ord. prof. dr. aydın sayılı - okumedya.com tarihi - aydin sayili.pdf · ord. prof. dr. aydın...

171

Upload: others

Post on 06-Sep-2019

29 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Ord.Prof.Dr.AydınSayılı

BİLİMTÂRİHİ

[HayattaEnHakikiMürşitİlimdir]

GÜNDOĞANYAYINLARI/www.gundogan.com

Ord.Prof.Dr.AydınSayılı 1913yılında İstanbul’dadoğdu. İlköğreniminiİstanbul ve Ankara’da, ortaöğrenimini Ankara’da yaparak 1933 yılındaAnkara Atatürk Lisesinden mezun oldu. Lise bitirme sınavlarından tarih,coğrafyaveyurttaşlıkbilgisigrubuüçyıllıkbakaloryasözlüsınavındabizzatbulunan Atatürk, verdiği cevaplardan çok memnun kaldığından, o zamanMilli Eğitim Bakanı olan Dr. Reşit Galip Bey’e kendisiyle ilgilenmesinisöylemiş.Bununüzerine,MilliEğitimBakanlığınınsınavınagirerekHarvardÜniversitesindeBilimTarihiöğrenimigörmeküzereAmerika’yagönderildi.Bu öğrenimini ünlü Bilim Tarihçisi George Sarton’un yönetiminde yaptı.1942 yılında Dünyada Bilim Tarihinde verilen ilk doktora derecesiyleHarvardÜniversitesindendoktorasınıaldı.

1943yılındaDilveTarihCoğrafyaFakültesine“ilmiyardımcı”tayinedildi.1946öğretimyılı sonlarında aynı fakülteninFelsefe bölümüneBilimTarihidoçentiolarakatandı.1952yılındaprofesörlüğe,1959yılındaiseordinaryüsprofesörlüğüne yükseltildi. 1974 yılında aynı fakültenin Felsefe Bölümübaşkanlığınaseçildivebugöreviemekliolduğu1983yılınakadardevametti.

1947 yılındaTürkTarihKurumu asli üyeliğine, 1957 yılındaUluslararasıBilim Tarihi Akademisi Muhabir üyeliğine, 1961 yılında asli üyeliğine ve1962 yılında üç yıllık bir süre için bu akademinin as başkanlığına seçildi.Türk Kütüphaneciler Derneğinin şeref üyesi olup, 1982 yılı yıllıktoplantısında Unesco Türkiye Milli Komitesi Yönetim Kurulu üyeliğineseçilmiştir.

1973 yılında Polonya’nın Ankara Büyükelçisi tarafından kendisineKopernik’in doğumunun beşyüzüncü yıldönümü vesilesiyle bir Kopernikmadalyasıverildi.1977yılı içindeTübitak’ınhizmetödülünelayıkgörüldü.1980yılındaUnesco’nunParis’tekiGenelMerkezinceOrtaAsyauygarlıklarıüzerinde hazırlanması kararlaştırılan altı ya da yedi ciltlik bir yapıtınplanlanıpyazdırılması işiningerçekleştirilmesini sağlamaküzerekurulanonsekiz kişilik uluslararası editörler komitesine üye seçildi. 1981 yılında daİstanbul Teknik Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Tarihi Enstitüsü tarafındanbironurberatıylataltifedildi.

AtatürkKültürDilveTarihYüksekKurumu,AtatürkKültürMerkezi’ndebaşkanlık yapan Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı’nın yurtiçinde ve yurtdışındayayımlanmışyüzdenfazlaeserivardır.

Ord.Prof.Dr.AydınSayılı

BİLİMTARİHİ

[HayattaEnHakikiMürşitİlimdir]

GÜNDOĞANYAYINLARI

Ord.Prof.Dr.AydınSayılı

BİLİMTÂRİHİ

[HayattaEnHakikiMürşitİlimdir]

GündoğanYayınları:99.89.2

Felsefe/BilimDizisi:03.26.2

Yayıncı:ErenGündoğan

Düzelti:MelekDosay/AhmetCevizci

Teknikhazırlık:TuğbaTuğçeGündoğan

KapakDüzenleme:MehmetCemalARPACI

İkinciBasım:Ekim2010

Baskı,Cilt:DenizOfset

GümüşsuyuCd.TopkapıCenter

BBlokk.2No:403Topkapı-İST.

Tel.02126133006-Faks:6135197

KültürBakanlığıSertifikaNo:16847

ISBN:975-520-000-2

©GündoğanYayınları/www.gundogan.com

TicarethaneSok.T.KuşoğluişhanıNo.:41/30

Cağaloğlu/İSTANBUL-05355422707

Tel:2125199483-Belgegeçer:212.5199483

e-mail:[email protected]

©Bu kitabın tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin kitabın tamamıveya bir kısmı hiçbir yöntemle kopya edilemez, çoğaltılamaz veyayınlanamaz.

ÖNSÖZ

Günümüzdeileriuzmanlığadoğrugidiliyor.Busebeple,büyükveşümullüterkipler yapmak, olgu ve ayrıntı bilgisinden sıyrılarak kuş bakışı tetkikleregitmek zamanımız temayüllerinin pek teşvik etmediği bir çalışma şeklidir.Fakat diğer taraftan da bilimin ve bilimsel zihniyetin kamulaştırılması enzaruriihtiyaçlarımızarasındabulunuyorvebununsağlanmasıyolundagayretsarfedilmesi de bilimsel çalışma çerçevesi içinde önemli bir yer alıyor.Biliminyayılmasıvekamulaştırılmasıisebazenuzmanlıkgeleneğindengenişölçüdeayrılmayıgerektirmektedir, iştebueserikalemealırkenbendeböylebir hizmeti kendime amaç edindim ve bu gaye dolayısıyla geniş bir terkipyapmateşebbüsüneatılmayacesaretgösterdim.

Bilimin vatanı olmadığını ve olamıyacağını her şeyden önce takdirediyorum.Fakat bu kitabı yazmakla, küçük ölçüde olsun, bir vatan hizmetiyapmışolabilirsem,bundanbüyükgururduyacağım.Atatürk’ekarşıbütünbirmilletin duyduğu derin minneti bir vatandaş ağzından ve kendi branşımdaifade etmek, onun bilimsel zihniyete tamamıyla uygun bulduğum vedoğruluğunacandaninandığımbirsözünüşerhvetefsiretmek,diğertaraftanda, bu vesile ile, önemine büyük bir inanç beslediğim bilim tarihi ile gençöğrencilerin ünsiyet kazanmalarına yardım etmiş olmak…Bütün bunlar bueserinhazırlanmasınabenibüyükbircazibeilebağlıyanâmillerolmuştur.

Bu eserin konusu ile olan ilgi ve ünsiyetimi büyük ölçüde HarvardÜniversitesibilimtarihiprofesörüDr.GeorgeSarton’aborçluyumveburadakendisine teşekkürlerimi ifadeye fırsat bulmakla büyük bir zevkduymaktayım.

12Nisan1948

AydınSAYILI

İÇİNDEKİLER

Giriş. Hayatta en hakikî mürşit ilimdir. Bu sözün özel koşul ve zamankayıtlariyle sınırlanmadığı. - Tarih boyunca ve günümüzde insanlarınkendileriiçinseçtiklerimürşitler.-Biliminmürşitolmabakımındansınırları.-Kitaptaki bölümlerin özeti. -Bilimin insan yaşamındaki rolü ve bu rolünzamanla ve bilimsel ilerlemeyle birlikte büyümesi. -Mürşit olarak bilim vemürşit olarak bilim adamları. -Bilimi mürşit olarak tanımamanın veya geriplândabulundurmanınyanlışlığı.

Bölüm I. Bilimin bazı özellikleri. Zihinsel faaliyetin verimliliği -Bilim,bilimsel çalışma ve bilimsel yöntem; kısa tarifler, -Bilimsel çalışmanınkümülatif olduğu ve bilimin ilerleme yeteneği. -Bilim ulus, din, dil ve ırksınırlarını aşar. -Bağımsız bilimsel buluşlar; müstakil ve çağdaş bilimselbuluşlar. -Bilimde önceden tahmin ya da öndeyi. -Bilimsel zihniyetinuygulamadaki sınırları ve bu noksanın işbirliği yardımıyla giderilmesi. -Bilimsel araştırmada işbirliğinin zaruri olduğu. -Çeşitli uzmanlık dalları;işbölümüveişbirliği.

BölümII.Biliminilerlemesi.Biliminilerlemeyeteneği.-Bilimvebilimselaraştırma; bilimin bütün ayırıcı özellikleri kendilerini kesin olarak bilimselaraştırmadagösterirler.-Bilimindinamikolmaözelliği.-Bilimselilerlemevebirkaç analoji. -Tarih boyunca bilimsel ilerleme. -Bilimsel ilerlemenindurması.-Bilimintarihselilerlemesindekicoğrafigöçler.-Bilimselyöntemingelişmesi. -Çeşitli uygarlıklar arasında bilimsel temas ve bilimsel bilgialışverişi. -Uygarlıklar arasındaki temasta taklitçilikten kaçınma. -Toplumların statikleşme eğilimine karşı bilimin toplum yapısına dinamizmgetirmesi.

Bölüm III.Bilimsel ilerlemenin tahlili.Bilimsel ilerlemeveolgubilgisi. -Bilimsel ilerleme ve bilimin kanunları. -Bilimsel ilerleme ve kuramlar. -Kuram ve hipotez. -Tümevarım ve tümdengelim. -Flojiston kuramı. -Işığınparçacık ve dalga kuramları, kuantum kuramı. -Ortak merkezli kürelerkuramı.-Kuramlarınbilimdevebilimselilerlemederolleri.-Kuramlarınterkedilmesinin bilimsel ilerlemedeki anlamı. -Tefsir ve kavrayış şekilleri. -

Bilimin ilerleme yeteneğinin bilimin ilerilik durumuyla ilişkisi. -Bilimselilerleme,bilimselyöntemvebilimselbilgizenginliği.

Bölüm IV. Değişme ve değişmeye karşı mukavemet. Bilimin terakkimücadelesi. -Bilimselyeniliklerinmücadelesizkabuledilmemelerininçeşitlinedenleri.-Genelolarakdeğişmeninveyeniliğinyadırganması;alışkanlıklar.-Bilimvebağnazlık.-Fikir,ilkeveinançlarınhayatımızdakirolleri.-Biliminilerlemesi ve toplumun terakkisiyle dinamizm ve stabilite arasındakibağlılıklar. -Terakkicilik ve gelenekçilik. -Toplum koşullarında değişme vebilim. -Değişmeye intibak ve bilimin tarihsel rolü. -Evrimcilik zihniyetininbiliminyardımıylagittikçeönplânageçmesi.

BölümV.Toplumunbilimüzerindekietkileri.Bilimvetoplumsalkuvvetlerarasındakikarşılıklıetkiler.-Büyükadamvetoplum.-Bireytoplumunüstüneve dışına çıkabilir mi? -Toplumda yeni kuvvetlerin yaratılması. -Bilimselçalışmanınbubakımlardangösterdiğiözellik.-Bilimselilerlemedebiliminiçbünyesi gerekleri ve toplum kuvvetlerinin etkileri. -İhtiyacın bilimsel veteknolojikbuluşlarıkamçılaması.-Faydacılıkprensibivebilimseltecessüs.-Bilim adamının toplumdan ve toplumun etkilerinden sıyrılması. -Bilimadamlarınınyetişmesindeçevrekoşullarınınetkisi.-Yetişmişbilimadamınınçalışması üzerinde toplum etkilerinin derecesi. -Bilimsel sonuçların toplumşartveetkilerinebağlıolmadığı. -Toplumkuvvetlerininbilimsel terakkidekiyönelmeler üzerindeki etki derecesi. -Bilimsel çalışmanın bilimselgereksinmeyegöre toplumkoşullarıyaratması. -Biliminkendi içbünyesiningereklerine göre ilerlemesinde toplum koşullarının etkileri. -Toplumkoşullarının bilimsel ilerlemenin hızlanması ve yavaşlaması üzerindekietkileri.

BölümVI.Bilim ve teknoloji.Bilim ve teknoloji. -Bilimsel ve teknolojikaraştırma arasındaki yakınlık. -Saf bilim ve uygulamalı bilim. -Bilimselçalışmanın tatbikî mahiyet ve amacı. -Pratik değerdeki buluşların insanyaşamındakirolüveburolüneskiliği.-Biliminvebilimselyöntemineskiliği,-Tikelinsanlardabilimseldüşünce.-Sihiringözlemedayanantarafı.-Eneskibilimsel çalışma ile teknoloji arasındaki yakınlık. -Alet yapma yeteneği ilebilimsel çalışma arasındaki bağlılık. -Bilimsel çalışmadaki ilerlemeyeteneğininteknolojidekineüstünlüğü.

BölümVII.Bilimininsangereksinmelerineuygulanması.-

Bilimin insan tecessüsünü ve bilimsel ihtiyaçları karşılaması. -Biliminpratikihtiyaçlarıkarşılaması.-Doğagüçlerikarşısındainsan.-Tatbikibiliminçeşitli bölümleri. -Fizik ve toplumsal çevrelerin kontrolü. -Tıp. -Bilim veendüstri.-Bilimileendüstriveteknolojiarasındakiyardımlaşmalar.-Safbilim

ve endüstri. -Tatbikî bilim ve endüstri. -İnşa işleri. -Makina endüstrisi. -Elektrikendüstrisi.-Kimyaendüstrisi.-Metalürji.

Bölüm VIII. Bilime karşı yöneltilen eleştiriler. Felsefî eleştiri. -Bilimintashihemuhtaç olmakta devametmesi. -Bilimve insanmutluluğu. -Bilimingetirdiğidinamizmveinsanmutluluğu.-Değişmevepsikolojikdemokrasi.-Bilim ve felsefe. -Doğa bilimleri ile sosyal bilimler arasındaki işbirliği. -Bilimsel tetkikler ve hesap dışı gelişmeler. -Bilim ve savaş. -Bilimselsonuçlarınetikbakımından tarafsızlığı. -Biliminkötüyekullanılması. -Bilimile ahlâk ve erdem arasındaki ilişkiler. -Bilimin kötüye kullanılmasına karşıbilimsel mücadele. -Toplum sınırları içindeki tedbirler. -Uluslararasımeseleler. -Bilimin umumun çıkarına aykırı bir şekilde kullanılmasına karşıtedbir olarak bilimsel bilginin ve bilimsel zihniyetin yaygınlaşması. -Tarihboyuncabilimininsanyaşamındakirolününveinsanınbilimeolangüvenininartması.-Biliminpopülarizasyonu.

BölümIX.Sonuç.Bilim,uygarlıkvekültür.-Uygarlıkvekültür.-Uygarlıkileriliğivebilim.-Bilimselilerlemeninkültürelyaşamımızüzerindekietkisi.-Entellektüelkültür.-Biliminentellektüelkültürüzerindekietkisinineskiliği.-Kültürel yaşamımızda bilimin nüfuz sahası içine giren kısmın gittikçegenişlemesi. -Maddî uygarlık ve bilim. -Maddî uygarlık ileriliğinin çeşitliölçülerivebilim.-Tariholaylarıvedeterminizm.-Tarihdekiderinyönelmelerve ayrıntı niteliğindeki olaylar. -Kısa ömürlü kuvvetler ve uzun vadelietmenler. -Hayatta en hakikî mürşit ilimdir; bu sözün gerçekliği çeşitlitoplumlara göre değişmediği gibi, doğruluğunun da tarihin akışı ile birliktearttığıvebiliminilerlemesiylebirliktedahabüyükanlamkazanacağı.

GİRİŞ

Samsun’daİstiklalTicaretMektebinde22Eylül1924’teverdiğibirnutuktaAtatürkşöylesöylemiştir.

“Dünyadaherşeyiçinmaddiyatiçin,maneviyatiçin,muvaffakiyetiçin,enhakikimürşitilimdir,fendir;ilimvefenninharicindemürşitaramakgaflettir,cehalettir, delalettir. Yalnız, ilim ve fennin yaşadığımız her dakikadakisafhalarının tekamülünü idrak etmek ve tarakkiyatını zamanında takipeylemekşarttır.”

Bugün Ankara’da Atatürk Bulvarı üzerindeki Dil ve Tarih -CoğrafyaFakültesi binasının cephesinde“Hayatta enhakikimürşit ilimdir” cümlesinibüyük harflerle ve kabartma olarak yazılmış buluyoruz. Modern yaşamınvasıf ve gereklerini ve bilimin insan için önemini bundan daha isabetli birşekilde özlendirmek herhalde imkânsızdır. İnsanlar kendilerine ilham vekuvvetkaynağıolacakparolalarveatasözleriararvebulurlar.Fakatbunlarınhemen daima bir yetersizliği ve bir noksan tarafı vardır ki, bu da bunlarınmuayyenzamanvemuayyenşartlarçerçevesiiçindedoğruolmaları,şartlarındeğişmesi ile önemlerinden kaybetmeleridir. “Hayatta en hakikî mürşitilimdir” bu eksik ve yetersizliklerden tamamıyla azade kalan, bu gibi özelkoşulvezamankayıtları ilebağlıolmayanengingörüşlüvegenişkapsamlıbirsözdür.Hertürlühususicemiyetbünyeveşartlarınsınırlarınıaşan,bütüninsanlığauygulanmasımümkünolanvebugüniçinolduğugibi,yarıniçinveher zaman için gerçekliğini koruyacak olan bir vecizedir. Bu fikri en iyikavrayarak benimsemiş ve uygulama alanına en çok koyabilmiş olantoplumlar,çağımızınenileriveenuygartoplumlarıolduğugibi,gelecektekisınırsız gelişmelerini en çok teminat altına almış olan toplumlar da yineşüphesiz ki bunlardır.Atatürk’ün, bu vecizesini kendisine şiar edinmiş olanAnkara Üniversitesi’nin Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi ve AnkaraÜniversitesi de bu fikri kuramsal ve pratik bakımdan yayabildiği ölçüde,kendisindenbeklenebilecekenbüyükhizmetibaşarmışolacaktır.

Günümüzde bu sözü hakkıyla anlayacak ve uygulayacak durumda olantoplumların sayısı pek küçüktür; çelişkiye ve ikiliğe düşmeden bu fikritoplum ölçüsünde kabul ve tatbik etmekte olan hiçbir toplum yokturdenilebilir.

Tarihboyuncauzunasırlar içinbirçok insan topluluklarıhayattaenhakikîmürşit olarak dini tanımışlardır. Günümüzde de vaziyet tamamen değişmişdeğildir. Diğer taraftan birçok toplumlar ilham ve sezişlerine, rüyalarına,gaipten seslere, fal ve remil gibi geleceği bildirdikleri sanılan sözde gizlibilimlere ve sihir gibi kara kuvvetlere bel bağlarlar. Bazı cemiyetlerazizlerinden, evliyadan, şöhret ve itibar kazanmış nesil ve ailelere mensupsiyasî,askerîveyaruhanîşahsiyetlerdenmedetumarlar;yaşamlarınınseyrinibunların eline terk ederler. Diğer bazı toplumlar da adeta hayatta hakikîmürşitler bulunmadığı ve olacak şeylerin önüne geçmenin imkânsız olduğukanaatindedirler. Bunlar alın yazısına, kısmete, mukadderata ve tevekküleinanırlar.

“Hayatta en hakikîmürşit ilimdir” sözüne dikkat edilecek olursa, bundandiğer hakikîmürşitlerin debulunduğu anlamı çıkarılabilir.Gerçekten, böylebir anlam üzerinde durulmaya değer. Bilim hayatta yegane mürşit değilse,

bilimin mürşit olma bakımından sınırları nelerdir ve diğer mürşitlerhangileridir?

Biliminmürşitolmabakımındansınırlarınıçizecekyinebiliminkendisidir.Bilimhermeseleyiaynıderecedekesinveaçıkolarakyanıtlayamaz.Bazılarıhakkındasadecefikirverirveihtimallerortayakoyar.Halbukibiliminışığıileyarı adınlanan bu gibi meselelerde günlük ihtiyaçlarımız azimli ve süratlikararlar isteyebilir. Bu takdirde, bilimin bize ne dereceye kadar önderlikedebileceğini yine bilimden öğrendikten sonra, kararlarımızda bize yolgösterecekbaşkakılavuzlarbulmamızzarurîdir.

Bilimin dışında kalan duygusal hareket ve faaliyetimizde bilimi zorlagörevlendirmeye çalışmak hiç de doğru olmaz. Rasyonel ve bilimselfaaliyetlerimizin insanın iç dünyasındaki yerinin his ve heyecanlarımızdandahaönemliolduğunusöylemekdeindîvebelkideyanlışolur.Duygularımıztinsel yaşamımızın neşe ve kederlerimizin, elem ve ıstıraplarımızın,mutluluğumuzun gerçek temelleridir. Fakat tamamıyla rasyonel ve bilimselnitelikte olan faaliyetlerimiz de tinsel bakımdan tatminimize yol açabilir veheyecanlarımızüzerindeetkiliolabilirler.Diğertaraftandaruhsalvezihinselyaşamımızınbiliminyardımıileşekillendirilmesinivekontrolünüsağlayacakpsikolojikbaşarılar,küçükölçüdedeolsa,şimdidentatminedicibazısonuçlarvermektedir.Yakınbirgelecektebununçokdahabüyükbirölçüdemümkünolacağınıtahminetmekteherhaldeyanılmışolmayız.

Bilimden başka ne gibi mürşitlerimiz vardır? İnsan topluluklarınınkendilerine zamanla ve tarihî tecrübe ile seçtikleri ülküler, gelenekler,değerlerveölçüler,kendileriiçinçizdikleriharekettarzlarıbulunur.Bilimseltemeller üzerinedayanmasalar bile, zamanlayığılagelenbilgi vegörüşlerin,kanaat ve inançların değeri inkâr edilemez. Bilimin ancak zayıf ışıklarınınnüfuz edebildiği sahalarda sağduyunun, atasözleri ve parolaların, hattâilhamların önemli rolü olabilir. Ancak, bunlar bilimsel kontrolladeğerlendirilebilecek nitelikte olmasalar bile, ayrıntı bilgisine ve bilimseldüşünce ve zihniyet yardımına dayandıkları ölçüde daha yararlı olabilirler.Bilimin inceleme alanı içine giren konular bilimsel ilerleme sonucundagitgide artmakta, bilimin kapsamı ve aydınlatabileceği sınırlar gitgidegenişlemektedir. Bu nedenle, bilim dışında kalan tecrübelerimizin yineolanaklıolduğuölçüdebilimselbirzihniyetlemütalaasıvebunlarınolanaklıoldukça bilime devredilerek tecrübelerimizden alacağımız ibreti ve dersleriazamiderecedebilimselyollardanalmamızısağlamakgerekir.

Bilimsel zihniyetin apaçık koşul ve özelliklerinden biri bilimin sınırlarınıbilmek ve bu sınırları aşmamaktır. Yukarıda da söylediğimiz gibi, bilimle

ilgisi olmayanmeseleleri bilime tevdi etmekte ısrardan veya bilimin ancakkısmen yanıtlayabileceği meselelerde bilimi gereğinden fazla işekarıştırmaktan hiçbir yarar sağlanamıyacağı gibi, böyle bir hareket tarzıbirçok yanlışlara ve bilimin gerçek değeri hakkında yanlış düşüncelere yolaçabilir.Ancak,buihtiyatvedürüstlüktektaraflıkalmamalı,sınırınıaşmıyanyalnızbilimolmamalıdır.Bilimineminolarakhükümverebileceğisahalarsırfbilimotoritesiylemütalaaedilmelivebusahanıngenişlemesiiçinaçılacakherolanakvefırsattanderhalyararlanmaktemelilkeolarakkabuledilmelidir.

Duyguların, sağduyunun, ilhamların, ampirik ve müphem de olsalar,zamanlayığılmışolantecrübemiraslarınınveyaşamfelsefelerinindeğeriniveinsanayolgöstermekbakımındanyararlarınıtanımakveteslimetmek,bilimiaşağılatmakveküçümsemekşeklinegirerse,yanlışyolaasılozamansapılmışolur.Yaşamdamürşitolarakbilimenönplandagelmelidir.Maddeselvetinselyaşamda, çalışma ve başarıda bilimi mürşit olarak tanımamak veya geriplandabırakmakgerçektengafletvedelaletolur.

Bilim,dil,din, ırkveçeşitli toplumözelliklerinebağlıkalmıyan,onlardantamamıylamüstakilolanbir insanfaaliyetidir.Biliminsonuçlarıveuyarılarıtürlüözelkoşullarlahiçdekayıtlıdeğildirler.Biliminenönemlibirözelliğide onun sınırsız gelişme ve ilerleme yeteneğidir. Halbuki, bir taraftan,psikolojiközelliklerigereğiolarak,insandeğişmeyekarşıtereddütvedirençgösterir, diğer taraftan da toplum kuvvetleri, etki ve gelişme yeteneklerinigitgide tüketmek ve sınırlandırmak, toplumlar da fosilleşen koşullar içindedeğişmevegelişmeyeteneğindenmahrumkalmak istidadınıgösterirler. İştebu koşullar içinde bilim toplumların statik bünyesine dinamizm ve canlılıkgetirebilenenginkabiliyetlibirkuvvettir.Bilim,toplumkuvvetleridışındaveüstünde yeni kuvvetler yaratabilen önemli bir değişme amilidir. Aynı vasıfteknolojide de bulunur ve bu bakımdan dikkate değer ki, araştırmaaşamasında teknoloji ile ilim arasındaki farklar hemen tamamensilinmektedir; insanı teknolojik yeniliklere götüren yol, bilimsel ilerlemeyolundan esas itibariyle farksızdır. Ancak ampirik teknolojik buluşlarmünferit ve mevziidir; bilimle desteklenerek uygulamalı bilim, yani fenşeklinegirmeyenteknolojide,ilerlemevegelişmetalihverastlantıyabağlıdırvebilimin ilerlemeyeteneği teknolojininkinegöreçokdahaüstünveondançok daha sistemli ve süreklidir. İşte bundan dolayı, bilim ve teknolojiyibirbirindenkesinolarakayırdetmekteısraredilirse,toplumkuvvetleridışındaveüstündeyenikuvvetvedeğerleryaratmakbakımındanbiliminrolününçokdahabüyükolduğunuvebiliminbubakımdanyalnızönemlibiretkendeğil,hattateketkenolduğunukabuletmekgerekir.

Bilimin insan yaşamındaki öneminin derecesini anlamak için, bütün insan

vasıfvebaşarılarını içinealanuygarlığın içeriğinigözönündebulundurmakyeterlidir.Teknikuygarlıktamamıylabiliminvebilimindirektifiverehberliğialtında ilerleyen teknolojinin, yani fennin başarısıdır. Uygarlığın bu alandışında kalan kısmına tinsel uygarlık veya kültür diyebiliriz. Kültürün debiliminpekbarizetkisialtındakalankısmıentellektüelkültürdür.Entellektüelkültür alanı ise, tarih boyunca bilim ilerledikçe, bilimin etki alanı dışındakalan kültürel özellik ve faaliyetler zararına olarak daimî bir şekildegenişlemektedevametmiştir.Demekkiinsanıinsanyapanözellikvebaşarılarpek büyük ölçüde bilimin etki alanı içine girmektedir ve bilim bu etki venüfuzalanınıgittikçegenişletmektedir.

Bilim insana daha iyi insan olma bakımından da mürşitlik edebilir mi;insanayüksekahlakveerdemdeverebilirmi?Bilimselbilgideiyivekötüyegörebirayrımyoktur.Bundandolayı,insan,çeşitlikonularüzerindeedindiğiuygulamalı değerdeki bilgiden olumlu ve yapıcı işlerde faydalanabileceğigibi, onu olumsuz ve yıkıcı amaçlara da yöneltebilir. Çağımızda bilimintoplumdakirolüileilgilenenbazıyazarlarbukonuüzerindeönemlevebazenda mübalağalı bir telaşla durmuşlardır. Bazıları bilimden vazgeçmeyi bileteklifetmiştir.

Bilim doğru yolu gösterebilir, fakat doğru yolu tutmak bakımından hiçolmazsa kuramsal olarak, insanı zorlayamaz. Uyarabilir, fakat tahmil edipzorlayamaz. Her mürşit gibi bilimin de bu bakımdan yetersizliğini kabuletmekgerekir.

Toplumlar sınırları içindeki suistimaleri ve kamu yararlarına aykırı işleriyasalaryardımıylaönlemektedirler.Uluslararasıçaptakihareketlerindeaynışekildeyasavedüzenlemelerlekontrolününveyaptırımlarladesteklenmesininyararlı olacağını düşünmek doğaldır. Herhalde, bilimin bazı zararlarınıgöstererek onun insan yaşamındaki muazzam rolünü unutmak ve bilimdenvazgeçmeyidüşünmekbüyükbirdeğerbilmezlikolacağıgibi,aynızamandakısaömürlükalmayamahkûmbirfikirolur.Böylebirdüşünceyiilerisürmek,toplumyapısınınveinsanyaşamınınnekadarçetrefilveanlaşılmasıgüçbirçalışmamekanizmasıolduğunuanlamamak,onuhiçesayarakinsanelindebiroyuncak sanmaktır. Bilimsel çalışma, önüne geçilmez bir insan özelliğidir.Tarih boyunca türlü toplumsal şartlar ve türlü baskılar altında devam etmişolan bilim tarihsel rolünü gelecekte de oynayacaktır. Olsa olsa onun birazhızlandırılması veya yavaşlatılması ve uygulamada bazı ayarlama vekontrollerinyapılmasısözkonusuolabilir.

Bilimintoplumyaşamındakirolübüyüdükçe,onutürlüçıkarlaraaletetmekisteyenlerinçoğalmasıbeklenebilir.Böyledurumlarıönlemekiçinenisabetli

önlemlerdenbiri,hiçkuşkuyokki,biliminvebilimselzihniyetinyaygınbirşekilde kavranması ve kamulaşmasıdır. Gerçekten toplumlarda yayılmasıölçüsünde,biliminkişivegrupçıkarlarınaaletedilmesininkendiliğindenveotomatik bir şekilde güçleşeceği düşünülebilir. Çünkü bilimin çoğunlukçıkarlarıiçinkullanılmasınıntemini,çoğunluğunçıkarlarınıbilimyardımıilegörebilmesinebağlıdır.

Bilimin popülarizasyonu da bir tür uzmanlık sorunudur ve henüz tatminedici bir şekilde halledilmiş olmaktan uzaktır. Bilimsel zihniyet dürüst vetarafsız olmayı, karşılaşılan sorunları birçok bakımlardan, heyecanakapılmadan,sabırlıveetraflıbirşekildemütalaaetmeyiöğretirki,bunlardaahlakveerdeminönemliözelliklerindendir.Bilimselzihniyetinkökleşmesiveyaygın bir şekilde kavranmasının, insan düşünce ve davranışında yeretmesinin, insanların tinsel bakımdan yükselmelerine ve daha erdemli veyüksek ahlaklı olmalarına yardım edebileceğini düşünmek hiç de boş birhayalolmasagerektir.

“Hayatta en hakikî mürşit ilimdir” ile “hayatta en hakikî mürşit ilimadamlarıdır” arasındaki fark üzerinde durulmaya değer. Bilim adamlarınınteker teker en doğru sonuçlara varabildiklerini ve bilimsel zihniyetingerektirdiği yolda her zaman şaşmadan yürüdüklerini savlamak biraz güçolur.Ancak,bilimadamlarınıntürlüzaaflarızamanlabirbirleriniyokederler;yanlış ve noksanlar silinir ve bilim adamlarının işbirliği sayesinde gerçekbilimselsonuçlarmeydanaçıkar.Biliminyenibuluşlarındahemenherzamanbu gibi eksik kalmış veya daha tamamıyla anlaşılmamış yönler bulunabilir.Bilimselsonuçlarınuygulamalıbakımdandeğerlendirilmeleri ise,hemenherzamanbirdenemeniteliğindedir.Bugibiçalışmalardabilimadamlarıdaimaçetin sınavlara çekilirler ve bunlarda yetersizlik ve tecrübesizlikgösterebilirler. Fakat, diğer taraftan da, bilimden yararlanma ancak bilimadamları vasıtasıyla olabilir. Şu halde, bilim adamlarının kendi görev vesorumluluklarını anlamış kişiler olarak yetişmeleri, toplumların da bilimdenyararlanmak için zaman ve tecrübenin göstereceği yollarda örgütlenmelerigerekir. Bilimin yardımıyla dahi, vereceğimiz cehalet vergisini ancak busuretlegitgideazaltmakolanaklıolabilecektir.

Bilim entellektüel tecessüslerimizin tatminine, günlük gereksinmelerimizikarşılayarakonurluverahatbiryaşamakavuşmamızavehiçolmazsamaddîacılarımızın gitgide azalmasına kuşku götürmez bir şekilde yardımetmektedir. Cehalet, çaresizlik, aciz ve hastalığa olduğu kadar, zulüm vesefaletekarşıdainsanınenitimadadeğeryardımcısıbilimdir.Biliminsanlıkiçin büyük bir ümit kaynağı ve tinsel destek olarak da onurlu bir ödevgörebilir.Uygar insanartık tılsımpeşindekoşmuyor;mucizelere inanmıyor.

Bilim insana ülkülerini şekillendirmeye de yardımcı olabilmektedir. İnsangittikçe mistik olmayan ülküler etrafında toplanmaya doğru gidiyor vegeleneklerinden gereğinde sıyrılma gerekliliğine uyum sağlamayı daöğreniyor.

Biliminyetkesidışındakalançalışmavezihniyetlerdebilimselgerçekleriyeryerkoyunlarındataşıdıklarıölçüdeverimliveisabetliolmaktadırlar.İnsaniradesi dışında olan işlerin ve hesap dışı gelişmelerin azalması bakımındaninsanın en önemli yardımcısı bilim olmuştur ve bu rolünde bilimingelecekteki başarıları şimdiye kadar bildiklerimizi gölgede bırakacaktır.Gerçekten, bilimin en önemli özelliklerinden biri dinamik oluşu ve sınırsızgelişmeyeteneğidir.Bilimilerledikçe,gerekmaddeselgerektinselyaşamdakiuygulaması da aynı hızla artmakta ve çeşitlenmekte ve bilimin insanlığasağlayabileceği yararlar bakımından da beklenmedik gelişmeler ve yepyeniolanaklarmeydana çıkmaktadır. Bilimin şimdiye dek kaydettiği ilerleme vebaşarı cidden büyük olmuştur. Fakat bütün bunlar gelecekteki gelişmeleryanında gölgede kalacak, onlara ancak bir hazırlık evresi ve temel ödevigörecektir.

İnsanlığın yakın tarihsel tecrübesinde bilime karşı hayal kırıklığıdönemlerine de rastlanır. Fakat bunlar genellikle bilimsel bilgimizi doğruölçmemişolmaktanilerigelmiştir.Bilimdenancaklâyıkolduğumuzderecedeyararlanabileceğimizi bir an unutmamak gerekir. Bundan sonra da sayısızçözülmemiş mesele ele alınacak ve hususuyla bilimsel sonuçlar pratikalanlarda değerlendirilmeye çalışıldıkça, insan da büyük ve ağır sınavlarlakarşılaşmaktadevamedecektir.

Bilim bugün de lâyık olduğu rağbet ve takdiri her yerde görmekten uzakolmaklaberaber, insanlığın tarihselgelişmesindepekeski çağlardanberibuyönde bir ilerleme sezmek olanaklıdır. Bilimsel bilginin artması ile bilimininsan yaşamındaki rolü büyüdükçe, bilimin değeri daha iyi bir şekildeanlaşılmışvebilimedahaçokgüvenmeninyararlarıvedolgunfaizlerigitgidedahafazlatakdiredilmeyebaşlanmıştır.Özelliklesonasırlarbiliminüzerinebaşarılıgörevleralmasınınzenginörnekleri iledoludur.Biliminışığıaltındacehalete dayanan kuvvetler asırlar boyunca işgal ettikleri dev kürsülerindeninerek her yerde geri planlara çekilmek zorunda kalmış, bilimdeki gözkamaştırıcı ilerlemeler insan yaşamına yepyeni veçheler vermiş ve tinselyaşamdadayepyeniufuklaraçmıştır.

“Hayatta en hakikî mürşit ilimdir”. Tarihin daha mürekkebi kurumamışsayfalarına Atatürk’ün yazdığı bu özlü sözün doğruluğundan yana artıkkuşkumuzolamaz.Bilimuygardünyanınbelkemiğidirveuygarlıkta ençok

ilerleyentoplumlarbilimeençokbelbağlayanlarolacaktır.

BÖLÜMI-BİLİMİNBAZIÖZELLİKLERİHomosapiens,yani insan türü,maymunakrabalarınınbazıözelliklerinden

sıyrılarak ve yeni vasıflar kazanarak insan haline geldiği zaman, aralarındayaşamakzorundaolduğuhayvanlardangörünüştebirçokbakımdangerideidi.Ne korkunç pençeleri, ne de parçalayıcı dişleri vardı. Kasları birçok diğerhayvanlarınki kadar güçlü değildi ve onların çoğuna nazaran tırmanma,atlamavekoşmayeteneğiazdı.Fakatyenitüreyeninsantürününyamanbazıgizlisilahlarıvardıki,bunlarınarasındaenönemlisibeyniidi.Bununyardımıile yalnız hayvanları alt etmekle kalmadı, doğal güçlere de egemen olmayabaşladı.

İnsan kafası doğanın bildiği en gür, en doğurucu ve en verimli enerjikaynağıdır. Gerçekten insanda harcanan zihinsel enerji ile elde edilensonuçlar birbirleri ile kıyas kabul etmeyecek derecede farklı olabilmektedir.Kafasısayesindeinsançokçeşitliveenginbaşarılargöstermiştir.Bunlarınengözeçarpanıveengözkamaştıranıdakuşkusuzkibilimdir.

Yıldırımı yıldırmış olan insan, yeryüzünde bulunan her şeydenyararlanmaya bakmış ve bilimi sayesinde zamanla, doğanın hemen herkuvvetini kendineköle etmiştir.Denizleri vehavaları istilâ etmiş vedüğmeçevirmekle dünyanın en uzak köşelerini odasının içine getirmeyemuvaffakolmuştur. Bilim adamı ancak ışık seneleri yardımı ile rakamlarla ifadeedebildiği uçsuz bucaksız uzayı ne yapıp yapıp laboratuvarının duvarlarıarasınasokmuş,bilimselveteknolojikçalışmanınensonmeyvelerindenolanelektronmikroskopları iledegörülemeyenmolekülveatomlarınherbirindedünyalar,âlemlerbulunduğunuaçığavurmuştur.

İnsanın iç dünyasını ve dünya görüşünü, günlük yaşayışını, eski çağlaranazaran en frenlenmemiş muhayyileleri bile hayrette bırakacak kadardeğiştirmiş olan bilim gerçekten insan türünün en büyük zaferi ve en başdöndürücümucizesidir.

Bilimselçalışmaveyaaraştırma,insanlarınkarşılaştıklarıgünlükdurumlarınortak gözlem unsurları halinde ve olgular şeklinde tahlil ve tesbit edilmesi,gözlemlenenolgularınçoğaltılaraktoplanmasıvebiriktirilmesiveyığılanbuolgu kümelerinin rasyonel, düzenli ve sistemli bir şekilde birbirlerinebağlanmasıdır.Fakatbilimselaraştırmanınelealdığıkonularçoğunlukladahaönceden incelenmiş meselelerle ilgilidir; diğer taraftan da bilimsel çalışmaçokzamanbelirlibirkonuüzerindeuyananmeraklahareketegeçer.Tarifimizibuna göre biraz değiştirerek şu şekilde ifade edebiliriz: Bilimsel çalışmabirikmişvesistemleşmişbilgiveaçıklamalaryardımıileyenimeseleleriele

almak, elde edilen ipuçlarına göre tahminler yürütmek ve bu tahminlerindoğruolupolmadığınıyeniolguvegözlemlerlekontroledipincelemektir.

Daha kısa bir ifade ile, bilimsel çalışmayı olguların ve olgular arasındakiilişkilerinaraştırılması,bilimidesistemlivebağlaşıklıbirbilgikütlesiolaraktarif edebiliriz. Bilimsel sonuçlar, olgu ve olay bilgisinden başka, olgulararasındaki ilişkilerin bilgisidir. Bilimsel gerçeklerin temeli, genel olarakmükerrer gözleme elverişli bulunan ve olanaklı oldukça kontrol edilerekbilimsel bir şekilde gözlemlenmiş ve çoğunlukla yinelenmesi olanaklı olanolgulardır. Yasa ideal bilimsel açıklamadır ve ölçülebilir olgular arasındakiadediilişkiyiifadeeder.

Bilimsel yöntem olguların dikkatli ve tarafsız bir şekilde gözleminden vebunlar arasındaki ilişkiyi tahmin ettikten sonra bu tahminlerin doğru olupolmadığını muhakkak surette yeni gözlemlerle kontrol etmekten ibarettir.Bilimsel yöntemin ana özellikleri bu kadar basittir ve doğru düşünmeyiemniyetaltınaalmakbakımındaninsaniçinendoğalbiryöntemdir.Bununlaberaber,uygulamadaçoğunluklaolaylarıntahlili,olgularınseçilmesi,bunlarıngruplandırılmalarıvegereklisonuçlarınmantıksalşekildeçıkarılması,ondansonra da bu sonuçların doğru olup olmadıklarının incelenmesi ve kontrolüyollarının tasarlanması ve bulunması hiç de kolay olmamaktadır. Bunuhakkıyla yapabilmek, ancakbilimsel düşüncevedisiplin içindeyoğurulmuşve yeni meselelerle boğuşmakta ve olgularla başbaşa kalmakta mümaresekazanmış olmakla ve gerek kişisel tecrübelerden gerek başkalarının tecrübeve bilgisinden büyük ölçüde yararlanmakla kabildir. Gerekli bilgi vemümareseyikazanmışolangerçekbilimadamlarınınsayısınispetenküçüktürdenilebilir.

Bilim epik eserler gibi, çok elden geçer, çok emek alır ve yavaş yavaşbüyür, şekillenir ve tekemmül eder. Bilim tarihi gösteriyor ki, en küçükkeşifler bile uzun yıllar hatta asırlar boyunca birçok bilginlerin ömürlerinitüketmeleri sonucunda meydana çıkmıştır. Bilimin ilerlemesi en keskinzekâların ve en kuvvetli muhayyilelerin çetin uğraşma ve didinmelerle veelbirliğiylekendilerinibuuğurdaharcamalarınıgerektirir.Edison’unyaklaşıkolarakşuşekildebirsözüvar:Bilimseldehanınancakondabiriilhamdır;gerikalanondadokuzunu,dâhi,alnınınteriylekapatmakzorundadır.Bizdedebiratasözündeşöyledenmektedir:Allah,bilimiisteyene,servetiistediğineverir.

Bilim en ufak bir yanlışı dahi geçmez, affetmez. En küçük bir bilimselsonuca varmayı sağlayan gözlem, usavurma, deney ve hesap çalışmalarızinciri ancak en zayıf halkası kadar kuvvetli olabilir. Bilimin sırları ancakkendisineiyicebağlıolanlaramalûmolur.Bilimeheveseden,onabağlandığı

ve bilimin elinde oyuncakmesabesinde kaldığı ölçüde daha büyük keşifleryapmaya ve daha önemli başarılar kaydetmeye muvaffak olur. Fakat diğertaraftan da, ömrünü bilim uğrunda tüketen bir dâhinin bilimsel eseri ancakdahailerileregitmekveyenisonuçlaravarmakiçinbirbasamakyerinegeçer.Bilim adamının başarısı bilim meşalesini biraz daha ileriye götürerek onuyeniellereteslimetmektenibarettir.

Bilimin çok göze çarpan özelliklerinden biri, tek insanın önemsizliği veacziyle, zamanla ortaya çıkarılan bilimsel başarının sınırsız büyüklüğüarasındaki oransızlıktır.Bunun nedeni açıktır; bilimsel faaliyet zaman, ulus,ırk, din ve dil sınırlarını tanımayan, matematiksel bir deyimle, bunlarınfonksiyonu olmayan bir çalışmadır. Bilim birdir. Birbirlerinden çok farklıçevrelerde bulunan, çok değişik inançlarda olan ve birbirlerinin dilindenanlamayan kimseler bilim alanında ister istemez birleşirler; birbirlerindenbaşka düşünmezler, düşünemezler. Bilim insanların en çok elbirliği veişbirliğiyapabildikleribirçalışmaalanıdır.

Dünyanın bir kıtasındaki bir ülkede lâboratuvarında veya kütüphanesindesessizce çalışan bir bilim adamının başarısını dünyanın çok uzak başka birköşesindeki diğer bir bilim adamı tamamlar ve bilim bu suretle ilerler.Bilimde ilerleme zincirini oluşturan keşif halkaları hep bir örs üzerindedövülmezvedövülemezde.Bilimselçalışmagibibilimselçalışmasonuçlarıdabütüninsanlığındır.Çeşitlidinlerinmâbetlerinihepaynıyıldırımsiperlerikorur;çeşitliinançlardakikimselerhepaynıserumlaraveaşılarabaşvururlar.Bilim tek bir ulusa, kavme veya ırka mal edilemez. Bilimsel faaliyet tamanlamıylainsansalbirfaaliyettirveinsanınmümeyyizbirvasfınıaçığavurur.Bilimbahsindeinsanlarbirbirleriyleuyuşurlar,aynısonuçlaravarırlar.

On yedinci yüzyılın başından beri sağlanan büyük ilerlemeler Avrupauluslarınıntambirişbirliğiylemeydanagelmiştir.Hemenhemenherkonudayapılan keşiflerin başlamasında, tamamlanmasında, teessüs ve kabulaşamasınagirmesindebaşkabaşkamilliyette,dindevemezheptebirçokbilimadamlarının adlarını yanyana buluruz. Bilimin yeryüzünde şimdi çok dahafazla yayılmış olması sonucunda, çağımızda birbirinden çok daha uzakbölgelerdeki bilim adamlarının birbirlerini daha büyük ölçüdedesteklediklerinigörüyoruz.

Ortaçağda,İslamiyette, hem muhtelif milliyetten hem de muhtelif dindenbilginlerin birbirleriyle tam bir işbirliği yapmış olmaları göze çarpar.YakınDoğu’da Hıristiyanlar Müslümanlara Haçlı ordularıyla saldırır ve onlarlabüyükbirbağnazlıklaboğuşurken,Hıristiyandünyasınınbilimadamlarıİslambilginlerinin üstün biliminden yararlanma yolunu tutmuşlardı. Avrupa’da

mezhepmücadelelerienhaddevrelerindeikenbilimhiçbircephealmıyorvebilim adamları birbirleri ile işbirliği yaparak çalışmakta devam ediyorlardı.Savaştakimuazzamrolügözönündetutularak,bilimçağımızdaharpiçintamseferberbirhalegetirilmişvebilimselkeşiflerherikitarafçadabirbirlerindenşiddetlekıskanılmıştır.Fakatbukoşullaraltındabile,dövüşenuluslarbilimselbakımdan birbirleri ile işbirliği yapmaktan, birbirlerine yeni şeyleröğretmekten ve birbirlerinin eksiklerini tamamlamaktan kendilerinialamamışlardır.Bilimselilişkiveişbirliğiisteristemezdevametmektedir.

Bilim adamları yalnız birbirlerinin keşfini tamamlamakla kalmazlar; aynıkeşifleri birbirlerinden habersiz olarak da yaparlar. Birbirlerinden uzakbölgelerdekibilimadamlarınınbirbirlerindenhabersizolarakaynı sonuçlaravarabilmeleribiliminçokönemlibirvasfınıortayakoyar;bilimselsonuçlarınindîvekişiselolmaktanuzakolduklarınıveçokgenelveolumlunitelikarzettiklerinibeliğbirşekildeifadeeder.Bumüstakilkeşiflerinçağdaşoldukları,yaniaşağıyukarıaynızamanlardaortayakonduklarıhattaherzamandenecekkadarazzamanaralıklarıileyapıldıklarıdaolur.

Bilimin yüzünü ağartan bu müstakil ve çağdaş keşiflerin örnekleri bilimtarihindeyüzlerlesayılabilir.Birdenfazlabilimadamıtarafındanmüstakilveçağdaş olarak yapılan keşifler arasında pek önemli olanları vardır.Diferansiyel ve entegral hesap usulü, İngiliz Newton ve Alman Leibniztarafından,logaritmadaIskoçyalıJohnNapiertarafından1614’teveİsviçreliJoostBürgitarafından1620’demüstakilolarakbulunmuştu.HenryBriggsileEdmundGunther da yinemüstakil olarak aynı konuda önemli tamamlayıcısonuçlaravarmışlardır.AvusturyalıMendeltarafındanbulunanve1866-7deyayımlanankalıtımyasalarıbilimdünyasınındikkatiniçekmeksizinkalmışveaynı yasalar müstakil olarak De Vries, Correns ve Tschermak tarafından1900’lerde tekrar aynen bulunmuştu. Böyle ile Mariotte, kendi adları ileanılan kanunu müstakil olarak bulmuşlardır. Priestly ile Scheele oksijeni1774’temüstakilolarakkeşfetmişlerdir.

Teleskop1604’teZacharias Jansenve1608’deHansLippershey ile JamesMetius tarafındanmüstakil olarak icadedilmiştir.Daha1590’dayapılmışbirİtalyan modelinden de söz edilmektedir. Lippershey ile Metius’un ihtiraberatları mevcuttur; Jansen’in teleskop icadetmiş olduğu oğlunun ilerisürdüğübir iddiayadayanır.Galile teleskopun icadını1609’da işitmişvebuhaber onu o kadar heyecanlandırmıştı ki, haberin ayrıntısını beklemedenkendisidebirteleskopyapmayakoyulmuştu.Galile’ninteleskopuondanönceyapılmışolanlaraüstündür.TeleskopunilksistemlivebilimselkullanılışınıdaGalile’yeborçluyuz.

Bir keşfin birden fazla bilim adamı tarafındanmüstakil ve çağdaş olarakyapılması o keşfin değerini çoğaltır ve varılan sonucun doğru olduğunakuvvetli bir kanıt oluşturur. Böyle keşiflerin ortaya çıkması bu keşiflerinyapılma sıralarının geldiğini, yani gerekli hazırlıkların tamamlanmışolduğunu gösterir. Çünkü bilimsel keşifler çoğunlukla birbirlerinin arkasınaaşağı yukarı mantıksal bir şekilde sıralanırlar. Bununla birlikte, birbirleriarkasınamantıksalolarak sıralanankeşifler arasındaki zamanaralıkları için,doğal olarak, birşey söylenemez. Örneğin, kan dolaşımının keşfi için ilkinkalpvedamarlardakikapakçıklarınkeşfivebunlarıngörevlerininanlaşılmasıgerekir.Fakatkapakçıklarınkeşfiilekandolaşımınınkeşfiarasındanekadarzamangeçeceğihakkındaşüphesizkihiçbirtahminyürütülemez.

Aynı konular üzerinde çalışan bilim adamlarının aynı sonuçlara varmalarıhayretedilecekbirşeyolmadığınagöre,busonuçlarabirbirlerindenazzamanaralıklarıilevarmalarıbirihtimalmeselesiolur.Bundandolayıdırkimüstakilve çağdaş keşiflerin meydana çıkması bilimsel faaliyetin yoğunluğu ileberaber büyüyüp küçülür. Nitekim müstakil keşiflere son asırlarda eskizamanlara nazaran daha sık rastlanmaktadır. Çağımızda sarih ve muayyenbilimsel meselelerin çokluğu ve bilimsel çalışmanın büyük yoğunluğudolayısıylamüstakilveçağdaşkeşiflerinpeksıkbelirmeleribeklenebilir.Buvaziyeti bir dereceye kadar önleyen etken bilim adamlarının yaptıklarıbilimselaraştırmalardanyayınyoluylabirbirlerinihaberdaretmeleridir.

NewtonileLeibniztarafındanbulunmuşolandiferansiyelveentegralkalkülusulünü hazırlayıcı çalışma ve buluşlar daha önceki çağlarda ve hatta uzunasırlarda sarih olarak izlenebilmektedir. Pratik ve iktisadîmahiyette olmasabile,bilimselihtiyaçlarınbuçalışmalarıteşvikedicitesirideaçıktır.Müstakilve çağdaş keşiflerin zamanını ve meydana çıkmasını dış ihtiyaçların tayinettiği de düşünülebilir. Böyle bir iddia tamamıyla reddedilemese bile,bilimdeki ardarda gelen keşiflerin sırasını asıl tayin eden önemli etkeninbilimin iç bünyesindeki mantıkî sıra olduğu açıktır. On üçüncü yüzyılınsonunda İran’da Kemaleddin ve Almanya’da Teodorikus gökkuşağınınizahındamüstakilolarakaynısonuçlaravarmışlardır.Buradadış ihtiyaçlarınveekonomikşartlarınhiçbirroloynamadığımuhakkaktır.

Herhangi bir teknolojik buluş pratik değerde olduğu için, ya kendisindenönce mevcut bulunan yahut da yapılan icad üzerine meydana çıkan birihtiyacacevapoluşturur.Birçokicadlardadauzungelişmesafhalarıboyuncaicad ile ihtiyaç karşılıklı olarak birbirlerini kamçılarlar. Bazen da bu ihtirayapıldıktan sonra bir süre için pratik değerinin takdir edilmediği olur.Bunların hangisine örnek teşkil ederse etsin, birçok teknik buluşlar ancakmuayyen bir bilgi kütlesinin toplanmasından sonra başarılabilirler.Örneğin,

insanlarçokeskizamanlardanberikuşlargibiuçmaksevdasınadüşmüşlerdir.Fakatbalonunveuçağınicadıancakmuayyenbirbilimselveteknolojikbilgikütlesinin toplanmasından sonra mümkün olabilmiştir. Ampirik olarakyapılanicadlardaçokturvebunlarınbazısıbüyükönemdebilimselkeşiflerinyapılması imkanınıvermiştir.Tulumbabunabirörnektir.Buharmakinasınınicadındakimuhtelif başarı safhalarında yarı bilimsel sentezlerden başka sırfampirik buluşların etkisinin de büyük olduğunu görüyoruz. Buharmakinasınınoldukçagelişmişbir şeklegirmesindenvebuyoldauzunyıllarçalışılmasından sonradır ki, Carnot buhar makinası ile ilgili teorik bilgiyibilimselbirşekildeifadeetmiştir.

Müstakil buluş konusunun teknik buluşlarla olanmünasebeti araştırılırkenteknik icat ve ihtiraların yukarıdaki iki şeklini birbirlerinden ayırdetmekgerekir. Sırf ampirik yollardan gidilerek ortaya konan icadlarda müstakilbuluşlara çok rastlanmamasına karşı, bariz bir şekilde bilimsel esaslaradayanan icadlarda ilgi çeken müstakil ve çağdaş buluş örnekleri ilekarşılaşırız.AmerikalıMorseileingilizWheatstonekullanışlıilktelgrafı,BellileAsaGreydetelefonuaynıgüniçindebulmuşlardır.

Müstakil buluş meselesinin ve bunun öneminin zımnî olarak söz konusuedilmesininbirmisalinidahaonikinciasrınsonunadoğrubulmaktayız.İslâmfelsefecilerinden İbni Tufeyl’in Hay ibni Yakzan adlı eseri, pek küçükyaşından itibaren kendi başına kalan ve cemiyetle teması olmadan büyüyenbirçocuğunzihinselgelişmesininöyküsüdür.Neo-Platonizminmüdafaasıiçinyazılmış olan bu eserde bu felsefenin üstünlüğünü ispat için çocuğun bufelsefisonuçlaramüstakilolarakvardığıgösteriliyor.Bizimiçindahaçokilgiçekenmisal,buçocuğunkestiğibirkeçiüzerindekiincelemelerisonundakalbhakkında o zaman mevcut gözlemleri teyideder bilgiler edinmiş olmasıdır.Buradahayalîfakatgüzelseçilmişbirmüstakilkeşiförneğiilekarşılaşıyoruz.

Orijinal felsefi bir fikir iki kişi tarafından müstakil ve bütün ayrıntılarıbirbirine uygun olarak ortaya atılsa, bunların birinin öbüründen çalmışolduğunu ileri sürmekte pek tereddüde lüzum görülmez. Çini ve seramiknakışlarının benzerlikleri yardımı ile uygarlıkların birbirleri üzerindekietkisinin incelenmesi iyice yerleşmiş ve eleştirisine gerek görülmemişarkeolojik bir araştırma yöntemidir. Halbuki başka başka bilim adamlarınınaynı sonuçlara varmaları aralarında bilimsel temas bulunmuş olmasınıgerektirmez.

Teleskopunkullanılmayabaşlamasındanazsonra,1611’de,Galile,ScheinerveFabriciusgüneşlekelerinikeşfetmişlerdir.Bukeşiflerteleskopunicadındanaz sonra yapılmıştı. Gözle görülmesi kabil olmayan güneş lekelerinin

teleskopla görülebilmesi bu keşiflerin yapılabilmesine yol açmıştı. Aynışekildemikroskopunkullanılmayabaşlamasıileeskidengörülemeyenbirçokküçük ayrıntıların gözlemlenmesi için yeni olanaklar belirmişti. Bu durumkarşısında hücrenin, çekirdeğin ve kılcal damarların müstakil olarakkeşfedilmeleripekdoğaldı.Aşağıyukarıyenigözlemlerdenvebunlarındoğruolarak anlamlandırılmalarından ibaret olan bu gibi keşiflerde olduğu gibi,dahakompleksveazçok teorimahiyetindekibilimsel sonuçlar içindeaynımülâhazalar varittir. Çünkü bunlar da dikkatle toplanmış olgu bilgisine vegözlemleredayanmaktavebilimselilerlemeninseyriicaplarınauygunolarakortaya atılmaktadır.Örneğin,Faraday ile JosephHenryendüksiyonakımını,Fresnel ile Young da dalga ve girişim kuramlarını müstakil olarakbulmuşlardır.

Az kanıta dayanan ve tahmin mahiyetinde kalan bilimsel sonuçlarda dabazenaynıdurumunmevcutolduğunugörüyoruz.ÖrneğinfosillerinmahiyetiÇin’deveOrtaçağİslâmdünyasındadoğruolaraktahminedilmişti.Fakatbufikir birliğinden Çin ve İslâmiyet arasında fosil konusu ile ilgili olarak birbilgialışverişibulunmuşolduğuanlamıçıkarılmamıştır.HalbukiÇinveİslamastrolojileri arasındaki özellikle teferruat benzerliklerini, bu iki bölgearasındakikültüreltemaslaizahetmeyeihtiyaçhissedilmiştir.Bilimilefelsefîdüşüncenin, bilim ile yalancı bilimin ve bilim ile sırf tatbikî mahiyettekiampirik buluşların birbirleri ile birleştikleri ve meze oldukları sınırbölgelerinde, öğrenme veya iktibas ile müstakil buluştan hangisinin dahakuvvetlemuhtemelolacağını tesbitetmekhermeseleninhususî teferruatı ileyakındanünsiyeteihtiyaçgösterir.

Arapçada aynı şiirin müstakil olarak başka başka kimseler tarafındanyazılmasıiçinbirkelimeyeihtiyaçhissedilmişolduğuilgiyiçeker.Bukelime“tevârüd” kelimesidir. Fakat: ancak lâtife yolu ile bu kelimeyi kullanmakvesilesi bulunabilir.Tamamen aynı şeylerin kelimesi kelimesine aynı olarakuzunşiirşeklindebirbirindenhabersizikişairtarafındanyazılmasıolanaksızolsa da, konu ve söz bakımından birbirine çok benzeyen veya aynı fikirleriileri süren yazıların iki kişi tarafından birbirlerinden çalmaksızın meydanagetirilmesi kabil olmayan bir şey olmasa gerektir. Çünkü nihayet bu ikiyazıcının ikisi de aynı çevrede ve aynı cemiyet edebî zevkinin tesirialtındadırlar. Büyük ölçüde aynı kitapları okumaları ve aynı esinkaynaklarındanfaydalanmalarıdatümüyleolanaklıdır.

Bilimdeki müstakil keşifler bunlara benzemez. Varolan bilimsel bilgiyedayanmakla beraber, bu keşiflerde yepyeni bir bilginin, yepyenimünasebetlerin ortaya konması söz konusudur.Yoksamatematik veya fizikvazife ve sınavlarında meselelerini doğru hal eden bütün öğrenciler tıpatıp

aynısonuçlarıdünyanınhertarafındanhergünbuluyorlar.

Bilimselsonuçlarınkesinlikvedeğerinigösterenkanıtlardanbiridebilimindoğru tahminler yapabilmesi ve önceden kestirme şeklinde bulduğusonuçlarda başarılı olabilmesidir. Bunların en basit örneği ay ve güneştutulmaları ve kuyruklu yıldızların görünme zaman ve yerlerinin öncedenbilinmesigibigözlemvehesaplaradayananvehementamamıyladoğruçıkantahminlerdir.Halleykuyrukluyıldızıyetmişyıllıkbir zamandansonragünügününevesaatisaatinebeklenenyerdengeçmiştir.Doğru tahminlerbilimdeeksikdeğildir.Tahmininyapılmasıiçingerekliolanbilgidenbilinenyönlernekadarçokvebilinmeyenlernekadarazsa,tahmindeodereceeminvekolayolarakyapılabilir.Tahminileyepyenibilimselsonuçlardabulunabilir.Esasenbirçok bilimsel sonuçlar muhayyile yardımı ile yapılan tahminlerdirdiyebiliriz.

Büyük özgünlük istemesine ve oldukça elverişsiz koşullar içinde yapılmışolmasınarağmen,müstakilveçağdaşkeşifşeklindeilerisürülmüşolangüzelbir tahmini örnek olarak alalım. Newton yasalarının bulunmasından berigezegenlerin yörüngelerindeki intizamsızlıkların gözlem ve hesaplarlaincelenmesidevamediyordu.Bukonudabirçokbilgiler toplanmışveçeşitlipürüzlergiderilmişti.Fakatbirtaraftanincehesaplarlabulunan,diğertaraftanda duyarlı teleskoplarla görülen gezegen yerleri arasında yine birtakımuyuşmazlıklar mevcuttu. Bunları izah etmek ve bu pürüzlerin hesabınıvermek için, İngiliz Adams ve Fransız Leverier müstakil olarak yeni biraraştırma çığırına yöneldiler. Müşahede edilen hesap dışı intizamsızlıklarıdoğurabilecek meçhul bir gezegenin kütle ve vaziyetini hesaplamaya vetahminetmeyeçalıştılar.

Böylebirgezegeninmevcudiyetinitahminvekabuletmekbirhipotezilerisürmekten başka birşey değildi. Fakat bu hipotezler doğruluğu doğrudandoğruya gözlemle tayin edilebilecek, hipotez kurama inkilap etmeyecekti,dönüşmeyecekti. Yani bu hipotez ya olguya dönüşecek yahut da yanlışlığımeydana çıkarak terkedilecekti.Çünkü bu hipotezlemüşahede edilebilir birtahmin yapılıyordu. Dikkate değer ki, gözlem yardımı ile doğruluğugösterilmedikçe,buhipotez“kısırdöngülühipotez”olarakvasıflandırılabilir.Yapılan tahmin doğru çıktı ve Neptün gezegeni keşfedildi. Yepyeni birgezegeninmevcudiyetiilköncetahminvehesaplabulunmuşvebundansonrada gezegenin kendisi teleskopla görülmüş oldu. Hususuyla Uranüsyörüngesinde karşılaşılan güçlüklerin belki yeni bir gezegenin keşfi ile haledilebileceği ilk önce Adams’ın aklına gelmişti. Fakat gerekli yardım vearaçları elde etmekte çabuk davranamadığından, bu işe kendisinden birazdaha sonra fakatmüstakil olarak başlamış olanLeverrier sonucudaha önce

aldı.

İleridedesözkonusuedileceğigibi,uygulamalıbilimselzihniyetinzorunluolarak, muayyen ve bilimsel bakımdan mâkul sınırları vardır. Hiçbir bilimadamı olaylar karşısında tam bir tarafsızlık gösteremez. Çünkü bilimselaraştırmanın temelini teşkil eden olgu seçmeve toplama işi bilim adamınınilgisinin belirli yönlerde yoğunlaşmasını gerektirir. Müspet ve denelbilimlerde bile bilim adamlarının hareket noktaları kuramlardır. Kuramlaradayanılarakolguveolaylarseçilir,deneyleryapılırvedahaönemliolarak,buolguveolaylarkuramlaryardımıiledeğerlendirilirveyorumlanır.

Sosyalbilimlerdebukuramlarveya tezlerdir.Araştırmalar tezlerin tadilineve terkedilmesinenedenolurlar.Fakatvarılan sonuçdaimahareketnoktasıolan tezle ilgilidir. Diğer taraftan da, hususuyla sosyal bilim adamlarındateker teker bilimsel zihniyetin tamamen tecellisini beklemek hayalperestlikolur. Yani bilimsel zihniyetin bilimsel bakımdan mâkul sınırlarının dışınaçıkıldığıdanadirdeğildir.Örneğin, tarihgibibazıbilimlerdede, toplumdantopluma değişmek üzere çeşitli his mantıklarının ve yerleşmiş inançlarınbilimselaraştırmadaroloynamasıhemenhemenkaçınılmazbirvaziyettir.

Bilimindoğru sonuçlarla ilerlemektedevametmesivebilimsel zihniyetin,bilim adamlarının zaaflarına ve kusurlarına rağmen, bulunan sonuçlardahâkim olması şundan dolayıdır ki, bilim adamları bilimsel araştırmalardakikusurluvezayıfnoktalardabirleşmezler.Muhtelif ilimadamlarınınmuhtelifeksik ve zaafları zamanla birbirlerini yok ederler ve böylelikle bilimselolmayan noktalar silinerek kaybolurlar. Bilimsel zihniyet de bu suretlebilimsel sonuçların bulunmasında tamamen etkili olur. Özellikle tarih gibibazıbilimlerdebilimadamlarınınbaşkabaşkacemiyetveçevrelerdenolmasıda bilimsel ve tamamen tarafsız olan sonuçların bulunması bakımındanlüzumludur.

