jeomorfolojİnİn ana kavramlarindakİ yenİ prof. dr....

22
JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ GELİŞMELER HAKKINDA* Prof. Dr. Herbert LOUIS Münih Herkim jeomorfolojinin bugünkü bilgi yapısını yakından ince lemeyi denerse; bu bilgilerimizin genişliği ile, 30-40 sene evvelki büyük sentezlerden bugüne kadar geçen zaman zarfında yeni görüş lerin ve araştırma kollarının gösterdiği ilerleme ve bilgi bakımın dan vardığı seviyenin mutlaka etkisi altında kalır. Bu yeni bilgilerin, jeomorfolojinin ana kavramlarında dahi eski araştırıcıların düşünce lerine aykırı birtakım değişiklikler yapılmasını gerektirdiği gerçeği belki biraz az göze çarpar, fakat az önemli değildir. Bu sebepten ko nu, ele alınmaya değer. Dikkatimizi önce temeli teşkil eden esasa yöneltelim. 1. Aşıntı şekilleri, kalıcı ve geçici birikinti şekilleri İlmi bir jeomorfoloji mevcut olduğu müddetçe, her jeomor folojik incelemenin çıkış noktasını “relief farklarını yaratan yerkabuğu hareketleri” , yani iç olaylar ile “relief farklarını gideren dış olaylar” ın karşıtlığı kavramı teşkil eder. Dış olayları, şekillerde meydana ge tirdikleri değişiklikler ölçüsünde kalmak şartiyle, yeryüzündeki mater yal taşınıp - biriktirilmesi, yani yerçekimine bağlı hareketler teşkil eder. Bu olaylar vasıtasiyle aşınıp - taşınma ve birikme husule gelir. Böylece devamlı olarak yeni aşınma ve birikme şekilleri doğar. Bunların her ikisi * Zeitschrift für Geomorophologie’de yayınlanan (Band 5, Heft 3-1961, Safya 194-210) “Über Weiterentwicklungen in den Grundvorstellungen der Geomorphologie” adlı makalenin Dr. Oğuz Erol tarafından yapılmış tercümesidir. Metin içinde iki şekil vardır.

Upload: others

Post on 30-Dec-2019

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ Prof. Dr. …tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/... · 2015-08-14 · Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici

JEOM ORFOLOJİN İN ANA KAVRAM LARIN D AKİ YENİ

GELİŞMELER HAKKINDA*

Prof. Dr. H erbert L O U ISM ünih

Herkim jeom orfolojinin bugünkü bilgi yapısını yakından ince­lemeyi denerse; bu bilgilerim izin genişliği ile, 30-40 sene evvelki büyük sentezlerden bugüne kadar geçen zam an zarfında yeni görüş­lerin ve araştırma kollarının gösterdiği ilerleme ve bilgi bakım ın­dan vardığı seviyenin m utlaka etkisi altında kalır. Bu yeni bilgilerin, jeom orfolojinin ana kavram larında dahi eski araştırıcıların düşünce­lerine aykırı birtakım değişiklikler yapılm asını gerektirdiği gerçeği belki biraz az göze çarpar, fakat az önemli değildir. Bu sebepten ko­nu, ele alınm aya değer. D ikkatim izi önce temeli teşkil eden esasa yöneltelim.

1. Aşıntı şekilleri, kalıcı ve geçici birikinti şekilleri

İlm i bir jeom orfoloji m evcut olduğu m üddetçe, her jeom or­folojik incelemenin çıkış noktasını “ relief farklarını yaratan yerkabuğu hareketleri” , yani iç olaylar ile “relief farklarını gideren dış olaylar” ın karşıtlığı kavram ı teşkil eder. Dış olayları, şekillerde m eydana ge­tirdikleri değişiklikler ölçüsünde kalm ak şartiyle, yeryüzündeki m ater­yal taşınıp - biriktirilmesi, yani yerçekim ine bağlı hareketler teşkil eder. Bu olaylar vasıtasiyle aşınıp - taşınma ve birikme husule gelir. Böylece devam lı olarak yeni aşınma ve birikme şekilleri doğar. Bunların her ikisi

* Zeitschrift für Geom orophologie’de yayınlanan (Band 5, H eft 3-1961, Safya 194-210) “Ü ber W eiterentw icklungen in den G rundvorstellungen der G eom orphologie” adlı m akalenin Dr. Oğuz Erol tarafından yapılm ış tercümesidir. M etin içinde iki şekil vardır.

Page 2: JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ Prof. Dr. …tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/... · 2015-08-14 · Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici

322 H e r b e r t L o u i s

de yeryüzü şekillerinin en ilkel ve tümünü kavrayan ana bölüm leri­dir.

Yeryüzünde kütlelerin taşınıp biriktirilmesi, şüphesiz büyük fiziki ve klimatik farkların etkisi altındadır. Çünkü yeni taşların ha­zırlanması, m evcut taşların özelliklerine ve dağılm a - ufalanmanın etkilerine bağlıdır. H azırlanan m ateryalin taşınıp biriktirilmesi ise, çeşitli şiddetteki yerçekim i etkisi sebebiyle veya akan su, buz ve hava­nın, deniz dalgalarının etkisi vs. gibi farklı taşıma araçlarının bir so­nucu olarak, çeşitlilik arzeder. Bu teşınıp - biriktirilm eler aracılığı ile yeryüzünde şüphesiz çeşitli şekillerden müteşekkil büyük bir top­luluk m eydana gelir. Fakat daim a ya aşınma, yahut da birikme şekil­lerinden bahsolunm aktadır.

A ncak reliefin ana biçimi ve şekillenmesi de, reliefin esasını ha­zırlamış olan yerkabuğu hareketlerinin özelliği ve bizzat ilgili yerya- pısı tabiatının devam lı etkisi altındadır. Bu, çok evvelden sezilmiş ve iki önemli kavram ın ortaya atılması gerekmiştir.

Esas bakım ından yerkabuğu hareketleriyle m eydana gelen şe­killeri ifade m aksadiyle tektonik şekiller'den ve yerkabuğunun ilgili bölümlerindeki yapı özelliklerinin kesin etkileri altında kalmış olan strüktürel şekiller'den bahsolunur.

Bu iki şekil bölümünün, bazı eserlerde görülebildiği gibi, birik­me ve aşınma şekillerine i l â v e e d i l m e s i gereken temel bölümler mi olduğu, değilse ne gibi bir kavram ı ifade ettiğini sormamız icab eder.

Bunun cevabı ise şöyle olm alıd ır: strüktür şekilleri yukarıda belir­tilen anlam ıyla taş özellikleri etkisi altında belirli tarzda değiştirilmiş olan aşınma şekillerinden başka bir şey değildir. Bu bakım dan onlar, aşıntı şekillerinin, petrografik özellikleri olan bir alt bölüm ünü teş­kil ederler.

Fakat tektonik şekiller kavram ında, bütün ayrıntıları ile yerşeklinin kendisi değil, teorik olarak t a m a m l a n d ı ğ ı d ü ş ü n ü l e n b i r i d e a l ş e k i l b a h i s k o n u s u d u r . Bütün yeryüzünde aşınma ve birikmeler hâ­kim olduğuna göre, bir tektonik şekil, dar anlam ıyla, ya teorik olarak tam lığı tasavvur edilen bir ideal şeklin aşınmalardan artakalan kıs­mıdır, yahut da örten, maskeleyen örtülerden kurtulduğu düşünül­mekte olan bir ideal şekildir. O halde tektonik şekiller kavram ı daima, aşınma ve birikmeler, yani şekillenme bakım ından daim a çok önemli olan olaylardan sarfınazar edilmek şartiyle, evvelce m evcut bulunan bir teşekkülün teorik olarak idealize edilmiş halini belirtir.

Page 3: JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ Prof. Dr. …tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/... · 2015-08-14 · Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici

J E O M O R F O L O J İ N İ N A n a K A V R A M L A R I 3 2 3

İstisnasız her aşıntı ve birikinti şekli, tabiatiyle belirli bir tekto­nik özelliğe sahip olan, bu özelliği yerine göre değişen ve az farkedi- len bir yerkabuğu bölüm ünün yüzeyidir. Genellikle bir yerin tekto­nik özelliği yerşekillerinden açık olarak görüldüğü taktirde “ tektonik şekiller” den bahsolunur. Bu sebeplerden, tarif edilen niteliğine göre “ tektonik şekil” kavram ı, aşıntı ve birikinti şekilleri bölümleri yanın­da yeni bir şekil bölümü olm ayıp, her y e r y ü z ü ş e k l i ’nin sahip olabileceği bir ö z e l l i k’in sadece kendine has bir biçim de belirmiş olmasının sonucudur.

O halde aşıntı ve birikinti şekilleri jeom orfolojik araştırmalarda konunun tümünü içine alan gerçek ana bölümleridir. Bununla bera­ber, jeom orfolojinin temel gerçeklerinin anlaşılması için bu bölümler yeterli değildir, ve kanaatim e göre şimdiye kadarki bu esaslarda ge­nişletmeler yapılm ası gereklidir. Ö zellikle birikinti şekillerinin bü­tünü içine, gerçekte, şimdiye kadar yeter derecede açıklıkla birbirin­den pek ayırd edilmemiş olan, tamam en farklıl iki altbölüm gizlen­miştir.

Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici birikinti şekilleridir. Belirli bir şekillenme olayının süresi boyunca esas bakım ından yeni m ateryallerin altında hareketsiz kalan, yani gömülen m ateryaller kalıcı birikinti şekilleri (alm anca: Die Formen der defintiven Aufschüt­tung) olarak tarif edilebilir. Bu olay daha ziyade durgun suların ta­banında, alüvyal düzlüklerin alt bölümlerinde vs. yerlerde vukua gelir.

Buna karşılık geçici birikinti şekilleri (alm : Die Formen der tem ­porären Aufschüttung) aşınmış m ateryallerin taşınma şiddetinde m eydana gelen değişmelere (alm : Intesitätsschwankungen), bağlı olan m ateryal naklinden doğar. Bu taktirde, bahiskonusu taşınmadaki geçici kuvvet azalm asından dolayı birikintiler m eydana gelir. A ynı olayın daha sonraki şiddetlenmeleri esasında, önce biriktirilmiş olan m ater­yal yeniden harekete geçer, ve sonra tekrar birikir ilâh. Sel karekterli akarsuların çakıllı geniş yatakları, kurak bölgelerin hareket halindeki kum ulları, kıyı yakınındaki sualtı kum ve çakıl sedleri geçici birikin­ti şekillerinin örnekleridir.

Bu bakım dan, kalıcı birikinti şekilleri çevrelerine özel olarak biri­kinti alanı (alm : Ablagerungsraum ) denmesini sağladıkları halde, geçici birikintiler için durum böyle değildir. Bunlar çeşitlilik arzeder. M eselâ bunlar, birbirine karşı hareket eden ortam ların sınırında, m ateryal taşınıp birikm eleri suretiyle, herseferinde orada hakim olan

Page 4: JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ Prof. Dr. …tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/... · 2015-08-14 · Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici

3 2 4 H e r b e r t L o u i s

hareket şartına intibak eden dinam ik denkleşme şekilleri (alm : Aus­gleichsformen) olabilirler. M eselâ kum ullarda ve kıyılardaki dağınık sualtı kum sedlerinde (alm: Lockerriffen)* durum geniş ölçüde böy- ledir. Bununla beraber, geçici birikintiler, birikme alanlarında sürekli fakat safhalar halinde işleyen aşınma olaylarının özel belirtileri de o la­bilir. Bu taktirde, tecrübesiz kimseler gerçekte etkisi görülen olayın niteliğiyle, bu tortulları birbirine karıştırabilir. Meselâ, birçok haller­de hemen dibinde ana kaya bulunan, ince bir çakıl örtüsüne sahip sel yataklarında aşınmalar olması mümkündür. Bilhassa kurak ve ya- rıkurak bölgelerin pediplain (alm: Felsfussflachen, türkçe: kayalık etekdüzü) denilen yassı koni biçim li yüzeyleri, çoklukla böyle ince bir örtüyle ve doğrudan doğruya bu örtünün kısa süreli hareketlerin­den doğmuş geçici tortullanm alar altındaki aşınma?ya örnek teşkil eder.

Kalıcı ve geçici birikinti şekillerinin ayırd edilmesi jeomorfolojide şimdiye kadar yeteri derecede yapılm amıştır, fakat bu, şüphesiz çok gereklidir ( i, sayfa 30 ve devam ı ile karşılaştırınız).

2. Akarsuların denge ve düzgünakış durumları

(alm: Gleichgewichtszustand und Glättungszustand der Flüsse)*

Eski kavram ların yetersizliğini açıklam ak için meselâ akarsuların bilinen denge durumu yahut denge projili’nden faydalanılabilir.

A . H E T T N E R ’in açıkladığına göre(2) denge durum undaki bir akarsu’da, derinleme aşınma olm adan, yani akarsu yatağının dibine herhangi bir etki vukua gelmeden, bütün akarsu yükünün tamam en taşınması gerekir. Fakat b i z z a t b u t a r i f t e b i r ç e l i ş m e vardır. Çünkü, bütün akarsu yükü tamam en taşmıyorsa, yatak dibinde bir temizlenme oluyor dem ektir; yahut da sadece kim yasal erime yükü bahiskorlüsu olsa bile akarsu yatağının kim yasal etkiye m aruz kalması dolayısıyle yine aşınma bahiskonusudur. Bu bakım dan, bir akarsu yükü, yükün yolu üzerindeki tabanda, aynı zam anda aşınma vukua gelmeden, yani derinlemesine aşınma olm adan hemen hiç bir zaman taşınamaz. Anlaşıldığına göre H E T T N E R bunu farketmemiştir. Bununla beraber o, denge durum unun, akarsu faaliyetinin sadece m u v a k k a t bir amacı olduğundan bahseder; ve ona göre bu am aca

* Bu gibi alm anca terim ler, çok defa yazarın kendine has yeni terim lerdir ve diğer alm anca jeomorfoloji kitaplarında herzam an bulunam azlar. Bu terim lerin daha geniş tarifleri için H .L O U ÎS ?nin “Allgemeine Geom orphologie” adlı k itabına bakılması tavsiye olunur. M ütercim .

Page 5: JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ Prof. Dr. …tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/... · 2015-08-14 · Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici

J E O M O R F O L O J İ N İ N A N A K A V R A M L A R I 325

erişildikten sonra da derinleme aşınma yavaş bir şekilde devam et­mektedir; ve derinleme aşınma olm adan, malzeme kazanm a ve bu m alzemenin taşınması olayının devam lılığının sağlanam aması b u ­nun ikinci bir sebebidir. D evam eden taşınmalarla relief enerjisindeki alçalm anın, tabiatiyle m alzeme şevkinde ve böylece akarsu yükünde bir azalm ayla sonuçlanması gerekir.

B A U L İG , B İR O T , D E R R U A U (3) vs. jeom orfologların teşkil ettiği fransız ekolü, H E T T N E R ’i bahiskonusu fikirler bakım ından azçok takip etmişlerdir. O nlar geçici denge (fransızca: équilibre pro­visoire) ve kalıcı denge (fr: é. définitif)den bahsederler; fakat H E T T - N E R ’in 50 sene evvelki zam anında bugünkü gibi düşünülmediğini, geçici denge şartları denen durum a yaklaşan hiç bir örnek verilem e­yeceğini unutmuşlardır. Bu şartlarda derinleme aşınmanın az olması beklenir. Fakat denge durum undan bahsedebilm ek için bu aşınma­nın nekadar az olması gerektiğini ve düşünülen denge durum una gerçekten erişildiğinin nereden anlaşılacağını kimse belirtemez.

Gerçekten, vadi tabanı teşekkülü’ nün akarsu o esnada daha ziyade yanlam asına aşındırm alar yapabildiği için, bir akarsu boyunda çok az bir derinleme aşınma vukua geldiğinin işareti olarak kabûl edildi­ği bir devre vardır. A ncak devirli nemli suptropik bölgelerin, içlerin­de sadece geçici birikm eler vukua gelen, bununla beraber o az kaim fakat yaygın çakılların ileri taşınması esnasında derinleme aşınmanın da şiddetle devam ettiği büyük sel yataklarının daha yakından tanın­dığı zam andanberi, bu görüşün m uhafazasına imkân kalmamıştır. Diğer taraftan, sel görünüşünde olm ayan, yani çatallaşm ayan aksine menderesler çizen vadi tabanlı bir akarsu'yun denge durum unda olduğu da hemen hemen hiç iddia edilemez. Çünkü meselâ tropiklerin ge­niş alçak düzlüklerinde menderesler çizen birçok akarsu şüphesiz olarak kalıcı birikintiler m eydana getirirler ve onun için denge duru­munda değillerdir. Bir akarsuyun birikm eler sırasında sel görünüşü alması, yani kollara ayrılıp ayrılm aması veya menderesler çizip çiz­memesi, açık olarak, m eydana getirilen birikintilerin tabiatına bağlı­dır. İri m alzem e taşıyan bir akarsu yayılıp sel görünüşü alm aya (alm : verwildern), daha ziyade yüzücü m addeler yaşıyan bir akarsu ise menderesler teşkil etmeye eğilimlidir. O halde adı geçen denge duru­munu, yani bir akarsu boyunda çok az derinleme aşınma olması halini teşhis edebilm ek için birtek güvenilir işaret yoktur.

Gerçekten, jeomorfologların akarsu dengesi kavramı, su mühendis­lerinin tamam en başka fakat çok açık anlam lı akarsu dengesi kavram ı

Page 6: JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ Prof. Dr. …tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/... · 2015-08-14 · Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici

326 H e r b e r t L o u i s

ile karışır. Su mühendisleri basit olarak, kalıcı birikintiler yapm ayan her akarsuda getirilen ve tanışıp götürülen m alzeme arasında ana hatlariyle bir denge durum unun doğduğunun söylerler. Getirilen m al­zemenin, bizzat akarsu yatağından koparılmış olan, buna göre doğuş­ları bir derinleme aşınmayı ifade eden kısmı da, tabiatiyle bu hesaba dahildir. Su mühendislerinin bu ifadesinde derinleme aşınma problem in­den bahis yoktur. Bu ifade çok şiddetli derinleme aşınma bölgeleri için olduğu kadar, za y ıf derinleme aşınma bölgeleri için de geçerli- dir. Ancak, jeom orfologların adı geçen eski denge durumu kavram ı için bu tariften birşey elde edilemez.

