kadln - İsamktp.isam.org.tr/pdfdrg/d01929/1999_13-14-15/1999... · kadln ,_,(vi jj-~...

16
::!' ... KADlN ,_,(VI Jj- Bismillahi'r-Rahmani'r-Rahim Ya Rabbi! Her sana borçluyurn. V ni 'rnetlerin kadrini bilerek sana gibi retrnek en büyük ernelirndir. ve sen Her iki cins için hükümler, en güzel hükürnlerdir. Onu iyice her seviyedeki biçim- de ve bu yolda da olarak naslb eyle. Böylece hem benim, hem de bu risaleyi ihlasla Salat ve selarn Peygamberimiz Efendimiz Muhammed Mustafa'ya olsun. O (s.a.v.), ka- erkek en güzel bi- çimde ortaya koydu. Ondan bize haberlerin en mak ve dinimizin hükümlerini en iyi biçimde anlamak isterim. Kitap ve Sünnet' e uyma hususunda bize ör- nek olan Sahabi, Tabi'ln. Tebe-i Ta- bi 'In ve bugüne kadar ihlasla a hizmet ulema ve salihine de en içten selam ve dualar ederim. Ya Rab b! Bilgimi hak olarak göster, ona naslb eyle. da olarak göster; ondan lutfeyle. Beni, göz kadar nefsimle Amin! bir kenara cak olursa bütün dünyada erkeklerin yönetimi Erkeklerin onlara zulüm ve uzak toplumlarda feminizm Doç. Dr. Abdülaziz BA YINDIR . ve giderek güçlenmesine yol uygulamalan gö- ren ve dinini bulunan bir çok müslüman da bu cereyana her yerinde en yetkili ve sorunla- bahsetmektedirler. Fakat ya- problemleri çö- zerken bir çok yeni poblemi ortaya Çünkü Kur'an ve Sünnet' e dayanmadan erkeklerin iç- tenlikle benimseyecekleri bir çözü- üretmek ve müslüman olmayan kimselere bunu benimsetmek müm- kün Dini temel problemlerini Fakat ko- nunun özüne inilmeden, aceleci, ba- zen dae hükümlü dirmelerle hak- ortaya Mlrastan, göre iki kat pay iki bir denk tarih boyunca müslüman sosyal ve siyasi hayatta fazla etkin ve nihayet bir er- dörde kadar evlenme- sinin caiz gibi hususlar bu delili olarak ileri sürülmek- tedir. Konuyu sathllik içinde ele alan müslümanlar da bu iddia- lann gördükleri için Islami yok say- mak, bir çok sahlh hadisi delll olarak kabul etmemek ve ayetleri keyfi bir biçimde yorumlamak suretiyle Iamiyeti korumaya -124-

Upload: others

Post on 24-Aug-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: KADlN - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01929/1999_13-14-15/1999... · KADlN ,_,(VI Jj-~ Bismillahi'r-Rahmani'r-Rahim ~ Ya Rabbi! Her şeyimi sana borçluyurn. V erdiğİn ni 'rnetlerin

• ~ ::!' ~ ...

KADlN ,_,(VI Jj-

~ Bismillahi'r-Rahmani'r-Rahim ~

Ya Rabbi! Her şeyimi sana borçluyurn. V erdiğİn ni 'rnetlerin kadrini bilerek sana gereği gibi şük­retrnek en büyük ernelirndir. Kadını ve erkeği sen yarattın. Her iki cins için koyduğun hükümler, şüphesiz en güzel hükürnlerdir. Onu iyice aniayıp kavrarnarnı, her seviyedeki insanın rahatlıkla anlayacağı biçim­de aniatmarnı ve bu yolda da şuurlu olarak şükürde bulunmarnı naslb eyle. Böylece hem benim, hem de bu risaleyi ihlasla okuyanların şükrü artsın.

Salat ve selarn Peygamberimiz Efendimiz Muhammed Mustafa'ya olsun. O (s.a.v.), uygulamasıyla ka­dın erkek ilişkilerini en güzel bi­çimde ortaya koydu. Ondan bize ulaşan haberlerin en dağrusuna ulaş­mak ve dinimizin hükümlerini en iyi biçimde anlamak isterim. Kitap ve Sünnet' e uyma hususunda bize ör­nek olan Sahabi, Tabi'ln. Tebe-i Ta­bi 'In ve bugüne kadar ihlasla İslam' a hizmet etmiş ulema ve salihine de en içten selam ve dualar ederim.

Ya Rab b! Bilgimi artır; hakkı hak olarak göster, ona uymamı naslb eyle. Batılı da batıl olarak göster; ondan kaçınmaını lutfeyle. Beni, göz açıp kapayıncaı,:_a kadar nefsimle baş başa bırakma! Amin!

İstisnalar bir kenara bırakıla­cak olursa bütün dünyada kadınlar erkeklerin yönetimi altındadırlar. Erkeklerin onlara yaptıkları baskı, zulüm ve haksızlıklar İslam'a uzak toplumlarda feminizm cereyanının

Doç. Dr. Abdülaziz BA YINDIR .

dağınasına ve giderek güçlenmesine yol açmıştır. Yanlış uygulamalan gö­ren ve dinini hakkıyla öğrenmemiş bulunan bir çok müslüman da bu cereyana kapılrnıştır. Artık dünyanın her yerinde en yetkili ağızlar, kadın haklarından ve kadınların sorunla­rından bahsetmektedirler. Fakat ya­pılan çalışmalar, bazı problemleri çö­zerken bir çok yeni poblemi ortaya çıkarmaktadır. Çünkü Kur'an ve Sünnet' e dayanmadan erkeklerin iç­tenlikle benimseyecekleri bir çözü­mü üretmek ve müslüman olmayan kimselere bunu benimsetmek müm­kün değildir.

İslam Dini kadınların temel problemlerini çözmüştür. Fakat ko­nunun özüne inilmeden, aceleci, ba­zen dae pe.şin hükümlü değerlen­dirmelerle Islamiyetİn kadına hak­sızlık ettiği iddiası ortaya atılmak­tadır. Mlrastan, erkeğin kadına göre iki kat pay alması, iki kadının şahid­liğinin bir erkeğin şahidliğine denk tutulması, tarih boyunca müslüman kadının sosyal ve siyasi hayatta fazla etkin olmaması ve nihayet bir er­keğin dörde kadar kadınla evlenme­sinin caiz olması gibi hususlar bu iddianın delili olarak ileri sürülmek­tedir.

Konuyu aynı sathllik içinde ele alan bazı müslümanlar da bu iddia­lann bi~ çoğunu haklı gördükleri için asırlık Islami uygulamayı yok say­mak, bir çok sahlh hadisi delll olarak kabul etmemek ve ayetleri keyfi bir biçimde yorumlamak suretiyle İs­Iamiyeti korumaya çalışmaktadırlar.

-124-

Page 2: KADlN - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01929/1999_13-14-15/1999... · KADlN ,_,(VI Jj-~ Bismillahi'r-Rahmani'r-Rahim ~ Ya Rabbi! Her şeyimi sana borçluyurn. V erdiğİn ni 'rnetlerin

1 .___

KADIN

Müslüınanlıkta kadınla erkek arasında var olduğu sanılan adalet­sizlik, gerçekte yoktur. Mirasta er­keğin iki kat pay alması, iki kadının şahidliğinin bir erkeğin şahidliğine denk tutulması, erkeğin dörde kadar kadınla evlenebilınesi ve benzeri hükümler İlahi adaletin vazgeçilmez birerparçasını teşkil eder. Konu İs­lam bütünlüğü içinde değer­lendirildiği zaman, aksi bir uygu­lamanın haksızlık ve adaletsizlik dağuracağı ortaya çıkar. Bu durumu sağlam delillerle açıklayarak hem İslam' a yapılan haksız hücumlara karşı koymak, hem de bazı kimseleri ınüslümanlığı koruma gayesiyle düş­tükleri tehlikeli durumdan kurtar­mak gerekmektedir.

