medenİyetİmİzİn dÜnÜ bugÜnÜ ve...

21
1 MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ Emir ASLAN 1 Özet Allah inancı ve ahlak merkezli olan medeniyetimiz, ilk vahiyle başlamış ve kısa sürede dünyayı etkisi altına almış İslâm medeniyetidir. Hz. Muhammed (s.a.v)’in daha önce “ayıplama, kınama, aşağılama” gibi anlamlara gelen “Yesrib” adındaki yerleşim yerinin adını, şehir ve medeniyetin beşiği anlamlarına gelen “Medine” olarak değiştirmesi İslâm medeniyetinin esası kabul edilmektedir. İslâm peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.) ile başlayan bu medeniyet yine onun vasıtasıyla kademe kademe gelişmiş ve dünyanın hemen her tarafına yayılmıştır. Müslümanlar başlangıçta Kur’an ve sünnete dolayısıyla dine ve ahlaka bağlı olduklarından; ilme, tekniğe, sanata önem verdiklerinden hem toplum hem de medeniyet olarak sürekli ilerleme ve yükselme kat etmişlerdir. Böylece ilim, sanat, güç ve teknikte dünya medeniyetlerinin öncüsü olmuşlardır. Bu anlamda başta Avrupa milletleri olmak üzere dünya milletlerini sanayi, şehircilik, matematik, astronomi, fen, tıp, eczacılık ve temizlik gibi pek çok alanda etkilemiş ve onlara bilgi sağlamıştır. Bu konuda diğer medeniyetlere adeta hocalık yapan İslâm medeniyeti, özellikle Endülüs ve Sicilya üzerinden Avrupa ilim ve biliminin temelini oluşturmuştur. Geçmişinde asalet, yücelik ve örneklik bulunan İslâm medeniyeti, Kuran, Sünnet ve ahlaka olan bağlılıkları zayıflamaya, ilim ve tekniğe önem vermemeye başlayınca duraklamaya başlamıştır. Buna Avrupa milletlerinin yüzyıllarca süren saldırı, sömürü ve asimile çalışmaları eklenince İslâm medeniyeti gerilemeye başlamıştır. Ancak bugün İslâm medeniyetinde dirilişe yönelik yeni kıpırdamalar hissedilmekte ve gerilemekten ilerlemeye doğru faaliyetler izlenmektedir. Bu faaliyetlerin gelecekte bütün insanlığın dirilişi olacağını ümit ediyoruz. İslâm medeniyetinin temeli insan fıtratına uygun atıldığı için geçmişte olduğu gibi gelecekte de insanlığın yükselişinin İslâm medeniyeti ve onun dirilişi sayesinde olacağı muhakkaktır. Bu diriliş, geçmişin tekrarı değil, yeni bir oluştur. Ama köksüz, temelsiz, geçmişle ilintisiz anlamında değil, eskimez bir yeniliği özünde barındırması anlamında yeni bir mayalanış anlamındadır. 1 Diyarbakır/Bağlar TOBB Ferdi Yiğit Anadolu İmam Hatip Lisesi Öğrencisi Danışman: Sadık Yıltaş TOBB Ferdi Yiğit Anadolu İHL Meslek Dersleri Öğretmeni (05315723813) İletişim Adresi: Bağcılar Mah. 1204. Sok. TOBB Ferdi Yiğit Anadolu İmam Hatip Lisesi Bağlar/Diyarbakır Tel: 04125022045-05536708849 E-Mail: [email protected] Kurumu: Diyarbakır Bağlar TOBB Ferdi Yiğit Anadolu İmam Hatip Lisesi.

Upload: others

Post on 16-Nov-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİferdiyigitaihl.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/21/15/760042/... · 2018. 5. 7. · 1 MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

1

MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

Emir ASLAN1

Özet

Allah inancı ve ahlak merkezli olan medeniyetimiz, ilk vahiyle başlamış ve kısa

sürede dünyayı etkisi altına almış İslâm medeniyetidir. Hz. Muhammed (s.a.v)’in daha önce

“ayıplama, kınama, aşağılama” gibi anlamlara gelen “Yesrib” adındaki yerleşim yerinin adını,

şehir ve medeniyetin beşiği anlamlarına gelen “Medine” olarak değiştirmesi İslâm

medeniyetinin esası kabul edilmektedir. İslâm peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.) ile

başlayan bu medeniyet yine onun vasıtasıyla kademe kademe gelişmiş ve dünyanın hemen her

tarafına yayılmıştır.

Müslümanlar başlangıçta Kur’an ve sünnete dolayısıyla dine ve ahlaka bağlı

olduklarından; ilme, tekniğe, sanata önem verdiklerinden hem toplum hem de medeniyet

olarak sürekli ilerleme ve yükselme kat etmişlerdir. Böylece ilim, sanat, güç ve teknikte

dünya medeniyetlerinin öncüsü olmuşlardır. Bu anlamda başta Avrupa milletleri olmak üzere

dünya milletlerini sanayi, şehircilik, matematik, astronomi, fen, tıp, eczacılık ve temizlik gibi

pek çok alanda etkilemiş ve onlara bilgi sağlamıştır. Bu konuda diğer medeniyetlere adeta

hocalık yapan İslâm medeniyeti, özellikle Endülüs ve Sicilya üzerinden Avrupa ilim ve

biliminin temelini oluşturmuştur.

Geçmişinde asalet, yücelik ve örneklik bulunan İslâm medeniyeti, Kuran, Sünnet ve

ahlaka olan bağlılıkları zayıflamaya, ilim ve tekniğe önem vermemeye başlayınca

duraklamaya başlamıştır. Buna Avrupa milletlerinin yüzyıllarca süren saldırı, sömürü ve

asimile çalışmaları eklenince İslâm medeniyeti gerilemeye başlamıştır. Ancak bugün İslâm

medeniyetinde dirilişe yönelik yeni kıpırdamalar hissedilmekte ve gerilemekten ilerlemeye

doğru faaliyetler izlenmektedir. Bu faaliyetlerin gelecekte bütün insanlığın dirilişi olacağını

ümit ediyoruz. İslâm medeniyetinin temeli insan fıtratına uygun atıldığı için geçmişte olduğu

gibi gelecekte de insanlığın yükselişinin İslâm medeniyeti ve onun dirilişi sayesinde olacağı

muhakkaktır. Bu diriliş, geçmişin tekrarı değil, yeni bir oluştur. Ama köksüz, temelsiz,

geçmişle ilintisiz anlamında değil, eskimez bir yeniliği özünde barındırması anlamında yeni

bir mayalanış anlamındadır.

1 Diyarbakır/Bağlar TOBB Ferdi Yiğit Anadolu İmam Hatip Lisesi Öğrencisi

Danışman: Sadık Yıltaş TOBB Ferdi Yiğit Anadolu İHL Meslek Dersleri Öğretmeni (05315723813)

İletişim Adresi: Bağcılar Mah. 1204. Sok. TOBB Ferdi Yiğit Anadolu İmam Hatip Lisesi Bağlar/Diyarbakır

Tel: 04125022045-05536708849 E-Mail: [email protected]

Kurumu: Diyarbakır Bağlar TOBB Ferdi Yiğit Anadolu İmam Hatip Lisesi.

Page 2: MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİferdiyigitaihl.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/21/15/760042/... · 2018. 5. 7. · 1 MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

2

Anahtar Kelimeler: İslâm, Batı, medeniyet, umran, diriliş.

PAST, PRESENT AND FUTURE OF OUR CIVILIZATION

Abstract

Our civilization, based on the belief of Allah and morals, started with the first

revelation and influenced the world in a short period of time is İslamic Civilization. Prophet

Mohammad’s (pbuh) changing the name of ‘Yathreb’ meaning as blame, condemnation, and

insult to ‘medinah’ meaning as the cradle of civilization and city is accepted the basis of

Islamic civilization. The start of this civilization by Prophet Mohammed (pbuh) developed

step by step and spread across nearly all parts of the globe.

As Muslims are initially bound up with holy Quran and Sunnah thus to religion and

morals, as they valued science, technique and art, both the society and civilization had a

constant advancement and progress; thereby becoming pioneers of world’s civilizations in

science, art and technique. In this sense they affected and provided information to the world’s

civilizations notably European nations in fields like industry, urbanization, mathematics,

astronomy, science, medicine, pharmacology, and cleaning. Being like a tutor to other

civilizations, Islamic civilization formed the basis of science and knowledge in Europe

especially through Andalusia and Sicily.

Islamic civilization which has nobility, supremacy and modelling in its past, started to

stumble after Muslims loyalty to holy Quran, Sunnah and Morals weakened and after

disregarding science and technique. Adding to this, by agelong efforts, attacks, colonization

and assimilation of European nations, Islamic civilization started to regress. However today,

new movements for resurrection in Islamic civilization are felt and activities from recession to

expansion are seen. We hope that these activities will be a revival for the whole humanity. As

foundation of Islamic civilization is based on the nature of humanity, it is certain that the rise

of humanity and resurrection of it will be by Islamic civilization in the future as done in the

past. This resurrection is not a repetition of the past but a new formation. This formation does

not mean that it is baseless or irrelevant to the past rather it constitutes new formation of

constant innovation in itself.

