hatay mustafa kemal university · 2016-06-07 · iÇindekiler contents sayfa no 1. arş. gör....
TRANSCRIPT
-
IÇINDEKILER CONTENTS
Sayfa No
1. Arş. Gör. Cahit ERDOĞAN, Yrd.Doç.Dr. Saim ÖZDEMİR Nohut Bitkisinin Bazı Tarımsal Özelliklerine Gübrelemenin (N,P) ve Aşılamanın Etkisi The Influence o Fertilization (N,P) and Inoculation on Some Characters of Chickpea 1
2. Prof.Dr. Özel ŞEKERDEN, Dr. Hüseyin ERDEM, Cuma GÜRDAL
Amerika ve Melez (Amerika X Danimarka) Orijinli Jersey
Sığırlarının Karaköy Tarım İşletmesi Şartlarında Verim
Özelliklerinin Karşılaştırılması
Comparıson of United States and Cross-Bred
(United States X Denmark) Orıginated Jersey Cattlefor Yield
Traits at Karaköy State Farm Conditions 15
3. Prof. Dr. Özel ŞEKERDEN Gökhöyük Tarım İşletmesi Siyah Alaca Sürüsünde Uzayan Laktasyonların Verimliliğe Etkisi The Effects of Extended Lactations on Productivity in Black Pied Herd of Gökhöyük State Farm 29
4. Prof.Dr. Kamuran GÜÇLÜ Arş.Gör. İ.Mehmet KAHRAMAN Turba' tun Özellikleri ve Bitki Yetiştiriciliğinde Önemi Features ofPeat andlts Smgnıfıcance in Plant Growıng 45
5. Prof.Dr. Erol GÜNEL, Yrd.Doç.Dr. Mehmet MERT, Yrd.Doç.Dr. Mehmet Emin ÇALIŞKAN Pamukta (Gossypium hirşutum L.) Verim, Verim Öğeleri ile Lif Teknolojik Özelliklerine İlişkin Stabilite Analizleri ve Uyum Yetenekleri Üzerine Bir Araştırma A Research on Stability Analysis and Adaptabilities for Yield, Yield Components and Linttechnological Properties inCotton (Gossypium hirsitum L.) 59
-
6. Yrd.Doç.Dr. Filiz AYANOGLU, Arş. Gör. D. Alpaslan KAYA Hatay Yöresinde Tütün Yetiştiriciliği ve Sorunları Tobacco Production and Its Problems in Hatay Province 71
7. Yrd.Doç.Dr Şener KURT Çukurova Koşullarında Bazı Buğday Çeşitlerinin Sarı Pas ve Septoria Yaprak Lekesi Hastalıklarına Tepkisi ile Hastalıkların Günlük Artış Oranı (R) Reactions ofSome JVheat Cultivars to Strıpe Rust atıd Septoria LeafBlotch and Daily Increase Rate of Dıseases in Çukurova 85
8. Prof.Dr. Özel ŞEKERDEN Karaköy Tarım İşletmesi Jersey Sığırlarında Ana Yaşının 0-12 Ay Periyodunda Büyüme Performansına Etkileri The Effects ofParity on Growth Performance in 0-12 Month-Age Perıod on Jersey Cattle of Karaköy State Farm 101
9. Yrd.Doç.Dr. Şaban YTLMAZ, Yrd.Doç.Dr. Ersin CAN Hatay Ekolojik Koşullarında Yetiştirilen Bazı Adi Fiğ {Vida Sativa L.) Çeşit ve Hatlarında Tane Verimi ve Verimi Etkiliyen Özellikler Arası İlişkiler Relations Between Seed Yieldand Yield Components ofCommon Vetch (Vida sativa L.) Varieties andLies Grown in Hatay Conditions 113
10. Yrd.Doç.Dr. M. Emin ÇALIŞKAN, Arş.Gör. Ahmet MERT, Yrd. Doç.Dr. Mehmet MERT, Yrd.Doç.Dr. Necmi İŞLER Hatay Ekolojik Koşullarında Bazı Kolza Çeşitlerinin Önemli Tarımsal Özellikleri ile Bu Özelliklerin Verim Oluşumuna Etkileri Important Agronomic Characters ofSome Rapeseed Cultivars and Effects of These Characters on Yield Formation in Hatay Ecological Conditions. 127
-
11. Arş. Gör. Ufuk KARAD AVUT, Arş. Gör. Cahit ERDOĞAN İri Taneli Bazı Mercimek Hatlarının Amik Ovası Ekolojik Koşullarında Kışlık Olarak Yetiştirilme Olanakları Üzerine Bir Araştırma A Research on the Winter Gromng ofSome Large-Seeded Lentil Lines in Amik Plain
12. Yrd.Doç.Dr. Ersin CAN, Arş.Gör. Nafiz ÇELİKTAŞ, Prof.Dr. Rüştü HATİPOĞLU Çukurova Bölgesi Doğal Mer'alannda Yaygın Olarak Bulunan Yumrulu Arpa (Hordeum bulbosum L.) Bitkisinde Sitolojik Araştırmalar A Research on the Cytological Characters ofBulbous Barley (Hordeum bulbosum L.) Occured in Natural Maqui Type Vegetation ofÇukurova Region
-
\
MKÜ Ziraat Fakültesi Dergisi JAgricultural Faculty MKÜ \ 1998, 3 (2): 1-14 1998, 3 (2): 1-14
NOHUT BİTKİSİNİN BAZI TARIMSAL ÖZELLİKLERİNE
GÜBRELEMENİN (N,P) ve AŞILAMANIN ETKİSİ
Cahit ERDOĞAN Saim ÖZDEMİR M. K. Ü. Fen Bil. Enst. Sakarya Üniversitesi Tarla Bitkileri Anabilim Dalı Geyve Meslek Yüksek Okulu
ÖZET
Bu araştırma, Hatay ekolojik koşullarında nohut bitkisinin bakteri
aşılaması ve gübreleme (N,P)'ye olan tepkisini ve toprakta yerel Rhizobium
sayı ve etkinliğinin belirlenmesi amacıyla FLIP 90-3C çeşidini kullanılarak
1995-96 yetiştirme mevsiminde yürütülmüştür. Tesadüf blokları deneme
desenine göre 3 tekerrürlü olarak kuruları denemede 6 farklı uygulama
(Kontrol, 3 kgN/da+aşılama, 3 kgN/da+5kgP205, 3 kgN/da+5 kgP205+
aşılama, 5 kgP2Os+ aşılama ve sadece aşılama) kullanılmıştır. Uygulamalar
küçük nodul sayısı, tohum verimi, tohum protein verimi, sap protein verimi
ve toplam protein verimini önemli derecede artırmıştır. Aşılama uygulaması
ile azot+aşılama, fosfor+aşılama, azot+fosfor+aşılama uygulamalan arasında
tohum verimi yönünden fark bulunmamıştır.
Kuru nodul ağırlığı, orta ve iri nodul sayısı ile görsel nodul
değerlendirmesinin bütün uygulamalarda benzer çıkması fakat, verimin
aşılama uygulamalarında yüksek çıkması, deneme bölgesi toprağının sayıca
yeterli fakat etkinliği düşük Rhizobium bakterisi içerdiğini göstermektedir.
Aşılama uygulamasının, tohum verimini, aşılanmamış uygulamalara göre
önemli derecede artırması nedeniyle nohudun aşılanarak ekilmesi gerektiği
sonucuna varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Nohut. Aşılama. Azot. Fosfor * Yüksek Lisans Tezi, MSc. Thesis, Yayın Kuruluna Geliş Tarihi: 10.07.1998
-
2
THE INFLUENCE of FERTTLIZATION (N,P) and İNOCULATİON on
SOME CHARACTERS of CHİCKPEA
SUMMARY
This experiment was carried out to determine the response of
chickpea 'Cv.FLIP 90-3C to seed inoculation and NP fertilisers and to
understand the number and the effectiveness of indigenous Rhizobium
bacteria under Hatay ecological condition in the growing season of 1995-96.
Experimental design was a randomised complete block, consisting of 6
treatments (control; 3 kg N/da + inoculation; 3kgN/da+5kgP205; 3kgN/da +
5kgP205 + inoculation; 5kgP20s + inoculation and only inoculation) with 3
replicates.
The treatments increased number of small nodüles, grain yield, grain
protein yield, stem protein yield and total protein yield.
There was no significant differences in grain yield between 'only
inoculation', 'nitrogen + inoculation', 'phosphorus + inoculation' and
'nitrogen+ phosphorus+ inoculation' treatments.
Although dry nodüle vveight, the number of medium and large nodüle
and visual nodüle grading are found to be similar for ali the treatments, seed
yield is higher in inoculated plant. This suggest that soil at the experimental
area is quite likely to include adequate Rhizobium number which is not
effective enough. Since inoculation treatments increased grain yield
compared to uninoculation, it is concluded that it is necessary to inoculate
chickpea seeds.
Key Words: Chickpea, inoculation, Nitrogen, Phosphorus
-
3
GİRİŞ
Bilindiği gibi ülkemizde nohut ekim alanları, özellikle daralan nadas
alanlannda, kısmen de kışlık ekim alanlannda sürekli artış eğilimindedir
(ANONİM, 1994). Ülkemizde nohut genel olarak ilkbaharda ekilmekte ve kış
yağışlanndan faydalanılarak yetiştirilmektedir. Son yıllarda, özellikle Ege,
Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yapılan kışlık ekimlerde verim,
yazlık ekilenlere göre daha fazla olmaktadır (ENGİN, 1989; ÖZDEMİR ve
ark., 1992). Yeni ekim alanlannda ıslah edilmiş çeşitlerin payı, özellikle,
nohudun kışlık olarak ekildiği bölgelerde artmaktadır.
Baklagil bitkilerinin ekim nöbetlerinde yer almasının en önemli nedeni
yetiştikleri toprağı azotça zenginleştirmeleridir. Nohut bitkisi de toprağa 0-
17.6 kg/da azot bağlayabilmektedir (BECK, 1992). Bağlanan azot miktannın
geniş sınırlar içinde değişmesinin nedeni, uygulanan kültürel işlemler yanında
/?/wzoZ>/M/n-baklagil ilişkisine de bağlıdır. Nohut maksimum azot fiksasyonu
için çevre faktörlerinin uygunluğu yanında, özel bakteri hattı istemekte, ıslah
edilen çeşitlerde bu daha belirgin olmaktadır (BECK, 1992; KEATINGE ve
ark., 1995a). Nitekim ekim tarihinin ilkbahardan sonbahara alınmasıyla
verimin artması yanı sıra, uygun bakteriler ile aşılama sonucu aynı zamanda
atmosferden sağlanan azot oranı ve miktan da artmaktadır (RENNIE ve
DUBETZ, 1986; BECK ve ark., 1991).
Ülkemiz nohut ekim alanlannda Rhizobium bakterilerinin yeterliliği ve
etkinliği tam olarak bilinmemektedir. 500 m'nin üzerindeki 105 farklı nohut
yetiştirilen alanın topraklannda, etkili Rhizobium populasyonunun
yeterliliğinin ve etkinliğinin araştınldığı bir laboratuvar çalışmasında, bakteri
sayısının genelde orta ve yeterli düzeyde olduğu fakat, bütün bölgelerde
etkinliğin hem yerel hem de ıslah edilmiş çeşitlerde düşük olduğu saptanmış
ve nohut verimini yükseltmek için etkin bakterilerle aşılama yapılması
-
4
önerilmiştir (KEATİNGE ve ark., 1995a,b). Nitekim bakteri aşılamasıyla
verim ve dekardan alınan azot miktarının arttığı Ankara (GURBUZER, 1980)
ve Tokat'ta (AKDAĞ ve ŞEHİRALİ, 1994) yapılan çalışmalarda ortaya
konulmuştur.
Nohutta gübreler ile yapılan çalışmalarda, genellikle azotun
nodülasyon ve bağlanan azot miktarını düşürdüğü (JESSOP ve ark., 1984;
VEENA ve ark. 1984; DREVON ve ark. 1988) bildirilmekte, bununla
birlikte ekimle beraber düşük dozda başlangıç azotu verilmesi önerilmektedir
(NÜHOFF ve JUNK, 1984; SHARMA ve ark., 1989). Ayrıca, bu denemenin
yapıldığı bölgeye yakın olan Çukurova bölgesinde yapılan çalışmalarda,
yüksek azot dozlarının verimi artırmadığı (S AB ANCIOGULL ARINDAN,
1991) ve nohutta etkili yerel Rhizobium populasyonunun yeterli ve etkin
nodul oluşturduğu belirtilmektedir (ÖZDEMİR, 1989).