KADlN VE ERKEK Bakara silresi'nin 228'inci a­

yetinde şöyle buyurulmaktadır:

}~~)"'~);.:.J~~1~c.>_ilı~~) ... t ~ l~ Y.j: 1uı) J.~~~ ~1~

"Kadınların erkeklere karşı sorumlulukianna denk biçimde hakları vardır; ancak erkekler on­lara karşı bir derece üstünlüğe

sahiptir. " Nisa suresi'nin 34'üncü aye­

tinde erkeklerin kadınlardan bir de­rece üstün olmalarının ne anlama geldiğine ve bunun sebeplerine yer verilmeyecektedir:

~ ~~ ~ L; :wı ~ :ı;ı~ j~}i t ~ ... ~\}li 0:- ı);ji l;) '~ ~

"Erkekler kadınların yöne­ticisidirler. Bunun sebebi, Allah'ın onları kadınlardan güçlü yaratmış

olması ve mallarından harcamada bulunmalandır. "

Erkeklere karşı güçsüz yarat­tığı kadınları koruma işini bizzat Allah üstlenmiş ve yukarıdaki ayetin devaınında şöyle buyurmuştur:

~ t:; 0~ s~~ S~l.i ~~~li ... t ~ .. . J.aıı

" ... İyi kadınlar, kocalarına boyun eğen, yokluklannda onların hoşlanmıyacağı şeylere karşı ken­dilerini koruyan kadınlardır. Bu, haklarını bizzat Allah'ın korumuş olmasına karşılıktır ... 11

Yukarıdaki ayette geçen ve "yönetici" diye tercüme ettiğimiz "kavram" kelimesi, "güven vermek, işlerini üstlemek ve durumunu iyi­leştirmek" anlamına da gelmektedir. Yani erkekler kadınları koruyup kollamakla görevlidirler. İta'at, bu görevde bulunan birinin tabii hak­kıdır. Diğer yandan erkeklerin mal­larından kadınlar için harcamada bulunınalarına karşılık da bazı hak­ları olmalıdır. Ancak bu, hak et­tiklerinden fazla olmamalıdır.

Kadın ve erkeğin yapısına, karşılıklı olarak üstlendikleri görev ve sorumlulukianna uygun olan İlahi sistem, her iki tarafın hak ve men­faatlerini korumuş, kişiliklerini ge­liştirmelerine ve hayatı huzur içinde geçirmelerine zemin hazırlamıştır. Bunu anlayabilmek için İslami ve insani bir bütün olarak ele almak gerekmektedir.

-125-

Page 3: KADlN - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01929/1999_13-14-15/1999... · KADlN ,_,(VI Jj-~ Bismillahi'r-Rahmani'r-Rahim ~ Ya Rabbi! Her şeyimi sana borçluyurn. V erdiğİn ni 'rnetlerin

