İki kutuplu sistem sonrası oluşan uluslararası sistem ve terörizm-pkk Örneği

242
T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI DOKTORA TEZİ İKİ KUTUPLU SİSTEM SONRASINDA OLUŞAN ULUSLARARASI SİSTEM VE TERÖRİZM-PKK ÖRNEĞİ Gürkan DOĞAN Danışman Yrd.Doç.Dr.Nazmi ÜSTE 2007

Upload: kovaburcuerkegi

Post on 12-Aug-2015

128 views

Category:

Documents


17 download

TRANSCRIPT

Page 1: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

T.C.

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI

DOKTORA TEZİ

İKİ KUTUPLU SİSTEM SONRASINDA OLUŞAN ULUSLARARASI SİSTEM VE TERÖRİZM-PKK ÖRNEĞİ

Gürkan DOĞAN

Danışman

Yrd.Doç.Dr.Nazmi ÜSTE

2007

Page 2: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Yemin Metni

Doktora tezi olarak sunduğum “İki Kutuplu Sistem Sonrasında Oluşan

Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği” adlı çalışmanın, tarafımdan, bilimsel

ahlak ve geleneklere aykırı düşecek bir yardıma başvurmaksızın yazıldığını ve

yararlandığım eserlerin bibliyografyada gösterilenlerden oluştuğunu, bunlara atıf

yapılarak yararlanılmış olduğunu belirtir ve bunu onurumla doğrularım.

Tarih

...../..../........

Adı Soyadı

İmza

II

Page 3: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

DOKTORA TEZ SINAV TUTANAĞIÖğrencinin Adı ve Soyadı : Gürkan DOĞANAnabilim Dalı : Kamu YönetimiProgramı : Kamu Yönetimi ProgramıTez Konusu : İki Kutuplu Sistem Sonrasında Oluşan

Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK ÖrneğiSınav Tarihi ve Saati :

Yukarıda kimlik bilgileri belirtilen öğrenci Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün …………………….. tarih ve ………. Sayılı toplantısında oluşturulan jürimiz tarafından Lisansüstü Yönetmeliğinin 30.maddesi gereğince doktora tez sınavına alınmıştır.

Adayın kişisel çalışmaya dayanan tezini …. dakikalık süre içinde savunmasından sonra jüri üyelerince gerek tez konusu gerekse tezin dayanağı olan Anabilim dallarından sorulan sorulara verdiği cevaplar değerlendirilerek tezin,

BAŞARILI Ο OY BİRLİĞİİ ile ΟDÜZELTME Ο* OY ÇOKLUĞU Ο RED edilmesine Ο** ile karar verilmiştir.

Jüri teşkil edilmediği için sınav yapılamamıştır. Ο***Öğrenci sınava gelmemiştir. Ο**

* Bu halde adaya 3 ay süre verilir.** Bu halde adayın kaydı silinir. *** Bu halde sınav için yeni bir tarih belirlenir.

EvetTez, burs, ödül veya teşvik programlarına (Tüba, Fullbrightht vb.) aday olabilir. ΟTez, mevcut hali ile basılabilir. Ο Tez, gözden geçirildikten sonra basılabilir. ΟTezin, basımı gerekliliği yoktur. Ο

JÜRİ ÜYELERİ İMZA

…………………………… □ Başarılı □ Düzeltme □ Red ……………..

…………………………… □ Başarılı □ Düzeltme □ Red ………..........

…………………………… □ Başarılı □ Düzeltme □ Red …. …………

…………………………… □ Başarılı □ Düzeltme □ Red ………..........

…………………………… □ Başarılı □ Düzeltme □ Red ………..........

III

Page 4: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

ÖZETDoktora Tezi

İki Kutuplu Sistem Sonrasında Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Gürkan DOĞAN

Dokuz Eylül ÜniversitesiSosyal Bilimler Enstitüsü

Kamu Yönetimi Anabilim DalıKamu Yönetimi Programı

İki Kutuplu Dünya Sistemi’nin sona ermesi ile birlikte uluslararası ilişkilerde ve ülkelerin dış politikalarında büyük bir dönüşüm yaşanmaktadır. Terörizm de bu kapsamda değerlendirilmeye alınması gereken kökleri eski, fakat uygulamaları geçmişe göre oldukça farklılaşmış bir kavramdır.

Terörizm ile mücadele son dönemde, devletlerin iç ve dış politikalarında önemli bir yer tutmakta ve bu asimetrik tehdidi karşılamada marjinal önlemler alınmaktadır. Bu tutum, uluslar üstü örgütlerin barışı korumadaki öneminin dikkate alınmaması ile münferit ve onaysız müdahalelerin gerçekleştirilmesine kadar uzanmış ve yeni sistemde kuralsızlığın giderek artacağının göstergesi olmuştur. Dolayısıyla savunma ve güvenlik konularında hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Tezin birinci bölümde “Terör, Terörizm ve Uluslararası Boyutu” başlığı altında terör ve terörizm tanımlarına, terörizmin çeşitlerine ve Soğuk Savaş sonrası uluslararası terörizme yer verilmiştir. İkinci bölümde, iki kutuplu sistem sonrası Türkiye’de terörizm ve PKK konusu ele alınmış, üçüncü bölümde ise yenilenen tez ve stratejiler ışığında terör örgütünün son durumu ortaya konulmuştur.

Anahtar Kelimeler: 1) İki Kutuplu Sistem, 2) Terörizm, 3) PKK, 4) KADEK,

5) KONGRA-GEL

IV

Page 5: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

ABSTRACTDoctorate Thesis

The International System And Terrorism After The End Of The Bipolar System- The

Case of PKK

Gürkan DOĞAN

Dokuz Eylul UniversityInstitute Of Social Sciences

Department of Public Administration

With the end of the bipolar world system, there have been great changes both in international relations and in foreign policies of the countries. Terrorism, the roots of which are quite old but the applications are fairly new compared to its history, should be taken into consideration in this new formation.

The fight against terrorism has become a major concern in internal and external politics of the states and some marginal measures have been taken to counter this asymmetrical threat. This situation resulted in disregarding the role and importance of supranational organizations in maintaining peace and indicates that lawlessness is likely to increase in the new international system. Consequently, nothing would be the same in the fields of defense and security.

The first part of the thesis, entitled “Terror, Terrorism, and Its International Dimension”, deals with the definitions of terror and terrorism, the types of terrorism, and the characteristics of the international terrorism after the Cold War. The second part examines terrorism and the PKK in Turkey after the end of the bipolar system. The third part inquires into the latest situation of the PKK terrorist organization with respect to its renewed thesis and strategy.

Key Words: 1) Bipolar System, 2) Terrorism, 3) PKK, 4) KADEK,

5) KONGRA-GEL

V

Page 6: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

İKİ KUTUPLU SİSTEM SONRASINDA OLUŞANULUSLARARASI SİSTEM VE TERÖRİZM – PKK ÖRNEĞİ

YEMİN METNİ IITUTANAK IIIÖZET IVABSTRACT VİÇİNDEKİLER VIKISALTMALAR IXTABLOLAR XIIŞEKİLLER XIIIGİRİŞ XIV

BİRİNCİ BÖLÜMTERÖR; TERÖRİZM VE ULUSLARARASI BOYUTU

1.1. Terör ve Terörizm Tanımları 11.2. Terörizmin Çeşitleri 11

1.2.1. Sınırları Açısından Terörizm Türleri 141.2.2. Amaçları Açısından Terörizm Türleri 17

1.2.2.1. Devlet Terörü 171.2.2.2. Devlete veya Siyasal Sisteme Karşı Terör 19

1.2.3. İçeriği Açısından Terörizm Türleri 201.2.3.1. Kitle İmhasına Yönelik Terörizm 201.2.3.2. Narko Terörizm 251.2.3.3. Medyatik Terörizm 271.2.3.4. Etno-Dinsel Terörizm 29

1.3. Soğuk Savaş Sonrası Uluslararası Terörizm 311.3.1. Uluslararası Terörizmin Değişen Nitelikleri 311.3.2. Uluslararası Boyutta Örgütlenme 341.3.3. Eylemlerdeki Şiddetin Dozu 351.3.4. Terörizmin Değişen Niteliğinde Teknoloji ve Siber Terörizm 361.3.5. İntihar Saldırılarında Meydana Gelen Değişim 37

İKİNCİ BÖLÜMİKİ KUTUPLU SİSTEM SONRASI TÜRKİYE’DE TERÖRİZM

VEKÜRDİSTAN İŞÇİ PARTİSİ

2.1. PKK Terör Örgütünün Kuruluş Amacı ve Yeni Dünya Sistemine Adaptasyonu

41

2.2. Kongre ve Konferanslar Işığında İki Kutuplu Sistemden Günümüze PKK Terör Örgütünün Kuruluşu ve Gelişimi

43

2.2.1. Örgütün Kuruluş Aşaması 432.2.2. İki Kutuplu Sistem Sürecinde PKK 47

2.2.2.1. PKK’nın Kuruluşu ve 1. Kongre 472.2.2.2. 12 Eylül Sonrası Örgüt ve 1. Konferans 51

VI

Page 7: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

2.2.2.3. Türkiye’ye Dönüş Hazırlıkları ve 2. Kongre 532.2.2.4. İlk Eylemler, HRK, ERNK ve 3. Kongre 55

2.2.3. İki Kutuplu Sistem Sonrasında PKK 602.2.3.1. Değişen Dengeler, Yapısal Dönüşüm ve 2. Konferans 602.2.3.2. Yenilenen Hedefler ve 4. Kongre 642.2.3.3. Sözde Kürdistan Ulusal Meclisi ve 3. Konferans 662.2.3.4. Açılım Faaliyetleri, Eyalet Yapılanması ve 5. Kongre 692.2.3.5. Eleştirisel Değerlendirme ve 4. Konferans 722.2.3.6. Çekiç Operasyonu ve 5. Konferans 732.2.3.7. Abdullah Öcalan’ın Yakalanış Süreci ve 6. Kongre 732.2.3.8. Yargılama Süreci 7. Kongre 772.2.3.9. İkinci Serhildan ve 6. Konferans 802.2.3.10. KADEK’in Kuruluşu ve 8. Kongre 822.2.3.11. Genişletilmiş Yönetim Kurulu Olağanüstü Toplantısı 862.2.3.12. KONGRA-GEL ve 9. Kongre 872.2.3.13. Sözde Ateşkesin Sona Erdirilmesi ve 10. Kongre 902.2.3.14. Yeni PKK’nın Kuruluşu ve 11. Kongre 92

2.3. Yeni Dönemde Terörizm İmajından Kaçış ve Yapısal Değişim 932.3.1. Yapısal Açıdan Örgütteki Değişim ve Nedenleri 932.3.2. PKK Sürecinde Örgütün Teşkilat Yapısı 97

2.3.2.1. Örgüt Üyeliği 972.3.2.2. Örgüt Yapısı ve İşleyiş 982.3.2.3. PKK Dönemi Hakkında Genel Değerlendirme 100

2.3.3. KADEK Sürecinde Örgütün Teşkilat Yapısı 1022.3.3.1. Örgüt Üyeliği 1022.3.3.2. Örgüt Yapısı 1022.3.3.3. Örgütsel İşleyiş 1032.3.3.4. KADEK Dönemi Hakında Genel Değerlendirme 104

2.3.4. KONGRA-GEL Sürecinde Örgütün Teşkilat Yapısı 1082.3.4.1. Örgüt Üyeliği 1082.3.4.2. Örgüt Yapısı 1092.3.4.3. Örgütsel İşleyiş 1132.3.4.4. KONGRA-GEL Dönemi Hakkında Genel

Değerlendirme

113

2.3.5. Yeni PKK Sürecinde Örgütün Teşkilat Yapısı 1192.3.5.1. Örgüt Üyeliği 1192.3.5.2. Örgüt Yapısı 1192.3.5.3. Örgütsel İşleyiş 1212.3.5.4. Yeni PKK Dönemi Hakkında Genel Değerlendirme 121

ÜÇÜNCÜ BÖLÜMYENİLENEN TEZ VE STRATEJİLER IŞIĞINDA

PKK TERÖRÜ

3.1. Örgütteki Değişimin Neden ve Nitelikleri 1253.2. Kürt Mikro Milliyetçiliği Yaklaşımı 127

3.2.1. Tarih 1293.2.2. Dil 144

3.3. Görsel Propaganda ve Terör 1483.3.1. Med-TV 1513.3.2. CTV 1533.3.3. Medya TV 153

VII

Page 8: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

3.3.4. Roj TV 1543.3.5. Şemdinli Örnek Olayı 163

SONUÇ 183KAYNAKLAR 190EKLER 215

VIII

Page 9: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

KISALTMALAR

AB Avrupa Birliği

ABD Amerika Birleşik Devletleri

ADYÖD Ankara Demokratik Yüksek Öğrenim Derneği

a.g.e. Adı Geçen Eser

a.g.m. Adı Geçen Makale

a.g.d. Adı Geçen Doküman

AHKO Sözde Anadolu Halk Kurtuluş Ordusu

AİHM Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi

ASALA Ermenistan Özgürlüğü İçin Ermeni Gizli Ordusu

(Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia)

ARGK Sözde Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusu

(Arteşa Rızgariya Gele Kurdistan)

AUC Kolombiya Birleşik Savunma Güçleri

(Autodefensas Unidas de Colombia)

BDG Sözde Birleşik Devrimci Güçleri

BM Birleşmiş Milletler

CHP Cumhuriyet Halk Partisi

CIA ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı

(Central Intelligence Agency)

DDKO Doğu Devrimci Kültür Ocakları

DEP Demokrasi Partisi

DEHAP Demokratik Halk Partisi

DTP Demokratik Toplum Partisi

ELN Ulusal Kurtuluş Ordusu

(Ejército de Liberación Nacional)

ERNK Sözde Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi

(Eniya Rızgariya Netewa Kurdistan)

ETA Ayrılıkçı Bask Örgütü (Euskadi Ta Askatasuna)

EGM Emniyet Genel Müdürlüğü

FARC Devrimci Kolombiya Silahlı Kuvvetleri

(Fuerzas Armadas Revolucionarias Colombias)

FDHC Filistin Demokratik Halk Cephesi

IX

Page 10: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

FKÖ Filistin Kurtuluş Örgütü

GAP Güneydoğu Anadolu Projesi

GKK Geçici Köy Korucusu

HPG Sözde Halk Savunma Gücü (Hezen Parastina Gel)

HRK Sözde Kürdistan Kurtuluş Birliği

(Hezen Rızgariya Kürdistan)

IMF Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fond)

IRA İrlanda Cumhuriyet Ordusu (Irish Republican Army)

IRB İrlanda Devrimci Kardeşliği

(Irish Revolutionary Brotherhood)

KADEK Sözde Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi

(Kongreya Azad-ü Demokrasiya Kürdistan)

KDP Sözde Kürdistan Demokrat Partisi

KİH Sözde Kürdistan İslami Hareketi

KHK Sözde Kürdistan Halk Kongresi

(Kongra Gele Kürdistan)

KKK Sözde Kürdistan Demokratik Konfederalizmi

(Koma Komalen Kürdistan)

KONGRA-GEL Sözde Kürdistan Halk Kongresi

(Kongra Gele Kürdistan)

KUM Sözde Kürdistan Ulusal Meclisi

KUK Sözde Kürdistan Ulusal Kongresi

KYB Sözde Kürdistan Yurtseverler Birliği

NATO Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü

(North Atlantic Treaty Organisation)

MGK Milli Güvenlik Kurulu

MK Merkez Komite

THKP-C Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi

TİP Türkiye İşçi Partisi

TKDP Sözde Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi

TNT Trinitrotoluen (Trinitrotoluene)

PAJK Sözde Kürdistan Özgür Kadınlar Partisi

(Partiya Azadiya Jin a Kurdistan)

PAK Sözde Kürdistan Özgürlük Partisi

(Partiya Azadiya Kürdistan)

X

Page 11: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

PDA Proleter Devrimci Aydınlık

PJA Sözde Özgür Kadın Hareketi

PKK Sözde Kürdistan İşçi Partisi

(Partiya Karkaren Kürdistan)

RAF Kızıl Ordu Fraksiyonu (Red Army Fraction)

SKP Sözde Sürgünde Kürt Parlamentosu

SSCB Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği

TSK Türk Silahlı Kuvvetleri

y.a.g.e. Yukarıda Adı Geçen Eser

y.a.g.m. Yukarıda Adı Geçen Makale

y.a.g.d. Yukarıda Adı Geçen Doküman

y.a.g.r. Yukarıda Adı Geçen Rapor

YDK Sözde Demokratik Halk Birlikleri

(Yekitiya Demokratik a Gele Kurd)

YJA-STAR Sözde Star Özgür Kadın Birlikleri

(Yekîneyên Jina Azad yen Star)

XI

Page 12: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

TABLOLAR

Tablo 1: Roj TV’de Yayınlanan Başlıca Programların Listesi 156Tablo 2: Roj TV 19 Şubat 2007 Tarihli Yayın Akışı 157Tablo 3: 10.02.2007 Tarihli Roj TV Türkçe Haber Bülteni 158Tablo 4: 11.02.2007 Tarihli oj TV Türkçe Haber Bülteni 159Tablo 5: Terör Örgütüne Ait/Müzahir İnternet Siteleri 161Tablo 6: 9–10–11 Kasım 2005 Tarihli Haber Bültenlerinde Şemdinli

Olayı

171

XII

Page 13: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

ŞEKİLLER

Şekil 1: 1991–1996 Arasında Dünyadaki Terör Eylemlerinin Yıllara

Göre Dağılımı.

36

Şekil 2: Dünyadaki İntihar Saldırılarının Yıllara Göre Dağılımı 38Şekil 3: 2001–2005 Yılları Arasında Dünyadaki İntihar Saldırıları 38Şekil 4: PKK Örgüt Yapısı 101Şekil 5: Sözde Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi (KADEK) 106Şekil 6: Sözde Kürt Demokratik Halk Birlikleri (YDK) Yapılanması 107Şekil 7: Sözde Kürdistan Halk Kongresi (KONGRA-GEL) 116Şekil 8: Halk Savunma Kuvvetleri (HPG) 117Şekil 9: Sözde Kürdistan Demokratik Konfederalizmi (KKK) 118Şekil 10: Yeni PKK 124

XIII

Page 14: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

GİRİŞ

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)’nin dağılması ile sona eren İki

Kutuplu Dünya Sistemi ve Soğuk Savaş Dönemi, mevcut tehdit algılamaları ve

güvenlik anlayışlarını da büyük bir değişime uğratmıştır. Bu yeni süreçle birlikte

genel harp tehdidi büyük ölçüde ortadan kalkmış olup değişen güvenlik ortamının

riskleri ise genel anlamda; etnik çatışmalar, insan hakları ihlalleri, siyasî

istikrarsızlıklar, ekonomik zafiyetler, nükleer, biyolojik ve kimyasal silahların

yaygınlaşması şeklinde sıralanabilir.

Bu konudaki ilk örnek Avrupa’nın merkezi denilebilecek coğrafyada meydana

gelen vahşettir. Slobodan Miloseviç önderliğindeki Sırplar tarafından, önce

Boşnaklara ardından Kosovalılara yöneltilen etnik soykırıma, Birleşmiş Milletler (BM)

ile Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO)’nün güçlü ve lider ülkeleri uzunca bir

süre tepkisiz kalmıştır. Müdahaledeki gecikme ise binlerce insanın ölümü, binlerce

insanın da kabul edilemez uygulamalara tabi kalmasıyla sonlanmıştır.

1990-2001 Yılları arasında yaşanan ve Avrupa’nın merkezinde meydana

gelen bu olaya ilave olarak; Rusya’nın Kuzey Kafkaslarda uygulamaya koyduğu

politika, Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin ve İsrail’in Ortadoğu üzerindeki

planları, İsrail’in Filistin’e karşı tutumu, nükleer silahlanma konusunda bazı ülkelerin

denemelere kadar varan çalışmaları ve dünya genelinde küçük çaplı çatışmalar

örnek olarak verilebilir.

2001 Yılının sonlarına doğru ABD’de meydana gelen ve bir nev’i milad kabul

edilen terör olayları ise dünya genelinde soğuk duş etkisi yaratmıştır. Ustaca

planlanan ve uygulanan bu saldırılar göstermiştir ki, iki kutuplu dönemin ardından

terörist örgütler büyük gelişme kaydetmiş, teknik ve taktiklerinde tahmin edilenin

ötesinde ilerlemeler olmuştur.

Saldırılardan yaklaşık bir yıl sonra Başkan Bush tarafından “Önleyici Askeri

Müdahale” doktrini adıyla yeni bir doktrinin yürürlüğe girdiği ilan edilmiştir. ABD bu

doktrinin yürürlüğe girmesiyle birlikte, önce Taliban rejiminin El Kaide Terör örgütüne

destek verdiği iddiasıyla Afganistan’a, ardından nükleer silah bulundurduğu

bahanesiyle Irak’a askeri müdahalede bulunmuştur. Her iki müdahalenin de ifade

XIV

Page 15: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

edilen temel amacı terörizmle mücadele ve demokratikleşme olmasına karşın,

günümüz itibariyle bu amaca ulaşılamamıştır.

Bu kısa değerlendirmenin hemen akabinde açıklanması gereken konular,

pasif dış politika sergileyen bazı ülkelerin terörist örgütlere verdikleri destek ve yeni

dönemde terörizmde meydana gelen değişimlerdir. Konuya geçmeden önce hemen

belirtmek gerekir ki, stratejistlere göre önümüzdeki süreçte savaşlar “Asimetrik

Savaş” türünde olacaktır. Yani taraflar açısından birbirlerine karşı kullandıkları insan,

silah, araç, gereç, malzeme ve taktikler dengesiz olacaktır.

Meydana gelen değişimlerden ilki dünya genelinde tanınmış bazı örgütlerin

kalıcı şekilde silah bırakarak ya da ateşkes ilan ederek siyasallaşma sürecine adım

atmasıdır. Bu kapsamda ilk olarak, 1969’da kurulan İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA

(Irish Republican Army)) örgütü 28 Temmuz 2005 tarihinde silah bıraktığını ve

faaliyetlerini demokrasi çerçevesinde siyasete taşıyacağını açıklamıştır. IRA’nın

ardından 25 Mart 2006 tarihinde, 1959’da kurulan ayrılıkçı Bask örgütü (ETA

(Euskadi Ta Askatasuna)) aynı nedenle sürekli ve kalıcı ateşkes ilan etmiştir.

Kürdistan İşçi Partisi (PKK (Partiya Karkaren Kürdistan)) terör örgütü de bu

yönde silahlı eylemlerini/propagandalarını büyük oranda azaltarak siyasallaşma

yönündeki gayretlerine ağırlık vermiştir. Terör örgütü bu dönemde ilki 01 Eylül 2003–

28 Mayıs 2004 tarihleri arasında, ikincisi 01 Ekim 2006 tarihinde olmak üzere iki

defa sözde ateşkes ilan etmiştir. Örgütün bu tavrı daha çok; siyasallaşma süreci

içerisinde büyük bir darbe yiyerek imaj kaybetmemek, önemli bir baskı ve yaptırım

aracı olmak, ayrıca ülke genelinde faaliyet gösteren örgüt yanlısı siyasi partinin

zarar görmesini önlemek şeklindedir. Yoksa topyekûn bir silahsızlanma ya da

eylemsizlik düşüncesi bulunmamaktadır.

Değişimin ikinci şekli ise devletlerin terörist örgütleri dış politikalarında bir

müdahale aracı veya gelecekleri ile ilgili planlarında stratejik bir araç olarak

kullanmayı arttırmasıdır. İki Kutuplu Sistem sonrasında, PKK terör örgütü ile

mücadelede ele geçirilen silahların menşesindeki farklılaşma, müdahale ve sınır

ötesi operasyonlardaki göreceli ve istisnai yaklaşımlar konunun bu boyutu ile ilgili

örnekler arasındadır.

XV

Page 16: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Günümüzde artık sorgulanması ve açıklığa kavuşturulması gereken konu,

oluşan yeni sistemin dinamikleri ve bu dinamiklerin ulus-devlet düzeyinden

başlamak üzere tüm uluslararası aktörler üzerindeki yansımaları olmalıdır.

Dolayısıyla, başta terörizm ve çeşitleri olmak üzere örgüt düzeyine kadar halen

sürmekte olan değişim öncesi ve sonrası ile ele alınmalıdır.

Çalışmada tümevarım metodu kullanılmış ve geniş bir literatür taraması

yapılmıştır. Bu süreçte terörizm ile ilgili her türlü temel ve başyapıt türündeki

kaynağa yer verilmiş olmasına rağmen, en fazla dikkat edilen konu PKK terör

örgütünün bizatihi kendi kaynaklarına yer verilmesidir. Bu yaklaşım tarzı kısmen

sakınca ihtiva etmekle beraber esasen büyük fayda ve önem arz etmektedir. Kısa bir

ifadeyle ne terör örgütü geçmişte ifade edildiği gibi bir grup çapulcu sürüsünden

ibarettir ne de örgüt 80’lerin ve 90’ların salt şiddet içeren terör örgütüdür. Bunu

anlaşılabilir kılan ve tüm ayrıntıları ile kanıtlayansa örgütün yazılı ve görsel

kaynaklarıdır. Propagandif manadaki mahsuru geçersiz kılan husus ise çalışmanın

akademik boyutu ve akademik çevreye hitap edişidir.

XVI

Page 17: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

BİRİNCİ BÖLÜM

TERÖR, TERÖRİZM VE ULUSLARARASI BOYUTU

Terör ve terörizm kavramlarının uluslararası literatürde ortak bir tanımını

bulmak ve bu tanım kapsamında geliştirilmiş topyekün bir harekete ulaşmak

mümkün olamamaktadır. Konuyla ilgili yapılan tanımlarda benzer öğelere rastlansa

da terör ve terörizmin gerçek hayata yansımalarında derin farklılıklar mevcuttur.

Daha açık bir ifadeyle terörizme dair eylemleri kimileri özgürlük mücadelesi olarak

nitelerken kimileri görünmez ve gizemli güçlerin uluslararası siyasetteki karanlık eli

olarak nitelemektedir. Yaşanılan bu kavram kargaşası aslında siyaset biliminde

sıkça karşılaştığımız bir sorundur. Bu bağlamda terör ve terörizm kavramlarının

kökenlerine ve akademik anlamda genel bir yaklaşımla ne ifade ettiklerine değinmek

büyük önem taşımaktadır.

1.1. Terör ve Terörizm Tanımları

Bilimsel düzeyde yapılan çalışmaların temelinde öncelikle ilgili kavramların

tanımlanması gerekmektedir. Bu bilimsel ya da akademik çalışma olarak tanımlanan

her türlü gayretin evrensellik boyutuyla ve yaşama katkısı ile ilgilidir. Etkin bir sonuç

için ilk adım varolanı tanımlayabilmektir. Nitekim İngiliz uzman Grant Wardlaw

terörizmin kontrol altına alınmasında karşılaşılan en büyük sorunun bu olgunun

tanımlanmasından kaynaklandığını ifade etmektedir.1

Terörün kavram ve içerik yönünden akademik araştırma konusu olarak

incelenmesi çok eskilere dayanmaz. Soğuk Savaşın gölgesinde gelişen terörün

öneminin artmaya başladığı 1960’lardan önce kavram, devletler ve uluslararası

sisteme yönelik sınırlı bir tehdit olarak algılanmış ve yakın zamanlara kadar daha

çok bir güvenlik sorunu olarak incelenmeye çalışılmıştır.

Terör kelimesi; Latince kökenli "terre" kelimesinden gelmektedir. Kelime

anlamı korkudan titreme veya titremeye sebep olmadır.2 Fransızca Petit Robert

sözlüğü kelimeyi “Bir toplumda bir grubun halkın direnişini kırmak için yarattığı ortak

1 Grant Wardlaw, Political Terrorism, Theory, Tacties and Counter-Measures, Cambridge University Press, London, 1982, s.19.2 Paul Wilkinson, Political Terrorism, Mc Millan, New York, 1974, s.9.

1

Page 18: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

korku.” şeklinde tanımlamaktadır.3 Terörizm kelimesi ilk defa Fransız İhtilali sırasında

Jakobenler tarafından siyasal ve sosyal eylemlerini tanımlamak üzere olumlu

anlamda kullanılmış ve 1793 Mart ayından 1794 Temmuz ayına kadar süren dönem

“Terör Rejimi” veya “Terör Dönemi” olarak adlandırılmıştır.4 Bugün algıladığımız

olumsuz eylemleri kapsayan anlam ise daha sonra yüklenmiştir.5

Kavramsal açıdan karşılaşılan en büyük sorun, terör ve terörizm

kavramlarının çoğunlukla birbirleriyle eş anlamlı olarak kullanılmasından

kaynaklanmaktadır. Bu nedenle söz konusu kavramlar arasındaki farkı ortaya

koymakla beraber, çalışmanın devamında, mevcut literatürle zıtlık yaratmamak

adına benzer yaklaşım izlenecektir.

Bu kapsamda kavramla ilgili ansiklopedik tanımlara baktığımızda kimisinde

terör ve terörizme eş anlamlı olarak kimisinde ise farklı anlamlarda yaklaşıldığını

görmekteyiz. Bu tanımlardan bazıları şu şekildedir:

Ansiklopedik Siyasi Terimler ve Örgütler Sözlüğü, kavramları eş anlamı

olarak “Kamu otoritesini ve toplum yapısını yıkmak için girişilen korku yılgınlık saçan

şiddet hareketleri.” şeklinde;6

Meydan Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi’nde “Terör, bir gücü, bir iktidarı

zorla kabul ettirmek amacıyla sistemli bir biçimde şiddet kullanma, yıldırma, tedhiş

olarak; Terörizm, bireylerin ya da azınlıkların şiddete dayanan ve kişilere, mallara ya

da kurumlara yönelik siyasal eylem ve bu şiddet eylemlerinin tümü.” olarak;7

Meydan Larousse Ansiklopedisi’nde “Terör, ihtilalci gruplar tarafından icra

edilmiş şiddet eylemlerinin tümü; Terörizm, bir hükümet tarafından ihdas edilen

şiddet rejimi.” olarak;8

3 Ruşen Keleş ve Artun Ünsal, Kent ve Siyasal Şiddet, SBF Yayını, Ankara, 1982, s.2. 4 Faruk Örgün, Küresel Terör, Okumuş Adam Yayınları, İstanbul, 2001, s.13.

Albert Perry, Terrorism From Robespierre to Arafat, The Vanguard Press, New York, 1976.Vamık D. Volkan, Kanbağı Etnik Gururdan Etnik Teröre, Bağlam Yayıncılık, İstanbul, 1999.

5 Server Tanilli, Dünyayı Değiştiren On Yıl, Say Yayınları, Ankara, 1990, ss.118–138.6 Ansiklopedik Siyasi Terimler ve Örgütler Sözlüğü, “Terörizm”, Güvenlik ve Yargı Muhabirleri Derneği Yayınları, Ankara,1993, s.124.7 Milli Güvenlik Akademisi Çalışma Grubu, Terör ve Terörizm, Harp Akademileri Basımevi, İstanbul, 2002, s.3.8 Meydan Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, “Terörizm”, Meydan Yayınları, İstanbul, 1973, s.83.

2

Page 19: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

International Encylopedia of Social Sciences’da tek başlık altında “Önceden

belirlenmiş amaçlarına ulaşmak için sistematik olarak şiddete başvuran bir

örgütlenmiş grup ya da partinin kullandığı yöntem.” olarak;9

Ana Britannica’da eş anlamlı olarak “Politik bir gayeye ulaşmak maksadıyla

devlete, halka ve bireylere karşı sistemli şiddet eylemlerinde bulunma.“şeklinde;10

Webster Lugatında terör “yoğun korku, korkuya sebep olan bir kişi veya şey

olarak ifade edilmiş ve bilhassa Fransız ihtilalinde 1793 Mayıs’ından 1794

Temmuz’una kadar süren dönem gibi, bir ihtilal sırasında siyasi idamlarla nitelenen

dönem” olarak; terörizm ise “bilhassa bir siyasi silah veya politika olarak korkutmak

ve itaat ettirmek için terör ve dehşetin kullanılması.” şeklinde;11

Ansiklopedik Zabıta Sözlüğü’nde ise sadece terör başlığında “Sürekli korku

altında tutmak amacı ile şiddet hareketleri, kaçırmalar ve cinayet işleme eylemleri,

sistemli şiddet hareketleri ve cinayetlere başvurma eylemi.” olarak tanımlanmıştır.12

Bu tanımlardan yola çıkarak en genel ifadeyle terör, büyük çaplı korku veren

ve bireylerde yılgınlık yaratan bir eylem durumunu ifade etmektedir. Terörizm ise

siyasal amaçlar için mevcut durumu yasadışı yollardan değiştirmek amacıyla

örgütlü, sistemli ve sürekli terör eylemlerini kullanmayı bir yöntem olarak benimseme

durumudur.

Terörizmi diğer şiddet olaylarından ayıran en belirgin yönü, eylemci bireylerin

eyleme, kendilerine özgü meşruiyet anlayışlarının evrensel bir genel gerçeklik

taşıdığı iddialarını katmasıdır. Terörizm kendi içinde politik veya sosyal bir güç

değildir, bir taktiktir. Herkes onu kullanabilir.13

9 International Encylopedia of Social Sciences, “Terrorism”, The Mc Millan Company, New York, 1934, s.76.10 Ana Britannica, “Terörizm”, İstanbul, 1990, s.549. 11 Milli Güvenlik Akademisi Çalışma Grubu, a.g.e., 2002, s.3. 12 y.a.g.e., s.3.13 Noam Chomsky ve diğerleri, Savaş Hakkındaki Başlıca Yalanlar, Küreselleşme ve Terör, (Derleyen: Mehmet Ali Civelek), Ütopya Yayınevi, Ankara, 2001, s.28.

3

Page 20: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Birer devlet adamı olarak Natenyahu ve George Bush’un konuyla ilgili

düşünceleri şu şekildedir:

Eski İsrail başbakanı Natenyahu “Terrorism How the West Can Win” adlı

kitabında terörizmi kasıtlı ve sistematik bir şekilde suçsuz insanları öldürme, sakat

bırakma ve tehdit olarak tanımlamıştır.14 Natenyahu bir diğer kitabı olan

“Demokrasiler Nasıl İç ve Uluslararası Terörle Mücadele Edebilirler”de ise terörizmi

demokrasilerin içerisinde yeşeren bir hastalık olarak nitelemektedir.15 Hem eski CIA

hem de ABD eski başkanlarından George Bush ise terörizmi, güce ulaşmanın ucuz

ve etkili yolu olarak tanımlamakta, terörizmin bir taktik olduğunu, tamamen ortadan

kaldırılamayacağını, fakat belirli bir seviyeye indirgenebileceğini ifade etmektedir.16

Terör, kavram olarak birçok anlam içerse de belirli unsurlar üzerinde anlamı

yoğunlaşmıştır. 190 adet terör tanımı incelendiğinde, tanımlarda geçen önemli

vurguları şu başlıklar altında toplamak mümkündür:17

• Olay ve güç %83.5,

• Siyasi içerik %65,

• Endişe ve sindirme %51,

• Korkutma %46,

• Psikolojik etki %41.

Literatürde terör kelimesi bazen şiddet, bazen siyasal şiddet, hatta anarşi

kelimeleriyle eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Anarşi; otoritenin yok edilmesi ve

başsızlık durumunun yaratılması amacıyla kişinin her türlü yönetimsel bağdan

kurtulmasını kabul eden, politik ve sosyal yönetimsizlik ve bunun sonucu ortaya

çıkan fiili bir durumu belirtir.18 Anarşizm, devletsizlik ideolojisini savunan ideolojik bir

yaklaşımdır. Anarşizmin fikri ve felsefi temeli vardır. Devleti kötülüklerin ve şiddetin

anası olarak kabul eder. Anarşist felsefe, bütün kötülüklerin ortadan kaldırılmasını

14 Milli Güvenlik Akademisi Çalışma Grubu, a.g.e., 2002, s.3.15 Hasan Köni, “İsrail Sağının Terörü Önlemedeki Görüşleri”, Avrasya Dosyası, Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Dergisi, Sayı:3, Ankara, 1996.16 Gürol Korkmaz, Terör ve Medya İlişkisi, TEMÜH Yayınları, Ankara, 1999, s.5.17 Örgün, a.g.e., 2001, s.14. 18 T.C. Genelkurmay Başkanlığı, Anarşi-Terör ve Uluslararası Terörizm, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 2001, s.4.

4

Page 21: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

devletin ortadan kaldırılmasına bağlar. Anarşizmde geçici bir şiddet kullanımı söz

konusudur. Bu şiddet, kötülüğün anası yani şiddetin kendisi olan devleti ortadan

kaldırmak içindir. Terör ise; bütün ideolojilerde uygulanabilir, ideolojiler terörü bir

araç olarak kullanabilirler.19 Anarşizm ile terör eş anlamlı tutulamaz, farklı

kavramlardır. Türkiye’de yıllarca teröre karşılık olarak sadece “anarşi” kelimesi

kullanılmış, son yıllarda bu kelime terk edilerek "terör" denilmeye başlanmıştır. Halk

dilinde teröristlere verilen ad ise uzun süre “anarşist” olarak kalmıştır.

Terör kavramının içinde şiddet ve dehşet halleri söz konusudur. Şiddetsiz

terör olmaz, ama her şiddet de terör değildir. Düzensiz biçimde bir araya gelen halk

da terör eylemlerine benzer aşırı sertliklere başvurabilir. Bunlar genelde önceden

planlanmamış olan, programı ve çoğu kez akılcı bir gerekçesi de olmayan, ancak

bilinçaltına yerleşmiş hınç ve nefret nedeniyle aniden parlayan, terör kavramı

dışında kalan denetimsiz eylemlerdir. Buna; Malay dilinden Batı dillerine de giren "to

run amok" ya da "Amoklaufen" denir.20

Terör ve şiddet arasında kesin bir fark vardır. Fark, şiddetin evrensel bir olay

olmasıdır. Şiddeti haklı göstermek için çoğu kez şiddet tatbik edilmek istenilen

kişinin yaptığı örfi ya da diğer kötülüklerden ötürü cezalandırılması gerektiği veya bu

kişiden zarar gelme ihtimaline karşın şiddete layık olduğu ileri sürülür. Şiddetin

sürekliliği, zamanla bir şiddet kültürünün toplumun her kademesine yayılmasına yol

açmakta, doğrularla yanlışlar birbirine karışmakta, devletler dahil her kesim

sorunlarını şiddetle çözme yoluna gitmektedir.

Terörü haklı göstermek için ise çok değişik bir mantık gereklidir. Kurbanlar

açıkça bizi tehdit etmezler, geleneksel moral standartlarına göre masumdurlar.

Bundan ötürü teröristler sıradan kavramlar ve tecrübeleri terk ederler ve normal

olarak kurbanlarından kişiler diye bahsetmezler. Konuya göre kurbanlar; simgeler,

hayvanlar veya ahlaksız kişiler olmaktadır. Bir terörist olmak için o kişinin dünya ile

ilgili özel bir tasavvuru, özel bir bilinci olmalıdır.

Terörün niçin şiddete başvurduğu ise şu şekilde açıklanabilir: Devletin ilişki

içinde bulunduğu ve ona yasallığını sağlayan toplumsal gruplarla bağlantısını

19 Ümit Özdağ, “Terör Nedir?”, Diyanet Dergisi, 1999, s.103.20 Y. Pulat Tacar, Terör ve Demokrasi, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1999, s.46.

5

Page 22: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

koparmak, teröristlerin ilişki içinde bulundukları veya ilişki kurmak istedikleri

toplumsal grupları bir güç durumuna getirerek, mevcut siyasi yapıyı yasallaştıran

ilişkilerin yerine, kendi ilişkilerini yerleştirmektir. Bu şekilde kanıtlanmak istenen ise

şudur: Mevcut siyasi iktidar düzeni güçlü değildir ve yıkılması her zaman için

mümkündür, devlet güçsüzdür. Mevcut düzene egemen olan iktidar güçleri

kokuşmuştur. Dolayısıyla bu türden şiddet eylemleriyle sarsılmaya, giderek yok

olmaya layıktır. İktidarı kullanan kişilerin belirli bir parti veya grup tarafından

tutulmaları, desteklenmeleri, onların yasal oldukları anlamına gelmez. Bu kişiler

düzenle kaynaşmışlardır.

Şiddet hareketinin belirli bir terör örgütü tarafından üstlenilmesi ve hareketin

nedeninin abartılı bir şekilde açıklanması, terörün amacına erişmesi için zorunlu bir

davranıştır. Burada amaçlanan terör örgütünün “öncü” kimliği ile temsil edilen

gruplar adına hareket ettiğini kanıtlamaktır.

Ceza Hukukçusu Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezler terörizmi; “Şiddetin; sosyal,

ulusal, ırki, dinsel, fesat çıkarıcı ve benzer diğer maksatlarla sınıflar arasında

çatışma, savaşı tahrik etmek üzere, planlı ve hukuk dışı olarak kullanılmasıdır.”

şeklinde ifade etmektedir.21 Bununla beraber Dönmezler, tedhişçilik olarak ifade

ettiği terörizmin bir doktrin olmadığını fakat bir eylem tarzı olduğunu, bir nevi strateji

ve amaca götürmek üzere kullanılan bir araç olduğunu belirtmektedir.22

Terör bir hoşnutsuzluk ve psikolojik tatminsizlik ürünüdür. “Öyle ki terör, ne

istediğini bilmeyen bir takım uyumsuzun toplumla bağdaşmayan eylemleri değil,

belli bir hoşnutsuzluğun son derece mantıklı vekillerinin organizasyonudur.” 23

Ortada var olan kitlesel uyumsuzluğun, hoşnutsuzluğun bir yansıması olan terör, var

olma gerekçeleri olarak, tarihi kökenli ulusal düşmanlıkları, sağ ve sol ideolojilerdeki

karşıtlıkları, dine dayalı ayrılık ve çatışmalar ile ekonomik çöküntüleri kullanılır ve

meşrulaştırma mekanizmasını bu gerekçelere dayandırır.

Terör örgütlerinin eylemlerinin birinci aşamadaki temel amaçları, halkın

gözünde siyasal iktidarı yıpratmak ve giderek, devletin manevi otoritesinin

21 Sulhi Dönmezler, “Her Yönüyle Tedhiş”, Son Havadis, 10.11.1977.22 Sulhi Dönmezler, “Tedhişçilik Üzerine”, Devir, 6. 11.12.1972, s.20. 23 Doğu Ergil, “Terörizmin Mantığı ve Hedefi”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Sayı: 1-2, Ankara, 1991, s.1971.

6

Page 23: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

zayıflamasını sağlamaktır. Bu amaçla yapılacak terör eylemleri sonucunda oluşacak

otorite bunalımı, yöneticilerin yeteneksizliklerinin bir kanıtı olarak ileri sürülecek ve

halk, mevcut iktidara karşı başkaldırıya itilecektir. Bazı devletler ve birtakım güçlerin

çıkarları gereği, Türkiye gibi stratejik önemi bulunan ülkelerin yoğun olarak terör

ortamını yaşamalarının temelinde bu amaç yatmaktadır. Dolayısıyla terör, bir siyasi

mücadele aracı olarak, bir ülkenin bir başka ülkeyi zayıflatması için de

kullanılmaktadır.

Terör eyleminde önemli olan husus, girişilen eylemin büyüklüğü değil,

yarattığı veya yaratacağı yankının büyüklüğüdür. Terör eylemlerinde, psikolojik

sonuçlar fiziksel hedeflerden çok daha önemlidir. Terör eylemlerini yapanlar,

eylemlerinin etkili olmasını, duyulmasını, yankılanmasını, toplumu bütünüyle

etkilemesini amaçlarlar. Sıradan bir yere ya da sıradan bir insana yapılan eylemle,

önemli bir kuruluşa ya da saygınlığı olan birisine karşı yapılan eylemin aynı etkiyi

yapmayacağını değerlendiren terör örgütleri, hedeflerini bu değerlendirme

sonucunda seçerler. Yapılan eylem haber olarak medyada yer aldığında ve

"kınama" demeçleri verilmeye başlandığı zaman, terörist eylem amacına ulaşmış

demektir.

Terör örgütleri kamuoyuna seslerini duyurabilmek için propagandayı

kullanırlar. “Örgütsel faaliyetlerini gündeme getirebilecek, kendilerinin ve

düşüncelerinin canlı kalmasını sağlayacak her türlü harekete katılarak amaçlarına

hizmet edecek her türlü olayı istismar etmeleri propaganda maksatlıdır.” 24 Terör

örgütlerinin uyguladıkları diğer bir taktik ise; alınan önlemler sonucunda önemli kişi

ve kuruluşlar üzerinde etkili olamadıkları zaman, hedeflerini rasgele seçerek

toplumda korkunun yayılmasını sağlamaktır. Burada verilmek istenen mesaj; “Hiç

kimsenin güvende olmadığı ve devletin çaresiz durumda olduğudur.” 25 Potansiyel

hedef kendisini korumak için hiç bir şey yapamaz. Çünkü terörist kendi kurallarına

göre yargılar ve kendi seçtiği yer ve zamanda harekete geçer. Bu da siyasal terör

eylemlerinin önceden tahmin edilemeyeceği gerçeğini ortaya koyar. Terör

örgütlerinin, eylem taktikleri ve yürüttükleri gizli faaliyetin bir gereği olarak, hedef

seçimi ve eylem zamanı konusundaki inisiyatiflerini kullanmada sınırsız

davranabilmeleri onları avantajlı hale getirmektedir. Bu avantajın sonucu olarak;

24 Suat İlhan, Terör Neden Türkiye, Nu-Do Yayınevi, Ankara, 2001, s.37.25 Ergil, a.g.e., 1991, s.175.

7

Page 24: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

gerçekleştirilen terör eylemlerinin, zamanından önce haber alınarak önlenmesi veya

faillerinin yakalanmasının güçlüğü, terörün etkisini artırmaktadır.26

Terör, demokratik ortamın bir sonucu olan "insan hakları" temelli yasalardan

yararlanır, demokrasinin arkasına gizlenir ve "nihai" hedefi demokrasiyi yıkarak

totaliter bir rejimi getirmektir. Siyasi yönelişleri, ideolojileri gereğince birbirleriyle

mücadele eden terörist örgütlerin dahi ortak paydası, amaçladıkları siyasi yapının

totaliter olmasıdır. Çünkü totaliter rejimlerde iktidarı tehdit eden güçlerin etkin olması

mümkün değildir.27 Örneğin birçok Orta Doğu ve Orta Asya ülkesinde terör

olaylarının görülmemesinin bir nedeni de rejimlerinin totaliter olmasıdır. Böyle bir

ortamda terör gelişemez çünkü demokrasinin nimetlerinden yararlanamaz ve baskı

altında tutulur. Terör örgütünün iktidara geldiğinde totaliter bir rejimi arzulamasının

nedeni; kendisinin bir zamanlar demokrasinin arkasına sığınarak yaptığı muhalefetin

benzeri bir muhalefetin kendisine karşı yapılmasını önlemektir. Bu sebeplerle

demokratik toplumlar, terörü önlemek için baskıcı bir tarzın izlenmesi ile demokratik

hak ve yapıyı korumak arasında bir ikilemi yaşarlar. Demokratik toplumlarda teröre

karşı yapılan mücadelede, toplumun bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi, bu nedenle

büyük önem taşır.28

Öte taraftan ideolojiler terörü kullandıkları gibi terör de ideolojiyi kullanır.

Çünkü ideoloji, diğer bir deyişle uğrunda savaşılan dava, teröristleri yaptıkları şiddet

eylemleri karşısında kendilerine haklılık payı çıkarmalarına, psikolojik açıdan

düştükleri ikilemlerden kurtulabilmelerine ve savunma mekanizmalarını

geliştirebilmelerine neden olur. Böylece terörist, ideolojiye dayanarak yaptıklarını

kendince haklı bir temele oturtmaktadır. Terörist "Ben ne için savaşıyorum?"

sorusunu sormaya başladığında o örgüt için sonun başlangıcı demektir. Terör

örgütlerinde görülen çözülmelerin birçoğu yapılanlara temel teşkil eden ideolojiye

duyulan güven ve inancın yok olması sonucunda oluşmaktadır.29

Toplumun bilinçaltına yönelik olarak terör örgütlerinin yapmaya çalıştığı;

kültür, dil, inanç, din, ahlak, aile ile ilgili kavramlarda kargaşalık yaratarak toplumu ve

onu teşkil eden fertleri "neyin doğru, neyin yanlış olduğunu" bilmeyecek bir duruma

26 Ergil, a.g.e., 1991, s.175. 27 Yılmaz Altuğ, Terörün Anatomisi, Altın Kitaplar, İstanbul, 1995, s.14.28 İlhan, a.g.e., 2001, s.10.29 Sabri Dilmaç, Terörizm Sorunu ve Türkiye, Emn.Gnl.Md.lüğü Yayınları, Ankara, 1997, s.68.

8

Page 25: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

getirmek, böylece kendilerinin sundukları çözüm önerilerinin kabul edilmesini

sağlamaktır.30

Aynı topraklar üzerinde yaşayan ve farklı etnik yapıya veya dünya görüşüne

sahip olan ya da olduğu iddia edilen grupların, karşı karşıya getirilerek birbirleriyle

çatıştırılmaya çalışılması suretiyle toplumun birlik, bütünlük ve düzeninin bozulması,

terörün diğer bir amacı olarak karşımıza çıkmaktadır. Etnik yapının istismarı zaman

içinde teröre kaynak teşkil etmektedir. Bir ülkede doğal olarak var olan veya yapay

şekilde oluşturulan etnik yapı teröre kaynak teşkil ettiğinde, bu kimliğe karşı

toplumda zamanla oluşmaya başlayan tepkiler, yavaş yavaş dışa vurulmaktadır.

Terör eylemleri sonucu açığa çıkan toplumsal duyarlılık, toplumun terörün kaynağını

teşkil ettiğine inandığı kimliğe karşı, ayrım gözetmeksizin bilinçsiz bir şekilde tepki

vermesini doğurmaktadır. Böylece olası bir iç çatışmanın tohumları da ekilmeye

başlanmış olmaktadır.31

Ekonomik açıdan konuya yaklaşıldığında ise terörle mücadelenin oldukça

yüklü bir maliyetinin bulunması ve ülkenin gelişimine yönelik olarak kullanması

gereken kaynakların terörle mücadele alanına kaydırılması zorunluluğu, terörün bir

amacının da, ekonomik açıdan ülkenin kaynaklarının verimli alanlarda kullanılmasını

engellemek olduğu gerçeğini ortaya çıkarmaktadır.32 Terör örgütlerinin eylem

stratejileri arasında ekonomik hedeflerin bulunması, bu alandaki eylemler ile mevcut

rejimin tıkanmasını sağlayarak halkın daha fazla tepki göstermesine zemin

hazırlamak şeklindeki yaklaşımları konuya açıklık getirmektedir.

Terörün iyisi kötüsü yoktur. Terör iki ağzı keskin bıçak gibidir. Destek olan

tarafa belirli bir zaman süresince fayda sağlasa da, değişen çıkarlar ve dünyada

yaşanan gelişmeler gereğince bu kez aynı tarafı kendisine hedef olarak alabilir.33

Değişen dünya dengeleri ve uluslararası ilişkilerdeki farklılaşmalar

sonucunda, sıcak savaşlar genelde yerini soğuk savaş metotlarına bırakmıştır.

Soğuk savaşın gereği olarak ortaya çıkan psikolojik savaş türü ve bu savaşın

30 Ergil, a.g.e., 1991, s.176.31 Atilla Yayla, “Terör ve Terörizm Kavramlarına Genel Bakış”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Ocak-Aralık 1990, s.235. 32 Mahmut Tolon, “En Önemli Sorunumuz Ne?”, Cumhuriyet, 28.04.1994.33 Faruk Demircioğlu, “PKK Karşısında Önlemler”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Harp Akademileri Komutanlığı, İstanbul, 2000, s.113.

9

Page 26: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

vazgeçilmez unsuru olan düşük yoğunluktaki çatışmalar, terör kavramını da

beraberinde getirmiştir. Terör hareketleri, günümüzde dalgalar halinde ortaya

çıkmakta, zamanla hızını yitirmekte ve bilahare yeniden hız kazanmaktadır. Terörün

hız kazandığı bu dönemler ile uluslararası siyasal ilişkiler, bölgesel ve ülke

düzeyindeki siyasi ve toplumsal sorunlar arasında yakın ilgi gözlenmektedir.34

Terörizm olgusu çok değişik biçimlerde tanımlanmasına karşın, hiçbir tanım

bu olguyu tek başına tam olarak açıklayamamıştır. Çünkü terör örgütleri, yapısal

açıdan pek çok benzerliklere sahip olmakla birlikte, özellikle amaçları açısından

farklılıklar göstermektedir. Bazı teröristler ulusal kurtuluş ve bağımsızlık mücadelesi

verdiklerini, bazıları geçmişteki olayların intikamını aldıklarını, bazıları ise belirli ırk

veya dini, siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik yapıları egemen kılmak istediklerini

söylemektedir. Bu probleme ek olarak terörizm olarak tanımlanan eylemlerde temel

ve çözümü imkânsız bir uygulama farklılığı vardır. Birisi için terörist olan diğeri için

kurtuluş savaşçısıdır. Dolayısıyla aynı kişinin aynı fiilden dolayı sınırın bir tarafında

özgürlük savaşçısı, bir kahraman, diğer tarafında ise en affedilmez suçları işlemiş

hain; Verilen mücadelenin, bir tarafta bir özgürlük mücadelesi diğer taraftan vatana

ihanet olarak değerlendirilmesi, terörist ve terörizmin ortak bir tanımının yapılmasını

zorlaştırmaktadır.

Kavram ve tanımlama açısından karşılaşılan sorunlara karşın bütün terör

türlerinde ortak olan özellikleri şu başlıklar altında toplamak mümkündür:35

• Siyasi bir amacı vardır.

• Devlet otoritesini reddeder.

• Örgütlü harekettir.

• Propaganda ile doğar ve yaşar.

• Dış destek olmadan yaşatılamaz.

• Mali destek, vazgeçilmez gereksinimidir.

• Tahrip, öldürme, adam kaçırma, işkence, tehdit, şantaj vb. yöntemler

kullanır.

• Şiddete başvurur.

34 Kenan Kalay, “Teröre Karşı Uluslararası İşbirliği”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Harp Akademileri Komutanlığı, İstanbul, 2000, s.73.35 İlhan, a.g.e., 2001, s.9.

10

Page 27: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

• Dehşet, korku salarak yılgınlık yaratır.

• Zorbadır, acımasızdır ve ahlak dışıdır.

• Soygun, silah ve uyuşturucu ticareti en önemli gelir kaynağıdır.

• Genellikle başka güç veya güçlerin taşeronudur.

1.2. Terörizmin Çeşitleri

Literatürde terör ve terörizm kavramlarının tanımı üzerindeki görüş

ayrılıklarının benzeri, terörizmin çeşitleri açısından da geçerlidir. Söz konusu

sınıflandırmalar arasında var olan farklılıkların temelinde, özellikle tanımı yapanın

sosyal bilimler içerisinde hangi alan açısından konuyu incelediği (hukuk, siyaset,

sosyoloji vb.) ve hangi coğrafya üzerinde yaşadığı bulunmaktadır. Örneğin, Amerika

Birleşik Devletleri vatandaşı bir siyaset bilimci ile hemşerisi bir sosyoloğun konuya

yaklaşımları arasında alanlarından kaynaklanan farklılıklar bulunurken, aynı bilim

adamı ile Ortadoğulu bir siyaset bilimci arasında da görüş ayrılıkları olabilmektedir.

Terörizmin çeşitlerini ifade ederken konuyu anlaşılır kılabilmek adına genel

bir tasnife gitmek, bu esnada farklı alanlara mensup belli başlı sınıflandırmalara yer

vermek ve konuyu bu temel üzerinden geliştirmek doğru olacaktır.

Hem sosyolog hem de bir siyaset bilimcisi olan Doğu Ergil terörü iki başlık

altında incelemektedir. Bunlardan ilki devletin yani iktidar seçkinlerinin ya da

egemen güçlerin uyguladıkları “yukarıdan terör”dür. İlke olarak totaliter ve topyekün

olma özelliğine sahip kavram, sosyal yaşamın hiçbir alanında bireye ait gizliliğe izin

vermez. Çünkü yukarıdan terör kendisine tabi olanlara zaaflarının, bilgisizliklerinin,

çaresizliklerinin ve kötülüklerinin zararlı sonuçlarından korunmak için bir kurtuluş

yolu olarak benimsetilir. Yukarıdan terör bir senaryoya dayandırılmış, kendi

haklılığını sağlayan, üstün güç olma gereksinimini karşılayan, şiddeti özgürleştiren

ve meşrulaştıran, baş eğmeyi törensel hale getiren, dayanışma ve birlik vaat eden

bir yapıya sahiptir.36

Doğu Ergil’in ortaya koyduğu ikinci başlık “aşağıdan terör”dür. Bu terör tipi,

yönetilenlerin içinde bulundukları koşullara, o koşulları yaratan sisteme/rejime, daha

somut olarak egemen güçlere yöneltilen şiddetin ayrılmaz öğesidir. Terörizm insan

36 Doğu Ergil, Türkiye’de Terör ve Şiddet, Turhan Kitabevi, Ankara, 1980, ss.26-38.

11

Page 28: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

doğasının bir ürünü değildir. Bu nedenle terörden kaçınmak olasıdır. Giderilebilir

haksızlıklar aşağıdan terörün ana motifidir. Adaletsizliğin algılanması ise şiddet

gösterilerine yol açma ihtimaline sahiptir. Terörizm zincirleme bir etkinin parçasıdır.

Terör eylemi, karşı terörle tırmanarak sürer ve yeni katılan bireylerin taklitsel

eylemleriyle genişler. Teröristler yeni kurallar ve yeni bir dünya düzeni için savaşır.

Böylelikle şiddet beraberinde haklılık arayışını da getirir.37

Sulhi Dönmezler ise bir kamu hukukçusu olarak terörizmi (tedhişçilik) 4

gruba ayırmaktadır. Bunlar:38

• İç tedhişçilik - Milletlerarası tedhişçilik,

• Adi hukuki çerçevesinde tedhişçilik - Siyasi ve sosyal tedhişçilik,

• Doğrudan doğruya ve dolaylı tedhişçilik,

• Bireysel tedhişçilik - Hükümetler veya devletler tarafından tedhişçiliktir.

Terörizmin sınıflandırılmasında bir başka bakış açısı da siyasal terörizm

başlığı altında yapılan sınıflandırmadır. Bu bağlamda literatürde sıkça karşılaşılan

yaklaşım, terörizmin ileri amacının sonuçta mutlaka siyasal olduğudur. Aslında

kavramın bu denli geniş tutulmasının ve siyasal terörizmin diğer terör türlerinden

ayrılmamasının demokratik rejimin uygun siyasi, idari ve hukuki tedbirleri alması

açısından büyük olumsuzlukları bulunmaktadır.39

Konuyla ilgili olarak terörizm üzerine yapılan hemen her çalışmada atıfta

bulunulan Paul Wilkinson siyasal terörizmi “Teröristlerin siyasal amaçlarını sağlamak

üzere, fertleri, grupları, toplumları veya hükümetleri yıldırmak için sistematik olarak

tahrip ve cinayet işlemeleri veya bunları işleme tehdidi.” olarak tanımlamaktadır.40

Paul Wilkinson çalışmaları nedeniyle zaman zaman eleştirilse de farklı bir yaklaşım

tarzıyla, kavramsal analizden pratik düzeye indirgemeler yapması nedeniyle takdir

edilmiştir.41

37 Ergil, a.g.e., 1980, ss.39-48.38 Sulhi Dönmezler, Milletlerarası Tedhişçilik, İ.Ü.H.F.M., İstanbul, 1980, s.55.39 Hayati Hazır, Siyasal Şiddet ve Terörizm, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2001, s.46.40 y.a.g.e., s.47.41 Wardlaw, a.g.e., 1982, s.16.

12

Page 29: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Paul Wilkinson genel olarak benimsenen, amaçları yönünden siyasal

terörizm tasnifinde üç büyük grubun varlığından söz etmektedir. Bunlar; İhtilalci

terörizm, alt-ihtilalci terörizm ve bastırıcı terörizmdir.42

Paul Wilkinson’a göre ihtilalci terörizm, gerçek bir siyasi ihtilalin beraberinde

gelmesi için terörist şiddet taktiklerinin sistematik olarak kullanılmasıdır. İhtilalci

terörün alt tipleri ise şunlardır:43

•Saf terör teşkilatları,

•Terörü yardımcı bir silah olarak kullanan ihtilalci ve milli kurtuluş partileri ve

hareketleri,

•Kır ve şehir gerillalarının terörizmi,

•İhtilalin ilerleyişi ile birlikte görülen kısa dönemli isyan nitelikli terör,

•Dinsel, ırksal azınlıklara ve sosyal sınıflara yönelen ihtilalci terör rejimi,

•Uzun dönemli ihtilalci gayeleri amaçlayan eylemli propaganda,

•Uluslararası terörizm.

Alt-ihtilalci terörizmde ilkinden farklı olarak amaç, devlete ve ihtilale yönelik

değildir. Bunların dışında sınırlı siyasal amaçlar ve uygulamalar söz konusudur.

Hükümetin herhangi bir politikasına karşı baskı amacıyla yapılan eylemler ya da

hükümetin uygulamalarına misilleme yapmak alt-ihtilalci terörizme birer örnektir.44

Son kategori olan bastırıcı terörizm ise baskıcı tarafından uygun bulunmayan

bazı davranış biçimlerine, bireyleri veya grupları boyun eğdirme, engelleme veya

yasaklama amaçlarıyla sistematik şiddet eylemlerinin uygulanması şeklinde

tanımlanmaktadır.45

Terörü amaçları açısından ele alan Grant Wardlaw ise üç kategoriden

bahsetmektedir. Bunlardan ilki bireysel amaçlar için yapılan eylemler kategorisidir.

Bu kategori genellikle adli suçları içermektedir. İkinci kategori ise askeri maksatlar

için yapılan ve gayri nizami harp ya da gerilla harbi olarak ifade edilebilecek

42 Wilkinson, a.g.e., 1974, ss.36-40.43 Hazır, a.g.e., 2001, s.48.44 y.a.g.e., 2001, s.48.45 Wilkinson, a.g.e., 1974, s.39.

13

Page 30: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

eylemleri kapsar. Son kategori ise politik amaçlar çerçevesinde yapılan eylemlerdir.

Bu kategoriye özellikle psikolojik harp dâhil edilmektedir.46

Robert Moss ise terörizmi bir başka açıdan ele alarak taktik seviyede

değerlendirmiş ve üçe ayırmıştır. Tasnifine esas olan etmenler ise teröristlerin hedef

ve inançlarıdır. İlk tür baskıcı terördür. Baskıcı terör hükümetler tarafından toplum

üzerinde hâkimiyet sağlamak veya terör örgütleri tarafından muhalif ve rakiplerini saf

dışı etmek maksatlarıyla kullanılır. Diğer tür ise mevcut durumu korumak maksadıyla

bazı özel kesimler tarafından uygulanır. Son tür ise var olan sisteme veya yönetime

karşı kullanılan hücum terörüdür.47

Yer verilen bu sınıflandırmaların akabinde denilebilir ki mevcut tasnifler bazı

yönleriyle kesişmekte ve iç içe geçmektedir.48 Dolayısıyla terör türleri arasında

birbirinden soyutlamaya gidilmeden daha genel ve anlaşılır bir sınıflandırma

yapılabilir. Buradan hareketle terörizmi, tatbik edenler ve tatbik edildiği coğrafya

açısından “Sınırları Açısından Terörizm Türleri” şeklinde ve ulaşmak istediği nihai

sonuç açısından “Amaçlarına Göre Terörizm Türleri” şeklinde tasnif etmek

mümkündür. Belirtilen bu iki ana başlığın haricinde, özellikleri her iki grup terör

hareketi ile kesişen, fakat farklı içeriğe sahip terörizm tiplerine de “İçeriğine Göre

Terörizm Türleri” başlığı altında değinilecektir. Bunların ayrıca sıralanmasının temel

nedeni uygulamada hem sınırları açısından terörizm türleri hem de amaçlarına göre

terörizm türlerine dâhil edilebilecek örneklere sahip olmasıdır.

1.2.1. Sınırları Açısından Terörizm Türleri

Terörizmin çeşitleri incelenirken karşılaşılan ilk ayrım, terörün yerel ya da

genel olması ile ilgilidir. Daha açık bir ifadeyle terörün ulusal terör ve uluslararası

terör olarak sınıflandırılmasıdır.

Ulusal terör ifadesi terörün kaynağı, hedefi ve uygulama alanının tamamen

ilgili ülke sınırları içerisinde olmasını gerektirmektedir.49 Bu bağlamda ideolojinin 46 Wardlaw, a.g.e., 1982, s.19.47 Robert Moss, Latin Amerika’daki Şehir Gerillaları, (Çevirmeni bilinmiyor), T.C. Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı, Ankara, 1975, ss.32–35.48 Franco Ferracuti, “Theories of Terrorism”, International Terrorism and the Drug Connection, Smyposium on International Terrorism, Ankara Üniversitesi Yayını, Ankara, 1984, s.226.49 Gürol Korkmaz, “Terörizm ve Kitle İletişim Araçları İlişkisi”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Gazi Üniversitesi, Ankara, 1997, s.41.

14

Page 31: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

yerelliğinden kullanılan araçlara ve hatta hedefe kadar her bir unsurun izole ve

kapalı bir özellik arz etmesi gerekmektedir. Oysa terörizmin geçmişi incelendiğinde

böylesi bir uygulamaya rastlanmamaktadır. Dolayısı ile ulusal terör kavramı daha

çok teorik düzeyde kalan bir yaklaşımdır.

Uluslararası terörizm ise bir devletin milli hudutları içerisinde cereyan eden

ve başka memleketlerin ya da memleketlere mensup fertlerin menfaatlerini hedef

alan veya haleldar eden, organize bir şekilde yürütülen tedhiş hareketleridir.50

Devletlerin dış politika araçları arasında terör görünür bir yere sahip

olmamakla beraber uygulamada sıkça başvurulan bir araçtır. Konu Türkiye

açısından PKK terör örgütü kapsamında örneklendirildiğinde tam olarak netliğe

kavuşmaktadır. Bu örnek aynı zamanda ulusal terörün kavramsallığına ve teoride

kalışına, uluslararası terörün ise varlığına bir ispat niteliği taşımaktadır.

PKK terör örgütünün kurulmasından günümüze değin komşularımızın

tamamı bir şekilde bu örgütle ilişki içerisine girmiştir. Kaldı ki bu ilişkiler silsilesi

sadece komşu ülkelerle sınırlı kalmamış dost ve müttefik olarak bilinen ülkeler de bu

silsileye dâhil olmuştur. Geçmişten günümüze uzanan tarihsel süreçte Türkiye, hep

bu ilişkilerden kaynaklanan sorunlarla karşılaşmış, gerek sosyal ve siyasal gerekse

ekonomik gelişim terör nedeniyle önemli ölçüde sekteye uğramıştır.

Bu örneğin ardından teröre uluslararası nitelik kazandıran faktörleri en genel

haliyle şu şekilde sıralayabiliriz:51

•Yabancılara veya yabancılara ait hedeflere yöneltilmesi,

•Hükümetler veya bir devletten fazla devletlerin beslediği, desteklediği

unsurlarca gerçekleştirilmesi,

•Bir yabancı hükümetin veya uluslararası örgütlerin siyasetlerini etkilemek

için yapılması.

50 Osman Güvenir, “Türkiye’de Terör ve Güvenlik Kuvvetlerinin Durumu”, Abdi İpekçi Semineri, Türkiye’de Terör, 30 Ocak–1 Şubat 1980, Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, Ankara, 1980, s.51.51 Altuğ, a.g.e., 1995, s.23.

15

Page 32: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Uluslararası terörizmin giderek yaygınlaşmasında önemli etkenlerden birisi

hoşgörü, teşvik hatta bazı devletlerin ideolojik ve siyasi şiddeti desteklemesidir. Bu

eğilim John Collins tarafından şöyle özetlenmiştir:52

“Terörizmi harekete geçirmek ucuz, etkisizleştirmek oldukça pahalıdır. Acımasız devlet liderleri, misillemeden korkmaksızın, eğer vekiller gerçek sorumluluktan kaçarsa, savaşı düşmanlara taşıyabilir. Şiddeti körüklemenin tehlikeleri kabul edilebilir seviyelere düşürülebilir. Bu nedenle dokuzuncu sınıf uluslararası stratejiler kullanarak, Amerika Birleşik Devletleri gibi bir süper güce büyük bir baskı yapabildiler.”

Bu boyutuyla terörizm savaş yerine geçen bir hal almaya gitmekte ve dünya

genelinde etkisini hissettirmektedir. Bu gelişmenin ayrıntılarına inen Ray. S. Cline şu

ifadeleri kullanmaktadır:53

“Terörizmi kasıtlı olarak kullanmak, açık toplumlarda uygar düzenin yapısını parçalayan bir yöntem olarak, bugünün ulusal yaşamının en ürkütücü gerçeklerinden birisidir. Düzenli, örgütlü askeri saldırı olarak açıkça görülen şeyden daha alt düzeyde düşük yoğunluklu bir saldırı olan terörizm, nadiren bir savaş biçimi olarak kabul edilir; ayrıca yine arada bir, demokratik uluslarda ona etkili karşı önlemlerle karşılık verilir. Bir yandan hoşgörüyü, ılımlılığı ve politik çoğulculuğu tehlikeye atarken, bu, militanları ve aşırı uçları besleyen istikrarsız bir öğedir.”

Uluslararası terörizm sadece başka devletlerce desteklenen terör örgütleri ve

bu örgütlerin eylemlerinin yarattığı olumsuz sonuçların toplamı değildir. Uluslararası

terörizmde terör örgütleri arasında da yoğun bir işbirliği söz konusu olabilir. Eğitim,

silah ve para alışverişi, ortak eylem yapma buna örnek olarak gösterilebilir. Filistin

kamplarında ülkemizde faaliyet gösteren bazı terör örgütü mensuplarının eğitilmesi;

El-Kaide ve Hizbullah terör örgütü mensuplarının ortak eylemlere girişmeleri ya da

eleman transferleri konuyla ilgili bilinen gerçeklerdir.

Uluslararası terörizmde bir başka boyut ise eylemlerin ve hedeflerin sadece

ülke sınırları içerisinde olmamasıdır. ASALA teröründe 42 diplomatımızın şehit

edilmesi, Avrupa’nın birçok ülkesinde başta PKK terör örgütü olmak üzere bazı irticai

terör örgütlerinin faaliyetlerine halen göz yumulması bu kapsam içerisinde

değerlendirilebilir.

52 Noam Chomsky ve diğerleri, Silinen Yüzler Karşısında Terör, Ayraç Yayınevi, Ankara, 2002, s.213.53 Chomsky ve diğerleri, y.a.g.e., 2002, s.213.

16

Page 33: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Son olarak belirtilmesi gereken husus, teknoloji ve kitle imha silahlarının

terör örgütlerinin araçları haline gelmesidir. Yüce Gerçek (Aum Shinrikyo) tarikatının

20 Mart 1995 tarihinde Tokyo metrosunda gerçekleştirdiği Sarin gazı saldırısı, El-

Kaide terör örgütünün 11 Eylül 2001’de ABD’de gerçekleştirdiği eylemler terörün

boyutlarının ne denli tehlikeli hale geldiğinin göstergesidir. Denilebilir ki teknoloji ve

NBC silahlarındaki gelişme terörü globalleştirmekte ve ulusları ortak önlem almaya

zorlamaktadır.

1.2.2. Amaçları Açısından Terörizm Türleri

1.2.2.1. Devlet Terörü

Çağdaş devletin en belirgin özelliklerinden biri, kuvvet kullanmanın tekelinde

olmasıdır. İnsan haklarına saygılı demokratik rejimlerde dahi devlet, zaman zaman

zor kullanmak durumunda kalabilir. Bu tür rejimlerde, zora başvurma istisna olup,

zora başvurmanın amacı toplumda huzursuzluk çıkaranlara karşı toplumu koruma

yönündedir.

En genel tanımıyla devletin mevcut durumu, rejimi veya topyekün sistemi

korumak maksadıyla başta otoriteye karşı gelenler olmak üzere vatandaşlarına

yönelttiği terör türüdür. Devlet teröründe işkenceden sindirmeye kadar hukuk

kurallarının tamamen dışında uygulamalar söz konusudur.

20. yüzyılın ilk yarısında Stalin Rusya’da, Hitler Almanya’da, Mussolini de

İtalya’da devlet terörünü uygulamışlardır. İran Devrimi esnasında yaşananlar,

Afganistan’da Taliban Hareketi’nin yaptıkları, Suriye’de rejime muhalif oldukları

gerekçesiyle Hama şehrinin askerler tarafından kuşatılıp birçok insanın öldürülmesi

ve İsrail’in Filistinlilere karşı sergilediği politika, yakın geçmişte yaşanan devlet

terörüne birer örnektir. Öte taraftan Bulgaristan’ın bir dönem Türklere karşı

uyguladığı ırkçı baskı, Irak rejiminin Halepçe katliamı, Sırpların Boşnak ve

Kosovalılara yönelttiği uygulamalar asimilasyon orijinli devlet terörünün bir başka

yüzüdür.54

54 Emin Demirel, Terör, IQ Yayıncılık, İstanbul, 2002, s.31.

17

Page 34: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Devlet terörüne daha çok demokratik olmayan ülkelerde, özellikle otoriter ve

totaliter rejimlerde rastlanmaktadır. Totaliter ideolojide terör iki yönü ile ifade edilir.

Bunlardan ilki totaliter hareketin iktidara gelmesini sağlamak maksadıyla var olan

toplumu parçalamak diğeriyse, iktidara sahip olmanın ardından muhalif direnişleri

ortadan kaldırmaktır. Rejimin ana fikri, topyekün değişim ve toplumsal bütünleşme

için terörün şart olduğu şeklindedir. Bireyler potansiyel suçlu olarak değerlendirilir ve

sadece hayata geçen suçlar değil aynı zamanda suç olasılığı taşıyan vakalar da

(hazırlık ya da yorum gereği) cezaya tabidir. Rejim bunu çift yönlü propaganda ve

yoğun psikolojik baskı ile gerçekleştirir.55

2. Dünya Savaşının ardından Avrupa’nın karşı karşıya kaldığı Sovyet tehdidi

ve beraberindeki Komünizm ideolojisi gerek NATO kapsamında gerekse münferit

düzeyde çeşitli oluşumlara neden olmuştur. Söz konusu oluşumlar hem

demokrasinin korunması hem de olası istila ve iç karışıklıklarda kullanılmak üzere

tasarlanmış düzenli ordu harici unsurlardan teşekkül edilmiştir. Varlıkları Sovyet

tehdidinin ortadan kalktığı döneme yani 90’lı yılların başına kadar gizli tutulan bu

örgütler, İtalyan Gladio örgütünün ifşa olması ile gün yüzüne çıkmıştır.56

Genel olarak kontrgerilla ve gladio olarak adlandırılan bu örgütlerin gerek

devlet kontrolü altında gerekse devlet kontrolü dışında yürüttüğü faaliyetlerden

önemli bir kısmı devlet terörüne dâhil edilmiştir. Özellikle sol eğilimli muhalif

oluşumlara yönelik hareketler siyasal örgütlenme açısından hala tartışma

konusudur.

Günümüzde PKK terör örgütü ile mücadele kapsamında yürütülen politikalar

nedeniyle ülkemiz de sık sık bu ithamla karşı karşıya kalkmaktadır. Özellikle

siyasallaşma sürecinde uluslararası destek sağlamaya çalışan terör örgütü PKK

tarafından yöneltilen bu itham, devlet terörünün tanımı kapsamında yersiz

kalmaktadır. Geçmişte ve günümüzde verilen mücadele Marksist ve Leninist

ideolojiyle kurulmuş fakat daha sonra kendisini Kürt milliyetçisi ilan etmiş bir terör

örgütüne karşıdır.

55 Korkmaz, a.g.e., 1997, ss.18-19.56 Leo A. Müller, Gladio Soğuk Savaşın Mirası, (Çeviren: E.Karaca), Pencere Yayınları, 1993, s.20.

18

Page 35: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

1.2.2.2. Devlete veya Siyasal Sisteme Karşı Terör

Devlete ya da siyasal sisteme karşı terör, iç ve dış destek unsurlarının

katkısıyla bir takım nedenleri öne sürerek ülkenin siyasal, sosyal ve ekonomik

yapısının hedef alınmasıdır.57 Devlete ya da siyasal sisteme karşı terör hareketlerini

iki ana başlık altında sınıflandırmak mümkündür. Bunlar ayrılıkçı terör hareketleri ve

yıkıcı terör hareketleridir.

a. Ayrılıkçı Terör

Ayrılıkçı terörün amacı, belirli bir bölgeyi bağlı olduğu ülkeden kopararak

bağımsız bir hale getirmektir. Ayrılıkçı terör; sosyal-siyasal düzeni yıkmaya yönelik

teröre oranla siyasi bakımdan daha az karmaşıktır. Hareketin meşruiyetini ve

haklılığını sağlamak için derin ideolojik yorumlara gidilmesi gerekmez. Hareketin

temelinde sağ veya sol bir ideolojinin yatması, sosyalizm veya milliyetçiliğin ön plana

çıkarılması bu bakımdan çok da önemli değildir.58

Ayrılıkçı terör temellerini, kimi zaman tarihsel sürece kimi zamanda ideolojik

akımlara dayandırır. Hangi temele dayandığı önemli olmaksızın tüm ayrılıkçı

hareketler, bir şekilde kendisi ile Self Determinasyon İlkesi (Kendi Kaderini Tayin

Hakkı) arasında bir ilişki kurmaya çalışır. Bu isteğinde haklılığını kültürel ve dil

özellikleriyle, gerekirse ekonomik verilerle desteklerler.59

b. Yıkıcı Terör

Bir ülkede mevcut siyasal sistemin yıkılması ve yerine başka bir sistemin

kurulmasını için gerçekleştirilen terör hareketleridir. Yıkıcı terör hareketleri geçmişte

özellikle Marksist-Leninist ideoloji ile özdeşleştirilmiştir. Fakat geçtiğimiz yüzyılın

ikinci yarısından itibaren Müslüman nüfus yoğunluklu ülkelerde mevcut sistemi

değiştirmeye yönelik terör hareketleri de (Taliban örneğinde olduğu gibi) bu

kapsamda değerlendirilmelidir.

57 Milli Güvenlik Akademisi Çalışma Grubu, a.g.e., 2002, s.18.58 y.a.g.e., s.19.59 y.a.g.e., ss.19-20.

19

Page 36: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

1.2.3. İçeriği Açısından Terörizm Türleri

Sınırları ve amaçları açısından terörizm türlerine değindikten sonra,

özellikleri her iki grup terör hareketi ile kesişen fakat farklı içeriğe sahip terörizm

tiplerine yer vermek gerekmektedir. Literatürde kaşılaşılan gruplamadan farklı olarak

böyle bir tanımlamaya gitmenin temel nedeni bu terörizm türlerinin her iki türde de

örneklerine rastlanmasıdır. Bu başlık altında yer verilecek türler ise şunlardır:

•Kitle İmhasına Yönelik Terörizm,

•Narko Terörizm,

•Medyatik Terörizm,

•Etno-Dinsel Terörizm.

1.2.3.1. Kitle İmhasına Yönelik Terörizm

Kitle İmhasına Yönelik Terörizm, bilinen terörizm eylemleri sonucunda, bu

eylemlerden etkilenecek kurban/mağdur sayısının yüksek miktarda olmasının

hedeflendiği türdür. Terör örgütleri bu yöntemle meydana çıkacak toplumsal ve

siyasal baskının en üst düzeye çıkmasını hedeflemektedir.

Kitle İmhasını hedefleyen bu terörizm türünde araç olarak sadece Nükleer,

Kimyasal, Biolojik silahlar ve maddeler ile patlayıcılar kullanılmamaktadır. Özellikle

11 Eylül olaylarında yolcu uçaklarının kullanılması ile birlikte terörist örgütlerin eylem

araçlarında büyük bir hayalgücünü ortaya koymaya başladığı açıkça görülmektedir.

Son yıllarda gerçekleşen bu türdeki eylemlerin genel karakteristiği

değerlendirildiğinde kitle imhasına yönelik terörizmin değişik amaçlar için

uygulandığı, fakat tamamında ciddi bir sistematik ve hazırlık süresinin bulunduğu

dikkati çekmektedir. Bu kapsamda terör örgütlerinin örgütlenme, finans ve eylem

üçgeninde oldukça detaylı ve gizli bir çalışma yürttükleri tespit edilmekte hatta

gerçekleştirilmiş eylemlerin bazı boyutları günümüz imkânlarına rağmen açıklığa

kavuşturulamamaktadır.

İki kutuplu sistemin sona ermesinin kitle imhasına yönelik terörizme etkileri

değerlendirildiğinde karşılaşılan en önemli sonuç, süphesiz Sovyetler Birliği’nin

20

Page 37: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

dağılmasıyla ortaya çıkan otorite boşluğudur. Dağılmanın sonucu olarak gizli tutulan

bazı bilgiler ile bilim adamlarının terörist örgütlerin eline geçmesi ve bununla paralel

olarak kimyasal, nükleer ve biolojik hammadelerin yeraltı örgütlerince pazarlanmaya

başlanması klasik anlamdaki tehdit algılamalarında önemli değişikliklere gitmeye yol

açmıştır.

Kitle imhasına yönelik terörizm ilgili olarak Soğuk Savaş sonrası dönemde

gerçekleşen üç eyleme, sınırları, amaçları ve içeriği açısından örnek olarak kısaca

yer verilecektir. Yer verilen bu örneklerin seçimine etki eden husus ise her birinde

kullanılan kitle imha aracının birbirinden farklı olmasısıdır. Örneklerden ilki tarikat

temelli olan ve amacı yeni bir dünya düzeni kurmak olan Aum Shinrikyo tarirkatının

gerçekleştirdiği eylemdir. İkincisi, Oklahoma şehrinde devlet karşıtlığı nedeniyle

gerçekleştirilen bombalı saldırıdır. Sonuncusu ise uluslararası sistemde büyük

değişiklilere neden olan ve günümüzde etkileri halen süren 11 Eylül olayıdır.

Kitle imhasına yönelik terörizm açısından ilk örnek, Şoko Asahara tarafından

kurulan, çoğunluğu Rusya’da olmak üzere Rusya ve Japonya’da müritleri bulunan

Aum Shinrikyo tarikatının 20 Mart 1995’te Tokyo metrosunda gerçekleştirdiği Sarin

gazı saldırısıdır. Yeni bir dünya düzeni kurmayı planlayan tarikatın gerçekleştirdiği

eylem sonucunda 12 kişi hayatını kaybetmiş yaklaşık 5500 kişi çeşitli derecelerde

zehirlenmiştir.60 Öte taraftan Aum Shinrikyo tarikatı elemanlarının tutuklanmaları

esnasında Sarin gazının yanı sıra nükleer maddelerin de ele geçirilmiş olması,

örgütün bu yönde yapabileceği eylemlerin yol açabileciği sonuçları da gözler önüne

sermiştir.61 İçeriği açısından kitle imhasına yönelik kimyasal bir silah olan Sarin

gazının kullanıldığı bu saldırı, sınırları açısından uluslararası terörizm, amaçları

açısındansa devlete veya siyasal sisteme karşı terörizm olarak değerlendirilebilir.

