kemiklerinize yatırım yapın yerinde osteoporoz...osteoporoz, kırıkları tedavi etmek için...

20
IOF Uluslararası Osteoporoz Vakfı Kemiklerinize yatırım yapın İşyerinde Osteoporoz Çalışanlar, işverenler ve hükümetler açısından osteoporozun sosyal, konomik ve insani maliyeti e IOF Bilimsel Danışmanlar Komitesi adına Dünya Sağlık Örgütü İşbirliği Merkezi (Liege, Belçika) tarafından hazırlanmıştır

Upload: others

Post on 23-May-2020

11 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

IOF Uluslararası Osteoporoz Vakfı

Kemiklerinize yatırım yapın İşyerinde Osteoporoz Çalışanlar, işverenler ve hükümetler açısından osteoporozun sosyal,

konomik ve insani maliyeti e

IOF Bilimsel Danışmanlar Komitesi adına Dünya Sağlık Örgütü İşbirliği Merkezi (Liege, Belçika) tarafından hazırlanmıştır

Sağlıklı kemik Osteoporotik kemik Osteoporoz nedir? Osteoporoz kemiğin yoğunluk ve kalitesinin azalarak iskeletin zayıflamasına ve özellikle de omurga, el bileği, kalça, pelvis ve üst kolda kırık riskinde artışa yol açan bir hastalıktır. Osteoporoz ve onunla ilişkili kırıklar önemli bir mortalite ve morbidite nedenidir. Bu hastalıktan etkilenen kişilerde kemik kaybı zaman içinde ve hastalık ilerleyinceye kadar semptom veya uyarıcı bulgular vermeden oluşur. Osteoporoz dünya nüfusunun artması ve yaşlanması nedeniyle anlamlılığı giderek artan global bir problemdir. Bu nedenlerle osteoporoz genellikle “sessiz epidemik” olarak adlandırılır.

Kemiklerinize yatırım yapın İşyerinde Osteoporoz Çalışanlar, işverenler ve hükümetler açısından osteoporozun sosyal, ekonomik ve insani maliyeti Önsöz Osteoporozun yalnızca yaşlıları etkilemediğini kavramanın zamanı gelmiştir. Osteoporoz aktif çalışan milyonlarca insan dahil olmak üzere yaşamın çeşitli evrelerindeki insanları etkiler. Çalışmaların çoğunda bu insanlar gözardı edilmiştir ancak bu yayındaki ilk hesaplamalar osteoporozun işyerinde çok büyük ekonomik ve insani maliyete yol açtığını göstermektedir. Bu rapor sadece A.B.D., Avrupa ve Kanada’da işyerlerinde osteoporoza bağlı kırıkları olan insanları tedavi etmenin yıllık doğrudan maliyetinin yaklaşık 48 milyar $ olduğunu ortaya koymaktadır. Elbette bu maliyete dolaylı ekonomik maliyetler ve bir omur veya kalça kırığı olan kişinin ödediği duygusal bedel dahil değildir– size bu yayında kırıklar yaşayan insanların öykülerini okumanızı öneririm. Kadınlar ve erkekler artık işyerlerinde daha fazla zaman geçiriyorlar. Dünyanın pek çok bölgesinde insanların işlev kaybından kaynaklanan gelir kaybını karşılayacak sağlık sigortaları veya tazminat hakları yoktur. Ayrıca, pek çok sağlık sigortası planı ilk kırık oluşmadan önce tanıyı ve tedavinin giderlerini karşılamamaktadır. Bu rapor işyerinde osteoporozun yükünü azaltmak için neler yapılabileceği konusunda yararlı öneriler içermektedir. Ayrıca raporda ek araştırmaların yapılması gerekliliği de vurgulanmaktadır. Osteoporoz ile ilgili herkesi “sessiz epidemiğin” etkisini azaltmak için acil önlemler almaya çağırıyoruz. Pierre D. Delmas Başkan, IOF-Uluslararası Osteoporoz Vakfı

İşyerinde osteoporoz problemi Osteoporoz genellikle yaşlıların hastalığı olarak görülmekteyken neden işyerinde osteoporoz hakkında bir makaleyi kaleme aldık? Bu yaygın hastalık ile ilgili çoğu görüş gibi, osteoporozun sadece yaşlı insanları etkilediği konsepti doğru değildir. Tüm dünyada osteoporozun 50 yaşın üzerindeki her üç kadından birini ve her sekiz erkekten birini etkilediği hesaplanmıştır (osteoporozun etkisi ile ilgili daha fazla istatistiksel bilgi için sayfa 17 ve 18’e bakınız). Osteoporozun insanları yaşamlarının geç dönemlerinde etkilediği doğrudur- üç kadından >2’si osteoporoza 80 yaşında yakalanır; bu, 50-59 yaş arası kadınlar ile karşılaştırıldığında beş kat artışı temsil eder. Bununla birlikte, ekonomik açıdan aktif olan anlamlı sayıda genç insan osteopeni (düşük kemik yoğunluğu) veya osteoporozdan (anlamlı olarak düşük kemik yoğunluğu) yakınır. Bu insanların çoğu mutlaka kırık yaşarlar – esas olarak kalça veya vertebrada – ve yaşamları kötüye doğru dramatik biçimde değişir. Ekonomik açıdan aktif olan daha genç insanlarda vertebra kırıkları kalça kırıklarından çok daha anlamlı bir etkiye sahiptir. Bazı çalışmalar vertebra kırıklarından sonra yaşam kalitesinin kalça kırıklarından sonrakine göre çok daha yoğun biçimde azaldığını göstermiştir. Osteoporoz, kırıkları tedavi etmek için tıbbi bakım ve ilaç harcamaları dahil olmak üzere anlamlı doğrudan maliyete yol açar. Ayrıca osteoporoz nadiren hesaplanan çok büyük dolaylı maliyete de yol açar. Örneğin osteoporozlu bir işçi işini kaybedebilir, ekonomistler tarafından hiçbir zaman hesaplanmayan tıbbi harcamalarda bulunur ve ekonomik kayba uğrar. Osteoporoz işlev kaybına yol açan bir kırık oluşturursa, işçi kendine güvenini ciddi biçimde kaybedebilir ve bu, elbette muazzam bir duygusal bedeldir. İşveren verim ve üretkenlik anlamında ekonomik maliyet ve çalışan değiştirmenin maliyeti ile karşı karşıya kalır. İşyerindeki osteoporozun ekonomik veya sosyal yükünün kesin maliyeti ile ilgili çok az veri vardır ve daha fazla araştırmaya gereksinim vardır. Bu maliyetin hesaplanmasındaki problemlerden biri osteoporotik kırıkları olan kişilerde hastalığın tanısının çok nadir koyulmasıdır.

Sadece her iki osteoporotik vertebra kırığından birine hekim tarafından tanı koyulmaktadır Şiddetli sırt ağrıları nedeniyle seyahat acentası müdürlüğü görevini bırakmak zorunda kalan İngiliz David Tomlinson’un durumunu gözönüne alalım. Doktorları ilk kırıktan dokuz ay sonrasına kadar Tomlinson’un osteoporozu olabileceğinden kuşkulanmamışlardı (doktorlardan biri vertebrasında bir tümörü olabileceğini söyleyerek onu korkutmuştu); bu süre içindeyse 11 yeni vertebra kırığı gelişmişti. Bu “gözden kaçırılmış tanı”, özellikle de sadece her iki osteoporotik kırıktan birine hekim tarafından tanı koyulduğu gözönüne alındığında, ne yazık ki ender rastlanan bir durum değildir ve doğru tanı sıklığı el bileği kırığı gibi “olağan” kırıklarda çok daha düşüktür [Kanis ve McCloskey]. Gözden kaçırılan tanının sonucu osteoporozlu tüm hastaların %10-20’sinden azının zamanında tedavi edilmesidir [Center ve ark.]. Trajik biçimde, osteoporoz derhal ve uygun şekilde tedavi edildiğinde kalça ve vertebra kırıklarının yaklaşık yarısı önlenebilmektedir. Osteoporotik kırıklar ölümcül olabilir. Kadınların kalça kırığı komplikasyonları nedeniyle yaşamlarını kaybetme riski meme kanseri nedeniyle ölme riskiyle eşittir. Bununla birlikte, osteoporozun insanlarda ölüme yol açmasına karşın osteoporoz ölüm belgelerine ölüm nedeni olarak nadiren yazılır çünkü insanlar kırıklar nedeniyle değil, kırıkların yol açtığı komplikasyonlar nedeniyle yaşamlarını kaybederler.

