıdır. Orada yeniçeri Muslı Beşe evinde konuk olduk.

Oradan (---) saatte kayalık yerlerde gidip, Şapçılar kasabasının anlatılması

Bir dağ eteğinde, 1 camili, 2 hanlı ve 200 kiremit örtülü evli, bütün vergilerden muaf Müslüman ve gayr-i müslim reayala­rı hep mid şap çıkarıp eminine verirler. 8 yük akçe büyük ilti­zamdır. Tanrı'nın hikmeti bu kasabada bir kölem kaçıp yer ya­rıldı yere geçti. Sonunda can başıma sıçrayıp hemen atlarıma bi­nip tekrar,

Ferecik'e gelip kadıdan mürasele ve mahzarlar alıp tam bir hafta Ferecik kazası ve köylerinde kuzeye, güneye, doğuya, ba­tıya gezip ta Sıçanlı dağları, yolları ve bellerine kadar gezip do­laştım. Tanrı'ya hamd olsun melun köle elime girip elini kolunu bağlayıp yine tekrar Feredk'te oğlana bir iyi Evliya kırbacı ke­rametini gösterdim. Orada atları ve esvapları yine seyishanelere yükleyip güneye doğru 2 saatte, Şahinli Köyü'nü geçip,

Nefes Sultan Tekkesi menzili Göklere doğr� baş uzatmış yüksek bir dağın üzerinde bü­

yük bir Bektaşi tekkesidir. Akdeniz içinde İmroz Adası, (---) Adası, Enez Kalesi ve İpsala Kalesi ovaları tamamen bu tekke­den görünür. Ta bu derece göklere doğru yükselmiş büyük bir dağdır. Bu tekkenin yaz meydanı, kış meydanı, tüm misafirha­neleri, Keykavus mutfağı, at ahırı, kileri, mescidi ve nurlu türbe­sinin [207a] kubbesi, kısacası bütün imaretleri baştan başa mavi kurşun örtülüdür. Bu büyük eserlerin hayrat sahibi, Ekmekçioğ­lu Ahmed Paşa'dır.

40-50 kadar yalınayak başı kabak tertemiz, yanık aşık, fakr-ı faka sahibi, gönlü yaralı derviş fukaraları var. Her biri birer yal­nızlık köşesinde, halktan uzaklaşmış, pak, maarif erbabı canlar var. Nicesi de gelen giden yolculara hizmet edip az bir şeyle ge­çinirler.

Bütün konuklara ve komşulara Keykavus mutfaklarından

76

Page 96: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

nimetleri ay ve yıl, sabah akşam, zengin, yoksut yaşlı, genç ve gayri müslimlere dağıtılır. Tekke meydanı içinde bir abıhayat su sarnıcı var ki Temmuz ayında sanki buz parçasıdır.

Ve bir acayip yel değirmeni var. Bütün Enez sahrasından, Mekri Kalesi taraflarından ve Dimetoka taraflarından adamlar gelip bu yel değirmeninde un öğütürler. Gariplik onda ki bu ka­dar yüz yıldan beri bu değirmenin bir yerine zarar gelmeyip taşı asla aşınmamıştır.

Bu yüksek dağ üzerinden, Edirne'den gelen 3 adet nehir derya gibi akıp Enez Kalesi yakınında Rum Denizi'ne karıştığı o kadar güzel görünür ki ibret verici bir seyirliktir. Ve bizzat Ne­fes Sultan bir 4 köşe, kurşunsuz yüksek kubbe içinde medfun­dur. Beyt, hakirin:

Nefes Sultan bir erdir nefes almak dürür erlik, Tefahür eyle fakrile budur alemde serverlik.

Yine bu nur dolu kubbenin içinde, duvar yüzünde bu beyt­lerimizi yazıp mübarek ruhları için bir Mülk suresi okuyup ruh­larına sevabını hibe eyledik.

Bu nurlu türbenin içinde bulunan kabrin 4 tarafında o kadar Kelam-ı İzzet, çerağdan, kandildan, şamdan ve çeşit çeşit avize­ler var ki bir Mısır hazinesi mal eder. Bütün fukaralar her ziya­retçinin Üzerlerine gülsuyu saçıp çeşit çeşit buhur, üd, miskler yakarlar. Hamd olsun bu dergahı da ziyaret edip ondan aşağı inip 1 saatte,

Ilıcayı bildirir Bu Nefes Sultan Türbesi'nin yan alt tarafında bir ılıca var ki

Rumeli, Anadolu, Arabistan, Acem ülkesi, Belh, Buhara, Fren­gistan ve Bursa' da, kısacası 7 iklimde 770 adet ılıcalar görüp hep­sine girdim. Ancak Budin Kalesi'nde Yeşil Direkli Ilıcası, Sof­ya1nın ılıcası ve bu Nefes Sultan Ilıcası kadar faydası çok kavza [ılıca] görmedim. Hatta Sultan IV. Mehmed Han bu kaplıcaya gi­rip faydasını görüp,

"Vallahi Bursa ılıcalarından hoştur" diye Nefes Sultan'a çı­kıp ziyaret ettiğinde buyururlar ki,

11Bu Nefes Sultan bizim Osmanoğlu'nun temiz soyundan Yıl-

77

Page 97: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

dırım Bayezid Han oğlu Düzmece Mustafa Çelebi budur. Dün­yadan vazgeçip bu tekkede kendini saklayıp dışarıdan habersiz olup zevk ü safada idi. Sonra bu Düzmece Mustafa ortaya çıkıp onu da Edirne' de Uzunçarşı başında asıp, Şehzade Mustafa asılıp derdinden kurtulduk, derlerdi. Ama hala ki Şehzade Mustafa bu­rada Nefes Dede adıyla bu hankahta hizmet yerinde henüz alem padişahı idi" diye bizzat Sultan IV. Mehmed Han bu hikayeyi anlatıp Nefes Sultan fukaralarına ihsan ve inamlar edip,

"Bizim zürriyetimizdendir. Nurlu türbesine bir hoşça hiz­met edin" diye tembih edip gider. Gerçekten de bu Nefes Sul­tan'ın, Yıldırım Han oğlu Mustafa Çelebi olduğunda şüphe yok­tur. Hatta dervişlik aleminde kanaat içinde iken bir kıymet­li taşı büyük cübbesinden çıkarıp satıp bu ılıcayı kubbeleri, camekanları, halvet, havuz ve şadırvanlarıyla bir başka kimse adıyla imar edip 47 yaşında ahirete vefat edince bu tekkede Ne­fes Sultan diye defnetmişlerdir. Allah rahmet eylesin.

Bu ziyareti ettiğimizden sonra güney tarafa gidip, Padişah korusu: Bir büyük ormanlık, ağaçlık balkandır ki

Osmanlı'nın 40 bin baş atları, kısrak, tay ve hergeleleri bunda kışlayıp gezer. Sultan mirahuru tarafından koru ağaları zapt edip bir ağacını kesenlerin elini keserler.

Koru ağalarında biraz dinlenip kahvaltı yiyip oradan 6 saat gidip,

Eski Marile Kalesi'nin özellikleri Rum kralları yapısı olup (---) tarihinde Yıldırım Han bey­

lerinden Ferhad Bey fethidir. Kalesinin bazı yerleri hala yıkık­tır. Kefereleri padişah korusuna hizmet edip bütün vergilerden muaflardır. (---) (---) (---).

Köhne kale Mekri Hisarı'nm özellikleri Bir Mekri Kalesi de Rodos Adası'nın karşı tarafında, doğu

yönünde, Anadolu toprağında Alaiye'de deniz kıyısında, bir körfez nihayetinde Mekri Kalesi daha var. Ama bu Rumeli Mek­risi ondan fazla [207b] mamur ve süslüdür. (---) tarihinde (---) (---) fethidir, Gazi Evrenos eliyle.

Kalesi, Akdeniz kenarında dörtgen şekilli, taş yapı, köhne güzel bir surdur. Çepçevre büyüklüğü bin adım kaledir. Duvar­larının bazı yerleri yıkık olup o kadar mamur değildir.

78

Page 98: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bir bayırlı, dereli, tepeli ve kayalı zemin üzerine kurulmuş eski kaledir, ancak deniz kıyısındaki iç hisarı sağlamdır. Hala Rumeli Eyaleti'nde 150 akçe payesiyle Ferecik kazasından ayrıl­mış bir küçük kazacıktır.

Hakimi, Bayezid-i Veli Han mütevefüsidir. Toplam 10 adet köy de Bayezid Han vakfıdır ki yazım sırasında yazıcılar Mekri şehri ile köylerinden toplam 400 adet hane yazmışlar. Şehri 200 adet kiremitli tek katlı ve iki katlı, tamamen kargir yapılı Rum evleridir. Müslümanları Rumlardan azdır. Ancak 50 hane Müs­lümanları var ve 150 hanesi kefere haneleridir. Bütün kefere ev­lerinin kapıları pencere gibi küçücük küçücük ve gayet yüksek­tedir ki "Atlı misafirler gelip konak etmeyeler" diye kapılarını küçük ve yüksek, aykırı merdivenli etmişler.

Tamamı 5 adet mihraptır. Bunlardan kalede Yıldırım Han Camii, eski tarzdır. Dizdarı ve kale neferleri bu kalede sakin­lerdir. Sipah kethüdayeri, yeniçeri serdarı ve ayan-ı eşrafı taşra varoşta olurlar. Bu varoşta 1 cami, 1 mahalle mescidi ve 1 tekke mescidi, 1 medrese, 1 mektep, 5 adet tüccar hanı, dere kenarında bir hamam ve toplam 20 adet küçücük dükkanları var.

Acayip abıhayat pınarı: Bu şehrin içinin tam ortasında bir yalçın kayadan bir hayat pınarı, billur gibi ak berrak bir su çı­kar ki Temmuz ayında soğukluğundan 3 yudum huzur ile içil­mez. Ta bu derece soğuktur ve gayet hazmı kolay tatlı sudur. Bir adam bir kuzu yiyip bu cennet pınarından içse o an acıkıp yine yemek yemek ister.

Bu şehir içinde olan 12 göz su değirmenleri bu su çevirip oradan evlere dağılır. Bu akarsuyun kaynağı, yine kale içinde bir yüksek çınar var ki yeryüzünde bu büyük ağacın benzeri me­ğer Akdeniz içinde İstanköy Adası'ndaki büyük çınar ola, o bü­yük çınarın kökleri arasında kayalardan turna gözü gibi kayna­yıp çıkar. Bu Mekri şehri bu su ile ve büyük çınar ile meşhur ma­mur bir şehirdir.

Bu şehrin suyu ve havası gayet tatlı ve ılıman olduğundan Rum keratsa kızları ve güneş parçası oğlanları var.

Bağ ve bahçesinde narı, inciri ve dutu gayet çoktur. Ve ha­vasının ılımanlığından dağı ve taşı zeytin ağacı ormanları kap­lamıştır ki iri Girit, Moton ve Koron zeytini kadar güzel zeyti-

7 9

Page 99: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

ni olur. İstanbul' dan bu mahalle kadar zeytin nadirdir, zira o ta­raflar şiddetli kıştır, ama bu Mekri üçüncü iklimin ortasında bu­lunup havası ılımandır. Onun için bu şehrin kuzey tarafındaki dağlar baştan başa bağlardır, halkı sağlıklıdır.

Bu şehrin kıble tarafında 20 mil açıkta Akdeniz içinde gö­züken Semadirek Adası 35 mil kuşatır, bir mamur ve süslü kale­si ve büyük limanı var. Cezayir Eyaleti'nde kaptan paşanın hük­mündedir.

Bu Mekri kazası ve Ferecik kazasının tüm kefere reayaları asla Rumca konuşmayıp Türkçeye yakın bir tür Çıtak dilleri var. Hepsi beyaz aba ve kebe giyer iri yapılı keferelerdir ki kullan­dıkları özel lehçeleri bunlardır.

Ahıryan-ı Çıtak dilini bildirir Evvela bir işe acele etme dese, "hulalama" derler. Ve "gilimiz de bile misik'� yani hepimiz bile idik. Ve "saryife edelim acalur", yani müşavere edelim nasıl olur. Ve "sulubayımız neçik buyuramış eylece edesik", yani voyvoda-

mız her ne emrederse öyle edelim. Ve her kelimelerinin aralarında "ankolayına" kelimesini ga­

yet fazla kullanırlar. Ve daha nice kere yüz bin çeşit kelimeleri var ama bu kadarca yazıldı.

Oradan kuzey tarafa 3 saatte Karanlık Dere adlı mahalli ge­çip,

Musa Çelebi Köyü menzili Yıldırım Bayezid Han oğlu Musa Çelebi'dir ki babası Baye­

zid Han, Timur Han hadisesinde yenilip sıtmadan öldüğünde bu Musa Çelebi Edirne hakimi bulunup Rumeli'ne müstakil pa-dişah olup nice fetihler etti.

·

Daha sonra Anadolu' da kardeşi Çelebi Sultan Mehmed her­kesin birleşmesiyle müstakil padişah olunca kardeşi Musa Çele­bi'ye adamlar gönderip,

"Gel birader, hakir uluca kardeşine itaat eyle" dedi. Musa Çelebi,

"O Anadolu padişahıdır. Ben Rumeli padişahıyım. Karde­şim ta Mekke, Medine, Mısır, Şam, Kudüs ve Irak padişahı ol­mayınca benim ona itaat etmek ihtimalim yoktur" deyip ge­len dostluk mektubunu parça parça edip varan elçiyi kovdu. O

80

Page 100: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Anadolu'da [208a] bu hoş olmayan hali Çelebi Sultan Mehmed Han'a bir bir anlatınca Mehmed Han asker toplayıp dünya dev­leti için iki can kardeşler denizler gibi ordu ile (---) adlı mahalde bir savaş ederler ki anlatılmaz.

Hayy ve Kadir olan Allah'ın emriyle Musa Çelebi yenilip dağlara kaçıp bu köye aman ile gelir. Bu köylüler Musa Çelebi'ye aman ve zaman vermeyip başıyla şehit ederler ve başını Çele­bi Mehmed Han'a götürüp ihsan umarlar. Hemen adil Mehmed Han,

"Bre gidiler, biz dünya devleti için bir savaş eyleyip birade­rim size vardıkta niçin bana diri getirmediniz. Siz ferman var­madan benim kardeşimi niçin katlettiniz" deyip bu köy halkını tamamen kılıçtan geçirirler.

Sonra Musa Çelebi'nin cenazesini Bursa'ya götürüp baba­sı yanına defnettiler. Onun için bu köye Şehit Musa Çelebi Köyü derler.

Oradan Köpekler Köyü'nden aşağı Gümülcine Sahrası'nda batı yönüne giderek İrça Nehri'ni geçip bir saat gidip Karaca­oğlan Nehri'ni de geçtik. Bu iki küçük nehir Karıl yaylaların­dan gelip ikisi bir olup Gümülcine Sahrası'nda akarak bir saat gidip Akdeniz'e karışır. Musa Çelebi Köyü'nden 6 saat ovalar­dan gidip,

Rumiçne Vilayeti, yani Gümüldne Kalesi'nin özellikleri Gümülcene ve Gümürcine yazılır ama aslı "Gümlü Çin"dir.

Meşhur galat benimsendiğinden Gümlüçin'den Gümülcine der­ler.

İsimlendirme sebebi odur ki kaçan bu kaleyi 764 [1363] tari­hinde Sultan (---) asrında Gazi Evrenos, Rum keferesi ile Yahudi elinden zorla alırken kale içinde bir Yahudi vardı. Tüm bu eya­let o Yahudi'nin elinde olup Kavala sahibi Feylekos bu Yahudi'yi defterdar etmişti. İsmine Gümlü Çin derlerdi. Çin, Maçin Yahu­dilerinden idi ki İskender-i Zülkarneyn'e Çin padişahından elçi­lik ile gelmişti. Rum ülkesinin suyu ve havasından hoşlanıp bu şehirde kalıp kaleyi imar ettiğinden Gümlü Çin Kalesi derler.

Sonra onun soyundan gelenler Gazi Evrenos'a kaleyi vere ile vermeyi kabul ederler, ama o şart ile tüm Yahudiler kale için­de kalalar, diye sözleşip kaleyi Gazi Evrenos'a teslim ederler.

8 1

Page 101: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Ancak fetihten sonra Yahudiler ile Kıpti kavmi, yani Çingene kavmi birbirine düşüp,

"Bu kale İskender zamanından beri bizim idi. Siz zorla, mal kuvvetiyle zapt ettiniz" diye Gazi Evrenos huzurunda büyük kavga ve tartışmalar olduktan sonra işin sonunda,

"Yahudiler yine kalede sakin olalar, ama kale neferleri Çin­geneler olalar" diye konu tatlıya bağlanır. Halen Yahudiler kale içinde olup dizdar ve neferat onlardır. Hala bu şehirde Çingene ile Yahudiler birbirlerinin can düşmanlarıdır.

İşte Gümülcine şehrinin isimlenme sebebi: Gümlü Çin Ya­hudi yapıcısı sebebiyle Gümlü Çin' den bozulma Gümülçine der­ler. Ama Yunan dilinde Rumçine derler. Hakim Feylekos'un bir güzel ay gibi kızı var idi. İsmine Rumçine derler idi. Cüzam has­talığına yakalanır. Babası Feylekos bu kızı bu şehrin zeminine kor. Suyu ve havasının güzelliğinden iyileşmeye yüz tutup cü­zam hastalığından kurtulur. Bu şehri ilk defa imar eden Rum­çine kızdır. Sonra Gümlü Çin, Yahudi Çingeneler korkusundan kale yapmıştır.

Hamd olsun (---) tarihinde Gazi Evrenos eliyle İslam eline girmiştir. Ama bir şirin büyük şehirdir. Hala Rumeli eyaletin­de 150 akçe şerif kazadır. Ve nahiyesi 200 pare mamur köyler­dir. Şeyhülislamı, nakibüleşrafı, ayan-ı eşrafı, sipah kethüdaye­ri, yeniçeri serdarı, muhtesibi, şehir emini, haraç emini ve çin­gene beyi var.

Kababıta [Çingene] kavminin durumunu bildirir Zira Rumeli Çingenelerinin oğullarından beri asıl vatanla­

rı bu Gümülcine şehridir. Hatta Firavun kavmi birbirleri arasın­da yemin etseler,

"Mısır hakkiyçün ve Gümülcinemiz hakkiyçün" diye ye­min ederler. Ama Anadolu Çingenelerinin eski vilayetleri Men­teşe toprağında Balat şehridir ki Fatih Sultan Mehmed Han Çin­geneleri Balat'tan İstanbul'a sürünce oturdukları yere hala Balat Mahallesi derler ki Çingenelerin yurtlarıdır.

Yine Sultan Mehmed Han bu Gümülcine'den de İstanbul'a Çingene sürmüştür. Anadolu ve Rumeli Çingeneleri birbirleriy­le geçinemeyip Rumeli Çingeneleri kafir ile Kızılyumurta ayin günlerini, Müslümanlar ile kurban bayramını ve Yahudiler ile

82

Page 102: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

kamış bayramlarını kutlayıp bir mezhep kabul etmediklerinden cenazelerinin namazlarını imamlarımız kılmayıp Eğrikapı dı­şında Çingeneler için başka bir mezarlık yeri verdiler. Ve öyle mürted (dinsiz) olduklarından üzerlerine bir haraç daha ferman olunup hala onun için Çingene'den iki haraç alınır. Hatta Fa­tih Sultan Mehmed yazımı üzere Çingenelerin ölülerinden bile [208b] yerine bir diri bulmayınca ölüsünden haraç alınır.

Sonra Rum Çingeneleri yine eski şehirleri olan Gümülci­ne'ye göçüp geldiler.

Anadolu'nun Balat şehri Çingeneleri İstanbul'un Balat Ma­hallesi'nde Müslüman şekilli kalıp Çingeneler sazende ve çengi­lik edip kaldılar. Onun için hala Çingene beyi kahice bu Gümül­cine şehrinde oturur, zira Gümülcine çevresinde olan okuyucu, çalgıcı, kalpazan yani kalp akçe yapar ve hırsızlık eder Çingene­ler çoktur. Her kavmin ve her Hıristiyan milletinin elbette Çin­geneleri vardır, ama bu Gümülcine etrafı Çingeneleri meşhur haramilerdir.

Gümükine Kalesi'nin şekli Bir ovada kurulmuş havalesiz, dörtgen şekilli, tuğla yapı

güzel bir kale, tamamen kargir taş hoş bir hisardır. Çepçevre bü­yüklüğü bin adım bir küçük kaledir, ama içinde Yahudiden baş­ka kimse yoktur. Bu kalenin yarısı gelen geçen yolculara konu­kevi hanlardır ve biraz yeri meydandır. Bu kalenin hendeği yok­tur. 2 adet kapısı vardır. Bir kapısı kıbleye doğru çarşı meydanı­na açılır. Ve bir kapısı doğu tarafa bakar. Bedenlerinin ve burçla­rının bazı yerleri harapçadır. Cebehanesi ve toplan yoktur, zira iç elde olmak ile cebehane, dizdarı ve neferleri yoktur. Ancak Ya­hudileri çoktur.

Gümülcine şehri varoşu Bu mamur şehirde 16 adet mahalle vardır. Evvela Yeni Ma­

halle, Çulha Camii Mahallesi ve (---) (---) (---). Ve toplam 4 bin adet kiremit ile örtülü kargir mamur yapı,

altlı ve üstlü haneler ve bağlı bahçeli süslü güzel evler vardır. Bunlardan (---) hanesi ve (---) sarayı (---) (---) (---). Genellikle bağ bahçeleri bir düzlüğe kurulup çevresine tamamen yüksek ka­mışlar dikilmiştir.

Bu şehir içinde Şikarlı Çay derler, bir abıhayat akarsu ak-

83

Page 103: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

maktadır. Bu küçük nehir üzerinde 5 yerde ağaç köprüler ile ge­çilir. Bu nehrin iki tarafı şehirdir. Kalfa Çayı ile şehre yakın bir­birlerine karışıp (---) adlı yerde Akdeniz'e karışırlar. Bu iki ne­hir şehrin kuzey tarafında (---) yaylağından gelip şehri, nice bin adet İrem bağlarını, nice cennet bahçelerini ve şebekeli bostan­ları sulayıp Akdeniz'e karışırlar.

Selatin camileri Tamamı 16 adet mihraptır, ama bunlardan mamur, süslü,

eski mabet ve kalabalık cemaate sahip çarşı içinde Eski Cami, kurşunsuz eski tarz camidir. Kıble kapısı üzerinde yazılı olan tarih budur:

Rüzgarile bozulup camiin, Kim binası köhnelenmişti tamam,

Dedi tecdidi Sipahi tarihin, Camiin kalbi aceb ruşen makam.

Sene (---).

Yeni Cami, bütün kubbeleri ve çevresindeki yapılar baştan başa mavi kurşun örtülü imarettir, gayet sanatlı, süslü, acayip içacıçı ve aydınlık hoş camidir. Türlü türlü pencereleri, mihra­bı, minberi, müezzin mahfili ve kürsüsü var ki bu şehirde değil, Rumeli Vilayeti'nde öyle sanatlı işlemeli imaret yoktur.

Hatta cami içinde Yakfü-ı Musta'sımi hattına denk bir gü­zel hat ile lacivert çiniler üzerinde hattat bir Fatiha-i şerif yaz­mış ki Allah'm ayetlerinden bir ayettir. Ve diğer çeşitli hatlar ile kapı kemerinde, "Selamün kavlen min rabbin rahim/Onlara Rahim olan Rabb 'den selam vardır" [Kur'an, Yasin, 58] ve "Selam size. Ter­temiz geldiniz. Artık ebedf kalmak üzere girin buraya, derler" [Kur 'an, Zümer, 73] ayeti yazılmıştır.

Sonra Yeni Mahalle Camii, gönül açan mabettir. Çulha Camii gayet hoş camidir. Hacı Bevvabin Camii, geniş ibadetgahtır. Bunlar meşhur ve

süslü camilerdir. Mümin mescitlerinin adedi: Toplam 11 adet mahalle mes­

citleridir. Cümleden Cebehane Mescidi, Gazi Evrenos Mescidi, Tekke Mescidi ve (---) (---) (---).Meşhur mescitler bunlardır.

84

Page 104: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Medreseleri: Hepsi 5 adet medrese vardır. Bunlardan Yeni Cami Medresesi, kurşun kubbeli ilim öğretilen yerdir ki ta­lebeleri ve ders hocaları mevcuttur. Ama özel darülkurra ve darülhadisi yoktur.

Ciğer köşesi yavruların mektepleri: Toplam 7 yerde sıbyan mektebi vardır. Yeni Cami Mektebi hepsinden mamur, çocukla­rı mutlu. Kurşunlu Mektep, ebced okuyan çocukların toplanma yeridir.

Derviş tekkeleri: Evvela Gazi Evrenos Tekkesi ve (---) (---) (---).

Çeşmeleri: Toplam (---) adet hayat pınarlarıdır, ama Eski Cami'in sağ tarafındaki sebilhanenin tarihidir:

Bi-hamdi lillah inayet oldu Hakdan, Ki bu daru's-sebili yaptı [209a] Yümnf,

Ana tarih olur semti duadır, Görenler dese makbul ola hayrı.

Sene (---).

Gariplere aşevi, imaretler: İki adet fakir aşevi imaret var­dır. Bunlardan Gazi Evrenos İmareti'nin sabah akşam, türlü tür­lü nefis nimetleri herkese, ay ve yıl, sabah ve akşam 3 adama, 5 adama birer sini şemek verilir. Ve her konuklarının atlarının başlarına birer yem torbasını vakıf tarafından mütevelll verir, gayet mamur büyük vakıftır.

Can rahatı hamamlarının övülmesi: Toplam 2 adet hama­mı vardır. Eski Hamam, Gazi Evrenos'undur. Ve Yeni Hamam, Yeni Cami sahibi Ahmed Efendi'nindir, ama gayet hoş aydınlık hamamdır.

Tüccar hanları: Hepsi 17 adet bezirgan hanlarıdır, ama lü'u bekar odalarıdır.

Çarşı bedesten adedi: Toplam 400 adet mamur dükkanlardır ki bütün sanat ehli mevcuttur. Gerçi kargir yapılı bedesteni yok­tur ama bütün 7 iklim diyarlarının değerli malları bol ve ko­laylıkla bulunur. Hatta haftada bir kere tüm köylerden nice bin adamlar bu şehrin kıble tarafında olan ovanın yüksek ağaçları­nın gölgesinde herkes oturup mallarını meydana koyup büyük

85

Page 105: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

pazar olup büyük kalabalık olur ki bir taraf ta mezaristana va­rıp insan deryası olur.

İbret verici eserleri bildirir: Bu adı geçen pazar yerinin kıb­lesi tarafındaki cennet bahçeleri gibi bahçeler içinde Papaz Ku­yusu adında bir abıhayat büyük su kuyusu var, Temmuz ayın­da suyu buz parçası gibidir. O tatlı su kuyusunun ağzında tek parça bir mermer ağızlığı var. Eskinin mermer ustaları bu kuyu ağzı mermerinin çevresine büyüleyici resimler yapmışlar ki her biri canlı sanılır. Zamanemiz üstadları kalemini vurmada aciz­lerdir.

Bu şehrin suyu ve havasının tatlılığından mahbubu ve mahbubesi alemde meşhurdur. Halkı gayet garip dostudurlar. Ovası çeşit çeşit tahıl ürünleri ile meşhur bolluk diyarı bir va­didir.

. ................. (1,5 satır boş) ................... . Gümükine ziyaret yerlerini bildirir: Evvela şehir içinde

İmaret Mescidi'nde Gazi (---) Bey ziyareti. Başında şebkülahı üzere çığa telleri, diğer silahları, çevresindea Kur'an-ı Kerimler, çerağdan ve şamdanlar ile süslenmiş nurlu bir kabirdir. Sırrı aziz olsun.

Sonra yeniçeri ocağından şehit Kulkethüdası Çelebi Musta­fa Ağa: Kabrinin mezar taşında yazılan tarihtir:

Her görenler bir dua edip diye tarihini, Künc-i Firdevs ola menzilgah-ı ruh-ı Mustafa.

Sene 1061 [1651].

Yeniçeri ocağına Hacı Bektaş-ı Veli'den beri böyle bir velinimet, kerem ve himmet sahibi bir Tanrı eri yiğit gelme­miştir. Rumeli Vilayeti'nde Arnavutluk'un Elbasan adlı sanca­ğı toprağında Pekin adlı kalede doğmuştur. İstanbul'da yetişip yeniçeri ocağında kulkethüdası olup seçkin oldu. Sonunda 1061 [1651] tarihinde Melek Ahmed Paşa efendimiz sadaretten az­ledilip yerine Siyavuş Paşa sadrazam olunca herkesten mal al­mak için Bektaş Ağa'yı, yeniçeri ağasını, bu kulkethüdasını, Sarı Katip'i ve nice günahsız kimseleri katlettiğinden başka efendisi Sultan Murad validesi Kösem Sultan'ı da katletti. Kendisi de 54

86

Page 106: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

günden sonra bir bela ile sadrazamlıktan alınıp ağlayarak sızla­yarak Rumeli mansıbma giderken,

"Ah Kulkethüdası Çelebi Mustafa Ağa'yı haksız yere katlet­tiğim yoluma geldi" deyip feryat ederek mansıbına gitti.

Bu merhum Çelebi Kethüda Mustafa Ağa ruhiyçün el-fatiha. (---) (---) (---)

Kıpti özel lehçesi, yani Rum Firavun kavmi Çingenelerin dilini bildirir

Bu yeryüzünün 7 ikliminde sakin olan milletlerin, çok kala­balık ve çeşitli insanların, her bir milletin birer çeşit dilleri var­dır. Ama her milletin Allah'm emriyle Çingenesi vardır, yerleşik oldukları diyar halkının dilleri ile konuşurlar. Ama Anadolu'da Balat şehrinin tüm Çingeneleri başka dil ile konuşurlar. Bu Ru­meli'nde Gümülcine Çingenelerinin de başka özel lehçeleri var­dır.

Bu diyara ve başka memleketlere bu kavim Mısır'da Fira­vun Hazret-i Musa ile savaşıp Kızıldeniz ki Mısır' da Süveyş der­yasıdır, bu tuzlu denizin yine ovası tarafında Kızıldeniz kıyı­sında Kolundur Boğazı adlı tehlikeli girdapta Firavun 50 kere 100 bin askeri, büyücüleri, kahinleri ve sihir aletleriyle tamamen suya gömüldü. O savaşta bulunmayıp kaybolan Firavun kavmi Hazret-i Musa bedduasıyla Mısır ikliminde duramayıp iklim ik­lim dağılıp aç, susuz, müflis, pis, rezil vatansız olup dağlarda sa­kin olup şehirden şehre hırsızlık edip sürtüp [209b] gezmede­dirler.

Ama bu Çingene kavmi Mısır'da iken birinci firavn olan Dufe oğlu Velid Kral asrında ve Melik Avn zamanında o kadar zengin idiler ki her biri birer Karun malına malik idiler.

Sonra bu Firavun kavmi ile Melik Avn Mısır'ı zapt edip Me­lik İmen ile Delife adlı melikler birbirleriyle Said-i all'de ceng ederlerken Melik Avn Mısır'da avda iken kendini bir kuş yırtıp parça parça olup öldü. Yerine Velid oğlu Reyyan melik oldu, Kıpti kavmi buna Nehravis derler. Yusuf Peygamber aleyhisselamın fi­ravunu budur ki Mısır' da Aynu'ş-şems şehrini tahtgah edindi ve çok Çingene askeri edindi.

Sonunda Diyarbakır'da Amalika kavminden Kayhum oğlu Ebu Kapuş Gakin Mısır padişahına geldi. Mısır azizinin vezi-

87

Page 107: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

ri Bernaş adlı yiğit vezir Amalika'ya karşı çıkıp iki asker birbir­leriyle tam 3 sene savaşıp yüz binlerce Çingene Mısır'da helak oldu. Kılıç artıkları bu Rum diyarına geçtiler.

Rumeli ve Anadolu'da Kıpti kavminin çok olmasının bir sebebi de Amalika kavminin bunları kırdığıdır. Bu sebepten Rum'a geçmişlerdir.

Sonra Yusuf Peygamber'in firavunu Amalikalara galip olup Amalika Musul'a gelip orada yerleştiler.

Daha sonra bu Melik Reyyan Firavun muzaffer olduğun­dan Hazret-i Yusuf'a iman getirip Hazret-i Yusuf otuz yaşında iken Melik Reyyan'a, Müslüman olduğu için vezir oldu.

Melik Reyyan 120 sene melik olup ölünce yerine oğlu Melik Danın melik oldu. Çingene kavmi buna Melik Dimoş derler. Ba­bası Melik Reyyan'ın imam inancı üzere gitmeyip gayetle zor­ba kafir oldu. Hazret-i Yusuf buna da vezir olup İslama getirme­ye çalışırdı. Bu da 120 yaşında ölüp yerine Damın, veziri ve kar­deşi idi, melik oldu. Kıpti dilinde ismi Palatis'tir. O da ölüp ye­rine oğlu Maadinus, Kıptiler Maadinus derler, bu melik olup İb­rahim Peygamber Suhufunu okurdu, ama Zühal [Satürn] sure­tine tapıp tüm Çingeneleri katletti. Ve nice kere yüz bini vilayet vilayet kaçtı.

Madenus hayatta iken oğlu Kasim'i melik etti, ama bu da Utarit [Merkür] putperesti olup Mısır'da Ehram dağlarını yık­maya kalkıştı, Mısır halkı engellediler.

Sonra bu Kasim de ölüp yerine karındaşı Efsas melik oldu. Nice müverrihler buna Melik Ağsas derler. Tarihçilere göre al­tıncı firavun budur.

Sonra oğlu Latis melik oldu. Sonunda Melik Talmay adın­daki Sudan meliki Melik Latis'i tutup katledip Mısır'a malik oldu. Bazıları "Musa Nebi firavunu bu Talma'dır" derler. Doğ­rusu budur ki Musa Nebi'nin firavunu Mas'ab oğlu Velid'dir ki Musul şehrinden çıkmıştır. Bunun hakkında görüş birliği olma­yıp nice çeşit söylentiler vardır.

Bazıları firavun Amalika kavmindendir derler, doğru ola. Zira Amalika kavmi Diyarbakır, Şehrizor, Musul ve Nusaybin şehrinden çıkmıştır. Bu rivayet doğru ve sağlam söz ola, zahir de bu ola. Ama bazıları Musa firavunu, gerçekte Kıpti kavmin-

88

Page 108: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

dendir derler, zira o zamanda Kıpti taifesi cihana yayılmışlardı. Daha sonra zamanın geçmesiyle Amalika kavmi son bulup

Kıpti kavmi Mas'ab oğlu Velid'i melik ettiler ki Musa Nebi'nin firavunu muhakkak bu Mas'ab oğlu Velid'dir. Okuyucular ba­ğışlasın, tanrılık davasına kalkışıp bu cihanda ne kadar Çinge­ne kavmi var ise izzet ikramlar edip başına toplamıştı. Haşa süm­me haşa "Ben sizin en yüce Rabbinizim" [Kur'an, en-Naziat, 24] dedi. Nice bin değerli kitaplarımızda ve nice yüz tefsirlerde Hazret-i Musa ile bütün halleri yazılıdır.

Firavun kavmi, Hazret-i Musa asrında iki bölük olup bir bö­lüğü zikri geçtiği üzere Kızıldeniz'de Kolundur Boğazı'nda bo­ğuldular, onlardan boğulmayıp geriye kalanlardan yüz binler­cesi Rumeli toprağına kaçtılar.

Ne firavun ve ne Hazret-i Musa tarafında bulunmayanlara Kıpti kavmi derler. Bunlar da ikinci bölüktür. Hazret-i Musa bu kavme gücenmeyip hayır dua ettiğinden hala Mısır Vilayeti'nde değerli bir alay Kıpti kavmidir ki her hanedanda birer Kıpti katipleri vardır. Gayet doğru dürüst keferelerdir ve gayetle hızlı yazan katiplerdir ki yine hatlarını kendileri okur.

İyi tarihçilerdir. Hazret-i İdris kalemi üzere hatlarıyla her gün olan olayları yazmaktadırlar. Hala Hazret-i İdris'ten beri olayları yazdıkları değerli tarihleri var. Kıptllerdir, ama acayip hoş hasletleri vardır. Gayet dayanıklı ve gayretli [210a] kefere­lerdir.

Gerçi hala İseviler olup İncil, Zebur ve Furkan kitabı okur­lar ama Tevrat okumazlar ve Müslümana muhabbet ederler, ama Rum ve Yahudileri sevmezler. Hatta Hazret-i Ömer radı­yallahu anh halifeliğinde Amr ibnü'l-As serdar olup (---) tarihin­de Mısır'a geldiğinde Kıpti meliklerinden Mukavkıs Melik, Amr ibnü'l-As'a yardım edip Rum kafirleri elinden İskenderiye Kale­si'ni, Reşid Kalesi'ni, Dimyat Kalesi'ni, Askalan Kalesi'ni, Hasan şehrini, Yafa şehrini ve Mısır şehrini Amr ibnü'l-As'a fethettir­diler, yani İslam kavmine sevgileri vardır, ama kendileri hala İsevilerdir.

Tamamen siyah ferace giyip başlarına beyaz ve mavili alaca sarık sarıp muhteşem esvaplı namuslu kefere Kıptileridir. Hatta bütün peygamberlere iman getirenlerdendir. Hatta Hazret-i İb-

89

Page 109: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

rahim'e Melik Tutis iman getirip bir Kıpti kızı hediye gönderdi. İsmine Bin Hacer derlerdi. Hazret-i İsmail o Kıpta Hacer adlı ca­riyeden doğmuştur. Hazret-i Risalet-penah,

"Kıpt taifesi kızlarından Hacer anamızdan ecdadımız Hazret-i İsmail dünyaya gelmiştir. Pak nesep Kıptflerdendir" diye buyurmuşlardır.

Mısır Kıptileri hakkında hadis: "Peygamber (A.S.) dedi ki: Siz kıvırcık saçlı, yani esmer renkli olan Kıpfi insanlara iyi davranınız"

Daha sonra Hazret-i Risalet-penah asrında Mısır Meliki Me­lik Mukavkıs Hazret-i Risalet-penah'a muhabbeten Zünnun-ı Mısri ile Hazret'e Yağflir adında bir eşek, Düldül adında bir ka­tır şekilli at, Zülfikar adında bir kılıç ve 2 adet tertemiz bakire Kıpti kızları hediye gönderip Hazret-i Kevneyn'e bu hediyeler ulaşınca Hazret-i Risalet-penah Yağfur eşeği kendine alıkoyup Düldül katırı ve Zülfikar kılıcı Hazret-i Ali'ye verir. O bakire ve tertemiz kızları görüp Zünnun elçiden bu kızların durumlarını sorunca Zünnun,

"Ya Resulallah bu kızların ikisi de kız kardeşlerdir" deyin­ce Hazret-i Risalet-penah buyururlar ki:

"Mezhebimizde iki kız kardeşi tutmak olmaz" deyip cari­yenin birini Şair Hassan'a ihsan edip Hassan oğlu Abdurrah­man bu kızdan doğdu.

Ve Hazret-i Peygamber, Mariye adlı cariyeyi kendisi alıp İb­rahim adındaki evladı Mariye cariyeden doğdu. Hazret-i Pey­gamber Kıpti kavmine dua ettikte hemen elçi olan Zünnun-ı Mısri Hazret-i Peygamber'in keremkarhğıyla nur cemalini gö­rüp şahadet parmağını kaldırıp İslam ile şereflenince Peygam­berimizin huzurunda Hazret-i Ali elçi Zünnun'un kemerini fütüvvet-i Muhammedi üzere bağlayıp beline ve başına İslam şeddi [kuşağı] bağlayıp Zünnun-ı Mısri tabip ve hekimlere pir ve önder oldu.

Sonra Amr ibnü'l-As ile Mısır fethine gelip Şeyh Ukbe-i Cüheyni ile birlikte şehit oldu. Hala ikisi İmam Şafü yakınında birbirlerine yakın yatmaktadırlar. Hala Hazret-i Peygamber'in duası bereketiyle Mısır Vilayeti'nde Kıpti kavmi saygın ve de­ğerlidirler.

Kıpti kavmi hakkında hadis-i şerif budur: "Siz Mısır'ı Jet-

90

Page 110: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

hedeceksiniz. Oranın ahalisine iyi muamele ediniz, çünkü onların korunma hakkı ve sizinle akrabalık bağı vardır" [et-Taberani, el­Mu 'cemü 'l-Kebfr].

Ama Hazret-i Musa bedduasıyla Rumeli'nde Kıpti kav­mi, yani Çingeneler hor hakir, çakır ve fakir olup ölülerinden bile haraç alınır bir çeşit kavimdir ki bunlar firavun askeriyken Cenab-ı Allah bunların hakkında "Her inatçı zorbanın emrine uydu gittiler" [Kur 'an, Hud, 59] buyurmuştur. Gerçekten de zorba, hır­sız, nursuz, pirsiz, dinsiz ve mezhepsiz Müslüman şeklinde ke­fere bile değil adamlardır. Onların dilleri aşağıda yazılmıştır.

Çingene dili budur yek 1

şov 6

duy 2

eftay 7

tirin 3

ohta 8

iş tar panç 4 5

anga deş 9 10

Firahun tanrı ismidir, yani haşa sümme haşa yer tanrısı Fi­ravun ola. Bir kavmi ona Firahun derler.

Jıaman hun ulu peygamber

kuluşe hun ulu evliyalar

mcsab hun baba peygamber

maş et

mancan canes güzel patlıcan

zeyyan hun ulu padişahdır

misa hun Musa peygamber

manro ekmek

dudum kabak

keral peynir

so kezer so bi kengan nişlersin ne sattın

akı kay kerez işte işliyoruz

nuki keraz ne işlersin

9 1

dulke hun ulu karı padişahı

Jıarun hun Harun peygamber

pangi su

şah lahana

sika incir

şu karamtu so kerez iyi hoş ya sen nişlersin

urda parda kerez ufak tefek işliyoruz

Page 111: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

caba biken var sat

kanaste diyan kime g.t verdin

sa bi kengan ne sattın

dava les kere daya pupe ben s ... yim bunun anasını

bul bikin gum edepte g.t sattım

yek kal balame diyum bir kafire verdim

dameyte peya puye [210b] ben s . . . yim ben de senin kız

kardeşini

nana yile cavo kadentu ma ayıp değil midir çekişir sövüşürsünüz

sartana des tut ya nice çekişmeyeyim

cay icav oles kav kakes var götür onu efendiye

mas ecav kan oles çünki götürdün dövdürdün onu

sura gis avla aku şela her gün gelir bana söver

icav gum mar ker gum oles götürdüm dövdürdüm onu

haba ma minca tar yiyesin benim a .. mdan

sos kete hal morom teminç canım niçin yesin benim kocam senin a .. ndan canım

tena hala mahal mebu ya tar eğer a .. mdan yemezse yesin g . . . mden

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (1/2 satır boş) .... . . . . . . . . . ...... . Bu Firavun kavminin daha nice kere yüz bin saçma sapan

sözleri vardır, zira gece gündüz birbirleriyle kavga edip çirkin küfürler ederler.

Bir kızıl mangır için birbirlerini öldürür yahut bir mangır için "Büyük efendiye, yok paşaya gidelim" diye mahkemeye ge­lirler. Davalarının ne olduğuna bakıldığında bir mangır etmez veya bir para değmez davadır. Onun için Çingene kavminin da­vaları dinlenmez.

Ama Mısır Kıptilerinin ağızlarından kötü bir küfür ve çir­kin söz işitilmemiştir. Ve Anadolu Balat şehri Çingeneleri bu Rumeli Kıptilerinin yanlarında yüz suyudur. Onların da dilleri yukarıdaki (---) ciltte yazılmıştır.

92

Page 112: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bu Kaptı kavminin de 12 çeşit kaba, çirkin dilleri vardır. Cenab-ı Allah şerlerinden diğer insanları kurtarsın. Ama alem seyyahı olana bunların da dillerinden bir parça anlayacak kadar bilmek lazım olduğundan her ne kadar boş ve saçma sözler ise de yazıldığı ayıplanmaya. Zira bu Çingene kavmi ciğerimi kan, gözyaşlarımı kırmızı etti.

Bu Gümülcine şehrini gezip dolaşıp zevk ü safada iken ha­nemiz sahibinin oğlanlarından 3 nefer Çingene oğlanı, Amr-ı Ayyar'dan kurnaz, dolandırıcı veled-i zinaları var idi. Bir gece bir güneş parçası ve bir zamanın fitnecisi kölem bir Çingene do­landırıcısıyla kayboldular. Hanemiz sahibine,

"Senin Çingene oğlanınla benim satın aldığım kölem kay­boldu" diye sitem edip baskı yapınca o da birkaç adamıyla ve ha­kir 4 nefer kölemle yüksüz ve silahlı olarak dağları, bağları, ya­kın ve ırakları gezip dolaştığımız menzilleri, bütün köyleri, ka­leleri ve,

Kaçan köleleri bulmaya gittiğimiz beldeleri bildirir Evvela Gümülcine'den çıkıp o gün serseri kah doğuya ve

kah batıya gidip, Buri Kalesi, oradan Kavala Kalesi, oradan Vaşlak kasa­

basını geçip tüm dizdar, serdar, kethüdayerleri, kadı naipleri, hakim ve zabıtlara ve daha önce tanıştığımız dostlara,

"Şu şekilde ve görünüşte bir kölem kaçtı" diye bütün dost­ları uyarıp ta Dırama Kalesi'nde mesiregah olan yüksek çınarla­rın gölgesinde büyük havuz kenarında at başı çekip çelebiler ha­nesinde konuk olup o gece bütün dostları kölemizin kaçtığından haberdar ettik. Sabahleyin Dırama şehrinden doğu tarafa dağlar içinde bir merhale gidip,

Ruçan toprağı, yani Orfan kasabasının özellikleri Rumeli Eyaleti'nde Selanik Sancağı toprağındadır, ama bazı

zaman Dırama kazası nahiyesinden olur, bazı zaman 150 akçe payesiyle başka kaza sadaka olunur (---) voyvodalıktır. Sipah kethüdayeri, yeniçeri serdarı, muhtesibi ve nahiyesi naibi vardır. Ayan ve eşrafı var ama nakibüleşrafı yoktur.

Bu mamur kasaba Dırama'nın doğusu tarafında Sidirkapsi kasabasının kuzeyinde bir konak yer yakında büyük bir belde­dir. Bir büyük camii, pek çok güzel mescitleri, iç açıcı, geniş ve

93

Page 113: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

aydınlık hamamları, kargir yapı hanları, kervansarayları, med­rese ve tekkeleri, sıbyan mektepleri ve yeteri kadar çarşı pazarı vardır. İki yerde sağlam surları var imiş.

Daha önce Rum keferesi zamanı büyük şehir eski bel­de imiş. Orfan Nehri Sofya'nın Rila dağlarından ve Usturum­ça bağlarından bazı nehirlere karışıp Demirhisar ve Siroz şeh­ri dağlarından inip ovalarda nice ekinlikleri sulayıp Virneyik kasabası yakınından ve Orfan kasabasından geçip Rindiye adlı boğazda Akdeniz'e karıştığı yerde [211a] deniz kıyısında eski bir yapı ve sağlam büyük bir hisarı var imiş ki tüm Rumeli kı­yılarında Kavala Kalesi'nden sonra bu kale İskender seddi imiş. Gerçekten de Yunan İskender yapmıştır ki Yunan kafirleri ona Aleksandire Kral derler.

Sonra bu geniş suru Gazi Hüdavendigar, yani Sultan I. Mu­rad fethetmede zorluk çektiği için fetihten sonra bütün burçla­rını ve duvarlarını yıkmıştır. Hala nice yerde kalıntıları bellidir. Bu harap kaleden, hala mamur olan Orfan kasabasının arası iki fersah yerdir. Eski zamanda ikisi bir büyük şehir imiş, ama hala Orfan mamurdur. Tamamen bağlı bahçeli (---) adet altlı ve üst­lü, kiremit örtülü kargir yapı mamur ve halkı mutlu hane sahip­leridir.

Orfan'ın kadınları orfana [fahişe] olur derler, ama sırf ifti­radır. Ancak mahbubesi gayet garip dostlarıdır. Ve vilayeti hal­kı da dindar kimselerdir. Rumca ve Bulgarca konuşurlar. Bağ ve bahçelerine sınır yoktur.

Bu mahalle yakın Rindiye Boğazı'nda Orfan Nehri'ni gemi­lerle geçerken Venedik kafiri firkateleri gözüktü .

. ; ................ (l satır boş) ................... . Bu kasabayı da gezip dolaşıp görüşüp konuştuğumuz dost­

lara kaçan kölemizin görünüşünü giysileriyle anlatıp yakalan­ması için ricalar edip oradan doğu yönüne (---) saat gidip Sela­nik yolu ulu yoldur diye o tarafa serseri gidip,

Küçük Beşik kasabası menzilinin özellikleri Selanik Sancağı toprağında Sidirkapsi nahiyesinde, camii,

mescitleri, medrese ve mektebi, pek çok hanları, yetecek kadar dükkanları, (---) adet (---) örtülü mamur evleri, bağları bahçeleri ve gölünde türlü türlü balıkları vardır.

94

Page 114: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

.................. (1,5 satır boş) ... . . . . . . . . . . . . . . . . . Oradan güney tarafa (---) saat gidip,

Büyük Beşik kasabasının özellikleri İsim verilme sebebi (---) (---) (---). Bu da Selanik Sancağı top­

rağında Sidirkapsi kazası nahiyesinde, Beşik Gölü kıyısında bir geniş yeşillik yerde camili, mescitli, medreseli, sıbyan mektep­li, derviş tekkeli, pek çok tüccar hanlı, misafirhaneli, kervan­saraylı, çarşı pazarı süslü, aydınlık hamamlı, bağlı bahçeli ve şebekeli bostanlı, suyu ve havası hoş, mahsullü mamur kasa­badır. Naibi, sipah kethüdayeri, yeniçeri serdarı, ayan ve eşra­fı vardır. (---) adet (---) örtülü altlı ve üstlü kargir yapılı mamur ve süslü evlerdir .

.................. (1,5 satır boş) .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . Beşik Gölü: Bu abıhayat göl, Selanik Kalesi'nin batı tarafın­

da bir merhaleden eksik, uzunluğu 12 mil ve genişliği 7 mildir ki biraz uzunlamasmadır.

Bu gölün güney tarafında yüksek bir dağ var, o yüksek da­ğın kuzey tarafı Sidirkapri nahiyesi dağlarıdır.

Bu gölün suyu anılan dağlardan, büyük bir nehir bir göl­den çıkıp Rindiye Boğazı adlı yerde iki adet yüksek dağın ara­larından akarak yarım konak yer gidip Orfan Nehri ile bu Be­şik Gölü'nün ayağı bir olup Rindiye Boğazı'nda Akdeniz'e karı­şacağı mahalde Selanik'ten, Kavala'dan ve başka yerlerden ge­lip gidiciler gemilerle bu Orfan Nehri'ni geçerler, başka şey ile geçmek mümkün değildir. Zira bu kadar padişahlar bu mahalle kargir yapı köprü inşa edemediler. Suyun çıktığı yer uzunluğu­na ve genişliğine 2 mile yakın sazlık ve kamışlık göldür.

İçinde çeşit çeşit yılanbalıkları ve nice yüz çeşit balıklar av­lanıp bütün vilayetlere tuzlu yılan balığı bundan gider. Başka tüccarları ve başka balık emaneti emini vardır ki Selanik'te otu­ran Çufud Yahya Ağa'nın 17 yük akçe iltizamıdır.

Bu gölde olan balıkların benzeri başka göllerde yoktur. Me­ğer Arnavutluk İskenderiyesi'nde ola. Hatta bu gölde birer zira turna balığı, vilya balığı, kefal balığı ve bunlardan başka nice çe­şit küçük büyük balıklar avlanır ki anlatılmaz.

Bu balıkları emininin izni olmadan [211b] bir karış boyu bir balık avlasa cezalandırırlar. (---) (---) (---).

95

Page 115: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bu göl üzerinde sakin olan emin ağaya da kaçan kölemizin şeklini ve giysilerini bildirip bulunmasını rica ettik.

Beşik kasabası ılıcasının yararları Bu kasabanın karşısında, yine Sidirkapsi toprağında Beşik

Gölü kıyısında bir çemenzar yerde abıhayat ılıca vardır, ama bi­raz kükürt kokuludur. Hatta gümüş yüzükleri parlak altın gibi sapsarı eder. Ama altın yüzükleri öyle parlak ve saf altın eder ki sanki safran sarısı olur. Ancak çok şiddetli sıcak olduğun­dan herkes girmeye tahammül edemez, biraz soğuk su karıştı­rıp öyle girilir. Gayet yararlıdır ki behaka, cüzama ve frengi has­talığına Allah'ın emriyle faydalıdır. Ancak kış günlerinde deni­zin dalgaları ılıcası suyuna karışır. Gerçi havuzu üzerinde kub­besi vardır ama Bursa kaplıcaları gibi donanımlı, büyük kubbeli yapıları yoktur. Bu ılıcayı da görüp oradan Beşik Gölü yakının­da Lojnik Nehri'ne yakın,

Yenipazar kasabasının anlatılması Beşik Gölü kıyısı yakınında bir düz yeşillik, lalezar, verim­

li ve dağları korulu bir bakımlı ve süslü, şirin kasabadır. Daha önce bir küçük belde imiş. (---) tarihinde II. Selim Han zamanın­da Sokollu Koca Vezir Mehmed Paşa, çok mal harcayarak büyük bir cami, bir mescit, medrese, sıbyan mektebi, derviş tekkesi, ha­mam, esnaf ve sanatkarlar için çarşı, tüccarlara han ve gelen ge­çen yolcular için bir aşevi imaret yaparak bu kasabayı şenlendi­rip büyük bir şehir gibi olmuştur. Bütün örfi vergilerden halkı muaf olduğundan halen günden güne mamur olmadadır.

Bu da Sidirkapsi nahiyesindendir. Ve Sidirkapsi'ye bir ko­naktan yakındır. Selanik'ten İstanbul'a gidenlerin geçiş yeridir ki naibi ve hakimi mütevellisi olup yeniçeri serdarı, kethüdaye­ri, ayan ve eşrafı vardır.

Daha önce bu kasabayı görmemiş idim. Şimdi vardığımızda Cuma namazını Sokollu Mehmed Paşa Camii'nde kıldık. Ger­çekten de nur üstüne nur, pür-nur bir camidir ki bütün hayrat­ları baştan başa kurşunlu yapılardır.

Meğer Cuma günleri bu şehirde 5-10 bin adam toplanıp pa­zar durur imiş. Namazı kıldığımızda bu yerde, çevredeki nahi­yelerin halkı toplanmışlardır, diye kaçan kölemiz için tellallar çağırtıp bütün pazardakileri haberdar edip bulana 50 guruş vermeye söz verip Mütevelll Ramazan Ağa' da konuk olduk.

96

Page 116: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Şirin kasabadır ve gölü yine Beşik Gölü'dür. Ancak bu ma­halde vakıf tarafından başka emini vardır .

.................. (1 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Oradan kalkıp kıbleye doğru bakımlı ve şenlikli yerleri ser­

seri gezip, Sidirkapsi kasabasının özellikleri

İsim verilme sebebi odur ki Selanik'te Ayasofya Kilisesi'ni Aysof adlı melikenin Sidirkapsi adında bir karındaşı bunda otu­rup imar ettiği için o adla isimlenmiştir, Yunan dilinde Sidirkap­si derler.

Bir kardeşi de Ayaniroz adlı prens idi. Dünyayı bırakıp Hazret-i İsa yolunu tutup bekar, temiz bir papaz olmuştu. Ayna­roz'u imar ettiği için Aynaroz derler.

Ama bu Sidirkapsi adlı Yunan prensi bir Aristo akıllı filo­zof tabiatlı olduğundan Sidirkapsi dağlarında gümüş madenle­ri bulup çıkarıp Karun malına sahip oldu. O bol mal kuvvetiy­le Sidirkapsi şehrini imar etti. Hala Selanik Sancağı toprağında başka kazadır.

Ve nahiyesi (---) kadar mamur köydür. Sipah kethüdayeri, yeniçeri serdarı, muhtesibi, bacdarı ve haraç emini vardır, ama bunlardan en güçlüsü zamanın hakimi gümüşhane eminidir ki tüm salb u siyaset ve cürm ü cinayet [asma kesme, hüküm ver­me] onundur.

Usturlap ilmi gereğince ve müneccimlerin sözüne göre Si­dirkapsi şehri örfi iklimin 28.'sindedir. Zira Selanik şehri de öyle olup bu şehir Selanik'in doğu ve güney tarafına meyillicedir. Bu şehrin Selanik ile arası iki konaktan eksiktir.

Bu Sidirkapsi şehri Akdeniz kenarından iki fersah içeri, ka­rada dağlar ve ormanlar içinde bir mamur ve süslü küçük kasa­badır ama gayet şirindir.

Sidirkapsi imaretlerini bildirir (---) (---) camii (---) (---) (---) mescitleri, medrese, tekke, mek­

tep [212a] ve pek çok bakımlı hanları ve 2 hamamı var. Biri çif­te olup kadınlar girer başka hamamdır. Çarşı pazarı hayli vardır, hesap etmedim, zira üzüntüm var idi. Çok mal ile kölem kaçtı­ğından bu şehirleri gönül rahatlığıyla seyredemedim.

Bu Sidirkapsi şehrinin Akdeniz doğu tarafına yakın oldu­ğundan lodos rüzgarında denizin dalgaları işitilirdi. Suyu ve ha-

97

Page 117: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

vası gayet hoştur. Ve suları şehre yeraltı kanalları ile gelip şehir halkını ve bütün imaretlerini sular abıhayatları vardır.

Suyu ve havası ılıman olduğundan bağ bahçesi bol, hayır ve bereketleri çok olup geçim dünyası için papatya çiçeği gibi be­yaz akçesi değerlidir, zira saf gümüş yurdudur.

Ve kış günlerinde kuzusu ve oğlak keçisi her dem tazedir. Ve dağlarında keklikleri, çilleri, sığın, karaca, yağmurca ve tab­lalıları boldur ve avlak yüksek dağları vardır.

Sidirkapsi Dağı'nm özelliği Şehrin güney tarafında, yakın yerde saf gümüş madeni çı­

kar ki adam kolu kalınlığı 3 damardır. Sirebreniçse, Kıratova ve Novaborda şehirlerinde böyle saf ayarlı gümüş olmak ihtima­li yoktur.

Bu dağda olan büyük ağaçlar bir diyarda yoktur. Ancak Bosna Vilayeti'nde Ravna dağlarında vardır. Ama bu Sidirkap­si ağaçlarını hiç kimse kesemez. Zira gümüş madenini eritmeye ayrılmış miri dağlar ve ormanlardır. Bir kimse bir ağaç kesse iki eli kesilip cezalandırırlar. Hala bu gümüşhane Sadrazam Kethü­dası Ebülhayr İbrahim Ağa'nm malıdır. Her sene kendine onar, on birer kantar gümüş gelir.

Eski sultanlar zamanında burada elde edilen saf gümüşten akçe kesilirdi. Hala Sidirkapsi şehri içinde darphanesi vardır. Sultan IV. Murad zamanında darphanesinde akçe kesilip "Sul­tan Murad ibn Ahmed Han azze nasruhu, duribe Sidirkapsi" diye saf ve temiz akçesi halk arasında kullanılır idi. Sonra Sultan İbra­him Han zamanında Kara Mustafa Paşa yasak etti.

Osmanoğlu sultanları kanunu idi ki 40 yerde gümüşhane madeni olup 47 hilafet sahibi olduğu yerlerde, 77 büyük şehir­lerde ve gümüş madeni olan yerlerde sikkesi kesilirdi.

Mesela Cezayir, Tunus, Trablus, Mısır, Zene, Habeş, İsvan, Yemen, Lahsa, Basra, Bağdad, Musul, Diyarbakır, Tebriz, Er­zurum, Canca, Bayburt, Amasya, Sivas, Maraş, Ayntab, Haleb, Şam, Gazze, Kudüs, Şam-ı Trablus, Antakya, Adana, Konya, Ak­saray, Kastamonu, Tire, Manisa, İzmir, Silifke, Gümüş şehri, Si­nop, Bursa, Kütahya, Antalya, Kıbrıs, Trabzon, Kefe, İstanbul, Edirne, Sofya, Belgrad, Budin, Bosna, Sirebreniçse, Novaborda, Kıratova, Üsküp, Elbasan, Ohri, Yanya, Mora, İnebahtı, Atina,

98

Page 118: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Selanik, Siroz, Kavala, Büyük İskender taht merkezidir ve Preve­ze (---) (---) (---) bu yerlerdendir.

Bu Sidirkapsi kasabasında sikke kesildiğini hakir de iyi bili­rim. Ve yukarıda yazılan büyük şehirlerde kesilen mübarek sik­keleri akçelerine malik olmuştum. Hatta merhum Sultan Süley­man Allah rahmet eylesin babama bir kese Canca sikkesinden akçe ihsan edip babamızdan hakire bir hayli akçe kalıp malik olmuş­tuk, ama onların dördü bir dirhem sırma gümüşü gibi saf ve te­miz ayar akçeler idi. Hala Sidirkapsi ve diğer darphaneler İbra­him Han'dan beri kapalıdır, ama gümüşhanesi sabah akşam iş­lemededir.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (1,5 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Burada gayet zengin adamlar vardır. Orada bütün dostla­

ra başımıza gelen beklenmeyen belayı ve harcırahımızla ahımızı götüren kölemiz için ricada bulunup oradan doğu yönüne dağ­lar içinde görmek için sarp yollar aşıp,

Papaz yurdu Aynaroz nahiyesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . (2,5 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . [212b]

Eğer bu dağlarda, bellerde ve Akdeniz kıyısında olan küçük büyük kaleleri, derelerde ve tepelerde olan kiliseleri, manastır­ları ve kiliselerde olan papazların yaşantılarını bir bir anlatsak papazname kitabına benzer bir kitap olur. Ama haftada bir ye­mek yer nice bin papaz, ladika, kıssis, ruhban, patrik, rahip, ke­şiş ve mığdisi adında kuşak, zünnar kuşananlar var ki aşırı aç­lık ile insanlıktan çıkıp gözleri çukur çukur olup Ahlat Vilayeti iskeletleri gibi sırf iskelet olmuşlar. Ayda bir oruç açıp 5 zeytin, 5 tane hurma ve 5 fincan süt içer yaşlı papazları var ki hareketten ve konuşmaktan kalmış, boyu dal olup belleri bükülmüş ve göz­lerinin ışıkları dökülmüş kafirleri var. Ama yine perhiz ile yaşa­yıp 270 yaşına yetmiş papazlar vardır.

Burada olan marifetli papazlar bir diyarda yoktur. Meğer Rum'da, Kızılelma'da, Beç'te, Prag'da ve bizim Atina şehrinde ola.

Her biri bir işte olup çeşit çeşit sanatlı saplı, yuvarlak halkalı ve halkası kendi ağacından bile oyulmuş çeşit çeşit kaşıklar var. Arka kaşağıları, kase ve beşikler, derviş zerdesteleri ve Fahri oy­ması gibi bukalemin renkli haçlar oyarlar ki büyüleyicidir.

99

Page 119: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bu kiliselere bütün kafiristandan adaklar gelip saklarlar. Burada olan güneş parçası genç papaz öğrencileri var ki her biri kaküllerini dağıttıklarında aşıkların akılları dağılır. Bu ay par­çası oğlanlar bütün gelen gidenlerin hizmetlerine etek toplayıp önlerinde dururlar. Her ne hizmet buyursan kulluğa dururlar.

Zengin ve yoksul her konuğa bu kiliselerde çok saygı gös­terip hizmet ederler. Şekerli, Hama katırnebatı, çeşit çeşit Hin­distan reçelleri, kabüll emleci, zencefil murabbaatları [tatlı], kuş sütü ve arslan sütü dedikleri şarabı bile getirirler. Zira bu kefe­relerin eski adetleridir, Hazret-i İsa' dan beri böyle görmüşlerdir.

Bu Aynaroz nahiyesinde hala her gün başına bir kilise var ki toplam 366 adet kilise ve manastırdır, derler ama saymadım. Ama bunların hakimleri hala padişah kanunu üzere İstanbul' da bostancıbaşı olup bir hasekisi gelip zapt eder. Ne kadirdir ki bir kimse gelip bu papazlara zulmede. Hemen o an o adamı bostan­cılar döve döve manastır ketenine dönderirler.

Ama bunların içinde büyük Aya Ladra adlı kilise, sanatlı yapıdır. Ve Ton Ayveru Kilisesi, Kutlumuş Kilisesi, Pandoradol [Pantokrato] Kilisesi, Portariçse Kilisesi ve Iskarapoz [Kseropo­tamu] Kiiisesi de bir büyük kilisedir, manastırı da büyüleyici ib­retlik yapıdır.

Burada olan papaz çırakları oğlanlar bir kilisede yoktur. Hatta bu kiliseyi gezerken bir savmaa [şapel] şekilli bir köşede kapalı bir kapı var idi. Peri yüzlü bir oğlana,

"Aç şu kapıyı seyredelim" dediğimde, "Hazret-i İsa'nın orada İncil'i vardır" diye bize kapıyı açma­

yıp yüz çevirince bu hakirin hatırına, önceleri duyduğum beyt idi, hemen hatırıma gelip dedim.

Uygun beyt:

Dünki gün kilsaya vardım komadı gılman beni, Ahdim olsun kollayam mahşerde İsa 'ya seni.

deyip başka şeyleri seyretmekle meşgul olduk. Oradan (---) (---) (---) kilisesi, (---) (---), oradan (---) (---), ora­

dan (---) (---) isimlerini bildiğim sanatlı manastırlar bunlardır ki her biri birer kale gibidir.

1 00

Page 120: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Oradan 2 günden sonra güney tarafa sarp yollar ile gidip, (---) Köyü menzili, oradan yine güneye doğru (---) gidip,

Mamur Lankaza kasabasının özellikleri Bazıları Lanzağ der, bazılar Lanza derler. İsimlenme sebe­

bi, Gazi Evrenos bu kaleyi kuşattığında tekfuruna elçi gönderip kavgasız kaleyi teslim edesiniz, demiştir. Gerçekten de kavga­sız kale anahtarlarını elçiye teslim ettiklerinde bu şehre La-niza [kavgasız] diye isim verdiler. Ama bozulmuş hali yaygın oldu­ğundan nice adamlar Lanza derler. Yörükler ve Çıtakanlar Lan­kaza derler. Yapıcısı Rum melikelerinden Selanik sahibi Ayasof kadındır ki ılıcasının hassı için imar [213a] etmiştir. Bu da Sela­nik Sancağı toprağında,

.................. (2,5 satır boş) ................... . Lankaza Gölü'nün yerilmesi: Bu abıhayat olmayan gölcü­

ğün doğu tarafı Siroz şehridir ve batı tarafı Sidirkapsi'dir. Bu iki şehrin ortasında bir geniş göldür ki çepçevre büyüklüğü 7 mil­dir. Bazı yerleri sığdır. Ancak 6 arşın ve 10 arşın derinlikte yerleri vardır. Suyunun özelliği yoktur, zira nice yerleri sazlık ve batak­lık ve dahi kötü kamışlık olduğundan suyu da yerilmiştir. Ağız tadı olanlar çokluk içmezler.

Bu gölün kuzey tarafında bir şey yoktur. Birkaç yerde harap duvarlar ve harap köyler vardır. Köylerinin halkı haydut adın­daki haramilerin dertlerinden ve Osmanlı'nın açık zulmünden isyancı olmuşlardır. Ama kış günleri bu gölde olan kaz, ördek, kuğu, balıkçıl, saka kuşu, kızıl ördek, karabatak ve vezneboşal­tan gibi kuşların hesabını ancak Yaratıcı Allah bilir.

Bu kasaba sakinlerinden olan reaya ve berayası tamamen Rum keferesi, Bulgar feceresi ve Eflak Hıristiyanı olup kış gün­lerinde bu kuşları tüfeng ile vurup avlayıp yerler. (---) (---) (---)

Lankaza ılıcasının övülmesi: Mamur kasaba dışında Sela­nik Sancağı toprağında bir yeşillik, gezinti yeri, kuş bahçesi ve güllük gölgelik yerde yapılar ile donatılmış güzel bir ılıcadır ki suyu gayet ılıktır.

Yüksek bir kubbe içinde ona on Şafii mezhebi havuzu gibi büyük bir havuz çevresinde Hanefi kurnaları var.

Bu havuzdan dışarı akan sıcak suyun toplandığı sıcak ze­minde çamur gibi yer vardır. Bütün sızıya, istiskaya, cüzama ve

1 0 1

Page 121: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

frengi hastalığına tutulan kimseler boğazlarına kadar o çamura girip tahammül edeceği kadar çamura gömülüp yarım saat dur­sa Allah'ın emriyle tüm hastalıklardan şifa bulup vücudu dip­diri olup beyaz inci gibi olur.

Hatta kiraz meyvesi mevsiminde bütün Selanik'in ileri ge­lenleri çadırları, yiyecek ve içecekleriyle bu kaplıcaya gelip tüm safalı dostlar havuza girip bir iki hafta ve bir ay can sohbetleri ederler. Lankaza ılıcası meşhurdur.

Ve nice uzak mesafe vilayetlerden hastalar gelip sıcak suyu­na girip şifa bulup giderler vesselam.

Oradan 1 günde sarp yollar ve korkunç beller aşıp, Köhne Avrethisarı Kalesi'nin özellikleri

İsimlenme sebebi, Selenik adlı kralın karısı yaptığından Av­ret Hisarı derler. Fatihi (---) tarihinde Gazi Evrenos'tur. Hisar, yüksek bir tepe üzerinde, bir vadinin sırtında şeddadi kesme taş bir savaş kalesi imiş. Zamanla iç elde kalıp kale lazım olmadığın­dan yer yer hisar burçları yıkılıp durur, ama biraz itina ile imar olmak mümkündür. Halen içinde dizdarı, neferleri ve cebehane­leri yoktur. Bu kale, Selanik Sancağı toprağında köyleri olan ka­zadır. Selanik'in kuzeybatısı tarafındadır. Bu kale ile Selanik ara­sı iki konaktan eksiktir. Süratle giden Selanik'e bir günde gider.

Avrethisan varoşunun anlatılması Bir geniş vadi içinde (---) adet altlı ve üstlü, kargir yapı, ki­

remit örtülü, bağlı bahçeli ve abıhayat sulu şehirciktir. Geniş ca­mileri var. Bunlardan çarşı içinde (---) camii (---) (---) (---) camii (---) (---). Geri kalanları mahalle mescitleridir.

Medresesi, sıbyan mektebi, derviş tekkesi, tüccar hanı, ha­mamı, sultan çarşısı ve kervansarayı vardır.

Suyu ve havasının hoşluğundan bağ, bahçesi, mahbub ve mahbubesi bütün huylarıyla mahbube gibi halkı vardır, zira "Halkın dilleri, Hakk'ın kalemidir" sözü doğru sözdür.

Avrethisarı adıyla meşhur bir mamur şehir olduğundan bü­tün halkı avrat gibi davranıp konuşurlar. Kadın giysilerine düş­kün adamları ve maarif erbabı pak, salih, dindar ve namuslu şekilli adamları vardır. Hakimlerine gayet itaatkardırlar. Ge­nellikle halkı tüccar ve sanat ehlidir. Reayası Rum, Bulgar ve Sırptır. 150 akçe payesiyle kazası, (---) [213b] tarafından voyvo-

1 02

Page 122: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

dası, muhtesibi, şehir kethüdası, haraç emini, sipah kethüda­yeri ve yeniçeri serdarı vardır, ama Selanik yakın olduğundan şeyhülislamı ve nakibüleşrafı yoktur.

Bunda da kadıya ve tüm dostlara kaçan kölemizi bulmak için rica edip tellallar çağırtıp oradan 1 günde,

Toksanboz kasabasının özellikleri Selanik Sancağı toprağında bir geniş ovada bakımlı ve şen­

likli, verimli yerdir. Camii, hanı, hamamı, küçük çarşısı, bağı bahçesi vardır. Siroz şehri ile Selanik arasında veziriazamların hassıdır ki bir veziriazam ağası yönetir. Nahiye naibi vardır, ama kethüdayeri ve yeniçeri serdarı yoktur. Zira Siroz şehri ve Se­lanik Kalesi yakındır. Ve reayası tamamen kafirler olduğundan mamur kilisesi ve sevimli Rum ve Bulgar kızları vardır.

Toksanboz Gölü'nün özelliği: Bu gölün doğu tarafında Si­roz şehri yakındır ve doğudan batıya bu göl uzunlamasına olup çepçevre büyüklüğü 13 mil kuşatır. İçinde birkaç yerde sazlı ve kamışlı adacıklar vardır. Kış mevsiminde bu adalar içinde üve­yik, ördek, sürhab, karabataklar ve diğer kuşların her çeşidi tü­nekleyip dururlar. Avcıları kayıklar ile varıp avlarlar. Türlü tür­lü balıkları olur, onları da avlayıp vilayet halkı yerler. Bunun da veziriazamın has ağasına kölemiz için rica edip çevre köylerine adamlar gönderip kölemizi bulmaya gayret etti. Oradan 1 gün­de gidip,

Doyran kasabasının özellikleri Bazıları Toyran ve niceleri Doryan yazarlar ama doğrusu

Toyran'dır. Mücahid gazilerden Gazi Evrenos Bey bu mahalle gelip kalabalık askerle konduğundan bu vilayet kafirleri İslam askerine büyük ziyafet edip toy eyleyip doyurdukları için fetih­ten sonra ismine Toyran demişler ve bu şehre hayır dua etmişler­dir. Hala onun için bir bolluk ve mamur kasabadır.

Usturlab ilmi üzere ve müneccimlere göre bu da 18. örfi ik­limdendir. Eski kahinlerin sözlerine göre bu şehrin imareti talihi seretan [yengeç] burcu, evi ay ve sudur.

Bu güzel kasaba Selanik'in batı tarafında bulunup Avrethi­sarı'na iki konaktan eksiktir, ama hakir bir günde geldim. Sela­nik şehri, Avrethisarı ve bu Doyran kasabası sac ayağı gibi üçü de birbirlerine birer merhale yer yakındır.

1 03

Page 123: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Ama bu Doyran gayet bakımlı ve güzel kasabadır. Selanik toprağında 150 akçe payesiyle bir şerif kazadır ve nahiyeleri top­lam (---) adet şenlikli köylerdir. Sipah kethüdayeri, yeniçeri ser­darı vekili, muhtesibi ve voyvodası vardır.

Ve (---) adet altlı ve üstlü, kargir yapı, kiremit örtülü, bağlı bahçeli geniş evleri vardır.

Ve (---) adet mahalledir. Evvela (---) mahallesi (---) ve (---) mahallesi (---) (---) (---) (---) (---) meşhuru bunlardır.

Toplam (---) adet mihraptır. Evvela çarşı içinde (---) (---) ca­mii (---) (---) (---) .

.................. (1 satır boş) ................... . gerisi mescittir. Ve (---) medresedir. (---) (---) Ve (---) adet sıbyan mektebidir. Ve (---) adet tekke-i dervişandır. Ve (---) adet tüccar hanıdır. (---) (---) Ve (---) adet hamamdır. (---) (---) Ve (---) adet sultan çarşısı dükkanları vardır. (---) (---) (---) Ve dahi bağı bahçeleri, şebekeli bostanları ve dağlarında

sürü sürü koyunları boldur. Ve nehirleri çağlayıp akmaktadır. Toyran Gölü'nün şeklini bildirir

Bu gölde türlü türlü balıklar avladık. Gayet lezzetli balıkla­rı olur. Özellikle turna balığı, sazan balığı ve binlerce çeşit olur.

Bu gölün çepçevre büyüklüğü 13 mildir. Soğuk suyu gayet lezzetlidir.

Bu mamur kasaba bu gölün kıyısında bulunup bütün kul­landıkları sular bu göldendir. Bütün reayası Rum ve Bulgar ke­fereleridir, ama Müslümanları azdır, Hıristiyam çoktur, zira ser­best vezirler hassıdır.

Bunda da kölemiz için tellallar çağırtıp kölemi bulana 50 guruş vaat edip müjde edene 20 guruş vereyim diye ahdettim.

Toyran kasabası ziyaretlerini bildirir Fazıl ve alim Şeyh Mehmed Toyrani hazretleri: Toyran ya­

kınında Gölbaşı Köyü'nde doğmuştur. Nice yerler gezip dolaş­tıktan sonra Sofyalı, kutuplar kutbu Balı Efendi [214a] derviş­lerinden oldu. Tarikat önderi, büyük aziz, ulu sultan olup nice çeşit kerametleri görülmüştür. Makbul İbrahim Paşa bu şeyhin

1 04

Page 124: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

inananlarından olduğu için bu zatın doğum yeri olan Gölbaşı Köyü'nde bir mükemmel ve mükellef cami, mescit, tekke ve aşe­vi imaret inşa edip imar etti. Bu aziz zat zaviyesi sahasında gö­mülüdür. Hala insanların ziyaretgahıdır. Sırrı aziz olsun. Sonra,

Halis Efendi ziyareti, sonra Şüca Efendi ziyareti. Nice zi­yaretler daha edip ruhaniyetlerinden yardım talep ettik. Allah hepsine rahmet eylesin.

Tanrı'nın hikmeti bu sultanları ziyaret edip ruhaniyetlerin­den yardım istediğimiz gece konağımızda nice bin kötü düşün­celerle uykuya daldığımda, rüyamda yaşlı bir zat gelip hakiri uykudan uyandırdı. Yine rüyamda gördüğümüz gibi bu baş gö­züyle gördüm ki yine o yaşlı zat yatağımın başında oturup,

"Ey oğul! Şehrimiz Toyran'a hoş geldin. Seni malınla ve kö­lenle doyurur. Hemen bizim ruhumuz için yine Kur'an-ı Azim oku. Bu ormanlık dağlarda, bellerde ve bu tehlikeli yollarda ser­seri ne gezersin. Geriye dönüp Gümülcine'ye giderken kayıp kö­leni ve malını alıp Gümülcine'den de diğer hizmetçilerini alıp acele ile Girit gazasına gidip üçüncü yılda Kandiye fethinde bu­lunup ecelin gelinceye kadar Arabistan' da, Mekke ve Medine' de seyahat et, iki dünya saadetine nail olasın" deyip kayboldu. He­men kölemin biri, meğer uyanık imiş,

"Ağa sizinle söyleşen kim idi? Ve kapılar içerden kilitli, bu adam nereden geldi? Ve şimdi nereye gidip kayboldu?" deyin­ce hamd olsun vücuduma bir kuvvet gelip sevindirici haberler­den mutlu olup saate baktım, henüz gece yarısı olmuştu. "Süb­hanallah" diyerek artık gözüme uyku girmeyip sabahleyin he­men hizmetçilerimle Gümülcine'deki hanemiz sahibiyle atlara binip bu Doyran halkıyla vedalaştık. Oradan geri kuzey tarafa bir gün gidip,

Ayvasil Gölü kenarı menzili Hala mamur kasaba gibi bir büyük köydür ki (---) (---) (---).

Bu göl kenarında eski zamanda Aya Vasil adında bir ulu papazın imar ettiği şehir olmakla onun ismiyle isimlenip Aya Vasil der­ler. Rumcada "aya" "evliya" demektir, "vasil" ayıya derler.

Daha sonra Gazi Evrenos şehri ve kalesini harap etmiştir. Hala bu mertebe mamur kalmış, ama gölü çevresi gayet mamur­dur.

105

Page 125: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bu göl Selanik'ten bir menzil uzun yoldur. Selanik'in güne­yi ve batısı arasında bulunmuştur. Ve bir taraftan Beşik Gölü ile Selanik arasındadır. Zira bu gölün Beşik Gölü ile yarım konak yerdir ki bir miktar uzanlamasma bulunup çepçevre büyüklü­ğü on mildir, dediler.

Çeşit çeşit balıklarından kara sazanı ve turna balıkları çok olur. Bu göl çevresinde mamur olan kefere köyleri avlayıp Sela­nik şehrine taptaze getirip satıp kar ederler ve öşr-i sultanisini bu göl eminine verirler, zira başka emanet ve zabitliktir.

Bu gölün derinliği 8, 9 ve 10 kulaç yerleri vardır. Ve gölün ayağı Beşik Gölü'ne karışır gayet lezzetli büyük göldür.

Oradan kalkıp yine kuzeye doğru o gün gidip tekrar, Or­fan kasabası menzili, oradan bir günde yine kuzey tarafa gidip,

Kavala Kalesi menzili Bir acayip büyük kaledir, ama seyredemeyip acele ile ora­

dan kalkıp, "Aya şu rüyamızda ve uyanık yaş gözüyle gördüğüm azi­

zin kutlu sözlerinden ne çıka" diye sabahleyin bozuk ve endi­şeli düşüncelerle giderken Sarı Şaban adlı kasabaya girerken bir alay adamlar karşıdan gelirler. Hakirin ise yüzünde siyah örtü poşu ile giderdim.

Onu gördüm, kaçan kölemi kıyafet değiştirip başka giysiler giydirip baş aşağı edip bir at üzerine binip gider.

Hemen hakirin dayanacak gücü kalmayıp Gümülcine'de hanemiz sahibiyle hakir dal balta olup oğlana bir kırbaç iyice, demir baltalar vurup seyishaneden oğlanı yıkınca öbür oğlan­lar köleyi elini kafasına bağlayıp dururken hemen 5-10 tane atlı başıma üşüştüler.

Kısacası, hepsi şaştılar kimi "Köle bizimdir" der, kimi "Pa­pazadır" der, kimi "Bu adamın bize vereceği var idi, malımıza tuta verdi" der.

Hasılı, çelişkili sözlere bakmayıp oğlana birkaç balta daha vurup,

"Hani sandıktaki harçlık altınlar?" dedim. "Vallahi işte bu evimiz sahibi [214b] ağanın Çingene oğla­

nındadır" deyince onu gördük. Evimiz sahibi asker içinde Çingenesini hasta gibi elbise de-

1 06

Page 126: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

ğiştirmiş olarak bir eşek üzerinde bulup bir fahişesiyle onu da meydana getirip,

"Hani malımız?" dedi. Çingene çekinmedi ve asla inkar et­meyip,

"İşte malım dediğin eşek semeri içindedir" deyince eşek pa­lanını pare pare edip tüm altınları bulduk, ancak 13 altın eksik.

"Bre maybalı öyle olur" derken semer içinden benim bir gü­müş koşumum çıktı. Meğer o da kayıp imiş. Hemen kölem,

"Göre, göre, ben bu koşum kaybolduğu için kaçtım. Göre bu melun Çingenede çıktı ve beni bu ayartıp tüm altınları bana çal­dırıp o aldı" deyince tüm kervan halkı hayretler içinde kalıp,

"Adam, gerçek köle senin imiş" dediler, köleyi, Çingene ve fahişesini ellerini kafasına bağlayıp oradan Köse Şaban kasaba­sı hakimine haber gönderdik. Tüm tabileriyle gelip kervan hal­kını çevirip,

"Siz de elin kaçkın kölesisiniz?" diye 7 nefer adamları zin­cire vurup geriye dönderip Köse Şaban kasabası hakimiyle ku­zey tarafa gittik.

Köse Şaban kasabası menzili Burada Çingene suçunu kabul etti. 13 altın, kölemi seyisha­

neye bindiren adamda çıktı, onu da hapsettirip altınları aldık. Sonra o gün gidip tekrar,

Gümükine Kalesi'ne geldik. Hanemiz sahibi Çingene oğla­nını süratle çarşı başında, imaret köşesinde astırıp diğer Çinge­nelere ibret oldu.

Ve hakir de köleme 200 kırbaç vurup harcırahımız olan al­tınları tamam olarak aldık. Orada tüm atları, diğer hizmetçileri ve ağırlıklarımızı alıp,

Gümükine'den Yenice ve Serez taraflarına gittiğimiz menzilleri bildirir

Evvela o gün, Akpınar Köyü menzilini, oradan Eşekdli Köyü 'nü, Sindelli Köyii'nü, Keçiler Köyü'nü, Çibilli Köyü 'nü, Ahıryanlı Köyü'nü ve Müslümanh Köyü'nü geçip bu Müslü­manlı önünde,

Misinehisar menzili Büyük İskender zamanında Akdeniz adalarından Misine

Adası'nın bir bam gelip Büyük İskender'den izin alıp bu sağlam

1 07

Page 127: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

hisarı yaptığından Misinehisar derler. Yüksek bir dağın eteğin­de, bir düz geniş, yeşillik alanda dörtgen şekilli, taş yapı güzel bir kale imiş. Orhan Gazi oğlu Süleyman Paşa fethedip bazı yer­lerini yıkmış. Hala hali üzere harap yatıp kalmıştır. İçinde ko­yun kışlaları vardır.

Oradan Keztendli Köyü'nü, Su Sığırlığı Köyü'nü, Baba­lı Köyü'nü ve Yassıköy'ü geçtik. Bu köylerin hepsi Misinehisar Dağı eteğinde, İrem Bağı gibi mamur köylerdir. Ve tamamı Gü­mülcine nahiyesi köyleridir ki ekinlikleri verimli ovalardır. Ve hepsi bolluk içinde köylerdir.

Bu mamur köyleri geçip güney tarafa gidip, Buri Kalesi'nin özellikleri

Değerli Yunan tarihlerinin yazdığına göre Feylekos kızı Muri adlı melike yapısı olduğundan Muri'den bozma Buri der­ler. Nice kraldan krala geçip sonunda İslam eline (---) tarihin­de Sultan Orhan Gazi oğlu Süleyman Paşa'nm fethiyle geçmiş­tir, Gazi Evrenos Bey eliyle. Hala Rumeli Eyaleti'nde Gümüki­ne kazasında Gazi Muradiye ambarlığıdır ki büyük eminliktir. Bütün gelirleri vakfa gidip mürtezikalara (vakıftan yararlanan­lara) ulufe (maaş) verilir.

Kalesinin şekli: Deniz kıyısında taş yapı, zeminden 20 ar­şın yüksek, sağlam ve dayanıklı bir kale imiş, bazı yerleri harap olmuş. Dörtgen şekilli olup çepçevre büyüklüğü 1 .100 adımdır, ama çevresinde hendeği yoktur. İçinde 50 adet Rum keferesi ev­leri ve 5 adet dükkanı var, başka şey yoktur.

İki kapısı var, biri deniz kıyısına, kıbleye bakmaktadır, biri batı yönüne Karasu'ya açıktır. Bu kaleye bitişik bir duvar kuzey tarafına çekilmiştir, ta kaleden dağlara kadar, uzunluğu bir saat sağlam duvardır ki oradan bir adam ve bir kervan geçemez, ka­lenin deniz kapısından geçilip orada bac ve gümrük alınırmış. Hala gümrükhane kalıntıları açık seçik bellidir.

Buri Gölü'nün anlatılması: Bu kale önünde kıbleye bakan bir deniz körfezi vardır, ta denizin boğazı ağzına kadar 47 mil geniş bir derya göldür. İçinde nice bin çeşit balıklar avlanır. Baş­ka eminliktir ki emini 100 adet neferiyle bu gölü zapt eder. Bunu da Gazi Murad Han mütevelllsi satıp elde edilen parayı vakfa gelir kaydeder.

108

Page 128: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Sonra bu [215a] kaleyi geçip nim saat semt-i cenuba gidip, Kızılca Köyü menzili: Ahmed Çavuş adlı hanedan sahibi

hanesinde konuk olduk. 1 camii, 1 hamamı ve 1 ham olup bağı bahçesi bol, abıhayatı akar şenlikli bir köydür.

Oradan yine batı tarafa 2 saat sahra içinde gidip, Mamur şehir, yani Karasu Yenicesi'nin özellikleri

Rum keferesi şehirlerinden büyük belde imiş. (---) tarihinde Gazi Evrenos Bey fethidir. Hala Rumeli Eyaleti'nde Selanik San­cağı toprağında 150 akçe payesiyle şerif kazadır. Ve (---) adet ma­mur nahiye köyleri vardır.

Örfi hakimi (---) (---) (---) tarafından voyvodadır. Şeyhülislamı, nakibüleşrafı ve ayan-ı eşrafı vardır. Muhtesibi, şehir naibi, şe­hir kethüdası, haraç emini, sipah kethüdayeri ve yeniçeri serda­rı vardır.

Şehrin yapıları, bir düz geniş alanda Karasu Nehri yakının­da 400 adet bağlı bahçeli, altlı ve üstlü, baştan başa kiremit örtü­lü geniş ve mamur güzel hanelerdir.

Tamamı 4 mahalledir. (---) (---) (---) mahallesi meşhur ma­mur kasabadır.

Ve İskeçe Nehri şehir içinden akar. Ve İskeçe dağlarından gelip Karasu Nehri'ne karışır, Karasu Nehri de İskeçe Yayla­ğı'ndan, Vetirne ve Usturumça kasabası dağlarından toplanıp Sarı Şaban kasabası yakınında Akdeniz'e karışır.

Bu Karasu Yenicesi şehrinde (---) adet mihrap vardır, ama bunlardan çarşı içre Sultan Ahmed Han vezirlerindan Ekmekçi­zade Ahmed Paşa Camii, ibret verici, sanatlı güzel bir camidir. Onda olan hoşluk ve incelik bir camide yoktur ki diller ile anla­tılıp kalemlerle yazılmaz. Misli meğer İstanbul'da Ebu Eyyub-ı Ensar! yakınında Zal Paşa Camii ola. Bütün kubbeleri kurşun ör­tülü ve avlusunun çevresi mermer sütunlar ile çevrilmiş iç açıcı bir camidir. Ancak, cüzhan, imam, hatip ve hizmetçilerinin va­zifeleri (gelirleri) eksiktir. Tanrı tamamlanmasını nasip ede, ama hasbi imamı ve kalabalık cemaati vardır.

Ve (---) camii (---) (---) (---). Geri kalanı mahalle mescitleridir. Ve 1 adet medresesi var, kurşunlu ilim öğrenilecek yerdir. Ve 3 adet sıbyan mektebi vardır. Ve 2 adet derviş tekkesi vardır. (---) (---)

1 09

Page 129: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Ve 1 adet kurşun örtülü geniş hamamı var. Koca Mustafa Paşa'nın hayratıdır ki geliri medresesindeki ulemaya verilir.

Ve 1 adet ziyafet evi imareti var ki bütün çevredeki komşu­lara ve konuklara nimeti devamlı dağıtılır. Bu hayrat da kurşun örtülü olup Mustafa Paşa yapısıdır.

Ve toplam küçük büyük 11 adet hanları var, ama bunlar­dan hasbi (bedava) konukevi, baştan başa kubbeleri kurşun ör­tülü 40 ocak bir kervansarayı var, Sultan Ahmed Han vezirle­rinden Etmekçizade Ahmed Paşa hayratıdır ki kapısı üzere ta­rihi budur:

Tiğıya hayr dua öyle dedim tarihin, Ola abad mü dam as af ı Ahmed Paşa.

Sene (---).

Bundan başka hanlar bezirgan hanlarıdır. Toplam 50 adet dükkanları var. Bedesteni yoktur ama her

çeşit nadir mal bulunur. 20 adet debbağ dükkanları İskeçe Neh­ri kenarında mamur dükkanlardır.

Ve yer yer bağları bahçeleri vardır. Suyu ve havasının güzel­liğinden mahbub ve mahbubesi vardır.

Karasu Dağı'nın övülmesi: İsmi İskeçe Dağı'dır. Şehrin batı tarafındadır. Bütün şehir halkı Temmuz ayında tüm hay­vanlarıyla yaylamaya çıkarlar, suyu ve havası hoş yeşillik yay­ladır.

Oradan kalkıp batı tarafına (---) saat gidip, (---) kasabasının özellikleri

(---) toprağında Karasu nahiyesi olup (---) (---) hakimidir. Kethüdayeri ve yeniçeri serdarı yoktur. Şehri, İskeçe dağları ete­ğinde, bütün hanelerinin pencereleri kıbleye doğru bakan, top­lam 500 kiremitli bakımlı, süslü, bağlı, bahçeli güzel kasabadır. Halkının yarısı Müslüman ve yarısı kafirlerdir. 1 camii, 3 mesci­di, 1 hamamı ve 1 medresesi, 2 ham, 2 tekkesi ve yetecek kadar dükkanları vardır .

.................. (1 satır boş) ................... . Oradan kalkıp güney tarafa tipi, boran ve yağmur çekerek

Karasu Nehri kenarınca bir saat ovada gidip Karasu Nehri ge-

1 10

Page 130: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

çidi başına geldik. Daha önce birkaç kere bu nehri sığır arabala­rıyla geçerdik, bir köprü tutmaz, divane akar büyük nehirdir. Ama şimdi,

Fazıl Ahmed Paşa, yani Köprülüzade Vezir Köprüsü: Bu [215b] büyük nehir üzerinde henüz yapılmış bir büyük ahşap köprüdür ki sanki Hersek Vilayeti'nde Foça şehri köprüsüdür. Kalın ve uzun direkleri büyük nehrin dibine kakıp büyük bir köprü olmuş ki gerçekten de çetin bir geçittir.

Bu köprüyü geçip nehrin karşı tarafında, Ahmedabad kasabası menzili: Bu da Köprülüzade Fazıl

Veziriazam Ahmed Paşa hayratı olmakla ismini Ahmedabad koydular. Ama henüz nice bin adet amele, kalfa ve ustalar topla­nıp imar etmededirler .. Hala 200 adet kiremit ve saz örtülü bağ­sız ve bahçesiz yeni yapı hanelerdir. Küçük bir camii, 1 zaviye­si, 2 adet yeni yapı kiremitli hanları, 25 adet basit şeylerle yapıl­mış ufak tefek dükkancıkları var, henüz imar olmadadır. Allah daha fazla mamur edip sonsuza kadar devam ede. Bu yeni kuru­lan kasabanın kuzeyinde yüksek bir tepe üzerinde

Kuşluk Baba ziyareti: Tekkesi ve yapıları yoktur. Oradan 1 saat kıbleye doğru gidip Akdeniz kenarına yakın

uzun ağaçlı orman gölgeliği içinden gidip, Sarı Şaban kasabası menzili: Kavala Sancağı toprağında

voyvodalıktır. Bir düz kumsallı zemin başında 200 haneli, 1 ca­mili, 2 hanlı, 1 hamamlı, 50 dükkanlı, 1 medreseli, 1 tekkeli ma­murca kasabacıktır. Ancak Karasu Köprüsü başında Ahmedabad kasabası yapılalı bu kasaba 3 saat anayoldan uzak kalıp işlemez oldu.

Oradan batı ile güney yönü arasında 3 saat gidip deniz kıyı­sında taşlıklar içinde 3 saatte daha, Feylekos taht merkezi büyük yapı, yani sağlam, eski Kavala

Hisarı'nm özellikleri Hazret-i Süleyman Peygamber evladı Hazret-i Melik Racim

asrında bu kaleyi Hekim Feylekos yaptı ki beşinci atada nesebi Hazret-i Süleyman'a ulaşır. Bazı Yunan tarihçileri bu Feylekos, Süleyman Nebi oğlu Melik Racim oğlu Feylekos'tur, derler. Yu­nan krallarından ulu kral olup Hazret-i Süleyman'ın bu Kavala Kalesi zemininde Belkıs Ana için yaptığı köşk yerine bu Kavala

1 1 1

Page 131: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Kalesi'ni Feylekos yapıp idaresini Kavala adlı oğluna verip ma­mur ettiği için onun ismiyle isimlenip Rum tarihlerinde bile Ka­vala derler.

Sonra bu Feylekos cihangir olma mertebesinde olup Rum, Arap, Acem, Horasan ve Maveraünnehir'e kadar 200 pare bü­yük şehirleri ve halklarını yönetimi altına alıp bütün İran ve Turan halkının haracıyla bu Kavala Kalesi ve Selanik Kalesi'ni yaptı.

Daha sonra Büyük İskender, Hz. Muhammed'in doğumun­dan 889 sene önce dünyaya gelip Feylekos'un yanında yetişip oğlu Kavales ile bir yerde tam oldular. Onun için Rumlar İsken­der' e Feylekos Aleksander derler. Bazıları bu İskender, Feyle­kos oğlu derler. İskender'in saltanat müddetı toplam 30 yıl olup 30 yılda cihangir, güçlü kuvvetli kral olup 700 pare ulu şehirler yaptırıp Karadeniz'i Akdeniz'e karıştırıp Karanlık Deniz'i buz deryası üzerinden geçip Yecüc u Mecüc Seddi'ni yaptı. Ve bu Kavala şehrinde ölüp bir adada gömdüler, hala belli değildir.

Ondan sonra yerine oğlu Ruhanya padişahlığı kabul etme­yip bu Kavala'da Feylekos mabedinde dünyayı bırakan rahip olunca yine Büyük İskender adamlarından Batlimus adındaki bir filozof kral oldu. Rum dilinde Batlimus, ulu kral demektir. Bu Kavala'da nice hayır eserleri yaptırdı. Bu Batlimus Hazret-i Zekeriyya'ya iman etti.

Sonra Yahudi taifesi Hazret-i Zekeriyya'ya bir iftira edip testere ile tepesinden aşağı ikiye biçip şehit ettiler. Bu Batlimus Zekeriyya Peygamber'in şehit edildiğini duyunca Kavala Kale­si'nden 1.700 pare gemiyle Haleb İskenderunu'na çıkıp Hazret-i Zekeriyya kanını talep için bir günde 160 bin Yahudiyi kılıç­tan geçirip Hazret-i Zekeriyya kabri üzerine büyük mabet yap­tı. Hala Hazret-i Zekeriyya Haleb şehrinin ortasında Ulu Cami içinde yatmaktadır.

Daha sonra Batlimus Kral, Zekeriyya Peygamber'in intika­mını alıp bütün Yahudilerin malıyla bu Kavala'ya gelip İslam ile ölünce naaşını Aynaroz şehrinde Aleksandire Kilisesi'nde def­nedip yerine oğlu Şeşuşi'l-aver Batlimus olup Kavala'yı ve Ma­kedonya şehri olan İstanbul'u imar etti.

Kısacası, bu Kavala şehri nice bir devletten devlete geçip so-

1 1 2

Page 132: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

nunda 786 [1384] tarihinde Gazi Hüdavendigar, yani l. Murad Han Rum keferesi elinden fethetti. Sonra Ceneviz kafirleri Sa­kız Adası'ndan [216a] donanma gemileriyle gelip bu Kavala Ka­lesi'ni istila edip zapt eder. Sonra 906 [1500/1] tarihinde Sultan Bayezid-i Vell Mora Vilayeti'nde Moton ve Koron kaleleri fethine giderken bu Kavala Kalesi'ne uğrayıp fethedip gitti. Hala Ceza­yir Eyaleti'nde yani kaptan paşaların hükmünde derya beyi san­cağı tahtıdır ki Süleyman Han kanunu üzere beyi iki pare ka­dırga ile memur olduğu sefere gider. Paşasının padişah tarafın­dan hass-ı hümayunu 240 bin akçedir, zeameti 12 adettir ve ti­marı 235 adettir. Alaybeyi ve çeribaşısı vardır. Kanun üzere tüm timar erbabı paşasının askeriyle sefer sırasında 2 bin asker olur.

Şehir hakimleri bunlardır: Evvela şeyhülislamı, nakibüleş­rafı, ayan-ı eşrafı, 150 akçe payesiyle kadısı ve (---) adet nahiye köyleri var. Eyalet sancağı 7 kazadır. Bu kazalardan beyine se­nede adalet üzere 9 bin guruş hasıl olur. Kadıya 2 bin guruş ha­sıl olur.

Sipah kethüdayeri, yeniçeri serdarı, topçubaşı ve cebecibaşı ağalan birer oda kapukulları var ve bir oda iki yeniçeri ağası var, zira Venedik kafirinin donanma gemileri her an bu Kavala Ka­lesi'ne elbette gelirler. O yüzden muhafazada çok askeri vardır.

Bir hakimi de şehir naibi, muhtesib ağası, kalenin dizdar ağası, 7 adet kale ağalarıdır ve 300 adet kale neferleri vardır.

Şehir kethüdası, emini, bacdarı, haraç emini, liman kaptanı ve mütevelli ağası var ki hepsinden güçlü ve yetkili mütevellidir, zira Maktül İbrahim Paşa'nın büyük tevliyetidir.

Kavala Kalesi zemininin şekli: Akdeniz kenarında Rumeli kıyısında iki tarafı tepeli bir sivri burun üzerinde sivri bir yalçın kara kayada şeddadi, kesme taş yapı, sağlam bir hisar ve müs­tahkem Feylekos Hekim tahtı olup badem şeklinde olup iç kale­si kaya üzerinde çepçevre tam 3 bin adım kuşatır, sağlam bir hi­sar ve ibretlik dayanıklı bir kaledir. Bu süslü sur, bu kaya üze­rinde güneyden kuzey tarafa uzunlamasına yapılmıştır ki gök­lere doğru uzanmış olan iç kale kapısı kıbleye doğru bakmakta­dır. Bunda dizdar sakin olup tüm cebehane, mühimmat ve le­vazımat bu iç kalede olup her gece bunda padişah mehterhane­si faslı olur.

1 1 3

Page 133: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bu kaleden Akdeniz içinde olan (---) Adası iki mil uzak me­safede olup bütün yapılarıyla gözükmektedir. Ve Aynaroz nahi­yesi köyleri ve kaleleri de tamamen görünür.

Bu iç kale önünde yine yalçın kaya üzerinde bir kat bölme hisar daha vardır, ona orta hisar denir. Bunun da iki kapısı var­dır, bir kapısı kuzeye bakar ve bir kapısı güney tarafa açıktır. Bu bölme orta hisarda Diyarbakırlı Hattat Nişancı Osman Paşa vilayet valisi olup şehri muhafaza eder. Cihannüma bir sarayda oturup seyr-i safalar edip kendi askerinden başka 7 kaza yerin askeri de hazırdır.

Bu orta hisarda toplam 200 hane vardır ama kaya üzerinde olmakla bağı bahçesi yoktur.

Ve toplam (---) mihraptır. Evvela Alaca Cami iç açıcıdır ki bütün Akdeniz gözükmektedir. Sonra Bey Camii, Suhte Camii mamur mabetlerdir. Ve Kilise Mescidi süslüdür. Ve iç kale mes­cidi var. Bütün evleri kargir taş yapı hoş hanelerdir. Ama iç ka­lesi gayet sağlam olmakla başka 300 adet nefer hisar erleri var­dır. Ve toplam 50 adet küçük büyük topları vardır.

Kavala aşağı kalesinin anlatılması Hepsi 500 adet kat kat, altlı ve üstlü, kargir yapılı sağlam ev­

leri vardır ki tamamen (---) örtülüdür, ama bahçeleri nadirdir. Tamamı 5 adet mahalledir. Çevresi bir deryadan bir derya­

ya kadar orta hisarı ve iç kaleyi kuşatmış varoş kalesidir, ama kaç bin adım olduğu malumum değildir. İç kale, orta hisar ve bu aşağı varoş hisarının toplam 7 adet kapısı vardır. Ama bu aşağı varoşun İstanbul Kapısı dedikleri sağlam kapı kuzey tarafa açı­lır. İskele Kapısı güney tarafa bakıp kale limanına açılır. Bu li­man kapısı ·yakınında 3 adet kadırga bir şeşhane gözleri vardır ki hakiminin kadırgaları bunda her vakit hazır durmak kanun­dur.

Bu liman kapısından dışarıda 2 adet han, 5 adet dükkan, nice mahzenler ve bir adet abıhayat sebilhane vardır.

Limanı bin pare gemi alır bir geniş büyük limandır ki iyi demir tutar yatak ve sığınacak güvenli bir limandır. Ancak kıb­le, güney ve doğu rüzgarlarından emin değildir, ama kuzey, yıl­dız, batı ve karayelden emin limandır.

Bu aşağı kalede 5 mihrap vardır. Bunlardan donanımlısı ve

1 14

Page 134: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

bakımlısı kalabalık cemaate sahip, selatin camii gibi, mavi saf kurşun ile kubbeleri örtülü, mamur kargir kubbeli, uzun ve düz­gün minareli [216b] Sultan Süleyman Han vezirlerinden makbul iken maktül olan gazi ve şehit İbrahim Paşa Camii, görülmeye değer sanatlı, iç açıcı, geniş ve süslü nur dolu bir camidir ki öv­güsünde dil kısa ve kalemler kırıktır.

Kısacası bu camii, ziyafet yeri, aşevi imareti, medresesi, sıb­yan mektebi, derviş tekkesi, tüccar hanı, mescitleri, çarşı paza­rı, bedesteni, hamamı, susayanlara sebili ve diğer bütün hayır eserleri tamamen İbrahim Paşa'nın olup bütün imaretleri baştan başa kurşun örtülüdür. Bir hayli uzak mesafeden bu aşağı şeh­re bakıldığında gömgök kurşun ile örtülü bir mamur şehir gö­zükmektedir.

Bu hayrat hasenatlara karşılık bu şehir içinde Sultan Süley­man Allah rahmet eylesin bir konak yerden dağları ve belleri Fer­had gibi deldirip bir kayadan bir dağa tam 60 göz Kisra Keme­ri'ne benzer kemerler ile bir abıhayat su getirtmiştir ki bu da an­latmaktan övmekten hariç gökkuşağı gibi kemerlerdir ki boyu tam 80 Mekke ziraı yüksektir. Bu seyirlik Süleyman yapısı Fey­lekos'un bu Kavala Kalesi'ne denktir ki bu şehri hayat suyu ile sulamıştır. Allah rahmet eylesin.

Demirkapı Dış Kalesi'nin özelliği Bu yazılan aşağı kaleden başka bir kat sağlam büyük sur var

ki ta kuzey tarafında olan Demirkapı adlı zor geçit derbentten bu kale limanı kapısına kadar tam 3 saatlik yer büyük kaledir, ama yalın kattır. Bütün burçları köşe köşe, bend ve dirsekleri kat kattır. Ama halen bu surun bazı yerleri, zamanın geçmesiyle yıkılmıştır, biraz şey ile imar olmak mümkündür, zira nice bin burçları bellidir. Öyle büyük ve geniş kale imiş ki tam 40 adet tepeleri, dağları ve yüksek bayırları kuşatmış, görmeye muhtaç görülmeye değer bir kaledir.

Hatta hakir yaya olarak adımlamaya dermanım olmayıp sa­bahtan ata binip sarp taşlık dağları gezip dolaşarak bir günde at ile devredip gün batımında Osman Paşa yanına geldiğimde tam 14 saatte süratle devretmiş oldum, ama atların ayaklarında nal­ları kalmadı. Ta bu derece taşlık dağları kuşatmış büyük kaledir.

Eski zamanda bu iç kalenin yapılarını Rum Yunan tarihle-

1 1 5

Page 135: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

rinde öyle yazmış ki hemen 40 bin hanenin kapıları tamamen gümüş levhadan imiş ve 12 adet esnafın her biri on ikişer bin dükkan imiş. Ve toplam 3 bin kilise, manastır ve mamur mabet­ler imiş. Hala tüm yapı kalıntıları bellidir.

Ve hala tüm bu kalenin duvarları, mamur olan Kavala Ka­lesi'ni kuşatıp bir tarafından geçip mamur Kavala'ya gelmek imkansızdır, ancak bu büyük kalenin demir kapısından geçi­lir. Hala sarp kapıdır. Bu kapının iki tarafında göklere uzanmış taç kuleleri vardır. Bu kapı içine giren 3 saatte Kavala Kalesi'ne gelir.

Bu harap içi tamamen bağ bahçelerdir. Dağ etekleri kara kara kayalardır. Daha üst kısımları kalenin burçları ve duvar­larıdır. Ancak bu şehrin havası ağırdır, zira deniz kıyısında ta­mamen kara taşlıktır. Temmuz ayında cehennem derecelerin­den bir şehir olup insanları yanıp yakılır, gayet cezire yerdir. Ara sıra bağ bahçelerinde uzun ve düzgün servi ağaçları vardır .

.................. (2 satır boş) .. . . . .. . ... . . . . . . . . . Bu şehri de seyredip batı tarafına 2 saat taşlık yollar aşıp,

Vaşlak kasabasının anlatılması Kavala Sancağı toprağında Bereketli kasabası kazası hük­

münde bir geniş dere içinde, 15 adet kiremitli ve kayağan örtü­lü küçük hanlı, 15 dükkanlı, 1 hamamlı, 200 kiremit örtülü bağ­lı ve bahçeli mamur evli şirin kasabacıktır.

Oradan yarım saat gidip nice dostlar bizi Praveşte kasaba­sında hanelerine davet edip oradan,

Praveşte kasabasının özellikleri Bir yüksek dağın eteğinde bulunup Orfan kasabasının do­

ğusunda ve Kavala Kalesi'nin batısında olup Orfan'a ve Kava­la'ya birer konak yerdir. Gerçi bir küçük kasabadır ama çevre­sinde birkaç köyü vardır.

