kitapencere sayı:04

28
encere Sincan ibni Sina lisesi Dijital Kitap Dergisi Mayýs 2011 Sayý: 04

Upload: sami-celik

Post on 07-Mar-2016

254 views

Category:

Documents


3 download

DESCRIPTION

Sincan İbni Sina Lisesi Dijital Kitap Dergisi Kitapencere Sayı:04 Bu Sayida Kitapenceremiz, Meral Güzelli, , BÜYÜKELÇİ, Vahide Akdemir, , ÜÇÜNCÜ GÖZ, Leman Başar, , AFKANİSTAN TÜRKLERİ, Hacı Yaman, , ÖFKE DANSI, Nazan Boztaş, , İNSAN NE İLE YAŞAR, Zeliha Gedik, , SAADET DEVRİNDEN, Efkan Vural, , CUMHURİYET TÜRK MUCİZESİ (İKİNCİ KİTAP), Ali Fuat Doçan, , SATRANÇ, Arzu Özmen, , RUMELİ VE MUHTEŞEM İSTANBUL, İSTANBUL YÜZLÜ KADIN, İlkgül Çelebi, , FELSEFE EŞLİĞİNDE AŞKA YOLCULUK, Ayfer Özkan, , SARIKAMIŞ, Adile Güngör, , AMERİKAN SARGISI, Sinan Kalaycı, , ZAMANIN KISA TARİHİ, Hasan Eldemir, , HALLACI MANSUR, Ahmet Can, , PEGASUS SIRRI, Esra Yaşar, , TÜRKÇÜLÜĞÜN MANİFESTOSU, Ergün Coşkun, , TİYATRO, Hülya Yamen, , ÇİZGİNİN DİLİ, Meral Güzelli

TRANSCRIPT

Page 1: Kitapencere Sayı:04

encereSincan ibni Sina lisesiDijital Kitap DergisiMayýs 2011 Sayý: 04

Page 2: Kitapencere Sayı:04

3 KitapenceremizMeral Güzelli

4 BÜYÜKELÇÝVahide Akdemir

5 ÜÇÜNCÜ GÖZLeman Baþar

6 AFKANÝSTAN TÜRKLERÝHacý Yaman

8 ÖFKE DANSINazan Boztaþ

10 ÝNSAN NE ÝLE YAÞARZeliha Gedik

11 SAADET DEVRÝNDENEfkan Vural

12 CUMHURÝYET TÜRK MUCÝZESÝ (ÝKÝNCÝ KÝTAP)Ali Fuat Doçan

13 SATRANÇArzu Özmen

14 RUMELÝ VE MUHTEÞEM ÝSTANBULÝSTANBUL YÜZLÜ KADINÝlkgül Çelebi

15 FELSEFE EÞLÝÐÝNDE AÞKA YOLCULUKAyfer Özkan

16 SARIKAMIÞAdile Güngör

17 AMERÝKAN SARGISISinan Kalaycý

18 ZAMANIN KISA TARÝHÝHasan Eldemir

20 HALLACI MANSURAhmet Can

21 PEGASUS SIRRIEsra Yaþar

22 TÜRKÇÜLÜÐÜN MANÝFESTOSUErgün Coþkun

26 TÝYATROHülya Yamen

28 ÇÝZGÝNÝN DÝLÝMeral Güzelli

Page 3: Kitapencere Sayı:04

Sincan Ýbni Sina LisesiDijital Kitap Dergisi

Sayý:04

Editör

Ahmet CanHülya Yamen

Tashih

A.Fuat DoçanN.Kemal Arýcý

Tasarým

SaÇe

Ýrtibat

Dijital Daðýtým

http://issuu.com/ibnisina/docs

[email protected]

Kapak Karikatürü: Medi Belortaja

encereGökkuþaðý Pencere'de

Yedi renk kolkola girmiþ güneþe göz kýrparak

giriyor penceremden, kitaplýðýmýn oluþturduðu

tabloda her kitap bir fýrça darbesi olmuþ. Renk

diyorum kitaplara çünkü hepimiz bir rengiz hayat

tablosunda her birimiz ayrý bir duygunun yegâne

þablonlarýyýz týpký renkler gibi!

Hacmi bizden büyük kitapl ýklarýn

taþýyamadýðý onca serüven hafýzamýzda aðýrlýk

yapmadan durmasý neyin delaleti?

"Sanat algýlamaktýr." der, Pablo Picasso, yani

farkýnda olmak görebilmektir sanat. Alýcýlarý

açmak, konuþmak, yorumlamak, analiz etmek

yazmaktýr sanat, okumaktýr.

Kimi hikâye özgürlüðü anlatýr mavidir, kimi

roman aþký anlatýr, kýrmýzýdýr, kimisi savaþý anlatýr

yani kontrasttýr. Bir kitap bitip diðeri baþlarken

aradaki zaman siyah beyazdýr, zaman uzadýkça

özlersin rengi ve burnuna deðen mürekkep

kokusunu… Lakin okudukça cehaletin gürültüsü

biter, bilginin melodisi baþlar iletiþimin arka

fonunda.

Bu gün pencerem de gökkuþaðý var; izin ver

girsin içeri, doldursun tablonu belki milyonkezki

fýrça darbesiyle. Sanma ki bitecek zira resmin sonu

yok!

(Arnavutluk)

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 4: Kitapencere Sayı:04

BüyükelçiEmir Kývýrcýk

GOA Yayýnlarý224 Sayfa

Bu kitap II. Dünya savaþýnýn ayak seslerinin - Ýlk kamu müzesini kurmuþ,duyulmaya baþladýðý 1939 yýlýnda Fransa'ya - Ýlk demiryollarý okulunu kurmuþ,Türk Büyükelçi olarak atanan Behiç ERKÝN'i - Milli Ýstihbarat Teþkilatýnýn fikir babasý anlatmaktadýr. Kitabý iki yýl önce okudum. olup, kurucularýndan birisiymiþ,Behiç ERKÝN ismini ilk defa bu kitap ile - II. Dünya Savaþý esnasýnda 20.000'e duydum. Kitabý okuduðumda ben bu ismi yakýn Yahudi'nin hayatýný Türk Vatandaþlýk "nasýl ilk defa duydum" diye düþünerek, Sertifikasý vererek Nazi Soykýrýmýndan yakýn tarihimiz hakkýnda ne kadar az bilgiye kurtarma cesaretini göstermiþ,sahip olduðumun farkýna vardým. Ankara'da Sincan-Kayaþ arasýnda ki tren hattýnda Kitabýn konusu Behiç ERKÝN'in Nazi bulunan Behiçbey (Behiç Bey) istasyonuna soykýrýmýndan kurtardýðý Yahudilerin niye bu ismin verildiðini anladým. hikâyesi üzerinedir.

1 aðustos 1939 yýlýnda Fransa'daki bütün Kitabýn yazarý Emir Kývýrcýk Behiç gazeteler baþ sayfalarýna Türkiye'nin ERKÝN'in torunudur. Emir Kývýrcýk kitabý Fransa'ya atadýðý yeni büyükelçiyi yazarken ilgili dönemi iyi bilen kiþilerle taþýmýþlar. Gazetelerin neredeyse tamamý konuþmuþ, Türkiye ve Fransa Dýþiþleri "Yeni Türk Büyükelçi" diye baþlýk atarken, bir Bakanlýðý arþivleri dahil pek çok belge tanesi "Olaðandýþý Büyükelçi" tanýmýyla üzerinde dokuz senelik detaylý bir çalýþma Behiç Bey'in kim olduðunu okurlarýna gerçekleþtirmiþ ve dedesini bizlere tanýtmayý anlatmýþ. Kimdir peki Behiç ERKÝN? Türk becermiþ.tarihi için önemi nedir? Yaptýklarýna bakýldýðýnda O'nun günümüze ismi DÜNYAYA ÖRNEK BÝR TÜRKtaþýnmamýþ gizli bir kahraman olduðunu düþünüyorsunuz. Neler mi yapmýþ Behiç Hayatý boyunca Atatürk'ün fikir danýþtýðý ERKÝN? ender isimlerden biri… Ýstiklal Madalyasý

sahibi: 8 Þubat 1935'te Atatürk tarafýndan - Çanakkale ve Kurtuluþ Savaþý'nýn kendisine, her þart altýnda etkilenmeden lojistiðini gerçekleþtirmiþ, karar alabilen anlamýna gelene "Erkin" - Demiryollarý için "hiçbir Türk soyadý yazýlý olarak verilen insan… Milli iþletemez" diyen yabancýlara tarihi bir ders Ýstihbarat Teþkilatýnýn fikir babasý ve Atatürk vermiþ. Kurtuluþ Savaþýndan sonra ile birlikte kuruluþundaki 13 imzadan birinin demiryollarýný yabancý iþletmelere geri sahibi…vermek isteyenlere karþý gelerek, millileþtirilmesini saðlamýþ, Fransa devletinin en yüksek niþaný olan - Demiryollarýnýn iþletme lisanýný ve birinci dereceden Leojion D'Homeur ÝTÜ'nün derslerini Türkçeleþtirmiþ, madalyasý ile Alman devletinin en deðerli - Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk defa niþaný olan birinci dereceden Demir Haç özerkleþtiri lmeyi saðlayarak, ÝTÜ'yü madalyasýna sahip bir Türk…özerkleþtirmiþ, (Arka kapak)

Vahide Akdemir

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 5: Kitapencere Sayı:04

Leman Baþar

Robýn Sharma'nýn "Ferrarisini Satan benzer l ik ler üzer inde çal ýþ t ýðým Bilge"sini okuduðum günden beri iliþkilendirme çabalarýma da yeni bir kapý saçlarýný sýfýra vurmuþ ,ateþ kýrmýzýsý oldu bu kitap.(Tasavvufun üstün kýyafetlerle, yalýn ayak gezen bilgelere bir farklarýnýn farkýnda olarak yaptýðým merak oluþmuþtu. Aldýklarý eðitim,gizli iliþkilendirme diyeyim. Allah adýyla ,Allah öðre t i l e r i ,es ra r l ý du ruþ la r ý , sade yolunda, Allah diyen rehberlerin eþliðinde yaþamlarý… olanla diðerlerinin farkýný farkederek bir iliþkilendirme.) Kitap yazarýn yaþam öyküsü. Parapsikoloji, spiritüalizm metafizik Tanýnmamak için isimleri deðiþtirerek olaylara daha önce ilgi duymayýp vermiþ olaylarý, hayatýnýn belli bir kesitini. araþtýrmadýysanýz bu kitap size hayal Ve o kadar sürükleyici bir üslupla anlatmýþ ürünü gelebilir.Ama yazar eserlerinde ki kitabý býrakamýyorsunuz. anlattýklarýnýn gerçek olduðunu "Bu kitap Babasý Tibet'li bir bakan ve annesi Tibet'in bir kurgu deðil, gerçektir. Bu ve diðer sayýlý ailelerinden biri olduðu için ülke iki kitapta olan her þey doðrudur ve yönetiminde sözü geçen bir aileden benim kendi kiþisel deneyimimdir. dünyaya gelen T.Lobsang Rampa'nýn Yazacaðým þeyler, insan kiþiliðinin ve çocukluk yýllarýndan baþlayarak hayatýný, ruhunun anlaþýlmasý zor çeþitli manastýr yýllarýndaki güç koþullar altýnda yönleriyle ve geliþimiyle ilgilidir; bu da aldýðý inisiyatik eðitimi, baþarýsýnýn biz Uzak Doðulular'ýn üstünlüðe sahip denendiði inanýlmaz sýnavlarý anlattýðý ve olduðumuz bir konudur." gibi sözlerle insanýn özüne, varoluþun gizine ait bilgiler ifade ediyor.aktardýðý bir kitap . Ama Ýmam-ý Rabbani'nin Mektubat Bu kitap yani "ÜÇÜNCÜ GÖZ" adlý eserindeki bazý mektuplarda geçen Budizmin daha doðrusu Tibet Budizminin ruhen yükselmelere inanýyorsanýz bu ve bilgelerinin yaþamlarýna pencere kitap da size hayal ürünü olarak niteliðinde bir kitap. gelmeyecektir.(Ýmani-Þeytani farklarýn 17 yýldýr ilgi alanýma giren ve ilk farkýnda olarak tabi.)ilgilendiðim yýllarda yeni ve olaðanüstü bir Ortalama yüksekliði 4900 olan yani bilgiyi öðrenmenin heyecanýyla kiminle kimi yerleri 6000 metrenin üzerinde olan paylaþsam-bir iki kiþi hariç- safsata olarak bu ülkenin dünyanýn hiçbir yerinde deðerlendirilen parapsikoloji konularýnýn soluyamayacaðýnýz gizemli atmosferini bir kýsmýný bulduðum bir kitap. solumak Tibet Bilgelerini daha yakýndan

tanýmak isterseniz sizi bu kitabýn Ayrýca yaklaþýk 1 yýldýr tasavvuf- sayfalarýna davet ediyorum.bud izm-paraps iko lo j i a ras ýndak i