Bu makaleyi hazırlamada karşılaşılan zorluk, osteoporozun maliyet yükünün hesaplanmasına başlamak için mevcut epidemiyolojik çalışmaların verilerini toplamaktı. Yazarlar bu hesaplamaların ilk hesaplama niteliğinde olduğunun farkındadır ve diğer araştırmacıları işyerinde osteoporozun etkisi ile ilgili araştırmalara devam etmeye çağırmaktadırlar. Ayrıca bu yayındaki olgu öykülerinin okuyucuya osteoporozun insanlarda büyük acılara yol açtığını ve bu acıların parasal kayıp olarak hesaplanamayacağını ve hesaplanmaması gerektiğini göstereceğini düşünüyoruz. Kaygı verici bir paradoks osteoporozun belirli bir ölçüde önlenebilmesi, tanısının kolayca ve ağrısız koyulabilmesi ve etkin biçimde tedavi edilebilmesidir. Herkes kemik sağlığını korumaktan sorumludur. Başlıca engellerden biri hükümetlerin ve özel sağlık-bakım sistemlerinin çoğunun ancak ilk kırık oluştuktan sonra osteoporoz ve tedavisinin giderlerini karşılamasıdır. Bu durum değişmeli ve riskli kişilerde tanı ve testler ilk kırıktan önce karşılanmalıdır. Bu önleyici önlemlerden bazıları işverenler tarafından da desteklenebilir; bugün çok az işveren kendi çalışanlarının kemik sağlığını koruma konusundaki güçlü rolünün bilincindedir.

Osteoporotik kırıklar nadiren hesaplanan, çok büyük dolaylı maliyetlere yol açar.

İşyerinde osteoporozun ekonomik maliyeti Tüm hastalardaki kalça kırıklarının doğrudan tedavi maliyeti hakkında görece doğru verilere sahibiz. Vertebra kırıklarının ve ilişkili morbidite ve mortalitenin tedavi maliyeti, işgünü kayıpları ve farmakolojik koruyucu stratejilerin maliyeti hakkında ise görece az veriye sahibiz. Dolaylı maliyeti hesaplayan hiçbir çalışma yoktur ancak akılcı bir öngörü dolaylı maliyetin doğrudan maliyetin en az %20’si kadar olduğudur. Bu hesaplamanın kesinlik içermemesi nedeniyle bu makalede sekonder maliyetleri hesaplamaya çalışmadık ancak başka araştırmacıları bunu yapmaya teşvik ediyoruz. Çalışma yaşamı olan genç bireyler yaşlı bireylere göre daha hızlı iyileşirler ve buna bağlı olarak da, kalça veya vertebra kırığından sonra hastanede daha kısa süre kalırlar. Ayrıca genç bireylerin uzun süre hastanede veya bakımevinde kalma gereksinimleri de daha azdır. Ancak 60 yaşın altındaki hastalardaki osteoporotik kırıklar görece daha yüksek dolaylı maliyete yol açar: hastalık nedeniyle izin alınan günler, işgünü kaybı, işsizlik ödemesi, üretkenlik kaybı, topluma malolan harcamalar ve psikolojik rahatsızlık. Doğrudan maliyet Doğrudan sağlık-bakım harcamaları osteoporozun ekonomik maliyet yükünün en büyük kısmını oluşturur. Daha önce belirtildiği gibi, osteoporozdan yakınan pek çok kişiye hastalık tanısı koyulmamaktadır; dolayısıyla osteoporotik kırıkların gerçek maliyet yükü hesaplamaları büyük olasılıkla hesaplanandan anlamlı olarak daha yüksektir. Hastanede yatış, akut ve kronik kırıkların tedavisi ve devam edilen ilaçlar anlamında osteoporotik kırıkların doğrudan maliyetini ortaya koyan güvenilir istatistiklere sahibiz. Maliyet hesaplamalarını iki gruba ayırdık: kalça ve vertebra kırıkları. Kalça kırığı Bir kalça kırığının maliyeti nedir? Kalça kırığı için ilk hospitalizasyonda ortalama bakım maliyeti hasta başına yaklaşık 7,000$’dır [Johnell]. İlk dört ayın sonunda maliyet yaklaşık 12,000 $’a yükselmektedir [Johnell]. Bir kalça kırığından sonraki ilk yılın sonunda bildirilen maliyeti hesaplamak güçtür çünkü farklı çalışmalarda farklı maliyetler incelenmiştir. Bu hesaplamaların detayına girmeden, bir kalça kırığını ilk yılda tedavi etmenin ortalama maliyetinin 20,000 $ olduğunu söyleyebiliriz. [Johnell] Bu, en azından Kuzey Amerika ve Avrupa için düşük bir tahmindir-bir

çalışmada İsviçre’de her kalça kırığının doğrudan maliyetinin 35, 000 $’dan fazla olduğu hesaplanmıştır [Schurch ve ark.]. Vertebra kırığı Mevcut çalışmalarda standardizasyon olmaması nedeniyle vertebra kırıklarının maliyeti değişkendir. Bizim kullandığımız ve genel olarak kabul edilen bir hesaplama, bir vertebra kırığının yaklaşık doğrudan maliyetinin 1,2000 $ olmasıdır [Johnell ve ark.]. Bir vertebra kırığını tedavi etmenin maliyeti kalça kırığına göre daha düşüktür çünkü ilki cerrahi içermez. Kadınlardaki osteoporotik kırıklar: diğer hastalıklar ile karşılaştırma

Dikey eksen= yıllık insidans x 1000 Yatay eksen= osteoporotik kırıklar—kalp krizi—inme—meme kanseri *her yaşa ait yıllık insidans **29+ yaşındaki kadınlarda yıllık tahmin ***30+ yaşındaki kadınlarda yıllık tahmin 30+ ****1996 her yaştan yeni olgular 1 500 000*-250 000 kalça--250 000 ön kol--250 000 diğer bölgeler--750 000 vertebra 513 000** 228 000*** 184 300**** Riggs BL, Melton LJ. Bone. 1995 Heart and Stroke Facts. 1996. American Heart Association. Cancer Facts & Figures. 1996. American Cancer Society. Çalışan insanlar Elimizde osteoporotik kırıkları olan insanların doğrudan hastane harcamalarına ilişkin hesaplamalar olmasına karşın, bu hastaların kaçının işyerlerinde çalıştığını ve bu kişilerdeki kırıkların maliyetlerini nasıl belirleyebiliriz? Bu kolay bir iş değildir. Kaba hesaplamalarımızı nasıl geliştirdiğimizi kısaca anlatalım. Öncelikle işyeri üzerine ekonomik etki ile ilgili global bir hesaplama yapmak için yeterli veriye sahip değiliz. Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da yaklaşık maliyetine ait yeterli verilere sahibiz. Çalışmakta olan, çeşitli yaş gruplarından kişilerin yüzdesi Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada için benzerdi. Bu çalışmanın amaçları doğrultusunda biz, ekonomik açıdan aktif, 50 yaş ve üzeri (aşağıda gösterilmiştir) kişilere odaklanacağız; 2000 yılına ait istatistikler aşağıdadır. AB, A.B.D. ve Kanada’da ekonomik açıdan aktif kişilerin sayısı (yaş grubuna göre) 55-59 60-64 65+ AB 15060 10339 9203 A.B.D. 9470 5343 5050

Kanada 1080 618 562 Değerler binlerle ifade edilmektedir (x 1000). Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da kalça ve vertebra kırıklarının insidansının aşağı yukarı eşit olduğunu biliyoruz. Çalışmakta olan ve bir kalça veya vertebra kırığı yaşayacak olan kişilerin sayısını hesaplayabiliriz. Yaş gruplarına göre kırık oranları (kalça ve vertebra kırıklarını içerir) 55-59 60-64 65+

%0.8 %1.2 %13.2 Doğrudan maliyetlerin Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da benzer olduğu kabul edildi. Bir kalça kırığını tedavi etmenin doğrudan maliyeti ilk yıl için 20, 000 ABD $’ı olarak saptandı. Bir vertebra kırığını tedavi etmenin doğrudan maliyeti 1,200 ABD $’ı olarak saptandı [Johnell, et al]. Dolayısıyla AB, A.B.D. ve Kanada’da yıllık doğrudan maliyetler aşağıdaki rakamlara karşılık gelmektedir: A.B.D. Avrupa Kanada 30,938,502,384$ 17,099,356,080$ 1,913,456,880$ Bu hesaplama ile, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da çalışan insanların osteoporoz kırıklarını tedavi etmenin yıllık doğrudan maliyetine ilişkin ilk hesaplama yılda yaklaşık 48 milyar $’dır. Bu rakam miktar bakımından yabancı ülkelere yapılan toplam gelişim yardımıyla (yaklaşık 53.7 milyar $) benzerdir. İstatistikler “minör” osteoporotik kırıkların ekonomik etkisini yansıtmamaktadır.