60 Encyclopaedia Britannica, “Aum Shinrikyo”, Erişim: 24 Nisan 2007,http://www.britannica.com/eb/article-9125801/AUM-Shinrikyo. 61 Osman Metin Öztürk, (Derleyen: Ümit Özdağ, Osman Metin Öztürk), Avrupa ve Orta-Doğu Ülkelerinin Terör Karşısındaki Konumları, Terorizm İncelemeleri, Teori, Örgütler, Olaylar, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Yayınları, Ankara, 2000, ss.137-164.

21

Page 38: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Kaynak: 20 Mart 1995’te Tokyo metrosunda gerçekleştirilen Sarin gazı saldırısından

görünümler. Erişim: 24 Nisan 2007,

http://www.atin.org/detail.asp?cmd=articledetail&articleid=366.

Konuyla ilgili olarak verilebecek ikinci örnek Tokyo saldırısının üzerinden bir

ay sonra, 19 Nisan 1995 tarihinde, Oklahoma Şehri Alfred P. Murrah Federal

Binasına gerçekleştirilen bombalı saldırıdır. Olayda 19’u çocuk olmak üzere 168

insan hayatını kaybederken 853 insanda çeşitli şekillerde yaralanmıştır. Patlamanın

sabah saatlerinde gerçekleştirilmesi daha büyük bir can kaybını önlemiştir. Saldırıda

bina kullanılmaz hale gelirken çevrede bulunan 324 civarında bina zarar görürken

55 millik bölgede rihter ölçeği ile 6 şiddetinde sarsıntı hissedilmiştir.62 Saldırı devlet

karşıtı silahlı bir oluşumun sempatizanları olan Timothy McVeigh, Terry Nichols ve

Michael Fortier tarafından, ABD'nin Körfez savaşındaki tutumuna tepki olarak

gerçekleştirilmiştir.63 Amonyum nitrat ve petrolden imal edilen patlayıcı klasik ve

kolaylıkla yapılabilecek bir patlayıcıdır. Bu olay sınırları açısından

değerlendirildiğinde; amacı ve uygulama alanı nedeniyle ulusal terörizme

kapsamında, amaç açısındansa yıkıcı terörizm olarak değerlendirilebilir.

62 ABD Adalet Bakanlığı Resmi İnternet Sitesi, Bombing of the Alfred P. Murrah Federal Building, Erişim: 24 Nisan 2007, http://www.ojp.usdoj.gov/ovc/publications/infores/respterrorism/chap1.html. 63 Anadolu Türk İnterneti, Erişim: 24 Nisan 2007,http://www.atin.org/detail.asp?cmd=articledetail&articleid=367.

22

Page 39: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Kaynaklar: 19 Nisan 1995 tarihinde Oklahoma Şehri Alfred P. Murrah Federal

Binasına gerçekleştirilen bombalı saldırıdan görünümler. Erişim: 24 Nisan 2007,

1.Resim (Sol) : http://www.nandotimes.com/nt/images/okcity/ntp2g.html

2.Resim (Sağ) : http://www.britannica.com/eb/art-71964?articleTypeId=1

3.Resim (Alt) : http://en.wikipedia.org/wiki/Oklahoma_City_bombing

Son olarak verilecek örnek ise 11 Eylül saldırılarıdır. 11 Eylül 2001 tarihinde;

Boston-Los Angeles seferini yapan United Airlines’a ait 175 sefer sayılı yolcu uçağı,

Boston-Los Angeles seferini yapan American Airlines’a ait 11 sefer sayılı yolcu

uçağı, Newark/N.J.-San Francisco seferini yapan United Airlines’a ait 93 sefer sayılı

yolcu uçağı ve Washington-Los Angeles seferini yapan American Airlines’a ait 77

sefer sayılı yolcu uçağı kalkışlarından hemen sonra kaçırılarak, 11 sefer sayılı uçak

ile 175 sefer sayılı Dünya Ticaret Merkezi’ne çarptırılmış, 77 sefer sayılı uçak

Pentagagon’a düşürülmüş, 93 sefer sayılı uçak ise yolcuların hava korsanları ile

mücadelesi sırasında hedefine varamadan Pennsylvania’ya düşmüştür.64 Saldırılar

sonucunda; Pentagon’da görevli 125 kişi, uçaklarda bulunan 256 yolcu ve

mürettebat ile Dünya Ticaret Merkezin’deki 2600’den fazla insan yaşamını

64 11 Eylül Haberleri Sitesi, Erişim: 24 Nisan 2007,http://www.september11news.com/AttackImages.htm.

23

Page 40: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

yitirmiştir.65 Amerika 9–11 Ulusal Komisyonu’na göre eylemlerin gerçekleştirilmesi

için 400.000–500.000 Dolarlık bir maliyet söz konususu olup bu maliyetin 270.000

Dolar’dan fazlası ABD’de harcanmıştır.66

11 Eylül saldırıları kullanılan yöntem açısından günümüze kadar örneği

bulunmayan bir terör eylemidir. Bu saldırıların ardından artık terörün araç olarak

sadece bilinen ve kısmen tespit edilebilen yöntemleri değil bunun yanında

beklenmedik ve toplumu daha fazla tedirgin eden araçları kullanacağı açıklık

kazanmıştır. İçerik açısından kitle imhasına yönelik bu saldırılar, sınırları açısından

değerlendirildiğinde uluslararası terörizme örnek teşkil ederken, amaçları açısından

da devlete veya siyasal sisteme karşı terörizm türüne bir örnek olarak gösterilebilir.

Kaynak: 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika’da gerçekleştirilen terörist saldırılardan

görünümler. Erişim: 24 Nisan 2007,

http://www.september11news.com/AttackImages.htm .

Sonuç olarak kitle imhasına yönelik uygulamalar, yeni sistemde, asimetrik bir

çatışma aracı olarak, aynı zamanda terörist örgütlerin amaçlarını gerçekleştirmede

daha etkili bir yol olarak karşımıza çıkacaktır. Bu tarza yönelime karşı tek önlem ve

65 9-11 National Commission on Terrorist Attacks upon the United States, Final Report of the National Commission on Terrorist Attacks Upon the United States, Erişim: 24 Nisan 2007, www.gpoaccess.gov/911/pdf/execsummary.pdf. 66 y.a.g.r.

24

Page 41: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

çözüm ise ülkelerin terörizmle mücadalede gerçekleştirileceği uyumlu, etkin ve

samimi işbirliği olarak gözükmektedir.67

1.2.3.2. Narko Terörizm

Narkoterörizm kavramı ilk olarak 1983 yılında, eski Peru Devlet Başkanı

Fernando Belaunde Terry tarafından, Peru narkotik polislerine yöneltilen terörist

eylemler ile uyuşturucu tacirlerinin devlet politikaları veya toplumu etkilemek

maksadıyla yaptıkları eylemleri tanımlamak için kullanılmıştır.68 Günümüze

gelindiğinde ise kavram ifade edilen bu anlamını aşmış ve daha da geniş bir boyut

kazanmıştır.

Narkoterörizm bugün, terör örgütlerinin eylemlerini finanse etmek için

uyuşturucu ticaretini kullanması ve bu ticareti hedef gözetmeksizin ulaşabilen her

yere taşıması ya da bu ticareti yapan odakları vergilendirme, maddi destek

karşılığında koruma şekillerini de kapsamaktadır.69

2000 yılı içerisinde dünya genelindeki uyuşturucu hammadesinin %70’nin

üretildiği Afganistan’da Taliban tarafından bu sektörün vergilendirilmesi70 ve

korunması71; Devrimci Kolombiya Silahlı Kuvvetleri (FARC), Kolombiya Birleşik

Savunma Güçleri (AUC) ve Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN)’nun doğrudan uyuşturucu

ticaretinin içerisinde yer alması konuya verilebilecek en bilinen örnekler

arasındadır.72

67 Paul Wilkinson ve Diğerleri, Special Report: How Terrorism Ends,United States Institude of Peace, Erişim: 24 Nisan 2007, http://www.usip.org/pubs/specialreports/sr990525.pdf. 68 Wikipedia, Narcoterrorism, Erişim: 25 Nisan 2007, http://en.wikipedia.org/wiki/Fernando_ Bela%C3%BAnde_Terry. 69 Emma Björrnehed, “Narco-Terrorism: The Merger Of the War on Drugs and the War on Terror”, Global Crime, Vol.6, No.3-4, August 2004, ss.305-324.70 Taliban yönetiminin sadece afyon yetiştiriciliğini vergilendirmekle kazandığı meblağın yıllık 40 milyon Dolar ile 50 milyon Dolar arasında olduğu bilinmektedir. Bu bilgi için Bkz.: Nadir Shams, Narco-Terrorism, UC Berkeley, Model United Nations, Erişim: 25 Nisan 2007,http://www.ucbmunc.org/Conference/OIC1.pdf. 71 Deborah McCarthy, Narco-Terrorism: International Drug Trafficking and Terrorism - A Dangerous Mix, Erişim: 25 Nisan 2007, U.S. Department of Justice U.S.Drug Enforcement Administration, http://www.state.gov/p/inl/rls/rm/21129.htm. 72 Asa Hutchinson, Narco-Terror: The International Connection Between Drugs And Terror, U.S. Department of Justice U.S.Drug Enforcement Administration, Erişim: 25 Nisan 2007, http://www.usdoj.gov/dea/speeches/s040202.html .

25

Page 42: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Öte taraftan terör örgütleri ya da terörü ve uyuşturucu ticaretini kombine

ederek kendi politik ve finansal amaçları için kullananlar, bu denli karlı ve yoğun bir

yasadışı faaliyetin yürütülebilmesi için kamu çalışanlarına da yönelmektedir. Bilinen

en ünlü narkoterörist Pablo Escobar’ın Medellin Karteli73 olarak bilinen Kolombiya

hükümetinin politikalarını değiştirmeye girişmekten birçok siyasinin, hâkimin, polisin

ve vatandaşın öldürüldüğü silahlı saldırılara kadar uzanan kirli uygulamaları

narkoterörizmin bu boyutunu da gözler önüne sermektedir.74 Söz konusu bu açılım

organize suç olarak uyuşturucu ticareti ile terörizmi aralarındaki ilişki ve ekileşimin

açısından değerlendirmeyi gerektirmektedir. Genel olarak ifade etmek gerekirse,

birbirinden büyük ölçüde farklılık arz eden organize suç örgütleri ile terörist örgütler

ortak payda olan finansal çıkar çerçevesinde güçlü ve yoğun bir işbirliği

içerisindedir.75

Narkoterörizm kapsamında PKK terör örgütü uluslararası anlamda kabul

gören bir suç örgütüdür. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Programınca 29

Haziran–03 Temmuz 1998 tarihleri arasında Beyrut'da yapılan konferansın

değerlendirme raporunda; Narko-Terör organizasyonlarının birbirleri ile ve diğer suç

grupları ile çok açık ilişkileri olduğu vurgulanmış ve örnek olarak PKK terör örgütü

gösterilmiştir.76 Amerika Birleşik Devletleri Adalet Bakanlığı Uyuşturucu ile Mücadele

Yönetimi tarafından yapılan incelemelerde ise PKK terör örgütünün Türkiye’nin

güneydoğu bölgesinde uyuşturucu sevkiyatını vergilendirdiği ve uyuşturucu ticareti

yapanları koruma altına aldığı ifade edilmektedir.77 Bu kurula göre, PKK’nın

Sovyetler Birliği’nin dağılması ile birlikte finansal açıdan ortaya çıkan boşluğu

Narkoterörizm kapsamına giren faaliyetlerle doldurğu ifade edilmektedir.78 Bu

73 Pablo Escobar ve Medellin Karteli hakkında ayrıntılı bilgi için bakınız: Narco-terrorism, Erişim: 26 Nisan 2007, http://www.gypsylounge.com/x/sam/history_lesson/col2.htm. 74 Steven W. Casteel, Narco-Terrorism: International Drug Trafficking and Terrorism - A Dangerous Mix, U.S. Department of Justice U.S.Drug Enforcement Administration, Erişim: 26 Nisan 2007, http://www.usdoj.gov/dea/pubs/cngrtest/ct052003.html. 75 Alex Schmid, International Summit on Democracy, Terrorism and Security, Erişim: 26 Nisan 2007, http://english.safe-democracy.org/causes/links-between-terrorism-and-drug-trafficking-a-case-of-narcoterrorism.html . 76 Özcan SEZER, Narko-Terörizm ve Organize Suçlara Bir Bakış, Erişim: 26 Nisan 2007, http://www.caginpolisi.com.tr/1/19.htm. 77 Asa Hutchinson, DEA Congressional Testimony, U.S. Department of Justice Drug Enforcement Administration, Erişim: 26 Nisan 2007, http://www.usdoj.gov/dea/pubs/cngrtest/ct031302p.html. 78 Larry Johnson, Target America: Traffickers, Terrorists & Your Kids, a National Symposium on Narco-Terrorism, U.S. Department of Justice Drug Enforcement Administration, Erişim: 26 Nisan 2007,http://www.usdoj.gov/dea/ongoing/symposium_transcript.doc.

26

Page 43: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

yaklaşım ise yeni dünya sisteminin örgüte yansımaları kapsamında

değerlendirilmektedir.

1.2.3.3. Medyatik Terörizm

İçinde bulunduğumuz yüzyılda kitle iletişim araçlarında meydana gelen

gelişmenin doğal sonucu olarak, terörizmin medya üzerindeki yansımaları da

incelenmeye başlanmıştır. Medyatik terörizmin tanımlanması için ilgili literatür

tarandığında karşılaşılan sonuç, kavramın daha çok “terörizmin medya araçlarında

yer almasının sonuçları” ile ilgilidir. Oysa günümüzde daha da ileri gidilerek terör

örgütleri tarafından kurulan ya da himaye edilen medya araçaları bulunmaktadır. Bu

nedenle konuyu ele alırken her iki noktaya da değinilecektir.

İlk olarak değinilecek konu terör eylemlerinin medya araçlarında yer

almasının yarattığı sonuçlardır. Bu konuyu açıklamadan hemen önce belirtmek

gerekir ki terörizmin temel hedefi, eyleme maruz kalan kurban değil çok daha fazlası

olan kitlelerdir.79 Brian Jenkins’e göre; bir terör eylemi tiyatroya benzetilirse bu

tiyatronun reklâmını en iyi yapacak olan da şüphesiz medyadır. Dolayısıyla terör

olayının sonucunda meydana çıkan sonuç münferit anlamda pek de anlam

taşımazken, bu eylemin kim tarafından, ne maksatla yapıldığının kamuoyuna ifadesi

çok fazla anlam taşımaktadır.80 Bir başka bakış açısıyla terörizm, terörist, kurban ve

hedef kitleden oluşan üç kutuplu bir ilişkidir. Bu ilişkide terörist ve kurbanın üçüncü

kutup olan hedef kitle ile buluşturulmasında iletişim rolünü üstlenen vasıta ise

medyadır.81

Medya ve terörizm arasında önemli bir bağ vardır. Bu bağ madyanın teröre

destek vermesi anlamından ziyade şu şekilde ifade edilebilir: Yanlı veya terör örgütü

tarafından kurulan ya da finanse edilen medya hariç olmak üzere, diğer medya

kuruluşları ile terörizm arasında ortak bir yaşam ilişkisi vardır. Bu ilişkinin medya

açısından değerlendirilmesinde medya, terör örgütünün değerlerini değil

demokrasinin ve özgür toplumun temelindeki değerleri yani “haber alma”

79 Paul Wilkinson, “The Media and Terrorism: A Reassesment”, Terrorism and Political Violence, Vol.9, No.2, Published By Frank Cass, London, Summer 1997, ss.51-64. 80 Brian Jenkins, International Terrorism, The Other World War, Rand Corporation, California, 1985, s.95.81 Jörg Becker, The Media, Terrorism and a Culture of Peace, Erişim: 26 Nisan 2007,http://komtech.org/dokumente/50/50.pdf.

27

Page 44: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

özgürlüğünü kullanır.82 Medyanın bu tavrı ise kendiliğinden propaganda anlamında

değer kazanarak terörizmin asıl hedefi olan kitlelere ulaşma amacına hizmet eder.

Nihayetinde terörizm medyadan sesini duyurmasını, siyasi otorite işbirliği, sadakat

ve uyumu beklemekte, medya ise daha özgür ve sınırsız bilgi aktarmayı

istemektedir. Ortaya çıkan sonuç ise çözümü zor bir bulmaca gibidir.83

Bir diğer husus medyanın terörizmle ilgili haberleri sunuş ve ifade şeklidir. Bu

kapsamda büyük medya kuruluşları terörle ilgili haberlerinde, terörizmi vurgulayarak

propaganda yapmamak maksadıyla çeşitli tedbirler alırken (sansür vb.), aksi şekilde

hareket ederek yani herhangi bir filtreleme getirmeden haberi taşımak suretiyle

dikkatleri üzerine çekmek isteyen bazı medya kuruluşları bulunmaktadır. Bu tarz

yayın yapan kuruluşlar amaçlarını büyük ölçüde gerçekleştirirken terörizme daha

çok hizmet etmektedir. BBC ve CNN televizyon kanallarının Usame Bin Ladin’e ait

görüntüleri sansürleyerek veya anlamlı bir bütün oluşturmayacak şekilde izleyiciye

sunarken, El Cezire televizyonunun bu görüntüleri orijinal haliyle yayınlaması

(tarafsızlığını ifade ederek) yakın geçmişten konuya verilebilecek en iyi örnektir.84

Terörizmle ilgili haber ya da bilgileri ifade şeklinde ise üzerinde durulması

gereken konu kullanılan dildir. Kitle iletişim araçaları kullandıkları dil açısından

duygusal ve etkileyici üslup kullanan teröristlerden etkilenebilmekte, bununla

beraber siyasi otoritelerin kullandığı ya da belirlediği kalıpların dışına

çıkamamaktadır. Dolayısıyla yansıtılan haberde kullanılan dil olayı/eylemi

kamuoyuna daha net ve etkili olarak aktarabilecekken sınırlı kalmaktadır.85

Kitle iletişim araçlarının terörizmle ilişkisinde değinilmesi gereken son nokta

sistemin kendisinden kaynaklanan sorundur. Şekli her ne olursa olsun şiddet, yoğun

şekilde medyada yer almakta, kitleler birbiri ardına sıralanan bu olaylar arasındaki

psikolojik düğümü fark edememektedir. Örneğin İsrail’in Filistinli militinaların

bulunduğunu düşündüğü binayı bombalaması sonucunda sivil yetişkin ve çocukların

öldüğüne dair sunulan bir haberden sonra, terörist bir ögütün gerçekleştirdiği eyleme

yer verilmesi otomatik olarak zihinlerde olaylar arasında benzerlik kurulmasına ve

82 Wilkinson, a.g.m., ss.51-64.83 Raphael F. Perl, Terrorism, The Media, and the Government: Perspectives, Trends, and Options for Policymakers, Erişim: 26 Nisan 2007, http://www.fas.org/irp/crs/crs-terror.htm. 84 Becker, a.g.m.85 Adam Lockyer, The Relationship Between the Media and Terrorism, Erişim: 26 Nisan 2007,http://rspas.anu.edu.au/papers/sdsc/viewpoint/paper_030818.pdf.

28

Page 45: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

terörizm kavramı ile meşru otoritenin uygulamalarının “şiddet ortak paydasında”

sorgulamasına yol açmaktadır. Dolayısıyla sistemin kendisinden kaynaklanan bu

soruna medya sadece aracılık etmektedir.86

Medya terör ilişkisinde literatürde değinilmeyen ve ikinci olarak yer verilecek

konu, terör örgütleri tarafından kurulan ya da himaye edilen medya araçalarının

yarattığı etkidir. Bu konunun yeteri kadar ele alınmayışının ya da iteratürde tam

anamıyla giremiyişinin nedeni ise büyük ölçüde “terörizm” konusunda yaşanan

tanımsal sıkıntıdır. Kısaca belirtmek gerekirse kimisine göre terörizm olarak

tanımlanan eylem bir diğerine göre özgürlük savaşıdır. Dolayısıyla, terör örgütünün

propagandasını yapan ve isteklerini yerine getiren bir televizyon kanalı, ezilen bir

halkın meşru hakkı olarak görülebilmektedir. Türkiye’nin Roj-TV ile yaşadığı süreç

buna en bariz örnektir. Konunun uygulamasına son bölümde detaylı olarak yer

verilecektir.

1.2.3.4. Etno-Dinsel Terörizm

Terörizmin kavramsal açıklaması esnasında net olarak ifade edilmeyen, fakat

bireyleri belirlenen amaç etrafında birleştiren ve harekete geçiren çeşitli motivasyon

araçları bulunmaktadır. Siyasal bir amaç etrafında, suç ve şiddet içeren örgütlenme

yapısı içerisinde, dünyevi her türlü tatminden uzakta bulunabilmek için kullanılan bu

motivasyon araçlarından en önemlisi ise şüphesiz sosyal, politik, etnik ya da dini

manada sahip olunan ortak bir kimliktir.87 Bu kapsamda geleceğe dönük yapılan

öngörülerde ortak kanı, en tehlikeli terörist örgütlerin etnik ve dini kimlik

çerçevesinde motive edilen terör örgütleri olacağı yönündedir.88 Soğuk Savaş

döneminde Sovyetler Birliği’nin güvenlik araçları arasında yeralan ve çoğunlukla bu

ülkenin etkisi altında bulunan politik amaçlı terörist örgütlerin, bu yüzyılın başından

itibaren etnik ve dini kimlik çerçevesinde değişim göstermeye başlaması ise

sözkonusu kaygıyı büyük ölçüde haklı kılmaktadır.89

86 Norman Solomon, Six Months Later, the Basic Tool is Language, Erişim: 26 Nisan 2007, http://www.fair.org/media-beat/020307.html . 87 Lisa Andrews, Motivations for Terrorism, Erişim: 27 Nisan 2007, http://www.mc.maricopa.edu/dept/d46/psy/dev/Fall01/terrorism/motivation.html. 88 Marvin J. Cetron ve Owen Davies, The Future Face of Terrorism, Erişim: 27 Nisan 2007,http://www.wfs.org/cetron94.htm. 89 y.a.g.m.

29

Page 46: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Etno-dinsel terörizmi diğerlerinden daha tehlikeli kılan özellik ise

eylemlerindeki şiddetin sembolik hedeflerden ziyade büyük kitlelere yöneltilmesi ve

doğrudan yok etmeyi hedeflemesidir. Uzlaşmacı tavır ya da askeri tedbirler ise bu

tür örgütler için çözüm getirmekten oldukça uzaktır. 90 Öyle ki dinsel boyutta amaç,

düşman ya da karanlık güç olarak nitelenen kitleye Tanrı adına savaş vermektir.91

Etnik anlamda ise kendisini ve temsil ettiği grubu tamamen yok etmeye çalıştığı

düşünülen, her türlü zulmü uyguladığı iddia edilen düşmana karşı varolmayı

sürdürebilmek için mücadele ön plana çıkarılırken, buna karşı koymak ve misillemek

için her yol meşrudur.92

Dinsel terörizm çerçevesinde, mezhepler arasında meydana gelen, ırkçılığı

içeren ve tarikat temelli terörist faaliyetler de dinsel terörizm kapsamına alınmalıdır.

Şii ve Sünni örgütler ile Katolik ve Protestan örgütlerin karşı mezhebe yönelik

gerçekleştirdiği terör eylemleri, Hizbullah terör örgütünün Türkiye’de gerçekleştirdiği

eylemler, Ku Klux Klan adlı örgütün Amerika’da dini kullanarak beyaz ırkın

üstünlüğüne yönelik gerçekleştirdiği terörist eylemler, Amy of God adlı örgütün

eşcinsel oluşumlara ve kürtaj kliniklerine yönelik yaptığı terörist eylemler93, Aum

Shinrikyo adlı örgütün yenidünya düzenini kurmak için giriştiği eylemler bu

kapsamda örnek olarak verilebilir.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından 2000’li yıllara kadar olan süreçte

birçok teorisyen; genel anlamda ulusal, komünal ya da etnik grupların bir devlet

statüsü kazanabilmek amacıyla giriştikleri ve şiddet içeren çabaları ifade eden etnik

terörün dinsel teröre göre daha yoğun olacağını düşünmüş, yeni süreçte Batı’nın bu

kapsamdaki ayrılma, toprak talepleri, otonomi ve self-determinasyon mücadeleleri

içeren etnik terör ile mücadele etmek zorunda kalacağını öngörmüştür.94 Bu

düşüncenin temelinde muhtmelen Balkanlar’da meydana gelen olayların etkisi

bulunmaktadır. İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) örgütünün 28 Temmuz 2005

tarihinde silah bıraktığını ve faaliyetlerini demokrasi çerçevesinde siyasete

90 Tom O'Connor, Religious Terrorism, Erişim: 27 Nisan 2007,http://faculty.ncwc.edu/TOConnor/429/429lect13.htm. 91 Paul Wilkinson, The Strategic Implications of Terrorism, Erişim: 27 Nisan 2007,http://biblioteca.upeace.org/masters/documents/Wilkinson%201997.%20The%20media%20and%20terrorism.pdf. 92 Cetron ve Davies, a.g.m., 93 Carroll Payne, Terrorist Motivation, Erişim: 27 Nisan 2007,http://www.globalterrorism101.com/articleTerroristMotivation.html. 94 Paul Wilkinson, “Terrorism in Europe-Retrospect and Prospect, the World in Conflict”, Jane’s Intelligence Review Yearbook, New York, 1996, s.59.

30

Page 47: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

taşıyacağını açıklaması; 25 Mart 2006 tarihinde, ayrılıkçı Bask örgütü’nün (ETA)

sürekli ve kalıcı ateşkes ilan etmesi gibi örnekler 2000’li yıllarda durumun farklı

yönde gelişeceğini göstererek dinsel terörizmi daha ön plana taşımıştır.

1.3. Soğuk Savaş Sonrası Uluslararası Terörizm

1.3.1. Uluslararası Terörizmin Değişen Nitelikleri

Kendini zamana ve koşullara uyarlayan terörizm, sabit bir fenomen değildir.95

Terör örgütleri, gerek ideolojik yapıları gerek yöntemsel araçları bakımından bir

dönüşüm içindedirler. İki kutuplu sistemin sona ermesi ile oluşan yeni uluslararası

düzende, terörizmin de eline yeni olanaklar geçmiş ve terör artık devletleri aşan

uluslararası bir tehdit olma niteliği kazanmıştır. Global sistemin işleyişinden

bağımsız bir şekilde ele alınamayacak olan terörizm olgusu,96 küreselleşmenin

dinamiklerine ayak uydurarak günümüzde yeni bir boyut almıştır.

Martin Van Creveld’e göre: “Bugünün dünyasında, özellikle ABD olmak üzere

birçok ülkeye olan tehdit, artık diğer ülkelerden gelmemektedir. Bunun yerine, devlet

dışı küçük grup ve organizasyonlar tehdit teşkil etmektedir. Bu durumda, ya bunları

önleyecek gerekli tedbirleri alacağız, ya da modern dünya güvenliğini kaybedecek

ve sürekli bir korku içerisinde yaşayacak.” 97

Uluslararası terörizmin yeni özelliklerinden biri din faktörünün ön plana

çıkmış olmasıdır. “1968 yılında dünyada hiç dinsel terörist grup bulunmamaktaydı.

Modern anlamda ilk dinsel terör gruplarının ortaya çıkışı İran devrimini takiben 1980

yılında görülmüştür. 1992’de aktif 48 terör örgütünden 11’i dinsel bir nitelik

taşımaktayken, 1995’te 56 örgütten 26’sı yani yarıya yakını dinsel bir ideolojiye

sahipti.” 98 Nitekim Soğuk Savaş sonrasının en etkili terör eylemlerinde hep dinsel bir

motivasyonun varlığı göze çarpmaktadır. Bunlar arasında, 1993’te New York’taki

95 John Arquilla, David Ronfeldt, Michele Zanini, “Networks, Netwar, and Information-Age Terrorism”, Countering the New Terrorism, (Yayına hazırlayan: Ian O. Lesser, vd.), Kaliforniya, RAND, 1999, s. 40. 96 Albert J. Bergesen & Omar A. Lizardo, “Terrorism and Hegemonic Decline”, Hegemonic Declines: Present and Past, (Yayına hazırlayanlar: Jonathan Friedman & Christopher Chase-Dunn), Political Economy of World-Systems Annuals, Vol: XXVI-b, Boulder, Paradigm Publishers, 2005, ss. 227-240. 97 Martin Van Creveld, “In Wake of Terrorism, Modern Armies Prove to Be Dinosaurs of Defense”, New Perspectives Quarterly, Vol: 13, No: 4, 1996, s. 58. Alıntılayan: John Arquilla, vd., a.g.e., s. 42. 98 Bruce Hoffman, “Terrorism Trends and Prospects”, Countering the New Terrorism, (Yayına hazırlayan: Ian O. Lesser, vd.), Kaliforniya, RAND, 1999, s. 17.

31

Page 48: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Dünya Ticaret Merkezi’ne düzenlenen saldırı, 1995’te Tokyo metrosuna Aum

Shinrikyo tarikatı tarafından düzenlenen Sarin gazı saldırısı, 1995’te İsrail

Başbakanı Yitzhak Rabin’in Yahudi bir ekstremist tarafından öldürülmesi, 1996’da

Kahire’de Mısırlı İslami militanların 18 Batılı turisti öldürmesi, 1998’de Kenya ve

Tanzanya’da ABD elçiliklerinin bombalanması sıralanabilir.

Günümüzde terörizmin bir diğer özelliği de terör eylemlerini gerçekleştiren

amatörlerin sayısının giderek artmasıdır. Geçmişte terörizm için, sadece eyleme

geçme isteği ve motivasyonu yeterli değildi; teröristlerin gerçekleştirilecek eylem için

gerekli olan eğitime, bilgiye ve silaha sahip olmaları gerekiyordu ve tüm bunlar

ancak terörist örgütlerin kamplarında elde edilebiliyordu. Bugün ise, terör eylemleri

için gerekli araçlar ve yöntemler internet, el kitapları ya da e-postalar vasıtasıyla

kolaylıkla elde edilebilmektedir. Amatör teröristler bu yolla profesyonel terör

örgütlerinden daha yıkıcı ve daha ölümcül eylemler gerçekleştirebilme fırsatı

bulmuşlardır. Örneğin, 1993’te Dünya Ticaret Merkezi’ne düzenlenen saldırıda

kullanılan patlayıcının, herkesin kolayca bulup alabileceği maddelerden hazırlandığı

ve maliyetinin 400 doların altında olduğu tespit edilmiştir.99

Terörizmin göze çarpan yeni eğilimlerinden bir tanesi de, saldırıların terörist

gruplar tarafından gitgide daha az üstlenilmesidir. 1970’lerin ve 1980’lerin

geleneksel tarzdaki terörist grupları, eylemlerini neden ve hangi amaçla

gerçekleştirdiklerini açıklamakla kalmaz, özellikle etkili ve yıkıcı bir saldırı

düzenlemekten gurur duyarlardı. Oysa son yıllardaki birçok ciddi ve spektaküler

saldırı sorumlu örgütlerce inandırıcı biçimde üstlenilmemiştir. Bu eğilim, bazı terör

örgütleri için şiddetin bir araç olmaktan ziyade kendi içinde bir amaç haline geldiğini

göstermektedir. Saldırıları kamu önünde açıklamak ve haklı göstermek yerine, örgüt

üyeleri dışında kimseye hesabı verilmeyen bu tür saldırılar, dinsel motivasyonlu terör

örgütleri ya da etnik çatışmaların barışçıl çözümünü amaçlayan görüşmeleri sabote

etmek ya da kesintiye uğratmak isteyen teröristler tarafından özellikle

kullanılmaktadır.100

İki kutuplu sistemin sona ermesiyle birlikte, terör örgütlerinin varlığını

sürdürebilecekleri orandaki doğrudan devlet desteği azalmış, terör örgütleri yeni ve

çeşitli para kaynaklarına yönelmişlerdir. Bu kapsamda Soğuk Savaş döneminde

99 Hoffman, a.g.m., 1999, s. 23. 100 y.a.g.m., s. 28.

32

Page 49: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

özellikle iki süper güç ve bunların bölgesel müttefiklerinin teröre doğrudan ya da

dolaylı verdikleri destek büyük ölçüde sona ermiştir. Bu nedenle terör örgütleri maddi

destek için uyuşturucu kaçakçılığına, etnik diasporaya, göçmenlere ya da aynı dine

mensup topluluklara yönelmiştir. Bu noktada hemen belirtmek gerekir ki, kutupsuz

sistemde terör örgütlerine verilen desteğin, özellikle finansal açıdan, miktarı

azalırken stratejik ve siyasal açıdan destekleyen sayısında göreceli olarak artış

olmuştur. PKK terör örgütüne verilen devlet desteğinin sayısal olarak artması, fakat

bu desteğin sınırlı seviyede tutulması konuyla ilgili en çarpıcı örneklerden birisidir.

Devlet desteğindeki terörizmin azaldığı yönündeki görüşü savunanlardan

Brian Jenkins’e göre, desteğin azalması terörist hareketler üzerindeki etkinin ve

haberalma kaynaklarının da azalması anlamına gelmektedir. Nitekim, 11 Eylül

2001’deki saldırıların hazırlıkları hakkında ne Amerikan istihbaratı ne de başka

ülkelerin kaynakları önceden bilgi edinebilmişlerdir.101 Aynı görüşteki Xavier Raufer’e

göre de, Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte devletlerin terörizme sağladığı

finansman büyük ölçüde ortadan kalkmış, bu da terör örgütlerini kontrol etmeyi ve

eylemleri önceden kestirebilmeyi olanaksız kılmıştır. Xavier Raufer, ayrıca, bu durum

sonucunda terör örgütlerinin maddi kaynak sağlamak için özellikle uyuşturucu

kaçakçılığı gibi araçlara yöneldiklerini saptamaktadır.102

Diğer yandan, devlet desteğinin sıradan terörist gruplar üzerinde bir “çarpan

etkisi” yarattığını belirten Bruce Hoffman, yakın gelecekte devletlerin konvansiyonel

savaş stratejisi yerine düşman devletlere karşı terör gruplarından daha fazla

yararlanacaklarını savunmaktadır. Bruce Hoffman’a göre, Irak’ın Kuveyt’i işgali

ardından oluşturulan BM destekli uluslararası koalisyon, devletleri komşu ya da

rakip devletler karşısında terörist gruplara destek vererek amaçlarına daha gizli bir

şekilde ulaşmaya sevk etmiştir.103 Terörizmin bu şekilde kullanılması, teröristlerin

eline büyük lojistik ve istihbarat kaynakları vermekte, el altından destek sağlayan

devletler ise uluslararası yaptırımlardan kaçma fırsatı bulmaktadır. ABD’nin

terörizme destek veren ülkeler listesinde halen Küba, İran, Irak, Libya, Kuzey Kore,

Sudan ve Suriye bulunmaktadır.

101 Brian M. Jenkins, “The New Age of Terrorism”, The McGraw-Hill Homeland Security Handbook, The McGraw Hill Companies, 2006, s. 122. 102 Xavier Raufer, “New World Disorder, New Terrorisms: New Threats for Europe and the Western World”, 1999, Erişim: 15 Nisan 2007, http://www.xavier-raufer.com/english_7.php 103 Hoffman, a.g.m., 1999, ss. 14-15.

33

Page 50: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Terör eylemlerinde meydana gelen değişim, uluslararası terörizme karşı yeni

güvenlik anlayışlarını da beraberinde getirmiştir. Tehdidi esas alan geleneksel

yaklaşım, düşmanın niyetlerini ve yapabilirliklerini dikkate almaktaydı. Bugün ise,

terörist saldırıya maruz kalabilecek zayıf noktalar saptanıp varsayımsal bir felaket

senaryosu hazırlanmaktadır. Bu yaklaşım, teröristlerin nükleer bir bombayla tüm bir

şehri yok edebilecekleri, uçakları bir ülkenin belli başlı ekonomik ya da siyasi

merkezlerine düşürebilecekleri, zehirli gazlarla kitleleri öldürebilecekleri bir ortamda,

terörist saldırıların sonuçlarını önceden tahmin etme ve ona göre tedbirler alma

olanağını vermekte, fakat bir yandan da teröristlerin tam da yaratmaya çalıştığı

korku ve panik ortamını yaygınlaştırmaktadır.104

1.3.2. Uluslararası Boyutta Örgütlenme

Geçmişin geleneksel tarzda örgütlenmiş terör grupları bugünle

kıyaslandığında daha küçük çapta örgütlenmeler olup, üye sayıları da daha azdır.

ABD Savunma Bakanlığı’nın verdiği sayılara göre, Japonya’daki Kızıl Ordu’nun

hiçbir zaman 20 ya da 30’dan fazla üyesi olmamıştır. Kızıl Tugaylar ise 50 ila 75

teröristten oluşmaktaydı. IRA ve ETA bile en fazla 200 ila 400 eylemciden

oluşuyordu. Bugün ise, Usame bin Laden’in bir çağrısıyla dünya genelinde 4000–

5000 eğitimli teröristin harekete geçirebileceği tahmin edilmektedir.105

Soğuk Savaş döneminde terörizm, belirli siyasal, toplumsal ya da ekonomik

hedefleri olan, açık bir komuta ve kontrol yapısına sahip ve kolayca tanımlanabilir bir

örgüte mensup teröristler tarafından gerçekleştirilmekteydi. Japonya’da Kızıl Ordu,

Almanya’da Kızıl Ordu Fraksiyonu ve İtalya’da Kızıl Tugaylar gibi radikal solcu

örgütler kadar, IRA ve ETA gibi etnik milliyetçi terörist hareketler de bu geleneksel

terörist grup tipine uymaktaydı. Amaçları ve motivasyonları ne olursa olsun,

ideolojileri ve niyetleri en azından anlaşılır bir nitelikteydi. Bugün ise, belirli ve açık

talepleri olan ve yaptığı eylemleri üstlenip gerekçelerini açıklayan örgütler yerine,

daha az anlaşılır ideolojik motivasyonlara ve daha gevşek bir örgütsel yapıya sahip

gruplar ortaya çıkmıştır.106 Bu yeni örgütlenme tarzı, geleneksel hiyerarşik yapı

yerine daha adem-i merkeziyetçi bir yapıya dayanmaktadır. Terör örgütleri, bilgi

çağının getirdiği değişimlere ayak uydurmak suretiyle, internet ağı (network) tarzı bir

104 Jenkins, a.g.m., s. 120. 105 Hoffman, a.g.m., 1999, s. 10. 106 Hoffman, a.g.m., 1999, s.9.

34

Page 51: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

yapılanmaya gitmektedirler.107 Sıkı hiyerarşik yapılanmanın yerini gitgide daha

organik, daha esnek ve liderin rolünün azaldığı örgütlenmeler almaktadır. İş

dünyasında büyük şirketlerin, bürokrasiye alternatif olarak kullanmaya başladıkları

ve daha verimli buldukları ağ tarzı yapılanma, artık terör örgütleri tarafından da

kullanılmaktadır. Nitekim Brian Jenkins’in belirttiği gibi, 60 kadar ülkede bağlantıları

bulunan ve 20 kadar ülkede eylemler gerçekleştirebilen El Kaide örgütü, uluslararası

şirket modelini kendine örnek alan ve ağ tarzı örgütlenmeye dayanan ilk terörist

gruplardan biri olmuştur.108

1.3.3. Eylemlerdeki Şiddetin Dozu

Terör eylemlerindeki şiddetin dozu ve bu eylemlerde ölenlerin sayısı Soğuk

Savaş sonrası dönemde hızla artmıştır. 1970’lerde en kanlı olaylarda ölenlerin sayısı

onlarla ifade ediliyordu. 1980’lerde bu sayı yüzlerle ifade edilir oldu. 11 Eylül 2001

saldırılarında ise 3000’e yakın kişi hayatını kaybetti. Günümüzde artık yüzbinlerce

kişinin yaşamını yitirebileceği olası terörist saldırı senaryoları üzerinde

durulmaktadır. Brian M. Jenkins’in ifade ettiği gibi, eskiden teröristlerin amacı çok

kişiyi öldürmek değil, eylemlerinin çok kişi tarafından bilinmesi ve izlenmesiydi;

bugün ise artık teröristler hem olabildiğince çok kişi tarafından izlenmeyi hem de

olabildiğince çok kişiyi öldürmeyi amaçlıyorlar.109

Dünyadaki terör eylemlerinin toplam sayısı 1990’larda düşmekle birlikte,

ölüm ya da yaralanma ile sonuçlanan terör eylemlerinin oranında artış meydana

gelmiştir. 1991 yılında ölümle sonuçlanan terörist saldırıların oranı % 14 iken, bu

oran 1992’de % 17,5, 1993’te % 24, 1994’te % 27 ve 1995’te % 29 olmuştur.110

Soğuk Savaş sonrasında, ölüm ya da yaralanma ile sonuçlanan uluslararası terör

saldırılarının sayısı ise % 17 oranında artmıştır.111

107 John Arquilla, David Ronfeldt, Michele Zanini, a.g.m., 48. 108 Jenkins, a.g.m., s. 123. 109 Jenkins, a.g.m., s. 118. 110 Hoffman, a.g.m., 1999, s. 12. 111 Walter Enders & Todd Sandler, “Transnational Terrorism 1968-2000: Thresholds, Persistence, and Forecasts”, Southern Economic Journal, Vol: 71, No: 3, 2005, ss. 467-483.

35

Page 52: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Şekil 1: 1991-1996 Arasında Dünyadaki Terör Eylemlerinin Yıllara Göre

Dağılımı.

1.3.4. Terörizmin Değişen Niteliğinde Teknoloji ve Siber Terörizm

Günümüzde hızla gelişen teknoloji, yeni oluşan uluslararası düzenin

dinamikleri sayesinde, herkes için erişilebilir hale gelmiştir. Bunun belki de en iyi

örneği, giderek yaygınlaşan bilgisayar ve internet kullanımıdır. Küreselleşme

olgusunun artık ayrılmaz bir parçası olan internetle birlikte bireylerin bilgiye erişimi

kolaylaşırken, bir yandan da yeni güvenlik tehditleri ortaya çıkmıştır. Devletlerin ve

kurumların bilgisayar sistemlerini ve ağlarını yoğun bir şekilde kullanmaya

başlaması, siber alanda gerçekleştirilecek saldırılara açık hale gelmelerine neden

olmuştur. Teknolojik terör ya da siber terörizm olarak adlandırılan ve teröristlerin

eline yeni araçlar ve olanaklar veren bu yeni tehdit biçimi, uluslararası terörizmin en

gelişmiş biçimi olarak nitelendirilebilir. “Teknolojik terör yeni bir terörist tanımlaması

da geliştirmiştir. İyi eğitilmiş ve bilgisayar teknolojisini iyi kullanabilen bu tarz

teröristleri ‘beyaz yakalı teröristler’ olarak tanımlamamız mümkündür. Teknolojik

terör; teröristlerin yakalanma riskini azaltmakta, bilgisayarlar eyleme karşı

korunmasız hedeflere dönüşmekte ve terörist can güvenliğini tehlikeye

atmamaktadır.” 112

Siber teröristler, internetten iki farklı şekilde yararlanabilirler. Birincisi,

terörizmin yaygınlaşmasını sağlamak amacıyla interneti sadece bir araç olarak

kullanabilirler. Çeşitli terör örgütlerine ait propaganda niteliğindeki internet siteleri

112 Ö. Rengin Gün, “Uluslararası Terörizm: Dünya Savaşının Yeni Boyutu”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 4, 2000, ss. 85-86.

36

Page 53: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

buna örnek olarak verilebilir. İkincisi, terörist saldırıların bizzat internet üzerinden

gerçekleştirilmesi şeklindedir. Örneğin, 1999 yılında Kosova’daki savaş sırasında

Sırp sempatizanlar hem e-posta bombardımanı hem de virüslerle NATO’nun

bilgisayarlarını hedef almışlardır.113

Siber terörizmin, terörizm ile siber alanın bir araya gelmesinin bir sonucu

olduğunu belirten Dorothy Denning ise, daha dar kapsamlı bir siber terör tanımı

vermektedir: “Siber terörizm, siyasal ya da sosyal amaçlar doğrultusunda bir

hükümeti ya da halkı yıldırmak ya da zorlamak amacıyla bilgisayarlara ve

bilgisayarlarda depolanan bilgilere karşı düzenlenen yasadışı saldırı ya da saldırı

tehdidi olarak anlaşılmaktadır. Ayrıca, siber terörizm kapsamına girmesi için, bir

saldırının kişilere ya da mülke karşı şiddet içermesi, ya da en azından korku

yaratmaya yetecek zararla sonuçlanması gerekmektedir.” 114

Konvansiyonel terör taktiklerine kıyasla maliyeti çok daha düşük olan ve fazla

elemana ihtiyaç duymayan siber terörizm, sonuçları açısından çok daha yıkıcı

olabilmektedir. Birkaç bilgisayarla tüm bir ülkenin savunma altyapısını ya da

ekonomisini çökertme gücüne sahip olabilecek siber teröristler, küreselleşen

dünyada terörizmin yeni bir boyutu olarak karşımıza çıkmaktadır.

1.3.5. İntihar Saldırılarında Meydana Gelen Değişim

Soğuk Savaş sonrası dönemde terör örgütlerinin giderek artan bir oranda

intihar saldırıları gerçekleştirdiği ve bu tip terör eylemlerinin sayısının hızla arttığı

görülmektedir. Bu dönemde intihar saldırılarına maruz kalan ülkelerin başında

Lübnan, İsrail, Sri Lanka, Hindistan, Pakistan, Afganistan, Yemen, Türkiye, Rusya,

Irak ve ABD gelmektedir. 2000–2004 yılları arasında 22 ülkede 472 intihar saldırısı

7000’den fazla kişinin ölümüne ve on binlerce kişinin de yaralanmasına yol açmıştır.

İntihar eylemlerinin terörist gruplar tarafından bir yöntem olarak kullanılması özellikle

11 Eylül 2001 tarihinde New York’taki İkiz Kulelere yapılan saldırı ile artmıştır.

Nitekim, 1968’den beri görülen intihar saldırılarının % 80’i 11 Eylül 2001’den sonra

gerçekleşmiştir.115

113 Clive Walker, “Cyber-Terrorism: Legal Principle and Law in the United Kingdom”, Penn State Law Review, Vol: 110:3, 2006, ss. 633-635. 114 Dorothy E. Denning, “Cyberterrorism”, 2000, Erişim: 15 Nisan 2007,http://www.cs.georgetown.edu/~denning/infosec/cyberterror.html .

37

Page 54: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Şekil 2: Dünyadaki İntihar Saldırılarının Yıllara Göre Dağılımı

Şekil 3: 2001-2005 Yılları Arasında Dünyadaki İntihar Saldırıları

“Esas amacı panik yaratmak, halkın moralini bozmak ve direncini kırmak,

azami düzeyde zayiat verdirmek olan bombalı intihar eylemi, eylemcinin ölümüne

bağlı olarak gerçekleştirilen operasyonel bir eylem çeşididir.” 116 Robert Pape’e göre

intihar terörizmi, akıldışı ya da tümüyle fanatizme dayalı bir eylem olmaktan ziyade,

115 Scott Atran, “The Moral Logic and Growth of Suicide Terrorism”, The Washington Quarterly, Vol: 29, No: 2, 2006, ss. 127-147. 116 Suat Begeç, “Yönetimde Küresel Tehdit: Terörizm ve Bombalı İntihar Eylemi”, Stratejik Araştırmalar Dergisi, Sayı: 8, Eylül, 2006, s. 3.

38

Page 55: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

kendine özgü stratejik bir mantığa sahiptir.117 İntihar saldırılarını düzenleyen terörist

örgütler açısından ele alındığında, bu saldırılar belirli siyasi hedeflere ulaşma gayesi

taşımaktadır. Dolayısıyla intihar saldırıları fanatik bireylerin rastgele eylemleri olarak

değil, örgütlü bir grubun siyasi bir amacı gerçekleştirmek için kullandığı bir yöntem

olarak değerlendirilmelidir. İntihar saldırılarının önemli bir özelliği de, saldırganın,

kendisiyle birlikte, mümkün olan en fazla sayıda insanın ölümüne yol açmayı

hedeflemesidir. Bir devlet ya da siyasi otorite üzerinde baskı kurma ve zorlama her

türlü terörizmin ortak amacı olmakla beraber, Robert Pape’e göre en saldırgan terör

biçimi olan intihar terörizminin başlıca amacını oluşturmaktadır.118

Günümüzde intihar saldırganlarının belirli bir profili bulunmamaktadır. Yakın

zamana kadar eğitimsiz, işsiz ve toplumdan soyutlanmış kişiler olarak

değerlendirilen intihar teröristleri, artık topumun her kesiminden çıkabilmektedir.

Eğitimli ya da eğitimsiz, evli ya da bekâr, kadın ya da erkek, çeşitli yaşam tarzlarına

ve inanışlara sahip insanlar intihar saldırısında bulunabilmektedir. Bu durum,

teröristlerin önceden tespit edilmesini ve bu tür saldırıların önlenmesini de

güçleştirmektedir.

Türkiye’de PKK Haziran-Ekim 1996 arasında 3 intihar saldırısında bulunmuş,

bu saldırılar sonucunda 17 kişi yaşamını yitirmiştir. Abdullah Öcalan’ın

yakalanışından sonra, Mart-Ağustos 1999 arasında da yine aynı örgüt tarafından 6

intihar saldırısı gerçekleştirilmiştir.119 Usame bin Ladin’in, Irak ve Afganistan’da

savaşan Avrupalı devletleri hedef göstermesinin ardından, 20 Kasım 2003 tarihinde

İstanbul’da İngiliz Konsolosluğu’na ve HSBC Bank Genel Müdürlük binasına

bombalı intihar saldırıları düzenlenmiş, İBDA-C ve El Kaide adına üstlenilen her iki

saldırıda toplam 27 kişi hayatını kaybetmiştir.120

117 Robert A. Pape, “The Strategic Logic of Suicide Terrorism”, American Political Science Review, Vol: 97, No: 3, Ağustos 2003, ss. 1-19. 118 y.a.g.m., ss. 3-4. 119 y.a.g.m., s. 6. 120 Hürriyet Gazetesi, 20 Kasım 2003, Erişim: 24 Nisan 2007, http://dosyalar.hurriyet.com.tr/istanbulda_teror/default.htm .

39

Page 56: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Kaynak: 20 Kasım 2003 tarihinde İstanbul Levent’te HSBC Bank Genel Müdürlük

binasına düzenlenen bombalı intihar saldırısı sonrasında oluşan görüntü. Erişim: 20

Nisan 2007, http://www.ntvmsnbc.com/news/patlamalar.htm .

40

Page 57: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

İKİNCİ BÖLÜM

İKİ KUTUPLU SİSTEM SONRASI TÜRKİYE’DE TERÖRİZM VE KÜRDİSTAN İŞÇİ PARTİSİ

2.1. PKK Terör Örgütünün Kuruluş Amacı ve Yeni Dünya Sistemine Adaptasyonu

PKK Kürt mikro milliyetçiliği faaliyetlerinin bir devamı olarak kısa vadede,

sözde Kuzey Kürdistan şeklinde tanımladıkları Doğu ve Güneydoğu Anadolu

Bölgelerini Türkiye’den ayırmak, uzun vadede Suriye, İran ve Irak toprakları

üzerinde bulunan sözde Büyük Kürdistan’ın diğer parçalarıyla birleşmek suretiyle

Bağımsız Birleşik Demokratik Kürdistan devletini oluşturmak amacı ile

kurulmuştur.121

Örgüt iki kutuplu sistemin sona erişine kadar olan süreçte, kuruluş amacında

ve stratejisinde belirgin bir değişiklik yapmamıştır. Buna karşın teşkilatlanma, eylem

türü, sayısı ve örgüte katılım açısından büyük gelişme göstermiştir.

PKK açısından kutupsuz dünyanın ilk aşamadaki anlamı ise bölge açısından

ortaya çıkan belirsizlik olmuştur. Fakat bu belirsizlik süreci amaç anlamında bir

değişiklik yaratmamış daha çok örgütün eylem stratejisini etkilemiştir. Öyle ki

örgütün bu dönemde yapılan 2. Konferansında ilk defa toplumsal olaylara yöneldiği

görülmektedir. Takip eden kongre ve konferanslarda ise bu yönde alınan kararlar

geliştirilmiş ve adım adım siyasallaşma çabaları ağırlık kazanmıştır. Nihayetinde 5.

Kongre ile sözde Sürgünde Kürt Parlamentosu (SKP) ve Med-TV’nin kuruluşu bu

durumu zirve noktasına ulaştırmıştır.

İki kutuplu sistem sonrası süreçte örgütteki amaçsal değişim ise ancak

Abdullah Öcalan’ın yakalanışından sonraki süreçte kendini gösterebilmiştir. Bunun

iki temel nedeni bulunmaktadır. İlki Abdullah Öcalan’ın idam cezasına yönelik olarak

izlediği ve görünüşte bölücülüğü reddeden stratejisidir. Buna göre Abdullah Öcalan

ezilen bir halkın sesini duyurmak üzere silahlı bir örgüt kurma yoluna başvurduğunu

121 İnanç Ünal ve Can Polat, İmralı’da Neler Oluyor, Apo-PKK ve Saklanan Gerçekler, Ankara, 1999, s.9.

41

Page 58: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

iddia etmiş ve gelinen nokta itibariyle bu amacın başarıldığını savunarak artık

demokratikleşme sürecine geçilmesi gerektiğini iddia etmiştir.

Amaçsal değişimin ikinci nedeni ise Abdullah Öcalan’ın merkeziyetçiliğinden

kurtulan örgütün kendini gözden geçirme ve sorgulamaya başlamasıdır. Tam bu

süreçte meydana gelen İkiz Kuleler olayı ise adeta bir katalizör etkisi göstermiştir.

Bu olayın ardından yeni dünya düzeni içerisinde en büyük düşman terörizm olarak

ilan edilmiş ve PKK da kaçınılmaz olarak yeniden değerlendirmeye alınmıştır.

Sonuç olarak örgütün kuruluş amacı günümüzde daha da geliştirilmiş ve

“Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun verimsiz ve kurak toprakları yerine Türkiye’nin

tamamının hedeflenmesi” şekline dönüşmüştür. Öyle ki nüfus artışının (çok

çocukluluğun) teşviki, batıya göç ederek önce kurtarılmış semtler, ardından şehre

hâkim olma yönündeki gayretlerin desteklenmesi belirgin olarak uygulanmaktadır.

Abdullah Öcalan’ın, özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi süreciyle beraber,

İmralı’dan halkların kardeşliği adı altında “Demokratik konfederalizm Türk ve Kürt

halkının kaderidir” ya da “Şiarımız, Demokratik Türkiye, Özgür Kürdistan’dır”

şeklindeki söylemlerinin temelinde bu gerçek bulunmaktadır.122 Bu dönemin yöntemi

ise, sözde büyük Kürdistan’ın her parçasının içinde bulunduğu devleti

demokratikleştirerek Ortadoğu’da konfederalizme yönelmesi şeklinde

belirlenmiştir.123

Öte taraftan Irak Kürtlerinin sözde Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) lideri

Celal Talabani vasıtasıyla Irak yönetimine ortak olması, liderliğini sözde Kuzey

Kürdistanlı kadroların üstleneceği Birleşmiş Kürdistan idealini hemen hemen yok

etmiştir. Bu gelişme de demokratik konfederalizm düşüncesini destekler tarzda bir

özellik arz etmiştir.

122 Abdullah Öcalan, “Değerli Kürdistan Halkı”, 15 Ağustos 2003, Erişim: 20Ekim 2005,http://www.abdullah-ocalan.com/index1.htm. 123 Baki Gül, “Kürt Konfederalizmi”, Genç Bakış, Çetin Yayınları, Yıl: 4, Sayı:48, İstanbul, Mart 2005, s.13.

42

Page 59: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

2.2. Kongre ve Konferanslar Işığında İki Kutuplu Sistemden Günümüze PKK Terör Örgütünün Kuruluşu ve Gelişimi

2.2.1. Örgütün Kuruluş Aşaması

PKK terör örgütünün kuruluşu dünya genelinde gençlik hareketlerinin büyük

artış gösterdiği 1970’li yıllara rastlamaktadır. Konuyla ilgili literatürde örgütün

kuruluşunun Abdullah Öcalan’ın liderliğinde gerçekleştirildiği konusunda genel bir

kanı bulunmaktadır. Bu yaklaşım doğru olmakla beraber, başlangıçta bazı dernek ve

kişilerin örgütün kuruluşuna aracılık ettiği, fakat ilerleyen aşamalarda Abdullah

Öcalan tarafından sindirildiği de önemli bir gerçektir.

PKK terör örgütünün temelleri Abdullah Öcalan’ın 1971–1972 yılları arasında

Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne başlamasıyla atılmıştır. Abdullah Öcalan ilk

aşamada sol eğilimli örgütlerle, Kürtçü grup ve derneklerle ilişki içerisine girmiş, bu

oluşumlar vasıtasıyla çevre edinmeyi başarmıştır. Abdullah Öcalan bu dönemde

Mahir Çayan ve arkadaşlarının öldürülmesini protesto etmek maksadıyla

düzenlenen bir gösteri ve “Şafak Bildirisi” adlı dergiyi dağıtmak suçları nedeniyle

tutuklanmış ve yedi ay Mamak cezaevinde tutuklu kalmıştır.124 Cezaevi süreci

Abdullah Öcalan’ın Türkiye İşçi Partisi (TİP), Proleter Devrimci Aydınlık (PDA) ve

Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C) gibi parti ve örgüt mensuplarıyla

tanışarak çevresini daha da genişletmesini sağlamış, ayrıca sosyalizme yönelik

bilgisini ve inancını arttırmıştır.125

Devlet karşıtlığı ve örgütlenme fikirleriyle öğrenimine geri dönen Abdullah

Öcalan bir süre aktif faaliyetlerin dışında kalmış, bu süreçte kendisinden yaşça

küçük ve hemşerisi olan insanları etrafına toplamıştır. Abdullah Öcalan’a göre

örgütün kuruluş aşamasındaki en önemli adım bu dönemde Çubuk Barajı’nda

yapılan toplantıdır.126 Toplantı sonrasında grubun büyük bir çoğunluğu Abdullah

Öcalan’ın sözde bağımsız Kürdistan’a yönelik radikal açıklamaları ve kendi liderliğini

124 Ahmet Çeşme, Kansız Mücadelenin Kanlı Yüzü, Psikolojik Harekat ve PKK, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul:2005, s.139.125 PKK-6, Seçme Röportajlar, Cilt 1, Abdullah Öcalan-M. Ali Birand Röportajı, “Türkiye Halkıyla Eşit ve Kardeşçe Yaşamaktan Yanayız”, Weşanên Serxwebûn, Sayı: 69, Köln, Aralık 1994.

Fikret Bila, Satranç Tahtasındaki Yeni Hamleler, Hangi PKK?, Ankara, 2004, ss.21-22.126 Abdullah Öcalan, Bir Halkı Savunmak, Çetin Yayınları, İstanbul, 2004, s.253.

43

Page 60: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

ön plana çıkararak “Benimle var mısınız?” şeklindeki söylemleri nedeniyle

kaybedilmiş, kalanlardan da bir araştırma grubu oluşturulmuştur.127

Kısa bir süre sora 1974’de Ankara Demokratik Yüksek Öğrenim Derneği

(ADYÖD) ya da bir başka adıyla Ankara Milliyetçi Demokratik Yüksek Öğrenim

Derneği ve ardından Doğu Devrimci Kültür Derneği kurulmuştur.128 Arkadaşları ile bu

derneklerde faaliyet gösteren Abdullah Öcalan bir yandan da Tunceli Kültür ve

Yardımlaşma Derneği ile Tuzluçayır Güzelleştirme Derneği isimli Kürtçü derneklerle

ilişkilerini arttırmış ve sözde bağımsız Kürdistan fikrinin propagandasını yapmak

suretiyle liderlik istemini eyleme dönüştürmüştür. Abdullah Öcalan’a göre çevre

edinmek ve fikirlerini yaymak açısından legal görünümlü bu derneklerin büyük

faydası olmuştur.129

Örgütün kuruluşunda önemli bir mihenk taşı da (kimilerince örgütün kuruluşu

olarak kabul edilir) aynı yıl içerisinde Ankara Tuzluçayır semtinde Rıza Altun’un

evinde yapılan toplantıdır. Söz konusu toplantıda artık örgütün amacı ve ideolojisi

konuşulmaya başlanmış, ayrıca Abdullah Öcalan’ın liderlik rolü iyice

belirginleşmiştir.130

1975 yılında Abdullah Öcalan ve beraberindeki grubun tavrını değiştirecek

olan ADYÖD’nin kapatılması olayı gerçekleşmiştir.131 Kapatılmanın ardından

kendilerine Kürdistan Devrimcileri adını veren grup, bu noktadan sonra artık gizliliği

esas almaya başlamış ve el altından eleman kazanma faaliyetlerine ağırlık

vermiştir.132 Toplantılarını Dikmen’e taşıyan grubun yaptığı görüşmelerin en önemli

sonucu, o güne kadar Türkiye’de faaliyet gösteren Türk ve Kürt sol örgütlerinin

geleneksel yapısından farklı bir oluşuma gidilmesi ve yeni yapılanmanın Ankara’nın

dar kapsamlı mücadele alanından ziyade Bölge’ye intikal ettirilmesi olmuştur.133

Abdullah Öcalan gerek bu süreçte gerekse örgütün kurulmasından sonra

klasikleşmiş Leninist tarzdaki dergi-örgüt-parti yapılanması ve bu yapılanmanın

127 İsmet G. İmset, PKK Ayrılıkçı Şiddetin 20. Yılı, İstanbul, 1993, s.14.128 Ahmet Cem Ersever, Kürtler PKK ve Öcalan, Ankara, 1993, s.40.129 İmset, a.g.e., s.31.130 y.a.g.e., s.16.131 Emin Demirel, Geçmişten Günümüze PKK ve Ayaklanmalar, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2005, s.116.132 Atilla Şehirli, Türkiye’de Bölücü Terör Hareketleri, Burak Yayıncılık, İstanbul, 2000, ss.267-268.133 İmset, a.g.e., s.32.

44

Page 61: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

sonucu olarak ortaya çıkan faaliyetlerin alışılmış sonuçları yerine halka indirgenmiş

eylemleri savunmuştur.134 Bu da beraberinde kısmen Leninist kısmen de Marksist bir

ideolojiyi benimsemeyi getirmiştir. Ortaya çıkan bu ideolojinin bütün referans

noktaları ise Soğuk Savaş dönemi koşullarında biçimlenmiştir.135

Dikmen toplantısının ardından bölgeye yönelme kapsamında dokuz il

belirlenmiştir. Bunlar; Diyarbakır, Şanlıurfa, Tunceli, Gaziantep, Mardin, Kars, Ağrı,

Elazığ ve Bingöl illeridir.136 Amaç örgütü tanıtmak ve genişletmektir. Bu amacı

gerçekleştirmek için eğitimli gençler ve bölgede hali hazırda faaliyet gösteren irili

ufaklı örgütlerin tabanları hedef alınmıştır. Nitekim artık bir örgüt haline gelen grup

bunda başarılı olmuş, fakat ilk kayıplarını da bu aşamada vermiştir (Haki Karaer’in

Kızıl Yıldız (Sterka Sor) örgütü tarafından öldürülmesi ve Kemal Pir’in yakalanarak

tutuklanması).137

Abdullah Öcalan örgütün tanınma ve genişlemeye yönelik gayretlerinin

olumlu sonuç vermesi üzerine, teşkilatlanmaya yönelik olarak, bir örgüt programı ve

tüzüğü oluşturma çalışmalarına başlamıştır.138 Bu çalışmaları Mehmet Hayri

DURMUŞ ile birlikte yürüten Abdullah Öcalan, 1977 yılında PKK programını,

ardından 1978 yılında “Kürdistan Devriminin Yolu” isimli Manifesto’sunu

hazırlamıştır.139 Ortaya çıkan manifesto orijinalliği olmayan, klasik komünist parti

tüzüklerinin hemen hemen kopyası ve kuruluş esaslarını belirtir tarzda olmuştur.140

Manifestoya göre kurulacak partinin mücadele stratejisi, araçları ve yöntemleri

Marksist-Leninist felsefeye göre şekillendirilmiştir.141

134 PKK-8, Seçme Röportajlar, Cilt II. Ertuğrul Kürkçü ve Ragıp Duran'ın Kapatılan Özgür Gündem Gazetesi Adına Abdullah Öcalan'la Yaptıkları Röportaj, “Diriliş Tamamlandı Sıra Kurtuluşta”, Weşanên Serxwebûn, Sayı: 76, Köln, Aralık 1995.135 Murat Belge, Türkler ve Kürtler: Nereden Nereye?, Birikim Yayınları, İstanbul, 1995, ss.383-384.136 Abdullah Öcalan, Bir Halkı Savunmak, Çetin Yayınları, İstanbul, 2004, s.253.137 Şemdin Sakık’a göre Haki Karaer’in öldürülmesi burada ifade edildiği gibi değildir. Bu olayların arkasında Abdullah Öcalan bulunmaktadır. Haki Karaer örgüt içerisinde bilgi ve tecrübesiyle baskın bir kişiliğe sahiptir. Ayrıca Türk kökenlidir. Bu nedenle Öcalan, Karaer’i kendisine rakip olarak görmektedir. Sakık’a göre Karaer’in ölümünden tamamen Öcalan sorumlu olup bu olaydan sonra örgüt içerisinde Türk kökenli militanların tavsiyesine başlanmıştır. Bknz. Şemdin Sakık, APO, Şark Yayınevi, Ankara, 2005, ss.174-175.138 Şehirli, a.g.e., 2000, s.268.139 Abdullah Öcalan, Özgürlük Kazanacak, Kürt Sorununda Demokrasi ve Barış Manifestosu, Mem Yayınları, İstanbul, 1999 a; s.139.140 Ahmet Aydın, Kürtler, PKK ve Abdullah Öcalan, Kiyap Yayın Dağıtım, Ankara, 1992, s.49.141 Abdullah Öcalan, “Kürdistan Devriminin Yolu (Manifesto)”, Weşanen Serxwebûn, Sayı:24, Köln, Nisan1992.

45

Page 62: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Tam bu noktada, yani örgütün henüz kuruluş aşamasında derin çelişki ve

tutarsızlıklarının olduğunu ifade etmek doğru olacaktır. Bunlardan ilki, Marksist ve

Leninist ideoloji ırkçılığı ve etnik saflığa dayalı bir siyaset anlayışını dışlarken

PKK’nın bu temel kabulü ihlal etmesidir.142

Öte taraftan PKK’nın özellikle kırsal kesimdeki insanları hedef alarak yaptığı

din sömürüsü ve sahte dindarlık duyguları sergileyen propagandası, materyalist bir

felsefe olan Marksizm ve onun siyasal alandaki uygulaması olan Leninizm ile ters

düşmektedir. Marksizm ve Leninizm’e göre din, sosyal hayatı bütünüyle insan

iradesiyle düzenleme ilkesine dayanan bir sapma ve sahte bilinçtir.

Abdullah Öcalan’ın kendi ağzından yaptığı parti tanımlaması ve bu partinin

ortaya koyduğu teoriye yönelik açıklamaları da hayli ilginçtir. Bu nedenle anlatıma

olduğu gibi yer vermek doğru olacaktır.

“…O halde parti tanımlamamız bu özeleştirilerin karşılığını esas almalıdır. Devlet odaklı olmayan, iktidar ve savaşı yeni toplumsal dönüşümün merkezine koymayan bir tanımlama gerekir. Son sınıflı toplum sistemi olan kapitalizmin temelinde de iktidar ve savaş olduğuna göre, kapitalizmi aşmayı hedefleyen bir partinin, iktidarı ve savaşı da toplumun temelinden dışlaması gerekir. Bu ancak toplumun komünal var oluş ve demokratik duruşunu demokratik, özgür ve eşitçi bir topluma dönüştürmeyle gerçekleşebilir. Bu unsurlar göz önüne getirildiğinde, parti tanımımız demokratik, özgür ve eşitçi topluma doğru dönüşmeyi esas alan bir programla, bu programdan çıkarı olan tüm toplumsal kesimleri ortak bir stratejiye bağlayan, başta sivil toplum örgütlenmesi olmak üzere -çevreci, feminist, kültürel- geniş bir örgütlenmeye ve eylem biçimlerine dayanan, meşru savunmayı ihmal etmeyen bir taktiği esas alan toplumsal hareketin kurmay örgütüdür.

Parti tanımımızın içeriğine yön veren temel bakış açısı olarak teorimize vereceğimiz ad da, bu bağlamda olmak kaydıyla yine eskiden olduğu gibi ‘bilimsel sosyalizm’ olabilir. Veya sosyal bilimin en kapsamlı genellemesi olarak felsefe, toplumun özgürlük bilinci olarak ahlak ve dönüştürme iradesi demek olan politika üçlüsünün ortak ifadesi olarak ‘demokratik sosyalizm’ de denilebilir. Mühim olan ad değil içerik tanımlamasıdır. Parti teorisiz olamaz, zihniyetsiz beden düşünülemeyeceği gibi teorisiz parti düşünülemez. Teori bilimsel gelişmenin en üst genellemesini kapsamak kadar, ahlakı ve toplumu dönüştürme iradesi olarak politikayı bir sanat olarak kavramayı içermek durumundadır. Partinin zihniyeti sosyal bilimi, ahlakı ve politikayı birlikte sürekli kullanarak toplumsal dönüşümü kendi kendine yürüyen bir olgu haline getirinceye kadar, kapitalist sistem altında yaşadıkça gereklidir…” 143

142 Erciyes Üniversitesi, PKK Gerçeği, Erciyes Üniversitesi Yayınları, No:13, Kayseri, 1991, ss.31-34.

46

Page 63: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Örgütün belirlenen teşkilat ve yönetsel yapısı ise diğer bir çelişkidir. Bunun

temelinde, öngörülen sisteme rağmen bütün hayati kararların Abdullah Öcalan

tarafından alınması ve muhaliflerin akla hayale gelmedik yöntemlerle saf dışı

bırakılması bulunmaktadır.

Terör örgütünün geldiği bu nokta, kuruluşunun ilk aşamasını tamamladığı

nokta olarak kabul görmektedir. Dolayısıyla bundan sonraki aşamalar örgütün

kongre ve konferans kararlarıyla beraber izah edilecektir.

2.2.2. İki Kutuplu Sistem Sürecinde PKK

2.2.2.1. PKK’nın Kuruluşu ve 1. Kongre (26–27 Kasım 1978)

Terör örgütünün parti programı ve tüzüğünün kabul edilerek yeni oluşumun

örgüt içinde ilan edilmesi, 26–27 Kasım 1978 tarihlerinde Diyarbakır’ın Lice ilçesine

bağlı Fis köyünde yapılan bir toplantıyla gerçekleştirilmiştir. Toplantıda örgüt, sözde

Kürdistan Devrimcileri adını terk ederek sözde Kürdistan İşçi Partisi (Partiya

Karkeren Kürdistan) adını almıştır.144 Abdullah Öcalan örgütün kamuoyuna

duyurulmasını, çalışmaların tamamlanmasından sonraya bırakmış ve bunu bir

eylem sonrasında gerçekleştirmeye karar vermiştir. Bu toplantı aynı zamanda

örgütün birinci kongresi olarak kayda geçmiştir.145

Söz konusu toplantıya, Abdullah Öcalan, Cemil Bayık, Şahin Dönmez,

Mehmet Hayri Durmuş, Baki Karaer, Mehmet Turan, Mehmet Cahit Şener, Ferzende

Tağaç, Ali Haydar Kaytan, Mazlum Doğan, Hüseyin Topgüder, Ali Gündüz, Sekine

Cansız, Kesire Yıldırım, Duran Kalkan, Ali Çetiner, Faruk Özdemir, Abbas Göktaş,

Abdullah Kumral adlı örgüt elemanları katılmıştır. Öte taraftan kurucu üye olup da

toplantıya katılamayanlar ise; Mehmet Karasungur, Sedat Bilici, Abdullah Ekinci,

Suphi Karakuş, Resul Altınok ve Seyfettin Zoğurlu’dur.146

143 Abdullah Öcalan, “PKK’nın Tarihi, Aynı Zamanda Kürt Toplumsal Yapısında Büyük Değişim ve Dönüşümlerin de Tarihidir”, Erişim: 13 Eylül 2005, http://www.pkk.org/Komunar/SAYI-5/reberapo.htm. 144 Ünal ve Polat, a.g.e., 1999, s.43.145 Aydın, a.g.e., 1992, s.50.146 Demirel, a.g.e., 2005, s.402.

47

Page 64: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Toplantıda alınan kararları genel olarak şu başlıklar altında toplamak

mümkündür:147

a. Planlı hazırlık döneminin başlatılması,

b. Kadro azlığı, eğitimsizlik ve yetersizliklerin giderilmesi,

c. Yanlış tutum sonucu halkın örgüte karşı tavır almasının önlenmesi,

d. Dış bağlantı ve ilişkilerin geliştirilme çabalarına başlanması.

Belirtilen bu kararların yanı sıra bir de eylem programı hazırlanmıştır.

Programa göre:148

a. Güvenlik kuvvetleri ve istihbarat kaynaklarıyla mücadele edilmesi,

b. Türk Milliyetçisi örgütler ve ileri gelenlerinin yok edilmesi,

c. Doğu ve Güneydoğu bölgesinde yaşayan nüfuzlu ve popüler kişilerin

sindirilmesi,

d. Güneydoğulu milletvekilleri, belediye başkanları ve aşiret ileri

gelenlerine karşı savaş ilan edilmesi planlanmıştır.

Örgüt, kongrede alınan kararlar doğrultusunda derhal çeşitli illerde hazırlık

komiteleri oluşturmaya başlamış ve başlarına üst düzey örgüt elemanları arasından

görevlendirmeler yapmıştır. Bu kapsamda Partinin Merkez Yürütme Kurulu’nda

Abdullah Öcalan, Cemil Bayık ve Şahin Dönmez yer almıştır. Merkez Komite

(MK)’deki görev dağılımında ise; Genel Sekreterliğe Abdullah Öcalan, Genel

Sekreter Yardımcılığına Cemil Bayık, Askeri Sorumluluğa Mehmet Karasungur,

Örgütlenme Komitesi Sorumluluğuna Şahin Dönmez, Örgütlenme Komitesi

Üyeliğine Hayri Durmuş ve Baki Korkmaz, Yayın Sorumluluğuna Mazlum Doğan

seçilmiştir.149

Hazırlık komiteleri ve diğer kuruluş faaliyetleri ile ilgili çalışmalar, örgütün

kamuoyuna ilan edildiği 29 Temmuz 1979 tarihine kadar yaklaşık 8 aylık süre

zarfında gizlilik içerisinde devam etmiştir.150 PKK, bu tarihin hemen öncesinde Hilvan

ve Siverek bölgelerinde yoğun olarak propaganda faaliyetlerine başlamış ve

147 Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, “PKK Terör Örgütü’nün Tüzüğü”, Kendi İfadesiyle PKK Kimdir, Ne Yapmak İstiyor, MGK Yayınları, No:3, Ankara, 1994, ss.3-22.148 Şehirli, a.g.e., 2000, s.269.149 Nihat Ali Özcan, PKK Tarihi, İdeolojisi ve Yöntemi, ASAM Yayınları, Ankara, 1999, s.42.150 Emniyet Genel Müdürlüğü, PKK, EMG İsth.D.Bşk.lığı Yayınları, Cilt: 1, s:251.

48

Page 65: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

dönemin Adalet Partisi’nden Şanlıurfa milletvekili ve Doğu Anadolu’nun tanınan bir

aşiret reisi olan Mehmet Celal Bucak’ı köylüleri sömürmek ve hükümetle işbirliği

yapmakla suçlamıştır. Suçlama ve propaganda faaliyetinin ardından örgüt anılan

tarihte Bucak ve beraberindeki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Belediye Başkanı

Duru Avcı’ya, Hilvan-Kurtbaşı köyünde bombalı ve silahlı saldırı gerçekleştirilmiş,

saldırıda Bucak ağır yaralanırken babası ve oğlu hayatını kaybetmiştir. Salih Kandal

adlı militanın da hayatını kaybettiği saldırıda, PKK’nın Kuruluş Belgesi bilinçli olarak

olay yerinde bırakılmış bu sayede örgütün kamuoyuna duyurulması

hedeflenmiştir.151

PKK, Bucak’a yöneltilen saldırı ile yetinmeyerek dikkatleri üzerine toplamak

maksadıyla, bir taraftan faşist olarak nitelendirdiği Devrimci Halkın Birliği, Halkın

Kurtuluşu, Devrimci Demokratik Kültür Derneği ve sözde Kürdistan Ulusal Kurtuluşu

gibi örgütlere, bir taraftan da özellikle Hilvan ve Siverek bölgesindeki aşiretlerle karşı

saldırılarına devam etmiştir. Bu saldırıların nihayetinde amaç büyük ölçüde

gerçekleşmiş, fakat bir taraftan da örgüt içerisinde rahatsızlıklara neden olacak

boyutta kayıplar verilmiştir.152 Abdullah Öcalan bu gelişmelerin akabinde, hem örgüt

içindeki rahatsızlıkların önüne geçerek toparlanmak, hem de propagandaya ağırlık

vererek eleman temin etmek maksadıyla militanlarını Mardin dolaylarına çekmiştir.153

Abdullah Öcalan sürdürülen bu eylem ve teşkilatlanma faaliyetleri ile

eşzamanlı olarak kendisi ve örgüt için yeni bir dönem olan yurtdışı sürecini de

hayata geçirmeye başlamıştır. Terör örgütü elebaşı tarafından yurtdışına geçiş farklı

zamanlarda farklı nedenlere dayandırılmıştır. Fakat bunlardan en akla yatkını ve

kabul görenleri şunlardır:

a. Elazığ’da PKK Merkez Komite üyesi ve genel örgütlenme sorumlusu Şahin

Dönmez’in yakalanması ve sorgu esnasında örgütle ilgi tüm bilgileri emniyet

mensuplarına aktarması ve Abdullah Öcalan’ı yakalatma girişimi,154

151 Hamza Keleş, Nuh Mete Yüksel ve Talat Şalk, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 26/04/1999 gün ve 1998/98 Esas No’lu İddianamesi, 1.Bölüm, ss.33-34.

Ersever, a.g.e., ss.52-54.152 Duran Kalkan, “Silahlı Mücadele Tarihimiz ve Komuta Sorunlarımız”, Mahsum Korkmaz Akademisi Ders Notları, HPG Basın İrtibat Merkezi, Erişim: 14 Aralık 2005, www.hpg-online.com. 153 Aydın, a.g.e., 1992, ss.51-54.154 Cemil Bayık, Parti Tarihi, PKK Yayını, Şam, 1994.

49

Page 66: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

b. Abdullah Öcalan’ın güvenlik güçleri, aşiretler ve hemen her örgütle girilen

çatışma ortamı sonrasında kendisini güvende hissetmemesi,

c. Dış bağlantı ve ilişkileri geliştirmek, bu suretle örgüt elemanlarının özellikle

askeri eğitim almalarını sağlamak,155

d. 12 Eylül müdahalesi öncesinde kesin olmamakla beraber Bulgar Gizli

Servisi tarafından uyarılmış olmasıdır.156

Abdullah Öcalan, Talabani’nin yardımıyla ve Ethem Akçan adlı örgüt elemanı

vasıtasıyla 4 Temmuz 1979 tarihinde Şanlıurfa Suruç ilçesinden Suriye’ye geçmiştir.

İlerleyen süreçte Talabani, SSCB İstihbarat Teşkilatı Bölge Şefi Anthony Primkov ve

Suriye yönetimi tarafından FKÖ’nün gerilla gruplarından George Habbaş, Nayif

Havatme ve Ahmet Cıbril157 ile buluşturulan Abdullah Öcalan, bu ilişkiler vasıtasıyla

Suriye’den Lübnan’a geçmiştir.158 Bu aşamada tarafların farklı amaçları göze

çarpmaktadır. Abdullah Öcalan, militanlarını eğiterek, Suriye toprakları üzerinde

kendisine kalıcı bir kamp edinmeyi ve lojistik destek sağlamayı istemiş; Suriye

Hükümeti Türkiye’ye karşı PKK’yı kullanmak suretiyle güç kazanımını hedeflemiş;

FKÖ ise İsrail ile olan mücadelesinde örgüt militanlarından faydalanmayı

planlamıştır. Sonuç, Abdullah Öcalan ve Suriye’nin kesişen amaçları doğrultusunda

olmuş, 200–300 kişilik PKK militanı FKÖ militanları tarafından eğitilerek eylemlere

hazırlanmıştır.159 Bu dönemde örgüt militanlarının sınırlı düzeyde kalsa da İsrail’e

karşı çatışmalara katılması FKÖ tarafından sempati ile karşılanmıştır.160

155 Öcalan dış bağlantı ve ilişkileri geliştirmek kapsamında çerçeveyi oldukça geniş çizmiştir. Denilebilir ki hemen hemen bu çerçeveye dahil edilemeyecek bir ülke yoktur. Bu düşünceye mesnet olarak Öcalan’ın şu sözleri örnek verilebilir; “…Kürdistan Kurtuluş Hareketi, içinde bulunduğu doğal ittifak yapısının bir gereği olarak, sosyalist ülkeler, emperyalizme karşı mücadele içinde olan devlet, hükümet, kurtuluş hareketleri ve emperyalist ülkelerdeki işçi sınıfı hareketleriyle, en geniş ilişkiler kurmaktan yanadır… Sovyetler Birliği ve Çin dahil olmak üzere bütün sosyalist ülkelerle, proleter enternasyonalizmin ilkelerine göre ilişkiler geliştirmeyi devrimci bir görev biliriz.” Bkz. Öcalan, a.g.e., Nisan 1992, ss.95-96.156 Ümit Özdağ, Türkiye’de Düşük Yoğunluklu Çatışma ve PKK, Üç Ok Yayınları, Ankara, 2005, s.25.157 “George HABBAŞ, Nayif HAVATME ve Ahmet CIBRİL gibi isimlere bağlı gruplar, Yaser ARAFAT’ın El Fetih’inin aksine geleneksel Filistin tabanına dayanmıyorlardı. Moskova yanlısı ve Şam’dan destek alan yapılara sahiptiler.” Bkz. Murat Yetkin, Kürt Kapanı, Şam’dan İmralı’ya Öcalan, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2004, s.28.158 Abdullah Öcalan, Gerçeğin Dili ve Eylemi, Aram Yayıncılık, Şam,1995, ss.145-146.

Nihat Ali Özcan, “PKK Terör Örgütü ile Mücadele”, Küresel Terör ve Türkiye Sempozyumu, T.C.Genelkurmay Başkanlığı, Askeri Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Başkanlığı Yayınları, Yıl:1, Sayı:6 Ankara, 29 Mayıs 2002, s.37.159 Özcan, a.g.e.,1999, ss.79-88.

Bayık, a.g.e., 1994, s.59.160 Ümit Özdağ, Türkiye, Kuzey Irak ve PKK; Bir Gayrinizami Savaşın Anatomisi, Asam Yayınları, Ankara, 1999, s.34.