Yukarıdaki ayrıntılardan şu sonucu çıkarabiliriz ki, bilim adamlarınınişbirliği yalnız çalışmalarının birbirine eklenmesi bakımından değil, aynızamanda sonuçların bilimsel değeri bakımından da lüzumludur. Bilimselçalışma ve başarı şüphesiz ki bilim adamlarının sayısı ile orantılıdır. Fakatbilimadamlarınınçokluğuvarılansonuçlarındoğruluğubakımındandaşarttır.Hiç olmazsa bazı bilimsel konularda da işbirliğinin muhtelif millet vecemiyetlere mensup bilim adamlarından gelmesi sonuçların bilimsel değeribakımındanyalnızfaydalıdeğilaynızamandakatiolarakzorunludur.

Bilimdeki işbirliği ile ilgili diğer bir örneği endüstri için yapılan bilimselçalışmadanalabiliriz.Sanayidekiaraştırmalargenelliklekişiselolaraktedarikedilemeyecek büyük ve masraflı aletlere ihtiyaç göstermekte ve bu gibi

araştırmakonularınınsanayininözelisteklerineuymasıicapetmektedir.Diğertaraftan, araştırmalar pek çeşitli konular üzerinde olmakta ve mevziimeselelerdebirçokyönlerdenaraştırılmayalüzumgöstermektedir.Bütünbunedenlerle, sınaî müesseselerle ilgili araştırmalar şahsî olmamakta vearalarında uyumlu işbirliği ve işbölümübulunan araştırıcı ekiplerine ihtiyaçgöstermektedir.

Bugün sınaî araştırmakurumları ekseriyetle araştırmaprogramlarındakısagörüşlü olmamanın faydalarını takdir etmektedirler. Buna rağmen,karşılaştıkları birçok tehdit edici şartlar gerçek anlamıyla uzak görüşlü veuzun vadeli araştırmaları desteklemelerine engel olmaktadır. Bu gibiaraştırmalar daha fazla üniversite laboratuvarlarına bırakılmak zorundadır.Hiç olmazsa bu bakımdan üniversitelerle özel sınaî araştırma kurumlarıarasındaişbirliğiveişbölümübulunmasılazımdır.Sınaîaraştırmafaaliyetinibesleyecekpersoneldeüniversitelertarafındanyetiştirilecektir.Bubakımdanda üniversitelerdeki çalışmalarla üniversite dışındaki araştırma faaliyetiarasındauyumlubirayarlanmanınbulunmasıicapeder.

Bilimininsanyaşamındakimuazzamrolünügözönündetutarakdevletlerdebilimsel araştırma kurumları kurmaktadırlar. Bunlarda sırf bilim için vefaydacılık ilkesi güdülmeksizin araştırma yapmaktan başka, cemiyetihtiyaçlarının ve bunlara göre ön plâna alınacak araştırma konularının datesbiti ve gözönündebulundurulması icap eder.Bu şüphesiz ki başarılmasıpek güç olan bir iştir. Tıp, ziraat, türlü mühendislik dalları, sosyal veekonomikkonular,hepayrıayrıelealınacaktır.Kuramsalniteliktekiaraştırmaile de iş bitmez. Araştırma sonuçlarının pratik alanda en doğru şekildedeğerlendirilmeleri şarttır. Bütün bunlar sayısız uzmanlık branşına veuzmanlık şekline ihtiyaç gösterir. Araştırmanın teşkilâtlandırılmasının,araştırmakonularınıdikteetmekşeklindedeğil,dahafazlaaraştırmaimkânvefırsatlarınıaçıkbulundurmakşeklindeolmasıgerekir.Araştırmakurumlarınınekonomik ve malî bakımdan verimli olmasının temini de göz önündebulundurulmalıdır.

Bilimin popülarizasyonunu yapan bilim adamları da dâhil, üniversiteler,özel ve resmî araştırma kurumları hükümet makamları ve şahsi teşebbüssahipleri arasında sıkı temas ve işbirliği bulunması, bilimin en verimli vebaşarılışekildeilerleyebilmesiveİnsanafaydalıolabilmesiiçinşarttır.Fakatbilimsel çalışma alanındaki işbirliği cemiyet sınırları içinde kalamaz. Birtaraftan bilime yeni değerler katmaya ve günlük meseleleri biliminyöntemleriyle ele almaya çalışırken, diğer taraftan da dünyanın başkabölgelerindekibilimselçalışmailesıkı temassağlamaklazımdır.Bununiçinde bilimsel yayınların günü gününe izlenmesi şarttır. Çünkü bilim dünya

çapındaki bir işbirliğinin ürünüdür. Gerçekten günümüzde kütüphaneninbilimdekiyerilaboratuvardanhiçdegeridedeğildir.

Bilimdeki işbirliği yalnız bilim bölümlerinin sınırları içinde kalmaz.Matematiğin fiziğe, fiziğin kimya ve astronomiye, fizik ve kimyanın doğalbilimlere sağlamış oldukları yardımlar pek önemli olduğu gibi, fizikoşimi,hayatî kimya v.s. gibi köprü bilimlerin doğması da bilim tarihinde önemligelişme çağlarının meydana gelmesine neden olmuştur. Diğer taraftan,özellikle son zamanlarda bilimin bazı sistemli ve geniş kapsamlıtatbikatından, geçici bir zaman için ve mevziî mahiyette de olsa, zararlısonuçlaralındığıolmuştur.Budayamevsimsiztatbikattan,yahutdadoğavetoplum bilimleri arasında uyumlu işbirliği sağlanamamasından, çoğunluklada,böylebirişbirliğineihtiyaçhissedilmemişolmasındanilerigelmiştir.

Bilimintatbikimkânlarınındurmadanartırılmasısonucundahızlagelişereksık sık yeni şartlarla karşılaşan cemiyetlerde kanun ve nizamların yenidurumlara göre vaktinde ayarlanması önemli bir ihtiyaçtır. Gerekliayarlanmaların, ihtiyaçların tazyiki tam anlamıyla güçlendikten sonraanlaşılmasının doğurduğu zararlara karşı, bunların önceden kestirilmesibüyük faydalar temin eder. Hukuk sahası ile özellikle toplumsal bilimlerarasındatatbikîdeğerdeişbirliğiveayarlanmaimkânlarınısağlayacakköprübilimlerindoğmasındanbüyükfaydalarbeklenebilir.Bugibigelişmelerinenbâriz tesir ve faydası, geniş hukuk alanını dahamüspet ve bilimsel ve aynızamandadahadinamikbirhalegetirmekolacaktır.Zamanımızdabuşekildekiçalışmanınkriminolojiveadlîtıpgibimünferitörneklerimevcuttur.

Zamanımızda bir zaruret haline gelmiş olan bilimsel uzmanlığın bazısakınca ve zararları da bilim bölümleri arasında geniş ölçüdeki temas veişbirliğiyardımıylaazalabilir.Aşırıuzmanlığınsakıncalarıancakentellektüelkültür alanının zenginliğiyle telâfi edilebilir. Özellikle doğa bilimlerialanındaki uzmanların toplumsal bilimlerde kültür sahibi olmaktan çokfaydalanabilecekleri muhakkaktır. Fakat bilim bölümleri arasındaki verimlitemaslaryalnızdoğavetoplumsalbilimlerarasındakilerdeğildir;birbirlerineyakınbilimbölümleriarasındatemasveişbirliğisağlanmasıdayalnızfaydalıdeğil, özellikle araştırma aşamasında tamamen zaruri bir durumdur. Pekmahdut ve dar bir konudaki bilimsel araştırmaları bile muayyen bir bilimbölümünün sınırları içinde kalan ve bu koşullar altında elverişli gelişmeimkânları bulan bir çalışma olarak tasavvur etmek yanlış olur. Bilimadamlarının kendi uzmanlık branşlarıyla en yakından ilgili bilim dallarındaimkânnispetinde geniş fakat kavrayışlı bilgi sahibi olmaları ve bu alandakiuzmanlarla temas sağlayabilmeleri, bilimsel çalışma veriminin artması içinpekfaydalıdır.

Profesör Sarton, bilim adamlarının ekseriyetle keşiflerinin sonuçlarınıtamamengöremedikleri,keşiflerinibilimselbakımdaniyicesömüremediklerifikriniilerisürmüştür.Bufikridestekleyenmisallerebilimtarihindeoldukçasık rastlanmakta, keşfi yapanla keşiften yeni sonuçlar çıkaranın ekseriyetlebaşka kimseler olduğu görülmektedir. Cariyle da buna benzer bir fikri“Çocuktaki zihin kıvraklığı ve çocuğun kavrama ve öğrenme yeteneği ileolguninsanıntecrübeveteennisinibirarayatoplamakmümkünolsaydıidealbirdurummeydanagelirdi” anlamındaki sözlerle ifadeediyor.Herhangibirfikri ortaya koymuş olan kimse, onun cazibe ve bağlarından kolaylıklakurtulamayacakbirdurumdabulunuyor.Aynençocuklargibi,fikirlerdedahakundakta iken anaları tarafından hırpalanamıyorlar. İnsan bir eser yaratmışolmaktandolayıkendigururunubirazolsunokşamadaneserinikurcalamaya,didiklemeyebaşlayamıyor.Biryeniliğe,birfikreyabancıbirisiise,tamamenzindevetarafsızbirkafaileonuelealarakserbestçeeleştirebiliyor.

Herhalde bir keşfin keşfedende doğurduğu atalet, bilime has ve bilimadamına mahsus değildir. Ancak, bilimin sonuçları kesin ve muayyenolduğundan, tashihve tenkitleride indîvekişiseldeğerlendirmelerdenuzakbulunduğundan, keşif ile keşfi yapan arasındaki söz konusu münasebet,bilimde kendini daha sarih olarak gösterir. Yani, bilim bumünasebetten ençokfaydalanabilecekdurumdadır.Bilimdeortayaatmaveilerisürmeişleriileonarmavetashihişlerininbaşkabaşkakimselertarafındanyapılmasıihtiyacıda,biziyenibiryoldanbiliminancakelbirliğiveişbirliğiileilerleyebileceğisonucunaulaştırıyor.

BÖLÜMII-BİLİMSELİLERLEMEBilim insan düşünce ve muhayyilesinden fışkıran yeni buluşlarla daima

tazelenmeye devam eder. Zamanla ilerlemesi ve yeni keşiflerle beslenerekgelişmesi bilimsel bilginin enbelirginözelliklerindenbiridir.Tarih boyuncakeşifihtirasveyeteneğiilecihazlanmışbilimadamlarıeksikolmamış,bilimde çeşitli hal ve şartlara rağmen ilerlemesine devam etmiştir. İlerleme vasfıbilimeokadarsıkısıkıyailişiktirki,evvelceyaptığımızgibibilimisistemlivebağlaşıktı bir bilgi kütlesi olarak tarif edersek, bunda bulabileceğimiz ilkeksikbuilerlemekabiliyetindenbahsetmeyişimizolur.Gerçekten,terakkidenkalanbilim,bilimolmaktançıkardiyebiliriz.

Bilim adamları kendilerinden önce gelen meslekdaşlarının bilgilerindenfaydalanırlar ve bu faydalanma durmadan devam eder. Daha Ortaçağsonlarındankalmışolanbir teşbihegöre,herneslinbilimadamlarıcücelere,kendilerinden öncekiler de devlere benzerler. Fakat bu cüceler devlerinomuzları üzerine çıkmak sayesinde onlardan daha uzakları görebilirler. İşe

baştan başlamak zorunda bulunmadıklarından onların yanlışlarınıdüzeltebilirler, onların bilmediği yepyeni şeyleri ortaya koymaya muvaffakolurlar. “Altın Çağları’nın daima geçmiş zamanlarda bulunduğuna veinsanların gerilemekte olduğuna inanıldığı zamanlarda, yani toplum veuygarlık terakkisi düşüncesinin doğmasına hiç de elverişli olmayan eskiçağlardabile,bilimdekibugelişmeveilerlemeyeteneğiSenecaveLucretiusgibidüşünürlertarafındansezilebilmiştir.

Fakat bilimin bu ilerleme yeteneğini ve bilimin bu özelliğinin öneminigerçekanlamıylavehakkıylagörebilenbilimadamlarınınsayısıgünümüzdebile pek küçüktür. Bu eksiğin giderilmesi yolunda bilim tarihindenfaydalanmak mümkündür. Genellikle, bilim adamları, kendi branşlarınınyalnız son gelişme safhaları ile ilgilenmekle yetinmedikleri ölçüde, bilimtarihinden sağlayacakları yarar da büyük olur. Geçen asrın sonlarına doğrubirçok fizikçiler artık fizikte yapılacak büyük keşifler kalmadığına, onsekizinciasırdakibazımatematikçilerdematematikteyenibilimselhamleveyönelmelerin artık imkânsız olduğuna, ancak teferruat bakımındanincelenecekbazımeselelerinkalmışbulunduğunakesinolarak inanıyorlardı.Buzihniyetgünümüziçindetipiksayılabilir.

Bilimsel bilgi ile bilimsel çalışma arasındakesinbir ayrımyapmakdoğruolur. Bilimsel bilgi öğrenilen, bellenen bir bilgidir. Bilimsel bilginin genelanlamıilebilgidenfarklabilimselmetotlaradayanılarakbulunmuşolmasıveicabında aynı yollardan müdafaa ve ispat edilebilmişidir. Bilimdeki bütünkabiliyetvebaşarılarbilimselaraştırmaileilgiliolanlardır.Asırlarınemeğiileortaya çıkmış olan bilimsel sonuçları kısa bir zamanda kavramakmümkünolur. Fakat aynı çapta yeni buluşlar meydana gelebilmesi için yine aynıölçüde emek sarfına ihtiyaç vardır. Bilimsel düşüncedeki üstün vasıflarınölçüsü ve bilimin verimliliğinin kaynağı olan bilimsel zihniyet ancak yenibuluşlar yapılırken kendini gösterir ve bilimsel bilginin değil, bilimselaraştırmanınbirözelliğidir.

Araştırmasafhasındahiçbirmeselefizikveyakimyanın,biyoloji,psikolojiveya sosyolojinin, yahut da diğer herhangi bir bilimin hudutları içindekalmaz.Bilimselaraştırmadabilimbölümleriarasındakibütünsınırlarsilinirve kaybolur. Bilimin bir ve bölünmez olduğunu en açık olarak biliminilerleyen cephesinde görmek kabildir. Doğada ve toplumda bizim sunîtasniflerimize karşılık gelen ayrılışlar ve sınırlar yoktur. Ancak, insanınanlamavekavramayeteneğininarttırılması için ilgi alanınındaraltılmasıveuzmanlıkdallarınınmeydanagetirilmesi lâzımdır.Fakatelealınankonularınbütünolarakanlaşılabilmesi içindeçeşitliuzmanlıkdallarıarasındasıkıbirişbirliğininbulunmasıkesinbirzarurettir.Bilimdekiişbirliğideyineözellikle

bilimselaraştırmanınbirözelliğidir.

BugünAristo’nunmetafiziğiveahlakfelsefesi,kendisinebirdenkdüşünürmuamelesiyapılarakmünakaşaedilebilir.Fakatonunbilimselfikirleriancaktarihsel bakımdan değerlidir, ancak tarihsel rollerinin büyük olmasıbakımından önemlidir. Günümüzde Aristo’nun bilimsel bilgisinden fazlabilmemekbirkaracahilolmakdemektir.

Newton, zamanının en büyük bilim adamlarını bile gölgede bırakmış birdâhiidi.Fiziktevematematikteyeniufuklaraçtı,büyükkeşifleryaptı.FakatNewtonkadar fizikvematematikbilmekbugünhatırı sayılır birbaşarı bileolmaz. Yüksek tahsil eşiğinde Newton büsbütün gerilerde bırakılır. Diğertaraftan,dünyanınenmodernşehirlerindeengüzelveenmuhteşembinalarıneskiYunanveRomamimarileritarzında,gotikçeşnisindeveyabaşkabireskimimarî stilinde olması hiç de hayret uyandıracak bir şey olmaz.Mimarininsanatakaçantarafındasüreklivetekistikametlibirterakkivegelişmeolduğuilerisürülemez.

Edebiyatta, dünyanın ölmez eserlerine zamanımızdan ikibin beşyüz yılöncelerindenberirastlanıyor.Çağımızdaböyleşaheserlerigeridebırakmakveonlara nazaran terakki göstermek de pek söz konusu değildir. Yalnızyenilerinin,dahaçeşitlilerininveyeniçeşnideolanlarınınmeydanakonmasıveyaratılmasıdüşünülebilir.Biliminise“ölmezveeskimez”eserleriolamaz.Biliminbüyükeserleri,oeserlerinyazıldığıçağgözönündetutulursaanlamkazanır.Hiçbirbilimseleseryazıldıktanasırlarcasonradabilimadamlarıiçinyazıldığı konuda hocalık edemez. Meğer ki aradaki uzun yıllar boyuncabilimselfaaliyetiyicekısırlaşmışveyatamamendurmuşolsun.

Gerilerde bıraktığımız çağların bilimi nasıl zamanın akışı ile berabereskimişse, bilimin durgun kalmaması ve mütemadiyen ilerlemesi neticesi,bugün doğru ve noksansız sayılan bilimsel bilgimizde de yarın bir sürüeksikler ve yanlışlar bulunacaktır. Büyük meselelerle karşılaşma devamedecek, bilimsel araştırma yardımı ile daha sayısız el değmemiş çetrefilmeseleyi çözmek icap edecektir. Gelecekte de insan bilimsel ilerleme içindurmadanemeksarfedecek,büyüksınavlarlakarşılaşmaktadevamedecektir.Fakatmuhakkakolanşudurki,biliminbundansonrakiterakkisigeçmiştekinigölgedebırakacak,gerekmaddîgerektinselalandaşimditasavvurumümkünolmayanbaşarılarkaydedilecek,yenideğerveyeteneklerkazanılacaktır.

Bilimin genel olarak ilerleyişi veya muayyen bir konuyu izahta biliminyaptığı terakki, yoklayarak düzeltmeye ve doğru sonuca tedricî olarakyaklaşmaya benzetilebilir. Yani doğru sonuç ilk hamlede bulunamazsa da,devamlı çalışmalarla ona gittikçe daha fazla yaklaşılır.Örneğin diferansiyel

ve entegral kalkül üzerinde ve gezegenlerin yörüngelerinin incelenmesindeyapılanilerlemelerböyleolmuştur.İlköncekabacakavranmışolanmeselelergittikçedahaetraflıvedahaayrıntılıbirşekildeanlaşılmaktadevametmiştir.

Bilimin ilerlemesi bilinmeyenler diyarına devamlı bir nüfuza, karanlıklardünyasının tedricî olarak bilimin ışığı ile aydınlanmasına da benzetilir.Bilimin sınırı gittikçe bilinmeyenler diyarına doğru ilerler ve bilimin builerleyişi ilebirliktebilimufkudagenişleyerekyepyenibölgelerinbelirmesidevam eder. Bu ilerleyişte bilimin cephesinde, ileri karakollarında bulunanbilim adamları kendilerini daima yeni meselelerle karşı karşıya bulurlar.Bilgileri çoğaldıkça, bilimleri fazlalaştıkça, bilim ufkundaki sonsuzluğuntadınıalırlarvedahailerileregitmekistekvelüzumunuhissederler.Fakatnekadarilerlerseilerlesin,bilimadamıkendisinidaimabitiptükenmekbilmeyenbirmeçhullerdünyasınıneşiğindebulur.

Bilimin ilerlemesi bazen bir bayıra tırmanmaya benzer. Fakat zahmetliyokuşnihayetbitinceufukbirdenbiregenişler.Bilimufkuherzamankararlıbirşekildehareketedipgitmez;karanlıklardiyarınanüfuzdüzgünbirilerleyişşeklindeolmaz.Çevirmevekuşatmalarlameselelermevziîleşir.Ceplertasfiyeedilinceilerleyişbirdenbirehızalırveçorapsöküğügibigider.Fakatergeçsavaş yine çetinleşir. Ancak bilimsel savaşta fethedilecek bölgelerintopografyasını evvelden tesbit etmek, hiç olmazsa şimdilik, pek kabilolmamaktadır. Bu ilerleyişin plânlarını çizen kurmaylar ancak bilimselilerlemeninyinebilimselçalışmasayesindeanlaşılabilecekkanunlarıdır.

Geometridevecebirdedevamlıbirşekildeteoremvekaidelerbulunmasına,bir hastalığın birçok bakımlardan ağır adımlarla incelenmesi ve ondankorunma vasıtalarının araştırılması yolundaki keşiflere, yahut da vücutorganlarının ve bunların gördükleri işlerin gitgide daha fazla açığavurulmasına, ilerleyiş tempoları az çok muntazam olan ve birbiri arkasınadizilen ilerlemeler olarak bakabiliriz. Diğer taraftan, kan dolaşımının,mikrobunveaşıusulününbulunması ilebilimufkubirdenbiregenişlemiştir.Bukeşiflerinarkalarındauzunçalışmaveemeklerbulunsabile,başarıanîveetkideoölçüdebüyükolmuştur.

Aynışekilde,birkavmintarihidökümanveyakazılarlagitgidedahaayrıntılıbirşekildeöğrenilirveyavaşbirtempoiledahaiyianlaşılmaktadevameder.Fakat örneğin topraktaki herhangi bir madde miktarının azlığı veya fazlatekerrüredenbirsalgınınbulunmuşolduğukeşfedilirvebuâmillerinoçağlariçin mühim olduğu hakkında ipuçları bulunursa, o zaman bilim ufkubirdenbiregenişlervebilimadamlarınınönündeyepyeniveeldokunulmamışaraştırma sahaları açılmış olur. Bu gibi yeni araştırma sahaları, özellikle

sosyalbilimlerde,daimadışarıyadoğrubirgenişlemevetaşmadeğil,içtenbirbüyüme şeklinde de tezahür edebilir. Yani bilimsel materyel ve yeni olgubulmak bakımından yenilik az olabilir, fakat yorum ve anlamlandırmabakımındanpekbüyükyeniliklerortayaçıkar.

Biliminilerlemesiiçin,bazıbakımlardanbelkiyukarıdakilereşayanıterciholarak, aşağıdaki teşbih de zikredilebilir. Her önemli keşif bir kapıyı açananahtarabenzetilirse,kapıyı açmaklagirilenodaöğrenilecekbirçokşeylerledoludur;buranıntetkikimevziîkeşiflerimümkünkılar.Fakatasılmeselebuodanın daha birkaç kilitli kapısı olmasıdır. Buraya giren bilim adamı bukapılarındaanahtarlarınıbulmakzorundadır.Bukapılarınherbirininaçılmasıda yeniden birçok odalar ve kilitli kapılarla karşılaşılmasına neden olur.Bilgininarttırılmasıvebiliminterakkisidebusuretleuzanırgider.

Örneğin cisimlerin molekül ve atomlardan teşekkül ettiklerinin ortayakonmasıilebirçokolaylardahaiyianlaşılmayabaşlamıştır.Fakatbukeşifleryepyeni bir meçhuller âlemi ve karanlıklar diyarının kenarına varılmışolduğunu da göstermiştir. Atomun tetkiki esnasında elektronun bulunmasıbilgimizi çoğaltmış, fakat bilmediğimizi öğrendiğimiz şeylerin deçoğalmasınaveelatılmasıgerekenyepyenimeselelerinortayaçıkışınanedenolmuştur. Aynı şekilde toplumsal bilimlerde de yeni bir tefsir ve yeni birinceleme çığırının belirmesi ile önümüzde el dokunulmamış bir araştırmaalanı açılmış olur. Verilerimizi yeniden ele almak ve yeni baştan gözdengeçirmek zorunda kalırız. Bildiğimizi sandığımız ve çözüldüğünüvarsaydığımız meseleleri yeniden gözden geçirmek, onları yenidenkurcalayarakdüzenlemekdurumundakalırız.

Bu son teşbih bilimin ancak elbirliği ve işbirliği ile ilerleyebileceğini iyibelirtiyor.Bilimselilerlemenindaimayeniolaylarbulmakolmadığını,önemlibir ilerleme şeklinin de burgu hareketi gibi hamleli derinleşmeler şeklindeolduğunu açığa vuruyor. Her keşfin aynı zamanda yeni meselelerin ortayaçıkması demek olduğunu; bilimsel ilerlemenin daima dışarı doğru birgenişleme olmadığını; bilimin bilgi ilâvesi ile dışarı doğru büyüyebildiğikadar,içeridengelişmeyoluiledeterakkiettiğiniiyibirşekildegösteriyor.

Biliminhem iç,hemdedış ilerlemesi ekseriyetlehamleli bir şekildeolur.Bilimsel ilerlemeyi eksenleri zaman ve bilgi miktarı olan bir grafiklegösterirsek,grafikteyukarıdoğruatlamalargörülür;yanigrafik,basamaklarıküçüklübüyüklüveintizamsızbirmerdivenebenzer.Fakatbugrafikkabavetakribidir. İnce tafsilât hesabakatılırsa grafik devamlı bir eğri şeklinegirer;kırılmanoktalarıvekeskinköşelerkaybolur.Bununlaberaber,grafikteyinehamlelibirşekildeyukarıdoğruyönelmeler,sonrayineyavaşlamalarbirbiri

arkasına sıralanır. Gerçekten bilimsel çalışma ve emek sarfı düzenli birşekilde devam etse de, ekseriyetle keşiflerin hazırlanma safhalarında çokzamanda az başarı ve ortaya atılma sıralarında az zamanda çok başarı eldeedilir. Aynı zamanda, büyük başarı gösteren bilim adamları daha az başarıgösterebilenlerigölgedebırakırlar.Fakatkeşifleringerekhazırlıkgerekortayaatılma aşamalarında, birçok bilim adamlarının himmetleri geçer. Bununiçindir ki, büyük hamleleri temsil eden kırılma noktaları birçok küçükhamlelerinetkisiylekaybolurvegrafikhemenhemendevamlıbireğrihalinegelir.

Avrupa’da bilim on üçüncü yüzyıldan on altıncı yüzyıla kadar yavaş birtempo ile ve o zamandan beri dev adımlarıyla ilerlemiştir. Takribendokuzuncu ve on üçüncü yüzyıllar arasında İslâm âleminde dikkate değerilerlemeler ve özellikle Milâttan önceki beş yüzyıl zarfında Yunananavatanında ve sömürgelerinde göz kamaştırıcı ilerlemeler kaydedilmiştir.Daha eski çağlarda da, doğu yarım küresinde, bilimin Mısır veMezopotamya’da gelişmeler göstermiş olduğu görülür. Bilimin muhtelifzamanlardaayrıayrıbölgelerdegöstermişolduğubugelişmelerbirbirlerindenayrıolaylar şeklindeolmamıştır.YunanlılarMısırveMezopotamyabilimselbilgisinin mirasçıları olmuşlar ve onlardaki bilimi çok daha ilerileregötürmüşlerdir; İslâm âlemi, bilimsel bilgisini Yunanlılardan öğrenmiş veonunüzerindeişlemiştir;Avrupa’yadabilimİslâmiyettengeçmiştir.

Biliminbir tek ırk,milletveya toplumunmalıolmadığını, insanlığınortakmalıolduğunusöylemişvebilim insanların tambirelbirliğiyapmalarınaenmüsait olan bir çalışma şeklidir demiştik. Tarih boyunca bilimsel faaliyetindünyanınyalnızsınırlıbölgelerinde toplanmışolmasıvediğerbölgelerinbubakımdanâtılkalmışolmalarıacababuiddialarlatezatteşkiledermi?Diğertaraftan tarihsel terakkisinde coğrafî göçler yapmış olmasına göre, bilimindevamlı olarak terakki edemediği, ilerleme yeteneğinde bir eksiklikbulunduğukararınavarmakdoğruolurmu?

Çeşitli insan topluluklarının birbirlerinin bilimsel çalışmalarınıdestekleyebilmeleriiçin,doğalolarakonlarınbilimselseviyelerininbirbirleriile kıyaslanabilecek durumda olması icap eder. Henüz Ortaçağlılıktankurtulamamışbirtoplumunveyailkelseviyedebulunanbirkavminbugünkübilimdebirroloynamasısözkonusuolamaz.Bireyleriçindevaziyetaynıdır.Çalışmavesebatınbilimdekiönemiüzerindedurulmuştu.Bilimselterakkidefaalbirroloynayabilmeleriiçin,hemtoplumlarınhemdebireylerin,ilköncevarolan bilginin ilerleyiş sınırına ve ileri karakollarına varmak içinçalışmaları, sonra da bu sınırı daha ilerletmek için bilimsel araştırmayı işedinmeleriveonunüstünedüşerekyineçalışmalarıvedidinmelerişarttır.

Eskiçağlarınulaşımvetemasimkânlarıaltındamuhtelifbölgeinsanlarınınbilimsel terakkide atbaşı yürümeleri imkânsızdı.Bir defa, bu ayırıcı coğrafîşartlaraltındabiliminilerlemesinikamçılayanveyamümkünkılantoplumsalkoşullar her tarafta bir olamazdı. Bilimde geri kalmış toplumlarınkendilerinden çok ileride bulunanlara yetişebilmeleri, hattâ onları tanıyarakonlara yetişmek istemeleri de şüphesiz ki kolay değildi. Bu bakımlardanbilimin, özellikle eski çağlarda, belirli bölgelerde temerküz etmiş vetoplanmış olması doğal görülebilir. Şunu da göz önünde tutmak gerekir ki,örneğin İslâmiyette ve Avrupa’da bilim oldukça geniş bölgelerde temerküzetmiş bulunuyordu ve muhtelif dil, coğrafi bölge ve mezhepteki insanlarbilimselbakımdanbirbirleriileişbirliğiyapabiliyorlardı.

Çokgenişolmayan sahalardamuhtelifmedeniyet bölgelerinin ayrılmasınavebunlarınbirbirleri ileazçoksılabir temas idameetmelerinemüsaitolanbatı yarım küresinin kuzey yarısında, tarih boyunca, bilim bir cemiyettedurakladığızamanonuileriyegötürmekiçinyenibircemiyetortayaatılmıştır.Demek ki, bilim belirli bir zamanda insanlığın mahdut bir kısmının malıolmuşolsabile,uzunyıllargözönündetutulunca,biliminilerlemesindedahagenişbirinsanlıkgrubununelbirliğivehimmetiningeçmişolduğugörülüyor.

Belirli bölgelerde bilimsel faaliyet durunca ilim meşalesinin diğerbölgelerdekiinsanlarageçmişveonlartarafındantaşınmayabaşlamışolması,yani bilimin bayraktarlığı rolünün tarihte mütaaddit defalar el değiştirmişolması ayrıcadikkatedeğer.Biliminbu şekildeki ilerleyişibayrakyarışındayorulanbir koşucununyerinebir yenisiningelmesini, uzunbir yolculuktakimola yerlerini ve yedek atların yardımı ile yolculuğun sekteye uğramasınınönlenmesinihatırlatır.Bilimbir toplumdaduruncaonuilerletmeyebaşkabiristeklinin çıkmasına birkaç örnek bulunduğuna göre, bunun tarihin tekerrüredebilecektiptekibirolayıolmasıaklagelebilir.Demekkidüşünüleceknoktaşudur: Acaba bu tekerrürde geniş sonuçlara varmak için ipuçları aramakdoğruolurmu;yoksabumükerrerörneklersırfrastlantıeserimidir?

Bumeseleninincelenmesibiziikisoruilekarşılaştırır:Toplumlarbilimileişba haline gelirlermi; yani bilimi birmüddet terakki ettirdikten sonra onuartıkdaha ilerletemeyecekbirdurumagirerlermi?Sabit ve statik sosyalvekültürel şartlar altında bilimin ilerleme imkânları tükenir veya biliminilerlemesiçokbârizbirşekildeyavaşlarmı?İkincibirsoruolarakdaşuaklagelebilir: Bilimin ilerlemesi bir toplumda durduğu zaman veya durduktansonra, ondan belirli bir şekilde farklı ikinci bir toplumun biliminbayraktarlığınıyapmasınaelverişlibirvaziyetdoğmuşolurmu?

Birincisoruyacevapolarakbilimselfaaliyetleribakımındanbirtekcemiyet

sayılabilecek insan topluluklarının belirli koşullar altında bilimle gerçektenişba haline gelebileceklerini kabul edebiliriz. Yani değişmeyen görüş vekavrayışşartlarıvezihniyetveanlayışlaraltındabilimselilerlemeninçıkmazagirmesinin ve meydana gelen terakki tıkanıklığının aynı toplum tarafındangiderilememesininmümkünvemuhtemelolduğunuilerisürebiliriz.Bunubirdereceye kadar tarihsel bir olgu olarak da kabul edebiliriz. Mayalılarda,Çin’de, Hindistan’da, Yunanistan’da ve İslâmiyet’te bilim dikkate değergelişmeler kaydettikten sonra ilerleme yavaşlamış ve sonra da hementamamendurmuştur.

Bu toplulukların hepsinde de bilimsel çalışmanın durduğunu görürüz.Gerçektenbilimselçalışmavearaştırmabârizbirşekildedevamettiğihaldebilimsel ilerlemenin mevcut olmaması, mâkul olarak tasavvur edilecek birdurumolmaz.Gerekbilimselilerlemeninmevcutolmayışı,gereksabitstatiktoplumsalvekültürelşartlarınbulunmasıvedevametmesi,aynınedenle,yanibilimsel çalışmanın toplum tarafından desteldenmeyişi ile izah edilebilir.Yukarıdaanılan topluluklarda,yinemüşterekbirvasıfolarak,dış temaslarınasgariye inmesi şartının da mevcut olduğu ileri sürülebilirse de, bütün buörneklerdebiliminterakkidenkalmasınınaynınedenlerdenilerigeldiğiiddiaedilemez. Hepsinin de kendilerine has birçok özel şartlarla birbirlerindenayrıldığı,birbirlerinden farklıolduğumuhakkaktır.Diğer taraftan,bilimlerinhepsinin aynı derecede ilerleme yeteneği göstermediklerinin de göz önündebulundurulması gerekir. Örneğin matematik ile tıp, farklı nedenlerle, diğerbilimlerdendahadevamlıvedahasüreklibirşekildeilerlemişlerdir.

Avrupa’dakigeçOrtaçağskolâstikdevri ile,onyedinciasırdabaşlayanveyepyeni bir bilimsel zihniyetin hüküm sürdüğü yeni çağlar arasında, bazıbilginlertelifikabilolmayanfarklargörmüşler,aradabirentellektüelgelişmedevamlılığı bulunduğunu inkâr etmek istemişlerdir.Bunlara göre bu iki çağarasındaki fark belki de entellektüel vasıfları ilgilendiren bir biyolojikmütasyonla izah edilmek zorundadır. Fakat bu görüş şekli çoğunluktarafından reddedilmiş, umumiyetle bu konularla ilgili çalışmalar Orta veYeni Çağlar arasındaki ilişkinin ne olduğunu aramaya yöneltilmiştir. Bumeseleyi tafsilatlandırmak burada konumuz dışındadır. Fakat ileride denelmetodun, daha doğrusu gözleme dayanmakta ısrarın, bir icat değil bir keşifolduğu meselesi üzerinde biraz duracağız. Burada da, bu keşfin bilimin içkuvvetleriyardımıilemeydanagelmişolmasıihtimalininpekkuvvetliolduğuiddiasınıilerisüreceğiz.

Ortaçağ sonlarında o zamanın bilimsel zihniyeti ile telif edilemeyecekbirçok olguların toplanmış olduğunu ve netice itibariyle büyüyen bu olgukümesinin tazyiki ile yeni bir bilimsel çığırın açılması ihtiyacının galebe

çaldığınıbiriddiaolarakilerisürebiliriz.ÖrneğinOrtaçağastronomiiçinbirolgu toplama devresi olmuştur. Özellikle tıp ve cerrahi ile ilgili olarakbiyolojidedeaynışekildebirfaaliyetgözeçarpmaktadır.ToplananbuolgularAristo’ya, Galen’e ve Ptoleme’ye karşı o zaman gösterilen kölecesinebağlılığın yerinde olmadığı yolunda mükerrer uyarılar yerine geçmeyeelverişliydi. Bunların bir çoğuna göz yummak doğaldı. Fakat delillerçoğaldıkçakonununönemideyavaşyavaşartmışveneticeitibariyleyenibirbilimselmetodunkeşfinizarurikılmıştır.

Avrupa Ortaçağ bilginleri arasında atın ağzındaki diş sayısı hararetlitartışmalara neden olmuştur. Fakat bu münakaşanın halli için atın ağzınabakmakgibitabiîbiryolseçilecekyerdeotoritelerinyazılarınabaşvuruluyor,bunların aralarında anlaşmazlık olduğu için demeselenin çözümümümkünolmıyordu. Scheiner güneş lekelerini Galile’den önce bulduğu halde keşifşerefinin Galile’ye verilmiş olmasından şikayet edip dururken kendisiniteselliye çalışan birinden aldığı cevap şu olmuştur: “Oğlum, boşunaüzülüyorsun. Ben Aristo’nun eserlerini mütaaddit defalar hatmettim; böylelekelerdenhiçbahsetmiyor.Teleskopundakimerceklerideğiştir.Çünkükusuronlardadır. Ulvî âlem Aristo üstadımızın söylediği gibi kusursuz velekesizdir.” işte Avrupa skolastiğinin başlıca ve bâriz kusuru bilgi edinmekiçingayritabiîolanbuzihniyettensilkinememekti.

Avrupa on ikinci ve on üçüncü yüzyılda ilkin Arapçadan sonra daYunanca’dan yapılan tercümeler neticesinde birdenbire pek bol bilimselmateryelilekarşıkarşıyakalmıştı.Bunlarınderhalhazmedilmesisözkonusuolamazdı.YenikarşılaşılanbilimselhazineokadarzengindiveAvrupa’nınozamanki bilim adamlarının bilgisine o kadar üstündü ki, Avrupa bilimadamları Aristo, Hipokrat, Galen, Ptoleme ve İbni Sina gibi bilginleriyanılmaz otoriteler olarak kabul etmeye ve kendilerinde bir nevi aşağılıkduygusu hissetmeye başladılar. Gerçekten bu devirde görülen otoriteyekölecesinebağlılıkzihniyetininbirdereceyekadargayritabiîolduğunukabuletmek mâkul olur. Bilimsel çalışma böyle ağır ve olumsuz şartlar altındabulunmasına rağmen, bu çağAvrupası bilimi dinin hizmetkârı olarak kabulediyor ve bilimsel çalışmayı sarih olarak destekliyordu. Bu şartlar altındadevam eden bilimsel çalışma da mevziî sonuçları ile yavaş yavaşzenginleşmekte devam ediyor ve bu arada zamanın zihniyeti ve bilimselkanaatleriiletelifedilemeyenolgulardabirtaraftanbirikipçoğalıyordu.İlkingüçlükler çıkaran bu gibi mevziî sonuçlar geri plânlara sürülüpküçümseniyordu. Fakat zamanla birikerek çoğaldıkça, bunların orijinal vecesaretlibilimadamlarınavedüşünürlereyeniyollargöstermesivebusuretledevrimler yaratmaktan geri kalmaması doğaldı. Bu büyük yeniliklerin

hazırlanma safhasının pek tedricî ve belirsiz, meydana çıkmasının da onispetteanîolmasılâzımdır,işteonyedinciasırdakiilmîhamleyihazırlayanen önemli etkenin bilimin iç bünyesinden gelen ve kendi iç kuvvetlerinedayanan bu şekildeki bir gelişme olduğunu genellikle gösterilmiş olan dışnedenlerin,önemliolmaklaberaber,nispetenikinciderecedebirroloynamışolduklarınıilerisürebiliriz.

Demekkibiliminpekönemlibirvasfıilerlemekabiliyetiolduğugibi,yineaynıderecedeönemliolarak,bilimkendiyağıilekavrulabilirvekendikendisiileyetinerek toplumdayenikoşullaryaratabilir.Diğer taraftanda, toplumlarkapalı sistemler haline gelmeye, yalnız bünyelerindeki iç kuvvetlerle vegittikçemahdutlaşanölçülerdegelişmeimkânlarınıtüketmeyedoğrugiderler.Bilimsel çalışma toplum kuvvetleri dışında yepyeni kuvvetler yaratmaya,toplumların statik bünyelerine canlılık vermeye ve arkasından toplumu dayeniyönlerdeilerletmeyegötürebilenistisnaîbirkuvvettir.Fakatbunakarşı,bilimin kendi iç kuvvetleri ile yetinerek gelişebilmesi ve yeni değerleryaratarak toplum dışına ve üstüne çıkabilmesi için, bilimsel çalışmanındevamıaçıkbirzorunlulukveasgaribirşarttır.Demekkihernesebepleveher ne şartlar altında olursa olsun, bilimsel ilerlemenin ve bilimin kendibaşına birçok yenilikler yaratabilmesinin sağlanması için toplumun bilimselçalışmayıdesteklemesişarttır.

Fosilleşen görüş; telâkki ve zihniyetlerin bilimsel çalışmanın temeli olanolguvegözlemlerin tefsiri işindebüyükölçüde işekarışacağıvedolayısıylabilimin de bu zihniyetlerin çerçevesi dışına çıkamayacağı gibi birmülâhazanın da dikkate alınması icap eder. Yani statik kültürel şartlar vezihniyetleraltındabiliminyavaşyavaşterakkiimkânlarınıtüketebileceğinivebilimsel çalışma her ne sebeple olursa olsun devam etse de, biliminilerleyemeyeceğini düşünmek de mâkul olur. Bu iki ihtimal arasındahangisinin kuvvetli olduğu, herhalde bilimsel çalışma temposuna ve hızınabağlı olsa gerektir. Diğer taraftan da bu iki şıkla, yani toplumun bilimselçalışmayıdesteklememesiiletoplumdatamamenstatikşartlarınhakimolmasıhallerini, birbirlerinden kesin olarak ayırmak doğru olmasa gerektir. Çünküstatik şartlar bilimin ilerlememesi neticesi olduğu gibi, toplumların bilimidesteklememesi de genellikle bilimin yerleşmiş inançları tehlikeye koymasıileilgilidir.Şuhalde,yukarıdakiörneğimizeuygunolarak,durmadandevamedenbilimsel çalışmanınnetice itibariyle toplumzihniyetleri üzerinde etkiliolabileceğinikabuledebiliriz.

Demek ki bilimsel çalışma ile toplum şartlarının birbirleri üzerindekietkilerini,anahatlarıilevekarşılıklıolarak,aşağıdakişekildesınırlandırabilirvesorumuzadönerekcevabımızışuşekildeözetlendirebiliriz:Eğersosyalve

kültürel şartlar bilimsel çalışmanın devamını sağlamakla beraber onu yanlışyollarasapmayazorluyorsa,bununuzunsüreleriçindeyapacağıetkiönemsizolur;bilimyinekendiiçâlemindegelişerektoplumusürprizlerlekarşılaştırırve ona dinamizm ve canlılık getirir. Fakat bu şartlar bilimsel çalışmanındevamınaelverişlideğilse,bilimo toplulukta terakkidenkalır, ilerlemez.Butakdirde, ancak dış tesirlerle o toplum koşullarında çeşitlilik ve değişmelermeydanagelecekolursaotoplumdabilimiçingelişmeimkânlarıaçılabilir.

Yukarıdaki ikinci soruya gelince, bilimde ilerleme sağlamakta olan birtoplumakatılmaya isteklidiğer toplumlarolacağıgibi,biliminbir toplumdadurakladığı zamanlarda bu bilimsel bilgiyi kendine mal etmek isteyentoplumlar da bulunabilir. Bilimi terakki ettirmekte olan bir toplumun bufaaliyetini dışarıda hissettirmesi ihtimali daha büyük olabileceğinden, böylebirtoplumabilimselfaaliyetiyaymasıihtimalideonispettebüyükolur.Fakatdiğer taraftan da şöyle bir düşünce ileri sürülebilir: Bilim bir toplumdadurakladığı sıralarda veya durakladıktan sonra, onun o toplumdan bâriz birşekildefarklıdiğerbirtoplumtarafındanalınarakilerletilmesineelverişlibirdurumdoğar.Şimdibudüşünceyikısacainceleyelim.

Bilimceilerdeolantoplumunbilimselfaaliyetidurmuyorsa,ondadabilimiilerletmek için zinde ve taze bir kuvvet varsa, kendisi ile temasta bulunantoplumdan bilimce üstünlüğünü muhafaza edebilir; faydalanan toplumfaydalandığı toplumabilimce yetişebilir de. Fakat talebenin hocayı geçmesifazlamuhtemel olmaz. Bu şekilde sıkı temasta bulunan iki toplumun bilimbakımından bir tek toplum olacak şekilde birbirleri ile kaynaşacaklarıdüşünülebilir. Fakat sıkı ilişkileri olması dolayısıyla, geride kalmış olantoplum hocasını hemen her bakımdan taklid eder. Bundan dolayı, birincitoplumda bilimin gelişmesini sınırlayıcı etkenler varsa ikinci toplumunbirincisinin zaaflarını da kopya etmesi neticesi, bilimde onun eksiklerinitamamlayacak durumda olmayacağını düşünmek akla yakın olsa gerektir;ikincitoplumbilimselbakımdanbirincitoplumakatılmışolur.Yahutda,belkidaha muhtemel olarak, hiçbir zaman ona tamamen yetişemez ve hocasınabilimsel bakımdan tâbi olmaya, müstakil kabiliyet göstermemeye alışır veintibak eder. Halbuki her bakımdan sıkı temas imkânları bulamayarak birtoplumdan hemen yalnız bilimsel bilgi bakımından faydalanan diğer birtoplumsahneyeyenienerjivekuvvetkaynaklarıilegelmişolur.Otoplumdanbilimsel bilgisini vekısmendeyöntemlerini vebilimsel zihniyetini almaklaberaber, bilimsel çalışmasına doğrudandoğruyaveya vasıtalı ve belirsiz birşekildeetkiedenbaşkaözelliklerininotoplumdankölecesinetaklidivekendişahsiyetinin onunkinde erimesi vaziyeti hasıl olmaz. Bundan dolayı, ondanedindiğibaşarı imkânlarınayenigörüşvekavrayışyönlerikatacakdurumda

olur.Busuretle,onunbaşarıkaynaklarınıkendinemaledebildiğigibi,onunaciz gösterdiği yönlerde de başarı gösterebilir. Bu gibi şartlar, bilim birtoplumda durakladığı zaman yahut da durduktan sonra daha kolay olaraktatbikedilmeimkânlarıbulurlar.Birbirleriiletemasageçenikitoplum,dinlerive genel olarak kültürleri ve sosyal düşünceleri bakımından birbirleri ileuyuşamıyacakvaziyetteolurlarsa,buda,birbirleriilesırfbilimselbakımdandaha verimli bir şekilde temasa gelmelerini kolaylaştırabilir. BiliminYunanlılardanİslâmiyeteveİslâmiyettenAvrupa’yageçmesibuikigenelşartaltındaolmuştur.

Demek ki bilim meşalesinin el değiştirmesi, onu ilk taşıyanın yorulmuşolması veya bu el değiştirmede önemli rol sahibi olmaması nispetindeverimlileşiyor.Halbuki toplumlarbaşkaözellikvedüşüncelerinikuvvetlivezinde oldukları nispette diğer toplumlara daha tesirli olarak aşılıyabilirler.Bilim insanların müşterek malı olduğuna ve toplumların özel bünyelerinegöre bilimde bir fark bulunmadığına göre bu gibi sonuçlar da mâkulsayılmalıdır.Yalnız,buradasözkonusuolanbilimsel terakkininuzunvadeliilerlemelerolduğudaunutulmamalıdır.

Uygarlıklardaimayabancıları tarafındanen iyibirşekildeeleştirilebilirler.Çeşitli dillerde gramer bilgisinin gelişmesine göz atacak olursak, gramerçalışmalarındaodillerisonradanöğrenmişolanlarınhimmetlerininpekbüyükolduğugörülür.Çünküanadilintahlilinepekihtiyaçhissedilmemesitabiîdir.Fakat yabancı bir dil öğrenilirken insan onu ister istemez ana dili ilemukayeseeder.Aynışekildebaşkalarınınilerisürdüklerifikirvenazariyelerlekarşılaşınca, insan kendi alıştığı düşüncelerde gösteremediği bir kritikzihniyete yer vermeye başlar. Herhalde, aralarında bâriz farklar bulunduğunispette toplumların bilimsel ilerlemede birbirlerini daha verimli olarakdestekleyebilecekleriteziüzerindedurmayadeğer.Buşartlaraltındabilimseldüşünceye ister istemez etki edecek olan kavrayış çerçeveleri ve tefsirözellikleri değişecek ve çeşitlenecek ve yeni başarı imkânları açılmışolacaktır.

Toplumların statik bir duruma girme istidadı gösterdiklerini, buna karşıbilimin toplumlara dinamizm getirebildiğini söylemiştik. Diğer taraftan da,toplumlarasgarî şartolarakbilimselçalışmanın sırfdevamını sağlamazlarsabilimsel terakkininduracağınıkabuletmiştik.Şuhalde toplumlarınhemsırfkendi iç kuvvetleri ile başbaşa kalmaları hem de bilimsel çalışmayı teşviketmemeleri gibi iki şart bir araya gelirse medeniyette tam anlamıyla birterakki tıkanıklığı meydana gelecektir. Tarihte bu gibi terakki tıkanıklıklarıörneklerininbulunduğunuveancakbaşkatoplumlarlatemasdevreleriyardımıile kaybolmuş olduklarını ileri sürebiliriz. Bu temasların en verimli

olanlarınındabilimselbilgialışverişietrafındatoplananlarolduğugörülüyor.

Bilimsel bilgi alışverişine veya bilimsel bilgi edinmeye dayanan bu gibitemas çağları toplumlar için yeni doğum devirlerini ve dönüm noktalarınıteşkil ederler. Türlü toplum kuvvetleri arasındaki münasebetlerin gizli vedurulu olmamaları ve denge halinde bulunmamaları bakımından da budevirler ayrıca ilgiyi çekerler.Tarihin bu geçiş ve değişme çağları fikirlerinbatması ve yenilerinin doğmasına elverişli olduklarından, bunlar en enginbaşarılaraveenbüyükgelişmelereimkânverirler.

Toplumlarınenönemligelişmelerinin temelindehemenherzamanbiliminbulunduğunu söylersekherhaldeyanılmışolmayız.Bunedenle, biruygarlıkdiğerbiruygarlıktanfaydalandığızamanaradakitemasınsemereliolabilmesiiçinağırlıknoktasınınbilimüzerindebulunmasınınbüyükfaydalarsağlamasıdoğaldır.Gerçektentarihboyuncayalnızbuşartlaraltındakimedenîtemaslarsariholarakpekbüyükgelişmeçağlarıaçabilmiştir.Günümüzdeböylebirşartartık daha bâriz olarak kendini göstermeye başlamıştır. Örneğin birmedeniyetinbiliminiveçalışmazihniyetinialmadanonunendüstrisinitaklideçalışmak, ağacını dikmedenmeyvasını yetiştirmeye, taşıma su ile değirmendöndürmeyeçalışmakgibiolur.

Yukarıdaki çeşitli tafsilâttan çıkan bir netice şudur ki, medenî temaslarkölecesine taklitçiliğe kaçılmadığı nispette verimli ve başarılı olmaktadır.Herhalde yabancı bir uygarlıktan faydalanırken fikir ve ruh esirliğinedüşmemekbilimiağırlıknoktasıolarakalmaklakolaylaşır.Özellikle toplumhakkındakigörüşlerinhiçolmazsakısmenbilimedayanabildiği zamanlarda,örneğin çağımızda, bu bilimsel bilgiden faydalanarak da taklitçiliktenkaçınmak mümkündür. Bir medeniyeti hakkıyla anlamak onu tahliledebilmekle, ondaki geçici ve yalancı kuvvetleri onun gelişme kabiliyetinibesleyenvekamçılayanâmillerdenayırtedebilmeklekabildir.Genellikle,biruygarlığı onun tarihsel gelişmesinin yalnız bir merhalesinde değil, bütünsüresi boyunca incelemek ve kavramaya çalışmak pek faydalıdır. Çünküancakbusuretleouygarlığınanafikirlerini,hayatiyetunsurlarınıvebunlarıntarihirolleriiledoğuşveyerleşmeşartveimkânlarınıanlamakmümkünolur.

Yeni ulaşım imkânları tesiri ile dünya küçülüp daraldıkça, bilimselterakkinin yeryüzünde coğrafi göçler için artık yer bulamayacağı aklagelebilir. Halbuki tarihteki bazı terakki takınıklıkları ancak cemiyetlerarasındaki bilimsel temasla giderilebilmişe benziyor. Bu durum karşısındaçıkmazasaplanmayıpdeğişmeformüllerinikendiiçindebulunduran,kendiiçkuvvetleri ile yeni bir uygarlığa dönüşme imkânlarını bünyesinde gizleyenuygarlık tiplerine ihtiyacımızçoğalacaktır.Bunun içinancakbilime,bilimin

devamlı olarak gelişmesinin temin edilmesine bel bağlayabiliriz.Gelecekte,insanlığın ve uygarlık gelişmesinin çıkmaza girmesi tehlikesine karşıtutulacak en emin yol, hikâye diyarlarının tâbiri ile, terakki tıkanıklığınıgidermek için “açıl susam” formülü, hayatta en hakikî mürşidin bilimolduğunu anlayışlı bir şekilde ve tenakuza düşmeksizin kabul ve tatbiketmektir.

BÖLÜMIII-BİLİMSELİLERLEMENİNTAHLİLİBilimsel bilginin temelini teşkil eden olgu bilgisinde bilimin terakkisi ile

birlikte bazı tashihler ve değişmeler olur. Fakat bu, bilimin olgularınındeğiştiğini göstermez. Bilimin olgularını değişmez olarak kabul etmekgerekir. Gözlemlerimiz de bunları genel olarak doğru ve değişmeyecekşekilde kaydedebilir. Örneğin uvulan bir reçine parçasının hafif cisimleriçektiği,mıknatısındemiricezbettiği,ağırcisimlerinyeredüştüğügibiolgulartarihboyuncahiçbirtashiheuğramamışolanolgubilgileridir.

Oldukçakarışıkolanvesabırlımüşahedeyigerektirenbazıolgulardadahapek eskiden doğru olarak saptanmıştır. Örneğin gözün güneşin merkezi ilegökkuşağı yayının merkezini birleştiren hat üzerinde ve bunların arasındabulunduğuAristotarafındanbilinmekteidi.Günümüzdebuolgudayapılacakhiçbir tashih yoktur. Balinaların ve yunus balıklarının solungaçlarıbulunmayıpakciğerleriileteneffüsettikleriveyavrularınıdoğurdukları,yineköpek balıklarının bazı türlerinde göbek kordonu ve etene bulunduğuAristo’nuneserlerindeyazılıdır.Bunlardatamamengerçeğeuygundur.Ancakbukonularınincelenmesibakımındanbugözlemlerindahatafsilatlandırılmasıve bunlara daha birçok olgu bilgisinin ilâvesi zarureti vardır ki, bu da yenibilimselçalışmalarlasağlanabilmişvesağlanabilmektedir.

Bugünkü ilmî adı Parasilurus Aristotelis olan bir tatlı su balığı üzerindeAristo’nunkaydettiğibirgözlemideburadaörnekverebiliriz.Zamanımızdanhemen iki bin üç yüz yıl önceAristo’nun tesbit ettiğine göre bu balıklardayumurtanın ve yavruların bekçiliği ve muhafazası işini erkek balıkyapmaktadır. Uzun zaman için asılsız olduğu kabul edilmiş olan bu sözündoğruluğu ancak on dokuzuncu asır ortalarında meydana çıkmıştır. Yeniçağlar bilim adamlarının bu hükümlerinde yanılmış olmalarının büyük birnedenişudurki,AristobugözleminiKorentKörfeziağzınadökülenArkelousIrmağındaki balıklar üzerinde yapmıştı. Halbuki, aynı balığın başkabölgelerdeyaşayantürlerindeaynıâdetgenelolarakgörülmemektedir.DemekkiAristo’nuntesbitettiğibuolgudoğrudurvezamanladoğruluğundanhiçbirşeykaybetmemiştir; yalnız,mevziîbirolguolduğundan,uzunzamanyanlışsanılmıştır.

Hipokrates(M.Ö.460-370)’inyaptığıveuzunbirzamaniçinunutulduktansonraondukuzuncuasırbaşlarındayenidenkeşfedilmişbirgözlemideburadazikredebiliriz.YenikâşiflerininadıileCheyneStokesolayıolaraktanınanbugözlembazıhastalıklardagörülenölümanındakiözelbirnefesalmaşeklidir.Demek ki uzun zaman için unutulsalar bile, doğru olarak yapılmış olangözlemler zamanın tesirinemaruz değildirler. Uzun zaman için kaybolsalarda, sonradan tekrar bulunmak ve aynen kabul edilmek bunlar için âdetamukadderdir.

Bilimdeölmezeserleryaratılamazdemiştik.Ancakbilimselçalışmagözlemyapmaveolgutoplamafaaliyetineinhisarederse,değeriebedîolansonuçlaravarılması mümkündür. Doğrudan doğruya müşahedesi kabil olan ve busebeple doğru olarak tesbit edilmiş olan basit olguların zamanla değişmeyemâruzkalmadıklarıfikriüzerindeısraralüzumyoktur.Yalnızşunueklememizgerekir ki, gözlemlerin yapılması ve özellikle olguların tesbiti çok zamantefsirleredayanır. İştebuhallerde tefsirlerimizdeyanıldığımız için,yahutdagözlemlerimizin eksikliği dolayısıyla, olgularımız yanlış olabilir. Yanigözlemlerimiztamamendoğruolduğuhalde,bunlaradayanılaraktesbitedilenolgularpekhatalıolabilir.Bunubirkaçörnekleaydınlatalım.

Daha Milâttan beş yüz yıl kadar önce yapılmış olan gözlemlere göre,kadavralardasiyahkandamarlarıkanladolu,kırmızıkandamarlarıiseboştur.Budoğrubirgözlemvedoğrubirolgudur.Fakatozamanbuolgudan tefsiryoluileçıkarılansonuç,kırmızıkandamarlarınınkantaşımadığı,yalnızsiyahkan damarlarının kan taşıdığı idi. Bu da bir olgu olarak kabul ediliyordu.Halbukibuyanlışbirolgudur.

Tatlı su yılan balıklarında cinsî faaliyetle ilgili hiçbir organ bulunmadığıAristo tarafından kesin olarak tesbit edilmiş ve Aristo bu gözlemini, bazışartlaraltında,cansızmaddedencanlılarınmeydanagelebileceğifikrini,yanikendiliğinden tekevvün teorisini destekleyen bir delil olarak kabul etmişti.Kendiliğinden tekevvün teorisini ileri sürerken Aristonun bu gibigözlemlerden büyük ölçüde faydalanmış olduğu muhakkaktır. Fakat, sözügeçengözlemdoğruolmaklaberaberondançıkarılansonuç,yaniolguolarakileri sürülen kendiliğinden tekevvün teorisi yanlıştır. Kendiliğindentekevvünün yanlışlığı Redi (1626-79), Spallanzani (1729-99) ve hususuylaPasteur (1822-95) tarafından bilimsel sonuç olarak ileri sürülmüş ve ispatedilmiştir.Aristo’nunyılanbalıklarıüzerindeyaptığıgözlemleregelince,bugözlemlerdoğruolmaklaberabernoksandırlar.Bumeseleilkdefaolarakondokuzuncuasrınsonyıllarındatamamenaydınlanabilmiş,bubalıklarınyıllarsüren uzun bir yolculuk sonunda Atlas Okyanusunun kuzey bölgesindekiSargasDenizinegittikleri,üremeorganlarınınbuyolculukesnasındameydana

geldiği ve Sargaslarda doğan yavru balıkların bir dönüşüm geçirerek yılanbalığı haline gelmek üzere ana ve babalarının doğuş yerleri olan ırmaklarageri döndükleri anlaşılmıştır. Demek ki burada bir taraftan, bu balıklardaneslinidamesininiyiceanlaşılmasıiçinilâvegözlemlerinyapılmasınaihtiyaçvardı;diğertaraftandakendiliğindentekevvünmeselesiüzerindebirhükmevarabilmek için,dahadoğru tefsirleryapmak imkânını sağlayanpekönemliyenibilimselbilginintoplanmasınıbeklemekgerekiyordu.

Gözlemlerimizdedeyanılmakihtimalivardır,fakatbuyanlışlarıfarketmekvebunlardankaçınmakyollarıdabulunmaktadır.Diğer taraftan,olgularımızölçülere dayanıyorsa, ölçü hassaslık ve dakikliklerini daima artırmak veolgularımızıdahadakikvehassasbirşekilde ifadeederek tashihetmek,herzamaniçinbiliminilerlemesiylebirliktekarşılaşılanbirolaydır.

Bilimolgulararasındaölçüyedayananilişkilerbulmayaçalışır.Matematikifadelerle gösterilen bu geniş, yani şümullü ve değişmez ilişkiler bilimselkanunlardırvebilimselbilgininidealsonuçlarıdır.Yasalarındeğişmezliğindenmaksat,bütünilgiliolaylarauygungelmeleri,özelolmamaları,olaydanolayafark göstermemeleri ve sabit münasebetler olmalarıdır. Yoksa kanunlar da,yani kanunlar hakkındaki bilgimiz de zamanla tadile uğrar ve gelişerekyetkinleşir.

Gezegenlerin yörünge ve hızları hakkındaki Kepler yasalarının yaklaşıkolduğu meydana çıkmıştır. Şimdi bunlar gerekli tashihler göz önündetutularak kullanılmaktadır. Mariotte veya Böyle kanunu olarak tanınan vegazlarda sabit sıcaklık şartları altında hacimle basınç çarpımının sabitolduğunu ortaya koyan kanun da ancak “mükemmel” gazlar için doğrudur.Bunun muhtelif tashih şekilleri bulunmuştur; istenilen sonucun hassaslıkderecesinegörebu tashih imkânları dikkate alınmaktadır.Newton’un çekimkanunu kütleyi sabit farzeder. Hızı ışık hızına yaklaşan cisimler için buyasada şimdi bilinen tashih imkânlarının dikkate alınması gerekmektedir.Demek ki Newton’un çekim kanunu da tadil ve tashihe muhtaçtır. FakatNewtonyasasınınbirkaçasıriçintatbikedildiğibirçokolaylardabutashihlerhesapta o kadar küçüktür ki, esasen bunların yapılmasına imkân yoktur.HidrostatikteArşimed’inadıylaanılankanunikibinyıliçinhiçbirdeğişikliğemâruzkalmamıştır.Ancak,sıvılardakibasınçhesaplarındançıkartabildiğiverasyonelbirşekildeizahedilebildiğisonradananlaşılanbukanun,dayandığıbasınç kanunları gibi, muayyen boyutlardan daha küçük cisimlere kabilitatbik değildir. Determinizm meselesi münasebetiyle ilerde de söz konusuedeceğimiz gibi, bu yasa kolloidler gibi küçük zerreler için doğruçıkmamaktadır.

Kanunların tadil ve tashih edilebilmeleri yasalar hakkındaki itimadımızıazaltmaya değil, tersine olarak çoğaltmaya neden olmalıdır. Gerçektenkanunları en kolay değişen bilimler fiziksel bilimlerdir. Bu bilimlerdesonuçlardakikvekesindirvebundandolayı,yasalarındakipekküçükyanlışveeksiklikleribilefarketmekkabilolmaktadır.Şuhalde,enkesinveitimadadeğer kanunlar, rötuş ve revizyona en çok gelebilen kanunlardır diyebiliriz.Kanunlarıntadilvetashihinebaşlıcanedenleryeniolguveolaylarınkeşfiveölçme hassaslık dakikliğinin çoğalmasıdır. On dokuzuncu asrın sonlarındafiziğin kaydettiği büyük ilerlemelerin başlıca nedeni şüphesiz ki yeniolaylarınkeşfiylefizikteyeniufuklarınaçılmasıolmuştur.Fakatdiğertaraftanölçülerdeki sıhhat ve hassaslık sınırlarının ilerletilmesi de büyük rolleroynamıştır. Ondokuzuncu asrın sonlarına doğru fizikçilerden bilimlerininartık tamamen açığa vurulduğunu zannedenler ve fizik yasalarındaki sabitfaktörleri daha dakik olarak tesbit etmekten başka yapılacak bir şeykalmadığına inananlar vardı.Bu sabitlerin ölçü inceliklerini daha ilerletmekiçinaraştırmalaragirişmekonlarıyepyenimeselelerlekarşılaştırmıştır.

Yasalargibi,bilimdekuramlardaçokönemlidir.Kuram,bilimselmuhayyileyardımı ile tasarlanan ve tasavvur edilen ve münferit ve çeşitli olayları,dağınık olguları, anlaşılacak bir şekilde birbirlerine bağlıyan bir düşüncesistemi, bir zihinsel hayaldir. Örneğin optikteki dalga kuramı ışığın dalgaşeklindeyayıldığınıilerisürer.Bukuramgözlemledesteklenemez;çünkübuancak bir zihinsel hayaldir. Fakat ışığın yansıma, kırılma ve girişim gibimünferit ve çeşitli olaylarını birbirlerine bağlamaya yarar. Zihnin bunlarıanlaması ve kavraması bakımından gerekli ve yararlıdır. Çünkü olgu veolayların hesabını verir ve çeşitli olayları aynı esaslara göre ve birbirlerinenazaranintizamakoyanbirsistemdir.Doğabilimlerindekievrimkuramınıelealırsak,bubirtaraftanbirsürüolayıiçindetoplayanbirolgu,diğertaraftandayaşam şekillerinin ve canlıların değişmelerini ve yeni türlerin ve şekillerinbelirmesini izah eden bir kuramdır.Bazı bakımlardan da bir yasa olduğunusöyleyebiliriz.