Key Words: Islam, West, Civilization, Prosperity, Resurrection

Page 3: MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİferdiyigitaihl.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/21/15/760042/... · 2018. 5. 7. · 1 MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

3

GİRİŞ

Medeniyetimiz İslam medeniyetidir. İslam medeniyeti Peygamber Efendimize nazil

olan ilk vahiyle başlamıştır. Hicret ettiği “Yesrib”in adını “Medine” olarak değiştirmesiyle

kök salan bir temel atmıştır. Dolayısıyla Hz. Peygamber'in hayatı ile İslam Medeniyetinin çok

sıkı bir ilişkisi vardır. Zira İslam Medeniyetinin iki ana unsuru olan Kur'an ve Sünnet, Hz.

Peygamber'in hayatı ile çok yakından ilgilidir.

Müslümanlar İslam’a canla ve başla sımsıkı sarıldıkları, Allah’ın emirlerini yerine

getirip haramlardan sakındıkları ve İslam ahlakıyla ahlaklandıkları zaman, ilim, bilim, güç,

kuvvet ve zenginlikte dünya medeniyetinin öncüleri olmuşlardır. Bütün cihan onlara boyun

eğmiştir. Kuran ve İslam’a olan bağlılıkları zayıfladığında, İslam ahlakından uzaklaşmaları

sonucu kendileriyle İslam arasında olan bağ yalnız isimden ibaret kalmış ve saydığımız bütün

alanlarda gerilemiş, dünyanın her yerinde zülüm görmüş, kanları akıtılmış ve mukaddesatları

çiğnenmiştir.

Geçmişe dönüp baktığımızda tarihimizde bunun birçok örneğini görmekteyiz. Ömer b.

Abdülaziz döneminde Rum diyarında bir Müslüman esir tutulur. Esirin haberi Müminlerin

emirine ulaşınca Rum emirine şöyle bir mektup yazar: “Duydum ki Allah’ın izzet ve şeref

verdiği bir Müslümanı esir tutmuşsun. Benden bu haberi alır almaz ya o Müslümanı serbest

bırakırsın ya da öyle bir orduyla senin üstüne yürürüm ki başı senin yanında sonu da benim

yanımda olur. Bu mektubu alan Rum emiri, tuttuğu Müslüman esiri serbest bırakır. Bu olay

Müslümanların dinlerine bağlı oldukları dönemde güç ve kuvvet hususunda aziz olduklarının

bir göstergesidir. Hz. Ömer (r.a)’in şu sözü bu durumu pekiştirmekte ve konuda bizi

uyarmaktadır.

”إن الله قد اعزكم بالاسلامِ ومهما ابتغيتم العزةَ بغيره أذلكُم الله“

“Allah İslam diniyle sizi aziz kıldı. Ne zaman ki siz İslâm’dan başka bir şeyle izzeti

aradınız Allah sizi zelil kıldı.”

Günümüzde Müslümanların durumuna baktığımızda çok da içler acısı olduğunu

görmekteyiz. Bunun tek bir nedeni var o da İslam’ın tavsiye, terbiye ve ahlakından

uzaklaşmalarından kaynaklanmaktadır. Bugünden sonra eğer Müslümanlar kendilerine çeki

düzen verir, eskiden olduğu gibi dinlerine bağlandıklarında, şahlanışa kalkar geçmişte

yakaladığı saadet ve terakkiyi yine de bulacaktır. Çalışmamız medeniyetin tanımıyla

başlayacak, medeniyetimiz olan İslam medeniyetinin dünü, bugünü ve yarını ana hatlarıyla

inceleyecek ve bu çerçevede yeniden dirilişe kalkması için katkı sunmaya çalışacaktır.

Page 4: MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİferdiyigitaihl.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/21/15/760042/... · 2018. 5. 7. · 1 MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

4

MEDENİYET

Medeniyet kavramı Medine kökünden türetilmiştir. Sözlükte ahlakı güzelleştirmek,

edep, erkan öğrenme, insaniyet, nazik davranma, zarif olma, ahlak ve güzel davranış içinde

bulunan topluluk gibi manalarla karşılandığı gibi, "vahşilik halinden çıkarıp terbiye ve

medeniyet yoluna dahil etmek" şeklinde de ifade edilmiştir. Medeni ise şehirli demektir.2

Medeniyetin terim anlamı, “insanların maddi manevi ihtiyaçlarını en iyi imkanlarla

sağlayan ortam ve toplumlara” denir. Medeniyetin ölçüsü “insan-ı kâmil olmayı hedefleyen

fazilet sahibi insanların bir araya gelmesidir.”3

Avrupa, medeniyet kavramını ilk başta “Police” kelimesiyle ifade etmiş, sonra yerini

“civilisation” kelimesine bırakmıştır. Cemil Meriç, “civilisation” kelimesinin içeriği çağdan

çağa, ülkeden ülkeye, yazardan yazara değişen kaypak ve karanlık bir kelime olduğunu,

Batılıların sabit bir tanıma hapsedemediği ele avuca sığmaz bir mefhum olduğunu ifade eder.4

Almanlar medeniyet kavramını “kültür” terimiyle karşılamış, Müslümanlar da yakın

zamanlara kadar “hars” terimiyle ifade etmiştir. Ancak “hars” tabiri soğuk ve kaba geldiği

için yerini “medeniyet” terimine bırakmıştır.5 Bazen medeniyet yerine temeddün kavramı

kullanılmıştır. İbn Haldun bunun yerine “umran” sözcüğünü kullanmış, umran kavramının

temeddünden daha geniş olduğunu, temeddünün şehir medeniyetini, umran ise hem bedevilik

ile haderiliği hem de kültür ve medeniyeti karşıladığını belirtir.6

Medeniyet kavramı her zaman Müslümanlara hoş gelmediği görülmektedir.

Avrupa’dan gelen her kavram gibi bu kavram da şüpheyle karşılanmıştır. Örneğin Yenişehirli

Avni’ye göre medeniyet “garaz-i nefsani”dir. Mehmet Akif’e göre de “tek dişi kalmış

canavar”dır.7

MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ

Girişte de ifade ettiğimiz gibi medeniyetimizin başlangıcı Peygamber Efendimize

gelen vahiyle yani 610 yılında başlamış, Kuran, Sünnet ve Hz. Peygamber’in hayatı İslam

medeniyetinin temeli olmuştur. Hz. Muhammed (S.A.V.), yirmi üç yıllık peygamberlik hayatı

2 Mehmet Şeker, Hz. Peygamber ve İslam Medeniyeti, Hz. Muhammed ve Gençlik (Kutlu Doğum Haftası:

1992), Sempozyumlar ve Paneller Serisi 5, Türk Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 1995, ss. 33-39, s. 33. 3 Mustafa Yılmaz Kılınç, İlim, İslâm ve Batı Medeniyeti, Medrese ve İlahiyat Kavşağında İslâmî İlimler,

(Uluslararası Sempozyum 29 Haziran-1 Temmuz 2012), Bingöl Üniversitesi Yayınları, 2013, ss. 169-184, s.

172. 4 Cemil Meriç, Umrandan Uygarlığa, İletişim Yayınları, İstanbul, 21. Baskı 2014, s.81.

5 Meriç, Umrandan Uygarlığa, s. 82,83.

6 Meriç, Umrandan Uygarlığa, s.86.

7 Meriç, Umrandan Uygarlığa, s. 84.

Page 5: MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİferdiyigitaihl.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/21/15/760042/... · 2018. 5. 7. · 1 MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

5

boyunca; insanların uyacağı itikat ve ameli prensipleri yanında, ictimaî, siyasi, idari ve askeri

alanlarda da kendi anlayışına uygun bir yaşama tarzı getirmiş bulunmaktadır. İşte bu anlayış

onun sünneti olarak ümmetine intikal etmiş ve asırlardır süregelen medeniyetin nüvesini

oluşturmuştur.8 İslam Medeniyeti de: "Müslüman milletlerin kendi milli ve harsi özellikleri ile

Kur'an ve Sünnet'in ışığı altında kendi medeni unsurlarını tertip ederek meydana getirdikleri

medeniyet" olarak tarif edilmiştir. Buna göre Hz. Peygamber'in hayatı ile İslam

Medeniyetinin çok sıkı bir ilişkisi vardır.9

İslam dini insanı merkeze almış, insanın dünya ve ahirette terakkiye ulaşması için bazı

ilkeler ortaya koymuş, bu ilkeler medeniyetin parlamasına, şahlanışına vesile olmuş ve hiç

kimsenin tahmin etmeyeceği bir hızla yükselmiştir. Medeniyetin oluşması ve gelişmesine etki

eden bu ilkelerin başında risaletin ilk emirlerinden olan ilim, temizlik ve çalışma ilkeleri

gelmektedir. Çalışmamızı bu üç ilke çerçevesinde oluşturacağız.

1. İlim Tavsiyesi

Bir medeniyeti diğer başka medeniyetlerden ayıran önemli özellikler vardır. İslam

medeniyetini de diğer medeniyetlerden ayıran en önemli özelliklerin başında hiç şüphesiz ilim

gelmektedir. İslam dini bir ilim medeniyetidir. İlim kelimesi ve ondan türeyen fiil ve isimler

Kuran’da yaklaşık olarak 750 yerde geçmektedir.10

İlk nazil olan şu ayeti kerime İslam’ın

ilme verdiği değerin en büyük göstergesidir:

“Yaratan rabbinin adıyla oku!”11

Hz. Peygamber’e inen ilk vahiy ona ve onun şahsında bütün Müslümanlara okumayı

emretmiş, onları kalemle yazmaya ve ilimde gelişip yetkinleşmeye teşvik etmiştir. İlk vahyin

“oku” emriyle başlaması ve bu emrin iki defa tekrar edilmesi, okumanın ve bilmenin dinde ve

insan hayatında ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

İlk vahiyden hareketle Müslümanlar ilme büyük bir önem vermişlerdir. Yeryüzünde

insanlığı ilme sevk eden ve onu ibadetten bile üstün tutan yegâne din, İslam dinidir. Bunu

Peygamber Efendimiz’in hadislerinde net olarak görmekteyiz. Hz. Peygamber’in “Her kim

ilim tahsili için bir yola girerse Allah ona cennetin yolunu kolaylaştırır. Şüphesiz melekler de

ilim yoluna girenin yaptığından memnun oldukları için onun üzerine kanat gererler. Göklerde

ve yerde bulunan varlıklar hatta suyun içindeki balıklar bile, ilim adamları için Allah'tan

8 Şeker, Hz. Peygamber ve İslam Medeniyeti, s. 35.

