kİŞİlİk bozukluklari
DESCRIPTION
KİŞİLİK BOZUKLUKLARI. Prof. Dr. M. Bilgin Saydam. İNSAN. Biyo - Psiko - Sosyal- bir bütündür. + Aşkın eylemliliği, yaratıcı değişiminin teminatıdır. K İ Ş İ L İ K ( Ş A H S İ Y E T ). Bireyin duruş, ifade, davranış ve çevreye uyumundan çıkarsamayla, - PowerPoint PPT PresentationTRANSCRIPT
KİŞİLİK BOZUKLUKLARI
Prof. Dr. M. Bilgin Saydam
İNSAN Biyo-
Psiko- Sosyal-
bir bütündür.
+Aşkın eylemliliği, yaratıcı değişiminin
teminatıdır.
K İ Ş İ L İ K ( Ş A H S İ Y E T )
Bireyin duruş, ifade, davranış ve çevreye uyumundan çıkarsamayla,
öznenin ‘özgün’ içsel işleyiş stilini belirleyen yapı taşlarını ve dinamikleri,
-az çok durağan bütünlüğü içinde-
tanımlama ve anlama ereğiyle tasarımlanan
psişik kurum / aygıt
K İ Ş İ L İ K Algı Duygu Düşünce Duruş / Tutum Davranış İlişki Sorun Çözme ………………….……..….. Aşkınlık
Yaratıcılık
K İ Ş İ L İ K , insanı “tek” ve “farklı” kılan, - kendini ifade edişini belirleyen, - çevreye özgün uyumu sağlayan,
karmaşık bir psiko-fizyolojik “iç örgütlenme” dir.
Bu “ i ç ” örgütlenme,
“ d ı ş ” örgütlenmeyi de şekillendirir.
.
TEMPERA - MENT(İS) lat.
M İ Z A Ç HUY YARADILIŞ TIYNET FITRAT TABİAT / DOĞA
Mizaç / Huy Kişiliğin, - e m o s y o n e l , - m o t i v a s y o n e l ve - a d a p t i f d a v r a n ı ş o t o m a t i z a s y on l a r ı nın yapısal çekirdeğidir, kortiko-sitriato-limbik sistemle ilintilidir:
Bireyin, - zarardan kaçınma, - yenilik arayışı, - ödül bağımlılığı ve - sebatkârlığındaki çeşitlemelerin bileşkesi
olarak, yaşamın henüz ilk iki-üç yılında netleşmeye
başlar.
Mizaç / Huy, korku ve öfke gibi, -acil eylem gerektiren-, temel, ilkel-
ayrışmamış, basit emosyonları içerir.
M İ Z A Ç HİPOKRAT (i.Ö. 460-370) C.R.CLONINGER
(~2000)
MELANKOLİK >HÜZÜNLÜLÜK
KOLERİK > SİNİRLİLİK
SANGUİN > İYİMSERLİK
FLEGMATİK > SOĞUKKANLILIK
ZARARDAN KAÇINMA
YENİLİK ARAYIŞI
ÖDÜLBAĞIMLILIĞI
SEBATKÂRLIK
Biogenetik ve perinatal öğelerin belirlediği
Mizaç / Huy, bir olasılıklar bataryası olarak
mevcuttur.
Ortamın koşul ve olanaklarıyla, bu
birincil yapısal olasılıklar, şu veya bu şekilde
gerçeklik kazanırlar.
İkincil niteliğiyle “karakter” kavramı, tarihselliği içinde kişiye özgü olan ve
psikososyal gelişim sürecinde şekillenen
açılım ve sınırlanmayı belirtmek için kullanılır.
Bu açılım ve sınırlanma, tek yönlü bir potansiyel gerçekleşmesi
değildir; birey ve çevre arasındaki
karşılıklı dinamik etkileşimle belirlenir.
Karakter oluşumu, kavramsal öğrenmeyle birlikte gelişen,
soyutlama, sembolizasyon, analitik ve indüktif mantık süreçlerinin işlevsel sonucudur.