Kuram geniş ve şümullü bilimsel izah olarak da tarif edilebilir. İzah,bilinmeyen olayların bilinen olaylarla, zihnin ünsiyetlerini kazanmış olduğufikirlerle,aşinasıolduğumuzkavramlarla ifadesidir,bunlaragöreanlatılmasıveanlaşılır bir şeklekonmasıdır.Kuramgenişve şümullü izaholduğu için,anlaşılmayan birçok olayların zihnin aşinası olduğu düşüncelerle birden vetoptan izahıdır. Örneğin yine dalga kuramını ele alırsak, bu kuram ışığınyayılmasını bizim yabancımız olmayan dalga olayı şeklinde tahayyületmemizevebusuretlebirçokolaylarıizahedebilmemizeyardımediyor.

Kuram ile hipotez birbirlerine çok benzerler. Yalnız hipotez daha

muvakkatin henüz teessüs etmemiş bir safha ve durumdadır. Daha doğrusukuram az çok kesinlik kazanmış ve yerleşmiş bir hipotezdir. Her hipotezkuramainkilâpetmeyebilir.Fakatherkuramhipotezliksafhasındangeçmiştir.Bilimadamıkuramlara varmak için ilkinhipotezler tasarlar.Yasalar da çokzamanhipotezleryardımıilebulunur.

Hipotezlere tümevarım yardımı ile varılır. Tümdengelim tümevarımdandaima daha emin ve daha kesin sonuçludur. Bunun için tümdengelimyürümeye benzetilmiştir. Yürümede nasıl bir ayak yere dayanır ve budesteklenmeyardımı ileöbürayak ileri atılırsa, tümdengelimdedezihinbirgenel sonuca dayanır ve ona dayanılarak çıkarılabilecek bir sonuca varır.Tümevarım ise uzun sıçramalar, hamleler şeklinde olur. Bilim adamıtümdengelimleeminbir şekildeyürüyebilir; fakatbunun için ilköncegenelsonuçlarbulmak,tümevarımyardımıilehipotezlertasarlamakzorundadır.

Hipotezlergeçicidirlervedenenmeküzereilerisürülürler.Fakatbunlarındasırf muhayyile kanatlanmalarından ibaret kalmaması lazımdır. Hipotezlerintutunma ihtimallerinin fazla olması için bilim adamının olgu ve olaylarüzerinde iyicekafayormuşvebunlar içindeyuğrulmuşolması şarttır.Bilimbinasınınenmühimmalzemesişüphesizkibilimselaraştırmanıntemellerivebilimselsonuçlarındayanaktanolanolguveolaylardır.Bilimadamınınilkişiolgular diyarında taramalar, derlemeler, incelemeler yapmaktır. Olgu veolaylarla çok yalandan temasa gelmek ve onlarla büyük ünsiyet kazanmakşarttır.Gözlemve olgular deneylerle tahkik ve tetkik edilmelidir.Ancak busuretletümevarımlarbaşarıylayapılabilir.Çünkü,evvelcedesöylendiğigibi,tümevarım muhayyile yardımı ile yapılabilir; muhayyile sıçramalarının veilhamların başarılı olması ve doğru sonuçlara götürebilmesi için derinteferruatbilgisiilebeslenmesivedesteklenmesigerekir.

Tümevarımda hipotezler bulununca, sıra bunların olay ve olgulara uyupuymadıklarınıtesbitegelir.Bununiçintümdengelimselolarakbulunmuşolanhipotezden basit vemevziî sonuçlar çıkarılır.Bunların doğru olup olmadığıda, mevcut bilgi ile, yeni gözlemlerle, yahut da yeni deneylerle araştırılır.Hipotez böyle birçok kontrol, muayene ve sınavları başarı ile atlatırsa, ozaman kabul edilir ve kuram sınıfına terfi eder. Böylece kabul edilmiş birteori izah etmeye muvaffak olduğu her olay ve olgu ile kuvvet ve otoritekazanır. Fakat kabul edilip yerleşmiş olmak hiçbir zaman kuramların yeniolgu ve olaylar karşısında sarsılmayacağına delalet etmez. Bilim tarihigösteriyor ki kuramlar hemen daima muvakkat kalmaya mahkûmdurlar.Kuramlar genel olarak, birçok tadillere uğrarlar ve nihayet tutunamayarakterkedilirler.

Flojiston kuramına kısaca göz gezdirelim. Bu kuram on sekizinci asrınbaşlarında G.E. Stahl tarafından J.J. Bescher’in düşünce ve keşiflerinedayanılarak ortaya atılmıştı. Bu kurama göre, flojiston, yanabilen bütüncisimlerde bulunan yanıcı bir maddedir ve bir cismin yanması terkibindebulunan flojistonu kaybetmesinden ibarettir. Bol flojiston ihtiva edenmaddelerkolayyanarlarveyanmaneticesindeazmiktardabakiye,yanikülbırakırlar. Bu gibi maddeler flojistonu az olan cisimlere flojiston vermeyeeğilimlidirler.Flojistonuçokolanmaddeler,bugününtâbiriileoksijeneharisolanmaddelerdir.Meselâkömürböyledir.

Flojiston teorisi oksidasyon ve redüksiyon olaylarından başka birçokmünferitolgularıdaizahamuvaffakoluyordu.Örnekolarakbirikikimyasaltepkimeyi flojiston kuramı ile izah edelim. Flojiston kuramı dilinde ısınmaneticesimadenlerinkülebenzerbirhalegelmelerinekalsinasyonvebusuretleelde edilen maddeye de kals deniyordu. Maden mürekkep bir cisim farzediliyor ve terkibine giren maddelerin de kals ile flojiston olduğu kabulediliyordu.Maden kalsleri hemen hemen saf flojiston olan kömürle birlikteısıtılırsa kömür, flojistonunun bir kısmını kalse verir ve neticede kals veflojiston mürekkebi olan maden meydana gelir deniyordu. Flojistonkuramının hüküm sürdüğü sıralarda kimyasal tepkimelerin formüllerlegösterilmesiusulühenüzbilinmiyorvekullanılmıyordu.Fakatsarahatiteminiçin,bizburadasembolikbirşekildedenklemlerkullanarak,modernkimyayave flojiston kuramına göre, oksidasyon ve redüksiyon olayları ilemadenlerüzerineasitlerintesiriniaşağıdakişekildekıyaslayabiliriz:

Maden+Oksijen=Madenoksid;(Kals+Flojiston)-Floj.=Kals.

Madenoksid+C=Maden+Karbonoksid;Kals+Floj.=Maden

Maden+Asid=H+Tuz;(Kals+Floj.)+Asid=Floj.+(Maden+Asid)

bu son tepkimeye göre, bizim şimdi Hidrojen adını verdiğimiz gaz daflojistonkuramıncatakribensafflojistonoluyordu.

Kalsinasyonla (şimdiki adı ile, oksidasyon), yani flojiston kaybetmeklecisimlerinağırlıklarındankaybetmedikleri,tersineolarakağırlıklarınınarttığıbazı deneyler neticesinde farkedilince, flojistonun negatif ağırlıkta olduğukabuledildi.Havasızyerlerdecisimlerinyanmadığınıizahiçinde,flojistonunilk önce hava tarafındanmassedildiği, ancak ondan sonra kimyasal etkisiniyapabildiği kabul edildi ve hava bulunmadıkça cisimlerin flojistonlarını

terkedemeyecekleriilerisürüldü.Flojistonkuramıbugibiyamavedestekleryardımıileyetmişyılkadarmutlakbirhükümsürdü.Fakatflojistonhükmünüsüredururken bir yandan da flojistonla uyuşmayan gözlemler yapılıyor veflojiston bakımından afallatıcı olgular toplanıyordu. Aynı zamanda, gazlarkimyası ile ilgili kimya bilgisi zenginleşiyor, solunum olayı üzerinde dekimya ile fizyoloji bazı paralel olguveolaylar topluyorlardı.Diğer taraftanda,flojistonçağındakimyaolgutoplamabakımındanbüyükadımlarattı;yenialetler ve yeni deney usulleri kimya araştırmalarını desteklemeye başladı;ayrıca,pekönemliolarak,kimyalaboratuvarlarındateraziyegittikçebüyüyenbirrolverilmeyebaşlandı.

Yeni olguların tazyiki ve yeni bilgilerinmeşalesinde çalışanLavoisier’nindehasıeleleverereknihayetflojistonteorisiniyıktılar.Flojistontaraftarlarıbirmüddet büyük bir inat ve ısrarla kuramlarınımüdafaa ettiler. Fakat tarihselrolünüoynamışolanflojiston1792yılındanitibarenbilimsahnesinitamamenterketmekzorundakaldı.

İkinci bir örneği optikkonusundan seçelim.Onyedinci yüzyılın sonlarınadoğruoptiğinençoktafsilâtlıolarakbilinenbaşlıcaolayları ışığınbirdoğruboyuncayayılması,yansımavekırılmakanunlarıidi.Demekkiherhangibiroptik kuramı ilk iş ve en önemli başarı olarak bu olayları izah etmeyeyöneltilecekti.BusıralardaHuygens’inortayaattığıdalgakuramınagöre,ışıketerveyaesiradıverilenbirmuhittekititreşimhareketlerindenibaretti.Gereketerin gerek bunun titreşiminden başka birşey olmayan ışığın maddîolmadığını kabul etmekle, bu kuram aşağıdaki iki olgu ile uyuşuyor vedolayısıyla bu olgular tarafından destekleniyordu: Işığın pek büyük süratteolmasıvebaşkabaşkakaynaklardançıkarakbirbirlerinerastlayanvekesişenışık hüzmelerinin birbirlerine etki etmemeleri. Dalga kuramı yansıma vekırılma olaylarını da başarıyla izah etmekle beraber, bir doğru boyuncayayılmayı tatmin edici bir şekilde izah edemiyordu. Huygens’in dalgakuramınınbirasırkadar rağbettendüşmesinebaşlıcanedenlerdenbiridebuidi. Işık bir titreşim olayı olsaydı onun da ses gibi köşelerden içeridönebilmesigerekirdidiyebukuramaitirazediliyordu.

Yineonyedinciasırsonlarındaortayaatılanvedalgakuramınarakibolanemisyonveyakorpüskülkuramı,ışığınışıklıcisimdenayrılarakpekbüyükbirhızla ilerleyen küçük korpüskül veya parçacıklardan ibaret olduğunu kabulediyordu.Ataletprensipiiledoğrudandoğruyaizahedilenbirdoğruboyuncayayılmavegölgeteşekkülübukuramınsarihbaşarılarıarasındaidi.Yansımada bu kuramdan kolayca çıkarılan bir sonuçtu. Fakat hem yansıma hem dekırılma olaylarını birlikte izah için ek hipotezlere lüzumgösteriyordu.Aynıyüzeyin ışığı hem yansıttığı hem de kırdığı olgusunu izah etmek bu kuram

için pek kolay değildi. Mamafih, bu kuram belki kısmen yanlış olarakNewton’un şahsı ile birleştirildiği için, Newton’un otoritesinden de kuvvetalarak, on sekizinci asrın büyük bir kısmında dalga kuramından daha fazlataraftarbuldu.

Parçacıkkuramınagöreazyoğunbirortamdandahayoğunbirortamageçenışıkparçacıklarıyoğunortamaiyiceyaklaşıncabuortamtarafındançekilmeyebaşlarlar. Yüzeyden küçük bir miktar içeriye nüfuz edinceye kadar buparçacıklarınhızıçoğalmaktadevameder.Sonradaışıkbuçoğalmışhızıileyeniortamdahızınıdeğiştirmeksizinilerler.Korpüskülündoğalolarakyalnızikiortamıayıranyüzeyedikolanhızıçoğalır;sathaparelelolanhızbileşenideğişmez. İşte bu iki hız bileşeni arasındaki oran da kırılma açısınınsinüsüdür.Tersineolarakdalgakuramınagöre ışığınhızınınyoğunortamdaazalması gerekir. Bundan dolayı ışığın çeşitli ortamlardaki hızlarınınölçülmesi,dalgaveparçacıkkuramlarıarasındabirtercihyapmakiçinkesinsonuçlubirdeneyyerinegeçecekti.

BöylebirdeneyintereddüdünortadankalkmasınısağlayacağıdahaNewtonzamanında farkedilmişti. Fakat ışığın hızının pek büyük olması bu ölçmeişinde teknik güçlüklerle karşılaşılmasına sebeb oluyordu. Bu ancak 1850yılındaFoucaulttarafındanbaşarıileyapıldıvevarılansonuçdalgakuramınıkuvvetledestekleyerekparçacıkkuramınınegemenliğinesonverdi.Fakatbutarihlerdedalgakuramıesasenparçacıkkuramınagalebeçalmışbulunuyordu.İzlandaspanndagörülençiftekırılmaolayınıbazıekhipotezlerleevvelceizahetmişolanHuygens,kendisitarafındanbulunmuşolanmünferitpolarizasyonolaylarını izahta aciz göstermişti. Ondokuzuncu yüzyılın başında Young veözellikle Fresnel bu güçlüğü giderince dalga kuramı bazı ilâve ve tadillerlekuvvetlenerekparçacıkkuramızararınaolarakönplânageçmişbulunuyordu.DalgakuramınınönemverağbetkazanmasındabüyükbiretkendeFresnelileYoung’ın girişim olayını bu kuram yardımı ile pek güzel bir şekilde izahedebilmeleri olmuştu. Fakat ışığın parçacık kuramı bilimsel öneminden çokkaybetmişolmaklaberaber,yukarıdabahsedilenkesinsonuçludeneyekadaryinetaraftarbulmayamuvaffakolmuştu.

Huygens’e göre ışık verici bir cismin her noktası küresel dalgalara birerkaynak vazifesi görüyordu. Fakat dalgaların düzenli aralıklarla gönderildiğitasrihedilmiyordu.Huygens’indalgateorisinitelikselvetasvirîidi.Yenişekliile bu kuram niceliksel ve kinematik hale getirilmişti. Bu sayede girişimolayını,gölgeleriniçvedışkısımlarındakisaçaklardadâhilolmaküzere,birdoğru boyunca yayılmayı, renkleri, Newton halkaları denilen ve ince yağfilmlerinde görülen gökkuşağına benzer nakışların belirmesi gibi bir sürüolayları büyük dakiklikle izah edebiliyordu. Ayrıca dalga titreşimlerinin o

zamanakadarsanıldığıgibiyayılmaistikametindeolmayıpbuistikametedikolduğu kabul edilmekle, dalga teorisi polarizasyon olayını da mükemmelsuretteizahedebildi.Busonizahınkabulübiraztereddüdeyolaçtı.Çünkübusuretleduyuorganlarımızaetkietmeyeneterinkatıbirmaddeolduğunukabuletmekgerekiyordu.

Dalga kuramı gelişmekte devam etti. Kinematik bir hale getirilmiş olandalgakuramıFresnel’densonraki fizikçilerinelindedinamikbir şeklegirdi.Bu kurama bu gelişme safhasında ışığın elastik sulp kuramı adı da verilir.Fizikçilereterdenilenortamdakititreşimleridalgakuramıgereğinceincedeninceye tetkik ettiler. Eterin elastikiyet, yoğunluk ve sertlik hassaları vasıtalıbir şekilde incelemelere tâbi tutuldu. Bütün uzayı dolduran eterin maddîcisimler dahilinde ne vaziyette bulunduğu ve cisimlerin bünyesinde birdeğişiklik meydana getirip getirmediği gibi meseleler üzerinde işlendi, birsürüfikirlerortayaatıldı,tahminleryürütüldü.Biryandandaeterinhemsertolmasıhemdehissedilememesivecisimlerinhareketlerinekarşıkoymamasıgibi güçlükler yenilemiyordu. Kuramda başka pürüzler ve zorluk çıkarannoktalar da bulunmuyor değildi. Fakat bunlar pek büyük sayıda olgu veolaylarla uyuşabilen bu kuramı temelinden çürütecek mahiyettefarzedilmiyorlardı.

1879 ‘daMaxwell ışığın elektromanyetikkuramınıortayaattı.Bukuramagöre ışıkyinedalgalardan ibaretti, fakatbudalgalarelektromanyetikvasıftaidiler. Isı, ışık ve elektromanyetik radyasyonların önceden varsayıldığı gibibaşkabaşkavemüstakilolaylarolmadıkları,bunlarınaynıdoğadaoldukları,yalnızdalgauzunluklarıbakımındanbirbirlerinden farklıoldukları anlaşıldı.Aynızamandaışıkveelektromanyetizmradyasyonlarınıntaşıyıcılarıolanüçayrı evrenmaddesi yerine bir tek ortam geçirildi. Bu yeni buluşlarla dalgakuramıönemlibirtadileuğramıştı.Fakatbutadilgenelmahiyetteidi;yenibiryorum ve tefsirin kabulünden ibaretti. Teferruatta dalga kuramında hiçbirdeğişiklik yapmak lüzumu başgöstermemişti. Yani, dalga kuramı hiçbirsarsıntıya uğramamış, tersine olarak, büründüğü yeni kıyafetle iyiden iyiyekuvvetveotoritekazanmıştı.

Dalgakuramınınbüyükbirbilimanıtıoturaklılığınıkazanırgibigöründüğüve uzun ömürlülük belirtileri gösterdiği bu sıralarda bazı yeni ve yenilmezgüçlükler başgöstermeye başladı. Bunlardan en önemlisi ışığın enerjisimeselesi ile ilgili idi. Işık enerjisinin muayyen noktalarda yoğunlaştırılmışgibi etki yaptığı görülüyor ve ışığın başarı kudretinin ve etki şiddetinin,etkileme noktasının ışık kaynağından olan mesafesine bağlı olmadığıanlaşılıyordu.Güçlükdoğuranyeniolguvegözlemler,kabaca,eskikorpüskülkuramınauygunolarak, ışığın fırlatılmışbir sürümermigibietkiyaptığının

kabuledilmesinigerektiriyordu.Çünkübuolgular,ışıkkaynağıileetkiyüzeyiarasındaki mesafe büyüdükçe, muayyen bir yüzeye isabet eden bu küçükparçacıklarınsayılarınınküçüldüğünüfakatzerrelerinyüzeyeyineaynıenerjiileçarptıklarınıkabuletmekleanlaşılabiliyorveizahedilebiliyordu.

BuyeniolguveolaylarPlank’ın1901yılındaortayaattığıkuantumkuramıileizahedildiler.Mekaniğinbazıtemelprensipleriniçiğneyenbuyenikuramagöre, radyasyon olayları devamlı dalgalar halinde değil, fakat küçük enerjipaketlerininbirbiri arkasına fırlatılması şeklinde tasavvur edilmelidir.Bütündiğer radyasyonlarda olduğu gibi, ışık enerjisi de atomlar halindedir.Teksifedilmiş vaziyette ve çıkınlar şeklinde enerji kaynağı tarafından fırlatılır.Bukuram optik de dahil olmak üzere, birçok diğer fizik dallarının çeşitliolaylarını yalnız dakik ve niceliksel olarak izah edebilmekle kalmadı aynızamandabirçokdoğrutahminleryapmayadamuvaffakoldu.

Birsürüönemlibaşarılargöstermesinerağmen,kuantumteorisi,girişimgibidalga kuramının güzel izah edebildiği bazı olayları izah etmeye muvaffakolamadı.Bundandolayı,herikikuramınbiraradakabuledilmesimecburiyetikarşısındakalındı.Neticeitibariylefiziknekuantumnededalgakuramındangeçebildi ve bağrında bir ikilik yaşatmak zorunda kaldı. De Broglie bu ikikuramıbirleştirmekveterkibetmekiçinbiryolbulmayamuvaffakolmuşveumumiyetle çağımızda bu konular üzerinde önemli incelemeler yapılmış vebaşarılarkaydedilmiştir.Fakatbumeselelereherhaldehenüzhalledilmişgözüilebakmakdoğrudeğildir.Vaziyetöylegösteriyorkibualandafiziğinbüyükmuvaffakiyetiveönemlibirdevrimiiçinistikbalibeklemeklazımgelecektir.

Bilim tarihinin en eski ve en ilgi çeken kuramlarından birine eski Yunanastronomisinderastlanır.Bu,Eudoxos,KalipposveAristo’nunortakmerkezliküreler kuramıdır. Bu kuramın inkişafında en önemli yer Eudoxos’a aittir.Yıldızların, gezegenlerin, güneşin ve ayın hareketleri bu kuram sayesindeortak merkezli küreler sistemi ile birbirine bağlanıyor ve izah ediliyordu.Bilindiği gibi, gezegenlerin yörüngelerinde tam bir devir yapmak içinsarfettikleri zamanlarhergezegen içinbaşkadır.Bundanbaşka,yerindebirdolanmahareketiolduğuiçin,gezegenlerinhareketlerindegeridönmelergibiintizamsızlıklar görülür. Diğer taraftan, örneğin güneşin günlük ve yıllıkhareketlerinden başka, ayrıca dönenceler arasındaki hareketi vardır. Ayınhareketlerindedebazıintizamsızlıklarbulunur.Enbasitolan,sabityıldızlarıngünlükhareketleri,enkarışıkolandagezegenlerindolanmalarıdır.

Bu karışık, görünüşte düzensiz ve birbirine aykırı hareketleri düzenli birsistem şeklinde göstermek ve şümullü bir şekilde izah etmek için, ortakmerkezli, fakat eksenleri başka başka yönlerde küreler tasavvur edilmişti.

Bunlardanbirincisiolanendışküreyerin ekseni etrafındayirmidört saattebirdeviryapar.Sabityıldızlarbuküreyeçakılıolduklarındanonunlabirliktedüzgün ve muntazam olarak hareket ederler. Daha içerdeki kürelerineksenleri, kendilerinden bir dışarıda bulunan kürelerin muhtelif noktalarınasırasıylabağlıdırlar.Busuretle,dışküreninbasithareketi içkürelerdeçeşitlive karışık hareketlere sebeb olur. Çünkü içerlerde bulunan bir küre, kendiekseni etrafında basit bir hareket yapmakla beraber, kendi ekseni sabitolmadığından,buhareketdışarıdakikürelerinhareketleriiletadiledilirvebusuretle bu kürelere çakılı bulunan gezegenlerde muhtelif hareket şekilleriortaya çıkar. İstenilen, yani gözlemlere uygun olan hareketlerin meydanagelmesi için, kürelerin birbirlerine eklenmelerini muayyen bir şekildedüzenlemekveayarlamaklâzımdır.

Ortakmerkezlikürelerkuramıhakkındatamveayrıntılıbirbilgimizyoktur.Elimizdebulunan tafsilâtın da sayılıp dökülmesineburadagirişecekdeğiliz.Maksadımız bu teorinin genel vasıflarını açığa vurmaktır. Doğuşunda, yaniEudoxos tarafından ortaya atıldığı zaman, bu kuram felsefî ve geometrikmahiyette idi. Sonradan Aristo tarafından hemmevziî onarmalara uğramış,hem de maddî ve mekanik şekle sokularak daha büyük önem kazanmıştı.Ayrıca bu küreler ilkin her gezegen için ayrı ayrı sistemler olarak tasavvuredilmişken, bunlar sonradan tek bir sistem halinde birleştirilerek, karışıkhareket şekillerinden basite dönmek için aralara telâfi edici küreler ilâveedildi.Gözlemleredahasadakatleuymakiçinyenieklerleküresayısıdahadaarttırıldı.Nihayetde,dahadakikölçülervedahazenginolgubilgisikarşısındabukuramıterketmekzorundakalındı.

Görülüyorkiçokeskiolmasınarağmen,bukuramiledağınıkolgularderlitoplubirşekildeifadeedilmişvebağlaşıksızgörünengözlemleredüzenverenşümullü bir izah yolu bulunmuştur. Yeni incelemeler ve yeni gözlemlerkarşısında da kuramda tashih ve tadiller yapılmış ve gözlemlenen olgularlatambiruyuşmaeldeedilmeyeçalışılmıştır.

Yukarıdaki örneklere kısaca göz gezdirelim. Flojiston kuramı kimyaolaylarını olduklarının tam tersi olarak gösteriyordu. Bir yandan da, elletutulup gözle görülemeyen, negatif ağırlıkta olan ve bu vasıflarına rağmencisimlerin terkibine giren esrarengiz bir maddenin mevcudiyetini kabulediyordu.Dalgakuramıdahissedilemeyenvemaddîcisimlerinhareketlerinekarşıgelmemekleberabersertliğiveyoğunluğubulunanbirmaddeninbütünevrenidoldurduğunufarzediyordu.Ayrıcaparçacıkvekuantumkuramlarıiledalga kuramının rakip olarak ve bir tahtta birbirine zıt iki kral gibi hükümsürebilmiş olduklarını görüyoruz. Ortak merkezli küreler kuramında isebirbirini ve gökyüzü cisimlerini yürüten ve kaydıran muazzam küreler

tasavvurolunmuştu.

Bütün bu gibi vasıflarına ve geçici olmalarına rağmen bilim kuramlardangeçemiyor. Çünkü kuramların birçok önemli yararları vardır. Kuramsızbilimselilerlemetasavvuretmekgüçtür.Dahadoğrusukuramsızbilimolmaz.Birdefakuramlarolmasa,olguveolaylarınşaşırtıcıçeşitliliğiilebaşaçıkmakkabil olmaz. Evvelce de izah edildiği gibi, kuram düzensiz, bağlaşıksız vebirbirineyabancıvehattâaykırıgibigörünenolayveolgularınkargaşalığınagem vurur; bunlar üzerinde sistemli bir hesap verme başarısı sağlar.Görünüşte ele avuca sığmaz gibi görünen gözlemler ancak kuramlarsayesindebirbirlerinebağlanarakzihinselkontrolaltınaalınabilirler.

Kuram yalnız dağınık ve bağlaşıksız olan gözlemleri tertipli bir şekildegöstermek ve bu suretle birçok olayları izah etmek bakımından faydalıdeğildir. Kuram aynı zamanda, bir düşünme ve kafa işletme âmili veyardımcısıdır. Çünkü kuramda ileri sürülen olgu münasebetleridir ki bilimadamına dahamevzii ve daha özelmünasebetler telkin eder; yeni deneylerancakkuramlarınvehipotezlerinyardımıiletertipedilebilirler.

Çeşitli yararlarından başka, kuramların bir özelliği de kabul edilişlerindetamamıyla bilimsel bir zihniyetin hüküm sürmesidir. Kuram daima birçekince kaydıyla bilimde yer bulur ve ne kadar çok olgu ve olay izahedebilirseokadarpayekazanır.Fakatnekadarbaşarıgöstermişolursaolsun,kuramyinedaimaşüphealtındakalır;olgularınsorgusunaçekilmektenhiçbirzamankurtulmaz.Yeniolgularmeydanaçıktıkçaolguilekurammütemadibirkarşılaşma halinde kalırlar. Kuram gözlemlenen yeni olgular ve keşfedilenyeni olayların hesabını verebilmeye devam etmelidir. Durmadan genişleyenbilgiyeayakuydurabilmesivezenginleşengözlemlerlebaşaçıkabilmesiiçin,kuramkurcalamalara,onarmalaravetashihleremaruzkalır.Sonuçtadahaiyibirkurambulunurbulunmazeskisitereddütsüzolarakterkedilir.Şunudagözönünde tutmak lâzımdırki,birkuramın tadil, tashihveya terkedilmesindeokuramınkendisinindebüyükhimmetigeçer.Kuramlarbiliminilerlemesindeyerleri doldurulmaz büyük roller oynarlar. Kuramlar bilim binasınıniskeleleridir.

Bir kuramın terkedilmesi ile yerine muhakkak surette diğer bir kuramıngelmesi gerekmez. Örneğin flojiston kuramının yıkılması ile biliminkazançları şunlar olmuştur: Oksidasyon ve yanma olaylarının olgu halindeizahı; havanın terkibinin olgu şeklinde tesbit edilmesi; solunum kuramı;kütleninsakinimikanunununoldukçasarihbirşekildeortayaatılması;kimyaterimlerinin bilimsel bir şekilde sistemleşmesi; kütlenin sakinimi kanununadayanılarak kimyanın niceliksel bir şekle girmesi ve bu sayede kimyasal

tepkimelerin denklemler şeklinde ifade edilmeleri; bazı asitlerin ve çeşitlitepkimeleregirenbirçokcisimlerinterkiplerihakkındaeskisinenazarandahasarihbilgi.Bütünbubaşarılarıkısmendiğeristikametlerdengelenyardımlaraborçlu isek de, görülüyor ki flojiston kuramının yıkılması bir su bendininyıkılmasına benzemiştir. Potansiyel halde birikmiş ve yığılmış olan bir çokyenilikler bu bilimsel başarı sayesinde ifade edilebilir hale gelmişlerdir.Flojistonun yıkılması biriken ve izah bekleyen bilimsel materyel sayesindeolmuş, fakat bu materyelin birikmesinde flojiston kuramının pek büyükyardımıdokunmuştur.

Bir kuramın muhakkak yıkılması da gerekmez. Fakat daimîleşen kuramekseriyetle kanun, olay ve olgular şekline dönüşerek daimîleşir. ÖrneğinHarvey’inortayaattığıkandolaşımıkuramımikroskopunyardımı ilevebirtaraftankılcaldamarlarınMalpighitarafındankeşfidiğertaraftandasolunumolayınınaydınlanmasısayesindebirolguhalinegelmiştir.Kopernik’ingüneşmerkezli kuramı, Kepler’in kanunları ile, gezegenlerin yörüngelerinin şeklibakımından, tashihe uğramıştı. Fakat bu tashih güneş merkezli kuramıdesteklemiş ve onun kuvvetlenmesini sağlamıştı. Newton’un çekim kanunuile Kepler kanunlarının temeli bulununca, Kopernik kuramı dahakuvvetlenmişvebirçokteferruattashihineuğramaklaberaber,genelşekliilebu kanunlara dayanan bir sonuç ve aynı zamanda bir olgu haline gelmiştir.Ancakuzaydakihareketleringöreliolmaktankurtulmalarınınkabilolmadığıgöz önünde tutulursa, Kopernik sisteminin ancak güneşle birlikte hareketedenbirkoordinatsistemindesarihbirolguşeklinialdığıgörülür.

Birkuramınterkedilmesibazendaokuramıyaşatmışolananatemellerindebirlikte çökmesi şeklinde olur. Bu takdirde kuramın terkedilmesi yalnız okuramın yerine daha başarılısının ve hatta kanun ve olguların getirilmesinisağlamaz,aynızamandaobilimdekullanılagelentefsirşekillerinintemeldenyenilenmesine, o bilimde yepyeni araştırma çığırlarının belirmesine ve yenibirtefsir,görüşvekavrayışufkununaçılmasınasebebolur.

Yorumlamavekavrayış şekilve imkânlarınındeğişmesimuhakkaksuretteyetersizkuramlarlaboğuşmaneticesindemeydanagelmez.Biliminbubüyükçaptaki değişmeve gelişmeleri, kuramlarla ilgili olarak yapılan araştırmalarve olgu bilgisindeki zenginleşmeler gibi bilimin iç bünyesindeki büyümekuvvetleriileolduğukadar,felsefigörüşlerin,kültürelvesosyalzihniyetlerindeğişmesi gibi şartlarla da meydana gelebilir. Ancak, sürekli çalışmalararağmenkuramlarolguveolaylarla telif edilemezlerse,budurumdahaderinveesaslıdeğişmeleringerekliolduğuna,varolantefsirşekillerininvekavrayışkalıplarının insan üzerindeki sınırlayıcı etkilerinin pek büyük olduğuna vebunların bir yerden patlak vermesi gerektiğine oldukça emin bir işaret

farzedilebilir.Esasenkuramlarlayorumlamavekavrayışşekilleriarasındapeksarih sınırlar yoktur. Örneğin flojiston kuramının devrilerek yerine yenikimyanıngeçmesini, küçükölçüde, tefsir vekavrayış şekillerinindeğişmesiolarakkabuledebiliriz.

Yorumlama ve kavrayış şekillerimizi tayin eden ve dolayısıyla, aynızamanda,bukabiliyetimizisınırlandıranetkenler,görüşlervezihniyetlerçokve çeşitlidir. Örneğin bilimde mesafe, zaman, enerji, kuvvet, kütle, basınç,elektrikyükü,iyon,kılcallık,diffüzyon,elektron,atom,molekül,hücre,doku,gen,refleks,intibak,kalıtımgibibirçokmefhumlarvardırkibunlarbilimseldüşünce kabiliyetimizin dayanakları ve adeta nüveleridir. Bunlar felsefenincevher, öz,madde, form, v.s. gibi kategori veyaulamlarınakarşılık gelirler.Bu kavramların bilimsel düşüncemizin temelini teşkil etmelerine karşı,üzerimizdeki istibdat derecesine varan tahakkümleri de büyüktür. Fiziğinfelsefeden ayrılarak bağımsızlık kazanması, büyük ölçüde, Aristo fizik vemetafiziğinin aktüalite, potansiyalite, madde ve form gibi kategorilerindenayrılmak ve bunlar yerine kuvvet, hareket, kütle ve zaman gibi kavramlargetirmeklekabilolmuştu.Aristofiziğindesıcakvesoğukayrıikivasıfolarakkabul ediliyordu. On yedinci asrın başlarında bunların ayrı bir vasıfolmadıkları,ancaksıcaklıkvasfınınazlıkveyaçokluğu,yânisıcaklıkderecesibakımındanbirbirlerindenayrıldıklarısonucunavarıldı.Eskinitelikselgörüşyerine,buzıdikivasıfbirleştirilereknicelikselbirşekildemütalaaedilmeyebaşladı. Basit görünmesine rağmen, bu yapılması güç olan önemli birdeğişiklikti.

Onsekizinciasırfiziğinegözgezdirirsek,elle tutulmazvegözlegörülmezbir sürümaddelere rastlarız.Örneğinkalorik denilen, cisimlerin aralıklarınagiren,ağırlığıbulunmayanbirmaddekabulediliyorveısıolaylarıbumaddeyardımı ile tasavvurvekısmen izahediliyordu.Aynıasırdaelektrikolaylarıda yine maddî, fakat duyu organlarına gizli kalan ve ağırlığı da olmayanparçacıkların akıntılar halinde cisimlerden ayrılması veya cisimlere girmesişeklinde tasavvur olunuyordu. Flojiston ile eterin de yine bunlara benzervasıftaolduklarınıgördük.Işığınparçacıkkuramındadayineaynımahiyettemaddelerin varlığı kabul ediliyordu. Işık veren cisim ışık parçacıklarınımütemadiyenetrafasaçtığıhaldeağırlığındanhiçbir şeykaybetmiyordu.Buörneklerden görülüyor ki on sekizinci asırda hissedilemeyen ve ağırlığıolmayan maddelerin mevcudiyetini kabul etmeye karşı kuvvetli bir eğilimvardı.

Newton’un çekim yasasının temelinde uzaktan eylemin, yani temasetmeksizin tesiryapmanınmümkünolduğu fikrimündemiçtir.Bugizli fikirçekim yasasının ayrıntılarına girmez ve bilimsel bakımdan kurcalamalara

uğramaz.Fakatgenelliklebütünçekimkanunlarıbunadayanır.Bahsigeçenflojiston kuramı kimya olaylarının izahında faal bir rol oynuyordu. Ondokuzuncu yüzyılın başından itibaren eter de dalga kuramının ayrıntılarınayabancı kalmamaya başlamıştı. Fakat on dokuzuncu asra kadar geri plândakalan bir kavramdan başka bir şey değildi. On sekizinci asrın bahsi geçendiğerdokunulmazvegörülmezmaddelerideböyleidiler,

Yorumlamavekavrayışyeteneğiveşekillerigenelliklebazızihniyetlerevezihnîhayalleredayanırlarvebubakımdankuramlarabenzerler.Fakatbunlarçoğuzamankuramlardandahagenişveşümullüdür.Faaliyetleridekuramınkikadarsarihdeğildir;çünküdüşünmevemuhakemeninayrıntılarınagirmezler.Bunlar, genel olarak, kurcalanmayan ve geri plânda kalan gizli zihinselhayallerdir; zihnimizin ve düşünme ve muhakeme yeteneğimizinderinliklerinde bulunurlar. Fakat görünüşte rolleri küçük olsa da,düşüncemizin bünye,mahiyet ve hudutlarını tayinde önemli ve kesin rolleroynarlar. Bir taraftan düşünme yeteneğimizin belirli yönlerde gelişmesinisağlarken,diğer taraftandabuyönlerdedüşünmeyi tekellerialtınaalırlarvezihninbaşkaistikametlerdekiinkişafınısınırlarlar.

Teleoloji,felsefedesarihbirşekildeifadevetarifedilmişolmaklaberaber,bilimdeki tesirini az çok gizli ve örtülü olarak yapmıştır. Eskiden fizikselilimlerüzerindedeetkiliolurken,zamanlabukonumunukaybetmiş,etkisiniyalnızbiyolojiilimlerindemuhafazaedebilmiştir.Fakatbusahadakirolüpekönemlidir. Hayvan ve bitki organlarının görevleri fikrinin biyolojideki yeribugün de büyüktür. İlkel toplumların animizmi ve Çinlilerin Ying ve Yangprensiplerideyorumlamavekavrayışşekillerineiyiörneklerteşkiledengenişkuramlardır.

Yorumlama ve kavrayış şekillerinin değişmesi bilimin en büyükilerlemelerini ve en engin başarılarını teşkil eder. Bu gibi değişmelerinyapılması da o nispette zordur. Bu gizli düşünce vektörlerinden kurtulmak,büyükölçüde,bunlarınhissedilmesinebağlıdır;bunlar tahliledilipmeydanaçıkarılınca bilimin felsefesi yapılmış olur. Bu gibi değişmelerinyapılabilmesinde, bilimle felsefenin işbirliği ve bilimin terakkisini sağlayandış etkenler önemli olduğu gibi, bilimsel çalışma yoğunluğunun da bundabüyük rolü olduğu muhakkaktır. Otoriteye bağlılık zihniyeti yerine denelmetodun geçmesi örneğinde bilimsel çalışma ve olgu toplama faaliyetininönemli rol oynamış olduğu bundan önceki bölümde ileri sürülmüştü.Uygulamada, yani tarihî olguda, çeşitli etkenleri birbirlerinden tecrid etmekmümkündeğildir.Genellikle çeşitli etkenler aynı etkilerimeydanagetirmekbakımından birbirlerini desteklerler. Bu şartlar altında belirli değişme vegelişmelerindahakolaylıklameydanageleceğidemâkulvetabiîdir.

Bubölümdematematiküzerindedurulmamış,başlıcakonumuzugözlemveolgu bilgisine dayanan bilimler teşkil etmiştir. Matematiğin yöntemi diğerilimleregöredahabasittir.Matematikbilimlersırf tümdengelimseldüşünmeile ilerleyebilen bilimlerdir. Bu sebeple, diğer bilimlerin duraklamadevirlerinde matematiğin oldukça devamlı bir şekilde ilerlemiş olduğugörülür.

Tamamentümdengelimselbirbilimolmasınarağmen,küçükölçüdedeolsa,dış olgu dünyasının matematiğin ilerlemesi üzerinde etkili olduğu vematematiğin temelini teşkil ettiği de kesindir. Bir defa matematiğindoğmasında pratik ihtiyaçların rolü büyük olmuştur. Matematiğin dahasonraki gelişmelerinde de bilimsel ve pratik ihtiyaçların etkisimuhakkakkiazımsanmayacakderecededir.Diferansiyelveentegralkalkülgibiönemlibirkonunun doğuşunda ve gelişmesinde, matematiğin kendi bünyesindekiihtiyaçlardan başka, fiziksel bilimlerin ihtiyaçları da etkili olmuştur. Sihirlikareler gibi bir tetkik alanı da, çok muhtemel olarak, dış olgu dünyası ilebilimsel hiçbir ilişiği bulunamadığından gelişme yeteneği gösterememiştir.Vakıa,diğerbilimlerintersineolarak,matematiktevarılansonuçlarınolguvegözlemlerledesteklenmesiihtiyacıilekarşılaşılmaz.Fakatolguâlemiileolannadir temas ihtiyaçlarının rolünün küçümsenemeyeceği de ileri sürülebilir.Yakın çağlarda Öklid postülaları sarsılır gibi olmuşsa, bu, olguların hesapsormasınınbirsonucudur.

Bilimselilerlemeyisağlayanbiliminiçyapısındakideğişmeleriincelediktensonra, şimdi de bilimin ilerlemesinin bilimin ilerilik derecesine ve tekâmülsafhasına ne dereceye kadar bağlı olduğunu araştıralım. Yani bilimlerinilerlemesinekarşılıkgelendeğişmeadımlarınınve ilerlemeşekillerininyenizamanlar için olduğu kadar bilimin daha az gelişmiş çağları için de doğruolup olmadıkları, onlara da tatbik edilip edilemeyecekleri sorusunucevaplandırmayaçalışalım.

Denel metot nispeten yeni şuura çıkarılmış ve sistemleştirilmiş olsa da,gözlemleryaparakbunlarınüzerindedurupdüşünmekşüphesizkiinsanınçokeskidenberiyaptığıbirşeydir.Bilimselsonuçlarınçıkarılabilmesiiçingerekliolanolgutoplamafaaliyetivetoplananolgularınkarşılaştırılmasıdaherhaldetarihtençoköncevebelkideinsanınbelirmesi ilebirliktebaşlamıştı.Şurasımuhakkaktır ki bu şekildeki ilmî faaliyet denel metodun keşfinibeklememiştir. Örneğin dakik gözlemler yardımı ile Aristarkos tarafındanbulunmuş olan gündönümü noktalarının retrograd hareketleri olayını elealalım. Bu olayın olgu şeklinde tesbiti, yalnız doğru ve hassas rasatlaryapmakladeğil,aynızamandaoldukçauzunyıllarboyuncayapılmışrasatlarıkıyaslamaklakabilolabilir.Aristarkos’unbusonucavarmakiçinkendisinden

önceki Mezopotamya astronomlarının rasatlarından da faydalanmış olduğumuhakkak gibidir. Gerçekten çeşitli nedenlerle ve özellikle astronomikgözlemlerinölçülmeyeelverişliolmalarıdolayısıyla,astronomitarihineneskiçağlarındanberioldukçadevamlıbirçalışmaalanıolmuşveençokgelişmeimkânlarıbulmuşolanbilimlerarasındayeralmıştır.Fakatdiğertaraftanda,bazıastronomlarınkendilerindenevvelyapılmışolanrasatlarlakendirasatlarıarasında fark buldukları zaman, bu farkı eski astronomların yanlışlarınayüklediklerini görüyoruz. Eski astronomlardan kalma yanlış ölçüleri doğrufarzederekbunlarınkarşılaştırılmalarındanyanlışsonuçlarçıkarmakihtimalide vardı ve bunun sarih bir örneğine de meselâ İslâm astronomlarındanZerkâli’deraslıyoruz.

Demekki,eskiçağlardaolgubiriktirmefaaliyetindekarşılaşılangüçlüklerinilgiçekenörneklerine rastlanmaktadır.Fakatbunlargibivebunlardan farklıçeşitli yanlışlık örneklerine rağmen, bilim yöntemlerinin henüz tesbitedilmemiş ve bilimsel süzgeçlerin gelenek haline gelmemiş olduğu eskiçağlardadaönemliölçüdebilimselmüşahedeveolgubiriktirmefaaliyetininsarih olarak mevcut olduğuna şahit oluyoruz. Gerçekten, bugün de bilimadamları bu gibi hatalara düşmek durumundan hiç de uzak değildirler.Gözlem ve ölçülerin daha dakik ve daha sahih yapılabilmesi yönündekifaaliyet de bilim tarihinde pek eskidir. Bilimsel çalışmanın yoğunluğu vebilimsel bilginin zenginliği ile orantılı olarak, eski çağlarda da, zamanımızbiliminde olduğu gibi, kuram ve kanunlar ortaya konuyordu. Güneşmanzumesi hakkında Yunanlıların çeşitli kuramları ve Arşimed kanunu bufaaliyetinpekönemliörnekleridir.

Demek ki eski çağlarda da bilimin ilerlemesini sağlayan unsurlar hepmevcuttu. Ancak, gerek kanun ve teorilerin, gerek daha mevziî sonuçlarındeğer ve doğruluklarını tesbit için sarih ölçü ve miyarlar bulunmamıştı.Gözlem, olgu ve verilerin denetlenmesi ve elenmesi için ilmî süzgeçlerteşekkül etmemiş, bilimsel araştırma yöntemli bir hale gelmiş değildi.Yanidenel yöntem ve gözlemlere müracaat usulü henüz keşfedilmemişbulunuyordu. Bu yüzden her zaman doğruyu yanlıştan ve değerliyideğersizden ayırt etmek kabil olmuyor, hepsine de aynı derecede önemverildiğioluyordu.Dahadoğrusu,doğrusonucavarmayöntemianahatlarıiletesbit edilip şuura çıkarılmamış olduğu için, başarının ancak en büyükzekâlara inhisar etmesi ve ancakmünferit örneklerden ilham alınması kabiloluyordu.Eskieserlerdepekdoğrugözlemveolgubilgileriileasılsızhurafevededikodularınyanyanayaşatıldığınaveokuyucularasunulduğunaoldukçasık rastlanır. Yeni ve tashih edilmiş sonuçların da eskilerini pek kolaylıklabilimsahnesindençıkaramamalarımisalleribumünasebetlezikredilebilir.

Denelyöntemedayananbilimlerbuyönteminbulunmasındanöncedeaynışekildeilerliyorlardı.Ancakbuyönteminbulunması,ilerlemeninsistemlibirşekilde olmasını ve hızlanmasını sağlamıştır. İlerleme için denel yöntemeihtiyacıolmayanklasikgeometrininbelirliaksiyomvepostülalaradayanarakdaha Yunanlılar zamanında gelişme yeteneğinin sınırlarına yaklaşabilmişolması,tesbitedilenyöntemlerinilerlemeyihızlandırmabakımındannekadaryararlı olduğunu pek sarih olarak gösteriyor. Diğer taraftan örneğin tıptakiçalışmanın diğer bilimlere nazaran daha devamlı olmuş olması da şunubelirtiyor ki, bilimin henüz uygulama imkânları sarih olarak görülecekderecedegelişmemişolduğuçağlardabilimselilerlemeyivesistemlibilimselçalışmayıdestekleyeceketkenlerdenispetendahaazdı.

Bilimin ilerlemesi yalnız birmuhteva zenginleşmesini değil,aynı zamandabilimselzihniyetvebilimselyöntemdedegelişmeveilerlemeyiiçerir.Çeşitliyönlerdeki ilerleyiş de birbirinden müstakil olamaz, birbirine yabancıkalamaz. Yöntemlerin tesbiti bilimin ilerlemesini hızlandırır, fakatyöntemlerin tesbitinde gösterilen ilerleme de bilimsel bilgi kümesininzenginleşmesiilekabilolur.Eskiçağlarınbilimindegörülençeşitlieksiklerintamamlanması hep bilimsel terakki ile ve zamanla başarılabilirdi. Çünkümuhtelif bakımlardan mevcut eksikler birbirleri ile ayarlanmış vaziyettebulunuyorlardı. Demek ki bilimin eskiden daha ağır ilerlemiş olması vebilimselilerlemehızınınzamanlaartmışbulunması,bütünbuçeşitliâmillerinbirlikteyaptıklarıtesirlerinbileşkesiileaçıklanmalıdır.

Bilimsel yöntemin ana hatları bütün bilimler için aynı ise de, her biliminayrıntılardabirbirindenayrılanözelaraştırmayöntemivardır.Elektriğineskiçağlardaki olgu bilgisi ile bugünkü özel araştırma yöntemlerinin bir aradabulunması aklagetirilecek, tasavvur edilecekbir şeydeğildir.Bilimsel bilgiçoğaldıkça, araştırma şekil ve tekniği ve yanlışları önlemek için ihtiyattedbirleride,birikentecrübeüzerinedayanarakoölçüdeilerler.Olgubilgisizenginliğiilearaştırmayöntemleriningelişmesiarasındakibuayarlanmahemmantığahemdetarihselolguyauygundur.

Kepler’inelindebugünkü teleskoplarbulunsaydıneolurdugibibirsoruyamantıksal olarak ne cevap verebiliriz? Çağımız ölçüleriyle ilkeldiyebileceğimiz aletlerle önemli başarılar elde etmiş olan bu büyük bilimadamının mükemmel aletlerle çok daha büyük başarılar göstermiş ve çokdaha göz kamaştırıcı keşifler yapmış olacağını iddia edebiliriz. Öte yandanda,buşartlaraltındaonunpekdakikrasatlaryapacağını,fakatozamanlardaastronomide ve astronomiye yardımcı bilim dallarındaki bilginin sınırlıolmasıdolayısıylabusağlıklıvedakikölçülerkarşısındaşaşıracağınıvebelkide çok önemli olan kanunlarının ince ayrıntılara uymadığını görerek onları

bile ileri sürmeye cesaret edemeyeceğini yine mâkul olarak düşünebiliriz.Fakat bilim adamı yeni bir sonuç bulursa ekseriyetle çok titiz davranmaz,olgularla yaklaşık olarak uyuşabilen sonuçlar onu ziyadesiyle sevindirir vetatmin eder; şu halde Kepler daha mükemmel aletlerle de çalışsaydı aşağıyukarıaynısonuçlaravarırvezamanıastronomivefiziğininizahedemediğiolguteferruatınagözyummakzorundakalırdıdadiyebiliriz.

Bütün bu cevaplar mantıksal olabilir. Fakat asıl mesele, böyle şart vedurumlarınpekvâritolamayacağıdır.Şüphesizkibilimselbilgizenginliğiileyöntemveya alet gelişmesi ve zenginliği arasında değişmezmünasebetlerinbulunduğu iddia edilemez. Fakat sarih olarak ileri sürülebilecek cihet şudurki,bilimselbilgi,aletveyöntemarasındaolduğugibi,ayrıayrıbilimdallarıve çeşitli endüstri branşları arasında da bir ayarlanmamevcuttur.Bunlar dabelirli sınırlar içinde, ancak elele vererek ve birbirlerini destekleyerekyürüyebiliyorveilerleyebiliyorlar.

Bugün sınaî araştırmalarla ve fizikle ilgili araştırmaların bir çoğundamasraflı ve komplike aletlere ihtiyaç vardır. Fakat bilim bunların yardımıolmaksızın ilerlemedenkalır,yahutdayeni aletlerinbulunmasıgibiyeniveâni durumlara uyum sağlamakta güçlük çekilir gibi düşünceler şüphesiz kidoğru olmaz. Herhalde bilimin gelişme yeteneği bakımından eski çağlarlagünümüzarasındakifarkherbakımdanbirderecefarkıdır.Bilimselyönteminvebilimselzihniyetindebugünartıkbütüngelişmeimkânlarınıtüketmiş,sonve enmükemmel şeklini bulmuş olduğunu düşünmek demuhakkak ki pekyanlış olur. Bilimsel zihniyetin tabiat ve mahiyeti hakkındaki bilgi vekanaatlerimize olan güvenimiz son elli yıl içinde zayıflar gibi olmuştur.Psikoloji araştırmalarının yalan bir gelecekte bu konuyu birçok bakımdanyeniışıklarlaaydınlatmayayardımedeceğiümitedilebilir.

BÖLÜMIV-DEĞİŞMEVEDEĞİŞMEYEKARŞIMUKAVEMET

Bilimin insanların en çok elbirliği ve işbirliği yapabildikleri bir çalışmasahası olduğunu, pek başka ve hattâ aykırı düşünce ve zihniyetlerde olaninsanlarınilmîdüşüncedeisteristemezuyuştuklarınısöylemiştik.Bunakarşı,bilimin birçok kurbanlar verdiği ve bilimsel sonuçların her zaman öyle pekkolaycaherkestarafındankabuledilmediğihaklıolarakilerisürülebilir.

Gerçekten,tarihboyuncabilimselilerlemebüyükmücadelelereyolaçmıştır.Yeni bilimsel sonuçların ancak müşkülâtla kabul edildiği ve yerleştiğimeselesi,çokdahagenişbirinsaneğiliminintezahürlerindenbiridir.İnsanhertürlü yenilikten kuşkulanıyor ve her türlü değişmeye karşı mukavemetgösteriyor. Bilim ve düşünce yeniliklerine göre teknik yenilikler daha az

mukavemeteuğrarlarvegenelolarak,gerekfikiryeniliklerigerekteknolojikbuluşlar, münferit ve mevziî oldukları nispette az mukavemet görürler.Özellikletoplumbünyesindederinyankılaryapandeğişmeleriseancakbüyükmücadelelersonucundayerleşebilirler.Fakatenküçükvebasitşeylerdebiledeğişmeyekarşımukavemetin izlerinibulmakkabildir.Ayakalışkanlığıgibisözlerbunupekgüzelbirşekildeifadeediyor.

Osmanlı tarihinde yeniliklere set çekmeye de yarayan fetva usulümeşhurdur. Başka memleketlerde de buna benzer örnekler çoktur. Gregoirtakvimi, bu takvime adını verenpapa tarafındanon altıncı asırda, JülSezartakviminin tashih ve ıslahıyla tesbit ettirilmişti. Fakat eskisine nazarantartışma götürmez üstünlükleri olan bu takvim bir katolik yeniliğisayıldığından, protestan uluslar tarafından uzun zaman kabul edilmemekteısrara uğradı. İngiltere’nin bu husustaki zihniyetini Voltaire şöyle ifadeediyor: İngilizler Papa ile uyuşma vaziyetine düşmemek için güneşle bileuyuşmazlıketmeyerazıoluyorlar.

Astronomideon altıncı veonyedinci yüzyıldayapılanyeniliklereKatolikkilisesininmuhalefetimeşhurdur.BrunoileGalilebununencanlıörnekleridir.Servetus’un ve Darwin’in fikirlerine karşı en şiddetli itirazlar da genellikleprotestanlardan gelmiştir. İslâmiyetin muhtelif mezhepleri de aklî bilimlerehor gözle bakmışlardır. Gerçekten, bilime ve bilimsel ilerlemeye karşıkoymakbirdinveyamezhebinözelliğideğildir.

Endüstridedeeskiusullereüstünlüklerisariholanbazıinşa,imalveüretimtarzlarının tatbiklerinin geciktiği görülür. Kısa görüşlü de olsa, zamandankazanma kaygılarının, eleman ve personel eksikliğinin, bunları yetiştirmegüçlüklerinin, mevcut tesislerin ve teçhizatın durumu gibi durum venedenlerinbugecikmeleresebepolmaktanveyaetkilerinigöstermektengerikalmadıkları muhakkaktır. Fakat sırf yeniye karşı mukavemetin ve heryeniliğin yadırganmasının bu gecikmede etkili olduğu da şüphesizdir.“Klâsik”kelimesimühendisliksözlüğünedegirmiştir.

Yerleşmiş ve alışılmış şeylere sadakatin, yenilik yapmanın güçlüğünün veyapılan yeniliklere karşı yöneltilen itiraz ve gösterilen mukavemetinbüyüklüğünün tesiri altında sosyal antropologlar arasında “diffusion”cularadıyla tanınanbirmektepdoğmuştur.BaşlıcamümessilleriG.E.Smitholandiffüzyonculareskiuygarlıklarınbütünyetkinşekillerininbir tekmerkezden(Mısır’dan)doğduğunuvedünyayayayıldığınıiddiaederler.

Bilimadamlarınınbazenenküçükkeşiflerinibilekabulettirmekiçinuzunmücadelelere girişmek zorunda kaldıklarının örnekleri az değildir. Bilimleteoloji arasındaki uzunmücadele oldukça iyi tetkik edilmiş bir konudur; bu

mücadelenindahauzunzamandevametmeyeceğinidekimse iddiaedemez.Fakat bilime karşı durmak yalnız bir dine yahut bir dinin bir mezhebinemahsusolmadığıgibi,sırfdinseldüşünceninbirözelliğidedeğildir.Bilimhersabitdüşüncesistemiylemücadeleyegirişmekzorundakalır.Dinolsunveyaolmasın,herdogma,toplumdeğervestandartlarınıbelirlikalıplaradökenhersabitsistemergeçbiliminayaklarınatakılarakonunhareketineengelolmakgereğini duyar. Böyle sistemler ne kadar bilimsel olurlarsa olsunlar, doğalolarak, bilimin tahmin edilmezyönlerdekimüstakbel gelişmelerine öncedenayak uydurmuş olamazlar. Bilim ise inadına yaratıcıdır ve hiçbir zamanevvelce vermiş olduğu sonuçlarla mukayyet değildir, yani kendisini osonuçlarlasınırlandırılmışhissetmez.

Uygarlıktabir ilerilikvasfınıve liberalve terakkiciolan toplumnizamvedüşüncesistemlerini,yenidoğacakvaziyetlereuyabilen,bunagöreayarlanmatertiplerive intibakvasıflarıbulunan,genişbiranlamla,yenişartlarveyeniihtiyaçlar karşısında bilimin meşalesinde yürüyebilen nizam ve sistemlerolaraktarifedebiliriz.Böylebirihtiyacınsıksıkbaşgöstereceknispetenbasitbir şekli, tatbikî değerdeki bilimsel keşiflerin ve teknolojik yeniliklerintoplumdayarattığıyenişartlaragöreyenikanunvenizamlarınvaz’ıdır,yeniyasalaragereksinmeduyulmasıdır.

Bilimselkeşifyapanlarınkarşısınasadecedinvediğerstatikvekalıplaşmışgeleneklerinçıktığıdazannedilmemelidir.Bilimadamlarınınkendileridebuhususta pek istisna teşkil etmezler. Sonradanyalnız doğrulukları değil, aynızamandapekbüyükönemdeoldukları katî olarak anlaşılanbir çokbilimselbuluşların ortaya atıldıkları sıralarda bilim adamlarının itirazlarına mâruzkalmalarına çok rastlanmıştır. Hatta bunlara en inatla karşı gelenlerin yinebilimadamlarıolduğunadirdeğildir.

Biliminbirçokmevziîsonuçvekeşifleriyalnızbilimadamlarınıilgilendirir,yalnız onlar tarafından anlaşılıp incelenebilir. Bilimsel sonuçlar kamuyasunulmadan ilköncebilimadamları tarafındanele alınıp tenkit edilebilirler.Ancak kesin ve geniş sonuçlar bulunduktan ve terkipler yapıldıktan sonracemiyetindahabüyükbirkısmıbukeşiflerdenhaberdarolur.Bundandolayıbirçokbilimselkeşifleriçinyalnızbilimadamlarınınitirazınamâruzkalmaksözkonusuolabilir.

Bilimsel keşiflerin kolayca kabul edilmemelerinin birçok nedenleri vardır.Bunlardan birincisi, bilimsel keşiflerin ortaya atıldıkları zaman ekseriyetlenoksan ve kusurlu olmalarıdır. Bilimsel keşifler tekemmül etmiş vegelişimlerini tamamlamış olarak doğmazlar. Ancak zamanla ve elbirliği ilebaşarılması mümkün olan organik bir büyümeleri ve olgunlaşmaları vardır.

Bilimadamlarınıntartışmavetenkitleribilimselkeşfinbugelişiminikamçılarvetekemmülünenedenolur.İsterdövüşme,isterdanışmaşeklindeolsun,buçarpışma ve çekişmeler bilim adamları arasındaki işbirliğinin önemli birtezahürşeklidir.

Yeni keşiflere karşı yöneltilen itirazların bilimsel metodlara dayanıpdayanmaması,bugibi tenkitlerle taassupinatçılığıarasındaönemlibir tefrikaracıdır.Bilimadamlarıdatenkitveitirazlarınıherzamanbilimselzihniyetingereklerinegöreyapmazlar.İnatçılıklavehismantıkları ileeskidüşüncelerebağlı kalmalarının ve ilmî değerini kaybetmiş sonuçlara bağnazlıklasarılmalarınınörneklerineoldukçasıkrastlanır.Çünkübilimadamlarısosyalbirboşluktayaşamazlar.Soyutlamalaryapmaksuretiyletesbitedilenveidealşartlara karşılık gelen bilimsel zihniyeti her bilim adamında aramakhayalperestlikolur.Bilimadamlarıdoğalolarakiçindebulunduklarıtoplumundüşünce, değer ve standartlarının etkisinden tamamıyla kurtulamazlar.Bunlara esaslı bir şekilde aykırı olan düşünceler onları da ürkütebilir ve buduygularıbilimselzihniyetlerinebaskınçıkabilir.

Şunu da unutmamak gerekir ki, bilim adamlığı özelliği bilim adamlarınınçeşitliözelliklerindenyalnızbiridir.Bubakımdanbirbirlerininaynıolanbilimadamları birçok başka bakımlardan birbirlerinden farklı veya birbirlerininzıddı olabilirler. Bilim adamı diye bir sınıf tasavvur etmek esasen birsoyutlamavebirzihinseltasavvurdanibarettir.

Yeni fikirlere karşı koyma eğilimi muhakkak surette bağnazlık ve aşırıderecedegeleneğebağlılıkdiyeithamedilmemelidir.Cansızcisimlerhareketveyasükûnethallerinideğiştirmeyekarşınasıldirençgösterirlerse, insandayeni fikirlere karşı bir atâlet gösterir. İlerleme ve değişmeye mukavemetilerlemevedeğişmeninbirgölgeolayıdır.Nasılkimaddîdünyadaaksi tesirve mukavemet olmasaydı kuvvetin bir anlamı kalmazdı, aynı şekilde,değişmeyekarşıgelmeolmasaydıdeğişmedebirolayvebiroluşolmazdı.

İnsan için ve toplum için oturaklılık, kararlılık ve duruluk bir ihtiyaçtır.Âdetler, faaliyetimizi tanzim bakımından zembereğin saatta oynadığı rolüoynarlar. Kabul edilmiş bir felsefeyi ve belirli bir rotayı tutturup gitmekhayatın ihtiyaçları arasındadır. Tesbit edilmiş gayeler, belirli inançlar,kalıplaşmışveotomatikleşmişdüşünmevesonucavarmaalışkanlıklarıhuzurverici ve hayatın çetinliğini giderici etkenler ve kuvvet kaynaklarıdır. Zihinkabulettiğigenelsonuçlarveklişeleşmişdeğerlerdenbaşlıyarakvemuayyenyollardan giderek neticeler çıkarmakta alışkanlık kazanır, faaliyet vehareketlerinionagöredüzenlerveayarlar.İnsanbugenelsonuçlaravegenişprensiplere inanmaya alışır, bunlara zamanla bağlı kalmaya başlar ve kendi

çevresindekiinsanlarladabuhusustadaimamutabıkkalır.

Edinilen bu prensip ve değerler ve bunlara dayanan hareket ve itiyatlarkuvvetli psikolojik ve sosyal etkenler halinde etkilerini yaparlar. Böyle birdenge vaziyetini bozacak ve duruluğu bulandıracak nitelikteki bir fikir dedoğal olarak dirençle karşılanır. Yeni fikir sağlam dayanaklara malikse bukuvvetlerekarşıkoyabilir,bunlarıyenebilir.Fakatmukavemetiyenmek,kısaolsunuzunolsun,muhakkaksurettebirzamanalırvetedricîolur.Yenidoğanfikirlerin toplumca idraki, benimsenmesi ve kabullenmesinden başka,bunların çeşitli yönlerde ve pratik bakımdan uygulanmaları ve buuygulanmalardandoğanyeni durumlaragöre ayarlanmave intibakmeselesidemevcuttur.

Değişmeyekarşıkoymahissîvebilinçsizkuvvetlerleolduğukadar,hesaplıvekasdîniteliktekitoplumsaletkenlerledekamçılanabilir.Küçükveyabüyüksayıdakibireyvegruplar,özellikleiktisadîmülâhazalaretkisiiledeğişmelereset çekmeye çalışırlar. Kendi özel çıkarları dolayısıyla umumî efkârı vekümenin isabetli görüşlerini körletmek ve uyuşturmak için ellerinden gelenhiçbir şeyi esirgemezler. Bu olumsuz güçlerin başarıları doğal olarak,kamunun kendi hak ve çıkarlarını iyi görebilmesi ve takdir edebilmesi vebunları kollayabilecek ve koruyabilecek durumda bulunması nispetinde azolur.

Değişmeye karşı mukavemet kuvvetlerini yenmek için bilimsel keşiflerinolgu, gözlem, deney vemuhakemeye dayanmaktan, yani bilimsel olmaktanbaşka destekleri olmayabilir. Başka bir deyişle bilimsel keşifler kendilerinikabulettirmekiçintoplumsaletkenlerdendoğrudandoğruyahiçbirkuvvetvehızalmayabilirler.Evvelcedesöylendiğigibi,bilimtoplumdışınaveüstüneçıkmayısağlayacakyetenektedir.

Bilimselsonuçlarınçoğumünferitvemevziîsonuçlaroldukları için,doğalolarak bunların hepsi kabul edilmek için büyük halk kütleleri ile savaşlaryapmakzorundakalmazlar.Yalnız,münferitvemevziîbuluşların terkibi ileortaya çıkan genel sonuçlar toplumun statik fikirleri ile hemen her zamançatışırlar.

Bilimselkeşiflerinbüyükçaptamukavemetemâruzkalmalarıiçinyerleşmişdüşünceleri köklerinden sökmek tehlikesini göstermeleri lâzımdır. Ondokuzuncu yüzyılda insanın ceddinin maymun olduğu fikrini ihtiva edenevrim kuramının ileri sürülmesi, böyle büyük yankılar yapan bir bilimselsonuçtu.Gerçekten, evrim kuramı yalan zamanlarda, yani bilimsel düşüncegeleneğinin oldukça yerleşmiş olduğu bir çağda ortaya atılmış olmasınarağmen, pek kuvvetli itirazlara hedef olmuş ve hararetli tartışmalara yol

açmıştır.İlerideyapılacakbugibikeşiflereenmoderntoplumlarınbilefazlamukavemetgöstermeyeceklerihiçbirsuretlekatîdeğildir.

İnsan kabul ettiği fikirlere karşı yalnız savunma vaziyeti takınmaz; kendisaplandığı inançları başkalarına da zorla kabul ettirmeyi kendisi için birvazife ve başkalarına da bir iyilik sayar. Tarih yalnız bağnazlıkla yeniliğindeğil, aynı zamanda bağnazlıkla bağnazlığın da boğuşmaları ile doludur.İdeolojilere,inançvedoğmalaravealışkanlıkveâdetlerebağlılığınçokiyibirkanıtı,bunlarınekseriyetlekutsalvemistikkıyafetlerebürünmüşolmalarıdır.TevfikFikretbunuaşağıdakibeytiileifadeediyor:

Beşerinböyledalâletlerivardır,

Putunukendiyaparkenditapar.