Simbiyotik azot fiksasyonunun, konukçu bitkiden daha fazla fosfora
ihtiyaç duyması nedeniyle (ISRAEL, 1987), yetersiz fosfor baklagillerde
düşük azot fiksasyonunun başlıca nedenlerinden birisi olarak
değerlendirilmektedir (JESSOP ve ark., 1989). Fosforca yetersiz topraklara
fosfor uygulandığında bitkide dal sayısı, bakla sayısı, tohum sayısı ve tohum
ağırlığının arttığı (JDRİS ve ark., 1989; SARRAWGİ ve SİNGH 1989,
SİNGH ve SİNGH, 1989, VADAVİA ve ark., 1991) ve fosforla birlikte
bakteri aşılamasıyla nodülasyonun iyileştiği (BATRO ve RAO, 1985)
bilinmektedir.
Bu araştırma, belirtilen bilgilerin ışığı altında, nohudun kışlık olarak
yetiştirilebileceği Hatay Bölgesinde azotlu ve fosforlu gübrelemeye, ve/veya
inokulasyona ihtiyacı olup olmadığını saptamak ve uygun azot-fosfor-
inokulant kombinasyonu belirlemek amacıyla yapılmıştır.
-
5
MATERYAL ve YÖNTEM
Deneme, 1995-96 yetiştirme sezonunda Mustafa Kemal Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümünün Soğuksu-Kınkhan'da uzun yıllar
nohut ekilmemiş deneme alanında kurulmuştur. Denemede bitkisel materyal
olarak İCARDA orijinli FLİP 90-3C nohut çeşidi, aşı materyali olarak da
Ankara Toprak Gübre Araştırma Enstitüsünden sağlanan nohut inokulantı
{Rhizobium ciceri) kullanılmıştır. Denemede, a- 0-0 kg N-P2C»5/da (kontrol,
K), b- 3-0 kg N-P205/da + inokulant (N+I), c- 0-5 kg N-P2Û5/da +
inokulant (P+I), d- 3-5 kg N-P2Û5/da (N+P), e- 3-5 kg N-P2Ü5/da +
inokulant (N+P+I), ve f- Sadece aşılama (I) uygulamaları çalışılmıştır.
Deneme alanı toprağı hafif alkali reaksiyonlu (pH=7,22), yetersiz
fosfor (1,6 kg/da) ve azot içeriğine (EN~%0,114) sahiptir Deneme süresince
503.8 mm yağış olmuştur.
Deneme, Tesadüf Blokları Deneme Desenine göre 3 tekerrürlü olarak
kurulmuştur. Parseller 5 m'lik 9 sıradan oluşmuş; sıra arası mesafesi 30 cm,
sıra üzeri mesafesi ise 10 cm olarak ayarlanmıştır.
Her parsele atılacak üre gübresinin yansı (1.5 kgN/da) ve Triple
Süper Fosfat gübresinin tamamı (5kgP205/da) ilgili parsellere ekim
zamanında toprağa karıştırılarak verilmiştir. Ekim, 2.12.1.995 tarihinde
yapılmıştır. Bulaşmayı önlemek için önce kontrol parselleri tohumlar, sonra
aşılama parsellerine olmak üzere elle ekim yapılmıştır. Üre gübresinin kalan
yansı çiçeklerime döneminden hemen önce sıra aralarına uygulanmıştır.
Nodul değerlendirmesi yapılan örnekler, parselin ikinci sırasının
bitkilerinden; tam olgunluk zamanında incelenen diğer özellikler parselin geri
kalan iç kısmındaki bitkilerden alınmıştır. Hasat, parselin nodul örnekleri
alınan tarafından 3, diğer taraftan 1 sıranın kenar tesiri olarak ve parsel
-
6
başlanndam 50 cmlik kısmın çıkanlmasından sonra parselin iç kısmında kalan
5 sıradan oluşan 6 m2 alan içerisinde yapılmıştır.
İncelenen özelliklere normal varyans analizi uygulandıktan sonra,
Duncan Çoklu Karşılaştırma Testi ile ortalamalan kıyaslanmıştır.
BULGULAR ve TARTIŞMA
Nodul değerlendirmelerine ait sonuçlar Çizelge l'de verilmiştir.
Çizelge l'in incelenmesinde de görülebileceği gibi uygulamalann nodul
dağılımı üzerine etkileri istatistiki olarak önemli bulunmamıştır. Uygulamanın
birbirinden farklı olmaması, RUPELA (1990)'in nodul değerlendirmesine
göre (nodüllerin değişik kök bölgelerindeki sıklıklan baz olarak alınmaktadır:
en iyi diğer bir deyişle kök tacına yakın ve yoğun nodülasyona 5 puan ve
değişik nodul sıklıklan nodülasyonlara da 4, 3, 2, veya 1 puan
verilmektedir.) nodülasyonun genel olarak iyi denilebilecek düzeyde (yaklaşık
olarak 3,5, diğer bir ifadeyle %70) deneme bölgesindeki toprağın yerel
Rhizobium sayısı bakımından yeterli olduğunu göstermektedir. Aynı
Çizelge'den görüldüğü gibi bitkide farklı büyüklükteki nodul sayılarından
sadece küçük olanlar uygulamalardan istatistiki olarak önemli düzeyde
etkilenmiştir. Uygulamalann orta ve büyük nodul sayılanna etkisi istatistiki
olarak önemsiz bulunmuştur. En yüksek küçük nodul sayısı 32.20 adet/bitki
ile fosfor + aşılama uygulamasında tespit edilmiş, kontrol ve azot + fosfor +
aşılama uygulamalan ile istastistiki olarak aynı grup içinde yer almıştır. Geri
kalan azot + fosfor, azot + aşılama, ve sadece aşılama uygulamalannda daha
düşük sayıda nodul saptanmıştır.
Nodülasyon etkinliğinin belirlenmesinde orta ve iri nodul sayısına
bakılmaktadır (RENNIE ve DUBETZ, 1986; RUPELA, 1990). Bu çalışmada
-
7
orta büyüklükteki nodul sayısı en fazla aşılama ile birlikte fosfor
uygulamasında gerçekleşmiş, bunu aynı istatistiki grupta olmakla birlikte
daha düşük değerlerdeki kontrol ve azot+fosfor+aşılama uygulamaları
izlemiştir. İri nodul sayma farklı uygulamaların etkisi istatistiki olarak
saptanamamıştır. Aşılama yapılmayan parseller de bile aşılanmışlar kadar
nodul oluşması yine etkili yerel Rhizobium bakteri populasyonunun yeterli ve
nodul oluşturabildiğini göstermektedir. Nitekim Anadolu'nun değişik
yerlerinde yapılan çahşmalarda nodul oluşturan yerel bakteri sayısımn orta ve
yeterli olduğu bildirilmektedir (ÖZDEMİR, 1989; AKDAĞ ve ŞEHİRALİ,
1994; KEATINGE ve ark., 1995b; PEKŞEN ve GÜLÜMSER, 1996).
Çizelge 1. Değişik Uygulamalarda Nodul Dağılımı, Bitkide Nodul Sayısı ve
Kuru Nodul Ağırlığına İlişkin Ortalama Değerler
Table 1. Nodule Grading, Nodule Number per Plant and Dry Nodule Weight inDif
Uygulamalar
Treatments
K
I
N+P
N+P+I
N+I
P+I
ierent Treatments of Chickpeas Nodul
Dağılımı
Nodule Grading
3.6
3.5
4.0
3.4
2.9 .
3.7
Bitkide nodul sayısı(adet/bitki)
Nodule number per plant
Küçük Orta İri
Small Medium Large
27.63 ab
19.67 b
17.93 b*
25.00 ab
19.20 b
35.20 a
27.63 ab
19.67 b
17.93 b
25.00 ab
19.20 b
35.20 a
11.73
11.40
13.40
9.867
8.633
9.400
Kuru nodul ağırlığı
(mg/bitki)
Dry nodule weight
(mg/plant)
115.7 a
, 75.67 be
103.3 ab
108.3 ab
59.67 c
140.0 a
* Aynı harf grubuna giren değerler Duncan testine göre %5 olasılık sınırında farklı değildir.
Orta ve iri nodul sayısı önemli düzeyde farklılık göstermemekle
birlikte, uygulamalar kuru nodul ağırlığını önemli düzeyde etkilemiştir
(Çizelge 1). Aşılama ile birlikte sadece fosfor uygulaması en yüksek nodul
-
8
kuru ağırlığını oluşturmuş, fosforun yer aldığı diğer kombinasyonlar ve
kontrol uygulaması istatistiki olarak aynı grupta yer almıştır. Tek başına
aşılama uygulamasından elde edilen kuru nodul ağırlığının kontroldakine göre
düşük olması, inokulantta yer alan bakterilerin yeterince etkin rekabetçi
olmadığının bir göstergesi olabilir. Aşılama ile birlikte azot uygulaması ise
nodul kuru ağırlığını düşürmüştür. Bu bulgular aşılama ile fosfor
uygulamasının bitkide nodul ağırlığını yükselttiğini belirten EDRİS ve ark.
(1989), BATRA ve RAO (1985)'nun bulguları ve, aşılama ile birlikte azot
uygulamasının nodülasyonu gerilettiğini belirten JESSOP ve ark. (1984),
DREVON ve ark. (1988)'nun bulguları ile paralellik göstermektedir.
Uygulamaların bitki boyu üzerine etkisi istatistiki olarak önemli
olmamış, bütün uygulamalar aynı grup içinde yer almıştır. Nitekim bu
çalışmaya benzer çalışmalarda, gübreleme ve aşılamanın nohutta bitki boyunu
etkilemediği belirtilmektedir (AKDAĞ ve ŞEHİRALİ, 1994, VADAVİA ve
ark., 1991). Bitki boyunda olduğu gibi yine bitki ağırlığı ve hasat indeksi
üzerine uygulamaların etkisi önemli bulunmamıştır (Çizelge 2). Bu sonuçlar
PEKŞEN ve GÜLÜMSER (1996)'in bulgularıyla uyum içerisindedir.
Tohum verimi, sap ve tohumda protein oranı ile protein verimleri Çizelge
3'de toplu olarak verilmiştir. Bu çizelgeden de izlendiği gibi uygulamalar
tohum verimi üzerinde etkili olmuştur. Aşılamanın yer aldığı
uygulamalarda,aşılanmayanlara göre tohum verimi önemli miktarda artmıştır.
Bu bulgular, yerel bakteri populasyonu yeterü olsa bile, etkinliğinin çok fazla
olmaması şeklinde yorumlanabilir. Benzer sonuçlar KEATİNGE ve ark.
(1995a,b) ile BECK ve ark (1991)'in çalışmalarında da saptanmış ve düşük
verim yetersiz fiksasyona bağlanarak, yüksek verim potansiyeli için etkin
bakterilerle aşılama önerilmiştir (BECK ve RUPELA, 1996). Bu saptamalar,
-
9
yaptığımız bu çalışmada olduğu gibi, aşılama ile verimin yükseldiğini belirten
GÜRBÜZER (1980), BATRA ve RAO (1985), ve SHARMA ve ark.,
(1989)'ın bulgular ile de doğrulanmaktadır.
Çizelge 2. Değişik Uygulamalarda Bitki Boyu, Bitki ağırlığı ve Hasat Indeksi'ne İlişkin
Ortalama Değerler
Table 2. Plant Height, Plant Weight and Harvest Index in Different Treatments of Chickpeas
Uygulamalar
Treatments K I
N+P N+P+I
N+I P+I
Bitki Boyu (cm) Plant Height(cm)
63.37 68.53 58.93 59.60 64.17 59.77
Bitki ağırhğı(g) Plant Weight(g)
63.37 68.53 58.93 59.60 64.17 59.77
Hasat İndeksi Harvest Index
0.36 0.35 0.42 0.41 0.36 0.38
Uygulamalar sap protein oranı ve tohum protein oranı üzerinde etkili
olmamıştır (Çizelge 3). IDRİS ve ark. (1989)'da fosfor uygulamasının sap
azot oranını etkilemediğini belirtmişlerdir. GÜRBÜZER (1980) ise Ankara-
Kazan'da gerçekleştirdiği denemede sonucunda aşılamaya ilave olarak 4 kg
N/da uygulamasının hiçbir konuda etkili olmadığım bildirmişlerdir.
Çizelge 3'ün incelenmesinde de görülebileceği gibi uygulamalar
tohum protein verimini önemli derecede etkilemiştir. Bu bulgular her ne
kadar bütün uygulamalarda tohum protein oranları birbirine benzer çıksa da
birim alandan kaldırılan protein miktarı yönünden aşılamanın yapılmasının
gerektiğini göstermektedir. Aşılama uygulamalarında protein miktarının
yüksek çıkması, kullanılabilir azot miktarının yüksek olmasından
kaynaklanmaktadır. Tespit edilen bulgular aşılamanın birim alanda bağlanan
azot miktarını RENNIE ve DUBETZ (1986), BECK (1992) ve birim
alandan, alınan protein miktarını artırdığım bildiren IDRIS ve ark., (1989),
AKDAĞ ve ŞEHİRALİ (1994) 'nin bulgularıyla aynı doğrultudadır.