50

Page 67: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Bu süreçte Abdullah Öcalan (her ne kadar dava aşamasında yaptığı

savunmalarda bu ilişkiyi inkâr etse de) merkezi Lübnan olan Ermenistan Özgürlüğü

İçin Ermeni Gizli Ordusu (Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia

(ASALA)) ile irtibata geçmiş, eğitim, silah, teçhizat ve barınma konularında

ASALA’dan yardım almıştır.161

Yurtdışında sürdürülen bu çalışmaların paralelinde, Abdullah Öcalan’ın

güdümü ve Merkez Komite üyelerinin denetimiyle yurtiçi örgütlenmeye devam

edilmiştir. Bu kapsamda 12 Eylül döneminden önce, PKK’nın 22 il ve 63 ilçede

örgütlendiği bilinmektedir. PKK bu dönemde sayıları 2000’in üzerinde olduğu

değerlendirilen militanları ile Halk Ordusu, Askeri Teşkilat ve İstihbarat Örgütü adları

altında kanlı eylemlerine başlamıştır. Öyle ki halk, örgütün artan etkinliği karşısında

lojistik destek vermeye mecbur kalmıştır. Söz konusu durumun sekteye uğraması,

hatta durma noktasına gelmesi ise 12 Eylül Askeri Darbesi ile olmuştur. Bu dönemde

gerek yönetim kadrosundan gerekse militan kadrosundan önemli bir kısmı

yakalanmış birçoğu da yurtdışına kaçmıştır.162

2.2.2.2. 12 Eylül Sonrası Örgüt ve 1. Konferans (15–25 Temmuz 1981)

PKK’nın 1979–1980 arasındaki hızlı gelişiminin sekteye uğraması, hatta

durma noktasına gelmesi ise 12 Eylül Askeri Darbesi ile olmuştur. Bu dönemde

örgüt gerek yönetim kadrosundan gerekse militan kadrosundan önemli kayıplar

vermiştir.163

Abdullah Öcalan, 12 Eylül sürecinde örgütün yurtiçinde zor duruma düşmesi

ve iki yıllık süreç içerisinde yurtdışında nispeten dağınık vaziyette devam eden

eğitim süreci nedenleriyle, örgütü bir araya getirerek lider kadrosu üzerindeki

otoritesini tazelemek maksadıyla, Filistin Demokratik Halk Cephesi (FDHC)

tarafından kendisine tahsis edilen Helve kampında (bilinen adıyla Mahsun Korkmaz

Akademisi) 15–25 Temmuz 1981 tarihleri arasında bir konferans düzenlemiştir.

Abdullah Öcalan’a göre bu konferans PKK açısından bir dönüm noktası olmuştur. 164

161 Özcan, a.g.e.,1999, s.80. 162 David Mcdowell, Modern Kürt Tarihi, Doruk Yayımcılık, İstanbul, 2004, s.556.163 Özdağ, a.g.e., 2005, s.26.164 Aydın, a.g.e., 1992, ss.65-71.

51

Page 68: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Abdullah Öcalan konferans öncesinde, uzun süreli halk savaşının

stratejilerini ve temellerini ortaya koyan, ayrıca konferans gündemini belirleyen

Politik Rapor isimli bir broşür hazırlayarak katılımcı militanlara dağıtmıştır. Konferans

aslında sanıldığının aksine militanların beyinlerini yıkamaya yönelik bir eğitim

sürecidir. Merkez komite üyeleri ve militanlar 12 Eylül sürecinde örgütte yaşanan

başarısızlıklar nedeniyle Abdullah Öcalan tarafından yoğun tehdit ve suçlamalarla

sindirilmiş ve sonradan katılacakları gruplarını homojenleştirebilecek seviyeye

getirilmiştir.165

Sözde konferansta, Abdullah Öcalan tarafından Türkiye’ye dönüşe yönelik

siyasi askeri zeminin hazırlanması hedeflenmiş, bu kapsamda Suriye’de yürütülen

eğitim çalışmalarına hız verilmesi ve Irak’ta bulunan Kürt gruplarla yakın ilişki

içerisine girilmesi planlanmıştır.166 Konferansta alınan kararlar şöyledir:

a.Örgütlenmenin yeniden oluşturulması,

b.Cephe ve ittifaklara ilişkin pratik adım atılması,

c.Askeri hazırlıkların başlatılması,

d.Örgütün yeniden toparlanması maksadına yönelik olarak Orta Doğu ve

Avrupa ayırımı yapmaksızın yurtdışı imkânlarına dayalı olarak asgari bir yıllık askeri

ve siyasi eğitim çalışmasının başlatılması,

e.Yine 1980 yılında Avrupa’da başlatılan faaliyetlerin daha da geliştirilmesi

maksadıyla 1981 yılı ortalarından itibaren Avrupa’daki faaliyetlerin bir temsilciliğe

bağlı olarak sürdürülmesi.167

Terör örgütü bu kararların haricinde özellikle propagandaya yönelik olarak

etkili bir basın-yayın faaliyetinin sürdürülmesi kararı almış, bu amaçla 01 Ocak 1982

tarihinde partinin resmi yayın organı sıfatıyla Almanya’nın Köln şehrinde

“Serxwebun-Bağımsızlık” adıyla ayrı bir dergi çıkarılarak yayınlanmaya

başlamıştır.168

Konferansın tamamlanmasının ardından bölücü örgüt başı planlarını süratle

uygulamaya başlamış, ilk olarak Kuzey Irak’a yerleşebilmek için sözde Kürdistan

165 y.a.g.e., 1992, ss.68-69.166 Özdağ, a.g.e., 2005, s.26.167 Hamza Keleş ve diğerleri, a.g.e., 1. Bölüm, s.35.168 Keleş, a.g.e.,s.36.

52

Page 69: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Demokratik Partisi kurucusu Mustafa Barzani ile uzlaşma yoluna gitmiştir. Bu

uzlaşma sonucunda ve terör örgütünün 2. kongre kararları doğrultusunda 1982–

1983 yıllarında Türkiye sınırı boyunca kamplarını kurmuş ve yurtdışında eğitim alan

militanlarını bu kamplara yerleştirmiştir. 169

Bu dönemde gerçekleşen diğer bir olay da Haziran 1982 tarihinde İsrail

Ordusu’nun Güney Lübnan’ı işgal etmesi nedeniyle Filistinlilerin Lübnan’ı terk etmesi

ve PKK’nın bu gelişmeye paralel olarak elemanlarını Suriye‘ye aktarmasıdır. Örgüt

elemanları başkent Şam’ın yanı sıra Halep ve Haseki kentlerinin merkez ve

ilçelerinde Muhaberat’ın bilgisi altında kiralanmış evlerde kalmaya başlamıştır.170

2.2.2.3. Türkiye’ye Dönüş Hazırlıkları ve 2. Kongre (20–25 Ağustos 1982)

Abdullah Öcalan, yurt dışına çıkış sürecinin ardından kısmen kendi kontrolü

altında kısmen de dış desteklerin güdümünde üç temel hedefe ulaşmış

bulunmaktaydı. Bunlardan ilki ekonomik ve siyasal açıdan kendisine destek verecek

ülke ve örgütlerle işbirliği yapmaktı. Bu hedef tahmin edilenden daha kolay ve hızlı

şekilde gerçekleşmişti. İkinci hedef militanlara askeri eğitim aldırılmasıydı ki, bu

hedef istenilen sayılara ulaşılamasa da tamamlanmış sayılırdı. Son hedef ise

özellikle Suriye ve Kuzey Irak’ta Türkiye’ye kolayca ulaşabileceği emniyetli ve kalıcı

üs bölgeleri edinmekti. Suriye yönetimi ve Barzani ile yapılan görüşmeler sonucu bu

hedefe de ulaşılmış bulunmaktaydı.

Yaşanan gelişmelerin ardından gerek PKK’nın uluslararasılaştırılması

gerekse silahlı militanların eğitim seviyelerinin iyi hale gelmesine duyulan güvenle

Türkiye’ye girilerek silahlı mücadelenin başlatılması maksatlarıyla bir kongre

yapılması kararlaştırılmıştır. Bu kongre 20–25 Ağustos 1982 tarihinde Lübnan

topraklarında yapılmıştır.171

Terör örgütünün 2. kongresinde, ulaşılan söz konusu üç hedef sonrasındaki

aşamayla ilgili kararlar alınmıştır. Alınan ilk karar, 1983 yılının sonbaharında sözde

169 Demirel, a.g.e., 2005, s.133-134.170 Hamza Keleş ve diğerleri, a.g.e., 1. Bölüm, s.36.171 Nihat Ali Özcan, “PKK’dan KADEK’e: Değişim Takıyye mi?”, ASAM Stratejik Analiz Dergisi, Sayı:25, Ankara, Haziran 2002.

53

Page 70: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Botan sahasında silahlı eylemlere başlanacak şekilde hazırlık yapılması olmuştur.172

Yapılacak hazırlık faaliyetlerinde aşağıdaki hususlara yer verilmiştir:

–Bölgeye emniyetle giriş çıkış yollarının tespit edilmesi,

–İkişerli, üçerli gruplar halinde Türkiye’ye girilerek bölgenin tanınması,

–Sığınak ve depo olarak kullanılabilecek yerlerin tespit edilerek

hazırlanması,

–Askeri birlik ve tesislerle ilgili keşif yapılması,

–Yöre halkıyla ilişkiye geçilerek, güvenilen köylerde dar komiteler kurmak,

bu yolla gıda, silah, mühimmat, barınma ve keşif konularında destek sağlanması.173

Örgüt kongrede alınan kararlar doğrultusunda çalışmalarına başlamış, fakat

tamamında başarılı olamamıştır. Militanlar özellikle Hakkâri, Siirt ve Şırnak

kırsalında bölgeyi tanımak açısından ve bu dönemde içleri doldurulamasa da

sığınak ve depo hazırlanması konusunda kısmen ilerleme kaydetmiş, kesin sonuç

alınabilecek küçük askeri birlik ve tesislerin keşfi yapılmıştır.174 Propaganda ve

lojistik destek anlamında ise militanların tecrübesiz olması, çoğunluğunun

üniversitede okuyan ve şehirde büyüyen gençler olması ve halkın destek

verebilecek güçte olmaması gibi nedenlerle ilerleme kaydedilememiştir.175

172 Hamza Keleş ve diğerleri, a.g.e.,1. Bölüm, s.33.173 Demirel, a.g.e., 2005, s.403-404.

Aydın, a.g.e.,1992, ss.84-87.174 Abdullah Öcalan, Parti Önderliğinin Çözümlemeleri, Cilt:3, Şam, 1987, s.10.175 Bu dönemdeki faaliyetlere örnek olarak; 1983 yılında Mahsum KORKMAZ önderliğinde iki grup illegal yollardan Türkiye’ye giriş yapmış, fakat bu gruplar bir süre sonra Kuzey Irak’a geri dönmek zorunda kalmıştır.

54

Page 71: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

2.2.2.4. İlk Eylemler, HRK, ERNK ve 3. Kongre (25–30 Ekim 1986)

2. Kongrenin ardından Abdullah Öcalan tarafından sözde Kürdistan Kurtuluş

Birliği (HRK (Hezen Rızgariya Kürdistan)) üst kuruluşu altında, Hakkâri-Çukurca-

Şemdinli bölgesinde “21 Mart”, Eruh-Şırnak-Pervari bölgesinde “14 Temmuz” ve

Van-Çatak bölgesinde “18 Mayıs” adlarıyla üç silahlı propaganda birliği

kurulmuştur.176 HRK ‘nin ilanı ise PKK’nın ilk silahlı eylemleri olarak bilinen 15

Ağustos 1984 tarihli Eruh ve Şemdinli baskınları ile gerçekleştirmiştir. Bu

saldırılarda, büyük bir eylemle silahlı propagandadan sözde gerillaya geçişi, örgütün

niyet ve varlığını duyurmak hedeflenmiştir.177

Bu saldırılar devlet ve kamuoyu tarafından beklenmeyen, bir ölçüde de

hazırlıksız yakalanılan eylemler olarak kabul görmüştür. 1984 yılı söz konusu

eylemlerin yarattığı çalkantı ile geçerken, her şeye rağmen yakalanan ya da teslim

olan örgüt mensupları vasıtasıyla PKK’nın yapısı, sevk ve idare biçimi, üs bölgeleri,

eylem biçimleri, iç ve dış irtibat birimleri gibi konularda önemli çerçeve bilgiler elde

edilmiştir.

PKK terörünün ilk yılları olması nedeniyle 1984–1985 yılları kayıplar

açısından değerlendirildiğinde; terör örgütüne yönelik yapılan operasyonlarda ve

örgüt tarafından yapılan silahlı saldırılarda; 229 terörist ölü, 33 terörist yaralı, 178

terörist sağ olarak ele geçirilirken 62 terörist kendiliğinden teslim olmuştur. Buna

karşılık 84 güvenlik görevlisi şehit olmuş, 105 güvenlik görevlisi de yaralanmıştır. Bu

dönemde terör örgütünce yöre halkına yönelik icra edilen silahlı propaganda

eylemlerinde; 184 vatandaşımız katledilmiş, 125 vatandaşımız da yaralı olarak

kurtulmayı başarmıştır.178

1985 yılı örgüt açısından oldukça başarısız geçmiştir. Buna, Abdullah

Öcalan’ın 21 Mart 1985 tarihinde kurduğu sözde Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi

(ERNK (Eniya Rızgariya Netewa Kurdistan))’nin de fiyaskoyla sonuçlanması

176 Hamza Keleş ve diğerleri, a.g.e., 3. Bölüm, s.39.177 Ümit Özdağ, Kuzey Irak ve PKK, Ankara, 1999, s.83.178 T.C. Genelkurmay Başkanlığı, Terörle Mücadele, Ankara, 2002, EK-I, EK-J.

55

Page 72: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

eklenince,179 örgüt kış aylarını yoğun planlama ve hazırlık çalışmaları yaparak

geçirmek durumunda kalmıştır.180

1986 yılı da örgüt açısından farklı geçmemiş, özellikle lider kadrosunda

moral bozucu kayıplar yaşanmıştır.181 Örgütün 1984 yılında gösterdiği çıkışı 1985 ve

1986 yıllarında gösterememesi ve neredeyse dağılma noktasına gelmesi nedeniyle

25–30 Ekim 1986 tarihleri arasında, Lübnan’ın Bekaa vadisinde bulunan Helvi

kampında örgütün üçüncü kongresi düzenlenmiştir.182

Bu kongrede örgütte ciddi bir değişim yaşandığı değerlendirilmektedir. İlk

olarak örgüte maddi gelir sağlamak maksadıyla sözde “vergilendirme kanunu” adı

altında bir karar alınmıştır. Bu karar kapsamında mali işlerden sorumlu bir birim

kurulması ve ERNK militanları aracılığıyla gelir durumu iyi olan Kürt kökenli

vatandaşlarımızdan makbuz karşılığı para toplanması kararlaştırılmıştır.183

İkinci olarak, kendisinden bekleneni yerine getiremeyen HRK yapılanması

kaldırılarak yerine sözde Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusu (ARGK (Arteşa Rızgariya

Gele Kurdistan)) kurulmuştur.184 Bu oluşuma militan temin edebilmek maksadıyla da

sözde “askerlik yasası”nın çıkarılarak uygulanmasına,185 ayrıca silahlı unsurların

yönetiminde komutan ve siyasi komiser düzeyinin hayata geçirilmesine karar

verilmiştir.186

Üçüncü olarak, HRK’nin başarısızlığında da katkısı olduğu düşünülen sözde

eyalet yapılanması şu şekilde değiştirilmiştir:187

179 Emin Gürses, Ayrılıkçı Terörün Anatomisi, IRA-ETA-PKK, Bağlam Yayınları, İstanbul, 2003, s.87.180 ÖCALAN, ERNK’nin kuruluşuyla kuruluş programında yer alan parti-cephe-ordu sistemini tamamlayarak halk üzerindeki etkinliğini ERNK (cephe) vasıtasıyla, çatışmaları da HRK (ordu) vasıtasıyla yürütmeyi planlamıştır. 181 28 Mart 1986 tarihinde, HRK’nin lider kadrosundan ve 15 Ağustos 1984 Şemdinli-Eruh baskınlarında Eruh Bölge Komitesi başkanı Mahsum Korkmaz Gabar’da öldürülmüştür. Korkmaz örgüt içerisinde ÖCALAN’ın sağ kolu olarak değerlendirilmekte ve militanlarca lider olarak görülmektedir.182 Özdağ, a.g.e., 2005, s.41.183 Hamza Keleş ve diğerleri, a.g.e., 3. Bölüm, s.97.184 Ersever, a.g.e., ss.116-121.

Demirel, a.g.e., 2005, s.412.185 Sözde askerlik yasası kapsamında gönüllü, yükümlü ve zorunlu şeklinde üç giriş yöntemi belirlenmiştir. Gönüllü tip adından anlaşıldığı gibidir. Yükümlü tipi, köy ve mezralardan örgütün talebi karşılığı örgüte verilen grup ya da yükümlü diye nitelenerek kaçırılanlardan oluşturulmaktadır. Zorunlu tip ise örgüt karşıtı köy, mezra ya da aşiretlerden kaçırılanlardan oluşmaktadır.186 Hamza Keleş ve diğerleri, a.g.e., 3. Bölüm, s.40.

Aydın, a.g.e.,1992, ss.123-124.187 Abdullah Öcalan, Yeni Dönemin Görevi Üzerine Yetkince Düşünelim, Şam, 1999, s.5.

56

Page 73: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

–Botan (Siirt, Şırnak, Uludere, B.Şebap, Hakkâri, Van),

–Garzan (Batman, Kurtalan, Sason, Bitlis’in bir bölümü),

–Orta Eyalet (Diyarbakır, Muş, Bingöl, Elazığ’ın bir bölümü),

–Serhad (Kars, Ağrı),

–Dersim (Tunceli),

–Mardin,

–Güney Batı (Urfa, Antep, Adıyaman, Maraş).

Kongrede bu eyaletlerin altında bölge komiteleri, bölge komitelerinin altında

ise yerel komiteler kurulmasına, ARGK militanlarının bu komitelerce yöneltilmesine,

eyaletlerde bir ya da iki hareketli ana birlik kurulmasına, ayrıca takım ve gruplar

şeklinde birlikler bulundurulmasına karar verilmiştir.188

Kongrede alınan diğer kararlar ise şöyledir:189

–ERNK bünyesinde ülke-bölge-yerel komite yapılanmasında, “Dış İlişkiler

Bürosu”nun kurulmasına karar verilmiştir.

–Helvi kampının adının Mahsun Korkmaz Akademisi olarak değiştirilmesi, bu

akademinin yönetici kadroyu yetiştirmesi ve Parti Merkezi olması kabul edilmiştir.

–Cezaevleri ile ilişkilerin merkezileştirilmesi, cezaevlerinin daha aktif şekilde

desteklenmesine karar verilmiştir.

–Örgüt içi ve örgüt dışı olmak üzere iki istihbarat birimi ile Parti Koruma

Gücü’nün kurulmasına karar verilmiştir.

–Geçici Köy Korucusu (GKK) sisteminin tasfiyesi edilmesi ve itirafçılığın

önlenmesi amacıyla caydırıcı önlemler alınması kararlaştırılmıştır.

1987 yılında, 3. kongrede alınan kararların etkisi kendisini göstermeye

başlamıştır. Yöre halkına ve GKK’lara karşı uygulanan sindirme sürecinde oldukça

acı tablolara karşılaşılmıştır. Bu sene içerisinde örgüt tarafından 15 toplu katliam

gerçekleştirilmiş, toplam 237 vatandaşımız hayatını kaybederken, 117 vatandaşımız

yaralı olarak kurtulmuştur. Yine örgüt tarafından 15 GKK şehit edilmiş, 15 GKK da

yaralanmıştır.190

188 Aydın, a.g.e.,1992, s.119.189 Demirel, a.g.e., 2005, ss.408-409.190

57

Page 74: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

1988 yılı ise gerçekleştirilen silahlı eylemler açısından bir önceki yıla benzer

şekilde devam etmiş, fakat örgütün kayıplarında artış söz konusu olmuştur. Bu yıl

içerisinde gerçekleşen en önemli iki olay şüphesiz İran-Irak savaşının sona ermesi

ve Saddam’ın kimyasal ve biyolojik silahlarla 16 Mart 1988 tarihinde Halepçe’de

yaptığı katliamdır.

Halepçe katliamının ardından büyük göç dalgaları oluşmuş, bu dalgalarından

birisi İran’a diğeri de Türkiye’ye yönelmiştir. PKK ise ortaya çıkan durumu lehine

dönüştürmeye gayret emiştir. Örgütün bu süreçteki kazanımları şu şekilde

sıralanabilir: İlk olarak parçalanmış aşiret üyelerinin ve diğer Kürt sığınmacıların

yanlarında getirdikleri silah ve mühimmatların önemli bir bölümüne hudut boylarında

el koymuş, ayrıca göçerlerin yaptığı perdeleme vasıtasıyla ülke içine giriş

kolaylaşmıştır. Öte taraftan, sahipsiz kalan topraklarda da üslenme imkanı elde

etmiştir.191

1988 Yılı içerisinde örgüt Avrupa’ya açılımlar gerçekleştirmeye başlamış,

özellikle Fransa Devlet Başkanı’nın eşi Daniella Mitterand’ın destekleriyle sesini

durmaya başlamıştır. Örgüt bu dönem içerisinde derneklere el atmış ve basın-yayın

faaliyetlerine girişmiştir.192

1989 Yılında örgüt içerisinde önemli tasfiyeler söz konusu olmuştur. Abdullah

Öcalan örgütün gelişiminden memnun olmadığını her fırsatta dile getirmiş, bu

konudaki sorumluları sözde eyalet sorumluları olarak göstermiştir. Bu kapsamda

sözde Botan eyaleti sorumlusu Nizamettin Taş görevden alınmış, yerine birçok

katliamın birebir sorumlusu olan Şahin Baliç193 getirilmiştir194. Terör örgütü elebaşı

bununla yetinmeyerek, örnek olması açısından sözde Botan195 eyaletinin “1989–

1990 Botan İki Yıllık Eyalet Planlaması”nı bizzat kendisi yapmıştır. Bu planlamada

T.C. Genelkurmay Başkanlığı, a.g.e., 2002, EK-I, EK-J.191 Hamza Keleş ve diğerleri, a.g.e., 2. Bölüm, s.40.192 Arslan Tekin, Son İsyan, 1.Cilt, Elips Kitap, Ankara, 2004, ss.120-121.193 Şahin Baliç, 1990 yılının Mayıs ayında, ÖCALAN ile girdiği ideolojik bir tartışmanın ardından hainlikle suçlanarak kurşuna dizilmiştir. Bkz. Koray Düzgören, Kürt Çıkmazı, Verso Yayınları, Ankara, 1994, s.42.194 Aydın, a.g.e., 1992, ss.137-139.195 Sözde Botan eyaleti ÖCALAN açısından büyük önem taşımaktadır. ÖCALAN her fırsatta Botan’ın sözde Kürdistan’ın kalbi olduğunu ve gerçek silahlı savaşın bu noktada verilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Bkz. Abdullah Öcalan, “Halk Savaşında Militan Kişilik”, Weşanen Serxwebûn, Sayı: 64, Köln, Şubat 1994, s.277. Sözde Botan eyaleti’nin bölümleri zaman içerisinde değiştirilmekle beraber Şemdinli, Çukurca, Uludere, Şırnak, Eruh, Pervari ve Çatak’ı kapsamaktadır.

58

Page 75: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

dikkati çeken en önemli husus, örgütün stratejik savunmadan stratejik denge

aşamasına geçirilmesi ile ilgili alınan karardır. Abdullah Öcalan stratejik denge

aşamasına yönelik olarak kadroların önemli ölçüde arttırılmasını, tüm askeri,

ekonomik ve sosyal hedeflere saldırılar düzenlenmesini ve büyük askeri birliklerin

hareketsiz hale getirilmesini istemiştir. Yapılanmaya yönelik olarak ise sözde Botan

eyaletinde bir akademinin kurulması ve örgüt genelini kapsayacak şekilde bir sağlık

biriminin kurulması planlanmıştır.196

Terör örgütü 04–13 Eylül 1989 tarihinde, örgütün 2. Konferans ve 4.

Kongresine hazırlık yapılması maksadıyla Van-Çatak ilçesi Toranis (Acarlar)

köyünün güneyinde bulunan Tatereş dağında “Birinci Yurt İçi Konferansı”nı

gerçekleştirmiştir.197 Konferansta alınan kararlar kısaca şöyledir:198

–Cephe faaliyetlerinin ağırlıklı olarak ülke içerisinde, özellikle Türkiye

metropol illerinde yürütülmesi, bu amaçla faaliyetlerin tek merkezden ve tam yetki ile

yürütülmesi, PKK iç merkezinin oluşturulması, bu merkezin altı ayda bir toplanması,

–Eyaletlerin kendi içlerinde bölgelere ayrılması,

–Geçici ve hareketli olabilecek üslerin, eyalet üslenmelerine bağlı olarak

yapılması,

–Örgüte ihanet eden, örgütten kaçan militanları yargılayacak organların

kurulması, bunların yetki sahalarının bir yönetmelikle belirlenmesidir. Düşük katılımlı

konferansta alınan bu kararlar bağlayıcı olmamakla beraber örgütün 2. konferans ve

4. kongresine teklif şeklinde intikal etmiştir.

196 Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, “1989–1990 Botan İki Yıllık Eyalet Planlaması”, Kendi İfadesiyle PKK Kimdir, Ne Yapmak İstiyor, MGK Yayınları, No:3, Ankara, 1994, ss.183-187.197 Örgütün “Birinci Yurt İçi Konferansı”na ayrı bir kısım olarak yer verilmemesinin nedeni, oldukça düşük bir katılımla gerçekleştirilmiş olması ve tekrarının olmamasıdır. Konferansın adı ise örgüt kayıtları içerisindeki şekliyle ifade edilmiştir.198 Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, “Ülke İçi Parti 1 nci Konferansına Rapor”, Kendi İfadesiyle PKK Kimdir, Ne Yapmak İstiyor, MGK Yayınları, No:3, Ankara, 1994, ss.125-160.

59

Page 76: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

2.2.3. İki Kutuplu Sistem Sonrasında PKK

2.2.3.1. Değişen Dengeler, Yapısal Dönüşüm ve 2. Konferans (04–13 Mayıs 1990)

2. Konferansı izah etmeden önce içinde bulunulan döneme değinmekte

büyük yarar vardır. Öyle ki bu dönem iki kutuplu dönemin sona ermesi anlamına

gelen SSCB’nin dağılma dönemiydi. Abdullah Öcalan için bu, iki açıdan önem

taşımaktaydı. Bunlardan ilki, ideolojisini oturttuğu büyük yapının çökmesiyle örgütün

ideolojisinin elden geçirilmesiydi. Diğeri ise iki kutuplu sistem sonrası alışılagelmiş

konjonktürün ne şekilde değişeceği konusundaki belirsizlikti. Uluslararası ortamdaki

bu büyük değişimin yanı sıra örgütü etkileyen bir diğer konu ise Kuveyt’in Irak

tarafından işgali ve bunun sonucu patlak veren Körfez Savaşıydı.199

Terör örgütü, dünyada ve bölgede yaşanan gelişmelerin paralelinde 04–13

Mayıs 1990 tarihinde Bekaa Vadisi’ndeki Mahzun Korkmaz Akademisi’nde ikinci

konferansını düzenlemiştir.200 Konferansta parti örgütlenmesi, sözde cephe

birliklerinin örgütlenme araçları, şehir devrimi, halkın iktidar organlarının kurulması,

dost ve düşman unsurların belirlenerek ittifakların oluşturulması, uluslararası ilişkiler,

bölgesel ilişkiler, basın-yayın ve propaganda çalışmaları, bağımsızlık mahkemeleri,

cezaevleri, metropol faaliyetleri sözde ordu yapılanması, eylem şekilleri, sağlık

teşkilatı ve eğitim konularında önemli kararlar alınmış ve bazı değişiklikler

yapılmıştır. Bu konularda alınan önemli ve farklı kararlara aşağıda yer verilmiştir.201

a. Örgütlenme:

İdeolojik ve politik faaliyetlerin örgütlenerek geliştirilmesi görevi sadece

merkezi düzeye bırakılmıştır. Merkezin iç örgütlenmesi ise üstte merkezi yürütme,

merkezi yürütmeye bağlı olarak askeri komite, merkez siyasi büro şeklindedir.

199 ÖCALAN bu süreçte çok önemli stratejik bir hata yapmıştır. Bu hata, ÖCALAN‘ın Kıbrıs Rum Kesimi’nden yayın yapan bir radyoda kendi sesiyle yaptığı konuşmada Irak’ın Kuveyt’i işgalini savunmasıdır. Bu konuşmanın ardından 21 Ağustos 1990 tarihinde biraraya gelen aralarından Mesut BARZANİ ve Celal TALABANİ’nde bulunduğu Kürt liderler ÖCALAN’ı, Halepçe Katliamı’nın sorumlusu Saddam ve hükümetini desteklemesi nedeniyle eleştirmişlerdir. Bu olay örgüt içinde birtakım sorunlar yaratmış ve bir grup örgütten ayrılarak Devrimci Birlik (PKK-DP) örgütünü kurmuştur. Bkz. Düzgören, a.g.e., 1994, ss.47-48. 200 PKK-4, PKK II. Ulusal Konferans Kararları, Serxwebûn Dergisi, Sayı:115, Köln, Temmuz 1990.201 Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, “PKK 2.Ulusal Konferans Kararları”, Kendi İfadesiyle PKK Kimdir, Ne Yapmak İstiyor, MGK Yayınları, No:3, Ankara, 1994, ss.42-91.

60

Page 77: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Bunun yanı sıra bir merkez kuruluşu olarak disiplin ve denetleme kurulu

oluşturulmuş ve eyalet düzeyinde örgütlenme izni verilmiştir. Ayrıca disiplin ve

denetleme kuruluna faaliyet ve öneriler doğrultusunda geçici özel komisyon kurma

yetkisi de tanınmıştır. 202

Örgütlenme açısından değinilmesi gereken diğer bir husus da basın yayın

örgütlenmesi ile ilgilidir. Bu kapsamda merkezi basın yayın örgütlenmesi ile bağ

içerisinde sözde eyaletleri kapsayan “Eyalet Basın Yayın Komitesi”nin kurulmasına

karar verilmiştir. Bu örgütlenmede merkez, eyalet ve il seviyelerinde basın yayın

organları oluşturulması öngörülmüştür.203

Terör örgütünün gerçekleştirdiği 2. Konferansın, örgütün gidişatı ve genel

yapılanması açısından büyük bir önemi bulunmaktadır. Bu konferansla örgüt genel

gidişatını, örgütlenmesini, eylem türlerini farklı bir boyuta taşımıştır. Söz konusu

konferansta yapılan değerlendirmeler ve alınan kararlar incelendiğinde, örgütün ilk

programı ve tüzüğüne göre daha gelişkin ve elle tutulur boyutta oldukları

gözlenmektedir. Sonucun bu denli göze çarpar nitelikte olmasının temel nedeni ise,

12 Eylül döneminde yakalanan ve 1988 yılında tahliye edilen Mehmet Cahit Şener,

Cihangir Hazır ve Abdurrahman Kayıkçı gibi örgüt açısından önemli isimlerin bu

konferansın hazırlığını yapmış olmalarıdır.204

b. Sözde cephe birliklerinin örgütlenme araçları:

Sözde cephe birliklerinin örgütlenme araçları konusunda örgüt tarafından

alınan kararlara göre; bölgede önemli bir işlevi olan taşımacılık ile ilgili kooperatiflere

sızılacak, yasal ve yasal olmayan okul dernekleri kurulacak, spor kulüplerine

girilecek ve üretim kooperatifleri kurulacaktı.205

Örgüt bu kararların yanı sıra bazı manevi olguların da örgütlenme aracı

olarak kullanılmasına karar vermiştir. Bu kararlara göre, halk arasındaki

geçimsizliklere müdahale edilerek arabuluculuk yapılacak, halkın bir arada olduğu

düğün vb. toplantılar propaganda ve ajitasyon platformuna çevrilecek, Kürtçenin

202 Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, a.g.e., ss.44-49.203 Hamza Keleş ve diğerleri, a.g.e., 3. Bölüm, s.43.204 Aydın, a.g.e., 1992, s.153.205 PKK-4, PKK II. Ulusal Konferans Kararları, Serxwebûn Dergisi, Sayı:115, Köln, Temmuz 1990.

61

Page 78: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

yaygınlaştırılması ve halkın kullanması sağlanacak, çocuklara Kürtçe ve ölü ele

geçirilen teröristlerin isimlerinin verilmesi teşvik edilecek, asker ve polislerle ticari

ilişkiler sınırlandırılacak, maddi manevi yardımlaşma güçlendirilecekti. 206

c. Cephe Eylemi:

Konferansın PKK yanlısı kitlesel gösterilerin yapıldığı günlerin hemen

akabinde gerçekleştirilmesi kitlesel boyutlu gösterilerin tırmandırılması gibi kararlara

esas teşkil etmiştir.207 Karar metninde, terör örgütünün kullanımı açısından cephe

kelimesi sözde tüm Kürt ulusu anlamına gelmektedir. Cephe eylemi ise, bu sözde

ulusun mevcut düzenle olan her çelişkisinden bir eylem çıkarmak, bir eylem içinde

geliştirmek şeklinde ifade edilmektedir. Bu temelde cephe eylemleri şu şekilde

sıralanmıştır:208

–Sivil protesto eylemlerini örgütlemek ve geliştirmek,

–Fabrikalarda işi yavaşlatmak, işi durdurmak, grevlere gitmek,

–Okullarda boykot geliştirmek,

–Kepenk kapatmak,

–Açlık grevleri, ölüm oruçları, oturma eylemleri, protesto yürüyüşleri ve

mitingleri geliştirmek,

–Örgütçe ulusal gün olarak belirlenen 15 Ağustos, 21 Mart ve 1 Mayıs gibi

günleri bayram havasında kutlamak ve uygun eylem biçimleri geliştirmek,

–Terör örgütü mensuplarının cenazelerine sahip çıkmak ve cenaze törenleri

düzenlemek,

–Spor müsabakalarında protesto eylemleri geliştirmek,

–Devlet dairelerini işlemez kılmak, elden geldiği kadar resmi işlemleri

yapmamak, resmen cenazeleri boykot etmek,

–Bankalara para yatırmamak, bankalardan para çekmek,

–Sömürgecilere ait her şeye zarar vermek,

–Burjuva basınını zaman zaman protesto etmek, bazı savaş sözcüsü

gazeteleri boykot etmek, ülkeye (sözde Kürdistan’a) sokmamak,

–Sömürgeci siyasal partilerin miting ve gösterilerini, karşı gösteri ve

mitinglere çevirmek,

206 PKK-4, a.g.d.207 Hamza Keleş ve diğerleri, a.g.e., 2. Bölüm, s.42.208 y.a.g.e., ss.50-52.

62

Page 79: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

–Fiyat artışlarını protesto etmek, bunun için uygun gösteri ve boykot

eylemleri geliştirmek,

–Sokağa çıkma yasaklarını protesto etmek, bunun için uygun eylem

biçimlerini geliştirmek,

–Gösteride Abdullah Öcalan ve ölü ele geçirilen teröristlerin posterlerini

açmak,

–Sözde sivil savunma tedbiri olarak halkı eğitmek, cephenin sivil

protestosunun iç koordinasyonunu sağlamak, bu kapsamda taş, sopa, molotof

kokteyli kullanmak, sokaklara yangın barikatları kurmak, fiziki engeller dikmek,

hendekler açmak, yollara çivili tahtalar serpmek, yürüyüş ve mitinglere yapılan

müdahalelere toplu olarak karşı koymak, protestocuları kaptırmamak, kalabalıkla

saldırmak,

–Çatışmayı tüm kesimlere yaymak.

d. Halkın İktidar Organları (Koma Gel)’nın Kuruluşu ve İşlevi:

Abdullah Öcalan bu konferanstan önceki kongreler ve 1. konferansta salt

şiddeti ifade etmiş halk örgütlenmelerine kapsamlı olarak yer vermemiştir. Fakat bu

konferansla şiddetten vazgeçilmese de toplumsal olaylara ve siyasallaşma sürecine

geniş ve detaylı olarak yer verilmiştir. Daha doğrusu Mehmet Cahit Şener, Cihangir

Hazır ve Abdurrahman Kayıkçı gibi ideolojik boyutu kuvvetli kişilere hazırlattığı ve

kendisinin merkezi otoritesini zayıflatma ihtimali bile olan böylesi detaylı bir

çalışmaya izin vermiştir.209

Konferansta alınan kararlar doğrultusunda bu organlara iki genel görev

verilmiştir. Bunlardan ilki Kürt kökenli vatandaşlarımızın örgütün hedefleri

doğrultusunda eğitilerek devlete cephe almalarını sağlamak, gerçekleştirilecek

eylemleri organize etmek ve bu grupla sözde gerilla arasındaki koordinasyonu

sağlamaktır. Diğer görev ise sözde Kürdistan’daki sömürüyü durdurmak kisvesi

altında ama gerçekte örgüte gelir sağlamak maksadıyla örgütün 3. Kongresinde

alınan vergilendirme kanununu işler hale getirmektir.210 Vergilendirme kapsamında

alınan kararlar kısaca şöyledir:211

209 ÖCALAN her ne kadar böyle bir plana izin vermiş olsa da, söz konusu kişilerin zamanla örgüt içerisinde muhalif bir kanat oluşturacağının da bilincindedir. Bknz. Aydın, a.g.e., 1992, ss.153-154.210 MGK, a.g.e., 1994, ss.53-54.211 Sözde vergilendirme kanunu kapsamında yürütülen faaliyetler özellikle ilerleyen süreçte örgütün en önemli gelir kaynaklarından birisi haline gelmiştir. Bu nedenle konuyla ilgili olarak ayrıntıya girilmiştir.

63

Page 80: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

–Para ve mali bağış toplanarak, bunu düzenli bir aidat ve mevsim sistemine

bağlamak,

–Sınır boylarında, sözde gümrük vergisi adı altında, kaçakçı ve araç

şoförlerinden belirlenen miktarlarda para toplamak,

–Otlak ve yaylaları kiralamak,

–Devlet kuruluşlarının ihalelerini yerine getiren müteahhitlere örgütten izinsiz

olarak iş yaptırmamak, izin alanlardan vergi almak,

–Yol ve taşıt vergisi almak bu kapsamda seyahat acenteleri ve nakliye

şirketlerini vergiye bağlamak, vergi vermeyenlerin yolları kullanmasına müsaade

etmemek,

–Büyük toprak sahiplerinden ürün vergisi almak, karşıt görüştekilerin

mallarına tamamen el koymak,

–Özel işletmeleri gelirlerine göre vergilendirmek.

2.2.3.2. Yenilenen Hedefler ve 4. Kongre (26–31 Aralık 1990)

Terör örgütü PKK, Körfez Krizi’nin en kritik döneminde, 26–31 Aralık 1990

tarihleri arasında Kuzey Irak’ta gerçekleştirdiği 4. Kongresinde, yürüttüğü silahlı terör

eylemlerine ilişkin kapsamlı değerlendirmeler yaparak, halk isyancılığına ve halk

hareketlerine yönelik kararlar almış ve 2000 yılına kadar bölgede özgür ve bağımsız

bir Kürt devleti kurulmasını hedeflemiştir.212

Abdullah Öcalan bu kongreye katılmamış olmakla birlikte kongre kararlarına

esas teşkil edecek talimat ve değerlendirmeleri kongreye katılacak olanlara

ulaştırmıştır. Kongrede Sosyalist Blok’un dağılması neticesinde, dünya dengelerinde

meydana gelen değişimlere bağlı olarak “Dünya İnsanlığının Durumu” başlığı altında

klasik Marksizm’den kaçış sayılabilecek bazı değerlendirmeler yapılmıştır.213

4. Kongrenin ardından güvenlik kuvvetlerinin yanında görev yapan Geçici

Köy Korucuları’nın kazanılması ve onların da aslında Kürt halkından olduğu ve

Kürt’ün Kürt’e kırdırılması politikasının yenilmesi gerektiğini temel prensip olarak

benimseyen PKK terör örgütü, devlet yanlısı şahıslara ve GKK’lara af çıkardığını,

212 Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, “PKK 4 ncü Kongre Kararları”, Kendi İfadesiyle PKK Kimdir, Ne Yapmak İstiyor, MGK Yayınları, No:3, Ankara, 1994, ss.93-122.213 Hamza Keleş ve diğerleri, a.g.e., 2. Bölüm, s.43.

64

Page 81: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

karşı tavırdan vazgeçtikleri takdirde kendilerine dokunulmayacağını ilan ederek bu

yönde yazışma, mektup ve bantlarla GKK’ları ikna edici propaganda faaliyetlerine

girişmiştir.214

Öte taraftan kongrede, parti üyeliği ile cephe üyeliği net olarak birbirinden

ayrılmış, Merkez Komite (MK) üyelerinin yeni görev özellikleri benimsenmiş, bu

doğrultuda Merkez Komite; cephe, basın, yayın, siyasi faaliyetlerin ağırlık merkezi

olması maksadıyla siyasi komite ve askeri komite olmak üzere ikiye ayrılmıştır.

Cephe ve gerilla faaliyetleri de çalışma tarzı olarak birbirinden ayrılmış, sözde

gerillanın esas olarak kırda ve küçük yerleşim yerlerinde yer alması, sözde cephenin

ise şehir alanlarını kapsaması ve bu iki faaliyeti devrim konseyinin yönetmesi, bu

konseyin ise parti merkez komitesine bağlı olması kabul edilmiştir.215

Kongrenin bitiminde hain ilan edilerek gözaltına alınan Mehmet Cahit Şener

diğer MK üyelerinden Abdurrahman Kayıkçı ve Cihangir Hazır’ın yardımlarıyla

kaçmayı başarmıştır.216

Mehmet Cahit Şener’in, kaçışından bir müddet sonra örgüt içinde Abdullah

Öcalan’ın diktatörlüğüne karşı PKK-Vejin217 kanadını oluşturması, Abdullah

Öcalan’ın paniğe kapılmasına neden olmuş ve görevlendirilen örgüt elemanları

Suriye İstihbarat Birimi Muhaberat ile işbirliği yaparak Şener’i Avrupa’ya kaçma

hazırlığı içinde iken Suriye’nin Kamışlı şehrinde öldürmüşlerdir.218

Bu süreçte belirtilmesi gereken bir diğer konu ise Körfez Krizi’nin PKK’ya

sağladığı avantajlardır. İlk olarak; Türkiye, İran ve Irak topraklarında aşiret

ayaklanmaları, bölgesel isyanlar, silahlı çete faaliyetleri, legal ve illegal propaganda

faaliyetleri şeklinde cereyan eden Kürtçü faaliyetler, uzun süre bölgesel ve mevzii

olmaktan ileri gidememiş ve bu durum Kürtçü organizasyonlarda handikap

yaratmıştır. Ancak, Körfez Krizi’nin bitiminde Kuzey Irak’ta meydana gelen

214 Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, “4 ncü Ulusal Kongremiz Partimizin ve Savaş Çizgimizin Zaferidir, Türkiye Halkına Çağrı, Görevimiz Özgür Kürdistan İçin Savaşmaktır”, Kendi İfadesiyle PKK Kimdir, Ne Yapmak İstiyor, MGK Yayınları, No:3, Ankara, 1994, ss.163-182.

Demirel, a.g.e., 2005, s.416.215 PKK, PKK IV. Ulusal Kongre Kararları, Serxwebûn Dergisi, Sayı: 110,111,112,113. Köln, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs 1990.216 Aydın, a.g.e., 1992, ss.153-154.217 Vejin kelimesi Türkçe’de “Diriliş” anlamına gelmektedir.218 Hamza Keleş ve diğerleri, a.g.e., 2.Bölüm, s.44.

65

Page 82: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

değişmeler nedeniyle Kürtçülük sorunu, batılı devletlerin ve medyanın da çabalarıyla

bir anda dünya gündemine girmiştir. Sözde Kürt sorunu böylece uluslararası bir

boyut kazanmaya başlamıştır. PKK böylece Kuzey Irak’ın kuzey şeridinde İran’dan

Suriye hududuna kadar olan bölgede oluşturduğu kamplarda elemanlarını

mevzilendirerek serbestçe hareket etme imkânı kazanmıştır.219

PKK’nın diğer bir avantajı, elde ettiği silahlar olmuştur. 1988 yılından itibaren

Irak istihbaratı ile ilişki sağlayan PKK, bu irtibatını Körfez Krizi esnasında devam

ettirmiştir. Savaşın bitiminde kuzeyden çekilen Irak ordusu silahlarını PKK’ya terk

etmiştir. Ayrıca savaş sırasında ülkemize sığınan Kuzey Iraklılardan çok miktarda

silah ve mühimmat gasp edilmiştir. Öte yandan 36'ncı paralelin kuzeyindeki

toprakların Irak yönetimine kapatılarak, Kürtlerin sözde koruma altına alınması

iradesini “bölgede bir Kürt devleti kurulmak istendiği” şeklinde değerlendiren PKK,

diğer Kürt örgütlerinin önüne geçerek bölgede varlığını güçlendirmeye başlamıştır.

Bu amaçla Haziran 1991 tarihinde sözde Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK (Partiya

Azadiya Kürdistan)) isimli paravan örgütü kurmuştur.220

2.2.3.3. Sözde Kürdistan Ulusal Meclisi ve 3. Konferans (05–15 Mart 1994)

PKK terör örgütü 1991 yılında gerçekleştirdiği 4. Kongrede aldığı kararlarla

yoğunlaştırdığı siyasi atağını devam ettirmek, diğer Kürt gruplarını ve Kürt

oluşumlarını yanına çekmek amacıyla, 1993 yılı Mart-Haziran ayları arasında Zeli

kampında Türkiye’nin değişik bölgelerinden şahısları ulusal meclis üyesi sıfatıyla

toplayarak sözde Kürdistan Ulusal Meclisini (KUM) gerçekleştirmiştir. Toplanan bu

şahıslar yedi aylık süreç içinde örgüt ideolojisi çerçevesinde ideolojik eğitimden

geçirilmiştir.221 Toplantıda Abdullah Öcalan’ın talimatıyla İslami yönü ağır basan

kesimi PKK saflarında örgütlemek ve kamuoyuna imaj değişikliği mesajını vermek

amacıyla Abdurrahman Dürre ve arkadaşlarınca sözde Kürdistan İmamlar Birliği,

sözde Kürdistan Mollalar Birliği ve sözde Kürdistan Dindarlar Birliği lav edilerek

yerine sözde Kürdistan İslami Hareketi (KİH) oluşturma kararı alınmıştır.222

219 Keleş, a.g.e., s.44.220 y.a.g.e., 2.Bölüm, s.44.221 Demirel., a.g.e.,ss.163-166.222 Keleş, a.g.e., 2. Bölüm, s.15.

66

Page 83: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

1992 yılından itibaren güvenlik güçlerince gerçekleştirilen yoğun yurt içi ve

sınır ötesi operasyonlar sonucu örgüt önemli zayiatlar vermiştir. Örgüt elebaşısı

Abdullah Öcalan bu gerilemeyi telafi etmek, militanlarına moral vermek amacıyla

1993 yılı başlarında tek taraflı ateşkes ilan etmiştir. Fakat, 24.05.1993 tarihinde

Abdullah Öcalan’ın talimatıyla terörist Şemdin Sakık ve emrindeki katiller tarafından

Bingöl-Elazığ karayolunun kesilerek silahsız 33 asker ve 5 vatandaşımızın şehit

edilmesi, 13 asker, 1 polis ve 8 vatandaşımızın kaçırılması eylemi ile sözde ateşkes

süreci sona ermiştir.223

PKK terörünün en fazla cana mal olduğu dönem 1991 ile başlayan ve 1998’e

kadar uzanan dönemdir. Körfez krizinin sona ermesi ve Sovyetler Birliği’nin

dağılmasının ardından uluslararası dengelerin yeniden tesis edildiği bu dönem,

ülkemiz açısından terörle mücadelenin yoğunlaştığı ve neredeyse bitirilme noktasına

getirildiği bir dönem olmuştur. Yaşanılan bu dönem içerisindeki tırmanış ise 1993–

1994 yıllarına denk gelmektedir. Sayılarla ifade etmek gerekirse, 1860 güvenlik

görevlisi şehit olmuş, 3863 güvenlik görevlisi ise yaralanmış, toplam 10234 terörist

ölü olarak, 236’sı yaralı olarak, 3858’i ise sağ olarak ele geçirilmiştir. Bu dönemde

toplam 2471 vatandaşımız terör örgütü mensuplarınca katledilmiş, 3155

vatandaşımız ise yaralı olarak kurtulmuştur.224

Terörün bu denli tırmanmasının temelinde, örgütün 2. Konferans ve 4.

Kongresindeki kararlar ile 3. Konferansında şiddeti arttırma yönünde aldığı kararlar

bulunmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’nin bu kararlara ve devamındaki

eylemlere yönelik gerçekleştirdiği sınır içi ve sınır ötesi operasyonlar ise PKK

açısından oldukça büyük kayıplarla sonuçlanmıştır. Bu sürece ışık tutmak açısından

örgütün 3. Konferansının detaylı olarak incelenmesinde fayda vardır.

Terör örgütü genel bir değerlendirmeye gitmek ve artan militan sayısının

getirdiği özgüvenle yeni stratejiler belirlemek üzere 05–15 Mart 1994 tarihleri

arasında, yeri tam olarak belli olmamakla birlikte Suriye toprakları içerisinde 3.

Konferansını düzenlemiştir.225

223 Düzgören, a.g.e., 1994, s.380.224 T.C. Genelkurmay Başkanlığı, a.g.e., 2002, EK-I, EK-J.225 Keleş, a.g.e., 2. Bölüm, s.50.

67

Page 84: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Bu konferansta alınan en önemli karar ise şiddetin ve silahlı eylemlerin iyice

tırmandırılarak, özellikle bir önceki yıl verilen ağır kayıpları telafi etmek şeklinde

olmuştur. Abdullah Öcalan’ın artık karakteristikleşmiş olan şiddet eğilimi, militan

sayısının 10.000–15.000 gibi bir sayıya çıkması ile iyice ön plana çıkmış ve sözde

Kürdistan’ın kurulmasındaki nihai ve kaçınılmaz yol olarak belirlediği stratejik saldırı

döneminin etkinliğinin arttırılmasına karar verilmiştir.226

Abdullah Öcalan’a göre, ulaşılan militan sayısının devlete herhangi bir

yaptırım sağlaması mümkün olmamakta, hatta gerilemeye ve dağılmaya sebep olma

ihtimali bulunmaktaydı. Mevcut durum ise ancak kitle desteği ve dış yardımla birkaç

yıl sürdürülebilirdi. Öte taraftan siyasi çözüm veya sözde özgürlük çözümünün bir

üst düzeye sıçramayı gerektirdiği, bu sıçramanın da 50.000 kişilik silahlı gücü ve

geliştirilmiş eylem taktiklerini gerektirdiği düşüncesi Abdullah Öcalan’ın konuyla ilgili

diğer fikriydi.227

Terör örgütü elebaşı militan sayısının arttırılması için sözde eyaletler ve

bölgeler üstü bir saha komutanlığı teşkilatlanmasını öngörmüştür. Sözde milis

komutanlıklarının da bağlı olacağı bu teşkilatlanma kapsamında mevcut yapılanma

şu şeklide değiştirilmiştir:228

PKK terör örgütünün 3. Konferansında eyleme yönelik kararlar ise iki başlıkta

özetlenebilir. Bunlardan ilki, güvenlik güçlerinin istenilen bölgede ve zamanda

militanların üzerine çekilmesi yönündeki taktik değişimidir. İkincisi ise, anakent iller

226 Abdullah Öcalan, Ordu ve Savaş Gerçekliğine Doğru Yaklaşmayan Anlayışları Yerle Bir Edelim, Weşanên Serxwebûn, Köln, Haziran 1994.227 Öcalan, a.g.m., 1994. 228 Öcalan, a.g.m., 1994.

Kuzey Saha Cephe

Komutanlığı

Dersim

Orta (Erzurum)

Serhat

Orta Saha Cephe

Komutanlığı

Amed

Garzan

Güney Saha Cephe

Komutanlığı

GAP

Mardin

Botan

MERKEZ

68

Page 85: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

ile turizm bölgelerinde bombalama, sabotaj ve kundaklama türü sansasyonel nitelikli

eylemlerin gerçekleştirilmesidir.229

Konferansta üzerinde durulan bir diğer konu kuzeye açılım planıdır. Bu plan,

aslında örgütün 1993 yılı hedefleri içerisinde bulunmakla beraber, yürürlüğe

konulamamıştır. Plan kapsamında Gümüşhane, Bayburt, Trabzon, Artvin, Rize,

Giresun, Samsun gibi illere açılmak, bölgeyle Gürcistan-Ermenistan hattında bir

koridor oluşturmak ve bunları lojistik, silah ve mühimmat ikmalinde kullanmak

hedeflenmiştir.230

2.2.3.4. Açılım Faaliyetleri, Eyalet Yapılanması ve 5. Kongre (07–27 Ocak 1995)

PKK terör örgütü, 5. Kongresini 07–27 Ocak 1995 tarihleri arasında Kuzey

Irak’taki Haftanin kampında gerçekleştirmiştir. Kongre, örgütün yeniden yapılanması,

yeni hedefler belirleme ve bu yeni hedeflere ulaşma, yeni eylem taktiklerine

başvurma konularının ele alındığı bir dönemeç olarak değerlendirilmiştir. Örgüt, bu

kongrede, elindeki bütün imkânlarını Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde

hâkim güç haline gelme ve iktidarlaşma amacıyla kullanmayı uygun görmüştür.

Kongre’nin bir diğer özelliği de yargılama kongresi olarak ilan edilmesidir.231

Abdullah Öcalan 5. Kongreye, Politik Rapor adında bir belge sunmuştur. Bu

belgede Abdullah Öcalan kendisiyle PKK’yı özdeşleştirmiş ve önderliğini

sağlamlaştırmaya çalışmıştır. Söz konusu durumu daha net ortaya koymak

maksadıyla, Abdullah Öcalan’ın kendi ifadelerine yer vermek doğru olacaktır. 232

“…Ben kendi yaşam sürecimi bir tarih gibi de değil, bir ulusun yeniden kuruluşu gibi ele aldığımı sizlere anlattım. Parti tarihi anlamında belki de bu gerçeğe daha yakındır. Kendi tarihim, bir parti tarihidir, bir hareket tarihidir, hatta bir anlamda bir ulus, bir yeni insan tarihidir. Tabii partiye bir çok katılım da, gerçek bir katılım değil, tersine partiyi parti olmaktan çıkaran katılımdır; bilinçli veya bilinçsiz ajan katılımdır…. Biz on yaşımızda bile bir isyancının bütün ana özelliklerini sergiliyorduk. Siz yıllardır PKK’lısınız, ama benim on yaşımdaki isyan tecrübemi bile esas alamayacak kadar zayıfsınız..…Birçok

229 Tekin, a.g.e., 2004, ss.130-131.230 Hamza Keleş ve diğerleri, a.g.e., 2. Bölüm, s.50.

Demirel, a.g.e., 2005, ss.432-433.231 Hamza Keleş ve diğerleri, a.g.e., 2. Bölüm, ss.52-53.232 Abdullah Öcalan, Politik Rapor, Weşanên Serxwebûn: 73, Köln, Haziran 1995.

69

Page 86: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

ahmak da hala şunu söylüyor; 'Biz on beş yıldır bu partide yaşamadık mı, komutanlık yapmadık mı, kurt gibiyiz, son derece ince yöntemlerimiz var, olmazsa değişik provokasyonlar dayatırız.' Böyle bir havaya giriyorlar. Ben bu gafillere şunu söylüyorum: Doğrudur, onbeş yıldır seni taşıdık, ama bu senin sandığın gibi olmadı; sen onun an be an nasıl amansız olduğunu bana sor. Bunun için kimini bu sahada, kimini Avrupa'da, kimini dağda tuttuk' hatta zindandakileri bile biz yaşatıyoruz…"

Kongre’de alınan kararları, sol örgütlerle ittifak ve açılım faaliyetleri, örgütün

sözde eyalet yapılanması, intihar saldırıları, Med-TV ve sözde Sürgünde Kürt

Parlamentosu başlıkları altında toplamak mümkündür.

PKK, 1993–1994 yıllarında güvenlik kuvvetlerimizin gerçekleştirmiş olduğu

operasyonlarda önemli kayıplar vermiş, örgüt mensupları moral çöküntüsü içerisine

girmişlerdir. Örgüt üst düzey yönetimi, örgütte oluşan bu olumsuz etkinin kırılması

maksadıyla sözde ordu yapılanmasına geçilmesi ve sansasyonel nitelikte eylemler

gerçekleştirilmesi hususunda karar almıştır. Sözde ordu yapılanması kapsamında

genelkurmaylık kurumunun oluşumu ve örgütlenmesine gidilmiştir233. Aslında bir

kandırmaca olan bu karar, hali hazırda merkez komitenin yürütmekle görevli olduğu

fakat Abdullah Öcalan merkezli olarak sürdürülen silahlı unsurlarla ilgili faaliyetlerde

en ufak bir değişiklik getirmemiştir.

Terör örgütü özellikle kuzeye açılım faaliyetinde kendisine avantaj sağlamak

maksadıyla Marksist-Leninist örgütlerle ilişki içerisine girme kararı almıştır. Örgüt bu

kararı doğrultusunda söz konusu örgütlerle 22 Aralık 1996 yılında yurtdışında Birlik

Protokolü imzalayarak birlikte hareket etme kararı almıştır. Başlangıçta bu

protokolün, düşünüldüğü gibi, PKK'nın Karadeniz Bölgesine açılımında önemli rolü

olmuş, ancak 1997 yılı son aylarında bu protokolün örgüt alt kadrolarınca

benimsenmemesinden dolayı birtakım huzursuzluklar yaşanmıştır. Son dönemde

Abdullah Öcalan'ın yakalanmasıyla gerçekleştirilen eylemlerde bu ittifakın sürdüğü

gözlenmiştir.234

Terör örgütü, 3. Konferansında belirlediği 3 sözde saha ve 8 sözde eyaletten

oluşan yapılanmasını geliştirerek saha sayını 4’e eyalet sayısını ise 12’ye

çıkarmıştır. Buna göre yeni yapılanma şöyledir:235

233 PKK-1, Savaş ve Ordu Kılavuzu, Weşanên Serxwebûn, Mart 1996, s.99.234 Demirel, a.g.e., 2005, ss.416-417.235 PKK-7, “PKK Program ve Tüzüğü”, Serxwebûn Dergisi, Sayı: 71, Köln, Nisan 1995.

70

Page 87: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Kuzey Saha Cephe Komutanlığı

Dersim

Orta (Erzurum)

Serhat

Koçgiri

Orta Saha Cephe Komutanlığı

Amed

Garzan

Güney Saha Cephe Komutanlığı

Ruha (GAP)

Mardin

Botan

Zağros

Toros-Akdeniz Saha Cephe Komutanlığı

Güneybatı Çukurova

MERKEZ

Kongrede alınan bir diğer karar da örgütün propagandasını aktif olarak

yapmak maksadıyla televizyon yayını yapılmasıdır. Aslında örgütün uzun zamandır

gerçekleştirmeye çalıştığı ve 3. Konferans sonrası alt yapısı belirli bir noktaya

getirilmiş olan bu proje, 5. kongrenin ardından 30 Mart 1995 tarihinde Med-TV adıyla

test yayınına, 15 Mayıs 1995’de ise normal yayın akışına başlayarak hayata

geçirilmiştir.236

5. Kongrede alınan son karar, örgütün siyasallaşma ve legalleşme yönündeki

gayretlerini desteklemek maksadıyla özellikle Avrupa’da faaliyet gösterecek bir

sözde Sürgünde Kürt Parlamentosu (SKP) kurulmasıdır. Bu kararın ardından 1995

yılı başlarında Avrupa'daki Kürtçü dernek ve kuruluşların temsilcilerinin katılımıyla

sözde SKP oluşturma çabalarına başlanmıştır. Bu çalışmalara, dokunulmazlıkları

kaldırılan ve bu sebeple yurtdışına kaçan bir kısım DEP Milletvekilleri de

236 Sedat Laçiner, “Ayrılıkçı Televizyon Yayıncılığı ve Uluslararası Bağlantıları, Med-TV Örnek Olayı”, Erişim: 11 Kasım 2005, http://www.turkishweekly.net/turkce/makale.php?id=84.

71

Page 88: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

katılmışlardır. Nihayetinde, 12 Nisan 1995 tarihinde Hollanda'nın Lahey şehrinde

sözde SKP açılmış ve başkanlığına DEP eski genel başkanı Yaşar Kaya getirilmiştir.

Sözde SKP değişik tarihlerde ve Avrupa'nın değişik şehirlerinde birçok toplantı

gerçekleştirmiştir.237

2.2.3.5. Eleştirisel Değerlendirme ve 4. Konferans (01–15 Mayıs 1996)

Terör örgütü 5. kongrede aldığı kararlar doğrultusunda 1995 yılı için

hedeflenen amaçlara ulaşamayınca, 01–15 Mayıs 1996 tarihleri arasında eleştirisel

değerlendirme yapmak maksadıyla, Şam yakınlarındaki bir kampta 4. konferansını

gerçekleştirmiştir.238 5. kongre ile büyük benzerlik gösteren konferansta alınan

kararlar genel hatlarıyla şöyledir:

–Ülke genelinde kızıl ve kurtarılmış alanların oluşturularak geliştirilmesi,

–Militan sayısının arttırılması,

–İl, ilçe, kasaba ve köy gibi kalabalık yerleşim yerlerine baskınlar

düzenlenmesi,

–Çeşitli bahanelerle (nevruz, terörist cenazesi vb.) serhildanların239 yeniden

başlatılması,

–Kuzey Irak’ın Türkiye sınırına yakın şehirlerinden başlanarak iktidar

organlarının oluşturulması,

–İntihar saldırılarının arttırılması,

–Her sözde eyalete intihar timleri gönderebilecek şekilde hazırlık ve alt yapı

çalışmalarının yapılması.240

237 Hamza Keleş ve diğerleri, a.g.e., 2. Bölüm, ss.16-17.238 PKK-9, “PKK IV. Ulusal Konferansından Değerlendirmeler ve Kararlar”, Serxwebûn Dergisi, Sayı:174, Köln, Haziran 1996. 239 Serhildan: PKK kaynaklarında halk ayaklanması anlamına gelmektedir. İki şekilde kullanılmaktadır; İlki askeri serhildan, diğeriyse siyasi serhildandır.240 PKK-9, a.g.m., Haziran 1996.

72

Page 89: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

2.2.3.6. Çekiç Operasyonu ve 5. Konferans (15–25 Mart 1998)

Terör örgütü PKK, 1997 yılı ilkbaharında yapılan Çekiç operasyonu ile ciddi

darbeler yemiştir. Dönem içerisinde ERNK tarafından Avrupa’da siyasallaşma

çalışmalarına ağırlık verilmiş, fakat net sonuçlar alınamamıştır. Örgüt gerek 1997

yılını değerlendirmek gerekse yaz döneminde gerçekleştireceği eylemleri planlamak

üzere 15–25 Mart 1998 tarihleri arasında Suriye’de 5. Konferansını

gerçekleştirmiştir.241

Bu konferansta örgüt içerisinde had safhaya ulaşan huzursuzlukları gidermek

maksadıyla 1991 yılından itibaren başlatılan siyasallaşma girişimlerine ağırlık

verilmesine karar verilmiştir.242

Öte taraftan sözde Kürdistan’ın tüm parçalarındaki faaliyetler

değerlendirilmiş, bu noktada özellikle sözde Güney Kürdistan olarak nitelendirilen

Kuzey Irak üzerinde durulmuş, son iki yıldır bu alanda yürütülen faaliyetlerin

sonuçları gözden geçirilmiş ve bu alanın hem Irak’taki gelişmeler hem de yürütülen

çalışmalar açısından değerlendirmesi yapılmıştır. Ayrıca, Kuzey Irak’taki istikrarsız

ortama ve değişim ihtimaline dikkat çekilerek bu alanda örgütlenmenin geliştirilmesi

gerekli görülmüştür. Bu çerçevede PKK terör örgütünün Kuzey Irak’ta yürüttüğü tüm

faaliyetlerin PKK-BAŞKUR adı altında yürütülmesine karar verilmiştir.243

2.2.3.7. Abdullah Öcalan’ın Yakalanış Süreci ve 6. Kongre (Aralık 1998-Şubat 1999)

PKK terör örgütünün 5. Kongresinde belirlemiş olduğu hedeflere ulaşmak için

1993 yılından beri sürdürmüş olduğu Erzincan, Tunceli, Erzurum kırsallarından

Karadeniz illerine açılım faaliyetleri, 1997 yılında daha yoğun bir şekilde devam

etmiştir. Bu doğrultuda Sivas, Erzincan, Malatya, Tokat, Amasya, Ordu, Giresun,

Bayburt, Gümüşhane, Artvin ve Ardahan kırsal alanları ile aynı şekilde Suriye

üzerinden Akdeniz Bölgesi illerinden Hatay, Adana, Kahramanmaraş, Kayseri, İçel,

Antalya, Osmaniye bölgelerinde faaliyetlerini yoğunlaştırma gayretleri görülmüştür.

241 PKK-10, “PKK V. Ulusal Konferans Kararlan”, Serxwebûn Dergisi, Sayı:196, Köln, Nisan 1998. 242 PKK-11, “PKK V. Ulusal Konferans Kararları”, Serxwebûn Dergisi, Sayı:197,198. Köln, Mayıs, Haziran 1998.243 PKK-11, a.g.m., Mayıs-Haziran 1998.

73

Page 90: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Fakat 1997 yılı sonlarından itibaren bölgede alınan tedbirler ve güvenlik güçlerince

yapılan operasyonlar sonucu bu bölgedeki faaliyetleri durdurulmuş, birçok terörist

ölü olarak ele geçirilmiştir.244

1996–1998 yılları örgüt açısından büyük kayıpların yaşandığı yıllar olmuştur.

Bu yıllar arasında 13612 terörist ölü 3162 terörist sağ olarak ele geçirilmiştir. Siyasi

ve askeri makamların kararlı tutumlarıyla ve izlenilen baskı politikalarıyla, Abdullah

Öcalan, 09 Ekim 1998 tarihinde Suriye'yi terk etmek zorunda kalmıştır. Suriye’den

Moskova’ya kaçan Abdullah Öcalan 12 Kasım 1998 tarihinde sahte pasaportla

Roma Havaalanı’na giriş yaparken İtalyan polisince gözaltına alınmıştır. Terörist

başının İtalya'da yakalanması üzerine, ülkemizin iade taleplerine ve bu konuda

yapılan siyasi girişimlere İtalyan hükümeti olumlu cevap vermemiştir. Abdullah

Öcalan İtalya’da bulunduğu süre içerisinde gerek İtalya’ya yönelik iltica başvurusunu

olumlu sonuçlandırmak gerekse mevcut terör odaklı baskıyı ortadan kaldırabilmek

adına Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yedi maddelik bir çözüm paketi sunmuştur.245

Çözüm paketinde yer verilen maddeler şöyledir:246

–Kürt bölgelerine yönelik askeri operasyonların durdurulması,

–Göç ettirilen insanların köylerine geri dönmesinin sağlanması,

–Köy koruculuğunun kaldırılması,

–Türkiye sınırları bozulmadan bölgeye otonomi verilmesi,

–Türklerin sahip olduğu tüm demokratik hakların Kürtlere de verilmesi,

–Kürt kimliğinin, dilinin ve kültürünün resmi olarak tanıması,

–Din özgürlüğünün ve plüralizmin (çoğulculuğun) oluşması.

Abdullah Öcalan tüm girişimlerine rağmen uluslararası kamuoyunda İtalya'ya

yönelik haklı baskıların oluşmasını önleyememiş ve İtalya başta olmak üzere Avrupa

ülkelerinden beklediği desteği bulamamıştır. Bunun üzerine 16 Ocak 1999 günü

İtalya'dan ayrılmak zorunda kalan Abdullah Öcalan, 16 Şubat 1999 tarihinde,

Kenya'da gerçekleştirilen özel bir operasyonla yakalanarak Türkiye'ye getirilmiştir.

244 Demirel, a.g.e., 2005, ss.417-418.245 ÖCALAN’ın sunduğu bu paket örgütün altı ve yedinci kongresi için temel teşkil etmiştir. Bkz. Mahmut Baksi, Roma Yürüyüşü, Aram Yayınları, İstanbul, 2000, ss.30-31.246 Abdullah Öcalan, Barışa Doğru 1, Roma Konuşmaları, Aram Yayınları, İstanbul, 2000, ss.359.

74

Page 91: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Bu gelişmeler ile aynı zamana rastlayan terör örgütünün 6. Kongresi Aralık

1998-Şubat 1999 tarihlerinde Kuzey Irak Kandil Dağı bölgesinde toplanmıştır.247 Bu

kongre Abdullah Öcalan’ın doğrudan yönlendirmesi olmadan gerçekleşen ilk kongre

olması nedeniyle öneme haizdir. Kongrede alınan kararları silahlı unsurların yeniden

yapılandırılması başlığı altında dört grupta toplamak mümkündür. Bunlar; komuta

yapısı, teşkilatlanma, sözde gerillada yeniden yapılanma ve yeni dönemde

uygulanacak taktik ve tekniklerdir.

Komuta yapısı ilgili olarak kongrede, askeri alanda mümkün olduğunca

profesyonelleşmeye gidilmesi, bu nedenle askeri eğitimlere önem verilmesi prensip

olarak kabul edilmiştir. Ayrıca, komuta yapısında partileşmemiş komuta kişiliğini

aşmak, keyfiyetçi, bireyci, uzlaşmacı, tereddütlü komuta biçimini terk etmek; bunun

yerine bilgili, gözü pek, tereddütsüz, inisiyatif sahibi, hedefe kilitlenen komuta

yapısına geçmek esas alınmıştır. 248

Teşkilatlanma açısından iki hususta karar verilmiştir. Bunlardan ilki eyalet

yapılanmasından saha yapılanmasına geçmekle ilgili olup mevcut yapılanma şu

şekilde değiştirilmiştir: Behdinan, Soran ve Zağros sözde eyaletleri birleştirilerek, bir

gerilla sahasına dönüştürülmüş ve bu sahaya merkez karargâh sorumluluğu

verilmiştir. Sözde Botan, Mardin ve Van eyaletleri birleştirilerek bir saha ve sözde

Dersim, Erzurum ve Koçgiri eyaletleri de birleştirilerek bir diğer saha

oluşturulmuştur. Bu sahalara ilave olarak Karadeniz ve Akdeniz bölgelerine ayrıca

yönelerek, Anadolu Halk Kurtuluş Ordusu (AHKO) ve Birleşik Devrimci Güçleri

(BDG) adı altında silahlı faaliyetleri yaygınlaştırma yönünde bir başka karar daha

alınmıştır.249

Teşkilatlanma açısından alınan diğer karar, silahlı unsurların yeniden

yapılandırılmasıdır. Bu kapsamda ilk olarak, örgütün değişen sözde askeri

yapılanması tim, manga, takım ve bölük (birlik) şeklinde kabul edilmiş olup, örgüt

içinde ana birlik olarak hareketli takım yapılanması kabul edilmiştir. Ayrıca, büyük

eylemler için takımlara birleşerek birlik seviyesine gelme talimatı verilmiştir. Silahlı

unsurların yeniden yapılandırılması kapsamındaki bir diğer konuda ise, AHKO’nun

247 Tekin, a.g.e., 2004, s.147.248 Özgür Politika Gazetesi, “PKK VI. Zafer Kogresi'ni Yaptı”, 05 Mart 1999, Erişim: 25 Kasım 2006, http://www.ozgurpolitika.org /1999/03/05/index.html. 249 T.C. Genelkurmay Başkanlığı, PKK Terör Örgütünün 6 ncı Kongre Kararlarının Analizi ve Alınacak Muhtemel Karşı Tedbirler Broşürü, 1999.

75

Page 92: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

kurulduğu ifade edilmiş fakat detayına girilmemiştir.250 Teşkilatlanmada yapılan

değişiklikler genel olarak değerlendirildiğinde ise, örgütte bu anlamda bir küçülme

olduğu ve 1990 öncesi döneme dönüşün başladığını söylemek mümkündür.

Sözde gerillada yeniden yapılanma konusunda; silahlı unsurların son dört

yılda istenen görevi yapamadığı, bu nedenle mücadele alanını daralttığı ve örgüt

liderinin yakalanmasına sebebiyet verdiği belirtilmiştir. Yeniden yapılanma

kapsamında ise hareketli gerilla taktiği ve oynak üs sistemine geçilerek militanların

özellikle psikolojik savaş mahiyetinde eğitilmesine karar verilmiştir. Bu konuyla

bağlantılı olarak bir diğer konu olan profesyonel sözde gerillanın oluşturulmasına

karar verilmiştir.251

Silahlı unsurların yapılandırılması ile ilgili son husus yeni dönemde

uygulanacak taktik ve tekniklerdir. Kongrede hali hazırdaki durumun bir yenilgi değil

bir daralma olduğu kabul edilmekle beraber, genelde sözde gerillanın çok da

başarısız olmadığının kabul edildiği, bu duruma gelişin esas sebebinin parti emirleri

dışındaki uygulamalardan kaynaklandığı belirtilmiştir. Bu kapsamda alınan kararları

şu şekilde sıralamak mümkündür:252

–1990–1992 Yıllarında Cizre ve Şırnak’ta uygulanan halk ayaklanmaları

şeklinde eylemlere devam edilmesi,

–Savaşın caydırılması ve şehirlere taşınması prensibinden hareketle savaşın

Türkiye genelinde yayılması, yapılan eylemlerin propaganda ile desteklenmesi ve

halkın gözünde bu savaşın anlamsızlığı, gereksizliği ve bezginlik yaratılarak siyasi

çözüme elverişli ortamın oluşturulması gerektiği,

–Ver-kurtul ortamının yaratılması,

–Her fırsatta silahlı propaganda yapılması,

–Sızma, fedai ve intihar eylemleri için militan yetiştirilmesi ve bu tür eylemler

yapılması.

2.2.3.8. Yargılama Süreci ve 7. Kongre (02–23 Ocak 2000)

250 Özgür Politika Gazetesi, a.g.m.251 T.C. Genelkurmay Başkanlığı, a.g.e., 1999.252 T.C. Genelkurmay Başkanlığı, a.g.e., 1999.

76

Page 93: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Örgüt liderinin yakalanışının ardından eylem tarzlarında ve amaçlarında bazı

değişiklikler meydana gelmiştir. Halkı baskı altında tutmak, yargı sürecini etkilemek

ve uluslararası kamuoyunun dikkatini ülkemize çekmek adına gerçekleştirilen

eylemleri, molotof kokteyli atma, gösteri yürüyüşü, cezaevlerinde açlık grevi şeklinde

sıralamak mümkündür. Bu tarz eylemlerin artmasında ise Med-TV'nin yaptığı

kışkırtmanın önemli bir payı bulunmaktadır. Söz konusu saldırılardan hâlihazırda

herkes tarafından bilineni şüphesiz, 13 Mart 1999 tarihinde İstanbul ilinde Mavi

Çarşı’ya yönelik gerçekleştirilen eylemdir. Bu eylemde 13 sivil vatandaşımız hayatını

kaybetmiştir.253

Yargılama süreci devam ederken başlayan bu tür eylemler Abdullah

Öcalan'nın 29 Haziran 1999 günü idam ile cezalandırılmasının ardından başta

metropol iller olmak üzere yurt çapında artış göstermiştir. Bu tarzda eylemlere

Adana, Batman ve Elazığ’da meydana gelen intihar eylemleri de dâhil olmuştur.

Fakat sözkonusu eylemlerin gerek verilen idam kararının onaylanmasına gerekse

son dönemde hızlandırılan örgütün siyasi faaliyetlerine olumsuz etki yapma

ihtimaline karşı Abdullah Öcalan,254 02 Ağustos 1999 tarihinde üst düzey örgüt

mensuplarına, en kısa zamanda bir “Barış Konferansı” düzenlenerek, PKK terör

örgütünün silahlı mücadeleye son vermesini, Türkiye’de bulunan silahlı örgüt

mensuplarının ülke dışına çıkartılması kararının alınmasını içeren talimat niteliğinde

bir mektup göndermiştir.255 Bu mektupta yer alan diğer konular ise şunlardır256:

–TSK’nin siyasi çevrelere nazaran PKK sorunun çözümünde kilit rol

oynadığı,

–21. yüzyılın şartlarının örgütün siyasi sınırları zorlamadan hedeflerine

ulaşmasını mümkün kıldığı,

253 Hürriyet Gazetesi, “Kana doymuyorlar: 13 Ölü”, 14 Mart 1999; Milliyet Gazetesi, “Vahşiler”, 14 Mart 1999.254 Öcalan’ın idam cezası 25.11.1999 günü Yargıtay 9. Ceza Dairesinde onanmıştır. 12.01.2000 tarihindeki liderler zirvesinde idam kararının infazı görüşülmüş, görüşme sonucunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararının beklenmesi yönünde karar alınmıştır.255 ÖCALAN’ın Barış Kongresi ile ilgili ilk girişimi 3 Haziran 1999 günü icra edilen dördüncü duruşmada gerçekleşmiştir. Bkz. Arslan Tekin, Son İsyan, 2.Cilt, Elips Kitap, Ankara, 2004, s.411.256 Adnan Keskin, Öcalan'ın 2 Ağustos Çağrısı Üzerine, Köln, 11 Ağustos 1999, Erişim: 13 Şubat 2006, http://www.tuday.de/turkce/basin/ocalan_cagrisi.htm.

Abdullah Öcalan, “PKK Demokratik Çözümün Anahtarıdır”, Serxwebûn e-Dergisi, Yıl:18, Sayı:213, Köln, Eylül 1999, Erişim: 14 Ekim 2005, http://www.serxwebun.com/1999/09/h01.html.

77

Page 94: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

–T.C.nin üniter yapısı çerçevesinde yeniden örgütlenmeye girerek Kürt

sorununun çözümünde siyaset yapılması gerektiği,

–“Demokratik Cumhuriyet” adı altındaki taleplerin bir program haline

getirilmesi,

–Örgütün şiddet boyutundan vazgeçmesi ve legal örgütlenme yoluyla

mücadele etmesi,

–Kongre sonuçlarının “barış planı” adı altında yayınlanması,

–Yayınlanacak planda Türkiye ile barış yapmaya hazır olunduğunun ilan

edilmesi, bu maksatla “barış grupları”nın gönderilmesi,

–Türkiye’nin barışı kabul etmemesi halinde, “meşru savunma hakkı”nın

kullanılması çerçevesinde silahlı mücadeleye devam edilmesi.

Öte taraftan Abdullah Öcalan’ın yakalanması ile beraber başta ARGK

birimleri içerisinde olmak üzere, ERNK ve diğer birimlerde panik ve kargaşa baş

göstermiş, küçük çaplı da olsa hizipleşmeler olmuştur. Bu gelişmeler doğrultusunda,

2002 yılında yapılması planlanan yedinci kongre, olağan üstü durum ilan edilerek

02–23 Ocak 2000 tarihleri arasında Kuzey Irak Kandil dağı bölgesinde 120’si kadın,

toplam 386 örgüt mensubunun ve 200 kadar sempatizanın katılımıyla

gerçekleştirilmiş olup Demokratik Dönüşüm ve Birlik Manifestosu adı altında kongre

manifestosu hazırlamıştır.257 Manifestoda;258

–Silahlı mücadele gerçeğinin ulusal demokratik gelişmedeki rolünü büyük

ölçüde oynadığına karar verildiğinin dile getirildiği,

–İç ve dış gelişmelerin zorunlu bir gereği olan yeni parti stratejisinin temel

mücadele biçimi olarak demokratik siyasal mücadelenin benimsendiği ve her alanda

uygulamaya konulmasının kararlaştırıldığı,259

–Silahlı mücadele örgütü olarak ARGK’nin değişmesi gerektiği sonucuna

varılarak, Türkiye’nin demokratik dönüşümüne ve sözde Kürt sorununun çözümüne

bağlı olan varlığının Halk Savunma Gücü (HPG (Hezen Parastina Gel)) biçiminde

düzenlenmesinin uygun görüldüğü,260 257 PKK–22, PKK Olağanüstü 7.Kongresi'nin Sonuç Bildirgesi, Serxwebûn e-Dergisi, Şubat 2000, Yıl:19, Sayı: 218, Erişim: 14 Kasım 2005, http://www. serxwebun.com/2000/02/hab05.html. 258 Osman Öcalan, “Gecenin Karanlığında Yaşayanları Önderliğin Güneşiyle Aydınlatalım”, Serxwebûn e-Dergisi, Şubat 2000, Yıl:19, Sayı:218, Erişim: 14 Ekim 2005, http://www. serxwebun.com/2000/02/hab07.html. 259 Cemil Bayık, “7. Olağanüstü Kongremiz Yeni Çizgiyi Oluşturma Kongresidir”, Serxwebûn e-Dergisi, Şubat 2000, Yıl:19, Sayı:218, Erişim: 14 Ekim 2005, http://www.serxwebun.com/2000/02/hab06.html.260 PKK–16, “7. Kongre Işığında Halk Örgütlenmesi Yeniden Yapılandırılacak; ERNK'den Kürt Demokratik Halk Birliği'ne”, Serxwebûn e-Dergisi, Şubat 2000, Yıl:19, Sayı:218, Erişim: 14 Ekim

78

Page 95: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

–Benimsenen yeni strateji ve temel mücadele biçimi doğrultusunda tüm

örgüt yapısını değerlendiren kongrenin, yeni stratejik yaklaşımla çelişen

örgütlenmelerin aşılmasını ve bu temelde partinin yeniden yapılandırılmasını karar

altına aldığı,

–Aynı çerçevede, bir cephe örgütlenmesi olan ERNK’nin aşılıp bunun yerine

her alanda Demokratik Halk Birlikleri’nin (Yekitiya Demokratik a Gele Kurd (YDK))

örgütlendirilmesinin oluşturulacağı,261

–Yasal örgütlenme ve demokratik siyasal mücadelenin her alanda

geliştirilmesinin, bu doğrultuda demokrasi güçlerinin en geniş birliğini ve

mücadelesini oluştururken özellikle işçi, kadın ve gençlik kesimlerinin

örgütlenmesine ve mücadelesine büyük önem verilmesinin gerekli görüldüğü

belirtilmektedir. 262

Kongrede oluşturulan sözde barış projesinin Türkiye’nin tüm sorunlarını

demokratik yöntemlerle çözüme kavuşturacak bir demokratik dönüşümü içerdiği

savunulmaktadır. Bu bağlamda projenin, başta Türkiye olmak üzere ilgili kesimlere

duyurulacağı ve proje kapsamında her kesimle ortak çalışmaya hazır olunduğu ilan

edilmiştir.263

Terör örgütünün siyasallaşma faaliyetlerinin amacı ve beklentileri ise şu

şekilde özetlenebilir:

–Abdullah Öcalan’ın idam cezasının infazının engellenmesi,

–Genel af çıkartılması,

–Kürt kültürünün ve dilinin yaygınlaştırılması,

–Kürt halkının ulusal kimliğin tanınması ve anayasal hakları ile vatandaşlık

haklarının güvence altına alınması,

–Silahlı faaliyetlerin askıya alınarak siyasal ve legal faaliyetlerin

yoğunlaştırılması,

–Olağanüstü Hal uygulaması ve Geçici Köy Koruculuğu sisteminin

kaldırılması,

2005, h ttp://www.serxwebun.com/2000/02/hab08.html . 261 y.a.g.m.262 PKK–17, “Önümüzdeki Dönem ve Görevlerimiz; Türkiye'nin Yaşamak Zorunda Olduğu Değişim Süreci”, Serxwebûn e-Dergisi, Eylül 2001, Yıl:20, Sayı:237, Erişim: 14 Ekim 2005,http://www.serxwebun.com/2001/09/hab12.html. 263 y. a.g.m.