Gerçekteninsaneliileyaptığıtürlüputlarakendiyaratıcılarıolaraktapmış,onlarınmuhayyelistekleriniyerinegetirmeyikendisineenbüyüködevveenkuvvetli saadet kaynağı olarak bilmiştir. Fikret’in düşünce çerçevesi dışınaçıkmayıiddiaetmedenşunudaekleyebilirizki,buputlararkaplândabulunanfikirleringözlegörülürveelle tutulursembollerindenbaşkabirşeydeğildir.Dahagenişbirgerçekvedahayaygınbirâdetolarak,insankendimuhayyilesive düşüncesimahsulü olan fikirlere kendini kul köle etmiş, onlara kayıtsızşartsız teslim olmuş ve onlar yolunda tereddütsüz olarak canını vermeyekoşmuştur. Fikir ve itikatlar her çağda ve her toplumda insan yığınlarınıardlarındansürüklemişlerdir.

Birbakıma,vaziyetinböyleolmasımâkulvedoğaldır.İnsanfikirlerinisüsolarak imal etmez; düşüncelerini zekâ oyunlarında ve zihnî cimnastikteekzersiz yapmak için şekillendirmez. İnsan, ana fikirlerini” esasen kendihareket ve düşüncelerini idare etmek maksadı ile zihninin örsünde döver.Kendisifarkındaolsunveyaolmasın,anlamavekavramayeteneğiniarttırmakvefaalhareketprensipleriedinmekiçinfikirleriniyaratırvekalıplaradökerekşekillendirir.

Ana fikirler, inançlar, genel sonuçlar ve kuramlar hep birbirlerine benzervazifeler görürler. Evvelce işaret edildiği gibi bunlar düşünce yeteneğimiziçingereklihareketnoktalarıdır.Özelolarakbilimseldüşüncedeolduğugibi,genel olarak da, ancak genel sonuçlarımızdan ve ilkelerimizden başlamaksuretiyleeminveemniyetlibirşekildevekolaylıklamevziîsonuçvekararlaravarabiliriz. Prensip kararları vermekle, yeni bir mesele karşısında uzun

incelemelervetartışmalardansonrakararlaravarmakarasındakifarküzerindeısraralüzumolmasagerektir.

Düşünce dayanaklarımız olan ve hareket güdümümüzü ve kararlarımızıkontroledenanafikirveprensipler,kapsamlarıveaynızamandabasitliklerinispetinde başarılı ve kullanışlıdırlar. Cinsiyetimiz olmayan vaziyet vefikirleri bu sayede süratle ve kolaylıkla ana fikirlerimizin ölçülerinevurabiliriz.Örneğin,insanınçoktutunmuşvehayatındabüyüketkileryapmışolanprensipveinançlarıarasındabaştagelenlerinçoğu,rastlanandüşüncevevaziyetleri“iyi”ve“fena”diyeikigrupakolaycaayırabilmesinisağlamışolanprensip ve inançları olmuştur. Asırların yıpratıcı tesirlerine karşı ayaktadurabilmişolanşeytansembolübuörneğintürlükıyafetlerdekiörneklerindenbiridir.

Fikirlerin rolleri sanatta, edebiyatta, ekonomik faaliyette, sosyal âdetlersahasında, siyasette, kısacası insan faaliyetlerinin bütün şekillerinde kendinigösterir. Gerçekten, her devrin hakim bir fikri bulunur ki, bu fikir o çağınolaylarında, türlü faaliyetlerinde, felsefî görüşlerinde tekrar tekrar tezahüreder. Fikirler bazen anonim bir şekilde meydana çıkarlar, bazen da belirlikişiler tarafından ortaya atılırlar. Her iki şekilde de fikirlerin kökenleri vedoğmasını sağlayan şartlar pek farklı olabilir.Bilimde pek önemli bir fikirkaynağıdır. Bilim bazen yeni fikirleri hazır olarak verir. Bazen da bilimselsonuçlaruzunterkipvetefsirlerdensonraumumiyetlefelsefikalıplaragirerlervedahakolaylıklaanlaşılıpyayılabilecekformüllerhalinegelirler.

Fikirleriçeşitlibakımlardantasnifetmekkabildir.Teleolojiveçevreetkisi,gözlem unsurlarına ve bilimsel bilgiye dayanan ve aynı zamanda ilmîdüşüncemize veçheler veren fikirlerdir. Eşitlik ve özgürlük arzu veemellerimizibelirtendüşünceşekilleridir.İlerlemevekontrolgibibazıfikirlerhayathakkındaki inançlarımızıveelimizdemevcutbulunduğunusandığımızimkânları ifade ederler. Dünya ile insan arasındaki münasebetler vekozmolojik fikirlerimiz de bir hakikati ifade etmek iddiasındadırlar.Günlükyaşayışımızveâdetlerimizüzerindebüyüketkileryapanbütünbugibifikirlerbiliminilerleyişiilebirliktebüyüktadillereuğrarlar;bugibifikirlerinbilimselçalışmaileçokzamangizlikalankarşılıklımünasebetleribulunur.

Burada fikirler bizi şüphesiz ki bilime olan yakınlıkları nispetinde fazlailgilendirirler. Fakat burada böyle bir sınırlama ve ayırım yapmayaçalışmayacağız.Bilimleverasyoneldüşünceileilgiderecesineolursaolsun,herfikiraynızamandaeğilimlerimizinvehassasiyetveisteklerimizindebirsembolüdür. Hangi tipten olurlarsa olsunlar, fikirler her türlü yetenek vebaşarı imkânlarımız üzerinde ya doğrudan doğruya, yahut da vasıtalı bir

şekildeetkiederler.

İnsan,hareketlerini tinselkuvvetlerleyalnızdesteklemekzorundadeğildir;tinsel güçlerin telkinleri ve yol göstermeleri olmadan herhangi bir işekoyulmak ve gayrete girişmek de söz konusu olmaz. Başarının önemli birsim, insanın kendisini tamamen başarının tahakkukuna vermesidir. Herönemlibaşarınıntemelindebugibimânevikuvvetlerbulunur.Birülküye,birprensibe, bir dâvaya, bir hedefe, bir yönteme ve bir meselenin öneminetereddütsüzvekesiniman,başarınınbüyükvegereklibirşartıdır.

Diğer taraftan, büyük çapta başarılar, ancak işin mahiyetine göre, büyüksayıda insanın katılımıyla ve büyük ölçüde iş ve emek birliği ile sağlanantoplumölçüsündekibaşarılardır.Buda,kümeninülküdevetemelprensiplerdebirlikolmasıilekabildir.Heremekbirliğinintemelindedilekbirliğibulunur.Şu halde ana düşüncelerimizin yalnız bir zümre tarafından kabul edilmeklekalmayarakyaygınbirşekildeyerleşmeleri,bunlarınetkilerininbüyükolmasıbakımındangereklidir.

Şunu da göz önünde bulundurmak gerekir ki, başarı büyüklüğü ancakfaaliyet sahasının daralmasıyla mümkündür. Şu halde sınırlı ve dar biralandakibaşarıimkânlarınıdenediktenvebubaşarılaratemelvazifesinigörenmânevikuvvetleri sömürdükten sonra, insanınkendisiniyenibir istikametteve yeni muharrik kuvvetlerin etkisi altında denemeye koyulması da, başarıbüyüklüğününsağlanmasıiçingereklibirkoşuldur.

Yukarıdaki tafsilâtadayanılarakdenilebilir ki, dinamizmkadar stabilitedebaşarının ve ilerlemenin belli başlı bir şartıdır. İnsan iyice benimsediğidüşünceleredayanabilir;vekümecehazmedilmişfikirlerdenkümeceelbirliğive işbirliği için desteklik beklenebilir. Bir fikir iyice idrak ediliphazmedilmedenvegenişbirtoplummuhitindeyayılarakbenimsenmedenbiryenisine, sonra da bir üçüncüsüne atlanmakta devam edilirse, bu fikirlerinhiçbirinintatbikimkânlarındanvebaşarıkaynaklığırollerindenfaydalanmakmümkünolmaz.

Esasenfikirlerimizirasgeledeğiştirmekelimizdeolanbirşeydeğildir.Anafikirlerin insan üzerindeki tahakkümü büyüktür ve ancak onların rolleribitmeye ve başka fikirler doğmaya başladığı zamandır ki insan bu fikirleridaha fazla tahlil imkânlarını bulur. Ancak, bilimsel bilgi yardımıyla insanfikirlerini ele alıp tahlil etmek ve bunları ilmî süzgeçlerden geçirmekyeteneğinigösterebilir.Busuretlehemfikirleribaşarı imkânlarıbakımındanbir an önce değerlendirmek hem de onları daha sistemli bir şekildeinceleyerek gerekli tadilleri yapmak veya yeni fikir ve prensipler edinmekolanağıbulunur.

Geçen bölümde birçok tip fikirlerin bilimsel düşüncemiz üzerinde, birtaraftandüşünmeyeteneğimiziartırmakdiğer taraftandaonusınırlandırmakbakımından etkili olduğunu görmüştük. Kavrayış ve tefsir yeteneğimizisınırlandıran bu fikirleri, bilimsel yararlıkları bittikten sonra terketmenin debilimdeki en önemli terakki şekillerinden biri olduğunu söylemiştik. Dahaönceişaretedildiğinegörede,küçüksürelerdekibilimselilerlemeyigösterenbir grafik aralıklı atlamalar şeklinde olmaktadır. En küçük ölçüdeki kişiselçalışmalarda da ağır gelişen bir bilgi ve olgu toplama devresinden sonra,yaratıcılık ve yeni fikir bulmabakımındanbaşarılı bir endüktif hamle devrigelir ve bir defa elde mevcut tafsilât bilgisine uygun genel sonuçlarbulunduktan sonra ilerleme temposu tekrar ağırlaşır. İkinci bölümde verilenayrıntılaragörede,biliminuzunasırlarboyuncayaptığıilerlemeyegözatıncabâriz hızlanma devirleri göze çarpar, sonra da bunları yavaşlama devirleritakip eder. Çünkü yeni hamlelerin yapılması, bilimsel düşünceye yeniyönlerde gelişme imkânları verecek olan yeni zihniyet ve görüşlerinbulunmasını beklemek zorundadır. Demek ki önce ileri sürülmüş olanfikirlerimizibubölümdepekiştirebilirvegerekküçükzamanaralıklarındakigerek uzun sürelerdeki bilimsel ilerlemenin zorunlu olarak, devamlı birgelişme seyri şeklinde değil, aralıklı inkişaf ve hamleli ilerlemeler şeklindeolmaktantamamenkurtulamıyacağısonucunavarabiliriz.

Yukarıdakitafsilâtlailgiliolarakaklaşöylebirsorugelebilir:Mademkieskifikirleresarılarakonlarıyaşatmakistemekteısrar,insanındoğalbirözelliğivestabilite de değişme ve ilerlemenin gerekli bir şartıdır, şu halde bağnazlığısuçlandırmakta ne dereceye kadar haklı oluruz? Daha gelişme ve denemeçağındabulunanyeniliklerekarşıgösterilenmâkul tereddütlekörbağnazlığıbirbirlerindenkesinolarakayırdetmeklâzımdır.Bağnazlıkmâkulolmayanbirısrardır; bilinçsiz ve olumsuz bir kuvvettir ve daima bir karşı koymakuvvetidir. Bağnazlık desteklenecek fikrin ve dâvanın seçilmesinde daimazararınhiçbirtarafındandönmemekteısrareder.Uyuşmaveintibaklüzumveihtiyacıarttıkçabağnazlığındahırçınlığıartarveinadıçoğalır.

Söylediklerimize şunu da ilâve etmek gerekir ki, maziyi, günahları vekabahatveeksikleriylebirlikteyeraltınagömülenbirçağfarzetmekgerçeğeuymaz.Herbakımdanyepyeniolanbirfikrinortayakonmasıvebirtoplumunbünyesindenkendidüşüncedünyasına tamamenyabancı ve aykırı bir fikrinçıkmasıancakbiliminbaşarabildiğibiryeniliktir.Genelolarak,yeni fikirlereskilerin yeni bir bileşiminden ibarettir. Başka toplumlardan özel koşullaraltında yapılan fikir ithalleri hali müstesna, yeni fikirler eskilerin bir tadiliolmaktan pek daha ileri gidemezler. Gerçek anlamıyla insana baskın yapanyeni fikirler yoktur; meğer ki bunlar doğrudan doğruya bilim tarafından

ortaya atılmış olsunlar. Fikirler, hemen her zaman, duyulan ihtiyaçlaracevaptırlar ve bu bakımdan, yenilikler yapmakla, toplumlarkaçınamayacakları doğum sancılarından kurtulurlar. Demek ki, en büyükyeniliklerde bile geçmiş ile olan bağ gerçekten kuvvetlidir ve yenilikler denispîyahutdakısmîdir.

Bilim bu bakımlardan bir istisna teşkil eder, fakat bilimsel buluşlarda damaziyedayananbir tarafvardırki,budabilimselyöntem,yanidisiplinlivesistemlidoğrudüşünmeyöntemidir.Nekadaryeniolurlarsaolsunlar,bilimselbuluşlar sağlamca yerleşmiş geleneklerin ve insanın zihinsel özelliklerininyardımı ilemüdafaa ve kabul edilirler. Bilim hem yeniyi korkusuzca kabuletmeyi hem de yeniliklere atılmayı sergüzeştcilik mahiyetinde olmaktankurtarmayayarayandeğerlibiryolgöstericidir.

Eskiçağlardainsanlaryüzyıllarcaaynıdüşüncelerinetkisialtında,aynıâdetve alışkanlıklarla ve aynı hayat şartları altında kalırlardı. Tarih boyuncaderlendikçe ve yeni çağlara doğru yol alındıkça, cemiyette dinamik vasfıngittikçe ön plâna geçtiği görülür. Özellikle Rönesanstan bu yana, bilimininsanhayatındabüyükegemenliksağlayacakderecedeilerlemesiüzerine,budeğişmeiyideniyiyehızlanmıştır.Çağımızdaartıkileriinsantopluluklarıanafikirleri ve prensiplerini gittikçe büyüyen ölçülerde bilimin yardımı ileşekillendirebilmektedirler.Bilim,uzunvadeli buluşları ileolduğukadar, ânitesirlibuluşlarıiledeinsanınyanıbaşındadırveonayoldaşlıketmektedir.

Yeryüzünde belireli aşağı yukarı yarımmilyon yıl geçmiş olan insan, hiçşüphesiz ki uzun asırlar boyunca hayvanlar arasında hayvanlardan az farklıbirhayat sürmüşveyaşayış şartlarınıhemenhiçhissedilemeyecekderecedeağırbirşekildedeğiştirebilmiştir.Ateşinvebasit taşaletlerinzamanımızdanenazellibinsenekadarevvelkullanılmayabaşlandıklarısöylenebilir.Bunlargibibüyükdeğişmelerenedenolanbundansonrakiönemlibuluşlar,bitkivehayvanların ehlileştirilmesi ile insanın ziraate ve göçebelikten kurtulmayabaşlaması olmuştur ki, bu da zamanımızdan takriben yedi bin sene kadarevvelinetesadüfeder.Madendevrininveyazısınınbaşlamasınıinsannispetendahaküçükbirzamanaralığındansonrasağlamayamuvaffakolmuştur,bunakarşılık,ondokuzuncuveyirminciyüzyıllaragözatarsak, endüstridevrininaçılması ve buhar ve elektrik kuvvetlerinden faydalanılması gibi büyükilerlemeadımlarınınbirbirlerinipekkısazamanaralıklarıiletakipettiklerinigörürüz.

1800‘deVolta’nınilkpilibulmasıilebukonudakiaraştırmalaradiğerbilimadamlarınınkatılmalarıarasındahiçolmazsabirsenekadarzamangeçmiştir.Pilin herhangi bir şekilde pratik ihtiyaçlar için kullanılmasına ise oldukça

uzunyıllardansonrabaşlanabilmiştir.1896‘daRöntgen’inX-ışınınıbulmasıile bu keşfin diğer bilim adamlarının araştırma konuları arasına girmesiarasındaancakbirkaçgünvebuyenikeşfintatbiksahasınakonmasıarasındaisebirsenedendebelkiazbirzamangeçmiştir.

Bu örnekleri tipik sayabiliriz. İnsan uygarlıkta ilerledikçe, ilerlemebakımından eski çağların asırlarını yıllara sığdırabilmeye başlamıştır. Dahaküçükçaptakibuluşvedeğişmelerigözönünealırsak,birnesil içinebirkaçdeğişmenin sığdırılması gerekecek çağa yaklaşılmış olduğunu düşünebiliriz.Bu durum karşısında değişmeye intibak meselesi de büsbütün önemkazanmaktadır.

Gerçekten, değişme temposunun hızlanması ile paralel olarak, insanıneskidensıyrılabilmeveyeniyeuyumsağlayabilmeyeteneğigittikçeartmıştır.Bu gelişme ve evrim uzun mazi tecrübelerinin bir neticesidir. Bilimsel veteknolojikbuluşlarınyerleşebilmevekendilerinikabulettirmeyeteneklerininçok büyük olduğunu insan zamanla anlamıştır. Karşılarında gördüklerimukavemetnekadarbüyükolursaolsun,bubuluşlardaimabütünengelleriyenilgiye uğratabilmişler ve âdeta mukadderin yerine gelmesi şeklindeetkileriniyapabilmişlerdir.Uzunveçekişmelibirtarihinvegözükararmışbirbağnazlığın insanları boş yere birbirlerine katmasıyla dolu bir geçmişinbirikmiş tecrübeleri insanın aklını yavaş yavaş evrimciliğe doğru çelmiştir.Değişme olayını kavrayıp ona katılma bakımından, insanın Ortaçağdan veRönesanstanberi,hattâsonyüzyıldanbuyanahayliterakkiettiğişüphesizdir.

İnsanıngittikçebağnazlıktansıyrılmayamuvaffakolması,insanhayatındakienönemlideğişmelerdenbiridir.Her türlü ilerlemeyeniligekarşıgösterilenmukavemetin derecesine göre yavaşlayıp hızlanır; değişmeye uyumsağlayabilmeyeteneğinekadarfazlaveevrimcilikzihniyetinekadarkuvvetliolursa, ilerlemeler de o kadar kolaylıkla başarılabilir. Bu gerçek, üzerindedurulmayadeğmeyecekkadarbedihîveaşikârdır.Uygarlıkta ilerlendikçevebuluşlarıntemposuhızlandıkça,bunlarıntatbikleriningerektirdiğiintibaklarınyapılabilmeleriimkânlarıdaoölçüdeartmıştır.

Eski zamanların ayın dağları kadar durgun ve değişmez gelenek vegöreneklerinin yıkılışları da bunların dayanıklılıktan ile orantılı heybetliçöküşlerşeklindeveuzunçarpışmaveboğuşmalardansonraolurdu.Moderntoplumlarda ise, değişmeler eskisine nazaran pek az insan kurbanı vererekyerleşebilmektedir.Çünküyenikoşullaraltındakideğişmeler,yeniliğeuyumyeteneği artmış bir halk efkârının hazırlanmasından, değişmeyibenimsemesinden ve yeniyi eski ile tartıp kıyaslamasından sonrayapılmaktadır.

Soğukkanlımantıkveilmîincelemekabiliyetiilebezenmişolaninsanzekâvemuhakemesinin ışığında, insanın yapıcı kudreti, yıkıcı ve felâket getiriciolmak özelliğinden gittikçe kurtulmuştur. İnsan yeninin de eskinin de biramaçdeğilbiraraçolduğunugittikçedahaiyitakdiredebilmekteveeskiyideyenilikler gibi ağır başlı muhakemesiyle ve bilimin ışığında tahliledebilmektedir.

Evrimci zihniyetin zaferi, insanın hem kendisini ve toplumunu daha iyitahlil edebilmesi sayesinde, hem de toplum bünyesinin modern şartlardakiçabuk ve kolay ulaştırma ve temas imkânları yardımı ile olabilmektedir.Yeniliklerinveonlarüzerindekifikirvemütalâalarınyayılmasıvetoplumunbunları hazmedecek ve bunlar üzerinde kafa işletecek durumda bulunması,modern şartların önemli vasıfları arasındadır. İleri uygarlıktaki insantoplulukları yeni fikirlerin toplumca idraki ve hazmine elverişli şekildecihazlanmışlardır.

Görülüyor ki gerek eskiden ayrılma ve yeniyi bulma ve benimsemebakımından ve gerekse yeniye ve onun getirdiği değişmelere uyumsağlayabilme bakımından, bilim insan hayatında büyük bir âmil olmuştur.Esasenöncedesöylediğimizgibi,geçmişileolanbağlarıtemeldenveköktendeğiştirmeyeenelverişliyenifikirler,biliminortayaattığıyenifikirlerdir;vebu türyenilikler,uygarlığın ilerlemesiölçüsünde, insanhayatındaki rolleriniartırmışlardır.

İnsan bilim sayesinde fikirlere lâyık oldukları saygıyı gösterebilmeyeteneğini kazanıyor ve bilim yardımıyla, icap edince, gelenek ve görenekbağındansilkinebiliyor.Diğer taraftan, insanyeninin tatbikiningerektireceğiayarlanmaları da ancak bilimin yardımı ile önceden kestirebiliyor. Biliminsana gelenekten sıyrılma, tecrübe edilmemişi tatbik ve yeniye korkusuzcaatılmayolundaeminveemniyetlibirkılavuzvazifesinigörüyor.

İnsanın bilimsel bilgisi arttıkça ve bilimin insan hayatındaki yeribüyüdükçe, insanın ona olan inancının da orantılı olarak çoğalmış olmasıtabiidir.Bilimdevedolayısıylauygarlıktaileriolantoplumlar,biliminipiilekuyuya inilebileceğini anlamışlardır. Bilimin ışığında değişmeye uyum,hayatıngittikçeesaslıbirtezahürüolmayabaşlamıştır.Uygarlıktaileriliğinbirölçüsü, bilimin terakkisine ayak uydurabilme ve bilimsel buluşlara vebunların toplum hayatındaki etki ve yankılarına uyum sağlayabilmeyeteneğidir.

BÖLÜMV-TOPLUMUNBİLİMÜZERİNDEKİETKİLERİBilim psikolojik bir olaydır ve bilimin kendisi de bilimsel bir şekilde

incelenmek ihtiyacındadır. Bu ihtiyaç yeni duyulmaya başlamıştır. Şimdiyekadar bilim adamları, bilimi olduğu gibi ve tahlil etmeden kabul etmişler,kendi çalışmalarının mahiyetinin ve toplumla ilişkilerinin araştırılmasınaumumiyetle luzum görmemişlerdir. Fakat bilimin insan hayatındaki önemibârizolarakkendinigösterdikçe,bilimadamlarıdasosyalsorumluluklarınınfarkına varmaya ve bilimin kendisinin de bir konu olarak ele alınmasıihtiyacınıduymayabaşlamışlardır.

Bu bölümde toplumdaki çeşitli kuvvet ve eğilimlerin bilim üzerindekietkilerinden bahsedeceğiz. Bilim nasıl toplumdaki maddî ve mâneviyönelmelerüzerindebüyükölçüdeetkiliolursa, toplumdakiçeşitlietmenvekuvvetlere bilimsel çalışmanın seyri ve bilimin ilerlemesi üzerinde etkiyaparlar.Bilimsosyalbirboşluktagelişmez;bilimselçalışmayıdiğertoplulukfaaliyetlerinden yalıtlamak kabil değildir. Ancak, toplum tesirlerine bağlılıkbakımındanbiliminçokönemlibazıözelliklergösterdiğideilerisürülebilir.

Toplumun bilim üzerindeki etki şekil ve derecesi bakımından, çağımızınbilginleri arasında birbirine uymayan ve hatta birbirleri ile taban tabana zıtkanaat ve düşüncelerle karşılaşılır. Bazılarına göre bilimin ilerlemesitamamendışetmenlerebağlıdır.Bunazıtolarakilerisürülenfikirdeengenişifadesi ile şudur ki, dış etmenlerin bilim üzerindeki etkileri hiç denecekderecede küçüktür: bilim ve bilim adamları toplumun etkilerinden hementamamensıyrılabilirler.

Bu zıt düşünceIeri daha sistemli bir şekilde gözden geçirebilmek içinbunları birkaç grup altında mütalâa etmek yararlı olur. İlk olarak elealabileceğimiz mesele şudur: Büyük adamların belirmesini tamamıylatoplumsal etkilermi tayin eder yoksa bunlar esasen büyük adam olarakmıdoğarlar? Bu meselenin özel ve biraz farklı bir şeklide ikinci olarakinceleyebileceğimizbüyükadamkuramıdır.Toplumudeğişterenvetoplumdayeni yönelmeler yaratan büyük adamlar gerçekten mümkün müdür, yoksainsantoplumununüstünevedışınaçıkmaktankatiolarakacizmidir?Üçüncüsoru, bilimsel terrakinin seyrini, yani bilimin ne şekilde terakki ettiğini vehangimerhalelerdengeçtiğiniilgilendirir.Biliminilerlemeseyrittiğinitoplumkuvvetlerimitayineder,yoksakeşifsırlarıüzerindetoplumetkiliolmazmı?Bilimin her bölümünde ve genel olarak bilimde bilimin iç bünyesiningerektirdiğibelirlibirilerlemeşeklivarmıdırvebilimbumecburivemantıkîmerhalelerdengeçmekveazçokbelirlibirşekildeilerlemekzorundamıdır?

Bu sorularla ilgili olarak aşağıdaki noktaların da dikkate alınması yararlıolur:Biliminterakkisiveterakkihızıbüyükadamlarındoğmasınamı,yoksatoplumdakikoşullaramı,bağlıdır?Gerekbilimgerekbilimadamıkendiyağı

ile kavrulabilir ve toplum tesirlerinden sıyrılabilir mi? Yoksa toplumtarafından desteklenmek ve toplumdan direktif almak zorunda mıdır?Bilimselfaaliyetasılhızınıbilimadamınınözelpsikolojikkuvvetlerindenmi,yoksaçevreninetkilerinden,yanitoplumsalkuvvetlerdenmialır?

Büyük kabiliyet ve başarıların doğuştan geldiği ileri sürüldüğü gibi,bunların sırf toplumun bir eseri yani sonradan kazanıldığı da iddiaedilmektedir.Tarihtebumeseleileilgiligüzelörneklervardır,İslâmiyetinilkasırlarındaBuhtYişuadlıbirnasturîtabipailesinerastlanır.Buailealtıkuşakbirbiri arkasına meşhur doktorlar yetiştirmiştir. Basra Körfezine yakınCundişapur şehrindeki tıbbî bir müesseseden çıkan bu ailenin müslümanhizmetinegirenilküyesi,CibrilibniBuhtYişu,HarunReşid(786-809)ileçağdaştı.AileninyetiştirdiğisondoktorolanCibrilibniUbeydullahibniBuhtYişuIIIibniCibrilibniBuhtYişuIIibniCurcisibniCibrilibniBuhtYişuTinölümümilâdi1006yılındadır.

ÇokilgiçekenbirörneğideBernouillieailesindegörüyoruz.Buailedeonyedinciveonsekizinciyüzyıllarda,özellikleüçnesil içindebirbiri arkasınabüyükmatematikçilere rastlanmaktadır.HeleJacob, JohannesveDanielpekmeşhur olmuşlar, bütün dünya matematikçileri arasında ün kazanmışlardır.Ailebireyleriarasındamatematiktekirekabetleriyüzündengeçimsizliklerdebaş göstermiş, örneğin Johannes kendisini matematikte yetiştirmiş olanağabeyiJacob’uhiççekememişveoğlunu,FransızAkademisininbirödülünükazandığıiçin,evindenkovmuştur.

Bunlara benzer diğer örnekler de vardır. Fakat bütün bunlardan kesin birkarara varmak hiç de kolay değildir. Bernouillie ailesi üyeleri bazenbabalarının arzusu hilâfına matematiğe intisap etmişler, alınan her türlütedbire rağmen konularını matematik olarak seçmişlerdir. Buht Yişuailesindekidurumbununaksigibigörünüyor.Buradamesleğinbabadanoğulageçmesi geleneğinin hüküm sürdüğü anlaşılıyor; hattâ meslekî sırların ailedışınaçıkmamasınadikkatedilmişolduğunugösterenkanıtlarhâlâmevcuttur.Fakatbugibibazı teferruatbilgisigözönündetutulsabile,buörneklerinsözkonusu iddia ve bakış açılarının hangisini desteklediğini kesin olaraksöylemekmümkünolmaz.

Buradadoğuşveyaradılıştangelenistidatveyeteneklermiroloynamıştır,yani nesilden nesle devam ettiği görülen yetenek ve istidatlar kalıtımla mıgeçmiştir, yoksa hepsinin aynı çevredebulunması ve aynı gelenekler içindebüyümesi mi, bunların aynı konulara merak sarmalarında ve seçtiklerikonulardayetenekvebaşarı göstermelerinde âmil olmuştur?Her iki iddiayıdesteklemek üzere ileri sürülebilecek başka kanıtlar ve örnekler de bulmak

kabildir. İkizlerin tetkiki, çeşitli şartlar altındaki çocuklar ve özellikle ilkçocuklukçağlarıüzerindekiaraştırmalarşimdilikbumeseleleriancakkısmenaydınlatabilmektedir.Birçokbüyükinsanlarınmuayyenbazıistidatlarınıdahaçocukluk çağlarında açığa vurmaları, tamamen aynı toplum ve aile çevresiiçinde bulunan iki kardeşin yetenek ve başarıları arasında bazen pek büyükfarklar bulunması, hep takribi ve tasviri mahiyetten ileri gidemeyenörneklerdir.

Kalıtım konusu üzerinde statistikmahiyette ve ihtimal esaslarına dayananoldukçasarihkanunlarvetamamlayıcıbilgilermevcuttur.Fakattetkikikolayhallerde ve nispeten basit canlılar üzerinde toplanmış olan bu bilgilerikonumuzda yardıma çağırmak çoğunlukla imkânsızdır. Çeşitli özellikleringenler vasıtasıyla vemuayyenmatematik ihtimallere uygun olarak nesildennesleintikalettiğinibiliyoruz.Aynımünasebetlerininsanbeyniiçindedoğruolduğunu biyolojik bir ekstrapolasyonla ve kısmen de olgu bilgisinedayanarakkabuledebiliriz.Fakatinsandahususuyladimağlailgilivasıflardabu genetik bilgimizi verimli ve kati bir şekilde tatbik etmek kolayolmamaktadır.

Zihnîtestleringösterdiğinegöre, toplumkoşullarıneolursaolsun,zekânıngruplar içindeki dağılışı değişmemektedir. Demek ki bireyler zekâbakımından eşit olarak doğmuyorlar ve cemiyet tesirleri de bu farklarüzerinde bir değişiklik meydana getiremiyor. Cemiyet her bireydekipotansiyelyeteneğingelişmesindeâmiloluyor, fakatpotansiyelyeteneklerinçizdiği sınırlar üstüne çıkmayı sağlayamıyor; toplumsal koşullar ancakmümkün olan âzami gelişmenin meydana çıkmasında veya tamamenmeydana çıkmamasında etkili olabilirler. Yine psikolojik testleringösterdiğine göre, insanlar özel istidatları bakımından biribirlerinin aynıdeğildirler vebugibi istidatları toplumsal koşullar yaratamaz.Yani cemiyetpotansiyel istidatların muayyen derecelerde ve yönlerde gelişmesinde âmilolur, fakat hiçbir suretle istidada yeni istidat ilâve edemez. Ayrıca bir dekişiliközelliklerivardırki,bunlarındagözönündetutulmalarıyararlıolabilir.

Bilim adamı için zekânın pek yararlı olduğu tartışma götürmez. Fakatörneğin özel istidatların hangileri ilmî bakımdan önemlidir ve hangi kişiliközellikleri bilim adamının teşekkülüne daha fazla yardım eder? Bu gibisoruları sarih olarak cevaplandırmak güçtür. Bilim adamları bilimselçalışmada ve ilmî çalışma psikolojisinin ana hatlarında birleşirlerse de,karakterleri, tipleri, istidat ve yetenekleri bakımından biribirlerinden pekfarklıolabilirler.Günümüzünvegeçmişçağlarınçeşitlitoplumlarının,hepsi,hiçolmazsatecessüsvetemerküzkabiliyetibakımındanmüşterekvasıftaolanbilimadamlarınıyetiştirebilmiştir.Bilimadamları,teşekküllerineyardımeden

çeşitli vasıfların hangilerini toplumlarına borçludurlar ve ne dereceye kadarborçludurlar? Bu bakımdan en elverişli olan koşullar, toplumun bilimi enuygun bir şekilde desteklemesi bakımından da her zaman yararlı olur mu?Bunlarbirçokbilinmeyenunsurlarıihtivaedenkarışıkmeselelerdir.

Şurasımuhakkaktırkibireyleribelirlibirtoplumunvebelirlibiruygarlığınmalı yapan ve bu anlamda onları yaratan çevre etkisidir. Toplum tesirleriolmadan bireylerin medenî hiçbir vasıf kazanamayacakları muhakkaktır.Fakat burada mevzubahis olan mesele toplumun bu etkisi ile tamamencevaplandırılamaz. Toplum da üzerinde işlediği materyalin gösterdiğipotansiyel imkânlarla kayıtlıdır. Bizi burada ilgilendiren, bilim adamı vebüyükadamyetiştirmekte toplumunnispîrolününneolduğudur.Zekânınvebirçok istidatın yaradılıştan olduğu, ancak bunların, potansiyel yeteneksınırları içinde, muayyen derece ve yönlerdeki gelişmelerinin toplumtesirlerinebağlıbulunduğuanlaşılıyor.Buikitesirarasındakatikıyaslamalaryapmak ve bunlarla ilgili bir çok ayrıntıyı bizim özel ilgimiz bakımındancevaplandırmakşimdilikkabildeğildir.

Sözkonusuedeceğimizikincimeseleşudur:Toplumlardakibüyükgelişmeve devrimler büyük adamların belirlemesi ile mi olur? Yani büyük adamtoplumunun dışına ve üstüne çıkabilirmi? Sırf toplumun etkisi ile teşekküledecekbiradamolacakyerde,onuntoplumunaşekilverecekölçüveçaptabirbirey olması imkân dahilinde midir? Büyük adamın doğuştan gelen fıtrîüstünlükleriolsabile,bunların inkişafıçevreyebağlıolduğunagöre,bireyintoplumüstüne çıkabilmesi biraz imkânsızgibi görünüyor.Nitekim,bu şekliilebüyükadamkuramı,özelliklesonzamanlarda,çokitirazayolaçmıştır.Bizburada bu meseleyi şu bakımlardan inceleyeceğiz: Toplumun etkisi altındaolmakla beraber toplumdan ayrılmak acaba ne gibi koşullar altındamümkündür?Yoksabu tamamen imkânsızmıdır?Bireyler,üyeleriolduklarıtoplumkuvvetvekoşullarınınetkilerindendışarıçıkamazlarmı?

İlk bakışta tarih büyük adamlarla doludur ve bir bakıma, tarih büyükadamlarıntarihidir.Fakatdiğertaraftanda,olaylarayrıntılıolarakincelendiğizaman, büyük adamların başarılarının hakikatta toplum kuvvetlerinin uzunyıllar boyunca hazırlamış oldukları koşulların aynı olduğu görülür. Bilimtarihindedeaynıdurumgözeçarpar.İlkbakıştaNewtondevcüsseliveenginbaşarılı bir bilim adamı olarak belirir, bilimde yeni ufuklar açtığı hayret vetakdirle görülür. Fakat meseleler iyice ayrıntılı olarak incelenince, ilkizlenimler eriyip silinir. Bu büyük bilim adamının bilimsel bilgiye yaptığıilâvelerin kesin olarak neler olduğunu tayin etmenin pek kolay olmadığıanlaşılır.

BatıbilginvedüşünürlerigenellikleAvrupa’nınyenizamanlaruygarlığınıkendilerineesinkaynağıveçalışmakonusuolarakseçmişlerdir.Batıuygarlığıisebuçağlardarakipsizolarakdünyauygarlığınınilksafındabulunmuştur.Enileri uygarlıklar kendilerini oldukça ağır ve etraflı tahlillerden sonra,durumlarını pek yavaş yavaş ve yoklaya yoklaya değiştirebilirler. Başkauygarlıklarlatemasneticesindebugibitoplumlarınsağlayabilecekleriyararlargenellikle nispetenküçükve çoğunlukla teferruat kabîlindendir.Her toplumiçin durumun böyle olmayacağı düşünülebilir. Özellikle kendisinden üstünuygarlıklarlatemastabulunanbirtoplumdavaziyetinoldukçafarklıolacağınıdüşünmekmâkulolur.

Uygarlığını kendisininkinden üstün saydığı bir toplumla temasta bulunanikincibirtoplum,değişmek,gelişmelergöstermekvedevrimleryapmakiçinönündehazırörneklerbulur.Örnektoplumunözellikleriniincelemekvetahliletmek,kendineuygunözelliklerinhangileriolduğunukararlaştırmak,mevziîve geçici koşul, etmen ve nedenleri önemlilerinden ayırdetmek söz konusuolur. Böyle hallerde toplumlarda reformcu büyük adamların çıkması hiç deimkânsızolmasagerektir.

Yalnız şunu göz önünde bulundurmak gerekir ki, örneğin bir OrtaAfrikatoplumunakatılanbirAvrupalıyeniçevresindepekbârizolaraküstünvasıfveyetenekte bir adam sayılabilir. Fakat Orta Afrika’daki yeni toplumundadilediğigibireformlaryapamaz.Çünkübirtoplumkendibünyesindenegibideğişikliklere hazırsa, ancak onları kabul edebilir. Toplum üstüne ve dışınaçıkabilen bir reformcunun toplum ihtiyaçları, istekleri, değerleri ve ölçülerigereğincehareketetmesişarttır.Şuhaldetoplumlardakideğişmelernekadarbüyük, ne kadar devrim mahiyetinde olurlarsa olsunlar, yine kademeli vetedricîolmakzorundadırlar.

Bir toplumun kendisinden uygarlık yönünden çok geride olan diğer birtoplumla teması da birçok bakımlardan yararlı olabilir. On altıncı ve onyedinci yüzyıllarda Amerika, Afrika, Asya ve Avusturalya’nın o zamanakadar bilinmeyen insanları ile temas, Avrupa’da sosyal ve dinsel âdetleritahlile çok yardım etmiştir. Bunun bir tezahür şeklini Jean - JacquesRousseau’nun ilkel toplum hayatına dönme hevesinde görüyoruz.Mukayeseler, Avrupalıların kendi örf ve âdetlerini tenkit edebilmelerine vefikirufuklarınıngenişlemesineyardımetmiştir.

Aynıtoplumunferdleriarasındadafikir,zihniyetveanlayışfarklarıbulunur.Ulusal ve siyasal sınırlar her zaman fikir, zihniyet ve kanaat sınırlarınatekabül etmez. Toplumlar bu bakımlardan birbirlerinden az çok farklıdırlar.Bazı toplumlar bireylerini hep aynı kalıplara dökmek ve kişilikleri toplum

içindetamameneritmekisterler.Bazıtoplumlarise,başkabaşkakanaat,fikirve içtihatlara yer verirler. Yukarıdaki incelemelerimizden kendiliğindençıkacak sonuç şudur ki, bu ikinci tipten olan toplumların büyük adamlarınyetişmesine daha elverişli olmaları gerekir. Gerçekten böyle toplumlardaçeşitlizihniyetveanlayışlarbulunduğundan, terkipleryaparakyenigörüşleryaratmakiçinilkelmalzemeyerinegeçecekfikirveanlayışlardahabololarakmevcuttur.

Şimdiye kadar toplumlarda yeni değerler yaratma imkânlarını toplumtipleri, toplumların temasıvenoktayınazarlarınbirbirlerineetkisive terkibibakımından inceledik. Şimdi de aynı imkânları yaratılacak yeni fikir vebaşarılarıncinsivedoğasınagöremütalâaedelim.Çünküyenilikyapabilmek,yapılmasısözkonusuolanyeniliğincinsvedoğasınadabağlıgibigörünüyor.Yukarıda sözü geçen şekildeki terkiplerle yepyeni fikirlerin ortayaçıkmayacağı ileri sürülebilir. Fakat bilim için vaziyet başkadır. Bilimselyenilikleri ayrı bir grup olarak göz önünde bulundurmak gerekir. Bir telinısınmasının, elektrik akımı şiddetinin karesi ile orantılı olduğunu bir bilimadamınınbulmasıiçin,tekbaşınabirlâboratuvardakapanıpdeneyleryapmasıvebulduğuölçüvedeğerlerarasındabirmünasebetaramasıyeterlidir.Böylebirfikrinesasentoplumdabulunmasıveyatoplumdamevcutfikirlerinterkibiileortayakonmasıhiçdeşartdeğildir.Hattâelektriğinakımşiddetiveiletkendirencikavramlarınıdailkolarakaynıbilimadamıortayaatmışolabilir.

Bilimtarihindeyenikeşiflerinpekfenakarşılanmasının,bilimadamlarınınateşe atılmalarının, zulüm ve işkenceye mâruz kalmalarının, hiç olmazsazamanında takdir edilememekten ve çevrenin kayıtsızlığı yüzünden acı veyeis içinde kalmalarının örnekleri az değildir. Birçok bilim adamlarıölümlerinden sonra, bazen da oldukça uzun bir zaman sonra takdiredilebilmişlerdir. Demek ki bilim toplum üstüne ve dışına çıkabilmekyeteneğindedir; toplum kuvvetlerini ve eğilimlerini bir gölge gibi takipetmektenilerigidemeyenbirvarlıkdeğildir.Tersineolarak toplumupeşindesürükleyenbirkuvvettir.

Çünkü bilimsel sonuçlar geç de olsa muhakkak surette kabuledilmektedirler. Vakıa tarihte zulüm ve işkenceyemâruz kalan yalnız bilimadamlarıolmamıştır.Fakatbugibiişkencelerevekarşıkoymalarahedefolantoplumbünyesineyabancıveyahâkimfikirlereaykırıheryenilikdeşüphesizki bilimsel yenilikmahiyetinde olmaktan uzaktır, insan toplulukları yabancıtoplumlardanithaledilen,yahutdaesasengeriplândamevcutolupbüyümekistidadını gösteren fikirleri de fena karşılarlar. Fakat tamamen yeni fikirleryalnızbilimselçalışmaileilerisürülebilmektedir.Diğertaraftanda,yeniveyaözgünfikirlerindendolayızulmeuğramışolankimselerarasındayalnızbilim

adamları muhakkak surette sonradan haklı çıkarılmakta, yalnız onlarınfikirleri muhakkak olarak bütün insanlığın ortak malı olarak kabuledilmektedir.

Bilimadamınınvardığısonuçlarda toplumabağlıkaldığıveborçluolduğuönemli cihetler, evvelce de söylendiği gibi, bilimsel yöntem ve kendizamanına kadar toplanmış olan bilimsel bilgi kütlesidir. Fakat bilim adamıbilimselyöntemdededeğişiklikveyenilikleryapabileceğigibi,hazırbularakfaydalandığı bilimsel bilgiye sadık kalması da, doğal olarak, hiç gerekmez.Evvelcedeaçıkçabelirtildiğigibi,bilimselsonuçlarınbulunmasıbakımındaneskiden ayrılmak en doğal bir olaydır; bu değişme ve büyüme yeteneğibilimin pek önemli bir özelliğidir. Demek ki bilimsel yenilik yaratmabakımındanbüyükadamkuramınıgerçeğeuygunsaymakgerekir.Bilim,iriliufaklı büyük adamların sayesinde ilerlemiş ve bugün bulunduğu inkişafmerhalesine varmıştır.Bilim adamını toplumyetiştirse bile, keşif yapanherbilimadamı,toplumunonuelindentutarakgetirebildiğinoktadandahaileriyegitmiş demektir vebilimsel araştırmayı iş edinenher bilimadamınınküçükveyabüyükkeşifleryapmasınormalvedoğalbirolaydır.

Biliminyenibuluşlarımaddîalandatatbikimkânlarıbulduklarıgibi,fikirvezihniyetlerde de yenilikler meydana getirirler. Demek ki bilimsel keşiflercemiyet üzerinde çeşitli tesirler yaparlar ve bu suretle bilim adamları yenitoplumsalgüçleryaratırlar.Şuhalde,bilimintoplumdışınaveüstüneçıkmayısağlayanbiretmenolduğunuburadabirdahatekrarlamışoluyoruz.

Üçüncüsorumuzbiliminterakkisinitoplumkuvvetlerininmiyoksabiliminiçbünyesiningereklerininmi tayinettiğidir.Bir toplumdarevaçtaolanveyaaskıda bulunan meselelerin o toplum bilim adamlarının dikkatinden uzakkalmaması doğaldır. Fakat diğer taraftan da keşiflerin ve bilimin ilerlemeimkânlarınınazçokbelirlivemantıksalbirsıralanmalarıvardır.Buikietmenibirbirleriyletelifetmekveyanispîönemlerinitâyinetmekkabilolurmu?

Biliminçeşitlibölümlerindeyapılankeşiflerinbüyükbirkısmıbirbirlerinedayanarak, birbirlerinden kuvvet alarak meydana çıkarlar. Matematikteteoremlerinbirbirlerinedayanarakzincirlenmeleribunapeksarihbirörnektir.Kalbin gözleri ve kan damarlarındaki kapakçıklar hakkında sarih bilgitoplanmadankandolaşımınınkeşfi imkânsızolur.Bununlaberaberözellikleinceayrıntılargözönündetutulursa,keşiflerinherzamanenmantıksalsıralarıile yapılmadıkları görülür; önce yapılması mâkul olan bazı keşiflerin sırasıgecikebilir. Fakat şurası kesindir ki, bir keşfin yapılabilmesi için en gereklitemelbilgilerinhazırlanmışolmasımuhakkakolarakşarttır.

Kepler kanunlarının Newton kanunlarından sonra bulunmuş olması bir

bakımdan mâkul olurdu. Çünkü Kepler kanunları Newton kanunlarındançıkarsanabilir.Diğertaraftan,engenişsonuçlarınayrıntıbilgisinedayanmasıda mâkul sayılabilir. Vaziyet de böyle olmuştur. Kepler kanunları Newtonkanunlarındançıkarsamayoluiledeğil,ölçülerekbulunanrakamlarveverilerarasında izahsız olarak matematik münasebetler aranmak neticesindemeydana çıkarılmıştır. Kılcal damarların kan dolaşımından önce bulunmuşolması makul ve mantıksal olurdu; oysa keşif sırası bunun tersi olmuştur.Fakat burada kullanışlı mikroskopların yardımı gibi etmenler işe karıştığıgibi, kandolaşımınınkeşfi üzerine, siyahvekırmızıkandamarları arasındabir bağlantı bulunması gerektiğinin anlaşılacağını ve bu nedenle kılcaldamarlarınkeşfi içinmantıksal sıranınkandolaşımındansonraolduğunudaileri sürebiliriz. Demek ki keşifler arasındaki mantıksal sıralar bazıbakımlardannispiolabilirler.

Kuantum kuramının keşfinden önce bu keşfi hazırlayıcı mahiyette bazıbilgilertoplanmıştı.Şuanlamdaki,eskikuramlarlaizahıkabilolmayanbazıgözlem ve olaylar kuantum kuramı yardımı ile tatmin edici bir şekildeanlaşılabilmişlerdir. Bunlardan kuantum kuramının bulunmasına en çokyardımcıolacakbirtanesitayflardı;böylebirroloynamasıenazmâkulolandasiyahcisimradyasyonuidi.HalbukiPlankkuantumkuramınısiyahcisimradyasyonuüzerindekiçalışmalarıneticesindebulmuştur.Demekkimantıksalgelişmeyollarınıeninceayrıntısınakadargötürmekmübalâğalıbirısrarolur.

TeleskopunicadındanönceJüpiteruydularınınveyagüneşlekelerininrasadımümkünolmayacağıgibi,teleskopbulununcadabukeşiflerinyapılmasıtabiîidi. Dokuların mikroskopik bünyeleri üzerindeki çalışmalarla mikroskoparasında da buna benzer münasebetlerin bulunduğu aşikârdır. Fakat buradamuayyen bir nevi teleskop veya mikroskopla görülebilecek her şeyingözlemlenmesisözkonusudur.Bunlarınhepsinindekeşifsırasıbirliktegelir.Sırası gelen bu keşiflerin hangisinin önce yapılacağı ve hangisinin sonrayakalacağıhakkındabirşeysöylenemez.Çünküburadayenibazıdışimkânlarınbaşgöstermesi durumu ile karşılaşılmıştır. Burada yalnız bilimin içbünyesindekimantıksal sıralanma söz konusu edilemez. Çünkü teleskop vemikroskopbiyolojininiçbünyesiileilgilibirerkeşifdeğil,optikveteknolojiileilgilibirericattır.

Diğertaraftan,vâkıabukeşiflermikroskopveyateleskopunicadındansonrayapılmak zorundadır. Fakat aradaki ilişki tek taraflı olmaktan başka, geriyedoğru da devam etmez.Mikroskop ve teleskopun icadı ile, astronomi veyabiyolojidekiçalışmalar,aslındabirbirlerindenbağımsızolanşeylerdir.Buradaiki müstakil buluş sırası muayyen bir noktadan itibaren birbirlerinekatılmışlardır; katılmadan sonra da_etki daha fazla tek taraflı olmuştur.

Sıralardan biri biyoloji veya astronomideki keşif sırasıdır, diğeri demikroskopveyateleskopunicadıileilgilidir.Birtaraftanbazıkeşiflerin,diğertaraftan da bazı icatların yapılması söz konusudur. Ancak, bu aletlerinbulunması ile, biyoloji ve astronomideki çalışmalar için yeni imkânlarbelirmiş, bu alanlardaki yeni keşif sıraları bu aletlerinmeydana çıkması ileanlamkazanmıştır.Ayrıcaşunudadikkatealmakicapederki,buikimüstakilçalışma ve buluş sırasının bir noktada buluşmasını sağlayan cihet, biyolojiveya astronomideki bilimsel ihtiyaçlar olabilir. Tarihsel bir olgu olarak, buşekilyalnızmikroskopiçindoğruolabilir.

Bilimsel ihtiyaçların etkisi ile gözünmuayyen bazı yeteneklerini artıracakbirtakımaletlerinyapılmasıimkânlarıüzerindearaştırmalaryapılabilir.Fakatbu gibi ihtiyaçların hissedilmiş olması bu aletlerin icad sırasının geldiğiniifadeetmez.Bu icadların sırası,muayyen tipteki aletlerinyapılabilmesi içinlüzumlu optik ve teknolojik bilgilerin toplanmış olmasına bağlıdır. Diğertaraftanbugibilüzumlubütünhazırlıklaryapılmışolmasınarağmen,teleskopveya mikroskop gibi aletler icadedilmeyebilir. Fakat hazırlıklarıntamamlanmışolduğubirsıradabualetlereihtiyaçhissedilirse,buicatlarındabunedenlemeydana çıkmasımâkul olur.Bilimsel keşiflerle ilgili olarakdaaynıvaziyeterastlanmasımuhtemeldir.Örneğinherhangibirkeşfinyapılmasıiçin lüzumlu bilimsel materyel hazırlanmış olmasına rağmen, bu muayyenistikamettehiçbir araştırmayapılmamışveyaaraştırmayapılmasınabilimselbir ihtiyaç hissedilmemiş olabilir. İşte bu şartlar altındameydana çıkmayankeşif pratik ihtiyaçlar etkisiyle meydana çıkarılabilir. Demek ki bilimin içbünyesindeki mantıksal sıralanma potansiyel olmaktan ileri gitmeyebilir veihtiyaçlar keşiflerin mantıksal sıraları ile meydana çıkmalarında etkenolabilirler.

Yeni buluşları kamçılamak bakımından ihtiyacın büyük rolü olduğu inkâredilemez. “İhtiyaç icadın anasıdır” denmiştir. Burada “keşif değil de “icat”kelimesinin kullanılması isabetlidir ve mâkul nedenlere dayanır. Fakatihtiyacınrolü,ampirikveteknolojikbuluşlardaolduğugibi,bârizolarakdahaküçük ölçüde olsa da, uygulama değeri olmayan bilimsel keşiflerde degörülür. Diğer taraftan da, pratik değerdeki buluşlar, ancak muayyen birbilimsel ve teknolojik bilginin toplanmasından sonra mümkün olabilir.Örneğin piramitlerin yapıldığı çağda vinçlere büyük ihtiyaç vardı, fakatşüphesiz ki böyle bir buluş o zaman için tamamen imkânsızdı. Kuşlarabakarak,insanpekeskizamanlardanberiuçmaksevdasınadüşmüştür.Fakatbununla ilgili icadların yapılabilmesi için muayyen birçok bilgilerintoplandığızamanakadarbeklemekicapetmiştir.Bilimselveteknikbakımdanhavacılıkalanındabaşarılıçalışmalarimkândahilinegirince,buçalışmaların

hızlanmasındaihtiyaçönemlibirroloynayabilmiştir.

Tarih boyunca insanlar saat şeklinde bir alete ihtiyaç hissetmişler ve buihtiyaçlarınıkarşılayacakicatlardabulunmuşlardır.Devamlıolarakhissedilenbuihtiyaç,saatinherçağdakibilimselveteknolojikimkânlaragöregelişmeyeveolgunlaşmayadevametmesinenedenolmuştur.

Yeni buluşlar bir ihtiyaç dolayısıylameydana çıkmış olabilirler.Bazen dayeni buluşların uygulama değerleri az veya çok bir zaman sonra takdiredilmekle beraber, bunlar önceden hissedilmiş ihtiyaçlara karşılıkgelmeyebilirler. Bu takdirde yeni buluş ihtiyacı doğurmuştur, diyebiliriz.Demek ki bu gibi buluşlar, tatbikî değerde oldukları için, ya kendilerindenöncemevcutbulunanyahutdayapılankeşifveyaicadüzerinemeydanaçıkanihtiyaçlara cevap teşkil ederler. Birçok icadlar da, uzun gelişme safhalarıboyunca beliren imkânlar ve duyulan ihtiyaçlar karşılıklı olarak birbirlerineetki yapabilirler. Yeni buluşlardan tam anlamıyla yararlanılmakta çokgecikildiği de olur. Bazı keşif ve icadları tamamıyla tesadüfe borçluolduğumuzudabumünasebetlehatırlamakyararlıolur.

Teleskopun icadını yapanlar onu kullanmaya çalışmamışlar ve ne şekildekullanılabileceğihakkındafikirilerisürmemişlerdir.YeniicadınhaberinialanGalile onun bilimsel değerini derhal kavramış ve rasatlarında teleskoptanfaydalanmayabaşlamıştır.Mikroskopunicadı ilebilimdeki tatbikatıarasındasıkımünasebetbulunmaklaberaber,buicadınpratikalandakiuygulamasıçokgecikmiştir. Mikroskoptan tedavide hiç olmazsa iki yüzyıl kadar doğrudandoğruya yararlanılmamıştır. Çünkü böyle bir uygulama imkânını verenbilgilerozamanmevcutbulunmuyordu.

Matbaanınicadıylasistemlibirşekildekullanılmasıheryerdeaynızamanatesadüfetmez.Matbaabirihtiyacacevapolarakmeydanaçıktığıhalde,onuntatbikindegecikmelerolmuştur.Bunuşuşekildeizahedebiliriz.Keşiflergibi,icatlar da genellikle tedricî gelişmeler şeklinde olurlar. Gelişmedeki birsafhayaicadsafhasıadıverilir.Fakaticadınosafhadauygulamabakımındantamamen verimli olması gerekmez. Buhar makinesi, tulumbalar ile ilgiliolarakduyulan ihtiyaçlarınetkisiylebaşlayançalışmalarınürünüdür.Demekki,yenibuluşlaragötürençalışmalarınsevkveidaresibakımındanihtiyaçlarkör kuvvetler olabilirler. İhtiyaçların doğurduğu çalışmalar, yalnız oihtiyaçlarıntatminiylekalmayarakyenibuluşlaradanedenolabildiklerigibi,asılihtiyacınkarşılanmasınıdagarantiedemezler.

Faydacılık prensibiyle sırf bilimsel olan tecessüsün bilimin ilerlemesindeoynadıklarırollerinnispîönemleriüzerindedefikirayrılığıvardır.Bazılarınagöre bilimsel ilerlemede başlıca etmen bilim adamının tecessüsüdür;

diğerlerine göreyse, faydacılık prensibi, yani bilimi insan ihtiyaçlarınauygulama isteği bu bakımdan en büyük rolü oynar. Bu iki etmeninbirbirlerindenkesinolarakayırdedilmelerigerekir,bunlaretkileriniayrıayrısafhalarda ve birbirlerinden bağımsız olarak yaptıklarından, bunlarınönemlerini birbirleriyle kıyaslamak pek zordur. Bilimsel tecessüs keşiflerinyapılmasında ve bilim adamının faaliyetinde yaratıcı olabilmesinde pekbüyükbirroloynar.Faydacılıkprensibiisetoplumlarınbilimidesteklemesinesebepolanpekönemlietmenlerdenbiridir.Bilimseltecessüsükamçılayanveonun teşekkülüne neden olan etmenler çok ve çeşitlidir ve bunlar arasındabilimininsanihtiyaçlarınatatbikedilmesigerektiğidüşüncesideyeralır.Yanibilim adamı bilimsel tecessüsünü faydacılık prensibine inanmaya da borçluolabilir.Fakatkökenineolursaolsun,bilimseltecessüsbiliminilerlemesiiçinşarttır.Bilimselkeşiflerbilimadamınınbilgisiniçoğaltmakistekvehattâhırsısayesindeyapılabilmektedir.

Bugünküanlamıylabilimsel tecessüsancakuzunçalışmalardansonraeldeedilebilecek bilimsel bilgi neticesinde teşekkül edebileceğinden, herhaldebilimin toplum tarafındandesteklenmesi, zaman sırasıylabaştagelen şarttır.Fakat bu şart ilmî tecessüsün meydana gelmesi için gerekli olsa da yeterlideğildir ve sonuç itibariyle bilimsel keşiflerin yapılabilmesi için kuvvetlibilimsel tecessüsün bulunmasımuhakkak surette gerekir. Sırf tecessüs, yanibilgi artırmak ve doğruyu meydana çıkarmak amacıyla yapılan bilimselçalışmalardapekönemlipratiksonuçlarvermiş,busonuçlarıntatbikîdeğeriihtiyaç tesir ve direktifi ile yapılan çalışmalardan bazen çok daha büyükolmuştur.İlerdekibölümlerdebumeseleileilgilibazıörneklerverilecektir.

Biliminkendiiçkuvvetlerivegelişmeyeteneğiyleyetinebileceğinibundanöncekibirbölümdebirörnekleilerisürmüştük.Fakatbuşüphesizkibilimintoplumunetkilerinidikkatealmamaeğilimindeolduğuveyaolmasıgerektiğianlamına alınmamalıdır. Toplumların bilim üzerindeki tesirleri yalnız pratikihtiyaçlar yoluyla olmaz. Toplumdaki zihniyet ve eğilimlerin de bilimüzerinde önemli etkileri vardır. Fakat toplumun bu etkisi de tartışmakonusudur. Toplumun bilim üzerindeki etkisini en aza indirmek isteyenler,bilim adamlarının çoğunlukla dünyadan ellerini eteklerini çektiklerine vetoplumun çeşitli faaliyetlerine yabancı kaldıklarına dikkatimizi çekerler.Bilimadamıkendiiçdünyasınadalmıştır;merakettiğimeseleleridüşünürvebunlar üzerinde kafa yorar; çalışırken yalnızlıktan hoşlanır; ve çalışmakonusuna kendisini vermesi nispetinde vaktinin büyük bir kısmını bilimseldüşüncesine hasreder. Bilim adamı dalgındır, unutkandır ve çoğunluğuilgilendirenmeselelerekarşıkayıtsızdır.

Saati su içinde kaynarken elindeki yumurtaya bakan, yıldızlara dalmış

yürürkenönüne çıkan çukuru görmeyerek içine düşenbilim adamı öyküleriünlüdür. Böyle kendi dünyasına dalmış bilim adamları üzerinde toplumunistek ve eğilimlerinin etkisinin küçük olacağı iddiasımâkul gibi görünüyor.Yalnız, şurası var ki, bilim adamı kendi konusunda yaratıcılık özelliğinikazandıktan sonra bu şekle girer. Kendisini bilim adamı yapan, bilimselkonusunuseçmesinesebepolanveonubilimselfaaliyetyolunaçıkaranyinetoplumudur. Şunu da ilâve etmek gerekir ki yaratıcılığın şartı büyük zihnîtemerküz, yani düşünceyi müphem kalmış belli noktalar üzerindeyoğunlaştırmayeteneğiolmaklaberaber,herbilimadamıyukarıdabahsedilentiptendeğildir.

Biliminmeslekolarak seçilmesi için toplumun teşviki şarttır.Herbilimselaraştırma sahasının yaşama koşulu toplumda bir vazife alabilmesidir. Hernesleaçıkolanmesleklerinarasındabilimindebulunmasıtamamençevrenintesiri, bu mesleğin ne derecede rağbette olacağı da toplum yapısına göredeğişen bir durumdur. Bilimsel çalışmanın uzmanlık şekline dökülmesinispetinde,toplumlabiliminbuilişkileridedahabârizbirşeklegirmektedir.Bilimsel faaliyetin devamı ve bilimin ilerlemesi için bilim adamlarınınmütemadiyen yetişmekte devam etmesi, bunun için de bilimin toplumcadesteklenmesiverağbetteolması lâzımdır.Bilimihiçbirşekli ilekorumayanbirtoplumdabilimselçalışmanındevamedeceğinivebiliminherşeyerağmenilerleme imkânları bulacağını iddia etmek şüphesiz kimübalâğalı ve yanlışolur.

Genel olarak, cemiyetin bilimi müphem bir mefhum olarakdesteklemeyeceği ve bilimi sırf zihnî bir ziynet olarak ve bir bütün halindeileri sürmekle kalmayacağı da söylenebilir. Toplumun etkileri genellikleayrıntılara karışmaya eğilimlidirler. Bilim adamı, bilimsel sahasını, bilimselfikirvekanaatleriniveuzmanlıkbranşınıseçerkenşüphesizkibüyükölçüdetoplumunetkisialtındakalır.Fakattoplumdanaldığıbuilkhızdansonrabilimadamıtoplumdanazçoktecerrütedebilir,kendisiniyalıtlayabilir.

Demekkiyetişmişbilimadamıüzerinde toplumunetkisininküçükolduğuveya küçük olabileceği iddia edilebilirse de, bilim adamının yetişmesibakımından toplumun etkisinin büyüklüğü yadsınamaz. Şu halde birbirinetaban tabana zıt olan iki iddianın birincisinin bilim adamının yetişmesibakımındanhemenyalnızbaşınaroloynadığını,fakatbilimadamımesleğineısındıkçavebumeslekteilerledikçebuilketkişekliningeriplânaçekildiğinivebuseferikinciiddianındahafazlatatbikimkânıbulmayabaşladığınıilerisürebiliriz. Başka bir deyişle, bilim adamlarının yetişmesi bakımındantoplumsal güçler büyük ve kesin bir rol oynarlar, fakat bilimsel kimliğinikazanmış bilim adamları üzerinde bu etkiler nispeten küçük ve hattâ hiç

denecekkadarönemsizolabilir.Busafhadabilimadamınınpsikolojikgüçleridahaönemlirolleroynamayabaşlar.

Burada tartışılan bütün bu meselelerden kesin olarak ayırdedilmesi lâzımolansarihveönemlibircihetşudurki,varılanbilimselsonuçlardatoplumunhiçbir etkisi yoktur. Eğer bunlarda toplumsal etkilerin izleri bulunursa, bunormalolmayanvegeçicikalmayamahkûmolanbirdurumutemsileder.

Bilimsel mesleğini seçtikten ve bilimde yaratıcılık yeteneği gösterdiktensonra da bilim adamı üzerinde toplumun etkisi küçük de olsa, devam ederdenilebilir. Çünkü onun ilişkide bulunduğu, temastan hoşlandığı vekendilerinden yararlandığı bilim adamları vardır ve kendisi üzerindebunlardan müteşekkil cemiyetin, yani toplumun bu küçük kısmının etkisibakîdir,kalıcıdır.Hertoplumsalgüceotoplumuntümütarafındanmüşterekenyapılan bir tesir olarak bakmak da şüphesiz ki yanlış olur. Şu halde bilimadamı dar bir toplumsal çerçevenin etkisi altında bulunmakta devam ederdenmekgerekir.

Herbirbilimadamınınmesleğiniveuzmanlıkkonusunuseçmektetamamenserbest olmadığını tereddütsüz olarak söyleyebiliriz. Onun bu husustakiserbestliği,ilkbaştatoplumunkendisineaçıkbıraktığıçeşitlialanlararasındabirseçmeyapmaktır.Mesleğindeilerlemişolanvebağımsızaraştırmayapanbilimadamlarınagelince,bunlaryabiraraştırmakurumuiçinçalışırlar,yahutdadilediklerikonularıelealacakbirdurumdabulunurlar.

Örneğin, bilim adamı sınaî bir araştırma laboratuvarında veya genelliklemuayyen hedefleri bulunan bir araştırma kurumunda bulunuyorsa, ne gibimeselelerüzerindeçalışacağı,kurumveyalaboratuvarihtiyaçlarınagöretayinedilirvekendisimuayyenbirkonudaaraştırmayapmaküzeregörevlendirilir.Demek ki burada çalışma konusu bilim adamının içinde bulunduğu çevretarafından seçilmiştir. Bir üniversitede bulunan veya herhangi başka birsuretlekendikendineçalışmaimkânlarınasahipolanbilimadamıelealacağıkonuyu kendi seçer. Yani tesadüfen rastladığı, zihnini esasen kurcalamaktaolan, yahut da cevaplandırılamamış olduğunu bildiği bir konu üzerindeçalışmaya başlar. Demek ki araştırma konusunu seçmekte serbest olmaklaberaber,kendisindenöncekiçalışmalarvekendizamanındayapılmaktaolanaraştırmalaronafarkındaolmayarakyolgöstermiştir.Şuhaldebubilimadamıda yine kendisinin en sıkı bağlarla bağlı bulunduğu bilim çevresinin tesirialtındadır. Ancak şu önemli ciheti göz önünde bulundurmak lazımdır ki,özellikle ikinci şekilde, toplum ihtiyaçlarından fazla bilimsel ihtiyaçlararaştırma konularının seçilmesinde etmen olabilirler. Bilimsel ihtiyaçlarıtoplumun ihtiyaçlarından kesin olarak ayırdetmek icap eder. Bilimsel

ihtiyaçlar bilimin iç bünyesinin gerektirdiği çalışma istikametleridir; bunlarancak araştırma esnasında yoklaya yoklaya meydana çıkarılabilirler vetoplumistekveyazihniyetleriilehiçbirilişkileriyoktur.

