iii - .:: İslâm ansiklopedisi ht arat arap edebiyatında tek konu etrafında derlenmiş...

2
MU HT ARAT Arap tek konu antolojilerden DavQd ez-Za- hirl'nin Kitdbü'z-Zehre'si ile kendilerine ve ait ilgili birçok top- Ebü'I-VeTid b. Amir el-Him- yer!, el-Bedi' fi eserinde yine konusunda Arap- karak- terli seçmeler EbQ Mansur es-Sealib'i, katip ve edipterin özel ve resmi malzeme olarak kullanabilecekleri beyit ve bir araya Sa- fedl'nin, tek konu kendisine ve ait bir- çok bi'nsikô.bi'd-dem', fi l]al, 'z-zülô.l ii Cer- et-Tenbih 'ale' t- gibi eserleri zikredilebilir. Ebu mensur örneklerine de yer ile Mu- hammed Abdülmu!d Han, London 1950) Endülüs seç- meleri içeren da bu- rada (bk. Sena- ülmülk'ün ii 'ameli'l-mü - Cevdet er-Rikab'i, 949) türü teorisiy- le dair zengin bir sahip- tir. Safed'i, eserinde Alblr Hablb Mutlak, Beyrut 386/ 966) Endülüs, ve Suriye den bunlara naz'ireleri ve top- (bk. Muhtarat bir den seçmeleri ihtiva eden eser- ler de el-Mul]tô.r min (Ebü't-Tahir et-Tüci- bl'nin birlikte, Muhammed Bedreddin el-Alev!, Aligarh 934), el- Mul]tô.r min Muhtarüddin Ahmed, Aligarh 963), Müslim b. el- Velid ve al]bô.ruh, yô.ru el-Beledi, Abdülkahir ei-Cür- can'i'nin el-Mul]tô.r min bi ve -Ebi Temmô.m Abdülazlz ei-Meymenl, et-Tara'ifü'l-ede- biyye inde, Kahire 937) eserleri IV. (X.) eski ile yeni özel- likleri ve birbirlerine olan üstünlükleri gi- bi temada es- ki ve yeni antolojilerin ortaya vesile Halidiy- ve'n-ne?ô.'ir min ri'l-müte]faddimin ve'l-Cô.hiliyye ve'l- 56 mul]açiramin'i Muhammed Yusuf, HI , Kahire 378/1958), Said bl'nin ve benzer olan- bir araya 'Unvô.nü'l-mur- (Kahire bunlar zikredilebilir. biyografileri eser- lerde onlardan de muhta- rat Sellam ei-Cumahl'- nin Taba]fatü Muham- med b. Hablb'in Kitô.bü men nüsibe ilô. ümmihi Kuteybe'nin EbQ Bekir es-SQII' - nin Kitô.bü §in, özellikle Ebü'I-Ferec kendi kadar güfte- leri bu vesileyle hayat hikayeleri ve den zengin malzemeyi Kitô.bü'l- Egani'si, Merzübanl'nin 'arô.' ile Seatibi'nin kendi nesliyle bir önceki nesilden bölge- lerine göre hayat hikayeleri, ha- ber ve zen- gin malzemeyi bir araya Yetime- tü'd-dehr'i bu konuda önemli Feth b. Hakan el-Kaysi, Kalô.'idü'l- 'i]fyô.n ile eserle- rin de Endülüs'ün ünlüleriyle edip ve lerinden seçmelere de yer Ken- disini Seatibi ile Feth b. halefi gi- bi gören Ebü'n-NQr Osman b. Ali el-Ömerl'nin ve er-Ravzü'n-naçir ii terceme- ti üdebô.'i'l- da bu tür eserlerden- dir. Ma'sQm, Envô.rü 