risale-i nur külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem...

183

Upload: others

Post on 02-Sep-2019

20 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet
Page 2: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Risale-iNurKülliyatı’ndan

İmanveKüfürMuvâzeneleri

(HidâyetveDalâletMukayeseleri)

BediüzzamanSaidNursi

Copyright©ŞahdamarYayınları,2011BueserintümyayınhaklarıIşıkYayıncılıkTicaretA.Ş.’neaittir.

Eserdeyeralanmetinveresimlerin,IşıkYayıncılıkTicaretA.Ş’ninöncedenyazılıizniolmaksızın,elektronik,mekanik,fotokopiyadaherhangibirkayıt

sistemiileçoğaltılması,yayımlanmasıvedepolanmasıyasaktır.

DİJİTALISBN978-605-4038-64-0

YayınNumarası72

ŞahdamarYayınlarıBulgurluMahallesiBağcılarCaddesiNo:1

34696Üsküdar/İSTANBULTel:(0216)5221144Faks:(0216)5221178

www.sahdamaryayinlari.com

Page 3: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

(OnBeşinciŞuâ’ınİkinciMakamı’ndan)

[MühimBirSuâleCevap]

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

1 نیعتسن هبو

اندیس ى لع مالسلاو ةالصلاو ، نیملاعلا بر ه لل دمحلا2 نیعمجأ هبحصو هل ىا لعو دمحم

Gayetmühimbir suâle verilen çok ehemmiyetli bir cevabı burada yazmayamünasebetgeldi.ÇünkükırkseneevvelEskiSaid,odersindebirhiss-ikable’l-vukuileRisale-iNur’unharikaderslerinivetesiratınıgörmüşgibibahsediyor.Onuniçinosuâlvecevabıyazacağız,şöyleki:

Çoklartarafındanhembana,hembazıNurkardeşlerimesuâletmişlerveediyorlarki:

“Neden bu kadarmuârızlara karşı vemuannid feylesoflara ve ehl-i dalâletemukabil,Risale-iNurmağlupolmuyor?Milyonlarkıymettarhakikîkütüb-üimaniyeveİslâmiyeninintişarlarınabirderece set çektiklerihâlde, sefâhetvehayat-ıdünyeviyenin lezzetleriyleçokbîçâregençleriveinsanlarıhakâik-iimaniyedenmahrumbıraktıklarıhâlde,enşiddetlihücum ve en gaddarâne muamele ve en ziyade yalanlarla ve aleyhte yapılanpropagandalarla Risale-i Nur’u kırmak, insanları ondan ürkütmek ve vazgeçirmeyeçalıştıklarıhâlde;hiçbireserdegörülmediğibirtarzdaRisale-iNur’unintişarı,hattaçoğuelyazmasıilealtıyüzbinnüsharisalelerinkemâl-iiştiyakileperdealtındaintişaretmesivedâhilvehariçtekemâl-iiştiyakilekendiniokutturmasınınhikmetinedir,sebebinedir?”diyebumeâldeçoksuâllerekarşıelcevap,derizki:

Kur’ân-ıHakîm’in sırr-ı i’câzıyla hakikî bir tefsiri olanRisale-iNur; bu dünyada birmânevîcehennemi,dalâlettegösterdiğigibi;imandadahi,budünyadamânevîbircennetbulunduğunu isbat ediyor. Ve günahların ve fenalıkların ve haram lezzetlerin içindemânevî,elîmelemlerigösteriphasenâtvegüzelhasletlerdevehakâik-işeriatınamelindecennet lezâizi gibi mânevî lezzetler bulunduğunu isbat ediyor. Sefâhet ehli ve dalâletedüşenlerin–ocihetle–aklı başındaolanlarınıkurtarıyor.Çünkübuzamanda ikidehşetlihâlvar:1AncakO’ndanyardımdileriz.

2ÂlemlerinRabbi,Rahman veRahîmAllah’a, üzerimizdeki hadd ü hesaba gelmez lütufları adedince hamdü senâ..bütün insanlığa rahmetvekurtuluşvesilesiolarakgönderdiğihabibiHazretiMuhammed(aleyhissalâtüvesselâm)’a,nezihailefertlerineveseçkinashabınasalâtüselamolsun.

Page 4: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

BirincisiÂkibetigörmeyenvebirdirhemhazır lezzeti, ileridebirbatman lezzetlere terciheden

hissiyât-ıinsaniye,akılvefikregalebeettiğinden;ehl-isefâhetisefâhetindenkurtarmanınyegâne çaresi, aynı lezzetinde elemini gösterip hissini mağlup etmektir. Ve نوبحتسی3 ةرخ الا ىلع ایندلا ةو يحلا âyetinin işaretiyle bu zamanda âhiretin elmas gibinimetlerini,lezzetlerinibildiğihâlde,dünyevîkırılacakşişeparçalarınıonatercihetmek,–ehl-i iman iken– ehl-i dalâlete o hubb-u dünya ve o sır için tâbi olmak tehlikesindenkurtarmanın çare-i yegânesi, dünyadadahi cehennemazabı gibi elemlerini göstermekleolurki;Risale-iNuromeslektengidiyor.

Yoksa bu zamandaki küfr-ü mutlakın ve fenden gelen dalâletin ve sefâhettekitiryakiliğin inadı karşısında, Cenâb-ı Hakk’ı tanıttırdıktan sonra.. ve cehenneminvücudunuisbatile..veonunazâbıileinsanlarıfenalıktan,seyyiâttanvazgeçirmekyoluylaonda, belki yirmide biri ders alabilir. Ders aldıktan sonra da “Cenâb-ı Hak, Gafûr-uRahîm’dir, hem cehennem pek uzaktır.” der, sefâhetine devam edebilir. Kalbi, ruhu,hissiyâtınamağlupolur…

İşteRisale-iNur,eksermuvâzeneleriyleküfürvedalâletindünyadakielîmveürkütücüneticelerinigöstermekle,enmuannidvenefis-perestinsanlarıdahiomenhus,gayr-imeşrûlezzetlerden ve sefâhetlerden bir nefret verip aklı başında olanları tevbeye sevkeder. OmuvâzenelerdenAltıncı,Yedinci,SekizinciSözler’dekikısamuvâzenelerveOtuzİkinciSöz’ün Üçüncü Mevkıfı’ndaki uzun muvâzene, en sefih ve dalâlette giden adamı daürkütüyor, dersini kabul ettiriyor.Meselâ âyet-i nûrdaki4 seyahat-i hayaliye ile hakikatolarak gördüğüm vaziyetlere gayet kısaca işaret edeceğiz. Tafsilini isteyen Sikke-iGaybiye’ninâhirinebaksın.

Ezcümle: O seyahat-i hayaliyede, rızka muhtaç hayvanât âlemini gördüğüm vakit,maddîfelsefeilebaktım.Hadsizihtiyacatveşiddetliaçlıklarıylaberaberzaafveaczleri,ozîhayat âlemini bana çok acıklı ve elîm gösterdi. Ehl-i dalâlet ve gafletin gözüylebaktığımdan feryat eyledim.Birdenhikmet-i Kur’âniyeve imanın dürbünü ile gördüm:Rahmân ismiRezzâk burcunda, parlak bir güneş gibi tulû etti. O aç, bîçâre zîhayatâleminirahmetışığıylayaldızladı.

•Sonrahayvanât âlemi içinde, yavruların zaaf ve acz ve ihtiyaç içinde çırpındıklarıhazinve elîmveherkesi rikkatve acımayagetirecekbirkaranlık içindediğerbir âlemigördüm.Ehl-i dalâletin nazarıylabaktığıma eyvahdedim.Birden iman bana birgözlükverdi,gördümki:Rahîmismişefkatburcundatulûetti.Okadargüzelveşirinbirsuretteoacıâlemi,sevinçliâlemeçeviripışıklandırdıki;şekvâveacımakvehüzündengelengözyaşlarımı,sevinçveşükrünlezzetlerindengelendamlalaraçevirdi.

•Sonra sinema perdesi gibi insan âlemi bana göründü. Ehl-i dalâletin dürbünü ile

Page 5: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

baktım.Oâlemiokadarkaranlıklı,dehşetligördümki;kalbiminenderinliklerindenferyatettim.“Eyvah!”dedim.Çünküinsanlardaebedeuzanıpgidenarzuları,emelleri..vekâinatıihataeden tasavvuratveefkârları..veebedîbekâvesaadet-iebediyeyivecennetigayetciddî isteyen himmetleri ve fıtrî istidatları.. ve fıtrî had konulmayan, serbest bırakılankuvveleri.. ve hadsizmaksatlaramüteveccih ihtiyaçları.. ve zaaf ve aczleriyle beraber,5

hücumlarınamaruzkaldıklarıhadsizmusibetve âdaları ileberabergayetkısabirömür,hergün ve her saat ölüm endişesi altında, gayet dağdağalı bir hayat yaşamak için gayetperişanbirmaîşetiçinde;kalbe,vicdanaenelîmveenmüthişhâletolanmütemâdîzevalve firak belasını çekmek içinde –ehl-i gaflet için zulümât-ı ebediye kapısı suretindegörülen–kabre vemezaristana bakıyorlar.Birer birer ve tâife tâife o zulümât kuyusunaatılıyorlar.İştebuinsanâleminibuzulümâtiçindegördüğümanda,kalbveruhveaklımla,bütün letâif-i insaniyem, belki bütün zerrât-ı vücudum feryat ile ağlamaya hazır iken,birdenKur’ân’dangelennurvekuvvet-i imanodalâletgözlüğünükırdı,kafamabirgözverdi;gördümki:

Cenâb-ıHakk’ınÂdilismiHakîmburcunda,Rahmân ismiKerîmburcunda,RahîmismiGafûrburcunda,yanimanasında;Bâis ismi,Vârisburcunda,Muhyî ismiMuhsinburcunda,Rab ismiMâlik burcundabirer güneşgibi tulû ettiler.Okaranlıklı ve içindeçokâlemlerbulunan insanâlemininumumunu ışıklandırdılar, şenlendirdiler.Cehennemîhâletleridağıtıp,nuranîâhiretâlemindenpencereleraçıpoperişaninsandünyasınanurlarserptiler. Zerrât-ı kâinat adedince, ه7 لل ركشلا ، ه6 لل دمحلا dedim. Ve aynelyakîngördümki;“İmandamânevîbircennetvedalâlettemânevîbircehennembudünyadadavardır.”yakînenbildim.

•Sonra küre-i arzın âlemi göründü. O seyahat-i hayaliyemde dine itaat etmeyenfelsefeninkaranlıklıkavânîn-iilmiyeleri,hayalimedehşetlibirâlemgösterdi.Yetmişdefatop güllesinden daha süratli hareketiyle, yirmi beş bin sene mesafeyi bir senede gezipdevreden..vehervakitdağılmayaveparçalanmayamüstaid(kabil)..veiçizelzeleli,çokihtiyar ve çok yaşlı küre-i arz içinde ve o dehşetli gemi üstünde kâinatın hadsizboşluğunda seyahat eden bîçâre nev-i insan vaziyeti, bana vahşetli bir karanlık içindegöründü.Başımdöndü,gözümkarardı.Felsefeningözlüğünüyerevurdum,kırdım.Birdenhikmet-iKur’âniyeveimaniyeyleışıklanmışbirgözilebaktım,gördümki:

Hâlık-ıarzvesemâvât’ınKadîr,Alîm,Rab,AllahveRabbü’s-semâvâtive’l-ardveMüsahhirü’ş-şemsive’l-kamer isimlerirahmet,azamet, rubûbiyet burçlarında güneşgibi tulû ettiler. O karanlıklı, vahşetli, dehşetli âlemi öyle ışıklandırdılar ki; o hâlette,benimimanlıgözümeküre-iarzgayetmuntazam,musahhar,mükemmel,hoş,emniyetli,herkesinerzakı içindebir seyahatgemisi..ve tenezzühvekeyifve ticaret içinmüheyyaedilmişvezîruhlarıgüneşinetrafında,memleket-irabbâniyedegezdirmekveyazvebaharvegüzünmahsulatınırızıkisteyenleregetirmekiçinbirgemi,birtayyare,birşimendiferhükmündegördüm.Küre-iarzınzerrâtıadedince8 نامیإلا ةمعن ى لع ه لل دمحلا dedim.

Page 6: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

İşte buna kıyasen, Risale-i Nur’da pek çok muvâzenelerle isbat edilmiştir ki; ehl-isefâhetvedalâlet,dünyadadahimânevîbir cehennem içindeazapçektiklerini..veehl-iimanvesalahat,dünyadadahimânevîbircennetiçinde,İslâmiyetveinsaniyetmidesiyleveimanıntecelliyâtvecilveleriyle,mânevîbircennetlezzetleritadabilirler.Belkiderece-iimanlarınagöreistifadeedebilirler.Fakat,bufırtınalızamanınhissiibtaledenvebeşerinnazarınıâfâkadağıtanveboğancereyanlar,ibtal-ihisnev’indenbirsersemlikvermişki;ehl-i dalâlet, mânevî azabını muvakkaten tam hissedemiyor. Ehl-i hidayete dahi gafletbasıyor,hakikîlezzetinitakdiredemiyor.3“Bilebiledünyayı(âhirete)tercihederler.”(İbrahimsûresi,14/3).

4Nûrsûresi,24/35.

5Bkz.:Nisâsûresi,4/28;Fâtırsûresi,35/15.

6Bütünhamdler,övgülerAllah’adır.

7HertürlüşükranveminnetAllah’adır.

8İmannimetinibahşedenAllah’ahamdolsun..

Page 7: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

BuAsırdaİkinciDehşetliHâlEski zamanda küfr-ü mutlak ve fenden gelen dalâletler ve küfr-ü inadîden gelen

temerrüt, bu zamana nisbeten pek azdı. Onun için eski İslâmmuhakkiklerinin dersleri,hüccetleriozamanlarda tamkâfiolurdu.Küfr-ümeşkûkuçabuk izaleederlerdi.Allah’aimanumumîolduğundan,Allah’ıtanıttırmaklavecehennemazabınıihtaretmekleçoklarısefâhetlerden,dalâletlerdenvazgeçebilirlerdi.Şimdi iseeskizamandabirmemlekettebirkâfir-i mutlak yerine, şimdi bir kasabada yüz tane bulunabilir. Eskide, fen ve ilim iledalâletegirip inatve temerrüt ilehakâik-i imanakarşıçıkananisbetenşimdiyüzdereceziyade olmuş. Bumütemerrid inatçılar, firavunluk derecesinde bir gurur ile ve dehşetlidalâletleriyle hakâik-i imaniyeye karşımuâraza ettiklerinden, elbette bunlara karşı atombombasıgibi–budünyadaonların temelleriniparçaparçaedecek–birhakikat-ikudsiyelâzımdırki;onlarıntecavüzatınıdurdursunvebirkısmınıimanagetirsin.

İşte, Cenâb-ı Hakk’a hadsiz şükürler olsun ki; bu zamanın tam yarasına bir tiryakolarakKur’ân-ıMu’cizü’l-Beyan’ınbirmucize-imâneviyesive lemeâtıbulunanRisale-iNur,pekçokmuvâzenelerleendehşetlimuannidmütemerridleri,Kur’ân’ınelmaskılıncıile kırıyor. Ve kâinat zerreleri adedince vahdaniyet-i ilâhiyeye ve imanın hakikatlerinehüccetleri, delilleri gösteriyor ki; yirmi beş seneden beri en şiddetli hücumlara karşımağlupolmayıpgalebeetmişveediyor.

EvetRisale-iNur’da imanveküfürmuvâzenelerivehidayetvedalâletmukayeseleri,bu mezkûr hakikatleri bilmüşâhede isbat ediyor. Meselâ, Yirmi İkinci Söz’ün İkiMakamı’nınBurhanları veLem’aları’na.. veOtuz İkinciSöz’ünBirinciMevkıfı’na.. veOtuz Üçüncü Mektup’un Pencereleri’ne.. ve Asâ-yı Mûsâ’nın On Bir Hücceti’ne, sâirmuvâzeneler kıyas edilse ve dikkat edilse, anlaşılır ki; bu zamanda küfr-ü mutlakı vemütemerriddalâletininadınıkıracak,parçalayacakRisale-iNur’datecellîedenhakikat-iKur’âniye’dir.

İnşaallah nasıl Tılsımlar Mecmuası’nda, dinin mühim tılsımlarını ve hilkat-i âleminmuammalarını keşfedenparçalar, omecmuada toplanmış.Aynenöyle de, ehl-i dalâletindünyada dahi cehennemlerini ve ehl-i hidayetin dünyada dahi lezâiz-i cennetlerinigösteren..veimanın,cennetinmânevîbirçekirdeğiveküfrünisecehennemzakkumununbir tohumuolduğunugösterenNur’unogibiparçaları,kısacıkbir tarzdabirmecmuacıkolarakyazılacakveinşaallahneşredilecek.

SaidNursî

Page 8: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

BirinciSöz

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

“Bismillâh”herhayrınbaşıdır.9Bizdahibaştaonabaşlarız.Bileynefsim!Şumübarekkelime,İslâmnişanıolduğugibi,bütünmevcudâtınlisân-ıhâlilevird-izebânıdır.

“Bismillâh” ne büyük tükenmez bir kuvvet, ne çok bitmez bir bereket olduğunuanlamakistersen,şutemsîlîhikâyeciğebak,dinle.Şöyleki:

BedevîArapçöllerindeseyahatedenadamagerektirki,birkabilereisininisminialsınvehimâyesinegirsin.Tâ,şakîlerinşerrindenkurtuluphâcâtınıtedarikedebilsin.Yoksatekbaşıylahadsizdüşmanveihtiyacâtınakarşıperişanolacaktır.

İşteböylebirseyahat için ikiadamsahrayaçıkıpgidiyorlar.Onlardanbirisimütevâziidi, diğeri mağrur. Mütevâzii, bir reisin ismini aldı, mağrur almadı. Alanı her yerdeselâmetlegezdi.Birkâtıu’t-tarîkarastgelse,der:“Ben,filânreisinismiylegezerim.”Şakîdef olur, ilişemez. Bir çadıra girse, o nâm ile hürmet görür. Öteki mağrur, bütünseyahatindeöylebelâlarçekerki,tarifedilmez.Dâimatitrer,dâimadilencilikederdi.Hemzelîl,hemrezîloldu.

İşte ey mağrur nefsim! Sen o seyyahsın. Şu dünya ise, bir çöldür. Aczin ve fakrınhadsizdir.10Düşmanın,hâcâtınnihayetsizdir.Mademöyledir;şusahranınMâlik-iEbedî’sive Hâkim-i Ezelîsi’nin ismini al.. tâ, bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hâdisâtınkarşısındatitremedenkurtulasın.

Evet, bu kelime öylemübarek bir definedir ki; senin nihayetsiz aczin ve fakrın, seninihayetsiz kudrete, rahmete raptedipKadîr-iRahîm’in dergâhında aczi, fakrı enmakbulbirşefaatçiyapar.

Evet, bukelime ile hareket eden, o adamabenzer ki; askere kaydolur, devlet nâmınahareketeder.Hiçbirkimsedenpervâsıkalmaz.“Kanunnâmına,devletnâmına”der,herişiyapar,herşeyekarşıdayanır.

Baştademiştik:Bütünmevcudât,lisân-ıhâlile‘Bismillâh’der.Öylemi?

Evet,nasılkigörsen;birtekadamgeldi.Bütünşehirahâlisinicebrenbiryeresevkettive cebren işlerde çalıştırdı. Yakînen bilirsin; o adam kendi nâmıyla, kendi kuvvetiylehareketetmiyor.Belki,obiraskerdir.Devletnâmınahareketeder,birpadişahkuvvetineistinadeder.

Öyle de her şey, Cenâb-ı Hakk’ın nâmına hareket eder ki; zerrecikler gibi tohumlar,çekirdeklerbaşlarındakocaağaçlarıtaşıyor,dağgibiyüklerikaldırıyorlar.Demekherbirağaç“Bismillâh”der;hazine-irahmetmeyvelerindenellerinidolduruyor,bizleretablacılık

Page 9: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

ediyor.Herbirbostan“Bismillâh”der;matbaha-yıkudrettenbirkazanolurki,çeşitçeşit,pekçok,muhteliflezîztaamlar,içindeberaberpişiriliyor.Herbirinek,deve,koyun,keçigibimübarekhayvanlar,“Bismillâh”der;rahmetfeyzindenbirersütçeşmesiolur.Bizlere,Rezzâknâmınaenlatîf,ennazif,âb-ıhayatgibibirgıdayıtakdimediyorlar.Herbirnebatveağaçveotlarınipekgibiyumuşakkökvedamarları,“Bismillâh”der;sertolantaşvetoprağıdelergeçer.“Allahnâmına,Rahmânnâmına”der,herşeyonamusahharolur.

Evet, havada dalların intişârı ve meyve vermesi gibi, o sert olan taş ve topraktakiköklerin kemâl-i suhûletle intişâr etmesi ve yer altında yemiş vermesi, hem şiddet-ihararete karşı aylarca nâzik, yeşil yaprakların yaş kalması, tabiiyyûnun ağzına şiddetletokatvuruyor.Körolasıgözüneparmağınısokuyorvediyorki:

“Engüvendiğinsalâbetvehararetdahi,emirtahtındahareketediyorlarki;oipekgibiyumuşak damarlar, birer asâ-yı Mûsâ (aleyhisselâm) gibi; 11 رجحلا كاصعب برضا انلقفemrine imtisâl ederek, taşları şakk eder.Ve o sigara kâğıdı gibi ince nâzenîn yapraklar,birerâzâ-yıİbrahim(aleyhisselâm)gibiateşsaçanhararetekarşı, امالسو ادرب ينوك ران ای12 میه ربإ ى لع âyetiniokuyorlar.”

Madem her şey mânen “Bismillâh” der. Allah nâmına, Allah’ın nimetlerini getiripbizlereveriyorlar.Bizdahi“Bismillâh”demeliyiz.Allahnâmınavermeliyiz,Allahnâmınaalmalıyız.Öyleise,Allahnâmınavermeyengafilinsanlardanalmamalıyız.13

Suâl:Tablacıhükmündeolan insanlarabir fiyatveriyoruz.AcabaasılmalsahibiolanAllah,nefiyatistiyor?

Elcevap:Evet,oMün’im-iHakiki,bizdenokıymettarnimetlere,mallarabedelistediğifiyatise;üçşeydir:

Biri zikir, biri şükür, biri fikirdir. Başta “Bismillâh” zikirdir. Âhirde “Elhamdülillâh”şükürdür.Ortada,“Bukıymettarharika-yısanatolannimetler;Ehad-iSamed’inmucize-ikudretivehediye-irahmetiolduğunudüşünmekvederketmek”fikirdir.

Bir padişahın kıymettar bir hediyesini sana getiren bir miskin adamın ayağını öpüp,hediye sahibini tanımamak ne derece belâhet ise, öyle de; zâhirî mün’imleri medih vemuhabbetedip,Mün’im-iHakiki’yiunutmakondanbinderecedahabelâhettir.

Ey nefis! Böyle ebleh olmamak istersen; Allah nâmına ver.. Allah nâmına al.. Allahnâmınabaşla..Allahnâmınaişle..14vesselâm.9Cenâb-ıHakk’ınismizikredilmeyenbirişineksikkalacağınadairbkz.:İbniMâce,nikâh19;AhmedİbniHanbel,el-Müsned2/359;en-Nesâî,es-Sünenü’l-kübrâ6/127-128.

10Bkz.:Nisâsûresi,4/28.

11“(BirzamandaMûsâ,kavmiiçinsuarayıpAllah’ayalvarmıştı.)Bizde:‘Asânıtaşavur!’demiştik.”(Bakarasûresi,2/60).

12“(AteşeşöylefermanettikBiz:)Eyateş!Dokunmaİbrahim’e!Serinveselâmetolona!”(Enbiyâsûresi,21/69).

Page 10: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

13Bkz.:“Allahadınakesilmeyenhayvanınetiniyemeyin!”(En’âmsûresi,6/121);“Eyimanedenler!Sadakaverdiğinizkimselereminnetetmek,incitmeksuretiyleosadakalarınızıboşaçıkarmayın.Allah’ada,ahiretedeinanmadığıhâldesırfinsanlaragösterişyapmakiçinmalınıharcayankimsenindurumunadüşmeyin.”(Bakarasûresi,2/264).

14ButürfiilleriAllahiçinyapanın,kâmilimanıeldeedeceğinedairbkz.:Tirmizî,sünnet15;EbûDâvûd,kıyâmet60;AhmedİbniHanbel,el-Müsned3/438,440.

Page 11: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

İkinciSöz

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

15 بیغلاب نونمؤی نیذلا

İmanda ne kadar büyük bir saadet ve nimet ve ne kadar büyük bir lezzet ve rahatbulunduğunuanlamakistersen,şutemsilîhikâyeciğebak,dinle:

Birvakitikiadam;hemkeyif,hemticaretiçinseyahategiderler.Birihodbin,tâlihsiz,birtarafa;diğeri,hudâbîn,bahtiyar,diğertarafasülûkeder,giderler.

Hodbînadam,hemhodgâm,hemhodendîş,hembedbinolduğundan,bedbinlikcezasıolaraknazarındapekfenâbirmemleketedüşer.Bakarki;heryerdeâcizbîçâreler,zorbamüthişadamlarınellerindenvetahribatlarındanvâveylâediyorlar.Bütüngezdiğiyerlerdeböylehazîn,elîmbirhâligörür.Bütünmemleketbirmâtemhâne-iumumîşeklinialmış.Kendisi, şu elîm ve muzlim hâleti hissetmemek için sarhoşluktan başka çâre bulamaz.Çünküherkes onadüşmanve ecnebi görünüyor.Veortalıkta dahi,müthiş cenazeleri veme’yûsâneağlayanyetimlerigörür.Vicdanı,azabiçindekalır.

Diğeri;hudâbîn,hudâ-perestvehakendîş,güzelahlâklıidiki;nazarındapekgüzelbirmemlekete düştü. İşte bu iyi adam, girdiği memlekette bir umumî şenlik görüyor. Hertaraftabirsürûr,birşehrâyîn,bircezbeveneşeiçindezikirhâneler…Herkesonadostveakraba görünür. Bütün memlekette yaşasınlar ve teşekkürler ile bir terhisât-ı umûmiyeşenliğigörüyor.Hemtekbirve tehlil ilemesrûrâneahz-ıasker içinbirdavul,birmûsikîsesi işitiyor. Evvelki bedbahtın, hem kendi hem umum halkın elemi ile müteellimolmasınabedel;şubahtiyar,hemkendihemumumhalkınsürûruilemesrurvemüferraholur.Hemgüzelcebirticâretelinegeçer,Allah’aşükreder.

Sonradöner,ötekiadamarastgelir,hâlinianlar.Onader:“Yahusendivâneolmuşsun.Bâtınındakiçirkinlikler,zâhirineaksetmişolmalıki;gülmeyiağlamak,terhisâtısoymakvetalanetmek tevehhümetmişsin.Aklınıbaşınaal,kalbini temizle.Tâ, şumusibetliperdeseninnazarındankalksın.Hakikatigörebilesin.Ziranihayetderecedeâdil,merhametkâr,raiyet-perver,muktedir,intizam-perver,müşfikbirmelikinmemleketi,hembuderecegözönünde âsâr-ı terakkiyât ve kemâlât gösteren bir memleket, senin vehminin gösterdiğisuretteolamaz.”

Sonraobedbahtınaklıbaşınagelir;nedameteder.“Evet,benişrettendivâneolmuştum.Allahsendenrazıolsunki,cehennemîbirhâlettenbenikurtardın.”der.

Eynefsim!Bilki;evvelkiadamkâfirdirveyafâsık,gafildir.Şudünyaonunnazarındabirmâtemhâne-iumûmiyedir.Bütünzîhayat,firakvezevâlsillesiyleağlayanyetimlerdir.

Page 12: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Hayvan ve insan ise, ecel pençesiyle parçalanan kimsesiz başıbozuklardır. Dağlar vedenizlergibibüyükmevcudât;ruhsuz,müthişcenazelerhükmündedirler.Dahabunungibiçok elîm, ezici, dehşetli evham, küfründen ve dalâletinden neşet edip, onumânen tâzibeder.

Diğeradamisemümindir.Cenâb-ıHâlık’ıtanır,tasdikeder.Onunnazarındaşudünyabir zikirhâne-iRahmân, bir tâlimgâh-ı beşer ve hayvan ve birmeydan-ı imtihân-ı ins ücândır.Bütünvefiyât-ıhayvaniyeveinsaniyeiseterhisattır.

Vazife-i hayatını bitirenler bu dâr-ı fâniden, mânen mesrûrâne, dağdağasız diğer birâlemegiderler.Tâ,yenivazifedârlarayeraçılsın,gelipçalışsınlar.

Bütün tevellüdât-ı hayvaniye ve insaniye ise, ahz-ı askere, silâh altına, vazife başınagelmektir. Bütün zîhayat birer muvazzaf mesrur asker, birer müstakîm memnunmemurlardır. Bütün sadâlar ise, ya vazife başlamasındaki zikir ve tesbih ve paydostangelenşükürvetefrîhveyaişlemekneşesindenneşetedennağamâttır.Bütünmevcudât,omüminin nazarında,Seyyid-iKerîm’inin veMâlik-iRahîm’inin birermûnis hizmetkârı,birerdostmemuru,birerşirinkitabıdır.Dahabunungibipekçoklatîf,ulvîvelezîz,tatlıhakikatler,imanındantecellieder,tezahüreder.

Demek, iman bir mânevî tûbâ-yı cennet16 çekirdeğini taşıyor. Küfür ise mânevî birzakkum-ucehennem17tohumunusaklıyor.

Demekselâmetveemniyet,yalnızİslâmiyet’teveimandadır.Öyleise,bizdâima: دمحلا18 نامیإلا لامكو مالسإلا نید ى لع ه لل demeliyiz..15“Omüttakîlerkigörünmeyenâlemeinanırlar.”(Bakarasûresi,2/3).

16Tûbâ’nın, cennetteki bir ağaç olduğuna dair bkz.: Ahmed İbni Hanbel, el-Müsned 4/183; İbni Hibbân, es-Sahîh16/429,430;et-Taberânî,el-Mu’cemü’l-kebîr17/127,128.

17Zakkumağacıiçinbkz.:İsrâsûresi,17/60;Sâffâtsûresi,37/62-65;Duhânsûresi,44/43-44;Vâkıasûresi,56/51-53;Buhârî,menâkıbü’l-ensâr42,kader10;Tirmizî,tefsîrusûre(17)4.

18BizeihsanettiğiİslâmDinivetam,yüksekimannimetisebebiyleRabbimizehamdolsun.

Page 13: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

ÜçüncüSöz

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

19 اودبعا سانلا اهیأ يا

İbadet,nebüyükbir ticaretvesaadet; fıskvesefâhet,nebüyükbirhasâretvehelâketolduğunuanlamakistersen,şutemsilîhikâyeciğebak,dinle:

Birvakit iki asker, uzakbir şehiregitmek için emir alıyorlar.Berabergiderler, tâyolikileşir. Bir adam orada bulunur. Onlara der: “Şu sağdaki yol, hiç zararı olmamaklaberaber,ondagidenyolculardanondandokuzubüyükkârverahatgörür.Soldakiyolise,menfaati olmamakla beraber, on yolcusundan dokuzu zarar görür. Hem ikisi, kısa veuzunluktabirdirler.Yalnızbirfarkvarki; intizamsız,hükûmetsizolansolyolunyolcusuçantasız, silâhsız gider. Zâhirî bir hiffet, yalancı bir rahatlık görür. İntizam-ı askerîaltındakisağyolunyolcusuise,mugaddîhülâsalardandoludörtokkalıkbirçantaveheradüvvüaltvemağlûpedecekikikıyyelikbirmükemmelmîrîsilâhıtaşımayamecburdur.”

Oikiasker,omuarrifadamınsözünüdinlediktensonra,şubahtiyarnefersağagider.Birbatmanağırlığıomuzunavebelineyükler.Fakatkalbiveruhubinlerbatmanminnetlerdenvekorkulardankurtulur.

Ötekibedbahtneferiseaskerliğibırakır.Nizamatâbiolmakistemez.Solagider.Cismi,birbatmanağırlıktankurtulur.Fakatkalbi,binlerbatmanminnetleraltındaveruhu,hadsizkorkular altında ezilir. Hem herkese dilenci, hem her şeyden, her hâdiseden titrer birsurettegider.Tâmahall-imaksudayetişir.Oradaâsîvekaçakcezasınıgörür.

Askerlik nizamını seven, çanta ve silâhını muhafaza eden ve sağa giden nefer ise;kimsedenminnetalmayarak,kimsedenhavfetmeyerek,rahat-ıkalbvevicdanilegider.Tâomatlup şehireyetişir.Orada,vazifesinigüzelceyapanbirnâmusluaskeremünâsibbirmükâfatgörür.

İşteeynefs-iserkeş!

Bilki:Oikiyolcu,biri;mutî-ikanun-uilâhî,biriside;âsîvehevâyatâbiinsanlardır.Oyolise,hayatyoludurki;âlem-iervâhdangelipkabirdengeçer,âhiretegider.Oçantavesilâhise,ibadetvetakvâdır.İbadetinçendanzâhirîbirağırlığıvar.Fakat,mânâsındaöylebirrahatlıkvehafiflikvarki,tarifedilmez.Çünkü;âbid,namazındader: ه لإ ال نأ دهشأ20 ه للا الإ Yani; “Hâlık ve Rezzâk, O’ndan başka yoktur! Zarar ve menfaat, O’nunelindedir.21 O hem Hakîm’dir; abes iş yapmaz. Hem Rahîm’dir; ihsanı, merhametiçoktur.”diyeîtikatettiğinden,herşeydebirhazine-irahmetkapısınıbulur,duaileçalar.

Page 14: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

HemherşeyikendiRabbisininemrinemusahhargörür.Rabbisineilticaeder.Tevekkülileistinadedip,hermusibetekarşıtahassuneder.İmanı,onabiremniyet-itâmmeverir.

Evet,herhakikihasenâtgibicesâretindahimenbaıimandır,22ubûdiyettir.Herseyyiâtgibicebânetindahimenbaıdalâlettir!23

Evet,tammünevverü’l-kalbbirâbidi,küre-iarzbombaoluppatlasa,ihtimâldirkionukorkutmaz. Belki harika bir kudret-i samedâniyeyi, lezzetli bir hayret ile seyredecek.Fakat, meşhur bir münevverü’l-akl denilen kalbsiz bir fâsık feylesof ise; gökte birkuyrukluyıldızıgörse,yerdetitrer.“Acababuserseriyıldızarzımızaçarpmasınmı?”der,evhama düşer. (Bir vakit böyle bir yıldızdan koca Amerika titredi. Çokları gece vaktihâneleriniterkettiler.)

Evet, insannihayetsiz şeyleremuhtaçolduğuhâlde, sermayesi hiç hükmünde…Hemnihayetsiz musibetlere maruz olduğu hâlde, iktidarı hiç hükmünde bir şey… Âdetasermayeve iktidarınındâiresi,elinereyeyetişirseokadardır.Fakatemelleri,arzularıveelemlerivebelâlarıise;dâiresi,gözü,hayâlinereyeyetişirsevegidinceyekadargeniştir.

İşte bu derece âciz ve zayıf, fakir ve muhtaç olan ruh-u beşere24 ibadet, tevekkül,tevhid, teslim; ne kadar azîm bir kâr, bir saadet, bir nimet olduğunu, bütün bütün körolmayangörür,derkeder.

Malûmdurki;zararsızyol,zararlıyola–velevonihtimâldenbirihtimâlileolsa–tercihedilir. Hâlbuki meselemiz olan ubûdiyet yolu, zararsız olmakla beraber, ondan dokuzihtimâl ile bir saadet-i ebediye hazinesi vardır. Fısk ve sefâhet yolu ise –hatta fâsıkınitirafıyla dahi– menfaatsiz olduğu hâlde, ondan dokuz ihtimâl ile şekâvet-i ebediyehelâketi bulunduğu, icmâ ve tevâtür derecesinde, hadsiz ehl-i ihtisasın vemüşâhedeninşehâdetiylesabittirveehl-izevkinvekeşfinihbarâtıylamuhakkaktır.

Elhâsıl:Âhiretgibidünyasaadetidahi,ibadetteveAllah’aaskerolmaktadır.Öyleise,biz dâima 25 قیفوتلاو ةعاطلا ىلع ه لل دمحلا demeliyiz ve Müslüman olduğumuzaşükretmeliyiz.19“Eyinsanlar!(HemSizihemdesizdenöncekiinsanlarıyaratan)Rabbinizeibadetediniz.”(Bakarasûresi,2/21).

20“ŞehadetederimkiAllah’tanbaşkailâhyoktur.”(Müslim,salât60;Tirmizî,salât216;EbûDâvûd,salât178;AhmedİbniHanbel,el-Müsned1/292)

21Bkz.:Bakarasûresi,2/102;Âl-iİmransûresi,3/26;A’râfsûresi,7/188;Fetihsûresi,48/11;Mücadelesûresi,58/10;Ayrıcabkz.:Tirmizî,kader10;AhmedİbniHanbel,el-Müsned6/441.

22Bkz.:Âl-iİmransûresi,3/173.

23Bkz.:Âl-iİmransûresi,3/151;Enfâlsûresi,8/12.

24Bkz.:Fâtırsûresi,35/15.

25BizeyardımınıvekendisineitaatetmeyinasipedenRabbimizehamdolsun.

Page 15: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

DördüncüSöz

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

26 نیدلا دامع ةالصلا

Namaz,nekadarkıymettarvemühim,hemnekadarucuzveazbirmasrafilekazanılır;hem namazsız adam, ne kadar divâne ve zararlı olduğunu, iki kere iki dört ederderecesindekat’îanlamakistersen,şutemsîlîhikâyeciğebak,gör:

Bir zamanbirbüyükhâkim, ikihizmetkârınıherbirisineyirmidört altınverip iki ayuzaklıktahasvegüzelbirçiftliğineikametetmekiçingönderiyor.Veonlaraemrederki:“Şu para ile yol ve bilet masrafı yapınız. Hem oradaki meskeninize lâzım bazı şeylerimübâyaa ediniz. Bir günlük mesafede bir istasyon vardır. Hem araba, hem gemi, hemşimendifer,hemtayyârebulunur.Sermayeyegörebinilir.”

İki hizmetkâr; ders aldıktan sonra giderler. Birisi bahtiyar idi ki, istasyona kadar birparçaparamasrafeder.Fakatomasrafiçinde,efendisininhoşunagideceköylegüzelbirticareteldeederki,sermayesibirdenbineçıkar.

Ötekihizmetkâr;bedbaht,serseriolduğundanistasyonakadaryirmiüçaltınınısarfeder.Kumara-mumaraveripzâyieder.Birtekaltınıkalır.Arkadaşıonader:“Yahu,şuliranıbirbilete ver. Tâ bu uzun yolda yayan ve aç kalmayasın. Hem bizim efendimiz kerîmdir;belki merhamet eder, ettiğin kusuru affeder. Seni de tayyâreye bindirirler. Bir gündemahall-iikametimizegideriz.Yoksa,ikiaylıkbirçöldeaç,yayan,yalnızgitmeyemecburolursun.”

Acaba şu adam inad edip, o tek lirasını bir define anahtarı hükmünde olan bir biletevermeyip, muvakkat bir lezzet için sefâhete sarf etse; gayet akılsız, zararlı, bedbahtolduğunu,enakılsızadamdahianlamazmı?

İşteeynamazsızadam!Veeynamazdanhoşlanmayannefsim!

O hâkim ise; Rabbimiz, Hâlık’ımızdır. O iki hizmetkâr yolcu ise; biri mütedeyyin,namazınışevkilekılar.Diğerigafil,namazsızinsanlardır.Oyirmidörtaltıniseyirmidörtsaathergündekiömürdür.Ohasçiftlikisecennettir.Oistasyonisekabirdir.Oseyahatisekabre,haşre,ebedegidecekbeşeryolculuğudur;amelegöre,takvâkuvvetinegöre,ouzunyolumütefâvitderecedekat’ederler.Birkısımehl-i takvâberkgibi,binsenelikyolubirgünde keser. Bir kısmı da hayâl gibi, elli bin senelik bir mesafeyi bir günde kat’eder.Kur’ân-ıAzîmüşşân şu hakikate iki âyetiyle işaret eder.27O bilet ise namazdır.Bir teksaat,beşvakitnamazaabdestlekâfigelir.

Page 16: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Acaba, yirmi üç saatini şu kısacık hayat-ı dünyeviyeye sarf eden ve o uzun hayat-ıebediyeyebirteksaatinisarfetmeyen;nekadarzarareder,nekadarnefsinezulmeder,nekadarhilâf-ı akıl hareket eder!Zira, bin adamın iştirak ettiği bir piyangokumarınayarımalınıvermekakılkabulederse–hâlbukikazançihtimâlibindebirdir–sonrayirmidörttenbir malını, yüzde doksan dokuz ihtimâl ile kazancı musaddak bir hazine-i ebediyeyevermemek; ne kadar hilâf-ı akıl ve hikmet hareket ettiğini, ne kadar akıldan uzakdüştüğünü,kendiniâkılzannedenadamanlamazmı?

Hâlbukinamazda ruhun,kalbin, aklınbüyükbir rahatı vardır.Hemcismedeokadarağırbirişdeğildir.

Hemnamazkılanındiğermübahdünyevîamelleri,güzelbirniyet ile ibadethükmünüalır.Busurettebütünsermâye-iömrünüâhiretemâledebilir.Fânîömrünübircihetteibkâeder.26 “Namaz, dinin direğidir.” el-Hakîm et-Tirmizî, Nevâdiru’l-usûl 3/135, 136; el-Beyhakî, Şuabü’l-îmân 3/39; ed-Deylemî,el-Müsned2/404.

27Bkz.:“Göktenyerekadarherişidüzenleyipyönetir.Sonrabütünbuişler,sizinhesabınızagörebinyıltutanbirgündeO’na yükselir.” (Secde sûresi, 32/5); “Melekler ve Ruh, O’nun Arş’ına; miktarı elli bin sene olan bir gündeyükselirler.”(Meâricsûresi,70/4).

Page 17: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

BeşinciSöz

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

28 نونسحم مه نیذلاو اوقتا نیذلا عم ه للا نإ

Namazkılmakvebüyükgünahlarıişlememek,29nederecehakikibirvazife-iinsaniyeve ne kadar fıtrî, münâsib bir netice-i hilkat-i beşeriye olduğunu görmek istersen; şutemsilîhikâyeciğebak,dinle:

Seferberliktebirtaburda,birimuallemvazife-perver;diğeriaceminefis-perverikiaskerberaberbulunuyordu.Vazife-pervernefer,tâlimevecihadadikkateder,erzakvetâyinâtınıhiçdüşünmezdi.Çünküanlamışki;onubeslemekvecihâzâtınıvermek,hastaolsatedavietmek,hattainde’l-hâcelokmayıağzınakoymayakadardevletinvazifesidir.Veonunasılvazifesi tâlim ve cihaddır. Fakat bazı erzak ve cihâzât işlerinde işler. Kazan kaynatır,karavanayı yıkar, getirir. Ona sorulsa: “Ne yapıyorsun?” “Devletin angaryasınıçekiyorum.”der.Demiyor:“Nafakamiçinçalışıyorum.”

Diğerşikem-perverveacemineferise,tâlimeveharbedikkatetmezdi.“Odevletişidir.Banane!”derdi.Dâimnafakasınıdüşünüponunpeşindedolaşır,taburuterkeder,çarşıyagider,alışverişederdi.

Bir günmuallemarkadaşı ona dedi: “Birâder, asıl vazifen tâlimvemuharebedir. Senonuniçinburayagetirilmişsin.Padişahaitimatet.Oseniaçbırakmaz.O,onunvazifesidir.Hem sen âciz ve fakirsin, her yerde kendini beslettiremezsin. Hem mücâhede veseferberlik zamanıdır. Hem sana ‘âsidir’ der, ceza verirler. Evet, iki vazife peşimizdegörünüyor. Biri; padişahın vazifesidir. Bazen biz onun angaryasını çekeriz ki, bizibeslemektir.Diğeri,bizimvazifemizdir.Padişahbizeteshîlâtileyardımederki,tâlimveharptir.”

Acaba o serseri nefer, omücâhidmualleme kulak vermezse ne kadar tehlikede kalır,anlarsın!

İşte ey tembel nefsim! O dalgalı meydan-ı harb, bu dağdağalı dünya hayatıdır. Otaburlara taksimedilenordu ise,cemiyet-ibeşeriyedir.Veo tabur ise, şuasrınCemaat-iİslâmiye’sidir.O ikinefer ise;biri, ferâiz-idiniyesinibilenve işleyenvekebâiri terkvegünahlarıişlememekiçin,nefisveşeytanlamücâhedeedenmüttakîMüslüman’dır.Diğeri,Rezzâk-ı Hakiki’yi itham etmek derecesinde derd-i maîşete dalıp, ferâizi terk eden vemaîşetyolundarastgelegünahlarıişleyenfâsık-ıhâsirdir.Veotâlimvetalimatisebaştanamaz,ibadettir.Veoharbise,nefisvehevâ,cinveinsşeytanlarınakarşımücâhedeedip,günahlardanveahlâk-ırezîleden,kalbveruhunuhelâket-iebediyedenkurtarmaktır.Veo

Page 18: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

ikivazife isebirisi,hayatıveripbeslemektir.Diğeri,hayatıverenevebesleyeneperestişedipyalvarmaktır.O’natevekküledipemniyetetmektir.

Evet,enparlakbirmucize-isanat-ısamedâniyevebirharika-yıhikmet-irabbâniyeolanhayatıkimvermiş,yapmışise,rızıklaohayatıbesleyenveidâmeedendeO’dur.30O’ndanbaşkaolmaz!Delilmiistersin?Enzayıf,enaptalhayvan,eniyibeslenir,meyvekurtlarıvebalıklargibi.. hemenâciz, ennâzikmahlûk, en iyi rızkıoyer, çocuklarveyavrulargibi.

Evet, vâsıta-yı rızk-ı helâl, iktidar ve ihtiyar ile olmadığını; belki, acz ve zaaf ileolduğunuanlamakiçinbalıklariletilkileri,yavrularilecanavarları,ağaçlarilehayvanlarımuvâzeneetmekkâfidir.

Demekderd-imaîşet için namazını terk eden,31 oneferebenzerki; tâlimive siperinibırakıpçarşıdadilencilikeder.Fakat,namazınıkıldıktansonraCenâb-ıRezzâk-ıKerîm’inmatbaha-yı rahmetinden tâyinâtını aramak, başkalara bâr olmamak için kendisi bizzatgitmekgüzeldir,mertliktir;odahibiribadettir.

Hem insan ibadet için halk olunduğunu,32 fıtratı ve cihâzât-ı mâneviyesi gösteriyor.Zira,hayat-ıdünyeviyesinelâzımolanamelveiktidarcihetindeenednâbirserçekuşunayetişmez.Fakat,hayat-ımâneviyeveuhreviyesinelâzımolanilimveiftikariletazarrûveibadetcihetindehayvanâtınsultânıvekumandanıhükmündedir.

Demek ey nefsim! Eğer hayat-ı dünyeviyeyi gaye-i maksad yapsan ve ona dâimçalışsan,enednâbirserçekuşununbirneferihükmündeolursun.Eğerhayat-ıuhreviyeyigaye-imaksadyapsanveşuhayatıdahionavesilevemezraaetsen33veonagöreçalışsan,ovakithayvanâtınbüyükbirkumandanıhükmündeveşudünyadaCenâb-ıHakk’ınnazlıveniyazdarbirabdi,mükerremvemuhterembirmisafiriolursun.

İştesanaikiyol.34İstediğiniintihâbedebilirsin.HidâyetvetevfikiErhamürrâhimîn’deniste…

Page 19: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

28“Allahfenâlıktankorunanlarvehepgüzeldavrananlarlaberaberdir.”(Nahlsûresi,16/128).

29Bkz.:Nisâsûresi,4/31;Şûrâsûresi,42/37;Necmsûresi,53/32.

30Bkz.:Yûnussûresi,10/31;Hûdsûresi,11/6.

31Bkz.:Tâhâsûresi,20/132.

32Bkz.:Zâriyâtsûresi,51/56.

33“Dünya,âhiretintarlasıdır.”mânâsındakihadisiçinbkz.:el-Gazâlî,İhyâuulûmi’d-dîn4/19;es-Sehâvî,el-Makâsıdü’l-hasenes.497;Aliyyülkârî,el-Esrâru’l-merfûas.205.

34Bkz.:“Şükür”yada“küfür”yolu(Dehrsûresi,76/3);“ikiyol(hayırveşeryolu)”(Beledsûresi,90/10);“kötülük”yada“takvâ”yolu(Şemssûresi,91/8);“enkolayyol”yada“engüçyol”(Leylsûresi,92/5-10).

Page 20: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

AltıncıSöz

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

35 ةنجلا مهل نأب مهلاومأو مهسفنأ نینمؤملا نم ى رتشا ه للا نإ

NefisvemalınıCenâb-ıHakk’asatmakveO’naabdolmakveaskerolmak;nekadarkârlıbirticaret,nekadarşereflibirrütbeolduğunuanlamakistersen,şutemsilîhikâyeciğidinle:

Birzamanbirpadişah,raiyetindenikiadama,herbirisineemanetenbirerçiftlikverirki;içinde fabrika, makine, at, silâh gibi her şey var. Fakat fırtınalı bir muharebe zamanıolduğundan,hiçbirşeykararındakalmaz.Yamahvolurveyatebeddüledergider.Padişah,oikineferekemâl-imerhametindenbiryâver-iekreminigönderdi.Gayetmerhametkârbirfermanileonlaradiyordu:

“Elinizdeolan emânetimi bana satınız.Tâ sizin içinmuhafaza edeyim.Beyhûde zâyiolmasın.Hemmuharebebittiktensonra,sizedahagüzelbirsurette iadeedeceğim.Hemgüya o emânet malınızdır, pek büyük bir fiyat size vereceğim. Hem, o makine vefabrikadaki âletler, benimnâmımla ve benim tezgâhımda işlettirilecek.Hem fiyatı, hemücretleri birden bine yükselecek. Bütün o kârı size vereceğim. Hem de siz âciz vefakirsiniz.Okocaişlerinmasârifâtınıtedârikedemezsiniz.Bütünmasârifâtıvelevâzımâtıbenderuhteederim.Bütünvâridâtıvemenfaatisizevereceğim.Hemdeterhisâtzamanınakadarelinizdebırakacağım.İştebeşmertebekâriçindekâr!..

Eğer bana satmazsanız, zaten görüyorsunuz ki, hiç kimse elindekini muhafazaedemiyor.Herkes gibi elinizden çıkacak.Hembeyhûde gidecek, hemo yüksek fiyattanmahrum kalacaksınız. Hem o nâzik, kıymettar âletler, mîzânlar istîmal edilecek şâhânemâdenler ve işler bulmadığından, bütün bütün kıymetten düşecekler. Hem idare vemuhafaza zahmeti ve külfeti başınıza kalacak. Hem emânette hıyanet cezasınıgöreceksiniz.İştebeşderecehasâretiçindehasâret!..

Hemdebanasatmakise,banaaskerolupbenimnâmımlatasarrufetmekdemektir.Âdibiresirvebaşıbozuğabedel,âlibirpadişahınhas,serbestbiryâver-iaskeriolursunuz.”

Onlar,şuiltifâtıvefermanıdinlediktensonra,oikiadamdanaklıbaşındaolanıdedi:

“Başüstüne,benmaaliftihârsatarım.Hembin teşekkürederim.”Diğerimağrur,nefsifiravunlaşmış, hodbin, ayyaş, güya ebedî o çiftlikte kalacak gibi, dünya zelzele vedağdağalarındanhaberiyok.Dedi:

“Yok,yok!..Padişahkimdir?Benmülkümüsatmam,keyfimibozmam!..”

Page 21: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Birazzamansonrabirinciadam,öylebirmertebeyeçıktıki,herkeshâlinegıptaederdi.Padişahın lutfuna mazhar olmuş, has sarayında saadetle yaşıyor. Diğeri, öyle bir hâlegiriftar olmuş ki; hem herkes ona acıyor, hem de “Müstehak!” diyor. Çünkü; hatasınınneticesiolarak,hemsaadetivemülkügitmiş,hemcezaveazapçekiyor.

İşteeynefs-ipürheves!Şumisalindürbünüilehakikatinyüzünebak.

Amma o padişah ise; ezel-ebed Sultân’ı olan Rabb’in, Hâlık’ındır. Ve o çiftlikler,makineler,âletler,mizanlarise;senindâire-ihayatıniçindekimâmelekinveomâmelekiniçindekicisim,ruhvekalbinveonlariçindekigözvedil,akılvehayâlgibizâhirîvebâtınîhâsselerindir.Veoyâver-iekremise,Resûl-iKerîm’dir.Veofermân-ıahkemise,Kur’ân-ıHakîm’dirki;bahsindebulunduğumuzticaret-iazîmeyişuâyetleilânediyor:

36 ةنجلا مهل نأب مهلاومأو مهسفنأ نینمؤملا نم ى رتشا ه للا نإ

Veodalgalımuharebemeydanıise,şufırtınalıdünyayüzüdürki;durmuyor,dönüyor,bozuluyorveherinsanınaklınaşufikriveriyor:“Mademherşeyelimizdençıkacak,fânîolupkaybolacak;acababâkîyetebdiledipibkâetmekçâresiyokmu?”deyipdüşünürkenbirdensemâvîsadâ-yıKur’ânişitiliyor.Der:“Evetvar.Hembeşmertebekârlıbirsurette,güzelverahatbirçâresivar.”

Suâl:Nedir?

Elcevap:Emanetisahib-ihakikisinesatmak.İşteosatıştabeşderecekâriçindekârvar.

BirinciKâr:Fânîmalbekâbulur.ÇünküKayyûm-uBâkîolanZât-ıZülcelâl’everilenveO’nunyolundasarfedilenşuömr-üzâil,bâkîye inkılâbeder.Bâkîmeyvelerverir.Ovakit ömür dakikaları; âdeta tohumlar, çekirdekler hükmünde zâhiren fenâ bulur, çürür.Fakat,âlem-ibekâdasaadetçiçekleriaçarlarvesünbüllenirler.Veâlem-iberzâhtaziyâdâr,mûnisbirermanzaraolurlar.

İkinciKâr:Cennetgibibirfiyatveriliyor.

ÜçüncüKâr:Herâzâvehâsselerinkıymeti,birdenbineçıkar.