Yukarıdaki iki şekilden birincisi tatbikî bilim, ikincisi saf bilimdir vearaştırmasafhasındabiliminbuikibölümüarasındabaşkabârizveesaslıbirfarkyoktur. İkisindedebaşarılıbilimadamınınçalışmapsikolojisi tamamenaynıdır. Bu bakımdan, bilim adamlarını çalıştıran araştırma kurumlarınıngerekbilimadamlarınınşahsiilgiveisteklerinehörmetgöstermeleri,gereksebilimsel ihtiyaçları göz önünde bulundurmaları ve konuların seçilme vedağıtımında azami derecede serbestlik bulunmasını sağlamaya çalışmalarılâzımdır.Böylecehareket etmekuzakgörüşlülükolur: İş verimini artırır vekurumun kendi çıkarına hizmet eder. Özellikle bu şekilde hareket edildiğizaman saf bilim ile uygulamalı bilim arasındaki fark büsbütün azalır veyatamamenortadankalkar.

Bilim adamının sosyal tesirlere az veya çokmâruz olmasının da yine birsosyalhâdiseolduğudüşünülebilir.Özelliklemeslekdaşlarınınvegenelolaraktoplumda revaçta bulunan inançların tesiri ile bilimin bilim için olduğu veolmasıgerektiğifikrinesaplananbilimadamı,toplumihtiyaçlarınatamamengözyumabilirvebunlarakarşıilgigöstermeyebilir.Fakatböylebirzihniyet,bilim adamlarının yüklenmeleri gereken sosyal sorumluluğu takdiredememelerine atfedilebilir. Meselâ tabiat bilimleri ile uğraşan bilimadamlarınınumumîbilgivekültürlerininazveya sosyalbilimlerüzerindekianlayışlarının kıt olması böyle bir zihniyeti doğurabilir. Tersine olarak,kendilerinibubakımdantahliledebilenbirbilimadamıkütlesinemalikolantoplumlarda bilim adamları toplumları ile daima ilgilenirler, toplumdansoyutlanmazlar ve netice itibariyle toplumlarının daha fazla tesiri altındakalırlar. Bütün bunların yanında, araştırma sırasında beliren bilimselihtiyaçlarınaraştırmaistikametlerinibüyükölçüdeidareetmesinin toplumunbilimdenen iyi şekilde faydalanabilmesi bakımından lazımolduğunubir anunutmamakgerekir.Toplumihtiyaçlarınıntâyinettiğimeselelerebüyükönemverilmeli fakat bu ihtiyaçların en iyi bir şekilde tatmini için, bilimselaraştırma konuları seçildikten sonra bu ihtiyaçlardan soyutlanmayaçalışılmalıdır. Çünkü böyle hareket etmek, çalışma veriminin artırılmasıbakımındançokfaydalı,hattâzarurîdir.

Tarihtemuhtelifçağlaragözgezdirecekolursak,medenîvekültürelçalışmave ilgiyoğunluğununherzamanaynı tempo iledevametmediğini,muhtelifzamanlarda bu ilgi ve çalışmanınmuhtelif noktalarda toplandığını görürüz.Gerek geniş eğilimleri bakımından, gerekse dar alanlardaki ilgi yoğunluğubakımından her devrin böyle özellikleri bulunur. Fakat bu, tarihî gelişmede

bir kesiklik ve devamsızlık şeklinde değil, ağırlık noktalarının değişmesişeklinde olur. Ağırlık noktalarının zaman zaman değişmesi olayını fertlerinpsikolojikbirözelliğinebenzetebilir,belkideonunla takribibirşekilde izahedebiliriz.Demekkifertlerdeolduğugibi,topluluklardadabaşarıbüyüklüğüfaaliyetsahasınındaralmasıilekabildir.

Bilimdedeaynıdurumgözeçarpar.YunanlılardaM.Ö.altıncıyüzyıldatıpilegeometrininveteorikaritmetiğin,oldukçadevamlıolarakbirkaçasıriçinyine geometrinin, M. Ö. üçüncü asırda ve Milat sıralarında mekaniğin, onaltıncıasırdaastronomivegenelbiyolojinin,onyedinciyüzyıldamatematikve mekaniğin, on sekizinci asırda da bazı denel bilim bölümlerinindiğerlerindendahaçokgeliştiğigözeçarpar.Dahafazlaayrıntıyagidervetektek bilimlerin muhtelif bölümlerini göz önünde bulundurursak, yine belirliçağlarda belirli yönlerde daha bâriz gelişmeler kaydedildiğini ve bu ağırlıknoktalarınınzamanzamandeğiştiğinidahasariholarakgörebiliriz.

Bu muayyen ağırlık noktalarının muayyen toplum eğilimlerini vedolayısıylatoplumunetkiyönlerinigösterdiğidüşünülebilir.Fakatevvelcedeişaret edildiği gibi, bilim adamı bilimde yepyeni çığırlar açabilir ve toplumtarafından hiç de hazırlanmamış yollarda yürümek iktidarını gösterebilir.Biliminbugibiyenilikleride toplumölçüsündeyenikuvvetleryaratabilirlervebukuvvetlerbilimselihtiyaçlarıisteristemezdesteklerler.

Butaktirdebilimselçalışmadakiağırlıknoktalarınındeğişmesi,yadoğrudandoğruyayahutdavasıtalıolarakbilimin içbünyesi icabıolabilir.Demekki,muayyen sınırlar içinde ve muayyen bakımlardan büyük önemini kabulettiğimizbutoplumetkilerindebiliminpayınıhesabakatmakgerekecektir.Şuhalde dikkate alınacak nokta şu oluyor: İlgi ve çalışmanın bu temerküz vekesafetnoktalarıbilimetkilerindenmüstakilolarakmıteşekkülederler,yanibutoplumtesirleribilimintoplumüzerindekietkilerindenmihızalırlar,yoksabilimleilgisiolmayanetkenlerintesiriilemimeydanaçıkarlar?Dahadoğrusubuikitesirinayrıayrıpaylarınıbirbirleriilekıyaslamakkabilmidir?

Bir defa bilimde varılan sonuçlarda toplum kuvvetlerinin tesiri olmadığımuhakkaktır. Bilimin sonuçları herhangi bir çağın veya toplumunözelliklerine bağlı kalmazlar; bilim her türlü din, ideoloji, dil,millet ve ırksınırlarınıaşanbirçalışmaşeklidir.Bilimselsonuçlarolgubilgisinden,birdebuolgulardandokunmagenelmünasebetlerdenibarettir;bunlarheyecanlarınakapılmayanherinsantarafındankabuledilecekmahiyettedirlervepekfarklıtoplum şartları altında çalışan bilim adamları daima aynı sonuçlara varırlar.Gerçekten, tarih boyunca bilim terakkici, gelenekçi, realist, idealci,mütevekkil, ihtirasa, müstebit, demokrat, kısacası her türlü toplum bünyesi

içinde gelişmek ve aynı sonuçlara varmak imkânını bulmuştur. Bu gibitoplumlarınhususuylauzunsüreleriçindebilimselterakkiseyrininanahatlarıüzerinde iz bırakamayacakları muhakkaktır; ancak terakki seyrinin ağırlığıveyasüratiüzerindemuhtelifölçülerdeetkiliolabilirler.

Toplum tesirlerinin rolü şüphesiz ki küçümsenemez. Bir toplumun heryöndekigelişmesibiliminilerlemesiileyakındanilgiliolduğunagöre,biliminilerlemesini yavaşlatan veya hızlandıran toplum tesirleri üzerinde önemledurulmayadeğer.Bilimhayatını ezenvehırpalayan,önüneengeller çıkarantoplum şartları ile bilimsel terakkiyi destekleyen ve hızlandıranlar nasıl birtutulabilir? Ancak, pek muğlak olan bu konu üzerinde birkaç sayfa içindedoğru bir özetleme yapacak ve bilimsel kesin kararlar verecek durumdabulunmadığımızı kabul etmek lâzımdır. Bu hususta varılacak genel veşumüllüsonuçlaraveyapılacakterkipleremalzemeteşkiledecekmonografikmateryel pek azdır; mevcut olanlar da tatmin edici olmaktan uzaktır.Teferruatlımünakaşası da konumuzun dışında olduğundan, bumeseleye bukitapta ancak çeşitli vesilelerle kısaca temas edilmiştir. Bu kitapta üzerindeönemle durulmak istenmiş olan konular genellikle uzun zaman süreleriniilgilendirenler olmuştur. Yine uzun süreleri göz önünde bulundurarak vetekrar yoluyla söyleyebileceğimiz şudur ki, bilim bir toplum tarafındanherhangibirşekildeveherhangibirsebepledestekleniyorsa,bilimyinekendibildiği gibi ilerler; ancak bu ilerlemenin hızı toplum etkilerinin şekil vecinsine göre değişebilir. Şu halde, bu çerçeve içinde toplum tesirlerininsınırlarınıneşekildeifadeetmekgerekecektir?

Toplum bilimi zaman zaman muayyen yollara sevkedebilir. Fakat buyollardan toplumuneğilimive tesirlerine tamamıylaaykırıbilimselsonuçlarda çıkabilir ve bunlar toplum kuvvetlerine taban tabana zıt yeni kuvvetleryaratabilirler.Ortaçağ’daAvrupabilimidineyardımcıolsundiyedesteklemiş,fakat bu tahmininde pek büyük ölçüde yanılmıştır. Sihirli karelere karşımuhtelifçağlardakuvvetliilgigösterilmiştir.Fakatbualanınbilimselçalışmabakımından verimli sonuçlar vermesi imkânı bulunamamış olduğu için, bualandakiçalışmalardaimakısaömürlükalmayamahkûmolmuştur.

Evvelcedesöylendiğigibi,toplumetkileribiliminiçbünyesiningereklerinegöre sınırlanırlar. Meselâ muayyen bir toplumun solunum olayınınincelenmesinidesteklediğini farzedelim.Birdefa,buancakgenelbir eğilimolurve teferruatbakımındandirektifvermekabiliyetindenmahrumolur.Buyoldakiçalışmalarbirazilerlediktensonrada,meselâgazlarkimyasınınbazıözelkonularındaaraştırmayapılmasınabilimselbir ihtiyaçhissedilebilir.Butakdirdebiliminiçbünyesindekiihtiyaçlarilgialanınınneolmasıgerektiğinitayin ederler. Demek ki toplum kuvvetleri bilimsel faaliyetin şu veya bu

istikamette yoğunlaşmasına sebep olabilirler, fakat teferruat bakımından işekarışamazlar.

Diğertaraftantoplumkuvvetlerinintesirinegeçiciolarakbakılabilir.Bunlarzaman zaman bilime muayyen çalışma istikametleri verebilirler. Fakat başgösterenbilimsel ihtiyaçlarçalışmaalanlarınındeğişmesinesebepolurlarvebusuretle,uzunsürelergözönündetutulursa,ayrıayrıkonularıntercihsırasıbüyük önemde olmaz. Toplum eğilimleri astroloji ve simyayı uzun zamandesteklemekteısraretmişlerdir.Fakatbiliminbuuzunzamanzarfındatedricîolarak yığmış olduğu bilgi, bu ilginin yersiz olduğunu göstermiş ve bukonular bilim tarafından ele alınmamaya başlamıştır. Bugün de, pek ilerimemleketlerdebile,astrolojiyeyeryerrağbetgösterilmektedir.Bunarağmenastrolojide bilimsel araştırma yapmak mevzubahis bile değildir. Demek ki,eğilimlerinerağmengayribilimselbirkonuilebilimiilgilendirmekmümkünolmamaktadır. Bilimin emir ve cebir altında olduğu da yok değildir. Fakatbiliminbugibizorakiişbirliklerigeçicidirveancakmuvakkatbirzamaniçinmevzubahisolabilir.

Biliminbulacağısonuçlarıöncedenkestirmekimkânsızolduğundan,bilimisevk ve idare eden toplum kuvvetleri ona ancak zaman zaman bir ilk hızverebilirler. Bu ilk hızın bilimi nereye götüreceğini, müstakbel gelişmelerigöremezler;meğerki sosyalkuvvetlerbilimsel ilerlemeyivebu ilerlemeninyarattığı yeni durumları günü gününe takip etsinler. Bu takdirde de sosyalkuvvet ve tesirler bilime göre değişiyor ve ayarlanıyor demektir ki, bu dabilimin ilerleyiş istikametlerini tayin eden asıl kuvvetin bilimin kendi içbünyesigerekleriolduğunugösterir.

Bilimkendisiüzerinedoğrudandoğruyada tesir eder.Fakatbiliminbilimüzerindeki etkilerinin genellikle vasıtalı bir şekilde olduğunu söyleyebiliriz.Yeni bilim bazı toplum kuvvetleri yaratır ve bu kuvvetler de bilimin yeniyönelmeleriüzerindeetkiliolurlar.Toplumunbilimüzerindekietkisininhembüyük hem de küçük olduğunu böyle bir izahla kısmen telif etmekmümkündür.Biliminkendisienönemlibir sosyalkuvvettir;bilim toplumdabircerkuvveti,birmuharrikkuvvetvazifesinigörür.

Menşeleri bakımından bilimle ilgili olsunlar veya olmasınlar, toplumkuvvetlerinin bilim üzerindeki tesirlerinin sınırlarını yukarıda çizmeyeçalıştık. Bilimden tamamıyla müstakil olarak meydana çıkan toplumkuvvetleriyle, bilim tesiriyle teşekkül eden toplum kuvvetlerinin bilimüzerindeki tesirlerinin nispî ehemmiyet derecelerini tâyin etmek için sarihölçüler bulmak zordur.Yalnız burada dikkati bir daha şuraya çekebiliriz ki,bilim, toplumda yeni kuvvetler yaratılması bakımından en önemli bir

faktördür. Bilim, öneminin hiç de tanınmadığı uzun geçmiş asırlar içindetarihî rolünü oynamıştır. Günümüzde ise bilimi kendine önder edinmekisteyen, onun verdiği imkânlardan son haddine kadar faydalanmaya çalışantopluluklarınsayısıgitgideartmakistidadındadır.Buşartlaraltındabilimindetoplumhayatındagitgidedahaönemlibiryeralacağıvedahasarihbirnâzımrolüoynayacağıdagözönündetutulmalıdır.

BÖLÜMVI-BİLİMVETEKNOLOJİBilimin maddî alandaki tatbikatı çok ve çeşitli olmuştur. Özelikle son

asırlarda bilimin üzerine pek başarılı görevler almasının zengin örneklerineçok sık olarak rastlanmaktadır. Bugün teknolojiye bilimin uygulama sahasıgözü ile bakılıyor ve teknoloji çok zaman uygulamalı bilim tâbiri ile ifadeediliyor.Gerçekten, bilimi günlük ihtiyaçlarımızın arabasına koşabiliyorsak,buancakbilimselbilgininteknolojikalıplarınadökülmesiilesağlanabiliyor.

Bilimileteknolojiarasındakibuyakınişbirliğinisonbirkaçasırdanöncekiçağlardabulmakmümkündeğildir.Dahaeskiasırlardabilimileteknolojininekseriyetlebirbirlerindenmüstakilolarakgeliştiklerivebilimsel ilerlemedenteknolojinin ancak zaman zaman faydalanabildiği görülür. Klâsik Yunançağında bilimin çok süratli gelişmesine tekabül edebilecek teknolojikgelişmelere rastlanmamakta, tersine olarak, bilimsel ilerlemenin ağırlaşma,durmaveinhitatzamanlarıolangeçHelenistik,RomaveKaranlıkOrtaçağdadaha önemli teknoloji gelişmeleri ile karşılaşılmaktadır. Teknolojideki bubaşarıların daha önceki bilimsel gelişmelerin meyveleri olduğunu da ancakkısmenhaklıbiriddiaolarakilerisürebiliriz.

Ortaçağ sonlarınadoğru,Moğol istilâlarındakibüyükbaşarılarda teknolojiüstünlüğünün büyük ölçüde etken olduğunu gösteren deliller çoktur.Moğolordularındaçeşitliyeniharpsilahvearaçlarıvardı.Bunlarhemdoğuhemdebatı savaşlarında kullanılmıştır. Bu teknik üstünlük, ekseriyetle, Çinsavaşlarından bahsedilirken Moğolların Müslüman mühendisleri kullanmışolmaları, Müslümanlarla yaptıkları savaşlar söz konusu olunca da ÇinlimühendislerdenfaydalanmışolmalarıileizahedilmişvebusuretlebutekniküstünlükteMoğollarabirşerefpayıverilmemiştir.Bununsebebi,Moğollarınbilimsel ve umumiyetle entellektüel seviye bakımından hem İslâmiyet’tenhem de Çin’den aşağı oldukları düşüncesi olsa gerektir. Halbuki Moğolordularındaki savaş alet ve vasıtalarının ekseriyetle gerek Çin’de gerekİslamiyet’te bilinmedikleri anlaşılıyor. Teknolojik gelişmenin daha rasyonelve sistemli olan bilgilerdeki gelişme ile birlikte yürümesinin şart olmadığıdüşünülerekbumeseleninincelenmesibelkidahaverimlisonuçlarverebilir.

Bugündeteknolojidaimabilimdençıkmaz;kendikendinedeilerler.Meselâ

Ortaçağ’da olduğu gibi, günümüzde de teknolojinin kendi özel buluşlarıvardırvebunlarınbilimeyardımcıolduğudaçokvâkidir.

Fakat zamanımızdaki asıl sistemli ve önemli teknolojik ilerleme, sistemlibilimselbilgivearaştırmasayesindeolabilmektedir.

Zamanımıza göre bilimsel bilginin kıt, etraflı ve dakik sonuçların da azolduğueskidevirlerdebilimintatbikîalandaazfaydalıolmuşolmasıtabiîdir.Manivela vemakara gibi aletler üzerindeki araştırmalarında eskiYunanlılarteknolojiyi bilimin ışığında yürütmeye çalışmışlardır. Eski çağlardateknolojininbilimselbilgidenfaydalanmasınınbunabenzermünferitmisalleriaz değildir. Üstelik, mevziî mahiyette de olsa, bilimin bu şekildegörevlendirilebileceği de, bazı hallerde kuvvetle hissedilmiş, fakat bilim ileteknolojiyibirlikteyürütmeknâdirenmümkünolmuştur.

Teknolojiye bilimin yardımı, az veya çok şümullü genel sonuçları ile onailhamkaynağıolmakvegenelsonuçlarınındayanağıolanzenginolgubilgisiile teknolojik tasarı ve tasavvurların değerlendirilmesini sağlamak suretiyleolur.Şuhalde,biliminteknolojiyedeğerlibirkılavuzolabilmesiiçin,bilimselsonuçların zengin olgu kümeleri ile desteklenmesi gerekir. Tatbikî değerlerien çok olan mekanik, fizik, kimya ve doğal bilimler ise böyle bir inkişafsafhasınaancakRönesanstansonraerişebilmişlerdir.

NoksanolgubilgisinedayananmeselâİlkveOrtaçağlardakidörtesasunsurteorisi, metallürjide veya kimya endüstrisi alanına girebilecek diğer işlerdepekfaydalıolmadığıgibi,hıltlarvemizaçlarteorisidetıptaancaksınırlıbazıkuramsal faydalar sağlayabiliyordu. Buna karşı, cam ve şeker imali veyademirvebakıristihsalindegenişbilimselbilgiyedayanılarakalınanbaşarılaryokdenecekkadarazdı.Astrolojivesimyagibibazıgenelhipotezlerdençokçeşitli alanlarda, meselâ sosyal sahada, siyasette, tıpta, metallürjide, büyükfaydalar sağlanacağı umulmuş ve bu uğurda devamlı emekler harcanmış,fakatsonundabuhipotezlerinyanlışolduğuvetabiîolarakuygulamadeğeribulunmadığıortayaçıkmıştır.

Diğer taraftan çeşitli kimya tepkimeleri, cisimlerin fizik özellikleri,metallürji ve tatbikî mekanik gibi konular üzerinde yapılan meselâOrtaçağ’daki çalışmalarda, bilim ile teknolojiyi birbirinden ayırdetmekekseriyetle güçtür. Bu araştırmalar bilimsel bakımdan, olgu bilgisininartırılması, teknoloji bakımından da tatbikî faydası olacak bilgi edinmekamacı ile, yahut da her iki gaye de göz önünde tutularak yapılmakta idi.Demekkibilim,münferitolgularınderlenmesi faaliyetinde teknoloji ilesıkıtemastaidi.Bugibiçalışmalardabilimileteknolojiyi,özelliklemekanik,fizikvekimyada,birbirlerineeskidendemezcedilmişvaziyettegörmekteyiz.Fakat

sırf olgu toplama faaliyeti şeklinde tezahür eden bu bilimsel çalışma dateknoloji gibi uzak görüşlülükten mahrumdu. Bu sebeple, teknolojiye yolgöstermek,yeniufuklaraçmakveteknolojikaraştırmayasistemvermekgibibaşarılargösteremiyordu.

Münferit meseleler üzerinde bilim ile teknolojinin meselâ Ortaçağ’damisalleri görülen bu işbirliği, bilimsel bilginin artması ve ilerlemesibakımındanşüphesizkiçokfaydalıolmuştur.Bugibibilimselaraştırmalardateknoloji ekseriyetle bilime ön ayak oluyor ve bu suretle bilim olgu bilgisibakımındandevamlı bir şekilde zenginleşiyordu.Gerekli sentezlerle biliminkendisine tamamen mal etmek imkânını bulamadığı birçok münferit vemevziî bilgiler de, teknik alandaki faydaları dolayısıyla, kaybolmayarak veunutulmayarak ileride yapılacak bilimsel veya yarı bilimsel sentezlere hazırvaziyettesaklanmışoluyorlardı.

Biliminteknolojidenfaydalandığıinkâredilemezsede,buyardımınbiliminilerlemesindeenöndegelenetkenlerdenolduğu ileri sürülemez.Bunakarşı,çeşitli sebeplerlekamçılanarak ilerleyenbiliminözellikleRönesanstansonrateknolojiyeçokbüyük faydalar sağladığı,yanibilim ile teknoloji arasındakiişbirliğinden özellikle teknolojinin faydalandığı muhakkaktır. Esasenaraştırmasafhasındateknolojiyibilimdensıyırıpayırmakçokgüçtür.Tıpiçinde durum aynıdır. Bu şekilde sunî bir ayırım ve tasnif yapılınca da, bilimiteknolojinin gayelerine hizmet eden bir vasıta şeklinde tasavvur etmekyerindeolur.

Teknolojikaraştırma ilebilimselaraştırmaarasındaçalışmaşekil,mahiyetve zihniyeti bakımından fark yoktur. Bilimsel araştırma pratik şeylerleilgilenmediği zaman teknolojik araştırma olmaz. Fakat teknolojik araştırma,ne kadar sınırlı gayeli olursa olsun ve ne kadarmünferit vemevziî kalırsakalsın,bilimselaraştırmadanfarksızdır.Bu,teknolojininbilimolduğunuilerisürmek demek değildir. Teknolojik araştırma bilimsel araştırmadır; fakatmahiyeti bilimsel olan her araştırmanın neticesinin bilimsel bilgi olmasıgerekmediği gibi, teknolojik sonuçların da bilimsel sonuçlar olmasıgerekmez.

Bilimde, daha doğrusu insan düşünüşünde, olgular arasında münasebetlerkurmak suretiyle olayları açıklamak itiyat ve ihtiyacı bulunduğundan, insanbütün tarih boyunca olgu ve olaylara dayanarak bu gibi münasebetlerkurmuştur. Teknolojinin bulduğu münasebetler münferit ve mevziî,biliminkiler ise geniş ve şümullüdür. Bilimdeki bu çalışma az olguya veseyrek gözleme dayandığı nispette, olgular arasındaki münasebetleri doğruolarak ifadeetmekkabiliyetinigösterememektevebu sebeple tatbikîdeğeri

az olmaktadır. Ancak insan tecessüsünü tatmin ettiği ve insanın zihnindekisorularımuayyenbirçözümşeklinebağladığı için, tatbiksizkalanbubilimesafbilimadıverilmiştir.Tabiîolaraktatbikimkanıbulunamayanherbilimselbilginin yanlış ve kifayetsiz olduğu ileri sürülemez. Fakat tatbikî değerdeolmayan saf bilimin genellikle yeter derecede sarih teferruat bilgisinedayanmadığınıtarihîbirvakıaolaraksöylemekdoğruolur.Genelsonuçlarınıdaha fazla olguya dayandırabildiği nispette, sâf bilimin tatbik kabiliyeti deçoğalmıştır.Busuretle,sâfolanbilimselbilgiler,bilimselilerlemesayesindetatbikî olmaya başlamışlar ve tatbikî olan ve bu münasebetle bilimdenayrılmışolançalışmakonularıilebirleşmekimkânlarınıbulmuşlardır.

Sonuçların mevziî veya genel olması bir derece meselesidir. Bir taraftan,teknoloji sahasındaki sonuçların bazıları birbirleri ile birleşmek suretiylegenişleyerek umumîleşebildikleri gibi, diğer taraftan da geniş münasebetlerbulma faaliyetinde bilim daha zengin bir olgu ve gözlem kümesindenfaydalanma imkânları buldukça, bilimsel sonuçlar da umumiyetle tatbikîdeğerkazanabilmişlerdir.Eksikolgubilgisinedayananvesonuçlarıitibariylebubakımdanmüphemkalanbilgikütlelerifelsefeveteolojidenilhamalmakzorundakalmışlarvebunlarınkoynunasığınmışlardır.Genelmünasebetlerveteoriler yardımı ile birleştirilemeyerek mevziî mahiyette kalan ve tatbikkabiliyeti bulunan olgu bilgileri de teknolojiye bağlanmak zorundakalmışlardır. Kesin tatbikî faydalar verecek durumda olsunlar veyaolmasınlar, kendi kendilerini desteklemeye yeter sayıda olguya dayanmakbakımındankuvvetvedeğerkazanangenelsonuçlardabilimiteşkiletmişlervemüstakil bir bilimsel varlık gösterebilmişlerdir. Tarih boyunca nazari vetatbikîbiliminkısmenbirbirlerindenmüstakilolarakgelişmelerinibuşekildeizahedebileceğimizgibi,biliminteknolojiden,felsefeden,dindenvesihirdençıkmış olduğu gibi birbirlerine uymayan düşünceleri de bu suretle telifedebiliriz.Biliminmenşelerindenbirinintıpolduğuşeklindekibirdüşünceyidebuizahçerçevesiiçinekolaycaalabiliriz.

Yine olgusal, yani tarihî vakıalara uygun bir müşahede olarak şunukaydedebiliriz ki, en küçük fırsatta kuramsal bilginin tatbikî imkânındanfaydalanmaya, yani sâf ve tatbikî bilim arasındakimesafenin kapatılmasınaçalışılmıştır. Denel metodun bulunması, teorilerin olgulara dayanmasını veolgu bilgisinin sistemli bir şekilde artması neticesini doğurduğundan,bilimlerintatbikîdeğerlerininçoğalmasınıdatabiîolaraksağlamıştır.

Yukarıda anlattığımız durumlara yalnız matematik ve bir dereceye kadarastronomi istisna teşkil eder. Geometrik astronomi İlkçağdan beri tatbikatalanında değerlendirilmeye çalışılmıştır. Fakat astrofizik için pratik tatbikatpekmevzubahisdeğildir.Yalnızbusahadakiçalışmalarbirçokfizikolayların

anlaşılmasına yardım ettiği için, dolaylı olarak, insanın pratik ihtiyaçlarıbakımındandafaydalıolabilmektedir.İnsanvasıtasızbirşekildeolarakyalnızyeryüzündeki tabiat kuvvetlerinden faydalanabilmektedir. İleride gökyüzünüdebazıbakımlardansömürecekdurumagelirse,bununiçinastronomidehazırbulacağıbilgilerşüphesizkipekçokolacaktır.

Matematik olgu ve gözleme dayanmaz ve bir bakımdan tamamen sâf birbilimdir. Nitekim, denel metodun henüz bulunmamış olduğu çağlarmatematik için çok ağır inkişaf devreleri olmamıştır. Matematik bilimlerinmetoduerkenbulunmuş,busayedematematikdiğerbilimleribeklemedenveolgu bilgisine bağlı kalmadan Rönesanstan önceki çağlarda önemli bazıilerlemeler gösterebilmiştir. Diğer taraftan matematik, bütün bilimlereyardımcı olabilmesi bakımından, tatbikî bilim vasfına sahipdir.Mekanik vefizik on yedinci asırdan itibaren büyük ilerleme adımları atmaya başlarbaşlamaz matematikte hazır buldukları bilgiden çok büyük ölçüdefaydalanmışlardır. İnsan topluluklarını ilgilendiren bilimler de zamanlaterakkiettikçematematiktenaynışekildefaydalanmaktadırlar.

Teknolojidekiyeniliklerbiliminyardımıylamünferitvemevziîolmaktanvetalih ve tesadüfebağlı kalmaktankurtulmakta, sistemli veplânlı bir şekildeyapılabilmektedir. Bilimin ince teferruatı şümullü bir şekilde göremediğialanlarda ise, teknolojinin kendi özel buluşları eski rollerini muhafazaetmektedirler. Esasen bilimsel ve teknolojik çalışma ve buluşlar arasındametotbakımından farkolmadığı,her iki alandakiaraştırmanınaynızihniyetve metotla yapıldığı, yalnız sonuçlarda şümul bakımından fark olduğuevvelcebelirtilmişti.Teknolojikbilgive sonuçlarındeğerleri bunların tatbikkabiliyetleriyle ölçüldüğünden bunlar ister istemez denemelerle kontrolatabidir ve bilimsel zihniyet bu sebeple teknolojik araştırmalarda muhakkaksurette işe karışır. Yalnız sistemleşmiş olmadığı ve bilinçli ve izahlı birşekildegenişsonuçlarınbulunmasınayöneltilmediğiiçin,budenemeusulüne“ampirik”adıverilmektedir.

Sâf bilim gibi, teknoloji veya daha geniş bir tâbirle, tatbikî bilim detamamen objektif bir çalışmadır. Teknoloji de hiçbir sosyal veya ekonomiksistemebağlıdeğildir;teknolojidedil,din,ırkvemilletsınırlarınıtanımaz;odabilimgibibütüninsanlığınmalıdır.Umumiyetleelsanatlarıadıylaanıldığızaman teknolojinin bilimden uzaklığı, tatbikî bilim olarak adlandırıldığızamanbilimeolanyakınlığıbelirmektedir.Bilimgibi,teknolojinindeenbârizve mümeyyiz vasıfları araştırma safhasında kendilerini göstermektedir. Bubakımdanbilimleteknolojiyibirbirlerindenayırmak,evvelcedetekrarlandığıgibi,hemenhemenimkânsızdır.Gerektatbikîmaksatlarla,gereksırftecessüsiçinyapılanbilimsel araştırmalardadaverimli sonuçlar alınması ekseriyetle

elealınanmeselelerinmevziîolmasıylamümkündür.Ancakvarılansonuçlarbilimde şümullüdür, yani geniş bir çerçeve içinde görülebilen mevziîsonuçlardır. Tatbikî bilimde ise umumiyetle sonuçlar münferit ve mevziîkalırlar; yalnız, teknolojiye nazaran, tatbikî bilim araştırmalarında etraflıbilimselbilgidenfaydalanmakkabildir.Bilimileteknolojininverimliişbirliğiyapmasıdaiştebundanibarettir.Elealınanmevziîmeselelerdegenişbilimselbilgiçerçevesi içinegirilebiliyorvebilimin ışığıaltındayürünebiliyorsa,buçalışmateknolojideğiltatbikîbilimdir.

Teknolojik buluşlar umumiyetle yeni ekonomik şartlar doğurur. Bunlarçeşitli toplum şartları üzerinde değişiklikler yapabildiği gibi, dolaylı olarak,insanzihniyetleriüzerindedebüyükölçüdeetkiliolabilir.Bilimdetoplumdayaptığı tesirleri umumiyetle tatbikî sonuçları vasıtasıyla yapar ve bubakımdan teknolojiyi bir vasıta olarak kullanır. Fakat daha doğru bir ifade,biliminteknolojiyevetatbikîimkânlarahizmetettiğidir.Yalnız,genişbilimselsonuçlar tatbikî imkânlar vasıtasıyla insan zihniyetlerini değiştirmektenbaşka,böylebirtesiridoğrudandoğruyadayapabilirler.

Teknolojivegenelolaraktatbikîdeğerdekibütünbuluşlarsonasırlardasâfbilimin çok büyük ölçüdeki yardımlarıyla insan hayatına yepyeni veçhelervermiştirvegittikçehızlananbirtempoilebuhizmetlerinedevametmektedir.Fakat son asırlardaki bu terakki şekil ve tekniği, çok daha ağır olmaklaberabereskiçağlardadaaynengörülebilir.Pratikdeğerdekibuluşlarıileinsançok eskiden de toplum şartlarını ve yaşayışını değiştirmiş, zamanlamedeniyetin çeşitli yönlerde gelişmesini sağlamıştır. Tatbikî değerdekibilginin insan hayatındaki rolü, tarih boyunca zamanla hiç de mukayyetgörünmüyor.

Buharlıgemiuçak,otomobilvetrensonçağlarınönemliicatvekeşifleriilemeydanagelmiştir.Fakateskizamanlarınicatlarıolankayık,yelkenligemivearabadaaynıderecedeönemlidir.Tekerlek,çömlekçilikiledokumacılıktavetaşıt işlerinde tarihtenöncekizamanlardave tarihin ilkçağlarındadevrimleryaratmıştır;bugündesanayiinvemodernmedeniyetintemeltaşlarındanbiriniteşkilediyor.Sümerlertekerleğinakilişlerindekullanıyorlardı;ilkkullanılışıbelkitarihtenöncedir.

Hayvanvenebatehlileştirilmeleribeslenme,dokumailegiyimvetaşıtgibiişlerin çeşitli meselelerinde gelişmelere yol açmış, insanın göçebeliğibırakarak köy ve kasabalar kurmasında etken olmuştur. Metallürji ancakmuayyen şekilleri ile muayyen bölgelerde inkişaf edebildiği için, ticarîmünasebetleri çok tesirli bir şekilde kamçılamıştır. Çok tedricî adımlarşeklinde uzun yıllar boyunca yapıldığı tahmin edilen bu yeniliklerin hemen

hepsitarihîdevirlerdenöncetamamlanmışbulunuyordu.

Yukarıda saydığımız yeniliklerden çok daha eski bir keşif olan ateşinbugünkü yaşayışımızda ve sanayide ne kadar büyük bir rolü olduğunuanlatmaya lüzum yoktur. Ateşin sunî olarakmeydana getirilmesi yollarınınbulunması,insaniçinpekbüyükönemdebiryeniliktir.Ateşyardımıilevahşihayvanların korkutularak uzaklaştırılması, mağaraların ısıtılması veaydınlatılmasımümkün olmuştur. Pişirme usulü sayesinde, insanın yiyeceğiyemeklerinsayısıhayliartmışvealdığıgıdalarçeşitlenmiştir.

Ateşinbulunmasıileinsaniçinkimyavefizikalanınagirenbirçokolaylarlavemaddelerin özellikleri ile ünsiyet kazanmak imkânları açılmıştır.Yanma,kaynama, erime, v.s. gibi çeşitli olaylarla insan ilk defa olarak ateşikullanmayabaşladıktansonrakarşılaştığıgibi,sonradanbulduğuçömlekçilikve madencilik gibi önemli sanayiin başlaması da ancak ateş sayesindemümkünolmuştur.

Çok eski zamanlardan beri kullanılagelen ve hiç olmazsa tarih kadar eskiolan ocak ve baca tertibatı ve bunun ev içindeki yeri, bugün de pekdeğişmedenmuhafazaedilmektedir.Ocağınevdekimerkezîveönemliyerinidilimizdeki“ot”,“ocak”,“otak”ve“oda”gibieskiveyenikelimelerdeçokgüzelbirşekildebelirtiyor.İleride,evlerdekiyemekpişirmeveısıtmaişlerineyarayan ocaklar ortadan kalkacak ve bu yolda büyük devrimler yapılacakolursa,şüphesizkiocakvebacasisteminevakarlaeskimişbirmedeniyeteseriolarakbakmakgerekecektir.

Keşifveicatlarıninsanhayatındakitesirininvesosyaltepkisininsonçağlarahasbirolayolmaktanuzakolduğukatîvesarihtir.Eskitaş,yenitaş,tunçvedemirdevirlerininherbirininkendihususîaletlerivardır.Budevirler teknikilerlemelerileaçılmıştırveherbirinde,modernsanayiinbaşladığıonyedinciasırdan beri olduğu gibi, süratli nüfus artışı görülmektedir. Ateşinkullanılmayabaşlaması, hayvanve nebat ehlileştirilmeleri,madenlerin keşfive kullanılması ve tekerleğin icadı gibi yeniliklerin hepsinin insan hayatıüzerinde büyük gelişmelere sebep oldukları açıktır. Şimdi olduğu gibi, pekuzakgeçmişçağlardada teknik ilerlemeninekonomikvesosyal tepkilerininçokbüyükolduğumuhakkaktır.

Çağdaşımız olan iptidaî insanların en bilimsel düşündükleri zamanın,onlarınaletlerinitasarladıkları,avlandıklarıvepratikişleryaptıklarızamanlarolduğugörülmektedir.İptidaîinsanınteknolojidevebunabenzerdiğerpratikişlerde bilimsel düşünebilmesinde, onun bu işlerinde alınan sonucun, yanitasarlanan şeyin pratik değerinin ve denemenin daimi ikazları sayesinde,teorilerinden sıyrılıp kurtulabilmesinin ve sağduyusu ile hareket

edebilmesininçokbüyükrolüolmasıihtimalidekuvvetleilerisürülebilir.

Ateş, ziraat, hayvanların ehlileştirilmesi ve çeşitli aletlerin bulunupkullanılması gibi en eski buluşlarda muhayyilenin, tasavvurun vetasarlamanınrolüolmadığıveyaçokküçükolduğuilerisürülmüştür.İnsanınbueneskibuluşlarındaidrakvegözlemdendahailerivedahakompleksruhîfaaliyetlerin umumiyetle büyük rolü olmadığını düşünmek mâkuldür.Muhakkak olarak insanın bu başarıları pek tedricî olmuş ve uzun asırlarboyunca hissedilmeyecek derecede yavaş adımlarla geliştirilmiştir. Fakatiptidaî atalarımızın bu başarıları bize açık olarak gösteriyor ki, bu faydalıyenilikler, gerek tasavvur ve tahayyül edilmiş olsun, gerek tesadüfenkarşılaşılmış durumlardan ibaret bulunsun, bunların değerlerini takdirde,denemeyollarıilefaydalıyıfaydasızavedoğrudüşünceyiyanlışatercihteveiyi düşünce ve buluşları zamanla olgunlaştırmakta iptidaî atalarımızınkabiliyetiesasitibariylemoderninsanınkindenfarksızdır.

Modern denel metot basit gözlem usulünden oldukça ayrılmış sayılabilir.Bununlaberaber,gözlemveolgularadayanmausulündendenelmetodageçişbirsıçramayıdeğil,devamlıvetabiîbirgelişmeyiicapettirir.Tarihîbakımdandadurumböyleolmuştur.Cuvier’yiteyidyoluileClaudeBernard,“Gözlemdinlemeye benzetilirse, deney, sual sormak olur” diyor. Dinlemeye hevesliolan,şüphesizkidahafazladinleyebilmek içinortayabazısorularatacaktır.Demek oluyor ki, modern bilimi ve son iki üç asırdaki bilimsel ilerlemeyimümkün kılan denel metodun özü, bilgimizin temeli olarak, gözleminöneminin takdir edilmesi idi. Yani asıl mesele, gözlemin öneminin ortayaatılmasıvekabulü idi.Bucihet sağlandıktan sonra,denelmetodun tabiî birgelişmeşeklindeortayaçıkmasıbirzamanmeselesiidi.

Ana hatları ve iptidaî şeklî ile denel metodun kabulünden önce de bilimadamlarıvegenelolarakinsan,gözlemvedeneyleryapıyorlardı.Bumetodunon yedinci asırda kabulü, insanın kendi kafasını ve bilgi edinmemetodunutahlil edip incelemesinden ve en verimli ve en faydalı zihnî kabiliyetlerinisistemli ve disiplinli bir şekilde kullanmaya başlamasından ibaretti. Denelmetodbirihtiraveyaicatdeğil,birkeşifti,yaniesasenmevcudolanbirşeyinbulunmasıveortayaçıkarılmasıydı.

Halkefkârınıntarihinherçağındarolaldığıvebüyükolaylardaönemlibirâmilolarakgözeçarptığıtekrartekrargörülmektedir.KıratlarınyalnızAllah’akarşı sorumlu olduklarına inanıldığı zamanlarda bile insanlar kendifikirlerinin tesirini kıratları üzerinde göstermişlerdir. Ancak, halk efkârınınönemitahlilvetakdiredilmeyevesırfzımnîbirmevcudiyetlekalmayıpaçıkolarakşuuraçıkmayabaşladıktansonradırki,insanlarfikirlerinintesirinidaha

sistemlivedevamlıbirşekildehissettirmeyebaşlamışlardır.İnsanlarbilimdenEskiçağlarda da imkân nisbetinde kendi ihtiyaçları için faydalanmışlardır.Fakatmünferittatbikmisallerininverdiğiilhamla,faydacılıkprensibiumumîzihniyetolarakdüşünülüpkabuledildiktensonra,bilimdençokdahasistemlibirşekildefaydalanılmayabaşlanmıştır.

Bilimselmetotiçindedurumaynıdır.Ortaçağ’davedahaeskidevirlerdedebilim adamları bu metodu, farkında olmasalar bile, sık sık kullanmışlardır.Fakatancakşuuraçıkıpsistemleştiktenvebirmetotolarakkabulediliprağbetveimtiyazkazandıktansonradırki,sistemlivedevamlıbirşekildeveısrarlakullanılmayabaşlamıştır.Evvelcegözlemvedeneyinrolükısmîvegizliiken,bundansonradevamlıvefaalbirroloynamayabaşlamıştır.

Biliminfelsefeden,dinden,sihirdenve teknolojidençıktığışeklindeçeşitliiddialar mevcuttur. Bilim ile teknoloji arasında inkişaf seyri bakımındanparallelizm bulunmaması misalleri çoktur. Kısa görüşlü pratik ihtiyaçlarabilime dikte etme yetkisi verildiği çağlarda bilimin umumiyetle ilerlemektegüçlükçektiğidehaklısayılabilecekbiriddiadır.Diğertaraftan,gerekdinin,gerek felsefenin ve sihrin bilimsel düşüncenin doğması için pek feyizlimuhitlerolmadıklarınabirçokbilginlertarafındanişaretedilmiştir.Gerçekten,muayyen çağlarda bunların bilimin ilerlemesine çeşitli bakımlardan engelolmuşolduklarıgörülmektedir.

Matematik ve astronomi, bugünkü anlayışımızla, hiç olmazsa Yunanlılarzamanındabilimselleşmişbulunuyorlardı.Fakat fizikîve tabiî bilimler, bazıçabalamavebocalamalardansonra,büyükölçüdefelsefeninotoritesivedininemri altına girmişlerdi. Bilimler Ortaçağ’da ağır bir ilerleme gösterdiktensonraRönesanstanitibarenyavaşyavaşbağımsızlıklarınıilânetmeyevetekerteker felsefe ve dinden ayrılarak resmen bilim ailesine katılmayamuvaffakolmuşlardır. Bu arada fizik ve tabiî bilimler oldukça büyük mücadelelersonunda ilkolarak felsefevedin ileolanbağlarınıkoparmışlardır.Sonradajeoloji ve antropoloji gibi bazı bilimlerle psikoloji ve sosyoloji grupunagirenler kendi özel metodlarını bularak felsefe ve din otoritesindensıyrılmışlardır. Bilimler umumiyetle felsefe ve dinden zorla ayrılmışlar vebağımsız olmaya liyakat kazandıkları nispette de terakki imkânlarıgösterebilmişlerdir.

Biliminfelsefevedindençıkmışolduğunuiddiaedenlerumumiyetleyalnıztabiî ve fizikî bilimleri bilim sayanlarvebubilimlerindeonyedinci asırdadoğduğunainananlardır.Bunlaragöreonyedinciasırdanöncebilimyokturveinsantecessüsününneticeleriniancakmuayyenbirbaşarıderecesindensonrabilim diye adlandırmak caiz olur. Demek ki bu iddiaların doğru olup

olmadığı, bilimin tarifine bağlıdır. Fakat bu iddiaların temelinde bulunantarifte çok büyük bir kusur bulmak yerinde olur. Çünkü ilerleme kabiliyetibilimin en önemli bir vasfıdır. Gerilere doğru gidildikçe bilimi daha azgelişmişbulmamızdandahatabiîneolabilir?Muayyenbirilerlememerhalesivebilimselsonuçlarınsayısıvekalitesi,bilimdebaşlangıçnoktasınıtayiniçinbir esas olarak kabul edilemez. On yedinci asırdan beri bilimsel metodunsistemli olarak tatbik edilmiş olması da, ondan önce bilimin bulunmadığınıhiçbir suretle gösteremez. Çünkü yukarıda da söylediğimiz gibi, bu metotinsanlarüzerineempozeedilmişbirihtiradeğildi.

İlerlemevegelişmebiliminçokönemlibirvasfıolduğunagöre,biliminsoninkişafmerhalelerinden başkasını dışarıda bırakacak şekilde tariflerle bilimisınırlandırmak çok yanlış olur. Bilimsel zihniyet ve düşünce, en basit veiptidaî şekliyle de olsa nerede görülürse bilimin orada mevcudiyetini iddiaetmekhaklıveyerindeolur.Bumetoduntatbikindenalınacakverimvebaşarıderecesi ikinci plânda olmalıdır. Çünkü bilim ilerledikçe, doğru metodunbaşarılıolmasıiçindayanaknoktalarıdaçoğalmaktadır.

Bilimin sihirden çıktığı iddiasını biraz açıklamak faydalı olur. Bundankasdedilenmâna,bazenbiliminmeselâOrtaçağ’damisallerigörülenastrolojivesimyagibiyalancıbilimlerdendoğduğu,bazendaiptidaîinsanlarınkâinatgörüşünütemsiledenanimizmvesihirdençıktığıdır.Astrolojivesimyagibiyalancı bilimlerin bilimsel çalışmaya büyük ölçüde faydalı olduğu ilerisürüldüğü gibi, bunların bilimsel çalışmaya büyük ölçüde engel olduğudüşüncesideaynıkuvvetleilerisürülmüştür.Kimyanınsimyadançıktığıgibibir iddiaya, hiç olmazsa kuramsal olarak, kesin bir red cevabı verilebilir.Çünküsimyaucuzvebolmadenlerdenaltınçıkarılabileceğigibihükümleredayanırvebirgenelsonucun,birhipotezinmevcudiyetiniifadeeder.Halbukiböyle bir ihtimalin akla gelebilmesi için kimyevî tepkimeler üzerinde bazısarih müşahedelerin yapılmış olması lâzımdır ve dolayısıyla, kimyanınsimyadan daha eski olması icap eder. Tarihî bir vakıa olarak da kimyanınsimyadan ve astronominin astrolojiden daha eski olduğunu söyleyebiliriz.Felsefenin Yunanlılarla başladığı umumiyetle kabul edilmektedir. Halbukiondançoköncebilimselfaaliyetinsariholarakmevcutolduğunugörüyoruz.Dinineneskişeklinideanimizmolarakkabuletmekicapediyor.

Gerekanimizmvegereksefelsefivedinîgörüşlerumumiyetleşümullüvegenişdüşüncesistemleridir.Bilimdeolgulararasındaşümullümünasebetlerarar.Fakatbilimindinamikolmasınaveyeniyiaramasınakarşı,animizmvedin teessüs etmiş ve yerleşmiş düşüncelerin statikleşmiş kalıplar içindekalması ve muhafaza edilmesi ile ilgilenirler. Felsefenin de bilime nazarangelişmeveterakkikabiliyetininçoksınırlıolduğumuhakkaktır.Bubakımdan

bilimi bunlardan daha sonra başlamış bir faaliyet değil, fakat, yukarıda dasöylediğimiz gibi zaman zaman bu düşünce sistemleri içine sığınmakihtiyacınıhissetmişolanbir faaliyet şekli olarakdüşünmekdahadoğruolsagerektir.

Bilimi sarih olarakYunanlılardanönceMısır veMezopotamya’da ve bazıbaşka bölgelerde görüyoruz. Bilimin menşei oldukları iddia edilen dinî vefelsefi sistemler kronolojik olarak bu bilimsel faaliyetten çok daha yenidir.Hiç olmazsa tıp, matematik ve astronominin Yunanlılardan önce büyükgelişmelergöstermişolduğunu tereddütsüzolaraksöyleyebiliriz.Bugelişmemerhalelerininarkasındadaşüphesizolarakdahauzun inkişafyıllarıuzanır.Şuhaldebiliminbaşlangıcınıiptidaîinsanlarda,yanitarihtenöncekiçağlardaaramak gerekiyor demektir ki, bu da bizi bilimle teknoloji arasındakimünasebetlerüzerindedurmayasevkeder.

Bilimlerin en eskilerinden biri olan astronomi, takvim bilgisi ihtiyacıylailgiliolarakdoğmuşabenziyor.Sabityıldızlarınveözelliklegezegenlerleayvegüneşinhareketleribusebeplesistemlibir şekilde incelenmiştir.Buçeşitsistemligözlemlereolan ihtiyacın insanların ziraatebaşlamalarındanveköyve kasabalar kurarak göçebelik hayatını bırakmalarından sonra kuvvetlehissedilmişolmasıgerekir.Bilimineneski çağlarını araştırırkendikkatimiziçeken bir konu da tıptır. Tıbbi bilimin menşei olarak ileri sürmek doğruolmasa bile, tıbbî çalışmanın bilimsel bir çalışma olduğu ve önemli birihtiyacatekabüledentıbbınbilimineneskigelişmelerinikamçılayanönemlibirfaktörolduğumuhakkaktır.

Çağdaşımız olan iptidaî insanlar üzerinde incelemeler yapmış olan bazıbilginler içinde, bunların düşünüşlerinde mantıkî olmadıklarını, muhakemekabiliyetlerinin geri ve eksik olduğunu, olgu ve gözlemlerdenfaydalanamadıklarını ileri sürenler olmuştur.Fakat dahayeni yazarlara göreiptidaîler hakkında yürütülen bu gibi iddialar sathî görüşlerden ibarettir.İptidaî insanların böyle görünmeleri, onların dünya görüşlerinden ve tabiathakkındakihipotezveteorilerininbizimkilerdençokfarklıolmasındanvebusebeplebizimölçülerimizegöre,animizminonlarınmuhakemekabiliyetlerinimaskelemesinden ileri gelir. İptidaî insanların gözlemlerindenfaydalanamadıkları ve mantıkî düşünmedikleri iddiasının iptidaî insanlarınteknolojik kabiliyetleriyle ve avlama gibi pratik faaliyetlerinde gösterdiklerizekâvemaharetlekabilitelifolmadığıdakabuledilmektedir.

İptidaî insanların tıp sahasındaki bilgileri çok dikkate değer. Onlarıntasavvurunca,hastalık insanlarüzerinde fenavezararlı ruhların tesirininbirtezahür şeklidir. Tedavi de bu görüşe uygun olarak, bu fena ruhların

defedilmesindenbaşkabirşeydeğildir.Demekki,fal(iatromancy)teşhisevehususuylaprognoza,üfürükçülük(exorcism)tedaviyeveafsun(inccintation)da korunma, yani profılaksiye tekabül eder. Ayrıca, iptidaî tıpta hastalığınmüstakbel gelişmesini oldukça kesin olarak önceden tahmin etmek iddiasıvardırki,budayinefalveremilsınıfınagirenfaaliyetle(prognoz)meydanaçıkarılır.Animistik düşüncelerle istila edilmiş olmaktan başka iptidaî tıbbınbâriz olarak göze çarpan bir vasfı da, ampirikmetodun vemüşahadenin butıbbın temelinde oldukça önemli bir yer almasıdır. İptidaî tıpta gözlemlerlekontrolünvetecrübeninrolüküçümsenmeyecekderecededir.

İptidaî toplumda da,meselâmüshil tesiri yapan bir ilâç, tesiri tecrübe ileanlaşıldığı için kullanılır. Değişik olan taraf, bu ilâcın tesirini ne suretleyaptığınınizahıdır.İptidaîtoplumdoktoru,builâcınhazımcihazındakifizikîve kimyevî tesiri yerine, insanın karnındaki ruh ve şeytanlar üzerinde etkiettiğinikabuleder.

Tedavide psikolojinin rolünün ön plânda olarak kabul edilmesi icap eder.İptidaî toplumlardabu faktörünbüsbütünbüyükolduğu söylenebilir.Çünküiptidaî insanın animizme sarsılmaz bağlılığı vardır. İptidaî insan birgörülmezlerdünyasıiçindeyaşadığınainananvemaruzbulunduğutehlikeleridevaynalarındabüyütenbirinsanolduğuiçin,ruhîtelkininonunüzerindekitesiri pek büyüktür. Muayyen kuvvetli sebeplere dayanılarak kendisineöleceği söylenen bir iptidaî insanın, hakikatte hiç hasta olmasa da, korkubaskısı altındahastalanaraköldüğümisaline rastlanmıştır.Demekki, iptidaîinsanınampirikfaaliyetindevedüşüncelerinitecrübesiilekontrolündeböylebirfaktöründegözönündebulundurulmasılâzımdır.

Saravekontüzyonların,yanibeyinüzerindebasınçyaratandurumların,birçok hallerde trepanasyonla (veya trepinasyonla) tedavi edilebildiğigörülmüştür.Çünkü trepanasyonla kafatası açılınca, beyin üzerindeki tazyikkalkmaktadır. İptidaî tıpta trepanasyon usulünün yaygın olmasında şüphesizki,hiçolmazsabirdereceyekadar,buusulünmüspetneticevermesininrolüolmuştur. Fakat diğer taraftan da, bu tedavi usulünün iptidaîler arasındatutunmuş olmasının büyük bir sebebi, bununla ilgili izah verasyonalizasyonlarıncazibesidir.Onlaragörekafatasıiçinegirmişolanruhundışarı çıkarılabilmesi için bir delik açmak lâzımdır ki, bu da trepanasyonlatemin edilmektedir. Kafatası fosillerine bakılırsa, trepanasyondan az sonraölmüş hastalara rastlandığı gibi, trepanasyondan sonra yaşamış olanların damevcudiyetinehükmetmekicapediyor.

İptidaîinsanınçeşitliruhlar,cinlerveşeytanlardanmüteşekkilgörünmezbirruhlar dünyasına inanması, onun düşüncelerindemaddî dünyanınmüşahede

edilebilen olgularına dayandığı fikrini çürütüyor gibi görünebilir.Gerçektengünümüzde, maddî olgulara dayanılarak, hakikî fakat gözle görülmez vehissedilmez bir ruhlar dünyasının mevcudiyetine inanmamız ve bu husustatafsilâtlı teoriler kurmamız imkânsız gibi görünüyor. Böyle bir düşünce veinanca ya sırf muhayyilemiz yardımı ile varabilir, yahut da gelenek vegörenektesiriilebağlıkalabiliriz.Bununbirneticesiolarak,çağımızdahakikîdünyailegörülmezâlemiyabirbirlerindentamamıylatecritvetefriketmekveruhlardiyarınatabiatdışıvenormalüstüolarakbakmak,yahutdadüalitedenkurtulmak için ruhlar dünyasının mevcudiyetini tamamıyla inkâr etmekzorunda kalınmıştır. Fakat iptidaî insan için durum büsbütün başka idi.Günümüzün iptidaî insanları incelenince, bunların maddi dünya ile ruhlardünyasını birbirlerinden hiç ayırdetmedikleri görülür. İptidaîlerin zihnindeikilik yoktur. Günümüzün iptidaî insanlarında olduğu gibi şüphesiz ki pekeskiçağlardada tabiathakkındakibilgiokadarazdıki,maddîdünyanınvetabiatınanimistikbir şekilde izahedilmesi ile,müşahedelereaykırıveyazıthareketedilmişvesağduyuyuincitecekbirtefsiryapılmışolmuyordu.

Çocuk, canını acıtan taşı dövmekle nasıl teselli buluyor ve taşa kendisinebenzerbircanlılıkatfediyorsa,iptidaîinsandatabiatolaylarınıtefsirederkenkendisiniörnekolarakalıyordu.Onuniçinrüzgârgörünmezbirkuvvetiifadeediyor, son nefes, ölüm anında vücudu görünmez bir şeyin terkettiğinidüşündürüyordu. İnsanların fizikî ve mihaniki hareketlerinin ne şekildeyapıldığı ve his uzuvlarının ne suretle çalıştığı hakkında günümüzdekiiptidaîlergibi,tarihtenöncekiatalarımızındaşüphesizkihiçbirsarihbilgileriyoktu.Ruhların,yanimaddîvarlıklarıolmayançeşitlikoncolos,cin,periveşeytanların yürüdüklerini, bağırdıklarını, işittiklerini, gördüklerini veinsanlara taş attıklarını tasavvur ve kabul etmekle, bugünün spiritüalistlerigibi, meselâ bağırma ve yürüme hakkındaki bilgileri ile tenakuza düşmüşolmuyorlardı.

Günümüzün iptidaî insanları ruhların duvarlardan ve diğer maddîmânialardan geçemediklerine inanırlar. Halbuki günümüzün spiritüalistleriruhlarınbiryeregirmekiçinkapıveyabaşkaaçıklıklaraihtiyaçlarıolmadığıkanaatindedirler. İptidaîler kötü ruhların aynen insanlar gibi korkutulupkaçırılabileeeklerine inanırlar; onları kaçırmak için tepinmek, çığlıkkoparmak, bağırmak ve davul çalmak gibi hareketler ve hususî rakıslaryaparlar.Hindistan’ınbazıiptidaîkavimleri,ağızlarındangiripkarınlarındakiyemekleri yemek isteyecek ruhları kaçırmak için, esnedikleri zamanparmaklarını şıkırdatırlar. Ruhlara tamamen insanlara benzer özellikleratfetmesi,iptidaîinsanınbunlarlailgilidüşüncelerinintemelininvebaşlangıçnoktasınınolguveolaylarolduğudüşüncesinidestekliyor.

Muhtemel olarak iptidaî insan günlük hayat gaileleri dışında pek fazladüşünmekfırsatınıbulmuyordu.Fakatgünlükolaylarınbazısıonumerakvetecessüsiçindebırakıyordu.Bunlarlailgiliolarak,çeşitliolaylarıyorumlayıpmânalandırmakveolguvegözlemleribirbirlerinebağlamakonuniçinşiddetlibir ihtiyaçtı.Meselâuykuve rüyalarbugibimuammalıolaylararasındaydı.İnsanınuzunbirzamaniçinuykuileuyanıklıkolaylarınıbirbirlerindenkesinve sarih olarak ayırdedememiş olması kuvvetle muhtemeldir. Zamanımızdayaşayanbazı iptidaîler rüyanıncanlıvehakikîolduğunavegörülenşeylerinuyku esnasında görülmüş olmalarının bu bakımdan hiçbir farkyapmayacağına inanmaktadırlar, özellikle kaza neticesi olmayan ölümler deşüphesiz ki iptidaî insanların zihnini çok kurcalamış ve tecessüsünükamçılamıştır.Ölümvebaygınlıkgibi çeşitli şuursuzlukhalleri ileuykununiptidaî insanlar tarafından kesin olarak tefrik edilemedikleri görülmektedir.Gerçektenuykuruhunvücuttanmuvakkatbirzamaniçinayrılması,ölümdedaimî olarak ayrılması şeklinde izah edilince, daimî olarak ayrılan ruhunsonradan fikrini değiştiremeyeceği hakkında kesin birşey söylenememesitabiidir. Nitekim günümüz iptidaî insanlarından bazılarının itikadına göre,vücuttan ayrılan bir ruhun ölüm hakkındaki katî kararını, yani vücuda birdahadönmemekkararınıverebilmesiiçinaradanbirkaçgüngeçer.

Sonuçolarakdiyebilirizki,animizmiptidaîinsanınbilgisiileiyiayarlananve müşahedelere dayanma vasfından tamamıyla mahrum olmayan bir teoriveya hipotezdir. Bu hipotezin yapabildiği izahların iptidaî insan için çoktatmin edici olduğu muhakkaktır. Gerçekten, animizm pek basit veanlaşılması kolay ve aynı zamanda çok şümullü bir hipotezdir. Bu hipotezyalnız çok ve çeşitli olayları mânalandırmakla kalmıyordu, aynı zamandageniş kütleler tarafından anlaşılacak kadar kolay ve basitti. Animizm vesihirin en modern medeniyetler içinde bile, kırıntılar halinde de olsa, hâlâyaşamakta devam ettiği de bu hipotezin kuvvet ve başarısına bir delilsayılmalıdır.

Mantıkî düşünme usulünün, yani rasyonalizmin şuura çıkması eskiYunandevrinin bir başarısıdır. Tabiatı tabiî bir şekilde izaha, yani animizmdensistemli bir şekilde uzaklaşmaya da yine ilk olarak aynı devirderastlanmaktadır.BuikiâmildenbaşlıcakuvvetinialaneskiYunandevrindekibilimselhamlede,denelmetodunkeşfindenkuvvetalanonyedinciasırdakibilimsel başarı gibi çok büyük olmuştur. Denel metodun şuura çıkmışolmasınıbilimintarifiiçinlüzumlubirşartsaymadığımızagöre,rasyonalizmiçindeaynışeyikabuledebiliriz.Demekki,tabiatıntabiatüstüvetabiatdışıâmillerle izah edilmemesi şartını koşmazsak, animizm ile iptidaî bilimarasında sıkı bir münasebet ve yakınlık aramak yerinde olur. Fakat bu son

şartta ısrar edersek, biliminYunanistan’dabaşladığını veondanönceyalnızmünferit misaller halinde mevcut bulunduğunu kabul etmemiz icap eder.Fakatbiliminençokilerlemişbölümlerindenolanfiziktebiledahasonasırdavehatta zamanımızdapek revaçta olandalga teorisine göre, aynen ruhgibihissedilmez ve görülmez olmasına rağmen yoğunluk ve sertlik gibi çokbelirgin fizik özellikleri bulunan bir cismin kâinatı kuşattığına ve modernbilimde buna benzer başka misallerin de bulunduğuna bu münasebetledikkatimizinçekilmesifaydalıolur.

Geçen asrın ikinci yarısında Afrika yerlilerinden Zulular arasındaHırstiyanlığı yaymağa çalışan Colenso adında bir misyoner bunlara İncilianlatırkencevaplandırılmasıgüçbirçoksoruvemünakaşalarlakarşılaşmıştı;özellikleYahudilerinKızıldeniz’ibirgecedegeçmelerihikâyesionuçokzorbirdurumasokmuştu.İncilveTevrattankendilerineanlatılmışolanteferruatadayanarakbuiptidaîinsanlar,Yahudimültecilerinsayısıgözönündetutulunca,eşyalarını ve hayvanlarını bırakmış olsalar bile, bunların söz konusuyolculuğubirgecedebitirmelerinin imkândışındaolduğunugöstermişlerdir.NeticedemünakaşayıZulularkazanınca,bumisyonerdeİncildeveTevrattayapılmasıgerekentashihleribirkitaptatoplayarakyayınlamış,fakatbukitapilgilidinîçevrelerdehiçde iyikarşılanmamıştı.Colenso’nun fikirlerinicerhve dinsizliği takbih için bir sürü eserlerin çıktığını söyleyen EdwardCarpentersözlerinegöredevamediyor:“Zikrebilelüzumyokturki,bütünbunazarî kafalı münekkitler ve eserleri tamamen unutulmuş, karanlıklarda vearkaplânlardakalmıştır.FakatZulularınvepapazlarınınfikirleriayaktadırveyinekuvvetvezindeliğinimuhafazaediyor.”(s.178)

İptidaî insanla ileri medeniyetteki insan arasında kesin bir sınır yoktur.Zuluların da iptidaîlik derecelerinin bu münasebetle gözönündebulundurulması icap eder. İptidaî insanlar arasında daha geri medeniyetteolanlarını göstermek üzere, bazen “vahşi” tabiri de kullanılmaktadır. Hertasnifleolduğugibi,buradadakesinsınırlarınaranmasıvetasavvuredilmesiyersizolur.Çeşitlimedeniyelertveiptidaîlikseviyeleriarasındayalnızderecefarkıbulunabilir.Şurasıdamuhakkaktırki,insanındüşünmemekanizmasındave muhakeme tarzında on yedinci asırda veya İyonya çağında büyükdeğişiklikler ve devrimler olduğu iddia edilemez. İptidaî insanda dünyagörüşünün animizm içinde kıskıvrak bağlanmış olması, onu yüksekmedeniyetlerdenayıranenbarizölçüdür;iptidaîliğinenmümeyyizvasfıkarakuvvetlere inanmaktır. İptidaî insanı ileri medeniyetteki insandan ayıranhiçbir geçilmezuçurumyoktur.Aradaki bütün farklımedenî vasıflar tedricîolarakkazanılmışvasıflardır.