-
Çizelge 3. Değişik uygulamalarda Tohum Verimi, Sap Protein Oranı, Tohum Protein Oranı, Tohum Protein Verimi,
Sap Protein Verimi ve Toplam Protein Verimine İlişkin Ortalama Değerler
Table 3. Grain Yield, Stem Protein Ratio, Grain Protein Ratio, Grain Protein Yield, Stem Protein S
Yield and Total Protein Yield in different treatments in Chickpeas
Uygulamalar
Treatments
K
I
N+P
N+P+I
N+I
P+I
Tohum verimi
(kg/da)
Grain Yield
117.0b
224.0 a
181.3 b*
213.7 a
234.3 a
220.3 a
Sap Protein
Oranı (%)
Stem Protein Ratio
4.13
4.16
4.72
3.19
3.47
4.23
Tohum Protein
Oranı (%)
Grain Protein Ratio
23.32
24.41
23.61
22.52
23.33
22.85
Tohum Protein
Verimi (kg/da)
Grain Protein Yield
39.43 c
52.33 ab
41.07 be
52.20 ab
54.70 a
52.03 abc
Sap Protein
Verimi (kg/da)
Stem Protein Yield
13.03
12.65
12.60
15.63
13.15
18.73
Toplam Protein
Verimi (kg/da)
Total Protein Yield
53.02 b
64.53 a
53.79 b
67.89 a
66.91 a
71.18 a
*Aynı harf grubuna giren değerler Duncan testine göre %5 olasılık sınırında farklı değildir.
-
11
Çizelge 3'ün incelenmesinde de görülebileceği gibi farklı uygulamalar
sap protein verimini önemli derecede etkilememiştir. SOMASEGARAN ve
ark. (1988) da benzer sonuçlar bildirmektedir. Toplam protein verimi
dikkate alındığında (Çizelge 3) en fazla protein verimi aşılamanın yer aldığı
uygulamalanndan (P+I, N+P+I, N+I ve sadece aşılama) en düşük değer ise
aşılamanın yapılmadığı kontrol ve N+P uygulamalanndan elde edilmiştir
Hatay bölgesinde ilk kez yapılan böyle bir çalışmada nohutun
aşılanarak ekilmesi gerektiği ortaya koyulmakla birlikte bundan sonraki
çalışmalarda bölgeye yeni girecek çeşitlerin değişik Rhizobium ırklanyla
denenmesi ve en uygun ırk veya ırklann belirlenmesi gerekmektedir.
KAYNAKLAR
ANONİM, 1994. Production Year Book., Rome- Italy.
AKDAĞ, C, ŞEHİRALİ, S, 1994. Bakteri (Rhizobium ciceri) Bulaştırma,
Azot Dozlan ve Ekim Sıklığının Nohut (Cicer arietinum L.)'un Bazı
Bitkisel ve Kalite Özelliklerine Etkileri. Gaziosmanpaşa
Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi. 11(2)87-100
BATRA L., RAO, D.L.N., 1985. Response of Cbickpea to Inoculant in
Alkali Soil. Indian J. of Agronomy, 30(3):377-378
BECK, D P , 1992. Yield and Nitrogen Fixation öf Chickpea Cultivars in
Response to Inoculation with Selected Rhizobium Strains.
Agronomy Journal. 84:510-516
BECK, D P , WERY,J, SAXENA M.C, AYADI, A, 1991. Dinitrogen
Fixation and Nitrogen Balance in Cool-Season Food Legumes.
Agronomy Journal, 83(2): 334-341
-
12
BECK D,P., RUPELA, O.P.,1996. Symbiotic Nitrogen Fixation by Chickpea
in W ANA and SAT. Adaptation of Chickpea in West Asia and
North Africa Region. Edit: NP. SAXENA MC. SAXENA, C.
JOHANSEN,SMVIRMAM,HIİARRIS.ICRISAT-ICARDA207-216.
DREVON, J.J, HECKMANN, M.O., SOÜSSANA, JP, SALSAC, L, 1988. Inhibition
of Nitrogen Fkation by Nitrate Assimilation in Legame-Rhizobium
Symbiosis. Plant Physiol. and Biochemistry, 26(2): 197-203.
ENGİN, M., 1989. Çukurova koşullarında Yüksek Verimli Nohut
Çeşitlerinin Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma. Ç.Ü. Ziraat
Fakültesi Dergisi, 4(6):93-103.
GÜRBÜZER, E., 1980. Orta Anadolu Koşullarında en Fazla Azot Tespit
Etme Özelliği Gösteren Mercimek ve Nohut Nodozite Bakterilerinin
Seçilmesi. Toprak ve Gübre Araştırma Enstitüsü, 112-115. Genel
Yayın No: 112.
IDRİS, M., MAHMOOD, T., MALİK, K.A., 1989. Response of Field-
Grown Chickpea {Cicer arietinum L.) to Phosphons Fertilization
for Yield and Nitrogen Fixation. Plant and Soil, 114(1)135-138.
ISRAEL, D. W. 1987. Investigation of The Role of Phosphorus in Symbiotic
Dinitrogen Fbtation. Plant Physiology, 84:835-840.
JESSOP, R.S., HETHERINGTON, S.J., HOULT, EH., 1984. TheEffect of
Soil Nitrate on The Growth, Nodülation And Nitrogen Fixation of
Chickpea {Cicer arietinum). Plant and Soil, 82:205-214.
JESSOP, R.S., SPARKE, M.C., SALE, PAV.G, 1989. Phosphorus Fertiliser
Response in an Arrovv-Leafed Lupin (Lupunis angustifolius L.) and
Chickpea {Cicer arietinum) Compared to Wheat {Triticum
aestivum) in Early Growth. Fertüizer Research, 19(1): 1-6.
-
13
KEATINGE, JDH, BECK, DP, MATERON, LA, YURTSEVER, N, KARUC, K,
ALTUNTAŞ, S, 1995a. The Role of Rhizobial Biodiversity in
Legume Crop Productivity in The West Asian Highlands. IV
Rhizobium ciceri. Exp. Agriculture. 31: 501-507.
KEATİNGE, JDH, MATERON, LA, BECK, DP, YURTSEVER, N, KARUC, K,
ALTUNTAT, S, 1995b. The Role of Rhizobial Biodiversity in
Legume Crop Productivity in The West Asian Highlands. I.
Rationale Methods and Overvviev. Exp. Agriculture. 31: 473-383.
NIJHOFF, M., JUNK, W., 1984. The Effect of Soil Nitrate on the Growth,
Nodülation and Nitrogen Fbcation of Chickpea (Cicer arietinum).
Plant and Soil, 82:205-214
ÖZDEMİR, S., 1989. Çukurova Bölgesinde Azot, Fosfor ve Potasyum
Uygulamasının Nohut Bitkisinde Verim ve Verimle İlgili Bazı
Morfolojik ve Fizyolojik Karakterlere Etkisi. Ç.Ü. Fen Bilimleri
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. Adana.
ÖZDEMİR, S.; ENGİN, M.; BAYRAK, A., 1992. Çukurova Koşullannda
Kışlık Ekime Uygun İri Taneli Nohut Çeşitlerinin Tespiti. Ç.Ü.
Ziraat Fakültesi Dergisi, (3): 71-78.
PEKŞEN, E., GÜLÜMSER, A., 1996. Üç Farklı Rhizobium Susu ile
Aşılamanın JLC 482 Nohut Çeşidinin Tane Verimi ve Protein
Oranına Etkileri. O.M.Ü.Z.F. Dergisi, ll(2):69-77.
RENNIE, R.J., DUBETZ, S., 1986. Nitrogen-15- Determined Nitrogen
Fixation in Field-Grown Chickpea, Lentil, Faba Bean, and Field Pea.
Agronomy Journal., 78:656-660.
RUPELA, OP.,1990. A Visual Grading System for Nodülation of Chickpea.
-
14
International Chickpea Nevvsletter, ICN2:22-25.
SABANCIOĞULLARINDAN, İ.,1991. Değişik Azot Dozlannın İki Farklı
Nohut (Cicer arietinum L.) Çeşitinde Verim ve Verimle İlgili Bazı
Karakterlere Etkisi Üzerinde Bir Araştırma. Ç.Ü. Fen Bilimleri
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. Adana.
SARAWGİ, S.K, SİNGH, N.P, 1989. Response of Chickpea Varieties to
Plant Population and Diamonium Phosphate under Late Sown
Condition. Indian J. of Agronomy, 34(l):61-63.
SHARMA, AK, SINGH, R, SINGH, S., SINGH, R, NAMDEO, K.N,
1989. Response of Gram {Cicer arietinum L.) to Rhizobial and
Nitrogen Fertilization, Indian J. of Agronomy,34(3):381-383.
SİNGH D P , SİNGH T P , 1989. Response of Gram to Row Spacing and
Phosphate Fertilization. Indian J. of Agronomy, 33(1): 107-109.
SOMASEGARAN, P, HOBEN, H.J, GÜRGÜN, V, 1988. Effects of
Inoculation Rate, Rhizobial Strain Competition, and Nitrogen
Fbcation in Chickpea..Agronomy Journal, 80:68-73.
VADAVIA, AT, KALARIA, K.K, PATEL, J C, BALDHA, N.M, 1991.
Influence of Organic, Inorganic Biofertilizer on Grovvth, Yield and
Nodulation of Chickpea. Indian J. of Agronomy, 36(2):263-264.
VEENA, S.A, SINGRR., 1984. Effect of Applied Nitrate on Grovvth and .
N2 Fbcation in Cicer arietinum L. Plant and Soil, 86: 233-240.
-
MKÜ Ziraat Fakültesi Dergisi J.Agrcuttural Faculfy MKÜ 1998, 3 (2): 15-28 1998, 3 (2): 15-28
AMERİKA VE MELEZ (AMERİKA X DANİMARKA) ORİJİNLİ
JERSEY SIĞIRLARININ KARAKÖY TARIM İŞLETMESİ
ŞARTLARINDA VERİM ÖZELLİKLERİNİN
KARŞILAŞTIRILMASI
Özel ŞEKERDEN1 Hüseyin ERDEM2, Cuma GÜRDAL3
1MKÜ Zir.Fak. Zootekni Böl., ANTAKYA, 2OMÜ Ziraat Fak. Zootekni Böl., SAMSUN
^Maraş Tarım İşletmesi Müdürlüğü, MARAŞ
ÖZET Bu araştırmada, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve melez (ABD x
Danimarka) orijinli Jersey'lerin verim özelliklerinin karşılaştırılması
amaçlanmıştır.
Çalışma materyalini Karaköy Tarım İşletmesinde 25.06.1993-
28.10.1994 periyodunda doğan 52 ABD ve 23 melez orijinli Jersey sığırına
ait veriler oluşturmuştur. Melez orijinli Jerseylerde, ABD orijinli olanlara
oranla ilk defa tohumlama, döl tutma ve buzağılama yaşlarının daha küçük,
l.laktasyon 305-gün süt veriminin biraz daha az; sütün yağ, protein ve kuru
madde oranlarının daha yüksek olduğu sonucuna varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Jersey, Amerika, Danimarka, Verim Özellikleri
Yayın Kuruluna Geliş Tarihi: 02.03.1998
-
16
COMPARISON OF UNITED STATES AND CROSS-BRED (UNITED
STATES X DENMARK) ORİGİNATED JERSEY CATTLE FOR
YIELD TRAITS AT KARAKÖY STATE FARM CONDITIONS
SUMMARY
in this study it was aimed to compare of USA and Denmark originated
Jersey for various yield traits. The study material was formed by data belong
to 52 USA and 23 cross-bred (USA x Denmark) originated Jersey cattle born
25.06.1993-28.10.1994 period in Karaköy State Farm.
it is concluded that in crossbred originated Jerseys first insemination,
conception and calving ages and 305-day milk yield are lower, the rates of
milk fat, protein, dry matter are higher than USA originated ones.
Key words: Jersey, USA, Denmark, yield traits
GİRİŞ
Karadeniz Bölgesi, gerek yemleme imkanları, gerekse iklim şartlan
açısından Jersey sığın yetiştirmeye uygun özelliklere sahiptir. Samsun'un
Bafra İlçesinde bulunan Karaköy Tanm İşletmesi, bugün Türkiye'de Jersey
sığın yetiştiren tek resmi kuruluştur. Tüm Karadeniz Bölgesinin gereksindiği
semen, söz konusu kuruluşun sun'i tohumlama laboratuvannda elde
edilmektedir. Laboratuvarda yılda 4115 doz Jersey semeni üretilmektedir.