KUR' AN MESAll İLMİ ARAŞTIRMALAR DERGiSi, OCAK, ŞUBAT, MART 99, Sayı: 13, 14, 15

1-Erkerlerin Kadınlara Kar­şı Sorumlulukları

A-Kocamn Karısına Karşı Sorumluluğu

I-İnsan İlişkileri Yönünden Sorumluluk

a-Kadınlarla iyi geçinmelidir

~~~-s<:ı~r-~1~~~1~G} ... ~ 4ı:r.s- ı)-~ ·Jıı ~ J ~ ı;;s:; 01 ~

" ... Kanlannızla güzelce kay­naşın. Eğer hoşlanmadıysanız, ba­karsınız ki, bir şeyden hoşlanmamış olursunuz ama Allah onda bir çok hayırlar yaratacak olur. "1

Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"En iyiniz, ailesine karşı en iyi olanınızdır. Ben aiferne karşı en iyi olanınızım."2

b-Hırçın ve kasıtlı davranış­Iarına tahammül etmelidir. ı~>...;, ;.s~ 'J)ı:, ;.s:;ı:,:;ı 0:- ::ı1 ı;:.ı::r._.uı ~ı 4 ~ '-:ıli ı1~ j ı~ j ı;_:; 01} r-~1~%.\J ~

4~~~_#1ııı "Mü'minler, eşlerinizden ve

evUidınızdan size düşmanlık eden­ler de olur. Onlara karşı dikkatli olun. Eğer onlan affeder, kusurla­nna bakmaz bağışlarsanız, işte Al­lah da çokça bağışlayan ve esirge­yendir. Aslında mallannız ve ço­cuklarınız sadece bir imtihandır. Beklediğiniz büyük karşılık Allah katın dadır. "3

1.Nisa. 19. 2 .İbn Mace, Nikah 50; Dariml, Nikalı

55. 3 .et-Teğ{ibün. 14,15.

2-Mali yönden sorumluluk a-Mehir Müslüman bir erkek, eşine me­

hir vermekle yükümlüdür. Bu, Allah tarafından kadına tanınmış bir haktır. Nisa Suresi'nin 4'üncü ayetinde şöy­le buyurulmaktadır:

j/' "'- .} ~ ~ 4 ... ._:~ 0ftj~ ~WII)Tj ~

"Kadınların mehirlerini, bir güçlük çıkarmadan gönül nzası ile verin."

Koca, bu konudaki hükümlere uygun biçimdemehri ödemediği tak­dirde kadın mehrini mahkeme yoluy­la talep edip alabilir ve alıncaya ka­dar da kocasına karşı görevlerini ye­rine getirmeyebilir.

M ehir, kan ile kocanın veya temsilcilerinin karşılıklı anlaşmasıy­la serbestçe belirlenirse ona mehr-i müsemma denir. Bunun bir üst sının yoktur. Peşin olarak ödenmesi karar­laştırılan kısmı peşin, kalanı daha sonra ödenir. Tamamının peşin ol­ması da karara bağlanabilir. Erkek, mehir borcunun peşin ödenecek bö­lümünü ödemeden karısından yarar­lanmaya hak kazanamaz, kadın mü­saade ederse o başka. Daha sonraya bırakılan kısım, ya belirlenen günün gelmesiyle, veya boşama ya da ölüm halinde kadına tastamam ödenir. Miras paylaşımı bu ödeme yapıl­dıktan sonra yapılır.

Erkek, boşadığı kadına olan mehir borcunun tek kuruşunu kese­mez.

;~ ~ :;ı:, ~:r:..)j :ı c<.: :r:..)j 0(~ı ;J~) ::ıı:, ~ 4 ... j,~ ~ ı)·ı;;._ı; )\; ~~~ ~-~~

-126-

Page 4: KADlN - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01929/1999_13-14-15/1999... · KADlN ,_,(VI Jj-~ Bismillahi'r-Rahmani'r-Rahim ~ Ya Rabbi! Her şeyimi sana borçluyurn. V erdiğİn ni 'rnetlerin

KADlN

"Eğer bir kadını boşayıp ye­rine bit başkasıyla evlenmek ister­seniz ilkine kantar yükü altın ver­miş dahi olsanız, hiç bir parçasını geri almayınız. "1

Nildlh akdi sırasında mehir ka­rara bağlanmamışsa kadının mehir hakkı kendiliğinden doğar, isterse kadın, mehir almamak şartıyla nika­ha razı olmuş olsun. Bu şekilde kendiliğinden doğan mehire "mehr-i misil'' denir. Bunun miktan ve öde­me şekli, o kadına denk sayılan diğer bir kadının aldığı melıı·e bakılarak tesbit edilir. B u denklik kadının ba­basının akrabaları arasından yaş, gü­zellik, zenginlik, akıl, dindarlık, be­karlık-dulluk, ilim, edeb, güzel ahlak ve çocuksuz olma gibi özelliklerde annır. Bu özelliklerde ona denk olan kadının kocasından almış olduğu mehir onun mehr-i misli olur.

İnsanlar zor elde ettikleri şey­lere değer verir ve kolay kolay elden çıkarmak istemezler. İşte mehir, ka­dını zor elde edilir yapıp kocanın gözünde kıymetli hale sokar ve çok ciddi bir sebep olmadan onu boşa­maya yanaşmamasını sağlar.

b-Kadının Nafakası

~ ... ;J'_~~~~·~~~~Gt~ "Onları, gücünüze göre otur­

duğunuz yerin bir bölümünde otur­tun."2

:J'j) ..__;~ >J:Y) J, ~ ~ ~j~~~~

],~~ L. ~);' ,;_;:U ı ~~ '1 J,:iı ~~ ~ ~~G

1 .N isa, 20.

2.et-Ta!dk. 6.

~t~~~~:Uı~ "Varlıklı olan, nafakayı var­

lığına göre versin. Darlığa düşmüş olan da Allah'ın kendisine ver­diğinden harcasın. Allah hiç kim­seyi verdiginden fazlasıyla sorumlu tutmaz. Allah güçlüğün ardından kolaylık yaratır." 3

Kadının yeme-içme, giyinme ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak kocanın görevidir. Kadın zengin de olsa, bu konudaki harcamalara kat­kıda bulunmak zorunda değildir.

Kadın, kocasının sofrasına otu­rarak ihtiyacı kadar yiyip içer. Giye­cek ihtiyaçlarını da kocasının malıy­la karşılar.

Koca, kansını sofrasına almak istemez veya sofrada ona eziyet ya­hut cimrilik ederse, nafaka, kadının talebi üzerine mahkeme tarafından belirlenir. Gerekli görüldüğü tak­dirde kadın, kocası tarafından öden­mek üzere nafakası için borçla­nabilir. Mesela bir marketten veresi­ye alacağı gıdaların bedelini kocası­na ödettirebilir. Ancak bu son du­rumda mahkeme kararı gerekir.

Isınma, aydınlanma ve temiz­lik gibi bütün ihtiyaçların karşılan­ması da kocanın görevidir.

İç çamaşırı, elbise ve dış giyim yanında müstakil yatak ve ihtiyaç duyulan ev eşyalannın te'm~n~ naf:.­kaya dahildir. Kadın, kendısıne aıt elbise ve eşyasından hiç birini kul­lanmayabilir. kocanın aksini taleb etmeye hakkı yoktur.

3.et-Talak, 7.

-127-

Page 5: KADlN - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01929/1999_13-14-15/1999... · KADlN ,_,(VI Jj-~ Bismillahi'r-Rahmani'r-Rahim ~ Ya Rabbi! Her şeyimi sana borçluyurn. V erdiğİn ni 'rnetlerin

KUR' AN MESAJ! iLMİ ARAŞTIRMALAR DERGiSi, OCAK, ŞUBAT, MART 99, Sayı: 13, 14, 15

Yiyecek ve giyeceklerin belir­lenmesi konusunda karı-kocanın du­rumları yanında zamanın ve bölge­nin şartlarına da dikkat edilir.

Barınma ihtiyacı için karı ile kocanın halleriyle uyumlu ve örfe uygun bir mesken te'mini gerekir. Soylu, zengin bir eş için müstaki~ bir ev tahsisi icab eder. Orta hallı bir eşe, içinde rahat edebileceği, tuvalet ve mutfak gibi ihtiyaç duyu­lan bölümleri olan bir oturma birimi, mesela böyle bir apartman dairesi tahsis edilir. Eş fa.Kır ise, yerine göre, tuvalet ve mutfağı başkalarıyla ortak­laşa kullanılan, fakat kendisine ait kilitli, müstakil bir odanın bulun­duğu bir mesken yeterli olabilir.

Hali-vakti iyi, soylu bir kadın, kumasının veya eşinin akrabalarının bulunduğu bir binada oturmayabilir. Kocası müstakil bir ev te'min edin­eeye kadar kocasına teslim olma­yabilir.

Evin komşuları da önemlidir. Kadın güçsüz olduğu için kocası ona baskı ve haksızlık yapabilir. Koca­sının baskı ve haksızlıklarına karşı kendisini koruyabilecek iyi komşu­lar arasında bulunmayan bir mesken, şeri'atin kabUl ettiği mesken (mes­ken-i şer'!) sayılmaz. Komşuların insan ilişkileri bakımından iyi ve d!m bakımından da güvenilir kişiler ol­ması gerekir. Kadın, bu şartlara uy­gun olmayan bir evde oturmaya zor­lanamaz.

