hava-İŞ dergi, mart - nisan 2012

44

Upload: havais-tr

Post on 17-Mar-2016

242 views

Category:

Documents


5 download

DESCRIPTION

THY A.O. 23. Dönem TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ UYUŞMAZLIKTA! THY Teknik A.Ş. 3. Dönem Toplu İş Sözleşmesi Başlıyor Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı: 12 EYLÜL Zihniyeti Devam Ediyor Yeni ESNEKLEŞME Saldırısı Yolcusu Olmayan Havayolu Şirketleri Temsilci/Aktivist/Yönetici EĞİTİM SEMİNERİ Yaşasın 8 Mart! Metalaşan Eğitime Son Vuruş: 3/4’lük Sendika Haberleri Kâr Hırsı İklim Değişikliğine Yönelik Mücadeleye Karşı 10 bin HES Daha Geliyor !

TRANSCRIPT

Page 1: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012
Page 2: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

TÜRK-İŞ ve ITF üyesi

İDARİ YER

HAVA-İŞ SENDİKASI

İncirli Cad. 68/1 Bakırköy-İST.

Tel: (0212) 660 20 95

Faks: (0212) 571 90 51

www.havais.org.tr

[email protected]

Türkiye Sivil Havacılık Sendikası

Aylık Yayın Organı AdınaSAHİBİ

Genel BaşkanATİLAY AYÇİN

SORUMLU

YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ

Genel Başkan Yardımcısı

SİMAY ÇEKEM

EDİTÖR

CENGİZ ÇAKICI

[email protected]

BASKI

Ümit Matbaacılık San.Tic.Ltd. Şti.

2. Matbaacılar Sitesi Z-A/6-10

Topkapı/İSTANBUL

Tel: (0212) 565 42 69

Sicil No: 306731-254313

Baskı Tarihi: Nisan 2012

Mart-Nisan / March-April 2011

İÇİNDEKİLER

THY A.O. 23. Dönem TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ UYUŞMAZLIKTA! ............................................................................ 2

THY Teknik A.Ş. 3. Dönem Toplu İş Sözleşmesi Başlıyor................... 6

Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı: 12 EYLÜL Zihniyeti Devam Ediyor.................................................................................... 8

Yeni ESNEKLEŞME Saldırısı.............................................................. 12

Yolcusu Olmayan Havayolu Şirketleri ................................................. 14

Temsilci/Aktivist/Yönetici EĞİTİM SEMİNERİ.................................. 15

Yaşasın 8 Mart! .................................................................................. 16

Metalaşan Eğitime Son Vuruş: ¾’lük ................................................. 22

Sendika Haberleri .............................................................................. 28

Kâr Hırsı İklim Değişikliğine Yönelik Mücadeleye Karşı...................... 30

10 bin HES Daha Geliyor! ................................................................. 32

İngilizce Sayfalar / Pages in English..................................................... 34

Üyelerimizden Haberler..................................................................... 38

Bulmaca............................................................................................. 40

Page 3: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012
Page 4: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012
Page 5: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

Hava taşımacılığı iş kolunda kurul-muş, o gün, bu gündür üyelerine hiz-met etmeye çalışan bir kurum.

Dile kolay, tam yarım asır. Türki-ye’nin çalkantılı ve sancılı yıllarıyla iç, içeyaşanmış 50 yıl.

Bu yılların yorgunluğunu, yoğunlu-ğunu soluyarak ve tadarak günümüzekadar yaşama direnmiş koca bir çınarlakarşı karşıyayız. Ve o çınar hâlâ ayakta vedimdik. Bu koca çınara can katan her-kese ve yoldaşa selam, saygı sunmak vehayatta olmayanlara rahmet dilemek birborç olsa gerek.

Türkiye’nin siyasi tarihine ve işçi sı-nıfı mücadele tarihine canlı tanıklık yap-mış bu çınar, bir anı defteri gibi. Hersayfasında ayrı bir tarihsel olay var, mü-cadeleye ışık tutacak ve alınacak derslervar. Derin izler var duvarlarında ve duvaryazılarıyla dolu her bir yanı. Her biri ayrıanlam ve anılara yüklü...

On binlerce insanı bağrına basmışbir işçi sendikası Hava-İş. Siyasi iktidarla-rın ve işverenlerin saldırıları karşısında in-sanlara güven vermiş, tüm ayrıştıranpolitikaları reddederek birleştirici olmayaözen göstermiştir.

Gün olmuş bağıtlamış olduğu başa-rılı sözleşmelerle gururlanmış. Günolmuş, faşist darbelerle toplu sözleşmeyapma hakkı elinden alınmış. Kendisiadına toplu sözleşme yapan faşist dar-belere ve darbecilere olan tepkisini,toplu iş sözleşme kitapçığının kapağınasiyah bant atarak dile getirmiş, yapılanıonaylamamıştır.

1989’lu yıllara damgasını vuranBahar eylemlerinde, işçi sendikalarındakisınıf ve kitle sendikacılığı ilkelerineuygun anlayış değişikliğine ve değişimekatkı sunmuştur.

İşçilerin toplu sözleşme süreçlerinedâhil edilmesi geleneğini başlatmış, halasürdüren ender sendikalardan biri ol-

muştur. İşçilerin sendikasına ulaşmasınınönündeki engelleri bir, bir kaldıraraksendikal bürokrasiye karşı başlatmış ol-duğu mücadelesini sürdürmektedir.

Bağlı olduğumuz Türk-İş konfede-rasyonunun partiler üstü politikasını açıkbir dille ret etmiş, sınıf ve kitle sendika-cılığının ilkelerini inatla savunmaktanvazgeçmemiştir.

Hiç bir siyasi iktidarın payandası ol-mamış, yandaşlaşmamış ve biat etme-miştir. Sadece ve sadece üyelerine ve işçisınıfına olan sorumluluk bilinciyle hare-ket ederek, kişisel hiçbir çıkar ve men-faat ilişkisine girmemiştir.

İş kolu ayırımı yapmaksızın sendi-kaya ihtiyaç duyan her kişinin, hak ara-yan her eylemin içerisinde olmayaçalışmıştır. Üniversiteli gençliğin, özerküniversite mücadelesinde olduğu gibi,derelerin özgür akması gerekir diyenle-rin de yanında olmaya çalışmıştır.

Yıllardır süregelen demokrasi müca-delesinin değişmez savunucusu olmuş-tur. İnsan haklarının ve özgürlüklerininve demokratik Türkiye talebinin ısrarlısavunucusu olmuştur.

Evrensel sınıf dayanışmasının öne-mine inanmış, hayata geçirmiştir.

Barışa yelken açmış, eşit, adaletli vebirlikte yaşamı yüksek sesle haykırmak-tan kaçınmamıştır.

Üyelerinin hak ve çıkarlarına uygunüretmiş olduğu politikaların hayata ge-çirilmesi kararlılığını her an göstermiş,gerektiğinde bedel ödemekten kaçın-mamıştır.

Örgütlü olduğumuz iş yerlerinde,(örneğin HAVAŞ’ta) havaalanlarında yerhizmetleri yapan iş yerimizde, özelleştir-meye karşı 180 gün hava alanında oluş-turduğu çadır kentlerde direnmiş, odönemin iktidarına geri adım attırmış,hukuki alanda sürdürmüş olduğu müca-deleyi kazanmıştır.

Yine THY ve HAVAŞ ta toplu söz-leşme görüşmelerinde anlaşmaya varıla-madığı için, 40 gün grev yapmış vebaşarıyla sonlandırmıştır.

Büyük Zonguldak yürüyüşündemaden işçilerinin yanında olmuş, 78günlük tekel direnişinde tekel işçileriyleolan dayanışmasıyla işçi sendikalarınınkafa ve kasa birliği ilkesine olan bağlılı-ğını göstermiştir

Yaptığımız mücadeleyi abartmıyo-ruz ama asla küçümsemiyoruz da.

Bir işçi sendikasının yapması gere-kenleri yapmaya çalıştık. Bugüne kadarsüregelen anlayışımızı geliştirip güncel-leştirerek, gelecek nesillere örgütlülüğüve dayanışmacı duruşu ve mücadelecigeleneğiyle saygın bir HAVA-İŞ sendikasıbırakmaya çalışıyoruz. Bu uzun solukluyürüyüşü başlatan ağabeylerimize, biz-lerle yola çıkıp yoldaşlık edenlere ve bugün birlikte olduğumuz herkese saygı vesevgilerimi sunuyorum.

Bu başarı, başarmak için yola çıkan-larındır.

Yönetim kurulumuz adına tüm üye-lerimize teşekkür ederim.

Saygı ve sevgiler.

BİRLİKTE VE BİRLİKLE KAZANACAĞIZ!

BAŞKANIN MESAJI

1www.havais .org.tr

ATİLAY AYÇİNHava-İş Sendikası

Genel Başkanı

2 Nisan 1962, Sendikamızın kuruluş tarihi

Türkiye Sivil Havacılık Sendikası (HAVA-İŞ), 50 yaşında

Page 6: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

Siv i l Havacı l ık Çal ışanlar ının Sesi2

RÖPORTAJ

► Sayın Yağcı 23. Dönem Toplu İş Sözleşme görüşmele-rinde gelinen en son durumu bize açıklayabilir misiniz?Bilindiği gibi THY A.O. 23. dönem toplu iş sözleşmesi

görüşmeleri, işverenin kasıtlı yetki itirazı nedeni ile yaklaşık1 yıl gecikme ile 2 Şubat 2012 tarihinde resmi olarak baş-latabildi. Ancak toplu iş sözleşmemizin yürürlük başlangıçtarihi yasal anlamda 01 Ocak 2011 olarak belirlenmiştir.Bu anlamda üyelerimizin hakları 01 Ocak 2011 tarihindengeçerli olacaktır. Toplu iş sözleşmesi sonuçlandığında özel-likle ücret artışları ile ilgili farklar bu tarih itibarı ile hesap-lanacaktır.

02 Şubat 2012 tarihinde başlayan 60 günlük görüşmesürecinde sendikanın yeni dönem için masaya taşıdığı üyetalepleri, işverence kabul edilmediği gibi, sendikanın üze-rinde değişiklik yapmadığı üyelerimizin menfaatlerini ge-riye götüren birçok karşı teklif getirilmiştir.

Sendikamız işverenin bu tutarsız ve saygısız tutumuüzerine 19 Mart 2012 tarihinde yapılan 7. oturumda,Uyuşmazlık Zaptı tutulmasından başka çare kalmadığınıtespit ederek görüşmeleri sonlandırmıştır.

Yasal prosedür gereği bu aşamadan sonra Çalışma veSosyal Güvenlik Bakanlığı ilgili mercilerince resmi arabu-lucu atanarak, normal süre olarak 15 gün, uzatmalarla 21günlük yeni bir görüşme süreci başlatılacaktır.

Bu süreçten de sonuç alınamadığında resmi arabulu-cunun raporunu taraflara tebliğinden sonra sendikamızGREV KARARI alacaktır. Bilindiği gibi grev kararı grevi baş-

Hava-İş sendikası ile THY A.O. işletmesiarasında süren THY A.O. 23. Dönemtoplu iş sözleşme görüşmelerindekigelişmeleri Hava-İş Sendikası GenelSekreteri Mustafa Yağcı ile konuştuk.

T H Y A . O . 2 3 . D ö n e m

TOPLU İ Ş SÖZ LEŞ MES İ UYUS.MAZLIKTAUYUS.MAZLIKTA

Page 7: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

www.havais .org.tr 3

RÖPORTAJ

latma kararı değildir. Ancak sendikanın yetkisinin düşmemesiiçin zorunlu yapılması gereken bir işlemdir.

Bu işlemden sonra sendika 6 gün önceden bildirmeküzere 60 gün içinde fiili grevi başlatabilir.

► İşveren bu dönem farklı bir tutum içinde, ücret teklifindekiyaklaşım, karşı teklifler bunları nasıl değerlendiriyorsunuz.İşverenin yaklaşımını baştan beri tutarsız buluyoruz. Gö-

rüşmeler başladığında ücret üzerinde bir anlaşma sağlanma-dan diğer maddeleri görüşmeyeceklerini beyan ettiler vedirettiler.

Daha sonra tüm maddeleri görüşürüz dediler, maddelergörüşülmeye başlandığında üzerinde karşılıklı anlaşılan mad-deleri tutanak altına almayız şartını getirdiler. En son ise ta-rafların değişiklik önermediği maddelerin tutanak altınaalınmasını kabul ettiler. Ancak bu seferde sendikanın değişik-lik önerisinde bulunmadığı üyelerimizin kazanılmış haklarınıhiçe sayan karşı teklifler getirdiler.

Bu, baştan bu yana çözüm yerine süreci tıkayan ve sağlıklı

tartışmadan kaçınan bir tutum. Makro veriler veya şirketinverileri üzerinden yapılan tartışmalarda rakamlar çarpıtarakgerçeklerden kaçılamaz. Sayın Başbakan Türk Lirasının yenisembol tanıtımının yapıldığı toplantıda “enflasyonun mo-dern hırsızlık” olduğunu beyan ederken, THY yönetimi 2011yılında gerçekleşmiş enflasyon olarak önümüzde duran%10,48 oranındaki enflasyon artışını yokmuş gibi değerlen-dirip 2011 yılı için %3 oranında bir artış önermektedir.

Bu noktada enflasyon bir tahmin olmaktan çıkmış, cebi-mizi etkilemiş bir reel kayıp olarak olmuştur, bu yetersiz tek-lifleri sendika olarak değerlendirmemiz mümkün değildir.

Ayrıca toplu iş sözleşmesinin gecikmeli başlamasınaneden olan işverendir. Üyelerimizin aylardır aynı ücretle ça-lışmasına neden olan bu haksızlığı yaratanlar bunun sonu-cuna katlanmalıdır.

Yıllardır Hava-İş Sendikasının temel prensip olarak ortayakoyduğu işçilerin kazanılmış hakları üzerinde pazarlık yapıl-mayacağı yönünde açık uyarı ve değerlendirmesine rağmenısrarla bu konuda teklifler sunulması işverenin, işyerindeki so-

UYUS.MAZLIKTAUYUS.MAZLIKTASayın Başbakan Türk Lirasının yeni sembol

tanıtımının yapıldığı toplantıda “enflasyo-

nun modern hırsızlık” olduğunu beyan

ederken, THY yönetimi 2011 yılında ger-

çekleşmiş enflasyon olarak önümüzde

duran %10,48 oranındaki enflasyon artı-

şını yokmuş gibi değerlendirip 2011 yılı

için %3 oranında bir artış önermektedir.

Page 8: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

Siv i l Havacı l ık Çal ışanlar ının Sesi4

runların, sıkıntıların, ihlallerin boyutunu ve üyelerimizin tep-kisinin vahametini henüz kavramadığının göstergesidir.

Çünkü THY A.O. yönetimi keyfi bir yönetim tarzı ile iş ba-rışı ve huzurunu şirketten tamamen ortadan kaldırarak, ada-let yerine ceza dağıtarak işçileri zaptı rap altına alabileceği,böylelikle sendikanın örgütlü gücünü zayıflatarak istediğiniyapabileceği gibi bir hayal kurmuştur.

Hava-İş Sendikasının başta yönetim, şube yönetim, tem-silci, delegeler ve kurul üyeleri hedef alınarak sendikayagüven zafiyeti oluşturulmak istenmiş ancak bu başarılama-mıştır. Hiçbiri geçerli gerekçeye dayanmadığı yargı kararlarıile açıkça tespit edilen vicdansızca işçi kıyımları ve baskılararağmen tüm işçilerin gönlündeki Hava-İş’e güveni zerrekadar zedeleyememişlerdir.

Bu nedenle aslında kendileri karanlıkta ıslık çalanların kor-kuları misali şirket yönetmeyi bırakmalı, bu toplu iş sözleş-mesini bir fırsat olarak değerlendirip, personelin haklarınasaygı, toplu iş sözleşmesine saygı ve çalışanların öz örgütüolan sendika tüzelliğine saygı temelinde bu “ben bilirimci”ve baskıcı zihniyeti değiştirmelidirler.

► Hava-İş Sendikasının talepleri ve işveren karşı teklifleri ko-nusunda neler söyleyebilirsiniz.Hava-İş Sendikası toplu iş sözleşme tartışmalarını tüm

maddeleri ile birlikte (ücret, çalışma koşulları ve sosyal haklar)bir bütün görmektedir. Elbette sendikanın tekliflerinin pazar-lık payı vardır, ancak şu anki işverenin pozisyonu değişmezsebu tartışmanın başlaması mümkün görünmemektedir.

Dergimizle ek olarak verilen uyuşmazlık maddeleri, sen-dikamızın talepleri işverenin karşı teklifleri genel maddelerdeTABLO, uçucu ekiplerin maddeleri ile ilgili TABLO1 halindeyer almaktadır.

Sendikamız bu dönem görüşmelerin 1 yıl gecikmesini dedikkate alarak çok sade ve az sayıda maddede değişiklik öner-miştir. Sendikanın değişiklik önerdiği 30 maddenin 16’sıücret ve ücrete bağlı maddelerdir. İdari maddelerde yapılandeğişiklikler ise tamamen işverenin dönem içinde oluştur-duğu ihlaller ve sorunların giderilmesi içindir.

İşveren evlenme, doğum, kreş, ölüm, iş kazası maluliyetgibi sosyal yardımlarda mevcut miktarlara 2 yıl için zam öner-memiştir.

İşveren ayrıca sendikanın değişiklik teklif etmediği 16maddede karşı teklif getirmiştir. Bu maddeler içinde fazlamesai, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil günüücreti gibi yasaların üzerinde üyelerimize hak getirmiş du-rumda olan maddelerde de kazanılmış hakları geriye götüren

RÖPORTAJ

Sendikamız bu dönem görüşmelerin1 yıl gecikmesini de dikkate alarakçok sade ve az sayıda maddede de-ğişiklik önermiştir. Sendikanın deği-şiklik önerdiği 30 maddenin 16’sıücret ve ücrete bağlı maddelerdir.

