mehmed uzun - ithaki.com.trvärlden i sverige (tüm dünya İsveç’te), edebiyat antolojisi, m....

16

Upload: others

Post on 06-Feb-2020

9 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Mehmed Uzun - ithaki.com.trVärlden i Sverige (Tüm Dünya İsveç’te), Edebiyat Antolojisi, M. Grive ile Birlikte, ... Ama her yolculuğu güzel bir şiir olarak gördüğüm için
Page 2: Mehmed Uzun - ithaki.com.trVärlden i Sverige (Tüm Dünya İsveç’te), Edebiyat Antolojisi, M. Grive ile Birlikte, ... Ama her yolculuğu güzel bir şiir olarak gördüğüm için

Mehmed Uzun(1953-2007)

MODERN Kürt edebiyatının yaratıcılarından Mehmed Uzun, 1953 yılın-da Siverek’te doğdu. 1977 yılından ülkeye döndüğü 2006 Temmuz’una dek Avrupa’da, İsveç’te yaşadı. Kürtçe, Türkçe ve İsveççe edebi çalışmalarıyla çokdilli, çokkültürlü bir yazar olan Mehmed Uzun, uzun yıllar İsveç Yazarlar Birliği yö-netim kurulu üyeliği yaptı. Ayrıca İsveç ve Uluslararası PEN kulüplerinde aktif olarak çalıştı. İsveç ve Dünya Gazeteciler Birliği üyesiydi. Kürtçe yedi roman ya-zan Mehmed Uzun’un romanları başta Türkçe olmak üzere birçok dile çevrildi, halen çevriliyor. Denemeleri de çeşitli dergi ve gazetelerde yirmiye yakın dilde yayınlandı. Mehmed Uzun, ‘Aşk Gibi Aydınlık-Ölüm Gibi Karanlık’ romanı ve ‘Nar Çiçekleri’ adlı deneme kitabı ile ilgili olarak 2001 baharında yargılandı ve beraat etti. Aynı yıl Türkiye Yayıncılar Birliği’nin her yıl verdiği Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü’nü; roman sanatına ilişkin belirleyici katkılarından dolayı Ber-lin Kürt Enstitüsü’nün Edebiyat Ödülü’nü; yarattığı edebiyat ve sözün özgürlü-ğüne ilişkin duruşundan dolayı İskandinavya’nın en önemli ödüllerinden Torgny Segerstedt Özgürlük Kalemi Ödülü’nü; 2002’de İsveç kültür yaşamına sunduğu değerli katkılarından dolayı İsveç Akademisi’nin Stina-Erik Lundeberg Ödülü’nü; 2005 yılında ise Irak Kürdistan Bölgesi Onur Ödülü’nü ve Diyarbakır Belediyeleri Onur Ödülü’nü aldı. 11 Ekim 2007 tarihinde, uzun süreden beri mücadele ettiği mide kanserine yenik düşerek, yaşama veda etti. Yaşar Kemal’in “Kürt romanının dilinin dikenli yolunu açmıştır” dediği Mehmed Uzun, sanatıyla ölümsüzlüğe erişebilen ender sanatçılardan biridir.

Mehmed Uzun’un Yapıtları:Tu (Sen), Roman, 1985; Mirina Kalekî Rind (Yaşlı Rind’in Ölümü), Roman, 1987; Siya Evîne (Yitik Bir Aşkın Gölgesinde), Roman, 1989; Rojek Ji Rojên Evdalê Zeynikê (Abdal’ın Bir Günü), Roman, 1991; Destpêka Edebiyata Kurdî (Kürt Ede-biyatına Giriş), İnceleme, 1992; Hêz û Bedewiya Pênûsê (Kalemin Gücü ve Gör-kemi), Denemeler, 1993; Mirina Egîdekî (Bir Yiğidin Destanı), Destan-Ağıt, 1993; Världen i Sverige (Tüm Dünya İsveç’te), Edebiyat Antolojisi, M. Grive ile Birlikte, 1995; Antolojiya Edebiyata Kurdî (Kürt Edebiyatı Antolojisi), Antoloji, iki cilt, 1995; Bîra Qederê (Kader Kuyusu), Roman, 1995; Nar Çiçekleri, Deneme, 1996; Ziman û Roman (Dil ve Roman), Söyleşiler, 1997; Bir Dil Yaratmak, Söyleşiler, 1997; Dengbêjlerim, Deneme, 1998; Ronî Mîna Evînê-Tarî Mîna Mirinê (Aşk Gibi Aydınlık-Ölüm Gibi Karanlık), Roman, 1998; Zincirlenmiş Zamanlar Zincirlenmiş Sözcükler, Deneme, 2002; Dicle’nin Sesi I - Hawara Dîcleyê (Dicle’nin Yakarışı), Roman, 2002; Dicle’nin Sesi II - (Dicle’nin Sürgünleri), Roman, 2003; Ruhun Gök-kuşağı, Anlatı, 2005; Küllerinden Doğan Dil Ve Roman, Söyleşi, 2005; Bir Romanın Hatıra Defteri, Günlük, 2007.