9 Şeker, Hz. Peygamber ve İslam Medeniyeti, s. 33.

10 Aydın, İslamın Evrenselliği, s. 76.

11 Alak Suresi, 96/1.

Page 6: MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİferdiyigitaihl.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/21/15/760042/... · 2018. 5. 7. · 1 MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

6

bağışlanmasını dilerler. Alim bir kimsenin bilgisizce ibadet eden bir kimseye üstünlüğü, ayın

diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Alimler peygamberlerin varisleridir. Peygamberler altın ve

gümüşü miras olarak bırakmazlar, onlar sadece ilmi miras bırakmışlardır. İşte o mirasa

konan kimse de bol nasip ve kısmet almış olur.”12

“İlim Çin’de olsa, bile gidip tahsil edin!”13

“Her şeyin bir yolu vardır, cennetin yolu da ilimdir”14

hadisleri bunu göstermektedir.

Müslümanlar ilme önem verirken ilimler arasında ayırım yapmadan bütün ilimleri

önemsemiş, aklın nuru fen ilimleri; vicdan ve kalbin nuru da dini ilimlerdir anlayışıyla

hareket etmişlerdir. Bu nedenle en kısa sürede ilim ve bilimde dünya medeniyetlerinin öncüsü

olmuşlardır. Bu çerçevede şu gelişmelerden bahsedilebilir:

1. Dinî ilimlerde en kısa sürede müthiş bir atılım gerçekleşmiştir. İmâm Şâfiî, hicrî II.

Asırda dünya hukuk tarihinde bir ilk olan İslâm hukuk usulü ile ilgili “er-Risâle” adlı eserini

ilim dünyasına kazandırmıştır. Müslümanların hadis edebiyatı, âlimlerin adeta süzgeçten

geçirerek hadisleri günümüze ulaştırma yöntemi Batıyı hayrete düşürecek nitelikte olmuştur.

İmâm Gazali’nin kelam, felsefe, mantık, hukuk ile ilgili görüşleri batı düşünürleri etkilemiş,

onun hakkında “Gazali’nin İslam dinine mensup olması, İslam dininin hak olduğuna dair

önemli bir delildir”15

ifadesinin kullanılmasına sebep olmuştur.

2. İslami ilimlerde olduğu gibi fenni ilimlerde de büyük bir başarı yakalanmış,

âlimlerin çalışmaları kendinden sonraki bilim dünyasında esas teşkil etmiştir. Bugünün Batı

alimlerince İslam kültürü bütün ilimlerin menşei16

kabul edilmiştir. Müslümanlar başta tıp

olmak üzere felsefe, mantık, fizik, kimya, matematik ve astronomi gibi pek çok bilimde öncü

olmuşlardır. Amerika’nın meşhur medeniyet tarihi uzmanı Wil Durant’ın Fransızcaya tercüme

edilen külliyatında İslam ilimleri ve alimlerinden bahse başlarken isimlerine karşı minnet arz

edip eserleri selamlanmak suretiyle söze başladığı görülmektedir. Müslüman bilim

adamlarının resimleri bugün bile Paris tıp fakültesinin büyük holünde hürmet mevkiini işgal

ettiği ve eserlerinin Avrupa tıp fakültelerinde asırlarca ders kitabı olarak okutulduğu

görülmektedir.17

3. Peygamber Efendimiz’in tıp hakkında 1400 sene önce söylediği sözleri ve

tavsiyeleri âlimlerin bu ilme yönelmelerini sağlamış bu alanda da büyük başarılara imza

12

Muhiyuddîn Ebî Zekeriyyâ Yahya b. Şeref en-Nevevî (v. 676/1277), Riyâzu’s-Sâlihîn min Kelâmi Seyyidi’l-

Mürselîn, el-Mektebetu’l-İslâmiyye, Midyat, s. 363. 13

Ahmed b. Hüseyn el-Beyhakî (v. 458/1065), el-Medhal ilâ Câmiu’s-Sünen, Dâru’l-Hulefâ, Kuveyt, s. 241. 14

Nevevî, Riyâzu’s-Sâlihîn, s. 362. 15

Abdulcelil Candan, Ulemanın Gücü, Ahenk Yayınları, Van, 2003, s. 8. 16

Danişmend, Garp Menba’larına Göre İslam Medeniyeti, s. 36. 17

Danişmend, Garp Menba’larına Göre İslam Medeniyeti, s. 31.

Page 7: MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİferdiyigitaihl.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/21/15/760042/... · 2018. 5. 7. · 1 MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

7

atmışlardır. Hipokrat, Galen (Galien), Rufus vs. gibi eski Yunan tıp bilginlerinin Arapçaya

tercüme edilen eserleri İslamiyet sayesinde Batıya intikal etmiştir.18

4. İlk dispanser ve eczaneleri Müslümanlar tesis etmiş; orta çağda ilk eczacı mektebini

onlar kurmuş ve eczacılığa ait muazzam eserler yazmışlardır. Batıdaki Salarne ve Montpellier

tıp okulları uzun zaman ve doğrudan doğruya İslam tıp nazariyelerini tesir ve nüfusu altında

kalmıştır.19

İbni Sina, Râzî ve İbn Rüşd’ün eserleri, Hipokrat ve Galen’in eserleriyle aynı

değerde kabul edilmiş ve bunlarsız tedaviye cesaret edilememiştir. Haçlı seferlerinden sonra

Müslüman diyarında yapılmış hastanelere benzer hastane binaları Avrupa’da da yapılmıştır.20

5. Paris Tıp Fakültesi altı asır önce, dünyanın en küçük kütüphanesine sahipti. Bu

kütüphane, sadece bir kitaptan, müteşekkildi. Bu kitap bir Arap’ın eseriydi. Öylesine

kıymetliydi ki, Kral XI. Ludwig bu kitaba baş vurabilmeleri için yüz altın taler ve on iki

gümüş mark yatırarak, üzerinde kira hakkı tesis etmişti.21

Buna karşın bir İslam diyarı olan

Diyarbakır’da XIII. asırda sadece bir kütüphanede bir milyon kırk bin kitap olduğu ifade

edilmiştir.22

Bütün bunları dikkate aldığımızda bu ilmin bütün şubeleriyle İslam

medeniyetinden intikal ettiği aşikardır.

6. Matematik (Rıyâziyyât), Cebir, Müsellesât (trigonometri) ve Musiki23

ilimleri tıpkı

tıpta olduğu gibi muhtelif şubeleriyle bir İslam eseridir. Batı bu ilimlerde, Müslümanların

talebesi ve yetiştirmesi konumundadır. Ebced hesabı Roma rakamlarında önce kullanılmış,

Roma rakamı ona benzetilmiştir. Sıfır Müslümanlar kanalıyla Avrupa’ya ulaşmıştır.

Müslümanların icat ettikleri rakam sistemini bugünkü dünya kültüründen kaldırıldığında

ortada atom medeniyetinden bir şey kalmaz. Prof. Gantier bir eserinde şöyle demektedir:

“Hiçbir itiraza imkân yoktur. Her ne kadar Euclide (Öklid)’nin ismi büyükse de bizim

Rönesans’ımızın riyaziye hocaları Yunanlılar değil Müslümanlardır.”24

İşaretleme usulü

manasında kullanılan “algorithma” kelimesi adından gelen Muhammed b. Musa el-Harezmî,

usturlabı25

icat eden ez-Zerkâlî (v. 1087) ay ile güneşin harekâtını tespit Muhammed el-

18

Danişmend, Garp Menba’larına Göre İslam Medeniyeti, s. 25. 19

Danişmend, Garp Menba’larına Göre İslam Medeniyeti, s. 25, 26, 27. 20

Sigrid Hunke, Avrupa’nın Üzerine Doğan İslam Güneşi, Çev. Servet Zengin, Millî Gazete, İstanbul, 1998,

s. 109, 116, 178. 21

Hunke, Avrupa’nın Üzerine Doğan İslam Güneşi, s. 127 22

Ali Emirî, Âmid Şehrinde Vaktiyle Bir Milyon Kırk Bin Cilt Kitabı Havî Cesîm Bir Kütüphane, Haz.

Aziz Aşan, Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi, Sayı: II, Kasım, 2009, ss. 188-191. 23

Kâtip Çelebi ve Taşköprüzade eserlerinde İslami ilimlerin tasnifini yaparken musikiyi riyazi ilimlerinden

saymışlardır. 24

Danişmend, Garp Menba’larına Göre İslam Medeniyeti, s. 36, 37, 40. 25

Usturlab: Astronomide çeşitli problemlerin grafik olarak gösterilmesi, yıldızların yükseklik açılarının

ölçülmesi, enlem dairelerinin belirlenmesi, zaman ölçülmesi, burçlarla ilgili bilgilerin elde edilmesi vb. işlerde

kullanılır.