Üçüncü Göz

AKAÞA Yayýnlarý240 Sayfa

T.Lobsang Rampa

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 6: Kitapencere Sayı:04

Afganistan Türkleri

Recep Albayrak

Berikan Yayýnlarý

149 Sayfa

Kitap 4 bölümden oluþmaktadýr.

I. Bölümde Afganistan coðrafyasý mülki idari sistemi ve vilayetleri nüfus ve etnik yapý yer almaktadýr.II. Bölümde Afganistan Türkleri yer almaktadýr.III. Bölümde Afganistan'daki parti ve hizipler yer almaktadýr.IV. Bölümde kronoloji (1747-2002) yer alýyor.

Ayrýca kitabýn sonuna yazar bir sonuç bölümü eklemiþtir.

I. Bölüm Afganistan 29 22 53 ve 38 29 27 Kuzey enlem ile 60 2 41 ve 74 51 47 doðu boylamý arasýnda yer almaktadýr. Komþularý ise Ýran, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Çin ve Pakistan'dýr. Afganistan'ýn yüzölçümü 652.225 km2, nüfus 2002 verilerine göre 30 milyondur. Afganistanýn nüfüs ve etnik yapýsý ise; Peþtün %35, Özbek(Türk) %22, Tacik %18, Hazara (Türk) %6, Türkmen %5, Aymak %4, Arap %3, Kýzýlbaþ (Türk) 1,5, Ýsmaili (çoðu Türk) 1,5, Diðer %4.

Türkler aðýrlýklý olarak Kuzey vilayetlerinde diðer bir ismiyle Güney Türkistanda yaþamaktadýrlar. Bunlar Faryab, Cevzcan, Ser-i Pol, Tahar'dýr. Bu vilayetlerin %90'ý Türktür. Ayrýca Badahþah ve Mezar-ý Þerif'in nüfüsünün %50'si Samangah'ýn %70'i Türktür. Baþkent Kabil'in %25'i de Türk'tür. Diðer vilayetlerinde çoðunda nüfüsun %10'u Türk'tür.

II. Bölüm Afganistan'da yaþayan Türkler geçmiþleri hakkýnda bilgi verilmektedir. Bunlar Abdaliler, Afþarlar, Araplar (Türkleþmiþ), Aymaklar, Çaðataylar, Goriler, Halaçlar, Hazaralar, Karlýklar, Kazaklar, Kýrgýzlar, Özbeker, Türkmenler. Ayrýca kitapta Alim Kühler, Üstad Alim Lebib, Azimi Serhüli, Üstad Behlen, Mevlevi Cevheri, Esedullah Velvaki, Üstad Ebül Hayr Hayri, Hafizi Cevzcani, Muhammed Rafið Enber, Mahdum Sepuli, Mezihi Cilve, Mecid Ýþçi, Nurullah Altay, Dr.Yakup Vahidi gibi Türk yazar ve þairlere de yer verilmiþtir.

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 7: Kitapencere Sayı:04

Hacý Yaman

III. Bölüm Afganistan'da kurulan partilere ayrýlmýþ. Türklerin kurduklarý partiler;

1. Combeþ-i Milli Ýslami Afganistan (CMÝA) : 1992 yýlýnda :Org.Abdurreþid Dostum tarafýndan kurulmuþtur. Dostum 1979 yýlýnda SSCB'nin Afganistaný iþgali sýrasýnda Ruslara karþý savaþmýþtýr. Ruslarýn Afganistandan çekilmesinden sonra baþ gösteren iç karýþýklýkta Türklerin haklarýný savunan önemli bir lider olarak ortaya çýkmýþtýr. Atatürkçü bir kiþidir. Kuzey vilayetlerinde etkilidir.

2. Combeþ-i Milli Afganistan (CÝA) : Ýran'ýn etkisiyle CMÝA'nýn ikiye bölünmesi amacýyla yapay olarak kurdurulan bir partidir.

3. Gürûh-u Kâr : Kuzey vilayetlerinde etkili olan Türkperes, Anti-peþtun ve sosyal demokrat bir partidir. Türkmen, Özbek, Aymak, Hazara vb. Türk gruplarýna mensup Türkistanlý aydýnlarca desteklenmiþtir.

4. Hayriye Müesseseleri 1960 yýlýnda kurulmuþtur. Kabil, Meymene, Mezar-ý Þerif, Samangah'ta faaliyet göstermiþtir. Kuzey Afganistan'da Türklük bilincinin geliþmesine önemli katkýsý olmuþtur.

5. Hizb-i Vahdet-i Ýslami: Türk soylu Hazaralar kurmuþlardýr. Hazaralar mezhep olarak þii olmalarýna raðmen Afganistan Türklerin yanýnda yer almýþlardýr.

6. Mücahitler veya Kuzey Asganistan Ýslam Birliði: 1981-82 yýllarýnda kurulmuþtur. Daha sonra CMÝA'ya dönüþmüþtür.

IV. Bölüm 1747-2002 yýllarýný kapsayan siyasi olaylarýn kronolojisinden oluþmaktadýr. 1747'de Ahmet Þah Dürrani tarafýndan Afganistan devleti kurulur. 22 Aralýk 2001'de ise Hamit Karzai ABD ve Ýngiltere'nin isteði doðrultusunda Afganistan ýn baþýna geçmiþtir. Bu dönemde ise Anglosakson stratejiler, slav stratejistlerin oluru ile Güney Türkistaný Türk ve Türkistanlýlarýn gözünden gizleyebilmek için "Yeþil Kuþak" adýný verdikleri güvenlik þeridi politikasýndan vazgeçerek, Hamit Karzai'nin moda dergilerinde karizmatik folklor kýyafetlerinin öne çýkarýldýðý politikalara doðru yol almaktadýr.

Sonuþ olarak Afganistan 250 yýldýr, Peþtun ve Tacikler tarafýndan yönetilmektedir. Türkler üçüncü unsur olarak kaldýklarý gibi devlet kademelerinde temsil de edilmemiþlerdir. CMÝA'nýn etkili olduðu dönemlerde parti içi çekiþmeler sebebiyle önemli fýrsatlar kaçýrýlmýþtýr.

'

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 8: Kitapencere Sayı:04

Öfke DansýHarriet Lerner

Varlýk Yayýnlarý208 Sayfa

fke bir iþarettir, hem de önemli bir dolaysýz olarak ifade etmek bizi iþaret. Öfkemiz incindiðimizi, hanýmefendi l ik ten, kadýn l ýk tan, Öhaklarýmýzýn ihlâl edildiðini, anne l ik ten, c inse l çek ic i l i k ten

gereksinimlerimizin ya da isteklerimizin uzaklaþtýrýr, hatta "cýrtlak"laþtýrýr. doðru þekilde karþýlanmadýðýný ya da Dilimiz bile bu tür kadýnlarý cadý, acuze, sadece, iþlerin yolunda gitmediðini dýrdýrcý, erkek düþmaný…. Niteleyerek gösteren bir ileti olabilir. Öfkemiz l a n e t l e r . O n l a r s e v e m e z v e yaþantýmýzdaki duygusal sorunu ihmal sevilemezler. Kadýnlýktan yoksundurlar. e t t i ð i m i z i y a d a i l i þ k i m i z d e Kimse onlar gibi olmak istemez.kendimizden- inanç deðer, arzu ya da hýrslarýmýzdan- çok þey ifade ettiðimizi Öfke hissettiðimiz bir þeydir. Her g ö s t e r e b i l i r . Ö f k e m i z , b a þ a zaman bir nedeni vardýr ve ilgi görmeyi çýkabileceðimizden çok daha fazlasýný hak eder. Hepimizin bir þeyler yaptýðýmýzý yada verdiðimizi gösteren hissetmeye hakkýmýz vardýr ve öfke de bir iþaret olabilir… buna istisna deðildir.

Oysa kadýnlarýn öfkelerinin Yine de ö fke konusunda bilincine varmalarý ve öfkelerini ifade kendimize sormamýz gereken bazý etmeleri hep engellenmiþtir. Hepimiz sorular var. "Aslýnda neye öfkeliyim?" þeker ve baharat karýþýmýyýz. Bizler "Sorun ne ve kimin sorunu?" "Kimin besleyici, yatýþtýrýcý, uzlaþmacý kiþiler neden sorumlu olduðunu nasýl ayýrt ve devrilmek üzere olan gemilerin edebilirim?" "Öfkemi, kendimi güçsüz kurtarýcýlarýyýz. Dünyayý hoþnut etmek, ve çaresiz hissetmeme yol açmadan korumak ve yat ýþ t ý rmak b iz im n a s ý l i f a d e e d e b i l i r i m ? " görevimiz. Tüm hayatýmýz buna "Öfkelendiðimde durumumu, savunuya baðlýymýþ gibi, iliþkilerimizi korumaya ya da saldýrýya geçmeden ifade etmeyi çalýþýrýz. nasýl öðrenebilirim?" "Daha dolaysýz ve

kararlý olursam ne gibi risk ve kayýplarla Erkeklere duyduklarý öfkeyi karþýlaþabilirim?" "Öfkelenmek bana

açýkça ifade eden kadýnlara kuþkuyla yaramýyorsa, baþka ne yapabilirim?"bakýlýr. Eþitlik hedefimize toplum hoþ görse bile, "þu öfkeli kadýnlar"ýn herkesi çýlgýna çevirdiklerini biliriz. Öfkemizi