Page 9: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

www.havais .org.tr 5

RÖPORTAJ

tekliflerde bulunmaktadır. Ayrıca çalışmalar arası 15 saat olan süre 14 saat önerilerek

normal çalışan üyelerimizin günde 9 saat çalışmasına nedenolacak yeni bir teklif getirilmiştir.

Yaklaşık 7000 üyemizi ilgilendiren uçucu ekiplerin çalışmakoşullarını düzenleyen 99. Madde de sendikamızınyeni getirdiği teklifler kabul edilmediği gibi;

Genel Esaslar maddesinde “şirketiniradesi dışında” şeklinde hiçbir hukukitemeli olmayan bir tanımlama ileoluşabilecek aksaklıklarda TİS ilekazanılmış uçuş görev ve din-lenme sürelerinin ve diğer hak-larının uygulanmamasınıöneriyorlar. Bu nasıl bir uçuşemniyeti anlayışıdır? Uçucuekipleri her koşulda istediklerigibi uçurmak istiyorlar.

24 saat önce tebliğ kuralınıbozma, konaklama meyda-nında 10 saat olan dinlenmeyi8 saate çekme, dinlenme süresitarifinde yer alan blok süre x 2 kı-sıtlamasını kaldırma, ayda 8 adetolan boş gün sayısını 7’ye çekme, güniçinde istendiği gibi görev değişikliğiyapma şeklinde kabul edilemez karşı teklifgetiriyorlar.

Toplu iş sözleşmesindeki Not-1 ve Not 2’yi kaldırarakYönetmelikten kaldırılan hükümleri geçerli hale getirme veER sonrası 48 saat dinlenmeye BI planlanmasının önünüaçma girişiminde bulunuyorlar. Yine sendikamızın düzenle-diği pilotların sinyorite sorunları, tip değişiklikleri yaş kısıtla-maları, emeklilikle iş sözleşmesinin sürdürülmesi gibisorunlara yönelik tekliflerimiz hiç tartışılmamaktadır.

► Sayın Yağcı işveren tüm bu uzlaşmaz tutumu ile neyi he-deflemektedir?THY A.O. işletmesindeki sendikal süreçlerdeki uyuşmaz-

lıklara bakıldığında Hava-İş’in yaşamadığı çalışma yaşamı pra-tiği kalmamıştır diyebiliriz. Grev, grev ertelenmesi, grevoylaması, Yüksek Hakem Kurulu, yetki itirazı, işkolu itirazı vb.Ancak tüm bu süreçleri lehine çevirmede, işverenler değil,

sendika başarılı olmuştur. Sonuçta çalışma yaşamının doğaluzlaşma yolundan sapmak işverene yaramamıştır. Bu dö-nemde, mevcut yönetim sanırız THY’nin eski yönetimlerinceoluşturulmuş denenmiş ancak başarısız olmuş bazı politika-lardan medet ummaktadır.

Öncelikle hükümetin TBMM’ne sunduğuToplu İş İlişkileri yasa tasarısında yıllardır sos-

yal tarafların tartıştığı taslak metinlerdeyer almayan ve bir gecede tasarıya

sokulan, sadece havayolu taşımacı-lığında grev esnasında işverene

faaliyetlerinin %40’nı sürdü-rüme imkânı tanıyan GREVKIRICILIĞI anlamındaki giri-şimde havayolu patronlarınınbüyük rolü olduğunu biliyo-ruz.

Ancak sendikamızın ör-gütlediği kampanya, ulusalve uluslararası destek, siz üye-

lerimizin karşı çıkışı ile söz ko-nusu düzenleme TBMM İhtisas

Komisyonları görüşmelerinde ta-sarıdan çıkarılmıştır. Bu nedenle

de THY A.O. işverenin grev kırcılığıhevesi kursağında kalmıştır.Eğer uzlaşma yerine farklı yollara yöne-

lirlerse bu kendi seçimleridir. Eski denenmişusullerden ellerinde tek kalan grev ertelemesi ve sözleş-

meyi Yüksek Hakem Kuruluna götürmek seçeneği kalır ki, birsonraki sözleşmeye 8 ay süre kalmışken böylesi bir macerayatevessül edeceklerini hiç sanmıyoruz. Birinde fiili olarak yapı-lan ve hüsrana uğradıkları, geçen dönem cesaret edemedik-leri grev oylaması seçeneğinden, personel üzerinde yaptıklarıbunca baskı ve haksızlıklardan sonra sonuç almaları yinemümkün olmayacaktır. Çalışanlar kendilerine grev oylamasıdayatılması halinde, ortaya konulacak sandığı “iştahla” bek-lemektedir.

Bu nedenlerle masada çözüm arayı dışında her yol sorun-ları daha büyük hale getirmekten başka bir işe yaramayacak-tır. Hava-İş sendikası talepleri üzerinden dönemsel sorunlarıtemelden çözümleyici bir yaklaşım sergilenirse, çözüm içinadım atılması olanaklı hale gelir.

Eğer uzlaşma yerine farklı yollara yönelir-

lerse bu kendi seçimleridir. Eski denenmiş

usullerden ellerinde tek kalan grev ertele-

mesi ve sözleşmeyi Yüksek Hakem Kuru-

luna götürmek seçeneği kalır ki, bir

sonraki sözleşmeye 8 ay süre kalmışken

böylesi bir maceraya tevessül edeceklerini

hiç sanmıyoruz.

Page 10: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

Hava-İş Sendikası üyelerine konu ile ilgili aşağıdaki du-yuruyu yayınladı.

THY Teknik A.Ş. işyerinde bir öncekidönem yaşadığımız ve 25 ay sürenişveren ve Hak-İş Konfederasyo-nu’na bağlı işveren tetikçisiÇelik-İş sendikasının eşgü-dümlü YETKİ ve İŞKOLU itirazı sonrası birlik ve örgüt-lülüğümüzle saldırıları püs-kürtmüş, 2. dönem toplu işsözleşmemizi başarı ile sonuç-landırmıştık.

01 Temmuz 2011 tarihi itibarı ilebaşlaması gereken 3. dönem toplu işsözleşmesinde ne yazık ki bu kez yine işvereninyetkimize yaptığı gerekçesiz itiraz ile karşılaştık.

Sendikamız 01 Temmuz 2011 tarihinde toplu iş söz-leşmesinin zamanında başlayabilmesi için yasanın

tanıdığı hakla 3 ay önce yetki tespiti baş-vurusunda bulunmuş, ancak işve-

ren bu tespitimize hemen itirazetmiştir. İtiraz süreci bu an-

ketlerin sizlere dağıtıldığı butarihte 12 ay sonra sonlan-dırılabilmiştir.

Elbette bu itirazlar işve-renlerce planlı olarak yürü-

tülmektedir ve şirketinsermayesinin %100’ne sahip

THY A.O. yönetimince THYA.O.’da sürdürülen sendikal örgütlüğü-

müze karşı girişimlerden bağımsız değildir.THY Teknik A.Ş. ne yazık ki fiilen THY ‘den koparıldık-

Siv i l Havacı l ık Çal ışanlar ının Sesi6

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ

T H Y A . O. 2 3 . D ö n e m To p l u İ ş S ö z l e ş m e s i n d e

Resmi Arabulucu Belirlendi Hava-İş Sendikası konu ile ilgili olarak üyelerine aşağıdaki açıklamayı yaptı.

Değerli Üyelerimiz;Bilindiği gibi THY 23. dönem toplu iş sözleşmesi görüşmeleri 19 Mart 2012 tarihinde uyuşmazlıkla

sonuçlanmış, sendikamız bu nedenle resmi arabulucu atanmasını talep etmiştir. THY 23. dönem toplu işsözleşme resmi arabulucu belirlenmesi ile ilgili 9 Nisan 2012 tarihinde Çalışma Bölge Müdürlüğü’nde yapılantoplantıda resmi arabulucu olarak, kura ile Sayın Fevzi Yılmaz belirlenmiştir. İşveren yetkilileri resmi arabulucuatamasının Mahkemece yapılmasını gerektiğini gerekçe göstererek Yetkili Makamca tutulan tutanağa itirazikayıt koymuş, sendikamız da bu itirazı kaydi kabul etmediğini beyan etmiştir. Şekilsel bir işlemde bile böylesineuzlaşmaz tavır içine giren işverenin bu mızıkçı tavırları mücadelemizin başarıya ulaşması için bizleri daha dainançlı kılmaktadır. Sayın resmi arabulucunun göreve başlaması ile ilgili süreç Çalışma Bölge Müdürlüğü’nünatama tebligatını resmi arabulucuya tebliğ ettiği tarih ile başlayacaktır. Bu tebliğ tarihinden itibarenarabulucunun 15 günlük görev süresi başlayacaktır. Taraflar anlaşırsa bu süre 6 gün uzatılabilmektedir. Resmiarabulucu aşamasında anlaşma sağlanamazsa resmi arabulucu uyuşmazlık tutanağının sendikamıza tebliğedilmesinden sonraki 6 iş günü içinde sendikamız GREV KARARI alacaktır.

Saygılarımızla

THY Teknik A.Ş. 3. Dönem Toplu İş Sözleşmesi BaşlıyorTHY Teknik A.Ş. 3. Dönem Toplu İş Sözleşmesi Başlıyorİşverenin, HAVA-İŞ sendikasının YETKİ TESPİTİNE yaptığı itiraz reddedilerek3 Nisan 2012 tarihi itibariyle sendikanın yetkisi kesinleşti.

Page 11: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

tan sonra karmaşık bir şirketleşme ile bölünüp parçalan-maya çalışılmaktadır. 700’e yakın THY Teknik A.Ş. perso-nelinin bir gecede THY A.O.’ya devredilmesi ve SabihaGökçen Havalimanı’nda yapımı sürdürülen HABOM pro-jesinin tamamen sendikasız bir işyeri olarak faaliyete geç-mesi amacını içinde barındıran yeni istihdamlar bu işverenoyunlarının en önemli göstergeleridir.

Ancak işverenlerin her zaman ticari gibi görünen buişlemlerinin arkasında sendikasız ve toplu iş sözleşmesizbir işyeri yaratmak arzuları vardır.

Sendikamız THY A.O.’da uyuşmazlık aşamasına gelen23. dönem toplu iş sözleşmesi ile THY Teknik A.Ş. sözleş-mesi ve HABOM projesinin işverenlerce birlikte değerlen-dirildiğinin farkındadır. İşçilerin sendikal örgütlüğünükırmak için bu konuda ince planlar yürütülmektedir.

İşverenler bunu daha öncede THY Teknik A.Ş. Motorve Makine atölyelerinin Pratt Whitney ile ortak kurulanTEC’e devrinde denediler. Ancak bu bölümlerde çalışanüyelerimiz sendikaları ile ortak bir tavır içinde birlikte dav-ranarak kendilerine geçiş esnasında dayatılan toplu söz-leşme haklarını ortadan kaldıran bireysel sözleşmeleriyırtıp atarak, sendikal örgütlülüklerini korudular ve TEC’debaşarılı bir şekilde ilk toplu sözleşmelerini imzaladılar. Budeneyim önümüzdeki süreçte bizlere rehber olmalıdır.

Buradan HABOM için işe alınan ve şu anda THY TeknikA.Ş.’de çalıştırılan tüm teknisyen arkadaşlara sesleniyoruz,toplu iş sözleşmeli ve sendikalı bir düzen için THY teknikA.Ş. çalışanları ile birlikte davranmanız sizin menfaatinizve geleceğiniz için hayati önem taşımaktadır. Bu nedenlesendikamızın HABOM’da da sizler için yaptığı örgütlenmeçalışması için yakında birlikte olacağız.

Değerli Üyelerimiz;3. dönem toplu iş sözleşmesi ile ilgili taleplerimizi siz-

lerin görüşleri doğrultusunda hazırlıyoruz.

Bu dönemin talepleri konusunda yeni oluşan sorunlar,özellikle şirketin parçalanması ve işçi devirleri ile ilgili olu-şabilecek olumsuzluklar, kazanılmış haklarımıza yönelecektehditleri önlemek kadar, işkolumuzun ve mesleğimizinözellikleri, verimliliğimiz, uluslararası arenada alın terimizleoluşturduğumuz haklı özveriler değerlendirilecektir.

Taleplerimiz reel ücretlerimizin geliştirilmesi, çalışmakoşullarımızın iyileştirilmesi, sosyal haklarımızın yükseltil-mesi ve istihdam güvencemizin sağlanması yönündekitemel konularda oluşacaktır.

Özellikle THY A.O. sözleşmesindeki gelişmelerde detanık olduğumuz gibi kazanılmış haklarımıza yapılacakhiçbir karşı girişim kabul edilmeyecektir.

Sözleşme görüşmelerimiz başladığında görüşmeler sizüyelerimize açık olarak sürdürülecektir.

Tüm iletişim kanalları ile şeffaflık içinde ve birlikte kararalarak her zamanki gibi süreç ne kadar sıkıntılı olursa olsunbirlikte ve birlikle mücadelemizi kazanımlarla sonuçlandı-racağımıza inancımız tamdır.

Saygılarımızla.

www.havais .org.tr 7

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ

Page 12: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

Hükümet işveren örgütlerinin ta-

lebi doğrultusunda, yetersiz ve anti-

demokratik hükümlerle dolu ÇSGB

taslağını iyice geriye götürmüş an-

laşılan.

Meclis’e sunulan TİİK tasarısında

mevcut ve 12 Eylül darbesinin doğ-

rudan ürünü olan 2821 ve 2822 sa-

yılı yasaların temel olumsuzluklarını

koruyor ve hatta bunları yer yer eşi

görülmemiş anti-demokratik hü-

kümlerle “taçlandırıyor.”

Bilindiği gibi bu eşi görülmemiş

anti-demokratik hükümlerin biri

özellikle sendikamızı, Hava-İş’i hedef

alan bir biçimde tasarlanmış.

Hükümetin “Toplu İş İlişkileri

Yasa Tasarısı” adı altında getirmek

istediği düzenlemeler, birçok anti-

demokratik hükümle birlikte, hava-

cılık sektöründe GREV HAKKINI

tümüyle işlevsiz hale getirmeyi,

böylece Toplu İş Sözleşmesi hakkını

ortadan kaldırmayı öngörüyor.

Yasa Tasarısının 64. Maddesinin

6. Fıkrası şöyle diyor:

(6) Hava ulaşımı alanında faali-

yet gösteren işyerleri veya işletme-

lerde grev esnasında işveren

faaliyetin yüzde kırkını sürdürebilir.

Bu durumda, çalışacak işçilerin sa-

yısı, niteliği ve çalışma yerleri, işye-

rinde veya işletmede çalışan işçi

sayısına göre işveren tarafından be-

lirlenir.

Sendikamız bu konuda şu açıkla-

mayı yaptı:

“Böylesi hukuka aykırı, yasakçı

bir düzenleme 12 Eylül darbe yasa-

larında bile yer almamıştı!

Hukuk devletinde, kişiye özel

hukuk düzenlenmesi olmaz. Hava-

cılık çalışanlarına özel, grev yasağı

da olmaz.

Ayrıca, getirilen bu fiili grev ya-

sağı başta bir Birleşmiş Milletler

(BM) kuruluşu olan Uluslar arası Ça-

lışma Örgütü’nün (ILO) Türkiye’nin

de onaylamış bulunduğu 87 ve 98

sayılı sözleşmeleri olmak üzere, Av-

rupa Sosyal Şartı, BM Ekonomik

Toplu İş İlişkileri Kanunu tasarısı:

Siv i l Havacı l ık Çal ışanlar ının Sesi8

TİİK TASARISI

Zihniyeti Devam Ediyor12 Eylül Zihniyeti Devam Ediyor12 Eylül

Page 13: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

Sosyal Kültürel Haklar Sözleşmesi

gibi birçok sözleşmeyle birlikte,

Anayasa’nın 90. Maddesine de ay-

kırıdır.

Hava ulaşımı bir hizmet zinciri ile

yolcularımızın bir yerden bir yere

emniyet içinde götürülmesini sağla-

yan, can ve mal güvenliği için yıl-

larca oluşan acı tecrübelerle

düzenlenen sıkı kurallara bağlı bir

sektördür.

Bu hizmet zinciri en zayıf halkası

kadar sağlamdır.

Evrensel bir temel hak olan

GREVİ engellemek uğruna, sadece

rekabet ve maliyeti düşünen “işve-

renler lehine yarım yamalak faaliyet

sürsün de ne olursa olsun” şeklin-

deki yolcularımızın can ve mal em-

niyetini hiçe sayan bu düzenlemeye

tüm duyarlı kamuoyumuz da karşı

durmalıdır.

Grev esnasında bir havayolunda

faaliyetin işçilerin % 40’ı ile sürdü-

rülmesi, UÇUŞ EMNİYETİNİ riske

atacaktır.”

Taslakta grev yasakları başka sek-

törlerde de genişletiliyor. ÇSGB tas-

lağına göre Milli Savunma Bakanlığı

ile Jandarma Genel Komutanlığı ve

Sahil Güvenlik Komutanlığınca doğ-

rudan işletilen işyerlerinde var olan

grev yasağı kaldırılıyordu. Hükümet

bu küçük iyileştirmeyi dahi kabul et-

medi ve bu yasak da tasarıya geri

konuldu.

AKP hükümetinin toplumun

www.havais .org.tr 9

TİİK TASARISI

Hükümet tarafından yaklaşık bir ay önce Meclis’e sevk edilen Toplu İş İlişkileri

Kanunu (TİİK) tasarısı “Biz seçkinlerin, elitlerin, patronların hükümeti değiliz,”

diyen hükümetin gerçek yüzünü bütün açıklığıyla ortaya koydu.

TİİK tasarısını okuduğumuz zaman Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB)

tarafından hazırlanan ve sadece sınırlı bazı iyileştirmeler ancak ILO sözleşmelerine

ciddi aykırılıklar içeren taslağa bile tahammül edilemediğini gördük.

Page 14: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

bütün kurumlarını kendi etki ala-

nına çekmek, kendi uzantısı haline

getirmek gibi bir politikası var. Bu

politikaya boyun eğmeyenler ise

hedef haline getiriliyor ve ezilmeye,

susturulmaya çalışılıyor.