Page 8: MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİferdiyigitaihl.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/21/15/760042/... · 2018. 5. 7. · 1 MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

8

Battanî, uçak yapmış ve bir müddet havada mesafe kat etmiş Abbas b. Firnâs ve Ebu’l-Abbas

el-Fergânî onlardan birkaçıdır.26

Prof. Risler şöyle itiraf etmektedir: Yeni müsellesatın hakiki

mucidi, Avrupalıların “Albalegnius” dedikleri Battânî’dir. Bizim Rönesans’ımızın riyaziyat

hocaları Yunanlılar değil, Müslümanlardır.27

Musiki alanında ilk kez sol anahtarını ve bazı notaları Müslümanlar kullanmış, Ebu’l-

Ferec Ali b. Muhammed’in “Mecmuat el-Elhân” adlı eseri Latinceye çevrilmiştir.28

Ayrıca

Farabî musikiyi eski Çin-Hind ve Yunan hatalarından ve hurafelerinden temizleyerek yeni bir

ilim haline getirmiştir. Bunu Prof. Risler şöyle dile getirmektedir: Gezegenlerin musikisiyle

yıldızların ahengi hakkında Phitagore mektebinin icat etmiş olduğu yanlış telakileri ortadan

kaldırmış olan Kitabu’l-Musiki’yi 10. Asırda yaşamış olan Farabî’ye medyunuz.”29

7. Astronomi ve heyet ilmi de o karanlık daireye İslamiyet’ten intikal etmiştir. Başta

Abbasi halifesi Me’mun olmak üzere birçok İslam halifesi ve padişahları heyet ilmine

fevkalade önem vermiş, rasathaneler kurdurmuşlardır. Bu suretle bugünün tecrübi heyet

ilminin kurulmasında etkili olmuşlar. Fergânî’nin Miladi IX. yüzyılda telif ettiği heyet kitabı

Avrupa ve Asya’da yedi asır temel eser olarak kabul edilmiştir. Birunî dünyanın

yuvarlaklığını hiç tereddüt etmeden kabul etmekle beraber her şeyi arzın merkezine doğru

çeken cazibeyi tespit etmiş, küre-i arzın her gün kendi ekseni ve her sene güneş etrafında

döndüğünü ileri sürmüştür.30

Avrupa dillerinin çoğunda yalnız isimleri İslam menşelerine

bağlamakla kalmıyor aynı zamanda Azimut, Zenith, Nadir vs. gibi birçok fenni tabirler de

Arapçadan geçmek suretiyle İslamiyet’in Hristiyan Avrupa’daki ilim mirasının ne kadar

zengin olduğunu göstermiş oluyor. İşte burada anlaşılacağı gibi ilim sahasında Avrupa

İslam’ın muazzam servetine varis oluvermiş bir mirasyediden başka bir şey değildir.31

8. Avrupa, antik eserler, optikler, pusula ve barut toplarını Müslümanlar sayesinde

öğrenmiştir. Batı, İslam medeniyetinden sadece ilim sahasında değil, hayatın bütün alanında

ve hatta sanatta da sayısız ilhamlar almıştır.32

Müslümanlar birçok konuda Batı’nın üstadı

olmuştur. Eğer bugünkü Batı medeniyetinden İslam alimlerinin çabaları kaldırılacak olsa,

atom sanayisi derhal durur, tayyareler yere düşer, fabrikalar işlemez olur, bankalar derhal

26

Danişmend, Garp Menba’larına Göre İslam Medeniyeti, s. 42. 27

Danişmend, Garp Menba’larına Göre İslam Medeniyeti, s. 47. 28

İbrahim Agah Çubukçu, İslam Medeniyeti ve Düşüncesinin Batı Alemine Tesiri, DİB Dergisi, Cilt: XIII,

Sayı: 1, Ocak-Şubat, Ankara, ss. 57-60, s. 58. 29

Danişmend, Garp Menba’larına Göre İslam Medeniyeti, s. 56. 30

Danişmend, Garp Menba’larına Göre İslam Medeniyeti, s. 50-52. 31

Danişmend, Garp Menba’larına Göre İslam Medeniyeti, s. 53. 32

Hunke, Avrupa’nın Üzerine Doğan İslam Güneşi, s. 364.

Page 9: MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİferdiyigitaihl.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/21/15/760042/... · 2018. 5. 7. · 1 MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

9

kapanır ve hastaneler mezarlık haline gelir.33

Şu kadarı var ki, bunlardan hemen hemen

hiçbirinin Müslüman patent hakkı Batı’da tanınmış değildir. Aksine birçok Müslüman icadı,

günümüzde İngiliz, Fransız veya Alman malı sayılmaktadır.34

9. Müslümanlar Edebiyat alanında da Batıyı etkilemiştir. Özellikle 19. Asırdan beri

yapılan araştırmalar Müslüman doğu edebiyatının Hristiyan batı milletleri üzerindeki derin

tesirlerini tamamıyla ortaya çıkarmıştır. Mesela “Kafiye” kültürü İslamiyet’ten geçmiştir.

İngiliz yazar Charles Mills’e göre edebiyat ilminin, İtalya ile İspanya üzerinden diğer Avrupa

memleketlerine yayıldığını, Endülüs mekteplerine Avrupa’nın her tarafından gelen talebeler

sayesinde, eski İspanyol romanları tamamıyla İslam fikirlerinin tesiri altında olduğunu ifade

eder. Provans (Provence)35

şairleri, en güzel tasvirlerinden bazılarını İslam edebiyatından

aldıkları ilhama borçludurlar. Fransız halk şiirlerinin içerikleri Şark şiirinin genel özelliklerini

taşımaktadır.36

Batıda şiir ve edebiyatta yetişen Mevlâna, Firdevsî, Hâfız, Câmî, Meârî, İbn-i

Fârid, Nizâmî ve Sadî ayarında bir şair yetişmemiştir. Goethe bile, kendisi için “Ben, olsa olsa

ancak batının Hâfız’ı olabilirim” demiştir.37

Bütün bunlardan anlaşılacağı gibi, Batı şiiriyle,

kafiyesiyle, hikayesiyle ve romanıyla beraber bütün edebiyatının teşekkülünü İslam

medeniyetine borçlu demektir.38

Maalesef Hristiyanlık taassubu ve ırki hislerinden dolayı Batı milletleri, İslam

medeniyetine Arap medeniyeti, Osmanlı döneminden itibaren de İslam dinine Türk dini

demişlerdir. Aldıkları ilimlerin menşei ve kaynağını itirafa asırlarca yanaşmak istememiş,

hatta o kadarla da yetinmeyerek İslamiyet’i istihfaf etmiş, hakikati ancak 19. asırdan itibaren

itiraf etmiştir.39

Bunun bir göstergesi de istifade ettikleri İslam âlim ve bilginlerinin adını

değiştirmelerinden anlaşılmaktadır. Hristiyan Batınının bu tarihi nankörlüğü tedricen azaldığı

görülmüş ve birçok büyük yazar bugünkü Batı medeniyetinin hakikatte Yunan-Roma

kültüründen değil, doğrudan doğruya İslam medeniyetinden doğmuş olduğunda ittifak

ettikleri görülmektedir.40

2. Temizlik Tavsiyesi

İslam medeniyetinin en önemli özelliklerinden birisi de temizliktir. Fıkıh kitaplarında

ilk öğrenilen konu taharet (temizlik) bahsidir. Vahyin ikinci emri de temizlikle ilgilidir. Bu

33

Danişmend, Garp Menba’larına Göre İslam Medeniyeti, s. 6. 34

Hunke, Avrupa’nın Üzerine Doğan İslam Güneşi, s. 34, 35, 101, 155. 35

Fransa’nın Güneydoğusunda kalan bir bölgenin adıdır. 36

Danişmend, Garp Menba’larına Göre İslam Medeniyeti, s. 59-60. 37

Sezai Karakoç, İnsanlığın Dirilişi, s. 111. 38

Danişmend, Garp Menba’larına Göre İslam Medeniyeti, s. 63. 39

Danişmend, Garp Menba’larına Göre İslam Medeniyeti, s. 18. 40

Danişmend, Garp Menba’larına Göre İslam Medeniyeti, s. 20.

Page 10: MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİferdiyigitaihl.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/21/15/760042/... · 2018. 5. 7. · 1 MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

10

emir doğrultusunda hareket eden Müslümanlar ilim alanında olduğu gibi bakım ve nezafette

de dünya medeniyetinin önderi olmuşlar. İslam medeniyeti temizlik esası üzerine

kurulmasında şüphesiz ayet, hadis ve Peygamber Efendimiz’in örnekliğinin büyük bir etkisi

olmuştur. İslam dini temizliğe ve bakıma önem vermeseydi. Oku emrinden sonra şu ayet-i

kerime ikinci emir olur muydu?