AB, Kanada ve A.B.D.’de çalışan insanların osteoporoz kırıklarının yıllık doğrudan maliyeti yıllık yaklaşık 48 milyar $’dır. Dolaylı maliyet Doğrudan sağlık-bakım harcamaları osteoporoz ve ilişkili kırıkların ekonomik maliyetinin sadece bir kısmını oluşturmaktadır. Osteoporozun morbidite ve mortalite etkileri de anlamlı maliyet doğurur ve bunlar “dolaylı maliyet” olarak tanımlanır. Dolaylı maliyet çalışanın gelir kaybını, işverenin üretkenlik kaybını ve ülkenin sosyal refah sistemine yüklenen maliyeti (işsizlik ve sakatlık ödemesi, sağlık sigortası ödemeleri ve sigorta primlerinde artışlar dahil) de içerir. Bu dolaylı maliyet hiçbir zaman hesaplanmamaktadır ancak çok büyük olma olasılıkları vardır ve osteoporozun birey ve toplum üzerindeki yükünü hesaplarken dikkate alınması gerekir. Vertebra kırıkları işyerlerinde kalça kırıklarına göre daha ciddi bir problem oluştururlar çünkü daha genç insanları (50 yaş ve altındaki insanları bile) etkilerler. Vertebra kırıklarının klinik semptomları sırt ağrısı, omurga hareketlerinde kısıtlılık, boy kaybı, deformite ve işlev kaybını içerir; bunların tümü kişinin genel yaşam kalitesini ciddi biçimde etkileyebilir. Çalışmalar kalça kırığı yaşadıktan sonra insanların %40’ının yardımsız yürüyemediklerini ve %80 veya daha fazlasının önceden tek başlarına yapabildikleri şeylerin en azından birini (örneğin alışveriş) yapamadıklarını göstermektedir [Lips ve ark.]. Hasta işgünü kaybına uğrayabilir ve çalışamadığı günler için tazminat alamayabilir. Osteoporozun anlamlı zihinsel, duygusal ve sosyal yansımaları da vardır. İşverenin üretkenlik kaybı, çalışanların tazminat ve sağlık ödemeleri, yeni personel alımı ve eğitimi açısından anlamlı dolaylı maliyet ile karşı karşıya kalması sözkonusudur. Kalça kırığından sonra insanlar yaşamını kaybeder ve yaklaşık %12- 20’si bir yıl içinde ölür [Sernbo ve Johnell]. Bu gerçek elbette üretkenlik kaybından çok daha önemlidir.

Yaş gruplarına göre vertebra kırıklarına ait tahminler: Avrupa Birliği

Dikey eksen= % değişim Yatay eksen= Yıl 2000 2005 2010 2015 2020 2025 2030 2035 2040 2045 2050 65+ yaş grubu 60-64 yaş grubu 55-59 yaş grubu

Yaş gruplarına göre vertebra kırıklarına ait tahminler: A.B.D.

Dikey eksen= % değişim Yatay eksen= Yıl 2000 2005 2010 2015 2020 2025 2030 2035 2040 2045 2050 65+ yaş grubu 60-64 yaş grubu 55-59 yaş grubu

Yaş gruplarına göre vertebra kırıklarına ait tahminler: Kanada

Dikey eksen= % değişim Yatay eksen= Yıl 2000 2005 2010 2015 2020 2025 2030 2035 2040 2045 2050 65+ yaş grubu 60-64 yaş grubu 55-59 yaş grubu BM demografik verileri ve kırık oranlarıyla ilgili yayınlanmış çalışmalara dayanarak Florent Richy tarafından derlenmiştir. Tüm dünyada osteoporotik kalça kırıklarının tahmini yükü

Kuzey Amerika—Avrupa--Latin Amerika—Asya Kalça kırıklarının tahmini sayısı ( x1000) -1990 -2050 Kalça kırıklarının toplam sayısı: 1990 = 1.66 milyon; 2050 = 6.26 milyon Cooper C., Melton U., Osteoporosis Int. 2:285-289, 1992’den uyarlanmıştır.

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bir osteoporoz çalışması işgünü kaybına bağlı üretkenlik kaybının değerini toplam ekonomik maliyetin %1’inden azı olarak hesaplamıştır; buna karşılık erken ölüm değeri %35.3’tür [Sernbo ve Johnell]. Hepsi birlikte, kırıklara bağlı üretkenlik kaybı ve erken mortalitenin (tümü olmasa da çoğu osteoporoza bağlı) dolaylı maliyeti sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde 4.5 milyar $-6.4 milyar $ arasındadır.

Tahminler Osteoporoz insidansı anlamlı oranda artış gösterdiğinden, işyerinde osteoporozun ekonomik maliyetinin artacağı kesindir. Tüm dünyada osteoporoz maliyetinin yükünün 2050 yılında 131.5 milyar $’a yükseleceği tahmin edilmektedir [Johnell ve ark.]. Kalça kırıkları 2040 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde kalça kırıklarının sayısının üç kat artacağı öngörülmektedir. 2016 yılında kalça kırıklarının İngiltere’de %30 ve Avustralya’da %82 oranında artacağı tahmin edilmektedir. Global olarak kalça kırıklarının 2050 yılında %270 oranında artacağı ve kırıkların sadece %25’inin Avrupa ve Kuzey Amerika’da oluşacağı öngörülmektedir [Kannus ve ark.]. Demografik tahminlere dayanarak ve kalça ve vertebra kırıklarının görece benzer oranda oluşacağını varsayarak, 2050 yılında 50-59 yaş arası, çalışan insanlarda kalça kırıklarının toplam ekonomik maliyetinin A.B.D.’de %70 oranında artacağı ve sağlık-bakım harcamalarının 2000 yılına göre 1.1 milyar $ artacağı öngörülebilir. Avrupa’da daha da hızlı bir artışla 2020 yılında %70’lik bir artış olacak ve sağlık-bakım harcamalarında güncel maliyete göre 900 milyon $ artış görülecektir. 65 yaş ve üzeri kişiler ele alındığında ekonomik etki daha da büyüktür. Bu yaş grubunda 2050 yılında Kuzey Amerika ve Avrupa’da kalça kırıkları iki kattan fazla artacaktır ve bu kırıklara bağlı maliyetin 2000 yılına göre 17 milyar $ artacağı beklenmektedir. Vertebra kırıkları 2050 yılında çalışan insanlarda öngörülen vertebra kırığı oranları A.B.D.’de %140 ve Kanada’da %150 artış gösterebilir (nüfusları daha genç olan iki ülke; ortalama yaş 36.9). Avrupa’nın nüfusu biraz daha yaşlı olduğundan (ortalama yaş 37.8), öngörülen vertebra kırığı oranları daha az ölçüde artacaktır. Avrupa’ya ilişkin tahminler vertebra kırığı insidansında Kuzey Amerika’ya göre daha az artış olacağı (%70) yönündedir; 2040 yılındaki pikten sonra düşüş beklenmektedir.

“Şimdi harekete geçmeliyiz.” DSÖ genel direktörü Dr. Gro Harlem Brundtland IOF ile yaptığı özel bir görüşmede kemik sağlığında iyileşmenin hem kadınların hem de erkeklerin birlikte çalışmalarını gerektirdiğini söyledi. “Bundan 25 yıl önce tüm dünyada kardiyovasküler hastalıklar konusunda uzman olan kişiler gelişmekte olan ülkelerde kalp hastalığı salgını olacağı uyarısında bulundular. Bu uyarı büyük ölçüde gözardı edildi ve şu anda gelişmekte olan ülkelerde kardiyovasküler hastalıkların prevalansında dramatik bir artış görüyoruz. Osteoporoz için aynı şeyin gerçekleşmesine izin vermemeliyiz. Şimdi harekete geçmeliyiz”. Dr. Brundtland gelişmekte olan ülkelerde osteoporozda anlamlı bir artış olacağını öngördü ve politika üretenleri toplumun farklı kesimleriyle işbirliği yapmaya çağırdı.

