prof. dr. ayhan aydin - pegem.net · 2015-07-13 · fazla makalesi bulunmaktadır. ayrıca anadolu,...

17

Upload: others

Post on 19-Jan-2020

0 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Prof. Dr. Ayhan AYDIN - Pegem.Net · 2015-07-13 · fazla makalesi bulunmaktadır. Ayrıca Anadolu, Bahçeşehir ve Gazi Üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak dersler
Page 2: Prof. Dr. Ayhan AYDIN - Pegem.Net · 2015-07-13 · fazla makalesi bulunmaktadır. Ayrıca Anadolu, Bahçeşehir ve Gazi Üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak dersler

Prof. Dr. Ayhan AYDIN

FELSEFE (Düşünce Tarihi)

ISBN 978-605-4282-62-3

Kitapta yer alan bölümlerin tüm sorumluluğu yazarına aittir.

© 2015, Pegem AkademiBu kitabın basım, yayın ve satış hakları

Pegem Akademi Yay. Eğt. Dan. Hizm. Tic. Ltd. Şti’ye aittir.Anılan kuruluşun izni alınmadan kitabın tümü ya da bölümleri,kapak tasarımı, mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik, kayıt

ya da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, basılamaz, dağıtılamaz.Bu kitap T.C. Kültür Bakanlığı bandrolü ile satılmaktadır.

Okuyucularımızın bandrolü olmayan kitaplar hakkındayayınevimize bilgi vermesini ve bandrolsüz yayınları

satın almamasını diliyoruz.

1. Baskı: Mayıs 2000, Ankara8. Baskı: Ocak 2015, Ankara

Yayın-Proje Yönetmeni: Ayşegül EroğluDizgi-Grafik Tasarım: Hilal Sultan Coşkun

Kapak Tasarımı: Yılmaz YücelBaskı: Yorum Basım Yayın ve Matbaacılık Ltd. Ştiİvedik Organize Sanayi Bölgesi Matbaacılar Sitesi

35.Cadde No: 36 - 38 06370(0312-395 21 12)

Yayıncı Sertifika No: 14749Matbaa Sertifika No: 13651

İletişim

Karanfil 2 Sokak No: 45 Kızılay / ANKARAYayınevi: 0312 430 67 50 - 430 67 51

Yayınevi Belgeç: 0312 435 44 60Dağıtım: 0312 434 54 24 - 434 54 08

Dağıtım Belgeç: 0312 431 37 38Hazırlık Kursları: 0312 419 05 60

İnternet:www.pegem.netE-ileti: [email protected]

Page 3: Prof. Dr. Ayhan AYDIN - Pegem.Net · 2015-07-13 · fazla makalesi bulunmaktadır. Ayrıca Anadolu, Bahçeşehir ve Gazi Üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak dersler

Prof. Dr. Ayhan Aydın

Hacettepe ve Ankara Üniversiteleri mezunu olan Aydın, önce İngilizce bölümünde öğrenim görmüş, daha sonra eğitim bilimleri alanında eğitimini sürdürmüştür.

Doktora eğitiminden sonra bir süre Hacettepe Üniversi-tesi Eğitim Fakültesi’nde, part-time öğretim üyesi olarak ça-lışmıştır. Senato ve yönetim kurulu üyeliği, bölüm ve anabilim dalı başkanlığı gibi yönetim görevlerinde bulunan Aydın’ın çeşitli ulusal ve uluslararası dergilerde yayımlanmış 100’den fazla makalesi bulunmaktadır. Ayrıca Anadolu, Bahçeşehir ve Gazi Üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak dersler veren Aydın, bazı yayın kuruluşlarında editörlük, eğitim der-gilerinde hakemlik ve bilim kurulu üyeliği yapmaktadır. Ara-larında Felsefe-Düşünce Tarihi, Yaşadığımız Dünya, Yaşama Sanatı, Eğitim Sevgidir, Sınıf Yönetimi, Eğitim Psikolojisi, Eğitim Hikâyedir, Hayat Neden Güzeldir gibi kitapların yer aldığı yayınlanmış 9 kitabı bulunmaktadır. Kendini kısaca yaşamsever olarak tanımlayan Ayhan Aydın, hayata ve insana ilgi duymakta ve bu alanda ürünler vermektedir.

Page 4: Prof. Dr. Ayhan AYDIN - Pegem.Net · 2015-07-13 · fazla makalesi bulunmaktadır. Ayrıca Anadolu, Bahçeşehir ve Gazi Üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak dersler

Bu kitap bilgeliğin, sevginin, erdemin ve aklın doruklarında yaşayan ve isimlerini insanlık tarihine altın harflerle

yazdıran büyük adamların aziz hatıralarına adanmıştır.