“Ey örtüye bürünen! Ayağa kalk ve insanları uyar. Rabbinin büyüklüğünü an. Elbiseni

tertemiz tut, maddî manevî kirlerden arın.”41

Yüce Rabbimiz bu ayette, son derece veciz bir üslûpla, Hz. Peygamber’e ve onun

şahsında Müslümanlara hem maddî hem de manevi temizlik emretmiştir. Hz. Peygamber’i

risâlet görevine hazırlayan bu emrin daha ilk inen ayetlerde yer alması son derece

anlamlıdır.42

Müslüman olmadan önce pislik içinde yüzen birçok kavim İslamiyet’le tanıştıktan

sonra maddi ve manevi kirlerden arınmanın yolunu burada bulmuşlardır. İslam dini, abdest,

gusül ve taharet olmak üzere üç çeşit temizliğe bizzat dikkat çekmiştir.43

Abdest, taharet ve

gusül bir temizlik eğitimidir. Günlük yaşantımızda en çok kirlenen organlarımızın

yıkanmasını gerektirmesi ve namaz için şart koşulması beden temizliği için çok çok

önemlidir. Ebû Hüreyre (r.a)’den rivayet edildiğine göre, Resûlullâh (s.a.v)’ı şöyle

buyurmuştur:

- “Ne dersiniz? Sizden birinizin kapısının önünde bir nehir olsa da o kimse her gün bu

nehirde beş defa yıkansa, üzerinde kirden bir şey kalır mı?” Sahâbîler:

- O kimsenin üzerinde kirden hiçbir şey kalmaz, dediler. Resûl-i Ekrem:

- “İşte beş vakit namaz da böyledir. Allah beş vakit namazla günahları temizler”

buyurdular.44

Namaz kılmak için kişinin bedenini, üzerindeki elbiselerini ve namaz kılacağı

yerin temiz olmasının şart koşulması İslam dininin temizliğe ve bakıma verdiği önemi

göstermektedir.

Diğer alanlarda olduğu gibi temizlik te doğudan batıya ulaşmıştır. Batının tanınmış

fikir adamlarından bazıları bunu itiraf etmektedirler. İslam’a karşı duydukları hayranlıklarını

41

Müddessir Suresi, 74/1-5. 42

Komisyon, Kur'an Yolu Tefsiri, Diyanet Yayınları, Ankara, c. 5, s. 494-495 43

Hüseyin Çelik, Temizlik Doğudan Gelir, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 1995, s. 4. 44

Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâil el-Buhârî (v. 256/870), Sahîh-i Buhârî (Muhtasar), “Mevâkît”, Terc.

Abdullah Feyzi Kocaer, Hüner Yayınları, İstanbul, 2004, s. 131.

Page 11: MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİferdiyigitaihl.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/21/15/760042/... · 2018. 5. 7. · 1 MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

11

her vesile ile izhara çalışmışlardır. Bu hususta birçok kitap ve yazılar yazılmıştır. Eserlerinde

bunu açıkça dile getirmişlerdir.45

3. Çalışma Tavsiyesi

İslam medeniyetini oluşturan önemli özelliklerden birisi de çalışmaktır. Dolayısıyla

risâletin ilk tavsiyelerinden biri de çalışma yönünde olmuştur. İslam dini, tembelliği

sevmeyen ve bunu kabul etmeyen bir dindir. Bunu ayet, hadis ve kelam-ı kibarda açık bir

şekilde görüyoruz. Mekke dönemi nazil olan Necm suresinde geçen “İnsan ancak çabasının

sonucunu elde eder”46

ayeti, dürüstlükle çalışıp çabalamanın, alın teriyle kazanmanın Allah

nezdindeki değerine işaret etmenin yanında Müslümanın çalışkan olması, başkalarına yük

olmaması ve dilenciliğe yönelmemesini istemektedir.

İslâm dini bu ayet ile çok dinamik bir insan anlayışı getirerek bir ilkeyi hâkim kılmış,

bununla birlikte “İşçinin alnının teri kurumadan emeğinin karşılığının verilmesi” prensibini

hayata geçirmiştir.47

Ayrıca Sevgili Peygamberimizin “iki günü eşit olan zarardadır” sözü bu

hususta büyük önem arz etmektedir. Ayet ve hadislere baktığımızda daha İslam’ın ilk

yıllarında Müslümanlara bu yönde bir eğitimin verildiğini göstermektedir. Müslümanlar da bu

tavsiyelere uydukları müddetçe dünyada çalışkan, zengin ve başkalarından dileyen değil de

başkalarına yardım eden bir medeniyete sahip olmuşlardır. Her ne zamanki bu tavsiyelere sırt

çevirip kendilerini gevşekliğe verince medeniyet zirvesinden en alt tabakaya düşü

vermişlerdir.

Buna mukabil geçmişte en alt seviyede olan Batı, son asırlarda İslâm ülkelerinden

daha fazla bu tavsiyelere uydukları için ilerlemiştir. Çünkü Kur’an bir nasihattir, doğru yolu

gösterir. Kim uyarsa netice alır, uymazsa Kur’an insanlara zorla yaptırmaz. Zaten din bir

imtihandır; eğer zorlama olsaydı imtihan olmazdı. Onun için biz Müslümanlar ilmin gereğine

Avrupalılar kadar uymuyor ve bu dünyada da netice alamıyoruz. İmtihanı bu dünya için

kaybediyoruz. Batı medeniyeti bugün ilmin gereğine bizden fazla uyuyor ve bu dünyada

neticesini alıyor. Böylece, İlmin gereğini yapanlar İslâm âlemini teknik ve ilimde geçiyor.48

Şu söz bütün bu paragrafı özetlemektedir:

“ راقدهيهات هيهات لن ينال المطالب نائم ولن تصل الكواكب ”

45

Abdulhamid Mahmud, Avrupa ve İslam, (Mütercimin Önsüzü) Terc. Naim Erdoğan, Hisar Yayınevi,

İstanbul, s. 119. Daha Fazla bilgi için bk. Hüseyin Çelik, Temizlik Doğudan Gelir, Diyanet Vakfı Yayınları,

Ankara, 1995. 46

Necm Suresi, 53/39. 47

Süleyman Hayri Bolay, İslam Medeniyete Hangi Değerleri Katabilir, Medeniyet ve Değerler, İstanbul

Ticaret Odası, İstanbul, 2003, Yayın No: 2012-32, ss. 209-252, s. 231. 48

Kılınç, İlim, İslâm ve Batı Medeniyeti, s. 177.

Page 12: MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİferdiyigitaihl.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/21/15/760042/... · 2018. 5. 7. · 1 MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

12

“Heyhat! Heyhat! Uyuyarak talep edilene ulaşılmaz, yerden gözetleyerek de yıldızlara

kavuşulmaz”.49

MEDENİYETİMİZİN BUGÜNÜ

İslam medeniyeti bugün o eski ihtişamını kaybetmiş, inkıraz etmiş ve adeta bir kriz

içine girmiştir. Bugün İslam medeniyetinde ciddi bir medeniyet problemi oluşmuştur. Eğitim,

ekonomi, sosyal ve siyasi alanda bir gerileme meydana gelmiştir.

Bugünkü İslam medeniyetinin haline bakarak geri kalmanın sebebini İslamiyet’te

aramak gerçeklere aykırı düşer. İslam düşünürleri, bu kriz ve gerilemenin sebep, sınır ve

boyutlarını tayinde genellikle müttefiktirler. Müslümanlar, ne zaman ki Allah emanetine yüz

çevirdiler, Peygamberin sünnetinden uzaklaştılar, neticede dünya çarkının sonuncusu oldular.

Gerçeği söylemek gerekirse, bu asırda Müslümanlar peygamberlerin o mukaddes vazifelerini

ve müdafaa ettikleri kutsal tezi takdir ve bu vazifeyi hakkıyla ifa etmediler ve malesef

heybetlerini kaybettiler.50

İslam âlemini genel olarak ele aldığımızda bugünkü yaşayış tarzında tatbik edilmekte

olan metot, peygamberlerin takip ettikleri yoldan tamamen ayrılmış vaziyettedir. Okullarda,

üniversiteler ve fakültelerde okuyan öğrencilere iman şuuru verilmiyor, fazilet ve ahlak

ilkeleri üzerinde terbiye edilmiyorlar. Bunun neticesinde de bu eğitim ve öğretim

müesseselerinden çıkanların çoğu terbiye ve faziletten mahrum kalıyor. Bugün öğrenci

dilediği her cürmü işlemekten çekinmiyor.51

İslam dünyası çoktan beridir ki ahlakta ve ruhta iflas etmiş ilahi vahiyden ve nübüvvet

nurundan uzaklaşmıştır. Bunun yanında Avrupa’nın ulaştığı ilmî, aklî ve siyasi seviyeye de

ulaşmamıştır. Şuursuz olarak yaşayan doğu ırkçılık ve bölgecilik taassuplarına kapılmış ve

ilahi nizamı muhafaza etmek hususunda bir türlü ihlasla harekete geçememiştir.52

Ne yazıktır

ki İslam medeniyeti Avrupa’nın siyasi ve fikrî hücumlarına boyun eğmiş ve 19. Asırdan

itibaren meydanı tamamen Avrupalıya terk etmiştir. Her şeyde Avrupa’yı taklit eder hale

geldi. Oysaki Meriç’in dediği gibi yaptıkları şey Batılılaşmak değildi, Batı bizim sandığımız

gibi değildi ve Batı’nın ulaştığı yer de özenilecek bir yer değildi.”53

Maalesef Batıya özenerek

Batının ilmini, fennini ve teknolojisi değil de modası, lüksü ve ahlaksızlığı cazip geldi ve bu

yönde ilerlemenin gerçekleşeceği zannedildi.

49

Ebu’l-Ferec İbnu’l-Cevzî (v. 597/1200), et-Tabsira, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut, 1986, s. 100. 50

Nedvi, İslamın Işığında Doğu ve Batı Mukayesesi, s. 73. 51

Nedvi, İslamın Işığında Doğu ve Batı Mukayesesi, s. 71. 52

Nedvi, İslamın Işığında Doğu ve Batı Mukayesesi, s. 94. 53

Meriç, Umrandan Uygarlığa, s. 26.