Karaköy Tanm İşletmesine muhtelif yıllarda muhtelif ülkelerden Jersey sığın
ve semeni ithali olmuştur (Çizelge 1). Çizelge l'in incelenmesinden, uzun
süredir sadece ABD orijinli Jersey semeni kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu
nedenle, bu deneme başlatıldığında Karaköy Tanm İşletmesi Jersey
sürüsünün ABD orijinli olduğu söylenebilir.
-
17
Çizelge 1. Muhtelif ülkelerden yapılan ithaller (*) Table 1. Imports from various countries (*)
Yıl Ülke Hayvan sayısı veya semen dozu (Year) (Country) (Numbersof animal or dose
of semen)
1958 ABD 30 dişi (female), 15 erkek(male) 1962 İngiltere 123 düve (heifers), 13 erkek (males) 1967 Danimarka 117 düve (heifers) 1973 ABD ? 1985 ABD lOOdoz(doses) 1991 ABD 500 doz (doses)
(*) Bu bilgiler işletme kayıtlarından çıkarılmıştır. (These information had been taken out from records of the Farm).
Jersey'lerde sütte yağ oranını SHARABY (1988),
MURDIAveTRIPATHİ (1991), STENDAL (1992) sırası ile %4 4±1.6, %
5.04± 0.2 ve %6.39 olarak bildirmektedirler. YADAV ve SHARMA(1984),
Haryana x Jersey melezleri üzerinde yaptıkları çalışmada toplam kuru madde
(TKM) ve yağsız kuru madde (YKM) oranlanmn laktasyonun ilk 2 aymda
daha düşük olduğunu tespit etmişler dir. DARSHAN ve NARAYANAN
(1991) sütün TKM oranının laktasyon aylarının ilerlemesi ile önemli derecede
etkilendiğini, laktasyon sayısının ise TKM oranı üzerinde kimi genotiplerde
önemli, kimilerinde ise önemsiz etkiye sahip olduğunu bildirmektedirler.
ŞEKERDEN ve KURAN (1992), 2.1aktasyon sırasındaki Karaköy Tarım
İşletmesi Jersey'lerinde, laktasyon döneminin ilerlemesiyle sütün kuru madde
oranının %15.0±0.79'dan, %15.7±0.59'a, yağ oranının ise %5.1±0.42 den, %
5.6±0.55'e kadar yükseldiğini, ortalama sabah süt veriminin 4.73±1.90 kg,
yağ ve kuru madde oranlarının ise sırası ile %4.99 ve % 14.29 olduğunu
-
18
bildirmektedirler. STENDAL (1992), Danimarka Jersey'lerinde laktasyon süt
verimini 4991 kg olarak bildirmektedir. STARODUBTSEV ve
SUYARKULOV (1987) ise, süt verimi ile yağ oranı arasındaki genetik
korelasyonların -0.36 dan, 0.208'e kadar değiştiğini belirlemişlerdir.
KOZLOVA (1974), süt verimi ile yağ ve protein oranlan arasındaki
korelasyonların genellikle negatif olduğunu bildirmektedir.
2 yıl boyunca 11 ABD ve 11 Danimarka orijinli boğanın döllerini
karşılaştıran METZGER ve ark- (1994), ABD orijinli hayvanların,
Danimarka orijinlilerden süt ve protein verimi açısından daha iyi olduğunu
(sırasıyla 1000 ve 17 kg), Danimarka orijinlilerin ise 20 kg daha çok yağ
ürettiklerini bildirmektedirler.
Bu araştırmada, Karadeniz Bölgesi sığır populasyonu genotipi
üzerinde etkili olan Jersey ırkının, hangi ülke orijinli olanının, bir Jersey ırkı
gen merkezi durumunda olan Karaköy Tarım İşletmesi şartlarında
yetiştirilmesinin daha isabetli olacağının belirlenmesi amaçlanmıştır.
MATERYAL VE YÖNTEM
Materyal
Araştırma materyalini, Karaköy Tarım İşletmesinde 25.06.1993-
28.10.1994 periyodunda doğan 52 ABD ve 23 (x) melez (Amerika x
Danimarka) orijinli olmak üzere toplam 75 dişi Jersey sığırının ilk defa
tohumlanmalarından, 2. defa buzağılamalarına kadar olan yetiştirme kayıtlan
oluşturmuştur. Melez orijinli genotiplerin oluşturulması için Danimarka
(x) Söz konusu periyodda Danimarka orijinli sperm kullanılarak yapılan tohumlamalardan elde edilen buzağının sadece 23 tanesi dişi olmuştur.
-
19
Jersey sığın Yetiştirme Cemiyeti'nin bağışı olarak 2 ayn denenmiş boğadan
sağlanan toplam 200 doz sperma kullanılmıştır.
Yöntem
Denemeye materyal oluşturacak buzağıların elde edilmesi için 1992
yılı Ağustos ayından itibaren, işletmede tohumlanacak hayvanlardan sırası ile
10 tanesi ABD, müteakip 10 tanesi Danimarka orijinli Jersey spermi ile
tohumlanmak sureti ile tohumlama işlemi, eldeki Jersey spermi bitinceye
kadar sürdürülmüştür. Danimarka orijinli sperm kullanımında da, 2 boğaya ait
semen, dönüşümlü olarak kullanılmıştır.
Deneme materyali hayvanlar sürü yönetim programına tamamen uyularak
ABD orijinli spermlerle tohumlanmıştır (x). Veriler buzağılama mevsimi için
aşağıdaki şekilde gruplandınlmıştır; Aralık, Ocak, Şubat: 1., Mart, Nisan,
Mayıs: 2., Haziran, Temmuz, Ağustos: 3., Eylül, Ekim, Kasım: 4 buzağılama
mevsimi. 1., 2., 3. ve 4. buzağılama mevsimlerinde sırası ile 21, 22, 14 ve 13
veri bulunmaktadır. Buzağılayan deneme hayvanlannın aylık süt verim
kontrol günlerinde süt verimleri tespit edilmiş ve her hayvanın laktasyonunun
60 ±15 ve 150 ±15. günlerinde sabah sütlerinden alınan örneklerde yağ,
protein, kül, TKM oranlan belirlenmiştir. Yağ ve protein oranının
belirlenmesinde sırası ile Gerber ve Kjeldahl Metodlan (KURT, 1984)
kullanılmıştır.
(x) Danimarka orijinli spermin sınırlı olması nedeni ile, sadece %50 Danimarka orijinli Jersey genotipine sahip olan hayvanlar elde edilebilmiştir. Nitekim bu denemeye materyal teşkil eden hayvan sayısı da, bu semen miktanna bağlı kalmıştır.
-
20
Her hayvan için, laktasyon ortalama süt komponent oranlan,
laktasyonun 2 ayrı döneminde alman süt örneklerinde yapılan analizlerde
belirlenen değerlerin ortalamalan alınmak sureti ile hesaplanmıştır. En az ilk
5 adet aylık kontrol günü süt verimi bilinen inekler için, 1.laktasyon 305 gün
süt veriminin hesaplanmasında Hollanda Metodu (ŞEKERDEN ve
ÖZKÜTÜK, 1990) kullanılmıştır. İncelenen süt ve döl verim özelliklerine
buzağılama mevsiminin etkili olabileceği literatüre dayanılarak (RAKO ve
KARADJOLE, 1984; ROMCEVIC ve ark., 1984; SHARABY, 1988;
PATEL ve ark., 1991) düşünülmekle birlikte, veri sayısının az olması
dolayısı ile, hataya neden olunmaması amaçlanarak sadece orijin faktörünün
incelenen özelliklerde önemli düzeyde variyasyon yaratıp yaratmadığı, En
Küçük Kareler Metodu (HARVEY, 1972) kullanılarak variyans analizi
tekniği ile araştmlmıştır.
BULGULAR VE TARTIŞMA
Çizelge 2a ve 2}j'de, muhtelif özelliklere ait variyans analizleri,
Çizelge 3'de ise, aynı özelliklere ait ortalama değerler verilmiştir.çizelge 2a.
Muhtelif özelliklere ait vanyans analizleri
Table 2 a . Analysis of variance for various characteristics
305-gün süt ver. Servis per. Buz.aralığı tik döl yaşı
Variyasyon (305-day milk (Service per.) Calving inter.) (First cal.age)
kaynağı yield)
Variation
source) S.D F S.D F S.D. F S.D. F
d.f F d.f F d.f F df F
Genel 69 66 35 74
(General)
Orijin 1 1.495 1 0.446 1 0.003 1 2.659
(origine)
Hata 68 65 34 73
(Residual)
-
Çizelge 2u. Muhtelif özelliklere ait variyans analizleri
Table 2^. Analysis of variance for various characteristics
Variyasyon İlk toh. yaşı İlk buz. yaşı Gebelik süresi
(Variation (Insemination age) (lstcalving age) (Gestation period)
source)
S.D. F S.D. F S.D. F
d.f. d.f. d.f.
Genel 75 73 73
(General)
orijin 1 11.228** 1 2.825 1 2.001
(origine)
Hata 74 72 72
(Residual)
** P
-
22
Çizelge 3'ün devamı Continuation of Table 3.
Özellik Orijin (Origine) (Characteristics) ABD (USA) Danimarka (Denmark)
N X±SX N X± SX
2. döl tutma için
gerekli toh. sayısı 50 1.7±1.046 20 1.4±.502
(ins. number for 2 n "
conception)
Servis periyodu (gün) 48 85.9±47.18 19 94.2±40.36
(Service period)
Buzağılama ara.(gün) 31 358.9±46.74 5(x) 360.2*38.58
(Calving interval)
İlk döl tutma
yaşı (gün) 52 539.5±64.83 23 512.0±73.16
( l s t conceptio age)
İlk toh.yaşı(gün) 52 522.4±56.41 24 479.Ü42.09
( l s t insemination age )
İlk buz. yaşı (gün) 51 817.1±65.81 23 788.8±69.53
( l s t calving age)
Gebelik süresi (gün) 51 277.6±5.41 23 279.5±5.27 (Gestation period)
(x) Denemeye son verildiğinde 5 hayvan buzağılamıştı.
(5 animal had calved when trial had been ended)
Çizelge 2a ve 2 '̂den, sadece ilk defa tohumlama yaşı ortalamasının 2
orijin grubu arasında istatistik olarak önemli düzeyde farklı, Çizelge 3'den ise,
bu farklılığın melez orijinliler lehinde olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, istatistik
-
23
olarak önemli olmamakla birlikte (Çizelge 2), melez orijinliler birinci, ABD
orijinliler ise, ikinci defa döl tutmak için bir diğerinden daha fazla sayıda
tohumlamaya gereksinmektedirler (Çizelge 3). Bununla birlikte her iki
özelliğe ait ortalamalar hataları ile birlikte incelenecek olursa, söz konusu
özellikler açısından her iki orijin grubunun pek farklı olmadıkları anlaşılabilir.
Danimarka orijinli olanlann ilk defa tohumlama, döl tutma ve buzağılama
yaşlan, ABD orijinli olanlardan daha küçük, buzağılama aralığı ise 2 grupta
hemen hemen eşittir. 305 gün süt verimleri arasında ise, ABD lehine küçük
bir farklılık vardır (Çizelge 3). Verilen literatür bilgileri (METZGER ve
ark., 1994) de süt verimi açısından ABD orijinlilerin daha iyi olduğu
doğrultusundadır. Bu açıklamaların ışığı altında Karaköy Tanm İşletmesi
Jersey sürüsüne, % 50 oranında Danimarka orijinli Jersey genotipinin
katılmasının, üreme açısından olumlu sonuç verdiği söylenebilir.
ŞEKERDEN ve ERDEM (1996a), aynı deneme materyali üzerinde
yaptıklan çalışmada melez orijinlilerin gelişim özelliğinin 0-18 ay periyodunda
her yaşta ABD orijinlilerden iyi olduğunu ve bu nedenle de, ABD
orijinlilerden daha erken yaşta ilk defa tohumlama ağırlığına ulaştıklannı
tespit etmişlerdir. Ancak, ŞEKERDEN ve ark.,(1996b), Karaköy Tanm
İşletmesi Jersey sürüsüne ait 107 adet ABD orijinli 1 laktasyondaki Jersey
sığın üzerinde yaptıklan çalışmada l.laktasyon veriminin maksimize
olabilmesi için en uygun ilk defa döl tutma yaş ve canlı ağırlığım sırası ile
600.0±100 gün ve 226.8±7.75 kg olarak belirlemişlerdir. Üzerinde çalışılan
materyalde ise, her iki orijin grubunda da (özellikle melez orijin grubunda) ilk
defa döl tutma yaşının, alt sınıra çok yakın olduğu görülmektedir. Melez
orijin grubundaki süt veriminin diğer gruptan biraz az oluşu, bu grubun ilk
defa döl tutma ortalamalarının küçük oluşundan kaynaklanmış olabilir.