Bu da Kavala Sancağı toprağında naiplik ve voyvodalıktır. 300 adet bağlı, bahçeli ve kayağan taşı örtülü mamur evlerdir. Bir ufak tefek camii, 1 mescidi, 4 adet hancağızları, 1 basık ha­marncığı ve yetecek kadar dükkancıkları vardır. Bunda bir gece konuk olup büyük ziyafetlere konup oradan,

Rahova kasabasında yemek yiyip seyrettik. Bu da Kavala Sancağı hakinde voyvodalıktır ve niyabettir. Toplam 300 adet

1 1 6

Page 136: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

hanelerdir. 1 camii, 1 mescidi, 1 hamamı ve 2 hanı vardır. Bu ka­saba Praveşte kasabasının sağ tarafındadır. Bu Rahova kasaba­sında konuk [217a] olmayıp geçtiğimiz günde,

Bereketli küçük kasabası menzili Bu da Kavala Sancağı toprağında voyvodalıktır, başka ka­

zadır, ama o kadar mamur ve büyük kasaba değildir. Ancak Si­vas şehri yakınında Darende şehri gibi İrem Bağı ve İremezfü gibi akarsulu bir vadide bulunduğundan bağı bahçesi cihanı tut­muştur.

Hatta beğenilenlerinden, Bereketli eriği başka yerde yoktur. Acem ülkesinde Buhara eriğinden, Mardin eriğinden ve bu Da­rende kayısısından hoş, yemesi güzel ve hazmı kolaydır. Bir çe­şit küçük hurde san eriğinin hoşafı olur ki insanın ciğerini taze­ler. Hatta Osmanlı'nın içkilarcıbaşıları tarafından bir ağa bu Be­reketli'ye gelip nice yük erik kurutup her sene padişaha erik gö­türürler. Özel olarak her sene bir erik ağası gelir. Bu kasaba hal­kı tamamen bağbanlardır. Evleri birbirlerinden seyrek olup bah­çeler içinde sakin olurlar, ama ne kadar hane olduğu malumum değildir. Zira evleri sıralı olarak yapılmamıştır. Hemen karye gibi evlerdir. Ancak camii, mescitleri, küçücük hanları, 1 hama­mı ve birkaç dükkanları vardır.

Oradan kuzey tarafa Dırama yolu üzere 1 saat gidip, Filibedk Kalesi

Bu da Kavala sınırında Bereketli kazası nahiyesindedir. Fet­hi (---) tarihinde Gazi Evrenos'un olup Feylekos Hakim'in yaz günleri sakin olacak taht merkezi imiş. Hala kalesi bir sivri tepe üzerinde yuvarlak küçük bir kaledir, ama bunda olan hamam kubbesi kadar beyaz mermer taşlar bir kalede yoktur, ancak Şam Eyaleti'nde Baalbek Ovası'nda Baalbek Kalesi taşları ola.

Bu Filibecik Kalesi'nde olan üstad mühendisin mimari ilmi tasarrufları bir kalede yoktur. Ancak bu kale içinde insan yok­tur. Aşağı varoşu da o kadar mamur olmayıp bir köy kadar 70-80 adet kayağan örtülü haneler kalmış. Burada çok tuhaf ibret veri­ci eserler çoktur. Bütün yapıları somaki mermer imaretlerdir ki gören adamlar şaşıp hayran olurlar. Böyle seyirlik meğer Ana­dolu'daki Aydıncık şehri, Milas şehri, Ayasuluğ şehri, Balat şeh­ri ve Van Deryası kenarında Ahlat şehri harabistanlarında ola.

1 1 7

Page 137: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bu kaleciğin kayaları dibinden abıhayat turna gözü gibi su­lar kaynayıp çıkar. Temmuz ayında sanki buz paresidir ki her kaynak çeşit çeşit büyük havuza akıp, ağzına kadar doldurup onlardan taşra çıkıp akar.

İbretlik acayip şey: Bu büyük havuzun yakınında bir 4 köşe hamam kubbesi gibi bir beyaz mermer yekpare kubbe var­dır. Bir pehlivan o taşı arkasına alıp dağdan bu mahalle geti­rip Feylekos Hakim kızının mezarı üstüne koyup mermer us­tası bu mermeri oyup bir sanatlı kubbe etmiş ki görülmeye de­ğer. Hala şimdiki halde bu taşı 10 bin adam bir yere gelse dur­duğu yerden hareket ettirmeye güçleri yetmez, ama o zaman bir pehlivan kaldırmış. O mermer kubbe üzerinde Yunanca Feyle­kos Hakim kızı ismini ve bu taşı getiren pehlivanın ismini ya­zıp pehlivan ismi Amlaka'dır demiş. Burada daha nice bin adet tek parça mermerden sanduka mezarlar var ve nice bin ibretlik eserler var. Eğer olduğu gibi bu harabe yeri yazsak vakit kaybet­miş oluruz. Oradan yine batı yönüne gidip,

Poyran Köyü: Bulgar köyüdür. Oradan yine batıya, İrem Bağı Doksat kasabasının özelliği

Dırama kazası ve Dırama Sahrası'nda Meram Bağı gibi 300 haneli, 1 camili, 1 mescitli1 1 hamamlı, 1 hanlı ve birkaç dükkanlı kasabadır. Havası ve yapısı gayet hoş, verimli naiplik ve vakıf yerdir.

Hakir, bu mahalleri asla görmemek ile kah kuzeye, kah gü­neye, kah doğuya ve batıya kasaba kasaba gezip oradan yine ku­zeye gidip Çatalca Köyü'nü geçip Kavala'ya 6 saat yakın,

(---) (---) kasabası Dırama kazası toprağında (---) dağı eteğinde bütün yapıla­

rının yüzleri kıbleye doğru bakan bir şirin kasabacıktır ve 360 adet kiremitli evlerdir. Ve 4 adet mihraptır. (---) camii (---) (---) (---) mamurdur.

1 medresesi, 1 mektebi, 1 tekkesi, 1 hamamı, 2 hanı (---) (---) var.

Bağ ve bahçesi gayet çoktur. Pamuk ürünü çok olduğun­dan tüm halkı Dırama'nın çadır bezi işlerler. Tüm memleketle­re çadır bezleri bundan gider. Suyu ve havası hoş olduğundan mahbubeleri çoktur. Oradan bir saat güneye gidip,

1 18

Page 138: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Su vadisi, yani Dırama Kalesi'nin özellikleri Bu da Feylekos ve Yunan İskender'in yaylagahıdır. [217b]

Yunanca Dırama bir İrem Bağı'nm ismidir. 787 [1385] tarihin­de Gazi Hüdavendigar I. Murad Han zamanında Gazi Evrenos Rum ve Bulgar keferesi elinden zorla fethetmiştir. Rumeli Eyale­ti'nde (---) sancağı hükmünde (---) (---) voyvodalıktır ve 150 akçe payesiyle şerif kazadır.

Ve nahiyesi (---) adet mamur köylerdir ki gayetle verim­li kazadır, zira reaya ve berayaları zengin olup şer-i şerife itaatkarlardır.

Şeyhülislamı, nakibüleşrafı, sipah kethüdayeri, yeniçeri serdarı, şehir naibi, muhtesibi, bacdarı, şehir kethüdası ve haraç ağası vardır. Ve ayan-ı eşrafı gayet çoktur.

Kalesi: Bir bayırlı yerde ve bir gölgelik ormanistan içinde dörtgen şekilli, taş yapı, eski bir kaledir ki çepçevre büyüklüğü 2 bin adımdır. Dizdarı, neferleri ve cebehaneleri yoktur. Ama iki kapısı var, biri doğuya ve biri batıya bakar kapılardır. Hisar içinde 200 adet kiremitli kargir yapı bahçesiz küçük hane var­dır. Ve bir tarafında hendeği yoktur. Bey Camii adıyla gayet sa­natlı 1 camii var, cemaati gayet azdır.

Dırama şehri varoşu Hepsi 7 adet mahalledir. Evvela (---) mahallesi (---) (---) (---). Ve 600 adet bağ bahçeli, altlı ve üstlü mamur kargir geniş

ev vardır. Ve 12 adet büyük küçük cami vardır. Evvela çarşı içinde

Eski Cami: Sultan Bayezid-i Veli'nindir, eski tarz, dua kabul olu­nur bir mabettir. Molla Camii, Ak Mehmed Ağa Camii, Büyük Tekke Camii, Küçük Tekke Camii. Geriye kalan 7 adet, mahal­le mescitleridir.

Ve iki medrese, 3 sıbyan mektebi, 2 adet derviş tekkesi, 10 adet küçük han ve 1 adet hamam vardır.

Bir taşlı dere içinde iki tarafı şehir olmak ile bu dere üzerin­de ağaç köprüsü var. Bu taşlı dere kenarında 300 adet dükkanlar var, ama kargir bedesteni yoktur. Hatta bazı zaman bu dere içinde akan Pirnaz Nehri taşkın gelip bu dere içinde olan dükkanları sel götürüp yine yaparlar.

Bu çarşı içre yüksek bir tahta kule üzerinde acayip sanat-

1 1 9

Page 139: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

lı saat kulesi var. Çanının sesi bir hayli uzak mesafeden du­yulur.

İbret verici mesiresi Evvela, Dırama şehrinin ortasında Eski Cami önünde Suba­

şı adlı ariflerin toplantı yeri büyük bir havuzu var ki Şafü havu­zundan geniş ve derin Hanefi Numan ibn Sabit yolu üzere ona ondan büyük göl gibi bir havuzdur ki Rum, Arap ve Acem'de, Belh u Buhara, Horasan ve Alman'da öyle bir mesiregah hoş ha­vuz yoktur. 100 adetten fazla abıhayat turna gözü saf, duru, bil­lur gibi sular kaynayıp büyük havuza ve küçük havuzlara akar ki her Kevser suyundan Temmuz ayında, bir insan berrak su­yundan huzur ile içemez. Ta bu derece soğuk, temiz içecekler­dir.

Bu büyük havuzların çevresinde çeşit çeşit oturacak sofalar ve türlü türlü sedirler ve renk renk yapılarla donatılmış odalar var. Bunlardan büyük havuzun içine 500 adam sığar. Ve suyu insan memesi boyu kadardır. İçi ve taşra kenarları baştan başa tamamen beyaz ham mermer döşelidir.

Bu büyük havuzların 4 tarafındaki vadi yüksek çınarlar ve türlü türlü gölgeli ağaçlarla süslenmiş bir köydür ki bu kadar ağaçların gölgesinde asla alemi aydınlatan güneş tesir etmez, zira her bir büyük ağaç biner yaşında Tanrı eseri yüksek çmar­lardır ki her birinin zirvelerinde nice yüz bin çeşit kuşlar yuva yapmışlardır. Ve nice bin güzel sesli kuşlar ve bülbüller o yük­sek ağaçların gölgesinde ötüp nağme yapıp orada olan aşıklara zevkler verirler.

Hala Dırama şehri halkının dinlenme ve gezinti yeri bu mesiredir. Özellikle iki bayram günlerinde, Harezmşah Nevru­zu gününde, Nevruz-ı sultanide ve Hızır-İlyas günlerinde bü­tün çoluk çocukları bu gezinti yeri geniş alanda ve burada olan yüksek ağaçların dallarına salıncaklar kurup aşık maşuklar ge­zinerek konuşarak salınırlar. Bütün alem seyyahı oraya gelip bu dinlenme yerini gezip dolaşıp her köşkçüklere birer çeşit gü­zel yazı ile eserler bırakmışlar.

Bu yeşillik ovanın 4 tarafında alçaklı [218a] ve yüksekli du­var üzerinde hanedan sahiplerinin çeşit çeşit dinlenecek köşk­leri ve türlü türlü şahnişinleri olup tüm bu vadide oyun oyna-

1 20

Page 140: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

yan çocukları, çeşit çeşit hokkabaz, sürahibaz, cambaz ve çalgı­cıları seyrederler. Ama o köşklere her gezintiye çıkan varamaz­lar, zira her kişinin mülkü, bağ ve bahçeleridir.

Bu havuzlarda tüm çocuklar, oğlanlar ve dilberlerin küçük­leri büyükleri deniz yaratığı gibi kaküllerini dağıtıp gümüş ten­li çıplak bedenlerini billur futalara sarıp her bir havuzda gümüş balıkları gibi yüzüp her biri birer güne sanat ile havuzlara pe­rendecilik edip birbirleriyle vasıtasız kuç kucak olup görüşüp öpüşüp oynaşırlar. Kimse bir şey söyleyip engel olamaz. Dırama şehri mahbubları kanunu, diye mahbublar adeti budur.

İki bayramın 3 gün 3 gecelerinde bu büyük havuzların çev­resinde tüm yiyecek ve içecek satıcı ufak tefek esnaf dükkanları yapılıp herkes dükkanlarını süsleyip gecelerde dükkanlarını nice bin kandiller ile aydınlatıp alışveriş ederler.

Sözün kısası, bu kadar zaman seyahatimiz içinde böyle bir eğlence, gezinti ve dinlenme yeri görmedim. Gerçekten de ariflerin toplantı yeridir.

Bu Dırama şehri, Pirnaz Dağı Yaylası dibinde bulunmak­la suyu ve havası gayet hoş olup mahbubu ve mahbubesi ga­yet nazik, yumuşak, sim endamlı, güzel görünüşlü, melek yüz­lü mahbub ve mahbubeleri olup hepsi garipleri severler. Halkı­nın çoğu mahbub dostlarıdır.

Tüm vilayeti halkı tüccar, esnaf ve sanat ehlidir. Gelen ge­çen yolculara nimetleri bol olup Bulgarca ve Rumca konuşup bazı şiveleri, konuşmaları Urum dili gibi "varmisik, gelmisik" diye kat harfini çok kullanırlar.

Erkeklerin giysileri: Hep çuka, atlas, kamha, darayı ve el­van boğası kaftan dahi giyip başlarına Muhammedi sarık sarar­lar.

Kadınların giysileri: Hepsi çuka ferace ve yassı başlı olup başlarına beyaz car bürünüp edeplice gezerler. Bütün reayaları beyaz abalar giyer Çıtak kavmidir, ama gayet rençber, yani işini gücüne bağlı, çalışır adamları vardır.

Bu şehrin kıble tarafı büyük bir ova, verimli zemin olmak ile gayet ucuzluk ve ganimet şehirdir.

Bu ovanın kıble tarafı sonunda göklere doğru uzanmış yük­sek bir dağ vardır, ismine (---) derler. Yaz ve kış asla zirvesinden

1 2 1

Page 141: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

karı eksik değildir. Ondan da nice 100 adet pınarlar doğup ova­da olan köy ve kasabaların ekinliklerini sular akarsulardır. O yüksek dağ 5 konak yerden bellidir.

Şehrin ensesi ki, kuzey tarafıdır, şehirden bir top menzili uzak Karlıdağ adıyla bilinen, gerçekten bir karlı dağdır. Bir tara­fı yine Pirnaz Dağı' dır. Bu dağların da daima karları eksik değil­dir ki eski zamanda Feylekos Hakim'in yaylağı imiş. Hala yine bu şehir halkı o yüksek dağlara yaylağa çıkarlar.

Hatta bu Dırama şehrinin her hanesinde ve bağ bahçelerin­de akan abıhayatlar tüm Karlı'dan ve bu Pirnaz Dağı'ndan ge­lip evlere taksim olur.

Beğenilenlerinden: Dırama'nın çadır bezi gayet meşhur­dur, zira pamuğu gayet hoş olur. Ve ince ve şeffaf keten bezi işle­nir ki bir gömleğin bezini bir kamış içine koyup İstanbul' da ve­zir ve vekillere ve bizzat Osmanlı padişahına hediye götürür­ler. (---) (---) (---).

Kısacası mamur şehirciktir. Yüce Tanrı koruya. Ayan-ı kibardan

.. . . . . . . . . . . . . . . . . (1 satır boş) .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . Vedalaşıp batı yönüne giderken hemen şehre yakın Turko­

hor Nehri'ni atlarımızla geçtik. Bu nehir, şehir ensesindeki Pir­naz Dağı'ndan gelip Ispançe Nehri'ni de geçer, bu nehir Karlı­kova dağlarından gelip iki nehir bir olup ve şehrin havuzların­dan taşıp akan sular da buna karışır, bunlar akarak Kavala Ka­lesi yakınında Akdeniz'e karışır.

Oradan Oyahgur Köyü'nü, Raçan Köyü'nü, Aysırat Köyü'nü ve �sfelinoz Köyü 'nü geçip ve Praveşte kasabası yine sol yanımızda yarım konak yerde kalıp oradan 6 saatte,

Köhne şehir, yani sağlam Zihne Kalesi'nin özellikleri İsimlenme sebebi, Siroz Kral kızı Zihne adlı [218b] bir meli­

ke yaptığından onun ismiyle isimlenip Zihne derler, ama imlada "Zihne" ve "Zıhne" yazılır.

Nice kraldan krala geçmiş eski bir belde olup sonunda 776 [1374/5] tarihinde Gazi Hüdavendigar asrında Gazi Evrenos, Rumeli kafirlerinin elinden zorla almıştır. Hala Rumeli Eyale­ti'nde Selanik Sancağı toprağında her türlü vergiden muaf Sul­tan Süleyman Han evkafında hakimi mütevellidir.

1 22

Page 142: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

150 akçe payesiyle şerif kazadır. Ve nahiyesi (---) adet ma­mur köylerdir. Başka hakimleri yoktur. Kalesi, şehrin aşağı gü­ney tarafında iki yanı kendinden hendekli, cehennem kuyusu gibi çukurlu, topraklı bayır üzerinde bir sivri burunda güzel bir suru var, şeddadi taş yapı, küçük ve ince bir kaleciktir. Fetihten sonra yıkıldığından dizdarı ve hisar eri yoktur.

Zihne şehri varoşunun anlatılması: Bu belde tamamen ce­hennem çukuru gibi uçurum ve bayırlı, tehlikeli ve korkunç yer­lerde, bir kırmızı topraklı, cihannüma, yüksek zeminde 2 adet yüksek mahalledir. 200 adet kiremit örtülü altlı ve üstlü, kargir yapı evlerdir. Bütün bu güzel evleri birbiri üzere yapılmış olup daracık havlılı hanelerdir. Hatta bazı evlerin ölü yıkayacak yer­leri yoktur, küçük küçük haneciklerdir.

Ama bunlardan hanemiz sahibi Emir Molla Çelebi'nin ha­nesi, mütevellisi ve mahkeme hanesi genişçe ve büyük haneler­dir.

Bütün anayolları daracık ve iniş yokuştur. Asla araba gire­mez garip ve acayip sarp yerdir ki insanın yerleşip yaşayacağı yer değildir. Ancak Süleyman Han vakfı olup muaf ve müsellem yer olmak ile günden güne mamur olup şenlenmektedir. Zira ovası geniş ve bereketli yerdir. Dağlarında yer yer bağları vardır.

Şehrinin yapıları: Tamamı (---) adet selatin cami vardır. Bunlardan Eski Cami, Sultan Bayezid-i Veli'nindir. Eski tarz, ki­remit ile örtülü mamur bir camidir.

Ve 1 adet mahalle mescidi var, ama cami olmaya elverişli bir geniş ibadetgahtır. Ve 1 medresesi, 1 adet sıbyan mektebi ve 1 adet derviş tekkesi vardır. Ve Eski Cami önünde 1 küçük basık hamamı olup 2 adet de tüccar hanı vardır.

Ve 50 adet esnaf dükkanı olup bedesteni, çeşmeleri ve se­bilhaneleri yoktur. Ama suyu ve havası gayet hoş olduğundan mahbüb ve mahbubesi gayet çoktur.

Beğenilenlerinden: Zihne'nin kasesi ve bardağı meşhur­dur, zira toprağı o kadar hoştur. Sanki Limni Adası'nda bulu­nan tin-i mahtum gibi toprağı olup Çin kasesi gibi kase ve tes­tileri olup vilayet vilayet hediye gider. Hatta halk dilinde darb-ı mesel olmuştur ki:

1 2 3

Page 143: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Her şehrin bir memduhu var Zihne'nin bardak, Serez 'in güzeli çoktur evleri çardak,

diye halk dilinde söylenir. Ama halkı gayet garip dostu adamlardır. Hepsine Hak

uzun ömür verip iki dünya saadeti sahibi olalar. Zihne ziyaret yerleri:

.................. (1 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Oradan kalkıp batı yönüne gidip Porya Köyü, Sarımsaklı

Köyü, Topolyani Köyü ve Lisanyan Nehri'ni geçtik. Bu nehir Serez Yaylası'ndan gelip Siroz Nehri ile bir olup Akdeniz'e ka­rışır. Bu anılan köyler Serez Ovası'nda olup onları ve nice mez­raaları 4 saatte geçip, Kral Kaleyoroz taht merkezi, yani eski kale, Siroz şehrinin

özellikleri Yunanca ve Latince tarihlerinde bu büyük belde hakkın­

da nice bin sözlerle özelliklerini yazmışlardır. Rum Yunan ta­rihçileri öyle yazmışlar ki eski zamanda bu büyük şehir 3 gün­de dolaşıldığı zamanda Kaleyoroz adlı kötü işli kral olan Leka adlı melun idi ki haşa sümme haşa bu şehre malik olmakla tanrı­lık davası edip Maşkolor panayırı olan yerde yılda bir kere saç­larına ve sakallarına la'l yakut cevahir dizip kendini gösterirdi. Rum keferesi ona kaleyoroz derler, yani uludan ulu, peygam­berden iyi demek ola. Bu eski şehir onun tahtgahı idi.

Nice bin devlet eline girip sonunda 777 [1375/6] tarihinde Gazi Hüdavendigar fethidir, Gazi Evrenos eliyle. Daha sonra kötü işli kafirler bu şehri işgal edip yine 786 [1385] tarihinde Gazi Evrenos fethetmiştir. Bir daha yere gelesi kafirlere sığı­nak yeri olmasın diye kalesini yer yer yıkmıştır. Hala Gazi Sü­leyman Han yazımı üzere Rumeli Eyaleti'nde Selanik Sanca­ğı toprağında her türlü vergi ve sorumluluktan muaf (---) (---) (---) (---) büyük vakıftır ki hasibü 'n-neseb olanların [219a] yöne­timlerinde olup salb u siyaset, cürm ü cinayet ve diğer şeyler ve gelirler bütün onların ellerinde olup istedikleri gibi yönetirler.

Başka şer'! hakimi, şeyhülislamı, nakibüleşrafı ve ayanı ki­barı eşrafı vardır.

Ve 300 akçe payesiyle şerif kazası vardır ki tüm nahiyeleri (---) adet bakımlı ve şenlikli köylerdir.

1 24

Page 144: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Sipah kethüdayeri, yeniçeri serdarı, 3 yerde şehir naipleri, muhtesib ağası, şehir kethüdası, şehir subaşısı, şehir hacdan, ha­raç ağası (---) (---) (---) vardır, ama kale dizdarı ve hisar erleri yoktur.

Siroz Kalesi zemininin şekli İsim verilme sebebi budur; Yunan dilinde ismi Bikado­

bor' dur. Gazi Hüdavendigar bu kaleyi kuşatıp nice yerden bu ka­leyi yıkınca, Müslüman gaziler "Si-ruz, yani bugünkü gün yü­rüyüş etsinler" deyince yürüyüş edip fetholduğundan ismi­ne Si-ruz derler, yani bugünkü gün kalesi derler, ama halk di­linde bozulmuş hali kullanıldığından Serez derler. (---) Defter-i Hakani'de Siroz derler. Çelebi Sultan İsa taht merkezi olmuştur.

Dağlarında gümüş madenleri olmakla Osmanlı sikkesi darp­hanesi olup "Izze nasruhu duribe Siroz/Siroz 'da basılmıştır" diye ak­çesini çok görmüşüz. Kalesinin zemini (---) dağı eteğinde aşağı şehrin doğu tarafında bir yalçın kanara kaya üzerinde doğudan batıya uzunlamasına yapılmış bir iç kaledir. Beşgen şekilli, şed­dadi taş yapı güzel bir kale olup ancak iki kapısı var, biri doğu yönüne ve biri batı tarafa açılır, ama kapılarının kanatları yok­tur. Kale içinde de insanoğlundan asla bir iz, belirti yoktur. An­cak birkaç harap evler, 5 adet su sarnıçları ve 1 adet viran kilise­si vardır.

Siroz Hisarı aşağı varoşunun şeklini bildirir: Bu sağlam surun içi insanoğlu ile Yahudi, Rum, Ermeni, Latin, Bulgar ve Sırp kafirleriyle dopdolu eski bir yapıdır.

Tamamı 10 adet Hıristiyan mahallesidir ve 2 bin adet kire­mit ile örtülü kefere haneleri vardır. Zengin bezirgan kefereleri olmakla donanımlı ve bakımlı haneleri vardır.

Bu kalenin 4 adet kapısı vardır. Birine Balıkpazarı Kapısı der­ler, kıble tarafına açıktır. Biri doğu tarafına açılır, biri batıya ve biri de iç kaleye açılır. Bu kapıların hepsinin tahtadan sağlam ka­natları vardır ki bacdarı, bekçileri ve yasakçı yeniçerileri vardır.

Bu kale dörtgen şekilli, tuğla ve taş ile yapılmış alçak duvar­lı burçları yaralı, hendeksiz, top, tüfeng ve cebehanesiz kaledir ki büyüklüğü çepçevre tam 4.040 adımdır. Hisar içinde Rum, Yahu­di, Ermeni ve Latinlerin mabetleri vardır. Ve yer yer dükkanları mamurdur. Bu aşağı kaleden taşra,

Büyük şehir Siroz varoşu: Büyük bir ovaya kurulmuş bağlı

1 25

Page 145: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

ve bahçeli, gayetle bakımlı ve şenlikli süslü şehirdir ki şehir ket­hüdası defteri üzre,

Siroz şehri mahallelerinin adedi: 40 adet mahalle vardır. Ama 10 mahallesi yukarıda yazılan kalede kefere ve Yahudi ma­halleleridir. 30 mahallesi bu büyük şehirde Müslüman mahalle­leridir.

Mahalle isimlerini bildirir: Evvela Ahmed Paşa Mahallesi ve Kurbağılık Mahallesi,

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (1,5 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . İleri gelenlerin haneleri: Küçük büyük toplam 4 bin adet

altlı ve üstlü kargir yapılı, porta kapılı, İrem bağlı, kargir yapı­lı, baştan başa kırmızı kırmızı kiremitli, bakımlı ve şenlikli, süs­lü hanelerdir ki her güzel hanede birer abıhayat sular akıp fıski­ye, havuz ve fışkırıp İrem bağlarını bu akarsular sular. Bunlar­dan (---) Ağa'nın sarayı ve (---) sarayı ve (---) (---) (---) Meşhur sa­raylar bunlardır.

Selatin ve ileri gelenlerin camileri Tamamı 91 mihraptır, ama 12'si Cuma namazı kılınır, kala­

balık cemaate sahip mabettir. Bunlardan aşağı çarşı içinde Eski Cami; kurşunlu harpüşte tahta kubbeli ve bir uzun mi­

nareli eski bir mabettir. Dar yerde yapıldığından avlusu yok­tur. Ancak kıble kapısı önündeki avlu yerinde bir Hanefi havu­zu var, musluklarından bütün cemaat abdest alırlar. Kapısı üze­re tarihi budur:

Bismillahirrahmanirrahim. Lillahi Te 'ala hfilisan bena ve ammere haze'l-mescide 'l-mübfirek fi zemeni 's-sultan Murad ibni Orhan hulli­de mülkuhu el-muhtaç [ile 'Jl-bfiri [219b] Halil ibn Ali el-Candari, ufiye anhüm. Sene seb 'a ve semanın ve seb 'a-mi 'e [787/1386].

diye yazılmıştır. Zeyni Kadı Camii: Kubbeleri saf mavi kurşun ile örtülü ma­

mur bir camidir. Mesiregah Ahmed Paşa Camii: Tüm kubbeleri, imareti,

medrese ve mektebi baştan başa kurşun örtülü nur dolu cami­dir ki övgüsünde dil kısa kalır. Eğer mihrabı, minberi, müezzin mahfili ve kıble kapısındaki mimari özelliklerini anlatıp yaz-

126

Page 146: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

sak sözü uzatmak olur. Ancak Rum diyarında bu aydınlık yapı camiin benzeri Üsküp şehrinde Yahya Paşa Camii ola. Ama bu cennet mabedinin avlusu bir diyarda yoktur.

Bir dühavi kadife gibi çemenzar, lalezar ve kuş yuvası yeşil bir avludur ki nice 100 adet Tanrı armağanı yüksek çınarlar ile bezenmiş, nice 100 adet salkımsöğüt ile süslenmiş olup nice bin çeşit kanat çırpan kuşlar her ağacın gölgesinde yuvalar kurarak hoş seslerle ötüp, her ağacın gölgesinde binlerce insanlar otu­rup yeşillikler üzerinde ilmi konular konuşup çeşitli şeyler öğre­nirler. Çeşit çeşit minare gövdesi gibi yemyeşil, Yaratıcı'nın ese­ri uzun serviler ile süslenmiş bir avludur ki her servinin hoş ko­kusundan insanın beyni kokulanır. Bu uzun servilerin benze­ri bir diyarda yoktur, ancak İstanbul'da Tershane Bahçesi'nde, Hasbahçe'de ve Kule Bahçesi'nde ola. Sözün özü, bir ibret verici seyredilecek ve dinlenecek bir avludur. Rum, Arap ve Acem'de meşhur, nurlu bir camidir ki Sultan (---) (---) Han vezirlerinden­dir. Kıble kapısı üzerinde tezhipli celi hat ile mermer üzere yazı­lan tarih budur:

Camiu haza Mehmed Bey bena, Hasbeten lillahi darü 's-sacidfn

İbnü Ahmed Paşa sultanu 'l-guzat, Asafu 'l-islami nasru 'l-abidfn,

Kul li-hatmin mülhemen tarihahu, Camiu 'l-ebrari daru 'l-hamidfn.

Sene (---)

Sonra Makremeli Cami, gönül açıcı mabetgahtır. Alaca Cami: Gerçekten de süslü, ibretlik, bukalemun nakış-

lı mabetgahtır. Selçuk Sultan Camii: Bu da gerçekten selatin camiidir. Türbe-i Pür-envar Camii. Koca Mustafa Paşa Camii ki Sultan (---) vezirlerinden, eski

sanatlı camidir. Büyük bir yapıdır ki imareti, medrese ve mek­tebi baştan başa kurşun ile örtülü mamur kubbelerdir. Hatta ka-

1 2 7

Page 147: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

pısı üzerinde ham mermer üzerinde iri yazı ile yazılmış tarihi budur:

Ecelli 'l-kadri yani Mustafa Beğ, Bena lillahi benna'i 's-salahi

Ve fi tarihihi kale 'l-müverrih � Beda daru 's-salati vel-felahi.

Kara Ahmed Camii, büyük vakıftır.

Sene (---).

Kara Hasan Camii, kalabalık cemaate maliktir. Abdizade Camii, aydınlık yapıdır. Ali Bey Camii, eski tarzdır. Namazgah Musallası. Eğer bu yazılan camilerin hepsini, oldukları gibi tüm özel­

likleriyle yazsam imaretname adında bir çeşit kitap olur. Ancak bu camilerin nicesi kurşun örtülü kubbelerle bakımlı ve şenlik­li mabetlerdir.

. ................. (! satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Mahalle mescitleri: Tamamı (---) adet mahalle mescitleri­

dir. Evvela (---) mescidi, (---) zaviyesi, (---) mescidi (---) (---) (---), meşhuru bunlardır ki tekke ve medreseler mihrabıyla toplam 30 mihrap olup diğer camilerin mihraplarıyla bu hesap üzere Siroz şehri 91 mihraptır. Nice yerde mescitler yapılmaktadır, Allah zi­yade eylesin. (---) (---) (---)

Medreseleri: Tamamı (---) adet ilim öğrenilen medreseler­dir. Evvela Ahmed Paşa Medresesi, kurşunlu büyük yapıdır. Bü­tün talebe ve hocalarına maaşları vakıf tarafından verilir.

Selçuk Sultan Medresesi, kurşunlu yapıdır. (---) (---) (---). Ama özel darülhadis ve darülkurrası yoktur. Ciğer köşesi çocuklar için sıbyan mektepleri: Hepsi 27

adet sıbyan mektebi vardır. Evvela Ahmed Paşa Mektebi, Koca Mustafa Paşa Mektebi ve Selçuk Sultan Mektebi (---) (---) (---). Meşhuru bunlardır.

Derviş tekkeleri: Saçlı Emir Sultan Tekkesi, Halveti' tarika­tinde büyük tekkedir. Mustafa Paşa Tekkesi,

1 2 8

Page 148: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (1,5 satır boş) .... . . . . . . . . .... . . . . [220a] Çeşmeleri: 710 adet hayat pınarı, kevser suyu çeşmeleri var­

dır. Her hanede birer akarsu bulunduğundan başka elbette her köşe başında ve her mahalle içinde birer ikişer adet kevser şara­bı çeşmeler vardır.

Sebilhaneleri: 70 yerde çarşı pazar mahallelerde susamış­lara sebilhane vardır. Bunlardan Kaya Balı Sebili, Selçuk Sultan Sebili ve

.. . . . . . . . . . . . . . . . . (3/4 satır boş) ............. .. .. . . . Tatlı su nehirleri: Bu şehir içinde (---) adet akarsuları vardır,

ama kale kayası dibinde akan İmaret Suyu dedikleri akarsu ga­yet tatlı ve hazmı kolaydır. (---) (---) (---) (---) (---)

Evlerde bulunan tatlı su kuyuları: Tamamı 2.060 adet Ayn-ı Selvan kuyusu gibi ev kuyuları vardır .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (1 satır boş) .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . Çarşı bedesten: Hepsi 2 bin adet dükkandır, ama Haleb,

Bursa, Şam ve Mısır gibi kargir kubbeli dükkanlar değildir. Do­kuz kubbeli, kurşun örtülü ve 4 adet demir kapılı bedesteni için­de zengin tüccarları var, alışveriş ederler.

Yıkananların hamamları: Tamamı 5 adet herkese açık ha­mamı var. Evvela Eski Hamam, Hayreddin Paşa'nındır. Debbağ­lar Hamamı, eski yapıdır, suyu ve havası güzeldir. Ak Hamam, Alaca Hamam ve Şeyh Efendi Hamamı. Bu hamamların suyu, havası ve yapısı gayet hoş ve geniş hamamlardır.

Hanedan sahibi ileri gelenlerin özel hamamları: Maarif erbabının sözlerine göre bu şehir içinde 1.060 kadar ev hamam­ları vardır, diye nice saray hamamlarını anlatıp övünürler. Ger­çekten de hakirin malumu olduğu üzere 50 adet saray hamam­ları vardır.

Tüccar hanları: Tamamı 17 adet tüccar hanları var, bunlar­dan (---) hanı ve (---) hanı

.. . . . . . . . . . . . . . . . . (1 satır boş) .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . Garip bekar odaları: Tamamı 9 adet bekarhane odaları var­

dır, ama bunların da bekçi ve gözcüleri vardır. Bunda kalanların hepsi birbirlerine kefil sanat ve meslek sahibi, yurdundan uzak­ta, garip müslim ve gayrı müslim adamlardır.

Mühendis işi, insanların geçiş yeri köprüler: Hepsi (---)

1 2 9

Page 149: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

adet kargir yapı güzel köprülerdir. Bunlardan Ahmed Paşa Köprüsü, sanatlı, kargir yapı güzel bir köprüdür .

.................. (1 satır boş) .. . . . . . .. . . . . . . . . . . . İbretlik ziyafet evi:

.................. (1,5 satır boş) ............. . . . . . . .

Rahip kiliseleri: Yukarı orta hisarda (---) adet kefere, Yahu­di, Ermeni ve Latin mabetleri vardır, ama bunlardan eskisi Rum kilisesi, ta Leka Kral zamanında yapılmıştır. (---) (---) (---)

Cana can katan güzel havası: Havasının tatlılığı ve güzel­liğinden halkının yüz renkleri kırmızımsı olup zinde ve sağlık­lı olduklarından başka erkekleri çok yaşlanıp, çok ihtiyarlayıp kuvveti gitmiş sanılırken yine çabuk adamlardır.

Ay yüzlü güzelleri: Erkek ve kadın çok güzel yüzlü, peri gibi yeri gayet çoktur. Evvela tüm dilberleri gayet garip dos­tu olup samur Boşnak kalpağı giyip Rumeli gazileri gibi sıkma çuka dolamaları gümüş düğmeli, çakşırları yine gümüş kop­çalı, kubadi, pabuçlu ve serhat kontoşlu dilberleri olur. Ayan-ı eşraf ihtiyarları yine çeşit çeşit çuka ferace ve samur kürk kon­toşlar giyip Muhammedi sarık sararlar. Bazı sözleri, "varmı­sık, gelmısık" diye fazla kullanırlar. Genellikle reayaları Rum, Bulgar, Çıtak ve Yörük kavmidir ki beyaz aba ve kebeler gi­yerler.

Perde ehli kadınlarının giysileri: Bütün kadınları Rabia-i Adeviyye gibi ehl-i perde olup baştan başa çeşit çeşit çuka ferace giyerler. Başları yassı başlı olup beyaz tülbent makreme örtünüp yüzlerine siyah örtüleri ve sarı pabuçları olup edeplice gezerler.

Erkeklerinin isimleri: ' . . . .. . . . . . . . . . . . . . (2/3 satır boş) ... . . . . . . . . . . . . . . . . . [220b]

Kadın ve kızlarının isimleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . (2/3 satır boş) ... . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kulağı küpeli kölelerinin isimleri: Genellikle köleleri kara Zengi Araplardır. Mukbil, Sürur, Mukaddem, Müyesser, Anter, Seylan gibi isimleri var.

Cariyelerinin isimleri: Cariyeleri de siyah çehre zengiye Habeşelerdir ki Şebcan, Şebgan, Şebtar gibi isimleri vardır.

Müşerref olduğumuz dostlar: . . . . . . . . . . . . . . . . . . (2/3 satır boş) ... . . . . . . . . . . . . . . . . .

1 30

Page 150: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Usta tabipleri: . . . . . . . ........... (2/3 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kan alıcı usta cerrahları: . . . . . . . .. . . . . ... .. (2/3 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Salih şeyhleri: . . . . . . . . .......... (2/3 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Şairleri: . . . . . . . . . . . . . . . . . . (2/3 satır boş) .. . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Hal ehli meczupları: ........ .......... (2/3 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Beldenin iklimi: Usturlab ilmine göre 28. örfi iklimdedir. Arz-ı beledi (---) uzun günü (---)

Müneccimlere göre beldenin talihi: Eski kahinlerin sözle­ri üzere imareti talihi terazi burcu ve zühre hava evinde bulun­muştur.

Kervansaray konukevleri: Bu şehir içinde (---) adet hasbi konukevi vardır ki tüm gelen geçenler konup göçerler .

.................. (! satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Hububat ürünleri: Sahrasında börülce, bakla, nohut ve mer­

cimek ve (---) (---) (---) Sebze ve bitkileri:

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (2/3 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Büyük nimet, yiyecekleri:

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (2/3 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Tanrı hediyesi meyveleri:

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (2/3 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Can besleyen içecekleri:

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (2/3 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Halkının işi gücü, kazancı: Sanat ehlinin karları (---) (---)

(---). Tılsımları: Beşik Tepesi'nde Hazret-i İsa'mn taştan beşiği

var idi. Her hastanın derdine göre bir su çıkıp içerlerdi. Verimli ovaları: Pirinci, 6 çeşit buğdayı, tombul arpası ve

pamuğu gayet çok olur, bereketli bir şehirdir. İrem bağları: Tamamı (---) adet cennet bahçeleri vardır. (---)

(---) (---). İhtiyaç sahiplerinin mesiregahları: Hepsi (---) adet yerde ge-

13 1

Page 151: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

zinti ve dinlenme yerleri vardır, ama bunlardan İmaret Suyu'nun aktığı tarafta kalenin batı tarafı ardında Kale Ardı demekle bi­linen bir geniş çemenzar ve yüksek ağaçlarla bezenmiş yeşil­lik içinde dinlenme ve hava alma yeri var ki göklere boy uzat­mış yüksek ağaçların gölgelerinden zemine asla güneş tesir et­mez. Bütün aşıklar, dostlar orada tatil günleri, iki bayram günle­ri, Hızır-İlyas ve iki nevruz günlerinde bütün dostlar ve ahbap­lar bu gezinti yeri yeşillik alanda toplanıp can sohbetleri ederler. Mesela Anadolu Vilayeti'nde Konya'nın Meram'ı, Malatya'nın Aspuzu'su, İstanbul'un Göksu ve Kağıthane'si ve Sarıyer'de Se­lim Han mesiregahları meşhur olduğu gibi bu Siroz şehrinin de Kale Ardı'sı dünyaca meşhur dinlenme yeridir. Sonra,

Ahmed Paşa mesiresi: Yazılan Ahmed Paşa Camii'nin çe­menzar, ağaçlık ve kuş bahçesi avlusu namuslu insanların din­lenme yeridir. Zira Allah evi avlusudur, ama görülmeye değer yerdir.

Mesiregah: Şehrin Zihne tarafında Evrenos Gazi ile ilk defa bu şehre gelen 18 nefer gazilerin atlarını bağladıkları kazıklar hala 18 adet yüksek çınarlardır ki her biri göklere doğru baş uzatmış bir çemenzar ve mesiregah yerdir. Bu ağaçlardan bel­lidir ki evliya kerameti haktır. Zira kuru at kazıkları böyle yük­sek ağaç olmuştur.

Övülen şeyleri: Bu Siroz şehrinin nice bin şeyi övülür ama ala gözlü ve çakır gözlü, alnı sakar, 4 ayakları sekil kınalı, semiz ve sevimli dombay, kömüş ve camızları Van diyarında, Adana ve Tarsus şehirlerinde yoktur. [221a] Bir çift camız 200 guruşa satılır, ama 4 araba yükü arabalarına yükleseler çeker. Ta bu de­rece güçlü carhızları olur. Ve diğer beğenilenlerinden,

.................. (1,5 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Siroz şehri övgüsü

Evvela bu büyük şehrin yan yana üçer ve dörder araba sığar geniş caddeleri iri ve beyaz taşlar ile döşeli kaldırımlıdır. Her köşe başında akan çeşmelerin hayat suları taşıp çarşı pazarın so­kaklarının sağında solunda sular akıp güzellik pazarı içinde, bazı caddelerde ve nice meydanlarda çeşit çeşit yüksek ağaçlar, salkımsöğütler, üzüm asmaları ve uzun serviler ile Acem hıya­banı gibi olmuş, gölgelik ve süslü bir güzel şehirdir ki Rumeli

1 32

Page 152: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

diyarında asla benzeri yoktur. Genellikle kafiristanın Donkar­kız, Danimarka, Lonçat, Amsterdam ve Kaşa adlı şehirleri böy­le çeşit çeşit ağaçlarla süslü bakımlı şehirlerdir. Bu Siroz da İslam şehirleri içinde gayet süslü büyük beldedir.

Alemlerin Yaratıcısı daha fazla mamur edip kıyamete kadar devam etsin. Zira vilayetin halkıyla çok güzel münasebetlerimiz olup şehirde ve yaylalarda nice zaman Hüseyin Baykara sohbet­leri ettik.

Bu şehrin imareti talihi terazi burcunda bulunmakla terazi hükmünce tüm halkı itidal üzere terazi tartısı gibi geçinip kendi hallerinde, işlerinde ve kazançlarında bir alay tüccar kavmidir. Bir sınıfı ayan-ı kibardan hizmet ehlidir. Bir kısmı alim, salih, imam, müezzin, hatip fazıl ve şairdir. Sanat ehli gayet alüfte ve aşüfte adamlardır ki zühre evinde bulunduklarından hepsi havayı sanat olup saz söz, çeng-i rebab, def kudüm, ney musikar, santur, tambur ve tambura gibi sazlara düşkünlerdir .

.. . . . . . . . . . . . . . . . . (2,5 satır boş) .......... . . . . . . . . . . Siroz şehrinin genişliği

Bu geniş şehrin uzunluğu doğu yönünden batı tarafında Ahmed Paşa Mahallesi'nden Mustafa Paşa Tekkesi'ne kadar tam 4 bin germe adımdır, levendane yürüyüş ile 4 bin adımdır, yok­sa tembel ve yürüyen ölü olan tiryaki kavmi yürüyüşüyle 10 bin adım olur. Uzunluğunun bazı yeri 2 bin, 3 bin ve 4 bin adım enli yerleri vardır, ama taşra bağ bahçeleri sayılmayıp hemen şehir yapıları olan yerler adımlanmıştır.

Bu şehrin zemini için dünya gezginleri ve gelip geçenler öyle yazmışlar ki bu şehre sağ kol yolu demişler. İstanbul'dan Budin yoluna sol kol yolu demişler. Ve yine İstanbul' dan bu anı­lan iki yolun arasında olan yola, güneyde Mora Vilayeti'ne kadar erkek yol demişler. Sofya'dan ta Bosna ve Hersek'e varınca dişi yol derler. Edirne' den Arnavutluk'un Elbasan, Avlonya ve Delvi­ne sancaklarına kadar oğul yolu demişler .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (1 satır boş) .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . Bu Serez şehrinin çevresinde olan kazaları, kale ve

kasabaları bildirir Evvela kıblesinde iki konakta Selanik Kalesi'dir, Orfan ka­

sabası ve Sidirkapsi kasabasıdır. Doğu tarafında bir konak uzak

1 33

Page 153: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

mesafede Rahova kasabası, Praveşte kasabası, Vaşlak kasabası, Zihne Kalesi, Doksat kasabası ve Bereketli kazasıdır. Kuzey ta­rafına Nevrekop kasabası ve Razlık kasabasıdır. Yıldız rüzgarı tarafına Usturumça kasabası ve Maşkolor kazası panayırı. Ve batısı tarafına 4 saatte Demirhisar kazası, Menlik kazası, Ve­tirne kazası, Rumeli veziri hassı ve Petriç kazası. Nice kazalar daha vardır, ama onlar hayli uzak yerlerdedir, ama bu kazalar mesabesindedirler, ama yine bu mezkur kazalar cümle Serez şehrinin çarşı pazarına muhtaçlardır. (---) (---) (---) [221b]

Siroz şehrinin büyük yaylağmrn anlatılması Evvela bu şehrin kış mevsiminde havası gayet hoş ve ılı­

man olup Temmuz ayında sıcaklar biraz şiddetli olduğundan şehrin kıblesi tarafı büyük ova olup yıldız rüzgarı ve batı tarafı kat kat ulu yayla yüksek dağlar, Rum tarihçileri o yüksek dağa Ana Dağı derler. Bir yüksek dağdır ki Anadolu'da Bingöl Yayla­ğı, Göksun Yaylağı ve Kayseri' de Erciyes yaylakları meşhur ama bu Siroz şehrinin Ana Dağı yaylağı Rum, Arap ve Acem' de meş­hurdur.

Eski zamanda çirkin görünüşlü, sapık Kral Leka'nm taht merkezi yaylasıdır. Bu yüksek yaylaya bir günde çıkılır. Bu yay­lağm yükseklerinde vilayet ileri gelenlerinin 2 bin adet yayla ev­leri, 40 adet cami ve mescitleri, 1 adet hamamı, 2 adet hanları, 1 adet medrese, 1 adet tekke, 1 adet sıbyan mektebi ve 500 adet dükkanları vardır. Ve daha nice bin çeşit yapıları vardır. Bu bü­yük yaylağa yılda bir kere vilayet halkı çıkıp tam 6-7 ay zevk ü safalar edip ibadet ederler ki anlatılmaz.

Sonra kış mevsiminde şehre gelip kışladıklarında 5-6 ay yine odalarda sıra sohbetleri ederler. Bütün zamanlarda bu şe­hir halkının işleri güçleri eğlenceleri böyledir.

Allah'ın hikmeti hakir bu mübarek senede Girit gazasına giderken bu şehrin ahbap ve dostanlarıyla bu yaylağa çıkıp 17 gün zevk ü safalar edip 1078 Ramazanı bayramım [Mart 1668] bu yaylakta edip Hüseyin Baykara toplantıları ettik. Gerçekten de gönül açıcı, cennet bağları gibi güzel havalı geniş Meram yay­lasıdır ki bunun üstünde bir İrem Bağı yoktur. 370 adet çağlayıp akan suları vardır. Her biri birer çeşit abıhayata benzer temiz sudur. Hafiften hafif, temizden temiz kevser şarabı gibi tatlı su-

1 34

Page 154: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

dur. Tamamı çok kolay sindirilir abıhayat sular olduğundan bir adam bir tombul koyun yiyip bu can besleyen sulardan bir kase içecek olursa derhal acıkır. Ta bu derece sindirimi kolay ve haz­medici suları vardır. Ancak bu yaylada yaz günlerinde bütün halkı kürke muhtaç eder, zira Temmuz'da bazen kar yağıp şid­detli kıştan soğuk olur.

Bu yaylak şehrinin çarşı pazarı ve caddeleri içinde göklere doğru baş uzatmış her kişinin hududunda uzun boylu çam ağaç­ları ve nice bin çeşit meyve ağaçlan dalları yeşil giymiş genç­ler gibi her kişinin hizmetinde gölgelik eden ağaçların hesabını alemleri yaratan Allah bilir.

İbretlik tılsım: Bu yaylağın kıblesi tarafında Ayı Kayası adlı bir tılsımlı (büyülü) tek parça kaya vardır. O kaya içinde cevahir­den ve saf altından yapılmış ayı heykeli olduğundan Ayı Kayası derler. Halen günümüzde zemherirde [karakışta] 40 gün ayılar mağaralarda çile çekip 41. gün ininden çıkıp ilk başta bu kaya­ya çıkıp tılsımlı olan ayının mekanı yerine varıp cihanı seyreder.

Eski zamanda bu kaya üzerine bu tılsımı Kral Leka kahinlerine [falcı] inşa ettirmişti. Bir ayı panzehire malik ise panzehirini o kaya üzerine kusup panzehirini koyup giderler­miş. Sonra büyücüler ve kahinler o ayıların panzehirlerini alıp onunla nice yüz bin çeşit sihir edip olağanüstü şeyler ederlermiş.

Sonra bu yayla Osmanlı eline girince Mağrip kavmi bir ma­rifetle bu tılsımlı ayıyı bozup altın cevahirini alıp giderler. Hala eseri durur, ama ayının şeklinden hiçbir belirti yoktur. Lakin her sene erbainden sonra ayılar bu kayaya çıktıklarından Ayı Kaya­sı derler.

Bu kaya Nuh Tufanı'nda yed-i kudret ile yaratılmış yüksek bir kule gibi yüksektir ki yukarılara doğru baş uzatıp tepesi 7 göklere varır, ta bu derece uzun boylu bir tepedir ki insan zirve­sine çıksa göklerde meleklerin zikir ve ibadet seslerini duyup ay­dınlık gündüzde 7 gezegenin dönmelerini görür. Öyle bir yük­sek boylu yalçın kaya halk olunmuştur ki tepesinden, çevresin­de üçer günlük yollarda olan köy, kasaba ve yüksek dağlar ra­hatlıkla seyredilir.

Tanrı'nm diğer ibretlik eseri: Bu görülmeye değer yayla­ğın batı tarafında Gerdek Kayası, bir yüksek ve büyük kaya var,

1 3 5

Page 155: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

içinde nice yüz çeşit mağaralar vardır. [222a] Alemlerin yaratı­cısı bu yalçın kayayı iki çatal yaratmış, her biri üçer Süleymani­ye minaresi boyunda iki çatal uzun ve ince minare gibi kayalar­dır. Birbirlerinin aralan ikişer üçer zira kadar vardır, ama boy­ları dörder yüz zira kadardır. Bu kayanın en tepesine bir çadır­cık kurulsa yeri vardır.

Bu kayalardan aşağı bakanın ödü patlayıp yeri toprak olur. Allah saklasın, cehennemin çukurları ve hamim sakar dereleri­dir. Ama bu şehrin nice güçlü, cesur, yürekli, gözü pek, çabuk ve hünerli gençleri yiğitlik gösterisi için kendini bu kayadan ka­yaya uçurup geçer ama Allah saklasın insanın yapabileceği şey değildir. Gerçekten yüreklilik ve yiğitliktir.

Bir hayır sahibi bu kayalara çıkanları ve bir kayadan bir ka­yaya uçanları görüp seyretmek için yüksek bir köşk yapmıştır. İbretlik bukalemun nakışlı yeryüzü seyredilir.

Bu yaylakta daha nice bin çeşit ibretlik mesire ve gezin­ti yerleri vardır, ancak çok yazmayı beceremediğimden kısaltıp bu kadarıyla yetindik, vesselam.

Sıcak kaynağın yararlarım bildirir: Yani ılıca hamamıdır. Siroz şehrinin kuzeyinde, dağlar içinde yarım yolda varılır bir güzel ve sıcak sulu hamamdır. Ancak diğer kaplıca, diğer kavza ve gayri hummalar gibi pek sıcak değildir, ama gayet faydalıdır. Beras ve cüzam hastalığına gayet yararlıdır. Geçmişin hayır sa­hibi bu ılıca üzerine kargir yapı kubbeler, yan sofaları, camekan ve pekçok Şafii havuzları inşa etmişler. Temmuz ayında çevre­deki köy ve kasabalardan nice nice bin adamlar gelip çadırları­nı kurup bir iki ay yiyip içip zevk ü safalar ederler. (---) (---) (---)

Siroz şehrinin şehitliği ziyareti Ahmed Paşa Köprüsü dibinde Pir Dede Sultan, Şeyh Bed­

reddin Sultan, tılsım olan Beşik Tepesi yakınında millet şey­hi, devlet kutbu, insanların önderi Şeyh Hazret-i Muslihiddin Sultan, Kurbağılık Mahallesi'nde evliya zübdesi Şeyh Mecnun Baba. Ve Şeyh Saçlı Tekkesi'nde Şeyh Hazret-i Emir Sultan ve yakınında,

Şeyh Hazret-i Dede Maksud: Doğum yerleri Anadolu bel­delerinden Tokat şehri olup İstanbul'da Zincirli Servi adlı yer­de Koca Mustafa Paşa Camii Şeyhi Sümbül Sinan Efendi halife-

1 36

Page 156: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

lerinden olup olgunlaşınca Sinan Efendi, Dede Maksud'u mak­sut ve meramına erdirmiştir. Siroz şehrinde şeyh iken seccade­sini suskunlar tekkesine döşemiştir. Bu Siroz şehrinde Emir Sul­tan Tekkesi avlusunda yatmaktadır. Sırrı aziz olsun.

Ve yine Şeyh Hazret-i Layihi Efendi, yani Erdebil!zade adıy­la bilinen manalar denizi dalgıcı imiş. Bu aziz de Emir Sultan Tekkesi avlusunda gömülüdür. Şeyhzade Abdurrahman Efendi ve Şeyh Necmi Efendi de Emir Efendi Tekkesi'nde yatmaktadır­lar. Allah hepsine rahmet eylesin .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (1 satır boş) ........... .. .. .... . Bu Siroz şehrini de gönlümüzün istediği şekilde gezip dola­

şıp 5-10 maarif erbabı safalı dostlarımızla gezinti için batı tarafı­na dağları ve mamur bağları 4 saatte gidip,

Timurhisar Kalesi'nin özellikleri Yapıcısı Rum krallarıdır. Nice melikten meliğe geçip sonun­

da (---) tarihinde Gazi I. Murad Han vezirlerinden Timurtaş Paşa Rum keferesi elinden fethetmekle Timurhisar'dan bozma De­mirhisar derler. Rumeli Eyaleti'nde Selanik Sancağı toprağında (---) (---) voyvodalıktır ve 150 akçe payesiyle şerif kazadır. Nahi­yesi (---) adet mamur köylerdir. Sipah kethüdayeri, yeniçeri ser­darı ve muhtesibi vardır ama dizdarı ve hisar eri yoktur. Kalesi bir yüksek kaya üzere beşgen şekilli bir şeddadi taş yapı sağlam bir sur, muhkem bir hisardır. İç il olmakla hisar içinde yapı ve insan yoktur, bütün halk aşağı şehirde sakinlerdir.

Demirhisar varoşu: 1.600 adet tek katlı ve iki katlı kargir yapı, baştan başa kırmızı kiremit ile örtülü mamur hanelerdir.

Ve (---) adet mihraptır. Bunlardan (---) camii, (---) (---) camii. [222b] Geri kalanları (---) adet mescittir.

Ve (---) adet medrese, (---) adet sıbyan mektebi, (---) adet tek­ke, (---) adet hamam, (---) adet tüccar hanı ve (---) adet çarşı vardır .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (1 satır boş) .... . . . . . . . ........ . Ayanı eşrafları ehl-i hizmet, tüccar ve sanayi ehlidir. Beğenilenlerinden: Bağ ve bahçesinin haddi hesabı yoktur.

Hatta bu Demirhisar'da olan iri taneli nar bir diyarda yoktur, ga­yet suludur, Acem diyarında Şehriban narından, Urfa, Maraş ve Niksar narlarından hoş ve yemesi güzel olup çekirdeği haşhaş tanesi kadar olur.

1 37

Page 157: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (1,5 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Bu Demirhisar, Siroz şehrinin batı tarafında bulunup yarım merhaleden azdır. Bunun da suyu, havası ve güzelleri beğenilir.

.................. (1 satır boş) .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . Demirhisar ılıcaları: Şehirden (---) (---) uzak bir abıhayat

ılıcadır ki o diyar halkı faydasını nice bin kere görmekle her sene Temmuz'da kiraz mevsiminde nice kere yüz bin insan ça­dırlarıyla toplanıp ılıcasında yıkanıp sağlıklı olurlar. Havuzu ve yapıları,

.................. (2/3 satır boş) ... . . . . . . . . . . . . . . . . . Oradan yine şehre gelip, Timurhisar ziyaret yerleri: El-mevla Abdullah Kemali (---)

(---) (---). Bu Dernirhisar'da 3 gün zevk edip yine 4 saatte,

Serez [Siroz] şehri menzili Sabahleyin Siroz şehrinde bütün dostlarla vedalaşıp güne­

ye, Siroz Ovası içinde gidip Demirhisar Nehri'ni ağaç köprüden geçtik. Bu nehir ta kuzey tarafta Samakov, İştib ve Köstendil dağlarından ve Koçana ve Dobniçse kasabası bellerinden top­lanıp nice yüz adet köylere ve nice kasabalara uğrayıp bu Siroz ovalarından geçip güney taraftan doğu yönüne akarak Akde­niz' e Beşikler kasabaları yakınında karışır, ama o mahalde bu nehri gemilerle geçerler. Kısacası bu Siroz Ovası'nda hakir 3 yer­den ağaç köprülerle sular geçip,

Dimitriç Köyü ve Başköy Köyü: Bunlar artık Selanik kaza­sı nahiyesi köyleridir. Oradan,

Kabayani Köyü menzili: Selanik nahiyesinde mamur ze­amet ve kefere köyüdür. Oradan (---) saatte kah güneye ve kah kıbleye gidip,

Yaycılar Gölü kenarında Yaycılar Köyü'nde konuk olup bir gece zevk ettik. Burası 500 haneli mamur köydür. Yarısı Rum ve Bulgar keferesi, yansı Müslümandır, hep yay işler yaycı pehli­van adamlardır. Onun için Yaycılar Köyü derler. Gölün Selanik tarafında mamur köydür, camii, mescidi, birkaç dükkanı ve bir mamur hanı vardır.

Gölü, Selanik'in batı tarafında bir konaktan az göldür ki çepçevre büyüklüğü 5 mildir. Ama suyu biraz tuzlu olup ve-

1 38

Page 158: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

rimsiz olduğundan içinde balık çeşitleri ve kışın kuşları yoktur. Lakin midye, istiridye gibi deniz böcekleri çok olup kefereler yerler. 10 kulaç ve 7 kulaç derin yerleri vardır.

Ama Allah'ın hikmeti bu tuzlu gölün kenarında gayet lez­zetli tuz hasıl olup koyunlara, atlara ve diğer hayvanlara bu tuz­dan verip hayvanlar etli olurlar. Tüm Selanik kazasında ve diğer nahiyelerde olan köy ve kasabalara tuz bundan gider ki çok tuz hasıl olur, vesselam.

Oradan kalkıp doğu yönüne gidip, Güveze Köyü, Voyvodah Köyü, Ekino Köyü ve Linbet

Köyü: Bu köyler de Selanik kazası nahiyesidir. Bunları 6 saatte geçip kıble tarafına gidip,

Karayi Yahudisi şehri, yani Rum kralı tahtgahı Selanik'in özellikleri

Rum Yunan, Latin, Sırp, Mığdısi ve Kıpti değerli tarihlerine göre bu şehri yapan Hazret-i Süleyman aleyhi 's-selfımdır ki Belkıs Ana'yı Seba şehrinden perilere getirtip tahtını rüzgara götürtüp cihanı Belkıs Hatun'una seyrettirirken Belkis Ana ilk defa Rum diyarında Atina şehri toprağında Temaşalık adlı yüksek bir yer görüp orada büyük bir köşk yaptırır. [223a] Hala yapı kalıntıla­rı durmaktadır. Sonra Süleyman Nebi emriyle rüzgar Hz. Süley­man'ın tahtını havada götürürken Belkıs Ana bu Selanik şehri­nin zemininden de hoşlanıp Selanik zemininin Yedikule adın­da hala çınarlık olan yerde yine bir İrem köşkü yaptırır. Nice za­man Hazret-i Süleyman Selanik zemininde bütün insanlar, cin­ler, vahşi hayvanlar, kuşlar, peri ve devlerle sakin olurlar.

Sonra havada uçan tahtıyla Kavala Kalesi zeminine, oradan Pozanta şehriyle İstanbul'un Ayasofya yerinde, oradan Trabzon Kalesi'nde Bozdağ'da, oradan Bursa'da, oradan Aydıncık'ta, ora­dan Ayasluk'ta, oradan Şam Baalebek'inde, oradan Kudüs-i Şe­rifte ve başka 3 bin adet yerlerde Belkıs Ana hatırı için ibretlik köşkler yapar. Tufan'dan sonra yeryüzünü Hazret-i Süleyman imar etmiştir. Hala imaristanının nice bin yerlerde eserleri gö­rülmektedir.

Ondan sonra Hazret-i Süleyman oğlu Melik Rac'im asrın­da büyük Hazret-i Zekeriyya Peygamber dünyaya gelip onun zamanında Feylekos Hakim ortaya çıkıp Hazret-i Zekeriya'ya

1 39

Page 159: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

iman getirip Rum diyarında şanlı bir padişah olur. Kavala Kale­si ve bu Selanik Kalesi zemininde Hazret-i Süleyman'ın yaptığı yüksek köşk yerinde Selanik Kalesi'ni, Hazret-i Risalet'in dün­yaya gelişinden 898 sene önce yapıp yönetimini büyük oğlu Se­lenik adlı genç şehzadeye verir. Hala onun ismiyle isimlenip Se­lenik'ten bozulma Selanik derler. Yahudiler Şelenik derler. La­tincede (---) derler, Frenkçede (---) derler. (---) (---) (---) (---) (---) (---)

Sözün kısası bu benzersiz kale Rum elinde günden güne mamur olup büyük ve işlek bir şehir oldu. Çünkü Arz-ı Mukad­des'te Hazret-i Zekeriya'yı Yahudiler Zekeriya testeresi ile ikiye bölüp peygamberlik ve halifelik tacı Hazret-i Yahya'ya geçti. Ya­hudi kavmini dine davet ettiğinde o zamanı sapık kralı olan (---) adlı melun, kızını nikahlamak için Yahya Nebi' den fetva istedi­ğinde Yahya Nebi,

"Dinimizde bu meşru değildir" diye fetva vermediği için Yahudiler ayaklanıp,

"Meryem Ana akraban bir bakire kız niçin babasız İsa'yı doğurdu" diye onu da bahane edip Kudüs-i Şerif'e bir merha­le yakın Nablus şehri yakınında Sabastıya adlı köyde Hazret-i Yahya'yı şehit edip mübarek başını Şam-ı şerifte Ümeyye Camii içinde defnedip mübarek cesedini Sabastıya Kilisesi'nde yeraltı­na koydular.

Daha sonra Hazret-i Yahya'ya daha önce iman eden Buh­tunnasır Hazret-i Yahya'yı Yahudilerin şehit ettiğini duyup Kürdistan'dan 500 bin Rum taifesiyle çıkıp Yahya Peygamber'in intikamını almak için Haleb, Şam ve Kudüs'e kadar yüz binler­ce Yahudiyi kıhçtan geçirip her diyarda Yahudi kanı Ceyhun ve Seyhun gibi akardı. Büyük Safet şehrine gelip bir günde 170 bin Yahudi'yi çoluk çocuklarıyla katleder. Hala Safet şehri dereleri­nin nice yerlerinde Yahudi kanının aktığı kayalar bellidir.

Kılıç artığı olan nice yüz bin Yahudi Yafa, Askalan, Akka, Sayda, Beyrut ve Cebeliye adlı iskele kalelerden gemilerle ka­çıp bu Selanik'e gelip nice bin hile ve şeytanlıklarla Selanik Ka­lesi'ne girip bir gece baskınla Selanik şehrinde Rum kavmini tamamen kırıp Selanik'i ele geçirip 140 yıl mutasarrıf oldular. Onun için bu Selanik'e Rum tarihçileri Yahudi yurdu dediler.

140

Page 160: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

İçlerinde Karayi mezhebinde bir Yahudi malik var idi. Ak­deniz içinde Sakız Adası'nda Ceneviz Frengi kef ereleriyle birlik olup Selanik Kalesi'ne yalnız başına malik oldu. 70 sene de Yahu­diler Selanik'e hükmedip Arz-ı Mukaddes'te bir Yahudi kalma­yıp bizim Selanik diyerek Rumeli ağzına kadar Yahudi dolun­ca hemen Rum krallarından Ağıştaş adlı kral Makedonya şeh­rinden, yani Filibe şehrinden çıkıp 600 bin Rum keferesi aske­riyle Selanik üzere gelip kuşatır. Savaş devam ederken Ceneviz Frengi bin pare gemi ile Selanik'e gelip Yahudilere yardım edin­ce Rumlar Selanik'i alamadılar.

Sonunda Ceneviz Frengi Hıristiyan olup İncil kitabına tabi olduklarından İsrailli Yahudi kavmi ile İsevi kavim arasına Ce­nevizli girip Rumlarla Yahudilerin arasını düzeltip "Eşit olarak Selanik'e malik olalar" diye aralarında anlaşma yapılır. O za­mandan beri Yahudiler Selanik şehrinde çoktur.

Ama o asırda Selanik hakimi Rum tarafından Ayasof adlı [223b] ünlü bir kadın idi ki Selanik içinde Ayasofya Kilisesi'ni o yaptı. İstanbul'da ve Trabzon'daki Ayasofya Camii'ni de o meli­ke yaptı.

Ondan sonra 700 sene geçip İstanbul'u tamir eden Kostantin Kral'ın anası Hellana adlı kadın Selanik'e malik olup o da Sela­nik'te büyük bir kilise yapıp oğlu Kostantin'in izniyle bin milyon akçe ile Kudüs-i Şerif'e gider. Bu Hellana kadın Kudüs'te Kuma­me adlı kiliseyi yapıp Selanik'te nice bin Yahudiyi kılıçtan geçi­rip Selanik'te tek başına melike olup Yahudiler reaya gibi kaldılar.

Sözün özü, bu Selanik şehri nice yüz adet devletten dev­lete geçip sonunda 792 [1390] tarihinde Osmanlılardan Gazi Hudavendigar, yani Orhan Gazi oğlu Sultan I. Murad Han'ın ve­zirlerinden Gazi Evrenos Bey Rum keferesi elinden zorla fethe­der. Hala Süleyman Han yazımı üzere Rumeli Eyaleti'nde baş­ka sancak beyi tahtıdır. Lakin hala beyi Rumeli veziriyle sefer eşmeyip Cezayir veziri kaptan paşalar ile sefer eşip 3 pare pal­pa aleste forsakeş kadırgalara malik olup deryada sefer eşmeye memurdur. Paşasının padişah tarafından hassı 280.832 akçedir. Zeameti 36, timarı 262 ve Selanik'in Yörükan ocak beyi zeameti 400 adet zeamettir ki top-keşan Yörüklerinin Üzerlerine mübaşir olup sefer sırasında camızlar ile balyemez toplar çekerler.

1 4 1

Page 161: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bu zeamet erbabı, timar erbabı ve Yörükan ocağı beyi as­keri ve paşasının askeriyle sefer sırasında kanun üzere cebelü­leriyle toplam 6 bin adet seçkin pür-silah hazır asker olur. Ama bu askeri taifesinden başka bu sancakta eşkinci askeri tam 12 bin Yörükan ve Çıtak askeri vardır. Bunlara Defter-i Hakani'de müselleman Selanik Yörükanı derler. Başka beyi, tabl alemi ve sancakbeyi tuğu vardır.

Şe:r-i Resul hakimleri: 500 akçe mevleviyet payesiyle Hanefi şeyhülislamı ve 3 mezhepten Şafü, Maliki ve Hanbeli müftüleri de vardır. Nakibüleşrafı var ve 500 akçe mevleviyet ile şerif ve aziz efendi mollası var ki hepsinden melik molladır. Bey, paşa ve müsellemler bu şehir mollasının yanında asla söz edemezler. Ve nahiyesi 3 adet kaza yerde toplam (---) adet ma­mur köylerdir. Ve sancağında (---) adet kazalardır, nicesi yazıldı ve niceleri de yeri geldiğinde yazılacaktır. Mollasının niyabetle­ri Kesendire kazası, Sidirkapsi kazası ve Aynaroz kazasıdır. Bu kaza deniz kıyısında ada gibi bir burunda bulunup 366 adet ma­nastırı vardır.

Selanik şehri içinde 4 yerde dahi niyabeti vardır. Evvela çar­şı niyabeti, sonra Kelemerye niyabeti, Mısır çarşısı niyabeti ve muhtesib ağa niyabeti vardır. Bunların hepsi şer'i hakimlerdir.

Örfi hakimleri de var: Evvela sipah kethüdayeri, yeniçeri serdarı, yeniçeri ocağından yeniçeri çukası için tahsile gelen Se­lanik ağası, başçavuşu, divan efendisi, küçük çavuşu ve bir oda yeniçerisi var.

Cebecibaşı ve topçubaşısı birer oda asker ile Asitane'den ge­lip muhafaza ederler.

Elbasan, Ohri, Vulçitrin, Üsküp ve Pirizren Sancağı askerle­ri de muhafazaya memurlardır, zira Venedik, Malta, Duka, Papa ve Misine donanması kafirlerinden fazla korku olduğundan bu Selanik'te 40 bin asker mevcut idi.

4 adet kale dizdarları vardır. Evvela; yukarı iç kale dizda­rı, Kelemerye Kulesi dizdarı, orta hisar dizdarı ve (---) hisar diz­darı var. Bunların başka başka neferleri ve cebehaneleri var. Ve (---) adet küçük büyük balyemez topları ve (---) adet kale nefer­leri var.

Ve toplam 40 adet ağalıktır. Evvela; sağ kol ağası, sol kol

142

Page 162: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

ağası, hisar eri ağası, beşli ağası, hisar azebi ağası, martolosan ağası, yerli topçu ağası, yerli cebeciler ağası, barutçular ağası, pasban ağası, muhtesib ağası, bacdar ağası, d1deban ağası, kol­cu ağası, hepsinden melik gümrük emini, şehremini, haraç emi­ni, mimarbaşı, mutemedbaşı, şehir subaşısı, çöplük subaşısı, ba­ruthane emini, kethüdası, katipleri ve 300 adet baruthane nefe­ri var ki ibretlik bir baruthanedir, [224a] yeri geldiğinde özellik­leri yazılacaktır.

Sözün kısası Süleyman Han kanunu üzere bu Selanik Kale­si'nin hakim, zabit ve askeri taifeleri bu yazılanlardır.

Selanik Kalesi şeklini ve zeminini bildirir Evvela Akdeniz'in Rumeli kıyısında uzunluğu 100 mil bir

körfezin batı tarafı nihayetinde bulunup o körfezin bir kumsal pak limanı kenarında, iç kalesi bir topraklı ve kayalı yüksek tepe üzerinde üçgen şekilli, şeddadi beyaz taş sağlam bir hisar, daya­nıklı bir surdur. Halkı şanlı eski bir kaledir ki öyle bir mamur şehrin Akdeniz kıyısında benzeri yoktur.

Geniş bir kaledir ki deniz kıyısında uzunluğu 3 mildir. Kara tarafında eni 2 mil mesafedir. Kuzey tarafında Hortaç Sultan dağları iç hisara uzak havaledir ki asla top ermez. Bu kalenin iki tarafı karadır, güney tarafı Akdeniz'in bir körfezidir ki bu kör­fez doğudan batıya uzunlamasına olup hisar içinin bütün evle­ri birbiri üzere kat kat bu körfez deryasına nazır hanelerdir. Batı tarafı ta Vardar Yenicesi'ne kadar 10 saatlik yer ovaya bakan gü­zel hanelerdir.

Selanik Hisan'mn çepçevre büyüklüğü: Evvela Vardar Kulesi tophanesi ki deniz kıyısında kalenin bir köşesi burnunda bulunup o burundan Vardar tophanesi kapısına kadar tam 300 adımdır. O kapıdan dış hendek kenarınca Vardar Kapısı da 300 adımdır. Ve batı yönüne bakar sağlam kapıdır.

Oradan Yenikapı, ki Mevlevihane kapısıdır tam 400 adım olup batı tarafa açık muhkem kapıdır. Sonra kuzey tarafa yokuş yukarı kale duvarı taşrasından dere ve tepeler aşıp kahke batı tarafına da gidip Gaziler Kulesi'ne dek yalın kat sağlam duvar­dır.

Bu Gaziler Kulesi burnundan doğu tarafına ta Yedikule'ye kadar 2 kat sarp ve sağlam kale duvarıdır. Bu Yenikapı'dan Ye-

143

Page 163: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

dikule'ye kadar hendek yoktur. Toplam 3.700 germe adım du­vardır, ama 1.100 adım yerin duvarı yalın kat muhkem duvar­dır. Geri kalan 1.850 adımı Yedikule'ye kadar 2 kat sağlam du­vardır. Yedikule'den yokuş aşağı taşradan kule kapısına kadar 500 adımdır ve bu kapı doğu yönüne açıktır. Yine güneye yokuş aşağı gidip Kelemerye Kapısı'na kadar 2.300 adımdır. Bu kapı da doğu yönüne açıktır. Oradan aşağı yine güney tarafa yönelip düzce zeminde gidip deniz kıyısında sağlam sur Kelemerye Ku­lesi burnuna kadar bin adımdır.

Ve Yedikule'den yokuş aşağı bu Kelemerye Kulesi burnuna kadar da hendek yoktur ve yalın kat şeddadi sağlam yapı duvar­dır. Ama bu Kelemerye Kulesi'nden taşra deniz kenarınca adım­lamak müşküldür, zira o tarafı derya döver. O yüzden Kelemer­ye Kapısı'ndan içeri girip Kelemerye Kulesi divanhanesi kapısı­na dek, oradan İskele Kapısı'na dek kale duvarının iç yüzünden 2 bin adımdır.

İskele kapısından dışarı çıkıp ta Vardar Kulesi'ne kadar batı yönüne meyilli gidip tam bin adımdır. Bu mahalde Selanik Ka­lesi'nin 3 köşesinin adımlaması tamam oldu. Bu Vardar Kalesi batıya bakan köşededir, ama bu köşeden Kelemerye Kalesi kö­şesi burnu kıbleye doğru nazırdır. Ve bu iki köşe arası deniz kı­yısı liman tarafıdır. Ve Kelemerye Kulesi'nden yokuş yukarı ku­zey yönüne Yedikule'dir ve kara tarafıdır. Ve oradan ta Vardar Kalesi köşesine kadar baş aşağı batı yönüne nazır semtler olup bu taraf da kara semtidir.

Kısacası bu Selanik Kalesi'nin iki tarafı karadır, bir tarafı denizdir. Bu hesap üzere Selanik Kalesi'nin çepçevre büyüklü­ğü 11.500 adımdır. Eğer deniz kenarı olmasa taşradan adımlan­sa bin adım daha fazla gelirdi. Ve deniz kenarı kalesi tamamen yalın kat duvardır, ama gayet sağlam, dayanıklı, kat kat sanat­lı burçları vardır.

Bu Selanik Kalesi'nin duvarları yüzünde yapı ustası mimari marifet icra edip çevçevre kalenin safhasına 3 kat tuğladan na­kışlı kuşak yapmıştır. Gerisi tıraşlı, parlak ve cilalı taş duvarı­nın boyu tam 23 arşın yüksek ve 6 arşın geniş kargir duvardır. Eski zamanda gayetle sağlam ve metin yapı imiş, ama bu kadar bin yıldan beri yer yer taşları kırılmış, bozulmuş. Ve bazı hen-

144

Page 164: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

dekleri toz toprakla dolmuş. Bu süslü kale [224b] 9 adet kayalı dağ ve bayır üzerine yapılıp Selanik'in 3 tarafında toplam 8 adet kapı vardır.

Kale içi 6 kat bölme bölme hisardır. Ve 6 adet hisar dizda­rı ağalığıdır. Evvela bir kat bölme hisarı büyük şehir kalesidir. Ve ikinci kat hisarı Vardar Kalesi'dir. Ve üçüncü katı Kelemer­ye ağalığıdır. Ve dördüncü bölmesi Yedikule Kalesi'dir. Ve beşin­ci bölmesi Kuşaklı Kule hisarıdır. Ve altıncı kat bölmesi Topha­ne Kalesi ağalığıdır. Bu yazılan 6 adet bölme hisarın birer kapı­larından başka 2 kapı da Yedikule'nin aşağı şehre inecek 2 adet demir kapısı var ama yalın kat kapılardır. Lakin 30'ar arşın yük­sek duvarları vardır.

Bu bölme hisarların içinde ve dışında asla hendek yoktur, zira taşlık zeminlerde yapılmıştır ki hendek kazmak mümkün değildir. Düşman kuşatsa taşlığından lağım kazmak da müm­kün değildir. Gerçekten de sarp bir güzel şehirdir. Allah korusun.

Bu kalenin genellikle kule ve burçları balık sırtı gibi dirsek dirsek olup 50 adımda bir sağlam kule yapılmıştır. Bu hesap üze­re hisar nice kuleleriyle çepçevre toplam 150 adet kuledir. Ve 4 bin adet beden dişidir. Bu hakir bu kaleyi yaya yavaş yürüyüş­le tam 5 saatte üçgen şekil dolaşıp dikkatlice baktım. Ve bu kale içinde her gece 5 yerde nöbet mehterhanesi çalınıp gözcü, bekçi ve nöbetçileri "Allah yektir yek" deyip nöbet bekler, bütün ağa­ları kale duvarları üzere kol dolaşıp uykuya dalan nöbetçileri uyarırlar. Zira gayet serhat büyük iskeledir.

Selanik Kalesi'nin tamiri Gerçi bu eski kaleyi Yunanlı Feylekos ve Batlimus yapıp

Hudavendigar Gazi Murad Han fethedip tamir etmiş ama za­manla nice yerleri yıkılmıştır. 952 [1545] tarihinde Süleyman Han Akdeniz içinde Kastel Kalesi, Körfös Kalesi, Çukalar ve An­dirik Kalesi'ne giderken bu Selanik'te kışlayıp kaleyi ihya edip 3 tarafına 4 adet sağlam kaleler inşa eyleyip bu Selanik Kalesi'ni sanki Kahkaha Kalesi ve Van Kalesi eylemiş.

Evvela kıble tarafı köşesinde Vardar Kalesi; deniz kıyısına nazır 12 adet mazgal delikleri safi demir kapılar ile bezenip her mazgalda birer adam sığar şayka toplar ile donanıp 10 adet bal­yemez topları da 7 başlı ejder gibi ağızlarını açıp deryada gezen

145

Page 165: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

kafir gemilerine saldırmaya hazır topların hepsi limanı korutur. Arabalar üzerinde hazır iri ve uzun savunma toplarıdır.

Bu Vardar Kalesi'nin çepçevre duvarının boyu tam 15 ar­şın yüksektir, ama 5 adım enli kargir taş duvardır. Ve 7 adet kurşun örtülü yüksek, sanatlı ve sekizer kat büyük kalelerdir ki her biri birer çeşit mendireklerdir. Katlarında ve ta en tepesinde nice yüz şahi uzun topları vardır. Ve her katında 300 adet nefer­ler sakin olup nöbet bekleyip gözcülük ederler.

Bu kalenin kuzey tarafa bakan 2 kat demir kapılarının üs­tünde tarihi budur:

Süleyman-ı zaman sahib-saadet, Şehinşah-ı zemin merğub-ı adet,

Zamanında olup bu kale bünyad, Ulu 'l-ebsar idi olan şehadet,

Felek tahtında yer yüzünde şimdi, Buna tarih burc-ı der-saadet.

Sene 952 [1545]

Esed [Arslan] Kulesi, yani Kelemerye Kalesi'nin özellikleri Bu da Gazi Süleyman Han'ın imaretidir. Göklere doğru baş

çekmiş 8 kat sağlam kaledir ki içinde 40 adet haneleri, 3 adet su sarnıçları ve 1 zaviyesi var bir yüksek kaledir. Benzeri meğer Kesendire veyahut Moton ve Koron kaleleri ola. Deniz kıyısına beraber bir demir kapılı mazgal deliklerinde 20 adet kırkar ka­rış ve kırkar okka demir gülle atar cihan topları var ki Osman­lı Devleti kalelerinde bu toplara denk toplar meğer Rodos Kale­si'nde veya Akdeniz Boğaz hisarlarında ola. Bu Kelemerye Kale­si'nin tüm topları denize nazır olup limanı korutur. İki bayram günlerinde bu topları atınca ta körfezin karşı taraflarındaki 8 mil uzak mesafede olan kıyıları döver uzun toplardır.

Ve 150 adet neferleri, 1 mükellef camii, tahıl ambarları, ce­behane mahzenleri ve nice yüz bin çeşit mühimmatları vardır. [225a]

Bu Kelemerye Kulesi'nin zeminden ta kurşun örtülü bacası-

146

Page 166: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

na kadar boyu 50 arşın yüksek, 5 adım enli kalın ve sağlam Kah­kaha duvarıdır. Ve ufak şahi topları bu yüksek kulenin kurşun örtülüce karakolhanelerinde kirpi tüyü gibi döşenmiştir. Şehrin mahpushane zindanı bu Kelemerye Kulesi'ndedir ki Allah sakla­sın bütün suçlular orada mahpuslardır. Kıbleye doğru nazır yük­sek kapısının üzerinde yazan tarih budur:

Şfr-i merdan Hazret-i Sultan Süleyman-ı zaman, Emri ile yapılup burc-ı esed oldu tamam,

Ş'ir-i peyker ejdeha toplar ki etrafındadır, Yaraşur bu kuleye burc-ı esed denilse nam,

Oldu tarihi tokuz yüz kırk iki bu kulenin, Hicret-i Peygamber-i ahır zamandan ve 's-selam.

Sene 942.

Bu kalenin taşra divanhanesinin tarih-i zlbasıdır:

Bina-yı padişahi ger zarurf dehr ile gayet, Harabe müşrif olmuştu bu divanhane-i all,

Görünce Bahşiya tahsin edip dedim tarih, Bu cayı himmet ile kıldı bu kan-ı kerem ihya.

Sene 1026.

Bu Kelemerye Kalesi'nin dışında duvar yüzünde, doğu tara­fına bakan köşede bu tarih yazılıdır:

Bilin bu kal 'anın mimarıyem ben, Huda-yı Rabbena güftarıyem ben,

Çü katib bu sözü mermerde kazdı, Müverrih tarihi fethini yazdı.

Sene (---)

Bu mimari' işler tamamen Süleyman Han'm bütün yapıları-

147

Page 167: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

nı, imaretlerini inşa eden Koca Mimar Sinan ibn Abdülmennan Ağa'nın ibretlik işleridir. Ne mertebede üstad mühendis olduğu yapılarından bellidir ki gören aşıklara gizli değildir.

Sonra, Yedikule'nin iç kale kapısı üzere olan imareti tarihi­dir:

Hazret-i Sultan İbrahim Han han-ı azfm, Al-i Osman malikü 'l-berr bahr ü Mekke rehberi,

Minhü Feyzullah tarih düştü ya ehle 'lfelah, Cümleye ya Rab şefi' öyle Şefi'-i Mahşeri.

Sene 1056.

diye Yedikule'nin dış kapısı önünde aşağı şehre ve denize na­zır bir irfan yuvası yüksek köşkü var, bütün gelen, geçen, gezip dolaşan aşıklar, kara ve deniz seyyahları o Havarnak dinlenme köşkünde toplanırlar. Gerçekten de cihannüma yüksek, ibretlik bir dinlenme yeridir. Bu kaleden dışarı asla mahalle ve haneler yoktur. Ancak doğu tarafına kale dışında kireçhane vardır ve batı tarafında Yenikapı dışında Mevlevihane vardır.

İskele varoşunun anlahlması İskele Kapısı'ndan taşra Mısır Çarşısı adıyla bilinen toplam

500 adet dükkanlardır ki Mısır diyarının bütün mallarından ke­ten, kına, şeker, pirinç, kahve ve (---) (---) (---) tüm Mısır metaı bu sultan çarşısında bulunur. Ve 300 adet bezirgan mahzenleri var­dır. Ve 50 adet keresteci dükkanları bu mahaldedir. Ve 100 adet deniz kıyısı ile kale duvarı önünde büyük debbağ işlikleri var­dır. Ve 1 adet debbağlar mescidi vardır.

İskele Kapısı dışında kaleye bitişik Abdürrauf Efendi Ca­mii deniz kıyısında iki katlı İrem gibi bir camidir ki bütün kala­balık cemaatin dinlenme yeri aydınlık bir ibadethanedir.

Abdürrauf Efendi, Selanik mollası iken bu mahalde bir cami olmamakla bu ibadetgahı inşa etmiştir. Ama gerçekten yerinde inşa etmiş bir zevk sahibidir. Mimari ve hendese ilmi­ne malik olmakla iç açıcı camii üst kata yapıp altını Mısır çarşı­sı dükkanları edip camiin imam, hatip, şeyh, müezzin ve diğer hizmetçilerine vakfetmiş.

148

Page 168: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bu gönül açan cami sanki ibretli bir köşk olup çevresi çep­çevre billur, necef ve moran camlar olup dahi etrafı trabzanh köşkçüklerdir. Gece gündüz kalabalık cemaatten hall değildir, zira 7 iklimin tüccar Müslümanları ve Akdeniz'in Müslüman gemicileri bu mesiregah camide Rablerine ibadet edip limanda olan gemilerini seyrederler. Kale dışında bundan gayri yapı yok­tur. Bundan başka tüm yapılar hisar içindedir. Bu iskele varo­şun önünde,

Selanik büyük limanının özelliği Bu güvenli sığınak liman doğudan batıya uzunlamasına 100

mil mesafe olan uzun körfezin batısı bitiminde büyük bir liman­dır ki 10 bin pare barça, kalyon, karavana, filipot, pink, şitiye, po­laka, karaka, burtun, potaç, şayka, karamürsel, zarbina, çekelve, kadırga, galyeta, mavuna ve baştarda adlı gemiler alır bir büyük limandır. Ama lodos rüzgarına, gündoğusuna [225b] ve kıble rüzgarlarına ağzı açık olmakla lodos dalgası isabet eder. Lakin iyi demir tutar yer olmakla lenkoreta demirlerini cankurtaran adlı gomanalara bağlayıp limana demir atınca pervasızca yatılır güvenli bir limandır. Bütün Karadeniz, Akdeniz ve Bahr-i Um­man gemileri, Mısır; Şam, Cezayir, Süveyş, Trablus, Frenk, Porta­kal, Donkarkız, Danimarka, İngiltere, Felemenk ve Ceneviz ge­mileri gelip bu limanda tonoz bırakıp yatarlar, zira 40-50 kulaç derinliği olan güvenli bir limandır.

Bu limanın avlarından nice bin çeşit balıkları var ama tekir balığı, tirkiz balığı, kayası, iskorpiti, uskumrusu, küreki ve lüfer balığının çeşitleri meşhurdur.

4 tarafı alçak ovalı ve kenarları yufka, yani sığ sulu yerler­dir, ama yine iyi demir tutar.

Bu limanın karşı tarafında Kadha ve Viçitroz köylerinin ön­leri iyi demir tutar deryadır. Bu köyler karada, denizden ikişer mil açıktadır ve Selanik o köylerden 30 mil uzaktır. Ama o köy­lerin önlerine varan gemilerin iki taraflarına demir bırakmak lazımdır, zira köylerden tarafında deniz kenarları sığ kumsal de­nizdir ki gayet sakınmak lazımdır, belki bir sakatlık ortaya çıka. Onun için iki demir üzere bu köyler önünde yatmak makuldür.

Bu köyler önünde de türlü türlü balıklar çıkar. Selanik'in kuzeyinde İstanbul yolunda Beşikler kasabası ve Lankaza kasa-

149

Page 169: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

bası göllerinin türlü türlü balıkları çıkar, ama onların yılan ba­lığı yeryüzünde meşhur olup bu Selanik'te öyle yılan balıkları çıkmayıp her zaman Beşikler'den ve Lankaza göllerinden Sela­nik'e taze yılan balıkları girip satarlar, vesselam.

Selanik şehrindeki Osmanlı sultanları camilerinin özellikleri

Toplam küçük büyük 150 adet eski sultanların, diğer vezir ve hayır sahiplerinin yapıları eski ibadethanelerdir. Evvela bun­lardan şerifi, dua kabul olunanı ve büyük mabetgah;

Büyük Ayasofya Camii: İstanbul'daki Ayasofya Camii'ne benzer ama bu ondan küçüktür. Ve Trabzon şehrindeki Ayasof­ya da bu kadardır. Bu 3 Ayasofya camileri Yanko ibn Madyan'ın Sofya şehrinde olan Aysof kızının yapıları olduğundan Aya­sofya camileri derler. Bu Selanik Ayasofyasının kıble kapısın­dan mihraba varınca uzunluğu 175 ayaktır, genişliği 125 ayak­tır. Ama ibretliktir ki bu cami içinin sol tarafında tek parça ye­şil somakiden yine kendinden 6 ayak merdiven ile çıkılır, züm­rüt gibi parlak yeşil bir kürsü var ki bu cihanda benzeri yoktur. Gayetle seyirlik, acayip ve garip bir sanatla yapılmış olup yeryü­zünde bütün gezginlerce bilinir.

Bu camiin avlusundaki abdesthane havuzu içinde birbiri içinde kat kat beyaz ham mermerden 3 kat ve her katında taba­ka tabaka fıskiye ve fevvare kadehleri ve şadırvan lüleleri var ki bunun da anlatılmasında dil kısa ve kalemler kırıktır. Ve bu ca­miin taşra yan sofalarında 9 adet cilalı sütunları var ki her biri birer Rum haracı değer parlak direklerdir. Ve kıble kapısı üzere yazılan tarihi budur:

Ve haza camiun darun acibün, Mine 'l-küffarı me 'huzun garipün,

Felemma ca 'ehu nasrun minallah, Ve littarihi kul fethun karlbün.

Sene (---).

Bu Ayasofya kubbesi ile İstanbul'da Sultan Selim Camii kubbesi, İstanbul'un Ayasofya Camii kubbesinden 20'şer arşın

1 5 0

Page 170: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

büyüktür, derler ama Selimiye ve bu Ayasofya alçak büyük kub­belerdir. Bu Ayasofya kubbesinin üstünde eskinin ustası bir çe­şit kurşun örtmüş ki hala bu zamanımız ustalarının öyle kur­şun örtmek ihtimalleri yoktur. Allah'ın adeti onun üzerine yü­rür ki daima kurşun mavi olur, bu Ayasofya kurşunu sarıya me­yilli olduğundan "İçinde altın vardır" diye Selanik Yahudileri bir kere "Bu nurlu kubbenin kurşununu yenileyip tamir edelim" diye hakimlere 40 bin guruş vermişler. Müslümanlar razı olma­mışlar, Allah'a hamd olsun hala küffar zamanında kilise idiğin­den beri kurşunu örtülüp durur.

Cami içinde eski tarzda pek çok avizeler ve diğer askılar ol­mayıp mihrabı, minberi ve mahfeli sade güzelidir. Ama kandil­leri sayısızdır.

Düzgün bir minaresi de sadedir. Avlusu öyle meyve ağaçla­rı ile bezenmiştir ki her gölgeli ağacın gölgesinden zemine alemi aydınlatan güneşin ışığı tesir etmez. Bir fazıllar ocağı, salihler yuvası dua kabul olunan nurlu bir camidir ki kıyamete kadar de­vam ede. [226a]

Eski Cami: Kargir kubbe değil harpüşte servi ağaçların­dan bir tarzda sanatlı kurşun örtülü büyük kubbedir. Toplam 24 mermer berrak sütun üzere ibretlik bukalemun nakışlı 4 köşe benzersiz bir kubbedir. Kıble kapısı olan sanatlı kapının sağında ve solundaki pencerelerde olan zıh, gilvi ve burma helezon gibi zıhları mermer ustası öyle oymuş ki sanki sihir etmiş, acayip us­talık ve işçiliktir. Bu camiin boyu 200 ve eni 110 ayaktır. Ve bir sa­natlı yüksek minaresi var ki bu şehirde benzeri yoktur.

Sultan Hortaç Camii görünüşü: Bu nurlu camiin, yuvarlak bir duvar üzerinde 8 adet Kisra kemeri üzere konulmuş mavi kubbesinin kasesi İstanbul'da olan Büyük Ayasofya kubbesin­den 5 ayak küçüktür, diye hisar mimarları söylediler. Öyle yük­sek bir kubbedir ki insan ibret gözüyle bakınca dili tutulup hay­ran oyup gözbebekleri kamaşıp parmaklarını ağzına götürür. Zira bu yüksek kubbenin 8 adet kemerleri ve mavi kubbe çanağı küçük, nakışlı değerli taşlar ile ibretlik bukalemun nakışlı olup eskinin ustaları var güçlerini sarf edip bu kubbeye öyle tasar­ruflar etmiş ki bu atlas-ı felekte öyle bir işçiliği Şeddad'ın İrem Bağı'nda eskinin bir mimarı etmemiştir.

1 5 1

Page 171: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bu camiin içinde ve dışında olan çeşitli füsus-kad mukav­vim çeşitli mahkuklar ve ibretlik mermer işlemeleri Alman kralı tahtı olan Beç Kalesi içinde İstifani Kilisesi'nde bile görmedim. Büyük camiin mihrap ve minberinde olan küçük küçük işleme­ler bir camide yoktur.

Kısacası övgüsünde dil kısa ve kalemler kırıktır. Ancak kubbesi kurşun örtülü değildir. Kafir zamanında eski yapı bir tür 4 köşe kiremit örtülüdür ki bu da bir seyirlik sanatlı kiremit­tir. Hatta İstanbul Ayasofyası kubbesi, Hazret-i Risalet-penah saadetle Rebiülevvel'in 12. isneyn [pazartesi] gecesi Emine Ha­tun rahminden dünyaya ayak bastığında o kubbe yıkılınca bu Selanik Ayasofya kubbesi ve bu Hortaç Sultan Camii kubbesi de yıkılmıştı. Tamir ettiklerinin belirtileri kubbenin kıble tarafında imar olan yerleri bellidir. Bütün Rum tarihlerinde Büyük Kos­tantinipol'un anası Hellana kan bu Hortaç Sultan Camii'ni ya­pıp sonra Kudüs-i Şerif'te keferelerin bila-teşbih kabesi olan Ku­mame Kilisesi'ni yapmıştır, diye yazmışlardır. Yani ta bu merte­be eski mabettir. Kapısı üzere yazılan tarihi budur:

Bunun fethine sa 'y-i himmet etti Şeyh Hortaçz, Tarik-i Hak'da avn-i Hadi ile mühtedi oldu,

Kılındı çün namaz içinde aşık tarihin dedi, Bu deyr-i köhne la-şek ehl-i İslam ma 'bedi oldu.

998 [1590] tarihinde kilise iken Şeyh Hortaç hazretleri bir gün padişah fermanıyla bütün sofileriyle Allah Allah diye tev­hid ve zikir ile yürüyüş edip bu kiliseyi rahipler elinden fethe­dip cami eder. Hala minaresinin 3 alemi var ve alem yerine al­tın ile yerde gömülü bulunan kazanı kubbe üzere koymuşlar­dır. Acele olarak ahşam ezanı okunacak 6 ayak bir yekpare be­yaz mermer kürsüdür ki avluda durur. Bu da ibretlik, görülme­ye değer ezan okunacak bir kürsüdür.

Cezeri Kasım Paşa Camii: Bu da kurşun örtülü servi ağaç­larından harpüşte tahta yüksek kubbedir, ama bunun da kurşu­nu gayet sanatlı örtülüdür. Bu camiin kıble kapısından mihraba kadar boyu 220 ayak ve eni 150 ayaktır. İçinde toplam küçük bü­yük 150 adet somakiler ve beyaz mermer sütunlar vardır ki bir-

1 5 2

Page 172: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

biri üzere bazı kemerlerde küçük sütunlar vardır, zira bu cami iki kat yapılmıştır. Ve cami içindeki döşeme mermerlerinin boyu ve eni beşer ve altışar arşın beyaz cilalı mermerlerdir. Her biri bi­rer haliçe kadar büyük 4 köşe mermerlerdir.

Bütün duvarları iri somaki mermerler ile bir acayip ve garip tarzda kaplanmıştır. Acayip ve garip seyirlik duvarlardır ki her taşı aşıklara seyredecek ibretlik bukalemun nakışlıdır.

Bu cami içinde bir abıhayat kuyusu var. Sıtmalı adam içse is­tifra eder, suyunda yıkansa Allah'ın izniyle ateşli hummaya tu­tulmuşsa da kurtulur. Gayet faydalı sudur. Kısacası, bu camiin övgüsünde de kalemler hareketsizdir.

Bu camiin kıble kapısının iç yüzünde sol tarafında bir adam boyu yukarıda bir beyaz mermer sanduka var, içinde Kasım günü dedikleri Kasım gömülüdür diye Rum tarihlerinde yazı­lıdır. Hatta hakir [226b] Alman kralı imparator çasar bu Kasım Paşa hakkındaki mermer sandukayı sordu. Hakir de gördüm ve ziyaret ettim deyince tüm vezirleri, irşekleri, goroflan, başpapa­zı ve tercümanbaşı olan meykeli hepsi "Nasıl gördün?" dediler.

"İşte 4 köşe bir beyaz mermer sanduka üzere Yunanca 30 sa­tır yazı yazılmış durup başka hizmetçileri var, silip süpürüp gö­zetirler" dediğimde kral ve tüm musahipleri hoşlanıp "Doğru görmüşsün" diye beğenip bütün kafirler çasar ile ayağa kalkıp Kasım günü sahibi ruhu için batıl törenleri üzere İncil'den nice şeyler okuyup yine oturdular. Yani bu camiin ta Alman diyarın­da namı olup itibar ederler.

Bu Kasım Paşa Camii'nin dış avlusu küçüktür, ama bunda da yekpare beyaz mermerden bir beyaz şadırvan havuzu var ki içine 40-50 adam sığar. Bu şadırvan üzerinde yüksek bir kubbe­si var. 8 adet nazik ince beyaz mermer sütunlar üzerinde ibret­lik bir cam kubbedir. Bu camiin de kıble kapısının üzerinde bu­lunan sanatlı tarihi budur:

Daru hayratı Habibillahı Rabbi 'l-alemin, Han Sultan Bayezid ahya li-ecli 'l-müslimfn,

Unzuru ya ma 'şere 'l-ibdd ila tarihihi, Va 'budu bi 'l-ilmi hakkan ni 'me ecru 'l-abidzn.

Sene 898 [1493].

1 5 3

Page 173: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Alaca İmaret Camii: Alaca minareli olduğu için Alaca Cami derler. Bu da kurşun örtülü, sanatlı, nur dolu bir camidir. Hortaç Camii'nden sonra ruhaniyetli mübarek camii budur. Kıble kapı­sı üzerinde güzel yazı ile yazılı olan Arapça tarihi budur:

Daru hayrin kad bena desturu hCikani'l-mu 'in, A 'ni İshak ibnu İbrahime Zil-hakkı 'l-mübin,

Unzurii ya ma 'şere'l-ebrar ila tarihihCi, A 'melii bi 'z-zühdi fihCi ni 'me ecru 'l-amilin.

Sene (---).

Sonra haffaflar, yani kavaflar içinde Süleyman Paşa Camii: Bu aydınlık yapının kapısı üzere tarihi budur:

Kad beneytü lillahi hCilisan hCize 'l-camie, Sa'ilen gufranek [ve ']l- 'afve ya Rabba 'r-rahim,

Ka'ilen tarihahu bani Süleymanü 'l-fakir, Ya ibadallah te 'alii ve 'scüdu Rabba 'l-hakim.

Sene (---).

Sonra, Hamza Bey Camii: Bedestenin yakınında olmakla gece ve gündüz cemaati kesilmez kurşun kubbeli hoş camidir. Kapısının üzerindeki tarihi budur:

Kad bena'l-bevvabu hCize'l-camie, Halisan lzllahi zü 'l-fazlı 'l-vediid.

KCile tarihan lehu abdü 'l-Cemil Üdhulu bi 'l-berri ya ehle's-süciid.

Sene (---).

Sonra, Sinan Paşa Camii: Gönül açan aydınlık camidir. Sakıye Camii: Nur dolu bir mabettir. İki Lüleli Cami: Mamur ve süslü camidir. İki Şerefeli Cami: Hayır sahibi bu camiin minaresini iki

1 54

Page 174: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

şerefeli yaptığı için sahibi Şerifi Efendi'yi şehit etmişlerdir. Al­lah rahmet eylesin.

Akça Cami: Şirin ve sanatlı hoş camidir. Kara Ali Bey Camii: Mamur ve bakımlı camidir. Topal Camii: Kalabalık cemaate malik, vakfı çok camidir. Eski Saray Camii: Gayet şirin işli mabettir. Seyfullah Camii: Bir eski tarz büyük camidir. Davud Paşa Camii: Selatin gibi nurlu camidir. Burmalı Cami. Sözün kısası bu büyük şehir içinde 32 adet camilere kadar

tümden kurşun örtülü sanatlı selatin ve vezir camileri çoktur, ama içinde ibadet edip gördüğümüz; sanatlı, süslü, mamur olan ibretlik camiler bu yazılanlardır. Daha fazla yazmaya gücümüz olmayıp sözü uzatmak olur idi, bu kadarla yetindik. Bu camiler­den başka,

Mümin mescitlerinin sayısı: 150 adet mahalle mescitleri vardır, ama içlerinde nice kurşun kubbeli, kargir yapı mahalle zaviyeleri var ki cami olmaya müsait geniş mescitlerdir. Bunlar­dan evvela (---) mescidi,

.................. (2 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Meşhur mescitler bunlar. Müfessir alimleri medreseleri: (---) adet medresedir, ama

bunlardan (---) (---) medresesi (---) (---) . . . . . . . . . . . . . . . . . . (1 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Hafız darulkurralan: (---) adet yerde, . . . . . . . . . . . . . . . . . . (1,5 satır boş) . . . . . . . .. . . . . . . . . . . .

Darülhadisleri: (---) (---) (---) [227a]

Sıbyan mektepleri: Tamamı .. . . . . . . . . . . . . . . . . (1,5 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Al-i Aba dervişleri tekkesi Kamusu (---) adet şanlı derviş tekkeleridir. Ama bunlar­

dan mamur ve süslü Yenikapı dışındaki Ekmekçizade Ahmed Paşa'nın büyük hayratı Ceialeddin-i Rumi' Mevlevihanesi'dir ki övgüsünde dil kısa kalır. Ancak bu ulu sultana muhabbetimiz­den birazcık olsun kutlu tekkesinin özelliklerini yazmaya cüret edelim.

Evvela bu büyük tekkenin zemini Yenikapı dışında, kale

1 5 5

Page 175: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

duvarına bitişik yüksek bir yerde olup Akdeniz ayak altında gözükür. Bütün fukara hücrelerinin pencereleri de denize na­zırdır.

Ve avlusu, demir kapılı başka bir kale gibi geniş meydanın ortasında sema ve safahanesinin 4 tarafı çeşit çeşit maksureler ile etrafı tamamen sanatlı parmaklık çevrilmiş tırabzanlı ibret­lik bukalemun nakışlı bir ahşap kubbeli semahanesi var ki İstan­bul' da Beşiktaş Mevlevlhanesi kubbesinden sanatlı, görülmeye değer kubbedir. Marangozların piri ve önderi Habib-i Neccar da böyle bir kubbeye benzerine keski vurmaya kadir değildir. Ve sihirli nakışlarına denk Mani, Hassan, Bihzad, Ağa Rıza, Şah­kulu ve Erjeng adlı usta nakkaşlar altın işlemeli kubbenin bir kıl kalemini çekmede aciz olup mümiyanları kıl gibi olur.

Hatta semahane çevresindeki düzgün sütunları tamamen ahşaptır. Ama bu uzun sütunlardaki ibretlik sanatlar hiçbir fu­kara tekkesinde yoktur. Bunun mihrap ve kürsüsünde olan kü­çük işlemeler meğer Budin serhaddinde Üstürgon [Estergon] Kalemizin mihrap, minber ve mahfelinde ola. Çeşit çeşit sanatlı kıymetli avizeler ile bezenmiş aydınlık bir Mevlana tekkesidir. Nice 100 adet yalınayak başı kabak fakr u faka erenlerinden düş­kün aşıkları, mesnevlhan maarif erbabı, Kur'an okur gönlü ya­ralı dedeleri var.

Şeyhi (---) (---) efendi hazretleri bir alüfte ve aşüfte kemal sa­hibi muhterem azizdir. Bu tekkenin büyük evkafı olmakla ima­reti mutfağında nefis nimetleri, yaşlı ve genç, zengin ve fakir herkese boldur. Gerçekten de İrem Bağı'ndan nişan verir meş­hur bir tekkedir.

Sonra (---) (---) (---) tekkesi, tevhid-i sultanller sürülür . .................. (1,5 satır boş) ................... .

Kısacası, bütün tekkelerin dervişleri mevcut olup ayinler olur.

Hamamlarının övgüsü Tamamı 11 adet herkes için aydınlık hamamı vardır. Bun­

lardan Yedikule'deki Küçük Hamam, mahkeme yakınında Ka­dıasker Hamamı, Ayasofya Hamamı, Çufutlar Mahallesi için­de Halil Ağa Hamamı, Yenihamam; Sultan Bayezid'in yazılacak 3 adet hamamından evvela Tahtakale Hamamı'na Buğluca Ha-

1 56

Page 176: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

marn derler ve Kule Hamamı. Bu yazılanlar gayet geniş ve hoş hamamlardır.

Bey Hamamı'nm özelliği: Bu yazılan gönül açan hamam­lardan geniş, sanatlı ve güzel, hoş havalı hamamdır ki görülme­ye değer acayip ve garip tarzlı, eski yapıdır. 4 köşe duvarları ve tüm aydınlık kubbeleri asla terlemeyip bir katre damla damla­maz.

Duvarları tamamen ham amber, safran ve laden kokar. Ve zemininde nice bin renkte, beşer altışar arşın uzun ve geniş be­yaz ham mermerler döşelidir. Ve nice bin adet billur, necef ve moran camlar ile kubbeleri aydınlık olup zeminde bir kıl olsa gözükür.

Padişahların girip yıkanacak yüksek bir köşkü var, 8 ayak taş merdiven ile çıkılır şahnişin gibi bir üst kat halvettir, alt kat kurnalarda yıkananlar tüm bu halvet köşkünden görünür. Her lülelerinden sıcak suyu ve soğuk suyu kumalara selsebil gibi ak­mada bir garip padişah halveti seyirliğidir. Bazı ileri gelenler de yıkanırlar. Bey halveti de seyirliktir.

Soğukluk kubbesinin tam ortasında hoş bir havuzu var ki taşra camekanındaki havuza benzer ibretlik büyük bir havuz­dur. Gören marifet sahibi aşıklar bilir.

Sözün özü, bu gönül alan hamamın benzeri Sivas Eyaleti'nde Merzifon şehrinde Pir Dede Sultan'ın nazargah hamamı ola .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (1 satır boş) .................... [227b] İleri gelen saraylarının özel hamamları: 300 adet saray ha­

mamları vardır. Evvela Paşa Sarayı Hamamı, Molla Sarayı Ha­mamı, Çufut Yahya Ağa Hamamı, Mahmud Ağa Kethüdası Meh­med Ağa Hamamı ve (---) (---) (---) meşhur hamamlar bunlardır.

Tüccar hanları: Hepsi 16 adet tüccar hanıdır. Bunlardan Sulu Han, Sultan Bayezid-i Veli'nindir. Altlı ve üstlü (---) adet odalı büyük handır. Sonra (---) hanı (---) (---) ve

.................. (1 satır boş) ................... . Kurşunlu büyük hanlar bunlardır. Kervansarayları: Tamamı (---) adet hasbi kervansaraydır .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (1,5 satır boş) ................... . Garip bekar odaları: Olancası 70 adet bekar odaları var ki

bunlarda da sanat ehli garip kimseler kalırlar.