79

Page 96: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

–Türk-Kürt ortaklığında devlet sınırlarının korunması,

–Düşünce ve inanç özgürlüğünü güvenceye alan yasal düzenlemelere

gidilmesi,

–Köye dönüşün hızlandırılması,

–Ortadoğu’da barışın sağlanarak “Demokratik Ortadoğu Biriliği” hareketinin

oluşturulması.

2.2.3.9. İkinci Serhildan ve 6. Konferans (05–22 Ağustos 2001)

PKK terör örgütü 7. Kongresinde, Abdullah Öcalan’ın talimatları

doğrultusunda stratejik geri çekilme ve sözde meşru savunma yaklaşımını kabul

etmiş ve bu karara uygun yapısal bir değişime gitmiştir. Fakat genel gidişattan

önemli bir sapma ve belirgin bir strateji farklılığı gösteren bu kongre örgüt

kademelerince yeteri kadar anlaşılamamış ve çeşitli aksaklıklar söz konusu

olmuştur.

Örgüt bu gelişmelerin ardından stratejik değişim kongresi olarak kabul ettiği

7. Kongreyi tamamlaması ve yeni stratejinin anlaşılır hale getirilmesi maksadıyla 05–

22 Ağustos 2001 tarihleri arasında Kuzey Irak Kandil Dağı’nda 138 delegenin

katılımıyla 6. konferansını düzenlemiştir.264

6. Konferansta yeni dönemin özellikleri çok yönlü olarak ele alınıp

değerlendirilmiş ve siyasal serhildanın gerçekleştirilmesine yönelik konular ele

alınmıştır. Örgüte göre, Abdullah Öcalan’ın yakalanmasıyla başlatılan ve PKK’nın

tasfiyesini amaçlayan uluslararası komplo süreci, birinci serhildan hareketi

sayesinde başarıyla önlenmiştir. Bu hareketin bir devamı olarak, 1 Eylül 2001 ve 1

Mayıs 2002 tarihleri arası ikinci serhildan dönemi olarak ilan edilmiştir. 265

Terör örgütünün konferansta aldığı kararlar ise “Halk Hareketi, HPG, Basın-

Yayın ve Kültür-Sanat” başlıkları altında toplanabilir.

264 PKK-33, “PKK Vl. Ulusal Konferans Sonuçlarını Doğru Bir Çalışma ve Yönetim Tarzıyla Hayata Geçirelim”, Serxwebûn e-Dergisi, Eylül 2001, Yıl:20, Sayı: 237, Erişim: 18 Ocak 2006, http://www.serxwebun.com/2001/09/hab04.html. 265 PKK-28, “PKK Vl. Ulusal Konferans Kararları”, Serxwebûn e-Dergisi, Eylül 2001, Yıl:20, Sayı:237, Erişim: 17 Kasım 2005, http://www.serxwebun.com/2001/09/hab06.html.

80

Page 97: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Terör örgütü halk hareketi kapsamında iki temel konuyu ele almıştır.

Bunlardan ilki serhildan adı verilen halk ayaklanmasının kimlik bildirimi çerçevesinde

geliştirilerek siyasallaştırılmasıdır. Bu kapsamda özellikle Avrupa’da, Kürt kimliğinin

tanınması, kültürel hakların verilmesi, Kürtçe yayın ve eğitim hakkının tanınması,

siyasal temsil gibi konuları ön plana çıkararak hem Türkiye Cumhuriyeti üzerinde

uluslararası bir baskı ortamını oluşturmak hem de terör örgütünün meşrulaşmasını

sağlamak hedeflenmiştir.266

Halk hareketi kapsamındaki ikinci konu örgütün yapısal değişiklik öngörerek

başta gençlik ve kadın olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin siyasal, ekonomik,

sosyal, kültürel ve sanatsal alanlarda yaygın olarak kadrolaşması ve Demokratik

Halk İnisiyatifinin serhildan partisi olarak örgütlenmesi kabul edilmiştir. Bu çerçevede

örgütün Koordinasyon Merkezi, Halk Hareketi Merkezi, Halk Savunma Karargâhı,

Özgür Kadın Hareketi (PJA) Merkezi ve Propaganda-Ajitasyon Merkezi biçiminde

değiştirilmiştir.267

Terör örgütü silahlı unsurların kimlik bildirim sürecinde barış ve demokrasi

açısından koruyucu olacağını belirtmiş, bu yüzden devlet barışçıl ve bütüncül bir

adım atana kadar bu unsurların elde bulundurulmasının zorunluluğunu ifade etmiştir.

Konferansta HPG yönünden alınan kararlar ise “düzenli ordu” sistemine geçiş

anafikrinde şekillenmiştir. Örgüt bu düşünceden hareketle sözde özel kuvvetlerinin

karargâh biçiminde örgütlenmesini ve doğrudan genel komutanlığa bağlanmasını

kabul etmiştir. Öte taraftan militanlara, kendilerine yönelik bir saldırı söz konusu

olduğunda misilleme hakkı tanınmış ve bu misilleme sadece saldırının olduğu bölge

ile sınırlandırılmamıştır.268

Basın-Yayın ve Kültür-Sanat başlığı altında, Abdullah Öcalan’ın

savunmalarının ve yazılarının kitaplaştırılmasına, fotoğraf ve video çekimleri için

teknik ekip oluşturulması ve film stüdyosu kurulmasına, Welat gazetesinin haftalık

olarak, Jıyana Azad gazetesinin ise 15 günde bir yayımlanmasına, dünya

klasiklerinin ve Abdullah Öcalan’ın uygun gördüğü kitapların Kürtçeye çevrilmesine,

kapsamlı bir PKK tarihi belgeselinin hazırlanmasına karar verilmiştir.269

266 Terör örgütü bu eylemlerin tamamında AİHM’ni etkilemeye yönelik olarak ÖCALAN’ı liderleştirilmiş ve Türk devleti tarafından muhatap alınmasını gerektiğini beyan etmiştir.267 PKK-28, a.g.m.268 y.a.g.m.269 PKK-28, a.g.m.

81

Page 98: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

2.2.3.10. KADEK’in Kuruluşu ve 8. Kongre (04–10 Nisan 2002)

11 Eylül 2001 tarihinde ABD’nde Dünya Ticaret Merkezi’ne (DTM)

gerçekleştirilen saldırı sonrasında tartışılmaya başlanan terör ve terörizm

kavramları, PKK’da da ciddi sıkıntılara yol açmıştır. Ancak, ABD tarafından

yayımlanan terör örgütleri listesinde yer almasına rağmen AB’nin başlangıçta

yayınladığı terör örgütleri listesinde yer almayan PKK, bu durumda gelecekte

karşılaşacağı sorunları aşabilmek için bir arayışa girmiş, ardından da 20–24 Nisan

2002 tarihleri arasında gerçekleştirdiği 8. Kongresi ile kendini meşruiyet alanına

taşıma yolundaki son ve en önemli adımı atarak adını sözde Kürdistan Özgürlük ve

Demokrasi Kongresi (KADEK (Kongreya Azad-ü Demokrasiya Kürdistan)) olarak

değiştirmiş ve genel başkanlığına da Abdullah Öcalan’ı seçmiştir.270 Bu kongrede

alınan kararların yeni stratejideki anlamı ve nitelikleri şu şekildedir:

Yeni dönemde örgüt, ‘’Tüm dünyada, PKK adıyla yapılan faaliyetler sona

ermiştir’’ kararı ile güçlü bir örgütlenmesinin bulunduğu Avrupa Birliği (AB)

ülkelerindeki faaliyetlerinin engellenmesini önlemek amacıyla ismini değiştirme

yoluna gitmiştir.

Açıklamalarda yer alan ‘’Misyonunu tamamlayan PKK’nın adı bundan sonra

KADEK olarak değiştirilmiştir” kararı, PKK’nın mücadeleyi geçmişteki kazanımlarına

dayanarak farklı bir zemine taşıyacağının işaretidir. Burada temel amaçta farklılık

olmadığı ancak araçlarda farklılık oluşturulduğuna işaret edilmektedir. Bu da örgütün

konjonktürel gelişmelere uyum sağlama yeteneğini ve geçmişle devam eden organik

bağını ortaya koymaktadır.

Örgütün yeni amblemindeki Pan-Kürt hareketinin sembolü olan sarı güneş ve

PKK’nın “sosyalist” yönünü işaret eden kızıl yıldız, esasen örgütün yöneldiği etnik

kimlik ve kuruluş ideolojisine sadakatini göstermektedir.

04 Nisan 2002 KADEK‘in kuruluş günü ilan edilmiş, Genel Başkanlığa da

oybirliği ile Abdullah Öcalan’ı seçmişlerdir. Bu karar, örgütün Abdullah Öcalan’a

bağlılığını ve terörist başı ile örgüt arasındaki özdeşliği vurgulamaktadır. Burada

270 PKK-29, “Önderlik Gerçeği ve Demokratik Uygarlık Çizgisi Üzerine; KADEK I.Kongre Kararlarından”, Serxwebûn e-Dergisi, Mayıs 2002, Yıl:21, Sayı:245, Erişim: 17 Kasım 2005,http://www.serxwebun.com/2002/05/hab12.html.

82

Page 99: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

konu ile ilgili olarak alınması muhtemel olumsuz kararlara yönelik tepkinin topyekün

olacağına dikkat çekilmektedir. 271

Bu kararlara karşı gelecekte oluşabilecek bir muhalif hareketin başlamasını

engellemek ve yeni oluşuma meşruiyet kazandırmak isteyen örgüt, tedbir olarak

açıklamalarının arasına ‘’PKK mirasının tek meşru temsilcisi KADEK’tir’’ şeklinde bir

karar ekleme gereği duymuştur. Bu da, örgüte geçmişin meşru referansının sadece

kendilerine ait olduğunu dikte etmektedir.272

‘’PKK mevcut devletleri yıkmayı hedeflemişti; ancak KADEK, mevcut

devletlerde dönüşümü hedeflemektedir’’ açıklaması amaçta bir değişiklik olmadığını,

sadece yöntemde bir değişikliğin söz konusu olduğunu ortaya koymaktadır. Nitekim

bu değişimin bel kemiğini oluşturan eylem biçimi şu şekilde ifade edilmiştir; ‘’KADEK

barışçıl siyasal serhildan ile siyasal demokratik mücadeleye göre kendini

planlamıştır.’’ Bu açıklama ile demokratik alanın kullanılacağı, geçmişin şiddetle

özdeşleşen kimliğinden sıyrılarak konjonktürel değişimle genel kabul gören, kamu

vicdanını etkilemeye yönelik, yasaların sınırlarını zorlayan ama ciddi hukuki sonuçlar

doğurmayan eylemlerde bulunulacağı gibi, meşru hak arama yollarına ağırlık

verileceği de ifade edilmiş olmaktadır.273

Belirtilen “barışçıl siyasal serhildan”ın niteliği ve aktörleri ise bir diğer kararda

“Kurulacak demokratik kitle örgütleriyle demokrasi blokları oluşturulacak, yasalar

sokak gösterileriyle değiştirilecek, kadın ve çocuklar ön planda tutulacaktır” şeklinde

tanımlanmıştır. Bu açıklama ‘’sivil İtaatsizlik’’ benzeri eylemlerin ön plana çıkmasını

ve kamu vicdanının harekete geçirilmesini sağlamaya yöneliktir.274

Kongrenin bir diğer kararında ise “KADEK’in iktidar olma çabası yerine, bu

görev demokratik uygarlık çizgisinde gelişecek siyasi partiler ile sivil toplum

271 Terör örgütü için 4 Nisan tarihi ÖCALAN’ın doğum günü ve bazı önemli olayları sembolize etmektedir. Bu durum örgütün siyasallaşma çabalarını yoğunlaştırdığı günümüzde bir ajitasyon aracı olarak kullanılmaktadır. Bkz. Ali Haydar Kaytan, “Önder Öcalan’ın Doğuşu Bu Halkın Doğuşudur”, Erişim: 11 Ekim 2005, http://www.pkk.org/tr/reportaj/03.04.06_Fuat%20Ark_Reportaj.html. 272 PKK-20, “KADEK Programı”, Serxwebûn e-Dergisi, Mayıs 2002, Yıl:21, Sayı:245, Erişim: 11 Ekim 2005, http://www.serxwebun.com/2002/05/hab09.html. 273 PKK-21, “Demokratik Türkiye Özgür Kürdistan”, Serxwebûn e-Dergisi, Mayıs 2002, Yıl:21, Sayı:245, Erişim: 17 Ekim 2005, http://www.serxwebun.com/2002/05/hab09.html. 274 PKK-15, “Dönüşüm Sürecinde Yürütülen Pratik Faaliyetler ve Yeniden Yapılanmanın Tamamlanması; VIII.Kongre'ye sunulan Politik-Pratik Çalışma Raporu'ndan”, Serxwebûn e-Dergisi, Mayıs 2002, Yıl:21, Sayı:245, Erişim: 10 Ekim 2005, http://www.serxwebun.com/2002/ 05/hab02.html.

83

Page 100: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

örgütlerine bırakılacaktır” denmektedir. Bu konuyla bağlantılı olarak alınan başka bir

karar ise “Etnik, dini ve kültürel gruplarla ilişkilerin geliştirilmesi esastır. Etnik ve

kültürel toplumlara göre demokratik anayasal düzenlemeler oluşturulacak, etnik

grupların kültürünün gelişmesi için mücadele edilecektir” şeklindedir.275

Örgüt, “Kürt ulusal sorununu çözmek, tüm parçalardaki çözümü ve ulusal

birliği Demokratik Orta Doğu Birliği hedefi temelinde yürüterek tüm Kürtlerin

birlikteliğiyle demokratik sosyalizme doğru ilerlemektir” kararıyla Pan-Kürdist

niteliğini ve ideolojik eğilimini tescil etmektedir.

Başlangıçtan beri ortaya koymaya çalıştığımız strateji değişikliği ise, örgütün

faaliyet gösterdiği tüm alanlara yansımış, bu kapsamda şu karara varılmıştır:

“Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de birlikte yaşayan halkların demokratik ölçüler içinde

partileşip örgütlenmeleri sağlanacaktır. Kurulacak partilerin isimleri Türkiye’de,

Türkiye Toplum ve Medeniyet Partisi, Irak’ın kuzeyinde Demokratik Çözüm Partisi,

İran’da Kürdistan Özgürlük ve Kardeşlik Hareketi, Suriye’de ise Selahaddin Eyyubi

Hareketi olacaktır.”

Başka bir kararda ise “Başta ABD, Rusya ve AB olmak üzere egemen

güçlerin, Kürt halkının özgürlüklerini kabul eden ve destek veren politikalar içine

çekilebilmesi için genel bir konferans düzenlenecektir” denilmektedir. Bu kararın,

sorunu uluslararasılaştırmak ve Türkiye üzerinde baskı kurmaya yönelik bir beyan

olduğu açıkça görülmektedir.

Kongrenin en önemli ve dikkat çekici kararları ise şiddet kullanımına ilişkin

olanlarıdır. Buna göre “Abdullah Öcalan’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki

(AİHM) davasıyla ilgili diplomatik faaliyetler geliştirilecek, Abdullah Öcalan’ın

yaşamına karşı takınılacak tavır savaş veya barış nedeni olarak sayılacaktır”

ifadesiyle şiddet kullanımı, Abdullah Öcalan’ın hayatıyla ilintilendirilmiştir. Örgüt

rezerv olarak tutuğu silahlı güçlerini tasfiye etmeyeceğini ve gerektiğinde

kullanabileceğini ise “Silahlı mücadele, Abdullah Öcalan’ın idam edilmesi ve örgüte

yönelik operasyona girilmesi halinde yeniden başlatılacaktır. İhtiyaç duyulduğunda

silah geniş kapsamda kullanılacak, silahlı unsurlar tasfiye edilmeyecektir” şeklinde

karara bağlamıştır.276

275 PKK-29, a.g.d.276 PKK-29, a.g.d.

84

Page 101: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Örgüt, “Bazı örgüt mensupları barış grubu olarak güvenlik güçlerine teslim

edilecektir” açıklamasıyla bir yandan “barışçı” görünümünü sürdürürken, diğer

yandan da ortak vizyon oluşturabilecek eğitilmiş militanlarını cezaevlerine

yerleştirmiş olacaktır.

Yine örgüt kısa süreli beklentilerini listelerken, AB İlerleme Raporunda

belirtilen hususların bir benzerini ortaya koymaktadır. Buna göre, ‘’İdam cezasını

kaldırarak, Abdullah Öcalan’ı da içine alacak genel bir af çıkarılmalıdır, OHAL

uygulaması kaldırılmalıdır, Köy koruyuculuğu tasfiye edilmeli ve köye dönüş

sağlanmalıdır, Kürt kimliği ve anadilde eğitim hakkı tanınmalıdır” şeklinde dört ayrı

karar daha almıştır.

Yapılan 8. Kongrede alınan kararların PKK terör örgütünün ulusal ve

uluslararası platformda siyasallaşma sürecini hızlandırmaya, örgütlenmenin terörist

faaliyetlerden soyutlandığı imajını vermeye, uzun süreli Halk Savaşını esas alan

stratejisinin yerine Kürt Kültürel Kimliği’nin tanınmasına yönelik stratejisini

geliştirmeye ve özellikle mücadelenin sadece örgüt tarafından değil halk tarafından

da sahiplenilmesine yönelik olduğu değerlendirilmektedir.

85

Page 102: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

2.2.3.11. Genişletilmiş Yönetim Kurulu Olağanüstü Toplantısı (25–31 Temmuz 2003)

PKK terör örgütü 25–31 Temmuz 2003 tarihleri arasında, 2002 yılının genel

değerlendirmesini yapmak ve 2004 yılına kadar olan süreç için bir yol haritası

hazırlamak maksadıyla, Kuzey Irak Kandil Dağı’nda “Genişletilmiş Yönetim Kurulu

Olağanüstü Toplantısı”nı gerçekleştirmiştir.277

Toplantıda örgütün büyük kentlerde “hücre sistemi” şeklinde örgütlenmesine

ve faaliyetlerini tepki, teşhir, kararlılık ve şiddet eylemleri şeklinde hızlandırmasına

karar verilmiştir. Öte taraftan örgütü legal bir görünüme sokmak maksadıyla,

HPG’nin özerk bir yapıya kavuşturulması ve çeşitli yerlere güç aktarması

kararlaştırılmıştır.278

Terör örgütünün KADEK ile birleştirilmesi ve sözde Kürdistan Halk Kongresi

adını alması kararlaştırılmıştır. Fakat bu kararın uygulanması daha sonraya

bırakılmıştır.

Örgüt toplantıda, geçmişin yansımalarından yola çıkarak bir yol haritası

hazırlamıştır.279 Açıklanan sözde yol haritasında 01 Eylül - 01 Aralık 2003 arasındaki

dönem birinci aşama olarak kabul edilmiş, bu süreç içerisinde sözde ateşkesin çift

taraflı hale getirilmesi planlanmıştır. İkinci aşama olan 01 Aralık 2003–01 Nisan 2004

döneminde ise bütün teröristlerin de siyasal yaşama katılımlarını sağlayacak şekilde

Türk Devletinin “Toplumsal barış ve demokratik katılım yasası” çıkarması, buna

karşılık örgütün 500’er kişilik gruplar halinde teröristleri yurt içerisine göndermesi

öngörülmüştür. 01 Nisan–01 Eylül 2004 tarihleri arasındaki üçüncü aşamadaysa,

Devletin terörist başını serbest bırakması ve terör örgütünün üst düzey yöneticileri

dâhil tüm örgüt mensuplarının Türkiye’ye dönmesinin sağlanması öngörülmüştür. Bu

dönem Abdullah Öcalan’ın bazı kaygılardan sıyrılarak vazgeçemediği şiddeti

277 PKK-18, “Barış İçin Demokratik Çözüm, Halkımıza ve Kamuoyuna”, Serxwebûn e-Dergisi, Ağustos 2003, Yıl: 22, Sayı: 260, Erişim: 10 Ekim 2005, http://www.serxwebun.com/2003/08/hab01.html. 278 PKK-19, “Çözüm İçin Serhildanda Aşama Yapmanın Zamanıdır”, Serxwebûn e-Dergisi, Ağustos 2003, Yıl:22, Sayı:260, Erişim: 10 Ekim 2005, http://www.serxwebun.com/2003/08/hab03.html. 279 PKK-23, “KADEK Yönetim Kurulu, Barış ve Demokratik Çözüm İçin Yol Haritası”, Serxwebûn e-Dergisi, Ağustos 2003, Yıl:22, Sayı:260, Erişim: 18 Ekim 2005, http://www.serxwebun.com/2003/08/hab05.html.

86

Page 103: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

yeniden ülke içine aktarmasının başlangıcı olarak kabul edilebilir.280 Bu yönelişin

geçmişten farkı ise bizzat emrini verdiği katliamları bazı örgüt mensuplarına mal

ederek şiddeti meşru savunma temelinde ifade etmesidir. 281

2.2.3.12. KONGRA-GEL ve 9. Kongre (24 Ekim–06 Kasım 2003)

KADEK terör örgütü 2. Kongresini (PKK 9. kongre, KONGRA-GEL 1.

Kongre) 26 Ekim–04 Kasım 2003 tarihleri arasında Kandil Dağı-Dola Koga Kampı

bölgesinde yapmıştır.282 Kongreye yaklaşık 360 terörist katılmış ve bunlardan 100'e

yakını Avrupa'dan gelmiştir.283

Kongrede, KADEK oluşumunun feshedilerek, yerine sözde Kürdistan Halk

Kongresi’nin (KONGRA-GEL (Kongra Gele Kürdistan)) kurulduğu ilan edilmiştir.284

Örgütün yeni oluşumunda silahlı unsur olan HPG’nin terör örgütünden ayrılarak

yeniden teşkil edilmesi ve sorumluluğuna Murat Karayılan adlı teröristin getirilmesi,

bu unsurların sadece Türkiye ve İran'da faaliyet göstermek üzere elde tutulması,

Suriye ve Irak’ta ise siyasi faaliyet yürütülmesi kararı alınmıştır. Örgüte göre HPG,

Kürt halkının sözde meşru direnişi olan PKK’nın vazgeçilmez bir devamı

niteliğindedir.285

9. Kongrede terör örgütünün başkanlık konseyi için 16’sı bayan olmak üzere

51 üye seçilmiş, sözde Kürdistan Ulusal Kongresi (KUK) üyesi Zübeyir Aydar ise

“Konsey Genel Koordinatörü” olarak görevlendirilmiştir.

280

ÖCALAN’ın bu dönemde geçmiştekine benzer tarzda marjinal açıklamaları bulunmaktadır. Kişilikleri ön plana çıkarılmış ve örgüt üyelerince itibar gören eski militanlar örnek gösterilmek suretiyle yoğun bir kışkırtma süreci başlatılmıştır. Bkz. Abdullah Öcalan. “Gerçek Gerilla Agit (Mahsum Korkmaz’ın örgüt içerisindeki kod adı)’tir”, Erişim: 04 Ekim 2005, http://www.pkk.org/tr/Degerlendirmeler/on_agitark.html; Duran Kalkan, “Mahsum Korkmaz; ARGK’den HPG’ye Gerilla Ordulaşmasının Komutanı”, Erişim: 14 Aralık 2005, http://www.pkk.org. 281 Abdullah Öcalan, “Meşru Savunma Güçlerine”, 15 Ağustos 2003, Erişim: 19 Eylül 2005,http://www.abdullah-ocalan.com/index2.htm. 282 PKK-12, “Özgür Kürt Kimliği Yeni Ortadoğu Kimliğidir; KONGRA-GEL Kuruluş Kongresi Sonuç Bildirgesi”, Serxwebûn e-Dergisi, Kasım 2003, Yıl:22, Sayı:263, Erişim: 19 Eylül 2005,http://www.serxwebun.com/2003/11/hab09.html. 283 Kürdistan Halk Kongresi Demokratik Kuruluş Belgeleri, Çetin Yayınları. İstanbul, 2003, s.248.284 PKK-13, “KADEK'in Feshine İlişkin Karar Tasarısı”, Serxwebûn e-Dergisi, Kasım 2003, Yıl:22, Sayı:263, Erişim: 19 Eylül 2005, http://www.serxwebun.com/2003/11/hab10.html. 285 Duran Kalkan, “PKK Kürt Halkının Ulusal Direniş Kimliğidir”, Serxwebûn e-Dergisi, Kasım 2003, Yıl:22, Sayı:263, Erişim: 12 Ekim 2005, http://www.serxwebun.com/2003/11/hab08.html.

87

Page 104: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Abdullah Öcalan’ın “Uzlaşma ve Çözüm Deklarasyonu” 286 adı altında ilettiği

mesajdan ana fikrini alan kongrede Türkiye, İran, Suriye ve Irak kastedilerek

“Egemen Ülkelere İlişkin Demokratik Kriterler” başlığı altında şu kararlar

alınmıştır:287

–İran, Suriye ve Irak'ta halkın özgür katılım ve seçimine dayanan, çoğulcu

demokratik sisteme geçiş sağlanmalıdır. Türkiye'de seçim yasaları demokratik

esaslara göre yeniden düzenlenmeli, halkın katılımını ve temsilini parlamentoya

taşıyacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

–Her ülkede tüm toplumun uzlaşmasına dayanan, herhangi bir kesimin ve

zümrenin dar egemenlik ve üstünlüğünü içermeyen, temel hak ve özgürlükleri esas

alan demokratik anayasalar oluşturulmalıdır.

–İç hukuk sistemi, hukukun üstünlüğünü esas alan uluslararası hukuk ve

demokratik kriterlere göre insan haklarına uygun olarak yeniden düzenlenmelidir.

–Düşünce ve örgütlenme özgürlüğü önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.

–İnsan haklarına ve bireyin özgür gelişmesine ters düşen her türlü keyfi

uygulama, baskı ortadan kaldırılmalı, bu amaçla idari ve hukuksal tedbirler

alınmalıdır. Bunları yapanlar hakkında cezai işlem gerçekleştirilmelidir.

–İdam cezası kaldırılmalıdır.

–Başta Kürt halkı olmak üzere, tüm etnik kültürler üzerinde uygulanan

ayrımcılık, inkâr, dil yasağı ve baskılara son verilmelidir. Kimliklerini özgürce

geliştirme ve ifade etme hakları anayasal güvenceler altına alınmalıdır.

–Siyasi amaç ve düşüncelerinden dolayı mahkûm edilen herkes yeni yasal

düzenlemelerle serbest bırakılmalıdır. Sürgün edilenler ve yurtdışına çıkmak

zorunda kalanların geriye dönmelerini sağlayacak yasal koşullar ve toplumsal ortam

sağlanmalıdır.

–Ülkeler arasında siyasal, ekonomik, kültürel, sosyal vb. tüm toplumsal

faaliyetlerin özgürce sağlanmasını ve birbirleriyle ilişki kurmalarını kolaylaştıracak

yasal düzenlemeler geliştirilmelidir.

–Kürt halkının sınırlardan geçişini kolaylaştıracak, tüm toplumsal kesimler ve

parçalar arasında toplumsal ilişki kurmalarına imkân verecek yasal düzenlemeler

yapılmalıdır. Sınır getiren ve kısıtlama koyan engeller kaldırılmalıdır. Bölge

286 Abdullah Öcalan, “Uzlaşma ve Çözüm Deklarasyonu”, 15 Ağustos 2003, Erişim: 13 Kasım 2005, http://www.abdullah-ocalan.com/index1.htm. 287 PKK-14, “Demokratik Haklar Bildirgesi”, Serxwebûn e-Dergisi, Kasım 2003, Yıl:22, Sayı:263, Erişim: 23 Eylül 2005, http://www.serxwebun.com/2003/11/hab05.html.

88

Page 105: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

ülkelerinin birlik, dayanışma ve süreçle bütünleşme imkânlarını yaratan çalışmalar

yapılmalıdır. Ortadoğu Demokratik Birliği'ne götürecek olan siyasal, ekonomik ve

kültürel antlaşmalar gerçekleştirilmelidir.

–Uluslararası alanda, II. Dünya Savaşı'nın sonucunda, soğuk savaşın

dengelerine dayanarak kurulan, uluslararası gerginliği, aşırı militarizmi, nükleer

silahlanmayı körükleyen, hegemonik sistemleri yaygınlaştıran, sık sık iç ve bölgesel

çatışmalara, insan hak ve özgürlüklerinin ihlaline neden olan, Kürt halkının temel

hak ve özgürlüklerini görmezlikten gelen, dolayısıyla kendi içinde eşitsizliği ve

adaletsizliği barındıran ve eski dünya sisteminin bir sonucu olarak hala varlığını

devam ettiren BM, NATO, IMF gibi uluslararası kurum ve kuruluşlar, çağın

ihtiyaçlarına, demokratik kriterlere, insanın hak ve özgürlüklerine göre reformdan

geçirilerek yeniden düzenlenmelidir.288

Kongrede bu kriterlerin paralelinde “Kürtlere İlişkin Demokratik Kriterler”

başlığı altında ise şu kararlar alınmıştır:289

–Kürtler, yaşadıkları tüm ülke ve alanlarda siyasal, ekonomik, sosyal,

kültürel, diplomatik ve kültürel sorunlarını çözerlerken, anayasal hareket perspektifini

Demokratik Haklar Bildirgesi oluşturur.

–Kürt toplumu içinde siyasal örgütler, toplumsal kurumlar ve kesimler, sınıf

ve zümreler, farklı inanç grupları, aşiretler ve bireyler arasındaki çelişki ve sorunlar,

barış, diyalog ve kardeşlik içinde ele alınarak çözülür. Hiç kimse, kurum veya

kuruluş, sorunların çözümünde zora ve şiddete başvuramaz.

–Her parçada yaşayan Kürtlerin ekonomik düzeylerinin yükseltilmesi için

ekonomik yatırımlar geliştirilmeli ve desteklenmelidir.

–Her Kürt insanı yaşadığı ülkede egemen sistemin yarattığı baskılara karşı,

Demokratik Haklar Bildirgesi'ni esas alarak hak ve özgürlüklerini savunur.

288 Terör örgütü her fırsatta demokratik kriterlerden, temel insan hak ve özgürlüklerinden bahsetmektedir. Fakat bu açıklamalara tamamen ters düşen fikirler ve uygulamalarda tutarsız şekilde ifade edilmektedir. Örnek olarak aile kurumu her ırk ve her kültür açısından korunması gereken bir özelliğe sahiptir. Bireyin ilk ve en yakın sosyal çevresi aile olup kişilik ve karakter oluşumunu şekillendiren en önemli unsur olarak kabul edilir. ÖCALAN’a göreyse aile ortadan kaldırılması gereken zararlı bir oluşumdur. Bu kapsamda terörist başının şu ifadeleri oldukça dikkat çekicidir.”…Aileyi kazandınız da ne elde ettiniz? Aileyi kurtardınız da ne oldu? Aileyi kurtarırken ulus bitti, halk bitti…Biz bu ailecilik kurumuna ve felsefesine karşı neden savaşıyoruz? Soysuz, insanlığa, ulusallığa ve toplumsallığa kapalı Kürt kişiliğinin, basit aile ilişkilerini kurtarma için satmayacağı hiçbir şey yoktur. Yeter ki ailesini kurtarsın…”. Bkz. Abdullah Öcalan, Sosyal Devrim ve Yeni Yaşam, Çetin Yayınları, İstanbul, 2005, ss.14-15.289 PKK-14, a.g.d.

89

Page 106: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

–Her birey yaşadığı egemen ülke zemininde ayrımcılığa, etnik milliyetçiliğe

karşı mücadele eder, kendi kaderini özgürce tayin etme hakkını ayrılıktan yana değil

birlik, dayanışma ve kardeşlikten yana kullanır.

–Her Kürt bireyi her parçada ve Kürtlerin yaşadığı tüm ülkelerde dayanışma

ve birlik içinde olur. Kürt halkının demokratik özgürlük mücadelesini zayıf düşüren ve

birliğini bozan eylemleri reddeder. Parçalar ve kesimler aleyhinde ayrımcılık yapan

halkın birliğini bozan zarar verici politikalara karşı Kürtlerin ulusal demokratik birliğini

savunur.

–Kürtler yaşadıkları ülkelerde anayasal vatandaş olma hakkına sahiptir.

Bunun için mücadele ederler.

–Kürt halkı adına demokratik yönetim ve temsil yetkisini kullanan tüm kurum

ve organlar yasal yetkilerini halkın onayından ve Demokratik Haklar Bildirgesi'nden

alır.

–Demokratik Haklar Bildirgesi'nde dile getirilen temel hak ve özgürlükler,

demokratik kriterler her Kürt insanını ilgilendirir ve hayata geçirilmesinde sorumlu

kılar. KONGRA-GEL Demokratik Haklar Bildirgesi temelinde tüm Kürt kurum ve

organlarıyla geniş bir uzlaşma sağlamayı esas alır.

9. Kongrede belirtilmesi gereken son karar, sözde Özgür Kadın Hareketi

(PJA) hakkında alınan karardır.290 Buna göre KONGRA-GEL bünyesinde

oluşturulacak Kadın Komitesi'nin, ulusal ve uluslararası alanda Kürt kadınını temsil

etmesi ve ittifaklara gitmesine, kendi iç tüzüğünü hazırlayıp bu temelde çalışmalarını

yürütmesine, KONGRA-GEL çalışmalarının yürütüldüğü tüm alanlarda kendisini

örgütlemesine ve demokratik ekolojik uygarlık çizgisinin Ortadoğu'daki uygulayıcı ve

öncü gücü olarak mücadele etmesine karar verilmiştir.

2.2.3.13. Sözde Ateşkesin Sona Erdirilmesi ve 10. Kongre (16–26 Mayıs 2004)

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin örgütün taleplerine cevap vermediği, bazı üst

düzey terörist kadroların, 5–6 yıldır sürdürülen sözde ateşkesin ve siyasi faaliyetlerin

amaca ulaşmada etkili olmadığı yönünde duyduğu rahatsızlık, görüş ayrılıkları ve

örgüt içi iktidar çekişmeleri nedeniyle Abdullah Öcalan’ın talimatı doğrultusunda, 16–

26 Mayıs 2004 tarihleri arasında yaklaşık 478 terör örgütü mensubu ve yanlısının

290 PKK-31, “PJA'nın Örgütsel Yeniden Yapılanma Karar Tasarısı”, Serxwebûn e-Dergisi, Kasım 2003, Yıl:22, Sayı:263, Erişim: 21 Kasım 2005, http://www.serxwebun.com/2003/11/hab06.html.

90

Page 107: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

katılımıyla, Kuzey Irak Kandil Dağı’nda KONGRA-GEL oluşumunun 2. Kongresi

toplanmıştır.291

Kongrede örgütsel birlik ve tek yanlı ateşkesin gözden geçirilerek yeni

stratejinin belirlenmesi başlıkları altında iki konu üzerinde durulmuştur. Terör örgütü,

kendi içerisindeki “muhafazakârlar” ve “reformcular” adlı grupların mücadelesi

nedeniyle örgütsel işleyiş açısından büyük sıkıntılar yaşamıştır. Kongre öncesinde

Abdullah Öcalan’ın kesin talimatı ile örgüt içerisinde muhafazakâr kanat tarafından

tehdit ve infaza kadar varan yoğun bir baskı uygulaması başlamıştır. Kongre

sonucunda ise eski yönetim tamamen tasfiye edilirken, sadece Abdullah Öcalan’a

bağlılığı ile bilinen Murat Karayılan’ın özerk hale getirilen HPG sorumluluğuna,

Zübeyir Aydar’ın ise örgüt başkanlığına devam etmesine karar verilmiştir.292

10. Kongrede alınan kararlar doğrultusunda;

–HPG tarafından 28 Mayıs 2004 tarihinde yapılan açıklamada “ateşkesin tek

taraflı olarak bozulduğu”, sözde Botan, Amed, Dersim alanlarının teröristlerin

üslenme sahası olduğu, güvenlik güçlerinin bu bölgelere girmeleri durumunda

saldırıyla karşılık verileceği,

–Yabancı yatırımcı ve turistler için Türkiye’nin riskli ülke haline geldiği,

–Cenevre anlaşması ilkelerine uyularak, sivillere saldırıda bulunulmayacağı

deklare edilmiştir.

–Ayrıca, yayınlanan (8) maddelik bildiride; terörist başına uygulandığı iddia

edilen sözde tecridin kaldırılması, iki taraflı ateşkesin devlet tarafından resmi olarak

kabul edilmesi, TSK’nin güvenlik ihtiyacından fazla olan birliklerini Güneydoğu

Anadolu bölgesinden çekmesi, örgüte karşı yapılan operasyonların durdurulması,

demokratik çözümün önünün açılması yönünde adımların atılması belirtilmiştir.

Kongrede Bilim Sanat Komitesi üst yapılanması altında Bilim-Teknoloji,

Kültür-Sanat, Edebiyat, Eğitim ve Aydınlanma Komitelerinin kurulmasına karar

verilmiştir. Alınan karara göre Bilim Sanat Komitesinin, altı ay içerisinde tüm

291 PKK-24, “Olağanüstü KONGRA-GEL Genel Kurul Çizgisini Doğru Kavrayalım Atılımcı Bir Ruhla Pratiğe Geçirelim”, Serxwebûn e-Dergisi, Haziran 2004, Yıl:23, Sayı: 270, Erişim: 11 Kasım 2005, http://www .serxwebun.com/2004/06/ hab02.html. 292 PKK-25, “Kongra-Gel Il. Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı Sonuç Bildirgesi”, Serxwebûn e-Dergisi, Haziran 2004, Yıl:23, Sayı:270, Erişim: 11 Kasım 2005,http://www.serxwebun.com/2004/06/hab11.html.

91

Page 108: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

sahalarda bulunan bilim ve sanat kurumlaşmalarını kendi bünyesinde toparlayacak

şekilde örgütlenmesine ve iki ay içerisinde program ve iç yönetmeliğini hazırlayarak

yürürlüğe sokmasına karar verilmiştir.293

2.2.3.14. Yeni PKK’nın kuruluşu ve 11. Kongre (28 Mart–4 Nisan 2005)

PKK terör örgütünün 11. Kongresi, 28 Mart–4 Nisan 2005 tarihleri arasında

Kuzey Irak Kandil Dağı’nda 205 terör örgütü mensubunun (sözde delege) katılımıyla

gerçekleştirilmiştir. Söz konusu kongreye örgüt içerisinde “PKK Yeniden Yapılanma

Kongresi” adı verilmekle beraber, yeni PKK’nın 1. Kongresi de denilmektedir. Bu

kongreyle KONGRA-GEL oluşumu feshedilmiş yerine yeni PKK oluşumu ilan

edilmiştir.294

Terör örgütüne göre; “PKK’nın 1970’lerde kuruluşu Kürt halkı için bir hamle

olmuş, fakat aynı zamanda bu yıllardaki sosyalist düşüncenin eksikliklerini ve

yanlışlıklarını da barındırmıştır. Yeni PKK ise bilimsel-demokratik sosyalist

ideolojisiyle yalnızca Kürt halkının ve Ortadoğu halklarının değil, tüm dünya

halklarının en demokratik özgürlükçü gücüdür.” 295 Oysa, örgütün yeni PKK’ya

dönüşündeki temel amaç, Abdullah Öcalan’ın yakalanmasının ardından

gerçekleştirilen KADEK ve KONGRA-GEL oluşumları ile yitirilen imajın ve özellikle

bölge halkı üzerindeki psikolojik baskının yeniden temin edilmesidir.

Örgüt içerisindeki muhalif görüşe ise Kuzey Kürt siyasetinde hem söylemler

anlamında hem de kişiler ve kurumlar bazında kökten bir yenilenmeye ihtiyaç vardır.

Oysa hiç bir yeni dönem yeni kadroyla kurulmamıştır. Yaşanan ve tarihte başka bir

örneği olmayan bu çok isim değiştirme sürecinin pratik politik anlamda bazı

anlamları olsa da ortaya çıkan sonuç, PKK’nin değişmediği ve sürekli deforme

olduğu sonucudur.296

293 PKK-27, “Bilim Sanat Komitesi”, Serxwebûn e-Dergisi, Haziran 2004, Yıl:23, Sayı:270, Erişim: 11 Kasım 2005, http://www.serxwebun.com/2004/ 06/hab10.html. 294 PKK-2, “Yeni PKK’nin Kuruluşu Ilan Edildi”, 13 Nisan 2005, Erişim: 13 Ocak 2005, http://news.pkk.org/breve.php3?id_breve=. 295 PKK-27, a.g.m.296 Ümit Beyazdağ, “Değişim mi? Fiyasko mu?”, Erişim: 13 Ocak 2005, http://www.pwdnerin.com/modules.php?name=Content&pa =showpage&pid=103 .

92

Page 109: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Kongrede yeni PKK’nın parti tüzüğü ve programı kabul edilmiştir. Gerek

tüzükte gerekse programda örgütsel yapı ve işleyiş açısından KONGRA-GEL’den

çok farklı bir değişiklik bulunmamakla beraber, konuya “Yeni PKK Sürecinde

Örgütün Teşkilat Yapısı” kısmında detaylı olarak yer verilmiştir.

2.3. Yeni Dönemde Terörizm İmajından Kaçış ve Yapısal Değişim

Örgütün teşkilat yapısını incelerken dört farklı dönemden söz etmek

gerekmektedir. Bu dönemler; PKK, KADEK, KONGRA-GEL ve yeni PKK

dönemleridir.

Bilindiği üzere PKK, 04–10 Nisan 2002 tarihleri arasında Kuzey Irak

bölgesindeki Kandil Dağında yapılan sekizinci kongrede (KADEK’in birinci kongresi)

kendisini tavsiye ederek yeni bir program ve tüzükle KADEK’i kurduğunu

açıklamıştır. Bu oluşum yaklaşık 16 ay sonra 26 Ekim–04 Kasım 2003 tarihleri

arasında Kandil Dağı Dola Koga kampı bölgesinde yapılan KADEK ikinci kongresine

kadar sürmüş (PKK’nın 9. kongresi) ve örgüt yeni bir program ve tüzükle KADEK’i

feshederek sözde Kürdistan Halk Kongresi’ni (KONGRA-GEL) kurmuştur.

KONGRA-GEL adındaki yeni oluşum ise 4 Nisan 2005 tarihinde yeni PKK’nın

kurulmasıyla ortadan kalkmıştır. Terör örgütünün yaşadığı bu değişimi göz önünde

bulundurarak, söz konusu dönemlerdeki teşkilat yapısını ve temel farklılıkları ortaya

koymak örgütün stratejisini tanımlamak açısından hayati bir önem taşımaktadır. Zira

gerçekler bu değişim sürecinde gizlidir.

2.3.1. Yapısal Açıdan Örgütteki Değişim ve Nedenleri

PKK, adından da anlaşılacağı üzere bir parti adıdır. Parti, bilinen anlamından

farklı olarak, sözde devrimin yöneticisi ve yol göstericisidir. Muhalif olunan, devletin

ta kendisi olup, hedeflenen sömürgeci devletten ziyade bağımsız bir sözde

Kürdistan’dır. Dolayısıyla siyasi kararların alındığı ve eyleme dönüştürüldüğü ortam

parti ortamıdır. Abdullah Öcalan ise PKK’yı şu şekilde tanımlamaktadır:297

297 Öcalan’ın bu tanımı şu kaynaklardan bulunabilir:Öcalan, a.g.e., 1999a, ss.48-49, Abdullah Öcalan, Kürt Sorununda Demokratik Çözüm Bildirgesi (Savunma), İstanbul, 1999,

s.48.

93

Page 110: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

“PKK, cumhuriyetin elli yıllık alt ve üst yapısının ortaya çıkardığı objektif temeller üzerinde, dünyadaki fırtınalı devrim ve karşı-devrimin teorik-pratik incelemesini, ütopik ve teorik bir grubun, öncelikle 1970–1980 arası ideolojik isyan hareketi, 1980–1990 arasında da siyasi ve eylemsel hareketi olarak doğup gelişmiş, gerçekten de son Kürt isyan hareketidir.”

Abdullah Öcalan’a göre gerilla, partinin taktiği ve daha da yoğunlaştırılmış

ifadesi sayılmakta ve parti öncü çekirdekleri uzun bir süre gerilla çekirdeğinden

ibaret görülmektedir Yine Abdullah Öcalan’a göre savaşı yürüten kurmaylıktır ve

örgütte kurmaylık parti demektir.

Yer verilen bu açıklamalar ışığında öngörülen aslında bir “parti” değil, parti

görünümü altında güdümlenmiş bir militan topluluğudur. Terör örgütü liderinin kişiliği

değerlendirildiğinde örgütün hiçbir aşamasında kendi düşüncesine muhalif ya da

alternatif yaklaşımı kabul etmediği açık olarak görülmektedir. Öyle ki bu yöndeki

şüphe veya girişim örgüt içinde birçok infaza neden olmuştur.

PKK terör örgütünün ilk tüzüğü ve Abdullah Öcalan’ın söz konusu dönemde

yaptığı açıklamalar detaylı olarak incelendiğinde istenilen anlamda kapsamlı bir

teşkilatlanmaya gidilemediği görülmektedir. Terör örgütü elebaşının sesini duyurma

ve etkinliğini arttırmada şiddet yoğun bir yaklaşım öngörmesinden, fakat bir yandan

da eleman kazanımı gereksiniminden dolayı, ortaya sadece düzmece bir parti

teşkilatı çıkarılabilmiştir. Uygulamada ise partinin sözde tüzüğü ve teşkilatı

kapsamında; ideolojik yapısı marjinal düzeyde, maceraperest ve şiddet kullanımına

müsait insanlar biraraya getirilmiştir.

PKK tüzüğünden oldukça farklı olarak, KADEK parti tüzüğünde ise şiddetin

ifadesine yer verilmemekte ve siyasallaşma lehindeki gelişim dikkati çekmektedir.

Örgütün amacında, oligarşik, otokratik ve teokratik yapı uzantılarına karşı mücadele

vermek, Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de demokratik dönüşümü gerçekleştirmek

temelinde Kürt ulusal sorununu çözmek, sözde Kürdistan’da feodal kalıntıları tasfiye

ederek ulusal ve demokratik örgütlenmeyi ve yaşamı geliştirmek, Kürt ulusal

sorununun bütün parçalardaki çözümünü ve ulusal birliği Demokratik Ortadoğu

Birliği hedefi temelinde yürütmek, ilerici insanlığın bir parçası olarak demokratik

sosyalizme doğru ilerlemek şeklinde bir ifade değişikliği bulunmaktadır. Örgütün

yaklaşımındaki bu değişim (en azından ifade düzeyinde) aslında bir yöntem

değişikliği olup asıl amaçtan kopuşu sergilememektedir. Öte taraftan KADEK adı

94

Page 111: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

örgüt açısından dönemsel bir zorunluluk olmuştur. 11 Eylül saldırılarının ardından

tüm dünyanın dikkatini terörizme yöneltmesi, PKK’nın da birçok ülke ve kuruluşun

kara listesinde “terörist örgüt” olarak yer alması en azından bir isim değişikliğini

mecburi hale getirmiştir. Sözde ateşkes ve eylemsizlik yönündeki eğilim ise ABD’nin

Irak’a müdahalesi ve Kuzey Irak’taki belirsizlikle yakından ilgilidir.

KONGRA-GEL sürecinde ise KADEK ile başlayan siyasallaşma lehindeki

gelişme en üst seviyeye çıkmıştır. Örgüt, Türkiye’de anayasal ve yasal düzeyde

yaşanan demokratik değişikliklere, idamın ve Kürtçe anadil yasağının kaldırılmasına,

ayrıca AB ile uyum sürecinde yaşanan olumlu gelişmelere dayanarak, sözde Kürt

sorununun çözümünün barış, demokrasi, özgürlük, eşitlik ve adaleti sağlamakla

gerçekleşebileceğini ifade etmeye başlamıştır. KONGRA-GEL tüzüğünde belirtilen;

alternatif olarak devlet kurmayı ve sınıflı toplum uygarlığını hedeflemeyen,

demokratik kurumlaşma ve sivil toplum gücüne dayalı devleti ve toplumu

demokratikleştirerek, devlete iş ve rol koordinasyonu düzeyinde işlev yükleyen, cins

sorununu eşitlik ve özgürlük temelinde çözen, çevreye saygılı demokratik-ekolojik

toplumu kurmak amaçları, PKK ve KADEK sonrasında yaşanan değişimi ifade

etmek açısından oldukça uygun bir perspektiftir.

KONGRA-GEL tüzüğünde, örgütün ilk tüzüğünde net olarak ifade edilen

“Bağımsız Birleşik Kürdistan” ideali, İmralı’dan gelen “Demokratik Konfederalizm”

açılımının gölgesinde kalmış, fakat asla ikinci plana atılmamıştır. Bu yaklaşımın

temel amacı ise hem Kürt kökenli vatandaşlarımızın desteğini kazanarak hem de

yumuşatılmış ifadelerle kamuoyunu hazırlayarak siyasallaşma hedefini tamamen

yürürlüğe koymaktır.298 Öte taraftan en büyük tehlike de işte tam bu noktada kendini

göstermeye başlamaktadır; “Türkiye’den vazgeçmeyen (hatta kapsayan) Özgür

Birleşik Kürdistan İdeali.” Bu ideal, demokratik konfederalizmin münferit anlamda

yorumlanmasından net olarak anlaşılamasa da, örgütün tanımı benimsetmeye

yönelik ifadelerinde kendisini açıkça ele vermektedir.299

298 Bu ifadelere örnek olarak ÖCALAN’ın şu beyanatı gösterilebilir “..Düşünülen Kürdistan Halk Kongresi (KONGRA-GEL) amaç olarak devletleşmeyi içermeyen, mevcut ulus devletler ile sorunları barış içinde ve demokratik siyaset esasları ile çözmek biçiminde kendini tanımlayabilir. Bu tanım ciddi doğru bir teorik çabanın ve pratik eylemliliğin sonucu olarak geliştirmektedir ve dikkatle kavranmaya çalışılmalıdır…” Bkz. Abdullah Öcalan, Özgür İnsan Savunması, Çetin Yayınları, İstanbul, 2003, s.139. Bu tip ifadelerle örgütün imajı değiştirilmeye çalışılmıştır. Oysa bölücü terör örgütünün hiçbir evresinde temel amaç, yani sözde Büyük Bağımsız Kürdistan Devleti amacı değişmemiştir. 299 Mustafa Karasu, “Demokratik Konfederalizm, Toplumun Demokratik Duyarlılığının ve Kültürünün Geliştiği, Demokratik Örgütlenmesinin Sağlandığı, Tüm Toplumsal Sorunların Demokratik Temelde Çözüldüğü Bir Sistemdir”, Erişim: 27 Aralık 2005,

95

Page 112: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Yeni PKK olarak ifade edilen örgütün programında demokratik konfedarlizm

kavramı iyice benimsenmiş ve bir ölçüde KONGRA-GEL programı geliştirilmiştir.

Programda son dönem ve bu hızlı yapısal geçişin nedenleri şu şekilde izah

edilmektedir:300

“PKK’nin eski paradigmasıyla bu görevleri başarması mümkün değildir. Reel sosyalizm ve klasik ulusal kurtuluşçuluk arası bir çizgide seyreden PKK, dıştan ağır baskılar, içten o denli ağır yetersizliklerden dolayı, bir türlü çizgisinin gerçek potansiyelini açığa çıkarıp örgütleyememiştir. 1995’ler sonrasında Parti Önderliğinin tüm çabalarına rağmen, gerçek özünden koparılmış olan PKK, kendisinden bekleneni yerine getiremeyen bir pratik sergilemiştir. Bunu aşmaya dönük KADEK girişimi ise sorunu daha da derinleştirmiştir. En son uluslararası komploya karşı Önderliğimizin geliştirmiş olduğu halkımızın 21. Yüzyıl projesi KONGRA GEL yapılanması içinde “Bilim-Sanat Komitesi” biçiminde bir örgütlülüğe kavuşturulmak istendiyse de, ihanetçi-çeteci grubun projeyi sabote etme girişimi nedeniyle, iyice işlevsizleşip etkisizleşmiştir. Tüm bu gelişmelerin yanı sıra dünyadaki bilimsel-teknolojik gelişmeler ve bunun yarattığı sosyal-ekonomik-kültürel sonuçları karşılayabilmek için, PKK’nın özüne uygun bir biçimde yeniden yapılanması, yaratılan değerlerin korunması, geliştirilmesi ve geleceğe taşınması gerekmektedir.”

Yeni PKK sürecinde değerlendirilmeye alınması gereken diğer bir önemli

konu da, örgütün silahlı güçleri ve eylemleridir. Bilindiği üzere PKK’dan KADEK’e

geçiş sürecinde siyasallaşma ön planda tutularak silahlı eylemlerden ve şiddet

ifadesinden sakınılmıştır. Örgüt bu tavrının yanı sıra, sözde meşru savunma anlayışı

temelinde Kuzey Irak’ta savunma bölgeleri oluşturmuş ve silahlı unsurlarını

gerektiğinde demokratik çözüme hizmet edecek şekilde kullanmak üzere taktik bir

güç ve siyasi baskı aracı olarak elde bulundurmaya devam etmiştir. Bu tutum

KONRA-GEL’in kuruluşunun ardından bir yıl daha devam etmiş, 28 Mayıs 2004

tarihinde sözde Botan ve Dersim alanlarının teröristlerin üslenme sahası olduğu,

güvenlik güçlerinin bu bölgelere girmesi durumunda saldırıyla karşılık verileceği ilan

edilerek tek taraflı sözde ateşkes bozulmuştur.301 Sözde ateşkesin bozulmasının

ardından yeni PKK’nın kurulduğu 4 Nisan 2005’e kadar önemli bir eylem

gerçekleştirilmeyerek mevcut durum korunmuş, bu tarihten sonra yoğun olarak

eylemlere başlanmıştır.

http://www.pkk.org/tr/Degerlendirmeler/demokratiktoplum.html. 300 PKK-34, “PKK Program ve Tüzüğü”, Erişim: 19 Ocak 2006, http://tecakonline.com. 301 Kurdishinfo, “Kürt Sorununda Bir Dönemeç: 1 Haziran Kararı”, Erişim: 19 Ocak 2006, http://www.kurdishinfo.com/modules.php?name=News&file=article&sid=7689.

96

Page 113: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

2.3.2. PKK Sürecinde Örgütün Teşkilat Yapısı

2.3.2.1. Örgüt Üyeliği

PKK terör örgütünün ilk tüzüğünde üyelik oldukça dar kapsamda tutulmuş,

parti program ve tüzüğünü kabul eden, partiye maddi olarak katkıda bulunan ve parti

örgütlerinden herhangi birinde görev alarak partiyi fiilen destekleyen herkes parti

üyesi olarak kabul edilmiştir. Tüzükte üyelik sürecine detaylı olarak yer verilmemiştir.

Konuyla ilgili olarak herhangi bir kimsenin merkez komitesi veya bölge komitesinin

kararıyla parti üyesi olabileceği, bazı hallerde bu yetkinin mahalli komitelere

verilebileceği belirtilmiştir. Bölge komitesi tarafından sosyal ve siyasal kişiliği

bakımından karışıklık yaratabilecek durumda bulunan kişi ya da kişilerin parti üyeliği

için merkez komitenin onayının alınması zorunluluğu getirilmiştir.302

Parti üyelerinin görevleri genel olarak; partinin amaç ve hedeflerini

gerçekleştirmek için bütün imkânları ile partinin disiplin, program, taktik ve

stratejisine göre çalışmak, partinin sırlarını açıklamamak, bilgisini, uyanıklığını,

politika ve şuurunu teori ve devrimciliği temel esaslarıyla araştırmaya çalışmak,

eleştiri ve öz eleştiri esasları üzerine çalışmak, partiden hiçbir şeyi saklamamak,

gurur ve maceracılıktan kaçınmak, partinin muvafakatını almadan yerini, partinin

haberi olmadan da işini değiştirmemek şeklinde sıralanmıştır.303

Terör örgütünün tüzüğünde üyelerin cezalandırılmasında iki usulden

bahsedilmiştir. Buna göre üyenin, alt komite veya hücrelerden bir üyenin teklifi ve

bunun, denetleme ve istihbarat komitesi tarafından desteklenmesi üzerine merkez

komite tarafından cezalandırılması ilk usul; bazı temel durumlarda mahalli komitenin

üyeliğini alarak araştırmaya geçmesi ikinci usuldür.304

Parti üyelerine tanınan üyelik hakları değerlendirildiğinde ise fazla bir hakkın

tanınmadığı görülmektedir. Bu kapsamda tüzükte; parti üyelerinin iç tüzüğe uygun

şekilde eleştiri yapabileceği, soru sorabileceği, görüş açıklayabileceği, zor durumda

302 Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, “PKK Terör Örgütünün Tüzüğü”, Kendi ifadesiyle PKK Kimdir, Ne Yapmak İstiyor, MGK Yayınları, No:3, Ankara, 1994, ss.3-5.

PKK-7, “PKK Program ve Tüzüğü”, Serxwebûn Dergisi, Sayı:71, Köln, Nisan 1995.PKK Program ve Tüzüğü, Erişim: 19 Ocak 2006, www.pkk.org.

303 Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, a.g.e., ss.3-4.304 Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği,a.g.e., s.4.

97

Page 114: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

yardım talep edebileceği, tutuklanan, sürülen ve çeşitli sıkıntılara maruz

bırakılanlara imkân dâhilinde yardım yapılabileceği, cezalandırılmaya karşı savunma

yapabileceği, alınan kararları yerine getirmenin ardından konuyla ilgili fikir ve

görüşlerini hiyerarşik olarak beyan edebileceği belirtilmiştir.305

2.3.2.2 Örgüt Yapısı ve İşleyiş

PKK terör örgütünün tüzüğünde en yüksek karar organı olarak Kongre

belirlenmiştir. İki yılda bir toplanan kongrenin doğal üyeleri, merkez komitesinin asil

ve yedek üyeleri olup, mahalli teşkilatlar, yurt dışı komiteler ve silahlı direnme

grupları da kongreye delegeleriyle katılırlar. Kongrenin görevleri ise partinin

ideolojisini ve stratejisini saptamak, parti program ve tüzüğünü hazırlamak ve

değiştirmek, partinin ismini değiştirmek, merkez ve diğer komitelerin çalışma

raporlarını dinlemek ve onları tartışmak, partiyi lağvetmek olarak belirlenmiştir.306

Partinin kongreden sonraki en yüksek organı merkez komitesidir. Altı ayda bir

toplanan merkez komitesi ise partinin bütün işlerini yürütecek ve bütün parti

komitelerini denetleyecek bir genel sekreter ve dört üyeli bir polit büro seçer. Polit

büro iki kongre toplantısı arasında merkez komitesinin aldığı kararları uygular,

gerekli hallerde merkez komitesini toplantıya çağırır. Merkez komitesi bünyesinde

oluşturulan bir başka organ ise üç üyeli denetleme ve istihbarat komitesidir.

Denetleme ve istihbarat komitesi, partinin gelir ve giderlerini, program, iç tüzük ve

kararların yerine getirilip getirilmediğini kontrol eder, üye şikayetlerini inceler ve

kanaat bildirir, üye ve parti komitelerinin hata ve sapmalarını belirler, ceza talebinde

bulunur.307

Örgüt teşkilatlanmasını parti tüzüğü çerçevesinde ifade ettikten sonra,

başlangıçta ifade edilmeyen, fakat ilerleyen süreçte örgüt teşkilatlanmasına dâhil

olan silahlı unsurlara değinmek doğru olacaktır.

Terör örgütünün yapılanmasında üç temel unsur parti, cephe ve ordudur.

Abdullah Öcalan 90’lı yılların ortalarına kadar bu üç unsuru tekelinde bulundurmuş

ve bundan kesinlikle taviz vermemiştir. Örgütün ilk yıllarında bölücü başı tarafından

305 y.a.g.e., s.5.306 y.a.g.e., s.12.307 y.a.g.e., ss.8-10.

98

Page 115: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

parti üyesi demek, her ne kadar bir parti tüzüğü ortaya konulsa da, militan anlamına

gelmektedir. Bunun yanında teşkilatlanma incelendiğinde örgütün yapısında eksik

gözüken silahlı unsurlar gibidir. Fakat aslında gerçek tam tersidir. Çünkü siyasi

manada girişilen tek gayret ideolojinin bir araç olarak kullanılması ve bu yolla örgüte

eleman temin edilmesidir. Abdullah Öcalan örgütün deşifre olmaması ve liderlik

boyutunda karşısına rakip çıkmaması adına bizzat kontrolü ve denetimi altında

olmayan hiçbir oluşuma müsamaha göstermemiştir.

Örgütün ayrıca bir silahlı oluşuma gitmesi 1984 yılında gerçekleşmiştir. 15

Ağustos 1984 günü gerçekleştirilen Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla sözde Kürdistan

Kurtuluş Birliği adı altında bir oluşumun varlığı ilan edilmiştir. Bu oluşumun adı,

örgütün 26–30 Ekim 1986 tarihleri arasında gerçekleştirdiği üçüncü kongresi ile

sözde Kürdistan Ulusal Kurtuluş Ordusu olarak değiştirilmiştir. HRK ve sonraki

adıyla ARGK, örgütün üç unsurundan biri olan sözde ordu unsurunu

oluşturmaktadır.308

PKK terör örgütü, 21 Mart 1985 tarihinde çeşitli toplumsal kesimlerde cephe

örgütlenmesini gerçekleştirmek maksadıyla, sözde Kürdistan Halk Kurtuluş

Cephesi’ni ilan etmiştir. Böylelikle halk üzerindeki baskı ERNK, çatışmalar ise ARGK

eli ile yürütülmeye başlanmıştır.309 Her iki oluşum 02–23 Ocak 2000 tarihleri

arasında gerçekleştirilen yedinci kongreye kadar varlığını devam ettirmiş, bu

kongreyle değişime uğramıştır. ARGK yeni süreçte yerini HPG, ERNK ise YDK’ya

bırakmıştır. Şekil 4’de örgütün şekline yer verilmiş, fakat HPG ve YDK’ya asıl etkinlik

kazandıkları KADEK döneminde yer verilmiştir.

308 PKK-35, ARGK Genel Yönetmeliği, Weşanen Serxwebûn, Köln, 1986.309 Tekin, a.g.e.,1.Cilt, ss.86-89.

99

Page 116: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

2.3.2.3. PKK Dönemi Hakkında Genel Değerlendirme

Örgütün geçirdiği dört dönem içerisinde en uzunu ve kendi içinde en fazla

değişiklik yaşayanı ilk PKK dönemidir. Dönem içinde yaşanan gelişmeler partinin

kuruluş aşaması ile ilgili kısımda kapsamlı olarak anlatıldığından bu noktada, daha

sonraki oluşumlara da temel teşkil etmesinden ötürü örgütün sözde ulusal kurtuluş

siyasetinden bahsetmek uygun olacaktır.

PKK terör örgütünün siyaseti genelde Marksist-Leninist düşüncenin bir

adaptasyonundan başka bir şey değildir. Örgüt açısından sözde ulusal kurtuluş

siyaseti, proletaryanın ve tüm bölge halkının yöneleceği tek doğru siyaset olup,

uygun bir ideolojik ve politik yaklaşıma doğru örgütlenme, doğru bir propaganda ve

ajitasyonla ulusal kurtuluş siyasetinin tüm halka benimsetilebileceği, halkın bu

siyaset doğrultusunda birleşip, sömürgeciliğe karşı harekete geçebileceği

öngörülmektedir. Bu kapsamda örgütün mücadele etmek için belirlediği konular

kısaca şöyledir:

a.Bağımsızlığın sağlanması için Türkiye’ye ait güçlerin kovulması,

b.Toprak ağalarının elindeki toprakların köylüye dağıtılması,

c.Kürt dili ve kültürünün geliştirilerek, eğitimin Kürtçe verilmesi,

d.Ulusal azınlıkların geleceklerinin garanti altına alınması,

e.Sömürgecilerle mücadele edilerek tüm bağlantıların kesilmesi,

f.Güç kazanımı için ulusal kurtuluş siyasetinin hem içte, hem de dışta

yürütülmesi,

g.Parti örgütlendirmesini gerçekleştirerek toplum içindeki tüm sınıfların

örgütlenmesi,

h.Türk ordusuna karşı kurulacak halk ordusu ile cevap verilmesi,

i.Mücadelenin parti, ordu ve cephe yapılanması ile yürütülmesi.

Terör örgütü açısından sözde ulusal kurtuluş siyasetinin uygulanmasını

zorlaştıran ana sorun, sözde Kürdistan olarak ifade edilen bölgenin bölünmüş

olmasıdır. Bu durum ulusal ve toplumsal açıdan ideoloji ve politika üretmeyi sıkıntıya

sokarken, tamamı müstakil ve kendi çıkarına hareket eden parçalardan hangisinin

sözde Kürdistan’ı temsil ettiği konusunda açıklık olmadığı ifade edilmektedir.

100

Page 117: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Şekil 4: PKK Örgüt Yapısı

Kaynak: Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, “PKK Terör Örgütünün Tüzüğü”,

Kendi ifadesiyle PKK Kimdir, Ne Yapmak İstiyor, MGK Yayınları, No:3, Ankara,

1994., PKK-7, “PKK Program ve Tüzüğü”, Serxwebûn Dergisi, Sayı: 71, Köln,

Nisan 1995., PKK, “PKK Program ve Tüzüğü”, Erişim: 15 Ekim 2005, www.pkk.org.

SKP

KONGRE

ERNKKOMİTELER

MERKEZ KOMİTE

YURTİÇİ YURTDIŞI

POLİT BÜRO DENETLEME VE İSTİHBARAT KOMİTESİ

YEREL KOMİTE

KÖY KOMİTESİ

HÜCRE

BÖLGE KOMİTESİ

KİH

KAB

KUM

TAJK

YWRK

YCK

HÜNDER-KOM

ARGK

BAŞKOMUTANLIK

YÜKSEK ASKERİ KONSEY

GENELKURMAYLIK

ANA KARARGÂH

SAHRA / EYALET/ BÖLGE / YEREL KOMUTANLIK

KARARGÂHLARI

BİRLİKLER

HRK

101

Page 118: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

2.3.3. KADEK Sürecinde Örgütün Teşkilat Yapısı

2.3.3.1. Örgüt Üyeliği

KADEK tüzüğünde örgüt üyeliği üç seviyede tanımlanmıştır. Bunlar kongre

üyeliği, örgüt sempatizanı ve örgüt taraftarıdır. Ayrıca örgüt üyeliği hem bireysel

üyelik hem de örgütsel üyelik şeklinde olabilmektedir. Kongre üyesi, programı ve

tüzüğü kabul eden ve bunları hayata geçirmekten sorumlu olan, örgüt iradesini esas

alıp kendini giderek bu iradeyle bütünleştiren, örgüt yaşamına ve taktik uygulamaya

bir organda sürekli katılan, kendini Apocu tarz, tempo ve üsluba ulaştırarak temel

kongre amaçları için ödünsüz, çıkarsız, derin coşku ve sonsuz fedakârlıkla çalışan

kişi olarak tanımlanmıştır. Çalışmalara yarı profesyonel düzeyde katılan bir kişi de

kongre üyesi olabilmektedir.310

Sempatizan, kongre çizgisini belirleyen ve gücü oranında çalışmalara düzenli

ve sürekli katılıp aidat veren kişi olarak tanımlanmıştır. Taraftar ise, bir yurtsever ve

demokrat kongreyi maddi ve manevi açıdan gücü oranında destekleyen kişi olarak

tanımlanmıştır.311

2.3.3.2. Örgüt Yapısı

Örgütün en yüksek karar organı Kongre, Kongrenin en yüksek karar organı

ise Kongre Genel Kurulu olarak belirlenmiştir. Üç yılda bir olağan olarak toplanan

kongrenin en yüksek ideolojik ve politik organı Kongre Genel Başkanlığı’dır. Genel

Başkanlık, kongrenin ve mücadelenin en üst düzeydeki taktik önderlik kurumu olup,

Kongre Yönetim Kurulu ile beraber Genel Kurul kararlarını ve çizilen politikaları

hayata geçirmek, kongrenin pratik faaliyetlerini örgütlemek ve yürütmekle

görevlidir.312

Kongre Yönetim Kurulu ise kendi içerisinde ideolojik, politik ve örgütsel

görevler kapsamında bölümlere ayrılmıştır. Kongre Yönetim Kurulunun belirlenen

görevleri şunlardır:313

310 PKK-36, KADEK Program ve Tüzüğü, Ele geçirilen örgüt dokümanı, 2002.311 y.a.g.d.312 y.a.g.d.313 y.a.g.d.

102

Page 119: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

a.Demokratik siyasal serhildan hareketi olarak demokratik halk birliklerini,

inisiyatiflerini veya partilerini örgütler.

b.Sözde Kürdistan’ın her parçasında ve bağlı olduğu ülkelerde demokratik

yasal siyasal örgütlenmeleri öngörür ve destekler.

c.Sözde halk savunma gücünü örgütler ve yönetir.

d.Özgür kadın hareketini örgütler ve yürütür.

e.Kongrenin dış politika çizgisini hayata geçirmekle görevli dış ilişki örgütünü

oluşturur.

f.Sözde ulusal basın-yayını örgütler ve çalışmalarını yürütür.

g.Genel dil, kültür, sanat vb. kurumları oluşturur, mevcut olanları geliştirir.

h.Sözde halk savunmasının bir parçası olarak sözde ulusal bilgi akışını

düzenler.

i.Dönemin ihtiyaçlarına göre gerekli olan örgütleri kurar ve yürütür.

KADEK terör örgütünün teşkilat yapısı açısından belirtilmesi gereken önemli

bir nokta örgütün yedinci kongresinde (PKK dönemi) alınan bazı organlarla ilgili

kararların KADEK süreç içerisinde tam olarak yapılandırılabildiğidir. Bunlar ERNK

yerine kurulan YDK ve ARGK yerine kurulan HPG’dir. YDK yurt içi ve yurt dışı olmak

üzere örgütlendirilmiştir. Yurt dışında; Avrupa, Bağımsız Devletler Topluluğu ve

Bölge Koordinasyon Komisyonları şeklinde yapılandırılmıştır. HPG ise benzer

şekilde yurt içi ve yurt dışı şeklinde örgütlendirilirken yurt içinde sözde Botan ve

Kuzey Sahada, yurt dışında ise Kuzey Irak’ta ana karargâh, merkez karargâh,

Behdinan ve Mahkmur karargahı şeklinde yapılandırılmıştır. Örgütün teşkilat yapısı

detaylı olarak Şekil 5 ve Şekil 6’da görülmektedir.314

2.3.3.3. Örgütsel İşleyiş

Örgütsel işleyiş kapsamında, üye örgüte, alt örgütler üst örgütlere ve bütün

kongre Genel Başkanlığa ve yönetim kuruluna bağlıdır. Bu hiyerarşi içerisinde bütün

örgütler üstten aşağıya talimat, alttan yukarıya rapor vermekle yükümlüdür. Örgüt

bazında yapılan toplantılara katılım zorunlu olup mazeretsiz katılmama durumu suç

teşkil etmektedir. Ayrıca içeriği ne olursa olsun her toplantı rapor edilmek

durumundadır.315

314 PKK–36, a.g.d.315 PKK–36, a.g.d.

103

Page 120: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Kongre disiplinini ihlal, tüzük hükümlerine aykırı hareket aykırı hareket,

kongre çizgisine aykırı konuşmak ve propaganda yapmak, kongre karar ve

talimatlarını uygulamamak veya meşruiyetine gölge düşürmek, kongre yaşamını ve

resmiyetini ihlal etmek, kongre sırlarını açıklamak, kongre değer ve imkanlarını

korumamak gibi suçlar ise kongre suçu olarak değerlendirilmektedir. Kongre

suçlarına yönelik verilen cezalar; uyarı, görevini sınırlama, görevden alma, üyeliğini

dondurma, geçici ihraç ve kongreden atılma cezalarıdır. Ayrıca bu kapsamdaki

suçlar için Genel Başkanlık ve Yönetim Kurulu tarafından soruşturma açılabilir.

Soruşturma, yetkilendirilen bir komisyon tarafından yapılır. Komisyonun kararı ise

kongre üst yönetimince onaylanarak kesinleşir.316

2.3.3.4. KADEK Dönemi Hakkında Genel Değerlendirme

Terör örgütü kuruluşundan 2000 yılının Ocak ayında gerçekleştirdiği yedinci

kongresine kadar hep şiddet yanlısı bir strateji benimsemiş, sözde Kürdistan olarak

tabir edilen bölgede kendi amaçları doğrultusunda faaliyet şekli hep silahlı faaliyet

olmuştur. Bu faaliyet sonucunda örgüt uluslararası literatürde terörist bir örgüt imajı

sergilemiştir. KADEK söz konusu imajı silebilmek amacıyla yedinci kongre

kararlarıyla siyasal alanda faaliyet yürütme ve kongre sonrası “uzun süreli halk

savaşı”na dayalı sözde “Bağımsız Kürdistan” hedefini terk ettiğini iddia ederek

bunun yerine “Kürt Kültürel Kimliği”nin tanınmasını hedefleyen sözde “siyasal

mücadele yöntemleri”ni temel alan bir strateji benimsemiştir.

Geçmişte varlığını ve etkinliğini silahlı terör eylemleri ile sağlayabilen örgütün

bu düzeyde bir strateji değişikliğine gitmesinde, terörist başı Abdullah Öcalan’ın

yakalanması önemli rol oynasa da temel nedenin bu olmadığı, asıl nedenin örgütte

yaşanan ciddi militan zayiatı, silahlı unsurların hâkimiyet alanlarının daraltılması,

kutuplaşmaların ortaya çıkışı, terör örgütünden kaçışların artması, örgütsel işleyişin

deşifre olması, katılımların asgari düzeyde seyretmesi, lojistik desteğin azalması ve

en önemlisi kitlesel desteğin azalarak örgütsel eylemlerin gerçekleştirilememesi

olduğu değerlendirilmektedir.

316 y.a.g.d.

104

Page 121: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Örgütte, anılan nedenlerle gerçekleşen değişiklik sonrasında belirlenen

hedefler kısaca şu şekilde özetlenebilir:317

a.Kürtlerin çoğunlukla bulunduğu başta Türkiye olmak üzere İran, Irak ve

Suriye’nin Demokratik318 Cumhuriyete dönüştürülmesi ve Demokratik Ortadoğu

Birliği’ni oluşturmak,

b.Kendi örgüt yapısını, emekçi sınıflara ağırlık vererek, demokratik

kuruluştan yana olan bütün toplumsal kesimlere dayandırmak,

c.Kürt sorunu bulunan her ülkede örgüt stratejisini esas alan siyasal ve sivil

toplum örgütlerinin gelişmesine destek vermek,

d.Kürt kadınlarının yanı sıra, içinde bulunduğu toplumda her kesimdeki

kadınların “Kadın Özgürlük Hareketi” içerisinde örgütlenmesini esas almak,

e.Din, mezhep ve inanç topluluklarının örgütlenmelerinin geliştirilmesine

destek vermek,

f.Kürtlerin bulunduğu her ülkede beraber yaşanılan halklarla siyasi partiler

oluşturmak, Kürt sorunun çözümü yönünde etkin olmaları açısından çaba

göstermelerini sağlamak,

g.Basın-yayın, kültür ve diplomasi çalışmalarını örgütleyerek yürütmek,

h.Üç yıl içerisinde örgüt yapısını üç kat büyütmek.

317 PKK-37, “KADEK Programı”, Serxwebûn e-Dergisi, Mayıs 2002, Yıl:21,Sayı: 245, Erişim: 19 Aralık 2005, http://www.serxwebun.com/2002/05/hab04.html .

PKK-38, “KADEK I. Kongre Kararları”, Serxwebûn e-Dergisi, Haziran 2002,Yıl: 21,Sayı: 246, Erişim: 19 Aralık 2005, http://www.serxwebun.com/2002/06/hab15.html.

PKK-39, “KADEK I. Kongre Belgelerinden”, Serxwebûn e-Dergisi, Haziran 2002,Yıl: 21,Sayı: 246, Erişim: 19 Aralık 2005, http://www.serxwebun.com/2002/06/hab14.html.318 Burada kastedilen demokrasi örgütün yorumladığı anlamda yani, demokratik sosyalizm ve demokratik konfederalizm şeklinde anlaşılmalıdır. Türkiye hali hazırda demokratik bir ülkedir.

105

Page 122: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Kaynak : PKK-36, “KADEK Program ve Tüzüğü”, Ele geçirilen örgüt dokümanı, 2002.

Şekil 5: Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi (KADEK)

KÜRT DEMOKRATİK

HALK BİRLİLKLERİ

(KDHB-YDK)

ÖZGÜR KADIN PARTİSİ

(PJA)

DEMOKRATİK AYDINLANMA

BİRLİĞİ(DAB)

DIŞ İLİŞKİLER KOMİTESİ

HALK SAVUNMA KUVVETLERİ

(HPG)

DEMOKRATİK KÜLTÜR

HAREKETİ(DKH)

MERKEZİ MALİ KOMİTE

DEMOKRATİK ÇÖZÜM

HAREKETİ PARTİSİ(IRAK)

SİYASİ PARTİ(SURİYE)

SİYASİ PARTİ(İRAN)

SİYASİ PARTİ(TÜRKİYE)

YURT İÇİ

YURT DIŞI

YURT İÇİ

YURT DIŞI

AVRUPA

BDT

BLG.KOOR.KOM.

BOTAN(ORTA)

KUZEYSAHA

ANA KH.

MERKEZ KH

BEHDİNAN

MAHKMUR

KONGRE GENEL KURULU

GENEL BAŞKANLIK

KONGRE YÖNETİM KURULU

KONGRE

106

Page 123: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Şekil 6: Kürt Demokratik Halk Birlikleri (YDK) Yapılanması

YDK KONGRESİ

YDK MECLİSİ

YDK KOORDİNASYON KURULU

YDK AVRUPA YÜRÜTMESİ YDK BDT YÜRÜTMSİ

EKONOMİ VE

MALİ BÜRO

HALK HAREKETİ PJA

DEMOKRATİK AYDINLANMA

BİRLİĞİ

DIŞ İLİŞKİLER

BİRİMİ

DEMOKRATİK KÜLTÜR

HAREKETİ

KÜRT DİLİ EĞİTİM

KURUMU

KON-KURD

YER-KOM ALMANYA

FEK-BEL BELÇİKA

FED-KOM HOLLANDA

FEY-KA FRANSA

FED-BİR İNGİLTERE

KÜRD-RADET İSVEÇ

FEY-KURD DANİMARKA

FEY-KOM AVUSTURYA

FEKAR İSVİÇRE

BÖLGELER

ALMANYA-20

BELÇİKA

HOLLANDA-2

FRANSA-4

İNGİLTERE

İSKANDİNAVYA

DANİMARKA

AVUSTURYA-2

İSVİÇRE-2

İTALYA

BALKANLAR

BÖLGE KOOR

BÖLGE YÖNETİMİ

BÖLGE YÜRÜTME

ALAN YÖNETİMİ

ALAN YÜRÜTMES

SEMT KOMİTESİ

BİRLİKLER

İNANÇ BİRLİKLERİ

KÜRT İSLAM HRK.

YEZİDİ KÜRTLER FED

KÜRT ALEVİLER BİR.

GENÇLER BİR.

İŞÇİLER BİR.

ÖĞRENCİLER BİR.

VELİLER BİR.

HUKUKÇULAR BİR.

GAZETECİLER BİR.

ULUSLARARASI KÜRT İŞVERENLER

BİR.

KÜRT KIZILAYI

GÖRSEL YÖN.(TV)

GÜNLÜK YÖN.(GAZETE)

RADYO YÖN.

SEXWEBUN MATB.YAY.YÖN.

AJANSYÖN.

KUK KOOR.

DIŞ İLİŞKİLER BÜROLARI

KADEK TEMSİLCİLİĞİ

KÜRT AYDINLAR

BİRLİĞİ

KÜRTSANATÇILAR

BİRLİĞİ

TİYATRO VE SİNEMA BİRLİĞİ

KÜRT ENSTİTÜSÜ

KÜRDİSTAN ÖĞRETMENLER

BİRLİĞİ

KÜRT AKADEMİSİ

YAZARLAR BİRLİĞİ

AİLELER BİRLİĞİ

Kaynak : PKK-36, “KADEK Program ve Tüzüğü”, Ele geçirilen örgüt dokümanı, 2002. 107

Page 124: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

2.3.4. KONGRA-GEL Sürecinde Örgütün Teşkilat Yapısı

2.3.4.1. Örgüt Üyeliği

KONGRA-GEL tüzüğünde KADEK süreci ile başlatılan siyasallaşmanın

etkileri net olarak görülmektedir. Bundan önceki iki tüzükte de üyelik üstünkörü

geçilmiş, sadece görevler ve cezalar ifade edilmiştir. KONGRA-GEL tüzüğünde ise

üyelik şekilleri, üyeliğin özellikleri, üyelerin görevleri, üyelerin hakları, üyeliğe kabul

ve üyelikten ayrılma net olarak ifade edilmektedir. Tüzükten anlaşıldığı kadarıyla,

örgüt içerisinde demokrasi yaratılmaya çalışılmaktadır. Bunun pratiğe yansımasının

ise ifade edildiği şekilde olmadığı değerlendirilse de, en azından katılımı arttırmak

açısından üyeliğin cazip hale getirildiğini ifade etmek uygun olacaktır.319

Tüzük, bir önceki tüzüğe benzer olarak, üyeliği ikiye ayırmaktadır, fakat

seviyelendirmemektedir. Buna göre, üyelik bireysel ve kurumsal olarak ikiye

ayrılmaktadır.

Parti üyeliğinin özellikleri ise gayet masumane, tepki çekmeyecek ifadelerle

açıklanmıştır. Örgüt üyesi; temel insan hak ve özgürlüklerine saygılı, hukukun

üstünlüğünü benimseyip yayan, cins, din, dil, ırk, ulus ve etnik ayrımcılığa karşı,

ülke, bölge ve dünya barışı için mücadele eden, enternasyonalist, bilime değer

veren, demokratik katılımcı ve kolektivizm esaslarına göre çalışan, ekolojik bilince

sahip, özeleştiri yapabilen birey olarak ifade edilmiştir.320

Üyelerin görevleri açısından yapılan değişiklikler şu şekilde sıralanabilir:321

a.Örgüt üyelerinin kongreye maddi imkân sağlamak için çaba göstermesi,

b.Toplumsal gelişime katkıda bulunmak,

c.Demokratik devrimin gerçekleşmesi ve derinleşmesinin en önemli alanı olan

sivil toplum örgütlenmesinin, aklın demokratik güç ve inisiyatifini açığa çıkaracak

şekilde gelişmesi, kökleşmesi ve etkinleşmesi için çalışmak, kendisini ve çevresini

319 PKK-30, “KONGRA-GEL Tüzüğü”, Serxwebûn, Haziran 2004, Yıl:23, Sayı:270, Erişim: 21 Kasım 2005, http://www.serxwebun.com/2004/ 06/hab03.html.320 Murat Karayılan, “Birlik Kürt Halkının En Temel İhtiyacıdır”, Serxwebûn e-Dergisi, Erişim: 13 Ocak 2006, http://www.serxwebun.org /index.php?content=readnews&readnewsmasterid=11.321 Kürdistan Halk Kongresi Demokratik Kuruluş Belgeleri, Çetin Yayınları, İstanbul, 2003, ss.115-116.