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 9: Kitapencere Sayı:04

Nazan Boztaþ

Öfke duymak bir soruna iþaret etse veya öfkemizi saklarýz.Bu þekilde bile, öfkeyi açýða vurmak sorunu davrandýðýmýzda birincil enerjimizi, baþka çözmeyecektir. Öfkeyi açýða vurmak bir insaný korumaya ve açýk bir benlik iliþkideki eski model ve kurallarýn tanýmlayamama pahasýna, ,iliþkimizdeki korunmasýna, hatta bunlarýn daha da uyumu korumaya yöneltmiþ oluruz. Diðer güçlenmesine ve dolayýsýyla deðiþimin insanlarýn tepkilerini okumak ve tekneyi gerçekleþmemesine yol açabilir. Duygusal sal lamamak iç in çok fazla çaba yoðunluk yükseldiðinde çoðumuz, diðer göstermemiz yüzünden kendi benliðimiz kiþiyi deðiþtirmek adýna yararsýz çabalara hakkýndaki açýklýðýmýzý yitirebilir, kendi giriþebilir ve bu yüzden, kendi benliðimizi düþünceler imiz, duygular ýmýz ve açýða çýkarma yada deðiþtirme gücümüzü isteklerimizden habersiz kalabiliriz. kullanamayabiliriz. Kavga etmemize Yaþamýmýz pes etmekten ve idare raðmen sonunda haksýzlýklara boyun etmekten ibaret kaldýðýnda, baþka eðmeðe devam ediyorsak, yakýnmamýza insanlar ýn duygu ve tepki ler in in raðmen kendi umutlarýmýza, deðerlerimize sorumluluðunu yüklendiðimizde, kendi ve potansiyelimize ihanet ededcek bir gel iþ imimizi sürdürmek ve kendi þekilde yaþýyorsak ya da toplumun yaþamýmýza nitelik katmak þeklindeki dýrdýrcý, þirret, öfkeli ve yýkýcý kadýn sorumluluðumuzu feda ettiðimizde, iliþkiyi kliþesine uygun davranmaya baþlýyorsak, sürdürmek benlik sahibi olmaktan daha depresyon, kendine saygý duymama, önemliymiþ gibi davrandýðýmýzda, öfke kendine ihanet etme ve hatta kendinden kaçýnýlmaz olacaktýr. Ýyi kýzlar öfkeyi nefret etme gibi duygularla karþýlaþmamýz hissetmekte pek iyi olmamakla birlikte, kaçýnýlmaz olacaktýr. kendilerini suçlamada çok baþarýlý

olabilirler.Öfkelerini etkin olmayan þekillerde ……..

ifade edenler sonunda, öfkelenmeye hiç Kadýnýn öfkeli ve suçlayýcý bir cesare t edemeyen ler kadar ac ý k o n u m d a n , k e n d i k a r m a þ a s ý y l a çekeceklerdir. yüzleþmeye doðru yaptýklarý yolculuklarý

anlatan Öfke Dansý ,öfkenizi yapýcý bir Bildik öfke yönetimi yöntemleri güce dönüþtürerek yaþamýnýzý yeniden

iþimize yaramýyorsa , büyük olasýlýkla iki þekillendirebilmeniz için size rehberlik kategoriden birini uygulamaya baþlarýz. edecektir."Ýyi kýz" kategorisi, "þirret" kategorisi. Dr. Harriet Lerner, kadýn psikolojisi Ýyi kýz sendromu ve ailelerde deðiþim süreci konularýnda en

Gerçekte öfke ya da tepki uyandýran saygýn otoritelerden birisi olduðunu durumlarda sess iz ka l ý r ýz ; yada belirtmeden geçemeyeceðim. Tavsiye gözyaþlarýna boðulur, kendimizi suçlar ederim.

" "

“Yakýn iliþki modellerini deðiþtirmek isteyen kadýnlar için rehber”

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 10: Kitapencere Sayı:04

Ýnsan Ne Ýle YaþarTolstoy

Þule Yayýnlarý

126 SayfaZeliha Gedik

olstoy'un dünya klasikleri içinde Bu sorularýn cevaplarý:yer alan "Ýnsan Ne Ýle Yaþar?" adlý 1. Hayatta en önemli vakit: Ýçinde Tkitabý kendi içinde birbirinden bulunduðunuz vakittir. Çünkü ancak o

akýcý kýsa öykülerden oluþmaktadýr. zaman elimizden bir þey gelir.Kitaba ismini veren "Ýnsan Ne Ýle 2. hayatta en önemli kiþi: Kiminle Yaþar?" adlý öyküde bir melek olan beraberseniz odur. Zira kimse bir daha M i h a e l ' i n A l l a h t a r a f ý n d a n baþkasýyla görüþüp görüþemeyeceðini cezalandýrýlarak insana dönüþtürülmesi bilemez.ile fakir bir karý-koca olan Simon ve 3. hayattaki en önemli iþ: Ýyilik Matryona'nun hayatlarýnda yer alacak yapmaktýr. Çünkü insan bu sebeple insanýn ne ile yaþadýðýna dair üç dünyaya gelir.sorunun cevabýný bulma sürecini sürükleyici bir dille anlatmýþ Tolstoy. Ýþte Tolstoy bu hikâye ile insanýn insanýn ne ile yaþadýðýnýn cevaplarý: hayata bakýþ açýsýný yeniliyor. Kitapta

yer alan diðer öykü ise "Ýnsana ne kadar 1. insanýn kalbine ne hükmede: toprak lazým?" Bu hikaye ise küçük bir sevgi kasabada çiftçi olan Pahom'un zamanla 2. insana ne veilmiþtir: kendi daha fazla topraða sahip olabilmek için ihtiyaçlarýnýn bilgisi hýrsla izlediði yollarý anlatmaktadýr. 3. insan ne ile yaþar: hayat sahibi Pahom istediði kadar topraða sahip Allah'ýn varlýðý ile olduðunda ise hayat onun için çoktan

bitmiþtir. Artýk sadece ihtiyacý olan Bunlarla Tolstoy geçmiþten toprak yalnýzca kendi bedeninin

günümüze insaný ve var olmayý sýðabileceði kadardý. Hayattaki hýrslarýn özetlemiþtir.Kitapta yer alan bir diðer anlamsýzlýðýný anlatan güzel bir öyküde ise bir kralýn hayatýnda aradýðý hikaye…üç sorunun cevaplarýný anlatan "üç soru" adlý hikaye. Bu kitapla insanýn hayata bakýþ

açýsý deðiþiyor. Tabii bir de bunlarý Kral ülkesindeki bütün büyücü, uygulamamýz lazým. Umarým bu kitabý

falcý, kahin, bilim adamý ve münzevilere o k u y a r a k h a y a t ý n ý z ý y e n i d e n sormuþ hayatýndaki üç soruyu; yapýlandýrýrsýnýz…sonunda kendi yaþayarak öðrenmiþtir.

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 11: Kitapencere Sayı:04

Saadet DevrindenAhmet Lütfi Kazancý

Semerkant Yayýnlarý

eygamber efendimizin doðduðu þu günlerde (20Nisan 5 7 1 ) v e K u t l u d o ð u m h a f t a s ý n d a O ' n u n Pdoðumu,çocukluðu,gençliði,peygamberliði,savaþlarý ve

vefatýný anlatan eserlerden bahsetmemiz gerekir.Çünkü Peygamberimizin yaþamý bizim için çok önemlidir.

Ýslam dininin kurucusu olan Hz.Muhammad (s.a.v)'i çok iyi tanýmalýyýz. Peygamberimiz bizim için en güzel örnektir. O'nun merhametini, höþ görüþünü,kardeþlik anlayýþýný,barýþ anlayýþýný, yardým severliðini, adaletini, çalýþkanlýðýný, ibadetini, ahlaðýný ve diðer özelliklerini öðrenerek örnek almalýyýz. Kur'an-ý Kerimde Yüce Allah þöyle buyurur:"Peygamber size neyi haber verirse onu alýnýz. Sizi neden yasaklarsa ondan da vazgeçiniz."(Haþr suresi,59/7)"Allah'ý ve ahiret gününü umanlar,sizin için Allah elçisinde en mükemmel örnek vardýr."(Ahzab,33/21)

Sizlere Peygamberimizin hayatýný romanlaþtýrarak altý cilt halinde kaleme alan Ahmet Lütfi KAZANCI'nýn eserinden bahsedeceðim. Eseri fakülte yýllarýnda okumuþtum. Elinize aldýðýnýzda býrakamayacaðýnýz bir eser. Peygamber efendimizin doðumundan vefatýna kadar hayatýnýn iþlendiði "Saadet devrinden"Serisi 6 kitaptan oluþmaktadýr.

1-Özlenen Þafak: Hz Muhammad (s.a.v)'in doðumundan peygamberlik görevini alýncaya kadar geçen hayatýný ve içinde yaþadýðý cahiliye çaðýný anlatmaya çalýþmaktadýr.2-Aydýnlýklara Doðru: Hz.Muhammed (s.a.v)'in peygamber oluþundan hicrete kadar olan kýsmý anlatýlýr. Bu cilt sevgili Peygamberimizin ve deðerli Ashabýnýn çile devrini içerir. Peygamberliðin geliþinden itibaren hicretin noktalandýðý ana kadar geçen on üç yýl…3-Doðuþ: Hz. Muhammed (s.a.v)'in hicretinden Bedir savaþýna kadar geçen zaman anlatýlmaktadýr. Bu ciltte Peygamberimiz hicretiyle Mekke'nin bunaltýcý havasýndan çýkýlmýþ Medine'nin gönüllere ferahlýk veren serinliðine kavuþulmuþtur. Artýk burada Ebu Lehebler, Ebu Cehiller yoktur. Peygamberimiz uðurunda malýyla ,canýyla savaþmayý,hatta ölmeyi þeref bilen insanlarla birliktedir. 4-Yükseliþ: Bu ciltte Uhud, Hendek savaþlarý ve Beni Mustalýk gazasý anlatýlmýþtýr.5-Guruba Yaklaþýrken: Mekke'ye yöneliþ Hudeybiye Barýþý ve Mekke'nin Fethine kadar geçen süreyi anlatmaktadýr.6-Kavuþma: Mekke'nin Fethi Veda haccý ve Peygamberimizin vefatý anlatýlmaktadýr.

Hocamýz birinci cildin takdim yazýsýnda bu eseri yazmasýndaki beklentisini þöyle dile getirir. Olur ki,bu kitabý okuyanlar arasýnda "Efendimizi daha iyi tanýdým,daha çok sever oldum"diyen bir insan çýkar,huzur-u ilahide böyle þehadet eder. O zaman bu kitaptan beklenen mükafat elde edilmiþ olur.

Var mýsýnýz hep beraber Peygamberimizin hayatýný okumaya….Efkan Vural

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 12: Kitapencere Sayı:04

CumhuriyetTürk Mucizesi

(Ýkinci Kitap)

Turgut ÖzakmanBilgi Yayýnlarý

848 Sayfa Ali Fuat Doçan

itabýn 27. Basýmý Bilgi Yayýnevi tarafýndan Ekim devletlerden alýnmýþ durumdadýr. Bunlara yeni hatlar 2010'da yapýlmýþ. Kitap 844 sayfa. Bir önsöz, 651 eklenmesi gerekecektir. Bu da büyük bir baþarýyla Ksayfa 29 Ekim 1923'ten baþlayan 10 Kasým 1938 gerçekleþtirilir. Bu hatlar her gün metre metre ilerler.

ve sonrasýna uzanan yýl yýl düzenlenmiþ Cumhuriyet Anadolu'nun içleri demir aðlarla örülür.dönemi anlatýmý, bir sonsöz, Yazarýn teþekkürü, 655. Bu arada 1924 yýlý içinde dönemin ünlü sayfadan baþlayýp 816. sayfaya kadar süren Dipnotlar edebiyatçýlarý milletvekili seçilip Ankara'ya gelirler. Türk ve Açýklamalarýn ardýndan s. 817-845 arasý Seçilmiþ Ocaðý yeniden örgütlenir. Olaylar böylece yýl yýl Kaynakça'dan oluþuyor. Atatürk'ün ölümüne kadar sürdürülür.