c-Kadının Hizmetçilerinin Nafakası

Kadının hizmetçisi onun sahip

bulunduğu köle değilse, eşinin ona nafaka vermesi gerekmez. (N.K.m.186)

Fakir bulunan koca, karısının hizmetçisine nafak.a vermekten so­rumlu tutulmaz. Gücü yeten kocanın, karısının hizmetçisinin nafakasını vermesi !ca b eder.

Kadın soylu bir aileye mensub ya da özürlü ise yemeğini pişirmekle sorumlu tutulamaz. Koca, yemeği kendi aşçısına yaptınyorsa, karısının yemeğini hazırlaması için hizmetçi tutmak zorunda değildir. Aksi tak­dirde yemek pişirecek bir hizmetçi tutması gerekir.

Kadın ihtiyaç duyduğu şeyleri çarşıdan bizzat almakla yükümlü değildir. bu, kocanın görevidir. On­ları ya kendi getirir veya bu işi ya­pacak birini tutar.

Kadın hasta olur ve hizmetçisi de bulunmazsa ona hizmet etmek, kocanın görevi olur.

Madd! durumu uygun olan ko­ca, eşinin hizmetçisine nafaka ver­mekle yükümlüdür. Kadının iki ya da daha fazla hizmetçisi varsa, erkek bunlardan yalnız bir tanesinin nafa­kasından sorumlu olup, diğerlerini eve sokmayabilir. Ancak eşinden ço­cukları bulunur da bu sebeple birden fazla hizmetçiye ihtiyaç duyulursa, o zaman birden fazla hizmetçinin nafakasını vermekten sorumlu olur.

Koca, hizmetçinin göreceği iş­leri kendisinin bizzat göreceğini ya da kendi hizmetçisine gördüreceğini söyleyerek kadının hizmetçisinin na­fakasını vermekten kaçınamaz. Ka­dın buna razı olursa o başka.

-128-

Page 6: KADlN - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01929/1999_13-14-15/1999... · KADlN ,_,(VI Jj-~ Bismillahi'r-Rahmani'r-Rahim ~ Ya Rabbi! Her şeyimi sana borçluyurn. V erdiğİn ni 'rnetlerin

f 1

i

:

ı J

KADlN

Hizmetçiye verilecek nafaka ona yetecek kadar olmalıdır. Verile­cek elbise ise örf ve adetlere uygun olarak giyimine yetecek miktarda olmalıdır. Mevsime, yaşanan yere ve zamana göre elbisede değişiklikler olur.

d-Kadına Bir Munise, Bir Arkadaş Te'mini

Kadın büyük bir evde tek ba­şına oturmaktan sıkılır ve korkarsa, kocanın ona bir arkadaş te 'min etmesi gerekir.

Eğer sıkılıp korkmayacağı bili­niyorsa, iyi komşular arasında, kü­çük bir evde yaşayan eş için bir mu­nise, yani ona can yoldaşı olacak bir arkadaş te'mini gerekmez.

e-Sütçocuğunun Emzirilmesi

~~LS~~~~ '1)7 ~:;. ~(~1}1) ~ / ;;; ;. .'<> > / .Jo " c> "/ / j./ "' ,. ;;; ::;; ) o "' ; /"'

) ~ j! .u~} _,_..JI ~) ~w )1 r-7 ı:ır .)1)r ~i i: ~ ~ o > tr ~ o~; 'ı/"~ ~ 1 .ı, • ; o ~ o > ; >~ o

~ 4------) 1L.r....o.; ......_L:l0 1 ~ J.r---1~ ~~

~ .. -~-_J~ ~};;. '1) G._.J~ ~~1) ~w.;

uAnalar çocuklarını tam iki yıl emzirsinler. Bu, emzirme sü­resini tamamlamak isteyenler için­dir. Analann beslenmesi ve giyimi, çocuk kendinden olan babanın borcudur. İnsan ancak gücünün ye ttiğinden sorumlu tutulur. N e ana çocuğu yüzünden, ne de çocuk ken­dinden olan baba, çocuğu yüzün­den sıkıntı çekmelidir."1

Annenin çocuğunu emzirmesi dini bakımdan kendine vacib olmak-

1.Bakara,233.

la birlikte, hukuki bakımdan buna zorlanamaz. ancak baba fakir olur da süt anne tutmaya gücü yetmez veya sütanne bulamaz yahut çocuk başkasının memesini almazsa, kadın çocuğunu emzirmeye zorlanabilir. (Nafakat, m. 439.)

Anne, sütannenin kendi yanın­da bulunmasını arzu ettiği halde sütanne bunu kabUl etmezse, baba daima annenin yanında bulunacak sütanne bulmaya mecburdur (Nafa­kat, m. 442)

Kadın kendi çocuğunu emzir­mesinden dolayı kocasından ücret alamaz. Fakat boşanarak kocasından ayrılmış bir kadın kendi çocuğunu emzirmek için ücret alabilir. (N af a­kat, m. 445 ve 451). Bu durumda anne, başkasının isteyeceği ücret ile ya da ücretsiz olarak çocuğunu emzireceğini söylerse, çocuk sütan­neye verilmez.

f-İddet Nafakası Boşanmış olan veya kocasında

bulunan hadımlık ve güçsüzlük gibi bir rahatsızlıktan dolayı mahkeme tarafından ayrılmalarına karar veril­miş bulunan bir kadının eski koca­sıyla alakasının tamamen kesilmesi için belli bir süre beklernesi gerekir ki, bu müddete iddet müddeti denir. Hamile ise çocuk doğuncaya kadar, adet görüyorsa üç kere adet görüp temizleninceye kadar, adet görmü­yorsa üç ay bekler. Bu süre içinde eski kocasına ait evin bir bölümünde oturması, yiyecek ve giyeceğinin o­nun tarafından karşılanması gerekir.

-129-

Page 7: KADlN - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01929/1999_13-14-15/1999... · KADlN ,_,(VI Jj-~ Bismillahi'r-Rahmani'r-Rahim ~ Ya Rabbi! Her şeyimi sana borçluyurn. V erdiğİn ni 'rnetlerin

KUR' AN MESAll İLMİ ARAŞTIRMALAR DERGİSİ, OCAK, ŞUBAT, MART 99, Sayı: 13, 14, 15

g-Çocuk Bakımı (Hidane Hakkı)

Hidane, çocuğun, ehliyetli biri tarafından belli bir süre için alıko­nulup yetiştirilmesi demektir. Ço­cuğun yetiştirilmesi dinen anneye aittir. Ancak anne huküken bununla sorumlu tutulamaz. Fakat çocuğun bakımını üstlenecek başka bir kimse yoksa, o zaman anne çocuğa bakma­ya mecbur tutulur.

Anne boşanıp ayrıldıktan son­ra hidane için babadan ücret taleb edebilir (Nafakat, m. 453). Çocuğun bakılacağı evin kirası babaya aittir. Baba yoksa bunu en yakın akrabası ödür. Fakat annenin kendi meskeni bulunur da çocuğa orada bakmak mümkün olursa, ayrıca kira taleb edemez (Nafakat, m. 460).

Çocuk için ödenecek nafaka, babanın maddi gücüne ve çocuğun yaşına göre değişir. Babanın eli darda değilse, çocukların nafaka­lannda genişlik göstermesi gerekir. Hakim, nafakayı uygun gördüğü miktarda artırır (Nafakat, m. 458). Çocuk için takdir edilen nafaka an­neye verilir. Annenin nafakayı ço-cuğa harcamadığı tesbit edilirse, ya nafaka güvenilir bir kişiye verilerek annenin ondan sabah akşam azar azar alması te'm1n edilir veya nafa­kayı harcama vazifesi annenin dışın­da birine verilir (Nafakat, m. 461-462).

Anne bir yabancıyla evlenince çocuğa bakma hakkını kaybeder. Çünkü bu durumda çocuk aşağılanıp huzursuz edilebilir. Fakat anne, ço­cuğun yakınlanndan olan bir şahısla

mesela amcasıyla evlenmişse bu hak düşmez. Anne yabancı biriyle ev­lendiği halde bu kişi çocuğun bakı­mını kabUl ederse, onu annesinden almak caiz olmaz. Çok kere bir üvey baba, kansının hatırı ve Allah nzası için bir çocuğa akrabasından daha iyi bakabilir.

Bir kimse çocuğunu alıp başka bir yere götürmek isterse, anne buna mani' olabilir. Çünkü çocuğu terbiye etme hakkı çiğnenmiş olur.

Erkek çocuklar kendi işlerini yapabilecek bir çağa gelinceye kadar bakımını üstlenen kadının (hiidine­sinin) yanında bulunur; ondan sonra vellsine tesllm edilirler. Bu müddet yedi, sekiz veya dokuz yaşını tama­mlayıncaya kadardır. Uygulamada yedi yaş esas alınmıştır. Erkek ço­cuklar bu yaştan sonra bir erkek gibi yetişmeye, ilim ve san'at öğrenmeye ihtiyaç duyarlar. Bu konuda babalan ve dedeleri daha ehildir.