Bu sebepten, ben denkleşmiş bir eğim gelişmesinin, akarsular tarafından kesin olarak erişilmeye çalışılan şartların, başka, hakika­ten kavranabilir, bir işaretini aradım. Bu işaret bence akarsuların yü ­zey eğimlerinin (alm: spiegelgefâlle) belirli bir özelliğinde bulunabi­lir. Bu şarta ben düzgün akış şartı (alm: Glâttungszustand) dedim ( i, sayfa 77 ve sonrası).

Gerçekten, akarsuların yüzey eğimi akarsu yatağının her yerin­de, akarsu suyunun potansiyel enerjisindeki sarfiyatı gösterir. Su dal­galarının yayılış hızı, suyun akış hızından fazla ise akarsu salınarak veya durgun akar. Akarsuyun yüzeyi burada düzgündür. Bu düz­günlük yerel burgaçlar yüzünden hissolunur derecede bozulam az. İlerliyen dalgalar, meselâ rüzgâr dalgaları, bu bakım dan bir rol oy­nam azlar. Bir defa böyle bir düzgünleşme hasıl olduktan sonra yüzey eğiminde, akarsu yukarısına doğru düzgünleşmek suretiyle kendili­ğinden giderilemeyecek, bir değişiklik düşünülemez. O nun için, böy­le bir akarsu, enerji blançosu bakımından, bütün düzgünleşmiş yatak boyunca, birbiri altında bulunan her ayrı kısmın birbirine doğrudan doğruya tabi olması şeklinde tüm halinde bir yapılış (alm: einheitliches W irkungsgefüge) arzeder.

Buna karşılık sakin akış yerleri arasında, yerel burgaç teşekkül­leri, yani akarsu yüzeyinde zemine bağlı bozulm alarla kendini gös­teren hızlı akış veya dökülüş yerleri bulunduğu takdirde, münferit akarsu yatak bölümleri birbirlerine doğrudan doğruya bağlı olmadan gelişirler. O zam an akarsu artık tüm helinde etki gösteren bir yap ı­lışa sahip olamaz.

Düzgün akış profiline erişmiş bir akarsu yatak bölümünün, bir dış etki olmaksızın düzgün akış şartlarını kaybetm iyeceği kesinlikle kabûl olunabilir. Bir akarsuyun kaynak tarafından dayanıklı taşların aşağı tarafında kolay aşınabilir taşların bulunmasiyle ilgili

Page 7: JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ Prof. Dr. …tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/... · 2015-08-14 · Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici

J E O M O R F O L O J İ N İ N A n A K A V R A M L A R I 3 2 7

bir değişiklik, meselâ akarsu dibinin dikleşmesi, derhal dayanıklı taşlar üzerinde bir yüzey dikleşmesine, dayanıksız ve kolay aşmabilen taşlar üzerinde ise yüzey yatıklaşm asına sebep olur. Bu ise enerji sar­fiyatının sert taşlar üzerinde yükselmesine, dayanıksız taşlar üzerinde azalmasını gerektirir. Böylece akarsu tabanındaki düzensizliklerin fazla gelişmesi önlenmiş olur.

Buna göre düzgünleşmiş akarsu bölümleri, düzgünleşmemiş kı­sımlar aleyhine gelişmektedir. Böylece akarsu düzgünleşmiş profile eriş­meye çabalar. Fakat bir akarsuyun düzgün akış profiline erişme sıra­sında daim a sadece za yıf bir derinlemesine aşındırma yapm ak zorun­luluğunda bulunduğu hususunda kesin hiç bir şey söylenemez. Şüp- hesizdirki orta derecede bir derinlemesine aşındırma gücü ile bir akarsudaki düzgün akış durumu arasında uygunluk vardır. Fakat b u gerçeği gösterecek isabetli gözlem ler henüz noksandır.

D üzgün akış profili doğrudan doğruya gözlenebilir. Çünkü sa­lınarak akış (alm: Strömender Abfluss), atlarcasına veya dökülürce- sine (alm: schiesender oder stürzender Abfluss) akıştan ayırd edile­bilir. Tektek bazı sorunlar, hatta düzgün akış şartlarının tesbitindeki güçlükler üzerinde yeni araştırmalar yapılm ası şüphesiz gereklidir. M eselâ R en ’de Binger Loch kesiminde olduğu gibi, düzgün akışlı bir büyük nehirde kaya çıkıntıları varsa, fakat eğer bu kayalıklar yanında uzanan düzgün suyüzeyi bölüm leri yukarı ve aşağı akarsu yatağını kesintisiz olarak birbirne birleştiriyorsa, kayalıklara rağm eno akarsuyun da düzgün akış durum unda olduğu söylenebilir. Çünkü bu durum da seviye değişiklikleri aşağıdan yukarıya doğru aynı öl­çüde dağılabilir. Buna göre ırm ak hertarafta aynı etkiyi gösterebilen bir özelliğe sahiptir. Fakat kayalıklar akarsu yatağının bütün geniş­liğini kaplam ış ve su yüzeyinde hızlı akışlı basam akvari bir seviye alçalm ası m eydana getirmiş ise, akarsuyun aşağı bölümlerinde vukua gelen olayların etkisi yukarı bölümlere geçemez. O zam an artık düz­gün akış durum u m evcut değil demektedir.

Bir vadideki taşkın dalgasının geçici akım m iktarı da bir başka kom plikasyon doğurur. Böyle bir taşkın, m uhtemelen belirli bir süre için çok şiddetli bir akım la ilgilidir ve büyük bir taşıma etkisi yapar. Buna rağm en taşkın, yüzeyi norm al zam anlarda düzgün akış şart­ları arzeder bir akarsuyun belirli ölçüde dengeye erişmiş eğim eğri­sinin ana özellikleri üzerinde değiştirici bir etki yapam az. Bir taşkın olsa olsa eğim i biraz daha düzeltilir ve böylece düzgün akış şartlarını daha da mükemmelleştirir. Çünkü düzgün akış durum undaki akar­

Page 8: JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ Prof. Dr. …tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/... · 2015-08-14 · Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici

3 2 8 H e r b e r t L o u i s

sular dahi bulunabilen her eğim dikliğinde geçici olarak çok hızlı bir hal alan akım, oldukça şiddetli bir aşındırma gücü kazanır. Bu suretle hızlı akışlar eğim dikliklerinin azalm asına etkili olur.

Böylece, tanınabilir özellikleri bakım ından düzgün akış profili daha doğrusu düzgün akış şartları, W .M . D A V İS ’in dengeye eriş­miş akarsu (ing: graded stream) kavram ıyla azçok aynı anlam a gelir. A ncak denge profili hiçbir kimse tarafından tam olarak tayin edilemez. Çünkü denge profilinin tanınması için hiçbir kesin ölçü (alm: kri- terium) ve bu kavram ın yapılmış kusursuz bir tarifi bile yoktur.

Bu sebeplerden, bence denge şartlan, daha doğrusu denge pro­fili kavram ından vazgeçilmiş olması gerekirdi.

3. Vadi teşekkülü teorisi

Jeom orfolojinin başka kompleks kavram larından birisi de, zan- m mca eski görüşlere oranla önemli düzeltmeler, bilhassa tam mana- siyle genelleştirilebilecek yeni bir görüş isteyen vadi teşekkülü kavramı’- dır. V ad i teşekkülünün, biraz da haklı olarak akarsuların bir çizgi boyunca aşındırması ve akarsu yatağının iki tarafından yükselen y a ­m açlardaki yüzeysel denüdasyonun ortak etkilerinin sonucu olduğu kabûl edilmiş bulunulm aktadır. Bu ortak etkiyi kabul eden düşünce tarzı, şimdiye kadar W .M .D A V lS ’in coğrafi dönem ve W A L T H E R P E N C K ’in hızlanan ve yavaşlayan gelişme fikirleriyle belirtilmiş olan bir ana kavram da genellikle ifadesini bulmuştur.

Bu kavram a göre D A V ÎS tarafından, bilhassa kertik biçim li, düzeltilmemiş yatakları olan dik yam açlı genç vadiler; tabanlı ve yatık yam açlı olgun vadiler; tamamen yassı yam açlı yaşlı, bilhassa ihtiyar vadiler; veya W A L T H E R P E N C K tarafından, içbükey ve dışbükey yam aç profilleri ayırd edilmek suretiyle yamaç eğimleri'nin anlam ları üzerinde değerlendirmeler yapılm ıştır. Bu sonuçlar, hiç­bir zam an yakından incelenmesi düşünülmeyen, aksine basitçe ken­diliğinden anlaşılır sayılan, gerçeğe benzer kanaatler (alm: axiom arti­gen Grundannahm e) olarak kabûl olunmuştur.