***
P s i k o d i n a m i k B a k ı ş
Bu süreçler içinde, - benlik savunma düzeneklerinin ve
- kendilik ve nesne kavramlarının gelişmesini de ayırt edebiliyoruz.
KARAKTER Kişiliğin ‘kavramsal’ ve ‘kavramlaştırıcı’
çekirdeğidir.
Sevgi, empati, sabır, ümit gibi işlenmiş, karmaşık i k i n c i l emosyonları içerir.
‘Ayrıştırılmış’ kendilik ve nesne imgelerini içkindir.
‘Bireysel’ amaç, yöntem ve değerleri şekillendirir.
“Sağlıklı” karakter yapısı, bireyin fizik-dürtüsel-emosyonel gereksinimleri
ile çevresel-sosyal normatif baskılar arasındaki
uyuşmazlık ve gerginliği yumuşatarak,
huy’un çevreye işlevsel uyumunu
ve uyum içinde yaratıcı açılımını sağlar.
*Z e k â nın
nicelik ve nitelik çeşitlemeleri, h u y ve k a r a k t e r b i l e ş k e s i olarak ortaya çıkan
kişilik işlevlerinin biçimlenmesinde etkin rol oynar.
P s i k o d i n a m i k B a k ı ş
N e s n e İ l i ş k i l e r i K u r a m ı (M. Klein, O. F. Kernberg,…), bebeğin, -gereksinimlerinin kılavuzluğunda-,
nesneye bağlanması ve duygusal yatırım yapmasını esas görür.
Yaşamın başında,
doğuştan getirilen yapısal yatkınlık ve eğilimler vardır. Kalıtsal psikofizyolojik kalıpların belirlediği bu afekt
öncülleri ve içgüdüler, çevreyle etkileşim içinde, türün hemen tüm üyelerinde aynı olan, parça-bölük, davranış
örüntülerine zemin teşkil ederler.
Bu pro-afektif ve içgüdüsel yapılar, erken nesne ilişkileri içinde biçimlenirler. Tüm ilişki taraflarının şu veya bu şekilde
aktif olduğu etkileşimler, kendiliğin oluşmasına, dolayısıyla
kişiliğin şekillenmesine katkıda bulunurlar.
Süreçte belirleyici olan İLİŞKİ’dir;
ve, en erken / en yakın ilişki nesneleriyle
yaşananlar,en belirleyici olanlardır.
Bebeğin çevreyle etkileşiminde yaşadıkları, kabaca iki kategoride ele alınabilir: 1- tamamlayan / doyum sağlayan / haz yaşantıları 2- eksilten / engelleyen / acı yaşantıları
Bu yaşantıların anı izlerinin oluşturduğu psişik çökeltiler, a) kendilik parça tasarımlarını, b) nesne parça tasarımlarıyla, c) durumsal ilişkiye uygun afektif tonlamalar üzerinden birleştirerek, kendiliğin temel yapı taşlarını oluştururlar.
Bu parça tasarımların ayrıştırılarak, bütünleşmiş, ambivalan kendilik ve nesne tasarımları haline
gelmesi, kendiliğin (~ kişiliğin) olgunlaşmasıyla eş anlamlıdır.
KİŞİLİK Kişilik insanı şekillendirir ve “bilinir” kılar.
“Bilinirlik”: - içten dışa doğru (santrifugal
bilme) Kişi dünyasını bilir.- dıştan içe doğru (santripetal
bilinme) Dünyası kişiyi bilir.
Kişilikte, her hangi bir ân ve hâlde, kişinin ve dünyanın ne / nasıl olduğu bilgisi içkindir.