Meselâakılbirâlettir.EğerCenâb-ıHakk’asatmayıp,belkinefishesabınaçalıştırsan;öylemeş’umvemüz’içvemuaccizbirâletolurki,geçmişzamanınâlâm-ıhazînânesinivegelecekzamanınehvâl-imuhavvifânesiniseninbubîçârebaşınayükletecekyümünsüzvemuzırbirâletderekesineiner.İştebununiçindirki;fâsıkadam,aklıniz’âcvetâcizindenkurtulmak için, gâliben ya sarhoşluğa veya eğlenceye kaçar. Eğer Mâlik-i Hakiki’sinesatılsaveO’nunhesabınaçalıştırsan;akılöyletılsımlıbiranahtarolurki,şukâinattaolannihayetsiz rahmet hazinelerini ve hikmet definelerini açar.Ve bununla sahibini, saadet-iebediyeyemüheyyâedenbirmürşid-irabbânîderecesineçıkar.

•Meselâgözbirhâssedirki;ruh,buâlemiopencereileseyreder.EğerCenâb-ıHakk’a

Page 22: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

satmayıpbelki nefis hesabına çalıştırsan; geçici, devamsızbazı güzellikleri,manzaralarıseyrileşehvetveheves-inefsâniyeyebirkavvadderekesindebirhizmetkârolur.

Eğer gözü, gözün Sâni-i Basîr’ine satsan ve O’nun hesabına ve izni dâiresindeçalıştırsan; o zaman şu göz, şu kitab-ı kebîr-i kâinatın bir mütâlaacısı ve şu âlemdekimucizât-ı sanat-ı rabbâniyenin bir seyircisi ve şu küre-i arz bahçesindeki rahmetçiçeklerininmübarekbirarısıderecesineçıkar.

•Meselâ dildeki kuvve-i zâikayı, Fâtır-ı Hakîm’ine satmazsan, belki nefis hesabına,mide nâmına çalıştırsan; o vakit,midenin tavlasına ve fabrikasına bir kapıcı derekesineiner,sukuteder.EğerRezzâk-ıKerîm’esatsan;ozaman,dildekikuvve-izâika,rahmet-iilâhiyehazinelerininbirnâzır-ımâhirivekudret-isamedâniyematbahlarınınbirmüfettiş-işâkirirütbesineçıkar.

İşteeyakıl!Dikkatet!Meş’umbirâletnerede?Kâinatanahtarınerede?Eygöz!Güzelbak!Âdibirkavvadnerede?Kütüphâne-iilâhîninmütefenninbirnâzırınerede?Veeydil!İyitad!Birtavlakapıcısıvebirfabrikayasakçısınerede?Hazine-ihâssa-yırahmetnâzırınerede?..

Vedahabunlargibibaşkaâletleriveâzâlarıkıyasetsenanlarsınki;hakikatenmümincennetelâyıkvekâfircehennememuvâfıkbirmâhiyetkesbeder.Veonlarınherbiriöylebir kıymet almalarının sebebi;mümin, imanıylaHâlık’ının emânetini,O’nunnâmınaveizni dâiresinde istîmal etmesidir. Ve kâfir, hıyanet edip nefs-i emmâre hesabınaçalıştırmasıdır.

DördüncüKâr:İnsanzayıftır,belâlarıçok..fakirdir,ihtiyacıpekziyâde..âcizdir,hayatyüküpekağır…EğerKadîr-iZülcelâl’edayanıp tevekkületmezseve itimatedip teslimolmazsa, vicdanı dâim azab içinde kalır. Semeresizmeşakkatler, elemler, teessüfler onuboğar.Yasarhoşyacanavareder.

Beşinci Kâr: Bütün o âzâ ve âletlerin ibadeti ve tesbihâtı ve o yüksek ücretleri, enmuhtaçolduğunbirzamanda,cennetyemişlerisuretindesanaverileceğine,ehl-izevkvekeşifveehl-iihtisasvemüşâhedeittifaketmişler.

İşte bu beşmertebe kârlı ticareti yapmazsan, şu kârlardanmahrumiyetten başka, beşderecehasâretiçindehasâretedüşeceksin.

BirinciHasâret:Okadarsevdiğinmalveevlât..veperestişettiğinnefisvehevâ..vemeftûn olduğun gençlik ve hayat zâyi olup kaybolacak. Senin elinden çıkacaklar. Fakatgünahlarını,elemlerinisanabırakıpboynunayükletecekler.

İkinciHasâret:Emânettehıyanetcezasınıçekeceksin.Çünküenkıymettarâletleri,enkıymetsizşeylerdesarfedipnefsinezulmettin.

ÜçüncüHasâret: Bütün o kıymettar cihâzât-ı insaniyeyi hayvanlıktan çok aşağı bir

Page 23: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

derekeyedüşürüp,hikmet-iilâhiyeyeiftiravezulmettin.

DördüncüHasâret:Aczvefakrınileberaber,37opekağırhayatyükünü,zayıfbelineyükleyipzevâlvefiraksillesialtındadâimvâveylâedeceksin.

BeşinciHasâret: Hayat-ı ebediye esâsâtını ve saadet-i uhreviye levâzımatını tedariketmekiçinverilenakıl,kalb,göz,dilgibigüzelhediye-irahmâniyeyicehennemkapılarınısanaaçacakçirkinbirsureteçevirmektir.

Şimdi satmaya bakacağız… Acaba o kadar ağır bir şey midir ki, çokları satmaktankaçıyorlar.Yok!..Kat’âveasla!Hiçöyleağırlığıyoktur.Zirahelâldairesigeniştir,keyfekâfigelir.Haramagirmeyehiçlüzumyoktur.38Ferâiz-iilâhiyeisehafiftir,azdır.Allah’aabdveaskerolmak,öylelezzetlibirşereftirki tarifedilmez.Vazifeise;yalnızbiraskergibiAllahnâmına işlemeli,başlamalı..veAllahhesabıylavermelivealmalı..ve iznivekanunudairesindehareketetmeli,sükûnetbulmalı..kusuretseistiğfaretmeli:

“YâRab!Kusurumuzuaffet.Bizi,kendinekulkabulet.Emânetinikabzetmekzamanınakadar,biziemanetteeminkıl,âmîn…”demeliveO’nayalvarmalı…35“Allah,karşılıkolarakcennetiveripmüminlerdencanlarınıvemallarınısatınalmıştır.”(Tevbesûresi,9/111).

36“Allah,karşılıkolarakcennetiveripmüminlerdencanlarınıvemallarınısatınalmıştır.”(Tevbesûresi,9/111).

37Bkz.:Fâtırsûresi,35/15.

38“Allahım,haramınakarşıhelâlinlebenidoyur!”anlamındakiduâiçinbkz.:Tirmizî,deavât110;AhmedİbniHanbel,el-Müsned1/153.

Page 24: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

YedinciSöz

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

Şu kâinatın tılsım-ı muğlakını açan 39 رخ الا مویلابو ه للاب تنم ا ruh-u beşer içinsaadetkapısınıfetheden,nekadarkıymettar iki tılsım-ımüşkül-küşâolduğunu..vesabırileHâlık’ına tevekkül ve ilticave şükür ileRezzâk’ından suâl vedua, nekadar nâfi vetiryak gibi iki ilaç olduğunu.. ve Kur’ân’ı dinlemek, hükmüne inkıyâd etmek, namazıkılmak, kebâiri terk etmek; ebedü’l-âbâd yolculuğunda ne kadar mühim, değerli,revnakdârbirbilet,birzâd-ıâhiret,birnur-ukabirolduğunuanlamakistersen,şutemsîlîhikâyeciğebak,dinle:

Birzamanbirasker,meydan-ıharbveimtihanda,kârvezarardeverânındapekmüthişbirvaziyetedüşer.Şöyleki:

Sağvesolikitarafındandehşetliderinikiyaraileyaralıvearkasındacesîmbirarslan,ona saldırmak için bekliyor gibi duruyor. Ve gözü önünde bir darağacı dikilmiş, bütünsevdikleriniasıpmahvediyor.Onudabekliyor.Hembuhâliileberaberuzunbiryolculuğuvar, nefyediliyor.Obîçâre, şu dehşet içindeme’yusânedüşünürken; sağ cihetindeHızırgibibirhayırhâh,nurânîbirzâtpeydâolur.Onader:“Me’yûsolma!Sanaikitılsımveripöğreteceğim.Güzelce istîmal etsen,o arslan sanamusahharbir at olur.Hemodarağacısanakeyifvetenezzühiçinhoşbirsalıncağadöner.Hemsanaikiilaçvereceğim.Güzelceistîmal etsen, o ikimüteaffin yaraların, iki güzel kokuluGül-üMuhammedî (aleyhissalâtüvesselâm)denilenlatîfçiçeğeinkılâbederler.Hemsanabirbiletvereceğim.Onunlauçargibibir senelik bir yolu, bir günde kesersin. İşte eğer inanmıyorsanbir parça tecrübe et.Tâdoğruolduğunuanlayasın.”Hakikatenbirparçatecrübeetti.Doğruolduğunutasdiketti.

Evetben,yanişubîçâreSaiddahibunutasdikederim.Çünkübiraztecrübeettim.Pekdoğrugördüm.

Bundan sonra birden gördü ki; sol cihetinden şeytan gibi dessâs, ayyaş, aldatıcı biradam; çok zînetler, süslü suretler, fantaziyeler, müskirler beraber olduğu hâlde geldi.Karşısındadurdu.Onadedi:

“Heyarkadaş!Gelgel,beraberişretedipkeyfedelim.Şugüzelkızsuretlerinebakalım.Şuhoşşarkılarıdinleyelim.Şutatlıyemekleriyiyelim.”

Suâl:Haha!..Nedirağzındagizliokuyorsun?

Cevap:Birtılsım.

–Bırakşuanlaşılmazişi!..Hazırkeyfimizibozmayalım.

Suâl:Ha!..Şuellerindekinedir?

Page 25: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Cevap:Birilâç.

–Atşunu.Sağlamsın.Neyinvar.Alkışzamanıdır.

Suâl:Ha!..Şubeşnişanlıkâğıtnedir?

Cevap:Birbilet.Birtâyinatsenedi.

–“Yırtbunları.Şugüzelbaharmevsimindeyolculukbizimnemizelâzım..”der.Herbirdesîseileonuiknâaçalışır.Hattaobîçâreonabirazmeyleder.

Evet,insanaldanır.Bendeöylebirdessâsaaldandım.

Birdensağcihetinden,ra’dgibibirsesgelir.Der:“Sakınaldanma!Veodessâsadeki:Eğerarkamdakiarslanıöldürüp,önümdekidarağacınıkaldırıp,sağvesolumdakiyaralarıdefedip, peşimdeki yolculuğu men edecek bir çâre sende varsa, bulursan; haydi yap,göster,görelim.Sonrade:Gelkeyfedelim.Yoksasusheysersem!..TâHızırgibibuzât-ısemâvîdediğinidesin…”

İşteeygençliğindegülmüş,şimdigüldüğüneağlayannefsim!Bil!..Obîçâreaskerisesensinveinsandır.Veoarslaniseeceldir.Veodarağacıiseölümvezevâlvefiraktırki;gece-gündüzündönmesindeherdostvedâeder,kaybolur.Veoikiyaraise;birisi,müz’içve hadsiz bir acz-i beşerî; diğeri, elîm, nihayetsiz bir fakr-ı insanîdir.40 Ve o nefy veyolculuk ise; âlem-i ervâhtan, rahm-ı mâderden, sabâvetten, ihtiyarlıktan, dünyadan,kabirden,berzâhtan,haşirden,sırattangeçerbiruzunsefer-iimtihandır.

Ve o iki tılsım iseCenâb-ıHakk’a iman ve âhirete imandır. Evet, şu kudsî tılsım ileölüm;insan-ımümini,zindan-ıdünyadanbostan-ıcinâna,huzûr-uRahmân’agötürenbirmusahhar at ve burak suretini alır. Onun içindir ki; ölümün hakikatini gören kâmilinsanlar,ölümüsevmişler.Dahaölümgelmedenölmek istemişler.41Hemzevâlvefirak,mematvevefatvedarağacıolanmürûr-uzaman,oimantılsımıile,Sâni-iZülcelâl’intazetaze, renk renk, çeşit çeşit mucizât-ı nakşını, havârık-ı kudretini, tecelliyât-ı rahmetini,kemâl-i lezzetle seyr ve temâşâya vâsıta suretini alır. Evet, güneşin nûrundaki renklerigösterenaynalarıntebeddülediptazelenmesivesinemaperdelerinindeğişmesi,dahahoş,dahagüzelmanzaralarteşkileder.

Ve o iki ilaç ise; biri, sabır ile tevekküldür. Hâlık’ının kudretine istinad, hikmetineitimattır.Öylemi?

Evet,emr-ikünfeyekûn’e42mâlikbirSultân-ıcihan’a,acztezkeresiyleistinadedenbiradamın, ne pervâsı olabilir? Zira, en müthiş bir musibet karşısında; هیلإ انإو ه لل انإ43 نوعجار deyip itmînân-ı kalb ile Rabb-i Rahîm’ine itimad eder. Evet, ârif-i billâh;aczden,mehâfetullahtan telezzüzeder.Evet,havfda lezzetvardır.Eğer,biryaşındakibirçocuğun aklı bulunsa ve ondan suâl edilse: “En lezîz ve en tatlı hâletin nedir?” Belkidiyecek: “Aczimi, zaafımı anlayıp, vâlidemin tatlı tokatından korkarak, yine vâlidemin

Page 26: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

şefkatlisinesinesığındığımhâlettir.”

Hâlbuki; bütün vâlidelerin şefkatleri, ancak bir lem’a-yı tecelli-i rahmettir.44 Onuniçindirkikâmilinsanlar,aczdevehavfullahdaöylebirlezzetbulmuşlarki;kendihavlvekuvvetlerindenşiddetleteberriedip,Allah’aaczilesığınmışlar.Aczivehavfı,kendilerineşefaatçiyapmışlar.

DiğerilaçiseşükürvekanaatiletalepveduaveRezzâk-ıRahîm’inrahmetineitimattır.Öylemi?

Evet, bütün yeryüzünü bir sofra-yı nimet eden ve bahar mevsimini bir çiçek destesiyapanveosofranınyanınakoyanveüstüneserpenbirCevâd-ıKerîm’inmisafirinefakrve ihtiyaç, nasıl elîmve ağır olabilir?Belki fakr ve ihtiyacı, hoş bir iştiha suretini alır.İştihagibi fakrın tezyîdineçalışır.Onun içindirkikâmil insanlar, fakr ile fahretmişler.45

(Sakın yanlış anlama!Allah’a karşı fakrını hissedip yalvarmak demektir.Yoksa, fakrınıhalkagösterip,dilencilikvaziyetinialmakdemekdeğildir.)

Veobilet,senetise;baştanamazolarak,edâ-yıferâizveterk-ikebâirdir.Öylemi?

Evet, bütün ehl-i ihtisas vemüşâhedenin ve bütün ehl-i zevk ve keşfin ittifakıyla; ouzun ve karanlıklı ebedü’l-âbâd yolunda zâd ve zahîre, ışık ve burak; ancakKur’ân’ınevâmiriniimtisâlvenevâhîsindeniçtinâbileeldeedilebilir.Yoksafenvefelsefe,sanatvehikmet,oyoldabeşparaetmez.Onlarınışıklarıkabrinkapısınakadardır.46

İşteeytembelnefsim!

Beş vakit namazı kılmak, yedi kebâiri terk etmek ne kadar az ve rahat ve hafiftir.Neticesi, meyvesi, faydası ne kadar çok, mühim ve büyük olduğunu aklın varsa,bozulmamışiseanlarsın.Vefıskvesefâheteseniteşvikedenşeytanaveoadamadersin:

“Eğerölümüöldürüp,zevâlidünyadanizaleetmekveaczive fakrıbeşerdenkaldırıp,kabir kapısını kapamak çâresi varsa, söyle dinleyelim. Yoksa sus!.. Kâinat mescid-ikebîrindeKur’ân,kâinatıokuyor.O’nudinleyelim..onurilenurlanalım..hidâyetiyleameledelim..veO’nuvird-izebânedelim…Evet,sözO’dur..veO’naderler.Hakolup,Hak’tangelip,HakdiyenvehakikatigösterenvenurânîhikmetineşredenO’dur!..”

ن47 ارقلاو نامیإلا رونب انبولق رون مه لل ا

48 كنع ءانغتسالاب انرقفت الو كیلإ راقتفالاب اننغأ مه للا

انلعجاف ، كتوقو كلوح ى لإ انأجتلاو ، انتوقو انلوح نم كیلإ انأربت

، كظفحب انظفحاو ، انسفنأ ى لإ انلكت الو ، كیلع نیلكوتملا نم

Page 27: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

كدبع دمحم اندیس ى لع ملسو لصو ، تانمؤملاو نینمؤملا محراو انمحراو

كعنص كیلمو ككلم لامجو كلیلخو كیفصو كیبنو

لاثمو كتجح ناسلو كتیاده سمشو كتیانع نیعو

يف كتدحو جارسو كتادوجوم فرشو كقلخ رونو كتمحر

ةنطلس لالدو كتانئاك مسلط فشاكو كتاقولخم ةرثك

ملعمو كئامسأ زونك فرعمو كتایضرم غلبمو كتیبوبر

كدوهش رادمو كتیبوبر لامج ت ارمو كتای ا نامجرتو كدابع

، نیملاعلل ةمحر هتلسرأ يذلا كلوسرو كبیبحو كداهشإو

، نیلسرملاو نییبنلا نم هناوخإ ى لعو ، نیعمجأ هبحصو هل ىا لعو

49. نیم ،ا نیحلاصلا كدابع ى لعو ، نیبرقملا كتكئ لم ى لعو39“Allah’aveâhiretgününeimanettim.”Allah’aveâhiretgününeimanileilgilibazıâyetleriçinbkz.:Bakarasûresi,2/8,62,126,177,228,232,264;Âl-iİmransûresi,3/114;Nisâsûresi,4/38,39,59,136,162.

40Bkz.:Fâtırsûresi,35/15.

41Bkz.:Yûsufsûresi,12/101.

42“(O,birşeyiyaratmakisteyincesadece)‘ol!’der,odaoluverir.”(Bakarasûresi,2/117;Âl-iİmransûresi,3/47,59;En’âmsûresi,6/73;Nahlsûresi,16/40;…)

43“BizAllah’aâidizvevaktigeldiğindeelbetteO’nadöneceğiz.”(Bakarasûresi,2/156)

44Mahlukattabulunanacımahissinin;Cenâb-ıHakk’ınyüzrahmetindensadecebirinin,bütünmahlukatarasındataksimedilmişhâliolduğunadairbkz.:Buhârî,edeb19;Müslim,tevbe17,20,21.

45Bkz.:ed-Deylemî,el-Müsned2/70,71;es-Sehâvî,el-Makâsıdü’l-hasenes.745;Aliyyülkârî,el-Esrâru’l-merfûas.320.

46Ölüyü,mezarakadartakipedenüçşeydenailesivemalınıngeriyedönüp,sadeceamelininkendisiylekalacağınadairbkz.:Buhârî,rikak42;Müslim,zühd5.

47Allahım,kalbimiziimanveKur’ânnûruylanurlandır.

48“Allahım,Sanakarşıfakrımızlabizizenginkıl;Sendenistiğnâilebizifakirdüşürme.”el-Bâkıllânî,İ’câzü’l-Kur’âns.129.

49Allahım!BizkendihavlvekuvvetimizdenteberrîedipSeninhavlvekuvvetineilticaettik.Sendebizi,Sanatevekküledenlerdeneyle.Bizinefsimizlebaşbaşabırakma.Bizihıfzınlakoru.Bizeveerkek,kadınbütünmüminlererahmetet.Kulun, nebîn, safiyyin, halîlin;mülkünün cemâli,masnûâtınınmelîki ve sultanı, inâyetinin göz bebeği, hidâyetiningüneşi, hüccetinin lisanı, rahmetinin misali, mahlûkatının nûru, mevcudâtının şerefi, mahlûkatının kesreti içindevahdetinin sirâcı, kâinatının tılsımının kâşifi, saltanat-ı rubûbiyetinin dellâlı, marziyyâtının mübelliği, esmâ-yı

Page 28: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

hüsnânın hazinelerinin tarif edicisi, kullarının muallimi, âyetlerinin tercümanı, cemâl-i rubûbiyetinin aynası, SeningörülüpgösterilmenevesileolanhabîbinveâlemlererahmetolarakgönderdiğinresûlünolanEfendimizMuhammed’e(sallallâhualeyhivesellem),bütünâlveashâbına,kardeşleriolannebîve resûllere,melâike-imukarrebînevesâlihkullarınasalâtveselâmet,âmîn.

Page 29: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

SekizinciSöz

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

51 مالسإلا ه للا دنع نیدلا نإ ،50 مویقلا يحلا وه الإ ـه لإ هلا للا

Şudünyavedünya içindeki ruh-u insanîve insandadininmâhiyetvekıymetleriniveeğer din-i hak olmazsa, dünya bir zindan olması ve dinsiz insan, en bedbaht mahlûkolduğunuve şuâlemin tılsımınıaçan, ruh-ubeşerîyizulümâttankurtaran ه للا ای ve لاه52 للا الإ ه لإ olduğunuanlamakistersen;şutemsilîhikâyeciğebak,dinle:

Eskizamandaikikardeşuzunbirseyahateberabergidiyorlar.Gitgidetâyolikileşti.Oiki yol başında, ciddî bir adamı gördüler. Ondan sordular: “Hangi yol iyidir?” O dahionlaradediki: “Sağyolda,kanunvenizama tebaiyetmecburiyeti vardır.Fakatokülfetiçindebir emniyet ve saadet vardır.Sol yolda ise serbestiyet vehürriyet vardır.Fakat oserbestiyetiçindebirtehlikeveşekâvetvardır.Şimdiintihabtakiihtiyarsizdedir.”

Bunudinlediktensonragüzelhuylukardeşsağyola53ه للا ىلع تلكوت deyipgitti.Venizamveintizâmatebaiyetikabuletti.Ahlâksızveserseriolandiğerkardeş,sırfserbestlikiçinsolyolutercihetti.Zâhirenhafif,mânenağırvaziyettegidenbuadamıhayâlentakipediyoruz.

İştebuadam,deredentepedenaşıpgitgidetâhâlîbirsahrayagirdi.Birdenmüthişbirsadâişitti.Baktıki;dehşetlibirarslan,meşeliktençıkıponahücumediyor.Odakaçtı.Tâaltmış arşın derinliğinde susuz bir kuyuya rast geldi. Korkusundan kendini içine attı.Yarısınakadardüşüp,elleribirağacarastgeldi,yapıştı.Kuyununduvarındagöğermişolanoağacınikiköküvar.İkifare;biribeyaz,birisiyah,oikikökemusallatolupkesiyorlar.Yukarıya baktı gördü ki; arslan, nöbetçi gibi kuyunun başında bekliyor. Aşağıya baktı,gördü ki; dehşetli bir ejderha içindedir. Başını kaldırmış otuz arşın yukarıdaki ayağınatakarrub etmiş. Ağzı, kuyu ağzı gibi geniştir. Kuyunun duvarına baktı, gördü ki; ısırıcımuzır haşerât etrafını sarmışlar.Ağacın başına baktı, gördü ki; bir incir ağacıdır. Fakatharikaolarakmuhtelifçokağaçlarınmeyveleri,cevizdennarakadarbaşındayemişlerivar.

İşte şu adam sû-i fehminden, akılsızlığından anlamıyor ki; bu, âdi bir iş değildir. Buişler tesâdüfî olamaz.Buacîb işler içindegarip esrarvar.Vepekbüyükbir işleyici varolduğunuintikaletmedi.

Şimdibununkalbiveruhveaklı,şuelîmvaziyettengizliferyâdufigânettiklerihâlde;nefs-i emmâresi, güya bir şey yokmuş gibi tecâhül edip, ruh ve kalbin ağlamasındankulağınıkapayıp,kendikendinialdatarakbirbahçedebulunuyorgibioağacınmeyveleriniyemeyebaşladı.Hâlbukiomeyvelerinbirkısmızehirlivemuzıridi.

Page 30: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Birhadîs-ikudsîdeCenâb-ıHakbuyurmuş:54 يب يدبع نظ دنع انأ Yani:“Kulumbeninasıltanırsa,onunlaöylemuameleederim.”

İşte bu bedbaht adam, sû-i zan ile ve akılsızlığı ile gördüğünü, âdi ve ayn-ı hakikattelâkkietti.Veöyledemuamelegördüvegörüyorvegörecek!..Neölüyorkikurtulsun,nedeyaşıyor.55Böyleceazapçekiyor.Bizdeşumeş’umu,buazaptabırakıpdöneceğiz.Tâötekikardeşinhâlinianlayacağız.

İşte şumübarek, akıllı zât gidiyor. Fakat birâderi gibi sıkıntı çekmiyor. Çünkü güzelahlâklıolduğundangüzelşeyleridüşünür,güzelhülyalareder,kendikendineünsiyeteder.Hem birâderi gibi zahmet ve meşakkat çekmiyor. Çünkü nizamı bilir, tebaiyet eder,teshîlâtgörür.Âsâyişveemniyetiçindeserbestgidiyor.

İştebirbahçeyerastgeldi.İçinde,hemgüzelçiçekvemeyvelervar,hembakılmadığıiçin murdar şeyler de bulunuyor. Kardeşi dahi böyle birisine girmişti. Fakat murdarşeylere dikkat edip meşgul olmuş, midesini bulandırmış, hiç istirahat etmeden çıkıpgitmişti. Bu zât ise, “Her şeyin iyisine bak!” kaidesiyle amel edip, murdar şeylere hiçbakmadı.İyişeylerdeniyiistifâdeetti.Güzelceistirahatederekçıkıpgidiyor.

Sonra gitgide bu dahi evvelki birâderi gibi bir sahra-yı azîmeye girdi.Birden hücumeden bir arslanın sesini işitti. Korktu, fakat birâderi kadar korkmadı. Çünkü hüsn-üzannıyla ve güzel fikriyle, “Şu sahranın bir hâkimi var. Ve bu arslan, o hâkimin taht-ıemrindebirhizmetkârolması ihtimâlivar.”diyedüşünüptesellibuldu.Fakatyinekaçtı.Tâaltmış arşınderinliğindebir susuzkuyuya rastgeldi, kendini içine attı.Birâderi gibiortasındabirağacaeliyapıştı;havadamuallâkkaldı.Baktıikihayvan,oağacınikikökünükesiyorlar.Yukarıyabaktı,arslan;aşağıyabaktı,birejderhagördü.Aynıkardeşigibibiracîbvaziyetgördü.Budahitedehhüşetti.Fakatkardeşinindehşetindenbinderecehafif…Çünkügüzelahlâkıonagüzelfikirvermiş.Vegüzelfikirise,onaherşeyingüzelcihetinigösteriyor.

İştebusebeptenşöyledüşündüki:“Buacîbişlerbirbiriylealâkadardır.Hembiremirilehareketederlergibigörünüyor.Öyleisebuişlerdebir tılsımvardır.Evetbunlarbirgizlihâkiminemriyledönerler.Öyle isebenyalnızdeğilim;ogizlihâkimbanabakıyor,benitecrübeediyor,birmaksadiçinbenibiryeresevkedipdavetediyor.”

Şu tatlı korku ve güzel fikirden bir merak neşet eder ki: “Acaba beni tecrübe edipkendinibanatanıttırmakisteyenvebuacîbyolilebirmaksadasevkedenkimdir?”

Sonra tanımakmerakından tılsım sahibinin muhabbeti neşet etti. Ve şu muhabbettentılsımıaçmakarzusuneşetetti.Veoarzudantılsımsahibinirazıedecekvehoşunagidecekbirgüzelvaziyetalmakirâdesineşetetti.

Sonra ağacın başına baktı, gördü ki, incir ağacıdır; fakat başında binlerle ağacınmeyvelerivardır.Ovakitbütünbütünkorkusugitti.Çünkükat’îanladıki;buincirağacı

Page 31: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

bir listedir, bir fihristedir, bir sergidir. Omahfî hâkim, bağ ve bostanındakimeyvelerinnümûnelerinibirtılsımvebirmucizeileoağacatakmışvekendimisafirlerineihzarettiğiet’imeye birer işaret suretinde o ağacı tezyin etmiş olmalı. Yoksa bir tek ağaç, binlerağaçlarınmeyvelerinivermez.

Sonraniyazabaşladı.Tâ,tılsımınanahtarıonailhamoldu.Bağırdıki:

“Ey bu yerlerin hâkimi! Senin bahtına düştüm. Sana dehâlet ediyorum ve sanahizmetkârım.Veseninrızânıistiyorum.Veseniarıyorum.”

Ve bu niyazdan sonra, birden kuyunun duvarı yarılıp, şâhâne, nezih ve güzel birbahçeyebirkapıaçıldı.Belkiejderhaağzı,okapıyainkılâbetti.Vearslanveejderha,ikihizmetkâr suretini giydiler. Ve onu içeriye davet ediyorlar. Hatta o arslan, kendisinemusahharbiratşeklinegirdi.

İşte ey tembel nefsim!Ve ey hayâlî arkadaşım!Geliniz, bu iki kardeşin vaziyetlerinimuvâzene edelim.Tâ iyilik nasıl iyilik getirir56 ve fenâlık nasıl fenâlık getirir, görelim,bilelim.

Bakınız:Solyolunbedbahtyolcusu,hervakitejderhanınağzınagirmeyemuntazırdır,titriyor. Ve şu bahtiyar ise, meyvedâr ve revnakdâr bir bahçeye davet edilir. Hem obedbaht,elîmbirdehşetteveazîmbirkorkuiçindekalbiparçalanıyor.Veşubahtiyarise,lezîzbiribret,tatlıbirhavf,mahbubbirmarifetiçindegaripşeyleriseyirvetemâşâediyor.Hemobedbaht,vahşetveme’yûsiyetvekimsesizlikiçindeazapçekiyor.Veşubahtiyarise, ünsiyet ve ümit ve iştiyak içinde telezzüz ediyor. Hem o bedbaht, kendini vahşîcanavarlarınhücumunamâruzbirmahpushükmündegörüyor.Veşubahtiyarise,birazîzmisafirdir ki,misafiri olduğuMihmandâr-ıKerîm’in acîb hizmetkârları ile ünsiyet edipeğleniyor. Hem o bedbaht, zâhiren lezîz,mânen zehirli yemişleri yemekle azabını tâcilediyor. Zira omeyveler nümûnelerdir. Tatmaya izin var, tâ asıllarına talip olupmüşteriolsun.Yoksahayvangibiyutmayaizinyoktur.Veşubahtiyarise,tadar,işianlar,yemesinitehireder.Veintizariletelezzüzeder.Hemobedbahtkendikendinezulmetmiş.Gündüzgibi güzel bir hakikati ve parlak bir vaziyeti, basîretsizliği ile kendisine muzlim vezulümâtlı bir evham, bir cehennem şekline getirmiş. Ne şefkate müstehaktır ve ne dekimsedenşekvâyahakkıvardır.

Meselâ bir adam; güzel bir bahçede, ahbâblarının ortasında, yazmevsiminde, hoş birziyâfetteki keyfe kanaat etmeyip, kendini pis müskirlerle sarhoş edip, kendisini kışortasında, canavarlar içinde, aç, çıplak tahayyül edip, bağırmaya ve ağlamaya başlasa;nasıl şefkate lâyık değil… Kendi kendine zulmediyor, dostlarını canavar görüp tahkirediyor. İşte bu bedbaht dahi öyledir. Ve şu bahtiyar ise hakikati görür –hakikat isegüzeldir– hakikatin hüsnünü derk etmekle, hakikat sahibinin kemâline hürmet eder.Rahmetinemüstehakolur.

Page 32: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

İşte, “Fenâlığı kendinden, iyiliği Allah’tan bil”57 olan hükm-üKur’ânî’nin sırrı zâhiroluyor.Dahabunlargibisâirfarklarımuvâzeneetsenanlayacaksınki;evvelkisininnefs-iemmâresi, ona birmânevî cehennem ihzar etmiş.Veötekisinin hüsn-ü niyeti ve hüsn-üzannı ve hüsn-ü hasleti ve hüsn-ü fikri, onu büyük bir ihsan ve saadete ve parlak birfaziletevefeyzemazharetmiş.

Eynefsim!Veeynefsimleberaberbuhikâyeyidinleyenadam!

Eğer bedbaht kardeş olmak istemezsen ve bahtiyar kardeş olmak istersen, Kur’ân’ıdinlevehükmünemutîol!VeO’nayapış!Veahkâmıylaamelet!..

Şuhikâye-i temsiliyede olan hakikatleri eğer fehmettin ise hakikat-i din ve dünya veinsan ve imanı ona tatbik edebilirsin. Mühimlerini ben söyleyeceğim. İncelerini senkendinistihraçet.

İştebak!

O iki kardeş ise; biri, ruh-u mümin ve kalb-i sâlihdir. Diğeri, ruh-u kâfir ve kalb-ifâsıktır.

Veoikitarîktensağise;tarîk-iKur’ânveimândır.Solise;tarîk-iisyanveküfrândır.

Ve o yoldaki bahçe ise cemiyet-i beşeriye ve medeniyet-i insaniye içinde muvakkathayat-ıiçtimâiyedirki;içindehayırveşer,iyivefenâ,temizvepisşeylerberaberbulunur.Âkılodurki;58 ردك ام عدو افص ام ذخ kaidesiyleameleder,selâmet-ikalbilegider.

Veosahraiseşuarzvedünyadır.

Veoarslaniseölümveeceldir.

Veokuyuisebeden-iinsanvezaman-ıhayattır.

Veoaltmışarşınderinlikiseömr-üvasatîveömr-ügâlibîolanaltmışseneye59işarettir.

Veoağaçisemüddet-iömürvemadde-ihayattır.

Veoikisiyahvebeyazhayvanisegecevegündüzdür.

Ve o ejderha ise ağzı kabir olan tarîk-i berzâhiye ve revâk-ı uhrevîdir. Fakat o ağız,müminiçinzindandanbirbahçeyeaçılanbirkapıdır.60

Veohaşerat-ımuzırra isemusîbât-ıdünyeviyedir.Fakatmümin için,gafletuykusunadalmamakiçintatlıîkazât-ıilâhiyeveiltifâtât-ırahmâniyehükmündedir.

Veoağaçtakiyemişlerisedünyevînimetlerdirki;Cenâb-ıKerîm-iMutlak,onlarıâhiretnimetlerine bir liste, hem ihtar edici, hem müşâbihleri, hem cennet meyvelerinemüşterileridavetedennümûnelersuretindeyapmış.61

Ve o ağacın birliğiyle beraber, muhtelif, başka başka meyveler vermesi ise; kudret-i

Page 33: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

samedâniyenin sikkesine ve rubûbiyet-i ilâhiyenin hâtemine ve saltanat-ı ulûhiyetinturrasına işarettir. Çünkü “Bir tek şeyden her şeyi yapmak” yani, bir topraktan bütünnebatâtvemeyveleriyapmak..hembirsudanbütünhayvanâtıhalketmek..62hembasitbiryemektenbütüncihâzât-ıhayvaniyeyiîcadetmek..bununlaberaber“Herşeyibirtekşeyyapmak” yani, zîhayatın yediği gayetmuhtelifü’l-cins taamlardan o zîhayata bir lahm-ımahsusyapmak,bircild-ibasitdokumakgibisanatlar;Zât-ıEhad-iSamedolanSultân-ıEzelveEbed’insikke-ihâssasıdır,hâtem-imahsusudur,taklidedilmezbirturrasıdır.Evet,birşeyiherşeyveherşeyibirşeyyapmak;herşeyinHâlıkınahasveKadîr-iküllişey’emahsusbirnişandır,birâyettir.

Veotılsımise,sırr-ıimanileaçılansırr-ıhikmet-ihilkattir.

Veomiftahise,64 مویقلا يحلا وه الإ ـه لإ هلا للا ه63، للا الإ ه لإ هلا للا ای ’dur.Veoejderhaağzıbahçekapısına inkılâbetmesi ise, işarettirki:Kabirehl-idalâletve

tuğyân içinvahşetvenisyan içindezindangibi sıkıntılıvebirejderhabatnıgibidarbirmezaraaçılanbirkapıolduğuhâlde;ehl-iKur’ânveimaniçinzindan-ıdünyadanbostan-ıbekâyavemeydan-ıimtihandanravza-yıcinânavezahmet-ihayattanrahmet-iRahmân’aaçılanbirkapıdır.65

Veovahşiarslanındahimûnisbirhizmetkâradönmesivemusahharbiratolmasıise,işarettirki:Mevt, ehl-idalâlet için,bütünmahbubâtındanelîmbir firak-ı ebedîdir.Hemkendicennet-ikâzibe-idünyeviyesindenihraçvetardvevahşetveyalnızlıkiçindezindan-ımezaraidhâlvehapisolduğuhâlde;ehl-ihidâyetveehl-iKur’âniçin,ötekiâlemegitmişeskidostveahbâblarınakavuşmayavesiledir.Hemhakikivatanlarınaveebedîmakam-ısaadetlerinegirmeyevasıtadır.Hemzindan-ıdünyadanbostan-ıcinânabirdavettir.HemRahmân-ıRahîm’in fazlından, kendi hizmetinemukabil ahz-ı ücret etmeye bir nöbettir.Hem vazife-i hayat külfetinden bir terhistir. Hem ubûdiyet ve imtihanın ta’lîm vetalimatındanbirpaydostur…

Elhâsıl:Herkimhayat-ıfâniyeyiesasmaksadyapsa,zâhirenbircennetiçindeolsada,mânencehennemdedir.Veherkimhayat-ıbâkiyeyeciddîmüteveccihise,saadet-idâreynemazhardır.Dünyasınekadarfenâvesıkıntılıolsada;dünyasını,cennetinintizarsalonuhükmündegördüğüiçinhoşgörür,tahammüleder,sabıriçindeşükreder…66

ن ارقلاو ةمالسلاو ةداعسلا لهأ نم انلعجا مه للا

دمحم اندیس ى لع ملسو لص مه للا ، نیم ا نامیإلاو

يف ةلكشتملا تافورحلا عیمج ددعب هبحصو هل ىا لعو

Page 34: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

تاجومت ایارم يف ن محرلا نذإب ةلثمتملا تاملكلا عیمج

نم ئراق لك نم ن ارقلا نم ةملك لك ةءارق دنع ءاوهلا

محراو انیدلاوو انمحراو ، نامزلا رخ ىا لإ لوزنلا لوأ

كتمحرب اهددعب تانمؤملاو نینمؤملا

67. نیملاعلا بر ه لل دمحلاو ، نیم ،ا نیمحارلا محرأ يا50“Allaho ilâhtırkikendisindenbaşka ilâhyoktur.Hayy(Herzamanvarolan,diriolan,ezelîveebedîhayat sahibiolan) O’dur, Kayyûm (Kendi zâtı ile var olup, zevâl bulmayan ve bütün varlıkları varlıkta tutup onları yöneten)O’dur.”(Bakarasûresi,2/255;Âl-iİmransûresi,3/2).

51“Allahkatındahakdin,İslâmdır.”(Âl-iİmransûresi,3/19).

52“Allah’tanbaşkailâhyoktur.”(Sâffâtsûresi,37/35;Muhammedsûresi,47/19)

53“Allah’atevekkülettim.(Allahkerîm..!)”(Hûdsûresi,11/56)

54Buhârî,tevhid15,35;Müslim,zikir2,19,tevbe1;Tirmizî,zühd51,deavât131.

55A’lâsûresi,87/13.

56Buhârî,cihâd27;Müslim,zekât123.

57Bkz.:Nisâsûresi,4/79.

58“Duruve safolanı al, karışıkvebulanıkolanıbırak.” İbniDüreyd,el-İştikâk s.146; ez-Zemahşerî,Esâsü’l-belâğas.703;ez-Zebîdî,Tâcü’l-arûs14/22(k-d-rmaddesi).

59PeygamberEfendimiz’in(sallallâhualeyhivesellem);ümmetininömrünü,“60ile70senearası”diyebelirttiğinedairbkz.:Tirmizî,zühd23,deavât101;İbniMâce,zühd27.

60Bkz.:Buhârî,cenâiz68,87;Müslim,cennet70.

61Bkz.:Bakarasûresi,2/25.

62Bkz.:Enbiyâsûresi,21/30.

63Ey,KendisindenbaşkahiçbirilâholmayanAllahım!

64“Allaho ilâhtırkikendisindenbaşka ilâhyoktur.Hayy(Herzamanvarolan,diriolan,ezelîveebedîhayat sahibiolan) O’dur, Kayyûm (Kendi zâtı ile var olup, zevâl bulmayan ve bütün varlıkları varlıkta tutup onları yöneten)O’dur.”(Bakarasûresi,2/255;Âl-iİmransûresi,3/2).

65Kabrin,müminvekâfiriçinikifarklıyönüolduğunadairbkz.:Tirmizî,kıyâmet26;Dârimî,rikak94.

66Sabır içinde şükretmek tâbiri ile ilgili bkz.: İbrahim sûresi, 14/5; Lokman sûresi, 31/31; Sebe sûresi, 34/19; Şûrâsûresi,42/33.

67Allahım!Bizi saadet, selâmet,Kur’ân ve iman ehlinden eyle, âmîn.Allahım,EfendimizMuhammed’e (sallallâhualeyhivesellem)veâlineveashâbına,nüzûlündenzamanımızakadarKur’ânokuyanherbirokuyucununokuduğuherbir kelimenin, hava dalgalarının aynalarında Rahmân’ın izniyle temessül eden bütün kelimelerinin bütün harfleriadedince salât ve selâm et. Ve bunlar adedince, bize, anne ve babamıza, erkeğiyle kadınıyla bütün müminlererahmetinlemerhametet,eyErhamürrâhimîn,âmîn…ÂlemlerinRabbiAllah’ahamdolsun.

Page 35: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

OnİkinciSöz

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

68 اریثك اریخ يتو أ دقف ةمكحلا تؤی نمو

İkinciEsasKur’ân-ı Hakîm’in hikmeti, hayat-ı şahsiyeye verdiği terbiye-i ahlâkiye ve hikmet-i

felsefeninverdiğidersinmuvâzenesi:

Felsefeninhâlisbirtilmizi,birfiravundur.Fakatmenfaatiiçinenhasîsşeyeibadetedenbir firavun-u zelildir. Her menfaatli şeyi kendine “Rab” tanır. Hem o dinsiz şâkird,mütemerrid ve muanniddir. Fakat bir lezzet için, nihayet zilleti kabul eden miskin birmütemerriddir. Şeytan gibi şahısların, bir menfaat-ı hasîse için ayağını öpmekle zilletgösterirdenîbirmuanniddir.Hemodinsizşâkird,cebbarbirmağrurdur.Fakatkalbindenokta-yıistinadbulmadığıiçinzâtındagayetaczileâcizbircebbar-ıhodfürûştur.Hemoşâkird,menfaat-peresthodendiştirki;gaye-ihimmeti,nefisvebatnınvefercinhevesâtınıtatmin ve menfaat-ı şahsiyesini, bazı menfaat-ı kavmiye içinde arayan dessas birhodgâmdır.

Amma, hikmet-i Kur’ân’ın hâlis tilmizi ise bir abddir. Fakat, âzam-ı mahlûkata daibadetetenezzületmez.Hemcennetgibiâzam-ımenfaatolanbirşeyi,gaye-iibadetkabuletmezbirabd-iazizdir.Hemhakikitilmizi;mütevâzidir,selim,halimdir;fakat,Fâtır’ınıngayrına,daire-i iznihâricinde ihtiyarıyla tezellüle tenezzületmez.Hemfakirvezayıftır,fakr ve zaafını bilir; fakat onun Mâlik-i Kerîm’i, ona iddihar ettiği uhrevî servet ilemüstağnîdir ve Seyyid’inin nihayetsiz kudretine istinad ettiği için kavîdir. Hem yalnızlivechillâh,rızâ-yıilâhîiçin,faziletiçinameleder,çalışır.

İşte,ikihikmetinverdiğiterbiye,ikitilmizinmuvâzenesiyleanlaşılır.

ÜçüncüEsasHikmet-i felsefe ile hikmet-i Kur’âniye’nin hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye verdiği

terbiyeler:

Amma hikmet-i felsefe ise hayat-ı içtimâiyede nokta-yı istinadı, “kuvvet” kabul eder.Hedefi,“menfaat”bilir.Düstur-uhayatı,“cidâl”tanır.Cemaatlerinrâbıtasını,“unsuriyet,menfî milliyeti” tutar. Semerâtı ise, “hevesât-ı nefsâniyeyi tatmin ve hâcât-ı beşeriyeyitezyid”dir. Hâlbuki kuvvetin şe’ni, “tecâvüz”dür. Menfaatin şe’ni, her arzuya kâfigelmediğindenüstünde“boğuşmak”tır.Düstur-ucidâlinşe’ni,“çarpışmak”tır.Unsuriyetin

Page 36: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

şe’ni, başkasını yutmaklabeslenmekolduğundan; “tecâvüz”dür. İşte buhikmettendir ki,beşerinsaadetiselbolmuştur.

Amma hikmet-i Kur’âniye ise nokta-yı istinadı, kuvvete bedel “hakk”ı kabul eder.Gayede menfaate bedel, “fazilet ve rızâ-yı ilâhî”yi kabul eder. Hayatta düstur-u cidâlyerine,“düstur-uteâvün”üesastutar.Cemaatlerinrâbıtalarındaunsuriyet,milliyetyerine“râbıta-yıdinîvesınıfîvevatanî”kabuleder.Gâyâtı,hevesât-ınefsâniyenintecâvüzâtınasedçekip; ruhu,maaliyâta teşvikvehissiyât-ıulviyesini tatminederve insanıkemâlât-ıinsaniyeyesevkedipinsaneder…

Hakkın şe’ni, “ittifak”tır. Faziletin şe’ni, “tesânüd”dür. Düstur-u teâvünün şe’ni,“birbirinin imdadına yetişmek”tir. Dinin şe’ni, “uhuvvet”tir, “incizap”tır. Nefsi,gemlemeklebağlamak; ruhu,kemâlâtakamçılamakla serbestbırakmanın şe’ni, “saadet-idâreyn”dir…68“Kimehikmetnasipedilmişsedoğrusu,büyükbirhayramazharolmuştur.”(Bakarasûresi,2/269).

Page 37: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

OnÜçüncüSöz

İkinciMakam

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

CâzibedârBirFitneİçindeBulunanveDahaAklınıKaybetmeyenBazıGençlerleBirMuhaveredir

Bir kısım gençler tarafından, şimdiki aldatıcı ve câzibedâr lehviyât ve hevesâtınhücumlarıkarşısında“Âhiretimizinesuretlekurtaracağız?”diyeRisâle-iNur’danmedetistediler.BendeRisâle-iNur’unşahs-ımânevîsinâmınaonlaradedimki:

Kabirvar,hiçkimseinkâredemez!Herkesisteristemezorayagirecek.Veorayagirmekiçinde,üçtarzda“ÜçYol”danbaşkayolyok.

•BirinciYol:Okabir,ehl-iimaniçinbudünyadandahagüzelbirâleminkapısıdır.69

•İkinciYol:Âhiretitasdikeden,fakatsefâhetvedalâlettegidenlerebirhaps-iebedîvebütündostlarındanbirtecridiçindebirhaps-imünferid,yalnızbaşınabirhapiskapısıdır.70

Öylegördüğüveitikadettiğiveinandığıgibihareketetmediğiiçinöylemuamelegörecek.

•ÜçüncüYol: Âhirete inanmayan ehl-i inkâr ve dalâlet için bir idam-ı ebedî kapısı.Yani;hemkendisini,hembütünsevdikleriniidamedecekbirdarağacıdır.Öylebildiğiiçin,cezasıolarakaynınıgörecek.Buikişıkbedîhîdir,delilistemiyor,gözilegörünür.

Mademecelgizlidir.Hervakitölümbaşınıkesmekiçingelebiliyorvegenç-ihtiyarfarkıyoktur.Elbettedaimagözüönünde,öylebüyükdehşetlibirmeselekarşısındabîçâreinsan;o idam-ı ebedî, o dipsiz, nihayetsiz haps-i münferidden kurtulmak çâresini aramak vekabir kapısını bir âlem-i bâkîye, bir saadet-i ebediyeyeve âlem-i nura açılanbir kapıyakendihakkındaçevirmekhâdisesi,oinsanındünyakadarbüyükbirmeselesidir.

Bukat’îhakikat,buüçyolilebulunduğundavebuüçyolundamezkûrüçhakikatileolacağını ihbar eden yüz yirmi dört binmuhbir-i sâdık,71 ellerinde nişâne-i tasdik olanmucizelerbulunanenbiyâlarveoenbiyâlarınhaberverdikleriaynıhaberleri,keşifvezevkve şuhûd ile tasdik eden ve imza basan yüz yirmi dörtmilyon evliyanın aynı hakikateşehâdetleri ve hadd ü hesaba gelmeyen muhakkiklerin kat’î delilleriyle o enbiyâ veevliyanınverdikleriaynıhaberleri;aklen,ilmelyakînderecesinde72(Hâşiye)isbatettikleriveyüzdedoksandokuz ihtimâl-i kat’î ile “İdam ve zindan-ı ebedîden kurtulmak ve o yolusaadet-iebediyeyeçevirmek,yalnızimanveitaatiledir.”diyeittifâkenhaberveriyorlar.

Acaba yüzde bir ihtimâl-i helâket bulunan bir tehlike yolunda gitmemek için, bir tek

Page 38: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

muhbirin sözü nazara alınsa ve onun sözünüdinlemeyip o yolda giden adamın endişe-ihelâkettengelenelem-imânevî, onunyemek iştihasınıkaçırdığıhâlde;böyleyüzbinlersâdıkvemusaddakmuhbirlerin:“Yüzdeyüzihtimâliledalâletvesefâhet,gözönündekikabir darağacına ve ebedî haps-i münferidine kat’î sebep olduğunu ve iman, ubûdiyet;yüzdeyüz ihtimâl ileodarağacınıkaldırıp,ohaps-imünferidikapatıp,şugözönündekikabri, bir hazine-i ebediyeye, bir saray-ı saadete açılanbir kapıya çeviriyor.”diye ihbareden ve emârelerini ve âsârlarını gösterdikleri hâlde, bu acîb ve garip ve dehşetli veazametli mesele karşısında bulunan bîçâre insan ve bâhusus Müslüman, eğer iman veubûdiyeti olmazsa; bütün dünya saltanatı ve lezzeti bir tek insana verilse, acaba o gözönündeki her vakit oraya çağrılmasına nöbetini bekleyenbir insanaverdiği o endişedengelenelîmelemikaldırabilirmi?Sizdensoruyorum.

Mademihtiyarlık,hastalık,musîbetvehertaraftavefiyâtlarodehşetlielemideşiyorlarveihtarediyorlar.Elbetteoehl-idalâletvesefâhet,yüzbinlezzetivezevkialsada,yineomânevî bir cehennem kalbinde yaşar ve yakar. Fakat pek kalın gaflet sersemliğimuvakkatenhissettirmez.

Madem ehl-i iman ve tâat, göz önünde gördüğü kabri, bir hazine-i ebediyeye, birsaadet-i lâyezalîye kendisi hakkında bir kapı olduğunu ve o ezelî mukadderatpiyangosundanmilyarlar altın ve elmasları kazandıracak bir bilet dahi iman vesikasıylaonaçıkmış.Hervakit“Gelbiletinial!”diyebeklemesindenderin,esaslı,hakikilezzetvezevk-i mânevî öyle bir lezzettir ki: Eğer tecessüm etse ve o çekirdek bir ağaç olsa, oadama hususî bir cennet hükmüne geçtiği hâlde; o zevk ve lezzet-i azîmeyi terk edip,gençlik sâikasıyla, hadsiz elemler ile âlûde zehirli bir bala benzeyen sefîhâne veheveskârâne muvakkat bir lezzet-i gayr-i meşrûayı ihtiyar eden, hayvandan yüz dereceaşağıdüşer.

Ecnebi dinsizleri gibi de olamaz. Çünkü; onlar Peygamber’i inkâr etseler, diğerlerinitanıyabilirler. Peygamberleri bilmeseler de, Allah’ı tanıyabilirler. Allah’ı bilmeseler de,kemâlâta medâr olacak bazı güzel hasletler bulunabilir. Fakat bir Müslüman; hemenbiyâyı, hem Rabbini, hem bütün kemâlâtı, Muhammed-i Arabî (aleyhissalâtü vesselâm)vasıtasıylabiliyor.O’nunterbiyesinibırakanvezincirindençıkan,dahahiçbirpeygamberitanımaz ve Allah’ı da tanımaz. Ve ruhunda kemâlâtı muhafaza edecek hiçbir esâsâtıbilemez.

Çünküpeygamberlerin en âhiri ve enbüyükleri vedini vedâveti umumnev-i beşerebaktığı için ve mucizâtça ve dince umuma fâik ve bütün nev-i beşere bütün hakâikteüstadlıkedipondörtasırdaparlakbirsuretteisbatedenvenev-ibeşerinmedâr-ı iftihârıbirZât’ınterbiye-iesâsiyeleriniveusûl-üdininiterkeden;elbettehiçbircihettebirnur,birkemâlbulamaz.Sukut-umutlakamahkûmdur.

İşte, ey hayat-ı dünyeviyenin zevkine müptelâ ve endişe-i istikbâl ile istikbâlini ve

Page 39: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

hayatını temin için çabalayan bîçâreler!Dünyanın lezzetini, zevkini, saadetini, rahatınıisterseniz; meşrû dairedeki keyfe iktifâ ediniz. O, keyfinize kâfidir.73 Haricinde vegayrimeşrû dairedeki bir lezzetin içinde bin elem olduğunu, sâbık beyanatta elbetteanladınız.

Eğermazi,yanigeçmişzamanınhâdisâtını sinema ilehâl-ihazırdagösterdiklerigibi,istikbâldekiahvâldahi–meselâellisenesonrakihâlleri–birsinemailegösterilseidi;ehl-isefâhetşimdikigüldüklerine,yüzbinlercenefrinvenefretedipağlayacaklardı.

Dünya ve âhirette ebedî ve dâimî sürûru isteyen, iman dairesindeki terbiye-iMuhammediye’yi(aleyhissalâtüvesselâm)kendinerehberetmekgerektir.69Bkz.:Buhârî,cenâiz68,87;Müslim,cennet70.

70Bkz.:Dârimî,rikak94;AhmedİbniHanbel,el-Müsned3/38.

71124binnebî,315(veya313)rasûlolduğunadairbkz.:AhmedİbniHanbel,el-Müsned5/265;İbniHibbân,es-Sahîh2/77.

72(Hâşiye)OnlardanbirisiRisâle-iNur’dur.Meydandadır.

73“Allahım,haramınakarşıhelâlinlebenidoyur!”anlamındakiduâiçinbkz.:Tirmizî,deavât110;AhmedİbniHanbel,el-Müsned1/153.