Osteoporozun insani maliyeti Gail Lemieux Kanada “Şimdi vazgeçecek değilim” Gail Lemieux’un çalışma yaşamı osteoporoz nedeniyle zamanından önce sona ermişti. Ontario, Barrie’deki bir tıp laboratuvarında evde bakım koordinatörü olan Gail tıbbi testler için laboratuvara gelemeyen insanlara yardım ettiği işi kadar, boş vakitlerinde golf oynamak ve bahçe ile ilgilenmekten de hoşnuttu. Mart 1980’de evinin önünde buzda kayarak düşmüş ve iki omurunu kırmıştı. İki hafta hastanede kalmış ve iyileşmesi yaklaşık altı ay almıştı. Gail sonuçta iyileşmişti ancak annesinin de bu hastalığa yakalanmış ve tekerlekli iskemleye bağımlı hale gelmiş olması gerçeğine karşın kendisinde osteoporoz için araştırma yapılmamıştı. 1990 yılında Gail evde merdivenden düşerek bir başka

omurunu kırmış ve omurgasında kompresyon kırığı meydana gelmişti; bu, osteoporozlularda sık rastlanan bir “ardışık” etkidir. Neredeyse sürekli olan ağrı nedeniyle işten erken çıkmış ve ertesi sabah işe gidene kadar evde sırtüstü yatmak zorunda kalmıştı. Gail o sıralar yaşam kalitesinin kesinlikle çok kötü olduğunu hatırlamaktadır. Gail’e sürekli ağrı, işini yapamaması ve bazı kırıklarının işyerinde meydana gelmiş olma olasılığı nedeniyle Uzun Dönemli İşlev Kaybı (özel, işveren ve devlet sigortasının bir kombinasyonu) kapsamına alındı. Gail: “Sonraki kırıkların nerede ve ne zaman oluştuğunu kesin olarak belirlemek güçtür ve işverenler iş yerinde oluşan kazaların olası sorumluluklarını dikkate almalılar.” Ağrıları sürdüğü ve kendi doktorundan gerekli yardımı alamadığı için, Gail doktorunu değiştirmiş ve bazı yanıtlar aramaya başlamıştı. İlk kırığından 11 yıl sonra Gail’e osteoporoz tanısı konmuştur. Gail tanı koyulduğunda iki tepki verdiğini anlattı: “Bunlardan ilki tanı koyulduğu için şükretmekti. İkincisi ise “Şimdi ne yapacağım?” sorusuydu. Biliyorsunuz, osteoporoz hakkında hiç bir şey bilmiyordum.” Gail: “Annemde osteoporoz bulunduğunu ve yalnızca onun başına gelmiş bir sorun olduğunu düşündüğüm için bana olabileceği hiç aklıma gelmemişti (Bkz. fotoğraf). Yapmamam gereken şeyleri yaptığımda hala çok ağrı çekiyordum.” Elektrikli süpürgeyi kullanamıyor, temizlik yapamıyordu. Tamam evişinden kim hoşlanır diyebilirsiniz”. Ancak artık bahçeyle de ilgilenemiyor ve golf oynayamıyordu. Gail: “Bu sorun yaşantımı kısıtlamıştı.” Fiziksel kısıtlamalarının önceden kendi başına gerçekleştirdiği aktivitelerde başkalarına bağımlı olmak anlamına gelebileceği kaygısını taşıyordu. Gail: “Bağımsızlığınız kesinlikle tehlikeye girebilir.” Bugün Gail osteoporozu önleme konusunda çevresini bilgilendirmeye daha fazla zaman harcıyor. Kadınlara risk faktörlerini gözden geçirmeleri ve bunları doktorları ile konuşmalarını öneriyor. Gail: “Bazen geceyarısı uyanarak, bir gün annem gibi bir huzurevinde tekerlekli sandalyeye bağımlı olarak 24 saat bakım gereksinimi ile yaşamak zorunda kalacağımı düşünüyorum; bu gerçekten korkunç.” Gail 1991 yılından sonra çalışma hayatına dönememiştir. Bugün başka sağlık sorunlarıyla da uğraşmakta, meşgul, aktif ve pozitif kalmak için elinden geleni yapmakta ve “Şimdi vazgeçecek değilim” demektedir. Gail Lemieux Kanada Osteoporoz Derneği Yönetim Kurulu’nun eski bir üyesidir ve WOD 2001 videosunda yer almıştır. Renu Dhall Hindistan “Bana birkaç ağrı kesici almamı ve bununla yaşamamı söylediler” Renu Dhall, 56 yaşında bir ilkokul öğretmenidir. Renu 40 yaşından bu yana şiddetli sırt ağrısından yakınmaktadır. Renu: “Ayakta duramıyordum ve hatta çok rahatsızlık duymadan oturamıyordum”. Renu birkaç hekime başvurmuş ancak hiçbiri sorununun osteoporoz olduğu tanısını koyamamıştır. “Bana sırt ağrısının kadınlarda özellikle birden çok gebelikten sonra yaygın olduğunu, ya da bunun menstrüasyon periyodlarımla ilgili olduğu veya böbreklerimi muayene ettirmem gerektiğini söylediler. Doktorlardan duyduğum tek ortak tavsiye ‘birkaç ağrı kesici al ve bununla yaşamayı öğren’ oldu.” Renu’nun tanı konmaksızın geçirdiği bu dönemde annesi çoklu kırıklarla yatağa bağımlı hale geldi. Renu’ya hala hiç kimse osteoporozdan söz etmemişti. Renu iki yıl önce Hindistan Times gazetesinde Hindistan Osteoporoz Derneği’nin düzenlediği kemik dansitometrisi kampına ilişkin bir haberi okudu. Kemik dansitometri testinden sonra Renu’ya osteoporoz tanısı koyuldu ve tedavi sağlandı. Acı ile geçen yıllardan sonra Renu için “yeni bir yaşam” başladı. Yerel bir osteoporoz destek grubuna katıldıktan sonra yaşama bakışının çok daha olumlu olduğunu ifade etti. Renu düzenli egzersiz yapmaktadır ve kırık riskini azaltacak yöntemleri öğrenmiştir. Renu kendisini öğretmenliğe geri dönebilecek kadar iyi hissetmeye başlamıştır. Sürekli olarak çalışamasa da, dinlenmeye vakit ayırarak daha kısa sürelerle öğretmenlik yapmaktan memnundur. Diğerlerine mesajı basittir: “Ağrı tanısıyla yetinmeyin; doktorunuza osteoporoz testi yapması için ısrar edin”.

