ocak-mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38...

72
1 Ocak-Mart 2014 I

Upload: others

Post on 21-Feb-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

1Ocak-Mart 2014I

Page 2: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

2 Ocak-Mart 2014I

Q&A YENİREKLAM

ALANI

Page 3: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

3Ocak-Mart 2014I

TÜRKİYE’NİN PAZAR ARAŞTIRMA DERGİSİ

12

16

48

36

59

22

38

44

24

62

İSTANBUL KAYNIYOR, KRİTİK VİRAJ YAKLAŞIYOR

TÜRKLERİN TATİL ALIŞKANLIKLARI

İLK ÖĞRETİMDEKİ HER 5 ÇOCUKTAN BİRİ OBEZ

TÜKETİCİ GÜVENİ AZALDI

SOSYAL PİŞMANLIK ÇAĞI

LİDERLİK İÇİN EN İYİ ŞİRKETLER

PAZAR ARAŞTIRMA SEKTÖRÜ İÇİN BÜYÜK FIRSAT

BİLİNÇ DIŞINA YOLCULUK “NEUROMARKETİNG”

BANKACILIK SEKTÖRÜNDE PAZAR ARAŞTIRMA

MARKALARIN İLETİŞİM STRATEJİLERİ VE SPOR İLETİŞİMİ

Tasarım & Sanat Yönetimi

Reklam Müdürü

Yayın Türü

Genel Yayın Yönetmeni

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

Doğan Güneş Erdoğdu

Ümit Yomra

Yaygın Süreli Yayın

Uğur Develi

Uğur Develi

Doğan Güneş ErdoğduÜmit YomraBayram Özkan

Bağdat Caddesi, Tangüner Apt, No:356/7, Kadıköy - İstanbulTel : +90 216 355 34 01 / [email protected]

Teknik Basım TanıtımMatbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.Keyap Ticaret Merkezi Bostancı Yolu Cad. F1 Blok No :93Y.Dudullu / İstanbulTelefon : 0216 508 20 20Faks : 0216 508 20 45E-Posta : [email protected] No: 24871

Researcher Magazinetarafından 3 ayda bir yayınlanan meslek dergisidir. Bu yayının tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.

Bu Dergi Bedelsizdir.

Ocak 2014

Uğur DeveliBağdat Cad, Tangüner Apt,No:356/7, Kadıköy - İstanbul

Editörler

Baskı Tarihi

Yönetim Yeri

Baskı ve Cilt

Researcher

İmtiyaz Sahibi

İÇİNDEKİLEROCAK-MART 2014

Page 4: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

4 Ocak-Mart 2014I

YAZI İŞLERİ

Bayram ÖZKANResearcherEditö[email protected]

RİLKELİ YAYINCILIĞIMIZLASEKTÖRÜ KUCAKLIYORUZ!

esearcher Dergi, yayın hayatına başladığı günden beri ilkeli yayıncılığı, kapsamlı içeriği ve yenilikçi bakış açısıyla ve soğuk bir görüntüye sahip sektörel dergilerin aksine sımsıcak bir konseptle sektörün bir numaralı dergisi olma yo-lunda emin adımlarla ilerliyor.

İlk sayısı 2000 Pazarlama, Satış ve Pazar Araştırma Profesyoneline ücretsiz olarak gönderilen Researcher Dergi’nin 3. Sayısı Bankacılık ve Finans, Gıda (Yiyecek ve İçecek), Elektronik, Tel-ekomünikasyon, Perakende, Dayanıklı Tüketim Mamülleri, Tekstil, İlaç ve Hızlı Tüketim Mamülleri sektörlerinde çalışan 4000 üst düzey yöneticiye ulaştırılmıştır. Bu, yayın hayatına girdiği bu kadar kısa sürede ulaşılmış önemli bir başarı olup bu yönüyle reklam verenlerin de büyük oranda dikkatini çekmiş ve kurumlar dergimize ilan vererek bizlere ve sek-törün gelişmesine katkıda bulunmak istediklerini belirtmişlerdir.

Ayrıca Researcher dergisi önemli med-ya satın alma ve İletişim Danışmanlığı veren şirketlerin listesine de girerek ku-rum ya da kişilerle ilişkili Basın Bülten-leri dergimizin [email protected] adresine sürekli olarak iletilmeye başlamıştır. Bu vesileyle bize destekveren tüm paydaşlarımıza teşekkürle-rimizi iletiyoruz.

Yayın hayatımıza başladığımızda almış olduğumuz en önemli yayın ilkesi kim-seyi incitmeden, karalamadan ancak gerçekleri olabildiğince tarafsız olarak ortaya koymak ve en önemlisi sektörün büyümesine ve gelişmesine katkıda bu-lunucu etkinlikler organize etmek ve sektörün müşterilerimiz açısından öne-mini anlatarak pazarı büyütmekti.

Bu kapsamda sektörün tek STK’si olan TÜAD yöneticileriyle de görüşmelerimiz oldu. Kendilerine sektörün gelişmesi ve büyümesi konularında işbirliği yapma ar-zumuzu yaptığımız yazışmalarla bildirdik. Bu birlikte hareket etme arzumuzun somut bir ifadesi olarak da TÜAD’ın 17-18 Nisan 2014 tarihlerinde İstanbul Conrad Oteli’nde gerçekleştireceği 17. Araştırma Zirvesi’ne Medya Sponsoru olarak destek verebileceğimizi yine TÜAD Genel Koordinatörü ve Başkanına bildirdik. Kendilerinden konuyla ilgili bir geri dönüş yapmalarını bekliyoruz.

Biliyorsunuz 2014’e maalesef üzücü yolsuzluk haberleri ve devletlerin ta-rihlerinde pek de sık görülmeyen ve görülmemesini dilediğimiz önemli si-yasi çalkantılarla girdik. Umut ediyoruz ki bu durum hem içinde bulunduğumuz sektöre hem de diğerlerine fazlaca bir hasar vermeden sona erer. Bu ve sek-töre ilişkin sair konularla ilgili keyifle okuyacağınızı düşündüğüm bir söyleşiyi sektörün duayen isimlerinden biri olan Estima Araştırma’nın Başkanı Sayın Hasan Tanla ile gerçekleştirdik.

Ayrıca Pazar Araştırma Sektörünün bir-araya geleceği 2014 yılının ilk büyük ve önemli etkinliği olan ve 19-20 Şubat’ta Merlien Institute tarafından İstanbul’da düzenlenecek QUAL360’ın da med-ya sponsoru olduk. Bu da sektörün gelişmesine katkıda bulunma hedefimi-zin bir başka en önemli göstergesidir.

Lütfen sizler de bizi yazılarınız, haber-leriniz, makalelerinizle desteklemeye devam ediniz. Bir sonraki sayıda tekrar görüşebilmek dileğiyle !...

Summit is nottoo far away......with us.

Bagdat Caddesi, 356/7, Erenkoy - Istanbul - TURKEY • Tel: +90 (216) 355 34 01-02 • Fax: +90 (216) 355 34 03 • E-Mail: [email protected]

Page 5: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

5Ocak-Mart 2014I

Summit is nottoo far away......with us.

Bagdat Caddesi, 356/7, Erenkoy - Istanbul - TURKEY • Tel: +90 (216) 355 34 01-02 • Fax: +90 (216) 355 34 03 • E-Mail: [email protected]

Page 6: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

6 Ocak-Mart 2014I

KISA KISA

Web sitelerine (özellikle içerik yayınlayan sitelere) en iyi trafiği yönlendirmede Facebook‘un üstüne yok. Dünyanın en kalabalık sosyal ağı olan Facebook, 200.000 yayıncı websiteden alınan verilere göre; websitelerin kullanıcılarının %10.4’ünü tek başına yönlendirmiş. Shareaholic tarafından yayınlanan bu yeni verilere göre asıl şaşırtıcı olan en çok yönlendirme yapan sitenin

Fransa, İngiltere, Almanya ve İtalya’nın da aralarında bulunduğu 10 ülkede 374 kişi üzerinde yapılan araştırmada, sigara içen kişilerin genlerinde tütün kullanımı nedeniyle bozulmalar ve değişiklikler meydana geldiğini belirledi. Doğa Bilimleri Genel Sekre-teri Müge Kanay, bu konuya ilişkin yaptığı açıklamada, tütün kullanımının, kanser riskini artırdığı ve genetik aktiviteyi de etkilediğini söyledi. İngiltere’de Human Molecular Genetics dergisinde konuyla ilgili bir araştırma yayınlandığını belirten Kanay, çalışmanın Danimarka, Fransa, Almanya, Yunanistan, İtalya, Hollanda, Norveç, İspanya, İsveç ve Birleşik Krallık olmak üzere 10 ülkeden 374 kişi üzerinde yapıldığını dile getirdi.

Kanay, araştırma kapsamında Dünya Sağlık Örgütü’nce toplanan verilerin Birleşik Krallık’taki London Imperial College Üniversitesi’deki Kamu Sağlığı ve Birincil Te-davileri Departmanı Epidemiyoloji Bölümü çalışanlarının kontrolünde incelendiğini anlattı. Genlerin gereğinden fazla çalıştırıldığına dikkat çeken Kanay, araştırmanın, sigara içen kişilerin genlerinde tütün kullanımından kaynaklanan bozulmalar ve değişiklikler olduğunu gösterdiğine işaret etti. “Tütün maddesi, genlerin işlevlerini etkileyen kimyasal bileşenlerle DNA’mıza bağlanarak belirli genleri açıyor ve belirli genleri kapatıyor. Böylece bazı genlerin gereğinden daha fazla çalışmasına neden olarak kanseri tetiklediğini” söyledi.

Kanay, bu genetik değişikliklerin, sigara içen kişilerin DNA’larının 20 farklı bölgesinde görüldüğüne dik-kati çekerek, şunları söyledi: “Bu bölgelerdeki genetik aktivite hızlanıyor. Kodlu olan verilere aşırı yüklenil-mesi de genlerimizi boğuyor. Özetle sigaranın genler üzerindeki etkisi o kadar büyük ki sadece bir kişinin DNA’sındaki bozulmaya bakarak sigara içip içmediğini söylemek bile mümkün. Üstelik bu etki, sadece kansere neden olmakla da kalmıyor. Sigara ayrıca kroner kalp hastalıklarını 4 kat artırıyor. 2 ila 4 kat kadar felci tetikli-yor. Erkeklerde akciğer kanseri riskini 23 kat, kadınlarda da akciğer kanseri riskini 13 kat artırıyor. Kronik akciğer hastalıklarından ölümü ise 13 kat kadar fazlalaştırdığını” ifade etti.

Facebook olması değil. Şaşırtıcı olan bu grafikte Facebook’u, Twitter’ın değil de Pinterest’in takip ediyor olması. Pinterest kulanıcıları yönlendirmedeki oranını %2.2’den %3.7’ye yükselterek büyük bir başarı sağlamış. Twitter ise %0.8’den %1.2’ye yükselebilmiş. Bu da demek oluyor ki Twitter’da yayıncı sitelerin link-lerinin (bloglar, dergiler, gazeteler) tıklanma oranı çok düşük. Pinterest’in bu alanda bu kadar etkili olabileceğini hiç düşünemezdim açıkçası.

Eğer içeriğinizi sosyal medyada paylaşıyorsanız ağırlığı kesinlikle Facebook’a vermelisiniz. Pinterest Türkiye’de çok fazla tercih edilen bir platform değil (gi-derek artıyor önemi) bu nedenle ikinci tercihiniz Twitter olabilir. Maalesef Twit-ter kullanıcıları bir şeyler okurken 140 karakterle sınırlı kalmayı seviyor.

Araştırmaya Göre Web Sitelerine En Çok TrafiğiFacebook Yönlendiriyor

Araştırmaya Göre Sigara Genleri Boğuyor

Page 7: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

7Ocak-Mart 2014I

KISA KISA

17. Araştırma Zirvesi,17-18 Nisan’da Gerçekleşecek

Avrupa’da en az bağışı Türkler yapıyor

Samsung Reklama 14 Milyar Dolar Harcıyor

Gazetenin GfK araştırma şirketine yaptırdığı araştırmada, Türklerin yalnızca yüzde 9’unun bağış yaptığı ortaya çıktı.ABD, Brezilya, Hindistan, İngiltere ve Fransa dahil 18 ül-kede yapılan araştırmada Avrupalıların yüzde 44’ünün düzenli olarak bağış yaptığı, Hollandalıların yüzde 77’yle en çok yardım yapan halk olduğu görüldü. Araştırmaya göre insanların büyük bölümü dini nedenlerle bağış yapıyor. 18 bin 261 kişi üzerinde yapılan ankette, bağış yapanlar 1 ile 200 euro arasında bir miktar ödediklerini söyledi.

Samsung, Galaxy cihazları ile diğer ürünlerinin reklamı ve pazarlaması için bu yıl toplam 14 milyar dolar harcıyor.Hem akıllı telefon hem de mobil telefon segmentinde liderliğini sürdüren Samsung’un tüm reklam ve pazarlama faaliyetleri için milyarlarca dolar para harcadığı biliniyor. Yeni gelen bilgiler firmanın bu yıl rekora gittiğini gösteri-yor.Reuters tarafından verilen bilgilere göre Samsung Ga-laxy cihazları ile diğer ürünlerinin reklamı ve pazarlaması için bu yıl toplam 14 milyar dolar harcayacak. Geçen yıl Samsung’un harcadığı rakam 12 milyar dolar olmuştu. Bu rakamın içerisinde reklamlar, TV içerikleri ve promosyon faaliyetleri yer alıyor. Bunun sadece reklamlara harcanan kısmı 4.3 milyar dolar iken Apple’ın sadece reklamlara harcadığı rakam ise 1 milyar dolar civarındaydı.

17-18 Nisan’da Conrad Hotel İstanbul’da gerçekleşek olan 17. Araştırma Zirvesi’nin bu yılki teması Değer ve Dönüşüm olarak belirlendi.

Tüad’dan yapılan açıklama:“Araştırmanın en önemli işlevi toplumu ve piyasaları anlamamıza yardımcı olmasıdır. Toplumu ve piyasaları anlamak ise ilgilendiğimiz toplumun “yaşam biçimleri ve değerleri” hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmak demektir. Kuşkusuz, toplumu anlamak yetmez, ileriye doğru değiştirmek ve dönüştürmek gerekir. Bu anlamda toplumların gelişmişlik düzeylerinde belirleyici bir unsur olan araştırma, iş ve karar alma süreçlerinde, ekonomik, demokratik ve toplumsal kaynakların efektif bir şekilde kullanılmasında önemli bir araçtır. Demokratik ve toplum-sal katılımı arttırıcı bir etkisi olan araştırmai ekonomik, politik ve kültürel alanlarda toplumu ve ilgili paydaşları bilgilendirici işleve sahip olması nedeniyle yarattığı “katma değer” itibariyle “dönüştürücü” etkisi olan bir disiplindir. Bir araştırma sonucunda elde ettiğimiz veri seti ve buradan kalkarak ürettiğimiz bilgi o alanı nasıl dönüştüreceğimizi gösteren bir anahtır. Bu yılki zirvede araştırma sektörünün önde gelen uzmanları, Türkiye toplumunun “değerlerini” ve araştırmanın toplumu ilgilendiren siyasal, sosyal, ekono-mik ve kültürel alanlarda etkin bir şekilde kullanılmasının yarattığı “katma değer” ile bu alanlardaki “dönüşümü” nasıl gerçekleştirdiğini tartışacaklardır.

Türkiye toplumunu anlamak ve piyasaların şifrelerini çözebilecek anahtara sahip olmak istiyorsanız yerinizi ayırtmakta gecikmeyiz.”

Page 8: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

8 Ocak-Mart 2014I

KISA KISA

Avrupa’da İslamFobisi Yaygın

Korunmaya Muhtaç Çocuk Bilinirlik ve Algı Araştırması Sonuçları

Araştırma “İslam Fobisi” olarak adlandırılan karşıtlık hissinin en yüksek olduğu ülkenin İsveç olduğunu ortaya koydu. Oran Avrupa’nın doğusuna gidildiğinde düşüyor. “Türkiye-AB Bütünleşmesi” GFK’nın Wall Street Journal gazetesi için yaptırdığı araştırmaya 21 ülkeden 21 bin kişi katıldı. Fransa’nın ankete dahil edilmediği araştırmada katılımcılara, Müslüman nüfüsa sahip Türkiye ile AB’nin bütünleşmesi hakkında ne düşündükleri soruldu.

“İslam Fobisi” YaygınAnkete katılanların yüzde 52’si ülkelerinde İslam’a karşı bir tutum olduğunu düşünüyor. Anketi düzenleyenlerin “İslam Fobisi” olarak nitelediği karşıtlık hissinin en yoğun olduğu ülke ise yüzde 75’lik oranla İsveç, İsveç’i yüzde 72 ile Hol-landa izlerken, Almanya, Belçika İsviçre ve Danimarka’da ise “İslam Fobisi” ortalama olarak yüzde 60.

“İslam Fobisi” Doğuya Gidildikçe DüşüyorAnket sonuçları “İslam Fobisi”nin Avrupa’nın doğusuna doğru gittikçe büyük oranda düşme gösterdiğini ortaya koydu. Doğu Avrupa ülkelerinde yüzde 30’lara kadar inen “İslam Fobisi”, Rusya’da yüzde 21 civarında seyrediyor. Araştırma, Türkiye’nin AB üyeliğine destek veren ABD halkının %49’unun İslam’a mesafeli yaklaştığını belirledi.

Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı “Korunmaya Muhtaç Çocuk” kavramı üzerine dikkat çekmek, korunmaya muhtaç çocukların en iyi şekilde topluma kazandırılmaları, sosyal ve psikolojik açıdan irdelenerek rehabilitasyonları, ruh sağlıkları ve fiziki koşullarının iyileştirilmesi için çözümler önerilmesini sağlamak üzere, 26 Kasım Salı günü Işık Üniversitesi Maslak Kampüsü Güzel Sanatlar Fakül-tesi Konferans Salonu’nda Türkiye’de Korunmaya Muhtaç Çocuk Sorunu Forumu’nu düzenledi. Forumda GfK Türkiye tarafından gerçekleştirilen“Korun-maya Muhtaç Çocuk Bilinirlik ve Algı Araştırması”nın bulguları açıklandı.

Korunmaya Muhtaç Çocuk Bilinirlik veAlgı Araştırma RaporuKorunmaya muhtaç çocuk dendiğinde aklınıza ne geli-yor? Korunmaya muhtaç, sokakta veya yetiştirme yur-dunda yetişmiş çocukların ileride hayatta, iş dünyasında karşılaşabileceği sorunlar neler? Peki, korunmaya muhtaç çocukların korunması konusunda kimlere görev düşüyor? Bütün bu soruların cevapları Koruncuk Vakfı ve GfK işbirliğiyle gerçekleştirilen araştırmanın sonucunda ortaya kondu. GfK Türkiye tarafından 15 ilde, 15-65 yaş aralığında, 1.240 kişi ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilen araştırma ortaya önemli sonuçlar çıkardı. Araştırma sonuçlarına göre korunmaya muhtaç çocuk denildiğinde akla ilk gelen kimsesiz çocuk olurken, sonraki ifadeler bakıma muhtaç çocuk ve evsiz çocuk şeklinde. Korunmaya muhtaç çocuğu en iyi tanımlayan üç ifadeyi belirtmeleri istenen katılımcılar sırasıyla “annesi/babası veya ailesi olmayan”, “fiziksel is-tismara uğrayan/şiddet gören” ve “aile sevgisinden uzak” ifadelerini belirttiler.

Page 9: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

9Ocak-Mart 2014I

KISA KISA

Araştırma Şirketi TNS, Türkiye’deki cep tele-fonu kullanım alışkanlıklarına ilişkin bir rapor yayımladı. Rapora göre, Türkler cep telefo-nunu en çok mesajlaşmak ve chat yapmak için kullanıyor.

TNS’in Mobile Life 2013 raporu için 43 ülke-de, 38.000 kişiyle; Türkiye’de ise 16-60 yaşları arasında 776 kişinin katılımıyla bir araştırma yapıldı. TNS Genel Müdür Yardımcısı İnci Sami-mi, Türklerin akıllı telefon (smart phone) sahibi olmak için para harcamayı göze aldığını ve 2013 yılında akıllı telefon kullanımının yüzde 15’ten yüzde 32’ye yükselerek, bir yıl içerisinde ikiye katlandığını söyledi.

Rapora göre, Türkler cep telefonlarını en çok mesajlaşmak ve chat yapmak için kullanıyor. Fotoğraf ve video çekme, müzik din-leme, internette dolaşma ise akıllı telefon sahiplerinin en çok yaptığı diğer aktiviteler. Türkler cep telefonlarını yaklaşık 4 senede bir değiştiriyor. Özellikle akıllı telefon sahipliğinin yüksek olduğu 16-21 yaş arası gençlerde ise bu süre çok daha kısa.

Türkiye’de cep telefonu üreticilerinin pazar payları

10 Çocuktan 4’ü En Çok Gazlı İçecekleri SeviyorÇocukların içecek tercihleri konusunda yapılan ankette, miniklerin en sevdiği içeceğin gazlı içecekler olduğu gözler önüne serildi.Tipeez.com’un geçtiğimiz günlerde yaptığı ankette, çocuklara en çok hangi içeceği sevdikleri soruldu. 15 yaşın altında 1.1 milyonu aşkın üyesi bulunan sitede üç gün içinde anketi 5000’den fazla çocuk cevapladı.

Çocukların en sevdikleri içecekler arasında yaklaşık %37’lik oranla gazlı içecekler birinci sırada yer aldı. Su %21’lik oranla ikinci, süt %19’luk oranla üçüncü içecek olurken, sütü ayran ve ardından meyve suyu takip etti.

Çocukların favori içeceklerinin gazlı içecekler olması, gelecek nesillerin sağlığı açısından olası tehlikeleri de gösteriyor. Uzmanlar, gazlı içeceklerin diş çürüklerine neden olduğunu, asidik yapıları sebebiyle sindirim sağlığını teh-dit ettiğine dikkat çekiyor. Üstelik fast food tarzı beslenmeye eşlik eden gazlı içecekler, yüksek oranda şeker içerdiği için obeziteye ve obeziteye dayalı şeker hastalığına da sebep olabiliyor.

Bu sebeple uzmanlar, davranış ve tüketim alışkanlıklarının şekillendiği küçük yaşlarda, çocukları daha sağlıklı içecekler tüketmeye özendirmenin önemine dikkat çekiyor. Uzmanlar, çocukların beslenme alışkanlıklarını değiştirmek için ebeveynlere ve okullara sorumluluklar düştüğünün altını çiziyor.

Page 10: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

10 Ocak-Mart 2014I

KISA KISA

Türkiye ‘Acı Çeken’ Ülke Listesinde 35’inci Oldu

Artık Kimse Standart Donanımlı Otomobil Satın Almak İstemiyor

ABD merkezli kamuoyu araştırma şirketi Gallup, ülkelerin ne kadar ‘acı çektiğini’ araştırdı. İlk sırayı Bulgaristan’ın aldığı listede Türkiye yüzdelere bakıldığında 16’ncı oldu. Buna göre Türklerin yüzde 18’i ülkedeki yaşam konusunda acı çektiğini söylüyor. Araştırma 143 ülke üzerinde yapıldı.

İzlanda ve Katar ilk sıradaAynı yüzdelere sahip ülkelerin göz önüne alınmaması du-rumunda ise Türkiye 35’inci sıraya yerleşti. Katılan her ül-keden 15 yaş ve üzerindeki 1000 kişiyle yapılan incelemede eğitim, gelir, sağlık ve güvenlik gibi konularda sorular yöneltildi. Katılımcılar ‘gelişen’, ‘mücadele eden’ ve ‘acı çeken’ olarak üç gruba ayrıldı.

‘Açı çeken’ grubundakilerin gıda ve barınak açısından zorluk yaşadıkları, ‘mücadele eden’ adlı gruptakilerin ise ‘gelişen‘ gruptakilere göre gelir açısından daha fazla endişe ettikleri görüldü. Ankette 2012 yılında verilen cevaplar baz alındı.Listede en az acı çeken vatandaşlara sahip ülkeler ise yüzde 1 oy oranıyla İzlanda, Katar, Nijerya, İsveç, Norveç ve Birleşik Arap Emirlikleri oldu. Bulgaristan dışında en faz-la acı çeken ülkeler yüzde 37 ile Ermenistan, yüzde 34 ile Kamboçya, yüzde 32 ile Haiti ve Macaristan, yüzde 31 ile de Madagaskar, Makedonya ve İran olarak açıklandı.

Güney Asya en ‘acılı’ bölgeİngiltere, ABD ve Fransa ise yüzde 4 ile aynı sırayı paylaşan ülkeler arasına girdi. Araştırma bu yıl üçüncü kez yapıldı. Türkiye’de ‘acı çekenlerin’ oranı geçen yıl yüzde 20 idi. Diğer yandan Güney Asya yüzde 24 ile acı çeken bölgeler arasında ilk sıraya oturdu. Onu yüzde 21 ile Balkanlar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika izledi.

TNS’in yaptığı araştırmaya göre otomobil alıcılarının yalnızca %8’i standart donanıma sahip araçları satın almak istediklerini söylüyor. Araştırma otomobil almak isteyen kişilerin yaklaşımlarına dair detaylı bilgiler veriyor.

Araştırmaya katılanların üçte ikisi, (%66’sı / 889 kişi) araç satın almadan önce ekstraları dikkate aldıklarını söylemişler. Katılanların yalnızca %8’i hiçbir ekstra ile ilgilenmemiş ve direkt standart donanıma yönelmişler.

Her 5 alıcıdan 4’ü güvenlikle ilgili ekstralara yönelirken, konfor ekstralarını tercih edenlerin oranı ise %75 olmuş. Dekoratif ögeler ve yeni otomobilin dış ekipmanları ise katılımcıların %28’inin tercihi olmuş.

Page 11: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

11Ocak-Mart 2014I

pERcEpTiONSANALYZER

Page 12: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

12 Ocak-Mart 2014I

KAPAK

Olabildiğince çalkantılı bir süreç içierisinde yapılacak olan Mart 2014 yerel seçimleri hem iktidar, hem muhalefet hem de Türkiye için hayati bir önem arzediyor. İstanbul ise Türkiye’nin genel eğilimini

belirlemesi açısından tüm partiler için fethedilmesi gereken bir il.

İSTANBUL KAYNIYORKritik Viraj Yaklaşıyor

Kamuoyu AraştırmalarıNe Kadar Güvenilir?Elbette Bu kadar önemli bir süreçte kamuoyu yoklamaları yapan firmaların çalışmaları dahergeçen gün daha faz-la ön plana çıkıyor. Biz de bu sayımızda seçim sonrasındaki yaklaşık genel gö-rünüm hakkında bir fikir veren kamuoyu araştırmalarına bir gözatmak istedik.

Ancak anket sonuçlarına baktığımız zaman ortaya çok çeşitli ve kimilerin-de manipülasyon hissi doğurabilecek sonuçların da açıklandığını görüyoruz. 12 Haziran 2011 genel seçim sonuçlarında en yakın sonucu elde eden SONAR’ın yeni anketinin sonuçlarına göre, olası bir genel seçimde AK Parti yüzde 42.3, CHP yüzde 29.8, MHP yüzde 18.7, BDP ise yüzde 5.6 oy alacağı, Gezici Araştırma Şirketi’nin 36 il ve 192 ilçede 5 bin 292 kişiye yaptığı ankette olası genel seçim-de katılımcılar, yüzde 43.3 AK Parti, yüzde 28.7 CHP, yüzde 18.5 oy MHP

Mart 2014 Yerel SeçimleriHayati Önem Taşıyor!Olabildiğince çalkantılı bir süreç için-den geçilerek yapılacak Mart 2014 yerel seçimleri hem iktidar, hem muhalefet hem de Türkiye için hayati bir önem arzediyor. Bir sonraki yıl yapılacak genel seçimlerin yönünü de belirle-mesi açısından kritik bir mihenk taşı olan yerel seçimlerde AK Parti bütün yaşananlara ve handikaplarına rağmen mutlaka başarılı olmak istiyor.