Page 40: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

BirkaçBîçâreGençlereVerilenBirTenbih,BirDers,Birİhtardır

Bir gün yanıma parlak birkaç genç geldiler. Hayat ve gençlik ve hevesat cihetindengelentehlikelerdensakınmakiçintesirlibirihtaralmakistediler.BendeeskidenRisale-iNur’danmedetisteyengençleredediğimgibi,onlaradedimki:

Sizdekigençlikkatiyengidecek.Eğersizdaire-imeşruadakalmazsanız,ogençlikzayiolup, başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem âhirette, kendi lezzetinden çok ziyadebelâlarveelemlergetirecek.Eğerterbiye-iİslâmiyeileogençliknimetinekarşıbirşükürolarakiffetvenamuslulukvetaattesarfetseniz,ogençlikmânenbâkikalacakveebedîbirgençlikkazanmasınasebepolacak.

Hayat ise,eğer imanolmazsaveyahut isyan ileo iman tesiretmezse,hayat, zâhirîvekısacık bir zevk ve lezzetle beraber, binler derece o zevk ve lezzetten ziyade elemler,hüzünler,kederlerverir.Çünküinsandaakılvefikirolduğuiçin,hayvanınaksineolarak,hazır zamanla beraber geçmiş ve gelecek zamanlarla da fıtraten alâkadardır. Ozamanlardandahihemelem,hemlezzetalabilir.

Hayvanise,fikriolmadığıiçin,hazırlezzetini,geçmiştengelenhüzünlervegelecektengelenkorkular,endişelerbozmuyor.

İnsanise,eğerdalâletvegafletedüşmüşse,hazırlezzetine,geçmiştengelenhüzünlervegelecekten gelen endişeler, o cüz’î lezzeti cidden acılaştırıyor, bozuyor. Hususan gayr-imeşruise,bütünbütünzehirlibirbalhükmündedir.

Demekhayvandanyüzderecelezzet-ihayatnoktasındaaşağıdüşer.Belkiehl-idalâletinvegafletinhayatı,belkivücudu,belkikâinatı,bulunduğugündür.Bütüngeçmişzamanvekâinatlar, onun dalâleti noktasında mâdumdur, ölmüştür; akıl alâkadarlığıyla onazulümatlar, karanlıklar veriyor. Gelecek zamanlar ise, itikadsızlığı cihetiyle yinemâdumdur.Veademlehasılolanebedîfiraklar,mütemadiyenonunfikiryoluylahayatınazulümatlar veriyor. Eğer iman hayata hayat olsa, o vakit hem geçmiş, hem gelecekzamanlarimanınnuruylaışıklanırvevücutbulur;zaman-ıhazırgibi,ruhvekalbineimannoktasında ulvî ve mânevî ezvâkı ve envâr-ı vücudiyeyi veriyor. Bu hakikatin, İhtiyarRisalesi’nde,YedinciRica’daizahıvar;onabakmalısınız.

İşte hayat böyledir. Hayatın lezzetini, zevkini isterseniz, hayatınızı imanlahayatlandırınız ve ferâizle zînetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz.Her gün ve her yerde ve her vakit vefiyatların gösterdikleri dehşetli hakikat-imevt ise,size–başkagençleresöylediğimgibi–birtemsililebeyanediyorum:

Meselâ,burada,gözünüzönündebirdarağacıdikilmiş.Onunyanındabirpiyangofakatpekbüyükbirikramiyebiletleriverendairesivar.Biz,buradakionkişi,alâküllihâl,ister

Page 41: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

istemez,hiçbaşkaçareyok,orayadavetedileceğiz,biziçağıracaklar.Veçağırmazamanıgizli olmasından, her dakika ya “Gel, idam biletini al, darağacına çık” veyahut “Gel,milyonlaraltınkazandıranbirikramiyebiletisanaçıkmış.Gel,al”demelerinibeklerken,birdenkapıyaikiadamgeldi.Biriyarıçıplak,güzelvealdatıcıbirkadın,elindezâhirengayet tatlı, fakat zehirli bir helva getirip yedirmek istiyor. Diğer biri de aldatmaz vealdanmaz, ciddîbir adam,okadının arkasındangirdi.Dediki: “Sizebir tılsım,bir dersgetirdim. Bunu okursanız, o helvayı yemezseniz, siz o darağacından kurtulursunuz. Butılsımla o emsalsiz ikramiye biletini alırsınız. İşte, bakınız bu darağacını da, zatengözünüzle görüyorsunuz ki bal yiyenler oraya giriyorlar ve oraya girinceye kadar da ohelvanınzehirindendehşetlikarınsancısıçekiyorlar.Veobüyükikramiyebiletinialanlarçendan görünmüyorlar ve zâhiren onlar da o darağacına çıkıyorlar; fakat onlarasılmadıklarını,belkioradankolaycaikramiyedairesinegirmekiçinbasamakyaptıklarını,milyonlar,milyarlarşahitlervar,haberveriyorlar.

İşte,pencerelerdenbakınız.Enbüyükmemurlarvebuişlealâkadarbüyükzâtlaryükseksesle ilân ediyorlar, haber veriyorlar ki o darağacına gidenleri aynelyakin gözünüzlegördüğünüz gibi, bu ikramiye biletini tılsımcılar aldıklarını hiç şek ve şüphe getirmez,görürgibi,gündüzgibikat’îbiliniz”dedi.

İşte, bu temsil gibi, zehirli bir bal hükmünde olan gayr-i meşru dairedeki gençliğinsefahetkârânezevkleri,hazine-iebediyeninvesaadet-isermediyeninbiletivevesikasıolanimanıkaybettiğiiçin,darağacıhükmündeolanölümveebedîzulümatkapısıolankabrinmusibetine, aynen zâhiren göründüğü gibi düşer. Ve ecel gizli olduğu için, genç ihtiyarfarketmeyerek,hervakitecelcellâdıbaşınıkesmekiçingelebilir.

Eğerozehirlibalhükmündeolanhevesat-ıgayr-imeşruayıterkedip,tılsım-ıKur’ânîolan imanve ferâizieldeetmekleve fevkalâdemukadderat-ıbeşerpiyangosundançıkansaadet-iebediyehazinesibiletinialacağına,yüzyirmidörtbinenbiyâ74(aleyhimüsselâm) ileberaberhadvehesabagelmeyenehl-ivelâyetveehl-ihakikatveehl-i tahkikmüttefikanhaberveriyorlarveâsârınıgösteriyorlar.

Elhasıl:Gençlikgidecek.Sefahettegitmişse,hemdünyada,hemâhirettebinlerbelâveelemler netice verdiğini ve öyle gençler ekseriyetle sû-i istîmal ile, israfat ile gelenevhamlı hastalıkla hastahanelere; veya taşkınlıklarıyla hapishanelere veyasefalethanelere; veya mânevî elemlerden gelen sıkıntılarla meyhanelere düşeceklerinianlamakisterseniz,hastahanelerdenvehapishanelerdenvekabristanlardansorunuz.

Elbette hastahanelerin ekseriyetle lisân-ı hâlinden, gençlik sâikasıyla israfat ve sû-iistîmalden gelen hastalıktan “eninler”, “eyvahlar” cevabını işittiğiniz gibi,hapishanelerden dahi, ekseriyetle gençlik sâikasıyla gayr-i meşru dairedeki harekâtıntokatlarını yiyen bedbaht gençlerin teessüfâtını işiteceksiniz. Ve kabristanda vemütemadiyenorayagirenler içinkapılarıaçılıpkapananoâlem-iberzahta,ehl-ikeşfü’l-

Page 42: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

kuburunmüşahedesiylevebütünehl-ihakikatintasdikiyleveşehadetleriyle,ekserazaplar,gençliksû-iistîmalatınınneticesiolduğunubileceksiniz.

Hemnev-iinsanınekseriyetiniteşkiledenihtiyarlardanvehastalardansorunuz.Elbette,ekseriyet-imutlaka ile esefler, hasretlerle “Eyvah, gençliğimizi bâd-i hevâ, belki zararlızayiettik.Sakınbizimgibiyapmayınız”diyecekler.Çünkübeş-onsenelikgençliğingayr-imeşruzevkiiçin,dünyadaçoksenelergamvekederveberzahtaazapvezararveâhirettecehennemvesakar75belâsınıçekenadam,enacınacakbirhâldeolduğuhâlde, يضارلا76 هل رظنی ال ررضلاب sırrıyla, hiç acınmayamüstehak olamaz. Çünkü zarara rızasıylagirenemerhametedilmezvelâyıkdeğildir.

Cenâb-ı Hak bizi ve sizi bu zamanın cazibedar fitnesinden kurtarsın ve muhafazaeylesin,âmîn…74124binnebî,315(veya313)rasûlolduğunadairbkz.:AhmedİbniHanbel,el-Müsned5/265;İbniHibbân,es-Sahîh2/77;et-Taberânî,el-Mu’cemü’l-kebîr8/217.

75Bkz.:Kamersûresi,54/48;Müddessirsûresi,74/26,27,42.

76Bkz.:İmâmRabbânî,el-Mektûbât2/83(49.Mektup).

Page 43: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Risale-iNurMîzânlarındanOnÜçüncüSöz’ünİkinciMakamı’nınHâşiyesidir

77 هناحبس همساب

Risâle-i Nur’daki hakiki teselliye mahpuslar çok muhtaçtırlar. Husûsan gençlikdarbesini yeyip, taze ve şirin ömrünü hapiste geçirenlerin, Nur’lara ekmek kadarihtiyaçlarıvar.

Evet,gençlikdamarı,akıldanziyâdehissiyâtıdinler.Hisvehevesise,kördür.Âkıbetigörmez.Birdirhemhâzırlezzeti,ileridebirbatmanlezzeteterciheder.Birdakikaintikamlezzetiilekatleder,seksenbinsaathapiselemleriniçeker.Vebirsaatsefâhetkeyfiylebirnâmus meselesinde; binler gün hem hapsin, hem düşmanın endişesinden sıkıntılarlaömrününsaadetimahvolur.

Bunlara kıyasen, bîçâre gençlerin çok vartaları var ki; en tatlı hayatını, en acı veacınacak bir hayata çeviriyorlar ve bilhassa şimâlde koca bir devlet, gençlik hevesâtınıeldeederekbuasrıfırtınalarıylasarsıyor.Çünkü:Âkıbetigörmeyenkörhissiyatlahareketedengençlere,ehl-inâmusungüzelkızlarınıvekarılarınıibâheeder.Belkihamamlarındaerkek-kadınberaber,çıplakolarakgirmelerineizinvermelericihetindebufuhşiyâtıteşvikeder. Hem serseri ve fakir olanlara, zenginlerinmallarını helâl eder ki; bütün beşer bumusibetekarşıtitriyor.

İşte,buasırdaİslâmveTürkgençlerikahramanânedavranıp,ikicihettenhücumedenbutehlikeyekarşı,Risâle-iNur’un“Meyve”ve“GençlikRehberi”gibikeskinkılıçlarıylamukabele etmeleri elzemdir. Yoksa o bîçâre genç; hem dünya istikbâlini, hem mesûdhayatını, hem âhiretteki saadetini ve hayat-ı bâkiyesini azaplara, elemlere çeviripmahveder. Ve sû-i istîmal ve sefâhetle hastahânelere ve hissiyâtın taşkınlıkları ilehapishâneleredüşer.Eyvahlar,eseflerileihtiyarlığındaçokağlayacak.

Eğer terbiye-i Kur’âniye ve Nur’un hakikatleriyle kendini muhafaza eylese, tam birkahramangenç.. vemükemmelbir insan..vemesûdbirMüslüman..ve sâir zîhayatlara,hayvanlarabirnevisultanolur.

Evet bir genç, hapiste yirmi dört saat her günkü ömründen tek bir saatini beş farznamazına sarf etse; ve ekser günahlardan hapismâni olduğu gibi, omusibete sebebiyetverenhatâdandahitevbeedip,sâirzararlı,elemligünahlardançekilse;hemhayatına,hemistikbâline,hemvatanına,hemmilletine,hemakrabasınabüyükbirfaydasıolmasıgibioon-on beş senelik fâni gençlikle ebedî parlak bir gençliği kazanacağını; başta Kur’ân-ıMu’cizü’l-Beyân78,bütünkütübvesuhuf-usemâviyekat’îhaberveripmüjdeediyorlar.

Evetoşirin,güzelgençliknimetineistikametle,tâatleşükretse;hemziyâdeleşir79,hem

Page 44: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

bâkîleşir,hemlezzetlenir.Yoksahembelâlıolur;hemelemli,gamlı,kâbusluolur;gider.80

Hem akrabasına, hem vatanına, hem milletine muzır bir serseri hükmüne geçirmeğesebebiyetverir.

Eğermahpus,zulmenmahkûmolmuşise;farznamazınıkılmakşartıylaherbirsaati,birgün ibadet olduğu gibi; o hapis onun hakkında bir çilehâne-i uzlet olup, eski zamandamağaralaragirerekibadetedenmünzevîsâlihlerdensayılabilirler.

Eğerfakirveihtiyarvehastaveimanhakikatlerinemüştakise;farzınıyapmakvetevbeetmek şartıyla, her bir saatleri yirmişer saat ibadet olup, hapis ona bir istirahathâne vemerhametkârâneonabakandostlar için birmuhabbethâne, bir terbiyehâne, bir dershânehükmüne geçer. O hapiste durmakla; hariçteki müşevveş, her taraftaki günahlarınhücumunamaruzserbestiyettendahaziyâdehoşlanabilir.Hapistentamterbiyealır.Çıktığızaman bir kâtil, bir müntakim olarak değil; belki tevbekâr, tecrübeli, terbiyeli, milletemenfaatli bir adam çıkar. Hatta Denizli hapsindeki zâtların az zamanda Nur’lardanfevkalâdehüsn-üahlâkdersinialanlarınıgörenbazıalâkadarzatlardemişlerki:“Terbiyeiçinonbeşsenehapseatmaktansa;onbeşhaftaRisâle-iNurdersinialsalar,dahaziyâdeonlarııslaheder.”

Madem ölüm ölmüyor ve ecel gizlidir,81 her vakit gelebilir.. ve madem kabirkapanmıyor,kafilekafilearkasındagelenlerorayagiripkayboluyorlar..vemademölüm,ehl-iimanhakkındaidam-ıebedîdenterhistezkeresineçevrildiği,hakikat-iKur’âniyeilegösterilmiş..82 ve ehl-i dalâlet ve sefâhet hakkında, göz ile göründüğü gibi bir idam-ıebedîdir, bütünmahbubâtından vemevcudâttan bir firak-ı lâyezalîdir. Elbette ve elbettehiçşüphekalmazki:Enbahtiyarodurki;sabıriçindeşükretmek83vehapismüddetindentam istifade ederek Nur’ların dersini alarak, istikamet dairesinde imanına ve Kur’ân’ahizmeteçalışmaktır.

Ey zevk ve lezzete müptelâ insan! Ben yetmiş beş yaşımda, binler tecrübelerle vehüccetlerlevehâdiselerleaynelyakînbildimki:

Hakikizevkveelemsizlezzetvekedersizsevinçvehayattakisaadet,yalnızimandadırveimanhakikatleridairesindebulunur.Yoksadünyevîbirlezzetteçokelemlervar.Birüzümtânesiniyedirir,ontokatvururgibi,hayatınlezzetinikaçırır.

Ey hapis musibetine düşen bîçâreler! Madem dünyanız ağlıyor ve hayatınız acılaştı.Çalışınız, âhiretiniz dahi ağlamasın ve hayat-ı bâkiyeniz gülsün, tatlılaşsın; hapistenistifâdeediniz.Nasılbazenağırşerâitaltında,düşmankarşısındabirsaatnöbet,birseneibadet hükmüne geçebilir.84 Öyle de, sizin bu ağır şerâit altında her bir saat ibadetzahmeti,çoksaatlerolup;ozahmetlerirahmetlereçevirir.

Page 45: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

85 هناحبس همساب

86 هتاكربو ه للا ةمحرو مكیلع مالسلا

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Hapis musibetine düşenlere ve onlara merhametkârâne sadâkatle hariçten gelenerzaklarına nezâret ve yardım edenlere kuvvetli bir teselliyi “Üç Nokta”da beyanedeceğim:

Birinci Nokta: Hapiste geçen ömür günleri, her bir gün on gün kadar bir ibadetkazandırabilir..ve fâni saatleri–meyveleri cihetiyle–mânenbâkî saatlereçevirebilir..vebeş-onsenecezailemilyonlarsenehaps-iebedîdenkurtulmayavesileolabilir.87İşteehl-iiman için bu pek büyük ve çok kıymettar kazanç şartı, farz namazını kılmak ve hapsesebebiyet verengünahlardan tevbe etmekve sabır içinde şükretmektir.Zatenhapis, çokgünahlaramânidir,meydanvermiyor.

İkinciNokta:Zevâl-ilezzetelemolduğugibi,zevâl-ielemdahilezzettir.Evetherkes;geçmiş, lezzetli, safâlıgünlerinidüşünse, teessüfve tahassür elem-imânevîsinihissedip“Eyvah!”der..vegeçmiş,musibetli,elemligünlerinitahatturetse,zevâlindenbirmânevîlezzet hisseder ki: “Elhamdülillâh, şükür! O belâ, sevabını bıraktı, gitti.” der. Ferah ileteneffüseder.Demekbir saatmuvakkatelem, ruhtabirmânevî lezzetbırakırve lezzetlisaat,bilâkiselembırakır.

Mademhakikatbudur..vemademgeçmişmusibetsaatleri,elemleriyleberabermâdumveyokolmuş..vegelecekbelâgünleri,şimdimâdumveyoktur..veyoktanelemyokvemâdumdanelemgelmez.

Meselâ: Birkaç gün sonra aç ve susuz olmak ihtimâlinden, bugün o niyetlemütemâdiyen ekmek yese ve su içse, ne derece dîvaneliktir. Aynen öyle de geçmiş vegelecek elemli saatleri –ki hiç ve mâdum ve yok olmuşlar– şimdi düşünüp sabırsızlıkgöstermek ve kusurlu nefsini bırakıp, Allah’tan şekvâ etmek gibi “Of!.. Of!..” etmekdîvaneliktir. Eğer sağa-sola, yani geçmiş ve geleceklere sabır kuvvetini dağıtmazsa vehâzırsaatevegünekarşıtutsa,tamkâfigelir.Sıkıntıondanbireiner.

Hatta şekvâolmasın,benbuÜçüncüMedrese-iYûsufiye’de,birkaçgün zarfında,hiçömrümdegörmediğimmaddîvemânevî,sıkıntılı,hastalıklımusibetimde,husûsanNur’unhizmetinden mahrumiyetimden gelen me’yûsiyet ve kalbî ve ruhî sıkıntılar beni ezdiğisırada, inâyet-i ilâhiye bu mezkûr hakikati gösterdi. Ben de sıkıntılı hastalığımdan vehapsimden razı oldum. Çünkü: “Benim gibi kabir kapısında bir bîçâreye, gafletlegeçebilirbirsaatini,onadetibadetsaatleriyapmakbüyükkârdır.”diyeşükreyledim.

ÜçüncüNokta:Mahpuslara şefkatkârânehizmetleyardımetmekvemuhtaçoldukları

Page 46: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

rızıklarınıellerinevermekvemânevîyaralarınatesellîlerlemerhemsürmekte,azbiramelile büyük bir kazanç var.Ve dışarıdan gelen yemeklerini onlara vermek; aynı o yemekkadar, o gardiyan ve gardiyan ile beraber dahilde ve hariçte çalışanların –bir sadakahükmünde– defter-i hasenâtına yazılır.88 Husûsan musibetzede ihtiyar veya hasta veyafakirveyagaripolsa,osadaka-yımâneviyeninsevabıçokziyâdeleşir.

İşte bu kıymetli kazancın şartı, farz namazını kılmaktır. Tâ ki; o hizmeti, lillâh içinolsun.

Hembirşartıda,sadâkatveşefkatvesevinçileveminnetetmemektarzdayardımlarınakoşmaktır.

90 هدمحب حبسی الإ ءيش نم نإو ،89 هناحبس همساب

91 امئاد ادبأ هتاكربو ه للا ةمحرو مكیلع مالسلا

Eyhapisarkadaşlarımvedinkardeşlerim,

Size;hemdünyaazabından,hemâhiretazabındankurtaracakbirhakikatibeyanetmekkalbimeihtaredildi.Odaşudur:

Meselâ birisi, birinin kardeşini veya bir akrabasını öldürmüş. Bir dakika intikamlezzetiyle bir katl, milyonlar dakika hem kalbî sıkıntı, hem hapis azabını çektirir. Vemaktulün akrabası dahi, intikam endişesiyle ve karşısında düşmanını düşünmesiyle,hayatının lezzetini veömrününzevkini kaçırır.Hemkorku, hemhiddet azabını çekiyor.Bunun tekbir çâresivar:Oda,Kur’ân’ınemrettiği92 vehakvehakikat vemaslahat veinsaniyetveİslâmiyetiktizâveteşvikettikleriolan,barışmakvemusâlahaetmektir.

Evet,hakikatvemaslahatsulhtur.93Çünkü;ecelbirdir,değişmez.94Omaktul,herhâldeecelgeldiğindendahaziyâdekalmayacaktı.Okâtilise,okazâ-yıilâhiyeyevasıtaolmuş.

Eğer barışmak olmazsa, iki taraf da daima korku ve intikam azabını çekerler. Onuniçindir ki; “Üç günden fazla bir mümin diğer bir mümine küsmemek”95 İslâmiyetemrediyor.Eğerokatl,biradâvettenvebirkinligarazdangelmemişsevebirmünâfıkofitneye vesile olmuş ise; çabuk barışmak elzemdir. Yoksa o cüz’î musibet büyük olur,devameder.

Eğerbarışsalarveöldürentevbeetsevemaktulehervakitduaetse,ohâldeherikitarafçok kazanırlar ve kardeş gibi olurlar.Bir gitmiş kardeşe bedel, birkaç dindar kardeşlerikazanır.Kazavekader-iilâhîyeteslimolupdüşmanınıaffeder.VebilhassamademRisâle-i Nur dersini dinlemişler, elbette mâbeynlerinde bulunan bütün küsmekleri bırakmaya,hem maslahat ve istirahat-ı şahsiye ve umumiye, hem Nur dairesindeki uhuvvet iktizâ

Page 47: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

ediyor.

Nasıl ki, Denizli hapsinde birbirine düşman bütün mahpuslar, Nur’lar dersiylebirbirlerine kardeş oldular. Ve bizim beraatimize bir sebep olup –hatta dinsizlere,serserilerede–omahpuslarhakkında“Mâşâallah,bârekâllah”dedirttiler.Veomahpuslartam teneffüs ettiler. Ben burada gördüm ki: Bir tek adamın yüzünden yüz adam sıkıntıçekip, beraber teneffüse çıkmıyorlar. Onlara zulüm olur.Mert ve vicdanlı bir mümin,küçükvecüz’îbirhatâveyamenfaatleyüzerzararıehl-i imanavermez.Eğerhatâetse,verse,çabuktevbeetmeklâzımdır.

97 هدمحب حبسی الإ ءيش نم نإو ،96 هناحبس همساب

Azizyenikardeşlerimveeskimahpuslar,

Benim kat’î kanaatim gelmiş ki; buraya girmemizin inâyet-i ilâhiye cihetinde birehemmiyetli sebebi sizsiniz. Yani Nur’lar tesellileriyle ve imanın hakikatleriyle sizi buhapismusibetinin sıkıntılarından ve dünyevî çok zararlarından ve boşu boşuna gam vehüzün ile giden hayatınızı faydasızlıktan, bâd-i hevâ zâyi olmasından ve dünyanızınağlamasıgibiâhiretiniziağlamaktankurtarıptambirtesellisizevermektir.

Madem hakikat budur; elbette siz dahi, Denizli mahpusları ve Nur talebeleri gibibirbirinizekarşıkardeşolmanızlâzımdır.Görüyorsunuzki;birbıçakiçinizegirmemekvebirbirinize tecavüzetmemek içindışarıdangelenbütüneşyanızveyemekveekmeğiniziveçorbanızıkarıştırıyorlar.Sizesadâkatlehizmetedengardiyanlarçokzahmetçekiyorlar.Hem siz beraber teneffüse çıkmıyorsunuz, güya canavar ve vahşi gibi birbirinizesaldıracaksınız.İşteşimdisizingibifıtrîkahramanlıkdamarınıtaşıyanyeniarkadaşlar,buzamanda mânevî büyük bir kahramanlık ile heyet-i idareye deyiniz ki: “Değil elimizebıçak,belkimavzerverovelververilse,hememirdeverilse,bizbubîçârevebizimgibimusibetzedearkadaşlarımızadokunmayacağız.Eskidenyüzdüşmanlıkveadâvetimizdahiolsa da, onları helâl edip hatırlarını kırmamaya çalışacağımıza,Kur’ân’ın ve imanın veuhuvvet-i İslâmiyeninvemaslahatımızın emriyle ve irşadıyla karar verdik.” diyerek, buhapsibirmübarekdershâneyeçeviriniz.

Leyle-iKadir’deİhtarEdilenBirMesele-iMühimme(OnÜçüncüSöz’ünİkinciMakamı’nınZeyli)

Evvelâ: Leyle-i Kadir’de kalbe gelen pek uzun ve geniş bir hakikate pek kısaca birişaretedeceğiz.Şöyleki:

Nev-ibeşer,busonHarb-iUmumî’nineşedd-izulümveistibdadıyla..vemerhametsiztahribatıyla..vebirdüşmanınyüzündenyüzermâsumuperişanetmesiylevemağlûpların

Page 48: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

dehşetli meyusiyetleriyle.. ve galiplerin dehşetli telâş ve hâkimiyetlerini muhafaza vebüyük tahribatlarını tâmiredememelerindengelendehşetlivicdanazaplarıyla..vedünyahayatınınbütünbütünfânivemuvakkatolmasıvemedeniyetfantaziyelerininaldatıcıveuyutucu olması umuma görünmesiyle.. ve fıtrat-ı beşeriyedeki yüksek istidadatın,mahiyet-iinsaniyesininumumîbirsurettedehşetliyaralanmasıyla..vegafletvedalâletin,en sert, sağır olan tabiatınKur’ân’ın elmas kılıcı altında parçalanmasıyla.. ve gaflet vedalâletinenboğucu,aldatıcı,engenişperdesiolansiyasetinrûy-uzemindepekçirkin,pekgaddârâne hakikî sureti görünmesiyle.. ve elbette hiçbir şüphe yok ki, şimalde, garpte,Amerika’daemarelerigöründüğünebinaen,nev-ibeşerinmâşuk-umecazîsiolanhayat-ıdünyeviyesiböyleçirkinvegeçiciolmasından, fıtratenbeşerinhakikî sevdiğivearadığıhayat-ı bâkiyeyi bütün kuvvetiyle arayacak… ve elbette, hiç şüphe yok ki, bin üç yüzaltmışsenedeherasırdaüçyüzellimilyonşakirdibulunanveherhükmünevedâvâsınamilyonlarehl-ihakikattasdikleimzabasanveherdakikadamilyonlarhâfızlarınkalbindekudsiyetlebulunuplisanlarıylabeşeredersverenvehiçbirkitaptaemsalibulunmayanbirtarzda beşer için hayat-ı bâkiyeyi ve saadet-i ebediyeyi müjde verip bütün beşerinyaralarını tedavi eden Kur’ân-ı Mucizü’l-Beyân’ın şiddetli, kuvvetli ve tekrarlı binlerâyâtıyla belki sarihan ve işareten on binler defa dâvâ edip, haber verip, sarsılmaz kat’îdelillerle,şüphegötürmezhadsizhüccetlerlehayat-ıbâkiyeyikat’iyetlemüjdevesaadet-iebediyeyidersvermesi..elbettenev-ibeşerbütünbütünaklınıkaybetmezsevemaddîvemânevî bir kıyâmet başlarında kopmazsa; İsveç, Norveç, Finlandiya ve İngiltere’ninKur’ân’ı kabule çalışan meşhur hatipleri ve din-i hakkı arayan Amerika’nın çokehemmiyetlidinîcemiyetigibi,rûy-uzemininkıtalarıvehükûmetleri,Kur’ân-ıMucizü’l-Beyân’ıarayacaklarvehakikatlerinianladıktansonrabütünruhucanlarıylasarılacaklar.ÇünkübuhakikatnoktasındakatiyenKur’ân’ınmisliyokturveolamazvehiçbirşeybumucize-iekberinyerinitutamaz.

Sâniyen:MademRisale-i Nur omucize-i kübrânın elinde bir elmas kılıç hükmündehizmetini göstermiş ve en muannid düşmanları teslime mecbur etmiş. Hem kalbi, hemruhu, hattâ hissiyatı tam tenvir edecek ve ilâçlarını verecek bir tarzda hazine-iKur’âniye’nindellâllığınıyapanveondanbaşkame’hazvemerciiolmayanbirmucize-imâneviyesibulunanRisale-iNurovazifeyiyapıyorvealeyhindedehşetlipropagandalaravegayetmuannid zındıklara tamgalebe çalmış ve dalâletin en sert kuvvetli kalesi olantabiatı, “Tabiat Risalesi”yle parça parça etmiş ve gafletin en kalın ve boğucu ve genişdaire-i âfâkında ve fennin en geniş perdelerinde Asâ-yı Mûsâ’daki Meyvenin AltıncıMeselesiveBirinciveİkinci,ÜçüncüveSekizinciHüccetleriylegayetparlakbir tarzdagafletidağıtıpnur-utevhidigöstermiş.77HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

78Bkz.:Bakara sûresi, 2/25, 82, 155;Âl-i İmran sûresi, 3/107;Nisâ sûresi, 4/13, 57, 122;A’râf sûresi, 7/42;Tevbesûresi,9/20-22,112;…

79Bkz.:İbrahimsûresi,14/7.

Page 49: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

80Bkz.:İbrahimsûresi,14/7.

81Bkz.:Lokmansûresi,31/34;Buhârî, istiskâ29,tefsîrusûre(6)1, (13)1, (31)2, tevhîd4;AhmedİbniHanbel,el-Müsned2/24,52,58,122.

82Bkz.:Bakara sûresi,2/156;A’râf sûresi,7/121-16;Mü’minûnsûresi,23/60;Şuarâ sûresi,26/47-51;Tahrîmsûresi,66/11;Fecrsûresi,89/27-30.

83“Sabır içindeşükretmek” tabiri ile ilgilibkz: İbrahimsûresi,14/5;Lokmansûresi,31/31;Sebesûresi,34/19;Şûrâsûresi,42/33.

84Bkz.:Buhârî,cihâd5,73;Müslim,imâre112-115,163.

85HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

86Allah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

87İşlediği suçtan dolayı dünyada cezalandırılmış kimse için, bununkeffaret sayılacağına dair bkz.:Buhârî, îmân 11,ahkâm49,hudûd8,tefsîrusûre(60)3,menâkıbü’l-ensâr43;Müslim,hudûd41.

88Birhayra sebepolana,onuyapankadarmükâfatverileceğinedairbkz.:Müslim, imâre133;Tirmizî, ilim 14;EbûDâvûd,edeb114-115;AhmedİbniHanbel,el-Müsned4/120,5/273.

89HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

90“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

91Allah’ınselâmı,rahmetivebereketi;sonsuzakadarsürekliüzerinizeolsun.

92Bkz.:Hucurâtsûresi,49/10.

93Bkz.:Bakarasûresi,2/208;Nisâsûresi,4/128;Enfâlsûresi,8/6.

94Bkz.:Nahlsûresi,16/61;Münâfikûnsûresi,63/11.

95Bkz.:Buhârî,edeb57,62,isti’zân9;Müslim,birr23-26.

96HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

97“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

Page 50: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

OnDördüncüSöz

Hâtime

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

98 رورغلا عاتم الإ ا يندلا ةو يحلا امو

GafilKafayaBirTokmakveBirDers-iİbrettir.Ey gaflete dalıp ve bu hayatı tatlı görüp ve âhireti unutup, dünyaya talip bedbaht

nefsim!Bilirmisinneyebenzersin?Devekuşuna:Avcıyıgörür,uçamıyor..başınıkumasokuyor, tâavcıonugörmesin..kocagövdesidışarda,avcıgörür.Yalnızo,gözünükumiçindekapamışgörmez.

Eynefis!Şutemsilebak,gör;nasıldünyayahasr-ınazar,azizbirlezzetielîmbirelemekalbeder.

Meselâ şu karyede (Yani Barla’da) iki adam bulunur. Birisinin yüzde doksan dokuzahbâbıİstanbul’agitmişler,güzelceyaşıyorlar.Yalnızbirtekburadakalmış,odahiorayagidecek.Bununiçinşuadamİstanbul’amüştaktır,orayıdüşünür,ahbâbakavuşmakister.Nevakitonadenilse:“Orayagit!”sevinipgülerekgider.

İkinci adam ise, yüzde doksan dokuz dostları buradan gitmişler. Bir kısmımahvolmuşlar. Bir kısmı ne görür, ne de görünür yerlere sokulmuşlar. Perişan olupgitmişlerzanneder.Şubîçâreadamise,bütünonlarabedelyalnızbirmisafireünsiyetediptesellibulmakister.Onunlaoelîmâlâm-ıfirakıkapamakister.

Eynefis!BaştaHabîbullah,bütünahbabınkabrinöbürtarafındadırlar.Buradakalanbir-iki tane ise, onlar da gidiyorlar. Ölümden ürküp, kabirden korkup, başını çevirme!Merdânekabrebak,dinle,ne talepeder!Erkekçesineölümünyüzünegül,bak,ne ister!Sakıngafilolupikinciadamabenzeme!

Eynefsim!Deme:“Zamandeğişmiş,asırbaşkalaşmış,herkesdünyayadalmış,hayataperestişeder,derd-imaîşetlesarhoştur.”Çünküölümdeğişmiyor, firakbekâyakalbolupbaşkalaşmıyor. Acz-i beşerî, fakr-ı insanî değişmiyor, ziyâdeleşiyor. Beşer yolculuğukesilmiyor,süratpeydâediyor.

Hem deme: “Ben de herkes gibiyim.” Çünkü; herkes sana kabir kapısına kadararkadaşlık eder. Herkesle musibette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbürtarafındapekesassızdır.

Hemkendinibaşıboşzannetme!Zira,şumisafirhâne-idünyadanazar-ıhikmetlebaksan

Page 51: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

hiçbirşeyinizamsız,gayesizgöremezsin.Nasılsennizamsız,gayesizkalabilirsin?Zelzelegibivâkıalarolanşuhâdisât-ıkevniye,tesadüfoyuncağıdeğiller.

Meselâzeminenebatâtvehayvanâtenvâındangiydirilenbirbiriüstünde,birbiriiçinde,gayet muntazam ve gayet münakkaş gömlekler, baştan aşağıya kadar gayelerle,hikmetlerlemüzeyyen,mücehhezolduklarınıgördüğünvegayetâlîgayeleriçindekemâl-iintizam ilemeczupmevlevî gibi devredip döndürmesini bildiğin hâlde, nasıl oluyor ki,küre-iarzın;benîâdemden,bâhususehl-i imandanbeğenmediğibirkısımetvâr-ıgafletinsıklet-imâneviyesinden,omuzsilkmeyebenzeyenzelzelegibi99(Hâşiye)mevt-âlûdhâdisât-ıhayatiyesini –bir mülhidin neşrettiği gibi– gayesiz, tesâdüfî zannederek bütünmusîbetzedelerinelîmzâyiâtınıbedelsiz,hebâen-mensûrgösteripmüthişbiryeiseatarlar.Hembüyükbirhata,hembüyükbirzulümederler.

Belki öyle hâdiseler bir Hakîm-i Rahîm’in emriyle, ehl-i imanın fâni malını, sadakahükmüneçeviripibkâetmektirveküfrân-ınimettengelengünahlarakeffârettir.

Nasılkibirgüngelecek,şumusahharzemin;yüzününzînetiolanâsâr-ıbeşeriyeyişirk-âlûd, şükürsüzgörüp,çirkinbulur.Hâlık’ınemriyle,büyükbir zelzele ilebütünyüzünüsiler,temizler.Allah’ınemriyleehl-işirkicehennemedöker,ehl-işükre:“Haydi,cennetebuyurun.”der.98“Budünyahayatı,aldatıcıvegeçicibirzevktenbaşkabirşeydeğildir.”(Âl-iİmransûresi,3/185).

99(Hâşiye)İzmir’inzelzelesimünasebetiyleyazılmıştır.

Page 52: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

OnYedinciSöz

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

اهیلع ام نولعاجل انإو * المع نسحأ مهیأ مهولبنل اهل ةنیز ضرألا ىلع ام انلعج انإ100 ازرج ادیعص

101 وهلو بعل الإ ا يندلا ةو يحلا امو

(BuSöz,İkiÂlîMakamveBirParlakZeyldenİbarettir.)

[BirinciMakam]Hâlık-ı Rahîm ve Rezzâk-ı Kerîm ve Sâni-i Hakîm; şu dünyayı âlem-i ervâh ve

ruhâniyâtiçinbirbayram,birşehrâyinsuretindeyapıpbütünesmâsınıngarâib-inukûşuylasüslendiripküçük-büyük,ulvî-süflîherbir ruha,onamünasipveobayramdakiayrıayrıhesapsızmehâsinvein’âmâttanistifadeetmeğemuvâfıkvehavâsilemücehhezbircesedgiydirir,birvücûd-ucismânîverir,birdefaotemâşâgâhagönderir.

Hemzamanvemekâncihetiylepekgenişolanobayramı;asırlara,senelere,mevsimlerehattagünlere,kıtalarataksimederekherbirasrı,herbirseneyi,herbirmevsimi,hattabircihetteherbirgünü,herbirkıtayı,birertâiferuhlumahlûkatınavenebatîmasnûâtınabirerresmigeçittarzındabirulvîbayramyapmıştır.Vebilhassarûy-uzemin,hususanbaharveyaz zamanında masnûât-ı sağîrenin tâifelerine öyle şâşaalı ve birbiri arkasındabayramlardır ki; tabakât-ı âliyede olan ruhâniyâtı ve melâikeleri ve sekene-i semâvâtıseyre celbedecek bir câzibedârlık görünüyor ve ehl-i tefekkür için öyle şirin birmütâlaagâholuyorki,akıltarifindenâcizdir.

Fakat bu ziyâfet-i ilâhiye ve bayram-ı rabbâniyedeki ism-i Rahmân ve Muhyî’nintecellilerinemukabil ism-iKahhârveMümît, firakvemevt ilekarşılarınaçıkıyorlar.Şuise: 102 ءيش لك تعسو يتمحرو rahmetinin vüs’at-i şümûlüne zâhiren muvâfıkdüşmüyor.Fakathakikattebirkaçcihet-imuvâfakativardır.Bircihetişudurki:

Sâni-i Kerîm, Fâtır-ı Rahîm, her bir tâifenin resmi geçit nöbeti bittikten ve o resmigeçitten maksud olan neticeler alındıktan sonra, ekseriyet itibarıyla dünyadan,merhametkârânebirtarziletenfiredipusandırıyor..istirahatebirmeyilvebaşkabirâlemegöçmeğe bir şevk ihsan ediyor.. ve vazife-i hayattan terhis edildikleri zaman, vatan-ıaslîlerinebirmeyelân-ışevk-engiz,ruhlarındauyandırıyor.

Hem o Rahmân’ın nihayetsiz rahmetinden uzak değil ki; nasıl vazife uğrunda,

Page 53: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

mücâhedeişindetelefolanbirnefereşehâdetrütbesiniveriyorvekurbanolarakkesilenbirkoyuna,âhirettecismânîbirvücûd-ubâkîvererek,Sıratüstünde,sahibineBurakgibibirbineklikmertebesinivermeklemükâfatlandırıyor…103Öyle de, sâir zîruhvehayvanâtındahi, kendilerine mahsus vazife-i fıtriye-i rabbâniyelerinde ve evâmir-i sübhâniyeninitaatlerindetelefolanveşiddetlimeşakkatçekenzîruhların,onlaragörebirçeşitmükâfât-ıruhâniye ve onların istidâdlarına göre bir nevi ücret-i mâneviye, o tükenmez hazine-irahmetinden baîd değil ki bulunmasın. Dünyadan gitmelerinden pek çok incinmesinler,belkimemnunolsunlar.

ه104 للا الإ بیغلا ملعی ال

Lâkin, zîruhların en eşrefi ve şubayramlardakemiyetvekeyfiyet cihetiyle en ziyâdeistifadeedeninsan,dünyayapekçokmeftûnvemüptelâolduğuhâlde,dünyadannefretveâlem-i bekâya geçmek için eser-i rahmet olarak iştiyak-engîz bir hâlet verir. Kendiinsaniyeti dalâlette boğulmayan insan, o hâletten istifade eder. Rahat-ı kalb ile gider.Şimdi,ohâletiintaçedenvecihlerden,numûneolarakbeşinibeyanedeceğiz.

Birincisi: İhtiyarlık mevsimiyle; dünyevî, güzel ve câzibedâr şeyler üstünde fenâ vezevâlindamgasınıveacımânâsınıgöstererek,oinsanıdünyadanürkütüp,ofâniyebedel,birbâkîmatlubuarattırıyor.105

İkincisi:İnsanınalâkapeydâettiğibütünahbâblardanyüzdedoksandokuzu,dünyadangidipdiğerbirâlemeyerleştikleriiçin,ociddîmuhabbetsâikasıyla,oahbâbıngittiğiyerebiriştiyakihsanedip,mevtveecelimesrûrânekarşılattırıyor.106

Üçüncüsü: İnsandaki nihayetsiz zayıflık ve acizliği, bazı şeylerle ihsâs ettirip, hayatyüküveyaşamaktekâlifinekadarağırolduğunuanlattırıp,istirahateciddîbirarzuvebirdiyâr-ıâheregitmeyesamimîbirşevkveriyor.

Dördüncüsü:İnsan-ımüminenûr-uimanilegösterirki:

Mevt,idamdeğil,tebdil-imekândır.Kabirise,zulümâtlıbirkuyuağzıdeğil,nûrâniyetliâlemlerin kapısıdır. Dünya ise, bütün şâşaasıyla âhirete nisbeten bir zindanhükmündedir.107Elbette,zindan-ıdünyadanbostan-ıcinânaçıkmakvemüz’içdağdağa-yıhayat-ı cismâniyedenâlem-i rahatavemeydan-ı tayerân-ıervâhageçmekvemahlûkatınsıkıntılı gürültüsünden sıyrılıp huzur-u Rahmân’a gitmek; bin can ile arzu edilir birseyahattir,belkibirsaadettir.

Beşincisi: Kur’ân’ı dinleyen insana, Kur’ân’daki ilm-i hakikati ve nûr-u hakikatledünyanın mâhiyetini bildirmekliği ile dünyaya aşk ve alâka pek mânâsız olduğunuanlatmaktır.108Yani,insanaderveisbatederki:

“Dünya;birkitab-ısamedânîdir.Hurûfvekelimâtı,nefislerinedeğil;belki,başkasının

Page 54: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

zâtvesıfatveesmâsınadelâletediyorlar.Öyleise,mânâsınıbil,al..nukûşunubırak,git!..

Hembirmezraadır.109Ekvemahsulünüal,muhafazaet..müzahrafâtınıat,ehemmiyetverme!..

Hembirbiriarkasındadaimgelengeçenaynalarmecmuasıdır.Öyleise,onlardatecelliedeni bil, envârını gör.. ve onlarda tezahür eden esmânın tecelliyâtını anla vemüsemmâlarını sev.. ve zevâle ve kırılmayamahkûm olan o cam parçalarından alâkanıkes!..

Hemseyyârbirticaretgâhtır.Öyleise,alışverişiniyap,gel..vesendenkaçanvesanailtifâtetmeyenkafilelerinarkalarındanbeyhûdekoşma,yorulma!..

Hemmuvakkat bir seyrangâhtır.Öyle ise, nazar-ı ibretle bak ve zâhirî çirkin yüzünedeğil; belki, Cemîl-i Bâkî’ye bakan gizli, güzel yüzüne dikkat et, hoş ve faydalı birtenezzüh yap, dön.. ve o güzel manzaraları irâe eden ve güzelleri gösteren perdelerinkapanmasıylaakılsızçocukgibiağlama,meraketme!..

Hembirmisafirhânedir.Öyleise,onuyapanMihmandâr-ıKerîm’iniznidairesindeye,iç,şükret..kanunudairesindeişle,hareketet..sonraarkanabakma,çık,git..herzekârâne,fuzulîbirsurettekarışma..sendenayrılanvesanaaitolmayanşeylerlemânâsızuğraşmavegeçiciişlerinebağlanıpboğulma!..”gibizâhirhakikatlerledünyanıniçyüzündekiesrarıgösterip, dünyadan müfarakatı gayet hafifleştirir, belki hüşyâr olanlara sevdirir verahmetininherşeydeveherşe’nindebirizibulunduğunugösterir.

İşte Kur’ân şu “beş vecih”e işaret ettiği gibi, başka hususî vecihlere dahi âyât-ıKur’âniyeişaretediyor…

Veylokimseyeki,şubeşvecihdenbirhissesiolmaya!..100“Biz,dünyadabulunanherşeyionabirzinetkıldık.Böyleceinsanlardankimindahaiyiişgerçekleştireceğiniortayakoymakistedik.VeelbetteBizonunüstündenevarsahepsini,kupkuruyapıpdümdüzedeceğiz.”(Kehfsûresi,18/7-8).

101“Dünyahayatıbiroyunveoyalanmadanbaşkabirşeydeğildir.”(En’âmsûresi,6/32).

102“Rahmetimherşeyikaplar.”(A’râfsûresi,7/156)

103 “Kurbanlarınızı hoş tutun; zira onlar Sırat köprüsünde sizin bineklerinizdir.” anlamındaki hadis için bkz.: ed-Deylemî,el-Müsned1/85.

104Hiçkimsegaybıbilemez,gaybıyalnızAllahbilir.

105Bkz.:Âl-iİmransûresi,3/185;Hadîdsûresi,57/20.

106Bkz.:Yûnussûresi,10/7-11.

107Bkz.:Tevbesûresi,9/38;Nahlsûresi,16/30;Furkansûresi,25/15;Ankebûtsûresi,29/64;Muhammedsûresi,47/36.

108Bukonudakibazıayetleriçinbkz.:Âl-iİmransûresi,3/14;Kehfsûresi,18/45-46;Tâhâsûresi,20/131.

109 “Dünya, âhiretin tarlasıdır.” mânâsındaki hadis için bkz.: el-Gazâlî, İhyâu ulûmi’d-dîn 4/19; es-Sehâvî, el-Makâsıdü’l-hasenes.497;Aliyyülkârî,el-Esrâru’l-merfûas.205.

Page 55: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

İkinciMakamKalbeFârisîOlarakTahatturEdenBirMünâcât

يسرافلا نایبلاب اذك ه بلقلا يف تارطخت ةاجانملا هذ ه

Yani bu münâcât, kalbe Fârisî olarak tahattur ettiğinden Fârisî yazılmıştır. Evvelcematbuolan“HubâbRisalesi”ndedercedilmişti.

مدید يمن نامرد اردوخ درد ، مدرك يم رظن تهج ششب ! بر ای

YâRab!Tevekkülsüz,gafletle, iktidarve ihtiyarımadayanıpderdimedermanaramakiçin cihat-ı sitte denilen altı cihette nazar gezdirdim. Maatteessüf derdime dermanbulamadım.Mânenbanadenildiki:“Yetmezmidert,dermansana!”

تسنم ردپ رازم زور يد : هك مدید يم تسار رد

Evet,gafletlesağımdakigeçmişzamandantesellialmakiçinbaktım.Fakatgördümki;dünkü gün, pederimin kabri.. ve geçmiş zaman, ecdâdımın birmezar-ı ekberi suretindegöründü..teselliyerinevahşetverdi.(Hâşiye)

Hâşiye:İman;ovahşetlimezar-ıekberi,ünsiyetlibirmeclis-imünevvervebirmecma-ıahbabgösterir.

تسنم ربق ادرف : هك مدید پچ ردو

Sonra soldaki istikbâlebaktım.Dermanbulamadım.Belkiyarınkigün,benimkabrimveistikbâlise,emsâliminvenesl-iâtîninbirkabr-iekberisuretindegörünüp,ünsiyetdeğilbelkivahşetverdi.(Hâşiye)

Hâşiye:İmanvehuzur-uiman,odehşetlikabr-iekberi,sevimlisaadetsaraylarındabirdavet-irahmâniyegösterir.

تسنم بارطضا رپ مسج توبات : زورمیإو

Soldandahihayırgörünmediği için,hazırgünebaktım.Gördümki:Şugün,güyabirtabuttur.Hareket-imezbûhânedeolancismimincenazesinitaşıyor.(Hâşiye)

Hâşiye:İman,otabutu,birticaretgâhveşâşaalıbirmisafirhânegösterir.

تسا هداتسیا نم ۀ زانج رمع رس رب

İşbu cihetten dahi devâ bulamadım. Sonra başımı kaldırıp şecere-i ömrümün başınabaktım.Gördümki;oağacıntekmeyvesibenimcenazemdirki,oağacınüstündeduruyor,

Page 56: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

banabakıyor.(Hâşiye)

Hâşiye:İman,oağacınmeyvesinicenazedeğil,belkiebedîhayatamazharveebedîsaadetenamzedolanruhumuneskimişyuvasından,yıldızlardagezmekiçinçıktığınıgösterir.

تسنم ماظع رتسكاخو نم تقلخ ـ كاخ ب ا : مدق رد

Ocihettendahime’yûsolupbaşımı aşağıya eğdim.Baktımki:Aşağıda, ayak altındakemiklerimin toprağı ilemebde-i hilkatimin toprağı birbirine karışmış gördüm.Dermandeğil,derdimedertkattı.(Hâşiye)

Hâşiye:İman,otoprağı,rahmetkapısıvecennetsalonununperdesiolduğunugösterir.

تسچیه رد چیه داینب يب ءایند نیا : منیب ، مرگن يم سپ رد نوچ

Ondan dahi nazarı çevirip arkama baktım.Gördüm ki; esassız, fânî bir dünya, hiçlikderelerindeveademzulümâtındayuvarlanıpgidiyor.

Derdimemerhemdeğil,belkivahşetvedehşetzehiriniilâveetti.(Hâşiye)

Hâşiye:İman,ozulümâttayuvarlanandünyayı,vazifesibitmiş,mânâsınıifadeetmiş,neticelerinikendinebedelvücuttabırakmışmektûbât-ısamedâniyevesahâif-inukûş-usübhâniyeolduğunugösterir.

تسا هداشگ ربق رد ، منكیم رظن ۀ زادنا : شی پـ ردو

تسرادیدپ زارد ورودب دبا هارو

Ondadahihayırgörmediğimiçinöntarafıma,ileriyenazarımıgönderdim.Gördümki;kabirkapısıyolumunbaşındaaçıkgörünüp,onunarkasındaebedegidencadde,uzaktanuzağanazaraçarpıyor.(Hâşiye)

Hâşiye:İman,okabirkapısını,âlem-inurkapısıveoyoldahi,saadet-iebediyeyoluolduğunugösterdiğinden,dertlerimehemderman,hemmerhemolur.

تسد رد تسین يزیچ يرایتخا ءزج زج ارم

İşte şu altı cihette ünsiyet ve teselli değil, belki dehşet ve vahşet aldığım onlaramukabil, benim elimde bir cüz-ü ihtiyârîden başka hiçbir şey yoktur ki, ona dayanıponunlamukabeleedeyim.(Hâşiye)

Hâşiye:İman,ocüz-ülâyetecezzâhükmündekicüz-üihtiyârîyerine,gayr-imütenâhîbirkudreteistinadetmekiçinbirvesikaverirvebelkiimanbirvesikadır.

تسرایع مك مه و هاتوك مه ، زجاع مه ءزج وا هك

Hâlbuki o cüz-ü ihtiyârî denilen silâh-ı insanî hem âciz, hem kısadır, hem ayarınoksandır,îcâdedemez,kisbdenbaşkahiçbirşeyelindengelmez.(Hâşiye)

Page 57: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Hâşiye:İman,ocüz-üihtiyârîyi,Allahnâmınaistîmalettiripherşeyekarşıkâfîgetirir.

Biraskerincüz-îkuvvetini,devlethesabınaistîmalettiğivakit,binlerkuvvetindenfazlaişlergörmesigibi…

تسذوفن رادم لبقتسم رد هن ، لولح لاجم يضام رد هن

Ne geçmiş zamana hulûl edebilir, ne de gelecek zamana nüfûz edebilir. Mazi vemüstakbeleaitemellerimeveelemlerimefaydasıyoktur.(Hâşiye)

Hâşiye:İman,dizgininicism-ihayvanîninelindenalıp;kalbe,ruhateslimettiğiiçin;maziyenüfûzvemüstakbelehulûledebilir.Çünkükalbveruhundaire-ihayatıgeniştir.

تسلایس ان كیو ، لاح نامز نیا وا نادیم

Ocüz-üihtiyârîninmeydan-ıcevelânı,kısacıkşuzaman-ıhâzırvebirân-ıseyyâldir.

، اهفعضو اهرقف همه نیا اب

، تسا هتشون هراكش ا وت تردق ملق

دمرس لماو دبا لیم «: ام ترطف رد »

İşte şu bütün ihtiyaçlarımla ve zayıflığımla ve fakr ve aczimle beraber altı cihettengelendehşetlervevahşetlerleperişanbirhâldeiken;kalem-ikudretlesayfa-yıfıtratımdaebede uzanan arzular ve sermede yayılan emeller âşikâre bir surette yazılmıştır,mâhiyetimdedercedilmiştir.

تسه ، تسه هچ ره هكلب

Belki dünyadanevarsa nümûneleri fıtratımdavardır.Umumonlara karşı alâkadarım.Onlariçinçalıştırıyorum,çalışıyorum.

تسراد يگرزب رظن دم رئاد دننام جایتحا ۀ رئاد

İhtiyaçdairesi,nazardairesikadarbüyüktür,geniştir.

دسر زین جایتحا دسر مادك لایخ

تسه جایتحا رد تسین هچ ره تسد رد

Hattahayâlnereyegitseihtiyaçdairesidahiorayagider.Oradadahâcetvardır.Belkihernekieldeyok,ihtiyaçtavardır.Eldeolmayan,ihtiyaçtavardır.Eldebulunmayanise,

Page 58: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

hadsizdir.

تسهاتوك هاتوك تسد رئاد وجمه رادتقا ۀ رئاد

Hâlbuki;daire-iiktidarkısa,elimindairesikadarkısavedardır.

تسناهج ردقب ام تاجاح و رقف سپ

Demekfakrveihtiyaçlarım,dünyakadardır.

تسا « ازجتی ال ءزج » وچمه ام ۀ يامرسو

Sermayemise,cüz-ülâyetecezzâgibicüz’îbirşeydir.