Bu aksiyom (tür: belit, inkâr edilemez gerçek) aşağıdaki şe­kilde formüle edilebilir: A ynı taşlar, aynı yapı ve hâttâ aynı iklim şartları gösteren iki farklı yam açtan yatık olanı, daim a durum unu muhafaza eden ve az değişen yam aç olarak düşünülür, yani orada aşınma olayları yavaş işler ve bu sebepten şekil değişmesi de yavaş olur. “ G enç” ve “ ihtiyar” vadi, “ hızlanan” ve “ yavaşlayan” relief

Page 9: JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ Prof. Dr. …tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/... · 2015-08-14 · Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici

J E O M O R F O L O J İ N İ N A n A K A V R A M L A R I 3 2 9

gelişmesi gibi açıklam aların yapılm ası da ancak bu suretle m üm kün­dür.

Bu aksiyom yam acın eğimi yönünde etki yapan ve büyün kütle hareketlerinin bağlı olduğu yerçekim i komponentleriııin dik bir y a ­m açta, yatık olana oranla daha kuvvetli olduğu gerçeğine dayanır. Bu aksiyom’un uygun bir sonucu olarak, vaktiyle J .W .P O W E L L ’in erozyonun kaide seviyesi (ing: baselevel o f erosion), yahut bugün söylenen şekliyle, karasal aşınmasının son am acını teşkil eden deniz seviyesindeki hemen hemen düz bir yüzey yani Sonyontuk (alm: Endrum pfflâche) fikri ortaya çıkmıştır. Bu sonucun mantıki bakım ­dan doğru olması gerekir.

Fakat daha ziyade devirli nemli tropik bölgelerde yapılan araştır­m alar bu bilinen aksiyom’un y e r y ü z ü n ü n h e r y e r i n d e g e ç e r l i o l m a d ı ğ ı n ı göstermiştir. O .JE SSE N , W .C R E D N E R ve diğerleri, sı­cak ve devirli nemli iklimlerde, dik yam açlar ıslandıktan hemen son­ra kuruyabildikleri için, oralardaki kim yasal çözülm e ve buna bağlı aşınıp taşınmanın; az eğimli, derinlere kadar nemlenmiş ve böylece kimyasal çözülmenin kuvvetli etkisine m aruz yam açlar kadar fazla o l m a d ı ğ ı n ı ortaya koymuştur. Bu husus, bilindiği üzere, çevresin­deki yassı etek düzlüklerinden birdenbire ve dim dik yükselen yam açla­rına bariz bir eğim kesintisi ile geçilen adatepe (alm : Inselberg) ve yon- tukbasam ağı yörelerinin (alm: Rumpftreppenlandschaft) teşekkülü­nü hazırlamıştır. O ralarda, orta derecede eğim li yerler, derin olarak çözülüp ufalanmış taş kütleleri sağnak yağm urlarının etkisi altında oldukça hızlı bir şekilde hemen tamam en taşındığı için alçaldığı halde, dik yam açlar nisbeten değişmeyen bir şekil arzederler.

Bu sebepten adı geçen yöreler dik şekillerin sıklığı, orta eğimli şekillerin azlığı ve çok yaygın yassı şekilleri ile belirgindirler. O ralar­da yam aç eğimlerinin sıklığı değerleri, başka değiştirici etkilerin görülm ediği ve tek yönlü bir kuvvetin (yerçekiminin) hâkim olduğu bir ortam için bahiskonusu bulunan basit ihtim aliyet kurallarına şüp- hesizki artık pek uym az.

Y atık yam açların aynı genel şartlar altındaki dik yam açlara oranla daha az değişen şekiller olduğu kaidesi artık tamam en doğru olm adığı; orta eğimli yam açların çok derinlerinde dahi minimum bir değişmezlik görüldüğüne göre, şu anda bizim sorunumuz bakım ın­dan hepsinden çok vadi teşekkülü teorisi için hangi yeni sonuçların çı­karılabileceğinin düşünülmesi gerekir.

Bu veriler sayesinde, orta diklikteki yam açların çabuk değişme özellikleri sebebiyle, akarsular yakınındaki yassı yam açların relief

Page 10: JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ Prof. Dr. …tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/... · 2015-08-14 · Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici

330 H e r b e r t L o u i s

gelişmesinin daha ilk safhalarında teşekkülünü tam am layacağı ko­layca anlaşılır. Buna karşılık, akarsulardan uzaklarda, eteklerindeki düzlüklere ani olarak geçen dik yam açlar gelişir. Bu gelişme daha da devam eder, akarsu çevrelerindeki yassı şekiller gittikçe daha yayılır, dik şekiller ise gelişerek akarsulardan çok uzaklara çekilirler, fakat tamam en ortadan kaldırılam azlar.

Yüzeylerin değişkenliklerinin, azalan eğim derecelerine bağlı olarak artması gerçeğinin geçerli olduğu bölgelerde görülen V-şekilli veya kertik biçim li enine vadi profillerinin aksine; yukarıda adı ge­çen vadilerin enine profilleri, açıklanan gelişmenin ilerlemiş safhala­rında olduğu kadar başlangıcında da tekne biçimlidir.

Böyle yörelerde, D A V İ S ’in görüşüne göre ihtiyar vadi şekilleri daha gelişmenin başlangıcında ana akarsuların yakınlarında görü­lebilirken, yine D A V İ S ’in görüşüne göre genç şekiller ana akarsular­dan çok uzaklarda hâkim bir yer tutabilirler. Ancak gelişmenin ileri safhalarında da bu durum esas bakım ından daim a aynı kalır. Bu demektir ki, vadi gelişmesi için D A V İS tarafından ileri sürülen fikirler bahiskonusu bölgelerde artık uygulanam az.

Bu gerçekler bence, kertik biçimli (alm: Kerbtaltypus der Tal- bildung) (Şekil i) ve yassı tekne biçimli (alm : Flachmuldentaltypus) (Şekil 2) vadiler arasında teşekkülleri bakımından esaslı bir ayırm a yap ­m ayı gerektirir.Gerçekten, yeterli incelemeler kertik biçim li vadilerin geliştiği yerlerde, çok ileri gelişme safhalarında dahi yassı tekne bi-

Şekil 1 — K ertik biçimli vadi tipleri enine Şekil 2 - Yassı tekne biçimli vadi tipleri profillerinin çeşitli örnekleri. Alttaki üç enine profillerinin çeşitli örnekleri,

profil tabanlı kertik vadilere aittir.

Page 11: JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ Prof. Dr. …tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/... · 2015-08-14 · Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici

J E O M O R F O L O J İ N İ N A n a K A V R A M L A R I 331

çim li vadilerin teşekkül etmediğini göstermektedir. Bu bakımdan, D A V Î S ’in tam am en uygun bir şekilde tarif ettiği, tabanlı vadiler dikkati çeker. O nların yam açları, y ü k s e k l i k f a r k ı çok az bile olsa, tabanların üzerinde belirgin bir eğim kırıklığı ile yükselir. Bu durum düz uzanışlı vadi bölümlerinde iki taraflı, büklüm yerlerinde ise hiç olmazsa çarpak tarafında görülür. Bu şekiller D A V İS ’in görüşüne göre olgunluk safhasının sonlarına ait olmalıdır. Bu tabanlı vadilerin tabanları, bir çakıl örtüsüne sahip olduklarına göre, esas olarak kalıcı değil, geçici birikinti şekilleridir. O vadiler içindeki vadi tabanı ça­kılları, başka etkiler bulunm uyorsa, sağa sola, değişen yerlere taşınır­lar. O ralarda, temeli teşkil eden ana kayaya sürtünmeden çakılların taşınması m ümkün olam ayacağı için, vadi dibinin aşınması yavaş da olsa devam eder. Bu sebepten, çok zam an sandık biçim li vadiler (alm : Kastentâler) de denilen, bu tip tabanlı vadilere pekâlâ tabanlı kertik bi­çimli vadiler (alm : Sohlenkerbtâler) denebilir. Bunlar yarılm alar se­bebiyle çevreleri içine gömülen kertik biçim li vadiler grubuna girer­ler. Bununla beraber, meselâ O rta A vrupa gibi yerlerde halen tekne biçim li vadilere Taşlanmaktadır. Çünkü bunlar buzul devirlerinin yarı karlı iklimlerinden, soluflüksiyona uğramış ozam anki toprak­ların yeni vadi teşekkülleri sırasında henüz tamam en işlenemediği, yani vadi teşekkülünün halihazır iklim şartlarına henüz tam anla­m ıyla adım uyduram adığı, bugünkü iklime geçişin bir sonucudur.