Şüphesizkiiptidaîinsanherzamanisabetlimuhakemeleryürütürvedoğru

kararlar verir denilemez. Fakat vaziyet en medeni insan için de aynıdır vearadakifarkancakbirderecefarkıdır.Musa’nınhikâyesiZululariçinyenibirkonu idi; bu hikâye onların itikat sistemi içinde kökleşmiş ve fosilleşmişbulunmuyordu. İştebusebepledirki,bumeseleonlar tarafındanmantıkîbirşekilde düşünülebilmiş ve pratik bilgilerin ışığı altında incelenip tenkitedilebilmişti. Teessüs etmiş ve yerleşmiş gelenek ve inançların insan kafasıüzerindeki uyuşturucu tesirinin en iyi örneklerini iptidaî insanlardabulduğumuz muhakkaktır. Kendilerinin tabiata empoze ettikleri animizmhipotezinebunların itimat vebağlılıkları gerçektenpekkuvvetlidir.Tabiatınanimizmle yorumlanması ve izahı bunların içine işlemiştir. İptidaîler buhipotezlerine kul köle olmuş durumdadırlar. Bu hipotezin iptidaî insanüzerindepsikolojikyollardanyaptığıbaskıdandahaöncebahsedilmişti.

Bilgilerininazlığıgözönündetutulunca,iptidaîlerinanimizmgibibirteoriyigözlemleri yardımı ile kurmuş olabilecekleri düşüncesinin makul olduğunukabul edersek, animizm teorisinin birçok olgu ve gözlemlerin sınavlarınıbaşarı ile geçecek durumda bulunmuş olduğu da ileri sürülebilir. Meselâhastalıktedavileribaşarıileneticelenince,tedavidehükümsürmüşolanteorivehipotezlerindedoğruluğuteyitedilmişoluyordu.Animizminyaygınlığıvemünferitolgularıbirbirlerinebağlamavebunlarınhesabınıvermebakımındanpekşümullüolması,psikolojikâmillerindeyardımı ile,onun türlüsınavvetecrübeleribaşarıilegeçmesinevebusuretlefasitbirdaireşeklinegirmesineşüphesizkiyardımediyordu.Günümüzdebileenmodernteorilerinmüşkülâtçıkaranbirkaçolguvegözlemledevrilmesiimkânsızdır.

Evvelce bazı vesilelerle yaptığımız gibi, burada da, bilimsel zihniyetinancakaraştırmasafhasındakendinibârizolarakgösterebildiğinedikkatimizinçekilmesi icap eder. Bilinen şeylerin öğrenilmesi bakımından bilimselzihniyetinrolüpekküçüktür.Ayrıca, tafsilât içindeboğulmaktan,anlamadanöğrenmek ve mevcut bilimsel ve gayri bilimsel her türlü bilgileri edinmekihtiyacından ve bilenlerden öğrenmek usulünün hususuyla çocuktakitecessüsün arslan payını kendi üzerine çekmesi gibi bir çok sebeplerdendolayı, faal araştırmaya tekabül eden çeşitli bilgi edinme faaliyetinde debilimselzihniyetgenişölçüdeküsufauğrar.Hertürlümedeniyetseviyesindedurum aynıdır. Umumiyetle, yeni meselelerle karşılaşıldığı ve bilinen vealışılan sistemlerin esiri olarak bunları halletmek zorunda bulunulmadığı,hususuyla böyle yapmanın imkânsız olduğu zamanlarda bilimsel zihniyetkendinigösterir veverimli tatbik imkânları bulur.Fakatkarşılaşılanbugibivaziyetlerde de, kabul edilmiş teori ve düşüncelere aykırı olan ve bubakımdanmüşkülâtçıkaranbirkaçgözlemveyaolgununmevcudiyetibüyükbir mâna ifade etmez. Olsa olsa eski teorilere yeni destekler ve yamalar

vurulur. Ancak, bu gibi yamalar zamanla çoğalıp çeşitlenince artık eskininyetersizliği ve yeni teori ihtiyacı kendini göstermeye başlar. Belki daha damühimolarak,ancakbudurumveşartlaraltındayenibirteoribulunabilirvebusuretleeskisindenayrılmakiçin ilkdefaolarakmaddî imkânlarmeydanaçıkmışolur.Karşılıklıolarakda,mevcut teori,prensipve inançlardanşüpheedildiği ve yeni hipotez ve teoriler ortaya atıldığı sıralarda gözlemlerdenfaydalanmaverimibüyürvemuhakemekabiliyetiveyaratıcılıkimkânlarıpekbârizbirşekildeartar.

İptidaîatalarımızındahipotezlerinidüşünüptasarlarkenvehazırlayıportayaatarken gözlemlerinden çok daha bilimsel bir şekilde faydalanabilmişolduklarınıdüşünmekmakulolur.Şuhalde,bilimsihirdenveyasihirbilimdençıkmıştır demesek bile, pek eski atalarımızın gözlemlerine dayanarak vetecessüs hissi ile kamçılanarak, tabiatı izah yolunda olgular arasında genişmünasebetleraramalarıyönündeki faaliyetler ileanimizmarasındayakınbirilgi bulunduğunu iddia edebiliriz. Diğer taraftan, evvelce de söylediğimizgibi, ister istemezbilimsel değerleri ile kontrol edilmek ihtiyacındaolanvetecrübenin daimî ikazları altında yürüyen teknolojik işlerde ve avlanma vediğer pratik işlerinde, iptidaî insanların muhakeme kabiliyetlerinin vegözlemlerinden faydalanabilme vasıflarının bâriz olduğu görülmektedir.Özellikle araştırma safhasında teknoloji ile bilimin birbirlerine çok sıkıbağlarla bağlı oldukları ve insanın ilk entellektüel çalışmalarında şümullüsonuçlarındanfazlamünferitsonuçlarındabaşarıgösterebileceğigözönündebulundurulursa, bilimsel çalışmayı en eski başlangıçlarına kadar izlerken,teknolojik mahiyetteki çalışmalar üzerinde de önemle durmamız icap ettiğianlaşılır. Gerçekten dördüncü jeolojik devirde beliren insan nevinin diğerhayvanlara nazaran en büyük üstünlüklerinden birini onun alet yapabilmekabiliyetiileifadeedebiliriz.

Kolların yürümekte yardımcı rolünden affedilmiş olması ve başparmağınbütündiğer parmaklara dokunabilecekbir vaziyette bulunması, insanda elinöneminibüyükölçüdeartırmıştı.Bu sayedeel, diğerhayvanlarınhiçbirindebulunmayan ve meselâ at gibi hayvanların tırnakları veya pençe ile kıyaskabul etmeyecek derecede hassas olan bir dokunma uzvu halindemeydanaçıkmıştı. Ellerle yumuşaklık ve katılık, şekil, ağırlık, sıcaklık ve soğukluk,elastikiyetvesertlik,düzvepürüzsüzsatıhlarınpürtüktüveintizamsızlardantefriki gibi birçok özellikler hakkında bilgi edinilmesi kabildir. Dokunmahissinin,belki ilkdefaolarakGalile’ninüzerindedurduğubirvasfıda,aktifbir his uzvu olması, yani onda bir tahkik kabiliyeti bulunmasıdır. Kollarınserbest kalması ile, insanda vurmaktan başka atmak kabiliyeti de gelişmişbulunuyordu.Vurulanveya fırlatılanbir taşveya sopa insanın enbasit aleti

olarakkabuledilebilir.

İnsan beyninin ve çeşitli sesler çıkarabilme kabiliyetinin doğurduğuavantajları zikretmesek de, burada insan gözünün stereoskopik olmasındanbahsetmek yerinde olur. Bu sayede, cisimlerin iki kenarındangörülebilmelerinden,yaniparallakstanfaydalanılarakmesafetayinikabiliyetiartmışvegözleparmaklararasındaayarlıçalışmaimkânlarıbelirmişti.

El işlerindeki maharet alet yapmanın esasını teşkil ettiğine göre, bilimselfaaliyetin pek önemli bir tezahür şekli olan teknolojik kabiliyetin insanınbiyolojikvasıflarıylailgiliolduğumeydanaçıkar.Demekki,bilimininsanınbiyolojik vasıflarınınbir gereği olduğudüşünülebilir ve bilimsel çalışmanıninsanınönemlibiranavasfıveönünegeçilmezbirfaaliyetşekliolduğuilerisürülebilir. Bu düşüncelerden, bilimin esasında tatbikî olduğu ve bilimselçalışmanın, büyük ölçüde, muhit kontrolüne yöneltilen bir faaliyet vasfınıtaşıdığıanlaşılır.

Kuramsalmahiyettekibilimselçalışmayıgerileredoğru izlediğimizzamananimizmilekarşılaşmıştık.Animizmindetabiatkarşısındainsanıaktifolarakgösterdiğini,insanın,bucephedünyagörüşüyardımıyla,tabiattakikuvvetlerekarşı bir tedbir aldığını ve animizmin tabiat kuvvetlerine karşı birçoktedbirlere başvurulmasını tazammun ettiğini de dikkate almak faydalı olur.Esasen iptidaî toplumlarda sihir ile teknoloji arasında sıkıbağlarmevcuttur.Bununlaberaber, tecessüsünbilimselçalışmadakirolünüdeküçümsememekgerekir.Muhite intibak veya muhitle mücadele gibi, tecessüs de, canlılarınana özellikleri arasında sayılmalıdır. Gerçekten, insana nazaran pek geriinkişafmerhalelerindebulunanhayvanlardada tecessüsüniptidaîfakatbârizşekillerine rastlanmaktadır. Sihir gibi teorilerin kurulmasında bu âmilinkuvvetli bir rol oynadığını kabul etmek her halde lüzumludur. Tecessüs vepratik ihtiyaçlarınkarşılanmasıgibi ikizıtâmilinmevcudiyetinindaha fazlabizimolaylarıincelememizeyardımedensunîbirtasnifmahsulüolduğunudagözönündebulundurmamızicapeder.Tatbikattabuikiâmilçokzamaneleleyürürler ve tefrik edilemeyecek şekilde birbirlerine mezcedilmiş olarakbulunurlar.

Demek ki bugünkü mütekâmil safhalarında olduğu gibi, en eskibaşlangıçlarındadabilimleteknolojiarasında,kuramsalbilimletatbikîbilimarasındakilerebenzersıkımünasebetlervardı.Biliminaz inkişafettiği tarihîdevirlerde, sathi bir bakışla, bu iki saha arasında ayrılık, aralarındakimünasebet ve yakınlıktan daha bâriz olarak göze çarpabilir. Fakat hakikattebilimselçalışmaileteknolojialanındakiçalışmamahiyetitibariylebirbirindenfarksızdır. İnsanı teknolojikyenilikleregötürenyolbiliminilerlemeyolunun

aynıdır. Alınan sonuçlarmünferit vemevziî ve aynı zamanda derhal tatbikmevkiinekonmayaelverişli olduğuzaman teknoloji veya tıpvebazı tatbikîbilimlerle, sonuçlar şümullü olduğu zaman da, dahamükemmel bir çalışmaşekliolarak,biliminkendisiylekarşılaşırız.

Gerek teknolojik çalışma, gerek bilimsel çalışma, cemiyette yepyenikuvvetleryaratmakkabiliyetindedirler.Fakatteknolojikvebilimselçalışmayıbiribirlerinden tefrikte ısrar edilirse, teknolojinin ilerleme kabiliyeti biliminilerleme kabiliyetinden çok daha küçük olduğundan ve aynı zamandateknolojikbaşarıbilimdeolduğugibisistemliolmayıptalihvetesadüfebağlıbulunduğundan,toplumdaenönemlideğişmeveilerlemeâmiliolarakbilimikabuletmekgerekir.

BÖLÜMVII-BİLİMİNİNSANİHTİYAÇLARINAUYGULANMASI

Biliminsanıntabiatı,toplumuvekendisinianlamasınıvekavramasınıvebuçeşitli alanlardaki olayları açıklayabilmesini sağlar. Bilim insan merak vetecessüsününbaşarılıbir tatminşeklivesırfbilgiarttırmak istekvehırsı ileyaptığı zihnî araştırmanın verimli bir sonucudur. Bu bakımdan, biliminkendisiinsanınözelveönemlibirihtiyacınacevaptır.

Birikerekvedayanışmayolu ile ilerlediğinegöre,bilimin ilkyardımıyinebilimedir.Yenibilimselbilgi,dahayeni,dahadoğruvedahaeksiksizbilimselbilginin doğmasına yardım eder. Bilimin bilime yardımı yalnız bilimbölümlerinin sınırları içinde kalmaz. Bilimin çeşitli bölümleri arasında dabüyük yardımlaşmalar olur. Matematiğin hemen bütün bilimlere, fiziğinkimyayavefizikilekimyanınbiyolojiyeyaptıklarıyardımlarbubakımdanentipikmisallerdir.

Bilimin insan ihtiyaçlarına uygulanması, bu ihtiyaçları karşılamak üzereyapılan çalışmaların ve harcanan emeklerin en elverişli, en faydalı vemaksadaenuygunbirşekildecereyanetmesinisağlamaküzerebilimselbilgive çalışma metodundan faydalanmaktan başka birşey değildir. Bilimilerledikçe, onun insanlığa sağlayabileceği faydalar da beklenmedikgelişmelergöstermektedir.Bilimingerekmaddîgerekmanevîhayatımızdakitatbikatıbilimininkişafıilebirlikteartmaktaveçeşitlenmektedir.

Bilimin insan ihtiyaçlarına uygulanması ve bilimsel araştırmanın buisteklere göre ayarlanması bazı bilim adamları tarafından küçümsenmiştir.Bunlara göre, bilim gerçeklerinmeydana çıkmasına hizmet eder ve biliminmaddîtatbikatıancaktâliistihsalmaddelerimesafesindekalır.Diğertaraftan,bilimin gerektiği derecede tatbikat alanına aktarılmadığı ve en ileri

toplumlardabilebilimden tamamen faydalanılmadığı söylenmekte, bilim ileendüstri ve iş erbabı arasında yeter derecede işbirliği sağlanamadığındanşikâyet edilmektedir. Bu noksan, bilim sonuçlarını iş adamlarına tanıtmafaaliyetininverimlibirşekildeteşkilâtlandırılmamışolmasıveişadamlarınınbilimselbilgilerininnoksanlığıileizahedilmektedir.

Bu iki rakip zihniyet daha Eskiçağlarda belirmiş bulunuyordu. Yunanlılarhiçbirmenfaathissigüdülmeksizinyapılanzihnîçalışmalaradahabüyükbirdeğer veriyorlardı. Bu zihniyete karşı, Roma şehrinin muazzam su yollarımünasebetiyle, Milâdın 97’nci yılında Sextus Julius Frontinus tarafındanyazılmış olan şu cümleyi Romalıların faydacılık prensibine bağlılıklarınamisalolarakgösterebiliriz:“KimseMısırlılarınoâtılpiramidlerini,yahutdaYunanlıların pek meşhur olan fakat hiçbir işe yaramayan eserlerini bu subendleriyle, pek zarurî olan bu yapılarla kıyaslayabilir, bir tutabilir mi?”(Legget,s.415)

Menfaat hisleri ve tatbikî amaçlar güdülmeksizin sırf bilimsel bilgiyiartırmakarzusununtatminiiçinyapılanbilimselaraştırmalarabüyükbirdeğervermekverağbetgöstermekeğilimineyangözlebakmaksızın,bilimininsanihtiyaçlarına azami haddine kadar tatbik edilmesini sağlamayı düşünenlerinde kutsal bir ülkü peşinde koştuklarını söylemek yerinde olsa gerektir.Toplumlarınbilimidesteklemelerininsebebibilimdençokveçeşitli faydalarsağlayabilmeleridir.Fakatbilimintatbikatıileilgilenenbilimadamlarıtoplumiçinnekadarlüzumluise,bilimintatbikatıileilgilenmeyenlerdetoplumiçinoderecededeğerlidirler.Çünkübunlarınbilimeyapacağıyardımların tatbikîdeğerlerini de başkaları bulacaktır. Şüphesiz olarak, bilimdenmümkünolanenbüyükfaydalarısağlamakgerekirvebuçalışmanınveriminiartıracakherâmilinkamçılanmasıgerekir.Fakatherbilimadamınınfaydacılıkprensibinebağlanmasıiçinısraredilemez.

İnsanın tabiatla olan münasebetlerine çeşitli açılardan bakılabilir. Meselâtabiat kuvvetlerini insanın dostu ve insana zararlı diye kabaca iki grupaayırabiliriz. Tabiat kuvvetlerinin zelzele, fırtına ve genel olarak atmosferinnormal durumundan azamî ayrılışlan, su baskınlan, yıldınmve heyelangibitezahürleri, mikroplar ve umumiyetle hastalık, insana zarar verengruplardandır.Birdesosyalafetlervardırki,bunlarınbaşlıcalarıkıtlıklarveharplerdir.

İnsan kendisine düşman olan tabiat kuvvetlerinden bir kısmını altedebilmiştir. Bunun en güzel misali yıldmmdır. Bu kuvvetlerin diğer birkısmına da hiç olmazsa gem vurabilmiştir. Meselâ su basmaları ve nehir,taşmaları, bendler ve barajlar yardımı ile tahrip edici kuvvet yerine enerji

kaynağı haline getirilmekte ve bunlardan diğer birçok bakımlardan dafaydalarsağlanmaktadır;bunlardanancakhesapdışıhallerdezarargörülüyor.

Zelzele,kasırgaveheyelângibibazıtabiatkuvvetlerineinsanınhenüzgücüyetmiyor. Fakat bunlara karşı da hiç olmazsa bir dereceye kadar hazırlıklıbulunabiliyorvebazıtedbirleralınabiliyor.Meselâbirfırtınanınbaşlamasıveyörüngesi evvelden kestirilebilmekte ve alarm, kasırganın hareketinden çokdahahızlıolaraklüzumluyerleregönderilebilmektedir.Busuretlevapurlarınihtiyatlıhareketetmeleriveuçaklarınprogramdeğiştirmelerialınacakfaydalıtedbirler arasındadır. Zelzeleye karşı insan tamamıyla aciz durumda gibidir.Yalnız inşa yerlerinin ve tarzlarının seçilmesiyle buna karşı da bazı ihtiyattedbirlerialmakkabildir.

Her türlü tabiat kuvvetinden faydalanmak günümüzün ilerimedeniyetininve modern endüstrinin başlıca vasıflarından biridir. Makine sanayii ile elsanayii arasındaki en büyük bir fark bu olduğu gibi, taşıt ve ulaştırmaişlerinde devrimler yaratan keşif, icat ve ihtiralar da, tabiatın bu bakımdansömürülmesisayesindemümkünolmuştur.

Bilimsel buluşların insan ihtiyaçlarına uygulanmasını hedef bilen bütünçalışmasahalarınıtatbikîbilimadıaltındatoplayabiliriz.Butâbir,birtaraftanteknolojiyidegenişölçüde içinealmasıbakımındandiğer taraftandaondandahaşümullüolmasıvemeselâtıpgibibirsahayıdaifadeetmesidolayısıyla,“teknolojiyeşayanıtercihsayılabilir.Tatbikîbilimlesafbilimarasındakesinbir sınır çizilemezse de, bugün bir uzmanlık şekline girmiş tatbikî bilimlerçoktur. Bilimde ilerlemeler sağlandıkça, tatbikî bilimler de bu yenibuluşlardan faydalanmaya bakar. Ayrıca, duyulmakta olan ihtiyaçlarıgözönünde tutarak, tatbikîbilimalanındanispetenkısaamaçlı fakatsistemlive yoğun araştırmalar yapılır ve bu araştırma sonuçlarının insan istekleribakımından değerlendirilmesi ve pratik ihtiyaç alanlarına aktarılması içinuğraşılır.

Tatbikîbilimi, tıp,mühendislik,ziraatvehayvancılıkgibibaşlıcagruplaraayırabiliriz.Diğer taraftanda tatbikîbilimdegözönünde tutulanamaçlarıüçgrupta toplayabiliriz: Tabiî servet ve kaynaklardan insan ihtiyaçlarına enuygun bir şekilde faydalanılması, bunların verimlileştirilmesi ve yeni servetvekudretkaynaklarınınbulunması;insanlaratedarikedilebilecekmaddelerinveteminedilebilecekhizmetlerineniyiveadaleteuygunbirşekildetevzivetaksimi;insansağlığınınkorunmasıvebozulansıhhatiniadesi.

Bunlardanbirincisi inşa, tesis, imalve istihsalmeselesidirvemühendislikve endüstrinin çalışma alanına girer. İkincisi, yine aynı sahaya girmektenbaşka, genel olarak sosyal bilimler (hususuyla iktisat) ve sosyal bilimlerin

direktif ve diktesine uygun olarak geliştirilen bir kanun ve nizam sistemisayesindesağlanır.Üçüncüsüdetıbbıngörevidirki,bualandakibaşarılardaninsanlığın iyi bir şekilde faydalanabilmesi için yine sosyal bilimlerinyardımınaihtiyaçvardır.

Bilimin insana yaptığı hizmetleri, fizik ve sosyal muhitlerin kontrolü vedenetlenmesi olarak iki yönden mütalâa etmek de mümkündür. Faydalısonuçlar elde edilebilmesi için her iki çalışmanın elele vererek ilerlemesişarttır. Fizik muhitin yalnız başına kontrolü insan için zararlı sonuçlarverebilirveancakfizikmuhitinkontrolüileparalelolaraksosyalmuhitindetesirlişekildedenetlenebilmesiylefaydalıbaşarılarsağlanabilir.

Tıpbilimlerineneskilerindenbiridirvetabiîbilimlerdekiçalışmalarıbüyükölçüde kamçılamıştır. Yalnız tabiî bilimleri değil, fizikî bilimleri de tıbbayardımcıolarakkullanmakdüşüncesioldukçaeskidir.Astrolojivesimyadantıpta faydalamak için Ortaçağ’da büyük gayretler sarfedilmiş, Rönesanssıralarındadakimya,fizikvehattâmekaniğitıbbayardımcıetmekiçinacelekararlarverilmiştir.Oçağlarıniatrokimya,iatrofizikveiatromekaniksahalarıbuteşebbüslerinneticeleridir.

Sonbirasırda tıptaönemli ilerlemelerkaydedilmiştir.Buhusustabiyoloji,anatomi, fizyoloji, fizik ve kimyadaki yeni keşiflerden büyük faydalarsağlanmıştır. Tıbbın her sahasında terakkiler görülmekle beraber, büyükhamleler özelikle profilaksi, yani koruyucu hekimlik ve cerrahi sahalarındaolmuştur. Mikrobun keşfiyle bulaşıcı hastalıkların sebeplerinin anlaşılması,aşı ve serumun bulunması Pasteur’le Lister’e borçlu olduğumuz iltihap veantisepsikavramlarıvebuçeşitlibilgilerinverimlibirşekildetatbikatalanınadökülmesi,sonbirasrınbaşlıcatıbbîilerlemeadımlarınıteşkilederler.

Ortaçağ’daki bir doktoru gözümüzün önüne getirelim. Nabzı saymak içinsaati, vücut sıcaklığını ölçmek için bir termometresi bile yoktu. Teşhis içinonunyegânedayanağı tecrübevemümaresesivearazlarhakkındakimahdutbilgisi idi. İdrar ve nabız muayenesi indî ve takribi idi. Key ve bıçaklaameliyata karşı da tabiî olarak müteredditti. Perhize, kan almaya ve ilâçlatedaviyebaşvurduğuzamandadayandığıbilgimüphemvemahduttu.

Bugünkü doktorun vücudun çalışması ve sıhhatin bozulma şekillerihakkındaki bilgisi ölçüsüz derecede artmıştır. Elinde çok pratik aletlerbulunur. Kendisini destekleyen laboratuvarlarda kimyevî tahliller vemikroskopmuayeneleri,radyografiler,v.s.heptedavininencanalıcınoktasıve başlangıcı olan teşhis işinde ona yardıma koşarlar. Penisilin gibi, birçokhastalıklarıbirden iyiedenveşifalı tesirikatîvesariholan ilâçlarda teşhisişini basitleştirmek bakımından çok önemlidir. Tedavi şekilleri de eskisine

nazaran çok, çeşitli ve tesirlidir: İğne ve enjeksiyonlar, gudde hulâsaları vevitaminler, radyolojik tedavi, v.s. . Koruyucu hekimlik ile cerrahidekiilerlemelerise,yukarıdaişaretedildiğigibi,büsbütünönemliolmuştur.

İnsansağlığınınkorunmasıhiçbirsuretlegözönündetutulmaksızınyapılanbilimsel çalışmalardan tıbbın beklenmedik faydalar temin etmesi nadirolmamıştır; X-ışınları bunun en güzel bir örneğidir. Bundan başka, sırf tıpbakımındanyapılansistemlivedevamlıaraştırmalarvebu işe tahsisolunangenişkadrolumüesseselermevcuttur.

Tıpladenelmetotarasındakimünasebetilgiçekermahiyettedir.Birbakıma,sonuşifaolsunveyaolmasın,her tedavidoktor içinbirdeneyyerinegeçer.Deney tıpta otomatik olarak yapılır.Yalnız, deneylerin toplanarak bir arayagetirilmesivekıyaslanmasıgerekir.Busebepledirki,klinikgözlemlerinserihalinde kaydedilmesi usulü tıp tarihinde çok önemlidir. Fakat diğer taraftanda, bugünkü denel araştırma metodunun tıpta tatbikinde mühim engellerlekarşılaşılır.Çünküaraştırmanınidealolarakinsanüzerindeyapılmasıgerekir.Bu ise imkânsız olduğundan, deney maksadıyla kobay, tavşan ve fare gibibazı hayvanlardan faydalanmak zorunda kalınmıştır.Bu usul çok yaygın veoldukça eskidir. Alelâde mikroplar gibi kültürlerde üretilemeyen virüslerüzerindeki araştırmalara elverişli olmasıyla, bu usulün büyük faydası sonyıllardakendisinibirdefadahabârizbirşekildegöstermişbulunuyor.

Tıp, bilim tarihinde en devamlı araştırma konusu olmuş bir sahadır; bualandakiaraştırmalardünya tarihindehemenhemenkesintisizolarakdevametmiştirdenilebilir.Tabiîolarak,modernbilimselaraştırma,eskisinenazarançok daha sistemli ve etraflıdır. Bu çalışmanın devam etmesi de kati birmecburiyettir.Bilinmeyenve çözülmesi gerekenmeseleler çokve çeşitlidir.Misal olarak kanseri ele alalım. Kanser tıbbın henüz çözemediği birmuammadır.Bukonuüzerindekiaraştırmaveincelemelersayesindemuhtelifipuçları elde edilmiş bulunuyorsa da, bumeselenin tatmin edici bir şekildehalliiçinistikbalibeklemekicapediyor.

Hastalıklarınönlenememesiher zaman tedaviusullerininbilinmemesindenileri gelmez. Frenginin tedavisinde büyük ilerlemeler kaydedilmiştir veedilmektedir. Bununla beraber, bu hastalıkla mücadelede alınan sonuçlar,genel olarak, tıp bilgisi ile mütenasip olmamıştır. Çünkü bilimsel esaslaradayanmayansosyalvesosyalpsikolojikbazıâmillerkarşısındatıbbîçalışmaverimi azalmaktadır. Firengi, tıp bilgimizden tesirli bir şekildefaydalanmamıza dış şartların kuvvetle engel olabileceğine iyi bir misaldir.Cinsiyet meselelerinin tıbbî, psikolojik ve sosyal bakımdan rasyonel vebilimsel bir şekilde incelenmesindeve sarihvekesin araştırma sonuçlarının

uygulanmasındaenileritoplumlardabilebirçokengellerlekarşılaşılmaktadır;bu alanlara biliminnüfuzuvehususuyla bilimsel bilginin tatbikderecesi detabiiolarakonispettekısırlaşmaktadır.

Veremden de kısaca bahsedelim. Verem, mikrobu bilinen ve muayyeninkişaf safhalarında tedavi edilebilen bir hastalıktır. Fakat asıl önemli cihet,vereminiyigıdavetemizhavaileçokbüyükölçüdeönlenmesininmümkünolduğudur. Buna rağmen istatistikler tatmin edici olmaktan uzaktır. Bununsebebi cehil, fakirlik, sosyal ve ekonomik plânların yetersizliği gibi menfişartlarınmevcudiyetidirki,budainsansağlığınınkorunmasındafizikmuhitinkontrolü kadar sosyal muhit kontrolünün da önemli olduğunu açık olarakgösteriyor ve aynı zamanda, tıbbî araştırmaların toplum şartları üzerindekimüspetvebilimselaraştırmalarladesteklenmeleriihtiyacınıaçığavuruyor.

Sosyalşartlarınıslahıiletıbbayardımhususundaşimdiyekadarbaşarılmışolanişlerideküçümsememekgerekir.Eskideninsanlarbüyüksalgınlarınvekıtlık gibi âfetlerin pençeleri altında kıvranırlardı. Günümüzde bunlardanbüyük ölçüde korunulabilmektedir. Bir taraftan birçok bulaşıcı hastalıklarınsebeplerininanlaşılmışvetedavivekorunmaimkânlarınınbulunmuşolması,diğer taraftan da gıda, imal, muhafaza ve dağıtımının, taşıt ve ulaştırmaişlerinin fennî usullerle ıslah edilmiş bulunması ve temiz su ve gıda teminiusullerinin, modern mesken ve kanalizasyon sisteminin yaygın bir şekildetatbik edilmeleri, bu salgın ve âfetlerin önlenebilmesini büyük ölçüdesağlamıştır. Bu önemli başarılar tıp ile mühendislik ve endüstrinin sıkıişbirliği sayesinde mümkün olmuştur. Gerçekten, tatbikî bilim gruplarıbiribirlerinden ayrı ve müstakil olarak çalışamazlar; bunların hepsininbirbirleriileahenkdairesindeişbirliğiyapmalarızarurîdir.

Modernbeslenmeişiningerektirdiğibütünçalışmasafhalarındadabiliminküçüklübüyüklühizmetvetesirlerinigörürüz.Ziraatvetürlügıdaendüstrileritamamen makineler yardımı ile yapılabilmekte, gıdaların sıhhî olarakhazırlanmasıdayinebilimselusullerlemümkünolmaktadır.Muhtelifiklimvetopraklara iyi intibak eden ve meselâ çeşitli hastalıklara mukavemetgösterebilen yeni tip bitkilerin bulunması ve muayyen bakımlardan üstünvasıflı hayvan cinslerinin meydana getirilmesi gibi birçok meseleler büyükölçüde bilimin ışığı altında verimli bir şekilde incelenmekte ve uygulamaalanınakonabilmektedir.

Birçok bu gibi hususlarda insanlar eskiden de zamanla tecrübe sahibioluyorlar ve yoklaya yoklaya ampirik bilgi kazanıyorlardı. Hayvan vebitkilerde sunî istifa yapılıyor veya tabiî istifa neticeleri insan tarafındandestekleniyordu.Ziraatvehayvancılıktaçağımızdadayalnızmahallîölçüve

değerde olan birçok çalışmalar vardır; elde edilen birçok sonuçlar mahallîstatistiklere dayanır. Fakat çağımızın bâriz özelliği, sistemli laboratuvarçalışmalarıdır ve bu hususta birçok teorik bilimsel bilgiden defaydalanılabilmektedir. Veraset kanunları ve çeşitli vasıflar hakkındakiteferruat bilgisi, tasavvur edilen yeni tiplerin maksada uygun olarak veönceden kestirilmek suretiyle meydana getirilmesi imkânını vermektedir.Makineleşme ve çeşitli mahallî metotların standartlaştınlması da büyükönemdedir.

Modern bir toplumun teknoloji ve endüstriden beklediği hizmetler çok veçeşitlidir; inşaat ve şehircilik; kanalizasyon, yol, köprü, kanal, tünel,demiryolu, liman işleri; su bent ve depoları; temiz su dağıtımı; çeşitli taşıtaraçları; ısıtma, soğutma ve havalandırma; güç kaynağı türlü motor vejeneratörler;çeşitlialetler;telefon,telgraf,radyovetelevizyongibiulaştırmacihazları;tarlaveçiftliktekullanılacakalet,makine,gübre,v.s.;giyimeşyası;türlüyakıtlar,kağıt,cam,metalvehalitagibibirçokmaddelervebunlardanmamul çok çeşitli eşya.Bütün bu endüstri alanlarında bilimden sistemli birşekildefaydalanılmaktadır.

Bilimdeendüstrininyardımınamuhtaçtır.Biliminkullandığımalzemealetvecihazlararasındabilimadamlarınınşahsıemekleri ilemeydanagelmelerimümkün olmayanlar pek çoktur. Bilim adamının kendisi tarafındanyapılabilecek alet vemalzemenin de sınaimüesseselerdemütehassıs işçi vesanatkârlar tarafındanyapılmasıbirçokbakımdan faydalıdır.Busuretlehembilimadamınınzamandankazanmasıteminedilmektehemdealetveteçhizatkalitelerininyükselmesisağlanmaktadır.

Malzeme bakımından, bilimin endüstriye ihtiyacı oldukça eski olmaklaberaberbilimadamlarınispetenyeni zamanlarakadarbütünaletlerinikendielleri ile yaparlardı. Belki ilk defa olarak bundan iki asır kadar önce camendüstrisibilimadamlarınaoptikaletlertedarikinebaşlamışvezamanladiğerendüstrişubeleridebugibiyardımlarısistemliolaraküzerlerinealmışlardır.Bilimadamlarınınbugibialetlereihtiyacıozamanlarda,zamanınölçüleriiledahi,pekmahdutolduğundan,sanayiinbilimeyaptığıbugibiilkhizmetlerdeticarîteşebbüszihniyetininhâkimolmadığınıdüşünmekvebunlarıdahafazlabilimeyardımarzusununbirtezahürüolarakdüşünmekdoğruolur.Zamanla,çeşitlialet,malzemeveteçhizatınyapılmasıtamamıylauzmanlıkişlerihalinegirince,biliminendüstriyebubakımdanolanihtiyacıdahasarihvedahakesinbirzaruretşeklinegirmiştir.

Hususuyla tabiatta tabiî olarak mevcut olmayan maddeler bakımındanbilimin endüstriye ihtiyacı bâriz olarak kendini gösterir. Fakat bunlarda da

durumaynıolmuştur.Meselâonsekizinciasrınortalarınakadarkimyagerlersülfürik asit ihtiyaçlarını kendileri karşılarlar ve bu asidi kükürdün camkaplarda yakılması suretiyle elde ederlerdi. Bu usul masraflı ve ağırolduğundan, 1746 ‘da kurşun odalar usulünün bulunması üzerine, endüstrisülfürik asit istihsali işini kendi üstüne aldı ve zamanla, bilim adamının buihtiyacınışahsenkarşılamasınalüzumkalmamayabaşladı.

Ortaçağ,astronomiiçinoldukçahummalıbirolgutoplamadevresiolmuştur.Ortaçağ boyunca sistemli ve devamlı rasatlar yapıldığı ve ölçülerin dahadakikvehassasolmasınagayretedildiğigözeçarpar.Fakatbunu temin içinaletlerin büyütülmesi yoluna gidiliyor ve teknolojik müşküller bu yöndekiilerlemeleribârizbirşekildesınırlandırıyordu.Nitekimteleskopunbulunmasıile astronomide daha verimli çalışma ve terakki imkânları açıldığı gibi,verniyevemikrometrelerinhassasölçülerimümkünkılmalarıdabubakımdanbüyük faydalar sağlamıştır. Bunlar teknolojinin bilime yaptığı yardımlarıngüzel örnekleridir. Mamafih, çeşitli alet, malzeme ve teçhizatın icadıumumiyetleteknolojiilebiliminbirlikteyaptıklarıçalışmalarınneticesidir.

Özellikle Rönesanstan itibaren teknoloji ile endüstrinin bilimle işbirliğiyaparak ilerletilmeleri içinsistemlibirşekildeçalışılmıştır.Tatbikîgayelerleyapılanvebilimselçalışmaileteknolojiyibirlikteyürütmeksuretiyledevamettirilenmekanikalanındakikonulardanbirimermiyollarınınincelenmesidir.Kardan ile Galile’nin mekanik alanındaki başarılarında bu araştırmalarınbüyük faydası olmuştur. Mekanik alanındaki bilimsel araştırmalarındaGalile’nin kendi zamanı inşa tekniğinden faydalanmaya çalıştığı da açıkçagörülüyor.Özellikleonyedinciasırda,meselâdenizdeboylamderecesitayinigibi gemicilikle ilgili astronomik araştırmalar krallar ve hükümetlertarafındancaziparmağanlarladesteklenmişvekamçılanmıştır.

GuerickeileBöylefizikalanındakitürlüçalışmalarındasıksıkteknolojiyedayanmışlar ve teknolojiye karşı gösterdikleri bu ilgi bilimselçalışmalarındakiveriminartmasınısağlamıştır.Gerçektenbiliminpekbüyükbaşarılarkaydetmeyebaşladığıonyedinciasırsıraları,bilimile teknolojininverimliveilkdefaolaraksistemliişbirliğimisalleriiledoludur.AynıbaşarılıişbirliğinindahaeskifakatpekbârizmisalleriniArşimedileLeonardo’dadagörürüz.

On yedinci asrın başında Simon Stevin meyilli satıhlarda sürtünmesizhareketle ilgili olarak çağdaşı Galile’nin mekanikte yaptığı bazı keşifleriondan müstakil olarak bulmuştu. Stevin, sonuçlarını daimî hareketinimkânsızlığı prensibinden çıkarıyor ki, bu da daimî hareket makineleribulmak yolunda Ortaçağ sonlarında yapılmış olan umumiyetle teknolojik

mahiyetteki araştırmalardan tamamen kuramsal bir alanda çok verimli birşekildefaydalanılmışolduğunugösteriyor.

Bilimve teknoloji ve endüstrinin hususuylaRönesanstan sonraki semereliişbirliğimisallerineişaretederekbazıbilginlerbuişbirliğinindenelmetodunkeşfi olayının ve bilimin engin terakkiler kaydedebilmesinin temelindeolduğunu ilerisürmüşlervebundanöncekiçağlardabiliminuzunbirzamaniçin bâriz bir ilerleme göstermemiş olmasını da bilim adamlarının pratikişlerden ve elleri ile çalışmaktan kaçınmış olmaları ile izah etmekistemişlerdir.

Eflâtun, ideal bir şehir ve hükümet tarzı hakkındaki tasavvurlarınıanlatırken, el işlerini ve el sanatlarını esirlere bırakmış, bu gibi çalışmalarımütefekkirvefilozoflaralâyıkgörmemiştir.BudüşünceninEflâtun’dansonrauzun zaman ayakta kaldığı görülmekte, özellikleGeçOrtaçağAvrupa’sındabilim adamlarının kuramsal düşünmeye ve felsefe yapmaya çok rağbetgöstermelerine karşı elleri ile çalışmayı hor gördükleri bâriz olarak gözeçarpmaktadır.Meselâellerleçalışmayıicapettirencerrahlıkbuyüzdenhementamamen berberlere bırakılmış, bazı doktorlar elleri ile değil, kafaları ileçalıştıklarından şüphe edilmesin diye elleri arkalarında bağlı dolaşarakdoktorluk yapmayı âdet edinmişlerdi. Gerek Klâsik Yunan çağında, gerekOrtaçağ’da ve özellikle Roma İmparatorluğunda, işçi ve sanat erbabınıngenellikleesirlerdenteşekkületmişolduğudaayrıcadikkatedeğer.

Bu durum ve zihniyet şüphesiz ki bilim ile teknoloji arasındaki temas veişbirliğiimkânlarınıazaltıyor,kuramsalveuygulamalıçalışmalarıntamamenbaşka ellere bırakılmış olması bilimin teknolojiden faydalanmasına engeloluyordu. Mamafih şunu da kaydetmek icap eder ki, işçiliğe ve ellerleçalışmayagösterilenrağbetbakımındançokfarklıolantoplumlardadabilimile teknoloji arasında bu devirlerde daha ileri ve daha semereli işbirliğigörülememekte, biliminbuyüzdenhırpalandığını gösteren emarelere hiç debârizolarakrastlanmamaktadır.

Esir ticareti,çağdaşmedeniyetlerdeolduğugibi,Ortaçağ’daİslâmiyettederevaçtaidi.Fakatesirsınıfıyalnızgayrimüslimlereinhisarediyorvebugibiesirler arasında İslâmiyeti kabul edenler de otomatik olarak esirliktenkurtuluyorlardı. Bu sebeple esirlerin İslâm camiasındaki sayısı küçük veehemmiyetsizdi. Diğer taraftan, esasen el sanatlarının küçümsenmesi veyaesirlere inhisar ettirilmesi âdeti İslâmiyete yabancı olduğu gibi, meselâcerrahların doktorlarca aşağı görülmeleri ve doktorların elleri ile çalışmayatenezzül etmemeleri gibi vaziyetler de yoktu. Buna rağmen Ortaçağİslâmiyettenedenelmetodunnispetenfazlakullanıldığı,nede,birkaçasırlık

birzamanistisnaedilirse,biliminterakkiseyrininhızlandığı iddiaedilemez;bilimle endüstri arasında Ortaçağ Avrupa’ya nazaran daha ahenkli işbirliğiyapıldığını gösteren sarih işaretler de yoktur. İslâmiyette ilkin canlananbilimsel çalışma, teknolojiye verilen önem bakımından farklı bir durummeydana gelmediği halde sonradan ağırlaşmış, Avrupa’da da Ortaçağsonralarınadoğru,bilimileteknolojiarasındayukarıdabahsigeçenuzaklığınbulunduğusıralardabilimselçalışmatemposuhızlanmıştır.

Son birkaç asra kadar bilim ile teknoloji arasında sistemli işbirliğisağlanamamış, daha doğrusu, bilimin teknoloji ve endüstri hizmetindesistemlibirşekildekullanılamamışolmasını,herikialandaki,fakatözelliklebilimdeki gelişmenin böyle bir fayda sağlamaya yeter derecede ilerlememişolması ile izah etmek gerekir.Nitekim, on yedinci asırdan önce de, bilimintatbikî alanlarda değerlendirilmesi teşebbüslerinin münferit fakat önemlimisaller halinde oldukça fazla bulunmasına rağmen, bugünkü mânasıylabilimdekifaydacılıkprensipilkdefaolarakFrancisBacontarafındansarihbirşekildeifadeedilmişveilerisürülmüştür.

Tabiî olarak sınaî işlerde bilimin yardım kabiliyeti anî olarak kendinigöstermemiştir. Zaman zaman çeşitli alanlarda tedricî bir ilerleyiş olduğumuhakkaktır. Günümüzde de bilimin tatbiki, hem derece hem de çeşitlilikbakımından devamlı bir şekilde artmaktadır. Bazı bakımlardan da bilimteknolojinin bulduğu sonuçları açıklamak ve bu bakımdan teknolojiyeyetişmekveonutahliletmekdurumundandahapekfazlailerigidememiştir.

Bazımüzik aletlerinin imali zamanımızda bir tatbikî bilimolmaktan fazlaampirik tecrübeye dayanan bir sanattır. Çömlekçilik, çinicilik, tuğla imali,v.s., gibi birçok endüstrilerde de asırların tecrübesi ile tesbit edilen usul vekaidelerin bilim yardımı ile, bazen tamamen, bazen kısmenrasyonelleştirilmelerinden pek ileri gidilmemiştir. Fakat şüphesiz ki büyükhacimde imal ve istihsal işlerinde bilimin bu gibi müdahalelerinden vestandartlaştırmaimkânlarıvermesindençokkesinfaydalarsağlanmaktadır.

Başlangıçları ve temelleri bilimsel bilgiye dayananmeselâ optikmalzemeimalivegalvanizasyonişlerindebilebaşarısırrınıverenbirçokusulteferruatı,yoklanayoklanave ampirik yollarla bulunmuştur.Metallürjide, boya, kağıt,cam, v.s. gibi birçok endüstri şubelerinde aynı şekildeki misaller sayısızdenecekkadarçoktur.

Ziraat çok yakın bir mazide makineleştirme suretiyle modern tempoyauydurabilmiştir.Buvebunungibibiliminyardımıylaatılmışdiğeradımlarhiçküçümsenemezse de, ziraatte bugün de temel prensipler daha tarihten öncebulunmuş olanlardır diyebiliriz. Taneyi samandan ayırmak için bunları

rüzgâra,yani tabiîhavacereyanınakarşı savurmak tecrübe ilebulunmuşbirusuldür.Hububatıntaşvetopraklarınınayıklanmasıiçineleaynıusul,yahutdacazibedenfaydalanmasuretiylesudayıkanmakvetaşlamakusulü,bilimlehiçbir ilgisi olmaksızın ampirik bir şekilde bulunmuş ve kullanılmıştır.Bilimsel esasları hiç de anlaşılmadan yerleşmiş olan bu usulleri bugünmodernendüstri aşağıyukarı tadil etmeksizinkabuletmiştir.Yalnızbu işlerağır bir şekilde ve elle yapılacağına makinelere yaptırılmaktadır.Bakteriyofajların keşfi bu mahiyetteki bilimsel çalışmanın pek güzel birmisalidir.

Modernsanayiinbaşlıcalarındanveilkmüjdecilerindenolanveikiasırdanberi büyük adımlarla ilerlemiş bulunan dokumacılık sanayiinde de asıl anaprensiplerpekeskidir.Makineleşmebakımındanbuçalışmanınyeni şartlarauyması için önemli tadilât yapılmış ve insan emeği ve el tezgahları yerinemakineler geçmiştir. Makine sanayii ile el sanayii arasındaki başlıca farktabiat kuvvetlerinden faydalanmadır vebiliminpekbüyükölçüdeki yardımıburadagörülmektedir.Teferruatkabilindenolançoğuyeniliklerdedahafazlateknolojik ihtiralarla sağlanmıştır. Sunî ipek gibi iptidaîmadde bakımındanönemliyeniliklerancakçokyakınyıllardabaşlamıştır.

İnşaalanındakibirçokyeniliklerdenispetenteferruatkabilindensayılabilir.Eski taş, tuğlaveahşapbinalarıngösterdiğiçeşitlimeziyetleripekgerilerdebırakan ve yeni çığırlar açan yenilikler yoktur. Gelenekten başlıca ayrılmanoktaları çelik ve betonarme inşa usulleri ve malzemenin seri imalibakımından yapılan yeniliklerdir. Sıhhat mühendisliğini ilgilendiren vebilimin ışığındayapılmış olan sonyenilikler de çokönemlidir. Fakat İlk veOrtaçağlardan ve daha sonraki asırlardan kalma birçok mimarî eserler,bilimdençoksınırlıyardımlarsağlandığısıralardadainşatekniğinindikkatedeğerbirşekildeinkişafedebilmişolduğunugöstermektedir.

Demek ki bütün bu misallerden çok önemli başarıların sırf teknolojikbuluşlarla sağlanabilmiş olduğunu görüyoruz, fakat bundan, biliminteknolojiye sağladığıyardımlarınküçükolduğumânası çıkarılamaz.Biliminteferruatderecesindekalanyardımlarıdaçokbüyükdeğerdeolmuştur.Ancak,biliminteknolojiyeyaptığıbugibiyardımlar,onundahabüyükyardımlarıylakıyaslanıncanispetenönemsizgörünebilirler.Meselâbiliminmakine,elektrikvekimyaendüstrilerindekibaşarıları,buendüstrilerindayandığıtemelleriveana prensipleri ve pek büyük sayıdaki teferruat bilgisini bulmakve kurmakderecesindeenginolmuş,hattabirçokhallerdebütünbunlarhementamamensafbilimalanındakiçalışmalardandoğmuştur.

Endüstrininbilimeönemliyardımlarıvardır.Fakatasılbüyükyardımıbilim

endüstriye yapar. Teknoloji ve endüstrinin bilime dayanmayan ampirikbuluşları vardır ve şüphesiz olarak, bunları küçümsemek yanlış olur. Fakatmevziîmahiyetteolduklarındanve talihve tesadüfebağlıbulunduklarından,biliminilerlemesiylebugibibuluşlartarihîönemlerindenkaybetmişlervegeriplânlara çekilmişlerdir. Bugün endüstrinin emin, büyük, sistemli ve plânlıterakkileri bilim sayesinde olmaktadır. Bilimsel ilerlemeye dayanmayanendüstri yerinde saymaya ve rekabet mevzubahis olduğu takdirde ölümemahkûmdur.

Sanayiye ve sanayileşmiş toplumlara biliminmünferit olarak ve doğrudandoğruya yaptığı yardımlardan başka, daha dolambaçlı yollardan sağladığıyardımlar daoldukçaönemlidir.Bugünkümânasında endüstri nasıl bilimsizolmazsa, ileri kültüre dayanmayan endüstri de yavaş ve yaya kalır.Entellektüel kültürü yüksek olan bir muhitte endüstrinin verimi fazla olur.Sosyalpsikolojibakımından,ziraatçitoplumlarveendüstriyeltoplumlargibitasniflerinyapılmışolmasıdabubakımdandikkatedeğer.

Endüstrinin personeli, en basit işçisine kadar, özellikle kendi çalıştığımüessesedekiimalveistihsalprensiplerini,çalışmaesaslarını,malîveiktisadîmeseleleri anlayacak durumda olursa ve alâkalı bütün grupların bu esas veprensiplerden dürüst bir şekilde ve adalet icaplarına uygun olarakfaydalanması sağlanırsa, ahenk dairesinde çalışma ve verimli işbirliğişartlarınınteessüsüneveherkesingörevini istekleyapmasınayardımedilmişolur. Bunlar bilgiye dayanan ve herkesçe anlaşılan bir adalet tevziinin enmaddî ve basit sahalarda getireceği faizlerdir ve entellektüel kültürünendüstridesağlayabileceğifaydayamisalolarakzikredilebilir.

Bilimin endüstriye yaptığı en mühim yardımlar şüphesiz ki doğrudandoğruya yaptığı yardımlardır. Bunlar tatbikî bakımdan değerlendirilenbilimsel buluşlardır. Bilimin faydacılık prensibi gütmeden de olsa vardığısonuçlardan tatbikî bilim er geç faydalanma yolları bulur. Bundan başka,insan isteklerini göz önünde bulundurarak, tatbikî bilimin yaptığı sistemliaraştırmalar vardır. Bunların yardımı ile endüstride ve insanın günlükihtiyaçlarıileilgilibütünfaaliyetlerdeplânlıvesistemlibirşekildeilerlemelerkaydedilir. Bunların dışında olarak da, ampirik yollarla yapılan buluşlar,ihtiyaçlarınıkarşılamakvehayatınıonarmakiçininsanayardımederler.

Bütün keşif ve ihtiralar ilk önce teorik değerdedirler. Gerek yeni usullergerek yeni maddeler, ilkin kuramsal yenilikler şeklinde ortaya çıkarlar.Bilimsel bakımdan büyük değerde olan bu gibi bazı buluşların tatbikkabiliyeti bakımından değerleri pek küçük olabilir. Bu ilk başarıdan sonra,buluşların ekonomik bakımdan değerlendirilmeleri ve pazarda rekabet

edebilecekmaliyetfiyatlarınınsağlanmasıyönündekibirfaaliyetsafhasıgelir.Keşiflerin laboratuvar safhasından fabrika safhasına geçmesi gereklidir. Buçalışmadabaşarıiletamamlanınca,bilimağacınınyenimeyvesiolgunlaşmışveinsanlığasunulacakhalegelmişbulunur.

Endüstrinin bilim yardımı ile kaydettiği başarıların belki en önemlisi,evvelce de bahsedildiği gibi, insan ve hayvan kuvvetleri yerine tabiatkuvvetlerini kullanan makinelerin geçmesidir. Enerji istihsali ve naklibakımından sağlanangelişmelerözellikledikkati çeker; enerji santrallerindetoptanistihsaledilengüçpekuzakyerlerdekullanılabilmektedir.

Gerekistihsal,imal,inşavetesisişlerindevegereksenakilişlerindetabiatkuvvetlerinden birçok yönlerde faydalar sağlanabilmektedir. Tabiat hammaddelerinin tabiat kuvvetleri yardımıyla insana yarar eşya ve istihlâkmaddelerihalinegelmesi,bunlarıntarlaları,çiftlikleri,fabrikaları,şehirlerivelimanlanbirbirlerinebağlayankara,suvehavayollarıiledağıtılması,biliminışığında yürüyen türlümühendislik ve endüstri dallarındaki uzun çalışmalarsayesinde yapılmakta ve bu alanlarda durulmaksızın ilerlemelersağlanmaktadır.

Tabiattaki bazı ham maddelerin mevcudu azalmaktadır. Bunların yerineyenilerinin bulunması icap eder. Bazı ham maddelere sahip olmayan bazımemleketler de bunların yerine geçecek başka maddeler bulmakistemektedirler. Mevcut ham maddelere nazaran çeşitli bakımlardan dahaelverişli,dahakullanışlıvedahaekonomikyenimaddelerinbulunmasıvetâliistihsal maddelerinin değerlendirilmesi yolundaki çalışmalar da, büyükçaptakibaşarılararasındadır.Kullanılışyerlerinegöre,ölüağırlığıaz,yüksekhararete, sürtüşmeyle, haricî hava şartlarına ve paslanma gibi tesirleredayanıklı yeni maddelerin bulunması, özellikle yeni karışımlar, sunî petrolgibitâlikarbonendüstrisiveplâstiklergibiyepyenimaddeler,endüstrininbuyöndekiilerlemelerineengüzelmisallerdir.

Yeni imal ve istihsal usullerinin bulunması hâlâ endüstrinin bilimyardımıile attığı büyük ilerleme adımları arasındadır. Kimya endüstrisinde bununbirçok güzel misalleri vardır. Standart parça ve seri imalat usulleri birçokendüstri dallarında ve özellikle otomobil endüstrisinde büyük devrimyaratmıştır.Bununsosyalşartlarüzerindekitepkilerinibelirtmekiçinyol,taşıtvezamanzihniyetiüzerindekitesirlerinidüşünmekkâfidir.

Tatbikîbilimdekitipikbirçalışmaşekli,kaliteyiyükseltmekleberaberimalveistihsalzamanınıkısaltmakvelüzumluişçisayısınıneksilmesiyle,maliyetfiyatlarının düşmesini sağlamak gayesiyle yapılan yeniliklerdir.Meselâ çoksayıdaustaveehliyetliişçiyerine,dahaazsayıdaveyetiştirilmeleridahakısa

zaman alan işçi ile çalışabilecek makinelerin bulunması gibi. Bu sayede,bütün ilgililer için adalete uygun bir faydalanma sisteminin tatbik edilmesişartıyla, üretici ve işçi kazancı yükselmekle beraber, tüketiciye de daha iyikalitedeeşyayıdahaucuzatedariketmekmümkünolmaktadır.

Endüstrialanındakiçalışmalarıaşağıdakibeşbüyükgrubaayırabiliriz:İnşa,makine, elektrik, kimya ve metallürji endüstrileri. Bütün diğer tasniflerdeolduğu gibi, bunları da birbirlerinden kesin olarak ayırdetmek hakikateuymaz. Hepsi de birbirlerine girişiktir ve birbirlerinden geniş ölçüdefaydalanmak zorundadırlar. Diğer taraftan, çeşitli endüstrilerin sayısınıyüzlerlesaymakdamümkündür.

Eskiçağlardanberi inşaişlerindebilimilebirlikteyürümekimkânlarındanfaydalanılmaya çalışılmıştır. İnşa sahasının bilim ile ilgisi nispeten eskidir.Matematikilemekaniğinonyedinciasırdanberiyaptığıbüyükilerlemelerdenfaydalanan inşa mühendisliği bilimin yeni buluşları ile cihazlanarakilerlemektedevamediyor.

Makine mühendisliği de oldukça eskidir. Helenistik ve Ortaçağlardakiotomatlarve türlümakinevealetlergerekkuramsalgerekpratikdenemeveuğraşmaların çok eskidenberi elele vererek ilerlemeye çalıştıklarını açıkçagösteriyor. Son asırdanberi yeni güç kaynaklarından faydalanmak ve yenibilimsel bilgiye dayanmak suretiyle makine endüstrisi çok önemli ölçüdezenginleşmiştir.

Eskiçağlardamakineendüstrisindenbahsetmekbiraz tuhafoluyor.Fakatoçağların mütevazı başlangıçları ile günümüzün makineleri arasında aşağıyukarı kesintisiz bir tarihî tekâmül mevcuttur. Greko-Romen çağlar ileOrtaçağ’daotomatadıaltındatoplayabileceğimiztürlümakinelereraslıyoruz.Bunlar arasında başlıcaları su saatleri,mabet kapılarınınmuayyen saatlerdeotomatik olarak açılmasını sağlayan tertibat, tazyikle fışkırtılan su buharıveya hava yardımı ile küre şeklindeki hafif cisimlerinmuallakta tutulması,öten kuşlar ve borazan çalan mankenler, kutsal içkilerin kendi kendineakmasınıvebirkabaakansuyunyarattığıhavacereyanlarındanfaydalanarakorg çalışmasını sağlayan tertibattır. Bunların vazifesi bazen insanıeğlendirmek, bazen hayret ve takdir uyandırmaktı.Bumakineler iş görmekiçin değil, hareket meydana getirmek için kullanılıyordu. Buhar reaksiyontürbini de dahil olmak üzere, bu makinelerin hiçbiri insan emeğinin yerinitutmuyordu.Esasen işvekudret istihsalibakımındanbumakinelerinhiçbiriinsanadelîkabiliyetvekuvvetineüstündeğildi.

Tabiat kuvvetlerinden faydalanma ve onları çalıştırma esasına dayanan veekserisiçokeskiolanyelken,sudolabı,yeldeğirmenigibimisallerdenbaşka,

çeşitlimanivela vemakaralar, vidalı presler, tekerlek ve öğütmek için basitdeğirmenler gibi insan ve bazen da hayvan adelî gücünü artırmaya yarayantertibata da rastlanmaktadır. Bunlar, pratik bakımdan, yukarıda bahsi geçenotomatlardan çok daha faydalı makinelerdi. Cansız tabiat kuvvetlerindenfaydalanma gibi soyut bir kavramın doğmuş olmasını göstermeleribakımından otomatlar çok dikkate değer. Fakat yukarıda söylediğimiz gibi,bunlardan faydalanarak yeni enerji kaynakları bulmak zihniyeti henüzteşekkületmemişti.Buşekildekifaaliyetiçingerekliimkânlardaesasendahahazırlanmamış bulunuyordu. İnsan kuvveti yerine tabiat kuvvetlerinigeçirmek arzusu bakımından Geç Ortaçağ’da daimî hareket makineleriüzerindeçalışılmışolmasıdadikkatedeğer.

İnsanınkendiadelîkuvvetinikullanmasışüphesizkihiç farkındaolmadanyaptığı bir şey olarak başlamıştır. İnsan kuvveti yerine hayvanlardanfaydalanma, bu bakımdan ilk büyük yeniliktir. Bu yenilik hem bazı pratikgüçlüklerinaşılmasını,hemdeyenibirdüşüncevezihniyetinbaşgöstermesiniihtiva eder. Hayvanlardan iş görme hususunda faydalanma uzun asırlarboyuncatedricîgelişmelerleverimlileşmiştir.Koşum,eğer takımı,göğüslük,nal, tekerlek, dingil v.s. gibi birçok teknik buluşlar zamanla tatmin edicişekillerlemeydanaçıkabilmiştir.MeselâOrtaçağ’daiyibirgöğüslükşeklininbulunması, attan eskisine nazaran takriben üçmisli kadar faydalanabilmeyimümkünkılmıştır.

Bunlardan sonraki büyük adım, cansız güç kaynaklarından, yani soyutkavramlar olarak tabiat kuvvetlerinden faydalanma safhası olmuştur.Bununilköncemünferitmisallerolarakortayaçıktığınıgörüyoruz.Modernmakinemühendisliğinin meydana gelmesinde teknolojik ve psikolojik bakımdanolduğukadar,biliminyardımınaihtiyaçbakımındandagüçlüklervezamanlaaşılacakmerhalelervardır.Ancakonyedinciasırdansonradırkibuyöndekiçalışmalar bilimsel bilgi ile desteklenerek gittikçe hızlanabilmiş ve büyükölçüdeverimlileşmiştir.

Elektrik endüstrisi doğalı daha bir asır olmamıştır. Fakat çok müspet birbilgi kütlesine dayandığından ve tatbike hazır birçok bilimsel sonuçlardanfaydalandığından, elektrik endüstrisi az zamanda büyük gelişmelergöstermiştir; önünde engin başarılı bir istikbalin bulunduğu da tereddütsüzolaraksöylenebilir.

Statikelektrikvemıknatısİlkçağ’danberibilinmekteidi.Fakatbubilgidentatbikî alanda faydalanmayolundauzun zamanhiçbir ipucubulunamamıştı.Elektriksanayiinindoğmasınıhazırlayanönemlikeşiflerondokuzuncuasırdayapılmıştır. Akar elektriğin ve elektrik enerjisini depo etme yollarının

bulunması, elektrik bilgisinin matematikleşmesi ve elektrik ile manyetizmarasındaki münasebetler ve saha tesirleri üzerindeki önemli keşiflerinyapılması,zikredilecekbaşlıcahazırlayıcıâmillerdir.Elektriğinsınaîleşmesinihazırlama bakımından en önemli bilim adamları olarak Volta ile Faradayzikredilebilir.ElektriksanayiininbaşlamasındadaEdisonbüyükölçüdeetkenolmuştur.

Elektriksanayiinihazırlayanbaşlıcabilimselilerlememerhaleleriniburadakısacagözdengeçirelim.1800yılındaGalvanicansızbirkurbağanınbacağınamadenîbircisimletesadüfiolarakdokunmuş,normalsayılamayacakderecedeşiddetliolanbirhareketmeydanagelince,buolayüzerindedikkatledurmuşve senelerce sürekli incelemeler yapmıştır. Bu olayı kurbağadaki “hayvanielektrik” ile izaha çalışan Galvani böyle bir meseleye dünyanın dikkatiniçekmek suretiyle büyük bir hizmet yapmış olmaktan başka, bu olayınmeydana gelmesi için adelenin iki ucunun başka başka cinsten olan vebiribirleri ile temasta bulunan iki madenle temasa gelmesi icap ettiğini detesbit etmiştir.Meseleyi ele alanVolta, elektriğinmadenlerden geldiğini vearadahayvanibirdokununbulunmasınınhiçdeşartolmadığınıgöstermiştir.Busuretleelektriktekienönemlikeşiflerdenbiriyapılmışoluyorduki,budaelektrikakımınınkeşfidir.

İkinci büyük adım elektrik ile manyetizm arasındaki münasebetlerinbulunmasıolmuştur.1819’daOerstedelektrikakımınınbirmıknatıskutbunuakımıngeçtiği telinetrafındahareketettirmeyeçalıştığınımeydanakoymuş,az sonra da Amper elektrik akımı ile mıknatıs arasındaki karşılıklı etkilerioldukça etraflı bir şekilde izaha muvaffak olmuştur 1823 ‘te Faraday,üzerinden elektrik geçen bir telin bir mıknatıs kutbu etrafında dönmesinisağlamanınmümkünolduğunugöstermişvebusuretleilkelektrikmotorunuyapmaya muvaffak olmuştur. Mıknatıs etkisi ile elektrik akımı meydanagetirmek yolundaki ilk başarıyı da yine 1831’de Faraday göstermiştir.Elektrik akımının tesadüfi keşfi üzerinden daha yarım asır geçmeden,elektriktenışık,hararetvehareketeldeetmekimkânlarıbulunmuştur.Kısabirzamansonradabunlardanbüyükölçüdetatbikifaydalareldeedilmiştir.

Tatbikî bilimin ve kısa görüşlü faydacılık prensibinin direktifi ile yürüyençalışmalarınuzunasırlarboyunca sağlayamadığıpratik faydaları safbiliminbazen pek kısa bir zamanda verebileceğinin açık bir misalini elektrikendüstrisinde görüyoruz. Elektrik bilgisinin sınaîleşme safhasına en yakınolanvebubakımdanpekbüyükhizmetlerigeçmişolanFaradayınbilehiçbirtatbikî amaç gütmeksizin çalışmış olduğuna şahit oluyoruz.Yeni keşiflerinideneyleryardımıilebirkonferanstaizahetliktensonraFaraday’adinleyicileriarasındabirkadınbütünbukeşiflerinnefaydasıolduğunusorunca,Faraday

da kendisine çocuk doğurmanın ne faydası olduğunu sorarak mukabeleetmişti. Halbuki, dünyanın Faraday’a borçlu olduğu elektrik motorlarınınbugünküöneminibunlarıntekabülettiğiparamiktarıvesermayeileölçersekmuhakkakkiastronomikrakamlarlakarşılaşırız.

Makineveinşaatmühendislikleriylebunlarıntemeliolanmekanikvegenelolarak fizik ve matematik arasında bugün oldukça kesin bir iş bölümüyapılmışbulunuyor.Yani,buteknikalanlardayandıklarısafbilimlerdenileriuzmanlık sayesinde oldukça uzaklaşmış bulunuyorlar. Elektrikmühendisliğinindekendiözelmeselelerimevcutturvezamanlaartmaktadır.Fakatkimyaendüstrisiylekimyabilimiarasındahenüzpekfarkyokgibidir.Bunlarınarasındakienbüyükayrılıkşudurkikimyabilimininlaboratuvardagramlarlatecrübeettiği,bulduğuvetatbikettiğitepkimeşekilleriniveistihsalusullerinikimyaendüstrisitonlarlayapmayaçalışır.

Kimya bilimine nazaran kimya endüstrisinin hususî meseleleri, büyükmiktarlarlaçalışmakvebüyükmiktarlarlaçalışırkenkarşılaşılanhususiyetlerigöz özünde tutarak hareket etmektir kullanılacak laboratuvar usullerininiktisadı mülahazalar bakımından tatmin edici duruma getirilmesi kimyabilimini ilgilendirmeyi kimya endüstrisini ilgilendiren başlıca meseledir.Esasen kimya endüstrisinin yaptığı işler umumiyetle muayyen bir üretimhacmindensonramisadîolmayabaşlarlar.Dahapekyeniolanmodernkimyaendüstrisinin, kendisine açık bulunan imkânların, yani kimya bilimininkendisine hazırlamış olduğu bilgi kütlesinin ancak küçük bir kısmınısömürmüşolduğunusöyleyebiliriz.