Ýlk defa þimdiye kadar hiç yapmadýðým bir 29 Ekim 1923-31 Aralýk 1923 arasý kitapta 9-28. davranýþta bulundum. Kitabý okurken bazý satýrlarýn sayfalar arasýnda anlatýlýr. 29. sayfadan 1 Ocak 1924-31 altýný çizdim. Aralýk 1924 arasýndaki bir yýllýk olaylar anlatýlmaya

Kitap Cumhuriyet kutlamalarýyla baþlýyor. Bu baþlanýr. Bu anlatým 99. sayfaya kadar devam eder. kutlamalarýn haberi, ilk olarak Ýstanbul Komutanlýðýný 1925 yýlý olaylarý 100-220. sayfalar arasýnda anlatýlmýþ. devralan Þükrü Naili Gökberk Paþa'ya Ankara'dan gelen 1926 yýlý 221-262. sayfalar arasýnda yer almýþ. 1927 yýlý bir telgrafla ulaþýyor. Bu sýrada Paþa, Ýstanbul 262-292. sayfalar arasýnda verilmiþ. 1928 yýlý 293-335. Belediyesinin kendi onuruna verdiði yemekte sayfalar arasýnda anlatýlmýþ. 1929 yýlý 336-357. bulunmaktadýr. Gelen telgrafý o toplantýda bulunanlara sayfalarda yer alýyor. 1930 yýlý olaylarý 358-409. okur. Bulunduðu yeri büyük bir sevinç kaplar ve sayfalar arasýnda anlatýlmýþ. 1931 yýlý 410-430. sayfalar yemektekiler bu kararý alkýþlayarak sevinçlerini arasýnda. 1932 yýlý belirtirler. Cumhuriyet'in ilâný Ýstanbul'da 101 pare top 431-460. sayfalarda. 1933 yýlý 461-498 atýþý ile duyurulur. arasýnda. 1934 yýlý 499-522. sayfalar arasý.1935 yýlý

Hemen ertesi günü Gazi Mustafa Kemal Paþa, 523-548 arasýnda anlatýlmýþ. 1936 yýlý 549-579 Ýsmet Paþa'yý köþke davet edip kendisini Cumhuriyet'in arasýnda. 1937 yýlý 580-614. sayfalar arasýnda ilk Baþbakaný olarak düþündüðünü söyler. Bu anlatýlmýþ. 1938 yýlý 615-651. sayfalar arasýnda düþüncesini Ýsmet Paþa'ya açarken onun Lozan verilmiþtir. Konferansý sýrasýndaki çetin mücadelesini, karþýsýndaki Atatürk Orman Çiftliði'ni kuruþu dikkatimi çekti. görüþmecilerle nasýl mücadele ettiðini bilmektedir. Ankara'yý tanýyanlar, Atatürk'e o topraklarýn çorak, Anadolu'da da böyle bir mücadelenin kendilerini üzerinde hiçbir þey yetiþmeyeceðini söylemelerine beklediðini, bu mücadeleyi ancak Ýsmet Paþa'yla raðmen sabýrla ve inanarak belli bir süre içinde verimsiz yapabileceðini, Ýsmet Paþa'nýn baþýnda bulunduðu bir diye bilinen topraklarda neler yapýlabileceðini tüm kabineyle baþarabileceðini bilmektedir. Ülkenin çevresine göstermesi benim için ilginçti. durumunu özetler. Yapýlmasý gerekenleri karþýlýklý Kitap roman. Ancak bir belgesel roman. Bir konuþurlar. tarihsel roman. Kitabýn kapaðýnda roman yazmasa

Bir gün trenden Ankara Garýna yaþlý bir köylü sanki Cumhuriyet'in ilânýndan itibaren baþlayan bir tarih iner. Bu yaþlý köylü Nuri Efendi'dir. Gazi ile görüþecektir. kitabý okuyormuþsunuz duygusuna kapýlýyorsunuz. Köyünde kendine göre çok önemli bir iþ yapmýþtýr. Atatürk'ün, yapmayý düþündüðü devrimleri zaman Avrupa'dan bir mektup zarfý içinde pancar tohumu zaman yanýna gelen devlet erkânýyla birden bire getirtmiþ, ekmiþ, ürünü kaldýrmýþ. Kendi imkânlarýyla o konuþmaya baþlamasý dikkatimi çekti. Þunlarý pancardan þeker elde etmiþ, elde ettiði þekerle de yapmalýyýz, diyor. Ardýndan hemen veya çok kýsa bir köpük helvasý yapmýþtýr. Köylüleri bunu görmüþ, þeker süre sonra gerçekleþtiriyor. Bunlarýn bir hazýrlýk pancarý üretilebileceðini düþünerek birleþmiþlerdir. Nuri aþamasý olmalý, diye düþündüm kitabý okurken. Bu Efendi de bunun üzerine Gazi Paþa'dan Þeker hazýrlýk aþamasýný, yani devrimlerin hazýrlýk aþamalarýný Fabrikasýnýn kurulmasý için yardým istemeye gelmiþtir. kitapta bulamadým. Bazý yýllardaki olay azlýðý ya da Gazi Paþa, bu durumu duyunca sevincinden ayaða fýrlar yazara göre önemli olaylarýn azlýðý o yýllara ayrýlan az ve köylüyü samimice kucaklayarak tebrik eder. sayfalarla bir anlamda gösterilmiþ.Gereken kiþilerle Nuri Efendi'yi görüþtürür. Böylece ilk Yakýn tarihimizi roman formatýnda okuyarak þeker fabrikasý kurulur. öðrenmek isteyenlere önerebileceðim bir roman. Ýyi

Cumhuriyet kurulmadan önce ülkede bulunan okumalar.demiryollarý, Cumhuriyet kurulduktan sonra ilgili

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 13: Kitapencere Sayı:04

Satranç Stefan ZweigCan Yayýnlarý

88 Sayfa

Arzu Özmen

New York'tan Buenos'e giden yolcu gemisinde bir milyoner, dünya satranç þampiyonu Mikro Czentoviç'e ücret karþýlýðýnda satranç oynamayý teklif eder. Oyunu izleyen Avusturyalý Dr.B kendini tutamayarak oyuna karýþýr. Sonunda Dr.B'ye þampiyonla satranç oynamasý önerilir.

Dr.B, Gestopo tarafýndan uzunca bir süre tek baþýna otel odasýna kapatýlmýþ ve sorgulanmýþtýr. Sorgulam sýrasýnda, gizlice ele geçirdiði bir satranç kitabýndan bu oyunun bütün inceliklerini öðrenmiþti. Ancak bu bilgileri uygulayacak bir satranç takýmý yoktur. Zamanla öðrendiði bilgilerle

ayatýnda birisi ile satranç zihninde satranç oynamaya baþlar.oynamamýþ olan Dr.B adlý bir Ha v u k a t ý n , k i t a p l a r d a n Bu tutkusu bir süre sonra satranç

öðrendikleriyle bir dünya þampiyonu zehirlemesine neden olur. Sonuçta, olan Mikro Czentoviç'i nasýl yendiðini yalnýzlýk insana verilebilecek en büyük anlatan sürükleyici bir kitap. ceza...

...yalnýzlýk ;

insana verilebilecek

en büyük ceza.

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 14: Kitapencere Sayı:04

Rumeli ve Muhteþem Ýstanbul

Münevver AyaþlýTimaþ Yayýnlarý

144 Sayfa

itabýn yazarý Münevver Ayaþlý, Selanik doðumlu. Babasý asker olduðu için Selanik'te görevli bulunduklarý bir sýrada dünyaya gelmiþ. Rumeli aþýðý olduðu için bu kitabý yazmaya karar Kvermiþ. Gazetecilik ve yazarlýk macerasý 1947 yýlýnda baþlýyor.

Aslýnda bu kitabý annemin okumasý için arkadaþýmdan ödünç almýþtým. Hazýr almýþken ben de okudum. Kitapta daha çok Rumeli tanýtýlmýþ. Rumeli'li olmaktan bahsedilmiþ. "Muhteþem Ýstanbul" diyor yazar ama Ýstanbul'a fazla yer vermemiþ. Aile fertlerinden, hýsým akrabadan bahsetmiþ daha çok. Gereksiz birçok ayrýntýya girdiði için isim kalabalýðý da yapmýþ.

Rumeli þivesi ve Nedim'in þu dörtlüðünden baþka;

Bu þehr-i Stanbul ki bimisli behadýrBir sengine yekpare Acem mülkü fedadýr.

Altýnda mýdýr üstünde midir cennet-i âlâElhak bu ne halet, bu ne hoþ ab-ý hevadýr.

Bu kitabý çok severek okuduðum söylenemez.

Ýstanbul Yüzlü KadýnAhmet Günbay Yýldýz

Timaþ Yayýnlarý288 Sayfa

itabýn arka yüzünde, yazarýn okurlarýný soluksuz ve þaþýrtýcý bir serüvene davet ettiðinden bahsediyor. Oysa baþtan sonunu hemen tahmin edebildiðiniz bir kitap… yani hayal kýrýklýðý. KYazar bana çocukken bizim dönemin çokça okuduðu Kemalettin Tuðcu'yu hatýrlattý. Bol acýlý,

ve karamsar. Bence güzel olan tek þey "vefa duygusunu" hatýrlatmasýydý. Ýnsaný hani insandan ayýran en önemli duygudur ya vefa duygusu. Çoðu vefanýn ne olduðunu bilmez.

Vefa, arkanda býraktýðýný giderken yaktýðýný yabana atmamandýr. Vefa, dostluðun asaletine, verilen sözlere, kurulan hayallere ihanet katmamandýr. Vefa, sevgidir belki de þartsýz, hesapsýz, sonu olmayan bir sevgidir. Bir gönül borcudur…

Yazar da þöyle diyor kitabýnda "Vefa nasýl bir þeydi? Hani Ýstanbul'daki malum semtin adýndan baþka hiçbir anlam taþýmýyor mu duygularýnýzda?"

Gerçekten unuttuysak belki de hatýrlamanýn zamaný…

Ýlkgül Çelebi

Ýlkgül Çelebi

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 15: Kitapencere Sayı:04

Ayfer Özkan

Susannah, babasýný kaybedeli bir yýl olmuþ, ruh dünyasý karýþýk, uykularý düzensiz. Özel hayatýný kendince bir düzene oturmuþ kendinden on yaþ büyük jason adýnda bir antikacýyla birlikte yaþamaktaydý. Bu nedenle koþullarý sýradan bir öðrenci gibi deðildi, Mutluda

elsefe Eþliðinde Aþka Yolculuk, deðildi.kýzýmýn kitap fuarýndan tavsiye Fe d i l e r e k a l d ý ð ý b i r k i t a p . Bir gün yine kendi üniversitesinden

Sýnavlarýndan dolayý, kitabý ilk ben Rob adýnda bir gençle tanýþýr ve iliþkileri okudum. Tüm ebeveynler de benim gibi hýzla ilerler, iki iliþki arasýnda seçim düþünürdü herhalde iyi ki de ben yapmak zorundayken, beklenmedik bir okumuþum : geliþme olur ve bir karar vermek zorunda

kalýr. Bu karar hayatýný yönlendirecek bir Felsefe, özgür ruh, özgür düþünceyi karardýr. Bu kararý almaya çalýþýrken,

ifade ediyor benim için. Kurallý ama ailesinin ve arkadaþlarýnýn deðil modern kuralsýz yaþam! felsefenin üç önemli düþünürünün

fikirlerinden yararlanýr.Susannah üniversitede felsefe

okumaktadýr. Tez hazýrlamakta ve üç Sizde felsefenin hayatý dönüþtürücü f e l s e f e c i n i n k a y n a k l a r ý n d a n gücüne tanýk olabilirsiniz…yararlanmaktadýr. Bunlar Nietzche, Heidegger ve Kiergaard.