1 5 7

Page 177: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (1 satır boş) ................... . Akarsu çeşmeleri: Tamamı 64 adet can besleyen çeşmeler­

dir. Bunlardan çarşı başında Ekmekçizade Ahmed Paşa Çeşme­si, Şeyh Hortaç çeşmeleri, Bayezid-i Veli çeşmeleri ve (---) (---) (---)

Sebilhane hayratları: Hepsi (---) adet Kerbela Çölü Şehitle­ri ruhları için susayanlara sebilhanelerdir. Bunlardan Yalı Kapı­sı'ndan içeri Gümrük Eminhanesi önünde kurşun örtülü kubbe­li sebilhanenin güzel tarihidir:

Hatif-i Gayb dedi tarihin, Ma-i Kevser sebil manendi.

Sene (---)

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (1,5 satır boş) ................... . Rahmet kapısı nehirler, akarsular: Nice hayır sahipleri bu

şehre akarsular getirmişlerdir, ama bunlardan lezzetli abıhayat Hortaç Dağı'ndan gelen şarab-ı zülal gibi bir temiz sudur ki kay­nağı Hortaç Dağı' dır ve gayetle hazmı kolaydır. Bütün şehrin han, cami, hamam ve hanelerini sulayan bu Hortaç pınarıdır. Yenikapı'nm taşrasındaki batı tarafı dağlarından da nice sular bu şehre gelir, ama o kadar faydalı değildir .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (1 satır boş) ................... . Tatlı sulu ev kuyuları: Sicillerde yazılı 3.060 adet ev kuyu­

ları vardır. Nicesi biraz tuzludur, nice yüzü abıhayat buz parça­sı kuyu sularıdır. (---) (---) (---) .

Çarşısı bedesteni: Tamamı 4.400 adet sanat ehli dükkanlarıdır. Bütün sanat ve zanaat sahipleri bu şehirde mev­cuttur. Her birinin güzel işlerinden birazcık bahsetsek söz uza­yıp seyahatimize mani olur. Ama bu şehrin kale gibi donanımlı, kurşun kubbeli ve demir kapılı bedesteni var ki bu işyerine gi­ren kimselerin dimağları misk, ham amber ve diğer ıtırların ko­kularından kokulanır. Öyle bir bedesten ki nice Mısır hazinesi­ne malik tüccarların altın ve guruş sayması gıcırtısından insana dehşet gelir. Kalabalık bir alışveriş yeridir ki anlatılmaz.

Tamamen satranç nakşı bu şehir 300 adet anayol ve cadde­dir. Her sokakta birer esnaf halkı çarşı pazar bulunur. Bunlar­dan Tahtakale Pazarı, kaleden taşra Mısır Çarşısı, kale içinde

1 5 8

Page 178: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Halıcılar Pazarı, Kavaflar Pazarı, Terziler Çarşısı, Takkeciler ve Kavukçular Çarşısı ve

.. . . . . . . . . . . . . . . . . (1 satır boş) . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . Bunlardan harabat erbabı meykede pazarı, yani meyhane

ve bozahane çarşısı başka bir semtte bulunur. Bir acayip ve ga­rip seyirlik ve bir sarhoş, mayhoş, sehergah yeridir bütün kefe­re, fecere, fasıklar harabat erenleri burada mevcuttur. Toplam 340 adet humhane meyhaneler vardır ki her birine yüzer, iki­şer yüz atlı yolcular konup içip göçerler ve konuk olurlar, hem handır ve hem meyhanedir. İşyeri sahibi kefereler şarap satıp kar eder.

Garip temaşadır ki bir diyarda böyle kervansaray gibi [228a] meyhaneler yoktur. İçki satan kefereler çoluk çocuklarıy­la içki içen konuklara hizmet ederler. Yine böyle iken bir adam sarhoş olup meyhanecilerin çoluk çocuklarına elle veya dille ta­cizde bulunmaz, dil uzatmaz. Gayet mazbut şehirdir. Bütün köy ve kasabalardan meta getirip meta götürenler ve diğer gelen ge­çen yolcular bu meyhanelere konup göçerler ve her biri nice ka­deh şarap içip giderler.

Ve 20 adet bozahane ve 17 adet mamur, mükellef ve mükem­mel kahvehaneler var ki her birinde saz, söz, çalıcılar, meddah­lar ve taklitçiler mevcuttur. Zarif aşıklar, şairler, seyyahlar ve maarif erbabı bu kahvehanelerde toplanıp gece gündüz Hüseyin Baykara cemiyetleri olur.

Bu çarşı pazar içleri ve bütün mahalle sokakları eski zaman­da bu şehir yapılırken satranç nakşı anayollar tarh olup her soka­ğı ikişer üçer bin adım doğru doğruya çırpı ile tarh olmuştur, bü­tün caddeleri pak döşeli taş kaldırımlardır. Ama Çufut mahal­lelerinin sokakları hem daracık uğursuz hanelerdir ve hem bü­tün sokakları pis ve kirlidir. Zira bu Çufut kavmi tamamen hi­mayede olmakla çöplük subaşısı Yahudilerin sokaklarım temiz­lettiremez. Derblerinin [sokaklarının] kapılarından içeri değme adamlar geçemez, Allah saklasın sanki cehennem derecelerinden bir sakar derecesidir .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (1 satır boş) .. . . . . . . . . . . . . . .... . Mümin mahallelerinin sayısı ve isimleri: Tamamı 48 adet

Müslüman mahallesidir. Bunlardan Yedikule Mahallesi, Vardar

1 5 9

Page 179: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Mahallesi, Kelemerye Mahallesi, Hortaç Mahallesi, Kasım Paşa Mahallesi, Ayasofya Mahallesi,

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (2 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Meşhur ve bilinen mahalleler bunlardır. Ve 16 adet kefere mahalleleri vardır ki Ermeni, Rum, Frenk,

Sırp, Bulgar ve Latin kefereleri bu mahallelerde bulunurlar. Bunlar da güzel hanelerdir, Müslüman mahallelerinden aşağı başka semtte, bir düz yerin Kelemerye Kalesi kapısı tarafına ku­rulmuşlardır.

Ve 56 adet Yahudi mahallesi vardır. Bunlar İskele Kapısı'mn iç yüzünde hisar duvarı diplerinde sakinlerdir ki Allah saklasın gerçekten de Çufut menhus haneleridir. Şehrin çarşı pazarının seçkin yerlerindedirler, ama dar yerleri vardır.

Mahkeme sicilleri, şehremini ve şehir kethüdası nakilleri üzere bu Selanik şehrinde Müslüman, Rum, Yahudi, Ermeni ve diğer keferelerin bütün haneleri hane-i avarız defteri üzere top­lam 33.060 adet baca odalarıdır. Hepsi kat kat kargir yapılı, üçer dörder tabaka kırmızı kiremit örtülü saraylar ve diğer haneler­dir ki her birinin pencereleri, sofaları, şahnişin, maksure; çar­dak ve kameriyeleri kıble, doğu ve güney tarafa, Selanik Körfe­zi'ne bakar evler, saraylar, mihmansaraylardır.

Nice 100 adet saraylarda bağ bahçeler, gül-i gülistanlar, fıs­kiye ve şadırvan selsebilli geniş, hoş, süslü saraylar vardır.

Bu sancakta Ekmekçizade Ahmed Paşa'nm yazımı üzere 500 bin adet insan yazılmıştır. Hala o yazımdan daha fazladır derler, zira her gün fırınlarda satılan ekmekten bellidir ki on­dan fazla insan vardır, derler. Cenab-ı Allah bu yeryüzünde her ne kadar dil konuşan Hıristiyan milletleri ve diğer insanlar ya­ratmışsa bu şehirde mevcut olup Frenk balyozları, konsolosları, Çingene beyleri, Yörük beyleri ve nice çeşit milletlerden insan­lar vardır.

Sözün özü bu Selanik küçük İstanbul'dur ki 100 bin kadar Yahudileri var. Onlar da Selanik'e "Bizim İstanbul" derler. (---) (---) (---).

Fakir ve garip insanların aşevleri, imaretler: Toplam 16 yerde kurşun örtülü imaretleri var ki 7 adedinin sabah akşam Keykavus mutfağında nimetleri pişip bütün zengin fakir, Müs-

1 60

Page 180: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

lüman kafir, Çingene herkese birer tas çorba ve birer ekmek da­ğıtırlar. Bunlardan (---) (---) (---). [228b]

Dar-ı şifası: Bu şehir içinde Edirne, Bursa ve İstanbul gibi büyük şifa yurtları yoktur, ama hayır sahipleri Kasım Paşa Ca­mii yakınında ve Şeyh Hortaç Camii yakınında yurdundan uzak garip olup hasta olanlara vakıf odalar ile hizmetçiler tayin edip gözetirler.

Kafir şifa evleri: Bu hayrata karşılık kefereler de Metrepo­lid Kilisesi yanında başka bir mükellef ve mükemmel şifahanele­rinde kocakarıları yiyecek, içecek ve aşçılarıyla tayin eyleyip her vilayetten gelen garip kefereleri İsa peygamber aşkına gözetirler.

· İbretlik yapılan: Bunlardan görülmeye değer bir barutha­nesi var ki bütün çarklarını atlar çevirip gece gündüz siyah ba­rut dövülür. İbretlik çarkları sanki çark-ı felektir, gök gürültüsü gibi sesi bir hayli uzak mesafeden duyulur. 300 kadar neferleri, emini ve ağaları vardır .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (2 satır boş) .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . Un öğüten su değirmenleri: Bu şehir içinde 170 adet su de­

ğirmenleri vardır. Bir çeşit sanatlı Frenk işi çarkları var ki bir vilayette böyle un değirmenleri yoktur. Bir ufacık çocuk çarkla­ra dokunsa fırıl fırıl çevirip buğday ince un olur.

Hoş havası: Can rahatı havası o kadar hoş ve ılımandır ki kış yaz kuzusu ve oğlağı sürü ile şehre hediye gelir. Kış mev­siminde nice yaşlıları kürk giymeye ihtiyaç duymazlar. 8 adet rüzgarda havası güzeldir.

Ay yüzlü güzelleri: Bütün sevimli oğlanları 20 yaşına erdi­ğinde yirmisine kadar güzel yüzlü ve endamlı olup hüsn-i ce­malleri bir mertebededirler ki Hindu benlerinin her biri Haşimi beninden nişan verip zeki tabiatlı olurlar.

Yaşlı genç yüz renkleri: Bütün güçsüz dermansız yaşlıları­nın bile yüzleri kırmızıdır. O kadar yaşlanıp kuvveti gitmiş, he­yeti yitmiş ve ömürleri 170'e yetmiş iken yine at binip kılıç kuşa­nıp cimaa kadirlerdir.

Peri yüzlü kadınlan: Bütün ay parçası kadınları bir merte­be güzel yüzlü ve endamlı olup konuşmaları düzgün ve dişleri inci gibi olup saçlarının her beliği gece karanlığıdır. Rabia-i Ade­viye mertebesinde ehl-i perde hatunları vardır.

1 6 1

Page 181: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Meydan erlerinin isimleri: Afo Çelebi, Baykuşzade Ağa, .................. (1,5 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Saliha kadınlarının isimleri: Evvela Gülmise Kadu, Gül­cemal Bula, Rabişe Kadın, Zilfikar Kadın, Ümiyehan Kadın, Hundi Kadın, Alem Kadın, Safiye Kadu ve Mihrimah Bula ve (---) (---) (---).

Erkeklerinin giysileri: Bütün ayanı kibarı atlas kaftan, el­van boğası elbiseler ve samur kürkler giyip yaldızlı sarık sa­rarlar. Orta halli olanlar londura çuka kontoş ve Dırama bezi kaftan giyerler. Taze yiğitlerinin niceleri samur kalpak giyer­ler.

Kadın ve kızlarının giysileri: Bütün kadın ve cariyeleri çuka feraceler giyip varlıklıları diba, şib ve zerbaf değerli giy­siler giyip başlarında beyaz tülbent dutuk tutunup yüzlerinde kıldan peçe kapatıp edeplice gezerler.

Kulağı halkalı kölelerinin isimleri: Genellikle kölelerinin isimleri Firuz, Perviz, İskender, Çaker, Ken'an, Cemalli, Kadem­li, Maşkolor, Ferhad, Yarar, Seyfi, Tezgeldi, Şahin, Şeremet, Yo­van, Balı, Keyvan, Sührab, Piyale ve Gönüllü' dür.

Cariyelerinin isimleri: Elbette cariyelerinin adları böyle­dir: Cariye, Samia, Dahiye, Kahire, Sünariye, Sariye, Misbuy, Selviboy, Canfida, Mariye, Heni'be, Şehhuban, Nigare, Şivekar. Bu gibi isimleri var.

İleri gelenlerin isimleri: Evvela Gümrük Emini Çufut Yah­ya Ağa, Mahmud Ağa,

.................. (1,5 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . İleri gelenlerin özel lehçeleri: Çoğunlukla halkı 4 dil ko­

nuşurlar, düzgün Türkçe bilirler, Rumca ve Bulgarca da bilirler, ama Yahudi dilini gayet çok bilirler, zira gece gündüz işleri, güç­leri ve kazançları tamamen Çufutlarladır ki zengin bezirganları gayet çoktur. [229a]

Uzman tabipleri: Nice yüz adet tam usta hekimleri var, her biri sanki zamanımızın Bokrat, Sokrat, Feylekos, Calinuslarıdır, ama bunlardan Balıkpazarı yakınında Seyyid Latif Çelebi, (---) (---) (---).

Usta cerrahları: Mamur şehirde nice usta cerrahlar var­dır. Bunlardan tam üstad Alakama Vilayeti'nden Frenk Frankul

162

Page 182: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

gerçekten de cüret sahibi tam cerrahtır. Büyüleyici derecede işle­ri var ki övgüden hariçtir.

Salih, zahit şeyleri: Gerçi vilayet halkı alüfte, aşüfte, şuh, şakrak, şengül ve şakacı adamlar görünür ama içlerinde ümme­tin salihlerinden nice yüz adet adamları Davud Orucu'na de­vam edip salat-ı ebvabin, teheccüd, işrak, duha namazlarına de­vam eden vera sahipleri var. Evvela,

Seçkin şairleri: Nice yüz adet musannif ve müellif seçkin şair, tabiat sahibi, zeki, akıllı, olgun, temiz sözlü şairleri var, bunlardan Senayı Çelebi ve (---) (---) (---).

Müşerref olduğumuz gönül erbabı: Birkaç gün içinde nice marifetli hezar-fen Cemşid gibi becerikli çelebilerle görüştük. Bunlardan,

.... . . . . . . . . . . . . . . (1 satır boş) ................... . Hal ehli meczup erenleri: Bu şehir içinde nice büdela,

ümena; evtad, nüceba, nukeba ve melamf şeklinde adamlar var ki ricalü'l-gayb ile hem-demlerdir, bunlardan Deli Selam adın­daki zat meczub-ı İlahidir. (---) (---) (---).

Usturlab hesabıyla beldenin iklimi: Bu şehrin iklim hesabı usturlab ilmine göre yuvarlak kürede 28. örfi iklimde ve 4. haki­ki iklimde bulunup arz-ı beledi (---) ve uzun günü (---) saat, de­rece ve (---) (---) (---).

Müneccimlere göre şehrin talihi: Eski kahinler, bu şehrin imareti talihini balık burcu, müşteri su evinde bulup yazmışlar. Onun için denizinde çeşit çeşit balıkları çok olup halkı müşteri tabiatlı alışverişe düşkün olup akarsu tabiatlı adamlardır.

Rahip kiliseleri: Rum, Ermeni ve Frenklerin toplam 12 adet manastır ve kiliseleri vardır. 20 adet de Yahudilerin hahamha­neleri ve sinagog adlı bed-ayin edecek yerleri vardır. (---) (---) (---)

Hububat mahsulatrnrn bolluğu: Bu gönül çeken şehrin ba­tısı ve güneyi taraflarındaki vadilerde o kadar çeşitli hububat yetişir ki yeryüzünde meğer Şam'ın Havran ovalarında ola. 7 çe­şit buğdayı, pirinci, fulü, mercimeği ve börülcesi olur.

Yeşillikleri, sebzeleri: Yeşillik sebze kısmından her zaman, yaz kış salatası, soğanı, pırasası, teresi, sarımsağı, lahanası, tur­pu, şalgamı ve havucu çok bol olur. Ve vadilerinde çeşit çeşit yu­lafı, tirfil, yonca ve çayırı olur.

1 63

Page 183: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Büyük nimet, yiyecekleri: Kış günlerinde bütün ayam ki­bar gezme namıyla bilinen birbirlerine her gece birer hanedanda büyük ziyafetler ederler ki bu da bir diyara mahsus değildir. Be­ğenilen nimetlerinden miskli kuzu kebapları, amberli kuzu ka­pamaları, mahiçeleri ve hoşafları olur ki ibrettir.

Tanrı ikramı meyveleri: Bağ, bahçe, bostan ve Rıdvan cen­neti gibi İrem bağlarında nice yüz çeşit beğenilen sulu meyvele­ri olur, ama beyaz kirazı (---) (---) (---).

Hayatın özeti, can besleyen içecek çeşitleri: Nice çeşit ke­yif verici, haram içkilerinden içecekleri vardır, bir damlası ha­ram olan şarabı gayet iyidir, derler, ama hakir görmedim ve Pi­yale Kethüda' dan sordum. Ancak vişne suyu, şer'i müsellesi ve Hortas balı şerbeti alimler arasında beğenilir.

İşleri, güçleri, sanatları, kazançları: Her sanat ehlinin gü­zel işleri var ama genellikle halkı zengin tüccarlardır. "(Alın te­riyle) kazanan, Allah 'ın sevgilisidir" diye çalışıp kazanıp genellik­le deniz yoluyla Mısır'a giderler ve Frengistan' da da ticaret eder­ler. Bir fırkası hizmet ehli, bir kısmı talebe, bir bölüğü sanat ehli ve bir kısmı da duacılardır.

Sanayiinin beğenilenleri: Halkının bütün işleri güzeldir. Bütün Yahudileri türlü türlü ibretlik bukalemun nakışlı Selanik keçeleri işlerler ki büyüleyicidir. Ve Osmanlı'nın 40 bin yeniçe­rilerine Selanik'in mavi ve yeşil suprama çukası ve londura şek­linde çuka işlerler. Ve 40 kalem namında kenarları kırmızı ipek­ten mavi peştamallar işlenip Rum, Arap ve Kırım'a peştamal ve çeşitli halılar bu Selanik'ten gider.

İrem bağlan: İhtisab ağası, şehir kethüdası ve bacdar defte­ri üzere Selanik 'şehrinin etrafında toplam 46 bin Meram bağları olup dönüm hakkı verirler, diye anlattılar. Her bağda çeşit çeşit köşkler bulunup üzüm şırası faslı, şenliği olur. [229b]

Cennet bağlan gezinti yerleri: Evvela Yedikule Ardı, Yene Suyu başı, sonra Yenikapı Suyu başı,

.. . . ........... . .. (1 satır boş) ................... . 4 tarafında gezinti yeri çoktur. Kahin işi acayip tılsımları: Evvela Kasım Paşa Camii'nin

içinde Kasım günü sahibi mezarı sandukasını açmak isteseler teşebbüs eden adamların elleri kurur, boyunları burulup kalır.

1 64

Page 184: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Geniş ekinlikleri: Öyle bir verimli ve geniş topraklı bir di­yardır ki yeryüzünde asla benzeri yoktur. Bir yılda 70 tür ürün verir bir verimli zemin, bereketli ve ovaları ağaçlıklı yerlerdir.

Yakınındaki köy ve kasabalar: Evvela batı yönüne 10 saat yakınında Vardar Yenicesi şehridir. Yine o tarafta Vodina kasa­bası ile sınırdır. Batı tarafında Demirhisar ile bir merhale yerde hududu vardır. Yine kuzey tarafında Beşik kasabalarıyla kom­şudur. Yine kuzeye meyilli bir merhalede Lankaza kasabasıyla komşudur. Yine o tarafta bir günlük yolda Sidirkapsi kasabası ve Aynaroz nahiyesi keşişliği vardır.

Sonra kıblesi tarafında birer ikişer konak yakın olan şehir­lerden Karaferye kasabası, güneyinde Serfice Kalesi, Alasonya Kalesi, büyük Yenişehir şehri, Tırnovi kasabası, Ermiye kasa­bası, Koloz Kalesi, Kesendire Kalesi, Velesin kasabası ve Çatal­ca kasabası, bu anılan kasabalar Selanik'in güneyi ve kıblesi ta­rafında birer ikişer konak yer yakın mamur şehir kasabalardır. Doğu tarafı Akdeniz' den girme 100 mil uzunluğunda bir körfez boğaz denizdir, vesselam.

Övgüsünün tamamlanması: Evvela bu şehrin halkı gayet garip dostudur. Zengin ayanı kibarı çok olduğundan binden faz­la hanedan sahibinin minnetsiz sofraları meydanda olup nefis nimetleri bolca dağıtılır. İkram sahibi adamları vardır .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (4.5 satır boş) ................... . Nehirlerin doğuş yeri Hortaç Dağı'mn özelliği: Bir yüksek

dağdır ki göklere doğru uzayıp gitmiştir. Tepesinde yaz kış bil­lur gibi kar parçaları eksik değildir. Selanik'in batı tarafı ve yıl­dız rüzgarı yönüne yakın olmakla Selanik'ten gözükür. Bütün abıhayat pınarları Selanik'e yeraltından kehriz künkler ile gelip şehrin bütün hamam, cami ve imaretlerine dağıtılır. Bu yüksek dağ üzerinde nice yüz hayat pınarı gibi gökeğizler vardır. Şid­detli kışta o gölcüklerde billur gibi buz oluşup Temmuz günle­rinde katırlarla buzları ve karları Selanik şehrine Hortas reaya­ları getirip satarlar.

Selanik şehrinin bazı ayanı kibarları çadırları, çergeleri, yüklükleri, yiyecek ve içecekleriyle bu Hortaç Dağı'na çıkıp bir iki ay zevk ü safa edip hava alıp dinlenirler.

Şeyh Hortaç makamı ziyareti: Bu yüksek dağın cennet bah-

1 65

Page 185: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

çesi gibi bir köşesinde bu azizin bir tekkesi vardır. Oradaki hüc­resinde daima ibadet edip gündüz oruçlu ve gece ibadette bir aziz sultanın nazargahı olduğundan Hortaç Dağı derler. Rum­cada Hortasi derler, zira bu dağın dibinde hala Hortas adlı 100 evli bir kefere köyü vardır ki Selanik şehri ayanına kar getirirler.

Oradan yine şehre gelip evliya ziyaretlerine başladık. Hacet erbabının ziyaret yerleri: Evvela Hortaç Sultan, ken­

di camileri sahasında yatmaktadırlar. Sırrı aziz olsun. Bu azizin nice yüz bin hikayesi vardır, ama yazmaya vak­

timiz yoktur. Ancak ibretlik bir hikayesi odur ki bir gece bütün dervişleriyle Cuma gecesi ayet: "Ey müminler, Cuma günü namaz için çağrıldığı(nız) zaman, Allah 'ı anmaya koşun, alışverişi bırakın!" [Kur'an, Cuma, 9] fermam üzere ve "Allah'ı çokça zikredin!" [Kur'an, Ahzab, 41] kesin emri üzere bütün fukaralarıyla tevhid ve zikir çekerken hemen Allah'ın emriyle gece yarısı azizin mübarek baş­larındaki tacının üzerine gün doğup Selanik şehri karanlık gece iken [230a] aydınlık gündüz olur. Azizin bütün düşkün aşıkları gece ile güneşi azizin tacı üzerinde görüp Farsça olarak Hortaç, yani güneşli taç sahibi aziz deyip lakapları Hortaç kaldı.

Bu hali Selanik kafirleri ve Yahudileri görürler ki gece ile azizin mübarek başlarında güneş durur. O gece Hıristiyanlar­dan 700 ve Yahudilerden ancak 70 adam imana gelir. Daha son­ra aziz bu keşif ve kerametten sonra camii olan kiliseyi kefere­ler elinden fethedip cami eder, hala camiinde yatmaktadır. Al­lah rahmet eylesin.

Ziyaretgah: Kanlı Burgaz dibinde kurşun ile örtülü mamur bir kubbe içinde Musa Baba kabri. Bir servi ağaçlı küçük tekke­sinde birkaç fakr u faka sahibi fukaraları vardır.

Ziyaretgah: Yalı kapısının iç yüzünde nur dolu bir tür­bede Meydan Baba Sultan meşhedi. Hala gönül erbabının ziyaretgahıdır.

Ali Baba ziyaretgahı: Balıkpazarı yakınında bir tekkeciktir . .................. (1 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Daha nice ziyaretgahlar vardır ama dergahlarına yüz sürüp ruhaniyetlerinden yardım talep ettiğimiz bu yazılı olan azizler­dir.

Oradan bütün dostlarla vedalaşıp batı yönüne 4 saat gidip

1 66

Page 186: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Vardar Nehri'ni ağaç köprüden geçtik. Bu büyük nehir batı ta­rafta Arnavutluk içinde Kalkandelen dağlarından doğup Kaça­nik Kalesi deresinden geçip Üsküp şehri içinden, Köprülü için­den ve Ofçabolu içinden gelip bu mahalden de geçip bu Selanik yakınında (---) mahalde Akdeniz'e karışır.

Sonra (---) saat daha yine batı yönüne ovalar içinde gidip nice şenlikli köyler geçip giderken Söğütlü Nehri'ni geçtik. Bu nehircik Vardar Yenicesi dağlarından doğar. Bu da Selanik yakı­nında Akdeniz'e karışır.

Oradan nice mamur köyler daha geçip 10 saatte, Verebiye Ovası, yani Vardar Yenicesi Kalesi'nin özellikleri

2 adet kaledir. Biri Tekfur Pınarı Kalesi'dir ki şehrin bir ucu orada imiş. Bir kalesi hala mamur olan şehir olduğu yerdedir ki ona Verebiye Kalesi derler. Onun için Defter-i Hakani1de Vardar Yenicesi Verebiye Sahrası Kalesi derler. Rum krallarından yine Feylekos evlatlarından iki kardeş iki kale yapmıştır, biri Tekfur Kral ve biri Verebiye Kral yapısıdır. Nice kraldan krala değip so­nunda 764 [1363] tarihinde Gazi Hudavendigar beylerinden Gazi Evrenos fethedip sancakbeyi taht merkezi etti. Kalesini yer yer yıktı etti ki bir daha Rum kafiri tamah edip muhasara etmeyeler.

Hala Rumeli Eyaleti'nde Selanik Sancağı toprağında 300 akçe şerif kazadır. Ve nahiyesi (---) köydür. Ve hükumeti (---) (---) dir. Ve kazası 300 adet hane yazılıp hane-i avarız ordu ve nüzülat vergileri verirler. Sipah kethüdayeri, yeniçeri serdarı, muhtesibi, bacdarı ve şehir kethüdası vardır.

Yenice şehri zemininin şekli: Anılan 2 kalenin arasında bir geniş dereli, tepeli ve bayırlı yerde 17 adet mamur mahalleli şe­hirdir. Evvela (---) Mahallesi,

.. . . . . . . . . . . . . . . . . (1 satır boş) .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . Meşhur mahalleler bunlardır. Ve 1.500 adet kiremit örtülü bağ bahçeli, tek katlı, iki katlı

geniş ve birbirlerinden uzak yapılmış kargir yapı hanelerdir ki her birinde abıhayat sular ve bahçeler bulunur.

Ve 17 adet beylerbeyi ve diğer ileri gelen camileridir. Bunlar­dan mükellef, mükemmel, mamur, süslü ve kalabalık cemaate sahip çarşı içinde İskender Bey Camii, kurşun kubbeli eski ma­bettir. Kıble kapısı üzere yazılan tarihi budur:

1 67

Page 187: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Ammere 'l-İskender min nesli Gazi Evrenos, Daru hayrı ceddehü 'l-a 'la fe'amme nef'uha,

Ecruhafi darz 'l-uhra cennetü 'l-me 'va lima, Cae fi tarihiha darun kararun ecruha.

Sene (---)

Sonra, Badralı Camii, geniş ve sanatlı mabettir. İsa Bey Camii, gerçekten de eskinin mimarı hendese ilmine

göre sevimli cami yapmış ki görenler çok beğenirler. Receb Çelebi Camii, Bu da eski ve nurlu camidir. Şeyh İlahi' türbesinde Ahmed Bey Camii. Bu yazılan 5 adet camilerden başka 12 adet mahalle mescit­

leri vardır. Bunlardan Evrenos Gazi Mescidi ve Şeyh İlahi Mes­cidi,

............ .. .. . . (1 satır boş) .................... [230b] Ve 1 adet medresesi vardır, o da Gazi Evrenos Bey'in kur­

şun örtülü kubbelerle bezenmiş ilim yuvası medresedir. Bir adam her ne kadar ahmak, anlayışı kıt ve geri zekalı olsa

da bu dershanede bir kere bismillah dese elbette bir yılda tefsir istihrac etmeye liyakat elde eder, zira Şeyh İlahı hazretlerinin nazargahıdır. Bütün talebeleri ve hocaları mevcut olup her tale­beye vakıf tarafından et ve mum bahaları verilir.

Ve 7 adet sıbyan mektebi vardır. Evvela Yürekli Ali Bey Mektebi, Receb Çelebi Mektebi, İsa Bey Mektebi ve (---) (---) (---) bunlar meşhurdur.

Ve (---) adet abdalan dervişleri tekkesi vardır. Bunlardan Şeyh İlahi' Tekkesi, (---) Tekkesi ve (---) (---) Hankahı mamurdur.

Ve 3 adet fakirlere aşevi imareti vardır. Bunlardan Receb Çelebi İmareti, Şeyh İlahi Medresesi İmareti ve Gazi Evrenos Türbesi İmareti. Bunların zengine, yoksula, herkese nimetle­ri daimdir ki gece gündüz Keykavus mutfağında Hıristiyan ve Yahudilere bile yemek dağıtılır.

Ve 740 adet çarşı pazar bedesten dükkanı var, bütün kıy­metli eşyalar bol bol bulunur. Ama 6 adet kurşun örtülü, cevher­li kubbeli ve 4 adet demir kapılı kargir yapı bir sağlam ve daya­nıklı bedesteni var ki değme şehirde öyle bir güzel işyeri yoktur.

1 68

Page 188: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Ve 3 adet aydınlık hamamları var. Bunlardan Gazi Evrenos Bey Hamamı'nın suyu, havası, yapısı, hizmetçileri ve gereçleri güzeldir. Ve çarşı içinde Ahmed Bey Hamamı gayet aydınlık ve geniş hamamdır.

Şeyh İlahi Hamamı: Bir küçük hamamdır, ama her ne ka­dar çeşitli hastalıklara yakalanmış adam 40 gün bu hamama gir­meye devam etse Allah'ın emriyle şifa bulur. Merhum aziz za­manında bu hamama girenlerden asla akçe alınmazmış ve kül­hanında asla ateş yanmazmış. Yine böyle iken hamamın sıcağı­nın şiddetinden bir kimse hamamda bir saat durmaya takat ge­tiremezmiş.

Sonra zamanla bu hamamı tamir gerektikçe mütevellisi kül­hanını tamir ederken duvarın bir tarafı yarılıp yıkılınca görseler ki hamam kazanı altında 7 adet taş durup o sıcak taşlardan alev alev ateşler çıkıp kazandaki suyu kaynatır. O taşlar ki Kudüs-i şerif yakınında Hazret-i Musa aleyhisselamın türbesi çevresinde olan "ot" taşlarıdır.

Bir köşesinde de bir demir kandil içinde yağ dolu olup bir çeşit sanatlı fitil ile bir kandil iken insanların bakışları bu kandi­le isabet edince yahut sert rüzgar esince kandil sönüp ve 7 adet taşın ateşleri de sönüp kudret hamamı buzhane gibi olur. Halen günümüzde ateşle ısıtılan bir hamamdır. Ancak yine hasta gir­se Allah'ın emriyle şifa bulur. Hatta bu hakirin Kazım adında­ki kölesi gayet hasta iken bu nazargah hamama girip sağlığına kavuştu.

Ve "70 adet saray hamamlarımız vardır" diye ileri gelenler övünürler.

Ve 9 adet tüccar hanları vardır. Bunlardan (---) (---) (---). Ve bir adet hasbi kervansarayı var. O da Gazi Evrenos Bey' in

hayratmdandır ki gece gündüz beşer altışar yüz kadar atlılar ko­nup her ocak başına birer bakır sini yemek, adam başına birer ekmek, birer yağla birer şamdan ve her at başına birer torba at yemi gelip bütün yolcular bu bedava yemeği yiyip açlıklarını gi­derdiklerinde hayır sahibine her adam birer Fatiha okuyup hay­rat sahibinin ruhunu şad ederler. Gerçekten de büyük hayrattır.

22 adet abıhayat çeşmeleri vardır. Bunlardan çarşı içinde hanlar önünde 4 gözlü can besleyen çeşmesi var ki her pınarı lü-

1 69

Page 189: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

lelerinden insan pazısı kalınlığı akar, oradan taşıp aşağı ibretli Tabahane Çarşısı'na gider gayet lezzetli ve faydalı berrak sudur. Bu çeşme üzerine hayrat sahibi köşk inşa edip tüm yolcular ora­da toplanıp görüşüp bilişirler, bir irfan yuvası güzel köşktür. Bü­tün çeşmelerin suları tamamen Gazi Yaylası'ndan gelir. Ancak bu şehre göre suyu azdır, zamanla yolları bozulmuştur.

41 yerde Kerbela Çölü Şehitleri ruhları için yapılmış susa­mışlara sebiller, Kevser sulu sebilhaneler vardır.

Beğenilenlerinden, genellikle halkının işleri ve kazançla­rı şimşir kökünden, karaçalı kökünden, erik ve kızılcık ağaçla­rı özlerinden çeşit çeşit sanatlı kaşıklar, keşkül ve zerdesteler ya­pıp geçimlerini sağlarlar. Ve vilayet vilayet bu şehrin kaşıkların­dan hediye götürürler. Ve Bursa'nın imam lülesi kadar meşhur tütün lülesi işlenir.

Yenice'nin [231a] kuzu kulağı gibi tütünü Rum, Arap ve Acem'de meşhur olup birer okka kadar iki başı sivri ve ortası yumru tütünü bir yere toplayıp kıl iplerle bağlayıp tüm vilayet ayanına hediye götürürler. Hakir ömrümde tütün içmedim ama bu Yenice tütününün misk ve ham amber kokusundan hoşlanı­rım. Ta bu derece misk kokulu tütünü olur.

Külliyatı övgüsünün tamamlanması Evvela nice bin hanedan sahibi ayanı kibarı çeşit çeşit çuka

elbiseler giyip ferhadhani, hezari, altınbaş, hürtkari ve köse des­tar sarık sarar eşrafı vardır. Orta halli olanlar, tüccar ve sanat ehli çuka kontoş, çuka çakşır, çuka samur, zerdeva kalpak, kop­çalı çakşır ve bellerinde teybend kuşaklarında kortela bıçak ve varsak taşıyıp Rumeli gazileri gibi gezer yiğitleri vardır. Ama dilleri Rum lehçelerine yakın, varmisik, gelmisik, onlar ile gö­rismisik, şöyle etmisik ve böyle etmisik, kısacası sık lafzını sık sık kullanırlar. Kadınları da çuka feraceler giyip yassı başları­na beyaz tülbent ızar bürünüp yüzlerine kıl örtü dutuk edinip edeplice gezerler .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (2 satır boş) ................... . Havası biraz ağır olduğundan vilayet halkı Temmuz ayı

eyyam-ı buhüra kadar tamamen yaylağa çıkarlar. Yenice-i Vardar Dağı Yaylağı'nın anlatılması

Bu şehrin batısı ile kuzeyi arasında yarım yol yakın bir ga-

170

Page 190: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

rip seyirlik yaylaktır. Yenice halkından başka Yenice'nin çevre köy ve kasabalarının halkı da Temmuz günlerinde bu yaylağa bütün hayvanlarıyla çıkıp 5-6 ay yaylalanırlar. Ta Gazi Evrenos zamanından beri yapılmış camileri, dükkanları, hanları, mescit­leri ve 1 adet hamamı vardır. Hala Gazi Evrenos evkafı büyük bir yaylak olup "aded-i ağnamı ebedi olarak" diye fermanlar ile bu yayla Evrenos Bey evkafıdır. Bütün gelirleri mütevellfsi tara­fından toplanıp aşağı şehirdeki imaret, tekke, hamam ve medre­selerinin mürtezika ve hizmetçilerine tahsisatları verilir.

Suyu ve havası hoş, nice yerde hayat pınarı gibi kaynak su­larının nicesini künkler ile yeraltından şehrin imaretlerine gö­türmüşler. Çam; ardıç, çimşir, ardıç ve çam fıstığı gibi hoş koku­lu çeşitli ağaçlar ile süslü bir yaylaktır.

Onu da 7 günde seyredip oradan aşağı yine şehre inip Yeni­ce şehrinin kıblesi tarafında ta Karaferye yollarınca 10 saat uzak mesafede büyük bir ovanın tam ortasında,

Vardar Yenicesi Gölü Bu ibretli haliç, Vardar şehrinin kıble ve kuzeyi tarafında

olup çepçevre 11 mildir. Derinliği 5-6 kulaç olup çevresinde ka­mışlık ve sazlıklı mamur köyler vardır. Diğer göller gibi nice yüz çeşit balıkları olmaz ama kazı, ördeği ve diğer av kuşları çoktur.

Ancak bu göl 20-30 yılda bir kere suyundan bir damla kal­mayıp ekin ekip çimenliklerinde at bağlarlar imiş. Bir gün yine Allah'ın hikmeti her yönden taraf taraf abıhayatlar çıkıp ekilmiş mahsulatlarını su basıp o kadar sayısız balıklar gelip göl içi ağ­zına kadar balık olur, diye vilayet halkı anlattılar, ama hakirin gördüğü sırada gölü dopdolu idi.

Bu gölün de tüm mahsulatları Gazi Evrenos'un olup başka iltizamdır.

Bu gölün ayağı Vardar Nehri ile Söğütlü Nehri arasında aka­rak Selanik'e yakın Akdeniz'e karışır.

Vardar Yenicesi ziyaretgahı: Yenice lafzında birkaç şehirler vardır. Evvela Zağra Yenicesi ve Kızılağaç Yenicesi (---) (---). Ama bu Vardar Yenicesi hepsinden mamur, süslü ve duası kabul olu­nan eski ziyaretgahtır. Evvela,

Gaziler önderi, yiğit, cesur, bahadır, Allah yolunda cihat eden, namus sahibi, yani Gazi Evrenos ziyareti: Bu şehir için-

1 7 1

Page 191: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

de kurşunla örtülü kargir güzel bir kubbe içinde medfundur. Bu şebekeli, yaldızlı kubbenin içi iki kat gaziler şehitliğidir. Aşağı zemin yanına 3 ayak taş merdiven ile inilir. Uzunlamasına mer­mer sanduka şeklinde olan mübarek kabrin içinde Gazi Evrenos yatmakta olup karanlık bir zir-i zemindir (yeraltı). Ama bu zir-i zemin üstündeki sofada yine o kubbe içinde bir mermer sandu­ka daha var, başı ve ayağı ucundaki hece taşındaki tarih budur:

Nefice tarihi, li-sene ışrzn [ve] seman-mi'e. [sene 820/1417]

yazılmıştır, ama kendilerinin bizzat mübarek naaşları aşağı zir-i zemindeki mermer sanduka içindedir.

Hiçbir vilayette bu tarz üzere yapılmış bir nurlu kabir gör­memiştik. Ve yüksek kubbe olduğundan etrafı pencerelerle süs­lenmiş İrem köşkü gibi nur dolu bir türbedir. Her kara ve deniz seyyahının duvarının yüzünde birer çeşit güzel yazılarla eser­leri vardır. Allah rahmet eylesin. [231b] 760 adet şehir, kale ve ka­saba fethetmiştir ki Gazi Sultan (---) (---) Han'ın beylerindendir. Daima karargahı Firdevs cenneti ola. Dış avlusunda,

İki Yürekli Ali Bey ziyareti ve buna yakın Gazi İsa Bey: Bu iki gazi insan ejderhaları Gazi Evrenos'un muhterem evlat­larındandır ki Rumeli diyarına bunlar da kılıç vurup fethetmiş­lerdir. Bu iki gazi kardeş babalarının taşra yanında medfun­lardır ama üzerlerinde kubbeleri yoktur. Kiremit ile örtülü kü­çük kulübe içinde istirahat etmektedirler. Sonra, şehir içinde bir yüksek yerde Ahmed Bey Mescidi'nde,

Hakikatleri söyleyen, insanlara nasihat eden, insanların önderi, kemal noktası, zevk ve şevk sahiplerinin şeyhi, sırların kaynağı, İlahi sırları bilen, sonsuz nurların mücahidi, kutuplar kutbu Hazret-i Şeyh İlahi ziyareti Allah sırrını aziz eylesin: Bu merhum azizin doğum yerleri amber gibi pak Anadolu toprağı­nın Kütahya yakınındaki Simav kasabasıdır. Belh, Buhara ve Se­merkand kamillerinden tarikat cihazını, adabını (---) kabul edip Rum erenlerinden yine Simav'da seccade-nişin [şeyh] iken 200 bin müride sahipti. Hatta İstanbul' da medfun Emir Buhari haz­retleri de bu zatın dervişlerindendi. Emir Buhari gibi nice bin halifeye sahip olup nice bin menkıbeleri vardır.

172

Page 192: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Sultan (---) (---)'ın sohbetleri şerefine nail olup sonunda bu zat da 820 [1417] tarihinde "Rabbine dön" [Kur'an, Fecr, 28] emri­ne uyup bu şehir içinde medrese, tekke, darülhadis karşısında, kurşun ile örtülü bir kargir nurlu kubbe içinde defnedildi. Bura­sı havas ve avamdan gönül herkesin ziyaret yeridir. (---) (---) (---) .

.................. (2 satır boş) ................... . Ve yanında hayrat sahibi Ahmed Bey de medfundur. Ayrıca, Murad Baba, Şeyh Fazlullah Efendi, kerem sahibi

Sultan ve Yazıcı Çelebi Efendi, yani Muhammediyye kitabı sahi­bi Yazıcızade Mehmed Efendi oğlu Mehmed Çelebi'dir, o da bu dua türbesi avlusunda yatmaktadır. Allah hepsine rahmet eylesin.

Nice yüz ziyaretgahlar daha var, ama hakirin yüz sürdüğü türbeler bunlardır ki himmetleri hazır ola.

Bu şehrin kadınları, adı geçen bu sultanların ruhaniyetle­ri sebebiyle son derece saliha, örtülü, Rabia-i Adeviye gibi edep­li ve taşra çarşı pazara çıkmaz soylu kadınları vardır. Bütün hal­kında ümmetin salihlerinden güzel huylu, yumuşak ve güzel yaratılışlı adamlar vardır. Hak hepsinden razı ola.

Bu şehirde dostlarla vedalaşıp ertesi gün kalkıp batı tarafına ovalar geçip Eskici Köyü, Kadı Köyü, Hisarbeği Köyü, Yegoniçe Köyü ve Sindelli Köyü, bu köy Vodina kasabası toprağındadır.

Bu mahalle yakın (---) nehrini ağaç köprüden geçtik. Bu neh­rin kaynağı Oştrova kasabası gölünden ve Vodina dağlarından toplanıp Vardar Nehri'ne karışıp onunla Akdeniz karışır. Ora­dan 6 saatte,

Su yurdu şehri, yani Vodina Kalesi'nin özellikleri Latincede Vodina (---) suyu demektir. Suyu gayet çok oldu­

ğundan Latin kavmi bu şehre Vodina derler. Yapıcısı Sırp kral­larıdır. (---) tarihinde Gazi Evrenos fethidir ki Rum, Sırp, Bulgar ve Latin elinden bilek zoruyla ele geçirmiştir. Rumeli Eyaleti'nde Selanik Sancağı toprağında 150 akçe kazadır.

Ve nahiyesi (---) adet köydür. Kethüdayeri, yeniçeri serdarı, şehrin zeamet sahibi Çanakçızade adlı ağası, şehir kethüdası ve subaşısı vardır, kale dizdarı ve kulları yoktur, ama ayanı çoktur.

Kalesi, göklere uzanmış bir yalçın kaya üzerinde bir sarp ve sağlam kale imiş. Fetihten sonra yıkılmış ama yine ara ara kule­leri ayaktadır. Şehri de o göğe uzanmış kaya üzerinde geniş bir

1 7 3

Page 193: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

ovada bağlı, bahçeli ve sayısız abıhayat kaynak sulu 12 mahalle­dir. Dokuzu Müslüman ve üçü kefereler mahallesi süslü bir şe­hirdir. Burada asla Yahudi yoktur, ama Rum keferesi gayet çok­tur. Onun için bu şehirde Yahudiler durmazlar. Rumların elinde fermanları var ki Yahudi'yi şehre koymayıp katlederler.

Garip ve acayip seyirlik: Bütün Müslümanların da ellerin­de birkaç adet fermanları var ki Müslümanlar bayram namaz­larım kılarken yahut kılıp camiden çıktıktan sonra, o bayram gününde bir kafir kapısından dışarı çıksa o an katlederler, ama şimdi aman ve zaman vermeyip sünnet edip Müslüman ederler, büyük temaşadır.

Zira bir kere Müslümanlar kurban bayramı namazını kılar­larken bütün [232a] kafirler ayaklanıp Müslümanları camiler­de basıp iki taraftan çok ölümler olmuştu. Hamd olsun kurban bayramı bereketiyle Müslümanlar galip nice bin kafiri kılıçtan geçirirler.

Zamanlarının padişahı Gazi I. Murad Han'dan hatt-ı şerif alırlar. Hala onun için kafirler bayram gününde kapıdan dışa­rı çıkamazlar, ama babası ve anasına küs ve kırgın olan sevim­li oğlanlar ve güzel kızlar Müslüman olmak için kapısından taş­ra çıkınca o an tutup elbette her sene beşini onunu böyle Müs­lüman ederler.

Öyle ikram ve saygıyla o Müslüman ettikleri oğlanları at­landırıp çeşit çeşit değerli elbiseler giydirip büyük alay ile meh­terhaneler çalarak şehri dolaştırıp elbette hanedan sahiplerin­den ihsanlar alıverirler, bayramın 3. günü alaylardan sonra şeyhülislam [müftü] hanesinde sünnet edip çerağ edip ev bark sahibi ederler, acayip hoş bir törendir.

Bu şehir toplam 1.060 adet baştan başa kırmızı kiremit örtü­lü mamur ve süslü, altlı ve üstlü, kargir yapı, geniş, bağlı ve bah­çeli evlerdir. Her evde hayat pınarı gibi değirmen yürütür sular akıp fıskiye, havuz ve şadırvanlara dağılıp oradan aşağı tabaha­neye gider, oradan aşağı, şehrin kenarında göklere baş uzatmış kayalardan 3 Süleymaniye minaresi boyu aşağı selsebil gibi çağ­ladığı da ibretlik bir seyirdir. Bütün akarsuların çağlaması gü­rültüsünden insanın kulakları gök gürültüsü gibi çınlar. Bütün suların ayağı Vardar Nehri'ne karışır.

1 74

Page 194: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Ve kamusu (---) adet camilerdir. Evvela Sultan (---) Han Ca­mii, eski tarz ibadetgahtır.

Sonra Husrev Efendi Camii'nin (Vodina) kapısı üzere iri yazı ile tarihi budur:

Kadı Husrev Efendi kıldı bina, ( .. .) allah zehz all makam u latif,

Hak kabul eylesün güzel olmuş, Dediler tarihin bu beyt-i latif.

Sene 1010.

Nureddin Efendi Camii, Yenicami, Hasan Ağa Camii, Tekke Mahallesi Camii, Öteyaka Camii, Yene Mahallesi Camii ve Za­fer Ağa Camii var.

Bunlardan başka 11 adet mahalle mescidi vardır. Bu şehirde asla kurşun örtülü yapılar yoktur. Hepsi kiremit

ile örtülü mamur hayır eserleridir. Ve hepsi 1 adet medresedir. Ve tamamı 4 adet sıbyan mek­

tebidir. Ve olancası 2 adet derviş tekkesidir ki Tekke Mahallesi na­

mıyla bilinir. Ve hepsi 1 adet can rahatı hamamdır, ama suyu boldur. Ve olancası 10 adet küçük büyük misafir hanlarıdır ki hep­

si kiremitlidir. Ve tamamı 300 adet sanayi dükkançeleridir. Ancak eskiden

beri bedesteni yoktur. Ve hepsi 1 adet aşevi imareti vardır. Bütün zengin, fakir,

Mecusi, Hıristiyan ve herkese nimeti boldur. Hayır sahibi mer­hum Husrev Efendi'dir, ama bir acayip büyük vakıftır.

Ve tamamı 70 adet su değirmenleri vardır. Evler içinde de nice yüz küçücük değirmenleri var, zira her hanede birer ikişer adet akarsu bulunur.

Ve bütün caddeleri kaldırım döşeli olup üzerlerinden berrak ve saf sular akar. Şehir içi pak kaldırımdır ki çer çöp ve pislik­ten asla eser yoktur.

Bu şehir içinde 10 yerde kayalardan, gökyüzünden 3 minare

1 7 5

Page 195: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

boyu sular aşağı atıldığı yerlerde de değirmenler, bağlar ve bah­çeler vardır.

Kısacası bu gönül alan şehrin ben�eri Şam ola, suyu ve ha­vası hoşluğu Konya yakınında Karaman Ereğlisi şehri ola.

Ve mahbubu ve mahbübeleri gayet çoktur. Ve Rum kızları ve keratsa adlı avratlarının peri yüzlüleri olur ki acayiptir. Hat­ta bazı ayanı kibar aşık olup kefere güzellerini nikah ile alırlar. Gayet garip dostu adamları ve güzelleri olur.

Ve 7 adet kiliseleri vardır. Bunlarda da batıl inançlarınca İsa için bakire kalmış kızlar var ki sanki her biri birer çeşit güneş parçalarıdır. Ve peri yüzlü, müğ-piçe ruhban oğlanları var ki her biri bir çeşit yüz güzelliğinde, maralı ve gazali gözlü ve şirin sözlü putperest gencecik putları vardır.

Bu gibi peri çehreli, melek görünüşlü müğ-zade civanları ki­liselerinde putperestlik ederken hatıra bu beyt geldi. Beyt:

Put-ı nevresim nem/ize gece gündüz rağıb olmuş, Bu ne dindir Allah Allah puta secde vacib olmuş.

Belde halkının özel lehçeleri: Genellikle Rum lehçesi gibi konuşurlar. Mesela her söz sırasında varmişik, gelmişik, vurmi­şik, almişik, yemişik lafzını tekrar ederler. Sözün kısası şik söz­lerini çok kullanırlar. [232b] Bütün halkı zevk ehli olup gezip dolaşmaya düşkünlerdir. Her gün birer mesiregahlarda eğlenir gezerler.

40 yerde dinlenme ve gezinti yerleri vardır. Evvela şehir içinde Köprü Ovası adlı yerde bir acayip ve garip yeşillik va­dide nice yüz adet çeşit çeşit yüksek ağaçlar ile süslenmiş, gök­lere doğru baş uzatmış gölgeli çınar, kavak, salkımsöğüt, kara­ağaç ve misk kokulu ıhlamur ağaçlarının gölgelerinden zemine asla güneş tesir etmeyip yeşil kadife gibi zemin yemyeşil olur. Yer yer akarsuların kenarları maksure, sedir ve sofalar ile be­zenmiş, mutfak ve kebap çarklarıyla donanmıştır. Abıhayatları akıp her yüksek ağacın dallarında taze civan yiğitler salıncaklar kurup aşıkları kolanlar çekip salınırlar.

Bu çimenlik sahada gece gündüz büyük toplantılar olup herkes akranlarıyla can sohbetleri edip taraf taraf gençler oyun

1 7 6

Page 196: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

oynarlar, zira bu ferah vadi şehrin içindedir. Sonra, Papaz Kasrı Mesiregahı: Bu da şehir içinde olup bütün Ka­

raferye Ovası ve Vardar Ovası ayak altında olup cihannüma bir ibretlik İrem gibi maksuredir.

Yeniçeşme Başı gezinti yeri: Bu da yüksek ağaçlar içinde bir abıhayat sulu İrem gül bahçesidir.

Ali Bey Köşkü: Hayır sahibi hayatta olup her Cuma günü büyük ziyafet edip can sohbetleri olur.

Salıncaklı Köşk: Bunda da nice yüz adet gölgelikli çınarlar­da salıncakları var.

Bostanlık Köşkü: Bunda genellikle Rum kefereleri toplanıp horalar tepip içip eğlenirler.

Hüsam Efendi Çeşmesi Seyrangahı: Bu da bir Meram Bağı gibi gezinti yeridir.

Bu yazılan mesiregahlardan başka nice yerler vardır, ama hakirin gördüğü bunlardır.

Beğenilenlerinden: Bu şehrin abıhayat sulan ve bağ bahçe­lerinin hünnap ağaçları cihanı süslemiş olup hünnap meyvesi meşhurdur. Ve siyah keçi oğlağı kürkü beğenilir .

... . . . . . . . . . . . . . . . (3/4 satır boş) .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . Vodina şehri ziyaret yerleri: Evvela kamillerden Üveys

Efendi sırrı aziz olsun. Ve, Baykuş Baba ziyareti: Hücresinden dışarı asla çıkmayıp

vilayet ayamndan ayağına nefis nimetler geldiği için Baykuş Baba derler. Allah rahmet eylesin.

Kadın Ana ziyareti: Rabia-i Adeviye mertebesinde gece iba­dette ve gündüz oruçlu, ehl-i perde, zahide bir hatun imiş.

Bu şehri de gezip dolaşıp bütün dostlarla vedalaşıp oradan kıbleye doğru 2 saatte yokuş aşağı inip 8 saat gidip Avusdos Yaylağı dibinden geçerken,

Pokrevenik Köyü: Kefere köyü olup Vodina kazasıdır. Ora­dan,

Kopna Köyü: Kefere köyüdür ve Karaferye kazasıdır. Sonra Avusdos Nehri'ni geçtik. Bu küçük nehir Avusdos

dağlarından gelip Vodina ırmaklarıyla bir olup Vardar Nehri'ne karışır. Oradan 1 saat gidip,

Avusdos kasabasının özelliği: Selanik Sancağı toprağında

177

Page 197: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Karaferye kazası nahiyesinde niyabettir. Avusdos Yaylağı ete­ğinde bin haneli, çarşı pazarlı, gülistanlı ve bağ bahçeli mamur kasabadır ve ama suyu, havası, yapısı, mahbubu ve mahbubesi gayet hoş kafir kasabasıdır. Gazi Evrenos evkafı olmakla hakimi mütevellidir. Reaya ve berayası gayet zengin Rum kefereleridir. Oradan,

Delimano Köyü, Horapan Köyü, Yegorniçe Köyü, Turko­hor Köyü ve Kravata Köyü: Bu mamur köyleri kıbleye doğru 8 saatte geçip,

Aya Merye Vadisi, yani Karaferye Kalesi'nin özellikleri Rum tekfuru Şerfice Kral kızı Aya Merye adlı bir kral kızı

yapısıdır. Daha sonra 774 [1372/3] tarihinde Sultan I. Murad as­rında Gazi Evrenos bu kale üzere serdar olup gelirken onlar yine Kara Koca, Kara Ece, Kara Mürsel ve Kara Ferye adlı gazi­leri asker öncüsü edip bu kale altına geldiklerinde hemen Kara Ferye adlı gazi mücahid kementlerle kaleye bütün adamlarıyla çıkıp fetheder. O yüzden bu kalenin ismi o gazinin ismiyle isim­lenip Kara Ferye derler.

Fetihten sonra yönetimini Kara Koca'ya verip imar eder. Hala Rumeli Eyaleti'nde Selanik Sancağı toprağında 300 akçe şerif kazadır. Ve nahiyesi (---) adet mamur köylerdir.

Ve şeyhülislamı Bekir Efendi'dir ve nakibüleşrafı Resul Efendi'dir. Ulema ve sulehası gayet çoktur. Ve sipah kethüdaye­ri, yeniçeri serdarı, muhtesib ağası, şehir kethüdası, bacdarı, ha­raç emini, şehir subaşısı ve mutlak hakimi (---) (---) dir.

Fetihten sonra kalesini yıktıklarından dizdar ve kale nefer­leri yoktur. Lakin ayam kibarı çoktur. Kalesi eski zamanda ga­yet sarp imiş. Hala su kapısı dedikleri mahal şeddadi yapı iki minare boyu yüksek kuledir. [233a]

Bu kalenin iki tarafı cehennem çukurlarına benzer uçurum­dur, dereli ve tepeli yerlerdir. Şehir de bir dereli ve tepeli geniş öz içinde 4 bin adet kiremitli, bağ bahçeli ve her hanede birer abıhayat akarsulu, altlı ve üstlü, kargir yapılı mamur ve süslü güzel hanelerdir. Bunlardan Bekir Efendi Sarayı, Mustafa Ağa Sarayı ve (---) (---) (---) meşhur evlerdir.

16 adet Müslüman mahallesi vardır. Evvela (---) Mahallesi, (---) (---) (---) bilineni bunlardır.

1 7 8

Page 198: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

15 adet Rum, Sırp, Bulgar ve Latin keferesi mahallesi vardır. Ve 2 Yahudi cemaati vardır, ama genellikle Karayı Yahudileridir.

16 adet selatin camileri vardır. Bunlardan çarşı içinde I. Mu­rad Han Camii, Yıldırım Han oğlu Musa Çelebi Camii ve Kazan­cı Camii. Bunlar kiliselerden dönmüş camilerdir. Müftü Camii, Mahmud Efendi Camii, Emir Çelebi Camii ve Çelebi Sinan Bey Camii, kapısı üzerindeki tarihi budur:

Efaza'l-ilahu lena tarih, Felillahi hemme ve ni 'me 's-sevab.

Sene (---)

Bu güzel camiin bir yüksek kurşunlu kubbesi var ve avlu­sunda yüksek bir çınarı var ki 5 adam el ele verip kucaklar. San­ki Akdeniz içinde İstanköy Kalesi'nin hendeği kenarında lonca köşkü çınarı gibi büyük bir ağaçtır.

9 adet mahalle mescitleridir. Evvela (---) (---) (---). 3 adet medresedir. Bunlardan (---) (---) (---). 10 adet sıbyan mektebidir. Evvela (---) (---) (---). 5 adet tevhid ve zikir ocağı tekke vardır. (---) (---) (---). 5 adet can rahatı çifte hamam vardır. Çifte hamam Tuzcu

Sinan'ındır. Tabahane Hamamı aydınlıktır. Hızır Bey Hamamı, havası ve yapısı hoştur. Çaşnigir Hamamı, küçüktür ama gayet sanatlı ve güzel aydınlık hamamdır. Ve 70 adet saray hamamla­rı vardır.

3 adet fukara aşevi imareti vardır. Bunlardan Çaşnigir Bey İmareti, Sinan Bey İmareti ve Mehmed Bey İmareti, nimetleri daima boldur.

600 adet dükkanı vardır. Ve Çelebi Sinan Bey vakfı 6 kub­beli ve demir kapılı bir bedesteni var, içinde hamam silecekle­ri satılır.

15 adet küçük büyük mükellef tüccar hanları var ki bütün mallar bulunur. Evvela (---) hanı (---) (---) (---).

300 adet şehir içinde pek çok su değirmenleri vardır. Birbi­rinden aşağı suları akar su değirmenleridir ki benzerleri bir di­yarda yoktur.

Avusdos Yaylağı'nın anlatılması: Bu şehrin batısı ve gü-

1 7 9

Page 199: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

neyi tarafında yüksek bir dağdır ki nice bin adam hayvanlarıy­la bu yaylağa çıkıp 6 ay safa ederler. Şehirden tam 3 saatte çıkılır yüksek bir dağ olup yabani otlu ve nice bin abıhayatlı yayladır. Hatta şehrin bütün sulan bu yaylada Peşker Köyü adlı bir köy­de bir kayadan çıkar, büyük bir gezinti, mesire ve dinlenme ye­ridir. Oradan inip şehrin bütün imaretlerine suyu dağılır. Hat­ta ibretlik Sinan Bey Köprüsü altından geçer abıhayat sulardır. Bu insanların geçiş yeri ibretlik köprünün tarihi budur ki son mısraı:

Hakka ki cisr-i zfbii olmuş bülend muhkem. Sene 994.

Bu ibret verici köprüyü eskinin ustaları var güçlerini sarf edip bir kayadan bir kayaya bir göz bir köprü etmiş, ama san­ki Kisra kemerinden nişan verir. Küçük görünür ama Hersek Vilayeti'nde Mostar Köprüsü kadar ola ve o köprüye benzerliği de vardır. Hatta 40 kulaç yüksek gökkuşağına benzer, görülme­ye değer sanatlı bir köprüdür.

Bu şehrin suyu ve havasının hoşluğundan mahbfıb ve mahbubesi gayet hoştur. Hatta Rum dilberleri samur kalpak ile gezindiklerinde gören aşıklar "İlahi bu oğlana İslam nasip eyle" diye dua ederler. Onlar da duayı duyup salınarak yürür cilve­li oğlanlardır.

Eski güzel bir adetleri: Bu şehir içinde de eski bir temaşadır ki Vodina şehrinin aksidir. Bu şehirde keferelerin bayramları yani Kızılyumurta günleri olunca Vodina ile bu Karaferye şeh­ri Kızılyumurta günleri fethedilmekle hala o gün bütün kefere­ler evlerinde gizlenip giyinip kuşanacaklar iken hanelerinden dışarı çıkmazlar. Bütün Müslümanlar o Kızılyumurta günle­ri giyinip kuşanır, büyük bayram gibi ve kurban bayramı gibi gazi mücahidler savaş aletlerine gömülüp o gün ta akşama ka­dar top ve tüfenkler atarak ve Allah Allah diye gülbang çeke­rek alay alay olup gezerek evinden dışarı çıkmış kafirleri, mfığ­piçeleri ve kafire kızları [233b] ararlar. Eğer akşama dek taşra­da bir kafir bulurlarsa derhal zekerinin ucunda fazlalık eti kesip İslam ile müşerref edip süslü cevahirli ata bindirirler, bütün şe-

1 80

Page 200: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

hir ayanları alay ile yeni Müslümanı gezdirip tazim ederler. El­bette her sene birkaç kefere böyle bulup Müslüman ederler, garip temaşadır. İslam dini şerefine her büyük, küçük, ayan biraz şey verip o yeni Müslümanı zengin edip dirlik sahibi ederler.

Bu gibi seyirlik gayri diyarlara mahsus değildir, ancak Vo­dina ile bu Karaferye'ye mahsustur. Ancak Karaferye halkı "Her sene etmeziz, ara sıra ederiz" dediler. Vodina halkı ise elbette her iki bayramda ve her Hıristiyan bayramlarında böyle eder­ler, vesselam.

Karaferye'nin beğenilen sanayi ürünleri: Evvela beyaz, ince ve sanatlı havlu makrameleri, hamam silecekleri, hamam gömlekleri ve türlü türlü ipekli çarşaflan olur ki bir diyarda ol­maz. Her diyara, bizzat Osmanlı padişahına ve bütün vezirlere bundan hediye gider. Kalamata ve Trabzon bezinden hoş ve te­miz gömleklik beyaz bezleri olur .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (3/4 satır boş) .... . . . . . . . . . . . . . . . . Yiyecek ve içeceklerinin meşhuru: Bütün İrem bağlarında

bir okka ve yarım okka gelir bir çeşit kaysı narı olup bir acayip iri narı olur ki her tanesi içinde çekirdeği haşhaş tanesi kadar an­cak olur ve gayet sulu ve yemesi hoş nardır. Kısacası, cennet yur­du Bağdad'a iki merhale yer Acem Vilayeti'nde Şehriban şehri­nin narından üstün sulu narı olur

Bu şehrin kuzeyi ve doğu tarafı ovasında pirinç, pembe, 7 çeşit buğday ve 77 çeşit mahsulatlar olur. (---) (---) (---).

Yiğit gençlerin giyecekleri: Hepsi serhaddi çuka ve kontoş, başlarına kalpak ve kopçalı çakşır giyip gezerler.

Kadın ve kızlarının giyecekleri: Bütün hatunları yedek­çi takkesi gibi kırmızı saya çukadan berataları başlarına giyip üzerlerine beyaz tülbentten örtü bürünüp sırtlarına da saya ve başka elvan çukalar giyip gayet edeplice hareket ederler.

Kölelerinin şekli: Bu şehirden ta Siroz şehrine kadar genel­likle köleleri siyah deve dudaklı Araplar var, ama bir adam kö­lesini dövmeye kadir değildir. Hemen Arap bir kabahat etse on­ların aralarında soylu bir zenci Arap beyi vardır, ona varıp Ara­bından şikayet edip,

"Benim çelebim şöyle kabahat etti" diye çelebi diyerek çe­kiştirirsin, bey de bir çavuş gönderip senin çelebi Arabını senin

1 8 1

Page 201: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

gözünün önünde yıkıp 500, 600 yahut suçuna göre bin kırbaç vururken rica edip "Affettim" desen rican geçmeyip "Elbette çe­lebiye bin kırbacı vurur. Ölürse sana bir Arap alıverir" derler. Ta bu mertebe hakim Zenci Arap beyi vardır.

Kulağı küpeli Zenci Arap kölelerin isimleri: Hayrullah, Cadallah, Tomakdu, Afnu, Kobro, Daco, Kırmanka, Amber, Mercan, Çelebi, Şedilla, Yaküt, Şomtülü, Badılla, Kamber, Don­kola. Bu gibi Arap isimleri var.

Meram erbabının dinlenme ve gezinti yerleri: 26 yerde İrem gibi gezinti yerleri vardır, ama bunlardan mamur Çağla­yık mesiresi, sanki Acem hıyabanıdır.

Sonra Eynepınarı mesiregahı, Peşker Köyü Pınarı meramı, Bekir Efendi Kasrı gezinti yeri, Sukapısı Kaynağı dinlenme yeri, (---) (---) (---).

Sonra, sohbet ve ibadet yeri namazgah: Bir geniş yerde ya­pılmış bir musalladır ki Rum, Arap ve Acem'de benzeri yok­tur. 50 bin adam alır bir yeşillik vadide etrafı duvarlı ve Acem Çarbağı gibi 4 kapılı bir alanın içi hendese ilmi üzere çırpı ile çi­zilerek eskinin hayır sahipleri tarafından nice bin adet ağaçlar dikilmişti. Her bir yüksek ağaç göklere baş uzatmış durur, her yüksek ağacın dalları yapraklarının gölgesinden zemine alemi aydınlatan güneşin ışığı düşmeyip yeryüzü sanki yeşil kadife gibi ibretlik bukalemun nakışlı bir vadidir. Bunda olan uzun boylu yeşil servilerin güzel kokularından insanların dimağları kokulanır. Her biri zümrüt gibi yeşil hil'atli civan gibi ayak üze­re Hallak-ı Alem'in kulluğuna el kavuşturup durur. Birbirinden uzun boylu servilerde ve diğer yüksek ağaçlar üzerinde nice kere yüz bin güzel sesli kuşların, nağmeci ve yanık sesli bülbül­lerin dem çekmeleri ve ötüşmeleri insana yeni hayat verir.

Kısacası, bu kemter kul 51 yıllık seyahatte böyle bir mabetgah musalla görmedim. Ancak Sirem Sancağı toprağında Öziçse adlı şehrin içindeki namazgahı gördüm. O da ibretliktir, ama bu Karaferye [234a] musallası görülmeye değer, açık bü­yük bir medresedir. Zira şehrin bütün alimleri, salihleri, şeyhle­ri ve talebeleri ikindiden sonra bu hıyaban içinde toplanıp köşe köşe, küme küme şer'i ilimler ve diğer Arapça ve Farsça ilimler görüp can sohbetleri ederler. Ulema toplantı yeri, fazıllar ocağı,

1 82

Page 202: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

tarihçiler ve şairler meskeni bir yerdir. Gerektikçe nice yüz bin adam bu dergahta toplanıp yağmur duası edip yalvarıp yakar­dıklarmda elbette duaları kabul olur, bir dua kabul yeri benzer­siz bir namazgahtır. Gören insanlar parmaklarını ağızlarına gö­türüp aklı perişan olmak mertebesine varır. Ta bu mertebe aca­yip ve garip Tanrı hediyesi büyük ağaçlar vardır. Kıyamete ka­dar devamlı ola.

Gerçekten kara ve deniz seyyahı olanın, bu ibret verici şehri görmeye ihtiyacı vardır ki ibretlik eserler vardır.

Müslüman kabirleri ziyaretgahı: Evvela Hasan Baba Sul­tan ziyareti: Bir mesiregah yerde gömülüdür. Yanında bir ulu çı­nar vardır ki 15 adam kucaklar. Her dalları göklere doğru uzan­mış olup her dalının üzerinde nice kere yüz bin leylek, balıkçıl­lar, devlingeçler, çaylaklar ve diğer türlü türlü güzel sesli kuşlar yuva yapmışlar. Bir görülmeye değer yüksek çınardır.

Sinan Bey Sultan ziyareti, Kemal Ata Sultan ziyareti, Dur­balı Baba ziyareti, Abdüssamed Sultan ziyareti ve Seyyid Sul­tan ziyareti.

Sultan I. Selim Han şairi Ahi Çelebi ziyareti: Tuna Nehri kı­yısında Niğbolu adındaki ünlü şehir doğum yerleri olup Selim Han sarayında yetişmiştir. İsmi Benli Hasan iken Aru mahlası­m almıştır. Mahlasının etkisinden nazenin ömrü ah vah ile ge­çip bu gönül alan şehirde kadı iken "Rabbine dön" [Kur'an, Fecr, 28] emrine uyup bu şehrin Müslüman mezarlığında defnedil­miştir. Nurlu kabri mezar taşından bellidir. Sayısız benzersiz te­lifleri vardır, ama Hüsn-i Dil-i Ahf 'si nazire kabul etmez, divan sahibi, Rumeli'nin fasihlerinden bir şairler sultanıdır. Allah rah­met eylesin.

Ulu Cami imamı ziyareti ve Şeyh Vaiz Hurrem Efendi ziya­reti. Allah hepsine rahmet eylesin.

Bu şehri de gezip dolaşıp tüm dostlarla vedalaşıp bütün yol­daşlarımızla kalkıp batı yönüne baş yukarı giderken,

Lözviçe Köyü, Peşker Köyü, Rumihat Köyü ve Öziçe Köyü: Bunlar Karaferye toprağında mamur zeamet, timar ve ev­kaf köyleridir, bu köyleri geçtik. Bu köylerin ensesinde Avusdos Yaylası içinde Rum köylerinden geçerken,

Mermer taşı madeni: Bütün yüksek dağları ham mermer

183

Page 203: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

olup adı geçen köylerin kafirleri bu yüksek dağdan beyaz mer­merler kesip vilayet vilayet götüre götüre bu yüksek dağ Blsütun Dağı'na dönmüş, ama balgamı ve yerekani gibi benzersiz mer­mer madenidir. Ve nice köylerin de kefereleri kiracılardır.

Bu köylerden sonra yine baş yukarı gidip Hızır-İlyas Gedi­ği yolunu aşıp büyük baş ağrısı çektik. Hatta Kızılyumurta gün­leri olup bütün yeryüzü şiddetli sıcak olmuşken bir büyük tipi, boran ve şiddetli kış çekip ellerimiz ayaklarımız dondu. Seyis­hanemizin biri boranda batınca güçlükle kurtardık. Sonra 3 sa­atte batı yönüne baş aşağı inip korkunç ve tehlikeli kayalar, de­reler ve tepeli yolları kar örtmüş yerleri yüz bin sıkıntı ile geçip İnobası Köyü'nü geçip (---) saat gidip Eğribucak kazası içinde,

Evrenli Köyü menzili: Buraya düşüp can kurtardık. Ora­dan seher vakti Evrenli Köyü'nü geçip 2 saatte,

Memi Baba Sultan Tekkesi menzili: Bu nurlu tekke, Eğri­bucak kazası toprağında ulu dergah olduğu daha önce (---) ta­rihinde zahire parası tahsili için geldiğimizde (---) cildimizde ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Şimdi bir gece konuk olup hepsi aşıkan-ı sadıkan olan Bektaşi dervişi canlarıyla can sohbetleri edip azizin nur dolu kabrinin duvarı üzerine bu beyti yazdım. Beyt:

Gelip ettik ziyaret bu makamı, Ki budur Memi Bey Sultan-ı Rumi.

Oradan kalkıp kıbleye doğru 3 saat gidip Çarşambapaza­n kazasına dahil olduk. Yörük vilayetidir ki bu kavmin başka özel lehçeleri vardır.

Çıtak-ı Yörükan kavminin özel lehçelerini bildirir Bu tıraşsız kalleş kavmin dedelerini Orhan Gazi oğlu Süley­

man Beşe Anadolu' dan Türkmen kabilesinden sürüp bu diyarda yerleştirmişti. Bulgar ve Rum kefereleriyle karışarak başka özel bir dil ve lehçe ile konuşurlar. Evvela

..... . . . . . . . . . . . . . (1,5 satır boş) .................... [234b] Bu kazadan kalkıp yine kıbleye giderken büyük İnce Kara­

su Nehri'ni gemilerle geçtik. Bu nehir de yukarıda anlatılmıştır. Oradan (---) saat gidip,

1 84

Page 204: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Eski Serfice Kalesi menzili: Serefçe de derler. Daha önce bu da (---) tarihinde (---) cildimizde ayrıntılı olarak yazılmıştır.

Bunda bir gece yine Memi Ağa hanesinde konuk olup aşi­na dostlarla görüşüp sabahleyin kalkıp 4 saatte kıbleye doğru giderken,

Kırk Yiğit Geçidi: Kırk kere yüz bin sıkıntı ile hamd olsun kazasızca geçince her bir geçitte 40 can geçti. Allah bir daha o geçitten geçmek nasip etmeye. Zira her birinde insan kanı koku­su var ve haydut adlı kafirleri insanı helak ederler. Erkek adam orada kan döküp can çıkarıp doğurur. Zira aşağı ve yukarı yol­ları korkulu, tehlikeli ve safi ormanlı pusu yerleridir. Her dere­sinde nice bin şehitler yatmaktadır, zira at işlemez, yaya adamlar birer birer geçmeye muhtaçtır. Hamd olsun koruyucu Allah biz­leri koruyup esenlikle geçip 3 saatte geçip,

Çiftlik Köyü menzili: Bir hanı ve birkaç dükkanları var, müslim ve gayri müslim köyüdür.

Oradan yine 3 saatte düzlük ve bayırlık yerlerde mamur köyleri ve ovaları da 3 saatte geçip,

Romanya Vilayeti, yani ibretli Alasonya Kalesi'nin özellikleri

Bu kalenin yapıcısı Romanya veled-i Maşkolor veled-i Leka Kral'dır. Sonra Romanya kralın bir peri yüzlü kızı Ayasonya na­mıyla melike olup bu şehri babası Romanya Kral'm imarından fazla imar ettiği için Ayasonya'dan bozma Anasonya derlerken bu şehir İslam eline girince daha da bozup Alasonya derler. Rum­cada "aya" lafzı "evliya/aziz" demektir, keferelerin batıl inançla­rınca Ayasonya melike avret evliya ola. Onun için bu Alasonya şehrine Rum, Bulgar, Sırp ve Latin gayet fazlasıyla itibar ederler.

Sonra nice kraldan krala geçip (---) tarihinde Gazi Hudavendigar fethetmişken yine cehennemlik kafirler istila etti.

Sonra (---) tarihinde Fatih Sultan Mehmed Gölikesri Kale­si'yle bu kaleyi fethedip yine Rum ve Bulgar kafirleri geri aldılar.

Daha sonra (---) tarihinde bizzat Sultan Bayezid-i Veli Mora Vilayeti'nde Moton ve Koron kaleleri fethine giderken yolu üze­rinde olan kalelerden Serfice Kalesi'ni ve bu Alasonya Kalesi'ni fethedip bir daha yere gelesi kafirler alıp yerleşmeye tamah et­mesin diye fetihten sonra bu Alasonya Kalesi'ni yer yer yıkıp

1 85

Page 205: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

şehrinin yönetimini, fethinde çok çalışıp gayret gösteren Gazi Durhan Bey' e bağışladı. Bu şehir etrafında da nice kaleleri fethe­der. Hala yıkılan yerlerinde nice yüz adet burcu görünür.

Bu şehir hala Sultan Süleyman Han yazımı üzere Rumeli Eyaleti'nde Dırama Tırhala Sancağı toprağında maktfı'u'l-kalem ve mefruzu'l-kadem valide sultan hassıdır. (---) yük akçe ilti­zamdır ki hakimi 352 asker ile bu şehri zapt u rapt eder. Ve 300 akçe payesiyle şerif kazadır.

Ve nahiyesi (---) adet köydür. Bu kaza reayasının bütün ha­racı malları Selanik'te dokunan yeniçeri çukası bahasına kaydo­lunmuştur. Yeniçerilerin Selanik ağası gelip bu şehir reayası ha­racını tahsil eder.

Bu şehrin müftüsü, nakibüleşraf vekili, sipah kethüdayeri, yeniçeri serdarı, şehir subaşısı, şehir kethüdası, muhtesib ağa­sı ve bacdar ağası vardır, ama dizdarı ve kale neferleri yoktur. Lakin 300 adet martoloslara ağaları vardır, bütün martolosları yolcuları götürüp getirirler.

İç kalesi yüksek bir bayırlı tepe üzerinde bir taşlı sarı şekil­li kaya üzere beşgen şekilli bir küçük taş yapı, havaleli güzel bir kale imiş, yer yer yıkılmış. İçinde bir kilise ve birkaç kefere ha­neleri vardır. Diğer şehrin imaretleri aşağıdadır.

Alasonya şehri: Bu beldenin nice yüz haneleri yüksek ba­yırlara yapışmıştır. Ve kıble tarafı 2 saat yer büyük ovadır. Di­ğer tarafları alçak kayalı dağlardır. Sanki bu şehir bir kasenin bir köşesindedir.

Ve 7 mahalledir, yarısı kefere ve yarısı Müslümandır. Ve toplam 655 adet kiremit örtülü, azıcık bahçeli, kargir taş yapı, geniş hanelerin bazısında Serfice şehri gibi 15 yerde yüksek 4 köşe kuleli sarayları vardır, zira haydut kafirleri ve başka eşkı­yaları çoktur. Onun için kuleler yapılmıştır.

Ve 7 mahalde 10 mihraptır. Dördünde Cuma namazı kılı­nır, diğerleri mahalle mescididir. Bunlardan varoşta Muharrem Paşa Camii, kurşun kubbeli, bir düzgün minareli ve avlusunda nice uzun serviler içinde bir şirin nurlu camidir. [23Sa]

Çarşı içinde İmaret Camii, büyük hayrattır. Tekke Camii, Gazanfer Ağaoğlu Camii, geniştir. Bu mabetlerden başka top­lam (---) adet mahalle mescidi vardır.

1 86

Page 206: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Ve 1 adet medresesi vardır. Ve 1 adet sıbyan mektebi vardır. Ve 1 adet derviş tekkesi vardır ki Tekke Camii derler. Ve 1 adet fukara aşevi var ki Çarşı Camii avlusunda olup

zengin fakir herkese nimeti boldur. Ve 1 adet büyük hanı var ki Çarşı Camii yakınındadır. Ve 80

adet dükkanların yarısı İlimboz Deresi'nin öte tarafında, yarısı beri taraftadır.

Ve 1 adet küçük hamamdır ki Muharrem Paşa'nın hayratı­dır.

Ve 8 adet su değirmenleri bu hamam yakınında İlimboz Nehri üzerinde Muharrem Paşa vakfıdır.

1 adet sanatlı taş yapı köprüsü İlimboz Nehri üzere Serfice yolunda olup hamamın suyu bu köprü kenarından gider.

Bu şehir içinde akan İlimboz Nehri yine İlimboz dağların­dan gelip bu şehrin ortasından akarak aşağı gidip bir günlük yolda (---) adlı yerde Akdeniz'e karışır bir abıhayat sudur. Ama şehrin Serfice yolu tarafındaki anılan su değirmenleri tarafında bu nehir gayet uçurum ve aykırı kayalı yollardan akar. Hatta bü­tün yolcular bu kayalardan geçerlerken hayli korku çekerler. Al­lah korusun bir adam düşse parça parça olur. O yüzden bütün ge­len geçenler bu kayalarda yaya yürürler, Allah saklasın.

Bu yere yakın büyük havuz mesiregahı: Subaşı namıy­la bilinen bir geniş dere içinde, bir yeşillik vadide otluk, yeşil­lik, sebzelik yerde bir teferrücgah köşkü yakınında kudretten kayalar içinde nice yerde büyük havuzlar var, bütün düşkün aşıklar mahbublanyla bu havuzlar içinde yüzüp cilvelenip zevk ü safalar ettiklerine hiçbir kimse karışıp mani olamazlar. Fer­manla izin verilmiş çeşit çeşit Şafii havuzlarıdır.

Halkın dilini bildirir: Şehir halkının genellikle lehçeleri Arnavut diline yakındır, ama yine düzgün Rumca bilip Türkçe de konuşurlar. Lakin yine "Varmişik, gelmişik, görmişik" lafzı­nı fazla kullanırlar.

Bu şehirde asla kaldırım yoktur, böyle iken asla çamur olmaz, zira baştan başa kumsal zemindir. Asla çeşmeleri yoktur, zira abıhayat su kenarında bulunmakla gayet mahbube Rum kızları bokliçse adlı testi ve bardaklar ile İlimboz Nehri'nden su taşırlar.

1 87

Page 207: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Gerçi küçük şehirdir ama muaf ve müsellem valide hassı ol­makla gayet mamurdur. Ve suyu ve havası güzeldir, kadınları, kızları ve oğlanları mahbubdur. Gerçi bağ bahçeleri azdır ama halk arasında toprağı beğenilir. Halkı gayet garip dostudur. Ve zengin bezirgan, sofra sahibi keremli adamları çoktur.

Alasonya panayırının anlatılması: Bu diyarlarda panayır yılda bir kere olan pazar cemiyetine derler. Bunda da Temmuz günlerinde her nimet bol iken iki 3 kere yüz bin adam Rum, Arap, Acem, Sind, Laristan ve Moltan'dan kısacası 7 iklimin zengin tüccarları bütün diyarlardan kıymetli metalarını geti­rip tam bir hafta kızışık olup bir hafta da öncesinde çarşı pa­zar dükkan kurulup tam 15 gün bu Alasonya şehri insan derya­sı olur. Sanki Arasat Meydanı gibi büyük kalabalık olup o kadar alışverişte nice Mısır hazinesi toplanır, nice kere yüz bin yük çö­zülüp bozulup satılır, yine çeşitli mallar alınır, nice yüz bin yük bağlanır. Ama bu mahalde Selanik yeniçeri ağası ve Tırhala pa­şası askerleriyle gelip bütün tüccarları ve şehri muhafaza ve pa­zar yerini muhasara ederler.

Panayır dükkanları binden fazladır. Ve nice bin de çadır, çer­ge ve koliva adlı ufak tefek dükkanlar vardır. Bu dükkanların yıl­da bir içlerine adamlar girip gayri zaman bol durur. Valide sul­tanların evkaflarıdır ki bu dükkanların gelirleri ve mahsulatları tamamen validelere ait olup voyvoda mal tahsil edip 10 kese kanlı gözyaşı, yılan zehri akçe hasıl olup sonra yirminci gün herkes dağılıp bölük bölük vatanlarına giderler. Bu kalabalığın anlatılmasında dil kısadır .

.................. (1 satır boş) . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . Sonra bu şehirden kalkıp (---) saatte Alasonya Ovası'm ge­

çip kıble tarafına İlimboz Yaylası'nı geçtik. Bu da bir ibretlik, hoş havalı yaylaktır ki benzeri yoktur. Ama yayla zamanı değil­ken çıkıp zevkine ve temaşasına nail olamadık.

Oradan [235b] yokuş aşağı Yenişehir Ovası'nm ucunda Ka­radere Köyü, Karacaevren Köyü, Kavaklar Köyü ve Beykatan Köyü adlı mamur köyleri 3 saatte geçip,

Şehir gibi Tırnovi kasabasının anlatılması Eski zamanda küçük köy imiş. Halkı maarif erbabı bezzaz­

lar olduğundan yeniçeri odaları himayesinde olup muaf ve mü­sellem olmakla hala büyük bir şehir gibi olmuştur. Yenişehir'in

1 88

Page 208: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

batı tarafında gözüken İlimboz Yaylası eteğinden güneyden ba­tıya uzunlamasına kurulmuş, 3.500 adet baştan başa kiremit ör­tülü, birbiri üzere, kat kat, sık ve daracık, bağsız bahçesiz Rum keferesi haneleri var.

Ancak bir Müslüman mahallesi var. Onların da çoğu ahır­yan kavmidir, yani Rum'dan dönme melez Müslüman şekilli adamlardır.

Küçük 1 camii, 1 hamamı, 1 mescidi, 11 adet küçük büyük hanları ve 1.060 adet dükkanları var.

Yenişehir Mollası naibi, Gazi Durhan Bey vakfı olmakla onun tarafından mütevellisi, bir yeniçeri çavuşu, şehir subaşısı, muhtesibi ve bacdarı vardır. Ve haraç emini Selanik yeniçeri ağa­sıdır ki bu şehrin bütün reaya keferelerinin malı Osmanlı'nın 40 bin yeniçeri kulları çukalarının gömleklik ve sarıklık astarlarına kaydolunmuş büyük haraçtır. Zira bu şehrin bütün kafirleri bez­zaz olup gayet hoş bezler dokurlar. Ve bütün kafiristan ve Fren­gistan' dan zengin bezirganlar gelip bez götürüp guruş altın ge­tirirler. Onun için bu şehrin kefereleri de gayet zenginlerdir.

Ama sanki Malta şehridir. Bir Müslüman biraz geçse hemen o Müslümanı katledip kaybederler. Sokakları gayet dardır, basık ve pistir. Ve evleri gayet sık ve dardır.

Nice yüz yazıcılar padişah fermanıyla bu şehre girip yaza­mamışlardır, zira kafirlerin çokluğundan kefereleri sayılmamış­tır. Bu şehir Yenişehir' den çok mamurdur. Bu şehrin kıblesi tara­fında Yenişehir'e kadar 37 bin adet bağdır.

Suyu ve havasının hoşluğundan mahbub ve mahbubeleri ve kafirleri sağlıklıdır. Peri yüzlü, ay gibi Rum kızları ve keratsaları olur ki her biri diba, şib, zerbaf ve la'l yakut murassalara gömül­müş kadınları ve muğan-piçeleri vardır.

16 adet kiliseleri ve 2 bin kadar patrik, ladika, rahip, kıssis, mavramoloz, keşiş ve patirgahları vardır. Sözün kısası, zikrin­de faydası ve yazılmasında manası yok pis bir şehir ve uğursuz kafir beldesidir.

Oradan kıbie tarafına 2 saat ovada gidip, Eski tüccar yurdu, yani büyük Yenişehir'in özellikleri İlk defa bu şehir Leka Kral'ın bezirganbaşısı yapısı olmak­

la Rum tarihçileri bu şehre tüccar yurdu diye isim vermişlerdir. Osmanlı elinde iken de artık mamur olmakla Yenişehir adıyla

1 89

Page 209: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

isimlenmiş güzel bir şehirdir. 848 [1444] tarihinde ilk defa Çe­lebi Mehmed Han oğlu Koca Murad Han fethidir.Sonra Murad Han ölünce kafirler Selanik'i işgal edip daha sonra (---) tarihin­de Gazi Turhan Bey fethidir. Sultan II. Mehmed Han yani Kos­tantiniyye Fatihi zamanında fetholup onların yazımı üzere Ru­meli Eyaleti'nde Tırhala beyi kaymakamı 400 adamla yönetip bu şehri zapt eder. 500 akçe mollalıktır. Asitane tarafından rüus-ı hümayun ile Dergah-ı ali kapucusu, yeniçeri ocağından çuka­darı, pazara gideni ve 100 adet neferleri vardır.

Nahiyeleri toplam 200 pare mamur köylerdir. Her sene ada­letle mollaya 80 kese mal hasıl olur. Müftüsü, nakibüleşrafı, şeh­rin ayanı, şehir içinde 3 adet naibi biri muhtesib naibidir, sipah kethüdayeri, yeniçeri serdarı, muhtesib ağası, şehir kethüdası, bacdarı, haraç ağası vardır.

Kalesi eski zamanda hala bedesten olan yerde imiş. Gazi Turhan Bey yıktığından dizdarı yoktur. Lakin 200 nefere malik martolos ağası vardır ki şehri her gece muhafaza edip şehir etra­fında olan (---) adet kapıları kapatırlar, pür-silah pandur asker­dir. Eski zamanda Leka'nın tahtgahı olup kalesi yıkıldıktan son­ra bütün kale taşlarını cami, mescit, medrese, han ve imaretler yapmışlar, zira bu şehir yakınında asla taş yoktur. Yıkılan kale yerlerinin temel taşları bellidir.

Bedesteni ve çarşı pazarı ta şehrin ortasında bir yüksek yer­dedir. Diğer imaret hayratları aşağı ovada bir düz yerde büyük şehirdir ki batısı Kösdem Nehri kenarıdır. Bu büyük nehir Yan­ya dağlarından gelir. Yine batı tarafında Meçova köylerini sula­yarak [236a] gelip şehirden 12 saat aşağı kuzey tarafa akıp Ba­baburnu adlı yerde Akdeniz'e karıştığı yerde gemi ile geçilir bir nehirdir ki nice abıhayat nehirler karışır.

Camileri: 71 adet mihraptır. 22'si kargir, uzun minareli Cuma namazı kılınır selatin camii gibi mabetlerdir. Bunlardan mükellefi köprü başındaki kurşun kubbeli Hasan Bey Camii bü­yük yapıdır, ama ziyneti eski tarzdır.

Sonra, ibretlik büyük namazgah ki 50 bin insan alır, dua ka­bul olunur yerdir.

Sonra, bu musallaya yakın Ömer Bey Camii, kurşunlu gü­zel beytullahtır. Kıble kapısı üzere tarihi budur:

1 90

Page 210: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bena haze 'l-imareti Ömer bin Durhan.

İbret verici minaresi: Bu Ömer Bey Camii'nin bir görül­meye değer minaresi var ki bütün İslam diyarında öyle hende­se üzere bir banghane görülmemiştir. Ve bir eskinin üstadı öyle bir işçilik etmemiştir. Bu süslü minarenin içinde asla mili yoktur ki garip temaşadır. Aşağı kapısından baksan yukarı şerefe ka­pısı görünür, içi bomboş uzun bir minaredir. Eskinin yapı usta­sı bu yüksek minarede var kuvvetini, marifetini sarf edip mina­renin iç yüzünde duvarı etraflarına bir çeşit hendese ile taş ba­samaklar edip minarenin ta tepesine çıkılır, ortası boş bir güzel yapı minaredir.

Hacı Bayram Camii: Bu da tamamen mavi has kurşunla ör­tülü bir mamur camidir. Kapısı üzere tarihi:

İnne sahibe 'l-hayrat fahrü 'l-akran el-hacı Bayram.

yazılmıştır. Sonra, Bayrak Camii: Her vakitte muvakkıtı saat gözetip

ezan zamanı olunca minarenin tepesindeki alemine bir çam sı­rığı üzere bayrağını ipler ile çekip bütün müezzinler o alem bay­rağı görüp her cami ve mescitte ezan-ı Muhammediler okunur. Onun için bu camie Bayrak Camii derler. Gerçekten de bu bay­rak alameti ve muvakkıtı acayip büyük hayrattır. Ve bu cami çarşı pazarın tam ortasında olmakla İstanbul'un Rüstem Paşa­sı ve Sultan Bayezid Camii gibi sabah akşam kalabalık cemaa­te sahip bir geniş ve gönül açıcı, kurşun örtülü nur dolu camidir.

Ve Aziz Efendi Camii, Akçeli Cami, Türbe Camii, Burma­lı Cami, Şeyh Camii, Ömer Ağa Camii, Muharrem Paşa Camii ve Eski Cami. Ve Saat Camii: Bir yüksek yapıda çan saati var. Bir merhale yerden sesi duyulup Bayrak Camii minaresine bay­rak çekerler. Bu cami bir yüksek zeminde kiremit ile örtülü ma­mur camidir.

Büyük köprünün öte tarafında Mevlevihane Camii, Hacı Bekir Camii, Darulkurra Camii, Çömlekçiler Camii, Murad Ağa Camii, Ahmed Efendi Camii ve oğlu Çelebi Camii, Fatıma Ha­tun Camii, meşhur camiler, mükemmel mabetler bunlardır ki vakıfları da mamurdur.

1 91

Page 211: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Mahalle mescitleri: (---) adet mahalle mescitleri vardır. Evvela (---) Mahallesi mescidi (---) .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (1 satır boş) ... ................ . Medreseleri: (---) adet medresesi vardır. Bunlardan Süley­

man Paşa Medresesi (---) (---) (---). Darulkurraları: 3 yerde tecvid ilmi okunur. Darulkurra

Camii'nde Kur'an hafızı gayet çoktur. Darülhadisleri: 3 yerde hadis ilmi okunur. Bunlardan Bay­

rak Camii'nde muhaddis şeyhleri vardır. Sıbyan mektepleri: 22 yerde ebcet okuyan çocuk mekteple­

ri var. Bunlardan (---) (---) (---). Derviş tekkeleri: 10 yerde Al-i Aba dervişleri tekkesi var­

dır. Bunlardan köprü başında Kösdem Nehri'nin kenarında bir teferrücgah Mevlevlhanesi var. Zamanın fazıllarından Cenubi Efendi adlı bir şeyhi var ve pak ve pakize çille-i merdanın çe­ker 55 adet terk ü tecrid sema-zen fukaraları var. Sema meyda­nı, fukara hücreleri, Keykavus mutfağı mamur ve nimeti bol Celaleddin-i Rumi tekkesidir. Ve (---) tekkesi,

...... . . . . . . ..... . (1 satır boş) ..... . . . . . . . . . . . . . . . Can rahatı hamamları: 5 adet umum hamamları vardır.

Bunlardan biri Bayrak Camii yakınında kurşun kubbeli Piri Paşa Hamamı, gayet geniş ve hoş hamamdır. Eski Hamam, çifte büyük hamamdır ki biri kadınlar için yapılmıştır. Kabil Ağa Ha­mamı, geniştir. Sonra, (---) Hamamı. Bu da suyu, havası ve yapı­sı hoş aydınlık hamamdır. Gerçi bu büyük şehre göre bu yazılan 5 adet hamamlar azdır, ama [236b]

Ayan sarayı hamamları: Dostların ifadelerine göre bu Yeni­şehir' de 400 adet özel hamam vardır, dediler. Sorumluluğu söyle­yene. Bu yazılan hamamların suları tamamen at sakaları ile Kös­dem Nehri' den taşınır garip ve acayip baş belasıdır.

Çarşı bedesteni: 880 adet sanatkar ve ehl-i hıref dükkanı vardır ki tüm usta, sanatkar, hünerli esnaf mevcuttur. Bu şeh­rin tam ortasında, çarşı pazar içinde kale gibi bir kargir kapılı ve 4 adet demir kapılı bir bedesteni var ki sanki bu şehrin sağlam kalesidir. İçinde zengin bezirganları ve sevimli tüccar çocukla­rı metalarını satarlar.

Tüccar hanları: 21 adet kara ve deniz bezirganı hanı var. Hepsi kiremit örtülüdür, ama bunlardan mükemmel (---) hanı

192

Page 212: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

.................. (1 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Hanelerinin sayısı: Toplam 4 bin adet geniş, tek katlı ve iki

katlı, kargir yapı ve baştan başa kiremit örtülü mamur evlerdir. Bütün duvarları kerpiç ile yapılmıştır, ama kapıları geniş saray­ları çoktur. Evvela (---) sarayı,

.. . . . . . . . . . .. . . . . . (1 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Bu haneler ile sultan çarşısının çevresinde ahşaptan par­

maklı kapılar vardır. Akşama yakın şehir içinde davullar çalın­dıktan sonra bütün bu kapıları bekçiler ve martoloslar kapayıp emin olurlar. Zira cümle dükkanlar bedestenin etrafında bir yer­de olup kaleden daha korunmalı çarşı pazardır ki nice bin Mısır hazinesi mal vardır.

İnsanların geçiş yeri köprüler: Bunlardan Kösdem Nehri üzerinde 10 göz Hasan Bey Gazi Köprüsü, gökkuşağına benzer güzel bir köprüdür ve sağlamdır. Ve

.................. (1 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Susayanlara sebilhaneler: Toplam 300 yerde, her köşe baş­

larında ve her mahalle içinde sebilhaneler vardır ki hayır sahip­leri atlarla katırlarla Kösdem Nehri'nden yaz kış su taşıyıp İmam Hüseyin ve Kerbela Çölü Şehitleri ruhları için sebil ederler. Bu şehir içinde asla çeşme olmadığından sudan daha büyük hayrat yoktur. (---) (---) Ama evlerde suları çoktur.

Evlerdeki su kuyularım sayısı: Toplam 3.060 adet ev ku­yuları vardır. Halkı tamamen kuyu suları kullanır. Hatta bu şe­hirde su kıtça olduğundan herkes ihtiyaç vaktinde ibriğini eli­ne alıp çarşı pazar içinde ibriğiyle gezerek hayır sahiplerinin hela hayratlarına ihtiyacını gidermeye giderler. Zira her ayakyo­lu helaların suları yoktur. Nice bin hayır sahibi gelip su hayratı edememişlerdir, zira bu şehir yüksek bir yerde bulunup ondan daha yüksek yer yoktur ki terazilerle su getireler .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (3/4 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . İrem Bağı dinlenme yerleri: Toplam 30 adet mesiregah ve

dinlenme yerleri vardır. Bunlardan şehrin doğu tarafında, Fahma Hatun Korusu: Bir Acem hıyabanı gibi İrem Bağı ko­

yahıdır. Orada olan yüksek ağaçlar meğer Zirinoğlu Hırvatis­tan'ında ve Lipova Kalesi dağlarında ola. Asla zemine güneş düşmez bir Meram hıyabanıdır.

Kabil Ağa Köşkü seyrangahı: Bu da bir geniş yerdir.

193

Page 213: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Çelebi Korusu gezinti yeri: Budin serhaddinde Peçuy-ı Si­rem şehrinin Baruthane adlı gezinti yerine benzerliği var, gö­nül açıcı, güzel sesli kuşları olan cihan korusudur ki adem güze­li kuzuları bu gönül açan yerde güzeller aşıklarıyla küme küme olur, bu güzel yerde gezerler.

Tatarköy Korusu gezinti yeri: Nice yerlerde bağ bahçeleri ve avlanacak ovaları sayısızdır.

Yenişehir'in suyu ve havası: Temmuz ayında havası ağır­dır ve Kösdem Nehri hamam suyu gibi akar, ama kış günleri ga­yet hoştur.

Halkın işi, gücü, kazancı: Genellikle halkı tüccardır, zira yapıcısı da tüccar olduğundan ikram sahibi, garip dostu mey­dan erleri vardır.

Halkın dili, ıstılahı: Genellikle halkı Rumca konuşur­lar, zira reayaları tamamen Urum kefereleridir. Onun için hal­kı "Varmişik, gelmişik" diye konuşurlar. Halkının giysileri; ge­nellikle samur kürk, elvan saya ferace ve serhadli kontoşlar gi­yerler. Orta hallileri londura çukalar giyip Tırnovi bezi kaftan giyerler ve başlarına yaldızlı Muhammedi' sarık sararlar. Ama taze civan yiğitleri çuka dolamalar giyip başlarına çuka bera­ta giyer, kortela bıçak taşıyıp ayaklarına sarı kubad1 pabuç gi­yip gezerler.

Garip temaşa: Bütün kadınları da [237a] kırmızı saya çuka­dan berata giyip cevahir ve inci püskülleri beratalarının tepele­rine takıp Frengi atlas, kamha, hara ve darayı değerli giysiler gi­yip başlarında beyaz ızar ve yüzleri kıldan örtü ile örtülü olup gezerler. Acayiplik: Kefere reayaları bir çeşit 3 kulaç beyaz sarık sararlar. 4 kulaç olsa kefereleri cezalandırırlar. Asla Müslüman sarığından fark olmaz kefere reayalarıdır.

Diğer ibretlik: Bu şehrin bir çeşit reaya kefereleri daha var, Frenk şapkası gibi manlifke Eflatuniyye şapkası giyerler. Fren­ginki siyah şapkadır, ama bu reayalar beyaz keçeden şapka gi­yerler, tepeleri biraz sivridir. Bir gülünç, acayip görünüşlü mas­kara şapka ve inbisatlı keferelerdir.

İhtiyaç sahiplerinin bağlarının sayısı: Toplam 20.060 adet üzüm bağı öşr-i sultanı verir.

Beğenilenlerinden: Ali Fakılar eriği gayet sulu ve yemesi

1 94

Page 214: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

hoş eriktir. Buhara eriğinden, Mardin eriğinden ve Birgili eri­ğinden hoş ve hazmı kolaydır. Meşhur olup padişahlara hediye gider. Ve Karaferye'nin kaysı narı gibi hoş ve sulu nan olur. Ve baba ayvası, tekkeşin ayvası ve ekmek ayvası da gayet güzel ko­kulu ayvadır.

Müneccimlere göre iklimi: Bu büyük şehir (---) iklimde bulunup arz-ı beledi harfeyn-i "lat"tır. Ve uzun günü harfeyn-i "nüh"tür. Ve kıblesi güney tarafına olan gün ortası hattından güney tarafına olan doğu yönüne 39 derecedir. Kısacası bunun da kıblesi Mısır kıblesi üzere olmuştur. (---) (---) (---).

Yenişehir külliyatı övgüsünün tamamlanması: Gayet ma­mur ve süslü şehirdir. Hala daha mamur olmadadır, ama "Ve­badan 20 bin adam telef oldu" diye Yenişehir Mollası Hısımza­de Abdülbaki Efendi anlattı. Gerçekten de nice hanedanlar ka­panıp kalmıştı. Bir kere böyle büyük veba salgını Bursa Yenişe­hiri'nde de olmuştu .

.. . . . . . . . . . . . . . . . . (2,5 satır boş) ................... . Yenişehir büyük velilerinin ziyaret yerleri: Evvela şehrin

kıblesi tarafında Hacı Efendi nurlu türbesi ve Şeyh Hazret-i Aziz Eendi sırrı aziz olsun. Nurlu türbesinin üzerinde tarihi budur:

Guş edip dedi Şerifi tarih, Gitti Firdevs 'e Aziz-i ulema.

Sene (---)

Ve Yenişehir' den yıldız tarafına 2 saatte, Kaptan Hasan Çelebi ziyareti. Ve Şam1 Yahya Efendi ziyare­

ti: Şam'ın Salihiye adlı mahallesinde dünyaya gelip alem seyya­hı iken Yenişehir'de yerleşmişti. Mehmed Çavuş Mescidi saha­sında yatmaktadır. Yerine genç oğulları Seyyid Şerefeddin pos­ta oturdu. Bu aziz keramet ile meşhurdu. O da 1004 [1596] tari­hinde vefat edip babalarının yanına defnedildi. Ve (---) (---) (---) .

.. . . . . . . . . . . . . . . . . (2 satır boş) ......... .......... . Bir ay tam bu şehirde zevk ü safalar edip sonra gezinti yo­

luyla,

195

Page 215: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Yenişehir'den Kesendire ve Koloz taraflarına gittiğimiz konakları bildirir

Evvela Yenişehir'den güneye doğru (---) saatte geniş ovalar içinde mamur ve bakımlı köyleri geçip,

Ermiye kasabasının özelliği Tırhala Sancağı toprağında (---)dir ve 150 akçe payesiyle iyi

kazadır. Nahiyesi (---) adet köydür. Kethüdayeri, yeniçeri serda­rı vardır, diğer gayri hakimleri Yenişehir1dedir. Ancak subaşısı ve bacdarı vardır. Kasabasının yapıları deniz kıyısından açıkta, geniş düz bir ovada, bir lezzetli sulu, bağ bahçeli ve (---) adet ki­remit örtülü altlı ve üstlü katlı mükellef evlerdir.

Ve (---) adet mahalledir. (---) (---) (---). Ve (---) adet mihraptır. Evvela (---) camii (---) (---) (---). Ve (---) adet medresedir. (---) (---) (---). Ve (---) adet sıbyan mektebidir. Ve (---) adet derviş tekkesidir. (---) (---) (---). Ve (---) adet handır. (---) [23 7b}

Ve (---) adet hamamdır. Ve (---) adet esnaf dükkanıdır .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (2,5 satır boş) ................... . Limanının ağzı açıktır. Gündoğusu rüzgarı dokunur bir

körfez içinde iyi yataklı gayet geniş limandır ki bir anda 500 adet geminin yatması mümkün, iyi demir tutar, gemilere karargah olacak bir sığınak limandır ki suları akar.

Bu kasabanın da halkının dilleri Urumşadır ki "Varmişik, gelmişik" diye konuşurlar,

.................. (3 satır boş) ................... . Oradan kalkıp kıbleye doğru (---) saat deniz kıyısı ile gider­

ken, Büyük Yoroz Limanı, yani eski Koloz Kalesi'nin özellikleri

Rum tekfurlarından Batlimus Papayoroz adlı bir patrik ya­pıp napak veledi olan Koloz adında hakimi olup onun ismiyle isimlenmiştir ve Biga Koloz diye Rum tarihlerinde yazlıdır.

Sonra (---) tarihinde Sultan (---) asrında (---) Paşa fethidir. Hala Tırhala Sancağı toprağında voyvodalıktır.

Ve (---) yük akçe iltizam olup emin oturur, zira işlek iske­ledir. Ve 150 akçe payesiyle şerif kazadır. Ve nahiyesi (---) adet

196

Page 216: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

köydür. Kethüdayeri, serdarı, dizdarı, 300 adet kale neferi, muh­tesibi, bacdarı ve Tırhala Sancağı zeamet ve timar erbabı muha­fazacıları vardır.

Kalesinin şekli: Deniz kıyısında yüksek bir kaya üzerin­de beşgen şekilli, yine taş yapı güzel bir surdur, gayet sağlam ve yüksektir. Çepçevre büyüklüğü (---) adımdır. (---) kapısı var. Bu yüksek kale Akdeniz'in bir körfezi sonunda bulunur. Kör­fezin ağzı kıbleye nazır olup limanı bin pare gemi alır. 6 adet rüzgardan emin, bir güvenli sığınak limandır ki her ne tarafa ge­miler demir bıraksalar iyi demir tutar limandır. Kalesinin bütün topları limana nazırdır, ama o kadar büyük iri topları yoktur.

Ve kalesi de eski yapı olmakla yer yer yıkılan yerleri vardır. Onun için cebehanesi azdır.

Ve hisar içinde (---) adet kiremit örtülü haneleri vardır. Ve (---) camii (---) (---) var.

Aşağı liman kenarında büyük mahzenleri vardır. Hatta bu hakir bu kaleye gelmezden 3 gün önce Venedik donanması ge­mileri gelip pervasızca bu limanda demir atıp kaleyi işgal etmiş­ler, asla muhafız karşı duramayıp kaçtıklarında kaleden bu ka­dar esir ve ganimet malı ile kale kapısını söküp alınca liman ke­narında olan ambarların içlerinde olan nice kere yüz bin kile çe­şitli zahireleri gemilerine tahmil edip gitmişlerdi. Bu hakir var­dığımda henüz kaçanlar şehre ve kaleye gelmede idiler.

Koloz Kalesi'nin varoşu: . . . . . . . . . . . . . . . . . . (3 satır boş) .. . . . . . . .... . . ..... .

Oradan kalkıp (---) yönüne gidip, Aleksandire Kalesi, yani eski Kesendire şehrinin özellikleri

Rum tarihine göre bu kaleyi Aleksandire yani İskender yap­mıştır. Rum kavmi İskender-i Zülkarneyn'e Aleksandire der­ler. Bu eski şehir onun yapısı olduğundan Aleksandire'den boz­ma olup Kesandire derler. Ondan da bozma olup Kesendire Bur­nu derler. Selanik Körfezi burnuyla Eğriboz'un Kızılhisar Burnu arasında Kesendire Burnu'dur .

.. . . . . ..... . . . .... (3.5 satır boş) .... . . . . . . . . . . . . . . . . [238a] Oradan güney tarafa (---) saat mamur köyler geçip abıhayat

sular içip, Süslü Velesin kasabasının şekli: Bu da Tırhala Sancağı top-

1 97

Page 217: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

rağında 150 akçe payesiyle mamur kazadır. Ve nahiyesi (---) köy­dür. Ve hakim-i örfü (---) tarafından voyvodadır. Sipah kethüda­yeri, yeniçeri serdarı ve muhtesibi vardır. Bütün yapıları bir ge­niş zemin, abıhayatlar akar havadar yerde bulunup toplam (---) adet mahalledir. Ve (---) mihraptır .