؟ تسمادك تاجاح تانئاك نیاو مادك ءزج نیا

İşteşucihankadarvemilyarlarileancakistihsâledilenhâcetneredevebubeşparalıkcüz-üihtiyârînerede?Bununlaonlarınmübâyaasınagidilmez.Bununlaonlarkazanılmaz.Öyleise,başkabirçârearamakgerektir.

تسا نم ۀ راچ نتشزگ يم زاب زین ءزج نیا زا ، وت هار رد سپ

Oçâre ise şudurki;ocüz-ü ihtiyârîdendahivazgeçip, irâde-i ilâhiyeye işinibırakıp,kendihavlvekuvvetinden teberrî edip,Cenâb-ıHakk’ınhavlvekuvvetine ilticâederek,hakikat-itevekküleyapışmaktır.“YâRab!Mademçâre-inecâtbudur.Seninyolundaocüz-üihtiyârîdenvazgeçiyorumveenâniyetimdenteberrîediyorum…

، دوش نم ری ـ گتسد وت تیانع ات

تسا نم هان پـ وت تیاهن يب تمحر

Tâ senin inâyetin, acz ve zaafımamerhameten elimi tutsun.Hem, tâ senin rahmetin,fakrveihtiyacımaşefkatedipbanaistinadgâholabilsin,kendikapısınıbanaaçsın.”

تسا هتفای تمحر تیاهن يب رحب هك سك نا

تسبارس هرطق كی هك يرایتخا ءزج نیا رب دنك هن هیكت

Evet her kim ki, rahmetin nihayetsiz denizini bulsa elbette bir katre serâb hükmündeolancüz-üihtiyârınaitimadetmez;rahmetibırakıponamüracaatetmez…

Page 59: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

تسباخ وچمه يناگدنز نیا ! هاویا

تسداب وچمه داینب يب رمع نیو

Eyvahaldandık!..Şuhayat-ıdünyeviyeyisabitzannettik.Ozansebebiylebütünbütünzâyiettik.Evet,şugüzerân-ıhayatbiruykudur,birrüyagibigeçti.Şutemelsizömürdahibirrüzgârgibiuçar,gider…

تسا اقب هب مالآ اقب يب لامآ ، تسا انفب ایند لاوزب ناسنا

Kendinegüvenenveebedîzannedenmağrurinsan,zevâlemahkûmdur.Süratlegidiyor.Hâne-iinsanolandünyaise,zulümât-ıademesukuteder.Emellerbekâsız,elemlerruhdabâkîkalır.

نك ادف اردخ يناف دوجو ! ماجرف ان سفن يا ایب

تسه هعیدو يتسه نیا هك اردوخ قلاخ

Mademhakikatböyledir.Geleyhayataçokmüştakveömreçok tâlibvedünyayaçokâşıkvehadsizemellerileveelemlerilemüptelâbedbahtnefsim!Uyan,aklınıbaşınaal!Nasılkiyıldızböceği,kendiışıkçığınaitimadeder,geceninhadsizzulümâtındakalır.Balarısı kendine güvenmediği için gündüzün güneşini bulur. Bütün dostları olan çiçekleri,güneşinziyâsıylayaldızlanmışmüşâhedeeder.Öyledekendine,vücûdunaveenâniyetinedayansan, yıldız böceği gibi olursun. Eğer sen fânî vücûdunu, o vücûdu sana verenHâlık’ınyolundafedâetsenbalarısıgibiolursun.Hadsizbirnûr-uvücûdbulursun.Hemfedâet;çünküşuvücûdsendevedîaveemânettir.

، دبای اقب ات نك انف هداد واو وا كلمو

تسا تابثا « يفن يفن :» هك يرس نا زا

HemO’nunmülküdür, hemO vermiştir. Öyle ise, minnet etmeyerek ve çekinmeyerekfenâet, fedâet; tâbekâbulsun.Çünkü;nefy-inefy, isbattır.Yani yok, yok ise;ovardır.Yok,yokolsa;varolur.

وت زا درخ يم اردوخ كلم دوخ مرك رپ يادخ

تسراد هاگن وت يارب هداد نارگ يب ياهب

Hâlık-ı Kerîm, kendimülkünü senden satın alıyor. Cennet gibi büyük bir fiyatı verir.

Page 60: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Hemomülküseniniçingüzelcemuhafazaediyor.Kıymetiniyükselttiriyor.Yinesanahembâkî,hemmükemmelbirsuretteverecektir.Öyleise,eynefsim!Hiçdurma.Birbiriiçindebeşkârlıbuticaretiyap.Tâbeşhasârettenkurtulup,beşribhibirdenkazanasın.110

110BuradakibeşkârvebeşhasâretiçinAltıncıSöz’ebakınız.

Page 61: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

111 نیلف الا بحأ لا لاق لفأ املف

ه للا لیلخ نم « نیلف الا بحأ لا » يعن يناكبأ دقل

İbrahim(aleyhisselâm)’dansudûrile,kâinatınzevâlveölümünüilânedennây-ı بحأ لانیلف الا beniağlattırdı.

ه للا نوؤش نم تایكاب تارطق يبلق نیع تبصف

Onuniçinkalbgözüağladıveağlayıcıkatreleridöktü.Kalbgözüağladığıgibidöktüğüher bir damlası da o kadar hazindir, ağlattırıyor. Güya kendisi de ağlıyor. O damlalar,gelecekFârisîfıkralardır.

ه للا مالك يف يبن يأ میكح نم مالك ریسفتل

İşteodamlalar ise,nebiyyüpeygamberolanbirHakîm-i ilâhînin,Kelâmullah içindebulunanbirkelâmınınbirnevitefsiridir.

بوبحم ندش مگ « هدلوفأ » تسابیز يمن

Güzel değil batmakla gâib olan bir mahbub. Çünkü; zevâle mahkûm, hakiki güzelolamaz.Aşk-ıebedîiçinyaratılanveayna-yıSamedolankalbilesevilmezvesevilmemeli!

بولطم ندش بیغ « هدبورغ » دزرأ يمن

Birmatlubki,gurûbdagaybûbetetmeyemahkûmdur;kalbinalâkasına,fikrinmerakınadeğmiyor;âmâlemerciolamıyor,arkasındagamvekederleteessüfetmeyelâyıkdeğildir.Neredekaldıki;kalb,onaperestişetsinveonabağlansın,kalsın?

دوصقم ندش وحم « هدانف » مهاخ يمن

Bir maksud ki fenâda mahvoluyor, o maksudu istemem. Çünkü fâniyim, fâni olanıistemem,neyleyeyim?..

دوبعم ندش نفد « هدلاوز » مناخ يمن

Birmâbudki zevâldedefnoluyor; onu çağırmam,ona ilticâ etmem.Çünkünihayetsizmuhtacım ve âcizim. Âciz olan; benim pek büyük derdlerime devâ bulamaz, ebedî

Page 62: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

yaralarımamerhemsüremez.Zevâldenkendinikurtaramayannasılmâbudolur?

محور دنز يم « نیلف الا بحأ لا » ءادن ، دراد يم دایرف لقع

Evet zâhire müptelâ olan akıl, şu keşmekeş kâinatta perestiş ettiği şeylerin zevâlinigörmek ile me’yûsâne feryâd eder.. ve bâkî bir mahbubu arayan ruh dahi بحأ لانیلف الا feryâdınıilânediyor.

يقارف مبات يمن مناخ يمن مهاخ يمن

İstemem,arzuetmem,tâkatgetirmemmüfarakati…

يقالت سپ رد لاوز نیا « هقارم » دزرا يمن

Der-akab zevâl ile acılanan mülâkatlar, keder ve meraka değmez. İştiyâka hiç lâyıkdeğildir.Çünküzevâl-ilezzetelemolduğugibi,zevâl-ilezzetintasavvurudahibirelemdir.Bütünmecâzîâşıklarındîvânları,yaniaşknâmeleriolanmanzumkitabları,şu tasavvur-uzevâldengelenelemdenbirerferyattır.

Herbirininbütündîvân-ıeş’ârınınruhunueğersıksan,elemkârânebirerferyâddamlar.

مبلق دنز يم « نیلف الا بحأ لا » نیرگ درد نا زا

İşteozevâl-âlûdmülâkatlar,oelemli,mecâzîmuhabbetlerderdindenvebelâsındandırki;kalbim,İbrahimvârî نیلف الا بحأ .bağırıyorveağlıyorağlamasıylaلا

ندانف دزیخ اقب يزاخ اقب يناف نیا رد

Eğer şu fânî dünyadabekâ istiyorsan;bekâ, fenâdan çıkıyor.Nefs-i emmâre cihetiylefenâbulki,bâkîolasın.

« ندانف » هار « هیاقب » ایند زا هك ، نیب مدع مه ، نك ادف مه ، وش انف

Dünya-perestlikesâsâtıolanahlâk-ıseyyiedentecerrüdet,fânîol!Daire-imülkündevemalındakieşyayı,Mahbub-uHakîkîyolundafedâet!Mevcudâtınadem-nümââkıbetlerinigör!Çünkü;şudünyadanbekâyagidenyol,fenâdangidiyor.

نادجو دنز يم « نیلف الا بحأ لا » نینا ، دراد يم رازیف ركف

Esbapiçinedalanfikr-i insanî,şuzelzele-izevâl-idünyadanhayrettekalıpme’yûsânefîzâr ediyor. Vücûd-u hakîkî isteyen vicdan, İbrahimvârî نیلف الا بحأ لا enîniyle

Page 63: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

mahbubât-ımecâziyedenvemevcudât-ızâiledenkat-ıalâkaedip,Mevcûd-uHakîkî’yeveMahbub-uSermedî’yebağlanıyor.

تسه هار ود يناف زا درف ره رد : هك ! منادان سفن يا نادب

يناناج ناج رس ود ، يقاب اب

Eynâdânnefsim!Bilki;çendandünyavemevcudâtfânidir,fakatherfânişeydebâkîyeîsâl eden iki yol bulabilirsin ve can ve cânân olan Mahbub-u Lâyezâl’in tecelli-icemâlinden iki lem’ayı, iki sırrı görebilirsin. An şart ki suret-i fâniyeden ve kendindengeçebilirsen…

امسا اهراث ا سپو تسه ماعنا اهتمعن رد هك

انعم يب رشق نا انف رد نزیم ،و يزغم ری ـ گب

Evet,nimetiçindein’âmgörünür;Rahmân’ıniltifâtıhissedilir.Nimettenin’âmageçsenMün’im’i bulursun. Hem her eser-i samedânî; bir mektup gibi, bir Sâni-i Zülcelâl’inesmâsınıbildirir.Nakıştanmânâyageçsen,esmâyoluylamüsemmâyıbulursun.Mademşumasnûât-ı fâniyeninmağzını, içini bulabilirsin; onu elde et..mânâsız kabuğunu, kışrını,acımadanfenâseylineatabilirsin.

انعم رپ ظفل امساز ، دنیوگ اهراث ا يلب

ادوس يب ظفل نا اوه رد نزیم و انعم ناخب

Evet masnûâtta hiçbir eser yok ki, çok mânâlı bir lafz-ı mücessem olmasın, Sâni-iZülcelâl’in çok esmâsını okutturmasın.Madem şumasnûât elfâzdır, kelimât-ı kudrettir;mânâlarını oku, kalbine koy. Mânâsız kalan elfâzı, bilâ-pervâ zevâlin havasına at.Arkalarındanalâkadarânebakıpmeşgulolma!

ثایغ ، دراد يم دایرف لقع

مسفن يا نزیم « نیلف الا بحأ «لا

İştezâhir-perestvesermayesiâfâkîmâlûmattanibaretolanakl-ıdünyevî,böylesilsile-iefkârı hiçe ve ademe incirâr ettiğinden, hayretinden ve haybetinden me’yûsâne feryâdediyor.Hakikategidenbirdoğruyolarıyor.Mademufûledenlerdenvezevâlbulanlardanruheliniçekti..kalbdahimecâzîmahbublardanvazgeçti..vicdandahifânilerdenyüzünüçevirdi.Sendahibîçârenefsim,İbrahimvârî112 نیلف الا بحأ !kurtulçek,gıyâsınıلا

Page 64: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

: يوخ قشع « يماج » ادیش وا دیوگ شوخ هج

Fıtratıaşklayoğrulmuşgibisermest-icâm-ıaşkolanMevlânâCâmî,kesrettenvahdeteyüzleriçevirmekiçinbaknegüzelsöylemiş:

يوگ يكی ، ناد يكی ، نیب يكی ، يوج يكی ، ناوخ يكی ، هاوخ يكی

demiştir.113(Hâşiye)

•YalnızBir’iiste,başkalarıistenmeyedeğmiyor.

•Bir’içağır,başkalarıimdadagelmiyor.

•Bir’italebet,başkalarılâyıkdeğiller.

•Bir’igör,başkalarhervakitgörünmüyorlar,zevâlperdesindesaklanıyorlar.

•Bir’ibil,marifetineyardımetmeyenbaşkabilmeklerfaydasızdır.

•Bir’isöyle,O’naaitolmayansözlermâlâyânisayılabilir.

، بولطملا وه ؛ يماج يا تقدص معن

دوبعملا وه ، دوصقملا وه ، بوبحملا وه

EvetCâmî,pekdoğru söyledin.Hakikimahbub,hakikimatlub,hakikimaksud,hakikimâbudyalnızO’dur!..

ملاع دنزیم ربارب « 114 وه الإ ه لإ لا » هك

Çünkü bu âlem, bütün mevcudâtıyla muhtelif dilleriyle, ayrı ayrı nağamâtıyla zikr-iilâhîninhalka-yıkübrâsındaberaber وه الإ ه لإ .ederşehâdetvahdâniyeteder,لا لا115 نیلف الا بحأ ’ninaçtığıyarayamerhemsürüyorvealâkayıkestiğimecâzîmahbublarabedel,birMahbub-uLâyezâlî’yigösteriyor.

Bundanyirmibeş senekadarevvel, İstanbulBoğazı’ndakiYûşaTepesi’nde,dünyanınterkinekararverdiğimbirzamanda,birkısımmühimdostlarımbenidünyaya, eski vaziyetime döndürmek için yanıma geldiler. Dedim: “Yarınakadarbenibırakınız, istihâreedeyim.”Sabahleyinkalbimebu iki levhahutûretti.Şiirebenzer,fakatşiirdeğiller.Omübarekhâtıranınhatırıiçinilişmedim.Geldiği gibi muhafaza edildi. Yirmi Üçüncü Söz’ün âhirine ilhak edilmişti.Makammünasebetiyleburayaalındı.

Page 65: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

111“(Gece bastırınca İbrahimbir yıldız gördü, ‘(İddianıza göre)Rabbimbudur!’ dedi.Yıldız sönünce de) ‘Benöylesönüpbatanlarıtanrıdiyesevmem’(dedi).”(En’âmsûresi,6/76).

112“BenöylesönüpbatanlarıTanrıdiyesevmem.”(En’âmsûresi,6/76).

113(Hâşiye)YalnızbusatırMevlânaCâmî’ninkelâmıdır.

114“Allah,ohakMabuddurkikendisindenbaşkahiçbirilâhyoktur.”(Bakarasûresi,2/163,255;Âl-iİmransûresi,3/2,6,18;Nisâsûresi,4/87;…)

115“BenöylesönüpbatanlarıTanrıdiyesevmem.”(En’âmsûresi,6/76).

Page 66: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

BirinciLevhaEhl-iGafletDünyasınınHakikatiniTasvirEderLevhadır.

Benidünyayaçağırma Onageldimfenâgördüm.

Demâgaflethicâboldu Venûr-uHaknihângördüm.

Bütüneşyâümevcudât. Birerfânimuzırgördüm.

Vücûddesen,onugiydim Âh!Ademdi..çokbelâgördüm.

Hayatdesen,onutattım Azabenderazabgördüm.

Akıl,ayn-ıikâboldu Bekâyıbirbelâgördüm.

Ömür,ayn-ıhevâoldu Kemâl,ayn-ıhebâgördüm.

Amel,ayn-ıriyâoldu Emel,ayn-ıelemgördüm.

Visâl,nefs-izevâloldu Devâyıayn-ıdâgördüm.

Buenvâr,zulümâtoldu Buahbâbıyetimgördüm.

Busavtlar,nây-ımevtoldu Buahyâyımevâtgördüm.

Ulûm,evhamakalboldu Hikemdebinsekamgördüm.

Lezzet,ayn-ıelemoldu Vücûddabinademgördüm.

Habîbdesenonubuldum Âh!Firaktaçokelemgördüm.

İkinciLevhaEhl-iHidâyetveHuzurunHakikat-iDünyalarınaİşaretEderLevhadır.

Demâgafletzevâlbuldu Venûr-uHak,ayângördüm.

Vücûd,burhan-ıZâtoldu Hayat,mir’ât-ıHak’tırgör.

Akıl,miftâh-ıkenzoldu Fenâ,bâb-ıbekâdırgör.

Kemâlinlem’asısöndü Fakat,şems-icemâlvar,gör.

Zevâl,ayn-ıvisâloldu Elem,ayn-ılezzettirgör.

Page 67: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Ömür,nefs-iameloldu Ebed,ayn-ıömürdürgör.

Zalâm,zarf-ıziyâoldu Bumevttehak,hayatvar,gör.

Bütüneşya,enîsoldu Bütünasvât,zikirdirgör.

Bütünzerrât-ımevcudât Birerzâkir,müsebbihgör.

Fakrı,kenz-igınâbuldum Aczdetamkuvvetvar,gör.

EğerAllah’ıbuldunsa Bütüneşya,senindirgör.

EğerMâlik-imülk’ememlûkisen Onunmülküsenindirgör.

Eğerhodbinvekendinefsinemâlikisen Bilâ-addinbelâdırgör,

Bilâ-haddinazaptırtad, Bilâ-gayetağırdırgör.

Eğerhakikiabd-ihudâbînisen Hudûdsuzbirsafâdırgör.

Hesabsızbirsevabvar,tad Nihayetsizsaadetgör…

….

Eynefsim!Kalbimgibiağlavebağırvedeki:

Fâniyim,fânîolanıistemem!

Âcizim,âcizolanıistemem!

RuhumuRahmân’ateslimeyledim,gayristemem!

İsterim,fakatbiryâr-ıbâkîisterim.

Zerreyim,fakatbirŞems-iSermedisterim.

Hiç-enderhiçim,fakatbumevcudâtıumûmenisterim.

…..

Page 68: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

YirmiÜçüncüSöz

(ŞuSöz’ünİkiMebhas’ıvardır.)

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

* میوقت نسحأ في ناسنإلا انقلخ دقل

116 تاحلاصلا اولمعو اونم ا نیذلا الإ * نیلفاس لفسأ هانددر مث

BirinciMebhasİmanınbinlermehâsinindenyalnızbeşini“BeşNokta”içindebeyanederiz.

BirinciNoktaİnsan; nur-u iman ile âlâ-yı illiyyîne çıkar.Cennete lâyık bir kıymet alır. Ve zulmet-i

küfür ile, esfel-i sâfilîne düşer. Cehenneme ehil olacak bir vaziyete girer. Çünkü iman,insanı Sâni-i Zülcelâl’ine nisbet ediyor; iman, bir intisaptır. Öyle ise insan, iman ileinsanda tezahür eden sanat-ı ilâhiye ve nukuş-u esmâ-yı rabbaniye itibarıyla bir kıymetalır.Küfür, o nisbeti kat’eder.Okat’dan sanat-ı rabbaniye gizlenir.Kıymeti dahi yalnızmadde itibarıyla olur. Madde ise; hem fâniye, hem zâile, hem muvakkat bir hayat-ıhayvanîolduğundan,kıymetihiçhükmündedir.Busırrıbirtemsililebeyânedeceğiz.

Meselâ insanların sanatları içinde, nasıl kimaddenin kıymeti ile sanatın kıymeti ayrıayrıdır.Bazenmüsavi,bazenmaddedahakıymettar,bazenoluyorki,beşkuruşlukdemirgibi birmaddede beş liralık bir sanat bulunuyor.Belki bazen, antika olan bir sanat, birmilyonkıymetialdığıhâlde,maddesibeşkuruşadadeğmiyor.

İşte öyle antika bir sanat, antikacıların çarşısına gidilse; harika-pîşe ve pek eskihünerversanatkârınanisbetederek,osanatkârıyâdetmekleveosanatlateşhiredilse,birmilyon fiyatla satılır. Eğer, kaba demirciler çarşısına gidilse, beş kuruşluk bir demirpahasınaalınabilir.

İşte insan, Cenâb-ı Hakk’ın böyle antika bir sanatıdır. Ve en nazik ve nâzenin birmucize-ikudretidirki;insanı,bütünesmâsınıncilvesinemazharvenakışlarınamedârvekâinatabirmisal-imusağğarsuretindeyaratmıştır.

Eğer nur-u iman içine girse; üstündeki bütün mânidâr nakışlar o ışıkla okunur. Omümin, şuur ile okur ve o intisapla okutur. Yani: “Sâni-i Zülcelâl’in masnûuyum,

Page 69: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

mahlukuyum,rahmetvekereminemazharım”gibimânâlarlainsandakisanat-ırabbaniyetezahür eder. Demek Sâni’ine intisaptan ibaret olan iman, insandaki bütün âsâr-ı sanatıizhar eder. İnsanın kıymeti, o sanat-ı rabbaniyeye göre olur ve ayna-yı samedâniyeitibarıyladır.Ohâldeşuehemmiyetsizolaninsan,şuitibarlabütünmahlukatüstündebirmuhatab-ıilâhîvecennetelâyıkbirmisafir-irabbanîolur.

Eğer kat-ı intisaptan ibaret olan küfür, insanın içine girse; o vakit bütün o mânidârnukuş-uesmâ-yıilâhiyekaranlığadüşer,okunmaz.ZiraSâni’unutulsa,Sâni’amüteveccihmânevîcihetlerdeanlaşılmaz.Âdetabaşaşağıdüşer.Omânidârâlîsanatlarınvemânevîâlînakışlarınçoğugizlenir.

Bâkikalanvegözilegörülenbirkısmıise,süflîesbabavetabiatavetesadüfeverilip,nihayetsukuteder.Herbiribirerparlakelmasiken,birersönükşişeolurlar.Ehemmiyetiyalnızmadde-ihayvaniyeyebakar.

Maddeningayesivemeyvesiise,dediğimizgibi;kısacıkbirömürdehayvanâtınenâciziveenmuhtacıveenkederlisiolduğubirhâldeyalnızcüz’îbirhayatgeçirmektir.Sonratefessüh eder gider. İşte küfür; böyle mahiyet-i insaniyeyi yıkar, elmastan kömürekalbeder.

İkinciNoktaİman; nasıl ki bir nurdur, insanı ışıklandırıyor, üstünde yazılan bütün mektûbât-ı

samedâniyeyi okutturuyor. Öyle de, kâinatı dahi ışıklandırıyor. Zaman-ı mâzi vemüstakbeli,zulümâttankurtarıyor.Şusırrı,birvâkıada نم مهجرخی اونم ا نیذلا يلو ه للا117 رونلا ىلإ تاملظلا âyet-i kerîmesinin bir sırrına dair gördüğümbir temsil ile beyânederiz.Şöyleki:

Bir vâkıa-yı hayâliyede gördüm ki: İki yüksek dağ var birbirine mukabil, üstündedehşetli bir köprü kurulmuş. Köprünün altında pek derin bir dere… Ben o köprününüstündebulunuyorum.Dünyayıdahertarafıkaranlık,kesifbirzulümâtistilâetmişti.

Bensağtarafımabaktım.Nihayetsizbirzulümâtiçindebirmezar-ıekbergördüm,yanitahayyül ettim. Sol tarafıma baktım. Müthiş zulümât dalgaları içinde azîm fırtınalar,dağdağalar,dâhiyelerhazırlandığınıgörüyorgibioldum.Köprününaltınabaktım.Gayetderinbiruçurumgörüyorumzannettim.Bumüthişzulümâtakarşısönükbircepfenerimvardı. Onu istîmal ettim. Yarım yamalak ışığıyla baktım. Pek müthiş bir vaziyet banagöründü.Hattaönümdekiköprününbaşındaveetrafındaöylemüthişejderhalar,arslanlar,canavarlargöründüki; “Keşkebucep fenerimolmasa idi, budehşetlerigörmese idim.”dedim.Ofenerihangitarafaçevirdimise,öyledehşetleraldım.“Eyvâh!Şufener,başımabelâdır” dedim.Ona kızdım; o cep fenerini yere çarptım, kırdım.Güya onun kırılması,dünyayı ışıklandıran büyük elektrik lâmbasının düğmesine dokundum gibi birden ozulümâtboşandı.Hertarafolâmbanınnuruiledoldu.Herşeyinhakikatinigösterdi.

Page 70: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Baktımki:Ogördüğümköprü,gayetmuntazamyerde,ovaiçindebircaddedir.Vesağtarafımdagördüğümmezar-ı ekber;baştanbaşagüzel,yeşilbahçelerlenuranî insanlarıntaht-ıriyâsetindeibadetvehizmetvesohbetvezikirmeclisleriolduğunufarkettim.Vesoltarafımda, fırtınalı, dağdağalı zannettiğim uçurumlar, şâhikalar ise; süslü, sevimli,câzibedârolandağlarınarkalarındaazîmbir ziyafetgâh,güzelbir seyrangâh,yüksekbirnüzhetgâh bulunduğunu hayâl meyal gördüm. Ve o müthiş canavarlar, ejderhalarzannettiğimmahlûklarise;mûnisdeve,öküz,koyun,keçigibihayvanât-ıehliyeolduğunugördüm.118 نامیإلا رون ى لع ه لل دمحلا diyerek نم مهجرخی اونم ا نیذلا يلو ه للا

رونلا ىلإ تاملظلا âyet-ikerîmesiniokudum,ovâkıadanayıldım.

İşteoikidağ;mebde-ihayat,âhir-ihayat..yani,âlem-iarzveâlem-iberzâhtır.Oköprüise,hayatyoludur.Osağtarafise,geçmişzamandır.Soltarafise,istikbaldir.Ocepfeneriise,hodbinvebildiğineitimatedenvevahy-isemâvîyidinlemeyenenaniyet-iinsaniyedir.Ocanavarlarzannolunanşeylerise,âleminhâdisatıveacipmahlûkatıdır.

İşteenaniyetine itimateden,zulümât-ıgafletedüşen,dalâletkaranlığınamüptelâolanadam;ovâkıadaevvelkihâlimebenzerki,ocep fenerihükmündenâkısvedalâlet-âlûdmâlûmatilezaman-ımâziyi,birmezar-ıekbersuretindeveadem-âlûdbirzulümâtiçindegörüyor. İstikbali,gayet fırtınalıve tesadüfebağlıbirvahşetgâhgösterir.Hemherbirisi,birHakîm-iRahîm’in birermemur-umusahharı olan hâdisat vemevcudâtı,muzır birercanavarhükmündebildirir.

119 تاملظلا ىلإ رونلا نم مهنوجرخی توغاطلا مه ؤا يلوأ او رفك نیذلاو

hükmünemazhareder.

Eğer hidâyet-i ilâhiye yetişse, iman kalbine girse, nefsin firavuniyeti kırılsa,Kitabullah’ı dinlese, o vâkıada ikinci hâlime benzeyecek. O vakit, birden kâinat birgündüz rengini alır; nur-u ilâhî ile dolar.Âlem 120 ضرألاو تاو مسلا رون ه للا âyetiniokur.O vakit zaman-ımâzi, birmezar-ı ekber değil, belki her bir asrı bir nebinin veyaevliyanıntaht-ıriyâsetindevazife-iubûdiyetiîfâedenervâh-ısâfiyecemaatlerininvazife-ihayatlarını bitirmekle, 121 ربكأ ه للا diyerekmakamat-ı âliyeye uçmalarını vemüstakbeltarafınageçmelerinikalbgözüilegörür.

Sol tarafına bakar ki; dağlar-misal bazı inkılâbat-ı berzâhiye ve uhreviye arkalarında,cennetinbağlarındakisaadetsaraylarındakurulmuşbirziyafet-irahmaniyeyionur-uimanile uzaktan uzağa fark eder. Ve fırtına ve zelzele, tâun gibi hâdiseleri, birer musahharmemur bilir. Bahar fırtınası ve yağmur gibi hâdisatı; sureten haşîn, mânen çok latîfhikmetleremedârgörüyor.Hattamevti,hayat-ıebediyeninmukaddimesivekabri,saadet-iebediyeninkapısıgörüyor.Dahasaircihetlerisenkıyaseyle.Hakikatitemsiletatbiket.

Page 71: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

ÜçüncüNoktaİmanhemnurdur, hemkuvvettir.Evet hakiki imanı elde eden adam, kâinatameydan

okuyabilir ve imanın kuvvetine göre hâdisatın tazyikatından kurtulabilir. ىلع تلكوته122 للا der,sefine-ihayattakemâl-iemniyetlehâdisâtındağlarvâridalgalarıiçindeseyraneder.BütünağırlıklarınıKadîr-iMutlak’ınyed-ikudretineemaneteder,rahatladünyadangeçer,berzâhtaistirahateder.Sonrasaadet-iebediyeyegirmekiçincenneteuçabilir.Yoksatevekkületmezse,dünyanınağırlıklarıuçmasınadeğil,belkiesfel-isâfilîneçeker.Demek;imantevhidi,tevhidteslimi,teslimtevekkülü,tevekkülsaadet-idâreyniiktizaeder.

Fakat yanlış anlama! Tevekkül, esbabı bütün bütün reddetmek değildir. Belki esbabı,dest-i kudretin perdesi bilip riayet ederek; esbaba teşebbüsü ise, bir nevi dua-yı fiilîtelâkkiederek;müsebbebatı,yalnızCenâb-ıHak’tanistemekveneticeleriO’ndanbilmekveO’naminnettarolmaktanibarettir.

Tevekküledenveetmeyeninmisalleri,şuhikâyeyebenzer:

Vaktiyle iki adam; hem bellerine, hem başlarına ağır yükler yüklenip, büyük birsefineyebirbiletalıpgirdiler.Birisigirergirmezyükünügemiyebırakıp,üstündeoturupnezâreteder.Diğerihemahmak,hemmağrurolduğundanyükünüyerebırakmıyor.

Onadenildi:“Ağıryükünügemiyebırakıprahatet.”

Odedi:“Yok,benbırakmayacağım.Belkizâyiolur.Benkuvvetliyim.Malımı,belimdevebaşımdamuhafazaedeceğim.”

Yineonadenildi:“Bizivesizikaldıranşuemniyetlisefine-isultaniyedahakuvvetlidir.Dahaziyadeiyimuhafazaeder.Belkibaşındöner,yükünileberaberdenizedüşersin.Hemgittikçe kuvvetten düşersin. Şu bükülmüş belin, şu akılsız başın gittikçe ağırlaşan şuyükleretâkatgetiremeyecek.Kaptandahieğersenibuhâldegörse,yadivânedirdiyesenitardedecek.Ya,‘Haindir,gemimiziithamediyor,bizimleistihzaediyor,hapsedilsin.’diyeemredecektir.Hemherkesemaskaraolursun.Çünküehl-idikkatnazarında,zaafıgösterentekebbürün ile,aczigösterengururun ile, riyâyıvezilletigösteren tasannuun ilekendinihalkamudhike yaptın. Herkes sana gülüyor.” denildikten sonra o bîçârenin aklı başınageldi, yükünü yere koydu, üstünde oturdu. “Oh!.. Allah senden razı olsun! Zahmetten,hapisten,maskaralıktankurtuldum.”dedi.

İşteeytevekkülsüzinsan!Sendebuadamgibiaklınıbaşınaal, tevekkület.Tâbütünkâinatın dilenciliğinden ve her hâdisenin karşısında titremekten ve hodfuruşluktan vemaskaralıktanveşekâvet-iuhreviyedenvetazyikât-ıdünyeviyehapsindenkurtulasın..

DördüncüNoktaİman,insanıinsaneder.Belkiinsanısultaneder.Öyleise,insanınvazife-iasliyesi,iman

Page 72: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

veduadır.Küfür,insanıgayetâcizbircanavarhayvaneder.

Şu meselenin binler delillerinden yalnız hayvan ve insanın dünyaya gelmelerindekifarkları, omeseleye vâzıh bir delildir.Ve bir burhan-ı kâtı’dır.Evet, insaniyet, iman ileinsaniyetolduğunu,insanilehayvanındünyayagelişindekifarklarıgösterir.

Çünkü hayvan, dünyaya geldiği vakit, âdeta başka bir âlemde tekemmül etmiş gibiistidadınagöremükemmelolarakgelir,yanigönderilir.Yaikisaatte,yaikigündeveyaikiayda, bütün şerait-i hayatiyesini ve kâinatla olan münasebetini ve kavanin-i hayatınıöğrenir,melekesahibiolur.İnsanınyirmisenedekazandığıiktidar-ıhayatiyeyivemeleke-iameliyeyi,yirmigündeserçevearıgibibirhayvantahsileder,yanionailhamolunur.

Demek; hayvanın vazife-i asliyesi, taallümle tekemmül etmek değildir. Ve marifetkesbetmekle terakki etmek değildir. Ve aczini göstermekle meded istemek, dua etmekdeğildir.Belkivazifesi;istidadınagöretaammüldür,ameletmektir,ubûdiyet-ifiiliyedir.

İnsanise,dünyayagelişindeherşeyiöğrenmeyemuhtaç123vehayatkanunlarınacâhil,hatta yirmi senede tamamen şerait-i hayatı öğrenemiyor. Belki âhir-i ömrüne kadaröğrenmeyemuhtaç,hemgayetâcizvezayıfbirsurettedünyayagönderilip,bir-ikisenedeancak ayağa kalkabiliyor. On beş senede ancak zarar ve menfaatı fark eder. Hayat-ıbeşeriyeninmuavenetiyle,ancakmenfaatlerinicelpvezararlardansakınabilir.

Demekki, insanın vazife-i fıtriyesi; taallümle tekemmüldür, dua ile ubûdiyettir. Yani:“Kimin merhametiyle böyle hakîmâne idare olunuyorum? Kimin keremiyle böylemüşfikâneterbiyeolunuyorum?Nasılbirisininlütuflarıylaböylenâzeninânebesleniyorumve idare ediliyorum?”bilmektir.Vebinden ancakbirisine eli yetişemediği hâcâtına dairKâdiü’l-hâcât’a lisân-ı acz ve fakr ile yalvarmaktır.. ve istemek ve dua etmektir. Yaniaczinvefakrıncenâhlarıylamakam-ıâlâ-yıubûdiyeteuçmaktır.

Demekinsan,buâlemeilimveduavasıtasıylatekemmületmekiçingelmiştir.Mahiyetveistidatitibarıylaherşeyilmebağlıdır..vebütünulûm-uhakikiyeninesâsıvemadenivenuruveruhu,marifetullahtır..veonunüssü’l-esasıdaiman-ıbillâhtır.

Hem insan,nihayetsizacziylenihayetsizbeliyyâtamaruzvehadsizâdânınhücumunamüptelâ.. venihayetsiz fakrıylaberabernihayetsizhâcâtagiriftarvenihayetsizmetâlibemuhtaç olduğundan; vazife-i asliye-i fıtriyesi, imandan sonra duadır. Dua ise, esâs-ıubûdiyettir.124

Nasılbirçocuk,eliyetişmediğibirmeramını,birarzusunueldeetmekiçinyaağlar,yaister.Yani;yafiilî,yakavlîlisân-ıacziylebirduaeder.Maksudunamuvaffakolur.Öyledeinsan, bütün zîhayat âlemi içinde nâzik, nâzenin, nâzdar bir çocuk hükmündedir.Rahmânürrahîm’in dergâhında ya zaaf ve acziyle ağlamak veya fakr ve ihtiyacıyla duaetmek gerektir. Tâ ki,makâsıdı onamusahhar olsun veya teshirin şükrünü eda etsin.125

Yoksa bir sinekten vaveylâ eden ahmak ve haylaz bir çocuk gibi; “Ben kuvvetimle bu

Page 73: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

kabil-i teshirolmayanvebindereceondankuvvetliolanacibşeyleri teshirediyorumvefikirvetedbirimlekendimeitaatettiriyorum.”deyipküfrân-ınimetesapmak,insaniyetinfıtrat-ıasliyesinezıtolduğugibi,şiddetlibirazabakendinimüstehakeder.126

BeşinciNoktaİman, duayı bir vesile-i kat’iye olarak iktiza ettiği.. ve fıtrat-ı insaniye, onu şiddetle

istediğigibi;Cenâb-ıHakdahi“Duanızolmazsaneehemmiyetinizvar?”mealinde: ام لق127 مك ؤا عد الول يبر مكب ا ؤبعی ferman ediyor. Hem 128 مكل بجتسأ ي نوعداemrediyor.

Eğer desen: “Birçok defa dua ediyoruz, kabul olmuyor. Hâlbuki âyet umumîdir; herduayacevapvarifadeediyor.”

Elcevap:Cevapvermek ayrıdır, kabûl etmek ayrıdır.Her dua için cevapvermekvar;fakatkabûletmek,hemayn-ımatlubuvermek,Cenâb-ıHakk’ınhikmetinetâbidir.

Meselâ;Hastabirçocukçağırır:“YâHekim!Banabak.”

Hekim:“Lebbeyk”der.“Neistersin?”cevapverir.

Çocuk:“Şuilâcıverbana”der.

Hekimise;yaaynenistediğiniverir,yahutonunmaslahatınabinaenondandahaiyisiniverir,yahuthastalığınazararolduğunubilir,hiçvermez.

İşteCenâb-ıHak;Hakîm-iMutlak,hâzır,nâzırolduğuiçinabdinduasınacevapverir.Vahşet ve kimsesizlik dehşetini, huzuruyla ve cevabıyla ünsiyete çevirir. Fakat insanınhevâ-perestâne ve heveskârâne tahakkümüyle değil, belki hikmet-i rabbâniyeniniktizasıylayamatlubunuveyadahaevlâsınıverirveyahiçvermez.

Hemduabirubûdiyettir.Ubûdiyetise;semerâtı,uhreviyedir.Dünyevîmaksatlarise;oneviduaveibadetinvakitleridir.Omaksatlar,gayelerideğil.Meselâ:Yağmurnamazıveduasıbir ibadettir.Yağmursuzluk,o ibadetinvaktidir.Yoksaoibadetveodua,yağmurugetirmekiçindeğildir.Eğersırfoniyetileolsa;odua,oibadethâlisolmadığındankabûlelâyıkolmaz.

Nasılkigüneşingurubu,akşamnamazınınvaktidir.Hemgüneşinveayın tutulmaları,küsûf ve husûf namazları denilen iki ibadet-i mahsusanın vakitleridir. Yani gece vegündüzün nuranî âyetlerinin nikaplanmasıyla129 bir azamet-i ilâhiyeyi ilâna medârolduğundan,Cenâb-ıHakibadınıovakittebirneviibadetedaveteder.Yoksaonamaz–açılması ve ne kadar devametmesi,müneccimhesabıylamuayyenolan– ay ve güneşinhusûfveküsûflarınıninkişaflarıiçindeğildir.

Aynıonungibi;yağmursuzlukdahi,yağmurnamazınınvaktidir.Vebeliyyelerinistilâsıve muzır şeylerin tasallutu, bazı duaların evkât-ı mahsusalarıdır ki; insan o vakitlerde

Page 74: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

aczinianlar,duaileniyazileKadîr-iMutlak’ındergâhınailticaeder.

Eğer dua çok edildiği hâlde, beliyyeler def’olunmazsa, denilmeyecek ki: “Dua kabûlolmadı.” Belki denilecek ki: “Duanın vakti, kaza olmadı.” Eğer Cenâb-ı Hak fazl vekeremiylebelâyıref’etse–nurunalânur–ovakitduavaktibiter,kazaolur.

Demek dua, bir sırr-ı ubûdiyettir. Ubûdiyet ise, hâlisen livechillâh olmalı.130 Yalnızaczini izhar edip, dua ile ona iltica etmeli. Rubûbiyetine karışmamalı. Tedbiri onabırakmalı.Hikmetineitimadetmeli.Rahmetiniithametmemeli.

Evethakikat-ihâldeâyât-ıbeyyinâtınbeyânıylasabitolan;bütünmevcudât,herbirisibirermahsustesbihvebirerhusûsîibadet,birerhassecdeettiklerigibi;131bütünkâinattandergâh-ıilâhîyegiden,birduadır.

•Ya istidat lisanıyladır; bütün nebâtatın duaları gibi ki, her biri lisân-ı istidadıylaFeyyaz-ı Mutlak’tan bir suret taleb ediyorlar ve esmâsına bir mazhariyet-i münkeşifeistiyorlar.

•Veyaihtiyac-ı fıtrî lisanıyladır;bütünzîhayatın, iktidarlarıdahilindeolmayanhâcât-ızarûriyeleri için dualarıdır ki, her birisi o ihtiyac-ı fıtrî lisanıyla Cevâd-ı Mutlak’tanidâme-ihayatlarıiçinbirnevirızıkhükmündebazımetâlibiistiyorlar.

•Veyalisân-ıızdırarıylabirduadırki;muztarkalanherbirzîruh;kat’îbirilticaileduaeder,birhâmi-imeçhulüneilticaeder,belkiRabb-iRahîm’ineteveccüheder.Buüçnevidua,birmâniolmazsadaimamakbuldür.

•Dördüncüneviki;enmeşhurudur,bizimduamızdır.Budaikikısımdır;Biri,fiilîvehâlî;diğeri,kalbîvekalîdir.

•Meselâesbabateşebbüs,birdua-yıfiilîdir.Esbabıniçtimaı;müsebbebiîcadetmekiçindeğil,belki lisân-ıhâl ilemüsebbebiCenâb-ıHak’tan istemek içinbirvaziyet-imarziyealmaktır. Hatta çift sürmek, hazine-i rahmet kapısını çalmaktır. Bu nevi dua-yı fiilî,Cevâd-ı Mutlak’ın isim ve unvanına müteveccih olduğundan, kabûle mazhariyetiekseriyet-imutlakadır.

•İkinci kısım; lisan ile, kalb ile dua etmektir. Eli yetişmediği bir kısım metâlibiistemektir.Bununenmühimciheti,engüzelgayesi,entatlımeyvesişudurki:Duaedenadamanlarki;birisivar,onunhâtırât-ıkalbiniişitir,herşeyeeliyetişir,herbirarzusunuyerinegetirebilir,aczinemerhameteder,fakrınamedeteder.

İşteeyâcizinsanveeyfakirbeşer!Duagibihazine-irahmetinanahtarıvetükenmezbirkuvvetinmedârıolanbirvesileyieldenbırakma.Onayapış,âlâ-yıilliyyîn-iinsaniyeteçık.Birsultangibibütünkâinatındualarını,kendiduaniçineal.Birabd-iküllîvebirvekil-iumumîgibi132 نیعتسن كایإو de,kâinatıngüzelbirtakvimiol.116“Biz insanı enmükemmel surette yarattık.Sonra daonu en aşağı derekeyedüşürdük.Ancak iman edipgüzel ve

Page 75: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

makbulişleryapanlarmüstesnadır.”(Tînsûresi,95/4-6).

117“Allahimanedenlerinyardımcısıdır,onlarıkaranlıklardanaydınlığaçıkarır.”(Bakarasûresi,2/257).

118LutfettiğiimannûrundandolayıhamdolsunAllah’a.

119“İnkâredenlerindostlarıisetağutlaroluponlarıaydınlıktankaranlıklaragötürürler.”(Bakarasûresi,2/257).

120“Allahgöklerinveyerinnûrudur.”(Nûrsûresi,24/35)

121Sadecebüyüklüktedeğilhiçbirkonudaeşivebenzeriolmayan,başkabirşeyKendisiylekıyasbileedilemeyecekyegânebüyük,Allah’tır.

122“Allah’atevekkülettim.(Allahkerîm..!)”(Hûdsûresi,11/56)

123Bkz.: “Allah sizi analarınızın karınlarından öyle bir halde çıkardı ki hiçbir şey bilmiyordunuz. Öyle iken sizekulaklar,gözler,kalplerverdikişükredesiniz.”(Nahlsûresi,16/78).

124Bkz.:Bakara sûresi,2/186;Mü’min sûresi,40/60;Furkan sûresi,25/77.Ayrıca“Duâ, ibadetinözüdür.” (Tirmizî,deavât1)ve“Duânınkendisiibadettir.”(Tirmizî,tefsîrusûre(2)16)anlamındahadîs-işeriflerbulunmaktadır.

125Bkz.:Hacsûresi,22/36.

126Bkz.:İbrahimsûresi,14/7.

127Furkansûresi,25/77.

128“Banaduaedin,sizecevapvereyim.”(Mü’minsûresi,40/60)

129Bkz.: “Biz gece ve gündüzü kudretimizi gösteren iki delil kıldık. Gece delili ay’ı sildik, gündüz delili güneşiaydınlatıcıyaptık.”(İsrâsûresi,17/12).

130KulluğunsırfAllahiçinyapılacağınıbelirtenâyet-ikerîmelerdenbirkısmıiçinbkz.:Fâtihasûresi,1/5;Nisâsûresi,4/146;En’âmsûresi,6/162;A’râfsûresi,7/29;…

131Varlığın tesbih, secdeve ibadetlerinedair âyet-i kerîmelerdenbir kısmı içinbkz.:Nahl sûresi, 16/49; İsrâ sûresi,17/44;Meryemsûresi,19/93;Hacsûresi,22/18;…

132“Yalnızsendenmedetumarız.”(Fâtihasûresi,1/5)

Page 76: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

İkinciMebhas(İnsanınSaadetveŞekâvetineMedârBeşNükte’denibarettir.)

İnsanahsen-itakvimdeyaratıldığıveonagayetcâmibiristidatverildiğiiçinesfel-isâfilîndentââlâ-yıilliyyîne;133ferştentâarşa,zerredentâşemsekadardizilmişolanmakamâta,merâtibe,derecâta,derekâtagirebilirvedüşebilirbirmeydan-ı imtihana atılmış, nihayetsiz sukut ve suûda giden iki yol134 onunönündeaçılmışbirmucize-ikudretvenetice-ihilkatveacûbe-isanatolarakşudünyayagönderilmiştir. İşte insanın şudehşetli terakki ve tedennisinin sırrını“BeşNükte”debeyânedeceğiz.

BirinciNükteİnsan, kâinatın ekser envâına muhtaç ve alâkadardır. İhtiyacâtı, âlemin her tarafına

dağılmış;arzularıebedekadaruzanmış.Birçiçeği istediğigibi,kocabirbaharıda ister.Bir bahçeyi arzu ettiği gibi, ebedî cenneti de arzu eder. Bir dostunu görmeğe müştakolduğu gibi, Cemîl-i Zülcelâl’i de görmeye müştaktır. Başka bir menzilde duran birsevdiğini ziyaret etmek için o menzilin kapısını açmaya muhtaç olduğu gibi; berzâhagöçmüş yüzde doksan dokuz ahbabını ziyaret etmek ve firak-ı ebedîden kurtulmak içinkoca dünyanın kapısını kapayacak ve bir mahşer-i acâib olan âhiret kapısını açacak,dünyayı kaldırıp âhireti yerine kuracak ve koyacak bir Kadîr-i Mutlak’ın dergâhınailticayamuhtaçtır.

İşte şuvaziyettebir insanahakikiMâbûdolacak;yalnız,her şeyindizginielinde,herşeyinhazinesiyanında,herşeyinyanındanâzır,hermekândahâzır,mekândanmünezzeh,aczden müberrâ, kusurdan mukaddes, nakstan muallâ bir Kadîr-i Zülcelâl, bir Rahîm-iZülcemâl,birHakîm-iZülkemâlolabilir.Çünkünihayetsizhâcât-ı insaniyeyiîfâedecek,ancaknihayetsizbirkudretvemuhitbir ilimsahibiolabilir.Öyle ise,ma’bûdiyete lâyıkyalnızO’dur.

İşteeyinsan!EğeryalnızO’naabdolsan,bütünmahlûkatüstündebirmevkikazanırsın.Eğerubûdiyettenistinkâfetsen,âcizmahlûkatazelilbirabdolursun.Eğerenaniyetineveiktidarınagüveniptevekkülveduayıbırakıp,tekebbürvedâvayasapsan;ovakitiyilikveîcadcihetindearıvekarıncadandahaaşağı,örümcekvesinektendahazayıfdüşersin.Şervetahripcihetindedağdandahaağır,tâundandahamuzırolursun.

Evet ey insan! Sende iki cihet var.Birisi: İcad ve vücûd ve hayır vemüsbet ve fiilcihetidir.Diğeri:Tahrip,adem,şer,nefy,infialcihetidir.

Birinci cihet itibarıyla; arıdan, serçeden aşağı; sinekten, örümcekten daha zayıfsın.İkinci cihet itibarıyla; dağ, yer, göklerden geçersin. Onların çekindiği ve izhâr-ı acz

Page 77: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

ettikleribiryükükaldırırsın.135Onlardandahageniş,dahabüyükbirdairealırsın.Çünküsen,iyilikveîcadettiğinvakityalnızvüs’atinnisbetinde,elinulaşacakderecede,kuvvetinyetişecek mertebede iyilik ve îcad edebilirsin. Eğer fenâlık ve tahrip etsen, o vakitfenâlığıntecavüzvetahribinintişareder.

Meselâküfür;birfenâlıktır,birtahriptir,biradem-itasdiktir.Fakatotekseyyie,bütünkâinatın tahkirini ve bütün esmâ-yı ilâhiyenin tezyifini, bütün insaniyetin terzilinitazammuneder.Çünküşumevcudâtınâlîbirmakamı,ehemmiyetlibirvazifesivardır.Ziraonlar,mektubat-ırabbaniyevemerayâ-yısübhaniyevememurîn-iilâhiyedirler.

Küfür ise; onları aynadarlık ve vazifedarlık ve mânidârlık makamından düşürüp,abesiyet ve tesadüfün oyuncağı derekesine ve zevâl ve firakın tahribiyle çabuk bozulupdeğişenmevâdd-ıfâniyeyeveehemmiyetsizlik,kıymetsizlik,hiçlikmertebesineindirdiğigibi..bütünkâinattavemevcudâtınaynalarındanakışlarıvecilvelerivecemâllerigörünenesmâ-yıilâhiyeyiinkâriletezyifeder.

Veinsanlıkdenilen,bütünesmâ-yıkudsiye-iilâhiyenincilvelerinigüzelceilânedenbirkaside-imanzume-i hikmet ve bir şecere-i bâkiyenin cihâzâtını câmi çekirdek-misal birmucize-i kudret-i bâhire ve emanet-i kübrâyı uhdesine almakla yer, gök, dağa tefevvukeden ve melâikeye karşı rüçhâniyet kazanan bir sahib-i mertebe-i hilâfet-i arziyeyi; enzelilbirhayvan-ıfâni-izâildendahazelil,dahazayıf,dahaâciz,dahafakirbirderekeyeatar.Vemânâsız,karmakarışık,çabukbozulurbirâdilevhaderekesineindirir.

Elhâsıl:Nefs-iemmâretahripveşercihetindenihayetsizcinâyetişleyebilir,fakatîcadvehayırdaiktidarıpekazdırvecüz’îdir.Evet,birhâneyibirgündeharapeder,yüzgündeyapamaz.

Lâkineğerenaniyetibıraksa,hayrıvevücûdutevfik-iilâhiyedenistese,şervetahriptenve nefse itimattan vazgeçse, istiğfar ederek tam abd olsa; o vakit مهت ایس ه للا لدبی136 تانسح sırrına mazhar olur. Ondaki nihayetsiz kabiliyet-i şer, nihayetsiz kabiliyet-ihayrainkılâbeder.“Ahsen-itakvim”kıymetinialır,âlâ-yıilliyyîneçıkar.

İşte ey gafil insan! Bak Cenâb-ı Hakk’ın fazlına ve keremine: Seyyieyi bir iken binyazmak, haseneyi bir yazmak veya hiç yazmamak adâlet olduğu hâlde; bir seyyieyi biryazar, bir haseneyi on, bazen yetmiş, bazen yedi yüz, bazen yedi bin yazar.137 Hem şunüktedenanlaki;omüthişcehennemegirmekceza-yıameldir,ayn-ıadldir.Fakatcennetegirmek,mahz-ıfazldır.

İkinciNükteİnsanda iki vecih var. Birisi: Enaniyet cihetinde şu hayat-ı dünyeviyeye nâzırdır.

Diğeri:Ubûdiyetcihetindehayat-ıebediyeyebakar.

•Evvelki vecih itibarıylaöylebir bîçâremahluktur ki; sermayesi yalnız ihtiyârdanbir

Page 78: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

şa’re(saç)gibicüzîbircüz-üihtiyârîveiktidardanzayıfbirkesbvehayattançabuksönerbirşûleveömürdençabukgeçerbirmüddetçikvemevcûdiyettençabukçürürküçükbircisimdir.Ohâliyleberaberkâinatıntabakatındaserilmişhadsizenvâınhesapsızefradındannazik,zayıfbirfertolarakbulunuyor.

•İkinci vecih itibarıyla ve bilhassa ubûdiyete müteveccih acz ve fakr cihetinde pekbüyükbirvüs’ativar.Pekbüyükbirehemmiyetibulunuyor.ÇünküFâtır-ıHakîm,insanınmahiyet-imâneviyesindenihayetsizazîmbiraczvehadsizcesîmbirfakrdercetmiştir.Tâki,kudretinihayetsizbirKadîr-iRahîmvegınasınihayetsizbirGaniyy-iKerîmbirZât’ınhadsiztecelliyâtınacâmigenişbiraynaolsun.

Evetinsanbirçekirdeğebenzer.Nasılkioçekirdeğekudrettenmânevîveehemmiyetlicihâzâtvekaderdenincevekıymetliprogramverilmiş.Tâki,toprakaltındaçalışıp,tâodar âlemden çıkıp, geniş olan hava âlemine girip, Hâlık’ından istidat lisanıyla bir ağaçolmasınıisteyip,kendinelâyıkbirkemâlbulsun.Eğeroçekirdek,sû-imizacındandolayıonaverilencihâzât-ımâneviyeyi,toprakaltındabazımevâdd-ımuzırrayıcelbinesarfetse;o dar yerde, kısa bir zamanda faydasız tefessüh edip çürüyecektir. Eğer o çekirdek, omânevîcihâzâtını138ى ونلاو بحلا قلاف ’nınemr-itekvînîsiniimtisâlediphüsn-üistîmaletse;odarâlemdençıkacak,meyvedârkocabirağaçolmaklaküçücükcüz’îhakikativeruh-umânevîsi,büyükbirhakikat-ikülliyesuretinialacaktır.İşteaynenonungibi;insanınmahiyetine,kudrettenehemmiyetlicihâzâtvekaderdenkıymetliprogramlartevdiedilmiş.