Bu düşüncelerin toplu sonucu şöyle belirtilebilir: D A V İS ’in norm al aşınım döneminde belirttiği tipler sadece kısmen bulunabilir. Bu tipler herşeyden evvel yalnızca, yeryüzünün değişmezlik niteliğin­deki artışın yam aç eğim inin azalmasiyle sınırlandırılmış bulunm adı­ğı iklim bölgelerinde görülür. Buraları daha çok kurak ve tropikler dışındaki nemli bölgeler, hâttâ belki de sürekli nemli, tam nemli tropik bölgelerdir. A dı geçen bölgelerin kesin olarak sınırlandırılması için henüz yeterli gözlem ler yoktur. A dı geçen bölgelerde, daha çok genç, olgun ve fa zla olgun şekiller halinde olm ak üzere, D A V İ S ’in be­lirttiği tipler de bulunabilir. Bunlar bizim , gelişme safhalarının son­larında çok geniş, tabanlı kertik biçim li vadiler ve aralarında alçak subölümü yüksekliklerinin bulunduğu, vadi teşekkülünün kertik bi­çimli tipim ize uyar.

D A V İS tarafından vadi teşekkülünün ihtiyarlık safhası ayrıntı­ları olarak ele alınan yayvan tekne biçim li vadi profili ve vadiler ara­sında bulunan çok alçak subölümleri, onun bilinen norm al aşınım dönemine pek kolaylıkla sokulamaz, hâttâ bu hiç m ümkün değildir. D aha önceki bir yazım d a(4) etraflıca açıkladığım üzere, gerçekte orta

Page 12: JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ Prof. Dr. …tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/... · 2015-08-14 · Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici

3 3 2 H e r b e r t L o u i s

enlemlerin alçak yörelerinde dahi böyle yayvan vadilere yarılm amış durum da raslanılmaması, ona karşılık, meselâ devirli nemli Tropik Afrika ve G üney Hindistan gibi, belirli b a ş k a iklim şartları altında bütün ayrıntıları ile adı geçen şekillerin halen teşekkül etmekte olması, bu fikri doğrular. O ralarda bu düzlüklere, üzerlerinde dikkati çeke­cek derecede eğim li akarsular olduğu halde ve denizden çok yüksek­lerde raslanır; yani bunlar klasik teoriye göre jeom orfolojik gelişmede belirtilen yaş şartları, ve hâttâ bir sonyontuğun ancak deniz seviye­sinde belirebileceği hususundaki haklı görüşlerle bir tezat teşkil eder.

Tam am en yayvan vadi profilleri ve vadi aralarındaki çok alçak subölümlerinin teşkil ettiği yerşekilleri daha ziyade özel bir yerşekli grubuna, daha doğrusu yassı tekne biçimli vadi tıpı'nc (alm: Flachm ul- dentypus) aittir. Bu yassı şekilleri norm al aşırım dönemine sokmakla, D A V İS yanılmıştır. D A V İS ozam anlar tropikler dışındaki orta yük­sek dağların yüksek bölümlerinde görülen yassı şekillerin, tamamen başka iklim şartlan altındaki çok eski aşınmaların, zam anım ıza ka­dar göze çarpacak derecede değişmiş bulunan sonuçları olduğunu pek fark edememiştir.

Bahiskonusu ortadağ yüksek düzlükleri üzerinde bulunan ve bu­günkü topraklardan çok farklı olan toprakların keşfi, bilindiği üzere yukarıdaki iddianın en esaslı isbatlarm dandır. O topraklar, tropik bir Tersiyer iklim i etkisi altında teşekkül etmiş olması gereken, tropik dağılm a ufalanm a toprakları olarak uygun bir şekilde tarif edilmiş­lerdir. Gerçekten bu topraklar bugünkü tropik bölge topraklarına benzerler. Fakat onların, gerçekten tropik şartlar, yani devam lı dik güneş ışınları alan ve yıllık sıcaklık değişmelerinin çok az olduğu bir iklim in etkisi altında teşekkül edip etmediği de pek kesinlikle bilin­miyor. Fakat, bu bahiskonusu iklim lerin hiç değilse yılın bir mevsi­minde oldukça sıcak ve ayrıca yine hiç değilse bir mevsimde nemli ve çok yağışlı olması gerektiği de yeteri kadar güvenilir delillere da­yanılarak kabûl edilir.

V ad i teşekküllerinden kertik biçim li vadi tipiyle aynı gruptan tabanlı kertik vadiler ve ana akarsulardan uzaklarda çoklukla dik yükselen adatepeler ve yontukbasam akları ile birlikte yassı tekne biçim li vadi tiplerinin hepsi yeryüzündeki vadi teşekküllerinin ekst­rem tipleridir. Birinci tiplerde değişmeyen şartlar altında eğim de­recesi azaldıkça yüzeyin değişmezliğinin artması gerçeği bahiskonu- sudur. D iğer tiplerde ise bilhassa orta eğim li yam açlarda değişmez­lik azdır.

Page 13: JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ Prof. Dr. …tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/... · 2015-08-14 · Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici

J E O M O R F O L O J İ N İ N A n A K A V R A M L A R I 3 3 3

Fakat, tabiatta başka, muhtemelen bu iki tip vadi teşekkülü arasında yer alan ve meselâ meyilli yam açların değişmezliğinin sa­dece belirli taşlar etkisiyle normal tiplerden farklandığı tiplerin m ev­cudiyeti de bahiskonusu olabilir. B Ü D E L (5) klimatolojik olarak tayin edilmiş çeşitli aşınma şartlarına sahip bölgelerin, yani esas bakımından taşların işlenmesi ve çeşitli vadi teşekküllerinin, vadi özelliklerinin tesbiti konusunda çok esaslı bir deneme yapmıştır. B İR O T (3 ) da biraz daha sade şekilli olm ak üzere aynı işi yapmıştır. W İL H E L M Y ’nin(6) kütlevi taşlar üzerindeki şekil toplulukları hakkında yaptığı güzel çalışm aya göre, kütlevi taşlar belirli iklim şartları altında özel durum ­lar kazanm aktadırlar. Fakat bu konunun tümü hakkında yeteri ka­dar bilgiye henüz sahip değiliz.

K ertik biçim li vadi tipiyle yassı tekne biçim li vadi tiplerinin ayrılması konusunda yaptığım ız bu açıklam aya rağmen, daha önce de belirtildiği üzere, bizim vadi teşekkülü örnek tiplerim izin (alm: M o ­dellvorstellungen über die Talbildung) esasları bakım ından geniş­letilmesi de gerekmektedir. W .M .D A V ÎS ve onun fikirlerini geliş­tirenlerin ortaya koyduğu esaslar şimdi artık sadece, yeryüzünün büyük fakat kesin olarak sınırlı bir bölgesi için bahiskonusu bulunan özel bir durum olarak görünm ektedir. Fakat onun dışındaki yerler için D A V İ S ’in görüşünün yerini başka örnek izahların alması ge­rekir.

Bazı yazarların, klima jeom orfolojinin tesirli bir kütle taşıyıcısı olan buzul buzu, rüzgâr ve akarsuların çeşitli klimatolojik şartlar- altındaki etkilerin ayırd edilmesinden doğduğu şeklindeki fikirlerini kabûl etmek artık gereksizdir ve bu, araştırm aların gerçek gelişme­sine de uygun düşmez. Bu çeşit farklanm aların doğruluğunun genel­likle kabûl edildiği zam anlarda bile meselâ W A L T H E R P E N C K (7), bir çizgi boyunca işleyen akarsu taşınmasına malzeme sağlayan, yeryüzünü kaplar şekildeki denüdasyon olaylarının iklim den ikli­me farklılık gösterdiğini, fakat bu suretle vadi teşekküllerinde esaslı faklanm alar olm adığını açıkça iddia etmiştir.

D aha çok yukarıki görüşün derece derece çürütüldüğü ve D A V İS ile A . ve W .P E N C K ’e kadar onun fikirlerini geliştirenlerin vadi teşekkülü hakkında genellikle kabûl edilmiş bulunan izahlarının, önceleri farkolunm adan da olsa, önemlerini kaybettiği yerlerde ger­çek klimajeomorfoloji ortaya çıkmıştır. Çok sayıdaki tek şekillerin sınıflandırılmış olarak incelenmesi bakım ından, kertik biçim li vadi tipi ve yassı tekne biçim li vadi tipi kavram ları, bana şimdilik en uy­

Page 14: JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ Prof. Dr. …tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/... · 2015-08-14 · Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici

3 3 4 H e r b e r t L o u i s

gun izah vasıtası gibi görünmektedir. Bunlar fikrim ce yeni jeom or­folojinin ana kavram larm dandır.

4. Eski vadi kalıntılarının yorum lanm ası hakkında

K ertik ve tekne biçim li vadi tiplerinin ayırd edilmesinde, eski vadi kalıntılarının yorumlanm ası ve eski vadi eğimlerinin rekonst- rüksiyon’unun ayrı bir önemi vardır.

Bu am açla yapılm ış sayısı pek de az olm ayan çalışm alarda eski vadi kalıntılarının birleştirilmesi ve onların vadi eğimlerinin rekonst- rüksiyonu için ortası sarkmış halat metodu ( = M ethode des durchhân- genden Seiles ) denen metod uygulanmıştır. V adinin enine profilinde, iki ucu bağlı ortası sarkmış gevşek bir halata benzer şekilde görünen böyle yam aç bölümleri ve düzleşme yerlerinin birbirlerine bağlan a­bileceğine inanılm aktadır.