-
24
Ancak, kesin bir sonuç söyleyebilmek için özellikle Danimarka orijin
grubundaki hayvan sayısı yeterli değildir.
Süt bileşimi
Çizelge 4'de, her iki orijin grubunun ortalama laktasyon ve 2 ayrı
laktasyon döneminde süt komponent ortalamalan ile kontrol günü sabah ve
günlük süt verimleri gösterilmiştir.
Çizelge 4. Süt komponentleri ile kontrol günü sabah ve günlük
süt verimleri (x)
Table 4. Milk constituents and morning and daily milk yields (x)
Özellik (character)
Orijin (origine)
(xx)
Kontrol sırası (control order)
1 2 Ortalama (Average)
X i SX X i SX~ X ± SX~
SSV(kg)(*)
GSV(kg)(**)
Yağ (%)
Protein (%)
TKM (%)
Kül (%)
YKM (%)
ABD DAN
ABD DAN ABD DAN ABD DAN ABD DAN ABD DAN ABD DAN
5.8Ü.57 6.2±2.51
11.1±2.73 10.2±3.17 4.6Ü.19 5.3Ü.13 3.5i .49 3.6i . 19
13.2il.36 14.lil.48 ,744i .052 781i .06 8.5i .55 8.7i .74
5.1Ü.71 4.5Ü.68 9.4İ2.83 8.7İ2.71 4.8i .98 5.7i .94 3.6i .36 3.8i .33
13.5il.17 14.4Ü.49 .764i .062 ,761i. 109 8.6i .98 8.8i .80
5.5±1.39 5.4Ü.47
10.3i2.37 9.4Ü.90 4.7i .85 5.6Ü.00 3.6i .31 3.8i .44
13.3il.00 14.4il.41 .755i .05 773i .08 8.6i .56 8.8i .64
* SSV: Sabah süt verimi (Morning milk yield)
** GSV: Günlük süt verimi (Daily milk yield)
(i) Süt analiz sonuçlan 35 adet ABD, 20 adet de melez orijinli hayvana aittir. (The conclusions of milk
analysis are belong to 35 USA, 20 cross-bred origraated animals)
(xx) ABD: Amerika Birleşik Devletleri (USA), DAN: Danimarka (Denmark)
http://13.2il.36http://14.lil.48http://13.5il.17http://10.3i2.37http://13.3il.00http://14.4il.41
-
25
Tablo 4'ün incelenmesi ile aşağıdaki yorum yapılabilir;
- Yağ oranı ortalaması, melez orijinlilerde STENDAL (1992)' in
Danimarka Jerseyleri için bildirdiğine yakın olup, verilen diğer literatür
bilgilerinden (MURDIA ve TRDPATHI, 1991; ŞEKERDEN ve
ERDEM,1996b) yüksektir. Buna karşın, ABD orijinlilerin yağ oranı
ortalaması aynı sürü için (ABD orijinli) ŞEKERDEN ve KURAN (1992)' in
bildirdiklerine benzemektedir.
- Kontrol günü sabah ve günlük süt verimleri melez orijin grubunda
biraz düşük, buna karşın incelenen her süt komponenti açısından aynı orijin
grubu, diğerinden oldukça iyi durumdadır. Nitekim, süt verimi ile yağ ve
protein oranı arasındaki negatif ilgi, verilen literatür bilgileri (KOZLOVA,
1974; STARADUBTSEV ve SUYARKULOV, 1987) ile de
esteklenmektedir. Ancak, bu değerlendirmeler yapılırken de, özellikle melez
orijin grubundaki hayvan sayısının az olduğu göz ardı edilmemelidir.
- Laktasyon dönemi ilerledikçe verilen literatür bilgilerinde de olduğu
gibi (DARSHAN ve NARAYANAN, 1991; ŞEKERDEN ve KURAN,
1992) heriki grupta da sabah ve günlük süt veriminde düşme, yağ, protein,
TKM ve YKM oranlarında yükselme görülmektedir. Ancak azalma
miktarlarının, sabah süt verimi dışında eşit olduğu söylenebilir (Tablo 4).
Sonuç olarak, Karaköy Tarım İşletmesi Jersey sürüsüne % 50
oranında Danimarka orijinli Jersey genotipi katılmasının ilk defa tohumlama,
döl tutma ve buzağılama yaşlarını küçülttüğü; 305-gün süt veriminde küçük
bir azalma, buna karşın sütün yağ, protein, TKM oranlarında önemli düzeyde
yükselme meydana getirdiği söylenebilir. Bu nedenle de, Danimarka orijinli
-
26
Jersey genotip oranının ve bu genotipe sahip hayvan sayısının artınlarak,
denemenin devamı yararlı olabilir.
KAYNAKLAR
DARSHAN, L., NARA YANAN, KM., 1991. Effect of Lactation Number
of the Animal on Milk total solids. Indian J. of Anim. Sci.,
61(3): 311-315.
HARVEY, W.R., 1972. Least Squares and Maximum Likelyhood General
Purpose Program., Ohio State Univ.
KOZLOVA, Z.A., 1974. Milk Protein Yields of Russian Black Ped Ayrshire
Cows. Zhivotnovodstvo, 8: 35-36.
KURT, A., 1984. Süt ve Mamulleri Muayene ve Analiz Metodları. Atatürk
Univ. Yay. No: 252/d, Zir. Fak. Yay., No: 18: 15.
METZGER, J.S., HANSEN, L.B., NORMAN, H.D., WOLFE, C W,
PEDERSEN, J., 1994. Comparison of United States and Danish
Strains of Jerseys for Yield Traits. J.of Dairy Sci.,77:5.
MURDIA, C.K., TRIPATHI, V.N., 1991. Factors Affecting Performance
Traits in Jersey Cattle in India. Indian Vet. J., 1991, 68(12):
1139-1142.
PATEL, K.S., PATEL, A M., MANSURI, M.N., 1991. Milk Fat Content in
Jersey x Kankrej and Holstein x Kankrej Cows. Asian J. of
Dairy Research, 10(1): 53- 56
RAKO, A., KARADJOLE, I., 1984. The Effect and Importance of Calving
Season on Fertility and Milk Yield. Utjecaj Znacenje Godijnje
Dobi Telenja Kvara na Bitna Obiljezja z Proizvodnju Milijeka.
Stocarstvo38: 123-127.
-
2^
ROMCEVIC, L.J., KATIC, M, VAJOVIC, S., LAZAREVIC, R.,
NIKITOVIC, N., 1984. The Effect of Calving Season on Dairy
Performance of Cows. Ispitivanje uticaja sezone teljenja krava na
ispoljavanje mlecnih osobina. Stocarstvo. 38: 171-178.
SHARABY, M. A., 1988. Factors Influencing the Concentrations and Yields
of Milk Constituents and Their Interrelationships. J. Dairy
Reseach, 55(2): 171-177.
STARADUBTSEV, V.M., SUYARKULOV, S.H.R., 1987. Correlations
mong Dairy Traits in Intensely Selected Cows. Zhivotnovodstvo,
3: 28-30.
STENDAL, M., 1992. Danish Jerseys.In Summary of Annual Report
1991. National Commitee on Danish Cattle Husbandry.Aarhus,
Denmark; Danish Agric.Advisory Centr.: 61-64.
ŞEKERDEN, Ö, ÖZKÜTÜK, K., 1990. Büyükbaş Hayvan Yetiştirme.
Çukurova Üniv. Zir. Fak. Ders Kitabı, Çukurova Üniv. Zir.
* Fak., No: 122: 392 sayfa.
ŞEKERDEN, Ö., KURAN, M., 1992. Jersey Sığırlarında Sütün Miktar ve
Akış Hızı ile Bazı Komponentlerinin Laktasyon Dönemlerine Göre
Değişimi ve bu Özellikler Arasındaki İlişkiler. Doğa Türk Vet. ve
Hay. Derg., 16: 381-392.
ŞEKERDEN, O., ERDEM, H., 1996a. Danimarka ve ABD orijinli Jersey
Sığırlarının Karaköy Tanm İşletmesi Şartlarında Büyüme
Performansı. MKÜ Zir. Fak. Derg., (Basımda).
ŞEKERDEN, Ö., ERDEM, H., ÇEKGUL, E., 1996b. Jersey Sığırlannda İlk
Defa Tohumlama Yaş ve Canlı Ağırlığının Süt ve Döl Verimine
Etkileri. Doğa Türk Vet. ve Hay. Derg., 20(1): 33-38.
-
28
YADAV, S.B.S, SHARMA, J.S., 1984Trends of Milk Constituents Across
Various Stage of Lactation in Crossbred Cows,Assian J. of
Dairy Res., 3(1): 51-54.
-
MKÜ Ziraat Fakültesi Dergisi J.Agricultural Faculty MKÜ 1998, 3 (2): 29-44 1998, 3 (2): 29-44
'GÖKHÖYÜK TARIM İŞLETMESİ SİYAH ALACA SÜRÜSÜNDE UZAYAN LAKTASYONLARIN VERİMLİLİĞE ETKİSİ
Özel ŞEKERDEN M.K. Ü. Zir. Fak. Zootekni Bölümü
ÖZET
Bu çalışma, süt sığırlarında uzayan laktasyonlann sağmal sürünün
verimliliğini nasıl etkilediğini araştırmak için yapılmıştır. Çalışma materyali,
Gökhöyük Tarım İşletmesinde yetiştirilen 311 Siyah Alaca ineğe ait 362
laktasyon kaydı ile oluşturulmuştur. Her bir ineğin biribirini izleyen en az 2
laktasyon kaydı vardır.
Kuruda kalma süresi, her gebelik için tohumlama sayısı, servis
periyodu ve buzağılama aralığı üzerine buzağılama yılı, mevsimi ve laktasyon
sırasının etkisi için variyans analizi uygulanmıştır. İstatistik olarak önemli
bulunan etkiler için incelenen özelliklere standardizasyon uygulanmıştır.
Laktasyon verimleri, 305 gün laktasyon süresi
gruplanna tasnif edilmiştir. Standardize edilmiş verimler kullanılarak yapılan
değerlendirmeler sonunda, 305 günden daha uzun laktasyon süresi grubuna
ait 305 gün süt veriminin, 305 gün
laktasyon süresi grubunda süt veriminin devamlılık derecesinin yüksek olması
ile açıklanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Uzayan laktasyonlar, Verimlilik, Siyah Alaca Sığır.
Yayın Kuruluna Geliş Tarihi: 31.05.1998
-
30
THE EFFECTS OF EXTENDED LACTATIONS ON
PRODUCTIVrrY İN BLACK PIED HERD OF GÖKHÖYÜK STATE
FARM
SUMMARRY
This study was carried out to investigate how do effect extended lactations
productivity in dairy herds. The study material was formed by 362 lactation
records belong to 311 Black Pied cows raised in Gökhöyük State Farm. Least 2
lactation records, that follow each other, of each cow were known.
Variance analysis were applied on dry period, insemination number per
conception, service period and calving interval for calving season and year and
lactation order. Standardization were applied on the investigated characteristics
for the effects found significant statistically. Lactation yields were classified in
305 days lactation period groups. At the end of
evaluations made by using standardized data it is concluded that, 305-day milk
yield of >305 days lactation period group are higher than 305-day milk yields of
305 day lactation period group.
Key words: Lactation extended, Productivity, Black Pied Cattle
GİRİŞ
Sığırın, ilk defa buzağılamasını izleyen her yılda bir bir buzağı vermesi istenir.
Bunun için bir inek genel olarak her yıl'm 10 ay'ında sağılmalı ve 2 ay'ında
kuruda bırakılmalıdır. Ancak, kimi hayvan 10 aydan önce kendi kendine kuruya
çıkmaya eğilimlidir. Kimi hayvan da vardır ki, yeniden buzağılayacağı için
kuruya çıkarılmazsa, oldukça iyi denebilecek verim düzeyinde laktasyonunu
sürdürür. Laktasyon eğrisinin inişe geçen kısmının eğimi, "laktasyon devamlılığı"
-
31
veya "persistency" olarak isimlendirilir. Eğimin az olması, hayvanın süt verim
devamlılığımn iyi olduğunu gösterir. FOLEY ve ark. (1972), laktasyonda
maksimum verime ulaşıldıktan sonraki aylık süt verimlerinde meydana gelen
azalmanın, büyük ölçüde sabit olduğunu ve gebe olmıyan bir inekte maksimum
verime ulaşıldıktan sonraki her aya ait verimin bir önceki ay veriminin % 94-
96'sı olduğunu bildirmektedirler. Laktasyonun özellikle 7.ayından itibaren
gebeliğin laktasyonu olumsuz etkilediği bilinmektedir (ŞEKERDEN ve
ÖZKÜTÜK, 1990). Toplam süt verimi ile süt veriminin devamlılığı arasında
önemli düzeyde korelasyon olduğu muhtelif araştırmalarda belirlenmiştir
(YILDIRIM ve TUNCEL, 1983; JHAMMAN ve SHUKLA, 1986;
ŞEKERDEN, 1991). Bu ilginin derecesi ise, muhtelif ırk ve çevre şartlarında
biribirinden farklıdır (YILDIRIM ve TUNCEL, 1983; JOHANSSON, 1961).