Eğer insan, şu dar âlem-i arzîde, hayat-ı dünyeviye toprağı altında o cihâzât-ımâneviyesininefsinhevesâtınasarfetse;bozulançekirdekgibibircüz’îtelezzüziçinkısabir ömürde, dar bir yerde ve sıkıntılı bir hâlde çürüyüp tefessüh ederek, mesuliyet-imâneviyeyibedbahtruhunayüklenecek,şudünyadangöçüpgidecektir.

Eğeroistidatçekirdeğiniİslâmiyetsuyuile, imanınziyâsıylaubûdiyet toprağıaltındaterbiye ederek, evâmir-i Kur’âniye’yi imtisâl edip cihâzât-ı mâneviyesini hakikigayelerine tevcih etse, elbette âlem-imisal ve berzâhta dal ve budak verecek ve âlem-iâhiretvecennettehadsizkemâlâtvenimetleremedârolacakbirşecere-ibâkiyeninvebirhakikat-idâimenincihâzâtınacâmikıymettarbirçekirdekverevnakdârbirmakinevebuşecere-ikâinatınmübarekvemünevverbirmeyvesiolacaktır.

Evethakikiterakkiise;insanaverilenkalb,sır,ruh,akılhattahayâlvesairkuvvelerinhayat-ıebediyeyeyüzleriniçevirerek,herbirikendinelâyıkhusûsîbirvazife-iubûdiyetilemeşgulolmaktadır.Yoksaehl-idalâletinterakkizannettikleri,hayat-ıdünyeviyeninbütüninceliklerine girmek ve zevklerinin her çeşitlerini, hatta en süflisini tatmak için bütünletâifinivekalbveaklınınefs-iemmâreyemusahharedipyardımcıverse;oterakkideğil,sukuttur.

Şuhakikatibirvâkıa-yıhayâliyede,şöylebirtemsildegördümki:

Page 79: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Benbüyükbirşehregiriyorum.Baktımki,oşehirdebüyüksaraylarvar.Bazısaraylarınkapısınabakıyorum,gayetşenlik,parlakbir tiyatrogibinazar-ıdikkaticelbeder,herkesieğlendirirbircâzibedarlıkvardı.Dikkatettimki,o sarayınefendisikapıyagelmiş, it ileoynuyor ve oynamasına yardım ediyor. Hanımlar, yabanî gençlerle tatlı sohbetlerediyorlar.Yetişmişkızlardahi,çocuklarınoynamasınıtanzimediyorlar.Kapıcıdaonlarakumandanlıkedergibibiraktör tavrınıalmış.Ovakitanladımki,okocasarayın içerisibomboş.Hep nazik vazifelermuattal kalmış.Ahlâkları sukut etmiş ki, kapıda bu suretialmışlardır.

Sonrageçtim,birbüyüksarayadaharastgeldim.Gördümki;kapıdauzanmışvefâdârbiritvekaba,sert,sâkinbirkapıcıvesönükbirvaziyetvardı.Merakettim.Neiçinoöyle,buböyle?İçeriyegirdim.Baktımki,içerisiçokşenlik.Dairedaireüstünde,ayrıayrınazikvazifelerilesarayehlimeşguldürler.Birincidairedekiadamlarsarayınidaresini,tedbirinigörüyorlar. Üstündeki dairede kızlar, çocuklar ders okuyorlar. Daha üstünde hanımlar,gayet latîf sanatlar, güzel nakışlarla iştigal ediyorlar. En yukarıda efendi, padişahlamuhabereediphalkınistirahâtınıteminiçinvekendikemâlâtıveterakkiyâtıiçinkendinehasveulvîvazifeler ile iştigalediyorgördüm.Benonlaragörünmediğim için,“Yasak!”demediler,gezebildim.Sonraçıktım,baktım.Oşehrinhertarafındabuikikısımsaraylarvar.Sordum,dediler:“Okapısışenlikveiçiboşsaraylar,kâfirlerinilerigelenlerinindirveehl-idalâletindir.Diğerleri,nâmusluMüslümanbüyüklerinindir.”

Sonrabirköşedebirsarayarastgeldim.Üstünde“Said” isminigördüm.Merakettim.Daha dikkat ettim, suretimi üstünde gördüm gibi bana geldi. Kemâl-i taaccübümdenbağırarak, aklım başıma geldi, ayıldım. İşte o vâkıa-yı hayâliyeyi sana tâbir edeceğim.Allahhayıretsin.

İşte o şehir ise, hayat-ı içtimâiye-yi beşeriye vemedîne-imedeniyet-i insaniyedir. Osaraylarınherbirisi,birer insandır.Osarayehli ise; insandakigöz,kulak,kalb, sır, ruh,akılgibi letâifvenefisvehevâvekuvve-i şeheviyevekuvve-igadabiyegibi şeylerdir.Her bir insanda her bir latîfenin ayrı ayrı vazife-i ubûdiyetleri var. Ayrı ayrı lezzetleri,elemleri var. Nefis ve hevâ, kuvve-i şeheviye ve gadabiye, birer kapıcı ve ithükmündedirler. İşte o yüksek letâifi, nefis ve hevâya musahhar etmek ve vazife-iasliyelerini unutturmak, elbette sukuttur, terakki değildir. Sair cihetleri sen tâbiredebilirsin.

ÜçüncüNükteİnsan, fiil ve amel cihetinde ve sa’y-ı maddî itibarıyla zayıf bir hayvandır, âciz bir

mahluktur.Onunocihettekidaire-itasarrufâtıvemâlikiyetiokadardardırki,eliniuzatsaonayetişebilir.Hatta,insanınelinedizgininiverenhayvanât-ıehliye,insanınzaafveaczve tembelliğinden birer hisse almışlardır ki; yâbâni emsallerine kıyas edildikleri vakit,azîmfarkgörünür..ehlîkeçiveöküz,yabanîkeçiveöküzgibi.

Page 80: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Fakat o insan, infiâl ve kabûl ve dua ve suâl cihetinde, şu dünya hanında aziz biryolcudur..veöylebirKerîm’emisafirolmuşki;nihayetsizrahmethazinelerinionaaçmış..ve hadsiz bedî masnûâtını ve hizmetkârlarını ona musahhar etmiş.. ve o misafirintenezzühünevetemaşasınaveistifadesineöylebüyükbirdaireaçıpmüheyyâetmiştirki;odairenin nısf-ı kutru, yani merkezden muhit hattına kadar, gözün kestiği miktar, belkihayâlingittiğiyerekadargeniştirveuzundur.

İşteeğerinsan,enaniyetineistinadedip,hayat-ıdünyeviyeyigaye-ihayâlederekderd-imaîşet içinde, muvakkat bazı lezzetler için çalışsa, gayet dar bir daire içinde boğulurgider. Ona verilen bütün cihâzât ve âlât ve letâif, ondan şikâyet ederekHaşir’de onunaleyhindeşehâdetedeceklerdirvedâvâcıolacaklardır.139

Eğer kendini misafir bilse, misafir olduğu Zât-ı Kerîm’in izni dairesinde sermaye-iömrünüsarfetse,öylegenişbirdaireiçindeuzunbirhayat-ıebediyeiçingüzelçalışırveteneffüs edip istirahat eder. Sonra, âlâ-yı illiyyîne kadar gidebilir. Hem de bu insanaverilenbütüncihâzâtveâlât,ondanmemnunolarakâhirettelehindeşehâdetederler.Evet,insanaverilenbütüncihâzât-ıacîbe,buehemmiyetsizhayat-ıdünyeviyeiçindeğil;belki,pekehemmiyetlibirhayat-ıbâkiyeiçinverilmişler.

Çünkü insanı, hayvananisbet etsekgörüyoruzki; insan, cihâzât ve âlât itibarıyla çokzengindir.Yüzderecehayvandandahaziyadedir.Hayat-ıdünyeviyelezzetindevehayvanîyaşayışındayüzdereceaşağıdüşer.

Çünkü her gördüğü lezzetinde, binler elem izi vardır. Geçmiş zamanın elemleri vegelecekzamanınkorkularıveherbirlezzetindahielem-izevâli,onunzevklerinibozuyorvelezzetindebirizbırakıyor.

Fakat hayvan öyle değil. Elemsiz bir lezzet alır, kedersiz bir zevk eder. Ne geçmişzamanınelemlerionuincitir,nedegelecekzamanınkorkularıonuürkütür.Rahatlayaşar,yatar,Hâlık’ınaşükreder.

Demek ahsen-i takvim suretinde yaratılan insan, hayat-ı dünyeviyeye hasr-ı fikr etse;yüz derece sermayece hayvandan yüksek olduğu hâlde, yüz derece serçe kuşu gibi birhayvandan aşağı düşer. Başka bir yerde bir temsil ile bu hakikati beyân etmiştim.Münasebetgeldi,yineotemsilitekrarediyorum.Şöyleki:

Biradam,birhizmetkârınaonaltınverip,“Mahsusbirkumaştanbirkatelbiseyaptır”emreder. İkincisine, bin altın verir, bir pusula –içinde bazı şeyler yazılı– o hizmetkârıncebinekoyar,birpazaragönderir.Evvelkihizmetkâronaltınileâlâkumaştanmükemmelbirelbisealır.İkincihizmetkâr,divânelikedip,evvelkihizmetkârabakıp,cebinekonulanhesappusulasınıokumayarakbirdükkâncıyabinaltınvererekbirkatelbiseistedi.İnsafsızdükkâncıdakumaşınençürüğündenbirkatelbiseverdi.Obedbahthizmetkâr,seyyidininhuzurunageldiveşiddetlibir te’dibgördüvedehşetlibirazapçekti.İşteednâbirşuuruolananlarki, ikincihizmetkâraverilenbinaltın,birkatelbisealmakiçindeğildir.Belki

Page 81: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

mühimbirticaretiçindir.

Aynenonungibi;insandakicihâzât-ımâneviyeveletâif-iinsaniyeki,herbirisihayvananisbeten yüz derece inbisat etmiş. Meselâ güzelliğin bütün merâtibini fark eden insangözü..ve taamlarınbütün,çeşitçeşitezvâk-ımahsusalarını temyizedeninsanınzâika-yılisaniyesi.. ve hakâikin bütün inceliklerine nüfuz eden insanın aklı.. ve kemâlâtın bütünenvâına müştak insanın kalbi gibi sair cihazları, âletleri nerede! Hayvanın pek basityalnızbir-ikimertebeinkişafetmişâletlerinerede!..Yalnızşukadarfarkvarki;hayvan,kendinehasbiramelde–münhasıranohayvanda–bircihaz-ımahsusziyadeinkişafeder.Fakatoinkişaf,husûsîdir.

İnsanın cihâzât cihetiyle zenginliği şu sırdandır ki; akıl ve fikir sebebiyle insanınhasseleri,duygularıfazlainkişafveinbisatpeydâetmiştir..veihtiyacâtınkesretisebebiyleçok, çeşit çeşit hissiyat peydâ olmuştur.. ve hassasiyeti çok tenevvü etmiş.. ve fıtratıncâmiiyetisebebiylepekçokmakâsıdamütevecciharzularamedârolmuşvepekçokvazife-ifıtriyesibulunduğusebebiyle,âlâtvecihâzâtıziyadeinbisatpeydâetmiştir..veibadâtınbütünenvâınamüstaidbir fıtrattayaratıldığı içinbütünkemâlâtın tohumlarınacâmibiristidatverilmiştir.

İşteşuderececihâzâtçazenginlikvesermayecekesret,elbetteehemmiyetsiz,muvakkatşuhayat-ıdünyeviyenintahsiliiçinverilmemiştir.Belkişöylebirinsanınvazife-iasliyesi;nihayetsiz makâsıda müteveccih vezâifini görüp, acz ve fakr ve kusurunu ubûdiyetsuretindeilânetmek..veküllînazarıylamevcudâtıntesbihâtınımüşâhedeederekşehâdetetmek..venimetleriçindeimdadat-ırahmaniyeyigörüpşükretmek..vemasnûâttakudret-irabbâniyeninmucizâtınıtemaşaedereknazar-ıibretletefekküretmektir.

Eydünya-perestvehayat-ıdünyeviyeyeâşıkvesırr-ıahsen-itakvimdengafilinsan!Şuhayat-ı dünyeviyenin hakikatini bir vâkıâ-yı hayâliyede Eski Said görmüş, onu YeniSaid’edöndürmüşolanşuvâkıâ-yıtemsiliyeyidinle:

Gördüm ki; ben bir yolcuyum. Uzun bir yola gidiyorum. Yani gönderiliyorum.Seyyidimolanzât,banatahsisettiğialtmışaltındantedricenbirermiktarparaveriyordu.Bendesarfedippekeğlencelibirhanageldim.Ohandabirgeceiçindeonaltınıkumara-mumara,eğlencelereveşöhret-perestlikyolunasarfettim.Sabahleyinelimdehiçbirparakalmadı.Bir ticaret edemedim.Gideceğimyer için birmal alamadım.Yalnız o paradanbana kalan elemler, günahlar ve eğlencelerden gelen yaralar, bereler, kederler benimelimdekalmıştı.Birdenbenohazînhâletteikenoradabiradampeydâoldu.Banadedi:

“Bütünbütünsermayenizayiettin.Tokatadamüstehakoldun.Gideceğinyeredemüflisolarak elin boş gideceksin. Fakat aklın varsa, tövbe kapısı açıktır. Bundan sonra sanaverilecekbâkikalanonbeşaltındanherelinegeçtikçeyarısınıihtiyatenmuhafazaet.Yanigideceğin yerde sana lâzım olacak bazı şeyleri al.” Baktım nefsim razı olmuyor. “Üçtebirisini” dedi. Ona da nefsim itaat etmedi. Sonra “dörtte birisini” dedi. Baktım nefsim

Page 82: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

müptelâolduğuâdetiniterkedemiyor.Oadamhiddetleyüzünüçevirdi,gitti…

Birdenohâldeğişti.Baktımki;ben, tünel içindesukutedergibibir süratlegidenbirşimendifer içindeyim. Telâş ettim. Fakat ne çâre ki, hiçbir tarafa kaçılmaz. Garâiptenolarak o şimendiferin iki tarafında pek cazibedâr çiçekler, lezizmeyveler görünüyordu.Bendeakılsızacemilergibionlarabakıpelimiuzattım.Oçiçeklerikoparmak,omeyvelerialmak için çalıştım. Fakat o çiçekler ve meyveler, dikenli-mikenli, mülâkatında elimebatıyor,kanatıyor.

Şimendiferin gitmesiyle müfarakatından elimi parçalıyorlar. Bana pek pahalıdüşüyorlardı.

Birdenşimendiferdekibirhademededi:“Beşkuruşver, sanaoçiçekvemeyvelerdenistediğin kadar vereceğim. Beş kuruş yerine elin parçalanmasıyla yüz kuruş zararediyorsun.Hemdecezavar,izinsizkoparamazsın!”

Birdensıkıntıdannevakittünelbitecekdiyebaşımıçıkarıpileriyebaktım.Gördümki,tünel kapısı yerine çok delikler görünüyor. O uzun şimendiferden o deliklere adamlaratılıyorlar.Banamukabilbirdelikgördüm.İkitarafındaikimezartaşıdikilmiş.Merakiledikkat ettim.Omezar taşında büyükharflerle “Said” ismi yazılmış gördüm.Teessüf vehayretimden “Eyvah!” dedim. Birden o han kapısında bana nasihat eden zâtın sesiniişittim.

Dedi:“Aklınbaşınageldimi?”Dedim:“Evetgeldi,fakatkuvvetkalmadı,çâreyok…”Dedi:“Tevbeet,tevekkület!”Dedim:“Ettim.”Ayıldım,EskiSaidkaybolmuş,YeniSaidolarakkendimigördüm.

İşte o vâkıâ-yı hayâliyeyi, –Allah hayretsin– bir-iki kısmını ben tâbir edeceğim. Saircihetlerisenkendintâbiret.

Oyolculuk ise; âlem-i ervâhtan, rahm-ımâderden,gençlikten, ihtiyarlıktan,kabirden,berzâhtan,haşirden,köprüdengeçenebedü’l-âbâdtarafınabiryolculuktur.Oaltmışaltınise, altmış sene ömürdür140 ki; bu vâkıâyı gördüğüm vakit kendimi kırk beş yaşındatahminediyordum.Senedimyok,fakatbâkikalanonbeşindenyarısınıâhiretesarfetmekiçinKur’ân-ıHakîm’inhâlisbirtilmizibeniirşâdetti.Ohanise,benimiçinİstanbulimiş.Oşimendiferise,zamandır.Herbiryıl,birvagondur.Otünelise,hayat-ıdünyeviyedir.Odikenli çiçekler ve meyveler ise, lezâiz-i nâmeşrûadır ve lehviyât-ı muharremedir ki;mülâkatesnasında tasavvur-uzevâldekielem,kalbikanatıyor.Müfarakatındaparçalıyor.Cezayıdahiçektiriyor.

Şimendifer hademesi demişti: “Beş kuruş ver, onlardan istediğin kadar vereceğim.”Onun tâbiri şudur ki: İnsanın helâl sa’yiyle meşrû dairede gördüğü zevkler, lezzetler,keyfinekâfidir.Haramagirmeyeihtiyaçbırakmaz.141Sairkısımlarısentâbiredebilirsin.

Page 83: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

DördüncüNükteİnsan şu kâinat içinde pek nazik ve nâzenin bir çocuğa benzer. Zaafında büyük bir

kuvvetveaczindebüyükbirkudretvardır.Çünküozaafınkuvvetiyleveaczinkudretiyledirki,şumevcudâtonamusahharolmuş.

Eğerinsanzaafınıanlayıp;kâlen,hâlen,tavrenduaetseveaczinibilipistimdateylese;o teshirinşükrünüedâ ileberabermatlubunaöylemuvaffakolurvemaksatlarıonaöylemusahharolurki,iktidar-ızâtîsiyleonunöşr-ümîşârınamuvaffakolamaz.142Yalnızbazıvakitlisân-ıhâlduasıylahasılolanbirmatlubunuyanlışolarakkendiiktidarınahamleder.

Meselâ tavuğunyavrusunun zaafındakikuvvet, tavuğuarslana saldırtır.Yeni dünyayagelen arslanın yavrusu, o canavar ve aç arslanı kendine musahhar edip onu aç bırakıpkendi tok oluyor. İşte cây-ı dikkat, zaaftaki bir kuvvet ve şâyân-ı temaşa bir cilve-irahmet…

Nasıl ki nazdar bir çocuk ağlamasıyla, ya istemesiyle, ya hazîn hâliyle matlublarınaöyle muvaffak olur ve öyle kavîler ona musahhar olurlar ki; o matlublardan bindenbirisine bin defa kuvvetçiğiyle yetişemez.Demek zaaf ve acz, onunhakkında şefkat vehimayeti tahrik ettikleri için küçücük parmağıyla kahramanları kendinemusahhar eder.Şimdi böyle bir çocuk, o şefkati inkâr etmek ve o himayeti itham etmek suretiyleahmakânebirgurur ile“Benkuvvetimlebunları teshirediyorum”dese,elbettebir tokatyiyecektir.

İşteinsandahiHâlık’ınınrahmetiniinkârvehikmetiniithamedecekbirtarzdaküfrân-ınimet suretinde Kârun gibi 143 ملع ى لع هتیتو أ ا منإ yani; “Ben kendi ilmimle, kendiiktidarımlakazandım”dese,elbettesille-iazabakendinimüstehakeder.

Demekşumeşhudsaltanat-ıinsaniyetveterakkiyât-ıbeşeriyevekemâlât-ımedeniyet,celb iledeğil.. galebe iledeğil.. cidâl iledeğil belkionaonunzaafı için teshir edilmiş..onunaczi içinonamuavenet edilmiş..onun fakrı içinona ihsanedilmişonuncehli içinonailhamedilmiş..onunihtiyacıiçinonaikramedilmiş..veosaltanatınsebebi,kuvvetveiktidar-ıilmîdeğil;belkişefkatvere’fet-irabbaniyeverahmetvehikmet-iilâhiyedirki,eşyayıonateshiretmiştir.Evet,birgözsüzakrepveayaksızbiryılangibihaşerâtamağlûbolan insana, bir küçük kurttan ipeği giydiren ve zehirli bir böcekten balı yediren; onuniktidarıdeğil,belkionunzaafınınsemeresiolanteshir-irabbanîveikram-ırahmânîdir.

Ey insan!Mâdemhakikatböyledir;gururuveenaniyetibırak..ulûhiyetindergâhındaaczvezaafını,istimdatlisanıyla;fakrvehâcâtını,tazarrûvedualisanıylailânet..veabdolduğunugöster..ve144 لیكولا معنو ه للا انبسح de,yüksel!..

Hem deme ki: “Ben hiçim, ne ehemmiyetim var ki bu kâinat bir Hakîm-i Mutlaktarafındankasdîolarakbanateshiredilsin,bendenbirşükr-üküllîistenilsin?”

Page 84: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Çünküsençendan,nefsinvesuretinitibarıylahiçhükmündesin.Fakatvazifevemertebenoktasında, sen şu haşmetli kâinatın dikkatli bir seyircisi.. şu hikmetli mevcudâtınbelâgatlı bir lisân-ı nâtıkı.. ve şu kitab-ı âlemin anlayışlı birmütalâacısı.. ve şu tesbihedenmahlûkatınhayretlibirnâzırı..veşuibadetedenmasnûâtınhürmetlibirustabaşısıhükmündesin.

Eveteyinsan!Sen,nebâtîcismâniyetincihetiylevehayvanînefsinitibarıyla;sagîrbircüz’,hakîrbircüz’î, fakîrbirmahluk,zayıfbirhayvansınki;bütündehşetlimevcudât-ıseyyalenindalgalarıiçindeçalkanıpgidiyorsun…

Fakat muhabbet-i ilâhiyenin ziyasını tazammun eden imanın nuruyla münevver olanİslâmiyet’in terbiyesiyle tekemmül edip; insaniyet cihetinde, abdiyetin içinde birsultansın..vecüz’iyetin içindebirküllîsin..küçüklüğün içindebirâlemsin..vehakaretiniçindeöylemakamınbüyükvedaire-inezâretingenişbirnâzırsınki,diyebilirsin:“BenimRabb-iRahîm’im dünyayı bana bir hâne yaptı.. ay ve güneşi, o hâneme bir lâmba.. vebaharı,birdestegül.. veyazı,bir sofra-yınimet.. vehayvanı,banahizmetkâryaptı.. venebâtâtı,ohâneminzînetlilevâzımâtıyapmıştır.”

Netice-ikelâm:Seneğernefisveşeytanıdinlersen,esfel-isâfilînedüşersin.EğerhakveKur’ân’ıdinlersen,âlâ-yıilliyyîneçıkar,kâinatınbirgüzeltakvimiolursun.

BeşinciNükteİnsan,şudünyayabirmemurvemisafirolarakgönderilmiş,çokehemmiyetliistidatona

verilmiş..veoistidâdâtagöreehemmiyetlivazifelertevdiedilmiş..veinsanı,ogayeyeveovazifelereçalıştırmakiçin,şiddetliteşviklervedehşetlitehditleredilmiş.

Başka yerde izah ettiğimiz vazife-i insaniyetin ve ubûdiyetin esâsâtını şurada icmâledeceğiz;tâki,“Ahsen-itakvim”sırrıanlaşılsın.

İşteinsan,şukâinatageldiktensonra“ikicihet”ileubûdiyetivar:Birciheti;gâibânebirsurettebirubûdiyeti,birtefekkürüvar.Diğeri;hâzırâne,muhatâbasuretindebirubûdiyeti,birmünâcâtıvardır.

Birinci vecih şudurki:Kâinattagörünen saltanat-ı rubûbiyeti, itaatkârâne tasdikedipkemâlâtınavemehâsininehayretkârânenezâretidir.

•Sonra, esmâ-yı kudsiye-yi ilâhiyenin nukuşlarından ibaret olan bedî sanatları,birbirininnazar-ıibretlerinegösteripdellâllıkveilâncılıktır.

•Sonra, her biri birer gizli hazine-i mâneviye hükmünde olan esmâ-yı rabbaniyenincevherlerini idrâk terazisiyle tartmak, kalbin kıymetşinaslığı ile takdirkârâne kıymetvermektir.

•Sonra,kalem-ikudretinmektubâtıhükmündeolanmevcudâtsayfalarını,arzvesemâyapraklarınımütalâaediphayretkârânetefekkürdür.

Page 85: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

•Sonra, şu mevcudâttaki zînetleri ve latîf sanatları istihsankârâne temâşâ etmekleonlarınFâtır-ıZülcemâl’ininmarifetinemuhabbetetmekveonlarınSâni-iZülkemâl’ininhuzurunaçıkmayaveiltifâtınamazharolmayabiriştiyaktır.

İkinciVecih:Huzurvehitabmakamıdırki;eserdenmüessiregeçer,görürki:BirSâni-iZülcelâl,kendisanatınınmucizeleriilekendinitanıttırmakvebildirmekister.Odaimanilemarifetilemukabeleeder.

•Sonragörürki:BirRabb-iRahîm, rahmetiningüzelmeyveleriylekendini sevdirmekister.OdaO’nahasr-ımuhabbetle,tahsis-itaabbüdlekendiniO’nasevdirir.

•Sonragörüyorki:BirMün’im-iKerîm,maddîvemânevînimetlerin lezizleriyleonuperverde ediyor. O da ona mukabil; fiiliyle, hâliyle, kâliyle, hatta elinden gelse bütünhasseleriile,cihâzâtıileşükürvehamdüsenâeder.

•Sonragörüyorki:BirCelîl-iCemîl,şumevcudâtınaynalarındakibriyâvekemâlinivecelâlvecemâliniizharedipnazar-ıdikkaticelbediyor.Odaonamukabil;“AllahuEkber,Sübhânallah”deyip,mahviyetiçindehayretvemuhabbetilesecdeeder.

•Sonragörüyorki:BirGaniyy-iMutlak,birsehâvet-imutlakiçindenihayetsizservetini,hazinelerini gösteriyor.Odaonamukabil, ta’zimve senâ içindekemâl-i iftikar ile suâlederveister.

•Sonra görüyor ki: O Fâtır-ı Zülcelâl, yeryüzünü bir sergi hükmünde yapmış. Bütünantikasanatlarınıorada teşhirediyor.Odaonamukabil:“Mâşâallah”diyerek takdir ile,“Bârekâllah”diyerektahsinile,“Sübhânallah”diyerekhayretile,“AllahuEkber”diyerekistihsanilemukabeleeder.

•Sonra görüyor ki:BirVâhid-i Ehad, şu kâinat sarayında taklid edilmez sikkeleriyle,ona mahsus hâtemleriyle, ona münhasır turralarıyla, ona has fermanlarıyla bütünmevcudâta damga-yı vahdet koyuyor ve tevhidin âyâtını nakşediyor.. ve âfâk-ı âleminaktarındavahdâniyetinbayrağınıdikiyorve rubûbiyetini ilân ediyor.Odaonamukabil;tasdikile,imanile,tevhidile,iz’anile,şehâdetile,ubûdiyetilemukabeleeder.

İşte bu çeşit ibâdât ve tefekkürâtla hakiki insan olur. Ahsen-i takvimde olduğunugösterir.İmanınyümnüyleemanetelâyık,eminbirhalife-iarzolur.

Ey ahsen-i takvimde yaratılan ve sû-i ihtiyârıyla esfel-i sâfilîn tarafına giden insan-ıgâfil!Beni dinle!Ben de senin gibi gençlik sarhoşluğuyla gaflet içinde dünyayı hoş vegüzelgördüğümhâlde,gençliksarhoşluğundanihtiyarlıksabahındaayıldığımdakikada;ogüzelzannettiğim,âhiretemütevecciholmayandünyanınyüzününasılçirkingördüğümüve âhirete bakan hakiki yüzünün ne kadar güzel olduğunu, On Yedinci Söz’ün İkinciMakam’ındakiikilevha-yıhakikatebak,sendegör.

Birinci Levha: Ehl-i dalâlet gibi, fakat sarhoş olmadan gaflet perdesiyle eskiden

Page 86: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

gördüğümehl-igafletdünyasınınhakikatinitasvireder.

İkinci Levha: Ehl-i hidâyet ve huzûrun hakikat-i dünyalarına işaret eder. Eskiden netarzdayazılmış,otarzdabıraktım.Şiirebenzer,fakatşiirdeğillerdir.

145 میكحلا میلعلا تنأ كنإ انتملع ام الإ ا نل ملع ال كناحبس

* يرمأ لي رسیو * يردص يل حرشا بر

146 يلوق اوهقفی * يناسل نم ةدقع للحاو

سمش ةیدحألا ةفیطللا ةیدمحملا تاذلا ىلع لص مه للا

. لامجلا كلف بطقو لالجلا رادم زكرمو راونألا رهظمو رارسألا ءامس

لقأو يفوخ نم ا كیلإ هریسبو كیدل هرسب مه للا

كیلإ ينذخو يل نكو . يصرحو ينزح بهذأو يترثع

يسفنب انوتفم ينلعجت الو . ينع ءانفلا ينقزراو . ينم

موتكم رس لك نع يل فشكاو . يسحب ابوجحم

ينمحراو ! مویق ای يح ای مویق ای يح ای مویق ای يح ای

ن، ارقلاو نامیإلا لهأ محراو يئاقفر محراو

147 نیمركألا مركأ ایو نیمحارلا محرأ ای نیم ا

148 نیملاعلا بر ه لل دمحلا نأ مهی وعد رخ او133Bkz.:Tînsûresi,95/4-6.

134Bkz.:“Şükür”yada“küfür”yolu(Dehrsûresi,76/3);“ikiyol(hayırveşeryolu)”(Beledsûresi,90/10);“kötülük”yada“takvâ”yolu(Şemssûresi,91/8);“enkolayyol”yada“engüçyol”(Leylsûresi,92/5-10).

135Bkz.:Ahzâbsûresi,33/72.

136“Allahonlarınkötülükleriniiyiliklere,günahlarınısevaplaraçevirir.”(Furkansûresi,25/70).

137Seyyieninbiryazıldığıhâlde,haseneninonkattanyediyüzkatakadaryazıldığınadairbkz.:En’âmsûresi,6/160;Buhârî,îmân31;Müslim,îmân206,207.

138“Taneleriveçekirdekleriçatlatıpyararak(herşeyigelişmeyolunakoyan)Allah’tır.”(En’âmsûresi,6/95)

Page 87: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

139Bkz.:Fussiletsûresi,41/20-21;Yasinsûresi,36/65.

140PeygamberEfendimiz’in(sallallâhualeyhivesellem);ümmetininömrünü,“60 ile70senearası”diyebelirttiğinedairbkz.:Tirmizî,zühd23,deavât101;İbniMâce,zühd27.

141“Allahım,haramınakarşıhelâlinlebenidoyur.”anlamındakiduâiçinbkz.:Tirmizî,deavât110;AhmedİbniHanbel,el-Müsned1/153.

142 İnsanın hizmetine verilen nimetlere kendi iktidarı ile ulaşamadığı halde bu nimetlere mazhar olmasının şükrügerektirdiğinedairBkz.:Zuhrufsûresi,43/13;Hacsûresi,22/36.

143Bkz.:Kasassûresi,28/78;Zümersûresi,39/49.

144“Allahbizeyeter.Onegüzelvekildir!”(Âl-iİmransûresi,3/173)

145“Sübhansın yâRab! Senin bize bildirdiğinden başka ne bilebiliriz ki?Her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetleyapansensin.”(Bakarasûresi,2/32)

146“YâRabbi, dedi, genişlet göğsümü,kolaylaştır işimi, çözüver şudiliminbağını.Taki anlasınlar sözümü.” (Tâhâsûresi,20/25-28).

147Allahım! Sırlar semasının güneşi, nurların mazharı, celâl sıfatının merkezi ve cemâl sıfatı burcunun kutbu olanMuhammed’in(sallallâhualeyhivesellem)biriciklatîfzatınasalâteyle.Allahım!Onunseninnezdindekisırrıvesanaolan seyri için korkudan beni emin kıl, hatalarımı azalt, üzüntümü ve hırsımı gider.Yardımcım ol ve beni bendenkurtarıpkendiyanınaal.Faniliğibendengidermeklebenirızıklandır.Beninefsimemeftun,duygularımakarşımahcubetme.Gizliolanhersırrıbanaaç,eyHayyveKayyumolan,eyHayyveKayyumolan,eyHayyveKayyumolan!Bana ve arkadaşlarıma, iman ve Kur’ân ehline merhamet eyle, ey merhametlilerin en merhametlisi ve ey keremsahiplerininenkeremlisiolanAllah’ım,âmîn…

148“Onlarınduaları‘HamdâlemlerinRabbiAllah’amahsustur.’diyesonaerer.”(Yûnussûresi,10/10)

Page 88: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

YirmiDördüncüSöz

BeşinciDalBeşinciDal’ın“BeşMeyve”sivar.

BirinciMeyveEynefis-perestnefsimveeydünya-perestarkadaşım!Muhabbet,şukâinatınbirsebeb-i

vücûdudur, hem şu kâinatın râbıtasıdır, hem şu kâinatın nurudur, hem hayatıdır. İnsan,kâinatınencâmibirmeyvesiolduğu içinkâinatı istilâedecekbirmuhabbetomeyveninçekirdeği olan kalbine dercedilmiştir. İşte, şöyle nihayetsiz bir muhabbete lâyık olacak,nihayetsizbirkemâlsahibiolabilir.

İşteeynefisveeyarkadaş!İnsanınhavfevemuhabbeteâletolacakikicihaz,fıtratındadercolunmuştur. Alâküllihâl o muhabbet ve havf, ya halka veya Hâlık’a mütevecciholacak. Hâlbuki halktan havf ise, elîm bir beliyyedir. Halka muhabbet dahi, belâlı birmusibettir. Çünkü sen öylelerden korkarsın ki, sana merhamet etmez veya seninistirhamınıkabul etmez.Şuhâldehavf, elîmbirbelâdır.Muhabbet ise; sevdiğin şey,yaseni tanımaz, “Allah’a ısmarladık” demeyip gider –gençliğin ve malın gibi– yamuhabbetin için seni tahkir eder. Görmüyor musun ki, mecâzî aşklarda yüzde doksandokuzu,maşukundanşikâyeteder.ÇünküSamedaynasıolanbâtın-ıkalbilesanem-misaldünyevî mahbublara perestiş etmek, o mahbubların nazarında sakîldir ve istiskal eder,reddeder. Zira fıtrat, fıtrî ve lâyık olmayan şeyi reddeder, atar. (Şehevânî sevmeklerbahsimizdenhariçtir.)Demek,sevdiğinşeyleryasenitanımıyor,yasenitahkirediyor,yasana refakat etmiyor. Senin rağmına müfarakat ediyor. Mâdem öyledir, bu havf vemuhabbeti,öylebirisinetevcihetki;seninhavfınlezzetlibirtezellülolsun,muhabbetin,zilletsizbirsaadetolsun.

Evet Hâlık-ı Zülcelâl’inden havf etmek, O’nun rahmetinin şefkatine yol bulup ilticaetmek demektir. Havf, bir kamçıdır;O’nun rahmetinin kucağına atar.Mâlûmdur ki; birvâlide, meselâ bir yavruyu korkutup sinesine celbediyor. O korku o yavruya gayetlezzetlidir.Çünküşefkatsinesinecelbediyor.Hâlbuki,bütünvâlidelerinşefkatleri,rahmet-i ilâhiyenin bir lem’asıdır.149 Demek, havfullahda bir azîm lezzet vardır. Mâdemhavfullahınböyle lezzetibulunsa,muhabbetullahtanekadarnihayetsiz lezzetbulunduğumâlûm olur. Hem Allah’tan havf eden, başkaların kasâvetli, belâlı havfından kurtulur.HemAllahhesabınaolduğuiçinmahlukataettiğimuhabbetdahifiraklı,elemliolmuyor.

Evet insan, evvela nefsini sever; sonra akâribini, sonra milletini, sonra zîhayatmahlûkları, sonra kâinatı, dünyayı sever. Bu dairelerin her birisine karşı alâkadardır.Onların lezzetleriylemütelezzizveelemleriylemüteellimolabilir.Hâlbukişuhercümerc

Page 89: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

âlemdeverüzgârdeveranındahiçbirşeykararındakalmadığındanbîçârekalb-iinsan,hervakityaralanıyor.Elleriyapıştığışeylerle,oşeylergidipelleriniparalıyor,belkikoparıyor.Daima ızdırab içinde kalır, yahut gaflet ile sarhoş olur.Mâdemöyledir, ey nefis!Aklınvarsa,bütünomuhabbetleritopla,hakikisahibinever,şubelâlardankurtul!Şunihayetsizmuhabbetler,nihayetsizbirkemâlvecemâlsahibinemahsustur.Nevakithakikisahibineverdin, o vakit bütün eşyâyı O’nun nâmıyla ve O’nun aynası olduğu cihetle ızdırabsızsevebilirsin. Demek şu muhabbet, doğrudan doğruya kâinata sarf edilmemek gerektir.Yoksamuhabbet,enlezizbirnimetiken,enelîmbirnikmetolur.

Bircihetkaldıki,enmühimideodurki,eynefis!Sen,muhabbetinikendinefsinesarfediyorsun.Sen,kendinefsinikendinemâbudvemahbubyapıyorsun.Herşeyinefsinefedâediyorsun.Âdetabirnevirubûbiyetveriyorsun.Hâlbukimuhabbetinsebebi,yakemâldir–zirakemâlzâtındasevilir–yahutmenfaattiryahut lezzettirveyahuthayriyettiryabunlargibibirsebeptahtındamuhabbetedilir.

Şimdieynefis!BirkaçSöz’dekat’î isbatetmişizki, asılmahiyetin;kusur,naks, fakr,aczden yoğrulmuştur ki –zulmet, karanlığın derecesi nisbetinde nurun parlaklığınıgösterdiğigibi–zıddiyetitibarıylasen,onlarlaFâtır-ıZülcelâl’inkemâl,cemâl,kudretverahmetineaynadarlıkediyorsun.

Demek, ey nefis! Nefsinemuhabbet değil, belki adavet etmelisin veyahut acımalısınveyahutmutmainneolduktansonraşefkatetmelisin…

Eğernefsiniseversen–çünkü;seninnefsinlezzetvemenfaatinmenşeidir,sendelezzetvemenfaatin zevkinemeftunsun–o zerrehükmündeolan lezzet vemenfaat-ı nefsiyeyi,nihayetsiz lezzet ve menfaatlere tercih etme! Yıldız böceği gibi olma! Çünkü o, bütünahbabınıvesevdiğieşyayıkaranlığınvahşetinegarkeder,nefsindebirlem’acıkileiktifaeder. Zira nefsî olan lezzet ve menfaatinle beraber bütün alâkadar olduğun ve bütünmenfaatleriyleintifâettiğinvesaadetleriylemesûdolduğunmevcudâtınvebütünkâinatınmenfaatleri,nimetleri,iltifâtınatabibirMahbub-uEzelî’yisevmekliğinlâzımdır.Tâ,hemkendinin, hem bütün onların saadetleriyle mütelezziz olasın. Hem Kemâl-i Mutlak’ınmuhabbetindenaldığınnihayetsizbirlezzetialasın.

Zâtensana,sende,seninnefsineolanşedidmuhabbetin,O’nunZât’ınakarşımuhabbet-izâtiyedirki;sensû-iistîmaledipkendizâtınasarfediyorsun.Öyleise,nefsindeki“ene”yiyırt, “hüve”yi göster. Ve kâinata dağınık bütün muhabbetlerin, O’nun esmâ ve sıfâtınakarşı verilmiş birmuhabbettir. Sen sû-i istîmal etmişsin, cezasını da çekiyorsun.Çünküyerinde sarf olunmayan bir muhabbet-i gayrimeşrûanın cezası, merhametsiz birmusibettir. Rahmânü’r-Rahîm ismiyle hûrilerle müzeyyen cennet gibi senin bütünarzularınacâmibirmeskeni,senincismânîhevesâtınaihzaredenvesairesmâsıylaseninruhun, kalbin, sırrın, aklın ve sair letâifin arzularını tatmin edecek ebedî ihsanatını ocennette sana müheyyâ eden ve her bir isminde mânevî çok hazine-i ihsan ve kerem

Page 90: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

bulunanbirMahbub-uEzelî’nin,elbettebirzerremuhabbeti,kâinatabedelolabilir.KâinatO’nunbircüz’îtecelli-imuhabbetinebedelolamaz.ÖyleiseoMahbub-uEzelî’ninkendiHabib’inesöylettirdiğişuFermân-ıEzelî’yidinle,ittibaet:

ه150 للا مكببحی ينوعبتاف ه للا نوبحت متنك نإ

İkinciMeyveEynefis!Ubûdiyet,mukaddime-imükâfat-ılâhikadeğil,belkinetice-inimet-isâbıkadır.

Evetbizücretimizialmışız.Onagörehizmetleveubûdiyetlemuvazzafız.

Çünküeynefis!Hayr-ımahzolanvücûdusanagiydirenHâlık-ıZülcelâl,sanaiştihalıbir mide verdiğinden, Rezzâk ismiyle bütün mat’umatı bir sofra-yı nimet içinde seninönünekoymuştur.Sonrasanahassasiyetlibirhayatverdiğinden,ohayatdahibirmidegibirızıkister.Göz,kulakgibibütünduyguların,ellergibidirki;rûy-uzeminkadargenişbirsofra-yı nimeti, o ellerin önüne koymuştur. Sonramânevî çok rızık ve nimetler isteyeninsaniyetisanaverdiğinden,âlem-imülkvemelekûtgibigenişbirsofra-yınimet,omide-iinsaniyetinönüneveaklıneliyetişeceknisbettesanaaçmıştır.Sonranihayetsiznimetleriisteyenvehadsizrahmetinmeyveleriyletegaddiedenveinsaniyet-ikübrâolanİslâmiyet’ive imanı sana verdiğinden, daire-i mümkinât ile beraber esmâ-yı hüsnâ ve sıfât-ımukaddesenin dairesine şamil bir sofra-yı nimet ve saadet ve lezzet sana fethetmiştir.Sonraimanınbirnuruolanmuhabbetisanavermekle,gayr-imütenâhîbirsofra-yınimetve saadet ve lezzet sana ihsan etmiştir. Yani, cismâniyetin itibarıyla küçük, zayıf, âciz,zelîl,mukayyed,mahdud bir cüz’sün.O’nun ihsanıyla cüz’î bir cüzden, küllî bir küll-inurânî hükmüne geçtin. Zira hayatı sana vermekle, cüz’iyetten bir nevi külliyete veinsaniyetivermeklehakikikülliyete..veİslâmiyet’ivermekleulvîvenuranîbirkülliyete..vemarifetvemuhabbetivermeklemuhitbirnuraseniçıkarmış.

İşte ey nefis! Sen bu ücreti almışsın.Ubûdiyet gibi lezzetli, nimetli, rahatlı, hafif birhizmetlemükellefsin.Hâlbuki,bunada tembellikediyorsun.Eğeryarımyamalakyapsanda, güya eski ücretleri kâfi gelmiyormuş gibi, çok büyük şeyleri mütehakkimâneistiyorsun.Ve hem “Niçin duamkabul olmadı?” diye nazlanıyorsun.Evet, seninhakkınnazdeğil,niyazdır.Cenâb-ıHak, cenneti ve saadet-i ebediyeyimahz-ı fazl ve keremiyleihsaneder.Sen,daimarahmetvekeremineilticaet.O’nagüvenveşufermanıdinle:

151 نوعمجی امم ریخ وه اوحرفیلف كل ذبف هتمحربو ه للا لضفب لق

Eğer desen: “Şu küllî, hadsiz nimetlere karşı, nasıl şu mahdut ve cüz’î şükrümlemukabeleedebilirim?”

Elcevap:Küllîbirniyetle,hadsizbir îtikad ile…Meselâ nasıl ki, bir adambeş kuruş

Page 91: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

kıymetinde bir hediye ile bir padişahın huzuruna girer ve görür ki, her biri milyonlaradeğerhediyeler,makbuladamlardangelmiş,oradadizilmiş.Onunkalbinegelir:“Benimhediyem hiçtir, ne yapayım?”Birden der: “Ey seyyidim!Bütün şu kıymettar hediyelerikendi namıma sana takdim ediyorum.Çünkü sen onlara lâyıksın. Eğer benim iktidarımolsaydı,bunlarınbirmislinisanahediyeederdim.”İştehiçihtiyacıolmayanveraiyetininderece-i sadakat ve hürmetlerine alâmet olarak hediyelerini kabul eden o pâdişah, obîçâreninobüyükveküllîniyetinivearzusunuveogüzelveyüksekitikadliyâkatini,enbüyükbirhediyegibikabuleder.Aynenöylede;âcizbirabd,namazında152 ه لل تایحتلاder.Yani:Bütünmahlukatınhayatlarıylasanatakdimettiklerihediye-iubûdiyetlerini,benkendi hesabıma, umumunu sana takdim ediyorum. Eğer elimden gelseydi onlar kadartahiyyeler sana takdimedecektim.Hemsenonlara,hemdaha fazlasına lâyıksın. İşteşuniyetveitikad,pekgenişbirşükr-üküllîdir.Nebâtatıntohumlarıveçekirdekleri,onlarınniyetleridir.

Meselâkavun,kalbindenüvelersuretindebinniyetederki,“YâHâlıkım!Seninesmâ-yıhüsnânın nakışlarını yerin birçok yerlerinde ilân etmek isterim.” Cenâb-ı Hak gelecekşeylerin nasıl geleceklerini bildiği için, onların niyetlerini bilfiil ibadet gibi kabul eder.“Mümininniyeti,amelindenhayırlıdır.”153Şusırraişareteder.Hem

كحبسنو كتاملك دادمو كشرع ةنزو كسفن ءاضرو كقلخ ددع كدمحبو كناحبس154 كتكئ لمو كئایلوأو كئایبنأ تاحیبست عیمجب

gibihadsizadetletesbihetmeninhikmetişusırdananlaşılır.Hemnasıl,birzâbit,bütünneferâtının yekûn hizmetlerini kendi namına padişaha takdim eder. Öyle de,mahlûkatazâbitlikedenvehayvanâtvenebatâtakumandanlıkyapanvemevcudât-ıarziyeyehalifeliketmeyekabilolanvekendihususîâlemindekendiniherkesevekiltelâkkiedeninsan, كایإ155 نیعتسن كایإو دبعن der; bütün halkın ibadetlerini ve istiânelerini, kendi nâmınaMâbud-uZülcelâl’etakdimeder.

Hem 156 كتاعونصم عیمج ةنسلأبو كتاقولخم عیمج تاحیبست عیمجب كناحبس der,bütünmevcudâtıkendihesabınasöylettirir.

Hem157 اهتابكرمو تانئاكلا تارذ ددعب دمحم ى لع لص مه للا der,herşeynâmınabirsalavâtgetirir.Çünküherşey,Nur-uAhmedî(aleyhisselâm)ilealâkadardır.İştetesbihâtta,salavâtlardahadsizadetlerinhikmetinianla.

ÜçüncüMeyveEynefis!Azbirömürdehadsizbiramel-iuhrevî istersenveherbirdakika-yıömrünü

birömürkadarfaydalıgörmekistersenveâdetiniibadetevegafletinihuzurakalbetmeyi

Page 92: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

seversen,sünnet-iseniyyeyeittibaet.

Çünkü birmuamele-i şer’iyeye tatbik-i amel ettiğin vakit; bir nevi huzur veriyor, birneviibadetoluyor,uhrevîçokmeyvelerveriyor.Meselâbirşeyisatınaldın;icabvekabul-üşer’iyeyitatbikettiğindakikada,oâdialış-verişinbiribadethükmünüalır.Otahattur-uhükm-ü şer’î bir tasavvur-u vahiy verir.. o dahi, Şâri’i düşünmekle bir teveccüh-ü ilâhîverir.. o dahi, bir huzur verir.Demek sünnet-i seniyyeye tatbik-i amel etmekle –bu fâniömür–bâkimeyvelerverecekbirhayat-ıebediyeyemedârolacakolanfaydalareldeedilir.

نودتهت مكلعل هوعبتاو هتاملكو ه للاب نمؤی يذلا يمألا يبنلا هلوسرو ه للاب اونم اف158

fermânını dinle. Şeriat ve sünnet-i seniyyenin ahkâmları içinde cilveleri intişar edenesmâ-yıhüsnânınherbirismininfeyz-itecellisinebirmazhar-ıcâmiolmayaçalış!..

DördüncüMeyveEynefis!Ehl-idünyaya,hususanehl-isefâhete,hususanehl-iküfrebakıpsûrîzînetve

aldatıcıgayrimeşrûlezzetlerinealdanıptaklidetme.Çünkü;senonlarıtaklidetsen,onlargibiolamazsın.Pekçoksukutedeceksin.Hayvandahiolamazsın.Çünkü;seninbaşındakiakıl,meş’umbirâletolur.Seninbaşınıdaimadövecektir.

Meselâ nasıl ki; bir saray bulunsa, büyük bir dairesinde büyük bir elektrik lâmbasıbulunur. O elektrikten teşa’ub etmiş ve onunla bağlı küçük küçük elektrikler, küçükmenzillere taksim edilmiş. Şimdi birisi o büyük elektrik lâmbasının düğmesini çeviripziyâyıkapatsa,bütünmenzillerderinbirkaranlık içinevebirvahşetedüşer…Vebaşkasaraydabüyükelektriklâmbasıylamerbutolmayanküçükelektriklâmbaları,hermenzildebulunuyor. O saray sahibi büyük elektrik lâmbasının düğmesini çevirerek kapatsa, sairmenzillerdeışıklarbulunabilir.Onunlaişinigörebilir,hırsızlaristifadeedemezler…

İşteeynefsim!Birincisaray,birMüslümandır.HazretiPeygamber (aleyhissalâtü vesselâm),onunkalbindeobüyükelektriklâmbasıdır.EğerO’nuunutsa,–el-iyâzübillâh!–kalbindenO’nuçıkarsa,hiçbirpeygamberidahakabuledemez.Belkihiçbirkemâlâtınyeriruhundakalamaz.HattaRabbinidetanımaz.Mahiyetindekibütünmenzillervelatîfeler,karanlığadüşer ve kalbinde müthiş bir tahribat ve vahşet oluyor. Acaba bu tahribat ve vahşetemukabilhangişeyikazanıpünsiyetedebilirsin!Hangimenfaatibulupo tahribatzararınıonunlatâmiredersin!Hâlbukiecnebiler,oikincisarayabenzerlerki,HazretiPeygamber(aleyhissalâtüvesselâm)’ınnurunukalblerindençıkarsalarda,kendilerincebazınurlarkalabilirveyakalabilirzannederler.

Onların mânevî kemâlât-ı ahlâkiyelerine medâr olacak Hazreti Mûsâ ve İsa(aleyhimesselâm)’abirneviimanlarıveHâlık’larınabirçeşitîtikadlarıkalabilir.

Eynefs-i emmâre!Eğerdesen:“Ben ecnebi değil, hayvan olmak isterim!” Sana kaç

Page 93: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

defasöylemiştim:Hayvangibiolamazsın.Zirakafandakiakılolduğuiçin;oakıl,geçmişelemleri ve gelecek korkuları tokatıyla senin yüzüne, gözüne, başına çarparak dövüyor.Birlezzetiçindebinelemkatıyor.Hayvanise,elemsizgüzelbirlezzetalır,zevkeder.Öyleise,evvelâaklınıçıkarat,sonrahayvanol.Hem159 لضأ مه لب ماعنألاك sille-ite’dibinigör.

BeşinciMeyveEy nefis! Mükerreren söylediğimiz gibi insan; şecere-i hilkatin meyvesi olduğundan,

meyve gibi en uzak ve en câmi ve umuma bakar ve umumun cihetü’l-vahdetini içindesaklarbirkalbçekirdeğinitaşıyanveyüzükesrete,fenâya,dünyayabakanbirmahlûktur.Ubûdiyet ise; onun yüzünü fenâdan bekâya, halktan Hakk’a, kesretten vahdete,müntehadan mebde’e çeviren bir hayt-ı vuslat, yahut mebde’ ve müntehâ ortasında birnokta-yıittisaldir.

Nasılki, tohumolacakkıymettarbirmeyve-izîşuur;ağacınaltındakizîruhlarabaksa,güzelliğinegüvense,kendinionlarınellerineatsaveyagafletedipdüşse;onlarınellerinedüşecek, parçalanacak, âdi bir tek meyve gibi zayi olacak. Eğer o meyve, nokta-yıistinadını bulsa, içindeki çekirdek; bütün ağacın cihetü’l-vahdetini tutmakla beraberağacınbekâsınavehakikatinindevamınavasıtaolacağınıdüşünebilse,ovakitotekmeyveiçinde bir tek çekirdek, bir hakikat-i külliye-i daimeye, bir ömr-ü bâki içinde mazharoluyor.

Öyledeinsan,eğerkesretedalıpkâinatiçindeboğulupdünyanınmuhabbetiylesersemolarakfânilerintebessümlerinealdansa,onlarınkucaklarınaatılsa,elbettenihayetsizbirhasârete düşer.Hem fenâ, hem fâni, hem ademe düşer.Hemmânen kendini idam eder.Eğer lisân-ı Kur’ân’dan kalb kulağıyla iman derslerini işitip başını kaldırsa, vahdetemütevecciholsa,ubûdiyetinmiracıylaarş-ıkemâlâtaçıkabilir.Bâkibirinsanolur.

Ey nefsim!Mâdem hakikat böyledir vemâdemMillet-i İbrahimiye’densin (aleyhisselâm)İbrahimvârî160 نیلف الا بحأ şöylegibibenimveçeviryüzünüBâki’yeMahbubuvedeلاağla…

(Buradaki Farisî beyitler, On Yedinci Söz’ün İkinci Makamı’nda yazılmakla buradayazılmamıştır.)

149Mahlukatta bulunan acıma hissinin; Cenâb-ı Hakk’ın yüz rahmetinden sadece birinin, bütün mahlukat arasındataksimedilmişhâliolduğunadairbkz.:Buhârî,edeb19;Müslim,tevbe17,20,21.

150“Eyinsanlar,eğerAllah’ıseviyorsanız,gelinbanauyunkiAllahdasizisevsin.”(Âl-iİmransûresi,3/31).

151 “De ki; Allah’ın lütfuyla, rahmetiyle, evet sadece bununla ferahlanın. Çünkü bu, onların dünya malı olaraktopladıklarıbütünşeylerdendahahayırlıdır.”(Yûnussûresi,10/58).

152“Bütüntahiyyeleryanihayatsahibivarlıklarınhayatlarıylasunduklarıibadetler,Allah’amahsustur.”(Buhârî,ezân148;Müslim,salât55;Tirmizî,salât99)

Page 94: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

153 et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr 6/185-186; el-Heysemî,Mecmeu’z-zevâid 1/61, 1/109; el-Beyhakî, Şuabü’l-îmân5/343.