'r-rebi' ii en- vô.'i'l -bedi' bedliyyesinin toplam 12.000 beyte örnekleri top- Eski Arap seç- melerle antoloji tertip eden müel- lifler BarGdi (Mul]taratü'l-Bara- d!) ve Ali Ahmed Said 'Arabf) zikredilebilir (konuyla ilgili eserler için b k. Brockelmann, GAL Suppl., III, 994-995, Belmelih muhtarat konusunda bir doktora (bk. bibl.) ve bu kadim ve psi- kososyal sebeplerini bk. MECMUA; MÜNTEHABAT) : ibnü'n-Nedlm, el-Fihrist (Fiügel). s. 42-43, 49; Brockelmann, GAL, 368-369; ll , 46 -102, 439- 441, 668-671; Suppl., lll, 994-995 , 1002-1003; Nihad M. Çetin, Eski Arap istanbul 1973, s. 14-17, 31,33-34, 40-41; idrls Belmellh, el-Mul].- ve echizetü telal):l):iha 'inde'l- 'Arab min l].ilali'l-Mufaçlçlaliyyat ve fjamaseti Ebf Temmam, Rabat 1995; A. Hamori, "Mukhta- rat" , EF VII, 526-528; Nasrullah "Abdülkahir 248; Ali Ergin, "el-Asmaiyyat", a.e., lll , 500; Nasu- hi Ünal Karaarslan, "Barüdi, Mahmud Sami Pa- a.e., V, 91; Hulüsi "Ebü'l-Ferec h§.nl", a.e., X, 317-318; Saffet Köse, Davüd ez-Zahiri", a. e., XIX, 410; Hüseyin Ku- teybe ", a.e., XX, 147; Hüseyin cerl", a.e., XXI, 219; Ramazan din a.e., XXII, 175. L Iii TEVFiK TOPUZOGLU MUHTARi ( Ebu Ömer Siracüddln Osman b. Ömer Muhtari-yi Gaznevi (ö. 513/1119'dan sonra) Gaznelil er'in son döneminde Fars _j 467 veya 468 (1074 veya 1075) kaynaklarda Mu- hammed olarak kaydedilmektedir. Tahsili yeterli bilgi bulunmamakla bir- likte eserlerinden iyi bir gördü- önceleri (Osman) mahlas diye yazarken daha sonra Muhtarl Bu mahlas, kaside EbQ Nasr Muhammed Müstevfi'nin kendisine ver- lfakim Mul]tarf-i Gaznev s. 190-191). Mu h tari "ha- ce" ve "hakim" da Muhtari, yirmi bir iken Gaz- neli Hükümdan b. Mes'Qd'un sa- girdi. kasidesini "seyyidü's-sela- tln" bu hükümdar ve saraydaki temayüz etti. Bu ölümünün yeri- ne geçen lll. Mesud'un sebebiyle Hindistan'da gitti. Burada süre içinde (490-493/ 1097-1100) valisi Muhammed b. Hatlb ve Lahor'da bulunan ünlü Mes- 'Qd-i Sa'd-i Selman için kasideler söyledi. Bir süre sonra Belh'in ileri gelenleri- ne kasideler saray Hasan Amld ile Saffarller'den Sistan Hü- Nasr b. Halefe kasideler gönder- di. Belh'ten Kirman'da Selçuklu Hü- I. Muizzüddin Arslan ve önde gelen kimseler için kasideler söyledi. Bu lll. Mesud'un Hindistan'da ka- zaferleri ve Gazne'ye dön- mek için izin bir fetihname vezir Kutbüddin Yusuf b. Ya'küb ona gönderdi. Ancak bundan bir so - nuç Gazne'ye bu hüküm- ölümünden 5) sonra döne-