Page 13: MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİferdiyigitaihl.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/21/15/760042/... · 2018. 5. 7. · 1 MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

13

Eğer Müslümanlar bu kutsal davada birleşselerdi, abesle iştigal etmeseydi, geçmişte

olduğu gibi bugün de en ileride olacaklardı. İnsanlığın bu hazin manzarasını seyretmek

mümkün olmayacak, materyalizme, egoizme, tefrikaya, ilahi kanunları çiğnemeye ve insanın

şerefiyle oynamaya karşı dehşetli bir inkılap yapacaklardı.54

Alemde asırlardan beri bir türlü doldurulmayan bir boşluk vardır. Bu boşluk iman

kuvvetine sahip ahlaklı, olgun, dini daveti üzerine alan, bu fani hayatta karşılaşılan

problemleri çözebilen, son ve semavi risaleti, İslam dinini bağrına basan ve deha dercesine

yükselen ihlaslı ve aksiyoncu bir milletin bulunmamasıdır.55

Günümüzde İslam medeniyetinin

çökmüş olması buna mukabil Avrupa medeniyetinin kemalinin zirvesinde olması, coğrafi bir

sebepten, iklim, toprağı veya ırkî bir üstünlükten olmadığı kesindir. Hristiyanlık dininden de

kaynaklanmadığı aşikâr. Zira Hristiyanlık dünyevi ilerlemeyi sağlasaydı, ilk Müslüman devlet

olan Habeşistan (Etiyopya) dünyanın en geri değil, en ileri devleti olması gerekirdi.

İslam dini mükemmel bir dindir. Dinimizin gerekliliklerini yapmadığımızdan dolayı

gerileme meydana gelmiştir. Örneğin, İslamiyet Müslümanları temizliğe davet etmiştir. Hem

de öylesine ki, bugüne kadar hiçbir din, hiçbir mezhep onun kadar temizliğe önem verip davet

etmemiştir. Ama maalesef bütün bu tavsiyelere rağmen Müslümanların yaşadıkları yerlere

baktığımızda ve onları diğer iklim ve yerlerle mukayese ettiğimizde, pek iç açıcı bir durumla

karşılaşmıyoruz. Durum bütün Müslüman diyarında Mısır’da Tunus’ta ve Merakeş’te de

aynıdır.56

Bir başka örnek vermek gerekirse İslam, çeşitli üslup ve şekillerle, muhtelif yollardan,

bazen uyararak, bazen de müjdeleyerek birlik ve beraberliğin önemini anlatmak suretiyle

mensuplarını birlik ve beraberliğe davet eder. Irkçılığa ve tefrikaya karşı uyarır. Bütün

bunlara rağmen Müslümanların her biri ayrı birer vadide uyuyorlar. Sanki onlar, birlik ve

tesanüt mefhumunda, sağır, dilsiz ve aklı hiçbir şeye ermeyen birer kördürler. Şimdi sorarım

size, Müslümanlarla İslam arasında hiçbir tevafuk ve insicam bulabiliyor muyuz?57

MEDENİYETİMİZİN YARINI

Batı medeniyetin bir gün mutlaka çökeceğini ve hiçbir zaman insanı mutlu

kılamayacağını ve materyalist bir medeniyet olduğunu, dolayısıyla manen iflas edeceğinin

sinyalini vermektedir. Ey Batıya özenen genç! Sen bu medeniyeti görüyor ve onun etkilerini

54

Nedvi, İslamın Işığında Doğu ve Batı Mukayesesi, (eserin önsözü), s. 7. 55

Nedvi, İslamın Işığında Doğu ve Batı Mukayesesi, s. 37. 56

Mahmud, Avrupa ve İslam, s. 142. 57

Mahmud, Avrupa ve İslam, s. 143

Page 14: MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİferdiyigitaihl.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/21/15/760042/... · 2018. 5. 7. · 1 MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

14

müşahede ediyorsun. Dolayısıyla onun sarsıldığını, her yerde yıkılmak üzere bulunduğunu

görüyorsun.58

Buna rağmen neden hala körü körüne taklid ediyor, bütün ahlaksızlığına göz

yumuyorsun.

İslam alemi esasında hem maddi hem de manevi zengin bir hammaddeye sahiptir. Bu

sahada İslam devletleri ile boy ölçüşecek hiçbir devlet yoktur. İslam Ülkeleri altın kadar

kıymetli olan bu kaynakların yanında ayrıca insani değerler, beşerî güçler, ahlaki ve manevi

özellikler yönünden de oldukça zengindir. Bu ülkelerde yaşayan insanlarda, hiçbir millette

görülmemiş derecede sevgi, vefakarlık, yardım severlik, gelişme, yayılma, cihat kudreti,

şehitlik özlemi ve fedakârlık duygusu gibi meziyetler mevcuttur. Dünyayı dolaşan, milletlerin

yaşayışlarını yakından tetkik edenler iyi bilirler ki hiçbir millet bu ana dek, mezkûr vasıflarda

saf ve ihlas sahibi olan Müslümanlara ulaşamamıştır. Bu milletler eğer özüne döner ve

kendilerine çeki düzen verirlerse geçmişteki medeniyet zirvesini ele geçirecek ve bu yönde bir

ihya gerçekleşecektir.59

Medeniyetimizin Şahlanışı ve Dirilişi

Medeniyetimizin şahlanışı ve dirilişi hususunda bize lazım olan şey, Batıya intikal

etmiş olan kendi ilimlerimizi bir an evvel oradan toplamaya çalışmaktan başka bir şey

değildir. Her halde unutmamalıyız ki; biz geriledikçe kendimizi kaybedip Batılılaştık, şimdi

ancak ilerledikçe kendimize gelip özümüze dönebileceğiz. Çünkü Batı medeniyeti hakikatte

Doğu medeniyetidir.60

Medeniyetimizin ihya, şahlanış ve dirilişi için şu hususlara dikkat etmeliyiz:

Kurana Sarılmak

Kuran bir nasihattir, tavsiyedir ve beşeriyet için büyük bir servettir.61

Sonu kesilmeyen,

bulunmayan bir akarsudur ve tükenmek bilmeyen kutsi bir mürekkeptir. İnsanlık tarihinde

büyük inkılabı yapan Kur’an, insanlığın sevk ve idaresinde ona başvurulacak olursa yine de

aynı inkılabı yapacağından kimsenin şüphesi olmasın. Daha önce tecrübe edilmiş ve

doğruluğu defalarca kanıtlanmıştır. Kuran, hasta milletleri kurtarmak babında eşsiz bir güce

sahiptir. Yeter ki hastalar ona dertlerini söylesinler ve taassubu bir tarafa bıraksınlar.62

58

Nedvi, İslamın Işığında Doğu ve Batı Mukayesesi, s. 53. 59

Nedvi, İslamın Işığında Doğu ve Batı Mukayesesi, s. 41. 60

Danişmend, Garp Menba’larına Göre İslam Medeniyeti, s. 6. 61

Nedvi, İslamın Işığında Doğu ve Batı Mukayesesi, s. 56. 62

Nedvi, İslamın Işığında Doğu ve Batı Mukayesesi, s. 97.

Page 15: MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİferdiyigitaihl.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/21/15/760042/... · 2018. 5. 7. · 1 MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

15

Kuran-ı Kerîm, miladi VI. asrın insanlarına hitap ettiği gibi XX. asrın insanlarına da

hitap etmektedir. Ve şöyle buyurmaktadır: “İşte size Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap

(Kur’an) gelmiştir. Allah, onunla rızası peşinde olanları selâmet yollarına iletir ve onları

izniyle, karanlıklardan aydınlığa çıkarıp kendilerini dosdoğru bir yola iletir.”63

Şu andaki İslâm âlemi İslâm’dan yararlanamıyorlarsa geri kalmışlarsa onların kendi

problemi ve kendi hataları demektir. Kur’an’a uyulduğu zaman İslâm milletleri hep ileri

gitmiştir. Kur’an’dan uzaklaştıkça da dünyevi şeylerde geri kalmışlardır.64

Sünnete Riâyet Etmek

Kuran’ın ilim ve hikmet telakkisi, ilk uygulama sahasını ilk başta Hz. Peygamber’in

hayatında bulmaktadır. Hz. Peygamberin sağlam ve tertemiz hayatı ve yüce şahsiyeti, onun

yaşayışı, insanlığın yetiştirdiği simaların yaşayışlarından çok daha sağlam ve sadedir. İnsanlık

tarihinde onun kadar hayatı parlak ve onun şahsiyeti kadar yüce bir şahsiyet görülmüş

değildir. Hz. Peygamberin hayatı çok okunmalı ve onun hakkında da esaslı ve ilmî

araştırmalarda bulunulmalı, bu büyük peygamberin kişiliği her zaman göz önünde

bulundurulmalı ve O’nu her halükârda örnek almalıdır.65

Cemil Meriç Namık Kemal’den

naklettiği “Şeriat-ı Muhammediyye’nin münci kaideleri ve halkımızın fevkalade kabiliyetleri

elde iken neden dünyayı hayran bırakacak medeniyetleri kurmayalım” sözleri buna dikkat