K İ Ş İ L İ K : İ ş l e v i Bireysel şekillenme
süreklilik, kalıcılık, bilinirlik (tahmin edilebilirlik)
Çevreye işlevsel uyum
Otomatizasyon
Yaratıcı açılım Aşkınlık
K i ş i l i k k a l ı p l a r ı en sağlıklı yapılarda bile çok
esnek değildir.Bu muhafazakârlığın getirisi olan
güven, tepki ve hedef otomatizasyonu, kişinin yaşam akışı içinde
tutarlı bütünlüğünü sağlar, Açılımlarını -bağlantılayarak- destekler.
Uyumu ve doyumu optimize ettiği sürece, işlevsel ve “sağlıklı” kabul edilebilir.
“Huy canın altındadır”
“Can çıkar huy çıkmaz”
“Huy sütle girer, canla çıkar”
“Huylu huyundan vazgeçmez”
“İnsan yedisinde ne ise, yetmişinde de odur”
Ancak Kişilik Bozukluğu’nda (KB) bu işlevsellik bozulur:
Karikatürize bir hal alan patolojik tutarlılık , değişime
bütünüyle kapalı bir katılığa dönüşmüştür.
Kişi, bireyselliği ve birlikteliği içinde yaşamın akışına yabancılaşmış;
kendi patolojik şematizasyonunda donuklaşmıştır.
Kişilik Bozukluklarının asal özelliği,
duruma ve zamana direnç göstermeleridir.
KİŞİLİK
P A T O L O J İ
KİŞİLİK
+BOZUKLUK
KİŞİLİK BOZUKLUĞU Derinliği olan 4-boyutlu
bir kişilik yapısı yerine, tek-boyutlu bir karikatürizasyon gelmiştir. Belirli kişilik özelliklerinin aşırı vurgulandığı ve esnemediği kişilik yapısı, şiddetli öznel ve/veya kişilerarası sıkıntılara gebedir.
Sorun, abartılı yaşanan ve ifade edilen kişilik özelliğinin kendisinde değil, bu özelliğin yaşamın tüm alanlarına ve evrelerine sızan hâkimiyeti ve hiçbir seçeneğe izin vermeyen dışlayıcı baskınlığındadır.
“ K i ş i l i k ” tanımlaması gibi,
“ K i ş i l i k B o z u k l u ğ u ”
tanımlaması da işlevsellik üzerinden yapılabilir:
KB ~ “bozuk işlevsellik”
K İ Ş İ L İ K Bozukluğu
~ İ ş l e v B o z u k l u ğ u
~ P a t o l o j i k İ ş l e v s e l l i k Bireysel şekillenme ………..……Tek-boyutlu,
karikatürize Çevreye işlevsel uyum ……........Disfonksiyonel /
Patolojik
Otomatizasyon …………….……...... Rijid, tek-işlemli, kapalı
Yaratıcı açılım Aşkınlık ……………….…Ketlenmiş, güdük
DSM: Eksen II
DSM-I (1952)
DSM-III (1980)
DSM-IV (1994)
DSM-V
HASTALIK KİŞİLİK BOZUKLUĞU
EKSEN -I
SORU: - Hangi hastalık ? - Nasıl bir
bozukluk ?
EKSEN-II
SORU: - Nasıl bir kişi ? - Nasıl bir insan ?
Kişilik Bozukluğu DSM-IV-TR genel tanı ölçütleri
A. Kişinin içinde yaşadığı kültürün beklentilerinden belirgin olarak sapan, sürekli davranış ve iç yaşantı örüntüsü. Bu örüntü, aşağıdaki alanlardan ikisinde (ya da daha fazlasında) kendini belli eder: 1) b i l i ş (kognisyon) [yani, kendini, başka insanları ve olayları algılama ve yorumlama yolları] 2) d u y g u l a n ı m (afektivite) [yani, duygusal tepkilerin görülme aralığı, yoğunluğu, değişkenliği ve uygunluğu] 3) k i ş i l e r a r a s ı i ş l e v s e l l i k 4) d ü r t ü k o n t r o l ü
B. Bu sürekli örüntü esneklik göstermez, ve çok çeşitli kişisel ve toplumsal durumları kapsar.
C. Bu sürekli örüntü, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki alanlarda ya da diğer önemli işlevsellik alanlarında bozulmaya yol açar.