Kız çocukları ise adet görmeye veya bulfiğ çağına yaklaşmaya yani erkeklerin ilgisini çekmeye (müşte­had olmaya) başlayıncaya kadar analannın yanında kalırlar. B undan sonra babalannın ve dedelerinin ko­rumasına daha çok ihtiyaç duyacak­lanndan, annelerinden geri alınırlar.

Anne, bakım hakkı sona ermiş olan çocuğu istediği zaman gidip görebilir; kendisi bundan men 'edi­lemez.

h-Çocukların Nafakaları

Kız olsun, erkek olsun, çocuk­ların nafakalarını te'ın1n etmek babanı görevidir. Annenin ve diğer

-130-

Page 8: KADlN - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01929/1999_13-14-15/1999... · KADlN ,_,(VI Jj-~ Bismillahi'r-Rahmani'r-Rahim ~ Ya Rabbi! Her şeyimi sana borçluyurn. V erdiğİn ni 'rnetlerin

L

KADIN

akrabanın bu konuda bir sorumlu­luğu yoktur.

Baba, çocuklarına bir türlü nafaka vermez ya da gaib olursa, hakim, baba üzerine nafaka tak­dirinde bulunarak borçlanmak sure­tiyle çocukların geçimini te'mln etmesini anneye emreder. Sonra an­ne bu borcu çocukların babasından alır. Anne borç alınayıp da harca­mayı kendi malından yapmışsa, bunu bilahare kocasından taleb edip ala­bilir. Babanın yokluğunda çocukları geçindirme görevini babanın babası üstlenir.

Baba, ayrıca serveti olmayan küçük çocuklarını çalışıp kazana­caklan çağa gelinceye kadar bakma­ya mecbfirdur. Daha sonra onu du­rumuna uygun bir san'ata koyar ya­hut ücretle çalıştıı-ıp kazancım kendi­sine harcar. Noksan kalırsa, kendi malından tamamlar. Artan bir şey olursa onu çocuk naınına saklar. eğer çocuğun babası israfçı biri ise, bu fazla kısım, hakim tarafından

güvenilir bir kişiye teslim edilir. Çocuğun babası veya anası fakir olur da bu fazla kısma muhtac olurlarsa onu kendilerine harcayabilirler.

Çocuklar için takdir edilecek nafakalar, onların yaşıanna ve ba­balarının servetine uygun, yeterli miktarda olmalıdır. Babaları orta halli ise çocuklar için birer hizmetçi, yetmediği takdirde ikişer hizmetçi de tutulur.

i-Büyük Evladın Nafakası Bulfiğa ermiş olan erkek evla­

dın nafakası babay~ lazım gelmez;

kendilerinin çalışıp karşılaması ge­rekir.

Mevki sahibi ve soylu bulunan kimselerin oğlu olduğu için bir yerde işçilik yapamayacak durumda olan­lar kazançtan aciz sayılırlar. Bun­ların mallan yoksa ve mahkemeye müracaat ederlerse nafakalannı hakim takdir eder. Babalan "Biz bunların geçimini sağlanz" diye­mezler.

Kız evladın kendine yetecek malı yok ve evli de değilse, nafakası babasına aittir. ister bakire olsun, is­terse iddetini tamamlamış dul olsun, müsavldir.

Evladın tahsil masraflan baba­ya aittir.

Büyük evladın gelirleri ve ka­zançları kendilerine yeterli olmaz ve çalışıp kazanamayacak durumda bulunurlarsa, noksan kalan bölü­münü babanın tamamlaması gerekir.

B-Erkeklerin Diğer Görev-leri

Erkekler hem çevre güven­liğinin sağlanmasından, hem de akra­badan birinin hata yoluyla işlediği cinayetin diyetini ödemekten sorum­lu tutulurlar.

I-Çevre Güvenliğinin Sağ­lanması

Bir mahallede, bir köyde, bir kervansarayda veya bir şahsın mül­künde, meskeninde yahut beldeye

. ses işitilecek derecede yakın olup, kimsenin mülkünde bulunmayan boş bir mahalde faili mechul bir cinayet işlendiği takdirde o yerin halkı, ya suçluyu bulurlar veya özel olarak

-131-

Page 9: KADlN - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01929/1999_13-14-15/1999... · KADlN ,_,(VI Jj-~ Bismillahi'r-Rahmani'r-Rahim ~ Ya Rabbi! Her şeyimi sana borçluyurn. V erdiğİn ni 'rnetlerin

KUR' AN MESAIT İLMİ ARAŞTIRMALAR DERGiSi, OCAK, ŞUBAT, MART 99, Sayı: 13, 14, 15

yapılan muhakeme sonucu ölünün kan bedelini ödemek zorunda bıra­kılırlar. Burada uygulanan muha­keme usUlüne kasô,me denir.

Kasame kısaca şöyle yapılır: Mesela bir köyde, kimsenin

mülkü olmayan bir mahalde öldü­rülmüş bir insan cesedi bulunur ve ölünün velisi "Onu siz öldürdünüz" diyerek hakim huzfuunda köy halkı aleyhinde dava açıp kasame talebin­de bulunursa, hakim köylülere iddia karşısında ne diyeceklerini sorar. köylüler iddiayı reddederlerse ölü­nün velisi köyün erkeklerinden elli kişiyi seçerek hakime gösterir. Ha­kim bunlardan her birine yemin teklif eder. Bunlar da ölüyü ken­dilerinin öldürmediğine ve katilini bilmediklerine dair yemin ederler. Eğer hepsi böyle yemin ederlerse, o köyün ergenlik çağına girmiş bütün erkeklerine ölünün diyeti pay edilir. Bu hususta oranın zenginleriyle fakirleri arasında bir fark yoktur. Bu diyetin ödenmesine mevcutsa akİ­leler de iştirak ederler. Bu diyet, ölünün yakınlarına üç yıl içinde ödenir.

İçlerinden yemin etmekten ka­çınanlar olursa, hakim bakar, eğer ölünün velisi kısası gerektiren bir iddiada bulunmuşsa, bu kişiler ye­min edinceye ve o şahsı öldür­düklerini i 'tiriif edinceye kadar hap­sediliri er. Fakat ölünün velisi diyet cezası verilmesini gerektiren bir itidiada bulunmuşsa, o takdirde ye­min etmekten kaçınan kim ise, bütün diyetonların ilkilesine ödettirilir.

biri, katilin kim olduğunu bilirse, ye­min ederken "Onu ben öldürmedim; falandan başka katilini de bilmem" diye yemin eder.

Kadınlar, bulundukları köy ve­ya mahallenin korunmasından so­rumlu tutulmadıkları için, kendi mülkleri dışında bulunan bir ölüden dolayı kasarneye ve diyete dahil edilmezler.

2-Akileye Katılma, Diyet Ö­demekten Sorumlu Tutolma

Hata yoluyla meydana gelen cinayetlerden dolayı ödenmesi gere­ken diyeti üstlenerek ödemek zo­runda olan kimselere akile denir. Akile, aynı kuruma bağlı yahut aynı iş kolunda çalışan kimseler ya da suçlunun erkek akrabasıdır.

Kişinin mensı1b olduğu aşiret, kavim ve kabile, kendi bireylerinden birisinin yaptığ cinayetten icab eden diyeti suçlu ile birlikte aralarında bölüşerek öder. Ödemeye kabllenin akil-baliğ ve hür olan erkekler katı­lırlar. Bu uygulama, kabile mensı1b­lannın birbirini koruyup kollaması­na ve hatalı davranışlarda bulunanla­rın diğerleri tarafından uyarılmasına sebep olur. Kadınların uyarılan çoğu kere dikkate alınmadığından, onlar bu konuda sorumlu tutulmamış ve diyeti ödeyecekler arasına alınma­mışlardır.

II-Erkeklerin Kadınlara Kar­şı Hakları

A-Aile Reisliği Erkek, üstlendiği bu kadar so­

rumluğa karşılık, aile reisliği maka­mına oturur. Kadının temel görevi Kendine yemin teklif olunan

-132-

-- __ _____......;ı

Page 10: KADlN - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01929/1999_13-14-15/1999... · KADlN ,_,(VI Jj-~ Bismillahi'r-Rahmani'r-Rahim ~ Ya Rabbi! Her şeyimi sana borçluyurn. V erdiğİn ni 'rnetlerin

ı 1

ı

1

KADlN

ise kocasına boyun eğmek ve ken­disini daima onun meşru' arzularına cevap verecek şekilde hazır bulun­durmaktır. Kadın, aile sırlarını kim­seye açınarnalı, kocasına bağlı kala­rak iffetini ve namusunu koruına­lıdır.