Page 3: Mehmed Uzun - ithaki.com.trVärlden i Sverige (Tüm Dünya İsveç’te), Edebiyat Antolojisi, M. Grive ile Birlikte, ... Ama her yolculuğu güzel bir şiir olarak gördüğüm için

Yaşlı Rind’in ÖlümüMehmed Uzun

Özgün Adı: Mirina Kalekî Rind

İthaki Yayınları: 444

Yayına Hazırlayan: Abidin Parıltı

Kapak Tasarımı: İthaki Yayınları

Grafik Uygulama: İthaki Yayınları

13. Baskı, Ekim 2017, İstanbul

ISBN: 975-273-245-3

Sertifika No: 11407

© Mehmed Uzun, 2005

© Selim Temo, 2006

© İthaki, 2015

Yayıncının yazılı izni olmaksızın alıntı yapılamaz.

İthakiTM Penguen Kitap-Kaset Bas. Yay. Paz. Tic. Ltd. Şti.’nin yan kuruluşudur.Caferağa Mah. Neşe Sok. 1907 Apt. No: 31 Moda, Kadıköy - İstanbul

Tel: (0216) 330 93 08 – 348 36 97 Faks: (0216) 449 98 34 [email protected] – www.ithaki.com.tr – www.ilknokta.com

Kapak, İç Baskı: Deniz Ofset MatbaacılıkGümüşsuyu Cad. Topkapı Center, Odin İş Merkezi No: 403/2 Topkapı-İstanbul

Tel: (0212) 613 30 06 - Faks: (0212) 613 51 97Sertifika No: 29652

Page 4: Mehmed Uzun - ithaki.com.trVärlden i Sverige (Tüm Dünya İsveç’te), Edebiyat Antolojisi, M. Grive ile Birlikte, ... Ama her yolculuğu güzel bir şiir olarak gördüğüm için

Mehmed Uzun

YAŞLI RİND’İN ÖLÜMÜ

Kürtçeden ÇevirenSELİM TEMO

Page 5: Mehmed Uzun - ithaki.com.trVärlden i Sverige (Tüm Dünya İsveç’te), Edebiyat Antolojisi, M. Grive ile Birlikte, ... Ama her yolculuğu güzel bir şiir olarak gördüğüm için

.

Page 6: Mehmed Uzun - ithaki.com.trVärlden i Sverige (Tüm Dünya İsveç’te), Edebiyat Antolojisi, M. Grive ile Birlikte, ... Ama her yolculuğu güzel bir şiir olarak gördüğüm için

Yaşlı Rindler

Osman Sebrî, Cegerxwîn, M. Hesen Hişyar,

Hêmin, Feqî Husên, Şêx Îzeddîn Huseynî ve Efîf

Huseynî’ye;

Yaşlı Rind’i esinledikleri için, teşekkürle...

Üstad Cegerxwîn’in anısına...

Mısırlı Yusuf’un kumaşı Kenan’da çıktı meydana

Aydınlattı zindanları o sümbül ve elma meltemi

Ve o kilit anahtarsız açıldı bizim kalbimizde,

Melayê Cizîrî

Page 7: Mehmed Uzun - ithaki.com.trVärlden i Sverige (Tüm Dünya İsveç’te), Edebiyat Antolojisi, M. Grive ile Birlikte, ... Ama her yolculuğu güzel bir şiir olarak gördüğüm için

.

Page 8: Mehmed Uzun - ithaki.com.trVärlden i Sverige (Tüm Dünya İsveç’te), Edebiyat Antolojisi, M. Grive ile Birlikte, ... Ama her yolculuğu güzel bir şiir olarak gördüğüm için

7

I

Onu, o korku dolu gecenin şafağında tanıdım. O gece sı-

nırı arkamızda bırakıyorduk... Yüzümüzü uğura çevirmiştik,

sırtımızı feleğe...