Hava-İş’i arka bahçesi haline ge-

tiremediğini gören hükümet TİİK

taslağında bu tür bir saldırıyı uygu-

lamaya koydu.

TİİK taslağı işyeri sendika temsil-

cilerinin iş güvencesini geri getirme

sözünden de cayıldığını gösteriyor.

2003 yılı öncesinde işyeri sen-

dika temsilcilerinin önemli bir iş gü-

Siv i l Havacı l ık Çal ışanlar ının Sesi10

TİİK TASARISI

Yeni ya-sanın uygu-

lamaya konul-masının üzerin-

den kısa bir süregeçtikten sonra işve-renler, özellikle deTHY A.O. ve THY Tek-nik A.Ş. işyeri sen-

dika temsilcileriniişten çıkarma

furyası baş-lattılar.

Page 15: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

vencesi vardı. Bu güvence yeni İş

Yasası ile kaldırıldı. Yeni yasanın uy-

gulamaya konulmasının üzerinden

kısa bir süre geçtikten sonra işveren-

ler, özellikle de THY A.O. ve THY

Teknik A.Ş. işyeri sendika temsilcile-

rini işten çıkarma furyası başlattılar.

İşyeri sendika temsilciliği çok ağır

riskleri göze almak pahasına yapılan

bir görev haline geldi.

Bu nedenle Hava-İş ve diğer sen-

dikalar yıllardır temsilci güvencesi-

nin geri gelmesini talep ediyorlar.

Nitekim sendikaların ve uluslararası

kuruluşların ısrarı sonucunda tem-

silci güvencesi ÇSGB taslağında yer

aldı.

Taslağın “işyeri sendika temsilci-

liği güvencesi” başlıklı 24. madde-

sine göre işveren işyeri sendika

temsilcilerinin iş sözleşmelerini haklı

bir neden olmadıkça ve nedenini

yazılı olarak açık ve kesin şekilde be-

lirtmedikçe feshedemeyecekti.

Fesih durumunda temsilci ve

sendika dava açabilecekti.

Mahkeme temsilcinin işe iade-

sine karar verirse fesih geçersiz sayı-

larak fesih tarihi ile kararın

kesinleşme tarihi arasındaki ücret ve

diğer hakları temsilciye ödenecekti.

İşverenin temsilciyi işe başlatma-

ması halinde ise iş ilişkisinin devam

ettiği kabul edilerek temsilcinin üc-

reti ve diğer hakları ödenmeye

devam edilecekti.

Bu hüküm işyeri sendika temsil-

cisine çok güçlü bir iş güvencesi

sağlıyordu. Böylece sendikalar 2003

yılında kaybettikleri bir hakkı geri

almış olacaktı. Ama işveren örgütleri

bu güvenceye geçit vermedi ve

temsilcinin iş güvencesi taslaktan çı-

karıldı. Tasarı halen 28 olan işkolu

sayısı 18’e düşürüyor. Yeni sınıflan-

dırmada “ulaştırma” 16 sayılı işkolu

olarak gözüküyor. Ancak “denizyolu

ulaştırma” “ulaştırma” işkolunun dı-

şında tutuluyor ve “gemi yapımı”

ile birleştiriliyor! “Ardiye, antrepocu-

luk ve limanlar” da “ulaştırma” işko-

luna dâhil değil! Yani tasarıya göre

ulaştırma = havacılık + karayolu

ulaştırma + demiryolları.

Bu işkolu sınıflandırması bütü-

nüyle yandaş konfederasyon Hak-

İş’in gelecek planlarına uygun bir

biçimde yapılmış, hiçbir mantıki te-

meli olmayan ve günümüzün eko-

nomik gerçeklerine aykırı olan bir

sınıflandırmadır.

Günümüzde ekonomi çevreleri

ve hükümet lojistik sözcüğünü dilin-

den düşürmemektedir.

Gerçekten de lojistik, üretimin

küreselleşmesi ile son 20 yılda

büyük önem kazanmıştır ve farklı

ulaştırma türlerini bir araya getir-

mek, iç içe sokmaktadır.

Lojistik şirketleri hava, deniz, de-

miryolu, kara ulaşımını kullanmakta,

dev uçak filolarına, kamyon ve kam-

yonet ağlarına sahip oldukları gibi,

demiryolu hatları üzerinde belirli

hatları işletmekte, limanlar satın al-

makta, gemicilik hatları kurmakta,

muazzam depolama ve antrepo tes-

isleri kurmaktadır.

Bu şirketleri herhangi bir ulaş-

tırma sektörüne sıkıştırmak müm-

kün değildir ve ulaştırma bütün

ulaştırma türlerini kapsamadığı sü-

rece bu şirketler her yetki başvuru-

sunda işkolu itirazını kullanıp

örgütlenmeyi önleyebilecektir.

Kısacası TİİK tasarısında 12 Eylül

zihniyeti bütün anti-demokratikli-

ğiyle ve ne acıdır ki “ileri demok-

rasi” yaftası altında aynen devam

ediyor.

www.havais .org.tr 11

TİİK TASARISI

Tasarı halen 28 olan işkolu sayısı

18’e düşürüyor. Yeni sınıflandır-

mada “ulaştırma” 16 sayılı iş-

kolu olarak gözü-

küyor.

Page 16: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

Siv i l Havacı l ık Çal ışanlar ının Sesi12

ESNEKLEŞME

Bu konuda İMF’in, Dünya Bankası’nın,

OECD’nin ve diğerlerinin raporları, değerlen-

dirmeleri var.

Bu son derece yanıltıcı bir değerlendirme.

Elbette bu yanıltma operasyonu kasıtlı bir bi-

çimde yapılıyor. Arkasında önemli sınıfsal çı-

karlar var.

Katılıktan kastedilen çalışanları koruyan ve

düzenleyici yasa hükümleri. Bu konuda bu-

güne kadar zaten pek çok şey kaybettik

ancak işverenler ve hükümet bunları yeterli

bulmuyor. Daha fazlasını istiyor.

Emek piyasası ve istihdam ilişkileri daha da

esnekleştirilirse ne olacak? Ücretler reel ola-

rak daha da düşürülebilecek. Yani hedefle-

nen daha ucuz işçilik.

Esnekleşme sendikalaşma girişimlerini

boğmayı ve mevcut sendikal örgütlenmeleri

yok etmeyi de daha kolay hale getirecek. El-

bette bu da ucuz işçilik hedefine ulaşma yo-

lunda önemli avantaj sağlayacak işverenlere.

Siz siz olun, o “güvenceli esneklik” türün-

den içi boş retoriğe kulak asmayın. Orada

kullanılan güvenceli tamlaması bütünüyle

makyaj amaçlıdır. Türkiye gibi sosyal güven-

celerin çok zayıf olduğu bir ülkede daha fazla

YENİ

SALDIRISI

ESNEKLEŞMEESNEKLEŞMEHükümet emek piyasasını dahada esnekleştirmeye ve güvence-siz hale getirmeye kararlı.

Ne yazık ki, Türk-İş bu kararlılıkkarşısında teslimiyetçi bir tutumiçinde; günü kurtarmaya bile ça-lışmıyor, tam anlamıyla susuyor.

İddia şu: Türkiye’deki emek piya-sasının katı olduğu ve istihdamınyeterince artmamasının ve işsizli-ğin yeterince azalmamasının ne-deni de asıl olarak bu katılık. Bukatılık nedeniyle ülkemizin reka-bet gücü de yeterince artmıyor.

Page 17: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

www.havais .org.tr 13

ESNEKLEŞME

esneklik aynı zamanda büsbütün güvence-

sizlik anlamına gelir.

Hükümetin Ulusal İstihdam Stratejisi

özünde bir TİSK, TÜSİAD, MÜSİAD, TUS-

KON belgesidir. Bunların aralarında sermaye

birikimi sürecinin kontrolü konusunda veri-

len (ve siyasi alanda çok ciddi yansımaları

olan) büyük kavgalar olabilir. Ama iş işçilerin

emek gücünü daha ucuza satın almaya gel-

diğinde bu farklılıklar önemini yitirmektedir.

Ulusal istihdam stratejisi geçici işçiliği

yaygınlaştırmak istiyor. Bu belirli süreli söz-

leşme ile istihdamı esas istihdam biçimi ha-

line getirecektir.

Tam bir sosyal felaket kaynağı olan taşe-

ronluk uygulamasının daha da serbest hale

getirilmesi öngörülmektedir. Bunun neden

olacağı sonuçlar taşeronlaşmanın bugüne

kadar neler getirdiğine bakarak kolayca tah-

min edilebilir.

İş Yasasında olmasına rağmen belirli dü-

zenlemeler nedeniyle işverenlerin yeterince

yaygın bir biçimde kullanamadıkları kiralık

işçilik (modern kölelik) ve istihdam büroları

uygulamasının hızla yayılması arzu ediliyor.

Böylece işçiler çok ama çok kısa süreler

için (birkaç hafta) ve hatta bu kısa sürelerde

bile kısmi zamanlı olarak istihdam edilebile-

cek. Bu tür işlerde çalışan insanların emekli-

liğe hak kazanmaları yüzyıldan fazla bir süre

çalışmaları gerekecek. Yani bu insanlar için

emeklilik olanağı fiilen ortadan kalkacak.

İş paylaşımı, esnek zamanlı çalışma,

evden ve uzaktan çalışma gibi yeni esnek ça-

lışma biçimleri de yasal hale gelecek.

Kıdem tazminatı fonu kurulacak ve bu ya-

pılırken kıdem tazminatı ağır bir biçimde bu-

danacak.

Asgari ücrette yaş ayırımı yeniden düzen-

lenecek ve 16 olan asgari ücret yaş ayırımı

18’e çıkarılacak. Böylece 18 yaş altı genç iş-

çilere daha düşük asgari ücretle çalıştırılabi-

lecek.

Bu paketin yasalaşması halinde yeni bir

denge kurulacağını ve işverenlerin ve hükü-

metin yeni taleplerle, yeni bir saldırı ile kar-

şımıza dikilmeyeceğini düşünüyorsanız

yanılıyorsunuz. 2003 yılında Meclis’ten

geçen İş Yasası’ndan sonra nasıl durmadı-

larsa şimdi de durmayacaklar.

Durmak yok daha fazla kâr için daha fazla

sömürüye devam!

Page 18: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

Siv i l Havacı l ık Çal ışanlar ının Sesi14

SEK TÖR HABER

Y o l c u s u O l m a y a n

HAVAYOLU ŞİRKETLERİHAVAYOLU ŞİRKETLERİLeasing yani kiralama yoluyla uçak almak havacılık

sektöründe yeni bir uygulama değil hiç kuşkusuz. Uzunyıllardır uçak alımlarının birçoğu bu yolla yapılıyor.

Bu tür kiralamanın tam adın finansal kiralama. Yanigerçekte uçaklar taksitle alınıyor ancak ödenen taksit-lere kira muamelesi yapılarak vergi avantajları sağ-lanıyor.

Ancak havacılık sektöründe gi-derek artan bir başka uygu-lama daha var. Bu dafaaliyet kiralaması ya daoperasyonel kiralama.Bu tür kiralama uygu-lamasına gerçek kira-lama da diyebiliriz.Çünkü bu uygula-mada havayollarıbir uçağı birkaç yıl-lığına kiralamakta-dır. Uçağı kiralayanşirket ise uçağın ikinciel piyasasında değeri-nin azalmasından doğa-cak riski üstlenmektedir.

Bu uygulamanın özü itiba-riyle bir evin kiralamasından her-hangi bir farkı yok. Günümüzde dünyasivil uçak filosunun üçte biri artık bu tür kiralama yoluile kullanılan uçaklardan oluşuyor.

1980 yılında, yani 22 yıl önce bu oran yüzde 1 ci-varındaydı. Üstelik eldeki veriler faaliyet kiralaması ileişletilen uçakların oranının önümüzdeki yıllarda dahada artacağını gösteriyor.

Dünyanın en büyük dört havayolundan ikisi işte butürden havayolu şirketlerine uçaklarını kiraya veren, do-layısıyla hiç yolcusu olmayan havayolu şirketleri. Bun-lardan GECAS’ın 1732 ve ILFC’nin 1031 uçağı var. Birkarşılaştırma yapabilmeniz için THY’nin filosunun 179,dünya devi Delta’nın ve American Airlines’ın filolarının

sırasıyla 800 ve 775 uçaktan oluştuğunu belirtelim.Uçaklarını bir kiralama şirketine satın sonra bu uçak-

ları o şirketten operasyonel kiralama yöntemi ile kirala-mak giderek daha sık başvurulan bir uygulama halinegeliyor. Mesela Air France-KLM filosunun yaklaşık 900

milyon dolarlık bölümü için böyle bir uygulamaya gi-rişmeyi planlıyor.

Bir yanıyla sektör giderek otelci-liğe benzemeye başlıyor. Bir

yanda otelin sahipleri var biryanda da onu işleten şir-

ketler. Üstelik havacılıktakirası ödenmeyen malıgeri almak dahakolay… Bu da operas-yonel kiralamayıdaha da cazip halegetiriyor. Böyleceiflas eden ya da sek-

törden çıkmak isteyenbir şirket uçakları sahi-

bine geri vererek bunukolayca yapabilecek. Yaptı-

ğımız eğitim çalışmalarındayıllardır liberalleştirme ve kural-

sızlaştırma ile sektörün giderek çev-rimsel, dışsal şokların olumsuz sonuçlarına

çok daha açık hale geldiğini anlatıyoruz. Operasyonelkiralama liberalizasyon ve kuralsızlaştırmanın neden ol-duğu bu tehlikeli kırılganlıklara kısmi bir çözüm yoluolarak kullanılıyor.

Ancak bu ilaç da liberalizasyonun ve kuralsızlaştır-manın parçası olan bir ilaçtır.

O nedenle de böyle bir esnekliğin havacılık işçileriiçin hayırlı sonuçlar doğurmayacaktır. Çünkü havayoluyönetimleri kiralamanın getirdiği esnekliğin iş sözleş-melerinde de olmasını isteyeceklerdir. Zaten yasalar dadünya çapında bu esnekliği işverenlere büyük ölçüdesağlamaktadır.

Page 19: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

www.havais .org.tr 15

EĞİTİM

Yeni dönemin zorlu mücadelelerine hazırlanıyoruz

Temsilci/Aktivist/Yönetici

EĞİTİM SEMİNERİ

Sendikamız 25-26 Şubat 2012 tarihinde bir Tem-silci/Aktivist/Yönetici seminerini başarıyla gerçekleştirdi.

Eğitim ve Örgütlenme sekreterlerimiz Ayhan Uygunve Kaya Saya’nın organizasyonu ile yürütülenTemsilci/Aktivist/Yönetici Seminerlerine sendikamızın ör-gütlü olduğu ve örgütlenme çalışması yürüttüğü bütünşirketlerden arkadaşlarımız katıldı.

Seminerin temel amaçlarından biri katılımcıların bun-dan sonraki hayatlarında karşılaşabilecekleri sendikal so-runları çözme yöntemlerini hep birlikte tartışmaktı.Seminerde temsilci, aktivist ve yönetici arkadaşlarımızıngörevlerini yaparken ilk elden ihtiyaç duyacakları temelbilgilerin verilmesi ön plana alındı.

100’ün üzerinde katılımcı olduğu için seminerde esasolarak tercih ettiğimiz katılımcı eğitim modeli yerine ka-tılımcı modelle geleneksel eğitim modeli arasında kalan

bir karma yaklaşımı kullandık.Seminerde temsilci, aktivist ve yönetici arkadaşlarımız

genel olarak Türkiye sendikal hareketinin ve özel olaraksendikamızın önündeki sorunları da birlikte ele alma fır-satı buldular.

Teorik eğitimin pratik gündemlerle yoğrulduğu buseminerimizin önümüzdeki yeni zorlu dönemin ihtiyacıolan daha yoğun mücadele günlerine hazırlıkların ta-mamlanmasına katkıda bulunacağını umut ediyoruz.

İki günlük seminer süresince temsilci ve aktivist arka-daşlarımız sendikamızın genel merkez yönetimiyle yenidönemin zorlukları ve imkânları üzerine de bol bol tar-tışma ve görüş alışverişinde bulunma şansına sahip ol-dular.

Eğitim çalışmalarımızı önümüzdeki aylarda da hızkesmeden sürdüreceğiz.

Page 20: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

8 Mart'ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanması,

uluslararası düzeyde kabul gören bir hal alması 1970'lere

rastlasa da, bu tarihe kaynaklık eden olay ve dünya kadın-

larının ortak bir gün kutlama isteğinin gündeme gelişi

1800'lerin ortasını bulur. ABD'nin New York kentindeki

Cotton tekstil fabrikasında çalışan işçi kadınlar, 1800'lü yıl-

ların ortalarından beri daha iyi çalışma koşulları, emekle-

rinin karşılığında hak ettikleri ücret ve daha iyi yaşam için

mücadele vermektedir. Ama bunca yıllık mücadeleye kar-

şın elde edebildikleri pek bir hak yoktur. En sonunda, 8

Mart 1908 günü, haklarını alabilmek için son çare olarak

greve giderler. Ancak patronlar bu greve zalim bir şekilde

müdahale ederler. Greve giden kadınlar fabrika binasına

kilitlenirler. Patronlar bu yolla grevin başka fabrikalara sıç-

ramasını engellemek isterler. Ancak beklenmedik bir şey

olur ve fabrika yanmaya başlar. Ne yazık ki yangından fab-

rikada bulunan kadın işçilerden çok azı kaçarak kurtulmayı

başarır Yanan fabrikadan kaçmayı ve fabrikanın çevresine

kurulmuş olan barikatları aşmayı başaramayan 129 kadın

işçi yanarak ölür.