Kadın, kocanın şartlara uygun olarak kendisine tahsis ettiği evde ikilmete ve onun ınüsaadesi olmadan dışarı çıkınanıaya ıhecbfudur. Fakat kocasının ınüsaadesi olmasa dahi başkasından olan alacağını gidip ala­bilir. Yanında ınahreıni bulunmak şartıyla farz olan hac ibadetini yapmak için yolculuğa çıkabilir.

B-Miras Kadınlara karşı önemli ölçüde

ınall sorumluluk üstlenen ve onları korumakla görevlendirilen erkekle­rin ınall yönden onlardan iyi durum­da olmaları İlahi adalet gereğidir.

Nisa suresinin 11 'inci ayetinde şöyle buyurulınaktadır:

~ ~ ?~ ;.s~':ljf ~ ~UI ~; ~ G Gif~U c~ı ~~:c_; J 0bJ \.J:: ~i\1!

" "' -' ,..

~ ... .ı,~l 4-U ~'~IJ :::J\5' J~JC~) "Allah Tetila, size evladınız

hakkında erkek için iki kız payı vermenizi emreder. Mfrasçılar kız olup, ikiden fazla olurlarsa tere­kenin üçte ikisi onlarındır. Eğer kız tek ise mfrasın yarısını alır."

Erkeğin üstlendiği sorumlu­luklar göz önüne alınacak olursa, kız kardeşinin iki katı miras alınasının zorunlu olduğu ortaya çıkar. Bun­ların bazıları şöyledir:

a-Erkek evlendiği zaman me-

hir verir; kız kardeş ise ınehir alır. Mesela baba geriye üç ev ile üç yüz milyon lira miras bırakmış olsa, iki ev ile iki yüz milyon lira erkek kardeşe, bir ev ile yüz milyon lira da kız kardeşe kalır. Erkek ev le­neceği eşine elli milyon ınehir vere­cek olsa, geriye yüz elli milyon lirası karacaktır. Kız da kocasından elli milyon ınehir alsa onun parası da yüz elli milyona çıkacak, böylece paraları eşitlenmiş olacaktır.

Erkek, karısının oturması için iki evden birini tahsis edecek, kız kardeş ise kocasının donatacağı evde ikaınet edecektir. Böylece hem erkek, hem de kız kardeşin elinde kiraya verilecek birer evleri buluna­caktır. Bu bakımdan da eşit duruma gelmiş olacaklardır. Tabii ki bu ör­nek her durumda geçerli olmaz ama, konu hakkında ınukayese imkanı verir.

b-Erkek, eşine ve çocuklarına karşı üstlendiği görevi yerine getirir­ken içi rahat olur. Çünkü kendisinin daha çok miras payı alınış olması, ona sorumluluklarını hatırlatacaktır. Eşine ve çocuklarına karşı harca­mada bulunamayan bir erkek, onlar karşısında küçük düşer ve aile reis­liğiıııi gereği gibi yapamaz. bu durum aile huzurunu temelinden etkiler. Kadının zengin, kocanın fakir ol­duğu ailelerde huzursuzluğun ol­duğu, çocukların iyi yetişemediği, kadının da mutsuz olduğu daima müşahede olunmaktadır. Erkeğin maddi durumunun karısından iyi ol­ması, karısının mutluluğu için de lüzumludur.

-133-

L____ ------

Page 11: KADlN - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01929/1999_13-14-15/1999... · KADlN ,_,(VI Jj-~ Bismillahi'r-Rahmani'r-Rahim ~ Ya Rabbi! Her şeyimi sana borçluyurn. V erdiğİn ni 'rnetlerin

KUR' AN MESAJI İLMİ ARAŞTIRMALAR DERGiSi, OCAK, ŞUBAT, MART 99, Sayı: 13, 14, 15

c-Erkek, kadın akrabasına kar­şı üstlendiği maddi görev leri yerine getirirken içi rahat olur ve sorum­luluk duygusuyla hareket eder. Ka­same ve akile ile ilgili bölümlerde kadınların bunlardan sorumlu tutul­madıklarını gördük. Buna göre erkek yanlışlıkla bir adam öldürecek olsa, kız kardeşi onun diyet borcuna kat­kıda bulunmayacak ama kız kardeş aynı cinayeti işlerse erkek diy.eti ödemekten sorumlu tutulacaktır. In­sanlar bu gibi sorumluluklara karşı­lıksız olarak girerlerse, kendilerinin sömürülmüş olduğu duygusuna kapılabilirler. Ama erkek ml'rastan daha çok pay aldığını düşününce ra­hatlar. Nitekim anabir kardeşler iki­leden sayılmadıkları için, bunlara düşen ml'rasta kadın ile erkek eşit tutulmuşlardır.

)lti~) ir,:.ı lt il~~!;~~ ::ı~S::ıl) ... t • y ~<--i ·' ' • '"-> y • ( '.: . ı' 'ı <"ı:: ~ • YI u-'? i 1_,.;\.5" .:ıp u' ..Wl~ -l.>) ~ .::..>-

,.- .-:::"' "'

~ ... ~w~~-~~;~~1 " ... Eğer mfras bırakan erkek

veya kadın kelale ise (yani çocuğu ve babası yoksa) ve kendisinin (ana­bir) bir erkek veya bir kız kardeşi varsa, bunlardan her birinin payı, altıda birdir. Eğer bu kardeşler bir­den fazla iseler mirasın üçte birinde ortaktırlar ... "1

Yani mirasın üçte birini anabir kız kardeş ile anabir erkek kardeş eşit olarak paylaşırlar.

d-Miras yoluyla servetierin büsbütün parçalanması önlenmiş ve kadının ınensub olduğu ailenin gücü

1.Nisa, 12.

nisbeten korunmuş olur. Evlilik kan ile koca arasında

yapılan bir sözleşme ile doğan ve eşierin karşılıklı olarak birbirle­rinden yararlanmalarını meşrUlaştı­ran bir kurumdur. Bu sebeple kadın ev le ndi diye akrabası ile ilişkisini kesmiş olamaz. O, kendi ailesinin adı ile anılır. Bugün olduğu gibi ko­casının soyadını taşıması sözkonusu değildir; güçlü aile bağlarının devam etmesi gerekir. Kadının ailesinin güçlü olması onun için bir çeşit gü­vence oluşturur.

Kocasından ayrıldığı zaman sığınacağı yer, kendi erkek akraba­sının yanıdır. Bir an için erkek karde­şiyle mirası yarı yarıya paylaştığı varsayılırsa, bu, ailesiyle kend~ ara­sında bir engel oluşturur. Ama Islam hukukuna göre erkek kardeşi kendi­sinin iki katı miras alınış olacağın­dan, kız kardeş oraya sığınırken rahat olur. Onun erkek akrabası da aynı rahatlığı duyar ve aynı zamanda ken­dilerini bu konuda gört;vli hisse-derler. ·

e-Erkek, babanın soyunu, kız da kocasının soyunu devam ettirir. Bir çok baba, servetinin kendi soyu­nu devam ettirecek olanlara kalma­sım arzu eder ama kızını büsbütün mahrum bırakmak da istemez. Bu yüzden malların çeşitli yollarla erkek eviada verildiği ve kız evlattan kaçı­rıldığı sıkça görülür. Ml'rasın iki pay erkeğe, bir pay da kıza verilmesi, insanların bu duygularını da tatmin edeceğinden, ikili-birli taksim, mira­sın kaçırıtmasına ve bu sebeple mey-dana gelecek düşmanlıklara fırsat

-134-

----~ ----~~~-----

Page 12: KADlN - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01929/1999_13-14-15/1999... · KADlN ,_,(VI Jj-~ Bismillahi'r-Rahmani'r-Rahim ~ Ya Rabbi! Her şeyimi sana borçluyurn. V erdiğİn ni 'rnetlerin

KADlN

vermeyecek, bütün tarafları tatmill edecektir.

Kadınların Şahidliği

;Jô~c ~~!::r:0'~ IJ~ı) ... )> 0-- 'w~~:::.--: ~Gl~ı) ~~ ~~ Gh

4'.G.1~i ~_j 4:.G.(f . .,;...; ::ıı ~ı~ı , , " "'

A j, ,o> o

"1.: .•• <.Sf-':>'1

a(Borç yazdınrken) erkekleri­nizden iki şfihid tutun. Eğer iki er­kek yoksa, şahidierden bir erkekle iki kadın da olur. Kadınlardan biri unutacak olursa, öteki hatırla­tır."1

Bilindiği gibi, kadınlarla er­keklerin ilgileri, dikkatleri ve olayla­ra yaklaşımları birbirinden farklıdır. B u farklılık, onların yaratılışlanndan kaynaklanır. Mesela nikah mera­siminde bulunan erkek, eşierin ağız­larından çıkan sözlere dikkat ettiği halde, kadın, giydikleri kıyafetlere, güzellik ve yakışıklılıklarına, gelinin ve damadın birbirlerinin ayağına ba­sıp basmadıklarına dikkat eder. Ni­kah konusunda bir şahidlik yapmak gerektiği zaman kadının ilgisini çe­ken şeylerin bir değeri olmaz.