108

Page 125: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

kongrenin ideolojik ve siyasal amaçlarına, taktik ve güncel görevlerine uygun olarak

sürekli eğitmek ve aydınlatmak.

KONGRA-GEL tüzüğünde üyelerle ilgili olarak dikkati en fazla çeken husus

üyelere tanınan haklardır. Bu hakların, bir korku örgütü olarak bilinen PKK’dan farklı

bir imaj çizmekle ve üye sayısını arttırmakla yakından ilişkisi bulunmaktadır. Bu

kapsamda tüzükte üyelere tanınan haklar şunlardır:322

a.Her düzeyde seçme ve seçilme,

b.Her konuda düşüncesini açıklama, tartışmalara katılarak kongre kararlarının

oluşmasında katkıda bulunma,

c.Eleştiri yapma ve her konuda öneri sunma,

d.Eleştiri ve suçlamalara karşı kendini savunma, haksız uygulamalara karşı

kongre hukuku çerçevesinde hakkını arama,

e.Kongrenin çalışmaları hakkında bilgi edinme, bağlı bulunduğu kongre

organlarına kişiler, kurum ve olaylarla ilgili soru önergesi verip, açıklama isteme,

f.Eğitim olanaklarından yararlanma,

g.Gerekçelerini üst organa iletmek kaydıyla görevden istifa etme.

2.3.4.2. Örgüt Yapısı

KONGRA-GEL yapılanmasını izah etmeden önce bu süreçte örgütün farklı

bir boyutuna değinmek gerekmektedir. Bu süreç öncesinde yani PKK ve KADEK

sürecinde örgütün hitap ettiği kesim hep sözde Kuzey Kürdistan olmuştur.

KONGRA-GEL sürecinde ise sözde Kürdistan Demokratik Konfederalizmi (KKK

(Koma Komalen Kürdistan)) adı altında bir topluluğa seslenilmektedir.

KKK, örgütün ifadesine göre, örgütlenmiş siyasal ve toplumsal bir

organizasyon olup bir devlet sistemi değil, halkın devlet olmayan ve sınırları esas

almayan demokratik sistemidir. Örgütün bu çatı altında resmi sınırları kabullenerek

fiili bir durum yaratmaya çalıştığı ve bir taban oluşturmaya çalıştığı gözden

kaçmamaktadır.323

322 Kürdistan Halk Kongresi Demokratik Kuruluş Belgeleri, Çetin Yayınları, İstanbul, 2003, ss.116-117.323 PKK-3, PKK Koma Komalen Kürdistan Sözleşmeleri, Erişim: 18 Ocak 2006, http://tecakonline.com/ kitaplar/Komakomalenkurdistan/Komakomalenkurdistan.

109

Page 126: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

KKK ile hedeflenen, Kürt kökenli insanların örgütün ideolojisi kapsamında

demokratikleştirilmesi ve dar tutulmuş bir çerçevede sadece örgütün siyasallaşma

gayretlerinde etkinlik gösterecek değerlere ulaştırılmasıdır. Örgüt bu katılımı

sağlamak için sürekli temel insan hak ve özgürlüklerine, ekolojik bilince, kadın erkek

eşitliğine ve barışa göndermeler yapmaktadır.324 Fakat tüm bunlar ifade edilirken

sözde meşru savunma hakkı da sürekli hatırlatılmakta ve KKK yapılanması içinde

oluşturulan sözde Meşru Savunma Komitesi ile ayakta tutulmaktadır. KONGRA-GEL

ve HPG ile birebir ilişki içindeki bu komite şu şekilde ifade edilmektedir:325

–Önderliğe ve halka yönelik saldırıları ve katliamları savaş gerekçesi olarak

görür.

–Meşru savunmayı en temel ve vazgeçilmez bir hak olarak görür, onu Kürt

sorununun demokratik çözümü ve demokratik uygarlığın gelişim esaslarını

gözeterek uygular.

–Meşru savunma hakkının evrensel hukuka uygun meşru ve yaratıcı

mücadele biçimleriyle hayata geçirilmesi için çalışır. Uluslararası kuruluşlar nezdinde

ve meşru platformlarda Kürt halkının haklarını elde etmesi için hukuki ve siyasi

mücadele yürütür.

–Meşru savunma çizgisi temelinde gelişen örgütlenmelere ve yürüttükleri

mücadeleye güç ve destek verir. Halkı meşru savunma çizgisi doğrultusunda

aydınlatır ve bilinçlendirir.

–Kürt halkının meşru haklarını savunma temelinde sorunun taraflar arasında

barışçıl ve demokratik siyaset yöntemiyle çözülmesi için çalışır.

–Meşru savunma çizgisinde değişik ülkelerde gelişen demokratik kitle

eylemliliklerini sahiplenir ve destekler. Meşru savunma mücadelesinin evrensel

ölçüler dışına taşmamasını gözetir. Bu temelde ihtiyaç duyulması halinde taraflar

arasında diyalog ve arabuluculuk çalışması yürütür.

–KONGRA-GEL ile meşru savunma güçleri arasındaki ilişkileri düzenler,

meşru savunma esaslarına uygun olarak meşru savunma mücadelesini yönlendirir.

–Meşru Savunma Komitesi Genel Kurul Üyesi yeterli sayıda kişiden oluşur,

Başkanlık ve Yürütme Konseyi'ne karşı sorumludur, ihtiyaç duyduğu her alanda alt

birim ve temsilciliklerini oluşturur. Kongre tüzük esaslarına ve hazırladığı

yönetmeliğe uygun çalışır.

324 PKK-3, a.g.m.325 PKK-32, “Meşru Savunma Komitesine İlişkin Proje”, Serxwebûn e-Dergisi, Kasım 2003, Yıl:22, Erişim: 18 Ocak 2006, Sayı:263, http://www.serxwebun.com/2003/11/hab07.html .

110

Page 127: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

–Kürt halkı adına savaş ve barış karırını Genel Kurul verir. Yürütme Konseyi

bu durumlarda, Genel Kurulu en hızlı şekilde toplantıya çağırır. Genel Kurulun

toplanmadığı hallerde, KONGRA-GEL Yürütme Konseyi, HPG Komite Konseyi, KHK

Yürütme Konseyi ve Ülke Koordinelerinden oluşan Ulusal Konsey karar alır.

–KADEK'in geliştirdiği yol haritasına göre meşru savunmayı ele alıp

örgütlenmesini ve geliştirilmesini esas alır.

–Savaş hukukunu düzenleyen Cenevre Sözleşmelerine ve ilgili uluslararası

anlaşmalara uyar. Uluslararası Savaş Suçluları Mahkemesi'nin yetkisini tanır.

KONGRA-GEL, mevcut devlet sistemi dışlanarak fakat alternatifi

hedeflenmeyerek oluşturulan ve sözde büyük Kürdistan’ın parçacıklarının bütününü

kapsayan KKK’nin yönetsel organı olarak tanımlanmaktadır. Öyle ki KONGRA-GEL,

dört adet KKK sözleşmesi ile sunulan ve KKK’nin içerisinde Şekil 9’da gösterilen

açılımın bir boyutunu oluşturmaktadır.

Bu değerlendirme ışığında KONGRA-GEL teşkilat yapısında en üst kademe,

Önderlik yani Abdullah Öcalan ve parti genel kurulu tarafından belirlenen (tüzükte

sayısı belirtilmemiştir) bir gruptan oluşmaktadır. Önderlik, örgütün en yüksek teorik-

ideolojik organı olup diğer organlar tarafından alınan tüm kararlar için onay

makamıdır.

Örgütün en yüksek karar organı ise parti kongresidir. Kongre sırasıyla; genel

kurul, başkanlık ve yürütme konseyinden oluşur. Kongre adına en yüksek karar

organı yılda bir defa olağan olarak toplanan genel kuruldur. Kongre, başkanlığın ve

yürütme konseyinin kararıyla zamanından önce ya da bir yıl gecikmeli olarak

toplanabilir. Genel kurul parçaların bileşimi ve yurt dışındaki sözde Kürdistanlıların

nüfus oranına göre seçilecek 300 üyeden oluşur ve bunların %50’si kadın olmak

durumundadır.326

Örgütün bir diğer organı olan başkanlık, genel kurul tarafından en fazla iki

dönem için seçilen başkan ve altı üyeden oluşur. Başkanlık genel kurula karşı

sorumlu olup iki seçim dönemi arasında kongreyi temsil eder. Genel kurul, kongre

326 Kürdistan Halk Kongresi Demokratik Kuruluş Belgeleri, Çetin Yayınları, İstanbul, 2003, ss.117-118.

111

Page 128: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

başkanı ile yürütme konseyinin ve disiplin kurulunun başkanlarını seçer, politikalarını

yürütür ve denetler.327

Genel kurul tarafından üç yıllığına seçilen yürütme konseyi ise başkanlıkla

beraber en yüksek yürütme organıdır. Konsey kendisine bağlı komiteleri örgütler,

ihtiyaca göre komiteler oluşturur ve genel kurula yıllık olarak rapor sunar. Yürütme

konseyine bağlı bilinen komiteler ve örgütün genel yapısı Şekil 7’de sunulmuştur.328

Disiplin kurulu, genel kurul üyesi 11 kişiden oluşur ve üç yıllığına seçilir.

Disiplin kurulu üyeleri kongrenin başka organlarında yer alamaz. Kendi yönetmelik

esaslarına göre çalışan ve kararlarını üye salt çoğunluğu ile alan kurul, yürütme

konseyi ve diğer kongre organlarından ve üyelerden gelen dava dosyalarını görüşür

ve karara bağlar.329

Terör örgütünün bir diğer organı danışma kuruludur. Yürütme konseyi

tarafından seçilen 15 uzman ve bilirkişiden oluşan kurul karar ve yürütme organı

olmayıp, çeşitli konularda başkanlık ve yürütme konseyine görüş bildirir.330

Örgütün son organı, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgeler ve dış alanlarda

var olan demokratik örgüt ve kurumların eşgüdümünü sağlayan Demokratik-Ekolojik

Toplum Koordinasyonlarıdır. Aslında yeni gibi görünse de bu organ, ilk PKK

dönemindeki adıyla ERNK, KADEK süresindeki adıyla Kürt Demokratik Halk

Birliklerinin devamı niteliğindedir. Bu değişimin temel nedeni ise yeni süreci terörist

örgüt imajından kurtarabilmektir. Demokratik-Ekolojik Toplum Koordinasyonları kültür

ve sanat, Kürt dili ve edebiyatı, halkla ilişkiler ve örgütlenme, basın-yayın ve

propaganda, diplomasi ve maliye faaliyet alanlarında özellikle yurt dışında etkinlik

göstermektedir.331

KONGRA-GEL yapılanmasında imaj değişikliği kapsamında belirtilmesi

gereken önemli bir konu da örgütün silahlı kanadı olan HPG’nin bağımsız hale

getirilmesidir. Görünüşte bağımsız hale gelen HPG’nin yönetimi sözde Meşru

327 Kürdistan Halk Kongresi Demokratik Kuruluş Belgeleri, Çetin Yayınları, İstanbul, 2003, ss.117-118.328 y.a.g.e., ss.117-118.329 y.a.g.e., s.121.330 y.a.g.e., ss.121-122.331 y.a.g.e., s.122.

112

Page 129: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Savunma Komitesi (MSK) ve sözde Halk Savunma Komitesi’ndedir (HSK). MSK,

KKK oluşumu içerisinde KONGRA-GEL Yasama Meclisi daimi komitelerindendir.

HSK ise KONGRA-GEL Yürütme Konseyi’ne bağlı komitelerden birisidir ve Yürütme

Konseyi’nin kararları doğrultusunda harekete geçmektedir.

2.3.4.3. Örgütsel İşleyiş

Örgütün tüzüğü kapsamında kongrede örgütsel işleyiş, demokratik katılım ve

yönetim esaslarına göre düzenlenir. Kongrenin bütün organları seçimle göreve gelir

ve seçimle değişir. Kongredeki seçim ve uygulamalarda çoğunluğun görüşü esas

alınırken, kongre içi demokrasi bireyin ve azınlığın demokratik hakları gözetilerek

hayata geçirilir. Bütün organlar yukarıdan aşağıya genelge,332 aşağıdan yukarıya

rapor sunmakla yükümlüdür. Genelgeler ile ilgili husumet, görüş ve öneriler yürütme

konseyi veya üst organlara sunulur. Kongre üyeleri pratik faaliyetler ve genel

duruma ilişkin eleştiri ve görüşlerini resmi ortamda sunabilir.

2.3.4.4. KONGRA-GEL Dönemi Hakkında Genel Değerlendirme

KADEK’in örgütsel varlığına son verilerek KONGRA-GEL oluşumuna

geçilmesiyle ilgili olarak örgüt tarafından ifade edilen nedenler, aslında kısmen bu

yeni oluşumun hedeflerini de ortaya koymaktadır. KADEK, örgüt açısından pratikte

ve teoride PKK’dan oldukça farklı bir gidişatın habercisi olmuştur. Tamamen şiddet

üzerine bina edilmiş olan ve bir türlü istenilen sonucu vermeyen PKK, özellikle

savunduğu ve istediği hedeften aykırı hareket etmiştir. Uzun süreli bir halk savaşı

olarak tanımlanan süreç ne tam anlamıyla kitlesel bir destek sağlayabilmiş ne de

siyasallaşma açısından gelişme kaydedebilmiştir. 16 ay gibi kısa bir süre devam

eden KADEK de benzer şekilde hem Leninist parti özelliklerini taşımasından, hem

de dar ve katı hiyerarşi yapısından dolayı uluslararası manadaki terörizm

kalıplarından kurtulmayı başaramamıştır. Bu başarısızlıktaki bir diğer önemli neden

de, PKK yönetim ve yapısının aynı kadrolarla KADEK’te varlığını devam

ettirmesidir.333

332 KADEK tüzüğünde genelge yerine talimat verilmekteydi.333 Kürdistan Halk Kongresi Demokratik Kuruluş Belgeleri, Çetin Yayınları, İstanbul, 2003, ss.28-29.

113

Page 130: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Örgütçe öngörülen bu nedenlere ilave olarak, Abdullah Öcalan’ın

yakalanması, ortaya çıkan muhalif kanat, örgütün hızla eleman kaybetmesi ve ABD

ile İsrail’in Irak vasıtasıyla Orta Doğu’yu yeniden şekillendirme gayretleri de büyük

önem taşımaktadır.

Bu bilgilerin ışığında örgüt kendi ifadeleriyle; demokratik ekolojik sisteme

denk düşecek yeni bir örgütsel yapılanmanın önünü açmak; kapsayıcı, demokratik,

özgür katılıma imkan veren Leninist parti etkilerini aşan yeni bir yapılanmaya gitmek,

Kürt halkını temsil edebilecek uluslararası kriterlere uygun, meşru ve yasal siyaset

yapabilen bir muhataplık durumunun gelişmesinin yolunu açmak, egemen ulus-

devletlerle Kürt sorununun barışçıl demokratik çözümünü gerçekleştirmek

iddialarıyla KADEK’i feshetmiştir.334

Örgütün KKK sözleşmeleri ve KONGRA-GEL kuruluş belgelerinde yer verilen

ifadeler çerçevesinde, amaçlarından ziyade önemli bir yöntem değişikliğine gittiğini

söylemek daha doğru ve gerçekçi olacaktır. Örgüt bunu her ne kadar yukarıda ifade

edilen nedenlere dayandırsa da, kanaatimizce gerçek tam olarak bu değildir.

ABD’nin, 11 Eylül sürecinin ardından terörizmle mücadele kapsamında

uygulamaya koyduğu Önleyici Askeri Müdahale Doktrini, beraberinde önce

Afganistan’a ardından Irak’a müdahaleyi getirmiş ve Ortadoğu’da büyük bir

değişimin başlangıcı olarak görülmüştür. Terör örgütü tarafından yaşanılan bu süreç,

beraberinde endişe ve korku getirmiştir. Bunun temel nedeni Türkiye’nin KADEK’i,

PKK’nın devamı olarak terör örgütleri listesine dahil ettirmeyi büyük ölçüde

başarması ve bunun bölgede bulunan ABD açısından ne şekilde yorumlanacağının

bilinmemesidir.

Söz konusu kaygının en üst aşaması, şüphesiz ABD’nin Irak’a girmek için

Türkiye topraklarını kullanma talebinin gerçekleştiği müdahale öncesi dönemdir. Bu

teklif eğer Türkiye tarafından kabul edilmiş olsaydı, ABD ordusunun bölgeye girişiyle

eşzamanlı olarak terör örgütünün Kuzey Irak’ta bulunan silahlı unsurlarına büyük bir

darbe vurulabilir, en azından bütün kamplar imha edilebilirdi. Türkiye’nin teklifi kabul

etmekle kazanç sağlayabileceği tek husus olan bu durum, haklı ve geçerli diğer

334 Kürdistan Halk Kongresi Demokratik Kuruluş Belgeleri, Çetin Yayınları, İstanbul, 2003, s.29.

114

Page 131: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

ulusal nedenlerin gerisinde kalmış ve örgütün ilk, belki de en önemli kaygısı sona

ermiştir.

Teklif sürecinin örgüt açısından ortaya çıkardığı olumlu sonuç büyük bir

tehlikeyi önlemekle beraber, PKK’dan miras kalan imajdan kaynaklanan tehdidin

tamamını ortadan kaldırmamıştır. Bu nedenle hem köklü bir yapısal değişim hem de

hedeflerin kabul edilebilir ılımlı söylemler altına alınması zorunlu hale gelmiştir.

Yapısal değişim kapsamında ilk olarak “terör örgütü” tanımlamasından

kurtulabilmek maksadıyla silahlı unsur olan HPG bağımsız hale getirilmiş, Kürt

Demokratik Halk Birliklerinin de adı Demokratik-Ekolojik Toplum Koordinasyonları

şeklinde değiştirilmiştir. Bu değişimlerle beraber örgüt tamamen siyasal boyutta

mücadele veren ve silahlı eylemden uzak bir görünüme kavuşmuştur. Örgüt yapısal

değişime ideolojik açıdan katkıda bulunmak için Leninist söylemleri sona erdirmiş,

amaçlarını demokrasi ve temel insan hak ve özgürlükleri altında toplamıştır.

115

Page 132: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Kaynak: Kürdistan Halk Kongresi Demokratik Kuruluş Belgeleri, Çetin Yayınları, İstanbul, 2003, ss.119-121.

Şekil 7: Kürdistan Halk Kongresi (KONGRA-GEL)

KONGRE GENEL KURULU

PARTİ ÖNDERLİĞİ(EN YÜKSEK

TEORİK-İDEOLOJİK ORGAN)/ONAY

MAKAMIKONGRE BAŞKANI

YÜRÜTME KONSEYİ

KOMİTELER DEMOKRATİK-EKOLOJİK TOPLUM

KOORDİNASYONLARI

DANIŞMA KURULU

GENÇLİK

SİYASAL (İÇ VE DIŞ)

SOSYAL

EKONOMİ

BİLİM, KÜLTÜR, SANAT

BASIN-YAYIN

KADIN

ADALET VE İNSAN HK..EKOLOJİ

YEREL YÖNETİM

HALK SAVUNMA

TÜRKİYE

İRAN

IRAK

SURİYE

AVRUPA

BDT.

DİSİPLİN KURULU

116

Page 133: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Şekil 8: Halk Savunma Kuvvetleri (HPG)

KONGRA-GEL YÜRÜTME KONSEYİ

HALK SAVUNMA KOMİTESİ

HALK SAVUNMA KUVVETLERİ (HPG)

HPG KONFERANSI

HPG MECLİSİ

ANA KH.K.LIĞI

KOMUTA KONSEYİHPG YÜKSEK ASKERİ

MAHKEMESİ

BLG.AS.MAH.PLATFORMLAR

TEKNİK ARAŞTIRMA

ARŞİV SİCİL

HALKLA İLİŞKİLER

SAĞLIK

TEMEL ALT KH.LAR

MUHAREBE İRTİBAT

LOJİSTİK-İSTİHKAM

MALİYE VE EKONOMİ

ASKERİ İSTİHBARAT

BASIN-YAYIN

HPG KOL K.LIKLARI

STAR ÖZGÜR KADIN BİRLİĞİ (YJA)

ÖZEL KUVVETLER KOMUTANLIĞI

ÖZEL SAVUNMA GÜÇLERİ KOMUTANLIĞI

AKADEMİLER KOMUTANLIĞI

117

Kaynak: HPG Genel Yönetmeliği, Erişim: 12 Kasım 2005,http://www.hpg-online.com/tr/hpg/hpg_yonetmenlik.html .

Page 134: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Kaynak : Koma Komalen Kürdistan Sözleşmeleri-1,2,3,4., Erişim: 12 Kasım 2005, http://tecakonline.com/kitaplar/Komakomalenkurdistan/Komakomalenkurdistan/

Şekil 9: Kürdistan Demokratik Konfedaralizmi (KKK)

HALK ÖZGÜRLÜK MAHKEMESİ

DAİMİ KOMİTELER

İDARİ MAHKEMELER

YÜSKEK SEÇİM KURULU

HPG

YENİ PKK

KJB

DEM GENÇ

PARTİLER

DERNEKLER

SENDİKALAR

BİRLİKLER

KKK ÇATI ÖRGÜTÜ

KONGRA-GEL YASAMA MECLİSİ

BAŞKANLIK DİVANI YÜRÜTME KONSEYİ

BİLİM VE AYDINLANMA

KÜLTÜR

EKONOMİ VE MALİYE

HALK SAĞLIĞI

HUKUK

BASIN

DİL VE EĞİTİM

SİYASİ

SOSYAL

MEŞRU SAVUNMA

EKOLOJİK VE YEREL YÖNETİMLER

118

Page 135: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

2.3.5. Yeni PKK Sürecinde Örgütün Teşkilat Yapısı

2.3.5.1. Örgüt Üyeliği

Yeni PKK’nın parti tüzüğü incelendiğinde tanımsal olarak parti üyeliği

kavramının terk edildiği ve yerine “parti kadrosu” ifadesinin getirildiği görülmektedir.

Tüzükte ayrıca, Parti kadrosuna dâhil olabilmek için “Apocu”luk ön şartının üzerinde

durulduğu belirtilmesi gereken bir diğer konudur.335

Öte taraftan dikkati çeken bir diğer husus da KADEK ve KONGRA-GEL

tüzüğü ile başlatılan bireysel ve kurumsal üyeliğin yerine sadece bireysel üyeliğin

ifade edilmesidir. Bu durum örgütün ilk tüzüğü ile benzerlik göstermektedir. Parti

kadrosuna dâhil olabilmek için herhangi bir parti komitesine müracaat, komitenin

uygun görmesiyle parti meclisine sevk ve parti meclisinin onayı gerekmektedir.

Genel bir ifadeyle örgüt bu dönemde, kendi deyimiyle kadrolaşmaya büyük önem

vermekte, fakat öte yandan da bunu denetim altında bulundurmak istemektedir.336

Tüzük, parti kadrosunun görev ve hakları açısından değerlendirildiğinde,

bundan önceki iki oluşumun tüzükleriyle aynı olduğu, fakat Abdullah Öcalan’ın

belirgin olarak idol haline getirilmeye çalışıldığı görülmektedir.

2.3.5.2. Örgüt Yapısı

Yeni PKK’da KONGRA-GEL’den farklı olarak Kongrenin yapısında

değişikliğe gidilmiş, parti eş başkanlığı ve parti meclisi sistemine geçilmiştir.

Dolayısıyla parti içerisinde iki kongre arasındaki en yetkili karar organı önderlikle

beraber parti eş başkanlığı ve parti meclisi olmuştur. Ayrıca, eş başkanlık ve parti

meclisinin kararıyla, önemli politik değerlendirme ve kararların alınması gerektiği,

ancak kongrenin toplanamadığı veya toplanmasına gerek görülmediği hallerde parti

konferansı toplanabileceği belirtilmiştir. Parti konferansı parti program ve tüzüğünü

değiştiremez, eş başkanlık, parti meclisi ve disiplin kurulu üyelerini değiştiremez ya

da seçemez.337

335 Cemil Bayık, “Kadrolaşmak, İş yapmak ve Sorun Çözmektir”, Özgür Halk Dergisi, Çetin Yayınları, Yıl:15, Sayı:154, İstanbul, 15 Ocak 2005, ss.40-47.336 PKK-40, PKK Program ve Tüzüğü, Erişim: 19 Aralık 2005, http://tecakonline.com. 337 y.a.g.d.

119

Page 136: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Eş başkanlık sisteminde biri kadın diğeri erkek olmak üzere, eşit yetkilerle

donatılmış iki başkan bulunmaktadır. Fakat tüzükte iki başkan arasındaki husumetin

çözümüne dair bir yol sunulmamıştır. Eş başkanlık parti kongresi tarafından seçilir

ve kongreye, önderliğe ve parti meclisine karşı sorumludurlar. Eş başkanlar, yürütme

kurulu ve parti meclisi toplantılarına başkanlık eder, bu kurumları örgütler, koordine

eder, çalıştırır ve denetler.338

Parti meclisi, kongre tarafından seçilir ve 27 üyeden oluşur. Kongreye ve

konferansa karşı sorumludur ve faaliyetlerini rapor eder. Parti meclisi kendi çerisinde

10 kişilik yürütme kurulunu kurar. Bu kurul eş başkanlığın teorik, politik ve örgütsel

işlerinden sorumlu olan yardımcılar kuruludur. Çalışmaları eş başkanlık tarafından

düzenlenir ve koordine edilir. Öte taraftan partinin basın-yayın, bilim-sanat, hukuk,

maliye, meşru savunma, kadro örgütlenmesi ve kitle örgütlenmeleri doğrudan

yürütme kurulu tarafından yönetilir. Kurul, önderliğe, parti eş başkanlığına ve parti

meclisine çalışmaları hakkında sürekli bilgi ve rapor verir.339

Örgütün disiplin kurulunun yapısında ve çalışmalarında KONGRA-GEL’e

kıyasla herhangi bir değişiklik bulunmamaktadır.

HPG, KONGRA-GEL yapılanmasında olduğu gibi KKK içerisinde sözde

özerk bir gerilla örgütü olarak tanımlanmıştır. HPG kendi yönetmeliği doğrultusunda

PKK’yı ve yürütme kurulunu siyasi irade olarak tanımakta, bu iki organla ilişkilerini

halk savunma kurulu üzerinden yapmaktadır.

Örgüt yine yürütme kurulunun güdümünde olan işlevsel örgütlenmelere

ayrılmıştır. Bunlar; şehir, kasaba, köy ve mahalle örgütlenmeleridir.

Kadın haklarına tüzükte önemle değinilmektedir. Buna göre kadın özgün ve

özerk olarak örgütlenir, sözde parti içerisinde KJB ve Özerk-Bağımsız Kadın

Hareketi (PAJK) içerisinde temsil edilir.340 Örgüt ayrıca HPG paralelinde ve

338 PKK-40, a.g.d.339 y.a.g.d.340 Dilan Nurhak, “Kadın Kurtuluş İdeolojisi PKK İdeolojisinin Temelini Oluşturur”, Erişim: 23 Şubat 2006, http://www.pkk.org/tr/reportaj/ 03.04.06_Dilan%20 Ark_Reportaj.html.

120

Page 137: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

güdümündeki sözde Star Özgür Kadın Birliklerine (YJA-STAR) özel önem vermekte

ve ayrı bir komuta yapısını öngörmektedir.341 Örgüt yapısı Şekil 10’da sunulmuştur.

2.3.5.3. Örgütsel İşleyiş

Örgütsel işleyiş anlamında KONGRA-GEL ile aynı olan örgütte sadece iki

farklılık göze çarpmaktadır. Bunlardan ilki genelge-rapor sisteminin rapor-talimat

sistemine dönülmüş olmasıdır. İkinci farklılık ise, bütün üst yönetim organlarında

kadın ve erkeğin en az %40 oranında eşit temsilini esas alan cins kotasının

getirilmiş olmasıdır.342

2.3.5.4. Yeni PKK Dönemi Hakkında Genel Değerlendirme

Terör örgütünün nihai oluşumu olan yeni PKK, birçok farklı yorumu da

beraberinde getirmiştir. Söz konusu yorumların zemini, örgüt içi ve örgüt dışı olarak

iki şekilde ifade edilebilir. Örgüt içi zemin kapsamında değinilmesi gereken iki baskın

yorum vardır. Bunlardan ilkine göre değişimin nedeni, muhalif kesimler ve halk

üzerindeki etkinin yeniden temin edilebilesi maksadıyla, PKK isminin çağrıştırdığı

toplumsal stres ve baskıdan istifade etmektir.

Örgütün en eski katılımcılarından ve Abdullah Öcalan’ın sadık lider

kadrosundan Murat Karayılan, Mezopotamya Haber Ajansına 13 Nisan 2005

tarihinde verdiği mülakatta şu ifadeleri kullanmıştır:343

“…Yeni PKK Başkan Apo’nun felsefesinin geliştirilmesi için bir tedbirdir. Başkan Apo’nun felsefesini doğru ve yerinde pratikleştiren, yorumlayan bir güç olmaksızın herkes kendine göre değerlendiriyor. Biri sağdan, biri soldan. Kendine göre bir yoruma tabi tutuluyor. Bir daha böyle hareketle oynanmaması için, çekiştirilmemesi için, ne sağa ne sola herhangi bir biçimde kendini harekete dayatmaması için bir tedbir olarak PKK geliştirilmektedir. Yani Apo’cu çizgide Kürdistan özgürlük mücadelesinin sağlıklı bir rotada her hangi bir aksamaya uğramamak, ilerleyebilmesi için o anlamda kimsenin değişik amaçlarla kendisini buna dağıtmamak için, değişik biçimlerde biliyorsunuz, kimisi bir biçimde yozluğu dayattı. Kimisi rantçılığı dayattı. Farklı farklı yaşam biçimleri dayattı. Bütün bunlara cevap olabilmesi için özelikle de yakın geçmişte ortaya çıkan ihanet çizgisinin tümüyle etkisiz

341 “Meşru Savunma Stratejisinde Kadın Komutanlaşması”, Erişim: 23 Şubat 2006, http://www.hpg-online.com. 342 PKK-40, a.g.d.343 Murat Karayılan, “PKK Bir Geriye Dönüş Değil”, Mezopotamya Haber Ajansı, 13 Nisan 2005.

121

Page 138: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

kılınması Kürdistan özgürlük mücadelesinin birliği, bütünlüğü, ahengi, uyumu için böyle bir öncü güce ihtiyaç vardır. Böyle bir öncü güç PKK bir tedbir olacaktır. PKK kendisi taraf değildir. Kendisi ilahi iktidar olma durumunda da değildir. Ama, milyonlarca insan bu ideolojiye inanmış ve bu doğrultuda mücadele yürütmektedir. Ve yine on binlerce kadro vardır. Bütün bunların daha sağlıklı bir katılımı ve uyumlu, bütünlüklü, birlik ruhuyla mücadeleye yönelmesi için PKK bir tedbir olarak işlev görecektir. Bu açıdan Kürt halkının ulusal demokratik mücadelesinin tarihin bu önemli döneminde başarıya gidebilmesi için PKK hem bir ihtiyaç, hem de bir tedbir olarak gündeme girmiştir.”

Bu ve benzeri ifadelerden yola çıkılarak denilebilir ki, dağılma sürecinin

eşiğinden dönen örgüt, değişik isimler altında önce siyasallaşmaya ve örgüt

içerisinde demokrasi yaratmaya çalışmış, bunun doğal sonucu olarak sözde Kürt

meselesine farklı bakış açıları ve ideolojiler devreye girmiş, nihayetinde alışık

olunmayan (hazmedilemeyen) bu duruma el atmak ve geçmişe özlemle yeniden

“tek” olmak adına hiç değişmeyen yönetim tarafından yeni PKK kurulmuştur.

Örgüt içi zeminde değinilmesi gereken diğer yorum ise muhalif bakış açısının

getirdiği yorumdur. Muhalif yoruma göre örgüt bir çöküş içerisindedir. Atılan tüm

adımlar, birbirinin peşi sıra kurulan tüm oluşumlar bunun göstergesi olup yeni PKK

son umut olarak değerlendirilmektedir. Bu kapsamda eski bir örgüt üyesi olan Ümit

Beyazdağ şöyle diyor:344

“Her toplantısı değişim kelimesiyle başlayıp biten ve her kongrede önemli değişiklikler yaptığını söyleyen PKK, sadece öz olarak değil, isim olarak da dönüp dolaşıp aynı noktaya geldi. Örgütün ismi yeniden PKK. Yaşanan ve tarihte başka bir örneği olmayan bu çok isim değiştirme sürecinin pratik politik anlamda bazı anlamları olsa da ortaya çıkan sonuç, PKK’nin değişmediği ve sürekli deforme olduğu sonucudur. Gerçekten de acı veren çaresizlikler, baş aşağı gidişler gündemdeyken, hareket etme isteği ve her türlü değişiklik umudu, insanda acı giderici bir ilaç etkisi yapar. Dağda biz bunu yaşadık. PKK de bu süreci yaşadı ve değişimden hep medet umdu. Ama gerçekte ise ileriye doğru bir değişimi yaşamadı ve yerinde sayması da mümkün olmadığından giderek deforme oldu. İşin en trajikomik yanı ise, yaşadığı bu süreç gözler önündeyken, bunu her defasında tanrıdan medet umarcasına kelimelerin ve kavramların soyut gücüne sığınarak örtbas edebilme yeteneğini gösterebilmesidir. Kurduğu sistem, söylediği yanlışlara inanan bir fanatik toplum gerçeğini ortaya çıkardı ve teslim etmek gerekir ki bu, PKK’nın en güçlü yönü. Kuzey Kürt siyaseti büyük bir çıkmazı yaşarken ve ortada kazanılmış değerlerin korunması anlamında büyük tehlikeler varken, şatafatlı liderlik unvanlarının ve sayıla sayıla bitirilemeyen soyutlaşmış teorik istemlerin hala bu kitleleri arkasından sürüklemesi, başka neyle izah edilebilir ki?”

344 Beyazdağ, a.g.m.

122

Page 139: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Örgüt içerisindeki her iki yorum da aslında tek bir gerçeği işaret etmektedir.

Bu da örgütün geçirdiği hızlı dönüşümün her iki yorum grubunu da tatmin

etmeyişidir. Kadro değişmeksizin yoğun şiddet ve mutlak itaatten tam tersi bir örgüt

yapılanmasına geçmek sanıldığı kadar kolay olmamış ve beraberinde başarısızlığı

getirmiştir.

Örgüt dışı zeminde ise bu değişim, yani PKK’ya geçiş, kimi çevrelerce

önemsenmemiş kimi çevrelere ise 80’li ve 90’lı yıllara geri dönüşün kaygısını

hissettirmiştir. Fakat yeni PKK’nın kuruluşunun üzerinden geçen iki yılı aşkın süre

her iki grubun yaklaşımını da boşa çıkarmıştır. Çünkü şu an PKK ne

önemsenmeyecek derecede basit bir örgüttür ne de bu örgütçe yapılan katliamlar

söz konudur.

Geçtiğimiz iki yıl boyunca yaşanılanlar değerlendirildiğinde kısaca şunlar

söylenebilir. Terör örgütü bu zaman zarfında doğrudan güvenlik güçlerine yönelik

sınırlı ve farklı taktikteki eylemlerle varlığını ortaya koymuş, daha çok toplumsal

olayların planlayıcısı ve icracısı olmuştur. Bu tavrı ile örgüt, özellikle Doğu ve

Güneydoğu Anadolu illerinde halk tabanında büyük destek almış ve almaya devam

etmektedir. Genel bir değerlendirmeyle 1978 yılından 2005 yılına değin, örgütün

bölge halkı tarafından bu boyutta aleni ve yoğun bir destek aldığı görülmemiştir. Bu

konuya ilerleyen bölümlerde ayrıntılı olarak değinileceğinden kısaca şunu belirtmek

gerekir; yeni PKK gerek Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecindeki hassasiyetinden

gerekse terörle mücadeledeki hukuksal eksikliğinden azami ölçüde istifade etmiş ve

gayretini siyasallaşma yönünde sarf ederek etnik kimlik üzerine yoğunlaştırmıştır.

Örgütün yaşanılan bu dönemi, ülke içi ve ülke dışındaki yansımaları dikkate

alındığında, en tehlikeli dönem olarak göze çarpmaktadır.

123

Page 140: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

KJB

Kaynak : PKK-40, PKK Program ve Tüzüğü, Erişim: 12 Kasım 2005, http://tecakonline.com.

Şekil 10: Yeni PKK

PARTİ ÖNDERLİĞİ (EN YÜKSEK TEORİK-İDEOLOJİK ORGAN)/ONAY MAKAMI

KONGRE (EN YÜKSEK KARAR ORGANI)

PARTİ MECLİSİ

DİSİPLİN KURULU

PARTİ EŞ BAŞKANLIĞI

PARTİ KONFERANSI

KURULLAR-BÜROLAR KİTLESEL KOL ÖRGÜTLELERİ İŞLEVSEL ÖRGÜTLER

BİLİM-SANAT KURULU

HUKUK KURULU

AKADEMİK KURUL

MERKEZİ KURUL

MEŞRU SAVUNMA KURULU

ÖZGÜR KADIN BİRLİKLERİ

DEMOKRATİK GENÇLİKBİRLİĞİ

SENDİKALAR

KOOPERATİFLER

GÖÇMENLER

ÇİFTÇİLER

ESNAF

İŞADAMLARI

ŞEHİR

KASABA

KÖY

MAHALLE

YÜRÜTME KURULU

BASIN-YAYIN KURULU

MALİYE KURULU

BÜROLAR

124

Şekil 10: Yeni PKK

124

Page 141: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

YENİLENEN TEZ VE STRATEJİLER IŞIĞINDA PKK TERÖRÜ

İki kutuplu sistemin sona ermesiyle birlikte hız kazanan küreselleşme olgusu,

ülkeler arasındaki sınırların belirsizleşmesini de beraberinde getirmiş ve böylelikle

terörizmin uluslararası bir nitelik kazanmasının yolu açılmıştır. Ulusların iç ve dış

güvenliğinin artık net bir şekilde birbirinden ayrılamadığı bu kaygan zeminde, terör

örgütleri amaçlarına ulaşmak için yeni yöntemler ve araçlar geliştirme fırsatı

bulmuşlardır. PKK terör örgütü de bu yeni uluslararası sisteme ayak uydurmak

zorunda kalmış, gerek ideolojik gerekse stratejik bakımdan kendisini bu sisteme

uyarlamıştır. Geçen bölümde bu sürecin evreleri adım adım takip edilmişti. Bu bölüm

ise, örgütteki değişimin uygulamada nasıl tezahür ettiğine odaklanacak, örgütün

kongre ve konferanslarında yeni stratejiler ışığında alınan kararların hangi araçlarla

nasıl pratiğe döküldüğü incelenecektir. Bir yandan ortaya atılan tarihsel ve kültürel

tezler, diğer yandan kitle iletişim araçlarının örgüt amaçları doğrultusunda kullanımı,

PKK terörünün aldığı yeni boyutu gözler önüne serecektir.

3.1. Örgütteki Değişimin Neden ve Nitelikleri

28 Mayıs 2004 tarihi, Türkiye topraklarında yaklaşık 27 yıldır süre gelen PKK

terörü açısından önemli bir dönemeçtir. Bu tarihi önemli kılan husus, örgütün uzunca

bir aradan sonra tekrar terör eylemlerine yönelmesidir. Abdullah Öcalan’ın

yakalanmasının ardından söz konusu tarihe kadar terör olaylarında büyük bir düşüş

yaşanmış ve Türkiye halkı neredeyse terörün sona erdiğine inanmıştır. Gözle

görülen durum bu iken geri planda yaşanan gerçekler oldukça farklıdır.

1999 Yılına kadar örgütün temel stratejisi şiddet üzerine bina edilmiştir.

Abdullah Öcalan’ın öngördüğü ve yakalanışına kadar, sadece çok zor duruma

düştüğü dönemlerde ara verdiği şiddet yaklaşımı, geçmişte örgüte bugünkü

anlamda destek verilmemiş olmasının en önemli nedenlerinden bir tanesidir. 1999

yılından sonra gerçekleştirilen KADEK ile KONGRA-GEL oluşumları ise örgütün

bütünlüğünün korunması ortak paydasında, şiddet yaklaşımının sınırlandırıldığı ve

bir ölçüde Türkiye’nin daha üstü örtülü tehlikelere maruz kaldığı dönemdir.

125

Page 142: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Genel bir tablo çizmek gerekirse, Abdullah Öcalan’ın yakalanışından itibaren

yargılama sürecinin sonuna kadar yer yer devam eden toplumsal olaylar ve terör

eylemleri AİHM süreci ile durulmaya başlamış ve yerini büyük bir sessizliğe

bırakmıştır. Nisan 2002 yılına kadar örgüt içinde kopmalar, muhafazakâr ve muhalif

kanatlar arasında mücadeleler devam etmiş, bu tarihte ise PKK’nın maksatlı feshi ve

KADEK’in kurulması ile yeniden bütünlük sağlanmaya başlanmıştır.345 KADEK

oluşumu, gerek kadro ve yönetim yapısı bakımından PKK’nın bir devamı olarak

görülmüş olmasından ötürü, gerekse bölgedeki belirsizlik sebebiyle bir süre sonra

yerini KONGRA-GEL oluşumuna bırakmıştır. KONGRA-GEL sürecinde ise örgüt

açısından istenilen güç ve baskı araçlarına ulaşılamadığından tekrar PKK adına

dönüş yapılmıştır.

PKK terör örgütünün kuruluşundan günümüze kadar olan varlığını,

uygulanan strateji ile bu strateji paralelinde takip edilen taktik ve teknikler açısından

ikiye ayırmak mümkündür. Bu ayrımın mihenk taşı ise Abdullah Öcalan’ın

yakalanışıdır. Örgüt ilk evrede şiddet yoğun bir anlayışla hareket etmiş, siyasallaşma

ve kültürel ayrıştırma yönünde aldığı kararları ise ikinci plana bırakmıştır. Abdullah

Öcalan’ın yakalanışından sonraki süreçte ise şiddet birçok etken nedeniyle geri

planda kalmış yerine, örgütün kuruluşundan itibaren öngördüğü fakat uygulamaya

geçiremediği siyasallaşma üst başlığındaki gayretler ön plana çıkmıştır. Aslında,

ikinci evrede kullanılan hemen her türlü taktik, teknik ve yöntem kısmen veya

tamamen birinci evrede de ortaya konulmuş, fakat Abdullah Öcalan’ın gerek örgüt

içinde gerekse örgüt dışındaki tahakkümü ve salt şiddet yanlısı tavrı nedeniyle etkin

olarak kullanılamamıştır.

Abdullah Öcalan’ın yakalanışıyla başlayan yeni süreçte öne çıkan strateji ve

yöntemler arasında “Kürt kültürel kimliği”ne yapılan vurgu, örgütün siyasallaşma

çabalarının en önemli ayağını oluşturmaktadır. Etnik kimliğin böylelikle ön plana

çıkarılmasıyla birlikte, Kürtlerin kendilerine özgü ortak bir geçmişe ve ortak bir dile

sahip oldukları yönündeki savların Kürtçü yayın ve faaliyetlerde sık sık dile getirildiği

görülmektedir. Etnisiteye dayalı bir tür mikro milliyetçilik çerçevesinde ele alınması

gereken bu tür savlar, bilimsel temellere dayanmaktan ziyade, hem kökensel hem

345 Bu dönüşümdeki en önemli etmenlerden birisi şüphesiz 11 Eylül saldırıları sonrasında ABD önderliğinde terörün tek düşman olarak ilan edilmesi ve PKK’nın da terör örgütleri listesine dâhil edilmesidir.

126

Page 143: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

de kültürel açıdan Kürtler ile Türkler arasında bir ayrıştırmayı amaçlamakta,

böylelikle de terör örgütünün eylem ve iddialarına haklılık kazandıracak yapay bir

zemin oluşturmaktadır. Bu bağlamda, Kürt kimliğine ilişkin araştırma ve çalışmalarda

ortaya koyulan tezlerin PKK’nın uygulamaya koyduğu yeni strateji ile nasıl paralellik

içinde bulunduğunu ve hatta örtüştüğünü görmek açısından, öncelikle Kürt tarihi ile

ilgili savlar incelenecek, ardından Kürt dili hakkında ortaya atılan iddialar ele

alınacaktır. Her iki durumda da karşılaşılan gerçek aynı olacaktır: hizmet edilen

siyasi amaç doğrultusunda tarihsel ve dilbilimsel verilerin ideolojik bir araç olarak

kullanıldığı gerçeği.

PKK’nın siyasallaşma sürecine girmesiyle birlikte örgütün terör eylem ve

araçlarında meydana gelen değişiklik, şiddete dayalı yöntemlerin ikinci plana itilerek,

kitle iletişim araçları vasıtasıyla halk desteğini kazanmak ve manipüle etmek

şeklinde kendini göstermiştir. Bu doğrultuda, terör örgütü, kendi kurduğu ya da

kurdurduğu televizyon kanalları sayesinde, ihtiyaç duyduğu kitlesel desteği

oluşturma ve amaçladığı kitlesel eylemleri doğrudan kışkırtma fırsatı bulmuştur.

Bunun en son örneği olarak karşımıza çıkan Roj TV, PKK’nın örgüt yanlısı televizyon

yayıncılığından nasıl yararlandığını gözler önüne sermek amacıyla, hem yapılan

yayınların içeriği hem de bu yayınlarda kullanılan üslup açısından ayrıntılı olarak

incelenecektir. PKK’nın kendi propagandasını yapmak maksadıyla televizyon

yayınlarını kullanmaya başlaması her ne kadar 1995 yılında Med-TV’nin kuruluşuyla

başladıysa da, 2004 yılında yayına geçen Roj TV, örgütün siyasallaşma çabaları

çerçevesinde kullandığı araçlar bakımından ayrıcalıklı bir yer tutmuştur. Bunu

örneklendirmek amacıyla, son olarak, 2005 yılında Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde

meydana gelen olaylar sırasında Roj TV’nin takındığı tutum ve bu kanalın olayların

gelişiminde oynadığı rol ele alınacak, böylelikle PKK’nın yeni stratejisini kitle iletişim

araçları vasıtasıyla nasıl uygulamaya koyduğu daha iyi anlaşılmış olacaktır.

3.2. Kürt Mikro Milliyetçiliği Yaklaşımı

Günümüzde ortaya atılan Kürtçülük savları aslında araçları yönünden

eskilere dayanmaktadır. Ayrıca, hemen her iddia özellikle 80’li yıllardan itibaren

büyük ölçüde küresel güçler tarafından şekillendirilmiştir. Bu düşünceye esas teşkil

etmesi bakımından 1. Körfez Müdahalesi’nin ardından 36. paralelden itibaren Irak’ın

kuzey kesiminin özerk hale getirilmesi ve takip eden süreç örnek olarak gösterilebilir.

127

Page 144: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Bu süreç Kürtleri büyük ölçüde dış etkilerden izole ederken, kendi içlerinde uyum

sağlamaları ve düzensiz de olsa bir güç olarak gelişmeleri açısından büyük katkı

sağlamıştır.

Belirtilen bu sürecin bir devamı olarak, geçtiğimiz yüzyılda Türkiye

Cumhuriyeti’nin dış politikasında kabul edilmesi bir yana adından bahsedilmesi bile

savaşı çağrıştıran Kürt Devleti, sessizce ve fiili olarak kurulmuştur. Öyle ki, tahmin

edilenin ötesinde Kürtler, hem Irak yönetimine (bir Kürt liderin devlet başkanı

seçilmesiyle) ortak edilmiş hem de Kuzey Irak’ta merkezi yönetime bağlı bölgesel

hükümet şeklinde temsil hakkı kazanmıştır.

Kürtleri bu noktaya getiren ve bölge içerisindeki durumunu belirleyen ise

şüphesiz bazı dış güçlerdir. Kurtuluş savaşı sonrasında genç Türkiye’nin hızlı

gidişatını yavaşlatmak ve hatta durdurmak isteyen söz konusu dış güçler, son otuz

yılda da değişen amaçları doğrultusunda Türkiye’ye musallat olan PKK terörüne

destek vermiş, Irak toprakları üzerinde ise Orta Doğu’ya hâkim olabilmek adına

Kürtleri kullanmaya devam etmiştir. Bu duruma küreselleşme kavramının da

eklenmesiyle mevcut gidişat hızlandırılmak istenmiştir.

Küreselleşme gayretlerinin temelinde, ulus-devletin atomize edilerek

emperyalizmin amacına hizmet edecek şekle getirilmesinin bulunduğu, bilinen bir

gerçektir. Bu amacın ilk uygulaması Avrupa Kıtası’nda gerçekleştirilmiş ve bölgesel

anlamda önemli bir güç haline gelen Yugoslavya bir daha birleşemeyecek şekilde

etnik parçalarına bölünmüştür. 1992 yılında Bosna’ya, 1999 yılında da Kosova’ya

yapılan askeri müdahale ve bölgede halen devam eden BM ve NATO varlığı,

başlangıçta ifade edilen demokrasi ve istikrar amaçlarının henüz yerine

getirilemediğinin ve asıl amacın önemli bir göstergesidir.

İkinci uygulamanın ise Orta Doğu ve ülkemiz üzerinde gerçekleştirilmeye

başladığını söylemek yanlış olmayacaktır. ABD’nin, BM Güvenlik Konseyi’nin

onayını almaksızın Irak’a yaptığı müdahale ve bununla uyum içerisinde İsrail’in

uygulamaya koyduğu şiddet temelli dış politika, gelecekte yaşanacakların

göstergesidir.

128

Page 145: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Öte taraftan AB kıskacındaki Türkiye tüm müttefikleri tarafından yalnızlığa

itilmiş ve hareketsiz hale getirilmiştir. ABD, Bush doktrini olarak bilinen önleyici

askeri müdahale doktrini kapsamında terörü yerinde yok etmek bahanesiyle

Afganistan ve Irak’a girerken, Türkiye’nin terör örgütü kamplarına sınır ötesi

operasyon yapmasına izin vermemekte ve konuyla ilgili olarak verdiği sözleri yerine

getirmemektedir.

Genel durumun ifadesinden sonra terör örgütünün önderliğini yaptığı ve

uzman eller tarafından şekillendirilen son dönem Kürtçülük faaliyetlerine yer vermek

doğru olacaktır. Bu kapsamda tarih, dil ve gelenek-görenek konularındaki savlara en

genel hatlarıyla yer verilecek ve gelinen nokta itibariyle konunun önemi ortaya

çıkarılmaya çalışılacaktır.

Kürtçülük faaliyetleriyle ilgili önemli çalışmaları bulunan Prof.Dr. Abdulhaluk

M. Çay’a ait aşağıda yer verilen görüş, kabul etmek gerekir ki, haklı ve zamanında

ortaya konmuş bir görüş olup, ayrıca takip edilen sistematik açısından da büyük

önem taşımaktadır. Çalışmanın bu bölümünü şekillendirmede de etkisi olan görüş

şöyledir:346

“Siyasi Kürtçülüğe zemin teşkil etmesi bakımından, bu ideolojinin

kültürel boyutu oldukça önemlidir. Bir Kürt kimliğinden bahsedilebilmesi için

bu topluluklara bir menşe, bir tarih, bir dil, bir coğrafya kazandırılması

gereklidir. Ayrıca kültür unsurları ile bu topluluğun donatılması ve gerekirse

birtakım semboller uydurulması ya da birtakım sembollere sahip çıkılması

şarttır. Meselenin kültürel boyutu siyasi Kürtçülüğün bu türden çalışmalara

girmesine sebep olmuş ve bu alanda bir takım çalışmalar yapılmıştır.”

3.2.1. Tarih

Kürt tarihi ile ilgili savlar ele alınırken dikkat edilmesi gereken temel nokta,

varılmak istenen sonuçtur. Bu bağlamda araştırmacı, eğer bütünü oluşturan etnik bir

kesimi irdeleyip bilimsel veriler sunmayı hedefliyorsa sonuçlar her kesim için olumlu

olacaktır. Fakat araştırmacının hedefi bilimsel gibi gözüken, daha çok insanların

kafalarını karıştıracak ve bölücü özellik taşıyan sonuçlar ortaya koymak ise o halde

346 Abdulhaluk M. Çay, Her Yönüyle Kürt Dosyası, Turan Kültür Vakfı, Ankara, 1996, s.33.

129

Page 146: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

tamamen olumsuz olacaktır. Kürtçülük ile ilgili savlar yaklaşım tarzına bakılmaksızın

genel olarak değerlendirildiğinde, iddiaların çoğunlukla Mezopotamya’da var olmuş

eski medeniyetler dönemine ait olduğu görülmektedir. Bunun temelinde yatan

düşünce ise az önce belirtildiği gibi Kürtleri Türk halkından ayrıştırmaya çalışarak

her iki tarafı da birbirlerinden farklı oldukları inancına sevk etmektir.

Kürt halkının tarihini M.Ö. 11 000’li yıllara dek geri götüren Cemşid Bender,

Kürtlerin tarih sahnesine çıktığı coğrafi alanın da Kuzey Mezopotamya’da,

Toroslardan başlayıp Van ve Urmiye gölleriyle Hazar Denizi’nin güneyini de içine

alan ve Zagros adıyla ifade ettiği bölge olduğunu iddia etmektedir. Günümüz Kürtleri

ile antikçağda Yukarı Mezopotamya bölgesinde yaşamış halklar arasında kökensel

bir bağ kurmak amacındaki Cemşid Bender, özellikle arkeolojik bulgulara dayanarak,

uygarlığın ve kültürün başlangıcını, yerleşik düzene geçilmesi, yazının keşfi ve ilk

şehirlerin kurulması gibi tüm önemli gelişmeleri, bu bölgede yaşamış olan ve

Kürtlerin atası olduğu iddia edilen topluluklara mal etmektedir. Cemşid Bender’in

özellikle üzerinde durduğu bir nokta, Neolitik ve Kalkolitik çağlarda Doğu ve

Güneydoğu Anadolu’da kurulmuş bulunan yerleşim merkezleri arasında, Orta

Anadolu ve Güney Mezopotamya’nın aksine, homojen bir kültür birliği bulunduğu ve

önemli üstünlükler gösteren bu ortak kültürün kendine özgü özellikleri olduğudur.

“Anadolu’da bölgeler, birbirleri arasında farklılıklar gösterirken, [sözde]

Kürdistan’daki tüm yerleşim merkezleri arasında kültürel ve ekonomik bir bağ

vardı… Batı Anadolu ve Trakya’da henüz hiçbir uygarlık belirtisine rastlanılmadığı

bu tarihlerde, kentler arasında anayolların bulunması arkeologların hayranlık

duymasına yol açmış ve Zagros yöresinin antikçağdaki önderliğini, uygarlıktaki

başatlığını da kanıtlamıştır.”347 Buradaki amaç, açık bir şekilde, bir yandan bugünkü

Kürtlere etnik ve kültürel bir köken kurgularken, bir yandan da bu kültürün tarih

içinde diğer halklarla ve uygarlıklarla karışmadan kendi özelliklerini koruduğunu

göstererek tarihsel sürekliliğe vurgu yapmaktır. “Görüldüğü gibi Kürt halkı M.Ö.

11.000’li yıllardan günümüze var olmuş ve aynı yörede mekan tutmuş, varlığını

günümüze dek sürdürmüş bir halktır.”348 Aynı türden bir kaygıyı, Kürtlerin tarihini tek

yanlı bir şekilde araştıran diğer yazarlarda da görüyoruz. Örneğin Tori, Kürtlerin

İlkçağ Tarihi adlı kitabında, M.Ö. 3. Binyıldan itibaren Güneydoğu Anadolu’da bir

devlet kurmuş olan Hurriler’in Kürtlerin ataları olduğunu iddia ederken şunları

yazmaktadır: “Tüm bilgi ve belgeler, günümüz Kürtlerin yaşadığı coğrafik alanlarda,

347 Cemşid Bender, Kürt Tarih ve Uygarlığı, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2000, s. 33.348 Bender, a.g.e., s. 41.

130

Page 147: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

tarihin çok eski çağlarından beri Hurrili boyların yaşamış olduklarını ortaya

koymuştur. Bu boylar kendilerine özgü bir kültür oluşturmuş, siyaset ortaya koymuş,

kendine özgü bir dili, ulusal devleti ve sınırları ile kendilerini komşuları olan

Sümerler, Elamlar, Hititler gibi Hint-Avrupa kökenli halklardan, Akkad, Babil, Asur

gibi Sami kökenli halklardan keskin çizgilerle ayırmış, kültürleri ile kendilerini,

kökenini oluşturdukları Kürtlerle günümüze değin yaşatmışlardır.” 349 Hem etnisite

hem kültür açısından Kürtlerin tarihsel sürekliliğine yapılan bu vurgu, tarih boyunca

halkların ve uygarlıkların birbirleriyle etkileşim içinde bulunmaları ve birbirleri içinde

erimeleri olgusunu tümüyle göz ardı etmektedir ve bu nedenle de gerçekçi değildir.

Kürtlerin kökenlerinin aydınlatılması konusunda yeterli veriden yoksun olunduğunu

belirten Ali Tayyar Önder, Mezopotamya’nın tarih boyunca birçok halkın işgaline

uğradığını, dolayısıyla da Kürt olduğu iddia edilen toplumların binlerce yıllık bir süreç

içerisinde diğer toplumlarla karışmadan saf bir şekilde kimliklerini korumalarının

imkansız olduğunu yazar. “Bu vakıa karşısında ve özellikle Kürtçe tahlil edildiğinde,

ayrıca değineceğimiz antropolojik verilerin kanıtladığı çelişkiler ışığında Kürtlerin

homojen saf bir soy olduğundan söz etmek hiçbir şekilde mümkün değildir.” 350

Ayrıca Cemal Şener de, Kürt tarih yazımındaki çarpıklıklara dikkat çekerek, etnik

kimliğin bir tarihsel dönüşüm süreci içinde ele alınmasının gerekliliğini belirtmektedir:

“Kürtlere ısrarlı tarih oluşturma çabaları çok parlak sonuçlar oluşturmamıştır. Çünkü

bu konuda araştırma yapanların çabası Kürtlüğü binlerce yıl öncesine götürmek ve

Mezopotamya coğrafyasında Kürtlere bir tarih bulmaktır. Halbu ki, her etnik kimlik

belirli bir dönemin ve belirli şartların oluşturduğu bir olgudur. Tarihin belirli bir

döneminde farklı birçok toplumsal yapı belirli şartlar altında toplumsal harman oluş

sürecinden geçerek yepyeni bir etnik kimlik oluşturabilir.” 351

Cemşid Bender ve Tori’nin bazı temel tezlerine geri dönecek olursak, biri

arkeolojik verilere diğeri dilbilimsel araştırmalara dayanan bu iki yazara göre de

Doğu Anadolu ve Yukarı Mezopotamya’nın otokton halkı olan Kürtler tarih boyunca

bu bölgede birçok devlet ve imparatorluklar kurmuşlardır. Bunların arasında Hurriler,

Gutiler, Kassitler, Mitanniler, Urartular ve Medleri sayan bu yazarlar, tüm bu halkların

sırasıyla birbirlerinin ardılı olduklarını, dolayısıyla da aynı ve tek bir soyu ve kültürü

tarih içinde devam ettirdiklerini ileri sürmektedirler. Örneğin Cemşid Bender:

“Hurriler hiçbir dağılma göstermeden büyük bir halk çoğunluğuyla varlığını, Mitanni,

349 Torî, Kürtlerin İlkçağ Tarihi, Berfin Yayınları, İstanbul, 2000, s.11.350 Ali Tayyar Önder, Türkiye’nin Etnik Yapısı, Pozitif Yayınları, İstanbul, 2005, s.138351 Cemal Şener, Türkiye’de Yaşayan Etnik ve Dinsel Gruplar, Etik Yayınları, İstanbul, 2004, s.79.

131

Page 148: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Kassit, Urartu ve Med Krallıkları içinde sürdürdü.” 352 Dillerin yapısının incelenmesi

yoluyla bir halkın kökeninin tespit edilebileceği fikrinden yola çıkan Tori, Hurrice ile

Kürtçe arasında saptadığı benzerlikleri temel alarak şöyle yazmaktadır: “Kürtlerin

günümüzde yaşadıkları coğrafi alanların hemen tümünde yaşamış olan Hurrili

boyların dili olan Hurrice ile Kürtçenin yapısı arasında çok konuda gramatik

benzerlikler görebiliriz. Gramatik benzerlikler de dil ailesinin saptanmasında önemli

bir rol oynar. Saptanan benzerlikler, Kürtçenin Hurriceden geldiğini ortaya koyar.

Halkların kökeni dil ile belirlendiğinden, Kürtlerin Hurri kökenli olduğunu rahatlıkla

söyleyebiliriz.” 353 Cemşid Bender ise, Diyarbakır’daki Çayönü ve Şanlıurfa’daki

Nevala Çori kazılarında elde edilen bulguları kanıt göstererek, Hurrilerin, dolayısıyla

da Kürtlerin, başka bir yerden gelmeyip bu coğrafyanın en eski halkı olduğunu ve

Hurrilerin konuştukları dilin ne Hind-Avrupa ne de Sami dilleri arasına girdiğini

belirtir.354 Diller arasındaki bazı rastlantısal kelime benzerliklerine dayanarak bir

topluluğun kökeni hakkında varsayımlarda bulunmanın çağdaş bilimsel ölçütlerden

uzak olması bir yana, Kürtlerin atası olduğu ileri sürülen halkların aslında

Mezopotamya’ya başka coğrafyalardan göç eden kavimler oldukları birçok araştırma

tarafından ortaya konulmuştur. Kürt tarihi alanındaki önemli uzmanlardan biri olan

David McDowall, tarihsel belirsizlikler nedeniyle bu konuya kuşkuyla yaklaşmaktadır.

“Kürtlerin ortak bir geçmişe sahip oldukları için etnik anlamda tutarlı bir bütün

oluşturabilecekleri şeklindeki yaklaşım fazlasıyla kuşkuludur. Kürtlerin çoğunluğu

büyük bir olasılıkla MÖ ikinci binyılın ortalarında İran’dan batıya doğru hareket eden

Hint-Avrupa göçerlerinin soyundan gelmektedir. Fakat onlar hakkında hiçbir şey

bilmiyoruz.” 355 Ekrem Memiş ise, Hurrilerin aslen Asya kökenli bir kavim olduklarını

ve dillerinin Türkçenin de dahil olduğu Ural-Altay dillerine benzediğini belirtir.

“Mezopotamya’da büyük bir imparatorluk vücuda getiren Sami kökenli Akkadlar’ın

vesikalarından anlaşıldığına göre, M.Ö. 3. Binyılın sonlarında Mardin merkez olmak

üzere Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile Kuzey Mezopotamya’daki Musul ve Kerkük

dolaylarında Hurriler adıyla anılan bir kavim oturuyordu. Hurri dili üzerinde yapılan

filolojik tetkikler, bu kavmin dilinin Asya kökenli dillerden olduğunu ortaya

koymuştur.” 356 Yine aynı doğrultuda, Hurri ve Urartu dillerinin fonoloji, sentaks ve

gramer bakımından Asya menşeli olduklarının ispat edildiğini yazan Abdulhaluk M.

352 Bender, a.g.e., s. 37. 353 Torî, a.g.e., s. 14. 354 Torî, Kürt Mitolojisi I, Berfin Yayınları, İstanbul, 1999, s. 21.355 David McDowall, Modern Kürt Tarihi, (Çev: Neşenur Domaniç), Doruk Yayımcılık, Ankara, 2004, ss. 30-31. 356 Ekrem Memiş, Eskiçağ Türkiye Tarihi, Çizgi Kitabevi Yayınları, Konya, 2003, s. 31.

132

Page 149: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Çay, Gutilerin de M.Ö. 2500–2400 yıllarında Hazar denizinin güneydoğusu ile

Ceyhun nehri arasındaki bölgeden batıya yönelerek Zagros dağlık bölgesinin

kuzeydoğusuna yerleştikleri görüşüne yer vermektedir.357 Buna karşın, Kürtlerin en

eski çağlardan beri Zagros’ta yerleşik olduğunu ve yüksek bir medeniyet

kurduklarını savunan Cemşid Bender de Tori de, kendi görüşlerini desteklemek

amacıyla yerli ve yabancı tarihçilerin eserlerini tahrif ederek kaynak göstermekten

kaçınmamaktadırlar. Örneğin, Mezopotamya tarihi uzmanı olan ve Ankara

Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde de dersler veren Benno

Landsberger’in eski Mezopotamya halkları üzerine yaptığı çalışmalarda ortaya

koyduğu tüm uygarlık kazanımlarını Kürtlere mal ederek tarihi maksatlı bir şekilde

çarpıtmaktadırlar. Oysa Benno Landsberger, gerek Sümer gerek Hitit-öncesi diğer

halklardan bahsederken bunların Kürtlüğü konusunda hiçbir bulguya yer vermez.

Hatta aksine, Akad ve Babil devirlerinden kalma yazlı belgeler üzerinde yaptığı

çalışmalar Benno Landsberger’i şu sonuca götürmüştür358: “Tarihte Türklerle en

yakın münasebettar olan, hatta belki de Türklerle ayniyet gösteren kabile

Kutlar/Gutilerdir.” Yine aynı şekilde, Cemşid Bender’in atıfta bulunduğu Nevala Çori

kazılarını 1983–1991 yılları arasında yöneten Harald Hauptmann, Çukurova

Üniversitesi’nde verdiği “Yukarı Mezopotamya’da Erken Neolitik Dönem” konulu bir

konferansta, Cemşid Bender’in savunduğunun aksine, uygarlığın önce Anadolu’da

ortaya çıktığını ve buradan Mezopotamya ve Avrupa’ya yayıldığını belirtmiştir.359

Burada gözden kaçırılmaması gereken bir husus, Kürt tarih yazımının,

Kürtlere kendine özgü bir köken ve kültür oluşturmak gibi geçmişe yönelik bir

kurgulamaya girişirken, bir yandan da bu yolla Türkler ile Kürtler arasındaki ayrımı

derinleştirerek hizmet ettiği siyasi çabalardır. Yukarıda da vurguladığımız üzere,

ortaya konan tarihsel ve kültürel iddialar, zemin oluşturdukları siyasi boyuttan

soyutlanmaksızın değerlendirilmelidir. Bu türden bir örneği, Cemşid Bender’in “Kürt

halkının, 1071 yılından sonra Malazgirt’ten Anadolu’ya girmiş bulunan Türk halkıyla

köken olarak hiçbir ilgisi olmadığı” tezinde görmekteyiz.360 Burada amaçlanan,

Kürtlerin Türklerden ayrı ve homojen bir millet olduğu ve böylelikle de ayrı bir

devlete sahip olma taleplerinin haklılığı izlenimini yaratmaktır. Bu görüşe göre

Kürtler, gerek Türkiye gerekse içinde yer aldıkları diğer ulus-devletler tarafından bir

357 Abdulhaluk M. Çay, Her Yönüyle Kürt Dosyası, Turan Kültür Vakfı, Ankara, 1996, s. 51. 358 Alıntılayan: Çay, a.g.e., s. 51. 359 http://arkeoloji.cukurova.edu.tr/Etkinlikler/H_Hauptmann/H_Hauptmann.asp . 360 Cemşid Bender, Kürt Tarihi ve Uygarlığı, s. 45.

133

Page 150: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

aynılaştırma ve asimilasyon politikasına maruz kalmış işgal altında bir ulustur. Aynı

türden bir görüşe, Mehrdad R. Izady’nin “Kürtler – Bir El Kitabı” adlı çalışmasında da

rastlıyoruz: “Canlı ve zengin bir ulusu oluşturan Kürtler, bireysel ya da toplu olarak

yabancı işgali altındaki büyük bir ulusun özelliklerini gösterir… Kürtler tüm bu

bölünmelere rağmen, Ortadoğu’nun son bin yıllık tarihinde bu kesintisiz asimilasyon

ve yok etme politikalarına rağmen, büyük bir ulus olarak ayakta kalmayı

başarmışlardır.” 361

Birçok Kürt araştırmacısının iddia ettiğinin aksine, Türklerin 1071’den çok

önce Anadolu’da yerleşmeye başladığı ve Kürtlerin de Mezopotamya’ya Orta

Asya’dan Türklerle gelen bir kavim olduğu kanıtlarıyla ortaya konulmuştur. Zagros

kavimlerinin birçoğunun Asya kökenli olduğunu yazan Ali Tayyar Önder, Doğu ve

Güneydoğu Anadolu’da Türklerin varlığının 2700 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu

ve aslında Oğuzların Anadolu’ya en son gelen Türkler olduğunu belirtir.362 Haluk

Tarcan da, Adıyaman, Kars, Van ve Hakkâri bölgelerinde ortaya çıkarılan kaya üstü

ve mağara resimleri üzerinde yaptığı araştırmalara dayanarak, Türklerin tarih öncesi

çağlardan başlayarak Anadolu’ya ayak bastığını gözler önüne sermiştir. Haluk

Tarcan’a göre, Orta Asya’dan Doğu Anadolu’ya taşınan bu kültür, daha sonra

Mezopotamya’ya inerek oradaki halkları da etkisi altına almıştır.363 1938–1948 yılları

arasında Ankara Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapan Hititolog Hans G.

Güterbock’un deşifre ederek yayınladığı bir Akad metni de, Anadolu’da Türklerin

varlığı bakımından önemli bir kanıt sayılmaktadır. “Şartamhari metni” olarak bilinen

bu yazılı kaynakta M.Ö. 3. binyılın sonlarında hüküm süren Akad kralı Naram-Sin,

kendisine karşı savaşan 17 Anadolu kralı arasında bir Turki kralı İlşu-Nail’den

bahseder. Bazı Sümer ve Babil tabletlerinde de Turukku olarak karşımıza çıkan bu

isimler, birçok tarihçiye göre, Türk adının farklı söylenişlerinden ibarettir. Bu verileri

dikkate alan Abdulhaluk M. Çay ve Ekrem Memiş, Anadolu’daki Türk varlığının çok

eskilere dayandığını belirtmişlerdir.364 Aynı görüşü savunan Orhan Türkdoğan ve Ali

Tayyar Önder de, Kürt sözcüğüne açık bir şekilde rastlanılan ilk tarihi belgenin

Yenisey’deki Elegeş yazıtları olduğunun altını çizerek, Kürtlerin aslen bir Türk boyu

olduğunu ileri sürmüşlerdir. Orhun Kitabelerinden de eski olan bu yazıtlarda (6.yy)

Göktürkçe olarak “Kürt elinin hanı Alp Urungu altunlu okluğumu bağladım belde,

361 Mehrdad R. Izady, Kürtler – Bir El Kitabı, Doz Yayınları, (Çev: Cemal Atila), İstanbul, 2004, ss. 343-348. 362 Ali Tayyar Önder, a.g.e., s. 139 & s. 71. 363 Haluk Tarcan, Ön-Türk Uygarlığı, Töre Yayın Grubu, İstanbul, 2004, s. 228. 364 Çay, a.g.e., s. 47vd. & Memiş, a.g.e., s. 18.

134

Page 151: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

ülkem. Otuz dokuz yaşımda” okunmaktadır. Bu belgeden yola çıkan Ali Tayyar

Önder, Kürt kelimesinin “Türklerin içinde ve onlara bağlı olarak yaşamış bir Türk boy

adı”nı ifade ettiğini yazmakta365 ve eklemektedir: “Bugün, artık, tartışılmaz bir gerçek

olarak bilinmektedir ki, Kürtlerin de anayurdu Orta Asya’dır ve Kürtler öz köken

itibariyle Türktürler.” 366 Orhan Türkdoğan da “Kürtlerin kökenlerini belirleyen bir

millet ve soy yoktur. Tamamıyla Türk kültür ve boylarının taşıyıcılarıdır. Kürtçe

denen bir dil de mevcut değildir, sadece bir lehçedir. Hayali Kürdistan bölgesi diye

ileri sürülen bölgeler, proto-Türklerin yerleşim alanlarıdır. Sümerler, Kimmerler,

İskitler (Sakalar), Guttiler, Hurriler bunların başında gelmektedir” sonucuna varır.367

Ancak, Kürtlerin Türk kökenli olduklarını ortaya koymanın da soruna bir çözüm

getirmekten uzak olduğunu belirtmek gerekir. Zira daha önce de altını çizdiğimiz

gibi, halkların tarih boyunca birbirleriyle kaynaştığı ve bu yolla çeşitli kültürel kimlikler

edindikleri unutulmamalıdır. Ali Tayyar Önder’in de vurguladığı gibi, üstünde önemle

durulması gereken nokta, “asli kökenleri Türk de olsa, bugünkü Kürtlüğün asırlar

süren bir süreç içinde, özellikle İranlı ve kısmen Arap unsurun ve de yerli unsurların

kaynaşması ile oluşmuş özgün bir etnik kimlik olduğudur. Dolayısıyla, bugünkü

Kürtleri, Türk ya da İranlı veya karışık bir sınır toplumu, Kürtçeyi yabancı

kelimelerden oluşan bir söz yığını ya da başka bir dilin lehçesi olarak tanımlamak

mümkün değildir.” 368

Kürt tarih araştırmacılarının eserlerinde rastladığımız çarpıklıkların ve

çarpıtmaların kaynağını, yazarların siyasi yönelim ve amaçlarının yanı sıra,

kendilerine temel aldıkları ve sıkça atıfta bulundukları Batılı oryantalistlerin

çalışmalarında da aramak yanlış olmayacaktır. Bugün Kürdolojinin önde gelen

isimlerinden sayılan Rus B. Nikitin ve V. Minorsky, Kürtlerin kökenini

Mezopotamya’da var olmuş antik çağların halklarında arayan ilk isimler olmuşlardır.

1856 Paris Antlaşmasıyla sıcak denizlere Boğazlar yoluyla inme umutlarını

kaybeden Rusya, 1860’ta St. Petersburg Üniversitesi’nde bir Kürdoloji bölümü

kurdurmuş ve Nikitin ile Minorsky’yi Kürtlüğü araştırmak üzere Urmiye ve Erzurum

konsolosluklarında görevlendirmiştir. Rusların Doğu Anadolu üzerinden İskenderun

ile Basra körfezine çıkma planının bir parçası olan bu araştırmalar, bilimsel verilerin

eksikliğine rağmen bir Kürt tarihi yaratmayı amaçlamıştır. Örneğin Minorsky, çeşitli

365 Önder, a.g.e., s. 158. 366 y.a.g.e., s. 133. 367 Orhan Türkdoğan, Doğu ve Güneydoğu – Kabile-Aşiret Yapısı, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2005, s. 442. 368 Önder, a.g.e., s. 180.

135

Page 152: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Kürt lehçelerinin aslında dilsel bir birliğe işaret etiğini ve tarihte bu dili konuşan

topluluğun da Medler olduğunu ileri sürmüştür.369 1927’de yayınlanan İslam

Ansiklopedisi’nin “Kürtler” maddesini de yazan Minorsky, Yunanlı General

Xenophon’un Anabasis (Onbinlerin Dönüşü) adlı eserinde bahsi geçen Karduk halkı

ile Kürt kelimesi arasında etimolojik bir bağ kurmuştur.370 Nikitin de, 1915–1918

yılları arasında Urmiye bölgesinde yaptığı çalışmaları “Kürtler – Sosyolojik ve Tarihi

İnceleme” adlı kitabında toplamış ve Medlerin Kürtlerin atası olduğu tezini

savunmuştur. Oysaki, hem Minorsky hem Nikitin, ellerlindeki verilerin kesin

sonuçlara varmak için yetersiz kaldığını eserlerinde itiraf etmek durumunda

kalmışlardır. “Prensipte milletlerin menşelerini etimoloji ile ispat etmek tehlikelidir.

Bunun için tarihi ve coğrafi elemanlara dayanmak gerekir” diyen Minorsky, bu

elemanların eksikliği karşısında bizzat kendisi etimolojik bağlantılar kurma yolunu

tutmuş ve “Kürtlerin menşei meselesinin hallini, Kürt ananeleri ve İslam kaynakları

kolaylaştırmamaktadır” diye yazmıştır. Nikitin, elde ettiği bulguların ancak bazı

varsayımlara yettiğini kabul etmiştir: “Tarih ve dilbilim alanında yaptığımız bu gezi

henüz birçok noktayı karanlıkta bırakıyor ve Kürtlerin kökenleri üzerinde ancak bazı

varsayımlar öne sürmemize imkân veriyorsa, antropoloji de bize bu konuda fazla

yardımcı olmayacaktır… Demek ki Kürtlerin kökeni çok tartışmalı bir sorundur ve

yukarıda özetlediklerimize oranla daha doyurucu sonuçlara varmak için bu konuda

daha yoğun bir çaba gereklidir.” 371 Minorsky ve Nikitin gibi oryantalistlerin öne

sürdüğü savların ya da varsayımların bugün birçok Kürt tarihçisi tarafından bilimsel

kanıtlar olarak sunulduğuna tanık olmaktayız.

Kürt tarihi ile ilgili temel başvuru kaynaklarından ilki, Bitlis Bey’i Şeref Han

(1543–1604) tarafından 1597’de yazımı tamamlanan Şerefname’dir. Şeref Han,

Farsça olarak yazdığı ve dönemin Osmanlı padişahına sunduğu kitabında, Kürt

aşiret ve beylerinin bir tarihini verir. Şerefname’nin, günümüz Kürt tarihi

araştırmacıları açısından taşıdığı önem, bu eserde ilk kez bir tür Kürt milliyetçiliği ile

karşılaşılmasından kaynaklanmaktadır. Mehrdad R. Izady, Şerefname’yi “ilk pan-

Kürt” tarihi” olarak nitelendirir ve Şeref Han’ın tüm Kürtleri boyunduruğu altında

birleştirecek bir kralın yokluğuna üzüldüğünü belirtir.372 Martin van Bruinessen de,

369 Martin van Bruinessen, Kürtlük Türklük Alevilik – Etnik ve Dinsel Kimlik Mücadeleleri, (Çev: Hakan Yurdakul), İletişim Yayınları, İstanbul, 2000, s. 60. 370 Abdulhaluk Çay, a.g.e., ss. 33-34. 371 Alıntılayan: Önder, a.g.e., ss. 133-136. Ayrıca, Minorsky ve Nikitin’in bazı tezleri için bkz. M. Aktok Kaşgarlı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Uygarlığına Giriş, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Ankara, 1984, ss. 1-10. 372 Izady, a.g.e., s. 117.

136

Page 153: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Kürt etnisitesinin Kürt milliyetçiliğinden çok daha eskilere dayandığını ve

Şerefname’de Kürtlerin “muhayyel bir cemaat” bilincine sahip olduklarının

görüldüğünü iddia eder.373 Şeref Han, kitabının girişinde, Kürtlerin aslı ile ilgili

“birbiriyle çelişen çeşitli rivayetler”e yer verir. Biz burada bunlardan başlıca ikisine

yer vereceğiz.

“Kürtler, beyinlerinin alınıp Dahhak (Bivrasb)’ın iki omuzu üzerinde meydana gelen kansere benzer bir çıbana sürülmesi için öldürülmekten, boğazlanmaktan, başları kesilmekten kaçarak dağlara ve engin yerlere dağılan insanların soyundan gelmişlerdir. Dahhak, Bişdadilerin, büyük hükümdar Cemşid’den sonra İran ve Turan tahtına oturup ülkelere tasallut eden beşinci hükümdarıydı; o kadar Allah’tan korkmaz ve sakınmaz ceberut ve haddini aşmış bir hükümdardı ki, bu yüzden bazı tarihçiler, şiddet ve ceberrutundan ötürü tarihte Şeddad sanıyla ün yapan hükümdarın ta kendisi olduğunu öne sürmüşlerdir. Bu hükümdarın yaradılışındaki ceberut ve aşırı şiddete rağmen, yüce Allah kendisini, iki ejderha ve yılanın başına benzer iki kemiğin çıkmasıyla müptela kıldı; bu, hekimler tarafından kanser denilen bir hastalıktı. Bu garip hastalıktan, yakalandığı acı ve ıstırap nöbetlerinden dolayı, Dahhak’ın rahatı iyice kaçtı. Ayrıca, bu hastalığı iyileştirmeye girişen ve tedavisini üzerine alan hünerli tabipler ve mütehassıs hekimler de, bu uğurda olanca çabalarını harcamalarına rağmen, çaresizlik içinde kaldılar. Nihayet günün birinde mel’un şeytan, Dahhak’ı muayene etmek ve ona iyileştirici bir ilaç salık vermek isteyen bir tabip kılığında çıkageldi. Bu tabip Dahhak’la karşılaşır karşılaşmaz, “senin iyileşmen, bu kanserli çıbanbaşına genç insanoğullarının beyinlerinin sürülmesine bağlıdır” dedi. Esef edilecek durum, yöneticilerin de bu mel’unun öğüdüne uygun olarak hareket etmeleri oldu. Rastlantı olarak acı durdu, ıstırap da tamamen hafifledi. Kansere beyin sürüldükçe hasta kendisini iyi hissediyordu artık. Bunun üzerine işbaşındaki yetkililer, günde iki kişinin öldürülmesine ve beyinlerinin alınarak kansere, hiç iyileşmeyen bu garip hastalığa sürülmesine karar verdiler. Bu durum, taşıdığı yüzkarası zulme ve açık haksızlığa rağmen bir süre devam etti. Sonunda, günde iki kişiyi öldürüp beyinlerini almakla görevli adamın gönlü iğrendi; alicenap bir duygu ve acıma kendisine galebe çaldı; sonra, günde bir kişi öldürmekle yetinmeye, onun beynine bir kuzu beyni eklemeye ve öbür kişiyi gizlice serbest bırakıp, kendisine şehir ve meskun yerleri terk etmesini, insanoğlunun izlerinden hali bulunan dağları ve engin yerleri yurt edinmesini tenbih etmeye karar verdi. Bu insancıl davranış, yani her gün bir kişinin serbest bırakılması, meskun olmayan arazideki bir alanda, birçok diyalekt konuşan ve çeşitli topluluklardan gelen insanoğullarından büyük bir topluluğun meydana gelmesine yol açtı. Bunlar evlendiler ve ürediler; sonunda çocukları ve torunları bütün o geniş yöreleri doldurdular ve bütün bu insanlara “Kürt” adı verildi. Bunlar, uzun süre uygarlık eserlerinden ve meskun yerlerden uzak kaldıkları, kendi kültür ve sanatlarını, uygarlık durumlarını, bilinen diyalekt ve dillerini unuttukları için, kendilerine özgü bir dil ve bağımsız birtakım durumlar ortaya çıkardılar.”374

373 Bruinessen, a.g.e., s. 28. 374 Şeref Han, Şerefname, (Çev: Mehmet Emin Bozarslan), Ant Yayınları, İstanbul, 1971, ss. 17-19.