Page 5: Prof. Dr. Ayhan AYDIN - Pegem.Net · 2015-07-13 · fazla makalesi bulunmaktadır. Ayrıca Anadolu, Bahçeşehir ve Gazi Üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak dersler

ÖNSÖZ

İnsanın düşünsel, duygusal ve kültürel evrimi, kısaca in-sanlığın ve insanın öyküsü anlatılıyor bu kitapta, yalın, sıcak, anlaşılır ve şiirsel bir dille... Sokrates’ten Erich Fromm’a dek uzanan düşünce tarihinde bir gezintiye çıkmak isteyenlere ya da şöyle diyelim insanın ve yaşamın üzerinde düşünenlere önerilir.

Bu kitap düşüncenin üzerinde düşünmek ve yaşamın gü-zelliklerine farklı pencerelerden bakmak için ayrıca insan olmanın mutluluğunu duyumsamak ve hayata yeniden gülüm-semek için yazılmıştır. Bu nedenle okunmaya değer.

Gerçekten insan olmak da insanı anlatmak da zor bir iş-tir. İnsanın ne olduğu sorusunu St. Augustinus şöyle yanıtlı-yor. “Bu soru bana sorulmadan önce yanıtını biliyordum ama artık bilmiyorum” Kitabın yazarı olarak ben de bu yanıta katı-lıyorum. Ayrıca böylesine önemli bir soruya kestirme yanıtlar vermek, konunun ciddiyeti ile bağdaşmaz. Üstelik bu soruya yanıt vermek bu denli kolay olsaydı elinizdeki kitabın yazılma-sına gerek kalmazdı. Kitabın her satırında ve satır aralarında bu soruya verilen farklı yanıtlara tanık olacaksınız. Bu yanıt-lar, insanların en büyükleri olan filozofların düşünceleri, bek-lentileri, umutları ve kaygıları ile yoğrulmuştur. Her biri insa-nın tanımlanması zor gerçekliğine; yalnızlığına, saldırganlığı-na, bilgeliğine, azizliğine ve günahkârlığına farklı pencereler-den bakmışlardır. Bu yanıtlardan herhangi birinin doğru ol-duğunu düşünmek yerine, hepsinin gerçeğin bir yönünü ay-dınlattığını düşünmek, akla daha uygun görünmektedir.

Sonuçta bu kitap herkesin kabul edeceği ortak bir yanıta ulaşmak için değil (ki bu gerçekçi bir beklenti de değildir) kendi varoluş biçimimizi ve doğamızı anlamak için okunmalı-dır.

AYHAN AYDIN

Page 6: Prof. Dr. Ayhan AYDIN - Pegem.Net · 2015-07-13 · fazla makalesi bulunmaktadır. Ayrıca Anadolu, Bahçeşehir ve Gazi Üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak dersler

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ................................................................................. v

1. BÖLÜM

İLKÇAĞ FELSEFESİ

İLKÇAĞ FELSEFESİ ............................................................. 1 Sokrates ................................................................................. 2 Sokrates Sonrası Sokratik Okullar .......................................... 6

Megara Ekolü .................................................................. 6 Kinikler .......................................................................... 6 Kirenaikler ...................................................................... 9 Kuşkuculuk ..................................................................... 9

Eflatun ................................................................................ 10 Aristoteles ........................................................................... 18

2. BÖLÜM

HELEN FELSEFESİ

HELEN FELSEFESİ ............................................................. 29 Epikuros ............................................................................. 30 Kıbrıslı Zenon ...................................................................... 33 Karneades ........................................................................... 37

3. BÖLÜM

ROMA FELSEFESİ

ROMA FELSEFESİ .............................................................. 41 Cicero ................................................................................. 41 Seneca ................................................................................. 44 Köle Ayaklanması ve İki Farklı Bakış Açısı ............................ 46 Plotinos ............................................................................... 48

Page 7: Prof. Dr. Ayhan AYDIN - Pegem.Net · 2015-07-13 · fazla makalesi bulunmaktadır. Ayrıca Anadolu, Bahçeşehir ve Gazi Üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak dersler

4. BÖLÜM

ORTAÇAĞ FELSEFESİ

ORTAÇAĞ FELSEFESİ ....................................................... 53 St. Augustinus ...................................................................... 56 Roscelinus ........................................................................... 60 Aquinolu Thomas ............................................................... 62 Skolastik Öğreti İçinde İki Karşıt Bakış Açısı Bağlamında Tho-mas ve Scotus ..................................................................... 65 Ockhamlı William ............................................................... 66