154Mahlukatınınsayısınca,zâtınınhoşnutluğu,arşınınağırlığı,kelimelerininmürekkebimiktarıncaSanahamdederekSeninoksansıfatlardantenzihederiz.*1Bütünpeygamberlerinin,velikullarınınvemeleklerinintesbihâtıylaSenitesbihederiz.

*1Bkz.:Müslim,zikr79;Tirmizî,deavât103;AhmedİbniHanbel,el-Müsned1/258.

155“(Haydiöyleysedeyiniz):YalnızSanaibadeteder,yalnızsendenmedetumarız.”(Fâtihasûresi,1/5)

156BütünmahlukatınıntesbihâtlarıvebütünmasnûâtınındilleriyleSenitesbihederiz.

157Allah’ım!KâinatınzerreleriveonlardanmeydanagelenvarlıklarınadedinceMuhammed’esalâteyle.

158“…ÖyleysesizdeAllah’aveO’nunbütünkelimelerineimanedenNebiyyiÜmmiolanoResûlüneinanın.O’natâbiolunkidoğruyolubulasınız.”(A’râfsûresi,7/158).

159“…Hasılıonlarhayvanlargibi,hattaonlardandaaşağıdırlar.”(A’râfsûresi,7/179;Furkansûresi,25/44).

160“BenöylesönüpbatanlarıTanrıdiyesevmem.”(En’âmsûresi,6/76).

Page 95: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

YirmiBeşinciSöz(BirinciŞûle’ninÜçüncüŞuâ’ından)

İkinciCilveKur’ân’ınşebâbetidir.

Herasırdatazenâziloluyorgibitazeliğini,gençliğinimuhafazaediyor.EvetKur’ân,birhutbe-iezeliyeolarakumumasırlardakiumumtabakat-ıbeşeriyeyebirdenhitabettiğiiçinöyle daimî bir şebâbeti bulunmak lâzımdır.Hemde öyle görülmüş ve görünüyor.Hattaefkârcamuhtelifveistidatçamütebayinasırlardanherasragöregüyaoasramahsusgibibakar,baktırırvedersverir.Beşerinâsârvekanunları,beşergibiihtiyaroluyor,değişiyor,tebdilediliyor.FakatKur’ân’ınhükümlerivekanunları,okadarsâbitverâsihtirki,asırlargeçtikçedahaziyadekuvvetinigösteriyor.Evet,enziyadekendinegüvenenveKur’ân’ınsözlerinekarşıkulağınıkapayanşuasr-ıhâzırveşuasrınehl-ikitab insanlarıKur’ân’ın161 باتكلا لهأ يا .. باتكلا لهأ ogüyaki,muhtaçtırkadaromürşidânesinehitab-ıياhitabdoğrudandoğruyaşuasramüteveccihtirve باتكلا لهأ 162lafzıيا بتكملا لهأ ایmânâsınıdahitazammuneder.Bütünşiddetiyle,bütüntazeliğiyle,bütünşebâbetiyleيا163 مكنیبو اننیب ءا وس ةملك ى لإ اولاعت باتكلا لهأ sayhasınıâleminaktarınasavuruyor.

Meselâ şahıslar, cemaatler,muârazasından âciz kaldıklarıKur’ân’a karşı; bütün nev-ibeşerin ve belki cinnîlerin de netice-i efkârları olanmedeniyet-i hâzıra, Kur’ân’a karşımuârazavaziyetinialmıştır.İ’câz-ıKur’ân’akarşı,sihirleriylemuârazaediyor.Şimdi,şumüthişyenimuârazacıyakarşıi’câz-ıKur’ân’ı,164 نجلاو سنإلا تعمتجا نئل لق âyetinindâvasını isbat etmek içinmedeniyetinmuâraza suretiyle vaz’ettiği esâsâtı ve desâtirini,esâsât-ıKur’âniyeilekarşılaştıracağız.

•Birinciderecede:BirinciSöz’den tâYirmiBeşinciSöz’ekadarolanmüvazenelervemizanlar ve o Sözler’in hakikatleri ve başları olan âyetler, iki kere iki dört ederderecesindemedeniyetekarşıKur’ân’ıni’câzınıvegalebesiniisbateder.

•İkinci derecede: On İkinci Söz’de isbat edildiği gibi, bir kısım düsturlarını hülâsaetmektir.

İşte medeniyet-i hâzıra, felsefesiyle hayat-ı içtimaiye-i beşeriyede nokta-yı istinadı“kuvvet” kabul eder. Hedefi “menfaat” bilir. Düstur-u hayatı “cidâl” tanır. Cemaatlerinrâbıtasını “unsuriyet ve menfî milliyet” bilir. Gayesi, hevesât-ı nefsâniyeyi tatmin vehâcât-ıbeşeriyeyitezyidetmekiçinbazı“lehviyât”tır.Hâlbukikuvvetinşe’ni,tecâvüzdür..menfaatin şe’ni, her arzuya kâfi gelmediğinden üstünde boğuşmaktır.. düstur-u cidâlinşe’ni, çarpışmaktır.. unsuriyetin şe’ni, başkasını yutmakla beslenmek olduğundan

Page 96: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

tecâvüzdür.İşteşumedeniyetinşudüsturlarındandırki,bütünmehâsiniyleberaberbeşerinyüzdeancakyirmisinebirnevisûrîsaadetveripsekseninirahatsızlığa,sefâleteatmıştır.

Amma hikmet-i Kur’âniye ise; nokta-yı istinadı, kuvvet yerine “hakk”ı kabul eder.Gayede, menfaat yerine “fazilet ve rıza-yı ilâhî”yi kabul eder. Hayatta, düstur-u cidâlyerine “düstur-u teâvün”ü esâs tutar. Cemaatlerin râbıtalarında, unsuriyet ve milliyetyerine “râbıta-yı dinî ve sınıfî ve vatanî” kabûl eder. Gâyâtı; “Hevesât-ı nefsâniyeninnâmeşrû tecavüzâtına sed çekip ruhu, maâliyâta teşvik ve hissiyât-ı ulviyesini tatminetmektir ve insanı, kemâlât-ı insaniyeye sevk edip insan etmektir.” Hakkın şe’ni ise,ittifaktır.. faziletin şe’ni, tesanüddür.. teâvünün şe’ni, birbirinin imdadına yetişmektir..dininşe’niuhuvvettir, incizaptır.Nefs-iemmâreyigemlemeklebağlamak,ruhukemâlâtakamçılamaklaserbestbırakmanınşe’ni,saadet-idâreyndir.İştemedeniyet-ihâzıra,edyân-ı sâbıka-yı semâviyeden, bâhusus Kur’ân’ın irşâdatından aldığı mehâsinle beraber,Kur’ân’akarşıböylehakikatnazarındamağlubdüşmüştür.

•Üçüncü derece: Binler mesâilinden yalnız numûne olarak üç-dört meseleyigöstereceğiz.Evet,Kur’ân’ındüsturları,kanunları,ezeldengeldiğindenebedegidecektir.Medeniyetin kanunları gibi ihtiyar olup ölüme mahkûm değildir. Daima gençtir,kuvvetlidir. Meselâ medeniyetin bütün cem’iyât-ı hayriyeleri ile bütün cebbârâne şedidinzibatvenizamâtlarıylabütünahlâkîterbiyegâhlarıylaKur’ân-ıHakîm’inikimeselesinekarşımuârazaedemeyipmağlubdüşmüşlerdir.Meselâ:

166 او برلا مرحو عیبلا ه للا لحأو ،165 ةو كزلا اوت او ةو لصلا اومیقأو

Kur’ân’ınbugalebe-ii’câzkârânesinibirmukaddimeilebeyanedeceğiz.Şöyleki:

•İşârâtü’l-İ’câz’da isbat edildiği gibi bütün ihtilâlât-ı beşeriyenin madeni, bir kelimeolduğugibi;bütünahlâk-ıseyyieninmenbaıdahi,birkelimedir.

Birincikelime:Bentokolayım,başkasıaçlıktanölsebanane!

İkincikelime:Sençalış,benyiyeyim!

Evet hayat-ı içtimaiye-i beşeriyede havâs ve avâm, yani zenginler ve fakirler,muvâzeneleriyle rahatlayaşarlar.Omuvâzeneninesâsı ise;havas tabakasındamerhametve şefkat, aşağısında hürmet ve itaattir. Şimdi birinci kelime; havâs tabakasını zulme,ahlâksızlığa, merhametsizliğe sevk etmiştir. İkinci kelime; avâmı kine, hasede,mübârezeye sevk edip rahat-ı beşeriyeyi birkaç asırdır selbettiği gibi; şu asırda sa’y,sermaye ilemubâreze neticesi herkesçemâlûm olanAvrupa hâdisat-ı azîmesimeydanageldi.

İştemedeniyet,bütüncem’iyât-ıhayriyeileveahlâkîmektebleriyleveşedidinzibatvenizamâtıylabeşerino iki tabakasınımusalahaedemediğigibi,hayat-ıbeşerin ikimüthişyarasını tedâvi edememiştir. Kur’ân, birinci kelimeyi esasından “vücub-u zekât” ile

Page 97: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

kal’eder, tedâvi eder. İkinci kelimenin esasını “hurmet-i ribâ” ile kal’edip tedâvi eder.Evet, âyet-i Kur’âniye âlem kapısında durup ribâya “Yasaktır!” der. “Kavga kapısınıkapamak için banka (ribâ) kapısını kapayınız!” diyerek insanlara ferman eder.Şâkirdlerine“Girmeyiniz!”emreder.

•İkinci Esâs: Medeniyet, taaddüd-ü ezvâcı kabul etmiyor. Kur’ân’ın o hükmünü,kendine muhalif-i hikmet ve maslahat-ı beşeriyeye münafî telâkki eder. Evet, eğerizdivacdaki hikmet, yalnız kaza-yı şehvet olsa, taaddüd –bilakis– olmalı.Hâlbuki, hattabütün hayvanâtın şehâdetiyle ve izdivac eden nebatâtın tasdikiyle sabittir ki; izdivacınhikmetivegayesi,tenasüldür.Kaza-yışehvetlezzetiise,ovazifeyigördürmekiçinrahmettarafındanverilenbirücret-icüz’iyedir.Mâdemhikmeten,hakikaten,izdivacnesiliçindir,nev’in bekâsı içindir. Elbette, bir senede yalnız bir defa tevellüde kâbil ve ayın yalnızyarısındakâbil-i telâkkuholanveellisenedeyeisedüşenbirkadın,ekserivakittetâyüzseneye kadar kabil-i telkîh bir erkeğe kâfi gelmediğinden, medeniyet pek çokfahişehânelerikabuletmeyemecburdur.

•ÜçüncüEsâs: Muhakemesiz medeniyet; Kur’ân, kadına sülüs verdiği için,167 âyetitenkid eder. Hâlbuki hayat-ı içtimaiyede ekser ahkâm, ekseriyet itibarıyla olduğundan;ekseriyet itibarıyla bir kadın, kendini himâye edecek birisini bulur. Erkek ise, ona yükolacak ve nafakasını ona bırakacak birisiyle teşrik-imesâî etmeyemecbur olur. İşte busurette bir kadın, pederinden yarısını alsa, kocası noksaniyetini temin eder. Erkek,pederinden iki parça alsa, bir parçasını tezevvüc ettiği kadının idaresine verecek.. kızkardeşine müsavi gelir. İşte adâlet-i Kur’âniye böyle iktiza eder, böylehükmetmiştir.168(Hâşiye)

•DördüncüEsâs: Sanem-perestliği şiddetleKur’ânmen ettiği gibi, sanem-perestliğinbir nevi taklidi olan suret-perestliği de men eder. Medeniyet ise, suretleri kendimehâsinindensayıpKur’ân’amuârazaetmekistemiş.Hâlbukigölgeli-gölgesizsuretler,yabir zulm-ü mütehaccir veya bir riyâ-yı mütecessid veya bir heves-i mütecessimdir ki;beşeri, zulme ve riyâya ve hevâya, hevesi kamçılayıp teşvik eder. Hem Kur’ân,merhameten,kadınlarınhürmetinimuhafazaiçin,hayâperdesinitakmasınıemreder.169Tâhevesât-ı rezilenin ayağı altında o şefkat madenleri zillet çekmesinler. Âlet-i hevesât,ehemmiyetsiz bir metâ hükmüne geçmesinler.170(Hâşiye) Medeniyet ise, kadınlarıyuvalarındançıkarıp,perdeleriniyırtıp,beşeridebaştançıkarmıştır.Hâlbukiailehayatı,kadın-erkek mabeyninde mütekabil hürmet ve muhabbetle devam eder. Hâlbuki açık-saçıklık,samimîhürmetvemuhabbetiizaleedipailevîhayatızehirlemiştir.Hususansuret-perestlik; ahlâkı, fenâ hâlde sarstığı ve sukut-u ruha sebebiyet verdiği şununla anlaşılır:Nasılki,merhumeverahmetemuhtaçbirgüzelkadıncenazesinenazar-ışehvetveheveslebakmak, ne kadar ahlâkı tahrip eder.Öyle de, ölmüş kadınların suretlerine veyahut sağkadınlarınküçükcenazelerihükmündeolansuretlerineheves-perverânebakmak,derindenderinehissiyât-ıulviye-iinsaniyeyisarsar,tahripeder.

Page 98: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

İşte şu üç misal gibi binler mesâil-i Kur’âniye’nin her birisi, saadet-i beşeriyeyidünyada temine hizmet etmekle beraber hayat-ı ebediyesine de hizmet eder. Sairmeselelerimezkûrmeselelerekıyasedebilirsin.

Nasılmedeniyet-ihâzıra,Kur’ân’ınhayat-ıiçtimaiye-ibeşereaitolandüsturlarınakarşımağlub olupKur’ân’ın i’câz-ımânevîsine karşı hakikat noktasında iflas eder. Öyle de,medeniyetinruhuolanfelsefe-iAvrupavehikmet-ibeşeriyeyi,hikmet-iKur’ân’layirmibeş adet Sözler’de,mizanlarla iki hikmetinmuvâzenesinde; hikmet-i felsefiye, âcize vehikmet-iKur’âniye’nin,mucizeolduğukat’iyetleisbatedilmiştir.NasılkiOnİkinciveOnÜçüncüSöz’lerde,hikmet-ifelsefiyeninacziveiflası;vehikmet-iKur’âniye’nini’câzıvegınasıisbatedilmiştir,müracaatedebilirsin.

Hemnasılmedeniyet-ihâzıra,hikmet-iKur’ân’ın ilmîveamelî i’câzınakarşımağluboluyor.Öyledemedeniyetinedebiyatvebelâgatıda,Kur’ân’ınedebvebelâgatınakarşınisbeti;öksüzbiryetiminmuzlimbirhüzün ileümitsiz ağlayışı,hemsüflîbirvaziyettesarhoşbirayyaşınvelvele-igınâsının(şarkıdemektir)nisbetiile..ulvîbirâşıkınmuvakkatbiriftiraktanmüştâkâne,ümidkârânebirhüzünilegınâsı(şarkısı);hemzaferveyaharbeve ulvî fedâkârlıklara sevk etmek için teşvikkârâne kasâid-i vataniyeye nisbeti gibidir.Çünküedebvebelâgat,tesir-iüslûpitibarıylayahüzünverir,yaneşeverir.

Hüzün ise, iki kısımdır:Ya fakdü’l-ahbaptan gelir, yani ahbapsızlıktan, sahibsizliktengelenkaranlıklı bir hüzündürki; dalâlet-âlûd, tabiat-perest, gaflet-pîşeolanmedeniyetinedebiyatının verdiği hüzündür. İkinci hüzün, firaku’l- ahbaptan gelir, yani ahbab var,firakında müştâkâne bir hüzün verir. İşte şu hüzün; hidâyet-edâ, nur-efşan Kur’ân’ınverdiğihüzündür.

Ammaneşeise,odaikikısımdır:Birisi;nefsi,hevesâtınateşvikeder.Odatiyatrocu,sinemacı, romancı medeniyetin edebiyatının şe’nidir. İkinci neşe; nefsi susturup ruhu,kalbi, aklı, sırrı maâliyâta, vatan-ı aslîlerine, makarr-ı ebedîlerine, ahbab-ı uhrevîlerineyetişmekiçinlatîfveedeplimâsumânebirteşviktirki,odacennetvesaadet-iebediyeyeve rü’yet-i cemâlullaha beşeri sevk eden ve şevke getirenKur’ân-ıMu’cizü’l-Beyan’ınverdiğineşedir.İşte:

لثمب اوتأی نأ ى لع نجلاو سنإلا تعمتجا نئل لق

171 اریهظ ضعبل مهضعب ناك ولو هلثمب نوتأی نال ارقلا اذ ه

ifade ettiği azîm mânâ ve büyük hakikat, kâsıru’l-fehm olanlarca ve dikkatsizliklemübalağalıbirbelâgatiçinmuhalbirsuretzannediliyor.Hâşâ!Mübalağadeğil,muhalbirsuretdeğil,ayn-ıhakikatbirbelâgatvemümkünvevâkisurettedir.

O suretin bir vechi şudur ki: Yani, Kur’ân’dan tereşşuh etmeyen ve Kur’ân’ın malı

Page 99: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

olmayan ins ve cinnin bütün güzel sözleri toplansa, Kur’ân’ı tanzir edemez, demektir.Hemedememişki,gösterilmiyor.

İkincivecihşudurki:Cinve insinhatta şeytanlarınnetice-i efkârlarıvemuhassala-yımesâîleriolanmedeniyetvehikmet-ifelsefeveedebiyat-ıecnebiye,Kur’ân’ınahkâmvehikmet ve belâgatına karşı âciz derekesindedirler, demektir. Nasıl da numûnesinigösterdik.161“EyEhl-iKitap!”(Âl-iİmransûresi,3/64,65,70,71,98,99;Nisâsûresi,4/171;Mâidesûresi,5/59,68,77).

162EyEhl-iMektep!

163 “Ey Ehl-i Kitap, bizimle sizin aramızda birleşeceğimiz,müşterek ve âdil şu sözde karar kılalım…” (Âl-i İmransûresi,3/64).

164“Deki:Yeminederim!Eğerinsanlarvecinlerbirarayatoplansalar…”(İsrâsûresi,17/88).

165 “Namazı hakkıyla eda edin, zekâtı verin…” (Bakara sûresi, 2/43, 83, 110; Nisâ sûresi, 4/77; Nûr sûresi, 24/56;Müzzemmilsûresi,73/20).

166“Allah,alış-verişimübah;faiziiseharamkılmıştır.”(Bakarasûresi,2/275).

167Bkz.:“Erkeğinhakkı,kadınınhissesininikimislidir.”(Nisâsûresi,4/11).

168 (Hâşiye)Mahkemeyekarşıvemahkemeyisusturanlâyiha-yıtemyizinmüdafaatındanbirparçadır.Bumakamahâşiyeolmuş:

“…Bendeadliyeninmahkemesinederimki:Binüçyüzellisenedeveherasırdaüçyüzellimilyoninsanlarınhayat-ıiçtimaiyesindeenkudsîvehakikatlibirdüstur-uilâhîyi,üçyüzellibintefsirintasdiklerineveittifaklarınaistinâdenvebinüçyüzellisenezarfındageçmişecdadımızınitikadlarınaiktidâentefsiredenbiradamımahkûmedenhaksızbirkararı,elbetterûy-uzemindeadâletvarsa,okararıredvebuhükmünakzedecektir.”

169Bkz.:Nûrsûresi,24/31;Ahzâbsûresi,33/59.

170 (Hâşiye) Tesettür-ü nisvan hakkında Otuz BirinciMektub’un Yirmi Dördüncü Lem’ası, gayet kat’î bir surette isbatetmiştirki:“Tesettür,kadınlariçinfıtrîdir.Ref-itesettür,fıtratamünafîdir.”

171 “De ki: Yemin ederim! Eğer insanlar ve cinler, bu Kur’ân’ın benzerini yapmak için bir araya toplansalar, hattabirbirlerinedestekolupgüçlerini birleştirseler bile, yinedeonungibi bir kitapmeydanagetiremezler.” (İsrâ sûresi,17/88).

Page 100: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

OnBirinciŞuâ(MeyveRisalesi’ndenEmirdağÇiçeği)

OnuncuMeseleyeBirHâtimeOlarakİkiHâşiyeBirincisi

Bundan on iki sene evvel172(Hâşiye) işittim ki; en dehşetli ve muannid bir zındık,Kur’ân’akarşısû-ikasdınıtercümesiyleyapmayabaşlamışvedemişki:“Kur’ântercümeedilsin, tanemalolduğubilinsin.”Yani,‘lüzumsuztekrarâtıherkesgörsünvetercümesionunyerindeokunsun’diyedehşetlibirplânçevirmiş.

Fakat Risale-i Nur’un cerhedilmez hüccetleri kat’î isbat etmiş ki, Kur’ân’ın hakikîtercümesikabildeğil..velisân-ınahvîolanlisân-ıArabîyerindeKur’ân’ınmeziyetlerinivenüktelerinibaşkalisanmuhafazaedemez..veherbirharfi,onadettenbinekadarsevapveren kelimât-ı Kur’âniye’nin mucizâne ve cemiyetli tabirlerinin yerini, beşerin âdi vecüz’îtercümeleritutamaz..onunyerindecâmilerdeokunmazdiyeRisale-iNur,hertaraftaintişarıylaodehşetliplânıakîmbıraktı.

Fakatozındıktandersalanmünafıklar,yineşeytanhesabınaKur’ângüneşiniüflemeklesöndürmeye ahmak çocuklar gibi ahmakâne ve divânecesine çalışmaları sebebiyle banagayetsıkıvesıkıcıvesıkıntılıbirhâlettebuOnuncuMeseleyazdırıldı,tahminediyorum.Başkalarilegörüşemediğimiçinhakikat-ihâlibilmiyorum.

İkinciHâşiyeDenizli hapsinden tahliyemizden sonra meşhur Şehir Oteli’nin yüksek katında

oturmuştum. Karşımda güzel bahçelerde kesretli kavak ağaçları birer halka-yı zikirtarzındagayet latîf, tatlı bir surette hemkendileri, hemdalları, hemyaprakları, havanındokunmasıyla cezbedârâne ve cazibekârâne hareketle raksları, kardeşleriminmufârakatlarındanveyalnızkaldığımdanhüzünlüvegamlıkalbimeilişti.Birdengüzvekış mevsimi hatıra geldi ve bana bir gaflet bastı. Ben, o kemâl-i neşe ile cilvelenen onâzeninkavaklaravezîhayatlaraokadaracıdımkigözlerimyaşiledoldu.Kâinatınsüslüperdesi altındaki ademleri, firakları ihtarve ihsasıylakâinatdolusu firakların, zevallerinhüzünleri başıma toplandı. Birden hakikat-i Muhammediye’nin (aleyhissalâtü vesselâm)

getirdiği nur, imdada yetişti. O hadsiz hüzünleri ve gamları, sürurlara çevirdi. Hatta onurun,herkesveherehl-iimangibibenimhakkımdamilyonfeyzindenyalnızovakitte,ovaziyetetemasedenimdatvetesellisiiçinZât-ıMuhammediye’ye(aleyhissalâtüvesselâm)karşıebediyenminnettaroldum.Şöyleki:

Ol nazar-ı gaflet, o mübarek nâzeninleri vazifesiz, neticesiz, bir mevsimde görünüp

Page 101: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

hareketlerineşedendeğil;belki,güyaademdenvefiraktantitreyerekhiçliğedüştüklerinigöstermekle herkes gibi bendeki aşk-ı bekâ ve hubb-u mehâsin ve şefkat-i cinsiye vehayatiyeye medar olan damarlarıma o derece dokundu ki; böyle dünyayı bir mânevîcehenneme ve aklı bir tâzip âletine çevirdiği sırada, Muhammed (aleyhissalâtü vesselâm)’ınbeşerehediyegetirdiğinur,perdeyikaldırdı..idam,adem,hiçlik,vazifesizlik,abes,firakyerlerindeokavaklarınherbirininyapraklarıadedincehikmetlerivemanalarıve–Risale-iNur’daisbatedildiğigibi–üçkısmaayrılanneticelerivevazifelerivar,diyegösterdi.

Birinci kısım, Sâni-i Zülcelâl’in esmâsına bakar. Meselâ, nasıl bir usta harika birmakineyiyapsaherkes,ozâta“Mâşâallah,bârekâllah!”deyipalkışlar.Öyledeomakinedahi,ondanmaksutneticeleritamtamınagöstermesiyle,lisân-ıhâliyleustasınıtebrikeder,alkışlar.Herzîhayatveherşeyböylebirmakinedir,ustasınıtebriklerlealkışlar.

İkinci kısım hikmetleri ise, zîhayatın ve zîşuûrun nazarlarına bakar. Onlara şirin birmütalâagâh, birer kitab-ı mârifet olur. Manalarını zîşuûrun zihinlerinde ve suretlerinikuvve-ihâfızalarındaveelvâh-ımisâliyedeveâlem-igaybındefterlerindedaire-ivücûddabırakıp sonra âlem-i şehadeti terk eder, âlem-i gayba çekilir. Demek surî bir vücûdubırakır,mânevîvegaybîveilmîçokvücûdlarıkazanır.

Evet, madem Allah var ve ilmi, ihata eder; elbette adem, idam, hiçlik, mahv, fenahakikatnoktasındaehl-iimanındünyasındayokturvekâfirlerindünyalarıademle,firakla,hiçlikle,fânîlikledoludur.

İştebuhakikati,umumunlisanındagezenbugelendarb-ımeseldersverip,der:“KiminiçinAllahvar,onaherşeyvarvekiminiçinyoksaherşeyonayoktur,hiçtir.”173

Elhâsıl: Nasıl ki iman, ölüm vaktinde insanı idam-ı ebedîden kurtarıyor; öyle deherkesinhususîdünyasınıdahiidamdanvehiçlikkaranlıklarındankurtarıyor.Veküfürisehususanküfr-ümutlakolsahemoinsanı,hemhususîdünyasınıölümleidamedipmânevîcehennem zulmetlerine atar. Hayatının lezzetlerini acı zehirlere çevirir. Hayat-ıdünyeviyeyi âhiretine tercih edenlerin kulakları çınlasın. Gelsinler, buna ya bir çarebulsunlarveyaimanagirsinler.Budehşetlihasârâttankurtulsunlar!..

174 میكحلا میلعلا تنأ كنإ انتملع ام الإ ا نل ملع ال كناحبس

Duanızaçokmuhtaçvesizeçokmüştakkardeşiniz

SaidNursî

Page 102: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

172(Hâşiye)Burisalenintelifinden.

173Bkz.:Ebu’l-Abbasel-Mukri’,Nefhu’t-tayyib4/504.

174“Sübhansın yâRab! Senin bize bildirdiğinden başka ne bilebiliriz ki?Her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetleyapansensin.”(Bakarasûresi,2/32)

Page 103: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

YirmiAltıncıSöz

ÜçüncüMebhas………………

Eğerdesen:“Kaderbiziböylebağlamış,hürriyetimiziselbetmiştir.İnbisatvecevelânamüştakolankalbveruhiçinkadereimanbirağırlık,birsıkıntıvermiyormu?”

Elcevap:Kat’âveaslâ!..Sıkıntıvermediğigibi,nihayetsizbirhiffet,birrahatlıkveravhureyhanıverenveemnüemanıteminedenbirsürûr,birnurveriyor.Çünküinsankadereimanetmezse,küçükbirdairedecüz’îbirserbestiyet,muvakkatbirhürriyetiçinde,dünyakadar ağır bir yükü, bîçâre ruhun omuzunda taşımaya mecburdur. Çünkü insan bütünkâinatla alâkadardır. Nihayetsiz makâsıd ve metâlibi var. Kudreti, irâdesi, hürriyetimilyondanbirisinekâfigelmediğiiçin,çektiğimânevîsıkıntıağırlığı,nekadarmüthişvemuvahhiş olduğu anlaşılır. İşte kadere iman, bütün o ağırlığı kaderin sefinesine atar,kemâl-i rahat ile ruh ve kalbin kemâl-i hürriyetiyle kemâlâtında serbest cevelânınameydan veriyor.Yalnız nefs-i emmârenin cüz’î hürriyetini selbeder ve firavuniyetini verubûbiyetinivekeyfemâyeşâhareketinikırar.Kadereimanokadarlezzetli,saadetlidirki,târifedilmez.Yalnızşutemsilileolezzeteveosaadetebirişaretedeceğiz.Şöyleki:

İki adam, bir padişahın payitahtına giderler. O padişahın mahall-i garâib olan hassarayına girerler. Biri, padişahı bilmez; o yerde gâsıbâne, sârıkane tavattun etmek ister.Fakat o bahçe, o sarayın iktiza ettikleri idare ve tedbir ve vâridât ve makineleriniişlettirmek ve garib hayvanâtın erzakını vermek gibi zahmetli külfetleri görür,mütemadiyen ızdırab çeker.O cennet gibi bahçe, başına bir cehennem gibi oluyor.Herşeye acıyor, idare edemiyor. Teessüfle vaktini geçirir. Sonra da o hırsız edepsiz adam,te’dibsuretiylehapseatılır.

İkinciadam,padişahıtanır,padişahakendinimisafirbilir.Bütünobahçede,osaraydaolan işler, bir nizam-ı kanunla cereyan ettiğini, her şey bir programla kemâl-i sühuletleişlediğiniitikadeder.Zahmetvekülfetleri,padişahınkanununabırakıp,kemâl-isafaileocennet-misalbahçeninbütünlezzetlerindenistifadeedip,padişahınmerhametineveidarekanunlarınıngüzelliğine istinadenherşeyihoşgörür,kemâl-i lezzetvesaadetlehayatınıgeçirir.İşte,175 ردكلا نم نمأ ردقلاب نم ا نم sırrınıanla.

DördüncüMebhasEğerdesen:“BirinciMebhas’taisbatettinki,kaderinherşeyigüzeldir,hayırdır.Ondan

gelen şer de hayırdır, çirkinlik de güzeldir. Hâlbuki şu dâr-ı dünyadaki musibetler,beliyyeler,ohükmücerhediyor?”

Page 104: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Elcevap:Ey şiddet-i şefkatten şedid bir elemi hissedennefsimve arkadaşım!Vücûd,hayr-ımahz; adem, şerr-imahz olduğuna bütünmehâsin ve kemâlâtın vücûda rücûuvebütün maâsi ve mesâib ve nekâisin esâsı adem olduğu delildir. Mâdem adem, şerr-imahzdır; adememüncer olan veya ademi işmam eden hâlât dahi şerri tazammun eder.Onuniçin,vücûdunenparlaknuruolanhayat,ahvâl-imuhtelifeiçindeyuvarlanıpkuvvetbuluyor. Mütebâyin vaziyetlere girip tasaffi ediyor ve müteaddit keyfiyâtı alıp, matlubsemerâtı veriyor vemüteaddit tavırlara girip,Vâhib-i hayatın nukuş-u esmâsını güzelcegösterir. İşte şu hakikattendir ki, zîhayatlara âlâm ve mesâib ve meşakkat ve beliyyâtsuretinde bazı hâlât ârız olur ki; o hâlât ile hayatlarına envar-ı vücûd teceddüd edip,zulümât-ı adem tebâud ederek hayatları tasaffi ediyor. Zira tevakkuf, sükûnet, sükût,atâlet, istirahat, yeknesaklık keyfiyâtta ve ahvâlde birer ademdir. Hatta en büyük birlezzet,yeknesaklıkiçindehiçeiner.

Elhâsıl:Mâdemhayat,esmâ-yıhüsnânınnukuşunugösterir.Hayatınbaşınagelenherşeyhasendir.Meselâgâyetzengin,nihayetderecedesanatkârveçoksanatlardamâhirbirzât;âsâr-ısanatını,hemkıymettarservetinigöstermekiçinâdibirmiskinadamı,modellikvazifesinigördürmekiçin,birücretemukabilbirsaattemurassâ,musannâyaptığıgömleğigiydirir, onun üstünde işler ve vaziyetler verir, tebdil eder. Hem her nevi sanatınıgöstermekiçinkeser,değiştirir,uzaltır,kısaltır.Acabaşuücretlimiskinadamozâtadese:“Bana zahmet veriyorsun. Eğilip kalkmakla vaziyet veriyorsun, beni güzelleştiren bugömleği kesip kısaltmakla güzelliğimi bozuyorsun” demeğe hak kazanabilir mi?“Merhametsizlik, insafsızlık ettin” diyebilir mi? İşte onun gibi Sâni-i Zülcelâl, Fâtır-ıBîmisal;zîhayatagöz,kulak,akıl,kalbgibihavâsveletâif ilemurassâolarakgiydirdiğivücûdgömleğiniesmâ-yıhüsnânınnakışlarınıgöstermekiçinçokhâlâtiçindeçevirir,çokvaziyetlerde değiştirir. Elemler, musibetler nev’inde olan keyfiyât; bazı esmâsınınahkâmınıgöstermek için lemeât-ı hikmet içindebazı şuaât-ı rahmetveo şuaât-ı rahmetiçindelatîfgüzelliklervardır.

HâtimeEskiSaid’inserkeş,müftehir,mağrur,ucublu,riyâkârnefsinisusturan,teslimemecbur

edenbeşfıkradır.

Birinci Fıkra: Mâdem eşya var ve sanatlıdır. Elbette bir ustaları var. Yirmi İkinciSöz’de gâyet kat’î isbat edildiği gibi; eğer her şey birinin olmazsa, o vakit her bir şey,bütüneşyakadarmüşkülveağırolur.Eğerherşeybirininolsa,ozamanbütüneşya,birşeykadarâsânvekolayolur.Mâdemzeminveâsumânıbirisiyapmış,yaratmış.ElbetteopekhikmetliveçoksanatkârZât,zeminveâsumânınmeyveleriveneticelerivegayeleriolanzîhayatlarıbaşkalarabırakıpişibozmayacak.Başkaellereteslimedipbütünhikmetliişleriniabesetmeyecek,hiçeindirmeyecek,şükürveibadetlerinibaşkasınavermeyecektir.

Page 105: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

İkinciFıkra:Seneymağrurnefsim!Üzümağacınabenzersin.Fahirlenme!Salkımlarıoağaçkenditakmamış,başkasıonlarıonatakmış.

ÜçüncüFıkra:Seneyriyâkârnefsim!“Dinehizmetettim.”diyegururlanma. ه للا نإ176 رجافلا لجرلاب نیدلا اذ ه دیؤیل sırrınca;müzekkâolmadığın için,belki senkendinioracül-üfâcirbilmelisin.Hizmetini,ubûdiyetini;geçennimetlerinşükrüvevazife-ifıtratvefarîza-yıhilkatvenetice-isanatbil,ucubveriyâdankurtul!.

DördüncüFıkra: Hakikat ilmini, hakiki hikmeti istersen; Cenâb-ıHakk’ınmarifetinikazan.Çünkü;bütünhakâik-imevcudât,İsm-iHakk’ınşuââtıveesmâsınıntezahüratıvesıfâtının tecelliyâtıdırlar.Maddî vemânevî, cevherî, arazî her bir şeyin, her bir insanınhakikati, birer ismin nuruna dayanır ve hakikatine istinad eder. Yoksa hakikatsiz,ehemmiyetsizbirsurettir.YirminciSöz’ünâhirinde,şusırradairbirnebzebahsigeçmiştir.

Ey nefis! Eğer şu dünya hayatınamüştaksan,mevtten kaçarsan katiyen bil ki; hayatzannettiğin hâlât, yalnız bulunduğun dakikadır. O dakikadan evvel bütün zamanın ve ozaman içindeki eşya-yı dünyeviye, o dakikada meyyittir, ölmüştür. O dakikadan sonrabütün zamanınveonunmazrûfu,odakikadaademdir,hiçtir.Demek,güvendiğinhayat-ımaddiye, yalnız bir dakikadır. Hatta bir kısım ehl-i tedkik, “Bir âşiredir belki bir ân-ıseyyâledir.” demişler. İşte şu sırdandır ki; bazı ehl-i velâyet, dünyanın dünya cihetiyleademinehükmetmişler.

Mâdem böyledir, hayat-ı maddiye-i nefsiyeyi bırak. Kalb ve ruh ve sırrın derece-ihayatlarınaçık,bak;nekadargenişbirdaire-ihayatlarıvar.Seniniçinmeyyitolanmâzi,müstakbel;onlariçinhayydır,hayattarvemevcuttur.

Eynefsim!..Mâdemöyledir,sendahikalbimgibiağlavebağırvedeki:

Fâniyim,fâniolanıistemem!

Âcizim,âcizolanıistemem!

RuhumuRahmân’ateslimeyledim,gayristemem!

İsterim,fakatbiryâr-ıbâkiisterim.

Zerreyim,fakatbirŞems-iSermedisterim.

Hiç-ender-hiçim,fakatbumevcudâtıbirdenisterim!175“Kadereimaneden,gamvehüzündeneminolur.”Bkz.:el-Kudâî,Müsnedü’ş-Şihâb1/187;ed-Deylemî,el-Müsned1/113;el-Münâvî,Feyzu’l-kadîr3/187.

176“MuhakkakkiAllahbudini,günahkârbiriyledegüçlendirir.”(Buhârî,cihâd182).

Page 106: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Tılsım-ıKâinatıKeşfeden,

Kur’ân-ıHakîm’inMühimBirTılsımınıHalleden

OtuzuncuSöz

BirinciMaksad

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

نأ نیبأف لابجلاو ضرألاو تاو مسلا ىلع ةنامألا انضرع انإ

177 الوهج امولظ ناك هنإ ناسنإلا اهلمحو اهنم نقفشأو اهنلمحی

Şuâyetinbüyükhazinesindentekbircevherineişaretedeceğiz.

Şöyleki:

Gök, zemin, dağ tahammülünden çekindiği ve korktuğu emanetin müteadditvücuhundanbirferdi,birvechi,“ene”dir.Evet“ene”,zaman-ıÂdem’denşimdiyekadarâlem-iinsaniyetinetrafınadalbudaksalannurânîbirşecere-itûbâile,müthişbirşecere-izakkumun çekirdeğidir. Şu azîm hakikate girişmeden evvel, o hakikatin fehmini teshiledecekbirmukaddimebeyânederiz.Şöyleki:

Ene, künûz-u mahfiye olan esmâ-yı ilâhiyenin anahtarı olduğu gibi, kâinatın tılsım-ımuğlakınındahianahtarıolarakbirmuamma-yımüşkül-küşâdır,birtılsım-ıhayretfezâdır.Oene,mahiyetininbilinmesiyleogaribmuamma,oacibtılsımolanene,açılırvekâinattılsımınıveâlem-ivücûbunkünûzunudahiaçar.Şumeseleyedair“Şemme”ismindebirrisâle-i Arabiyemde şöyle bahsetmişiz ki, âlemin miftahı insanın elindedir ve nefsinetakılmıştır. Kâinat kapıları zâhiren açık görünürken, hakikaten kapalıdır. Cenâb-ı Hak,emanet cihetiyle insana ene nâmında öyle birmiftah vermiş ki; âlemin bütün kapılarınıaçarveöyletılsımlıbirenaniyetvermişki;Hallâk-ıkâinatınkünûz-umahfiyesinionunilekeşfeder.

Fakatene,kendisidegayetmuğlâkbirmuammaveaçılmasımüşkülbirtılsımdır.Eğeronunhakikimahiyetivesırr-ıhilkatibilinse,kendisiaçıldığıgibikâinatdahiaçılır.Şöyleki:

Sâni-i Hakîm, insanın eline emanet olarak, rubûbiyetinin, sıfât ve şuûnâtınınhakikatlerinigösterecek,tanıttıracak,işârâtvenumûnelericâmibirenevermiştir.Tâkioene,birvâhid-ikıyâsîolup,evsâf-ırubûbiyetveşuûnât-ıulûhiyetbilinsin.Fakatvâhid-ikıyâsî,birmevcud-uhakikiolmaklâzımdeğil.Belkihendesedekifarazîhatlargibi, farz

Page 107: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

vetevehhümlebirvâhid-ikıyasîteşkiledilebilir.İlimvetahakkuklahakikivücûdulâzımdeğildir.

Suâl:NiçinCenâb-ıHakk’ınsıfâtveesmâsınınmarifeti,“enaniyet”ebağlıdır?

Elcevap:Çünkümutlakvemuhît bir şeyinhududuvenihayeti olmadığı için, onabirşekilverilmezveüstünebirsuretvebir taayyünvermekiçinhükmedilmez,mahiyetineolduğu anlaşılmaz.Meselâ zulmetsiz daimî bir ziyâ, bilinmez ve hissedilmez. Ne vakithakikiveyavehmîbirkaranlıkilebirhatçekilse,ovakitbilinir.İşteCenâb-ıHakk’ınilimve kudret,Hakîm veRahîm gibi sıfât ve esmâsı;muhît, hududsuz, şeriksiz olduğu içinonlarahükmedilmezveneolduklarıbilinmezvehissolunmaz.Öyleisehakikinihayetvehadleriolmadığından,farazîvevehmîbirhaddiçizmeklâzımgeliyor.Onuda“enaniyet”yapar.Kendindebirrubûbiyet-imevhume,birmâlikiyet,birkudret,birilimtasavvureder,birhadçizer.Onunilemuhîtsıfatlarabirhadd-imevhumvaz’eder.“Burayakadarbenim,ondan sonra O’nundur” diye bir taksimat yapar. Kendindeki ölçücükler ile, onlarınmahiyetiniyavaşyavaşanlar.

Meselâ daire-i mülkünde mevhum rubûbiyetiyle, daire-i mümkinâtta Hâlık’ınınrubûbiyetinianlarvezâhirmâlikiyetiyle,Hâlık’ınınhakikimâlikiyetinifehmederve“Buhâneyemâlikolduğumgibi,Hâlıkda şukâinatınmâlikidir.”dervecüz’î ilmiyleO’nunilmini fehmedervekisbî sanatçığıylaoSâni-iZülcelâl’in ibda-yı sanatınıanlar.Meselâ,“Ben şu evi nasıl yaptım ve tanzim ettim. Öyle de şu dünya hânesini birisi yapmış vetanzim etmiş.” der ve hâkezâ… Bütün sıfât ve şuûnât-ı ilâhiyeyi bir derece bildirecek,gösterecekbinleresrârlıahvâlvesıfâtvehissiyât,“ene”demünderiçtir.

Demekene,ayna-misâlvevâhid-ikıyâsîveâlet-iinkişâfvemana-yıharfîgibi;mânâsıkendinde olmayan ve başkasının mânâsını gösteren, vücûd-u insaniyetin kalın ipindenşuûrlu bir tel vemahiyet-i beşeriyenin hullesinden ince bir ip ve şahsiyet-i âdemiyetinkitabındanbir eliftir ki, o elif’in “iki yüzü”var.Biri, hayravevücûdabakar.Oyüz ileyalnızfeyzekâbildir.Verenikabuleder,kendiîcadedemez.Oyüzdefâildeğil,îcaddanelikısadır.178

Biryüzüdeşerrebakarveademegider.Şuyüzdeofâildir,fiilsahibidir.179Hemonunmahiyeti,harfiyedir;başkasınınmânâsınıgösterir.Rubûbiyetihayâliyedir.Vücûduokadarzayıfve incedirki,bizzâtkendindehiçbirşeye tahammüledemezveyüklenemez.Belkieşyanınderecatvemiktarlarınıbildirenmizanü’l-hararetvemizanü’l-havagibimizanlarnev’inden bir mizandır ki, Vâcibü’l-vücûd’un mutlak ve muhît ve hududsuz sıfâtınıbildirenbirmizandır.

İşte, mahiyetini şu tarzda bilen ve iz’an eden ve ona göre hareket eden نم حلفأ دق180 اهی كز beşaretindedâhilolur.Emanetibihakkınedâederveoenenindürbünüylekâinatneolduğunuvenevazifegördüğünügörürveâfâkîmâlûmatnefsegeldiğivakit,enedebir

Page 108: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

musaddıkgörür.Oulûm,nurvehikmetolarakkalır.Zulmetveabesiyete inkılâbetmez.Vaktâki ene, vazifesini şu suretle îfa etti.. vâhid-i kıyâsî olan mevhum rubûbiyetini vefarazîmâlikiyetiniterkeder.

182 نوعجرت هیلإو مكحلا هلو ،181 دمحلا هلو كلملا هل

der,hakikiubûdiyetinitakınır,“makam-ıahsen-itakvim”eçıkar.183

Eğeroene,hikmet-ihilkatiniunutup,vazife-i fıtriyesini terkederekkendinemana-yıismîyle baksa, kendini mâlik îtikad etse; o vakit emanete hiyânet eder; نم باخ دقو184 اهی سد altında dâhil olur. İşte, bütün şirkleri ve şerleri ve dalâletleri tevlid edenenaniyetinşucihetindendirki;semâvâtvearzvecibaltedehhüşetmişler,farazîbirşirktenkorkmuşlar.Evetene;incebirelif,birtel,farazîbirhatiken,mahiyetibilinmezsetesettürtoprağıaltındaneşvünemabulur,gittikçekalınlaşır.Vücûd-uinsanınhertarafınayayılır.Kocabirejderhagibivücûd-u insanıbel’eder.Bütüno insan,bütün letâifiyleâdetaeneolur.185Sonranev’inenaniyetidebir asabiyet-inev’iyevemilliyecihetiyleoenaniyetekuvvetverip;oene,oenaniyet-inev’iyeye istinadederekşeytangibi,Sâni-iZülcelâl’inevâmirinekarşımübârezeeder.186Sonrakıyas-ı binnefs suretiyleherkesi, hattaher şeyikendinekıyasedip,Cenâb-ıHakk’ınmülkünüonlaraveesbabataksimeder.Gayetazîmbirşirkedüşer.187 میظع ملظل كرشلا نإ meâlinigösterir.Evet,nasılmîrîmalındankırkparayı çalan bir adam, bütün hâzır arkadaşlarına birer dirhem almasını kabul ilehazmedebilir. Öyle de; “Kendime mâlikim.” diyen adam, “Her şey kendine mâliktir.”demeyeveîtikadetmeyemecburdur.

İşteene,şuhâinânevaziyetinde ikencehl-imutlaktadır.Binlerfünûnubilsede,cehl-imürekkeble bir echeldir. Çünkü duyguları, efkârları kâinatın envâr-ımarifetini getirdiğivakit, nefsinde onu tasdik edecek, ışıklandıracak ve idame edecek birmadde bulmadığıiçin sönerler. Gelen her şey, nefsindeki renkler ile boyalanır. Mahz-ı hikmet gelse,nefsindeabesiyet-imutlakasuretinialır.Çünküşuhâldekieneninrengi,şirkve ta’tildir;Allah’ıinkârdır.Bütünkâinat,parlakâyetlerledolsa;oene’dekikaranlıklıbirnokta,onlarınazarda söndürür, göstermez.188 On Birinci Söz’de mahiyet-i insaniyenin ve mahiyet-iinsaniyedekienaniyetin,–mana-yıharfîcihetiyle–nekadarhassasbirmizânvedoğrubirmikyasvemuhîtbirfihristevemükemmelbirharitavecâmibiraynavekâinatagüzelbirtakvim,birrûznâmeolduğugayetkat’îbirsurettetafsiledilmiştir.Onamüracaatedilsin.O Söz’deki tafsilâta iktifâen kısa keserek mukaddimeye nihayet verdik. Eğermukaddimeyianladınsagel,hakikategiriyoruz.

İşte bak, âlem-i insaniyette zaman-ı Âdem’den şimdiye kadar iki cereyan-ı azîm, ikisilsile-iefkâr,hertaraftavehertabaka-yıinsaniyededalbudaksalmışikişecere-iazîmehükmünde–biri,silsile-inübüvvetvediyanet;diğeri,silsile-i felsefevehikmet–gelmiş,

Page 109: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

gidiyor.Hernevakitoikisilsileimtizaçveittihadetmişise;yanisilsile-ifelsefe,silsile-idiyanetedehâletedipitâatederekhizmetetmişise;âlem-iinsaniyetparlakbirsurettebirsaadet, bir hayat-ı içtimâiye geçirmiştir.Ne vakit ayrı gitmişler ise; bütün hayır ve nur,silsile-inübüvvetvediyanetetrafınatoplanmış..veşerlervedalâletler,felsefesilsilesininetrafınacemolmuştur.Şimdişuikisilsileninmenşelerini,esaslarınıbulmalıyız.

İştediyanetsilsilesineitâatetmeyensilsile-ifelsefeki,birşecere-izakkumsuretinialıp,şirk ve dalâlet zulümâtını etrafına dağıtır. Hatta kuvve-i akliye dalında; dehriyyûn,maddiyyûn, tabiiyyûn meyvelerini, beşer aklının eline vermiş.. ve kuvve-i gadabiyedalında;Nemrudları, Firavunları, Şeddadları 189(Hâşiye) beşerin başına atmış.. ve kuvve-işeheviye-ibehîmiyedalında;âliheleri,sanemleriveulûhiyetdâvaedenlerisemerevermiş,yetiştirmiş.O şecere-i zakkumunmenşei ile silsile-i nübüvvetin –ki bir şecere-i tûbâ-yıubûdiyethükmündebulunanosilsilenin–küre-izemininbağındamübarekdalları,kuvve-iakliye dalında enbiyâ ve mürselîn ve evliya ve sıddıkîn meyvelerini yetiştirdiği gibi..kuvve-i dâfia dalında; âdil hâkimleri,melek gibimeliklermeyvesini veren.. ve kuvve-icâzibe dalında hüsn-ü sîret ve ismetli cemâl-i suret ve sehâvet ve keremnâmdarlarmeyvesini yetiştiren.. ve beşer, nasıl şu kâinatın en mükemmel bir meyvesi olduğunugösterenoşecereninmenşei ileberabereneninikicihetindedir.Oikişecereyemenşevemedâr,esaslıbirçekirdekolarakeneninikivechinibeyânedeceğiz.Şöyleki:

Eneninbirvechininübüvvettutmuşgidiyor,diğervechinifelsefetutmuşgeliyor.

•Nübüvvetin vechi olan birinci vecih: Ubûdiyet-i mahzanın menşeidir. Yani ene,kendini abd bilir; başkasına hizmet eder, anlar. Mahiyeti, harfiyedir. Yani; başkasınınmânâsını taşıyor, fehmeder. Vücûdu, tebeîdir. Yani; başka birisinin vücûdu ile kâim veîcadıyla sabittir, îtikad eder.Mâlikiyeti, vehmiyedir. Yani; kendimâlikinin izni ile sûrî,muvakkatbirmâlikiyetivardır,bilir.Hakikati,zılliyedir.Yani;hakvevâcibbirhakikatincilvesini taşıyan mümkin ve miskin bir zılldir. Vazifesi ise; kendi Hâlık’ının sıfât veşuûnâtına mikyas ve mîzân olarak, şuûrkârâne bir hizmettir. İşte, enbiyâ ve enbiyâsilsilesindeki asfiya ve evliya, eneye şu vecihle bakmışlar, böyle görmüşler, hakikatianlamışlar.BütünmülküMâlikü’l-mülk’eteslimetmişler190vehükmetmişlerki;OMâlik-i Zülcelâl’in ne mülkünde, ne rubûbiyetinde, ne ulûhiyetinde şerik ve nazîri yoktur;191

muînveveziremuhtaçdeğil;192 her şeyin anahtarıO’nunelindedir;193 her şeyeKâdir-iMutlak’tır;194esbab,birperde-izâhiriyedir;tabiat,birşeriat-ıfıtriyesidirvekanunlarınınbirmecmuâsıdırvekudretininbirmistarıdır.

İşteşuparlak,nurânî,güzelyüz;hayattarvemânidarbirçekirdekhükmünegeçmişki,Hâlık-ıZülcelâlbirşecere-itûbâ-yıubûdiyetiondanhalketmiştirki;onunmübârekdalları,âlem-ibeşeriyetinhertarafınınurânîmeyvelerletezyinetmiştir.Bütünzaman-ımâzidekizulümâtı dağıtıp, o uzun zaman-ı mâzi; felsefenin gördüğü gibi bir mezar-ı ekber, birademistanolmadığını.. belki istikbaleve saadet-i ebediyeyeatlamak için, ervâh-ı âfilîne

Page 110: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

birmedâr-ıenvarvemuhtelifbasamaklıbirmîrâc-ımünevverveağıryüklerinibırakanveserbest kalan ve dünyadan göçüp giden ruhların nurânî bir nuristanı ve bir bostanıolduğunugösterir.

•İkinci vecih ise, felsefe tutmuştur. Felsefe ise, eneyemana-yı ismîyle bakmış.Yani;kendi kendine delâlet eder, der. Mânâsı kendindedir, kendi hesabına çalışır, hükmeder.Vücûdu;aslî, zâtîolduğunu telâkkieder.Yani,zâtındabizzâtbirvücûduvardır,der.Birhakk-ıhayatıvar,daire-itasarrufundahakikimâliktir,zu’meder.Onu,birhakikat-isâbitezanneder.Vazifesini, hubb-u zâtından neşet eden bir tekemmül-ü zâtî olduğunu bilir vehâkezâ.. çok esâsât-ı fâsideyemesleklerini bina etmişler. O esâsât, ne kadar esassız veçürük olduğunu sair risâlelerimde ve bilhassa Sözler’de, hususan On İkinci ve YirmiBeşinciSözler’dekat’îisbatetmişiz.

Hatta silsile-i felsefeninenmükemmel fertleriveo silsilenindâhileriolanEflâtunveAristo, İbni Sînâ ve Fârâbî gibi adamlar; “İnsaniyetin gayetü’l-gayâtı, teşebbüh-ü bi’l-Vâcib’dir.”yani“Vâcibü’l-vücûd’abenzemektir.”deyip firavunânebirhükümvermişlerve enaniyeti kamçılayıp, şirk derelerinde serbest koşturarak; esbap-perest, sanem-perest,tabiat-perest, nücûm-perest gibi çok envâ-ı şirk tâifelerinemeydan açmışlar. İnsaniyetinesasındamünderiçolanaczvezaaf,195fakrveihtiyaç,196naksvekusurkapılarınıkapayıp,ubûdiyetin yolunu seddetmişler. Tabiata saplanıp, şirkten tamamen çıkamayıp, şükrüngenişkapısınıbulamamışlar…

Nübüvvet ise; gaye-i insaniyet ve vazife-i beşeriyet, ahlâk-ı ilâhiye ile ve secâyâ-yıhasene ile tahalluk etmekle beraber,197 aczini bilip kudret-i ilâhiyeye iltica..198 zaafınıgörüp kuvvet-i ilâhiyeye istinad.. fakrını görüp rahmet-i ilâhiyeye itimat..199 ihtiyacınıgörüp gınâ-yı ilâhiyeden istimdat..200 kusurunu görüp aff-ı ilâhîye istiğfar..201 naksınıgörüpkemâl-iilâhîyetesbihhânolmaktırdiye,ubûdiyetkârânehükmetmişler.