Dan Mortell A.B.D. “Her ay bir kaburgamı kırıyorum” Bir erkeğin 33 yaşındayken yaşamının “geri dönüşsüz biçimde alt-üst olduğunu” anlarsa ne olur? Dan Mortell Washington’daki büyük bir meşrubat üreticisinin yeni şişeleme fabrikasında bakım şefi olarak çalışmaktaydı. Bakım operasyonunun tamamını –kırık ekipmanın tamiri, makinelerin yağlanması, ısıtma ve soğutma sistemlerinin ayarlanması- yürütüyordu. Dan: “Bu, bolca fiziksel güç gerektiren bir işti. Bütün gün belimde aletlerin asılı olduğu 10 kiloluk bir kemerle dolaşıyordum”. Dan 1988 baharında kronik ayak ağrısı yaşamaya başlamıştı. Başvurduğu beş uzmandan hiçbiri doğru biçimde osteoporoz tanısı koyamamıştı ve bunun artrit ya da muhtemelen psikosomatik bir rahatsızlıktan kaynaklanabileceğini söylemişlerdi. Dan: “Yürüyemiyordum, koltuk değneklerim vardı ama bu şekilde bile çok güçlük çekiyordum”. “Patronuma işi bırakmak istediğimi söyledim ancak o ‘hayır kalmak zorundasın’ dedi. Haziran ayının sonunda bana bir tekerlekli iskemle alındı. Ekipmanı tamir için kendi gözlerimi ve beynimi ancak başkalarının ellerini kullandım.” Dan bir yönden şanslıydı. “Sendikalı olmayan bir firmaydık ancak sağlık olanaklarımız çok iyiydi. Beni beş yıl boyunca medikal plan kapsamına aldılar. Önceki işimde bu desteği alabileceğimden emin değilim”. Ocak 1989’da bir omurunu kırdı ve kemik dansitometri testi kemik kütlesinin %70’ini kaybetmiş olduğunu gösterdi. Bir ay daha çalıştı, ancak ağrıyla baş edemeyerek Şubat 1989’da işten ayrılmak zorunda kaldı. Dan, kalça kemiğine çeşitli plaka ve vidaların yerleştirildiği yedi ameliyat da dahil olmak üzere sayısını hatırlayamayacağı kadar çok operasyon geçirdi. Dan şu anda 47 yaşında; omurgasındaki her omur kırılmış durumda ve neredeyse her ay bir kaburga kırıkları yaşıyor. “Kaburgalarım ya da omurlarım basit bir öksürük ya da aksırıkla bile kırılabiliyor.” Devam eden kırıklarına karşın Dan kendisine reçetelenen ilaç olmasa kırık oranının daha da yüksek olabileceğini düşünmektedir. Boyu 23 cm kısalmıştır ve neredeyse tamamen tekerlekli iskemleye bağımlı durumdadır. Durumunu “Artık oğlumla top oynayamayacağım, kızımla bisiklete binemeyeceğim, ya da eşimle sahilde yürüyemeyeceğim” diyerek açıklıyor. Dan: “Osteoporoz yalnızca yaşlıların hastalığı değildir; büyük ölçüde işlev kaybına yol açar ve son derece ağrılıdır.” Dan insanlara doktorlarıyla osteoporozun riskleri hakkında konuşmalarını ve gerekli olduğunda kemik yoğunluğu testinde ısrar etmelerini önermektedir. Dan ve annesinde osteoporoz bulunmasına karşın Dan’in iki kızkardeşi de doktorlarına kemik yoğunluğu testi için ısrar etmek zorunda kalmışlardır. Dan: “İkisinin de kemik yoğunluklarının düşük olduğu saptandı ve ilaç kullanmaya başladılar, böylelikle benim gibi tekerlekli iskemleye bağımlı olmayacaklar.” Dan Mortell IOF Avrupa Osteoporoz Turu’nun bir parçası olan “Osteoporoz : Fotoğrafik bir Görünüm” başlıklı Oliviero Toscani fotoğraf sergisinde yer almıştır. Jamal Saleh Bahreyn “Aniden çoğu fiziksel aktiviteye karşı bir korku geliştirdim” “Osteoporozlu olduğumu öğrenmeden önce fiziksel olarak çok aktiftim. Tıbbi uygulamalarımda düşmekten korkmaksızın hızlı hareket ederdim. Osteoporozlu olduğumu öğrendikten sonra aniden çoğu fiziksel aktiviteye karşı bir korku geliştirdim; bu belki aşırı bir reaksiyon ama gerçekten hissettiğim buydu. Şimdi daha dikkatli ve daha az güvenle yürüyorum. Özellikle tüm kaygan zeminlerden ve cilalanmış hastane koridorlarından sakınıyorum. Merdivenlerden inerken ya da çıkarken yavaş yürüyorum ve her adımıma dikkat ediyorum. Daha önce böyle değildim. Hastaların bacaklarını muayene ederken eğildiğim günler geride kaldı. Şimdi muayene masasına uzanmalarını istiyorum, böylelikle omurgam dik konumdayken onları inceleyebiliyorum. Sıklıkla meslektaşlarıma bakarak boyumun onlara göre kısalıp kısalmadığını kontrol ediyorum. Normal boyum 179 cm’di, şimdi 176 cm”. “Önceden hastaların muayene masasına uzanmalarına yardım ederdim; bu, sorumluluğu paylaşmanın ve ekip ruhunu güçlendirmenin iyi bir yoludur. Bir gün hafif bir hastayı kaldırırken sırtımda keskin bir

ağrı hissettim. Doğruca omurgamın röntgenini çektirmeye gittim, neyse ki sonuç temizdi, ve osteoporotik vertebra kırığı yoktu. O günden sonra hastaların kaldırılmasına yardım etmedim. Majör omurga ameliyatları yapmaktan kaçınmaya çalışıyorum; bu operasyonların çoğu cerrahın en az üç saat sürekli ayakta durmasını gerektiriyor. Eskiden bunlardan keyif alırdım hala da öyle, ancak günün sonunda ağrı çekiyorum. Operasyon sonrasında sırtım, bacaklarım ve ayaklarım bir ya da iki gün ağrıyor. Bu kadar uzun süre ayakta kalmanın osteoporoz için iyi olmadığını biliyorum ve daha fazla ağrıdıklarından kemiklerimin de eskisinden daha güçsüz olduğunu hissediyorum”. “Birikmiş yıllık izinlerimin eskiye göre daha fazlasını kullanmaya başladım, yoğun iş tempomda aralar vererek daha az yorulmaya çalışıyorum. Aktif yaşantımı sürdüreceğime ve üretken kalacağıma ancak vücudumun gereksinimlerine de daha fazla kulak vermem gerektiğine inanıyorum”. “Her sabah ilaçlarımı aksatmadan alıyorum, bunlar kalsiyum tabletleri ve D vitamini ile haftada tek doz bifosfonat tabletinden oluşuyor. Yakın zamanda kemiklerimin DEXA ölçümü yapıldı ve kısmen iyileşme vardı. Bu bana cesaret vermiş olsa da, osteoporozlu hastalarıma DEXA ölçümleri tedavi ile hızlı bir iyileşme göstermediğinde düş kırıklığına uğramamalarını söylüyorum. Benim kemik yoğunluğum düzelirken durumları iyileşmeyen hastalarıma cesaret vermek bazen kendimi tuhaf hissetmeme yol açıyor. Osteoporoz tıbbi ve cerrahi uygulamalarımı pek çok yönde etkiledi, ancak henüz kariyerimi değiştirmeye zorlamadı. Umarım durumum bu noktaya gelmez”. Jamal Saleh, bir ortopedi cerrahıdır ve Bahreyn Osteoporoz Derneğinin başkanıdır. Norma Larrea Meksika “Ben çok şanslı bir kadınım” “Çalışma ortamı” ofis kadar evi de kapsayabilir. Ancak evdeki işler için kimse maaş ödemez ve işsizlik ödemesi de alamasızsınız; ev işi yapmakta olan ve osteoporoz nedeniyle işlev kaybı yaşayan çoğu kimse aileleri ve kişisel sağlık durumları açısından ciddi sonuçlar yaşarlar”. Norma Larrea şanslıydı. Mexico City’de yaşayan 55 yaşındaki bu enerjik kadın durumunu “Ben sporcu bir anneydim, çocukları her zaman spor karşılaşmaları ve partilerine götürürdüm. Daha sonra tüm vücudumda ve eklemlerimde ağrılar başladı. Günlük ev işlerini yapamıyordum, değil ki spora devam etmek” diyerek anlatıyor. Norma Larrea’nın osteoporozu vardı. Ancak jinekoloğu onun “sessiz katil” olarak adlandırılmış olan bu kemik hastalığına yakalanmış olabileceğini asla düşünmemişti. Doktoru sadece analjezik ve anti-inflamatuvar ilaçlar reçetelemiş ve endişelenmemesini söylemişti. Norma’nın bir nükleer tıp merkezinde uzman olan eşi osteoporoza ilişkin bir konferansa katılmıştı. Semptomları derhal tanıdı ve eşine bir uzmana başvurması için ısrar etti. Norma’nın eşi Dr. Eduardo Larrea: “Bu durum 1990 yılında ortaya çıktı ve o sıralar dansitometri Meksika’da çok yeniydi.” Bir osteoporoz uzmanı olan yeni doktoru Norma’ya Meksika’da bulunmadığından satın almak için San Antonio, Teksas’a gitmesini gerektiren ilaçlar reçetelemişti. Norma’nın kemik yoğunluğu içinde bulunduğu yaş ortalamasının biraz üzerine çıkmıştı, ve doktoru kemik kütlesinin bir ya da iki yıl içinde ortalamanın üzerinde sabitleneceğini beklemektedir. Norma Larrea: “Ben çok şanslı bir kadınım, osteoporoz tanısı herhangi bir kırık oluşmadan, erken dönemde koyuldu. Kemiklerim eski gücünü kazandı. Şimdi yüzebiliyorum ve gece boyunca ağrısız uyuyabiliyorum.” David Tomlinson İngiltere “Seyahat endüstrisi benim hayatımdı… bunu özlüyorum” David’in profesyonel kariyeri Mayıs 1998’de 44 yaşındayken sona erdi. Yorkshire, İngiltere’deki bir seyahat acentasının müdürü olan David, diğerleriyle birlikte Dubai’deki bir tanışma gezisine davet edilmişti. Yerel otellerden biri sahil partisi düzenlemişti David orada voleybol oynadıklarını hatırlıyor ve o günü “topa vurmak üzere koştum ancak onu kaçırdım ve sırtüstü yere düştüm. Ağrım çok şiddetliydi, hareket edemiyorum” diyerek anlatıyor.