“Hayat, tesadüflerin güzel renkleriyle boyanmış bir tablo-

dur” sözü ne kadar da doğru... Eğer hayatımda yeni bir sayfa

açan ve hâlâ daha nasıl olduğunu anlayamadığım o gecenin

şafağını görmemiş olsaydım, kuşkusuz tablomda onun fırça

izleri olmayacaktı. Kimbilir, belki de o canlı, güzel renklerin

yerinde toprak rengi bir renk olacaktı. Ölü ve hayattan, gü-

zelliklerden uzak bir renk...

Page 9: Mehmed Uzun - ithaki.com.trVärlden i Sverige (Tüm Dünya İsveç’te), Edebiyat Antolojisi, M. Grive ile Birlikte, ... Ama her yolculuğu güzel bir şiir olarak gördüğüm için

8

(Şimdi bir parantez lazım bana. Doğrudan seninle konuş-

malıyım, Yaşlı Rind. Şunları yazarken, birlikte geçirdiğimiz

günler, birbirimize söylediğimiz şeyler, sen ve anın yağmur

damlaları gibi dans ediyorlar masamın etrafında. Sen, yüzün,

yüzünün hatları, çizgiler ve güzel gülüşün, uzaklaşıyorsu-

nuz benden. Ama anılar daha bir belirginleşip öne çıkıyorlar.

Evet, yağmur damlaları gibi... Evet, masamın etrafında yağan

şey yağmur. Pek çok kez rüyalarımda yanında oluyorum. Ya

da hep seni düşünüyorum... Her şey planladığımız gibi ol-

saydı, seni birkaç kez daha görebilseydim ve kolumu kana-

dımı kıran şeyler böyle art arda gelmemiş olsaydı, yine böyle

anı damlaları altında kalır mıydım acaba, bunu bilmiyorum.

Ve fakat şimdi, son rüyamdan sonra iyice anlıyorum ki

seni ve birlikte geçirdiğimiz günleri yazmam lazım... Mecbu-

rum buna, hem çaresi de yok; sözcüklere, cümlelere sığınıp

anıların, rüyaların iri damlalarından bir ark, bir kanal kaz-

malı, bir yol bulmalıyım. Başka çaresi yok; artık sözcükler

masa lambamın üstüne konmalı ya da etrafında uçuşmalı ki

rüyalarımı, daha doğrusu rüyalarını aydınlatabilsinler.

Son rüyamda yavaş yavaş gözden kayboluyordum... Sis

duman içindeki el değmemiş bir kanaldaydık. Uğraşıp di-

diniyor, oradan çıkmak için bir yol bulmaya çalışıyorduk.

Kanalın iki tarafındaki ağaçlar, dallar, yapraklar üstümüze

üstümüze geliyor, yolumuzu kapatıyorlardı. Gece değildi,

ama güneş ışıkları da görünmüyordu. Işıklar ağaçların, dal-

ların, yaprakların arasından sızıp bize ulaşmaya çalışıyorlar-

dı. Başardıklarını, gözlerimi kamaştırdıklarını söyleyemeye-

ceğim. Ortalık o kadar karanlıktı ki, korkuya kapılmamak

elde değildi. Evet, orası karanlık, sisli, dumanlı bir yerdi.

Son derece dar, dolambaçlı bir kanaldı ve içinde gür bir su

çağıldıyordu. İçinden yürümek güçtü yani. Sanırım su da te-

Page 10: Mehmed Uzun - ithaki.com.trVärlden i Sverige (Tüm Dünya İsveç’te), Edebiyat Antolojisi, M. Grive ile Birlikte, ... Ama her yolculuğu güzel bir şiir olarak gördüğüm için

9

miz, duru bir su değildi. Suyun üstünde balıklar, tuhaf ya-

ratıklar vardı. Görebildiğim kadarıyla farklı farklıydılar. Aç

balıklar, aç yaratıklar bizi kolluyorlardı... Bir de altımızda

geniş, tahtaya benzer bir şey vardı. Suyun üstündeydi, biz de

onun üstündeydik. Çok iyi hatırlayamıyorum, ama sanırım

altımızdaki şey çok büyük, deri ciltli bir kitaptı. Evet evet,

bir kitaptı... Ellerimizdeki uzun değneklerle hem yaratıkları

uzak tutmak, hem de kendimize yol açmaya çalışıyorduk...