Süt verimi devamlılığının kalıtım derecesi çok düşük olup bir araştırmada
(MAHADEVAN, 1951) 0.10, bir başkasında (IVANOVA ve KIROV, 1974)
0.144, bir diğerinde (ŞEKERDEN, 1991) ise 0.1519 ± 0.101 olarak
bildirilmektedir. Laktasyon devamlılığı üzerine laktasyon sırası (ZAMORANO
VHJLAREAL, 1986) ve buzağılama mevsimi (ŞEKERDEN, 1991;
MAHADEVAN, 1951), önemli düzeyde etkiye sahiptir. Birçok araştırmada
(MAHADEVAN, 1951; CORLEY, 1957) süt verimindeki devamlılık
derecesinin 1 .laktasyonda en yüksek olduğu bildirilmektedir.
Bu çalışma ile, Siyah Alaca sığırlarda laktasyon süresi uzadıkça,
verimliliğin nasıl etkilendiğinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
-
32
MATERYAL VE METOD
Materyal
Gökhöyük Tarım İşletmesi Siyah Alaca sürüsüne ait biri-birini izleyen en
az 2 laktasyonu bilinen 311 ineğin 1988-1996 yıllan arasında gerçekleşen toplam
362 laktasyonuna ait yetiştirme kayıtlan araştırmamn materyalini oluşturmuştur.
Metod
En az 5 aylık kontrol verimi bilinen laktasyonlara ait 305 gün süt
verimleri Hollanda Metodu (ŞEKERDEN ve ÖZKÜTÜK, 1990) ile
hesaplanmıştır.
Veriler muhtelif çevre faktörleri ile, laktasyon süresi, buzağılama
aralığı, kuruda kalma süresi, servis periyodu için şöyle gruplandınlmıştır;
Buzağılama yılı: 1988: 1; 1989: 2; 1990: 3; 1991: 4; 1992: 5; 1993: 6;
1994, 1996, 1996: 7.Buzağılama mevsimi: Aralık, Ocak, Şubat: 1, Mart,
Nisan, Mayıs: 2, Haziran, Temmuz, Ağustos: 3, Eylül, Ekim, Kasım:
4.Laktasyon sırası: 1, 2., 3., 4., >/5. Laktasyon süresi: 305 gün: 3. Servis periyodu: 90
gün: 3. Buzağılama aralığı: 400 gün:3.
Kuruda kalma süresi: 90 gün: 3., Tohumlama
sayısı: 1, 2, 3.
Biribirini izleyen 2 laktasyondan, öncekine ve sonrakine ait 305 gün
süt verimleri, 2 buzağılama aralığı, önceki laktasyonu izleyen kuruda kalma
süresi, önceki laktasyona ait tohumlama sayısı, servis periyodu üzerine
buzağılama mevsimi, buzağılama yılı ve laktasyon sırasının etkileri En Küçük
Kareler Metodu (HARVEY, 1972) kullanılarak variyans analizi tekniği ile
-
33
araştırılmıştır. Önemli bulunan etkiler için gerekli standardizasyonlar
uygulanmıştır.
Sürüye ait önceki ve sonraki laktasyon ortalama 305 gün süt verimleri
hesaplanmıştır. Muhtelif kuruda kalma süresi, laktasyon süresi, servis
periyodu ve buzağılama aralığı gruplarındaki standardize edilmiş ortalama
değerler ile, her gruptaki önceki ve sonraki standardize edilmiş 305 gün süt
verim ortalamaları belirlenmiştir.
Muhtelif özellik grupları arasındaki farklılığın önem derecesini
araştırmak için önceki ve sonraki standardize edilmiş 305 gün süt verimleri
variyans analizine tabi tutulmuş, farklı gruplar Asgari Önemli Fark Metodu
(DÜZGÜNEŞ, 1963) ile belirlenmiştir.
Önceki laktasyonun ilk 10 kontrol günü süt verimlerine variyans analizi
uygulanmış, önemli bulunan etkiler için gerekli standardizasyon yapılmıştır.
Bir defa genel, bir defa da, her laktasyon süresi grubundaki ilk 10 kontrol
sırasındaki standardize edilmiş ortalama verimler hesaplanmıştır. Her
laktasyon süresi grubunda, 2.kontrol sırasından başlayarak, her kontrol
sırasındaki kontrol verim ortalamasının, bir önceki kontrol sırasındaki verimin
%'si olarak değeri hesaplanmıştır.
Her laktasyon süresi grubuna ait kuruda kalma, servis periyodu,
buzağılama aralığı, tohumlama sayısı ortalamaları hesaplanmıştır. Standardize
edilmiş değerler kullanılarak laktasyon süresi ile servis periyodu, tohumlama
sayısı buzağılama aralığı arasındaki korelasyon katsayıları hesaplanmıştır.
Aynca servis periyodu, tohumlama sayısı ve buzağılama aralığı laktasyon
süresi grupları için variyans analizine tabi tutulmuştur.
-
34
BULGULAR VE TARTIŞMA
Önceki ve sonraki laktasyon 305 gün süt verimlerine ait variyans analizleri
Çizelge V de, önceki laktasyona ait laktasyon, kuruda kalma, servis periyodu
ve buzağılama aralığı sürelerine ait variyans analizleri Çizelge 2'de verilmiştir.
Çizelge 1. 305 Gün süt verimine ait variyans analizi Table. 1. The variance analysis for 305-day milk yield
Variyasyon kaynağı (Variation source)
Genel (General) Buzağılama mevsimi (Calving season) Buzağılama yılı (Calving year) Laktasyon sırası (Lactation order) Hata (Residual)
Önceki verim (Previous yield) S.D. F d.f
361 3 2.680 •
6 3.942»"
4 26.725 "
348
Sonraki verim (Follovving yield) S.D. d.f
361 3
6
3
349
F
1.574
8.727 **
7.603 ••
* P
-
35
Sonraki laktasyon 305 gün süt verimi üzerine sadece buzağılama,
mevsiminin etkisi önemli bulunmamıştır. (Çizelge 1). Laktasyon süresi ve
kuruda kalma süresine sadece buzağılama yılının etkisi istatistik olarak önemli
düzeydedir (Çizelge 2). Bu nedenle söz konusu özelliklere standardizasyon
uygulanmıştır. Önemli bulunan etkiler için verilere standardizasyon
uygulanmıştır (Çizelge 1).
305 gün süt verimlerine ait ortalamalar Çizelge 3a ve 3b'de verilmiştir.
Çizelge3». Muhtelif özelliklere ait önceki laktasyon 305 gün süt verim ortalamaları (kg)
Table 3,. The averages of 305-day milk yield for various characteristics (kg)
Özellik Grup (Group) (Trait) 1 2 3
W _ _ _ _ _ _ N X±SX N X±SX N X±SX
Lsür. 25 4226.6±598.1 218 4407.6±634.9 119 4689.8±687.2 (L.per) TohS' 295 4474.9±655.3 58 4539.7±732.9 9 4578.3±569.6
(Ins.N) Sper 70 4554.4±729.9 82 4369.2±680.4 98 4569.7±719.5
(S.Per.) Buza 137 4461.2±721.3 61 4466.9±592.3 51 4671.8±794.1 (Cin)
(x) Lsür: Laktasyon süresi (gün), TohS: Tohumlama sayısı, Sper: Servis periyodu (gün), Buza: Buzağılama aralığı (gün)
(L.per: Lactation period (day), Ins N.: Insemination number per conception, S.per: Service period (day), Cin.: Calving interval (day).
-
36
Çizelge 3b. Muhtelif özelliklere ait sonraki laktasyon 305 gün süt verim ortalamaları
Table 3b. The averages of next lactation 305-day milk yield for various characteristics
Grup (Group) 1 2 3
Özellik (Trait)
(x) N X±SX N X±SX N X±SX
Lsür 79 4679.0±818.1 225 4736.6±814.5 58 4723.0±938.0 (L.per) Buza 137 4741.7±924.5 61 4765.0±795.0 51 4688.0±854.0
(Cin)
(x) Önceki laktasyona ait Lsür: Laktasyon süresi (gün), Buza: Buzağılama aralığı (gün). (L.per: Lactation period of previous lactation (day), Cin: Calving interval (day) (Previous lactation)
En yüksek 305 gün süt verim ortalamaları 3. laktasyon süresi,
tohumlama sayısı, servis periyodu ve buzağılama aralığı gnıplanndadır
(Çizelge 3a). Laktasyon süresinin 250-305 gün sürmesi,
-
37
Çizelge 4. Standardize edilmiş 305 gün süt verimine ait variyans analizi Table 4. Variance analysis for standardized 305-day milk yield
Vari- Kuruda K. Laktasyon Buzağılama Servis Toh. yasyon süresi süresi aralığı periyodu sayısı kaynağı (Dry (Lactation (Calving (Service (Insemi.
period) length) interval) period) number) (Varia-tion S.D F S.D F S.D F S.D F S.D F source) d.f d.f d.f d.f d.f
Ön.lak(*) (Pre.lac) Genel 361 247 247 361
(General)
Grup.A. 2 9.419** 2 1.760 2 1.834 2 .314
(B.G)(xx)
Hata 359 245 245 359 (Residual)
Son.L(*«) (N.lac) Genel 361 247 (General) Grup.A(x)2 .139 2 .118 (B.QX«) Hata 359 245 (Residual)
* Önceki laktasyon (Previous lactation), ** Sonraki laktasyon (Next lactation) (x) Önceki laktasyonu izleyen laktasyon süresi gruplan arası
(Between groups follow previous lactation) (xx) Between groups
Çizelge 4'den, 305-gün süt veriminin, sadece önceki laktasyon için ve
yalnızca laktasyon süresi gruplan arasında istatistik olarak önemli derecede
farklı olduğu anlaşılmaktadır.
-
38
Aylık kontrol günü süt verimlerine ait variyans analizleri Çizelge 5a ve
5b'de, kontrol sırası standardize edilmiş süt verim ortalamalan Çizelge 6a'da
genel, Çizelge 6b'de ise muhtelif laktasyon süresi gruplarına göre verilmiştir.
Çizelge 5,. Önceki laktasvonun muhtelif kontrol sırası süt verimlerine ait variyans analizleri Table 5.. The variance analysis for milk yields of various control order
Variyasyon F Kaynağı(ı) l.Kont. 2kont. 3.kont. 4.kont. 5kont (Variation -source)(x) l" 2"d 3* 4* 5*
S.D control control control control control
Genel 361 (General) BM(CS) 3 3.525* 5.763** 4.273** 1.487 0.317 BY(CY) 6 3.969** 4.057** 4.079** 6.067** 9.180** LS(LO) 4 45.069** 42.497** 29.864** 18.945** 16.839** Hata(Res) 348
(x) BM: Buzağılama mevsimi, BY: Buzağılama yılı, LS: Laktasyon sırası (CS: Calving season, CY: Calving year, LO: Lactation order, Res: Residual
* P
-
39
Çizelge 6a. Muhtelif kontrol sıralarındaki standardize edilmiş genel süt verim ortalamaları (kg) Table 6,. The averages of standardized milk yields for various control order (kg)
Kontrol sırası (Control order)
1 2 3 4 5 6 7 8 9
10
N
362 362 362 362 362 362 362 356 293 167
x±sx
21.4 ±4.43 19.9 ±4.06 18.3 ± 4.11 17.0 ±3.83 15.8 ±3.57 14.8 ±3.53 13.2 ±3.36 11.1 ±3.49 9.1 ±3.78 7.7 ±4.00
X
(%)
-93.0 91.9 92.9 92.9 93.7 89.1 84.9 82.0 84.6
(i) Her kontrol sırasındaki kontrol verim ortalamasınm, bir önceki kontrol sırasmdaki verimin %'si olarak değeri
(Value of average of control milk yield ineachcontrol order as percentage of milk yield in previous control order)
Çizelge 6b. Muhtelif laktasyon süresi gruplarında muhtelif kontrol sıralarındaki standardize edilmiş genel süt verim ortalamaları (kg)
Table 6b. The averages of standardized milk yields for various control order (kg)
KS (*) (*) (*) (CO) _ _ _ _ _ _ (x) N X±SX (%) N X±SX (%) N X±SX (%)
1 2 3 4 5 6 7
26 26 26 26 26 26 26
21.3±3.62 20.1±4.38 19.0±4.47 17.0±4.61 15.7±4.00 14.3±3.63 12.7±3.52
„
94.3 94.5 89.4 92.3 91.0 88.8
221 221 221 221 221 221 221
21.8±4.45 20.1±4.06 18.4±4.20 17.0±3.93 15.9±3.65 15.0±3.64 13.2±3.42
-
92.2 91.5 92.3 93.5 94.3 88.0
115 115 115 115 115 115 115
20.6±4.50 19.5±3.98 18.0±3.83 16.8±3.47 15.5±3.33 14.5±3.29 13.3±3.22
_
94.7 92.3 93.3 92.2 93.5 91.7
8 24 11.2±3.68 80.3 217 10.8±3.53 81.8 115 11.9±3.25 89.4
9 7 10.2±3.80 91.0 174 8.4±3.32 77.7 112 10.1±4.18 84.8
10 3 7.9±7.14 77.4 56 6.5±3.55 77.3 108 8.2±4.04 81.1
(") Her kontrol sırasmdaki kontrol verim ortalamasınm, bir önceki kontrol sırasmdaki verimin %'si olarak değeri
(Value of average of control milk yield ineach control order as percentage of milk yield in previous control order) (x) Kontrol şuası (Control order)
-
40
Laktasyon süresi 305 günün üzerinde olan laktasyonlara ait 305 gün süt
verimleri, laktasyon süresi 305 gün), o
laktasyondaki 305 gün süt veriminin yüksek olmasını sağlamaktadır. Buna
karşın, buzağılama aralığı ve kuruda kalma süresinin uzunluğu, izleyen
laktasyon verimi üzerine istatistik olarak önemli etki yapmamaktadır (Çizelge
4). Önceki laktasyonun ilk 10 kontrol günü süt verimlerine, önemli bulunan
etkiler için (Çizelge 5, ve 5b) standardizasyon uygulanmıştır. Sürünün
laktasyon süt verim ortalamasının en yüksek olduğu, laktasyonun 8. ayına
kadar laktasyon devamlılığının literatür bilgilerine de dayanarak (FOLEY ve
ark., 1972) oldukça iyi ve bundan sonraki düşüşün, normal olduğu
söylenebilir (Çizelge 6»). Çünkü, gebelik özellikle 7. ayından itibaren
laktasyonu olumsuz etkilemektedir (ŞEKERDEN ve ÖZKÜTÜK, 1990).