Aynı yıl diğer endüstri kollarındaki kadınlar da müca-

deleye devam ederler. Kadınların yürüttükleri mücadele-

nin temelinde seçme ve seçilme hakkı, günlük çalışma

saatlerinin, koşullarının ve ücretlendirmenin yeniden dü-

zenlenmesi gibi konular bulunmaktadır. Dünya Kadınlar

Gününde bugün de ilk başlarda yapıldığı gibi eşitlik için,

bağımsızlık için, politik haksızlıkların ortadan kalkması için,

daha iyi yaşama ve çalışma koşulları elde edebilmek için

çalışmışlardır.

TÜRKİYE'DE 8 MART KADINLAR GÜNÜ

İlk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kut-

lanmaya başlayan 8 Mart, 1975 yılında daha yaygın ola-

rak kutlandı ve sokağa taşındı.

"Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı" programında Tür-

kiye de etkilenmiş, 1975 yılında "Türkiye 1975 Kadın Yılı"

kongresi yapılmıştır. 1980 askeri darbesinden sonra dört

yıl anılmadı 8 Mart. 1984'ten itibaren her yıl çeşitli kadın

örgütleri tarafından Dünya Kadınlar Günü kutlanmaya

başlandı.

Kadınlar 80'li yıllarda 8 Mart'ı izinli yürüyüş ve şenlik-

lerle kutlayamamışlarsa da, küçük gruplar mütevazı kut-

lamalarını sürdürdüler. 90'lı yıllarda kadın kuruluşlarının

sayı ve çeşitliliğinin artması ile beraber 8 Mart daha geniş

bir katılımla kutlanılır oldu.

SENDİKAL GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU

Bilindiği gibi 8–11 Aralık 2011 tarihlerinde Türk-İş 21.

Olağan Genel Kurulu gerçekleştirildi. Geçen dört yıl içinde

emeğe yönelik saldırıların gün gün artması kazanılan hak-

YAŞASIN

8 MART!

Güvenceli ve sendikalı bir iş…Şiddetsiz bir yaşam…

YAŞASIN

8 MART!

Siv i l Havacı l ık Çal ışanlar ının Sesi16

DÜNYA KADINL AR GÜNÜ

Page 21: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

www.havais .org.tr 17

DÜNYA KADINL AR GÜNÜ

Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1800'lü yıllarda bir

tekstil fabrikasında daha iyi çalışma koşulları için

greve giden kadın işçilerin fabrikaya kilitlenmesi,

arkasından da çıkan yangında fabrika önünde ku-

rulan barikatlardan kaçamayarak ölmeleriyle gün-

deme geldi Kadınlar tüm dünyada olduğu gibi

ülkemizde de 8 Mart'ta eşitlik isteklerini daha

yüksek sesle dile getiriyorlar.

larımızın gaspları ve kıdem tazminatının kalkması gibi du-

rumlarla karşı karşıya kaldığımız, yandaş sendikacılığın art-

tığı bu dönemde Türk-İş’e bağlı 10 sendikanın 2011

yılının başlarında oluşturduğu dayanışma daha sonra Sen-

dikal Güç Birliği Platformu adını aldı oluşum içinde bulu-

nan sendikalar; Basın-İş , Belediye-İş, Deri-İş, Hava-İş,

Kristal-İş, Petrol-İş, Tekgıda-İş, Tez-Koop-İş, Tümtis, TGS.

Sendikal Güç Birliği Platformu’nun amacı, Hükümetin

sendikal hareketi ve en başta da Türk-İş’i yandaş bir yapı

haline getirme operasyonunu boşa çıkartmaktır. Eğer

Türk-İş hükümetin arka bahçesi haline bürünür ise sendi-

kal hareket de felce uğrayacaktır. Bugün gündemde olan

Ulusal İstihdam Strateji Belgesi ile işten atmayı kolaylaştı-

racak, esnek çalışmayı ve taşeronlaştırmayı yaygınlaştıra-

cak bir plan içinde olan hükümet, kıdem tazminatı

hakkımıza göz dikmektedir.

Sendikal Güç Birliği Platformu sınıf sendikacılığını öne

çıkarmış, sendika içi demokrasiye olan ihtiyacı değinerek

güçlü sendikal harekete olan ihtiyacın altını kalın çizgilerle

çizilmiştir. Türk-İş genel kurulunda; ülke sorunlarına hiçbir

ayırım yapmadan duyarlı davranmak, Devlet, patron ve

hükümetlere eşit mesafede durarak, sınıfa karşı olan so-

rumluluğunun bilinciyle hareket etmesi gerektiğine vurgu

yapılmıştır. SGBP, haklarımıza yönelik saldırılarda, genel

grev kararı almalı ve hayata geçirmelidir önerisini somut-

laştırarak genel kurul kararına dönüştürmüştür.

Türk-İş genel kuruluna endeksli bir oluşum olmadığını

daha önceden açıklamış ve sonucu ne olursa olsun varlı-

ğını sürdüreceğini söylemişti. SGBP, Türk –İş içerisindeki

muhalif duruşunu devam ettirecek, sokaklarda birleşerek

büyümesini sürdürecektir.

SENDİKAL GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU

KADIN KOORDİNASYONU

Sendikal Güç Birliği Platformu içinde kadın hareketini

ve çalışmalarını gerçekleştirmek için 2011 Eylül ayından

itibaren çalışmalar yapan daha sonra Sendikal Güç Birliği

Kadın Koordinasyonu adı ile çalışmalarına hız kazandıran

grup; 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü

nedeniyle 22 Kasım Taksim ve 23 Kasım Kadıköy Meydan-

larında açtıkları stantlarında 25 Kasım Kadına Yönelik Şid-

detle Mücadele Günü için bastırılan Kadına Yönelik

Şiddete Son broşürleri ve kokartlarını dağıtarak farkındalık

yaratmaya çalışmışlardır.

25 Kasım günü 11.30’dan itibaren Tuzla Organize Deri

Sanayi’nde sendikalı oldukları için işten çıkarılan ve 250

gündür direnişte bulunan ve baskılara maruz kalan kadın-

lar ziyaret edildi.

Direniş alanında SGBP Kadınları adına yazılan ortak bil-

diriyi Hava-İş Sendikası’ndan Eylem Enül okudu. Daha

sonra direnişteki kadın işçilerden Dilek Göl söz aldı. 25

Türk-İş genel kuruluna endeksli bir

oluşum olmadığını daha önceden

açıklamış ve sonucu ne olursa olsun

varlığını sürdüreceğini söylemişti.

SGBP, Türk –İş içerisindeki muhalif

duruşunu devam ettirecek,

sokaklarda birleşerek büyümesini

sürdürecektir.

Page 22: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

Siv i l Havacı l ık Çal ışanlar ının Sesi18

DÜNYA KADINL AR GÜNÜ

Kasım ortak etkinliğimizde Petrol-İş üyelerinin oluştur-

duğu Mecaplast İşçi Tiyatrosu’nun kadın oyunu sergi-

lendi.

Ocak ayı itibariyle Sendikal Güç Birliği Kadın Koordi-

nasyonu 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için bir dizi

etkinlik yapmak ve etkinliklerini ortaklaştırma kararı ile

toplantılar yapmaya başladı, ilk olarak 15 Şubat tarihinde

İzmir- Çiğlide bulunan Basın-İş ve Deri-İş İzmir Şubelerinin

ortak kullandıkları şube binasında, Deri-İş, Basın-İş, Hava-

İş, Tekgıda-İş, Tez-Koop-İş, Petrol-İş Aliağa, şube başkan

ve yöneticileri ve Petrol-İş Aliağa Şubesi Ev Kadınları Ko-

misyonunun katılımıyla bir toplantı gerçekleştirildi.

Toplantının ardından İzmir Şubeleri ile birlikte buluşu-

larak Billur Tuz Direnişi ziyaret edildi. Burada ilk olarak Tek-

gıda-İş Sendikası Genel Başkan Danışmanı Gürsel Köse söz

aldı ardından SGBP Kadın Koordinasyonu adına Tez Koop-

İş Sendikasından İstanbul 5 Nolu Şube Başkanı Rabia Öz-

karaca Över konuşmasını yaptı.

Daha sonra konuşmalara Tümtis Sendikası İzmir Şube

Başkanı Şükrü Günseli ve Tez-Koop-İş Sendikası İzmir Şube

Başkanı Birol Aslanoğlu ile noktalandı.

Billur Tuz Direniş ziyaretinin ardından direnişlerinin

200. Gününde olan Savranoğlu Deri İşçileri ziyaret edildi.

Direnişçiler adına kadın işçi Esra Baysal konuşma yaptı.

Deri-İş Sendikası İzmir Şube Başkanı Makum Alagöz söz

alarak mücadelelerinin 1 Mart itibariyle işverenin herhangi

bir adım atmaması halinde eylemlerinin çeşitleneceğini

belirtti.

SGBP Kadın Koordinasyonu, İzmir Sendikalar Birliğinin

25.02.2012 tarihinde Elit Düğün Salonunda yapılan Billur

Tuz ve Savranoğlu İşçileri ile Dayanışma Şenliğinde, SGBP

Kadın Koordinasyon’u aduna Tekgıda-İş Sendikası Kadın

Komisyonu Başkanı Neslihan Taşoluk Nakaş koordinas-

yon’nun ortak metnini okudu.

Dev Sağlık-İş'in ve İstanbul Tabipler Odası Kadın Ko-

misyonu’nun örgütlediği “Kadın Emeği ve Güvencesizlik”

paneline Sendikal Güç Birliği Kadın Koordinasyonu adına

Hava-İş Sendikasından Eylem Enül bir konuşma yaptı.

Sendikal Güç Birliği Platformu Kadın Koordinasyo-

nu’nun bir haftaya yaymış olduğu 8 Mart Etkinlikleri;

Sendikal Güç Birliği Platformu’na bağlı sendikaların

kadın üyeleri, 8 Mart Dünya Emekçi kadınlar gününü di-

renişte olan kadın işçilerle birlikte kutladı. Direnişte olan

Hey Tekstil ve Kampana Deri işçilerini ziyaret eden kadın-

lar, dayanışmayı büyüteceklerini açıkladı.

ICEM’ den Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Sorumlusu

Carol Bruce‘de ziyaretlerimize destek verdi. Hey Tekstil iş-

çilerinin direnişini sürdürdüğü fabrika önüne gelen plat-

form üyesi kadınlar adına Tez Koop-İş Sendikası’ndan

İstanbul 5 Nolu Şube Başkanı Rabia Özkaraca Över, Hey

Tekstil direnişçisi Necla Doğan ve Carol Bruce konuşmalar

yaptılar. Ziyaretin ardından otobüslerle Taksim’e geçen

kadınlar, İstiklal Caddesi boyunca kadınlara karanfil ve ta-

leplerinin yer aldığı bildiriler dağıttı. Taksim Meydanı’nda

halaylarla yürüyüşü bitirdiler. Buradan Tuzla Organize Deri

SGBP Kadın Koordinas-yonu 10 Mart 2012’de

8 Mart şenliği için KadıköySalon Aktaş’da etkinlik dü-

zenlediler. Hava-İş Sendi-kası Genel Başkan Vekili

Simay Çekem bir konuşmayaparak salondaki işçi ka-dınları selamladı. Gecede

şiirleriyle Yazgülü Yeşilkatkı sundu.

Page 23: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

www.havais .org.tr 19

DÜNYA KADINL AR GÜNÜ

Sanayi Bölgesi’nde direnişte olan Kampana deri işçilerini

ziyaret etti. SGBP Kadın Koordinasyonu adına Deri-İş Sen-

dikası uzmanlarından Tülin Çelik ve Kampana direnişçile-

rinden Dilek Göl konuşma yaptı. Ziyaretin ardından

otobüslerle Taksim’e geçen kadınlar, 2003 yılından beri

gerçekleştirdiği geleneksel “feminist gece yürüyüşü” ka-

tıldılar.

SGBP Kadın Koordinasyonu 10 Mart 2012’de 8 Mart

şenliği için Kadıköy Salon Aktaş’ta etkinlik düzenlediler.

Güç birliği yapmış kadınlar tarafından etkinliğin planlanıp,

katılımcılarının da kadın işçiler oluşturduğu 600 kişilik sa-

londa düzenlenen etkinlik Bilge Seçkin Çetinkaya’nın su-

numu ile renk kattığı gecede Salonun süslenmesinden,

ikramlıklara, 8 Mart tarihinin anlatıldığı sinevizyon göste-

riminden, sahne organizasyonlarına her bir parçası Koor-

dinasyondaki kadınlar tarafından ince ayrıntılarla organize

edildi. Gecede ilk sırayı Önder Babat Çocuk Korosu aldı

seslendirdikleri parçalarla etkinliğe ayrı bir tat katan çocuk

korosundan sonra, SGBP Kadın Koordinasyonu adına Tek-

gıda-İş Sendikası Kadın Komisyonu Başkanı Neslihan Ta-

şoluk Nakaş koordinasyon adına ortak bir metin okudu.

Daha sonra ICEM Carol Bruce bir konuşma yaptı ve daha

sonra Hava-İş Sendikası Genel Başkan Vekili Simay Çekem

bir konuşma yaparak salondaki işçi kadınları selamladı.

Gecede şiirleriyle Yazgülü Yeşil katkı sundu. Kurulan ser-

best kürsü ile direnişteki kadın arkadaşlar yaşadıkları sıkın-

tılardan bahsettiler. Etkinlik Feryal Öney ve Boğaziçi

Gösteri Sanatları Topluluğu’ndan müzisyenlerin konseriyle

renklendirildi.

İstanbul Kadıköy’de 8 Mart Kadın Platformu tarafından

11 Martta kitlesel bir miting gerçekleştirildi. Bu mitinge

feminist kadın örgütleri, SGBP Kadın Koordinasyonu,

KESK, çeşitli siyasi grup ve partilerin kadın kolları ile Hey

Tekstil işçisi direnişçi kadınlar katıldı. SGBP Kadın Koordi-

nasyonu’nun etkinlikleri 1 Mayıs ile devam edecektir.

Hava-İş Sendikası

Genel Başkan Yardımcısı

Simay Çekem’in

konuşmasından

bir bölüm:

Yıl 1857 ağır, dayanıl-

maz çalışma koşulları altında

ezilen ve ikinci sınıf insan işlemi

gören kadın işçilerin tarihe damgasını vuracak başkaldırısı.

Bu başkaldırı, aradan geçen bunca zamana rağmen anla-

mından ve öneminden hiçbir şey kaybetmediği gibi,

geçen zaman dilimiyle birlikte yeni anlamlar yüklenerek

ve önem kazanarak günümüze kadar gelmiş bulunmak-

tadır. Bizlerde bu nedenle buradayız. Anıları anımız, mü-

cadele anlayışları rehberimiz olacaktır. Bunu göz ardı

etmeden, bizler o günden bu güne neler yapabildik, o dö-

nemin kazanımlarına neler katabildik, neleri değiştirebil-

dik. Bizler devraldığımız bu mücadele anlayışını geliştirip,

haklarımızı koruyup geliştirebildik mi? ikinci sınıf vatandaş

olmaktan kurtulabildik mi? Zaman zaman da olsa, bizlere

ihtiyaç duyulan yerlerde analık, bacılık sıfatları ön plana

çıkarılan, sonrasında unutulan, ikinci plana itilen insan

olma statümüzü değiştirebildik mi? Bu soruları çoğaltmak

mümkün. Kadın haklarında bazı dönemsel ve göreceli iyi-

leştirmeler olmuş olsa da, çoğunluklu olarak peşpeşe so-

rulacak soruların cevabı hayır olacaktır. Çalışanların

örgütlülük oranı, çalışan kadın sayısı ve kadınların toplum

içerisinde kendilerine layık görülen statü, bu tespiti doğ-

rulamaktadır. Sadece seçim sandığına endeksli olan de-

Gecede ilk sırayı Önder BabatÇocuk Korosu aldı seslendirdikleriparçalarla etkinliğe ayrı bir tat katançocuk korosundan sonra, SGBPKadın Koordinasyonu adınaTekgıda-İş Sendikası KadınKomisyonu Başkanı NeslihanTaşoluk Nakaş koordinasyon adınaortak bir metin okudu.

Page 24: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

Siv i l Havacı l ık Çal ışanlar ının Sesi20

DÜNYA KADINL AR GÜNÜ

Hava-İş Sendikası Genel BaşkanYardımcısı Simay Çekem:

“İş yerinde, evde ve sokakta kısacasıhayatın her alanında kadın, var olanve kullanabildiği haklarıyla insandır.Ağırlaşan yaşam koşulları, tümçalışanlar açısından ciddi tehlikelerve riskler oluştururken cinsiyetayırımı yapmamaktadır.”

mokrasilerle yetinmek nasıl ki evrensel demokrasinin tari-

fine yeterli olmayacaksa, kadınlara seçme ve seçilme hak-

kının tanınmış olması da, özgür kadın tarifine yeterli

olmayacaktır. Kadının cinsel bir obje olmaktan çıkarılarak,

önce insan teması ve sınıfsal kimliği tanınmalı ve kendisini

özgürce ifade edebilmesinin önündeki engeller kaldırılma-

lıdır. Özgür ifadenin ve temsil hakkının önündeki engel ve

sınırlamaların kimden geldiği, nasıl geldiği, ne için geldiği

önemlidir. Soruna kalıcı çözümler getirebilmek için bu tes-

pitlerin doğru yapılması gerekir. Esas olan, kadının özgür

birey sıfatıyla ve insan haklarıyla tanınmasıdır. Siyasi, kül-

türel, ekonomik ve cinsel her türlü yasak ve kısıtlamalar-

dan kurtulmuş, özgür insan tarifinde kendisini bula-

bilmesidir. İş yerinde, evde ve sokakta kısacası hayatın her

alanında kadın, var olan ve kullanabildiği haklarıyla insan-

dır. Ağırlaşan yaşam koşulları, tüm çalışanlar açısından

ciddi tehlikeler ve riskler oluştururken cinsiyet ayırımı yap-

mamaktadır. Ülkemiz açısından durum daha da vahimdir.