Bu korkulu yolculuğun ne kadar sürdüğünü bilmiyorum,

ama türlü tehlikeleri atlattıktan sonra, sonunda kanalın ağ-

zına ulaştık. Kanalın hemen ötesinde ağaçlar, bitkilerle dolu

küçük bir ada vardı. Arkasında ise ucu bucağı olmayan bir

deniz başlıyordu. Deniz parıldıyordu önümüzde. Adayı ar-

kamızda bıraktıktan sonra önümüz açıktı artık, karanlık

kanaldan, tuhaf yaratıklardan uzaklaşmıştık ve artık yüzü-

müzü aydınlığa çevirecektik... Ama o an, adanın yanından

geçerken hiç beklemediğim bir şey oldu; sen adaya çıktın.

Beni yalnız bıraktın.

— Yollarımız burada ayrılıyor artık, dedin. Oraya, denizle

ufkun birleştiği yere kadar gelemem. Ne yazık ki buna taka-

tim yok.

Şaşırmıştım. Sıkıntıyı, güçlüğü arkamızda bırakmıştık,

dupduru denize doğru birlikte açılacağımızı sanmıştım. Öf-

kelendim önce, sonra da seni birlikte gitmeye ikna etmeye

çalıştım. Ama bir şey söylemedin, gülümsedin sadece. Ceva-

bın sessiz, sözsüz bir gülümsemeydi. Sonunda iyi bir neden

bulmuş gibi sordum sana:

— İyi ama ya şu deri şey, altımızdaki sal?.. Şu şey, bizi

azgın, kuduruk yaratıklardan kurtaran bu değerli sal, senin

değil miydi?..

Gülümsedin yine, ve:

Page 11: Mehmed Uzun - ithaki.com.trVärlden i Sverige (Tüm Dünya İsveç’te), Edebiyat Antolojisi, M. Grive ile Birlikte, ... Ama her yolculuğu güzel bir şiir olarak gördüğüm için

10

— Artık ona ihtiyacım yok, sende kalsın, senin olsun, de-

din.

Bu sözlerden sonra dönüp yavaş yavaş ağaçların arasında

kayboldun.

Evet, son rüyam kısaca böyleydi. Ama buna benzeyen pek

çok rüya gördüm ben. Bir tanesinde de beni alıp bir ormana

götürüyordun. Orman son derece büyüktü ve türlü renklerle

parıldıyordu. Orada da beni bırakıp kayboluyordun. Bunu

da anlayamamıştım, neden böyle yapıyordun?

Ben orada da hayret verici bir şey gördüm yine; ağaçların

yaprakları aslında birer kitap sayfasıydılar. Ormanı aydınlığa

boğan şey, o sayfalardı.

Evet, ağaçların sayfalarıydı...

Yukarıda sözünü ettiğim rüya da bu tür rüyalara eklenin-

ce, sözcüklere, cümlelere sığınmaya karar verdim. Beni anı-

lara, rüyalara düşman olan şu dış dünyadan bir tek sözcük-

ler ve cümleler koruyabilirdi. Sözcükler, yalnızca sözcükler

unutuş fırtınasının, rüzgarının azgın dalgalarına karşı dur-

mamda yardım edebilirdi. Yalnız sözcükler bana siper ola-

bilirdi...

Ama şimdi söylemem gerekir ki, aslında ne

yapacağımı,sana olan borcumu nasıl ödeyeceğimi ve sana

nasıl ulaştıracağımı bilmiyorum. Bu cümleleri yazarken iki-

de bir şu kısacık cümle çıkıyor ağzımdan: “Teşekkür ede-

rim, teşekkür ederim, teşekkür ederim...” Bu kısa cümleden

başka bir şey söyleyemiyorum. Evet, Nisan çiyinin damlaları

gibi içtenlikle, heyecan ve hüzünle bunu söyleyebiliyorum

ancak: “Teşekkür ederim, teşekkür ederim...”)