D. Bu örüntü değişmez, uzun bir süredir vardır ve başlangıcı en azından ergenlik ya da genç erişkinlik dönemine uzanır.
E. Başka bir mental bozukluğun görünümü ya da sonucu olarak açıklanamaz.
F. Bu örüntü, bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir ilaç ya da tedavi için kullanılan bir ilaç) veya genel tıbbi bir durumun (örn. kafa travması) doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.
Kişilik, dolayısıyla da KB en geç ergenlik ya da genç erişkinlik döneminde kendini belli
eder. Bu bir başlangıç değildir; kabaca, nihai şekillenme
yaşıdır. Zira geriye dönük değerlendirmeler, KB profilinin, hep
belirleyici olduğunu ve yaşa özgü vurgular yaptığını gösterir.
Çocuk ve ergenlerde de KB tanısı konulabilir. Yine de “kişilik gelişiminde
bozukluk” tan söz etmek, kesin tanılardan olabildiğince kaçınmak bu yaş grubu için
daha doğru olacaktır.
DSM-IV-TR ’de, herhangi bir psikososyal gelişim dönemine özgü olmaması kaydıyla, diğer tanı kriterlerini karşılayan maladaptif kişilik özellikleri için, en
az 1 yıl devam etmiş olma şartı aranır. İstisnâi olarak ASKB, salt 18 yaş sonrasına ait bir tanıdır.
Ancak tanı koymak için -koşul olarak-, 15 yaşından önce başlayan Davranım Bozukluğunun kanıtları aranır.
Her kişilik modeli, “bozuk” olsun olmasın, bir “insan-lık” ve “dünya-lılık” kavrayışını içkindir. Genel varoluş biçemi ve ilişki yöntemleri olarak ele alındığında, kişilik bozuklukları, diğer “sağlıklı” kişilik yapılanmaları yanında, yalnızca farklı olan ve muteber olmayan, yani toplumun onayladığı varoluş biçimlerinden belirgin olarak sapan, saptığı için de patolojik addedilen,
sonuçta istatistiksel tesbitten başka bir şey olmayan, f a r k l ı “ ö t e k i ” ne ait, a y k ı r ı
algı / duygu / düşünce / davranış şematizasyonları
gibi gözükebilir.Ancak bu sapmaların içerdiği sıkıntı, uyum zorlukları, yeni açılım ve çözümlere kapalı olma, kısıtlanmışlık hali ve işlevsellik kaybı, hem birey, hem de çevre için sorunlu varoluş modellerini patolojik tanımlamalara zorlar.
Bu bağlamda KB, “süreğen hastalık” tanımlamasına karşılık gelir.
KB yaşam kalitesini bozar
Bu tanının istatistiksel karşılığı,
düşük eğitim düzeyi, düşük evlilik oranı, düşük sosyoekonomik düzey,
sorunlu cinsellik / birliktelik, yüksek alkol-madde bağımlılığı,
yüksek şiddet / yüksek suç eğilimi, yüksek işsizlik / yüksek evsizlik,
yüksek kaza / yüksek intihar riski, yüksek psikiyatrik rahatsızlık,
yüksek mutsuzluk
oranlarıdır.
Genel popülasyonda KB prevalansı %7-%23 arasındadır
/ Medyan değer: %10.5ANCAK,
Psikiyatrik tedavi hizmetlerinden yararlananların yaklaşık %50 si kişilik bozukluğundan
muzdariptir.
Hospitalizasyonların %15’inde KB, birincil yatış nedenidir.
Böylesine yüksek bir klinik prevalansın yanı sıra, standart tedavi yöntemlerinin bu kişilerde yetersiz kalması, dolayısıyla özgün uyarlamaları gerektirmeleri, konunun önemine işaret
etmektedir.