İstanbul’da Gladyotörler Savaşıİstanbul ise Türkiye’nin genel eğilimini belirlemesi açısından tüm partiler için fethedilmesi gereken bir il. Üstelik bu il Erdoğan için daha da büyük önem arzediyor çünkü İstanbul kendisinin uzunca bir süre belediye başkanlığı yap- tığı ve üzerinde hala tasarrufu bulunan bir il. Dolayısıyla söylentiler Erdoğan’ın İstanbul’u elinden çıkarmamak için her yolu deneyeceği yönünde.

tercihi yaptı. Yerel seçim anketinde iseAK Parti yüzde 39.8, CHP yüzde 32.7, MHP’nin yüzde 17.8 çıktığını görüyoruz.

Genar: İstanbul’da Ak Parti Yüzde 51, Chp Yüzde 37,5GENAR Başkanı İhsan Aktaş Ak Parti’nin adayı Kadir Topbaş’ın yüzde 51 ile önde olduğunu, CHP’nin adayı Mustafa Sarıgül’ün ise yüzde 37,5 oy oranı ile 2. sırada olduğunu açıkladı.

Konsensus: İstanbul’da Oylar EşitKonsensus Genel Müdürü Sarı ise Aktaş’ın aksine aynı tarihlerde yaptırdıkları anketlerde Ak Parti ile CHP’nin İstanbul oylarının eşit olduğunu ve yüzde 40-45 bandında olduklarını belirtti. Sarı ayrıca BDP’nin yüzde 7-8, MHP’nin ise yüzde 2-3 bandında olduğunu açıkladı.

Page 13: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

13Ocak-Mart 2014I

KAPAK

İşte Sonar’ın Seçim Anketi SonuçlarıSONAR Araştırmanın Ocak 2014’te Türkiye genelinde yaptığı seçim anketine göre bugün yapılacak bir genel seçimde AK Parti’nin tek başına iktidara gelemeyeceği ortaya çıktı.

SONAR’ın sonuçlarının bu kadar dikkat çekmesine neden olan en önemli unsur ise, 2011 yılında yapılan genel seçimlerini %95’lere varan doğruluk payıyla bilmiş olmasıdır.

2011 Seçimlerini Bilen KuruluşHatırlanacağı gibi 2011 Genel Seçimleri’ni büyük oranda tah-min ederek önemli bir başarıya imza atan şirket, 2014 Yerel Seçimleri için hazırladığı seçim anketi çalışmasıyla da bir hayli ses getireceğe benziyor. İşte şirketin son genel seçimlere 10 gün kala yaptığı tahminler ve çıkan sonuçlar.

Yolsuzluk Operasyonu Oyları Nasıl Etkiler?Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun anket sonuçlarına nasıl yansıyacağı sorusuna da açıklık getiren Sarı ve Aktaş, olayın henüz çok taze olduğunu, vatandaşın kafasının karışık olduğunu, durumu anlayabilmeleri için zaman gerektiğini, o yüzden şu anda anket yapmadıklarını, anket yapmak için doğru zaman olmadığını dile getirdiler.

SONAR’ın yaptığı ankete göre ise halkın büyük bir kısmının bu operasyonu haklı gördüğü sonucuna ulaşılmıştır.Ankete katılanların %60,3’ü operasyonları haklı bulurken, %28,1’i ise bu operasyonları doğru bulmadığını belirtmiştir.Konsensus Genel Müdürü Sarı, yaşanan olayların Ak Parti’nin oylarını düşüreceği görüşünde olduğunu da ifade etti.

17 Aralık’ta Yolsuzluk Operasyonlarının Haklı OperasyonlarOlduğunu Düşünüyor musunuz?

Evet%60,3

Hayır%28,1

Fikri YokCevap Yok

%11,6

12 Haziran 2012 Genel Seçim Sonucu

Ak Parti%49,83

CHP%25,98

MHP%13,01

Diğer%11,18

1 Haziran 2011 Sonar’ın Araştırma Sonucu

Ak Parti%50,93

CHP%25,78

MHP%12,45

Diğer%10,84

Toplum yolsuzluk operasyonlarınıhaklı buluyor.

12 Haziran Genel Seçim Sonuçları’nı Sonar, Türk Araştırmacılık tarihinde bir rekora imza atarak, doğru bilmiştir.

Ankete göre bugün seçim olsa Ak Parti %42,3, oy alıyor ve tek başına iktidara gelemiyor.

Bugün Seçim Olsa Kime Oy Verirsiniz?

%42,3Ak Parti

BDP

CHPMHP

SP

%29,8%18,7

%5,6%2,3

Page 14: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

14 Ocak-Mart 2014I

Ortadoğu’nunTürkiye Sempatisi Azaldı

Yapılan araştırmaya göre, Türkiye artık bölgede en sevilen ülke değil. Başta Mısır ve Suriyeolmak üzere bölge genelinde Türkiye’ye karşı olumlu düşünceler azaldı. Halk buna gerekçe olarak

hükümetin dostça davranmamasını gösterdi.

düşüş yaşandı. Geçtiğimiz yıl Türkiye’ye karşı yüzde 84 yakınlık duyulan Mısır’da bu yıl oran yüzde 38’e düştü. Suriye’de ise durum daha kötü. Öyle ki Suriye’de Türkiye’ye yönelik yakınlık duyma oranı yüzde 22’de kaldı. Mısır ve Suriye’den gelen cevaplarda AK Parti iktidarının kendi hükümetlerine karşı dostça davranmadığını düşünen insanların sayısında büyük bir artış olduğu vurgulandı.

Katılımcıların yüzde 60’ı Türkiye’nin Ortadoğu’da daha büyük bir rol oynamasını desteklerken, yüzde 64’ü her geçen gün daha etkili olduğunu belirtti. Mısır ve Suriye haricinde tüm ülkelerde Türkiye’nin daha fazla rol oynamasına yüzde 60’ın üzerinde destek olduğu göz-lendi.

Hala Model Ülke TürkiyeRaporda, Türkiye’nin model olarak görülmeye devam ettiğine dikkat çekildi. Türkiye’yi model olarak görenlerin oranı bölge genelinde yüzde 51 seviyesinde.

Mısır, Ürdün, Lübnan, Filistin, Suudi Ara-bistan, Suriye, Irak, İran, Tunus, Umman, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Kuveyt, Yemen ve Libya’da yapılan Ortadoğu’da Türkiye algısı 2013 başlıklı raporda ilginç sonuçlar ortaya çıktı.

Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı ve KA Araştırma Kuruluşu tarafından 16 ülkede 2 bin 800 kişi ile gerçekleştirilen araştırma sonuçlarına göre Tükiye’ye olan sempati geçtiğimiz yıllara göre azaldı.

Bölge genelinde en sevilen ülke artık Türkiye değil. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) yüzde 67 ile bölgede en sevilen ülke olurken, ikinci sırayı Suudi Arabis-tan aldı. Bu yıl üçüncü sırada yer alan Türkiye 2011-12 yıllarında Türkiye ilk sırada bulunuyordu.

Yüzde 19 Düşüş YaşandıBölge genelinde Türkiye’ye duyulansempatide geçen yıllara oranla yüzde 19

Suriye, Mısır, Irak ve İran dışındaki ülkel erde Türkiye’yi model olarak görmeoranı oldukça yüksek. Türkiye’yi model olarak görenler en çok ekonomisini ve demokratik bir rejime sahip olmasını işaret etti.

Mezhebe Dayalı Politika2012 yılına oranla Türkiye’nin mez-hebe dayalı dış politika izlediği algısının artması raporda dikkat çeken bir başka nokta oldu. 2012’de katılımcıların yüzde 28’i Türkiye’nin mezhebe dayalı dış politika izlediğini söylerken bu yıl bu oran yüzde 39’a yükseldi. Bu arada bölge ülkelerindeki hakların yüzde 31’i Türkiye’deki barış sürecini, yüzde 71’i ise Gezi Parkı olaylarını takip ettiğini söyledi.

Birincilikten 4. SırayaEn olumlu algılanan ülkeler sıralama-sında da yüzde 67 ile BAE, yüzde 64 ile Çin 2., yüzde 60 ile Suudi Arabistan 3. oldu. 2011-2012 yıllarında yüzde 78 ile Türkiye ilk sırada yer alırken, bu yıl yüzde 59 ile 4. sırada yer aldı.

SEKTÖRDEN

Page 15: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

15Ocak-Mart 2014I

Fast Company, EyeQuant şirketiyle yaptığı çalışmada popüler birçok siteyi araştırmış.Bakalım internet kullanıcıları tıkladıkları sayfalarda nerelere odaklanıyor?

Eye Tracking (Göz İzleme) Araştırmaları

Eye Tracking, neuromarketing araştırma teknikleri arasında en yaygın kullanılan yöntemlerden biridir. Göz İzleme olarak da bilinen bu teknikle test esnasında katılımcıların göz bebekleri çeşitli yöntemlerle takip edilir. Web siteleri kullanılabilirliği, alışveriş merkezlerindeki raf dizaynları ve reklamlar test edi-lirken sıklıkla kullanılan Eye Tracking EEG, FMRI gibi yöntem-lerle kıyaslandığında oldukça düşük maliyetli ve uygulaması kolay bir yöntemdir. Katılımcıların test esnasında ilk baktıkları nokta, odaklandıkları alanlar ve bu alanlara bakma süreleri gibi önemli bulgular sunar.

Fast Company EyeQuant şirketiyle yaptığı çalışmada pop-üler birçok siteyi test etmiş. Bakalım internet kullanıcıları tıkladıkları sayfalarda nerelere odaklanıyor?

Teste tabii tutulan bir site Amazon’a ait. Testi uygulayan kişiler Amazon’un çok fazla içeriğe sahip olduğunu, fakat doğru noktaların dikkat çekecek şekilde yerleştirildiğini be-lirtiyor. Birçok Eye Tracking testinde ortaya çıkan şey burada da tekrarlanmış, insan yüzleri dikkat çekmeyi başarırken, banner’lar hiç ilgi görmemiş.

Arama motoru Bing’in sitesinde yapılan test sonuçları sitenin arama motoru özelliğini pek yansıtamadığını gösteriyor. Site-deki içerik ziyaretçilerin konsantrasyonunu dağıtıyor. Sayfanın alt kısmındaki görseller kullanıcıların dikkatini yakalarken ara-ma yapılacak kısım ilgiyi yakalayamıyor.

EyeQuant Google’ı son derece yalın, karmaşadan uzak ve ‘’arama yapma’’ özelliğiyle ön plana çıkmış bir site olarak tanımlıyor. Google logosunun ve arama çubuğunun sayfanın tam merkezinde olması insanların algısını yakalama noktasında önem taşıyor. Anlaşılan o ki Bing’in Google’dan öğreneceği çok şey var.

Kötü tasarlanmış web sitesi kontenjanından teste dahil olanHavenworks.com’da ziyaretçiler tam anlamıyla nereye bakacağını bilemiyor. Sitedeki tüm karmaşa ve zıt renkler arasında ziyaretçiler nerede yalın bir görsel ve yazı varsa ona odaklanmış.

Haber: Melike Şimşek - Truva İneği

SEKTÖRDEN

Page 16: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

16 Ocak-Mart 2014I

Türklerin Tatil Alışkanlıkları Pazar Araştırma Şirketi Millward Brown’un ‘’Türklerin Tatil Alışkanlıkları Araştırması’’na göre Türk halkının bir çoğu tatil kavramını yaz tatili olarak görüyor ve yine büyük çoğunluk en ideal yaz tatilini

‘’Plaj, deniz olan herhangi bir yer’’ olarak tanımlıyor.

çıkarken, bu oran tatilin Türk halkının bir parçası haline geldiğini ortaya koy-du. Araştırmaya göre katılımcıların birçoğu tatil kavramını yaz tatili olarak gördüklerini belirtirken yine büyük çoğunluk en ideal yaz tatilini ‘’Plaj, deniz olan herhangi bir yer’’ olarak tanımlıyor.Araştırmaya göre katılımcıların yüzde 58’i yılda bir kez tatile çıktığını belirtirken yüzde 27’lik bir kesim de yıl içerisinde ta-tile çıkmadıklarını söyledi.

Yılda kaç kez tatile çıktınız sorusundan yola çıkarak belirlenen bu bulgunun yanı sıra şehirler baz alındığında ise Ankaralılar ve İzmirlilerin İstanbullulara kıyasla daha az tatile çıktıkları ortaya

Pazar araştırma şirketi Millward Brown’un Türk toplumunun tatil alış-kanlıklarını ve tercihlerini belirlemek amacıyla 510 kişi ile yaptığı anketin sonuçları oldukça çarpıcı bulgular ortaya koydu.

İstanbul, İzmir, Ankara, Samsun, Bursa, Antalya, Erzurum ve Gaziantep’te bilgisa-yar destekli yüz yüze anket yöntemi ile yapılan ‘’Türklerin Tatil Alışkanlıkları Araştırması’’nın sonucunda tatilin Türk halkının hayatının bir parçası haline geldiği belirlendi.

Araştırmaya göre, yılda en az 1 kez ta-til yapanların oranı yüzde 58’e kadar

çıktı.’’Bu yıl tatile 2–3 kez çıktım’’ diyen-ler ise çoğunlukla AB grubu ve İzmir’de yaşayan görüşmeciler oldu.

En Çok Yaz Tatillerini SeviyoruzTürk halkının en çok hangi zamanlarda tatile çıktığının belirlenmesi amacı ile ‘’Kaç gün Yaz tatili yapıyorsunuz?’’ sorusunun yöneltildiği katılımcıların yıl içinde yaptığı tatil günü sayısı ve yaz tatili günü kıyaslandığında sonuçların paralel olduğu yani yapılan tatillerin çok büyük oranda yaz döneminde olduğu sonucu çıktı. Araştırmadan çıkan bu sonuca göre katılımcıların hemen hemen hepsi için tatil kavramı yaz tatilinden ibaret.

SEKTÖRDEN

Page 17: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

17Ocak-Mart 2014I

Anket katılımcılarının yüzde 77’si yılda en az bir kez yaz tatiliyaptıklarını belirtirken, iki veya üç kez yaz tatili yapanlar ise katılımcıların yüzde 15’ini oluşturdu.

Yılda 2–3 kez tatil yapan kişiler yüksek sosyo ekonomik grubuna mensup kişilerden oluşurken, Ankaralılar diğer illerde yaşayan görüşmecilere kıyasla daha az yaz tatili yaptıklarını belirtti.Bölgeler bazında bakıldığında ise İzmirliler yine diğer illere kıyasla daha çok yaz tatili yapıyorlar.

İdeal Yaz Tatili “Play, Deniz Olan Herhangi Bir Yer”Türk halkının ideal yaz tatili anlayışının ne olduğu ve ger-çekten bireylerin hayallerinde ki yaz tatilini gerçekleştirip gerçekleştiremediğinin belirlenmesi amacıyla katılımcılara yöneltilen anket soruları sonucunda deniz kenarlarının katılımcılar için en ideal tatil mekanlar olduğu ortaya çıktı. Buna paralel olarak da ankete katılan görüşmecilerin yüzde 51’i bu yıl ki yaz tatillerini plaj, deniz olan herhangi bir yerde geçirdiğini belirtti.

Yüksek gelir gruplarında katılımcıların yaz tatillerinden beklen-tileri yurt dışı egzotik yerler olurken, daha düşük sosyo ekono-mik gruplarda ise aile/tanıdık ziyaretleri ön plana çıktı. Tüm bu beklentiler doğrultusunda bakıldığında ise deniz ve plaj olan yerlere gitmeyen katılımcıların yarısının tatilini evde televizyon karşısında diğer yarısı ise tanıdık ziyaretlerinde yaz tatillerini geçirdiği görüldü. Hayalleri süsleyen yurt dışı gezilerini ise çok az kişi gerçekleştirebildi.

Araştırma sonuçlarına göre, deniz ve plaj olan herhangi bir yerde ideal yaz tatillerini yapabileceklerini söyleyen İzmirli katılımcıların çoğunluğu belirttikleri gibi, deniz, plaj olan her-hangi bir yeri tercih etti.

Tatil tercihlerini etkileyen unsurlarında incelendiği araştırmaya göre, yüzde 43 oranında kişi tatil tercihi yaparken yapılabilecek aktivitelere önem verirken bunu sırasıyla kalınacak mekanın özellikleri ve gidilecek şehir ya da ülkenin özellikleri takip etti.

Ankara Tatil Bütçesini Arttırırken İstanbul AzalttıKatılımcıların tatile ayırdıkları bütçeler incelendiğinde ise katılımcıların büyük bir kısmı yüzde 57’si geçen seneye kıyasla bu sene yaz tatil bütçelerinin değişmediğini belirtti. Çıkan sonuçlara göre en fazla Ankaralıların geçen seneye göre yaz tatili bütçelerini arttırdığı görülerken, İstanbul’lular ise diğer iller arasında en fazla bütçeyi azaltan grup olarak belirlendi.

Araştırmadan çıkan sonuçlara göre AB grubu katılımcıların diğerlerine göre daha az tatil yaptığı ancak yaptıkları tatil için en yüksek harcamayı gerçekleştirdikleri belirlendi.En uzun tatilleri ise D grubu görüşmeciler yaparken tatil-lerini akraba/aile yanı gibi seçeneklerle daha az maliyete gerçekleştiriyor.

Araştırma dahilinde katılımcılara yöneltilen ‘’Yaz tatilinizi planlıyor musunuz?’’ sorusundan çıkan sonuçlara göre ise Türk halkı yaz tatili planlarını yaparken erken rezervasyon yerine, en fazla birkaç hafta öncesinde karar veriyor veya son dakikayı bekliyor.

Erken rezervasyonu ise AB grubu diğer sosyo ekonomik grup-lara kıyasla daha çok tercih ediyor.

SEKTÖRDEN

Page 18: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

18 Ocak-Mart 2014I

Page 19: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

19Ocak-Mart 2014I

Dünya Ekonomik Forumu’nun 2013 Cinsiyet Ayrımcılığı Raporu (The Global Gender Gap Report) yayımlandı. Türkiye Dünya kadın-erkek eşitliği endeksinde 136 ülke arasında 120’nci sırada.

Kadın Erkek Eşitliği Endeksi Açıklandı:

Türkiye 136 Ülke Arasında120’nci Sırada

Türkiye’nin kadın-erkek eşitliği endek-sindeki yine son sıralarda yer aldı. Kadın erkek eşitliğinde hiç gelişme kaydet-meyen bölgelerin Orta Doğu ve Kuzey Afrika olduğu belirtildi. Yemen 136 ülke arasında en sonda yer aldı.

Kalkınma ve ekonomi alanındaki çalışmalarıyla bilinen ve başta Davos ol-mak üzere birçok uluslararası forumla küresel kalkınma sorunlarını gündeme taşıyan Dünya Ekonomik Forumu’nun kadın erkek eşitliği raporu sekiz yıldır yayımlanıyor.

Türkiye’nin Durumu

Geçen yıl 135 ülke arasında 124’üncü sırada yer alan Türkiye, raporun ilk yayımlandığı yıl olan 2006’da 115 ülke arasında 105’inci sırada yer almıştı. Diğer dünya ülkelerindeki kadınlara göre Türk kadınının yeri “ekonomik katılım ve fırsat tanınması” açısından dünyada136

Türkiye Dünya kadın-erkek eşitliği endeksinde 136 ülke arasında 120’nci sırada yer aldı.

Dünya Ekonomik Forumu’nun 2013 Cinsiyet Ayrımcılığı Raporu (The Global Gender Gap Report) yayımlandı. Ra-pora göre, son bir yılda dünyada kadın-erkek arasındaki eşitsizliği alanında az da olsa olumlu gelişme görüldü. Tür-kiye 136 ülke içinde 120. sırada yer aldı. Türkiye’nin geçen yılki sırası ise 135 ülke arasında 124’üncülük idi.

Kadınların siyasal, ekonomik ve sosyal konumuna dair 136 ülkeye ilişkin veri-ler içeren raporda, kadın-erkek eşitliği bakımından İzlanda, Finlandiya, Norveç ve İsveç ilk dört sırada yer aldı. İlk dört sıra geçen yıl da değişmemişti.

Siyasal katılım, ekonomik eşitlik, eğitim ve sağlık hakkı gibi farklı alan-larda kadının yerine değinen raporda

ülke arasında 127’nci, “siyasal yetki al-mada” 103’üncü, “eşit işe eşit ücret” uygulamasında 79’uncu, “işgücüne katılımda” 123’üncü, “eğitimde başarıda” ise 104’üncü oldu.

Rapora göre Türkiye’de kadınlar arasında işsizlik oranı yüzde 11, erkeklerde ise yüzde 9 olarak ölçüldü. İşyerlerinde li-derlik yapan kadınların oranı Türkiye’de yüzde 4 olarak ölçüldü. Türkiye’de kadınlar part time nitelikte yüzde 24 is-tihdama sahip. Erkeklerde part time çalışma oranı yüzde 9 oldu. Tarım dışı is-tihdamda kadın çalışanların oranı yüzde 23 iken, Türkiye’de kadınların yüzde 33’ünün, erkeklerin ise yüzde 82’sinin banka hesabı var.

Suriye kadın-erkek eşitliğinde son-dan dördüncü yani 133’üncü (geçen yıl 132’nci), İran 130’uncu (geçen yıl 127’nci), Mısır 125’inci (geçen yıl 126’ncı) oldu. Irak ölçümde yer almadı.

SEKTÖRDEN

Page 20: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

20 Ocak-Mart 2014I

Almanya’nın en büyük ve saygın düşünce kuruluşlarından Bertelsmann Vakfı’nın13 ülkede 14 bin kişiyle yaptığı araştırmada kendini ‘çok ya da oldukça dindar’ olarak

tanımlayanların başında Türklerin geldiği belirtildi.

Türkiye En Dindar Toplum

ABD oldu. Almanya’da ve Türkiye’de bu oran yüzde 21’e çıktı. “Ülke yöneti-mindeki siyasetçiler tanrıya inanmalı mı?” sorusuna ABD’lilerin ve Türklerin yüzde 25’i “Evet” cevabını verdi.

Bertelsmann yetkilileri araştırmanın yapıldığı tüm ülkelerde hükümet sistemi olarak demokrasinin tartışmasız kabul edildiğini, demokrasiyi en iyi sistem olarak tanımlayan toplumların başında ise yüzde 95 ile İsveç’in geldiğini, Türkiye’de bu oranın yüzde 82 olduğunu bildirdi.

Türkiye’de Hristiyanlık Tehdit Olarak GörülüyorAraştırma, “İslamofobi” olarak bili-nen İslam düşmanlığını da kapsadı. İslamiyeti “tehdit” olarak algılayanların başında İsrail geliyor. İsrail’de oran yüzde 76’ya ulaşırken, İspanya’da yüzde 60, İsviçre’de yüzde 50, ABD’de yüzde 42 bu görüşte çıktı. Yaklaşık 3.5 milyon Müslüman’ın yaşadığı Almanya’da halkın yarısı İslam’ı tehdit olarak gördüklerini

Türkiye, Almanya, İngiltere, İsveç, Fransa, İspanya, İsviçre, Kanada, ABD, İsrail, Hindistan, Brezilya ve Güney Kore’de yapılan araştırmaya Arap ülkeleri dahil edilmedi.

Türkiye’den Sonra BrezilyaBertelsmann Vakfı’nın 5 yılda bir yaptığı “Din monitörü 2013” isimli araştırmanın detayları Amerika’nın Sesi Radyosu’nda yayınlandı. Deneklere yöneltilen “Hangi ölçüde dindarsınız?” sorusuna Türklerin yüzde 82’si “çok” ya da “oldukça dindar” yanıtını verdiği görüldü. Türklerden sonra en dindar ikinci toplum; yüzde 74 oranla Brezilya, üçüncü sırada ise yüzde 70’le Hindistan yer aldı. ABD’lilerin yüzde 67’si ve Almanların yüzde 57’si de kendini dindar olarak tanımladı.

Araştırmada ‘En az dindar’ların yüzde 31 ile İsrail ve yüzde 28 ile İsveç’te olduğu belirtildi. “Din temsilcileri si-yaseti belirlemeli mi?” sorusuna en çok “Evet” denilen ülke ise yüzde 28 ile

bildirdi. Hıristiyanlığı “tehdit” olarak görenler arasında Türkiye’de yüzde 32 ile ilk sırada yer aldı. İsrail’de ise toplu-mun yüzde 27’si Hıristiyanlığı “tehdit” olarak gördüklerini bildirdi. Araştırma kapsamında yöneltilen “Kendi dininizi diğer dinlerden daha üstün mü görü-yorsunuz?” sorusunda da Türkiye yine listenin başında yer aldı. Buna göre Türklerin yüzde 59’u İslam’ın diğer din-lerden daha üstün olduğunu düşünüyor. Sıralamada sonda yer alan İsviçre’de bu oran yüzde 12.

Diğer ülkelere kıyasla ortalamada daha az yabancının yaşadığı Türkiye’de ken-dilerini dindar olarak tanımlayanların yüzde 72’si ülkedeki göçmen oranının kendilerini rahatsız edecek boyutta olduğunu söyledi. İkinci sırada yüzde 60’la İspanya, üçüncü sırada da yüzde 58’le İsviçre var. Uyum ve göçmenlerle ilgili konuların gündemden düşmediği Almanya’da ise dindarların yüzde 46’sı ülkedeki göçmen oranından şikayetçi.

SEKTÖRDEN

Page 21: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

21Ocak-Mart 2014I

Page 22: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

22 Ocak-Mart 2014I

LİDERLİK İÇİN EN İYİ ŞİRKETLERHay Group, sekizinci yıllık Liderlik İçin En İyi Şirketler Araştırması Sonuçlarını ve

Top 20 listesini yayınladı. Çalışma, dünyadaki liderlik için en iyi şirketleri sıralıyor ve bu şirketlerin yeteneği nasıl beslediğini ve inovasyonu saflarına nasıl kattığını inceliyor. Bu yıl, Procter&Gamble

listenin başında, Microsoft, General Electric ve Coca Cola tarafından takip ediliyor.

Hay Group’un araştırmasına göre, Li-derlik İçin En İyi Şirketler geliştirmede amaçlı ve stratejik aynı zamanda or-ganizasyondaki liderleri motive etmek-te ve olanak sağlamakta. Gerçekte, Top 20 şirketin yüzde 73 ü organizasyonun tüm düzeylerindeki kişilere diğerlerini yönetebilmek için gereken yetenekleri geliştirecek fırsatları verdiği, diğer yüzde 47 lik tüm diğer şirketlerle kıyaslanınca görülmüştür. Bu geleceğe odaklanmış şirketler aynı zamanda başarıları için hangi rollerin görev kritik olduğuna bakmaktadır ve sonra bilerek bu rollere uyan liderleri belirleyip seçmektedirler. Bu işleme kolaylık sağlamak için, Top 20 şirketlerinin yeni orta düzey müdür-lerine daha fazla olanak sağladıkları rapor edilmiş ve ağ bazlı liderlik modül-lerinin (yüzde 72 ye yüzde 39 diğer bütün şirketlere kıyasla) , sınıf bazlı liderlik çalışmalarının (yüzde 80 e yüzde 55)

ve kıdemlı bir müdür tarafından eğitim (yüzde 68 e yüzde 39) daha fazla kullanıldığı bulunmuştur.