Bir yanda en az üç çocuk yapın diyen bir Başbakan, sanata

ve sanatçıya hakaret yağdıran Bakanlar, modern olmayı

aşifte olarak algılayan örümcek kafalı bürokratlar. Bir diğer

yanda ise, cemaat ve tarikatlar içerisine sıkıştırılmış, ılımlı

İslam cumhuriyeti modeli ile Ortadoğu halklarına örnek

model olsun diye, üzerinde onlarca oyun oynanan ülke-

miz. Emperyalist güçlerin ağırlaştırılmış sömürü yöntem-

lerinin, ileri demokrasi veya yeniden yapılanma politikaları

adıyla önümüze konularak, elimizden alınmaya çalışılan

haklarımız.

Yıllardır süren, sendikasızlaştırma ve yarınları güven-

cesiz kılma politikaları. Özelleştirme ile kamu kurum ve

hizmetlerinin ticarileştirilmesi, kapanan iş yerleri ve işini

kaybeden on binlerce insan.

Kadın, erkek ve çocuk ayırımı yapılmaksızın önce açlığa

terk edilip, sonra sadakaya mecbur bırakılan insanlar,

bizim insanlarımız. Süre gelen kirli bir savaşın, yok ettiği

bu ülkenin geleceği olan gençlerimizle, tahrip edilmiş do-

ğası ve coğrafyasıyla, yakılan yıkılan Anadolumuz. Kısaca

tanımlamaya çalıştığım ülke bizim ülkemiz. Kendisi özgür

ve bağımsız olmayan ülkemiz. Kendisi özgür olmayan ül-

kenin insanları özgür olabilir mi? Özgür olmayan insanlar

haklarını kullanabilir mi? Kadınıyla ve erkeğiyle.

Evet, konuşmamın başında sorduğum soruya döner-

sek, söylenecek olan şu;1857 yılından günümüze çok,

ama çok şey değişti. Üretim araçları ve biçimleri değişti,

biz emekçilerin üretim araçları karşısındaki konumumuz,

ağırlaşan sömürü koşulları, yoksullaşmamız ve yoksunlaş-

mamız değişmedi. Egemen güçlerin kullandıkları yöntem

ve araçlar değişmiş olsa da, bölen parçalayan ve bizleri

birbirimize kırdıran saldırgan politikaları değişmedi. Artık

yeter demenin zamanıdır. İşte 8 –MART o günün ve za-

manın adıdır. 1857 yılı bu başkaldırıyla daha güçlü ve an-

lamlı olacaktır, saygılarımla.

GÜÇLÜ SENDİKALARIN KADINLARA İHTİYACI VAR…

GÜVENCELİ ve SENDİKALI BİR İŞ, ŞİDDETSİZ BİR YAŞAM İÇİN…

TÜM KADINLARI SENDİKAL HAKLARINA ve TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİNE SAHİP ÇIKMAYA ÇAĞIRIYORUZ…

TÜM KADIN ÜYELERİMİZİN 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜNÜ KUTLUYORUZ.

Page 25: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

KARİKATÜR

www.havais .org.tr 21

Page 26: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

??

34

METALASAN EGITIME

SON VURUS: .

.

..-METALASAN EGITIME

SON VURUS: LÜK!!!.

.

..-

Siv i l Havacı l ık Çal ışanlar ının Sesi22

EĞİTİMİN TARİHİNE KISA BİR BAKIŞİnsan topluluklarının sürekliliğini sağlayan önemli

kurumlardan olan eğitim, başlangıç toplumlarındanbugüne kadar tüm toplumlarda varlığını sürdürenbir başat kurumlardan biri. Bir eğitim kurumu olarak“okulun” ortaya çıkması ise insanlığın uzun geçmi-şine göre yeni sayılabilir. Okulun ortaya çıkmasındanönce, kültürü yeni kuşaklara; çalışma yaşamı, din,sözlü edebiyat, aile, gelenek ve görenekler, toplu-

mun siyasi ve ekonomik yapısıaktarmış, bu kurumlar eğitimişlevini üstlenmişlerdir. Bukültürün içinde sonradandoğan okul, o dönemde,daha çok giderek önem kaza-nan devlet işlerinin yürütül-mesi için devlet görevlileriyetiştirme işlevine sahiptir.

Ortaçağ’da, hem doğudahem de batıda, eğitme dinihegemonyanın damgasınıvuruşuna tanıklık ediyoruz.Dini yapıların çevresindeçok sayıda okul açılırken,dönemi ünlü düşünürlerdenSaint Augustine o günlerindurumunu özetlerken asır-lar sonrasından, bugününTürkiye’sinden bir esinti ta-şıyor gibidir: “İnanç olama-yan yerde bilgi olmaz.”

Türkiye’de, genel hatlarıyla eğitimingelişimi, dünyadaki gelişimi ile paralelliktaşır. Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşyıllarında eğitimi, modern toplumprojesini geliştirmek üzere, moderntoplumlarda eğitime yüklenen veyaeğitimden beklenen rol çerçevesindebiçimlendirir. Eğitimdeki gelişmeler,Türkiye’nin geç modernleşme sürecininTürkiye’ye özgü yanlarının yansımalarınıda barındırır ister istemez.

EĞİTİM

Page 27: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

www.havais .org.tr 23

EĞİTİM

İlk üniversitelerin açılışını takiben, Fransız devrimi ilebirlikte, eğitim sistemi yeni toplumsal yapıya uygun ola-rak köklü değişime uğrar. Yeni üretim güçlerinin geliş-mesine engel olan geleneklere, önyargılara, dininhegemonyasına ve özellikle de kilisenin güdümündekieğitim öğretim kurumlarına karşı savaş açılır ve Röne-sans’la birlikte bu savaş en keskin dönemini yaşar.Fransız Devrimi’ni takip eden ulus-devletin gelişimi ileulusal eğitimin gelişimi birbirine paralel bir süreç izler.Kapitalizmin erken aşamalarından başlayarak modern-leşme süreci boyunca yeni sistemin ideolojik hegemon-yasının gereksinimi olan yurttaşlık eğitimi giderekyaygınlaşır. Bu noktada eğitim, resmi ideolojinin benim-setilmesi, kapitalizme özgü insan tipolojisinin yaratıl-ması ve bireylere vatandaşlık bilincinin kazandırılmasıaçısından zorunludur Eğitim, aynı zamanda muazzamüretim ve tüketim makinesine dönüşen toplumsal yapıiçin, bilimsel ve teknik bilgiye duyulan ihtiyacı karşılamaişlevi görmeye, yani üretim sürecinin vasıflı emek ge-reksinimini karşılamaya da başlar. Genel olarak, kapita-lizm öncesi toplumsal yapılarda eğitimin amacı,ideolojik hegemonyayı meşrulaştırarak yaymak ve dev-let aygıtının yönetici-bürokratik kadrolarını yetiştirmekiken, kapitalizmle birlikte bir de “üretim sürecine vasıflıişgücü yetiştirme” işlevi eklemlenir.

Yakın tarihte, 1970’li yıllardan itibaren sosyal devletanlayışının terk edilmesi, toplumsal ilişkilerin, ekonomikilişkiler temelinde yeniden tanımlanması ve devletinkamu hizmetlerinden büyük ölçüde çekilmesi, eğitimsisteminde köklü değişimlere yol açmıştır. Son on yıl-larda, neo-liberalizmin hakimiyeti ile birlikte, eğitim ka-musal bir hizmet olmaktan çıkarılıp özel bir ekonomikfaaliyet haline getirilmiş, insani bir etkinlik olan eğitimihem bir “meta” ya hem de “karlı bir sektör” haline dön-

üştürülmüştür. Neo-liberal eğitim politikaları da, biryandan belli bir orta-üst kesim için emek kalifiyesinin ar-tırılmasına hizmet ederken, diğer yandan toplumunbüyük kesiminin eğitimsiz ve niteliksiz işgücü olarak pi-yasaya itilmesine katkıda bulunmuştur.

TÜRKİYE’DE EĞİTİMİN DÖNÜM NOKTALARITürkiye’de, genel hatlarıyla eğitimin gelişimi, dün-

yadaki gelişimi ile paralellik taşır. Türkiye Cumhuriyeti,kuruluş yıllarında eğitimi, modern toplum projesini ge-liştirmek üzere, modern toplumlarda eğitime yüklenenveya eğitimden beklenen rol çerçevesinde biçimlendirir.Eğitimdeki gelişmeler, Türkiye’nin geç modernleşme sü-recinin Türkiye’ye özgü yanlarının yansımalarını da ba-rındırır ister istemez

Kemalist resmi ideolojinin hegemonyasının yaşamınher alanında olduğu gibi eğitim alanında belirleyiciliğisöz konusudur. Yeni devletin öncelikleri ulus devletin in-şası, ulusalcı kimliğin yaygınlaştırılması, cumhuriyet dü-şüncesini ve bununla bütünlük gösteren laikdüşüncesini yerleştirmek, böylece dini “meşruiyet kay-nağı ”olmaktan çıkarmak ve onun yerine modern top-lumun değerleri arasında yer alan “bilimcilik,pozitivizm, ilerleme, evrimcilik, akılcılık” gibi değerleritoplumda yaygınlaştırmak olmuştur. Bunun gerçekleş-tirilmesi ve toplumsal ilişkilerin yurttaşlık bağı üzerindeoluşturulmasında örgün eğitim sürecine, yani okuldakitoplumsallaşma sürecine büyük gereksinme duyulmuş-tur.

Türkiye Cumhuriyeti, rejime güven duyulmasını sağ-lama ve kurulan ulus-devletin temel değerlerini toplumbilincine yerleştirme ivedilikli konular yanında, kapita-lizmin ekonomik altyapısını devlet eliyle kurma gibi birsorun ile de karşı karşıya kalmıştır. Buna bağlı olarak,Cumhuriyetin ilk dönemlerini izleyen süreçte, kapitalistekonominin gelişim yasaları, Türkiye’de de eğitim siste-minin gelişmesinde belirleyici olmaya başlamıştır. Tür-kiye’de kapitalizmin gelişmesine koşut olarak,1940’lardan itibaren bu değişimin başladığı ve planlıdönemde en yüksek düzeye ulaştığı belirtilebilir. Bu po-litikalarla birlikte eğitim sistemi, çeşitli toplumsal kesim-lerle sunduğu eğitim olanakları açısından derinleşen bireşitsizlik içine girmiştir.

Bu noktada, Cumhuriyet tarihinin tek özgün eğitimhamlesi olan “Köy Enstitüleri”ni atlamak doğru olmaz.

Page 28: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

Siv i l Havacı l ık Çal ışanlar ının Sesi24

EĞİTİM

Nüfusun ezici çoğunluğunun köylerde yaşadığı ve okur-yazarlık oranının diplerde olduğu Anadolu’da, 1940 yı-lında Köy Enstitüleri kurulur. Aydınlanmacı biryaklaşımla, yeni rejimin ruhunu ve düşüncesini köye deulaştıracak bu eğitsel devrim hareketi yalnızca köyünmaddi kalkınması değil, aynı zamanda ve daha önemliolarak köy insanını bilinçlendirilmesi de hedeflenir. Köyçocuklarının, okuma-yazmadan modern tarıma, klasikdünya edebiyatından senfonilere uzanan geniş bir yel-pazede modernizmin nimetleriyle yoğruldukları bu de-neyim çok sürmez. Köy Enstitüleri 1954 yılında,Demokrat Parti döneminde kapatılır. Korkulur. Zira KöyEnstitüleri kısa zamanda ağalık düzenine hatta kapita-lizme muhalif unsurların yeşerdiği tarlalara dönüşür.

Tüm olumlu yönlerine rağmen, gözden kaçırılma-ması gereken, Köy Enstitüleri’nin de temellerinin İzmirİktisat Kongresi’nde atılmış olduğu ve sistemin ekono-mik alandaki dönüşümüne eşlik eden bir eğitim hamlesiolarak tarihe geçmiş olmasıdır. Hal böyle iken, bu dö-nüşümün aksine hareket etme bilincine sahip bir mu-halefet potansiyeli barındırması, ömrünün sadece14 yılsürmesine neden olmuştur.

Türkiye’de eğitim süreci, dünyadakiyle koşut olarak,1980 sonrası liberal bir dönüşüme tabii tutulmuştur.Oysa, henüz 1970 yılında, Anayasa Mahkemesi “özel”yüksek öğretim kurumları ile ilgili yasa hükmünü iptalederken gerekçe olarak “ Devletin başta gelen ödevi ti-caret konusu yapılamaz” der. 1982 Anayasası ise, eği-timle ilgili “ Kimse eğitim ve öğrenim hakkından yoksunbırakılamaz” diyerek “eğitim hakkını” güvence altınaalır. Ancak, uygulama bambaşkadır: neo-liberal politi-kalar ekonomide, toplumsal hayatın tüm alanlarında ol-duğu gibi, eğitimde hızla hükmünü kurar. 1980 sonrasıeğitime damgasını vuran ve eğitim politikalarına yönveren neo-liberal ekonomi ve onun ideolojik hegemon-yasını ifade eden yeni resmi ideoloji, yani “ Türk-İslamSentezidir.”

Türkiye’de eğitim tarihine genel ve kısa bir bakış, sü-recin dünyadakinden çok bağımsız olmadığını gösterirve tam da Foucault’un dediği yere götürür bizi: “Birey,sosyalleşme süreci ile birlikte toplumsalın içinde varolurve bireyin benlik kurgusu bu toplumsal süreçler içeri-sinde oluşur. Tam da bu noktada, yani bireyin sosyal iliş-kiler ağı içerisinde kurgulanması sürecinde eğitim işlevidevreye girer. İktidar eğitim kurumları aracılığıyla top-

lumsalın içerisinde bir birey yaratır. Bu birey, iktidar iliş-kilerinden sıyrılmış, bağımsız bir özne değildir artık”. Ni-tekim Türk-İslam sentezinin eğitim politikaları;bilimsellikten eleştirel düşünceden uzak, muhafazakar,dindar, çıkarcı, ırkçı, faydacı, sorgulamayan, demokratikdeğerlere yabancı, saldırgan, hoşgörüsüz kuşaklar ye-tiştirilmesinin tohumlarını ekmiş ve bugün tartışılan eği-tim politikalarının temellerini atmıştır. Tam da bu birey,neo-liberalizmin vahşi politikalarına itaat edecek olanbireydir.

SON VURUŞ ¾’LÜK !!!Geçtiğimiz günlerde T.B.M.M.’de yasalaşan ve ka-

muoyu tarafından “4+4+4 Eğitim Modeli” olarak bili-nen İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı KanunlardaDeğişiklik Yapılmasına Dair Kanun, yukarıda değindiği-miz eğitimi belirleyen koşulların bir sonucu olarak or-taya çıkmıştır.

12 Eylül 1980 sonrasında din, Türk-İslam sentezininbir gereği olarak “zorunlu din dersiyle” eğitim sisteminesokulmuştu. İmam Hatip Okullarının ve Kuran Kursları-nın sayıları 12 Eylül sonrası Cumhuriyet tarihinin rekor-larını kırarak en yüksek rakamlara ulaşmıştır. Bugün,

Page 29: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

seçmeli ‘Kur’an-ı Kerim ve Peygamberin Ha-yatı” dersleriyle camiyi, yani devlet dinininokula sokulduğu iklim, yine bugünlerde biryargı oyunuyla hesap sorulan(!) 12 Eylül’deoluşturulmuştur.

28 Şubat post-modern darbesi diye ni-telendirilen süreçte, yerli sermayenin laik-dinci fraksiyonları arasındaki gerilimintezahürü olarak ortaya çıkan 8 yıllık kesinti-siz zorunlu eğitim modeli ile, İmam-Hatip-lerin sadece orta kısımları kapatılmış vetürban yasağı gibi sembolik kimi adımlarharicinde, 12 Eylül’ün getirdiği eğitim poli-tikalarında değişikliğe gidilmemiştir. Post-modern darbe, gerçekte, radikal dinciakımların tırpanlanıp, uluslararası neo-libe-ral sistemin gereksinimini karşılayacak“ılımlı dinci” iktidarların önünü açma hedefine hiz-met ediyordu denilebilir bir bakıma. Kaçınılmaz ola-rak, bu süreçte hayata geçirilen 8 yıllık zorunlueğitimin asıl hedefinin de, piyasanın gereksinimiolan insangücünü yetiştirmek olduğu ve bunun içinmesleki eğitimin bu modelin merkezine alındığı unu-tulmamalı.

Nitekim, 1999 yılında yapılan 16. Milli Eğitim Şû-rası’nın temel gündem maddesi ‘Meslekî ve TeknikEğitim’di. Söz konusu şûrada alınan kararlardan bi-rinde: “ İlköğretimin bütün sınıflarında meslek ala-nını tanıtıcı etkinliklere yer verilmelidir” deniyordu...2010 yılında yapılan şûradaysa, ilk yılı okul öncesieğitim olmak üzere, “dörder yıllık üç aşamalı 13 yıllıkzorunlu eğitim” öneriliyordu. TOBB başkanı Rıfat Hi-sarcıklıoğlu, 2010 genel kurul açış konuşmasında neyapılması gerektiğini söylüyordu: “Eğitim sistemin-deki sorunlara çare bulmalıyız. Ülkemizin meslekieğitim altyapısını komple elden geçirmeliyiz. Kısırtartışmaları bir yana bırakıp, mesleki eğitim sistemi-mizi piyasanın taleplerine duyarlı hale getirmeliyiz”.

Bugün tartışılan 4+4+4 eğitim modeli, eğitimeilişkin 4 temel değişiklik öneriyor:

1- Bu teklifle hâlihazırda 8 yıllık kesintisiz ve zo-runlu olan ilköğretim, 4+4 olarak kesintili hale geti-riliyor. Buna karşın ortaöğretim (lise) kesintili, örgünya da yaygın biçimlerde zorunlu hale getirilerek zo-runlu eğitim kademeli ve kesintili olarak 12 yıla çı-karılıyor.

www.havais .org.tr 25

EĞİTİM

Tüm olumlu yönlerine rağmen,gözden kaçırılmaması gereken, KöyEnstitüleri’nin de temellerinin İzmir

İktisat Kongresi’nde atılmış olduğu vesistemin ekonomik alandaki

dönüşümüne eşlik eden bir eğitimhamlesi olarak tarihe geçmiş olmasıdır.