Kadın, yolda dövüşen iki kişiyi görse, büyük bir heyecanla kendisini koruma kaygısına düşer. Dövüşen­Ierin ellerinde bıçak ve tabancalar görecek olsa, o zaman dikkatini büs­bütün kaybeder. Dövüşenlerle onları ayırmaya çalışanları birbirine karış­tırarak araya giren kişinin suçlu ol­duğuna dair şahidlik bile yapabilir.

Ayrıca bazı kimseler, kadınla-

1 .Bakara, 282.

rm duygusallıklarından veya güçsüz­lüklerinden yararlanarak onları etki­leri altına alıp, yanlış ifade verme­lerine sebep olabilirler. Şüphesiz er­kekler kadar kişiliği gelişmiş olan, korkmadan ve kimsenin etkisi altın­da kalmadan şahidlik yapabilecek kadınlar da vardır. Ancak bunlar dü­şük oranda olduklarından, kadınların şahidliği daima şüphe doğurur. Bir olayla ilgili olarak iki kadın şahid, birbirini destekler mahiyette şahid­likte bulununca bu şüphe giderilmiş olur.

Had ve kısas cezalan ferdiere uygulanan en ağır cezalardır. Hırsız­lık sebebiyle birinin elinin kesil­mesine veya kısas yoluyla bir başka­sının öldürülmesine karar verilmesi önemli bir olaydır. Bir yanılmanın olduğu infazdan sonra anlaşıldığı takdirde, geri dönülmesi mümkün ol­mayan bir iş yapılış olur. Bu bakım­dan herhangi bir şüphe ortaya çıkar­sa, bu cezalar düşer ve sanık, duru­muna uygun daha hafif bir cezaya çarptırılabilir. Kadınların şahidliği

ile had ve kısas cezası veıilmez. Çün­kü yukarıda belirtildiği gibi kadın­ların şahidliğinde daima şüphe ile bakılaeka yönler bulunabilir. Had ve kısas cezalarının doğabilecek şüphe­

lerle düşürülmesi, yargılamada esas­tır. Şüphe ile düşen bir ceza şüpheli birdelll ile sabit olmaz. Bunun böyle olması, cezanın düşmesini kolaylaş­tırmak ve insanları bu ağır cezalara çarptırmamak içindir.

Had ve kısas davalan dışındaki davalarda iki erkek veya bir erkekle iki kadın şahidin bulunması yeterli

-135-

Page 13: KADlN - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01929/1999_13-14-15/1999... · KADlN ,_,(VI Jj-~ Bismillahi'r-Rahmani'r-Rahim ~ Ya Rabbi! Her şeyimi sana borçluyurn. V erdiğİn ni 'rnetlerin

KUR' AN MESAJI İLMİ ARAŞTIRMALAR DERGisi, OCAK, ŞUBAT, MART 99, Sayı: 13, 14, 15

görülmüştür. Bazı konularda yalnız kadınların şahidliği de yeterli sayıl­mıştır.

Sadece Kadınların Şahidliği Erkeklerin bilemeyecekleri

konularda yalnız kadınların şahidliği kabUl edilir. Bu konuları şöylece sı­ralayabiliriz:

I-Çocuğun diri olarak doğdu­ğuna şahidlik: Bir kadın, "Çocuk diri olarak doğdu; sesi çıktı ve hareket etti. Sonra da öldü" diye şahidlikte bulunsa; buna dayanılarak o çocuk yıkanıp kefenlenir ve üzerine cenaze namazı kılınır. Çocukla ilgili neseb ve miras işlemleri konusunda da bu şahidlik geçerli olur.

2-Kadınların, erkekler tarafın­dan bakilamayacak organlarında bu­lunan kusurlar hususunda yalnız ka­dınların ihbar ve şahidlikleri kabul edilir.

3-Kadın hamamlarında mey­dana gelen adam öldürme olayla­rında yalnız kadınların şahidliği ile suçluya diyet ödeme cezası verilir ama kısas cezası verilemez.

Şahidlik konusunda kadınlar ka yırılmışlardır.

Şahidlik zor bir iştir. Şahidin görerek bildiği şeyi hakimin huzu­runda ve tarafların karşısında ifade etmesi gerekir. Şahid, olayı veya de­lillerini bizzat görüp müşahede etmiş olmalı ve mahkemede ifade verin­ceye kadar belleğinde tutmalıdır. Şahidliğin mahkemede kabUl edile­bilmesi için şahidierin güvenilir ol­ması çok önemlidir. Aleyhinde şa­hidlikte bulunulan kiş haksız çıkma-

mak için şahidieri itharndan çekin­meyebilir. Onlar hakkında olur ol­maz şeyler söyleyip onurlarını kıra­bilir. Kadınların hassas yapıları bu gibi şeylere karşı çabuk rencide olur. Dikkat edilirse, erkekler dahi şahid­lik görevinden kaçmaya çalışırlar.

Bir erkek yerine iki kadın şahi­din getirilmesinin şart koşulmuş ol­ması, tabii olarak onların mahkeme kapılarında sıkıntıya düşmelerini en­gellemiş ve kadınlık onurlarını ren­cide edilmemesi hususunda ellerine önemli bir imkan vermiştir. Bu se­beple, şahidlik konusunda kadınların kayırıldığı söylenebilir.

Dörde Kadar Kadınla Ev­lenme

Dörde kadar kadınla evlenme, erkekler için verilmiş bir ruhsat, kadınların ve toplumun bazı ihtiyaç­larını gidermek için de bir fırsattır.

Nisa süresinin 3 'üncü ayetinde şöyle buyurulmuştur:

L. ı ) "\j ~ G...Jı . ı t ":~ \rı o ~ o. • ::ı ı ~ :ı.. ~ <..>" -~~ ~<)'}7

;.~"•:- ::ı~ ~t_~~) ~) ~ :Uı Cr: ;J:Jy\1 J~1 ~1 J.;J:.;~ı ::...s::..t. (. )1 ;~~ıjJ ı)_..W \rı

~J.ı);s \11 ((Eğer yetfm kızların hakla­

rını gözetmekten korkarsanız, sizin için heliii olan kadınlardan ikişer, üçer veya dörder olmak üzere nikiih ediniz. Eğer adil davranamayacağı­nızdan korkarsanız, artık bir eş ile veya malik olduğunuz etiriye ile yetininiz. Bu, adaletten sapmama­nız için daha elverişlidir."

- 136-

Page 14: KADlN - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01929/1999_13-14-15/1999... · KADlN ,_,(VI Jj-~ Bismillahi'r-Rahmani'r-Rahim ~ Ya Rabbi! Her şeyimi sana borçluyurn. V erdiğİn ni 'rnetlerin

f

L

KADlN

1-Çok Evlilik, Erkeğin Değe­rini Artırır

Erkeklerin kadınlara karşı so­rumluluklarının ne kadar çok oldu­ğunu yukarıda gördük. Buna karşılık kadınların vazifesi, kocalarının meş­ru' isteklerini yerine getirebilmek için kendilerini hazır bulundur­maktan ibarettir. Bir çok kadının bu konuda cimrilik ettiği, kocasının ar­zusuna karşılık vermekte tembel davrandığı görülür. Kadının kocası­na güzel görünmeye çalışması ve en güzel elbiselerini kocasının karşısın­da giymesi gerekirken, bunun tam tersinin yapıldığı gözlemlenmek­tedir. Erkek, karısını güzel görmek isterse, onunla birlikte misatirliğe gitmesi veya eve karısının misafirle­rinin gelmesini beklernesi gerek­mektedir. Bu durum, erkeğin evi ile bağlarını zayıflatmakta ve onu evin­den uzaklaştırmaktadır. Birden fazla evliliğin caiz olması halinde böyle bir problem olmayacaktır.

Eğer erkeğin bir karısı varsa, ikinci kadınla evlenmemesi için bi­rinci kadın kocasına karşı elinden gelen ilgiyi gösterecek, ona karşı süs­lenecek ve en güzel elbiselerini onun karşısında giyinecektir.

Erkeğin birden fazla karısı ol­duğu zaman da her bir karısı, koca­sının ilgisini çekebilmek için elinden geleni yapacaktır. Böylece aile haya­tına bir canlılık, bir heyecan gelecek­tir. Bu sebeple Sulidi Arabistan gibi, birden fazla evliliğin yaygın olduğu yerlerde kadınlar böyle konularda çok duyarlıdırlar.

2-Çok Evlilik Kadının da De­ğerini Artırır