“Liderlik için En İyi Şirketler bazı ye-teneklerin sadece kıdemli yöneticileriçin olduğunu bir zamanlar kabul et mekteydi ---yüksek düzeyde duygusal zeka, devamlı öğrenmeye bağlılık, ana-litik düşünme--- artık organizasyo-nun her düzeyinde gerekli’’ diyen Hay Group’unLiderlik ve Yetenek Çalışması Yönetici Direktörü ve Liderlik İçin En İyi Şirketler çalışması ortak lideri Ruth Mal-loy şu sözlerle devam etmiştir. ‘’Bugünün yüksek düzeyde karışık ve rekabetçi iş ortamında yükselebilmek için En İyi Şirketler temkinli adımlar atmakta ve bu yetkinliklerin organizasyonlarına ope-rasyonel mukemmeliyeti kazandırması için aynı zamanda yarının inovasyonunu göze alarak ilerlemektedirler.’’

Gerçektende, Liderlik İçin En İyi Şirketlerin yüzde 82’si çok sıkı ölçülerle belirlenmiş performans ödül ve ceza sis-temini kullanmaktadır, yüzde 58 lik diğer bütün şirketlere kıyasla. Benzer şekilde, Top 20 şirketin yüzde 89’u çalışanlarını zor ve agresif amaçlar belirlemeye yönlendirmektedir, yüzde 69’luk diğer şirketlerle karşılaştırılınca.

Aynı zamanda, Liderlik İçin En İyi Şirketler inovasyonu teşvik eden kül-türleri desteklemektedir. Top 20 şirketin yüzde yetmiş altısı karşılıklı iş birim yardımlaşmasını yeni iş hatları oluşturmak için ödüllendirdiği ve hızlandırdığı görülmüştür, yüzde 54 lük diğer bütün şirketlerle karşılaştırılınca. Top 20 şirketler aynı zamanda çalışanlarını uzmanlık alanları dışında alanlarda öğrenmeye de teşvik et-mektedirler (yüzde 70 e yüzde 48) ve çalışanlarının gerçekten yeni ve farklı iş fikirlerini tanımakta ve ödüllendirmekte-dirler (yüzde 77 ye yüzde 58)

‘’Geleneksel yollarla karlı bir iş yarat-mak ve yürütmek her geçen gün zorlaşmaktadır’’ diyen Hay Group’un Liderlik ve Yetenek bölümü Direktörü ve Liderlik İçin En İyi Şirketler çalışması ortak lideri Rick Lash, şunu eklemiştir: ‘’Organizasyonlar pazarlarıyla ilgili farklı farklı düşünmek zorundadırlar. En İyi Şirketler müşteri ihtiyaçlarını tüketici spektrumunda inceleme ve karşılama konusunda uzmandırlar. Artık ürün sat-maktan ve servis sağlamaktan daha çok entegreli iş ortakları haline gelmekte ve böylece müşterilerin önemli ihtiyaçlarına cevap vermektedirler.

Gerçekten, Top 20 şirketlerin yüzde 78’i organizasyonlarının çalışanları müşterilerin gelecek ihtiyaçlarını be-lirlemek için konuşmasını desteklemek-tedir, yüzde 55 lik tüm diğer şirketlere kıyasla.

SEKTÖRDEN

Page 23: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

23Ocak-Mart 2014I

DeVoge, günümüzün karmaşık şirketlerinde, liderlik için en iyi Türk şirketlerinin, aynı statüdeki çalışanlar ve takımlar arası çalışmanın, bireysel bir liderin kendi takımıyla güçlü bir per-formans sergilemesinden daha önemli olmasa da, en az onun kadar önemli olduğunu kabul etmelerini anlamlı bu-luyor.

Türkiye’nin global liderlik için en iyi şirketler kadar güçlü olmadığı alan ise kültürel derinlik ve esneklikten yararlan-mak. Liderlik için in iyi Türk şirketlerinde ne yazık ki daha geniş bakış açılarına ve farklara, global şirketlerde olduğu kadar değer verilmiyor.

Bir diğer önemli fark aynı statüdeki çalışanlar arasındaki ilişkilerle il-gili. Global ölçekte liderlik için en iyi şirketlerde, aynı statüdeki çalışma arkadaşlarıyla mükemmel ilişki kurduğu için ödüllendirilen çok sayıda lider bulu-nuyor. Türk şirketleri bu alanda % 20 ila % 30 geride.

LİDERLİK İÇİN EN İYİ ŞİRKETLER

Sıra Firma Adı

1

11

6

16

3

13

2

12

7

17

8

18

9

19

10

20

4

14

5

15

Unilever

Siemens

Telefónica

Toyota

Facebook

Ford Motor

General Electric

3M

Wal‐Mart

Citigroup

Coca‐Cola 

Nestlé

McDonald’s

Caterpillar

Microsoft

Samsung

Procter & Gamble

Intel

IBM

Oracle

EN İYİ ŞİRKETLER ÇALıŞANı GELİŞTİRİR, MOTİvE EDER, OLANAK SAğLAR

Firma Adı DiğerTop 20

%55

%61

%47

%62

%48

%85

%82

%68

%84

%74

Görev kritik roller için bir veliaht havuzunuaktif olarak yönetir

Başarı garanti olmamasına karşın çalışanlarainovasyon için kaynaklara erişim sağlar

Liderler kişilere anlamlı gelen projeleri onlaraverebilmek için sıkı çalışır

Liderlik gelişimi programları şirketimin stratejilerini gerçekleştirecek daha iyi çalışanlar üretir

Kıdemli liderler diğerlerini geliştirmek içinaktif zaman harcar

İNOvASYONu vuRGuLAYAN EN İYİ ŞİRKETLER

Firma Adı DiğerTop 20

%54

%56

%59

%62

%71

%80

%72

%78

Genç çalışanlar için yapılandırılmış fırsatlar sunar,bu inovatif fikirlerin kıdemli liderlere gitmesini sağlar

Yeni başlayan ya da inovasyon alanındaki çalışanlaraoperasyonel alanlarda çalışanlarla aynı değeri vermek

Hatayı (iyi bir çabadan sonra) bir öğrenme fırsatıolarak kabul eder, utanılacak bir şey gibi değil

Çalışanlara yaratıcı görevler verir,sığ tanımlanmışgörevler değil

EN İYİ ŞİRKETLER KÜRESEL OLARAK FARKıNDADıR, ÇEŞİTLİLİğE SAYGı DuYAR

Firma Adı DiğerTop 20

%46

%64

%34

%40

%79

%84

%71

%59

Anahtar iş gereksinimi olarakküresel konularda takdir gerektirmesi

Liderler kültürel olarak bilgili ve ayrı ekiplerleefektif olarak çalışma becerilerine sahip

Aktif olarak kültürel azınlıklarıişe alıyoruz

Kıdemli lider pozisyonlarındayüksek bir kadın oranına sahip

ÇEvRESEL vE SOSYAL SORuMLuLuğu vuRGuLAYAN EN İYİ ŞİRKETLER

Firma Adı DiğerTop 20

%61

%56

%59

%48

%89

%83

%86

%68

Liderler çevresel sorumluiş pratiğinde savunuculardır

Sürdürülebilir ve enerji yeterliilkeleri uygularlar

Liderlerimiz değişim elemanlarıdır, çevreselstandartları yüksek değerlere değiştirirler

Çalışanları alırken kurumsalsosyal sorumluluk kullanırlar

SEKTÖRDEN

Page 24: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

24 Ocak-Mart 2014I

Sevgen Hanım sizden kurumunuzda en çok kullandığınız Pazar Araştırma Metodolojilerinin neler olduğunu öğrenebilir miyiz?Ağırlıklı olarak kantitatif araştırmalar yürütüyoruz. Ekseriyetle sayılarla ve is-ta-tistiki verilerle ilgileniyoruz. Bununla beraber kalitatif teknikler kullandığımızprojelerimiz de olabiliyor Araştırma-larımız bazen bir kalitatif çalışma er-tesinde kantitatif çalışma şeklinde olabildiği gibi projenin niteliğine göre bazen sadece kalitatif çalışma şeklinde de gerçekleşebiliyor. Araştırmalarımızın büyük bir bölümünü “Müşteri Memnuni-yeti”, “Marka Sağlığı ve İletişim Etkin-liği”, “Segment Memnuniyet ve Algı” araştırmaları oluşturuyor. Zaman za-man da ürün konsept testleri ve beklenti araştırmaları uyguluyoruz.

Peki bunların dışında başka ne tür araştırmalar yapıyorsunuz?Örneğin belli konularda bariyerlerin neler olduğunu anlamak için araştırma-lar yapıyoruz. Bu amaçla kalitatif grup çalışmaları düzenliyoruz ve ertesinde de kantitatif çalışmalarla sonuçları pe-kiştiriyoruz. İmajımızı düzenli olarak Marka Sağlığı ve İletişim Etkinliği Araş-tırması dahilinde ölçümlüyoruz. İtibar araştırması, gizli müşteri araştırması da gerçekleştirdiğimiz araştırmalar ara-sında yer alıyor.

Peki yapmış olduğunuz reklam çalış-maları esnasında herhangi bir tüketici içgörüsü alıyor musunuz? Yani Pre ya da Post test uyguluyor musunuz?Reklamlarımızla ilgili geri bildirimleri, düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz Marka Sağlığı ve İletişim Etkinliği araştırması ile ediniyoruz. Ancak daha detaylı bilgiler elde etmek ve aksiyon almak amacı ile post test’ler de yapabiliyoruz.

Bu araştırmalar sonucunda ne tür data elde ediyorsunuz? Elde ettiğiniz dataları hangi alanların geliştirilmesi için kullanıyorsunuz?Müşterilerin memnuniyetlerini, Finans-bank ile ilgili algılarını, Finansbank’ın imajını, itibarını, bariyerlerini, beklen-tilerini ölçümlemek, ürünlerimizi geliştirmek, iletişim etkinliğimizi ölçüm-lemek ve arttırmak için araştırmalar yapıyoruz. Bunun haricinde “Gizli Müşteri” araştırması da yapıyoruz. Şube müşteri memnuniyeti ve gizli müşteri araştırmaları şubelerimizin performan-sına yön verirken, genel bazda kanal bağımsız yaptığımız araştırmalarda ise pazarlama birimleri, stratejilerini be-lirlemek için bu araştırma sonuçlarından faydalanarak aksiyonlar alıyorlar. Ayrıca yaptığımız “ürün konsept testleri” ile de ürünlerimizi tüketiciye sunmadan önce ne gibi değişiklikler/eklemeler yapmalıyız diye iç görü elde ediyoruz.

BankacılıkSektöründePazar Araştırma

Pazar Araştırma metodolojileri genelde birbirinin aynı, ancak odaklandığı konu ve alanlar zaman zaman sektörel farklılıklar arz edebiliyor. Bu ve benzeri konuların bankacılıkta ne gibi bir karşılığı olduğunu öğrenmek üzere Yapı Kredi, TEB ve Finansbank’ın pazar

araştırmaları sorumlularıyla görüştük.

RÖPORTAJ

Page 25: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

25Ocak-Mart 2014I

Sevgen Hanım, biliyorsunuz bankalar genellikle iki konu üzerinde yoğunluklu araştırma yapıyorlar: 1.Kurumsal İmaj, 2.Kurumun çıkarttığı Ürün-ler. Konu bankacılık olduğunda elbette ürünler de farklılaşıyor. Siz bu finansal ürünler için de araştırmalar yaptırıyor musunuz?Bankamızın çok fazla ürünü mevcut… Örneğin çok sayıda ve farklı nitelikte kredi imkânı sunuyoruz. Her bir ürün için araştırma yapmasak da, gündemimizde olan belli ürünler özelinde araştırmalar yapabiliyoruz. Bunlar genellikle pazarlama birimlerinin ihtiyacına göre şekilleniyor ve ad-hoc olarak gerçekleşiyor.

Sevgen Hanım bildiğiniz üzere son yıllarda dijital platformlar ve sosyal medya mecraları bir hayli dik-kat çekti ve bankaların çoğu da bu mecralar üze-rinde yerlerini aldılar. Dijital mecralar sözkonusu olduğunda sizin Finansbank olarak yaptığınız faali-yetler nelerdir, bunları öğrenebilir miyiz?Facebook içerik yönetimi stratejimiz kapsamında, sıkıcılıktan uzak ve sürekli canlı tutulan bir akış sunuyoruz. Bu akış içerisinde takipçilerimizin şikayet ve önerilerini iletebildikleri “Sizi Dinli-yoruz” uygulamamız kullanıcılarımızın sesle-rini duyurmaları için uygun bir ortam sağlıyor. Markamızın Facebook’ta yarattığı en önemli değer samimi ve çözüm odaklı yaklaşımıdır. Takipçilerimiz karşılarında kolayca diyaloga geçebilecekleri, onları dinleyen, onlarla konuşan, ihtiyaçlarını anlayarak sorunlarını bu mecradan kolayca çözümleyen bir Fi-nansbank buluyor. Sosyal medya çağının getirdiği çift yönlü iletişim anlayışını hayata geçirerek, takipçile-rimizle markamız arasında sıcak bir bağ yarattığımıza inanıyoruz. Kampanyalarımızla ilgili bilgilendirmeleri Facebook’dan da duyurarak başvuru alıyor ve takip-çilerimize Facebook’a özel fırsatlar da sunuyoruz.

Twitter hesabımız üzerinden aldığımız görüş/yorum-ları Twitter üzerinden kişilere direkt mesaj atma özelliğini kullanarak çözmeye çalışıyoruz. Twitter’da direkt mesaj yoluyla iletişime geçilen takipçiler; onları dinleyen, onlarla konuşan, ihtiyaçlarını anla-yarak sorunlarını bu mecradan kolayca çözümleyen bir Finansbank ile karşılaşıyor. Ayrıca Twitter’da Fi-nans dünyasından içerikler paylaşarak sayfayı aktif tutuyoruz. Ek olarak 2013 yılı içerisinde Promoted Trend, PromotedTweet ve Account reklam modelle-rini denedik.

Google+, Linkedin, Foursquare ve Instagram mecralarında takipçilerimiz ile iletişim halinde ol-maya özen gösteriyoruz.

Ek olarak, dijital platformlar üzerinden medya planlaması yoluyla bankamızın ürünlerinin satışını gerçekleştiriyoruz.

Dijital platformları kullanmakla kalmayıp kendi dijital platformumuzu da oluşturduk. KOBİ’lere özel sunu-lan KOBİ Meydan portalı ile KOBİ’lerin birbirleri ile iletişime geçip iş ortaklıkları kurmalarını sağlıyoruz.

RÖPORTAJ

Page 26: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

26 Ocak-Mart 2014I

Bankanızda kullanılan Pazar Araştırma Metodolojileri nelerdir?Pek çok farklı kalitatif ve kantitatif me-todolojiler kullanılıyoruz.

Hangi araştırma yöntemlerini kulla-nıyorsunuz? İlk üç araştırma yöntemi hangisidir?Telefon, web, yüz yüze görüşme, sesli yanıt sistemi gibi farklı yöntemlerle düzenli olarak Müşteri Memnuni-yetini izliyoruz. Ayrıca Gizli Müşteri ve İşlem Sonrası Deneyimi ölçümü sık kullandığımız yöntemler arasında. Kalitatif yöntemler arasından da son sıralarda daha ağırlıklı olarak etnografik araştırmaları tercih ediyoruz.

Ne tür data elde etmek için araştırmalar yapılmaktadır?Yapı Kredi olarak “Hizmette sınır yoktur” anlayışımız ile müşteri odaklı bankacılık yaklaşımımız kapsamında müşteri mem-nuniyeti endeksi, şube hizmet seviyele-rini belirleyen deneyime ilişkin skorla-malar, gizli müşteri gözlemleri, kurum itibarı, çalışan memnuniyeti, müşteri eğilimleri ve tercihleri gibi veriler bizler için çok önemli bilgiler. Bu bilgiler ile il-gili olarak araştırmalar yapıyoruz.

Elde edilen verilerin hangi alanlarda kullanıldıgını söyleyebilir misiniz?Genel olarak stratejilerimizi, ürün özel-liklerini, hizmet modellerimizi ve iletişim yöntemlerimizi belirlerken müşterilerin tercih ve eğilimlerini önemli veri-ler olarak kullanıyoruz. Bazı ürün ve süreçlere yönelik müşteri beklentilerini anlamak, müşterilerin yaşam biçimleri ve yaşam döngüleri içerisinde onlara daha spesifik hizmet sunabilmek gibi amaçlarla araştırmalar yapıyoruz.

Hizmet kalitesi, müşteri deneyimi ve müşteri memnuniyetini düzenli olarak takip ediyoruz. Ayrıca alınan çeşitli ka-rarlar ve yapılan uygulama değişiklerinin bu alanlardaki etkilerini takip ediyo-ruz. Buradan alınan verilerle gerekirse çalışma şeklimizi uyarlıyoruz. Onların ihtiyaç ve beklentilerine göre hizmetle-rimizi şekillendiriyor, ürünlerimizi ona göre belirleyebiliyoruz.

Ayrıca kurum içi süreçler, çalışan dene-yim ve memnuniyeti de hem düzenli, hem de proje bazlı araştırmalarla takip ediliyor. İmaj, reklamlarımız ve itibar

araştırmaları da iletişim stratejilerimizi şekillendirmek konusunda bize destek oluyor.

Kendi araştırma ekibiniz var mı?Evet, araştırma ekibimiz var. Araş-tırmaların özellikle saha ve genel raporla-ma kısımlarında araştırma firmalarından destek alıyoruz. Ancak ekibimizdeki uz-manlarla farklı araştırmalarda stratejik raporlamaları kendimiz yapıyoruz. Ek olarak araştırmalardan gelen verileri, çeşitli operasyonel ve finansal verilerle birleştirerek yorumluyoruz.

Araştırmaların dışardan bagımsız bir firma mı yapmaktadır?Evet, farklı firmalardan destek alıyoruz.

Bu 2 uygulamanın oranı nedir?Yaptığımız araştırmaların yüzde 80’indearaştırma firmalarından destek aldı-ğımızı söyleyebiliriz.

Kendi içinizde yapmış oldugunuz araştırmalar nelerdir?

Bankada yapılan yeni süreç uygulamaları, sistem değişiklikleri gibi bir çok yenilikteçalışanların algısını almak, memnuniyet düzeylerini ölçmek ve deneyimlerini an-lamak için bütün banka içi araştırmaları kendimiz yürütüyoruz.

Bölgeler ve şubelerle iletişim, hizmet kalitesine yönelik ziyaretler, aksi-yon planlamasına ilişkin ekiplerarası çalıştaylar, araştırma sonuçlarının to-plu olarak değerlendirilmesi ve çıktılara ilişkin özetler hazırlanması gibi süreçleri de aynı şekilde ekibimiz gerçekleştiriyor.

Sosyal Mecralardan hangisine agırlık veriyorsunuz?Araştırmalar için genel müşteri panel-lerini kullanabiliyoruz. Facebook’ta pilot araştırmalar yaptığımız oldu. İnternet üz-erinde anketleri de sıklıkla kullanıyoruz.

İhtiyacınız oldugu halde pazarda bulun-mayan bir model ya da metot mevcut mudur?Text analitiği, yeni yeni daha sistematik olarak yapılabilmeye başlandı.

RÖPORTAJ

Page 27: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

27Ocak-Mart 2014I

daki etkinliklerde biraraya geldiğimiz he-def kitlelerin katılımıyla da araştırmalar düzenliyoruz. Sosyal sorumluluk pro-jelerimizi bu araştırma sonuçlarına göre şekillendiriyoruz.

Örneğin Türkiye’de finansal okuryazarlık seviyesini artırmak için başlattığımız TEB Aile Akademisi eğitimleriyle geniş kitlelere ulaşıyoruz. Burada yaptığımız araştırmalarla katılımcıların; eğitim öncesindeki ve eğitim sonrasındaki fi-nansal okuryazarlık seviyelerini göz-lemliyoruz. Bu da bize projeyi ne yönde geliştirmemiz gerektiği konusunda yol gösteriyor.

Elde edilen verilerin hangi alanlarda kullanıldıgını söyleyebilir misiniz?Araştırmalardan elde ettiğimiz veriler pazarlama, satış, stratejik planlama, marka imaj çalışmaları ve insan kaynak-

ları gibi çeşitli alanlarda kullanıyor. Örnek vermek gerekirse, müşteri memnuniyet ölçmek ve iyileştirme alanlarını belirle-mek için yaptığımız NPS çalışmasında 10 binin üzerinde müşterimize ulaşıyoruz. Müşteri Deneyimi departmanıyla birlikte yürüttüğümüz bu araştırma sonuçlarına göre yeni aksiyon planları çıkartarak müşteri memnuniyetini artırmayı he-defliyoruz. Bununla birlikte pazarlama alanında mevcut ürünü iyileştirmek ya da yeni bir ürün geliştirmek; mevcut ve po-tansiyel müşterilerin bankacılık ürün ve hizmetlerini kullanım düzeyini görmek ve beklentilerini anlamak; segmentas-yon çalışmalarına yön vermek için de çok sayıda araştırma yapıyoruz.

Ayrıca markamızın imajı ve bilinirliği bizim için büyük önem taşıyor. Düzen-li olarak yaptığımız bilinirlik ve imaja yönelik araştırmalarda TEB markasının

Bankanızda kullanılan Pazar Araştırma Metodolojileri nelerdir?Çalışanlarımızdan müşterilerimize kadar tüm paydaşlarımızın düşünceleri bizim için oldukça değerli. Bu nedenle her yıl 70’e yakın araştırma çalışması yaparak onların geri bildirimlerini alıyor; strate-jilerimizi, ürün ve kampanyalarımızı, müşteri iletişimindeki yöntemlerimizi, kısaca atacağımız bir sonraki adımları bu araştırma sonuçlarının ışığında atıyoruz.Bu nedenle temelde varolan iki pazar araştırma metodolojisi kalitatif ve kanti-tatifi yaygın olarak kullanıyoruz.

Hangi araştırma yöntemlerini kulla-nıyorsunuz? Kullandığınız en önemli ilk üç araştırma yöntemi hangisidir?Kullandığımız yöntemleri, hedef kitle ve araştırmanın amacına göre çeşitlilik gös-teriyor. Kantitatif olarak yüzyüze, CATI, CAPI, online; Kalitatif olarak ise fokus grup, derinlemesine görüşme, online community’i sıklıkla kullanıyoruz. Online araştırmaları başta gençler olmak üzere ses grubu ve internet kullanımı yüksek olan hedef kitlenin nabzını tutmak için kullanıyoruz. ÜniversiTEB ve TEB Özel Bankacılık için özellikle tercih ettiğimiz bir yöntem. CATI’yi ağırlıklı olarak mevcut müşteri araştırmalarında tercih ediyoruz. Bununla birlikte yeni araştırma yöntemlerine de açık bir kuruluşuz. Örneğin tüketicilerin çocukluklarından bugüne kadarki bilinçaltına yerleşmiş duygu, düşünce ve deneyimlerini de-rinlemesine ortaya koyan Kültür Kodu yöntemi ile ilgileniyoruz.

Ne tür data elde etmek için araştırmalar yapılmaktadır?Ürün geliştirme, marka imajımızı ölçmek, müşterilerin algı ve beklentile-rini anlamak, müşterilerin ve çalışanların memnuniyet seviyelerini ölçümlemek, müşterilerin aldıkları hizmetlerde yaşadıkları deneyimleri ve iyileştirme alanlarını ortaya çıkartmak, ürün ve hizmetlerde beğeni düzeyi, ihtiyaç ve hassasiyetleri belirlemek gibi amaçlarla araştırmalar yapıyoruz.Bununla birlikte sektördeki mevcut durumu görmek, re-kabet ortamını analiz etmek ve kendimizi bu duruma göre konumlandırmak için de yaptığımız araştırmalar oluyor. Bunların dışında sosyal sorumluluk projesi olarak hayata geçirdiğimiz projeler kapsamın-

RÖPORTAJ

Page 28: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

28 Ocak-Mart 2014I

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

nın oranı nedir? Kendi içinizde yapmış oldugunuz araştırmalar nelerdir?Araştırmalarımızı ağırlıklı olarak bağımsız araştırma şirketleri ile bir-likte yürütüyoruz. Bununla birlikte kendi içimizde online bir araştırma programı da kullanıyoruz.

Kendi içimizde yaptığımız araştırmalar genel olarak çalışanlara yönelik oluyor. Çalışanların müşterileri / portföyleri ile ilgili geri bildirimlerini bu yolla alabil-iyoruz. Aynı şekilde çalışanlara sunu-lan çeşitli uygulamalar, hizmetler ile ilgili çalışanların görüşlerini alırken yine bu yola başvuruyoruz. Doğrudan müşterilerimize ulaştığımız bazı küçük çaplı araştırmalarda da kendi çağrı merkezimizi kullanarak yaptığımız araştırmalar olabiliyor.

Sosyal Mecralardan hangisine agırlık veriyorsunuz?Tüketiciye ulaşmak, kendine çekmek kısaca marka ve tüketici arasındaki ilişkiyi güçlendirmek anlamında özel

likle pazarlama alanında sosyal ağlarıngelişimi yakın takip ediliyor. Sosyal ağlar aynı zamanda araştırma yap-mak için iyi bir araç. Hızlı bir şekilde cevapları ve geribildirimleri almak olanağı sağlamasının yanısıra mali-yet anlamında da bir avantaj sağlıyor. Müşterilerimizin nabzını tuttuğumuz bir önemli mecra da sosyal medya. Twitter, Facebook gibi dijital dünyanın sunduğu yeni nesil iletişim kanallarından da müşterilerimizin geri bildirimleriini dik-kate alıyoruz.

İhtiyacınız oldugu halde pazarda bulun-mayan bir model ya da metot mevcut mudur?Müşteri içgörüsünü anlamaya yöne-lik daha derinlemesine görüşlerin alınabileceği, geçmiş deneyimlerin, bilinçaltında kalan duyguların da dahil edilebildiği klasik yöntemlerin dışına çıkılan yaklaşımlara ihtiyaç var. Sektörde bu tarzda bazı modeller kullanılmaya başlandı ancak henüz tam olarak ihtiyacı karşılayabilecek durumda olmadıklarını düşünüyorum.

gücünü sektör ile karşılaştırmalı olarak takip ediyoruz. Reklam kampan-yalarımızın etkisini öncesinde ve sonra-sında yaptığımız pre-test ve post test araştırmaları aracılığıyla ölçüyoruz.

Kendi araştırma ekibiniz var mı?Günümüzde sürdürülebilir başarıyı yakalamak için değişimi yakın takip et-mek hatta proaktif davranmak gerekiyor. Bunun için de atılıacak her adımda ve atılan her adım sonrasında paydaşların nabzını tutmak şirketler için kritik önem taşıyor. Bugün birçok kurum ve kuruluş bu önemin farkında. Bu nedenle artık şirketler kendi için de ayrı araştırma departmanları kuruyor. TEB olarak biz de araştırmanın uzman bir ekip tarafından yapılmasınınetkin olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle bankamızın tüm araştırmaları TEB Marka ve İletişim Bölümü çatısı altında yapılanan bir pazar araştırma birimi tarafından koor-dine ediliyor.

Araştırmaların dışardan bagımsız bir firma mı yapmaktadır? Bu 2 uygulama-

RÖPORTAJ

Page 29: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

29Ocak-Mart 2014I

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Page 30: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

30 Ocak-Mart 2014I

SEKTÖRDEN

Tüketici güven endeksi %3,3 azaldı. TÜİK ve TC Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen Tüketici Eğilim Anketi sonuçlarından hesaplanan Tüketici Güven Endeksi 2013 Aralık ayında bir önceki aya göre

%3,3 oranında azaldı; Kasım ayında 77,5 olan endeks Aralık ayında 75 değerine düştü.

Tüketici Güven EndeksiAralık Ayında Düşüş Gösterdi

Genel Ekonomik Durum Beklentisi %5 AzaldıKasım ayında 107,3 olan genel ekonomik durum beklentisi endeksi %5 oranında azalarak, Aralık ayında 101,9 değerine düştü. Bu azalış, gelecek 12 aylık dönemde genel ekonomik durumun daha iyi olacağı yönünde beklentisi olan tüketicilerin sayısının bir önceki aya göre azaldığını göstermektedir.