Felsefe EþliðindeAþka Yolculuk

Charlotte GreigSel Yayýnlarý

238 Sayfa

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 16: Kitapencere Sayı:04

Sarýkamýþ(Beyaz Hüzün)

Ýsmail Bilgin

Timaþ Yayýnlarý

304 Sayfa Adile Güngör

ek çoðu 20 (yirmi) yaþ civarýnda olan eli silah tutan tüm erkekler askere çaðrýlmýþtýr. Beni etkileyen bölümlerden birisi þuydu; vali PErzurum'a gidip vatan savunmasýna camdan bakarken yaþlý bir ninenin belinde un

baþlamalarý lazýmdýr. Herkesin içinde biraz hüzün, torbasýyla gittiðini görür. Vali koþar, bu nineyle biraz cesaret ve birazda kýrýlganlýk vardýr. Erlerin konuþur. Ýþte o nine NENE Hatundur.bazýlarý Çanakkale'ye bazýlarý da Erzurum'a gideceklerini düþünürler. Seferberlik ilan edilince Bir baþka sorunda vardý. Bu unlar nasýl köylerde sadece kadýn, çocuk ve güçten düþmüþ ulaþtýrýlacaktýr. Erzurum'daki lise çaðýndaki erler bir yaþlýlar kalýr. Bir grup Faik Çavuþ mangasýna geçer. köye kadar getirecek oradan da diðer köylüler

götürecektir. Vatan uðruna yapýlan bu görev Faik Çavuþ Erzurum'a oradan da Allahü baþarýya ulaþýr.

Ekber Daðlarý'nda geçerek Sarýkamýþ'a varmak için ilerlemeye baþlarlar. Ýþte roman asýl burada Faik Çavuþun Kadir Aða'nýn kýzý ile baþlar. Hüzün, zorluk, açlýk, paylaþým, fakirlik… en sevdalanma durumu olur. önemlisi VATAN SEVGÝSÝ. 31. kolordu ve 32. kolorduda bulunan Faik Çavuþ

birbirlerinden habersiz Sarýkamýþ'a yakýn bir yerde Her yerde kar vardýr. Hava soðuk ve erler yorgun bir Ruslarý ele geçirmek için ilerlemektedir. Bu halde ilerlemektedirler. Erlerin ayaklarýnda çarýk bölümde de en ilginci 32. kolordunun 31. kolorduyu üzerlerinde kaftan dahi yoktur. Geri döneceði belli Ruslar sanýp iki Türk ordusunun çarpýþmalarý.olmayan bir yolculuða çýkmýþlardýr.

Sarýkamýþ'a girmeye hazýrlanýrken de Ziver Erler ilerliyor, kar inadýna þiddetleniyor, vuruluyor. Ziver ölmeden haftalar önce ben

soðuk zemheri oluyor, günler ilerliyor, ekmek ölürsem kaftanýmý sen giyeceksin demiþti. Faik tükeniyordu. Faik Çavuþ'un mangasýnda Ziver diye Çavuþ'a. Faik Çavuþ onun sýrtýndan kaftaný alýp bir er vardý. Bu er hapishaneden gelmiþti. üstüne giyer.Seferberlik baþlayýnca hapishanedekilere taarruza katýlmalarý istenmiþ, eðer tekrar dönerlerse Sarýkamýþ bizim olacaktýr. Ama planlar iyi hürriyetlerine kavuþacaklarý söylenmiþti. Ziver gitmedi. Destek gelmedi, mermide kalmayýnca Faik neden hapse girdiðini söylememiþ, Faik Çavuþ'sa Çavuþ Ziver'in kaftanýný bu vahim durumu söylemesi için zorlamamýþtý. Ziver söyleniyor, yaþamasýn diye evlerden birinin duvarýna astý. geldiðine piþman oluyordu. Karný açtý ve üþüyordu. Kendine yaklaþan Ruslar'a teslim olur.Faik Çavuþ Ziver'e kýzamýyordu, kendide üþüyordu, ne diyecekti ki? BU VATAN KOLAY KAZANILMADI. KOLAYDA

KAYBEDÝLMEYECEK.Haftalarca yürüdüler. Yiyecekleri tükendi. Sevda demek,

Erzurum'a haber uçurdular, acil yiyecek lazýmdý. ardýnda sevdiklerini býrakarak, gitmek demek.Çatýþmalar oluyor ve iþin kötüsü askerler teker Sevda demek,teker güçten düþüyor, hatta ölüyordu. ekmeðin sertliðinden diþlerin kýrýlmasý demek,

Sevda,Erzurum va l i s i üzü lüyor, ça re le r vatan aþký yurdum insanýnýn hep içindedir ve

düþünüyordu. Halký topladý. Yiyecek ve içecek hep orada kalacak.getirmelerini, erlerin aç olduðunu, acil yiyecek gerektiðini belirtti. Tüm halk ellerindeki unlardan getirmeye baþladý.

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 17: Kitapencere Sayı:04

Sinan Kalaycý

Amerikan SargýsýFakir Baykurt

Literatür Yayýnlarý

304 Sayfa

ok uzun yýllar boyunca Avrupa'nýn ve Yýllar önce okuduðum Amerikan Sargýsý dünyanýn önemli bir bölümündeki bana bunlarý düþündürmüþtü. Gerçekten de bir Çülkelerin sýnýrlarýný tayin eden II. Dünya zamanlar devasa iþ makineleri, cheddar

Savaþý hakkýnda gerek öncesi ve gerekse de peynirleri ve balýk yaðlarýyla ülkemizin de sonrasý bakýmýndan çok az þey biliriz. Hatta yardýmýna koþulmuþ ve köylere kadar hemen çoðu bildiklerimizin doðruluðu bile tartýþmalýdýr. her bölgede hummalý bir çalýþmayla ülkemiz Neden ine ge l i nce okuma-a raþ t ý rma "medeniyet"le tanýþtýrýlmýþtý. Fakir Baykurt un alýþkanlýðýnýn çok zayýf olduðu ülkemizde bu bu eþsiz romanýnda Ankara nýn Çubuk ilçesi ne konudaki bilgilerimizin çoðunu televizyonlarda baðlý kýzýlöz köyünde Amerikalý yardýmseverler izlediðimiz daima tek yanlý film ya da ve ne yazýk ki hep varolagelen iþbirlikçilerinin belgesellerden ediniriz. bu kendi halinde yaþayýp giden geri kalmýþ

Þimdi bunun ne önemi var denebilir. köyde yaptýklarý çalýþmalar ve köylünün olaný Ama önemlidir. Çünkü bu savaþ sonrasý oluþan biteni anlama çabasý irdeleniyor. Amerikan yenidünyada Avrupa kýtasý bir süre için huzuru yardýmý yalnýzca peynir ve süt tozuyla sýnýrlý bulmuþtur ama bizim gibi kýta dýþýnda kalanlar kalmýyor elbette. Hemen her bahçeye dikilen b i t m e z t ü k e n m e z ç a t ý þ m a l a r i ç i n e tuhaf "faynapýl" lardan, köyün güneþini kesen sürüklenmiþlerdir. Ýzlediðimiz hemen her tepenin dozerlerle dümdüz edilmesine ve türlü yapýmdan batýlý müttefiklerin dünyayý nazi çiftlik hayvanýn daðýtýmýna kadar akla ne barbarlýðýndan ya da asyalý bolþevik selinden gel iyorsa "pi lot puruca" kapsamýnda kurtardýðýný ve bundan sonra da gerektiðinde uygulanýyor. Köylüye tümüyle yabancý olan bu insanlýðýn emrinde olduklarý sonucunu yeni felsefenin ne demek olduðu ise yeni çýkarýrýz. Propagandaya dayanan tüm bu atanan köy öðretmeninin kýsa yoldan zengin faaliyetlerden benim anladýðým hep, dünyanýn olabilmek amacýyla iþini gücünü býrakýp define her zaman bir tehtid altýnda olduðu ve aramaya baþlamasýndan anlýyoruz. Evet çok insanlýðýn özlediði mutluluk ve huzuru ancak çalýþýlýyor ama bütün bunlarýn bir karþýlýðý batý dünyasý ve onun önerdiði demokrasilerde olarak mütevazi bir istekte bulunuluyor elbette. bulabileceðidir. Bunu kabul etmeyen herkes Kahramanlarýmýzý rahatsýz eden "kýzýlöz" düþmandýr, tehtiddir ve cezalandýrýlmalýdýr. adýnýn deðiþtirilerek "yeþilöz" yapýlmasý… Bu Ý n s a n l ý k v e d e m o k r a s i a þ ý ð ý o l a n son cümlenin bile tek baþýna tüm yukarýda kahramanlarýmýz kimi zaman Nazi Almanya anlatmak istediklerimi yeterince açýkladýðýný sýna kimi zaman da Stalin Rusya sýna dersini düþünüyorum.verirler. Bu kitap hakkýnda düþündüklerimi bir

Barýþ zamanýnda ise "Barýþ gönüllüleri" sayfada anlatabilmem olanaksýzdýr. Geçmiþe adýyla ortaya çýkan ve savaþ sonrasýnda takýlýp kalmak deðil belki ama geleceðin bazý dünyanýn her yanýna yayýlan bu kiþiler yaptýklarý ipuçlarýný bu eserde bulduðuma inanýyorum. çalýþmalarla yukarýda andýðým kavramlarý Kitabýyla dünün ve bugünün olaylarýný yaymak suretiyle dünya barýþýna katkýda anlamamýza, bu anlayýþla ülkemize ve bulunmuþlardýr. Ancak dünyanýn neresinde geleceðimize sahip çýkmamýza katký saðlayan görünmüþlerse orasý karýþmýþ ve nedeni bir usta yazar Fakir Baykurt a olan þükran türlü anlaþýlamayan kardeþ kavgalarý meydana duygularýmla…gelmiþtir. Ne yazýk ki bizim yakýn tarihimiz de bunun sayýsýz örnekleriyle doludur.

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 18: Kitapencere Sayı:04

Zamanýn Kýsa TarihiBüyük Patlama dan Karadeliklere

doðan Kitap198 Sayfa

'Stephen W. Hawking

itabýn Orijinal adý A Brief History of Time'dýr. Profesör Stephen W. Hawking'in 1988 yýlýnda yazdýðý bir kitaptýr. Bu kitap popüler bilim kitaplarý arasýnda önemli bir yere Ksahiptir.

"Neden, geleceði deðil de geçmiþi anýmsýyoruz?»

Bu soru cümlesi aslýnda iþin ne kadar çetrefilli olduðunu galiba açýklýyordur?

Hawking bu kitapta Evreni nasýl gördüðümüzden, uzay zamanýn deðiþebilirliðine, Big bang teorisinden belirsizlik ilkesine, karadeliklerden zamanýn oku'na kendi sistematiði içinde açýklamalar getirmeye çalýþmýþtýr. Bu tarz kitaplarda genel olarak beklenen dilinin biraz aðýr olmasýdýr fakat bu kitapta dilin oldukça sade olduðu görülmektedir. Yer yer matematiksel açýklamalarda yok deðil ama meraklýsýna az çok anlaþýlýr gelecek bir kitaptýr.