Upload: doantram

Post on 26-Jun-2018

222 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

MU HT ARAT

Arap edebiyatında tek konu etrafında derlenmiş antolojilerden İbn DavQd ez-Za­hirl'nin Kitdbü'z-Zehre'si ile İbn Hazm'ın Tav]fu'l-J:ıamô.me'sinde kendilerine ve başkalarına ait aşkla ilgili birçok şiir top­lanmıştır. Ebü'I-VeTid İsmail b. Amir el-Him­yer!, el-Bedi' fi vaşfi'r-rebi' adlı eserinde yine aşk konusunda Arap- İspanyol karak­terli şiirlerden seçmeler yapmıştır. EbQ Mansur es-Sealib'i, Kenzü'l-küttô.b'ında katip ve edipterin özel ve resmi yazışma­larında malzeme olarak kullanabilecekleri beyit ve kıtaları bir araya getirmiştir. Sa­fedl'nin, tek konu etrafında kendisine ve başka şairlere ait şiirlerden derlediği bir­çok muhtaratı arasında Teşnitü's-sem' bi'nsikô.bi'd-dem', Keşfü'l-J:ıô.l fi vaşfi'l­l]al, Reşfü 'z-zülô.l ii vaşfi'l-hilô.l, Cer­rü'~-~eyl fivaşfi'l-l]ayl, et-Tenbih 'ale't­teşbih gibi eserleri zikredilebilir. İbn Ebu Avn'ın mensur teşbih örneklerine de yer verdiği Kitô.bü't-Teşbihô.t'ı ile (nşr. Mu­hammed Abdülmu!d Han, London 1950) İbnü'I-Kettanl'nin Endülüs şiirinden seç­meleri içeren Kitô.bü't- Teşbihô.t'ı da bu­rada anılmalıdır (bk. TEŞBİH). İbn Sena­ülmülk'ün Dô.rü'Hırô.z ii 'ameli'l-mü ­veşşaJ:ıô.t'ı (nşr. Cevdet er-Rikab'i, Dımaşk ı 368/ı 949) müveşşah türü şiirin teorisiy­le pratiğine dair zengin bir içeriğe sahip­tir. Safed'i, Tevşi'u't-tevşiJ:ı adlı eserinde (nşr. Alblr Hablb Mutlak, Beyrut ı 386/ ı 966) Endülüs, Mısır ve Suriye şairlerin­den seçtiği müveşşahlarla bunlara yazdı­ğı naz'ireleri ve diğer müveşşahlarını top­lamıştır (bk. MÜVEŞŞAH)

Muhtarat arasında tanınmış bir şair­den yapılmış seçmeleri ihtiva eden eser­ler de vardır. Halidiyyan'ın el-Mul]tô.r min şi'ri Beşşô.r (Ebü't-Tahir İsmail et-Tüci­bl'nin şerh iyle birlikte, nşr. Muhammed Bedreddin el-Alev!, Aligarh ı 353/ı 934), el­Mul]tô.r min şi'ri İbni'd-Dümeyne (nşr. Muhtarüddin Ahmed, Aligarh ı 383/ı 963), İl]tiyô.ru şi'ri'l-BuJ:ıtüri, İl]tiyô.ru şi'ri Müslim b. el-Velid ve al]bô.ruh, İl]ti­yô.ru şi'ri'l-Ijabbô.z el-Beledi, İl]tiyô.ru şi'ri İbni'l-Mu'tez'i ; Abdülkahir ei-Cür­can'i'nin el-Mul]tô.r min şi'ri'l-Müteneb­bi ve'l-BuJ:ıtüri ve -Ebi Temmô.m (nşr.

Abdülazlz ei-Meymenl, et-Tara'ifü 'l-ede­biyye içinde, Kahire ı 937) adlı eserleri bunlardandır.

IV. (X.) yüzyılda eski ile yeni şiirin özel­likleri ve birbirlerine olan üstünlükleri gi­bi konuların tartışılması aynı temada es­ki ve yeni şiirlerin derlendiği antolojilerin ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Halidiy­yan'ın el-Eşbô.h ve'n-ne?ô.'ir min eş'ô.­ri'l-müte]faddimin ve'l-Cô.hiliyye ve'l-

56

mul]açiramin'i (nşr. Muhammed Yusuf, HI, Kahire ı 378/1958), İbn Said ei-Mağri­bl'nin Doğu ve Batı şiirinden benzer olan­ları bir araya getirdiği 'Unvô.nü'l-mur­]fışô.t ve'l-mutribô.t'ı (Kahire ı286/l869) bunlar arasında zikredilebilir.

Şairterin biyografileri hakkındaki eser­lerde onlardan seçilmiş şiirler de muhta­rat özelliği taşır. İbn Sellam ei-Cumahl'­nin Taba]fatü tuJ:ıCıli'ş-şu'arô.', Muham­med b. Hablb'in Kitô.bü men nüsibe ilô. ümmihi mine'ş-şu'arô.', İbn Kuteybe'nin eş-Şi'r ve'ş-şu'arô.', EbQ Bekir es-SQII'­nin Kitô.bü Al]bô.ri'ş-şu'arô.'i'l-muJ:ıde­