Kimyanın münferit insan ihtiyaçlarına tatbiki çok eskidir. Uzun zaman,kimya bilimiylemevziimahiyeteki tatbikatı binerlerinden ayırdedilmeksizinbirlikte yürümüşlerdir. Ortaçağ da kimyadan muazzam ölçüde pratikyardımlar sağlamak hususunda büyük ümitler beslenmiş olduğuna, kimyayardımıyla ucuzmadenlerden altın yapmakve sana ebedî hayat verecekbiriksir bulmak için gayretle sarfedilmiş bulunduğuna, fakat bu hülyalarısemeresiz uzun çalışmalardan sonra terketmek zorunda kalınmış olduğunaevvelcedetemasetmiştik.

Modern elektrik ve kimya endüstrileri gibi, metallürji de insan hayatındabüyük devrimler yapacağa benziyor. Metallurjinin özellikle alaşımlarüzerindeki çalışmalar, istikbal için büyük vaatlerde bulunmaktadır. Mevcutmaden ve alaşımlara nazaran daha ekonomik ye çeşitli bakımlardan çeşitliihtiyaçlaradahaelverişli yemalaşımlarınbulunmasıbualandaki çalışmanınönemli bir kısmıdır. Metalürji, metal ve alaşımların özelliklerini incelemebakımından, özellikle fizikten ve kimyadan, yeni yeni, büyük faydalar

sağlamanınyolunubulmaktadır.

İnşa, makine ve kimya endüstrileri gibi metallürji de mevziî ve münferittatbiki bilgi olarak çok eskidir. Madenlerin bulunması ve kullanılmayabaşlamasıbüyükçaptakikavimlerarasıticaretikesinbirsurethalinegetirmişvebusuretletarihinarifesindemedeniyetinterakkisiüzerindeönemliölçüdeetkiliolmuştur.Fakatbütünbuçeşitli sınaî faaliyette, sonçağlarda,bilimselbilgidenfaydalanmaimkanlarıbârizbirşekildearttıkça,verimvebaşarıdaonispette önemli hamlelerle büyümektedir.Modern toplum hayatının ve ilerimedeniyetin başlıca bir özelliği olan modern endüstriyel faaliyetin temelibilimdirvebuyöndekiilerlemelerbilimselilerlemeilemümkündür.

Sonuç olarak ve özetle diyebiliriz ki, modern dünyamızda ve ilerimedeniyette, eğitim ve öğretimde ve genel olarak kültür işlerinde yaratılandeğerlervesağlananbaşarılardanbaşka,ziraatvehayvancılıkta;iktisadî,malîve ticarî işlerde; münakale ve ulaştırmada; sağlık işlerinde; tesis, imal veistihsalişlerinindüzenlenmesinisağlayansınaîfaaliyette;vebütünbuişlerinicap ettirdiği kısa ve uzun vadeli plân ve projelerin tasarlanma veuygulanmasında ve teşkilât ve idare işlerinde, sistemli bir şekilde biliminışığındayürünmektevebilimebelbağlanmaktadır.

BÖLÜMVIII-BİLİMEKARŞIYÖNELTİLENTENKİTLERFelsefî bakımdan bilimin dayandığı determinizm esası tenkit edilmiştir.

Çünkübilimburadabirpeşinhükmedayanıyor;olguveolaylarınherzamaniçin ve gelecekte de aynı kanunlar gereğince cereyan ettiğini ve edeceğinikabul ediyor. Halbuki durumun gerçekten böyle olduğu nasıl garantiedilebilir? Şüphe ve tenkit bilimsel zihniyetin de önemli bir kısmını teşkileder.Fakatbutenkittenmaksatbilimselçalışmanınbusorununkaticevabınıbeklemesini istemek ise, bilim bunu hatalı bir zihniyet olarak kabul etmekzorunda kalır. Bilim determinizmi yanlış çıkaracak hiçbir misalerastlamamıştır.Halbukibilimselçalışmagözlemveolgularadayanır.Demekkibilimdeterminizmeaykırıolguveolaylarlakarşılaşırsa,ancakozamanbukonuyufelsefîtenkitingerektirdiğiyoldanelealabilir.

Bu bakımdan bu sorunun cevaplandırılması bilimin tetkik alanı dışındadırdenilebilir. Bununla beraber bilimsel çalışma determinizmin mânasınıntahlilinetamamenyabancıkalmışdeğildir.Atomvemolekülfiziğiüzerindekiçalışmalardeterminizminihtimalvestatistikesaslarıileelealınabileceğinivehiçolmazsabazıhallerde,tesadüfeircaedilebileceğinigöstermiştir.Fakatbudeterminizmin yanlış olduğuna hiçbir suretle delil teşkil etmez. Meselâkolloidlerdekiküçükparçacıkların intizamsızhareketlerinin,moleküllerinbuparçacıkların satıhlarına çarpması neticesi olduğu anlaşılıyor. Bu

parçacıkların satıhları bu satıhlara çarpan moleküllerin sayıları bakımındanküçüksatıhlarsayılabileceği için,birandaparçacıklarazıtyönlerdençarpanmoleküllerintesirleribirbirleriniyoketmezler,parçacıkbazenbirtarafabazendiğer tarafa doğru hareket eder. Fakat satıhlar büyüdükçe, molekül sayılarıarasındaki fark nispî değerini tamamen kaybedeceğinden, meselâ Arşimedkanunu,satıhlarıböyleolanbütüncisimlerekabilitatbikolur.

Fakat söz konusu tenkitin tamamıyla haklı ve yerinde olup olmadığımeselesi üzerinde de düşünülmeye değer. Felsefe rasyonalizme dayanır;kâinatınmuhakemeyoluileincelenebileceğiniveanlaşılabileceğinipeşinbirhükümolarakkabuleder.Halbuki,dahafelsefeninsistemleşmesiveilkşuuraçıkması çağında, yani Elea Mektebi sistemli ve şuurlu olarak bu prensipüzerindeyürümeyebaşlarbaşlamaz,mantık ilegözlemarasındabir çelişmegözeçarpmışvebunlarınbirbirleriiletelifiozamanfelsefesininmerkezîbirmeselesi haline gelmişti. Gerçekten felsefe de gözlem ve olgulara karşıyabancı kalamıyor. Halbuki determinizm esasını kabul etmeden olgularadayanmak imkânsız gibi görünüyor. Felsefî düşüncenin temelini teşkil edenrasyonalizm de vakıa felsefe tarafından tenkite uğramıştır. Fakat dikkatiçekmesi gereken cihet şudur ki, felsefe rasyonalizmi de rasyonalizmedayanaraktenkitediyor.

Bilim her çağda bazı şeyleri bilemiyor, bunları cevaplandıramıyor diyetenkite uğramıştır. Bilimin bu tenkitçilere karşı önemli zaferler kazandığıolmuştur.Fakat,nadirolmıyarak,biliminyardımıileyenimüphemolaylarvemeselelerdemeydanaçıkmaktavebunlarlisteyiyenidenkabartabilmektedir.Biliminbazıfelsefîsorularıhiçbirzamancevaplandıramayacağımuhtemeldir.Fakat bir taraftan, bazı soruların mâna ifade edip etmediği mevzubahisedilebileceği gibi, diğer taraftan da bilimin ilerde ne yönlerde ve ne derecebaşarı gösterebileceğini önceden kestirmek imkânsızdır. Auguste Comtekendinden pek emin olarak, gök cisimlerinin kimyevî bakımdanincelenmelerinin bir imkânsızlık olduğunu söylemişti. Halbuki aradan çokzaman geçmeden bu işin spektroskop yardımı ile başarılabileceği, hem debaşarılmasıpekgüçbirişolmadığıgörülmüştür.

Bilimin enmühim özelliklerinden birinin ilerlemek olduğunu söylemiştik.Demek ki bugünkü bilimsel bilgimizde yarın bir sürü eksikler ve yanlışlarbulunacaktırBilimbubakımdanda tenkiteuğramıştır;bilimikendibulduğusonuçlara sadık kalamayan, hiçbir şeyde karar kılamayan ve dikiştutturamayaraksebatsızbirşekildedeğişenbirsistem,bilimselbilgiyidezekâoyunlarınınmuvakkatneticeleridiyevasıflandırıpküçümseyenlerolmuştur.

Bu gibi tenkitler bilimi anlamamayı ve takdir edememeyi gösterirler.

Bilimsel bilginin tashih edilebilmekabiliyeti birmahzur ve kusur değil, birfayda ve meziyet sayılmalıdır. Bilimin ilerleyebilmesi ve vardığı sonuçlarıtashih ederek gelişebilmesi, bilime olan güven ve itimadımızı azaltmamak,bilâkis artırmalıdır. Bilimde terkedilen sonuçlar çok olmuştur. Bazen yenisonuçların eskileri ile tezat teşkil edecek kadar farklı oldukları da vâkidir.Fakat bu gibi misallerde bile, eski sonuçların tamamen yanlış ve hakikatletabantabanazıtolduklarınıdüşünmekhatalıolur;bilimselilerlemenindaimadoğrusonuçlaragittikçedahafazlayaklaşmaşeklindeolduğunukabuletmekgerekir.

Birdefa,biliminherkısmımuhakkaksurettetashiheuğramaz.Biliminyenikeşifleri çok zaman evvelce bilinmeyen yepyeni şeylerin öğrenilmesi,sorulmamışsorularıncevaplarınınbulunmasışeklindeolur.Bilimintashihlerivedakiklikvehassaslıkbakımındangösterdiğiterakkiler,hemenherzaman,ancak yeni hassaslık ve dakiklikteki ölçme imkânlarının bulunması ilemümkünolur.Yani bubakımdanbilimin terakkisi, evvelcehissedilmelerineimkânolmayaneksiklerintamamlanmasışeklindeolur.Bilimselilerleme,birbakıma, mevcut bilimsel bilginin eksik ve yanlışlarını aramak ve aklagelmemişnegibisorularbulunabileceğiniaraştırmaktır.

Biliminnadirendeolsa,eskidenterkedilmişbirteorininyenibirşeklinegeridöndüğüolmuştur.Atom teorisiböyleolduğugibi,kuantum teorisidedahaeskiden hüküm sürmüş olan korpüskül teorisine benzemektedir. Simyayardımıilebaşkamadenlerdenaltınçıkarılabileceğidüşünceveümidiboşbirhayal olarak terkedildikten sonra, bilim son elli yıl içinde buna benzerdönüşümlerin mümkün olduğunu görmüştür. Bilim hiçbir ihtimalireddedemez diyebiliriz. Fakat doğruluğunu sarih olarak göremediği hiçbirşeyi de destekleyemez. Simya madenlerin dönüşümüne çok benzese de,bugünyinesimyayıreddetmekvedönüşümükabuletmekgerekir.Bilimeskiatom teorisini bugün de reddetmek zorundadır, fakat yeni atom teorisinidestekler. Korpüskül ve kuantum teorileri arasındaki benzerlikler de aynışekilde yüzeyseldirler, aralarındaki benzerlikler ancak bilimi pekilgilendirmeyenumumîvasıflaramünhasırkalırlar.

Bilimin teorilerindekideğişmelerinbirveaynıyöndegelişmelerolduğunuiddia etmek belki bir tefsir meselesi olur. Fakat bilimin yeni teorileri veaçıklama tasarıları daima eskilerine izah kabiliyetlerinin daha fazla ve dahatatminediciolmalarıbakımındantercihedilirler.Şuhaldeaçıklamakabiliyetvebaşarısıbakımından,teorilerindeğişmesideaynıyöndebirilerleyiş,yaniterakki sayılabilir. Bilimsel terakkinin ne bakımlardan tashih ve tadil, nebakımlardanbildiklerimizin daha sahih ve daha dakik olarak anlaşılması vehangi bakımlardan yepyeni şeylerin öğrenilmesi olduğunu daha önceki bir

bölümdeoldukçaetraflıolarakincelemiştik.

“Bugünkübilimselbilgininyanlışolduğuileridesariholarakanlaşılacağınagöre, bizimonanasıl itimadımızolabilir?” şeklindeki soruve tenkitlerin desağlam temelli ve sıhhatli sözler olmadığı yukarıdaki izahlardananlaşılmaktadır. Realist ve pratik görünmelerine rağmen, bu gibi sözlermaharetlibirşekildeifadeedilmişyanlışdüşüncelerdenbaşkabirşeydeğildir.Busözlerlekarşımızaçıkanbirtenkitçininfikrindesamimîolmasıiçin,ileridehatalı tarafları ve noksanları bulunacaktır diye meselâ penisilinle tedaviyetenezzül etmemesi icap eder ki, böyle bir kimse bulunsa bile, temsil ettiğizihniyetitakdiredenlerinçokolmayacağımuhakkaktır.

İnsanın en hakikî mürşidi olan bilim, aynı zamanda insanın en mütevazımürşididir. Bir taraftan insanı irşadederken bir taraftan da bu irşadını dahabaşarılı bir şekilde yapmaya uğraşır ve kendi hatalarının ortaya çıkmasınagayreteder.

Bilimintenkitiileilgiliolarakçokrastlananbirsorudaşudur:Biliminsanınsaadetini artırmış mıdır? Saadetin tarifi üzerinde uyuşmak pek güç olacağıiçinbusorununcevaplandırılmasıdaaynıderecedegüçtür.Saadetekseriyetlenispîdir; mukayese ile mâna kazanır. Herkes saadetten başka başka şeylerkasdedebileceğigibi,aynışahısiçindesaadetinbaşkabaşkaanlardakimânasıbirbirlerindenhaylifarklıolabilir.Ekseriyetlenormalşartlaraltındainsanıhiçdemesud etmeyen bir durum, bir felâketten sonra veya bazımüşkül şartlariçindebüyükbirsaadetkaynağıolabilir.Bugibiimkânlarıbiliminsistemlibirşekildehazırlayabileceğiiddiaedilemez.

Saadet kaygısızlığı, boş ve düşüncesiz bir kafayı, meselelerin üzerinedüşmemeyi,onları tahliledememeyi,pekneyaptığınınfarkındadaolmadanmukaddereboyun eğmeyi ve tatlı bir uyuşukluk içindeolduğuyerde serilipkalmayı ifade ediyorsa, bilim şüphesiz ki insan saadetini körleten bir âmilsayılmalıdır. Bu gibi vasıflar, insanın bazen muhayyilesinde bezeyerekhasretiniçektiğidurumlarıifadeedersede,gerçekteninsanayabancıvasıflar,sayılabilirler. İnsanın sadece gülebilmesi, her dem neşe ve sevinç içindeboğulabilmesi için aklının tamam olmaması lâzımdır. İnsan saadetinin,düşünce alanının genişlemesi ile orantılı olduğunu, insan ideallerinin veamaçlarının büyümesi ile birlikte arttığını da aynı kuvvetle iddia edebiliriz.İnsanbazıçetinmeselelerlekarşılaştıktansonramuayyenişleribaşarmaklaenbüyükhazvesaadetiduyar.Bilimdebaşarınınvebaşarısağlayançalışmanıngetirdiğibuzevkiinsanatattırabilir.

Saadet maddî alanda refah, bayındırlık ve sağlık durumu ile ilgilidir.Bunların tatmin edici şekillerde halli bir saadet kaynağı sayılacak olursa,

biliminsansaadetinipekverimlibirşekildeartırabilir.Medeniyetinilerlemesiile birlikte hastalıkların artmakta olduğu şeklinde bazı iddialar ilerisürülmüştür. Fakat bu iddialar ispatamuhtaçtır; bunları müspet veyamenfiolarak cevaplandırmayı sağlayacak sarih statistik bilgimiz yoktur. Kesinolarakbilinen şudur ki, bilimsel bilgimiz arttıkça, eskiden aynı sayılanbazıhastalıkları birbirlerinden tefrik etmek mümkün olmuştur. Bu bakımdan,eskiden teşhis edilemeyen bazı hastalıklar bilimsel bilginin ilerlemesisayesinde teşhis ve tedavi edilebilmeye başlandıkça, bilinen hastalıklarınsayısı da bir artış göstermektedir. İş hastalıkları ile endüstri alanındaki bazıhastalıklara gelince, meselâ yanma veya zehirli gaz teneffüsü, ister meslekdolayısıylaisterbaşkasebeplerleolsun,heryerdeveherzamanaynıdır.Fakatmuayyen mesleklerin ve çalışma şekillerinin doğurduğu veya ihtimaliniartırdığı bu gibi hastalıklar vardır. Herhalde, bilimin hastalık ve kıtlık gibibirçok âfetlere gem vurduğu ve onun bu faydalarının, muhtemel menfitesirleriilekıyaslanamayacakkadarbüyükolduğumuhakkaktır.

Saadethayalkırıklıklarınınazlığıileilgilisayılırsa,budurumunsağlanmasıgayelerin imkânlara göre ayarlanması ile mümkün olduğuna göre, bilimindikkatveuyanıklılıklatatbiki,bubakımdandabirsaadetkaynağısayılabilir.Fakatbir taraftanbilimmütemadiyen ilerlemektedir;diğer taraftandagerekyenigerekeskibilimselbilginin tatbikidaimabüyükölçüdedenemeşeklinimuhafaza edecektir. Bununla beraber, hesap dışı gelişmelerin azaltılmasışüphesiz ki her zaman için mümkündür. Herhalde bu bakımdan da biliminbaşarılarımuvaffakiyetsizliklerinigölgedebırakır.

“Bilim bazı meseleleri hallediyorsa, insanı bir sürü yeni meselelerle dekarşılaştırıyor” denmiştir. “İnsan mücadelecidir, didinme ve uğraşma insantabiatına uygundur” diyebilirsek, bilimin bu vasfını insan saadetini körletenbir vasıf olarak kabul edemeyiz.Bilim insanı şaşkınlıktan, acizden kurtarır;gerek bilimin kendi doğurduğu meseleleri, gerek menşeleri başka olanlarıhalletmekimkânlarınıinsanabilimverir.

İnsanın değişmeye karşı direnç gösterdiğini, bilimin ise değişme etkeniolduğunusöylemiştik.Budurumuninsansaadetiileilgisinibilimselimkânlarbakımından incelemek yerinde olur. İnsan yanılabilir, fakat bilim yanılmaz;enufakbiryanlışbirtaraftansırıtır.Özelliklebilimikendilerineönderedinentoplumlar, hesap dışı gelişmelerin sayısını azaltmak ve bilimin tatbikindetakip edilmesi gereken yolları en ince teferruatına kadar incelemekihtiyacındadırlar. Bu gibi meselelere karşı uyanık bulunmayan toplumlarınişleri oluruna bırakmaları ve zamanla kendi kendine olacak ayarlanmalarıtercihetmeleribazendahafaydalıolur.

Medeniyetler bazen tek tek ele alınmakta ve münferit bir medeniyetininhitatıvegerilemesi,onunyıkılmasıveyerineyenibirmedeniyetingeçmesiile ifade edilmektedir. Bu anlayışa göre, muhtelif medeniyetlerin gelişmeseyirleriboyuncaenkuvvetliolduklarıveengelişmişbulunduklarısafhalar,omedeniyet değer ve prensiplerinin rakipsiz olarak sahnede bulunduğu veinsanlarınbunlarıtahliletmedenkabulettikleridevreleretekabüleder.Fakatşunu da dikkate almak gerekir ki, medeniyeti, münferit medeniyetlerinüstündevehepsinikapsayanbirkavramolarakkabuletmekbirçokbakımdandahadoğruveuygunolur.Birmedeniyetinyıkılmasıomünferitmedeniyetingerilemesi olsa da, yerine gelecek yeni medeniyet eskisine birçokbakımlardan üstün olabilir. Asırlarca devam eden tatlı bir uyku içinde birmedeniyetindevamettiğinivegerilemediğinidüşünebiliriz.Fakatbirtaraftanstatik olmayan başka bir medeniyetle mukayese edilirse bu medeniyetingittikçe geride kaldığı ileri sürülebileceği gibi, medeniyeti bütün insanlıktarihineşâmilolaraktarifettiğimizdede,bumedeniyetinyıkılışınıveyenibirmedeniyetedönüşümünü,medeniyettebirilerlemesaymamızçokmâkulolur.

Değişme çağları umumiyetle medeniyetin en süratli olarak ilerlediğiçağlardır. Toplumda uyanıklık, bir toplumun gayelerinden şüphelenmesi veonlarakarşıbir tenkitçi tavrı takınması,ekseriyetledaha iyivedahayüksekgayelerin bulunması ve seçilmesi ile nihayet bulur. Eski ölçü ve değerlerleyenileri arasındaki farkın daima nispî ve indî olacağı ileri sürülebilir. Fakatölçü ve değerlerin, ülkü ve prensiplerin, hâkim fikirlerin değişmesi daimayeni imkânlardoğurur.Eski ihtiyaçları tatminetmişvevazifelerisonaermişolan değer ve prensipler yerine yeni ihtiyaçlara cevap verecek olan ve yeniyönlerde başarı imkânları yaratan yenilerinin geçmesi her zaman içinmedeniyettebirilerlemesayılabilir.

Düşünce ve his âlemindeki büyük değişmeler ekseriyetle insanlarda biristikrarsızlık,birmemnuniyetsizlikuyandırır.Maddîmenfaatlerinçarpışmasıbirtarafabırakılırsa,sırfpsikolojikbakımdanmuayyengruplarvehususuylaeski nesiller intibak kabiliyetinden mahrum olurlar, yahut da intibakta geçkalırlar.Şehirveköylervemuhtelifmeslekerbabıarasındadaintibakzamanıumumiyetle farklıdır. Bu gibi zamanlarda hem eski hem de yeni şiddetletenkite uğrar. Eski zihniyet, ölçü ve değerler tamamen yıkılıp maziyekarışmadan yenilerinin iyice benimsenmesi ve tamamen yerleşmesiimkânsızdır. Bu geçiş ve değişme çağlarında bir taraftan eski ölçülerdeğerlerini kaybederken, diğer taraftan da yeni ölçüler insan düşünce vehareketlerine tamamen hakim durumda bulunamazlar. Bu devirlerdekiistikrarsızlıkvehoşnutsuzlukbusuretlebirzamaniçindevameder.

Misal olarak kanun ve nizamları, örf ve adetleri ve genel olarak ahlâk

konusunu ele alalım. Birbirlerine nazaran sarih farklar göstermelerinerağmen, bunların birbirleri ilemüşterekolan anavasıfları da vardır.Meselâgayeleri ve gayelerine ulaşma şekilleri bakımından birbirlerinden çok esaslıfarklargöstermezler.

İptidaî toplum hayatından günümüzün en ileri medeniyetine kadar hertoplumdakanunazçokfarklışekillerdemevcuttur.Kanununmümeyyizvasfıve gayesi, toplum hayatını muayyen şekil ve yollarda düzenlemek vehususuyla zorbalık ve cebri kaldırmaktır. Fakat kanunun müeyyidesi, yaniamacınavarmak içinvasıtasıyinezorvecebirdir.Örfveadetlerinveahlâkkaidelerininbuşekildebârizmüeyyideleriyoktur.Ancak,şunudagözönündebulundurmak gerekir ki, kanunun pek önemli bir vasfı ve aynı zamandagayesi, müeyyidesini mümkün mertebe kullanmaktır. Yani kanunlar,müeyyidelerininmevcudiyetidolayışıylamenettiklerişeylerinyapılmamasınıve bu sayedemüeyyidelerinin kullanılmasına yalnız istisnaî hallerde lüzumkalmasınısağlarlar.Özellikletarihboyuncamuhtelifeskiçağlarda,kanunlarıörfveadetlerdenveahlâkkaidelerindentefriketmekbazenimkânsızdır.Diniyoldan,yaniahirettecezagiymekkorkusuilekanunlarındesteklendiğiçağlarolduğugibi,hemenherçağvetoplumdapsikolojikyollarla,yanibirçekinmezihniyeti yaratmak suretiyle, gelenek ve toplum baskısı etkisi ile ve ahlâkîterbiyeilekanunmüeyyidelerinintatbikvesilelerivelüzumuazalır.

İlerimedeniyettekibirtoplumdakanunmüeyyidelerinintatbikineazihtiyaçhissedileceği söylenebilirse de böyle bir iddia yalnız kısmen doğru olur.İptidaî toplumlarda da kanun ve nizamlara itaat ve sadakat vasıflarıekseriyetlekuvvetlidirveher iki şıktadakanunvenizamlaraaykırıhareketedilmemesinin sebebi, fertlerin kanunları iyi hazmetmiş olmaları ve onlarıanlayarakveisteklekabuletmeleridirdenilebilir.Ancak,aradakizihniyetvebilgi farkı pek büyüktür. Fakat asıl farklı vaziyete, medeniyet seviyesi neolursaolsun,intikaldevrelerinderastlanır.Çünkübuzamanlardaeskideğerlerkuvvetlerinikaybetmişveyenideğerlersözlerinigeçirecekderecedekuvvetleyerleşmemişbulunurlar.

Birdefayerleştiktenvebenimsendiktensonra, insandüşüncesistemlerininve zihniyetlerinin kökünden sökülmesi daima büyük mukavemetkuvvetleriyleboğuşmayıgerektirir.İnsanınkendikendinefasitbirdaireçiziponuniçindedolanıpdurmasınınveonuterketmeklemuvakkatbirzamaniçinolsun saadetini kaybetmesinin ve bedbin olmasınınmisalleri çoktur.Ancak,düşünce ve zihniyetler insanı körletenmanevî zincirler ve fakr ve sefaletinbarındığıcehaletkaranlıklarındanbaşkabirşeyolmadıklarızaman,bunlarınterkedilmesiinsansaadetibakımındanbüyükveuzunvâdelifaydalarsağlar.Bu gibi değişme çağlarında insanların çektikleri sıkıntılar ancak geçici bir

zamaniçindir.

Şunudagözönündebulundurmakfaydalıdırki,birçokhallerde,inanmailedoğruçıkmaarasındasıkıbirmünasebetvardır.Çakırgözlüleriuğursuzsayanbir toplumda çakır gözlülerin uğursuz olması için elverişli bir atmosfer vardemektir.Şekerinpahalanacağınainanılırsaşekerpahalanır.Çünkübuinanış,bilimsel ve pek isabetli tedbirlerle tamamen önlenemediği takdirde, şekerinpiyasadan çeşitli şekil ve sebeplerle çekilmesinde etken olur ve şekerinpahalanacağı yoksa bile, buna inanıştan doğan yeni şartlar yanlış tahminindoğruçıkmasınasebepolur.

Bir toplumda menfaat çatışmalarıyla veya başka sebeplerle birbirlerindenayrılan iki grup veya sınıf bulunduğu şeklindeki bir iddia üzerinde ısrarlapropagandayapılırsa,böyleikisınıfınteşekkülüneyardımedilmişolur.Aynışekilde, falcıya inananlar için fal, rüya tâbirine inananlar için rüya tâbirleri,koca karı ilâçlarına itimat edenler için bu yoldaki tedaviler nispeten doğruçıkarveolduğundandadoğruzannedilir.

Muayyen fikirlerden, usul kaide ve tedbirlerden sağlanacak faydalarınölçüsünütoplumkuvvetleriveruhîetkilermüspetveyamenfîyönlerdetadiledebilirler. Bu gibi âmiller hesaba katılmazsa, çok hayırlı ve isabetli olanyenilik ve değişmeler bile, muvakkat bir zaman için olsun, bazı fireler vehatta zararlar verebilirler, verimleri düşebilir. Demek ki yapılacakdeğişikliklere ilkin kütlece inanılmasının sağlanması lâzımdır. Psikolojikdemokrasi ile medeniyet terakkisindeki dinamizmi birbirleri ile telif etmekgibiönemlibirmeseleningözönündebulundurulmasışarttır.

Vicdan hürriyetinin ve toleransın fayda ve zaruretini de buna benzermülâhazalarla izah edebilir, bu gibi esaslarla temellendirebiliriz. ÇünkümeselâAllah’ınmevcudiyetine inanmayanbirkimsedahi şunukabuletmekzorundadır ki, kâinattaki bir varlık olarak ileri sürülmüş olan Allah fikrimuhakkak ki sosyal bir varlıktır. Şu halde, “Allah var mıdır, yokmudur?”sorusuna mâkul bir cevap şudur ki, Allah’ın mevcudiyetine inanan birtoplumdaAllahvardır.

Bilimin topluma verdiği dinamizmle psikolojik demokrasiyi telif etmek,bilimi çetin sınavlara çeken ve bilimin çok ustalıklı davranmasını ve inceayarlamalarıbaşarmasınıgerektirenpsikolojikvesosyolojikmeseleleriihtivaeder. Herhalde bilimi kendine önder edinen toplumlar, bilimsel düşünceninkamu ölçüsünde kavranmasını ve toplulukla ilgili olarak ele alınacakmeselelerin bilimin ışığında mütalâası ve bilimsel süzgeçlerden geçirilmesiyollarıyla fertlerinünsiyetiniazamîdereceyeçıkarmalıdırlar.Yaygınve ileribir tahsil sistemi ve bilimsel düşüncenin kamulaştırılması şarttır. Bu şartlar

altında alınması gereken tedbirler ve yapılması tasarlanan değişikliklerbilimin ışığı altında kamuya sunulmalı ve halk efkârının teşekkülüne buyoldan gidilmelidir. İleri medeniyetlerde toplumların değişmeye intibakkabiliyetiancakbusuretleartmaktadırvedahadaartmasıenverimliolarakbuyoldansağlanabilir.

Genelolarakçeşitlibilimdallarıaynıhızlailerlemezler.Bazıbilimdalları,sonuçlarının etraflı bir şekilde tahlilinevakit bırakmayacakderecede süratleilerleyebilirler. Meselâ son asırlarda özellikle tabiatla ilgili bilimler süratlegelişerekmaddîalanlardayepyenitatbikimkânlarıgöstermişlerdirFakatbunakarşı manevî değerler yeni durumlara kolay intibak edememişler, maddîdeğerleri destekleyecek duruma gelememişlerdir. Bu gibi durumlar,toplumlarda, yeni imkân ve vasıtaların belirmesine ve bolluğuna karşı yenigayelerin tesbit edilememesi gibi bir dengesizlik yaratır ki, bu daşaşkınlıklara,hoşnutsuzluklaravetenkitlereyolaçar.Birtaraftanyenibilgileredinir ve yeni zihniyetlerin temellerini kurarken, diğer taraftan da bunlarıtahliletmekveeskideğerlerlekarşılaştırarakyenibilgilerimizinmânasınıveiçerdiğişeylerideincelemekgerekir.Budabilimilefelsefearasındasıkıbirtemas ve işbirliğine ihtiyaç olduğunu ve bilimsel sonuçların bir an önce vehakikîmânasıylapopülerleşmelerilüzumunugösteriyor.

Felsefede kendi kendine gelişme kabiliyeti bulunduğu kesin olarak iddiaedilemez; tarih boyunca felsefe bilimsel ilerlemeye dayanarak önemligelişmeler gösterebilmiştir. Bununla beraber felsefe bilime olan borcunukısmen olsun ödemekten de geri kalmamıştır. Bilimin gerçek mânasıylayayılması ve kamulaşması, ancak bilimsel değerlerin felsefe yardımı ileyorumlanarak mânalandırılmaları ve diğer fikir ve prensiplerimiz ilearalarındaki münasebetlerin kısa ana formüller halinde ifade edilmeleri ilemümkündür. Felsefe bilime geniş yönelmelerinde de yardım etmiştir; vedikkatedeğerki,buşartlaraltındayenibilimseldeğerlerinfelsefeyardımıileyorumlanması daha kolay olmaktadır. Fakat felsefenin bu gibi yardımlarsağlayabilmesiiçinbilimileolantemasınıhiçkaybetmemesişarttır.Demekkigerek bilim adamlarının gerek felsefecilerin işbirliğine dayanan ve biliminilerleme adımlarını günü gününe takip eden hakikî felsefî bir hareketingelişmesi,bilimden sağlanacak faydalarınverimliliğini artırmakbakımındandafaydalıdır.

İnsanhertürlüihtiyacınıkarşılamakveyaşayışınıtanzimetmekiçintabiatkuvvetlerinden faydalanmaktadır. Tabiat kuvvetlerinden ne suretlefaydalanılabileceği,tabiatbilimleriyardımıiletesbitedilir.Tabiatbilimlerininuygulanmayahazırsemereleriniyerindeveisabetlibirşekildekullanabilmekdesosyalbilimlerinyardımaçağırılmasıvebubilimlerinyapacağıkontrolve

denetlemelerle temin edilebilir. Tabiat bilimlerinin insana verdiği yenikabiliyet ve imkânlar gelişigüzel tatbik alanına dökülürse, toplumdabeklenmedik durumlar, karışıklıklar ve beklenmeyen sosyal ve ekonomikaksaklıklar meydana gelebilir. Bunun neticesi ise, geçici bir zaman için deolsa,perişanlıkvehuzursuzlukolabilir.

Demekkitabiatkuvvetleriniinsanihtiyaçlarınauygulamakkabiliyetiile,buimkânların toplumdaenverimliveenuzakgörüşlübirşekilde tatbikivebutatbik şeklinin teşkilatlandırılması arasında denge ve ahenk bulunmasılâzımdır. Tatbikî değerdeki buluşların toplumdaki etkileri çok geniş vekapsamlıdır. Umumiyetle bunların ilk etkisi ekonomik alanda olur. Bundansonra da, sosyal âdetlerde, aile ve okul gibi müesseselerde, dinî ve siyasîhayatta tesirleri duyulur. Önceden kestirilmesi mevzubahis olan, anatesirlerdir. Bunlar ana hatlarıyla evvelden kestirilebilirlerse, küçük ve talîayarlanmalarkendiliğindenolur.

Yeni tatbikler neticesinde beklenmedik inkişafların ve hesap dışıgelişmelerintamamenbertarafedilmesiherhaldepekgüçtür.Tenkityoluile,biliminbazımeselelerimizihalletmesinekarşıbiziyepyenibirçokmeselelerlede karşılaştırdığına işaret edildiğini evvelce söylemiştik. Bu şüphesiz kidoğrudur.Dahaöncedebahsedildiğigibi,bu,biliminbirilerlemeözelliğidir;bilimsel ilerlemenin hiçbir zaman sona eremeyeceğini gösterir ve özelliklebilimintatbikibakımındandoğrudur.Vücudabirilâcıngirmesi,bârizfaydalarsağlamakla beraber, bazı bünyelerde hiç beklenmedik bazı tesirler deyapabilir.Yeniarazları tatbikedilen tedavişekli ile izahdabilimdeyenibirkeşif,yenibirilerlemeolur.

Geçmiş çağlarda bilimsel tatbiklerden muvakkat ve mevziî zararlarıngörülmesi misalleri nadir değildir. Toplumlar lüzumlu ayarlanmalarıumumiyetle zaman ve tecrübe ile yapabilmişlerdir. Yeni makineler işsizlikdoğurmuş, yeni yollar hastalıkların yayılmasına sebeb olmuştur. Biliminuygulamasında uzak görüşlü olmak, muhtemel gelişmeleri öncedenkestirmek, yine bilim yardımı ile hiç olmazsa kısmen kabildir. Fakat bazenkarardakatiyetveicraattasür’atgerekebilir;biliminkesinsonuçlaravarmasıbeklenemez. Bu gibi kesin ve kestirme karar ve tedbirler, bilimselyetersizliğimiz yüzünden, bazen meçhul neticeli denemeler mahiyetindeolabilir.Halbuki insanı tecrübe tahtasıyapmak istememek tabiîdir.Şuhaldemümkün oldukça, bilimin ışığında yürünmeli, bilimin uygulamalarındakisınırlarınvegerekliihtiyatşekillerininiyikavranmasınaçalışılmalıdır.

Bilimde en emin ve emniyetli olarak tatbik edilebilecek şeyler, bilimselkanunlardanbaşka,olguveolaylarüzerindekideneyveölçüyedayanansarih,

kesin ve tafsilâtlı bilgilerimizdir. Teorilerin tatbiki bilimsel tatbik sayılmaz;bilim teorilerinden mesul tutulamaz. Teorilerden, bilimsel görüş ve bakışaçılarındanfaydalanmakşüphesizkimümkündürvebazendalâzımvehattazarurîdir. Fakat bunlar her zaman için ihtiyatla ele alınmalı, ütopyacılık ilebilimin tatbiki birbirlerinden sarih olarak ayırdedilmelidir. En kesin olanbilgilerimizde de acele tatbiklerden kaçınmalı, bilimsel tezgâhtan çıkan herfikrivehersonucuhemenpiyasayasürmeyeçalışmamalıdır.Toptantatbiklerumumiyetle tehlikelidir. Yer yer tatbikler yapılarak alınacak sonuçların vemeydanagelecek tesirlerinmüşahadesibeklenmelive lüzumluayarlanmalaryapıldıktansonrayenitatbikleregeçilmelidir.

Bilimekarşıyöneltilenenşiddetlitenkitlerharplerleilgiliolarakyapılmıştır.Gerçektenbilimininsanelindekorkunçbirtahripsilahıvesuistimalvasıtasıolabildiğiniunutmamaklâzımdır.Harplerbugünartıkçoksariholarakbiliminyardımıileveözelliklelaboratuvarlardakazanılmaktadır.Bilimebubakımdanbazen pek şiddetli ve mübalağalı hücumlar yapanlar, insanların bütüngünahlarını bilimden sormak isteyenler olmuştur Bilimin insan saadetinikörlettiğine, insana hayatını zehir ettiğine, ona yeryüzünde cennetlervadederkencehennemleryarattığına,bazenbüyükbirendişevetelâşlaişaretedenler olmuş, bilimden büsbütün vazgeçmekten başka çare olmadığı bileilerisürülmüştür.

Bilim şüphesiz ki harpleri doğuran yahut da harplerin başlamasınıkolaylaştıran âmiller arasında sayılamaz. Yalnız harpler milletlerin heralandakikabiliyetve imkânlarını ençetin sınavlara çektiğinden, insanlarbumücadelelerinde bilimi her zaman için yardıma çağırmışlardır. Biliminharplerde fenalık kuvvetlerini desteklemesi gerekmediği de aşikârdır. Harpsuçlarıpekkarışıkvemüphembirmeseleolmaklaberaber,biliminharpyoluile suçlunun cezalandırılmasına, suçsuzların savunmasına ve zorbalık vehaksızlığınönlenmesinedeyardımettiğinikabuletmekgerekir.

Harplerinbiliminilerlemesindeönemlietkenlerarasındabulunduğudailerisürülmüştür. Gerçekten, Ortaçağ sonlarından başlayarak, dinamiktekiçalışmalarınçokzamantopçulukla,kimyanınbazıkısımlarınındabarutimaliüzerindeki incelemelerle yakından ilgili olduğunu görürüz. Tarih boyuncaharplerin cerrahiye büyük yardımı olduğu da haklı olarak ileri sürülebilir.Çeşitlioptikaletvemalzemelerininharpistekleriileparaleldenebilecekbazıinkişaflarıgözeçarpar.Kömürmadenlerindeveendüstrininçeşitlidallarındabüyük faydalar sağlayan gaz maskeleri ile ilgili önemli bazı buluşlarınözellikle son harplerin ihtiyaçları tarafından kamçılanmış olduğugörülmektedir.Metallürji alanındaki verimli birçok çalışmalar ve vitaminlerüzerindeki birçok araştırmalar son savaşlarla yakından ilgilidir. Askerî

ihtiyaçlarıntazyikiolmasaydıherhaldehavacılıkalanındadabugünküinkişafmerhalesineulaşılmışolmayacaktı.

Harp dolayısıyla kabaran taleplerin baskısı imal, üretim ve ulaşımbakımından nasıl teknik ve bilimsel terakkilere yol açarsa, sosyal bilimleralanındadaönemli tesirleryapar.Normal şartlar altında toplumbünyesinin,çeşitli âdetlerin ve harp sebepleri gibi birçok sosyal meselelerin bilimselolarak incelenmesine karşı koyan engeller mevcuttur; bu gibi meselelerinaydınlanmasıbakımındanharpdevrelerindenfaydalanmakmümkündür.Harpiçindeki hayat şartları barış yıllarındaki normal şartların daha iyianlaşılmasına yardım edebilir ve harplerin sıkıntılı, kısıntılı ve dar günleribazı yetersizliklerin ve noksanların bâriz olarak meydana çıkmasınayarayabilir. Harplerin çeşitli ekonomik ve sosyal sebepleri olduğu gibi, bualanlardayaptıklarıtepkilerdepekbârizveşümullüolur.Bubakımdanharpsonrası devreleri daima yeni ayarlanmaları ve dolayısıyla yeni tecrübeleredinilmesini mecburi kılar. Demek ki pek pahalıya mal olsa bile, geçiş vedeğişme çağları gibi, harpler de toplum hayatı üzerinde önemli deneyleryapmamıza vesile olurlar. Aynı zamanda, özellikle çağımızda, harp sıralarıtoplumla ilgili bilimlerde de sistemli araştırmaların çoğaldığı ve kuvvetledesteklendiği zamanlar haline gelmişlerdir. Bunlardan başka tarih boyunca,muhtelif toplumların biribirleri ile verimli temaslar yapmalarında harplerinbüyük ölçüde âmil olmuş olduklarına şahit oluruz. Osmanlı dünyası ileAvrupa medeniyetini ayıran Çin Şeddinin yıkılmasını sağlayan önemlisebeplerden birinin bunlar arasındaki siyasî ve askerî karşılaşmalar olduğumuhakkaktır. Ortaçağ sonlarına doğru Avrupa’nın İslâm âlemi ile kültüreltemasını ve bu suretle on ikinci asır Rönesansının doğmasını kolaylaştıranbüyüketkenlerdenbirideHaçlıSeferleriolmuştur.

Harpsıralarındabilimselaraştırmatemposuhızlanmaktavebazıihtiyaçlarındaha şiddetli olarak hissedilmelerinden başka, verimlilik ihtimali çok olankonulardakibilimselaraştırmalarada,hususuylasonzamanlarda,daha fazlapara ve enerji sarfedilmektedir. Harp zamanlarında bilimsel araştırmanınyoğun olarak en çok ümit verici birkaç konu üzerinde toplanması, alınansonuçların daha bâriz ve sayıca fazla görünmesine sebeb olur. Yalnız şunugözönündebulundurmakicapederki,harpyıllarındakiaraştırmalarbellibaşlıkonular üzerinde toplandığından, bilimsel çalışmadaki çeşitlilik azalır.Dahaönemli olarak da, bu gibi devirlerde uzun vadeli keşiflerin yapılması barışyıllarınanazarandahanadirdir;çünküsafbilimdekiaraştırmalaristeristemezihmaledilirler.Demekkigenelolarak,banşyıllarındakibilimselilerlemeninharpyıllarındandahaönemliolabileceğiilerisürülebilir.

Bilim insana, bütün çalışma ve gayretlerinde olduğu gibi harplerde de

yardımcı olabilir. Bilim insanın insanı daha başarılı bir şekildeöldürebilmesine ve perişan edebilmesine de yardım edebilir. Fakat bu gibizararlarını düşünerek bilimin hesapsız faydalarını unutmak doğru olmaz.Yapılmasıgerekenşeyharpsebeplerinidahabilimselbirşekildeincelemeyevebunlarıortadankaldırmayaçalışmaktır.Bilimininsanüzerindekietkileriniyalnızrakamlarlaifadeetmeknoksanvehatalıolacağından,biliminfaydavezararlarınıbirbirleriilekıyaslamakpekzordur.Fakatsırfmaddîölçülerlede,biliminfaydalarınınzararlarıilekıyaskabuletmeyecekderecedeçokolduğumuhakkaktır.Pasteur’ünkeşiflerinindahakendisi ölmedenyalnızFransa’dasağladığı faydalar Fransızmilletinin bu sayede edindiğimilli servetle ifadeedilirse,bununFransız tarihindekienağıryenilgilerdenbiriolan1870harbimasraflarındançokdahabüyükolduğugörülür.

Medenihayattaheradımdabiliminverdiği imkânlardanfaydalanmaktayız.Buna karşı bilimin zaman zaman doğurduğu bazı münferit zararlargösterilebilmektedir.

Hafifletici sebepler çok sayıda bulunsa bile bilimi fenalık kuvvetlerinisilahlandırmakla suçlandıranların iddialarını dikkate almak lâzımdır. Bilimetik bakımdan tarafsızdır; insana muayyen bir konuda muayyen bilgilerverdikten sonra ötesine kanşmamaktadır. İnsan onu iyi ve yapıcı yönlerdekullanabildiğigibi, fenayollardaveyıkıcımaksatlarladakullanabilir. İnsanzekâsıbaruttankayalarıparçalamakiçinfaydalanabileceğigibi,onuşehirleriyıkmakta ve insanları öldürmekte de kullanabilir. Ticarî hesabı iyi bilen birkimse, bu bakımdan toplumuna pek faydalı olabileceği gibi, bu bilgisiniyolsuzkazançlar teminindedekullanabilir.Hastalıkmikroplarınınbilinmesiinsanları tedavide olduğu kadar insanları hasta etmek ve öldürmek için deipuçları verebilir. Uçaklar her türlü faydalı işlerde olduğu kadar tahripvasıtaları olarak da kullanılmaya elverişlidirler. Bilimsel incelemeleredayanılarak yapılan propaganda, hem iyimaksatlara hem de kötü amaçlarahizmet edebilir. Bilimin verdiği imkânları bir veya diğer istikamettekullanmak,hiçolmazsateorikolarak,insanakalmışbirşeydir.

Mahiyeti bâriz olmayan ve ilk şıkkın hudut bölgesinde kalan misaller debulunmaktadır. Meselâ yorgunluk konusu üzerinde sınaî çalışmalarla ilgiliolarak yapılan araştırmalar insanî maksatlarla mı, yoksa sırf kazançlarınartırılmasıhırsı ilemiyaptırılmaktadır?Bugibimisallerdemuharrikmaksatvegayelerneolursaolsun,alınansonuçlarumumiyetleher ikibakımdandafaydasağlamaktadır.

Bilimin insana ahlakî meziyetler verme bakımından da faydalı olduğuşüphesizki iddiaedilebilir.İlerimedeniyetteki insangenişmânasıylasaygılı

bir insandır. Başkalarının haklarına olduğu kadar, fikir ve inançlarına dahürmeteder.İlerimedeniyettekiinsandakendiitikatveinançlarınauymayanhareket ve fikirlere karşı aşın hassasiyet yoktur;medeniyet bilimin ışığındailerledikçe, insanlarıyokyerebirbirinekatan taassupdayerinimüsamahayavermiştir.

İlerimedeniyetlerdekanunahürmetvasıflarınıniyigelişebilmesiicapeder.Çünkü medenî insanın bilim yardımı ile toplum hayatını tahlil edebilecek,toplumla fertlerin karşılıklımünasebetlerini iyi görebilecek durumda olmasılâzımdır. Fakat bu gibi fertlerden teşekkül eden topluluklarda kanun venizamlaraaykırıhareketedilmesi,ancakfertlerinonlarıanlayarakve isteklekabul etmeleri ve kanun ve nizamların adalete uygun olması ile mümkünolabilir.İlerimedeniyetancakilerimedenîcesaretedayanabilir.Herkesinişiniseverek, ona bağlanarak ve inanarak yapması, iş ve vazife ahlâkınıkamçılayandurumlarınmevcutolması ile, işhayatınınhukukîmünasebetler,sıhhîvesosyalicaplarbakımındaniyibirşekildedüzenlenmişbulunmasıvebunların en iyi bir şekilde düzenlenmiş olduklarının anlaşılması ve takdiredilmesiileteminedilebilir.

Demekkibirbiliminbirtoplumdahakikîönderolabilmesiiçin,biliminbuönderliğinebütünfertlerin,yahutdabüyükbirçoğunluğun,yalnızrazıolmasıdeğil, aynı zamanda bunda ısrar etmesi icap eder. Bilimin gösterdiği yoldayürünürken tam bir dürüstlükle hareket edilmesi, tatbikattasamimiyetsizliklere meydan verilmemesi ve bilimin türlü menfaatlere aletedilmemesiiçin,bilimininsantopluluklarıncayaygınolarakanlaşılmasıbaştagelenşarttır.

Eskidenharplerinâmiliolarakönemlibir roloynayancehaletekarşıbilimbüyükbaşarılarkazanmıştır.Eskidençokrastlanankeyfîharplerintarihinsonçağlarındagittikçeazaldığıgörülüyor.Harplerinbüyükbirâmiliyenipazarlarvehammaddekaynaklarıeldeetmektir.Buihtiyaçlarındabiliminyardımıylakısmenolsunkarşılandığımuhakkaktır.Sentetikusullerlebazıhammaddeleriyapmakmümkün olduğu gibi, bazı diğerlerinin yerini tutacak elverişli yenimaddelerdebulunabilmektedir.Bazıhammaddelerekarşıdayeniihtiyaçlaryaratılabilmektevebunlardanyenifaydalanmayollarıbulunabilmektedir;busuretlebunlarınsürümvedeğerleriartmaktadır.Vakıabütünbugibiihtiyaçlarumumiyetledışpiyasalarlamukayesesuretiylemânakazanırlarvetatminleride aynı şekilde nispî bir mahiyet taşırlar. Fakat bilimin verdiği bu gibiimkânlardadurmadandevamederveyenidurumlaraintibakederektazelenir.Diğer taraftan, bilimin mümkün kıldığı harp silah ve vasıtaları o kadarkorkunçvetesirlibirhalegelmiştirki,bazıkimselersırfbusebepleinsanlarınartıkbirbirleriyleharbegirişmekcesaretinikaybedecekleriniummaktadırlar.

Teraziçokeskidenberiadaletinsembolüolarakkabuledilmiş,fakatadaletkavramı ve onun pratik alandaki tatbikatı umumiyetle sarih ölçülerevurulamamıştır. Bilimin bu sahaya çeşitli istikametlerden nasıl nüfuzedebildiğinimünferitbirmisallegösterebilmekiçin,işçilereverilenücretlerinadaleteuygunolmasındabilimdennasılfaydalanılabileceğinielealalım.Ayrıayrı işçilerin aynı işi başka başka zamanlarda ve başka başka kalitelerdeyaptıkları görülmektedir ki, bunun başlıca iki sebebi olduğu anlaşılmıştır.Birincisi, muhtelif işlerin gerektirdiği çeşitli istidatların herkeste aynıderecede bulunmaması, ikincisi de, işlerin yapılış tarzlarınınstandartlaştırılmış ve tevhidedilmiş olmamasıdır. Demek ki, bir defa, işlerişçilerarasındaistidatlarınauygunbirşekildetevzivetaksimedilmelidir;bucihet istidat testleriyardımıyla teminedilebiliyor. İkinciyapılacakşeyde, işgörme ve çalışma şekillerinin en uygun usuller gereğincestandartlaştırılmasıdır ki, bu da hareket incelenmesi denilen bir usullesağlanabilmektedir. Bu çalışma ve incelemeler henüz deneme safhasındaolmakla beraber, şimdiden başarılı sonuçlar vermiştir. Bu usullerin tatbikiücretlerin hem zaman, hem emek, hem de başarı esasına dayanaraktenakuzsuzbirşekildetesbitineyardımetmektenbaşka,çalışmaverimiyleişkalitesinin yükselmesinde ve yorgunluğun azalmasında da faydalıolabilmektedir.

Adalet makinesinin işlemesinde ve suçluların tesbitinde bilimsel bilgidenbüyükfaydalarsağlandığıgibi,dahâönemliolarak,suçvesuçsebeplerigibimeseleler üzerinde de rasyonel, objektif ve bilimsel bir şekilde incelemeleryapmakdagitgidedahabüyükölçüdemümkünolabilmektedir.Bukonulardaedinilecek sarih bilimsel bilgiler, doğru teşhislerin yapılmasında ve zararlısebeplerinortadankaldırılmasındabüyükrolleroynayacaklardır.

Bilimsel zihniyet dürüst ve tarafsız olmayı, karşılaşılanmeseleleri sabırlı,etraflıveuzakgörüşlübirşekildemütalâaetmeyiöğretirki,bunlardaahlâkvefaziletinönemlivasıflarındandır.Bilimselzihniyetinkökleşmesiveyaygınbir şekilde kavranmasının ve insan düşünce ve davranışında yer etmesinin,insanlarınmanevîbakımdanyükselmelerine,dahafaziletliveyüksekahlâklıolmalarına yardım edebileceğini düşünmek boş bir hayal olmasa gerektir.Fakat diğer taraftan, ideal şekliyle bilimsel zihniyeti en büyük bilimadamlarındadaherzamanbulamadığımızıhatırlamakyerindeolur.

Bilimselterakkibilimadamlarınınşahsîzaaflarındandahızalabilir.Birhalşekline, bir teoriye, bir teze kuvvetle bağlanmak, onu muhakkak doğruçıkarmak istemek,bilimadamınıazamîderecedeçalışmayave tuttuğu tezinne dereceye kadar müdafaa edilebileceği meselesinin bir an evvelanlaşılmasınasebebolur.Uzuncabirzamangözönündetutulunca,böylebir

zihniyetten netice itibariyle zarar gelmemesi, muhtelif bilim adamlarınınçeşitlitarafgirlikvezaaflarınınbirbirleriniyoketmesindendir.Eğertoplumdamüsamaha, fikirve ifadehürriyetivarsa, toplumbütün fertleriniaynıkalıbasokmaya,onlaraaynızaaflarızorlakabulettirmeyeçalışmıyorsa,buzaafvetarafgirliklerin birbirlerini daha kolay ve çabuk yok etmeleri kabil olur.Demekki,bilimselzihniyettektekfertlerdeerişilmesigüçbiridealolsada,bilimselsonuçlardabumahzurunçabukgiderilmesiiçinikişartdüşünülebilir:Fikirhürriyetivebilimadamlarısayısınınçokluğu.

Öncekibirbölümdeanafikirlerekütleceinanılmasınınbirilerlemefaktörüolduğunu ileri sürmüştük. Burada da, bundan önce başka münasebetlerleyaptığımızgibi,fikirlerdekiçeşitliliğinbilimselilerlemeyihızlandıracağınıvekolaylaştıracağını iddia ediyoruz. Çeşitlilikle anlaşmazlığı birbirlerindentefrik etmek icap eder. Fikir çeşitliliği ile birlikte, fikirlerin birbirleriyleuzlaşmalarını ve telifini veya kör döğüşü şekline girmeden birbirleri ilemücadelelerini sağlayacak müşterek karar vasıtaları ve muayyen ölçü vedeğerler bulunması lâzımdır. Bu ölçü ve değerler bakımından da çeşitlilikbulunabilir; bu da esas itibariyle bir mahzur teşkil etmez. Ancak çeşitlidüşünceveinançlarfosilleşmişdogmalarşeklindeolursa,ozamanuzlaşmakve gerekli değişme ve ayarlamaları yapmakmevzubahis olamaz.Demek kibütünçeşitlilikveyadüşüncebirliği,müspetveobjektif esaslaradayanmalı,mümkün oldukça bilimsel düşünceye tabi olmalı, bunların direktifine görehareketetmeyevedeğişmeyeâmadedurumdabulunmalıdır.

Bilimselzaafve tarafçılığındaşüphesizkimantıkîbirhaddivemâkulbirderecesivardır.Meselelerinbilimselbirşekildekavranmasıyolundakiinkişafmerhalelerinde, bilimsel bilginin kesinlik ve sarih ile orantılı olarak buzaaflara da az yer vermek veya hiç yer vermemek lâzımdır. Meselelerbilimsellikkazandıktansonraonlarıtahrifetmeye,hileliyollardangiderekhertürlüipuçlarındanhacıyatmazinatçılığıiledaimaaynısonuçlaravarmayavegüçlükdoğuranolguvedelillerehernepahasınaolursaolsungözyummayaçalışmak ile, selelerin müphemliği ile kabili telif fikir ayrılıklarınıbiribirilerindenkesinolaraktefriketmeklâzımdır.Yalancıbilimadamlarınınve bilim kisvesi altında türlü menfaatlere hizmet etmek gibi hilekârlıklarınteşhisivebunlarakarşıuyanıkvetetikbulunulmasıkatibirihtiyaçtır.

Toplumlargittikçedahabüyükölçülerdebiliminmeşalesindeyürüdükçeveyürümek istedikçe, bundan faydalanmak ve bilimi kötüye kullanmakisteyenler olacaktır. Bilimin gayri bilimsel maksatlar için kullanılmasınırejimler, hükümetler, müesseseler, muayyen ideoloji ve dogmalar ve türlümenfaat iştirakleri ile birleşen çeşitli gruplar destekleyebilir. Fakat bu gibihareketlerdaimatektekinsanlarmarifetiileyapıldığıiçin,bütünbunlarıntek

insanhareketlerine ircaımümkündür.Biliminayağadüşmesine,emiraltındabulunmasına ve türlü morfinlerle uyuşturulmaya çalışılmasına karşı en iyiçare,bilimselterbiyeninyaygınbirşekildekavranmasıvebilimseldüşüncevesonuçların tatbik alanlarının ve bu alanların sınırlarının kütlece iyianlaşılmasıdır.

Bilimin yukarıda sayılan birçok bakımlardan doğruluk ve iyilik yolundasağladığı ve sağlayacağı faydalar küçümsenemez. Ancak şu var ki, bilimfazileti desteklemeyollarını gösterebilir, fakat hiçolmazsa teorikolarak, bubilginin ters istikamette kullanılmamasını, özellikle milletler arasımünasebetlerde bilimin ışığında yalnız doğru yolda yürünmesini emniyetaltına alamaz.Ahlâk kavramı vemuhtevası da bugün artık bilimin ışığındaincelenebilmeye ve bilimsel süzgeçlerden geçirilmeye başlamıştır. Fakatahlâkkonusununbilimselleşmesidedoğruyoldanyürünmesiningarantisiiçinkâfigelmez.Ahlâkkonusundabilimselbilgiyesahipolaninsanbubilgisindendilediğigibifaydalanabilir.Toplumlarkendisınırlarıiçindekisuistimallerivekamumenfaatlerineaykırıişlerikanunvenizamlaryardımıileönlemektedir.Milletler arası ölçüdeki hareketlerin de aynı şekilde kontrolünün ve bukontrollerin müeyyidelerle desteklenmesinin faydalı olacağını düşünmekmâkul gibi görünüyor. Bu gibi kontrollerin yapılmasında ve isabetlitedbirlerinalınmasındainsanaenönemliyardımıyinebilimyapabilir.

Demekkibilimyolgösterebilir,fakatdoğruyolututmakbakımındaninsanızorlayamaz; irşadedebilir, fakat tahmil ve icbar edemez. Her mürşit gibi,bilimin de bu bakımdan yetersizliğini kabul etmek icap eder. Ancak, insanfarkınavarmadan,bilim,insanhayatındakirolünüartırmaktadevametmiştir.Hiçdeplânlıveşuurlubirşekildeolmayarak,bilimtoplumbünyesineuzungeçmiş çağlardan beri tedricî bir şekilde nüfuz etmiş ve insan hayatındakirolünü git gide artırmıştır. Şu halde istikbalde uzunca süreler göz önündetutulursa, toplumlarda yayılması nispetinde, bilimin şahıs ve grupmenfaatlerine âlet edilmesinin kendiliğinden ve otomatik bir şekildegüçleşeceği düşünülebilir. Çünkü bilimin çoğunluk menfaatleri içinkullanılmasının temini, çoğunluğun menfaatlerini bilim yardımı ilegörebilmelerine bağlıdır. İnsan toplulukları bilimi kendilerine önderedindikçe,bilimselkültürlerinideartıracaklar,biliminkötüyekullanılmasınakarşı daha uyanık bulunacaklardır. Şu halde bilimin genel olarak çoğunlukmenfaatleri için kullanılmasının sağlanacağını ve bunun âdeta bir zaruretolduğunu,kuvvetlibirihtimalvehiçolmazsabirümitolarakilerisürebiliriz.

Bilimingelecektedeemiraltındakalmasıveelikolubağlanarakzavallıbirhale gelmesi ihtimalini tamamıyla reddetmek imkânsızdır. Tarihte bu gibidevirlerumumiyetlekısaömürlüvemuvakkatkalmışlardır.Bundansonrada

böyleolmalarıiçinşüphesizkişartlarçokdahaelverişlidir.Fakatuzunsüreleriçindegeçicivemuvakkatdurumlarönemlerindenkaybederlersede,bu,kısasürelerin önemli olmadığını hiçbir suretle ifade etmez. Bilimin önünemuvakkat zamanlar için olsun engeller çıkamaması ve bu yoldakiteşebbüslerin muhakkak surette yenilgiye uğraması ihtimali, bilimin vebilimselzihniyetinverimlibirşekildeyayılmasınispetindeazalır.

Özelliklebubölümdeçeşitlivesilelerlebiliminpopülarizasyonununönemimeselesine temas ettik. Bilimsel terbiye bütün tahsil merhalelerindealınabileceğigibi,biliminışığındayürüyentoplumlardagünlüktecrübelerlede desteklenir ve tamamlanmakta devam eder. Bu münasebetle eğitim veöğretimintarihboyuncaseyrinekısacagözgezdirmekfaydalıolur.

Bütün kültür ve medeniyetimiz sonradan kazanılmıştır ve uzun maziyıllarının atalarımızdan yığılagelen mirasıdır. İnsanın diğer hayvanlardanfarklıolarakmedeniyetkurabilmişolmasındakiönemliâmillerdenbiri,insanyavrusununannevebababakımvehimayesineuzunbirzaman içinmuhtaçolmasıdır.Hemen hemen bütün hayvan yavruları doğduktan kısa bir zamansonra kendi başlarının çaresine bakacak hale gelirler ve inkişaf devrelerinibitirirler.

Anne ve baba ihtimamı altında geçen çocukluk çağı, insanın öğrenmekabiliyetinin engürolduğuve zekâsının inkişaf ettiği devreye tekabül eder.Fiziksel gelişimin ağırlaşması veya sona ermesiyle, zekânın gelişmesitamamen durur ve öğrenme bakımından da terakki önemli ölçüde azalır.Medeniyetin nesilden nesle geçmesinde en büyük âmil çocukluk çağıdır.Medeniyetinilkemeklemeçağlarındainsanınbuözelliğininhususuylaönemlibir rol oynadığı düşünülebilir. Medeniyet geliştikçe ve basitten mürekkebedoğru yol aldıkça, işbölümü çoğalmış ve bu arada çocuk eğitimi de biruzmanlık işi olmaya başlamıştır. Bugünkü ilk eğitim müesseselerimizinkökenini insanın işte bu biyolojik özelliğine borçlu olduğumuzusöyleyebiliriz.Zamanımızmedeniyetininnesildennesleintikalinintemeltaşıbu müesseselerdir; bunlar olmadan bugünkü ileri medeniyet ve kültürüntamamenailemuhitindeverilmesineimkânkalmamıştır.

Eğitim ve öğretimin müesseseleşmesinde birçok âmillerin tesiri olmuştur.Umumiyetle sanatların ve bazı mesleklerin öğretilmesindeki ustaçırakmünasebeti uzmanlar elindeki eğitim şeklinin en eskisidir. Fakat bugünküeğitim ve öğretim müesseselerinin teşekkül ve teessüs tarihi ancak bazıbakımlardan İlkçağa kadar gerilere uzanır. Bunların belirli bir şekildekökleşmeleriOrtaçağınbaşarılarıarasındadır.

Kendilerini sürdürmek isteyen siyasî ve özellikle dinî rejimlerin

ideolojilerini yaymak ve idare adamlarını yetiştirmek gayeleri hususuylayüksek eğitimveöğretim tarihindeönemli bir rol oynamıştır.Çeşitli felsefîmekteplervetıpgibietraflıbilgiveuzunöğrenmeyıllarınaihtiyaçgösterenbazı tatbikî bilimler de eğitimmüesseselerinin inkişafında âmil olmuşlardır.Uzundenemevebocalamalarneticesindeeğitiminözünübiliminteşkiletmesilüzumu tedricîolarakhissedilmiş, eğitimveöğretimbugünküşeklinedoğrutekâmül etmiştir. Böyle bir ihtiyaç Ortaçağ sonlarında, o zamanın en ilerimedeniyetleritarafındanmüphembirşekildehissedilmeyebaşlamıştır.

Bilimin tedricî bir şekilde öğretimde yer alması, umumiyetle eğitim veöğretimin her cephesindeki gelişmeler gibi, yarı hissedilen ihtiyaçlarazamanlaintibakşeklindeolmuştur.Esasenyakınbirzamanakadareğitimveöğretimsırfzamanvetecrübeiletoplumbünyelerineveyapılışlarınaintibaketmişvezamanzamanyapılanayarlamalarladeğişmişvegelişmiştir.Meselâmedrese İslâmiyetin bünye ve ihtiyaçlarına pek uygun bir müessese idi.İslâmiyetmedreseyi on birinci asırda, yani İslâmiyetin doğuşundan üç dörtasır sonrasına kadar tatmin edici bir şekilde kurabilmişti. Fakat bugün artıkampirik olarak yoklama ve zamanla ayarlanma şeklinde, statik toplumlarınbünyesine uygun eğitim ve öğretim sistemleri kurmakla yetinilemez. Plânlıbirşekildeyürümekihtiyacıkendinibârizolarakgöstermektedir.Buihtiyacıdahususuylapsikolojiyedayananvebilimlerailesineyenikatılmayabaşlıyanpedagojiyardımıilekarşılamanıngittikçedahabüyükölçüdemümkünolduğugörülmektedir.

Eğitimveöğretimdebilimeverilenyerbakımından şüphesizki enönemlimüesseseler yüksek öğretim müesseseleridir. Bu yöndeki terakki Ortaçağsonlarındabaşlamışvebirmüddetyerindesaydıktansonrasonikiasıriçindeüniversitelerde ağırlık noktasını bilim rakipsiz olarak işgal etmeyekoyulmuştur. Bilimin insan hayatındaki önemi daha sarih bir şekildekavrandıkça,üniversitelerdeyalnızbilimselbilgivermekleyetinilemeyeceği,aynı zamanda bilimsel araştırmaya önem verilmesi ve bilimi ilerletecekşekilde cihazlanmış yeni bilim adamlarının yetiştirilmesini üniversitelerinönemleelealmasıgerektiğideanlaşılmıştır.