çekmektedir.66

Hz. Peygamber, peygamberlik gücüyle getirdiği ve tebliğ eylediği iman

kuvvetiyle çamura batan insanlık tekerleğine dokundu ve onu çamurdan çıkarıp kurtardı. Bu

tekerlek 14 asırdır ki insanlık kervanını taşımaktadır.67

Ünlü Alman şairi Goethe’nin 1771’de 22-23 yaşlarındayken Peygamber Efendimiz

için yazdığı “Muhammed’in Terennümleri” adlı şiirinde, Hz. Peygamber’i insanlığı

yaratıcısına kavuşturan bir su, bir rahmet pınarına benzetmektedir.68

Bir başka deyişle dünya

tarihini, Peygamber Efendimiz’in kurtarıcısı olduğu, tüm varlığın onunla birlikte bir anlam

kazandığı, bu anlamla birlikte kültürlerin yeniden var olduğu ve insanlığın Rabbine kavuştuğu

bir süreç olarak telakki etmekteydi.69

63

Maide Suresi, 5/15,16. 64

Kılınç, İlim, İslâm ve Batı Medeniyeti, s. 181. 65

Nedvi, İslamın Işığında Doğu ve Batı Mukayesesi, s. 56. 66

Meriç, Umrandan Uygarlığa, s. 84. 67

Nedvi, İslamın Işığında Doğu ve Batı Mukayesesi, s. 96. 68

Aydın, İslamın Evrenselliği, s. 9. 69

Tahsin Görgün, Dünya Tarihinde İslam Medeniyetinin Yeri, https://sehirisifkulubu.com (erişim tar:

02.02.2018).

Page 16: MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİferdiyigitaihl.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/21/15/760042/... · 2018. 5. 7. · 1 MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

16

XVIII. yüzyılın meşhur Fransız yazar ve filozofu Voltaire “İnsanlık tarihini müspet

yönde değiştirmiş en büyük hadise İslamiyet’in tebliğidir” demek durumunda kalmıştır. Ve

hatta bir zamanlar İngiltere’deki birisi, aydın olmak için yaklaşık 500 sayfa siyer okumak

zorunda kalmıştır. Bütün bunlar sünnetin İslam medeniyetindeki önemini göstermektedir.

Bütün dünyanın ahlakta ve ruhta feci bir şekilde iflas ettiğini, bu hayat sahnesinde acıklı bir

tarzda çırpındığını görüyoruz. Bundan kurtulmak için İslam dinini ve Hz. Muhammed (s.a.v)

hidayetini imdada çağırmaktan hiçbir çıkar yol yoktur.70

İslam Ahlakıyla Ahlaklanmak

Bugün Müslüman ülkelerinde görülen tembellik, dolandırıcılık, rüşvet ve diğer menfi

sıfatlar, Avrupa’da görülen çalışkanlık ve kendi milletlerine olan bağlılık ve dürüstlük

karşısında mağlup olmaktadır. Onun için Avrupa daha ileri gidiyor, bizler geri kalıyoruz.

Mümin sıfatlar ilerlemeyi hızlandırıyor, kâfir sıfatlar ise gerilemeyi kolaylaştırıyor. Neticede

Müslüman’ın sıfatları galip geliyor. Yani Avrupa bizden birçok mümin sıfatları almış, sanki

bizde onlardan menfi sıfatlarını almışız. Bu nedenle ilimde ve teknikte Müslüman ülkelerin

Avrupa veya Amerika’ya göre geri kalmış olması gayet tabiidir. Kabahat İslâmiyet’in değil

İslâmiyet’e uymayışımızdadır. Diyebiliriz ki; Avrupa Müslüman olmadığı halde İslâmiyet’i

daha fazla ilmi konularda uyguluyor, bizler ise daha az uyguluyoruz.

Müslümanlar emin, güvenilir, dürüst ve işinin hakkını vermeli. Ailede, iş hayatında ve

toplum içerisinde ahlaklı olmalı. Çünkü bu medeniyetin temelinde ahlak vardır. Nitekim

Kuran-ı Kerim’in bir kısmı itikat, bir kısmı amel, bir kısmı da ahlaktır. Müslüman diyarda

gayr-ı müslimler dürüstlükte, işini sağlam yapmakta parmakla gösteriliyorsa, Müslümandan

daha güvenilir bir ticaret yapıyor deniliyorsa bu Müslümanlar için utançtır. Zira dinimiz en

dürüst, en güvenilir ve en ahlaklı olmayı emrediyor. Biz ne zamanki İslam ahlakıyla

ahlaklandığımızda işte o zaman geçmişte olduğu gibi tekrardan üstün medeniyetimize dönüş

yapabiliriz.

İlim ve Bilime Önem Vermek

İlk önce okumayı, dolayısıyla düşünmeyi emreden Kur'an, medeniyetini bilgi ve ilim

esası üzerine kurmayı hedeflemiştir. Allah katında herkesin eşitliğini vazeden İslam'ın ısrarla,

insanoğluna, özellikle müminlere; "düşünmeyi", akıl sahiplerinin akıllarını kullanmalarını,

70

Nedvi, İslamın Işığında Doğu ve Batı Mukayesesi, s. 92.

Page 17: MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİferdiyigitaihl.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/21/15/760042/... · 2018. 5. 7. · 1 MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

17

"tefekkür etmeyi" ve keşifte bulunmayı emir ve tavsiye etmek suretiyle medeniyetin en

önemli unsurlarından biri haline gelmiş olan bilgi ve ilim anlayışının temelini atmaktadır.71

Hz. Peygamber’e emredilen ayetlerde okumanın konusu belirtilmemiştir. Çünkü başta

kendisine indirilen vahiy ve kozmik evrendeki ayetler olmak üzere, okunması yani üzerinde

inceleme yapıp zihin yorarak hakkında bilgi edinilmesi, ders ve ibret alınması gereken her

şeyi tanıması, hakikatini anlayıp kavraması istenmektedir. Kuşku yok ki yaratanı ve yaratılanı

tanımak, dinin de ilmin de temel gayesidir. Durum böyle iken, yani O’nun yarattığı

yeteneklerle O’nun yarattığı varlık âlemini incelerken, bütün bu lütufları görmezlikten gelerek

Allah’a şükretmemek, O’nu tanımamak, üstelik bunu bilim adına yapmak büyük bir

nankörlüktür.72

Bütün bunların neticesinde İslam medeniyetinin şahlanışı ilk vahiy olan “oku”

emrine riayetten geçtiğini unutmamak gerekmektedir.

Adalet ve Hüriyyeti Önemsemek

İslam adalet, eşitlik ve hürriyeti önemseyen ve özümseyen bir dindir. “Ey iman

edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Herhangi bir

topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli olun; bu, takvaya daha

uygundur. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır”73

ayeti ile adaleti

mülkün, hayatın ve saadetin temeli alarak, insanları sorumlu tutmaktadır. Nitekim bunun

neticesinde İslam medeniyetinde adalet mülkün, toplumun ve devletin temeli olur. Hâkimin

karşısında bir Müslümanla bir gayri Müslim’i, padişahla herhangi birisi eşitler. Bilhassa Hz.

Ömer bu evrensel adaletin timsali oldu. Mehmet Akif bu durumu şiirinde şöyle ifade eder:

“Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu,

Gider de adl-i ilâhî sorar Ömer’den onu.”74

İslam dini, “Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız

diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en

fazla sakınanınızdır”75

ayeti ile Allah önünde bütün insanların “Bir tarağın dişleri gibi eşit

olduğu” eşitliği şeklindeki eşitlik anlayışını, ibadetlerde Allah’ın huzurunda camide ve diğer

ibadetlerde devlet başkanı ile herhangi bir Müslümanın farkı olmadığını uygulayarak gösterdi

71

Şeker, Hz. Peygamber ve İslam Medeniyeti, s. 35; Mehmet Aydın, İslamın Evrenselliği, Ufuk Kitapları,

İstanbul, 2000, s. 89. 72

Komisyon, Kur'an Yolu Tefsiri, Diyanet Yayınları, Ankara, c. 5, s. 494-495 73

Maide Suresi, 5/8. 74

Bolay, İslam Medeniyete Hangi Değerleri Katabilir, s. 231. 75

Hucurat Suresi, 49/13.

Page 18: MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİferdiyigitaihl.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/21/15/760042/... · 2018. 5. 7. · 1 MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

18

ve göstermektedir. İnsana, inanç, fikir ve söz hürriyeti tanıyarak, insanları araştırmaya ve

düşünmeye teşvik etmektedir.76

Meriç’e göre İslam dünyası adaletle hüriyyeti baş tacı ettiği müddetçe yükselmiş,

Hristiyan dünya bu temel değerlere ihanet ettiği için karanlıklarda kalmıştır.77

İslam

medeniyetini oluşturan ve geliştiren unsurların başında gelen İslam hukukunun önemsediği

hususlardan biri hürriyettir. Hz. Ömer (r.a.)’in şu hadisesi İslam medeniyetinin ilk döneminde

bu hassasiyetin bir örneğidir: Bu hadisede Hz. Ömer, Mısır valisinin oğlunu şiddetle

cezalandırmıştı; çünkü o, Mısırlı Hristiyan Kıptî’nin hürriyetine tecavüz etmiş, at yarışında

geçen Kıptî’yi sen “sen bir asilzadeyi nasıl geçersin” diyerek dövmüştü. Hz. Ömer gereken

cezayı uyguladıktan sonra vali ve oğluna şu meşhur sözünü söylemiştir: “Analarının hür

doğurduğu insanları siz ne zamandan beri köle yerine koydunuz!”