İşte diyanete itâat etmeyen felsefenin böyle, yolu şaşırdığı içindir ki; ene, kendidizginini eline almış, dalâletin her bir nev’ine koşmuş. İşte şu vecihteki enenin başıüstünde bir şecere-i zakkumneşv ü nemâ bulup, âlem-i insaniyetin yarısından fazlasınıkaplamış.

İşteoşecereninkuvve-işeheviye-ibehîmiyedalında;beşerinenzârınaverdiğimeyvelerise, esnamlar ve âlihelerdir. Çünkü felsefenin esasında, kuvvetmüstahsendir.Hatta “el-Hükmüli’l-gâlib”202birdüsturudur.“Galebeedendebirkuvvetvar.Kuvvettehakvardır.”der.203(Hâşiye-1) Zulmü mânen alkışlamış, zâlimleri teşcî etmiştir ve cebbarları, ulûhiyetdâvasınasevketmiştir.Hemmasnûdakigüzelliğivenakıştakihüsnü,masnûavenakşamaledip, Sâni’ ve Nakkaş’ın mücerred ve mukaddes cemâlinin cilvesine nisbet etmeyerek,“Negüzelyapılmış.”yerine“Negüzeldir.”der,perestişelâyıkbirsanemhükmünegetirir.Hemherkese satılanmüzahraf,hodfürûş,gösterici, riyâkârbirhüsnü, istihsanettiği içinriyâkârları alkışlamış, sanem-misâlleri kendi âbidlerine âbide204(Hâşiye-2) yapmıştır. O

Page 111: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

şecerenin kuvve-i gadabiye dalında; bîçâre beşerin başında küçük-büyük Nemrudlar,Firavunlar,Şeddadlarmeyveleriniyetiştirmiş.Kuvve-iakliyedalında;âlem-i insaniyetindimağına dehriyyûn, maddiyyûn, tabiiyyûn gibi meyveleri vermiş; beşerin beynini binparçaetmiştir…

Şimdi şu hakikati tenvir için, felsefe mesleğinin esâsât-ı fâsidesinden neşet edenneticeleriyle, silsile-i nübüvvetin esâsât-ı sâdıkasından tevellüd eden neticelerinin binlermuvâzenesindennumûneolaraküç-dörtmisâlzikrediyoruz.

•Meselâ:Nübüvvetinhayat-ışahsiyedekidüsturîneticelerinden205ه للا قالخأب اوقلختkaidesiyle“Ahlâk-ıilâhiyeilemuttasıfolupCenâb-ıHakk’amütezellilâneteveccühedipacz,fakr,kusurunuzubilipdergâhınaabdolunuz.”düsturunerede?Felsefenin“Teşebbüh-ü bi’l-Vâcib insaniyetin gayet-i kemâlidir.” kaidesiyle “Vâcibü’l-vücûd’a benzemeğeçalışınız.” hodfüruşâne düsturu nerede? Evet nihayetsiz acz, zaaf, fakr, ihtiyaç ileyoğrulmuşolanmahiyet-iinsaniyenerede?Nihayetsizkadîr,kavî,ganîvemüstağnîolanVâcibü’l-vücûd’unmahiyetinerede?..

•İkinci Misâl: Nübüvvetin hayat-ı içtimâiyedeki düsturî neticelerinden ve şems vekamerdentut,tânebatât,hayvanâtınimdadınavehayvanât,insanınimdadına,hattazerrât-ı taamiye, hüceyrât-ı bedenin imdadına ve muâvenetine koşturulan düstur-u teâvün,kanun-ukerem,nâmus-uikramnerede?Felsefeninhayat-ıiçtimâiyedekidüsturlarındanveyalnız bir kısım zâlim ve canavar insanların ve vahşi hayvanların, fıtratlarını sû-iistîmallerinden neşet eden düstur-u cidâl nerede? Evet düstur-u cidâli o kadar esaslı veküllîkabuletmişlerki;“Hayatbircidâldir.”diyeeblehânehükmetmişler.

•ÜçüncüMisâl:Nübüvvetin tevhid-i ilâhî hakkındaki netâic-i âliyesinden ve düstur-ugâliyesinden206 دحاولا نع الإ ردصی ال دحاولا yani:“Herbirliğibulunan,yalnızbirdensudûredecektir.”

“Mademherşeydevebütüneşyadabirbirlikvar;demekbirtekZât’ınîcâdıdır.”diyeolantevhidkârânedüsturunerede!Eskifelsefeninbirdüstûr-uîtikadiyesindenolan دحاولا207 دحاولا الإ هنع ردصی sudûrtekbirbizzâtzâttan,“Biryani:eder.”sudûrbirBirden“الedebilir. Sair şeyler, vasıtalar vasıtasıyla ondan sudûr eder.” diyeGaniyy-i ale’l-ıtlak veKadîr-iMutlak’ıâcizvesâitemuhtaçgöstererek,bütünesbâbavevesâite,rubûbiyettebirnevişirketveripHâlık-ıZülcelâl’e,“akl-ıevvel”208nâmındabirmahlûkuverip,âdetasairmülkünüesbâbavevesâite taksimederekbirşirk-iazîmeyolaçan,şirk-âlûdvedalâlet-pîşe o felsefenin düsturu nerede? Hükemânın yüksek kısmı olan işrâkiyyûn böylehaltetseler; maddiyyûn, tabiiyyûn gibi aşağı kısımları ne kadar halt edeceklerini kıyasedebilirsin…

•DördüncüMisâl:Nübüvvetindüstur-uhakîmânesinden

Page 112: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

209 هدمحب حبسی الإ ءيش نم نإو sırrıyla“Herşeyin,herzîhayatınneticesivehikmetikendine ait bir ise; Sâni’ine ait neticeleri, Fâtır’ına bakan hikmetleri binlerdir. Her birşeyin, hatta birmeyvenin, bir ağacınmeyveleri kadar hikmetleri, neticeleri bulunduğu”mahz-ı hakikat olan düstur-u hikmet nerede? Felsefenin “Her bir zîhayatın neticesikendinebakarveyahutinsanınmenafi’ineaittir.”diye,kocabirdağgibiağaca,hardalgibibirmeyve, bir netice takmak gibi gayetmânâsız bir abesiyet içinde gördüğü hikmetsizhikmet-imüzahrafedüsturlarınerede?..Şuhakikat,OnuncuSöz’ünOnuncuHakikat’indebirderecegösterildiğindenkısakestik.İştebudörtmisâle,binlermisâlikıyasedebilirsin.“Lemeât”nâmındakibirrisaledebirkısmınaişaretetmişiz.210

İşte felsefenin şu esâsât-ı fâsidesinden ve netâic-i vahîmesindendir ki; İslâmhükemâsındanİbniSînâveFârâbîgibidâhîler,şâşaa-yısûrîsinemeftunolup,omesleğealdanıp,omesleğegirdiklerinden;âdîbirmüminderecesiniancakkazanabilmişler.HattaİmamGazâlîgibibirHüccetü’l-İslâm,onlaraodereceyidevermemiş.211

Hem mütekellimînin mütebahhirîn ulemâsından olan Mu’tezile imamları, zînet-isûrîsine meftun olup, o mesleğe ciddî temas ederek; aklı, hâkim ittihaz ettiklerinden;ancak fâsık, müptedî bir mümin derecesine çıkabilmişler. Hem üdebâ-yı İslâmiyeninmeşhurlarından bedbînlikle mâruf Ebu’l-Alâ el-Maarrî ve yetîmâne ağlayışıyla mevsufÖmer Hayyam gibilerin, o mesleğin nefs-i emmâreyi okşayan zevkiyle zevklenmesisebebiyle ehl-i hakikat ve kemâlden bir sille-i tahkir ve tekfir yiyip; “Edepsizlikediyorsunuz,zındıkayagiriyorsunuz,zındıklarıyetiştiriyorsunuz!”diyezecirkârânete’dibtokatlarınıalmışlar.212

Hemmeslek-ifelsefeninesâsât-ıfâsidesindendirki;ene,kendizâtındahavagibizayıfbir mahiyeti olduğu hâlde, felsefenin meş’um nazarı ile mana-yı ismî cihetiyle baktığıiçin; güyabuharmisâl o ene temeyyu edip, sonra ülfet cihetiyle vemaddiyata tevaggulsebebiylegüyatasallubediyor.Sonragafletveinkârileoenaniyettecemmüdeder.Sonraisyan ile tekeddür eder, şeffâfiyetini kaybeder. Sonra gittikçe kalınlaşıp sahibini yutar.Nev-i insanın efkârıyla şişer.Sonra sair insanları, hatta esbabı kendinevenefsinekıyasedip, onlara –kabul etmedikleri ve teberri ettikleri hâlde– birer firavunluk verir. İşte ovakit,Hâlık-ıZülcelâl’inevâmirinekarşımübarezevaziyetinialır. يهو ماظعلا يحی نم213 میمر der. Meydan okur gibi Kadîr-i Mutlak’ı acz ile itham eder. Hatta Hâlık-ıZülcelâl’in evsâfına müdahâle eder. İşine gelmeyenleri ve nefs-i emmâreninfiravunluğununhoşunagitmeyenleriyared,yainkâr,yatahrifeder.

Ezcümle:Felâsifeninbir tâifesi,Cenâb-ıHakk’a“Mûcib-iBizzât”demişler, ihtiyarınınefyetmişler; ihtiyarını isbatedenbütünkâinatınnihayetsizşehâdetlerini tekzipetmişler.Feyâ Sübhanallah! Şu kâinatta zerreden şemse kadar bütün mevcudât taayyünâtlarıyla,intizâmatıyla, hikmetleriyle, mizanlarıyla Sâni’in ihtiyârını gösterdikleri hâlde, şu körolasıfelsefeningözügörmüyor.

Page 113: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Hembirkısımfelâsife,“Cüz’iyyata ilm-i ilâhî taalluketmiyor.”214Diye ilm-i ilâhîninazametliihatasını215nefyedip,bütünmevcudâtınşehâdât-ısâdıkalarınıreddetmişler.

Hem felsefe, esbaba tesir verip, tabiat eline îcad verir. Yirmi İkinci Söz’de kat’î birsurette isbat edildiğigibi;her şeyde,Hâlık-ıkülli şey’e216 has, parlak sikkeyi görmeyipâciz, câmid, şuûrsuz, kör ve iki eli tesadüf ve kuvvet gibi iki körün elinde olan tabiatamasdariyet verip, binler hikmet-i âliyeyi ifade eden ve her biri birer mektubât-ısamedâniyehükmündeolanmevcudâtınbirkısmınıonamaleder.

HemOnuncuSöz’deisbatedildiğigibiCenâb-ıHak,bütünesmâsıylavekâinat,bütünhakâikiyle ve silsile-i nübüvvet, bütün tahkikatıyla ve kütüb-ü semâviye, bütün âyâtıylagösterdiklerihaşirveâhiretkapısınıbulmayıp,haşrinefyedip,ervâhlarabirezeliyetisnadetmişler.İştebuhurâfâtlarasairmeselelerinikıyasedebilirsin…

Evetşeytanlar,güyaeneningagavepençesiyledinsizfeylesoflarınınakıllarınıhavayakaldırıpdalâletderelerineatıpdağıtmıştır.217Küçükâlemdeene,büyükâlemdetabiatgibitâğutlardandır.

كسمتسا دقف ه لل اب نمؤیو توغاطلاب رفكی نمف

218 میلع عیمس ه للا و اهل ماصفنا ىال قثولا ةورعلاب

Geçen hakikati tenvir edecek bir seyahat-i hayâliye suretinde nîm-manzum olarak“Lemeât”tayazdığımbirvâkıa-yımisâliyeninmeâlinişuradazikretmeğemünasebetgeldi.Şöyleki:

Burisalenintelifindensekizseneevvelİstanbul’da,Ramazan-ıŞerîf’temeslek-ifelsefeile münasebette bulunan Eski Said’in Yeni Said’e inkılâb edeceği bir hengâmdadır ki,Fâtiha-yıŞerife’ninâhirinde;

ریغ مهیلع تمعنأ نیذلا طارص

219 نیل اضلا الو مهیلع بوضغملا

ileişaretettiğiüçmesleğidüşünürkenşöylebirvâkıa-yıhayâliye,birhâdise-imisâliye,rüyayabenzerbirhâdisegördümki:

Kendimi,birsahra-yıazîmedegörüyorum.Bütünzemininyüzünükaranlıklı,sıkıcıveboğucu bir bulut tabakası kaplamış. Ne nesîm var, ne ziyâ, ne âb-ı hayat.. hiçbirisibulunmuyor. Her tarafın canavarlar, muzır ve muvahhiş mahlûklarla dolu olduğunutevehhümettim.Kalbimegeldiki;“Şuzemininötekitarafındaziyâ,nesîm,âb-ıhayatvar.Orayageçmeklâzım.”Baktımki,ihtiyârsızsevkolunuyorum.Zemininiçinde,tünel-vârî

Page 114: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

bir mağaraya sokuldum. Gitgide zeminin içinde seyahat ettim. Bakıyorum ki, bendenevvel o tahte’l-arz yolda çok kimseler gitmişler. Her tarafta boğulup kalmışlar.Onlarınayak izlerini görüyordum. Bâzılarının bir zaman seslerini işitiyordum. Sonra seslerikesiliyordu.

Ey hayâli ile benim seyahat-i hayâliyeme iştirâk eden arkadaş!O zemin, tabiattır vefelsefe-i tabiiyedir.Tünel ise,ehl-i felsefeninefkârı ilehakikateyolaçmak içinaçtıklarımeslektir.Gördüğümayakizleri,EflâtunveAristo220(Hâşiye)gibimeşâhirlerindir.İşittiğimsesler,İbniSînâveFârâbîgibidâhîlerindir.EvetİbniSînâ’nınbâzısözlerini,kanunlarınıbâzıyerlerdegörüyordum.Sonra,bütünbütünkesiliyordu.Dahailerigidememiş,demekboğulmuş. Her ne ise, seni meraktan kurtarmak için hayâlin altındaki hakikatin birköşesinigösterdim.Şimdiseyahatimedönüyorum.

Gitgide baktımki benim elime iki şey verildi.Biri, bir elektrik; o tahte’l-arz tabiatınzulümâtınıdağıtır.Diğeri,birâletiledahiazîmkayalar,dağ-misâltaşlarparçalanıpbanayol açılıyor. Kulağıma denildi ki: “Bu elektrik ile o âlet, Kur’ân’ın hazinesinden sizeverilmiştir.”Herne ise.. çokzamanöylecegittim.Baktımki,öteki tarafaçıktım.Gayetgüzelbirbaharmevsimindebulutsuzbirgüneş,ruh-efzâbirnesîm,hayattarbirâb-ıleziz,her taraf şenlik içinde bir âlem gördüm. “Elhamdülillâh” dedim. Sonra baktım ki, benkendikendimemâlikdeğilim.Birisibenitecrübeediyor…

Yine evvelki vaziyette o sahra-yı azîmede, boğucu bulut altında yine ben kendimigördüm.Dahabaşkabiryolda,birsâikbenisevkediyordu.Budefatahte’z-zemindeğil,belki seyir ve seyahatle yeryüzünü kat’edip öteki yüze geçmek için gidiyordum. Oseyahatimdeöyleacâibvegarâibigörüyordumki,târifedilmez.Denizbanahiddetediyor,fırtınabenitehdideder,herşeybanamüşkülâtpeydâeder.

Fakat yine Kur’ân’dan bana verilen bir vasıta-yı seyahatimle geçiyordum, galebeçalıyordum.Gitgidebakıyordum,hertaraftaseyyahlarıncenazeleribulunuyor.Oseyahatibitirenler, binde ancak birdir. Her ne ise… O buluttan kurtulup, zeminin öteki yüzünegeçipgüzelgüneşlekarşılaştım.Ruh-efzânesîmiteneffüsederek,“Elhamdülillâh”dedim.Ocennetgibioâlemiseyrebaşladım.

Sonrabaktım,birivarki,benioradabırakmıyor.Başkayolubanagösterecekgibi,yinebenibir andaomüdhiş sahrayagetirdi.Baktımki,yukarıdan inmişaynı asansörlergibimuhtelif tarzlardabâzıtayyare,bazıotomobil,bâzızenbilgibişeylergörünüyor.Kuvvetve istidada göre onlara atılsa yukarıya çekiliyor. Ben de birisine atladım. Baktım, birdakika zarfında bulutun fevkine beni çıkardı. Gayet güzel, müzeyyen, yeşil dağlarınüstüne çıktım.Obulut tabakası, dağın yarısına kadar gelmemişti.En latîf bir nesîm, enlezizbir âb-ı hayat, en şirinbir ziyâher tarafta görünüyor.Baktımki, o asansörler gibinurânîmenziller, her taraftavar.Hatta iki seyahatimdevezemininötekiyüzündeonlarıgörmüştüm, anlamamıştım. Şimdi anlıyorum ki şunlar, Kur’ân-ı Hakîm’in âyetlerinin

Page 115: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

cilveleridir.

İşte 221 نیل اضلا الو ile işaret olunan evvelki yol, tabiata saplananların ve Tabiiyyûnfikrini taşıyanlarınmesleğidirki;onda,hakikatevenurageçmekiçinnekadarmüşkülâtolduğunuhissettiniz.

222 بوضغملا ریغ ileişaretolunanikinciyol,esbap-perestlerinvevesaiteîcadvetesirverenlerin, meşşâiyyûn hükemâsı gibi; yalnız akıl ile, fikir ile hakikatü’l-hakâike veVâcibü’l-vücûd’unmarifetineyolaçanlarınmesleğidir.

223 مهیلع تمعنأ نیذلا ileişaretolunanüçüncüyolise,sırat-ımüstakîmehliolanehl-iKur’ân’ıncadde-inurâniyesidirkienkısa,enrahat,enselâmetveherkeseaçık,semâvîverahmânîvenurânîbirmeslektir.

177 “Biz emaneti göklere, yere, dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten kaçındılar, zira sorumluluğundankorktular, ama onu insan yüklendi. İnsan bu emanetin hakkını gözetmediğinden cidden çok zâlim, çok cahilbulunuyor.”(Ahzâbsûresi,33/72).

178Bkz.:Nisâsûresi,4/78.

179Bkz.:Nisâsûresi,4/79;Yûsufsûresi,12/53.

180“Nefsinimaddîvemanevîkirlerdenarındıran,felâhaerer.”(Şemssûresi,91/9)

181“(Varlıklarüzerinde)mutlakmülkiyetvehakimiyetO’nundur,bütünhamddeO’namahsustur.” (Teğâbün sûresi,64/1;Tirmizî,deavât36;Nesâî,menâsik163;İbniMâce,ticârât40,menâsik84)

182“HükümyetkisiO’nundur.SonundavaracağınızyerdeO’nunhuzurudur.”(Kasassûresi,28/70).

183Bkz.:Tînsûresi,95/4.

184“Onugünahlarlaörteniseziyanauğrar.”(Şemssûresi,91/10)

185Bkz.:“(Firavun),adamlarınıtopladıveonlara:“Sizinenyücerabbinizbenim!”dedi.”(Nâziâtsûresi,79/23-24).

186Bkz.:A’râfsûresi,7/12;Hicrsûresi,15/32-33;Sâdsûresi,38/75-76.

187“Doğrusuşirk,pekbüyükbirzulümdür.”(Lokmansûresi,31/13).

188Bkz.:Ârafsûresi,7,146;Yûnussûresi,10/101;Yûsufsûresi,12/105;Nahlsûresi,16/83;Nemlsûresi,27/4.

189 (Hâşiye) EvetNemrudları, Firavunları yetiştiren ve dâyelik edip emziren, eskiMısır ve Babil’in ya sihir derecesineçıkmış veyahut hususî olduğu için etrafında sihir telâkki edilen eski felsefeleri olduğu gibi; âliheleri eski Yunankafasında yerleştiren ve esnâmı tevlid eden felsefe-i tabiiye bataklığıdır. Evet, tabiatın perdesi ile Allah’ın nurunugörmeyeninsan,herşeyebirulûhiyetveripkendibaşınamusallateder.

190Bkz.:Âl-iİmransûresi,3/26.

191Bkz.:İsrâsûresi,17/111;Şûrâsûresi,42/11;İhlâssûresi,112/4.

192Bkz.:İhlâssûresi,112/2.

193Bkz.:En’âmsûresi,6/59;Zümersûresi,39/63;Şûrâsûresi,42/12.

194Bkz.:Bakarasûresi,2/259;Mâidesûresi,5/120;Teğâbünsûresi,64/1.

195Bkz.:Nisâsûresi,4/28.

196Bkz.:Fâtırsûresi,35/15.

197Güzelahlâkilealâkalıolarakbkz.:Ahzâbsûresi,33/21;Kalemsûresi,68/4;el-Hakîmet-Tirmizî,Nevâdiru’l-usûl

Page 116: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

2/312;İbniAbdilberr,et-Temhid16/254;el-Beyhakî,es-Sünenü’l-kübrâ10/191.

198Bkz.:Tevbesûresi,9/118.

199Bkz.:Enbiyâsûresi,21/83.

200Bkz.:Enbiyâsûresi,21/87.

201Bkz.:Mü’minûnsûresi,23/118.

202 “Hüküm, çoğunluğa göre verilir.” (es-Serahsî, el-Mebsût 5/140; el-Cessâs, Ahkâmü’l-Kur’ân 5/208; el-Kâsânî,Bedâiu’s-sanâi’1/303).

203(Hâşiye-1)Düstur-unübüvvet“Kuvvethaktadır,hakkuvvettedeğildir.”der,zulmükeser,adâletitemineder.

204 (Hâşiye-2) Yani o sanem-misaller perestişkârlarının hevesatlarına hoş görünmek ve teveccühlerini kazanmak içinriyâkârânegösterişileibadetgibibirvaziyetgösteriyorlar.

205Bkz.: el-Kelâbâzî, et-Taarruf 1/5; el-Gazâlî, el-Maksadü’l-esnâ s.150; el-Gazâlî, İhyâu ulûmi’d-dîn 4/306; el-Cürcânî,et-Ta’rifât1/564.

206Bkz.:eş-Şehristânî,el-Milelve’n-nihal2/124;el-Îcî,Kitabü’l-Mevâkıf2/589.

207Bkz.:eş-Şehristânî,el-Milelve’n-nihal2/187;el-Îcî,Kitabü’l-Mevâkıf2/689-690.

208Bkz.:İbniTeymiyye,Şerhu’l-Akîdeti’l-Esfahâniyye2/80;Şehristânî,el-Milelve’n-nihal2/75,88-89.

209“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

210BuLemeâtRisâlesi,Hz.Üstadımız’ıntensibiileSözlerMecmuası’nınnihayetindedercedilmiştir.HizmetindekiTalebeleri

211Bkz.:el-Gazâlî,Munkızümine’d-dalâls.39-40,46.

212Bkz.:İbnü’l-Cevzî,Telbîsüiblîs134-136;SüleymanİbniAbdillah,ŞerhuKitabi’t-Tevhîds.616.

213“Çürümüşvaziyettekiokemiklerikimdiriltecek!”(Yâsînsûresi,36/78).

214Bkz.:el-Gazâlî,Munkızümine’d-dalâls.46.

215Bukonuileilgilibazıâyet-ikerîmeleriçinbkz.:Nisâsûresi,4/126;Talâksûresi,65/12;Fussiletsûresi,41/54.

216Bkz.:En’âmsûresi,6/102.

217Bkz.:Hacsûresi,22/31.

218“ArtıkkimtâgutureddedipAllah’aimanederse,işteokopmasımümkünolmayanensağlamtutamağayapışmıştır.Allahherşeyiişitir,bilir.”(Bakarasûresi,2/256).

219 “Nimet ve lutfunamazhar ettiklerinin yoluna ilet.Gazaba uğrayanların ve sapkınlarınkine değil.” (Fâtiha sûresi,1/7).

220 (Hâşiye) Eğer desen: “Sen necisin, bu meşahire karşı meydana çıkıyorsun? Sen bir sinek gibi olup da, kartallarınuçmalarınakarışıyorsun?”

Bendederimki:“Kur’ângibibirüstad-ıezeliyemvarken,dalâlet-âlûdfelsefeninveevham-âlûdaklınşakirdleriolanokartallara,hakikatvemarifetyolunda,sinekkanadıkadardakıymetvermeğemecburdeğilim.Benonlardannekadaraşağı isem,onlarınüstadıdahi,benimüstadımdanbindefadahaaşağıdır.Üstadımınhimmetiyle,onlarıgarkedenmadde,ayağımıdaıslatamadı.Evetbüyükbirpadişahın,onunkanununuveevâmirinihâmilküçükbirneferi,küçükbirşahınbüyükbirmüşirindendahabüyükişlergörebilir.”

221“Sapkınlarınkinedeğil.”(Fâtihasûresi,1/7).

222“Gazabauğrayanlarınkinedeğil.”(Fâtihasûresi,1/7).

223“Nimetvelutfunamazharettiklerininyolunailet.”(Fâtihasûresi,1/7)

Page 117: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

OtuzİkinciSöz(ÜçüncüMevkıf’tan)

İkinciNokta’nınİkinciMebhasıEhl-idalâletinvekili,tutunacakvedalâletinionabinaedecekhiçbirşeybulamadığıve

mülzem kaldığı zaman şöyle diyor ki: “Ben, saadet-i dünyayı ve lezzet-i hayatı veterakkiyât-ımedeniyeti ve kemâl-i sanatı, –kendimce– âhireti düşünmemekte veAllah’ıtanımamakta ve hubb-u dünyada ve hürriyette ve kendine güvenmekte gördüğüm için,insanınekserisinibuyolaşeytanınhimmetiylesevkettimveediyorum.

Elcevap:BizdahiKur’ânnâmınadiyoruzki:Eybîçâre insan!Aklınıbaşınaal!Ehl-idalâletin vekilini dinleme! Eğer onu dinlersen hasâretin o kadar büyük olur ki,tasavvurundanruh,akılvekalbürperir.Seninönündeikiyolvar:

Birisi:Ehl-idalâletinvekiliningösterdiğişekâvetliyoldur.

Diğeri: Kur’ân-ı Hakîm’in tarif ettiği saadetli yoldur. İşte o iki yolun pek çokmuvâzenelerini, çok Sözler’de, hususan Küçük Sözler’de gördün ve anladın. Şimdimakammünasebetiylebindebirmuvâzeneleriniyinegör,anla.Şöyleki:

Şirk ve dalâletin ve fısk ve sefâhetin yolu, insanı nihayet derecede sukut ettiriyor.Hadsizelemleriçindenihayetsizağırbiryüküzayıfveâcizbelineyükletir.Çünküinsan,Cenâb-ıHakk’ıtanımazsaveO’natevekkületmezse;ovakitinsan,gayetderecedeâcizvezayıf, nihayet derecedemuhtaç, fakir, hadsizmusibetleremâruz, elemli, kederli bir fânîhayvan hükmünde olup,224 bütün sevdiği ve alâka peydâ ettiği bütün eşyadanmütemadiyenfirakeleminiçekeçeke,nihayette,bâkîkalanbütünahbabınıbirfirak-ıelîmiçindebırakıp,kabrinzulümâtınayalnızolarakgider.

Hemmüddet-ihayatındagayetcüz’îbirihtiyarveküçükbiriktidarvekısacıkbirhayatveazbirömürvesönükbirfikirilenihayetsizelemlerileveemellerilefaydasızçarpışırvehadsizarzularınvemakâsıdıntahsiline,semeresizboşuboşunaçalışır.225

Hem kendi vücûdunu yüklenemediği hâlde, koca dünya yükünü bîçâre beline vekafasınayüklenir.Dahacehennemegitmedencehennemazabınıçeker.226

Evetşuelîmelemivedehşetlimânevîazabıhissetmemekiçin,ehl-idalâlet iptal-ihisnev’inden gaflet sarhoşluğu ile muvakkaten hissetmez. Fakat hissedeceği zaman yanikabreyakınolduğuvakitbirdenhisseder.227ÇünküCenâb-ıHakk’ahakikiabdolmazsa,kendikendinemâlikzannedecek.Hâlbukiocüz’î ihtiyar,oküçükiktidarı ileşufırtınalıdünyada vücûdunu idare edemiyor. Hayatına muzır mikroptan tut, tâ zelzeleye kadarbinlertâifedüşmanları,hayatınakarşıtehacümvaziyetindegörür.Elîmbirkorkudehşeti

Page 118: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

içindehervakitkendinemüdhişgörünenkabirkapısınabakıyor.

Hembuvaziyetteikeninsaniyetitibarıylanev-iinsanîilevedünyailealâkadarolduğuhâlde, dünyayı ve insanı Hakîm, Alîm, Kadîr, Rahîm, Kerîm bir Zât’ın tasarrufundatasavvuretmediğiveonlarıtesadüfvetabiatahavaleettiğiiçin,dünyanınehvâliveinsanınahvâlionudaimaiz’açeder.Kendielemiyleberaberinsanlarıneleminideçeker.Dünyanınzelzelesi,tâunu,tûfanı,kahtugalâsı,fenâvezevâli,onagayetmüz’içvekaranlıklıbirermusibetsuretindeonutâzibeder.

Hem şu hâldeki insan, merhamet ve şefkate lâyık değildir. Çünkü kendi kendine budehşetlivaziyetiveriyor.SekizinciSöz’dekuyuyagirmişikikardeşinmuvâzene-ihâlindedenildiğigibi;nasılbiradam,güzelbirbahçede,güzelbirziyafette,güzelahbaplariçinde,nezahetli,tatlı,nâmuslu,hoş,meşrûbirlezzetveeğlenceyekanaatetmeyip,gayrimeşrûvemülevvesbirlezzetiçinçirkinvenecisbirşarabıiçse,sarhoşolupkendinikışortasında,pis bir yerde, vahşi canavarlar içinde tahayyül etse, titreyip bağırıp çağırsa nasılmerhamete lâyık değil. Çünkü ehl-i nâmus ve mübarek arkadaşlarını canavar tasavvureder,onlarakarşıhakareteder.Hemziyafettekileziztaamlarıvetemizkaplarımülevves,pis taşlar tasavvur eder, kırmaya başlar. Hem mecliste muhterem kitapları ve mânidarmektublarımânâsız ve âdi nakışlar tasavvur eder, yırtarak ayak altına atar ve hâkezâ…Böylebirşahıs,nasılmerhametemüstehakdeğil,belkitokatamüstehaktır.

Öylede,sû-iihtiyarındanneşetedenküfürsarhoşluğuilevedalâletdivaneliğiyleSâni-iHakîm’inşumisafirhâne-idünyasını,tesadüfvetabiatoyuncağıolduğunutevehhümedipve cilve-i esmâ-yı ilâhiyeyi tazelendiren masnûatın, zamanın geçmesiyle vazifelerininbittiğinden âlem-i gayba geçmelerini, adem ile idam tasavvur ederek.. ve tesbihâtsadâlarını,zevâlvefirak-ıebedîvaveylâsıolduklarınıtahayyülettiğinden..vemektubât-ısamedâniyeolanşumevcudâtsayfalarını,mânâsız,karmakarışıktasavvurettiğinden..veâlem-irahmeteyolaçankabirkapısınızulümât-ıademağzıtasavvurettiğinden..veeceli,hakiki ahbaplara visal dâveti olduğu hâlde, bütün ahbaplardan firak nöbeti tasavvurettiğindenhemkendinidehşetlibirazab-ıelîmdebırakıyor;hemmevcudâtı,hemCenâb-ıHakk’ın esmâsını, hemmektubâtını inkâr ve tezyif ve tahkir ettiğinden, merhamete veşefkate lâyık olmadığı gibi, şiddetli bir azaba damüstehaktır.Hiçbir cihettemerhametelâyıkdeğildir.

İşte eybedbaht ehl-idalâletve sefâhet!Şudehşetli sukutakarşıveezicime’yusiyetemukabil; hangi tekemmülünüz, hangi fünûnunuz, hangi kemâliniz, hangimedeniyetiniz,hangi terakkiyâtınız karşı gelebilir? Ruh-u beşerin eşedd-i ihtiyaç ile muhtaç olduğuhakikiteselliyineredebulabilirsiniz?

Hemgüvendiğinizvebelbağladığınızveâsâr-ıilâhiyeyiveihsanat-ırabbâniyeyionlaraisnadettiğinizhangitabiatınız,hangiesbabınız,hangişerikiniz,hangikeşfiyâtınız,hangimilletiniz, hangi bâtıl mâbudunuz, sizi sizce idam-ı ebedî olan mevtin zulümâtından

Page 119: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

kurtarıp;kabirhudûdundan,berzâhhudûdundan,mahşerhudûdundan,sıratköprüsündenhâkimâne geçirebilir, saadet-i ebediyeye mazhar edebilir? Hâlbuki kabir kapısınıkapamadığınıziçin,sizkat’îolarakbuyolunyolcususunuz.Böylebiryolcu,öylebirisinedayanır ki, bütün bu daire-i azîme ve bu geniş hudûtlar, O’nun taht-ı emrinde vetasarrufundadır.

Hem dahi, ey bedbaht ehl-i dalâlet ve gaflet! “Gayrimeşrû bir muhabbetin neticesi,merhametsiz azab çekmektir.” kaidesi sırrınca siz, fıtratınızdaki Cenâb-ı Hakk’ın zât vesıfât ve esmâsına sarf edilecek muhabbet ve marifet istîdadını ve şükür ve ibâdâtcihâzâtını, nefsinize ve dünyaya gayrimeşrû bir surette sarf ettiğinizden, bilistihkakcezasını çekiyorsunuz. Çünkü Cenâb-ı Hakk’a ait muhabbeti, nefsinize verdiniz.Mahbubunuz olan nefsinizin hadsiz belâsını çekiyorsunuz. Çünkü hakiki bir rahatı omahbubunuzavermiyorsunuz.Hemonu, hakikimahbubolanKadîr-iMutlak’a tevekkülileteslimetmiyorsunuz,daimaelemçekiyorsunuz.

Hem Cenâb-ı Hakk’ın esmâ ve sıfâtına ait muhabbeti, dünyaya verdiniz ve âsâr-ısanatını, âlemin esbabına taksim ettiniz.. belâsını çekiyorsunuz. Çünkü o hadsizmahbublarınızın bir kısmı size “Allah’a ısmarladık!” demeyip, size arkasını çevirip,bırakıp gidiyor. Bir kısmı sizi hiç tanımıyor, tanısa da sizi sevmiyor, sevse de size birfaydavermiyor.Daimahadsiz firaklardanveümidsizdönmemeküzerezevâllerdenazabçekiyorsunuz.

İşteehl-idalâletinsaadet-ihayatiyeve tekemmülât-ı insaniyevemehâsin-imedeniyetvelezzet-ihürriyetdediklerişeyleriniçyüzlerivemahiyetleribudur.Sefâhetvesarhoşlukbirperdedir,muvakkatenhissettirmez.“Tuhonlarınaklına!”de…

AmmaKur’ân’ıncadde-inuraniyesiise;bütünehl-idalâletinçektiğiyaraları,hakâik-iimaniye ile tedavi eder, bütün evvelki yoldaki zulümâtı dağıtır, bütündalâlet vehelâketkapılarınıkapatır.Şöyleki:

İnsanın zaaf ve aczini ve fakr ve ihtiyacını, bir Kadîr-i Rahîm’e tevekkül ile tedavieder.228Hayat ve vücûdun yükünü,O’nun kudretine, rahmetine teslim edip;229 kendineyüklemeyipbelkikendisiohayatınavenefsinebinerhükmündebir rahatmakambulur.Kendisinin“nâtıkbirhayvan”değil,belkihakikibirinsanvemakbulbirmisafir-iRahmânolduğunubildirir.Dünyayı,birmisafirhâne-iRahmânolduğunugöstermeklevedünyadakimevcudâtise,esmâ-yıilâhiyeninaynalarıolduklarını..vemasnûatıise,hervakittazelenenmektubât-ı samedâniye olduklarını bildirmekle, insanın fenâ-yı dünyadan ve zevâl-ieşyadan ve hubb-u fâniyâttan gelen yaralarını güzelce tedavi eder ve evhamınzulümâtındankurtarır.

Hem mevt ve eceli, âlem-i berzâha giden ve âlem-i bekâda olan ahbablara visal vemülâkat mukaddimesi olarak gösterir. Ehl-i dalâletin nazarında bütün ahbabından birfirak-ı ebedî telâkki ettiği ölüm yaralarını böylece tedavi eder ve o firak, ayn-ı lika

Page 120: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

olduğunuisbateder.Hemkabrinâlem-irahmetevedâr-ısaadetevebağistan-ıcinânavenuristan-ıRahmân’aaçılanbirkapıolduğunuisbatetmekle,beşerinenmüdhişkorkusunuizaleedip,enelîmvekasâvetlivesıkıntılıolanberzâhseyahatini,enlezizveünsiyetliveferahlıbir seyahatolduğunugösterir.Kabir ile ejderhaağzınıkapatır, güzelbirbahçeyekapı açar. Yani kabir, ejderha ağzı olmadığını; belki bağistan-ı rahmete açılan bir kapıolduğunugösterir.

Hem mümine der: “İhtiyârın cüz’î ise, kendi Mâlik’inin irâde-i külliyesine işinibırak.230 İktidarın küçük ise, Kadîr-i Mutlak’ın kudretine itimad et.231 Hayatın az ise,hayat-ıbâkiyeyidüşün.232Ömrünkısaise;ebedîbirömrünvar,meraketme.Fikrinsönükise;Kur’ân’ıngüneşialtınagir,imanınnuruylabakki;yıldızböceğiolanfikrinyerineherbirâyet-iKur’ân,bireryıldızmisillüsanaışıkverir.233Hemhadsizemellerin,elemlerinvarsa, nihayetsiz bir sevab ve hadsiz bir rahmet seni bekliyor.234Hemhadsiz arzuların,makâsıdın varsa, onları düşünüp muztarip olma. Onlar bu dünyaya sığışmaz. Onlarınyerleribaşkadiyardırveonlarıverendebaşkadır.235”

Hemder:“Eyinsan!Sen,kendinemâlikdeğilsin.236Sen,kudretinihayetsizbirKadîr,rahmetihadsizbirRahîm-iZât-ıZülcelâl’inmemlûküsün.237Öyleisesen,kendihayatınıkendineyükleyipzahmetçekme.ÇünkühayatıverenO’dur,idareedendeO’dur.238”

Hem dünya sahipsiz değil ki, sen kendi kafana dünya yükünü yüklettirerek ehvâlinidüşünüpmeraketme.ÇünküonunsahibiHakîm’dir,Alîm’dir.239Sendemisafirsin,fuzulîolarakkarışma, karıştırma.Hem insanlar,240 hayvanlar gibimevcudât, başı boş değiller,belki vazifedar memurdurlar. Bir Hakîm-i Rahîm’in nazarındadırlar. Onların âlâm vemeşakkatlerini düşünüp, ruhuna elem çektirme. Ve onların Hâlık-ı Rahîm’ininrahmetindendahailerişefkatinisürme.Hemsanadüşmanlıkvaziyetinialanmikroptan,tâtâun ve tûfan ve kaht ve zelzeleye kadar bütün eşyanın dizginleri, oRahîm-iHakîm’inelindedirler.241 O Hakîm’dir, abes iş yapmaz. Rahîm’dir, rahîmiyeti çoktur. Yaptığı herişindebirnevilütufvar.242

Hem der: “Şu âlem çendan fânîdir, fakat ebedî bir âlemin levâzımâtını yetiştiriyor.Çendan zâildir, geçicidir; fakat bâkî meyveler veriyor, bâkî bir Zât’ın bâkî esmâsınıncilvelerinigösteriyor.Veçendan lezzetleriaz,elemleriçoktur; fakatRahmân-ıRahîm’iniltifâtâtı, zevâlsiz hakiki lezzetlerdir. Elemler ise sevab cihetiyle mânevî lezzetyetiştiriyor.243Mademmeşrû daire, ruh ve kalb ve nefsin bütün lezzetlerine, safalarına,keyiflerine kâfidir.Gayrimeşrû daireye girme.Çünkü o dairedeki bir lezzetin bazen binelemi var. Hem hakiki ve daimî lezzet olan iltifâtât-ı rahmaniyeyi kaybetmeğesebeptir.”244

Hemdalâletinyolundasâbıkanbeyânedildiğigibiesfel-isâfilîneinsanıöylebirsukutettiriyor ki; hiçbir medeniyet, hiçbir felsefe ona çâre bulamadıkları ve o derin zulümât

Page 121: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

kuyusundan hiçbir terakkiyât-ı beşeriye, hiçbir kemâlât-ı fenniye insanı çıkaramadığıhâlde,Kur’ân-ıHakîm, iman ve amel-i sâlih ile o esfel-i sâfilîne sukuttan insanı âlâ-yıilliyyîne çıkarır ve delâil-i kat’iyye ile çıkarmasını isbat ediyor.. ve o derin kuyuyuterakkiyât-ı mâneviyenin basamaklarıyla ve tekemmülât-ı ruhiyenin cihâzâtıyladolduruyor.245

Hem beşerin uzun ve fırtınalı ve dağdağalı olan ebed tarafındaki yolculuğunu gayetderecede teshil eder ve kolaylaştırır. Bin, belki elli bin senelik mesafeyi bir gündekestirecek vesaiti gösterir.HemSultan-ı ezel ve ebed olanZât-ıZülcelâl’i tanıttırmaklainsanı,O’nabirmemurabdvebirvazifedarmisafirvaziyetiniverir.

Hem dünya misafirhânesinde, hem berzâhî ve uhrevî menzillerde kemâl-i rahatlaseyahatini temin eder. Nasıl ki bir padişahın müstakîm bir memuru, onun daire-imemleketinde,hemhervilayetinhudutlarındansühuletlevetayyare,gemi,şimendifergibisüratlivasıta-yıseyahatlegezer,geçer.ÖyledeSultan-ıEzelî’yeimanileintisapedenveamel-i sâlih ile itâat eden bir insan, şu misafirhâne-i dünya menzillerinden ve âlem-iberzâhveâlem-imahşerdairelerindenvehâkezâ..kabirdensonrakibütünâlemleringenişhudutlarındanberkveburaksüratindegeçer.Tâsaadet-iebediyeyibulur.Veşuhakikatikat’îisbatederveasfiyaveevliyayagösterir.

Hem de Kur’ân’ın hakikati der ki; “Ey mümin! Sendeki nihayetsiz muhabbetkabiliyetini,çirkinvenoksanveşerûrvesanamuzırolannefs-iemmâreneverme.246Onumahbub ve onun hevâsını kendine mâbud ittihaz etme.247 Belki sendeki o nihayetsizmuhabbet kabiliyetini, nihayetsiz bir muhabbete lâyık, hem nihayetsiz sana ihsanedebilen.. hem istikbalde seni nihayetsiz mesud eden, hem bütün alâkadar olduğun veonlarınsaadetleriylemesûdolduğunbütünzâtlarıihsanatıylamesûdeden..hemnihayetsizkemâlâtı bulunan ve nihayetsiz derecede kudsî, ulvî, münezzeh, kusursuz, noksansız,zevâlsizcemâlsahibiolan..vebütünesmâsı,nihayetderecedegüzelolanveherismindepekçokenvâr-ıhüsünvecemâlbulunan..vecennetbütüngüzellikleriylevenimetleriyle,O’nun cemâl-i rahmetini ve rahmet-i cemâlini gösteren.. ve sevimli ve sevilen bütünkâinattaki bütün hüsün ve cemâl vemehâsin ve kemâlât, O’nun cemâline ve kemâlineişaretedenvedelâletedenveemâreolanbirZât’ı,mahbubvemâbudittihazet.”248

Hem der: “Ey insan! O’nun esmâ ve sıfâtına ait istîdad-ı muhabbetini, sâir bekâsızmevcudâta verme; faydasız mahlûkata dağıtma.249 Çünkü âsâr ve mahlûkat fânîdirler.Fakat o âsârda ve o masnûatta nakışları, cilveleri görünen esmâ-yı hüsnâ bâkîdirler,daimîdirler.250Veesmâvesıfâtınherbirisindebinlermerâtib-i ihsanvecemâlvebinlertabakat-ıkemâlvemuhabbetvar.SenyalnızRahmânisminebakki;cennetbircilvesivesaadet-iebediyebirlem’asıvedünyadakibütünrızıkvenimet,birkatresidir.”251

İşteşumuvâzene,ehl-idalâletleehl-iimanınhayatvevazifecihetindekimahiyetlerineişareteden

Page 122: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

* میوقت نسحأ في ناسنإلا انقلخ دقل

* نیلفاس لفسأ هانددر مث

252 تاحلاصلا اولمعو اونم ا نیذلا الإ

hemneticeveâkıbetlerineişareteden253 ضرألاو ءا مسلا مهیلع تكب امف olanâyetedikkatet.Nekadarulvî,mucizâne,beyânettiğimizmüvâzeneyiifadeederler.

•Birinciâyet,OnBirinciSöz’detafsilenoâyetini’câzkârâneveîcâzkârâneifadeettiğihakikati,oSöz’debeyânedildiğinden,onuorayahavaleederiz.

•İkinciâyetise,yalnızbirküçükişaretlegöstereceğizki,nekadarulvîbirhakikatiifadeediyor.Şöyleki:

Şuâyet,mefhum-umuvafıkileşöylefermanediyor:“Ehl-idalâletinölmesiylesemâvâtvezemin,onlarınüstündeağlamıyorlar.”Vemefhum-umuhalifiledelâletediyorki:“Ehl-i imanın dünyadan gitmesiyle, semâvât ve zemin, onların üstünde ağlıyor.” Yani ehl-idalâlet; madem semâvât ve arzın vazifelerini inkâr ediyor, mânâlarını bilmiyor, onlarınkıymetlerini iskat ediyor, Sâni’lerini tanımıyor. Onlara karşı bir hakaret, bir adâvetettiğindenelbettesemâvâtvezemin,onlaraağlamakdeğil,belkionlaranefrineder,onlarıngebermesiyle memnun olurlar. Ve mefhum-u muhalif ile der: “Semâvât ve arz, ehl-iimanınölmesiyleağlarlar.”Ziraehl-iimanise–çünküsemâvâtvearzınvazifelerinibilir.Hakikihakikatlerinitasdikediyor.Veonlarınifadeettiklerimânâlarıimanileanlıyor–“Nekadargüzelyapılmışlar,nekadargüzelhizmetediyorlar.”diyor.Veonlaralâyıkkıymetiveriyor ve ihtiram ediyor.Cenâb-ıHakhesabına onlara ve onlar ayna oldukları esmâyamuhabbetediyor.İştebusıriçindirkisemâvâtvezemin,ağlargibiehl-iimanınzevâlinemahzunoluyorlar.254

224Bkz.:A’râfsûresi,7/179;Furkansûresi,25/43-44;Muhammedsûresi,47/12.

225Bkz.: Mâide sûresi, 5/5, 53; En’âm sûresi, 6/88; A’râf sûresi, 7/147; Hûd sûresi, 11/16; Zümer sûresi, 39/65;Muhammedsûresi,47/9,28,32.

226Bkz.:Âl-iİmransûresi,3/56;En’âmsûresi,6/124-125;A’râfsûresi,7/152;Tevbesûresi,9/55;Ra’dsûresi,13/34;Zümersûresi,39/22;Fussiletsûresi,41/16.

227Bkz.: “Derken, İsrâiloğullarını denizden geçirdik.Hemen Firavun, askerleriyle beraber zulmederek ve saldırarakpeşlerinedüştü.Nihayetboğulmaküzereiken:‘İmanettim.İsrâiloğullarınıninandığıİlâh’tanbaşkailâhyokmuş.BendeMüslümanlardanım.’dedi.”(Yûnussûresi,10/90).

228“Allah’atevekkületmek”leilgilibazıayetlerebkz.:Âl-iİmransûresi,3/122;A’râfsûresi,7/89;Tevbesûresi,9/129;Hûdsûresi,11/56;Yûsufsûresi,12/67.

229 “Allah’a teslim olmak”la ilgili bazı ayetlere bkz.:Bakara sûresi, 2/112, 131;Nisâ sûresi, 4/125; Lokman sûresi,31/22;Zümersûresi,39/54.

230Bkz.:Mü’minsûresi,40/44.

231Bkz.:Âl-iİmransûresi,3/159,173;Nisâsûresi,4/81;Mâidesûresi,5/23;Hûdsûresi,11/123;İbrahimsûresi,14/12;

Page 123: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Furkansûresi,25/58…

232Bkz.:Tevbesûresi,9/38;Yûnussûresi,10/24;Kehfsûresi,18/45;Hadîdsûresi,57/20;Mü’minsûresi,40/39;Duhâsûresi,93/4.

233Bkz.:Yûnussûresi,10/57;Yûsufsûresi,12/111;İbrahimsûresi,14/1;Tegabunsûresi,64/8;Nisâsûresi,4/174…

234Bkz.:Bakarasûresi,2/157,218;Âl-iİmransûresi,3/107;Nisâsûresi,4/96,175;A’râfsûresi,7/156.

235Bkz.: Yâsîn sûresi, 36/55; Sâffât sûresi, 37/42-43, 46; Sâd sûresi, 38/52; Zuhruf sûresi, 43/71, 73;Muhammedsûresi,47/15;Dehrsûresi,76/22.

236Bkz.:A’râfsûresi,7/188;Yûnussûresi,10/49;Cinsûresi,72/21.

237Bkz.:Âl-iİmransûresi,3/30;Mâidesûresi,5/118;Hicrsûresi,15/49;İsrâsûresi,17/65;Mü’minûnsûresi,23/109;Ankebûtsûresi,29/56;Zümersûresi,39/16,53;Mü’minsûresi,40/31…

238Bkz.:Âl-iİmransûresi,3/156;A’râfsûresi,7/158;Tevbesûresi,9/116;Yûnussûresi,10/56…

239Bkz.:Bakarasûresi,2/107;Âl-iİmransûresi,3/26,189;Mâidesûresi,5/40,120;En’âmsûresi,6/73;A’râfsûresi,7/158.

240Bkz.:Mü’minûnsûresi,23/115;Kıyâmetsûresi,75/36

241Bkz.: Âl-i İmran sûresi, 3/83;Mü’minûn sûresi, 23/88;Mülk sûresi, 67/1, Fussilet sûresi, 41/11; Zümer sûresi,39/63,67;Şûrâsûresi,42/12.

242Bkz.:Şûrâsûresi,42/19.

243Bkz.:Hûd sûresi, 11/23;Furkan sûresi, 25/75-76;Ankebût sûresi, 29/58;Ahkaf sûresi, 46/14;Fetih sûresi, 48/5;Teğâbünsûresi,64/9;Talâksûresi,65/11.

244Bkz.:Bakarasûresi,2/81,275;Furkansûresi,25/68-69;Yûnussûresi,10/27,52;Mü’minûnsûresi,23/103;Zuhrufsûresi,43/74.

245Bkz.:İnşikaksûresi,84/25;Tînsûresi,95/5-6;Asrsûresi,103/2-3.

246Bkz.:Yûsufsûresi,12/53.

247Bkz.:Nisâsûresi,4/135;Kehfsûresi,18/28;Tâhâsûresi,20/16;Furkansûresi,25/43;Kasassûresi,28/50;Câsiyesûresi,45/23;Nâziâtsûresi,79/40.

248Bkz.:Tâhâsûresi,20/14;Zümersûresi,39/2,66;Yasinsûresi,36/60-61.

249Bkz.:Bakara sûresi,2/165;En’amsûresi,6/76-79;Tevbe sûresi,9/23-24;Kıyâmet sûresi,75/20-35;Dehr sûresi,76/27;Fecrsûresi,89/20-26.

250Bkz.:Kasassûresi,28/88;Rahmansûresi,55/25,26.

251Bkz.:Meryemsûresi,19/61,93;Rahmansûresi,55/1-12;Mülksûresi,67/19-20.

252“Biz insanı enmükemmel suretteyarattık.Sonradaonu en aşağıderekeyedüşürdük.Ancak imanedipgüzel vemakbulişleryapanlarmüstesnadır.”(Tînsûresi,95/4-6).

253“(Merhametelâyıkolmahaklarınıkaybettiklerinden)perişanhâllerinegökdeağlamadı,yerdeağlamadı.”(Duhânsûresi,44/29)

254Meselâ “Arş’ın, Sa’d İbni Muaz’ın (radiyallâhu anh) vefatıyla sarsıldığı” ifade buyurulmuştur. (Bkz.: Buhârî,menâkıbü’l-ensar12;Müslim,fezâilü’s-sahâbe123-125;Tirmizî,menâkıb50)

Page 124: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

255 نیملاظلا نم تنك ينإ كناحبس تنأ الإ ه لإ لا نأ تاملظلا يف ى دانف

256 نیمحارلا محرأ تنأو رضلا ينسم ينأ هبر ى دان ذإ

وه الإ ه لإ هلا للا يبسح لقف اولوت نإف

257 میظعلا شرعلا بر وهو تلكوت هیلع

،258 لیكولا معنو ه للا انبسح

259 میظعلا يلعلا هللااب الإ ةوق الو لوح ال

260 يقابلا تنأ يقاب ای .. يقابلا تنأ يقاب ای

261 ءا فشو ىده اونم ا نیذلل

OtuzBirinciMektub’unbirincikısmı;herzaman,hususanmağribveişâortasındaotuzüçerdefaokunması çok faziletli bulunanmezkûrkelimât-ımübarekeninherbirinin çokenvârındanbirernurunugösterecek“AltıLem’a”dan…255“Sonra,(düştüğübalığınkarnının,geceninvedenizin,birdebulunduğuhalin)karanlıklarıiçinde,“Sen’denbaşkailâhyoktur.Sen,hertürlükusurdan,eksiklikten,eşi-ortağıbulunmaktanmutlakmünezzehsin.Ben,gerçektenkendineyazıkedenlerdenoldum!”diyeyakardı.”(Enbiyâsûresi,21/87)

256“YâRabbî,budertbanaiyicedokundu.Senmerhametlilerinenmerhametliolanısın.”diyeniyazetmişti.”(Enbiyâsûresi,21/83)

257“(EyRasûlüm!Senböyleonlarınüzerine titrerken)onlarhalâ sendenveyolundanyüzçevirecekolurlarsadeki:Bana (yardımcı ve destekçi olarak) Allah kâfidir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Ben O’na dayandım, O’nagüvendimveO, (bütünkâinatın, bütünvarlıkların idaremerkeziolan)BüyükArş’ınRabbi, (bütünkâinatınmutlakSultanı,bütünvarlıklarınyegânesığınağı,besleyipyaşatanı,koruyupgözetenidir).”(Tevbesûresi,9/129)

258“Allahbizeyeter.Onegüzelvekildir!”(Âl-iİmransûresi,3/173).

259“Hareketvegüç,ancakyüceleryücesivepekbüyükolanCenâb-ıHakk’ındilemesiileolur.”PeygamberEfendimiz(sallallâhualeyhivesellem)busözün,cennethazinelerindenbirhazineolduğunubildirmiştir.Bkz.:Buhârî,meğâzî38,deavât51,68,kader7;Müslim,zikir44-46.