5. BÖLÜM

DOĞU FELSEFESİ

DOĞU FELSEFESİ .............................................................. 69 Veda Mitolojisi .................................................................... 71 Veda İnancında İlk Kırılma: Çaynak Materyalizmi ............... 77 Çaynacılık ........................................................................... 78 Budizm ............................................................................... 80 Buda’nın Yaşamı ................................................................ 81 Buda’nın Öğretisi ................................................................ 83 Yaşayan Budizm ................................................................. 85 Taoizm ............................................................................... 89 Konfüçyüs ........................................................................... 94 Konfüçyüsçülük ................................................................... 95

6. BÖLÜM

İSLAM FELSEFESİ

İSLAM FELSEFESİ ............................................................ 101 Farabi ............................................................................... 104 İbn-i Sina .......................................................................... 108 Gazali ............................................................................... 111 Mevlana Celaleddin Rumi ................................................. 113 Yunus Emre ...................................................................... 115

viii

Page 8: Prof. Dr. Ayhan AYDIN - Pegem.Net · 2015-07-13 · fazla makalesi bulunmaktadır. Ayrıca Anadolu, Bahçeşehir ve Gazi Üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak dersler

7. BÖLÜM

RÖNESANS FELSEFESİ

RÖNESANS FELSEFESİ ................................................... 119 Nicolo Machiavelli ............................................................ 124 Sir Thomas More .............................................................. 129 Didier Erasmus ................................................................. 133 Thomas Campanella ......................................................... 136 Francis Bacon ................................................................... 139 Thomas Hobbes ............................................................... 141

8. BÖLÜM

17. YÜZYIL FELSEFESİ

17. YÜZYIL FELSEFESİ .................................................... 147Rene Descartes ................................................................. 149 Benedict Spinoza .............................................................. 157 Gottfried Wilhelm Leibniz ................................................. 164

9. BÖLÜM

AYDINLANMA FELSEFESİ

AYDINLANMA FELSEFESİ ............................................... 171 John Locke ....................................................................... 173 David Hume ..................................................................... 180 François Marie Voltaire ..................................................... 187 Jean Jacques Rousseau .................................................... 193

10. BÖLÜM

ALMAN İDEALİZMİ

ALMAN İDEALİZMİ ........................................................... 201 Immanuel Kant ................................................................. 202 G.W. Friedrich Hegel ........................................................ 210 Arthur Schopenhauer ........................................................ 217

ix

Page 9: Prof. Dr. Ayhan AYDIN - Pegem.Net · 2015-07-13 · fazla makalesi bulunmaktadır. Ayrıca Anadolu, Bahçeşehir ve Gazi Üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak dersler

11. BÖLÜM

NIETZSCHE ve MARKS’IN FELSEFELERİ

NIETZSCHE ve MARKS’IN FELSEFELERİ ........................ 223 Friedrich Nietzsche ............................................................ 224 Karl Marks ........................................................................ 234

12. BÖLÜM

20. YÜZYIL FELSEFESİ

20. YÜZYIL FELSEFESİ .................................................... 247Fenomenoloji Kavramı ...................................................... 247 Condillac’ın Heykeli .......................................................... 248 Fenomenolojik Yaklaşımın Kavramsal Çerçevesi ............... 251 Yeraltından Notlar ............................................................ 256 Kafka’nın Karmaşık Dünyası ............................................. 259 Varoluşsal Suçluluk ........................................................... 261 Varoluşçular Kimdir? .......................................................... 264 Varoluş Felsefesinin Gelişimi ............................................. 266 İnsanı Arayan Adam ......................................................... 271 Varoluşçu Olmayan Varoluşçu ........................................... 277 Varoluşçuluk Hümanizmadır ............................................. 282 İnsan Doğasına Olumlu Bir Bakış ...................................... 288 Maslow’un Gereksinimler Sıradizini .................................... 292 Rogers’ın Özgerçekleştirme Kuramı ................................... 293 Kendini Gerçekleştiren İnsanın Özellikleri .......................... 295

Bir Sevgi Adamı: Erich Fromm .......................................... 297 SON SÖZ .......................................................................... 311 KAYNAKÇA ....................................................................... 313

x

Page 10: Prof. Dr. Ayhan AYDIN - Pegem.Net · 2015-07-13 · fazla makalesi bulunmaktadır. Ayrıca Anadolu, Bahçeşehir ve Gazi Üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak dersler