137

Page 154: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

“Hazreti Muhammed’in peygamberliğinin ünü ufuklara yayıldığı, İslamiyetin çağrı sesinin yankısı dünyanın her tarafına yansıdığı, ülkelerin kralları ve memleketlerin iklimlerin sultanları bu yeni görünümle ilgilenip, bu yüce Efendinin önünde eğilmek ve ona bütün içtenlik ve coşkuluklarıyla itaatlerini sunmak şerefini kazanmak istedikleri zaman; o sırada Türkistan’ın en büyük hükümdarlarından biri olan Oğuz Han, Medine-i Münevvere’de bulunan, Peygamberlerin övüncü ve yaradılmışların Efendisine bir heyet gönderdi. Bu heyetin başında da, Kürt büyüklerinden ve ileri gelenlerinden Buğduz adlı bir kişi vardı; kendisi çirkin görünüşlü, kaba, katı kalpli, ele avuca sığmaz bir kişiydi. Çirkin görünüşlü, iri yapışlı bu elçi, Peygamber’in gözüne görününce Peygamber’in canı sıkıldı ve ondan şiddetle nefret etti. Elçiye, kabilesi ve mensup olduğu soy sorulunca, Kürt topluluğundan olduğu cevabını verdi. İşte o zaman Peygamber Kürtlere beddua ederek şöyle dedi: “Yüce Allah bu topluluğu, kendi arasında ittifaka ve birleşmeye muvaffak etmesin; yoksa, birleştikleri takdirde, onların elleriyle dünya yok olur.” İşte o zamandan beri, bu topluluk birleşik bir büyük devlet, birleşik bir büyük saltanat kurmaya muvaffak olamamıştır.” 375

Görüldüğü gibi, aktardığımız iki efsaneden ilki Kürt adı ile anılan topluluğu

İranlılara bağlarken, ikincisi Kürtlerin menşeini Oğuz Türklerine çıkarmaktadır.376

Şeref Han’ın bahsettiği Kürt beylerinin çoğunun adlarının Türk kökenli olduğuna

dikkati çeken Orhan Türkdoğan, Kürtlerin kökeni ve tarihi meselesine Şerefname’nin

bir açıklık getirmediğini yazmaktadır. “Şerefname ciddi bir şekilde okunduğu takdirde

Kürtler için somut bir soy veya belirli bir kavim adı tesbit edilememektedir. Sadece,

hikâyeler ve kıssalardan hareket edilmek suretiyle örnekler verilmektedir. Keza,

coğrafi alanlar çizilirken hangi yüzyıllarda buraya nereden geldikleri belirtilmemiştir.

Yalnız, bir gerçek var ki, o da Kürtlerin tarihinin İslamla başlatılmış olmasıdır.”377 Ziya

Gökalp de, Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler adlı çalışmasında, Şeref

Han’ın mensup olduğu Rojekî aşiretinin Oğuzları takliden 24 boydan oluştuklarını

tespit etmiştir.378 Aydın Taneri ise, Şerefname’nin yanı sıra İbnü’l-Ezrak (1117–

1176)’ın Arapça olarak kaleme aldığı Tarih-i Meyyâfarikin adlı eserine yer vererek,

Selçuklu ve Osmanlı devirlerinde Türkler ile Kürtlerin birlikte uyum içinde

yaşadıklarını gösterir. Aydın Taneri’ye göre, gerek Şeref Han’ın gerek İbnü’l-Ezrak’ın

yazdıkları, bu uyumu göstermeleri bakımından birbirini bütünleyen iki tarihsel

belgedir. Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah tarafından 1086’da Kürt Mervanoğulları

Devleti’ne son verilişini anlatan İbnü’l-Ezrak, Meyyâfarikin (bugünkü Silvan) halkının

Selçuklu yönetimini Mervanoğulları yönetimine tercih ettiğini ve Selçuklu

yöneticilerinin de Mervanîleri kendilerine yabancı saymadıklarını yazar. Aydın

375 Şeref Han, a.g.e., ss. 24-25. 376 Buğduz, 24 Oğuz boyundan birinin adıdır. 377 Orhan Türkdoğan, a.g.e., ss. 23-24. 378 Ziya Gökalp, Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler, Sosyal Yayınlar, 1992, s. 34.

138

Page 155: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Taneri’ye göre, Selçuklu ve Osmanlı devirlerinde Türkler için hep bir sorun kaynağı

olan ve bağımsızlıklarından taviz vermek istemeyen Karamanoğulları ve

Akkoyunlular gibi Türkmen devletlerinin aksine, Kürtler Selçuklu ve Osmanlı disiplini

içinde yaşamlarını sürdürmüşlerdir.379 Aydın Taneri’nin de ısrarla üzerinde durduğu

gibi, İbnü’l-Ezrak ve Şeref Han’ın kitapları, Türkler ile Kürtler arasında bir ırk ya da

kültür ayrılığının doğurduğu anlaşmazlıkların bir kanıtı olarak değil, hem siyasi hem

sosyal hayatta Orta Asya çıkışlı Türk kültürünün temsilcisi olan Kürtlerin Türklerle

birliği ve uyumunun bir göstergesi olarak okunmalıdır.380

Kürt tarihi hakkında bir diğer önemli kaynak da Evliya Çelebi’nin

Seyahatname’sidir. 17. yüzyılın ortalarında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya üç kez

giden Evliya Çelebi, Kürtlerin yaşadığı bölgenin Erzurum’dan Van, Hakkâri, Cizre ve

Bağdat’a uzanan bir coğrafyayı kapsadığını belirttikten sonra, buradaki Kürt

aşiretlerinin Osmanlılar ile İranlılar arasında tampon bir bölge oluşturduğunu

yazmaktadır. Evliya Çelebi, ayrıca, ziyaret ettiği Palu ve Amadiya emirlikleri gibi

birçok Kürt yönetiminin özerk “hükümet” statüsünde olduğunu ve merkezi yönetime

karşı yükümlülüklerinin savaş zamanlarında asker sağlamakla sınırlı kaldığını

belirtir.381 Ancak, Torî’nin Kürtlerin Ortaçağ ve Yeniçağ Tarihi başlıklı kitabında yaptığı

gibi, Şerefname’de ve Seyahatname’de bahsi geçen özerk Kürt yönetimlerini

bağımsız birer devlet ya da hükümdarlık olarak sunmak, maksatlı olarak tarihi

çarpıtmaktan başka bir şey değildir. Enver Ziya Karal’ın Osmanlı Tarihi’nde bizi

aydınlattığı gibi, bu durum aslında Osmanlı idari sistemi ile alakalıdır.

“Osmanlı idari sisteminde sancakların yanında hükümet olarak adlandırılan ve yönetimin mahalli beylere bırakıldığı, ocaklık suretiyle tevcih edilen sancaklar da bulunmaktaydı. Bunlar defterlere Livâ yerine Hükümet olarak kaydedilmişti. Hükümet sancakların kanunla belirlenmiş statüleri, tabii olarak Osmanlı Devleti’ne bağlılıkları ölçüsünde geçerli idi. Diyarbekir, Van ve Bağdat eyaletlerinde rastlanan hükümetlerin ihdas sebebiyse, buradaki mahalli beyleri devletin resmi görevlisi yaparak bir ölçüde merkezi otoriteye bağlamaktı. Öte taraftan hükümet sancakların idaresinin kuru bir mülkiyet ile mahalli beylere bırakıldığı ve uygulamada diğer sancaklar gibi muamele gördükleri de bilinmektedir.” 382

379 Aydın Taneri, Kürtler – Kürtlerin Kökeni-Siyasi, Sosyal ve Kültürel Hayatları – İbnü’l-Ezrak ve Şeref Han Tarihlerinin Değerlendirilmesi, Doğuş Matbaacılık ve Ticaret Limited Şirketi Matbaası, Ankara, 1976, s. 54 & s. 114. 380 y.a.g.e., ss. 114-115. 381 Martin van Bruinessen, “Kurdistan in the 16th and 17th centuries, as reflected in Evliya Çelebi’s Seyahatname”, The Journal of Kurdish Studies, Sayı: 3, 2000, ss. 1-11. 382 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, VI. Cilt, TTK Yayını, Ankara, 1983, ss. 127-129.

139

Page 156: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Kürt tarihini Kürt beylerinin ve aristokrasisinin tarihi ile sınırlı tutan

Şerefname’ye kıyasla, halka ve gündelik yaşama ilişkin ayrıntıları daha çok

bulduğumuz Seyahatname’de Evliya Çelebi, çeşitli Kürt diyalektleri ile ilgili bilgiler de

vermektedir.383 Abdulhaluk M. Çay, Evliya Çelebi’nin Erzurum hakkında anlattıklarına

atıfla, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki Türkmen topluluklarının zamanla

Kürtleşmesi olgusuna değinir: “Evliya Çelebi Erzurum bölgesini anlatırken orada

rastladığı üç nesil arasındaki farkı belirtmek suretiyle Kürtleşme olayına ışık

tutmaktadır: ‘Dede Türkçe konuşmakta, oğul hem Türkçe hem de Kürtçe

konuşmakta, torun ise yalnızca Kürtçe konuşmaktadır’.” 384

Kürt araştırmacıların, Kürtlerin kendilerine özgü bir geçmişe ve kimliğe sahip

olduklarını gösterme amaçları doğrultusunda tarihi ideolojik bir araç olarak

kullandıklarını yukarıda gördük. Tarih ile mitolojinin iç içe geçtiği alanlar böylesi bir

kurgulama için hiç kuşku yok ki en elverişli malzemeyi sunmaktadır. Bunun belki de

en iyi örneğini Nevruz hakkındaki tartışmalar ve ileri sürülen tezlerde bulmaktayız.

Yakın zamanlarda, Nevruz’un aslında Kürtlerin bağımsızlıklarını kazandığı gün ve

dolayısıyla da bir Kürt bayramı olduğu iddia edilmiş ve Nevruz bir başkaldırı simgesi

olarak sunulmak istenmiştir. Bu görüşü savunanların temel dayanağı, İranlı şair

Firdevsi’nin 999 yılında tamamladığı ve dönemin hükümdarı Gazneli Sultan

Mahmud’a sunduğu Şehname adlı eseridir. Kürt araştırmacıların birçoğu,

Şehname’de geçen, kral Dahhak’a karşı ayaklanan Demirci Gave efsanesinde bir

başkaldırı figürü bulmuşlardır. Nevruz Bayramının kaynağını Babil’in, Kürt olduğu

iddia edilen Kassit devletince işgaline – yani M.Ö. 1900 yıllarına – dek geri götüren

Cemşid Bender, Nevruz hakkında şunları yazmaktadır: “Zalim Dahhak’a karşı

Demirci Kawé (Kawa)’nın önderliğinde halk ayaklandı. Kurtuluşunu sağladı. Newroz

işte kurtuluşu, özgürlüğü muştulayan böyle bir zaferin bayramıdır.”385 Cemşid

Bender’e göre, Demirci Gave olayı, Medlerin Asurluları yenerek başkent Ninova’yı

ele geçirdikleri M.Ö 612 yılında 21 Mart günü gerçekleşmiştir.386 Bu iddiada,

Dahhak’ın Asur kralı Asurbanipal, Gave’nin ise Ninova’yı alan Med kralı Keyaksar

olduğu düşünülmüştür. Gürdal Aksoy da Nevruz hakkında şunları yazmaktadır:

“Nevruz içeriğinde birçok tarihsel zenginliği taşıyan bir söylencedir. Ancak Nevruzu

383 Martin van Bruinessen, “Onyedinci yüzyılda Kürtler ve dilleri: Kürt lehçeleri üzerine Evliya Çelebi’nin notları”, Studia Kurdica, Yıl:2, No: 1-3, Nisan 1985, ss. 13-37. 384 Abdulhaluk Çay, a.g.e., s. 276. 385 Cemşid Bender, Kürt Tarihi ve Uygarlığı, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2000, s. 182. 386 Cemşid Bender, Korku ve Cesaret – Kürt Tarihine Sataşanlar, Berfin Yayınları, İstanbul, 1996, s. 47.

140

Page 157: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

aktüel anlamıyla ele alırsak, yalnızca başkaldırısal boyutlarla ifade edebiliriz. Bu

boyut, tarihin ta gerilerinden gelen acıları, ölümleri, direnişleri ve başkaldırışları

bağrında taşır.” 387 Aslında apayrı iki efsane olan Nevruz ile Demirci Gave’nin nasıl

olup da birbiriyle ilişkilendirildiğini ve bu yolla da, her şeyden önce bir doğa olayının

kutlanması olan Nevruz’a bir başkaldırı ve isyan boyutunun nasıl eklendiğini

anlayabilmek için, öncelikle Şehname’ye geri dönmek gerekir.

Şehname’de anlatılan öyküye göre, Cemşid’i devirerek tahta geçen kral

Dahhak’ın omuzlarında iki yılan çıkar. Doktor kılığına giren şeytan, Dahhak’a, her

gün iki kişinin öldürülerek beyinlerinin yılanlara yedirilmesini salık verir. Dahhak da

buna uyar. Saraya aşçı olarak giren iki kişi, her gün bir kişinin canını bağışlayarak

yerine bir koyun beyni eklemeye karar verir. Bu yolla serbest bırakılan ve dağlarda

yaşamaya başlayanların sayısı zaman içinde artar. İşte Kürtler bu insanların

soyundan gelmektedir. Görüldüğü gibi, yukarıda alıntıladığımız Şerefname’deki

Kürtlerin kökeni efsanesi tümüyle Şehname’de anlatılanlara dayanmaktadır.

Şehname, bu noktadan sonra, Demirci Gave olayıyla devam eder. Dahhak,

ülkesindeki herkesten kendisine bağlılık yemini etmesini ister. Ancak, daha önce

Dahhak’ın yılanlarına beyinleri yedirilen 17 gencin babası olan Gave bunu reddeder.

Kendi demirci önlüğünü bayrak yaparak Dahhak’a karşı ayaklanma başlatır ve

Feridun’un saflarına katılır. Dahhak’a savaş açan Feridun da Dahhak’ı yenilgiye

uğratarak Demavend dağlarında bir mağaraya hapseder. Feridun’un tahta çıktığı

gün Mihrigan bayramı olarak kutlanmaktadır.

Açıkça görüldüğü üzere, Demirci Gave’nin öyküdeki rolü, halkı Dahhak’a

karşı ayaklandırarak Feridun etrafında toplamaktan ibarettir. Gave’nin Kürt olduğu

yolunda ise Şehname’de hiçbir veri yoktur. Ayrıca, Feridun’un Dahhak’ı yenerek

tahta geçtiği gün Mihrigan bayramı olarak kutlanırken, Şehname’de Nevruz

Cemşid’in kral olduğu gün olarak geçmektedir. Mihrigan Eylül ayında, Nevruz ise

Mart ayında kutlanan apayrı iki bayramdır. Tüm bunlar kesin bir şekilde

göstermektedir ki, Şehname’ye dayanarak Nevruz ile Gave arasında bir ilişki

kurmanın olanağı yoktur.388 Şerefname’de ise, Kürtlerin kökeni efsanesi dışında, ne

Nevruz’dan bahsedilmiştir ne de Gave ve Feridun figürleri yer almaktadır. 17.

yüzyılda yaşamış olan şair Ahmed Hani’nin Kürtçe olarak kaleme aldığı Mem û Zin

387 Gürdal Aksoy, Kürt Dili ve Söylenceleri Üzerine İncelemeler, Ankara, 1991, s. 132. 388 Mustafa Aksoy, “Kültür Sosyolojisi Açısından Nevruz Kavramı”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, Sayı: 100, 1996, ss. 39-61.

141

Page 158: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

adlı destanda da, Nevruz’un anlatıldığı bölümlerde Gave olayı ile ilgili hiçbir şey

yoktur. Bu da, Nevruz ile Demirci Gave’nin bir arada anılmasının yakın zamanlarda

yapay ve maksatlı bir şekilde gerçekleştiğinin bir göstergesidir. Bu süreç içerisinde,

bir yandan Demirci Gave Kürt halkını özgürlüğüne kavuşturan bir kahraman olarak

sunulurken, bir yandan da bu kurtuluşun Nevruz gününde meydana geldiği kabul

edilmiş ve orijinal efsanedeki Feridun figürü tümüyle göz ardı edilmiştir.

Demirci Gave olayının bir direniş efsanesi olarak yeniden kurgulanması

yönündeki ilk girişim, 1918-1919’da İstanbul’da yayınlanan ve Kürdistan Teali

Cemiyeti’nin gayriresmi yayın organı olan Jin gazetesi tarafından yapılmıştır.

Geleneksel Kürt toplumundan Avrupalı anlamda modern bir ulus yaratmak ve “Kürd

milletine cemiyetgah-ı milelde layık olduğu mevkii ihzare zaferyab olabilmek”

amacını güden Jin gazetesi yazarları, Kürtleri diğer uluslardan ayıracak kendilerine

özgü ulusal günler ve bayramlar (“eyyam-ı mahsusa”) bulmanın önemi üzerinde

durmuşlardır. Bu doğrultuda, Gave efsanesini öne çıkarmışlar ve Gave’nin Dahhak’ı

yendiği günü Kürtlerin ulusal bayramı olarak önermişlerdir. Bunu yaparken de,

Gave’nin zalim Dahhak’a karşı ayaklanmasını, ulusların direnme ve başkaldırı hakkı

gibi modern bir anlayışla bütünleştirmişlerdir. Gave üzerindeki bu ısrar, Kürtler

arasında bir tarihsel süreklilik hissi uyandırması bakımından da bir araç olarak öne

çıkmaktaydı.389 Günümüzde de, Kürt tarihçilerin Demirci Gave efsanesini ele

alışlarındaki stratejiyi ve Nevruz’la bağlantı kurma çabalarının maksadını anlamamız

açısından Jin gazetesi örneği önem taşımaktadır.

Kürtlerin Nevruz geleneğini sahiplenme gayretlerine karşılık, Nevruz’un,

aslında bir Türk bayramı olduğu ve Türklerin Ergenekon’dan çıktığı gün olarak

eskiden beri Türk halkları tarafından kutlanageldiği birçok araştırmacı tarafından

gözler önüne serilmiştir. “Nevruz, kelime olarak her ne kadar İran kökenli ise de,

Kürtler de dâhil bütün Türk boylarında, taşıdığı anlam tamamen milli olup, Türk

kültüründen kaynaklanmıştır. Bu bakımdan diyebiliriz ki, Kürtlerdeki Nevruz bayramı,

geleneksel Türk Nevruzunun ve dolayısıyla Türk milli folklorunun ayrılmaz bir

parçasıdır” diye yazan Ahmet Turan, Dahhak efsanesi ile Ergenekon Destanı

arasındaki benzerliklere dikkat çeker. Örneğin, tıpkı Dahhak’a karşı ayaklanan

Gave’nin bir demirci olması gibi, demirden dağı eriterek Göktürkleri Ergenekon’dan

389 Delal Aydın, “Mobilizing the Kurds in Turkey: Newroz as a Myth”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), The Graduate School of Social Sciences of Middle East Technical University, 2005, ss. 59-64.

142

Page 159: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

kurtaran da bir demircidir.390 Ahmet Turan, ayrıca, Kürtlerin kökeni efsanesindeki

yılan bahsinin Türk destan ve efsanelerindeki yılan motifinden kaynaklandığını da

ifade etmektedir.391 Nevruz’un İran kökenli olduğunu reddeden Abdulhaluk Çay da,

Türk kişi, yer, bitki ve aşiret adlarında Nevruz teriminin nasıl yer ettiğini

göstermiştir.392 Abdulhaluk Çay’a göre, 13. yüzyılda Moğol tarihçisi Reşîdüddîn

tarafından yazıya geçirilen ve 17. yüzyılda Ebulgazi Bahadır Han’ın Şecere-i

Türk’ünde de aktarılan Ergenekon Destanı, eski Çin kaynaklarının verdiği tarihi bir

olayın yankısıdır.393 Nevruz’un Orta Asya Türk kültürüne ait bir unsur olduğunu

belirtenlerden biri de Mehmet Kaya’dır. Mehmet Kaya, Nevruz kelimesinin aslında

“yeni gün” anlamına gelmediğini ve “Nav-ruz = ırmak günü” demek olduğunu ve

Türklerin Ergenekon’dan göçleri sırasında Yang-çe ırmağını aştıkları günü belirttiğini

yazmaktadır.394 Demirci Gave efsanesini Uygur (II. Göktürk) devleti içinde yaşanmış

bir olay olarak ele alan Kaya, Gave’nin aslında ünlü Göktürk veziri Bilge Tonyukuk

olduğunu iddia etmektedir:

“Bilge Tonyukuk, Bilge ve Kültekin kardeşleri de yanına alarak Buku (Bögü) Han’a karşı bir iç darbe düzenlemiş, darbeyi Kültekin uygulamış ve darbeden sonra ağabeyi Bilgeyi “Kağan” olarak tahta geçirmiştir. İşte Buku Han’a karşı Bilge Tonyukuk ve Kültekin tarafından uygulanmış olan bu iç darbe olayı “Demirci Gave isyanı” şeklinde anlatılmaktadır. (Bu olaylar Asya’da bulunmuş Türkçe taş yazıtlarda da anlatılmaktadır). Bilge Tonyukuk Çin’den (Tang İmparatorluğu’ndan) gelme bir vezirdir. Türk kültüründe vezirlere “Demirci” lakabının verildiği bilinmektedir. Çin kültüründe ise, gerek Tang sülalesi, gerekse eski Han sülalesinin İmparatorluk ünvanı “Kao-tsu (Gav-dzu)”dur. İşte, eserini binli yılların başında göç etmekte olan Türk boylarından derlemiş olan Firdevsi (Ebul Kasım), Bilge Tonyukuk’u Çin’den gelme vezir = Gave’nin demircisi (Demirci Gave) diye anlatmıştır.” 395

Mehmet Kaya’ya göre, Kürt kimliği iddialarına ait mitoloji, efsane ve folklorik

unsurların tamamı Asya’da Türk kültürü içinde yaşanmış Türk efsaneleridir.

Görüldüğü üzere, Kürt tarih yazımındaki temel ve bilinçli çarpıtmalar, bu yolla

amaçlanan siyasi hedefler çerçevesinde ele alındıklarında, apaçık ortaya

çıkmaktadır. Birçok araştırmacı, tarihsel gerçeklerden ziyade, sözümona bilimsel

390 Ahmet Turan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Milli Folklor Yayınları, Ankara, 1991, ss. 30-40. 391 y.a.g.e., s. 68vd. 392 Abdulhaluk Çay, Türk Ergenekon Bayramı Nevruz, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara, 1988. 393 y.a.g.e., s. 191. 394 Mehmet Kaya, Bilge Tonyukuk mu Demirci Gave mi?, Mani-izm Yayınları, İstanbul, 2002, ss. 37-38. 395 y.a.g.e., s. 56.

143

Page 160: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

kanıtlarla kurgulanan yapay bir tarihin Kürt halkı üzerinde uyandıracağı varsayılan

etkilerin peşinde olmuştur. Eski çağlarda Mezopotamya’da yaşamış kavimlere dek

geri götürülen Kürt tarihi, yakın zamanlara gelindiğinde özellikle 19. ve 20. yüzyılda

Osmanlı ve Cumhuriyet devirlerinde görülen Kürt isyanları üzerinde

yoğunlaşmaktadır. Büyük ölçüde aşiret reisleri veya dini liderler önderliğinde

gerçekleştirilen bu ayaklanmalar, kendi içinde çelişen bir değerlendirmeyle, Kürt

ulusal bilincinin uyanışının örnekleri olarak sunulmaya çalışılmıştır. Kürtlerin tarih

boyunca diğer halklar tarafından maruz bırakıldıkları ileri sürülen “tedip ve tenkil”

politikalarına bir tepki olarak görülen bu ayaklanmalardan, Demirci Gave figürünün

yorumlanış tarzında da gördüğümüz gibi, bir ulusal direniş söylemi yaratılmak

istenmiştir.396

3.2.2. Dil

Kürt mikro milliyetçiliği kapsamında dil konusu son dönemde büyük önem

kazanmıştır. Çünkü amaç tüm dünyaya köken, tarih, din ve kültür öğeleriyle farklı

olunduğunu ifade ederek taraftar toplamak, ezilen halk görünümüyle destek

sağlamaktır. Yaratılmak istenen ortamın çimentosu ise dildir.

Kürtçe ile ilgili savları iki şekilde incelemek mümkündür. Bunlardan ilki

Kürtçe’nin ait olduğu öne sürülen dil ailelerine yönelik sınıflandırmadır. Fakat bu

açıdan yapılacak sınıflandırmada karşılaşılan temel sorun ayrı ayrı her tasnifin

içerisinde derin görüş ayrılıklarının bulunması ve bu nedenle ortak bir sonuca

varılamamasıdır. Öte taraftan bu şekilde yapılacak incelemede savlara gerçeklik

kazandırılmakta ve dil savlarının hizmet ettiği siyasi amaç geri planda kalmaktadır.

Diğer inceleme şekliyse konuya yoğunlaşan kişilerin çalışmalarından

faydalanarak yaratılmak istenen sanal gerçekliği ortaya koymaktır. Böylelikle gerek

konunun siyasi boyutu gerekse savların temelindeki amaç kendiliğinden ortaya

çıkmaktadır. Fakat konu ele alınırken dikkat edilmesi gereken nokta gerçek olan ile

gerçek olmayanı, bilimsel olanla bilimsel olmayanı bir arada ele almaktır.

Cumhuriyet tarihinde Kürtçe ile ilgili ilk bilgilere ünlü sosyolog Ziya Gökalp’in

tamamlayamadığı Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler adlı eserde rastlamak

396 Ahmet Kahraman, Kürt İsyanları – Tedip ve Tenkil, Evrensel Basım Yayın, İstanbul, 2004 & Hıdır Göktaş, Kürtler – İsyan-Tenkil, Alan Yayıncılık, İstanbul, 1991.

144

Page 161: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

mümkündür. Ziya Gökalp Kürtlerin dört kavimden oluştuğunu ve bu dört kavimin

mensuplarının da birbirlerinin anlayamayacağı dört farklı lisanı konuştuğunu ifade

etmektedir. Ünlü sosyoloğun ortaya koyduğu dört lisan ise şöyledir: Kurmanc lisanı,

Zaza lisanı (Gûranca, Dünbülî), Soran lisanı (Baban, Kalhur), Lûr lisanı (Bahtiyarî,

Fîlî, Lek).397 Ziya Gökalp’e göre söz konusu bu dört lisan birbirine tamamen yabancı

olmayıp tamamı “Kürdî-i Kadim” adı verilen eski bir Kürtçe’nin devamı niteliğindedir.

Ziya Gökalp’in adı geçen çalışması incelendiğinde köken açısından geçmişe

dönük bir araştırmaya gidilmediği, Kürtlere bazen millet, bazen kavim, bazen de

aşiret denildiği görülmektedir. Ayrıca çalışmanın birçok yerinde net olarak ifade

edilmese de Türkler ve Kürtler arasında köken farklılığını ortaya koyan bazı ifadeler

göze çarpmaktadır. Bu yaklaşım bugün için kaygı vermekle beraber söz konusu

çalışmanın hazırlandığı dönem dikkate alınırsa durum farklılık arz etmektedir.398

Öte taraftan Ziya Gökalp’in Türkler ve Kürtler arasında tespit ettiği

benzerlikler ise kendi ifadeleriyle şöyledir399:

“…Bu karşılıklı temsil hadiselerinde, tebeddül eden yalnız insan değildi. Mezheple beraber âdetlerin ve ahlakın, yani milli harsın da değişmekte olduğu görülüyor. Türkler Kürtleşirken Şafiî mezhebine geçiyorlar. Kürtler de Türkleşirken Hanefi mezhebine intisap ediyorlar.

Beraber yaşayan Türklerle Arapların yahut Kürtlerle Arapların birbirini temsil etmemesi, köylü Türklerin kırlarda Kürtleşmeye ve Kürtlerin de şehirlerde Türkleşmeye olan bu temayülü ne suretle izah edilebilir? Bu iki kavim, fizyonomi cihetiyle, sima itibarıyla birbirinin hemen hemen aynısıdır…

….Türklerle Kürtler birbirlerini sevdikleri ve birbirlerine benzedikleri için kolayca yekdiğerini temsil etmektedirler. Türkler şehir medeniyetine daha istidatlı olduklarından şehirler Türklük merkezi halini almakla beraber, oralara gelen Kürtleri de Türkleştirmektedir. Köylerde ve çadırlarda yaşayan Türkmenler ise, sahra medeniyetinde daha kuvvetli bulunan Kürtlüğe temessül etmektedirler.”

Prof.Dr. M. Aktok Kaşgarlı ise Kürtçe ile ilgili tezleri Rus ekolü ve temsilcileri

paralelinde açıklamıştır. Bu yöndeki bir inceleme muğlak ve tek yönlü gibi gözükse

397 Ziya Gökalp, Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler, (Hazırlayan: Şevket Beysanoğlu), Sosyal Yayınlar, İstanbul, 1992, ss.95-96.398 Bu düşünce şu şekilde açıklanabilir: Osmanlı döneminde halk arasındaki temel birleştirici unsur din olmuştur. Ümmet anlayışından millet anlayışına geçilen bu ilk dönemde ise tam anlamıyla bir tarih bilinci ve köken kaygısı yaşanmadığı görülmektedir. Ulusal uyanıştaki gecikme ve kurtuluşun gecikmesi ise muhtemelen bu nedene dayanmaktadır.399 Gökalp,a.g.e., ss.95-96.

145

Page 162: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

de ekolün temsilcileri olan Minorsky ve Marr’ın çalışmaları günümüzde ortaya atılan

birçok tezin temel başvuru kaynağıdır.

Aktok Kaşgarlı’ya göre Minorsky ve ekolü Kürtleri, lengüistik ve tarihi verilere

dayanarak İran’a bağlamakta fakat bu konuda kesin kararını verirken söz konusu

toplumun yöredeki diğer kavimlerle karışabileceğini dikkate almamaktadır.400 Yazarın

ele aldığı aynı ekolün diğer temsilcisi Marr ise Minorsky’den farklı bir metodolojiye

sahip olmasına rağmen benzer bir fikirle Kürt toplumunun menşeinde Medlerin

önemli bir rol oynadığını kabul etmekte ve bir dizi isimsel benzerlik ortaya

koymaktadır. Bu benzerliğin sonunda da Kürtlerin, birbirine yakın diller konuşan ve

adları Mardoi ve Kyrtoi olan iki farklı aşiretten geldiği ortaya atılmaktadır.401

Bir başka Rus yazar Mentaşaşvili Kürtçe’yi, İran dillerinin batı grubuna giren,

kuzeybatı (Kurmanci) ve güneydoğu (Zaza, Sorani) lehçeleri ile genişleyen, çok

zengin mirasa sahip bir dil olarak nitelemiştir.402

Öte taraftan Minorsky ve Marr ve Mentaşaşvili’ye karşıt bir ekol olarak,

August Jaba ve Ferdinand Justi gibi Rus dilbilimcilerin 1860 ve 1879 yıllarındaki

tespitlerine göre, Kürtçe olarak öne sürülen kelimelerin; %36,7’si Türkçe, %23,9’u

Arapça, %26.6’sı Farsça ve %12,7’si bölgede konuşulan ve kökeni bilinmeyen

dillere ait kelimelerdir.403

Batılı bir bakış açısı olarak Harvard Üniversitesi Yakın Doğu Dilleri ve

Uygarlıkları Fakültesi öğretim görevlisi Merhrdad R. Izady ise Kürtçe’yi Hint-Avrupa

dil ailesinin İran kolunun kuzeybatı alt grubuna dahil etmiştir. Mehrdad R. Izady çok

farklı bir yaklaşımla birçok Kürtçe kelimenin İngilizce ile aynı kökene sahip olduğunu

ifade etmiştir. Mehrdad R. Izady’e göre Kürtlerin ana dilleri iki temel gruba

ayrılmaktadır. Bunlardan ilki iki temel kol olan Bahdinani ile Sorani’den (Güney

Kurmanci) oluşma Kurmanci grubu, diğeriyse yine iki temel kol olan Dımıli (Zaza) ile

Gorani’den oluşan Pehlewani grubudur.404

400 Aktok Kaşgarlı, a.g.e., ss.9-10.401 y.a.g.e., ss.9-10.402 A.M. Menteşaşvili, Dünden Bugüne Kürtler, (Çev.:Ayşe Hacıhasanoğlu), Evrensel Basım Yayın, İstanbul, 2004, ss.81-82.403 Selahattin Çetiner, Sorunlarıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu Gerçeği, Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı Yayınları, Ankara, Şubat 2004, s.59.404 Mehrdad R. Izady, Kürtler Bir El Kitabı, (Çev.:Cemal Atilla), Doz Yayınları, İstanbul, 2004, s.299.

146

Page 163: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Ünlü sosyolog Prof.Dr. Orhan Türkdoğan ise genel anlamda Kürtçe olarak

ifade edilen dil konusunda, Japon dilbilimci Goishi Kojima ile ilk Zaza

akademisyenleri olarak nitelediği Doç.Dr. Ahmet Buran ve Dr. Osman Özer’in

görüşlerini ele almaktadır.

Goishi Kojima, Kürtçe’de dört dil grubu olduğunu ileri sürmektedir. Bunlar:

Kırmançı, Zazaca, Sorani ve Garayani’dir. Araştırmacıya göre Kırmançı ve Zazaca

arasında hiçbir benzerlik bulunmamakta, ayrıca sözcükler ve fiil çekimleri çok farklı

olduğundan bu ikisinin ayrı birer dil olduğu ortadadır. Öte taraftan, Türkçe ve Zazaca

arasındaki benzerlik daha fazladır.405 Goishi Kojima bu farka yönelik olarak, Paris

Kürdoloji Enstitüsü yayın organı olan Havy dergisinde şöyle demektedir:406

“Benim araştırma yaptığım yerlere Havy dergisini götürmüştüm. Oradaki Zazaca konuşanlar, dergideki Zazacayı anlamıyorlardı.”

Aynı dergide kendisine yöneltilen sorulara ise şöyle cevap veriyor:407

“Acaba Kırmançı bir eğitim dili olarak kullanılabilir mi? Cevaben: Hayır, okulda öğretilemez. Eğer Kırmançı lehçelerinden bir tanesini seçerek öğretmeye kalkarsanız; önce Türkçeyi öğretmeniz gerekir. Peki Zazaca eğitim dili olabilir mi? Cevaben: Hayır çünkü sözcük sayısı son derece yetersizdir, bir çok biçimi vardır, yazılı biçimi ise, hemen hiç bilinmiyor.”

Doç.Dr. Ahmet Buran ve Dr. Osman Özer ise konuyu lengüistik açıdan ele

almış, Kürtçe, Zazaca ile Altay dilleri arasındaki dil benzerliklerini Türk milletinin çok

coğrafya değiştirmesine, çok din değiştirmesine ve çok alfabe değiştirmesine

bağlamışlardır. Orhan Türkdoğan’a göre de bu yaklaşım tarzı makuldür. Fakat temel

hareket noktasının Anadolu’nun temel tarihsel gelişimi ile ilişkili olması

gerekmektedir.408

Sonuç olarak Kürtçe şeklinde ifade edilen, fakat birden fazla dili ifade eden

kavram birçok açıdan ele alınmakla beraber, kimi zaman bilimsel verilere

405 Orhan Türkdoğan, Doğu ve Güneydoğu Kabile-Aşiret Yapısı, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2005, s.228.406 y.a.g.e., s.228.407 y.a.g.e., ss.228-229.408 Türkdoğan, a.g.e., ss.229-231.

147

Page 164: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

dayanmayan ve özellikle kültürel ayrıştırma aracı olarak çarpıtılarak kullanılan bir hal

almıştır. Dolayısıyla ortak bir sonuca varmak mümkün olmadığı gibi doğru olan

yaklaşımın hangisi olduğunu tespit etmek de bir hayli zorlaşmaktadır.

Konuyla ilgili dikkat edilmesi gereken en önemli husus ise tarihin akışına ters,

tamamen zıtlıklarla dolu safsataların iç ve dış kamuoyundaki tesirleridir. Örnek

vermek gerekirse Cemşid Bender adlı şahsın yayınlamış olduğu kitapların

tamamında Medler, Sümerler, Urartular ve özellikle Mezopotamya’da var olmuş,

isimlerini saymakla bitiremeyeceğimiz hemen her medeniyet aslında Kürt’tür. Bu

medeniyetleri sonlandıran ve ardından sahip çıkanlar ise hep Türklerdir. Tarihçilik ve

bilimsel araştırmacılığa aykırı böylesi yanlış yönlendirmelerin açtığı tahribat,

televizyon, gazete ve internet’in katkısıyla hızla kendisini hissettirmektedir.

3.3. Görsel Propaganda ve Terör

Terör; bütün toplum genelinde korku ve endişenin yayılmasını, duygu,

düşünce ve amaçlarının kamuoyunun her biriminde konuşulmasını, konu ile ilgili tez

ve anti-tezlerin tartışılmasını ve böylelikle kendi fikirlerinin açıklanmasına zemin

hazırlanmasını, gün geçtikçe örgütlerinin daha da yasal ve hoş görülebilecek gruplar

olduğu fikrinin kamuoyunda uyanmasını ve neticede halkın desteğinin kazanılmasını

kitle iletişim araçları ile sağlayabileceğini öngörmektedir.409 Bu noktada bazı

tanımların netleştirilmesinde fayda bulunmaktadır.

İlk olarak bir takım bilgilerin/göstergelerin birtakım kaynaklar tarafından

üretilmesi, geniş insan topluluklarına iletilmesi ve bu insanlar tarafından

yorumlanması sürecine “kitle iletişimi”; kitle iletişiminde kaynak ile hedef arasındaki

kanallara da “kitle iletişim araçları” adı verilmektedir.410

Başka bir anlatımla, kitle iletişimini düşünce ve tutumların geniş bir kitleye

teknik aygıtlarla iletilmesi süreci olarak;411 medya ile eş anlamlı olarak kullanılan kitle

iletişim araçlarını ise yazılı, sesli ya da görsel yapıtların dağıtımını, yayımını ya da

iletişimini sağlayan her türlü teknik şeklinde ifade etmek mümkündür.412

409 Gürol Korkmaz, Terör ve Medya İlişkisi, TEMÜH Yayınları, Ankara, 1999, s.165.410 Bireysel Gelişim, Harp Akademileri Komutanlığı Yayını, s.138.411 Konca Yumlu, Kitle İletişim Kuram ve Araştırmaları, 9 Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir, 1994, s.16.412 Sadi Özdemir, Medya Emperyalizmi ve Küreselleşme, Timaş Yayınları, İstanbul, 1998, s.11.

148

Page 165: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Bu tanımlara açıklık kazandırdıktan sonra hemen belirtmek gerekir ki, terör

örgütleri meşrulaşma ve amaçlarına ulaşma konularında en büyük desteği kitle

iletişim araçlarından elde etmektedir. Medyada etkin bir şekilde yer almak örgütler

için büyük önem taşımaktadır.413 Varlıklarının devamını sağlamak ve davalarını

kitlelere duyurabilmek için medyanın desteğine ihtiyaçları kaçınılmazdır.414

Nihayetinde terörizm sadece bir grup militanın şiddet eylemleriyle oluşmaz, bu

eylemler sonucunda doğan panik, belirsizlik ve korku atmosferi de terörizmin

parçalarındandır.415 İşte tam bu noktada terör örgütü açısından, gerçekleştirdiği

eylemlerin nedenlerini ve iddialarını aktarabileceği bir kanala sahip olması, özellikle

izleyici potansiyeli varsa, kuşkusuz amaca ulaşmasında çok kolaylaştırıcı bir faktör

olmaktadır.416

Türkiye’de çeyrek asırdır yaşanan bölücü terör örgütü ile ilgili haber ve

yorumlara dair bir özeleştiri yapılırsa, görsel, işitsel ve yazılı basın tarafından teröre

isteyerek ya da istemeyerek büyük bir destek verildiğini söylemek haksızlık olmaz.417

Bu konuda çok büyük yanlışlıklar yapılmış, bu yanlışlıklara da özellikle hukuksal

açıdan etkin önlemler getirilememiştir.418 Bir Çin atasözüne göre, “Bir kişinin

öldürülmesi on bin kişinin korkutulup, yıldırılmasına neden olur.” Aynı söylemi

terörizm için de kullanmak doğru olacaktır.419 Aslında günümüzün teröristleri ve

terörist eylemleri, on binlerce değil, belki de milyonlarca kişinin korkutulmasına ve

yıldırılmasına neden olmaktadır. Teröristler bu sonuca, özgür basının teröristler ve

bunların eylemleri ile ilgili haberleri diledikleri gibi topluma ulaştırmaları ile

kavuşmaktadırlar.420 Terörizm gerçekte kurbanları değil, izleyenleri hedef almıştır.

Terörizm bir tiyatrodur. Eğer kamuoyu sıkılırsa dikkatleri yeniden çekebilmek için

413 A.Kayyum Kesici, Yavuz Cankara ve Ahmet Çeşme, “Kitle İletişim Araçlarının Terör Olaylarını Aktarmasındaki Yanlışlıklar ve PKK Örneği”, Erişim: 06 Kasım 2006,http://www.emniyet.gov.tr/StratejiGelistirmeDB/dergi/40/makaleler/Yrd_Doc_Dr_A_Kayyum_KESICI_Yavuz_CANKARA_Ahmet_CESME.htm. 414 Davut Erdoğan, “Terörle Mücadelede Halkla İlişkiler ve Propagandanın Yeri ve Önemi”, TODAİE, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara, 1998, s.117.415 Atilla Yayla, Terörizm Üzerine Yazılar, Gündem Yayınları, Ankara, 1990, s.2.416 Deniz Ülke Arıboğan, Tarihin Sonundan Barışın Sonuna Terörizmi Anlamak ve Anlamlandırmak, Timaş Yayınları, İstanbul, 2003, s.96.417 Kesici ve diğerleri, a.g.m.418 Cengiz Özdiker, “Türkiye’de Medya ve Terör”, Türkiye’de Terörizm Dünü, Bugünü, Gelişimi ve Alınması Gerekli Tedbirler, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları, Dizi:16, Sayı:95, Ankara, 2003, ss.109–110.419 Kesici ve diğerleri, a.g.m.420 Faruk Örgün, Küresel Terör, Okumuş Adam Yayınları, İstanbul, 2001, s.97.

149

Page 166: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

teröristin yapacağı şey tedhiş dozunu arttırmaktır.421

Öte taraftan, Teröristlerin kitle iletişim araçlarında; “kahraman”, “özgürlük

savaşçısı” olarak sunulmaları, yüceltilmeleri ya da bunlara karşı önlem almaya

çalışan güvenlik güçlerinin yıpratılmaya çalışılması şüphesiz ki, habercilik boyutunu

aşan; haberlerin yansızlığı ve tarafsızlığı ilkesini yok eden ve hele haberde olması

gereken “kamu yararı”nı hiçe sayan bir anlayıştır.422

Günümüze gelindiğinde, PKK terör örgütünün eylemleri ve araçlarında büyük

bir stratejik değişim yaşadığı görülmektedir. Bu değişimin ilk örneklerini 1999

yılından itibaren görmek mümkün olmakla beraber, aslen 2005 yılında yaşanan

“Şemdinli Olayları” ile doruğa çıktığını söylemek mümkündür. Örgütün geçmişte

siyasi serhildan olarak tanımladığı, fakat uygulamasına çok da sık rastlanılmamış bu

yeni tip eylemler, örgüt yanlısı kitle iletişim araçları ile profesyonel olarak

desteklenmek suretiyle ön plana çıkarılmıştır.

Bu dönemde örgüt, geçmişte olduğundan farklı olarak silahlı militanlarını

daha çok siyasi bir tehdit unsuru olarak elde bulundurmaya devam etmiş, 80’li ve

90’lı yıllardaki taktik ve yoğunlukta saldırı maksatlı olarak kullanmamıştır. Özellikle

Abdullah Öcalan’ın yakalanmasından sonra ilan edilen sözde ateşkesin 2005 yılında

sona erdirilmesi ile başlayan dönemde, örgütün silahlı unsurları TSK ile çatışmaktan

kaçınmış, sıcak temas yerine uzaktan komutalı mayın/patlayıcı kullanmış, ayrıca

politik durumun gidişatına ve kendi kayıplarına göre misilleme ya da aktif savunma

adlarıyla karakol ve üs bölgelerine sembolik saldırılarda bulunmuştur.

Terör örgütünün şiddet yoğun ve sindirici tarzdaki eylemlerini (özellikle halka

yönelik olanını) terk etmek ve siyasallaşmak yönündeki gayretlere ağırlık verme

eğilimi, bölge halkı tarafından kendisine verilen desteğin artması ile sonuçlanmıştır.

Bu desteği pasif halden aktif hale dönüştürmek yani sokaklara, şehirlere ve dünya

kamuoyuna taşımak ise yine örgüt tarafından, kitle iletişim araçları vasıtasıyla

gerçekleştirilmektedir.

421 Bozkurt Zakir Avşar, “Medyanın Terör Haberlerini Sunumu ve BBC Örneği”, Tarihten Günümüze İç ve Dış Tehditler, (Editörler: Orhan Kılıç, Mehmet Çevik), Elazığ, 2002, s.11. 422 Bozkurt Zakir Avşar, Kitle İletişim Araçları ve Terör, Kamer Yayınları, İstanbul, 1992, ss.64-65.

150

Page 167: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Son dönemde meydana gelen bu değişimi ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin

karşı karşıya kaldığı önemli tehlikeyi daha net olarak ortaya koymak maksadıyla,

önce örgütün televizyon yayıncılığı bilinen süreçleriyle ele alınacak ardından

Şemdinli olayları bu kapsamda detaylı olarak incelenecektir.

3.3.1. Med-TV

Med-TV, PKK’nın 3. konferansı ve 5. kongresinde alınan kararların

neticesinde 30 Mart 1995 tarihinde test yayınına, 15 Mayıs 1995’de ise normal yayın

akışına başlayarak hayata geçirilmiştir. Kanalın amacı, terör örgütünün

propagandasını aktif olarak yapmak olmuştur.423

Med-TV'de yayına başladığı günden itibaren yapılan programlarda, başta

terörist başı Abdullah Öcalan olmak üzere üst düzey sorumluların canlı telefon

bağlantıları ile örgüt sempatizanlarına ve müzahir çevrelere eylem ve faaliyetlere

ilişkin talimatlar verdiği ve sürekli PKK terör örgütünün propagandasına yönelik

yayınlar yapıldığı gözlenmiştir.

Ayrılıkçı televizyon yayıncılığı konusunda önemli çalışmaları ve tespitleri

bulunan Doç.Dr. Sedat Laçiner’e göre Med-TV’nin Kürtçe Televizyon Yayıncılığı ile

alakası olmayıp daha çok Kürtçü Televizyon Yayıncılığı ile alakası bulunmaktadır.

Sedat Laçiner Med-TV’nin yayın dili hakkında da şunları söylemektedir:424

“…Med-TV temelde Kürtçe (Türkiye Kürtçesi ve Kırmanca) ve Türkçe olmak üzere iki dilde yayın yapmış ve bunun yanında her hafta çarşambaları İngilizce, zaman zaman da diğer dillerde (Arapça, Süryanice gibi) ve diğer Kürtçe lehçelerinde haber bültenleri yayınlamıştır. Ağırlıklı olarak Türkçe yayın yapılmasının en önemli nedeni izleyici kitlesinin paylaştığı en geniş ortak dilin Türkçe olmasıdır. Diğer bir deyişle her ne kadar farklı lehçeleri kullansalar da en geniş Kürt izleyici kitlesine Türkçe ile ulaşabilmiştir. Bunun Kürtçü bir hareket için büyük bir çelişki olduğunun kanal yöneticileri de farkındaydı ve Türkçe ile Kürtçe karıştırılarak izleyiciye Kürtçe öğretme çabası da göze çarpıyordu. Özellikle küçük yaştaki izleyiciler için Kürtçe dersleri yayınlanıyor, örgüte bağlı dernekler de bu çabalara destek veriyorlardı. MED-TV 1999 yılında 18 saatlik bir yayın süresine ulaşmıştır…”

423 Erişim: 10 Kasım 2006, http://www.med-tv.com/index.html. 424 Sedat Laçiner, “Ayrılıkçı Televizyon Yayıncılığı ve Uluslararası Bağlantıları: Med-TV Örnek Olayı”, The Journal of Turkish Weekly , Erişim: 11 Kasım 2005, http://www.turkishweekly.net/turkce/makale.php ? id=84#.

151

Page 168: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

18 Eylül 1996 tarihinde Belçika polisi tarafından gerçekleştirilen Sputnik

Operasyonu’ndan sonra PKK’nın Avrupa’dan topladığı haraç miktarının aylık 250

milyon Mark’ı geçtiği, sadece Belçika’da toplanan aylık haraç miktarının ise 300.000

Frank olduğu yönünde bilgiler elde edilmiştir. Toplanan bu haraçlarınsa PKK’ya bağlı

dernek ve kuruluşlarca her ülkenin merkezinde belli hesaplarda toplandığı ve yasal

görünüm altında Almanya’ya ya da başka bir merkeze aktarıldığı tespit edilmiştir.

Paranın toplanmasından sonra yönlendirilmesiyle ilgili sorumlular da doğrudan

ERNK üyeleri olmuştur.425

Terör örgütünün oluşturduğu para havuzundan Med-TV yayınlarına ciddi bir

pay ayrılırken, birçok yardım kampanyası da Med-TV’nin basın ayrıcalıklarından

yararlanılarak düzenlenmiştir. Med-TV'ye yönelik, örgütün finansman kaynaklarının

uluslararası platformda ortaya konması ve elde edilen bilgiler, bugüne kadar

Avrupa'da bağış kampanyalarını ve üye aidatlarını kaynak gösteren PKK'nın, Med-

TV'yi kara para aklama amacı ile de kullandığını ortaya koymaktadır.426

Tüm bu gelişmelerin ardından, Avrupa Konseyi Sınır Ötesi Televizyon

Sözleşmesi Daimi Komitesi toplantısında İngiliz Bağımsız Yayın Kuruluşu (ITC),

Med-TV'nin şiddet, suç ve kamu düzenini ihlali teşvik eden yayınlarından dolayı

yayın lisansını 22 Mart 1999 tarihinden, yani komitenin çalışmalarına

başlamasından itibaren 28 gün süreyle durdurmuş, ardından aldığı kararla kanalı

tamamen kapatmıştır.427

PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 16 Şubat 1999 günü Kenya'da yakalanarak

ülkemize getirilmesinden 22 Mart 1999 tarihinde Med-TV'nin kapatılmasına kadar

geçen sürede ortalama olarak bir günde 18,6 terör eylemi meydana gelirken, 23

Mart 1999 gününden 06 Nisan1999 gününe kadar bir günde ortalama 4,1 terör

eylemi meydana gelmiştir. Bu rakamlardan Med-TV'nin kapatılması ile terör

eylemlerinin yaklaşık olarak %80 azaldığı görülmektedir.428

425 Laçiner, a.g.m. 426 y.a.g.m. 427 Erişim: 10 Kasım 2006, http://www.med-tv.com/Banned/banned.html . 428 Med-TV, Erişim: 20 Kasım 2006,http://www.turkufku.com/anasayfa/yazi.asp?kat_id=369&mn=37 .

152

Page 169: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

3.3.2. CTV

Med-TV'nin kapatılması üzerine terör örgütünün propaganda niteliğindeki

yayınları, idari merkezi Almanya'da bulunan, Vatikan tarafından finanse edilen ve

İngiltere'den aldığı yayın lisansı ile Cebelitarık Boğazı’ndan uydu yayını yapan CTV

tarafından üstlenilmiştir.429 29 Mart 1999 tarihinden itibaren yayınlarına başlayan

kanalın terör örgütüne tahsisinde, Abdullah Öcalan’ın Papa’ya yazdığı mektupların

etkisi olduğu çeşitli çevrelerce ifade edilmektedir. Öte taraftan söz konusu televizyon

kanalında misyonerlik faaliyetlerinin yürütülmesi ve terör örgütünün kanalın kullanım

hakkını elde edebilmek adına bu durumu başta kabul ettiği bilinmektedir. Bu konuyu

açıklığa kavuşturabilmek adına her gün 15.00–19.00 saatleri arasında Hz. İsa'nın

hayatına ilişkin bir filmin Türkçe, Kürtçe, Farsça ve Arapça olarak yayınlanması

örnek olarak verilebilir. Bu kanalın yayınları ise 18 Nisan 1999 tarihine kadar devam

etmiştir.430

3.3.3. Medya TV

Terör örgütü PKK, CTV kanalından istediği manada fayda sağlayamayınca

yeni bir kanal arayışına girmiş ve kısa bir süre sonra yeni bir TV kanalını devreye

sokmuştur. Yeni kanala sahiplik yapabilmesi maksadıyla, 08 Haziran 1999 tarihinde

Fransa'da Media S.A. adıyla bir şirket kurulmuştur.431

Medya TV, Med-TV’nin kapanmasından sonra terör örgütünün asıl yayın

organı olarak nitelenmiştir. 30 Temmuz 1999 tarihinde Fransa’da yayına başlayan ve

77 ülkeye yayın yapan televizyon kanalı yaklaşık beş yıllık yayın hayatının ve

Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından yürütülen hukuk mücadelesinin ardından,

“Med-TV'nin devamı olması” nedeniyle Şubat 2004'te Fransız Lisans Kuruluşu (Türk

Radyo Televizyon Üst Kurulu benzeri bir kamu kuruluşu) tarafından kapatıldı.432

Kanal ile ilgili arşivler incelendiğinde, kapatılan Med-TV ve CTV'de faaliyet gösteren

programcı, sunucu, spiker ve diğer personelin Medya TV logosu altında yeniden

429 CTV’nin açılımı ile ilgili olarak net bir bilgiye ulaşılamamaktadır. CTV’nin açılımı değişik kaynaklarda Christian TV, Culturel TV ya da Cudi TV olarak kullanılmaktadır.430 “Medya TV 4 yaşında”, Özgür Politika , 30 Temmuz 2003, Erişim: 25 Kasım 2006, http://www.ozgurpolitika.org/2003/07/30/hab53.html 431 Tolga Sardan, “PKK’nin yeni sesi Fransa’ya Taşındı”, Milliyet Gazetesi , 19 Ekim 1999, Erişim: 25 Kasım 2006, http://www.milliyet.com.tr/1999/10/19/t/haber/hab08a.html . 432 “Medya TV'nin Lisansı İptal”, Radikal Gazetesi , 13 Şubat 2004, Erişim: 25 Kasım 2006, http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=106062 .

153

Page 170: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

ekrana geldiği, programların ise Belçika/Brüksel yakınlarındaki Denderleeuw

kasabasındaki eski Med-TV stüdyolarında hazırlanarak yayınlandığı kolayca tespit

edilebilmektedir.

3.3.4. Roj TV

Medya TV’nin Şubat 2004’te kapatılmasının hemen ardından terör örgütü bu

kez Danimarka’dan uydu yayını yapan Roj TV ile propaganda faaliyetlerini

sürdürmüştür. 1 Mart 2004 tarihinde yayına başlayan ve 70’ten fazla ülkede

izlenebilen Roj TV’nin yayın dili, Kurmançi ve Sorani gibi Kürtçe lehçelerin yanısıra

Zazaca, Farsça, Arapça ve Türkçeyi de kapsamaktadır. Programlar ağırlıklı olarak

haberler, siyasi tartışma programları ve kültürel yapımlardan oluşmaktadır. Eğitime

ve eğlenceye yönelik programlar ise azınlıktadır. “Roj” kelimesi Kürtçede “güneş”

anlamına gelmekte ve Roj TV’nin tanıtım programında, karanlığa mahkûm edilen

Kürt halkı, dili ve kültürü için bu kanalın bir güneş vazifesi gördüğü ifade

edilmektedir.433

Roj TV’nin PKK ile olan bağlantısı Türkiye tarafından defalarca kanıtlarıyla

gündeme getirilmişse de, Danimarka konuyu ifade özgürlüğü çerçevesinde

değerlendirerek sözkonusu kanalı kapatmayı reddetmiştir. PKK’nın Roj TV’yi para

aklama işleri için kullandığı ve bu kanalın PKK tarafından finanse edildiği, Roj TV’nin

yöneticilerinden birçoğunun aynı zamanda üst düzey PKK militanları olduğu artık

bilinen gerçeklerdir.434 Kasım 2005 tarihindeki Şemdinli olayları sırasında, PKK –

Kongra-Gel başkanı Zübeyr Aydar Roj TV kanalıyla Kürtlere seslenerek ayaklanma

çağrısında bulunmuştur.435 Aynı şekilde, Mart 2006’da, Diyarbakır’da 4 PKK üyesinin

cenazesi vesilesiyle Roj TV’den kepenk kapatma ve ayaklanma çağrısı yapılmış, bu

çağrıya uymayan işyerleri saldırıya uğramıştır.436 Roj TV, Türkiye ile Danimarka

arasında siyasi krize de neden olmuştur. 16 Kasım 2005 tarihinde Kopenhag’da

Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen ile yapacağı ortak basın

toplantısına Roj TV’nin de resmi davetli olduğunu öğrenen Recep Tayyip Erdoğan

toplantıyı terk etmiştir. Yapılan girişimler sonucunda Danimarka Roj TV hakkında bir

433 Erişim: 25 Kasım 2006, http://www.roj.tv . 434 Erişim: 25 Kasım 2006, http://www.turkishweekly.net/news.php?id=22525 . Erişim: 25 Kasım 2006, http://www.turkishweekly.net/news.php?id=30161 .435 Erişim: 25 Kasım 2006, http://www.turkishweekly.net/news.php?id=21797 . 436 Erişim: 25 Kasım 2006, http://www.turkishweekly.net/news.php?id=28934 .

154

Page 171: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

inceleme başlatmışsa da, Mayıs 2006’da Roj TV bu kez İsveç’te kablolu televizyon

üzerinden yayına başlamıştır.437

Roj TV’de yayınlanan programlara ve yayın akışına bir göz attıktan sonra,

Türkçe haber bültenlerinde sunulan haber başlıklarını ve içeriklerini ele alacak,

böylelikle Roj TV’nin Türkler ile Kürtler arasında yaratmaya çalıştığı savaş halini

örneklendirme fırsatı bulmuş olacağız.

437 Erişim: 25 Kasım 2006, http://www.turkishweekly.net/news.php?id=31424 .

155

Page 172: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Tablo 1: Roj TV’de Yayınlanan Başlıca Programların Listesi

Heftename Haftalık Farsça haber programı.

CiwanGençlerin toplumsal, kültürel ve eğitimsel etkinliklerine yer verilen

haftalık program.

Söz Sizin Kadınlara yönelik haftalık program.

Rojbaş Haftaiçi her sabah Kurmançi ve Sorani lehçelerinde yayınlanan

program.

Xalxalok Çocuklara yönelik program.

Avrupa’danAvrupa Birliği ile ilgili konu ve sorunların ele alındığı ve Avrupalı

parlamenterler ile bakanların davet edildiği program.

Hane RengîneTürkiye, Irak, İran ve Suriye’deki siyasi gelişmelerin tartışıldığı

Kurmançi ve Sorani lehçelerinde yayınlanan haftalık program.

Gazetecilerin konuşmacı olarak katıldığı Türkçe haftalık haber

programı.

LorinAvaze Me

Haftada beş gün yayınlanan müzik programları.

Dilanar, Keskesor,

Ruwang, Verason,Rengin, Çar Neva,

Şevçira

Kürt müziği, folkloru ve edebiyatını tanıtmaya yönelik haftalık

programlar.

Şevberk Geleneksel Kürt müziğini ele alan program.

Tûrikê DervêşKürtlerin toplumsal yaşamları, ekonomik durumları ve güncel

sorunlarının ele alındığı program.

Sinemateka KurdiHenüz gelişim aşamasında bulunan Kürt sinemasına yönelik ve

genç yönetmen ve oyuncularla röportajların yer aldığı program.

Welate RojeSözde Kürdistan’ın doğal ve tarihsel özellikleri üzerine her akşam

yayınlanan program.

156

Page 173: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Tablo 2: Roj TV 19 Şubat 2007 Tarihli Yayın Akışı

Saat Programın Adı Saat Programın Adı

06:00 Vebûn [Açılış] 16.00 Roj Aktüel (canlı)

06.05 Çepemanî (zındî) 17.00 Dengûbaş

07.00 Filmê Karton [Çizgi Film] 17.25 Rewsha Hawa [Hava Durumu]

07.30 Rojbaş Kurdistan (zındî) [Günaydın Kürdistan (canlı)] 17.30 Nuçêyên Erebî

[Arapça Haberler]

09.30 Dibistana ROJ 17.50 Klip

10.00 Rojeva Medya 18.00 Nûçe [Haber]

10.30 Ruwange (Dubare) 18.25 Rewsha Hawa [Hava Durumu]

11.15 Belgesel 19.00 Haberler

12.00 Nîvroj 19.25 Rewsha Hawa [Hava Durumu]

12.20 Rewsha Hawa [Hava Durumu] 19.30 Rengê Jiyanê (zındî)

[Hayatın Rengi (canlı)]

12.25 Halklar ve Renkler 20.30 Verasan

13.00 Haberler 22.00 Nûçeyen Shêvê [Akşam Haberleri]

13.10 Lorîn (zındî) 22.25 Rewsha Hawa [Hava Durumu]

14.00 Dengûbaş 22.30 Gawa Sêyemin

14.10 Lorîn (zındî) 23.15 Roj Aktüel (tekrar)

15.00 Nûçe [Haber] 00.15 Welatê Rojê [Güneş Ülkesi]

15.10 Dibistana Roj 01.00 Girtin [Kapanış]

15.30 Filmê Karton [Çizgi Film] 06.00 Vebûn [Açılış]

Kaynak: Erişim: 19 Şubat 2007, http://www.roj.tv.

157

Page 174: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Tablo 3: 10.02.2007 Tarihli Roj TV Türkçe Haber Bülteni

’15 Şubat’ KomplosuOn binlerce Kürt Strasbourg’da Buluştu

Abdullah Öcalan’ın “uluslararası bir komplo” ile Türkiye’ye “kaçırıldığı” 15 Şubat’ın 8. yıldönümü dolayısıyla düzenlenen mitingden görüntüler. Fransa’nın Kürtlere yönelik baskıları da protesto edildi. Avrupa’nın çeşitli yerlerinden 50.000 kişinin katıldığı mitingde Fransa’nın Kürtlere uyguladığı baskı ve tutuklamalar ile Avrupa Birliği Bakanlar Komitesi Sekreterliğinin Öcalan’ın yeniden yargılanmaması yönündeki tavsiye kararı da protesto edildi. KONGRA-GEL Başkanının mitingdeki konuşması.

Kızıltepe ve Nusaybin’de ‘Öcalan’a Özgürlük’ EylemleriDemokratik Özgür Kadın Hareketi’nin düzenlediği yürüyüş ve basın açıklaması. Türk Hükümeti ateşkes sürecine olumlu yanıt vermeye çağırıldı.

Diyarbakır’da AKP İl Örgütü Önünde ProtestoTürk Hükümetine, operasyonları durdurma çağrısı yapıldı. Almanya ve Fransa’nın Kürtleri hedef alan baskıları protesto edildi.

Kürdistan, Türkiye ve Avrupa’da ProtestolarŞırnak, İzmir ve Adana’da DTP il örgütlerinin düzenlediği paneller. Suriye (“Güneybatı Kürdistan”) ve İran (“Doğu Kürdistan”)’daki protesto ve açlık grevleri.

Adana’da Kendini Yakan Veysi Kaya İçin AnmaAvrupa’da Kürtlere Baskı

Gözaltındaki 15 Kürt’ten 14’ü TutuklandıFransa’da 5 ve 6 Şubat tarihlerinde Kürtlere ait ev ve kurumlara yapılan baskınlarda gözaltına alınan, aralarında siyasetçilerin de bulunduğu 15 Kürt’ten 14’ü tutuklandı. Avrupa’da Kürtlere karşı girişilen bu operasyonların arkasında ABD olduğu vurgusu yapılıyor.

İstanbul’da Fransa Konsolosluğu Önünde Protesto EylemiDTP İl Örgütü ve Demokratik Özgür Kadın Hareketi aktivistlerinin katılımıyla düzenlenen eylemden görüntüler.

Ateşkese Rağmen OperasyonlarTürk Ordusu Dersim’de Yeni Bir Operasyon Başlattı

Ateşkes Sürecine DestekDersim’de ‘Barış ve Kültür Günleri’ Sona Erdi

Hrant Dink’e adanan etkinliklerde barış, özgürlük, demokrasi ve kardeşlik taleplerini içeren pankart ve dövizler açıldı. Açılışta konuşan DTP’li belediye başkanı, tüm baskı ve engellemelere karşın barış mücadelelerine devam edeceklerini söyledi.

İzmir’de Barış Paneli YapıldıAteşkes sürecinin kalıcı barışa dönüştürülmesi için DTP İzmir İl Örgütü tarafından düzenlenen panel.

Hrant Dink SuikastıOlaya MİT’in Adı da KarıştıOrhan Pamuk, Elif Şafak ve Can Dündar da Hedef Alındı

301. MaddeMazlum-Der: Madde Bölücülüğe Neden Oluyor

Mazlum-Der Diyarbakır Şubesi tarafından TCK’nın 301. Maddesi ile ilgili hazırlanan raporda, maddenin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından sadece Türk ırkına mensup olanları koruduğuna dikkat çekildi.

Türk OrdusuEmekli Albayın ‘Ölüm Mangaları’ Görüntüleri

Türkiye’de giderek yükselen faşizmin ordu ile bağlantısına örnek olarak, Emekli Albay Fikri Karadağ’ın, kendi kurduğu “Kuvayı Milliye Derneği” üyelerine Mersin’de yaptırdığı yemin töreninden görüntüler. Bu görüntülerin yayınlandığı internet sitesinin, Emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün ilişkide olduğu “Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Derneği” ile bağlantısı vurgulanıyor.

Türkiye’de Seçim BarajıAİHM Yargıçları: Seçim Barajı Kararı Bozulsun

Şırnak DEHAP milletvekili adaylarının, 2002 seçimlerinde %46 oy almalarına

158

Page 175: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

rağmen, %10’luk seçim barajı yüzünden meclise girememeleri nedeniyle AİHM’de açtıkları dava.

Türkiye’de SağlıkDoktorlar Yeni ‘Sağlık Yasa Tasarısı’nı Protesto Etti

Batman’da Kuş GribiHastaneye Kaldırılan Çocuklarda Virüse Rastlanmadı

ABD-IrakIrak’taki Amerikan Ordusunun Yeni Komutanı Petraeus Görevi Devraldı

İsrail-FilistinHaremüşerif’te Gerilim Tırmanıyor

Kürdistan’da Kültürel ÇalışmalarDiyarbakır 5. Öykü Günleri Başladı

Tablo 4: 11.02.2007 Tarihli Roj TV Türkçe Haber Bülteni

’15 Şubat’ Komplosu:Gençler ve Barış Anneleri’nden Eylemler

Abdullah Öcalan’a yönelik 15 Şubat uluslararası komployu protesto gösterileri Kürdistan’ın dört parçasıyla Avrupa’da devam ediyor. “Güneybatı Kürdistan”ın birçok yerinde barış yanlıları öncülüğünde açlık grevleri yayılıyor. Diyarbakır’da ‘Apocu Gençlik İnisiyatifi’ne mensup gençlerin düzenlediği molotof kokteylli gösteriden görüntüler. Türkiye Devleti’ne PKK ile diyaloğa geçme çağrısı.

Batman’da Kitlesel Basın AçıklamasıDTP Batman İl Örgütü’nün düzenlediği basın açıklaması için 200 kişi bir araya geldi.

Panel ve Açlık Grevleri YayılıyorŞırnak, Siirt, Urfa, Van, Mersin ve İstanbul’da panellerde uluslar arası komploya karşı barış ve demokrasi mücadelesinin yükseltilmesinin önemi vurgulandı. Kürt halkının barışı Öcalan’la tanıdığı anımsatıldı. Yunanistan’daki Kürtlerin açlık grevi. Londra’da Roj Kadın Meclislerinin başlattığı eylem.

Komplo Şırnaklı Kadınların Kermesinde de KınandıDemokratik Özgür Kadın Hareketi’nin düzenlediği kermeste Öcalan’ın Kürt kadını başta olmak üzere kadın özgürlüğüne yönelik çabalarına değinildi. Etkinliğe yüzlerce kadın katıldı. DTP Şırnak il başkanının da hazır bulunduğu kermes, Kürt özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenlere saygı duruşuyla başladı.

Avrupa’da Kürtlere Baskı:Dev Mitingin Ardından Strasbourg’da Açlık Grevi Başladı

Kürtlerin Fransa Devleti’ni protestoları yayılarak sürüyor. Fransa’da Kürtlere yönelik gözaltı ve tutuklamalara karşı açlık grevi başlatıldı. Strasbourg’da Avrupa Konseyi binası önündeki eyleme ilk aşamada 35 Kürdistanlı katıldı.

KNK / Güney Kürdistan:KNK Heyetinin Güney Kürdistan Ziyareti TamamlandıYiğit: Ulusal Konferans İçin Umutluyuz

Ateşkese Rağmen Operasyonlar:Dersim’deki Operasyonun Kapsamı Genişletildi

Ovacık ilçesi kırsalını hedef alan operasyon için bölgeye çok sayıda asker ve zırhlı araç sevk edildi. Helikopterlerin bölgeyi iki gündür bombaladığı haberi. Diyarbakır ve Şırnak kırsallarındaki operasyonlar da genişleyerek devam ediyor.

Hrant Dink Suikasti:Dink Ailesi İlgili Devlet Kurumlarına Dava Açıyor

Türkiye’de Irkçılık:‘Kurtlar Vadisi’ Dizisine Yüksekova’dan Tepki

Türkiye’de ırkçılık ve şiddetin yükselmesine yol açan Türk medyasına yönelik tepkiler. Basın açıklamasına yaklaşık 250 kişi katıldı. Senaryosu Kürt karşıtlığı

159

Page 176: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

üzerine kurulan ‘Kurtlar Vadisi’ dizisinin yayından çekilmesi istendi. Türkiye’de İnsan Hakları:

Van’da ‘Sivil Toplum ve İnsan Hakları’ PaneliPanele İHD genel başkanı, Mazlum-Der genel başkan yardımcısı ve Uluslararası Af Örgütü Türkiye temsilcisi katıldı.

Türkiye’de Ekonomik Özgürlük:Türkiye Dünya Sıralamasında 83. Sırada

Batman’da Kuş Gribi:3 Kişi Daha Hastaneye Kaldırıldı

Elazığ’da Deprem:Son Üç Günde Elazığ 40 Kez Sallandı

Irak’ta Şiddet Olayları:Bugünkü Saldırıda En Az 40 Ölü

İran’ın Nükleer Programı:İran: Nükleer Programdan VazgeçmeyeceğizABD: İran Kendine Derin Bir kuyu Kazıyor

Kosova’da Çatışma:Protesto Gösterilerinde 2 Ölü 70 Yaralı

Türkmenistan’da Seçim:Halk Yeni Devlet Başkanı İçin Sandık Başına Gitti

Kürt Yazarlar Birliği:Kürt-Pen İkinci Kongresini Gerçekleştirdi

Yukarıda aktarılan Roj TV haber bültenlerinin içeriğini ve sunuluş tarzını

değerlendirdiğimizde göze çarpan ilk özellik, Türkler ile Kürtler arasında bir karşıtlık

ve çatışma atmosferi yaratmaya yönelik çabadır. Roj TV’nin bu doğrultuda kullandığı

söylem dikkat çekicidir. Türkiye’de yükseldiği söylenen ırkçılık ve faşizm karşısında

Kürtler demokrasi ve barış mücadelesi veren taraf olarak sunulmaya çalışılmaktadır.

Bunun belki de en iyi örneği, PKK’nın ilan ettiği sözde ateşkese uyması yönünde

Türk Devleti’ne yapılan çağrıların haberlerde sık sık yinelenmesidir. Abdullah

Öcalan’ın yakalanarak Türkiye’ye getirildiği günün yıldönümü dolayısıyla düzenlenen

eylem ve paneller çerçevesinde dile getirilen bu çağrı, Türk Ordusunun Kürtlere

karşı giriştiği ileri sürülen askeri operasyonlarla zıtlık içerisinde sunulmaktadır.

Böylelikle, PKK ve yandaşları barış ve kardeşlik isteyen taraf gibi gösterilirken, 301.

Madde ile ilgili haberde de görüldüğü üzere, bizzat Türkiye bölücülük yapan taraf

olarak suçlanmaktadır. Haberlerde özellikle kadınlar tarafından düzenlenen

eylemlerin ve kültürel etkinliklerin öne çıkarılması, Roj TV ve sözcüsü olduğu terör

örgütünün amaçlarının “barışçıl” olduğu yönünde bir izlenim uyandırma gayretinin

parçası olarak değerlendirilmelidir. Türkiye’ye ilişkin haberlerin ise hep olumsuz bir

nitelik taşıdığı görülmektedir. Bu arada, eylemlerle ilgili sunulan haberlerin abartma

ve çarpıtma içerdiğini de gözden kaçırmamak gerekir. Örneğin, Strasbourg’da

düzenlenen mitinge katılanların sayısı 50.000 olarak verilmekteyse de, belli başlı

160

Page 177: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Fransız gazetelerinde bu olaya dair bir haber bulunmazken, Fransız polisi

katılımcıların sayısını 10.000 olarak açıklamıştır.438 Ayrıca, Fransa’da 5 Şubat 2007

tarihinde tutuklanan Kürtler arasında siyasetçilerin de bulunduğu bildirilirken, yine

aynı tarihli Fransız Le Monde gazetesindeki haberde, bu kişilerin terörizmin

finansmanı için organize çete kurma suçuyla tutuklandıkları belirtilmektedir.439

Son olarak kısaca değinilmesi gereken konu ise terör örgütünün yürüttüğü

bölücülük ve propaganda çalışmalarına TV yayıncılığının yanısıra İnternet

ortamında da devam ettiğidir. Bu kapsamda Roj TV’nin resmi internet sitesinden

yola çıkılarak yapılan link takip çalışmasında karşılaşılan sonuç şöyledir:

Tablo 5: Terör Örgütüne Ait/Müzahir İnternet Siteleri

S.No Site adı Dili Açıklamalar

1 www.rojtv.com Kürtçe PKK(Güncel)

2 www.denge-mezopotamya.com Kürtçe Kürtçü

3 www.serxwebun.org Türkçe/Kürtçe PKK(3 Ayda bir güncellenir)

4 www.serxwebun.com Türkçe/Kürtçe PKK

5 www.mhanews.com Türkçe Kürtçü

6 www.diclehaber.com Türkçe Kürtçü

7 www.ozgurpolitika.com Türkçe PKK(Güncel)

8 www.yenidenozgurgundem.com Türkçe PKK(Güncel)

9 www.rojev.com Kürtçe PKK(Güncel)

438 Erişim: 27 Kasım 2006, http://fr.news.yahoo.com/10022007/290/des-milliers-de-kurdes-manifestent-pour-ouml-calan-a-strasbourg.html . 439Erişim: 27 Kasım 2006, http://www.lemonde.fr/cgibin/ACHATS/acheter.cgi?offre=ARCHIVES&type_item=ART_ARCH_30J&objet_id=976148 .

161

Page 178: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

10 www.azadiyewelat.com Kürtçe PKK(Güncel)

11 www.kongrakurdistan.com Türkçe/ Kürtçe/İngilizce PKK(Güncel)

12 www.heyva-sor.de Türkçe/Kürtçe PKK

13 www.tecak.com Türkçe PKK(Güncel)

14 www.abdullah-ocalan.com Türkçe/Kürtçe ve değişik dillerde PKK(Güncel)

15 www.pdk-bakur.com Türkçe/Kürtçe Kürtçü

16 www.baweri.com Türkçe/İngilizce Dini motifli Kürtçü site

17 www.rojaciwan.com Türkçe PKK(Güncel)

18 www.kongra-gel.com Türkçe PKK(Güncel)

19 www.rizgari.com Kürtçe PKK

20 www.kurdisinfo.com Türkçe PKK(Güncel)

21 www.nasname.com Türkçe Kürtçü (Güncel)

22 www.pwdnerin.com Türkçe/ Kürtçe/İngilizce

Osman Öcalan tarafından kurulan partinin web sitesi

23 www.hezenparastine.com Türkçe/Kürtçe/İngilizce/Almanca PKK(Güncel)

24 www.kurdistan.nu Türkçe/Kürtçe/İngilizce/Almanca PSK

25 www.ülkedeozgurgundem.com Türkçe PKK(Güncel)

26 www.gundemimiz.com Türkçe PKK(Güncel)

27 www.emkine.dk Türkçe/ Kürtçe PKK(Güncel)

28 www.kurder.dk Türkçe/Almanca PKK(Güncel)

162

Page 179: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

29 www.newroz.com Türkçe/ Kürtçe/İngilizce PKK(Güncel)

30 www.pikawelat.deTürkçe/ Kürtçe/İngilizce/Arapça Almanca/

PİK (Partiya İslamiya Kürdistan)

31 www.gelawej.com Türkçe/ Kürtçe Kürtçü

32 www.hpg-online.com / www.hpg- online.net

Türkçe/Kürtçe/Almanca/Arapça/ İngilizce PKK(Güncel)

33 www.pyd.be Türkçe/ Kürtçe/Almanca/Arapça PKK(Güncel)

3.3.5. Şemdinli Örnek Olayı

PKK’nın siyasallaşma sürecinin bir parçası olarak ele alınması gereken

televizyon yayıncılığı, örgütün eylem ve araçlarındaki stratejik değişimi yansıtması

bakımından önemli bir aşamayı göstermektedir. Bu stratejik değişimin temelinde,

PKK’nın terörist bir örgüt olduğu şeklindeki imajı silebilmek amacıyla siyasal

mücadele yöntemlerini benimsemesinin yattığı yukarıda vurgulanmıştı. PKK’nın

Nisan 2002 tarihli Sekizinci Kongre’sinde terör eylemleri ve şiddet yerine “barışçıl

siyasi serhildan” ön plana çıkartılarak örgüte yeni bir kimlik kazandırılmak istenmiş

ve mücadelenin sadece örgüt tarafından değil halk tarafından da sahiplenilmesi

amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, demokratik kitle örgütlerinin oluşturulması, sokak

gösterilerinin yaygınlaştırılması ve kadınlarla çocukların ön planda tutulması

kararlaştırılmıştır. Nisan 2005 tarihinde KONGRA-GEL Yürütme Konseyi Başkanı

Murat Karayılan, bir “sivil itaatsizlik” eylemi olarak da ileri sürülen “siyasi serhildan”ı

şu şekilde tanımlamıştır440: “Öncelikle siyasal, demokratik, diplomatik yöntemleri,

hukuki mücadele yöntemlerini yoğun bir biçimde geliştirmemiz gerekiyor.

Yurtdışında yoğun bir diplomasi, hukuksal mücadelenin geliştirilmesi gerekirken,

ülke içerisinde de yine diplomasi ve hukuksal mücadeleyle beraber siyasal

demokratik mücadelenin tırmandırılması gerekiyor. Siyasi serhildan dediğimiz şey

budur. Bu konuda özellikle gençliğe ve kadına önemli roller düşmektedir. Gençliğin

ve kadının bilinçli bir biçimde bu süreci karşılayacağını, özellikle sürecin demokratik

çözüm sürecine doğru evrilmesi için daha örgütlü bir biçimde eylemselliği

geliştireceğini düşünüyoruz.” Abdullah Öcalan da, 21 Mart 2005’te ilan ettiği Koma

Komalen Kürdistan (Kürdistan Demokratik Konfederalizmi) ile şiddet yoluyla ayrı bir 440 Murat Karayılan, “Newroz’a Kadar Bekleyeceğiz”, Özgür Politika, 16 Şubat 2005, Erişim: 17 Şubat 2007, http://www.savaskarsitlari.org/arsiv.asp?ArsivTipID=1&ArsivAnaID=24597&ArsivSayfaNo=1.

163

Page 180: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

devlet kurma projesinin terk edildiğini belirterek, siyasal mücadeleye ve halkın

demokratik örgütlenmesine dayalı yeni bir sistemin ilkelerini ortaya koymuştur.

“Kürdistan Demokratik Konfederalizmi bir devlet sistemi değil, halkın devlet olmayan

demokratik sistemidir. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere halkın tüm

kesimlerinin kendi demokratik örgütlenmesini yarattığı, politikayı doğrudan ve özgür-

eşit konfederasyon yurttaşlığı temelinde, yerelde kendi özgür yurttaşlık

meclislerinde yaptığı bir sistemdir. Dolayısıyla öz güç ve öz yeterlilik ilkesine

dayanır. Gücünü halktan alır ve ekonomi de dahil her alanda öz yeterliliğe ulaşmayı

benimser.” 441 Halkın geniş desteğine ve katılımına yapılan bu yeni vurgu, 8 Nisan

2006 tarihli Atılım gazetesinin başyazısında da şu şekilde dile getirilmiştir: “1991–92

ayaklanmaları PKK’nın stratejisinde önemli bir yere sahip değildi. Bu yıllardaki Kürt

ayaklanmaları PKK’nın uyguladığı stratejinin bir yan etkisi niteliğindeydi ve kısmen

de ‘beklenmedik’ bir özellik taşıyordu. 90’lı yılların başlarında Kürdistan’daki

devrimci durum temelde gerilla savaşı yoluyla yürütülüyordu. Bugün ise kitle

mücadelesi farklı bir konumdadır. PKK kitleleri öne çıkararak bir kitle girişiminin

önünü açıyor. Kitleler ulusal mücadelenin gelişiminin başlıca aktörüdür. Bugün

devrim, kitle mücadelesi yoluyla sürdürülmektedir. Mücadelesini kitlesel mücadele

üzerinde temellendiren PKK, reform programını bu temelde ortaya koyuyor. Gerilla,

kitleleri birleştiren moral bir güç olma ve Kürtler için siyaset yapma hakkının bir

garantisi olma rolünü sürdürmekte, fakat etkisi sınırlı kalmaktadır.” 442 Kitle iletişim

araçlarının ve özellikle de örgüt yanlısı televizyon yayıncılığının taşıdığı önem tam

da bu noktada belirmektedir. PKK, siyasallaşma sürecinde ihtiyaç duyduğu kitlesel

desteği oluşturabilmek için kendi kurduğu televizyon kanallarından faydalanmıştır.

Bu sayede örgüt, bir yandan kendi propagandasını yaparken, bir yandan da

amaçladığı kitlesel eylemleri doğrudan kışkırtma fırsatı bulmuştur. Bunun hiç

şüphesiz en iyi örneğini Şemdinli olayı ve sonrasında yaşananlarda görmekteyiz.

PKK’nın eylem ve araçlarındaki yeni stratejinin nasıl işlediğini anlayabilmek

açısından Şemdinli olayları bir dönüm noktası teşkil etmektedir. Bu, örgüt yanlısı

yayınlarda Şemdinli’nin, “serhildan” adı verilen başkaldırı yönteminin önemli bir

aşaması olarak kabul edilmesinden de anlaşılmaktadır. Bu doğrultuda, önce

Şemdinli’de meydana gelenler özetlenecek ve ardından bu olayların Roj TV’de ele

alınma ve aktarılma tarzı yayın yapan bazı Türk ulusal kanallarıyla karşılaştırmalı 441 “Kürdistan Demokratik Konfederalizmi İlan Edildi”, 21 Mart 2005, Erişim: 17 Şubat 2007, http://www.uzaklar.net/html/kurdistan_demokratik_konfedera.HTM . Abdullah Öcalan, “The Declaration of Democratic Confederalism”, 2 Nisan 2005, Erişim: 17 Şubat 2007, http://www.kurdmedia.com/articles.asp?id=10174 . 442 Erişim: 17 Şubat 2007, http://www.atilim.org/atilim/modules.php?name=Guncel&file=article&sid=14860 .