.................. (5 satır boş) ................... . Oradan (---) saatte (---) yönüne sahralarla mamur köyleri ge­

zip dolaşarak, Güzel Çatalca kasabası: İstanbul yakınında bir daha Çatal­

ca kasabası vardır ama bu ondan mamurdur . .................. (9 satır boş) ................... .

Bu kasabayı da gezip dolaşıp oradan kalkıp batı yönüne yö­nelip (---) saatte mamur köyler geçtik. Köstem Nehri'ni gemiler­le geçip (---) köyü menzili, oradan yine batıya (---) saat daha yük­sek dağlar eteğinde mamur süslü köyler içinde gidip oradan,

Eski yapı Tırhala Kalesi'nin özellikleri Yapıcısı Leka-yı bed-lika-yı bi-bekanm Meram Bağı'dır.

Nice devletler eline girmiştir. Sonunda Venedik küffarı elinde mamur olup sanki cennet bahçesi olduğunda bir gece Gazi Yıl­dırım Bayezid Han Üsküp şehrinden sene (---) tarihinde at sü­rüp gece baskını ile bu şehri yağmalayıp o kadar hazine mallar alıp bu kadar bin esiri zincire bağlayıp kalesini yer yer yıkıp gi­der. Sonra 852 [1448] tarihinde Fatih Sultan Mehmed babası Se­lanik'i ve Yenişehir'i fetheder. Sonra bu Tırhala'yı Venedik elin­den alıp içine İslam askeri kor.

Sonra Rum ve Bulgar kefereleri bir fırsat bulup yine bu ka­leyi işgal ettiklerinde, 799 [1397] tarihinde Sultan Bayezid-i Veli Mora Vilayeti'nde Moton ve Koron kaleleri fethine giderken der­ya gibi asker ile bu Tırhala Kalesi'ne uğrayıp fetheder, Gazi Dur­han Bey eliyle. Yine Durhan Bey'e yönetimi bağışlanıp imar eder.

Hala Süleyman Han yazımı üzere bu da Rumeli Eyaleti'nde başka sancak beyi tahtı olup paşasının hass-ı hümayunu 450.885 akçedir, zeameti 36 ve timarı 529'dur. Alaybeyisi, çeribaşısı ve yüzbaşısı vardır. Kanun-ı padişahı üzere sefer sırasında tüm erbab-ı timar cebelüleriyle ve paşasının askeriyle toplam 3 bin silahlı askeri olup sancakları altında Rumeli veziriyle sefere gi­derler.

1 98

Page 218: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Şeyhülislamı, nakibüleşrafı ve 300 akçe payesiyle tahtaba­şı adıyla şerif kazadır ki adaletle kadıya her sene 10 kese mah­sul hasıl olur. Nahiye köyleri toplam (---) adet mamur köyler­dir.

Mahkemesi bir geniş ve açık yerdedir. Ve sipah kethüdayeri, [238b] yeniçeri serdarı, kale dizdarı, 150 adet kale neferi, muhte­sib ağası, bacdan, şehir kethüdası, mimar ağası, haraç ağası, şe­hir subaşısı (---) (---) (---) vardır.

Kalesinin şekli: Banya Venedik imarı olup bir büyük geniş öz içinde, bir yalçın uzun beyaz kaya üzerinde kıbleden yıldız tarafına badem şekilli, uzunlamasına yapılmış, şeddadi, yontma taş bir savaş kalesidir ki gayet sarp, sağlam ve dayanıklı büyük hisardır. Çepçevre büyüklüğü 2.100 adımdır. Ancak batı yönü­ne nazır bir kapısı var, iki kat sağlam demir kapılardır ve iki kat hisarpiçeli sarp duvarlı yapıdır.

Bu kapıdan içeri iki kat demir kapı daha vardır. Bu aralık­ta 5 adet hanecik vardır ki bu mahal başka bir bölme hisarcıktır. Ondan yukarı yalçın kaya yollar üzere gidip bir demir kapı daha vardır. O kapıdan içerisi orta hisardır. Bu hisarda 10 adet neferat evleri, 1 cami ve 1 uzun saat kulesi var ki çanının sesi bir merha­le yerden duyulur. Gayri yerleri boş arazidir, çarşı pazar ve baş­ka yapı yoktur.

Oradan yokuş yukarıya yine yalçın kayalar üzere gidince iç kaledir ki batı yönüne nazır bir sarp ve sağlam demir kapısı var ama gayet küçüktür, at ve eşek giremez. Bu iç kale gayet sağlam yapı olup 4 köşesinde 4 adet yüksek kuleleri var, her biri gökle­re baş uzatmış olup içleri ağzına kadar darı, buğday, kabuklu pi­rinç, başka bakliyat, hububat ve zahire doludur. Bir kulesinde tamamen silaha dair cebehaneler ve diğer mühimmat doludur. Kale dizdarı daima bu kalede mahpus gibi olur. Bir top menzili uzak mesafeye gitmek ihtimali yoktur. Dizdardan gayri bu na­rin hisarda bir adam sakin değildir.

Bu iç hisar öyie yüksektir ki güney tarafında Kalabak Kaya­sı, Kız Kalesi Dağı, Kesendire ve Koloz Dağları, Ermiye Burnu ve Selanik'in Hortaç Dağı tamamen görünür. Tırhala'nın iç hisarı ta bu derece yüksektir.

Tırhala'nm aşağı şehri: Toplam 16 Müslüman mahallesi ve

1 99

Page 219: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

8 adet kefere mahallesidir, ama asla Yahudi mahallesi yoktur. Ticaret ile gelip giderler. Evvela (---) Mahallesi,

.................. (1 satır boş) .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . meşhuru bunlardır.

Ve 2.300 adet altlı ve üstlü ve kargir yapı güzel haneleri baş­tan başa kırmızı kiremit örtülü taş ve kerpiç duvarlı şahane şah­nişinli, köşklü, bağ bahçeli gayet geniş ve abıhayat kaynak sulu mükemmel, bakımlı ve süslü evlerdir.

Ayan sarayları: Bunlardan Abdülfettah Sarayı, Bey Sarayı, Kadı Sarayı, Hasan Ağa Sarayı, Kör Ahur Kethüdası Sarayı, Za­imzade Sarayı, (---) (---) (---) meşhur saraylardır.

Şehzade ve diğer ayan camileri Toplam 23 adet Müslüman mabedi vardır. Evvela bunlardan Osmanlı sultanları soyundan 8 adet

Cuma camiinin seçkini, mükemmel ve mükellefi Osman Şah Camii'dir ki bir diyarda benzeri yoktur, ancak Tire, Manisa, Bursa ve İstanbul' da vardır. Gerçi küçüktür ama gayet aydınlık, süslü, mamur, gönül açıcı ibretlik bir yapıdır.

Bunda olan yaldızlı avizeler, bunda olan mihrap ve minber­deki sanatlar, bunda olan şirinkarlık ve tasarruflar yapılmış ki övgücüler onun övgüsünde acizlerdir.

Kısacası, güzelliği, hoşluğu ve zarifliği övgüden hariç ve cevher saçan kalemlerin beyanının dışındadır. Gerçekten Sultan Süleyman Han Camii'ni yapan Abdülmennan Ağa oğlu Koca Mimar Sinan bu Allah evi camii yapıp var gücünü sarf etmiştir. Felek atlasında böyle bir işçiliği eskinin bir mimarı, mühendisi etmemiştir. Kıyamete kadar ebedi ola.

Bu nur dolu camiin mina kubbesi 4 köşe duvar üzere yapıl­mış olup İstanbul'da sanki Selimiye Camii'dir ki içinde asla sü­tunlar yoktur. Ancak mavi kubbenin kenarlarında kandil yaka­cak demir parmaklıklı kenarlar vardır. Kıble kapısı gayet sanat­hdır ki kapısı üzere tarihi budur: (---) (---) (---).

Dış sofasında 6 adet ibretlik sütun [239a] üzere 5 adet yük­sek kubbe vardır ki her biri gök kubbeye denktir.

Avlusu bir beyaz mermer ile döşenmiş, nakışlı mermer işi­dir. Çevresi yüksek sütunlar üzerinde kubbelerle bezeli ve med­rese odalarıyla donanmış iç açıcı avludur. Bu aydınlık cami şeh-

200

Page 220: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

rin içinden akan (---) nehri kenarında bir düz yeşillik yerde bu­lunup bütün imareti, medrese ve mektebi, han, hamam ve diğer yapıları tamamen Osman Şah'ın hayratı olup baştan başa yapıla­rı has kurşun ile örtülü bir mamur eserdir.

Ancak şehir kenarında olmakla cemaatten gariptir, ancak ikindiden sonra şehrin dükkan sahipleri, maarif erbabı ve sadık aşıkları bölük bölük bu camiin etrafında olan ağaçlık, yeşillik ve çimenlik yerlerde oturup cavk cavk olup bütün dostlar zevk ve şevk ederler. Zira şehrin bir gezinti yeri budur. Bir geniş, hava­dar ve yeşillik yerde bulunmuştur. Gerçekten Koca Osman Şah Osmanlı neslinden olup bir kerem sahibi olduğu cami hayratla­rından bellidir.

Bu bahtlı şehzade Sultan Bayezid ve Yavuz Sultan Selim ve­zirlerinden Kara Mustafa Paşa'nın ciğer köşesidir. Sultan Süley­man'ın kız kardeşinin oğlu ve Yavuz Sultan Selim'in kızının oğ­ludur, Sultan Süleyman'dan büyükçe idi. Hatta Selim Şah, Sul­tan Süleyman'ı katledin diye bostancıbaşıya teslim ettiğinde bostancıbaşı şehit ettim diye bir adamın cenazesini kılıp Eyyub Sultan civarında daha önce gömülü olan Çelebi Şehzade Musta­fa yanında o adamı gömer. İleri görüşlü ve Aristo akıllı bostancı­başı Süleyman Şehzade'yi Kulebahçesi'nde bostancı suretine ko­yup çapa çaldırır. Ta ki Selim Han Mısır'ı fethedip İstanbul'a gel­diğinde hasta olup ahiret tarafları göründüğünde:

"Padişahım, sizden sonra bu tac u taht, raht u baht kime in­tikal eder? İşte hala padişahım oğulsuz kalıp Sultan Korkud ile Sultan Ahmed kardeşlerinize kıydınız ve ciğer köşeniz şehzade sarı arslan Süleymanınıza kıydınız. Şimdi Osmanlı tahtı sahibi kim olur" dediklerinde,

"Kızımın evladı, Şehzade Osman Şah müstakil olsun" de­yince Osman Şah'ı müstakil padişah etmeye tüm kullar karar verirler.

Hemen bostancıbaşı Selim Şah'ın ölümü öncesinde yüz bin yemin billah ile Sarı Süleyman'ı Kulebahçesi'nde bostancı külahıyla ve elinde çapasıyla Selim Şah huzuruna getirip baba ve oğul birbirlerini bağrına bastı. Hemen o an Selim Han 40 gün daha sıhhat bulup bostancıbaşıyı kubbe veziri etti. Kırkıncı gün Selim Han "Rabbine dön" [Kur 'an, Fecr, 28] emriyle ahirete gidip

201

Page 221: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Süleyman Han müstakil padişah olunca kul taifesi bir hayli de­dikodu edip,

"Selim Han vasiyet etmişti. Biz Osman Şah'ı padişah ederiz, zira ulu şehzadedir" diye söylenince hemen ileriyi düşünen Sü­leyman Han Osman Şah'ı hemşiresiyle, yani Osman Şah'ı anne­siyle bir gecede ılgar ile bu Tırhala Sancağı'na sürdü. Hayat kay­dı ile ebedi bu sancağı Osman Şah'a bağışladı. Böylece Süley­man Han dedikodudan kurtulup müstakil padişah olur.

Beri tarafta Osman Şah da tahta çıkmaktan ümidi kesip bu Tırhala içinde bu güzel camii ve nice yüz adet hayratı yapar. Al­lah rahmet eylesin. Gerçekten de nur dolu bir camidir.

Sonra şehir içinde, Mustafa Paşa Camii: Bu da nur üstüne nur bir camidir. Bü­

tün yapılan baştan başa kurşunludur. Kapısı üzere yazılı olan tarihi budur:

fn ibtidethane-i Sübhan, Ahıreş amed der- meh-i Şa 'ban,

Dide budem temam şüd in cami, Güfte-end tarih-i Ka 'betü 'l-İrfan.

Sene (---).

Gazi Durhan Bey Camii: İlk fetihte yapılan eski mabettir. Çarşı pazar içinde bulunmakla gece gündüz kalabalık cemaa­te sahip namazgahtır. Lakin kiremitli eski tarzdır. Kıble kapısı üzere eski hatla tarihi budur:

Geşt tarih mahzenün ff Hak. Sene (---)

Bu nurlu camiin kıblesi önünde çeşitli havuzlar ve akarsu­lar var. Sonra,

Lala Paşa Camii: Bu da baştan başa has kurşun ile örtülü bir mamur mabettir.

Akça Camii: Bu da mesiregahtır. Alaca Cami: İskender Bey hayratıdır. Ömer Bey Camii: Şehrin güneyinde Kalabak Kaya yolunda

hoş bir camidir. Ancak minaresi yüksek değildir. (---) (---) (---).

202

Page 222: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Müslüman mahalleleri mescitleri Hepsi 8 adet mescitlerdir. Evvela Ali Çavuş Mescidi ve Cafer

Efendi Zaviyesi, (---) (---) (---). [239b]

6 adet medresedir. Bunlardan Osman Şah Medresesi, (---) (---) (---).

9 adet sıbyan mektebidir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . (2/3 satır boş) ... . . . . . . . . . . . ..... .

8 adet derviş hankahıdır. Cafer Efendi Tekkesi, Ali Çavuş Zaviyesi ve (---) (---) (---).

13 hamamdır. Osman Şah Hamamı, çiftedir. Durhan Bey Hamamı ve Ömer Bey Hamamı, havası ve yapısı güzel gönül açan hamamdır.

70 adet özel saray hamamları var. Abdülfettah Paşazade Sa­rayı Hamamı ve Durhan Beyzade Sarayı Hamamı ve nice ha­mamlar vardır.

Bin adet çarşı dükkan vardır, ama bedesteni yoktur. Yine de bütün değerli şeyler şehir içinde bolca bulunur.

5 adet tüccar hanı vardır. Bunlardan, (---) (---) (---). 3 adet fukara aşevi, imareti vardır. Evvela Osman Şah İma­

reti ve Gazi Durhan Bey İmareti, (---) (---) (---). 5 adet yerde insanların geçeceği köprüler vardır. Bunlardan

ibretlik yapı şehir içinde Lala Paşa Köprüsü: 15 adet küçük göz� lüce sanatlı köprüdür, ama alçaktır. Osman Şah Köprüsü: Sekiz Göz adıyla sanatlı bir köprüdür. (---) (---) (---).

1.001 adet hayat pınarı gibi çeşme var, diye anlattılar. Ger­çekten de bu Tırhala şehri sudan ibaret bir yerdir. Evvela Sekiz Göz Köprü başında Derviş Bey Çeşmesi'nin kemeri altındaki ta­rihidir:

Halka bu çeşmeyi yapdıkda görüp Şamf, Der-akab dedi tarihini ma abıhayat-ı sanl.

Sene 1024.

Nice yüz akarsu çeşmeleri, kaynakların Üzerlerine nice yüz hayır sahipleri kubbeler yapıp bazısına hoş havuzlar inşa edip bütün insanlar ve tüm hayvanlar susuzluklarını giderirler. Nice yüz hayat pınarı gibi hesapsız kaynakların hepsi şehir içinde akan (---) nehrine karışıp kıble tarafına akarak Kiremitlik adlı

203

Page 223: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

mahalde bütün sular bir yerden Kösdem Nehri'ne karışır. Bu yerde bir abıhayat zülal suyu vardır ki ismine Şeker Pınarı der­ler. Bütün Tırhala şehrinin tabiat sahibi olanları at sakalarıyla su getirtip Şeker Pınarı'ndan içerler. Gerçekten de Şeker Pınarı de­dikleri kadar vardır.

200 adet ibretlik eser su dolapları var ki Adana şehrinde ve Arabistan'da Hama şehrindeki su dolaplarına benzer. Şeh­rin ortasında akan (---) nehrinin sağında solunda küçük büyük dolaplar döner. Her birinden birer çeşit ses çıkıp başka bir tür makamla nağmeleri vardır. Bütün hamamlara, camilerin havuz ve şadırvanlarına, tüm saray hanedanlar, şebekeli bostanlar ve nice bin adet cennet bahçesi gibi bağlara, bahçelere saf sular bu dolaplardan dağıtılıp şehir bahçeleri sulanır. Bir acayip ve garip seyirlik dolaplardır. (---) (---) (---).

105 adet tertemiz taş döşeli beyaz kaldırımlı temiz şehirdir. (---) (---) (---).

Ve bütün halkının dili Urumşadır. Dilleri Rum gibi "Var­mişik, gelmişik, olmişik ama neylemişik" diye konuşur zengin adamları vardır.

Ve 23 adet mesiregahları var. Bunlardan Osman Şah mesi­resi ve (---) (---) (---).

Bütün mahsulatları şehrin güney tarafındaki ovada 5 çeşit buğdayı, arpası, pamuğu ve diğer hububatları çoktur.

Ve bütün mahbub ve mahbubesi şivekar ve sağlıklı kızları ve sevimli oğlanları gayet çoktur, zira havası hoştur.

Bütün reayası Rum, Ermeni, Bulgar, Sırp ve Latin tüccarla­rı çoktur ki sığır gönü ve diğer meta alıp Venedik'e götürürler.

Övgüsünün tamamlanması: . . . . . . . . . . . . . . . . . . (6 satır boş) .................... [240a] Tırhala şehri evliyaları ziyaretleri

Evvela, Durkut Baba ziyareti. Gazi mücahidlerin önderi Gazi Durhan Bey: Camiinin av­

lusunda medfundur. Şeyh Hızır Efendi, Şeyh Ramazan Efendi ve Alaca Cami'de

ruhani alemin kutbu Şeyh Hüseyin Efendi, sırrı aziz olsun. Ve alemin çırası, sevinç ışığı, kulların şerefi, gizli güneş,

Rabbani hikmet madeni Şeyh Hazret-i Cafer Efendi ziyare-

204

Page 224: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

ti, sırrı aziz olsun: Bu aziz Tali Efendi'nin kardeşidir. Birkaç kere hacca gidip Yemen, Aden ve Seba şehirlerine seyahat edip Ye­men'de Veys el-Karani türbesinde kalmak isteyince bir gece rü­yasında Veys el-Karani'yi görüp,

"Ya hazret, doğum yerin olan Tırhala'da kal" buyururlar. Sonra aziz yola çıkarak Tırhala'ya gelip bu zaviyeyi yaptılar

ve halkı Hak yoluna yöneltip gittiler. 1026 1617] tarihinde Hak ta­rafına yönelip zaviyesi sahasında özel türbesine defnedildi. Tek­kesinde halife ve dervişleri büyük toplantı yapıp tevhid-i sultani ederler. Allah rahmet eylesin.

Tahkik erbabı önderi, velilik kıblesi hidayet kabesi, İlahi sır­ların müftüsü, sonsuzluk nurlarının mücahidi Şeyh Aziz Meh­med Efendi, sırrı aziz olsun: Bu aziz babamızın anlattığına göre Malgara şehrinde Naibzade Hasan Halife adlı bir imamın ciğer köşesi, değerli incisi idi. Bu Tırhala'da Ali Çavuş adlı bir zat bir zaviye yapıp Nureddinzade Efendi hazretlerinden bir halife rica edince o da bu Mehmed Efendi'yi Tırhala'ya gönderir. Halveti ta­rikatında şeyh olup Osman Şah Camii'nde de vaiz, nasıh ve ha­tip olup nice bin inkarcıyı tevhid ehli eder. Sonunda 1013 [1604/5] tarihinde geçici dünyadan kalıcı dünyaya göçüp zaviyesi hazire­sine gömülür. Allah rahmet eylesin.

Mevlana Pareparezade Ahmed Efendi ziyareti: Gazi Ömer Bey Camii'nin avlusunda yatmaktadır.

Kınalı Efendi ziyareti, sırrı aziz olsun . . Kadri yüce, Rabbani ilim madeni, Sübhani kulübe sakini

Şeyh Hazret-i Sinan Efendi ziyareti: Edirne yakınında Ergene Köprüsü kasabasında doğup İlahi aşk ile yanmış bir zat iken Ka­radeniz kıyısında Varna şehrinde Şeyh Mehmed Kınmi hazret­lerinden dervişliği alıp onlardan tarikatı tamamlayıp bu Tırhala şehrinde Gazi Ömer Bey Camii zaviyesinde post sahibi olur. Bü­tün Rumeli halkı ona bağlanır. Sonunda ecel yolkesicisi yakasını toplayıp ahirete göçüp zaviyesi haziresine defnedilir. Ama mer­hum aziz tecrid makamında sabit-kadem olup Sinani mahlası ile güzel şiirleri vardır. İlahi aşk keyfiyetiyle pür-şevk ve zevk sahi­bi olup Rumeli Vilayeti'nde 70 bin müride malik olmuş bir server sultan imiş, Allah rahmet eylesin. (---) (---) (---).

Nice ziyaretler daha ettik, ama bunlar meşhur olanlardır.

205

Page 225: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bu şehri de gezip dolaşıp birkaç adet eğlenceli dostlarla av­lanmak yoluyla kuzey tarafa bir öz içinde mamur köyler geçip abıhayat sular içerek, Kösdem Nehri'ni ayaktan atlarla geçerek, şenlikli köylerde yiyip içerek konup göçerek 3 saatte,

İbretlik yüksek kale, Kalabak Kaya Dağı'nm özellikleri (---) tarihinde Gazi Durhan Bey Rum keferesi elinden hile

ile fethetmiştir, ama tam 3 sene muhasara etmiştir. İçinde olan 3 bin adet papazlar açlıktan aman deyip bunlara zahire gönder­miştir. Çuvallar ve sandukalar içinde fedaileri zahire diye giz­leyip ipler ile papazlar zahireyi kaleye çekince zahireyi götü­ren gaziler sandukaların ağzını açıp içinden gaziler çıkıp dalkı­lıç olup bu yüksek kaleyi bu hile ile fethetmiştir. Yoksa bir yolla ele geçirmek mümkün değildir. Fetihten sonra papazlar mal ve­rip yine kale kayası içinde kaldılar.

Hala Tırhala hakimi hükmünde Tırhala'ya bir saat yakın, batı tarafta göklere baş uzatmış, kudret eliyle yaratılmış ibret­lik yüksek bir kayalık dağdır. Öğle vakti olmayınca bu yüksek dağın tepesi mavi bulutlar içinde örtülü durur, belli olmaz. Öğ­leden sonra alemi aydınlatan güneş felek kulesine çıkınca bu yüksek dağın yukarısı belli olur. Yeryüzünde buna denk ibret­lik yüksek dağ yoktur. Meğer ki Acem memleketinde Kahkaha Kalesi ola. Kahkaha Kalesi'nin at ve katır çıkacak bir yolu var­dır, ama bu Kalabak Kayası'na "Ne reh ne rehber peyda" dedi­ği gibi asla bir keçi [240b] tırmaşıp çıkacak yolu yoktur. Hemen mantar gibi aşağısı incecik, yukarısı geniş yayla, bir çemenzar ve lalezar kayadır. Asla bir tarafında kaleden bir yapı eseri yok­tur. Hemen kudret eli kalesidir.

Tırhala tarafına bir sivri kaya burnu vardır. Orada eski za­manda kafirler insan gövdesi kalınlığı demir kollar uzatıp uçla­rına tunç makaralar bağlayıp camız ve sığır derilerini dilim di­lim edip kalın gemi palamarı ipleri gibi örmüşler. Gerektiğinde bu ipleri tunçtan makaralara geçirip o örme urganların uçlarına yine kalın ipten balık ağı gibi örülmüş beşer onar adam alır sepet gibi şeyleri aşağı sarkıtıp yukarı çekecek zahireleri, koyunları ve sığırları, kısacası her ne var ise aşağıda korlar. Yukarı kayanın en tepesindeki tunç makaraların yanlarında çark dolaplar vardır, o dolapların hizmetine 10 adet papaz daima memur olup dururlar.

206

Page 226: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Hemen sepetlere bir adam ve 5 adam girdiğini gördükle­rinde ve dolaplarda olan katırlara hay edip dolabı katırlar çevi­re çevire 5 Süleymaniye minaresi boyu olan kayaya sepetler çı­kıp içinde olan adamlar yahut koyun kuzular, her ne ise dışarı çıkıp gider.

Bir hardal tanesi veya bir adam ne ise de bu yüksek dağın te­pesine böyle makara ipler ile katırlar çekip çıkarırlar. Yoksa ye­rinden bu kayaya çıkmak imkansız oğlu imkansızdır. Bir yerde tırnak iliştirecek yeri yoktur, yolu yoktur. Hemen ön tarafı par­lak ve cilalı kayalar olup her tarafı uçurum cehennem kuyusu gibi kayalardır. Bazı yerleri o kadar yüksektir ki sanki Bisütun Dağı olup altından insan geçmeye korkar. Yaz kış asla güneş do­kunmaz nice yerleri var.

Bu ibretlik kayanın atlar ile çepçevre etrafını gezip dolaşıp bu kayanın dibinde Kalabak Köyü'ne vardık. O gece orada ko­nuk olup gece papazlar ile konuşup,

"Aya bu kayanın tepesine çıkıp yukarıda manastırı ve kaya­nın zirvesinden bu yeryüzü sayfasını nasıl seyredebiliriz?" de­yince papazları,

"Baş üstüne sabahın sizi sepetlere koyup yukarı çektirelim. Dünya yüzünü seyr ü temaşa edesiz" dediler.

Biz de "N'ola" deyip bu köyde zevk ü safalar ettik. Tama­men Rum keferesi ve 600 haneli zeamet köyüdür.

Sabah olup tüm atlarımızı bu köyde birkaç hizmetkarlar ile bırakıp 10 nefer yaran ile pür-silah olup kayanın altına gelip yu­karıdan rahipler makaralar ile ipten örülmüş sepetleri sarkıtıp aşağı indirdiler.

Kalabak Kayası'na çıktığımızı bildirir Hemen 5 adet dost ile Allah 'a tevekkül edip sepetlere girip

aşağıdan papazlar "Ala misafiri" diye haykırınca onu gördük, hemen sepetle yukarı doğru çıkmaya başladık. Kayanın ortasına kadar çıktığımızda hatıra geldi ki,

"Bu ip ya makara kırılırsa bin parça oluruz" diye yüreği­miz ve vücudumuz güz yaprağı gibi titreyip "Emir Allah'ın" dedik. Yanımızda olan papaz bize teselli vererek yarım saatte hamd olsun yukarı tunç makara dibine çıktık. Bizi yukarı çe­ken dolabı gezip dolaşıp yine sepeti aşağı indirip öbür yoldaş-

207

Page 227: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

larımızın sepete girip yukarı çekeceklerini bir kaya üzere otu­rup seyrettik.

Onlar sepete girince yine papazlar katır ve sığır dolapları­na hay deyip, onları da çekmeye başladılar. O dostlar yarı yola çıkınca gözleri kararıp,

"Bre bizi aşağı indirin" diye bağrışmaya başlayıp ağlaşırlar. Papazlar onların asla feryat ve ağlamalarına bakmayıp ka­

tırlara dah deyip yarım saatte onlar da yukarı çıkıp şükür sec­desi ettiler.

Bir yaranımızın meğer abdesti yok iken secde etmiş. Bir la­tifeci kimse idi,

"Benim bir daha o torba sepet ile aşağı inmek ihtimalim yoktur. Burada papaz olup yarınki gün göğe yükselip Mesih­dem İsa Nebi'ye varıp dem alıp İsa'ya arkadaş olurum" dedi.

Hele hamd olsun 5 Süleymaniye minaresi boyu kadar gök­lere baş çekmiş kayanın tepesine selametle çıkıp etrafı seyret­tik. Sübhanü 'l-Hallak bu yeryüzü üzerinde olan dağlar, tepeler, çayır ve çimenlik yerler, köyler, kasabalar ve akarsular zemin üzerinde ibretlik bukalemun nakşı gibi belli oldu.

Oradan yaya yürüyüşlerde yüksek kayalar [241a] üzerine çıkıp sanki meleklerin seslerini duyup Hazret-i İsa ve Hazret-i İdris ile gökyüzünde konuştuk. Yani ta bu derece yükseğe çı­kıp mavi bulutlar içinde hayran, kendinden geçmiş ve sarhoş gezdik. Hakire bir dehşet gelip davul sesi gibi bir ses duyulup çok sert esen rüzgarlardan sersem olduk. Ama bir çemenzar ve lalezar sahrası var ki sürü ile koyunları, keçileri ve sığırları ge­zer, asla çobanları yoktur. Zira 4 tarafı cehennem çukuru gibi derin uçurumdur. Ve nice yerde yağmur suyundan toplanmış abıhayat su sarnıçları vardır.

Kalabak Manastırı Leka oğlu Kalabak Kral'ın yapısıdır. Gayet eski manastır­

dır. Bütün papazlar bizi karşılamaya çıkıp manastırlarını sey­rettirdiler. Acayip sanatlı, eski yapı bir ibretlik manastırdır. Bi­nası sanki büyük bir kale olup gayet mükelleftir.

Bütün avizeleri, askıları ve tüm kandilleri yaldızlı ve ceva­hirlidir. Bunda olan "Vedd 'i, Süva 'ı, Yağus 'ı..." [Kur 'an, Nuh, 23] gibi putları Alman diyarında, Amsterdam'da, Loncat şehrinde ve Daniska şehrinde görmedim.

208

Page 228: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Burada 300 kadar palas kuşanan rahip, patrik ve kıssis var, her biri perhiz ile nice çeşit bilgilere ulaşmışlardır.

Ve burada o kadar mahbub, müğpiçe, güneş parçası oğlan­lar var ki hepsi İsa Nebi uğruna kendilerini vakfedip her misa­firin önüne durup bel bağlayıp hizmet ederler. Bütün yolcular, çevredekiler ve gezmeye gelenlere izzet ikram edip yemek yedi­rir, çeşit çeşit tatlılar, turunç, erik ve Buhara eriği reçelleri, tere­yağları ve kaymaklar ile ziyafetler ederler.

Kısacası kuş sütü ve arslan sütüyle büyük ziyafetler edip gece konuk olanlara çeşit çeşit diba, şib, zerbaf gecelikler giydi­rip o kadar izzet ikram ederler ki bir vecih ile anlatılmaz, zira bu kiliseye bütün kafiristan ve dip Frengistan' dan adaklar gelir. Burada 40 yıl başpapaz olan kefereler kanuna göre Cebel-i Tür papazı olur. Sonra Rimpapa olur yahut İstanbul'da patrik papaz olup bütün dünya keferesine hükmü geçerli olur.

Sözün kısası bu kayanın ve bu kilisenin özellikleri dillerle anlatılıp kalemlerle yazılmaz. Bu dünyada bu yüksek dağ da bir temaşagahtır, ama çıkıp inmesi gayet tehlikelidir.

Burada bir gün rahiplerle sohbetler edip nice muğ-piçe oğ­lanlar ile konuştuk. Sonra başpapazdan hediyeler alıp akşama yakın Bakacak adlı kayaya çıktık. Bu kayanın etrafındaki birer, ikişer, üçer konak yerlerde olan kale, şehir ve kasabaları seyret­tik. Evvela kuzey tarafında Demirhisar, Siroz, Vardar Yenicesi, Vodina, Karaferye, Oştrova, Serfice, Alasonya, Sidirkapsi, Lan­kaza ve Selanik şehirleri gözükür.

Doğusunda Akdeniz bir göl gibi görünüp sahilinde Koloz Kalesi, Kesendire Kalesi, Ermiye Kalesi, Çatalca kasabası, Fener Kalesi ve Tırhala şehri görünür.

Batısında Yanya Iskırapar, Margılıç, Delvinye, Avlonya şe­hirleri ve Tomor Dağı ardında Görice şehri, Aydonat ve Parga Kalesi, Venedik Körfezi içinde Venedik'in Körfez Adası, Julad Kalesi dağları, Dukat dağları, Kuryeleş dağları, Kardik Kalesi, Ergiri Kasrı Kalesi, kısacası bu tarafta 40 pare kale ve dağları toprak altında gibi belli idi.

Kıblesinde Kardiçse kasabası, Maşkolor kasabası panayırı, Cuma-abad kasabası, Domoko Kalesi, İzdin Kalesi, Badracık ka­sabası, Modoniç Kalesi ve Livadiye Kalesi dağları görünür. Ta bu derece yüksek Kalabak Kayası bir ibretlik bir tepedir.

209

Page 229: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Oradan yine Allah'a sığınıp ecel torbası adlı sepet içine gi­rip gözlerimizi yumup can kuşunu Allah'a ısmarlayıp "Ben işi­mi Allah 'a ısmarladım" [Kur 'iin, Mü'min, 44] ayetini okuyarak ze­mine selametle uçup konduk. Yine o gece Kalabak Köyü'nde ko­nuk olduk. Sanki gönül kuşumuz ecel avcısından kurtuldu. O gece yaranlarla konuştuk, dediler ki,

"Yanya şehri yakındır. Sabah oraya gidelim" Hakir, "Hayır, şimden gerü hemen Girit Adası gazasına, yola çıka­

rız" deyip Kalabak Kaya'dan kalkıp Ağrafa dağları eteğinden geçip 4 saat gidip,

Tekur Nehri: Şam yaylasından gelip ve Tırhala Ovası'ndan geçip doğu tarafa akarak Kiremitlik Köprüsü altından geçip Kösdem Nehri'ne karışır. Tekur Nehri gerçekten de [241b] ab-ı zülaldir.

Oradan kıbleye 1 saat daha ovalarda gidip, Cihanın fanusu, yani Fener Kalesi'nin özellikleri

Yapıcısı malumum değildir. Ancak (---) tarihinde Fatih Sul­tan Mehmed, Mora Vilayeti fethine giderken bu Fener Kalesi'ni Gazi Durhan Bey fethedip Tırhala Sancağı'nda voyvodalıktır. Ve Yenişehir mollası nahiyesidir ki mollanın naibi hükmeder.

Nahiyesi (---) adet köylerdir. Kethüdayeri, yeniçeri serda­rı, kale dizdarı, 40 adet hisar eri, muhtesibi ve bacdarı vardır. Şeyhülislamı ve nakibüleşrafı yoktur, zira büyük şehir değildir. Kalesini padişah izni ile Hamza Bey tamir edip 40 kese masraf edip yine 40 yük akçe kale için vakfeylemiştir ki kale kulları­na vakıftır. Bu kale kullarının maaşları padişah tarafından değil Hamza Bey vakfından verilir.

Kalesi, göklere ulaşmış bir yalçın kayalı dağ başında, Yeni­şehir, Tırhala ve Akdeniz 5 konak yer gözükür, yüksek bir dağ üzerinde Demavend Kalesi'ne benzer sağlam bir hisardır. An­cak batı tarafa bakan bir kapısı var. Dörtgen şekilli yeni imar ol­muş, şeddadi, beyaz inci gibi güzel bir kaledir ki çepçevre bü­yüklüğü bin adımdır. Asla bir tarafında hendeği yoktur, zira her tarafı cehennem kuyusu gibi uçurum olup hendek yeri yok­tur. Kale içinde dizdar hanesiyle 10 adet neferat haneleri, Meh­med Han Camii, cebehane, su sarnıçları ve tahıl ambarları var­dır, gayri şey yoktur.

2 1 0

Page 230: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Aşağı varoşu: 100 adet kiremit örtülü evleri, kat kat sahraya nazır mükellef ve mükemmel cihannüma saraylardır.

Toplam 5 adet mahalle ve 5 adet mihraptır. Kale içinde Ham­za Bey Camii, Evliya Hatun Camii. Ve 3 adet mahalle mescidi vardır.

Ve 50 adet kefere haneleri, 2 adet küçük hanları, 1 küçücük hamamcığı, 20 adet dükkancığı, 1 adet medreseciği, 1 adet mek­tebi ve 1 adet tekkesi var. Ve yer yer bağları var.

Allah'ın hikmeti böyle yüksek dağ üzerinde nice abıhayat su­ları var, ama halkı Urumşa olup dağ adamı olmakla vebadan kaçıp nice hanelerin bütün bakır kapları durup haneleri harap oluyor.

Hatta hakir orada iken dilsiz bir adam yatar imiş. Asla bir kimse yanına varıp sormamış ve o adam açlıktan ölüp kalmış. Hakir rast gelip hizmetkarlarım ile o adamı yıkayıp namazını kı­lıp mezarlıkta defnettim. Ama o gece hanemiz sahibi,

"Bunlar vebalı ölü yanına varıp ölü yıkadılar" diye bütün adamlarıyla bizden kaçıp bir büyük konakta bizler yalnız kal­dık. Ertesi sabahleyin biz de oradan kalkıp hanedan sahiplerin­den Paşazade ve Muslu ağalar ile vedalaşıp Hüsam Efendi türbe­sini ve Evliya Kadın Ana'yı ziyaret edip oradan aşağı 1 saatte bu dağdan yokuş aşağı kıbleye doğru inip Loksad Köyü'nü ve ova içinde nice mamur köyleri geçip 1 saat daha kıbleye doğru şen­likli yerlerde gidip,

Kardiçse kasabasının anlatılması Bir sahraya kurulmuş olup Yenişehir niyabetinde ve Tırhala

Sancağı toprağında zeamettir. Toplam 9 mihrap ve 9 mahalledir. Bunlardan çarşı içinde Kasım Çavuş Camii: Kiremit örtülü kala­balık cemaatli camidir.

Ve 8 adet mahalle mescidi, 1 adet medrese, 1 adet sıbyan mektebi, 1 adet derviş tekkesi, 3 adet tüccar hanı, 1 küçük hama­mı, 100 adet esnaf dükkanı ve bin adet kiremit örtülü bağ bahçe­si, hesapsız haneleri var. Halkı hep Urumşadır. Dilleri Rum leh­çesine yakın olup reayaları genellikle keferedirler. Başlarına be­yaz keçeden Frenk şapkası giyerler.

Bu ovada Anadolu Vilayeti'ndeki gibi 2 tekerlekli kağnı ara­balar ile yük taşırlar. (---) adet abıhayat çeşmeleri vardır. Bunlar­dan Kasım Çavuş Camii önündeki çeşmenin tarihidir:

2 1 1

Page 231: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Abdülbaki bir kulundur kulların çok bi-şümar, Ol Habibin hakkı içün et Çar-yara anı yar.

Sene:1065 [1655].

Bu kasabadan da kalkıp [242a] 4 saat doğu tarafına gidip bir geniş sahrada,

Maşkolor panayırı kasabasının özellikleri Tırhala Sancağı toprağında Yenişehir mollası niyabetidir,

ama yılda bir kere Yenişehir mollası, Tırhala beyi yahut kayma­kamı ve Selanik yeniçeri ağası askerleriyle gelip bütün tüccarla­rı muhafaza edip ateşli pazar olur.

Bu elde hayratı olan Sultan Süleyman'ın makbul iken mak­tül olan Gazi İbrahim Paşa vakfı olmakla mütevellisi de 200 as­ker ile bir tarafını muhafaza edip bütün dükkanların kiraları ve pazar bacını toplayıp camileri talebelerinin maaşlarını verir.

Bu güzel kasaba Çınarlıdere kenarında bulunur. Çınar­lı Nehri Ağrafa dağlarından gelip Kösdem Nehri'ne karışır bir abıhayattır, ama Temmuz günlerinde gayet sıcak akar.

Bu güzel kasaba Çınarlı Nehri kenarında, 300 adet ha­neli safi kefere reayalı büyük köydür ki h�kim İbrahim Paşa müttevellisidir. Bir büyük ovada bulunup yılda bir kere bu Çı­narlı Nehri'nin kenarından iki kere yüz bin ve 3 kere yüz bin ademoğlu, Arap, Acem, Hint, Sind, Semerkand, Laristan, Mol­tan, Macar, İsveç, Nemse, Leh, Çek, İspanya, Ceneviz, Cezayir, Tunus, Trablus, Mısır, Şam, Haleb ve Irak'tan, kısacası 7 iklim uzaktan, bütün mamur beldelerin zengin bezirganları nice kere yüz bin guruşluk kıymetli metalarını getirip bu yeşillik ovada çadır, çerge ve ağırlıklarıyla konup mallarını satmaya başlarlar.

Küçük büyük 2 bin adet ufak tefek yapılmış, baştan başa ki­remit ile örtülü mamur dükkanlar vardır ki vakıf tarafından ya­pılmıştır, bu dükkanlarda ağır bezirganlar oturur, zira kale gibi etrafları kapılı emin yerlerdir.

Bu dükkanlarda adam deryası dalgalanıp 40 gün 40 gece bir alma, satma, verme, girme ve getirmeli bir büyük topluluktur. Diller ile anlatılıp kalemlerle yazılır değildir.

Bu büyük kalabalık kiraz meyvesi zamanında vilayetin her sebzesi, otu ve mahsulatları çok bol olduğu sırada olmakla nice

2 12

Page 232: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

kere yüz bin reaya ve berayalar yiyecek ve içeceklerini bu gü­zellik pazarına getirip öyle ganimet olur ki 1 koyun 10 akçeye, 2 okka ekmek 1 akçeye satılır. Diğer eşyalar da ona göre satılır. Bolluk olup nice bin adet küçük kulübeden dükkanlar da yapı­lıp herkes metalarını satar.

Her tarafta çeng ü çigan, def, tambur, santur, rebab ve musikarlar çalınıp kahvehane, meyhane ve bozahanelerde, di­ğer çadır ve çergelerde bir hay huy, saz söz, rakkas, mutrıp, kaş­mer taklitçi ve meddahların hepsiyle her gün her gece Hüseyin Baykara meclisleri olur. Bütün ordu-yı pazar nice kere yüz bin kandil, meşale, fener, balmumu ve yel mumlarıyla aydınlatılıp karanlık geceleri aydınlık gündüz, Harezmşahf Nevruzu günü olur. Bu tertip 40 gün 40 gece taraf taraf ve köşe köşe eğlence­ler olur.

Nice kere yüz bin yük çözülüp satılır, nice kere yüz bin yük alınıp bağlanır, nice Mısır hazinesi mal toplanır. Bu yeryüzünde her ne kadar değerli kumaşlar, kalay, diba, şib, zerbaf ve ne ka­dar pahalı cevahir cinsi şeyler var ise bunda boka bulunur. Her­kes metaını bozup pazara çıkarıp satar .

.................. (1 satır boş) ................... . Panayır cemiyetinin eski kanunu

Rum ve Latin keferelerin tarihlerinde yazdıkları üzere bu büyük kalabalık ta çirkin suratlı Leka asrından beri vardır. O sa­pık Leka yılda bir kere bu büyük kalabalık olan yere gelir, bir yüksek tepe üzerine çıkıp sakalına la'l, yakut, cevahir ve çeşit çeşit değerli incileri sakalına bıyıklarına yüzünü takar. Sonra da haşa ilahlık iddiasında bulunurmuş. Bütün dünya halkı gelip çir­kin suratını görüp zengin fakir herkes mallarını Leka'nın ayak­ları altına serip Leka'ya secde eder imiş. [242b] Hala o zaman­dan beri bu Leka'nın pazar kanunu kalıp her sene adam deryası toplanır, sebebi budur vesselam.

Sivrisinek ve karasinek tılsımı Garip sanattır ki bu Maşkolor panayırı gününde sinekten

adam duramaz iken panayır günleri olunca asla sinekten eser kalmaz. Temaşa bu ki bu büyük kalabalıkta nice kere yüz bin in­sanın pisliği, dışkısı, yüz binlerce hayvanların pislikleri ve nice kere yüz bin adet kesilen koyunların ve sığırların kanları koku-

2 1 3

Page 233: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

su çok olacak iken bir kötü koku olmayıp bir sivri ve bir ka­rasinek yoktur. Hemen ki pazar toplanıp bir adam kalmadığı gibi karasinek ve sivrisinek cihanı tutup adamı helak eder. Ta Leka'dan beri böyle tılsım olmuştur ki garip seyirliktir.

Ama bu pazarı hengamesini görmeyen bir büyük kalaba­lık görmemiştir. Alem gezginleri ve insan nedimleri içinde meş­hurdur. Gerçi Alasonya şehrinde, Dabra panayırında, Dolyan panayırında, Mitroviçse'de, Ösek panayırında, Arat'ta ve Ya­rat panayırında, Eflak ve Boğdan arasında Fohşan panayırında, Çerkezistan'da Şeyh Hasan pazarında, Acem Vilayeti'nde Gilan pazarında, yine Acem'de Lahican pazarında, yine Acem'de İmam Rıza Meşhedi cemiyetinde, Acem'in Erdebil şehri Mak­telü'l-Hüseyin'de, Bağdad'da Selman-ı Pak teferrücünde, yine Bağdad yakınında İmam Hüseyin türbesinde, yine Bağdad Kfıfe'sinde İmam Ali türbesinde, Mekke-i Mükerreme'de insan deryası olan Arafat Dağı'nda, Mısır yakınında Seyyid Ahmed el-Bedevi ziyaretinde, ona yakın Nil Nehri kenarında İbrahim Dessüki'de, Dimyat'ta Şeyh Şata türbesinde ve nice yüz adet malumumuz olan ibretlik, seyirlik büyük kalabalıkların, Arafat Dağı'ndan başka bu Maşkolor panayırının tüm bu dünyada ve yeni dünyada benzeri yoktur.

Kısacası bu canlı, ateşli panayırda esnafların 40 gün 40 ge­cede olan sevinç, eğlence ve hay huylarını olduğu gibi yazmak istesek övgüsünde diller kısa kalıp kalemler kırılır. Laf kalabalı­ğı olur diye kısaca yazdık.

Bu temaşaları edip yine yoldaşlarımızla 4 saat kıbleye gidip, Cuma kasabası

Bu da Tırhala toprağında voyvodalık olup Yenişehir naibi hükmeder. (---) adet nahiye köyleridir. Yeniçeri serdarı, kethü­dayeri ve birkaç ayanı vardır. İmareti bir geniş ovada olup bağ­lı ve bahçeli 7 adet mahalle ve 7 mihraplı bir küçük kasabacıktır ki serbest zeamettir.

Ve 2 adet Cuma namazı kılınır cami vardır. Biri Ömer Bey Camii, biri Ali Çavuş Camii'dir, ama bu bir kurşun örtülü nurlu camidir. Ve 5 adet de mahalle mescidi vardır.

Ve 1 adet medrese, 1 hamam, 2 sıbyan mektebi, 3 derviş tek­kesi, 2 adet tüccar hanı ve 20 adet dükkan vardır.

2 14

Page 234: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Suyu ve havası hoş kasaba, mamur, bolluk ve verimli yerdir. Hanedan sahibi Hadim Ağa ve kardeşi Musa Ağa, sofraları mey­danda, ikram sahibi adamlardır.

Allah'ın hikmeti bu kasabada karasinek öyle çoktur ki insa­nı helak eder. Maşkolor panayırı günleri asla kalmayıp bu kasa­baya gelip çok olur. Yukarıda tılsım olduğu yazılıdır.

Sonra bu kasabadan kalkıp kıble tarafına (---) saat ova içinde mamur ve şenlikli İrem bağları gibi köyleri geçip,

Dimoko Kalesi'nin özellikleri Leka oğlu Dimoko yaptığından Dimoko'dan bozma Domo­

ko derler. (---) tarihinde Fatih Sultan Mehmed Mora Vilayeti fet­hine giderken Durhan Bey fetheder. Rumeli Eyaleti'nde İnebahtı Sancağı voyvodalığmda Çatalca kazası nahiyesinin niyabetidir.

Aşağıdan kalesine 1 saatte çıkıp seyrettim. Kalesi, göklere çıkmış bir sivri kaya üzerinde yuvarlak ve şeddadi taş yapı kü­çük bir kaledir. Fetihten sonra bazı yerleri yıkılmıştır.

Bütün kafiri ve Müslümanları ancak 100 kadar kiremit ör­tülü evlerdir. Rumları fetihten beri iç kalenin tepesinde sakinler. Oradan aşağıda Müslümanlar olup 1 mahalle ve 1 cami var, ama Müslümanlarının dinleri ve mezhepleri nedir, onlar da bilmez. Kefereler ile karışmış Müslüman şekilli, haraç vermeden kurtul­muş bir kavimdir.

Hepsi 2 hanları ve 50 adet dükkanları var, ama hamamı ve başka imaretleri yoktur. Abıhayat kaynak suları çoktur, bağ bah­çeleri uzaktır. Bu kale anayola aykırı olmakla bu kavim asla mi­safir almazlar, Yahudi kavmini bu şehre koymazlar ve Yahudi­ler de korkup gelmezler.

Bu kaleden kıble tarafına 4 saat dağlar, beller ve sarp kayalı yollar aşıp mandıralarda koyun ve camız kaymaklan ve yoğurt­ları yiyip içip hoş geçip,

Mamur zemin, yani sağlam İzdin Kalesi'nin özellikleri Leka kızı Zidin yapısıdır. Zidin'den bozma İzdin derler. 852

[1448] tarihinde bizzat Fatih Sultan Mehmed Mora Adası'm Ve­nedik elinden almaya giderken bunu da Venedik küffarı elinden zorla alır. Süleyman Han yazımı üzere Cezayir eyaletinde kap­tan paşa hükmünde [243a] Ağrıboz Sancağı toprağında 150 akçe payesiyle şerif kazadır. Ve nahiyesi (---) adet köydür.

2 1 5

Page 235: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Valide sultanların hass-ı hümayunları olup hakimi voy­vodadır ki vergilerden muaf olup 50 bin guruş tahsil olur. Şeyhülislamı, nakibüleşrafı, sipah kethüdayeri, yeniçeri serda­rı, kale dizdarı, 50 adet hisar eri, muhtesibi, hacdan, haraç emi­ni, şehir kethüdası (---) (---) (---) vardır.

Kalesi göklere çıkmış bir gök kaya üzere güneyden kuzeye uzunlamasına badem şeklinde, taş yapı, İskender Seddi güzel bir kaledir. Venedik elinde iken çok mamur ve süslü yapı imiş. Bütün Frengistan ustalarının beğendikleri sağlam hisarın biri de budur. Ve biri de Moton ve Koron'dur. Ama bu öyle bir eski yapı ki her taraf boyu 30'ar arşın şeddadi, sanatlı, cilalı ve par­lak taşlarla yapılmış duvardır. Zariflik ve hoşlukta benzeri yok­tur. Mimarlıktan biraz haberdar olan bu güzel kaleyi gördüğün­de hayran kalıp parmaklarım ağzına götürür. Ancak küçüktür, çepçevre tam bin adım olup iki kapısı var. Biri kıbleye ve biri gü­neye nazır demirden sağlam kapılardır.

Bu kale içre 50 adet hane vardır. Ama yukarı iç kalede asla ev yoktur, ancak cebehane ve bazı mühimmat levazımatlar var­dır. Zahire kısmından buğday, darı, kılçıklı pirinç ve peksimet var, başka şey yoktur. Bu iç hisardan Akdeniz ayak altında gibi görünür. Aşağı kalede bir cami var, eski tarzdır.

Bu kalenin suyu eşeklerle aşağıdan gelir, su sarnıçları ça­lışmaz. Bu kalenin kıble tarafı ova ve ilerisi Akdeniz 1 mil ka­dar mesafedir. Doğu tarafı havaleli bayırlardır. Ve etrafında asla hendeği yoktur, zira sarp ve yalçın kayalardır.

İzdin aşağı şehri İsimlenmesinin bir rivayeti de,

.. . ............... (1 satır boş) ................... . Bu mamur varoş gayet süslüdür. Bir geniş dereli ve iki ta­

rafları kayalı öz içinde olup 13 adet Müslüman mahallesi vardır. Evvela (---) Mahallesi,

. . ................ (1 satır boş) ................... . Meşhuru bunlardır. Ve 8 adet kafir mahallesi vardır, Yahu­

di ve Frenk yoktur. Ancak Rum, Bulgar, Ermeni ve Latin kefe­releri çoktur. Bu kadar mahalleler içinde toplam 6 adet mihrap­tır. Dördünde Cuma namazı kılınır Osmanlı sultanları ve diğer ayan camileridir. Bunlardan geniş, iç açıcı ve kurşun örtülü Ha­san Bey Camii.

2 1 6

Page 236: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Sonra, Fatih Sultan Mehmed Camii, gerçi eski tarz bir ki­remit örtülü eski mabettir ama dua kabul olunur cami olup ga­yet ruhaniyet vardır. Avlusunda çeşit çeşit gölgeli büyük ağaçlar vardır. Kıble kapısının üzerinde bu tarih yazılıdır:

Her ki zi-rahmet-i Huda ümmid kün, Der penç evkat fnca nemaz,

İlahı be-hakk-ı sure-i İhlas, Ebedz kün zn cami-i halas.

Sene 852 [1448].

Sonra İmaret Camii. (---) (---) (---). Bunlardan başka mahalle mescitleridir ki hepsi 3 mahalle

mescididir. Ve 3 adet medresedir. (---) (---) (---). Ve 6 adet sıbyan mektebidir. (---) (---) (---). Ve (---) adet tekkedir. (---) (---) (---). Ve 2 adet tüccar hanı vardır. Ve 2 adet hamamı vardır. O da Mehmed Paşa'nın hayratıdır.

Ve toplam 40 adet hanedan hamamları var, dediler. Ve 1 adet fukara aşevi imareti vardır. Ve 5 yerde, şehir içinde akan nehir üzerinde ibretlik taş köp­

rüler vardır, ama birer göz küçük süslü köprülerdir. Ve 20 adet ehl-i hıref dükkançesi vardır. Gerçi bedesteni

yoktur ama her değerli meta bol bol bulunur. (---) (---) (---). Ve 2.500 adet mükemmel ve mükellef, kiremit örtülü, kat kat

mamur ve süslü hanedanlar ve başka güzel evler vardır ve bü­tün sokakları kaldırım döşelidir.

Kale altından ta aşağı çarşı deresine kadar hepsi birbiri üze­re ufacık, daracık, avlusuz kefere evleridir ki yüzleri batı yönü­ne nazırdır. Ama bu kefere [243b] evlerinin dere aşırı karşısında olan bayırlarda Müslüman evleri vardır.

Hepsinin yüzleri kıble semtine nazır bağlı, bahçeli, fıski­ye, havuz ve şadırvanlı, geniş avlulu, kat kat yüksek saraylardır. Bunlardan (---) sarayı ve (---) (---) (---) meşhur hanelerdir.

Bu şehir içinde akan (---) nehrinin sağı solu böyle mamur güzel evlerdir. Suyu ve havası orta hallidir. Bağlarında limonu, turuncu, zeytini, narı ve başka meyveleri çoktur.

2 1 7

Page 237: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

8 adet mesiregahları var. Bunlardan şehrin yıldız tarafında yarım saat uzak Paşa Bağı namıyla bilinen bir İrem Bağı vardır ki benzersiz gezinti ve dinlenme yeridir. Ve (---) Mesiresi

.................. (1 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . İzdin şehri övgüsünün tamamlanması

Evvela Rum Vilayeti olmakla genellikle halkının dilleri Urumşa olup düzgün Rumca ve Türkçe konuşurlar.

Esvapları: İskerled, parankona, saya, çuka ferace, kontoş ve serhaddller giyip başlarına Muhammedi sarık sararlar. Reaya­ları yine beyaz keçeden Frenk şapkası giyip beyaz abalar ve ke­beler giyerler. Kadınları, başlarına elvan çukadan terpuş giyip yüzlerine kıldan örtü, başlarına beyaz arakiye, sırtlarına çeşit çeşit çuka feraceler giyip gezerler, ama gayet edepli ve perde ehli hatunları var, zira mazbut şehirdir.

Bütün halkı garip dostu, tüccar, velinimet, sofra sahibi, yu­muşak huylu kimselerdir. Bunlardan (---) Ağa, (---) Ağa ve (---) Ağa ikram sahibi hanedan sahipleridir.

Gayet gazi, korkusuz, yiğit ve hünerli adamları vardır. Bu şehir deniz kıyısına yakın olmakla asi Venedik'ten korkuları ol­duğundan her gece bu şehirden biner adet çatal fitilli yarar ve namlı yiğitlerçıkıp deniz kıyısını muhafaza ederler. Ve her gece ikişer yüz atlı usta binici, küheylan atlı gaziler sabaha dek şeh­rin 3 tarafında olan dağları ve belleri dolaşıp karakol beklerler.

Bu İzdin şehri, Akdeniz'in bir körfezi içinde deniz kıyısın­dan yarım saat uzaktadır, ama limanı gayet geniş olup bin parça gemi sığar. Kıblesi ve gün doğusu tarafına ağzı açık olup bu iki rüzgar pek isabet edip gemiler parçalanır. Ancak güçlü can kur­taran gomanaiarla demir atınca, gemiler çekinmeden yatar, iyi demir tutar yataklı limandır.

Bu şehirde 10 bin adam yazılmıştır ki hepsi valide sultan re­aya ve berayalarıdır.

İzdin ziyaret yerleri: Evvela Şeyh Rıdvan Efendi, onun ya­kınında Saçlı Baba Sultan, Kara Kadı Efendi, Kurşunlu Cami önünde hayrat sahibi Gazi Hasan Bey1 Şeyh Hazret-i Sinan Efen­di, İsmail Efendi, Mehmed Dede, Allah rahmet eylesin. (---) (---) (---)

Bu şehirden de kalkıp batı tarafına (---) saat gidip,

2 1 8

Page 238: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Ovacık, yani Badracık kasabasının anlatılması İsim sebebi (---) (---) dir. (---) sancağı toprağında dağlar için­

de mamur süslü kasabadır ki kanun üzere 150 akçe payesiyle iyi kazadır.

Ve nahiyesi (---) köydür. Kethüdayeri, yeniçeri serdarı, muh­tesibi ve Asitane-i saadette yeniçeri ocağından bir atik yeniçeri çavuşu da hükumet edip reayalardan mal tahsil eder. Zira cüm­le Müslümanları ve zimmi kefereleri İstanbul'da Yeniçeri mey­danının koyun etine kaydolunmuş reayalardır ki tüm örfi vergi­lerden muaflardır. Valide hassı olan İzdin kazasına komşu kaza­dır, ama onlar bu reayalara müdahale edemezler. Kanun üzere yeniçeriler hükmünde reayalardır.

Şehri, Hünkar Yaylağı dibinde olup hepsi 800 adet kargir, kiremit örtülü, bağlı ve bahçeli, mamur ve süslü güzel haneler­dir. Büyük bir yayla eteğinde olmakla suyu ve havası hoş kasa­bacıktır. Ancak limonu, turuncu ve narı olmaz.

Kamusu 5 adet mahalledir. Ve (---) adet mihraptır. Çarşı için­de (---) camii ve (---) (---) (---). Mahalle mescitleri, 1 medresesi, 1 mektebi, 1 tekkesi, 1 hamamı, 100 kadar dükkanı, 1 hanı ve di­ğer imaretleri vardır. Bütün yapıları yıldız rüzgarı tarafına na­zır, (---) (---) (---). [244a]

Oradan yine doğu yönüne düşüp İzdin Ovası'nı geçip (---) saat gidip İzdin Ovası'nda akan (---) nehri, Narda ve Ağrafa dağ­larından gelip bu İzdin Ovası'nda merhume Kösem Valide Sul­tan'ın 7 göz ibretlik görülmeye değer büyük köprüsünden geçip İzdin Körfezi'nde Akdeniz'e karışır.

Hakir de bu köprüden geçip 1 saat daha gidip, Şifalı İzdin ılıcasını bildirir: 5-6 yerde kaynak ılıcalardır,

ama o kadar büyük binalı kaplıcalar değildir, alçak alçak küçük kubbeciklerdir. Bazısının üstünde yapıları olmayıp kaynak sıcak sulardır. Genellikle İzdin halkı, Mercanos ve Mudunuç kasabası insanları gelip bu ılıcalara girip şifa bulurlar, gayet faydalı, kü­kürt kokar ılıcalardır.

Bu ılıcaların yanında tütünü meşhur Mercanos kasabası yolu sağ tarafımızda kalıp bizler güneye doğru 2 saat daha dağ­lar aşıp giderek,

2 19

Page 239: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Sağlam sur, kavi burç, yani dayanıklı yapı Mudunuç Kalesi'nin özellikleri

Yapıcısı Venedik penc-pirimidir. İsim sebebi (---) (---) (---). Bizzat Fatih Sultan Mehmed (---) tarihinde Mora Adası fet­

hine giderken Gazi Ömer Bey'i serdar edip Ömer Bey, bu ben­zersiz kaleyi Venedik elinden fethetmiştir. Süleyman Han ya­zımı üzere Kaptan Paşa eyaletinde Ağrıboz Sancağı toprağında voyvodalıktır ve 150 akçe payesiyle kazacıktır.

Nahiyesi (---) adet köylerdir. Kethüdayeri, yeniçeri serdarı, muhtesibi, haraç emini, hacdan, kale dizdarı, 100 adet mekeros apordos ve fakir kale neferleri ve fakir ayanları vardır.

Kalesi, deniz kıyısından batı yönüne zukalığı 2 saatten az olup dağların bir yüksek yerinde yuvarlak, 4 kat bir şeddadi yapı kaledir. Çepçevre büyüklüğü tam 4 bin adımdır. Aşağıda kalenin 2 katı fetihten sonra yıkıldıktan beri bazı duvarları yı­kık durur, ama biraz mal ve gayretle imar olması mümkündür. Ama üçüncü kat duvarı ve iç kalesi gayet sağlamdır.

Allah'ın hikmeti bu fakir bu kaleye gelmezden önce yolda bir top ve tüfeng sesi, bir gülbang-ı Muhammedi sedası işitip aldırış etmedik. Bir de yavaş yavaş bu şehre gelirken nice bin ümmet-i Muhammed çoluk çocuklarıyla başları kabak ayak­ları çıplak yaya kaçarlardı. Meğer bu kale varoşuna küffar do­nanması denizden asker döküp karadan Corci adındaki iman­sız kaptan gelip bu şehri vurup yakıp yıkıp yağmalayıp 200 adet esir ve nice bin guruşluk mallan alıp kadıyı da esir edip çoluk çocuğunu alır.

Mudunuç Kalesi'nin yağmalanmasının sebebi Zalim kadı chalka o kadar zulüm ve düşmanlık etmiş ki rea­

yalar kadının zulmünden kayıklara binip denizde gezinen Corci Kaptan'ı, Venedik'in İstendil Adası'nda varıp bulurlar. Kadı'mn zulmünden şikayet edip,

"Bizden bu kadar mal aldı. Kaptan, Hazret-i İsa hakkı için olsun bizim hakkımızı al" derler. Yine reayalar Corci Kaptan'a rehber olup karadan ve denizden gelirler. Böyle bir nazenin şeh­ri zalim bir kadı sebebiyle kafirler harap edip bu kadar esir ve ganimet malı alır.

Bizler de bu feryat sırasında bu şehre girmeye cüret edip

220

Page 240: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

gördük ki henüz küffar bu kadar insanı esir edip zincire bağla­yıp götürür.

Hemen kalede kapanan ümmet-i Muhammedler bizleri gö­rünce kale kapısını açıp,

"Bre gaziler, nice edelim, bu kadar çoluk çocuklarımız esir olup işte götürüyorlar" diye feryat ederek şehrin bazı mahalde yanan ateşi hizmetçilerimle ve şehir adamlarıyla söndürürken onu gördük.

İzdin şehrinden atlı ve yayan hayli mücahid gaziler yardıma gelince bütün şehir halkıyla da bir yere gelip kafirleri bir hayli kovduk. Deniz kıyısına varıncaya kadar kafirden nice mal, nice yaşlı kadın ve erkek esirleri bıraktırdık. Koşmaktan ve ağır yük götürmekten dermansız kalmış 45 adet kefereleri de esir edip daha ileri küffarı kovarak deniz kıyısına vardığımızda melun küffar kalyonlarından ve 6 pare mavnalarından bize balyemez toplar vurup mecburen hepimiz esirleri alıp geriye [244b] dön­dük. Kurtardığımız bu kadar ümmet-i Muhammed ve bu kadar mal ve esvaplar ile şenlikler ettik. Esir kafirlerle şehre geldiği­mizde bütün gazilerin ittifakıyla hakire bir kefere esir verdiler. Hamd olsun rasgele bir gazada bulunduk, ama ne fayda bu ka­dar ümmet-i Muhammed esir olup gitti.

Ve "Dağlarda dahi pusuda kafirler vardır" diye haber gelin­ce tüm Mudunuçlu, İzdinli, Mercanos kasabalı ve nice bin adam­lar da gele gele büyük kalabalık olup dağlara ve bellere gidip şehrin etrafını karakollar beklemeye kaldılar.

Mudunuç şehri özelliklerinin tamamlanması: Varoşun bir köhne camii yakılmayıp kaldı. 1 hanı, 1 basık hamamı, 10 adet dükkanı, 100 adet Müslüman evleri ve 150 kadar kefere evleri var. Sadece kiremitli, bağlı ve bahçeli evler kalıp gerisi ateşler­de yanardı.

Sonra dağlara bellere giden Mudunuçlu ve İzdinli gaziler gelip küffardan bir iz bulmadıklarının haberini verdiler, ama gafil olmamak gerek1 dediler. Biz de korkumuzdan taşra şehirde yatmayıp orta hisara kaçıp orada konuk olduk.

Gerçi bu kale göklere yükselmiş, ama Mercanos kasabası yoluna gidecek dağlar bu kaleye havaledir. Kale içinde 50 kadar fukara nefer haneleri, tahıl ambarları ve cebehane hazineleri var,

2 2 1

Page 241: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

ama cebehanesi azdır. Hepsi 5 adet şahi topları var ve ancak bir küçük camii var, başka imareti yoktur. Ve kaleden taşra ara ara bağ bahçeleri var. (---) (---) (---).

Mudunuç Kalesi evliyaları ziyaret yerleri Şehrin doğu tarafı dışında yüksek bir mesire ve gezinti yeri

zeminde, tamamen uzun servi ağaçları içinde, seyirlik cihannü­ma yeşillik yerde bir kurşun örtülü yüksek kubbe içinde Bağ­dad'da medfun olan İmam Musa Rıza (RA) temiz kanından ve evladından olan sırlar kaynağı, vahdet meczubu, keramet ayi­nesi kadr ve sadr sahibi Şeyh Sultan Veliyyullah ibn İmam Ali Musa Rıza ibn İmam Kazım ibn İmam Cafer-i Sadık ibn İmam Bakır ibn İmam Zeynelabidin ibn İmam Hüseyin ibn İmam Ali Murtaza'nın ehli Hazret-i Fatımatü'z-Zehra'dır ki bint-i Hazret-i Muhammed Ahmed Mahmud Mustafa'dır, Allah onların hepsin­den razı olsun.

Bu Sultan Veliyyullah hazretleri böyle temiz kandan olup bu Mudunuç şehrinde ahirete yürüyüp bütün çoluk çocuk ve yakınlarıyla bu nur dolu türbe içinde yatmaktadırlar.

Aziz Veliyyullah menkıbeleri Kerbela Çölü Olayı'ndan sonra Emevilerden Yezid, Hazret-i

Hasan ve Hüseyin soyuna ihanet ve hıyanet eylediklerinden bu Sultan Veliyyullah vatanı terk edip Rum erenlerinden olmak ar­zusuyla alemi gezip dolaşarak bu Mudunuç şehrine gelir. Meğer o asırda bu büyük şehir İspanya kralı elinde imiş. Bu Sultan Ve­liyyullah tevhid-i sultani edip def ve kudümlerini çalarak kral­la buluşurlar. Kral, bunların kim olduklarını sorup soy soplan­nı öğrenince,

"Siz benim ülkemde nişlersiz ve niçin bu vilayete ayak ba­sıp ezan okuyup tevhid ettiniz? Sizden sonra bu vilayet Türk kavmi ayağı basmaya sebep olup yol göstermeye geldiniz" diye melun kral öfkeye kapılıp Sultan Veliyyullah'ı bir büyük top içi­ne koyup ateş edecek mahalde aziz tam itikatla Kur 'an-ı azim­den; "Biz de: 'Ey ateş, İbrahim 'e serin ve esenlik ol! ' dedik" [Kur'an, Enbiya, 69] ayetini tilavet ederken top yanında bütün dervişler tevhid-i erreye başladıklarında hemen cehennemlik kafirin ka­rarı kalmayıp topa ateş attıklarında Allah'm emriyle İmam Ve­liyyullah havaya uçup alev alevden havada gözüküp,

222

Page 242: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

"Ya Allah! Ya Hafiz!" sesi duyulur. Allah'ın emriyle hava­dan yere iner. Nazik vücuduna bir zarar isabet etmeyip ayakta durup Rabb'ine ibadete başlayınca azizin bu halini gören bütün kafirler seğirtip o an 7 bin imansız kafir kelime-i şahadet getirip iman sahibi ve azizin müridi olup kulluğa dururlar.

Kral da bu hali görüp o dahi şahadet parmağını götürüp kelime-i tevhidi okuyup İslam ile müşerref olur. Bütün ailesi ev­ladı da mümin olur. İlk defa Rumeli'de [245a] İslam ile müşerref olan bu Mudunuç halkıdır.

Sonra azizin bütün yiyecek ve içeceklerini verip toptan düş­tüğü yere hala mamur olan bu büyük tekkeyi yapar. 7 iklim kafirleri gelip azizi görür oldular.

Bu aziz de kerameti açıkladıktan sonra yaşamayıp ahirete göçünce nice bin dervişleri merhum azizi bu dergahta defneder­ler. Hala bütün halkın ziyaretgahı, bir ulu Hacı Bektaş-ı Vell der­vişleri tekkesidir.

70 adet fakr u faka sahibi, marifet erbabı, fena-fillah, terk ü tecrid erenlerinden acayip halim selim canlar vardır ki her biri birer çeşit hizmete memurlardır.

Bütün gelen geçenlerin atlarına ve hizmetçilerine hizmet edip herkesin ne kadar atları var ise çul ve torba çıkarmayıp tek­kenin ahırı torbalarıyla bütün atlara sular verip yemler asıp kah­veler pişirip hizmet ederler.

İmareti mutfağının çorbası, yahnisi, pilavı ve zerdesi yaşlı­ya gence, zengine fakire, Yahudiye Hıristiyana, "Yeryüzünde hiç­bir canlı yoktur ki, rızkı Allah 'a ait olmasın . . . " [Kur 'an, Hud, 6] nassı üzere gelen gidenlere nimeti boldur, zira büyük vakıftır.

Ve bütün kafiristandaki krallar ve diğer kefereler bu sultana inanıp her sene kafiristandan adaklar gelir.

Her sene başında abdalları def ve kudüm çalarak gezip mal ve zahire toplayıp misafirlere yedirirler.

Seyirlik bir ulu cihannüma tekkedir, yapıları tamamen kur­şun örtülüdür ve (---) (---) Paşa'nın hayratındandır. Bu nurlu kub­be içinde yatmakta olan Sultan Veliyyullah'ın sandukası etrafın­da bu kadar güzel hatlı Kelam-ı izzetler, bu kadar kıymetli bu­hurdan, gülabdan, sanatlı şamdanlar, çeşit çeşit kandiller, de­ğerli hediye avizeler, nice bin seyyah aşıkların güzel hatlı eser-

223

Page 243: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

leri, nice bin dervişlerin dervişlik cihazından zerdeste, keşkül, palheng; kabağı ve Davud sapanı, nice davul, alem, tarak, san­cak, def, kudüm, nefir, zil, kebirge ve marifeleri var. Bütün der­vişler her gelen ziyaretçinin üzerine gülsuyu saçarlar.

Sultan Veliyyullah'm yanında evladından Sultan (---) (---) medfundur. Dahi yanında Sultan (---) medfundur. Ve dış avlu­sunda nice aziz kimseler medfunlardır. Allah hepsine rahmet ey­lesin.

Evliya kerametini tahkiki Bu kemter kul görmüştür ki yazmaya cüret ettik. Dünkü

gün bu şehri, toprağa serilesi kafirlerden nice bin melun yağ­maladıklannda nice yüz uğursuz kafir Yezid bu mübarek tür­beye gelip görürler ki bir alay şanlı derviş el kavuşturup durur. Bütün kafirler bu sultana inandıklarından dervişlerini esir et­meyip niceleri ham tamaha düşüp imaret mutfağından ve fuka­ra meydanından bazı eşyaları çuvallara doldurup ganimet aldık zannedip götürüp giderler.

Nice kafirler de, bu ganimet aldıkları hali görürler ki mal ve menal alanlara bir zarar olmayıp bir hayli kafir de mutfaktan sahan, tencere, kazan ve kepçeler alıp başlarındaki kara şapka üzerine kara tencereleri giyip giderler.

Onu gören birkaç kafir de türbenin içine cüret edip girer. Birkaç dervişlik cihazından eşyalar ve birkaç adet hüsn-i hat Kelam-ı şerifler alıp bir kafir de yiğitlik gösterip azizin müba­rek başlarında olan sikke-i Muhammed'i alırken çok yaşlı Sü­leyman Dede,

"Bre aziz, ne yatırsın? Şu hali görsene, kani gayret-i Muhammedi" deyince Allah'ın azameti nurlu kubbe içinde şim­şek, gürültü, bir ateş çıkıp nurlu kubbenin dışında 7 adet kafir ateş gazabıyla kara kömür gibi yanıp yerleri cehennem olur. Bu hakir ve tekke ziyaretine vardığımızda yanan keferelerin pis leşlerinin yedisi de kara katran tulumları gibi servi ağaçları göl­gesinde top toprak içinde yatarlardı.

Hakir bütün dervişler ve hizmetçilerimle kafirlerin pis leşle­ri ayaklarına ip takıp tekkeden taşra sürütüp meydana bıraktık.

Bütün şehir kefereleri bu keferelerin yanmış leşlerini görüp dibelik Sultan Veliyyullah'a tam itikat hasıl ettiler. Ama nice ke-

224

Page 244: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

fereler bunların kapkara yandıklarını görüp tekkeden aldıkları eşyaları bırakıp kaçtılar. Daha önce mutfaktan sahan ve tencere alanlara bu perişan hali söyleyip kimisi ganimet mallarım bırak­tı, kimisi cüret edip götürürken Allah'ın emriyle tencere giyen kafirin başlarında tencereler kızıp kara şapkalarında kara saçla­rı [245b] ve kara başlan, kara tencerenin kızgmından yanıp ten­cereleri ve kazanları bırakıp kaçtılar.

Nicesi gayret edip ganimet mallarım götürürken takatları kesilip yükünü bir gayri kefereye verir. Onun da dermanı kal­mayınca biri bırakıp biri dahi alır.

Kısacası bu Veliyyullah Tekkesi'nden kafirler her ne kadar eşya almışlarsa sahrada bırakıp gemilerine can atıp kurtulalım derken biz de bu kadar asker ile küffarı kova kova yetişip bu kadar ganimet malım bıraktırıp bu kadar esirlerimizi kurtarıp kafirden 45 adet esir almıştık.

Hamd olsun bu tekkenin bütün eşyaları yerine gelip bir şey­leri zayi olmayıp henüz her çeşit derviş cihazlarını dervişler yerli yerlerine koymak hizmetinde idiler. Bu ibretlik hikayenin anla­tılmasının gayesi odur ki bütün akaid kitaplarında yazdığı üzere evliya kerameti haktır. Hazret-i Şeyh Veliyyullah ruhu için, aile­si ve yakınları ruhları için, Allah rızası için el-fatiha.

Bu hakir babullah fukaraları ile bu tekkede bir gece konuk olup can sohbetleri ettik. Gerçekten de ehl-i sünnet ve'l-cemaat pak-mezhep ve pak-itikat fukaraları var. Özellikle tarikat önderi ve tekkenin şeyhi olan Arslan Dede, Kur'an hafızı bir dervişlerin camdır ki Davud orucu tutar, demlerine hu.

Bize birkaç derviş yoldaşlar verip bütün dervişlerle vedala­şıp giderken,

Bir garip seyirlik ortaya çıktı. Nice yüz adet Mudunuç hal­kı İzdin şehrinden kadı getirip tekke fukaralarından mal ve eşya istemeye başladılar.

Meğer bu Mudunuç halkı mutaassıp bir alay Urumşa kavim olup Sultan Veliyyullah'a ve başka evliyalara inanmazlarmış. Bu tekkenin nice bağ bahçe ve nice mezralarmı mülkiyetlerine ge­çirip tasarruf etmişler imiş. Allah'ın hikmeti kafirler de gelip o inkarcıların mallarını ve erzaklarını alıp çoluk çocuklarını esir edip götürünce bunlar dervişlere yapışıp,

225

Page 245: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

"Sizin mallan küffar götürürken, yükü ağır olduğundan bı­rakıp bizim mallarımızı da bıraktı. Siz, bizim tekke malıdır diye ovadan mallarımızı devşirip bu tekkeye getirmişsiz" diye İzdin kadısı huzurunda dava ettiklerinde dervişler,

"Bre adamlar, küffar bizim cihaz-ı fakr olan eşyalarımız ve mutfağın sahan ve tencerelerini götürüp gittiler. Tekke içinden çerağdan, şamdan ve birkaç Kelam-ı şerifleri alan kafirler yanıp kapkara kül olup kaldılar" deyince hemen bir adam,

"İşte benim iki Kelam-ı izzetim ve bu kadar malım alındı, sizdedir" deyip doğru kabr-i şerife girip kadı ve hakir huzurun­da 3 adet büyük Mushaf-ı şerifi rahle üzerinden alıp,

"İşte bunlar benimdir" diye kapıdan dışarı çıkarken he­rif tepesi üzere yıkılıp canı cehenneme kapkara yanıp kalınca fukaralar yerden Kelam-ı şerifleri alıp yine yerlerine koydular. Hakir hayretler içinde donup kaldım. Hemen hizmetçilerimle bu ölülerin pis leşlerini elinden ayaklarından dışarı sürüyüp di­ğer keferelerin leşleri arasına bıraktık. Bütün Mudunuçlular bu hali görüp kaçtılar.

Fakir kadı, İzdin'den geldiğine pişman olup o da Allah 'ın azameti deyip atına binip İzdin'e gitti.

Bu başımızdan geçen olaylara nice yüz dürüst tanıklar var­dır. Bizler de hemen o an atlara binip yine yoldaşlarımızla Mu­dunuç'tan kıble tarafına Allah korusun sarp kayalı, dereli ve te­peli dağlar ve beller aşıp 4 saatte,

Esedli, yani Esedabad kasabasının anlatılması Ağrıboz Sancağı toprağında bir küçük ovada 1 camili, 1

mescitli ve medreseli, 1 mektepli, 1 tekkeli, 2 hanlı, 5 dükkanlı ve 100 adet kiremit örtülü evleri mamur kasabacıktır.

Kafir firkateleri korkusundan burada konmayıp 4 saat vadi­ler içinde kah kıbleye ve kah güneye gidip,

Temiz toprak, yani eski Livadiye Kalesi'nin özellikleri Yunan tarihçilerine göre, Atina şehrinde sakin olan

Eflatun-ı İlahı adlı feylesofun kızı, Livaziye adlı bir melike yapı­sı olup Livaziye'den bozma Livadiye derler. Sonra, (---) tarihinde Fatih Sultan Mehmed Mora Vilayeti fethine giderken Gazi Ömer Bey Venedik küffarı ve Rum keferesi elinden fetheder. İlk yö­netimi sancakbeyliği ile Ömer Bey'e verildiğinden "Liva diye"

226

Page 246: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

yani sancak beyliği denildi. Yoksa kefere zamanında ismi Livaz­ya'dır. Hala Kaptan Paşa eyaletinde Ağnboz Sancağı toprağında 150 akçe payesiyle şerif kazadır ve nahiyesi (---) kadar köydür.

Medine-i Münevvere vakfı olmakla darüssaade ağası [246aJ

tarafından voyvodası 200 adamla zaptedip salb u siyaset ve cürm ü cinayet (tüm yetki ve vergiler) tamamen voyvodanın olup 40-50 bin guruş hasıl olur serbest vakıftır. Vaktin hakimi olan Güm­rük Emini Hasan Ağazade sarayında konuk olup safalar ettik.

Sipah kethüdayeri, yeniçeri serdarı, kale dizdarı, 50 adet hi­sar eri, şehir kethüdası, şehir subaşısı, haraç emini, muhtesib ağası, bacdarı, şeyhülislamı, nakibüleşrafı, ayanı ve eşrafı gayet çoktur.

Kalesi zemininin şekli: Göklere uzanmış bir yalçın kaya üzere 3 kat bir şeddadi yalçın taşlı sağlam ve beşgen bir kale olup büyüklüğü çepçevre 2 bin germe adımdır; tiryaki adımıyla değildir, levendane 2 bin adımdır. Bazı yerleri cehennem kuyu­su gibi gayet uçurum sarp kayalardır. Asla bir tarafında hende­ği yoktur ve lazım da değildir. Kıble ve güney tarafına havaleli yalçın kayaları vardır, ama o kayalar ile kale arasında 10 minare boyu gayya kuyusu gibi derin çukurlar vardır. Ve yıldız tarafına nazır ancak bir kapısı vardır, başka kapılan yoktur. Bu kapıdan içeri hisar içinde 50 adet hisar eri, dizdar, kethüda evleri, 1 camii ve tahıl ambarları ve cebehaneleri var.

Bu kaleden yukarı iç kale bir küçük bölme hisardır. İçinde asla bir hane yoktur, ancak 1 tophane, 1 su sarnıcı ve birkaç şahi topları var. Ve bu orta hisardan yukarıda bir bölme hisar daha var, asıl iç kale odur. Bunda kral sarayından gayri yapıdan bir eser yoktur. Bütün zemini dizdar bahçe etmiştir, zira evler olsa her an insan çıkıp inmekten aciz kalır. Gerçekten de göklere baş uzatmış yüksek kaya üzerinde inci gibi bir kaledir. Burçların­dan aşağı derelere ve kayalara bakmaya insan cüret edemez. Ve bundan tüm zemin belli olduğundan başka Akdeniz bir gölcük gibi görünür.

Bu kalenin de kıblesi ve güney tarafları havale kayalardır, ama asla zarar yoktur, zira bir top menzilinden fazlasıyla uzak yerde dağlar vardır.

Bu yukarı kaleden aşağı şehre tam bir saatte inilip kale san-

227

Page 247: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

ki gökyüzünde kalır. Kale olduğu kayalar üzerine çeşit çeşit kuş­lar tünekleyip yuva etmişler. Kısacası, bu kalenin tepesine kanat çırpan kuşlardan başka bir yaratığın varması imkansızdır. He­men Yaratıcı'nın ihsanıyla fethedilmiş benzersiz bir kaledir.

Livadiye şehrinin özelliği Bu kaleden taşra 7 adet dağ üzerinde, 7 adet dere ve tepeler

içinde beyaz taşlık içinde doluşmuş, birbiri üzere kat kat bağsız, bahçesiz ve avlusuz, dar ve daracık iniş yokuşlu yerlerde bütün duvarları safi kargir yapı taştır. Hepsi kiremit ile örtülü gayet mamur evlerdir ki birbirlerinin pencerelerine nazırlardır. Ama Muslihiddin Mahallesi evleri doğu yönüne nazır ve aşağıca ev­lerdir. Karşı Mahalle haneleri batı tarafa bakmaktadır. Hepsi 7 adet Müslüman mahallesidir. Bunlardan mamur Muslihiddin Mahallesi, Karşı Mahalle, Aşağı Mahalle, Çarşı Mahallesi, Voy­voda Mahallesi ve

... . . . . . . . . . . . . . . . (4/5 satır boş) .... . . . . . . . . . . . . . . . . Meşhurları bunlardır. Ve 6 adet kefere mahallesi vardır. Genellikle Rum, Latin ve

Ermeni kefereleridir. Ve Müslüman ve kefere haneleri toplam 2.020 adet tek katlı ve iki katlı sanatlı güzel hanelerdir.

Ve 7 adet mihrap vardır. Bunlardan aşağı çarşı içinde Gazi Ömer Bey Camii, eski tarz küçük camidir. Ve Balı Bey Camii, köhne yapıdır, ama kalabalık cemaati vardır. Kıble kapısı üze­re tarihi budur:

Mescidün haza Balı Bey bena, Hasbeten lillah daru 's-sacidzn,

Kale gayben hatifa tarihehu, UdhulUhti bi-selamin aminin.

Sene (---).

Tabahane Camii, buna Süleymaniye Camii derler. Mustafa Voyvoda Camii ve Muslihiddin Efendi Camii. Meşhur ve geniş camiler bunlardır. Başka 3 adet mahalle mescidi vardır.

Ve 3 adet medrese, 3 adet sıbyan mektebi, 3 adet tekke, 1 adet bezirgan hanıdır ki Tabahane dibindedir. Ve 80 adet dükkan ile [246b] 1 adet basık ve küçük hamam vardır.

228

Page 248: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Ve 3 adet yerde geçiş yeri köprü vardır. Şehrin tam ortasın­dan akan ibretlik (---) nehri, hayat pınarı gibi, bir berrak ve pak, billur gibi içimi hoş bir sudur. Bihor dağlarından ve İnebahtı bel­lerinden gelip bu şehir içinde yazılan 3 adet sağlam köprüler al­tından geçer. Bu akarsuların sağında ve solunda şehir ve çarşı pazar kurulmuştur. Mükellef kahvehaneler ve dere kenarında bir yalçın kaya altında voyvodanın havuzlu, fıskiyeli, şadırvan­lı ve maksureli sanatlı ve şirin sarayı vardır. Nehir kenarında­ki mamur Tabahane'den aşağı akıp Esedabad kasabasından aşa­ğı Akdeniz'e karışır. Kısacası bu şehir gayet sarp ve taşlık içinde daracık mamur şehirdir. (---) (---) (---).

Livadiye şehrinin övgüsünün tamamlanması Evvela bütün halkının dilleri Urumşadır. Düzgün Rumca ve

Türkçe de konuşurlar. Taze yiğitleri Cezayirli gibi daracık çeşit çeşit giysiler giyerler. Bellerinde üçer bıçak bir yerde taşıyıp ipek mukaddem kuşaklar kuşanıp beyaz dimi dizlik giyip başlarına kırmızı fes giyip baldırı çıplak olup ayaklarına siyah fillar giyip levendane gezerler. Yaşlıları çeşit çeşit çuka elbiseler giyip başla­rına perişanı sarık sararlar. Kadınları yassı başlı olup elvan renk çuka feraceler giyip edeplice gezerler. Mahbube Rum kızları başı açık kaküllerini dağıtıp ipek fistanlar giyip yüzleri açık gezer­ler. Gayet mahbube Rum keralanaları ve Rum keratsalan olur. Dar ve taşlı dere içre olmakla havası biraz ağırdır. Ancak Karşı Mahalle Bahçe dedikleri yerin suyu ve havası hoştur. Genellik­le Temmuz günlerinde bütün halkı o bağlara göçerler. Toplam 2 bin adet bağlar dönüm hakkı verir. Bin adet bağları dahi muaftır.

Beğenilenlerinden: Balı ve aşağı bahçelerinin kırmızı sulu yemesi hoş kirazları kötü değildir .

.................. (2 satır boş) .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . Livadiye şehri ziyaret yerleri: Evvela Eskici Baba ve

.................. (1,5 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Bu şehri de gezip oradan dağlar geçerek doğu tarafına gidip

ve sol tarafında sahralar ve mamur köyler geçip 5 saatte, Ateşli humma yurdu, yani harap İstife Kalesi'nin özellikleri

Çirkin suratlı sapık kral Leka yapısıdır. Bu sağlam hisarın benzeri yeryüzünde yokmuş. Yunanlı İskender bu kaleyi 7 sene dövüp sonunda fethedip içinde olan bütün Mecusfleri kırar ve

229

Page 249: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

kalenin de bütün tabyaları ve burçlarını yıkar, sonra bütün taş­larını Ağrıboz deryasına döktürür. Hala bazı kuleleri, sağlam burçları, bütün derin hendekleri ve kuyuları durur. Her temel taşı hamam kubbesi kadardır.

Kıbleden yıldız tarafına uzunlamasına büyük bir kale imiş. Bir bayır üzere badem şeklinde olup çepçevre büyüklüğü tam 7 bin adım kaledir. Kuşatma sırasında içinde cengaver adam olsa hemen hendekleri yeterli olup bir yıl kuşatmaya dayanır, sığı­nılır harap kaledir. İki tarafı hendek gibi derelerdir. Ve 7 yerde sağlam kapı yerleri bellidir.

Sonunda bu verimli zemin, nice kraldan krala geçtikten sonra Venedik Frengi eline girer, o da biraz imar eder.

Sonra (---) tarihinde Fatih Mehmed Han asrında Gazi Ömer Bey fethetti. Venedik kafirlerini tamamen kırıp pis leşlerini bir­biri üstüne istif ettiklerinden arif gaziler bu şehre "İstife" diye ad verdiler. Rumca'da ismi Ayasentifa'dır. İstanbul yanında­ki Ayastefanas Kalesi'ni de bu İstife'yi yapan yapmıştır. Bura­da Gazi Ömer Bey büyük cenk edip yürüyüş ile kafirlerini kı­rıp fethedince o da İskender-i Yunan gibi "Bir daha küffar imar etmesin" diye fetihten sonra kalesini yıkmıştır. Ama bir [247a]

büyük kulesi mamurdur. Hala Süleyman Han yazımı üzere şehri Ağrıboz Sancağı

toprağında hass-ı hümayundan olup Ayşe Sultan hassı voyvo­dası hakimdir ki 200 ademle yönetip 10 yük akçe elde eder. 150 akçe payesiyle şerif kazadır. Nahiyesi (---) adet köydür. Sipah kethüdayeri, Sarıkabak adlı yeniçeri serdarı, muhtesibi, bacdarı vardır, ama dizdarı ve neferleri yoktur, zira suru haraptır.

Bu şehirde toplam 6 mihrap vardır. Üçünde Cuma namazı kılınır camilerdir. Evvela Yakub Bey Camii, geniştir. Kasım Bey Camii, sanatlıdır. Derviş Yazıcı Camii ve çarşı içinde henüz yeni yapı Ağrıbozlu Köse Ali Paşa kardeşi Ahmed Paşa Camii, ama hepsinden geniş, sanatlı ve şirin karlı cami budur. Kendisi avlu­sunda medfundur. Yanında İbrahim Hanzade İbrahim Bey de avluda medfun olup mezar taşının tarihidir:

İbrahim Hanzade etti nagehan azm-i beka, Terk-i dünya kalbine guya ki oldu layiha,

230

Page 250: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Kim ederse fevti tarihin su 'al el kaldırup Ruh-ı İbrahim bey içindiye el-fatiha.

Sene 1077.

Bu camilerden başka 6 adet mahalle mescididir. Bunlardan (---) (---) (---).

Tamamı 4 adet medresedir. Evvela (---) medresesi (---) (---). Ve (---) adet sıbyan mektebi vardır. Evvela Sarıkabak Mekte­

bi (---) (---) (---). Ve 3 adet Al-i Aba dervişleri hankahı vardır. Bunlardan (---)

tekkesi (---) (---). Ve 6 adet Müslüman mahallesidir. Evvela (---) mahallesi (---) (---) (---). Ve 17 adet Rum mahallesi ve 1 adet Yahu­di mahallesidir.

Hepsi 2.500 adet mükellef ve mükemmel kiremit örtülü şed­dadi taş duvarlı kargir yapı, saray kapıları gibi kemer kapılı ge­niş güzel evlerdir. Bunlardan Sarıkabak Hasan Ağa Sarayı ve (---) (---) (---).

Toplamı 1 adet hamam ve hepsi 2 adet handır, ama hamam ve yakınındaki han valide sultanın hayratıdır ki İzdin hassı ma­lıyla yapılmıştır. Çarşı içindeki han başkasının hayratıdır.

100 kadar dükkan vardır, ama saymadım. Gayet geniş sokak içinde olup çarşı içinde 3 yerde büyük çınarları vardır. Genellik­le caddeleri kaldırımsız çorak yerlerdir.

Suyu ve havası gayet ağır olduğundan eski hekimler bu şeh­re humma yurdu demişler. Onun için halkının yüz renkleri sarı­ya meyillidir. Ve taze yiğitleri Cezayirli esvabı giyip baldın çıp­lak gezip elvan çukadan peşliler giyip arkalarında birer Cezayir ihramı olur, ayaklarına siyah Frenk pabuçları giyip başlarında kırmızı fesler ve bellerinde çatal bıçaklar taşıyıp gezerler.

Bu şehirde avratların sokağa gündüz gözüne çıkması ayıp­tır. Gece fenerlerle ve kara yüzlü hizmetçileriyle akraba ve ya­kınlarına gider. Eğer ölürse o zaman gündüzün kapıdan dışa­rı "Vahdehu la şerike leh/Allah 'ın ortağı yoktur" [Kur 'an, En'am, 163] ile suskunlar vadisindeki yerine gider.

İbretlik yapıları: Bu şehrin güneyinde şehre gelen su ke­merleri acayip seyirlik yapılardır. Suyu o kadar güzel değildir. Çok içenler balgamı olup sarı renkli olur.

2 3 1

Page 251: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Ali Paşa Meram Bağı mesiresi: Bir hıyaban gezinti yeridir ki övgüsünde diller kısa kalır. Bu iç açıcı yere Köprülüzade Fazıl Veziriazam Ahmed Paşa tam 80 gün konakladığında bu şehrin suyu ve havası ağırlığından defter ile İslam askerinden tam 18 bin adam hastalıkla ölmüştü. Velinimet efendilerimiz, dostları­mız ve Gedüslü Halife efendimizi ziyaret edip ruhları için bir Yasin-i şerif okuduk. Allah hepsine rahmet etsin.

İstife taşı madeninin anlatılması Bir hafif beyaz taştır. Şehrin kuzeyi dışında tarlalar için­

de bir tehlikeli cehennem kuyusu yeraltı mağaralarda keserler­ken sanki peynir gibi yumuşaktır, hemen hava alınca bir beyaz katı taş olur. Ama büyük mağaralardan çıkarırken çok dağ deli­ci adamlar altında kalıp helak olmuşlardır. [247b]

Sanayinin beğenilenlerinden: Bu anılan taştan beyaz ve sanatlı tütün lüleleri edip öyle nakış işlerler ki sanki Mani nak­şıdır. Çeşit çeşit kaseler, buhurdanlar ve nakışlı fincanlar yapıp san balmumu ile kaplayınca sanki altın olur. Ve tereyağı sürse­ler sanki yalçın taş olup vilayet vilayet lüle, kase ve fincanları­nı hediye götürürler .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (1 satır boş) ................... . Bu şehri de gezip dolaşıp doğu yönürıe 5 saatte taşlı bayırlar

aşıp koyun ağıllarında kaymaklar yiyip içip hoş geçip, Ayağınyoz Kilisesi, yani büyük Ağrıboz Kalesi'nin

özellikleri Rum Yunan keferelerinden Ayağmyoz, yani nam sahibi bir

ruhban yapmıştır. Ayağırıyoz'dan bozma Ağrıyoz derler. Bazı­ları Eğriboz derler, zira bu şehre denizden gemiyle girerken Kı­zılhisar Kalesi tarafında bir eğri boz dağ vardır ki 100 mil uzak yerden bellidir, o eğri boz dağ için bu şehre Osmanlı Eğriboz derler, ama Defter-i Hakani'de Ağrıboz yazılır.

Nice sapık kraldan diğer bir sapık kralın eline geçmiştir. So­nunda Venedik Frengi elinden bizzat Fatih Sultan Mehmed Han (---) tarihinde denizden donanma-i hümayun ile karadan ken­dileri 57 bin asker ile 127 gün kuşatıp kale döven toplarla döve döve nice yerlerini yıktıktan sonra Maslahat Tepesi adlı yerden yürüyüş edip kılıç vura vura fethedilmiştir.

Süleyman Han yazımı üzere Kaptan Paşa eyaletinde sancak

232

Page 252: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

beyi tahtıdır. Paşasının hass-ı hümayunu 440 bin yük akçedir. Timan 205 ve zeameti 48'dir. Kanun üzere cebelüleri paşa­

sının askeriyle 3 bin adet pür-silah asker olup memur oldukla­rı sefere giderler. Paşası denizde 3 pare kadırga ile palpa ve ales­te olup her an kadırgaları limanda hazır olup bir adada düşman gemileri görünse kadırgalarıyla avanta edip düşman üzere varır.

Kanun üzere kadısı 300 akçe payesidir. Nahiyesi (---) adet köydür. Adaletle her sene kadıya on kese ve örfi hakim olan pa­şaya 80 kese hasıl olur.

Müftüsü vardır, nakibi, valisi, voyvodası, sipah kethüdaye­ri, yeniçeri serdarı, muhtesib ağası, bacdar ağası, haraç ağası, şe­hir kethüdası, mimar ağası, gümrük ağası, dizdar ağası, azeb ağası, hisar eri ağası, topçu ağası, cebeciler ağası, meremmatçı ağası ve 300 adet hisar erleri vardır ki hepsi hazır askerdir.

Kalesinin zemini: Akdeniz içinde Rumeli Eyaleti toprağı tarafına yakın bir uçta beşgen şekilli 3 kat sağlam bir kale İsken­der Seddi gibi bir hisardır ki sanki Sigetvar Kalesi'dir. Bir ma­nada bu kale 7 kat kale duvarıdır. Aralan şeddadi dolma rıhtım moloz yapı duvarlardır. Bazı yerleri kırkar ve ellişer ayak enli ka­lın dolma duvardır.

Doğu, güney, batı ve kuzey taraflarım derya döver duvarlar­dır. Ancak karayel ve yıldız tarafları karadır. Bu kara tarafları­nın duvarları 80 adım enli Kahkaha Seddi gibi kesme kaya hen­dektir ve o taraflarının duvarları kırkar arşın yüksektir. Hendek kenarınca kara tarafının duvarı bir denizden bir denize kadar 1.500 adımdır.

Ve dahi evvelki kat taşra duvarı üzere bu kalenin çepçev­re büyüklüğü 6 bin adımdır. İç yüzündeki ikinci kat duvarı üze­re büyüklüğü tam 4 bin adımdır, ama levent adımıyla o kadar adımdır.

Ve 111 büyük kule vardır ki her biri birer çeşit felek burcun­dan nişan verir büyük burçlardır. Ve her bir kulede kırkar elli­şer adet iri ve ufak beden dişleridir. Her bir kulede onar on beşer adet küçük büyük balyemez topları vardır.

Evvela (---) kulesi (---) ve kulesi (---) (---) (---). Ama bütün kulelerden dayanıklı, büyük ve sağlam Köprü

Kulesi, başka kaledir ki Köprü Kalesi namıyla meşhurdur. Baş-

233

Page 253: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

ka bir küçücük adacık içinde bulunup çepçevre büyüklüğü 800 adımdır. Başka dizdar ağası ve başka 200 neferi vardır. Bu kale­den büyük kaleye giderken ağaç köprüden geçilir. Ve bazı yerde bu köprüler zincirlerle kalkıp kale adada kalıp köprü altından [248a] kadırga gemisi geçer.

Eski kahinlerin acayip tılsımları: Bu mahallin köprüsü al­tından gece ve gündüz deniz, bir kesme kaya boğazda 40 kere aşağı ve 40 kere yukarıya akmaktadır, ama katı yaydan ok çıkar gibi akar. Ve sabahtan öğleye dek batı yönüne akar, öğle vaktin­den akşama dek doğu tarafına akar. Gece ve gündüz deniz bu boğazda hep böyle akmaktadır. Bir acayip ve garip ibretlik tıl­sımdır. Ve bu boğazda suyun yukarı aşağı aktığı yerde,

İbretlik usta işi: 3 adet su değirmenleri var ki ince buğday unu öğütürler. Su hangi tarafa akarsa değirmenler de o tarafa dönüp un öğütür. Bu da bir çeşit acayipliktir ve sanatlı ibretlik un değirmenidir.

Bu değirmenlerin üstlerinde bu kale erlerinin ve garip yiğit­lerin odaları vardır.

Bu değirmenlerin kapısı dibinde bu Köprü Kalesi'nin suya beraber bir uğrun hisarcık kapısı var. Yukarıda köprünün beri başında bir kapı ve öte başında bir kapısı var. Ortası yazılan ağaç köprüdür ki her gece bekçi ve kapıcılar bu köprüyü demir zin­cir dolaplar ile çekip kaldırırlar. Bu Köprü Kalesi ve ondan içeri büyük Ağrıboz Kalesi adada kalır. Bu Ağrıboz Kalesi'nin bu ma­hallini görmeyip ibret nazarıyla bakmayıp geçenler bu cihanda bir şey görmemiş ve bir Tanrı'nın işini temaşa etmemiştir, zira halk içinde böyle bir açık tılsım yoktur.

Bu köprü iki yerdendir. Biri değirmenler olan büyük köprü­dür, birisi kule köprüsüdür. Ama kuleye girecek köprü Rume­li tarafından gelip geçilen küçük köprüdür ki onun altından ka­dırga geçemez. Bu köprü üzerinde bir dinlenme yeri köşkü var. Köprü altından beriye ve öteye akan tılsımlı suyun bir anda na­sıl akıp değirmenleri nasıl döndürdükleri bu köşkten seyredilir, bir dinlenme ve uğrak yeri köşktür.

Bu köprü kapısı üzerinde bir beyaz mermerde bir sanatlı Santa Marka, yani kanatlı arslan tasviri var ki mermer ustası bu resme öyle keski ve keser vurmuş ki sanki sihirli iş etmiş. Gö-

234

Page 254: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

renler onu canlı sanır. Zira bu resme Venedik kafirleri tapıp tüm sancak, bayrak ve alemlerinde bunun işlemesini taşırlar.

Bu Köprü Kulesi'nde köprü başından dışarı çıkarken kule­nin sağ tarafı duvarı yüzünde 4 köşe bir beyaz ham mermer üze­rinde iri yazı ile lacivert tezhipli olarak yazılan tarih budur:

Ba-ferman-ı ali mübaşeret kule ve cisr hazret-i vezir-i mükerem Ken 'an Paşa el-vaki ' fi şehri şevval 19 ve itmam şud 26 fi şehr-i mezkur sene 1067.

Bu ibretlik köprünün karşısında Rumeli tarafında İstife top­rağında, hemen köprünün başında 30 ocaklı büyük bir han var, deniz kıyısındadır. Bütün gelen geçen yolcular bu handa konup sabah köprü kurulup kale kapısı açılınca hacet sahipleri kaleye girerler.

Bu handan kaleye girecek köprü kapısı batı yönüne nazır­dır. Bir kapısı da aşağıda kıbleye doğru bakar. Bir kapı da yuka­rı kapıdır. Batıya açıktır ki taştan yapılma alçak köprülerle geçi­lir. Lakin bu kapıların önleri zincir ile her gece kalkar ağaç köp­rüdür.

Bu kapıda Süleyman Han bir büyük kule yapıp kapının iç yüzünde beyaz mermer üzere yazılan tarihtir:

Şeh Süleyman Ağrıboz 'un ettirüp ta 'mirini, Dedi ki şadan olasın kapılarla işbu tak,

Avn-i Hak ile dedim Zilhicce tarihini, Bab-ı bala üstüne kılaydı bünyad iki tak.

Sene (---).

Bu kapıdan içeri gidip tophane hisarcığı başka bir hisardır ki kapısı batı yönüne açık sağlam kapıdır. Bu kalede deniz kıyı­sında suya nazır 10 adet top kemercikleri var. Hepsi demir kapı­lardır. Her kemerin altında birer adet iri toplan var, her birine birer adam sığıp içinde bağdaş kurup oturmak mümkün toplar var ki ta Kastel Burnu'nu döver. O tarafa bakan kale döven top­lara şayka ve pranka top derler. Adam kolu kalınlığı demir hal­kalı ibretlik ve her biri birer kale değer toplardır ki büyük lima­nı korutur.

235

Page 255: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bu tophane hisarcığında topçulardan gayri kimse olmaz, zira ne zaman bu toplar atılsa zelzelesinden bunda bir ev kal­maz, hepsi yıkılır. Onun için bunda evler yoktur. Başka Fatih ya­pısı hisarcık kaledir. Buraya kadar yazılan 4 adet kapıdan başka hisar kapılan yoktur.

Bu Ağnboz Kalesi içinde 11 adet Müslüman mahallesi var­dır. Evvela (---) Mahallesi. [248b]

11 adet selatin camii vardır. Evvela hepsinden eski Fatih Sultan Mehmed Han Camii, daha önce kefere asrında Mesih ayini yapılan büyük kilise imiş. Hala Müslüman mabedi olup boyu 130 ayak, eni 90 ayaktır. Cami içinde 48 adet mermer sü­tunlar üzeri kiremit örtülü, harpüşte kubbeli 4 köşe kule gibi minareli, içinde bir abıhayat kuyulu ve iki kapılı sanatlı büyük bir camidir.

Davud Bey Camii, gayet geniş, kurşun örtülü ve kargir kub­beli, iç açıcı bir camidir. Kıble kapısının üzerinde tarihi budur:

Camii Davud Bey bena Hasbeten lillahı Rabbi 'l-alemin,

Cae tarihen lehu hayrun cemil, Cennetü 'l-me'va mekanü 'l-müslimin.

Emirzade Camii, gayet sanatlıdır. Filzade Camii, kalabalık cemaatlidir.

Sene (---)

Karlızade Camii, sevimli, süslü, aydınlık camidir. Bunlardan başka bu kale içinde 6 adet mahalle mescidi var-

dır. Bunlardan Osman Ağa Mescidi, Turhan Bey Mescidi, Hasan Baba Mescidi, Küçük İlyas Mescidi ve Musa Ağa Mescidi. Bun­lar cami gibi mescitlerdir.

Bu Müslüman mahallelerinden başka yukarı kapı semtin­de 5 adet Rum keferesi mahallesi ve 5 adet küçük kefere kilise­leri vardır. 1 adet Yahudi mahallesi ve 1 adet sinagog adlı ma­bedi vardır.

Hisar içinde 1.900 adet bağsız, bahçesiz ve daracık kargir yapı, tamamen kiremit örtülü, kemer kapılı ve kefere yapısı şed-

236

Page 256: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

dadi sağlam yapı kat kat evlerdir. Bütün sokakları baştan başa pak kaldırım döşelidir. Ve bütün anayolları hendese üzere çırpı ile tarh olunmuş satranç nakşı caddelerdir. Ancak kale içi olmak­la daracık sokaklardır.

Ve hepsi (---) adet medresedir. Bunlardan (---) medresesi (---) (---) (---).

Ve (---) adet sıbyan mektebi vardır. Evvela Ali Paşa Mektebi ve (---) (---) (---).

Ve (---) adet Al-i Aba dervişleri tekkesi vardır. Bunlardan (---) (---) (---).

Ve olancası kale içinde 1 küçük hamamı Sultan Mehmed'in­dir. Ve 19 adet çeşmesi vardır ki hepsi abıhayattan nişan verir. Ve 800 adet evlerde su kuyuları vardır, zira her evde birer kuyu bu­lunur ki suyundan kullanırlar.

Hisar içinde 80 adet ehl-i hıref dükkanı vardır, ama bedeste­ni yoktur. Lakin her meta bulunur.

Ağrıboz taşra varoşunun özelliği Bu anılan kalenin yıldız rüzgarı dışında, kalenin hendeğin­

den bir kurşun menzili açıkta tamamı 2 bin adet kiremitli, bağlı, bahçeli, kargir yapı, fevkanf kat kat kaptan ve mirimiran saray­larıdır. Sanki her biri birer hıyaban koyahistan ve gül-i gülistan­lı süslü saraylardır. Bunlardan Kaptan Köse Ali Paşa Sarayı, kar­deşi Ahmed Paşa Sarayı ve (---) (---) (---) bunlar meşhurdur.

Ve tamamı (---) adet mihraptır. Bunlardan Mustafa Bey Ca­mii, kurşun kubbeli gayet şirin, mamur, süslü, aydınlık hoş ca­midir. Koca Memi Paşa Camii, gerçekten de ibretli bir cami olup harpüşte tahta kubbesi kiremitlidir, ama gayet mamur ve süslü nurlu camidir. Kıble kapısı üzere tarihi böyle yazılıdır:

Hayra ma 'il olup Memi Paşa, Oldu hep kasd u niyyeti ma 'kul,

Görüp itmamını anın hatif, Dedi tarih-i hayrın oldu kabul.

Sene (---),

Ve 9 adet mahalle mescidi vardır. Bunlardan Habib Çelebi Mescidi ve (---) (---) (---).

237

Page 257: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Ve 2 adet tefsir, hadis Kur 'an öğretilen medresesi vardır. Bunlardan (---) (---) (---).

Ve 5 adet sıbyan mektebi vardır. Bunlardan Memi Paşa Mek­tebi ve Kaptan Ali Paşa Mektebi, (---) (---) (---) (---).

Ve 4 adet zikrullah hankahı dergahı tekkesi vardır. Evvela (---) (---) (---).

Ve olanı 2 adet hamamdır. Eski Hamam, Davud Bey hayra­tıdır. Ve Yeni Hamam, Mustafa Bey'indir, ama saray hamamla­rı çoktur. [249a]

Bu varoş içinde 426 adet sanatkar dükkanı var ki bütün dükkan sahipleri Cemşid gibi becerikli, hünerli, tam usta adam­lardır. Çoğu kaptanların kefere prangalı [forsa] adamları bunda pür-marifetlerdir.