İşsiz Sayısı Beklentisi %4,8 AzaldıKasım ayında 85,9 olan gelecek 12 aylık dönemde işsiz sayısı beklentisi endeksi %4,8 oranında azalarak, Aralık ayında 81,8 değerine düştü. Bu düşüş, işsiz sayısında artış bekleyenlerin oranındaki artıştan kaynaklandı.

Tasarruf Etme İhtimali %0,3 AzaldıGelecek 12 aylık dönemde tasarruf etme ihtimali endeksi bir önceki aya göre %0,3 oranında azaldı. Kasım ayında 23,9 olan endeks, Aralık ayında 23,8 değerine düştü. Bu düşüş, tüketi-cilerin gelecek 12 aylık dönemde tasarruf etme ihtimallerinin bir önceki aya göre azaldığını göstermektedir.

tisi endeksi bir önceki aya göre %0,5 oranında azaldı. Kasımayında 92,9 olan endeks değeri Aralık ayında 92,4 oldu. Bu azalış, gelecek 12 aylık dönemde hanenin maddi durumunun daha iyi olacağını bekleyenlerin oranının azalmasından kaynaklandı.

Hanenin Maddi Durum Beklentisi %0,5 AzaldıHanenin gelecek 12 aylık döneme ilişkin maddi durum beklen-

Tüketici Güven Endeksi, Aralık 2013

78

80

74

76

72

70

68

2012 2013

1

75,8

5 93 7 112 6 104 8 12

76,7

79,079,6 79,3

78,1

76,8

78,5

77,2

69,3

75,074,975,6

75,777,5

76,2

77,0

74,3

72,1

75,5

77,5

72,6

73,6

TÜKETİCİ GÜvEN ENDEKSİ

Değişim (%)Endeks

10 11 1112 12

75,5 77,5 2,675,0 -3,3

101,6 107,3 5,6101,9 -5,0

92,2 92,9 0,792,4 -0,5

84,0 85,9 2,281,8 -4,8

24,3 23,9 -1,823,8 -0,3

Tüketici GüvenEndeksi (*)

Genel EkonomikDurum Beklentisi

Hanenin MaddiDurum Beklentisi

İşsiz SayısıBeklentisi (**)

Tasarruf Etmeİhtimali

(*) Beklentiler gelecek 12 Aylık Dönem İçin Sorgulanmaktadır.(**) İşsiz sayısı beklentisi endeksinin artması işsiz sayısı beklentisinde azalışı, azalması ise işsiz sayısı beklentisinde artışı göstermektedir.

Haber: vivaki Turkey

Page 31: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

31Ocak-Mart 2014I

SEKTÖRDEN

Bir önceki ayda; 99,6 olan hizmet sektörü güven endeksi 95 değerine;98,2 olan perakende ticaret sektörü güven endeksi 92 değerine ve

77,1 olan inşaat sektörü güven endeksi 73,3 değerine düştü.

çalışan sayısı beklentisi alt endekslerindeki düşüşten kaynak-landı. Söz konusu endeksler bir önceki aya göre sırasıyla %2 ve %7,2 azaldı.

Hizmet Sektörü Güven Endeksi %4,6 AzaldıHizmet sektörü güven endeksindeki azalış, son üç aylık dönemde iş durumu değerlendirmesindeki %6’lık, son üç aylık dönemde hizmetlere olan talep değerlendirmesindeki %4’lük ve gelecek üç aylık dönemde hizmetlere olan talep beklentisi değerlendirmesindeki %3,6’lık kötüleşmeden kaynaklandı.

Perakende Ticaret Sektörü Güven Endeksi %6,4 AzaldıPerakende ticaret sektörü güven endeksindeki azalış, son 3 aylık dönemde iş hacmi-satışlar alt endeksindeki %15,6’lık ve gelecek üç aylık dönemde iş hacmi-satışlar beklentisi alt endeksindeki %6,4’lük düşüşten kaynaklandı. Mevcut mal stok seviyesi alt endeksi ise bir önceki aya göre %3 arttı.

İnşaat Sektörü Güven Endeksi %4,9 Azaldıİnşaat sektörü güven endeksindeki azalış, alınan kayıtlı siparişlerin mevcut düzeyi ve gelecek üç aylık dönemde toplam

SEKTÖREL GÜvEN ENDEKSLERİ

Değişim (%)Endeks

10 11 1112 12

103,5

109,0

99,6

102,5

-3,8

-5,9

95,0

86,5

-4,6

-15,6

101,7

99,1

98,0

89,9

-3,6

-9,2

94,1

84,2

-4,0

-6,4

103,5

100,8

100,8

102,2

-2,6

1,4

94,8

105,2

-6,0

3,0

105,3

78,3

99,9

77,1

-5,1

-1,6

96,2

73,3

-3,6

-4,9

103,0

70,1

86,4

98,2

69,5

84,6

-4,6

-0,9

-2,1

92,0

68,0

78,6

-6,4

-2,0

-7,2

Hizmet SektörüGüven Endeksi

İş Hacmi - Satışlar

HizmetlereOlan Talep

İş Hacmi - SatışlarBeklentisi

İş Durumu

Mevcut MalStok Seviyesi

Hizmetlere Olan Talep Beklentisi

İnşaat SektörüGüven Endeksi

Perakende Ticaret Sektörü Güven En.

SiparişlerinMevcut Düzeyi

Çalışan SayısıBeklentisi

Haber: vivaki Turkey

Hizmet, Perakende ve İnşaat Sektörlerinde

GÜVEN AZALDI

Page 32: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

32 Ocak-Mart 2014I

Skyscanner, dünya ülkelerinde seyahat eğilimlerini ortaya koyan‘2013 Seyahat Alışkanlıkları Raporu’nu yayınladı.

Tatillerimiz Kısa, Rezervasyonlarımız Son Anda

Uçak bileti, otel ve araba kiralama fiyatlarını aynı platformda karşılaştıran uluslararası seyahat arama motoru Skyscanner, dünya ülkelerinde seyahat eğilimlerini ortaya koyan 2013 ‘Seya-hat Alışkanlıkları Raporu’nu yayınladı.

Rapora göre Türk insanı 2013’te rotayı Orta Doğu’ya çevirdi, 2014’te de bu trendin sürmesi bekleniyor. Geçtiğimiz yıl Kur-ban Bayramı’nda yurtdışı tatili tercih edilirken, Ramazan Bayramı’nda ise yurtiçi destinasyonlar ön plana çıkıyor.

En Fazla Nerelere Gidiyoruz?2013 yılında Türkiye’den en çok aranan ülkeler arasında geçen sene de olduğu gibi Almanya, ABD, İngiltere ve Rusya başı çe-kiyor. 2012’nin en çok arananlarında dördüncü sırada yer alan Amerika Birleşik Devletleri, bu sene Rusya’yı da sollayarak ikinci sıraya yerleşiyor.

Tatiller Kısa, Rezervasyonlar Son DakikaRapor, son dakikacılık konusunda Türk insanının, geçen seneninbirincisi İspanyolları geçerek Avrupa’da ilk sıraya yerleştiğini ortaya koyuyor.

Türk insanı ortalama 40 gün önceden yaptıkları tatil rezervasyonları ile ‘son dakikacı’ olurken, İrlandalılar ise or-talama 72 gün önceden tatil rezervasyonu yaparak ‘en planlı ülke’ ünvanını hak ediyor. Türkler en fazla Cuma günleri seya-hat ederken, haftanın ilk iş günü olan Pazartesi, arama ve rezervasyonların en yoğun olduğu gün olarak dikkat çekiyor.

Ortalama tatil süresinde ise üç gün ile Türkler en kısa ta-til yapan milletler arasında yer alıyor. Türkler gibi İtalyanlar ve İspanyollar da ortalama üç gün tatil yapan diğer milletler arasında bulunuyor.

SEKTÖRDEN

Page 33: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

33Ocak-Mart 2014I

SEKTÖRDEN

Page 34: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

34 Ocak-Mart 2014I

RÖPORTAJ

Hasan Tanla “TÜAD hem araştırma şirketlerini hem de saha şirketlerini bünyesinde barındıran birdernek. Bence saha firmalarında belirli kalite standartlarının ve belirli iş prensiplerinin pekişmesi için

saha araştırmasının ayrı bir meslek, ayrı bir dernek olarak yapılanması gerekmektedir.“

Estima Araştırma Genel Müdürü Hasan Tanla :Saha Firmaları Örgütlenmeli

firmalarının çatısı altındaydı. Anketör-ler sahadaki görevlerini tamamladıktan sonra şirkete gelir ve anketlerini teslim ederlerdi. Hak edişlerini de aynı anda tahsil ederlerdi. 80’li yılların so-nuna doğru bu bir sektör olarak ya da araştırma sektörüne lojistik destek veren alt sektör olarak ayrıldı. Ben ayrılmasının faydalı olduğu düşüncesindeyim. Pazar araştırma alanının önemli ve büyük bir sektör olduğu kanaatindeyim. Tabi ki araştırma sektörü gibi bilgi ve veri top-lama diye nitelendirdiğim saha araştır-ma sektörünün de kendini regüle et-mesi gereken bir noktada olduğunu düşünüyorum.

Bizim derneğimiz olan TÜAD hem araştırma şirketlerini hem de saha şirketlerini bünyesinde barındıran bir

dernek. Bence özellikle saha firmala-rında yaşanan sıkıntı, saha işinin ayrı bir meslek, ayrı bir dernek olarak yapılanmasıyla aşılabilir. Bildiğiniz gibi her mecranın farklı derneği var. Dolayısıyla eğer toplam kaliteye gitmeyi hedefliyorsak bana göre araştırmacılar derneğiyle sahadan bilgi toplayan şirketlerin bir masada bir meslek örgütü gibi oturup belirli kalite standartlarını ve belirli iş prensiplerini konuşması gereki-yor diye düşünüyorum.

Peki, Kalitatif çalışmalarda ne gibi yöntemler kullanıyorsunuz? Kalitatifçalışmalarda recruitment’ı nasıl sağlı-yorsunuz?Aslında kalitatif araştırmalara katılacak katılımcıları da panel üzerinden bulabili-yoruz. Kısa bir tarama formu ertesinde

ESTİMA Araştırma Genel Müdürü HasanTanla ile ESTİMA Araştırma’nın faali-yet alanları, ülkenin genel konjonktürü ve pazar araştırma sektörüyle ilgili kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik.

Hasan Bey, Türkiye’nin en eski araştırmacı ailelerinden birinin fer-disiniz. Bize araştırma sektöründeki kariyer yolculuğunuzdan bahsedebilir misiniz?Belirttiğiniz gibi 1972 yılında araştırmacı bir ailenin içine doğdum. Babam Bü-lent Tanla 1975 yılında Piar daha son-ra PiarGallup diye bilinen firmaların kurucusu ve ortağıdır. Ben ise TNS Piar diye bilinen, aslında 30 küsür yıllık araştırmacı geleneğinin içe-risinde büyüdüm. Üniversite eğitimimi tamamladıktan sonra 1993’te Piar Gallup’ta çalışmaya başladım. O gün bugün kendimi bildim bileli araştırma sektörünün içerisinde çalışmaya, fayda üretmeye gayret gösteriyorum.

Peki, Piar Gallup’tan ESTİMA’ya dönüşüm serüveni nasıl gerçekleşti?TNS, Piar Gallup’daki hisselerimizin %75‘ini 1999 yılında kalan %25’ni de2002 yılında satın aldı. Böylelikle TNS’le olan organik bağımız 2002 yılında sonlanmış oldu. 2 küsür yıl re-kabet etmeme koşulunu yerine ge-tirdik. Bu doğal süreç bizi 2006 yılına taşıdı. 2006’nın Ağustos ayında 35 yıllık araştırma deneyimimizle ESTİMA’yı kurduk. O tarihten itibaren araştırma süreçlerimizin içine teknolo-jiyi katmanın pazarda rekabet üstünlüğü sağlamak için önemli olduğunu gördük.

Saha ve anketörler verinin güvenliği açısından önemli ancak bu noktada bir-çok sıkıntının yaşandığını görüyoruz. Bu sıkıntıları nasıl bertaraf ediyorsunuz? Çalışmaya başladığım ilk yıllarda saha departmanı ve anketörler araştırma

Page 35: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

35Ocak-Mart 2014I

RÖPORTAJ

kotaya uygun katılımcıları fokus grup ya da derinlemesine görüşmelere davet ediyoruz. Bunun dışında kullandığımız yöntemlerden bahsedecek olursak bu noktada etnografik ve antropolo-jik çalışmalardan sözedebiliriz. An-cak bizim etnografik çalışmalarımız öyle 1-2 saat süren çalışmalar olmayıp 1-2 gün süren ve hedef kitlenin tüm davranışlarını detaylı bir şekilde irdele-yen çalışmalardır.

Bunun dışında kullandığımız göz takip sistemi gibi yenilikçi cihazlarla da fark yaratmaya çalışıyoruz. Araştırmanın kapsamı bir konsept testi ise ya da belirli görseller test ediliyorsa mutlaka “göz takip sistemi”ni kalitatif çalışma içeri-sine sokuyoruz. Burada da bir hipote-zimiz var: “Eğer bir görsel, bir kişinin duygularını olumlu yönde uyarıyorsa bu satın almaya olumlu yönde tesir edecek-tir” diye düşünüyoruz. Bizim göz takip cihazımız deneğin sadece gösterilen görselin önce neresine sonra neresine ve kaç saniye odaklandığını göstermi-yor. Bizim kullandığımız cihazda aynızamanda deneğin duygularının uyarılıpuyarılmadığını da ortaya çıkartan bir parametre var ve birde uyguladığımız elektro-dermal aktivite testlerimiz var.

TÜAD sektörün şu anda tek STK’sı ve siz bu derneğin üyesisiniz. Dernekle ilişkiler ve vermiş olduğu destekler gündeme geldiğinde nasıl bir değer-lendirme yapabilirsiniz? Derneğin daha aktif rol alması gerektiğini düşünüyorum. 2014 yılı Tür-kiye için bir seçim yılı. 2015 de seçim yılı. Eğer 2015’te ki seçim, 2014’te er-ken genel seçim olarak yapılmayacaksa önümüzdeki 2 senede 3 tane seçim var. Referandum olursa 4 seçim olacak.

Bugün bile gazeteleri açtığımda birçok kamuoyu araştırma şirketinin aynı ko-nuda farklı sonuçlar içeren araştırmalaryaptığını görüyorum. Bir şirket İ.B.B. Başkanlığı için bir siyasi parti adayının oy oranını %44 bulurken diğeri %32 bulmuş. Eğer bu araştırma gerçekten yapıldıysa tekniği ve metodolojisi ne olursa olsun bu iki sonucun belirli güven sınırı ara-

“Kalitatif araştırmada farkı-mız göz takip sistemi ve elek-tro dermal yaklaşımlar.”

sında olursa olsun bu iki sonucun be-lirli güven sınırı arasında salınacağı bir yer vardır. Birinin %44, diğerinin %32’i çıkması mümkün değildir. Bu durum ka-muoyu araştırmalarının kamuoyu oluş-turma aracı olarak kullanıldığı algısını yara-tıyor. Bu sadece günümüzden bir örnek: bana sorarsanız bizim derneğimiz Araştırmacılar Derneği ki ben de orada aktif rol alıyorum ve kurullardan bir tane-sinde degörevliyim ve bu gibi araştırma sonuçlarının manipüle edilmesini önle-yici regülasyonlar hazırlamalı ve tedbir-ler alınmalıdır diye düşünüyorum.

Hepimizin malumu olduğu üzere Tür-kiye çalkantılı bir süreçten geçiyor ve önümüzdeki dönemde de seçim-ler söz konusu. Siz bunu nasıl değer-

lendiriyorsunuz? Bu gibi durumların sektör üzerinde etkisi ne olabilir?Bunun sektör üzerinde herhangi bir et-kisi olacağı kanaatinde değilim ancak şu günlerde hukukun üstünlüğü ilkesinin sorgulandığı günleri yaşıyoruz. Akar-suyun yatağı değiştirilir ve siyaset buna göre yeniden yapılandırılmak istenirse bu durum haliyle hem siyaseti hem de ülkeyi gerecektir. Ama akarsu kendi yatağında akarsa, herhangi bir ideolo-jik temeli olmayan, kuruluşu konjonk-türel gelişmelere dayanan her siyasi parti gibi şu anda hükümet eden parti de siyasi ömrünü tamamlayacaktır. Bu siyasi ömrü halk tayin eder. Zamanı ge-lince halk bir başka alternatifi mutlaka deneyecektir.

Page 36: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

36 Ocak-Mart 2014I

RÖPORTAJ

S. Cihan BOZKuŞVestelPazar Ar. Sorumlusu

AARAşTIRMA SEKTÖRÜ İçİN BÜYÜK FIRSAT: DOYUMA ULAşAN SEKTÖRLER

raştırmacılığı seviyorum. Bunda en önemli rolü yaptığım işten aldığım zevk oynuyor elbette. Ama bana “iyi ki araştırmacı olmuşum” dedirten bir başka unsur ise, pazarlama araştırmaları sek-törünün hızla büyüdüğü bir dönemde olmamız. Bence bugün araştırma sek-törüne girmek için en ideal dönemlerden biri.

Neden araştırma sektörü için böyle bir fırsat görüyorum? Öncelikle, pazar araştırmaları nedir ve neden gereklidir gibi sorular günümüzde büyük ölçüde azaldı. Araştırma veren taraf artık günümüzde pazarlama araştırmalarının gerekliliğini fazla sorgulamıyor, örneğinhiç araştırma yaptırmadan kendi hedef kitlesini zaten tanıdığını veya markasının nasıl algılandığını çok iyi bildiğini iddia etmiyor. Bu sebeple araştırma sektörü hak ettiği önemi, saygıyı ve tabii en önemlisi bütçeleri al-maya başladı.

Ama araştırma sektörü için en önem-li fırsat, ülkemizde temel belli başlı pazarların büyük oranda gelişerek belli bir doyuma ulaşması. Bunun araştırma sektörü üzerinde temelde 2 önemli et-kisini görebiliyoruz.

Birincisi, sektörlerin büyümesi ve doyu-ma ulaşmasıyla birlikte, birim araştırma bütçeleri diğer yatırım bütçelerine göre daha küçük kalmaya başladı. Özellikle iletişim ve pazarlama bütçelerinin yıllar geçtikçe ciddi oranda artması, talep edilen araştırma bütçelerini oran olarak görece daha küçük ve kabuledilebilir hale getirdi. Üstelik, artan kurumsal yatırımlar, yatırımların kendisini daha riskli hale getirdiği için, araştırmanın da hissedilen önemi arttı. Yani kısacası, git-tikçe daha da önem kazanan yatırımlara yön vermek için gittikçe görece daha düşük bütçeli araştırmaları konuşuyoruz bugünlerde.

İkinci ve bu yazının asıl konusu olan gelişme ise pazarların doğrudan doyu-ma ulaşmasıyla alakalı. Doyuma ulaşan pazarlarda araştırmaya gittikçe daha çok ihtiyaç duyulacağını, bir başka değişle, çok daha fazla konuda ve kapsamda, çok daha sık araştırma ihtiyacı doğacağını düşünüyorum.

Bu noktada belli sektörlerin doyuma ulaşması kavramının biraz içini açmak gerekiyor. Ama bunu yapmadan önce ufak bir uyarı yapalım. Doyuma ulaşmış sektörler pazarlama araştırmaları sek-törü için çok ciddi bir fırsat yaratıyor derken, hızla büyüyen ve henüz doyuma ulaşmamış sektörler araştırma sektörü için fırsat sunmadığını iddia etmiyorum elbette. Tablet PC, Smart TV ve telefon-lar ve benzeri tüketici elektroniği sek-törleri hızla büyüyor. Bu sektörlerdeki ciddi rekabet koşulları, ürün geliştirme, iletişim ve pazarlama stratejileri ve fiyatlandırma / konumlandırma strate-jilerini optimize edebilmek için pazar-lama araştırmalarına ciddi bir talep oluşturuyor. Ama bu zaten doğruluğunu hiç sorgulamadan kabul ettiğimiz bir gerçek. Bir başka deyişle, çok fazla haber değeri yok bizim için. Kaldı ki, çok hızlı değişimin oluşturduğu koşullar, örneğin rekabette çok hızlı aksiyon alabilme ihtiyacı zamansal ve bütçesel sorunlar da yarattığı için, araştırma sektörüne ket vurduğu gibi araştırma verilerinin daha da hızlı eskimesine ve görece ca-zibesini yitirmesine bile sebep olabiliyor bazen. Benim vurgulamak istediğim, doygunluğa ulaşmış sektörlerin, hızla büyüyen ve dönüşen sektörlere göre ba-zen daha bile fazla araştırma sektörüne fırsat yaratması.Bünyesinde olduğum beyaz eşya sektörü, bu konuya güzel bir örnek.

Beyaz eşya sektörü, özellikle buzdolabı, çamaşır makinası, bulaşık makinası gibi ana ürünlerde, tüketici elektroniğine

SEKTÖRDEN

Page 37: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

37Ocak-Mart 2014I

göre çok daha stabil bir pazar yapısına sahip. Örneğin, Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği verileri dikktlice incelendiğinde, 2012 yılında minimal bir küçülme gösteren Buzdolabı sektörünün, 2013’ü %7-9 bandında bir büyüme ile 2 milyon adetlik bir se-viyede kapatacağını görüyoruz. Bu, Buzdolabı’nın 2008’inden beri %8 büyüdüğü anlamına geliyor aynı zamanda. Buzdolabına çok benzer bir trend gösteren Çamaşır Makinası da, 2013’de 1.8-1.9 Milyon bandında bir pazar büyüklüğüne sahip olacak. Böylece Çamaşır Makinesi aslında 2008’e göre %28 büyümüş oluyor. Bulaşık Makinası sektörü ise minimal küçülmelerle 2013’ü 1.5 milyon seviyelerinde kapatıyor. Son 5 yıllık trendlere bakıldığında, bu sektörlerde yatay bir trend olduğunu görmek çok kolay.

Tabii bu durum, markaları pazarlamanın 4 P’si ve özellikle he-def kitleleri konusunda daha stratejik içgörülerin arayışına iti-yor. İşte bu noktada araştırma sektörü için ciddi anlamda fırsat doğuyor. Rekabette geri kalmamanın kuralı standard sektör verilerini doyasıya içselleştirmek olurken, öne geçmek ise daha customize, daha ihtiyaca yönelik venokta atışlaelde edilmiş ve-rileri çalışmaktan geçiyor. Yani aynı anda hem standardlaşmış, klasikleşmiş araştırma dizaynaları ile üretilmiş sistematik ve-rilere, hem de farklılaşan, out-of-box bakış açısının ürünü olan sıradışı verilere ihtiyaç doğuyor. Bu da araştırma paydaşlarını aslında araştırma hizmeti veren kurumlardan stratejik danışmanlık hizmeti sunan kurumlara doğru dönüştürüyor.

Burada aslında “hedef kitle” kavramına ayrıca bir paragraf açmak gerekir. Araştırma sektörü zaten yıllardır hedef kitlekavramının içininoldukça boşaldığını, hedef kitlelerden zi-yade trendleri takip etmek gerektiğini söylüyor. Elbette klasik tanıma uygun birşekilde, demografik özellikler, yaşam evreleri, yaşam stilleri gibi şartlar, özellikle beyaz eşya sektöründe tüketici davranışlarını etkilemekte çok önemli rol oynuyor. Ama genel olarak bakıdığında, ürün / marka tercihlerinin, özellikle ödeme olanaklarının gelişmesi ve şekillenmesiyle, klasik sos-yal statü ve gelir gibi koşullarla, eskiki kadar sınırlanmadığını gösteriyor.”Hedef kitle” tanımı bir neden değil sonuç olarak karşımıza çıkıyor. Bu anlamda trendleri ve bu trendlere belli segmentlerin nasıl tepki verdiğini anlamak daha önemli.

Örneğin, 18-23 yaş grubu üniversite öğrencileri, üzerine çok konuşulan veya çalışan bir segment. Benzer bir şekilde 0-6 yaş grubu çocuk sahibi ev kadınları da örnek verilebilir. Günümüzde bu segmentlerin elbette klasik tanımlamalar üzerindenfarklılaştığı noktaları tespit edebiliriz. Ama gitgide, trendlerin bu tür segmentlerin üzerinde konumlandığını, segmentlerin kendi yapısal özelliklerine göre, bir başka değişle kendi ha-yat standardları ve sosyo-kültürel yapılarına göre bu trend-leri canlandırıyorlar. Örneğin, genç bir tüketici arkadaşlarıyla iletişim kurmak için,biranne ise her merak ettiğinde ulaşabilmek için “her an sınırsız iletişim” olanaklarını talep edebilir. Aynı şekilde, smart teknolojiler beyaz eşyalara da yavaş yavaş geçerken, internette orta yaşlı ev kadınlarının da “toplu” selfie resimlerini görebiliriz çok yakın zamanda.

Kısaca toparlamak gerekirse, doyuma ulaşmış sektörlerin hızla gelişen sektörlere göre daha büyük bir fırsat oluşturduğunu düşünüyorum. Özellikle sektörün doyuma ulaşmasıyla mevcut müşteriler üzerinden bir rekabete girişmek, tüketiciyi anlama konusunda daha geniş tabana yayılanstratejik verilere ihtiyaç doğuruyor. Bu anlamda araştırma sektörlerine çok daha büyük görev düşüyor.

Genel olarak bu ürünlerde pazarların stabil yapısı, rekabeti daha da çetrefilli hale getiriyor. Üstelik bu sektörlere gerek son yıllarda Koreli markaların girmesi, gerekse geleneksel oyuncuların kendi alt markalarını destekleyerek konumlandırma stratejilerini geliştirmesi, büyümeyen pazarda daha fazla oyun-cu ve dolayısıyla daha ateşli bir rekabet anlamına geliyor. Bu ürünlerde penetrasyon oranlarının artması, özellikle buzdolabı ve çamaşır makinasının %100’lük bir penetrasyona yaklaşması, sektörün yeni müşteriler kazanarak büyümesinin önüne geçiyor. Bir başka deyişle, sektör “potansiyel müşterilerini” tüketmiş durumda.

BESD Beyz Eşya Sektör Büyüklüğü Raporu 2008-2013(2013 kapanış verleri 11 aylık veriden projekte edilerek hesalanmıştır)

Toplam Pazar Büyüklüğü Endeksi

170

130

150

110

90

702008 2009 2010 20122011 2013

Bulaşık Mak. Çamaşır Mak.Buzdolabı Fırın

SEKTÖRDEN

Page 38: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

38 Ocak-Mart 2014I

Millward Brown Türkiye’nin Genel Müdürü Betül Khan, son yıllarda reklamlarda daha az duygusal mesaj verildiğini söyledi. Khan, “Reklamlarda mizah kullanımı azalırken, herhangi bir reklam unsuru

olarak artık ünlü isimler tercih ediliyor.” dedi.

Reklamlarda Mizah AzalıyorÜnlü Yüzler Öne Çıkıyor

koydu. Khan, mizahın olma durumununyüzde 45’ten yüzde 41’e gerilediğini, do-zunda mizahın etkiyi artırdığını kaydetti. Khan, yine son dönemde reklamlarda daha az duygusal mesaj verildiğine dik-kat çekiyor. Herhangi bir reklam unsuru olarak artık ünlü isimler tercih ediliyor. İlk 300 reklamda %8 oranında ünlü var-ken son 300 reklamda bu oran %11’e çıkıyor. Ünlü olan her 10 reklamın 4’ünde film yıldızı, 3’ünde şarkıcı, 2’sinde spor-cu, 1’inde TV yıldızı kullanılmış.