Ülkemi terk ediyordum. Yolcuydum. Kısacık bir yolcu-

luk! Yalnız yolculuğun son durağı pek seçilmiyordu. Öyle,

evet... ülkemden uzaklaşıp sis ve duman arkasındaki yeni

Page 12: Mehmed Uzun - ithaki.com.trVärlden i Sverige (Tüm Dünya İsveç’te), Edebiyat Antolojisi, M. Grive ile Birlikte, ... Ama her yolculuğu güzel bir şiir olarak gördüğüm için

11

bir dünyaya doğru gidiyordum. Yalın, somut dünyamı, şe-

hirleri, caddeleri, evleri, insanları, güzellikleri, kötülükleri,

dostlukları ve düşmanlıklarıyla olduğu yerde bırakıyor, gö-

ğün arkasında karanlık bir çizgi gibi görünen yerlere doğru

gidiyordum. Yeni yerlere, yeni diyarlara gidecek, sonra eski

dünyama geri dönecektim!..

(Yaşlı Rind, biliyorum ki şimdi burada, masamın yanında

olsaydın gülerdin bu sözlerime. Ama ülkemi terk ettiğimde,

yukarıdaki cümlenin anlamını bilmiyordum elbette. Yolcu-

luğun, şu “gitmek” ve “gelmek” adlı iki sözcüğün macera,

üzüntü, hüzün ve ölümle dolu olduğunu nereden bilecektim

ki! Bu yolculukta az, ama çok az mutluluk da olduğunu ne-

reden bilecektim ki? Dönüşün gittikçe daha da güçleşeceğini

nereden bilecektim ki!

Evet, ülkemi terk etmem gerekiyordu. Kaçmam gereki-

yordu. Ama her yolculuğu güzel bir şiir olarak gördüğüm

için bu yolculukta da heyecan verici bir yan yok değildi. Yal-

nız edebi kitaplardan bildiğim kıtaya gidiyordum. Çoktandır

görmek istediğim o kıta; Avrupa! Masallardan biliyordum ki

her gezi, her gidiş, her yolculuk güzel bir şiir gibi dalgalanır

yürekte ve güzel, yeni şeyler keşfetme imkanı sunar. Hem

masallarda şöyle denmiyor muydu: “Bütün iyi, süslü, güzel

şeyler yolculuklarda olgunlaşır.”

Ülkemi terk ettiğim için üzülüyordum. Ama yolculuğun

heyecan ve merakının, özgürlük ve yeni güzellikler bulmamı

sağlayacağına inanıyordum. Aynı şekilde güzelliklerle bir-

likte muzaffer dönecektim ülkeme. Yabancı güneşleri damla

damla içecek, yabancı yıldızların nasıl parıldadığını görecek,

yabancı insanları, yabancı söz ve dilleri tanıyacak ve sonra,

bütün bunlardan sonra dünyama geri dönecektim.

Ama bir şeyi hesaba katmamış, unutmuştum; ya yolcu-

Page 13: Mehmed Uzun - ithaki.com.trVärlden i Sverige (Tüm Dünya İsveç’te), Edebiyat Antolojisi, M. Grive ile Birlikte, ... Ama her yolculuğu güzel bir şiir olarak gördüğüm için

12

luğun sonu gelmeseydi? Ya hep sürseydi? Ya yolculuğumun

dönüşü olmasaydı? Ya tekrar dünyama dönemeseydim?.. O

zaman?..)

Macerayla daha yolculuğun başında karşılaştım. Mecbu-

ren bir yolu olması gereken yolculuk için tehlikeli bir yolu

seçtim. Yakın bir dostumla birlikte sınırı geçecektim. Dos-

tum yardım etmek için benimle geliyordu. Fedakarlık yapı-

yor, bana yardımcı olmak istiyordu.

Şimdi, burada, arkamızda kaç sınır bıraktığımızı, kaç

sınır geçtiğimizi doğru dürüst bir biçimde dile getirebile-

ceğimi sanmıyorum doğrusu... Aynı şekilde o zamanlar ne

hissettiğimi, aklımdan nelerin geçtiğini de. Yaşanmış anların

bazı duygu ve sezgilerini sonradan sözcüklerle canlandıra-

mayız. Öyle görünüyor ki insan yaşamalı ve yalnız kendine,

evet yalnız kendine saklamalı. Ne yazık ki sözcüklerin, cüm-

lelerin gücü her şeyi yeniden yaratma noktasına ulaşabilmiş

değil henüz.

Ama geceydi. Her şey kederli, dokunaklı bir sessizlik

içindeydi. Karanlık gecenin yıldızları bize gülümsemele-

rine rağmen, insan onların ezgin, yürek yakıcı bir biçimde

gurbetin stranını1 söylediklerini düşünmeden edemiyordu.