Kendimizi þaþýrtýcý bir dünyada bulmaktayýz. Çevremizde gördüðümüz her þeyden bir anlam çýkarmak istiyor ve þu sorularý soruyoruz: Evrenin doðasý nedir? Onun içindeki yerimiz ne, o ve biz nereden geldik? Evren niye böyle?

Önceleri genel inanýþ stabil evren kuramýna yönelikti. Evrene bugünkü bakýþ açýmýz ise ancak gökbilimci Edwin Hubble'ýn samanyolunun evrendeki tek galaksi olmadýðýný gösterdiði 1924 yýlýnda biçimlenmeye baþladý. Gerçektende aralarýnda uçsuz bucaksýz boþluklar bulunan çok sayýda baþka galaksiler vardý. Bu galaksilerde bizden uzaklýklarýyla orantýlý bir þekilde müthiþ hýzlarla uzaklaþýyorlardý. Yani evren geniþliyordu.

Yaklaþýk ayný yýllarda(1926) bir baþka biliminsaný Werner Haisenberg ünlü belirsizlik ilkesini ortaya atýyordu. Schrödinger ise ismiyle anýlan schrödingerin kedisi þeklindeki düþünce deneyini dillendiriyordu. Belirsiz ilkesine göre eðer bir parçacýðýn konumunu kesin olarak ölçersek hýzýný ölçemiyoruz veya hýzýný kesin olarak ölçersek bu seferde konumunu kesin olarak ölçemiyoruz. Ýþte bu durum bugünlerin en popüler fizik kuramý olan kuantum fiziðinin doðuþuna neden oldu. Demek ki evrende kesinlikten söz edilemiyordu. Örneðin elektronun atomun etrafýnda ki hýzý ölçüldüðünde elektronun konumu tesbit edilemiyor ve elektron ayný anda her yerde oluyordu. Yani bir dalga gibi. Yine bir baþka bilim insaný olan De Broglie de þunu diyordu "her parçacýða bir dalga eþlik eder."

Kuantum fiziði deneylerinden biri olan çift yarýk deneyinde elektronlar tek tek perde önünde bulunan çift yarýktan geçirilerek perde üzerinde bir desen elde edilmektedir. Buradaki ilginçlik þudur elektronlarý dedektörle gözlediðimizde tanecik gibi davranýyor ve perde üzerinde iki çizgi oluþuyordu. Elektronlarý gözlemediðimizde ise ayný ýþýkta ve su dalgasýnda olduðu gibi perde üzerinde giriþim deseni oluþturuyordu. Ýþte ilginç olan þu ikinci durumun oluþabilmesi için elektronun ayný anda iki deliktende birden geçmesi gereklidir. Bu ise belirsizlik ilkesinin bir sonucudur.

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 19: Kitapencere Sayı:04

Küçüklerin dünyasýnda bu madde dalga iliþkisi o kadar belirgindir ki bir yerde tanecik olarak görülürse baþka biryerde dalga özellikli olmaktadýr. Örneðin bir adamýn önünde beþ tane kapý olsun bu adam seslendiðinde ses bir dalga olduðu için sesi bütün kapýlardan ayný anda geçecek ve arka taraftakiler adamý iþitecektir. Fakat adam bu kapýlardan geçmek istediðinde ise yalnýz birinden geçebilecektir. Yani sesi dalga özellikli kendisi ise tanecik özelliði gösterecektir.

Burada aklýma Aþýk Nesimi'nin meþhur bir þiirindeki bir beyit geldi. Þöyle ki;

"Kâh çýkarým gökyüzüne, seyrederim âlemi Gâh inerim yeryüzüne, seyreder âlem beni»

Bunun dýþýnda;

Her þey insanoðluna feda iken, Ýnsanoðlu ise kendine cefa olmuþtur."

"Sen teninle hayvan, ruhunla meleksin,Bunun için hem topraða hem feleðe gidersin.»

(Aþkýn Gözyaþlarý kitabý s.13-17.)

Ýþin özü Kuantum fiziði, karadelikler, zamanýn göreliliði, uzay zaman eðriliði, solucan delikleri, paralel evrenler, string teorisi, 11 boyutlu evren modelleri vb. Aslýnda hepsi bize kim olduðumuzu söylemek için ortaya atýlmýþ ve Haisenberg'in belirsizlik ilkesi gereði kesinliði olmayan ama yolumuzu bir el feneri boyutlarýnda aydýnlatan konulardýr.

Sonuç olarak Hawking bütün bu konularýn hepsine cevap verebilecek Herþeyin Teorisi'ne de bu kitapta bir açýklama getirmektedir. Meraký olanlar için Zamanýn Kýsa Tarihi iyi bir kitap.

Hasan EldemirStephen W. Hawking

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 20: Kitapencere Sayı:04

Hallac-ý MansurW.Günter Lerch

Yurt Kitap

238 SayfaAhmet Can

min Maalouf'un Semerkant'ýný Roman günümüzde de süren okuyanlar bilirler: Ýki ayrý hikaye tartýþmalarý yeniden açýyor ve sanki tarihi Azamaný vardýr ve bunlar ortak bir kaynaklarýna bir yolculuk yapmamýzý

unsur ile ki orada bu bir kitaptýr, istiyor. Þia-sünni tartýþmasý, tasavvuf birleþtirilirler. Wolfgang Günter Lerch de anlayýþý, tasavvuf anlayýþýnýn Budizm ve benzer bir teknikle yazmýþ Baðdat'ta Ölüm manihaizim arasýndaki iliþkiler daha çok HALLAC-I MANSUR adlý romanýný. Her iki bir belgesel metni tadýnda okura romanda da asýl anlatýlmak istenen tabiî ki sunuluyor. Yazýmý romandan birkaç alýntý günümüze yakýn zamanda yaþayan ile bitireyim:karakter deðil tarihi olan karakter ya da "Ey Ýnananlar! Bilin ki vakti karakterler. A. Maalouf Ömer Hayyam'ý, W. geldiðinde her canlý ölümü tadacaktýr. G. Lerch de adýndan da anlaþýlacaðý gibi Yaþayan Allah böyle der ve onu yakýnda Hallac'ý anlatmak istemiþlerdir eserlerinde. ben de tadacaðým. Henüz bugün, güneþ Karþýlaþtýrma yapmamý isterseniz eðer batmadan önce, vadem dolmuþ olacak. açýk ara Amin Maalouf derim, üstelik Oysa sizin de bildiðiniz gibi daha önce en yalnýzca Semerkant ile de deðil. az bin kez ölmeme raðmen. Hiçliðe

G ü n t e r L e r c h , K ý z ý l d e r i l i ulaþmaya çabalayan bizlerin kendimize hikâyesinde olduðu gibi, yaþamýn þiar edindiðimiz sözü bilirsiniz: Ölmeden karmaþasý içinde çok fazla koþturan önce ölün!"bizlere yetiþmek isteyen ruhlarýmýzý "Görevlerden söz ediyorsunuz. beklememizi, onlarla tekrar birlikte Onlarý elinizden almak istemiyorum. Hac yürümemizi istiyor sanki bu romanýnda. görevi de dahil olmak üzereTeknik olarak olay örgüsünü nasýl üzerime düþenlerin tümünü yerine kurduðundan söz etmek istemiyorum. getirdim. Tam dört kez kutsal topraklara Çünkü bir f i lmi izlememi isteyen gittim. Tam dört kere Kâbe'yi tavaf ettim ve arkadaþýmýn o filmi bana anlatmasýna þeytaný taþ ladým. Tam dört kez kýzarým. Býrakayým okuyacak olan daha Peygamber'in ve Havva'nýn mezarýný fazla zevk alsýn. ziyaret ettim. Tam dört kez kutsal

Bu tarihi romaný okuyacak olanlar, topraklarda kurban kestim. Fakat gerçek günümüze yakýn zamandaki Ýran'ý bir batýlý hac insanýn içine yapacaðý, ruhun tüm gözüyle izleme imkânýný bulurken asýl görkemiyle Rabbinin karþýsýna çýkacaðý bir olarak Hallac'ý yakýndan tanýma fýrsatýna yolculuk olmalýdýr."kavuþacaklar. Günter Lerch'in ne düzeyde Hallac'ýn "ENEL HAKK" aþamasýna fýkýh, kelam, siyer ve tefsir eðitimi aldýðýný nasýl geldiðini de okuyarak siz izleyin. O a r a þ t ý r m a d ý m a m a b u r o m a n ý n yüzden o bölümlere ait alýntý almadým. Ýyi yazýlabilmesi için bu alanlarda orta okumalar.düzeyde b i r eði t imin gerekt ið in i söyleyebilirim.

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 21: Kitapencere Sayı:04

Gregg LoomisNesil Yayýnlarý

204 Sayfa

Pegasus Sýrrý

Esra Yaþar

Long ekstrelerden bulduðu bir antikacýya gider ve kardeþinin "kýrsalda çobanlarý gösteren" bir resim aldýðýný öðrenir. Araþtýrmalarý sonucunda bu resmin Hz. Ýsa'nýn mezarýnýn yerini gösteren bir harita olduðunu öðrenir. Hâlbuki Hz. Ýsa k i l iseye göre öldürülemezdi. O'nun vücudu ve ruhu yukarýdaydý. Eðer Hz. Ýsa'nýn mezarý ortaya çýkarsa kilisede yalaný ortaya çýkacaktý. Bu iki milyar Hýristiyan'dan saklanan bir sýrdý.

Long'ýn araþtýrmalarý O'nu tekrar regg Loomis tarafýnda yazýlan Fransa'ya götürür. Mezar oradadýr. bu kitapta nefes kesici bir olay Mezarý bulur. Long mezarýn bulunduðu Ganlatýlmaktadýr. maðaraya girince elleri silahlý dört kiþi

tarafýndan kaçýrýlýp iþkenceye maruz Amerika'da avukat olan Longford kalýr. Daha sonra Long bu sýrrý saklamak

Reilly'nin kýzý kardeþi Janet Hiolt, için onlardan yýllýk yarým milyar dolar Fransa'da kaldýðý evinde evlatlýk çocuðu parayý kýz kardeþi ve yeðeni için açýlan ile öldürülür. Olay ilk baþta kaza gibi fona yatýrmalarýný ister. Adamlar kabul görülür. Eski bir ajan olan Long, eder ve bu sýr saklanýr.Fransa'ya gelir. Janet'in evinde patlayýcý izlerine rastlar ve bu olayýn peþine Pegasus Sýrrý ilk sayfasýndan düþe r. Ka rdeþ in in k red i ka r t ý baþlayýp okuyucuyu maceranýn içine harcamalarýna bakar ve ölmeden önce çeker. Fantastik ve heyecan yüklü bir yaptýðý alýþveriþleri görür. macera romanýdýr.