Ve götürüsü 2 adet tüccar hanıdır. Ve hepsi 600 adet evlerde su kuyularıdır, her biri abıhayattan

nişan verir. Bunlardan bu varoşta bir Frenk kuyusu var, Korteni adıy­

la meşhur bir şarab-ı tahur suyudur. Vakıf tarafından su sığırla­rı kuyudan dolaplar ile su çekip varoşta ve kale içinde olan çeş­melere bu Korteni kuyusundan gidip her çeşmeye taksim olur, büyük hayrattır.

Diğer ibretli Kevser suyu hayratı: Daha önce bu büyük şe­hir susuz olmakla (---) tarihinde Kaptan Halil Paşa bu şehre 5 saatlik yerden, dağlardan ve çöllerden Ferhad gibi su getirmiştir ki kat kat kemerlerdir. Ancak bu varoş içinde Mustafa Paşa Ca­mii önünde 50 adet kemer gözler var ki her biri gökkuşağı gibi göklere baş çekmiş Kisra kemerleridir ki acayip hayrattır.

Bu varoşla kale arası şehrin mezarlığıdır. Burada fetih sıra­sında şehit olmuş binlerce gazi medfundur.

Cana can katan suyu ve havası: Güzelliğinden tüm halkı sağlıklı olup yüz renkleri kırmızıdır. Bütün halkı Cezayir leven­di tarzı çeşit çeşit çuka peşli, nefer yelekli ve göğüslüklü geçir­me esvaplar giyip ihtiyarları fes üzere yarım sarık, sırtlarında beyaz ve kırmızı ihram ve Cezayir bornozu giyerler. Bellerin­de pala bıçaklar, ipek muhattem kuşaklar, dimi dizlikler ve saya sıkma çakşırlar giyerler. Taze yiğitleri baldırı çıplak beyaz soflu mahbub dilberleri gayet çoktur. Ama kadınları asla taşrada yok-

238

Page 258: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

tur. Allah ömür versin. Namuslu adamları ve hanedan sahibi ke­remlileri çoktur.

Meşhurları: Ağrıboz köfteri adıyla meşhur olmuş Rum şı­rasından yapılmış içi cevizli ve bademli lezzetli ve taze köfte­ri olup lezzetinden ve miskli kokusundan insan yemekle doya­maz. Sandukalar içine koyup Rum, Arap ve Acem'e hediye gö­türürler. İstanbul'dan ve Rumeli'nden bu şehre kadar asla hur­ma ağaçları yoktur, ama bu şehrin bağ bahçelerinde yüksek hur­ma ağaçları çoktur. Ve sulu kirazı olur, zira bu şehrin havası ılı­mandır.

Ağrıboz ikliminin hesaplanması: Usturlab ilmince münec­cimlere göre bu şehrin iklimi 28. örfi iklimde ve 4. iklimin ha­kiki yarısında bulunup arz-ı beledi "letay" ve uzun günü "nü­hey" lafızlarında bulunmuştur. Ve kıblesi güney tarafına nısf-ı nehardan canibe olan doğu tarafına 40 derecedir. Kısacası Mı­sır toprağında Arz-ı Hasan üzere kıblesi doğru olup o arz üzere Mekke'ye dönük Ağrıboz kıblesidir.

Külliyatı övgüsünün tamamlanması: .................. (4 satır boş) .................. . .

Ağnboz şehitleri ziyaret yerleri: Evvela köprünün Rumeli tarafında Kara Baba Sultan ziyareti: Bir küçük kubbede medfun­dur. Bu yüksek makamdan şehrin tüm yapıları ve şehrin iki ta­rafında bulunan körfezler gözükür. Sonra, kale içinde yatan Sa­mud Baba Sultan, yukarı kapı arasında Emirler Sultan, varoşta Gaib Baba ve Veli Dede Sultan. Himmetleri hazır ve nazır ola, Al­lah hepsine rahmet eylesin.

Bu mahalde kale ve şehrin tüm imaretleri özellikleri tamam oldu. Ama,

Bu Ağrıboz Adası'm gezip dolaşıp vakıf olduğumuz kadar adanın bazı hallerini bildirelim

Evvela bu Ağrıboz, Hazret-i Risalet-penah'ın doğumundan 888 sene önce İskender-i Zülkarneyn hükmünde iken bu şehrin toprağı Rumeli karası tarafına bitişik idi. Tarihçi Rum Yanvan'a göre bu şehrin hakimi bir tedbirli ve Aristo akıllı Batlimus ol­makla İskender'e arz eder ki,

"Bu kalemiz olan yer Rumeli tarafına birazcık yerden biti­şiktir. Onu kesicilerle Ferhad gibi keselim. Kale ve şehrimiz ada

239

Page 259: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

olup düşmandan korunsun. Balık dalyanları yapıp [249b] balık­lar çok olup bütün kale kullarına ondan maaş ve kralımıza nice hazine gelir ve şehrimiz balıkla gayet bolluk olur" diye İsken­der' e bu şekilde arz edince arzı kabul olup,

"İsteğin üzere o arz eylediğin yeri kesesin" diye İsken­der'den buyruk çıkınca hemen Ağnboz hakimi başına insan deryasını toplayıp anılan boğazı kesip denizi beriden öteye akı­tır. O mahalle kahinlerin ilmiyle büyük bir tılsım yapıp Akde­niz balıkları o kesilen boğazdan geçerken dalyanlarda ağ tuzak­lara girip avlanır. Bu yüzden bu adaya Ağrıboz ipsarya demiş­ler, yani Rumcada "balık ağı yeri" demektir. Ama bundan önce bu ada yerine "Makridiyo" derler imiş. Latincede "Makridiyo" uzun yere derler. Gerçekten de bu ada Rumeli tarafına uzun ol­duğu için "makri" derler. Rumca'da "Makridiyo" "iki boğaz" demektir. Gerçekte hala iki boğaz denizi içinde uzun bir adadır.

Bu Ağrıboz Adası'nın boyu 180 mildir ve çepçevre büyüklü­ğü 360 mildir. Dağlık, taşlık ve ormanlık yerler, abıhayat kaynak sular, verimli ovalar ve yeşillik yerler olup bir benzersiz sulu ve havası hoş seyirlik adadır ki çeşit çeşit ürünlerini bolluğundan hey'et bilginleri bu adayı yeşil yaparlar. Bu adaya denizden va­rırken bir sivri dağ 100 mil yerden belli olup o yüksek dağa Ağ­rıboz derler. Bir tarafı Kızılhisar Burnu Dağı' dır.

Bu adanın çepçevre deniz kıyısı baştan başa kat kat mamur Rum keferesi köyleriyle süslüdür. Ve adanın lodos tarafında Ağ­rıboz Kalesi vardır.

Ağnboz'un iki büyük limanının anlatılması: Bu liman kalenin aşağı tarafında olup yukarı limanı yıldız rüzgarı ve poyraz tarafına açıktır. Kış günleri gemiler yatamaz, fırtınadan helak olur. Ama bu aşağı taraftaki büyük limanı benzersiz bir tabii limandır ki 400 parça gemi birlikte girip hepsi demir atıp huzur ile yatarlar. Hemen bir ırmağa girmiş gibi olurlar. Ve bazı gemiler İstanbul' da Galata önündeki gibi hisar önüne aykırı ya­tarlar.

Bu liman ağzında Ropoz Köyü tarafına bakar bir küçücük adacık vardır. Kaleye gayet yakındır, ismine Paşa Adası derler. Fatih Sultan Mehmed gemiyle geçip üstünde çadır kurup otur­muştur. Hala çadır yeri bellidir. Bu adacıktan kaleye kadar ge-

240

Page 260: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

milerle köprü edip Rumeli tarafından kaleye İslam ordusu dö­külüp yürüyüş edip kale fethedilmiştir. Bu adacıktan keşişleme rüzgarı tarafına Tuzla Burnu 5 mildir, oradan Rumeli tarafına Burgazlı Burun'a 25 mildir. Bu burundan kıbleye 3 mil kadar bir dere vardır, ismine (---) derler, abıhayattır. Bu mahalden Kızılhi­sar 45 mildir.

Ağrıboz'dan Kızılhisar'a kara ile giderken kıble ile keşişle­me rüzgarı arasına yönelip 1 saatte,

Filaboz Köyü: İrem Bağı gibi bir gül-i gülistanlı, limonlu, turunçlu ve bostanlı bir şirin köydür. Bütün şehir ayan ve eşraf­larmın bağ bahçeleri bu köydedir. Valide sultanın Livadiye şehri hassına katılmış valide sultan hassıdır ki hakimi Livadiye ağası tarafından gelip zapt eder.

Oradan yine kıbleye doğru mamur köyler geçip, Fila Kalesi'nin özellikleri

Batlimus Kral'm Filaboz adlı oğlu yaptığından onun ismini alan yüksek bir kaledir. (---) tarihinde Rum kafirleri İslam aske­rinin geldiğini duyunca hisar içindeki kafirlerin kararları firara dönüp kaleyi aman ile verirler. Fetihten sonra kalenin bazı yerle­rini yıkmışlardır, ama kara tarafı gayet mamurdur. İçinde Rum kefereleri vardır.

Oradan kıble tarafına 2 saat daha bağlar ve bahçeler içinde gidip ve nice köyler geçip,

(---) harap kalenin anlatılması: İki Ağnboz Kalesi kadar var bir viran kaledir, ama azıcık gayretle mamur olur. Yakınında İrem Bağı gibi Rum köyleri çoktur. Oradan 5 saatte,

Padra Köyü menzili: Kefere köyüdür. Oradan kalkıp kah deniz kıyısıyla ve kah dağ, taş, yokuş ve bağlı yollar ile doğu yö­nüne (---) saat gidip,

İbretlik Kızılhisar'm özellikleri Hekimlerden bir Batlimus Kral yapısıdır. (---) tarihinde Fa­

tih Mehmed Han'ın Koca Mahmud Paşa'sı fethidir. Ve Ağrıboz kazasıdır ki naibi hükmeder. [250a] Kalesi deniz kıyısından 1,5 mil uzak karada bir yerli gök kaya başında olup karşısında li­manı yoktur, ama yanında kıbleye doğru bir güzel ve hoş demir atacak limanı vardır. Kalesi göklere yükselmiş bir tepe üzerin­de dörtgen şekilli şeddadi, taş yapı hoş bir kaledir. İçinde ancak

241

Page 261: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

20 kadar evciktir. Bir camii var, başka dükkan, hamam ve han­dan bir eser yoktur. Ancak su sarnıçları, cebehane mahzenleri, tahıl ambarları, dizdarı ve 80 kadar hisar eri vardır. Ve bir kapı­sı (---) yönüne bakar.

Kızılhisar varoşunun anlatılması: Kaleden aşağıda deniz kıyısından açıkta bir sarp dere içinde (---) adet mahalle ve (---) adet kargir yapılı baştan başa kiremit örtülü mamur evlerdir.

Ve (---) adet mihraptır. Evvela (---) (---) camii (---) (---) (---). Geri kalanı mescittir. Ve 1 medrese, 1 sıbyan mektebi, 1 hankah (tekke), 1 tüccar hanı, 1 hamam ve 20 adet dükkan vardır. Başka yapısı yok bir ada yerdir.

Bu kale Ağrıboz Adası körfezinin ağzından taşra bir burun­da olup Ağrıboz'dan buraya gelirken doğu tarafına gelinir. Ve bu mahalle öyle sağanakh şiddetli rüzgar düşer ki adamı attan tepesi üzere yıkıp atı dahi yüzü üzere yıkar. Bazı zaman rüzgar tüm ekinleri kökünden çıkarır, nice bin yüksek ağaçları kökün­den devirir, rüzgar her şeyi denize döker.

İbretlik seyirlik: Bu şehrin tüm Rum avratları donsuz gez­diklerinden sert rüzgar fistanlarını açıp avret yeri olan çirkin ferderi görünmesin için bütün kadınlar ferace ve fistanlarının eteklerine birkaç okka kurşun parçaları dikip avret yerleri açıl­mayıp gezerler.

Eğer bu sağanaklı rüzgar Allah saklasın gemilere rast gelse kaynatıp batırır. Ta bu derece şiddetli rüzgar olduğundan bazı tarihçiler bu kaleye Dar-ı Rıh, Kızılhisar derler.

Bu kalenin 5 mil karayeli tarafına Andakara Ada derler, bir hoş sığınacak sağanaksız yerdir ki iyi demir tutar güvenli li­mandır.

Oradan 6 mil keşişleme tarafına bir adacık vardır, ismine Mantilo derler. Ona karşı bir liman var, Mantilo Limanı derler. Ve onda bir viran kilise var. Bu kilise tarafında gemiler demir bırakıp yatsalar huzur ederler. Bu limanda abıhayat sulu kaya­lar vardır.

Bu Kızılhisar Burnu'ndan Atina şehri tarafında Ropoz Bur­nu'na kadar 50 mildir. Ama kuzey tarafına İzdin Burnu 30 mil­dir, ancak kuzeyle batının kerte karayelden tarafına yönelip İz­din Burnu'nu özleyip gidilir. İşte bu mahalde de derya kaptan-

242

Page 262: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

larına fayda olsun için Ağrıboz ve Kızılhisar limanlarını da gör­düğümüz kadarıyla yazdık.

Garip hikaye: (---) tarihinde II. Selim Han zamanında Kılıç Ali Paşa Kıbrıs Adası'nda serdar-ı muazzam olan Kara Mustafa Paşa'ya yardım götürürken 4 pare kadırgasıyla 10 pare kafir kal­yonlarına rast gelip 1 gün 1 gece kafirlerle cenk ederler. Sonunda Ali Paşa'ya biraz mağlubiyet görününce avanta eder. Bu Kızılhi­sar Limanı'na girip demir atacak sırada kafirler ardınca kovarak gelince hemen Ali Paşa orada durmayıp Ağrıboz Körfezi'ne gi­rip kale altında demir bırakıp pervasızca yatar. Kafir de 10 parça kalyonlarıyla boğazın ağzına demir bırakıp,

"Türk her ne zaman çıkarsa benimdir" deyip yatar. Hemen Aristo akıllı Ali Paşa bir gecenin içinde 4 pare ka­

dırgasının leventleri ve forsalarını kadırgalarından çıkarıp Ağ­rıboz Kalesi'nin yazılan köprünün Değirmen Boğazı'ndan akan suyun iki tarafında kayalara forsaları Ferhad! külünklerle üşü­rür. Kayaları iki taraftan kese kese kadırgaları geçecek kadar ge­nişletip hemen gece yarısı 4 kadırgasının tentelerini fora edip ka­rada tenteleri kurar.

Sonra kadırgalarının dördünü de mezkür kestiği Değirmen Boğazı'ndan öte Ropoz Burnu tarafına geçirip 4 parça kadırga­sıyla Kızılhisar Burnu'nu dolaşır. Seher vakti kafirler gemile­rinden görür ki Türk liman içinde tentelerini kurup yatar. Bü­tün kafirler aldırış etmeyip seher vakti rahat uykusunda sarhoş yatarlar. Hemen Gazi Ali Paşa 4 pare kadırgasıyla seher vakti kafir gemileri [250b] içine girip "Allah Allah" deyip kafire kıç­tan baştan çatıp göz açıp kapayıncaya kadar kafir gemilerine er döküp kılıç vurarak Allah'ın izniyle 4 parça kadırga ile 10 par­ça gemiyi fetheder. Zaferle İstanbul'a gelip kafirlerin haçlı bay­raklarını baş aşağı eyleyip Selim Han huzurunda top ve tüfenk şenlikleri ederler. Ondan sonra 3 tuğ ile kaptan paşa olup nice gaza mallarıyla Tophane'deki camiini yapmıştır. Hala Ali Paşa bu Ağrıboz'un Değirmen Boğazı kayalarını keseliden beri gerek­se o boğazdan küreklerini çıkarıp kadırga geçmek mümkündür, vesselam.

Bu Kızılhisar'dan kalkıp yine geriye, Ağrıboz'a dönüp 1 günde,

243

Page 263: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Yopnoz Köyü menzili: Safi Rum köyüdür. Oradan yıldız rüzgarı tarafına 5 saat gidip yine,

Ağnboz Kalesi: Bir gece konuk olup ayanı kibar kaptan efendilerimiz ile vedalaşıp oradan yine değirmenler olan boğaz köprüsünden Rumeli toprağına ayak basıp, Iskımnoz Köyü'nü geçip 2 saatte,

Ropoz kazası menzili: Ağrıboz toprağı nahiyesidir. Ve (---) adet nahiye köyleri vardır. Deniz kıyısından 1 mil açıkta, bir ka­yalı sırt başında 200 evli bir kafir köyüdür. İstanbul' da Süleyma­niye Camii yakınında sakin Defterdarzade Mehmed Paşazadesi Ahmed Bey efendimizin serbest zeametidir. Ama bu köyde bir ibretlik resimlerle donanmış bukalemun nakışlı kilisesi var ki her resmi sanki Mani resmidir.

Oradan da kalkıp yine güney tarafına o sarp dağlı ve taşlı yerleri 2 saatte aşıp, Mahonya Köyü, keferelerdir.

Oradan kıbleye 4 saat çam ağaçlı düz yerleri geçip yolun sol tarafında,

Kifse kasabasının anlatılması Atina kazasından ayrılma bir küçük kazadır. 80 akçe paye­

li kazacıktır. Ve nahiyesi (---) adet köydür. Ve örfi hakimi hass-ı hümayun olup Asitane-i Saadet'te kaftancıbaşılar tarafından voyvodası hakimdir. Serdar ve kethüdayeri Atina şehrindedir, zira Atina gayet yakın olup görünür. Bir mamur ve şenlikli ova içinde İrem Bağı gibi 300 adet mamur ve süslü, kiremit örtülü güzel evli kasabadır ki yarısı Müslüman ve yansı kefere reayalı­dır. 1 camii, 1 mescidi, 1 medresesi, 1 mektebi; 1 tekkesi, 1 hama­mı, 1 mükellef hanı ve 10 adet dükkanı var, başka imaret yoktur.

Beğenilenlerinden, bağlarında beyaz kirazı gayet hoş ve tazedir. Dağı ve taşı safi zeytin ağaçlarıyla süslü olup elbette her dağ başında birer adet küçük kiliseleri vardır. Oradan kıbleye doğru 2 saat gidip,

Eski ve büyük şehir, hekimler şehri AHna Kalesi'nin özellikleri

Rumcada ta ile sa harflerinin mahreç yakınlıkları olduğun­dan Rum kavmi bu şehre Asina derler, yani (---) demek olur. Ve Latince'e (---) derler, Frenkçede (---) derler, Talyancada (---) der­ler.

244

Page 264: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Hıristiyan milletlerini bütün tarihçileri ve İdris1 Kıpti mille­tinin tarihçilerine göre bu Atina şehrinin ilk kurucusu Hazret-i Süleyman aleyhisselamdır. Belkıs Ana'yı Yemen diyarında Seba padişahının kızıyken perilere bir gece yatağıyla getirtip nikahlar. Belkıs Ana hava almak için cihanı gezip dolaşmak istediğinde Hazret-i Süleyman rüzgara emredip Kudüs-i Şerif'ten Hazret-i Süleyman ve Belkıs Ana havada uçarak önce Girit Adası'nda İs­fakiye Dağı'nın tepesine iner. Orada Belkıs Ana'ya bir köşk ya­par.

Oradan yine havalanarak Rum tarafına geçip bu Atina şeh­rinde Temaşalık adlı mahallinde bir İrem Bağı gibi yüksek köşk­ler, saraylar yapar.

Daha sonra Hazret-i Süleyman oğlu Melik Rac'im de faz­lasıyla imar eder. Sonra Melik Feylekos yapar. Beşinci atada bu Feylekos, Hazret-i Süleyman'a ulaşır. Rum padişahlarından olup Selanik'i ve Kavala'yı yapıp Rum, Arap ve Acem'i yönetimi al­tına alır.

Sonra bu Feylekos asrında Büyük İskender dünyaya gelir. Feylekos, İskender'i yetiştirir, o da cihangir bir Zülkarneyn pa­dişah olup bu Atina şehrini daha fazla mamur eder. Bu şehir içinde 7 bin adet Rumi hekimler [filozoflar] toplandığında bütün milletlerin tarihçileri bu şehre "Hekimler şehri" diye isim verdi­ler. Hatta hekimlerden Fisagores-i Tevhidi, Bokrat, Sokrat, Feyle­kos, Feylesof, Restalis, Calinus, Eflatun-ı İlahı, Batlimus ve (---) (---) (---). [251a]

Kısacası bütün hekimler bu Atina şehrinin suyu ve ha­vasını beğenip vatan edinip birlikte bu şehir hekimleri ece­le çare bulmaya çalıştılar. Ecele çare bulamayıp nice kere yüz bin derde dermanı son derece perhizle kendi vücutlarına bu­lup üçer dörder yüz yıl yaşadılar. Ama Bokrat Hekim ecele der­man değil, derdine derman bulamayıp ishalden ölünce hemen Eflatun-ı İlahi dünyayı terk edip ve hekimler mezhebinden çı­kıp Hazret-i (---) (---) dinini kabul edip seyahat ederek Budin serhatlerinde İrem Bağı benzeri Peçuy-ı Sirem şehrine gelir. Orada tam 40 sene ikamet edip sonunda muhammes şiirin söy­lediği gibi:

245

Page 265: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Murg-ı dil baz-ı ecelden bulamaz istihlas, Can bir zehrin içiser feleğin amm ile hass, Yok ecelden kişi kurtulmaya bir cay-ı menas, Olımadı kılıcından ecelin Zal halas, Bulımadı maraz-ı mevte şifa Callnus.

Eflatun-ı İlahi bu kadar tam usta iken o da ömür yakası­nı ecel eline verip parçalatıp yeri toprak altı olur Peçoy-ı dilcuy şehrinin Seget Kapısı dışında bir bahçe içinde yatar. Ölüm yak­laşınca "Ah benim İrem Bağım Atina" diye diye vefat etti.

Zira Atina şehri öyle bir güzel şenlikli şehirdir ki yeryü­zünde bulunan acayip ve garip her ne kadar sanatlı var ise bu mamur şehirde mevcuttur.

Beyaz ham mermerden oyulmuş mukarnas sanatlar ve nice kere yüz bin adet yaratığın garip ve acayip resimleri, Frenk işi heykelleri var ki görenler hayran kalır, akılları hoş ve kendile­ri hi'-hoş olup nergis gözbebekleri nemlenip kamaşır. Sanki her heykel ve resim canlı gibi insana bakarlar. Bu heykelleri seyre­denlere tebessüm edip kimisi öfkelenmiş şeklinde insana ters bakarlar.

Kısacası zamanın acayip ve garipliklerinden bu Atina şeh­rinin bu büyük şehri içinde, gönül açan eski şehrinde, Atina et­rafındaki Temaşalık vadisinde, Ejder Limanı'nda, Terzi Lima­nı'nda, Koçbaşı adlı kilisede, Kifse kasabasında, Mermerlik'te olan acayip ve garip ibretlik seyirlikler bu yeryüzünün 7 ikli­minde yoktur.

Zira Yunan kavmi Hazret-i Davud aleyhisselam asrında Ru­meli'de çoğalarak mülk sahibi olduklarında ilk yaptıkları büyük şehir Makedonya şehri ki Filibe şehridir. Sonra Pozanta şehri ki sonra ona Kostantiniyye dediler, hala İstanbul derler. Sonra bu Atina şehrini Rum kavmi, Rum denizinin Rumeli tarafının ku­zeyi ve batısı tarafının körfezi bitiminde yaptılar.

Sonra İstanbul sahibi Kostantin de fazlaca imar etti. Onun askerleri bu Atina şehrine hükmedip hekimler medresesi şehri olmuş idi. 2.700 yıllık eski yapı ve büyük bir şehirdir. Nice yüz adet kraldan krala geçmiş bir şehir olup içinde nice padişahlar ve nice hekimler sakin oldu. İspanya elinden Venedik Frengi eli-

246

Page 266: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

ne girip ondan (---) tarihinde Osmanlılardan bizzat Fatih Sultan Mehmed Han fethidir.

Hala Rumeli Eyaleti'nde kaptan paşa hükmünde (---) sanca­ğı toprağında Mekke ve Medine vakfı olup Kızlarağası nezare­tinde hass-ı hümayundur. Şeriat tarafından 300 akçe payesiyle kadısı, (---) adet köyü, müftüsü, nakibi, sipah kethüdayeri, yeni­çeri serdarı, darüssaade ağası tarafından valisi 50 bin guruş tah­sil eder, kalenin dizdar ağası, 150 adet hisar eri, muhtesib ağa­sı, bacdar ağası, haraç ağası, emin ağası, şehir kethüdası, mimar ağası, şehir subaşısı ve Rumlar üzere bir patrik keferesi var, baş-ka hakimleri yoktur.

·

Atina Kalesi zemininin şeklini bildirir Kalesi bir geniş ova ortasında havalesiz bir yalçın kızıl kaya

üzerinde yuvarlak şekilde doğudan batıya uzunlamasına Ad işi eski yapıdır ki yeryüzünde buna benzer sağlam, dayanıklı kale yapılmamıştır. Zira zeminden kayasının boyu tam 100 arşındır.

Kalenin gövdesindeki her taş fil cüssesi ve hamam kubbe­si kadar parlak [251b] ve cilalı yontma taş, tamamen beyaz ham mermerdir. Eskinin yapı ustası var gücünü sarf edip bu taşları birbirine geçirme etmiştir, asla kireç ve alçısı yoktur.

Bu kalenin 4 tarafından bir vecih ile zafer mümkün değildir, zira lağım ve metris yapmak bir yerden imkansızdır. Ve bir ta­raftan bu sağlam kaleye eğim yoktur.

Yerli kayasından yukarıya taş yapısının boyu tam 50 arşın­dan yüksek olup kalenin çepçevre büyüklüğü duvar bedeni üze­re tam 3 bin adım kuşatır güzel bir kaledir. Bir tarafında asla hendeği yoktur, zira her tarafı kesme kaya cehennem kuyusu gibi uçurumlu kayalardır. Ancak batı yönüne batar 3 kat demir kapıları var, birbirinden geçer. Ve her bir kapının arası ellişer adımdır. Ve bu kale içinde,

Haneler: Tamamı 300 adet şeddadi gibi binalı kargir, sağ­lam, baştan başa kiremit örtülü kale gibi evlerdir, ama bahçeleri yoktur. Bütün evlerinin pencere, şahnişin ve sofaları kemerlerin­den ovanın bağ bahçeleri, baştan başa ekinlikleri ve şebekeli bos­tanları temaşa olunur. Zalim kalenin abıhayat akar suları kefere zamanında kehrizler ile gelip akarmış, ama şimdi suyu olmadı­ğından bütün hanelerin dam ve çatılarından inen yağmur sulan

247

Page 267: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

her hanenin su sarnıçlarına toplanır. Temmuz ayında buz par­çası olup onu kullanırlar ki, yağmur suyuna muhtaçlardır. Nice kimseler aşağı varoş şehrinin abıhayat kuyularından eşeklerle su getirtip ondan içip susuzluklarını giderirler.

Selatin ve diğer camileri Bu kale içinde bir cami vardır. Bu cihanı gezip dolaşan alem

seyyahı ve adem nedimi olanların aralarında beğenilen ve meş­hur olan ibretlik aydınlık cami bu kalenin ortasında olup boyu 250 ayak ve eni 80 ayaktır. Ve içinde 60 adet beyaz mermer dire­ği birbiri üzere iki kat konmuş ibretlik sütunlardır.

Bu camiin her tarafına sütunlar üzere birer sofa da yapıl­mıştır ki fırdolayı iki kat sanatlı camidir. Lakin 4 adet sütun mihrap ile minber arasında kırmızı somaki uzun sütunlardır ki her biri birer çeşit ibretlik bukalemun nakışlıdır. Her biri iksir-i azamdan nişan verip öyle parlak ve cilalıdır ki insanın yüz ren­gi belli olup bir iklim haracı değer.

Bu sütunlar üzerinde kıble olan yerde ud ağacından Fahri oyması gibi yüksek bir kubbe yapılmış, safi nakışlı zerkar-ı halkar mina kubbedir, gören adamın aklı perişan olur. Bu ud ağacından yapılma kubbede hekim Eflatun-ı İlahi bir şeb-çerağ kandil asmış. Camiin gündoğusu tarafındaki duvarda kağıt gibi incecik şeffaf harekan mermerleri, yani ateş taşları koyup alemi aydınlatan güneş ufuktan baş gösterip yükseldikçe güneşin şid­detli ısısından o ateş taşlan kızıp cami içindeki o şeb-çerağ kan­dilleri ısınıp neft ile karışmış fitiller yanıp cami içi aydınlanır­mış. Bütün kefereler buna tılsım diye itibar edip kudret nuru kandili derlermiş.

(---) tarihinde Al-i Emeviler zamanında Mağrip ülkesinden Sultan Mansur, bin pare gemiyle Girit Adası'nı, Çiçilya [Sicil­ya] Adası'nı ve bu Atina Kalesi'ni fethedip anılan şeb-çerağ kan­dilleri, cevahirden zincirleri, nice bin adet pahalı putları, şam­danları ve cevahirli haçları tamamen almış, ama bu mina kub­benin ud ağacından olduğunu bilmeyip almamış. Hala şimdiki halde de kimse bilmez. Ne acayip ibretlik seyirlik mina kubbe­dir. Hala bizim minbere bitişik 4 adet zümrüt gibi yeşil somaki direkler var ki içlerinde türlü türlü acayip şekiller ve çeşitli ga­rip çiçekler görülür.

248

Page 268: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Daha önce 4 adet kırmızı somaki ve 4 adet bu yeşil soma­ki ile toplam 8 adet somakilerden başka cami içinde 60 adet alt­lı üstlü beyaz mermer sütunların hepsi zıhlı ve şeşhane1i sanat­lı sütunlardır. O anılan 4 adet yeşil somaki direklerin sol tara­fındaki direklere bitişik 6 adet küçük beyaz mermer direkçikler üzerine mühendis mermer ustası [252a] bir beyaz ham mermer­den Eflatun-ı İlahi için bir mermer kürsü yapmış ki mimari ilmi olan ibret gözüyle bu kürsüye baksa gözleri kamaşıp aklı peri­şan olur.

Bu anılan 6 adet sütuncuklar üzere 6 adet küçük sanat­lı kemercikler vardır. Ve her kemerciklerin uçlan bir yere gelip bir küçük kubbecik olmuştur. Eflatun-ı İlahi o kubbecik üzeri­ne oturup halka nasihat edermiş. Etrafında küçük mermerden oyma şebekeli gilvi, medine ve füruş kafesler vardır. Ve bütün kemerciklerin uçlan bir yere gelip bir küçük kubbecik olmuştu. O kubbeciğin tam ortasında göbek gibi bir beyaz mermerden bir kaplan kellesi tasvir olunmuştur ki bu da mermerden bir büyü­leyici seyirlik sanattır. Bu kürsünün 4 tarafı safi servi ağacından oyulmuş parmaklıklardır.

Bu camiin içi 4 köşe beyaz ham mermer döşelidir ki her ta­şın boyu ve eni beşer arşın büyüklüğündedir. Her biri öyle dal­galıdır ki insanın yüz rengi görünür.

Bu camiin 3 kat kıble kapısı var. Dış kapı ile orta kapı ara­sında camie girecek yerde, sol tarafta bir beyaz nakışlı mermer­den yapılma bir kadeh vardır, içine 5 adam sığar. Evvel zamanda yapı sahibi camide çalışan ırgatlara o kadeh ile birer kadeh şa­rap verirmiş. Onlar da yudumlamadan içerlermiş. Hala şimdi­ki halde o kadeh iki at sakası kırbası su alır. O asrın adamları ne kadar uzun boylu ve iri adamlar olmak gerek ki iki at kırbası su alır kadehten tek yudumda şarap içerlermiş. Hala o kadehin içi­ni mermer ustası da kazıyıp abdest musluğu yapmıştır ki ondan abdest tazelenir.

Orta kapı arası tavanı safi halkari' Bursavi Fahri Çelebi oy­ması gibi Frenk işi oymadır. Bu orta kapının boyu tam 20 arşın yüksek servi tahtası kanatlardır. Daha önce kefere zamanında bu kapılar tamamen altın, cevahir ve yaldızlarla süslü imiş. Hala cevahir yerleri bellidir.

249

Page 269: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Ve iç kapı ki cami içidir. Onda erganun ve çan çalınacak ib­retlik mahmilin kemerlerinin tam ortasındaki kemere öksüz ke­mer derler, asılı durur bir kemer üzere yine asılı durur bir direk­tir. Bu cihanda o görülmeye muhtaçtır. Ama görülse de akıl al­mayıp insan şaşırıp kalır. Hemen aklı olan, insan kerametidir, deyip susar. Yoksa dikkatle bakınca insan susup hayran kalır.

Bu anılan kemer ve sütun üzerinde bir kandil durur imiş. Karanlık gecede bütün papaz, rahip ve patrikler o kandilin ışı­ğında İncil ve diğer suhuf ayetleri okurlarmış. Bu eski mabet ca­miin üzeri kargir kubbe değildir.

Muhammed bin İshak'a göre, Hazret-i İsa aleyhisselamdan Hazret-i Muhammed Mustafa'nın 600 yıl sonra doğduğu gece Bağdad'da Kisra Kemeri, Irak'ta Nemrud ateşi sönüp Pozanta'da Ayasofya-i Kebir kubbesi, Selanik Ayasofya kubbesi ve bu Ati­na Kilisesi kubbesi tamamen yıkılmıştı. Sonra bu Atina kubbesi nice kere yapılır, ancak tutmadığından İstanbul tekfuru bu Ati­na kubbesi yerine büyük kemerler yapıp kemerler üzerine uzun servi ağaçları kirişler edip onların üstüne yine serviden taban direkler ve onların da üstlerine serviden tahtalar döşer. Bütüne servi ağaçları ve tahtaları altınla ibretlik bukalemun nakışlılar­dır ki bir kıl kalemini çekmede Mani ve Bihzad aciz olup araları kıl gibi olur. Ve tüm servi tahtalarının güzel kokusundan cami içinde olan cemaatin dimağları kokulanır.

Bu nakışlı servi tahtaların da üstü horasani, kireç, cibis ve alçı üzere baştan başa beyaz ham mermer döşelidir, kurşun kubbe değildir, ama mermerlerin her parçası halı ve kilim ka­dar vardır. Kurşundan iyi ve hoş, parlak ve cilalı billur gibi ham mermerdir. Güneş vurduğunda moran billuru gibi parıldar.

Bu tavanda döşeli olan mermerleri mermer ustası bir tür tahta gibi incecik biçmiş ki sanki her bir parçası tavan tahtası gibi ince olup cami üzerinde [252b] asla ağır yük değildir. Yağ­murdan inen bütün damlalar tamamen bu mermer kiremitler üzerine inip usta bir sanatla yağmur damlalarına yollar yap­mıştır. Camiin kıble tarafındaki mihrap sofası 6 ayak taş mer­diven ile çıkılır kargir yapı yüksek direkler üzerine yapılmış su sarnıcıdır, cami üzerindeki bütün mermerlerden akan rah­met suyu bu mihrap altındaki sarnıca toplanır. Buz gibi suyu

2 5 0

Page 270: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

olup cami içinde olan kalabalık cemaat içip susuzluklarını gi­derirler.

Bu su sarnıcı olan kıble sofası üstündeki yarım kubbe kargir yapıdır. Cami içi gibi ağaç kirişler ile yapılmış kubbe değildir, safi kargir yapı yarım kubbedir. Ama bunun da üstü kilim bü­yüklüğü kadar beyaz mermerler döşeli tavandır. Ama bu mina kubbenin içi safi altın sıvalıdır, müzehhep ve mutalla sırçalı taş­tır ve zerkar nakışı safi lacivert, la'li, silü ve bedahşani boyalar ile yapılmıştır.

Bu kıble kubbesinin içine dışına dikkatle göz gezdirdim. Çeşitli füsus-ı mukavvim-i mahkuk ve türlü türlü ibretli oyma mermerler ile yapılmıştır. Her kubbenin kemerinde ve duvarları üzerinde renk renk camlar, beyaz, siyah, kırmızı ve başka renk kıymetli taşlar ile bezenip aynu'l-hırre, kedigözü ve balıkgözü adlı küçük değerli kıymet taşlar ile bukalemun nakşı olmuş ca­midir ki sanki Kudüs-i Şerifte cami ve Sahratullah Mescidi'dir.

Bunda olan kırmızı ve yeşil çeşit çeşit sütunların benzeri yeryüzünde olmayıp meğer İstanbul'da Ayasofya-i Kebir'de ve­yahut Süleymaniye Camii'nde ola.

Mihrap ve minberinin övgüsünde dil kısa ve kalemler kı­rıktır.

Bu camiin duvarları yüzünde olan beyaz cilalı mermer taşla­rın her biri fil cüssesi kadar vardır. Hikmet, gariplik bunda ki bir insan her ne kadar mimarlıkta tam usta ve maharet sahibi olsa o taşların birbirlerine kaynaşmalarını fark edemez. Sanki tek par­ça 40 arşın boyunda yüksek bir duvar sanırsın. Ve öyle parlak ve gösterişli duvardır ki bir zerre ve bir toz yukarı kalksa o duvarda bellidir. Özellikle cemaatin yüz renkleri, tüm rüku ve secdeleri bellidir. Gerçekten tek parça ayna gibi yüksek 4 duvardır.

Beğenilen bir sanatı da odur ki bu duvarda asla kireç, cibis ve horasan yoktur. Baştan başa kurşun ve demir kenetler ile ya­pılmış bir camidir, başka şeyi yoktur.

Dış avlusunun 4 tarafında 60 adet beyaz şeşhane ibretlik yüksek sütunların boyları yirmi beşer arşındır, ama cami için­deki gibi tek parça sütunlar değillerdir. Ancak her ne kadar dik­kat eylesen bu avludaki sütunların birleşme yerlerini de göre­meyip tek parça mermer direklerdir dersin. Zira bütün sütunla-

2 5 1

Page 271: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

rı mermer ustası zıhlı, oluklu, burmalı sanatlı ve eski tarz şeşha­ne direk etmiştir.

Bu 60 adet sütunlar servi gibi camiin avlusu çevresine hen­dese ilmine göre düzgünce çırpı ile dizilip camiin saçakları al­tında olan sütunlar ve duvar üzerinde olan beyaz mermerden çeşit çeşit iri ibretlik heykellerin şekillerini, tarz ve tavırlarını bir bir yazsak müsveddemiz bir cilt kitap olup seyahatimize en­gel olur. İnsan aklı kuşatamaz bir çeşit büyüleyici suretlerdir. Ancak Aristo akıllı olan bu işçilikleri görüp insan kerametidir deyip susar. Zira bu şekillere ibret gözüyle bakılsa her biri can­lı sanılır.

Sözün özü, alemin yaratıcısı Cenab-ı Allah bu yeryüzünü "kün/ol" kelimesiyle yarattığından beri Hz. Adem'den kıyame­te kadar ne kadar canlı kısmı yarattıysa bu camiin avlusu çevre­sinde mermerden heykelleri ve tasvirleri vardır.

Çeşit çeşit korkunç, çirkin yüzlü, dev, cin, şeytan, deli ve hannas, zarrat, zebaniler, periler, melekler, ejderhalar, dabbetü'l-arzlar, deccal, hameletü'l-arş, hameletü'l-arz, balık, hamele-i arz, öküz ve nice bin adet yaratık çeşitlerinden evrenk [büyük yılan], nehenk, fit gergedan, zürafa, kepçekuyruk, yı­lan, çıyan, akrep, kaplumbağa, timsah, deniz canavarı ve nice bin sıçan, kedi, arslan, kaplan, bebr, pars, vaşak, gulyabani, çe­şit çeşit melekler, Cebrait İsrafil, [253a] Azrail, Mikail, Arş ve Kürsi, Sırat ve Mizan, cennet, cehennem, araf ve haşr meyda­nında toplanan bütün mahlukun cennetliklerini Kerrubiyan melekleri cennete sürüp götürürken şenlikler ederek gider tas­virlerini yazmış.

Cehennemlikleri zebaniler yılanlarla vura vura cehenne­me giderlerken her biri üzgün ve yaslı şekilli suretlerini yazıp mermerde kazıp bir tarafta cennet içinde olanların huri ve gıl­man ile çeşit çeşit cennet bahçelerinde eğlendikleri meclislerini yazmış. Bir tarafta da cehennemliklerin cehennemde kızgın ateş içinde yatıp zebanilerin vurdukları timsalleri yazmış.

Kısacası bu camiin avlu duvarlarında bu cennet tasviri­ni görenler sevinir. Cehennem timsallerinin korkunç ve çirkin yüzlerini insanlar gördüğünde hayretler içinde kalıp vücudunu korku sarıp susar kalır.

2 5 2

Page 272: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Ama bir adam bu Atina şehrine varıp gözleriyle görmedikçe bu Atina Vilayeti ve şehrinin eski zamanda ne idiğini bilemez, zira anlatmakla olmaz. Mısra:

İşitmek nasıl görmek gibi olabilir?

Sözü uyarınca işitmek görmek gibi değildir. Bu 1050 [1640] tarihinden beri yeryüzünün 7 iklimini gezmek zevkim vardır ki alemi gezip dolaştım, ama bu Atina şehrinde, Frengistan'ın Roma şehrinde ve Ungurus'un Üstürgon Kalesi'nde, Beç şeh­rinde ve Felemenk'in Amsterdam şehirlerinde olan ibretlikleri bir diyarda görmedim. Bu Atina Camii içinde ve avlusunda olan insan emeği güzel işler bütün o anılan yerlerin ibretliklerinden fazla sanatlı ve acayip güzeldir. Ve bu şehri gelip görmeyen dün­yayı görmüş alem seyyahıyım demesin.

Ancak zalim Mağrip Sultanı Melik Mansur bu vilayeti fet­hedince bu camiin duvarlarında olan resimlerin cevahir gözle­rini çıkarıp kör eylemiş. Ve bütün kıymetli mücevher kandille­ri, tüm kıymetli pahalı şamdanları, şeb-çerağları ve haçları yağ­malayıp almış, dış avlusunda olan kubbelerin la'l ve yakut mü­cevherlerini alıp avluyu ateşe vurup gitmiş. Hala bazı musanna yerleri ateş yarasından büzülmüştür, ama yine bu dünyada böy­le aydınlık ve nurlu bir cami yoktur. Zira bu camie nice kere gir­sen bir girişte de nice çeşit sanatlı ibretlik resimler görülür. Kısa­cası, münasip beyt:

Dünyadaki bütün camileri gördük, Ancak bunun benzerini görmedik.

beyti bu aydınlık cami hakkında ola. Bu mabetgahın benzeri yer­yüzünde yoktur. Kıyamete kadar ayakta kala, amin ve ya Muin.

Acayip yapı: Bu camiden aşağı kale kapısının iç yüzünde cümle usta hekim ve tabiplerin dershaneleri var. Bunun da du­varlarında olan pencereleri tamamen has ve beyaz ham mermer­dir. Fetihten sonra bu ibretlik dershanenin içine Osmanlı siyah barut koyup cebehane ederler. Allah'ın hikmeti zaman geçip bir gün bir gök gürültüsü ve şimşekle yıldırım isabet edip bu sa-

2 5 3

Page 273: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

natlı dershanenin bazı yerlerini yıkmış. Hala gelen gidenler için hasbi kervansaraydır. Bu büyük yapı da acayip ve garip bir se­yirliktir ki övgüsünde söz yetersizdir.

Bu hisar mahallinin iki kapısı arası tophanedir. Bunda bir­kaç adet büyük topları vardır. Ve bir mescit de var ki kale kapı­sını bekleyen neferler bu kapılarda pür-silah hazır olup bu mes­citte ibadet ederler. Ve bu kapıdan 100 adım aşağı gidip,

Hüseyin Efendi Tekkesi: Halveti tarikatında ulu tekkedir ki kapısı üzerinde tarihi budur:

Böyle dedi Mahdemf tarih ana, Ola makbulü Huda'nzn o hümam.

Bu kaleden aşağı kuzey tarafına inip,

Sene 1023.

İrem yurdu Atina varoşunun anlatılması Atina Kalesi'nin poyraz ve yıldız tarafında bulunup Meram

Bağı'na benzer şirin şehirdir. Tamamı 3 Müslüman mahallesidir ki hepsi bir yere toplanmış evlerdir.

Ve 3 adet camilerdir. Adı geçen iç kale camiiyle 4 mihraptır. Evvela (---) Bey Camii; kargir yapı kubbeli sağlam ve mamur ay­dınlık camidir. Hacı Ali Camii ve Eski Cami. Bu üçü kargir kub­beli ve kiremit örtülü mabetlerdir. Bu şehirde asla kurşun örtü­lü imaret yoktur.

Ve 7 adet mahalle mescitleri var. Ve 1 adet medrese, 3 adet sıbyan mektebi, 2 adet derviş tekkesi 3 adet hamam vardır. Evvela Bey Hamamı, Hacı Ali Hamamı ve Abid Efendi Hama­mı, hoş havalı hamamlardır. Ve 2 adet tüccar hanı vardır. [253b]

Ve 105 adet dükkan vardır, ama bedesteni yoktur. Ancak tüm değerli elbiseler ve nadir mallar bulunur güzellik pazarıdır.

Müslim ve gayri müslim evleri: Tamamı 7 bin adet kiremit örtülü, kale gibi mazgallı, bedenli, baştan başa kargir yapı sağ­lam evlerdir. Asla toprak örtülü, çamur duvarlı ve ağaç binalı ev yoktur. Hepsi horasani ve kireç ile yapılmış taş duvarlı, şedda­di bina güzel evlerdir. Her evde sarnıç suyu bulunur ki bütün dam ve çatılara inen yağmur suyu oluklardan süzülüp su sar­nıçlarına akar.

254

Page 274: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Kısacası, gayet sarp, sağlam, mamur ve süslü geniş haneli ve genellikle bahçeli mihman hanelerdir. Ve tüm sokakları pak kumsal zemindir ki asla çamur olmadığından bu şehirde asla kaldırım yoktur.

Ve bütün kafirleri tahrir [yazım] sırasında 4 bin haraç ya­zılmış, ama 10 bin'den fazla kafirleri vardır. Sanki hemen Mal­ta şehridir. Müslümanları asla sevilmeyip Müslümanların bu şehirde ağırlık ve değerleri yoktur, zira kefereleri gayet zengin bezirganlardır. Ta dip Frengistan'da ortakları vardır.

Atina kafirlerinin giysileri: İhtiyar kefereleri ve hekimleri siyah ipek kadife Eflatuniye şapkayı başlarına giyip tüm giysile­ri de siyah rokladır. Ve taze Rum oğlanları başlarına kırmızı fes, elvan çuka yelekler, ipek elvan muhteşem kuşaklar ve ipek zün­nar kemerler kuşanıp ayaklarına siyah tomak, siyah pabuç ve kırmızı pabuç giyerler.

Ve kadınları renkli fistanlar giyip başlarında terpuşlan olup yüzü açık gezerler. Ama bu şehirde asla gündüz gözüne ister Müslüman ve ister kafir karısının çarşı pazara ve başka sokak­lara çıkıp gezdiğini bir tek fert görmemiştir. Akşam olur olmaz nice bin kadın fenerleriyle, mısra:

Yani ki tura mi-talebem hane be hane.

Sözü üzere sabaha dek evlerde ve hamamlarda eğlenirler. Ama bir çeşit kefere avratları var, başlarına tavus kuşu kuy­

ruğu gibi nakışlı alaca yassı bir tuhaf şey giyerler. Bu da acayip ve garip bir görüntüdür. Reaya kefereleri başlarına Frenk küla­hı gibi manlifke giyerler. Ve esvapları yine çeşit çeşit aba ve ke­bedir.

Kiliselerini sayısı: 300 adet küçük büyük kiliseleri vardır ki toplam 3 bin adet ruhbanları vardır.

Abıhayat çeşmelerinin sayısı: Kefere zamanında bu şehir içinde 118 yerde hayat pınarı çeşme var imiş ki her hanede bi­rer berrak sular akarmış. Şimdiki halde yolları harap olup çeş­me yerleri açıktadır.

Ev su kuyularının sayısı: 4 bin adet evlerde abıhayat su ku­yuları vardır.

25 5

Page 275: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Belkıs Sarayı gezinti yeri: Bu Atina şehrinin gündoğu­su tarafında Belkıs Tahtı derler, Hazret-i Süleyman Nebi dev­lere emredip yapmışlardır. Eğer bunun da özelliklerini oldu­ğu gibi, yapıları, direkleri, Kisra kemerleri ve kubbeleriyle an­latsak büyük bir kitap olur. Ancak şimdiki halde Atina şehri­nin namazgahıdır ki yağmur duasına ve iki bayram namazına bütün Müslümanlar silahlanıp çıkarlar. Zira bu şehirde Müs­lüman kalmayıp sadece kefereler kalır. Bu da bir seyirlik, üstü açık sütunları yüksek, büyük bir namazgah saraydır ki övgü­sünde diller kısa kalır.

Bir saray da şehir içinde Iskala Kapısı adlı yerdedir ki eski güzel bir saray olup anlatmakla anlaşılmaz, görmek gerekir.

(---) adlı yerde Uzun Kilise demekle bilinen büyüleyici bir kilise var ki övgüsünde insan aciz kalır.

Acayip seyirlik yapı: Eski cami yakınında tüm hekimle­rin toplantı yeri var ki ona Eflatun Çadırı derler. sekiz rüzgara karşı 8 köşe yekpare taştan ibretlik bir çadırdır. Bu çadırın her köşesinde birer adam resmi yapılmıştır, onlar da tek parça be­yaz mermerden düzülmüş. Her bir resmin elinde birer rüzgar alameti aletleri var.

Sekiz rüzgarın dördü erkek ve dördü dişi yapılmıştır. Er­kekleri güneş parçası, ay yüzlü oğlan çehresindedir. Dişileri mahbube avratlar suretindedir. Poyraz, yıldız, karayel ve gün­doğusu rüzgarlarını erkek görüntüsünde yapmış, ama lodosu, batı, inbatı ve keşişlemeyi avrat suretinde etmiştir. Ama gerçek­ten büyüleyici timsaller etmiştir ki yine her biri rüzgarlarına nazır olup durur.

Bu çadır kubbesinin içi 12 burç üzere 12 terek tarh olunmuş beyaz mermerden [254a] kubbedir.

Evvela 12 tereğin birinde koç burcu beyt-i merrih münkalib-i narı tasviri yazılmış.

Ve bir tereğinde boğa burcu beyt-i zühre-i türabı yazılmış. Ve birinde ikizler burcu beyt-i utarid-i hevayi yazılmış. Ve birinde yengeç burcu beyt-i kamer-i ma'i yazılmış. Ve birinde arslan burcu beyt-i şems-i nar! yazılmış. Ve birinde başak burcu beyt-i utarid-i türabi yazılmış. Ve birinde terazi burcu beyt-i zühre-i hevayi yazılmış.

2 5 6

Page 276: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Ve birinde akrep burcu merrih-i ma'i yazılmış. Ve birinde yay burcu beyt-i müşteri-i nari yazılmış. Ve birinde oğlak burcu beyt-i zühal-i türabi yazılmış. Ve birinde kova burcu beyt-i zühal-i hevayi yazılmış. Ve 12. tereğinde çadırın balık burcu beyt-i müşteri-i ma'i ya­

zılmış. Bu burçlara dair 7 gezegeni ve daha nice çeşit yıldızların te­

sirlerini tarif edip yazmış. Bir açık sihir mertebesinde 12 terek bir sanatlı mermerden yekpare dershane çadırıdır.

Bu çadır şeklindeki kubbenin içinde bir kabir var, "Feylekos-ı Yunanı burada gömülüdür" derler. Tüm Rum kefereleri itibar edip kutsal günlerinde ziyaret ederler. Bu kabrin başı ve ayağı ucunda Yunanca olarak tarihi yazılmıştır.

Bu mermer çadır kubbe üzerinde bir ince mil vardır. Eski hekimler zamanında o mil üzerinde bir ayine-i İskender gibi bir dünya aynası var imiş. Her ne taraftan bu şehir üzerine bir düş­man hareket etse o dünya aynasında hareket eden düşmanın tüm askeri ve seraskeri görülürmüş. Hala yeri durur ama ayna­sı yoktur.

O zamanda bu şehir içinde toplanan hekimler birer çeşit ib­retlik garip tılsımlar ve birer türlü vefk-i a 'zam acibeler yapıp bu şehirde veba, yılan, çıyan, akrep, leylek, karga, pire, kehle, tahta biti, sivrisinek ve karasinek olmazmış. Kısacası bir yıl 366 gün­dür, gün başına birer çeşit tılsım karada ve gün başına birer tılsım denizde olup deniz kıyısına tılsımlar etmişler. Ta Hazret-i Risalet­penah dünyayı şereflendirinceye kadar bu anılan tılsımların etki­si devam edip O'nun doğduğu gece bütün tılsımlar yerle bir olup etkileri yok olur. Hala nice tılsım yerlerini gördük. Ama şimdi yine bu Atina şehrinde sivrisinek, çıyan, akrep, leylek ve karga olmaz, gelirse vatan tutmaz, çok dururlarsa yaşamazlar.

Bu çadır kubbe içine adam girse hemen o an içi bulanıp is­tifra edip parça parça safra, sevda, balgam ve diğer ifrazatları ta­mamen kusar. Zira kubbenin bir tereğinde Yemeni şap ve bir te­reğinde lacivert rengi göz taşı vardır. Hemen onların kokusu te­siriyle hummalı adam kusup sıtmadan kurtulur, denenmiştir.

Büyük marifet: Bu çadır kubbesinin dışında olan sekiz rüzgara denk usta hekimin birisi yıldız ve usturlab ilmi üzere

2 5 7

Page 277: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

rub' dairesiyle incecik bir mikat tarh edip yine mermer üzere çizmiş. Bu eğri suratlı felekte öyle sanatlı bir mikatı Batlimuslar, Hakim biemrillah ve Ali Kuşçu bile yapamamışlardır. Kısacası, ibretlik yüksek kubbedir.

Bu Atina Kalesi'nin eğimi olan kayanın altında çeşit çe­şit kubbeler, saraylar, tekkeler ve mağaralar var ki onların her birinde eski hekimlerden Restalis, Bokrat, Sokrat, Fisagores-i Tevhidi, Calinus, Feylekos, Feylesof Batlimus, Mihan, Mihail ve Eflatun odaları var.

Her oda, hücre ve mağaralar içine girsen hala besbase, ke­babe, tarçın, darfı-yı fülfül, zencefil, udu'l-kahr, akırkarha ve kakule kokusu insanın dimağını kokulandırır. Bazı mağara sa­hipleri kimyaya çalıştıklarından mağaralarında kibrit, zibak ve zırnık madenleri kokar.

O zamanda bu şehre gelen hekimler bu mağaralarda kalıp ders verip çeşitli ilim tartışmaları yapıp kendilerini yetiştirirler­miş.

Onun için nice eski tarihçileri bu Atina şehrine İşrakıyyun şehri, Meşşaiyyun şehri ve (---) şehri derler. O asırda hekimler varmış ki Bağdad'daki hekimlerle bu Atina'daki hekimler dilsiz ve vasıtasız birbirleriyle gece gündüz konuşurlarmış. Bu da aca­yip bir sırdır ki Bağdad ile Atina'nın arasında denizden başka 5 aylık yoldur. [254b]

O zaman bu Atina şehri o kadar mamur ve şenlikli imiş ki şehirden güney tarafa deniz kıyısında Ejder Limanı'na kadar 2 saat yerdir, kat kat kaşaneler, İrem Bağı gibi saraylar, Rıdvan cenneti bahçesi gibi bahçeler, binlerce dükkan ve nice bin ibret­lik seyirlikler varmış. Hala nice yüz ibretlikleri ortadadır.

Bir tarafı 2 saatlik yol, ta Deli Dağ'a varır. Ve bir tarafı ku­zeye Kifse kasabasına varırmış. Bu Kifse kasabası, Atina şeh­rinden ayrılıp kalmıştır ki hala arasında nice bin bağlar vardır.

Kısacası bu şehri yaya bir adem 3 günde dolaşırmış. Ve bir mektubu elden ele verip ta Ağrıboz'a, İstife'ye ve Gördüs şehri­ne ulaştırırlarmış. Hala bu şehirden o 2 saatlik yer ta Ejder Li­manı'na kadar baştan başa bağ bahçe ve şebekeli bostanların iç­lerinde nice yüz bin imaret eserlerinden kubbeler ve Kisra ke­merleri vardır.

2 5 8

Page 278: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Acayip yapı Ejder Limam Şehrin güneyinde 2 saat uzak olan Akdeniz sahilinin bir

körfezi nihayetinde Ejder Limanı diye bilinen Umman, Okyanus ve Malağyan gemicileri arasında meşhur limandır.

Bu limanın kenarındaki iskele başındaki büyük han dibin­de 2 adam boyu kadar yüksek beyaz mermerden kıçı üzere otur­muş ve ağzını güneydeki denize açmış bir arslan heykelini mer­mer ustası öyle güzel yapmış ki bütün dünya ressamları bir ara­ya gelse bu alçak dünyada ona denk çekiç, bir keski, bir keser vurmaya kadir değillerdir.

O arslan heykelinin başı hamam kubbesi kadar olup ön ayaklarını deniz kıyısına dayayıp kıçı üzere çömelip oturur. Sanki denizde olan gemilere bakar heybetli ve acayip sanatlı, ej­derha görünüşlü büyük bir arslan heykeli olduğu için bu limana Ejder Limanı derler. Bu da acayip ve garip bir eserdir.

Bu büyük liman 300 pare gemi alır çanak gibi bir yuvarlak kapılı limandır ki 5 rüzgardan emin olup iyi demir tutar yatak­lı limandır. Hatta Canpoladzade Mustafa Paşa kaptan paşa iken bu limanda donanma-i hümayun gemileriyle demir atıp liman ağzında bir mendirek kule yaparken bu arslanı da temaşa edip çeşitli boyalarla bukalemun nakşı etmiş. Hala o nakşın eserleri arslanın vücudunda bellidir.

Sonra Sultan IV. Murad Han Canpoladzade Mustafa Paşa'yı Der-i Devlet'e davet edip gidince mendirek kulesi eksik kalıp du­rur. Eğer o kule tamam olsa bu Ejder Limanı gerçekten 7 başlı ej­der yuvası, güvenli bir liman olurdu. Zalim limanın kenarlarında suyu yoktur. Ancak yakında bağlar içinde abıhayat suları çoktur.

Hakir kemter fakir bu arslan heykeline dikkatle baktım. Ke­fere zamanında bu kükremeyen arslan çeşme imiş, zira kıçı üze­re oturup ağzını havaya açıp durduğundan ve ön ayakları önün­de yekpare havuz olduğundan bellidir ki çeşme ola. Ağzından insan gövdesi kadar abıhayat su akıp havuza dökülüp tüm ge­miciler ondan sulanırlarmış. Abıhayat suyunun kaynağı Atina şehrinin doğu tarafında 2 saat uzak Deli Dağ derler, yüksek bir dağ vardır, ondan künkler ile gelip bu arslan heykelinin ağzın­dan akarmış. Hala su gelen yerleri belli durur.

2 5 9

Page 279: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Atina'nın Mecnun Dağı'nda bulunan bitkiler ve şifalı otlar Atina şehrine 2 saat uzaklıkta Rum, Arap ve Acem'de Deli

Dağ adıyla meşhur olmuş bir yüksek dağdır ki Ağrıboz Körfezi, Mora Körfezi ve İnebahtı Körfezi tamamen haliç gibi gözükür.

Bu yüksek dağda olan bitkiler, otlar ve deva otları bir yayla­da yoktur. Hatta adamotu, ravend-i rumi, dürüğ otu, labada, ış­kın, ribas ve yüz binlerce bunun benzeri ilaç yapımında kullanı­lan şifalı bitkiler yetişip bütün dertlere deva bulunur

Hatta bahar mevsiminde bu yüksek dağın zirvesine çıkan insanların dimağları tutya, sümbül, menekşe, müşk-i rumi, ner­gis, reyhan, ful, şakayık, lale ve zerrin kadehin her türlüsünün güzel kokularından kokulamrlar. Eski zamanlarda bütün dün­yanın tabipleri ve usta hekimlerinin bu Atina şehrini mesken edinmelerinin aslı bu yüksek dağın şifalı otlarıdır.

Bu şehir İspanya kralı [255a] elinde iken bütün vilayetlerden hekimler ve tabipler bu dağa gelip topladıkları şifalı otlar için yüz bin altın gümrük verirlermiş. Hala yine nice yüz yük ilaç­lar yapılıp Frengistan'a gider, asla bir akçe gümrük vermezler.

Acayip manastır: Bu adı geçen Deli Dağ'ın eteğinde eski bir ibretlik kilise vardır. Bütün kafiristanda Koçbaşı Manastı­rı namıyla meşhur bir Mesih mabedidir ki suyu, havası ve yapı­sı yeryüzünde yoktur. Nice yüz bin eski hekimler kendilerinin buraya gömülmesini vasiyet ederler. Zira cesetleri asla çürüme­yip beyaz ve taze mağaralar içinde yatarlar. Bu mağaralara eski hekimler tılsım edip yılan, çıyan, akrep, karınca, sivrisinek, ka­rasinek ve gayri böcek yoktur. Onun için tenleri çürümez, iske­let de değillerdir. Bütün azaları, sakalları, bıyıkları yerli yerin­de durup vücutları yumuşak dururlar. Zira bu muteber kilise­yi Hazret-i İsa'nın havarilerinden Şern'fm-ı Safa gelip yapmıştır.

Üç yüzden fazla papaz, rahip, keşişleri vardır. Yahudi'den başka ne kadar insan gelse can ve baş ile hizmet edip kuş sütü ve arslan sütü getirip yedirip içirip kondurup göçürürler.

Bu kilise çevresindeki dağlara ve bayırlara yağmur yağ­sa yeryüzünde olan otların ve ağaçların yapraklarında olan ladenlerin ve nice kere yüz bin çeşit çiçeklerin güzel kokuları insanların dimağlarını kokulandırır. Onun için Koçbaşı Manas­tırı balı meşhurdur. Hazret-i Şem'un balının arılarına dua edip

260

Page 280: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

halen o arılar son bulmayıp cihanı tutmuştur. Şem'fm balı pek sevdiğinden arı beslemişler. Bir acayip ve garip nefti renk balı olur ki bir fincan süzülmüş balına 40 fincan su kosan güzel lez­zetli şerbet olup pelte bir dahi olur, ta bu mertebe kuvvetli nefti renk balı olur.

Tanrı'nın büyük hikmeti: Tuhaflık bunda ki kovan sepe­ti içinde oluşan balı vardır, koç başı gibi boynuzlu, kaşlı, gözlü, ağızlı, burunlu ve kulaklı bir şirin sevimli koç kellesi gibi petek balı olur. Her sepette onar, on beşer, yirmişer okka gelir baldan koç kellesi hasıl olduğu için "koç başı balı" diye meşhur olmuş­tur. Güzel kokusu misk ve ham amber gibi olup yiyen insanların dimağını kokulandırır. Ve bu kilisede pişen nefis nimetlerin bir yerde pişme ihtimali yoktur. Bu misk kokulu yemekler, gelen ge­çen bütün herkese bol bol dağıtılır.

Külliyatı övgüsünün tamamlanması: Bu Atina kazası gibi bir küçük kazada 1.001 adet küçük büyük kilise ve manastır var­dır. Nicesinde beşer, onar ve yirmişer adet kuşaklı keşiş Lat ve Uzza tapıcıları var. Ve her bir kiliselerin birer değişik isimleri var. Ama bu Koçbaşı Manastırı'na Rum kefereleri süryani der ve gayet itibar ederler. Hatta tüm Frengistan ve diğer kafiristandan adaklar gelir.

Mendel Rahip Kilisesi: Bu adı geçen Koçbaşı Kilisesi'nden doğu tarafına 2 saatte kayalı dağlar ve sarp yollar ile gidip bir taşlık, meşelik hıyaban koyah içinde Mendel Manastırı'm da "Onu yüce bir yere yükseltmiştik" [Kur'an, Meryem, 57] ayetinin işaret ettiği gibi İsa Nebi göklere yükseldiğinde 12 adet hava­ri adlı halifeleri dağılıp her biri bir tarafa giderek (---) adlı hava­ri de bu Atina şehrine gelip bu Mendel Kilisesi'ni yapmış. Hala 500'den fazla rahipleri vardır. Buna da tüm kafiristandan adak­lar gelir. Bin atlı gelse "Hoş geldiniz" diye saygı gösterip riayet ederler, ama Yahudi varsa sabah ölmüş bulunup kapkara yan­mış bulunur, acayip hikmettir.

Bu kilisede o kadar mahbub, muğ-piçe papaz oğlanları var ki övgülerinde dil susar. Nice bin koyun, kuzu, keçi, sığır, at ve katırları dağlarında ve otlaklarında çobansız sürü sürü gezerler. Ve bağ bahçeleri dünyayı tutmuştur.

Ve hala İstanbul'un Eminönü'nde yapılan Valide Camii'ne

261

Page 281: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

bu kilise has kaydolunup bostancıbaşı tarafından bir haseki zapt edip imareti için vakfa 5 bin okka süzme bal verirler. Eğer bu Mendel Manastırı'nm yapısı, havası orada olan ibretlik kan­dil, şamdan ve haçları [255b] anlatsak büyük bir kitap olur. Bu kiliseyi de seyredip,

Acayip seyirlik mağara: Bir yüksek dağın içinde tamamen mermer ocağı bir yüksek tepedir ki göklere baş uzatmıştır. Üst tarafında Hazret-i Süleyman'ın Belkıs Ana'ya yaptığı büyük köşkün kalıntıları hala bellidir. Buradan Akdeniz'in içinde olan bütün adalar rahatlıkla görülür.

Atina şehrinde her ne kadar yapılar var ise bunların mer­mer direkleri ve diğer mermer taşları tamamen bu yüksek dağ­dan kesilmiştir, kesildiği yerleri durur. Ve hala nice yüz adet dağ delicileri Ferhat gibi mermer kesmededirler, acayip seyirliktir.

Bu mahalde bir cehennem çukuru gibi büyük bir mağara vardır. Papazlar balmumları yakıp hepimiz soyunup birer zıbın ile daracık kayalar içinde teper aşağı delikten deliğe inip bir sa­atte ta yeraltında İşrakllerin ve Meşallerin makamlarına varıp seyrettik. Bütün bu zatlar bu mağaralarda ömürlerini bitirip bir­birleriyle dilsiz konuşup felsefe dersleri okurlarmış. Bu mağara­ların hepsi kendiliğinden oluşmuştur, insan eliyle yapılma de­ğildir ve kayalar arasından aydınlık gelecek yerleri vardır. Her mağarada ve her taşta nice yüz bin hekimlerin, filozofların isim­leri yazılıdır. İbretlik yazılar ile resimli yazılar var ki sanki İs­tanbul'da Atmeydam'nda 4 köşe Dikilitaş'ın hatlarıdır. Ve her­kes bu mağaraya girip gördüğünü taşa kazıp yazmış.

Ondan aşağı yeraltmda ta havuza kadar inip nice bin tu­haf eserler ve nice bin insan kemiklerini seyredip kılavuzumuz olan papazlar ile 3 saatte dışarı esenlikle çıktık.

Sonra ondan aşağı 2 saatte bağ bahçeler ve dağlarda nice kere yüz bin bal kovanları ve nice mamur çiftliklerde zevk ü safa edip geçerek,

Mesoya Köyü menzili: Hala başka kazadır ki 150 akçe payesidir. Hala kadısı bunda sakin olur. 100 adet evli mamur Rum karyesidir. Dağları tamamen bağlar, zeytin ağaçları ve bal kovanlarıdır. Oradan güney tarafa 1 saat gidip,

262

Page 282: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Seyirlik Terzi Limanı Bu güvenli gemi sığınağına Terzi Limanı demenin sebebi

odur ki bu limanın ağzında bir kara yumru adacık vardır. O ada­nın üstünde eski zamandan kalmış taştan yonma bir heykel var­dır. O heykeli bir terzi yaptırmış, onun için Terzi Limanı derler, garip temaşadır. Hıristiyanlara göre o put Hazret-i Risalet-penah dünyayı şereflendirinceye kadar söylermiş. Mevlud-ı Nebi gece­si lal olmuş. Hala bir beyaz mermer heykel durur. Bu heykel olan adacığın iki tarafından büyük gemiler rahatça geçer, derin yer­lerdir. Ve gemiler içeri girdikten sonra her tarafı iyi demir tutar yerlerdir. Ve bu limanın ağzından dışarı kıble tarafında bir bu­cak daha vardır, orada içecek abıhayat su bulunur.

Bu bucaktan Bibercik Adası 4 mildir. Bir karaca incecik uzun adacıktır ki boyu 10 mildir. Ve Rumeli kenarına 20 mildir ve araları beşer ve altışar kulaç derindir. Ama yıldız rüzgarı olan tarafın karşısında olan burun ucunda bir taş vardır, oradan ge­çen gemilern o taşı gözetmesi gerek. Ve bir büyük taş da kıble ta­rafındaki burunda vardır, ondan da sakınmak lazımdır.

Sonra Terzi Limanı'nı ve Bibercik Adası'nı seyredip 2 saat güneybatıya meyilli gidip,

Temaşalık Köyü menzili Atina kazası toprağında olup Kifse kazası ile Mesoya kazası

arasında Ağrıboz Adası'nda Kızılhisar Burnu'nun karşısında de­nize eğimli, göklere baş çekmiş bir yüce dağlı ve kayalı yerde bu kayanın en tepesinde, at meydanı gibi bir meydanda, hendeseyle çırpı ile sıralı dizilmiş nice yüz adet sabit çeşit çeşit uzun sütun­lar vardır. O uzun sütunların üstleri bulutlara kadar kat kat bü­yük saraylar, Havarnak köşkleri ve dinlenme kasırları var imiş ki Hazret-i Süleyman zamanında Belkıs Ana'nın tahtgahı imiş.

Bu yerde nice bin viran kiliseler, han, hamam, büyük kub­beler ve Kisra kemerleri var ki insan onların övgüsünü yazmak­ta aciz kalır. Bu mermer direklerin olduğu kayalar altında, yani deniz kenarında olan yarlar ve kayalar diplerinde nice abıhayat sular vardır, ama biri acayip büyük kaynaktır. Değme adam o kaynak suyu bilmez, denizde kaynar, denizden yukarı kubbe gibi atılır, abıhayatdır. Gemilerle üzerine varmayınca bilinmez, yanına varınca kaynadığından belli olur, zira bir yerli kayadan

263

Page 283: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

[256a] fışkırıp çıkar. Gemicilere su lazım olursa bu mahalde tam burnun ucunda bu kaynak suyunu yoklayalar, vesselam.

Bunları dahi seyredip karayel tarafına dolaşınca, Büyük Tuzla: Bir tabii tuzla vardır, gayet lezzetli tuzu olur.

Bütün kazalara ve nahiyelere tuz bundan gider. Bu tuzla burnunu günbatısı ve karayel tarafına deniz kena­

rıyla dolaştıktan sonra Atina şehrinin Eski Liman'ı kenarına ge­linir. Bu limanın ismine Frenk dilinde Porto Veko derler. Bu li­manın günbatısı tarafı Atina'nın Ejder Limanı'dır. Bu limanın ismine Frenkçe Porto Liyo derler. Eski zamanda bu liman ağzı­na kafirler taş dökmüşlerdir. Bu limana girerken gayet dikkat etmek lazımdır. Anılan taşlar limanın gün doğusu tarafındadır.

Bu limandan Meğara Kalesi'ne kadar 35 mildir. Bir hayli ge­niş ve uzun körfezdir ki sonunda Meğara Kalesi var. Ve kar­şı güney tarafında Mora Adası'nın Termiş Kalesi Burnu var. Ve Meğara Kalesi'nin batı tarafı ardına İnebahtı Körfezi'dir. Bu İne­bahtı Körfezi'yle Meğara Kalesi Körfezi'nin ikisi arası 6 mil ka­radır. Dağdan iki körfez denizleri de görünür.

Bu Atina limanı ile Külür Adası arasında Harami Adası der­ler, bir küçük adacık vardır. Atina limanından Harami adacığı­na dek 2 mildir. Gayet yakındır ki horoz sesleri duyulur. Bu ada­cığın arasından kolaylıkla barça gemiler geçer.

Külür Adası bir çam ve ardıç ağaçlı adadır. Her tarafı iyi de­mir tutar yerlerdir. Kıyı ile Külür Adası arası 1 mil yakındır. 4-5 kulaç derinliğinde denizdir. Külür Adası'nda bir kilise vardır, ismine San Nikola derler, bu adaya varan gemiler kilisenin önü­ne yanaşırlar ve içme suları bu adada çamlı derelerde bulunur.

Oradan yine batı yönüne gidip tekrar, Atina şehri menzili

Voyvoda İbrahim Ağa' da yine konuk olup yine Atina'yı ge­zip dolaşmaya başladık. Evvela,

İkliminin hesaplanması: Müneccimlere göre bu Atina 28. örfi iklimde bulunup arz-ı beledi (---) (---) ve uzun günü (---) (---) derece ve dakikadır. (---) (---) (---).

Eskinin kahinlerine göre: Bu Atina şehrinin imareti tali­hi burcu yay, evi müşteri ve ateşte bulunmuştur. Onun için hal­kı kurulmuş yay gibi her tarafa bakınıp müşteri avlayıp ticaret

264

Page 284: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

ederler. Ateş evinde bulundukları cihetten vilayet halkı ateş par­çası inatçı ve azgın Rumlardır.

Mahbubeleri: Rum keratsaları [kızları] olur ki bu cihanda benzerleri yoktur. O kadar beyaz, keman kaş, hokka ağız, inci dişler, gümüş gerdan ve çene çukuru sahibi [gamzeli], güneş parçası bakire ve taze kızları olur ki sanki her biri peri görünüş­lü ve melek yüzlü olurlar.

Ve mahbüb Rum kiritsileri [delikanlıları] var ki her biri maral! ve gazali Hoten ahüsu gözlü, şirin sözlü, sim beden, na­zik endam ve dolunay suretli, gönüllerin sevgilisi, ay yüzlü ci­vanları olur ki söze gelseler çok düzgün konuşurlar.

Suyu ve havası ise sanki Maarratünnuman şehri ve Haleb şehridir. Yapı cihetinden ise bu yeryüzünde benzeri yoktur. Eğer dengi var ise Şam'da, Haleb'de, Kudüs-i Şerifte ve Mısır-ı Kahi­re'nin ibretlik yapıları ola.

Usta bilgin tabipleri: Bütün halkı tıpla ilgilidirler, ama bun­lardan Marçelin ve Mendel Kilisesi'nde Mihail, Tiryandafila ve Zafiri adlı kefereler hepsinden usta, becerikli ve bilgili kefere­lerdir.

Kan alıcı cerrahları pek çoktur, ama Nikola, Saranda ve Manolak adlı zımmiler tam usta cerrahlardır. Kısacası, becerik­li hekimleri ve kan alıcı cerrahları haddinden fazladır. Hazret-i Süleyman bu şehri mamur edeli hekimler şehri olmuş Atina'dır.

Tanrı eserlerine övgü: Yukarıda yazılan kokulu balının yer­yüzünde benzeri yoktur. Zira bu bölgenin dağlarında yetişen ot­lar ve bitkilerin çiçeklerinden hasıl olur berrak saf baldır ki padi­şahlara hediye gider. Ve beyaz ve kırmızı sulu kirazı hiçbir şeh­rin cennet bahçelerinde yetişmez.

Kısacası bu şehrin 3 tarafında olan gül-i gülistan, sümbüt reyhan ve Rıdvan Cenneti gibi cennet bahçeleri ve şebekeli bos­tanlarının hesabını Allah bilir. [256b]

Bu şehrin güney tarafı deniz olup kara tarafı geniş ve ve­rimli arazilerin olduğu bir diyardır ki bütün övücü tarihçiler bu şehrin övgüsünde acizlerdir. Zira güzelliği, latifliği ve zarifliği­nin övgüye ihtiyacı yoktur. Bu cihan durdukça durup kıyamete kadar ebedi ola, amin ya Muin.

Ancak zalim şehir, Yunan kavmi yurdu olmakla kafirleri sa-

265

Page 285: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

yısızdır. Müslümanları azdır, onlar da tamamen Rumca konu­şurlar. Zira gece gündüz bütün alışverişleri, işleri güçleri tama­men Rum kafirleri iledir. O kadar düzgün Rumca konuşurlar ki anlatılmaz. Zira Rum dili bu şehirde yayılıp Eflatun, Bokrat, Sokrat ve Batlimuslar ve diğer eski filozoflar Yunan dilini bu şe­hirde geliştirmişlerdir.

Lakin bu Rum Yunan dili Hazret-i Davud Nebi' zamanın­da Melik Calüt hekimlerinden duyulup Hazret-i Süleyman oğlu Melik Rac'im asrında yayılmış, Hazret-i Zekeriya, Hazret-i Yah­ya ve Hazret-i İsa peygamberlerin zamanlarında Yunanca ko­nuştuklarından Cenab-ı Allah tarafından Hazret-i İsa'ya İncil ki­tabı Yunanca inip Latinceye, Süryani' diline ve Mısır Kıpti diline tercüme olundu. Yani Yunan dili bu Atina şehrinde gelişip bü­tün hekimler nice bin değerli kitapları bu dille yazdılar.

Yunan dilini bildirir Bu ayet İncil kitabında Hazret-i Muhammed hakkında in­

miştir: Abiton

yani bir oğlan

lev gislin yalancı olmaya

Azeriyon Azer oğlundan

nisu nisa onun doğumu

porfonoton peygamber ola

Efzolad Mekke'de ola

ki kalevşir salihlikle gelmiş ola

to nomnin onun mübarek adı

mevamis u mis Ahmed Muhammed ola

na kirdis bu cihan sahibi olalar

epsiğodos ona uyanlar

biystu bis ve dahi o cihan sahibi olalar

İncil kitabında elif be sureleridir. Alfa o, vdipşi, gamaşi, zeltafi, ei, zitata, ita sima, sita ro, yata pi,

kaba o, lev, dekşi, mi, ni, o, pi, ro. Avta, mikraçko kala, yani O, Hazret-i İsa mikraçko küçüktür,

büyüyüp kala olur, yani iyi olur. Diğer başka bir tarz elif be: Alfa, vita, gama, zelta, ezita, ota,

266

Page 286: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

yata, kapa, lavza, mi, ni, iksi1 ra, sima, ta, ipsşi. (---) (---) (---) ve deva­mı.

Sayıları ve hesapları böyledir ki yazılır

ena 1

eksi 6

endeka 11

zeka pende 15

zeka enga 19

peninda 50

Ve devamı.

ziya 2

efta 7

dodeka 12

zeka eksi 16

ikoş 20

eksinda 60

Hristos; Allah ismidir.

tiriya 3

ohta 8

tesera 4

enga 9

zeka triya 13

zeka efta 17

tiryanda 30

efdomida 70

Mıkraçko kala: Küçük iyi İsa (---).

pende 5

zeka 10

zeka tesera 14

zeka ohta 18

saranda 40

oğdonda 90 [80]

Hazret-i İsa'nrn havari namlı 12 halifelerinin isimleri bunlardır

Evvela Şem'ün-ı Safa, Rumlar ona Simyan der. Biri dahi Pavlo'dur ki Habib-i Neccar' dır. Biri Petra'dur. Ve biri Andirya'dır. Ve biri Yavani 'dir. Ayet ayet İncil indikçe bu Yavani İncil kita-

bım yazıp toplardı. Biri de Mansega'dur. Ve biri Luka 'dır ki İlahi sırlar meczubudur. Biri de Marka'dur ki Venedik Frengi ona San Marka deyip

sancak ve bayraklarında kanatlı arslan sureti taşıdıkları bu Mar­ka halifenin suretidir.

267

Page 287: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Ve biri Yakopi yani Yakub' dur. Biri de Soma 'dır. İkisi na-ma'lümdur. Bu halifelerin her biri Hazret-i İsa "Onu yüce bir yere yükselt­

miştik" [Kur 'an, Meryem, 57] gökyüzüne çıktıktan sonra her biri birer iklime seyahat ederek gidip İsa dinini açıklayıp Rum diya­rını mamur edip eski belde Atina'da toplanırlardı.

Bu adı geçen halifelerden sonra gelenlere Rum Yunan kav­mi, Aya Niko ve Aya Yora ve Aya Kasım ve Aya Vestos ve Aya Hıd­rellez ve Aya İsvet Nikola derler. "Aya" lafzı "evliya" demektir. "Kalayoroz" ulu papazdır.

ipsomi ekmekdir

kıryaş et

kiri mum

naldırfim kız karındaş

ankurya hıyar

nero su

angeli melek

ipsarya balık

esi supa ela kaç kata bre sus gel otur

pepon kavun

tiri peynir

koromidya soğan

İsvet Nikola Sarı Saltık

pu payisto nerede idin

sika pano matyam kalk yukarı canım

dozmga fora nase zoka ena folori Bir kere ver bana sana bir altın vereyim

kalı mera kiritsi hayırlı sabahlar çelebi [257a]

keratsa kadıncık

magir bıçak

ela mesa gel içeri

kiritsi çelebi

kasra kal'a

lazika papaz

patirgdh

kalisi mera mastori hayırlı sabahlar usta

pedaki oğlan

pir gaz hisar

mitropolid kadı

hakimdir, yani ulu kral payesidir

268

Page 288: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Kafiro; Azer kavmi budur ki Hazret-i İbrahim'in babası put­perest olan Azer'dir.

Hıristiyan; Hazret-i İsa'ya iman edenlerdir. (---) (---) (---). Sözün kısası, bir umman denizi gibi Yunan dilidir, ama bu

kadarca yazmaya cüret ettik vesselam. Bu Atina şehrini böyle gezip dolaşıp zevk ü safalar ederken

Allah'ın hikmeti Asitane-i saadet tarafından Girit Adası mühim­matı tahsili için bir kapucubaşı gelip padişah emirleri okundu. Ferman üzere Atina'nın Ejder Limanı'ndan Ali Balı adlı kapta­nın bir yarar firkatesine binip çul, çuval, torba ve pamuk tahsi­li için,

Ayena, Poroz, Külür , Harami , Dokoz ve Çamlıca adalarına gittiğimizi bildirir

Evvela Atina'dan 18 mil güney tarafına uygun gün ile gidip, Egene Adası

(---) tarihinde Gazi Fatih'in fethidir. Venedik elinde iken kafirleri itaat etmişlerdi. Sonra Venedik ansızın donanmasıyla gelip kalesinin bazı yerlerini yıkmıştır. Ama kalesi hala adanın kuzeyinde bulunup beşgen şekilli bir şeddadi, taş yapı güzel ka­ledir. İçinde olan kafir ve müslirn adamlar Girit Adası fethin­den beri tüm kale halkı mallarını mülklerini bırakıp karşı Atina toprağına göçmüşlerdir. Ama daha önce Mesoya adlı kadılığın tahtgahı, kaptan paşanın eyaleti ve has kaymakamı oturup yö­netirlerdi. Hala kadı ve kaymakam da kafirlerin isyanlarından kaçıp Atina tarafındaki köylerinde gezer. Kötü kaza oldu, ancak hala bu kale yakınında 500 adet kargir yapı evler ve 100 kadar Müslüman olup bir camii var, başka şey yoktur. Gerisi kefere re­ayaları olup 5 adet kiliseleri var, başkası yoktur. Ama abıhayat sularıyla bağları çoktur. Zeytini, limonu ve turuncunun haddi hesabı yoktur.

Bizimle kaymakam ve kadı Atina'dan birlikte gelip tüm re­ayadan bir günde 7 bin guruş mal, miri torba, çuval ve fitilleri toplayıp kafir firkateleri korkusundan o gece orada yatamayıp hemen firkaternize girip yelken yırtıp o gün hoş hava ile Egene Limanı'nın karşı tarafında tüm varillere sular doldurduk. Bir ta­bii büyük limandır ki 100 pare barçalı gemiler alır. Ve ağzı gün batısına nazırdır, büyük kalyonlar girer.

269

Page 289: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bu Egene Limanı'nm sağında bir viran kalecik var. Kılıç Ali Paşa biraz harap etmiş. Bu kale önünde de gemiler yatmak mümkündür.

Bu limandan çıkıp kuzeye 20 mil gidip, Küfür Adası

Atina kıyılarından gözükür şenlikli bir adadır. Kaptan paşa hassı olup Atina kazası hükmünde nahiyesidir. Yukarıda anla­tılmıştır, ama limanı yoktur. Her ne tarafa iri kalyonlar yanaşıp demir atsa huzur ile yatar. Kalesi haraptır.

Burada bir gece konuk olup reayalarından 2 bin guruş miri mal tahsil edip birkaç usta kefereleri kılavuz alıp oradan da yel­ken açıp (---) milde,

(---) Adası'nm özelliği . . . . . . . . .......... (8 satır boş) .................... [257b]

Oradan 18 milde sert hava ile hamd olsun yine tekrar Atina şehrinin Ejder Limanı'na demir attığımız saat İspan­ya Vilayeti'nden 2 pare Ceneviz kalyonları gelip top şenlikleri edip Atina hakimine, kadıya, Frenk balyozlarına ve konsolosla­ra müjde olup her hakime bol hediyeler getirip Atina şehri ga­nimet oldu. Hemen hakir ertesi gün bütün dostlarla vedalaşıp,

Atina'dan Mora Vilayeti'ne gittiğimiz menzilleri bildirir Evvela Atina'dan kuzey tarafa 4 saatte, Haşa Köyü: Atina kazası voyvodalığıdır ki 100 haneli Ar­

navut keferesi köyüdür. 50 hanenin tüm reayası geçit yolunu beklemek için muaflardır.

Bu köyü geçip deniz kenarınca sarp taşlık, çamlık, korkulu ve tehlikeli kMir firkateleri yatağı ve melunlar durağı olan yer­leri 5 saatte geçip,

Mora Vilayeti hududu, Meğara Kalesi (---) tarihinde Venedik Frengi elinden Fatih fethetmiştir.

Mora Eyaleti hükmünde voyvodalıktır ve 150 akçe kazadır. Ve nahiyesi (---) adet köydür. Sipah kethüdayeri, yeniçeri serdarı, kale dizdarı ve hisar erleri mevcuttur. İlk Girit seferinden beri kafir kalesini viran edip tüm kasabası halkı sağa sola dağıldılar. Biz de kefere firkateleri korkusundan bu mahalden alelacele ge­çip tekrar geri kuzey tarafına 3 saat dönüp,

270

Page 290: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Kunduri Köyü: 100 evli ve 2 manastırlı Arnavut keferesi kö­yüdür. Meğara kazası olup haraçları İstife şehrinin menzil bey­girine bağlı mamur köydür.

Oradan 7 saat güneye ağaçlı ve ormanlı, Osmanlı askerinin ve sadrazamın temizlenmiş güzergahı olan yolları geçip oradan Gördüs Ovası'yla iki deniz körfezi arasına kurulmuş mahsullü kırları bakımlı ve şenlikli köyleri de geçip,

Koritos Vilayeti, yani kudret yapısı Gördüs Kalesi'nin özellikleri

İlk yapıcısı Hazret-i Yahya asrında Hıristiyanlardan Koritoz adında bir kral olduğundan Koritoz'dan bozma Gördüs derler. Sonra İspanya eline girdi. Onlardan Venedik Bundukan1 Frengi eline girince daha mamur etti.

Daha sonra 862 [1458] tarihinde Fatih Sultan Mehmed Han asrında Mora Vilayeti'nde deniz kıyısında olan nice kaleler donanma-i hümayun ile fetholup bu Gördüs Kalesi asla itaat et­medi. Bizzat Sultan Fatih derya gibi asker ile Mora Vilayeti'nin sağlam seddi ve dayanıklı suru olan Mizistre Kalesi'ne gelince tüm Gördüs kafirleri Osmanlı'nın gücüne ve büyüklüğüne karşı koyamayacaklarını anladılar. Hisar içinde olan kafirler fikir ay­rılığına düştüler, Bundukani Frenkleri kaleden kaçıp kale anah­tarlarını Rum kefereleri Fatih'e teslim ettiler. Fermanla yine kale­de kalıp reaya olmak üzere muaf olmuşlardır. Hala Mehmed Han yazımı üzere Cezayir Eyaleti'nde kaptan paşa hükmünde sancak beyi tahtı olup padişah tarafından beyinin hassı 219 bin, zeame­ti 16 ve timarı 911'dir, alaybeyi ve çeribaşısı vardır, sefer sırasın­da beyinin askeriyle toplam 3 bin asker olur. Ama şimdi Mora 70 yük akçe muhassıllığı ile başka eyalet olup vezirlik ettiler.

Bu Gördüs şehri paşa hassı voyvodalığıdır. Ve 300 akçe payesiyle şerif kazadır. Meğara kazasından alçaktır. 306 adet na­hiye köyleri vardır. Müftüsü, nakibüleşrafı, sipah kethüdayeri, yeniçeri serdarı, kale dizdarı, 200 adet hisar eri, muhtesib ağası, bacdarı, haraç ağası, şehir kethüdası, mimar ağası, nice yüz adet ayanı kıbarları, bey ve beyzadeler, paşalar ve paşazadeler var. Bunlardan (---) Paşa, Alaybeyi, Zekeriya Efendi, Aziz Efendi, Ca­fer Efendi, Bekü ve İbrahim Beyzade, Ali Kethüda, Aziz Efendi­zade Ahmed Ağa ve Mustafa Efendi ve oğlu Alaybeyi, bu yazı-

27 1

Page 291: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

lanlardan başka nice yüz adet hanedan sahipleri velinimet aya­nı kibarlar vardır.

Gördüs Kalesi zemininin şekli: Atina Körfezi ve İnebahtı Körfezi ortasında bulunan 6 mil boyunda bir ovanın tam orta­sında göklere uzanmış bir yalçın kırmızı kaya üzerinde 8 köşe ve 8 adet rüzgara karşı 8 köşe benzersiz bir kaledir. Baştan başa şeddadi rıhtım eski yapı, yontma taş, hazır baş, savaşçı, sağlam hisar ve dayanıklı büyük surdur.

Bu kaleden Atina Körfezi ve İnebahtı Körfezi denizleri ga­yet iyi görünür. [258a] Zira bir göklere uzanmış benzersiz kale­dir ki çepçevre büyüklüğü 14 bin adımdır. Bir şeddadi İskender Seddi gibi yarayışlı kaledir.

Ve cümle 7.777 adet beden dişlerinde usta mühendis mimari sanatını arz edip öyle süslü bedenler yapmış ki başka kaleler­de öyle beden dişleri yoktur. Bütün duvarları iniş yokuş kayalar üzerine yapılmıştır.

Ve 5 adet sağlam kapıları vardır ama dördü daima kapalı durup kuşatma sırasında açılır küçük kapılardır. Ancak batı yö­nüne nazır büyük kapı aşağı varoşa işler. Bu kapı 3 kat sağlam ve dayanıklı demir kapılardır. Ve her katının arası birer bölme hisar duvarlarıdır. Aşağı büyük kapıdan içeri bölme hisarcık­ta asla ev yoktur. Ancak kapının iç yüzünde kalenin kapıcıları oturacak bir lonca yeri var ve 3 adet mağaradan odacıklar var­dır. Aşağı şehirden bu büyük kapıya kadar yokuş yukarı bir bu­çuk saatte çıkılır cihannüma büyük bir kapıdır ki gece gündüz bekçileri ve nöbetçileri pür-silah hazırdırlar.

Bu büyük kapıdan içeri yokuş yukarı kesme kaya yollar ile ta orta kapıyackadar 200 germe adımdır. Bu orta kapı da batı yönüne açılır demirden sağlam büyük kapıdır. Bu orta kapıdan içeri yine yokuş yukarı 500 adım bölme hisarcıktır ki fetih sı­rasında kale anahtarlarını Sultan Mehmed'e teslim edip muaf ve müsellem olan Rum keferelerinin haneleri vardır. Bunda asla Müslüman hanesi yoktur. 200 adet Rum evleri, 1 kilise ve 10 adet dükkancıkları var. Kayalar üstü olmakla bağ bahçeleri yoktur.

Bundan yine yokuş yukarı üçüncü kat kapıdır ki iki yanın­da olan kulelerin içleri ağzına kadar safi darı, arpa, buğday ve kılçıklı pirinç doludur. Ve bir kulede safi odun doludur ki "Ku-

272

Page 292: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

şatma sırasında bütün zahireler lazımdır" diye ihtiyaten her mü­himmat levazımatlar mevcuttur. Ve bir kulede de su değirmen­leri, insan çevirecek dolaplı insan değirmenleri ve nice bin el de­ğirmenleri vardır.

Sonra bu üçüncü kat kapıdan içeri büyük kale içinde cüm­le 200 adet tamamı tek katlı, kargir yapılı ve baştan başa kiremit örtülü Müslüman evleri var, asla kefere haneleri yoktur. Meğer Müslümanların avratları kafire ola. Yoksa bu kaleye kafirler gi­remezler.

Ve 4 adet mihraptır. Biri, Fatih Sultan Mehmed Camii'dir, eski tarz ufak tefek mabettir. Biri Beğzade Camii'dir, biri Ahmed Paşa Camii'dir ve biri Fethiye Camii'dir ki sonra kiliseden çev­rilip cami olmuştur.

Ve 2 adet mahalle mescidi, 1 kahvehane ve 1 dükkancığı var. Böyle büyük kalede başka imaretler yoktur, zira bulutlarla bera­ber olduğundan herkes çıkıp inmekten aciz olup imaretleri az­dır. Lakin yine aşağı şehir ayanlarının bunda evleri ve mağara­ları vardır.

Bu kale içi öyle taşlıktır ki harabesinin içinde insan rahat­lıkla yürüyemez. Allah'ın hikmeti böyle göklere uzanmış kaya üzerinde 366 adet su kuyuları var. Batı tarafı kuyuları hep acıdır, doğu tarafı kuyuları tamamen abıhayat gibi tatlıdır.

Abıhayat çeşmelerini bildirir Bu kalede Sultan Mehmed Camii dibinde 2 adet tatlı sulu

can besleyen çeşme vardır ki her biri Temmuz ayında buz parça­sı gibi soğuk sudur. Ama acayip hikmettir ki bu yüksekten yük­sek dağın yakınında başka dağ yoktur ki oradan bu kaleye su­lar gele, diyesin. "Allah her şeye kadirdir" [Kur 'an, Bakara 20], inan­dık ve tasdik ettik.

Bütün dağlardan yüksek bu çeşmelerin olduğu dağdır ve di­ğer dağlara havalelidir. Akıl almaz ki bu kale dağında böyle te­miz sulu kuyular ve çeşmeler ola. Hemen Allah'ın hikmetidir. Ve o çeşmelerin tarihleri budur:

Emere binayı hdzd lillahi 'l-Bdri Hasan Ağa ibn Mustafa ibn el­Hacı Hasan Ağa hdlisan malehu lillahi te 'dld ve talebdhu 'l-md. Tahriren ff evdsıtı şehri Rebiülevvel, sene ihda ve elf [1001/1593].

273

Page 293: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bu çeşmeye yakın olan tatlı sulu çeşmenin tarihidir:

Emere hdze'l-muyi carı el-Hacı Ağa hasbeten lillahi te 'ala. Tahr'iren f'i evasıtı şehr-i rebz'u 'l-ahir sene sitte ve erba 'in ve tis 'a-mie [946/1539].

yazılmıştır. Ama bu çeşmeler [258b] Kevser suyundan nişan ve­rirler. Bu çeşmelerin batı tarafında da sular vardır ama biraz acı­dır. Ancak yemeğe konur, başka şeylere kullanılıp hayvanlara verilir faydalı akarsulardır.

İç hisarın anlatılması: Anlatılan büyük kalenin güney ta­rafı köşesinde bir yalçın kaya tepe üzerinde 4 köşe bir küçük iç kaledir. İçinde ancak dizdar evi, kethüda evi ve cebehane ha­zinesi var. Ve birkaç şahi topları var, başka şeyler yoktur. Bu iç kalenin burçlarından ta Venedik Körfezi kenarında Aya Mavra Kalesi, Narda şehri ve Yanya şehri dağları gözükür. Ve doğu ta­rafında Akdeniz içinde 23 adet ada tamamen gözükür. Ta bu de­rece göklere doğru boy uzatmış kartal yuvalı sağlam surdur. Bu kaleciğin doğu tarafında bir kat kale duvarı daha sonradan ya­pılmış, ona Yeni Hisar derler, zira bir kere bu kaleyi kafir o ma­halden almış. O sebeple bu mahalle bir kat kale daha yapmışlar. O hesap üzere bu Gördüs Kalesi 5 kat bölme hisardır.

Ziyaretgah: Bu kalenin tepesinde Gazi İbrahim Baba med­fundur. Sırrı aziz olsun.

Kalenin bu mahalleri tamamen boştur, tilkiler, çakallar ve tavşanlar vardır, zira geniş büyük kaledir.

Bu kalede adam sığar iri ibretlik toplar var ki ta Fatih koy­muştur, ama bu iri topları bu yüksek kalenin en tepesine nasıl çıkarmışlardır. Bu da garip temaşadır. Bu kalede asla kurşun ör­tülü yapılardan belirti yoktur.

Gördüs varoşunun özelliği Bu yüksek kaleden kuzeye yokuş aşağı 5 bin adımda ini­

lir, ama yarı yolda yol üzere bir uçurum yüksek yerde 2 adet abıhayat çeşmeler var ki Allah hakkı için Rumeli diyarında öyle bir abıhayat meğer Erdel Vilayeti'nde Şamos Nehri suyu ola. Şehre yakın olan can besleyen çeşmenin tarihi budur:

274

Page 294: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Emere binayı haze'l-muyi carı halisan malehu Yusuf el-Hayyat has be ten lillahi te 'ala ve taliben li-merdati Rabbi 'r-rahlm. li-sene ihda ve ışrzn ve tis 'a-mie [921/1515].

Bu çeşmeden aşağı Gördüs şehri 5 mahalledir. Evvela (---) mahallesi (---) (---) (---).

Kamusu 500 adet bağlı bahçeli, akarsulu ve Meram Bağlı, hepsi kargir yapılı kale gibi geniş saraylar ve başka hanelerdir ki tamamı kırmızı kiremit örtülü evlerdir. Ama her bir hane ayrı ayrı yapılmıştır. Birbirlerine bitişik evler gayet azdır, zira bir ge­niş mahsullü zeminde yapılmışlardır. Bazı hanelerin aralarında yer yer tarlalar vardır, zira viran yerleri çoktur. Ama kefere za­manı öyle mamur imiş ki hemen 3 bin adet kağıtçı dükkanı, 2 bin sırmakeş, 2 bin bıçakçı ve makasçı dükkanları, bu kadar han, ki­lise ve manastırları var imiş. Hala nice kere yüz bin adet yerler­de yapı kalıntıları görülür.

Camileri: Tamamı 5 adet ibadet eden müminlerin camileri vardır, üçü Cuma camiidir. Evvela çarşı içinde Mehmed Çavuş Camii, kurşunsuzdur, ancak kalabalık cemaati vardır. Zorba (---) Camii ve Tekke Camii. Geri kalanlar mescittir.

Medreseleri: Hepsi 4 adet medresedir. Sıbyan mektepleri: Olancası 7 adet mekteptir. Hankahlan: Hepsi 3 adet şanlı Al-i Aba dervişleri tekkesidir. Dükkanları: Barısı yani Tatarca ile tamamı 100 adet ufak te-

fek dükkanlardır. Tüccar hanları: Tamamı 2 adet hanlardır. Biri Zekeriya

Efendi'nin hayratıdır. Hamamlarının sayısı: Olancası hemen 1 adet hamamı var,

taş merdiven ile inilir basık hamamdır. Ama "70 adet saray ha­mamları vardır" diye belde halkı övünürler.

Tanrı ikramı seçkin meyveleri: Bağ ve bahçelerinde servi ağaçları, limonu, turuncu, zeytini, narı ve inciri çok boldur, ama turuncu ve lezzetli ve sulu narenci meşhurdur.

Hububat mahsulleri: İri buğdayı, arpası, mercimeği ve 40 çeşit sebzeleri, otları beğenilir. Ovalarında kale gibi mamur çift­likler ile donanmış otarlar var, ama bunlardan Zekeriya Efen­di'nin Voha adlı çiftliği mamurdur.

275

Page 295: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bütün reayası Rum ve Arnavut'tur. Tüm halkı [259a] Rum­ca ve Arnavutça konuşurlar, ama dilleri Urumşadır ki "Varmi­sik, gelmisik, görmisik" diye konuşurlar.

Halkın özel lehçesi Birbirleri aralarında başka bir dil oluşturup konuşurlar ki

zikrolunur. Evvela, Kakomir; yani bedbaht, Kelefos sünepe; yani pis, Ya sen almassın canını bir timine kurtarasın kakomir başını. Bu

mahalde "kakomir" zavallı manasınadır. Ya bre esi bırakmışsın sirkecik çorbaya: Ya bre sen kodun mu sen sirke çorbaya. Bre ya zavalı vermesin bana bir sipsi tütücik: Bre ya zavallı vermez misin bana bir lüle tütüncük. Hazretinizden azamışım kökülü: Hazretlerinizden istemişim ham ipek kozalağı. Cenabınıssa ekmeğim yoktur, işde şimdi yeyesin kalımbok: Cenabınıza ekmeğim yoktur, işte şimdi yiyesin kalımbok. Kaiımbok Mısır buğdayıdır ki kamış gibi şeyde bitip ondan

bir tür beyaz ekmek yaparlar, o ekmeğe kalımbok ekmeği der­ler. "Kalımbok yiyin'' dediği odur.

Ve nice yüz bin çeşit kendilerine mahsus ibaretleri var ki yanlarında yabancı bir adam olsa onların bu uydurma dillerini tercüman ile anlaya. Hakir de bu kadarca anlayıp yazdım.

Halkı yumuşak tabiatlı, iyi huylu, ikramı sever, cömert, sof­ra sahibi, garip insanları sever, Hatem-i Tay ve Cafer-i Bermeki gibi hanedan sahipleri çoktur.

Suyu ve havası hoş olup yaylaksıdır, yani yazı yaz ve kışı kıştır. Bütün halkı tüccardır ve muhteşem samur kürklü ayan­ları çoktur.

Taze yiğitleri Cezayir leventleri gibi daracık esvap giyip bal­dırları çıplak gezerler. Ve başlarında kırmızı fes, bellerinde pala bıçak ve ayaklarında siyah Frenk ayakkabısı giyerler.

Kadınlan elvan çuka feraceler ve yassı başlı beyaz çember bürünüp edeplice gezer ehl-i perde olur. Ve ara ara sevimli ci­vanları olur.

Meydan erlerinin isimleri: Durak, (---) (---) (---).

276

Page 296: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Kadın ve kızlarının isimleri: (---) (---) (---). Zenci kölelerinin lakapları: Genellikle köleleri Zenci Arap­

lardır ve mahbub Frenk oğlanlardır. Kondela, Sirvela, Surullah, Kukula ve Hafila.

Genç kölelerinin isimleri: Frenk oğlanlarının isimleri Fi­ros, Perviş, Bihza, Mirza, Cem, Arif, Şehbaz, Keyvan.

Satın alınmış cariyelerinin isimleri: Evvela Ruşina, Reva­ni, Bad-ı Seher, Bismila, Simane, Peymane, Asime, Samise ve Sa­mia.

. ................. (2 satır boş) ................... . Nice yüz bin çeşit halleri var ama aşk olsun tüm halkının

zevk ü şevklerine, birbirlerine karşı büyük muhabbetlerine aşk olsun. Ve Hak Taala hepsinden razı olsun.

Eski zamanda bu Gördüs Kalesi'nin karası olan, bir deniz­den bir denize olan zemini Venedik krallarından Pirine-pirim Ban adlı bir kefere Fatih'in Mora üzere geleceğini yıldız ilmi kuvvetiyle bilip Mora Vilayeti'ni ada etmek için bu Gördüs ma­hallinden kesip iki körfez deryası boğazlarını birbirlerine kavuş­turmaya çalışmıştı. 3 kat hendek daha kesip hendeklerin iç yüz­lerine 10 adet sağlam kaleler yapmış ve iki denizi birbirlerine ka­vuşturmuş idi. Mora Vilayeti toplam 770 mil kuşatır bağımsız bir ada olmuştu, ama "Kul tedbir alır, Allah takdir eder" o kötü işli sapık kral Osmanlı'dan korkup bu mahalli kesip deniz etmişti.

Allah'ın hikmeti İspanya kralı 1.700 parça gemiyle Mora Vilayeti üzerine gelip bu Mora'yı ele geçirip yazılan 10 adet ka­leyi yıkar, iki deniz arasında kesilen boğazı ve hendekleri dol­durup Mora Adası'nın eski haliyle karaya bitiştirip Osmanlı'ya düzgün yol olmasına sebep olur. Hala o kalelerin temelleri, ayır­ma yerleri ve büyük hendek yerleri belli durur.

Sonra Bundukani Venedik var kuvveti pazıya getirip yine [259b] Mora Adası'nı İspanya elinden alıp imar ederken Vene­dik elinden Fatih Sultan Mehmed Han yarısını alıp fethetti. Di­ğer yarısında Moton, Koron ve Pondikoz kalelerini de Sultan Bayezid-i Veli fethetti.

Sonra Arhoz, Anapoli, Benefşe, Bardunya, Nasova, Man­ya ve Termiş kalelerini (---) tarihinde Sultan Süleyman'ın Ka­sım Paşa'sı fethedip Mora Vilayeti üçüncü padişah elinde fetho-

277

Page 297: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

lup tasarruf altına alınmış oldu. Kıyamete kadar Osmanlı elin­de ola. Amin ve ya Muin.

Sonra bu Gördüs ayanıyla vedalaşıp Zekeriya Efendi'den bir Manya kızı ve bir Manya oğlanı ihsan alıp Mora Adası'nı ta­mamen gezip dolaşmak için,

Gördüs'ten kalkıp Mora'yı temaşa ettiğimizi bildirir Evvela Gördüs'ten batı tarafına giderken, Fesirke Nehri: Petri dağlarından gelip İnebahtı Körfezi'ne

karışır. Oradan, Korikup Nehri: Havli dağlarından gelir küçük deredir. Çeriloz Nehri: Moha dağlarından gelir. Diminoz Nehri: Valça dağlarından gelir. Bu 3 nehir İnebah­

tı Körfezi'ne karışır küçük ırmaklardır ki atlar ile geçip, Diminoz Köyü: Diminoz Nehri kenarında İrem Bağı gibi

bir kefere köyüdür, ama Zekeriya Efendi'nin çiftliğidir. Oradan yine batıya 5 saat İnebahtı Denizi kenarıyla gidip,

Fileroz Köyü menzili: Ağaç hisarı deresi kenarındadır. Emro Nehri: Markaşi dağlarından gelip yine İnebahtı Kör­

fezi'ne, Akrata Nehri: Kalavrata dağlarından gelip İnebahtı Körfe­

zi'ne karışır. Oradan 3 saat daha deniz kenarınca gidip, sonra sarı sarı

dağlara çıkıp mamur ve şenlikli yaylaklı köyler içinde 3 saat daha güneye gidip sarp dağlar geçip,

Eski yapı Kalavrata Kalesi Venedik yapısı olup 862 [1458] tarihinde Fatih fethidir, ama

Koca Mahmud Paşa ele geçirdi. Ve sancağı voyvodalığıdır. 300 akçe kadısı, 70 adet köyü, kethüdayeri, yeniçeri ağası, kale ağası ve 25 adet hisar eri vardır. Ayandan Defterdar Ahmed Paşa Ağa­sı Hacı Ahmed Ağa (---) (---) (---).

Kalesinin şekli: Havaleli kayalı ve tepeli yüksek zemin üzerinde yuvarlak bir küçük kaleciktir. Hisar içinde 20 adet ki­remit örtülü daracık evleri var, 1 camii ve 1 kale kapısı var, baş­ka şey yoktur.

Kalavrata varoşunun özellikleri Bir kasvetli dar derede 400 adet kiremitli kargir yapı ma­

mur ve bakımlı hanelerdir. Ve 7 adet mahallelerdir, tamamı (---) adet mihraptır. Evvela,

278

Page 298: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

.................. (1 satır boş) .................. .. Gerisi mahalle mescididir. (---) (-::�-) (---) Tamamı (---) adet medrese, (---) adet sıbyan mektebi ve (---)

adet derviş tekkesi vardır. Ve 1 adet hamamı vardır, kah işler ve kahice işlemeyip kapa­

lı durur ama 40 adet ev hamamları vardır, dediler, zira mamur hanedanları vardır.

Ve 2 adet han, (---) adet dükkan vardır, her kıymetli meta bu­lunur.