Hal böyle iken, bu dönüşümün aksine hareket etme bilincine sahip

bir muhalefet potansiyeli barındırması, ömrünün sadece14 yıl

sürmesine neden olmuştur.

Page 30: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

Siv i l Havacı l ık Çal ışanlar ının Sesi26

EĞİTİM

2- 4+4+4’ün ilk 4’ü zorunlu, örgün ve genel ilk-okullardan, ikinci 4’ü ise zorunlu, örgün ya da yaygın(açık) ve genel, teknik ve mesleki ortaokullardan,üçüncü 4’ü ise zorunlu, örgün ya da yaygın (açık)ve genel, teknik ve mesleki liselerden oluşuyor. Yaniikinci ve üçüncü 4 yıllık bölümün açık ortaokul ve li-selerde ve açık ya da örgün İmam Hatiplerde okun-masının yolu açılıyor.

3- Zorunlu ilköğretim yaşı 6-13 yaş aralığına çe-kiliyor. Böylece ilkokul 6-9 yaş arasında, ortaokullarise 10-13 yaş arasında okunacak. Bu durumda orta-okul yaşı tam da kızların ergenlik dönemi olan 10-13 yaş arasına denk getirildiği için kızlar devletinyarattığı yasal ortamla ergenlik döneminde eve ka-patılabilecek, erkek çocuklar için ise çıraklık yaşınıaçık ortaokul ile fiilen 10’a, çocuk işçilik yaşı ise fiilen14’e düşecek.

4- Mesleki Eğitim Kanunu’nda yaptığı değişiklikile de işletmelerin çalıştırabileceği stajyer öğrenci sa-yısındaki azami sınırı kaldırıyor. Böylece işletmeler(KOBİ’ler) istedikleri kadar öğrenciyi stajyer adı al-tında ucuz işgücü olarak kullanabilmesinin yolu açı-lıyor.

Yeni modelin başlıca iki amacı göze çarpıyor: Bi-rincisi, sermayenin, özellikle de küçük ve orta boysermayenin ucuz emek ihtiyacını karşılamak, buamaçla da çocuk emeği sömürüsünü derinleştirmek;ikincisi, eğitimdeki özelleştirme sürecini hızlandır-mak.

4+4+4 yasası, hükümet tarafından halkla ilişkileriuzun zaman önce yapılan ve tamamı IMF, OECD veTÜSİAD, İTO, MÜSİAD gibi patronlar tarafındantalep edilen ve yine tamamı Türkiye’deki üretimi ve

4+4+4 yasası, hükümet tarafındanhalkla ilişkileri uzun zaman önceyapılan ve tamamı IMF, OECD ve

TÜSİAD, İTO, MÜSİAD gibi patronlartarafından talep edilen ve yine tamamı

Türkiye’deki üretimi ve çalışmadüzenini Asyalaştıracak (düşük

maliyetli işgücü ile yüksek üretim,yüksek kazanç, yüksek sömürü) olanözel ekonomik bölgeler, kiralık işçilik

ve bölgesel asgari ücretuygulamalarının “eğitim ayağıdır”.

Page 31: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

www.havais .org.tr 27

EĞİTİM

çalışma düzenini Asyalaştıracak (düşük maliyetli işgücüile yüksek üretim, yüksek kazanç, yüksek sömürü) olanözel ekonomik bölgeler, kiralık işçilik ve bölgesel asgariücret uygulamalarının “eğitim ayağıdır”. Piyasanın ta-leplerini yerine getirirken, Kuran dersleri ve imam ha-tipler ile hem eğitim alanını hem de toplumsal yaşayışıotoriter bir muhafazakârlaştırmaya tabi tutmayı hedef-lemektedir. Diğer yandan eğitimin tümüyle paralı ol-ması, özel okulların hakimiyeti sözkonusudur. 4+4+4yasası, bir önceki dönemin, kapitalizmin genişleme ev-resi ve genel eğitim sistemi sayesinde okuyarak sınıf at-layabilen yoksul çocuklarına bundan böyle sınıfatlamanın tüm kapılarını kapatmaktadır.

SONUÇ YERİNE2012 yılında, Türkiye’de Başbakan, 1947 yılında

ABD Başkanı Truman’ın şu sözlerini tekrarediyordu:“Amerikalıların barıştan da daha çok değerverdikleri bir şey vardır. O da hürriyettir. İnanç hürriyeti,düşünce hürriyeti, teşebbüs hürriyeti. Bu hürriyetlerdenilk ikisinin, üçüncüye bağlı olduğu bir gerçektir”. Evet,artık küçük bir Amerika’ya dönüşen Türkiye’de teşebbüshürriyeti, hem de ilk ağızdan ilahlaştırılarak bireysel vetoplumsal yaşamın temeline yerleştiriliyordu.

4+4+4 Eğitim modeli protestoları sırasında saldırıyauğrayarak darp edilen Eğitim Sen Genel Başkanı ÜnsalYıldız ise avaz avaz bağırıyordu: “Yasayla ilgili tartışmaKuran eğitimi, peygamberin hayatı vs üzerinden yürü-yor. Oysa ki bu yasa eğitim hakkını piyasalaştıran, ka-musal olmaktan çıkartan, sömürüyü yaygınlaştıran,sınav-dershane odaklı bir sistem yaratıyor. Siyasal iktidarbu gerçeği örtmek için tartışmayı din ve inanç üzerin-den götürmeyi tercih ediyor. Kuşkusuz bu alanda daciddi sorunlar var ve Eğitim-Sen olarak laik eğitimi cü-retkarca savunacağız. Ancak, yasanın pratik anlamı, yok-sul aile çocukları için eğitimin neredeyse imkânsız halegelmesidir”. Türkiye’de aslında 1950’li yıllardan buyana bir anlamda aydınlanmacı, laik eğitim modeli ge-çerliydi. Yönetim, otoriter olsa da, bu model içinden,bir biçimde, başlangıcı anti-emperyalist olsa bile enindesonunda anti-kapitalist muhalefetler yükselmiştir. Oysa,dinle büyülenen ve laiklikten vazgeçilen bir toplumdabilimsel akıl eriyecek ve kapitalizm ne denli vahşileşirsevahşileşsin antikapitalist bilincin gelişmesi daha da zor-laşacaktır.

Bu noktada, Althusser’i anmakta yarar var:“Kapitalist hegemonyanın dışında, eğitim, devletinkendi ideolojik hegemonyasını kurmada ve sürekliliğini

sağlamada bir araç, devlete uygun bireyler yetiştirmedebir aygıttır. Egemen ideolojinin dışına çıkamayan,ondan bağımsız düşünemez hale getirilen birey ideal-lerini gerçekleştirmede, özgür düşünmede, sanatsal ya-ratıcılıkta körelir.”

İnsanlar, yine yeniden vahşileşen kapitalizme karşıdine doğru geriliyorlar mı, yani artan dindarlık bir türsavunma, varoluş çabası mı, yoksa dine doğru kışkırtı-larak denetim altında mı tutuluyorlar? Türkiye’de yaşa-nan değişimle koşut olarak, Aydınlanma ilkelerinin,modernist ve laik yapının, eğitimin kamu hizmeti olarakkabul edilişinin sonu getirilmiştir artık. Bu vazgeçişteözellikle laik sistemde yetişen ve Aydınlanma ilkeleridoğrultusunda eğitim gören toplumlarda anti-kapitalistbilincin de kaçınılmaz bir şekilde yeşerdiği gerçeği yatı-yor olabilir mi?!?

YAVUZ PAKSiyaset Bilimci

Kaynakça:1- Sarı, Özgür; Önkal Güncel. “Eleştirel Düşüncede Entegrasyon Sü-

reci Olarak Eğitim”, G.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi,2007. S:45-572- Yard. Doç. Haspolat, Evren. “4+4+4 Hangi Kıyametin Alameti Fa-

rikasıdır” http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=440333- Tonguç, Engin. “Köy Enstitüleri'nin İzinde”, Ankara, 2003, Güldi-

keni Yayınları4- Ercan, Fuat. “Neo Liberal Eğitim Ekonomisi; Eleştirel Bir Çerçeve

Denemesi” Eğitim Ne İçin? Üniversite: Nasıl? YÖK: Nereye?,Ütopya Yayınları, 1999.

5- Candansayar, Selçuk.”Sırt Çantamıza Koyacağımız Soru”, BirgünGazetesi.http://www.birgun.net/writer_index.php?category_code=1187091205&news_code=1325498878&day=02&month=01&year=2012

6- Başkaya, Fikret. “Eğitim Reformu Neden ve Kim İçin”http://www.ozguruniversite.org/index.php?option=com_con-tent&view=article&id=1100:eitim-reformu-neden-ve-kimin-cin&catid=12:guenluek&Itemid=8

Page 32: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

Siv i l Havacı l ık Çal ışanlar ının Sesi28

SENDİKA HABERLERİ

Türkiye kapitalizmi büyüdükçe işçi ölümleri artmış. Giderekdaha fazla işçi iş cinayetine kurban gider olmuş.

Bu cinayetlere “iş kazası” diyorlar, “ihmal” diyorlar.İş cinayetlerinin asıl nedeni; Esnek, kuralsız, güvencesiz ve si-

gortasız çalıştırmadır. Daha fazla esneklik daha fazla ölüm de-mektir. Daha az sendika daha çok ölüm demektir. Sendikanıngiremediği iş yerine ölüm girer. En büyük sektörlerden biri olaninşaatta kamu dışında sendikalı işçi yok noktasındadır.

Yalnızca Mart ayında en az 59 işçi iş cinayeti sonucu yaşa-mını yitirdi. Bunlardan 11'i Esenyurt'ta kaldıkları çadırda yanarakhayatını kaybetti. 11 işçinin yanarak öldüğü bu cinayetlerde yet-kili hiç kimse sorumluluk almamakta.

Yapı Denetim Firması: “Denetleme mahallimizde bir sorunyok.” Esenyurt Belediyesi: “Sorumluluk bizde değil." Çalışma Ba-kanlığı: “Cevap veremeyiz.” İşçilerin ölümü işte bu cevaplardasaklı. 11 işçinin yanarak öldüğü Esenyurt’ta kimse sorumlulukalmazken Türkiye’de sadece 318 iş müfettişi olduğunu biliyormuydunuz?

Esenyurt’ta meydana gelen ve 11 işçinin hayatını kaybettiğiolayın ardından hemen tüm gazete ve televizyon kanalları aynınoktanın altını çizdi: “Denetim yok.”

İşçilerin adeta ölüme sürüklendiği bu sürecte Esenyurt Bele-diyesi’nden, Çalışma Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı’na ora-dan yapı denetim firmasına kadar herkes “biz suçsuzuz” ya da“cevap veremeyiz” diyor.

10 BİN 723 İŞÇİ İŞ CİNAYETLERİNE KURBAN GİTTİ!

Türkiye’de 1946-

2010 arasında

60 bin işçi iş

cinayetlerine

kurban gitmiş.

2000-2010

arasında ise

10.723 işçi...

1 0 Y I L L I K A K P Y Ö N E T İ M İ N D E

Page 33: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

www.havais .org.tr 29

SENDİKA HABERLERİ

Üst kuruluşumuz ITF’in (UluslararasıTaşımacılık İşçileri Federasyonu) üyesi,ABD’nin ve dünyanın en önemli sendika-larından biri olan Teamsters (tam adı In-ternational Brotherhood of Teamsters)sendikasının Küresel Stratejiler DirektörüTim Beaty, 8 Mart 2012 tarihinde sendi-kamız Genel Merkezini ziyaret ederekGenel Başkanımız Atilay Ayçin’le görüştü.Görüşmeye sendikalarla çeşitli çalışmalaryürüten Molly McGrath ve Dış İlişkiler veEğitim Uzmanımız Kemal Ülker de ka-tıldı.

Yapılan görüşmeler sırasında TimBeaty, Türkiye’deki sendikal hareket veyeni Toplu İş İlişkileri yasa tasarısı ile ilgiliolarak bilgilendirildi.

Dünyada çokuluslu şirketlerdeki istih-dam politikaları ve bu gelişmeler karşı-sında uluslararası sendikal dayanışmanınöneminin vurgulandığı toplantıda gele-cekteki işbirliği ve ortak çalışmalar içinkarşılıklı fikir alışverişinde bulunuldu.Önümüzdeki dönemde Hava-İş ve Te-

amsters yakın bir işbirliği ve dayanışmaiçinde olacak.

Beaty, İstanbul’a dünyanın birçok ül-kesinde mağazaları bulunan İKEA’da ör-gütlü bulunan 14 ülkeden 20 sendikaTürkiye’de bir araya gelerek İKEA SendikaBirliği'ni kurduğu toplantı için gelmişti.

Teamsters sendikasının Küresel Stratejiler Direktörü

Tim Beaty’nin ziyaretiTeamsters (tam adı International Brotherhood of Teamsters) sendikasınınKüresel Stratejiler Direktörü Tim Beaty, 8 Mart 2012 tarihinde sendikamızGenel Merkezini ziyaret ederek Genel Başkanımız Atilay Ayçin’le görüştü.

Teamsters sendikası hakkındaKuruluş tarihi : 1903Üye sayısı : 1.430.000Faaliyet gösterdiği ülkeler : ABD ve KanadaÜye olduğu ulusal konfederasyonlar : Change to Win Federation [Kazanmak içinDeğiş] ve Canadian Labour Congress [Kanada Emek Kongresi]Genel Başkanı : James P. HoffaGenel merkezinin bulunduğu şehir : Washington D. C.Web sitesi : www.teamsters.org

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu KESK’e bağlı EğitimSen, SES, Tüm Bel Sen, BES, ESM, Tarım Orkam Sen, Haber Sen,Yapıyol Sen, BTS, Kültür Sanat Sen, DİVES 21 Aralık 2011 günügreve çıktılar.

• Grev hakkının yasal teminat altına alındığı bir toplu sözleşmedüzeni için,

• Kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesine son verilmesi için,

• Ülkenin “KHK”lerle yönetilmesine son verilmesi için,

• 4/C, 4/B, 50/D, 4924 veya taşeron adı altında sürdürülen gü-vencesiz çalıştırmaya son verilerek tüm çalışanlara iş güvencesisağlanması için,

• Tüm çalışanlara insan onuruna yakışır bir ücret ve sağlıklı ça-lışma koşullarının sağlanması, çalışma yaşamının demokratik-leştirilmesi için,

• Emekçilere dayatılan angarya ve zorunlu fazla mesaiye son ve-rilmesi için,

• Temel ücretlerin artırılarak, gerçek bir eşit işe eşit ücret sistemiiçin,

• Ek ödemelerin tüm emekçiler için eşitlenerek emekliliğe yansı-tılması için,

• Net asgari ücretin 1.000 TL’ye çıkarılarak tüm ücret ve maaş-larda bu tutarın vergi kesintisi dışında bırakılması için,

• Hukuksuz, haksız ve mesnetsiz biçimde yapılan gözaltı ve tu-tuklamalara son verilmesi, tutukluların serbest bırakılması için,

Greve çıkan KESK çalışanlarına sendikamız genel başkanı AtilayAyçin’de alanda bir konuşma yaparak destek verdi.

KESK 21 ARALIK ‘TA GREVE ÇIKTI

Page 34: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

Siv i l Havacı l ık Çal ışanlar ının Sesi30

ÇEVRE

Havayolu şirketlerinin en büyük işveren örgütü

konumundaki Uluslararası Hava Taşımacıları Bir-

liği (IATA), Birleşmiş Milletler'e bir çağrıda bulu-

narak, Avrupa Birliği Karbon Salımı Düzenleme

Sistemi konusunda havayolu şirketleri ve Avrupa

Birliği arasında arabuluculuk yapmasını istedi.

Sistem, Avrupa Birliği hava sahasını kullanan

şirketlere, karbon salım oranlarına göre ek vergi

uygulanmasını öngörüyor.

1 Ocak 2012’den bu yana Avrupa Birliği ha-

valimanlarına iniş kalkış yapan havayolu şirketleri

Avrupa emisyon sertifikası ticaretine katılmak zo-

runda. Amaç sivil havacılığın da iklimin korunma-

sına katkıda bulunmasını sağlamak. Avrupa

Birliği’nin son çevre inisiyatifi Çin, ABD ve Rusya

tarafından boykot ediliyor. Çin sivil havacılık dai-

resi uygulamanın devletlerarası anlaşmalara aykırı

olduğu görüşünde.

Bu yıl için birikmiş emisyon borcunun yüzde

85’inden harç alınmayacak. Bu oran 2013 yılında

yüzde 80’e düşecek. Havayolu şirketleri bu mik-

tarın üzerinde ürettikleri karbondioksit için ser-

best piyasada emisyon sertifikası satın alacaklar.

IATA'nın çağrısı öncesinde, Çin yönetimi, ha-

vayolu şirketlerinin bu sisteme katılmasını yasak-

lamıştı. Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada da

bu plana karşı çıkan ülkeler arasında.

Bu karşı çıkışa son günlerde THY üst yönetimi-

nin de katıldığı dikkat çekiyor (Havada 'karbon

kavgası' büyüyor; Dünya, 13 Mart 2012).

Sorunun bir an önce çözülmemesi duru-

munda, konuyla ilgili tüm tarafların bundan zarar

göreceklerini belirten IATA Yönetim Kurulu Baş-

kanı Tony Tyler, "Bunun bir ticaret savaşının baş-

Uluslararası Hava Taşımacıları Birliği(IATA) BM’den, Avrupa Birliği

Karbon Salımı Düzenleme Sistemikonusunda arabulucu-

luk yapmasını istedi.

Page 35: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

www.havais .org.tr 31

ÇEVRE

langıcı olmadığını ve en kısa sürede sağduyuyla

çözüme kavuşturulacağını umuyorum," dedi.

Amerika Birleşik Devletleri, geçen yıl, Avrupa

Adalet Divanı'na başvurarak Brüksel'in uygula-

maya koyduğu bu yeni planı durdurmaya çalış-

mış ancak mahkeme uygulamanın yasal

olduğuna karar vererek Washington'un talebini

reddetmişti.