Khan, Türkiye’de yaklaşık 1.000 şirketin pazar araştırması yaptırdığını belirterek, “Oysaki iş dünyasında (Hangi alana hangi ürünü üretmeliyim, ne kadar üretmeli-yim ve müşterilerime nasıl ulaşmalıyım?)diyebilecek 40 bin KOBİ bulunuyor.’’ dedi. Khan’a göre, Türkiye’de hâlâ gerektiği kadar araştırma yapılmıyor.

Dünyanın önde gelen pazar araştırma şirketi Millward Brown, Türkiye’de son on yılda test ettikleri reklamlarda neler değiştiğini kamuoyu ile paylaştı. Söz konusu süre içinde ilk 300 reklam ile son 300 reklamı kıyaslayan şirketin araştırma sonuçları oldukça ilginçti. Millward Brown Türkiye Genel Müdürü Betül Khan, reklamların her geçen gün daha fazla bilgi vermeye çalıştığını, oysa ana mesaja odaklanmanın daha etkili olacağını söyledi. Khan, reklamlarda müziğin daha fazla öne çıktığını belir-terek, “İlk 300 reklamda %75 müzik varken ve yüzde 31 belirginken, son 300 reklamda %88 müzik var ve belirginlik de yüzde 50. Belirgin ve beğenilen bir müzik genel beğeniyi artıran bir unsur.’’ dedi.

Ancak aynı araştırma, reklamlarda mi-zah kullanımının ise azaldığını ortaya

Khan, sektörün büyüklüğünün 300 ile 500 milyon lira arasında olması gere-kirken bugün bu büyüklüğün ancak yüzde 50’sine ulaşabildiklerini kaydetti. Khan, “Ülkemizde hâlâ ürününü kime nasıl pazarlayacağını bilmede yatırım yapıp milyonlarca dolar yatırımı çöpe atan kuruluş var.’’ şeklinde konuştu.

Millward Brown İsviçre Genel Müdürü Sana Carlton da, “Türkiye’de güçlü bir yabancı marka olmak zor.” dedi. Bu-nun yanında çok güçlü global markalar bulunduğuna da işaret eden Carlton, Cola Turka’nın BİM’in Türk kültürünün bir parçası olduğunu, ancak Coca-Co-la ve Carrefour’un trendleri belirleme özelliğinin çok daha güçlü olduğunu vurguladı. Ancak Carlton, Electro World’un Teknosa karşısında kötü du-rumda olduğunu söyledi.

SEKTÖRDEN

Page 39: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

39Ocak-Mart 2014I

Ipsos tarafından İngiltere, Fransa, İrlanda, İspanya, İtalya ve ABD gibi gelişmiş ülkelerin yanı sıra Pol-onya, Hindistan, Singapur, Çin ve Türkiye’de yapılan araştırmada, diğer milletlere göre Türk halkının

tasarruf yapmasının önündeki en büyük engelin mevcut borçları olduğu ortaya çıktı.

pARAMiZ Mi VAR KİTASARRUF YApALiM!

‘borçlar’ olarak görülüyor. Mevcut borç, diğer ülkelerin hiçbirinde ilk üç gerekçe arasında yer almıyor. Bu oranı; yüzde 16 ile ‘tasarrufları/yatırımları kaybetme ris-ki’, yüzde 13 ile ‘param yok’, yüzde 7 ile düşük faiz oranları izliyor. Borçlarından en çok rahatsız olan ülke sıralamasında Türkiye yüzde 41 oranla Polonya’nın (yüzde 55) ardından ikinci sırada geliyor. Araştırmaya katılan her 10 tüketiciden 3’ü borçlarından rahatsızlık duyuyor. 11 pazarın tümüne bakıldığında tüketicile-rin yarısı borçlarını eritmeye çalış-tıklarını ifade ediyor. Borçlarından en çok rahatsız olan ülke sıralamasında Türkiye ikinci olmasına rağmen, bu borçların azaltılması için gösterilen çaba en düşük oranlarda yer alıyor.

Türkiye’de tüketicilerin büyük çoğunluğu gayri resmi kaynaklardan tavsiye alıyor.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler genelinde yapılan araştırmaya göre ülkelerin tüketim ve yatırım haritası çıkarıldı. Verilere göre Türk halkı, mevcut borçlarından ötürü parasını istediği gibi kullanamıyor.

Araştırma şirketi Ipsos tarafından İngiltere, Fransa, İrlanda, İspanya, İtalya ve ABD gibi gelişmiş ülkelerin yanı sıra Polonya, Hindistan, Singapur, Çin ve Türkiye’de yapılan araştırmada, diğer milletlere göre Türk halkının tasar-ruf yapmasının önündeki en büyük engelin mevcut borçları olduğu ortaya çıktı. Gelişmiş pazarlardaki tüketiciler tasarruf yapacak paraları olmadığını düşünürken, Asya halkı tasarruflarını kaybetmekten korkuyor. Türk halkının tasarruf ve yatırım yapmasının önünde-ki en büyük engel ise yüzde 46 oranla

Tasarruf yöntemlerinin seçimlerindeyüzde 67’lik bir oranla eş, dost, aile, mesai arkadaşları, gazeteler ve inter-netin tavsiyesine güveniliyor. Yüzde 22’lik oranla ise finansal danışmanların, sigortacıların, bankacıların ve muhase-becilerin tavsiyesi dikkate alınıyor. Bazı pazarlarda emeklilikle ilgili iletişim için artık web siteleri ve e-posta tercih edili-yor. Türkler ise daha çok karşılarında bir insan olmasını tercih ediyor.

Emekliliğe Yatırım AzBirçok ülkede tüketiciler kara gün için tasarruf ediyor. Türk halkı ise genel harcamaları ve emekliliği için çok az tasarruf yapıyor. Türk halkının yüzde 62’siacil veya önceden öngörülemeyen du-rumlar için, yüzde 33’ü aileye güvence için, yüzde 13’ü emeklilik için yatırım yapıyor.

SEKTÖRDEN

Page 40: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

40 Ocak-Mart 2014I

Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümü’nün 60 yaş üstü 35 bin kişiyle gerçekleştirdiği araştırmada, yaşlıların %93’ünün zamanını en çok televizyonda dizi film izleyerek geçirdiği ortaya çıktı.

TÜRKİYE’NİN YAŞLILIK ATLASIOrtalama Yaşam Süresi 73.6, Yaşlıların %93’ü Dizi İzliyor

dece yüzde 14’ünün tatil, yüzde 4’ünün spor yapabildiği belirlendi. Serbest zamanlarını değerlendirme, beslenme, spor, akraba ve dostlarla kurulan ilişkilerin yaşam kalitesinde belirle-yici olduğunu anlatan Prof. Dr. Tufan, “Yaşlıların yüzde 53’ü olanaklar, koşullar ve hizmetler yeterli olmadığı için akraba ziyareti, alışveriş gibi günlük yaşam ak-tivitelerini yerine getiremiyor” dedi.

Tercihleri DizilerAraştırmaya göre, yaşlıların yüzde 93’ü zamanını en çok televizyon izleyerekgeçiriyor. Yüzde 55’i sohbet, yüzde 48’i radyo dinleyerek zaman geçiren yaşlıların sadece yüzde 7’si şiir yazma, yüzde 3’ü müze ziyareti, yüzde 2’si kon-ser gibi faaliyetlerde bulunuyor.

Televizyon izleyen yaşlı kadınların yüzde 88’i, erkeklerin yüzde 57’si dizi; erkekle-rin yüzde 18’i, kadınların yüzde 10’u bel-gesel; erkeklerin yüzde 23’ü, kadınların ise yüzde 1’i spor programlarını takip ediyor.

Politikadan uzaklarAraştırmaya göre: Erkeklerin yüzde 2.3’ü, kadınların yüzde 1.6’sı hayvan besliyor. Politik aktivitelere katılım oranı erkeklerde yüzde 3, kadınlarda yüzde 0.1. Gazete- dergi okuyan erkekler yüzde 38 iken kadınlarda bu oran yüzde 14. STK üyeliği erkeklerde yüzde 4.2, kadınlarda yüzde 0.3. İnternet kullanımı erkeklerde yüzde 4.5, kadınlarda yüzde 0.8. Erkeklerin yüzde 2.3’ü, kadınların yüzde 0.8’i bazen restoranda yemek yiyor. Kadınlarda yüzde 15 olan bul-maca çözme oranı erkeklerde yüzde 4. Restoran, kafe gibi yerlere gitme oranı ise toplamda yüzde 16.

Toruna HediyeAlışveriş yapanların oranı erkeklerde yüzde 12, kadınlarda yüzde 6. Toruna hediye alabilenler yüzde 39’da kalıyor. Yüzde 91’i tasarruf yapamıyor. Yüzde 15’i sigara içiyor. Yaptıkları sporlar ise sırasıyla en sık yürüyüş, cimnastik, bisiklet, koşu, avcılık, masa tenisi, golf ve su kayağı.

TÜBİTAK desteğiyle 2000 yılında başlatılan Gerontoloji Atlası araş-tırmasında, 60 yaş üstü nüfusun yaşam tarzı, sorunları ve ihtiyaçları ortaya konuldu. Türkiye genelinde 35 bin 236 kişinin hayatı izlemeye alındı. AÜ Fen Edebiyat Fakültesi Gerontoloji Bölümü Başkanı Prof.Dr. İsmail Tufan, 1960 yılında nüfusun yüzde 3’ü 60’ın üze-rindeyken, bugün bu oranın yüzde 10’a yükseldiğini ve 2011 yılı verilerine göre, Türkiye’nin 60 yaş üstü nüfusunun yaklaşık 7.4 milyon olduğunu söyledi.

Birleşmiş Milletler’in 2050’de Türkiye’nin 60 yaş üstü nüfusunun 30 milyona ulaşacağını öngördüğünü belirten Prof. Dr. Tufan, araştırmaya göre, Türkiye’de ortalama yaşam süresinin 73.6 yıl olduğunu, Nazilli’nin 82.4 yıl ile ortalama yaşam süresinin en uzun, Yozgat’ın da 67.8 yıl ile en düşük il olduğunu kaydetti.

Nasıl Yaşıyorlar?Araştırmada 60 yaş üzeri nüfusun yüzde 47’sinin sosyal faaliyetlere katıldığı, sa-

SEKTÖRDEN

Page 41: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

41Ocak-Mart 2014I

SEKTÖRDEN

Page 42: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

42 Ocak-Mart 2014I

Melike ŞimşekTruva İneğiNeuromarketing Uzmanı[email protected]

NBİLİNç DIşINA YOLCULUK“NEUROMARKETING”

obel Ekonomi Ödülü’nü 2002 yılında ilk kez bir psikoloji profesörünün (Da-niel Kahneman) kazanmasıyla birçok insan‘’Davranışsal Ekonomi’’ diye bir alanın varlığından belki de ilk kez ha-berdar oldu. O güne kadar satın alma ve tüketim faaliyetleri ekonomik model-lerle incelenirken, Davranışsal Ekonomi ortaya attığı teknolojik, psikolojik ve sosyolojik etkenlerin de içinde olduğu teorilerle tüm ezberimizi bozmuştu. Peki neydi bu disiplinin özü?

Davranışsal Ekonomi, satın alma gibi ekonomik kararlarımızda rasyonellikten çok duygusallığın ağır bastığını savunur. Ekonominin sosyal içeriğinin göz ardı edilip tamamen teknik bir disiplinmiş gibi uygulanması gerektiğini savunan

eğilimlere karşı bir tepkidir. Bilgisiz-lik, prestij, statü, gösteri ve bireysel ilişkiler gibi birçok farklı faktörün de et-kisiyle, insanlar çoğu zaman ekonomik çıkarlarını maksimize etme amacıyla davranmayabilirler. Bu da bize davranış denilen şeyin matematiksel bir modele taşınabilecek yanlarının yanında asla sayısallaştırılamayacak taraflarının da olduğunu gösterir.

Satın alma kararlarımız üzerinde bizi çocukluğumuza götüren kokular, görüntüler, inançlarımız ve somatik im-leçler dediğimiz bir dizi çağrışım etki-lidir. Şampuan almaya girdiğimiz süper-marketten bu nedenle şekerleme alıp çıkabiliriz. Yine bu nedenle aynı reyonda bulunan peynirin bir kısmı ‘’ %80 yağsız

SEKTÖRDEN

Page 43: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

43Ocak-Mart 2014I

Davranışsal ekonominin gerçek hayat-taki karşılığını görmek amacıyla çeşitli araştırma teknikleri geliştirildi. Bunlar arasında başı çeken alan alan ‘’Neuro-marketing’’. Nedir bu kulağa oldukçaseksi gelen kelimenin anlamı? Neu-romarketing, insan beyninin çeşitli bölgelerine ‘’girerek’’ hedefi 12den vurma yollarını arayan pazarlama çalışmalarının tamamıdır. Tüketici davranışının altında yatan şeylerin ne olduğunu ortaya çıkarmaya çalışır. Bunu ölçümlemek için de EEG, Eye Tracking (Göz İzleme), Örtülü Çağrışım Testleri ve Deri İletkenliği Ölçümü gibi çeşitli yöntemler kullanır. Bu yöntemlerin en yaygını olan EEG tekniği ile tüketicinin reklamları izlerken, alışveriş yaparken veya bir ambalajı incelerken beyninin hangi bölgesinin aktive olduğu kolaylıkla tespit edilebilmektedir.

Bu alanda bir klasik haline gelmiş Coca-Cola & Pepsi deneyi Neuromarketing’in önemini vurgulayan önemli çalış-malardan biri. Bu araştırmada katılım-cılara deneyden önce hangi markayı tercih ettikleri sorulur. Daha sonra markaları söylenmeksizin Coca-Cola ve Pepsi verilir, bir sonraki adımda katılımcılara içecekleri marka göste-rilir ve ardından içmeleri istenir. Bütün bu işlemler sırasında fMRI yöntemiyle katılımcıların beyinlerinin belli bölgele-rinde meydana gelen hareketler tespit edilir. Çalışmanın sonucunda insanların markası söylenmeksizin verilen kolayı

içtiklerinde Pepsi’nin tadından daha çok hoşlandığı (fMRI bulgularına göre), fakat tercihleri sorulduğunda Coca Cola’yı ter-cih ettikleri görülür.

Peki bu nasıl oluyor?Bir ürünü tercih ederken sadece kokusu, tadı, rengi belirleyici olmuyor. Ürüne dair anılarımız, kafamızdaki konumlandırma 5 duyunun da ötesine geçip beynimize ‘’al’’ komutu verebiliyor, hatta çoğu za-man satın alma süreci böyle işliyor ve kendimizi ürünün ‘’tadını beğendim’’, ‘’kokusu hoşuma gitti’’, ‘’rengi güzeldi’’ diye ikna ediyoruz. Yani ‘’Hayatın Tadı’’ ‘’Daha Fazla İste’’mekten baskın çıkıyor.

Davranışsal Ekonomi ve onunla iç içe olan Neuromarketing, konumlandırma, ürün ve tüketici ilişkisini belirleme ve bu ilişkideki psiko-sosyal nedenleri or-taya çıkarma açısından hem tüketici hem de reklamcılar için oldukça önem-li. Bu alanlar satın alma kararlarımız esnasında beynimizde neler olup bittiğini ve nelerden etkilendiğimizi or-taya çıkaran, kafamızdaki gizli kapıları açan sihirli birer anahtar gibidir adeta. Özellikle anketlerde en çok izlediği programa ‘’belgesel’’ cevabı veren ve günde en az 2 farklı gazete okuduğunu söyleyen çılgın Türkler’in gerçeği yansıtmayan alışkanlıklarını çözebilmek için araştırma sektörünün bu anahtara oldukça ihtiyacı var.

‘’ diğer kısmı ‘’ %20 yağlı ‘’ şeklinde etiketlerle paketlendiğinde ‘’ %80 yağsız ‘’ olana yöneliriz. Bu tip bilişsel faktörlerle ekonomik bir eylem olarak adlandırılan ‘’satın alma’’ davranışını anlamak psikoloji ve ekonominin iş birliğiyle daha kolay ve doğru çözümle-nebilir bir hale geliyor.

Sosyal psikolojide önemli yer tu-tan ve ‘’heuristics’’ dediğimiz, bizi kısa yoldan en doğru ve mantıklı sonuca ulaştırdığını düşündüğümüz kalıplar davranışsal ekonomide de önemli yer tutar. Mesela fiyatı 199, 379 ve 579 olan 3 telefon arasında kaldığımızda 579’u fiyatının yüksekliğinden, 199’u ‘’ucuz olduğu için vardır bir kusuru’’ şeklindeki şüphemizden dolayı eleriz. ‘’Hem ucuz hem iyi gibi’’ duran 379 liralık telefona yönelmemiz bu kısayolların bizi getirdiği bir sonuçtur.

Bu kavramlar dışında beklentileri-miz, 1 alana 1 bedava kampanyalarına karşı zaafımız, sosyal ve kültürel et-kiler, ortamın ısısı (aklımıza hiç gelme-yecek olsa da!), kişisel kontrolümüz, sürü psikolojisi dediğimiz şeyin sonucu edindiğimiz alışkanlıklar gibi davranışsal ekonomide önemli yer tutan bir dizi fak-tör vardır.

SEKTÖRDEN

Page 44: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

44 Ocak-Mart 2014I

Reklamcılık endüstrisi önümüzdeki dönemde, geçtiğimiz 10 yılın en sürdürülebilir büyüme oranlarını yakalayacak. 2013’deki %3,6’lık büyüme rakamları, 2014’de %5,3’e, 2015 ve 2016’de %5,8’e

yükselecek. Büyümenin arkasındaki motor ise esas olarak mobil teknolojinin gelişmesi ile reklam alanlarının artması olacak.

Mobil Cihazlar Önümüzdeki Üç Senenin

Büyüme Motoru Olacak

Haber: vivaki Turkey

Mobil, reklam tüketimini arttırıyorTablet, akıllı telefon gibi araçlarda gös terilen internet reklamlarından oluşan mobil reklamcılık küresel reklam harcamasını arttırıyor. Geçtiğimiz 20 sene içerisinde ilk defa yeni oluşan bir medya platformu diğer mecralardan çalmadan toplam pastayı büyüttüğünü görüyoruz. 2013-2016 yılları arasında yapılacak olan ekstra reklam yatırımının %36’sının mobilden kaynaklanacağını ön görüyoruz. Aynı dönemde ekstra rek-lam harcamasına katkı yapacak diğer mecraların %34’le TV ve %25 ile internet olacağını tahmin ediyoruz.

ZenithOptimedia yaptığı en son “Reklam Harcamaları Tahminleri” raporuna göre 2014’de reklam pazarındaki büyüme, Avrupa’nın düzelen ekonomisinin yanı sıra 3 önemli olayla da desteklenecek. Önümüzdeki sene gerçekleşecek olan Kış Olimpiyatları, Dünya Futbol Şampiyonası ve ABD’deki ara seçimler büyümeye katkı sağlayacak. 2015’de ise küresel ekonomideki büyümenin güçlen-mesi sonucu reklam pazarı büyümesi %5,8’e yükselecek ve bu oran Avrupa’nın büyümesinin devamı ve küresel ekono-mide bir durgunluk/kriz olmaması duru-munda 2016’da da korunacak.

ZenithOptimedia’nın 31 ülke* için hazır-lanan “Yeni Mecra Tahminleri” rapo-runda da detaylı olarak görülebileceği üzere bu ülkelerdeki akıllı telefon pe-netrasyonunun 2013’de %37’den 2016’da %64’e, tablet penetrasyonun ise %9’dan %16’ya çıkacağını öngörüyoruz. Bu 31 ülke ara-sında Güney Kore %83’lük penetrasyon oranı ile halen en gelişmiş ülke durumunda ve 2016’da penetras-yonun %92’e çıkacağını tahmin ediyoruz. İlk 5’te yer alan diğer ülkelere gelince; Norveç’te %73’ten, %85’e, İrlanda’da %71’den %92’e, İngiltere’de %65’den %83’e çıkacağını ön görüyoruz.

SEKTÖRDEN

Page 45: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

45Ocak-Mart 2014I

selen Pazarlar, iyileşmekte olan eğitim sistemleri, altyapıları, verimlilikleri, teknolojiye adaptasyon hızları ve genç ve büyüyen çalışan nüfusları ile umut vaad ediyor. Aynı dönem için bu ülkelerdekireklam harcamalarının ortalama %9 büyümesini tahmin ediyoruz. Yükse-len pazarlar şu anda küresel reklam harcamalarının %35’ini temsil ediyor olsalar da, 2013-2016 reklam har-cama artışının %61’inin bu ülkelerden geleceğini ön görüyoruz.

Yükselen pazarlar, gelişmişpazarlardan 3 kat hızlı büyüyorKüresel reklam pazarı 2 farklı hızda büyüyor. Gelişmiş pazarlar** borç, yeni-lik gibi sorunların yanında, yaşlanan nüfusları ve buna bağlı olarak artan emekli sayısını desteklemeye çalışan ve oranı da gitgide daralan çalışan nüfus gibi problemlerle boğuşmaya devam et-mesinden dolayı reklam harcamalarında 2013-2016 arası sadece %3’lük bir büyüme bekliyoruz. Bunun yanında Yük-

BRıC ülkeleri yavaşlıyorG7 ülkelerinin ( Kanada, Fransa, Alman-ya, İtalya, Japonya, İngiltere ve ABD )ortanca yaşı 40 ve küresel reklamharcamalarının %58’sine sahip durum-dalar. Bu ülkelerdeki 2013-2016 rek-lam har-camaları büyümesinin %3.6 olmasını bekliyoruz. Geçtiğimiz 20 yılda inanılmaz bir büyüme kaydeden BRIC ül-keleri (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) küresel reklam pazarında 1993’de %1’lik paya sahipken 2013 yılı itibari ile %14’üne ulaşmış durumdalar. Ortanca yaşı 31’le G7’den çok daha genç olan bu ülkelerin önümüzdeki 3 senede ortalama %9,5 büyümesini bekliyoruz ancak bu rakam geçtiğimiz on yılın ortalama %15.8’lik büyümesinin oldukça altında kalıyor.

Genç pazarlar reklam pazarınınyeni yıldızı olacakGenç pazarları Türkiye, Meksika, Endo-nezya, Filipinler, Güney Afrika, Güney Kore olarak belirledik ve bu ülkelerin hepsi hızla büyüyor, enerjik bir nüfus yapısına sahipler. Ortanca yaşı 27 olan bu ülkelerin reklam harcamalarının önümüzdeki 3 senede ortalama %14.9’lik bir büyüme yaşacağını tahmin ediyoruz. Halen reklam pazarının %7’sini temsil ediyor olsalar da önümüzdeki 3 sene boyunca büyümenin %16’sının bu ülke-lerden geleceğini düşünüyoruz. BRIC ülkeleri yavaşlarken Genç Pazar-lar büyümenin yeni yıldızı olacaklar. ZenithOptimedia Global CEO’su Steve King, “Mobil teknoloji pazarlamacılar için tüketicilerine dokunmak için yeni fırsatlar yaratıyor. Bu fırsatlar genç nüfusa sahip, dinamik pazarlarla birleşince önümüzdeki 3 sene için sağlıklı, sürdürülebilir bir büyüme fırsatı yaratıyor” dedi.

*Akıllı telefon ve tablet penetrasyon rakamların yer aldığı “Yeni Mecra Tah-minleri” raporunun kapsadığı ülkeler: ABD, Almanya, Avustralya, Avusturya, Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Çin, Dani-marka, Ekvador, Estonya, Finlandiya, Fransa, Güney Kore, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsrail, İsveç, İsviçre, İtalya, Japonya, Kanada, Macaristan, Norveç, Pakistan, Rusya, Tayvan, Tür-kiye, Ukrayna ve Yeni Zelanda’dır. Beyaz Rusya raporun kapsamında olmasına rağmen mobil ile ilgili tahminlerde yer almamıştır.

**Gelişmiş Pazarların tanımı Kuzey Amerika, Batı Avrupa ve Japonyadır. Yükselen pazarlar ise diğer tüm ülkeleri kapsamaktadır.

SEKTÖRDEN

Page 46: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

46 Ocak-Mart 2014I

Türkiye genelinde 7-8 yaş grubunda toplam 216 ilkokulda yapılan “Çocukluk Çağı Obezite Araştırması” ön sonuçlarına göre, genel toplamda şişmanlık oranı yüzde 22,5.

İlköğretimdeki Her 5 Çocuktan Biri Obez

Türkiye genelinde 7-8 yaş grubunda toplam 216 ilkokulda yapılan “Çocukluk Çağı Obezite Araştırması (COSI-TR) ön sonuçlarına göre, genel toplamda şişmanlık oranı yüzde 22,5 olarak tespit edildi. Aynı yaş grubu için zayıflık yüzde 2,1, az ki-lolu oranı yüzde 2,3 ve bodurluk ise yüzde 2,4 olarak belirlendi. Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Milli Eğitim Bakanlığı ve Hacettepe Üniversitesi ile birlikte yürütülen “Çocukluk Çağı Obezite Araştırması Ön Sonuçları” düzenlenen tanıtım toplantısında açıklandı. DSÖ Türkiye Temsilcisi Maria Profili, açılışta yaptığı konuşmada, çocuklarda ve adelösanlarda görülen obezitenin, önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirterek, bunun önlenebil-mesi için DSÖ’nün Avrupa Bölgesinde yer alan ülkeleri kap-sayan çocuklarda obezite durumunu ortaya koyacak çalışma başlattığını söyledi.

DSÖ Avrupa Bölgesindeki üye ülkelerin bu konuyu siyasi gün-demlerinde üst sıraya taşıyacaklarını ifade ettiklerini ve buna yönelik çeşitli çalışmalar yaptıklarını anlatan Profili, en kısa sürede verilerin artış trendini bırakması gerektiğinin altını çiz-di. Profili, obezitedeki artışın azaltılabilmesi için yürütülecek her projeye destek vereceklerini vurguladı. DSÖ Avrupa COSI Uluslararası Koordinatörü Trudy Wijn-hoven ise Türkiye’ye araştırmaya katkı sağlamasından ötürü duyduğu memnuniyeti dile getirerek, çalışmanın 2006 yılında gerçekleştirilen çok sayıda ülkenin katıldığı Bakan-lar Konferansı ile başladığını anımsattı. Çalışma ile çocuklar arasında obezite sıklığına ilişkin ülkeler arasındaki verilerin karşılaştırılmasını istediklerini ifade eden Wijnhoven, hedef-lerin 2015 yılına kadar gerçekleştirilmesi için çalıştıklarını bildirdi. Wijnhoven, daha önce 2 kez veri toplandığını belirterek, son toplantının da 2014-2015 döneminde yapılacağını bildirdi.

SEKTÖRDEN

Page 47: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

47Ocak-Mart 2014I

Zayıflık ve ciddi zayıflık prevelansı için 7 yaş grubunda erkeklerde yüzde 0,2 kızlarda yüzde 0,1 ciddi zayıflık; erkeklerde yüzde 2,3 kızlarda yüzde 1,6 değerleri ise zayıf, 8 yaş grubu için ise erkeklerde 0,5, kızlarda 0,3 ciddi zayıf, erkeklerde 2,2 kızlarda 2,2 oranlarında zayıf olarak belirlendi. Toplamda erkeklerin yüzde 0,3’ü ve kızların 0,2’si ciddi zayıf; erkeklerin 2,2’si ile kızların 1,9’u zayıf olarak tespit edildi. Bodur ve ciddi bodurluk prevalansında da 7 yaş için erkek ve kızların yüzde 0,1’i ciddi bodur, erkeklerin yüzde 2’si ile kızların yüzde 2,5’u bodurken; 8 yaş için erkelerin 0.2’si ile kızların 0.3’ü ciddi bo-durken, kızların 2.8’i ile erkeklerin yüzde 2.6’sı bodur olarak belirlendi. Toplamda ise erkeklerin 0,1’i kızların 0,2’si ciddi bodurken; erkeklerin 2,6’sı ile kızların 2,8’i bodur olarak hesaplandı.