İLKÇAĞ FELSEFESİ

Tarihsel kaynaklar felsefe (philosophia) teriminin ilk kez Eski Yunan’da kullanıldığını göstermektedir. Felsefe terimini ilk kullanan düşünür ise, Pythagoras’tır. Pythagoras’a göre bilgelik ve eksiksizlik anlamına gelen Sophia ve anlama çaba-larının ürünüdür. Dolayısıyla felsefenin varlık nedenlerinden biri, dogmaları, tabuları ve bunlarla temellendirilen gelenek-sel inançları sorgulamaktır. Bu amaçla düşünceye yön veren sorular yöneltilerek, bilgiye ulaşma yolları geliştirilir ve bu yolla yeni ve özgün çözümlere ulaşılır. Buna göre düşüncenin dogmatik inançlardan ayrıldığı nokta, insanlık için yeni bir aşamayı simgelemektedir.

İsa’dan önce 6. yüzyılda Yunan kültürü böyle bir düşün-sel dönüşümü yaşamıştır. Bu yüzyılda Yunanlılar için kutsal gelenek ve mitler çağı kapanmaya başlamıştır. Artık söylence-lerin ve dinsel kültlerin çizdiği dünya görüşü, insanın bilme, anlama ve kavrama düzeyinin gerisine düşmüştür.

Felsefe tarihçilerine göre, M.Ö. dördüncü bin yıldan İsa’dan sonra 476 yılına (Batı Roma İmparatorluğu’nun çökü-şü) dek süren bu uzun periyotta birçok kültür doğup gelişmiş-tir. Bu kültürlerin en önemlileri Mısır, Sümer, Akad, Babil, Hitit, Hint, Yunan, Pers, Kartaca ve Roma kültürleridir. Şu halde ilkçağ sadece Yunan kültürünü değil, yukarıda değini-len tüm halkların kültürlerini kapsar. Ancak söz konusu kül-türler içinde en yetkin gelişmişlik düzeyine erişmiş olan Yu-nan düşünce yaşamı, özel bir yere ve öneme sahiptir. Bu ne-denle İlkçağ Felsefesi, Yunan felsefesi olarak kabul edilir.

1. BÖLÜM

Page 11: Prof. Dr. Ayhan AYDIN - Pegem.Net · 2015-07-13 · fazla makalesi bulunmaktadır. Ayrıca Anadolu, Bahçeşehir ve Gazi Üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak dersler

FELSEFE (düşünce tarihi) 2

Yunan felsefesi, doğa ve insan felsefeleri olarak iki büyük döneme ayrılır. Thales ile başlayan Anaximondros, Heraklei-tos, Parmanides, Pythagoras ve Demokritos ile devam eden doğa felsefesi evrenin (makrokosmos) yapısı ve oluşumu ile ilgilidir. Felsefenin yaşama ve insana yöneldiği ikinci dönem-de karşımıza çıkan üç büyük düşünür; Sokrates, Eflatun (Pla-ton) ve Aristoteles’tir. Hem konumuz olan insan felsefesi açısından hem de düşünce tarihi açısından önemli olan dö-nem de, bu dönemdir. Çünkü bu dönemde insan her şeyin ölçüsü olmuş ve felsefe ete, kemiğe bürünmüştür. Sokrates, Eflatun ve Aristoteles; erdem, mutluluk, töre, din, devlet, tanrı gibi doğrudan yaşamla ilgili konulara yönelmişlerdir. İnsanın kişisel yaşamı üzerinde sorumluluk bilinci kazanması, soru sormayı öğrenmesi, kısaca kendini fark etmesi de böyle-ce başlamıştır.

Şimdi etkileri yaşadıkları dönemin sınırlarını aşarak, tüm felsefe tarihine yayılan bu üç büyük düşünürün görüşlerine değinelim:

Sokrates (M.Ö. 469-399) Rasyonalist (akılcı) felsefenin en

önemli temsilcilerinden biri olan Sokrates, orta halli Atinalı bir ailenin çocuğu olarak M.Ö. 469 yılında doğmuş ve 399 yılında trajik bir biçimde ölüme mahkûm edilmiş-tir. Atinalı gençlere, devletçe onaylanan tanrılara inanmamayı öğretmekle suçlan-mıştır. Mahkemeye göre onun suçu top-lumsal düzene ve töreye karşı gelmektir.

Aslında Sokrates’in gerçek suçu, düşünce üzerinde düşün-mektir.