David Dubai’deki bir hastaneye kaldırıldı ve bir lomber vertebra kırığı saptandı. On gün sonra bir sedye üzerinde Dubai’den Londra’ya nakledildi. Ardından acı ve ağrıyla geçen bir sekiz ay başladı. “Her vizitte başka bir uzmanla karşılaştığı” hastanede hepatite yakalandı ve iyileşti. Ağrı kesiciler ve destekleyici bir korse kullanıyordu. Bunların hiçbiri işe yaramadı. David o dönemi “Oturmak çok ağrılıydı; dümdüz yatmak ya da ayakta durmak daha iyiydi, soluk almak bile canımı yakıyordu” sözleriyle anlatıyor. David işe dönmek istedi ancak evden ofise 25 mil araba kullanması imkansızdı. Bir arkadaşından kendisini işe götürmesini istedi ancak ağrı o denli güçlüydü ki bunu sürdüremedi. David “işvereninin başta anlayışlı davrandığını” hatırlıyor: “Bana normal maaşımın bir kısmını ödedi ancak bir süre geçince işe ne zaman dönebileceğimi sorarak beni sıkıştırmaya başladı. Tamamen baskı altındaydım. İşim benim her şeyimdi ancak fiziksel olarak bunu başaramıyordum”. David ulusal sağlık sisteminin yaklaşımlarından sıkılarak özel bir doktora göründü. Birkaç ay süren testlerden sonra bu uzman dramatik bir teoriyle geldi ve David’e “omurgasında bir tümör olabileceğini” söyledi. Ancak bu doktor ikinci bir uzmanın görüşünü almayı önerdi. David bunu hemen kabul etti. 1998’in Aralık ayının ortalarında David şiddetli osteoporoz tanısı koyan bir profesöre sevk edildi. Taramalar ilk kazadan sonra David’de 11 vertebra kırığı daha oluştuğunu gösterdi. David o ana kadar “osteoporoz hakkında bilgi sahibi olmadığını” hatırlıyor. David: “Doktor benden iki kat daha yaşlı birinin omurgasına sahip olduğumu söyledi. Fakat bu bana anlamlı gelmedi. Her zaman süt içer, peynir ve yoğurt yerdim. Hep spor yapardım.” David Tomlinson emekli olmak zorunda kaldı. Hala uzun süre oturamıyor. İngilteredeki Ulusal Osteoporoz Derneğine üye oldu. Onların kendisine “çok yardımcı olduklarını” söylüyor. David: “Yerel osteoporoz destek grubunun sekreteriyim ve benim yaşımda ya da daha genç osteoporozlularla karşılaşıyorum. Açıkçası doktorlar arasında bu konudaki bilgi eksikliği çok fazla – bu hastalığın yalnızca yaşlıları etkilediğini sanıyorlar.” Jintana Bounsombat Tayland “Ağrı o denli güçlüydü ki ayakta zor durabiliyordum” Bangkok’lu Jintana Bounsombat 24-50 yaşları arasındaki iş hayatının çoğunda bir basımevinde çalışmıştı. Bronşiyal astım tedavisi için düşük dozlu steroid kullanıyordu. Ancak 49 yaşında bir akut sarılık atağı nedeniyle hastaneye başvurdu. Kolesistit tanısı koyuldu ve safra kesesi alındı. Cerrahi sonrası tedavinin bir parçası olarak yüksek doz steroid uygulandı. Daha sonra işe döndü fakat bir yıl sonra 50 yaşına geldiğinde şiddetli sırt ağrısı çekmeye başladı. Jintana: “Ağrı o denli güçlüydü ki işe devam edemedim.” Başvurduğu bir ortopedi cerrahı lomber omurlarında steroidle indüklenen kompresyon kırıkları bulunduğunu röntgen ile saptadı. Cerrah analjezik ilaçlar ve kalsiyum tabletleri reçeteledi. Jitana işinden ayrıldı ve işvereninden herhangi bir maddi destek görmeksizin günlerini hasta olarak evde geçirmeye başladı. “Kendine yeter” olarak tanımladığı ekonomik koşullarda yaşıyordu. Osteoporozu ilerledi ve toraks omurlarında başka kırıklarla kifoz ve boy kaybına yol açan klasik “ardışık” etki ortaya çıktı. Daha sonra göğüs kafesi pelvis içine çöktü ve daha fazla ağrı ve rahatsızlık yaşamaya başladı. Jitana şu an 74 yaşındadır ve evinden nadiren çıkabilmektedir. Benzer durumdaki diğer kadınları osteoporoz hakkında bilgi edinerek, doktorlarını önleme ve acil tedavi için daha sık ziyaret etmeleri yönünde uyarmaktadır. Valentina Ninova Bulgaristan “Profesyonel hayatım sona erdi” Valja’nın dost canlısı bir yüz ifadesi var; attığı her adımda çektiği acı yalnızca dayandığı koltuk değneğinden anlaşılabiliyor. Arkadaşlarının Valja olarak çağırdığı Valentina Ninova sırt ağrıları ilk başladığında çocuk yuvasında öğretmenlik yapıyordu. Valja: “Sınıfın önünde ayakta duruyordum ve oturmam gerekti. Neredeyse çökmüştüm. Çektiğim acı omurgama saplanan bir roket gibiydi.” O sırada yalnızca 38 yaşındaydı.

Valja disk kayması için tedavi gördü ve ağrı kesiciler ile fizyoterapi uygulandı. Ancak ağrısı kötüleşti, başvurduğu çok sayıda uzmanın hiçbiri kendisine yardımcı olamadı. Tüm dünyadaki pek çok kadın gibi Kuzey Bulgaristan’daki bir kasabada yaşayan Valja da 1997 yılında 41 yaşında geldiğinde hastalığına osteoporoz tanı koyulana kadar doktor doktor dolaşmıştı. Valja: “Doktorların bende osteoporoz bulunduğunu anlaması beş yıl aldı.” Geçmişe baktıklarında doktorlar Valja’nın 1992 yılında 36 yaşındayken geçirdiği histerektominin osteoporoz için anlamlı bir risk faktörü olduğunu fark etmeliydiler. Doktoru Dr. Delina Gueorguieva’ya göre Valja’nın bir hekimden diğerine başvurmakla boşa geçen beş yıllık çabası çoğu kalifiye doktorun osteoporoz semptomlarını tanımak üzere eğitilmemiş olmaları nedeniyle az rastlanan bir durum değildir. Dr. Gueorguieva “hastaların ilkin bir nöroloğa başvurduğunu, daha sonra çeşitli klinik testler yapılıp omurga röntgeni çekildiğini, bu sırada omurga kırıklarının saptanabileceğini daha sonra bir romatoloğa sevk edildiklerini, osteoporoz tanısının sıklıkla ancak hastanın kemik yoğunluğu ölçüldükten sonra koyulabildiğini” ifade etmektedir. Valja’nın yaşamı değişmiştir. Yüksek eğitimli bir öğretmen olan Valja şimdi çalışamayacak durumdadır ve günlük gereksinimlerini karşılayan annesi ve kızı ile yaşamaktadır. Geçen yıl rahatsızlık veren ancak omurga kırıklarının ağrısını kısmen gidermek için gerekli olan bir korse kullanmaya başlamıştır. Valja: “Tüm gün çalışamıyorum ve profesyonel yaşantım sona erdi. Sosyal ilişkilerim sınırlı ve evde yalnız başıma oturuyorum.” Bulgaristan’daki sağlık sistemi kemik yoğunluğu testinin masrafını ödemiştir ancak osteoporoz tedavisi için gerekli ilaç giderlerini karşılamamaktadır. Ayrıca 23 yaşındaki kızı Nadeja’nın da osteoporozun erken evrelerinde olduğunu düşünmekte fakat test giderlerini karşılayamamaktadır. Valja Bulgaristan’daki diğer kadınların kendisi kadar ciddi sorunları yaşamayacağını ummaktadır. Amalia Sorrentino Arjantin “Ağrı vücüduma saplanan bir bıçak gibiydi” Amalia Sorrentino Buenos Aires’deki özel bir tıp kliniğinde tıbbi sekreter olarak çalışmıştı. 57 yalında kol bileğini kırmış ancak doktoru osteoporozdan kuşkulanmamıştır. İki yıl sonra sırt ağrısı yaşamaya başlamıştır ve bunu “vücuduna saplanan bir bıçak gibi” ifadesiyle anlatmaktadır. Yürümekte güçlük çekmiş ve kimi zaman yataktan çıkamamıştır. Röntgen toraks omurlarında bir kırığı, kemik mineral yoğunluğu testi ise osteoporoz varlığını göstermiştir. Bilek kırığından sonra işe döndüğünde omurga kırığı nedeniyle yaşadığı sırt ağrısının şiddeti üç ay işe devam edememesine yol açmıştır. Tedavi ile durumu kısmen düzelmiştir ancak herkesin kolayca başarabildiği günlük işleri yapamamaktadır. İşe dönmüş ancak performansı çok azalmıştır. Amalia: “Birkaç dosyayı taşımak gibi basit işlerde bile başkalarından yardım almam gerekiyordu. Şimdi ilk kırık oluşmadan önce osteoporoza erken tanı koyulmasının ne kadar önemli olduğunu anlıyorum.”