Çevremizdeki kurbağalar da aynı şekilde acıklı bir çığlık ve

inleyişle ses çıkarıyorlardı. Ben mi böyle hayal edip kurgu-

luyordum, yoksa böyle bir şey gerçekten vardı ve ben de bu

kedere mi katılıyordum, bilemiyorum. Dudaklarımda şiir

dizeleri ve ceketimin sol göğüs cebinde kırmızı bir gül; dos-

tumla yürüyordum. Ceket cebimin, kırmızı gülün altında

kalbim atıyordu.

Bir sonbahar gecesiydi. Gece, geleceğin keder, korku ve

bilinmezlik rüzgarıyla savruluyordu...

1 Kürt halk ezgisi. –çn.

Page 14: Mehmed Uzun - ithaki.com.trVärlden i Sverige (Tüm Dünya İsveç’te), Edebiyat Antolojisi, M. Grive ile Birlikte, ... Ama her yolculuğu güzel bir şiir olarak gördüğüm için

13

Saatler süren bir yürüyüşten sonra sınırın öbür tarafına

geçtik. Bu yürüyüş zamanın ve hayatın sıfır noktası üzerin-

deydi. Hem zaman, hem de hayat o sıfır noktasında duruyor-

du. Sınırı geçtiğimizde tekrar bir zaman ve hayat noktasına

ulaşmış olduk. Bu arada, sınırı arkamızda bıraktığımızda

döndüm ve bir kez daha baktım arkama. Karanlıkta, benden

azıcık uzakta birkaç ağacın karaltısı vardı. Ağaçlar yan yana

sıralanmışlardı; sırt sırta vermişlerdi sanki. Hafif bir rüzgar

sallıyordu yapraklarını. Birer boynu bükük gibi bize doğ-

ru eğilmişlerdi. Yıldızlar şimdi daha az ve daha ölgündüler.

Uykuya dalan yıldızlar gülümsemiyorlardı artık... Kurbağa

gırıltıları kesilmişti. Kederle birkaç defa soluk alıp verdim;

gece rüzgarının bana kadar getirdiği kokuyu içime çekmek

istedim...

Oradan uzaklaşmak istemiyordum. Dostuma rica ettim,

orada biraz oturalım, dinlenelim istedim. Daha iyi bir yer

aramadan hemen oracıkta soğuk toprağa oturduk. Dostum

oturduğumuz süre boyunca hiç konuşmadı, çevresine ba-

kındı sadece. Ben de sessiz kaldım. Hakkında konuşacak

hiçbir şey gelmiyordu aklıma. En iyisi sessiz kalmaktı. O kı-

sacık sürede arkamda bıraktığım dünyanın pek çok şeyi bir

film şeridi gibi geçiyordu gözlerimin önünden. Beynimde bir

depremin dalgalandığı açıktı, ne olduğunu iyice anlayamadı-

ğım bir deprem... Depremin gittikçe genişleyen yolları, kav-

şakları, çatlakları beni allak bullak ediyordu. Çok iyi anlaya-

mıyordum, ama sanırım orada, beynimdeki depremin yol ve

kavşaklarında acı ve kederler, heyecanlar, sancılar, hüzünler

ve mutluluklar vardı. Evet deprem, değişik duyguların, bir-

birine karışmış türlü duyguların depremi olmalıydı...

Dostumun sesiyle yeniden olduğum yere, sınır çizgisine

döndüm. Gidelim istiyordu. Gece bitmeden oradan uzak-

Page 15: Mehmed Uzun - ithaki.com.trVärlden i Sverige (Tüm Dünya İsveç’te), Edebiyat Antolojisi, M. Grive ile Birlikte, ... Ama her yolculuğu güzel bir şiir olarak gördüğüm için

14

laşmamız gerekiyordu. Ayağa kalkarak yola koyulduk yine.

Dostumun söylediğine göre oralarda, yakınlarda bir yerde

bir köy vardı. Önce o köye gidecek, sonra da yolumuza de-

vam edecektik. Şimdi sınırın öbür tarafındaydık. Şimdi daha

rahat, daha özgür, daha korkusuzduk.