Avrupa adalet Divanı'nın kararından bu yana

Amerika Birleşik Devletleri, sorunun uluslararası

bir havacılık kurumu tarafından

çözülmesi çağrısında bulunuyor. ABD ve Kanada

Avrupa Birliği'nin uygulamasının hem iklim deği-

şikliği hem de havacılık sözleşmelerini ihlâl etti-

ğini savunuyor.

Plana açık şekilde karşı çıkan Çin ise, bu uygu-

lamanın Çin havayolu şirketlerine yıllık yaklaşık

125 milyon dolar ek yük getireceğini savunuyor.

IATA Yönetim Kurulu Başkanı Tony Tyler, plana

yapılan itirazlar dikkate alındığında, Birleşmiş Mil-

letler'e bağlı Uluslararası Sivil Havacılık Örgü-

tü'nün (ICAO) soruna çözüme aramak için en

uygun kurum olduğunu söyledi. ICAO şemsiyesi

altında bir çözüm aramanın vakit alacağını belir-

ten Tyler, buna rağmen tüm taraflar için daha

faydalı bir sonuç çıkacağına inandığını belirtti.

IATA Yönetim Kurulu Başkanı, Avrupa Birli-

ği'nden de görüşmelere aktif olarak katılmasını ve

çözüm arayışına yardımcı olmasını talep etti.

Sera etkisi yapan gazların atmosferdeki oranı

ise rekor seviyeye çıkmış durumda.

Küresel ısınmanın başlıca sorumlusu olarak

görülen karbondioksit gazının sanayileşme öncesi

döneme nazaran yüzde 39 arttığı bildiriliyor.

Birleşmiş Milletler'in iklim uzmanları bu duru-

mun üç ana nedenini fosil yakıtlarına bağımlılığa,

karbondioksiti atmosferden emen ormanların gi-

derek yokoluşuna ve tarımda gübre kullanımına

bağlıyor.

Dünya Meteoroloji Örgütü, son on yılın

iklim verileri kaydedilmeye başlan-

dığından beri tecrübe edilen en

sıcak on yıllık dönem olduğuna da

dikkat çekiyor.

Örgüt, eğilimin bu şekilde devam etmesi du-

rumunda olağanüstü iklim felaketlerinin yaşan-

maya devam edeceğini belirtiyor.

Avrupa Birliği’nin Karbon Salımı Düzenleme

Sistemi giderek büyüyen çevre felaketine karşı

alınmış çok yumuşak ve yetersiz bir önlem as-

lında. Ancak havayolu şirketleri bu yetersiz ön-

lemi bile kabul etmek istemiyorlar. Bu mantık kârı

insan ihtiyaçlarının ve çevrenin önüne koyan

mantıktır.

Page 36: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

Siv i l Havacı l ık Çal ışanlar ının Sesi32

ÇEVRE

10 Bin HES Daha Geliyor !

Korunan Alanlar HES İnşaatlarına AçılıyorHükumet, tüm yurtta büyük tepki gören Tabiat ve

Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu’yla yapamadığını,alelacele meclisten geçirdiği Yenilenebilir Enerji KaynaklarıKanunu’nda küçük bir değişiklikle yaptı. Böylece, korumastatüsü sayesinde HES'lerden bugüne kadar korunmuş tümalanların koruma kalkanı ortadankaldırılmışoldu. 6094 sayılıYenilenebilir Enerji Kaynakları Kanunu’nda yapılan son

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO)

Yönetim Kurulu, düzenledikleri

basın toplantısı ile; Doğu Karadeniz

Bölgesi HES Teknik Gezisi Rapo-

ru'nu açıkladı. Çin malı teknolojinin

kullanıldığı HES furyasında Türki-

ye'nin orta vadede HES çöplüğüne

döneceği uyarısı yapılırken, yeni

yayımlanan 'lisanssız elektrik üreti-

mi'ne ilişkin yönetmeliğin ardından

10 bin HES'in daha planlanacağı

belirtildi.

Page 37: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

www.havais .org.tr 33

ÇEVRE

değişiklik; Milli Park ,Tabiat Parkı, Tabiat Anıtı ile TabiatıKoruma Alanları’nda, Muhafaza Ormanları’nda, YabanHayatı Geliştirme Sahaları’nda, Özel Çevre KorumaBölgeleri’nde ve Doğal SİT Alanları’nda Hidroelektrik Santrali(HES) inşaatları yapılmasının yolunu açıyor.

Dünya nükleeri, Türkiye nükleer karşıtlarını yargılıyorAlmanya'da ve Finlandiya'da on binlerce kişi nükleer

karşıtı gösteriler düzenler ve hükümetler nükleer planlarınısorgularken, Türkiye'de nükleer santral kurulmasınıistemeyen 58 eylemci yargılanmasına devam ediliyor.Toplumsal sorumluluk ve anayasal hakları doğrultusundahareket eden eylemcilerin 6 aydan, 3 yıla kadar hapisistemiyle yargılanması nedeniyle, eylemcilerin haksızmağduriyeti devam ediyor. Greenpeace en kısa zamanda buhaksız durumun sonlandırılmasını istiyor.

Nükleer ve 3. köprü ÇED'den muafNükleer santrallar, 3. köprü, Gebze-İzmir otobanı, Ilısu

Barajı gibi dev projelere Çevresel Etki Değerlendirmesimuafiyeti getirildi. 15 nisan 2011’de Resmi Gazete’deÇevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği’ndeki, ÇEDmuafiyetini kapsayan Geçici 3. Madde’yle ilgili bir değişiklikyayımlandı. Buna göre 3. köprü, Gebze-İzmir otoban yolu,Sinop ve Akkuyu nükleer santraları, Hasankeyf gibiuygulamalara ÇED muafiyeti yeniden getirildi.

Gökdere Köprü Barajı’nda işçilerin ölmesi protesto edildi

Adana’nın Kozan İlçesi’ndeki Gökdere Köprü Ba-rajı inşaatında meydana gelen kazada insanların ya-ralanıp hayatlarını kaybetmesi protesto edildi.Kurumlar adına yapılan basın açıklamasında; Davut-paşa, Tuzla, Bursa, Balıkesir, Zonguldak, Ostim, El-bistan ve İstanbul’da ortaya çıkan ‘katliam gibi işkazalarından’ sonra benzeri bir olayın bu kezKozan’daki baraj inşaatında kendini gösterdiği dilegetirilerek, bir süre önce su tutulmaya başlanan Gök-dere Köprü Barajı'nın, dipsavak derivasyon tüneli ka-pağının patlaması sonucu işçilerden 2’sinincenazesine ulaşıldığını 2’sinin yaralı, 10 işçinin isekayıp olduğunu ifade edildi.

28 Aralık 2010 günü mecliste SİT Koruma Statü-sü’ne sahip ve milli park alanlarının kanun değişikli-ğiyle HES inşaatlarına açıldığı dile getirilerek ; Adaletkanun yapmaktan ibaret zannedenlerin, yıktıklarıbölgelerde yaşayan halkın tabiatı ve yaşam hakkınıkoruma iradesini yok sayanların çok yanıldıkları vur-gulandı.

Gökdere Köprü Barajı’ndaki olayın yalnızca bazıteknik eksiklikler ve kullanılan malzemelerin kalitesiz-liği ile açıklanamayacağının vurgulandığı açıkla-mada, İşçi Sağlığı ve Güvenliği (İSG) sistemininbütüncül politikalar ve merkezi bir müdahaleyi ge-rektirdiği bildirildi.

Page 38: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

A difficult period ahead

Siv i l Havacı l ık Çal ışanlar ının Sesi34

ENGLISH

Atilay AyçinPresident of Hava-Is

As you all know our collective-bargaining talks with Turkish Airlines,management has entered into a very crucial era.

On March 19, THY management and our union recorded in areport that the parties have failed to come to an agreement on 39 outof 108 of the points under negotiation.

To put it plainly, unfortunately, collective-bargaining talks areheading towards a deadlock.

During the talks, employer side offered a meager 3 percent nominalwage increase for 2011 and 2012. This is even lower than the targetedinflation rate, and this situation disturbs our members. Moreover, THYmanagement is also asking for many concessions, including areduction of days off for pilots and crew members.

Needless to say, accepting such an offer will mean nothing but asell out. As Hava-Is we have never betrayed our rank and file members,and we will not do this in the future as well.

We are seeking improvements in wages and working conditions forour members who have contributed to the success of Turkish Airlinesin the last decade. Our proposals have been fair, but THY seems intenton pushing for unreasonable concessions from its employees.

At the bargaining table, we have pledged to make efforts tocontinue the talks. However, this doesn’t mean that we shy away fromusing our legal and democratic rights, including the right to strike.

We ask THY management to stop refusing to give ground onemployment conditions. Moreover, we warn them that offering onlya small concession on pay will not offer a solution.

Now it is the time to show your dissatisfaction to the employer sideby using soft means. By using every opportunity, we need to conveythem the message that if the talks break down at any point, the airlinewill face dire consequences and there is no need to go down this path.

We will keep on behaving with good intentions, but on the otherhand, we will not let this to lead to loss of rights and living standards.

Please be prepared to act together if a strike becomes necessary toforce a settlement.

In solidarity,

Page 39: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

www.havais .org.tr 35

ENGLISH

Yesterday, in line with the provisions specified under TheCollective Labour Agreement, Strike and Lock-Out Law(No. 2822), the competent authority, appointed ProfessorFevzi Yılmaz as the mediator in the presence of both par-ties. Legal representatives of Turkish Airlines affix an objec-tion annotation maintaining that a mediator should beappointed by the court. This indicates that THY manage-ment aims to postpone the bargaining process and is be-having in bad faith. THY management can even open acourt case against the appointment of Mr. Yılmaz as themediator.The term of duty of the official mediator shall start on thedate on which the notice of the court is delivered to him.

Functions of a mediator are as follows:The term of duty of the mediator is 15 days.This term can be extended for a maximum of six working

days with the consent of the parties.The mediation process is not a compulsory one. However,the relevant law stipulates that he/she “shall make everyeffort to bring about a settlement between the parties andmake proposals to the interested parties.”Where the mediator succeeds in reconciling the parties,the process ends with an agreement.If the parties fail to come to an agreement at the end ofthe time limit fixed for mediation, the mediator recordsthe dispute in a report within three working days andtransmits this report to the competent authority togetherwith his recommendations and proposals to bring about asettlement of the dispute. The competent authority shalltransmit a copy of this report to each of the parties withinsix working days at the latest.Although these are quite clear deadlines, in practice theyare rarely met.

Professor Fevzi Yılmaz appointed mediator in THY dispute

23rd collective-bargaining agreement period:

What is going to happen next?The first meeting regarding the

23rd collective-bargaining agreementperiod took place on February 2, 2012between Turkish Airlines Inc. and theTurkish Civil Aviation Union at the Gen-eral Management Building of the air-line at 14:00pm.

This means that 30 days passedsince the beginning of negotiations. Asthe title of this memo suggests our aimis to provide you a general overview ofthe process.

Where the parties fail to reach anagreement, 30 days after the com-mencement of collective bargaining,either of the parties may request fromthe competent authority a mediator se-lected from the official list to join thebargaining process. In this case, thecompetent authority shall call the par-ties to a meeting within six workingdays of receiving the request, for ap-pointing a mediator. If no recourse hasbeen made to the appointment of amediator in accordance with the firstparagraph, and no agreement hasbeen reached 60 days after the com-

mencement of collective bargaining,the competent authority shall, upon re-quest or at its own initiative and withinsix working days, apply to the court,asking the court to appoint a mediatorfrom the official list.

The term of duty of the mediatorshall be 15 days. This term may be ex-tended for a maximum of six workingdays after the consent from the parties.If the parties fail to come to an agree-ment at the end of the time limit fixedfor mediation, the mediator shallrecord the dispute in a report withinthree working days and transmit this

report to the competent authority to-gether with his recommendations andproposals to bring about a settlementto the dispute. The competent author-ity shall transmit a copy of this reportto each of the parties within six work-ing days at the latest. A decision to calla strike in one or more establishmentsor in an enterprise shall not be takenuntil six working days have elapsedsince the date of notification of the re-port referred above, to the effect thatmediation proceedings have failed toresolve the dispute concerning theseestablishments.

As you can see, there is an exces-sively long waiting period from thestart of negotiations to the date whena strike can be held, and the unionmust follow specific steps. Collectivebargaining must take place first. Ifthere is a decision to go ahead withstrike action, the employer must begiven at least six working days notice.

In Turkey solidarity strikes, general strikes, go-slows and workplaceoccupations continue to be banned.

Page 40: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

ENGLISH

36 Siv i l Havacı l ık Çal ışanlar ının Sesi

A new ITUC report released today stronglycriticizes the Turkish government’s failureto protect workers from exploitation andintimidation by private-sector employersand state authorities. Weak and poorly-en-forced labour laws, coupled with courtswhich are strongly biased in favour of em-ployers, leave the country’s workforce wit-hout protection from discrimination andlargely unable to bargain collectively fordecent wages and con-ditions. “Turkey has anextremely poor recordon labour rights, andthe list of victims ofanti-union harassmentby the governmentand employers conti-nues to grow,” saidITUC General Secretary Sharan Burrow.Heavy restrictions on the right to organiseunions, government manipulation of unionmembership figures and the commonpractice of threats and intimidation to stopworkers joining and forming unions meanthat only 5.4% of workers are covered bycollective bargaining agreements. Thelong-standing practice of judicial harass-ment of union advocates continues, withanother 15 women arrested and taken intocustody last week while their union officewas raided by police. Many other unionistsremain in prison, and peaceful union de-monstrations are often subjected to vio-lence by the authorities.The report, submitted today to the WorldTrade Organisation’s Trade Policy Reviewon Turkey, also finds that women in Turkeyare concentrated in labour intensive indus-tries, agriculture and informal activitieswhich offer little or no security, income andsocial protection. Women face a conside-rable gender pay gap and only one out offour women participates in the formalworkforce.Child labour remains a serious problem.Even though 41 per cent of working child-ren are on farms, employment in agricul-ture is not governed by the Labour Codebut by a special “Code of Obligations” thatdoes not provide adequate protection. Inthe cities, many children work on thestreet. Many street children - who are oftenvictims of trafficking - are forced into beg-gary, the illegal drugs trade, petty crimeand other worst forms of child labour.

New ITUC report high-lights failure to protectworkers in Turkey

Unions take up thefight against new

anti-union legislation in Turkey

Unions in Turkey are joiningforces in a bid to see off a

notorious piece of draftlegislation, which, if passed,

threatens to erode Labour rights.

Across Turkey, unions have

launched a concerted campaign under

the auspices of the Trade Union Unity

Platform, formed a year ago by labour

organisations affiliated to Türk-İş, a

Turkish trade union confederation,

which includes the ITF-affiliated unions

Hava-İş and Tümtis. They issued a joint

statement condemning the govern-

ment’s draft Collective Labour Rela-

tions Law, which they believe breaches

ILO and EU standards.

Provisions include suggestions that

there should be a three per cent thresh-

old in each sector before trade unions

can even qualify to undertake collective

bargaining. This will deny nearly 60 per

cent of existing unions the right to col-

lective bargaining. ILO conventions 87

and 98 on freedom of association and

collective bargaining, the ILO's core

conventions, which have been ratified

by the Turkish government, do not per-

mit thresholds for trade union mem-

bership that would effectively deny

most unions the right to represent their

members.

Another clause of the draft law ap-

pears to deliberately target Hava-Is (the

principal Turkish aviation union). It

gives aviation companies the right to

force 40 per cent of their workforce to

work during a strike. While ILO core

labour standards allow employers and

unions to agree rules to maintain min-

imum services, the imposition of such

a law forcing people to work during a

strike, is a clear violation of ILO stan-

dards and would effectively destroy the

ability of trade unions to function.

As part of the union campaign,

Hava-İş will on 20 February distribute

20,000 leaflets to aviation workers all

over the country to raise awareness. On

21 February, a petition campaign will

be launched and Trade Union Unity

Platform unions will participate in joint

rallies and demonstrations in cities

across Turkey.

Atilay Ayçin, Hava-Is president,

commented: “The new legislation

forces unions to accept legal arrange-

ments that prescribe flexible, unse-

cured and unregulated working

conditions. The brazen attack on the

right to strike singles out Hava-Is. For

us the right to strike is in no way nego-

tiable.” Last December, 13 members of

Global Unions, including the ITF, raised

their concerns about the new draft leg-

islation with Turkish prime minister

Recep Tayyip Erdoğan.

Page 41: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

ENGLISH

37www.havais .org.tr

A memo on your right to refrain from fulfillingyour obligation to work if your wages go unpaidA memo on your right to refrain from fulfillingyour obligation to work if your wages go unpaid

Swedish unionist Lars Lindgren was this week elected to the pre-sidency of the European Transport Workers’ Federation (ETF), theITF’s European arm, following a meeting of the ETF executivecommittee in Brussels. Lindgren, a trucker by profession, hasbeen working for the Swedish Transport Workers’ Union for morethan 25 years. Currently the union’s president and general secre-tary, he has also held the positions of international secretary andlocal union official. Politically active at local parliament level in hishome county, Lindgren is also a member of the executive boardof the Swedish Trade Union Confederation, LO. His numerous ITFpositions include: executive board member, vice-chairman of thedockers’ section, and member of the ITF international bargainingforum negotiating team. He is also a member of the ETF execu-tive committee and of the Nordic Transport Workers’ Federationexecutive board and management committee. Lindgren com-mented: “There lies a huge task ahead of us, in a Europe where

more and more people are struggling to preservewhat was obtained in the past, let alone to im-prove their living and working conditions. But it isworth the fight and I truly believe that the ETF can make a diffe-rence and has already proved its power many times. I am hono-red to become president of such a strong federation and play animportant role in defending our members all over Europe.” Edu-ardo Chagas, ETF general secretary, added: “I welcome LarsLindgren’s wide experience in the transport sector and in the in-ternational trade union movement. Today’s decision shows ourinternal strength and it also allows the ETF to immediately focusagain on the preparation of the May 2013 ETF congress and inpreparing the ETF response to the external challenges transportworkers are facing and fight united for a social Europe.”Lindgren succeeds Graham Stevenson, who was the ETF’s presi-dent from 2009 to 2011.