Çıplak ayaklı, bakımsız, saçı, sakalı seyrek, iri yapılı bir adamdır Sokrates. Sokağın ortasında saatlerce hareketsiz kalarak derin düşüncelere dalan veya karşılaştığı herhangi bir insanla saatlerce konuşan ilginç bir düşünürdür. Yaşamı bo-

Page 12: Prof. Dr. Ayhan AYDIN - Pegem.Net · 2015-07-13 · fazla makalesi bulunmaktadır. Ayrıca Anadolu, Bahçeşehir ve Gazi Üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak dersler

İlkçağ Felsefesi 3

yunca eline kalem almamış olan Sokrates’e ait bütün bilgileri öğrencisi Eflatun’un yazdıklarından öğreniyoruz. Sokrates’e göre bilgilerimiz doğuştan gelir. Aslında insan yeni bir şey öğrenmez. Kendi deyişiyle söyleyecek olursak, öğretmenler öğrencilerine yeni bir şey öğretmez. Bu nedenle Sokrates öğrencilerine kendi düşünceleri üzerinde yoğunlaşmalarını önermiştir. İki önemli tezi vardır. Bunlar: 1) Gerçek, değiş-meyen ussal varlıkların yani düşüncelerin, kavramların bilgi-sinde aranmalıdır. 2) Gerçek, bütün insanlarda aynıdır ve doğuştandır. (Berlin, 1969)

Doğal olarak öğretmenin yapması gereken, bilginin orta-ya çıkmasına diğer bir deyişle doğmasına rehberlik etmektir. Bu amaçla Sokrates annesinin mesleği olan ebeliği bir öğre-tim yönetimi olarak kullanmakta ve bununla övünmektedir. Eflatun Menon adlı diyaloğunda, hiçbir bilgiye sahip olmayan bir köle ile Sokrates’in konuşmasını aktarmaktadır. Sokrates birbirini tamamlayan anlamlı sorular sorarak, köleye geomet-rik bir önerme buldurur. Buradan şöyle bir sonuç çıkarır: “Hiçbir şey bilmeyen insan bile gerçekte, bilmediği konularla ilgili doğru kanılara ve şemalara sahiptir. Uygun bir yöntem kullanıldığında bu kanı ve şemalar canlanır ve tıpkı bir rüyada olduğu gibi kendiliğinden ortaya çıkıverir.” (Hutcheson, 1968)

Sokrates bilgilerimizin doğuştan geldiğini kanıtlamak için, diyalektik yöntemi kullanır. Diyalektik yöntem alay (iro-nie) ve doğurtma (maietique) evresi olarak ikiye ayrılır. Birin-ci evrede Sokrates karşısındakine birtakım düzenli sorular sorarak, bilirim iddiasında bulunan kişinin, gerçekte hiçbir şey bilmediğini kanıtlar. Böylece onunla alay eder. Ancak diyalo-ğu “senin gibi ben de bir şey bilmiyorum, senden farkım bir şey bilmediğimi biliyor olmamdır” diyerek sürdürür. Bu yolla insanları yaşam üzerinde düşünmeleri için kışkırtır ve bu ara-da tabulara ve dogmalara saldırır. Şöyle diyor Sokrates: “Ati-na bir at ben de bir atsineğiyim. Benim görevim onu uyuşuk-luğundan ve aymazlığından uyandırmaktır. Onun diliyle konu-şalım. Ölüme mahkûm edildikten sonra, kendini yargılayanla-

Page 13: Prof. Dr. Ayhan AYDIN - Pegem.Net · 2015-07-13 · fazla makalesi bulunmaktadır. Ayrıca Anadolu, Bahçeşehir ve Gazi Üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak dersler

FELSEFE (düşünce tarihi) 4

ra şöyle sesleniyor: “Şimdi ey beni mahkûm edenler, size ge-lecekten söz etmek isterim. Pek yakında öleceğim. Ölüm saati gelip çatınca, insanlara geleceği bildirme gücü bağışlanır. Ka-tillerim olan sizlere şunu bildirmek isterim; çekilip gitmem-den sonra, beni uğrattığınız cezadan daha ağırı bekliyor sizle-ri... Eğer insanları öldürmekle birtakım kişileri, kötü yaşantı-larınızı kınamaktan alıkoyacağınızı sanıyorsanız, aldanıyorsu-nuz. Olanaklı ya da onurlu bir kaçış yolu değildir bu. En kolay ve en soylu yol; başkalarını yeteneksiz ve güçsüz kılmak için suçlamak değil, kendinizi düzeltmenizdir.” (Russell, 1997, 201)

Eflatun’a göre Sokrates tam bir yaşam ustasıdır. Hayatı boyunca bilgiyi ve sevgiyi aramış bir insandır Sokrates. Ölümü asla umursamamış, aksine onu büyük bir susuzluk özlemiyle kana kana içmek istemiştir. Çünkü ölümsüzlüğe inanmakta-dır. Dünyaya ait birçok değeri küçümsemiştir. Yırtık pırtık giysilerle ve çıplak ayakla dolaşarak, insanların yapay değer yargılarına verdikleri önemi kınamak istemiştir. Onun yaşam sloganı “Kendini Bil” ilkesidir.