Çizelge 6b nin incelenmesi ile ise, aşağıdaki yorum yapılabilir;
1. ve 2. laktasyon süresi gruplarında ilk 4 kontrol sırasındaki süt verim
ortalamaları 3. laktasyon süresi grubunda olandan daha yüksektir. 5. ve 6.
kontrol sıralarında her 3 laktasyon süresi grubunda yaklaşık olarak biribirine
eşit olan süt verim ortalaması, ilk 2 laktasyon süresi grubunda bundan sonra
hızla düşerken (çok az veri bulunan 1. laktasyon süresi grubu 9. kontrol sırası
dışında), 3.laktasyon süresi grubunda düşüş yavaş olmaktadır. Bu
açıklamalardan sonra >305 gün laktasyon süresi grubunda 305 gün süt
veriminin istatistik olarak diğer 2 laktasyon süresi grubundan yüksek oluşu
(Çizelge 3,), bu grupta laktasyon devamlılığının daha iyi olması ile
açıklanabilir. Nitekim, toplam süt verimi ile laktasyon devamlılığı arasında
önemli düzeyde korelasyon olduğunu bildiren çok sayıda araştırma vardır
-
41
(YILDIRIM ve TUNCEL, 1983; JHAMMAN ve SHUKLA, 1986;
ŞEKERDEN, 1991). Ayrıca, her 3 laktasyon süresi grubunda, servis
periyodu, tohumlama sayısı ve buzağılama aralığı ortalamaları (Çizelge 3»)
istatistik olarak önemli düzeyde farklı değildir (Çizege 8). Nitekim sürü
genelinde standardize edilmiş değerler kullanılarak laktasyon süresi ile servis
periyodu, tohumlama sayısı ve buzağılama aralığı arasındaki kısmi korelasyon
katsayıları sırası ile 0.045±0.063, 0.029±0.052 ve 0.053±0.052 olarak
hesaplanmıştır.
Çizelge 7. Muhtelif laktasyon süresi gruplarında muhtelif özelliklere ait ortalamalar
Table 7. The averages of various characteristics in various lactation period groups
(x) Kuruda Kal.S. Tohumlama S. Servis per. Buzağılama A. (gün) (gün) (gün)
(Dry period) (Insemination (Service period) (Calving interval (day) number) (day) (day)
•N X±SX N X±SX N X±SX N X±SX
1 25 88.2±31.58 25 1.3±.46 19 81.0±27.68 19 359.9±27.83 2 218 73.9±24.08 218 1.2±.46 152 91.2±52.32 152 369.0±51.81 3 119 81.5±38.80 119 1.2±.47 79 95.8±46.17 78 '375.3i46.70
(x) Laktasyon süresi grubu (The group of lactation period)
http://'375.3i46.70
-
42
Çizelge 8. Servis periyodu, tohumlama sayısı ve buzağılama aralığına ait variyans analizleri
Table 8. The variance analysis of service period, insemination number per conception, calving interval
Variyasyon kaynağı Servis per. (Variation source) (Service P)
S.D. F d.f
Genel (General) 247 L.süresi grup.arası 2 .943 (Between of lac.per.groups)
Hata (Residual) 245
Toh. sayısı (Insem.Num)
S.D. F d.f
361 (x)l .559
360
Buzağı, aralığı (Calving int.)
S.D. F d.f
247 2 .894
245
(x) 3. tohumlama grubundaki veriler 2. gruptakilerle birleştirilerek değerlendirilmiştir. (The data in 3"1 insemination number group are joined with the data in 2nd group ones)
Sonuç olarak, süt verimi devamlılığının kalıtım derecesi yüksek olmasa
(ŞEKERDEN, 1991; MAHADEVAN, 1951; TVANOVA ve KTROV,
1974) ve süt veriminin devamlılığı özellikle yemlemenin miktar ve kalitesi ile
sürü yemleme programlarından önemli düzeyde etkilense de (YILDIRIM ve
TUNCEL, 1983; ŞEKERDEN, 1991; JOHANSSON, 1961), iyileştirilen
çevre şartlarında süt verimi devamlılığı iyi olan hayvanların damızlıkta
kullanılması gerekmektedir. Bu sürü için böyle bir imkan vardır. Çünkü, süt
verimi devamlılığının iyi olduğu ortaya konan 3.1aktasyon süresi grubundaki
laktasyon sayısı, küçümsenmiyecek düzeydedir (Çizelge 6b).
-
43
KAYNAKLAR
CORLEY, E.L., 1957. A study of Persistency of Lactation in Dairy Cattle,
Dairy ScLAbstr., 19: 303
DÜZGÜNEŞ, O., 1963. İstatistik Prensipleri ve Metodları. Ege Univ.
Yay., 1963: 374 sayfa.
FOLEY, R.C., BATH, D.L., DICKINSON, F.N., TURKER, H.A., 1972.
Dairy Cattle, LEA and Febiger, Philadelphia.
HARVEY, W.R, 1972. Least Squares andMaximum Likelihood General
Purpose Program. Dep. Dairy Sci. Ohio State Univ. Columbus, Ohio,
USA.
IVANOVA, E., KIROV, G., 1974. Heritability of Lactation Persistency in
Bulgarian Red Cattle, J., in İst World Cong. on Genetic Applied to
LivestockProd., 7-11, October, 1974.
JHAMMAN, S., SHUKLA, K.P., 1986. Relationship of Lactation 8.
•- Persistency VVith Some Economic Traits in Gir Cattle, Indian Vet. J., 63:
494-499.
JOHANSSON, L, 1961. Genetic Aspects of Dairy Cattle Breeding, Univ.
of Illinois Press, Urband.
MAHADEVAN, P., 1951. The Effect of Environment and Heredity
Heredity on Lactation. II. Persistency of Lactation, J. Agr. Sci. 41: 87.
ŞEKERDEN, Ö., ÖZKÜTÜK, K., 1990. Büyükbaş Hayvan Yetiştirme.
Ç.Ü. Z.F. Ders Kitaba, No: 122, 392 sayfa.
ŞEKERDEN, Ö., 1991. Gelemen ve Karaköy Tarım İşletmelerinde
Yetiştirilen Jersey İneklerinde Süt Veriminin Devamlılığı. Doğa
Türk et. ve Hay. Derg., 15(1991): 33- 43.
-
44
YILDIRIM, Z., TUNCEL, E., 1983. Yerükara Sığırlarda Süt Verimi ile
İlgili Bazı Özelliklerle, Süt Verimine Ait Persis-tency Değerleri Arasındaki
Fenotipik İlişkiler, Uludağ Univ. Zir. Fak. Derg., 1: 19-31.
ZAMORANO VILLAREAL, H.E., 1986. Quantitative Analysis of
Lactation Curves up to the 5th Calving in a Commercial Herd of Holstein
Friesian Cows, Veterinaria, Mexico, 17: 133.
-
MKÜ Ziraat Fakültesi Dergisi J.Agricultural Faculy MKÜ 1998, 3 (2): 45-58 1998, 3 (2): 45-58
'TURBA'NIN ÖZELLİKLERİ VE BİTKİ YETİŞTİRİCİLİĞİNDE
ÖNEMİ
Kamuran GÜÇLÜ1 İ.Mehmet KAHRAMAN2
(1) MKÜ Ziraat Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü, 31034, HATAY
(2) Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü, 25240 ERZURUM
ÖZET
Turba sürekli suyla örtülü bataklık alanlarda düşük sıcaklık ve kısıtlı
oksijen koşullarında tamamen ölü bitki kalıntılanmn birikimi ile oluşmuş ve
tam olarak aynşmamış organik materyaldir. Turbalıklar oluşum gösterdikleri
faklı bölgelerde farklı iklim ve arazi özelliklerinden dolayı çeşitli şekillerde
sınıflandınlmaktadır. Ancak sonuç olarak, tüm dünyada yapılan araştırmalar
turba' nın sahip olduğu üstün fiziksel ve kimyasal özellikleri ile saksı
bitkilerinde çoğaltma ve yetiştirme ortamı olarak ideal bir materyal olduğunu
ortaya koymuştur.
Anahtar Kelimeler : Turba, Turba'mn Sınıflaması, Bitki Yetiştirme Ortamı,
Substrat.
FEATURES OF PEAT AND ITS SINGNIFICANCE İN PLANT
GROWING
SUMMARY
Peat is an organic and semi-decomposed material wich had been
formed by accumulated totally dead remnants of plants in marsh areas
covered permanently with water under the conditions of low tempareture and
Yayın Kuruluna Geliş Tarihi: 03.05.1999
-
46
insufficient oxygen. Peaties are classified in various ways owing to the fact
that they manifest diflferent peculiarities in different regions under different
elimate and territorial conditions. However, ali studies have revealed that
peat with its superior physical and chemical features is an ideal material for
growing and re-production as a plant flovverpot.
Key Words: Peat, Classification of peat, Plant growth medium, Substrate.
GİRİŞ
Günümüzde gelişmiş ülkelerde endüstride erişilen ileri teknoloji ile
birlikte modern tarım teknikleri de gelişmektedir. Seralarda iç mekan bitki
yetiştiriciliğinde ve yetişme ortamlarının hazırlanmasında önemli ilerlemeler
kaydedilmiştir.
Sera koşullarında saksılarda yetiştirilen iç mekan süs bitkileri
üretimleri ve yetiştirilmesinde özel yetiştirme ortamlarına sonra da iç
mekanlarda dekorasyon malzemesi olarak kullanılmasında özel çevre
koşullarına gereksinim duymaktadırlar. Bu nedenle iç mekan süs bitkilerine
özel ortam bitkileri adı da verilmektedir. Seralarda süs bitkilerinin
üretilmesinde kullanılan yetiştirme ortamlarının, fiziksel ve kimyasal
özellikleri yetiştirilecek bitki türüne göre önceden düzenlenmektedir .Bitki
saksılamada kullanılan yetiştirme ortamlarına, hazırlanma şekline göre; bitki
yetiştirme ortamı, saksı toprağı, saksı harcı, toprak karışımı, kompost,
substrat gibi isimler de verilmektedir.
Saksı bitkilerinin üretiminde basan önemli ölçüde yetiştirme
ortamlarının seçimine bağlıdır. Yetiştirme ortamları fiziksel ve kimyasal
özellikleri yetiştirilecek bitki türüne göre önceden ayarlanabildiği için normal
-
47
topraklara üstünlüğü nedeniyle hazırlanması ve kullanılması zorunlu olan
materyallerdir.