Dear non-Turkish speaking members of Hava-Is,You are all hired on the basis of employment contracts that are

made for a definite (fixed term) period.In fact, this practice goes against the principals, and limitations

brought up by the Labour Law (Law No. 4857).Article 11 of the Labour Law stipulates: “An employment

contract is deemed to have been made for an indefinite periodwhere the employment relationship is not based on afixed term. An employment contract for adefinite period is one that is concludedbetween the employer and the employeein the written form, which has aspecified term or which is based on theemergence of objective conditions likethe completion of a certain work orthe materialisation of a certain event.

“An employment contract for adefinite period must not be concludedmore than once, unless there is an essentialreason which may necessitate repeated (chain)contracts. Otherwise, the employment contract isdeemed to have been made for an indefinite period from the verybeginning.”

Moreover, when the employment relationship comes to an endfor one reason or another Turkish Airlines management blocks yoursalary and other wage related payments for weeks. Some of our ex-members even received their unpaid wages after they went backto their home countries.

Rightfully, this creates outrage among you.Please be advised that the Labour Law provides protection to

you for such cases. Firstly, Article 24 of the Labour Law (Law No.4857) says: “The employee is entitled to break the contract,

whether for a definite or an indefinite period, before its expiry orwithout having to observe the specified notice periods, in thefollowing cases…” And one of these cases is described as follows:“If the employer fails to make out a wages account or to pay wagesin conformity with the Labour Law and the terms of the contract.”According to the Law, this behaviour falls into the category of“immoral, dishonourable or malicious conduct or other similar

behaviour.”Secondly, Article 34 of the same Law says:

"The employee whose wage has not beenpaid within twenty days of the day it was

due, except for force majeure, may refrainfrom fulfilling his obligation to work. Evenif refraining from work by employeesbased on their personal decisions takes onthe character of a concerted action in

quantifiable terms, it shall not qualify as astrike. The highest interest rate charged to

bank deposits shall be levied on wage debts notpaid on the day they were due.

“Employment contracts of such employees shall not beterminated solely because they have refrained from working for thisreason; no replacements shall be hired, nor may such work beperformed by others.”

If you face such a treatment, you can stop working for TurkishAirlines by referring to these two provisions.

However, before using your legal rights mentioned aboveagainst unpaid wages, bonuses, etc. it would be useful to informHuman Resources Department in writing. Thus, you will have proof,then you can show a copy to the court if it deems to be necessary.

Also please do not forget to send a carbon copy of your letterto our union.

New president for the European Transport Workers’ Federation

Page 42: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

ÜYELERİMİZDEN

38 Siv i l Havacı l ık Çal ışanlar ının Sesi

● THY Antalya İstasyon Üyemiz İsmet Mindaş – Hülya

25.02.2012’de.

● THY Uçuş İşletme üyemiz Ceyla ile Karamurat

14.04.2012'de.

● THY Uçak Emliyetten Emekli üyemiz Erol Yıldız'ın oğlu

Rıdvan ile Aynur 01.04.2012'de.

● THY Teknik üyemiz Barış Ertekin Başsoy ile Aydan Tuna

10.03.2012'de.

● THY İzmir İstasyon emekli üyemiz Hikmet Yüksel'in kızı

18.02.2012'de.

● THY Teknik A.Ş. temsilcimiz Kemal Yaprak ile Bilge Uçar

15.01.2012'de.

● THY Teknik üyemiz Mahfuz Ekin ile Marşi Deah

25.12.2011'de evlenmişlerdir.

Evlenen tüm üyelerimize mutluluklar dileriz.

● THY Antalya emekli üyemiz Orhan Karabulut’un kızı Melek

Karabulut 10.12.2011’de nişanlanmıştır. Mutluluklar dileriz.

● THY Antalya Kargo'dan üyemiz Murat Yaşar Yıldız'ın Kuzey

isminde bir oğlu 06.03.2012’de

● THY Uçuş İşletme üyemiz Özge Uygun'un oğlu

10.02.2012'de.

● THY Teknik A.Ş. üyemiz Ramazan Taşkın'ın ikizleri

17.01.2012'de.

● THY Kargo üyemiz Ziya İşlek'in kızı 11.01.2012'de.

● THY Hatay Muhasebe Md. üyemiz Sevgi Ceyhan'nın kızı

Melek Ceyhan 05.01.2012'de.

● THY Kargo Bşk. Üyemiz Nur Saygısever'in kızı

04.01.2012'de.

● Hava-iş Antalya Şube Eğitim ve Teşkilatlandırma Sekreterimiz

Türkan Sabancı'nın Egemen isminde bir oğlu

30.12.2011’de.

● TEC üyemiz Veysel Koca'nın oğlu 16.12.2011'de.

● TEC üyemiz Fatih Demirkan'ın oğlu Furkan Demirkan

15.12.2011'de

● Mehmet ve Nuray Mete’nin Doğa isminde bir oğlu

23.12.011’de.

● Mehmet Turgut Temiz’in Çinar isminde bir oğlu

16.01.012’de

● Ankara üyemiz Sibel Elaldı’nın kızı 08.02.012’de dünyaya

gelmişlerdir. Yeni doğan bebeklerimize mutlu ve sağlıklı bir

yaşam diliyoruz.

● Gül Özlem Gülek’in Oğlu Tahsin Efe Gülek 22.01.012’de

● THY Teknik A.Ş. üyemiz Doğan Öztürk'ün oğlu Gökay

Öztürk 24.01.2012'de sünnet olmuşlardır.

Sağlıklı günler dileriz.

● TEC Temsilcimiz Hüseyin Mökükcü'nün eşi Belgin Mökükcü

28.03.2012'de.

● THY- Antalya Satış Trafik şefimiz Saim Pınar 16.03.2012

tarihinde hastalanmıştır.

● THY Kargo üyemiz Cavit Açıkgöz'ün kızı Tuğba Açıkgöz

16.03.2012'de.

● TEC üyemiz Fatih Güleçyüz'ün kızı Elif Güleçyüz

02.03.2012'de.

● THY İzmir İstasyon Müdürlüğü üyemiz Ayşen Çorumlu'nun

eşi 29.02.2012'de

● THY İzmir Satış Müdürlüğü üyemiz Neşe Kılıç 15.02.2012'de

● TEC üyemiz Can Emrah Ülgü'nün babası Orhan Ülgü

16.01.2012'de

● THY İzmir İstasyon Müdürlüğü üyemiz Selime Hande

Yıldırım 13.01.2012'de

● THY Teknik üyemiz Selma Alter 11.01.2012'de.

● THY Teknik A.Ş. üyemiz Erhan Eren 02.01.2012'de.

● TEC üyemiz Ender Arabacı 15.12.2011'de.

● THY İzmir İstasyon Müdürlüğü üyemiz Hande Tarancı

06.12.2011'de

● THY İzmir İstasyon Müdürlüğü üyemiz Derya Kökel

02.12.2011'de

● THY İzmir İstasyon Müdürlüğü üyemiz Zerrin Gök'ün annesi

30.11.2011'de

● THY İzmir İstasyon Müdürlüğü üyemiz Sahure Karancak'ın

annesi 25.11.2011'de

● THY Eğitim üyemiz Özlem Atik 24.10.2011'de

● Serkan Gündoğmuş’un annesi Ruşen Gündoğmuş

11.01.2012’de

● Ayfer Candar’ın babası Hasan Çakır 16.01.2012’de

● ANK.ŞB.Sekreteri sn.Reşat Karaman’ın kızı Merve Karaman

27.01.012’de

● Hava-İş Antalya Şube Mali Sekreteri Ertan Uyar’ın eşi

28.01.2012’de

● THY-Antalya İstasyon üyemiz İbrahim Cengiz

17.02.2012’de

● THY-Antalya emekli üyemiz Mehmet Şekerci’nin eşi

15.02.2012’de

● THY-Antalya İstasyon üyemiz Saim Pınar 16.03.2012’de

● THY-Antalya İstasyon üyemiz Bengü Çakı 19.03.2012’de

Rahatsızlanan üyelerimize acil şifalar diliyoruz.

E V L E N E N L E R

D O Ğ U M

S Ü N N E T

R A H A T S I Z L A N M A

N İ Ş A N L A N A N L A R

Page 43: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

ÜYELERİMİZDEN

39www.havais .org.tr

● THY Teknik üyemiz Veli Özarslan'ın babası

28.03.2012'de.

● THY Teknik İmalat ve Tamir Atelyeleri üyemiz Türker Etuş'un

babası 24.03.2012'de.

● THY Kargo üyemiz Önder Güzelbilen'in babası Hüseyin

Güzelbilen 24.03.2012'de.

● THY Kabin Hizmetleri üyemiz Damla Tuğlu'nun babası Mecdi

Tuğlu 23.03.2012'de.

● THY Hat Bakım üyemiz Zeki Okur'un abisi Abidin Okur

23.03.2012'de.

● THY İzmir Hat Bakım Şefliğinden emekli üyemiz Yaşar

DOĞAN'ın annesi 23.03.2012'de

● THY Kargo üyemiz Adnan Karaismailoğlu'nun dedesi

21.03.2012'de.

● THY Hat Bakım üyemiz Candan Demircan'nın babası

19.03.2012'de.

● THY Kabin Hizmetleri üyemiz Burcu Sinem Erfındık'ın babası

Yılmaz Yaşar Gürbüz 18.03.2012'de.

● THY Kabin Hizmetleri üyemiz Melike Terlikçi'nin babası

Gökhan Terlikçi 16.03.2012'de.

● THY Genel Müdürlük üyemiz Murat Özen'in annesi

12.03.2012'de.

● THY Harbiye Satış Müdürlüğü üyemiz Özlem Bozkır'ın babası

12.03.2012'de.

● THY Taksim Satış üyemiz Fitnat Diğdem Odabaşı babası

Alparslan Ereker 04.03.2012'de.

● Hava-İş İzmir Şube Personeli Gürkan Güçlü'nün kayınvalidesi

ve emekli üyemiz Reyhan Güçlü'nün annesi

03.03.2012'de

● Kabin Hizmetleri üyemiz Kaptan Yavuz Koral'ın babası

01.03.2012'de.

● THY Genel Müdürlük üyemiz Sibel Bilgiç'in babası

27.02.2012'de.

● THY Teknik Temsilcimiz Adil Ak'ın amcası

27.02.2012'de.

● THY Kadıköy Satış üyemiz Sibel Bilgiç'in babası Selim Sırrı

Serim 27.02.2012'de.

● THY İstasyon Baş Müdürlüğü emekli üyemiz Turgay Kuzu

27.02.2012'de.

● THY Uçuş İşletme üyemiz Ali Yaman'ın eşi Perihan Yaman

21.02.2012'de.

● THY Genel Müdürlük üyemiz Alkım Şenay Orakçıoğlu'nun

babası 17.02.2012'de.

● THY İzmir Hat Bakım Şefliği emekli üyemiz Veli Kenan

Erdemir'in annesi 14.02.2012'de

● THY Uçuş İşletme üyemiz Pınar Güneser'in babası Selçuk

Büyükdoğan 11.02.2012'de.

● THY Ağrı Satış Md. üyemiz Namık Zengin'in babası

03.02.2012'de.

● Temsilcimiz Hakan Yıldırım'ın annesi

20.01.2012'de.

● THY A.O üyelerimiz Aytül Can ın babası ve Murat Can' ın

kayınpederi emekli üyemiz Ünal Sönmez

22.11.2011'de.

● THY İzmir İstasyon emekli üyemiz Ahmet Aksüt

17.01.2012'de

● THY Teknik üyemiz Nejdet Gönen'in annesi

06.01.2012'de.

● THY Uçak Güv. Bşk. üyemiz Davut Bozkurt'un babası

06.01.2012'de.

● THY Uçuş İşletme üyemiz Meltem Özçetin'in babası

03.01.2012'de.

● THY Uçuş İşletme üyemiz Kaptan Hasan Aktaş'ın babası ve

İstasyon md. üyemiz Dilek Adalı Aktaş'ın kayınpederi Ali

Ekber Aktaş 03.01.2012'de.

● Uçuş İşletme üyemiz İdil Koral'ın kayınbabası

01.03.2012'de.

● THY Antalya İstasyon üyemiz Çisel Tuba Dere'nin babası ve

THY Antalya İstasyon üyemiz Ömer Dere'nin kayınpederi

12.12.2011'de

● THY Teknik üyemiz Murat Metin Şafak'ın annesi

09.12.2011'de.

● THY Uçuş İşletme üyemiz Serap Özkan'ın babası

06.12.2011'de.

● THY Dispeç Müdürlüğü eski üyemiz Baş kontrolör Cüneyt

Yüksel 06.12.2011'de.

● THY Teknik üyemiz Cevdet Yıldız'ın annesi

02.12.2011'de.

● Filiz Çakır’ın annesi Remiye Bayram

23.12.2011’de

● Ebru Demirci’nin babası Aselet Demirci 28.12.2011’de

● Damla Tuğlu’nun babası 23.03.2012’de

● Serenat Özmen’nin kardeşi Doğuş Burak Özmen

26.03.2012’de

● Büşra Maldan’ın babası 26.03.2012’de vefat etmişlerdir.

Yakınlarına başsağlığı ve sabır dileriz.

V E F A T

THY Uçuş İşletme üyemiz Serkan Tınç'ın eşi,

aynı zamanda kendisi de uçuş işletme üyemiz

olan Nergiz Çakıroğlu Tınç'ı 03.03.2012’de

elim bir trafik kazasında kaybettik. Ailesine,

Yakınlarına ve arkadaşlarına başsağlığı diliyoruz.

Page 44: HAVA-İŞ Dergi, Mart - Nisan 2012

SOLDAN SAĞA1- Lokomotif ve vagonların gidebilmesi için demir

çubukların paralel olarak döşenmesindenmeydana gelmiş yol.

2- Yaban hayvanlarının kendilerine yuvaedindikleri kovuk. - Genellikle çocukoyunlarında baş olan, diğer çocuklara veyagruba karşı cezasını çekmek ve bundankurtulmak için tek başına bütün sorumluluğuüzerine alan. - Satrançta, her yönde siyahtanbeyaza ve beyazdan siyaha bir hane atlayarak Lbiçiminde hareket eden taş.

3- Posta kutusu (kısaltma). - Savaş ve taşımagereçleriyle donatılmış (kıta veya birlik).

4- Doktorun hastası için gerekli gördüğü ilaçlarla,bunların kullanılış biçimleri yazılı olan kâğıt. -Selülozdan yapılan, parlak, bükümsüz iplik.

5- Üzme, sıkıntı verme, üzgü. - İnsanlarda,hayvanlarda deri ile kemik arasındaki kas veyağdan oluşan tabaka.

7- Gam dizisinde "sol" ile "si" arasındaki ses. -İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan,beğenilecek biçimde olan.

8- Romen rakamında; M rakamının adı. - İşini iyibilen, yetenekli kimse (mecaz).

9- Davranış, tavır. - Gözde sarıya çalan kestanerengi.

10- Alfabenin on beşinci harfi. - Hazırlanan içece-ğin renk ve koku bakımından istenilen durumu.

11- Açık kurşuni, külrengi. - Sesin bir yere çarpıpgeri dönmesi, yankılanması.

12- Lüfer balığının küçüğü (Temnodon altator). 13- Bir kurala bağlı olmayıp ancak işitmekle

öğrenilen (söz). – Bir haber ajansı. 14- Ekme işini gerçekleştiren. - Birden çok kimse

veya nesneyi ilgilendiren, onlara özgü olan,onların katılmasıyla oluşan, birlikte.

15- Bir çalışmaya yardım sağlamak için, genellikleaçık havada yapılan eğlentili toplantı.-Aldatma, düzen, tuzak, hile.

YUKARIDAN AŞAĞIYA1- Yeryüzü kabuğunun bazı jeolojik olaylar

sonunda sarsılması. - Belge niteliği taşıyan filmveya televizyon programı. Dokümanter.

2- Bir olgunun, bir olayın tekrarlandığını belirtir,defa, kere, sefer. - Bir yarışmada başta bulunantakım veya yarışmacı. – İlave.

3- Gam dizisinde re ile fa arasındaki ses ve bu sesigösteren nota işareti. - Filika büyüklüğünde,islimle işleyen deniz teknesi, küçük vapur,istimbot. - Bir sıvıyı ağza alıp yutmak.

4- Vücudun bir bölümünde hareket vehissetmenin kalkması. -Yardım amacıylatoplanan para.

5- Meyvelerde çekirdekle deri arasındaki bölüm. -Nikel'in kısaltması.

6- Kayıkta dümeni kullanmak için dümenin baştarafına takılan kol. – Dokuz artı bir sayıdaolan.

7- Genellikle bölmeli göçebe çadırı. - Kez, yol,defa, sefer.

8- Lenf damarları içinde dolaşan ve kan plazmasıile akyuvarlardan meydana gelmiş saydam vesoluk sarı renkte bir sıvı. Akkan. – Bir sporkulübümüz(kısaltma).

9- Bildirme yazısı, mesaj. - Toplum töresine uygundavranma, incelik.

10- Havada beşte dört oranında bulunan, rengi,kokusu ve tadı olmayan gaz. Nitrojen. - Ceketaltına giyilen kolsuz ve kısa giysi. - Büyükkardeş, ağabey.

11- Vücut ısısı. - Geminin rüzgâr üstüne veya altınadönmesi için yelkenlerin bazısını gevşetme,bazısını germe işlemi.

B U L M A C AÖDÜLLÜ

GE

ÇE

N S

AY

ININ

ÇÖ

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

Bulmacayı doğru çözüp gönderenherkese, ailenizle birlikte

izleyebileceğiniz The Smurfs (Şirinler) DVD hediye!

Mektuplarınızı Hava-İş Genel Merkezi adresine

göndermenizi rica ederiz.

Siv i l Havacı l ık Çal ışanlar ının Sesi40

TEKNOLOJİ DÜNYASI