Bugün yüksek eğitimin üzerine aldığı en önemli görev, medeniyetin ileridoğru hareketinin kılavuzluğunu ve öncülüğünü yapabilecek elemanlarınyetiştirilmesidir. Günümüzün ileri medeniyetinin ihtiyaç gösterdiği bilimseluzmanlar çok ve çeşitlidir: kültürü ve bilgisi geniş, bilgisi dar ve derin,araştırmakabiliyetvemümaresesiçok,yenibilgininyayılmasınıüzerinealanveyenilikleripratikalandadeğerlendirmemeseleleriüzerindeuğraşantiptekibilim adamları bunların başlıklarını teşkil ederler. Ayrı ayrı konulara göreihtisasalanlarıdagözönündetutulunca,uzmanlıkşekillerininsayısızdenecek

kadarçokolduğugörülür.Ayrıca,enmünferitvemevziîçalışmadabileçoksayıda bilim adamının işbirliği yapması ve birbirlerini desteklemesi delâzımdır. Bilimden gelebilecek zararları ve bilimsel tatbikatta yapılabilecekyanlışlıkları asgariye indirmek ve çalışma verimini âzamiye çıkarmak için,bütünbubilimselçalışmatipvebölümleriarasındaahenklitemasveişbirliğiyapılabilmesinisağlayacakşekildeteşkilâtlanmakicapeder.

Diğer uzmanlık şekillerinden farklı olmakla beraber, biliminpopülarizasyonudabiruzmanlıkmeselesidirvehenüztatminedicibirşekildehalledilmişolmaktanuzaktır.Bilimeinanışvebağlanışınvebiliminanlayışlıbirşekildetakdirininhalkyığınlarınıngünlükçalışmakonuveşekillerinevehattâ odalarına kadar götürülmesi, soğukkanlı bilimsel düşüncenin odüşünceyeveonunbaşarıkabiliyetineinanmaktandoğanheyecanlaısınmasılâzımdır.Fakatbilimekörükörünevesafbirşekildeinanılmasıdameseleyedoğrubircevapolmaz.Bilimeolanitimat,bilimselbilgiyevebilimseltahliledayanmalıdır. Bilimin başarıları ile halk yığınları arasında bir esrar perdesikalması, bilimsel başarıların peri masalları gibi dinlenmesi biliminpopülerleşmesibakımındanhiçdetatminediciolmaz.İnsanınancakbilimineşiğiniaşındırmaktandahailerigidemeyeceğigibiteşbihşeklindekisözlerde,bazıgerçekleriihtivaveifadeetmekleberaber,bazıbakımlardandamânâsızvezararlıdır.

Diğer taraftan, halk kütlelerine münferit bilimsel sonuçların rastgeleöğretilmesinden büyük faydalar beklenemeyeceği gibi, sırf kuramsal vefelsefîkalarakbilimselmetodunvebilimselzihniyetinmünakaşasınındapekverimli olmadığı görülmektedir.Her iki tipteki bilgininbirbirinebağlanarakverilmesi, tipik misallerin isabetle seçilmesi ve teknik teferruatla tenkitmahiyetindeki münakaşaların birbirleri ile iyi ayarlanması şarttır. Biliminyayılmasında faydacılık prensibine temas etmek ve müstakbel gelişmeimkânlarıüzerindedurmakdailgitoplamayayardımetmektedir.

Bilimselsonuçlarınmünferitvemevziîkalmamasıiçinbilimtarihiyoluileişe girişmek de faydalıdır. Tarihî gelişme ile eski hataların düzeltilmesi veeksiklerintamamlanmasımuayyenkonularınçeşitli inceliklerininvasıtalıbiryoldan kavranmasını sağlamaktadırUmumiyetle tarihte olduğu gibi, buradada durup geriye bakmak ve bilimin eski inkişaf seyrini gözden geçirmek,bilimin statik ve irtibatsız bir bilgi yığını şeklinde görünmemesine yardımetmekte, çeşitli konuları tarihi seyirleri ve müstakbel gelişme imkânlarıbakımındancanlımeselelerşeklinesokmaktadır.

Ahlâkkonusuvetopluluklailgilimeselelerdeumumiyetlepopülerleşmeyeelverişlidir.Bubakımdangelenekvegöreneklerinbilimselbirşekildetahlili,

sosyal dayanışma mekanizması ve ferdin toplumdaki yeri gibi meselelerüzerindedurulmasıve iktisadîkonularıngünlükmeselelerle ilgili olarakelealınıp incelenmesi iyi sonuçlar verebilir. Bilimin popülerleşmesi ile ilgiliolarakortayakonacakbütünyazılardateknikterimlerdenkaçınmaklaberaberbilimselbilgivakarınıdabozmamakşarttır.

Bilimin kamulaştırılmasında göz önünde tutulacak meselelerden biri debilime karşı yöneltilen tenkitlerdir. Tenkit şekilleri halk kütlelerine hitapkabiliyeti ve tesir derecesi bakımından birbirlerinden farklıdırlar. Biliminkötüye kullanılması, medeniyetin ve bilimin insan saadetini artırmadığı,tersine olarak azalttığı ve bilimin manevî, dinî ve felsefî meselelerihalletmekten aciz olduğu gibi iddia ve tenkitler bu bakımdan en tesirliolanlardır.

Biliminçağımızdabazenkötümsertenkitlereuğraması,birdereceyekadar,evvelce de işaret ettiğimiz gibi, belki çağımız ileri medeniyetinin bir geçişdevresindebulunmasından,sariholarakçizilmişülkülerdebirleşilememişveideallerleonlaraulaşmavasıtalarıarasındaahenklibirayarlamayapılamamışolmasından ileri gelebilir. Konumuz dışında kaldığından, bu iddiayı buradatafsilâtlandırmaya çalışmayacağız. Fakat esasen ihtirazı kayıtla ilerisürülebilecekolanbuiddiamızıbirmisalleaçmakfaydalıolabilir.Meselâbirtaraftanmistikgayelerdençekinirvedaharealistdüşünmekvehareketetmeklüzumunu hissederken, diğer taraftan da, daha tamamıyla silkinemediğimizmistikdüşünceduyguvetemayüllerimizdolayısıyla,insanrefahınıçoğaltmakgibi maddî gayeleri yeter derecede asîl bulmuyor, bunlar karşısında birazsukutuhayaleuğruyoruz,yahutdasukutuhayaleuğradığımızıiddiaetmekletatminediliyoruz.

Maddîrefahınpsikolojiksaadetletezatteşkiledebileceğiniveneolduğupekbelli olmayan bu psikolojik ve mânevi saadeti bilimin körlettiği gibi fasitdaire şeklindeki düşünceler de bilimin insan saadetine yardım edebilmesineengeloluyordenilebilir.

Kısaca şunu tekrarlayabiliriz ki, bilim irşadedebilir, fakat tahmil ve icbaredemez. Bilimin ışığı altında doğru yoldan yürünmesini sağlayabilecek entesirli etken ve bilimin insanmenfaatlerine aykırı bir şekilde kullanılmasınıönleyecek en başarılı yol, çoğunluğun kendimenfaatlerini bilim yardımıylagörebilmeleridir. Bu da bilimin yaygın olarak ve en faydalı bir şekildeanlaşılması ile kabildir. Bilimin kamulaştırılmasının en verimli olarak neşekilde yapılabileceğini de yine ancak bilimden öğrenebileceğimizde şüpheyoktur.

Herhalde bilimin bazı zararlarını göstererek onun insan hayatındaki

muazzamrolünüunutmakvebilimdenvazgeçmeyibiledüşünmek,affedilmezbir kadirnaşinaslık olacağı gibi, aynı zamanda da kısa ömürlü kalmayamahkum basit bir fikir olur. Böyle bir düşünceyi ileri sürmek, toplumbünyesinin pek çetrefil ve muğlak bir çalışma mekanizması olduğunuanlamamak,onuhiçesaymakveonuninsanelindebiroyuncakolabileceğinisanmak gafletinde bulunmaktır. Tarih boyunca türlü sosyal şartlar ve türlübaskılar altında devam etmiş olan bilim, bundan sonra da tarihî rolünüoynamaktan geri kalmayacaktır. Olsa olsa, bilimsel ilerlemenin birazhızlandırılmasıveyayavaşlatılmasıvebilimin tatbikatındabazı ayarlamavekontrollerin yapılması mevzubahis olabilir. Tehlikeli olan şey, bilimingetirdiğivegetireceğizararlardan fazla,buaşırı tenkitçilerin temsil ettiklerizihniyettir.

BÖLÜMIX-SONUÇBİLİM,MEDENİYETVEKÜLTÜRÇokkullanılanve toplumlarımukayeseyeyarayanbirkelime“medeniyet”

kelimesidir. “Kültür” kelimesinin manası, Türkçedeki kullanılışı ile,umumiyetle “medeniyetinki kadar geniş değildir. Bunların mâna kapsamınıbirbirleriyle şu şekilde kıyaslayabiliriz: “Medeniyet” “kültür”ü içine alır ve“kültür”e “teknik medeniyet” veya “maddî medeniyet” ilave edilirse,medeniyet kelimesinin mânası aşağı yukarı tam olarak ifade edilmiş olur.Maddîmedeniyet insanınmaddîalandaki faaliyetvebaşarılarıdır.Demekki“kültür”e“manevîmedeniyet”dediyebiliriz.

Medeniyet insanın örf ve adetleri, hareket tarzları, düşüncelerini açığavurmasınayarayandili,ülküleri,hayalveümitleridir;onunşekil,ses,renkvesöz yardımıyla yarattığı güzellikler, hikâyeler, efsaneler ve hurafelerdir;keşifleri, icatları, bilgisi ve kitaplarıdır; hayatını düzenlemek için bulduğuusullervekurduğunizamlar,âhlakveâdetleri,itikatları,dinî,sosyalvesiyasîmüesseseleridir; zaferleri ve başarıları, zaafları ve sukutu hayalleridir…Bütün bunlar medeniyetin kısımları ve münferit tezahürleridir. Fakatmedeniyetbudörtbeştahlildenibaretdeğildir.Medeniyetinmisallerisayılıpdökülmekle bitmez. Medeniyeti kısaca, insanın verasetle intikal etmeyenbütün özellikleri ve başarıları diye tarif edebiliriz. Doğan bir çocuk kendibaşına kalır ve toplum temaslarından mahrum bırakılırsa, onda insanınbiyolojik ve hayvani vasıflarından başkasını görmek pek mümkün olmaz.İnsan irsî olarak bir lisan sahibi olmaz, ziraat yapmaz, hayvanlardanfaydalanmazvesinemayagitmekveyafutboloynamak ihtiyacınıhissetmez.Kısaca,insanmedenîolarakdoğmaz.

Buson tarifeuygunolarak,medeniyetkelimesi toplumhayatınabenzerlikgösterenbazıhayvantopluluklarına tatbikedilemez.Meselâarıkovanındaki

veyakarıncayuvasındakimedeniyettenbahsedilemez.Çünküarıveyakarıncabütüntoplulukfaaliyetleriniinsiyakibirşekildeyaparlar.Muayyenbirşekildehareket etmek özelliklerini tamamen verasetle kazanırlar. Bunlarınfaaliyetinde gelenek ve göreneğin hiçbir rolü olmadığı gibi, yeni buluşlaryardımıylahayatşartlarınıonarmakdabunlariçinmevzubahisdeğildir.

Kültürü medeniyetin muayyen bir kısmı olarak tarif etmiştik. Kültür,manevî medeniyet veya fikir ve duygu medeniyetidir. Kültürün bâriz birşekilde bilimin tesir sahasına giren kısmına da entellektüel kültür adınıverebiliriz.Kültürilemedeniyetarasındakibirfarkdagenişliktir.Medeniyettektekbaşarılarolabilir;halbukikültürböyledeğildir.Kültürbirbirinebağlıbirçokşeylerinheyetiumumiyesivebileşkesidir.Kevgir,kapanvezincirbirermedeniyetcüzüdür.Fakatkültürübuşekildeparçalamakkabilolmaz.Kültürmünferit ve tek başına değildir. Adalet hissi, insanlık duygusu, bilime olanitimat gibi insanın geniş ve şümullü vasıfları kültürel tezahürlerdir. Tariholaylarınıntektekbilinmesibirinsanıkültürlüyapmaz.Tarihîbilgiyişümullübir şekilde kendisine mal edebilen insana tarih kendi gününü anlamakbakımından yardımcı olur. Bu bilgiden faydalanarak gününün hadiselerinedaha derin bir şekilde nüfuz edebilen kimse kültürlü bir insandır. Daruzmanlık dışında edinilen bilgiyi ifade için de kültür kelimesikullanılmaktadır.

Gerek konuşma gerek yazı dilinde medeniyet ve medenî kelimeleri çokzamanyüksekveilerimedeniyetmanasındakullanılır.Kültürkelimesidebumânadaçokkullanılır.Kültürlüadamveyakültürlütoplumdediğimizzaman,kültürceileridevekültürüiyihazmetmişinsanvekültürünyaygınolduğuvebirçok kültür tezahürlerini kendisinde toplayan bir toplum demek isteriz.Medeniyet ve kültürün bu bakımdan mânaları, maddî alanda başarı,entellektüel kültür zenginliği, düşünce ufkunun genişliği ve manevî alandagelişme,yaniahlâkveâdetlerinvegüzelsanatlarzevkiningelişmişolmasıdır.Bu mukayeseli mâna, medeniyet kelimesinin seçilmesinde de tesirinigöstermiştir. Batı dillerinde olduğu gibi, dilimizdeki medenî ve medeniyetkelimeleri de şehirli ve şehirlilik manasına gelir. Gerçekten, ilerimedeniyetlerinancakçoksayıdainsanıbirarayavesıkıtemasagetirenbüyükşehirlerdemeydanagelebildiğigörülmektedir.

Henüzşehirkurmasafhasınavarmamışbirçokiptidaîtoplumlardadabirçokbakımdan oldukça yüksek ve gelişmiş medenî vasıflara rastlanmaktadır.Meselâbunlarıniyiişlenmişdilleri,güzelhikâyeveefsanelerivegünümüzünileri diye vasıflandırılan dinleri ile boy ölçüşebilecek itikat ve akidelerimevcuttur. Fakat buna rağmen şurası da muhakkaktır ki, bazı bakımlardanbunlarıngünümüzünilerimedeniyetleriiletabantabanazıtdenecekderecede

geritaraflarıvevasıflarıdaeksikdeğildir.

Şu halde, geniş mânasıyla, medeniyette ileriliğin başlıca ölçü ve âmillerinelerdir? Medeniyet kelimesini ilerilikleri bakımından toplumlarınkıyaslanması içinkullanırsak,ençoknegibiözelliklerüzerindedurmalıyız?Bubölümdebizi ilgilendirennoktabudur.Yanikitabımızıbiliminilerlemesiilemaddîmedeniyettekigelişmelerveentellektüelkültüralanınıngenişlemesiarasındaki münasebet üzerinde durarak bitireceğiz. İnsanın biyolojikfaaliyetlerinden gayrisini, yani insanî olan bütün faaliyeti içine alanmedeniyet, bilimsel faaliyetten ibaret olmaktan uzaktır. Fakat medeniyettegelişebilen ve sarih olarak ilerleyebilen herşeyin bilime sıkı sıkıya bağlıolduğumuhakkaktır. Bu bölümde ilkin kültür üzerinde duracağız, sonra damaddîmedeniyetsahasınıinceleyeceğiz.

Bilimilerledikçedüşüncevefaaliyetalanındakitesirlerinidegenişletmiştir.Bu genişleme umumiyetle felsefe ve teoloji zararına olmuştur. Yani,felsefenin konusu içine giren veya dinin otorite ve direktif altında bulunanmuhtelif bilgi ve düşünce alanları ve âdetler, bilimin terakkisi ile ya tekerteker bilim ailesine katılmışlar, yahut da bilimin nüfuzu altına girmişlerdir.Fizikî, tabiî ve sosyal bilimler nasıl din ve felsefe ile olan bağlarınıkoparmışlarsa, siyaset ve ekonomi alanındaki faaliyet, eğitimveöğretimvehattaahlâlda ilgilikonulardafelsefevedinotoritesindenkurtularakbiliminicaplarınaayakuydurmayaçalışmışlardır.Demekkihayattabirmürşitolarakbilimgeriplânlardanileriplânlarageçmiştir.

Tarihboyuncabilimselkeşiflerkültürelyönelmelerüzerindekuvvetleetkiliolmuşlardır. Büyük çaptaki buluşlar, hangi bilim veya teknoloji alanındaolurlarsa olsunlar, insanın manevî hayatına şekil vermekte büyük rolleroynamışlardır. Newton kanunları, Darwin teorisi, yerin jeoloji bakımındanincelenmesi, mikrobun keşfi, yeni yollar ve taşıt vasıtaları insanın maddîhayatındaolduğukadarmanevîalandadayankılarvetepkileryapmışlardır.

Önce de çeşitli vesilelerle söylendiği gibi, bilim toplum üstüne ve dışınaçıkabilen, toplum şartları içinde ve toplum şartlarına rağmen gelişerektoplumlarayepyeniinkişafimkânlarıverebilenyegânekuvvettir.Teknolojiyibilimdenayırırsak,onudaaynıvasıfta ikincibirkuvvetolarakkabuletmekgerekir.Fakatbilimingelişmekabiliyeti teknolojiyenazarançokdahaüstünolduğundan,bilimibubakımdanyineenönemli âmilolarakkabul etmemizicap eder. Sosyal olay ve telâkkiler üzerinde bilimin tesiri yakın zamanlarakadarvasıtalıveumumiyetle sebep ile tesir arasındakimünasebet tedricîveâdeta hissedilmeyecek derecede ağır olmuştur. Son zamanlarda ise bu gibimeseleler bilimin doğrudan doğruya ele alabildiği konular arasına girmeye

başlamıştır.

Bâtıl düşüncelerin ortadan kalkması veya temelinden sarsılması bilimselkeşifler ve bilimsel ilerleme sayesinde olmuştur. Bilim insanı türlü olaylarkarşısındakişaşkınseyircilikdurumundankurtarmıştır.Bilimisayesindeinsanetrafındaki esrar perdesinin yavaş yavaş kalktığına şahit olmuş, anlayıpkavrayamadığı ve kendisine tamamen karanlık bir tabiat ve toplummuhitindenyavaşyavaş sıyrılabilmiştir.Biliminbüyüyenbaşarısıkarşısındamucizelermânavecazibelerinikaybetmişlerdir.Uzaktakibirkervanınneredevenedurumdaolduğunubilmekeskidenhayretuyandıracakbirşeydi.Radyove telgraf gibimuhaberevasıtaları yardımıylabu çeşit başarılar günümüzdepek basit işler arasına girmiştir. S.O.S’in kerameti sihirbaz asâsını gölgedebırakmıştır.

Biliminyarattığıvehazırladığışartlariçindedoğupbüyüyenleriçinbiliminbaşarılarını hakkıyla takdir etmek güçtür. Çocukluğunun ilk çağlarındanitibarenevinderadyosesiişitmeyealışmışolanbirkimseiçinradyoşüphesizki hiç de hayret uyandırmaz. Fakat radyoyu ömründe ilk defa olarak göreniçindurum tamamenbaşkadır.Ömründe ilkdefaolarakgramofondadinininbir duasını işiten iptidaî bir topluma mensup bir adam bu esrarlı kutununönündesecdeyekapanmakveonatapmakihtiyacınıhissetmiştir.Dahabirkaçasır öncelerine kadar insanlar okyanuslara açılmaktan korkarlardı. Çünkübüyük ejderler ve dev cüsseli mıknatıslar onları ürkütüyordu. Küçücükmıknatıslıpusulalar insanlarınbubâtıl itikatlarınınortadankalkmasıyolunuaçmıştır.

Bugün herkesin her zaman için yanında bulundurmak ihtiyacını hissettiğiküçükvepratiksaatle,İlkveOrtaçağlarda,hattabundanbirikiasıröncesinekadar, tasavvuruna bile imkân olmayan hassaslıkta bir aleti temsil ediyor.Yakın zamanlara kadar, bugünkü saatlerimizegörepekkabave takribi olanzaman ölçme aletleri ancak en büyük şehirlerin şahit olabildiği nadir lükseşyası arasında bulunuyordu. Fakat bugün hiçbirimiz saatimizi muntazamfasılalardakurarken,yahutdaaradasıradaonagözatarakbüyükbiritimatlaondan zamanımızı öğrenirken, bu aletin meydana gelmesi için insanlığınhemen fasılasız olarak en az iki bin yıldan beri emek vermiş olduğu ve busaatimizisayısızbilimselveteknolojikbuluşlarınverimlibirşekildetatbikatalanınadökülebilmişolmasınaborçluolduğumuzuhatırımızdangeçirmeyiz.

Bir zamanlar şimşek ve yıldırımın karşısında korkak ve âciz kalan insanbugünonubasitbirelektrikolayıolarakizahedebilmektedir.Fakatbuolayınanlaşılması için, emek ve bilimsel başarı ile dolu uzun asırların geçmesinibeklemek lâzım gelmiştir. Öfke ile fırlatılan ok, uzayın açılarak göz

kamaştırıcı gök ülkesinin bir an için belirmesi gibi birtakım tahminî izahşekillerinden sonra, insan bu meseleyi az çok bilimsel olarak ele almakimkânlarını bulmuştur. Hazırlayıcı mahiyetteki bilimsel bilgilerintoplanmasına hiç temas etmesek bile, doğrudan doğruya bu konununincelenmesi oldukça uzun ve zahmetli olmuştur. Azot mürekkeplerininhavada yanması gibi ileri sürülen bazı düşünceler bilimsel sınavlarıgeçememiş, nihayet elektrik kıvılcımı ile olan benzerliği dolayısıyla, buolayın mahiyeti anlaşılmış ve insan kurbanı verilmesine mal olan deneylersonundabuizahındoğruluğumeydanaçıkmıştır.

Kuyruklu yıldızlar uzun asırlar boyunca gökten muammalı işaret vetelmihler olarak insanı korkutmuş, bunlara karşı nasıl hareket edilmesigerektiği hakkında büyük tereddütler gösterilmiştir. Güneş ve ay tutulmasıgibiolaylardandainsanlartürlümânalarçıkarmayauğraşmışlardır.Kıtlıklar,hastalık salgınları, nehir taşmaları ve su basmaları, volkan püskürmeleri vekurak mevsimler de tanrıların suçlu insan yığınlarına yönelttikleri cezalarolarak mânalandırılmışlardır. Fakat bilimin yardımıyla bütün bu olaylararasyonel vemüspet bir şekilde bakma kabil olmuş ve bu bilimsel zihniyetisayesinde insan sayısız felâketlere karşı kendisini korumaya muvaffakolmuştur.

Gerçekten, bilimin insan zihniyetine ve iç âlemine yaptığı tesir maddîalandasebepolduğudeğişmelerdenaşağıkalmaz.Biliminsanıâdetayenidenyuğurmuş ve onun olaylar karşısındaki duygu ve tepkilerinin tamamendeğişmesine ve dolayısıyla, davranışı üzerinde pek büyük gelişme veevrimleresebepolmuştur.

Bilimin insan görüş, düşünüş, anlayış, zihniyet ve itikatları üzerindekietkileri yalnız son zamanlara ve bilimin son ilerleme çağlarına münhasırzannedilmemelidir. Eski zamanlara doğru gidildikçe, bugün başka sınıflaraithal edilen türlü itikatlar arasında bilimin fosilleşmiş olarak gömülübulunduğuveonlarıntemellerindeoldukçaönemliyerlerişgalettiğigörülür.İştebundandolayıdırki,eskiçağlarınbilimselbilgilerinitahlilbakımındanoçağlarındinîveedebîkitaplarınıincelemeklebüyükfaydalarsağlanmaktadır.Homer’ineserleri,eskiİranveHindyazıları,Kur’an,Tevratveİncilgibidinîkitaplarzamanlarınınbilimselbilgilerihakkındasarihfikirlervermektedirler.

Çağımızda bile yaygın tesirini tamamen kaybetmemiş olan nazar değmefikri, muhtemel olarak, görme olayının gözden, görülen cisme gönderilenışığa benzer bir maddenin tesiri ile meydana geldiğine inanıldığı eskizamanlarınzihniyetiiçindeyerleşmişvetutunmuştur.Görmeolayınıngörülencisimlerden gelen ışınlar yardımıyla meydana geldiği, Ortaçağ sonlarında

tamamenkabuledilmişti.Fakatbilimseldeğerinikaybedenbueski teorinin,ekseriyetle, olduğu gibi, insanın bâtıl fikirleri içinde fosilleşmiş olarakmuhafazaedilmeyeelverişlibirmuhitbulmuşolduğunusöyleyebiliriz.

Bazı dinlerdeki yedi günlük yaradılış hikâyesinde gece ile gündüzüngüneştenönceyaratılmışolmalarıdikkatiçeker.Demekkibuhikâye,güneşlegündüz aydınlığı arasındaki münasebetin henüz anlaşılmadığı bir zamandayerleşmiştir. Gerçekten, bu münasebetin Milâttan önce beşinci asır Yunanfelsefecilerinden meselâ Empedokles ile Filolaos tarafından hiç dekavranmamışolduğunuaçıkolarakgörüyoruz.Vakıabuhikâyehalarağbetteverevaçtadır.Fakatbudurum,buhikâyeninkutsalbirinançlarkütlesininbirkısmını teşkil etmesinden dolayıdır. İlk yerleşme sıralarında, hikâyedeki bunoksan sezebilseydi itirazlara uğrayacak ve tashih edilecekti. Bu şekliylekabul edilmiş ve yerleşmiş olduğuna göre, demek ki üzerinde henüz birkutsallıkzırhıbulunmadığızamanlarda,yaniortayaatılışvekabulsıralarında,hertürlüitirazdanmasunkalmıştır.

Uzun zamandan beri büyük bir mucize olarak kabul edilen ölünündiriltilmesi olayı, insanın ölüme henüz biyolojik bir mâna veremediğizamanlara ait olsa gerektir. Yukarıda da bahsi geçtiği gibi, iptidaî insanlarölümü ruhun vücuttan ebedî olarak ayrılması ile izah ediliyorlar. Ruhunölmezliği ve vücut dışında yaşamakta devam ettiği de kabul ediliyor. İştemevzubahis mucize de ancak bu düşüncelerin kuvvetle revaçta olduğu birzaman ve muhit içinde doğmuş ve kabul edilmiş olmalıdır. Aynı zihniyetegöre uyku da ruhun vücuttan muvakkatan ayrılması şeklinde izah ediliyor.Uykuileölümarasındakifarkşudurki,birincisinderuhvücuttanmuvakkatanayrılır, ikincisinde ise geri dönmemek üzere vücudu terkeder. Bu şartlaraltındaölünündirilmesi,büyükzorluklarlakarşılaşılmadankabuledilebilecekbirolayşeklinegiriyor.

Bilimsel bilgimizin artması ve bilimsel anlayışımızın çoğalması neticesi,müşahede, düşünme vemuhakeme kabiliyetimiz artmakta, her türlümeselekarşısında daha derin ve daha geniş bir anlama ve kavrama kabiliyetigöstermekkabil olmaktadır.Modern toplumda hurafelerin ve bâtıl fikirlerinyeri gittikçe küçülmektedir. Bilim, cehlin ve onun barındırdığı ve yaşattığısefaletin düşmanıdır. Bilimin tesirini insanın ülkü ve ideallerinde degösterdiğini görüyoruz. Medenî toplumlar gittikçe mistik olmayan idealler,realistvetahliledilebilirülküleretrafındatoplanmayadoğrugidiyorlar.

Edebiyat, müzik, resim, heykeltıraşlık ve mimari gibi güzel sanatlarüzerindedebiliminoldukçaönemli tesirleriolduğuvebunlararasındazikredeğer bağlılıklar bulunduğumuhakkaktır.Eskiden uzun zaman için bilimler

arasında sayılmış olan müziğin, son zamanlarda, özellikle teknik ve pratikbakımdan, bir dereceye kadar da teorik bakımdan bilimden faydalandığısöylenebilir. Mimarinin ise özünden ve dokusundan bilimi sıyırıp atmakbüsbütünimkânsızdır.Mimarinintekniktaraflarıinşamühendisliğindenbaşkabir şey değildir. Fonksiyonel mülâhazalar bakımından da mimari tamamenbilimin ışığında yürür. Güzellik kısmının orantı gibi bazı unsurlarında dabilimin rolü pek eskidir. Fakat mimari eskiden zaman ve tecrübe ilekazanılmışampirikbilgidenayrılıpkurtulmayızorbuluyor,muhtelifboyutveağırlıklar arasındaki orantıları olduğu gibi muhafaza etmek zorundakalıyordu.Bilimselbilgininmimarininyardımınakoşması,mimaridekisanatelemanınınçokdahaserbestbirşekildevemuayyençerçeveleriçindemahpuskalmadangelişebilmesinimümkünkılmıştır.

Resimde bilimin tesirini görmek biraz zor gibi ise de, bilimin resimdemuhtelif zamanlarda önemli tesirler yapmış olduğu görülüyor. Ortaçağsonlarında ve Rönesans sıralarında resmin pek süratli gelişmeler göstermişolması, perspektivin geometri ve optik yardımıyla o zamanlar sağlamayamuvaffakolduğuilerlemelersayesindeolmuştur.Resimdekirealizmdevriilebilimde gözlemin öneminin ön plâna gelmiş olması da birbirine bağlıtemayüllere benzerler. Çeşitli güzel sanatlarda görülen sembolizm, realizm,mistizim v.s. gibi cereyanların da bilimsel ve felsefi görüş ve zihniyetlerleilgiliolduklarıveçokzamanaynıgayelerevarmak içinmuhtelifyönlerdekiteşebbüslerşeklindetezahürettikleriilerisürülebilir.

Bilim sayesinde bilgi ve görüşlerimiz genişledikçe ve zenginleştikçe,dilimizideonispettegeliştiriyorvezenginleştiriyoruz.Diğer taraftandilvedilinmahiyetihakkındavedilledüşüncearasındakiirtibatüzerindebelirmesimuhtemel gibi görünen yeni bilimsel görüş ve sonuçlar sayesinde yepyenibazı bilgiler kazanacağa benziyoruz. Klâsik dil incelemeleri de şüphesiz kiedebiyatüzerindetesirinigöstermektengerikalmıyor.Bütünbugibibilimselve yarı bilimsel çalışmaların bir güzel sanat olarak edebiyat üzerindekitesirleri, doğrudan doğruya olmasa bile, önemlidir. Diğer taraftan da, genelolarakgüzelsanatlartarihininbilimselbirşekildetetkikisanathakkındadahaderinvedahagenişanlayışimkânlarıvermektedir.

Düşünceveduygularımızvegelenekvegöreneğimizüzerineşimdiyekadargittikçe artan bir ölçüde tesir yapmış olan bilimin istikbalde manevîhayatımızadahabüyükölçüdenüfuzedeceğini, fikirveduyguâleminidahasarih ve kesin olarak tesir sahası içine alacağını tahmin etmek şüphesiz kimâkulolur.

Muhtelif medeniyetleri maddî bakımdan kıyasladığımızda, ileriliği ve

üstünlüğü sağlayan cihetlerin hemen sırf bilimve fen ile doğrudandoğruyailgili bulunduğu göze çarpar. Öyle görünüyor ki, bir medeniyetin maddîbakımdan diğer bir medeniyete üstün olması veya maddî medeniyetinterakkisiancakbubakımdanmânakazanabilir.Bunubirazincelemeyevebazımisallerleaydınlatmayaçalışalım.

Medeniyetteileriliğiniyibirölçüsüişbölümüderecesidir.Azbildiğibirçokşeyleriyapacakyerdeiyibildiğibirşeyiyapmaksuretiyle,insan,toplumunadahabüyükölçüdefaydalıolabilir.Karşılıklıolarakda,özelliklebuşekildekibaşarılıhizmetitakdiredebilecekkadarilerlemişbirtoplumunüyesiise,insankendimenfaatine de yine ancak bu suretle azami derecede hizmet edebilir.İleri bir işbölümü sayesinde işlerin doğru, temiz, sıhhi ve iktisadi olması,veriminartmasıvezamandanazamiderecede faydalanılmasıkabilolur.Ellievlik bir köyde elli fırın varsa, yani her ev kendi ekmeğini pişiriyorsa, buinsan topluluğu için, bugünkü ölçülerle, çekinmedenmedeniyet bakımındanoldukçageridirdiyebiliriz.

Bir toplumun ihtiyaç bilançosu ne kadar büyük ve çeşitli ise, o toplumdayemekihtiyacındanbaşkanekadarfazlaveçeşitliihtiyaçbaşgöstermişse,otoplumamedeniyetteonispetteilerlemişgözüilebakabiliriz.İnsanbaşınaikiodateminedentoplum,ortalamaolarakherbeşüyesinebirodasağlayabilentoplumdanmedeniyetçeileridir.Telefon,radyoveotomobilgibitürlükonforihtiyaçlarımedeniyetinileriliğiâlametleridir.İleriişbölümü,insanihtiyaçlarılistesininzenginliğivebunlarınyaygınbirşekildekarşılanabilmesiiseinsanınbilimselbilgisivebilimitatbiksahasınakoyabilmesiileorantılıdır.

Medeniyetin ilerlemesinde atılmış dev adımlarından biri olan hayvanehlileştirilmesi, iptidaî atalarımızın büyük başarıları arasındadır. Hayvanehlileştirmemisallerinetarihiçağlardahemenhiçrastlanmamaktadır.Ancak,ehli hayvanlardan faydalanma imkânları tarih çağlarında artmıştır. Meselâhayvan genlerinin ıslahının Ortaçağın mühim başarıları arasında olduğu veinsan esirliğinin ortadan kalkmasını sağlayan önemli âmiller arasındabulunduğuanlaşılmaktadır.

Fakat çağımızın ileri medeniyeti için hayvan kuvvetleri küçük veehemmiyetsiz olmaya ve geri plâna geçmeye başlamıştır. Bugün, güçlümakineleri işleten dev cüsseli tabiat kuvvetlerinden gittikçe daha büyükölçülerdefaydalanmakmevzubahistir. İlerimedeniyetinölçülerindenbiride,insan ve hayvan gücünün kullanılması yerine, tabiat kuvvetlerindenfaydalanabilmederecesidir.Buölçübakımındanda,enmedenî insanbilimeençokbelbağlayabilecekdurumdaolaninsandır.

Medenîinsankabiliyetli,başarılıvefaalinsandır.Medeniyetilerledikçe,bir

taraftan emekten tasarruf edilirken diğer taraftan da başarı çoğaltılmıştır.Emeğe karşı alınan verimin artması bakımından yapılmış olan terakki,akıllaradurgunlukgetirecekdereceyibulmuştur.

Bir toplumunmedeniyet seviyesi, insanbaşına sarf vedolayısıylaüretilenenerji miktarı ile de ölçülebilir. İleri medeniyette, insan tabiat kuvvetlerinitürlü inşa, imal ve üretim işlerine gerekli enerji kaynağı olarak sıcaklıktanzimi ve radyo, telefon, telgraf gibi haberleşme araçlarını çalıştırmak,asansör, otomobil, uçak, tren ve gemi gibi taşıt vasıtaları ihtiyaçlarınıkarşılamakiçinbolmiktardakullanmaktadır.

Medeniyetin ilerlemesinde olduğu kadar yayılmasında da insanlarıntemaslarını sağlayan haberleşme ve taşıt araçlarının çok önemli rolü vardır.Ziraatveçiftçilikgibihayatşekilleriveçalışmatarzlarıinsantopluluklarınınküçükveseyrekkalmalarımecburiyetinidoğurmaktadır.Sonçağlardabugibiçalışmaalanlarındadamakinelerdengittikçedahabüyükölçüdefaydalanmaksuretiyle zamandan kazanmak ve çalışma verimini artırmak kabil olmuştur.Yolların bolluğu ve her türlü nakil vasıtalarının ve temas imkânlarınınçokluğu da, bu gibi küçük insan topluluklarının birbirlerinden ve büyükşehirlerdenolanmesafelerinin küçülmesine ve temaslarının artmasına sebepolmaktadır.

Üretim ve tüketim hacminin büyüklüğü, çalışma verimliliği, zamandanâzami faydalanma, taşıt ve temas imkânlarının bolluğu, ileri medeniyetinönemli mihenk taşlarındandır. Yine, bu özellikleri kendilerinde en çoktoplayantoplumlarbilimleençokyoğurulmuşolantoplumlardır.

İptiaî insanın başardığı önemli bir ilerleme adımı, yemek toplayıcılıktanyemek istihsal ediciliğe geçmek olmuştur. Bu da hayvan ve nebatehlileştirilmeleri sayesinde kabil olmuştur. İstikbal düşünceleri, yani verimlimevsimlerde yetiştirilebilen gıdamaddelerini depo ederek diğermevsimleriemniyet altına almak fikri ve bozulabilir gıdaların dayanır şekle konarakmuhafazalarıyinetarihtenöncekiçağlardatatminedicibirşekildehalledilmişolanmeselelerarasındadır.

Bu bakımlardan medeniyette son asırlarda da mühim ilerlemelerkaydedilmiştir. Fakat daha önemli terakki yönleri, gıdaların sıhhi şartlarauygun ve insan sıhhatini bozmayacak şekilde hazırlanmaları meseleleriolmuştur. Gerçekten, ileri medeniyetin hiç küçümsenemeyecek bir özelliğisağlık durumunu emniyet altına alabilmesidir. Medenî insan daha iyi gıdaalabilen,dahasıhhîşartlaraltındayaşayanveçalışanbirinsandır.Birtaraftançeşitli tedavi yolları keşfedilmiş, diğer taraftan da, daha önemli olarak,hastalıktankorunmayayarayanbirçokşartveimkânlarbulunmuştur.

Hastalık sebepleri gibi tabiatın dost olmayan kuvvetlerine karşı insanınkorunabilmesi,hastalıkvetürlüıstıraplarınıazaltabilmesi,yineonunkaragündostuolanbilimvebilimselbilgisayesindekabilolmuşturveolmaktadır.

Zenginbir ihtiyaçbilançosununmedeniyette ileriliğinbirölçüsüolduğunusöylemiştik.Buçeşitliihtiyaçlarıtoplumüyelerininnedereceyekadarbüyüksayısınınhissettiğivebuihtiyaçlardanfertlerintekertekernekadarbüyükbirsayısınınfaydalanabildiğiyinemedeniyetileriliğininaynıderecedeönemlibirölçüsüdür. Bir insan topluluğunda ne kadar büyük bir çoğunluk ilerimedeniyet meyvelerinden faydalanırsa, o toplum medeniyette o dereceilerlemişdemektir.

Bugünkü ileri medeniyetin üzerinde hassaslıkla durduğu bir nokta,medeniyetin semerelerini kamu menfaati bakımından doğru ve âdilâne birşekilde ve ileri işbölümü vaziyetinin doğurduğu şartlara uygun olarakdağıtmaktır.Medenî toplumda, ilerilik nispetinde, bayındırlık ve refah fazlaolur. Bugünkümedeniyetin önemli bir ölçüsü, insanın emrine âmade tabiatkuvvetlerinin ekonomiye uygun bir şekilde kullanılabilmesidir. Medeniyetyalnıztabiatbilimlerinevetıbbadeğil,aynızamandatoplumlailgilibilimleredesıkısıkıyadayanmaktadır.

İleri medeniyetteki bir toplumun bir vasfı da büyük ölçüde elbirliği veişbirliğişartlarınıkendisindetoplamasıdır.Böyle toplumlardaemekisrafıvebir taraftayapılanvebaşarılanındiğer taraftayıkılmasıvebaltalanmasıgibivaziyetlere rastlanmaması icap eder.Bunlarmedeniyettegerilik işaretleridir.Medenî toplumda yapıcı faaliyet, plânlı çalışma ve teşkilâtçılık kabiliyetigöze çarpar. İnsanın bu kabiliyetleri ise, sosyal bilimlerdeki bilgisininçoğalması ile orantılı olarak artmaktadır. İleri medeniyetler teşkilâtlanmaimkânlarınımüspetverasyonelyollardanararlar.

Medenî toplum, fertlerinin hepsini âzami derecede koruyan, bir kısmınınöbürleri tarafından istismarına müsaade etmeyen, haksızlığı yenebilen birtoplumdur.Medenîbirtoplumunönemlibirvasfıvegayesi,fertlerininkanunnazarında tam bir eşitliğini sağlamak ve bütün üyeleri için adalete uygunekonomik imkân ve şartlar temin ve idame etmektir. Bütün bumeselelerintahakkukundabiliminsanınönemlibiryardımcısıdır.

Medenî insangerekkendisinigerek toplumunuiyi tahliledebilen,fertlerletoplum arasındaki ayarlamayı görebilen ve kavrayabilen bir insandır.Karşılıklı olarak, iyi ayarlamış ve doğru çalışan ve işleyen bir toplumbünyesinde, fertlerin yükselmesi ancak toplumun yükselmesi ile kabildir vekendilerine düşen vazife ve başarıların büyüklüğü ile orantılıdır. Bütün bubakımlardan,medeniyetin ilerlemesinde ve insan zihniyet ve temayüllerinin

doğru yollara girmesinde bilim, yegâne âmil olmaktan uzak bulunsa da,insanınçokkıymetlibiryardımcısıolmuştur.

Medeniyetin ileriliği, özellikle maddî alanda kontrol edilemeyen olay vekuvvetlerin azlığı ve bu çeşit olay ve kuvvetlerin yaşayışımız üzerindekitesirlerinin gitgide azalmasıyla orantılıdır. İnsan bilim sayesindemukadderatınagittikçedahahakimhalegelmektevekısmetinyularınıkendielinealabilmektedir.

İleri medeniyette bilimin rolü büyüktür. Kesin olarak denilebilir ki, insanhayatının onanlabilmesi ve toplum hayatının düzenlenmesi yolunda alınantedbirlerden ve sarf edilen gayretlerden bugününmodern ölçüleri ile başarıbeklenirse,ilköncedurumlarınvemeselelerinbilimselbirşekildeincelenmesikati bir mecburiyetin güçlükleri yenmek için bunları öğrenmek ve tahliletmek,anlamakvekavramaklâzımdır.Tedbirdenevvelteşhisgelir;vegerekdoğru teşhis gerek isabetli tedbir, ister kısa ister uzun vadeli olsun, ancakdoğrubirbilimselkavrayışlakabildir.

Medeniyette ileriliğin bir ölçüsü de bilimin icaplarına göre ayarlanmaimkânlarına sahip olmak ve bilimin yeni buluşlarına gerek maddî gerekmânevibakımdankolaylıklaayakuydurabilmektir.Gerçekten,bilimin insanhayatındaki yeri büyüdükçe insanın ona olan inancı da çoğalmıştır. İptidaîinsanlarıngelenekvegöreneklerinemodern insananazarançokdahabüyükbir sadakatle ve körü körüne bağlı oldukları sarihtir. Ortaçağdan ve hattâRönesanstanberideinsanındeğişmeyeintibakbakımındanhayliterakkiettiğimuhakkaktır.

Bilimin kendisi medeniyetin en parlak bir tezahürüdür. Bilimsel çalışmamedenî faaliyetin en önemli bir kısmıdır. Ayrıca da, bilim diğer medenîfaaliyetlere istikamet verir, onlara dinamizm getirir ve gelişme imkânlarınıbesler. Bilimin ve bilimsel bilginin medeniyete mal olması, medeniyetüzerindeki tesirlerini hissettirmesi ile, yani yayılması, insan topluluklarıtarafından kabul edilmesi ve gerek maddî gerek mânevi yönlerde tatbikalanınaaktarılmasıilebaşlar.

Kısa ve özlü bir ifade ile, bir toplum bilimi kendisine ne kadar fazla veçeşitli yönde kılavuz olarak kabul etmişse ve bilimin ışığında yürümeyi nekadarfazlaadetedinmişse,o toplummedeniyetteonispette inkişafetmiştir;birtoplum“hayattaenhakikimürşitilimdir”vecizesininekadariyianlamışve kavramışsa, bunu ne kadar büyük ölçüde tatbik edebiliyorsa, o toplummedeniyetteodereceileridirvegelecektekisınırsızgelişmesinideonispettegarantialtınaalmıştır.

Daha söze başlarken, Atatürk’ün bu vecizesinin özel toplum bünye veşartlarına bağlı bulunmadığı gibi zamanla da mukayyet olmadığınısöylemiştik.Biliminvatanıolmadığını, insanlığayaptığı tesirvehizmetlerindil, din, ırkvediğerözel toplumşartları sınırını aştığını yeterderecede sözkonusu ettik. Bilimin insan ihtiyaçlarını karşılamak ve insanın zihniyeti vemânevi hayatı üzerinde tesirler yapmak bakımından gelecekte farklıvaziyetler doğacağını düşünmek herhalde pek makul bir iddia olarak ilerisürülemez. Fakat bilimin hayatta en hakikî mürşit olduğunun zamanlamukayyetbulunmadığıüzerindeburadabir ikisözsöylemeklüzumluvehiçolmazsafaydalıolabilir.

Fizikte bile, cisimlerin atomik bünyesi ve olayların bu bakımdan en inceteferruatı ile temasa gelince, determinizm yerine tesadüf ve ihtimal ilekarşılaştığımızıgördük.Olaylarınherzamanaynıkanunlargereğincecereyanetmesi, bizim her zaman statistik kaidelerinin mükemmelen kabili tatbikolacağısayılardavetoptanolarakatomvemoleküllerletemastaoluşumuzdanve atomik vemoleküler dünyadaki değişmeleri hemen her zaman topyekûnolaylarşeklindemüşahedeedişimizdenilerigeliyor.Toplumlailgilikonulardaisedurumbununtamtersidir.Umumiyetlesosyalolaylarıneninceteferruatıile yüzleşir, toplumun atomik bünyesindeki münferit olaylarla en fazlailgileniriz. Hadiseleri uzun zaman süreleri içinde veya ince teferruattansıyrılarak mütalâa edersek, toplum olaylarında da determinizm ilekarşılaşacağımızı ileri sürebiliriz. Nitekim, meselâ sosyoloji ve iktisattabüyük topluluklarla ilgili konularda statistik usulünün tatbiki ve hattâmüstakbel gelişmelerin oldukça doğru ve dakik olarak tahmini mümkünolabilmektedir.

Tarihte de buna benzer durumlar mevcuttur. Tarihin tekerrürlerden ibaretolduğu sözü, bu vaziyeti kısmen ifade eder. Carlyle’ın şöyle bir sözü var:John Lackland buradan geçti; işte bu bir olgudur, bir vakıadır, bunudünyadaki bütün teorilere değişmem. Henn Poincare buna şöyle cevapveriyor: Carlyle’ın bu sözü bir tarihçinin sözüdür; böyle bir durumda birfizikçi, “John Lacldand buradan geçti ama bunun hiçbir ehemmiyeti yok;çünküburadanbirdahageçmeyecek”der.ProfesörSartondabuikigörüşüşuşekildetelifediyor:EvetJohnLacklandbirdahaoradangeçmeyecektir.Fakataynıyerdenaynışartlaraltındabaşkageçenlerolacaktır.Tarihtedemuayyenşekildekiolaygrupları,muayyenşartlaraltında,daimabirbirlerinebenzeyenolay gruplarının doğmasına sebep olurlar. Diğer taraftan da, meselagezegenler, sebeplerin kompleksliği ve enerji kaybı dolayısıyla, bir defaçizdikleriyörüngeleribirdahaaynentekrarlamamaktadırlar(Sarton,1936A,s.9).

Tarihtekiteferruatolaylarıçokbüyükçeşitlilikveintizamsızlıkgösterirler;bunlarda her türlü tesadüfün ve beklenmedik vaziyetlerin büyük rolüolduğunukabuletmekicapeder.Fakatbirdetarihinsathaçıkmayanvesathîolmayan derinden bir akışı, uzun vadeli yönelmeleri vardır ki, bunlardaintizamlıbirakışvegelişmebulunduğusariholarakgörülür.Günlükteferruatolaylarınınmenşeiolankısaömurlukuvvetlerzamanınakışı ile silinirve izbırakmadan kaybolup giderler. Hakikî güç kaynakları olan uzun ömürlü vedevcüsselikuvvetlerisebüyükvarlıklaryaratırlarvetoplumhayatındabüyükyönelmelere, derin yankılara ve kuvvetli hamlelere sebep olurlar; bunlarınetkileridaimauzunvadeliveuzunömürlüdür.

Bilimin,tarihinuzunvadeliyönelmeleriüzerindekitesirimuhakkakkipekbüyüktür.İskender,JülSezar,TimurveNapoleonkendizamanlarıiçindepekbüyükönemdeolantarihiolaylaryaratmışlardır.Fakatİskender,Sezar,Timurve hatta çağımızdan çok daha eski olmayan Napoleon ve bunların temsilettikleri siyasî olaylar vuku bulmamış olsaydı, günümüzün toplum hayatıveya olayları bakımından ne fark olurdu?Buna kesin olarak cevap vermekzordur.Makul bir cevap da, eski çağlar siyasî olaylarındaki bu gibi değişikdurumlarıngünümüzbakımındanpekfarkyapmadığıdır.Fakatbirüçgeniniçaçıları toplamının iki dik açı olduğu, yahut da fizik, kimya ve biyoloji gibiçeşitlibilimdallarındakiherhangibirkeşifveyaicatyapılmamışolsaydı,bubizimzamanımızbakımındanvebizimiçinnefarkyapardıdiyesorduğumuzzaman,cevabınçoksariholacağınıderhalgörürüz.Çünküenküçük,enbasitve en eski bilimsel buluşların insanlık üzerindeki tesiri daimidir ve daimiolarakartar.

Bilimin insan hayatına tesirinin ve bilimin insan hayatındaki öneminin,zamanlaaynı istikamettevedüzgünbir terakkiseyri ilearttığımuhakkakkitarihin en şümullü, en devamlı ve bütün tarih, hattâ tarih öncesi çağlar gözönünde tutulunca, en devamlı olarak tesirini yapmış olan bir olay ve bütüninsan hayatı için doğru çıkan bir gerçeğidir. Tarihin akışı ile bilimin butesirinin gitikçe daha bâriz olarak kendini gösterdiğine bakılırsa, şimdiyekadargeçmişolançağlar için istisnasızolarakdoğruolanbu sözüngelecekiçinbüsbütündoğruolacağını,Atatürk’ünbuvecizesininölümsüzolduğunutereddütetmedensöyleyebiliriz.

BİBLİYOGRAFYA-T.C.Allbutt,TheHistoricalRelationsofMedicineandSurgery,1905.

-RaoulAllier,TheMindoftheSavage,1929.

-E.T.Bell,MenofMathematics,1937.

-J.D.Bernal,TheSocialFunctionofScience,1944.

-ClaudeBernard,AnIntroductiontotheStudyofExperimentalMedicine,1927.

-E.G.Browne,ArobianMedicine,1921.

-PierreBrunetveAldoMieli,HistoiredesSciences,Antiquite,1935.H.Buckley,AShortHistoryofPhysics,1929.

-E.A.Burtt,TheMetaphysicalFoundationsofModernPhysicalScience,1932.

-J.B.Bury,TheIdeaofProgress,1932.

-F.Cajory,AHistoryofPhysics,1935.

-ThomasCariyle,LesHeros,1928.

-EdwardCarpenter,PaganandChristionCreeds,1920.

-AlexisCarrel,L‘Homme,cetinconnu,1945.

-G.Contenau,LaDivinationchezlesAssyriensetlesBabyloniens,1940.

-AlbertCounson,LaCivilisation,1929.

-J.G.Crowther,TheProgressofScience,1934.

-J.G.Crowther,TheSocialRelationsofScience,1942.

-H.Crew,TheRiseofModemPhysics,1935.

-EncyclopaediaBrittannica,“Civilization”makalesi.

-DanaB.Durand,MagicandExperimentalScience,Isis,cilt33,s.691-712.

-BenjaminFarrington,ScienceinAntiquity,1936.

-CharlesS.Gardner,ChineseTraditionalHistoriography,HarvardHistoricalMonographs,X.

-F.H.Garrison,HistoryofMedicine,1929.

-AlbertGuerard,TheLifeandDeathofanideal1928.

-C.H.Haskina,TheRiseofUniversities,1923.

-LancelotHogben,MathematicsfortheMillion.

-J.Holmyard,MakersofChemistry,1937.

-JulianHuxley,ScientificResearchandSocialNeeds.

-BernardJaffe,Crucibles,1936.

-HansKelsen,LawandPeaceinInternationalRelations,1942.

-Ed.Lawrence,SpiritualismAmongCivilizedandSavageRaces,1921.

-RobertF.Legget,GeologyandEngineering,1939.

-WilliamA.Locy,BiologyandItsMakers,1936.

-HerbertMelzig,AtatürkDediki,Ankara1943.

-R.K.Merton,Science,TechnologyandSocietyinSeventeenthCenturyEngland,Osiris,cilt4,S.360-632.

-L.T.More,IsaacNewton,1934.

-MembersofthePhysicsStaffoftheUniversityofPittmsburgh,AnOutlineofAtomicPhysics,1933.

-LecomtedeNoüy,L’Avenirdel’Esprit

-CarrolC.Pratt,TheLogicofModernPsychology,1939.

-H.Reichenbach,AtomandCosmos,1932.

-ArnoldReymond,HistoryoftheSciencesinGreco-RomanAntiquity

-GaetanoSalvemim,HistorianandScientist,1939.

-GeorgeSarton,AnIntroductiontotheHistoryofScience,2cilt,1927,1931.

-GeorgeSarton,TheHistoryofScienceandtheNewHumanism,1931.

-GeorgeSarton,TheStudyoftheHistoryofScience,1936.

-GeorgeSarton,TheStudyoftheHistoryofMathematics,1936.

-Sedgwick,Taylor,andBigelow,AShortHistoryofScience,1938.

-CharlesSinger,TheHistoryofLivingThings,1931.

-CharlesSinger,AShortHistoryofScience,1941.

-A.Sorsby,MedicineandMankind.

-MuzafferSüleymanŞenyürek,ANoteontheDurationofLife,Amer.J.Phys.Anthrop.,(March1947,S55-66).

-BernhardJ.Stern.SocietyandMedicalProgress,1941.

-AM.Tozzer,SocialOriginsandSocialContinuities,1925.

-D.M.Turner,MakersofScience,EleclticityandMagnetism,1927.

-A.P.Usher,AHistoryofMechanicallnventions,1929.

-A.Wolf,AHistoryofScience,TechnologyandPhilosophy.2cilt,1935,1938.

ÖZELİSİMLERİNDEKSİAdams15,16

Allah9,126

Amper116

AnkaraÜniversitesi1

Aristarkos49

Aristo21,27,28,33,34,42,43,46

ArkelaosIrmağı33

Arşimed35,49,108

Atatürk1,7,151,153

BaconFrancis110

BasraKörfezi65

BecherJ.J.38

Bell13

BernardClaude89

Bernouilie65,66

Böyle11,35,108

Briggs,Henry11

Bruno52

ButhYişu65

Bürgi,Joost11

Carpenter,Edward96

Cariyle19,152Carnot13

CibrilibniBuhtYişu65

CibrilibniUbeydullah65

Colenso96

Comte,Auguste120

Correns11

Cundişapur65

Curcis65

Cuvier89

ÇinSeddi130

DanielBernouillie65

Darwin52,143

DeBroglie42

DeVries11

DilveTarihCoğrafyaFakültesi1

Edison9,115

Eflatun109

EleaMektebi119

Empedokles146

Eudoxes42,43

Fabricius14

Faraday14,115,116

Fikret,Tevfik56

Filolaos146

Foucault40

FransızAkademisi65

Fresnel14,40,41

Frontinus,JuliusSextus101

Galen27,28

Galile11,12,14,27,52,73,99,108

Galvani115,116

Gregoir52

GreyAsa13

Guericke108

Gunther,Ednud11

HaçlıSeferleri130

HalleyKuyrukluyıldızı15

HarunReşid65

HarvardÜniversitesi1

Harvey45

HayİbniYakzân13

Henry,Joseph14

Hipokrat28,34

Homer145

Huygens39,40

İbniSina28

İbniTufeyll3

İncil96,145

İran12

İskender153

JacobBernouillie65

Jansen,Zacharias11

JohannesBernouillie65

Kalippos42

Kardan108

Kemalleddin12

Kepler45,50,51,71

Kopernik45

KorentKörfezi33

Kur’an145

Lackland,John152

Lavoisier39

Leibniz11,12

Leonardo108

Leverrier15,16

Lippershey,Hans11

Lister104

Malpighi45

Mariotte11,35

Maxwell41

Mendel11

Metius,James11

Moğolİstilası82

Morse13

Musa97

Napier,John11

Napoleon153

NeptünGezegeni16

Newton11,12,21,35,40,41,45,47,68,71,143

Oersted116

OsmanlıDünyası130

Öklid48

Pasteur34,104,130

Plank42,71

Poincare,Henri152

PriestlyllRöleme27,28

Redi34

RomaŞehri101

Rousseau,Jean-Jacques69

Röntgen61

Samsun1

SargasDenizi34

Sarton,George,1,19,152

Scheele11

Scheiner14,27

Servetus52

Sezar,Jül52,153

Smith,G.E.,53

Spallanzani34

Stahl,G.E.,38

Stevin,Simon108

Teodorikus12

Tevrad96,145

Timur155

Tschermak11

Uranüs16

Volta61,115,116

Wheatstone13

Young14,40

Zerkalî49

Zulular96,97

TERİMLERVEMÜNFERİTKONULARİNDEKSİalet39,51,52,61,72,73,83,88,99,107,108,114,129144

Arşimedkanunu49,119

astrofizik85

astroloji14,80,83,91,92,104

ataletprensibi39

ateş61,88

atgöğüslüğü115

atomteorisi120,121

bakteriyofaj110

balina33

barutimali129

bâtıldüşünceler144,146

buharmakinası13

buharreaksiyontürbini114

camendüstrisi107

Cheyne-Stokesolayı34

çiftekırılma40

daimihareketmakinaları108

dalgateorisi14,36,40,41,42,44

denelmetot47,48,49,50,89,105,108,109

determinizm35,119,120

diferansiyelveentegralkalkül11,12,48

ehliyetliişçi114

ekinokslarınpreseşyonu67

elektrikmotorları116

elektromanyetikteori41

elsanatları102,109

eltezgâhları110

entellektüelkültür112,113,141

etene32

evrimteorisi36,56

exorcism93

faydacılıkprensipi74,75,89,101,102,112,116,143

firengi105

flojiston,flojistonteorisi38,39,43,45,46,47

fosil14

gazlarkimyası80

gazmaskeleri129

genler66

geometrikastronomi85

girişim14,40

göbekkordonu32

gramafon144

GregoirTakvimi52

güneşlekeleri13,27,71

halkefkârı89,125

hammaddeler113,132

hareketincelenmesi133

havacılık73,131

hayvanehlileştirilmesi61,87,88,148,149

hayvanielektrik148

heliosantrikteori45

hesapdışıgelişmeler128

ışığınhızı40

iatrofizik104

iatrokimya104

iatromancy93

iatromekanik104

ilimtarihi20,21,138

iliminpopülarizasyonu18,127,135,138,139,140

ilmîtecessüs7475

ilmîzihniyet3,8,16,17,21,54,56,57,86,88,97,118

incantation93

inşausûlleri111

istidattestleri132

işhastalıkları122

JülSezarTakvimi52

kalorik46kals38

kalsinasyon38,39

kandolaşımı12,23,45,71

kanser105

kapakçık12

kategori46

kendiliğindentekevvün34

kılcaldamarlar45,71

kolloidler119

kontüzyon93

korpüskülteorisi39,40,42,44,47,121

köpekbalığı33

kuantumteorisi42,44,71,121

kurşunodalarusûlü107

kütletahaffuzu44,45

logaritma11

makara83

makineleşme111

makule46

manivela83,114

matbaa74

medrese137

mermiyolları108

mikrometre107

mikroskop14,45,71,73,104

mucize6,146

müstakilveçağdaşbuluşlar12,14,15

nazardeğme145

nebatehlileştirilmesi61,87,88,148

Newtonhalkaları40

ocakvebaca87,88

oksidasyon38,44

ortakmerkezlikürelerteorisi42,43

otomatlar114,115

otoriteyebağlılık26,27

Öklidpostülaları48

ölüağırlık113

ölünündiriltilmesi146

parallaks99

ParasilurusAristotelis33

penisilin104,121

pil61

plastikler113

polarizasyonolayı40

profilaksi104

prognoz93

psikolojikdemokrisi126

pusula144

radyo144,151

redüksiyon38

saat72,75,104,144

sara93

seriimalat111

sıhhatmühendisliği111

sihirlikareler48,80

simya80,83,91,92,104,121

siyahcisimradyasyonu71

solungaç32

sosyalveekonomikaksaklıklar127

spektroskopi120

standartlaştırma106,110,133

standartparça113

stereoskopik99

sudolabı114

sunîistifa107

sunîipek111

sunîpetrol113

susaati114

sülfürikasit107

taassup54,56,59,61,132

tabiatkuvvetleri101,102,113,115,116,127,148,149

tayf71

tekerlek87,88,114

teleoloji47,58

teleskop11,12,14,50,71,72,74,107

telgraf144,151

teneffüs44

terazi38,132

tevarüd9

topçuluk129

transmutasyon121

trepanasyon93

tulumba13

uzaktaneylem47

uzmanlıkbranşları18,19,137

üniversiteler18,137

ütopyacılık128

verasetkanunları11,106

verem105

verniye108

vicdanhürriyeti125

vidalıpres114

virüs105

vitaminler129

X-ışınları61,104

yaradılışhikayesi146

yeldeğirmeni114

yılanbalığı34

YingveYangprensipleri47

yunusbalığı34

zihinseltestler67

F.M.CORNFORD

PLATON’UNBİLGİ

KURAMI

Çeviren:Prof.Dr.AhmetCevizci

“CornfordbirtarihçibirozandıveseçmişolduğuaraştırmaalanıolanYunanDüşüncesitarihinde,birozanolduğuiçindahaiyibirtarihçioldu.Ozanlığı,psikolojikyaklaşımıveantikYunandüşüncesininarkaplanındaki gizli kabullere nüfuz etme gayreti, onun Yunan düşüncesinin ve özellikle de Platonfelsefesiningelmişgeçmişenbüyükyorumcularındanbiriyapmıştır.

Dinden Felsefeye (1907), Yunan Dinsel Düşüncesi (1914), Sokrates’in Öncesi ve Sonrası (1937),Platon ve Parmenides (1939), Platon’un “Devlet”i (1941) adlı yapıtları antikYunan düşüncesinin vePlatonfelsefesininkonualanaraştırmaveincelemelerintartışmasızenbüyükklasiklerindendir.”

W.K.C.Guthrie,F.M.Cornford’unBiyografisi

“Oyalnızcadiyaloglarınherbirparçasınıbüyükbirustalıklayorumlamaklakalmıyor,ancakgeriyeve ileriye bakarak, bur parçaları diyalogun bütünü içindeki yerlerine oturtuyor. Dahası yöntemi onamünferitpasajlarınPlaton’unbilgikuramınaolanpozitifvenegatifkatkılarınıgöstermeolanağıveriyorvesözkonusukuramınneolduğu,Platon’undiğerdiyaloglarınagitmeksizinveonlarailişkineleştiriselbir serim olmaksızın, giderek artan bir biçimde açık hale geliyor. Cornford’un bu yorumuaraştırmacılara,felsefeöğrencilerinevefelsefeyeilgiduyanaydınokuyucularahararetletavsiyeedilir.”

JournalofEducation

“Bu mükemmel kitap Platonik araştırmaların gelişiminde önemli bir evreye işaret etmektedir.Diyalogların çevirilerinden başka, yorum da serim düzeninindeki açıklığı, anlaşılması güç noktalarüzerindekiönyargısızveufukaçıcıgörüşleriyle,tamvekusursuzbiryorumdur.”

Philosophy

ALEXANDREKOYRÉ

YENİÇAĞBİLİMİNİNDOĞUŞU

(BilimselDüşünceninTarihiÜzerineİncelemeler)

Türkçesi:Prof.Dr.KurtuluşDinçer

AlexandreKoyré1882’deRusya’dadoğdu.ÖğreniminiTiflis’te,Göttingen’de,Paris’teyaptı.İkinciDünya Savaşı sırasında ABD’ye gitti. 1956’da “Institute for Advanced Study” üyesi oldu. 1958’deParis’te“ÉcolePratiquedesHautesÉtudes”ebağlı “BilimveTeknikTarihiAraştırmalarıMerkezi”nikurdu.1964’teöldü.

Koyré,bilimtarihiyazımındabirdönümnoktasıdır.Yapıtı,neo-pozitivizminduyumcu-deneycibilimanlayışınınenköklüeleştirilerindenbiridir.Pozitivizmintarihsizbilimionunlabirliktetarihselbiralanhaline gelmiş, bilim tarihini ve bilimsel keşifleri “ussal bilimsel yöntemin” uygulanışının dolaysızsonucudiyegörenyaygın anlayış, onunlabirlikteyerini, bunlarınyalnızcamantıksal ussal süreçlerinürünüolmadığını,bilimintemelindeusdışı,mantıkdışı,bilimdışıöğelerin,metafizik,dinsel,büyüsel,hepsindenönemlisi,felsefîöğelerinbulunduğunuilerisürenanlayışabırakmıştır.

Alexandre Koyré’nin en ünlü izleyicileri T. S. Kuhn ile P. K. Feyerabend’dir. Kuhn’un “BilimselDevrimlerinYapısı”veFeyerabend’in“YöntemeHayır”adlıkitaplarıdilimizeçevrilipyayımlandı.Bizdebukitapta,Kuhn’un“ustam”diyeandığıKoyré’ninölümündensonrayayımlanan“Étudesd’histoirede lapenséescientifique” (1966)adlıkitabındanseçtiğimizonbiryazıyıokurasunuyoruz.Buyazılar1930 ile 1963 yılları arasında çeşitli dergilerde yayımlanmış. En karmaşık konuları bile yalın, kolayanlaşılırbirüslûplaelealanKoyré’ninyazılarınıfelsefeokurununilginçbulacağınıumuyoruz.

KurtuluşDinçer