Ne yapılabilir? Bireyler, sağlık-bakım görevlileri, devlete bağlı sağlık hizmetleri, özel sigorta firmaları ve çalışanlar hep birlikte, işyerinde osteoporozun etkisini azaltmak için sorumluluklara ve fırsatlara sahiptirler. Bu makalenin konusu olmamakla birlikte, güçlü kemiklerin yapımıyla ilişkili yaşam biçimi faktörleri –sağlıklı beslenme, egzersiz, sigara ve alkolün bırakılması, anoreksi gibi yeme bozukluklarının önlenmesi, ailevi tıbbi öykünün bilincinde olmak- kişinin genel sağlığı üzerinde pozitif etki gösterebilir. Bireyin rolü Herkes kendi kemik sağlığından sorumlu olmalıdır. Bazı öneriler: • Osteoporoz hakkında bilgilenin ve hastalık ile ilgili olarak aile, arkadaşlar ve meslektaşlar ile tartışın. • Bir Dakikalık Risk Testini uygulayın (IOF websitesinden ulaşılabilir: www.osteofound.org). • kemik sağlığını artırıcı bir beslenme uygulayın (özellikle de yeterli miktarda kalsiyum ve D vitamini almak)

• egzersiz yapın • sigara ve alkolü bırakın • anoreksi gibi yeme bozukluklarının kemikleriniz üzerine etkisini ve kortikosteroidler gibi belirli ilaçların etkisini kavrayın • Osteoporozun önlenmesi ve tanısını desteklemesi için işvereninizi teşvik edin (bkz. sonraki bölüm) • Ulusal sağlık-bakım sisteminin ilk kırıktan önce osteoporoz tanısı ve tedavisini karşılamasına yönelik politik eylem için lobi yapın (bkz.sonraki bölüm). • Ulusal osteoporoz hasta derneklerinden birine katılın. Becerilerinizi, ilginizi ve desteğinizi sunun. Hekimin rolü Hekim hastalarda osteoporoz risk faktörlerini belirleme ve hastalık olasılığı olduğunda hastadan kemik yoğunluğu testi isteme sorumluluğuna sahiptir. Test hastada osteopeni veya osteoporoz olduğunu gösterirse, pazarda mevcut olan, onaylanmış pek çok tedavi vardır. Hekimler IOF veya kendi ulusal osteoporoz dernekleri tarafından yayınlanan tanı kılavuzları hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Diğer sağlık-bakım görevlilerinin rolü Hemşireler, fizyoterapistler, diyetisyenler, tıp teknisyenleri ve diğer sağlık-bakım görevlileri önemli ve güvenilir kişilerdir ve osteoporoz riskleri ve tedavisi konusunda insanların bilgilenmesini sağlamada anahtar role sahiptirler. Araştırmacıların rolü Osteoporoz ve işyeri konusuna odaklanan çok az epidemiyolojik araştırma vardır. Bu konuyla ilgili daha fazla bilgiye gereksinmemiz var. Kamu sağlık sektörü ve özel sağlık sigorta firmaları Erken tanı ve ardından etkin ilaçlar ile erken tedavi kalça kırıklarının oranında %50 azalma ve vertebra kırıklarının oranında daha da fazla azalma sağlayacaktır. Ayrıca randomize kontrollü çalışmalar kalsiyum ve D vitamini desteği uygulamak için hiçbir zaman geç olmadığını bildirmektedir. IOF’nin çeşitli girişimleri (Avrupa Birliği’nin “Eyleme Çağrı” girişimi) ve uluslararası IOF Kadın Liderleri Toplantısı tarafından başlatılan “Eyleme Çağrı” girişimi devlete bağlı sağlık yetkililerinin “ilk kırıktan önce osteoporoz tanı ve tedavisini global bir sağlık önceliği” durumuna getirmeleri gerektiğini vurgulamaktadır. Ne yazık ki, pek çok ülke ilk kırığa kadar osteoporoz tanı ve tedavisinin giderlerini karşılamamaktadır. Ayrıca dünyanın pek çok ülkesinde insanların sağlık sigortası yoktur ve işlev kaybına bağlı gelir kaybı için tazminat almamaktadırlar (veya onların sağlık sigortası ilk kırık oluşuncaya kadar tanı ve tedavi giderlerini karşılamaz). İşverenin rolü İşverenler osteoporozun çalışanları etkileyebileceğini ve hastalığın onların üretkenliğini ve moralini etkileyebileceğini anlamalıdırlar. Sağlık sigortası ödemeleri ve çalışanların sakatlık ödemeleri formunda anlamlı maliyetler ortaya çıkabilir. İşverenler: • osteoporoz hakkında eğitim programları düzenleyebilir • tüm çalışanlarına Bir Dakikalık Risk Testini uygulayabilir • tıbbi kılavuzluk yapabilir • firma kafeteryalarının kemik sağlığını artırıcı, kalsiyumdan zengin yemekler çıkarmasını sağlayabilir • spor programlarını destekleyebilir • çalışanların sgara veya alkolü bırakmalarına yardımcı olan programları destekleyebilir • risk altındaki çalışanlara kemik yoğunluğu testini yapmak için izin verebilir • düşme riskini azaltmak için işyerinde fiziksel önlemleri alabilir • ulusal osteoporoz derneklerini destekleyebilirler.

Alıntı yapılan çalışmalar: Center JR, Nguyen TV, Schneider D, Sambrook PN, Eisman JA. Mortality after all major types of osteo-porotic fracture in men and women: an observa-tional study. Lancet 1999, 353:878-82. Cooper C. Epidemiology of osteoporosis. Osteoporos Int 1999, 9(Suppl 2):S2-8. Cooper C, O'Neill T, Silman A. The epidemiology of vertebral fractures. European Vertebral Osteoporosis Study Group. Bone 1993, 14(Suppl 1):S89-97. Dennison E, Cooper C. Epidemiology of osteoporotic fractures. Horm Res 2000, 54(Suppl 1):58-63. Guralnik JM, LaCroix AZ, Abbott RD, Berkman LF, Satterfield S, Evans DA, Wallace RB. Maintaining mobility in late life. I. Demographic characteristics and chronic conditions. Am J Epidemiol 1993, 137:845-57. Jensen JS, Tondevold E, Sorensen PH. Social rehabil-itation following hip fractures. Acta Orthop Scand 1979, 50:777-85. Johnell O. The socioeconomic burden of fractures: today and in the 21st century. Am J Med 1997, 103(2A):20S-25S. Kanis JA, McCloskey EV. Epidemiology of vertebral osteoporosis. Bone 1992, 13(Suppl 2):S1-10. Kannus P, Parkkari J, Sievanen H, Heinonen A, Vuori I, Jarvinen M. Epidemiology of hip fractures. Bone 1996, 18(Suppl 1):S57-63. Lips P, Cooper C, Agnusdei D, Caulin F, Egger P, Johnell O, Kanis JA, Kellingray S, Leplege A, Liberman UA, McCloskey E, Minne H, Reeve J, Reginster JY, Scholz M, Todd C, de Vernejoul MC, Wiklund I. Quality of life in patients with vertebral fractures: validation of the Quality of Life Questionnaire of the European Foundation for Osteoporosis (QUALEFFO). Working Party for Quality of Life of the European Foundation for Osteoporosis. Osteoporos Int 1999, 10:150-60. Magaziner J, Simonsick EM, Kashner TM, Hebel JR, Kenzora JE. Predictors of functional recovery one year following hospital discharge for hip fracture: a prospective study. J Gerontol 1990, 45:M101-7. Schurch MA, Rizzoli R, Mermillod B, Vasey H, Michel JP, Bonjour JP. A prospective study on socioeconomic aspects of fracture of the proximal femur. J Bone Miner Res 1996, 11:1935-42. Sernbo I, Johnell O. Consequences of a hip frac-ture: a prospective study over 1 year. Osteoporos Int 1993, 3:148-53. The Burden of Brittle Bones: Costing Osteoporosis in Australia. Prepared for Osteoporosis Australia by Access Economics Pte Limited, Canberra, September 2001.