Sokrates’e göre, insanın kendini bilmesi erdemli olması-nın önkoşuludur. Erdem bilgi ile özdeştir. Başka bir anlatımla bilge insan erdemlidir. Bir eylemin iyi olması için, öncelikle yararlı olması gerekir. Eylemin yararlı olması, kişinin amaçla-rına ve beklentilerine karşılık vermesi ile doğru orantılıdır. Bunun için insan, insanlığın ortak amaç ve beklentileri üze-rinde odaklanmalıdır. Çünkü bireyin mutluluğu, toplumun mutluluğuna bağlıdır. Ona göre iyi davranışlar herkese başarı ve mutluluk getirirken, kötü davranışlar da başarısızlık ve endişe getirir. İnsanlar doğaları gereği mutlu olmayı isterler. Mutluluk, insansal varoluşun en yüksek amacı ve insanın dün-yadaki varlığının temel nedenidir. Ancak mutlu olmak için, insan bilgi ve erdeme gereksinim duyar. Bilgi, insana neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösteren bir yol haritasına ben-zer. Böyle bir yol haritasına sahip olan insan, bile bile kötülük yapmaz.

Page 14: Prof. Dr. Ayhan AYDIN - Pegem.Net · 2015-07-13 · fazla makalesi bulunmaktadır. Ayrıca Anadolu, Bahçeşehir ve Gazi Üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak dersler

İlkçağ Felsefesi 5

İnsan kötülüklerden kurtulmak için, önce kendini anla-mak ve tanımak zorundadır. Bunun için kendi iç evrenine ulaşmanın gizemli yolunu bulmalıdır. Gerçekte her insan do-ğuştan iyi bir insansal özyapıya ve mutlu olma istencine sahip-tir. Ancak bu potansiyel gizil güçlerin ortaya çıkması için, bilginin yol gösterici ışığıyla aydınlanması gerekir. Bu bağ-lamda Sokrates eğitimi şöyle tanımlamaktadır: Eğitim insan-daki iyilik tohumunu yeşerten ve yaşamı güzelleştiren erdem-lerin hazinesidir. İnsanlar arasındaki fark bedensel güçlerden değil, ruhsal güçlerden kaynaklanır. İyi insan, kötü insandan daha güçlüdür. İyi bir insana, kötü bir insandan bile kötülük gelemez. Çünkü gerçek zarar ruhsaldır. Kötülük yapan bir insan yeterince insanlaşmamıştır. Bu tür insanlar sadece ken-dilerine zarar verirler. Sağlıklı bir insan kendi iç dünyasında mutlu olduğu için, başkalarının da mutlu olmasını ister.

Sokrates’e göre toplumun ahlaki yönden gelişmesi ve yetkinleşmesi için gelenekler ve dinsel öğretiler akılla sorgu-lanmalıdır. Böylece insanın doğasında bulunmayan ancak onun özüne toplumsal ilişkiler yoluyla yerleşen olumsuz öğe-ler temizlenmiş olur. Sokrates, bu nedenle Atina devleti tara-fından yargılanmış ve ölüme mahkûm edilmiştir. Devlet baş-langıçta onu ölüm cezası ile tehdit ederek yaşamı boyunca savunduğu felsefi düşüncelerden vazgeçmeye zorlamıştır. Sahakian’a göre (1997) Sokrates ölüm cezasını kabul ederek egemen düzeni, yasallaştırılmış cinayet sorumluluğu altında bıraktı ve bununla en büyük zaferini kazandı. Kaçma teklifle-rini geri çevirerek, yasanın emrettiği gibi baldıran zehrini içe-rek ölümü seçti. Böylece öğretisini ve uğruna öldüğü idaellari trajik bir ölümle taçlandırdı.