§in, özellikle Ebü'I-Ferec ei-İsfahanl'nin kendi zamanına kadar bestelenmiş güfte­leri derlediği, bu vesileyle şairterin hayat hikayeleri ve maceralarıyla diğer şiirlerin­den zengin malzemeyi topladığı Kitô.bü'l­Egani'si, Merzübanl'nin Mu'cemü'ş-şu­

'arô.' ile Eş'ô.rü'n-nisô.'ı, Seatibi'nin kendi nesliyle bir önceki nesilden şairleri bölge­lerine göre ayırarak hayat hikayeleri, ha­ber ve hatıralarıyla şiirlerinden seçtiği zen­gin malzemeyi bir araya getirdiği Yetime­tü'd-dehr'i bu konuda önemli çalışmalar­dandır. Feth b. Hakan el-Kaysi, Kalô.'idü'l­'i]fyô.n ile MatmaJ:ıu'l-enfüs adlı eserle­rinde Endülüs'ün ünlüleriyle edip ve şair­lerinden seçmelere de yer vermiştir. Ken­disini Seatibi ile Feth b. Hakan'ın halefi gi­bi gören Ebü'n-NQr İsamüddin Osman b. Ali el-Ömerl'nin Doğu şairleri ve şiirleri hakkındaki er-Ravzü'n-naçir ii terceme­ti üdebô.'i'l-'aşr'ı da bu tür eserlerden­dir. İbn Ma'sQm, Envô.rü 'r-rebi' ii en­vô.'i'l-bedi' adlı bedliyyesinin şerhinde toplam 12.000 beyte ulaşan örnekleri top­lamıştır. Eski Arap şiirinden yaptığı seç­melerle antoloji tertip eden çağdaş müel­lifler arasında BarGdi (Mul]taratü'l-Bara­d!) ve Ali Ahmed Said (Dfvanü'ş-şi'ri'l­'Arabf) zikredilebilir (konuyla ilgili diğer eserler için b k. Brockelmann, GAL Suppl., III, 994-995, ıoo2-l003). İdrls Belmelih muhtarat konusunda bir doktora hazırla­mış (bk. bibl.) ve bu çalışmasında kadim şiirin kalıcı olmasının ve yaygınlığının psi­kososyal sebeplerini incelemiştir (ayrıca bk. MECMUA; MÜNTEHABAT)

BİBLİYOGRAFYA :

ibnü'n-Nedlm, el-Fihrist (Fiügel). s. 42-43, 49; Brockelmann, GAL, ı , 368-369; ll , 46-102, 439-441, 668-671; Suppl., lll, 994-995, 1002-1003; Nihad M. Çetin, Eski Arap Şiiri, istanbul 1973, s. 14-17, 31,33-34, 40-41; idrls Belmellh, el-Mul].­taratü'ş-şi'riyye ve echizetü telal):l):iha 'inde'l­'Arab min l].ilali'l-Mufaçlçlaliyyat ve fjamaseti Ebf Temmam, Rabat 1995; A. Hamori, "Mukhta­rat" , EF (İng.), VII, 526-528; Nasrullah Hacımüf-

tüoğlu , "Abdülkahir eı-cürcani", DİA, ı, 248; Ali Şakir Ergin, "el-Asmaiyyat", a.e., lll , 500; Nasu­hi Ünal Karaarslan , "Barüdi, Mahmud Sami Pa­şa", a.e., V, 91; Hulüsi Kılıç, "Ebü'l-Ferec el-İsfa­h§.nl", a.e., X, 317-318; Saffet Köse, "İbn Davüd ez-Zahiri", a.e., XIX, 410; Hüseyin Yazıcı, "İbn Ku­teybe", a.e., XX, 147; Hüseyin Elmalı, "İbnü'ş-Şe­cerl", a.e., XXI, 219; Ramazan Şeşen, "İmadüd­din el-İsfah§.nl", a.e., XXII, 175.