Saksı bikilerinde yeişirme oramı olarak kum, perlit, volkanik tüf,
vermiküUit, çakıl gibi inorganik ve turba, parçalanmış ağaç kabuğu, yaprak
kompostu, çiftlik gübresi gibi organik materyaller kullanılmaktadır. Bu
materyaller içinde diğerlerine göre üstün fiziksel ve kimyasal özellikleri
nedeni ile turba, özellikle saksı bitkileri yetiştiricileri tarafından kullanılan ve
aranan materyallerin en önemlisi olmuştur.
Son yıllarda Avrupa'da saksılarda bitkisel üretim şiddetinin artması ve
yetiştirme tekniklerinin gelişimi yetiştirme ortamlarında yeni gereksinmeler
ortaya çıkarmıştır. Bitkinin kaliteli gelişmesinde temel kural; öncelikle bitki,
köklerinin sağlıklı gelişebilmesidir. Saksı bitkilerinde başarılı bir üretim için
önemli olan uygun yetiştirme ortamının seçimi çeşitli faktörlerce
etkilenmektedir. Botanik faktörlerin yanında kimyasal ve biyolojik temizlik,
kalite ve homojenliği uzun süre koruyabilmesi kolay elde edilme ve aynı
zamanda yetiştirme ortamının maliyet, de önemlidir. Bu niteliklere yan
turbanın su ve besin maddelerine çok iyi tutma ve yavaş ayrışma özellikleri
dikkate alınarak yapılan araştırmalar turbanın önemli hatta ideal bir substrat
materyali olduğunu ortaya koymuştur(Reinikainen,1993).
Bir gelişme ortamının bitki gelişimine elverişli tüm özellikleri taşıması
güç olmakla beraber aranan koşullara uyan en iyi ortam turba adı verilen
organik topraklardır(Çaycı, 1989).
Turba kültürü -ilk kez 1948-1949 yıllarında Almanya'nın
VVeishenstephan araştırma enstitüsünde fide yetiştiriciliğinde kullanılmıştır
(Kaptan, 1990). Türkiye'de turbanın bitki yetiştiriciliğinde ortam olarak
kullanılmasına ilişkin ilk araştırmalar, 1967'de F.A.O. uzmanı K.S.Dods
-
48
tarafından Denizli-Acıpayam'da bulunan turba örneklerinin Tanm Bakanlığı
Yalova Merkez Araştırma Enstitüsünde Sebze Yetiştiriciliği üzerinde
denemeye alınması ile başlamıştır ( Yazgan, 1967).
Dünyadaki turba alanları yaklaşık 422 milyon ha. alan kaplamaktadır.
Topraklarında bulunana turba alanları sıralamasında eski S.S.C.B.,A.B.D.
Endonezya ve Finlandiya ilk dört sırayı almaktadır (Paavilainen, 1982).
Türkiye'de bulunan turba alanlarının 25-50 bin ha. olduğu belirtilmektedir
(Çaycı ve Ark. 1989; Kaptan, 1990). Maden Tetkik Arama Enstitüsü
tarafından tespit edilmiş alanlarda 200 milyon tondan fazla turba materyali
bulunduğu tahmin edilmektedir (Çolakoğolu, 1996).
Turba saksı bitkileri yetiştiricileri tarafından kullanılan temel büyüme
ortamı olarak önemli bir materyaldir. Daha verimli bir şekilde kullanılması
için turbanın çeşitli özellikleri burada ortaya konulmaktadır.
TURBA'NIN TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI
Schmilevvski (1984)'ye göre turba, su ile örtülü bataklık alanlarda
düşük sıcaklık, kısıtlı oksijen koşullarında, tamamen ölü bitki kalıntılarının
birikimi sonucu oluşmuş ve kısmen ayrışmış organik materyaldir. Bu organik
materyalin oluşum gösterdiği alanlara turbalık, buradan çıkartılan materyale
de turba adı verilmektedir. Ayrıca bu materyal İngilizce peat , Fransızca
tourbe(turba), Almanca torf olarak adlandırılmakta olup, ülkemiz tarım
dilinde bu oluşum turba ve torf adı ile tanınmaktadır.
Turbalıklar oluşum biçimlerine göre farklı özellikler gösterdiklerinden
bir sınıflama gereksinimi duyulmuştur. Ancak turba alanlarını sınıflama
konusunda tam bir görüş birliğine varılamadığından, farklı sınıflama sistemleri
-
49
kullanılmaktadır (Tolonen, 1982) Bugün dünyada kullanılan sınıflama
sistemleri aşağıdaki temellere dayanmaktadır (Andriesse 1988).
a. Turba alanının topografya ve jeomorfolojisi,
b Turba alanının yüzey vejetasyonu,
c. Turba'nınn bitkisel kökeni (Botanik orijini),
d. Turba'nın kimyasal özellikleri,
e. Turba'nın fiziksel özellikleri ,
f. Turba alanındaki genetik işlemler.
Arazi şeklinden kaynaklanan sınıflama sistemleri, hidrolojik koşullarda
biriken materyalin yapısının arazi biçiminden kaynaklandığı esasma
dayanmaktadır. Bu tip sınıflandırma Almanya'da yaygın biçimde
kullanılmakta olup Alçak turba, geçit turba ve yüksek turba olarak
sınıflandırılmaktadır. Alçak turba düşük seviyeli arazilerde bitki besin
elementlerine zengin alüvial sedimentler ve taban suyu varlığında gelişirken,
yüksek turba, taban suyu seviyesinde oluşmaktadır. Geçit turba ise bu iki sınıf
arasında yer almakta olup bunların bitki besin kaynağı sadece yağmur
sulandır. Turba alanları yüzey vejetasyonuna yani turbalığı oluşturan egemen
bitki türüne göre de Kanada ve Kuzey Avrupa ülkelerinde
sınıflandırılmaktadır. Sınıflandırma sistemlerinde genellikle turbanın bitkisel
kökeni dikkate alınmaktadır. Bu durumda turba oluştuğu vejetasyon tipine
göre yosun turba, sazlık turba, kamış turba şeklinde sınıflanmaktadır.
Kimyasal özelliklere göre yapılan sınıflamada turba, bitki besin demetleri
içeriğine göre zengin (eutropik) orta (mezotropik) ve fakir (oligotropik)
olarak üçe ayrılmaktadır.
-
50
Turbayı fiziksel özelliklerine göre ilk sınıflandıran kişi 1922'de Von
Post olmuştur. Von Post turbanın ayrışma aşamalarını gösteren bir arazi
metodu geliştirmiştir ve bu metodu çizelge şekline getirmiştir. Bu çizelge
Von Post skalası olarak adlandınlmakta olup skalada Hı den Hıo a kadar
sıralanan 10 farklı ayrışma sınıfi bulunmaktadır (Çizelge 1). Skalanın başında
yer alan Hı ayrışmamış, sonunda yer alan Hıo tamamen ayrışmış turbayı
belirtmektedir (Bunt, 1988). Bu yönteme göre avuç içine alınan bir miktar
taze turba sıkılarak parmaklar arasından akan suyun içeriğme göre materyalin
ayrışma derecesi belirlenmektedir. Von Post Skalası yaygın olarak
kullanılmasına rağmen uygulamada deneyimli eleman gerektirmesi ve çok
fazla kategoriye sahip olması nedeniyle yetersiz görülmektedir. Toprak
sınıflamasında, Von Post Skalası turbanın lif içeriği ve lif büyüklüğü temel
alınarak üç sımfa indirilmiş buna göre turba, az ayrışmıştan çok ayrışmışa
doğru fibrik, hemik ve saprik olarak tanımlanmıştır. Turbayı sınıflamadaki
farklılıklardan dolayı Uluslar arası Turba Derneği (IPS), 1980 yılında 6.
Uluslar arası Turba Derneği Kongresinde bir sınıflama sistemi önermiştir. Bu
öneriye göre turba, bitkisel kökenine, ayrışma derecesine ve bitki besin
elementleri içeriğine göre üçe ayrılmaktadır.
TURBA'NIN GENEL ÖZELLİKLERİ
Turba genellikle asit reaksiyon göstermektedir. Sphagnum yosun
turbasının doğal durumdaki pH değer 3.7-4.0 arasındadır. Turba
materyalinden meydana gelen yetiştirme ortamlarının pH'sı 4.5-6.0 olması
istenmektedir (Gabriels ve Ark.; 1986).
-
51
Turbanın reaksiyonu (pH) kireç ve kükürt uygulaması ile kolaylıkla
istenilen düzeye ayarlanabilmektedir (Olympios, 1982).
Kaynaktan yeni çıkarılmış taze turbanın doğal yapısındaki bitki besin
elementleri içeriği çok düşüktür. En yüksek değerde bulunan azot (% N)
miktan bile yaklaşık % l'dir, potasyum ve fosfor yok denecek kadar azdır
(Puustjarvi,1969). Turba düşük reaksiyon (pH) ve yetersiz besin elementi
kapsamı ile üzerinde kültüre almacak bitki türüne göre gübreleme
uygulamalarına kolaylık sağlamaktadır (Gallagher,1975).
Turba oluşumundaki oksijensiz solunum koşullarından dolayı çok
yavaş ayrışmakta ve homojen bir yapı oluşturmaktadır (Wever, 1991). Turba
organik kaynaklı olması nedeniyle yüksek katyon değişim kapasitesine sahip
olup, bu değer sphagnum yosun turbasında 85-140 m.e./lOO gr.'dır
(Puustjarvi, 1968).
Turba doğal durumunda gözenekli bir yapıya sahiptir (Toplam
pbrozite; % 88-97). Turba'nın en önemli özelliklerinden biride fazla miktarda
suyu bünyesinde tutabilmesidir. Fazla ayrışmamış lifli turba, ağırlığının 15-20
katı su tutabilmektedir (Puustjarvi, 1968).
Turba sahip olduğu gözenekli yapısı ile, bitki köklerinin
gelişebilmesine ideal bir ortam yaratmaktadır. Yetiştirme ortamı olarak
kullanılacak materyallerde tane büyüklük dağılımı önemli bir özellik olup
ortamın havalanma ve su tutma durumunu etkilemektedir (Verdonck ve
Penninck, 1986). Genel kural olarak, yetiştirme ortamı materyalinde tane
büyüklüğü arttıkça ortamın su tutma kapasitesinin azaldığı, hava
kapasitesinin arttığı bilinmektedir.
Gallagher (1975), turbanın tane büyüklüğüne göre üç tipe ayrıldığını
belirtmektedir. Tane büyüklüğü max. 10 mm ve bunun % 90'ını 6 mm.den
-
52
küçük tanelerden meydana gelen ortam "ince turba", tane büyüklüğü max. 38
mm. ve bunun % 80'inin 6 mm.den küçük tanelerden meydana geldiği ortam
"orta turba" ve tane büyüklüğü 19-38 mm arasında olan ortama "kaba turba"
adı verilmektedir. İnce turba saksı bitkilerinde, fide ve çoğaltma
kompostlannda, orta turba saksı bitkilerinde yetiştirme ortamı ve toprak
düzenleyici olarak, kaba turba toprak düzenleyici olarak ve drenaj
yataklarında kullanılmaktadır.
Turba materyalinin hacim ağırlığı çok düşüktür ve bu nedenle çok
kolay taşınmakta ve işlenebilmektedir (Puustjarvi, 1968). Oluşum
koşullarından dolayı aynı zamanda sterildir. Bünyesinde patojen ve yabancı ot
tohumu taşımamaktadır (Suoninen, 1982). Turba tek basma çoğaltma ve
büyüme ortamı olarak kullanılabileceği gibi farklı ortam koşullarına
gereksinim duyan bitkiler için diğer materyallerle (Perlit, Vermiküllit, kum,
vb.) karışım yapılarak da kullanılmaktadır.
Turbadan ayrıca hümik asit elde edilmektedir. Hümik maddeler
tarımda çiçeklenmeyi arttırıcı olarak, tohumların pelletlenmesinde
kullanılmakta, gübrelere ilave edilmekte, endüstride korozyon önlemede, atık
su temizlenmesinde, pestesit adsorbsiyonunda, tıpta kanın pıhtılaştınlmasmda
ve yanık tedavisinde kullanılmaktadır (Usta ve Ark, 1996).
Turba materyali peyzaj tasarım çalışmalarında rekreasyonel amaçlı
geniş çim yüzeylerinin (çim parter, futbol ve golf alanları gibi) yapımında
tercih edilen bir malzemedir. Çim alan tesisinde çim taşıyıcı tabaka olarak
adlandırılan kesimde bulunan turba materyali, su tutabilmesi, su-hava
geçirgenliğini uzun süre koruyabilmesi, köklerini tuttuğu çim bitkisinin
sağlıklı gelişmesini ve yüzeyde homojen dağılmasını sağladığı için
-
53
kullanılmaktadır. Yakıt sıkıntısı çekilen yörelerde kalıplar halinde kurutularak
kış mevsimlerinde yakacak olarak da değerlendirilmektedi