Yaylak zeminde olmakla suyu, havası, yapısı, güzelleri hoş, tatlı ve beğenilir. Havası soğuk olduğundan bahçelerinde limo­nu, turuncu, zeytini, narı ve inciri az olur. Ve diğer meyveleri de nadir olur. Tek tük bağları vardır, ama diğer sebzeleri Vostiçse kasabasından gelir, gayet mahsulsüz yerdir. Onun için Rumca Kalavrata derler, (---) (---) demektir .

.................. (2,5 satır boş) .................. .. Bu kasabayı da gezip dolaşıp yine kuzey tarafa dağlar, dere

ve tepeler aşıp baş ağrısı çekerek 7 saat gidip, [260a]

Vostiçse kasabasının özelliği Daha önce bir küçük kaleciği var imiş, Malta küffarı yık­

mış. Zira deniz kıyısında olup İnebahtı Körfezi kenarında bir yüksek bayırdadır. Mora paşasının hassı voyvodalığıdır. Ve 150 akçe payesiyle kazadır. Denizi kuzey tarafıdır. 200 adet kiremit örtülü bağlı bahçeli, kargir yapılı, tek katlı ve iki katlı haneli mamur kasabacıktır. Güney tarafındaki ovası baştan başa ekin­likli köylerdir. Bu kasaba çevresinde yüksek çınarlar ve çınar gibi iri zeytin ağaçları olur ki bir diyarda böyle zeytin ağaçla­rı yoktur. Hatta nice ihtiyarlardan duyduk ki "Şehrimizde 2 bin yıllıktan fazla zeytin ağaçlarımız vardır ki alametlerinden bili­riz" dediler.

Ve 40 adet dükkancıkları, 1 adet hancağızı ve 1 adet hamam­cığı var, kış günleri işler. Yazın halkı denize girerler.

Bu şehri Venedik kafiri bu ana kadar 3 kere yakıp yıkıp ha­rap etmiştir. Hala büyük haneler harap yatar. Ancak Şeyh Efendi Camii kargir büyük yapı olmakla ateşten kurtulup mamurdur, mescit ve camilerden ancak bu mabet kalmıştır.

Bu harap şehrin doğu tarafında (---) nehri Kalavrata dağla­rından gelip İnebahtı Körfezi'ne bu şehir yakınında karışır. Bu

279

Page 299: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

nehir üzerinde 2 adet köprü var, toplam 9 gözdür. Gayet alçak­tır ama gayet sanathdır.

Bu şehrin batı tarafında bir abıhayat su vardır, 8 yerden taş oluklar ile akar gayet lezzetli, sindirimi kolay, içimi hoş buz par­çası gibi soğuk sudur. Hayır sahibinin biri gezinti yeri için bu akarsu kenarında ahşaptan bir köşk inşa etmiş. Gerçekten de iç açıcı ve dinlenme köşküdür. Bu köşk yakınında,

Ali Baba Tekkesi: Bektaşi tarikatından birkaç fakr ü faka sahibi canları var. Bu tekke içinde Ali Baba medfundur, sırrı aziz olsun. Bu dergah deniz kıyısında olmakla bütün etraftan kayık­larla ziyaretçiler gelip ziyaret ederler. Bir gönül açan gezinti ve dinlenme yeridir. Hatta bu tekkede büyük bir ağaç var ki göl­gesi zemini kaplayıp nice bin adet dalları Süleyman çadırı gibi gölgeliktir. Onun gölgesinde çemenzar sofalar ve sedirler üze­rinde nice bin aşıklar zevk ü safalar edip kimisi ibadet eder, ki­misi yiyecek içecek derdinde olup kebap, şarap, saz ve rebap kaydında olup bir alay levent harabat erenleri yazılan akarsu­larda çamaşırcılık edip esvaplarını yıkarlar, bir acayip ve garip mesiregahtır.

Sonra bu Vostiçse kasabasından kalkıp batı yönüne körfez kıyısı ile 5 saat gidip,

Mora Kasteli'nin anlatılması Bu da Mora Adası toprağında (---) tarihinde Fatih Sultan

Mehmed Han, İnebahtı Körfezi içine kafir gemileri girmesin diye körfezin boğazı ağzına bu kasteli yapmıştı, ama küçücük olmakla yine Bundukani Frengi ve Malta gemileri bu kale önün­den korkmadan geçerler.

Sonunda %0 [1543] tarihinde Süleyman Han bu kaleyi tam 600 adım genişletip 4 köşe şeddadi bir savaş kalesi etmiştir ki benzeri yoktur. Gazi Kaptan Hayreddin Paşa eliyle. Donanma-i hümayun ile bu sığınağa gelip tüm İslam askeri ve tüm ayağı prangalı forsa esirler ile yapılmış bir Kastel Kalesi'dir.

Bu diyarda, bir boğaz ağzında veya bir dağda karakolhane gibi yapılan kulelere kastel, liman ağızlarında ve liman ortala­rında yapılan kulelere mendirek derler.

Bu Mora Kastelini Aristo akıllı, ileri görüşlü Kaptan Hay­reddin Paşa Mora toprağında bir kumsal burunda havalesiz ve

280

Page 300: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

hendeksiz, 20'şer ayak kalın sağlam duvarlı, kıbleye nazır bir de­mir kapılı ve 12 adet balyemez toplu sağlam kale yapmıştır. Top­ları karşı İnebahtı tarafındaki kasteli ve batı tarafta körfezin bo­ğaz ağzını döver uzun balyemez topları var. Bu kalenin 4 köşe­sinde 4 adet büyük tabyalarının suya beraber topları var. Demir kapıları ile hazır durur. Dizdarı ve 200 adet hisar eri var. Hakimi Ballıbadra şehrindedir ve Ballıbadra niyabetidir.

Hisar içinde 50 adet kiremit örtülü nefer evleri var, gayet dardır. Ve 1 camii ve 1 hamamı vardır. [260b] Ve 1 adet çeşme­si kale kapısının iç yüzünde bulunup sanki abıhayat berrak su­dur ki tarihi budur:

Hüvellayık li-şaribih dua. Sene (---).

Bu kastelin ve karşı İnebahtı Kastelinin çok büyük tabyala­rındaki uzun balyemez topları boğazdan asla kuş uçurtmazlar. Zira iki kastelin araları bir milden biraz fazladır. Nice kere Vene­dik küffarının donanması gelip bu kastelleri dövüp hamd olsun zafer bulamayıp nice gemileri top darbelerinden batıp birer çeşit yara ile def olup gittiler.

Ama birkaç kere karanlık gecede Manya ve Malta firkatele­ri geçip içeride Vostiçse kasabasını yakıp boğazdan geçelim der­ken kale neferleri haberdar olup balyemez toplar ile firkateleri­ni batırmışlardır.

Bir kere de Malta firkateleri Vostiçse'yi yaktığında İnebah­tı gazileri bu firkateleri tutup biner, Malta firkatelerinin aldıkla­rı ganimet mallarını ve esirlerin kurtarırlar ve tüm kafirleri esir ederler. Bu sırada Malta kafiri, Kastel Kalesi'nden içeri giremeye­ceğini bilip karaya kafir döküp Vostiçse şehrini yakıp harap edip gittiler. Onun için hala Vostiçse haraptır, henüz imar olmadadır.

Kısacası bu İnebahtı Körfezi ağzında bu kastel kaleleri İslam seddidir. Hanları ve dükkanları yoktur, ama bağları ve bahçele­ri çoktur. Bu kaleyi de seyredip küheylan atlarımıza binip güney tarafına gidip (---) saatte,

Nadir kale, yani Ballıbadra Kalesi'nin övülmesi Bundukani Venediği'nin Pirine-pirim papazlarının yapısı-

281

Page 301: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

dır. Bu şehrin bağlarında bir servi ağacında bal hasıl olup balı çok olduğundan Balıbadra derler. Daha önce Fatih fethetmiş­tir. Sonra kafirler istila edip Sultan Bayezid-i Veli 892 [1487] ta­rihinde Moton ve Koron kalelerinin fethine giderken fethet­miştir. Ama yine Bayezid-i Vell babası Fatih'e hutbe okunur. Kanun üzere Gördüs'ten sonra Mora paşasının tahtı hala bu­dur.

Hass-ı hümayunu, timar ve zeamet erbabı, alaybeyi ve çeri­başıları tamamen Fatih'in kanunu üzere Gördüs Kalesi'nde ya­zılmıştır, ama bu Süleyman Han asrında Mora paşalarına taht olmuştur. Mal defterdarı, muhassılı, defter kethüdası ve timar defterdarı hala Girit yılından beri Mora askerleri ile kaptan paşa ve timar sahipleri sefere giderler. Zira tüm Mora Eyaleti askeri deniz seferine memurlardır. Ancak Ankebut Ahmed Paşa ket­hüdalığından çıkma Hasan Paşa Mora paşası olunca muhassıl­lık ile yüksek mansıp olup Benefşe Kalesi'ni muhafaza edip Gi­rit Adası'na asker geçirmeye memurdur.

Mora Eyaleti sancakları bunlardır ki zikrolunur Evvela Mizistre Sancağı, Aya Mavra Sancağı, İnebahtı San­

cağı, Karlıeli Sancağı, Manya ve Ballıbadra Sancağı, şimdi Mora paşalarının tahtgahı olup bu 5 adet sancaklar Mora Eyaleti olup muhassıllığıyla vezirlik olmuştur. Lakin Manya Sancağı kefere­leri hala isyanda olmakla bazı köyleri Mizistre Sancağı'na katı­lıp Manya Vilayeti'nin kafirleri çoluk çocuklarıyla vurulup esir olunur. Ve bütün Mora Eyaleti 24 adet kazadır. İnşaallah yeriy­le her biri nahiyeleriyle yazılır.

Bu Ballıbadra kazası 300 akçe payesiyle şerif kazadır. Ve nahiyesi (---) adet mamur köydür. Sipah kethüdayeri ve yeni­çeri serdarı, hepsinden melik gümrük emini, bacdarı, muhtesi­bi, şehir kethüdası, haraç emini, kaptan ağası, mimarbaşısı, şe­hir voyvodası, şehir çöplük subaşısı, kale dizdarı, 200 adet hi­sar eri, 3 adet Frenk balyozları, 3 adet Frenk konsolosları ve şe­hir Rumlarının portoyorozları vardır ki gayet mazbut ve ma­mur şehirdir.

Ballıbadra Kalesi'nin şekli Bundukani yani Venedik Körfezi deryası kenarından bin

adım açıkta karada bir bayır burunda kıbleden batıya badem

282

Page 302: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

şeklinde akçe tahtası gibi bir şeddadi, sağlam, taş kargir yapı gü­zel bir surdur. Çepçevre hendeği kenarınca 1.500 adımdır, ama bedenler üzere çevre büyüklüğü 1.050 adımdır. Kıbleye nazır bir kapısı var, 3 kat sağlam yeni yapı demir kapılardır. [261a] İç ka­lesi, başka hendekli ve asma makaralı tahta köprülü, güneye ba­kar bir demir kapılı kaleciktir.

İçinde ancak dizdar evi, cebehanesi, zahire ambarları, su sarnıçları ve şahane balyemez topları var, gayet sarp kaledir, zira bu iç kale tarafında biraz havaleli bayırlar vardır.

Bu iç hisar kapısı önünde hendek aşırı Sultan Bayezid-i Veli Camii var, ama hutbesinde Fatih Sultan Mehmed Han da yad olunur. Bu cami kapısı önünde bir küçük hamamcığı var.

Camiin mihrabı önünde bir hayat pınarı çeşmesi var. Ve bu kalede 100 adet kiremitli kargir yapı sanatlı evler vardır ki bütün güzel evlerin pencereleri ve şahnişinleri denize, Holumiç Kale­si'ne ve Gaston ovalarına bakmaktadır.

Bu kalenin denize bakan köşesinde yeni yapı bir büyük tabyası var ki kirpi tüyü gibi balyemez topları tüm denize, li­mana nazır olup semender gibi Nemrud ateşi içinde kalmış bir Şeddad-i Semud yapısı, bir İskender Seddi tabyasıdır ki üçer kat toplar çeker Kahkaha Burcu' dur.

Ballıbadra şehrinin zemini İzdin şehri yakınında Badracık adlı ünlü bir kasaba vardır,

ama bu Ballıbadra'dır ki kalenin güneyi, doğusu ve batısı tara­fını kuşatmış, ta deniz kıyısına kadar bağ bahçeleri ve doğu ta­rafında iki saat uzak dağlara kadar cennet bahçeli bir düz ge­niş mahsullü ovada büyük şehirdir. 3.200 adet kiremit örtülü tek katlı ve iki katlı, kargir yapı güzel evlerdir. Gayet mükellef, mü­kemmel, mamur ve halkı mutlu hanedanlardır. Elbette her evde bağ bahçe vardır

Camileri: (---) adet mihrap ve minberdir. Evvela çarşı başında Fatih Sultan Mehmed Han Camii, kili­

seden çevrilmiş eski mabettir. İç kalede Sultan Bayezid-i Velf Camii. Bu varoşta Peri Kethüda Camii, kubbeleri kurşun örtülü ve

altın ile yaldızlı uzun alemli ve bir nazik ve sanatlı güzel mina­reli aydınlık camidir.

283

Page 303: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bu Kethüda Camii'ne yakın yeni yapı Şeyh Efendi Camii; gayet mamurdur, zira henüz hayır sahibi hayatta olmakla gayet mükellef, mamur ve bakımlı mabettir.

İbrahim Çavuş Camii, şirin işli, kargir sanatlı bir camidir. Debbağhane, yani Tabahane Camii, kalabalık cemaati var­

dır. Bunlardan başka, Mescitleri: Evvela Ula Mahallesi Mescidi ve

. . .. . .. . . . . . . . . . . . (1 satır boş) .. . . ... . . ... . . . . ... . Medreseleri: 4 adet muhaddis medresesi vardır, ama özel

darulkurraları yoktur. Sıbyan mektepleri: 5 adet akıllı ve yetkin çocuklarının

okuduğu mektep vardır. Meczup dervişler hankahı: 4 adet tekkesi var. Evvela yeni

yapı Şeyh Efendi Tekkesi, (---) (---) (---). Hamamları: 3 adet hamamı vardır. Kalede Bayezid-i Veli

Hamamı, Tabahane'de Ahmed Efendi Hamamı ve Peri Kethüda Hamamı, gayet geniş ve aydınlık hamamdır. Ama halkı, şehri­mizde 40 adet ev hamamları vardır, derler.

Tüccar hanları: 2 adet tüccar hanları vardır. Birinde Frenk balyozları ve birinde bezirganlar kalır.

Meslek sahiplerinin dükkanları: Tamamı 300 adet dükkandır, ama saraçhanesi mamur çarşıdır. Bütün çarşı pazar­larının caddelerinin sağına ve soluna üzüm asmaları dikili olup sultan çarşısı içine asla güneş tesir etmez, sanki bir Acem hıya­banıdır. Ve çeşit çeşit sulu ve şıralı üzümleri salkım salkım avize gibi asılı durur, bütün gelip geçenler seyrederler. Onun için bu Ballıbadra şehrine Mora Vilayeti'nin gelinciğidir diye Rum ta­rihçileri övgüler yazmışlardır, gerçekten de güzel demişler.

Övgüsünün tamamlanması: Evvela çok süslü şehir oldu­ğundan başka abıhayat akarsuları haddinden fazla ve nefis ni­metleri bol mamur şehirdir .

.................. (2,5 satır boş) .... . . .............. [261b) İrem bağlarının sayısı: İhtisap ağası, toplam 23 bin bağ dö­

nüm hakkı öşür verir diye söyledi. Bu kaleden ta Kalavrata dağ­larına kadar Meram bağlarıdır ki 3 saat kırları süslemiş Rıdvan Cenneti bahçeleridir .

.................. (3/4 satır boş) ................... .

284

Page 304: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

İbretlik mesireleri: 170 adet gezinti ve dinlenme yerleri var­dır. Bu cennet bahçeleri içinde olan seyirlik,

Büyük servi: Bu alçak dünyanın 7 ikliminde ve yeryüzün­de benzeri yoktur. Zira Yüce Yaratıcı, Bağban Rabbü'l-İzzet'in nazarı değmiş bir yeşil servi, zümrüt gibi büyük bir ağaçtır ki bukalemun renkli felekte dengi yoktur. Ancak gayri serviler gibi uzun değildir. 4 çataldır ve toplam 360 adet dalları gök­yüzüne, sağa sola kol salıp gölgesinde 40-50 tavla at bağlayıp 40-50 bin koyun gölgelenir. Ve her dalı tam ellişer ve altmışar karış kuşatır. Aşağıda büyük gövdesini 7 adet köleyle güçlük­le kucakladık. Bir adam da başından sarığım bozup bu serviyi tülbendiyle sardı. Bu ibretlik servinin tam tepesinde bir köh­ne delik vardır. Orayı bal arıları yuva edinip bal yaparlar. Her sene bu servi sahibi bal mevsiminde bu ağaca çıkıp 100 okka bal çıkarıp vilayet vilayet ayanı kibarlara hediye gönderir ama Allah alimdir bu yeryüzünde öyle bir güzel kokulu bal yaratıl­mamıştır. (---) (---) (---).

Tanrı hediyesinin övgüsü: Bütün Frenk tarihçileri bu 3.060 sene yaşamış servide bal hasıl olduğu için ve bu şehrin balı ciha­nı tuttuğu için bu şehre Ballıbadra şehri derler.

Hazret-i İbrahim babası Azer zamanında kafirler haşa bu servi ağacını tanrı edinip taparlarmış. Hala bütün Hıristiyanlar bu servi yanından geçtiklerinde başlarından şapkalarını çıkarıp başı kabak birkaç kere tapınıp geçtiklerini hakir görmüşümdür.

Zira hakir, bu mesiregahta da bir eserimiz olsun diye sapan­larla bu servinin bir dalına çıkıp bıçakla "Seyyah-ı alem Evliya ruhiyçün el-fatiha" diye servinin kabuğunu oyup Karahisari tar­zı yazdım. İnşaallah İstanköy Adası'ndaki ibretlik yüksek çına­ra kazdığımdan bu iyi olup kıyamete kadar kalır.

Bu şehrin suyu ve havası o kadar güzel değildir. Limonu, tu­runcu ve çeşit çeşit meyveleri beğenilir. Ve abıhayat suları çok­tur.

Halkı Rumyordur, hep Rumca konuşurlar. Reayaları Urum ve Arnavut kefereleridir, zira Mora Adası 770 mil bir adadır, ama 5 çeşit insan vardır.

Evvela Mora içindeki tüm Müslümanların dilleri Urumşa­dır.

285

Page 305: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Kalavrata, Vostiçse ve Taraboliçse semtlerinin reayaları ta Gördüs'e kadar Arnavutlardır ki hepsi Arnavutça konuşurlar.

Benefşe ve Anabolı Manya'daki dağlar içinde bir değişik kavim vardır, onlara Çakona kavmi derler. Dilleri ne Rumca' dır ve ne Talyan dilidir. Başka bir çeşit özel lehçeleri vardır. Tercü­man ile anlaşılır garip dildir.

Manya Vilayeti, Mora Adası'nın güney burnunda Girit Adası'na mukabil bir vilayettir. Manya kafirlerinin de dilleri ne Rumcadır ve ne Katofari dilidir. Onların da bir değişik tuhaf lehçeleri vardır.

Bir sınıfı da Mizistre keferesi Rumlarıdır ki gayet düzgün konuşurlar. 5 çeşit kavmin 5 çeşit değişik kelimeleri vardır. On­lar da yeri geldiğinde yazılır.

Bu Ballıbadra'da Yahudi de çoktur. Tüm gümrük hizmetçi­leri ve çarşı pazar aracıları Yahudilerdir, zira limanda olan bü­tün Frenk kalyonları içinde gözcüler Yahudilerdir.

Güvenli sığmak Ballıbadra Limanı Venedik Körfezi'nin doğusunda Holumiç Kalesi burnun­

dan içeri bir küçük körfezciğin sonunda yuvarlak tabii liman­dır, ama şehir kenarında sığınacak yerleri olup barça kalyon­lar bir tonoz kadar lenger bırakıp yatarlar. İyi yatak yeridir ki her çeşit gemi boldur. [262a] Gerçi havası biraz sahildir, ama mahbüb ve mahbubesi beğenilir. Şarabı ve diğer yiyecek içecek nimetleri boldur.

BaHıbadra ziyaret yerleri Evvela Sarı Sıddık Baba: Rum kefereleri de ziyaret edip

"Bizim İsvet Nikolamız olan Sarı Saltık Sultan budur" derler. Türbedarlarına adaklar verip ziyaret ederler. Bütün hakimler kesinlikle yasaklayamadılar.

Kısa hikaye: Bu aziz Vostiçse şehrinden İnebahtı Körfe­zi'ni karşıya geçmek istediklerinde gemiciler azizi gemiye al­mayıp giderler. Hemen Sarı Saltık Sultan eteğine deniz kena­rından kum doldurup denize döke döke kayığın ardı sıra gider. Hemen gemiciler görürler ki o gönlü yaralı derviş deniz üzerin­de 2 bin adım doldurup gelir. Hemen kayıkçıların akılları baş­larından gidip eğer derviş böyle denizi doldurursa boğaz kapa­nıp kendilere kar yeri kalmaz. "Bre dede get kayığa gir" diye kayıklarına alıp İnebahtı'ya geçirirler.

286

Page 306: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Onun için hala Vostiçse tarafından bir mil kadar yer kumsal burundur ki ucunda bir hanı vardır. Mora'dan İnebahtı'ya iske­le o burundadır. O keramet bu Badra'da yatmakta olan Sarı Sıd­dık [Saltık] Sultan'ındır. Nice keşif kerametleri daha vardır, ama bu kerameti gösterdiği için ahirete göç etmişlerdir. Gerçekten Rum tarihlerinde çok menkıbeleri yazmışlardır. Onların yazdı­ğına göre bu zat Osmanlı'nın Osmancık padişahı asrında Hacı Bektaş-ı Veli halifesi imiş, öyle yazmışlar. Sonra,

Yovani Baba ziyareti sırrı aziz olsun: Bunu da Rumlar "Hazret-i İsa halifelerinin 12.'si Yovani Halife'dir ki bizim hava­rilerimizdendir" deyip ziyaret ederler. Ve Hazret-i İsa'ya inen İn­cil ayetlerini bu bir yere topladı, diye itibar ederler.

Bu şehirden de kalkıp 3 saatte güneye gidip, Kamaniçse Nehri: Ta Kalavrata dağlarından gelip bu ma­

halde körfeze karışır küçük sudur. Onu atlarla geçip, Mustafa Paşa Köyü: Üsküdar'dan bir menzildeki Geb­

ze'deki Mustafa Paşa Camii'nin vakfıdır ki reayası tamamen Ar­navut kefereleridir. Oradan 3 saatte daha,

Mertire Köyü: Mora alaybeyisi zeametidir. Reayası tama­men Rum olup bu köy Mora kara dağları eteğinde olup tüm kafir firkateleri bu kenarlarda ağaçlık içinde küçük limanlarda gizle­nip gelen geçenleri esir edip gider.

Bu köyden (---) saat uçsuz bucaksız Gaston Ovası içinde ma­mur camili, hanlı, hanedanlı ve bağ bahçeleri geçip,

Larinçe Kalesi Bundukani Venedik yapısıdır. Rumca Larinçe (---) (---) (---)

derler. (---) tarihinde Bayezid-i Veli Han fethidir. Zorlukla fethe­dilip yararsız olduğu için fetihten sonra kalesini yıktılar. Ballı­badra ve Holumiç kaleleri gayet yakın olduğundan kalesini ber­bat ettiler, ama mamur iken Mora Adası'nda onun gibi mamur ve sağlam kale yokmuş. Hala duvarlarının çok yerde kalıntıları vardır. Biraz gayretle tamir edilse deniz kıyısında 5 köşe sağlam bir kale olurdu. Abıhayat suları ve 2 adet limanları olup sekiz rüzgardan korkmadan yatılır limanları var. Hala Cezayir kor­sanları deryada dolaşıp av ararlarken bu Holumiç Kalesi dağını seçip bu Larinçe limanlarında demir atıp yatarlar.

Aniden ortaya çıkan ibretlik cengin temaşası Bu hakir tüm atlarımı dağlar içine gizleyip 2 hizmetçimle 3

287

Page 307: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

kişi yaya olup Larinçe Kalesi harabeleri içinde bir köşede gizle­nip dürbün ile Körfez Denizi içinde Venedik Frengi hükmünde olan Kefalonya Adası içindeki kalelerini, burçlarını, iskeleleri­ni büyük küçük her şeyini seyrederken 8 parça yeşil sancaklı ve orsa bayraklı Müslüman firkateleri belli oldu.

Meğer bizim İnebahtı gazilerinden Durak Bey ve Mısırlıoğ­lu adlı gemiler gazadan gelirlerken hemen kafirin anılan Kefa­lonya Kalesi limanından 10 parça firkate çıkıp Durak Bey gemi­leri üzere avanta etti. Denizde İslam gemileri ve kefere firkate­leri birbirlerine girişip büyük bir savaş ettiler ki [262b] bu hakir Larinçe Kalesi harabında top ve tüfenk serpintisinden duramaz olup bir köşede gizlendim. Ama bizim gaziler gerçekten de yi­ğitçe iyi cenk ettiler.

Bizim gazilerin 8 adet gemilerinin içi ağzına kadar kafir esi­ri ve hesapsız ıskarça yüklü ganimet malı doluydu. Kendileri­nin cenge güçleri var ama gemilerinin tahammülleri yok. Ve küffarın 10 parça pür-silah yüksüz yelkensiz firkateleri, geriden de sandallar ve kayıklarla yardımları gelmede.

Bizim İslam askeri, gemileri firkatelerinin içinde dolu olan kafir esirlerinden korktular. Belki savaş esnasında esirlerin baş­kaldırmak ihtimalleri ola, diye hemen savaştan vazgeçip avan­ta deyip tüm leventler küreğe girip 8 parça İslam firkatesi bizim seyrettiğimiz Larinçe Kalesi limanına girip kapandılar.

Hakiri görünce tüm gaziler sevindi. Göz açıp kapayıncaya kadar 8 adet geminin içinde olan ganimet malı ağır yükleri ve bütün esirlerinin ellerini kafalarına bağlayıp gemilerden dışarı çıkarıp hakire teslim ettiler.

Hemen hakir hizmetçilerimi atlarıyla getirtip hakir de atı­ma binip kafir esirlerini beklemeye başladım. Bir kölemi de dağ­da köye gönderdim. Tüm reaya silahlı aşağı indiler, bütün esir­leri ortaya alıp ve ağır yükleri esirlere yükletip harap kaleden çı­kıp dağlara gidip orada karar ettik.

Hemen ki Gazi Durak Bey 8 adet fırkatesi ile yüksüz ka­lıp çevreden savaşa gelenlerden 500 kadar yiğidi fırkatelerine doldurup o an Larinçe Limanı'ndan dışarı yine kafirler üzerine avanta edip kafirlerle şiddetli bir savaşa tutuştu. Ballıbadra ve Holumiç Kalesi yiğitleri bu kızışık cengi duyup köyünde olanlar

288

Page 308: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

pür-silah bir anda gemilere girip derhal Gazi Durak Bey'e yardı­ma yetiştiler. Küffarın 10 parça firkatesini ortaya alıp top ve kur­şun ile küffarı topa tutulmuş maymuna dönderip küffarın 8 par­ça gemisini bir anda fethedip 2 küffar gemisi geriye firar edip Kefalonya Adası limanına girdiler.

Hamd olsun Gazi Durak Bey 8 parça gemi ile 8 gemi daha fethedip tüm keferelerini esir edip o kadar ganimet malı, silah ve cebehane alıp yine Larinçe Kalesi limanına demir attı. Ha­kir de dağdaki esir ve ganimet mallarını getirip Durak Bey'e tes­lim ettim. Gazi Durak Bey, Mısırlıoğlu, diğer hocalar ve dayılar hakire hizmetimiz karşılığında 3 kefere esir, 2 Frenk kölesi ve 1 kese talar guruş verdiler. O an 16 pare gemilere bütün gaziler gi­rip kafirin 8 parça gemisinin haçlı sancaklarını baş aşağı edip top ve tüfenk şenlikleri edip muvafık rüzgar ile yelkenlerin açıp İnebahtı Kalesi'ne doğru gittiler.

İşte ansızın böyle bir derya cengi seyirleri edip Cenab-ı Hak 5 esir ve 1 kese guruş bu hakire de ihsan etti. Cenab-ı Allah bir kuluna ihsan edince karada gezerken deniz ganimetinden mal ihsan eder. Ama Gazi Durak Bey'in ve diğer gazilerin İnebah­tı'ya gidecek esirleriyle bizim de bağışlanan 5 adet esirleri bir kö­lemle karadan Gördüs'te Zekeriya Efendi'ye gönderip "Bu esir­leri satarsınız" diye mektuplar yazıp onlar İnebahtı ve Gördüs'e gittiler.

Yine hakir Larinçe Kalesi'nden kalkıp güneye 3 saatte baş yukarı gidip,

Yüksek Holumiç Kalesi Bazı kimseler Holumuç yazarlar. Bundukani Venedik'i yapı­

sıdır. İsim verilme sebebi (---) (---). Nice devletten devlete geçip sonunda (---) tarihinde Sultan Bayezid-i Vell fethidir. Mora Eya­leti'nde paşasının hassı voyvodası hakimdir. Ve padişah tarafın­dan büyük eminliktir. 300 akçe şerif kazadır, ama kadısı Gaston kasabasında sakindir. Nahiyesi (---) adet mamur köydür. Kethü­dayeri, yeniçeri serdarı, bacdarı, kale dizdarı, 110 adet hisar eri, haraç emini, muhtesib ağası, mimar ağası, şehir kethüdası vardır.

Holumiç Kalesi'nin şekli Bu yüksek sur deniz kıyısından 2 mil uzak doğu tarafta,

bulutlarla beraber olup tam 2 saatte çıkılır bir 7 köşeli şeddadi

289

Page 309: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

taş yapı, yüksek güzel kaledir. [263a] Asla bir taraftan havale­si yoktur. Her tarafında beşer konak yerden ve denizde 100 mil yerden görünür benzersiz kaledir.

İç kalesi içinde ancak dizdar evi, cebehane, tahıl ambarı ve su sarnıçları var, başka bir şey yoktur. Ama 4 tarafındaki odalar üzerinde kireç ile sıvalı yağmurdan akan su yolları olup su sar­nıçlarına gider. Bu iç kalenin ortası bir geniş meydan olup altın­da su sarnıcı ve bir servi ağacı olup kuzeye bakan bir iç kale ka­pısı var. Ama taşra kalesi bu iç kaleye bitişik 4 köşe sağlam bir kaledir. Ancak yalçın kayalar üzerinde olmakla hiçbir tarafında hendeği yoktur. Bunun da batıya bakar bir kapısı var.

Bu kale içinde 80 adet kiremit örtülü kargir yapı haneleri arasında Sultan Bayezid-i Veli'nin bir camii var, acayip ve garip tarzlı güzel bir minaresi var.

Holumiç varoşu Bu kalenin batı tarafı taşrasında 200 adet kiremit örtülü ma­

mur Rum keferesi evleri var. Kaleye asla kefereler giremez. Eski zamanda Venedik ile Osmanlı barışta iken büyük iskele imiş. Hala 7 kral balyoz Frenkleri ve konsoloslarının sarayları var, ama Venedik balyozu yoktur.

70 bin guruş iltizamlı gümrük emini oturup iskele başın­da bir gümrükhane sarayı var, hala mamur durur ama ne emini var ve ne güvenli yeri var. Venedik keferesi korkusundan Müs­lümanları yoktur, ama kefereleri çoktur.

Bu kalenin içinde dışında asla çarşı pazar, han, hamam, mek­tep ve tekke yoktur. Gayet cezire yer olup haraba yüz tutmuştur. Limanı 500 parça gemi alır, iyi demir tutar, altı rüzgardan emin güvenli limandır, ama batı ve lodos rüzgarları isabet eder. An­cak demir kuvveti ile yatılır bir güvenli limandır.

Bu kaleden batı tarafına deniz aşırı İzakilse Kalesi 9 mil deryada verimli bir adadır ki büyüklüğü 80 mildir. Eskiden bi­zim idi. (---) tarihinde Venedik Aya Mavra Kalesi'ni bize verin­ce Kılıç Ali Paşa da bu İzakilse Adası'nı Venedik'e vermeyi uy­gun görürler. Hala mamur kefere adası olup içinde 80 bin adet keferesi var. Bu Holumiç Kalesi'ne karşılık gözükür bir sarp ka­lesi ve liman olup horoz sesi ve çanlarını sesi duyulur bir adadır.

Bu bizim Holumiç Kalesi'nden Holumiç Burnu 20 mil poy-

290

Page 310: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

raz rüzgarı üzere gidilir bir burundur ki ta Cezayir, Tunus ve Trablus'tan çıkan gemiler bu burnu özlerler.

Allah'ın hikmeti biz bu Holumiç Kalesi'ni seyrederken Mora Paşası Hasan Paşa'nın kethüdası Ballıbadra'dan 4 parça firkate ile bu Holumiç'e gelip kafirlere zahire veren adamları ve zahi­re taşıyan gemileri arayarak geldiğinde biz de atlarımızı Holu­miç'te bırakıp kethüda firkatesine girip İzakilse Adası tarafları­na avanta edip adayı seyrederek gezdik.

İzakilse Kalesi ve Adası'mn şekli Zakilse de derler. İsim sebebi, bu ada eskiden kafir elinde

iken burada olan cahil kafirler firkateler ile henüz fetholmuş Mora Vilayeti'nde nice yüz adet ümmet-i Muhammedleri esir et­tiklerinde o ümmet-i Muhammedlere eza ve cefa ettiklerinden İzakilse diye adı kalmış.

Fatih' ten sonra Sultan Bayezid-i Veli Moton ve Koron kalele­ri fetihlerine giderken bu adayı fethedip tüm eziyet çeken Müs­lümanları esirlikten kurtarıp eziyet eden kafir ve rahipleri kılıç­tan geçirip adayı hali üzere bırakır.

Sonra kalesini imar edip içine her mühimmat ve levazımat­larıyla İslam askeri doldurup kalırlar. Ta ki (---) tarihine kadar İslam elinde durup o senede Sultan III. Murad asrında Uluç Ali Paşa bu adayı Venedik'in Aya Mavra Kalesi ile değişir. Bu ada hala Venedik elinde olup Aya Mavra bizde kaldı. Ama hala bu ada ve kalesi gayet mamur hisardır. Ve taşrasında bir süslü şe­hir yapmış.

Bu ada bir ulu yaylalı dağdır. Çepçevre büyüklüğü 80 mil­dir ki Mora Adası'na 10 mil yakındır. Ve Mora ile adaya yakın arada bir [263b] ulu kaya vardır ki deniz içindedir. Gemiler o kayaya yakın varmaya çekinirler. Holumiç Burnu bu kayacığın doğusunda, Mora kıyısında bir yüksek burundur, ama çevresi çok sığlıktır ve ormanlar ile sıklıktır. Gemiler bu Holumiç Bur­nu'na yakın varmayalar, gemiciler sakınalar. Hatta kafir zama­nı bu Holumiç Burnu'nda fener yakarlarmış. Tüm gemiciler gece ile o feneri görüp o buruna yakın varmazlarmış. Hala fener ku­lesi eseri bellidir.

Ve bu Zakilse Adası'nda pırankop derler bir tür kök vardır. Bundan Frengistan'a nice bin yük götürürler. Ve nice bin denk

291

Page 311: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

beyaz iskerled ve beyaz saya çukaları Frengistan'dan yük yük getirip bu adada adı geçen kökle kırmızı çukalar boyanır. Bu kökten her sene nice yüz bin altın hasıl olur. Onun için Vene­dik kafiri bize Aya Mavra gibi gelirsiz bir kaleyi verip yerine çok verimli İzakilse Adasını aldı. Ama bu Zakilse bizim elimiz­de iken o kökten kimsenin haberi olmayıp Girit mangırı gibi bir para hasıl olmazdı.

Bu adanın kalesi Mora Adası'nın Holumiç Kalesi'ne karşılık ve yakın, poyraz rüzgarına karşı bir bayır üzerinde bir şeddadi taş yapı, bir küçük güzel kaledir, ama gayet sarp ve sağlam ka­ledir. Asi kafirlerin elinde olmakla açıktan seyrettik. Hadsiz he­sapsız dağlan bağlardır ve insanlarla doludur.

Bu adanın bir iyi limanı var. Karayel tarafında yıldız rüzgarına karşı bir adacık vardır, ismine Paluziye derler, iyi ya­tak yeri limandır.

Tüm Frengistan ve Mağrip'ten gelen gemiler bu Zakilse Adasını özleyip gelirler, zira geçiş yeridir. Bu Zakilse etrafın­da bir gece dolaşıp asla kafire zahire götürür firkate ve kayıkla­ra rast gelmedik. Oradan kalkıp kafir korkusu çekerek firkatele­rimiz ile kıbleye doğru gidip Kefalonya Adası'nda esir olan Du­rak Kaptan'm hocası Kara Hasan Hoca'yı kafirden kurtarmaya gidince Zakilse'den 20 mil karayelin kertesine yelkensiz gidip,

Kefalonya Adası ve Kalesi Yapıcısı Venedik Pirinc-pirimleridir, ama (---) tarihinde Sul­

tan Bayezid-i Veli fethidir. Venedik elinden alınmıştır. (---) tari­hinde Moton ve İnebahtı fetihlerinden sonra Venedik kafiri 200 parça gemiyle gelip bu kaleyi tam 8 ay dövdüler, 7 kere lağımlar attılar ve 34 kete yürüyüş ile bu kaleyi zebun ettiler. İçinde olan İslam ordusu da az kalıp 8 aydan beri bir taraftan da yardım gel­mediğinde kaleyi vere ile verdiler.

Vereden sonra kafir anlaşmayı bozup vere ile kaleyi veren bütün askerleri kılıçtan geçirip kırdılar.

Daha sonra (---) tarihinde Süleyman Han asrında Sakız Adası'nı fetheden Piyale Paşa bilek zoruyla Venedik elinden bu kaleyi fethedip "Çalma kapını çalarlar kapını" deyip daha önce kafir bizim vere veren askerimizi nasıl kırdı ise Piyale Paşa da tüm kafirleri kılıçtan geçirip kaleyi fethetti.

292

Page 312: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Sonra (---) tarihinde Kılıç Ali Paşa, Aya Mavra Kalesi'yle bu adayı Venedik kafiriyle mübadele edip Aya Mavra bizde kaldı ve bu Kefalonya Adası o zamandan beri kefere elinde kaldı.

Yuvarlak şekli 150 mildir. Mora Adası'na 30 mil yakındır ki Mora'nın batı tarafındadır. Aya Mavra burnundaki İncir Limanı 6 mildir, poyrazın kerte gündoğusuna gidilir.

Ve bu Kefalonya Adası dağlı, taşlı, bağlı, bahçeli, abıhayat sulu, nimetleri bol, çok bereketli bir geniş adadır. Hatta deniz­den biz gelirken bu adanın alameti odur ki günbatısı tarafları gayet yüksek dağlardır. Ve lodosa karşılık olan yerinde bir yum­ru burun vardır, gayet yüksek burundur ki Kav Sansi Burnu der­ler. Mağrip'ten gelen gemiler o burnu seçip Kefalonya'dır der­ler, ama bu burunda bir taş vardır, gemilerin ondan sakınma­sı lazımdır.

Bu adanın kıble tarafında tabii bir geniş limanı vardır, Tuzla Limanı derler. Ve birine Palike Limanı derler, bunlar benzersiz limanlardır. Bu limanda yatıp kafire vere beyaz bayrağını dikip 3 gün [264a] nazaretede [karantina] konuk olduk. Kale genera­li tüm yiyecek ve içeceklerimizi verip safalar ettik. Bu adı geçen Palike Limanı'ndan çıkıp karada 6 mil gidip,

Kefalonya Kalesi'nin şekli Bir yüksek tepe üzerinde 4 köşe bir şeddadi sağlam yapıdır,

ama küçüktür. Kafir elinde olmakla canımızın istediği gibi ge­zip göremedik. Ancak gayet mamur ve silahı bol hazır kaledir. Bazı kale gibi manastırları, köyleri ve donanımlı çiftlikleri gö­rünür.

Kale içinde ve dışında kafirler o kadar çoktur ki hesabını ce­hennem zebanileri bilir. Zira suyu, havası ve yapısı hoş, mahbub ve mahbubesi temiz ve zarif, gönül açan bir adadır.

Kalesi limanına gemiler varacak karayel tarafına Palike Li­manı'na karşılık 6 kulaç yerde gemiler yatar, zira kale tarafı sığ­lıktır ve tuzla yerlerdir. Ve eğer limandan taşra demir bıraksa­lar 16 kulaçtır.

Bir limana da Ayakiri Limanı derler, hoş limandır ki liman kenarında bir kilisesi var. Bir liman da gün doğusundadır, gü­venli iyi liman olup Ayastifano derler, bunun da bir Frenk kilise­si var, karayel tarafında akarsuları vardır.

293

Page 313: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Ayastifano Limanı'nın karayel tarafında bir limanı daha var, Larinçes derler. Büyük kalyonlar girip demirlerini 15 kulaç yerde bırakır. Bir limanı da günbatısı ve karayel tarafında olup Başkarada Limanı derler, iyi hoş limandır ki nice gemiler ke­narda başını karaya verip karın karına yatılır sekiz rüzgardan emin çanak gibi tam güvenli limandır.

Bir liman da bu adanın kıblesi tarafındadır, Harami Lima­nı derler, iyi liman olup büyük gemilerin yatması mümkündür. Bu Harami Limanı, Aya Mavra Burnu'na 10 mil yer yakındır ki Lefkada adacığı, Aya Mavra Kalesi, Preveze Kalesi ve Anatol­koz kıyılan tamamen görünür.

Bu Kefalonya Adasının etrafında yirmiden fazla iyi yataklı limanlar vardır, ama bu kitabımızda gemici tüccarları bir parça haberdar etmek için bu anılan meşhur limanların özelliklerini görebildiğimiz kadarıyla yazdık.

Bu adada 3 gün nazaretede bekleyip dördüncü gün kale generali olan Cenevizle buluşup adı geçen esir Kara Hasan Hoca'yı zindandan çıkartıp Hasan Hoca'yı generalden 500 us­kota riyal guruşa esirlikten kurtardık. Generalin ziyafetini yi­yip nice küçük büyük hediyelerimizi de aldık. Gemilerimize binip top tüfenk şenlikleri edip giderken Berak Adası ardından bir firkate dolu buğday ile bize karşı gelip kafire getirirlerken aman vermeyip içinde 22 keferesini de esir ettik. Firkateyi ye­değe alıp yıldız tarafına 5 mil gidip,

Küçük Kefalonya Adası'mn övgüsü Venedik hükmünde bir küçücük adacıktır ki doğudan ba­

tıya uzunlamasına olup Aya Mavra Burnu'na 3 mil yakındır ve bu adacıkta bir küçük kalecik vardır. Kaptanı ve 100 kefere ne­ferleri var.

Bu adaya yanaşıp vere verip nazaretelerinde yatmadan, aç susuz ve bir taneye muhtaç kefereler paşa kethüdamızın ba­şına üşüşüp rica ve minnet ile ganimet aldığımız buğday ge­misini buğdayıyla 20 kese uskota guruşuna alıp 22 nefer esir olan kafirleri de 16 kese guruşa kurtarıp bize çokça saygı gös­terip,

"Varın selametle gidin, şimdi bu an Venedik donanmamız gelip buradan geçip Girit'e yardımcı asker götürse gerek" de-

294

Page 314: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

diklerinde hemen aklımız başımızdan gidip oradan "avanta" diye kalkıp tekrar yıldız yönünden doğu tarafına sıyırma rüzgar ile tekrar Holumiç Kalesi'ne geldik. Orada Hasan Kethüda sattı­ğı buğday malından ve esirlerin mallarından bize bir kese guruş susma hakkı verdi.

Zira "Kafirlere buğday satmak yasaktır" diye kendisi der­yada gezerken kendisi buğdayı kafire sattığından sıkılıp haki­re bir kese, hizmetçilerime kırkar altın, birer çuka, birer kumaş ve kafirlerin birer adet tüfenklerini verip kethüda ile esirlikten kurtulan Kara Hasan Hoca ve diğer ülfet ettiğimiz gaziler ile ve­dalaştık. Burada atlarımızı yine hazırlayıp bu bir kese mal ağır malı ve nice malları Holumiç Kalesi dizdarına emanet koymak için atlara binip 2 saatte göklere yükselip Holumiç Kalesi dizda­rında konuk olduk ve [264b] bütün değerli eşyaları dizdara ema­net koyup yüksüz kalıp hafifledik.

Daha önce Küçük Kefalonya Adasının "Bre kalkın, şimdi donanmamız gelir" dediği gerçek imiş. Onu gördük, deniz üze­rinde 26 parça kalyon, 3 parça kadırga ve 10 parça firkate pupa yelkenlerin açıp öğle vaktinde top ve tüfenk şenlikleri edip haç­lı bayraklarını açarak İzakilse Limanı'na girdiler. Orada demir atıp yatıp yiyip içmeye ve eğlenmeye başladılar. Erganun, trom­pete ve luturyan boruları çalarak yattıklarını hakir kaleden sey­rederdik ki asla dürbün ile bakmak gerekmezdi.

Allah'm hikmeti, ibretlik temaşa: O gece İnebahtılı Durak Bey adamlarından Mısırlıoğlu adlı gazi 4 parça firkatesi ile hır­sız gibi gelip İzakilse altında liman içinde yatar. Limanda 26 par­ça kafir kalyonları, 3 parça kadırga ve 10 parça firkatelerin ara­larına sabah vaktinde tüm kafirler sarhoş, kendinden geçmiş ve gaflet uykusunda yatarlar. Hemen Mısırlıoğlu 4 parça palpa ve alesta firkateleriyle ortaya çıkıp bu kafir gemilerinin arasına aç kurt koyuna ve koyun tuza dalar gibi kafire sunup sarıldı. He­men Allah Allah seslerine yol buldurup bir yaylım top ve bir yaylım tüfeng atıp kafir gemilerinin içlerine dal satır vurdukla­rında hakir beri tarafta bedenler üzerinde Holumiç kavmiyle ge­zip dolaşıp duaya meşgul olduk. Öyle bir kızgın savaş, öyle çetin bir cenk edip öyle yiğit kaplanlar gibi çarpıştılar ki top ve tüfen­gin siyah barutunun dumanı sabah vaktinde karanlık gece oldu.

295

Page 315: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Kafir içinde bir feryat, bağırış çağırışlar koptu. Dünyayı aydınla­tan güneş ışıklarını saldığında onu gördük, nice bin melun kafir askeri kendilerini denize atıp boğulmaya başladılar.

Kısacası, tam 3 saat durmadan çarpışmalar devam edip kafirin 4 parça büyük gemisini fethedip 4 parça firkatesini ye­değine bağlayıp kafirin haçlı bayraklarını baş aşağı edip muva­fık rüzgarla giderken tüm kafir kalyonlarından, kaleden ve li­manda yatan firkatelerden cehennemlik kafirler o kadar top ve tüfeng attılar ki gökleri top ve tüfeng tütünü tuttu.

Derhal küffar Mısırhoğlu'nun ardı sıra 4 pare kafir kadır­gası donatıp limandan çıkıp kovunca Mısırlıoğlu uygun hava ile yelken ve kürek çekerek 4 pare kalyon avıyla İnebahtı Kale­si'ni buldular.

Sonra 4 pare küffar kadırgaları hüsranla döndüler ve uğur­suz yer olan limanlarına girdiler. Ve o an hepsi yelken açıp Girit tarafına yıkılıp gittiler.

Bu ibretlik seyri de edip Müslüman gazileri alkışladık. İşte bu Mora serhaddinin tüm gazilerinin gece gündüz işleri budur. Allah her işlerini asan edip hepsi Rabbimin korumasında ola.

Sonra hakir Holumiç ayanıyla vedalaşıp baş aşağı 2 saatte kıbleye doğru Gaston Ovası içinde giderken,

(---) Nehri: 9 göz sanatlı taş köprüden geçtik. Bu nehir do­ğuda ta Kalavrata dağlarından gelip Holumiç yakınında Körfez Denizi'ne karışır.

Oradan yine Gaston Ovası içinde mamur köyleri ve çiftlik­leri 3 saatte geçip,

Mahsuldar Gaston şehri Mora paşasının hassı voyvodalığıdır. Ve 300 akçe payesiy­

le şerif kazadır. Nahiyesi (---) adet mamur köydür. Şeyhülislamı, nakibüleşrafı, nahiye naibi, kethüdayeri, yeniçeri serdarı, haraç ağası, muhtesib ağası, bacdarı ve ayanı kibarı var, ama vebadan dağlara kaçmışlar ve Bundukani Venediği yağmasından şehri haraba yüz tutmuştur.

Bu şehir, denizden 2 saat uzak bir mahsullü, geniş ve uçsuz bucaksız ovada kurulmuş olup 4 adet mahalle, 4 adet mihrap ve 200 adet kiremit örtülü biraz mamur kalmış bağlı ve bahçeli ge­niş evlerdir.

296

Page 316: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Çarşı içinde Eski Cami ve Yeni Cami vardır. Gerisi (---) adet mahalle mescitleridir.

Ve 1 adet medrese, 2 adet mektep, 100 adet dükkan, 1 han, 1 hamam ve 4 adet derviş tekkesi var, bunlardan Şeyh Mehmed Kadiri hankahı mamurdur. 100 neferden fazla sadık aşıkları var­dır. Ve Şeyh (---) Tekkesi Halveti tarikatında ulu tekke olup ni­meti yaşlı ve gençlere devamlı vardır.

Bağı bahçesi hesapsızdır. Daha önce bu uçsuz bucaksız ova­nın çeşit çeşit mahsulleri tüm Venedik'i ve diğer Frengistan'ı beslerdi, zira Mora [265a] Vilayeti'nde bu ovadan, Arhoz Vadi­si'nden, Eloz Ovası'ndan ve Lakoz vadilerinden mahsullü yeşil­lik ova yoktur. Ancak bu Gaston Ovası hepsinden büyük, otu bol, mahsullü, köy ve kasabalı mamur yerdir.

Beğenilenlerinden: Balı, yağı ve her sulu meyvesi övülür. Ancak yemesi hoş kirazı yeryüzünde yoktur, meğer İstanbul'un Hisar kirazı ola. Bir övüleni de, bu ovanın suyu ve havası Al­lah'ın emriyle camızına yaramıştır. Nice yüz bin kara camızları olup sürü sürü gezerler.

Bütün halkı Urumşa dillilerdir, ama Müslümanları tama­men tarikat ehli fakir dostu adamlardır. Reayaları Rum keferele­ri olup hepsi başlarına bir çeşit manlifke beyaz şapka gibi tartur giyerler. Kadınları başlarına beyaz sarık sarar keferelerdir ki bir çeşit gülünç çehreli ve saçı sarıklı kanlardır. (---) (---) (---).

Gaston şehri ziyaret yerlerini bildirir: Evvela Kadiri Tek­kesi'nin İrem Bağı içinde bir gül-i gülistan hıyabanda Delikli Baba mezarı: İsmi Şeyh Ali'dir. Yakınında Şeyh Araki mezarı, ona yakın Şeyh Ebubekir mezarı. Bunun yanında Şeyh Mehmed Şami, bu aziz Kadiri tarikatı önderlerinden bir ilahi aşk hünerli­lerinden ulu sultan olup nice yüz menkıbeleri vardır. Allah sırrı­nı aziz edip rahmet eylesin.

Oradan kalkıp kıble tarafına 3 saat gidip, Pazgan Kalesi: Deniz kıyısında viranca 3 köşe bir şeddadi

kalecik imiş, Turgut Paşa harap etmiş, ama yakınında mamur köyler çoktur. Oradan yine kıbleye doğru 3 saatte,

Bey Çiftliği Köyü: 100 kadar saz örtülü kafir evleri var. Oradan yine kıble tarafına (---) saat deniz kıyısı ile gidip,

297

Page 317: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Pondikoz Kalesi'nin anlatılması Rumca sıçan kalesi demektir. Yapıcısı yine Venedik'tir. De­

niz kıyısının bir burnunda bulunup mamur edecek kaledir. 906 [1500/1] tarihinde Bayezid Han fethedip fetihten sonra yıkmıştır ki bir daha kafirler tamah edip istila etmeye. Ama yıkılmasının sebebinin doğrusu odur ki bu büyük şehir içinde yüksek bir di­rek üzerinde hekimin biri altından bir sıçan [fare] timsalini tıl­sımlı edip bu şehirde asla sıçan olmazmış. Fetih sırasında avcı Müslüman gaziler o direği yıkıp üzerindeki altın sıçanı koparıp aldıkları gibi tüm şehri sıçan kaplayıp içinde olan insanların yi­yecekleri ve hiçbir şeyleri kalmadığından başka tüm gazilerin atlarının yelelerini ve kuyruklarını sıçan yiyip atları tay eder. Bütün halkın saçları, sakalları ve bıyıklarını sıçan yiyip yaşlı ve sakallı ihtiyarları bu sıçanlar taze yiğit eder. Bütün halk sıçan derdinden şehri bırakıp kaçtıklarından şehrin harabı böyle ol­muştur, diye yazmışlar. Onun için bu kaleye Rumlar Pondikoz Kalesi derler. Şehri ve bağ bahçesi de vardır. Kedi kadar sıçanla­rı vardır ve insan yoktur. Onu geçip 1 saat dahi gidip,

(---) Köyü: Bir bayırlı yerde 150 evli ve bir camili mamur köydür. Zeameti olan Hasan Çavuş bir kiremitlice ve bir alçak minarelice cami yapmış.

Oradan 1 saat güneye gidip büyük Rufiya Nehri'ni gemi ile geçtik. Bu tatlı sulu nehir Arhoz, Taraboliçse ve Kalavrata dağ­larından toplanıp büyük nehir olunca bu Pondikoz Kalesi ya­kınında Akdeniz'e karışır. Kahice gemilerle geçilir bir divane akar büyük nehirdir, ama gariplik onda ki bu Mora Adası derya içinde olup böyle büyük nehir ola, garip hikmettir. Allah her şeye kadirdir. Gerçekte Mora Adası'nda bundan büyük nehir yoktur. Oradan doğu tarafına 2 saat gidip,

Fener Kalesi'nin özelliği Kaza teşrifatında Fanüs-ı Mora kazası yazar, zira bir Fener

Kalesi de Tırhala Kalesi yakınında vardır, ama bu Mora Fene­ri kazasıdır. Bu kaleyi de 906 [1500/1] tarihinde Sultan Bayezid-i Vell fethetmiştir, Koca Mustafa Paşa eliyle. İstanbul'da Zincir­li Servi'de cami ve tekkesi olan Mustafa Paşa fethetmiştir. Hala Mora Sancağı toprağında 80 akçe payesiyle kaza-yı nagehanidir ki nahiyesi (---) adet köydür. Serdarı var, kethüdayeri ve gayri

298

Page 318: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

hakimleri yoktur. Kalesi bir sarplık ve taşlık yerdedir, ama vi­randır.

Şehrinin imareti 200 adet haneli, 1 camili, 1 zaviyeli, 1 [265b]

hamamlı, 1 mektepli, 1 medreseli, 1 tekkeli ve 10 dükkanlı viran şekilli kasabacıktır, ama bağ bahçesi çoktur.

Sonra Rufiya Nehri kenarmca nice dere ve tepeler aşıp 3 saat doğuya gidip,

Sıçaka Köyü Yüz evli, bağ bahçeli, dere ve tepeli Fener kazasında zeamet

köyüdür. Oradan yine kıbleye doğru 3 saat gidip, Ardamiça Köyü

Bazılar Ardiça derler, Bir sarp dereli ve tepeli yerde bağlı bahçeli, 1 camili, 80 adet kayağan örtülü ve yarısı kiremit ile ör­tülü zeamet mamur köyüdür. Oradan güneye Allah korusun dağ­lar ve beller aşıp sarp yerleri 6 saatte geçip,

Zursa Köyü menzili Veziriazam iken Sultan İbrahim'in hal'i günü Atmeyda­

nı'nda hezar-pare ettikleri Ahmed Paşa'nın oğlu Baki Bey'in ser­best zeameti köyüdür ki bir geniş öz içinde bağlı, bahçeli ve 150 evli, baştan başa kiremit örtülü mamur kargir yapılı ve 1 cami­li bir şirin köydür, ama kasaba olmaya uygun verimli zemindir.

Tanrı işi ibretlik: Bu köy içinde bir berrak ve duru abıhayat kaynak su havuzu var ki bu mamur köyün çevresinde olan nice köylerden kadın ve oğlanlar gelip bu büyük havuzda yüzüp ademoğlu balıkları birbirlerine vasıtasız kuç kucağ olup sohbet ederler.

Bu havuzun etrafında göklere boy uzatmış yüksek çınarla­rın gölgesinde türlü türlü sofalar, mastabalar, sedirler, sekiler ve çemenzar yerde çeşit çeşit köşkçüklerde insanlar oturup içip eğ­lenirler.

Ağaçların dallarından her birini onar adam kucaklayamaz. Allah'm yarattığı acayip büyük ağaçlardır ki gölgelerinde olan ona on büyük havuzda ve gölgeliklerde olan sofalarda sohbet eden adamlara asla güneş tesir etmez, bir garip ve acayip Me­ram Bağı gezinti ve dinlenme yeridir ki Mora'da ve diğer diyar­da Zursa dinlenme yeri gayet meşhurdur.

Bu dinlenme yerinde her pazar günü çevre köylerden 5-10

299

Page 319: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

bin adam toplanıp alım satım ve büyük pazar olur. Bu mamur köy Arkadiya kazası nahiyesidir.

Sonra bu köyden 50 adet tüfenkli Rum yiğitlerinden levent­ler alıp Allah'a sığınıp (---) saat güneye gidip Boz Nehri'ni geç­tik. Bu nehir Arkadiya ve Kalavrata dağlarından toplanıp bu mahalle yakın Körfez Denizi'ne katılır.

Oradan Körfez Denizi kenarına çıkıp yarım saat ileri bayır başlarına karakollar koyup deniz kıyısı ile taşlık yerleri geçer­dik. Bu mahallerde Manya ve Çuka adalarının kötü renkli Frenk kafirlerinin yatak yerleri olduğundan kafir korkuları çekerek (--­) saat daha kıbleye doğru gidip,

Matya zemini, yani Arkadiya Kalesi'nin anlatılması Yapıcısı (---) (---)dır. Rumca Arkadiya (---) (---) demektir. Nice

kral eline girip sonunda 906 tarihinde Bayezid-i Veli fethidir. Mora Eyaleti'nde paşa hassı voyvodalığıdır. 300 akçe payesiyle şerif kaza olup (---) adet köyü vardır.

Kethüdayeri, yeniçeri serdarı, muhtesibi, bacdarı, mimarı, haraç ağası, şehir kethüdası ve Rumlar üzerine portoyorozu var­dır. Kale dizdarı ve 90 adet gazi hisar eri Cezayir leventleri gi­bidir. Kalesi deniz kıyısından bir top menzili içeri doğu tarafın­da karada Cuma Köyü Dağı burnunda bir yüksek, havalesiz, ba­dem şeklinde, yontma taş, kargir, sağlam ve savaşa hazır bir hi­sardır ki 7 başlı ejder gibi 4 tarafa ve denize bakan sağlam kale­dir. Süslü, kasabası ve şehri olup halkı gazi yiğitlerdir. Bu kale­nin etrafında asla hendek ve çukurdan bir eser yoktur. Zira ta­mamen yalçın kayalar üzerine yapılmıştır.

Bu hisarın çevresi 2 bin adımdır. Ve 3 kat dolma rıhtım şed­dadi İskender Seddi gibi kalın duvardır. Lakin iç kalesi de sağ­lam ve müstahkemdir. Kale çevresinde 8 adet tabya gibi burçla­rı ve her tabyaları üzerinde gayet iyi topları vardır.

Bu kale içinde 80 adet kiremit ile örtülü tek katlı ve iki kat­lı kargir yapı mamur haneler vardır. Doğu yönüne nazır bir de­mir kapısı var ama 2 kat kapılardır. [266a] Doğuya bakan orta kapı önünde Sultan Süleyman Camii var, eski tarz, sanatlı ve ru­haniyetli camidir. Dış büyük kapının iç yüzünde bir hoş içim­li abıhayat çeşmesi var. Bu kapı da doğu yönüne açılır. Bu kapı­dan dışarı,

3 0 0

Page 320: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Süslü taşra varoşu: Bir sarplık ve kayalık zemin içinde 400 adet baştan başa kargir yapı ve hepsi taş duvarlı kale gibi sağ­lam, altlı ve üstlü, kiremitli ve (---) örtülü mamur ve süslü hane­ler vardır. Her evde tüfeng mazgalı delikleri var ki çevresinde olan sokaklarda asla düşman girip gezemez, zira bu şehir halkı­nın korkusu Frenk'tendir. Bir kere bu şehre Venedik Frengi gi­rip kırıldılar, kalanı bozulup kaçtılar. Zira bu şehrin hanelerinin ikisi üçü bir yerde değillerdir seyrek seyrek yapılmış kale gibi hanelerdir, ama yine birbirini gözetirler. Bunlardan (---) Ağa'nın hanesi ve (---) (---) (---) meşhur saraylardır.

İşyerleri: Bu şehir içinde 50 adet mamur ve süslü çarşı pa­zar, dükkan vardır. Bu sultan çarşısı içinde dükkanların önleri iri çınar ağaçları ve asma ağaçları ile süslü olup bir gölgeli ve hı­yaban, iç açıcı ve mesire yeri çarşıdır.

Ve 1 adet camii var. (---) (---) (---). Ve (---) adet mahalle mes­cidi, 1 adet medresesi, 2 adet sıbyan mektebi, 1 adet Al-i Aba hankahı ve 1 adet kah işler ve kah işlemez hamamı var .

.................. (2 satır boş) .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . Bu şehrin havası sahil olup ikindi vakti evlerine ve kayalı

dağlarına güneş vurup gayet şiddetli sıcak olur, ama halkı sağ­lıklı olup mahbubu ve mahbubesi beğenilir.

Hatta bu şehrin pak toprağında yetişmiş (---) Ağazade Ab­dullah Çelebi adlı bir civan vardır, Alemin Yaratıcısı ona bir gü­zellik, olgunluk ve güzel edep vermişti ki güneş onun yüz ay­dınlığı yanında ışıksızdır. Allah'ın hikmeti babası ölüp bu gü­zel yaratılmış genç öksüz kalınca Gördüslü Zekeriya Efendi ya­nına alıp dünya ve ahiret oğul edip okutup yetiştirip öyle olgun ve akıllı genç oldu ki görenler "Biz insanı en güzel biçimde yarattık" [Kur'an, Tin 4] ayetini okurdu.

Bu şehrin suları abıhayattır. Hatta güzellik çarşısı içinde Kevser sulu bir çeşmesi var ki Mora Vilayeti'nde dengi yoktur. O hayat pınarının tarihi budur:

Bu sebil-i kevserin hatif dedi tarihini, İç Hüseyn 'in aşkına ey can sahha afiya.

Sene 1016.

30 1

Page 321: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bu şehrin bağ bahçesi hesapsız olup meyvelerinden limo­nu, narenci, turuncu, narı ve inciri beğenilir, ama zeytini hur­ma gibi taze iken yenilir, asla acı değildir. Ve pamuğunun yer­yüzünde olmak ihtimali yoktur.

Sanayiinin beğenilenlerinden: Beyaz pamuk bezinden 20 dirhem gelir bir gömleği bir boğum kamış içinde koyup padi­şahlara, krallara, vilayet ayanı, vezir ve vekillere bir gömleklik bezi hediye gönderirler. Acep sanatlı bezdir ki Hindistan' da bile olmaz, ama Karadeniz sahilinde Trabzon şehrinde olur. Onun da meşhur bezinden her sene Osmanlı padişahlarına hediye gö­türürler.

. ................. (1 satır boş) ................... . Bu Arkadiya şehrini de gezip dolaşıp oradan deniz kıyısı

ile (---) saat güneye gidip birkaç tehlikeli dereleri huzurla ge­çerken Allah'ın hikmeti sağ tarafında deniz kıyısına yakın Be­rak Adası adlı adanın boğazı ardından bir kafir firkatesi belirip bize rast gelip hemen üzerimize avanta etti. Hamd olsun hemen atlarımızın boynuna düşüp dağlara tırmaşıp kaçarken ardımız sıra birkaç top ve nice yüz tüfengler attılar. Allah'a binlerce şü­kür ne bize ve ne atlarımıza bir şey rast gelmeyip dağlara çıkıp kurtulduk.

Melun küffar yine firkatesinin direklerini indirip yine Be­rak Adası ardında gizlenip yattı. Bizler dağlar içinde 3 saat gi­dip, [266b] (---) nehrini geçtik. Bu nehir ta Mizistre ve Londar şe­hirleri dağlarından gelip Anavarin Kalesi limanında denize ka­rışır.

Berak Adası şeklinin anlatılması Bu Berak Adası, Mora Adası'na pek yakındır ki kurşun yeti­

şir. Ve Anavarin Kalesi'yle araları 9 mildir ki karayel üzere Ana­varin'den gidilir. İçinde bir imaretten eser yok küçük safi kayalı bir adacıktır. Bu adaya Bayezid Han'm Moton, Koron seferinde Berak Adası diye isim vermişler, ama Frenkçede ismine gemici­ler Peradna derler. Asıl liman gibi bayağı keşişlemeye mukabil olan kenarda bir harap kilisecik yeri vardır, palamarı kilise önü­ne bağlayıp gemiler demirlerini keşişleme tarafına 22 kulaç suda korlar. Ve adanın kara tarafı 40 kulaç derin denizdir. Barça kal­yonlar istese geçer.

302

Page 322: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bu Berak adamızdan kafirin İzakilse Adası'na tam 60 mil karayelin kerte batıdan tarafa gidilir. Ve bu Berak Adası önünde kafir firkatesinden kurtulup 4 saatte,

Yüksek yapı, yani eski Anavarin Kalesi İsim verilmesi sebebi,

.................. (1 satır boş) ..... . . . . . . . . . . . .. .. Bundukani Venediği bam yapısıdır. 906 tarihinde Sultan Ba­

yezid Han'a Venedik kafirleri kale anahtarlarını aman ile teslim ettiler, zira padişahın gücüne karşı koyamayacaklarını bilip ver­diler. Daha önce Fatih'in Gördüs Kalesi'ni nasıl fethettiğini ha­tırlarına getirip bu amansız kaleyi aman ile verdiler.

Ama Tanrı hakkı için savaşla alınacak kale değildir. İçin­de suyu ve zahiresi olsa 7 sene kuşatmaya dayanır, Samanyo­lu gibi göklere doğru yükselmiş, benzersiz bir kaledir. Hala Ba­yezid Han yazımı üzere Mora Eyaleti'nde tüm örfi vergilerden muaftır.

Kalesi bulutlara baş uzatmış bir yalçın sarı kayanın tepesin­de bir şeddadi yapı, Kahkaha Dağı gibi yüksek kaledir ki san­ki Van Kalesi'dir. Ama bu kalenin 4 taraf kayasını deniz dövüp kuşatmıştır. Ancak doğu tarafında bir incecik kumsal yolu var, karadır ve bir ince kumsal yol da limanın tam ortasında bulun­muştur. Bu iki yoldan başka 4 tarafı denizdir ki bir taraftan za­fer mümkün değildir.

Aşağı limandan yukarı kaleye yokuş yukarıya 3 bin adım­da çıkılır, gayet dik kayalı yokuştur. O tarafta doğuya bakar, de­mir sağlam ve dayanıklı bir yüksek kapısı var. Bu kapıdan içe­risine aşağı kale derler. Tamamı 80 adet kiremitli bağ bahçesiz, kargir yapı daracık evlerdir, ama her biri cihannümadır. Sultan Bayezid-i Vell Camii bundadır, ufak tefek eski yapı bir camidir.

Ve tamamı 5 adet dükkancıklardır. Han, hamam, medrese, mektep ve bağ bahçeden bir eser yoktur. Hemen susuz bir ada­dır. Suyu aşağı liman kenarında adı geçen kumsal yerdeki kuyu­lardan eşekler ile kaleye taşırlar. Ama garip ibretlik bir seyirdir ki su getiren eşekler üzerine kalede su testilerini yükletip aşa­ğı kuyuya indiğinde aşağıdaki adamlar testileri su ile doldurup eşekleri kaleye kovarlar. Eşekler su ile evlerinin önüne gelince segah makamında bir eşek sesi çıkarınca hane sahibi eşeğinin su

303

Page 323: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

ile geldiğini bilip eşekten suyu alıp yine gönderir. Öyle eğitimli eşekleri olduğundan Mora Vilayeti'nde darb-ı meseldir ki "Seni Avarin [Anavarin] eşeğinden talimli ederim" diye hizmetçileri­ne hitap ederler. İşte Avarin Kalesi'nin tepesine suları bu şekilde eşeklerle çıkar. Ve her hanede sarnıç bulunur.

Bu anlatılan aşağı kaleden beyaz kayalı yol ile baş yukarı orta kaleye çıkılır. Güney tarafa bakar bir küçük demir kapısı var ve 5 adet evleri var. Ama bir büyük su sarnıcı var, tüm yağ­mur suları kanallarla akıp bir damla yağmur suyu boşa gitme­yip yollardan sarnıca dolar, pak kayalı yolları var. Bu kalede asla köpek yoktur ki kapıcılar koymazlar.

Bu kale hanelerinde birkaç dut ağacı var. Dizdar ağa bunda sakindir. Ve bu orta kale içinde bir kat da iç kalecik vardır, ama hala yer yer duvarları harapçadır. Burada da su sarnıcından gay­ri yapı yoktur, zira insanlar bu narin hisara çıkmaya acizlerdir.

Bu anılan kalenin hem aşağısı ve hem yukarısının doğu ta­rafında asla duvar yoktur. Hemen kudret [267a] kalesidir, zira o taraflar 10 minare boyu yüksek yalçın kanara kayalardır ki ha­vada uçan kuşların tırnak iliştirecekleri kadar yer yok bir cilalı ve parlak kayalardır. Burada şahinler, karakuşlar, kerkesler ve devlingeçler bazı yaralı kayalarda yuvalar yapıp tünemişler. Al­lah korusun, insan aşağı bakmaya cüret edemez. Bütün ovalar, dağlar ve bağlar doğu tarafta ayak altında gözükür. Güneyi, kıb­lesi ve batı tarafı Akdeniz bir gölcük gibi gözükür, yani ta bu mertebe bir yüksek kaledir.

Bu kalede 23 adet balyemez topları olup hepsi liman ağzına bakar. Ve aşağıda Yeni Avarin Kalesi burnunu döver uzun top­lardır. Bunun leventleri aşağı Yeni Avarin Kalesi kulundan kuv­vetli, yarar, bahadır ve namlı erlerdir. Toplam (---) adet hisar er­leri vardır ama fakirlerdir. Fetih sırasında bu kale Moton Kale­si kazasına katılıp halen Moton nahiyesi olup niyabettir. Fetih­ten sonra Bayezid Han bu kaleye, denizi tarafına bir germe du­var yapmış, ama yer yer yıkılmıştır.

Bu germe duvarın karşısında bir uzunca ve karaca adacık vardır. Kıbleden batı yönüne uzunlamasına olup başka bir dağ­cağızdır. Bu adacık ile kale kayası arası bir sığlık boğazdır ki de­rinliği bir kulaçtır, ama adacıktan tarafa kadırgalar bolca geçer-

304

Page 324: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

ler, zira beri taraftan öteye bir yiğit adam el taşı atsa yetişir. Ta bu derece yakın adacıktır. Ve dahi liman kenarınca giderek bü­yük kemerlerle dağlardan ve kayalardan Avarin Kalesi'ne su ge­tirmişler, ama zamanla ile bazı yerleri yıkılıp imar etmediklerin­den suları gelmez.

Büyük Avarin Limam'nm anlatılması İtalyan Frengi dilinde bu limanın ismine Porto Çunkor der­

ler, yani kova dikeni sazlığı biter demektir. Gerçekte bu liman etrafı sığlığında kova sazı yeşil yeşil bitip Mısır hasın gibi hasır örerler, hoş hasırı olur.

Bu liman, Moton Kalesi'ne 9 mildir ve Moton'a yıldız kara­yel üzerine gidilir. Bu liman bir tabii büyük limandır ki içine 500 parça kadırga, kalyon ve barça sığar.

Güney tarafa sanki kapı gibi iki kaya bulunup tüm toplar bu boğaza nazırdır. sekiz rüzgardan emin bir geniş güvenli liman­dır. Hatta bu liman içine 3 yerden büyük nehir karışır. İsimleri yukarıda yazılıdır.

Bu limana çok büyük gemiler girince limanın tam ortasın­da bir küçücük adacık vardır, palamarlarını adacığa bağlayıp de­mirlerini rüzgara göre her ne tarafa olursa bırakır, iyi yataklı gü­venli limandır.

Hatta (---) tarihinde ilk Malta gazası diye 700 pare gemilerle Serdar Kaptan Yusuf Paşa ile bu limana donanma-i hümayun ile girip tüm Osmanlı donanması sığıp sulanıp eski kadırgaları bu­rada bırakır. Tüm mühimmat, levazımat ve askerlerini başka ge­milere yerleştirip bir gece bu limandan çıkıp Girit Adası'nda To­dori kalelerini bir anda fetheder. Ardından Hanya Kalesi'ne sa­rılıp döve döve hamd olsun (---) günde fethettik.

Sözün manası odur ki bu Anavarin Limanı Osmanlı donan­masını alır bir güvenli yerdir.

Sonra bu liman kenarınca 1 saat kıbleye giderken mahsullü yerleri ve (---) nehrini atlar ile geçip,

Anavarin Aşağı Yeni Kalesi 977 [1569/70] tarihinde Sultan HL Murad Han zamanında

Kılıç Ali Paşa yapmış. Güzel bir kaledir ki Mora Eyaleti'nde voy­vodalıktır ve Moton kazası nahiyesidir. Müftüsü, nakibi, kethü­dayeri, yeniçeri serdarı, kale dizdarı, (--�) adet hisar eri, muhtesi-

305

Page 325: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

bi, bacdarı, harac emini, mimarbaşısı, şehir kethüdası ve 12 adet kale ağaları vardır.

Anavarin Yeni Kalesi'nin yapılma sebebi: Bu Avarin Li­manı büyük bir liman olup iki yerden girilir ağzı olmakla yu­karıdaki eski Avarin'in topları bu limanı korutamayıp top gül­leleri aşırı gittiği için aşağıda deniz seviyesinde bu kaleyi liman ağzında yaptılar. Gerçekten de isabet ettiler. Hala liman ağzın­da bir şeddadi gibi İslam yapısı sağlam ve dayanıklı ünlü hisar olup limanı güvenli eden güzel bir kaledir. Doğu ve batı tarafı denizdir. Liman ağzında bir alçak kayalı burun üzerinde badem şeklinde akçe tahtası gibi uzun bir taşra kaledir ki çepçevre bü­yüklüğü kale duvarı [267b] üzere 3.800 adımdır. Kara tarafı ka­yalar üzere olmakla asla hendeği yoktur.

Ve 2 adet kapısı vardır. Bir kapısı deniz kıyısında liman ka­pısıdır ki kuzeye açıktır. Ve biri kara tarafında kıbleye açık bü­yük varoş kapısıdır.

Bu kapının içerisine girerken sol tarafında iç kale hemen Uyvar Kalesi gibi 6 köşeli mühr-i Süleyman gibi kaledir. Ve her köşesinde birer tabya olup 6 adet tabyalardır. Bu sanatlı güzel kale tamamen tuğla ve taşla yapılmış sağlam surdur ki her taşı yontma taş olup her tabyası üzerinde birer adet kurşun örtülü kargir kubbe karakolhaneleri var, kaleye gayet güzellik vermiş süslü kubbelerdir.

Her tabyada ikişer kat balyemez topları var. Hepsi limana dönük uzun toplardır. Bedenler üzerinde ve mazgal deliklerin­de nice yüz adet demirden saçma ve şahi topları var.

Bu iç kalenin yalnızca büyüklüğü tam bin adımdır ama ger­me adımdır. Ve içinde 33 adet bahçesiz kiremit örtülü mamur evleri vardır. Ve kuzeye bakan bir kapısı var. Kapı arasının üze­ri yüksek ve büyük kubbedir. Kale ağalarının ve neferlerinin di­vanhaneleridir ki gece gündüz bütün nöbetçi ve gözcüler bun­da pür-silah hazır olup nöbet beklerler.

Bu iç kalenin duvarı 30'ar ayak rıhtım kalın ve enli duvar olup boyu tam 20 arşın yüksektir.

Aşağı Dış Kale'nin anlatılması: Bunun büyüklüğü 3.800 adım kargir yapı olup hisar içinde 600 adet kargir odalar olup baştan başa kiremit ile örtülü mamur evler vardır.

306

Page 326: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Selim Han oğlu Sultan III. Murad Han Camii: Bu kale içinde olup kurşunlu, kargir kubbeli ve bir nazik minareli sanatlı gü­zel camidir. Ancak çarşı içinde olmayıp şehrin ortasında, yüksek bir yerde, avlusunda havuz ve sebili bulunan camiin kıble kapı­sı üzere tarihi budur:

Bi-hamdillah yapıldı işbu cami, Komadı şöyle hdll Hak Ta 'ala,

Ziyaret eyleyenler bu makamun, Dediler tarihin hoşça a 'la.

Sene 1016.

Çarşı içindeki Ferhad Ağa Camii: Kiremitli, nazik ve düz­gün minareli camidir ki 10 ayak taş merdiven ile çıkılır fevkani mabet olup altı baştan başa kemerli kargir yapı dükkanlardır. Bunun da kıble kapısı üzere tarihi budur:

Eyledi bünyad Ferhad Ağa-yı ehl-i dzn, Hasbeten lillah ibadet etmeğiçin kavm-i dzn,

Eşref-i abde mesacid ola bu hısn içre hem, Oldu tarihi be-tertlb mescidün lil-müslim!n.

Sene (---)

Bu camilerden başka mescitler de vardır. Ve ancak 1 med­resesi ve 1 adet sıbyan mektebi var, Sultan III. Murad hayratıdır.

Ve 1 adet tekke ve 1 adet handır. Ve 1 adet hamamı var, Ca­ğala Paşa'nındır. Ve toplam 85 adet dükkandır.

Genellikle sokakları içre abıhayat sular akar, taşradan gelir. Her sokak başında çeşmeler ve çeşit çeşit asma ağaçlarıyla süs­lü şehirdir ki güzellik çarşısına asla güneş tesir etmeyip tüm şe­hir ayanı dükkanlarda ve kahvehanelerde oturup tavla, satranç, dama ve mankala oynayıp eğlenirler, zira gayet ıssız yerdir.

Gazilerin elbiselerinin şekli: Bütün yaşlı, genç, büyük kü­çük herkes Cezayir esvabı giyip levendane gezer. İhtiyarları fes üzere sarık ve çeşit çeşit çukadan peşliler giyip bellerinde 3 adet

307

Page 327: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

bıçak bir yerde ve ayaklarında kara tomaklar giyerler. Taze yi­ğitleri beyaz baldırlı, Frenk pabuçlu, başlarında kırmızı fesli, gö­ğüsleri çıplak, pazıları açık orta kuşaklı gezerler. Ama kadınla­rını görmedim, ne tür elbise giyerler bilmem. Zira burada ka­dınlar ölünce kapıdan çıkar. Gayet ehl-i ırz, namus düşkünü ve hamiyet sahibi Tanrı eri yiğitleri vardır.

Bütün Tunuslu, Trabluslu ve Cezayirli her sene gemileriy­le bunda gelip demir atıp çeşit çeşit mallar ve Kara Arap kö­leler getirirler. Zira Mağrip ülkesinden kopan gemiler at başı­nı bu meydanda çekip demir bırakırlar. Bu Avarin Kalesi Mağ­rip'e göğüs gerip durur. Cezayir'den çıkan gemiler güney lodos rüzgarıyla yıldız üzere tam bin milde bu Anavarin'e gelirler. Daima işleri Cezayirli iledir.

Suyu ve havası hoş olduğundan halkı sağlıklıdır. Suyu hay­rattır ki Bağdad Fatihi Sultan IV. Murad Han'm kaptan ve berbe­ri Çelebi Hasan Paşa yüz bin guruş Allah için harcayıp bir konak yerden kayaları ve Blsütun dağlarını Ferhad gibi kestirip bu şe­hir halkına su ziyafeti eylemiştir. Gerçekten de büyük hayrattır.

Bu abıhayat gelen yerler ve kale enseleri tamamen bağ bah­çelerdir ki [268a] limonu, narenci, turuncu, narı, inciri, zeytini, diğer meyveleri ve servi ağaçları çoktur.

Allah'm hikmeti Osmanlı ülkesinde bundan başka yerde kahve ağacı yoktur. Kale kapısının önünde yol aşırı Cerrah Ali Çelebi dükkanının ardındaki bahçesinde bir kahve ağacı var. Her sene hesapsız mahsul verir. Eğer ağacının şekli sorulursa, Rum diyarlarında yetişen bir nar ağacı gibi alçak ve küçük ağacı olur, sanki Yemen diyarındaki gibi ağaçtır. Ama nazar değme­sin için kimseye göstermez ve kış günlerinde etrafını keçeler ile örtüp keçe içinde bir tağar ateş yakar, bir seyirlik ağaçtır.

İşlerinin beğenilenlerinden: Pamuktan çok ince, şef­faf Sakız dimisi işlenir. Sakız dimisinden temizdir ki sanki Ahmedabad bezidir. Her diyara hediye götürürler. Ve tüfenk­lere tabancalı çakmak işlerler ki Cezayir' de ve Hersek'te Taşlıca şehrinde öyle tabanca işlenmez, meşhurdur.

Taşra varoşun şekli: Kalenin harici kıblesinde bir düz ge­niş alanda baştan başa İrem bağlı, kargir yapılı tek katlı, iki kat­lı ve kiremit örtülü 200 adet hanedir, ama genellikle Rum kefe-

308

Page 328: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

resi haneleri olup Ermeni ve Yahudi yoktur. Ve 1 mahalle mesci­di, 1 misafir hanı ve 15 adet dükkanı var, hamamı ve başka hay­ratları yoktur. Ancak 1 adet mesiregah fukara meskeni hankah [tekke] vardır.

. ................. (1,5 satır boş) ................... . Bu kaleyi de seyredip bütün mücahid gazilerle vedalaşıp

baba oğuldan ayrıldığında ağlaşır gibi ağlaşarak birbirimizden ayrılıp kıble tarafına deniz kıyısıyla bağlar ve zeytinlikler içinde bazen taşlıca yerlerde 3 saatte sıkıntı çekerek gidip,

İbretlik sağlam yapı, yani dayanıklı hisar Moton Kalesi Hazret-i Yahya aleyhisselam asrında Amalika kavmi yapısı­

dır. Sonra İspanya imar etti. Daha sonra hile ile Bundukanf Ve­nediği bu kaleyi ele geçirip daha fazla mamur etti. Osmanlı ta­rihçilerine göre 906 tarihinde bir büyük donanma ile denizden ve yer götürmez asker ile karadan Sultan Bayezid-i Velf bizzat kendileri gelip kuşatıp (---) ay döve döve zorla Venedik'ten fet­hettiklerine tarihi budur:

Mülhem olup Lami'! Hak kıbelinden dedi Kan dedi tarihini feth-i biladı 'l-Fireng.

Sene (---).

Bilek kuvveti ile yürüyüş edip kılıç ile fethedildiğinden ca­milerdeki hatipler minbere kılıç ile çıkarlar. Ve hala şehir içinde bazı duvarlarda kafirin kanlan lekeleri durur ki kafirlerin kanı kellelerini sel gibi götürmüştür.

Bu ibretlik yüksek kale eski zamanda Frenk kafirinin sağ gözü idi. Sol gözü Körfez Adası'dır. Bu gözü çıkıp İslam eline girdi. Körfez Adası kalesini de Allah kerimdir, onu da çıkarıp inşaallah fethederiz. Bu kale de tüm denizcilerin at başı meyda­nıdır.

Bayezid Han yazımı üzere Mora paşasının kaymakamı tah­tı olup 200 askeriyle zapt eder. 300 akçe payesiyle şerif kaza olup nahiyesi (---) adet mamur köylerdir. Sipah kethüdayeri ve yeni­çeri serdarı yoktur, ama nakibi, müftüsü, 24 adet tuğ ve sancak sahibi kale ağalıkları, kale dizdarı ve toplam 700 adet hisar eri var, ancak ayanı eşrafı yoktur. Hepsi canından başından geçmiş

309

Page 329: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Allah yolunda cihat eden cesur ve korkusuz yiğitlerdir. Bun­lardan hüküm sahibi dizdardır. Azeb ağası, cebeci ağası, top­çu ağası, muhtesib ağası, bacdar ağası; mimar ağası, şehir kethü­dası ve haraç ağası yine kale ağalarındandır, zira tüm haradan kendilerinin kalemleridir.

Moton Kalesi zemininin şeklini bildirir Mora Adası'nın toprağında kıbleye karşı bir alçak kayalı

yerde deniz kıyısında bir burun üzere yapılmıştır. Yıldızdan lo­dosa uzunlamasına sanki sürahi bardak gibi bir şeddadi sağlam yapıdır ki 4 tarafı denizdir. Ancak yıldız tarafında 400 adım ka­raya bitişik yalçın kayadır. Bu taraf iki kat kesme kaya geniş ve büyük hendektir.

Bu 400 adım olan kara tarafındaki hendeği kafir [268b] o kadar derin ve çukur etmiş ki kaleyi çevirip ada gibi etmeye az kalmış. Hemen biraz daha kayaları kesilse bu Moton Kalesi bir ada olur, acayip ve garip çalışıp gayret edip kesmiştir.

Bu iki kat kesme hendekleri yüzer adım enli ve beşer altı­şar yerden asma makaralı zincirler ile her gece kalkar ağaç köp­rülerdir.

Hendek içine bakan çeşitli mazgal delikleri olup o kara tara­fı 3 kat birbirinden yüksek İskender Seddi gibi duvarlardır. Her katı kırkar ellişer ayak enli şeddadi acayip duvarlardır. Bu du­varların iç yüzleri ellişer adım dolma rıhtım ve çim toprak yığı­lıdır ki istense bu duvarlar üzerinde usta binicilerin cirit oyna­ması mümkündür.

Bu kara tarafları kat kat büyük tabyalardır. Kirpi tüyü gibi balyemez topları tüm mühimmat ve levazımatlarıyla hazır du­rup 7 başlı ejder gibi arabalar üzerinde durur.

Kısacası kafir bu kara tarafından korktuğu için bu kalenin bu tarafını gayet sağlam ve müstahkem etmiştir, ama hamd ol­sun kafir yine korktuğuna uğrayıp yine bu taraftan Bayezid-i Veli döve döve toplar ile yıkıp yürüyüş ile fethetmiştir. Bu kara tarafı iç yüzü köşesinde,

İç hisarın şekli: 700 adım büyüklükte iç kaledir ki ona Mo­ton ve Koron halkı kasaba derler, yani şehrin bir köşe ucunda bulunduğundan kasaba derler. Bu kale ilk fethedildiğinde bir­kaç gün İslam askeri burada sakin oldular.

3 1 0

Page 330: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bu narin hisar içinde 50 adet haneleri var. Ve Sultan III. Mu­rad'ın bir küçük camii var, eski tarzdır. Başka imaret, han, ha­mam ve çarşı pazardan belirti yoktur.

Büyük Moton Kalesi'nin şekli Bu taşra büyük kalenin çepçevre büyüklüğü 1.500 adımdır.

Kara tarafından başka deniz olan duvarları yalın kattır. Ve boyu tam 20 arşın yüksek duvardır. Ve 20 ayak enli duvar olup böy­le iken duvarlardan içeri şehre deniz fırtınası girip damlar üze­rine deniz suyu dökülüp sokaklardan seller akar. Kısacası deniz altı bir kaledir.

İç kale ile bu kalenin çevresinde toplam 25 adet düzgün, sağlam ve müstahkem kule vardır. Bunlardan kalenin keşişleme tarafına liman ağzındaki Sultan Süleyman Mendireği bir büyük kuledir ki yeryüzü kalelerinde meğer Selanik Kalesi'nde yine Süleyman Han'ın Kelemerye Kulesi ola. Hemen bu da Kelemer­ye Kulesi gibi 12 köşe, göğe yükselmiş, 9 kat bir mendirektir ki felekte benzersizdir. Suya beraber 12 köşesinde 12 demir kapaklı top deliklerinde 12 adet adam sığar uzun topları var ki karşı de­niz içinde Sipanca Adası'nda asla kuş kondurmaz, topları üze­rinde tarihleri budur:

Süleyman-ı zaman sultan-ı a 'zam, Buyurdu topları heybet-ejder,

Dem urup ra 'd-veş gıjgırdığınca, Ola a 'dd hisarı hake yekser.

Bazı topları üzerine kazıcı ustası böyle beytler yazmışlar, gerçekten de cevher saçsan kalemi sikkeyi tunçta kazmışlar.

Bu kalenin dizdarı ve tüm neferleri başka ağalıktır. Zira bu yüksek kule aşağıdan yukarı en tepesine kadar 5 kat olup kir­pi gibi topları her yanında mevcuttur. Limanı ve başka tarafları korutup üstü mavi kurşun örtülü olup ondan akan yağmur su­ları bu kule içre su sarnıcına toplanır. Gerçekten bu mendirek kulesinde Süleyman Han'ın Mimar Sinan'ı marifetini göstermiş. Bu kulenin kuzeye açılır ancak bir demir kapıcığı var. Önünden köprü ile geçilir bir kapıdır ki deniz dalgasında bu kule deniz içinde kalıp etrafı döküntü kayalı taşlardır.

3 1 1

Page 331: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Büyük kalenin 4 adet kapısı vardır. Evvela yıldız rüzgarı ta­rafına büyük Varoş Kapısı 4 kat dolambaç eğri büğrü girilir sarp kapılardır. Bu kapıların araları ve 4 tarafları safi mazgal delikle­ri ile ve safi kirpi tüyü gibi döşenmiş balyemez toplar ile süslen­miştir.

Taşra büyük köprü kapısı üzerinde Sultan Bayezid-i Veli'nin bir tunçtan topuzu alameti var, yani bu kaleyi topuzumla aldım demek işaretidir. [269a] Bir mermerden sancak alameti, bir mer­merden kavun ve bir mermerden karpuz alameti var, yani ka­vun ve karpuz mevsiminde fetheyledim, demek işaretidir.

Diğer alamet: Ve bu büyük kapıdan içeri orta kapıda, iç yü­zünde kapı kemerinin altında bir kalın balık kemiği var, tam 15 arşın balık kemiğidir ki ibretliktir. Zincirlerle kapı kemeri altın­da asılıdır. Ama böyle bir balık kemiğini Alman ülkesinin Dani­marka Vilayeti'nde seyrettim, tam 70 adım boyunda bir balık ke­miği olup büyük sütun idi, ama bu Moton Kalesi'ndeki de ibret­liktir.

Doğu tarafında limana bakan iki küçük kapı daha vardır, biri bazı zaman işler, bazı zaman kapalı durur, ama biri daima açık­tır. Bu kapılar önünde deniz kıyısında kızak kundaklar üzerin­de limanı koruyan çok iri toplar var ki her birine adam sığar. Bir kapısı da mendirek kulesi kapısıdır ki lodos rüzgarına nazır kü­çük kapıdır. Ancak bu kapı da 4 kat sağlam, sarp ve dayanıklı de­mir kapıdır. Bu kapı üzerinde yüksek bir kule var, zeminden yu­karı bu kalenin tepesine tam 100 basamak taş merdiven ile çıkılır.

Bu kale içi yıldızdan lodosa 4 adet geniş sokaklardır, boyla­rı yedişer yüz germe adım yollardır. Ama bu kalenin enliliği li­man tarafından batı tarafına 10 adet geniş sokaklardır ve üçer yüz adımdır. Bu kale böyle ensiz ve uzunlamasınadır. Bu anılan sokakların tamamı iri taşlar ile cilalı kaldırım döşelidir ki ga­yet pak yolları vardır. Bu büyüklükte ve bu şekilde olan kalenin özellikleri tamam olup,

Selatin camilerinin özellikleri: Hepsi 7 adet mümin ma­bedidir. Evvela iç kalede Sultan III. Murad Han Camii ve bü­yük kalede Sultan Bayezid-i Veli Camii, kilise imiş. "Artık yüzü­nü Mescid-i Haram semtine çevir" [Kur 'an, Bakara 144] ayeti üzere fetih sırasında bu kilisenin mihrabı Kudüs'ten Mekke'ye çevri-

3 1 2

Page 332: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

lip Müslüman mabedi olmuştur. Hala cami içinde 16 adet mer­mer sütun üzere Havarnak kemerleri var. Her bir Kisra kemer­lerinin üzeri servi ağacı kirişleri üzeri nakışlı tavandır. Boyu 100 ayak ve eni 80 ayaktır. Bir nazik ve sanatlı, eski tarz kargir düz­gün minaresi olan büyük camidir.

Mescitleri: (---) adet mescit var. Tekke Mahallesi Mescidi; Şeyh Efendi Mahallesi Mescidi, Aşağı Mahalle Mescidi, Uryani Mescidi ve Çarşı Mescidi (---) (---) (---).

Medreseleri: (---) adet tefsirci, hadisçi, hafız darulkurralan vardır. Bayezid Han Medresesi, talebeleri çoktur, ama Kur'an hafızı yoktan azdır, varsa dışarıdan gelen Araptır.

Sıbyan mektepleri: 4 adet sıbyan mektebi vardır. Meczup derviş tekkeleri: (---) adet Al-i Aba tarikatı tekke­

si vardır. Bunlardan Tekke Mescidi'nde tarikat önderi Aziz Efen­di Tekkesi ve

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (2/3 satır boş) ................... . Fakir aşevleri, imaretleri: 2 adet ziyafet evi imareti var. Sul­

tan Bayezid'in ve Şeyh Tekkesi'nin nimetleri boldur. Ama bu şe­hirde fukaraları imarete muhtaç etmez, nice yüz adet mücahid gazilerden hanedan sahipleri velinimet ve kerem sahibi adam­lar var.

Hamamlarının sayısı: 1 adet ufak tefek hamam vardır, ama nice yerde hanedan hamamları olup pak ve temiz gazileri var.

Sanat erbabı dükkanları: 40 adet ehl-i hıref dükkanı vardır, ama yine her değerli eşyalar bolca bulunur.

İbretlik tılsımları: Çarşı meydanı ile varoş kapısının iç yü­zünde bir geniş mahalde bir somaki alaca sütun üzerinde mer­merden yapılma bir tabut vardır. İçinde bir kral ölüsü vardır, der­ler. Nice adamlar içinde külçe altın ve iksir vardır, derler. Ama Latin keferelerinin tarihleri bu kalede yılan, çıyan, akrep ve siv­risinek olmasın diye tılsım vardır, diye yazarlar.

Hanelerinin sayısı: Kale içinde küçük büyük tek katlı ve iki katlı toplam 700 adet mamur, mükellef, [269b] mükemmel şeddadi kefereden kalmış sağlam Müslüman evleri vardır ki hep kırmızı kiremit ile örtülüdür. Ama sulan yoktur, taşradan geti­rirler. Ancak kuşatma tehlikesini düşünerek her hanede su sar­nıçları vardır.

3 1 3

Page 333: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Övgüsünün tamamlanması: Bu kalede olan toplar bir ka­lede yoktur. Meğer Rodos Kalesi'nde, Akdeniz ve Karadeniz bo­ğazlarında, İstanbul'da Sarayburnu'nda, Tophane'de, Budin Ka­lesi'nde ve Eğre Kalesi'nde ola. Toplam 190 adet küçük büyük kale döven toplardır ki her biri birer kale değer. Allah düşman şerrinden koruya.

Geniş limanının anlatılması: Bu kalenin doğu tarafında iri taşlar ile Amalika kavmi yapısı bir büyük liman var ama bü­yük barçalar ve karavana kalyonlar giremezler. Ama küçük şiti­ye, potaç, pink, burtun, polaka, tartınar, galyeta, kadırga, çeke­leve, zarbina ve şayka gemiler girip rahatça yatarlar. Büyük bar­ça gemiler limana karşı denizde demir kuvvetiyle yatarlar. Bir hoş tabii limandır ki gemiler palamarların liman kenarlarında olan azim taş direklere bağlayıp demirlerin doğu tarafında der­yaya bırakıp yatarlar. Zira bu denizin 6, 7, 10 kulaç derin yerleri olup her gemi kışlamak mümkündür. Ve bu limanın 2 mil kıb­le tarafına,

Sipanca Adası'nın şekli: Bu ada ile Moton Kalesi arasın­dan yabancı gemiler geçmesin diye Sultan Bayezid-i Veli Moton önündeki mendirek kalesini yapar. Sonra Süleyman Han daha mükemmel geniş mendirek edip gayet emniyetli olup bir yaban­cı düşman gemisi geçmek değil bir kuş bu mendirek önünden uçamaz ve bir çırnık deryadan geçemez. Bu Sipanca Adası'nın maşrık tarafında tabii bir iyice limanı var, ismine Porto Lonko derler, yani Uzun Liman diye Frenk dilinde yazarlar. İyi yatak­lı limandır, ama içecek suları acıcadır. Bu adacık kıbleden yıldız tarafına iki çatal uzunlamasmadır.

Kuyu suları: Moton'un kapısından taşra yıldız tarafında olan varoşta Hamursuz adında bir su kuyusu var. Kafir zama­nından kalmış bir berrak sulu kuyudur ki benzeri yoktur. Bütün gemiciler sandallar ile liman kenarına gelip varilleri, kavataları ve testileriyle su alırlar. Şehir halkı da bu kuyudan su çekip kul­lanırlar. Ve nice hayır sahipleri bu kuyunun çevresinde taş tek­neler yapıp garip fakir tüccarlar bunlarda çamaşır yıkayıp giysi­lerini temizlerler. (---) (---) (---)

Taşra varoş mahalleleri: Bu İrem gibi şirin varoş Moton Ka­lesi'nin taşrasında yıldız tarafına bir ok menzili uzak olup 200

3 14

Page 334: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

adet mamur, mükellef kargir yapılı, genellikle tek katlı kefere haneleridir. Burada asla Müslüman haneleri yoktur. Lakin bağ­larında ve bahçelerinde ayam kibar haneleri ve maksureleri olup gezinti ve dinlenme yerleri hesapsızdır. Bu varoş haneleri de ta­mamen kiremit ile örtülüdür. bin adet Meram Bağı vardır, tama­mı kale ayanı ve kale neferlerinindir. Zeytini cihanı tutmuştur. Limonu, turuncu, inciri, üzümü ve nan bütün bahçeleri süsle­miştir.

Ve 50 adet ehl-i harabat dükkanı, yani meyhaneleri var, baş­ka yapı yoktur. Deniz kıyısında bir viran hamamı var, ara sıra işler dediler. Suyu bu hamama yakın Frenk kuyusundan gelir.

Su kuyusu: Bu abıhayat kuyu bir sanatlı seyirliktir ki sarı renkli Frenk ustaları bu su kuyusuna var güçlerini harcayıp kuyu üzerine 8 yerden ayaklar üzerine kemerler yapıp kuyu üs­tünde ortası delik bir kubbe ve etrafını alçacık duvarcık yapmış, etrafına da incecik mermer sütuncuklar edip üstüne asma ka­meriyeleri edip etrafında sofalar ve sekiler etmiş ki sanki yük­sek bir köşk olmuştur. Bu kubbe altında yapılmış bu köşkün dı­şından yokuş yukarı atlar ile çıkılır bir yolu vardır.

Bu köşkün kubbesi ortasındaki kuyu üzerinde olan delik üzere Frenk ustası çeşit çeşit sanatlı çarklar ile su dolapları yap­mış ki nice parçaları demirdir. Dolap kovalarının ipleri de zin­cirdir. Bu dolaba atları koşup çarkları döndürdükçe kubbede olan delikten kovalar aşağı kuyudan suyu yukarı köşke çekip ondan aşağı minare boyu [270a] su uçup teraziler ile şehrin ha­nelerine, sarnıçlarına, hamam ve binalarına gider, bir ibretlik su kuyusudur. Ancak bazı zaman atları olmayıp işlemez, ama aşa­ğıda kuyusu gece gündüz boş durmaz.

Gerçekten garip sanat ve acayip seyirliktir ki her an atları hazır olup az şeyle mamur olsa kale içindeki çeşmeler imar olur­du.

Bu varoşta Balı Dede Türbesi yakınında bir küçük hanı var, kiremit örtülüdür.

Tanrı ikramı meyveleri: Evvela zeytini yeryüzünde yoktur. Ve çiçek inciri de lezzetli olup çoktur .

.................. (1 satır boş) ................... .

Meşhur sanayi ürünleri: Bunlardan sabununun misk gibi

3 1 5

Page 335: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

hoş kokusu vardır. Esvabı pamuk gülü gibi pak eder. Ve pamu­ğu bol olmakla beyaz ve ince kara dimisi ve nazik ipeği olur, zira tüm dağ ve bağlarında dut ağaçları çoktur.

Rahatlatan nesim rüzgarı, güzel havası: Havası yazın 2 ay gayet şiddetli sıcak olup biraz ağırcadır, ama 10 ay havası o ka­dar hoştur ki Haleb ve Maarra şehridir. Hakir orada iken bahar günleri olup öyle safalar ettik ki anlatılmaz. Kış günleri de ga­yet hoş temiz havası olur, diye vilayet halkı övdüler. Zira bu şe­hirlerde asla kar yağmadığından bir işlek iskeledir ki Cezayir, Tunus, Trablus, Cerbe ve Hilal vilayetlerinden her sene nice yüz pare barça kalyonlar, nice yüz bin çeşit metalar ve nice bin siyah Araplar bu iskeleye gelip oradan Maşkolor panayırına giderler.

Ansızın ortaya çıkan büyük gaza: Allah'ın hikmeti biz bu şehirde iken Cezayir'den ve Trablus'tan 5 parça korsan gazi le­vent gemileri orsa bayraklar açıp pupa müsait rüzgarla gelirken hemen kale önünde olan Sipanca Adası ardından 2 adet her biri dağ gibi seksener pare yatırtma tunç top çeker Frenk kalyonları bizim Cezayirli kalyonların önlerine çıktı.

Hemen o an bizim 5 parça Cezayir kalyonlarının kaptan­ları, patronaları ve riyaleleri kafir üzere tıramola edip bir anda ınüslim ve gayri müslim kalyonları birbirlerine sarılıp birbirle­rine top, kumbara ve muşkat vurur. Allah Allah sesleri duyulur, ama mendirek kulesinden seyrederiz, ama iki tarafın top ve tü­fenglerinin siyah barutu dumanından gemiler asla görünmez. Ama bir öyle bir savaş ve çarpışma oluyor ki yer ve gök tir tir tit­reyip durur. Bir saat geçtikten sonra bir nesim rüzgarı İslam ta­rafına esip bütün gemiler göründü. Meğer tüm gaziler kafir kal­yonlarına girip direklerine çıkıp bütün kafirin çarmıh ve halat­larını baltalar ile kesip kafirin yelkenleri tamamen denize dü­şüp tüm gaziler kafir gemileri içinde kılıç vurup Allah deme­de ve yine şiddetli olmada. Hikmet, rüzgar bunları Moton Kale­si'ne doğru sürüp getirdi.

Kısacası, hikayeyi ne uzatalım. 7 saat kızgın savaş olup so­nunda gaziler kafire aman ve zaman vermeyip kafirin iki pare dağ gibi kalyonlarını fethedip tüm haçlı bayrakların baş aşağı edip Moton Limanı'na girerlerken bir top u tüfenk şenlikleri ol­muştur ki dillerle anlatılıp kalemlerle yazılmaz.

3 1 6

Page 336: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Sözün özü, kalede ve gemilerde 3 gün 3 gece eğlenip şenlik­ler ettiler, zira fethettikleri gemilerin her biri kale gibi idi. Meğer içinde Girit Adası'na gidecek hazine, mühimmat ve yardım ce­behane levazımatı var imiş. Tüm ganimet mallarını Müslüman gaziler kalyonları üzere pay edip 600 esir sağ, 400 kefere yaralı ve 400 adet kafir kılıçtan ve top güllesinden ölüp pis leşlerini de­nize attılar.

Ve 170 adet gazileri şehitlik şerbetini kadehinden içtiler, ge­miden dışarı çıkarıp imamlara teslim olunup kefenlenme işlem­leri yapıldı.

Sonra gaza malından vilayet kaymakamına kanun üzere 3 kese guruş liman hakkı verdiler. Dizdara, kadıya, diğer kale ağalarına, kısacası tüm ayana mertebelerine göre hediyeler ver­diler. Hatta hakire bir Frenk kölesi, nice çuka ve kumaşlar [270b]

verdiler. Ve kölelerime bile ikramlar ettiler. Daha sonra tüm şehitleri yıkayıp hepsinin cenazelerini bir

yerde toptan kılıp zikirlerle kalenin dışında yıldız tarafında kale ile taşra varoş arasında,

Moton şehri gazi ve şehitlerinin mezarlarını bildirir Bu mahalde eski şehitlik ki Sultan Bayezid-i Vell asrında

kale altında şehit olanların yanlarında bu Cezayirli şehitleri def­nedip ruhları için Yasin-i şerif ve Fatiha okunup herkes vatan­larına gittiğinde bu hakir başka ziyaretgahlara meşgul oldum. Evvela bir büyük kubbe içinde,

Gazi Silahdar Ağa mezarı: Sultan Bayezid Han'm makbu­lü iken kafasını top götürünce Bayezid Han hemen o an iki rekat namaz kılıp el açıp,

"Behey ateşe yanası kale dahi bu anda da mı fetholmayıp bir can dostum, sırdaşım şahbaz silahdarımı şehit ettin" diye bed­dua eder. Allah'ın emriyle hemen Moton'un iç kalesinde bir bü­yük siyah barut deposu tutuşup nice bin kafir havaya fırlayıp o an Kasaba adlı iç kale fethedilmiştir. Taşra büyük kale sonra kı-lıç ile fetholmuştur.

·

Bu mezarlıkta 5 adet kubbede 5 adet vezir ile 7 bin adet şe­hitler yatmaktadır.

Balı Dede ziyareti: Yakınında bir küçük han vardır ki han­da konuk olanlar elbette ziyaret ederler. Ve ziyareti

3 17

Page 337: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (1 satır boş) ................... . Bu ziyaretleri edip o gece şehirde gaziler bütün şehitlerin

helvasını yiyip nice yüz bin İhlas-ı şerifler okunup sevapları şe­hitlerin ruhlarına bağışlandı. Sabahleyin hakir tüm dostlarla ve­dalaşıp ve yarar yoldaşlar verip önümüzce silahlı kılavuz olup doğu tarafına 3 saat gidip,

Kokinapoli Köyü: Rumca kırmızı kuş köyü derler. Moton Kalesi dizdarının zeameti köyüdür.

Oradan yine doğu tarafına 3 saat zeytin bağları içre abıhayat sular içerek,

İbretlik yapı, yani süslü şehir Koron Kalesi'nin özellikleri Yapıcısı Bundukani Venedik banıdır. Latincede ismi Goro­

na'dır. Gorona'dan bozma Koron derler. Rumcada Gorona Kat­ror derler, zira bir zaman bu kalede İskender tacı goronası dur­makla Rumlar Gorona Katror derler.

Sözün kısası nice devletten devlete intikal edip sonunda 906 [1500/1] tarihinde Sultan Bayezid-i Veli'nin Moton Kalesi'ni fet­hettiğini bu Koron kafirleri duyup gücüne karşı koyamayacak­larını bilip derhal Koron Kalesi'nin anahtarlarını Bayezid Han'a teslim edip vere verdiler.

Ancak bu cevher kale 35 sene İslam elinde durdu. Süleyman Han Alman Kızılelması üzere Beç'te, Prag'da ve Budin kalele­ri tarafında savaşmakta iken yine Alman kralı olan Ferdinand Kral'ın aldatma ve kışkırtmalarıyla Venedik Pirine-pirimi 940 [1533/4] tarihinde 60 parça kadırgayla o Moton Kalesi'ni kuşat­tı. Moton gazileri kafirlere balyemez topları atıp kafirin 6 parça mavunalarını Sipanca Adası önünde batırdı. Kafirin kararı kal­mayıp kaçıp bu Koron Kalesi'ne gelerek limanına demir atarlar. O an taşra güneş tarafını dövüp etraftaki tüm reayalarını 70 bin çeşit hile ve tuzakla ve çeşitli vaatlerle kendilerine bağlayıp iste­dikleri gibi Koron Kalesi'ni kuşatırlar.

Meğer o asırda Koron gazilerine büyük veba salgını olup bir kırımda 4 bin adet gazi ölmüşken kalede iş erleri olmakla kale kırkıncı günde vere ile kafire kaleyi birkaç kalleş, hainler verip köpek gibi her biri bir tarafa giderler.