Sokrates’e göre ölüm düşsüz bir uykudur. Ölümle ruh öte dünyaya göç eder. Savunmasının son bölümünde şöyle diyor: “Eğer kişi öte dünyada Hesiodos, Homeros ve Orpheos’la görüşecekse ne mutlu ona. Bunun için tekrar tekrar ölmeye hazırım. Öte dünyada haksız yere ölüme boyun eğmiş insan-larla her şeyin üzerinde yeniden konuşma olanağı bulacağım.

Page 15: Prof. Dr. Ayhan AYDIN - Pegem.Net · 2015-07-13 · fazla makalesi bulunmaktadır. Ayrıca Anadolu, Bahçeşehir ve Gazi Üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak dersler

FELSEFE (düşünce tarihi) 6

Öte dünyada insanı soru soruyor diye öldürmezler. Bu kesin. Onlar hem bizden daha mutlu hem de gerçekte ölümsüz ol-dukları için daha şanslıdırlar. İşte ayrılık saati geldi. Benim yolum ölüme, sizin yolunuz yaşama uzanıyor. Hangisi doğru Tanrı bilir. Ancak beni ölüme mahkûm edenler, sizler bilin ki bu Sokrates hiç ölmeyecektir. Çağlar geçse de hatırlanacak-tır.” (Russell, 1997, 1950)

Doğrusu Sokrates bu öngörüsünde haklı çıkmış ve çağlar boyunca saygıyla anılmıştır...

Sokrates Sonrası Sokratik Okullar Sokrates yaşadığı dönem içinde herhangi bir felsefi okul

kurmamış olmasına karşın, ölümünden sonra bir dizi ardılı ortaya çıkmıştır. Bunlardan en önemlileri; Megara, Kinikler, Krineikler (hazcılar) ve Kuşkuculuk adlı ekollerdir.

Megara Ekolü: Sokrates’in ölümünden sonra korkuya kapılan ardılları, Atina yakınlarında bulunan Megara’da top-lanırlar. Eflatun’nun da aralarında bulunduğu bu okulun te-mel savı, bir olanın iyi olduğu ilkesidir. Tanrı bir ve mutlak doğruluğun simgesidir. Buna göre erdemli olmak Tanrı’yı bilmeye, anlamaya bağlıdır. Bütün varlıkların özü, Tan-rı’dadır. Şu halde dünya bir ahlaksal olgusallıktan başka bir şey değildir. Daha çok metafizik sorunlar üzerinde yoğunlaşan bu felsefi ekol, giderek bir dizi çelişkili önerme üzerinde te-mellenerek, içi boş bir söylem haline gelmiştir. Bu öğretinin önemli temsilcilerinden biri olan Eubulides, şöyle konuşuyor: “Eğer sen bir yalancıysan, yalan söylediğini de söylüyorsan, hem yalan söylüyorsun hem de doğru söylüyorsun.” (Gökberk 1999. 48) Bu tür şaşırtma ve söz oyunları üzerinde kısır bir döngüye dönüşen Megara Ekolü kısa bir zaman sonra dağıl-mıştır.

Kinikler: Daha sonra Stoacılık adını alan bu felsefi ekol, Batı düşünce yaşamında oldukça derin izler bırakmıştır. İnsa-nın erdeme uygun yaşaması Kinizmin en önemli ilkesidir. Buna göre mutluluk erdemin özünde saklıdır. Erdem bir güç-

Page 16: Prof. Dr. Ayhan AYDIN - Pegem.Net · 2015-07-13 · fazla makalesi bulunmaktadır. Ayrıca Anadolu, Bahçeşehir ve Gazi Üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak dersler

İlkçağ Felsefesi 7

tür, her tür zorluğu çözen gizemli bir silahtır. Yaşadığımız dünyayı kontrol etme gücünden yoksun olduğumuza göre, yapmamız gereken tek şey, istencin iç dünyasını kontrol et-mektir. Çünkü bizi zincire vuran ve hepimizi prangalı kölelere dönüştüren şey, kör istencimizden diğer bir anlatımla istekle-rimizden gelir. İsteğin buyruğuna göre yaşayan insanın aklı körelir. Aslında istemenin bir sınırı, sonu yoktur. İsteklerini-zin birini karşılarsınız diğeri gündeme gelir. Öyleyse yapılması gereken, doğal yaşama geri dönmektir. Doğal olarak uygarlık adına sunulan mutluluk, sanat, bilim, matematik, vb. her şey gereksiz ve yararsızdır. Aşırı bireyci bir felsefi ekol olan Ki-nizm, zamanla toplumdışı bir öğreti haline dönüşmüştür. Bu dönemin en önemli temsilcisi Sinoplu Diogenes’tir. Diogenes, törel olarak çürümüş olduğunu düşündüğü topluma başkaldı-ran bir filozoftur. Öğretisi tam anlamıyla bir protesto hareke-tidir. Doğaya geri dönmeyi öğütleyen Diogenes, bir fıçı içinde yaşamını sürdürür. Dünya fatihi Büyük İskender’e söylediği “Gölge etme, başka ihsan istemem,” sözüyle ünlenen Dioge-nes, yürekli bir adamdır.