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 22: Kitapencere Sayı:04

TürkçülüðünManifestosu

Fuat UçarFark Yayýnlarý

400 Sayfa Ergün Coþkun

"Vatan-millet idealini biz mektebimizden deðil, 1.BÖLÜMtesadüfen elimize geçen ecnebi kitaplarýndan Yusuf Akçura'nýn Hayatý, yahut etrafýmýzda, içimizde yaþayan yabancý Eserlerimilletlerin faaliyetlerinden öðrendik. Þu 2.BÖLÜMsöylediklerim acý ise hakikat deðil midir?" Yusuf 3.Meþrutiyet dönemi fikir hareketleriAkçura(Türk Yurdu, 1911, sayý: 16; 488) Osmanlýcýlýk

Kitap böyle baþlýyor. Tam bu yazýyý Ýslamcýlýkokuduðumda sevdiðim bir yazarýn sözü geliyor Türkçülükaklýma: Batýcýlýk

"Biz vatan-millet sevgisini Avrupalýlar gibi 4.Çeþitli yönleriyle Üç Tarz-ý Siyasetmekteplerde öðrenmedik; ninemizin þefkatli ve a. Sosyal yönü ile Üç Tarz-ý Siyasetmübarek , babamýzýn gür ve tok sesi sesinden -Osmanlýcýlýk açýsýndan Üç Tarz-ý Siyasetöðrendik." -Ýslamcýlýk açýsýndan Üç Tarz-ý Siyaset

Belki bu bizim Orta Asya'dan gelirken -Türkçülük açýsýndan Üç Tarz-ý Siyasetbedenimizde ve ruhumuzda bir gen olarak geldi. O yüzden kahve sohbetlerinde, evlerimizde, içimizde b. Kültürel yönü ile Üç Tarz-ý Siyasethep vardý. Ama Osmanlýydýk; öyle düþünmeli, öyle -Osmanlýcýlýk açýsýndan kültürel yapýyaþamalýydýk. Ýhmal ettiðimiz kimliðimiz Kuruluþ -Ýslamcýlýk açýsýndan kültürel yapýSavaþý öncesi bütün aðýrlýklarýndan kurtuldu. -Türkçülük açýsýndan kültürel yapý

-Siyasî Türk yönü ile Üç Tarz-ý SiyasetGiriþ: -Ýdeolojik yönü ile Üç Tarz-ý SiyasetOsmanlý'nýn son dönemine vurgu yapýlmýþ -Üç Tarz-ý Siyaset'e yönelik eleþtiriler ve önemi

bunalýmlar ve çareler kýsaca açýklanmýþtýr. "Eser üç bölümden oluþmaktadýr. Birinci bölümde Yusuf Akçura'nýn hayatý, eserleri; ikinci bölümde Osmanlý Ýmparatorluðu'nun son dönemlerine iliþkin siyasi ve sosyal yapýyý içeren, Tanzimat ve Batýlýlaþma süreçleri ile bu dönemlerde oluþan çeþitli fikir hareketlerinin incelenmesiyle 'tarihsel ve sosyolojik alt yapý'nýn oluþturulmasý ve çeþitli yönleriyle Yusuf Akçura'nýn incelenmesi, üçüncü bölümde Üç Tarz-ý Siyaset'in asýl metni ile bazý ilaveler yapýlarak konunun sistematik olarak bütünlüðünün saðlanmasý amaçlanmýþtýr." "Geçmiþ te o lduðu g ib i günümüzde de unutturulmaya, Anayasa'dan çýkarýlmaya, hatta silinmeye çalýþýlan "Türk" kavramýna sahip çýkmak ve Türklüðü doðru anlayabilmek için Yusuf Akçura'yý ve Üç Tarz-ý Siyaset'i yeniden anlamaya ihtiyaç vardýr. Böyle bir çalýþma ile kýsmî de olsa bu boþluðu gidermek yeni çalýþma, araþtýrma ve incelemelere ýþýk tutabilmek hedeflenmiþtir."(Fuat Uçar, 2008)

3. BÖLÜM1) Akçura' nýn Ýslam dini ile ilgili görüþleria) Yaþlanmýþ ve kurumakta olan Ýslamiyet aðacýný milliyet aþýsý ile ayaða kaldýrmakb) Yaþlý aðaç benzetmesinin tersine birinci maddeye zýt olarak çocukluk devresinde bulunan Türk Birliðini saðlamak için teþkilatlý "pür hayat ve pür heyecan" olan Ýslamiyeti ýrklara, Türkler için Türkçülüðe hizmet edici olmasýný istemektir. 2)Akçura ve Tarih : Samet Aðaoðlu, Akçura için; bir yandan sosyalist bir içtimai görüþü romantik bir akýl iþi halinde yürütürken, öte yandan koyu milliyetçi bir inancýn sahibiyeti ve bu fikrin yarattýðý tezat kýskaçlarý arasýnda bocalamalarý oluyordu. Bunun içindir ki kendisine içinde bunaldýðý bu tezatlarý izah edecek bir çalýþma köþesi ararken siyasi tarihi seçmiþtir. Akçura'ya göre tarih biliminin ana problemi toplumsal hareketlerin ana meselesini çözmektir.

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 23: Kitapencere Sayı:04

1. BÖLÜM YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI tarih profesörlüðüne getirilmiþtir. Ancak saðlýðý bozulmaya baþlar ama o çalýþmaktan

Türk düþünce tarihinde önemli bir yere vazgeçmez. 11 Mart 1935'te Kars milletvekili sahip olan tarihçi, yazar, siyasetçi, iktisatçý, iken Ýstanbul'da kalp krizinden dolayý hayatýný düþünür ve siyasi Türkçülüðün ya da "Ýleri kaybeder. Türkçülük Düþüncesi"nin sahibi Yusuf Akçura ; Ýdil-Ural bölgesinde Volga boyunda, Tataristan Selma Hanýmla evliliðinden biri kýz Muhtar Cumhuriyeti'nin güneyinde Simbir (Ülken), diðeri oðlan (Tuðrul) iki çocuðu vardýr. (Ulyanovsk) þehrinde doðdu. (2 Haziran 1876) Edirne Kapý Þehitliðinde yatmaktadýr. (Allah 3 yaþýnda babasýný kaybeder. 1895 Ýstanbul rahmet eylesin. )depreminde annesini kaybeder.

YUSUF AKÇURA'NIN ESERLERÝYusuf Akçura, Atatürk ile ayný eðitim

sürecinden geçmiþ, aldýðý manevra ve strateji Birçok gazetede birçok makalesi ve Üç dersleri sayesinde yaptýðý her iþi kitaba Tarz-ý Siyaset dýþýnda; vurmayý, gerçekçi planlar yapmayý bu þeklide ilke edinmiþtir. Birkaç defa tutuklanmýþ, 84 --Mevkufiyet Hatýralarýarkadaþý ile Fizan'a sürülmüþtür. Sürgün --Baþýmdan Geçenlerdönüþü Harbiye kaleminde öðretmenlik --Defter-i Amalimyapmýþtýr. --Türk Yýlýnda Kýsa Bir Hal Tercümesi

--Alim Can-el Barudi Tercüme-i Hali1899 da Fransa'ya gitti. Siyasi bilimler --3 Haziran Vaka'i Müessifesi

okulunda eðitim gördü. Okul üçüncüsü olarak --Kadermezun oldu. Rusya'ya gitti. ( Ýsmail Gaspýralý --Þark Meselesine Daireniþtesi olur. ) --Rusya Ýhtilaline Dair

--Nur ve Zulmet1908 yýlýnda Meþrutiyetin ilanýndan --Bir Tavsiye

sonra Ý s tanbu l ' a döndü . Tü rkçü lük --Türk, Cermen ve Ýslav Halklarý Arasýndaki faaliyetlerine baþladý. Türk Yurdu Dergisini Tarihi Münasebetlerçýkarmaya baþladý. 1. Dünya Savaþý'nda yayýn --Rusya'daki Türk-Tatar-Müslümanlarýn hayatýna devam etmiþ, eski harflerle 17 yýl Þimdiki Vaziyeti ve EmelleriYusuf Akçura'nýn yönetiminde, onun katkýsýyla --Muasýr Avrupa Siyasi ve Ýçtimai Fikirler ve yayýnlandý. 25 Mart 1912'de Türk Ocaðý'nýn Fikri cereyanlarkurulmasýna öncülük etti. --Siyaset ve Ýktisat

--Cihan Harbine Ýþtirakýmýz ve Ýstikbalimiz Mondros'tan sonra Milli Türk Fýrkasýnýn (Nutuk)

kuruluþunda rol oynadý. Ýngilizler tarafýndan tutuklandý. Anadolu'daki milli mücadele Akçura 60 yýllýk hayatýnda sadece hareketine katýldý. Osmanlýyý deðil, bütün dünyayý sarsan olaylara

tanýklýk etmiþtir. 1923 yýlýnda Atatürk'ün isteði üzerine 1877-178 Osmanlý-Rus Savaþý (93 Harbi)

Ýstanbul milletvekili seçilir. 1925 Ankara Hukuk 1897 Yunan SavaþýMektebinde tarih dersleri verir. 1931 de 1911 Trablusgarp SavaþýAtatürk'ün Türk Tarih kurumunu kurmakla 1912 Balkan Savaþýgörevlendirdiði heyet içerisinde yer aldý. 1914-18 I. Dünya Savaþý1932'de Türk Tarih Kurumu baþkanlýðýna 1919-1921 Kurtuluþ Savaþýgetirildi. 1933'te Ýstanbul üniversitesinin siyasi

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 24: Kitapencere Sayı:04

2. BÖLÜM ÝKÝNCÝ MEÞRUTÝYET DÖNEMÝ FÝKÝR HAREKETLERÝ

Osmanlý Daðýlma sürecine girdiðinde TÜRKÇÜLÜKbunalýmlara çözüm aranmýþ ve günümüzde de Yazar, "Türkiye'deki ilk Türkçüler farklý üsluplarla devam eden Batýcýlýk, Ýslamcýlýk, Tanzimat edebiyatçýlarý olmuþtur."diyor. Tarihte Türkçülük, Turancýlýk, Adem-i Merkeziyetçilik gibi Türkçülüðe kaynaklýk eden çeþitli faktörler þu tartýþmalara neden olmuþtur. Tarýk Zafer Tuna, 2. þekildedir: Meþrutiyet Dönemi için : "Dünya tarihinde milliyetçiliði devlet

"Cumhuriyet'in siyasi laboratuarýdýr." politikasýna temel yapan ilk devlet adamý Türk diyor. Gerçektende öyledir. Bana göre 1. hükümdarý Çi-Çi'nin politikalarý, (Bana göre, Meþrutiyet aydýnlarý, meþrutiyeti sihirli bir deðnek Mete'nin Türk Milletine kazandýrdýðý millet olma sandýlar ve Osmanlýyý bu þekilde daðýlmaktan þuurudur. )kurtaracaklarýný düþündüler. 2. Meþrutiyette çok "8. Yüzyýlda dikilen Orhun Abideleridir. Bu farklý sayýlmaz. Her iki devrin aydýnlarý, kitabeler, Türklerin milli þuura sahip millet siyasetçileri ve askerleri Osmanlýyý yürekleriyle olduklarýnýn bilincine varmalarýnda etkili kurtarabileceklerini sandýlar ama bunu olmuþtur. gerçekleþtiremediler. Cumhuriyet fikrinin "1072 yýlýnda Divan-ý Lügati Türk adlý olgunlaþmasý büyük, savaþ ve felaketlerden eserinde, dünyayý idare etmek için yaratýlan bir sonra gelmiþtir. millete Türk adýnýn Tanrý tarafýndan verildiðini ileri

süren Kaþgarlý Mahmud'un hareketi, OSMANLICILIK "15. Yüzyý lda Al i Þ i r Nevai 'n in 1856'da Paris ve Londra'da hazýrlanan ve Muhakemetül Lügateyn adlý eserinde, Türk'ün