Psikiyatrik başvuruların yaklaşık yarısında, -arandığı takdirde- KB tesbit edilebilir. Bu kişilerin bir kısmı tek başına KB tanısı alırken, önemli bir kısmında komorbid sendromal bozukluklar (DSM IV / Eksen-I tanıları) mevcuttur.
Bu ek sorunlar (karşılıklı olarak) tanı netliğini, tedavinin düzenlenmesini ve tedaviye cevabı bozar; prognozu kötü etkiler.
Alkol ve uyuşturucu / uyarıcı madde kullanımı, duygulanım bozuklukları, yeme bozuklukları,
davranış bozuklukları, cinsel sapmalar ve diğer ruhsal bozukluklar,
bedensel yaralanmalara neden olan kazalar, bulaşıcı hastalıklar (HIV, hepatit B ve C ...),
yakın ilişkilerde ve çalışma hayatında zorluklar, kişilik bozukluklarıyla birlikteliğine sıklıkla şahit olduğumuz
sorunlardır.
P s i k o d i n a m i k B a k ı şKB profillerinde karşılaştığımız, zayıf ve kırılgan narsisistik nüveleri koruma gayretiyle inşa edilmiş, katı savunma mekanizmalarının oluşturduğu yapılardır.
Korumacı kişilik zırhının altındaki yoğun anksiyete, psikososyal gelişimde ilkel düzeyde (erken) takılmaların sonucudur.
Deskriptif psikiyatrinin KB tanısına, klasik psikoanalitik sınıflamadaki en yakın patoloji
grubu,
“karakter nörozları”dır.
KB
Ne kadar sorunlu bir doyum-uyum gerilimini taşıyor olursa olsun, Kişilik Bozuklukları esasında kendi içinde tutarlı ve anlamlı çözüm girişimlerinin kurumlaşması ve kemikleşmesidir.
Geride yatan bilinçdışı arzu ve korkuların sürüklediği ilişki şemaları, en erken ilişkilerdeki ketleyici ve zorlayıcı yaşantıların damıtılmasıyla yoğunlaşmış ve dogmatize olmuş ürünlerdir.
Kısır döngü
Kişilik Bozukluğu kurgusu, özneyi ve dolayısıyla da nesnelerini,
gerçekliğini doğrulayacak etkileşimlere zorlar.
tekrarlayıcı uyum ve doyum bozucu
tutum ve davranışlar
KB İŞLETİM KURGUSU
+
+
+
+
KB
EGO-SİNTONİSİTEİSTİSNA: Bağımlı KB ve Kaçıngan KB
(egodistonik)
ALLO-PLASTİSİTE İSTİSNA: Şizoid KB (kayıtsız), Kaçıngan KB (otoplastik
ümit)
“Bozuk-” kişi,‘durum’dan bütünüyle emindir; memnun olmasa da emindir:
‘Kendisi ve dünyası’ böyledir;zira böyle olmak zorundadır ve böyle kalacaktır.Bunu en içinden bilir.
Bu bilgi, başlangıcında –biogenetik, sosyal, psikodinamik–
farklı nedenselliklere bağlanabilse de, nihayetinde
‘kerameti kendinden menkul bilgi’ haline gelmiş,bağımsız-laşmış bilgidir.
Kişilik Bozukluğu’nda, hastanın değişim ve çözüm koşulu olarak
sunduğuALLOPLASTİSİTE
gerçekçi bir öneri ve talep değildir !
Zira, KB şeması, patojeni dinamosunu kendi içinde taşır, ve rijid kurgusunu hep yeniden oluşturur.
Çevre talebe uygun değişse bile, kişi yine aynı kalacaktır !