164

Page 181: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

olarak incelenecektir. Böylelikle, PKK’nın Roj TV üzerinden Şemdinli olaylarını

kullanarak yeni stratejisini nasıl uygulamaya koyduğu örnekleriyle görülmüş

olacaktır.

Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde 9 Kasım 2005 günü öğle saatlerinde eski bir

PKK üyesi olan Seferi Yılmaz’a ait Umut Kitabevi’ne yapılan bombalı saldırı

sonucunda Mehmet Zahir Korkmaz adlı kişi yaşamını yitirmiştir. Patlamadan hemen

sonra, olay yerinde bulunan halk toplanmış ve bombayı attığı iddia edilen Veysel

Ateş ile içinde astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz’in bulunduğu aracın etrafını

sararak bu kişilerin kaçmasını engellemek istemiştir. Güvenlik güçlerinin müdahalesi

ile kurtarılan bu üç kişi olay yerinden uzaklaştırıldıktan sonra halk, araçta bulunan

belge ve delillerin kaybedilmemesi gerekçesiyle aracın başında beklemeye devam

etmiştir. Şemdinli Cumhuriyet Savcısı ve CHP Hakkari Milletvekili Esat Canan’ın

araç üzerindeki keşif incelemesi sırasında, ilçeye giriş yapan ve olayla ilişkisi olduğu

düşüncesiyle halk tarafından aracı tahrip edilip eşi ve çocuklarıyla linç girişimine

maruz kalan Uzman Çavuş Tanju Çavuş’un kendisi ve ailesini korumak maksadıyla

havaya açtığını iddia ettiği ateş sonucunda Ali Yılmaz isimli şahıs ölmüş, bu nedenle

oluşan olumsuz durum üzerine keşif yarıda bırakılmıştır. Olaylar sonrasında ilçeye

giriş-çıkışlar yasaklanmıştır.

Çeşitli Sivil Toplum Örgütleri (İnsan Hakları Derneği (İHD), Mazlumder,

İNSAN-DER, Çağdaş Hukukçular Derneği Van Şubesi, Hakkari Esnaf ve

Sanatkarlar Odası, Hakkari Memur Sen, KESK Hakkari Şubeler Platformu ve

Hakkari ÖVDER) tarafından hazırlanan 12 Kasım 2005 tarihli ‘Şemdinli Olayları

İnceleme Raporu’nda443 olay şu şekilde ifade edilmiştir:

“Basında; Hakkari ili Şemdinli ilçesinde 9 Kasım 2005 günü üç kişinin bir kitabevine bomba atması sonucu işyerinde bulunan üç kişiden birinin ölmesi, diğerinin yaralanması bir diğerinin ise bombacıyı takip etmesi sonucu bu kişinin kaçarak bir arabaya binmesi, işyerindeki kişinin ve vatandaşların takibi sonucu kaçan kişilerin araçta kıstırılması, araçta uzun namlulu silahların görülmesi sonrasında savcı tarafından yapılan keşif esnasında bu kez halkın başka bir şahıs tarafından taranması sonucu bir kişinin öldüğü 4 kişinin de yaralandığı haberleri yer almıştır. Olaylar esnasında yaşam hakkının ihlal edilmesi, Şemdinli’de toplumsal tepkilerin gelişmesi, ilçeye giriş-çıkışların yasaklanması üzerine konunun araştırılması ve bu konuda bir rapor tanzim edilmesi lüzumu doğmuştur.”

443 Şemdinli Olayları İnceleme Raporu, 15 Kasım 2005 Erişim: 17 Şubat 2007, http://www.savaskarsitlari.org/arsiv.asp?ArsivTipID=6&ArsivAnaID=29506&ArsivSayfaNo=1 .

165

Page 182: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Yine aynı raporda, inceleme heyetinin yaptığı tespitler ve ulaştığı sonuçlar şu

şekilde özetlenmiştir:

“Şemdinli’de 9 Kasım günü meydana gelen olaylarda; 3 ayrı olayda ölüm ve yaralanma meydana gelmiştir. İlkin; pasaj içindeki kitabevine yapılan bombalı saldırı olayında bir kişi ölmüş, bir kişi de yaralanmıştır. İkinci olarak; Araçta yakalanan şahısların emniyete götürülmesi sonrası emniyet önünde toplanan halkın üzerine ateş açılması sonucu iki kişi yaralanmıştır. Üçüncü olarak; savcı tarafından yapılan olay yeri incelemesi esnasında hızla halkın üzerine aracını süren ve Tanju Çavuş isimli uzman çavuş olduğu iddia edilen kişinin silahlı saldırısı sonucu 4 kişi yaralanmış, bir kişi de ölmüştür. Savcının beyanına göre; 30.AK.933 plakalı araç Jandarma tarafından kullanılan bir araç olup bu araçta bulunan ve şüpheli konumunda olan üç kişi ise JİT görevlisidir… Her iki olayın hiçbir şüphelisinin ifadesini savcı alamamıştır. Şemdinli halkı olaylar akabinde güvenlik güçlerinin sanıkları serbest bırakması ve yakalamaması üzerine kamu otoritesine olan güvenini yitirmiş olup infial halindedir.”

Raporun ‘Kanaat’ kısmında şu ifadeye yer verilmektedir: “Bu olay devlet

içinde hukuk dışı hareket eden bir grubun halen aktif olduğu kanaatini doğurmuştur.”

Dönemin Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın hazırladığı 3 Mart

2006 tarihli ‘Şemdinli İddianamesi’nde olaya şu satırlarla yer verilmiştir:

“Şemdinli ilçe merkezindeki Özipek Pasajında müstecirliğini Seferi YILMAZ isimli şahsın yaptığı bir kitapevinde, 09.11.2005 günü saat 11.30’da bir patlama meydana gelmiştir. Patlamada, Mehmet Zahir KORKMAZ isimli şahıs hayatını kaybetmiş, Metin KORKMAZ isimli kişi yaralanmıştır. Patlama sonrasında, iş merkezindeki esnâf ve çevreden toplananlar tarafından, patlamanın olduğu iş merkezi yakınındaki 30 AK 933 plaka sayılı bir araçta bulunan (2) Astsubay (Ali KAYA ve Özcan İLDENİZ) ve (1) sivil (Veysel ATEŞ), olayla ilgili oldukları iddia edilerek darp edilmiş, araçları ise galeyana gelen halk tarafından tahrip edilmiştir.

Güvenlik güçlerinin olaya müdahalesiyle bir müddet yatışan olaylar, göstericilerin şehir merkezinde bir araya gelmeleriyle yeniden tırmanmıştır. Olayların devamında, ilçe merkezinde toplanan (250-300) kişilik bir grup tarafından, Hükümet Konağı, İlçe Emniyet Müdürlüğü ve İlçe Nüfus Müdürlüğü’ne yönelik taşlı saldırıda bulunulmuş, belirtilen kamu binalarında maddi hasar meydana gelmiştir.

30 AK 933 plakalı araç içerisindeki şüpheli Veysel ATEŞ isimli şahıs ise Şemdinli Cumhuriyet Savcısı’nın şifahi talimatına binaen 09.11.2005 günü gözaltına alınmış ve sevk edildiği adlî makamlarca tutuklanmıştır. Olayla ilgili olarak, Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından yürütülen tahkikat çerçevesinde ise, 30 AK 933 araç içerisinde bulunan Astsubay Başçavuş Özcan İLDENİZ ve Astsubay Başçavuş Ali KAYA sevk edildikleri

166

Page 183: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

adlî makamlarca tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış bilahare tutuklanmışlardır.” 444

İddianamenin ‘Değerlendirme’ kısmında ise şu görüşlere yer verilmiştir:

“Şemdinli olaylarına bakıldığında bölgede yaşayan halkın kültürel kimliğinin ve dini hassasiyetlerinin üzerine siyasi kimlik bindirilerek toplumsal patlamanın yaşanması için gereken her şey yapılmıştır… Bölgenin kimliğini oluşturan birçok ögeden oldukça hassas olan birkaçı duyarlı hale getirilerek sürekli kaşınıp tahrik edilmiş ve toplum patlamaya hazır hale getirilmiştir. Şemdinli’de kitabevinin bombalanması ile birlikte ise arzu edilen patlama ve çatışma ortaya çıkmıştır. Bu eylemlerin Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü hedef almasından öte bilinçli bir provokasyonun sonuçlarından yararlanmak istediği düşünülmektedir… Olayların gelişimine ve olup bitenlere bakıldığında iç içe halkalardan oluşan bir zincirleme reaksiyon mekanizmasının – yasadışı yapılanmanın – medyada ifade ediliş şekliyle çetenin kurulduğu anlaşılmaktadır… Halkanın ilk zincirinde olanlar yani Astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile eski PKK’lı Veysel Ateş’in yanısıra yapılanmanın perde arkasındakilerin de deşifre edilmesi ve bu yönlü niyetlerin akamete uğratılması Devletin bekası ve siyasi istikrar için elzemdir. Yukarıda anlatılan ve sonuç değerlendirme ışığı altında toplanan tüm dosya kapsamına göre kamu görevlileri olan şüpheliler Ali Kaya ve Özcan İldeniz’in Terörle Mücadele adı altında yola çıkıp bir süre sonra yasaların kendilerine verdiği yetkileri tam bir sorumsuzluk içinde yasadışılığı meşru sayıp amaçlarına ulaşmak için her yöntemi uygun yöntem olarak benimseyerek yanlarında kamu görevlisi olmayan eski bir PKK üyesi Veysel Ateş’i de yanlarına alarak tam bir dayanışma ve işbirliği içinde hareket edip Seferi Yılmaz isimli şahsa zarar vermek veya bu şahsı öldürmek amacıyla suç tarihinde mezkur olayı gerçekleştirdikleri...” 445

İddianamede astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz’e yöneltilen suçlamalar

neticesinde Genelkurmay Başkanlığı 20.03.2006 tarihli ‘Genelkurmay Şemdinli

İddianamesi Basın Duyurusu’nda şu açıklamaları yapmıştır:

“Jandarmanın mülki görevleri kapsamında olduğu yasalarda açık bir şekilde ifade edilmiş olmasına rağmen önleyici kolluk faaliyeti için istihbarat temini amacıyla yapılan bir görevlendirme işlemi, bölgede mülki görevi ve sorumluluğu olmayan ancak valinin kuvvet talebi sonrası kolluk kuvvetlerini harekât komutası / kontroluna alan personel ile de böyle bir talep olmadığı halde irtibatlandırılmış ve bu personel gerçekle ilgisi olmayan suçlamalara maruz bırakılmıştır.

İddianameyi hazırlayan Cumhuriyet Savcısı; kendisine ulaşan iddia, ihbar ve şikayetlerden Genelkurmay Başkanlığının yetkisine girenleri, soruşturma yapmaksızın ve hiç bir hüküm sergileyici ifade kullanmadan,

444 Ferhat Sarıkaya, Şemdinli İddianamesi, 3 Mart 2006, s. 46, Erişim: 17 Şubat 2007, www.milliyet.com.tr/sabitimg/06/gazete/siyaset/semdinli_iddianame.pdf . 445 Sarıkaya, a.g.d., ss. 94-95.

167

Page 184: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

olduğu gibi, yetkili makam olan Genelkurmay Başkanlığına göndermesi gerekirken, yasal yetkilerini aşarak kendisine göre suç tanımı yapmış ve bunu olmaması gereken bir şekilde iddianamesine yansıtmıştır.

İddianamede yer alan usul ve maddi hatalar ile noksanlar dikkate alındığında, bir Cumhuriyet savcısının bu derece hukuk bilgisinden yoksun veya tecrübesiz olamayacağı, bu bariz hataları yapması için, belli bir görüşün temsilcilerinin kamuoyuna da yansımış etki ve telkinleri altında kalmış olabileceği değerlendirilmektedir.” 446

Şemdinli’de meydana gelen bombalama eylemi öncesinde, 15 Temmuz – 1

Kasım 2005 tarihleri arasında Hakkari il merkezinde 3, Yüksekova ilçe merkezinde 8

ve Şemdinli içe merkezinde 5 olmak üzere toplam 16 bombalama veya silahlı saldırı

eylemi gerçekleştirilmiştir. Şemdinli’deki 9 Kasım 2005 tarihli bombalama olayından

sonra ise bölgede ardı ardına meydana gelen bu tür eylemler son bulmuştur. Bölge

halkının tepkisi, Şemdinli’deki bombalama olayına olduğu kadar, öncesindeki

eylemlerin faillerinin açığa çıkarılmamış olmasına karşı duyulan bir öfkenin de

ifadesidir. Bu tepki, Şemdinli olayını takip eden günlerde gerçekleşen protesto

eylemlerinde halkın terör örgütü tarafından daha kolay manipüle edilebilmesini

sağlamıştır. Bu açıdan, 2005 yılı içerisinde Hakkâri il ve ilçe merkezlerinde meydana

gelen patlamaların bir listesini vermek yararlı olacaktır.447

“… 1. 15.07.2005 günü saat 07:50 sıralarında Hakkâri ilinde Geçici Köy

Korucusu (GKK) olarak görev yapan bir şahsa ait otoya daha önceden yerleştirilen patlayıcının aracın hareketinden kısa bir süre sonra patlaması sonucu aracın yanından geçen (2) kişi hafif şekilde yaralanmıştır.

2. 29.07.2005 günü saat 00:25 sıralarında Hakkâri-Yüksekova İlçesi

Millî Eğitim Lojmanları ile Polis Lojmanları arasında bulunan çöp bidonunda, nevi tespit edilemeyen patlayıcı maddenin infilak etmesi sonucunda (1) Polis Memuru hafif şekilde yaralanmış, çevrede maddi hasar meydana gelmiştir.

3. 29.07.2005 günü saat 12:15 sıralarında Merkez Cumhuriyet

Caddesi üzerinde otoparkta park halinde bulunan bir aracın altına yerleştirilen bombanın patlaması sonucunda (2) Astsubay şehit olmuş, çevrede maddi hasar meydana gelmiştir.

446 T.C. Genelkurmay Başkanlığı, “Genelkurmay Şemdinli İddianamesi Basın Duyurusu”, 20 Mart 2006, Erişim: 17 Şubat 2007, http://www.devletim.com/haberler/haber.asp?hbr=145.447 Sarıkaya, a.g.d.

168

Page 185: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

4. 05.08.2005 günü saat 00:30 sıralarında Şemdinli ilçe merkezinde bulunan Jandarma Komutanlığı Misafirhanesi girişine PKK/KONGRA-GEL terör örgütü mensuplarınca daha önceden bırakıldığı değerlendirilen bombanın patlaması neticesinde (3) Uzman Çavuş, (2) Er olmak üzere toplam (5) güvenlik görevlisi şehit olmuş, (1) Er ise yaralanmıştır.

5. 31.08.2005 Günü saat 22:45 sıralarında Hakkâri İli Yüksekova

İlçesinde bir iş merkezine terör örgütü PKK/KONGRA-GEL mensuplarınca yerleştirilen ses bombasının patlaması neticesinde binada maddi hasar meydana gelmiştir.

6. 01.09.2005 günü, saat 10:20 sıralarında Hakkâri/Şemdinli

ilçesinde Dünya Barış günü sebebiyle kurulan barış çadırına basınç etkili parça tesirli bomba atılması sonucunda (14) kişi yaralanmıştır. Bu olay sonrasında 05/08/2005 tarihinde gerçekleştirilen eylemde şehit olan askerler kastedilerek BŞKYK (Beş Şehidin Kanı Yerde Kalmayacak) imzalı bildiriler dağıtılmıştır. Bildiride olay üstlenilmekte ve 05/08/2005 tarihinde bombalama eylemini gerçekleştirenler ve aile fertleri açık bir dille tehdit edilmekteydiler. Olay ve olay sonrası dağıtılan bildirilerin içeriği ROJ TV’nin 02/09/2005 tarihli haber bülteninde, 3 Eylül 2005 tarihli Gündem Gazetesi’nde ve zaten bölgenin hassasiyetinden ötürü olayları yakından takip eden ulusal medya organlarında yer almıştır. ROJ TV’de ve Gündem gazetesinde olaylardan asker ve polis sorumlu tutulmakta idi

7. 02.09.2005 günü saat 01:00 sıralarında Yüksekova ilçesi Cengiz

Topel caddesinde bir otobüs firmasına ait otobüsün sağ arka iki lastik arasına poşet içerisinde bırakılan (1) adet el yapımı zaman ayarlı parça ve basınç etkili bombanın patlaması sonucu, otobüs ve çevre işyerlerinde maddi hasar meydana gelmiştir.

8. 15.09.2005 günü saat 21:45 sıralarında Yüksekova İlçesi Cengiz

Topel Caddesi üzerinde bulunan bir iş merkezinin 4. katında menşei tespit edilemeyen bir patlayıcı maddenin infilak etmesi neticesinde, işyerlerinde maddi hasar meydana gelmiş, (1) kişinin hafif şekilde yaralanmıştır.

9. 02.10.2005 günü saat 22:15 sıralarında Yüksekova İlçesi İpek

Mahallesi Hacı Ömer Sabancı Caddesi üzerinde ikiz kule diye tabir edilen binanın arka kısmında bulunan boş araziye terör örgütü PKK/KONGRA-GEL mensupları tarafından yerleştirilen bir bomba patlamış, güvenlik güçlerinin olay bölgesine geldiği sırada ikinci bir bomba patlamış olup, olayda İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli (1) Başkomiser ile (2) Polis Memuru yaralanmıştır.

10. 07.10.2005 günü saat 05:00 sıralarında Şemdinli ilçesi Moda

Mahallesi Ümit Sokak üzerinde park halinde bulunan aracın sağ ön çamurluğuna PKK/KONGRA-GEL terör örgütü mensupları tarafından

169

Page 186: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

yerleştirilen parça tesirli el bombasının patlaması neticesinde, araçta maddi hasar meydana gelmiş, herhangi bir can kaybı olmamıştır.

11. 11.10.2005 günü saat 03:15 sıralarında Merkez Gazi Mahallesi Bulvar Caddesi üzerinde özel bir otomobilin ön tarafına kimliği meçhul kişi yada kişilerce yerleştirilen patlayıcının patlaması sonucu (2) özel araçta ve çevredeki binalarda maddi hasar meydana gelmiştir.

12. 20.10.2005 günü saat 05:00 sıralarında Yüksekova ilçesi Nedim Zeydan Caddesinde bulunan bir lokantanın önünde bir patlama meydana gelmiş, olayda yaralanma ve can kaybının olmamış, maddi hasar meydana gelmiştir.

13. 24.10.2005 günü saat 23:30 sıralarında Yüksekova İlçesinde bulunan Askerlik Şubesi’nin duvarına, bırakılan bir poşet içerisindeki menşei ve türü belli olmayan patlayıcı maddenin infilak etmesi sonucunda maddi hasar meydana gelmiştir.

14. 28.10.2005 günü saat 01:45 sıralarında Yüksekova ilçesi Cengiz Topel Caddesi üzerinde bulunan bir iş merkezinin 5. katına, PKK/KONGRA-GEL terör örgütü mensuplarınca RPG-7 Roket atar ile saldırı yapılmış, çevrede maddi hasar meydana gelmiştir.

15. 28.10.2005 günü saat 23:05 sıralarında Şemdinli İlçe Emniyet Müdürlüğü hizmet binasına karşısındaki Maliye Lojmanlarının önündeki çöp bidonunun içerisine terör örgütü PKK/KONGRA-GEL mensup kişiler tarafından önceden bırakılan patlayıcının infilak etmesi neticesinde Maliye Lojmanları ve İlçe Emniyet Müdürlüğü hizmet binalarında maddi hasar meydana gelmiştir.

16. 01.11.2005 günü saat 23:15 sıralarında Şemdinli ilçe merkezinde bulunan Jandarma Gazinosunun yanındaki büfenin önünde park halinde bulunan bir otoya PKK/KONGRA-GEL terör örgütüne mensup kişi veya kişilerce önceden bırakıldığı değerlendirilen tahrip gücü yüksek bombanın patlaması sonucunda (3) Polis Memuru, (2) Astsubay, (3) Uzman Çavuş ve (19) vatandaş hafif şekilde yaralanmış, patlama neticesinde Jandarma Gazinosu ve çevresinde bulunan iş yerinde büyük çaplı maddî hasar meydana gelmiştir.

17. 09.11.2005 günü saat 12:00 sıralarında Şemdinli ilçesinde bir iş merkezinde meydana gelen patlama neticesinde (1) ve meydana gelen olaylarda (1) olmak üzere toplam (2) şahıs ölmüş, (9) şahıs yaralanmıştır...”

Şemdinli’de 9 Kasım 2005 tarihinde meydana gelen bombalama olayı ve

sonrasında 10 ve 11 Kasım 2005 tarihlerinde gerçekleşen olaylarla ilgili Roj TV ve

bazı ulusal televizyon kanallarında yer alan haberlerin karşılaştırmalı bir incelemesi

için ana haber bültenlerinin özetleri aşağıdaki tabloda sunulmuştur.

170

Page 187: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Tablo 6: 9–10–11 Kasım 2005 Tarihli Haber Bültenlerinde Şemdinli olayı

9 Kasım 2005

Star

Elektriklerin kesildiği ilçeye giriş ve çıkışlar bir süre yasaklandı. Polis hükümet konağına yürüyen öfkeli grubu dağıtmak için otomatik silahlarla havaya ateş açtı. Silah sesleri uzun süre devam etti. Kalabalığı dağıtmak için panzerler de devreye girdi. Öfkeli kalabalık da panzere taşla saldırdı. Öğle saatlerinde meydana gelen patlamada ölen kişinin Zahit Korkmaz olduğu belirtildi. Yaralılar arasında belediye Başkanı Hurşit Tekin’in de bulunduğu öğrenildi. Halen gerginliğin sürdüğü ilçedeki olaylarla ilgili resmi bir açıklama yapılmadı. Cumhuriyet Caddesi üzerinde bekletilen tahrip edilmiş araç çevresinde toplanan halkın bekleyişi devam ediyor.

NTV

Patlama sonrası Şemdinli karıştı. Hükümet konağına yürümek isteyenlerle polis arasında çıkan olaylarda bir kişi daha öldü. Gün boyu yaşanan olaylarda yaralananların sayısı ise on iki. Kalabalık bir grup bombayı bıraktığı iddia edilen ve olay yerinden kaçmaya çalıştığı öne sürülen bir kişiyi yakalayarak linç etmek istedi. Kimliği açıklanmayan bu kişi polis tarafından gözaltına alındı. Ancak bu kez de şüpheli kişiye ait olduğu iddia edilen araç hedef seçildi. PKK lehine slogan atan gruptakiler otomobilin görevli bir kişiye ait olduğunu iddia etti. Kalabalığın kullanılamaz hale getirdiği otomobilin bagajında üç kalaşnikof bulundu. Polis öfkeli grubu yatıştırmakta güçlük çekti. Havaya ateş açılması sonucu kalabalıktan yaralananlar oldu. Yaralılardan Ali Yılmaz hayatını kaybetti. İlçede akşam saatlerinde durumun sakin olduğu bildiriliyor.

CNN Türk

Şemdinli’yi karıştıran olaylar sabah saatlerinde bir kitabevine bomba atılmasıyla başladı. Patlama sonucu Mehmet Zahit Korkmaz adlı bir kişi öldü beş kişi yaralandı. Halk bombayı attığı iddia edilen bir kişiyi otomobille kaçmak isterken yakaladı. Havaya ateş açıp kalabalığa müdahale eden polis bu kişiyi linç edilmekten güçlükle kurtardı. Zanlı emniyete götürülürken kalabalık da yürüyüşe geçti. Patlamaların faillerinin bulunmamasından yakınan kalabalık hükümet konağına yürüdü. Çıkan arbedede Belediye Başkanı Hurşit Tekin de yaralandı. Gerginlik gözaltına alınanların aracında keşif yapanların üzerine ateş açılmasıyla daha da tırmandı. Bu saldırıda da bir kişi öldü beş kişi yaralandı. Şemdinli’de gerginlik hakim. İlçeye giriş-çıkışlar durdurulurken, polis ekipleri içinde patlamaya hazır bomba bulunan bir otomobil daha buldu. CHP Hakkari Milletvekili Esat Canan (canlı telefon bağlantısı): Ben Şemdinli’ye geldiğimde halk üç kişiyi ve aracı yakalayıp emniyete teslim etmişti. Daha sonra Emniyet ile yaptığım görüşmede bu üç kişiden yalnız birinin gözaltında kaldığı diğer iki kişinin şu anda ortada olmadığı yönünde bilgiler aldım. Halk bu faillerin derhal yakalanmasını talep ediyor. Keşif esnasında bir kez daha bir polis otosundan ateş açılınca keşif incelemesi tamamlanamadı. Halkı yatıştırmaya çalışıyoruz.

Roj TV Avrupa Birliği Komisyonu Türkiye’ye ilişkin ilerleme raporunu açıkladı. Raporda Kürt sorununun çözümüne ilişkin net vurgulardan kaçınıldı. Bugün Şemdinli’de yaşananlar sorunun boyutunu bir kez daha çarpıcı şekilde ortaya koydu. Bir kitabevine yönelik patlamanın iki astsubay ve bir uzman çavuş tarafından gerçekleştirildiği belirtildi. Saldırganları halkın elinden alarak kaybeden polis protesto gösterilerine saldırdı ve ilçeye giriş-çıkışları da yasakladı. Uzman çavuş ve astsubayların araçlarında çok sayıda patlamaya hazır bomba ve patlayıcı madde ele geçirildi. Daha sonra açıklama yapan Hakkari Valisi gözaltında kimsenin bulunmadığını belirtti. Polisle halk arasında yaşanan gerginlikten sonra yüzlerce kişi Hükümet Konağı’na doğru yürüyüşe geçti. Polis ve askerin müdahale ettiği halka akşam saatlerinde de bir araçtan silahlı taramada bulunuldu. Taramada yaralanan beş kişiden Ali Yılmaz yaşamını yitirdi. İlçede halkın protesto gösterileri devam ederken ilçeye giriş ve çıkışlar iptal edildi. DEHAP İlçe Başkanı Emrullah Öztürk (canlı telefon bağlantısı).Koma Komalen Kürdistan Yürütme Konseyi üyesi Remzi Kartal (stüdyo konuğu):

171

Page 188: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Kürdistan’da çok yaygın ve her tarafta devam eden bir savaş var. Baskılar olduğu gibi devam ediyor. Siyasi kriterlerin yerine getirildiğini ifade eden AB Türkiye ilerleme raporunun gerçeği ifade ettiğini söylemek mümkün değil. Bu yönüyle rapor önemli boyutta eksiktir.

10 KASIM 2005

CNN Türk

Şemdinli’de yaşanan olayların ardından sabah yaklaşık bin kişi protesto gösterisi yapmak istedi. İlçe girişindeki polis kontrol noktasına saldıran grup elektrik direkleri ve tellerini sökerek barikat kurdu. Daha sonra polis kontrol noktasını ateşe veren göstericilerin ilçenin bazı yerlerinde de olay çıkardığı öğrenildi. Cumhuriyet Caddesi’nde toplanan kalabalığın dağılması için bir apartmanın balkonundan Kürtçe bir konuşma yapan DEHAP’lı Belediye Başkanı Salih Yıldız halkı taşkınlık yapılmaması konusunda uyardı. Salih Yıldız “burada Yüksekova çetesi ve Susurluk benzeri bir olay var” dedi. Konuşmanın ardından kalabalık dağıldı. Giriş-çıkışların yasak olduğu ilçede esnaf işyerlerini açmadı. CHP Hakkari Milletvekili Esat Canan (canlı telefon bağlantısı): Aracın içinde çok önemli belgeler ortaya çıktı. Bunlar aracın jandarmaya ait olduğunu gösteriyor. Şemdinli halkı üç faili bulup güvenlik güçlerine teslim ederek elinden gelen gayreti göstermiştir. Şemdinli halkının talebi zanlıların yakalanıp kimliklerinin açıklanmasıdır.

TGRT

Şemdinli’deki bombalama olayının ardından bugün de bir grup ilçe girişindeki polis noktası yakınında toplanarak gösteri yaptı. Göstericiler elektrik direkleri ve tellerini sökerek yol ortasında barikat kurdu. Daha sonra polis kontrol noktasını ateşe veren göstericiler ilçenin bazı yerlerinde de olay çıkardı. İlçe esnafının olaylara tepki gösterdiği belirtildi.

NTV

Eski Susurluk Araştırma Komisyonu Üyesi Fikri Sağlar (canlı telefon bağlantısı): Şemdinli halkını çok önemli bir mücadeleyi verdikleri için kutlamak gerekir. Bu olay, Susurluk düzeninin arkasındaki gerçek faillerin ortaya çıkarılması doğrultusunda bir fırsat, önemli bir dönemeçtir. Susurluk benzetmesi bu olaya çok uygun bir tanım.

Roj TV Şemdinli’de ikisi astsubay biri uzman çavuş üç kişi tarafından gerçekleştirilen bombalama olayıyla Türk Devleti bir kez daha Kürdistan’da suçüstü yakalandı. Halkın yakalayıp polise teslim ettiği üç kişiden ikisi kaybedilirken, gözaltında tutulan ve ismi açıklanmayan uzman çavuş patlamayı gerçekleştirdiğini itiraf etti. Ayrıca 1 Kasım’da jandarma lojmanlarına yapılan ve 3 asker, 4 polis ve 16 sivilin yaralandığı bombalı saldırıyı da kendilerinin yaptığını itiraf etti. Savcılık tarafından Umut Kitabevi ve 1 Kasım dosyaları birleştirildi. Olay sırasında bir polis memurunun yardım istemek için Susurluk çetesinin başlıca aktörlerinden Mehmet Ağar’ı araması dikkat çekti. Çevre il ve ilçelerden binlerce kişi destek için Şemdinli’ye akın etti. Şemdinli’de bugün sabahtan itibaren kitlesel protesto gösterileri yapıldı. İlçe halkı polise teslim ettikleri faillerin serbest bırakılmasına tepki gösterdi. Şemdinli esnafı üç günlük kepenk kapatma eylemi başlattı. Siyasi parti, sivil toplum örgütü ve sendika temsilcileri olayla ilgili incelemeler yapmak üzere ilçeye geldi. Yaklaşık 5000 kişi ilçe merkezinde toplanarak basın açıklaması yaptı. CHP Hakkari Milletvekili Esat Canan (canlı telefon bağlantısı): Öncelikle Şemdinli halkına teşekkür ediyorum. Failleri yakalayarak güvenlik güçlerine teslim etmişlerdir. Olay Susurluk’la bağlantılı olarak değerlendirilmelidir. Olayın JİTEM ile çok açık bir şekilde bağlantısı vardır. KONGRA-GEL Başkanı Zübeyir Aydar: Devlet Şemdinli’de suçüstü yakalanmıştır. Halkın yakaladıklarını devlet serbest bırakmıştır. Şemdinli halkı yalnız bırakılmamalıdır.Koma Komalen Kürdistan Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan: Şemdinli’deki saldırılar Kürt halkına yapılmış aleni bir saldırıdır. Bu olay Kürdistan halkına yönelik devlet terörünün bir devamıdır. Halk devlete karşı savunmasını geliştirmeli ve direnişe destek vermelidir.

172

Page 189: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

11 KASIM 2005

TGRT

Güvenlik güçlerinin suçlanması sebebiyle başlayan gösteriler bugün de devam ediyor. İlçenin çeşitli yerlerinde toplanan gruplar lastik yakıp yasadışı sloganlar atıyor. Esnaf bugün işyerlerini açmadı. Bölgeye ek güvenlik güçleri sevk edildi. Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve Emniyet Müdürlüğü vatandaşlara sakin olmaları çağrısında bulundu.

CNN Türk

Şemdinli’de gerginlik devam ediyor. Bugün sadece ilçede değil Hakkari merkezde de gösteriler yapıldı. Polis belediye önünde toplanan yaklaşık 100 kişilik grubu dağıtmak için havaya ateş açtı. Göstericiler kamu binalarını ve AKP il merkezini taşladı. Olaylar sırasında biri polis on kişi yaralandı. Hükümetten peşpeşe bu iş açıklığa kavuşturulacak açıklamaları geldi. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu: Adli ve idari soruşturma başlatıldı. Araştırma yapması için iki Mülkiye Müfettişi bölgeye gönderildi. Adalet Bakanı Cemil Çiçek: Susurluk benzetmesi gerçeğin ortaya çıkmasını engeller. Emniyet sözcüsü İsmail Çalışkan’ın yaptığı açıklamada polis belki de ilk kez Güneydoğu’dan gelen bir patlama haberi için “bunu terör örgütü yapmıştır” demedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bölge milletvekillerinden bilgi aldı ve sorumlular yakalanana kadar bu işin takipçisi olacağını söyledi. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül: Bu konu kesinlikle karanlıkta kalmayacaktır. Türkiye artık eski Türkiye değil, bunu herkes bilsin.Olayları izlemek için bölgeye giden gazeteciler ilçeye ulaşmakta güçlük çekiyor. Gazetecilerin ilçeye girişine izin verilmiyor. Şemdinli Belediye Başkanı Hurşit Tekin (canlı telefon bağlantısı): Önceki günkü olaylarda ölen iki kişinin cenazesi Şemdinli’ye ulaştı. Cenaze için halk 600-700 araçlık bir konvoyla ilçeye geldi.

Roj TV

Şemdinli’de yaşanan devlet terörünün ardından faillerin serbest bırakılması halkın tepkisini doruğa çıkardı. İlçe merkezinde binlerce kişi protesto yürüyüşü düzenledi. “Terörist devlet hesap verecek” ve “PKK halktır halk buradadır” sloganları atıldı. Hakkari ve Yüksekova’dan Şemdinli’ye giden 500 araçlık konvoy ilçe girişinde durduruldu. HPG sorumlusu Bahoz Erdal yaptığı açıklamada Şemdinli’de halka saldıranlara karşı sessiz kalmayacaklarını bildirdi. Bu tip olaylar aydınlatılana kadar Kürt halkını Şemdinli halkı gibi serhildanı yükseltmeye çağırdı. DTP Yönetim Kurulu üyesi Hüseyin Yılmaz, Şemdinli halkının direnişini selamladığını ve olayın açığa çıkmasının takipçisi olacaklarını söyledi. Eski Susurluk Araştırma Komisyonu üyesi Fikri Sağlar (canlı telefon bağlantısı): Şemdinli’deki olaylar Susurluk düzeninin devam ettiğini bir kez daha gösterdi. Şemdinli’de faillerin suçüstü yakalanması sözkonusu. Susurluk’ta olayın siyasetçi-polis ayağını ortaya koymuştuk. Şemdinli’de asker ayağı da ortaya çıkarıldı. Şemdinli halkını kutluyorum. Şemdinli halkı Türkiye Cumhuriyeti için bir şanstır.

Roj TV ile diğer televizyon kanalları karşılaştırıldığında, Şemdinli’de

meydana gelen olayların aktarılışı açısından daha ilk günden itibaren büyük bir fark

olduğu açık bir şekilde görülmektedir. Bu fark, hem kullanılan üslup ve yapılan

vurgularda hem de olaylara ilişkin görüşlerine başvurulan kişilerin seçiminde kendini

belli etmektedir.

173

Page 190: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

CNN TÜRK ve NTV gibi kanallar “bombayı attığı iddia edilen kişi”, “şüpheli

kişi” gibi ifadeler kullanarak henüz yargıya dahi taşınamamış olayın failleri hakkında

temkinli bir tavır takınmışlar ve olaylarla ilgili daha net bir bilgi vermek için resmi bir

açıklamanın yapılmasını beklemeyi tercih etmişlerdir. Roj TV ise, olayın ilk günü

“patlamanın iki astsubay ve bir uzman çavuş tarafından gerçekleştirildiği” haberini

geçmiş ve ertesi günkü haber bülteninde “ismi açıklanmayan uzman çavuşun

patlamayı gerçekleştirdiğini itiraf ettiği”ni belirtmiştir. Böyle bir itiraf haberi ise diğer

kanallarda yer almamıştır.

Dikkati çeken bir diğer nokta da, Roj TV’nin Şemdinli’de meydana gelen

olayları, yine o gün açıklanan Avrupa Birliği Komisyonu Türkiye İlerleme Raporu ile

ilişkilendirerek sunmuş olmasıdır. Buna göre, Şemdinli’de yaşananlar, raporda ihmal

edildiği ileri sürülen Kürt sorununun aslında ne kadar çarpıcı boyutlara ulaştığının bir

göstergesi olarak sunulmuştur. Böylelikle, daha en başından Şemdinli olayı “Kürt

sorunu”nun bir parçası olarak nitelendirilmiş ve sunulan haberler hep bu çerçevede

aktarılmıştır. Bu sorunun bir “savaş” boyutunda olduğu ise, Roj TV’ye konuk olan

KKK Yürütme Konseyi üyesi Remzi Kartal tarafından “çok yaygın ve her tarafta

devam eden bir savaş” ifadesiyle dile getirilmiştir.

Roj TV’nin Şemdinli olaylarını aktarırken kullandığı üslup da, böylesi bir

savaşın hâlihazırda devam ettiği izlenimini vermeye yöneliktir. Bunu, halk ile

güvenlik güçleri arasında yaşananları iletirken kullanılan ifadelerden de

anlamaktayız: “saldırganları halkın elinden alarak kaybeden polis protesto

gösterilerine saldırdı” ya da “polis ve askerin müdahale ettiği halka bir araçtan silahlı

taramada bulunuldu.” CNN TÜRK ve NTV’ye göre polis zanlıları linç edilmekten

güçlükle kurtarmış, Roj TV’ye göre ise halkın yakalayıp teslim ettiği saldırganlar

polis tarafından kaybedilmiştir.

11 Kasım tarihli CNN TÜRK haber bülteninde Emniyet sözcüsü İsmail

Çalışkan’ın açıklamaları ile ilgili olarak “polis belki de ilk kez Güneydoğu’dan gelen

bir patlama haberi için ‘bunu terör örgütü yapmıştır’ demedi” şeklinde bir yorum

getirilerek saldırının belki de devlet içinde bir oluşum tarafından gerçekleştirilmiş

olma ihtimali açık bırakılmıştır. Roj TV ise olayları “devlet terörü” olarak

nitelendirirken, Türk Devleti’nin Şemdinli’de “suçüstü” yakalandığını iddia etmiştir.

174

Page 191: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Diğer kanallarda devlet ve hükümet yetkililerinin olaylarla ilgili beyanlarına

yer verilirken, Roj TV ağırlıklı olarak terör örgütü üyelerinin kışkırtıcı nitelikteki

açıklamalarını ekrana taşımıştır. Bu açıklamaların ortak niteliği, Şemdinli’deki

olayların bizzat Kürt halkına karşı devlet tarafından gerçekleştirilmiş bir saldırı

olduğu ve bunun karşısında tüm Kürtlerin Şemdinli’deki direnişe destek vermeleri

çağrısıdır. Böylelikle, Şemdinli’deki protesto gösterileri ile barikat kurma ve kepenk

kapatma gibi eylemlerin yaygınlaştırılarak başka yerlerde de gerçekleştirilmesi

amaçlanmıştır. 12 Kasım tarihli Roj TV haber bülteninde Şemdinli’nin bir “serhildan”

olarak adlandırılması ve HPG sorumlusu Bahoz Erdal’ın “Kürt halkını Şemdinli halkı

gibi serhildanı yükseltmeye” çağırması, bunun aslında toplu bir ayaklanmaya çağrı

olduğunu gözler önüne sermektedir.

Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin olayın aydınlatılmasındaki

kararlılığına yönelik açıklamaların Roj TV’de yer almaması, bu olayın karanlıkta

bırakılacağı izlenimini vermeye ve tek çözüm yolunun terör örgütünün istediği

doğrultuda halkın sokaklara çıkarak tepkisini göstermesinde yattığı kanısını

uyandırmaya yöneliktir.

Olayın ilk günlerinde öne çıkan iki isim, CHP Hakkari milletvekili Esat Canan

ve eski Susurluk Araştırma Komisyonu üyesi Fikri Sağlar, birçok kanala canlı telefon

bağlantısıyla konuk olmuşlardır. Yaptıkları açıklamaların içeriğine bakıldığında, her

ikisi de gerek Roj TV’de gerekse diğer kanallarda hemen hemen aynı ifadeleri

kullanmışlardır. Ancak, açıklamanın yapıldığı televizyon kanalı ve bu kanalın

hedeflediği kitle ve amaç açısından ele alındığında, aynı ifadelerin başka bir anlama

bürünerek farklı yorumlanacağı açıktır. Örneğin, Fikri Sağlar’ın “Susurluk”

benzetmesi ve Şemdinli’de “Susurluk düzeni”nin “asker ayağı”nın ortaya çıkarıldığını

söylemesi, NTV izleyicileri tarafından demokratik hukuk devletinin önemine yapılan

bir vurgu olarak alımlanırken, Roj TV izleyicileri için aynı sözlerin asker ile halk

arasındaki gerginliği daha da arttıran bir etki yapacağı aşikârdır. Aynı mesajın farklı

bir kanalda farklı bir yoruma tabi tutulabileceğini gösteren bu örnek, kitle iletişim

araçlarının terör örgütünün elinde ne kadar tehlikeli olabileceğinin de bir

göstergesidir.

Roj TV, 11 Kasım 2005 tarihinden sonra da haber bültenlerinde Şemdinli

olaylarına geniş yer vermeye devam etmiş ve ilk günlerde ortaya koyduğu çizgiyi

175

Page 192: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

aynen sürdürmüştür. PKK’nın “siyasi serhildan” adını verdiği stratejiyi nasıl

uygulamaya koyduğunu anlamak açısından bu haberlere yer vermek yararlı

olacaktır. Terör örgütünün, “mücadelenin halk tarafından da sahiplenilmesi” amacıyla

demokratik kitle örgütlerinin oluşturulmasına ve kitlesel gösterilere önem verdiğini,

bunu yaparken de kadınları ve gençleri ön plana çıkardığını yukarıda vurgulamıştık.

Bu doğrultuda, Şemdinli olayları sonrasında Roj TV, Türkiye’nin ve Avrupa’nın çeşitli

yerlerinde gerçekleştirilen protesto gösterilerine ilişkin haberleri her gün ekranlarına

taşımış, bu gösterilerin çoğunun siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, insan hakları

dernekleri, sendikalar ve aydınların katılımıyla düzenlendiği önemle vurgulanmıştır.

Aynı şekilde, “Barış Anneleri İnisiyatifi” ya da “Emekçi Kadınlar Birliği” gibi terör

örgütü yanlısı oluşumların açıklama ve desteklerine yer verilmesi de, PKK’nın

kadınları ön planda tutarak barışçıl bir politika güttüğü izlenimini verme çabasının bir

parçasıdır. Roj TV, düzenlenen basın açıklaması, miting ve protesto gösterilerine

katılımın “kitlesel” boyutta olduğuna ilişkin haberlere yer vermekte ve çoğu zaman

katılımcıların sayısını abartılı olarak vermektedir. Tüm bunlar, PKK’nın Sekizinci

Kongresi’nde benimsenen strateji ve alınan kararlarla uyum içindedir. Roj TV’nin bu

yöndeki haberlerinden bazıları şöyledir:

“…Şemdinli’deki olaylar yurdun çeşitli yerlerinde protesto edildi. Özellikle Ağrı ve Doğubeyazıt’taki yürüyüşlere büyük katılım oldu. Ağrı’da sivil toplum örgütlerinin öncülüğünde 5000 kişinin katıldığı bir gösteri yürüyüşü yapıldı. Yürüyüş esnasında “Ordu şaşırma, bizi dağa taşırma” ve “Şemdinli halkı yalnız değildir” sloganları atıldı. Doğubeyazıt’ta ise esnaf kepenk kapatarak yürüyüş düzenledi. Van’da, Şemdinli’deki olaylarla ilgili kitlesel protestolar oldu. İzmir, Adana, Şanlıurfa, Silopi, Mersin, Şırnak, Elazığ ve İstanbul’da da protesto eylemleri yapıldı. Özellikle bu illerdeki insan hakları derneklerinin organize ettiği eylemlerde olayla ilgisi olan askeri ve siyasi yetkililerin görevden alınması istendi. Avrupa’nın çeşitli kentlerinde de Kürtler Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılmasını istedi ve Şemdinli olaylarını protesto etti. Marsilya, Stockholm, Roma ve Brüksel gibi şehirlerde katılım yoğun oldu (12 Kasım 2005).

Diyarbakır’da, ‘Kürt sorununa Demokratik ve Barışçıl Çözüm’ adı altında bir miting düzenlendi. Mitinge yüzbinlerce kişi katıldı. Öcalan’a özgürlük söyleminin damgasını vurduğu mitingde Şemdinli’deki devlet terörü de kınandı. Abdullah Öcalan ve Konfederalizm bayraklarının açıldığı mitingde onbinlerce kişi ellerindeki nüfus cüzdanlarını havaya kaldırarak ulusal kimlik talebinde bulundu. Daha sonra yürüyüşe geçen kalabalığa polis gaz bombalarıyla saldırarak birçok kişiyi yaraladı (13 Kasım 2005).

Van-Diyarbakır Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri Şemdinli ilçesindeki olayları kınadı. Barış anneleri adına Süleyha Tunç tarafından yapılan açıklamada olayların aydınlatılmaması durumunda Şemdinli ilçesine giderek bedenlerini kurşunlara siper edecekleri belirtildi (14 Kasım 2005).

176

Page 193: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

İHD Ankara Şubesi tarafından Şemdinli’deki devlet terörü protesto edildi. Gerçekleştirilen gösteriye DTP, EMEP, SHP, KESK’e bağlı sendikaların temsilcileri ile Halkevleri, Emekçi Kadınlar Birliği ve 78’liler Derneği temsilcileri de destek verdi (15 Kasım 2005).

Yüksekova’da güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucunda ölen üç kişinin cenazeleri yüz bin kişinin katıldığı bir törenle gömüldü (17 Kasım 2005).

Mersin’in Akdeniz beldesi Çilek Mahallesi’nde Şemdinli, Yüksekova ve Hakkari’deki olayları protesto amacıyla eylem yapan gruptakilerden 19 yaşındaki Murat Demir kafasına isabet eden kurşunla ölürken 19 yaşındaki Enver Ekinci ayağına isabet eden kurşunla yaralandı. Mersin’de olaylar devam ediyor. Adana Şakirpaşa semtinde protesto amacıyla eylem yapmak isteyen grup polisin sert müdahalesiyle karşılaştı. Şemdinli’de suçüstü yapılan devlet güçlerini protesto etmek maksadıyla Şırnak-Cizre, Kurtalan, Urfa-Ceylanpınar ve Ankara’da eylemler yapıldı. Ankara’da 300 kişinin katılımıyla düzenlenen meşaleli yürüyüş Yüksel Caddesi’nde başlayarak İnsan Hakları Heykeli‘nin önünde bitirildi. Adıyaman’da otuma eylemi yapıldı. Avrupa’nın çeşitli kentlerinde Şemdinli, Yüksekova ve Hakkari’deki olayları kınamak amacıyla protestolar yapıldı (20 Kasım 2005).

Hakkari ile Şemdinli ve Yüksekova ilçelerinde yaşanan olayların ardından öğretim üyeleri, aydın, avukat, belediye başkanları, sivil toplum örgütü yöneticileri ve gazetecilerden oluşan 32 kişilik “Yurttaşlar Heyeti” incelemelerde bulunmak amacıyla Hakkari’nin Şemdinli ilçesine geldi (3 Aralık 2005)…”

Roj TV, Şemdinli olayı ve sonrasında yaşananları aktarırken, Türkler ile

Kürtler arasında halihazırda bir savaşın sürdüğü, bu savaşta baskıya ve şiddete

maruz kalanın Kürt halkı olduğu ve Kürtlerin demokratik çözümlerle barışı isteyen

taraf olduğu şeklinde bir izlenim yaratmayı amaçlamıştır. Bunu yaparken de,

Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yaşanan olaylar için “ikinci Şemdinli vakası” gibi

yakıştırmalar kullanarak, Şemdinli’de halkın devlete ve güvenlik güçlerine gösterdiği

tepkiyi yaygınlaştırmak ve protestoları kitleselleştirmek hedeflenmiştir. Ayrıca, terör

örgütünün üst düzey üyelerinin Roj TV’de yer verilen açıklamaları, halk ile devleti

karşı karşıya getiren bir özelliktedir. Bu açıklamalarda, Türk Devleti’nin olayların

üstünü kapatacağı, buna karşı da halkın kendi girişimiyle olayların üstüne gitmesi

gerektiği vurgulanmaktadır. Kürt halkının, devlet kurumlarının dışında, kendi

örgütlenmesiyle bu tür olayların çözülebileceği çağrısı, Abdullah Öcalan’ın açıkladığı

Koma Komalen Kürdistan sisteminin “öz güç ve öz yeterlilik” ilkesinin uygulamaya

konulması yönünde bir çabadır. Bu doğrultudaki haberlerden bazıları şunlardır:

177

Page 194: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

“…HPG Basın ve İrtibat Merkezi’nden yapılan açıklamada, Şırnak’ın Güçlükonak ilçesinde Şemdinli’de halka yönelik saldırılara karşı YJA STAR mensupları tarafından bir askeri kontrol noktasına eylem düzenlendi. 13 Kasım 2005 günü yaşanan olayda iki güvenlik görevlisi öldürüldü, üç güvenlik görevlisi de yaralandı. Yine 13 Kasım 2005 günü Güçlükonak ilçesine bağlı kırsalda çıkan çatışmada yedi güvenlik görevlisi öldürüldü, ikisi ağır üç güvenlik görevlisi de yaralandı (14 Kasım 2005).

Şemdinli’de suçüstü yakalanan devlet terörü bugün de Yüksekova’da kendini gösterdi. Şemdinli’deki bombalama olayını protesto eden halkın üzerine kurşun yağdıran polis ve özel timler üç kişinin ölümüne, yirmi bir kişinin de yaralanmasına neden oldu (15 Kasım 2005).

KKK Yürütme Konseyi üyesi Cemil Bayık, halkın devlet terörüne son verilinceye kadar suçüstü yakalanan olayların üzerine gitmesi çağrısında bulundu. Şemdinli ‘deki saldırıda Kürdistan’daki birçok olayın da gün yüzüne çıktığına değinen Bayık, devletin halkın tutumu karşısında panik içinde olduğuna ve olayı kapatmaya çalıştığına dikkat çekti (18 Kasım 2005).

Şemdinli ve Yüksekova’da devlet güçlerinin halka saldırılarını protesto etmek için Mersin’de yapılan gösteride polisin silahlı saldırısı sonucu bir genç öldürüldü, yaralanan iki gencin ise tedavisi sürmekte. Ölen Murat Demir’in cenazesini karşılayan halka da saldırıda bulunuldu (21 Kasım 2005).

İkinci Şemdinli vakasının yaşandığı Şırnak’ın Silopi ilçesinde son günlerde ardı ardına yaşanan patlamalarla ilgili gözaltına alınan altı kişiden ikisin itirafçı ikisinin de korucu olduğu kesinleşti. İtirafçıların JİTEM ile çalıştıkları belirlendi (24 Kasım 2005).

Kendilerine Barış ve Özgürlük Tugayları adını veren canlı kalkanlar, Şemdinli ve sonrasında yaşanan olayların kendilerini yeni bir karar aşamasına getirdiğini belirtti. Yaşanan olaylarla devletin Kürt halkı üzerinde uyguladığı şiddetin iyice tırmandığını dile getiren canlı kalkanlar, sayılarının 527’ye ulaştığını açıkladı (26 Kasım 2005).

Şemdinli’de 9 Kasım’da suçüstü yakalanan devlet terörü bu kez Van’ın Başkale ilçesinde kendini gösterdi (28 Aralık 2005)…”

Şemdinli olayları ile ilişkili olarak Türk Ordu’sunu karalamaya ve halk ile

asker arasında bir güvensizlik ve çatışma ortamı yaratmaya yönelik haberler de Roj

TV’de yer almaktadır. Bu haberlerde, ordunun doğrudan olayın içinde olduğu ve

Şemdinli’deki bombalama eylemini gerçekleştirenlerin bizzat ordunun en üst

düzeydeki mensupları tarafından korunduğu bildirilmektedir.

“…K.K.K. Yaşar Büyükanıt söz konusu olaydaki astsubayı tanıdığını, astsubayın çok iyi Kürtçe bildiğini, Kuzey Irak’ta görev yaptığını ve değerli bir asker olduğunu söyledi (12 Kasım 2005).

178

Page 195: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Eylemi yapan astsubayların en üst düzeyde ordu tarafından korunduğu K.K.K. Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın açıklamasıyla onaylanmıştır (13 Kasım 2005).

Şemdinli’deki patlamayı gerçekleştirenleri ordunun sahiplenmesine ilişkin yeni bir gelişme yaşandı. Failleri savunacak olan Ankara Barosu’na kayıtlı Avukat Mehmet Göçmen’in emekli bir asker olduğu ve 1989-1992 yılları arasında Mardin’de yüzbaşı rütbesiyle birçok operasyona katıldığı açıklandı (13 Kasım 2005).

Şemdinli olaylarında halkın bombalama saldırısında suçüstü yakaladığı ve K.K.K. Org. Yaşar Büyükanıt’ın çok değerli bir asker dediği Jandarma Başçavuş Ali Kaya’nın ihbarcı olduğu için Astsubay Okuluna alındığı ortaya çıktı (19 Kasım 2005).

Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, Dicle Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, Şemdinli’deki olaydan Ankara’nın haberi olduğunu olayın korkutma amaçlı olduğunu düşündüğünü, yakalanan askeri şahısların devlet tarafından görevlendirildiğini, olayın aydınlanması için suçüstü yakalananların görevi kimden ve hangi kademelerden aldıklarının tespit edilmesi gerektiğini, derin devleti devletteki planlama mekanizması olarak değerlendirdiğini söyledi (27 Kasım 2005)…”

9 Kasım - 31 Aralık 2005 tarihleri arasında Roj TV, Şemdinli olaylarıyla ilgili

gelişmelere her gün yer vermiş, böylelikle konuyu hep gündemde tutmuştur. Yine

aynı dönem içerisinde Roj TV haber bültenlerinde öne çıkan diğer haberlerle

karşılaştırıldığında, Şemdinli’nin önem ve haber sayısı bakımından ilk sırada yer

aldığı görülmektedir. Roj TV’nin ekrana yansıttığı diğer haberler başlıca üç başlık

altında toplanabilir:

a. Abdullah Öcalan’a uygulanan sözde tecrit:

“…Avrupa’nın çeşitli kentlerinde Kürtler Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılmasını istedi ve Şemdinli olaylarını protesto etti. Marsilya, Stockholm, Roma ve Brüksel gibi şehirlerde katılım yoğun oldu (12 Kasım 2005).

24 haftadır Öcalan üzerinde akıl almaz baskılar sürüyor. Berlin’de bu konuda yüzlerce kişinin katılımı ile bir yürüyüş yapıldı. 500 kişinin katıldığı yürüyüşte Şemdinli’deki devlet terörü de kınandı (14 Kasım 2005).

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Başkanlık Divanı, Abdullah Öcalan’ın tekrar yargılanması ve tecrit durumuyla ilgili hazırlanan önergeyi reddetti. İngiliz parlamenter Lord Russell-Johnston tarafından hazırlanan önergede, Öcalan’ın sağlık durumunun bozulduğu ve tecrit koşulları yüzünden ailesinin ve avukatların kendisiyle görüşemediği ileri sürüldü (25 Kasım 2005).

179

Page 196: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde ‘Demokratik Konfederalizm önderi Abdullah Öcalan siyasi iradedir’ referandumu start aldı. 20 kişilik bir grupla yürütülen referandum çalışması kapsamında 50.000 imza toplanması hedefleniyor. Batman’da da aynı amaçla Demokratik Toplum İnisiyatifi bir yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşte Roj TV’ye yönelik baskılar ve CHP’nin Şemdinli’ye yönelik tavrı kınandı. Ayrıca, Türkiye’de barış ortamı yaratılmasının Abdullah Öcalan üzerindeki baskının kaldırılmasına bağlı olduğu açıklandı (30 Kasım 2005).

Abdullah Öcalan üzerinde arttırılan baskılara halkın tepkisi büyüyor. Dün akşam da Urfa’da meşaleli bir yürüyüş düzenlendi. Yürüyüşte Öcalan üzerindeki tecrit protesto edildi. Mahalle sakinlerinin de destek verdiği gösterilerde Roj TV’ye baskı politikası ve Şemdinli’de meydana gelen olaylar da protesto edildi (19 Aralık 2005).

b. Türk Devleti’nin Roj TV’yi kapattırma girişimleri:

“…Başbakan Erdoğan NATO Parlamenterler Asamblesi’ne katılmak ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere bulunduğu Danimarka’da yapacağı ortak basın toplantısını iptal etti. İptal nedeni olarak toplantıda Roj TV’ye mensup bir gazetecini bulunması gösterildi. Olayla ilgili açıklamada bulunan Danimarka Başbakanı Rasmussen ise basına müdahale edilmemesi gerektiğini söyledi (15 Kasım 2005).

Türk Devleti’nin Roj TV’ye yönelik girişimlerine, AB’nin genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn tepki gösterdi. Roj TV’nin PKK ile bağlantısını ortaya koyan bir delil bulunmadığını belirten Olli Rehn, Türkiye Başbakanı’nın da olayı bir Avrupa ülkesi lideri gibi değerlendirmesi gerektiğini, yapılan reformlara rağmen Türkiye’de hala çok büyük değişimler olmadığını, reformlar konusunda Türkiye’nin aktif ve hızlı olması gerektiğini belirtti (17 Kasım 2005).

Suçüstü yakalanan devlet terörünün ardından on üç gün geçtikten sonra Hakkari ve ilçelerine gelen Başbakan Erdoğan “Roj TV kapatılamaz”, “PKK halktır halk burada”, “Öcalan siyasi irademizdir” pankartlarıyla karşılandı. Başbakan olaylarla ilgili adli ve idari soruşturma süreciyle ilgili olarak net bir mesaj vermekten kaçındı (22 Kasım 2005).

Türkiye Devleti’nin Roj TV’yi kapatma girişimleri sonuçsuz kaldı. Danimarka Kraliyet Polisi’nin yaptığı soruşturmada suç unsuruna rastlanılmadığı belirtildi. Hollanda’da Kürt sorununun tartışıldığı panele katılan Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu Başkan Yardımcısı Akın Bİrdal ve DEP eski Genel Başkanı Hatip Dicle yaptıkları açıklamalarda, Roj TV’nin Kürt halkının gözü kulağı olduğunu, Başbakanın ise Kürt sorunu hakkında yaptığı açıklamalara teğet olarak Roj TV’yi kapatmak yerine Ankara, İstanbul ve İzmir’de kurulma ve yayın için ortam yaratması gerektiğini, Türk basınının gerçekleri yansıtmayarak olayları abarttığını, Roj TV’nin ise gerçekleri topluma direkt yansıttığını söylediler (22 Kasım 2005).

DTP Eşbaşkanlarından Danimarka Başbakanına bir mektup yazıldı. Bu mektupta, Türk tarafının Roj TV’yi kapatma girişiminin Kürt halkını

180

Page 197: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

tedirgin ettiği belirtildi. Roj TV’ye destek vermek amacıyla internette açılan [email protected] ve http://www.rojtv.blogstop.com sitelerine yoğun bir ilgi var (25 Kasım 2005).

CHP Hakkari Milletvekili Esat Canan, Türk Devleti’nin topyekün bir saldırı başlattığı Roj TV’ye destek verdiğini açıkladı. Şemdinli olaylarını Roj TV muhabirlerine değerlendirmesinin nedenini şöyle açıkladı: “Orada benden önce de bazı milletvekili arkadaşlarımızın açıklamaları, demeçleri yayınlanıyordu. Sonuçta Roj TV de bir televizyon. Güneydoğu halkına hitap eden, oranın kültürünü tanıtan, müziğini çalan bir televizyon. Benim açıklama yapmam o televizyonu tasvip ettiğim anlamına gelmez. Bu ülkede Kürtlerle, Kürt kimliğini inkar etmeden, birlikte yaşayabileceğimiz ortamın sağlanması konusunda hepimize düşen görev ve sorumluluklar var.” (26 Kasım 2005)

CHP tarafından Roj TV’ye demeç verdiği için hakkında inceleme başlatılan Hakkari Milletvekili Esat Canan, Şemdinli’de görgü tanığı olduğu için üzerine gelindiğini, tepkilerin derin devletle bağlantılı olduğunu söyledi ve “Şemdinli halkının yanında olmak suçsa suçluyum” açıklamasında bulundu (1 Aralık 2005).

Yurttaş Girişimi Heyeti Yüksekova’dan sonra Van’da sivil toplum örgütü temsilcileri ile bir araya geldi. Kürt sorununun muhatabının Abdullah Öcalan olduğunu vurgulayan sivil toplum örgütü temsilcileri, kalıcı barışın sağlanması için çift taraflı ateşkes yapılmasını istedi. Heyet üyeleri de halkın Roj TV’yi izlemek istediğine dair taleplere dikkat çekti (4 Aralık 2005).

c. PKK’nın kuruluşunun 27. yıldönümü:

“…PKK’nın kuruluşunun 27. yıldönümü Türkiye’de, Avrupa’da (Danimarka, Almanya, Belçika, Hollanda, vb.) ve Suudi Arabistan’da çeşitli etkinliklerle kutlanıyor (25 Kasım 2005).

PKK’nın kuruluş yıldönümü vesilesiyle Parti Meclisi, Kürdistan Özgür Kadın Partisi (PAJK) Koordinasyonu ve Kürdistan Halk Meclisi KONGRA-GEL Başkanlık Divanı birer açıklama yaptı. Açıklamalarda şöyle denildi: “Yeniden yapılanan ve serhildanlaşan halk gerçeğini karşılayan PKK’nın bu yıldönümünde başta bizleri yaratan önder Abdullah Öcalan ve şehitlerimizi büyük bir minnetle anıyor, önder Öcalan’ı büyük bir özlemle ve başarma sözüyle selamlıyoruz. 27 yıllık amansız bir mücadelenin en anlamlı sonucu, tarihin dışına itilmek istenen bir halkın, kendi şahsında bütün yitirilmiş insani değerlerin yeniden üretildiği bir tarih yaratma bilinci ve gücünü en canlı bir biçimde temsil eden bir halk gerçekliğine ulaşmış olmasıdır.” (26 Kasım 2005)

PKK’nın 27. kuruluş yıldönümü kutlamaları Fransa’da başladı. Etkinliklerde, Abdullah Öcalan üzerindeki baskılar başta olmak üzere Kürt halkına yönelik devlet terörüne son verilmesi istendi (26 Kasım 2005).

PKK’nın kuruluş yıldönümü çeşitli illerde kutlandı. Batman’da Kurtuluş Mahallesi’nde, Petrol Kent’te ve birçok mahallede kutlamalar yapıldı. Ateşler yakılıp Öcalan posterleri ile yürüyüşler yapıldı. Mardin Kızıltepe ve

181

Page 198: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Nusaybin’de kutlamalar yapıldı, Tahir Güner Köprüsü’nde lastik yakılıp halaylar çekildi. Urfa’da şehir mezarlığında meşaleli yürüyüş yapıldı. Siirt’te 2500 kişinin katılımıyla Şeyh Mahmut alanında şölen düzenlendi, halaylar çekilip konserler verildi. Van Hacıbekir Mahallesi Sürmeli Sokakta 27 Kasım Şenliği düzenlendi. Avrupa’nın bazı şehirlerinde PKK’nın kuruluş yıldönümü nedeniyle yapılan kutlamalarda öne çıkan mesaj “Öcalan’a özgürlük, Kürdistan’a barış” oldu (27 Kasım 2005)…”

Görüldüğü üzere, Şemdinli olaylarına ilişkin tepki ve protestolar, olayla

doğrudan ilgisi olmayan diğer haberlerde de sık sık dile getirilmiş, “devlet terörü”

olarak nitelendirilen olaya halkın duyduğu öfke böylelikle taze ve canlı tutulmaya

çalışılmıştır. Ayrıca, Türkiye’nin birçok yerinde ve çeşitli Avrupa ülkelerinde

gerçekleştirilen yürüyüş, gösteri ve panel türü etkinliklere bol bol yer verilerek, halkın

PKK’ya ve PKK yanlısı oluşumlara yoğun bir desteğinin olduğu şeklinde bir imaj

yaratılmak istenmiştir.448 Şemdinli olaylarının PKK açısından ne denli önemli olduğu

ise, 31 Aralık 2005 tarihinde KONGRA-GEL Başkanı Zübeyir Aydar’ın yeni yıl

dolayısıyla yaptığı ve Roj TV’de yer verilen açıklamasında net bir şekilde

görülmektedir. 2005 yılı içinde başta Hakkari, Van ve Batman olmak üzere birçok

yerde serhildanların yükseldiği belirtilen bu açıklamada, “Şemdinli’de provokasyon

peşindeki devlet görevlilerinin halk tarafından suçüstü yakalanmalarının ardından

bölgede büyük serhildanların yaşanmasının sözde Kürdistan özgürlük mücadelesi

açısından önemli bir kazanım olduğu” vurgulanmıştır. PKK terör örgütünün Şemdinli

olaylarını kendisi açısından bir “kazanım”a dönüştürme çabasında Roj TV gibi bir

kitle iletişim aracının oynadığı rol açıktır.

Son olarak değinilmesi gereken nokta, terör örgütünün eylem ve

amaçlarındaki değişimin ilerleyen süreç içerisinde sadece Roj TV’nin yayın içeriği ile

Şemdinli Olayı’nın vuku bulduğu dönemde yaşanan olaylarla sınırlı kalmayacağıdır.

Anılan dönemde örgüt gerek halkı çeşitli vasıtalarla provoke etmek anlamında

gerekse provokasyonu sokaklara dökmek anlamında, kendisi için iyi bir tecrübe

edinmiştir ve kesinlikle bu tecrübeyi bir takım desteklerle daha da geliştirecektir. Her

türlü hukuksuzluğun veyahut istismar edilebilecek her münferit olayın meşru olan tek

otoriteye, yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve onun kurumlarına mal edilerek her

türlü uluslar arası platforma taşınması akla gelen uygulamaların öncüleridir.

448 Söz konusu süreçte ülke içerisinde ve dışında düzenlenen birçok eylemin organizasyonunda terör örgütünün güdümündeki Roj TV de bulunmuş, ayrıca yayın akışında hemen her eylem için tarih, yer ve saat verilmek suretiyle halkın katılımı teşvik edilmiştir.

182

Page 199: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

SONUÇ

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte İki Kutuplu Sistem’in sona ermesi,

uluslararası sistem ve güç dengelerinde İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana

görülmemiş ölçüde değişime yol açmıştır. İki kutuplu sistem, kimilerine göre,

karşılıklı iki hegemon gücün birbirlerine yönelik tehdidine ve rekabetine dayalı

hassas bir denge üzerine kurulu olduğundan, topyekün bir savaş durumunu da

engellemekte ve böylelikle göreli bir istikrar ve güven ortamı sağlamaktaydı. Diğer

yandan, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla, kamuoyunun bir kesiminde demokrasinin

dolayısıyla da dünya barışının gelişeceği, Varşova Paktı ile birlikte NATO’nun da

varlık nedenini kaybedeceği yönünde iyimser bir beklenti ortaya çıkmıştır.

Oluşan yeni uluslararası sistemin dünya genelinde meydana getirdiği

değişimin ilk yansımaları Avrupa’da, daha da indirgenirse Balkanlar’da kendisini

göstermeye başlamıştır. Ortadan kalkan “Sovyet tehdidi”yle beraber, gelişimini

NATO’nun savunma ve güvenlik şemsiyesi altında ve AB entegrasyonunda

tanımlayan Avrupalı büyük devletler, yeni bir küresel güç olmayı arzulayarak kıtanın

savunmasını üstlenmeyi arzulamışlardır. Tam bu esnada patlak veren Bosna-Hersek

krizi, gerek halen tedirgin olunan Rusya, gerekse müdahalenin Avrupa savunma ve

güvenliği çerçevesinde yapılmasını öngören tavır nedeniyle tam bir soykırıma

dönüşmüştür. Binlerce insanın hayatına mal olan bu süreç, Batı Avrupa Birliği’nin

NATO’nun Avrupa kanadı olarak kabul edilmesine yönelik uzlaşma ile sonuçlanmış

ve geç de olsa müdahale gerçekleşmiştir. Takip eden Kosova krizi ise bu tarz bir

uygulamanın doğruluğunu ortaya koyarken, AB’den ayrı bir organizasyon olan

BAB’nin AB’ye entegrasyonu netleşmiştir. Özellikle savunma ve güvenlik alanındaki

bu belirsiz tutum ile birtakım ulusal çıkarlar nedeniyledir ki Bosna’ya müdahalenin

üzerinden 17 yıl, Kosova’ya müdahalenin ardından ise 8 yıl geçmesine rağmen

“istikrar” ve “demokrasinin tesisi” gerçekleştirilememiştir.

İki kutuplu sistemin sona erişi PKK terör örgütü açısından da önemli bir

dönüm noktası olmuştur. Örgütün eylemlerindeki artış bu süreç içerisinde kendisini

göstermeye başlamış ve 1. Körfez Savaşı’nın ardından 36. paralel kuzeyinin

Saddam Hüseyin yönetimine yasak bölge ilan edilmesi ile 1992–1999 yılları

arasında en yoğun dönem yaşanmıştır.

183

Page 200: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Yeni uluslararası sistemin PKK terör örgütünde meydana getirdiği değişimi

değerlendirirken üç temel konuya değinmek önem taşımaktadır. Bunlardan ilki

dağılan SSCB’nin ardından bölgede meydana gelen belirsizlik ve denge boşluğudur.

İkincisi Ortadoğu’nun hegemon güç tarafından yeniden şekillendirilmesi konusudur.

Sonuncusu ise Abdullah Öcalan’ın yakalanmasıyla örgütte yaşanan asıl dönüşüm ve

uyuma yönelik çabalama sürecidir.

PKK terör örgütüne destek veren ülkeler ele alındığında desteğin birkaç şekli

olduğu göze çarpmaktadır. Bu bağlamda, kimileri finans ve silah yardımı açısından,

kimileri askeri ve ideolojik eğitim açısından, kimileriyse siyasi açıdan örgüte destek

vermiştir. Konu bu açıdan ele alındığında PKK’nın SSCB’nin dağılma sürecine kadar

olan dönemde bölgede faaliyet gösterdiği ve bölgesel dengeler içinde bir denge

unsuru olarak algılandığı görülmektedir. Ancak SSCB’nin dağılmasını takip eden

dönemde PKK’nın bölgesel etkisinde göreli bir artışın varlığı dikkat çekicidir. Bu

ifadeden SSCB’nin teröre karşıtlığı ve Türkiye tarafında olduğu değil daha çok

örgüte destek veren ülkelerin faaliyetlerini kendi ilgi ve etki alanı içerisinde olan bu

bölgede kısıtladığı anlaşılmalıdır. Dolayısıyla bu ülkenin dağılması ile birlikte

meydana gelen büyük boşluk kısa süre içerisinde başka ülkeler tarafından

doldurulmuş, özellikle 1. Körfez harbi sonunda 36. paralel kuzeyinin adeta koruma

altına alınmasıyla hat safhaya ulaşmıştır. Örgütten 1992–1999 yılları arasında ele

geçirilen silah ve mühimmatın büyük çoğunluğunun menşe olarak Rusya ve

Bağımsız Devletler Topluluğu’na ait oluşu ile ise SSCB sonrasının yan etkileri olarak

göze çarpmaktadır.

Yeni dünya sistemine geçişte pek de öngörülemeyen husus, muhtemelen

yegâne küresel güç konumuna gelen ABD’nin uluslar üstü mekanizmaları devre dışı

bırakan politikalarıdır. 11 Eylül 2001 tarihinde Dünya Ticaret Örgütü binası ile

Pentagon’a düzenlenen terörist saldırılar, ABD’nin bu tarz politikaları yürürlüğe

sokması için bulunmaz bir fırsat yaratmıştır. Tam anlamıyla kim tarafından

gerçekleştirildiği belirlenemeyen ve Ladin tarafından da ilk aşamada üstlenilmeyen

saldırılar, El-Kaide örgütüne ve lideri Ladin’ e mal edilmiş, hemen ardından da ABD

tarafından örgütün merkezi olarak belirlenen Afganistan’a askeri harekât

gerçekleştirilmiştir.

184

Page 201: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Saldırıların sonrasında 20 Eylül 2002 tarihinde Başkan Bush tarafından

açıklanan ve “Bush Doktrini” olarak da adlandırılan, uluslararası ilişkiler ve hukuk

alanında önemli sorunların doğmasına sebep olacak “Önleyici Askeri Müdahale”

doktrini ortaya atılmıştır. Söz konusu doktrin, ABD’nin istediği zaman, istediği yere,

NATO çerçevesinde veya mümkün olmazsa tek başına güç kullanabilmesini

içermektedir. Önleyici güç kullanımı için tek koşul, ABD’nin saldırmayı düşündüğü

yerden kendisine yönelik bir tehdit algılamasıdır. Diğer bir ifadeyle ABD; herhangi bir

ülkenin, örneğin kitle imha silahlarına sahip olmasından şüphelenmesi halinde,

bunları kullanmasa da, harekete geçirmese de ve hatta harekete geçirmekle tehdit

etmese de bu ülkeye müdahale edilebilmesini öngörmektedir. Nitekim ABD, BM kitle

imha silah denetçilerinin hiçbir bulguya rastlamamasına rağmen ve müdahale için

ayrıca bir karara gerek duymadan, 1441 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararının yeterli

olacağı iddiasıyla 20 Mart 2003 tarihinde Irak’a askeri harekâta başlamıştır. Bu

uygulama ve anlayış, klasik uluslararası hukukun bir bakıma sonu anlamına gelmiş

ve kuralsızlığın tüm dünyaya yayılması tehdidi baş göstermiştir.

Konuya ilişkin Türkiye’deki gelişme ise 01 Mart 2003 tarihinde TBMM’de,

Amerikan Silahlı Kuvvetleri’nin Türkiye üzerinden Irak’a girmesine ilişkin tezkerenin

kabul edilmemesi olmuştur. Tezkere sürecinde ülke genelinde milli duygular ve

tepkiler ön plana çıkmıştır. Gerek PKK ile mücadelede gerekse Kuzey Irak’ta bir Kürt

devleti kurma çabalarına karşı stratejik kazanım sağlama ihtimali olan bu talep

reddedilmiştir. Tezkerenin reddedilmesinden sonra ABD, Türkiye'ye karşı bilinçli bir

baskı politikası izlemeye başlamıştır. Bu kapsamda; özellikle Türkiye ve Türk Silahlı

Kuvvetleri’nin bölgede imajını zedeleyerek Türkmenleri Irak yönetiminden ve

siyasetinden uzakta tutmak, öte taraftan Kürt gruplara, liderlerinden birisini devlet

başkanı yapmaya varacak kadar destek vermek, ayrıca Türkiye’nin bölgesel

politikalarını bağımlı hale getirmek maksatlarıyla Süleymaniye'deki Türk Özel Kuvvet

Karargâhı'na Amerikan ordusu tarafından bir baskın gerçekleştirilmiştir.

2005 yılında terör örgütünün sözde ateşkesi sonlandırarak silahlı eylemlerine

tekrar başlamasında, dolaylı da olsa ABD’nin Türkiye’ye karşı yönelttiği olumsuz

politikanın etkisi bulunmaktadır. ABD, gerek sözde kalan bazı ortaklıklar kurmak

suretiyle gerekse Irak yönetimini yönlendirmek suretiyle Türkiye’nin sınır ötesi

operasyonuna mani olmuş ve olmaya devam etmektedir. ABD’nin bu tavrı ayrıca bir

Türkmen şehri olan Kerkük şehri üzerindeki Peşmerge politikalarının da hayata

185

Page 202: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

geçirilmesine imkân tanımış ve şehre yöneltilen göçlerle şehirdeki Kürt nüfusu

arttırılmıştır. Bu gelişmenin ardından da son olarak, Irak yönetimi tarafından şehirde

yaşayan Araplara kendi topraklarına dönmeleri karşılığında tazminat ödenmesi ve

toprak verilmesi yönünde karar alınmıştır. Ortaya çıkan bu durumun temelinde ise

Irak yönetiminde Kürtlere sağlanan mevki ve tanınan ayrıcalıklar ile bu grupların

ABD’ye duyduğu güven bulunmaktadır.

ABD’nin Türkiye’ye yönelik bu politikası sadece tezkerenin

onaylanmamasından kaynaklanmamaktadır. Bu tepkinin yanı sıra iki farklı neden

daha bulunmaktadır. Bunlar; İran üzerinde yapılan planların gereği olarak, ülkeye

müdahale edilmesine imkân tanıyabilecek şekilde gerekli zeminin hazırlanmasında

İranlı Kürt gruplarından faydalanma imkânı ve özellikle askeri tesislerin tespiti

açısından hali hazırda İran’da kampları bulunan PKK terör örgütünün

kullanılmasıdır.

Yeni uluslararası sistemin PKK terör örgütünde meydana getirdiği değişimi

değerlendirirken değinilmesi gerek konuların sonuncusu ise Abdullah Öcalan’ın

yakalanmasıyla örgütte yaşanan asıl dönüşüm ve uyum sağlama sürecidir.

Abdullah Öcalan yakalanışına kadar olan dönemde, örgütün kuruluşunun

kamuoyuna ilan edilmesi de dâhil edilmek üzere, daimi olarak şiddet yoğun bir

uygulama yürütmüştür. Örgütteki ciddi değişim ise yakalanış ve yargı sürecinin

ardından gerçekleşmiştir. Bu temelde değişimin detaylarından bahsedebilmek için

örgütle ilgili genel yargılara ve kabul noktalarına, kısaca değinmek gerekmektedir.

İlk olarak, PKK terör örgütü Marksist-Leninist bir örgüt olarak kabul edilmiş,

fakat bu ideolojinin sadece şekilsel boyutunu kullanmış ya da taklit etmiştir. Bu

sebeple çağdaşlarına benzer bir yapı ve karakteristiğe sahip olacağı konusunda

genel bir yanılgı yaşanmıştır. Öte taraftan terör örgütü 80’li yıllarda ve 90’ların

başında, geçmişte Hınçak ve Taşnak örgütlerinin kullandığı silahlı propagandayı ve

eylem tarzını benimsemiştir. Bu yaklaşım tarzının temelinde ise örgütün

ideolojisinden çok kendisine eğitim veren odakların etkisi bulunmaktadır. Abdullah

Öcalan’ın yakalanışının ardından başlayan yeni süreçte ise örgüt her konuda

demokrasi ve paralelindeki kavramları kullanmaya başlamış ve başlangıçtaki

ideolojiyi yansıtacak bilgi ve belgeleri bu doğrultuda yenilemiştir.

186

Page 203: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

İkinci olarak örgütün her dönemde sınırları belirlenmiş sözde Büyük

Kürdistan’ı kurmak peşinde olduğu düşünülmektedir. Oysa bu amaç sadece belirli

bir dönem için geçerlidir. Görünmeyen tarafta ise Kürt ideologları olarak

nitelendirilebilecek şahıslar başından itibaren Türkiye’nin tamamını hedeflemiş ve bu

doğrultuda çeşitli yöntemleri öngörerek yönlendirmelerde bulunmuşlardır. Fakat bu

düşünceler Abdullah Öcalan’ın söylemlerinde ve uygulamalarında, yakalanışına

kadar olan sürede, öncelik bulamamıştır. Günümüze gelindiğindeyse bu hedef için

doğal sosyolojik değişimler (özellikle göç ve nüfus artışındaki fark) nedeniyle oluşan

zemin istismar edilmeye çalışılmaktadır. Son dönem örgütün söylemlerinden ve

uygulamalarından da bu gizli amacın belirtilerini görmek mümkündür. Özellikle

Abdullah Öcalan’ın yakalanış sürecinden sonra ortaya attığı demokratik

konfederalizm düşüncesi ve geliştirilmiş hali bu görüşün en büyük kanıtı olarak

gösterilebilir.

Nihai olarak örgütün, geçmişte olduğu üzere, silahlı eylem üzerine odaklı bir

devamlılığının olacağı ve bu eylemleri gerçekleştirmek için elde bulundurulan

unsurların yok edilmesi halinde Türkiye’de bu açıdan yaşanan sorunların sona

ereceği yönündeki genel kanıdır. Bu düşünce hem uluslararası politik nedenlerle

uygulanabilirliği olmayan hem de örgütün silahlı unsurları elde bulundurması ile ilgili

değişen stratejisi nedeniyle geçerliliğini yitirmiştir.

Günümüzde varlığını sınır dışında muhafaza eden ve dış güçlerden dolaylı

da olsa destek alan örgütün silahlı unsurlarını yok etmek, askeri açıdan mümkün ve

kolay olmakla beraber politik açıdan kısa vadede mümkün gözükmemektedir. Öte

taraftan PKK silahlı unsurlarını artık, siyasi bir baskı aracı olarak elde bulundurmak

ve sınırlandırılmış eylemleriyle sözde Kürt sorununu gündemde tutabilmek

maksadıyla kullanmaktadır. Öyle ki artık halka yönelik gözle görülür hiç bir eylem

yapılmamakta, güvenlik güçlerine yönelik olarak da, bazı olayları vurgulayarak

(sözde ateşkes, örgüt elebaşının zehirlenmesi, öldürülen sözde teröristlerin intikamı

vb. ) belirli sınırlar çerçevesinde eylem yapılmaktadır.

Örgütle ilgili bu genel yargıları ve kabul noktalarını en kısa ve net haliyle

değerlendirdikten sonra Abdullah Öcalan’ın yakalanışının ardından meydana gelen

187

Page 204: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

asıl dönüşümü ifade etmek ve nihayetinde geleceğe olacak izdüşümünü

değerlendirmek doğru olacaktır.

Abdullah Öcalan’ın yakalanışından sonra gözlemlenen ilk aşamada örgüt

içinde sorunlar yaşanmış, silahlı mücadeleyi öngören muhafazakâr grup ile

siyasallaşmayı öngören muhalif grup arasında bölünme olmuştur. Bu durum

Abdullah Öcalan’ın dava sürecinin sona ermesi ve örgüt yönetimine aracıları

vasıtası ile müdahale etmeye başlaması ile uzlaşmaya yönelmiştir. Uzlaşmanın

temelinde örgüt liderinin tamamen değişen tavrı bulunmaktadır. Bu tavrın değişimini

etkileyen nedenler ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde devam eden dava

sürecini ve uluslararası kamuoyunu etkilemek, terörist örgüt imajından sıyrılarak

özgürlük savaşçısı kisvesine bürünmektir.