L

Iii TEVFiK RüŞTÜ TOPUZOGLU

MUHTARi ( 1.5;~ )

Ebu Ömer Siracüddln Osman b. Ömer Muhtari-yi Gaznevi

(ö. 513/1119'dan sonra)

Gazneliler'in son döneminde yaşayan

Fars şairi. _j

467 veya 468 (1074 veya 1075) yılında doğdu . Babasının adı bazı kaynaklarda Mu­hammed olarak kaydedilmektedir. Tahsili hakkında yeterli bilgi bulunmamakla bir­likte eserlerinden iyi bir öğrenim gördü­ğü anlaşılmaktadır. Şiirlerinde önceleri adı­nı (Osman) mahlas diye yazarken daha sonra Muhtarl mahlasını kullanmıştır. Bu mahlas, hakkında kaside yazdığı EbQ Nasr Muhammed Müstevfi'nin kendisine ver­diği "Muhtarü'ş-şuara" unvanından alın­

mış olmalıdır (Divan-ı lfakim Mul]tarf-i Gaznev ı, s. 190-191). Mu h tari ayrıca "ha­ce" ve "hakim" lakaplarıyla da anılır.

Muhtari, yirmi bir yaşlarında iken Gaz­neli Hükümdan İbrahim b. Mes'Qd'un sa­rayına girdi. İlk kasidesini "seyyidü's-sela­tln" dediği bu hükümdar adına yazdı ve saraydaki şairler arasında temayüz etti. Bu hükümdarın ölümünün ardından yeri­ne geçen oğlu lll. Mesud'un şairlere karşı ilgisizliği sebebiyle Hindistan'da KQşdar'a gitti. Burada kaldığı süre içinde (490-493/ 1097-1100) şehrin valisi Muhammed b. Hatlb ve Lahor'da bulunan ünlü şair Mes­'Qd-i Sa'd-i Selman için kasideler söyledi. Bir süre sonra gittiği Belh'in ileri gelenleri­ne kasideler yazdı, saray şairi Hasan Amld ile tanıştı. Ayrıca Saffarller'den Sistan Hü­kümdarı Nasr b. Halefe kasideler gönder­di. Belh'ten gittiği Kirman'da Selçuklu Hü­kümdarı I. Muizzüddin Arslan Şah ve diğer önde gelen kimseler için kasideler söyledi. Bu sırada lll. Mesud'un Hindistan'da ka­zandığı zaferleri övdüğü ve Gazne'ye dön­mek için izin istediği bir fetihname yazıp vezir Kutbüddin Yusuf b. Ya'küb aracılı­ğıyla ona gönderdi. Ancak bundan bir so­nuç alamadığından Gazne'ye bu hüküm­darın ölümünden (508/ı ı ı 5) sonra döne-

bildi. Bu arada Ta bes'in İsmaili yöneticile­rinden Yemlnüddevle İsmail b. Gllek'l'ye it­haf ettiği Hünername adlı eserini kale­me aldı. Muhtarl, Gazne'ye gidince lll. Me­sud'un yerine geçen oğlu Arslan Şah ta­rafından iyi karşılandı; Muhtarl de onun tahta çıkışını kasidelerle kutladı. Bu hü­kümdar tarafından melikü'ş-şuara tayin edilen Muhtarl böylece hayatının en rahat dönemini yaşadı. Hakkında otuzayakın kaside yazdığı Arslan Şah 511 'de (ı ı ı 7)

kardeşi Behram Şah tarafından tahttan uzaklaştırılınca Muhtarl de gözden düştü. Divanında Behram Şah için söylediği sa­dece bir kaside bulunması da (a.g.e., s. 500-50 ı) bunu teyit etmektedir.

Muhtarl hayatının son dönemini Mave­raünnehir ve Semerkant'a yaptığı seya­hatlerle geçirdi. Semerkant'ta Batı Kara­hanlı Hükümdan Arslan Han 'ın sarayına

girdi. Ardından Horasan'a geçti. Ancak burada haklarında kaside yazdığı kişilerin adı bilinmemektedir. Divanında 513'ten (ı ı ı 9) sonraki tarihlerde yazdığı şiirlerine rastlanmadığına göre onun bu yıl içinde veya kısa bir süre sonra öldüğü tahmin edilebilir. Dolayısıyla tezkirelerin verdiği 534 (1139-40) tarihi ve sonraki tarihler doğru değildir. Hünername adlı eserini ithaf ettiği İsmaili emlri Yemlnüddevle'­yi övmesine ve kendisini on ikinci imam Mehdi el-Muntazar'a benzetmesine ba­karak Şii olduğu ileri sürülmüşse de onun yüzlerce Sünni'yi de methetmiş olması bu­nun aksini göstermektedir. Ayrıca Gazneli sarayında bulunması da Sünni kabul edil­mesi için yeterli delildir.