Kişilik Bozuklukları: TANI KB kriterleri: Süreklilik, Rijidite, Genelgeçerlik, Erken
Başlangıç Anlık kesit tanısı değil, zaman içinde süreç tanısı konmalıdır. Egosintonisite, sorunların nitelik ve şiddetini sislendirir: Bilgi
toplamada kaynak çeşitliliği gereklidir. Savunma düzenekleri, nesne ilişkileri ve psiko-sosyal gelişimi
değerlendirmek için psikodinamik temel bilgi ve deneyim şarttır.
Açık uçlu / yönlendirmeyen görüşme tekniği esas olsa da, yarı yapılandırılmış görüşme form ve ölçeklerine de başvurulmalıdır.
Projektif testler temel dinamikler hakkında önemli ipuçları verir. Eksen-I, Eksen-II ve Eksen-III Bozuklukları ayrıştırılmalıdır. Tanı koymada, hasta ile ilişkinin dinamikleri çok önemlidir. Kültürel / sınıfsal genellemelerin kolaycılığından kaçınmalıdır.
Ak, ya da kara,her kişilik özelliği,
kendi oluşum çerçevesi içinde, yani özgün
kişisel, sosyo-ekonomik ve kültürel faktörler
gözetilerek değerlendirilmelidir.
Kişilik Bozuklukları: TETKİKLER
Organisite taraması: Nöropsikolojik batarya, EEG, BT, MR, PET, SPECT vb.
Projektif testler: Rorschach, TAT, DAP / HTP vb.
Sorgulama formları: MMPI-PD, SCID-II (Structured Clinical Interview for DSM-III-R Personality Disorders
Revised) , DIPD (Diagnostic Interview for Personality Disorders),
DIB-R (Diagnostic Interview for Borderline Patients - Revised), TCI (Temperament and Character Inventory) vb.
DSM IV-TR: Kişilik Bozuklukları A Kümesi: Paranoid KB
Şizoid KBŞizotipal KB …………………tuhaf, sıradışı, yabancılaştırıcı
B Kümesi: Antisosyal KBSınır KBHistrionik KBNarsisistik KB ………………….dramatik,
duygusal, tutarsız C Kümesi: Kaçıngan KB
Bağımlı KBObsesif-Kompulsif KB …………. kaygılı, korkulu,
huzursuz BTA – KB: …………..Karışık KB, Depresif KB, Pasif-Agresif KB,
Sado-Mazohistik KB, Sadistik KB vb.
Kişilik Bozuklukları Komorbiditesi Kişilik Bozukluklarının (Eksen-II) komorbiditesi çok
yüksektir: Aynı kişide, mevcut 10+1 ana KB profilinden sıklıkla 4-6 tanı birden konulabilir.
Saf ‘a-‘ ya da ‘b-‘ KB yoktur: Pratikte gözlemlediğimiz,
farklı kişilik özelliklerinin biraradalığıyla ortaya çıkan karmaşık ve özgün tipolojilerdir.
Bu durum, KLİNİK / KATEGORİK SINIFLAMA ’nınkullandığı tanı yöntemlerinin yetersiz özgünlüğüyle, ve KB tanılarındaki ihtiyârî ayrıştırmalarla bağlantılıdır.
Paranoid KB için DSM-IV-TR tanı ölçütleri A. Aşağıdakilerden dördünün (ya da daha fazlasının) olması ile belirli, genç erişkinlik
döneminde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, başkalarının
davranışlarını kötü niyetli olarak yorumlayıp sürekli bir güvensizlik ve kuşkuculuk gösterme:
(1) yeterli bir temele dayanmaksızın başkalarının kendisini sömürdüğünden, aldattığından
veya kendisine zarar verdiğinden kuşkulanır (2) dostlarının ya da iş arkadaşlarının kendisine olan bağlılığı ya da
güvenilirliği üzerine yersiz kuşkuları vardır (3) söylediklerinin kendisine karşı kötü niyetle kullanılacağından yersiz yere
korktuğundan ötürü başkalarına sır vermek istemez (4) sıradan sözlerden ya da olaylardan aşağılandığı ya da gözdağı
verildiği biçiminde anlamlar çıkartır (5) sürekli kin besler, yani onur kırıcı davranışları, haksızlıkları ya da
görmezlikten gelinmesini bağışlamaz (6) başkalarınca anlaşılabilir olmayan bir biçimde, karakterine ya da
itibarına saldırıldığı yargısına varır ve öfkeyle ya da karşı-saldırı ile birden tepki
gösterir (7) haksız yere karısının/kocasının veya cinsel eşinin sadakatsizliğiyle
ilgili kuşkulara sık kapılır B. Sadece Şizofreninin, Psikotik Özellikler Gösteren bir Duygudurum Bozukluğunun
ya da başka bir Psikotik Bozukluğun gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır ve genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.