Eşsiz bir espri ve ironi ile insanların yapay, bencil ve iki-yüzlü değerlerine saldırır. Alaycılığı ve kural tanımazlığıyla örgütlenmiş toplumsal yaşamın değerlerine göndermelerde bulunur. Güpe gündüz eline fener alarak, dürüst bir insan aramak için sokaklarda dolaşır. Ona göre insan ancak acı ve yoksunluk içinde yaşayarak erdeme ulaşır. Bunun için hazdan kaçınmalı ve bir şeye gereksinim duymamayı öğrenmelidir.

Kinizmin son döneminde ise, yaşama karşı edilgen bir yazgıcılık anlayışı gelişmiştir. Buna göre Tanrı bir oyun yazarı gibi, her insanın rolünü önceden belirlemiştir. İnsanın yapma-sı gereken, Tanrı’nın buyruğu olan bu role uygun bir yaşam sürmektir. Yoksulluk veya varsıllık gibi bilgelik ve cahillik de, Tanrı’nın bizler için yaptığı seçimlerdir.

Zamanla Stoacılık adını alan bu öğretiye göre, erdemli yaşamak, usun tutkulara egemen olmasına bağlıdır. Şu halde insan hem hazza hem de acıya tam bir duyarsızlık ve ilgisizlik

Page 17: Prof. Dr. Ayhan AYDIN - Pegem.Net · 2015-07-13 · fazla makalesi bulunmaktadır. Ayrıca Anadolu, Bahçeşehir ve Gazi Üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak dersler

FELSEFE (düşünce tarihi)

8

gösterebilirse, kendini yönetme bilincini kazanır. Kendini yönetmek, özdenetim ve özyeterlik becerilerini geliştirmek anlamındadır. Bu tür insanlar iç dünyalarında dengeli ve tu-tarlı oldukları için, tam bir ruhsal barış durumunu yaşarlar. Stoacılar bu yoldan giderek içgörü ve erdem kanalıyla, Sokra-tes’in öğretisiyle buluşuyorlardı. Bu anlayışa göre, insanların tümü eksikli ve ölümlü varlıklardır. Bu yüzden bilgelikten ve erdemden yoksundurlar. Ancak birey bilgiye ulaşmak isterse, erdemli olma şansına erişir. İnsan erdemli oldukça, Tanrı’ya yaklaşır, onun gibi olur. Böyle insanların sayısı çok azdır. Sok-rates bu açıdan Tanrı gibi olma erdemine ulaşmıştır. O yaşa-mın tüm isteklerine karşı üstünlük sağlayarak Tanrısal mutlu-luğa erişmiştir.

Stoacılara göre, insanların doğalarında birbirlerine yöne-lik kardeşçe bir sevgi tohumu vardır. Her tür ulusal ayırım, insanı insanlığın bir parçası olma erdeminden uzaklaştırır. Bireyin kendi öznel dünyasında özgür ve bağımsız olması, en yüce erdemlerin kaynağıdır. Dolayısıyla insanlar arasında hiçbir nedenle eşitsizlik kabul edilemez. Köleler de insandır. Bütün insanların ortak özellikleri, aynı dünyanın eşit haklara sahip birer yurttaşı olmalarıdır. Bu anlayış Stoacıları evrensel bir din öğretisine götürür. Bu dine göre, tek ve yaratıcı bir Tanrı vardır. Tanrı sadece evrenin yaratıcısı değil, aynı za-manda düzenleyicisi ve destekleyicisidir.

Özetle Stoacılar erdemli yaşam üzerinde odaklanan gö-rüşleri ile genel olarak iyimser bir felsefi ekol olarak bilinir. Ancak daha ileride görüleceği gibi, bu öğretiye bağlı olan bazı düşünürler intiharı seçerek, erdemli ölmeyi, yaşamaya üstün tutmuşlardır. Bu davranış yaşamın zorlamalarına karşı, bir çıkış yolu olarak görülmüştür. Buna göre olayların gidişi, ya-şama son vermeyi gerektiriyorsa hiç duraksamadan ölüm se-çilmeli ve bu yolla yaşama duyarsız kalınabileceği gösterilme-lidir.