Bölgelere göre değerlendirme yapıl-dığında şişmanlıkta Doğu Karadeniz yüzde 41,3 ile ilk sırada yer alırken; yüzde 28,3 ile İstanbul ikinci sırada, yüzde 26,3 ile Ege üçüncü sırada, yüzde 25 ile Ak-deniz dördüncü sırada bulunuyor. Genel toplamda şişmanlık oranı yüzde 22,5, zayıflık yüzde 2,1, az kilolu oranı yüzde 2,3 ve bodur yüzde 2,4. Şişmanlık, bodurluk ve zayıflık prevelansında kentteki erkek çocuk-larının yüzde 24,9’u şişman çıkarken; bu oran kırlarda yüzde 14,8’de kalıyor; kızlarda ise kentlerdeki oran yüzde 23,4 kırda yüzde 13,6. Bodurluk açısından ise kentlerdeki oran erkeklerde 1,6 iken kırda bu oran yüzde 5,6’ya çıkıyor. Aynı durum kentteki kız çocuklarında 1,8 iken kırda yüzde 6’ya yükseliyor.

Araştırma, Ülke Genelinde Toplam216 İlkokulda Yapıldı Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürlüğü Grup Başkanı Atıf Ala da temel eğitimde yeterli ve dengeli beslenmenin çok önemli olduğunu be-lirterek, araştırmanın Türkiye’yi temsil edebilen 216 okulda gerçekleştirildiğini anlattı. Saha uygulaması Mayıs AyındaGerçekleştirildiSağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardımcısı Hasan Ir-mak ise dünyada meydana gelen ölüm-lerin yüzde 65’inin bulaşıcı olmayan hastalıklardan kaynaklandığını ifade ederek, bu hastalıklara tütün kullanımı, zararlı düzeyde alkol tüketimi, sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam gibi 4 faktörün etkili olduğunu bildirdi. Önceki araştırmalara göre Türkiye’de her üç yetişkinden birinin obez ve 6-10 yaş grubunda obezite oranının yüzde 20 olduğunu vurgulayan Irmak, bu oranların azaltılabilmesi, insanların yaşam süresinin uzaması ve yaşam kali-tesinin artırılabilmesi için projeye destek verdiklerini belirtti. Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Ens-titüsü Müdürü Prof. Dr. Hilal Özcebe ve Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Enstitüsü’nden Dr. Ayşe Tülay Bağcı Bosi de araştırmaya ait ön rapor hakkında su-num yaptı. Genel Toplamda Şişmanlık OranıYüzde 22,5“Çocukluk Çağı Obezite Araştırması” ön raporuna göre, Türkiye’de örneğe çıkılan illerde İl Halk Sağlığı Müdür-lükleri tarafından ekip oluşturuldu. Ekipte, hekim, uzman hekim, beslenme uzmanı, hemşire-ebe, sağlık çalışanı olmak üzere toplam 77 araştırmacı yer aldı. Hafif şişman ve şişmanlık prevalansına bakıldığında, 7 yaşındaki erkek çocuk-ların yüzde 23,7’si, kız çocuklarının yüzde 22,4’ü hafif şişman; erkeklerin yüzde 11,3’ü ile kızların yüzde 6’sı şişman çıktı. Sekiz yaş grubunda ise erkeklerin yüzde 22,9’u ile kızların yüzde 20,7’si hafif şişman ve erkeklerin yüzde 8,6’sı ile kızların yüzde 7,3’ü şişman olarak be-lirlendi. Toplamda ise erkeklerin yüzde 23,3’ü, kızların yüzde 20,7’si hafif şişman ve erkeklerin yüzde 10’u ile kızların yüzde 6,6’sı şişman olarak belirlendi.

SEKTÖRDEN

Page 48: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

48 Ocak-Mart 2014I

Kalp hastalıklarının tedavisinde sıkça uygulanan stent ve by-pass konusunda yapılan araştırma, by-pass ameliyatı sonrası ölüm oranının stent takılan hastalara göre belirgin olarak daha düşük, stent takılan hastaların kalp krizi geçirme riskinin by-pass yapılanlara kıyasla yüzde 42 daha yüksek

olduğunu ortaya koydu.

“By-Pass mı, Stent mi?” Tartışmasına Son

Acıbadem Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Cem Alhan, Prof. Dr. İlke Sipahi ve Prof. Dr. Sinan Dağdelen ile ABD’de görev yapan kalp damar cerrahisi uzmanları Dr. Hakan Akay ve Dr. Arie Blitz’in de aralarında bulunduğu ekip, kardiyoloji ve kalp damar cerrahisi alanında son 10 yıldır süren “stent mi, by-pass ameliyatı mı daha iyi” tartışmasına, yaptıkları araştırmayla son verdi.

6 bin kişi üzerinde yapılan araştırma ile by-pass ameliyatı sonrasında ölüm oranının stent takılan hastalara göre be-lirgin olarak daha düşük, stent takılan hastaların kalp krizi geçirme riskinin by-pass yapılanlara kıyasla yüzde 42 daha yüksek olduğu sonucu elde edildi. Araştırma, bilimsel yayınlar alanındaki prestijiyle bilinen JAMA Internal Medicine dergisinde de yayınlandı.

Prof. Dr. Sipahi, stentten daha eski bir tedavi yöntemi olan by-passın 1970-1980’lerde kullanılmasıyla popüler hale geldiğini belirterek, o dönemde etkili kolesterol ilaçları, balon ve stent olmadığını, anjiyonun yaygın kullanılmadığını ve kalp damar tıkanıklığının tedavisinde uygulanan tek etkili yöntemin by-pass cerrahisi olduğunu söyledi.

Sipahi, 1980’lerde balon, 1990’larda stentle birlikte tıp dünyasında çok büyük bir heyecan oluştuğunu anlatarak, by-pass ameliyatının göğüs kemiğinin kesilmesini gerektirme-sine karşılık, stentin kasıktan ve hatta son zamanlarda koldan da uygulanabilmesinin bu yöntemleri by-passtan daha çe-kici hale getirdiğini ifade etti. İlke Sipahi, yapılan kısıtlı bilim-sel araştırmaların da by-pass ameliyatı ile stent uygulaması arasında ölüm oranlarında belirgin bir fark olmayabileceğini gösterdiğini kaydetti.

SEKTÖRDEN

Page 49: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

49Ocak-Mart 2014I

da dramatik bir fark vardı. Çünkü stent takılan hastaların kalp krizi geçirme ris-kinin by-pass hastalarına kıyasla yüzde 42 daha yüksek olduğunu tespit ettik. By-pass ameliyatı ve stent işleminden sonra, yeniden bir işlem geçirme oranının by-pass ameliyatı olan hastalarda yüzde 71 oranında daha düşük olduğunu bulduk. Kısacası araştırmamızın sonucunda her ne kadar by-pass ameliyatı esnasında hastanın göğüs kemiği kesilerek büyük bir ameliyat yapılıyor olsa da, uzun dönem sonuçların yüz güldürücü olmasını, yaşam süresini uzatmasını ve kalp krizlerinden korunmada büyük avantaj sağladığını gördük.”

By-Pass ÖneriyoruzProf. Dr. Cem Alhan da “by-pass mı, stent mi iyi” konusunda son 10 yıldır bazı araştırmalar yapıldığını belirterek, bu çalışmalarda yaklaşık bin kişilik veya daha küçük hasta gruplarının ele alındığını söyledi. Alhan, bilimde her za-man, az hasta sayısından değil, çok hasta sayısından elde edilen verilerle sağlıklı

sonuçlara ulaşılabileceğini ifade ederek, 6 çalışmaya dahil edilmiş 6 binin üze-rinde hastanın verilerine ulaşarak analiz yaptıklarını dile getirdi.

Araştırmadan sonra hekimlik pratikle-rinde önemli bazı değişiklikler olduğunu, artık birden fazla damarının tıkandığınıgördükleri hemen her hastada önce by-pass yapılmasını önerdiklerini anlatan Alhan, araştırma sonuçlarının dünyadaki tedavi kılavuzlarını da etkileyeceğine inandıklarını ifade etti.

Alhan, çalışmalarının Forbes gibi bir dergide yayınlanmasının da araştır-manın önemini gösterdiğini söyleyerek,“Günümüzde kalp hastalıkları sa-dece ABD’de değil, ülkemizde de ölüm nedenleri arasında birinci sırada yer alıyor. Dünyanın en önemli hastalığını araştırıyoruz. Bu çalışmanın sonuçları sayesinde, insanlar kalp hastalığından kolay kolay ölmeyecek, ömürleri uzaya-cak, kalp krizinden çok daha iyi koruna-caklar” şeklinde konuştu.

4 Yıllık Sonuçlar İncelendiBu nedenle stente ilginin önemli oranda arttığını vurgulayan Sipahi, hasta sayıları yeterince yüksek olmayan araştırmaların da genellikle sadece 1 yıllık takip sonuçlarını verdiğini belirterek, “Kendi aramızda tartışırken, bu sınırlamaların üstesinden gelebilecek bir araştırma yapmaya karar verdik. Meta-analiz dediğimiz bir yöntem kullanarak, 6 bilim-sel araştırmanın ortalama 4 yıllık hasta sonuçlarını bir yıl gibi bir süre içinde analiz ederek, kendi araştırmamızı tamamladık” dedi.

Hastaların ortalama 4 yıllık sonuçları incelendiğinde ölüm oranlarında çok ciddi bir fark olduğuna işaret eden Sipa-hi, şunları kaydetti:

“By-pass ameliyatı olan hastaların, stent takılan hastalarla kıyaslandığında 4 yıldaki ölüm oranlarının göreceli olarak yüzde 27 oranında azaldığını gördük. By-pass ameliyatı ve stent takılan hastalar arasında, kalp krizi geçirme konusunda

SEKTÖRDEN

Page 50: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

50 Ocak-Mart 2014I

TNS’in yaptığı “Türkiye’de Yalıtım” konulu araştırmada, ülkemizde yalıtım konusundaki sıkıntılar ve binaların mevcut durumuyla ilgili oldukça önemli sonuçlar ortaya çıktı...

Türklerin Yarısından FazlasıEvlerinde Isı Kaybı, Rutubet ve

Su Sızıntısı Yaşıyor

yalıtım konusundaki bilgisizlik ve insanların oturdukları konutları hak-kındaki ilgisizliğinin anket ile ortaya çıktığını belirterek, “Türkiye’de binalar temelden duvarlara, ıslak zeminlerden çatıya kadar çeşitli yalıtım sorunları yaşıyor” dedi.

Eruslu, araştırma hakkında şu bilgileri verdi; “Yapılan araştırmada, Türkiye genelinde, 18 ilde, özel örneklem ile tüm ülkenin ortalamasını gösterecek 25-55 yaş arasında 1249 kişi ile görüşüldü. Buna göre; ankete yanıt verenlerin, yüzde 18’i evinin yaşını bile bilmiyor. Oturulan evlerin yaşı ortalama 20 yıldır. Yani Türkiye’de hanelerin neredeyse yüzde 80’i son deprem yönetmeliğinden önce yapılmış durumda. Ankete göre,

Eryap CEO’su ve XPS-Isı Yalıtımı Sanayi-cileri Derneği Başkanı Emrullah Erus-lu, yapılan araştırmanın sonuçlarının, ortalama bina yaşının 20 yıl olmasına rağmen Türkiye’de hane halkının yarısından fazlasının evlerinde ısı kaybı, rutubet ve su sızıntısı yaşadığını ortaya koyduğunu belirtirken, “Asıl önemli olan, halkın yarısından fazlası binasının te-melini hiç kontrol ettirmemiş ve bilgisi yok. Yaklaşık üçte ikisi deprem kuşağında olan Türkiye’de, bina ömrünü ve insan hayatını doğrudan etkileyen su ve yangın yalıtımının öncelik sırasında son iki sırayı alması oldukça düşündürücü” dedi.

Eryap CEO’su ve XPS-Isı Yalıtımı Sanayi-cileri Derneği Başkanı Emrullah Eruslu, düzenlediği basın sohbet yemeğinde,

konutların yüzde 32’si 11-21 yaş, yüzde26’sı 21-40 yaş, yüzde 5’i ise 41 ve üze-rinde bir yaşa sahip”.

Eruslu, araştırmaya verilen diğer yanıtlara göre ise hane halklarının çoğunluğunun binaların yalıtım duru-munu bilmediğini, ancak rutubet ve ısınma sorunu yaşadığını belirttiklerini vurgulayarak şu bilgileri verdi: “Ankete yanıt verenlerin yüzde 43’ü binasına yalıtım yapılmadığını belirtirken, yüzde 25’i de bu konuda bilgisi olmadığını söyledi. Binasına yalıtım yapıldığını be-lirtenlerin oranı ise yalnızca 23. Ankete katılanların yüzde 37 gibi yüksek bir oranı, binalarında ısı kaybından şikayet ederken, yüzde 40’ının da ana sorunu rutubet ve su sızıntısı olup su yalıtımı so-runu bulunuyor. “

SEKTÖRDEN

Page 51: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

51Ocak-Mart 2014I

Duvarlar Elek GibiEruslu’nun araştırma sonuçlarına göre verdiği bilgilere göre; birçok romatizmal hastalıklar ile astım, faranjit gibi üst solu-num hastalıklarının başlangıcına sebep olan rutubet ve nem hane halklarının yarısından fazlasında yaşanıyor. Verilere göre bu sorun evlerin yarısından fazlasının çatı-tavan-zemin ve duvarlarında yaşanırken evlerin yüzde 46’sı ıslak zeminde su sızıntı sorunu, yüzde 20’sinde ise pencere yanlarında sorun olduğu görülüyor. Isı yalıtımı sıkıntısında ise en fazla ısı kaybı yüzde 63 ile duvarlardan kaynaklanırken bunu pencere yanları, çatı ve zeminin takip ediyor: Eruslu, “Bu ısı kaybının en önemli nedeni, yalıtımsız binalardır” dedi.

Halkın Yarısı Evinin Temelini Kontrol EttirmemişEruslu, araştırmada verilen yanıtlara göre Türkiye’de diğer önemli bir sorunun da, hane halklarının binaların durumu hakkında bilgisinin bulunmaması olduğunu söyledi. Ankete yanıt veren 1249 kişinin yüzde 18,5’unda su sızıntısı, donatıda paslanma,

betonda çatlak, rutubet gibi ciddi sorunlar varken yarısından fazlası binasının temelini hiç kontrol ettirmemiş.

Kentsel Yaşamın Önemli Bir Sorunu: Ses Kirliliği ve GürültüEruslu; araştırmaya verilen yanıtlara göre yaklaşık her dört kişiden birinin(%23,29) evde yaşadığı en önemli yalıtım sorunu olarak “dışardaki sesin ev içine girmesi” olarak görülürken hane halklarının üçte birinden fazlasının evinde “ses kirliliği/gürül-tü” problemi yaşadığı söyledi. Kentsel yaşamının bir sonucu olarak bu oran kentlerde artış gösterirken kırsalda azalıyor. İnsan vücudunda kas gerilmeleri, stres, dolaşım bozukluları gibi çeşitli fizyolojik sorunlara neden olan ses kirliliği/gürültü problemi yaşayan kesimin ilk sırada belirttiği gürültü kaynağı ise sokaktan gelen araba, uçak, satıcı ve benzeri sesler. Komşu daireden gelen konuşma, su sesi, kapı açma ve kapama benzeri sesler de insanları rahatsız ediyor.. Bu sonuçlardan görüldüğü üzere yaşam alanlarının içinden kaynaklı ses kirliliği/gürültü problemi önemli bir sorun teşkil ediyor.

SEKTÖRDEN

Page 52: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

52 Ocak-Mart 2014I

Page 53: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

53Ocak-Mart 2014I

DIGI-RESEARCH

Dünyada da pek çok kez yaşandığı ve son olarak ülkemizde Gezi protestoları ile birlikte bir kez daha çok net bir şekilde or-taya çıktığı gibi, internet haber alma alışkanlıklarımızı ciddi bir şekilde değiştiriyor. Bundan sadece bir kaç yıl öncesine kadar haberlere ulaşmak için ya günlük gazetelere, ya da görsel ve işitsel kitle iletişim araçlarının planlanmış zaman dilimlerinde-ki bültenlerine mecburduk.

Bugün durum böyle değil. Haber her an, her yerden ve herkes tarafından erişilebilir ve daha da ilginci dağıtılabilir hale geldi. Bunda da özellikle sosyal medyanın rolü son derece büyük. PEW’in gerçekleştirdiği bir araştırma bir haber kaynağı olarak sosyal ağ sitelerinin nasıl bir önemi olduğunu ortaya koyuyor…

Araştırma ABD’de gerçekleştirilmiş olduğu için ülkemizdeki alışkanlıklara bire bir uygun olmayabilir. Bununla beraber

sosyal medya kullanımının küresel olarak benzerlikler gös-terdiğini düşündüğümüzde Türkiye’de sosyal medyanın bir haber kaynağı olarak nasıl kullanıldığına dair fikir verecektir.

PEW’in gerçekleştirdiği araştırma bir haber kaynağı olarak sosyal ağ sitelerinin nasıl bir önemi olduğunu ortaya koyuyor…

Haber Kaynağı Olarak

SOSYAL AĞ SİTELERİ

Haber: Ümit Öncel - Webrazzi

Sosyal Ağ Sitelerindeki Haber Gösterimi

%62Reddit

Youtube

Google Plus

Instagram

Twitter

Myspace

Facebook

Linkedin

Tumblr

VinePinterest

%52

%14%13

%20

%47%30

%13

%29

%9%3

Page 54: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

54 Ocak-Mart 2014I

11 önemli sosyal ağ sitesinin incelendiği araştırmada ilk olarak, her bir sosyal ağ sitesinin kullanıcılarının ne kadarının siteyi haber alma amaçlı kullandığını gösteriyor. Listedeki en çok kullanıcıya sahip sosyal ağ sitesi olmasa da Red-dit kullanıcılarının yüzde 62’sinin siteyi haber kaynağı olarak kullanıyor olması, Reddit’i bu listede birinci sıraya yerleştiriyor. Ardından yüzde 52 ile Twitter ve yüzde 47 ile Facebook geliyor.

Araştırmadaki diğer dikkat çekici bir sonuç da sosyal ağları bir haber kaynağı olarak kullananların yüzde 65’inin haberleri tek bir sosyal ağ sitesinden takip ediyor oldukları. Birden fazla si-teyi bu amaçla kullananların oranı yüzde 26 iken, üç veya daha fazla kaynaktan haberleri takip edenlerin oranı sadece yüzde 9.

Birden fazla sosyal ağ sitesini haber kaynağı olarak değerlendiren kullanıcılar arasında Facebook’un popülerliği görünüyor. Diğer bir sosyal ağ sitesinden haberleri takip edenlerin, ikinci haber kaynağı olarak Facebook’u kullanma oranları oldukça yüksek. Bu açıdan bakıldığında ikinci sırada ise YouTube geliyor. Burada ortalamayı artıran ilk haber kaynağı olarak Google+’ı görüyoruz. Çünkü Google+’tan haber alan kullanıcıların yüzde 47’si ikinci haber kaynağı olarak yine Google’a ait olan YouTube’u tercih ediyorlar. Bu listede üçüncü sırada ise Twitter geliyor.

Bu sonuçlar bize sosyal medyanın önemli bir haber kaynağı ha-line gelmiş olduğunu gösteriyor. Özellikle de daha niş sitelerin

Her ne kadar haber kaynağı olarak ilk akla gelen site Twitter olsa da, kullanıcı sayısı avantajıyla Facebook Twitter’ı geride bırakıyor. Bu sırada içeriğe ciddi yatırım yapan LinkedIn’in ise 11 sosyal ağ sitesi arasında ancak 8. sırada yer alıyor olması bu alanda daha çok çalışması gerekeceğini gösteriyor.

kullanıcıları arasında sosyal ağ siteleri bir haber kaynağı olarak kullanma oranın daha yüksek olduğu dikkat çekiyor.

Haber Toplam Kaç Sosyal Networkten Takip Ediliyor

%26

Haberi Sadece 1Sosyal Networkten

Takip Edenler

Haberi 2 SosyalNetworkten

Takip Edenler

Haberi 3 SosyalNetworkten

Takip Edenler

DIGI-RESEARCH

Page 55: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

55Ocak-Mart 2014I

Çalışanların Yarısı MutsuzÜye sayısı her geçen gün artan İşkolig, 2500 üyesinin yılın ilk 6 ayında katıldığı Türkiye’de çalışan

mutluluğu infografiğini yayınladı.

Üyelerin anonim olarak cevap verdiği değerlendirmede üye-lerden çalışma saatleri, takdir edilme, yöneticinin gösterdiği saygı’nın aralarında bulunduğu 16 soruda 1-5 arasında derece-lendirmesi sonucunda ilginç sonuçlar çıkmış.

En mutlu çalışanlar Bosch, Arçelik ve Vestel’in de yer aldığı elektronik sektörünün çalışanları. Buna karşılık mutsuzluğun iletişim problemlerinden başladığını söylemek mümkün saygı, takdir – geri bildirim, mutsuzluğun ana sebepleri arasında.

Haber: A. Buğra Ferah - Webrazzi

DIGI-RESEARCH

Page 56: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

56 Ocak-Mart 2014I

FindLaw tarafından 1000 örneklemle yapılan araştırma kullanıcıların yüzde 29’unun en az bir kez sosyal medya üzerinde sonradan çok pişman oldukları bir paylaşımda bulunduklarını ortaya koyuyor.

Ayrıca katılımcıların yüzde 79’u olumsuz bir tepki alabileceğidüşüncesi ile en az bir paylaşımlarını silmişler.

SoSYAl PİşMAnlık ÇAğı

Hepimizin hayatında bazı şeyleri hiç söylememiş olmayı dilediğimiz anlar olmuştur. Konuşmayı bilmek kadar, susmayı bilmek de bir erdem ama sos-yal medya sessiz kalmak daha da zor. Karşınızda biri varken sözlerini tartmak için çoğunlukla daha yüksek motivasyo-numuz olur ama bilgisayar başında bir an için bazı şeyleri sanki kimse duymayacakmış gibi paylaşırız. Sonuçlar da her zaman çok olumlu olmayabilir…

Bu konuyla ilgili yapılan bir araştırma kelimenin tam anlamı ile bir “sosyal pişmanlık” çağında yaşadığımızı or-taya koyuyor. FindLaw tarafından 1000 kişinin katılımı ile düzenlenen bir an-ket, kullanıcıların yüzde 29’unun en az bir kez sosyal medya üzerinde sonradan çok pişman oldukları bir paylaşımda bulunduklarını ortaya koyuyor…

18 – 34 yaş arasındaki katılımcıların ver-dikleri yanıtların ortaya koyduğu, her 10 kişiden 3’ünün belli bir seviyede bir sos-yal pişmanlık yaşamış olduğu. Fakat araştırmaya göre pişmanlık yaşamaktan daha yaygın olan, pişmanlık korkusu gibi görünüyor.

Katılımcıların yüzde 79’u olumsuz bir tepki alabileceği düşüncesi ile en az bir paylaşımlarını silmişler. Fakat bu endişe daha ilerleyen yaşlarda azalıyor gibi görünüyor. 35 – 64 yaş grubu içerisinde aynı endişe ile paylaşımlarını silenlerin oranı sadece yüzde 36. Gençler arasında gizlilik ve mahremiyet kavramına verilen önem de daha fazla. Genç katılımcıların yüzde 82’si sosyal ağlardaki gizlilik ayarlarında değişiklik yaptığını ve sadece yüzde 6’lık bir kısım varsayılan değerleri değiştirmeden kullandığını söylüyor.

Peki bu anketten hangisonuçları çıkarıyoruz?İlk olarak aynı gerçek hayatta olduğu gibi düşünmeden konuşmamakta fayda var. Dediğimiz gibi yüz yüze iletişimde bu kontrolü kurmak biraz daha kolay. Fakat sosyal medyada söylenen bir sözün çok daha fazla kişiye ulaştığını ve silinmediği sürece daima erişebilir olduğunu da unutmamak gerekiyor. Ayrıca silseniz bile ekran görüntüsünün varlığını sürdürme ihtimali olduğunu unutmayın.

İkinci olaraksa gizlilik ayarlarını kont-rol etmek, paylaşımlarınızın kimler tarafından görüntüleneceğini belirlemek açısından son derece önemli. Geçtiğimiz günlerde Facebook güvenliği yazısında gizlilik ayarlarının nasıl yapılabileceğine değinmiştik, merak ediyorsanız göz atmanızı öneririz.

Haber: Ümit Öncel - Webrazzi

DIGI-RESEARCH

Page 57: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

57Ocak-Mart 2014I

Haber: Ümit Öncel - Webrazzi

Ajanslar Açısından 2014 Yılında

NELER DEĞİŞEcEK?Optify’ın gerçekleştirdiği araştırmaya göre, ajanslar 2014 yılında dijital pazarlama alanına

çok daha fazla önem verecekler.

Geleneksel ve dijital pazarlama arasındaki mesafenin hızla kapandığı bir dönemdeyiz. Dijital mecraların sundukları pazar-lama imkanları geçtiğimiz dönemler içerisinde o kadar hızlı bir şekilde ortaya çıktı ki, yıllardır varlığını sürdüren pazarlama ve reklam ajansların büyük kısmı bu geçişe ayak uydurmakta zorlandı. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de odaklandığı alan sadece dijital mecralar olan ajansların sayısının hızla artmasının en önemli nedenlerinden biri de bu.

Fakat geleneksel ajanslar bu farkı kapatmaya başlamış gibi görünüyorlar. Optify’ın gerçekleştirdiği bir araştırma ajansların 2014 yılında dijital pazarlama alanına çok daha fazla önem vereceklerini ortaya koyuyor.

Raporun en dikkat çeken kısmı ajansların yüzde 95’i önümüzdeki 12 aylık süre içerisinde sundukları dijital pazarlama hizmetlerinigenişletmek niyetinde olmaları. Ajanslardan en çok talep edilen üç hizmet sırasıyla şunlar; yüzde 73 ile sosyal medya,

yüzde 69 ile web sitesi hizmetleri ve yüzde 66 ile arama motoru optimizasyonu.

Müşterilerin bu beklentilerinin artması ile birlikte artık her ajans bu servisleri sunmak için kendini geliştirme zorunluluğu his-sediyor. Bu durum da beraberinde dijital pazarlama alanlardaki nitelikli iş gücüne ihtiyacı artırıyor. Hali hazırda müşterileri için sosyal medya, web sitesi, içerik yönetimi, arama motoru opti-mizasyonu ve tasarım hizmetlerini bir arada sunan ajansların sayısının yetersiz olması önemli bir sorun gibi görünüyor. Önümüzdeki 12 aylık dönem içerisinde pek çok geleneksel ve dijital ajansın bu hizmetleri sunabilecek hale gelmesi ise müşteriler açısından en büyük gelişme olacak.

Çünkü müşterilerin çok büyük kısmı için hangi kanal ve yöntem-lerin kullanıldığından çok önemli olan elde edilecek sonuçlar. İçerisinde bulunduğumuz dönemde ise pazarlama faaliyetle-rinin gerçek potansiyeline ulaşabilmesi için entegre bir şekilde yürütülebiliyor olması gerekli.

DIGI-RESEARCH

Page 58: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

58 Ocak-Mart 2014I

Türkiye internet sektörünün yabancı melek yatırımcısı BIC Angel Investments, Türkiye’deki girişimcileri tanımaya ve tanıtmaya devam ediyor. BIC, internet üzerinde gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçları

açıklayarak Türkiye’deki girişimcilerin profilini çiziyor ve ihtiyaçlarını ortaya koyuyor.