Kafirler kaleyi ele geçirince miras mülkümüz yine elimi­ze girdi düşüncesiyle tüm gemilerde olan mühimmat ve leva-

3 1 8

Page 338: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

zımatlarını kaleye koyup kaleyi gereği gibi imar etmeye baş­larlar. Bu dehşetli haber Budin altında Süleyman Han'a ulaşın­ca hemen o an Semendire Sancağı'ndan Yahya Paşazade Meh­med Bey'e Mora Sancağı'nı verip ve kaptan paşayı da deryadan [271a] gönderip aynı sene İslam ordusu karadan ve denizden kuşatır. Nice bin güzel tedbirlerle kale içinde olan savaşçı yiğit Rum ve Arnavutlarla Frenklerin içine ayrılık düşürüp Rum ve Arnavutlar Frenkleri kalede kırıp Koron Kalesi'ni yine Mehmed Bey'e teslim ederler. Aman ile Rum ve Arnavutlar kaleden çıkıp her biri yurtlarına gidince adı geçen bey, kale anahtarlarını Sü­leyman Han'a müjde haberiyle gönderir.

O zamandan beri hamd olsun İslam elinde olup Süleyman Han yazımı Mora Eyaleti'nde Moton kaymakamı hükmünde olup 150 akçe şerif kazadır.

Nahiyesi (---) adet mamur köydür. Kethüdayeri, serdarı, emini, bacdarı, haraç ağası, mimar ağası, muhtesib ağası, şehir kethüdası, toplam 12 adet kale ağası, 300 adet kale neferleri, aya­nı eşrafı, nakibüleşrafı, müftüsü, derya beyleri, nice sancak sahi­bi beylerbeyileri vardır. Moton'dan fazla ayanı vardır.

Koron Kalesi'nin şekli Akdeniz sahilinde Koron Burnu'nda bir kırmızı kaya üze­

re alçak bir minare boyu kadar yüksek yerde kıbleye ve doğuya karşılıklı iki kaledir, ama birbiri üzere eğimlidir. Biri Koron Ka­lesi'dir ve biri Livadiye Kalesi'dir, ama şimdiki halde Livadiye Kalesi yıkılmış durur.

İkinci fetihte Yahya Paşazade Mehmed Bey bu Livadiye'yi kalenin zapt u rabtı mümkün olsun diye yıktı. Kale küçük idi ama sağlam Moton Koron oldu. Hala bu Koron duvarı yirmişer ayak enli ve kalın şeddadi taş yapı, İskender Seddi gibi ki her taşı temelinde fil ve camız cüssesi kadar var, rıhtım yapı sağlam bir kale olup üçgen şekilden biraz yuvarlakçadır. Doğudan batıya uzunlamasına olup bir kaya üzerinde çepçevre büyüklüğü 1.600 adet germe adımdır, ama bedenler üzere adımlamışımdır. Taş­radan adımlamak zordur, zira nice tehlikeli uçurum yerleri var­dır. 4 tarafı kırkar ellişer kulaç yalçın kayalar olmak ile asla hen­deği yoktur.

İç hisarının şekli: Kara tarafında batı yönüne bakar bir ka-

3 19

Page 339: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

yalı yüksek tepe üzerinde başka bir sağlam kaleciktir, ama yine taşra büyük kaleye bitişiktir.

Bayezid-i Veli Camii önünde doğuya bakan bir demir kapı­sı var. Cebehane kulesi bu iç hisar içinde bir iç hisar gibi olup bir büyük ve yüksek kuledir.

Kaleye biraz eğimli olan yere bu iç kale havale olmuştur. Ve iç kalenin batı tarafında olan köşede biraz eğimli kayalar var­dır. Zira bu Koron Kalesi'nin genellikle korkusu bu havale köşe­si burnundandır. Ama bu köşe o kadar sağlam yalçındır ki anla­tılmaz. Hatta usta mühendis bu havaleye karşı kaleyi gemi bur­nu gibi bir sivri ve eğimli burun etmiş ki kuşatma sırasında kale döven top dokunup kaleye zarar isabet etmeye, diye bu buruna var gücünü sarf edip bu havaleye karşı bir büyük tabya sağlam set etmiştir. Minare boyu kesme kaya üzerine yapılıp üstüne bin adam sığar büyük meydandır.

Çeşit çeşit hile ve düşüncelerle nice çeşit siperler, pusu yer­leri yapılmış, mazgalların 4 tarafında havale olan yere ve ka­rada olan etrafa bakan kirpi gibi dizilmiş 70 adet uzun balye­mez, keşkekyemez, çultutmaz ve kundakkıran adlı şahane top­ları var, safi dolma rıhtım yapı büyük tabyadır. Başka topçuları ve başka neferleri vardır.

Burası, kalenin hepsinden yüksek yeri olmakla bir karakol­hane köşkü var ki cihannüma adıyla meşhur olup tüm şehrin maarif erbabı yaranları onda toplanıp sohbet edip eğlenip de­nizde olan Çuka adalarını, Manya Vilayeti'ni, Zarnata Kalesi ve Kalamata Kalesi'ni seyrederler. Bir acayip ve garip fukara top­lantı yeri ve zarifler yuvası yüksek köşktür.

Bu kalenin ancak batı yönüne bakar bir demir kapısı var, ama birbiri içinde eğri büğrü yollu 4 adet sarp ve sağlam yüksek kapılardır. Her kapı aralarında bekçiler, gözcüler [271b] ve kapı­cılar pür-silah olup gece gündüz mevcut bulunup tavla satranç ve çeşit çeşit oyunlar oynayıp nöbet beklerler. Bu da bir kargir yapı kubbe altında bir büyük toplantı yeridir ki tüm kale ağala­rı burada oturup divan ederler. Tüm bu kapı aralarında olan du­varların yüzü binlerce çeşit silahlarla süslenmiştir.

Bu kalenin 4 tarafında 11 adet büyük tabya, 47 adet sağlam burç ve 1.900 adet beden dişleri var. Ama hepsinden heybetli, İs-

320

Page 340: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

kender Seddi gibi sağlam Süleyman Han asrında yapılan Yahya Paşazade Mehmed Paşa'nın yapısı Havale Tabyası sanki Ye'cüc Seddi'dir. Bey Tabyası sanki Me'cüc tepesidir ki limana nazır olup 3 kat top çeker. Doğu tarafında Süleyman Han tabyaları 2 adet Kahkaha Seddi'dir ki yıkılan Livadiye Kalesi yerine ve li­mana nazırdır.

Bu Livadiye Kalesi yine mamur olsa doğu tarafında deniz aşırı olan Manya kıyılarını dövüp Kalamata Körfezi limanına kafir gemileri giremezdi.

Sarı Beyoğlu'nun evi köşesinde Cağala Paşa Tabyası üzerin­de çok çok uzun balyemez topları var, kırkar karıştır, güney ta­rafındaki limanı dövüp kuş uçurmaz. Bu büyüklükte, bu şekilde ve bu görünüşte olan benzersiz kalenin içinde,

Saraylar ve haneler: Tamamı 600 adet kat kat kafir yapısı sağlam, güzel, altlı ve üstlü bağsız ve bahçesiz mamur ve süs­lü evlerdir. Zira bu kale her zaman kuşatılıp top yemeden, evle­ri harap olmadan vere ile verildiğinden tüm haneleri, kalesinin duvarları ve tüm burçları bedenleri beyaz inci gibi durur.

Tüm çatıları kırmızı kiremit örtülü olup kapılarının üstleri baştan başa kemerlerle süslü, pencere, şahnişin ve maksurelerle bezeli bir şirin bir süslü şehir olup tüm yollan pak kaldırım dö­şelidir ki çer çöp mezbeleden iz yoktur.

Abıhayat çeşmeleri: Lezzetli, hoş içimli suları var, taşradan gelir ama yollan gizlidir. Ve iç kapıdan içeri kapılar arasında ib­retlik balık kemikleri asılıdır.

Bu mahalde 20 adet dükkancıklan var ve Sultan Bayezid-i Veli Camii var, gayet süslü ruhaniyetli camidir ki 26 adet uzun sütunları iki kattır. Eski zamanda kiliseden çevrilmiş bir mina­reli sevimli camidir, ama o kadar geniş değildir. Bu kale için­de başka imaretler yoktur, zira dar diyardır. Suyu ve havası ga­yet hoş olduğundan mahbubu ve mahbübeleri gayet meşhurdur ama civanlarına aşk olsun.

Ay yüzlü gençleri ve güzelleri: Gerçi tüm halkı Cezayir­li esvapları gibi daracık peşli, geçirmeli ve göğüslüklü elbise gi­yip bellerinde pala bıçak ve ellerinde nacak olup sırtlarında be­yaz ve kırmızı ihram, siyah burnus ve kapod elbiseler giyerler. Ama gençleri beyaz Cezayir ihramlarını arkalarına alıp başla-

3 2 1

Page 341: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

rında kırmızı fesler giyip beyaz ham gümüş gibi baldırlarını sı­vayıp saf billur-misal beyaz topuklarını düşkün aşıklara seyret­tirerek ihram ile salınarak mahbubanları geçtiklerinde her ta­raftan yahu sesleri duyulur. O kadar güzel yüzlü ve endamlı olup konuşmaları Rumşadır, ama düzgün konuşurlar. Başların­dan kızıl feslerini çıkardıklarında kaküllerinin her beliği karan­lık gece gibi olup aşıkların kısa akılları darmadağın olur. Her bir civanların benleri Haşimi beni, Hindu beni gibi olup her bir benleri bin kez Tatar-ı Hoten miski değer. Güzellikleri, incelik­leri, zarafetleri anlatılır gibi değildir.

Kısacası, Mora Vilayeti'nde 350 pare şehir ve 24 adet kaza yerde bu Koron şehrinin mahbubu meşhur ama mahbubelerini görmedim. Şehir halkı da ehlinden başka kadınları görmezler. Kendilerinin nakilleri üzere Rabia-i Adeviye mertebesinde per­de ehli, dindar güzel kadınları var.

Bütün halkı yumuşak huylu, güzel ahlaklı, dost, güzel ko­nuşur, babayane, garipleri sever insanlardır.

İleri gelenlerinin isimleri: Evvela Dizdar (---) Ağa, Sarı Beyzade ve (---) (---) (---). Gayet cesur, yiğit, zengin sofra sahi­bi keremli adamları var. Lakin Moton halkı ile bu Koron halkı­nın aralarında biraz kırgınlık vardır. Sebebi odur ki Süleyman Han zamanında cehennemlik kafirler önce Moton Kalesi'ni istila etmek istediklerinde Moton gazileri savaşarak kafirleri bozguna uğratıp kaleyi vermediler. Kafirler Koron Kalesi'ne varıp hemen Koron Kalesi gibi bir sağlam hisarı kafire [272a]

verdiklerinden Moton halkı Koronluyu, dil uzatıp ayıpladılar. Koronlu da Motonluyla "Bre ciğerciler" diye alay ederler. El­bette her diyarda iki kabile arasında böyle çekişmeler, dediko­dular vardır.

Meyvelerinin güzelleri: Evvela Koron zeytini Rum, Arap ve Acem' de Şam-ı şerif zeytininden fazla beğenilir. Haddi zatın­da bu kemter kul da bu Koron zeytini kadar iri, güzel ve yeme­si hoş zeytin görmedim. Özellikle limon suyu ve zeytinyağıy­la terbiye edilmiş zeytini testiler içinde padişaha hediye getirir­ler. Tüm dağları ve bağlarını zeytin ağaçları tutmuştur. Limo­nu, narenciyesi, turuncu ve tatlı limonu da beğenilir. Ve zeytin­yağı, üzüm bağı ve tereyağı da meşhur olup 20 çeşit sulu üzümü

322

Page 342: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

olup iyi şırası olur. Sabunu Kudüs sabunundan hoş olur. Ve ser­vi ağaçları da cihanı tutmuştur.

Mesiregahları: Bu şehir dışında, kuzey tarafta hayır sahi­bi bir kimse bin adet servi ağaçlarını hendese üzere çırpı ile sat­ranç nakşı sıralı dikip bir İrem Bağı etmiştir ki bu yeryüzünde benzersiz bir yerdir. Servi ağaçlarının güzel kokularından insa­nın dimağı kokulanıp nice yüz kere yüz bin güzel sesli kuşların yanık sesleri insana huzur verir bir dinlenme ve gezinti yeridir.

Ve (---) mesiregahı (---) (---) . .................. (1 satır boş) ................... .

Acayip bir tarz: Bu şehirde ve Moton'da Kara Arap cariyeler ve Zenci Arap köleler cihanı tutmuştur, ama köle sahipleri Ara­bına bir fiske ve bir çubuk vurmaya kadir değildir ve kölesine "Bre Arap, bre kara" demeye kadir değildir. Tüm halk Arapları­na "Yako Çelebi, Amber Çelebi, Bilal Çelebi, Kobro Çelebi, Bey­ran Çelebi ve Cicilkan Çelebi", kısacası çelebi lafzından gayri bir söz söylemeye gücü yetmez.

İlk satın aldığın sırada ne hizmet istedinse ondan fazla bir şey isteyemezsin, ama ilk başta söylenilen hizmeti yapmazsa he­men tüm Zenci Arap kölelerin yine bir çirkin yüzlü, abus suratlı, deve dudaklı bir kara Arap beyleri vardır, ona varıp,

"Bizim çelebi, üstlendiği hizmetini yerine getirmedi" diye şikayet edersin, yahut bir haber gönderirsin.

Onların aralarında çavuşları var, derhal gelip çelebi Arab'ını götürüp sorguya çeker. Bir seni ve bir köleni söyletip eğer suç kö­lende olup aç susuz ve çıplak değilse,

"Niçin hizmeti eda etmezsin?" diye bin, 2 bin, 3 bin değnek, kırbaç ve fil çükünü kıçına vurup leş gibi bırakır.

Eğer Arab'ın ölürse yerine bir başka köle verir. Sahibi dövse 70-80 değnek vurup merhamet edip koyverir, ama acımasız kan dökücü, cellat beyi dövünce öldürecek derecede döver. Gerçek­ten acayip zapt ederler.

Araplar bağları ve bahçeleri gözetip zevk ü safalar edip av­ratları ve oğlanlarıyla bağları imar ederler. Bu diyarda beyaz Frenk kölelerinden başka köle hizmetçiler siyah Araplardır.

Bu şehrin de iklimi arz-ı beledi, Gördüs şehri ve Ballıbadra şehri gibi 28. örfi iklimdendir.

323

Page 343: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (1 satır boş) ................... . Kurtuluş yeri güvenli liman

Bu kalenin limanı yıldız rüzgarı tarafında yapılmıştır, yok­sa kendinden liman değildir. Kefere asrında 100-200 pare gemi alırmış, ama şimdi zamanla çöp ve toprakla dolup sığ olup çok derin yerleri iki kulaçtır, iri gemiler giremeyip limanın taşra­sında demir atıp yatarlar. Koron Kalesi'ni liman tarafına dola­şırken iskandil şakulası ile 3 kulaç sudan dışarı dolaşalar, zira kale burnunda sığlar vardır. Ve döküntü kayalar vardır. Bu ma­hallerden taşrası 12 karış sudur. Gemilere bu kale altında gayet dikkat lazımdır. Limana girmeyip kalenin kıble tarafında demir atarlarsa kenarda yakın yerde taşlıktır. Bir mil kadar açıkta de­nizde yatmak gerektir. İçmek için su ihtiyacı olursa gemilerin yattığı yerin karşı bir burunda bol su çıkar. Sandallar baştanka­ra olup su önüne varıp iki 3 adım açıktan suyu alıp zahmetsiz yine sandallara girip giderler.

Kav Galo, yani Horoz Burnu adlı burun sudan 5 mil kadar denizden ada gibi gösterir ama karaya bitişiktir. O Kav Galo Burnu'ndan gemiciler sakınmalıdır. Bu Koron Limanı'ndan Mo­ton Kalesi limanına kadar 18 mil olup günbatısı üzere gidilir.

Koron şehri süslü varoşunun şekli Bu Koron Limanı kenarından ta kaleye kadar bir yüksek ze­

minde birbiri üzere kat kat varoştur ki toplam 600 adet kargir yapılar [272b] olup baştan başa kırmızı kiremitler ile örtülüdür. Bağ ve cennet bahçeli mamur hanelerinin bütün pencereleri yıl­dız tarafına bakmaktadır ki o tarafı limandır.

Ve toplam Müslüman ve kafir 6 adet mahalledir. 1 camii var, (---) (---) hayratıdır. Ve 3 adet mahalle mescidi, 1 adet medre­se, 2 sıbyan mektebi ve 2 adet derviş tekkesi vardır.

Ve 1 adet hamamı, 1 adet kervan hanı ve 200 adet dükkançeleri vardır.

20 yerde sebilhanesi vardır. Bunlardan çarşı içinde sebilha­nenin tarihidir:

Bu Nihadi dedi tarihin se ta, Çeşme-i pes bu resme kıldı sebil,

324

Page 344: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Pak safi çeşme-i abıhayat, Oldu ab kevser-i ab-ı sebil.

Sene 1067 [1657] .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (2,5 satır boş) ................... .

Koron ziyaret yerleri: Bağlar içinde Şeyh Mehmed Efendi sırrı aziz olsun.

Bu Koron'dan da vilayet ayanından yoldaşlar alıp yıldız ta­rafına deniz kıyısı ile zeytinlikler, bağlı ve bahçeli yerlerde bir saatte,

Kastel Kalesi'nin özellikleri Koron Limanı kenarında bir yüksek bayır üzere bir küçük

kasteldir. Bağlı, bahçeli ve 100 haneli mamur köy iken hakir Ko­ron' a varmazdan bir gün önce, gece sabaha yakın 3 parça kafir Manya firkateleri ansızın bu Kastel köyünü vurup yağmalayıp yüz nefer esir ve bu kadar ganimet malı alıp gitmiş.

Hakir feryat üzere varıp çoluk çocuk ağlaşmaktaydı. Bu ka­dar mal menal tarumar olup yattığından hakir de burada yatma­yıp 1 saatte Lonka Nehri, oradan Eski Kale dibinde Yunalida Nehri'ni geçip oradan Velika Nehri'ni geçip sonra Çiçor Neh­ri'ni geçtik.

Bu küçük nehirlerin hepsi Anavarin ensesindeki dağlardan ve Kalavrata dağlarından gelip bu Koron Körfezi'ne karışırlar. Bu yazılan nehirleri atlar ile geçip Koron' dan beri 7 saatte,

Mamur Nisi Köyü: Bir bağlı, bahçeli ve mahsullü ovada 300 adet kiremit örtülü Müslüman köyü olup zeamettir ki kılıç sahi­bi Divan erbabından Acemzade Efendi'dir. 1 camii ve 1 ham var, ama hanedan sahibi İdris Ağa'dır. Evlatları derya beyleridir. Bir büyük hanedandır ki bin atlı gelse safa geldin deyip karşı çıkıp mihmandarlık eder bir velinimet İdris Ağa' dır.

Sonra bu Nisi Köyü'nden doğu yönüne giderken Cafer Emin Nehri, Matya Nehri, Galata Nehri ve Ispırahoma Neh­ri. Bu nehirler tamamen Andrusa şehri dağlarından gelip Man­ya Vilayeti ile Koron Kalesi arasındaki Kalamata Körfezi'ne karı­şırlar. Bu tatlı nehirleri atlar ile ayaktan 2 saatte geçip,

Yeni yapı Kalamatya Kalesi'nin anlatılması Venedik Pirine-pirimi yapısı olup Rumca ismi kala matya

325

Page 345: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

demek iyi gözüm kalesi demektir. Hala Rum kavmi Kasro Kala­matya derler. Türkçe Kalamata adıyla bilinen bir kaledir. (---) ta­rihinde Fatih Sultan Mehmed kılıç ile fethederken zorluk çekip fetihten sonra yer yer yıkmışlardı. Sonra bu şehir mamur olup kale de çok gerekli olup şehrini Manya kafirinden kurtarmak için (---) tarihinde yeniden Sultan IV. Mehmed Han zamanında Köprülü Mehmed Paşa ve Arnavut Kemankeş Ahmed Paşa eliy­le imar oldu. Mizistre Sancağı toprağında kaptan paşaların hassı olup kaymakamı 100 nefer adamıyla hükmeder. 150 akçe paye­siyle kazadır.

Ve nahiyesi (---) adet köydür. Kethüdayeri, serdarı ve baş­ka hakimleri yoktur. Ancak kaymakam tarafından mfzan-ı ha­rir emini, bacdarı ve yeniçerilerden kale dizdarı ve 300 adet hi­sar eri vardır.

Kale zemininin şekli: Koron Körfezi sonundan bir top menzili uzak kuzey doğuya meyilli, karada Manya kafiristanı eteğinde bir sivri yüksek kaya üzerinde doğudan batıya uzun­lamasına şeddadi taş yapı küçük hoş bir hisardır. Çepçevre bü­yüklüğü 600 adımdır ve 150 adım enlidir. İçinde 20 adet kiremit ve kayağan örtülü dar evleri var.

Sultan IV. Mehmed Han'ın bir camii var, daha minaresi yok idi. [273a] Ve 15 adet kolumburuna ve şahi darbzen topları var. Doğuya bakar bir demir kapısı var. Bu iç kalenin dışında,

Büyük Kale'nin şekli: Bu da yeni yapı alçak kaya üzere uzunlamasına bir kargir yapı, güzel kaledir. İçinde 30 adet ki­remitli neferat evleri ve batıya bakar bir demir kapısı var. 4 tara­fı kesme yalçın kaya olmak ile bir tarafında asla hendeği yoktur, ama duvarlarında burçları ve mazgal delikleri çoktur.

Taşra varoşun özelliği: Bu süslü varoş kalenin batısında 800 adet altlı ve üstlü kerpiç ve taş duvarlı, baştan başa kiremit örtülü, bağlı, bahçeli ve şebekeli bostanlı hoş varoştur. Ve doğu­dan batıya boylamasına bir uzun kaldırımsız sokak içinde 200 adet dükkançelerdir. Bütün kumaşlar, değerli eşyalar, kamha darayi adlı metalar boldur. Ama hanları ve hamamları çoktur. Ancak aşağı mahkeme önünde kiremit örtülü bir kargir mina­reli eski yapı, sevimli bir küçük camii var.

Bütün halkı Rumdur, Müslümanı gayet azdır. Onun için 9 adet kiliseleri vardır.

326

Page 346: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Sanayinin beğenilenleri: Çeşit çeşit ipekten Cezayir muhat­teminden fark olunmaz elvan ipek muhattemler, yani mühürlü makdemler yaparlar ki leventler başlarına sarıp bellerine kuşak ederler. Ve siyah zerduz işleme poşuları, ipek nakışlı uzun sarık­ları ve tamamen ipekten bürümcük adında incecik gömlekleri olur. Bir gömleklik bezi bir boğum kamış içine koyup padişah­lara ve vezirlere hediye götürürler. Bir gömleği 7-8 dirhem gelir. Ta bu kadar ince ipek bezi olur. Ve ipeği gayet çoktur. Küçük bü­yük, kadınları kızları hepsi ipek hasıl edip Eyyub Nebi kurtca­ğızları besleyip ipek elde ederler. Zira 9 bin adet bağlarında dut ağaçları cihanı tutmuştur. Ovalarında ekinlikleri tamamen ka­lımbok olup küçüğü büyüğü herkes kalımbok ekmeği yerler.

Suyu ve havası: Manya dağları eteği olmak ile havası güzel, Rum civanları ve Rum keratsaları sevimli olup ipekle kar eder­ler, zira bu şehirde hasıl olan ipek bir başka kazada ve Acem di­yarında Gilan ve Lahican'da olmazdır. Hatta Frengistan'a bu şe­hirden nice bin yük ipek gider .

.................. (3/4 satır boş) ................... . Bu şehrin kıblesinde yüksek dağların en tepesinde 2 saat

yerde Manya kafiristanının Zarnata adlı kalesi gözükmekte idi, daha sonra özellikleri yazılır.

Oradan yine geriye dönüp batı tarafına giderken yine Nişi­köy Ovası'nı 4 saatte geçip,

Rusa Dağı, yani Andirusa Kalesi'nin anlatılması Rum krallarından Andrarusa adlı ünlü kral yapısıdır. Rum­

cada Andirusa (---) (---) demektir. Sonra Bundukani Venedik eli­ne girip daha fazla imar gördü.

Daha sonra 906 tarihinde Bayezid-i Veli Han Moton Kale­si'ni döverken bunu da dövüp hemen fethettiler, ama mamur et­meyip yıkık kalmıştır. Mizistre Sancağı toprağında voyvodalık­tır ve 150 akçe kazadır. Nahiyesi (---) köydür. Kethüdası, serda­rı, dizdarı ve neferleri yoktur. Kalesi Koron kıyısından (---) saat uzak dağlar içinde yıldız ve batı rüzgarı tarafında bir topraklı bayır üzerinde 4 köşe bir taş binadır. Ve bir kapısı var.

Hisar içinde 25 adet kiremit örtülü, genellikle tek katlı kargir yapı hoş haneleri var. Ve 1 adet Sultan Bayezid-i Vell Ca­mii var. Bu kale etrafında asla hendek olmadığından neferleri de olmadığından vilayet ayanı Manya kafirinden emin olmayıp ka-

327

Page 347: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

lenin yıkık olan yerlerini kendi mallarıyla tamir edip kendileri bekçilik edip her gece nöbet beklerler.

Varoşunun şekli: Bir iniş yokuşça zeminde toplam 100 adet haneleri olup baştan başa kiremitli ve bağ bahçeli geniş güzel evlerdir. Lakin çoğu Rum keferesi evleridir. Ve 20 adet küçük dükkanı vardır. Ve henüz kiliseden çevrilmiş Şeyh (---) Efendi yeni bir cami yapıyor. Bu hakir Bakara suresinden bu ayet-i şeri­feyi tarih bulduk. Tarih olan ayet:

Fevelli vecheke şatra 'l-Mescidi 'l-Hardm Sene 1077 [1667]

Ve 1 medrese, 1 adet sıbyan mektebi ve 1 adet tekkesi var ki cami sahibi Aziz Efendi yapısıdır. Ancak bu güzel varoşun suyu azdır, ama bağları gayet çoktur, han ve hamamı yoktur. Ve mahbub ve mahbubesi aktır.

Tütünü çoktur [273b] ve tütününün kokusu acayiptir. Bu kasabadan kalkıp doğu tarafına 4 saat gidip,

Lakoz Ovası: 4 tarafı yüksek dağlar olup her dağ başlarında birer adet viranca kaleleri var. Yedisinde de dizdar ve neferleri yoktur. Gerçi bu Lakoz Ovası bir küçük vadidir ama nice köyler ve çiftlikler ile mamur, süslü ve verimli bir ovadır. Onu geçip,

Londar Yaylağı'nı da taşlıklar ve dereler derdini çekerek geçip 4 saat daha yıldız tarafına ovacıklar ve mamur Londar ka­zası köylerini ve çiftliklerin seyrederek toplam 8 saatte,

Petratina Vilayeti, yani eski Karitina Kalesi Yunan tarihlerine göre bu eski yapı kale ta Hazret-i Zekeri­

ya zamanı Rum Batlimus yapısıdır. Petratina, yani taş ovası için­de Karitina adlı bir ünlü Batlimus yapısıdır.

Sonra Venedik eline bir hile ile girip daha sonra 869 [1465] tarihinde bu kale kefereleri gördüler ki 4 tarafları fethedildi. Bunlar da kalenin anahtarlarını Sultan Bayezid Han'a teslim edip müsellim olup kalede kaldılar. Hala Mizistre Sancağı top­rağında voyvodalıktır.

Kethüdayeri, serdarı, dizdarı, 14 adet timarlı neferleri, ayam kibarları, 180 akçe payesiyle kazası, (---) adet köyü var.

Kalesi (---) nehrini yukarıya gidip bir göz büyük köprünün

328

Page 348: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

iki yanında ikişer göz küçük gözlüce köprücüklerden geçip tam 2 bin adım yokuş yukarı sarp sivri kaya üzerinde göklere çıkmış bir pilav yığması gibi 4 köşe bir küçük kaledir. Büyüklüğü tam 400 adımdır, ama bedenler üzere adımladım. Bu ancak iç kale­dir. Ve içinde 5 adet hanesi var, dizdarı ve iki 3 nefer evleri var ki insan her an çıkıp inmeye acizdir. Doğuya bakan bir kapısı var. Ve 1 mescidi, su sarnıcı, cebehanesi ve yetecek kadar şahi topla­n var.

Aşağı viran kalede Bayezid-i Vell Camii var, ama imamı ve hademeleri yoktur. Halkı 5 vakitte birbirlerine uyup imamet ederler. Bu camiin bir tuhaf küçük minaresi var ki bir diyar cami­inde yoktur. Çatısı baştan başa kiremit örtülü garip bir camidir.

Mamur aşağı varoş: Aşağı kaleye havale olan kaya ile kale arası dopdolu mamur varoştur ki 800 adet kargir yapılı birbiri üzere kat kat kıbleye nazır hanelerdir. Hepsi kayalar üzerine ya­pılmıştır. Ama sulan az olduğundan her evde su sarnıçları mu­karrerdir. Hanı ve hamamı hala virandır.

Hepsi 4 adet mihraptır. İç kalede Bayezid Han Mescidi, taşra kalede Bayezid Han Camii, Havale Mahallesi'nde (---) Mescidi, mahkeme yakınında kargir minareli ve baştan başa kiremit ör­tülü (---) Camii var. Tamamı 1 medrese, 1 sıbyan mektebi, 1 der­viş tekkesi ve 20 adet dükkanlar arasında ve şehir bağlarında yer yer servi ağaçları var.

Ve yazılan viran hamam dibinde 1 adet abıhayat can besle­yen çeşmesi var.

Ve ibretlik namazgahı şehrin aşağı kıble tarafında servi ağaçları içinde seyirlik bir musalladır ki anlatmaya muhtaçtır .

.................. (1,5 satır boş) ................... . Bu şehirden aşağı yine 6 göz sanatlı köprüsünü (---) nehri

üzerinden geçip 100 kadar mamur İrem bağlarını geçip kıble ta­rafına 4 saat gidip,

Cafer Ağa Köyü: Mamur Müslüman ve Rum köyüdür. Son­ra ova içinde mamur köyler ve şenlikli çiftlikleri seyrederek ge­çip,

Havadar toprak, yani Rum yapısı Londar Kalesi İlk defa Rum krallarından Londraki adlı ünlü bir kral yapıp

sonra Bundukanf Venedik eline girdi. Daha sonra 869 [1465] tari-

329

Page 349: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

hinde Fatih Gazi Mizistre Kalesi'ni fethedince bu da vere ile ve­rip fetholmuştur.

Sonra yine uğursuz kafirler istila edip (---) tarihinde Sul­tan Bayezid Han Moton Koron'u fethedip bunu da fethedip ka­lesini yıkmıştır. Bazı yerleri ayaktadır. Ama şimdiki halde imar olsa acep lazımlı kale yeridir. Zira ensesi tamamen Manya kafiri dağlarıdır. Bu kale zemini Manya Boğazı ağzında bir yalçın kaya üzerinde şahin yuvalı güzel bir yerdir. Şehri Mora paşası voyvo­dalığı olup kale kayaları altında biraz mamurcadır.

Kalesi gayet sağlam 3 kat kale imiş. Ancak iç kale bellidir. İçinde Rum kefereleri olur. Kale tamir olsa şehir daha fazla ma­mur olur. [274a] Ve 150 akçe payesiyle kazadır.

Nahiyesi (---) adet köydür. Diğer hakimleri ve ayanı yoktur, ancak bir Arap kadı vardır. Bütün kasabasının yapıları 300 adet viran şekilli ve kiremitli geniş hanedir. Halkı Manya kafirleri korkusundan gece gündüz korkuyla oturup nice kimseleri gece ile aşağı ovalara gidip köylerde yatarlar.

Bir adet Sultan Bayezid-i Veli Camii var, kiliseden bozmadır. Ve 1 medresesi, 1 tekkesi, 1 mektebi, 1 hanı, 8 adet dükkanı ve 1 küçücük hamamı var, başka yapıları yoktur. 200 adet abıhayat su kuyuları vardır ki kuyuya muhtaçlardır.

Bağı ve bahçeleri yoktur. Manya eteğinde olmakla gayet yüksek yer olduğundan kışı sert olup bağları yoktur. Henüz şehri de haraba yüz tutmuştur .

.................. (1 satır boş) ................... . Londar ziyaretgahı: Karabaş Mehmed Efendi, sırrı aziz ol­

sun. (---) (---) (---). Sonra bu Londar'dan kalkıp kıble tarafına Manya dağları

eteğiyle (---) saat taşlıklı sarp uçurum yollar ile gidip, Lonkanik Kalesi'nin özellikleri

Rum keferelerinden Lonkanik adlı bir sapığın yapısı olmak­la Lonkanik derler. Rumcada lonkanik (---) (---) demektir. Frenk­çede lonka uzun olan şeye derler.

Bu kaleyi (---) tarihinde Endülüs ve Afrika padişahı olan Sultan Mansur önce Girit Adası'nı fethedip sonra bu Mora Ada­sı'nı fethedince bu Lonkanik Kalesi'ni de fethedip bazı yerlerini yıkmış. Ancak bir kaya başında bir kule alamet kalmış.

330

Page 350: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Daha sonra (---) tarihinde bizzat Fatih Sultan Mehmed Han Mizistre Kalesi'ni fethedince bu şehrin kefereleri bu kulenin anahtarlarını Fatih'e teslim ederler, hala kulede bir adam sakin değildir. Bu kule Manya Vilayeti'nin Şahbaz dağları eteğinde olup yüzü doğuya dönüktür. Aşağı şehir halkı kalenin bazı yı­kık yerlerini kendi mallarıyla tamir edip Manya kafirleri korku­sundan bazı zaman girip sığınırlar, ama evleri ve gayri yapıları yoktur. Ancak her gece reayadan bu kale içinde 5 kişi kalıp nöbet bekleyip aşağı varoşu korurlar. Eğer Manya kafirinden bir hare­ket olursa bu kalede olan nöbetçiler ateşler yakıp tüfenkler atıp etrafa haber ederler. Hemen çevredeki köylerden nice bin tü­fenkli adamlar toplanıp Lonkanik kasabasını muhafaza ederler.

Lonkanik varoşunun şeklini bildirir: Bir dereli, tepeli ve dar kayalar içinde inişli yokuşlu, cehennem dereleri gibi uçurum yerlerde 500 kadar birbiri üzere kat kat, kargir yapılı, baştan başa kiremit örtülü avlusuz daracık evlerdir, ama ağaçları çok olup ormanlardır.

5 mamur mahalle, 1 adet cami, 7 adet dükkandır, başka yapı yoktur. Her evde suları ve değirmenleri vardır.

Ve 11 adet kiliseleri vardır, zira halkının çoğunluğu kefere­lerdir. Müslümanları da onlardan dönme ahıryanlardır.

Bu varoşa insanlar her an çıkıp inemezler, zira gayet sarp yerlerdir, ama suyu ve havası gayet hoş olduğundan sevim­li Rum kızları ve keratsa adlı avratları olup hepsi ipek üretir­ler. Ancak tüm Müslümanı ve kafiri vebadan dağlara kaçmış­tır. Voyvodası Mizistre Sancağı tarafından hakimdir. Sahipleriy­le 100 kadar hane kalmış, gerisi kaçmıştır. Ve Mizistre kadısı ni­yabetidir.

Bu kasabayı geçip yine kıble tarafına Manya dağları eteğin­ce o korkunç ve tehlikeli yerleri geçip,

Aya Vaş Köyü, Kokitse Köyü, Agoryan Köyü ve Aloro­zi Köyü: Bu köylerin hepsi Manya'nın Şahbaz dağları eteğinde üçer dörder yüz evli, mamur, bağlı ve bahçeli Rum köyleri olup hepsi Mizistre Sancağı nahiyesidir. Oradan 4 saatte,

Misehor Vilayeti, yani Mizistre Kalesi'nin özellikleri Bazılar Mizistre yazarlar ama Defter-i Hakani'de Misehor

Vilayeti yazılır. Ümera [bey] elkabında Mizistre Livası yazılır.

33 1

Page 351: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Yunan tarihçilerine göre ilk yapıcısı Hazret-i Süleyman' dır. Son­ra Süleyman Nebi oğlu Melik Rac'im'dir.

Daha sonra Yunanlı Melik Feylekos Atina şehrini yapıp [274b] bu Mizistre şehrinin suyu ve havasından hoşlanıp daha fazla imar etti. Misehor Vezir eliyle imar olduğundan Rum ta­rihlerinde Aşağı Mizistre şehrine Misehor derler.

Frenkçede (---) (---) derler. Latincede Mistir derler eski bir şe­hir ve büyük kaledir.

(---) tarihinde bizzat Fatih Sultan Mehmed Han fethidir. Ve­nedik Frengi generali tahtı idi.

Hala Mizistre sancak beyi tahtıdır. Kanun üzere paşasının hassı 219 bin akçedir. Zeameti 11 adettir ve timarı 91 adettir.

Alaybeyi ve çeribaşısı olup seferde kanun üzere cebelüleriy­le toplam 3 bin asker olup eyalet veziri kaptan paşa ile sancakbe­yi 3 pare kadırga ile deryada sefere gider. Sancakbeyine bu san­caktan adaletle 30 kese mal hasıl olur. Ve şer'i hakimi 300 akçe payesiyle şerif kazadır. Nahiyesi (---) adet köydür.

Kadıya senelik 8 kese hasıl olur. Ve şeyhülislamı Hamdi Efendi hazretleridir ki ilimleri tekmil etmiş bir yumuşak huylu, zevk ehli, mürüvvet sahibi alicenap çelebidir.

Nakibüleşrafı, aşağı şehir naibi, sipah kethüdayeri, yeniçe­ri serdarı, ayanı kibarı, kale dizdarı, 24 adet hisar eri, muhtesib ağası, gümrük emini, haraç emini, bacdarı, mimar ağası, şehir kethüdası ve (---) (---).

Rum kefereleri üzerine portoyorozu, Yahudilere cemaatbaşı ve Frenklere konsolosu vardır, zira mazbut şehirdir.

Çepçevre Mizistre Kalesi'nin şekli Bu hakirin cgördüğü üzere bu yüksek kale Manya dağları

eteğinde Şahbaz Dağı'na bitişik bir sivri yalçın mavi ve beyaz kaya üzerinde göklere baş uzatmış şeddadi bir sağlam hisar, da­yanıklı set, eski yapı badem şeklinde bir iç kalesi var. Aşağı ka­leleriyle toplam 3 kat bölme hisar, güzel iç kaledir.

3 adet kapıları vardır. Bir kapısı doğuya açılır, sanki iç kale içinde narin hisar kapısıdır. Orta kapı kıble tarafına bakar. Dış katındaki kapı batıya açıktır, ama karanlık bir yerdedir.

Bu kapı önünde Fatih Mehmed Han makamı var. Kaleyi fethedince gönülden şükür secdesi edince bir yalçın sert kayada

3 32

Page 352: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

alnı secdeye geldiği yerde hala bir parlak çukur kayacıktır. Yağ­mur suyu birikince saralı ve hummalı olan adamlar o rahmet su­yundan içip Allah'ın izniyle şifa bulurlar.

Bu 3 kat iç kalenin narin kulesi içinde kale dizdarı hanesi, cebehanesi, tahıl ambarları ve su sarnıçları var, başka şey yok­tur.

Kısacası, bu 3 kat hisar içinde 80 adet kiremit ile örtülü ci­hannüma yüksek haneler vardır. Bu iç hisarda Sultan Mehmed Han Camii, eski tarz minaresiz mabettir. Bu iç kalelerin çepçev­re büyüklüğü bedenler üzere tam 800 adımdır. Bu kaleden insan aşağı baksa Tanrı hakkı için ödü patlayıp yeri toprak olur. Ta bu mertebe göklere doğru yükselmiş kaledir ki tepesine nazar ede­nin nergis gözleri kamaşır.

Hazret-i Şeyh Akşemseddin makamı: Bu kale kapısından taşra ibadet ettiği kaya üzerine azizin gözyaşının sert taşı de­lik delik edip mübarek dizleri yeri taşa tesir edip yer eylemiştir. Onun için "Mizistre Kalesi'ni Akşemseddin'in gözü yaşı aldı" derler. Allah rahmet eylesin.

Bu makamdan aşağı, Aşağı Hisar

Bu iç kalelerin doğusu, kuzeyi, yıldız rüzgarı ve batı taraf­larını kuşatmış büyük bir kaledir. Kıble ve güney tarafları Al­lah saklasın cehennem kuyusu gibi uçurum 100 kulaç kayalar ol­makla o taraflarında kale duvarları ve burçları yoktur, lazım da değildir. Bu kule 5 köşe olup çepçevre büyüklüğü tam 9 bin ger­me adımdır. Bir tarafında asla hendeği yoktur.

Tamamen yalçın kayalar üzerine yapılmıştır. 8 adet kapısı var. Biri küçük namazgah kapısıdır ki batı yönüne nazırdır. Ve biri çarşı kapısıdır, bu da batıya açıktır. Ve biri Zal Kapısı'dır ki doğu tarafa bakar. Ve biri Kurt Ağa Camii kapısıdır ki kuzey ta­rafına açıktır. Ve biri de aşağı çarşı kapısı kıbleye doğru nazırdır. Ama şehir içinde bunlardan başka nice gizli küçük kapılar daha vardır, ama bu yazilanlar büyük ve açık kapılardır.

Bu kale içinde mamur, bakımlı, kargir kafir yapısı 1.100 adet kat kat birbiri üzere yapılmış avlusuz [275a] cihannüma evler vardır, ama 600 kadar haneleri bu sene gazap ateşiyle yakılıp hala nice haneleri imar etmededirler. Bütün evleri birbiri üze-

333

Page 353: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

re olup doğu yönüne ve kuzey tarafta Aya Niko Ovası'na bakar yüksek evlerdir. Bu kalede,

Camilerin sayısı: Toplam 7 adet mihraptır. Evvela Fethiye Camii, Mehmed Han'ındır. Ve Çarşı Camii ve Zal Camii, geri­si mescittir.

Ve 1 adet medrese, 2 adet sıbyan mektebi, 1 adet meczup derviş tekkesi, 1 adet hamam, 200 adet sanat ehli dükkanı, 1 adet tüccar hanı ve 1 adet misafir kervansarayı vardır.

Ve 7 adet kilise vardır. Bunlardan Aya Niko Kilisesi sanat­lıdır.

Tuhaf ibretlik: Bu kalede Yahudi ve Rum mahalleleri için­de ve başka yerlerde 29 adet badgfr adında büyük mağaralar var ki her biri biner adam alır. Yaz günlerinde tüm şehrin ahbabı ve harabat erenleri bu mağaralarda istirahat edip içip eğlenirler, ama bu mağaralarda eyyam-ı bahfırda adamlar kürksüz otura­mazlar. Ve bütün şehir halkı sularını, içkilerini ve hoşaflarmı bu serin mağaralarda soğuturlar. Yaz günlerinde soğuktan durul­maz bir garip seyirlik mağaralardır.

Bu kaleden taşra Kurt Çelebi Camii, henüz yapılıyor, bir şi­rin cami olur. Ve bu kaleden yokuş aşağı kıbleye doğru 2 bin adım gidip,

Misehor varoşunun anlatılması Bir düz ovada 500 adet tek katlı ve iki katlı, baştan başa kire­

mit örtülü bağ bahçeli geniş evlerdir. Ve 10 adet Müslüman ma­hallesi, 5 Yahudi cemaati ve 11 Rum keferesi mahallesi vardır.

Ve 6 adet mihraptır. Biri gayet mükellef camidir. (---) (---) (-­-). Ve 4 adet mescidi, 1 adet medresesi, 2 adet sıbyan mektebi ve 2 adet tekkesi vardır.

Ve 2 adet musallası, namazgahı vardır. Biri kalenin kuze­yindedir, biri güneyindedir. Ve 1 adet biraz basıkça hamamcığı, 4 adet tüccar hanı ve 1 adet misafir kervansarayı var ki Mizistre Kadısı Zekeriyya Efendi yeni yaptı.

Hanedanlarından Paşa Sarayı, Ako Bey Sarayı, (---) Ağa Sa­rayı, (---) sarayı, mahkeme sarayı mamur hanedanlardır. Ve 180 adet dükkanları var ama tabahanesi ve ipekçiler çarşısı süs­lüdür. Ve kale ardındaki dereden akan (---) nehri bu varoşun önünden akıp şehir dışında bir göz sanatlı köprü altından ge-

334

Page 354: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

çip Aya Niko Ovası içinden akan büyük İri Nehri'ne karışır, ora­dan Eloz Ovası yakınında Bardunya ve Pasova kaleleri yakının­da Akdeniz'e karışır.

Şehir içinde 70 adet su değirmenleri vardır. Ve 3 bin adet bağ bahçe ve gül-i gülistanı, limon, turuncu, inciri, üzümü gayet çoktur. Tüm kalenin batı tarafında olan dağlar baştan başa bağ­lardır. Ovaları tamamen akarsulu bahçelerdir ki her biri gül-i gülistan, sümbül, reyhan ve Rıdvan Cenneti gibi bağlardır. Yaz günlerinde havası biraz ağırdır ama kışı gayet hoştur. Suları ga­yet hoş olup nice bin adet akarsuları var ve her şebekeli bostan­lar içinde akar içimi hoş sulardır.

Mahbubu ve mahbubesi gayet meşhurdur ki oğlanları ve kızları marali ve gazali gözlü, şirin sözlü, aydınlık yüzlü, peri çehreli, melek görünüşlü mahbüb ve mahbübeleri olur.

Beğenilenlerinden: İpeği, ibrişimi, pırankop adlı boya kökü, siyah ekşi dutu ve siyah inciri beğenilir. Tüm halkı Urum­şadır, zira gece gündüz alışverişleri Rum kefereleriyle olup düz­gün Rumca konuşur Müslümanları var.

Rum dilinde murabba Klapsete matya mu klapsete Na kamete me ke vrisi Na'rthi to dilburako mu Ke na yemisi1

Bre ti kiz mavre koraka K' e' da ftera su mavra K' ene t' avga su melana Ke ta pulya su mavra2

An eksi bono is tin kardya Ela na kledama rnatakya mu3

Ağla gözüm ağla, yaşlarından bir çeşme olsun, benim dilberim gelsin, içsin de kansın.

2 Sana ne oldu ki siyah kuş, senin kanatların, senin yumurtan, senin yavruların siyahtır.

3 Senin de yüreğin sızlıyorsa, benimle beraber ağla.

3 3 5

Page 355: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Ve bu şehirde yılda bir kere 40 bin adam toplanıp büyük pa­zar olur ki övgüsünde dil kısa kalır. [275b] Sonra bu şehirden kalkıp 1 saat kuzey tarafına bağlar içinde gidip,

Aya Niko Kalesi'nin anlatılması Fatih Gazi yıkmıştır. Bir acayip ve garip büyük şehir imiş.

Mizistre Ovası'nda akan İri Nehri kenarında olup tüm duvarla­rı yerde yatar. Oradan 4 saatte kıbleye doğru yine Manya Dağ­ları eteğinde gidip,

Zerbiçse Manastırı menzili Bir acayip Mesih konukevidir ki 100 kadar papazları ve

muğ-pi'çe sevimli oğlanları var. Gelen gidenlere hizmet ederler, zengin, fakir, yaşlı genç herkese nimetleri boldur.

Oradan kalkıp 50 adet pür-silah şahbaz yiğitler ile (---) saat Manya Dağları eteklerince tehlikeli yerleri geçip,

Goranoz Köyü, Kurçuvuna Köyü, Yirbiçe Köyü ve son­ra Zelina Köyü: Bu köyleri kıble tarafına giderek Allah koru­sun taşlık yerlerdir ki atlarımız basacak yer bulamazlardı. Ga­yet pusu yerleri, tehlikeli dereleri geçip 4. saatte, Manya toprağı sının, yani İslam yurdu Bardunya Kalesi'nin

özellikleri (---) tarihinde, bu da Fatih Gazi fethidir, ama aman ile ve­

rilmiştir. Mizistre Sancağı voyvodalığıdır ve 150 akçe kazacık­tır. Nahiyeleri (---) adet köycüktür. Kethüdayeri, serdarı, başka hakimleri yoktur, ama dizdarı ve 114 adet neferi vardır. Kale­si Manya Dağı eteğinde bir havaleli yalçın beyaz kaya üzere 4 köşe ve şeddadi hoş bir yapıdır. Kıble ve tarafı gayya deresi gibi olmakla o taraflarında kale duvarları yoktur. İnsan aşağı baksa ödü patlar. Ancak batı tarafında bir küçük kapısı var, at güçlük­le girer. Bu kapı tarafları havaleli olmakla gayet sağlam ve daya­nıklı büyük kuleleri vardır.

Bu kalede (---) adet küçücük evleri var. Birbiri üzere olup hepsi avlusuz daracık evlerdir. Sokakları da dardır. Eşekler yük ile güçlükle geçerler. Bütün evleri kiremitli ve kıbleye doğru na­zırdır. Taşra dağlarında abıhayat suları, bağları, bahçeleri ve şe­bekeli bostanları çoktur.

Bu kalede asla han, dükkan, hamam, medrese, mektep ve diğer yapılardan eser yoktur. Ancak Sultan Mehmed Han'ın bir

336

Page 356: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

küçük camii ve kale kapısı üzerinde bir mescidi vardır. Bu kale bir ada yerde olmak ile asla bir şey bulunmaz. Tamamen Mizist­re'ye muhtaçlardır. Ama halkı gayet şahbazlardır. Her an Man­ya kafirleriyle savaş edip sevimli Manya kızları ve oğlanları ge­tirirler, her gün savaştan geri durmazlar.

Bu kaleden taşra Manya kafiri korkusundan asla ev yoktur. Ancak küçük kule gibi çiftlikleri çoktur, zira gayet verimli ovası vardır. Bu kaleden aşağı Ama Nehri, Manya Dağlarından gelip bu mahalle yakın Akdeniz'e karışır.

Bu kaleyi de seyredip 10 adet bahadır kılavuzlar alıp kıble tarafına (---) saat biraz taşlık, sonra kolay yollar ile viran ve tehli­keli yerler ile giderken Allah'ın hikmeti yol üzerine çok iri yılan çıktı. Bir meşelik ormana seğirtip kaçarken hemen yoldaşlarımız Bardunya gazileri yılanı kovup hay şunda ha bunda derken ça­lıların ardında bir pusu yerinde 5 adet tüfenkli Manya kafirleri çıkınca hemen bizim gaziler ile yaka yakaya ve boğaz boğaza ol­dular. Kölelerimiz de silahlarıyla atlarından inip kafirleri ortaya aldılar. Hamd olsun birini öldürüp dördünü de esir ederek zin­cire bağlayıp şenlikle gidip,

Güvenlik yer, yani Pasova-i Hakaniye Kalesi'nin özelliği (---) tarihinde Bayezid Han asrında (---) Paşa yaptığı için

kal 'a-i hiikaniye-i amaniye diye Defterhane-i Padişahi'de yazılıdır. Hala Mizistre Sancağı voyvodalığı ve Bardunya kazası naipliği­dir. Ancak dizdarı ve 100 adet hisar eri vardır. Diğer hakimleri yoktur.

Kalesi deniz kıyısından (---) mil uzak Manya Dağları içinde bir sarp taşlı yalçın kaya üzere havaleli 4 köşeden uzununa ve kıbleden batıya sürahi şeddadi sağlam yapıdır. Çepçevre büyük­lüğü 1.050 adımdır. 4 tarafı gayya deresi olmakla asla bir tarafın­da hendeği yoktur. Fırdolayı yalın kat duvardır, ama 5 arşın enli kargir yapı duvardır. Ve çepçevre 12 adet sağlam burçlardır. Ve kuzey tarafı 10 minare boyu cehennem çukuru gibi uçurum ol­makla o tarafın kale duvarı yoktur.

Hasılı, bu kaleye bir taraftan zafer mümkün değildir, ama havale olan kayalar kale içinde adam gezdirmez. Onun için kale içinde bir er, bir oğlan, bir avrat ve bir hane yoktur. Tüm [276a]

kale erleri aileleriyle kale kuleleri içinde olan kat kat kulelerde

337

Page 357: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

sakinlerdir. Her bir bölük ağaları birer kule içinde neferleri ile olurlar. Ancak kale ortasındaki meydanda bir kargir minareli, kargir kubbeli ve kiremit örtülü (---) camii var, altı safi su sarnı­cıdır. Bu cami içinde de bekar gönüllü gazileri olurlar. Bu kalede acayip ve garip balyemez topları var.

Burada çarşı pazar, başka imaret ve bağ bahçe yoktur. Ne­ferleri kapıdan dışarı yalnız çıkmaya kadir değillerdir. Suya git­seler 40-50 adet gazi pür-silah olup suya, bağ ve bostanlarına gi­dip gelirler. Ara sıra Manya kafirleriyle cenk dahi ederler. Do­ğuya bakar sağlam, demir, küçük bir kapısı olup üstünde kule­de dizdar sakin olur.

Suyu ve havası gayet hoştur. Bu kalenin kıble tarafında bir top menzili uzak bir iyi hoş limanı var, 100 parça gemi alır, Paşa Limanı derler. Manya Vilayeti burnu 4 mil yakındır. Bu kaleden Manya'nın,

Güllü Kalesi: Bir yalçın kaya üzerinde çok sağlam kaledir. Bu da mahallinde yazılır.

Bu mahalde adamlarımız Manya kafirleriyle söyleşip sesle­ri duyulur, ta bu mertebe yakındır ki gece gündüz Manya kafiri Pasova gazileriyle savaşırlar.

Bu Pasova Kalesi'ne gelirken pusu yerinde esir ettiğimiz 4 nefer kefere için Manyalı 2 bin guruş verip aldılar. Gaziler haki­re 200 guruş hisse verip kölelerime da kırkar guruş pay verdi­ler. Hak bereket vere.

Sonra bu kale erenleri hakire 50 adet gazi pür-silah cengaver kılavuzlar verip bu kaleden doğu tarafına dağlar ve ormanları geçip 4 saatte Eloz Ovası içinde 4 saat daha mamur çiftlikleri ve köyleri geçip,

Iskala Köyü: Reayası tamamen kefere ve zeamettir. Oradan yine bu Eloz Ovası içre nice köyler geçip,

Aksu Nehri: Atlar ile güçlükle geçtik. Bu tatlı sulu nehir ta kuzey tarafta Trapoliçse şehri dağlarından gelip Mizistre Ova­sı içinde gidip bu Eloz Ovası sonunda Akdeniz'e karışır. Ancak büyük nehirdir, kah atlar ile ve kah gemiler ile geçilir. Taşkın aktığında bu nehirden içeri Manya firkateleri girip çevre ovada olan köyleri yağmalarlar.

Eski zamanda bu nehir kenarında büyük bir şehir var imiş.

338

Page 358: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Hala kalıntıları bellidir. Emevfler asrında Mağrip ülkesi padi­şahlarından Sultan Mansur bu Mora'yı fethedip bu şehri harap ve hanelerini toprak etmiş.

Bu mahalden Boynuz Adası 10 mildir, görünür bir küçük adacıktır, ama bir iyi hoş limanı vardır.

Bu Eloz Ovası kenarından Benefşe Kalesi burnuna kadar 20 adet viranca olmuş kale vardır. Her birini gördük, ama isimleri ve haraplık özelliklerini yazsak sözü uzatmış oluruz.

Kısacası, bu yeryüzünde Mora Adası insan denizi ve kaleler vadisi imiş. Bu Eloz Ovası köyünü geçip Benefşe Kalesi yoluna girip yine doğu tarafına girip,

Harap Apirya Kalesi: Bir yalçın kaya üzerinde solumuzda kalıp (---) saat daha doğu tarafına gidip,

Büyük nahiye, eski Çakonya Kalesi İnsanlar Çakana derler. Rumcada (---) (---) demektir. Benef­

şe kadılığında büyük nahiyedir. Ancak sarp taşlık ve ormanlık dağlar olmakla kimse varamaz. 10 bin kadar reayası var. Hep­si Hıristiyan geçinip İncil kitabı okuyup Rum keferesi geçinir­ler, ama mezhepleri başka, dilleri, özel lehçeleri başkadır. Değme adam konuşmalarını anlayamaz, tercümana muhtaçtır.

Mora Adası 4 bölük kavim olduğu yazılmıştı. İşte bir ülke kavmi de bunlardır. Dağlarında buğday, arpa ve gayri ürün, meyve, sebze hasıl olmaz. Ancak darı ve kalımbok olup hep ka­lımbok yer bir alay kötü huylu, kötü işli kafirlerdir.

Suyu ve havası hoş, nehirleri şırıl şırıl akar olduğundan ga­yet semin ve cüsseli, dabbetü 'l-arz gibi dev görünüşlü, güçlü, ce­sur ve yiğit kafirleri olur. Genellikle Benefşe şehrine, Anapoliye şehrine avrat ve oğlanları ile gelip hamallık ederler.

Hatta bazı hamile karıları arkalarında 250 okka yük götü­rür. Bazılarının kucağında iki evladı var iken yine 250 okka yük götürür kadınları vardır. Ama genç erleri üçer dörder yüz okka yük kaldırırlar. Gayet güçlü kefereleri olur.

Şehirlerde buğday ekmeği yeseler hasta olurlar. Her an akra­ba ve yakınları evlerinden yük yük kalımbok ekmeği [276b] ge­tirip yerler.

Bir tuhaf esvap giyerler, hepsi beyaz aba kebe olup saçak sa­çak püsküllüdür. Belleri ince, etekleri bol ve yenleri dar tuhaf es-

339

Page 359: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

vap giyip tüm erkek ve kadınları başlarına beyaz sarık sararlar. Kadınları siyah saçların dağıtıp üzerine beyaz sarığını giyince gülünç görünüşlü, acayip ve garip şekilli olur ki görenler gül­meden yıkılırlar.

Görünüşleri: Hepsi Kalmık Tatarı çehreli, kazan başlı, deve dişli, iri kulaklı, iri gözlü, yassı yüzlü ve samson sözlü olup ses­leri dağlar içinde güm güm ötüp bir dağda biri ve bir dağda biri araları 2 fersah yer olup birbirleriyle iyi konuşurlar.

Mora Vilayeti'nde Çakona kavmi kafirlerinin dillerini bildirir

ana duya 1 2

aks o ofta 6 7

andi kota ekmek Allah

kali arı odun bakmak

fuka ip şile karın göz

tancala tanca evler ev

ızemı kaşimeni oğul otur

tiruya 3

ohta 8

hırsa Allah

duğani buğday etmeği

ani eşek

azanu kalk

iy yo soğuk su

tero 4

anko 9

Mariya Meryem Ana

çiya uç

miri kedi

f . .

ma.ımı ana

omclıu yoktur

panda 5

doka 10

narvo su

şomo ta'am

samiri bugünkü gün

şatimi kız

izvaçi gitmek

Buna göre binlerce çeşit kelimeleri var ama bir gün bir gece orada konuk olup atlarımız ve kendimiz darı ve keçi eti yemek­ten usanıp dillerinden bu kadarca yazdık.

Oradan kalkıp viran olmuş Çakonya Kalesi bir kırmızı kaya üzere sağ tarafımızda kalıp mamur Çakonya köylerinden taşlık­lar içinde geçip,

Çeşmebaşı menzili: Bir geniş yerde etrafı kayalı dağlar olup çeşit çeşit kaynak suları ve nice bin bağları var. Hepsi Be­nefşe Kalesi ayanının İrem bağlarıdır. Benefşe Kalesi'nin muha-

340

Page 360: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

fazasına memur Yanyalı Pir Paşa ve Kaplan Paşa bütün çadırla­rını ve otağlarını kurup otururlar. Nice bin İslam ordusu Girit'e geçmek için donanma-i hümayun ile Kaptan Kaplan Paşa gelir diye nöbet bekleyip dağ ve taşlar üzere konup bir pazar ve bir büyük kalabalık olmuş ki anlatılmaz.

Burada Pir Paşa'nın çadırında yoldaşlarımız ve hizmetçileri­mizle konup bir gece konuk olup anılan çeşmenin abıhayatından içip o gece keyif sürdük. Sonra sabahleyin yarım saat doğuya ve yarım saat kıbleye ulu yol ile gidip, Kudret eliyle yapılmış ibretlik Benefşe [Menekşe] Kalesi'nin

özellikleri Tarihçilere göre ilk yapıcısı Yunanlı Feylekos Batlimus'tur.

Sonra İspanya kralı eline girdi. Sonra, Bundukanf Venediği elinde iken Fatih ve Bayezid-i

Veli bu kale üzere karadan ve denizden sefer edip bu Benefşe Kalesi, Anapolya Kalesi ve Termiş Kalesi'nin fethi nasip olmadı. Bütün Mora Adası Osmanlı hükmünde olup Fatih'ten ta Sultan Süleyman Han'a kadar bu 3 adet kale (---) yıl kafir elinde kalıp sonunda (---) tarihinde Süleyman Han vezirlerinden Kaptan Ve­zir Kasım Paşa serdar olup karadan ve denizden derya gibi asker ile bu Benefşe Kalesi'ni kuşatıp Venedik elinden fethetti. Süley­man Han yazımı üzere hala Kaptanpaşa Eyaleti'nde Mora Sanca­ğı hükmünde voyvodalıktır. Ve 150 akçe payesiyle kazadır.

Ve nahiyesi (---) adet mamur köylerdir. Kethüdayeri, yeniçe­ri serdarı ve başka hakimleri yoktur, ama iki dizdarı vardır. Biri aşağı hisar ve biri yukarı hisar dizdarıdır.

Ve (---) adet kale erleri vardır. Muhtesibi, bacdarı, şehir ket­hüdası ve portoyorozları vardır. Süleyman Han zamanı başka kaptanı var imiş, 5 parça firkate ile deryayı muhafaza edermiş. Daha sonra kaldırılmış, ama gerçekten bu asırda bu kaleye bir derya kaptanı lazımdır.

Hala Mora paşası, Ankebut Ahmed Paşa kethüdalığından çıkma Hasan Paşa olup Seydf Ahmed Paşazade Mehmed Paşa mazuien Girit'e geçti. Hakir Hasan Paşa ile Benefşe Kalesi'nde kalıp kaleyi gezip dolaşmaya başladık.

Bu Benefşe Kalesi'ne halk dilinde Menekşe derler. Frenk­çede (---)dir, Rumcada (---) dir, ama İslam kavmi dilinde Benef-

341

Page 361: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

şe'dir. İsim alma sebebi odur ki dağlarını, bellerini ve Çakona Nahiyesi ellerini tamamen menekşe, zerrin, müşk-i rumi, ada soğanı bezeyip menekşe kokusu insanın dimağını kokulandır­dığından bu kaleye Benefşe derler.

Kalesinin şekli: Akdeniz kenarında Mora Adası'nın güne­yi tarafında bir sivri burunda hemen [277a] bir ada gibi bir kır­mızı yalçın kaya üzerinde, o yüksek dağın zirvesinde göklere yükselmiş kudret eliyle yaratılmış Rum Kahkaha Kalesi, ben­zersiz sağlam bir hisardır. Doğudan batıya uzunlamasına ben­zersiz bir iç kaledir. Havanın yoğun olduğu zamanlarda iç kale bulutlar içinde kalıp ta öğle vakti olup hava ısınınca mavi bu­lutlar kaybolup iç kale belli olmaya başlar. İç kale ta bu merte­be yüksektir.

Üç tarafında asla duvarı yoktur. Hemen kudret eliyle yapıl­mış bir kaledir. Ancak aşağı kale tarafına nazır kapısı yakınında yer yer kale duvarları vardır. Ama her ne tarafından olursa aşa­ğı bakılmak imkansızdır ki insanın ödü yarılır. Bu yüksek kale sanki Van Kalesi'dir, ancak bu Van Kalesi'nden 3 kat yüksektir ve ondan geniştir.

İçinde 500 hane şeddadi yapılar var, her biri sanki birer ka­ledir. Baştan başa kırmızı kiremit örtülü bağsız, bahçesiz ve av­lusuz daracık evleri var. Bütün evleri birer çeşit kat kat Havar­nak Köşkü gibi cihannüma güzel hanelerdir.

7-8 yerde dut ağaçları ve 5-10 yerde servi ağaçları var. Tüm evleri birbiri üzere olup hepsi güneye ve kıble yönüne bakan hoş evlerdir. Akdeniz göl gibi gözükür, bütün evleri beyaz kuğu gibi şahane mamur hanelerdir. Ve her evde birer ve ikişer üçer su sarnıçları bulunur.

Bu iç kalede asla kefere haneleri yoktur. Ve hamam, kuyu, han, dükkan ve başka yapı da yoktur.

İki adet cami var. Birine Fethiye Camii derler, Sultan Süley­man Han'ındır ki kiliseden bozmadır. Ve biri kapının iç yüzün­de Derviş Mehmed Ağa Camii. Bunlar kiremitli camilerdir. Bü­tün evlerin ve bu camilerin kiremitleri tümden kireç ile yapılma bir çeşit büyük kiremitlerdir, zira Rum kiremidi gibi olsa, zorlu rüzgar bu yüksek dağda tüm kiremitleri havaya atar.

Bu iç kalenin doğu tarafında bir burunda yüksek bir kule

342

Page 362: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

vardır. Kapısına taş merdiven ile çıkılır, Kasım Paşa Kulesi der­ler. Ağzına kadar cebehane ve mühimmat doludur.

Bu kalenin batı tarafında göklere yükselmiş bir kulesi daha var, tüm şehre ve 4 tarafa havale olup içinde çeşit çeşit zahire, yi­yecek ve içecek vardır.

Bu kale denizde 300 mil uzaktan seçilir. Girit Adası bu kale­den açıkça görülür, zira araları 80 mildir.

Bu kalenin tüm sokakları baştan başa kudretten beyaz taş döşeme kaldırım olup tertemizdir. Asla bu kaleye bekçiler ve ka­pıcılar köpek koymazlar, zira tüm yağmur suları su sarnıçlarına gider. Onun için bütün yolları temizdir.

Bütün halkının mesire yeri ve dinlenme yerleri Fethiye Ca­mii'dir. Bir yalçın kaya üzerinde olup doğuya, kuzeye ve batıya nazırdır. Bütün kalabalık cemaat namaz kıldıktan sonra orada oturup dinlenirler .

. Bir mesiregah da kale kapısı arasıdır ki cümle kale kulunun lonca yeridir. Bir büyük kemer altı olmakla kapının iki tarafı so­falarında tüm gelen geçenlerin dinlenme yeridir. Ve bütün du­var yüzleri silahlarla bezenmiştir. Bu kapıda, yukarı iç kalenin sınırı ve özellikleri tamam oldu.

Benefşe Kalesi'nin varoşunun çepçevre şekli Bu iç kale kapısından aşağı varoşa inince 3 kat dolambaç

kale kapıları vardır. Tamamen parlak yalçın kayalı gayet sarp yollarından at, katır ve eşekler güçlükle çıkarlar. Bu iç kale kaya­sı, aşağı varoşu sanki karnına alıp kuşatmıştır. Ve bu varoş iç ka­lenin kıblesi tarafında olup iç kale kayası altına girmiştir. Hatta yukarı iç kalenin en tepesinden bu aşağı varoş görünmez, zira iç kalenin tepesi altına aşağı varoş girmiştir. Onun için yukarı ka­leden bu varoş hisar görünmez.

Sultan IV. Mehmed Han varoşunu bildirir Yapılma sebebi odur ki, (---) tarihinde Sultan Mehmed Han

asrında bu Benefşe Kalesi'nin varoşu etrafında mamur varo­şu olmadığından Venedik kafiri donanmasıyla 100 parça gemi denizden, Manya ve Malta kafirleri karadan gelir. Bu varoşu 3 ay 10 gün muhasara edip 100 bin adet top gülleleri urup bir taş koparamayıp hüsrana uğrayıp kale fethinden ümit keserler. Bu sırada karadan 40 bin adet seçkin İslam askeri yardım yeti-

343

Page 363: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

şip murdar kafirlerin gafil avlayıp kıra kıra denize döker. Nice bin [277b] adet kefere ve fecereler Akdeniz'de boğulup nicesi de yüzerek gemilerine varırlar. Burada duramayıp kaçıp can­ları cehenneme, memleketlerine giderler. Vilayet halkı perişan hallerini Devlet kapısına arz ettiklerinde donanma-i hümayun ile (---) tarihinde Kaptan Fazlı Paşa, 12 eyalet askeri ve 70 bin re­aya, amele, yapı ustaları toplanıp bu iç kale kayasının yarısın­dan bölüp ta denize kadar ve deniz kıyısı ile iç kale kayasının derya içindeki burnuna kadar 3 köşe bir hisar etmişlerdir ki he­nüz Benefşe Kalesi taze can bulup bir sağlam hisar ve dayanık­lı kale olmuştur.

Bu varoşun sokakları daracıktır. Dar olduğu yine iyidir, zira kuşatma sırasında düşman dar sokaklarından yürüyüş edemez­ler. Bütün evleri birbiri üzere kat kat avlusuz, kale gibi hepsi Rum keferelerinin evleridir.

Müslüman mahalleleri kalenin kayası altında bulunup ga­yet cengaver ve yiğit Rum kefereleri olur. Hatta Venedik kafiri bu varoşu kuşattığında daha kaleleri yok iken küffar buna 3 kere yürüyüş edip daracık sokaklarına Frenk girince varoş Rumları kıra kıra geriye döndürmüşlerdir. Hala bütün Venedik kafirleri bu Benefşe keferelerinin o kadar can düşmanlarıdır ki Benef­şeliyi bulsalar kebap ederler. Gayet cesur Rum kefereleri olur. Şimdi ise varoşları kale içine alındı. Her bir Rumları 7 başlı ej­der gibi oldular.

Varoşun büyüklüğü: Bu varoş iç kale kayası yarısından batı tarafında varoş kapısından derya kenarından doğu tarafı kapısından yine iç kale kayası burnuna kadar çepçevre büyük­lüğü 2.100 adet germe adımdır.

Ve 9 adet kule, 3 yerde büyük tabya ve 4 adet kapıları var­dır. Evvela doğu tarafında bir kapısı deniz kıyısında olup lima­na nazırdır, ama kıbleye açılır sağlam kapıdır. Ve biri de batı yö­nüne açılır büyük kapıdır ki 3 kat birbiri içinde demir kapılar­dır. Ve 2 adet küçük uğrun kapıcıkları vardır. Ama büyük batı tarafı kapısından taşra şehrin mezarlığıdır.

Birkaç acı sulu kuyuları var. Ve liman kenarında bezirgan mahzenleri var. Bu taraf limandır, ama büyük gemiler yatamaz­lar. Benefşe firkateleri ve Gelibolu gemileri yatarlar.

344

Page 364: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bu varoş içinde irili ve ufaklı 1.600 adet avlusuz daracık ve hep kiremit örtülü kat kat kargir yapılı kale gibi şeddadi evler­dir. Hepsi pak, beyaz ve temiz güzel evlerdir.

Kargir kubbeli ve kargir minareli 2 adet camileri çarşı içinde olmakla ikisi de bol cemaatlidir. Ve 2 adet mescit vardır. 1 med­rese, 2 mektep ve 50 adet dükkandır.

Sudan başka bu şehirde her ne istesen bulunur, ancak su bu­lunmaz. Dirhemle su bulunduğundan bu şehirde asla çeşme, se­bilhane ve hamam yoktur.

Bu şehre abıhayat su gelmek mümkündür ama tüm şehir halkı birlikte şehre su gelmesine hayır sahiplerini men ederler.

Sebebi odur ki, "Çeşme sularımız vardır diye mağrur olup su sarmçlarımıza sahip olmayıp viran olur, kuşatma sırasında kafir gelip taşradan gelen sularımızı keser, hepimiz susuz kalıp aman deyip kaleyi kafire vermek gerekir" düşüncesiyle vilayet halkı şehre su geldiğini istemezler.

Ama her evde beşer onar adet su sarnıçları mukarrer­dir. Toplam 3 bin adet sarnıçları var ki yaz günlerinde her biri abıhayat olup buz parçasıdır, ama bütün sarnıçları mühürlüdür ki bir komşu bir komşuya içmeye bir damla su vermez.

İç kalenin kızıl kayasından akan yağmur sularına yollar ke­sip miri sarnıçlara, oradan şehir evleri sarnıçlarına dolar. Tüm evlerin damları ve çatıları üzerinden akan yağmur sularının bir damlası boşa gitmeyip sarnıçlara akar.

Bu şehirde asla bağ bahçe olmaz, zira tamamen yalçın taşlar­dır. Havası gayet sıcaktır. Ve mahbubu ve mahbubesi gayet aktır. Ve kalelerinin koruyucusu Hallak-ı Rezzak'tır.

Bu Benefşe Kalesi bir adadır. Kara tarafı ki batı tarafıdır, o mahalde deniz üzerinde 11 göz taş köprü var, boyu 450 adımdır. Köprü olduğu yer sığdır. Köprü altından balıkçıların kayıkları bir taraftan bir tarafa geçer, zira bu köprünün iki tarafı limandır, ama büyük gemiler zor [278a] yatarlar.

Benefşe Limam'nm anlatılması Eski Benefşe Limanı gayet hoş ve top altında iyi yataklı gü­

venli liman olup 200 parça gemi yıldızdan, karayelden ve ba­tıdan bu 3 zorlu rüzgardan rahat yatar. Bütün gemiler başları­m karada taşlara yıldız tarafına bağlar ve lodos yönüne 10 kulaç

345

Page 365: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

yerde demir korlar, ama lodos, kıble ve gündoğusunda gemiler yatamaz, gayet zordur.

Bu limanın batı tarafında kayalar altında hoş sular bulunur. Ve bu Benefşe Köprüsü'nün yarım saat güneyindeki bağlar ve bahçeler tamamen Benefşelinindir. Hoş suları, sulu meyveleri ve yemesi hoş üzümleri olur.

Bu Benefşe'den güneye kaya burun tam 30 mildir. Oradan Girit Adası kıbleye doğru tam 80 mildir. Osmanlı'nın bütün de­niz kıyısında Benefşe gibi çok gerekli bir serhat yoktur. Ve gayet amansız ada yerde bulunup limanı amansızdır.

Bu kalede Hasan Paşa yanında bir hafta konup garip ve aca­yip temaşalar ettik. Sonra burada haber aldık ki Sadrazam, Ter­miş Kalesi'nden donanma-i hümayuna binip Girit Adası'na geç­miş. Hakir de Mora Paşası Hasan Paşa'dan ihsanlar ve yoldaş­lar alıp,

Benefşe'den Anapoli'ye gittiğimiz konakları bildirir Evvela Benefşe'den batı yönüne 8 saat gidip Eloz Ovası'nda, Bey Çiftliği menzili: Gayet mamur otardır. Çakonya Dağ-

ları sağ tarafımızda kaldı. Oradan kuzeye 8 saat mamur ve ba­kımlı köyler, çiftlikler, verimli ekinlikler geçip tekrar,

Mizistre Kalesi'nde Şeyhülislam Hamdi Efendi hanesi yu­karı kalede olup orada konuk olduk. Oradan kuzeye 6 saat gi­dip,

(---) Köyü menzili: Kefere köyüdür. Oradan yine kuzeye (-­-) saat bağlı, bahçeli ve mahsullü sahralar geçip,

Harap kale (---) (---): Bir yalçın kaya başında kayaları mağa­ralı, viran yüksek kaledir, içinde insan yoktur. Ancak kış günle­rinde içinde çobanlarıyla koyunlar kışlağı ağıllar var. Aşağı de­resi içinde bir abıhayat suyu var, ama gayet tehlikeli yerlerdir ve tuzaklı derelerdir.

Oradan yine kuzeye Tana Ovası içre bir saat mahsullü yer­leri ve mamur çiftlikleri geçip,

Tana kasabasının özellikleri Mora Sancağı voyvodalığıdır ve 150 akçe kazadır. Ve nahi­

yesi (---) adet köydür. Şehri bir taşlı yerde, doğu ve batı tara­fı sahralı bir yüksek kayalı yerde 500 adet haneli mamur ve ba­kımlı bir kasabadır. Zemini safi servilik içinde hepsi kiremit ör-

346

Page 366: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

tülü hanelerdir. Bir camii var, avlusu safi servi, kubbesi kiremitli ve bir kargir minareli bir hoş camidir. Abıhayat suları var, ama çarşı pazarı, han ve hamamı yoktur, ama haftada bir büyük pa­zarı durup etraftan nice bin insan toplanır. Oradan 1 saatte,

Eski şehir Trapoliçse Kalesi'nin özellikleri Yapıcısı (---) (---) (---) dır. İsim verilme sebebi, Yunan Rum

dilinde kuş kafesi demektir. Hala Rumlar kuşlara pulya derler. Küçültme ile poliçse derler. (---) yılında Venedik elinden Kasım Paşa fethidir. Hala Mora paşasının voyvodalığıdır ve 150 akçe payesiyle kazadır.

Nahiyesi (---) adet köydür. Kethüdayeri, serdarı ve ayanı vardır. Kalesi şehrin batı tarafında bir top menzili uzak mesa­fede bir yalçın kaya üzerinde bir kargir şeddadi yapı, bir küçük hoş kaledir. İlk önce Fatih'e anahtarlarını teslim etmişler. Sonra kafirler yine istila edip ikinci fetihte Süleyman Han Veziri Ka­sım Paşa'ya vere ile kaleyi verdiler ve anahtarlarını teslim etti­ler. Ancak hala içinde insan yoktur.

Şehri, bir geniş ova içinde bin haneli bağlı ve bahçeli, ma­mur bakımlı, kargir yapılı ve baştan başa kiremit örtülü geniş hanelerdir ve 11 mahalledir. Evvela (---) mahallesi

.................. (1 satır boş) ................... . Ve 2 adet geniş camii vardır. Evvela çarşı içinde kargir kub­

beli, kargir minareli, kubbesi kireç ile sıvalı ve avlusunda ibret­lik görülmeye değer abdesthane havuzlu aydınlık bir camidir ki Mora diyarında böyle bir aydınlık, iç açıcı, nurlu cami yok­tur. Hatta yapı ustası mühendis bu havuzu avlunun tam ortası­na 6 adet beyaz ve ince mermer sütuncuklar üzere 9 kemerli bir kubbe edip altında pak havuzu abıhayat ile dolu olup bir yekpa­re mermerden şeşhane bir Hanefi havuzudur ki övgüsünde dil kısa kalır. [278b]

Bu camiin kıble kapısı üzere tarihi budur:

Bize tarih için Huda-yı Allm, İşbu kavli bize edip ta Tim,

Rastdır bu makama tek(?) tarih, Ruşen oldu makamın İbrahim.

Sene 1067 [1657]

347

Page 367: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Sonra Ahmed Ağa Camii. Bu da bir aydınlık nur dolu ma­mur, kargir kubbeli ve yüksek minareli güzel camidir. Bu cami­lerden başka 6 adet mahalle mescitleridir.

Ve 2 medrese, 3 adet sıbyan mektebi ve 2 adet tekke var­dır. Bunlardan Ahmed Ağa Camii avlusunda Hüseyin Efendi hazretlerinin hankahı Halveti tarikatında ulu tekkedir ki zen­gin yoksul herkese nimeti boldur. Bizzat hayır sahibi bu tekke sahasında bir kubbe içinde medfun olup kapısının üzeri sağ ta­rafındaki pencere üzere bu tarih yazılıdır:

Kaşifi esrar-ı erbab-ı sülUk, Tali '-i envara cidd ü cehd eden,

Tarihi anın bin otuz beşdedir, Gitti o plr-i mübarek dünyeden.

Sene 1035 [1626]

Ve 2 tekke daha mamur dergahlardır. Ve 1 hamam, 1 tüccar hanı, 1 adet gelen gidenlere konukevi, 14 yerde akarsulu çeşme, 160 adet esnaf dükkanı ve 2 adet yerilmiş tiryaki kahvehanesi vardır. Ama bu kahvehaneler çarşı içinde geniş cadde üzerinde bulunup önlerinde büyük çınarlar var ki her biri göklere doğru uzanmış, dallan altında çemenzar sofalar üzerinde kara ve de­niz gezginlerinin maarif erbapları her çınarın gölgesinde mari­fet arz edip vilayet halkı ile ülfet edecek bir ibretlik kahvehane­lerdir. Ve 420 adet kefere haneleri vardır.

Kısacası gayet mamur ve şirin hoş şehirdir. Suyu ve hava­sı yaylak olmak ile hoştur, ama kışı şiddetli olmakla limonu, tu­runcu, narı ve zeytini olmaz. Mora yumuşak iklimine göre kışı sert olur. Lakin mahbubu ve mahbubesi, gayet güzel yüzlü ci­vanları, tüm halkı sağlıklıdır.

Giysileri çuka ve kumaşlar olup taze yiğitleri Cezayirli es­vabı giyip bağır yelekleri ve pala bıçaklar taşıyıp başlarında kır­mızı fes ve ayaklarında siyah fillar pabuç giyip gezerler. Tüm halkı Rumşadırlar, ama zevk ehlidirler.

Diyarından ayn garipleri çok sever adamlardır ki bir gece misafirsiz yemek yemezler. Ayanı kibardan

. . . . .. . . . . . . . . . . . . (1,5 satır boş) ................... .

348

Page 368: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Oradan kalkıp kıble tarafına 2 saat gidip safi bağlar ve bah­çeler içinden geçip,

(---) Köyü: Rum köyüdür. Onu geçip 6 saatte daha sarp taş­lı yolları geçip (---) dağını aşıp tehlikeli gayya derelerini ve hara­mi pusu yerlerini geçip,

(---) (---) sahrası, yani yüksek yapı Arhoz Kalesi'nin özellikleri

Yapıcısı Venedik pirinc-pirimleridir. İtalyancada ismi (---). Rumcada Arhoz (---) demektir. Türkçe'de de o isimle anılan gü­zel şehirdir.

Sonra (---) tarihinde Sultan Süleyman vezirlerinden Kaptan Güzelce Kasım Paşa deryadan donanma-i hümayun ile karadan derya gibi asker ile bu kale üzere er döküp aman ile fethetmiştir. Hala Süleyman Han kanunu üzere veziriazamların hassıdır ki kaymakamı hakimdir. Her sene hakime (---) yük akçe hasıl olur.

150 akçe payesiyle kazadır. Nahiyesi (---) adet köydür. Si­pah kethüdayeri ve serdarı yoktur, ama muhtesibi, bacdari, ha­raç ağası, şehir kethüdası, kale dizdarı ve (---) adet hisar erleri vardır.

Kale zeminin şekli: Deniz kıyısından uzun bir top menzi­li uzak, göklere çıkmış bir yalçın tepe üzerinde havalesiz, 4 köşe şeddadi taş yapı güzel bir sur olup güney tarafa bakar bir kapısı var. İki kat sağlam demir kapılardan içeri biraz gidince bir mey­dandan içeri kendi iç kale kapısıdır. O da güney tarafa açık sağ­lam demir kapıdır.

Ondan içeri bu iç kale içinde 150 adet hanelerdir, ama çoğu boştur. Sahipleri vebadan kaçmıştır, haneleri harap, yerleri top­rak olmadadır.

Bu iç kalenin batıya bakan köşesinde göklere uzanmış bir ibretlik güzel kulesi var. Tüm Anapoli Körfezi deryası, Anapo­li Kalesi ve Arhoz Ovası ayak altında gözükür. Bu yüksek kule, sanki iç kale içinde bir iç kale daha olmuştur.

Kısacası, gördüğümüz kalelerde böyle bir yüksek kule me­ğer İstanbul'da Galata Kulesi [279a] ola. Gerçekte Galata Kule­si'ni yapan eskinin ustası bu yüksek kuleyi de yapmıştır. Tari­hi Latince ile yazılmıştır. Ama bu kule Galata Kulesi gibi sade bina değildir. En tepesinde olan bedenler içinde bir kat yüksek

349

Page 369: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

kule var ki o da göklere uzanmış olup durur. Ancak Galata Ku­lesi gibi üstü kurşun örtülü külah değildir. Gerçek usta marif e­tini göstermek için bu kulenin tepesine bir sanatlı kargir yapı to­loz kubbe etmiş ki anlatılmaz.

Eski zamanda bu kule üzerinde topları çok imiş, ama şimdi toplam 5 adet uzun şahi topları var. Kule içi 8 kat olup her katın­da çeşitli cebehaneler, mühimmat ve levazımat, türlü türlü zahi­re, darı ve kılçıklı pirinç doludur.

Bu iç kalenin doğu tarafında bitişik bir kat bölme kale duva­rı daha var. Bu hisar içinde 15 adet kiremitli ev vardır.

Ve bir ufak tefek camii var. Nice ihtiyarlar "Bu cami Fa­tih'indir ki ilk defa bu kaleyi Fatih fethedip Anapoli'yi fethede­meyip sonra küffar bu kaleyi bile almıştır" diye anlattılar, ama bu camiin hutbesinde Süleyman Han adı okunur. Bu hisarda bu camiden başka bir şey yoktur.

Kısacası bu Arhoz Kalesi 3 kat bölme hisardır. Ve çepçevre büyüklüğü bedenleri üzere 2.100 adımdır. Ve doğu ve batı taraf­ları tamamen yalçın uçurum kayalar olmakla asla bir tarafında hendeği yok bir sağlam kaledir. Bu kalenin kapısı önünde,

Yukarı küçük varoş İçinde Müslüman ve gayrımüslimlere ait 80 adet kiremit ör­

tülü, tek katlı ve iki katlı, kargir yapı cihannüma güzel haneler vardır. Lakin o kadar mamur ve bakımlı değildir. Bunda da çar­şı pazar, han ve hamam yoktur. Gayet yüksek olmakla herkes bu mahalle çıkmaya aciz olduklarından tüm halkı aşağı şehre muhtaçlardır.

Arhoz aşağı şehri Yukarı varoştan yokuş aşağı bu varoşa kadar tam 3 bin

adımdır. Bu şehir 800 adet büyük hanedir ki iki ev bir yerde de­ğildir. Hepsi başka başka yapılmıştır. Hemen ovada herkes be­ğendiği yerde bağlı bahçeli ve abıhayat sulu kale gibi geniş, sağ­lam ve mamur haneler düzmüşler ki tamamı kiremitli ve porta saray kapılı hoş evlerdir.

Hepsi 2 adet camidir. Biri çarşı içinde kiremit kubbeli ve bir nazik kargir minareli eski tarz büyük camidir. Ve biri de Beşik­ler yakınında bir mamur camidir. Ve 10 adet mahalle mescitle­ri vardır.

3 5 0

Page 370: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Kale içinde, yukarı varoşta ve aşağı bu varoşta toplam 11 mahalledir. Bunlardan Beşikler Mahallesi, Kethüda Mahallesi (---) (---) (---) mamurdur.

Ve 1 medrese, 2 adet sıbyan mektebi ve 2 adet tekke vardır. Ve 1 adet hamam ve 1 adet tüccar ham vardır.

Ve 20 adet seyrek seyrek dükkandır ki sıralı olarak yapılma­mışlardır. 500 adet abıhayat kuyuları vardır. Ve mahkeme sarayı (---) (---) (---) mamurdur.

Suyu ve havası hoştur ve bağı bahçesi cihanı tutmuştur, zira tüm Anapoli şehrinin ayanı kibarının burada bağları var­dır. Kırk türlü sulu, şıralı, yemesi hoş üzümü sicilde yazılı olup üzümü beğenilir.

.................. (1 satır boş) ................... . Bu şehri de seyredip oradan doğuya 2 saat gidip, Kuçiya Köyü menzili: Zekeriya Efendi'nin İrem Bağı gibi

çiftliğidir. Oradan kıbleye doğru 1 saatte, Eski Anapoli harap kalesinin özellikleri: Bağlar ve bahçe­

ler içinde viran kalmış havalesiz şeddadi bir taş yapı imiş. Onu geçip yarım saat gidip,

Anapoli Vilayeti, yani İskender Seddi Anapoli Kalesi İtalyan Frenk dilinde Anapolya derler. Latincede (---) derler.

Yunan Rum dilinde Kasro Anapoliye derler. Osmanlı'da Anabo­lı derler ki Anapoli'den bozmadır.

Ama Osmanlı hükmünde bu Anabolı ve Karadeniz sahilin­de İnebolı, Süzebolı, Ahtabolı, Gelibolı, (---) (---) Anadolu' da Bolu şehri var ve nice bolı [bolu] lafızlı şehirler var, ama bu Anapoli Kalesi gibi Osmanlı elinde böyle bir sağlam, dayanıklı kale yok­tur. Hatta ilk defa (---) tarihinde Fatih Sultan Mehmed Han ku­şatıp fethedemedi. Sonra (---) senesinde Sultan Bayezid Han ku­şattırıp fethi kısmet olmadı.

İki kere Çin acısı elinden kurtulmuş Çin ceylanına dönüp bu kaleyi Venedik kafiri öyle Ye'cüc Seddi etti ki daha önce Rum Feylekos yapısından ziyade Me'cüc Seddi oldu.

Sonunda (---) tarihinde Sultan Süleyman Han [279b] Vezi­ri Kaptan Güzelce Kasım Paşa bu kale üzere serdar gelip kara­dan ve denizden bu sağlam suru kuşatıp 70 gün 70 gece kale dö­ven toplarla döve döve, Osmanlı'nın bilek kuvvetiyle kılıç vurup

3 5 1

Page 371: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

fetholmuştur. Tüm Mora Adası'nı Fatih ve Bayezid Han iki pa­dişah fethedip bu kale asla evet . demeyip tam 70 yıl kafir elin­de kalıp sonra bu Anabolı, Benefşe ve Termiş Kalesi'ni 70 yıldan sonra aman ile vermişlerdir.

Bu kale fetholmayınca bütün Mora Adası Osmanlı eline gir­memiştir, ancak üçüncü padişahta, Süleyman Han eline girmiş­tir. Hala onların yazımı üzere bu Anabolı Kalesi Mora paşasının hass-ı hümayunundan voyvodalıktır. Hakimleri 300 akçe paye­siyle şerif kazadır.

Nahiyesi (---) adet köydür ki kadıya her sene 10 kese haram mal piştahta mahsulü hasıl olur. Müftüsü, nakibüleşrafı, sürsat ağası, nüzül ağası, iştira ağası, gümrük ağası, muhtesib ağası, bacdar ağası, haraç ağası, mimar ağası, şehir emini, sipah ket­hüdayeri, yeniçeri serdarı, ambar emini, ambar nazırı, ambar katibi var, zira hepsi Girit'e gidecek İslam askeri zahiresi bunda dağlar gibi yığılmış idi. Onun için bu şehir insan deryası olmuş.

Kale ağası ve 20 adet neferat ağalarından sağ kol ağası, sol kol ağası, gönüllü ağası, azeb ağası, beşli ağası, topçu ağası, ce­beciler ağası, kaptan ağası, liman ağası ve mendirek kalesi ağa­sı, başka neferleri vardır.

Ve toplam (---) adet aşağı kale ve yukarı kale neferleri var­dır. Ve Rum kefereleri üzere portoyorozları vardır, ama Frenk balyozu konsolosu yoktur. Ancak ayanı eşrafı, uleması sulehası, bey ve beyzadeler, paşa ve paşazadeler gayet çoktur. Hepsinden mükellef ve mükemmel Maryoloğullarından Abdi Paşa, Mus­tafa Paşa, Hasan Paşa ve (---) (---) (---) büyük hanedan sahipleri olup üçer pare kadırga ile sefer eşer ikişer tuğlu derya kaptanla­rıdır ki Akdeniz' de velvele salmış vakarlı paşalardır.

Kale zemininin şekli Bu kale Anabolı Körfezi'nin sonunda, deniz kıyısında ba­

dem şeklinde, yani uzunlamasına yüksek bir kaya üzerinde sağlam, dayanıklı hisardır ki iç kalesi tam 3 kat bölme şeddadi duvarlı bir sarp kasabadır.

Bunda ancak Fethiye Camii var, Süleyman Han'ındır ki ki­liseden çevrilmiştir. Boyu ve eni ellişer ayak olup sade kiremit­li ve bir düzgün minarelidir. Hakir tam 65 ayak taş merdiven ile bu minareye çıkıp şehrin tarhını, tarzını, şeklini ve yapısını ge-

3 5 2

Page 372: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

zip dolaşıp bir tabak kağıda kalenin tüm yapılarının şeklini çiz­dim. Bu Fethiye Camii içinde büyük bir su sarnıcı var ki tüm bu iç kale halkı ona muhtaç olup eyyam-ı bahurda sanki buz parçası suyu var, bir ruhaniyetli aydınlık camidir.

Burada 200 adet kiremit örtülü mükellef ve mükemmel ya­pılı Müslüman haneleri var ve hepsi Müslüman yapısıdır. Ku­şatma sırasında top darbelerinden kafir yapıları kalmayıp fetih­ten sonra İslam tarzı üzere yapılmış hanelerdir. Temelleri yalçın kayalar üzere olmakla bu iç kalede asla bahçeli evler yoktur. Ve hepsi daracık evlerdir, ama cihannüma havadar yuvalardır.

Bu kalenin kıble tarafında asla kale duvarı yoktur, hemen bir yalçın kayalardır ki insan aşağı bakmaya asla cüret edemez. Ama bu kalenin tüm topları bu duvarsız olan kayalar üzerinde olup hepsi aşağı deniz boğazına nazır uzun topları vardır ki her biri siper sepetlerinin artlarında 7 başlı ejderha gibi durur balye­mez toplardır.

Bu iç kalenin doğu tarafında bir bölme hisar daha var, ona orta hisar derler. Ancak batı tarafına bakar bir kapısı var, ondan içeri cenk meydanıdır. Ancak 1 mescidi ve 5 adet hanesi var, baş­ka yapı olmayıp hemen bir geniş meydandır.

Ve bu mahalden aşağı gidip doğu tarafında yine kayalar üzerinde bir bölme hisar daha vardır, ismine (---) derler. 1 camii ve 80 adet kiremit örtülü haneleri var, başka şey yoktur.

Ondan aşağı Toroz Kapısı'na giderken bir bölme hisar daha vardır, ismine (---) derler. 20 hane de burada vardır.

İç kale bu yazılan 2 adet bölme hisara kadar duvarlarının kalınlığı 100 ayak enli şeddadi sağlam binadır. Ve kırkar arşın yüksek duvardır ki tüm duvarları iç yüzüne eğridir. Kuşatma sı­rasında top gülleleri tesir etmeyip kayıp gider.

Kalenin bu tarafı kara olmakla 3 kat kesme kaya hendeğin taşra katı tam 80 [280a] adım enli ve derin hendektir ki liman ta­rafındaki hendek içine kayıklar yanaşıp girerler.

Bu kalenin ölümü kara tarafındaki hendek aşırı olan hava­le kayalardandır, zira bu mahallin havale kayalarından taş at­san kale içine el taşı düşer. Bu mertebe havale kayaları vardır ki bu kayalardan kurşun kale içinde tavuk gezdirmez. O yüzden bu kalenin kara tarafı sarp ender sarptır. Ve 500 adım kara tara-

3 5 3

Page 373: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

fı kara taşlı karadır. Bu kalenin geri kalan 4 tarafı denizdir. He­men bu kale ada olmaya 500 adım kayalı yeri kalmıştır, eğer onu kesseler bu kale tam ada olurdu. Bu kale çepçevre yalçın kaya üzere yapılmıştır. Güney tarafı bir gayya çukuru gibi yalçın taş olduğundan başka o taraflarda asla kale duvarı olmayıp hemen tabii bir kaledir. Ve daha yukarı kalelerin kuzey tarafında aşağı varoş kalesine iner kalenin büyük kapısı önünde bir lonca köş­kü var, limana nazırdır ki tüm liman ve aşağı şehir ayak altın­da gözükür.

Aşağı büyük varoş kalesinin şekli Evvela bu aşağı hisar liman kenarınca kalenin bedenleri

üzere ta aşağı tophaneye kadar, ondan yukarı büyük tophane­ye, ondan yalçın kayalar üzere ta Toroz Kapısı'na, oradan doğu tarafında büyük kapıya kadar bu kalenin çepçevre büyüklüğü 4.800 adet germe adımdır. Ve 42 adet şahane dirsek dirsek bü­yük kulelerdir ve 2.100 adet kale bedenleridir.

Ve çevresinde 5 adet kapı vardır, ama üçü bu aşağı hisarda­dır. Biri doğu yönüne nazır büyük kapıdır ki Arhoz Kalesi yo­luna gider 3 kat metin demir kapılardır. Sonra iki kapı da iskele kapısıdır ki birbiri batı tarafa ve biri doğu yönüne açılır ve iç hi­sara gider Toroz Kapısı ve orta hisara giden orta kapılar doğuya nazırlardır. Bu aşağı kale yukarı ve iç kalelerin kayalarını kuşat­mış liman kıyısında bir düz geniş yerde yuvarlak şekilli büyük bir kaledir. Bu büyüklük ve şekilde olan kale içinde,

Mahalle isimleri ve sayısı: Tamamı 1.600 adet tek katlı ve iki katlı kargir yapılı ve baştan başa kiremit örtülü kat kat bü­yük saraylardır ki vezir, beylerbeyi, bey ve ileri gelen evleri bu kalededir. Yukarı kalede böyle saraylar yoktur. Evvela liman kapısının iç yüzünde Maryoloğlu Sarayı ve (---) mahalde Şeyhi Efendi Sarayı (---) (---) (---).

Ağa sarayı: (---) Ve yukarı kalede Dizdar Gökçegöz Sarayı meşhurdur.

Camileri: Çarşı içinde (---) (---) Camii, kargir kubbeli ve kargir düzgün minareli camidir. Taşra sofasının sol tarafında bir şehit kabri vardır. Ve yine çarşı içinde (---) (---) Camii, bu da kargir kubbeli, kiremitli ve kargir minareli mabettir. Ve kaleden taşra tekke camileri, ikisi de geniştir. (---) (---) (---). Bunlar hep

354

Page 374: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

kalabalık cemaate sahip mabetlerdir. Ve yukarı hisarda Süley­man Han Camii, kiliseden çevrilme olduğu yukarıda yazılıdır.

Mescitlerin sayısı: (---) adet mahalle mescidi vardır. Evvela (---) (---) (---) .

Medreseleri: (---) adet medresedir. Bunlardan (---) (---). Sıbyan mektepleri: (---) adet sıbyan mektebi vardır. Evvela

(---) (---) (---). Meczup derviş hankahı: (---) adet Al-i Aba dervişleri tek­

kesidir. Evvela şehrin doğusundaki kapıdan dışarı mezarlık içre yukarıda 2 adet fukara tarikat ehli tekkesi var. İkisinde de cami­ler vardır. Acayip ve garip tekkelerdir ki nimetleri sabah akşam konuklara ve komşulara boldur. (---) (---) (---).

Dükkanları: 200 adet ehl-i hıref dükkanı vardır, ama bedes­teni yoktur. Ancak bütün kıymetli şeyler bulunur.

Hamamları: (---) adet hamam vardır. (---) (---) Ama 70 adet saray hamamları vardır.

Tüccar hanları: (---) adet bezirgan hanlarıdır. Evvela (---) (---) (---)

Levent misafirler için konuk sarayları: Toplam 3 adet has­bi han var. Evvela (---) (---) (---). [280b]

Abıhayat tatlı su çeşmeleri: (---) adet çeşmelerdir. Bütün hayratı kale fatihi Kasım Paşa'nındır ki berrak suyunu doğu ta­rafında (---) bağlarından getirtmiştir. Kalede çarşı içindeki çeş­menin tarihidir:

Ve hayrun kabul. Sene 954. (---) (---)

Sanayi ehlinin küçük pazarı: Evvela büyük kapıdan dışa­rı 50 adet dükkan olup her pazar günleri tüm köy ve kasabalar­dan nice bin insan toplanıp ateşli bir kalabalık pazar olur ki an­latılmaz. (---) (---) (---).

Can besleyen hayat pınarları: Bu şehrin iki yerden suları gelir, ama sıcaktır, Kasım Paşa suyu ise lezzetlidir. Biri de Eski Anabolı'dan gelir, ama biraz acıcadır.

Yaşlanmış erkeklerin yüz renkleri: İhtiyarlamış, çöngel­miş kocalarının belleri bükülmüş iken yine bağlara yaya gidip gelirler.

3 5 5

Page 375: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Güzel yüzlü dilberlerinin övgüsü: Dilberleri gayet hoş olup ehl-i ırz, peri çehreli, melek yüzlü, zarif, nüktedan, güneş parçası dilberleri olur.

Sofra sahibi ileri gelenlerinin isimleri: Abdi Paşa, Musta­fa Paşa, Hasan Paşa ve Şeyhi Efendi (---) (---) (---).

Tabiat sahibi usta tabipleri çoktur, ama bunlardan Rum Benefşeli, Rum Mihalaki ve Abdi Paşa esiri Manolaki, bunlar meşhurdur.

Değerli usta cerrahları: Evvela Cerrah Usta Habib ve Usta Receb (---) (---) (---).

Duası kabul olunan salihleri: .................. (2/3 satır boş) ................... .

Seçkin şairleri: .................. (2/3 satır boş) ................... .

Hal ehli meczupları: .................. (2/3 satır boş) ................... .

Gençlerinin kıyafetleri: Bütün taze civan evlatları baştan başa parankona elvan çukaları Cezayir esvaplarıdır, zira hep­si leventtir.

Kadınlarının giysileri: Bütün hatunları elvan çuka ferace­ler giyip yassı başları üzere car örtünürler.

Velinimet meydan erlerinin isimleri: Gemici dayılarının Murad Dayı, Sücah Dayı, Eloz Dayı, Kakomir Dayı gibi isimle­ri var.

Adeviye gibi temiz kadınlarının isimleri: Evvela Mevzune Kadu, Rabiye Kadu, Ümmise Kadu (---) (---) (---).

Kulağı küpeli kölelerinin isimleri: Genellikle köleleri Frenktir. Perviz, Şehbaz, Bihzad, Musli, Balı, Firuz gibi isimle­ri var.

Beyaz ve siyah cariyelerinin isimleri: Itabe, Katibe, Sahibe, Müsemma, Ambere, Canfide, Şurize gibidir.

Şehrin ikliminin hesabı: Müneccimlere göre 28. örfi iklim­de bulunup uzun günü (---).

Müneccimlere göre imareti talihi: Eski kahinlere göre bu şehrin imareti talihi terazi burcunda, Zühre ve hava evinde bu­lunmuştur.

Can veren, rahatlatan güzel havası: Havası gayet hoş ve

3 5 6

Page 376: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

mutedil olup seher vakti o kadar güzeldir ki seher yeli burada bulunur.

Rahip kiliseleri: Şehrin batı tarafında kefere mahalleleri içinde 7 adet rahip kilisesi vardır.

Meslek sahiplerinin övgüsü: Genellikle halkı gemici ma­rangozlardır, yani gemi yaparlar. Bir sınıfı bağban ve kale bek­çisidir.

Kahinlerin acayip tılsımları: Bu şehir içinde asla yılan, çı­yan ve akrep olmaz. Ve limanına her sene kefal balığı gelip tılsı­mın ziyaret ederken avlanır.

Çeşitli hububat mahsulleri: Buğdayı, kalımboku, darısı ve pamuğu gayet çok olur, ama arpası ve mercimeği az olur.

Tanrı hediyesi güzel meyveleri: Hepsinden fazla renk renk üzümü gayet şıralıdır, inciri, zeytini ve narı güzel olur.

Sebze çeşitleri: Yaz kış marulu, teresi, salatası, soğanı ve di­ğer sebze ve otları boldur.

Büyük nimet yiyecekleri: Bu şehrin şekerli işleri ve çeşit çe­şit aşları, özellikle güllaç baklavası ve keklik böreği bir diyarda yoktur.

Can besleyen çeşit çeşit içecekleri: Evvela süzme balının li­mon sulu şerbeti, nar şerbeti ve şer'f müsellesi güzeldir.

Ziyafet evleri, imaretleri: Her hanedandan imaret gibi zen­gin ve yoksula nimetler bolca dağıtılır, taşra tekkelerin nimetle­ri de herkese açıktır.

Sarhoşluk veren haram içecekleri: Bunlardan haram şara­bı turna kanı gibi kırmızı olup sarhoşluğu yoktur, derler. Vişne suyu da meşhurdur.

Mesireleri: . . . . . . . . .. . . . . . . . . (2/3 satır boş) ................... .

İrem bağlarının adedi: Büyük kapıdan dışarı tekkeler etra­fında ve daha iki saat ileri varınca 18 bin bağ bahçe ve şebekeli bostanlar vardır. [281a]

Övgüsünün tamamlanması: .................. (3,5 satır boş) ................... .

Kurtuluş yeri limanını çepçevre bildirir Bu aşağı kalenin kuzeyi, yıldızı ve batı taraflarını kuşatmış

büyük bir limandır ki Anabolı Körfezi'nin sonundadır. Gemi-

3 5 7

Page 377: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

ler dip dibe, küpeşte küpeşteye, karın karına yatsalar bin par­ça gemi alır, ama demir üzere mola yatsalar 300 parça gemi alır güvenli limandır. Bu limanın tam ortasında bulunan Kastel Ka­lesi arasında yatan gemiler 6 kulaç suda yatarlar. Ancak doğu, kuzey ve yıldız tarafı kenarları kumsal sığ yerlerdir. Türlü türlü hoş ve semiz balıkları avlanır. Ama yılda bir kere, Kastel Kalesi önünde bir tılsım balık tesiriyle o kadar kefal balıkları gelip hep­si balık avcıları elinde tuzağa düşüp Anabolı kavmi balık gani­meti ederler, hesabını Allah bilir, acayip hikmettir.

Hayat yuvası Kastel Kalesi'nin özelliği Adı geçen aşağı varoş kalesinin kuzeyi önündeki büyük li­

man ortasında Tanrı'nın hikmeti bir yalçın alçak tepe vardır. Es­kinin yapı ustası var gücünü sarf edip bu Kayacık Adası üzeri­ne 4 köşe şeddadi güzel bir mendirek inşa etmiş ki sanki usta mühendis ustalığını göstermiş. Bu liman bir hayli geniş liman olmakla nice kere düşman firkateleri gece baskını ile bu limana girip gemiler basıp esirler alıp gitmişler. Onun için bu Kastel Ka­lesi'ni yapmışlar. Gerçekten de liman henüz güvenli bir sığınak olmuş. Bir tarafı Anabolı Boğazı'na nazırdır. Bütün etrafı limanı muhafaza eder bir İskender Seddi'dir.

Büyüklüğü çepçevre tam 300 adım olup içinde bir camii ve 5 adet hane vardır, başka dizdarı ve 150 adet hisar eri olup hane­leri kat kat kuleler içinde sakinlerdir.

Doğu yönüne bakar sağlam bir küçük demir kapısı var. Hatta (---) tarihinde Anabolı fetholduktan sonra kafir 40 gün Osmanlı donanmasını bu limana koymayıp savaş eder. 40 gün­den sonra bu kapıyı açıp gemilerine binip bir tarafa kaçıp gider­ler. Onun için bu kale 40 günden sonra fethedilmiştir.

Bu kalede olan topların her biri boğaz ağzına ve liman çev­resine dönük uzun balyemez acayip toplardır ki bu liman etra­fında kuş kondurmaz. Bu Kastel içinde göklere yükselmiş bir iç kale gibi uzun kule var. Taşra mendirek kapısından girildiğin­de bu kule kapısına ağaç köprü ile geçilir, kesme kaya hendek­tir. Her gece ağaç köprüyü bekçiler kaldırıp bu iç kule sanki bir ada olur. 8 kat yüksek bir kuledir. Tüm zahire, cebehane ve mü­himmatlar bundadır. Ve içinde 100 adama bir yıl yeter abıhayat su sarnıcı vardır.

Bu yüksek kulede daha nice uzun şahane topları var ki de-

3 5 8

Page 378: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

nizde ve Arhoz bağlarında kuş kondurmaz. Bunun benzeri Mo­ton Kalesi'ndeki kastel de acayiptir, ama bu Anabolı mendireği Moton'dakinden geniş ve sanatlıdır. Cenab-ı Hak kıyamete ka­dar düşman şerrinden koruya, amin ya Müste 'an.

Şehir kabirlerinin ziyaretini bildirir Evvela Al-i Aba fukaraları önderi, Selim Baba ziyareti, sırrı

aziz olsun: Liman kapısı yakınında kale duvarı dibinde medfun olup bütün insanların ziyaretgahıdır.