Eserleri. 1. Divan. Şairler arasında bü­yük rağbet gören Muhtarl'nin divanındaki kasideler yazıldıkları bölgelere göre Gaz­neviyyat, Kirmaniyyat, Semerkandiyyat ve belirli bir yere nisbet edilmeyen şiirler ol­mak üzere dört gruba ayrılır. Bunlar aynı zamanda hayatının dönemleriyle de ilgili­dir. Divanında ayrıca terkibibendler, ga­zeller, kıta ve ruMHer yer alır. Eser, ilk de­fa Rükneddin Hümayun Ferruh tarafından Divan-ı lfakim Mu{ıtari-yi Gaznevi adıyla yayımlanmıştır (Tahran ı 336 hş.). Daha sonra Celaleddin Hümai, TaşJ:ıiJ:ı-i Divan-ı lfakim Mu{ıtdri-i Gaznevi is­miyle ikinci neşrini gerçekleştirmiştir (Tah­ran ı340 hş./ ı961) . z. Hünername-i Ye­mini. Bu felsefi mesnevi kilinatın kozmo­lojik bir tanıtımı ile başlar. Zodyak kuşa­

ğı. gezegenler ve dört unsurun (ateş, su, hava ve toprak) gelişmesini, mizaç ve mevsimleri, mevalid-i selase (hayvanlar. bitkiler ve madenler). Hz. Adem'in yara-

tılışı, Allah ve peygamberler. kamil insan gibi konuları içerir. Bu tür bir eser ilk de­fa Muhtarl tarafından yazılmış, Senal lfa­di~atü'l-J:ıa~ilfa'sında onu takip etmiştir.

Yakın zamana kadar Muhtari'nin eseri kabul edilen Şehriyarname'nin (Safa. Ha­mase-serayr der İran, s. 3 ı ı -3 ı 5) ona ait olmadığı ileri sürülmektedir (Storey, V/2, 4 3 2-4 34). Firdevsi'nin Şahname 'sinden hareketle kaleme alınan Şehriyarname'­nin konusunu, Rüstem'in torununun oğlu Şehriyar b. Berzü'nun Hindistan'daki sa­vaşlarıyla ilgili olaylar meydana getirir. Bu­nun Muhtarl'ye ait olamayacağını söyle­yenler eserdeki ifade ve nazım bozukluk­larını delil göstermekte ve eserin, lll. Me­sud'un Hindistan seferlerinden esinlenen Hintli bir şair tarafından X-Xl. (XVI-XVII .) yüzyıllarda yazıldığını belirtmektedirler. Şehriyarname Gulam Hüseyin Bigdili ta­rafından yayımlanmıştır (Tahran ı 358 hş .).

Muhtarl'nin Fars edebiyatında Türkis­tan veya Horasan üslübu denilen tarzda (sebk-i Horasanl) yazdığı kasidelerinde Unsur!, Ferruhl-i Sistani ve Ezraki-i Herevi gibi şairlerin etkileri görülür ve şiirlerinde onların kullandığı pek çok mazmuna rast­lanır. Nitekim Muhammed b. Hablb adın­da bir kişiye sunduğu kasidesiyle Ferru­hi'nin "~aşlde-i Sümnatiyye"si arasında büyük benzerlik vardır. Bununla birlikte Muhtarl hiçbir zaman taklitçi bir şair ola­rak görülemez. ifade kabiliyeti, geniş bil­gisi ve anlatımdaki sadeliği onu diğer şa­irlerden ayırır. Muhtarl bed!' sanatındaki hüneri ve bilmeceleriyle de (çistanha) ün­lüdür.