Türkiye’de Girişimci Sermaye Bulamıyor, YATIRIMCI RİSK ALMIYOR

Haber: Ümit Öncel - Webrazzi

Türkiye internet sektörünün yabancı melek yatırımcısı BIC Angel Investments, Türkiye’deki girişimcileri tanımaya ve tanıtmaya devam ediyor. BIC, internet üzerinde gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçları açıklayarak Türkiye’deki girişimcilerin profilini çiziyor ve ihtiyaçlarını ortaya koyuyor.

Yazının sonunda infografik şeklinde paylaştığımız araştırmada 156 girişimcinin yanıtları resmedilmiş. Buna göre girişimci eko-sistemimiz erkek egemen egemen bir topluluk. Girişimcilerin sadece yüzde 19’u kadınlardan oluşuyor ve kadınların yaş ortalaması 35. Erkeklerin yaş ortalaması 30.

DIGI-RESEARCH

Page 59: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

59Ocak-Mart 2014I

Araştırmanın sonucunda ise ekosistemi sorunları; sermaye bulamamak, girişimcilikle ilgili yasal düzenlemelerin uy-gun olmaması ve yatırımcıların yeterince risk almaması ileyatırımcıların girişimcilere temkinli yaklaşması şeklinde sıralanmış.

Girişimcilerin Yarısından Fazlası 1 veya 2 Yıllıkİş Tecrübesine SahipYani Türkiye’nin genç nüfusu girişimcilik ekosistemimize henüz tam yansımış değil. Girişimciliğe (en azından elle tutulur olanlarına) başlama yaşı da bunu gösteriyor. Girişimcilerimizin sadece yüzde 39’u 24 yaşın altındayken bu işe soyunmuş. Kadınlar girişimciliğe erkeklerden ortalama 4 yıl daha geç başlıyor.

Katılımcılar ortalama 3.4 yıldır girişimcilik kariyerine, yüzde 57’si 1 veya 2 yıllık tecrübeye sahip. Diğer yandan yüzde 8’lik bir kesim 10 yılın üzerinde bir tecrübeye sahip.

Son olarak yerel çalışmalar hakkında BIC Angelı Investment’ı yatırım alanının Yandex‘i olarak gördüğümü söylemeliyim. Diğer yatırımcıların da bu tür çalışmalar görebilmek sektörün daha iyi tanımamızı ve daha hızlı yol almamızı sağlayacaktır.

Girişimcilerin yüzde 60’ı İstanbul’dan. İkinci sırada yüzde 15 ile Ankara, 3. sırada yüzde 5 pay ile Kocaeli geliyor.Girişimcilerin yüzde 3 doktora, %24’ü yüksek lisans eğitime sahip. %15’i lise mezunu, %58’i ise lisans mezunu.

Öne çıkan rakamlar

En girişimci üniversite yüzde 10 payla Orta Doğu Teknik Üni-versitesi (ODTÜ). İkinciliği yüzde 9 payla Anadolu ve Boğaziçi üniversiteleri, üçüncülüğü yüzde 8 payla İstanbul ve Mar-mara üniversiteleri paylaşıyor. (Girişimcilerimizin eğitim düzeyine dair bizim yaptığımız araştırmada sonuçlar biraz farklıydı.)Girişimcilerin yüzde 12’si daha önce profesyonel olarak çalışmamış. 10 yıldan fazla iş tecrübesini bırakıp girişimciliğesoyunanların oranı yüzde 15. Profesyonel yaşama 3 yıl veya daha az vakit ayıranların oranı yüzde 43.Dikey sektörel dağılımda e-ticaret (yüzde 37), yazılım danış-manlığı (yüzde 25) ve sosyal ağ (yüzde 24) ilk 3 sırayı alıyor.Ekiplerin ortalama 3.8 kişiden oluşuyor.Girişimcilerin yüzde 74’ü yatırıma ihtiyacı olduğunu, bunların da sadece yüzde 17’si 0-50.000 TL değerinde yatırıma ihtiyacı olduğunu belirtiyor. İşte ‘hızlı yatırımcıların‘ ulaşabileceğikitle bu.Girişimcilerin en çok ihtiyacı olan yatırım aralığı ise %38 ile 50.000 TL – 250.000 TL olmuş.Katılımcılar girişim/yatırım ekosistemindeki en büyük sorunları ise sermaye, devlet, yatırımcı ve girişimci kaynaklıolarak belirtiyor.%19

%15

%15

%13

Girişimcilerin Profesyonel Olarak Geçirdikleri Süreye Göre Dağılım

1 Yıl

5 Yıl

3 Yıl

7 Yıl

10 Yıl

2 Yıl

6 Yıl

9 Yıl

4 Yıl

8 Yıl

10+ Yıl

%9%8

%6%4

%5%2

%4

Yatırım İhtiyacı Ne Kadar?

%170 - 50.000 TL

1.000.000 TL - 5.000.0000 TL

250.000 TL - 500.000 TL50.000 TL - 250.000 TL

500.000 TL - 1.000.000 TL

%38%17

%12%16

DIGI-RESEARCH

Page 60: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

60 Ocak-Mart 2014I

Bütün gün elimizden düşürmediğimiz telefonun, her gördüğümüz kareyi ölümsüzleştirmek için uzandığımız fotoğraf makinasının, bu fotoğrafları paylaştığımız sitelerin, mesai saatlerinde oturduğumuz yerden online alışveriş yaptığımız yerlerin, ilkokul arkadaşımızı yıllar sonra karşımıza çıkaran sosyal platformların isimlerinin nasıl doğduğunu merak ettiniz mi hiç? Cevabınız evetse

buyrun dünyanın en popüler teknoloji markalarının serüvenine beraber çıkalım...

MARkAlARın İSİM SERÜVEnİ

ACER1976 Tayvan doğumlu markanın orijinal ismi Multitech International. Kurulu-şundan 10 yıl sonra şirket, adını Latin-ce’de sivri, keskin, yetenekli anlamına gelen ‘’Acer’’ la değiştirdi. İsmin ayrıca ‘akçaağaç’ gibi alakasız çağrışımlar yaptığı bazı diller de mevcut.

AMAZONAmazon Jeff Bezos tarafından ilk olarak Cadabra.com ismiyle kurulmuş bir site (Şu an aynı adreste Yeni Zelanda’dan bir seyahat sitesi var.) Bezos’un in-ternetten kitap sipariş etme fikrinden çok etkilendiği ve bunu sihirli bir süreç olarak adlandırdığı söyleniyor. Tercih ettiği isim de bu fikirle bağlantılı zaten. Kendi sözleriyle ifade edersek; ‘’Bir kitap hayal ediyorsunuz, Abracadabra! ve kitap odanızdaki kitaplıkta! ‘’ . Abracadabra uzun bir isim olduğu için onu Cadabra’ya çeviren Bezos ilginç bir tesadüf sonrası bu isimden de vazgeçmiş. Avukatıyla yaptığı telefon görüşmesinde karşı tarafın Cadabra’yı Cadaver olarak anlaması so-nucu telaşa kapılan Bezos, alfabenin ilk harfi olan A ile başlayan, egzotik ve farklı bir isme yönelip Amazon’u bulmuş. (Bilmeyenler için, Cadaver ölü, kadavra demek.)

APACHEApache Software Foundation resmi olarak 1994 yılında kurulmuş olmasına rağmen

Haber: Melike Şimşek - Truva İneği

HABER

Page 61: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

61Ocak-Mart 2014I

1977’ye ait şirketin bazı dökümanlarıisminin nereden geldiğiyle ilgili bilgiveriyor. Apache Group birçok kişinin NCSA httpd 1.3. için ‘patch’ dosya de-nilen ek dosyalar yazmasıyla oluşuyor. Ortaya çıkan sonuç da patchwork dediğimiz yama işi gibi, A PAtCHy server olarak adlandırılmış.

APPLEGelelim dünya devi Apple’ın hikaye-sine. Belki de efsanevi hikayeye sahip markadır Apple. Apple, yani Elma eski CEO Steve Jobs’un en sevdiği meyvedir ve en sevdiği meyvenin ismini şirketine veren Steve Jobs bunu yaparken neler düşündü bilmiyoruz ama bunun ünlü matematikçi, bilgisayar bilimlerinin yaratıcısı Alan Turing’e refere edildiği yönünde düşünceler var. Eşcinsel olduğu ortaya çıkınca hapse atılan ve burada yediği siyanürlü elma sonucu hayatını kaybeden Turing’in gerek Apple’ın gökkuşağı renklerini barındıran logo-sunun gerekse markanın adının ilham kaynağı olduğu söyleniyor. Apple 2.0 adlı kitapta bundan bahseden Steve Wozni-ak, Jobs’un kendisine harika bir isim bulduğunu söylediğini ve ardından Ap-ple Computers dediğini anlatıyor. ‘’ Belki eskiden elma bahçelerinde çalıştı, belki Apple ile başka bir şey anlatmaya çalıştı, belki de Apple Records’tan esinlendi, sormadım bile’’ diyor Wozniak. Yine de Jobs’la birlikte başka isimler arayan Wozniak Executex ya da Matrix Compu-ters gibi isimlere de sıcak baktıklarını ama hiçbirinin Apple gibi net, ulaşılabilir bir marka algısı yaratamadığını söylüyor. Ayrıca Apple başka şirketleri de etkilemiş bir isim, İngiltere çıkışlı Apricot (Kayısı) Computers gibi.

FACEBOOKFacebook ismi ve bu ismin kökleri tama-men üniversite kampüslerine dayanıyor. Facebook’un filmlere konu olan bir kuruluş hikayesi olsa da ismi son derece göz önünde olan bir yerden geliyor. Fa-cebook, Amerikan üniversitelerinde öğrencilerin isimleri ve fotoğraflarının olduğu online ya da basılı bir adres defteri anlamına geliyor. Özellikle aka-demik yılın başında dağıtılan bu defter öğrencileri birbirlerini tanımalarına da yarıyor.

NERONero CD/DVD yazmak/yakmak için en çok tercih edilen Alman yazılım programı. İsmini aldığı kişi de tarihte ürünün işleviyle oldukça benzerlik gösteren biri, Roma’yı yakan imparator Nero.

ORACLEVeri tabanı yazılım şirketi olan Oracle’ın doğuşu CIA’in yürüttüğü bir projeyle olmuş. O zamanlar Relational Soft-ware Inc. adlı bir proje yürüten şirkette Oracle ismi CIA’in bir kodu olarak kullanılıyormuş. Proje bittikten sonra da çalışmalarına devam etmek isteyen şirket, kodu şirkete isim olarak uygun görmüş.

GROuPONGroupon’un hikayesi kısa ve öz. Group + kupon kelimelerinin bir kombinasyonu yapılmış, ve karşınızda Groupon.

FLıCKR2007’de yapılan bir ropörtajda Flickr’ın kurucusu Stewart Butterfield ve eşi Caterina Fake Flickr isminin aslında yanlışlıkla ortaya çıktığını anlatıyor. www.flicker.com’u almak isteyen ama bu mümkün olmayınca domain boşalana kadar flickr’la idare etmeye karar veren çift, ismin marka üzerindeki etkisini gördükten sonra Flicker’dan tamamen vazgeçmiş ve yola typo hatalı Flickr ile devam edip başarıya ulaşmış.

GOOGLEGoogle da Flickr gibi bilinçli typo hatasıyla ortaya çıkan etkili isimlerden biri. Kaynağını 100 sıfırlı sayı anlamına gelen Googol’dan alan Google sınırsız bilgiyi istediğimiz anda önümüze geti-rebilmek için kulağa daha hoş gelen ve diğerine göre görece daha anlamsız olan Google’ı tercih etmiş sonunda.

TWıTTERTwitter ismi bulunmadan önce birçok isim üzerinde kafa patlatılmış ve en son 2 isim üzerinde ciddi ciddi düşünülmeye başlanmış; Twitch ve Jitter. Kurucu-lardan Jack Dorsey Twitter ismine nasıl ulaşırken somut ve ne yaptıklarını insanların zihinlerinde çağrıştıran bir şeyler istediklerini söylüyor. Sistemi yaratanlardan biri olan Noah Glass ilk buldukları isim olan Twitch’i sözlük-te araştırmaya başlamış ve o esnada karşısına kuş cıvıldaması anlamına gelen Twitter çıkmış. Yaptıkları işi tam olarak anlatan kelimeyi bulduklarını düşünen kurucular son derece akılda kalıcı olan Twitter’a böylece karar vermişler.

SKYPESkype kurulduğunda Sky-Peer-to-Peer ismi uygun görülmüş, daha sonra Sky-per şeklinde kısaltılmış, daha da sonra Skype’ta karar kılınmış. Sondaki R’nin atılma sebebi ise Skyper domainin dolu olması.

HABER

Page 62: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

62 Ocak-Mart 2014I

Rekabetin yoğun bir şekilde arttığı günümüzde kurumlar müşterileriyle duygusal bir bağ kurmanın yollarını aramaya devam ediyorlar. Söz ko-nusu hedef, kitlelerle duygusal bağ oluşturma olduğunda ise “Pazarlama” genel başlığı altında “Kurumsal İletişim” kavramı ön plana çıkıyor. Kurumsal iletişim yapmanın yöntemi ise muhtelif...

Yöntemler kurumların pazarlama ve tanıtım stratejilerine göre şekil alıyor. Kimi kurumlar bunun için sadece görsel mecrayı kullanırken bazıları yazılı ya da müşterilerle direkt temas sağlayabilecekleri tanıtım faaliyetlerini tercih ediyor.Kimi kurumlar ise bunların tamamını içeren 360˚ pazarlama yöntem

İletişim Direktörü Zeki Çukur ve Cum-huriyet Gazetesi Spor Yazarı Barbaros Talı ile “Spor İletişimi ve Sponsorlukları” konusunda kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik. Keyifle okumanız dile-ğiyle!

Cumhuriyet Gazetesi Spor Yazarı Bar-baros Talı ile “Türkiye’de Spor İletişimi ve Sponsorlukları“ Üzerine...

Barbaros Bey, sizce bir markanın Türki-ye pazarında bilinirliliğinin ve şansının artması için ne gibi unsurlar olması gerekir? Sizce spor etkinliklerine spon-sor olmak markalar için yararlı bir yöntem midir?

ini seçiyor. Bütün bu yöntemler arasında klasik iletişim mecralarının bir adım önüne geçen yeni nesil iletişim yöntemi olarak Sosyal Sorumluluk ve Spor Etkin-lik Sponsorlukları müşterilerle duygusal bağ kurma noktasında ön plana çıkıyor. 18-19 Aralık 2013 tarihlerinde İstanbul Bağlarbaşı Kongre Merkezi’nde gerçekleşen “Spor İletişimi Zirvesi” Markaların spor sponsorlukları ile he-deflediklerini ve bu hedeflere ulaşmanın markalar üzerinde etkilerinin neler olduğunu net bir şekilde ortaya koydu.

Researcher Dergi olarak katıldığımız etkinlikte Vodafone Sponsorluk ve Etkin-lik Müdürü Ender Uslu, THY Kurumsal

Spor İletişimi Zirvesi bu yılda Türk sporuna damga vuran isimleri bir araya getirdi. Gecede Halit Kıvanç, Simge Fıstıkoğlu, Ersin Düzen, Göktuğ Sevinçli, Ece Vahapoğlu gibi medya yıldızlarının yanı sıra markalardan da önemli isimler bir araya geldi. Researcher Dergi olarak katıldığımız etkinlikte Vodafone Sponsorluk ve Etkinlik Müdürü Ender Uslu, THY Kurumsal İletişim Direktörü Zeki Çukur ve Cumhuriyet Gazetesi Spor Yazarı Barbaros Talı ile “Spor İletişimi ve Sponsorlukları” konusunda

kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik.

Markaların İletişim Stratejileri veSPOR İLETİŞİMİ

RÖPORTAJ

Page 63: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

63Ocak-Mart 2014I

Yararlı bir yöntemdir ancak burada yola doğru planlama ve doğru uygulamayla çıkmak lazım. Bunu neden söylüyorum; siz, spor dediğiniz zaman çok geniş bir kitleden bahsediyorsunuz. Bu kitle sos-yo-ekonomik statüsü A Plus, A,B,C gibi ayrılmamış, yaş grupları belirlenmemiş nerdeyse toplumun büyük çoğunluğunu içine alan farklı bir kitle. Yediden, yetmişe farklı yaşlarda, farklı sosyal statülerde, yaşam alışkanlıkları farklı olan insanları kapsıyor, büyük bir kitleyi kavrıyorsunuz. Bu kitleyi harekete geçirebilmek için ne yapmak lazım, bunun için şirketin ya da markanın ürün ya da hizmetinin yaratacağı katma değerin ne olduğunun ve bu kitleden yararlanarak nasıl bir kaldıraçla bu işten yararlanabileceğinin hesabının iyi yapılması lazım. Bu hesabı iyi yapan şirketler sonuçta istedikleri sonuçları elde ediyorlar. Bu iş sadece “bizde orada gözükelim, bizim de adımız orada olsun” demekle olmuyor.

Burada belki nemalanır, fayda sağlarız mantığıyla hareket edildiğinde işin rengi ve sonuçları farklı olabiliyor. Bu çalışmayı yapabilecek şirketler Türkiye’de kaç tane ve bu şirketler, bu çalışmanın ardından yaptıkları uygulamanın ölçümünü nasıl

olup olmadığınızı belirlemiyor. Artık kazandıklarınızı neye vakfettiğiniz, nasıl kullandığınızı göstermeniz lazım. Önce-likle şeffaf olmanız lazım. Hesap verebilirolmanız lazım. Çevreye duyarlı olmanız lazım. Toplumdan kazandığınızın bir kısmını topluma vakfetmeniz lazım. Bu parametrelerle yola çıktığınız zaman doğru sonuca ulaşırsınız. Sonuçta insan-lar Vodafone’nun bu ülkede kazandığı paranın bu ülkenin hayrına, uğruna harcıyor olmasından dolayı Vodafone’nu bir tık farklı görüyor olabilirler. Bu da marka için doğru bir yaklaşımdır.

Yaklaşım doğru, peki kurumsal karlılık açısından sonuç da doğru mu?Bana sorarsanız doğru olabilir ama ölçmek lazım. Bu bir süreç sonuçta; bir yerde başlıyor ve bir yerde bitiyor. Bunun dönemsel olarak ölçümlenmesi lazım, doğru olup olmadığını da ölçtükten son-ra konuşmak lazım.

Markalar, spor sponsorluğuna yatırım yaparken sizce nelere dikkat etmelidir?Maalesef Türkiye’de nelere dikkat et-mesi lazımın ötesinde şöyle bir sistem çalışıyor: Birileri bir grubun içinden biri-lerini tanıyor. Örneğin: Yüzme federas-

yapıyorlar, bunlar hepsi soru işareti. O yüzden hani şu şöyledir, şöyle olmalıdır kesin çizgilerle bir mantık yürütmek bir şey anlatmak çok zor.

vodafone’nin sponsorluk müdürüyle yapmış olduğumuz görüşmede ken-disi bize “Buradan önemli bir ticari kazanım elde etmeyi hedeflemiyoruz, sadece kullanıcıların sevgisini kazan-mak istiyoruz” dedi. Bu konuda sizin düşüncelerinizi öğrenebilir miyim?Doğrudur. Şunu da anlamak lazım; Fi-nansal sonuçlarınız sizin iyi bir şirket

“Spor İletişiminde Hedeflere ulaşmak İçin Doğru Planlama ve Doğru uygulama Şart!”

“Türkiye’de Sponsorluk İlişki-lerinde Malesef Halen Ahbap-Çavuş İlişkisi Mevcut”

RÖPORTAJ

Page 64: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

64 Ocak-Mart 2014I

yonu içinde, yönetim kurulu içinde yeralanlardan birileri üst düzeyde bir takım insanları tanıyor, onlara diyorlar ki bi-zim bir organizasyonumuz var. Bize yardımcı olur musunuz? “Hadi olalım, yapalım, bakalım” deniyor ve sonuçta eş dost ilişkisi şeklinde gidiyor bu süreç. Ama söylediğim gibi planlanmış, dik-katle uygulanmış, sonucu ölçülmüş bir çalışma var mı onu bilmiyorum. Türkiye’de faaliyet gösteren çok uluslu şirketlerin bunu yapıyor olması lazım ki Vodafone bunlardan biri olmalı diye düşünüyorum.

Sizce sponsorluk bilinci Türkiye’de tam olarak yerleşti mi?Sponsorluk anlayışı yavaş yavaş yerine oturmaya başladı. Eskiden “siz paranızı verin biz isminizi yazarız” şeklindeydi. Şimdi artık bu işin “kazan- kazan” ilişkisi olduğu ortaya çıktı. Aynı zaman-da organizasyonların kalitesinin sade-ce katılan atletlerin başarı oranlarıyla, geçmiş başarılarıyla değil, aynı zamanda organizasyona destek veren şirketlerin kalitesiyle, gücüyle doğru orantılı olarak arttığı çıktı ortaya. Bu nedenle bu ilişki doğru kurulursa ve doğru yönetilirse sonuçta her şey spor yararına olacak. Sporun yararına olduğunda da hepimiz bundan faydalanacağız.

vodafone Sponsorluk ve Etkinlik Müdü-rü Ender uslu ile “Türkiye’de Spor İletişimi ve Sponsorlukları“ Üzerine...

Ender Bey, vodafone iletişim stratejisi dendiği zaman bundan anlamamız ge-reken şey nedir? vodafone olarak hangi iletişim mecralarını kullanıyorsunuz?Vodafone olarak 360 derece iletişim yapıyoruz. Bütün medya araçlarını pro-jenin ve iletişimin ihtiyaçları doğrul-tusunda kullanmaya çalışıyoruz. Bazı projelerde TV, radyo ve gazete gibi mec-raları kullanıyor bazı projelerde ise bu-nun yanısıra sosyal medyayı, sosyal ve sportif etkinlikleri ve sponsorluklarıda ekleyebiliyoruz.

Ender Bey, vodafone iletişim stratejisi dendiği zaman bundan anlamamız gere-ken şey nedir vodafone olarakhangi iletişim mecralarını kullanıyorsunuz?Vodafone olarak 360 derece iletişim yapıyoruz. Bütün medya araçlarını projenin ve iletişimin ihtiyaçları doğrultusunda kullanmaya çalışıyoruz. Bazı projelerde TV, radyo ve gazete gibi

yle duygusal bağ kurmak, tüketiciyle yakınlaşmak, tüketiciye bir deneyim yaşatmak,onunla birebir ve interak-tif şekilde iletişimde bulunmak gibi birihtiyacı vardır. “Ben de senin sevdi- ğin şeyleri seviyorum, ilgi alanını benim-siyorum, destekliyorum ve bunu birlikte yapıyorum” mesajını vermek için spor sponsorluğu çok değerli bir mecra. Biz de bu mecrayı kullanıyoruz.

Spor sponsorluğunun sizin için tüketi-cilerinizle duygusal bağ kurmak açısından önemli olduğunu söylediniz. Bildiğiniz gibi Türkiye’de birçok farklı alanda büyük spor etkinlikleri var. Peki siz neden eski adı Avrasya Maratonu olan İstanbul Maratonu’na sponsor olmayı tercih ettiniz?Her sponsorluğun kendine özgü içeriği ve karakteri vardır. Biz yapmış olduğumuz sponsorluklarda 3 kritere bakıyoruz:1. İçinde bulunduğumuz topluma değer katabiliyor muyuz?

mecraları kullanıyorbazı projelerde ise bunun yanısıra sosyal medyayı, sosyal ve sportif etkinlikleri ve sponsorluklarıda ekleyebiliyoruz.

Yeni nesil iletişim yöntemi olarak görü-len sponsorlukta sizin iletişim yöntem-lerinizden biri olduğunu görüyorum.vodafone olarak geleneksel yöntemle-rin yanında bu tür bir iletişim yöntemine neden ihtiyaç duydunuz?Günümüzde geleneksel mecralar olan televizyon ve gazete reklamcılığı tek taraflı bir iletişim sunmaktadırlar. Siz, marka olarak mesajınızı tüketiciye ile-tebiliyorsunuz ancakkarşı taraftan bir mesaj alamıyorsunuz. Sponsorluk gibi son 30 yıldır gündemde olan yeni nesil kurumsal iletişim yöntemleri ise bizim arzu ettiğimiz bu çift taraflı etkileşimi sağlayabiliyor. Sponsorluğu tüketicilerle duygusal bir bağ kurabilmek noktasında bir araç olarak kullanmaya özen gösteri-yoruz çünkü Vodafone gibi markaların, marka bilinirliğinden ziyade tüketici

“vodafone Kurumsal İletişim Stratejisi 360˚”

“uyuyan Devi Biz uyandırdık”

RÖPORTAJ

Page 65: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

65Ocak-Mart 2014I

yle duygusal bağ kurmak, tüketiciyle yakınlaşmak, tüketiciye bir deneyim yaşatmak,onunla birebir ve interak-tif şekilde iletişimde bulunmak gibi birihtiyacı vardır. “Ben de senin sevdi- ğin şeyleri seviyorum, ilgi alanını benim-siyorum, destekliyorum ve bunu birlikte yapıyorum” mesajını vermek için spor sponsorluğu çok değerli bir mecra. Biz de bu mecrayı kullanıyoruz.

THY Kurumsal İletişim Direktörü Zeki Çukur ile “Türkiye’de Spor İletişimi ve Sponsorlukları“ Üzerine...

Zeki Bey, herkesin hemfikir olduğu üzere THY, spor iletişimini Türkiye’de eniyi yapan kurumlardan biri; Sizden neden stratejinizi ağırlıklı olarak spor iletişimi üzerine konumlandırdığınızı öğrenebilir miyim?Türk Hava Yolları’nın marka iletişimini genelde spor üzerinden yapıyoruz. Çünkü spor hem dünyada hem de Türkiye’de kitleleri peşinden koşturan ilgisini çeken etkili bir çekim alanı. Dolayısıyla bu tür bir iletişim yöntemi sayesinde bir anda tüm dünyada geniş kitlelere ulaşmanız mümkün oluyor. THY’de bildiğiniz üzere küresel bir marka ve hedef kitlesi

2. Mümkün olduğu kadar o sponsorlukta ulaşacağımız kişilere ürün ve servisle-rimizle dokunabiliyor muyuz? 3. Ve o ilgi alanını zenginleştirebiliyor muyuz?

Ayrıca sponsorluğu seçerken ilgili sponsorluğuntoplumsal ve tüketici bazlı hedeflerimize uygun olup olmadığınada dikkat ediyoruz. “Vodafone İstanbul Maratonu”nu topluma değer katan bir proje olarak gördük ve ayrıca İstanbul gibi tüm Türkiye için lokomotif olan bir şehirde olması nedeniyle uygun gördük ve böylelikle uyuyan devi uyandırdık. Bunun dışındaki projelerimize örnek vermek gerekirse; “Vodafone Arena” projemizden bahsedebiliriz. Vodafone Arena projesi bizim spor sponsorlukları arasındaki en büyük sponsorluk pro-jemizdir. Biz şuan bu projenin teknolo-jik alt yapısını dizayn ediyoruz. Bu projeyle Türkiye’nin tek akıllı stadyu-munu inşa ediyor olacağız. Stadyu-mun altyapısında Wi-Fi, mobil kablo-suz ağ iletişimiyle beraber geniş bant iletişimini biz sağlıyor olacağız. Maça giden taraftarlar veya orada bir konser izlemeye gelen izleyiciler müthiş bir di-jital deneyim yaşıyor olacaklar. Bunu da Vodafone’la yaşayacaklar. Böylece hem toplumumuza İstanbul’da böyle bir değer kazandırırken,Vodafone Arena’ya gelen taraftarı,tüketiciyi ve ziyaretçiyide iletişim açısından zenginleştiriyor ve on-lara değer katıyor olacağız.