V ad i teşekkülünün esas bakım ından farklı tipleri bulunup bulun­m adığı sorusu tabiatiyle artık burada bahiskonusu olam az. Bu suret­le de, Batı ve O rta A vrupa, Akdeniz Ülkeleri, meselâ Japonya gibi tropikler dışındaki M uson ülkeleri ve onlar gibi çok geniş diğer bölge­lerin vadilerinin, yerel dağınık taş örtüleri dikkate alınmazsa, gerçek­te ortası sarkan iki ucu bağlı gevşek bir halata benzeyen bir enine profile değil, aksine tabanlı veya kanyon biçim li denilen şekle sahip olması gerçeği dikkate alınmamış olm aktadır. O nun için böyle bir konstrüksiyonun teorik esasları çok şüphelidir.

Bununla beraber öyle sanıyorum ki, dikkate değer çalışm aların çoğunda böyle konstrüksiyonlar yine de doğru veya doğruya çok y a ­kındır. Bu konstrüksiyon işini yapanların, yukarıda söylediklerimizi, şimdiye kadar fark etmemiş olması, o bölgelerde vadi teşekkülünün esas tipleri hakkm daki kavram ların,, jeom orfolojinin gelişmesi sıra­sında tedricen değişmiş olduğu gerçeğinin bir isbatıdır. Böylece bu eski problemi, yani, bugün kertik biçim li veya tabanlı vadilere sahip olan orta enlem akarsularının, eskiden bariz büyük vadilerin geliş­mesi sırasında niçin norm alden çok daha geniş vadiler kazmış olması­nı, daha derin bir klimajeomorfoloji anlayışı ile ele alacak durum a gelmiş olmaktayız.

Bu problem şimdiye kadar, D A V İS ’in aşınım dönemi fikri ile ancak görünüşte halledilmiş, fakat bu hal tarzı gerçek şartlara yakın­dan uym ak bakım ından hiç bir zam an yeterli olmamıştır. Şimdi ise, bizi klimajeomorfolojiye yönelten yeni bir görüş tarzının başlangı­cında bulunuyoruz.

Page 15: JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ Prof. Dr. …tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/... · 2015-08-14 · Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici

J E O M O R F O L O J İ N İ N A n a K A V R A M L A R I 335

Jeom orfolojik işaretlerden, yerkabuğu hareketlerinin tanınması işinin önemli sonucu vardır. Bir yerkabuğu parçasında görülen birkaç dönemli bir reliefin, birkaç safhalı yükselmelere bağlı olarak teşekkül ettiği şeklindeki yorum W .M . D A V lS ’in görüşünün esaslarından biridir. H atta W A L T H E R P E N C K vadi ve vadi yam acı şekillerin­den hızlanan ve yavaşlayan yükselmenin m evcudiyetini çıkarabile­cek ve ondan da yükselen ve alçalan relief gelişmelerini ayırd edebi­lecek kadar ilerlemiştir. Yerşekillerinin, şekillenmede ana etmen olan yerkabuğu hareketlerini ifade gücüne inananların alm anyadaki son büyük temsilcisi F .M A C H A T S C H E K ’dir. Dış ülkelerde bu inanç bugün de çok yaygın gibi görünmektedir.

Fakat şimdi şu üç husus, gittikçe artan bir açıklıkla kendini gös­termiştir. İ l k o l a r a k ferklı iklimlerdeki vadi teşekkülleri, enine pro­fillerinin şekillenmesi bakım ından birbirinden çok farklı gelişmeler gösterir. Biz kertik ve yassı tekne biçim li vadi tiplerini çoğunca farklı iki ana tip şeklinde karakterize etmiş bulunuyoruz.

î k i n c i o l a r a k farklı iklimlerde vadilerin boyuna eğim gelişme­leri (alm: Längsgefällsentwicklung) arasında çok bariz farklar vardır. Derin vadilerle yarılmış bulunan ve ona bağlı olarak bütük vadilerin boyuna eğim lerinin az olduğu, meselâ nemli ılım an orta enlemler gibi, iklim bölgeleri vardır; ve ayrıca kurak bölgelerle devirli nemli tropiklerle benzer büyüklükte, bol sulu ve fakat eğimi yukarıda ta­nıtılanlardan çok fazla olan akarsular vardır. Bu farkları belirtebil­mek için relief temeli (a lm : Reliefsockel) (8) kavram ı ve onun bir aşınma reliefi temelim teşkil eden farklı yükseklikteki bölümlerinin m evcu­diyeti fikri geliştirilmiştir.

Ü ç ü n c ü o l a r a k , “ birkaç dönemli relief’ ’lerin m evcudiyeti üze­rinde pekçok gözlem lerin yapılm ış olduğu orta enlemlerin iklim le­rinin, Eski Tersiyerin başlangıcından, yani kesinlikle yaşı tesbit edil­miş relief kalıntılarının bilindiği bir zam andanberi çok önemli deği­şiklikler gösterdiği, takriben bir insan ömrünü kapsayan son yıllarda gittikçe daha iyi anlaşılmıştır. O ralarda K uvaterner içinde büyük oynam alarla kendini gösteren sıcaklık azalm asından evvel, tropik­ler kadar sıcak ve nemli, tropik ve subtropik sıcaklıkta ve kısmen nemli kısmen kurak olan çok uzun süreli iklim devrelerinin bulun­duğu tesbit edilebilir.

Bu gerçekler karşısında, meselâ O rta ve Batı Avrupanın orta dağlarında birkaç dönemli relief teşekkülünün, kısmen isbat edile­bilen yerkabuğu hareketlerinin doğrudan doğruya, bilhassa eşzam an­

Page 16: JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ Prof. Dr. …tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/... · 2015-08-14 · Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici

336 H e r b e r t L o u i s

lı etkilerine rağmen, büyük kısmiyle iklim değişikliklerinin etkisi altında vukua geldiğinin hesaba katılması gerekir. Bu suretle “ bir­kaç dönem li” kavram ı bir klimajeomorfoloji anlam ı kazanmış olm ak­tadır, yahut da hiç değilse, onun sadece yerkabuğu hareketlerinin eseri olduğu şeklindeki yorum lam alara son verilm elidir. M eselâ bu­günkü devirli nem li tropiklere benzer iklim şartları altında gelişmiş, Angola, Ö n Hint veya başka benzer yerlerdeki gibi bir yassı relief, yerkabuğu hareketleriyle yüzlerce metreye hâttâ bin metreden fazla yükseklere hiç yarılm aksızın yükseltilebilir. Eğer iklim kertik vadi gelişmesine sebep olacak şekilde, belki m ilyonlarca sene sonra, değiş­tiği taktirde bu yükselen blok yarılır. Bizim, olayların sonuçlarını şimdiye kadarki ele alış tarzım ız, böyle bir gelişmenin mümkün olup olmadığı şeklindeki bir tartışm aya m ahal bırakm az. Şahsen bu yorum ­lam anın, “ relief gençleşmesi” nin zam an zam an ve büyük ölçülü olan yerkabuğu hareketlerine doğrudan doğruya bağlı olduğu şeklindeki yorum lam adan daha çok gerçek payına sahip olduğu kanaatindeyim . O rta enlem vadilerindeki Pleistosen çakıl yığılm aları ve yemden yarılm alar için bu görüş W .S O E R G E L (9 ) denberi herkesçe kabül edil­miştir. Biz burada aynı ana fikirlerin çok daha geniş alanlı bir genel­leştirmesini yapmış oluyoruz.

Bütün bu açıklam alara göre, yükselen bu yerkabuğu parçasın­da görülen derin yarılm anın sadece yükselmeye değil aksine şimdiye kadar belirtilen iklim şartlarına da bağlı olduğunu; bir büyücek yar- kabuğu parçasının yarılm a şartlarından yerşeklini doğuran yerkabu­ğu hareketinin karekterinin, vadilerin yaşı ve şekillenmenin ayrıntıla­rından ise yükselme hareketlerinin yaşı ve safhalarının anlaşılabileceği şeklindeki e s ki f i k i r l e r i n a r t ı k t e r k e d i l m e s i gerektiğini düşün­mek icab eder. Bu taktirde yükselme hareketlerinin tesbiti için birinci derecede, yükselmiş denizel birikintiler, eskiden yatay veya meyilli biriktirilmiş tabakaların deformasyonu vs. gibi, eski jeolojik işaret­lerden faydalanm ak daha uygun bir yoldur. Bu konuda jeom orfolo­ji, akarsu ağlarının analizi, çarpılmış akarsu veya kıyı sekileriyle, antesedens’in delilleri ve belki bazan faydalanabilen diğer işaretler aracılığı ile, o da m evcut bilgiler ölçüsünde ve ancak ana hatlariyle, yardım cı olabilir. O nun için jeomorfolojide, etkilerin toplu sonuç­ları hakkındaki bilgilerim iz çoğalm adığı ve kesinleşmediği müddetçe, genel vadi tiplerine dayanarak yerkabuğu hareketleri hakkında so­nuç çıkarm a konusunda çok dikkatli olunmalıdır.