Ve Büyük Mezarlık ziyareti, (---) (---) (---). Bu kaleyi de seyredip bütün dostlarla vedalaşıp doğu tara­

fına 2 saat gidip, Volimir Köyü: Konak sahibimiz velinimet Şeyhi Efendi

hazretlerinin çiftliğidir. Oradan 6 saat kıbleye gidip, İri Köyü: Turgut Paşa çiftliğidir. Oradan yine doğu tarafa 3

saat sarp yollarla gidip, Avogoz Manastırı: Çok yüksek bir kaya üzerinde olup bir

acayip ve garip Mesih milleti misafirhanesidir. Tepesine (---) sa­atte çıkılır. Gelen geçenlere nimetleri boldur. Oradan yine doğu tarafına 4 saat taşlık içinde gidip,

İrsolis Kalesi: Göklere yükselmiş bir yalçın kaya üzerinde viranca kaleciktir. İçinde koyunlar kışlar ama aşağı dibinde bir abıhayat su çıkar ki sanki buz parçasıdır. Oradan (---) saat baş aşağı doğu tarafına gidip deniz kıyısına çıkıp,

Leşa Köyü: Gördüs Kalesi körfezinin kenarında [281b] bir büyük Rum keferesi köyüdür. Ve Kuluri Adası bu kenara pek ya­kındır. Ve bu köyün doğu tarafına,

Mesena Adası: Biraz Mora tarafına yakındır ki bir tüfenk menzili yer olup kaptan paşa hassıdır ve Gördüs kazasıdır. Ora­dan kıbleye doğru deniz kıyısınca 3 saat gidip,

Pasiya Köyü: Bir bayır başında 40-50 evli kefere köyüdür ve Şeyhi Efendimizin çiftliği mahsuldarıdır ve Gördüs nahiyesidir. Soğanı, üzümü ve inciri meşhurdur. Bu köyün karşısında, kuzey tarafına bir kurşun menzili uzak,

Poroz Kalesi Adası'mn özellikleri Akdeniz içinde olup kaptan paşaların hassıdır. Her sene (---)

yük akçe iltizam olup kaymakamı hakimdir. Ve Mesoya kazası nahiyesidir.

Kalesi bir sarp kaya üzere biraz harapça kaleciktir. Ancak

3 5 9

Page 379: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

içinde bir büyük manastırı var, hemen iç kale mamur o kilise­dir. Ama aşağı deniz kıyısında bir büyük kefere köyü var, 500 haneli ve 5 manastırlı gayet mamur ve kefereleri zengin köydür. Tüm asi Manya ve Malta firkateleri çekinmeden korkmadan ge­lip limanında demir atıp alışveriş ederler. Ve şıra, ekmek ve pey­nir alıp esir mümin satarlar. Mora kenarıyla bu Poroz Adası ara­sı iyi limandır. Kadırgaların bu limanın iki tarafından girip çık­ması mümkündür. Adası kenarlarında abihayat suları boldur. Ve bu limandan,

Ayana Adası: Kuzey tarafına 8 mil yakındır. Kalesi ve lima­nı tabiidir. Yukarıda anlatılmıştır, tekrarında alem yoktur. Ora­dan güneye (---) saat Termiş dağlarını ve taşlıklarını geçip,

Peyada Kalesi: Daha önce mamur imiş. Fetihten sonra Fa­tih viran etmiş, ama biraz yardımla mamur olması mümkün­dür. Bu kaleyi geçip yine sarp yollar ile gidip,

Monti Kalesi: Bu da bir topraklı bayır üzere bir küçük taş bina, hoş bir kaleciktir ama bu da virancadır. Onu da geçip nice köyler ve nice yıkılmış ibretlik kaleler geçip,

Balaban Köyü: Bu da Şeyhi Efendimizin çiftliğidir. Karşı­sında deniz aşırı 2 mil kıbleye doğru ve doğuya meyilli,

Dokoz Adası: Viranca bir küçük adacıktır, ama doğusunda iyi limanı vardır. Oradan 4 saat deniz kıyısıyla Allah korusun taş­lık içinde batı yönüne doğru sıkıntı çekerek gidip,

Rum Kahkahası, yani ibretlik Termiş Kalesi'nin şekli Latin ve Rum tarihçilerine göre bu kale Feylekos yapısıdır.

Rumca Termiş Kasro (---) (---) demektir. Frenkçe (---) derler. Venedik kafiri elinden 954 tarihinde Süleyman Han fethi­

dir, Kaptan Kasım Paşa eliyle. Hala Mora Sancağı toprağında voyvodalıktır ve Anabolı kazası nahiyesidir. Dizdardan başka hakimleri yoktur, ama böyle bir kalenin 18 adet neferi vardır. Hemen Allah'ın korumasında ola. Kalesi, deniz kıyısından bir top menzili uzak, kuzey tarafında karada göklere doğru yüksel­miş bir sarp sarı ve kızıl yalçın kaya üzerinde bir küçük kalecik­tir. Ama sanki Demavend Dağı ve Blsütun Dağı üzerine kudret eliyle kale namında yaratılmış sağlam bir hisardır. Benzeri dün­yada Kırım Vilayeti'nde Menkub Kalesi veyahut Kefe yakının­da Sudak Kalesi ola.

360

Page 380: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Kısacası, bütün kara ve deniz gezginleri, tarihçiler bu ka­leye Rum Kahkahası Kalesi diye isim vermişlerdir. Bu kale­ye asla bir tarafından zafer mümkün değildir. Dörtgen şekil­li olup kuzeye bakan bir küçücük demir kapıcığı var. O tarafı gayet sağlam ve 20 arşın yüksek şeddadi dolma rıhtım duvar­dır. Ama güneye ve kıbleye doğru olan yerlerinde asla ve kat'a kale duvarı yoktur. Bu taraflardan adam aşağı baksa ödü pat­lar, Allah saklasın. Uçurum derin kayalardır ki çeşit çeşit kuş­lar yuva yapmışlardır.

Bu taraf kayaları kar saçağı gibi kıbleye eğilip baştan başa altı boştur ki birkaç tane Rum keferelerinin geniş haneleri var. Ta bu mertebe altı boş kale kayasıdır, sanki Bisütun Dağı'dır, altın­da sakin olan keferelerin cüretlerine aşk olsun. Bu kalenin ancak kayadan kesme bir keçi çıkacak küçük yolu vardır.

Kale içinde 80 adet kargir yapı ve kiremit örtülü avlusuz da­racık evleri olup birbiri üzere denize nazır cihannüma küçük hoş evlerdir. Süleyman Han Camii, minaresiz, kiremitli bir kü­çük camidir. Bu kalenin içinde yüksek bir kule, iç kalesi var, ka­pısı üstünden ağaç merdiven ile çıkılır. İnsan güçlükle çıkıp her gece bekçiler merdiveni kaldırırlar, zira bu iç kale içinde tüm Mora ayanının kıymetli cevahir ve nice çeşit değerli eşyaları ve kap kacakları bu iç kulede saklıdır.

Bu iç kalenin doğu tarafı köşesinde Yıldırım Kulesi adında bir kuleden tüm Mora Adası, Girit Adası, Manya burnu, Çuka adaları ve Akdeniz içinde 70 adet ada da bu Yıldırım Kulesi'nden [282a] gözükür.

Nice kere bu kaleyi ansızın Manyalı ve Maltalı gemilerle ge­lip bastılar, nice yüz kafirlerini bu kale halkı tutup astılar. So­nunda kılıç artığı olan kefereleri bozguna uğramış olarak kaç­mışlardır. Gerçi 18 adet kale erleri vardır ama hisar içinden 150 adet şahbaz yiğitleri çıkar ve etraf köylerinden göz açıp kapayın­caya kadar 3 bin seçkin tüfenkli gazileri yardıma gelirler. Gayet­le cesur, korkusuz, hünerli, dilaver yiğitleri olur.

Bu kale içre asla han, hamam, medrese, mektep ve çarşı pa­zardan bir eser yoktur. Suları tamamen sarnıçtır ki yağmur su­larından bir damla su boşa gitmeyip bütün dam ve çatılarından akıp sarnıçlara dolar. Ama aşağıda limanı kenarında abıhayat

361

Page 381: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

suları çoktur. Bütün giyeceklerini ve tüm hayvanlarını oraya götürür, giysilerini yıkayıp hayvanlarını sularlar.

Aşağı limana varınca deniz kıyısı tamamen bağlardır. Hat­ta bu hakir varmazdan bir gün önce Venedik kafiri donanma­sı Sadrazam Köprülüzade Ahmed Paşa Girit'e geçmesin diye bi­zim donanmamızı arayarak bu Termiş Kalesi altına gelip demir atıp bağları bahçeleri yağmalarken kaleden nice yüz adet müca­hid gaziler Termiş pusularından çıkıp kafire iyi bir Termiş satırı vurmuşlar ki anlatılmaz. Hatta 22 adet namlı kaptanlarını esir edip zincirlemişler ve 1.800 adedini Termiş kılıcından geçirmiş­ler ve nice yüz kafiri köylerde kırmışlar. Hakir nice yüzünün pis leşlerini yollar üzerinde toz toprak içinde yattıklarını gördük. Ta bu derece gazi yiğitleri vardır.

Yiyecekleri: Üzümü, incir kurusu ve deniz kıyısında tuzla­sı var. Mora diyarında öyle bir lezzetli tuzla yoktur. Kale neferle­rinin aklamlarıdır ki ulüfelerini bu tuzladan alırlar. Daha fazla mahsulünü Anabolı kuluna verirler, iyi tuzla mukataasıdır. Bu kale karşısında kıble tarafında deniz aşırı,

Çamlıca Adası: Anabolı nahiyesidir. Doğudan batıya uzun­lamasına olup bir mamur küçük adacıktır. Çok hoş abıhayat su­ları ve sığınacak yataklı demir tutar geniş limanı var. Dağla­rı tamamen çam ağaçları olduğundan Çamlıca derler. Ama asi kafirler burada eksik olmaz. Zira kafirlerin geçiş yeridir. Sonra Termiş'ten 4 saat deniz ile batı yönüne giderken,

Garip ve acayip felaket Yollar üzere nice ümmet-i Muhammed'in güneş pençesi oğ­

lanlarının leşleri yollar üzere ve nice ümmet-i Muhammed yi­ğitlerinin beller üzere ölüleri yatar, nice bin atlar, katırlar ve de­veler devecisiz ve seyissiz serseri dağlarda gezip nice yüz yiğit­ler de yaralı, perişan, çıplak ağlayıp sızlayıp kendinden geçip dağlarda gezer. Hatta birkaç güneş parçası oğlanların edepte ar­kalarını bıçak ile oyup dağlarda aman deyip gezer ve nice yeni­yetme oğlanları katledip zekerini kesip edepte arkalarına sokup yüzükoyu yatarlar. Ve nice bin harar ve sepet sandıklar bomboş ormanlar içre yatarlar. Hakir hayretler içinde kalıp,

"Aya bu ne garip temaşa olur" derken orman içinden 4 ne­fer sevimli, güneş pençesi oğlanlar yalınayak başı kabak hakire "Aman sultanım" diye çıplak çıkageldiler.

362

Page 382: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

"Biz sultanım, Alasonya semtinde bir zaimin hizmetçileri idik. Ağamız Termiş'ten Veziriazam ile kadırgalara binip bizi mal erzak esvaplarıyla ardımız sıra gelin deyip bıraktı. Girit Adası'na gideli 3 gün oldu. Girit'e geçmeyen sekbanlar, sarıcalar ve kara­kullukçular bizi ve diğer ağaların yüklerini vurup cenk ede ede nice bin adamları bu dağlarda kırdılar. Bir ipe muhtaç ipsiz, sap­sız, zabitsiz ve rabitsiz haşeratları bizi soyup nice bin oğlanları if'al bablarına çekip nice namlı oğlanları da öldürdüler. Hala dağlarda nice bin haşeratlar ağalarının oğlanlarıyla içip eğlenmededirler. Aman sultanım, siz de dikkatli olup bizi alıp bir selamete çıka­rın" dediklerinde hemen can başıma sıçradı. Hepimiz silahımızla hazır olup bu oğlanları yanıma alıp gittikçe yollar üzere nice leş­ler ve nice çadır çerge yükleri yerde yatır gördük.

Meğer bu hakir Termiş Kalesi'ne varmazdan 2 gün evvel Sadrazam Fazıl Ahmed Paşa hemen Termiş'e ılgar ile gelip,

"Her kim padişah kulu ise Girit'e bu an gelsin" deyince bü­tün ırz ehli olan ayanı kibar çoluk çocuklarını bırakıp başı kor­kusundan bir canıyla gemilere binip Girit'e geçerler. Onun için bu kadar sahipsiz mal ve erzakı haşerat hademeler fırsat bilip yağmalarlar.

Hakir de gafil olmayıp hizmetçilerim dağlar içinde nice mallar buldu. 3 adet oğlan da gelip onlar da yaya yanımız sıra gidip 5 saatte,

Kasrı Mora Kalesi'nin özellikleri Bir büyük kaledir. İlk defa Afrika padişahlarından Fatımi

Sultan Mansur bu kalenin [282b] fethinde aciz kalıp fetihten sonra yıkmış, ama az bir şeyle tamir olması mümkündür. Aca­yip ve garip büyük şehir ve mamur yer imiş. Ve birbiri içine kat kat sekiz rüzgardan emin, güvenli, kapılı limanları var. Ve taş­ra limanı bin parça gemi alır güvenli tabii limandır. Eğer bu ka­lenin harap olan yapılarını, Kisra kemerlerini, sanatlı kubbeleri­ni anlatsam uzun bir kitap olur.

Ancak hala 300 haneli bir kefere köyü kadar haneleri kal­mış. Ama bu Kasra dağlarında abıhayat sular vardır ki sanki ab-ı zülaldir. Hala kemerleri, nice bin kargir yapı su değirmenleri, nice bin çeşmeleri, nice bin çuka tezgahları ve nice bin kağıthane işyerlerinin kalıntıları bolca görülür. Rum tarihçilerine göre Gi­rit Adası'nda olan Kasra Kalesi halkı Sultan Mansur asrında bu-

363

Page 383: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

radan kaçıp Girit Kasrosu'nu imar ettikleri için ona da Kasra derler. Allah onun da fethini kısmet ede, evliya ve enbiya hakkı­na. Bu Mora Kasrosu limanından,

Kav İskala Burnu: Yani Köpek Burnu demektir, o burun­dan Anabolı Limanı 60 mildir. Sonra bu Kasro'dan 1 saat deniz kıyısı ile gidip,

Kasro Manastırı: Gelen geçenlere nimetleri boldur, ama içinde asi kafirleri eksik değildir. Haklm-i Mutlak hikmeti bu kilisenin avlusundaki kuyudan bir tuzluca beyaz süt gibi su çı­kar. İki fincan içene hekim şerbetinden faydalı olup burmadan ve sarmadan kolaylıkla 10 kadar amel edip insan vücudunda ve midede ne kadar ifrazat, bozuk sıvılar, ne kadar safra, sevda bal­gam ve namazbur gibi şeyleri, tüm solucan ve kurtları kırıp alt­tan işletip insan sağlıklı olur. Onun için bu kiliseye her sene yaz aylarında nice bin insan çadırları, çergeleri ve yükleriyle gelip müshil suyundan içip eğlenip zevk ederler. Sonra buradan ku­zeye doğru 6 saat gidip,

Orsolis Kalesi: Bir yüksek tepe üzerinde harapça bir küçük kaledir, ama Orsolis Köyü mamurdur. Oradan kuzeye 5 saatte,

(---) Köyü: Müslüman ve kefere reayası var. Bağları hesap­sızdır. Oradan batıya 4 saatte,

(---) Kalesi: Bu da bir taşlı boğaz ağzında kargir harap yapı­dır. Oradan 2 saatte,

Büyük şehir, harap (---) kalesi Bunu da Afrika Padişahı Melik Mansur yıkmıştır. Eğer bu

harap şehri de anlatsam bir cilt olur, ancak burada olan ibretlik sütunlar, çeşit çeşit biçilmiş mermerler, nice kere yüz bin adet kubbeler, hesapsızc büyük saraylar içinde havuz, fıskiye ve şa­dırvanlar var ki görenler hayran olur.

Bunu da seyredip geçerek 2 saat giderek esenlikle yine Ana­bolı Kalesi, oradan yine kuzey tarafa giderken Koçiya Çiftli­ği'ni geçip 9 saatte mamur köyleri ve nice bağları geçip, diğer Gördüs Kalesi menzili.

Hamd olsun bu mahalle yine selametle gelip, Mora Vilayeti övgüsünün tamamlanması

Mora'nın 770 mil adasını dolaşıp 31 adet mamur kalelerini, 5 adet kasabalarını, 360 pare mamur köylerini, 78 adet nehirle-

364

Page 384: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

rini ve nice bin adet kaynak akarsularını içip nice kere yüz bin adet Tanrı eserlerini seyredip tam 3 ayda dolaştık. Nice yüz adet çiftliklerde zevkler edip bu Gördüs mahallinde Mora'nm seya­hati tamam oldu. Bu Rabbimin bir ikramıdır.

İmdi safalı dostların şöyle malumları olsun ki Osmanlı des­tinde böyle bir suyu ve havası hoş ve mahsullü ada yoktur. Top­lam 300 tür mahsulünü hesap etmişler. Hatta yaz kış kuzusu ve keçi oğlağı eksik olmayıp koyun bir yılda iki kere kuzu verir. Kızları 9 yaşında ergin olup 10 yaşında evlat sahibi olur. Oğlan­ları onunda ve on ikisinde ergin olurlar. Ve otları yulafları dai­ma hasıl olup inciri ve üzümü yedişer kere yılda sulu meyve ve­rir. Ve bütün yeşillikleri yaz kış eksik değildir.

Suyu ve havası 4 çeşittir. Mesela Tarapoliçe kazası ve Kalav­rata kazası gayet yaylak olup limon, turunç, nar, incir ve zeytin olmaz, zira yaz kış dağlarında şiddetli kış olup bazen kar da ya­ğar, zira dağları Mora Vilayeti'nin göbeğidir. Tüm Mora diyarı nehirlerinin kaynağı, Tarapoliçe, Kalavrata ve Manya dağların­dan doğup Mora Vilayeti'ne dağılır.

İkinci havası; Manya dağları kavmidir. Dilleri başka asi ke­ferelerdir ki Venedik'e tabilerdir. Garip acayip dağları var, asla ekin olmaz. Bütün halkı vilayet vurup çarpıp, darı ve kalımbok yerler. Yılda bir kere denizden bıldırcın kuşları gelip nice kere yüz bin fıçı kuş turşusu edip denizden midye ve istiridyeler av­layıp yerler. Gayet sarp vilayettir.

Üçüncü havası; Mizistre Sancağı'dır ki ta Benefşe'ye kadar bir kıyı, [283a] mahsullü ve bağ bahçeli yerlerdir. Hatta 17 çe­şit inciri sicilde yazılı olup Çakona kavmi bu sancak toprağında olup başka dilleri var.

Dördüncü havası; Gaston ovaları kazasıdır. Asla kar dur­maz, gayet verimli ovalardır ki bütün Mora Vilayeti'ni ve Vene­dikVilayeti'ni bu Gaston kazası besler.

Bu Mora Adası'nda 4 çeşit dil vardır. Evvela Mizistre tarafı düzgün Rumcadır. Biri Manya Rumu dili, biri Benefşe yakının­da Çakona keferesi dili ve biri Vostiçe ve Kalavrata tarafları Ar­navut dilidir vesselam.

Bu hesap üzere Mora'nın 4 çeşit havası ve 4 dil üzere insan­larının özellikleri tamam oldu.

365

Page 385: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Usturlab ilmi üzere müneccimlerin sözleri Mora (---) (---) ikliminde bulunur. Arz-ı beledi (---) uzun

günü (---) (---) (---) olup cümle 23 adet kadılık ve 2 sancak yerdir. Ama halkının dilleri Urumşadır ancak salih adamları çoktur. Ve diyarından ayrı garipleri sever, ikram sahibi zengin ve çırası ya­nan hanedan sahibi velinimet adamları vardır.

Sonra bu Gördüs'ten Zekeriya Efendimiz ile güneye (---) saat gidip tekrar,

Anabolı Kalesi menzili Sürsat Ağası Murad Ağa ile Şeyhi Efendi ve paşazadeler ile

keyif sürerken talihimiz müsait olup donanma-i hümayun ile Kaptan Kaplan Paşa, Sadrazamı Girit'e bırakıp Anaboh Lima­nı'na demir atınca hakir buluşup,

"Bre Evliyam, hoş geldin, bre Veziriazam Kethüdası İbra­him Ağa, Defterdar Ahmed Paşa ve gayri iş erleri seni ister­ler, tiz baştardaya gir, seni karşı Girit'e geçireyim" deyince ca­nıma minnet olup 8 baş atımızı, 3 adet kölemizi, 2 harar es­vap ve ağırlıklarımızı Zekeriya Efendi'nin Koçiya adlı çiftliği­ne gönderip bu hakir 1 at 1 harar esvap ve 3 nefer kölemizle yüksüz hafif kalıp Allahu Taala'ya sığınıp Zekeriya Efendi ile Abdi Paşazade Hasan Bey'in Karaca baştardasına bir atımla ve hizmetkarlarımla gemiye girip hakir Hasan Bey ile kadırga kı­çında zevk edip Kur'an okuyarak,

1078 tarihi Rebiülahir'inin 15. günü [4 Ekim 1667] Girit gazasına gittiğimizi bildirir

3 günde tüm İslam ordusu ve nice kere yüz bin harar zahi­re ve mühimmat levazımatları acelece kadırgalara yükledik. O gece salpa demir ve fora tente edip Allah 'a tevekkül edip orsa fi­landra sancak ve bayraklar dikip Anabolı Limanı'ndan bismillah ile çıkıp güney tarafına 30 mil gidip,

Somun Adası, onu geçip Sulucalar Adası, onu geçip kıb­le tarafına gidip Tolom Adası: Bu yazılan adalar Anabolı Kör­fezi içindedir.

Oradan doğu yönüne 40 mil gidip tekrar yine Çamlıca Ada­sı, oradan anılan Kasro Mora Limanı, oradan yine Dokoz Ada­sı: Bu mahallerde Allah'ın hikmeti rüzgar muhalif olup yolu­muz değil iken nice küçük adacıkları geçip 80 mil daha,

366

Page 386: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Termiş Kalesi Limanı menzili Tanrı'nın hikmeti yine seyrettik. Meğer donanma-i

hümayunun yarısı orada hazır imiş. Tüm donanma bir yere top­landı. Kısa bir anda sulanıp taraf taraf küffardan haberler alıp se­her vaktinde göç boruları çalınıp 67 pare aletse, palpa, suğurya, serdemend, baştarda ve kadırgalar olup yine "Tente fora avanta demir" diye silisreler çalınıp isa seren ve sök yelken edip 5 pare uçkun pergende firkateleri ileri karakol ve kılavuzlar gönderip ondan muvafık poyraz rüzgarı ile tam güney tarafa 130 mil gidip,

Büyük Eski Benefşe Limanı Daha önce anlatılmıştır, ama Allah'ın hikmeti zorlu rüzgar

ters esip 5 gün 5 gece bu limanda tente kurup demir atıp ko­nuk olduk. Ama bütün kaptanları avrat burusu gibi burular ve sancılar tutup kafir korkusundan yüreklerin ovmaya başladılar. Hamd olsun üçüncü gün müsait rüzgar esip ardından salpa de­mir edip 30 mil gidip,

Kaba Burun Ona kefereler Kav Maloya derler. Bu burunda bir kilise var­

dır, ismine Frengler Kav San Angelo derler. Biz de tüm gemilerle o burnu geçip gün doğusu rüzgarıyla orsa orsa giderek,

Çuka Adası Mora'nın Kapospata Burnu'ndan bu Çuka Adası tam (--­

) mildir. Bu ada çepçevre 60 mildir. [283b] İyi limanı ve 1 sağ­lam kalesi var. Hala Venedik Frengi hükmündedir. Hatta 1055 [1645] tarihinde Serdar Yusuf Paşa ile Girit Adası'nda Hanya Ka­lesi'ni fethettikten sonra İnebahtılı Gazi Durak Bey firkateleri ile bu adayı vurup yakıp bu kadar ganimet malları aldığımızda bu adayı görmüştük. Hamd olsun bu gaza yılında yine girip alar­kadan önünden geçtik. Yine orsa orsa gidip 80 mil kıbleye gi­dip hamd olsun Girit Adası'na vardık. Kıyı sıra sıyırtıp Kapos­pata Burnu adlı yere varınca meğer küffarın 8 pare iri paturuna adlı kalyonları orada yatarlarmış. Hamd olsun rüzgarları muha­lif olduğundan kaskatı kalıp yatarlardı. Bir uygun hava ile bir sa­kırcıklı rüzgar dalgası birkaç parça kadırgamız Nazarete Lima­nı'na düştü, diğer bütün kadırgalarımız selametle Hanya Lima­nı'na girip ıskarça yattık.

Taşradaki gemiler de küreklerini, don ağaçları ve zavrakla-

367

Page 387: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

rını kırarak limana girdiler. Nazarete Limanı'na giren kadırga­lar da yüz bin sıkıntı çekerek Rebiülahir'in 25. günü Hanya Li­manı'na girince,

İkinci Rüstem, Kaplan Paşa'nm beklenmeyen savaşı Hemen Kaptan Kaplan Paşa sadrazamdan ferman alıp Ana­

bolı'dan alınan balyemez topları arabalara ve kızaklara bindi­rip tüm İslam ordusu ile topları çekip daha önce Kapospata Bur­nu'nda rüzgar altında yatan 8 parça kafir kalyonları yanına ya­kın varıp birden deniz kıyısında dağlar gibi siperler yapıp kafir gemilerine balyemez toplar vurmaya başladık. Ama melun kafir rüzgarlık olmakla asla deprenmedi. Hamd olsun şayka topların taş gülleleri gemilere isabet edip suya beraber pencereleri açı­lıp o an 3 pare gemileri batıp 1.060 adet kafirleri kenara çıkınca esir ettiler. 5 parça gemileri hile ile demirleri üzere tonoz elleye­rek rüzgar üzere çıkıp yelken açıp giderken biri daha battı, an­cak 4 pare gemileriyle Suda Limanı'na güçlükle girip can kurta­ranları az kaldı.

Hamd olsun 1.060 kadar esir ile şenlikler ederek Han­ya Kalesi'ne gelip Kaplan Paşa sadrazamdan bir tuhaf samur kürk, diğer kaptanlar ve Seydizade Mehmed Paşa'ya, Konak­çı Ali Paşa'ya ve diğer iş erlerine hil'at-i fahireler giydirildi. O gece tüm kadırgaları boşaltıp yine donanma-i hümayun Mora Vilayeti'ne gidip İslam askeri geçirmek ferman olundu.

Burada Anabolı'dan ve Eğriboz kalelerinden getirdiğimiz 80 okka taş gülle atar şayka topları kafir gemilerine getirip vur­muştuk. O topları her mühimmatıyla Kandiye altına gitmeye hazır ettik. Hanya Kalesi'nden 10 adet top getirip kafir gemile­rine vurup kafir gemilerinin çarmıhları ve direklerini havaya uçurmuştuk. O topları da Hanya Kalesi'nde yerli yerlerine ko­yup,

Şehitleri gazileri bildirir Kafir ile şiddetli savaşta iken ilk başta Çarkacı Seydi Ah­

med Paşazade ileri varıp kafirlere karşılık tabyalar ve siperler yaparken hemen kafir gemilerinden bir yaylım toplar atıp orsa haçlı bayrakların dikti.

O top sadmelerinden Seydizade kolundan 20 nefer müca­hid gazi şehitlik şerbetini içip çarkacımız askeri yan vermişti.

368

Page 388: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Hemen ardından yiğit Kaplan Paşa, Todori Kalesi tarafından im­dat askeri yetiştirdi. Konakçı Ali Paşa dümdar iken küçük ka­lenin Kapospata Burnu'nda tabya kurup dua ve sena ile toplara ateş edip kafirleri kırarken cehennemlik kafirden bir yaylım top daha atılıp Ali Paşa kolundan 20 nefer candan baştan geçmiş yi­ğit şehit oldu. Ama bizim Kaplan Paşa tarafından 2 at ve 4 nefer ayağı demirli esir ölüp 2 yiğit şehit oldu. Hanya'da bütün bu şe­hitleri yıkayıp hepsinin namazların birden kılıp eski şehitler me­zarlığına defnettik. Ruhları için el-fatiha.

Sonra Sadrazam ve Serdar Köprülüzade Fazıl Ahmed Paşa İslam ordusunun bütün gün görmüş ve iş bilir ihtiyarlarıyla da­nışıp Hanya'dan kalkıp Kandiye Kalesi'ne salt gidip kalenin tar­zı, tavrı, şekli şemailini, metrise ve lağıma girip kuşatacak yer­lerini görmeye 3 bin asker ile salt yüksüz gidince bu hakir Han­ya Alaybeyisi Şaban Ağa hanesinde Vezir Murad Paşazade Bey ile konuk olup Hanya Kalesi'ni gezip dolaşıp yapılarını yazma­ya başladık.

Hamd olsun 1055 [1645] tarihinde Sultan İbrahim asrında Serdar Yusuf Paşa ile fethinde bulunup ezan-ı Muhammedller okumuştuk, ama şimdi o zamandan beri daha fazla mamur, şen­likli ve süslü olmuş.

İkrit Adası Vilayeti, yani Girit-i Kanya ve Yunan seddi Hanya Kalesi'nin özellikleri

Yunan tarihlerine göre bu kale ilk başta İspanya yapısıdır. Sonra Rum Yunan Feylekos daha fazla imar etmiştir.

Afrika padişahlarından Fatımi Sultan Mansur 1.700 parça yelken ile bu İkrit Adası'nı fethedip 170 sene İslam elinde [284a]

olup nice bin Müslüman mabedi var iken (---) tarihinde Venedik Frengi istila edip uğursuz yurt edindi. Allah'm hikmeti (---) tari­hinde Sultan Süleyman Malta Rodosu'nu fethedince tüm Frenk kafirlerinin içlerine korku düşüp,

"Hay Sarı Iğronda Türk Süleyman'ın talihi açık olup elbette bu Girit Adası'na Süleyman yahut bir Mehmed Han'ın gelmesi kesindir" diye korkuya düşüp bu Hanya Kalesi'ni, Retime Kale­si'ni ve Kandiye Kalesi'ni İskender Seddi gibi yaparlar.

Sonra (---) tarihinde Sultan II. Selim Kara Mustafa eliyle Kıb­rıs Adası'm 3 yılda Venedik elinden fethedince yine Venedik

369

Page 389: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

kafiri dibelik korkuya düşüp bu Hanya Kalesi'ne 2 büyük tabya daha ekleyip sağlamlaştırır. Ama kul tedbir alır, Allah takdir eder, kişi elbette korktuğuna uğrar.

Allah'ın hikmeti (---) tarihinde Ahmed Han oğlu Sultan İbrahim asrında Serdar Boşnak Silahdar Yusuf Paşa ile 770 parça yelken ile bu Hanya'ya gelip fethettiğimiz yukarıda, Seyahatntimemizin 2. cildinde bütün yaptığımız savaşlarla yazı­lıdır. Şimdi hamd olsun bu 1078 [1667] tarihinde İbrahim Han oğlu Sultan Mehmed Han asrında Kandiye Kalesi fethine gel­diğimizde bu kaleyi fethettiğimizden fazla bakımlı ve şenlikli gördüm. Bu kaleyi ilk fethettiğimizin tarihidir:

Kuvvet-i btizu-yı sultan ile alındı Girid. Sene 1055 [1645).

Hala İbrahim Han yazımı üzere eyalet veziri tahtıdır. Pa­şasının padişah tarafından hassı (---) akçedir, defter kethüdası hassı (---) akçedir ve mal defterdarı hassı (---) akçedir. Çavuşlar kethüdası, çavuşbaşısı, defter emini, defter kethüdası, çavuşlar katibi, şehir mukataacısı, timar defterdarı, alaybeyi, çeribaşısı, (---) adet zeamet erbabı ve (---) adet timar erbabı vardır. Kanun üzere sefer sırasında cebelüleriyle ve paşası askeriyle toplam 9 bin adet zeytin sipahisi askeri olur. 6 oda yeniçeri ağası, 6 oda cebeciler ağası, 6 oda topçular ağası, 1 oda kumbaracılar ağa­sı, 1 oda lağımcılar ağası, dizdar ağası, gönüllü ağası, azeb ağa­sı, beşli ağası, martolos ağası, yerli cebeciler ağası, yerli topçular ağası, yerli hisar eri ağası, kaptan ağası, mimar ağası, haraç emi­ni, gümrük emini, bacdar ağası, şehir kethüdası, mutemed başı, muhtesib ağası, kalkancıbaşı, marangozbaşı ve (---) (---).

Kısacası 42 ağalık olup 3 bin adet kale kullarından başka toplam 15 bin adet pür-silah seçkin asker Hanya içinde hazırdır. Hala Osmanlı elinde böyle bir sağlam, donanımlı ve mükemmel askerli kale yoktur.

Taşra muhafazacı askerleri 40 bin İslam ordusuna Gazi Deli Hüseyin Paşa serdar olalıdan beri bu kadar bin adet İslam askeri hazır olup nice kere küffarı kırıp kralzadeleri ve kaptanları esir edip İstanbul' da Yedikule'de hapsetmişlerdir.

370

Page 390: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Şer'i hakimi evvela 500 akçe molla payesiyle şeyhülislamı, 500 akçe payesiyle mollası ve nahiyesi (---) adet köyü var. Her sene mollasına adaletle 7 bin guruş hasıl olur. Vezirine 50 bin guruş hasıl olur. Ve tüm şerifler için nakibüleşrafı vardır. Ve si­pah kethüdayeri, beytülmal ağası ve (---) (---) (---)

Hanya Kalesi zemininin şekli Evvela doğu tarafında Suda Kalesi Burnu ile batı tarafında

Kapospata Burnu içinde 30 mil enli bir körfez sonunda bulunup çepçevre 6 bin adım ve 3 mil kuşatır İskender Seddi bir kaledir ki deniz kıyısında bir alçak kayalı tepe üzerine yapılmıştır.

Gerçekte iç kalesini Yunan İskender'in yaptığı Yunan tarih­lerinde açıktır, ama cidden bu kalenin yeryüzünde benzeri me­ğer yine bu adada Kandiye Kalesi ola.

Deniz kıyısında 5 köşe 5 tabyalı yüksek bir kaledir ki iki adet kapısı var. Biri kara tarafında güneye bakar büyük kapı­dır ve biri dahi kuzey tarafa açılır büyük liman kapısıdır, ama ikişer kat demir kapılardır. Bir küçücük uğrun kapıcık da lima­na açılır, ağaç kanatlı kapıdır, demirli değildir ve halk kapısı de­ğildir. Büyük kapılar demirli olup tüm insanların geçtiği kapı­lardır. Bütün halk bu kapılara muhtaç olup kapı araları ağzına kadar silahlarla süslüdür. Gece gündüz bekçiler pür-silah olup gözcülük edip gelen geçenlere bakarlar.

Bu büyük kapıdan dışarı hendek üzere büyük ağaç köprü­nün üstünde 11 adet ağaç topuzlar var, [284b] yani "topuzumuz ile aldık" alametidir.

Bu köprünün altında 9 yerde hendek içinde kargir yapı di­rekler vardır. Hendeği bir denizden bir denize kadar tam 5 bin adım karadır ve 100 adım enli hendektir, ama o kadar derin de­ğildir.

Kalesinin duvarı 50 zira yüksek olup safi kesme küfegi ar­şın taşı ile yapılıp hendeğe bakan her tabyası birer kale gibidir. Her tabya üzerinde siper sepetlerinin artlarında 7 başlı ejderha gibi balyemez ve şayka topları kirpi gibi hendeğe ve sağına solu­na bakar topları var.

Her tabyasının arası beşer yüz adımdır, ama levendane adımdır. Kuzey tarafı deniz olup o tarafı liman kenarınca bu kale bin adımdır.

37 1

Page 391: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

3 adet büyük tabya vardır. Altın Tabyası ve Gümüş Tabya­sı hepsinden sağlam ve müstahkemdir. Bir büyük tabya da li­man ağzında bir yalçın kaya üzere dökme balmumuna benzer, bir sanatlı burçta denize beraber 50 pare uzun balyemez topları ve şayka adlı pranka topları var. İçlerine insan sığar. Bu kale dö­ver toplar denizde asla bir çırnık ve bir kayık gezdirmediklerin­den başka deniz üstünde martı kuşu uçurmazlar.

Limanın ağzı kapısı poyraza dönük olup güçlükle bir kadır­ga sığar. Her gece bu liman kapısına kuleden kuleye dolaplar ile zincir çekerler. Ama limanı 200 pare gemiyi kolaylıkla alır. Bu li­man ta şehrin içine girer, her yanı saraylar ve çarşı pazarlardır.

Bu limanın doğu tarafında 20 adet tersane gözleri var. 16'sı kargir ve toloz kemer yapılardır. Dördü kuşatma sırasında bi­raz viranca olup limana nazır saraylar var ki her birinin anlatıl­masında dil acizdir. Bu liman tarafı duvarlarının iç yüzleri top­rak yığılı değildir, hemen sade kalın kale duvarlarıdır. Ama kara tarafları duvarının iç yüzleri Demavend Dağı gibi 160'ar adım enli, dağlar gibi toprak yığılıdır ki kale duvarlarından lO'ar ar­şın topraklar yüksektir.

Her tabyanın iç yüzünde kaleden yüksek 20'şer arşın boyda tabyalar vardır. 5 adet tabyaların hepsi birbirlerini koruturlar. Her tabya birer İskender Seddi'ne denk olup her birinin Üzerle­rinde birer adet yüksek ve sanatlı karakolhane köşkleri vardır. Batı tarafındaki Altın Tabyası, Doğu tarafındaki Gümüş Tabya­sı ve (---) tabyası

... . . . . ........... (1 satır boş) ....... . .. . . . ... . . . . Bu yazılan tabyaların altları kat kat hile ve şeytanlıklarla

yapılmış lağımlardır. Ama kalenin kendi duvarı hemen 20 arşın enli şeddadi sağlam yapı kalın duvardır. Gerisi dağlar gibi yığıl­mış topraktır ama darı ve kamış köküyle çim ender çim ve rıh­tım olmuş topraktır. Bir yerine yüz bin gülle vursan tesir edip top darbeleri kaleyi asla yaralamaz sarp duvardır.

Hanya Kalesi içindeki yapılar Bu yazılan büyüklükteki kale içinde 4 bin adet kat kat, hepsi

denize nazır, şahnişin, pencere ve maksureli hepsi Frengi kargir ve kafiri yapılı, süslü haneli, mamur saraylar ve güzel haneli şe­hirdir. Hepsi billur gibi kireç sıvalı duvarları olup dam ve çatıla-

372

Page 392: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

rından akan yağmur suları evlerin su sarnıçlarına akıp yaz gün­lerinde buz gibi suları içilir.

İleri gelenlerin sarayları: Bunlardan Paşa Sarayı, Yusuf Paşa Sarayı, Musa Paşa Sarayı, Şaban Alaybeyi Sarayı (---) (---) (---) meşhurlardır.

İman ehlinin camileri: Toplam 6 adet selatin camii ve baş­ka hayır sahibi mabetleri vardır.

Bunlardan kalabalık cemaate sahip Hanya Fatihi Gazi Yu­suf Paşa Camii'dir. 200 ayak boyda ve 80 ayak ende, kıble kapı­sından mihraba kadar uzunlamasına olup kiliseden bozma nur­lu bir camidir.

Sonra Sultan İbrahim Camii, sanatlı mabettir ki bu da eski kilise idi.

Koca Musa Paşa Camii, iç kalenin içinde bir yüksek yerde bulunup cihannüma aydınlık bir camidir. Bu yazılan camilerin hepsi kalabalık cemaate sahiplerdir.

Sonra Yeniçeri Ağası Camii. Sonra liman kenarında Küçük Hasan Paşa Camii, kiliseden

bozma değildir. Yeniden Sekbanbaşı Mahmud Ağa yaparken ek­sik kalıp Hasan Paşa tamamladığından Hasan Paşa Camii derler. Kıble kapısı üzere tarihi budur:

Ol ser-i sekbaniyan ki Hazret-i Mahmud Ağa Hayra salik olmağı Hak ana in 'am eyledi

Dedi hatifdir anın gCtş eyleyip tarihini Cidd ile bu camiin noksanın itmam eyledi.

Sene (---).

Mümin mescitlerinin sayısı: Toplam 7 adet mahalle mescit­leri idi. Hala daha imar olmadadır. [28Sa]

Medreseleri: .................. (3/4 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Ciğer köşesi çocuk mektepleri: .................. (3/4 satır boş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Tarikat erbabı hankahları: Toplam 3 adet derviş tekkesi vardır.

373

Page 393: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

. ................. (1/2 satır boş) ................... . Can ve gönül rahatı çeşmeleri: Hepsi (---) adet akar çeşme­

dir. Bunlardan büyük havuz meydanının çeşmesi tarihidir:

Barekallah ser-i sekbıinan Ağa-yı Mahmud Eyleye Rabbü Vedud _akibetini Mahmud,

Çeşme itmamına Azı dedi zzbıi tarih, Ya Gani oldu iki eksik olunca ma 'dud.

Sene 1073 [1663].

Diğer bir çeşme tarihi, Hünkar Camii yakınında:

Sa'z-i hayr ser-i sansoniyan, Hazret-i Osman Ağa-yı zz-haya,

Nuş edince dediler tarihini, Çeşme-i aynı 'l-hayat-ı can-feza.

Sene 1072 [1662].

Çarşı bedesteni: Toplam 500 adet ehl-i hıref dükkanı ve 20 adet kahvehane vardır, ama kaleden taşra meyhanelerdir.

Hamamları: Hepsi 6 adet hamamdır . . . . . . . . . . . . . . . . . . . (1/2 satır boş) .. . . . . . . . . .. . . . . . . . .

Tüccar hanları: .................. (3/4 satır boş) ................... .

Sebilhaneleri: - . . . . . .. . . . . . . . . . . . (3 satır boş) . . . . . . . . . . . .. . . . . . . .

Orta kalenin anlatılması: Büyük hisarın tam ortasında bir yüksek yerde cihannüma bir iç kaledir ki 3 adet kapıları var. Biri doğu yönüne, biri batı tarafa ve biri merdiven ile inilip çıkılıp çarşı pazara işler bir kapıdır ki öbür kapılardan küçüktür. Ama öbür büyük kapılardan bir kapıya kadar bu iç kale ortasında bir geniş pak kaldırımlı caddenin sağında solunda acayip kargir yapılı sanatlı büyük sarayları var ki her biri kat kat cihannüma saraylardır. Bu kale, dış kale ve taşra bağ bahçeler kafir zama­nı o kadar mamur ve bakımlı imiş ki sanki her hane İrem köş-

374

Page 394: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

kü ve her bir bahçe cennet bahçesi imiş. Ancak halen mamur ol­maktadır. (---) (---) (---).

Suyu ve havası: Suyu ve havasının hoşluğundan mahbub ve mahbubelerine sınır yoktur. Özellikle siyah kaküllü Rum se­vimli oğlanları sim-ten ve nazik-beden, güzel yüzlü ve endamlı oğlanları olup gayet zeki ve yetişkin olurlar.

Kadın ve kızlarının elbiselerinin şekli: Tüm Rum avrat­ları da zamane güzeli olup aşık-perestlerdir, ama giysileri gayet çirkindir. Mesela fistan tabir ettikleri çeşitli ipek giysileri koltuk­ları altında hamal semeri gibi yumru olup arkaları ve göğüsleri de öyle yumru olur. Bellerinden yukarısı ta koltuklarına kadar karınları, göğüsleri, memeleri ve bel kemerleri asla görünmeyip ancak koltuklarından yukarı omuzları, kolları, boyunları, yüzle­ri ve başlarında katibi sarıkları altında siyah saçları görünür. Be­denleri sanki bir harar gibi fistan içinde olup hemen koltukların­dan aşağı bir Mevlevi dervişi tennuresi giymiş Yezid elbiseli se­vimli kadınları var .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (3/4 satır boş) ................... .

Kafir reayaları giyecekleri: Bütün reayası Rum keferesi olup başlarına kara manlifke şapka giyerler. Koyun yünü saftan siyah rokla giyip bellerinde zünnar kuşakları ve ayaklarında si­yah Frenk pabuçları bulunur. Kafirden Müslüman olanlara boz­ma kavmi derler.

Yiyeceklerinin beğenilenleri: Evvela üzümü, Bozcaada'da, Kudüs-i Şerif yakınında Halilürrahman'da ve Mardin yanındaki Sincar Dağı'nda bu Hanya üzümü gibi sulu ve yemesi hoş üzüm olmazdır. Hatta bir salkım üzümü 15 okka gelip 27 çeşit üzümü olur. Kilise balı derler bir beyaz balı olur ki yiyenin dimağı misk kokusundan kokulanır. Gayet hoş baldır ama az olur. Ve bir narı 1 okka gelir gayet sulu ve iri narı olur. Zeytini ve servi ağaçla­rı cihanı tutmuştur. Meşhur olan haram şarabı günahkarlar ara­sında beğenilir.

Övgüsünün tamamlanması: Evvela kalenin kara kapı­sından taşra yassı tabya başında mücahid gazilerin [285b]

kafirlerden kestikleri kellelerinden yüksek bir kule yapılmıştır. Bu da ibretlik bir seyirdir .

.................. (2 satır boş) ................... .

37 5

Page 395: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Hanya Kalesi şehitliği ziyareti: Evvela Gazi Kansu Paşa Kabri, Kamalak Siyavuş Paşa, Bıyıklı Mustafa Paşa, Küçük Ha­san Paşa, Kör Hasan Paşa, (---) (---) (---) nice yüz adet vezir ve beylerbeyiler var ve şimdi kafir kalyonlarıyla cenk ederken şe­hitlerimiz defnedilmiştir. Allah hepsine rahmet eylesin.

Bu büyük şehri böylece gezip dolaştıktan sonra Sadrazam Kandiye'yi gezip dolaşıp lağım ve metris yerlerini görüp (--­) haftada Hanya'ya gelince Mora tarafından kaptan paşa nice kere derya gibi İslam askerlerini zahireleriyle Girit Adası'na ge­çirip İslam ordusu derya gibi oldu.

Hemen sadrazam göç boruları ve hareket köslerini çaldırıp (---) senesi (---) ayının (---) gününde büyük alay ile Hanya'dan uğurlu saatte çıkıp menzilleri kat edip merhaleleri uçarak "Kan­diye gazasına" deyip gitmede.

Bu pek kusurlu hakir derya gibi büyük ordunun kalabalı­ğından hoşlanmayıp 10 adet atlı ve eşekli yoldaşlar ile yoldan sol tarafa sapıp görmek ve gezmek niyetiyle yarım saat doğu yönü­ne taşlıklar içinde gidip,

Suda Kalesi Adası'nın özellikleri Latin tarihçilerine göre ilk yapıcısı, Kırım Adası'nda Kefe

Kalesi yakınında Sudak keferesi Sultan Bayezid-i Veli'nin Gedik Ahmed Paşa'sı elinden kurtulup gemileriyle bu Girit Adası'na gelip bu Sudak Frengi bu kaleciği yaptıklarından Sudak'tan bozma Suda derler, ama gerçekten Suda Kalesi'dir ki karada de­ğildir. Önce ve sonra Venedik bam hükmündedir.

Kalesi 50 mil boyunda büyük bir limanın sonunda Han­ya'ya bir bayır aşırı yakın, o bayırlı kaya dibinde deniz içinde 6 köşe sağlam set küçük bir kaledir. Tamamen yalçın kaya üzerin­dedir, ama gayetle sarptır. Evleri azdır, asla bağı ve bahçesi yok­tur, zira adası tam 3 mil kuşatır adacıktır ki tamamen kat kat dirsek dirsek yapılmış kaledir.

Bir yerden varılacak yerleri yoktur, ama Hanya tarafında­ki kayalardan bu kaleye bir şahbaz ve güçlü yiğit el taşı atsa taş erer. Ta bu mertebe karaya yakın adacıktır. Hele kurşun atsa ka­lesinde kefereler durmaz. Ancak nice pusu yerleri vardır, asla kefereleri görünmez. Eğer Osmanlı gayreti olsa Hanya tarafın­daki burundan bu Suda'ya kadar denize 5-10 parça gemi batı-

376

Page 396: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

rıp doldurmak mümkündür, yahut karadan top darbeleriyle bu kaleciği toprak seviyesine kadar yıkmak çok kolaydır, ama niyet ister. Hatta (---) tarihinde Kaptan Voynuk Ahmed Paşa bu kale­yi donanma-i hümayun ile iyi hücum edip kuşatmış, ama Tanrı emri şehit olunca tüm gemiler çekilip gitmiştir. Böylece kalenin fethi nasip olmayıp halen kafir elinde bir limandır. Allah fethi­ni kısmet etsin.

Suda Limanı'nın şekli Bu güvenli liman öyle bir yerdir ki doğudan batıya boyu 50

mil olup içine 3 bin barça, karavana, kalyon, pink, karaka, hur­tun, potaç, şitiye, kadırga, mavuna ve kalyetalar demir atıp yat­mak mümkündür.

Ve 8 adet zorlu rüzgardan emin olup her tarafında abıhayat suları boldur. Akdeniz gemicilerinin aralarında bu Suda Lima­nı meşhur olup beğenilen limandır ki nice kere yüz bin çeşit ba­lıkları çıkar. Özellikle 3 okka gelir kırmızı tekir balıkları, kal­kan, kefal, sazan, levrek, uskumru, fıçıda, palamut, alakerde, lü­fer ve kolyoz bahkları olur ki bir limana mahsus değildir, ancak bu Suda Limanı'nda olur.

Bu limanın bir tarafından bir tarafına karşı karşıya top gül­lesi yetişir. Hatta bu limanın kıblesinde Apokoron tarafı burnun­dan Suda Kalesi'ni Gazi ve Şehit Deli Hüseyin Paşa döve döve harap etmişti.

Bu Suda Kalesi'ni ve limanı gezip dolaşıp Kasra tarafına yö­nelip Suda Limanı kenarınca kıble yönüne bir saat gidip,

Çömlek Köyü: Yol üzere bağlı ve bahçeli mamur Müslüman ve kefere köyüdür. Keferesi çanak, testi ve çömlek yaptıkların­dan Çömlek Köyü derler. Çini toprağı gibi bir toprağı var. Hala bunda İslam ordusundan nice yüz azeban yiğitler kahvehaneler, bozahaneler ve nice yüz [286a] adet dükkanlar kurup kar eder­ler.

Oradan 2 saat gidip Kethüda Bey Çeşmesi, oradan Kanlı Çeşme'yi geçip,

Eşkiloz Köyü menzili: Bir mamur bağlı, bahçeli ve bir abıhayat kaynak soğuk sulu Rum köyüdür. Oradan kuzeye 1 sa­atte mamur limon turunçlu yerleri geçip,

377

Page 397: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Apokoron Kalesi Rum dilinde (---) (---) demektir, ama Osmanlı Abokoron

derler. (---) tarihinde Gazi Deli Hüseyin Paşa eliyle Sultan İbra­him Han fethidir.

Sancak beyinin hassı tahtıdır. Hass-ı hümayunu (---) akçe­dir. Zeamet erbabı (---) ve timar erbabı (---)· adettir. Alaybeyisi ve çeribaşısı vardır. Sefer sırasında askeriyle ve tüm cebelüleriyle 5 bin adet zeytin sipahisi askeri olur. Ve 150 akçe şerif kazadır.

Kalesi, Suda Limanı ağzında 5 köşe bir şeddadi kale imiş. Kafir donanması ile gelip biraz yerlerini yıkmış ama az bir şey­le tamir edilmesi mümkündür. 1 camii, 1 mescidi, 1 hanı, 1 ha­mamı, 50 adet dükkanları ve 3 bin adet muhafazacı askerleri ha­zırlardır.

Bu kaleden Suda Limanı'na top ile gemi geçirmemek ko­laydır. Gayet Iazımlı kaledir. Bu limanın karşı tarafındaki Suda Burnu'nda Paşa Kolu derler, o mahalde bir büyük kule ve sağlam tabya yapılsa Apokoron'la karşı karşıya boğaz kaleleri gibi olup Suda Limanı'na kafir gemileri giremeyip Suda Kalesi kafirleri aman deyip kaleyi verirlerdi.

Bu Apokoron'un suyu ve havası gayet güzel olup yapısı o kadar iyi değildir. Oradan yine 4 saat şarka gidip sarp taşlık­lar geçip,

Acısu Kalesi Deryadan 2 mil uzak karadadır. (---) tarihinde Sultan İb­

rahim Han fermanıyla Deli Hüseyin Paşa yeniden yapmıştır. Yüksek bir bayır üzerinde bir havaleli taş yapı, 4 köşe, tam 500 adım bir küçük ve alçak duvarlı güzel kaledir ki Deli Hüseyin Paşa'nın otağı yeridir. İçinde 1 camii, 1 mektebi, 7 adet hane­si ve batıya açılır 1 kapısı var. Ve Rumeli Eyaleti'nden Alacahi­sar Beyi Malik Bey bu kaleye sancağı askeriyle maliktir ki mu­hafaza edip gelen geçenleri İslam ordusuna götürüp getirir, ga­yet yol üzeri lazımlı kaledir.

Taşra varoşu mamur olup 1 adet hanı, 1 adet günah evi kah­vehaneleri, 1 küçücük hamamcığı ve 10 adet dükkancıkları var. Kale dibinde bir acı su kaynağı olduğundan Acısu Kalesi derler.

Oradan yine doğu yönüne 5 saat sarp yollar ile deniz kıyı­sınca gidip Kapı Kahveleri adlı yerleri geçip nice abıhayat su-

378

Page 398: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

lar içip ve nice ekinlikler geçip Hüseyin Paşa Taburu adlı yerde Hüseyin Paşa 77 bin adet Venedik kafiriyle büyük savaş etmiştir ki hala kafirlerin kemikleri dağlar gibi yığılıdır. Bu şiddetli sa­vaşta bir kafir can kurtaramamıştır.

Bu mahallerde kafirlerin kelle kemiklerini seyrederek ge­çip Vere Köprüsü adlı mahalle vardık. Bu güzel köprü Yeniçeri Ağası Murad Ağa yapısıdır ki sonra sadrazam olmuştur. Bu sağ­lam köprü altından geçen Ruca Nehri İsfakiye Dağı'ndan gelip bu mahalde Akdeniz'e karışır. Bu köprü gayet uçurum ve tehli­kelidir. Onu da geçip,

Güzel Retime Kalesi Rum dilinde Resime (---) (---) derler. Yapıcısı Venedik Pirinc­

pirimleridir. (---) tarihinde Sultan İbrahim Han asrında Deli Hü­seyin Paşa fethetmiştir. Hala sancak beyi tahtıdır. Paşasının hassı 229 bin akçedir. Alaybeyi, çeribaşı, 39 adet zeameti ve 355 adet timarı var. Kanun üzere cebelüleri ile sefer sırasında toplam 5 bin adet zeytin sipahisi askeri olur.

150 akçe kazadır. Nahiyesi (---) adet köydür. Yeniçeri ağası, kale dizdarı, 4 oda yeniçeri çorbacıları, cebecibaşı ve topçubaşı­ları var, ikişer oda neferleri var. Ve 20 adet kale ağalan, 3 bin adet kale neferi, şeyhülislamı, nakibüleşrafı, sipah kethüdayeri, muh­tesib ağası, haraç ağası, mimar ağası, şehir emini, gılal emini, li­man emini, gümrük emini, bacdar ve (---) (---) (---) vardır.

Kısacası, tüm mustahfız askeriyle 12 bin kılıç İslam askeri hazırdır.

Kalesi zeminin şekli: Deniz kıyısında bir sağlam set yal­çın kaya üzerinde denize eğimli kara tarafında kendine hava­lesiz bir sanatlı iç kaledir. Aşağı varoştan bu iç kaleye giderken kuzey tarafa gidip namazgahı geçip 500 adım bir yeşillik ova­yı geçip yokuş yukarı gidip İskender Seddi gibi 5 köşe, taş yapı, gayet sarp ve sağlam bir iç kaledir. Büyüklüğü beden duvarları üzere tam 3.400 adımdır. [286b] Ve etrafında 5 adet büyük tab­yalar vardır.

4 tarafı yalçın kayalardır, ama göklere uzanmış değildir. Ancak bir minare boyu yüksek tepe üzerinde yontma taş, hazır baş bir savaş kalesidir. Asla bir tarafından lağım, siba ve metris eylemek mümkün değil iken "Büyüklerin himmeti dağları yerinden

379

Page 399: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

atar" derler, kuşatma sırasında Küçük Hüseyin Paşa bu iç kale­nin namazgaha bakan köşesindeki tabyayı lağım ile atıp o taraf­tan Müslüman gaziler yürüyüş edip o gün bu güzel kale fethe­dilmiştir.

Bu iç kale duvarlarının iç yüzleri Hanya Kalesi duvarı gibi çepçevre tamamen toprak yığılıdır.

Ve 20 adım enli duvar ve ancak doğu yönüne bakar bir ka­pısı var, 2 kat sağlam demir kapılardır. Taşra kapı üzerinde bir büyük balık kemiği asılı olup alamettir. Bu kapılardan içeri bir geniş toloz kemer altı yoldur. Üzerleri toprak yığılı tabyalardır.

Bu iç kalede 50 adet kiremit örtülü inci gibi beyaz evlerdir ki hepsi kat kat kargir yapı, cihannüma güzel hanelerdir. Bun­lardan Dizdar Sarayı ve Şeyh Mehmed Efendi Sarayı geniştir. Ve 1 adet Sultan İbrahim Han Camii var. Ve 1 adet mescit var ve ce­behane, tahıl ambarları, su sarnıçları, 40 adet balyemez topları, o kadar mühimmat levazımatları var ki hesabını ancak Allah bi­lir. Cenab-ı Allah düşman şerrinden emin ede, amin ve ya Mu 'in.

Retime varoşu aşağı kalesi zemininin şekli Bu büyük kale deniz kıyısında 4 köşe bir alçak taş duvar­

lı ve hendeksiz süslü varoştur. Çevresinde yer yer tabyaları var ama bir şey değillerdir. Kuşatma sırasında biri dahi hücuma ta­hammül edemez. Bu varoşun büyüklüğü tam 4.600 adımdır.

Ve 3 adet kapısı var, biri kıbleye doğru büyük kapı, biri do­ğuya bakar Tekke Kapısı, 3 kat sağlam kapılardır. Ve biri Selon­ya Kapısı da doğuya dönüktür. Selonya Kapısı'ndan limana ka­dar deniz kıyısında asla kale duvarı yoktur. Osmanlı bu kaleyi fethedince deniz kıyısına şaranpav kazıklar kakıp kaleden sarp palanka duvar etmiş, ama alçaktır. Ancak mazgal ve dirsekle­rinde olan toplar tamamen limana nazır ve hazırlardır.

Bu varoş içinde tamamen denize bakar, kat kat, kafirden kalma şeddadi mamur yapılar var ki her birinin övgüsünde dil kısadır, bir şekilde tarif etmek mümkün değildir. Tamamı 3.700 adet odadır ama saray değildir. Ancak 77 adedi saraylardır. Hü­seyin Paşa yazımı üzere odalar sayılmıştır. Bunlardan mükellef Paşa Sarayı, Veli Kethüda Sarayı, Şaban Alaybeyi Sarayı ve An­kebut Ahmed Paşa Sarayı.

Osmanlı sultanları ve diğer ileri gelenlerin camileri: Seç-

380

Page 400: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

kini 6 adet camidir. Evvela Yukarı Hisar' da İbrahim Han Camii, Tekke Kapısı'nın iç yüzünde Valide Sultan Camii, çarşı içinde Deli Hüseyin Paşa Camii, Ankebut Ahmed Paşa Camii ve Tek­ke Kapısı önünde mezarlık içinde Veli Paşa Camii. Bunlar kala­balık cemaate sahip kiliselerden Müslüman mabedi olmuş eski mabetlerdir. (---) (---) (---).

Müminlerin mescitleri: Kamusu 9 adet mahalle mescididir. Bunlardan (---) (---) (---).

Medreseleri: Hepsi 2 adet medresedir. (---) (---) (---). Sıbyan mektepleri: Hepsi 3 adet sıbyan mektebidir. Evvela

(---) (---) (---). Al-i Aba dervişleri tekkesi: Hepsi 3 adet tarikat erbabı

hankahıdır. Bunlardan Tekke Kapısı Tekkesi mamurdur. Sonra Tekke Kapısı haricinde Veli Paşa Tekkesi, Bektaşi hankahıdır ki İrem Bağı' dır ve gayet mesiregah yerdir. (---) (---)

Gönül açan hamamları: Olancası iki adet aydınlık hamam­dır. Evvela (---) (---) (---)

Gelen geçenlerin aşevi imareti: Hepsi 3 adet aşevi imaret­tir. Evvela Deli Hüseyin Paşa Camii İmareti, Tekke Kapısı'nda Valide Camii İmareti ve Veli Paşa Camii İmareti'nin nimetleri boldur, zengin yoksul, genç yaşlı herkese sabah akşam bir tas çorbaları dağıtılır.

Çarşı bedesteni: Tamamı 150 adet sanayi ehli dükkançeleridir ki tüm sanat ehlinde her şey bol bol bulunur.

Kara ve deniz tüccarları ham: Hepsi 3 adet tüccar hanıdır. Bunlardan (---) (---) (---)

Çeşmelerinin övgüsü: Tamamı 10 adet çeşmedir, ama bun­lardan çarşı içindeki meydanda kral çeşmesi [287a] bir seyirlik hayat pınarıdır ki mermer ustası Frenk hakkak beyaz mermer­den çeşit çeşit heykeller yapıp her bir heykelin ağzından, bur­nundan ve aletlerinden bir berrak su akar. Bu suretleri her gören hayran olup parmaklarını ağzına götürüp kalır.

İbretlik eserler: Bu şehir içinde bir zindan kulesi var, onun üstünde bir saat var. Bu da görülmeye değer bir şeydir.

Gemicilerin sığmak yeri limanı: Bu kalenin limanı şeh­rin doğu tarafında bulunup sonradan yapılmadır. Ancak 50 par­ça gemi alır. Ancak gündoğusu rüzgarı ağzından pek girip de-

381

Page 401: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

mir tutmaz bir kumsal liman olmakla büyük barça gemiler ya­tamazlar. Bu limana yakın tophane, başka bir iç kale gibi olup iç kale temelini ve aşağı şehrin çevresini korutur bir tophanedir, 50 parça balyemez uzun topları var .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (2/3 satır boş) . . .. . . . . . . . . . . . . . . . .

Beldenin övgüsünün tamamlanması Bu Resime Kalesi'nin bütün mamur yapıları bu aşağı va­

roşta olup tüm sokaklar geniş olduğundan başka çarşı pazarları içinde üzüm asmaları dikilip bütün yollar nakışlı çadır gibi süs­lenip asla alemi aydınlatan güneşin sıcaklığı bu güzellik çarşısı içinde alışveriş eden insanlara tesir etmez, sanki bir İrem koya­ğıdır. Bir kumsal zemin olmakla kış günlerinde asla çamur ol­maz.

Suyu, havası, yapısı, mahbüb ve mahbubesi, bağı bahçesi, li­monu, turuncu, şeftalisi, inciri, üzümü ve zeytini cihanı tutup meşhur olmuştur .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . (1,5 satır boş) ... . . . . . . . . . . . . . . . . . Bu kaleyi de gezip dolaşıp doğu tarafına yine kaleye yakın, Bostanlı Köyü: Kefere köyüdür, bağ bahçesi ve bostanları

çok olduğundan Bostanlı derler. Onu, Deliklitaş adlı yeri ve Kaynarca Ham'nı geçip 5 sa­

atte, Deli Hüseyin Paşa Çiftliği: Hanı, kahvehaneleri ve birkaç

dükkanları vardır. Orada bir gece konuk olup zevk ü safalar et­tik. Oradan yine doğu yönüne (---) saat tehlikeli yerleri geçip,

Papaz Çeşmesi: Bir abıhayattır. Oradan yine doğuya 2 sa­atte,

Küpler Köyü; Bir öz içine kurulmuş Aspuzu Bağı gibi köy­lerdir. Tüm reayaları küp, testi ve kiremit işlediklerinden Küpler Köyü derler. Bir hanı, 3 adet kahvehanesi ve 10 kadar dükkanları var.

Oradan yine doğuya 2 saatte, Yenikahve, onu da geçip (---) saatte,

Tamas Köyü Dağı: 150 haneli bir Rum keferesi köyüdür. Kahvehaneleri ve birkaç dükkanları var, gayet taşlı yerdir.

Oradan 1 saat doğuya gidip bir nar ağaçlığını geçip Tamas Dağı'nın tepesinde bir kilise var, oradan tüm Kandiye Ovası, ka-

382

Page 402: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

lesi, bütün nahiyeleri, çınarlı dereleri, İnadiye Kalesi, Acısular ve Nazareteler tamamı renkli atlas gibi Kandiye Ovası görünür. Bu dağ bütün dağlara ve bağlara havaledir. Eğer bu Tamas Dağı üzerinde bir parça bulut olsa hemen Kandiye Ovası'na yağmur yağmaya başlar.

Bu yüksek Tamas'ın başında 1 saat oturup sadrazam ile Ve­nedik kafirlerinin savaşlarını seyrettik. İki tarafın top ve tüfenk seslerinden yer ve gök tir tir titreyip sanki kıyamet gününden oldu. Kandiye Kalesi ve Osmanlı ordusu semender kuşu gibi Nemrud ateşi içinde kalıp siyah barutun mavi dumanı göklere yükselip gökyüzündeki şimşek gibi sesler zemini titretirdi.

Hakir bu seyirleri edip Tamas Dağı'ndan yokuş aşağı bir sa­atte inip Servi Kahvesi, oradan yarım saat aşağı inip Kolahor Deresi, oradan yine yarım saat gidip Katırcıoğlu (---) Paşa Çiftli­ği, oradan Süt Suyu'nu, oradan Finike Deresi'ni köprüden geçip,

Hakan! yapı, yani sağlam İnadiye Kalesi Nice kere Gazi Hüseyin Paşa bu Kandiye Kalesi'ne yürüyüş­

ler edip fethi kısmet olmayıp nice kere yüz bin can verdiğinden sonunda Kandiye Kalesi'ne bir top menzili havale (---) tarihinde Sultan İbrahim Han fermanıyla bu kaleyi Deli Hüseyin Paşa inşa edip ismini İnadiye korlar. Günden güne mamur olup tamam güzel bir kale oldu. Bu sağlam kaleyi 100 bin asker 3 ay içinde İs­kender Seddi gibi yapmışlardır.

Kalesinin zemini: Bir yüksek tepe üzerinde, bir topraklı ve taşlı bayır üstünde beşgen şekilliden [287b] uzunlamasına bir şeddadi taş yapı güzel bir kaledir. Çepçevre büyüklüğü 3.050 adım olup 20 ayak enli taştan kalın duvardır. Ve 10 adım enin­de ve boyunda toprak yığılıdır. Ve 4 adet kapısı vardır: Kandiye Kapısı yıldız tarafına bakar. Dağ Kapısı güney tarafa açıktır. Va­roş Kapısı batı tarafa açılır. Bir kapısı da doğu tarafa bakmakta­dır. Bu kalenin tarihi:

Ab-ı nahte, lafzıdır. Sene 1059 [1649].

Diğer tarih: . . . . . . . . . . . . . . . . . . (1/2 satır boş) ................... .

Bu kale içinde 500 adet kargir yapı evler vardır. 5 köşesin­de 5 adet sağlam burçları var ki her biri sanki birer çeşit İsken-

383

Page 403: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

der Seddi'dirler. Cebehane, tahıl ambarları ve su sarnıçlarıyla bezenmiş ve etrafında karakolhaneleriyle donanmış sağlam ka­ledir. Dizdarı ve 300 adet kale neferi var, ama 100 bin İslam or­dusu çevre varoşlarında müstahfızları var.

Ve 3 adet abıhayat çeşmeleri var. Ve toplam 6 adet mihrap­ları var, bunlardan Sultan İbrahim Han Camii, 6 adet kubbesi kargir ve horasani sıvalı minareli, avlusuz ve cemaatsiz cami­dir. Hala içinde siyah barut dolu olmakla kapıları mühürlü olup gece gündüz kale neferleri uyumayıp zor bela barutlarını bek­lerler, ama başka mescitlerin çok cemaatleri vardır.

Bu İnadiye'den Kasro Kalesi bir saat yer olup ayak altında görünür. Ta o kadar şahi kaledir. Hatta İnadiye'nin uzun topları Kandiye'yi şıpır şıpır döver ve Kandiye'nin de topları erişir ama soğuk gelir, zira yukarıya atılan top fersiz gelir.

İnadiye büyük varoşunu bildirir Kalenin kuzeyi ve batı tarafında dereler ve tepe içinde hep­

si 77 bin adet ufak tefek tek katlı ve ara sıra iki katlı evler ve bekarhane odalardır. Ve 7 adet toprak ile örtülü küçük ve mina­resiz mamur camileri, 40 adet mescit ve 3 adet medrese vardır. Ve 5 adet mektep, 2 adet tekke, 6 adet küçücük hamam, 7 adet han ve 2 bin adet dükkan vardır, ama bu yapıların hepsi ahşap­tan ve basit şeylerden yapılmış ufak tefek işyerleridir.

Hatta (---) tarihinde kafirler bu İslam ordusu şehrini 100 bin kafirle ansızın basıp binlerce gaziyi şehit edip bu şehri ele geçir­mişlerdi. Kılıç artığı olan Müslüman gaziler İnadiye Kalesi'ne girip sığındıklarında Allah'ın emriyle Hanya Kalesi tarafından ricalü 'l-gayb gibi Katırcıoğlu Mehmed Paşa yardıma yetişip san­caklarını açıp gözükünce yere gelesi kafirler içinde "Bre bre Ka­tırcıoğlu geldi" dediklerinde kafirin içine bir korku düştü. Kimi İslam ordusunu bırakıp taşra çıktı ve kimi ganimet malı derdi­ne kapıldı. Hemen Katırcıoğlu Allah Allah deyip kafire kılıç vu­rurken İnadiye Kalesi'ne daha önce kaçan İslam askeri de taze can bulup herkes evlerini kafirden kurtarma derdine düştü. On­lar da dal satır olup bir taraftan bunlar ve bir taraftan da Katırcı­oğlu askeri can u gönülden kafire öyle bir kılıç vururlar ki kuş­luk vaktinden ikindi vaktine kadar 87 bin kafiri kan dökücü kı­lıçtan geçirip 10.060 kadar kafiri zincire bağlı esir ederler. Bütün

384

Page 404: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

kafirlerin pis leşlerini bir yere dağlar gibi yığıp kellelerini Mısırlı kolu, yeniçeri ve sipahi kollarında kelleden kuleler yapıp durur­lar. Bu da bir kelle paça seyridir.

Tophane işliğini bildirir Bu İnadiye Kalesi'nden kuzey tarafa bin adım yokuş aşa­

ğı gidip Sadrazam Köprülüzade Fazıl Ahmed Paşa emriyle ve Ankebut Ahmed Paşa müsaadesiyle bir tophane işliği yapmışlar ki övgüsünde dil kısa ve inci saçan kalemler kırıktır. 40'ar okka gülle atar 80'er ve lOO'er kantar toplar dökülmeye başlanıp 3 bin adet Dergah-ı All dökmecibaşı hademeleri olup Ferhad gibi sa­bah akşam çalışırlar.

Bu mahalden akan Kemer Suyu abıhayattır ki Kandiye Ka­lesi içine giderken henüz kesilip kırlara gider oldu, ama lezzetli, içimi hoş sudur. Bu tatlı suyun yakınında,

Horasanoğlu Tekkesi: Gazi ve Şehit Deli Hüseyin Paşa'nın hayratı olup Hacı Bektaş-ı Veli tekkesi olup 80 adet yalınayak başı kabak, abdal, fakr u faka sahibi kerem kanları olup hepsi­nin gayretleriyle bu güzel yeri bağ bahçe, gül-i gülistan ve akar­sulu Meram Bağı gibi bir mesiregah etmişler. Hem de sabah ak­şam zengin yoksul herkese yemek verip [288a] erenlere hizmet ederler.

Bu mesiregah tekkeden bütün Kandiye Ovası ve Kasro Ka­lesi ayak altında gözükür.

Garip seyirlik Biz bu tekkeyi seyrederken sadrazamdan ferman gelip İna­

diye Kalesi varoşuna Osmanlı'nın derya gibi askeri üşüşüp bir anda yerle bir edip han, cami, çarşı pazarından bir yapı eseri kalmayıp tüm kereste ve ahşaplarını yerlerinden söküp Kandi­ye Kalesi altında sadrazamın çadırı yakınında İslam ordusunu imar etmeye başladılar.

Bu hakir de İnadiye Kalesi'nden 8 bin adım yerde yeşillik ve sebzeli mahsullü ova ile kuzeye gidip hamd olsun (---) tarihinde sağ salim ordu-yı hümayuna ulaştık.

Amansız Kandiye Kalesi Ovası'ndaki Osmanlı ordusunun özellikleri

Evvela bu hakir kul işbu (---) tarihinin Cemaziyelevvel'inin 25. günü Kandiye yurdunda ordu-yı hümayuna katılıp babadan

385

Page 405: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

dededen ocağımız olan yeniçeri ağası ocağına dahil olunca Ye­niçeri Ağası İbrahim Paşa ve Kulkethüdası Abdi Ağa hakire bir oda ihsan edip tüm yiyecek ve içeceklerimizi bol bol tayin etti. Konağımıza çekilip padişahın devletinin devamına dua edip gece gündüz yapılan savaşları seyretmeye, bazı olayları ve ilahi zuhuratları yazmaya başladık. Evvela,

Kandiye Kalesi büyük savaşının başlangıcı Önce, yüce vakarlı, ileri fikirli, Aristo akıllı Sadrazam Re­

sulullah'ın sünnetine uygun olarak Hazret-i Ömer'e uyup Kan­diye Kalesi generaline Dergah-ı Ali yeniçeri ocağından (---) Ağa ve Sadrazam ağalarından (---) Ağa'yı mektupla gönderdi. Bunlar Panıgrad Kapısı'ndan içeri girip generale mektubu verip okurlar.

Mektup sureti "Selam hidayete erenlere olsun. Evvel Allah adı, ikinci­

si Hazret-i Muhammed Mustafa salat ve selam olsun, üçüncüsü Çaryar-ı ba-safa [4 Dost] Allah hepsinden razı olsun, dördüncüsü Haremeyn-i şerifeyn hizmetçisi olan Osmanlı padişahı sultan oğlu sultan Sultan İbrahim oğlu Sultan Mehmed Han Allah dev­letini ve saltanatını devam ettirsin hazretlerinin düstfrr-ı mükerre­mi ve müşir-i mufahhamı olan Fazıl Ahmed Paşa'yım.

Tembih namem ulaştığında bir an durmayıp kale anahtarla­rını alem padişahına teslim edip hepiniz gelip haraç verir olup yine çoluk çocuklarınızla kale içinde uğursuz hanelerinizde sa­kin olasız.

Ve yoksa Allah'ın emriyle kalenin fethi nasip olunca hepi­nizin ateş saçan kılıçtan geçmeniz kesindir. Söz tamam oldu."

Sapık generalin cevabı "27 yıldır bu Kandiye Kalesi gibi krallar hasreti kale altı­

na sizin gibi nice kere yüz bin asker gelip bu kalenin bir taşına nice bin başlar verip hüsrana uğrayıp gittiler. Ve nice bin kahra­man tedbirli vezirler, beylerbeyiler ve beyler bu kale altında can verdiler, hendeğini görmeye kadir olmadılar. Sizler de biraz za­man çalışıp gidersiz. Bir taşına yüz bin baş vermemiz mukarrer­dir, değil ki size kaleyi verelim, bildiğinizden kalma." deyip el­çileri kaleden kovdu. Elçiler sadrazama gelip konuşulanları bir bir anlattıklarında sadrazam tüm İslam ordusu içinde kol kol tellallar çağırtıp,

386

Page 406: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

"Herkes bu gece metrislere girsin" diye buyurdular. O gece o zifiri karanlıkta insan deryası Kandiye Kalesi görünmeyen yerlerden bismillah ile metrise başlayıp yere gelesi kafirler kale içinden İslam askerinin kazmaları ve kürekleri seslerini duyun­ca melun kafir torbasında yılan bulmuş hekime dönüp ta sabah vaktine kadar bir an, bir derece ve dakika durmadı, nice kere yüz bin tüfenk, nice bin top, nice bin havan, kazan, kumbara ve nice kere yüz bin adet havan taşı gökten lanet yağmuru gibi yağdırdı. Tek bir kişi bile bir karış metris kazmaya kadir olma­yıp bütün gaziler karınca gibi dağılıp her biri bir kaya altında si­perlendi. İslam ordusunda nice kere yüz bin çadır, çerge, yük ve ağırlıklardan bir sağ çadır kalmayıp nice bin at ve katır dağlara kaçtılar. Yüz binlerce eşek de Acem kerenayı gibi segah maka­mında bağırarak onlar da ovaları dağları sığınak edinip anıra­rak birer tarafa gittiler.

Sözün kısası İslam ordusu içinde bir sağlam çadır, bir alaçık dükkan, tezgah ve sığınacak bir tabya kalmadığından başka sad­razamın yaldızlı ve süslü otağında bir parça sağlam yeri kalma­dı. Sonunda top ermez bir kayalı yar altında bir başka otağ ku­rup sadrazama bir mağara içinde bir savmaa ettiler.

Ta ki sabah oldu. O gece 7.060 adet gazi mücahid yiğitler şe­hitlik şerbetini içip giyecekleri beytülmal ağasına teslim olundu.

Kısacası, bu minval üzere cehennemlik kafirler 3 gün 3 gece durmadan Nemrud ateşi ile göz açtırmayıp bir an top gülle­si darbından Müslüman askerler asla [288b] huzur bulamayıp 3 gün 3 gecede 9 bin asker daha metrise girmeden şehit olduk­larını arz ettiklerinde sadrazam İslam ordusuna merhamet edip,

"Acele etmesinler. Metrise kollu kollarınca ve yollu yolların­ca yavaş yavaş yürüsünler ve İslam ordusunu geriden kursun­lar" deyince tüm Osmanlı askeri taze can bulup (---) adlı mahal­lin deresi kenarında bir ordu-yı pazar yapılmıştır ki dillerle an­latılıp kalemlerle yazılmaz.

Osmanlı ordusu şehri İmdi vefa kardeşleri, İslam ordusu böyle bir büyük yer, me­

ram şehri olmuştur ki deniz kıyısından sıçan yollar içinde, yani top ve kurşun sadmelerinden kurtulmak için hendek kazılan yollara bu gazalarda sıçan yolu derler, o sıçan yolları içinde iki

387

Page 407: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

tarafı baştan başa mamur ve şenlikli küçük sanat ehli tüccar dükkançeleri olup bir ucu kıbleye tam bir saat boyunda ta Mı­sırlı karakoluna kadar tam 60 bin oda, 20 bin dükkan, hamam­lı, fıskiye ve havuzlu nakışlı servi tavanlı büyük saraylar, servi tahtasından sanatlı kapılar, bahçe ve bostanlar, abıhayat kuyu­lar, güvercin kuleli şahane şahnişin ve yüksek köşklerle donan­mış büyük bir şehirdir. Eğer her vezirleri, beyleri ve ileri gelen­leri bir bir anlatsak bir hümdyunniime olur.

Ancak şundan malum ola ki ne kadar büyük şehir oldu. He­men 3 bin adet dükkanda diba, şib, zerbaf ve samur kürk satılır­dı. Her ne çeşit değerli bir şey istesen bulunurdu. Bütün diyar­ların sanat ehli ve maarif erbabı bu şehir içinde mevcuttu. İslam askerinin ömrü tam 6 ay bu şehri mamur etmekle geçti, ama yine Kandiye Kalesi altına metrisler etmeye çalışılırdı.

Ve 160 yerde mescitler var, ama cami İnadiye Kalesi'nden gayri yerde yok idi. 40 hamam, 7 han ve 60 adet kahvehane var, meyhaneler yoktur ama bozahaneler vardır.

Ve 40 adet yerde şehitleri yıkayıp kaldıran ulemalara med­rese çadırları var. Ve 70 adet cerrah çadırları, 40 adet hekim dükkanları ve çadırları vardır.

40 yerde tahıl pazarı, 20 yerde koyun pazarı, 50 yerde balık pazarı, 7 yerde sipah pazarı ve 3 bin yerde sebilhane var, 40'ı İb­rahim Paşa'nındır.

At pazarı yoktur, zira tüm vezirler ve ileri gelenler tama­men yayadırlar, zira henüz dahi karşı taraftan atlar kadırgalar ile geçemeyip tüm İslam ordusu yayadır. Sonra firkateler ile at­lar geçmeye başladı.

Ama 40 yerde kiracı eşek pazarları vardır ki bütün Müs­lüman gazilerin yüklerini, mühimmat ve levazımatların Han­ya, Retime ve Apokoron'dan, Seline ve Çanak Limanı'ndan, Fo­dula Limanı'ndan ve Küçük Liman'dan, kısacası tüm kenar li­manlarından zahireleri eşekler taşıyıp İslam ordusunu ganimet ederler.

Sonra Anadolu' dan Hayırlıoğlu ve Gergerli oğlu adı kiracı­lar 2 bin adet kira beygirleri ve kira katırları geçirip 1 okka yükü Hanya'dan orduya birer timine taşıyıp çok kar edip Karun malı­na malik olup orduyu ganimet ettiler.

388

Page 408: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Sonra bu karı Girit reayası duyup ordu içre eşek pazarların­da tam 70 bin eşek toplanıp kira yükü taşıyıp o kadar ucuzluk ve ganimet oldu ki anlatılmaz. Hatta kale generali olan (---) adlı melun demiş ki,

"Hayfa yazık, eğer eşeklerin Türk'e böyle yardım edip zahi­re getirip ucuzluk edeceğini bileydim Girit Adası'ndaki bütün eşekleri Türk Girit'e gelmeden önce tamamen kırardım" diye çok üzülmüş.

Gerçekten de 70 bin adet eşeklerin İslam ordusuna büyük yardımı olup o eşek pazarını gören sanki Deccal pazarı gö­rüp, ayet "Seslerin en çirkini şüphesiz merkeplerin sesidir" [Kur'an, Lokman, 19] emri üzere nice bin eşeğin segah makamında sesle­ri Acem kerenayı gibi göklere yükselir.

Bu eşekler ve kira beygirleri her taraf limanlarından İslam ordusuna asker taşıya taşıya günden güne Müslüman ordusu derya gibi oldu. Sadrazam henüz taze can bulup Kandiye Kale­si'ni muhasara etmeye başlayıp 77 kolda olan İslam askerlerinin işbaşında olan vezirleri, beylerbeyileri, sancakbeyleri, alaybeyle­ri ve çeribaşılarına tembih olunup gün gün metrislerin yürüme­si ferman olundu.

İslam ordusunun şer'i hakimi olan faziletli (---) Molla Efen­di, Şeyhülislam (---) Efendi, Nakibüleşraf (---) Efendi ve Ordu Naibi (---) efendi hazretlerinin tembihleriyle bütün alimler, der­vişler, hasbi mücahidler de cenge hazır oldular.

Örfi hakimler ki ordu muhtesib ağası, bacdar ağası, sürsat ağası, sürsat emini, tahıl muhassılı, ordu subaşısı, [289a] ordu kethüdası, karakollar ağası, 270 adet alaybeyiler, çeribaşılar (---) (---) (---) kısacası 250 adet ordu-yı pazar ve iştira hakimlerine fer­manlar çıktı. Bütün orducıyan, çerahoran, lağımcıyan, ameleler, marangozlar, beldarlar, neberdan, garipler, acemiyan, teberda­ran ve (---) (---) (---).

Bütün ehl-i hıref esnaflarına dellalbaşı tabileriyle ordu-yı hümayun içinde ilan edip herkes padişah cebehanesinden demir kazmalar, demir kürekler, Ferhadi külünkler, küsküler ve varya demirleri alıp bütün kullar aletleriyle İslam ordusu başından ta Kandiye Kalesi altına sıçan yolları kazmaya çalışırken melun ce­hennemlik kafirin kararı kalmayıp 3 gün 3 gece daha ateş yağ-

389

Page 409: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

dırıp kaleden attığı top ve tüf engin; taş kumbara ve fişengin he­sabını Cenab-ı Bari bilip peyderpey gece gündüz ardı arası ke­silmeyip hıreften 3 gün 3 gecede 3 bin kişi yokluk diyarına ayak bastılar.

Hamd olsun metrisler de sekizinci ayda Kandiye Ovası'na ulaştı. Ancak kalenin Aktabya adlı dağ gibi toprakları belli olup metris başları kaleye daha bir top menzili uzak idi, ama hamd olsun günden güne İslam askeri Anadolu' dan, Arap ve Garp ta­rafından ve Rumeli'den İslam ordusu derya gibi olup her taraf­tan gelmede. Ancak İslam ordusu içine kıtlık yayılıp 1 okka et 8 timine, 50 dirhem ekmek 1 akçeye, 1 at yemi 1 guruşa, 1 okka pastırma 1 guruşa ve 1 okka peksimet 40 akçeye çıkıp diğer yi­yecek ve içecekler ona göre kıyas oluna.

Hatta yaralı olan gazilerin yaralarına merhem etmek için bir tavuk yumurtası mezatta 1 guruşa çıktı, o da bulunmaz. Her şey sanki can otu oldu, zira yere gelesi kafirlerin donanma ge:­mileri Girit Adası çevresini kuşatıp asla bir gemi gelemez oldu­ğundan İslam ordusu içinde kıtlık olmasına sebep oldu.

Allah'ın hikmeti 1077 yılı Cemaziyelahirinde [Aralık 1666) bir gece Kaptan Kaplan Paşa Çanak Limanı'na 80 parça kalyon ve 80 parça kadırga ile gelip 12 bin adet seçkin asker, lağımcılar, belderanlar, nice kere yüz bin kantar siyah barut, nice yüz bin top güllesi, kazan kumbaralar, nice kere yüz bin çeşit cebehane­ler, nice kere yüz bin adet çuval un, buğday, pirinç ve diğer hu­bubat, koyun, kuzu, keçiler, nice bin çuval pastırma, nice kere yüz bin çeşit mühimmat ve levazımatlar getirdi. O gece saba­ha dek tüm gelen eşyaları karaya döküp sadrazama defterleriyle mektuplar gönderip hemen o an müsait hava elde iken kafir ge­mileri gelmeden salpa demir edip bir yaylım top ve tüfenk şen­likleri edip murat yelkenlerini açıp deryanın bir tarafına yöne­lip gitmede.

Beri tarafta Kandiye karşısında Istandiye Adası'nda yatan kafirin 120 parça kalyonları, kadırgaları ve mavunaları Kaplan Paşa'nın yardım getirdikleri şenliklerini duyup Çanak Limanı ağzına tüm kafir gemileri gelip demir attı. Hemen Çanak Lima­nı muhafazasında olan Deli Hüseyin Paşa Kethüdası Veli Paşa, Yırtlas İbrahim Paşa, derya gibi muhafazacı İslam ordusu, he-

390

Page 410: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

nüz yeni yardıma gelen Müslüman gaziler ve bütün hisar as­keri kafire karşı bir ağızdan Allah Allah seslerine yol buldurup yer gök tir tir titredi. Çanak Limanı ağzındaki irili ufakh 80 pare balyemez topları bir fitilden ateşledi. Top güllelerinin niceleri kafirin gemilerine isabet edip hemen o mahalde 3 parça kalyon­ları Mevlevi gibi döne döne göz önünde bütün kafirleriyle deni­ze battı. Nicesi can havliyle deryada yüzüp kurtuluş kenardadır, diye kenara gelip selamet yüzünü görmeyip zincire bağlandılar.

Diğer gemileri kale döven top darbelerinden kaçtı. Nicesi yaralı olarak adı geçen kaleye gidip yerleri cehennem oldu. Nice top artığı gemileri bizim Kaptan Paşa ardına düşüp gittiler, ama Kaptan Paşa gemilerinin izlerini tozlarını görmeyip hüsranla yine Istandiye Adası limanı cehenneminde karar ettiler.

Beri tarafta sadrazama Kaptan Paşa'nın mektuplarıyla zahi­re defterleri ve yardım gelen İslam askeri haberleri varınca he­men devlet sahibi ve mürüvvetli Sadrazam ileri görüşlü tedbir edip İslam ordusu içinde tellallar çağırtıp ne kadar yüz bin at, katır, deve ve eşek var ise kol kol tembihler olundu. Bu kadar tahıl ve cebehanenin Çanak Limanı'ndan İslam ordusuna nak­lolunmasına güvenilir adamlar tayin olundu. Tüm Girit Ada­sı'ndaki reayalarda olan 200 bin eşek [289b] arhonda ve milota­nın defterleriyle, reayalarıyla gelip bir hafta içinde Çanak Lima­nı'ndan bu kadar yiyecek içecek, cebehane, mühimmat ve leva­zımatlar bu kadar bin Tanrı kulu taşıyıp İslam ordusu içine ge­tirdiler. Bütün İslam ordusu içinde öyle büyük ganimet oldu ki tüm gaziler taze can bulup can u gönülden cenge başlayıp met­rislere henüz girmeye başladılar.

Ama hakir de bu mahalde biraz sıtma hastalığını çekerken taze can bulup İslam askeri ile kale ovasında metrislere ve sıçan yollarına varıp gelmeye başladım.

Gece gündüz çarpışmalar ve vuruşmalar günden güne ar­tıp bin, 1.500, 2 bin insandan kelle ve paçaları ile şehitlerin kan­ları ırmak gibi akıp şehit naaşları taşımada idi.

Ancak bu hal mücahid gazilerin 5-6 aydan beri mutatları olup işleri olduklarından asla güçlerine gelmeyip hemen bütün ölülere Hak rahmet eyleye diye taşıyıp eski metrisler içlerinde bi­rer yar altlarına sokup her şehidin üstlerine yar toprakları yığıp

391

Page 411: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

tüm esvaplarıyla defnedip giderler. Asla bir gazi bu hale gücen­meyip yine şenlik ederek cenge devam ederler.

Bu perişan hali, gaziler 1077 Zilhiccesinde [Haziran 1667] metrise gireliden beri bu şehitleri böyle görmek mutatları ol­muş, Hak Taala gazilere çok kuvvet vermiş. Hatta ilk metris­ler Kandiye Kalesi'nin güney tarafında Karanlık Kapısı'ndan veya Panıgrad Kapısı'ndan ve Taşlı Tabya adlı yerlerden bir top menzili uzak 7 kol yerlerden kaleye metrislere başlandığında bu kadar uzak mesafe iken İslam ordusu içinde asla bir adam baş göstermeye kadir olmayıp 40 gün 40 gece mahşer günü gibi kı­yamet kopup asker içinde bir feryat, vaveyla, bağırış çağırışlar oldu.

Havada birbiri ardı sıra çifte çifte kumbaralar ve karakuş gibi taşlar havan kumbaralarından çıkıp göklere uçup her gün nice bin adam helak olup yine veziriazam otaği parça parça oldu. Bütün divan erbabı hacelerine ve diğer ayanı kibar duacı­larına ordu deresinin öte tarafında konmak ferman olunup bü­tün divan erbabı rahata kavuştular. Ama beri tarafta tüm met­risler bayır başlarına çıkıp sıçan yolları taraf taraf yürümeye başlayıp gitmede.

Ama melun kale yine lanet ateşi yağdırmada. İslam ordusu 6-7 aydan beri 70 kat metrisler değiştirmede ve günden güne ile­ri gitmede. Ama ınelun kafir hendekten taşra olan tabyaları ta­mamen ardına bırakıp bizden tarafa kale ile İslam ordusu ara­sında Kandiye Ovası'nda bir kurşun menzili uzak bizim İslam askeri üzerine onlar da metrisler sürüp gelmede. Gece gündüz nice bin atlıları o meydanda çıkıp girmede ve etrafı çalıp çarp­mada.

Bizim İslam ordusunda ise ancak bin kadar atlı var. Tama­mı eşek-biner askerlerimiz var. Hatta hakir Mora Vilayeti'nden bir at geçirdim. Onu da elimden 500 guruşa aldılar, hakir mec­buren eşeğe biner oldum.

Kısacası 6 ay bu hal üzere hır hır büyük cenkler ederek gün­den güne gaziler kaleye bir kurşun menzili yakın varıldı, ama daha lağım yerleri değil idi.

Sonra 1078 senesi girince Maraş Eyaleti'yle (---) Paşa gelip Sadrazam koluna memur oldu.

392

Page 412: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Sonra 1078 Saferinde [Ağustos 1667] Adana Eyaleti'yle (--­) Paşa gelip Şam Veziri Defterdar İbrahim Paşa koluna ferman olundu.

Sonra bu senenin Rebiülevvelinde yine Kaptan Kaplan Paşa donanma-i hümayun ile İstanbul'da yeniçeri kapısı askerinden 10 bin yeniçeriyi, ondan Karaman Eyaleti'yle Konakçı Kara Ali Paşa askerini getirip Ali Paşa'ya teslim etti, zira Ali Paşa Hanya muhafızı idi. Ardından Sivas Eyaleti'yle (---) Paşa Ali Paşa kolu­na tayin olundu.

Nice kere yüz bin kantar siyah barut, nice kere yüz bin çu­val peksimet, hesapsız cebehaneler, diğer mühimmat ve levazı­matlar getirip bir gece Retime Kalesi Limanı'na bu kadar asker ve mühimmatları döküp yine müsait hava ile şenlikler edip der­yaya çıkıp gittiler.

Beri tarafta bu yardım durumundan sadrazamın haberi olunca Karaman Eyaleti askerini Hanya'da eyalet sahibi Konak­çı Ali Paşa yanına memur ettiler. Alacahisar askerini Acısu Kale­si'nde Malik Paşa yanına memur ettiler. Yanya Paşası Arslan Pa­şazade Kaplan Paşa'yı askeriyle Apokoron Kalesi muhafazasına tayin ettiler. Kapukulundan gelen imdat yeniçerileri [290a] Sad­razam koluna tayin olundu.

Kısacası, bütün gelen yardımları kol kol yerleştirip İslam or­dusu günden güne kuvvet ve kudret elde edip taze can bulmada ve gece gündüz çalışıp ileri gitmede, ama yere gelesi kafirler he­nüz galebe edip İslam ordusu üzere gelmede.

Kumbaraların ateşinin gece gündüz asla artları araları kesil­meyip, insan vücudu havada semender kuşu gibi uçuşmada. Ve her gazi birer çeşit yara ile can vermede. Lakin bizim de kumba­ralarımız ve sektirme balyemez toplarımız kafirin siperleri, şa­rampavları ve domuz damlarını dağıtıp kafirleri de kırıp geçir­mede.

Ama hala bu kadar zamandan beri bu kadar savaş olur, kale ne taraftadır bilinmeyip, ne şekildedir görünmeyip hemen bir kuru havayi kavgadır. Acaba duvarı nasıldır, diye ileri varıp ba­kan öbür dünyaya bakar, bakmayan burada kalır. Ta bu derece bakması öldürücü kaledir ki bir seneden beri kalenin öz bede­ninde hendeği kenarını görmek değil hendekten dışarıda, ova-

393

Page 413: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

da olan 12 adet tabyaların hendeklerini göremedik. Bundan baş­ka tabyalardan taşra ileri ovalarda olan şarampavlarını ve önle­rinden küffar metrislerini de bir yıldan beri görmüş askerimiz yoktur.

Tanrı'nın hikmeti bu sırada, (---) tarihinde Rumeli Beylerbe­yisi (---) Paşa şehit olup eyaleti (---) Paşa'ya sadaka olundu.

Bu mahalde yere gelesi kafirler ilk defa sekbanbaşı kolun­dan kaleden dışarı çıkıp metrisleri basmak isteyince bir büyük cenk olup hemen o an 700 adet şahbaz civan yiğitler şehit oldu. 40 nefer kafir esir edilip Sadrazama dil götürdüler. 300 adet kap­tanları ve 4 bin adet kelleleri alınıp Sadrazam her gaziye merte­belerine göre bol bol, avuç avuç altınlar, terakkiler, yaralılara te­kaüt ve ekmek paraları verildi. Müslüman askerleri cenge teşvik için nice gazilerin başlarına Sadrazam kendi elleriyle gümüş çe­lenk takardı.

Sonra bu savaş savuşturulup kale kuşatmasında olan İslam ordusunun artlarına ve aralarına fazla asker koyup daha istihkam etmek için 7 koldan sarılınan askerin aralarına 7 kol daha bütün mühimmat ve levazımatları ile asker koyup Kandi­ye Kalesi 14 koldan kuşatılmış oldu.

Evvela Sekbanbaşı Bekir Ağa'yı yerinden kaldırıp toplam 22 adet mükellef ve mükemmel yeniçeri odalarıyla, 17 adet bal­yemez toplarıyla, 5 oda topçu, 5 oda cebeci, 1 oda kumbaracı, bin adet serdengeçti sipahi, 6 bin adet zeamet sipahisi, bin adet la­ğımcı, bu kadar asker ile sekbanbaşıyı İbrahim Paşa koluna ser­dar edip bu Şam Veziri İbrahim Paşa kolu toplam 270 adet kat kat metris oldu. Hatta Yeniçeri Ocağı Beytülmalcısı Şalvarcı Sü­leyman Ağa bu kolda metriste idi.

Ama Osmanlı Devleti'nde Hacı Bektaş Ocağı olalıdan beri böyle bir sanatlı metris bir kale altında ne olmuştur ve ne ola­caktır ki insanın yapacağı şey değildir. Mesela 4-5 büyük har­man genişliğinde bir büyük meydanı ta yerin altına kadar çev­resini cehennem kuyusu gibi hendekler kazıp derya gibi sular çıkıp bu metris meydanına ağaç köprü ile geçip bir taraftan gi­rip çıkacak yeri olmayıp etrafına kat kat yeraltında metrisler icat etti ki bir yoldaşlarına kafirin kurşunu gelmeyip kendileri kafire kurşun vururlar.

394

Page 414: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

Bu metris sanki bir ada olup bir taraftan lağım gelmek imkansız oldu. Zira Karanlık Kapı hendeğinin taşra kenarın­ca olan melun generalin tabyası hala başka başka bir kale gibi­dir. Bu metris onun hendeği kenarına varıp aralarında ancak bir hendek kaldı.

Bu Süleyman Ağa metrisinden şahbaz yoldaşları bir uzun direk köprü ile kafirin karşı metrislerine geçip kafirleri kanca­lar ile beri tarafa çekip dil alırlar idi. Ve kafirler de öyle ederlerdi. Ama bu Süleyman Ağa hendeği gayya kuyusu olmakla metrisle­ri asla basılmayıp lağımdan eminlerdir. Bu hal üzere bu metriste bu Süleyman Ağa odası lağımdan kurtuldular, ama yine taş ve kumbara şerrinden kurtulamazlardı.

Bu Sekbanbaşı koluna bir Mısır beyi bin adet şahbazlarıyla metrise girmişler idi.

Rumeli Eyaleti kolu: 18 adet sancak beyi askeriyle toplam 13 bin asker olup 185 kol [290b] metristen Rumeli Beylerbeyi­si Pehlivan Paşa girmiş idi. Bu kollarda serdar bu idi, zira Deli Hüseyin Paşa asrında alaybeyi iken bu koldan metrise girmişler.

Şam Eyaleti kolu: Adı geçen Rumeli askerinin alt yanında kuzey tarafında ta kalenin Panıgrad Kapısı ön tarafında Çufut Tabyası önünde Şam Veziri Defterdar İbrahim Paşa 8 bin aske­riyle metrise girmiş idi, ama gayet ters ve tehlikeli, sabah akşam cenk yeri bir geçittir.

Bu İbrahim Paşa kolunda Haseki Hasan Ağa, Samsoncuba­şı (---) Ağa, Zemberekçibaşı (---) Ağa ve Talimhanecibaşı (---) Ağa 20 oda yeniçeri, 5 oda cebeci, 5 oda topçu ve bir oda kumbaracı­lar, toplam 250 adet metrislere girilip 44 adet balyemez top ve 10 adet havan top konulup mükemmel metrisler idi.

Sadrazam kolu: Şam kolu kuzeyinde Vere Tabyası, Atlı Tab­yası, Taşlı Tabyası, Kızıl Tabya, Hanlar Tabyası önlerinde Sadra­zam ve serdar koludur ki hemen kendinin 10 bin adet cengaver, yiğit, hünerli ve cesur askeri vardır. Ve dahi Yeniçeri Ağası Ar­navut İbrahim Paşa'nın 3 bin adet kendi askeri, Kulkethüdası Abdi Ağa, Zağarcıbaşı Burunsuz Ahmed Ağa, Turnacıbaşı Ha­seki Ağa, başçavuş, ortaçavuş, küçükçavuş, Ocak İmamı Ömer Ağa, Yüzbir Koca Mehmed Ağa, Ellidokuz Mehmed Ağa, 10 oda cebeci, 10 oda topçu, 5 oda kumbaracı, 5 bin adet sipahi serden-

395

Page 415: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

geçtileri ile hepsi 470 koldan sıçan yolları içre metrisler içi sanki kıyamet gününde Arasat Meydanı idi.

Defterdar Ahmed Paşa kolu: Sadrazam ile Rumeli kolu arasına bir incecik yolla ta Kızıl Tabya artlarına kadar Defterdar Ahmed Paşa 2 bin adamıyla geriden metrise girip tüm İslam or­dusuna mühimmat u levazımatlar yetiştirmekte idi. Defterdar koluyla Veziriazam kolu toplam 12 koldur, 12 yerde 170 adet bal­yemez toplar vardı. Her biri birer ateş saçan 7 başlı ejderhadır. Köse Topçubaşı kolunda kara katır adlı top, sarı balı, çuldutmaz, dingil kıran, kara Cuma, elibalı, kızak kıran ve deli sersem adlı toplar Kızıl Tabya'yı berbat etmeye başladı.

Melek Ahmed Paşa Kethüdası Yusuf Ağa cebecibaşı, Fazlı Kethüda baş kethüda ve Yörük Ahmed Kethüda ve kardeşi Kap­lan Paşa tüm sancağı askeriyle karakol bekleyip çetecilere ser­dar idi. (---) (---) (---).

Mehmed Paşa askeri: (---) (---) askeriyle İslam ordusunun ensesinde kafadar olup karakol beklemek ferman olundu, ama gerçekten her an iyi padişah hizmetinde bulunurdu.

Çorum Paşa Müslüman askerleri: (---) Eyaletiyle bu da Göl­lük taraflarının güneyini muhafaza edip ince karakolları var idi.

(---) Eyaleti gazileri (---) (---) (---). Anadolu Eyaleti askerleri: Katırcıoğlu Mehmed Paşa Göl­

lük tarafında tüm eyaleti askeriyle ve kendinin ipten kazıktan kurtulmuş 70 tastan geçmiş bin adet serdengeçti gazileri ve 3 bin adet seçkin Anadolu serdengeçtileriyle Tire, Manisa, Aydın, Saruhan, Engürü, Kankırı [Çankırı], İzmit, Bursa, Alaiye, Kasta­monu, Teke ve Hamid, bu sancaklarda olan bütün zeamet ve ti­mar sahipleri ile metrise girdi. Tamamı 20 bin İslam askeri idi.

(---) Eyaleti'yle Vanlı Mehmed Paşa mücahidleri: Bu da Göllük tarafında Haleb Valisi Kethüda İbrahim Paşa kolunda (-­-) adet eyalet askerleriyle metriste idiler, ama gayet cesur ve yi­ğit savaşçıları var idi.

Silahdar sipahi serdengeçtileri: Bunlar da Göllük tarafın­da Kanlı Mağaralar üstünde 7 bölük sipahileri, Seydizade ko­lunda 6 bölük gazileri karakollar bekleyip cebecilik edip metris­lerde olan gazileri muhafaza ederlerdi.

Haleb Eyaleti askeriyle Kethüda İbrahim Paşa: Sipahi

396

Page 416: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

zümresinden aşağı kalenin Göllük tarafında Haleb Valisi İbra­him Paşa [291a] 8 bin adet seçkin asker ile ve kendinin bin adet tüfenkli piyade cengaver, yiğit, cesur, hünerli, cürd atlı savaş­çı bahadırları Göllük'ün deniz kıyısında kat kat metrise girmiş­ler idi.

Ona bitişik yeniçeriler zümresinden Zağarcıbaşı Zülfikar Ağa, turnacıbaşı, samsoncubaşı, tebdil olan Haseki Hasan Ağa, 81 Cemaat ve 51 Cemaat, kısacası 20 adet oda ile yeniçeriler, 5 oda ile cebeciler, 55 oda ile topçular, 1 oda ile kumbaracılar, 6 bö­lük sipahilerden 6 bin adet serdengeçti sipahi, hepsi bu İbrahim Paşa kolunda Anadolu sipahileriyle beraber metrise girmiş idi. Ama gerçekten bu tarz üzere bir vezir böyle metrise girmemiş idi, zira zağarcıbaşı olan Zülfikar Ağa, Gazi Hüseyin Paşa zama­nından beri metris ilminde ve İslam ordusunu çekip çevirmede ustalık kazanmış, bu Göllük tarafında tertipli metrisler etmiş­tir ki anlatılmaz. 40 pare balyemez toplar, 770 adet metris yolla­rı aralarındaki balyemez toplar Göllük tarafın berbat ederlerdi. (---) (---) (---).

'Ümm-i Dünya Mısır askeri Bu Göllük tarafında Ebülhayr İbrahim Paşa'nın Haleb as­

keri ardında 3 bin adet seçkin Mısır askeri serdarları Mısır Beyi Köse Kansu Bey, Yeniçeri Ağası Kundakçı Mustafa Ağa, Bay­rakdar Selim Çavuş, 7 odabaşı, 20 adet çorbacı, 10 adet Çerkez beyleri, kısacası 7 bölükten sipahi, gönüllü, tüfenkli, sağ ve sol kol ağaları ve müteferrika ağalarıyla toplam 3 bin Mısırlı idi, 10 bin adet tam tabileri ve adamlarıyla metrise girip bunların et­tiği şiddetli savaş bir metriste olmazdı. Zira hepsi taşıdıkları silahlarını kullanmaya kadirler idi. Bunların ordusundan bolluk içinde ordu bir metriste yoktu, zira her an Mısır' dan gemileriyle ve Hilal Vilayeti'nden firkateleriyle devamlı zahireleri gelir idi.

Bu Göllük tarafında olan toplam 31.700 adet İslam askeri olup 300 adet metris ve 50 adet sıçan yollarına dolmuşlardı. Bu Göllük mahalli gayet dar olup Zağarcıbaşı Zülfikar Ağa bu kola gelinceye kadar metrisler ve sıçan yolları geniş olmadı. Sağ tara­fında nazarete dubasını doldurup sol tarafında küfeke taşlı ka­yaları kesip metrisler içine yeraltında odalar, kahvehaneler, se-

397

Page 417: Gunumuz Turkcesi ile Seyahatname 8/1 - Turuz - Dil ve ...€¦ · rilen bu Seyahatname'nin, günümüz Türkçesinde yapılmış tam bir yayımı yoktur. Osmanlı döneminde sansür

bilhaneler ve yıkanacak yerler inşa edip her siperlerin Üzerleri­ne birer adam boyu kalın topraklar yığıp tüm gazileri taştan ve kumbaradan biraz emin edip her sipere ve tabyalar üzerine ka­lın vordinar direkler ve servi ağaçları örtüp Üzerlerine çim ve rıhtım toprak döşedi. Bu hal ile bu Göllük tarafı emin olup Müs­lüman gaziler huzur ile cenk eder, savaşır oldular.

Sözün özü, bu Kandiye Kalesi 3 köşe olup 2 köşesi kara ta­rafıdır. Bu kara tarafının ancak 4 bölükten 2 bölüğü, yani yarı­sı kuşatılmıştı. İki bölüğü ta Yassı Tabya' dan, Yüksek Tabya' dan, Bıyıklı Tabyası'ndan, Fıçılı Tabyası'ndan ve nice küçük ara tab­yalarından geçip ta Karanlık Kapı'ya kadar bu tabyaların arala­rında asla bir tek kişi metriste olmayıp bu taraflar baştan başa boş olup kafirin domuzları, keçileri, koyunları, atları ve eşekle­ri kalenin top altlarında otlayıp gezerlerdi.

Ve bu tarafta asla kale kapılarını kapamazlardı, zira gece gündüz üçer dörder bin adet top, muşkat, kumbara ve havan taşları atardı, ama yine bu mahallerde toptan uzak yerlerde ce­beciler ve muhafazacılar çete ve potura etmeden geri durmayıp nice kere pusulardan kafirin baş ve dillerini, at, koyun ve sığır­ların alırlardı.

Yani sözün özü, Kandiye Kalesi bu mertebe dayanıklı bü­yük sur olup 4 bölükten iki bölüğü metrise girilmiş kaledir. İki taraftaki denizi emin ve salim dururdu.

Bu hakir bu Kandiye Kalesi'ni bir file benzettim. Mesela Sadrazam kalenin kuzey tarafındaki suru, burnu olan fil hor­tumuna sarılmış çeker. Fil de bazen darılıp hortumunu silkip, yani kumbara ve lağımların atıp Veziriazam kolundan nice bin adamları helak ederdi.

Ve filin kuyruğu kalenin Göllük tarafı olup Ebülhayr İbra­him Paşa filin kuyruğuna yapışıp çeker. Ara sıra fil de öfkele­nip İbrahim Paşa askerini ayağıyla [291b] tepip nice bin adam­ları helak eder.

Filin karnı tarafları Aktabya mahalleridir. Orada metris­ler olmamakla o taraflarda filden İslam ordusu emin ve salim­dir. Hele hakir kısa aklımla bu Kandiye Kalesi'ni file benzet­tim. Burnundan kuyruğundan yapışıp zapt u rapt edelim derler. Cenab-ı Hak kolay bir şekilde fethini nasip ede.

398