Siz, panelde yaptığınız konuşmada insanların duygularına hitap eden bir konuşma yaparak bu çalışmalarla tüketicilerle aranızda sevgi bağı kur-mak istediğinizi belirttiniz ancak ticari firmalar genellikle bu tür çalışmalar yaparken doğal olarak ticari kaygılarda güderler. Siz bu noktada ne tür hesap-lamalar yaptınız?Biz, orta ve uzun vadede markamızla sev-gi ve duygusal bağ kurulduktan sonra ti-cari kaygılarımızın zaten karşılanacağını düşünüyoruz. Tüketiciler beğendikleri, sevdikleri, kendileri gibi düşünen,onlarda değer yaratan markaları seçecek, onları ayakta alkışlayacak ve gereken haklarını teslim edeceklerdir diye düşünüyoruz aynen Vodafone İstanbul Maratonu’nda olduğu gibi…

Biz,maratonun sponsor markası olmanın yanısıra,maraton organizasyon komite-sininde bir üyesiyiz ve maratona değer katmaya çalışıyoruz.Kendimizi, bir spon-sor marka olarak değil, bu misyonun bir ortağı olarak konumlandırıyoruz. Bu

konuda çok samimiyiz ve bunun orta ve uzun vadede markamız üzerinde olumlu bir geri dönüşünün olacağına inanıyoruz.

vodafone İstanbul Maratonuna spon-sor olurken Spor A.Ş.’ye“vodafone İstanbul Maratonunu dünyanın 7. mara-tonu yapacağız” gibi iddialı bir taahhütte bulunmuşsunuz. Bunu başarabilecek misiniz? Yanlış anlaşılma olmasın.Orada biz bu vizyonu ortaya koyarak ilerlemek istediğimizi söyledik. Şuan Vodafone İstanbul Maratonu; Avrupa’nın yedin-ci, dünyanın ise en büyük on yedinci maratonu olarak kabul ediliyor. Bi-zim amacımız bu etkinliği, Dünya’nın 7. maratonuyapabilmek. Bu da uzun bir yol ve buraya büyük yatırım yapmak gere-kiyor. Bu yatırımda ortaya koyacağınız bütçeyle, iletişimle olacak ya da Voda-fone olarak tek başına yapabileceğimiz bir şey değil.Toplumda spor kültürünün, bilincinin oluşmasıyla gerçekleşebilecek bir hedef.Ancak bizim vizyonumuz bu,kendimize hedef olarak bunu koyduk, bunun için çalışıyoruz.Sonunda olur ya da olmaz ama o standartlara çıkmamız bile bizim için başarı olacaktır.

RÖPORTAJ

Page 66: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

66 Ocak-Mart 2014I

sponsorluk yaparak o organizasyona gönül verenlerle ve sempatizanlarla aynı çatı altında yer alıp, o insanlarla engage olarak kalplerine ulaşmaya çalışıyoruz.

vodafone sponsorluk müdürüyle yaptığımız bir görüşme oldu ve bu görüşmede kendilerieskiden Avrasya Maratonu olarak bilinen organizasyona sponsor olarak insanların sevgisini kazanmayı hedeflediklerini söyledi. Biz de “Ticari firma olarak sevgi yeterli mi yoksa başka parametreler varmı?”diye sorduk. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?Tabii ki insanların sevgisini, kalbini ka-zanmak çok çok önemli… Bu kolay bir şey değil! Nede olsa markalar insan-lara soğuk gelir. Sonuçta kulübe gönül vermişsinizdir. Ama o kulübü destekle-yen bir sponsor varsa bu birlikteliğin ilk aşamasıdır. Yani, marka sizin gönül verdiğiniz takıma destek sağlıyor.Destek sağlarken de marka kendisini göster-meye çalışıyor“beni de tercih et!” diyor. Dolayısıyla bu karşılıklı bir etkileşim doğuruyor sonuçta. Bir süre sonra on-larda sponsorların ürünlerini tercih et-meye başlıyorlar ama bu kısa vadede olabilecek bir şey değil.Önemli olan onlara yaklaşırken salt ticari bir marka olarak algılanmamanızdır. Bunun ye-rine onların kalbini kazanacak, onlara dokunan işler yaparsanız sempatik karşılanırsınız.

Turkish Airlines Open’a sponsor ol-dunuz. Sponsorluğunuz ne kadar süre devam edecek?THY Open’a sponsor olma nedenimiz A ve A + tüketici grubuna ulaşmak is-tememizdendir. Sponsorluğumuz 3 yıl boyunca devam edecek ve bu süre boyun-ca organizasyonumuz Antalya’da olacak. Tiger Woods, yapılacak turnuvaların her birine katılacak. Neden Tiger Woods’u istiyoruz? Çünkü Tiger Woods, Dünya’da tüm sporcular içinde en çok kazanan, ünlü sporculardan. Onun gelmesiyle birlikte Türk Hava Yolları’nın marka farkındalığının çok daha artmasını he-defliyoruz. Çünkü isim sponsoruyuz, dolayısıyla marka güçlü olduğu yerde, ko-numda çok daha fazla geri dönüş sağlıyor.

hemen hemen dünyanın tüm ülkele-rinde yaşayan insanlar. Dünya’da 200’den fazla noktaya uçan bir havayolu şirketi olarak öncelikle Avrupa ve Avrupa üze-rinden tüm dünyaya ulaşmak istiyoruz. Bildiğiniz üzere yurtdışında Messi, Kobe gibi çok ünlü ve sevilen spor adamlarıyla yapmış olduğumuz spor iletişimlerinin dışında “Euroleague” gibi önemli isim sponsorluklarımız var. Yapılan araştırma sonuçlarına göre yapmış olduğumuz bu sponsorluk faaliyeti nedeniyle elde ettiğimiz yıllık geri dönüş sadece TV’den 120 milyon Avro’nun üzerindedir. Bu yapmış olduğumuz yatırımın kat be kat üstünde bir geri dönüş anlamına geliyor. Yapmış olduğumuz sponsorluk neticesi-nde Euroleague maç yayınlarıdayaklaşık % 30 oranında artış gösterdi. Televiz-yon yayınları artınca doğal olarak bizimgörünürlüğümüz de artmış oldu .Bu, ayrıca bizlere bu takımların sempati-zanları ve fanlarıyla da “Eye of the Fan”

gibi sosyal medya üzerinden daha yakın ilişkiler kurabilmemizin kapılarını da açmış oldu.

Spor sponsorluğunun geleceğini nasıl görüyorsunuz?Dünya’da sponsorluğu icat eden tabii ki Türk Hava Yolları değil. Türkiye’de krizler olsa da sponsorluk yatırımları düşmüyor. Genel olarak söylüyorum, yatırımlar her yıl artarak devam edi-yor. Dünyadaki klasik iletişimin dışında sponsorluğa ayrılan pay, her yıl, klasik iletişimden daha fazla oluyor. Tabii ki dünyada klasik iletişimin %90’a yakını televizyon, gazete ve dergiler vasıtasıylagerçekleşiyor. Sponsorluk iletişimleri, isim sponsorlukları ve işbirlikleri hergeçen gün artarak devam ediyor. Dolayısıyla Türk Hava Yolları olarakbiz de sadece reklamlar üzerinden bir iletişim kurarak değil aynı zamanda

“Tüketicilerimizin Kalplerine Dokunmak İstiyoruz”

RÖPORTAJ

Page 67: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

67Ocak-Mart 2014I

Bayram ÖZKANResearcherEditö[email protected]

TİşSİZLİK ÜZERİNE BİR ARAşTIRMA:TÜİK, TÜRKİYE-AB VE SOSYAL FAYDA

ürkiye’de ve dünyada işsizliğin giderek artan bir öneme sahip olduğu görül-mektedir. Başlangıçta konjonktürel gibi görünen işsizlik sorununun dünyanın pek çok yerinde gelişen ekonomiyle bir-likte yapısallaşması söz konusudur.

Türkiye’de işsizlikle ilgili tüm veri top-lama çalışmaları Türkiye İstatistik Ku-rumu (TÜİK) tarafından yürütülmekte-dir. TÜİK her ay için işsizlik verilerini açıklamaktadır. TÜİK, işsizlik oranlarını hesaplarken (tanım gereği) gerçekte işsiz kabul edebileceğimiz bazı grupları işsiz olarak kabul etmemektedir. Bu durum açıklanan işsizlik oranlarının gerçeği yansıtmaktan uzak kalmasına neden olmaktadır.

İşgücü piyasasında istihdam aynı za-manda eksik istihdamı beraberinde get-irmektedir. Eksik istihdamı görülebilir ve görülmeyen eksik istihdam olarak ikiye ayırmak mümkündür.

Görülebilir eksik istihdam, refe-rans dönemde ekonomik nedenlerle, kendi isteği dışında normal çalışma süresinin (40 saat) altında çalışanları kapsamaktadır. Mevcut işinde veya bir başka işte çalışmaya müsait olduğu halde haftalık 40 saatten daha az çalışanların eksik istihdamda olduğu ka-bul edilir.

Eğitim ve vasıflarına uygun olmayan işlerde istihdam edilenler ile çalıştığı halde ücret azlığı, işinden memnun ol-mama gibi nedenlerle işini değiştirmek istediği için iş arayan kişiler görülmeyen eksik istihdamdadırlar.

İşsizlik TÜİK kaynaklarında şu şekilde tanımlamaktadır: “Referans dönemi içinde istihdam halinde olmayan (kâr karşılığı, yevmiyeli, ücretli ya da ücretsiz olarak hiç bir işte çalışmamış ve böyle bir iş ile bağlantısı da olmayan) kişilerden

iş aramak için son üç ay içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan tüm kişiler işsiz nüfusa dâhildirler”

Tüm bu durumlar göz önüne alındığında; işgücü piyasasında ve toplum algısında işsizlik kavramının reel olarak TÜİK’in açıkladığı rakamlar gibi olmadığı or-taya çıkmaktadır. Bu durumun gerçek boyutlarla göz önüne konulması için işsizlikle ilgili tüm olayların dikkate alınması kaçınılmazdır. Alptekin(2010) çalışmasında, geliştirilmiş işsizliğe işbaşı yapmaya hazır olanlar ve mevsimlik çalışanları dâhil etmiştir. Fakat iş bulma ümidi olmayan yedi yüz bine yakın kişinin de işsizlik rakamlarına dâhil edilmesinin gerekli olduğu düşünülmektedir. TÜİK tarafından hesaplamalara 2.057.000 işsiz çeşitli nedenlerden dolayı dâhil edilme-mektedir. Bu kadar büyük bir rakamın göz ardı edilmesi kamuoyunu yanıltmaya yol açmaktadır.

Çalışmada geliştirilmiş işsizlik ile devle-tin açıkladığı işsizlik arasındaki farklar ve Avrupa Birliği ülkeleri kıyaslamaları incelenmiştir.

İşsizlik, tüm dünya ülkelerinin küresel krizlerle birlikte başlıca sorunu haline gelmiştir. Türkiye’de işsizlik; özellikle 1980 sonrası dönemde, küreselleşmeyle birlikte ekonominin ve sosyal toplu-mun temel sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Teorik olarak işsizliğin te-mel nedenleri arasında nüfus artış hızı, göç nedeniyle kente yerleşen eğitimsiz nüfusun işgücü gereksinimlerini karşılayamaması, sanayileşme ve Soğuk Savaş sonrası emek yoğun sermayeden makine yoğun sermayeye geçiş süreci, üretim ağırlıklı ekonomiden hizmet ağırlıklı ekonomiye geçiş gibi nedenler gösterilmektedir.

HABER

Page 68: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

68 Ocak-Mart 2014I

Püf Nokta Sosyal Faydaİşsizlik, teorik olarak devletlerin biçimlendirdiği şekliyle açıklanmakta ve genelde işsizliğe sebep olarak toplumsal ya-hut küresel gelişimler gösterilmektedir. Fakat gerçek bunun tersi yönündedir. Küreselleşmeyle birlikte devletler liberal ekonomiyi kabullenmekte ve tüm planlamalarını buna göre yapmaktadır. Oysa göz ardı edilen durum sosyal faydadır. Türkiye Cumhuriyeti anayasası 2. Maddesi “…temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.” ifadesini barındırmaktadır. “anayasa.gov.tr” sitesinde de bulabileceğiniz Prof. Dr. Zafer Gören’ in Alman anayasa hukuku ders kitabı olan Ekkehart Stein’in “Devlet Hukuku (Staatsre-cht)” kitabından alıntı yaptığı “Sosyal Devlet İlkesi ve Anayasa Hukuku Açısından Yaşam Kalitesi” isimli çalışmasında; “Dev-letin sosyal yükümlülüğü aynı zamanda bireylere ihtiyaçları olan ekonomik değerlerin sağlanması konusundaki devlet sorumluluğunu da kapsamaktadır. Böylece devletin sosyal yükümlülüğü hem kamu iktisadi teşebbüslerinin (KİT) varlığını hem özel ekonomik faaliyetin düzenlenmesi için devlet tedbir-lerini meşru kılar (s101)” ifadesine vurgu yapılmaktadır. Kısaca sosyal fayda, liberal ekonomiyle çelişen, devletin toplumu bir işletmeymişçesine kar-zarar mantığıyla yönetmemesi ve toplu-mun refahı yönünde çalışmalar yapmasından geçmektedir.

Türkiye’de işsizlik mevsimsel ve konjonktürel olarak açıklanamaz. İşsizlik sorununun yapısal olduğu dönemler iti-bariyle incelendiğinde gözler önüne serilmektedir. 2000-2013 döneminde işsizliğin nüfusun 10 katı oranında artması ve yedi yüz bine yakın işgücünün (691 bin kişi) iş bulma ümidinin olmaması sorunun yapısal olduğunun göstergesidir. Ayrıca eski adıyla iş aramaktan vazgeçen yeni adıyla iş aramayıp çalışmaya hazır olan işgücü sayısı 1 buçuk milyona (1 milyon 303 bin kişi) yaklaşmaktadır. 63 bin kişi de mevsimlik işçi olarak belirtilmek-tedir. İş gücüne dâhil edilmeyen bu kategorilerin de dâhil edil-mesi ile 2,8 milyona yakın olarak açıklanan işsiz rakamı 5 mil-yona yaklaşarak geliştirilmiş işsizlik oranını %15 civarına çekmektedir. Türkiye’de yapısal işsizlik neticede kronik hale gelmiştir. Sonuç itibariyle özelleştirme ve neo-liberal politi-kalarla işsizlik trendi aşağıya çekilememektedir. Çözüm olarak üretime ağırlık verilmesi ve anayasanın ikinci maddesinde de belirtildiği gibi sosyal devlet ilkesine bağlı kalarak sosyal faydacı politikalar Türkiye için işsizliğin çözümü olabilecek yöntemler-in başında gelmektedirler. Bu ve benzeri sosyal uygulamalar hayata geçirilmediği takdirde kronik işsizliğin artarak devam edeceği kaçınılmazdır.

Siemens CEO veBaşkanı Eric Spiegel’in 10 bin çırakla Almanya’da yürüttüğü “Çıraklık Programı” bir örnek teşkil edebilir. Küresel başarı ve iş için çıraklığın kapı araladığını, hem teknik eğitimine devam eden (teknik lise vb) hem de yarı zamanlı çalışanlara da ödeme yaptıklarını belirten Spiegel:“insanlar, çocuklarının babaları gibi atölyede çalışmasını istemediklerini belirtiyorlar, üniversiteye gitmelerini ve kulelerde bir iş bulmasını istiyorlar. Bu da insanların bugün ne ürettiğini açıklayan gerçek bir so-rundur” demektedir. Spiegel’in bu yaklaşımı Anadolu’ya pek uy-masa da büyük şehirlerimizde günümüzde yaşanan sorunlarla örtüşmektedir.

AB ve TürkiyeTürkiye’nin genel iş gücüne katılım oranı ikinci çeyrek itibariyle %55,3’tür ve fakat bu rakam Ekim 2013’te %50,8’e gerilemiştir. Bu rakam Avrupa ile kıyaslandığında oldukça düşük kalmaktadır.

Avrupa Birliği’nde ortalama iş gücüne katılım oranı %71,9 iken ülkemizde %16,6 daha düşük gerçekleşmektedir. Avrupa Birliği’ne üye 28 ülkede kadın işgücüne katılım oranı %65,9 iken Türkiye’de bu oran %34,5’tir. Bu durumda Avrupa’da iş gücüne dâhil edilen kadınların oranı ile neredeyse Türkiye’de iş gücüne

EuROSTAT 2013 - NÜFuSA GÖRE İŞ GÜCÜ (%)

Ülke Adı Toplam Erkek Kadın

European Union

Kıbrıs

Almanya

Malta

İsveç

Bulgaristan

Litvanya

Belçika

Letonya

Estonya

Hollanda

İngiltere

İrlanda

Avusturya

İzlanda

Yunanistan

Polonya

Norveç

İspanya

Portekiz

İsviçre

Fransa

Romanya

Makedonya

Hırvatistan

Slovenya

Türkiye

İtalya

Slovakya

Çek Cumhuriyeti

Lüksemburg

Danimarka

Macaristan

Findandiya

58,7

59,8

75,9

77,6

73,9

80,9

68,2

66,8

78,5

61,7

70,5

73,3

74,5

67,5

72,4

68,2

69,9

77,6

79,6

77,1

88,1

73,9

73,5

82,9

65,0

64,7

64,2

80,4

71,9

75,1

72,8

68,4

69,7

66,9

57,7

52,5

75,6

72,9

76,8

71,2

65,3

64,8

76,2

58,6

80,5

71,6

78,3

65,0

55,3

66,6

34,5

64,6

74,0

76,2

60,0

70,4

55,3

72,3

49,8

79,7

82,4

79,4

84,2

77,4

64,9

82,0

53,6

62,0

73,4

77,3

63,4

69,7

72,2

74,6

70,7

78,7

84,8

82,0

75,3

79,7

76,3

66,6

75,3

79,9

79,5

72,9

77,5

63,2

70,8

84,9

77,2

81,1

90,5

70,2

75,9

87,7

65,9

71,6

78,0

75,0

71,9

73,3

HABER

Page 69: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

69Ocak-Mart 2014I

dâhil olmayan kadınların oranı aynıdır. İşsizlik rakamlarının Türkiye’de %9 gibi gösterilmesi 11,5 milyon kadının ev hanımı olarak işaretlenmesinden kaynaklanmaktadır. Eğer Avrupa gibi hesaplasaydık ve bizde de evde işsiz 11,9 milyon kadına ev hanımı demeyip işsizliğe dâhil etseydik işsizlik %38 civarında olacaktı.Bu şartlar dikkate alındığında işsizlik rakamlarını Avrupa Birliği ile kıyaslamanın,geliri eşit olan ve fakat bir tanesi borç batağında iki kişinin eşit şartlarda yaşadığını iddia etmek-ten farkı yoktur.

2012 sonunda AB’de işsizliğe dâhil edilmeyenlerin %32,5’i öğrenciyken Türkiye’de bu oran %16,1’dir. AB nüfusunun yaşlılığından dolayı emekli oranı, nedenler arasında %20,2’dir. Ve fakat bu nedenler içerisinde en çok dikkat çeken nokta tabloda da görüleceği gibi AB kriterlerinde “mevsimlik çalışan” ve “ev hanımı” gibi bir kriterin olmamasıdır. Elbette bu kriter-lerden “ev hanımı” kodlaması bir ihtiyaçtan ziyade gelişigüzel yapılmış gibi görünüyor. Ev hanımı olarak kodlanan kişilere ki diyelim ki kendilerini gerçekten böyle ifade ediyorlar, TÜİK aracılığıyla anketlerde, “neden ev hanımı olmayı tercih ettiğini” ve “gerekirse çalışmak isteyip istemediğini” soruyor muyuz? Bu sorunun cevabı da soru formunu incelemekten geçiyor. Maa-lesef TÜİK herhangi bir sayfasında ya da bağlantısında hane halkı işgücü anketinin soru formuna erişemezken kendi soru formumuzu Eurostat sayfasından bulabiliyor olmamız da farklı bir ironi olsa gerek. Bu sorulardan “gerekirse çalışmak isteyip istemeyeceğinin” cevabı soru formunda bulunmakta. Fakat ev hanımı olmayı tercih edip etmediği buna mecbur bırakılıp bırakılmadığının da irdelenmesi gerekmektedir. 2012 sonu iti-bariyle 15+ kadın nüfusu 28,5 milyon iken bunun %42,1’i yani 11 milyon 992 bin kişinin ev hanımı olarak kodlanıp işsizliğe dâhil edilmemesi, AB’de nüfus kıyaslaması ile bize yakın olan Alman-ya ile kıyaslandığında daha net anlaşılacaktır. Kadınların iş gücüne katılım oranı Almanya’da %72,3 Türkiye’de ise %35,5’tir.

75,6 milyon nüfusa 42.350 örneklem ile anket yapılmaktadır. Çeyrek dönemler için hesaplanan bu anketlerin ülke nüfuslarına oranları ise Almanya’da %0,102, İspanya’da %0,148, Fransa’da %0,103, İtalya’da %0,119 ve İngiltere’de %0,136 iken Türkiye’de %0,056’dır. Bu durum daha çalışmanın başlangıcında seçilen örneklemin sorgulanmasına da neden olabilir. Çünkü 32 AB ülkesi içerisinde örneklemin nüfusa oranı %0,10’in altında bir ülke yok ve AB ortalaması ise %0,41. AB ortalaması ile karşılaştırıldığında aradaki bu farkın açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Çünkü AB içerisindeki en düşük ülke oranı bile Türkiye’de yapılan çalışmanın oranının neredeyse 2 katıdır.

Örneklem farkı da ayrıca dikkat çeken bir husustur. AB’deki nü-fusu bize yakın 5 ülkeyi incelersek Almanya 80,5 milyon nüfusa 82.500, İspanya 46,7 milyon nüfusa 69.000, Fransa 65,6 milyon nüfusa 67.500, İtalya 59,7 milyon nüfusa 70.923 ve İngiltere 63,9 milyon nüfusa 86.900 örneklem ile anket yaparken Türkiye’de

İŞ GÜCÜNE DAHİL OLMAMA NEDENLERİ - 2012

Neden TÜİK EuROSTAT

İş Bulma Ümidi Yok

Emekli

Mevsimlik Çalışan

İş Aramayıp Çalışmaya Hazır

Özürlü, Yaşlı veya Hasta

Ailevi ve Kişisel Nedenler

Diğer

Çocuk veya Aciz Yetişkin Bakımı

Toplam

Ev İşleriyle Meşgul

Öğrenci (Eğitim-Öğretim)

10,11,1

0,54,8

9,4-

-

-

43,8

0,2

100,0100,0

32,516,1

20,213,9

14,312,6

7,75,0

5,42,5

NÜFuSA GÖRE İŞ GÜCÜ

Ülke Nüfus (A) Örneklem (B) Oran (B/A)

Almanya

Türkiye

Fransa

İspanya

İtalya

İngiltere

69.000

67.500

70.923

86.900

42.350

0,102%

0,103%

0,136%

0,148%

0,119%

0,056%

82.50080.523.746

65.633.194

63.887.988

46.704.308

59.685.227

75.627.384

HABER

Page 70: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

70 Ocak-Mart 2014I

Astra Zeneca, Ortadoğu ve Afrika (MEA) bölgesinde, iletişimi Banu Onur’a emanet etti.

eBay, Türkiye iştiraki Gittigidiyor’un Genel Müdürlüğü’ne Gülfem Toygar’ı atadı.

Pelin Erkıralp, Philip Morris Türkiye Pazarlama Direktörlüğü görevine atandı.

AVEA Pazarlama İletişimi Direktörlüğü görevine Gelincik Onan getirildi.

Intel Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi Başkanlığı görevine çiğdem Ertem atandı.

Ahmet Rüştü Serin Huawei Türkiye Cihaz Yönetimi Satış Direktörü olarak atandı.

Damla Uysal, Mudo Concept Kıdemli Kurumsal İletişim ve Pazarlama Uzmanı oldu.

İlsu Serdar, Pepakura Digital’de Operasyon Müdürü oldu.

Hay Group Türkiye Eski Genel Müdür Sylvia De Voge, Hay Group Hızlı Büyüyen Pazarlar Grubu’nun başına getirildi. Hay Group Türkiye’nin Genel Müdürlüğü koltuğunu ise Gökhan Toğrul devraldı.

Evrim Akpınar, Detaysoft Satış ve Pazarlama Direktörü oldu.

Cisco, Mike Weston’ın Ortadoğu ve Türkiye Operasyonları Başkan Yardımcısı olarak atandığını duyurdu.

Türk Henkel Çamaşır ve Ev Bakım Satış Direktörü Güray Yıldız Macaristan Henkel’de Çamaşır ve Ev Bakım Genel Müdürlüğü görevine getirildi.

Nestle Waters Türkiye Ev ve Ofis Kanalı (HOD) Satış Direktörlüğü görevine, Cem Ağaoğlu atandı.

Nurkay Makina’nın Genel Müdürlüğü’ne Berk Kurttepeli getirildi.

Creditwest Faktoring’in yeni Genel Müdürü Dilber Bıçakçı oldu.

Mimar Özgül Yücel, Vefa bünyesindeki Vekon’un Genel Müdürlüğü’ne atandı.

Tropikal Pet’in yeni Geleneksel Kanal Satış Müdürü görevine, Selçuk Gürkök getirildi.

Park Bosphorus İstanbul Hotel’in yeni Genel Müdürü sektörün deneyimli ismi Can Girgin oldu.

Doosan’ın Enerjiden Sorumlu Türkiye Genel Müdürü Metin Oktay oldu.

Yunus Sezener, MCT Danışmanlık’ta Müşteri Yöneticisi görevine atandı.

Teknosa’nın Bilgi Sistemleri Direktörlüğü’ne Tunç şenyol getirildi.

İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı Satış Müdürü Banu Kobak olurken, Satış ve Pazarlama Direktörlüğü’ne Giray çınar getirildi.

TRANSFERDOSYASi

Page 71: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

71Ocak-Mart 2014I

REKLAM FİYATLARI ResearcherTÜRKİYE’NİN PAZAR ARAŞTIRMA DERGİSİ

ResearcherTÜRKİYE’NİN PAZAR ARAŞTIRMA DERGİSİ

TAM SAYFA

ARKA KAPAK

KARÞILIKLI 2 SAYFA

ARKA KAPAK ÝÇÝ

ÖN KAPAK ÝÇÝ

İlan Frekansı

İlan Frekansı

İlan Frekansı

İlan Frekansı

İlan Frekansı

Bedeli (TL)

Bedeli (TL)

Bedeli (TL)

Bedeli (TL)

Bedeli (TL)

1 Sayı

1 Sayı

1 Sayı

1 Sayı

1 Sayı

2 Sayı

2 Sayı

2 Sayı

2 Sayı

2 Sayı

3 Sayı

3 Sayı

3 Sayı

3 Sayı

3 Sayı

4 Sayı

4 Sayı

4 Sayı

4 Sayı

4 Sayı

900 TL

1800 TL

1400 TL

1200 TL

1400 TL

1620 TL

3240 TL

2520 TL

2160 TL

2520 TL

2160 TL

4320 TL

3360 TL

2880 TL

3360 TL

2520 TL

5040 TL

3920 TL

3360 TL

3920 TL

Bağdat Caddesi, 356/7, Erenköy - İstanbul - TürkiyeTel: +90 (216) 355 34 01-02 • Fax: +90 (216) 355 34 03

E-Mail: [email protected]: www.researcherdergi.com

* “Rich Marketing” uygulamalarınız ve “Advertorial” reklamlarınız içinbizimle iletişime geçin.

Page 72: Ocak-Mart 2014 1i ocak-mart 2014 3 tÜrkİye’nİn pazar araŞtirma dergİsİ 12 16 48 36 59 22 38 44 24 62 İstanbul kayniyor, krİtİk vİraj yaklaŞiyor tÜrklerİn tatİl aliŞkanliklari

72 Ocak-Mart 2014I