H ernakadar önemli ve tenkid konusu olarak ileri sürmüş bulun­duğu bütün noktalarda beni ikna edememiş ise de, bazı çok kıymetli

Page 17: JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ Prof. Dr. …tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/... · 2015-08-14 · Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici

J E O M O R F O L O J İ N İ N A n a K A V R A M L A R I 3 3 7

tavsiyeleri için kendisine müteşekkir olduğum C .R A T H J E N S (ıo ) benim “ G enel Jeom orfoloji” kitabım hakkındaki geniş tanıtm asında; eski el kitaplarında m evcut iç ve dış olaylar hakkındaki bölüm lerin bu kitapta yer alm adığına dikkati çekmiş ve yerşekillerine dayanılarak yerkabuğu hareketleri, yükselen ve alçalan yerşekli gelişmeleri vs. gibi konular hakkındaki izahlara kitapta raslayamamıştır. Bundan önceki kısım­larda benim bu ileri adımım ın nelere dayandığı açıklanmıştır. K ita ­bım da, klimajeomorfoloji hakkındaki bilgilerin sonuçlarına daha fazla önem verildiği için, vadi şekillerinden doğrudan doğruya yerka­buğu hareketlerini anlam ayı m üm kün gören eski fikirlerin büyük bir kısmından vazgeçilm iştir. Eski eserlerin birhayli şüpheli hale ge- gelen kısımları bence modern elkitaplarında yer alm am alıdır; çün­kü artık onlar hakkında söylenecek fazla bir şey yoktur. Eski elkitap- larının bu konuya uyan bölümleri, sadece yukarıdaki fikirleri kabul etm eyenler tarafından önemli ve vazgeçilm ez sayılabilir.

5. K ıyı şekillenmesinin ana elemanı olarak dalga düzleri (alm: Schorre)

Jeom orfolojinin ana fikirlerindeki değişiklikler, sadece en geniş temel kavram lar ve vadi teşekkülünün genel sorunları bakım ından bahiskonusu değildir. Jeom orfolojinin tam am en başka bölümlerinde de ana kavram ları bir incelem eye tabi tutm ak uygun olur. Burada kıyı şekillerine kısaca dikkati çekmek istiyorum. K ıyılarda şimdiye kadar, özellikle iki şekil tipi, kıyı yarları ve alçak kıyılar ayırd edil­miştir. Bunlardan birisi, meselâ yakın zam anlarda V A L E N T tN ta­rafından, aşıntı kıyıları, diğeri, hernekadar daha ziyade geçici biri­kinti şekillerine sahip ise de, birikinti kıyıları olarak nitelendirilmiş­tir.

A lçak kıyılarda çoğunca küçük yarlara, yani kıyı kum ulları veya hâttâ eski kıyı sedleri boyunda aşıntı şekillerine raslandığı, diğer ta­raftan geçici birikinti şekilleri olan kıyı sedlerinin ise yarların önünde bile gelişebildiği, nihayet dengeye ulaşmış kıyı denilen düz uzanışlı kıyılarda yarlar ve alçak kıyı kesimlerinin yanyana dizildiği eskiden- beri bilinm ektedir. Bu geniş ölçülü iç içe girm enin çeşitli kıyı tiple­rinin en esaslı özelliği olarak kabûl edilmesi hususu nasıl açıklanm a- lıdır? Dalga hareketinin yakından analizi, çatlayan dalgaların doğuşu, osilasyon dalgaları (salınım dalgaları) ile translasyon dalgaları (inti­kâl, geçiş dalgaları) arasındaki fark gibi, burada üzerinde fazla dur­m ayacağım ız konular, ve kıyılarda etkin olan olaylar hakkında edi­

Page 18: JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ Prof. Dr. …tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/... · 2015-08-14 · Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici

3 3 8 H e r b e r t L o u i s

nilen pratik tecrübeler bence artık kıyı şekillenmesi konusunda da bazı yeni ana kavram ların ortaya konmasını gerektirm ektedir ( i, safya 216 ve devam ı).

Bir kıyının morfojenetik değerlendirilmesinin anahtarı, kıyı bölgesinde y a r l a r ı n b u l u n m a s ı v e y a b u l u n m a m a s ı , kıyı bo­yunca yüksek veya tamamen alçak bir karanın uzanması, hâttâ kıyı­larda sert veya yumuşak taşlara raslanması değil, aksine bir d a l g a d ü z l ü ğ ü n ü n (alm: Schorre) m e v c u d i y e t i , z a y ı f t e ş e k k ü l ü v e y a y o k l u ğ u ’ dur.

Bir dalga düzlüğü dağınık taşlardan veya dağınık taşlarla azçok kaplı bir kayadan m eydana gelmiş olabilir. Bu dalga düzleri, belirli sürtünme kayıpları bir kenara bırakılırsa, kıyıya çarpan dalgaların rüzgârlar tarafından sağlanmış kinetik enerjisini dalgaların y a ­yılıp - yükselmesi sırasında potansiyel enerjiye çeviren ve sonra su­yun ters yönde hareketi sırasında tekrar kinetik enerji haline getiren karşıtlı eğik düz prensibi’ ne (alm: Prinzip der schiefen Ebene mit Gegenfälle) göre, kıyı bölgelerinde dalgalar tarafından m eydana ge­tirilmiş eğimli düzlüklerdir.

Ç atlayan dalgaların enerji şartlarının analizinden kazanılan görüş, çatlam a olayının şimdiye kadarki yorum lanm asından doğmuş olan iki önemli güçlük arzeden. Bunlardan ilki şimdiye kadar çok­lukla yapılm ış olan ve çatlam a olayını birinci derecede sürtünm ele­rin eseri olarak kabül eden izah denemesidir. D .W .J O H N S O N çat­lam alar sırasında hasıl olan sürtünme değerinin dalga enerjisini g i­derebilmekten çok ufak olduğunu laboratuvar denemelerine daya­narak kesinlikle göstermiştir. Fakat o, çatlam ayı açıklayabilecek başka bir yol da gösterememiştir. A çıklandığı üzere, bu olay, dalga düzlüğünün, karşıtlı bir eğik düz olarak tanımlanm asiyle izah edi­lebilir. M eselâ belirli bir hızla yokuş yukarı çıkan bir küre kinetik enerjisini sürtünmeden dolayı değil, kinetik enerjinin hareket sırasın­da potansiyel enerjiye dönüşmesi sebebiyle kaybeder.

Ç atlayan dalgaların görüldüğü kıyılarda da, benzer bir durum, yani ortalam a deniz seviyesinin kıyıya doğru yükselir şekilde ve çat­lam anın şiddetiyle doğru orantılı bir değerde, hafifçe eğik duruşlu olduğu görülür. Bu eğik duruş rüzgâr sürtünmesinin eseridir. R ü z­gâr sürtünmesi, çok daha fazla göze çarpan ve deniz yüzünü dar öl- çölü olarak deforme eden deniz dalgalarını da m eydana getirdiği için, gerçekte bu eğik durum doğrudan doğruya görülemez.

Belirtilen güçlüklerden İkincisi, kıyılarda deniz yüzünün eğik duruşunun aynı zam anda bilinen dip akıntılarının (alm: Sog) sebebi

Page 19: JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ Prof. Dr. …tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/... · 2015-08-14 · Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici

J E O M O R F O L O J İ N İ N A n A K A V R A M L A R I 3 3 9

olduğunun kabulü konusudur. Çatlayan dalgaların görüldüğü kıyı­larda, çatlam ayı sürtünmenin eseri olarak kabûl eden teoriyle izah mümkün olm adığı için, kıyı sâkinlarinin sayısız tecrübelerine rağ­men, m evcudiyetinden çoğunca şüphe edilmiş bulunan dip akıntı­ları, gerçekte oratalam a deniz seviyesinin eğik duruşunun gayet ta­bii bir sonucudur. Bu akıntılar su kültlelerin dibinde, su yüzeyi eğimin- nin yönünde beliren bir basıncın sonucudur ve gerçekten yüzey eği­minin fazlalığı oranında kuvvetlidir. Tecrübleler dip akıntılarının fırtınalar sırasında, sâkin havaya oranla daha kuvvetli olduğunu ger­çekten göstermiştir. Bu taktirde dalgalar rüzgâr tarafından itilerek kabartılır. O nun için ortalam a deniz yüzü karaya doğru yükselerek daha da eğim li bir hâl alır.

Hemen her zam an dalga çatlamasına bağlı olarak, bu şekilde zeminin zorlanması dalga düzlüğünün teşekkülü ile sonuçlanır.

Ancak, sığ denizler büyük ve kuvvetli dalgaların teşekkülünü önlediği için, dalga düzleri sadece dalga hareketine im kân verecek kadar derin olan kıyılarda teşekkül eder. Derinliğin oldukça kısa bir mesafede ıo metrenin altına indiği kıyılar derin sayılır. Fakat buna rağmen, bu derinlikteki her kıyıda dalga düzü bulunm az. Çünkü çatlayan dalgaların o kıyı üzerinde yeteri kadar uzun bir süre için işlemiş olması da gerektir.