BİBLİYOGRAFYA :

Muhtari. Dfuan-1 Hakim Mul]tari-yi Gazneui (nşr. Rükneddin Hüm.3yun Ferruh), Tahran 1336 hş., s. 190-191 , 500-501 , ayrıca bk. tür.yer.; a.mlf. , Şehriyarname (nş r. Gulam Hüseyin Beg­dill). Tahran 1358 hş., s. 1-16; Devletşah, Te?kire, s. 76; Emin-i Ahmed-i Razı, He{t ik:lfm (nşr. Ce­vad Fazı !). !baskı yeri ve tarihi yokl. ı , 324-331; Lutf Ali Beg, Ateşkede-i A?er, Tahran 1337 hş., s. 118-121; Rıza Kulı Han Hidayet, Mecma'u'l.fu­şaf:ıti, Tahran 1295, ı , 598-607; Rieu. Catalogue of the Persian Manuscripts, ll, 542-543; Storey, Persian Literature, V/2, s. 428-435; Rızazade-i Şafak, Taril;-i Edebiyyat-L iran, Tahran 1324 hş., s. 255-256; Tebriz!, Reyf:ıtinetü'l-edeb, V, 261; Safa, Edebiyyat, n, 501 -508; a.mlf., Hamase-se­rayideriran, Tahran 1363 hş. , s. 311-315; Cela­leddin Hümaı. f\1ul;tar1name: Muk:addime-i Di­uan-ı 'Oşman fl1ul]tar1, Tahran 1361 hş.; J. T. P. de Bruijn. Of Piety and Poetry: The lnteraction of Religion and Literatur in the Life and Works of Hakim Sanai of Ghazne, Leiden 1983, bk. Fihrist; Gulam Hüseyin Begdill, "Şehriyarname-i Mugtiln-yi Gaznevl", Ayende, Vı/1-2, Tahran 1359 hş ., s. 77-86; Julie S. Meisami, "Mukhtart", EJZ (ing.), VII , 535-536. r.;;:ı ..

ıııııru MÜRSEL ÜZTÜRK

L

L

L

MUHTASAR

MUHTARiYYE (4/:)~1)

Muhtar es-Sekafi'ye (ö. 67/687)

nisbet edilen bir Keysaniyye fırkası (bk. KEYSANİYYE).

MUHTAAÜ's-SIHAH ( c:l::o..aJI;f.~.o}

İsmail b. Hammad el-Cevheri'nin Tacü'/-/uğa adlı sözlüğüne

Muhammed b. Ebu Bekir er-Razi (ö. 666/1268'den sonra)

tarafından yazılan muhtasar (bk. TACÜ'l-LUGA).

MUHTASAR (~1)

Bir eserin özet halinde kaleme alınmasından

meydana gelen telif türü.

_j

_j

_j

Sözlükte "bel" manasındaki hasr kökü­nün "iftial" kahbından türemiş bir sıfat olan muhtasar "kısaltılmış, özetlenmiş" de­mektir. Kelime, hacimli bir eserin özet­lenmiş şekli için olduğu gibi bir konunun ana hatlarıyla kısaca yazılmış şekli için de kullanılmıştır (Lisanü'l-'Arab, " J;ı.şr " md.; Kamus Tercümesi, ll, 294-295). Muhtasar ile (ihtisar) mücez (icaz), ayrıca mülahhas (telhis). hulasa, mühezzeb (tehzib), muh­tar (ihtiyar). münteka (intika). müntehab (intihab) ve mücerred (tecrid) kelimeleri arasında anlam benzerliği bulunmakla bir­likte bazı farklar da mevcuttur. Muhta­sarda bir eserin kısaltılması, mülahhasta özetlenmesi temel düşüncedir. Mühez­zebde hareket noktası eseri yeniden göz­den geçirmek, ondaki fazla ve zayıf bilgi­leri ayıklamak suretiyle kısaltma yapmak­tır. Muhtar, münteka ve müntehabda bir eserin muhtevasından seçmeler yapılır. Mücerredde ise delil, sened vb. bilgilerin ayıklanması söz konusudur. Bu farkiara rağmen sözü edilen kavramların hepsin­de "kısaltma yapma" ortak noktadır.

Muhtasarlar, çeşitli dönemlerde ilgi gör­müş hacimli kitapların kullanımı sırasında ortaya çıkan zorlukların yaşandığı bir dev­reden sonra bu zorlukları giderici özetie­rin meydana getirilmesi ihtiyacından doğ­muştur. Bu tür eserler Arap edebiyatın­da IV. (X.) yüzyıldan önce nadir olarak gö­rülür. Bu yüzyılda İbn Abdürabbih 'in el­'İ~dü'l-ferid'i ile Ebü'l-Ferec el-İsfahanl' -

57