Osteoporozla ilgili gerçekler: problemin yaygınlığı Osteoporoz yaygındır Avrupa Birliği’nde 30 saniyede bir, bir kişide osteoporoza bağlı kırık oluşmaktadır. Osteoporoz insidansı önümüzdeki 25 yıl içinde iki kat artacaktır. Kadınlarda kalça kırığına ait yaşam boyu risk meme, endometriyum ve over kanserinin toplam yaşam boyu risklerinden daha fazladır.

Erkeklerde kalça kırığına ait yaşam boyu risk prostat kanserininkinden daha fazladır. Avrupa Birliği’nde her yıl osteoporotik kalça veya vertebra kırıkları olan beş hastadan biri yaşamını kaybetmektedir (toplam 150,000 ölüm). İngiltere’de 50 yaşın üzerindeki üç kadından birinde osteoporoz vardır. Buna karşılık İngiltere’de 12 kadından birinde meme kanseri bulunmaktadır. Bugün tüm dünyada 50 milyon kadın osteoporozdan yakınmaktadır. Nüfusun yaşlanmasıyla birlikte, önümüzdeki 5 yılda 55-60 milyon kadında osteoporoz gelişeceğini öngörebiliriz. Erkeklerde osteoporoz insidansı, genellikle sekiz erkekten birini etkilediği hesaplanmıştır, anlamlı derecede azımsanmaktadır. Erkeklerde kalça kırığına ait yaşam boyu risk prostat kanserininkinden daha fazladır. Orta yaşlı kadınların %40’ı ve orta yaşlı erkeklerin %15’i yaşamlarının geri kalanında bir veya daha fazla sayıda osteoporotik kırık yaşayacaktır ve bir kez osteoporotik kırık ortaya çıktığında kişinin başka kırıklar yaşama olasılığı artmaktadır; buna “ardışık olay” adı verilir. Osteoporoz ölümcüldür Batı ülkelerinde kalça kırığına bağlı ölüm riski mide veya pankreas kanserine bağlı ölüm riskinden daha fazladır. Kalça kırığı komplikasyonları nedeniyle kadınlarda ölüme ait yaşam boyu risk meme kanserine bağlı ölüm riskiyle benzerdir. Osteoporoz globaldir ve giderek yaygınlaşmaktadır Günümüzde her dört kalça kırığından biri Asya ve Latin Amerika’da oluşmaktadır. Bu rakam 2050 yılında 1:2’ye yükselecektir. Asya kalça kırıklarında en dramatik artışın yaşandığı bölgedir. Orta Doğu’da kalça kırıklarının sayısı önümüzdeki 20 yılda üç katına çıkacaktır. Tüm dünyada kalça kırıklarının sayısının 1.7 milyondan 6.3 milyona ulaşacağı (1990-2050 yılları arasında) tahmin edilmektedir. Osteoporoz pahalı bir hastalıktır Hastanede kalınan günler anlamında osteoporoz sağlık sistemleri üzerinde pek çok majör hastalığa göre daha fazla maliyet yükü oluşturur. Örneğin osteoporozlu kadınlarda hastanede kalınan günler kronik obstrüktif akciğer hastalığı, inme, akut miyokard infarktüsü ve meme kanseri olan hastalardakinden daha fazladır. Avrupa Birliği’nde vergi mükellefleri tarafından osteoporoza bağlı kalça kırıklarını tedavi etmek için ödenen yıllık hastane sağlık-bakım masraflarının yılda yaklaşık 4.8 milyar € olduğu hesaplanmıştır; bu, son üç yıla göre %33 artış demektir. Güncel olarak Avrupa Birliği’nde osteoporozlu hastalar hastanede 500,000 yatağı işgal etmektedir ve bu rakamın önümüzdeki 50 yılda iki kat artacağı öngörülmektedir. Osteoporozlu hastalar kalp krizi veya bilinen başka hastalıkları olan kişilere göre daha fazla hastane yatağını işgal etmektedirler. Referanslar ve diğer istatistiklere IOF’nin websitesinden ulaşabilirsiniz : www.osteofound.org

IOF Uluslararası Osteoporoz Vakfı Uluslararası Osteoporoz Vakfı (IOF) dünya nüfusunun yaşlanmasıyla birlikte “sessizce” epidemik oranlara ulaşan bir hastalığa karşı eyleme yönelik acil gereksinime yanıt olarak oluşturulmuş uluslararası bir sivil toplum örgütüdür. Osteoporozun heryerde milyonlarca insanı etkilemesine karşın, hastalık ile ilgili farkındalık düzeyi halen düşüktür, hekimler genellikle tanısını koymakta yetersiz kalırlar, tanısal ekipman ya yaygın değildir ya da tam anlamıyla kullanılmaz ve ilk kırığın önlenmesi için tedaviye gereksinimi olan kişiler

herzaman tedaviye ulaşamazlar. IOF’nin giderek artan üye sayısı (son üç yılda %70’den fazla arttı) bu ciddi sağlık sorununa uluslararası ilgi düzeyinde artışı yansıtmaktadır. IOF hakkında daha fazla bilgi ve ülkenizdeki IOF üyesi dernekle temas kurmak için lütfen şu adresteki web sitesini ziyaret ediniz: www.osteofound.org IOF 5 Rue Perdtemps 1260 Nyon Switzerland Tel: +41 22 994 0100 E-posta: [email protected] Websitesi: www.osteofound.org. Hazırlayanlar Baş editör: Profesör Jean Yves Reginster, Uluslararası Osteoporoz Vakfı, genel sekreteri; DSÖ İşbirliği Merkezi, Liege, Belçika. Proje danışmanı: Profesör René Rizzoli, başkan, Bilimsel Danışmanlar Komitesi, Uluslararası Osteoporoz Vakfı; DSÖ İşbirliği Merkezi, Cenevre, İsviçre. Derleyen ve yazan: Florent Richy, Liege Üniversitesi, Belçika Katkıda bulunan yazarlar: Lindsay Chant, DSÖ İşbirliği Merkezi, Sheffield, İngiltere. Muriel Haim, Merck Sharp & Dohme, Chibret, Fransa Olof Johnell, Ortopedi Departmanı, Malmö Genel Hastanesi, Malmö, İsveç John Kanis, DSÖ İşbirliği Merkezi, Sheffield, İngiltere. Rudiger Krech, DSÖ Avrupa Bölge Ofisi, Kopenhag, Danimarka ve Suzanne Skevington, DSÖ İşbirliği Merkezi, Bath, İngiltere. Konsept tasarımcısı ve kıdemli editör: Paul Spencer Sochaczewski, haberleşme direktörü, Uluslararası Osteoporoz Vakfı, Prodüksiyon danışmanı: Laura Misteli, yayın sorumlusu, Uluslararası Osteoporoz Vakfı Tasarım: Claudio Bernardis, Basel, İsviçre İşbirliği yapılan merkezler: Dünya Sağlık Örgütü İşbirliği Merkezi, Liege, Belçika Bone & Joint Decade Uluslararası Hemşire Konseyi Avrupa Kadın Sağlığı Entitüsü Business & Professional Women International

“Güçlü kemikler güçlü yaşamların yapıtaşı ve güçlü yaşamlar güçlü geleceklerin yapıtaşıdır” ürdün Kraliçesi Rania, IOF Dünya Osteoporoz Kongresi IOF Hamisi, Lizbon, Mayıs 2002

Kısmen NESTLE SA’nın sınırsız eğitimsel yardımıyla desteklenmiştir Yayın tarihi: Kasım 2002