D alga düzlerinin eğim şartları ve şekil ayrıntıları, m evcut dağı­nık kum ve çakıllar kullanılm ak suretiyle, her seferinde dalgaların büyüklüğüne uygun bir durum a geçer. D alga düzlüğünün yüzeyi, fırtınalardan sonra fazla eğimli ve derince aşınmış bir durum kaza­nır, durgun şartlar altında ise dağınık taşlar yeniden yığılıp yükse­lerek az eğim li bir hale gelir. Böylece dalga düzlerinin bir fonksiyonu olarak yorum lanırsa bu gelişmenin, denge durum undaki kıyılarda görülen gelişmeye benzer şekilde, az eğimli bir kıyı düzlüğüne eriş­mek am acını güttüğü anlaşılır. D alga düzleri sahasındaki birikinti­ler, sadece m untazam uzanışla düzlüklerin tesisinde yardım cı olduk­ları taktirde kalıcı olarak kabûl edilebilirler. Herseferki dalga şidde­tine uym ak üzere şekil değiştirdikleri için gerçekte bunlar çoğunca geçici birikinti karakterindedirler.

Buna göre, bariz dalga düzlerine sahip kıyılara, yarların bulu­nup bulunmam ası dikkate alınm adan, belirgin karakterli kıyılar (alm: kräftig geprägte Küsten), dalga düzlerine sahip olm ayan kıyılara ise Zayıf karakterli kıyılar (a lm : schwach geprägte Küsten) denilmelidir.

Y ine buna göre dalga düzlüğüne sahip bir kıyı boyunda yar’la- rın bulunması veya bulunmam ası, belirgin karakterli kıyı şekillerinin

Page 20: JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ Prof. Dr. …tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/... · 2015-08-14 · Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici

3 4 0 H e r b e r t L o u i s

tümü içinde göze çarpan, fakat esas bakım ından ikinci derecede kalan, bir ayırım işareti olarak dikkate alınm alıdır. Yarların bulunup b u ­lunmaması denizaltına dalan karanın yassı veya dik eğimli, reliefin düz veya arızalı olup olmamasına bağlıdır.

Bu sebeplerden kıyılar hakkındaki yeni ana kavram lar sayesinde çeşitli münferit şekillerin, daha önceki kavram ların sağladığından daha kolay bir şekilde anlaşılmasının mümkün olacağına inanm akta­yım.

A na kavram ların değişmesi konusunda verilmiş olan bu örneklerin sayısı, başkaları, meselâ karst jeomorfolojisi saha- sındakilerle de kolayca artırılabilir. Ben burada, herşeyden evvel jeom orfolojinin, sadece aytıntılara inen bilgilerin çoğalması ve derin­leşmesi ile değil, doğrudan doğruya ana kavram ları yeniden işlen­mesi sayesinde hissedilir ilerlemeler yapabileceğine belirtmeye çalış­tım ve onun için bu açıklam ayı yapm ayı gerekli buldum.

Özet

Jeom orfolojik bilgiler ve inleceleme m etodlarındaki büyük geliş­meler, bu ilm in ana kavram larındaki, az dikkati çeken fakat önemli olan gelişmelerle birlikte olmuştur. M eselâ aşıntı ve birikinti şekil­lerinin eski tarifleri bugün artık yetersizdir. A yrıca geçici ve kalıcı birikinti şekillerinin ayırd edilmesi gereklidir. Sadece kalıcı şekil tip­leri devam lı birikme olayını ifade eder. Buna karşılık geçici birikinti şekilleri, bazan şiddetli erozyon devreleri ile aralanmış, çeşitli etm en­lerin eseri olabilir. M akalede, ayrıca, “ tektonik şekil” ve “ strüktürel şekil” terimlerinin özel karakterleri de tartışılmıştır.

D iğer taraftan akarsuların denge durum u adı verilen teori ten- kid edilmiştir. Çünkü aslında doğal bir akarsuda denge durum unu tanıtm ak için kesin bir ölçü (kriter) yoktur. H âttâ denge durum unun şüphe götürm ez bir tarifi bile yapılam am ıştır. O nun yerine, bir akar­suyun düzgünleşmiş yüzeyi ile karakterize edilen ve W .M .D A V ÎS ’in “ akarsuların denge durum u” nu karşılayan, “ akarsuların düzgün akış durum u” (alm: Glâttungszustand, ing: smoothed State o f rivers) terimi bir akarsuyun ileri safhalarının daha uygun bir ifadesi olabilir. Akarsuların akış safhası, akarsu yüzeyinin karakteriyle iyice belirgin­dir ve arazide doğrudan doğruya tanınabilir. Y azıd a bu konuda baş­ka açıklam alar da yapılm ıştır. Akarsuların denge durum u halinde, derinleme aşınma azalmış, fakat eskiden yanlış olarak farzedildiği

Page 21: JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ Prof. Dr. …tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/... · 2015-08-14 · Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici

J e o i Mo r f o l o j î n İ n A n a K a v r a m l a r i 3 4 1

gibi, tam am iyle durmamıştır. Akarsuların düzgün akış durum una doğru geliştiklerini ise ispatlam ak mümkündür.

V a d i gelişmesi teorisi, bilhassa W .M .D A V ÎS ’in teorisi, şimdiye kadar, niteliği pek de açık olm ayan bir aksiyom ’a (gerçeğe) d ayan­dırılmıştır. Bu teoride, taş sertliği ve yapının hiç bir etkisi dikkate alınmaksızın, yerkabuğunun jeom orfolojik kararlılığı, yassı vadilerin teşekkül sebebi olarak kabûl edilmiştir. Fakat bu gerçek, genel bir değer arzetm ez. M eselâ devirli nem li tropik iklim ler için bu izah doğru değildir. Bu açıklam aların bir sonucu olarak, hiç değilse farklı iki esas tip, V -biçim li vadi gelişmesi tipi (aim: Kerbtaltypus, ing: V-shaped valley - evolution type) ve yassı tekne biçim li tip (aim: Flachm uldentaltypus, ing: tray - shaped type) ayırd edilebilir. W .M . D A V Î S ’in teorisi V-şekilli vadi gelişmelerinin görüldüğü bölgeler­de geniş ölçüde faydalıdır. Fakat bu teori tekne biçim li vadi geliş­meleri ile V -biçim li vadi gelişmelerini birbirinden ayırd etmediği sürece yetersiz görünmektedir.

V-şekilli vadi gelişmesi tipiyle tekne biçim li tipin ayırdedilmesi, h a fif dalgalı aşıntı yüzeyleriyle kaplı bulunan orta enlem dağların­daki geniş vadiler içinde oyulmuş dar vadilerin izahı imkânını hazır­lar. Bu konuda, geçmiş iklim lerin etkilerini dikkate alm ayan eski izahlar yeterli olam az.

K ıyılardaki dalga düzleri (aim: Schorre) hakkında yapılan tar­tışma, kıyı olaylarının anlaşılması ve kıyıdaki şekillerin sınıflandı­rılması için yeni görüşler sağlam aktadır. Genellikle bu yazıda, yalnız fluviyal olay ve şekiller konusunda değil, jeom orfolojinin diğer konu­lardaki ana kavram larında da dikkate değer ölçüde gelişmeler oldu­ğu belirtilm ek istenilmiştir.

L ite r e tü r

1 . L o u is , H . : Allgemeine Geomorphologie, Berlin i960. 2. baskı1961. E. O B S T tarafından tertiplenen Allgem eine Geographieadlı elkitaplarının 1. cildi.

2 . H e ttn e r , A . : Die Arbeit des fliessenden Wassers, Geogr. Zeitschr.1910, S. 371-373.

3 . B a u lig , H . : La Notion de Profil d ’Equilibre, Histoire et Critique,Comptes Rendus, Congr. Internat. Geogr. T . III,S . 51-63, LeC aire 1926.

Page 22: JEOMORFOLOJİNİN ANA KAVRAMLARINDAKİ YENİ Prof. Dr. …tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/... · 2015-08-14 · Bunlar kalıcı birikinti şekilleri ile geçici

3 4 2 H e r b e r t L o u i s

4 . L o u is , H. : Rumpfflächenproblem, Erosionszyklus und Klimageo­morphologie. Festschr. f.F.M achatschek, Pet. M itt.E rg.H . 262, G otha 1957, S. 9-26 bes. S. 12 ff. (bilhassa sayfa 12 ve devam i).

5 . B ü d el, J. : Das System der klimatischen Morphologie, Deutscher Geogr. T ag, M ünchen 1948. Landshut 1950, S.65-100.

6 . W ilh e lm y , H. : Klimamorphologie der Massengesteine, Braun­schweig 1958.

7 . P e n c k , W a lth e r. : Die morphologische Analyse, Stuttgart 1924.

8 . L o u is , H . : Der Reliefsockel als Gestaltungsmerkmal des Abtragungs­reliefs. Lautensach - Festschr. Stuttgarter Geogr. Studien, Bd. 69, Stuttgart 1957, S. 65-70.

9 . S o e rg e l, W . : Die Ursachen der diluvialen Aufschüttung und Ero­sion. Berlin 1921.

10 . R a th je n s , C . : Das Lehrbuch der Allgemeinen Geomorphologie von H . L O U lS . M itt. Geogr. Ges. M ünchen i960, S. 153-164.