Terör örgütü bu nedenle süratle isim değişikliğine gitmiş, söz konusu imajı

silebilmek amacıyla “uzun süreli halk savaşı”na dayalı sözde “Bağımsız Kürdistan”

hedefini terk ettiğini iddia ederek bunun yerine “Kürt Kültürel Kimliği”nin tanınmasını

hedefleyen sözde “siyasal mücadele yöntemleri”ni temel alan bir strateji

benimsediğini açıklamıştır. KADEK ismiyle, fakat aynı kadro ve yapı ile yoluna

devam eden örgüt, gerek Türkiye’nin, KADEK’i PKK’nın devamı olarak terör örgütleri

listesine dâhil ettirmeyi büyük ölçüde başarması ile gerekse ABD’nin Irak’a

müdahalesinin ardından yaşanan belirsizlik durumu nedeniyle tekrar isim

değişikliğine gitmiş ve KONRA-GEL adını almıştır. Örgütte meydana gelen

değişikliklerin esası bu süreçte meydana getirilmiştir. Değişim kapsamında ilk olarak

“terör örgütü” tanımlamasından kurtulabilmek maksadıyla, silahlı unsurlar bağımsız

bir oluşum haline dönüştürülmüş böylelikle tamamen siyasal boyutta mücadele

veren ve silahlı eylemden uzak bir görünüme kavuşulmuştur. Ayrıca yapısal

değişime ideolojik açıdan katkıda bulunmak için Leninist söylemler sona erdirilmiş,

amaçlar demokrasi ve temel insan hak ve özgürlükleri altında toplanmıştır. KONRA-

GEL adı altında devam eden süreç içerisinde ABD’nin tutum ve davranışlarının

netleşmesi ile önce, örgüt liderinin yakalanışının ardından ilan edilen sözde ateşkes

sona erdirilmiş, ardından PKK isminin çağrıştırdığı toplumsal stres ve baskıdan

yeniden istifade etmek gibi nedenlerle tekrar PKK adına geri dönülmüştür.

PKK terör örgütündeki dönüşümün yansımaları, uygulamaları ve muhtemel

geleceği son üç yılda kendisini önemli ölçüde göstermiştir. Bu kapsamda örgüt

188

Page 205: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

öncelikle Siyaset, Medya ve Eylem başlıkları altında gerekli yapılanmayı

tamamlamış ve aktif olarak uygulamaya geçirmiştir. Konuyla ilgili en hassas nokta

ise bu başlıklar altındaki her unsurun birbirini desteklemesine rağmen birbirinden

bağımsızmış gibi görünmesi ve hareket etmesidir.

2005–2006 yılında meydana gelen olayların genel karakteristiği

incelendiğinde geçmiştekilerden farklılık arz ettiği açıkça görülmektedir. Bu nedenle

artık 90’lı yıllarda uygulanan eylemlerin aynı boyutta ve aynı maksatla

yinelenmeyeceği aşikârdır. Örgüt, bugün olduğu gibi yakın gelecekte de, kültürel

ayrıştırma ve propaganda konusunda profesyonelce yayın yapan Roj TV aracılığıyla

ve özellikle Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerindeki bazı illerde yerel

yönetimlerde hâkimiyeti bulunan siyasal bir parti aracılığıyla toplumsal olayları

körüklemeye ve hemen her konuyu yine bu vasıtalarla istismar etmeye devam

edecektir. Bir yandan da siyasal baskı aracı olarak elde bulundurulan unsurlarla

sınırlı eylemler gerçekleştirmeye devam edilecek, bu yolla gündemde kalınmaya

gayret gösterilecektir.

Ülkemiz açısından PKK terör örgütünün en tehlikeli olduğu dönemlerden biri,

içinde bulunduğumuz bu son dönemdir. Şemdinli olayı sonrasında ülke genelinde

yaşananlar göstermiştir ki örgüt kurduğu bu sistemle birlikte sadece bölgesel

anlamda bir etkiden ziyade ülke genelinde etkili olmaya çaba göstermektedir. Bu

kapsamda gerek Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecindeki hassasiyeti gerek kamu

kurumları arasında eşgüdüm olmaması gerekse terörle mücadeledeki hukuksal

eksiklik azami ölçüde istismar edilmektedir. Öte taraftan her türlü meşru ortam

kullanılmak suretiyle, sonuç her ne olursa olsun, devletin temel unsurları karşı

karşıya getirilmekte, ayrıca her hadise mümkün olduğunca ve abartılarak

uluslararası ortama taşınmaktadır. Bu nedenle gerek ülke içinde gerekse ülke

dışında net ve kesin bir milli politika belirlenmeli ve uygulanmaya konulmalıdır.

Sonuç olarak PKK terör örgütü bundan sonraki süreçte, geçmiştekinden

farklı olarak, siyasallaşma yönündeki gayretlerine hızla devam edecektir. Irak’taki

istirarsız durum ve ABD’nin tutumundan da faydalanacak olan örgüt; her türlü

propaganda aracı vasıtasıyla, ezilen bir halkın özgürlük savaşçıları kisvesinde,

eylemlerini sürdürecek, özellikle yerel yönetimlere hâkim olmaya çalışaktır.

189

Page 206: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

KAYNAKÇA

ABD Dışişleri Bakanlığı Broşürü, Terrorism Organisations, 2001.

ABD Adalet Bakanlığı Resmi İnternet Sitesi, Bombing of the Alfred P. Murrah Federal Building, 19 Mart 2007, (Erişim: 24 Nisan 2007),

http://www.ojp.usdoj.gov/ovc/publications/infores/respterrorism/chap1.html.

AKSOY, Gürdal, Kürt Dili ve Söylenceleri Üzerine İncelemeler, Ankara, 1991.

AKSOY, Mustafa, “Kültür Sosyolojisi Açısından Nevruz Kavramı”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, Sayı: 100, 1996.

Ana Britannica, “Terörizm”, İstanbul, 1990.

ALTUĞ, Yılmaz., Terörün Anatomisi, Altın Kitaplar, İstanbul, 1995.

Anadolu Türk İnterneti, 23 Eylül 2001, (Erişim: 24 Nisan 2007),

http://www.atin.org/detail.asp?cmd=articledetail&articleid=367.

ANDREWS, Lisa., Motivations for Terrorism, (Erişim: 27 Nisan 2007),

http://www.mc.maricopa.edu/dept/d46/psy/dev/Fall01/terrorism/motivation.html.

Ansiklopedik Siyasi Terimler ve Örgütler Sözlüğü., “Terörizm”, Güvenlik

ve Yargı Muhabirleri Derneği Yayınları, Ankara,1993.

ARIBOĞAN, Ülke., Tarihin Sonundan Barışın Sonuna Terörizmi Anlamak ve Anlamlandırmak, Timaş Yayınları, İstanbul, 2003.

ARQUILLA, John., RONFELDT, David., ZANINI, Michele., “Networks,

Netwar, and Information-Age Terrorism”, Countering the New Terrorism, (Yayına

hazırlayan: Ian O. Lesser, vd.), Kaliforniya, RAND, 1999.

190

Page 207: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Atılım Gazetesi, “Diyarbakır Shook the Regime”, 8 Nisan 2006, (Erişim: 17

Şubat 2007),

http://www.atilim.org/atilim/modules.php?name=Guncel&file=article&sid=14860

ATRAN, Scott., “The Moral Logic and Growth of Suicide Terrorism”, The Washington Quarterly, Vol: 29, No: 2, 2006.

AVŞAR, Bozkurt Zakir., Kitle İletişim Araçları ve Terör, Kamer Yayınları,

İstanbul, 1992.

AVŞAR, Bozkurt Zakir., “Medyanın Terör Haberlerini Sunumu ve BBC

Örneği”, Tarihten Günümüze İç ve Dış Tehditler, (Editörler: Orhan Kılıç, Mehmet

Çevik), Elazığ, 2002.

AYDIN, Ahmet., Kürtler, PKK ve Abdullah Öcalan, Kiyap Yayın Dağıtım,

Ankara, 1992.

AYDIN, Delal, “Mobilizing the Kurds in Turkey: Newroz as a Myth”,

(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), The Graduate School of Social Sciences of

Middle East Technical University, 2005.

BAKSİ, Mahmut., Roma Yürüyüşü, Aram Yayınları, İstanbul, 2000.

BAYIK, Cemil., Parti Tarihi, PKK Yayını, Şam, 1994.

BAYIK, Cemil., “Kadrolaşmak, İş yapmak ve Sorun Çözmektir”, Özgür Halk Dergisi, Çetin Yayınları, Yıl:15, Sayı:154, İstanbul, 15 Ocak 2005.

BAYIK, Cemil., “7. Olağanüstü Kongremiz Yeni Çizgiyi Oluşturma

Kongresidir”, Serxwebûn e-Dergisi, Şubat 2000, Yıl:19, Sayı:218, (Erişim:

10.10.2005), http://www.serxwebun.com/2000/02/hab06.html

BECKER, Jörg., The Media, Terrorism and a Culture of Peace, Mayıs

2002, (Erişim: 26 Nisan 2007), http://komtech.org/dokumente/50/50.pdf.

191

Page 208: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

BEGEÇ, Suat “Yönetimde Küresel Tehdit: Terörizm ve Bombalı İntihar

Eylemi”, Stratejik Araştırmalar Dergisi, Sayı: 8, Eylül, 2006.

BELGE, Murat., Türkler ve Kürtler Nereden Nereye?, Birikim Yayınları,

İstanbul, 1995.

BENDER, Cemşid, Korku ve Cesaret – Kürt Tarihine Sataşanlar, Berfin

Yayınları, İstanbul, 1996.

BENDER, Cemşid, Kürt Tarihi ve Uygarlığı, Kaynak Yayınları, İstanbul,

2000.

BERGESEN, Albert J., ve LIZARDO, Omar A., “Terrorism and Hegemonic

Decline”, Hegemonic Declines: Present and Past, (Yayına hazırlayanlar: Jonathan

Friedman & Christopher Chase-Dunn), Political Economy of World-Systems

Annuals, Vol: XXVI-b, Boulder, Paradigm Publishers, 2005.

BEYAZDAĞ, Ümit.(2005), “Değişim mi? Fiyasko mu?”, (Erişim: 13.01.2005),

http://www.pwdnerin.com/modules.php?name=Content&pa=showpage&pid=103

BİLA, Fikret., Satranç Tahtasındaki Yeni Hamleler Hangi PKK?, Ankara,

2004.

Bireysel Gelişim, Harp Akademileri Komutanlığı Yayını.

BJÖRRNEHED, Emma., “Narco-Terrorism: The Merger Of the War on Drugs

and the War on Terror”, Global Crime, Vol.6, No.3-4, August 2004.

BRUINESSEN, Martin van, Kürtlük Türklük Alevilik – Etnik ve Dinsel Kimlik Mücadeleleri, (Çev: Hakan Yurdakul), İletişim Yayınları, İstanbul, 2000.

BRUINESSEN, Martin van, “Kurdistan in the 16th and 17th centuries, as

reflected in Evliya Çelebi’s Seyahatname”, The Journal of Kurdish Studies, Sayı:

3, 2000.

192

Page 209: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

BRUINESSEN, Martin van, “Onyedinci yüzyılda Kürtler ve dilleri: Kürt

lehçeleri üzerine Evliya Çelebi’nin notları”, Studia Kurdica, Yıl:2, No: 1-3, 1985.

CASTEEL, Steven W.., Narco-Terrorism: International Drug Trafficking and Terrorism - A Dangerous Mix, 20 Mayıs 2003, U.S. Department of Justice

U.S.Drug Enforcement Administration, (Erişim: 26 Nisan 2007),

http://www.usdoj.gov/dea/pubs/cngrtest/ct052003.html.

CETRON Marvin J. ve DAVİES, Owen., The Future Face of Terrorism, 24

Haziran 1994, (Erişim: 27 Nisan 2007), http://www.wfs.org/cetron94.htm.

CHOMSKY, Noam ve diğerleri., Savaş Hakkındaki Başlıca Yalanlar, Küreselleşme ve Terör, (Derleyen: Mehmet Ali Civelek), Ütopya Yayınevi, Ankara,

2001.

CHOMSKY, Noam ve diğerleri., Silinen Yüzler Karşısında Terör, Ayraç

Yayınevi, Ankara, 2002.

ÇAY, Abdulhaluk M., Her Yönüyle Kürt Dosyası, Turan Kültür Vakfı, Ankara,

1996.

ÇAY, Abdulhaluk M., Türk Ergenekon Bayramı Nevruz, Türk Kültürünü

Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara, 1988.

ÇEŞME, Ahmet., Kansız Mücadelenin Kanlı Yüzü, Psikolojik Harekat ve PKK, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2005.

ÇETİNER, Selahattin., Sorunlarıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu Gerçeği, Türk ilahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı Yayınları, Ankara, Şubat 2004.

DEMİRCİOĞLU, Faruk., “PKK Karşısında Önlemler”, (Yayınlanmamış

Yüksek Lisans Tezi), Harp Akademileri Komutanlığı, İstanbul, 2000.

DEMİREL, Emin., Terör, IQ Yayıncılık, İstanbul, 2002.

193

Page 210: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

DEMİREL, Emin., Geçmişten Günümüze PKK ve Ayaklanmalar, IQ Kültür

Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2005.

DENNİNG, Dorothy E., “Cyberterrorism”, 2000, (Erişim: 15 Nisan 2007),

http://www.cs.georgetown.edu/~denning/infosec/cyberterror.html.

DİLMAÇ, Sabri., Terörizm Sorunu ve Türkiye, Emn.Gnl.Md.lüğü Yayınları,

Ankara, 1997.

9-11 National Commission on Terrorist Attacks upon the United States, Final Report of the National Commission on Terrorist Attacks Upon the United States, 22 Temmuz 2004, (Erişim: 24 Nisan 2007),

www.gpoaccess.gov/911/pdf/execsummary.pdf.

DÖNMEZLER, Sulhi., “Tedhişçilik Üzerine”, Devir, Sayı: 6, 11.12.1972.

DÖNMEZLER, Sulhi., “Her Yönüyle Tedhiş”, Son Havadis, 10.11.1977.

DÖNMEZLER, Sulhi., Milletlerarası Tedhişçilik, İ.Ü.H.F.M., İstanbul, 1980.

DÜZGÖREN, Koray., Kürt Çıkmazı, Verso Yayınları, Ankara, 1994.

Emniyet Genel Müdürlüğü, PKK, EGM İsth.D.Bşk.lığı Yayınları, Cilt: 1,

Encyclopaedia Britannica, Aum Shinrikyo, (Erişim: 24 Nisan 2007),

http://www.britannica.com/eb/article-9125801/AUM-Shinrikyo.

ENDERS, Walter ve SANDLER, Todd., “Transnational Terrorism 1968-2000:

Thresholds, Persistence, and Forecasts”, Southern Economic Journal, Vol: 71,

No: 3, 2005.

Erciyes Üniversitesi, PKK Gerçeği, Erciyes Üniversitesi Yayınları, No:13,

Kayseri, 1991.

ERDOĞAN, Davut., “Terörle Mücadelede Halkla İlişkiler ve Propagandanın

Yeri ve Önemi”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), TODAİE, Ankara, 1998.

194

Page 211: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

ERGİL, Doğu., Türkiye’de Terör ve Şiddet, Turhan Kitabevi, Ankara, 1980.

ERGİL, Doğu., “Terörizmin Mantığı ve Hedefi”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Sayı: 1-2, Ankara, 1991.

ERSEVER, Ahmet Cem., Kürtler PKK ve Öcalan, Ankara, 1993.

FERRACUTİ, Franco., “Theories of Terrorism”, International Terrorism and the Drug Connection, Symposium on International Terrorism, Ankara

Üniversitesi Yayını, Ankara, 1984.

FİRDEVSİ, Şehname, Avesta Basın Yayın, İstanbul, 2005.

GÖKALP, Ziya, Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler, (Hazırlayan:

Şevket Beysanoğlu), Sosyal Yayınlar, 1992.

GÖKTAŞ, Hıdır, Kürtler – İsyan-Tenkil, Alan Yayıncılık, İstanbul, 1991.

GÜL, Baki., “Kürt Konfederalizmi”, Genç Bakış Dergisi, Çetin Yayınları,

Yıl:4, Sayı:48, İstanbul, Mart 2005.

GÜN, Ö. Rengin., “Uluslararası Terörizm: Dünya Savaşının Yeni Boyutu”,

Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 4,

2000.

GÜRSES, Emin., Ayrılıkçı Terörün Anatomisi IRA-ETA-PKK, Bağlam

Yayınları, İstanbul, 2003.

GÜVENİR, Osman., “Türkiye’de Terör ve Güvenlik Kuvvetlerinin Durumu”,

Abdi İpekçi Semineri, Türkiye’de Terör, 30 Ocak - 1 Şubat 1980, Gazeteciler

Cemiyeti Yayınları, Ankara, 1980.

HAUPTMANN, Harald, “Yukarı Mezopotamya’da Erken Neolitik Dönem”,

http://arkeoloji.cukurova.edu.tr/Etkinlikler/H_Hauptmann/H_Hauptmann.asp

195

Page 212: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

HAZIR, Hayati., Siyasal Şiddet ve Terörizm, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara,

2001.

HOFFMAN, Bruce., Countering the New Terrorism, ABD Hava Kuvvetleri,

Washington, RAND, 1999.

HOFFMAN, Bruce “Terrorism Trends and Prospects”, Countering the New Terrorism, (Yayına hazırlayan: Ian O. Lesser, vd.), Kaliforniya, RAND, 1999.

HUTCHINSON, Asa., Narco-Terror: The International Connection Between Drugs And Terror, 04 Nisan 2002, (Erişim: 25 Nisan 2007), U.S.

Department of Justice U.S.Drug Enforcement Administration,

http://www.usdoj.gov/dea/speeches/s040202.html .

HUTCHINSON, Asa., DEA Congressional Testimony, 13 Mart 2002,

(Erişim: 26 Nisan 2007), U.S. Department of Justice Drug Enforcement

Administration, http://www.usdoj.gov/dea/pubs/cngrtest/ct031302p.html.

Hürriyet Gazetesi, 20 Kasım 2003, (Erişim: 24 Nisan 2007),

http://dosyalar.hurriyet.com.tr/istanbulda_teror/default.htm.

Hürriyet Gazetesi, “Kana doymuyorlar: 13 Ölü”, 14 Mart 1999.

İLHAN, Suat., Terör Neden Türkiye, Nu-Do Yayınevi, Ankara, 2001.

İMSET, İsmet G., PKK Ayrılıkçı Şiddetin 20. Yılı, İstanbul, 1993.

International Encyclopedia of Social Sciences., “Terrorism”, The Mc

Millan Company, New York, 1934.

IZADY, Mehrdad R., Kürtler – Bir El Kitabı, (Çeviren: Cemal Atilla), Doz

Yayınları, İstanbul, 2004.

196

Page 213: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

JENKİNS, Brian M., International Terrorism, The Other World War, Rand

Corporation, California, 1985.

JENKINS, Brian M., “The New Age of Terrorism”, The McGraw-Hill Homeland Security Handbook, The McGraw Hill Companies, 2006.

JOHNSON, Larry., Target America:Traffickers, Terrorists & Your Kids, a National Symposium on Narco-Terrorism, 4 Aralık 2001, (Erişim: 26 Nisan 2007),

U.S. Department of Justice Drug Enforcement Administration,

http://www.usdoj.gov/dea/ongoing/symposium_transcript.doc.

KAHRAMAN, Ahmet, Kürt İsyanları – Tedip ve Tenkil, Evrensel Basım

Yayın, İstanbul, 2004.

KALKAN, Duran., “PKK Kürt Halkının Ulusal Direniş Kimliğidir”, Serxwebûn e-Dergisi, Kasım 2003, Yıl: 22, Sayı:263, (Erişim: 12.10.2005),

http://www.serxwebun.com/2003/11/hab08.html

KALKAN, Duran.(2005), “Silahlı Mücadele Tarihimiz ve Komuta Sorunlarımız,

Mahsum Korkmaz Akademisi Ders Notları”, HPG Basın İrtibat Merkezi, (Erişim:

14.12.2005), http://www.hpg-online.com

KALKAN, Duran.(2005), “Mahsum KORKMAZ; ARGK’den HPG’ye Gerilla

Ordulaşmasının Komutanı”, (Erişim: 14.12.2005), http://www.pkk.org

KALAY, Kenan., “Teröre Karşı Uluslararası İşbirliği”, (Yayınlanmamış Yüksek

Lisans Tezi), Harp Akademileri Komutanlığı, İstanbul, 2000.

KARAL, Enver Ziya, Osmanlı Tarihi, VI. Cilt, TTK Yayını, Ankara, 1983.

KARAYILAN, Murat., “Birlik Kürt Halkının En Temel İhtiyacıdır”, Serxwebûn e-Dergisi, (Erişim: 13.01.2006),

http://www.serxwebun.org/index.php?content=readnews&readnewsmasterid=11

KARAYILAN, Murat., “PKK Bir Geriye Dönüş Değil”, Mezopotamya Haber Ajansı, 13 Nisan 2005.

197

Page 214: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

KARAYILAN, Murat., “Newroz’a Kadar Bekleyeceğiz”, Özgür Politika, 16

Şubat 2005, (Erişim: 17 Şubat 2007),

http://www.savaskarsitlari.org/arsiv.asp?ArsivTipID=1&ArsivAnaID=24597&ArsivSayf

aNo=1

KARASU, Mustafa.(2005), “Demokratik Konfederalizm, Toplumun

Demokratik Duyarlılığının ve Kültürünün Geliştiği, Demokratik Örgütlenmesinin

Sağlandığı, Tüm Toplumsal Sorunların Demokratik Temelde Çözüldüğü Bir

Sistemdir”, (Erişim: 27.12.2005),

http://www.pkk.org/tr/Degerlendirmeler/demokratiktoplum.html

KAŞGARLI, Aktok, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Uygarlığına Giriş, Türk

Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Ankara, 1984.

KAYA, Mehmet, Bilge Tonyukuk mu Demirci Gave mi?, Mani-izm

Yayınları, İstanbul, 2002.

KAYTAN, Ali Haydar.(2006), “Önder Öcalan’ın Doğuşu Bu Halkın

Doğuşudur”, (Erişim: 11.10.2005),

http://www.pkk.org/tr/reportaj/03.04.06_Fuat%20Ark_Reportaj.html

KELEŞ, H., YÜKSEL, N.M., & ŞALK, T., Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 26/04/1999 gün ve 1998/98 Esas No’lu İddianamesi, Ankara, 26.04.1999.

KELEŞ, Ruşen., & Ünsal, Artun., Kent ve Siyasal Şiddet, SBF Yayını,

Ankara, 1982.

198

Page 215: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

KESİCİ, A. Kayyum., CANKARA, Yavuz. & ÇEŞME, Ahmet., “Kitle İletişim

Araçlarının Terör Olaylarını Aktarmasındaki Yanlışlıklar ve PKK Örneği”, (Erişim: 6

Kasım 2006),

http://www.emniyet.gov.tr/StratejiGelistirmeDB/dergi/40/makaleler/Yrd_Doc_Dr_A_K

ayyum_KESICI_Yavuz_CANKARA_Ahmet_CESME.htm

KESKİN, Adnan.(1999), “Öcalan'ın 2 Ağustos Çağrısı Üzerine”, (Erişim:

13.02.2006), http://www.tuday.de/turkce/basin/ocalan_cagrisi.htm

KORKMAZ, Gürol., “Terörizm ve Kitle İletişim Araçları İlişkisi”,

(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Gazi Üniversitesi, Ankara, 1997.

KORKMAZ, Gürol., Terör ve Medya İlişkisi, TEMÜH Yayınları, Ankara,

1999.

KÖNİ, Hasan., “İsrail Sağının Terörü Önlemedeki Görüşleri”, Avrasya Dosyası, Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Dergisi, Sayı:3, Ankara,

1996.

Kurdishinfo. (2004), “Kürt Sorununda Bir Dönemeç: 1 Haziran Kararı”,

(Erişim: 19.01.2006),

http://www.kurdishinfo.com/modules.php?name=News&file=article&sid=7689

Kürdistan Halk Kongresi Demokratik Kuruluş Belgeleri, Çetin Yayınları,

İstanbul, 2003.

LAÇİNER, Sedat.(2005), “Ayrılıkçı Televizyon Yayıncılığı ve Uluslararası

Bağlantıları, Med-TV Örnek Olayı”, The Journal of Turkish Weekly, (Erişim:

11.11.2005),

http://www.turkishweekly.net/turkce/makale.php?id=84#

Le Monde, “Vague d’arrestation dans les milieux kurdes en régionne

parisienne”, 5 Şubat 2007, (Erişim: 12 Şubat 2007), http://www.lemonde.fr/cgi-

bin/ACHATS/acheter.cgi?offre=ARCHIVES&type_item=ART_ARCH_30J&objet_id=

976148

199

Page 216: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

LOCKYER, Adam., The Relationship Between the Media and Terrorism,

18 Ağustos 2003, (Erişim: 26 Nisan 2007),

http://rspas.anu.edu.au/papers/sdsc/viewpoint/paper_030818.pdf.

MENTEŞAŞVİLİ, A. M., Dünden Bugüne Kürtler, (Çeviren: Ayşe

Hacıhasanoğlu), Evrensel Basım Yayın, İstanbul, 2004.

Meydan Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi., “Terörizm”, Meydan Yayınları,

İstanbul, 1973.

MCCARTHY, Deborah., Narco-Terrorism: International Drug Trafficking and Terrorism - A Dangerous Mix, 20 Mayıs 2003, U.S. Department of Justice

U.S.Drug Enforcement Administration, (Erişim: 25 Nisan 2007),

http://www.state.gov/p/inl/rls/rm/21129.htm.

MCDOWELL, David., Modern Kürt Tarihi, (Çev: Neşenur Domaniç), Doruk

Yayımcılık, Ankara, 2004.

MEMİŞ, Ekrem, Eskiçağ Türkiye Tarihi, Çizgi Kitabevi Yayınları, Konya,

2003.

Milli Güvenlik Akademisi Çalışma Grubu., Terör ve Terörizm, Harp

Akademileri Basımevi, İstanbul, 2002.

Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği., Kendi İfadesiyle PKK Kimdir, Ne Yapmak İstiyor, MGK Yayınları, No: 3, Ankara, 1994.

Milliyet Gazetesi., “Vahşiler”, 14 Mart 1999.

MOSS, Robert., Latin Amerika’daki Şehir Gerillaları, (Çevirmeni

bilinmiyor), T.C. Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı, Ankara, 1975.

MÜLLER, Leo A., Gladio Soğuk Savaşın Mirası, (Çeviren: E.Karaca),

Pencere Yayınları, 1993.

200

Page 217: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

Narco-terrorism, (Erişim: 26 Nisan 2007),

http://www.gypsylounge.com/x/sam/history_lesson/col2.htm.

NURHAK, Dilan.(2006), “Kadın Kurtuluş İdeolojisi PKK İdeolojisinin Temelini

Oluşturur”, (Erişim: 23.02.2006),

http://www.pkk.org/tr/reportaj/03.04.06_Dilan%20Ark_Reportaj.html

O'CONNOR, Tom., Religious Terrorism, 7 Mart 2006, (Erişim: 27 Nisan

2007), http://faculty.ncwc.edu/TOConnor/429/429lect13.htm.

11 Eylül Haberleri Sitesi, (Erişim: 24 Nisan 2007),

http://www.september11news.com/AttackImages.htm.

ÖCALAN, Abdullah., Parti Önderliğinin Çözümlemeleri, Cilt: 3, Şam, 1987.

ÖCALAN, Abdullah., Kürdistan Devriminin Yolu (Manifesto), Weşanên

Serxwebûn: 24, Köln, Nisan1992.

ÖCALAN, Abdullah., Halk Savaşında Militan Kişilik, Weşanên Serxwebûn:

64, Köln, Şubat 1994.

ÖCALAN, Abdullah., Ordu ve Savaş Gerçekliğine Doğru Yaklaşmayan Anlayışları Yerle Bir Edelim, Weşanên Serxwebûn, Köln, Haziran 1994.

ÖCALAN, Abdullah., Politik Rapor, Weşanên Serxwebûn: 73, Köln, Haziran

1995.

ÖCALAN, Abdullah., Gerçeğin Dili ve Eylemi, Aram Yayıncılık, Şam,1995.

ÖCALAN, Abdullah., Özgürlük Kazanacak, Kürt Sorununda Demokrasi ve Barış Manifestosu, Mem Yayınları, İstanbul, 1999a.

ÖCALAN, Abdullah., Yeni Dönemin Görevi Üzerine Yetkince Düşünelim,

Şam, 1999b.

201

Page 218: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

ÖCALAN, Abdullah., Kürt Sorununda Demokratik Çözüm Bildirgesi (Savunma)”, Çetin Yayınları, İstanbul, 1999 c.

ÖCALAN, Abdullah., Sümer Rahip Devletlerinden Demokratik Uygarlığa,

AİHM Savunmaları, 1. Cilt, Mezopotamya Yayınları, Köln, Kasım 2001.

ÖCALAN, Abdullah., Sümer Rahip Devletlerinden Demokratik Uygarlığa; AİHM Savunmaları, 2. Cilt, Mezopotamya Yayınları. Köln, Aralık 2001.

ÖCALAN, Abdullah., Barışa Doğru 1, Roma Konuşmaları, Aram Yayınları,

İstanbul, 2000.

ÖCALAN, Abdullah., Özgür İnsan Savunması, , İstanbul, 2003.

ÖCALAN, Abdullah., Bir Halkı Savunmak, Çetin Yayınları, İstanbul, 2004.

ÖCALAN, Abdullah.(2003), “PKK’nın Tarihi, Aynı Zamanda Kürt Toplumsal

Yapısında Büyük Değişim ve Dönüşümlerin de Tarihidir”, (Erişim:

13.09.2005), http://www.pkk.org/Komunar/SAYI-5/reberapo.htm

ÖCALAN, Abdullah.(2003), “Meşru Savunma Güçlerine”, (Erişim:

19.09.2005), http://www.abdullah-ocalan.com/index2.htm

ÖCALAN, Abdullah.(2003), “Gerçek Gerilla Agit’tir”, (Erişim: 04.10.2005),

http://www.pkk.org/tr/Degerlendirmeler/on_agitark.html

ÖCALAN, Abdullah.(1999), “PKK Demokratik Çözümün Anahtarıdır”,

Serxwebûn e-Dergisi, Yıl:18, Sayı:213, Köln, Eylül 1999, (Erişim: 14.10.2005),

http://www.serxwebun.com/1999/09/h01.html

ÖCALAN, Abdullah.(2003), “Değerli Kürdistan Halkı”, (Erişim: 20.10.2005),

http://www.abdullahocalan.com/index1.htm

202

Page 219: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

ÖCALAN, Abdullah.(2003), “Uzlaşma ve Çözüm Deklarasyonu”, (Erişim:

13.11.2005), http://www.abdullah-ocalan.com/index1.htm

ÖCALAN, Abdullah., Sosyal Devrim ve Yeni Yaşam, Çetin Yayınları,

İstanbul, 2005.

ÖCALAN, Osman., “Gecenin Karanlığında Yaşayanları Önderliğin Güneşiyle

Aydınlatalım”, Serxwebûn e-Dergisi, Şubat 2000, Yıl:19, Sayı:218, (Erişim:

14.10.2005), http://www.serxwebun.com/2000/02/hab07.html

ÖCALAN, Abdullah., “The Declaration of Democratic Confederalism”, 2

Nisan 2005, (Erişim: 17 Şubat 2007),

http://www.kurdmedia.com/articles.asp?id=10174

ÖNDER, Ali Tayyar, Türkiye’nin Etnik Yapısı, Pozitif Yayınları, İstanbul,

2005.

ÖRGÜN, Faruk., Küresel Terör, Okumuş Adam Yayınları, İstanbul, 2001.

ÖZDİKER, Cengiz., “Türkiye’de Medya ve Terör”, Türkiye’de Terörizm - Dünü, Bugünü, Gelişimi ve Alınması Gerekli Tedbirler, Atatürk Kültür Dil ve Tarih

Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları, Dizi: 16, Sayı: 95, Ankara, 2003.

ÖZCAN, Nihat Ali., PKK Tarihi, İdeolojisi ve Yöntemi, ASAM Yayınları,

Ankara, 1999.

ÖZCAN, Nihat Ali., “PKK Terör Örgütü ile Mücadele”, Küresel Terör ve Türkiye Sempozyumu, T.C.Genelkurmay Başkanlığı, Askeri Tarih ve Stratejik Etüt

(ATASE) Başkanlığı Yayınları, Yıl:1, Sayı:6 Ankara, 29 Mayıs 2002.

ÖZCAN, Nihat Ali., “PKK’dan KADEK’e: Değişim mi Takıyye mi?”, ASAM Stratejik Analiz Dergisi, Sayı:25, Ankara, Haziran 2002.

ÖZDAĞ, Ümit., “Terör Nedir?”, Diyanet Dergisi, 1999.

203

Page 220: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

ÖZDAĞ, Ümit., Türkiye, Kuzey Irak ve PKK; Bir Gayrinizami Savaşın Anatomisi, Asam Yayınları, Ankara, 1999.

ÖZDAĞ, Ümit., Türkiye’de Düşük Yoğunluklu Çatışma ve PKK, Üç Ok

Yayınları, Ankara, 2005.

ÖRGÜN, Faruk., Küresel Terör, Okumuş Adam Yayınları, İstanbul, 2001.

ÖZDAĞ, Ümit., “Terör Nedir?”, Diyanet Dergisi, 1999.

ÖZDEMİR, Sadi., Medya Emperyalizmi ve Küreselleşme, Timaş Yayınları,

İstanbul, 1998.

Özgür Politika Gazetesi., “PKK VI. Zafer Kogresi'ni Yaptı”, 5 Mart 1999

(Erişim: 21.10.2005), h ttp://www.ozgurpolitika.org/1999/03/05/index.html

Özgür Politika Gazetesi, “Medya TV 4 Yaşında”, 30 Temmuz 2003, (Erişim:

25 Kasım 2006)

http://www.ozgurpolitika.org/2003/07/30/hab53.html

ÖZTÜRK, Osman Metin., Avrupa ve Orta-Doğu Ülkelerinin Terör Karşısındaki Konumları, Terorizm İncelemeleri, Teori, Örgütler, Olaylar, (Derleyen: Ümit Özdağ, Osman Metin Öztürk), Avrasya Stratejik Araştırmalar

Merkezi Yayınları, Ankara, 2000.

PAPE, Robert A., “The Strategic Logic of Suicide Terrorism”, American Political Science Review, Vol: 97, No: 3, Ağustos 2003.

PAYNE, Carroll., Terrorist Motivation, Kasım 2000, (Erişim: 27 Nisan 2007),

http://www.globalterrorism101.com/articleTerroristMotivation.html.

204

Page 221: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

PERL, Raphael F.., Terrorism, The Media, and the Government:Perspectives, Trends, and Options for Policymakers, 22 Ekim

1997, (Erişim: 26 Nisan 2007), http://www.fas.org/irp/crs/crs-terror.htm.

PERRY, Albert., Terrorism From Robespierre to Arafat, The Vanguard

Press, New York, 1976.

PKK-1., Savaş ve Ordu Kılavuzu, Weşanên Serxwebûn, Köln, Mart 1996.

PKK-2.(2005), “Yeni PKK’nin Kuruluşu İlan Edildi”, (Erişim: 13.01.2005),

http://news.pkk.org/breve.php3?id_breve =

PKK-3.(2005), “Koma Komalen Kürdistan Sözleşmeleri”, (Erişim:

18.01.2006),

http://tecakonline.com/kitaplar/Komakomalenkurdistan/Komakomalenkurdistan

PKK-4., “PKK II. Ulusal Konferans Kararları”, Serxwebûn Dergisi, Sayı:115,

Köln, Temmuz 1990.

PKK-5., “PKK IV. Ulusal Kongre Kararları”, Serxwebûn Dergisi, Sayı:110,111,112,113, Köln, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs 1990.

PKK-6., “Türkiye Halkıyla Eşit ve Kardeşçe Yaşamaktan Yanayız”, Seçme Röportajlar 1, (Abdullah Öcalan – M. Ali Birand Röportajı), Cilt:1, Weşanên

Serxwebûn: 69, Köln, Aralık 1994.

PKK-7., “PKK Program ve Tüzüğü”, Serxwebûn Dergisi, Sayı:71, Köln,

Nisan 1995.

PKK-8., “Diriliş Tamamlandı Sıra Kurtuluşta”, Seçme Röportajlar 2, (Ertuğrul

Kürkçü ve Ragıp Duran'ın Kapatılan Özgür Gündem Gazetesi Adına Abdullah

Öcalan'la Yaptıkları Röportaj), Cilt:2, Weşanên Serxwebûn:76, Köln, Aralık 1995.

PKK-9., “PKK IV. Ulusal Konferansından Değerlendirmeler ve Kararlar”,

Serxwebûn Dergisi, Sayı:174, Köln, Haziran 1996.

205

Page 222: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

PKK-10., “PKK V. Ulusal Konferans Kararları”, Serxwebûn Dergisi, Sayı:196, Köln, Nisan 1998.

PKK-11., PKK V. Ulusal Konferans Kararları, Serxwebûn Dergisi, Sayı:197,

198, Köln, Mayıs-Haziran 1998.

PKK-12.(2003), “Özgür Kürt Kimliği Yeni Ortadoğu Kimliğidir; KONGRA-GEL

Kuruluş Kongresi Sonuç Bildirgesi”, Serxwebûn e-Dergisi, Kasım

2003, Yıl:22, Sayı:263, (Erişim: 19.09.2005),

http://www.serxwebun.com/2003/11/hab09.html

PKK-13.(2003), “KADEK'in Feshine İlişkin Karar Tasarısı”, Serxwebûn e-Dergisi, Kasım 2003, Yıl:22, Sayı:263, (Erişim: 19.09.2005),

http://www.serxwebun.com/2003/11/hab10.html

PKK-14.(2003), “Demokratik Haklar Bildirgesi”, Serxwebûn e-Dergisi, Kasım 2003, Yıl:22, Sayı:263, (Erişim: 23.09.2005),

http://www.serxwebun.com/2003/11/hab05.html

PKK-15.(2002), “Dönüşüm Sürecinde Yürütülen Pratik Faaliyetler ve Yeniden

Yapılanmanın Tamamlanması; VIII.Kongre'ye sunulan Politik-Pratik Çalışma

Raporu'ndan”, Serxwebûn e-Dergisi, Mayıs 2002, Yıl:21, Sayı:245, (Erişim:

07.10.2005), http://www.serxwebun.com/2002/05/hab02.html

PKK-16.(2000), “7. Kongre Işığında Halk Örgütlenmesi Yeniden

Yapılandırılacak, ERNK'den Kürt Demokratik Halk Birliği'ne”, Serxwebûn e-Dergisi, Şubat 2000, Yıl:19, Sayı:218, (Erişim: 10.10.2005),

http://www.serxwebun.com/2000/02/hab08.html

PKK-17.(2001), “Önümüzdeki Dönem ve Görevlerimiz; Türkiye'nin Yaşamak

Zorunda Olduğu Değişim Süreci”, Serxwebûn e-Dergisi, Eylül 2001, Yıl:20,

Sayı:237, (Erişim: 10.10.2005), http://www.serxwebun.com/2001/09/hab12.html

206

Page 223: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

PKK-18.(2003), “Barış İçin Demokratik Çözüm, Halkımıza ve Kamuoyuna”,

Serxwebûn e-Dergisi, Ağustos 2003, Yıl: 22, Sayı: 260, (Erişim: 10.10.2005),

http://www.serxwebun.com/2003/08/hab01.html

PKK-19.(2003), “Çözüm İçin Serhildanda Aşama Yapmanın Zamanıdır”,

Serxwebûn e-Dergisi, Ağustos 2003, Yıl:22, Sayı:260, (Erişim: 10.10.2005),

http://www.serxwebun.com/2003/08/hab03.html

PKK-20.(2002), “KADEK Programı”, Serxwebûn e-Dergisi, Mayıs 2002,

Yıl:21, Sayı:245, (Erişim: 11.10.2005),

http://www.serxwebun.com/2002/05/hab09.html

PKK-21.(2002), “Demokratik Türkiye Özgür Kürdistan”, Serxwebûn e-Dergisi, Mayıs 2002, Yıl:21, Sayı:245, (Erişim: 11.10.2005),

http://www.serxwebun.com/2002/05/hab09.html

PKK-22.(2000), “PKK Olağanüstü 7.Kongresi'nin Sonuç Bildirgesi”,

Serxwebûn e-Dergisi, Şubat 2000, Yıl:19, Sayı:218, (Erişim: 14.10.2005).

http://www.serxwebun.com/2000/02/hab05.html

PKK-23.(2003), “KADEK Yönetim Kurulu, Barış ve Demokratik Çözüm İçin

Yol Haritası”, Serxwebûn e-Dergisi, Ağustos 2003, Yıl:22, Sayı:260, (Erişim:

18.10.2005), http://www.serxwebun.com/2003/08/hab05.html

PKK-24.(2004), “Olağanüstü KONGRA-GEL Genel Kurul Çizgisini Doğru

Kavrayalım Atılımcı Bir Ruhla Pratiğe Geçirelim”, Serxwebûn e-Dergisi, Haziran

2004, Yıl:23, Sayı:270, (Erişim: 11.11.2005),

http://www.serxwebun.com/2004/06/hab02.html

PKK-25.(2003), “Kongra-Gel Il. Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı Sonuç

Bildirgesi”, Serxwebûn e-Dergisi, Sayı:288, (Erişim: 11.11.2005),

http://www.serxwebun.org/index.php?content=readnews&readnewsmasterid=75

PKK-26.(2004), “Kongra-Gel Il. Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı Sonuç

Bildirgesi”, Serxwebûn e-Dergisi, Haziran 2004, Yıl:23, Sayı:270, (Erişim:

11.11.2005), http://www.serxwebun.com/2004/06/hab11.html

207

Page 224: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

PKK-27.(2004), “Bilim Sanat Komitesi”, Serxwebûn e-Dergisi, Haziran

2004, Yıl:23, Sayı:270, (Erişim: 11.11.2005),

http://www.serxwebun.com/2004/06/hab10.html

PKK-28.(2001), “PKK Vl. Ulusal Konferans Kararları”, Serxwebûn e-Dergisi, Eylül 2001, Yıl:20, Sayı:237, (Erişim: 17.11.2005),

http://www.serxwebun.com/2001/09/hab06.html

PKK-29.(2002), “Önderlik Gerçeği ve Demokratik Uygarlık Çizgisi Üzerine;

KADEK I.Kongre Kararlarından”, Serxwebûn e-Dergisi, Mayıs 2002,

Yıl:21, Sayı:245, (Erişim: 17.11.2005),

http://www.serxwebun.com/2002/05/hab12.html

PKK-30.(2004), “KONGRA-GEL Tüzüğü”, Serxwebûn e-Dergisi, Haziran

2004, Yıl:23, Sayı:270, (Erişim: 21.11.2005),

http://www.serxwebun.com/2004/06/hab03.html

PKK-31.(2003), “PJA'nın Örgütsel Yeniden Yapılanma Karar Tasarısı”,

Serxwebûn e-Dergisi, Kasım 2003, Yıl:22, Sayı:263, (Erişim: 21.11.2005),

http://www.serxwebun.com/2003/11/hab06.html

PKK-32.(2003), “Meşru Savunma Komitesine İlişkin Proje”, Serxwebûn e-dergisi, Kasım 2003, Yıl:22, Sayı:263, (Erişim: 18.01.2006),

http://www.serxwebun.com/2003/11/hab07.html

PKK-33.(2001), “PKK Vl. Ulusal Konferans Sonuçlarını Doğru Bir Çalışma ve

Yönetim Tarzıyla Hayata Geçirelim”, Serxwebûn e-dergisi, Eylül 2001, Yıl:20,

Sayı:237, (Erişim: 18.01.2006), http://www.serxwebun.com/2001/09/hab04.html

PKK-34.(2005), “PKK Program ve Tüzüğü”, (Erişim: 19.01.2006),

http://tecakonline.com

PKK-35., ARGK Genel Yönetmeliği, Weşanen Serxwebûn, Köln, 1986.

208

Page 225: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

PKK-36., KADEK Program ve Tüzüğü, Ele geçirilen örgüt dokümanı, 2002.

PKK-37.(2002), “KADEK Programı”, Serxwebûn e-Dergisi, Mayıs 2002,

Yıl:21,Sayı: 245, (Erişim: 19.12.2005),

http://www.serxwebun.com/2002/05/hab04.html

PKK-38.(2002), “KADEK I. Kongre Kararları”, Serxwebûn e-Dergisi, Haziran 2002,Yıl: 21,Sayı: 246, (Erişim: 19.12.2005),

http://www.serxwebun.com/2002/06/hab15.html

PKK-39.(2002), “KADEK I. Kongre Belgelerinden”, Serxwebûn e-Dergisi, Haziran 2002, Yıl: 21, Sayı: 246, (Erişim: 19.12.2005),

http://www.serxwebun.com/2002/06/hab14.html

PKK-40.(2005), “PKK Program ve Tüzüğü”, http://tecakonline.com

PKK-41.(2005), Meşru Savunma Stratejisinde Kadın Komutanlaşması,

(Erişim: 23.02.2006), http://www.hpg-online.com

Radikal Gazetesi, “Medya TV’nin Lisansı İptal”, 13 Şubat 2004, (Erişim: 25

Kasım 2006),

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=106062

RAUFER, Xavier., Terrorism and Political Violence, Essex/İngiltere, 1999.

RAUFER, Xavier., “New World Disorder, New Terrorisms: New Threats for

Europe and the Western World”, 1999, (Erişim: 15 Nisan 2007), http://www.xavier-

raufer.com/english_7.php

“Roj TV Mektubu”, 21 Aralık 2005, (Erişim: 2 Nisan 2006),

http://www.diyarbakir-bld.gov.tr/basin.aspx?ID=7

SAKIK, Şemdin., APO, Şark Yayınevi, Ankara, 2005.

209

Page 226: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

SARDAN, Tolga., “PKK’nın Yeni Sesi Fransa’ya Taşındı”, Milliyet Gazetesi,

19 Ekim 1999, (Erişim: 25 Kasım 2006),

http://www.milliyet.com.tr/1999/10/19/t/haber/hab08a.html

SARIKAYA, Ferhat., Şemdinli İddianamesi, 3 Mart 2006, (Erişim: 17 Şubat

2007), www.milliyet.com.tr/sabitimg/06/gazete/siyaset/semdinli_iddianame.pdf

SCHMİD, Alex., International Summit on Democracy, Terrorism and Security, 27 Ocak 2005, (Erişim: 26 Nisan 2007), http://english.safe-

democracy.org/causes/links-between-terrorism-and-drug-trafficking-a-case-of-

narcoterrorism.html.

SEZER, Özcan., Narko-Terörizm ve Organize Suçlara Bir Bakış, (Erişim:

26 Nisan 2007), http://www.caginpolisi.com.tr/1/19.htm.

SHAMS, Nadir., Narko-Terrorism, UC Berkeley, Model United Nations, 1-4

Mart 2007 (Erişim: 25 Nisan 2007), http://www.ucbmunc.org/Conference/OIC1.pdf.

SOLOMON, Norman., Six Months Later, the Basic Tool is Language, 7

Mart 2002, (Erişim: 26 Nisan 2007), http://www.fair.org/media-beat/020307.html.

ŞEHİRLİ, Atilla., Türkiye’de Bölücü Terör Hareketleri, Burak Yayıncılık,

İstanbul, 2000.

Şemdinli Olayları İnceleme Raporu, 15 Kasım 2005, (Erişim: 17 Şubat

2007),

http://www.savaskarsitlari.org/arsiv.asp?ArsivTipID=6&ArsivAnaID=29506&ArsivSayf

aNo=1

ŞENER, Cemal, Türkiye’de Yaşayan Etnik ve Dinsel Gruplar, Etik

Yayınları, İstanbul, 2004.

ŞEREF HAN, Şerefname, (Çev: Mehmet Emin Bozarslan), Ant Yayınları,

İstanbul, 1971.

210

Page 227: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

TACAR, Y. Pulat., Terör ve Demokrasi, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1999.

TANERİ, Aydın, Kürtler – Kürtlerin Kökeni-Siyasi, Sosyal ve Kültürel Hayatları – İbnü’l-Ezrak ve Şeref Han Tarihlerinin Değerlendirilmesi, Doğuş

Matbaacılık ve Ticaret Limited Şirketi Matbaası, Ankara, 1976.

TANİLLİ, Server., Dünyayı Değiştiren On Yıl, Say Yayınları, Ankara, 1990.

TARCAN, Haluk, Ön-Türk Uygarlığı, Töre Yayın Grubu, İstanbul, 2004.

TEKİN, Arslan., Son İsyan, 1.Cilt, Elips Kitap, Ankara, 2004.

TEKİN, Arslan., Son İsyan, 2.Cilt, Elips Kitap, Ankara, 2004.

“Terrorism” , International Encylopedia of Social Sciences, The Mc Millan

Company, New York, 1934.

The Journal of Turkish Weekly, “Turkish Police: Head of the Roj TV is a PKK

Member”, 29 Kasım 2005, (Erişim: 12 Şubat 2007),

http://www.turkishweekly.net/news.php?id=22525

The Journal of Turkish Weekly, “Danmark Needs No More Proof to Ban Roj

TV”, 19 Nisan 2006, (Erişim: 12 Şubat 2007),

http://www.turkishweekly.net/news.php?id=30161

The Journal of Turkish Weekly, “Denmark-based Roj TV Calls for Violence and Riots in Turkey”, 30 Mart 2006, (Erişim: 12 Şubat 2007), http://www.turkishweekly.net/news.php?id=28934

The Journal of Turkish Weekly, “PKK’s Roj TV Calls for Violent Revolt”, 17

Kasım 2005, (Erişim: 12 Şubat 2007),

http://www.turkishweekly.net/news.php?id=21797

The Journal of Turkish Weekly, “Turkey Warns Sweden over PKK’s

Propaganda TV ROJ”, 9 Mayıs 2006, (Erişim: 12 Şubat 2007),

http://www.turkishweekly.net/news.php?id=31424

211

Page 228: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

TOLON, Mahmut., “En Önemli Sorunumuz Ne?”, Cumhuriyet, 28.04.1994.

TORÎ, Kürt Mitolojisi I, Berfin Yayınları, İstanbul, 1999.

TORÎ, Kürtlerin İlkçağ Tarihi, Berfin Yayınları, İstanbul, 2000.

TURAN, Ahmet, Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Milli Folklor Yayınları,

Ankara, 1991.

TÜRKDOĞAN, Orhan, Doğu ve Güneydoğu – Kabile-Aşiret Yapısı, IQ

Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2005.

T.C. Genelkurmay Başkanlığı., PKK Terör Örgütünün 6 ncı Kongre Kararlarının Analizi ve Alınacak Muhtemel Karşı Tedbirler Broşürü, 1999.

T.C. Genelkurmay Başkanlığı., Anarşi-Terör ve Uluslararası Terörizm,

Genelkurmay Basımevi, Ankara, 2001.

T.C. Genelkurmay Başkanlığı., Terörle Mücadele, Ankara, 2002.

T.C. Genelkurmay Başkanlığı., “Genelkurmay Şemdinli İddianamesi Basın

Duyurusu”, 20 Mart 2006, (Erişim: 17 Şubat 2007),

http://www.devletim.com/haberler/haber.asp?hbr=145

Uzaklar.net., “Kürdistan Demokratik Konfederalizmi İlan Edildi”, 21 Mart

2005, (Erişim: 17 Şubat 2007),

http://www.uzaklar.net/html/kurdistan_demokratik_konfedera.HTM

ÜNAL, İnanç. & POLAT, Can., İmralı’da Neler Oluyor, Apo-PKK ve Saklanan Gerçekler, Ankara, 1999.

VOLKAN, Vamık D., Kanbağı Etnik Gururdan Etnik Teröre, Bağlam

Yayıncılık, İstanbul, 1999.

212

Page 229: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

WALKER, Clive “Cyber-Terrorism: Legal Principle and Law in the United

Kingdom”, Penn State Law Review, Vol: 110:3, 2006.

WARDLAW, Grant., Political Terrorism, Theory, Tacties and Counter-Measures, Cambridge University Press, London, 1982.

Wikipedia, Narkoterrorism, (Erişim: 25 Nisan 2007),

http://en.wikipedia.org/wiki/Fernando_Bela%C3%BAnde_Terry.

WILKINSON, Paul., ve Diğerleri, Special Report: How Terrorism Ends,United States Institude of Peace, 25 Mayıs 1999, (Erişim: 24 Nisan 2007),

http://www.usip.org/pubs/specialreports/sr990525.pdf.

WILKINSON, Paul., The Media and Terrorism: A Reassesment, Terrorism

and Political Violence, Vol.9, No.2, Published By Frank Cass, London, Summer

1997.

WILKINSON, Paul., The Strategic Implications of Terrorism, Haziran

2000, (Erişim: 27 Nisan 2007),

http://biblioteca.upeace.org/masters/documents/Wilkinson%201997.%20The%20me

dia%20and%20terrorism.pdf.

WILKINSON, Paul., Political Terrorism, Mc Millan, New York, 1974.

WILKINSON, Paul., “Terrorism in Europe-Retrospect and Prospect, the

World in Conflict”, Jane’s Intelligence Review Yearbook, New York, 1996.

Yahoo France Actualités, “Des milliers de Kurdes manifestent pour Öçalan à

Strasbourg”, 10 Şubat 2007, (Erişim: 12 Şubat 2007),

http://fr.news.yahoo.com/10022007/290/des-milliers-de-kurdes-manifestent-pour-

ouml-calan-a-strasbourg.html

YAYLA, Atilla., Terörizm Üzerine Yazılar, Gündem Yayınları, Ankara, 1990.

213

Page 230: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

YAYLA, Atilla., “Terör ve Terörizm Kavramlarına Genel Bakış”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Ocak-Aralık 1990.

YETKİN, Murat., Kürt Kapanı, Şam’dan İmralı’ya Öcalan, Remzi Kitabevi,

İstanbul, 2004.

YUMLU, Konca., Kitle İletişim Kuram ve Araştırmaları, 9 Eylül Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir, 1994.

ZANİNİ, Michele., Countering the New Terrorism, ABD Hava Kuvvetleri,

Washington, RAND, 1999.

EK – 1

TERÖRLE MÜCADELEDE 1984-2001 YILLARI ARASINDA

214

Page 231: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

TSK, POLİS VE GKK ŞEHİT VE YARALI DURUMU

YILLARTSK POLİS GKK

ŞHT. YRL. TOP. ŞHT. YRL. TOP. ŞHT. YRL. TOP.

1984 22 39 61 - - 0 4 - 4

1985 54 54 108 3 3 6 1 8 9

1986 40 38 78 2 1 3 9 5 14

1987 54 69 123 2 2 4 15 15 30

1988 42 67 109 5 3 8 7 4 11

1989 119 182 301 6 11 17 28 13 41

1990 101 259 360 3 13 16 57 46 103

1991 196 410 606 6 21 27 42 59 101

1992 496 955 1451 15 29 44 118 139 257

1993 538 996 1534 6 21 27 171 272 443

1994 867 2060 2927 42 178 220 236 336 572

1995 615 1342 1957 30 75 105 127 181 308

1996 453 1061 1514 30 83 113 125 212 337

1997 346 887 1233 7 32 39 165 277 442

1998 259 593 852 9 30 39 115 139 254

1999 189 525 714 7 36 43 40 76 116

2000 28 81 109 - - 0 1 10 11

2001 19 54 73 - - 0 1 7 8

TOPLAM 4438 9672 14110 173 538 711 1262 1799 3061

Kaynak: Terörle Mücadele, T.C. Genelkurmay Başkanlığı, Temmuz 2002, Ankara.

215

Page 232: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

EK – 2

TERÖRLE MÜCADELEDE 1984-2001 YILLARI ARASINDAVATANDAŞ KAYIPLARI

YILLAR ÖLÜ YARALI TOPLAM

1984 43 24 67

1985 141 101 242

1986 133 68 201

1987 237 117 354

1988 109 35 144

1989 178 99 277

1990 204 189 393

1991 233 565 798

1992 832 409 1241

1993 1479 1572 3051

1994 992 1583 2575

1995 313 462 775

1996 170 259 429

1997 158 252 410

1998 85 149 234

1999 83 153 236

2000 17 20 37

2001 8 12 20

TOPLAM 5415 6069 11484

Kaynak: Terörle Mücadele, T.C. Genelkurmay Başkanlığı, Temmuz 2002, Ankara.

216

Page 233: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

EK – 3

TERÖRLE MÜCADELEDE 1984-2001 YILLARI ARASINDAELE GEÇİRİLEN TERÖRİST MİKTARI

YILLAR ÖLÜ YARALI SAĞ TESLİM TOPLAM

1984 28 15 42 31 116

1985 201 18 136 31 386

1986 74 8 41 20 143

1987 95 2 14 2 113

1988 123 8 49 48 228

1989 179 17 80 51 327

1990 368 23 106 95 592

1991 376 19 285 119 799

1992 1129 67 1376 221 2793

1993 3050 112 1702 219 5083

1994 7184 124 1534 403 9245

1995 4063 58 1199 378 5698

1996 3689 110 1383 271 5453

1997 7558 102 453 253 8366

1998 2356 90 322 178 2946

1999 1458 34 196 104 1792

2000 319 2 77 54 452

2001 104 2 68 52 226

TOPLAM 32354 811 9063 2530 44758

Kaynak: Terörle Mücadele, T.C. Genelkurmay Başkanlığı, Temmuz 2002, Ankara.

217

Page 234: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

EK – 4

TERÖRLE MÜCADELEDE ELE GEÇİRİLEN VE TAM TESPİTİ YAPILAN SİLAHLARIN ÜLKELERE GÖRE MUKAYESESİ

Silah Cinsi

Mevcut Kayıtlara Göre

Operasyonlarda Ele Geçirilen

(Adet)

Menşei Belli Olan Silah ve Malzeme

Sonuç

Miktar %

Ülkelere Dağılımı

Kaleşnikof 11297 4500 39.83

Rusya ve BDT % 71.6

Çin % 14.7

Macaristan % 3.6

Bulgaristan % 3.6

Diğer Tüfekler (Kannas, BKC,

Arbiki, Gragunov, G-3, G-1, Mavzer,

M-16, vb)

5713 959 16.78

Rusya ve BDT % 45.2

İngiltere % 13.2

ABD % 9.4

Roketatar 1610 313 19.44

Rusya ve BDT % 85.3

Irak % 5.4

Çin % 2.5

Tab./Mak. Tab. 2885 2208 76.53

Çekoslovakya % 21.9

İspanya % 20.2

İtalya % 19.8

Mayın 11568 8015 69.28

İtalya % 60.6

Rusya ve BDT % 28.3

Almanya % 6.2

El Bombası 3490 136 3.89

Rusya ve BDT % 72.0

ABD % 19.8

Almanya % 8.0

TOPLAM 36563 16131 44.1

Kaynak: Terörle Mücadele, T.C. Genelkurmay Başkanlığı, Temmuz 2002, Ankara.

218

Page 235: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

EK – 5

ROJ TV MEKTUBU449

Ekselansları Anders Fogh Rasmussen Başbakanlık Ofisi Christianborg Prins Jorgens Gard 11 DK–1218 Copenhagen K Danimarka Diyarbakır, 21 Aralık 2005

Sayın Anders Fogh Rasmussen:

Bu mektup ROJ TV hakkında süregelen tartışmalar ve gelişmeler karşısında duyduğumuz endişeleri ifade etmek için kaleme alınmıştır. Türkiye’de çoğunlukla Kürt nüfusun yaşadığı bölgelerdeki 56 Demokratik Toplum Partisi (DTP) üyesi belediye başkanı olarak, ROJ TV davasının uluslararası düzlemde Türk hükümeti tarafından ele alınış tarzını çerçeveleyen anti-demokratik yaklaşımlar konusunda ciddi kaygılarımız var. Maalesef, Türkiye ve Avrupa medeniyeti arasında basın ve ifade özgürlükleri konularında halen esaslı farklar mevcut olduğunu görüyoruz.

ROJ TV’nin yayınlarını Avrupa’dan sürdürmek zorunda kalması bizi de rahatsız etmektedir. Bu durum Türkiye sınırları dahilinde serbest Kürtçe yayın yapılmasını engelleyen anayasal ve yasal mevzuatların direkt bir sonucudur. Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde Türkiye Kürtçe yayın hakkını tanımış, ancak bu haklar sadece devlet televizyonunda haftada bir yapılan 45’er dakikalık programlarla sınırlı kalmıştır. Kürtçe yayın yapmak isteyen özel yerel televizyon kanalları ise halen yasal ve çoğunlukla da keyfi idari engellerle karşı karşıyadır. Uluslararası düzlemlerde de birinci elden bilindiği üzere, ifade özgürlüğü kısıtlamaları Türkiye’deki her tür kültür, dil ve kimlik farklılıklarını bastırma üzerine kurulu mevcut otoriter siyasi geleneğin yapıtaşlarından birini oluşturmaktadır. Bizim Türkiye’den beklentimiz Kopenhag Kriterlerinde belirtilen siyasi kriterlere uyması ve bunun için gereken düzenlemeleri yerine getirmek üzere çalışmalar yapmasıdır. Dolayısıyla, ROJ TV’yi kapatmaktan ziyade, umut ediyoruz ki Türkiye nihai olarak ROJ TV’nin sesini yasallaştıracak, benimseyecek ve hatta yapıcı parçalarından biri olacaktır. Dileğimiz odur ki bir gün ROJ TV başka hiçbir yerden değil, bizzat İstanbul, Ankara ya da Diyarbakır’dan yayın yapabilecek ve Türk hükümetinin de desteğiyle kurulmuş birçok Kürtçe yayın yapan televizyon kanallarından biri olacaktır.

ROJ TV’nin Türkiye içinde ve dışında milyonlarca seyircisi olduğu bilinen bir gerçektir. TV kanalının yayın politikasını ya da programlarının içerik ve argümanlarını benimseyip benimsememek bir tartışma konusu olabilir. Serbest bilgi ve fikir dolaşımının siyasal tartışmaları besleyen ana damar olduğu göz önüne alındığında bu konular her zaman ve açıkça tartışılmalıdır da. Fakat ROJ TV’nin kapatılması Türkiye’de hakikatli bir çoğulcu ve demokratik yaşam inşa edilmesi yönündeki çabalarımıza bir katkıda bulunmayacaktır. Mevcut siyasal durumda, ROJ TV’nin Avrupa demokratik medeniyetinin mihenk taşlarından biri olan fakat henüz Türkiye’de tam olarak sağlanamamış ifade özgürlüğünün gelişmesi yolunda yapıcı

449 Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı Resmi Web Sitesi, Erişim: 27 Aralık 2005, http://www.diyarbakir-bld.gov.tr/basin.aspx?ID=7.

219

Page 236: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

ve olumlu bir çabayı temsil ettiğine inanıyoruz. Türkiye’de gerçek bir demokratik hayatın yeşerebilmesi için, ROJ TV’nin sesi susturulmamalıdır. Bu, yerel yönetimler düzeyinde temsil ettiğimiz insanların samimi ve ortak talebidir. Bu sesin ortadan kaldırılması demokrasi, insan hakları ve demokratik medeniyetin temel özgürlükleri için verilen mücadelede önemli bir mekanizmanın kaybedilmesi anlamına gelecektir.

Saygılarımızla,

1.Osman Baydemir : Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı2.Hüseyin Kalkan : Batman Belediye Başkanı3.Ahmet Ertak : Şırnak Belediye Başkanı 4.Metin Tekçe : Hakkari Belediye Başkanı 5.Songül Erol Abdil : Tunceli Belediye Baskanı6.Fırat Anlı : Diyarbakır Yenişehir Belediye Başkanı7.Yurdusev Özsökmenler : Diyarbakır Bağlar Belediye Başkanı8.Kutbettin Taşkıran : Diyarbakır Silvan Bayrambaşı Belediye Başkanı9.Zülküf KARATEKİN : Diyarbakır Kayapınar Belediyesi 10.Nadir BİNGÖL : Diyarbakır Ergani ilçesi Belediye Başkanı11.Abdullah DEMİRBAŞ : Diyarbakır Sur Belediye Başkanı 12.Şükran Aydın : Diyarbakır Bismil Belediye Başkanı13.Fikret KAYA : Diyarbakır Silvan Belediye Başkanı 14.Şeyhmus BAYHAN : Diyarbakır Lice Belediye Başkanı15.Abdullah AKENGİN : Diyarbakır Dicle Belediye Başkanı16.Mehmet KAYA : Diyarbakır Kocaköy Belediye Başkanı17.Esat ÖNER : Batman Gercüş Belediye Başkanı18.Murat CEYLAN : Siirt Kurtalan Belediye Başkanı19.Seyfettin AYDIN : Siirt Gökçebağ Belediye Başkanı20.Ethem ŞAHİN : Şanlıurfa Suruç Belediye Başkanı21.Emrullah Cin : Şanlıurfa Viranşehir Belediye Başkanı22.İsmail Arslan : Şanlıurfa Ceylanpınar Belediye Başkanı23.Hüseyin Öğretmen : Şanlıurfa Halfeti Y.Göklü Belediye Başkanı24.Aydın Budak : Şırnak Cizre Belediye Başkanı25.Resul Sadak : Şırnak İdil Belediye Başkanı26.Musin Konur : Şırnak Silopi Belediye Başkanı 27.Gülcihan Şimşek : Van Bostaniçi Belediye Başkanı28.Hurşit Tekin : Hakkari Şemdinli Belediye Başkanı29.Faik Dursun : Şırnak Beytüşebbap Belediye Başkanı30.M.Salih Yıldız : Hakkari Yüksekova Belediye Başkanı31.Hurşit Altekin : Hakkari Esendere Belediye Başkanı32.Süleyman Anık : Mardin Dargeçit Belediye Başkanı33.Cihan Sincar : Mardin Kızıltepe Belediye Başkanı34.Molla Şimşek : Konya Cihanbeyli Belediye Başkanı35.Ramazan Kapan : Mardin Derik Belediye Başkanı36.Nuran Atlı : Mardin Mazıdağı Gölyazı Belediye Başkanı37.Mehmet Tanhan : Mardin Nusaybin Belediye Başkanı38.Ayhan Erkmen : Kars Digor Belediye Başkanı39.M. Selim Demir : Batman Dağpınar Bekirhan Belediye Başkanı40.A. Kadir Ağaoğlu : Mardin Kızıltepe Şenyurt Belediye Başkanı41.A. Kerim Adan : Mardin Yalımlı Belediye Başkanı42.Zeyniye Öner : Mardin Savur Sürgücü Belediye Başkanı43.Demir Çelik : Muş Varto Belediye Başkanı44.Tahir Kahramaner : Muş Malazgirt Belediye Başkanı45.Ali Yıldız : Muş Malazgirt Gölkuru Belediye Başkanı

220

Page 237: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

46.Orhan Özer : Muş Bulanık Rüstem Gedik Belediye Başkanı47.Mukaddes Kubilay : Ağrı Doğubeyazıt Belediye Başkanı48.Nezir Aras : Muş Bulanık Belediye Başkanı49.Nusret Aras : Iğdır Hoşhaber Belediye Başkanı50.Leyla Güven : Adana Seyhan Belediye Başkanı51.Muzaffer Yöndemli : Aydın Küçükdilli Ovaemir Belediye Başkanı52.Osman Keser : Adana Yakapınar Belediye Başkanı53.Hasan Karakaya : Adıyaman Yaylakonak Belediye Başkanı54.Seyfettin Alkan : Batman Balpınar Belediye Başkanı55.Burhan Korhan : Batman Beşiri Belediye Başkanı56.Fahrettin Aslan : Batman Beşiri İkiköprü Belediye Başkanı

221

Page 238: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

EK – 6ROJ TV BASIN BİLDİRİSİ450

Aralarında Ferhat Tunç, Ciwan Haco, Nilüfer Akbal gibi isimlerin bulunduğu 135 sanatçı ve kurum, devletin Kürt televizyon kanalı Roj TV’nin kapatılması yönündeki girişimlerini kınayan ortak bir açıklama yaptı. Taksim'de, Mezopotamya Kültür Merkezi'nde yapılan açıklama basına Ferhat Tunç, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Eren Keskin ve Murat Batki tarafından okundu. Açıklamada sanatçılar " Kürt dilinin, kültürünün ve sanatının gelişiminde ve kendisini ifade etmesinde en önemli araç olarak gördüğümüz Roj TV'nin kapatılması yönündeki çabalara son verilmesini, yıllardır yok sayılan Türkiye'deki bütün dillerin, kültürlerin kendilerini özgürce ifade edebilecekleri yeni araçlar yaratılmasını ve ülkemizin tüm renkleriyle bir arada barış ve kardeşlik içinde yaşamasına engel olunmamasını istiyoruz." dediler.

BASINA VE KAMUOYUNA 06.12.2005

Ülkemiz, son çeyrek yüzyılını kapsayan çatışmalı ortamının yarattığı ruh halinden kurtulamıyor bir türlü. Ya da birileri hala bu çatışmalı ortamın ve bu ruh halinin devam etmesini istiyor. Bu ruh hali bütün demokratikleşme çabalarına, bütün barış çabalarına kulak tıkayan ve bu çabalara tecrit uygulayan bir ruh halidir. Bu ruh hali “netekim” 25 yıl önce yapılan darbenin yakıcı bir şekilde etkisini taşıyan bir haldir.

Ama birilerinin artık algılaması gerekir ki, Türkiye son yıllarda yüzünü Avrupa Birliğine çevirmiştir. Ve yine birileri bilmeli ki, Avrupa Birliği süreci her ne kadar Türkiye'nin son 40 yıllık politikasını ifade etmekte olsa da, bugünkü hükümet yetkililerinin de belirttiği gibi bu süreç son 3-5 yılda katlanarak hızlandırılmıştır. Ve hiç kimse bu sürecin hızlanmasında 7 yıldır sürdürülen çatışmasızlık ortamının ve kısmi barışçıl ortamın etkisini görmezden gelmemeli.

Ama kaygıyla ve üzülerek izlemekteyiz ki, Türkiye de bazı kesimler bu ülkenin demokratikleşme ve barış şansını yitirmesini istiyor, bunun için çeşitli açık ve karanlık faaliyetler yürütüyor. Ülke güvenliği bahane edilerek ülkesine bu kadar fazla zarar veren başka bir ülke bilmiyoruz maalesef.

Algılanması gereken şu ki, dünyadaki gerek siyasal, gerekse teknolojik gelişmeler artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını açıkça göstermektedir. Ne Türkiye 30 yıl önceki Türkiye'dir ne de Kürtler. Ve bilinmelidir ki bugün her Kürt bireyi, sanatçısı, aydını kendi haklarını demokratik yollardan aramaya kararlıdır.

Sorun, “Kürt meselesini tanıdığını” söyleyen Başbakan Sayın Recep Tayip Erdoğan'ın Kürt meselesini Kürtlerin demokratik hakları çerçevesinde tanıyıp tanımaması sorunudur.

Sayın Başbakan, Avrupa Birliği sürecinde Kürtlerin demokratik hakları önündeki yasal engellerin kaldırıldığını iddia ediyor. Bu iddialar bazı alanlarda sembolik düzeyde atılan adımlardan ibarettir. Uygulama ise adeta Çiller dönemini ve hatta kimi zaman 12 Eylül dönemini dahi aratır boyutlara ulaşmaktadır. Örneğin son dönemlerde Şemdinli, Hakkâri ve Yüksekova'da yaşananlar Çiller dönemini aratır

450 Erişim: 29 Aralık 2005, http://istanbul.indymedia.org/news/2005/12/87232.php .

222

Page 239: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

tarzdadır. Öte yandan toplumu geren, barışa dair atılacak adımların önünde engeller yaratan tecrit uygulaması, milliyetçi bir hükümet olan DSP-MHP-ANAP hükümetini dahi yine aratmaktadır. Kürt dili, kültürü ve sanatına karşı da uygulanan tecrit, yok sayma ve saldırılar da yine geçmiş hükümetleri aratmaktadır.

Nitekim Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Büyükanıt'ın bir konuşmasıyla başlayan ve onun ağzından Erdoğan tarafından Danimarka'da zirveye taşınan Roj TV krizi ve kapatılması yönünde geliştirilen kampanya, kaygı vericidir. Nitekim, Roj TV'ye Türkiye'den katılan herkesi takip altına alma, onları cezai müeyyidelerle tehdit etme boyutuna vardırılan Roj TV meselesi, Avrupa Birliği'ne aday Türkiye'nin Avrupa demokrasisine ne kadar uzak olduğunu gösterirken, CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal'ın konuya ilişkin ise tutumu esefle karşılanacak boyuttadır.

Avrupa Birliği, mevcut demokratik yapısını daha da genişletmeyi planlarken, ülkemizde geliştirilmekte olan özellikle Kürt dili, kültürü ve sanatına yönelik antidemokratik tutum ne yazık ki hayal kırıklığı yaratıyor. Oysa bizler, Sayın Başbakan'ı Kürt meselesini tanırken ve isim koyarken imzalarımızla desteklemiştik. Ve o açıklamaların arkasından atacağı adımları heyecanla beklemiştik. Ve Kürt müziği'nin, sineması'nın, tiyatrosu'nun ve edebiyatının gelişimi önündeki engellerin bir bir kaldırılacağını umut etmiştik.

Umutlarımızdan biri de, Kürt müzisyenlerin, aktörlerin, edebiyatçıların, tiyatrocuların ve sinemacıların kendini ifade edebilecekleri ve Türkiye'den yayın yapabilecek bir TV kanalının kurulmasıydı.

Ama bugün geldiğimiz noktada, böyle bir adımın atılması bir yana, Kürtler'in şu an kendilerini ifade edebildikleri tek araç olan Roj TV de kapatılmaya çalışılıyor.

Oysa elimizde Kürtçe dizi senaryoları var, kliplerimiz var, belgeseller var. Tiyatro oyunları, sinema filmleri, show programları, çocuk programları var. Şimdi buradan sesleniyoruz: Bu çalışmalarımızı yayınlayacak ulusal bir televizyon kanalı varsa, bizler eserlerimizi yayınlamak için bu yayın kuruluşu veya kuruluşlarıyla gerekli görüşmeyi yapmaya hazırız. Evet, var olan anlayışla her hangi bir yayın kuruluşunun, Kürt Kültür ve sanatını yansıtan eserleri yayınlayabileceklerini düşünmüyoruz. Çünkü kendi dilinizi konuşabilirsiniz, kültürünüzü geliştirebilirsiniz diyenler, Kürt dili ve kültürünü geliştirmek isteyenlere de her türlü engeli çıkarmaktan ve her türlü tehdidi savurmaktan geri kalmıyorlar.

12 Eylül rejimi bizim albümlerimizi, kitaplarımızı, filmlerimizi, oyunlarımızı yakıyordu. Bugünkü sistem de ise bize adeta eserlerimizi yakmamız dayatılıyor. Bugünü 12 Eylül'den ayıran tek fark budur maalesef. Ve eğer ulusal kanallar yayınlarını bize açmayacaksa, Roj TV de kapatılacaksa, halka ulaşamayacak olan eserlerimizi yakmaktan başka çaremiz kalmayacak maalesef.. Buradan yetkililere sesleniyoruz: TRT-3'te haftada yarım saatle sınırlı olan ve hiçbir ihtiyacı karşılamayan, Kürt kültür sanatını da yansıtmaktan çok uzak olan programların neyi çözdüğünü sanıyorsunuz? Üstelik TRT yetkililerine, yapılmakta olan yarım saatlik yayının içeriğine, dublajından çevirisine, belgeselinden program yapımına kadar teklif sunduk. Ancak TRT'den olumlu ya da olumsuz bir cevap dahi alamadık. TRT'nin bu tavrını manidar buluyoruz. Nitekim söz konusu yayında, Kürt dilinin tüm kuralları altüst ediliyor ve bizler bundan ayrıca kaygı duyuyoruz.

Öte yandan çektiğimiz Kürtçe klipler, ilgili kanallara gerekli ücreti ödenmesine rağmen hiçbir şekilde yayınlanmıyor. Dolayısıyla reklam ve tanıtım

223

Page 240: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

hakkımız da gasp edildiği için ciddi ticari zararlara uğramaktayız. Devleti yönetenlerin acil olarak yapması gereken şey; bu haksızlığı derhal gidermeleri; Kürt dili, kültürü, sanatı ve edebiyatı önündeki yasal ve fiili engelleri ortadan kaldırmaktır.. Çünkü saldırı altında olan ve susturulmak istenen aslında Kürt dili, kültürü ve sanatıdır. Kürt dili, kültürü ve sanatına ilişkin sistematik yok sayma ve engelleme çabası bugün kendini Roj TV ye saldırılar şahsında göstermektedir.

Biz, aşağıda ismi bulunan kurum, kuruluşlar ve sanatçılar olarak şu anda Kürt dilinin, kültürünün ve sanatının gelişiminde ve kendisini ifade etmesinde en önemli araç olarak gördüğümüz Roj TV'nin kapatılması yönündeki çabalara son verilmesini, yıllardır yok sayılan Türkiye'deki bütün dillerin, kültürlerin kendilerini özgürce ifade edebilecekleri yeni araçlar yaratılmasını ve ülkemizin tüm renkleriyle bir arada barış ve kardeşlik içinde yaşamasına engel olunmamasını istiyoruz.Saygılarımızla…

Basın bildirisi katılımcıları ve imzacıları: 1 - Ada Kültür-Sanat Merkezi 2 - Adana Laleş Kültür Merkezi 3 - Akdeniz Kültür-Sanat Merkezi 4 - Anadolu Gençlik Kültür Merkezi 5 - Anka Kültür-Sanat Merkezi 6 - Ankara Gençlik Kültür Merkezi 7 - Arzela Kültür Merkezi 8 - Avaşîn Kültür-Sanat Merkezi 9 - Aydın Müzik 10 - Bahar Kültür-Sanat Merkezi 11 - Bingöl Kültür-Sanat Merkezi 12 - Botan Kültür-Sanat Merkezi 13 - Dicle-Fırat Kültür Sanat Merkezi 14 - Gever Kültür-Sanat Merkezi 15 - Güneş Kültür-Sanat Merkezi 16 - Hüner Müzik 17 - İstanbul Kürt Enstitüsü 18 - KOM Müzik 19 - Komagene Kültür-Sanat Merkezi 20 - Lorin Prodüksiyon 21 - Mem û Zîn Kültür-Sanat Merkezi 22 - Mezopotamya Kültür Merkezi 23 - Muş Kültür-Sanat Merkezi 24 - Sarya Kültür-Sanat Merkezi 25 - Serhat Kültür-Sanat Merkezi 26 - Ses Plak 27 - Silvana Müzik 28 - Urfa Kültür-Sanat Merkezi 29 - Agirê Jiyan 30 - Ahmet Soner (Yönetmen) 31 - Alaattin Aktaş (Kürt Enstitüsü Yöneticisi) 32 - Ali Baran (Müzisyen) 33 - Alişan Önlü (Oyuncu) 34 - Apo Kaya (Tiyatro Yönetmeni) 35 - Armanc (Müzisyen) 36 - Ayfer Düzdaş (Müzisyen) 37 - Beser Şahin (Müzisyen)

224

Page 241: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

38 - Beytocan (Müzisyen) 39 - Bilal Ercan (Müzisyen) 40 - Brader (Müzisyen) 41 - Burhan Berken (Müzisyen) 42 - Cabbar Barış (Prodüktör) 43 - Cafer Solgun (Yazar) 44 - Caner Canerik (Gazeteci) 45 - Cejno (Müzisyen) 46 - Cemal Taş (Araştırmacı) 47 - Cemil Andok 48 - Cevdet Bağca (Müzisyen) 49 - Cewat Merwanî (Müzisyen) 50 - Ciwan Haco (Müzisyen) 51 - Çar Newa 52 - Çem Produksiyon 53 - Çiçek (Müzisyen) 54 - Delîl Dîlanar (Müzisyen) 55 - Dengbêj Kazo (Müzisyen) 56 - Deniz Deman (Müzisyen) 57 - Doğan Munzuroğlu (Yazar) 58 - Egîdê Cimo (Müzisyen) 59 - Ehmed Huseynî (Şair) 60 - Emir Ali Yağan (Şair- Yazar) 61 - Emrah Öner (Gazeteci) 62 - Erdal Ceviz (Yönetmen) 63 - Eylem (Müzisyen) 64 - Fadıl Öztürk (Şair - Yazar) 65 - Ferhat Tunç (Müzisyen) 66 - Feyzoyê Rizo (Müzisyen) 67 - Güler Yıldız (Yazar) 68 - Gülistan (Müzisyen) 69 - Hatice Doğan (Ressam) 70 - Haydar Işık (Yazar) 71 - Helîm Yûsiv (Yazar) 72 - Hemê Hecî (Müzisyen) 73 - İbrahim Rojhilat (Müzisyen) 74 - Kawa Nemir (Şair) 75 - Kazim Öz (Yönetmen) 76 - Kemal Kahraman (Müzisyen) 77 - Kemal Orgun (Tiyatro Yazarı Ve Oyuncu) 78 - Kemal Ulusoy (Oyuncu Ve Program Yapımcısı) 79 - Koma Azad 80 - Koma Çiya, 81 - Koma Gulên Xerzan, 82 - Koma Hemdem 83 - Koma Janya 84 - Koma Rewşen 85 - Koma Serhildan Halk Dansları Topluluğu 86 - Leyla Îşxan (Müzisyen) 87 - Mehmet Atlı (Müzisyen) 88 - Metin Kahraman (Müzisyen) 89 - Mezopotamya Sinema Kolektifi 90 - MKM Modern Dans Topluluğu

225

Page 242: İki Kutuplu Sistem Sonrası Oluşan Uluslararası Sistem ve Terörizm-PKK Örneği

91 - Murat Batgi (Kürt Stand-Up'çı) 92 - Nail Yurtsever (Müzisyen) 93 - Nesimi Aday (Şair - Yazar) 94 - Nilüfer Akbal (Müzisyen) 95 - Nizamettin Ariç (Müzisyen) 96 - Ozan Aydın (Müzisyen) 97 - Ozan Bülent (Müzisyen) 98 - Ozan Comert (Müzisyen) 99 - Ozan Diyar (Müzisyen) 100 - Ozan Kawa (Müzisyen) 101 - Ozan Maruf (Müzisyen) 102 - Ozan Peyman (Müzisyen) 103 - Ozan Seyidxan (Müzisyen) 104 - Ozan Şemdîn (Müzisyen) 105 - Reşo (Müzisyen) 106 - Rojda (Müzisyen) 107 - Rojhan Beken (Müzisyen) 108 - Rotinda (Müzisyen) 109 - Sami Tan (Kürt Dilbilimci) 110 - Serap Sönmez (Müzisyen) 111 - Sosin (Müzisyen) 112 - Suat Alican (Müzisyen) 113 - Şefik Beyaz ( Kürt Enstitüsü Başkanı) 114 - Teatra Jiyana Nû 115 - Tevfik Taş (Yazar) 116 - TiyatRO 117 - Turan Yapıştıran (Müzisyen) 118 - Umur Hozatlı (Yazar-Yönetmen) 119 - Umut Altınçağ (Müzisyen) 120 - Vecdi Erbay (Şair - Yazar) 121 - Vengê Sodirî 122 - Xanemîr (Müzisyen) 123 - Xelîl Xemgîn (Müzisyen) 124 - Xemgîn Bîrhat (Müzisyen) 125 - Xêro Ebbas (Müzisyen) 126 - Yekbûn (Müzisyen) 127 - Yıldız Gültekin (Tiyatro Oyuncusu) 128 - Yusuf Çetin (Sinema Oyuncusu) 129 - Zana Farqînî (Kürt Dil Bilimci) 120 - Zarife (Müzisyen) 131 - Zelemele (Müzisyen) 132 - Zinar Sozdar (Müzisyen) 133 - Zozan (Müzisyen) 134 - Zülfü Akar (Yazar)

226