İslam’ın dünya medeniyetine katkılarından birisi de köleliğin kaldırılmasıdır. Dini ve

beşerî bütün diğer sistemler tarih boyunca ne köleliğin ortadan kaldırılması ve ne de

durumlarının ıslahına yönelik herhangi bir adım atmamıştır. İslam dünyasının dışında kölelik

her yerde bütün sertliğiyle 19. Asra kadar devam etmiştir.78

Bütün bunları göz önünde

bulundurduğumuzda medeniyetimizin ilerlemesinin adalet, eşitlik ve hürriyet esası üzerinde

inşa edildiği, günümüzde gerilemesinin bu üç hususun azımsanmayacak bir şekilde etkisi

olduğunu ve yeniden ayağa kalkmasının da bunlara yeterli derecede önem vermelerinden

geçtiğini düşünüyoruz.

SONUÇ

İslam medeniyeti, Peygamber Efendimize gelen vahiyle yani 610 yılında başlamış,

Kuran, Sünnet ve Hz. Peygamber’in hayatı İslam medeniyetinin temeli olmuştur. Müslüman

milletlerin kendi özellikleri ile Kur'an ve Sünnet'in ışığı altında kendi medeni unsurlarını

tertip ederek büyük bir medeniyet meydana getirmişlerdir. Müslümanların kurdukları bu

medeniyet dünyadaki bütün medeniyetleri olumlu yönde etkilemiştir. Bu medeniyet insanı

merkeze almış, insanın dünya ve ahirette terakiye ulaşması için birtakım ilkeler belirtmiş, bu

ilkeler medeniyetin parlamasına, şahlanışına vesile olmuş ve hiç kimsenin tahmin

edemeyeceği bir hızla yükselmiştir. Medeniyetin oluşması ve gelişmesinde etki eden bu

ilkelerin başında risaletin ilk emirlerinden olan ilim, temizlik ve çalışma ilkeleri gelmektedir.

76

Bolay, İslam Medeniyete Hangi Değerleri Katabilir, s. 235. 77

Meriç, Umrandan Uygarlığa, s. 50. 78

Hayrettin Karaman, Yeni Gelişmeler Karşısında İslam Hukuku, İz Yayıncılık, 5. Baskı, 2005, s. 21, 22.

Page 19: MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİferdiyigitaihl.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/21/15/760042/... · 2018. 5. 7. · 1 MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

19

İslam medeniyeti bugün o eski ihtişamını kaybetmiş, inkıraz etmiş ve adeta bir kriz

içine girmiştir. Bugün İslam medeniyetinde ciddi bir medeniyet problemi oluşmuştur. Eğitim,

ekonomi, sosyal ve siyasi alanda bir gerileme meydana gelmiştir. Malesef Müslümanlar

medeniyetin oluşmasına sebep veren ilkelerden uzaklaştıkça gerileme başlamış ve önüne

geçilemeyecek bir seviyeye ulaşmıştır.

Bugün İslam medeniyetinin ruhunda büyük bir tahribat olduğu bir gerçektir.

Müslümanlar zaafta. Ama bu arada dünyanın da köklü bir bunalım geçirdiği muhakkaktır. Bu

aslında âyet-i kerimenin de “İşte (iyi veya kötü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürür

dururuz” (Âl-i İmran Suresi, 3/140) dediği gibi bir devri daimdir. Bu böyle devam

etmeyecektir. Müslümanların sorumluk alma vakti gelmiştir. Ahir zaman ümmeti olarak

sorumluluklarımızı, vecibelerimizi yerine getirdiğimizde bu durum elbette değişecektir. Bir

dirilişle gerçekleşecektir. Sezai Karakoç’un dediği gibi “isterseniz bunu adına devrim değiniz,

isterseniz daha doğru bir adlandırma ile, diriliş değiniz. Diriliş, batılılaşmaya paydos değiştir.

Diriliş, içe doğru radikal bir değişimdir. Diriliş, dev veya cüceler ülkesi kuran Batı

Ütopyalarına set çeken öze dönüş değişimidir. Diriliş, geçmişin tekrarı değil, yeni bir oluştur.

Ama köksüz, temelsiz, geçmişle ilintisiz anlamında değil, eskimez bir yeniliği özünde

barındırması anlamında yeni bir oluş. İnsanlığı, saptığı ana çizgisine döndürüş ve bu

dönüşteki birikimle tohumlaşma ve ilham kazanma birikimiyle yeni bir mayalanıştır.

Müslümanlar Kur’an’a sarıldıklarında, Sünnete riayet ettiklerinde, İslam ahlakıyla

ahlaklandığında, ilim ve teknikle birlikte insanın ruhi terbiyesine önem vererek adalet ve

hürriyeti tesis ettiklerinde, kısacası pırıl pırıl tertemiz İslam’a döndüklerinde; İnsanların

ihtirasları, gururları ve öfkeleri durdurulur, birlikte kentlenmeler oluşur, eskiden olduğu gibi

İslam medeniyeti azamet ve yüceliğiyle bütün dünyaya aksettiren ayna olur. Biz de İslam

medeniyetinin bir ferdi olarak diriliş tohumunun ana rahmine düşeceğine, çürümekte olan

toprağın tekrar dirilip medeniyetin filizlenmesi için gayret etmekte ve bu yönde ümitlerimizi

korumaktayız.

KAYNAKÇA

AYDIN, Mehmet, İslam’ın Evrenselliği, Ufuk Kitapları, İstanbul, 2000.

BOLAY, Süleyman Hayri, İslam Medeniyete Hangi Değerleri Katabilir, Medeniyet

ve Değerler, İstanbul Ticaret Odası, İstanbul, 2003, Yayın No: 2012-32, ss. 209-252, s. 231.

BEYHAKÎ, Ahmed b. Hüseyn el-Medhal ilâ Câmiu’s-Sünen, Dâru’l-Hulefâ, Kuveyt.

Page 20: MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİferdiyigitaihl.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/21/15/760042/... · 2018. 5. 7. · 1 MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

20

BUHÂRÎ Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâil (v. 256/870), Sahîh-i Buhârî

(Muhtasar), “Mevâkît”, Terc. Abdullah Feyzi Kocaer, Hüner Yayınları, İstanbul, 2004.

CANDAN, Abdulcelil, Ulemanın Gücü, Ahenk Yayınları, Van, 2003.

ÇELİK, Hüseyin, Temizlik Doğudan Gelir, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,

Ankara, 1995.

ÇUBUKÇU, İbrahim Agah, İslam Medeniyeti ve Düşüncesinin Batı Alemine

Tesiri, DİB Dergisi, Cilt: XIII, Sayı: 1, Ocak-Şubat, Ankara, ss. 57-60.

DANİŞMEND, İsmail Hami, Garp Menba’larına Göre İslam Medeniyeti, Yağmur

Yayınlar, 4. Baskı 1974, İstanbul.

EMİRÎ, Ali, Âmid Şehrinde Vaktiyle Bir Milyon Kırk Bin Cilt Kitabı Havî Cesîm

Bir Kütüphane, Haz. Aziz Aşan, Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi, Sayı: II, Kasım, 2009,

ss. 188-191.

GÖRGÜN, Tahsin, Dünya Tarihinde İslam Medeniyetinin Yeri,

https://sehirisifkulubu.com (erişim tar: 02.02.2018).

HUNKE, Avrupa’nın Üzerine Doğan İslam Güneşi, Çev. Servet Zengin, Millî

Gazete, İstanbul, 1998.

İBNU’L-CEVZÎ, Ebu’l-Ferec (v. 597/1200), et-Tabsira, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye,

Beyrut, 1986.

KARAKOÇ Sezai, İnsanlığın Dirilişi, Diriliş Yayınları, İstanbul, 2008.

KARAMAN, Hayrettin, Yeni Gelişmeler Karşısında İslam Hukuku, İz Yayıncılık,

5. Baskı, İstanbul, 2005.

KILINÇ, Mustafa Yılmaz, İlim, İslâm ve Batı Medeniyeti, Medrese ve İlahiyat

Kavşağında İslâmî İlimler, (Uluslararası Sempozyum 29 Haziran-1 Temmuz 2012), Bingöl

Üniversitesi Yayınları, 2013, ss. 169-184.

KOMİSYON, Kur'an Yolu Tefsiri I-V, Diyanet Yayınları, Ankara.

MAHMUD, Abdulhamid, Avrupa ve İslam, (Terc. Naim Erdoğan), Hisar Yayınevi,

İstanbul.

MERİÇ, Cemil, Umrandan Uygarlığa, İletişim Yayınları, İstanbul, 21. Baskı 2014.

Page 21: MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİferdiyigitaihl.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/21/15/760042/... · 2018. 5. 7. · 1 MEDENİYETİMİZİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

21

NEDVİ, Hasan, İslamın Işığında Doğu ve Batı Mukayesesi, (Çev. A. Baki Turan),

Hisar Yayınevi, İstanbul.

NEVEVÎ, Muhiyuddîn Ebî Zekeriyyâ Yahya b. Şeref (v. 676/1277), Riyâzu’s-Sâlihîn

min Kelâmi Seyyidi’l-Mürselîn, el-Mektebetu’l-İslâmiyye, Midyat.

ŞEKER, Mehmet, Hz. Peygamber ve İslam Medeniyeti, Hz. Muhammed ve Gençlik

(Kutlu Doğum Haftası: 1992), Sempozyumlar ve Paneller Serisi 5, Türk Diyanet Vakfı

Yayınları, Ankara, 1995, ss. 33-39.