Not: Şizofreninin başlangıcından önce tanı ölçütleri karşılanıyorsa, “Premorbid“ sözcüğünü ekleyiniz.
Paranoid KB: Ayırıcı Tanı / Komorbid KB
Sanrısal Bozukluk, Persekütuar Tip ..sanrımsı taslaklar değil, gerçek sanrılar Şizofreni, Paranoid Tip …………………………………………………………... Psikotik Özellikli Duygudurum Bozukluğu..ısrarlı, açık çoklu psikotik belirtiler
Şizotipal KB ……..………..büyüsel düşünce, tuhaf algı / konuşma / davranış Şizoid KB ….…………………………………………..paranoid düşünce yoktur Sınır KB ..……………..………………………………….…………………………. Histrionik KB ………………………tepkisellikte kuşkuculuk belirleyici değildir Antisosyal KB …..kişisel çıkar birincil; kuralcı-katı vicdan değil, ‘vicdansızlık’ Narsisistik KB ……….……uzak tutma, kusurlarının görüleceği korkusuyladır Obsesif-Kompulsif KB…...rijid, ısrarlı tutum güvensizlik ve kuşkudan gelmez Kaçıngan KB ..….………….….güvensizlik, küçük düşme korkusuna bağlıdır
Genel Tıbbi bir Duruma Bağlı Kişilik Değişikliği, Paranoid Tip Kronik Madde Kullanımı ile birlikte gelişebilen semptomlar (örn. Başka
Türlü Adlandırılamayan Kokainle İlişkili Bozukluk) Fiziksel eksikliklerin (örn. işitme kaybı) gelişmesine eşlikçi paranoid
özellikler Yabancı sosyokültürel çevrede yalnız veya azınlıkta olma (örn. mültecilik)
Şizoid KB için DSM-IV-TR tanı ölçütleriA. Aşağıdakilerden dördünün (ya da daha fazlasının) olması ile belirli, genç
erişkinlik döneminde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, sürekli, toplumsal ilişkilerden kopma ve başkalarıyla birlikte olunan ortamlarda duyguların anlatımında kısıtlılık örüntüsü:
(1) ailenin bir parçası olamadığı gibi, yakın ilişkilere girmeyi istemez; yakın ilişkilere girmekten zevk almaz
(2) hemen her zaman tek bir etkinlikte bulunmayı yeğler (3) başka biriyle cinsel deneyim yaşamaya karşı ilgisi varsa bile çok
azdır (4) alsa bile çok az etkinlikten zevk alır (5) birinci derece akrabaları dışında yakın arkadaşları ya da sırdaşları
yoktur (6) başkalarından övgü ya da eleştirilere karşı ilgisiz görünür (7) duygusal soğukluk, kopukluk ya da tekdüze bir duygulanım
gösterir
B. Sadece Şizofreni, Psikotik Özellikler Gösteren bir Duygudurum Bozukluğu, başka bir Psikotik Bozukluk ya da bir Yaygın Gelişimsel Bozukluğun gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır ve genel tıbbi durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.
Not : Şizofreninin başlangıcından önce tanı ölçütleri karşılanıyorsa, "Premorbid“ sözcüğünü ekleyiniz. örn. “Şizoid Kişilik Bozukluğu (Premorbid)“