İki kadınla evlenme sözkonusu olduğunda, erkeğin sorumluluğu iki katına çıktığı halde, kadının sorum­luluğu yarı yarıya azalmaktadır. Çünkü bu durumda erkek, birinci karısına karşı sorumluluklarını tam olarak yerine getirmek zorunda olduğu gibi, ikinci karısına karşı sorumluluklarını da tam olarak yeri­ne getirmek zorunda olacaktır. Onun için de ayrı bir ev açacak, onun da nafakasını karşılayacaktır. Ayrıca

zamanını ikiye ayırarak her birinin yanında eşit sürelerle geceleye­cektir. Kadının kendisini kocası için hazır tutması gereken zaman da yarı yarıya düşecektir. Kadın, eline geçir­diği bu fırsatı iyi kullanırsa, boş zamanlarında bilgi ve becerisini ge­liştirebileceği gibi, toplumda önemli sosyal faaliyetlerde de bulunabilir. Bugün iyi yetişmiş bir çok kadının evlendikten sonra bilgi ve becerisini kaybettini, evlilik hayatının ona yük­Iediği görevlerden dolayı düşlediği sosyal ve ilmi hizmetleri yapama­dığını görmekteyiz.

Bir kadının dul veya b3kire ola­rak hayatını sürdürmesi ve başkala­nnın rahatsız edici tavırlanyla muha­tab olmaktansa, bir erkeğin nikahı altında bulunması her zaman arzu edilen bir durumdur. Haklan korun­duğuna göre, ikinci, üçüncü veya dördüncü eş olması durumu değiştir­meyecektiL İstanbul Müftülüğü 'ne telefon eden bir kadın, kız kardeşine ait bir soru sormak istedi ve "Maa­lesef bir beyin ikinci eşi olarak yaşı-

-137-

Page 15: KADlN - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01929/1999_13-14-15/1999... · KADlN ,_,(VI Jj-~ Bismillahi'r-Rahmani'r-Rahim ~ Ya Rabbi! Her şeyimi sana borçluyurn. V erdiğİn ni 'rnetlerin

KUR''AN MESATI İLMİ ARAŞTIRMALAR DERGiSi, OCAK, ŞUBAT, MART 99, Sayı: 13, 14, 15

yor." ifadesin_i ~ullandı. Kon.~ş:?a.~ sından kendisının de dul ve kulturlu bir hanım olduğu anlaşılıyordu. Dedim ki: "Hanımefendi! Soraca­ğım soruya dürüstçe cevap verme­nizi bekliyorum. "Bir bey size gelse ve dese ki: "Benim üç tane eşim var, sizi dördüncü eş olarak almak istiyorum." cevabınız ne olur? Dedi ki: "Ne demek beyefendil Kötü bir eş, iyi bir evliittan iyidir." Dedim ki: "Peki öyleyse neden kız karde­şinizin ikinci eş olmasım hoş karşıla­mıyorsunuz!?" Dedi ki: "Bu, tama­men toplumun değerlendirmesinin bir yansımasıdır."

Müslüman toplumlar, zinanın ve zinaya götürecek davranışların yasak olduğu toplumlardır. Erkekler nikah dışında bir yolla kadınlardan yararlanamazlar. Toplumlarda ka­dın-erkek sayısı birbirine yakındır. 1999 Türkiye'sinde kadın sayısı, erkek sayısından azdır. Yapılan son sayımda kadın nüfUsu% 47'den bi­raz fazla çıkmıştır. Demek ki bugün Türkiye' de erkekler evlilik dışı

yolları bırakıp evlenecek olsalar açığı kapamak için bazı kimselerin başka ülkelerden kadınlarla evlen­mesi gerekecektir. B u da kadınların değerini çok yükseltecektir. Bazı erkeklerin de birden fazla kadınla evlendiği düşünülürse, o zaman ka­dınların ne kadar değerli hiile gele­ceğini düşünmek icab eder.

Ayrıca erkekler, başka kadın­ların vücutlarını göremeyecekleri için kendi eşierini dünyanın en güzel kadını kabUl edebileceklerdir. Ama bugün çeşitli yarışmalada seçilen

güzel vücutlu kadınlar alabildiğine teşhir edildiği için, kendi kansını onlarla kıyaslayan nice erkekler başka kadınlara yönelmekte ve bu yüzden nice aile mutsuz olmaktadır.

3-Çok Evlilik Topluma Ya­rar Sağlar

İnsanlar zor elde ettikleri ihti­yaçlarına çok değer verirler. Ekmeğe ve elbiseye altından daha çok ihtiyaç duyarız ama kolay elde edilmeleri sebebiyle onlara altın kadar değer vermeyiz. Erkekler kadınlara ekmek ve elbise gibi ihtiyaç duyduklan halde, İslamiyet onları altından daha değerli hale sokmuştur. bu sebeple müslümanlığın egemen olduğu hiç bir toplumda kadın horlanamaz, a­şağılanamaz; erkeklerin zevk aleti, vitrinierin mankeni ve ·malların rek­lamında kenar süsü haline getiri­lemez. Kadınların ucuz işçi olarak kullanılması, kimsesiz ve sahipsiz kalması ile sözkonusu bile olamaz.

İslam toplumunda kadınların tam bir saltanat sürdükleri bile söylenebilir. Çok evlilik ise bir ta­raftan onların değerini artırırken, diğer taraftan erkeklere zulmetıne­lerini engeller. Çok evliliğin zulmü nasıl engellediği evvelce anlatıldı.

Erkeklerin onlara mehir ver­mek ve nafakalannı te'm1n etmek zorunda olmaları ev li kadınların bir iş yerinde çalışarak bazı kimseler tarafından rahatsız edilmelerine im­kan vermeyecektir. Evinin hanımı olarak kalacakları için kendi sosyal seviyesinde olup, evli olmayan bir kadına ni s betle bir saltanat içinde olacaklardır.

-138-

Page 16: KADlN - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01929/1999_13-14-15/1999... · KADlN ,_,(VI Jj-~ Bismillahi'r-Rahmani'r-Rahim ~ Ya Rabbi! Her şeyimi sana borçluyurn. V erdiğİn ni 'rnetlerin

KADIN

Zinanın ve zinaya götüren yol­ların yasak olması sebebiyle hiç bir kadın kocasız kalmayacak, birden fazla kadınla evliliğin caiz olması sebebiyle erkeklerin gözünde kadın­ların değeri artacaktır. Boşamanın

çok kolay olmasına rağmen, müs­lüman erkekler, karılarını kolay kolay boşayamayacaklardır. Çünkü karısını boşayan bir erkeğin bir başka kadını bulup evlenmesi kolay olmadığı halde, kocasından ayrılan kadın, kendisiyle evlenmek isteyen bir çok erkek bulacaktır. dumu böyle olduğu için bir ayetle iddet bitmeden nikah kıyılması yasaklanmıştır:

:W\*~~~;,~~c~'>')t ) ~ JJY; _ _, ;J-01 :lıı ~~ .ı.~t ~ ;. ~~:s-r:, t

'J 1 "u J;:.. st;; ı);; ::ı ı ~ı ~~ ~ J~ıy; 'J ~ ı_;:e-ı) ~-t~~~~~ ~? ç:.l.C.ıı E~ ı_;.;;.

~ ... c~ J~'.(;_tj ~t ,_,; (. ~ :Jıı ~t "İddet meklemekte olan

kadınlara evlenme isteğinizi çıtlatmanızda veya onu içinizde saklamanızda size bir vebal yoktur. Allah biliyor ki, nasıl olsa bunu onlara söyleyeceksiniz. Ama meş­ru {sözler söylemeniz dışında sakın birbirinize gizlice söz vermeyin.

Farz olan bekleme süresi dolmadan da nikah kıymaya kalkışmayın ... "1

Bu sebeple İslam hukukunda boşanma tamamen erkek aleyhinde bir işlem olarak değerlendirilmiştir.

Kadınlar çalışma ihtiyacında olmayacakları için, iş sahaları daha çok erkeklere kalacak ve işsizlik büyük ölçüde azalacaktır.

Erkeklerin arzularının gayr-i meşru bir biçimde tatınln edilmesi ve kadınların istismar edilmesiyle toplumda ortaya çıkan eğlence

sektörüne ne büyük servetierin har­candığını, insanların bu hususta zamanlarını nasıl israf ettiklerini dü­şünürsek eğlence sektörüne ihtiyaç olmayan toplumlarda zaman ve imkanların iyi ve faydalı biçimde kullanılması sonucu toplumun yara­lannın daha kolay sarılacağı ortaya çıkar.

Yazılı basında, kadının istis­mar edildiği sayfalar iptal olunca, kağıt israfının büyük ölçüde düştüğü görülecek; bu istismarın radyo, te­levizyon ve sineniada önlenmesi ile bunun için· harcanan zaman ve imkanların faydalı bir biçimde değer­lendirilmesi mümkün olacaktır.

1.Bakara, 235.

-139-