(Buyur Yaşlı Rind!.. Farkında mısın? Şimdi yine bir şey-

leri bir araya getiriyor ve bir şeyler söylüyorum... O günün

günbatımını hatırlıyor musun?.. Köyün dışında oturmuştuk

ve ben sana güneşten söz etmiştim. Güneş kırmızı bir tepsi

gibiydi karşımızda. Batıyordu. Şimdiymiş gibi hatırlıyorum,

şöyle demiştim:

— İnsanların güneşle ilişkileri şimdi daha iyi. Teknolojik

gelişmeler sayesinde insanlık güzel güneşi daha iyi tanıyor.

Ardından insanlıkla güneş arasındaki ilişkileri madde

madde saydım. Beni sabırla dinlediğini, sözümü tamamla-

mamı beklediğini görünce şöyle dedim:

— Teknoloji ve ilerlemenin şimdi insanın daha çok hiz-

metinde olması iyi bir şey...

Konuştuğunda yüzünü asla konuştuğun kişiye dönmez-

din. Ama o an yüzünü bana dönerek şöyle dedin:

— Durmadan “daha iyi, daha olumlu, daha güzel...” de-

yip duruyorsun. Neye göre daha iyi, neye göre daha güzel?

Kıstasların neler?

Sesinden öfkeni, kızgınlığını belli etmek istemediğin an-

laşılıyordu. Ama bir cevap da bekliyordun benden. Neye

göre? Ben de çok iyi bilmiyordum bunu; neye göre?

— İkinci Dünya Savaşı, diye başladım bir şey söylemek

için, o zaman durum çok daha kötüydü. İnsanın yarattığı

şey, insanı kıvrandırıyor, öldürüyordu.

— Ha... al sana beklenen cevap!

O zaman canım sıkıldı:

Page 16: Mehmed Uzun - ithaki.com.trVärlden i Sverige (Tüm Dünya İsveç’te), Edebiyat Antolojisi, M. Grive ile Birlikte, ... Ama her yolculuğu güzel bir şiir olarak gördüğüm için

15

— Başka bir örnek de verebilirdim, dedim. Aklıma bu ör-

nek geldiği için ben de hemen söyledim.

— Fark etmez, dedin. Örneğini kabul ediyorum. Ama

başka bir örnek verseydin de durum değişmezdi. Örnekte

bir yanlışlık yok, cevabın yanlış. Yanlışlık düşünmende, his-

setmende. Sen ya da siz, yani senin gibi hep “daha iyi, daha

makbul” deyip duranlar, yalnızca en kötü, en mundar şeyi

düşünüyor, bir onu mühim buluyorsunuz. Ama böyle mi ol-

malı? İnsan, insanın bugün içinde olduğu durumu en kötüy-

le karşılaştırırsa, elbette, aslında olması gereken şey olmuş

olur! İnsanın istediği şey yani. O günleri görmediğin için

İkinci Dünya Savaşı günlerini tam anlamıyla hissedemezsin,

nasıl bir dönem olduğunu anlayamazsın. O günler Allah’ın

belası günlerdi, cehennem günleriydi. İnsan da, insanlık da,

dünya da çıldırmıştı. Savaş bir Azrail gibi dalmıştı insanların

arasına... bir kurdun bir sürüye dalması gibi. Azrail’in siyah

ve korkunç kılıcıyla yarılıyordu insanlığın kalbi. Umutlar

talan edilmişti. Azrail ve “torunları” acılarla, trajedilerle ke-

yifleniyorlardı; acı ve sızı sınırsız bir şenliğe dönüşmüştü.

Alman devletinin siyah, gamalı haçı aşkı, merhameti, dili ve

kalbi öldürmüştü. Bugünmüş gibi aklımda hâlâ, o zamanki

Berlin Belediye Başkanı şöyle demişti bir gün: “Yahudiler gaz

borçlarını ödeyemiyorlar. Borçları çok yüksek. Çünkü gazla

intihar ediyorlar...”

Evet, öyle bir dönemdi. O kara, o sıska adam –ki insana,

insanlığa egemen olmak için milyonlarca insan öldürdü, bir

bıçak gibi saplandı kalbimize. Kalbimiz hâlâ o ölümcül bı-

çak yüzünden yaralıdır. Bu bıçağı kalbimizden çıkarıp ataca-

ğımız yerde, bıçak kadar acıtmayan şeyleri kabulleniyoruz.

Hem de ne şükürlerle!..

Sözün orasında yorulmuştun, Yaşlı Rind. Kahrolası bı-