Sultan Abdülmecit tarafýndan kabul edilen Islahat Fars'tan; Türkçenin de Farsçadan üstün Fermaný ile Osmanlýlýk kimliði, daha önce olduðunu savunan görüþleri Türkçülüðün tarihsel tanýnan din, dil, mezhep farklarýnýn da üzerinde kökenleridir. bir siyasi birliktelik meydana getirmeyi Türkçülük, Ruslarýn Kuzey Asya'dan amaçlamýþtýr. Tanzimat devrinde, devletin resmi sonra Orta Asya ve Kafkaslarda yayýlmasýna ve ideolojisi oldu. Yusuf Akçura, Osmanlýcýlýk fikrini giderek artan hegomonyasýna bir tepki olarak þöyle eleþtiriyor: Kazan Tatarlarýnýn öncülüðünde, bütün Türk asýllý "Osmanlý halklarýnýn tarihinin fiziksel bir tarih kavimleri birleþtirmek üzere ortaya çýkmýþtýr. olmasý, ruhsal olmamasý, ayný halklarý þimdi ve Böylece Türkçülük bilinçli olarak Rusya'daki gelecekte baðlayacak bir ülkünün bulunmamasý, Türkler arasýnda baþlamýþtýr. Türkçülüðün, Türk ne Türkler ne de Türk ve Müslüman olmayan milliyetçiliðine dönüþmesi Ýttihat ve Terakki ile halklarýn bir Osmanlý milleti içinde eriyip yok olur. olmayý istememesidir." Ayrýca bunun boþ bir "Türkler, imparatorluðun saltanatýnýn hayal olduðunu düþünüyor. Bu düþüncesiyle bekçisi sýfatýyla sürekli kanýný dökmüþ ve Jöntürk hareketinden kopmuþtur. Zaman onu saltanatýn hazinesini doldurmak içinde ter haklý çýkarmýþtýr. dökerken nüfusu daima azalmýþtýr. Böylece kaný

ve malý eksilmiþtir. Halbuki Hýristiyan unsur ÝSLAMCILIK sürekli para kazanmýþ, nüfusu artmýþ ve ülkeye 2. Abdülhamit döneminde uygulanan hakim olmaya çalýþmýþtýr. Yüne Müslüman olup

Ýslam birliði düþüncesi, 2. Meþrutiyet döneminde, da Türk olmayanlar bile, ayrýlýp baþlarýnýn imparatorluðun uzak çevresinde Hindistan'da çarelerine bakmak istemiþlerdir. Egemen zümre þekillenmiþ, 1870lerden sonra güçlenen bir akým hala Osmanlýlardan, yani muhtelif milletlerin haline gelmiþtir. Akçura eserinde "Ýslamcýlýk sivrilmiþlerinden oluþtuðu için, Türk'ün s i yase t i üze r ine o lumlu e tken le rden ýzdýraplarýna ses veren, dinleyen kimse yoktu. bahsetmesine raðmen, bu politika onun için Esas düþündükleri her zaman saltanat, yani ö n c e l i k t a n ý m a m ý þ t ý r. U z u n v a d e d e kendilerinin konforlu hayatlarý olmuþtur. gerçekleþebilir reel bir siyaset olduðunu da Akçura, Üç Tarz-ý Siyasette tercihini belirtmektedir. Türkçülükten yana kullanmýþtýr.

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 25: Kitapencere Sayı:04

Ergün Coþkun

BATICILIK 3. bölümde çeþitli yönleriyle Yusuf Akçura deðerlendirilmiþtir.

Türkiye'de gerçek anlamda Batý ve Akçura ve DinBatýlý hayatý kavrayan, çeþitli Batýlý fikirlerin Akçura ve Tarihdeðerini anlayarak bunlarý yazan, dilimize Akçura ve Tanzimatsokan ilk yazar ve devlet adamý Sadýk Rýfat Akçura ve CeditcilikPaþa'dýr. Batýcýlarýn ýlýmlý ve aþýrý kanatlarý Akçura ve Türk Ocaðýgenel olarak Batý'nýn üstünlüðü konusunda Akçura ve Þark Meselesibirleþmiþlerdir. Fakat din, gelenek ve batý Akçura ve Ýktisadi görüþlerikonusunda anlaþamamýþlardýr. Akçura ve Türkçülük Projesi geniþ

açýklamalarla verilmiþtir. Tanzimat döneminde reformist,

Tanzimat sonrasý radikalist, cumhuriyet Akçura'nýn etkilendiði kaynaklar ise üç baþlýk dönemi liberalist bir tutum sergilemiþlerdir. altýnda toplanýr: Tarýk Zafer Tuna'ya; Batýcýlýðýn amacýnýn, i.Tatar ýslahatçýlýðýyeni bir devlet kurmak deðil, eski bir devleti ii.Kültürel Türkçülükrestore etmek olduðunu, bu nedenle devrimci iii.Paris'te öðrendiði fikirlersayýlamayacaðýný, imparatorluðun nedenle Yazar, Akçura'yý çaðdaþý aydýnlarla da batýcýlarýn, batýlýlaþmakla kurtulacaðýna karþýlaþtýrmýþtýr. Kemalizm ve Akçura'da inandýklarýný ve rasyonalist bir temele Atatürkle yakýn iliþkileri açýklanýyor; Ziya dayandýklarýný belirtmektedir. Batýcýlar Gökalple karþýlaþtýrýlýyor, hem de enine arasýnda esaslý bir fikir birliði yoktur, görüþünü boyuna. Bence bu tespitler ilk defa yapýlmýþ, savunur. hem de çok etkileyici...

Fuat Uçar, Üç Tarz-ý Siyaseti, sosyal, SONUÇkültürel, siyasi ve ideolojik açýdan teker teker deðerlendirerek açýklamýþtýr. Ayrýca Üç Tarz-ý Yazar son kýsýmda Üç Tarz-ý Siyaset Siyasete yönelik eleþtirilere de yer vermiþtir. adlý makalesinde ne Osmanlýcýlýk ne de Bu eleþtiriler içinde en dikkate deðer Ýslamcýlýk politikalarý ile Türklerle diðer olanlarýndan biri, Amerikalý yazar C. W. unsurlarýn asla kaynaþamayacaðýný Hostler in eleþtirisidir: sebepleri ile ortaya koyuyor ve dayanýlacak

tek unsurun Türkler olduðunu belirtiyor. Yusuf " ideoloj ik boyutunda mil l iyetçi Akçura'dan bir asýr sonra Türkiye aslýnda hala

çevrelerde 1848 Komünist manifestosunun üç tarz-ý siyaset arasýnda seçim yapmaya Marksist ler üzer inde oynadýðý ro lü çalýþýyor. Bu yüzden Üç Tarz-ý Siyaset oynamýþtýr."demektedir ki bu çok doðru bir okunmalý, sonrada Türkçülüðün manifestosu. tespittir. . . Çünkü bu eser üç tarz-ý siyasetin bir tefsiri

gibi. Yusuf Akçura, hem Osmanlýn, hem Akçura, Türkçülüðe siyasi bir boyut Türkiye Cumhuriyeti dönemlerinde yaþayan

kazandýrarak pantürkizmin yaratýcýsý olarak biri olarak bütün yönleriyle deðerlendirilmiþtir. tanýmlanmýþtýr. Þiddetle okunmasýný tavsiye ederim. . .

Üç Tarz-ý Siyasete en aðýr eleþtirileri Dahiliye Nazýrý Ali Kemal (Ýngiliz Kemal) yapmýþtýr. Sert ve alaylý bir üslupla "Cevabýmýz" denilen bir makale yazmýþtýr. Hem Ýslamcýlýðý hem Türkçülüðü boþ bir hayal olarak görmüþtür.

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Page 26: Kitapencere Sayı:04

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Ýþte Baþ Ýþte Gövde

Ýþte KanatlarDevlet Tiyatrolarý

u oyun Sevim Burak'ýn Yanýk 10 yaþýnda kalp romatizmasý Saraylar adl ý k i tabýndan geçiren Burak, 1978'de iki kalp Buyarlanmýþ. Sevim Burak'ý ameliyatý geçirir, iyi bakýlmaz ve felç

tanýmadan oyununu anlamak pek geçirir. "Ölüm" bütün hikayelerinde kolay deðil.Bu yüzden önce onu biraz düþman olarak geçer. Ölü adamlar t a n ý y a l ý m . S e v i m B u r a k , konuþur onun oyunlarýnda ve hepsi Bulgaristan'dan gel ip Ýstanbul hükmedicidir.Kuzguncuk'a yerleþmiþ bir göçmen ailenin kýzý. Babasý yakýþýklý bir kaptan. Annesinden gelen Yahudiliði ise Seyfi Kaptan, onun oyunlarýnda ve düz onun edebiyatýný besler. Gazap tanrýsý yazýlarýnda hep yer almýþ. Kendini bir Yehova'dýr onu besleyen ve sonsuz söyleþide kýsaca þöyle tanýtýyor: acýlar çektiren, onu "öteki" yapan."1931'de Ýstanbul'da doðdum. 21 y a þ ý m a k a d a r K u z g u n c u k ' u n tepesindeki evimizde babaannem ve büyükbabamla yaþadým. Bu yüzden çocukluðum ve büyüklüðüm arasýnda büyük fark yok gibidir. Aile çevremizde, çocuktan çok yaþlý komþular, yaþlý akrabalar bulunduðu için, onlarýn arasýnda, yaþlý bir insan gibi yetiþtim. Ýlkokulu Kuzguncuk'ta, Ortaokulu Tünel'deki Alman Lisesi'nde bitirdim. Öðrenimim bu kadardýr.(Söyleþi, Mübeccel Ýzmirli)"

Aslýnda Sevim Burak'ý tanýmak için onun iki önemli özelliðini bilmek gerekir. Kalp hastalýðý ve annesinden gelen Yahudiliði.

encereerdeP

Page 27: Kitapencere Sayı:04

Hülya Yamen

encereerdeP

kitapencere | mayýs 2011 - 04

Oyuna gelelim; oyun da böyle kopuk kopukmuþ hissi veren bir örgüye sahip. Perdeye iðnelenmiþ de sonradan bir araya getirilmiþ hissine kapýlýyorsunuz. Oyun ilerledikçe hayatlarý ellerinden alýnmýþ, evlat edinilmiþ, koparýlmýþ, evlendirilmiþ, tecavüz edilmiþ, çocukluklarý ellerinden alýnmýþ, sýkýþmýþ kalmýþ, açlýkla terbiye edilmiþ, aþýk olmalarý engellenmiþ iki kad ýn ýn h ikayes iy le karþ ý laþ ý -veriyorsunuz.

Ýlginç bir yazý tekniði vardýr. B i l inç akýmýy la yazý lmýþ Sevim Burak'ýn küçük kaðýtlara aklýna romanlarý seviyorsanýz, Sevim Burak'ýn gelen her þeyi yazar Burak. Yazdýklarýný hayattan korkan ve bir o kadar da evin perdelerine iðneler. Birbiriyle pek hayata baðlý yazýlarýný seviyorsanýz, ilgisi yokmuþ gibi duran küçük yazýlar, "öteki"leri anlamaya çalýþmayý göze bilinç akýmý yöntemiyle öyle bir alabilenlerdenseniz; bu oyunu izleyin. harmanlanýr ki hayatlarý ellerinden Funda Gökgücü ve Evlin Beþikçioðlu, alýnmýþ ne kadar insan varsa kesik SevimBurak'ýn hayattan korkmuþ kesik, kopuk kopuk anlatýr hikayesini. gözleriyle bakacaklar etrafýnýzda dönen

sahneden size.

Page 28: Kitapencere Sayı:04

izginin dili Meral Güzelliç