260EyKendindenbaşkaherşeyinfânîolduğutekBâkî!

261“O(Kur’ân),imanedenleriçinhidâyetveşifadır.”(Fussiletsûresi,41/44).

Page 125: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

BirinciLem’a

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

Hazreti Yûnus İbni Mettâ (alâ Nebiyyinâ ve aleyhissalâtü vesselâm)’ın münâcâtı, en azîm birmünâcâttırveenmühimbirvesîle-iicâbe-iduâdır.262

HazretiYûnus(aleyhisselâm)’ınkıssa-yımeşhûresininhülâsası:

Denize atılmış, büyük bir balık onu yutmuş.263 Deniz fırtınalı ve gece dağdağalı vekaranlıkvehertaraftanümitkesikbirvaziyette,

264 نیملاظلا نم تنك ينإ كناحبس تنأ الإ ه لإ لا

münâcâtı,onasüratenvasıta-yınecatolmuştur.

Şumünâcâtınsırr-ıazîmişudurki:

Ovaziyette esbabbilkülliye sukût etti.Çünküohâldeonanecat vereceköyle birZâtlâzım ki; hükmü hem balığa, hem denize, hem geceye, hem cevv-i semâya geçebilsin.Çünkü onun aleyhinde “gece, deniz ve hût” ittifak etmişler. Bu üçünü birden emrinemusahharedenbirZâtonusâhil-iselâmeteçıkarabilir.Eğerbütünhalkonunhizmetkârıveyardımcısıolsaidiler,yinebeşparafaydalarıolmazdı.265

Demek esbabın tesiri yok. Müsebbibü’l-esbab’dan başka bir melce’ olamadığınıaynelyakîngördüğünden,sırr-ıehadiyet,nur-utevhidiçindeinkişâfettiğiiçinşumünâcâtbirdenbiregeceyi,denizivehûtumusahharetmiştir.Onur-u tevhid ilehûtunkarnınıbirtahte’l-bahirgemisihükmünegetiripvezelzelelidağvâriemvâcdehşeti içinde;denizi,onur-utevhidileemniyetlibirsahrâ,birmeydan-ıcevelânvetenezzühgâhıolarakonurilesemâ yüzünü bulutlardan süpürüp, kameri bir lâmba gibi başı üstünde bulundurdu.Hertaraftanonutehditvetazyikedenomahlûkat,hercihetteonadostlukyüzünügösterdiler.Tâsâhil-iselâmeteçıktı,şecere-iyaktîn266altındaolütf-urabbânîyimüşâhedeetti.

İşte, Hazreti Yûnus (aleyhisselâm)’ın birinci vaziyetinden yüz derece daha müthiş birvaziyetteyiz. Gecemiz, istikbâldir. İstikbâlimiz, nazar-ı gafletle, onun gecesinden yüzderece daha karanlık ve dehşetlidir. Denizimiz, şu sergerdân küre-i zeminimizdir. Budenizin her mevcinde binler cenaze bulunuyor; onun denizinden bin derece dahakorkuludur. Bizim hevâ-yı nefsimiz, hûtumuzdur; hayat-ı ebediyemizi sıkıp mahvınaçalışıyor.267 Bu hût, onun hûtundan bin derece daha muzırdır. Çünkü onun hûtu yüzsenelik bir hayatı mahveder. Bizim hûtumuz ise, yüz milyon seneler hayatın mahvınaçalışıyor.

Mâdemhakikîvaziyetimizbudur;bizdeHazretiYûnus (aleyhisselâm)’a iktidâen,umum

Page 126: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

esbaptan yüzümüzü çevirip doğrudan doğruyaMüsebbibü’l-esbab olanRabbimize ilticâedip 268 نیملاظلا نم تنك ينإ كناحبس تنأ الإ ه لإ لا demeliyiz ve aynelyakînanlamalıyızki;gafletvedalâletimiz sebebiylealeyhimize ittifakeden istikbâl,dünyavehevâ-yınefsinzararlarınıdefedecekyalnızoZâtolabilirki;istikbâltaht-ıemrinde,dünyataht-ı hükmünde, nefsimiz taht-ı idaresindedir. Acaba Hâlık-ı semâvât ve arzdan başkahangisebepvarki,en inceveengizlihâtırât-ıkalbimizibilecekvebizimiçin istikbâli,âhiretin îcâdıyla ışıklandıracak ve dünyanın yüz bin boğucu emvâcından kurtaracak, –hâşâ– Zât-ı Vâcibü’l-vücud’dan başka hiçbir şey, hiçbir cihette O’nun izni ve iradesiolmadan imdâd edemez ve halâskâr olamaz.269Mâdem hakikat-i hâl böyledir. Nasıl kiHazretiYûnus(aleyhisselâm)’aomünâcâtınneticesindehûtuonabirmerkûb,birtahte’l-bahirvedenizibirgüzelsahrâvegecemehtâplıbirlatîfsûretaldı.Bizdahiomünâcâtınsırrıyla270 نیملاظلا نم تنك ينإ كناحبس تنأ الإ ه لإ .demeliyizلا

271 تنأ الإ ه لإ 272istikbâlimize,cümlesiyleلا كناحب ,dünyamızakelimesiyleسـ ينإ273 نیملاظلا نم تنك fıkrasıylanefsimize nazar-ı merhametini celb etmeliyiz.274 Tâ ki,nur-uîmânileveKur’ân’ınmehtâbıylaistikbâlimiztenevvüretsinveogecemizindehşetve vahşeti, ünsiyet ve tenezzühe inkılâp etsin. Ve mütemâdiyen mevt ve hayatındeğişmesiyle seneler ve karnlar emvâcı üstünde hadsiz cenazeler binip ademe atılandünyamız ve zeminimizde,Kur’ân-ıHakîm’in tezgâhında yapılan bir sefine-imâneviyehükmünegeçenhakikat-iİslâmiyetiçinegiripselâmetleodenizinüstündegezip,tâsâhil-iselâmete çıkarak hayatımızın vazifesi bitsin.O denizin fırtınaları ve zelzeleleri, sinemaperdelerigibitenezzühünmanzaralarınıtazelendirmekle,vahşetvedehşetyerine,nazar-ıibretvetefekkürükeyiflendirerekokşayıpışıklandırsın.Hemosırr-ıKur’ân’la,oterbiye-iFurkâniye ile; nefsimiz bize binmeyecek, merkûbumuz olup, bizi ona bindirip, hayat-ıebediyemizinkazanmasınakuvvetlibirvasıtamızolsun.

Elhâsıl:Mâdeminsan,mâhiyetinincâmiiyetiitibârıylasıtmadanmüteellimolduğugibi,arzın zelzele ve ihtizâzâtından ve kâinatın kıyâmet hengâmında zelzele-i kübrâsındanmüteellimoluyor.

Ve nasıl ki hurdebînî bir mikroptan korkar; ecrâm-ı ulviyeden zuhur eden kuyrukluyıldızdandahikorkar.

Hemnasılkihânesinisever;kocadünyayıdaöylesever.Hemnasılkiküçükbahçesinisever;öylede,hadsizebedîcennetidahimüştâkânesever.

Elbette, böyle bir insanın Mâbûdu, Rabbi, melcei, halâskârı, maksûdu öyle bir Zâtolabilir ki, umum kâinat O’nun kabza-yı tasarrufunda, zerrât ve seyyârât dahi taht-ıemrindedir.275

ElbetteöylebirinsandâimâYûnusvârî(aleyhisselâm) تنك ينإ كناحبس تنأ الإ ه لإ لا

Page 127: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

276 نیملاظلا نم demeyemuhtaçtır.

277 میكحلا میلعلا تنأ كنإ انتملع ام الإ ا نل ملع ال كناحبس262Bkz.:Tirmizî,deavât81;AhmedİbniHanbel,el-Müsned1/170.

263Kıssanıntamamıiçinbkz.:et-Taberî,Câmiu’l-beyân17/79-81.

264“Sen’denbaşkailâhyoktur.Sen,hertürlükusurdan,eksiklikten,eşi-ortağıbulunmaktanmutlakmünezzehsin.Ben,gerçektenkendineyazıkedenlerdenoldum!”(Enbiyâsûresi,21/87)

265Bkz.:En’âmsûresi,6/17;Yûnussûresi,10/107;Fâtırsûresi,35/2.

266Bkz.:“Üzerinegölgeyapmasıiçin,oradaasmakabakcinsindenbirağaçbitirdik.”(Sâffâtsûresi,37/146)

267Bkz.: “Rabbiminmerhamet edipkorudukları hariç, nefisdaima fenalığı ister, kötülüğe sevkeder.” (Yûsuf sûresi,12/53)

268“Sen’denbaşkailâhyoktur.Sen,hertürlükusurdan,eksiklikten,eşi-ortağıbulunmaktanmutlakmünezzehsin.Ben,gerçektenkendineyazıkedenlerdenoldum!”(Enbiyâsûresi,21/87)

269Bkz.:Kehfsûresi,18/23-24;Dehrsûresi,76/30;Tekvirsûresi,81/29;Hacsûresi,22/65.

270“Sen’denbaşkailâhyoktur.Sen,hertürlükusurdan,eksiklikten,eşi-ortağıbulunmaktanmutlakmünezzehsin.Ben,gerçektenkendineyazıkedenlerdenoldum!”(Enbiyâsûresi,21/87)

271“Sen’denbaşkailâhyoktur.”(Enbiyâsûresi,21/87)

272“Sen,hertürlükusurdan,eksiklikten,eşi-ortağıbulunmaktanmutlakmünezzehsin.”(Enbiyâsûresi,21/87)

273“Ben,gerçektenkendineyazıkedenlerdenoldum!”(Enbiyâsûresi,21/87)

274PeygamberEfendimiz’in(sallallâhualeyhivesellem)Hz.Ebûbekir’e(radiyallâhuanh)tavsiyebuyurduğubirduâşöyledir: “Allahım! Ben nefsime çok zulmettim. Günahları ancak Sen affedersin. Öyle ise beni, şânına lâyık birmağfiretle bağışla, banamerhamet et. Sen affedici vemerhamet edicisin.” (Buhârî, ezân 149, tevhîd 9, deavât 16;Müslim,zikir47,48,hudûd23).

275Bkz.: “Göklerinveyerinhazinelerinin anahtarlarıO’nunnezdindedir.” (Zümer sûresi, 39/63;Şûrâ sûresi, 42/12).“GöklerinveyerinmirasıAllah’ındır.”(Âl-iİmransûresi,3/180;Hadîdsûresi,57/10)

276“Sen’denbaşkailâhyoktur.Sen,hertürlükusurdan,eksiklikten,eşi-ortağıbulunmaktanmutlakmünezzehsin.Ben,gerçektenkendineyazıkedenlerdenoldum!”(Enbiyâsûresi,21/87)

277“Sübhansın yâRab! Senin bize bildirdiğinden başka ne bilebiliriz ki?Her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetleyapansensin.”(Bakarasûresi,2/32)

Page 128: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

OnYedinciLem’a

BeşinciNotaŞunotadaAvrupafünûnuvemedeniyeti,EskiSaid’infikrindebirdereceyerleştiğiiçin,

Yeni Said harekât-ı fikriyede seyrettiği zaman, Avrupa’nın fünûn ve medeniyeti, oseyahat-ikalbiyedeemrâz-ıkalbiyeyeinkılâpederekziyâdemüşkülâtamedârolduğundan,bilmecburiyeYeniSaidzihnini silkeleyip,müzahref felsefeyivesefihmedeniyetiatmakisterken,kendiruhundaAvrupa’nınlehindeşehâdetedenhissiyât-ınefsaniyeyisusturmakiçin, Avrupa’nın şahs-ı mânevîsi ile bir cihette gayet kısa, bir cihette uzun, gelecekmuhâvereyemecburolmuştur.

Yanlış anlaşılmasın, Avrupa ikidir: Birisi, İsevîlik din-i hakikisinden aldığı feyz ilehayat-ı içtimâiye-i beşeriyeye nâfi sanatları ve adâlet ve hakkaniyete hizmet edenfünûnları takip eden bu birinci Avrupa’ya hitab etmiyorum. Belki felsefe-i tabiiyeninzulmetiyle,medeniyetin seyyiâtınımehâsin zannederek, beşeri sefâhetevedalâlete sevkedenbozulmuşikinciAvrupa’yahitabediyorum.Şöyleki:

O zaman, o seyahat-i ruhiyede,mehâsin-imedeniyet ve fünûn-u nâfiadan başka olanmalâyanivemuzırfelsefeyivemuzırvesefihmedeniyetielindetutanAvrupa’nınşahs-ımânevîsinekarşıdemiştim:

BileyikinciAvrupa!Sen,sağelinlesakîmvedalâletlibirfelsefeyivesolelinlesefihvemuzırbirmedeniyetitutupdâvâedersinki,beşerinsaâdetibuikisiiledir.Seninbuikielinkırılsınveşuikipishediyenseninbaşınıyesinveyiyecek.

Eyküfruküfrânıdağıtıpneşredenbedbahtruh!Acaba,hemruhunda,hemvicdanında,hemaklında,hemkalbindedehşetlimusibetlerlemusibetzedeolmuşveazâbadüşmüşbiradamıncismiyle,zâhirîbirsurettealdatıcıbirzînetveservetiçindebulunmasıylasaâdetimümkünolabilirmi?Onames’ûddenilebilirmi?

Âyâ görmüyor musun ki, bir adamın cüz’î bir emirdenme’yûs olması ve vehmî biremelden ümidi kesilmesi ve ehemmiyetsiz bir işten inkisâr-ı hayale uğraması sebebiyletatlı hayaller ona acılaşıyor, şirin vaziyetler onu tâzib ediyor, dünya ona dar geliyor,zindan oluyor? Hâlbuki senin şeâmetinle, kalbinin en derin köşelerinde ve ruhunun tâesasındadalâletdarbesiniyiyenveodalâlet cihetiylebütünemelleri inkıtaauğrayanvebütünelemleriondanneşetedenbirbîçâreinsanahangisaâdetiteminediyorsun?

Acaba,zâil,yalancıbircennettecismibulunanvekalbi,ruhucehennemdeazâpçekenbirinsanamesûddenilebilirmi?İşte,sen,bîçârebeşeriböylebaştançıkardın,yalancıbircennetiçindecehennemîbirazâpçektiriyorsun.

Ey beşerin nefs-i emmâresi! Bu temsile bak, beşeri nereye sevk ettiğini bil. Meselâ

Page 129: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

bizimönümüzdeikiyolvar.

•Birisindengidiyoruz.Görüyoruzki,heradımbaşındabîçâreâcizbiradambulunur.Zâlimlerhücumedipmalını,eşyasınıgaspederekkulübeciğiniharapediyorlar,bazendeyaralıyorlar. Öyle bir tarzda ki, acınacak hâline semâ ağlıyor. Nereye bakılsa hâl, buminvâl üzere gidiyor. O yolda işitilen sesler, zâlimlerin gürültüleri, mazlûmlarınağlayışları olduğundan umumî bir matem, o yolu kaplıyor. İnsan, insaniyet cihetiylegayrınelemiylemüteellimolduğundan,hadsizbirelemegiriftâroluyor.Hâlbukivicdanbudereceteellümetahammüledemediğinden;oyoldagiden,ikişeydenbirisinemecburolur.Yainsaniyettentecerrüdedipvenihayetsizvahşetiiltizamedereköylebirkalbitaşıyacakki, kendi selâmetiyle beraber umumun helâketi onumüteessir etmesin veyahut kalb veaklınmuktezâsınıiptaletsin.

EysefâhetvedalâletlebozulmuşveİsevîdinindenuzaklaşmışAvrupa!Deccalgibibirtekgözü taşıyan278 kör dehan ile ruh-u beşere bu cehennemî hâleti hediye ettin! Sonraanladın ki, bu öyle ilaçsız bir illettir ki, insanı âlâ-yı illiyyînden esfel-i safilîne atar.Hayvanâtınenbedbahtderecesineindirir.Builletekarşıbulduğunilaç,muvakkateniptal-ihishizmetigörencâzibedâroyuncaklarınveuyutucuhevesatve fantaziyelerindir.Seninbu ilacın, senin başını yesin ve yiyecek! İşte beşere açtığın yol ve verdiğin saâdet, bumisâlebenzer.

•İkinciyolkiKur’ân-ıHakîm,hidâyetiylebeşerehediyeetmiştir.Şöyledir:Görüyoruzki o yolun her menzilinde, her mekânında, her şehrinde bir sultan-ı âdilin müstakîmaskerleriher taraftabulunuyorlar,geziyorlar.Arasıraosultanınemriyleoaskerlerinbirkısmını terhis ediyorlar. Silâhlarını, atlarını vemîrî levâzımatlarını alıyorlar, onlara izintezkeresini veriyorlar. O terhis olunan neferler, çendan ünsiyet ettikleri at ve silâhlarınteslimalınmasındanzâhirenmahzunoluyorlar.Fakathakikatnoktasındaterhislemüferraholup, sultanın ziyaretine ve padişahın payitahtına dönmesi ve padişahı ziyaret etmesicihetindegayetmemnunoluyorlar.

Bazen terhis memurları acemî bir nefere rast geliyorlar. Nefer onları tanımıyor.“Silâhınıteslimet!”diyorlar.Neferdiyor:“Benpadişahınaskeriyim,onunhizmetindeyim,sonraonunyanınagideceğim.Siznecioluyorsunuz?Eğeronun izinve rızasıylagelmişiseniz,gözvebaşüstünegeldiniz,emrinigösteriniz;yoksaçekiliniz,bendenuzakolunuz.Bentekbaşımlakalsam,sizlerbinlerdahiolsanız,yinesizinledövüşeceğim.Kendinefsimiçin değil –çünkü nefsim benim değil, benim sultanımındır; belki bendeki nefsim vesilâhım, mâlikimin emanetidir– emaneti muhafaza ve sultanımın haysiyetini himâye veizzetinivikâyeiçinsizebaşeğmeyeceğim!”

İşte,oikinciyoldakimedâr-ısürûrvesaâdetolanbinlerahvâldenbuhâlbirnumûnedir.Sâir ahvâli sen kıyâs et. Bütün o ikinci yolun seferinde, tevellüdât nâmında sevinç veşenliklebirtahşidâtvesevkiyât-ıaskeriyevardırvevefiyâtnâmındasürûrvemuzıkaile

Page 130: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

terhisât-ı askeriyegörünüyorlar. İşteKur’ân-ıHakîmbeşerebuyoluhediyeetmiştir.Buhediyeyikimtamkabuletse,böyleikicihanınsaâdetinegidenbuikinciyoldangider.Negeçmişşeydenmahzunvenedegelecekşeydenhavfeder.

EyikincibozukAvrupa!Seninçürükveesassızesaslarınınbirkısmışunlardırki:“Enbüyükmelekten enküçük semeğekadar her bir zîhayat kendi nefsinemâliktir vekendizâtıiçinçalışırvekendilezzetiiçinçabalar.Onunbirhakk-ıhayatıvar.Gaye-ihimmetivehedef-i maksadı, yaşamak ve bekâsını temin etmektir.” diyorsun. Ve Hâlık-ı Kerîm’inkeremdüsturlarındanve erkân-ı kâinatta kemâl-i itaatle imtisâl edilendüstur-u teâvünlenebatat,hayvanâtınimdâdınavehayvanât,insanlarınyardımınakoşmasındantezâhüredeno umumî kanunun rahîmâne, kerîmâne cilvelerini cidâl zannedip, “Hayat bir cidâldir.”diye,ahmakânehükmetmişsin.

Acaba,odüstur-uteâvününcilvesindenolanzerrât-ıtaamiyenin,kemâl-işevkilebedenhüceyreleriningıdalandırılmasıiçinkoşmalarınasılcidâldir?Nasılbirçarpışmaktır?Belkioimdâdveokoşmak,KerîmbirRabb’inemriylebirteavündür.

Hem çürük bir esasın: “Her şey kendi nefsine mâliktir.” diyorsun. Hiçbir şey kendinefsine mâlik olmadığına kat’î bir delil şudur ki: Esbabın içinde en eşrefi ve ihtiyârnoktasındaengenişirâdelisi,insandır.Hâlbukibuinsanındüşünmek,söylemekveyemekgibienzâhiref’âl-iihtiyâriyesindenyüzcüzündenonundest-iihtiyârınaverilenvedâire-iiktidarına giren yalnız meşkûk tek bir cüzdür. Böyle en zâhir fiilin yüz cüzünden bircüzünemâlikolmayan,nasılkendinemâliktirdenilir?Böyleeneşrefveihtiyârıengeniş,bu derece hakiki tasarruftan ve temellükten eli bağlanmış bulunsa; “Sâir hayvanât vecemâdât kendi kendinemâliktir.” diyen, hayvandan daha ziyâde hayvan ve cemâdâttandahaziyâdecâmidveşuûrsuzolduğunuisbateder.

Seni bu hataya atıp bu vartaya düşüren, bir gözlü dehandır. Yani, hârika, menhuszekândır.Okördehan ile,her şeyinHâlık’ıolanRabb’iniunuttun..mevhumbir tabiataisnâd ettin.. âsârını esbaba verdin.. oHâlık’ınmalını bâtılmâbûd olan tâğutlara taksimettin!.. Şu noktada ve o dehan nazarında her zîhayat, her bir insan, tek başıyla hadsizâdâyakarşımukavemetetmekvenihayetsizhâcâtıntahsilineçabalamaklâzımgeliyor.Vezerregibibiriktidar,incetelgibibirihtiyâr,zâillem’agibibirşuûr,çabuksönerşu’legibibirhayat,çabukgeçerdakikagibibirömürileohadsizâdâyavehâcâtakarşıdayanmayamecburoluyor.Hâlbukiobîçârezîhayatınsermayesi,binlermatlublarındanbirisinekâfigelmiyor. Musibete giriftâr olduğu zaman sağır, kör esbaptan başka derdine dermanbeklemiyor,279 لالض يف الإ نیرفاكلا ءا عد امو sırrınamazharoluyor.

Senin karanlıklı dehan, nev-i beşerin gündüzünü geceye kalbetmiş. Yalnız o sıkıntılı,zulümlüve zulmetli geceye ısındırmak için yalancı,muvakkat lâmbalarla tenvir ettin.Olâmbalar sürûr ile beşerin yüzüne tebessüm etmiyorlar. Belki beşerin ağlanacak acıhâllerindekieblehânegülmesine,oışıklarmüstehziyânegülüpeğleniyor.

Page 131: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Her bir zîhayat senin şakirdlerin nazarında zâlimlerin hücumunamâruz,miskin birermusîbetzededirler. Dünya bir matemhâne-i umumiyedir. Dünyadaki sadâlar ölümlerden,elemlerdengelenvaveylâlardır.Senden tamdersalanşakirdinbir firavunolur.Fakatenhasîsşeyeibâdetedenvemenfaatgördüğüherşeyi,kendinerabtelâkkiedenbirfiravun-uzelildir.Hemseninşakirdinmütemerriddir.Fakatbirlezzetiiçinnihayetzilletikabuledenmiskinbirmütemerriddir.Hasîsbirmenfaatiçinşeytanınayağınıöperderecedealçaklıkgösterir.Hemcebbardır,fakatkalbindebirnokta-yıistinadbulamadığıiçin,zâtındagayetâcizbircebbar-ıhodfüruştur.Oşakirdingaye-ihimmeti,hevesat-ınefsaniyeyi tatminvehamiyetvefedâkârlıkperdesialtındakendimenfaat-inefsiniarayanvehırsvegururunuteskinetmeyeçalışanbirdessastır.Nefsindenbaşkaciddîolarakhiçbirşeyisevmiyor.Herşeyinefsinefedâediyor.

AmmaKur’ân’ınhâlisvetamşakirdiise,birabddir.Fakatâzam-ımahlûkatakarşıdaubûdiyete tenezzül etmez ve cennet gibi en büyük ve âzambirmenfaati gaye-i ubûdiyetyapmazbirabd-iazizdir.Hemhalimselimdir,fakatFâtır-ıZülcelâl’indenbaşkasına,izniveemriolmadantezellületenezzületmezbirhalim-iâlîhimmettir.Hemfakirdir,fakatonunMâlik-iKerîm’ionailerideiddihârettiğimükâfâtilebirfakir-imüstağnidir.Hemzayıftırfakat kudreti nihayetsiz olan seyyidinin kuvvetine istinâd eden bir zayıf-ı kavîdir ki;Kur’ân,hakikibirşakirdinecennet-iebediyeyidahigaye-imaksatyaptırmadığıhâlde;280

buzâil, fânîdünyayıonagaye-imaksathiçyaparmı? İşte ikişakirdinhimmetlerininnederecebirbirindenfarklıolduğunuanla!

Hemfelsefe-isakîmeninşakirdleriyleKur’ân-ıHakîm’intilmizlerininhamiyetkârlıkvefedâkârlıklarınıbununlamuvâzeneedebilirsiniz.Şöyleki:

Felsefenin şakirdi, kendi nefsi için kardeşinden kaçar, onun aleyhinde dâvâ açar.Kur’ân’ınşakirdiise,semâvâtvearzdakiumumsâlihibâdıkendinekardeştelâkkiederek,gayet samimî bir surette onlara duâ eder.281Ve saâdetleriylemesûd oluyor.Ve ruhundaşedidbiralâkayıonlarakarşıhissederki,duâsında282 تانمؤملاو نینمؤملل رفغا مه للاder.Hemenbüyükşeyolanarşveşemsi,musahharbirermemurvekendigibibirabd,birmahlûktelâkkieder.

Hem iki şakirdin ulviyet ve inbisât-ı ruhlarını bundan kıyâs et ki; Kur’ân, kendişakirdlerininruhunaöylebirinbisâtveulviyetverirki;doksandokuztanelitesbihebedel,doksan dokuz esmâ-yı ilâhiyenin cilvelerini gösteren doksan dokuz âlemlerin zerrâtını,birertesbihtaneleriolarakşakirdlerininellerineverir.“Evradlarınızıbununlaokuyunuz.”der. İşte Kur’ân’ın tilmizlerinden Şâh-ı Geylânî, Rifâî, Şâzelî (radiyallâhu anhum) gibişakirdleri, virdlerini okudukları vakit dinle, bak! Ellerinde silsile-i zerrâtı, katarâtadedlerini, mahlûkatın aded-i enfâsını tutmuşlar, onunla evradlarını okuyorlar. Cenâb-ıHakk’ızikirvetesbihediyorlar.

İşteKur’ân-ıMu’cizü’l-Beyan’ınmucizâneterbiyesinebakki;nasılednâbirkederleve

Page 132: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

küçükbir gam ile başı dönüp sersemleşen ve küçük birmikrobamağlûpolan bu küçükinsan,terbiye-iKur’ânilenekadarteâliediyor.Venedereceletâifiinbisâtederki;kocadünyamevcudâtını,virdine tesbiholmaktakısagörüyor.Vecennetizikirvevirdinegayeolmaktaazgördüğühâlde,kendinefsiniCenâb-ıHakk’ınednâbirmahlûkununüstündebüyük tutmuyor. Nihayet izzet içinde, nihayet tevazuu cem ediyor. Felsefe şakirdlerininbunanisbetennederecepestveaşağıolduğunukıyâsedebilirsin.

İşte felsefe-i sakîme-i Avrupâiye’den yek-çeşm olan dehasının yanlış gördüğühakikatleri; iki cihanabakan,gayb-âşinaparlak iki gözü ile iki âlemenazar eden,beşeriçinikisaâdeteikieliyleişaretedenhüdâ-yıKur’ânîderki:

“Ey insan! Senin elinde bulunan nefis ve malın senin mülkün değil, belki sanaemanettir. O emanetin mâlik’i, her şeye kadîr, her şeyi bilir bir Rahîm-i Kerîm’dir. O,senin yanındakimülkünü senden satın almak istiyor. Tâ senin içinmuhafaza etsin, zayiolmasın. İleride mühim bir fiyat sana verecek. Sen, muvazzaf ve memur bir askersin.O’nun nâmıyla çalış ve hesabıyla amel et.O’dur ki,muhtaç olduğun şeyleri sana rızıkolarak gönderiyor ve senin tâkatin yetmediği şeylerden seni muhafaza eder. Senin şuhayatınıngayesi,neticesi,oMâlik’inesmâsınaveşuûnâtınabirmazhariyettir.

Sanabirmusîbetgeldiğivakit,de:283 نوعجار هیلإ انإو ه لل انإ Yani,“BenMâlikiminhizmetindeyim.Eymusîbet!EğerO’nunizinverızasıylageldinise,merhaba,safageldin!ÇünküelbettebirvakitO’nadöneceğizveO’nunhuzurunagideceğizveO’namüştâkız.Mâdem,herhâlde,birzamanbizihayatıntekâlifindenâzadedecektir.Haydieymusîbet!Oterhisveoâzadetmek,seninelinleolsun,râzıyım.Eğerbenimemanetmuhafazasındavevazife-perverliğimi tecrübe suretinde sana emir ve irâde etmiş, fakat sana teslimolmaklığıma izin ve rızası olmazsa, benim tâkatimyettikçe, emin olmayanaMâlik’iminemanetiniteslimetmem!”der.

İşte binden bir numûne olarak, deha-yı felsefînin ve hüdâ-yı Kur’ânî’nin verdikleriderslerin derecelerine bak. Evet, iki tarafın hakikat-i hâli sâbıkan beyân edilen tarz ilegidiyor.Fakathidâyetvedalâlette insanlarınderecelerimütefavittir.Gafletinmertebelerimuhteliftir.Herkeshermertebedebuhakikatitamamıylahissedemez.Çünkügaflet,hissiiptalediyor.Vebuzamandaöylebirderecedeiptal-ihisetmişki,buelîmeleminacısınıehl-imedeniyethissetmiyorlar.Fakathassasiyet-iilmiyenintezâyüdüylevehergündeotuzbin cenazeyi gösteren mevtin ikazatıyla o gaflet perdesi parçalanıyor. Ecnebilerintâğutlarıylave fünûn-u tabîiyeleriyledalâletegidenlereveonlarıkörükörüne taklitedipittibâedenlerebinlernefrinveteessüfler!284

Ey bu vatan gençleri! Firenkleri taklide çalışmayınız! Âyâ Avrupa’nın size ettiklerihadsizzulümveadâvettensonra,hangiakılileonlarınsefâhetvebâtılefkârlarınaittibâedip emniyet ediyorsunuz? Yok! Yok! Sefihâne taklit edenler, ittibâ değil, belki şuûrsuzolarakonlarınsafınailtihakedipkendikendinizivekardeşleriniziidamediyorsunuz.Âgâh

Page 133: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

olunuz ki, siz ahlâksızcasına ittibâ ettikçe, hamiyet dâvâsında yalancılık ediyorsunuz!..Çünküşusuretteittibâınız,milliyetinizekarşıbiristihfaftırvemilletebiristihzâdır!..

285 میقتسملا طارصلا ىلإ مكایإو ه للا انی ده278Bkz.:Buhârî,enbiyâ48,libâs68,ta’bîr11,33,fiten26;Müslim,îmân273-276.

279“İştekâfirlerinduasıöyleboşagider.”(Ra’dsûresi,13/14;Mü’minsûresi,40/50)

280EnmühimgâyeninAllahTeâlâ’nınrızâsıolduğunadairbkz.:Tevbesûresi,9/72.

281Müminlerinbirbirihakkındaduâlarınınyeraldığıâyet-ikerîmelerdenbirkısmıiçinbkz.:Bakarasûresi,2/201,286;Âl-iİmransûresi,3/16,147,193;İbrahimsûresi,14/41;Haşirsûresi,59/10;Nûhsûresi,71/28.

282Allah’ım!Erkeğiylekadınıylabütünmüminleribağışla.

283“BizAllah’aâidizvevaktigeldiğindeelbetteO’nadöneceğiz.”(Bakarasûresi,2/156)

284Bkz.:“Eyimanedenler!EğerEhl-ikitaptanbirkısmınauyacakolursanız,iyibilinkionlarsiziimanınızdansonraküfreçevirmekisterler.”(Âl-iİmransûresi,3/100).

285Allahbizide,sizidesırat-ımüstakimehidâyetetsin.

Page 134: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

YirmiDördüncüLem’aTesettürHakkındadır

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

ءا سنو كتانبو كجاوزأل لق يبنلا اهیأ يا

خلا … 286 نهبیبالج نم نهیلع نیندی نینمؤملا

âyeti,tesettürüemrediyor.Medeniyet-isefiheise,Kur’ân’ınbuhükmünekarşımuhalifgidiyor.Tesettürü,fıtrîgörmüyor,“Biresarettir.”diyor.287(Hâşiye)

Elcevap: Kur’ân-ı Hakîm’in bu hükmü tam fıtrî olduğuna ve muhalifi gayr-i fıtrîolduğunadelâletedençokhikmetlerinden,yalnız“DörtHikmet”inibeyânederiz.

BirinciHikmetTesettür,kadınlariçinfıtrîdirvefıtratlarıiktizâediyor.Çünkükadınlarhilkatenzayıfve

nazikolduklarından,kendilerinihayatındanziyâdesevdiğiyavrularınıhimâyeedecekbirerkeğin himâye ve yardımına muhtaç bulunduğundan, kendini sevdirmek ve nefretettirmemekveistiskalemâruzkalmamakiçin,fıtrîbirmeylivar.

Hem kadınların on adetten altı-yedisi ya ihtiyardır, ya çirkindir ki; ihtiyarlığını veçirkinliğini herkese göstermek istemezler. Ya kıskançtır; kendinden daha güzellerenisbetençirkindüşmemekveyatecâvüzdenveithamdankorkar,taarruzamâruzkalmamakve kocası nazarında hıyanetle müttehem olmamak için, fıtraten tesettür isterler. Hattadikkatedilse,enziyâdekendini saklayan ihtiyarlardır.Veonadettenancak iki-üç tanesibulunabilirki;hemgençolsun,hemgüzelolsun,hemkendinigöstermektensıkılmasın.

Mâlûmdurki,insansevmediğiveistiskalettiğiadamlarınnazarındansıkılır,müteessirolur. Elbette açık saçıklık kıyafetine giren güzel bir kadın, bakmasına hoşlandığınâmahremerkeklerdenondaiki-üçüvarsa,yedi-sekizindenistiskaleder.Hemtefahhuşvetefessüh etmeyen bir güzel kadın, nazik ve seriü’t-teessür olduğundan, maddeten tesiritecrübe edilen belki semlendiren pis nazarlardan elbette sıkılır. Hatta işitiyoruz, açıksaçıklıkyeriolanAvrupa’daçokkadınlar,budikkat-inazardansıkılarak,“Bualçaklarbizigöz hapsine alıp sıkıyorlar.” diye polislere şekvâ ediyorlar. Demek, medeniyetin ref-itesettürü,hilâf-ıfıtrattır.Kur’ân’ıntesettüremrifıtrîolmaklaberaber,omaden-işefkatvekıymettar birer refika-yı ebediye olabilen kadınları, tesettür ile sukuttan, zilletten vemânevîesarettenvesefalettenkurtarıyor.

Page 135: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Hemkadınlarda,ecnebîerkeklerekarşı fıtratenkorkaklık, tahavvüfvar.Tahavvüf ise,fıtraten tesettürü iktizâ ediyor. Çünkü sekiz-dokuz dakika bir zevki cidden acılaştıracaksekiz-dokuz ay ağır bir veled yükünü zahmet ile çekmekle beraber, hâmisiz bir veledinterbiyesiyle sekiz-dokuz sene, o sekiz-dokuz dakika gayrimeşrû zevkin belâsını çekmekihtimâlivar.Vekesretlevâkiolduğundan,ciddenşiddetlenâmahremlerden fıtratıkorkarvecibilliyetisakınmakister.Vetesettürilenâmahreminiştahınıaçmamakvetecâvüzünemeydan vermemek, zayıf hilkati emreder ve kuvvetli ihtar eder. Ve bir siperi ve kalesiçarşafıolduğunugösteriyor.

Mesmûâtıma göre, merkez ve payitaht-ı hükûmette, çarşı içinde, gündüzde, ahaliningözleriönünde,gayetâdibirkunduraboyacısı,dünyacarütbetenbüyükbiradamınaçıkbacaklıkarısınabilfiilsarkıntılıketmesi,tesettüraleyhindeolanlarınhayâsızyüzlerinebirşamarvuruyor!

İkinciHikmetKadınveerkekortasındagayetesaslıveşiddetlimünasebet,muhabbetvealâka,yalnız

dünyevî hayatın ihtiyacından ileri gelmiyor. Evet bir kadın, kocasına yalnız hayat-ıdünyeviyeyemahsusbirrefika-yıhayatdeğildir.Belkihayat-ıebediyededahibirrefika-yıhayattır.288 Mâdem hayat-ı ebediyede dahi kocasına refika-yı hayattır; elbette ebedîarkadaşıvedostuolankocasınınnazarındangayrı başkasınınnazarını kendimehâsininecelbetmemekveonudarıltmamakvekıskandırmamaklâzımgelir.

Mâdemmümin olan kocası, sırr-ı imana binâen onun ile alâkası hayat-ı dünyeviyeyemünhasır ve yalnız hayvânî ve güzellik vaktine mahsus muvakkat bir muhabbet değil;belkihayat-ıebediyededahibirrefika-yıhayatnoktasındaesaslıveciddîbirmuhabbetle,bir hürmetle alâkadardır. Hem yalnız gençliğinde ve güzellik zamanında değil, belkiihtiyarlık ve çirkinlik vaktinde dahi o ciddî hürmet ve muhabbeti taşıyor. Elbette onamukâbil, o da kendi mehâsinini onun nazarına tahsis ve muhabbetini ona hasretmesimuktezâ-yıinsaniyettir.Yoksapekazkazanır,fakatpekçokkaybeder.

Şer’an koca, karıya küfüv olmalı, yani birbirine münasip olmalı. Bu küfüv ve denkolmak,enmühimmidiyanetnoktasındadır.

Ne mutlu o kocaya ki; kadınının diyanetine bakıp taklit eder, refikasını hayat-ıebediyedekaybetmemekiçinmütedeyyinolur.

Bahtiyardırokadınki;kocasınındiyanetinebakıp“Ebedîarkadaşımıkaybetmeyeyim.”diyetakvâyagirer.

Veyloerkeğeki;sâlihakadınınıebedîkaybettirecekolansefâhetegirer.Nebedbahttırokadınki;müttakikocasınıtaklitetmez,omübarekebedîarkadaşınıkaybeder!

Binler veyl o iki bedbaht zevc ve zevceye ki; birbirinin fıskını ve sefâhetini taklit

Page 136: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

ediyorlar.Birbirineateşeatılmasındayardımediyorlar!

ÜçüncüHikmetBir ailenin saâdet-i hayatiyesi, koca ve karımâbeyninde bir emniyet-imütekâbile ve

samimîbirhürmetvemuhabbetledevameder.Tesettürsüzlükveaçıksaçıklık,oemniyetibozar, omütekabil hürmetvemuhabbeti dekırar.Çünküaçık saçıklıkkılığınagirenonkadından ancak bir tanesi bulunur ki, kocasından daha güzeli görmediğinden, kendiniecnebiyesevdirmeyeçalışmaz.Dokuzu,kocasındandahiiyisinigörür.Veyirmiadamdanancak bir tanesi, karısından daha güzelini görmüyor. O vakit o samimî muhabbet vehürmet-imütekâbilegitmekleberaber,gayetçirkinvegayetalçakçabirhisuyandırmayasebebiyetverebilir.Şöyleki:

İnsan, hemşire misillü mahremlerine karşı fıtraten şehevânî his taşıyamıyor. Çünkümahremlerinsimaları,karâbetvemahremiyetcihetindekişefkatvemuhabbet-imeşrûayıihsâsettiğicihetlenefsî,şehevânîtemayülâtıkırar.Fakatbacaklargibişer’anmahremleredegöstermesicaizolmayanyerleriniaçık-saçıkbırakmak,süflînefisleregöregayetçirkinbirhissinuyanmasına sebebiyetverebilir.Çünkümahreminsimasımahremiyettenhaberverirvenâmahremebenzemez.Fakatmeselâaçıkbacak,mahremingayrıylamüsâvidir.

Mahremiyeti haber verecek bir alâmet-i farikası olmadığından, hayvânî bir nazar-ıhevesi, bir kısım süflî mahremlerde uyandırmak mümkündür. Böyle nazar ise, tüyleriürpertecekbirsukut-uinsaniyettir!

DördüncüHikmetMâlûmdur ki, kesret-i nesil herkesçematlubdur. Hiçbirmillet ve hükûmet yoktur ki,

kesret-itenâsületaraftarolmasın.HattaResûl-iEkrem(aleyhissalâtüvesselâm)fermanetmiş:

289 ةمایقلا موی ـم مألا مكب يها ـ بأ ينإف اورثكت اوحكانت

–evkemâkâl–Yani:“İzdivaçediniz;çoğalınız.Benkıyâmette,sizinkesretinizleiftiharedeceğim.” Hâlbuki tesettürün ref’i, izdivacı teksir etmeyip, çok azaltıyor. Çünkü enserseriveasrîbirgençdahi, refika-yıhayatınınamuslu ister.Kendigibiasrî,yaniaçık-saçıkolmasınıistemediğindenbekârkalır,belkidefuhuşasülûkeder.

Kadın öyle değil, o derece kocasını inhisar altına alamaz. Çünkü kadının –ailehayatında müdür-ü dâhilî olmak haysiyetiyle kocasının bütün malına, evlâdına ve herşeyine muhafaza memuru olduğundan– en esaslı hasleti sadâkattir, emniyettir. Açıksaçıklık ise bu sadâkati kırar, kocası nazarında emniyeti kaybeder, ona vicdan azâbıçektirir.Hattaerkeklerde ikigüzelhasletolancesaretvesehavetkadınlardabulunsa,buemniyetevesadâkatezararolduğuiçin,ahlâk-ıseyyiedendir,kötühasletsayılırlar.Fakat

Page 137: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

kocasının vazifesi, ona hazinedarlık ve sadâkat değil, belki himâyet ve merhamet vehürmettir.Onuniçin,oerkekinhisaraltınaalınmaz.Başkakadınlarıdanikâhedebilir.290

Memleketimiz Avrupa’ya kıyâs edilmez. Çünkü orada düello gibi çok şiddetlivasıtalarla açık saçıklık içinde namus bir derece muhafaza edilir. İzzet-i nefis sahibibirisininkarısınapisnazarlabakan,boynunakefeninitakar,sonrabakar.Hemmemâlik-ibâride olanAvrupa’daki tabiatlar, omemleket gibi bârid ve câmiddirler.BuAsya, yaniÂlem-i İslâm kıtası, ona nisbeten memâlik-i hârredir. Mâlûmdur ki; muhîtin, insanınahlâkıüzerindetesirivardır.Obâridmemlekette,soğukinsanlardahevesât-ıhayvaniyeyitahrik etmek ve iştihayı açmak için açık saçıklık, belki çok sû-i istimâlâta ve israfâtamedârolmaz.Fakatseriü’t-teessürvehassasolanmemâlik-ihârredekiinsanlarınhevesât-ınefsâniyesini mütemâdiyen tehyîc edecek açık saçıklık, elbette çok sû-i istimâlâta veisrafâta ve neslin zaafiyetine ve sukut-u kuvvete sebeptir. Bir ayda veya yirmi gündeihtiyac-ıfıtrîyemukâbil,herbirkaçgündekendinibirisrafamecburzanneder.Ovakit,herayda on beş gün kadar hayız gibi arızalar münasebetiyle kadından tecennüb etmeyemecburolduğundan,nefsinemağlûpisefuhşiyâtadameyleder.

Şehirliler; köylülere, bedevîlere bakıp tesettürü kaldıramaz. Çünkü köylerde,bedevîlerde,derd-imaîşetmeşgalesiylevebedenençalışmakveyorulmakmünasebetiyle,hem şehirlilere nisbeten nazar-ı dikkati az celb eden mâsume işçi ve bir derece kabakadınların kısmen açık olmaları, hevesât-ı nefsâniyeyi tehyîce medâr olamadığı gibi;serseri ve işsiz adamlar az bulunduğundan, şehirdeki mefâsidin onda biri onlardabulunmaz.Öyleiseonlarakıyasedilmez.286“EyPeygamber!Eşlerine,kızlarınavemüminkadınlarasöyle,evdışınaçıktıklarızamandışelbiseleriniüzerlerinesalıversinler.”(Ahzâbsûresi,33/59).

287(Hâşiye)MahkemeyekarşıvemahkemeyisusturanLâyiha-yıTemyiz’inmüdafaâtındanbirparça:

“BendeAdliyeninmahkemesinederimki:Binüçyüzelli senedeveher asırdaüçyüzellimilyon insanlarınhayat-ıiçtimâiyesindeenkudsîvehakikîvehakikatlibirdüstur-uilâhîyi,üçyüzellibintefsirintasdiklerineveittifaklarınaistinadenvebinüçyüzellisenezarfındageçmişecdâdımızınitikadlarınaiktidâentefsiredenbiradamımahkûmedenhaksızbirkararı,elbetterûy-uzemindeadâletvarsa,okararıredvebuhükmünakzedecektir!”

288Dünyadaevliolankimselerin,buberaberliklerinicennettededevamettireceklerinedâirbkz.:Buhârî,fezâilüashâb30;Tirmizî,menâkıb62;Ma’merİbniRâşid,el-Câmi’11/302.

289Abdurrezzak,el-Musannef6/173;el-Aclûnî,Keşfü’l-hafâ1/380.

290Bkz.:Nisâsûresi,4/3.

Page 138: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

BirinciMektup

DördüncüSuâlMahbublara olan aşk-ı mecazî aşk-ı hakikîye inkılâb ettiği gibi, acaba ekser nâsta

bulunandünyayakarşıolanaşk-ımecazîdahibiraşk-ıhakikîyeinkılâbedebilirmi?

Elcevap: Evet dünyanın fâni yüzüne karşı olan aşk-ı mecazî, eğer o âşık, o yüzünüstündekizevalvefenâçirkinliğinigörüpondanyüzünüçevirse,BâkibirMahbubarasa,dünyanın pek güzel ve ayna-yı esmâ-yı ilâhiye ve mezraa-yı âhiret olan291 iki diğeryüzüne bakmaya muvaffak olursa, o gayr-i meşrû mecazî aşk, o vakit aşk-ı hakikîyeinkılâbayüztutar.Fakatbirşartileki,kendininzâilvehayatıylabağlıkararsızdünyasını,haricîdünyaya iltibasetmemektir.Eğerehl-idalâletvegafletgibikendiniunutup,âfâkadalıp, umûmî dünyayı hususî dünyası zannedip ona âşık olsa, tabiat bataklığına düşerboğulur.Meğerkiharikaolarakbirdest-iinâyetonukurtarsın.Şuhakikatitenviriçinşutemsilebak:

Meselâ şu güzel zînetli odanın dört duvarında, dördümüze ait dört endam aynasıbulunsa,ovakitbeşodaolur.Birihakikîveumûmî,dördümisalîvehususî.Herbirimizkendi aynamız vâsıtasıyla, hususî odamızın şeklini, heyetini, rengini değiştirebiliriz.Kırmızıboyavursak,kırmızı;yeşilboyasak,yeşilgösterirvehâkezâ…Aynadatasarruflaçokvaziyetlerverebiliriz;çirkinleştirir,güzelleştirir,çokşekillerekoyabiliriz.Fakatharicîve umûmî odayı ise kolaylıkla tasarruf ve tağyir edemeyiz. Hususî oda ile umûmî odahakikatte birbirinin aynı iken, ahkâmda ayrıdırlar. Sen bir parmak ile odanı harapedebilirsin,ötekininbirtaşınıbilekımıldatamazsın.

İşte,dünyasüslübirmenzildir.Herbirimizinhayatı,birendamaynasıdır.Şudünyadanher birimize birer dünya var, birer âlemimiz var. Fakat direği, merkezi, kapısı,hayatımızdır. Belki o hususî dünyamız ve âlemimiz, bir sayfadır. Hayatımız bir kalem..onunla sayfa-yı âmâlimize geçecek çok şeyler yazılıyor.Eğer dünyamızı sevdikse, sonragördük ki; dünyamız, hayatımız üstünde bina edildiği için, hayatımız gibi zâil, fâni,kararsızdır; hissedip bildik. Ona ait muhabbetimiz, o hususî dünyamız ayna olduğu vetemsilettiğigüzelnukûş-uesmâ-yıilâhiyeyedöner;ondan,cilve-iesmâyaintikaleder.

Hemohususîdünyamızınâhiretvecennetinmuvakkatbirfidanlığıolduğunuderkedip,onakarşışedithırsvetalepvemuhabbetgibihissiyâtımızı,onunneticesivesemeresivesümbülüolanuhrevîfevâidineçevirsek,ovakitomecazîaşk,hakikîaşkainkılâbeder.

Yoksa292 نوقسافلا مه كئ لو أ مهسفنأ مهی سنأف ه للا اوسن sırrınamazharolup,nefsiniunutup,hayatınzevalinidüşünmeyerek,hususîkararsızdünyasını,aynıumûmîdünyagibisabit bilip, kendini lâyemût farzederek dünyaya saplansa, şedit hissiyât ile ona sarılsa,

Page 139: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

ondaboğulurgider.Omuhabbetonuniçinhadsizbelâveazaptır.Çünküomuhabbettenyetimânebirşefkat,me’yusânebirrikkattevellüdeder.Bütünzîhayatlaraacır,hattagüzelvezevalemaruzbütünmahlûkatabirrikkatvebirfirkathisseder,elindenbirşeygelmez,yeis-imutlakiçindeelemçeker.

Fakat gafletten kurtulan evvelki adam, o şedit şefkatin elemine karşı ulvî bir tiryakbulurki; acıdığıbütünzîhayatlarınmevtvezevalindebirZât-ıBâki’ninbâki esmâsınındâimîcilvelerinitemsiledenayna-yıervahlarıbâkigörür;şefkati,birsürûrainkılâbeder.Hemzevalve fenâyamaruzbütüngüzelmahlûkatınarkasındabircemâl-imünezzehvehüsn-ümukaddes ihsas eden bir nakş ve tahsin ve sanat ve tezyin ve ihsan ve tenvir-idâimîyigörür.Ozevalvefenâyıtezyid-ihüsünvetecdid-ilezzetveteşhir-isanatiçinbirtazelendirmekşeklindegörüp,lezzetiniveşevkinivehayretiniziyadeleştirir.

293 يقابلا وه يقابلاSaidNursî

291 “Dünya, âhiretin tarlasıdır.” mânâsındaki hadis için bkz.: el-Gazâlî, İhyâu ulûmi’d-dîn 4/19; es-Sehâvî, el-Makâsıdü’l-hasenes.497;Aliyyülkârî,el-Esrâru’l-merfûas.205.

292 “Sakın şunlar gibi olmayın ki onlar Allah’ı unuttukları için, Allah da onlara kendilerini unutturdu. İşte yoldançıkanlarbunlardır.”(Haşirsûresi,59/19).

293KendindenbaşkaherşeyinfâniolduğugerçekBâkî,Allah’tır.

Page 140: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

DokuzuncuMektup

SâlisenŞudünyahayatındaenbahtiyarodurki,dünyayıbirmisafirhâne-iaskerîtelâkkietsin..

veöyledeiz’anetsin..veonagörehareketetsin..veotelâkkiileenbüyükmertebeolanmertebe-irızayı294çabukeldeedebilir.Kırılacakşişepahasınadâimîbirelmasınfiyatınıvermez,istikâmetvelezzetlehayatınıgeçirir.

Evetdünyayaait işler,kırılmayamahkûmşişelerhükmündedir.Bâkiumûr-uuhreviyeisegayetsağlamelmaslarkıymetindedir.295İnsanınfıtratındakişiddetlimerakvehararetlimuhabbet ve dehşetli hırs ve inatlı talep ve hâkezâ şedit hissiyâtlar, umûr-u uhreviyeyikazanmakiçinverilmiştir.Ohissiyâtı,şiddetlibirsurettefâniumûr-udünyeviyeyetevcihetmek,fânivekırılacakşişelere,bâkielmasfiyatlarınıvermekdemektir.Şumünasebetlebirnoktahatıragelmiş,söyleyeceğim,şöyleki:

Aşk,şiddetlibirmuhabbettir.Fânimahbublaramütevecciholduğuvakityaoaşk,kendisahibini dâimî bir azap ve elemde bırakır; veyahut o mecazî mahbub, o şiddetlimuhabbetin fiyatına değmediği için bâki bir mahbubu arattırır; aşk-ı mecazî, aşk-ıhakikîyeinkılâbeder.

İşte insandabinlerlehissiyâtvar.Herbirisininaşkgibi ikimertebesivar.Birimecazî,birihakikî.

•Meselâendişe-iistikbalhissiherkestevar;şiddetlibirsuretteendişeettiğivakitbakarki,oendişeettiğiistikbaleyetişmekiçinelindesenetyok.Hemrızıkcihetindebirtaahhüdaltında ve kısa olan bir istikbal, o şiddetli endişeye değmiyor. Ondan yüzünü çevirip,kabirdensonrahakikîveuzunvegafillerhakkındataahhüdaltınaalınmamışbiristikbaleteveccüheder.

•Hem mala ve câha karşı şiddetli bir hırs gösterir. Bakar ki; muvakkaten onunnezaretine verilmiş o fânimal ve âfetli şöhret ve tehlikeli ve riyayamedar olan câh, oşiddetli hırsa değmiyor. Ondan, hakikî câh olan merâtib-i mâneviyeye ve derecât-ıkurbiyeyevezâd-ıâhiretevehakikîmalolana’mâl-isâlihayateveccüheder.Fenahasletolanhırs-ımecazîise,âlîbirhasletolanhırs-ıhakikîyeinkılâbeder.

•Hemmeselâ şiddetli bir inat ile ehemmiyetsiz, zâil, fâni umûrlara karşı hissiyâtınısarfeder.Bakarki,birdakikainadadeğmeyenbirşeye,birseneinatediyor.Hemzararlı,zehirli bir şeye inat nâmına sebat eder. Bakar ki, bu kuvvetli his, böyle şeyler içinverilmemiş. Onu onlara sarfetmek, hikmet ve hakikate münâfidir. O şiddetli inadı, olüzumsuz umûr-u zâileye vermeyip, âlî ve bâki olan hakâik-i imaniyeye ve esâsât-ıİslâmiye’yevehidemât-ıuhreviyeyesarfeder.Ohaslet-i rezileolan inad-ımecazî,güzel

Page 141: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

veâlîbirhasletolanhakikîinadayani,haktaşiddetlisebatainkılâbeder.

İşte şu üç misal gibi; insanlar, insana verilen cihâzât-ı mâneviyeyi, eğer nefsin vedünyanınhesabıylaistîmaletsevedünyadaebedîkalacakgibigafilânedavransa,ahlâk-ırezileye ve israfât ve abesiyete medar olur. Eğer, hafiflerini dünya umûruna veşiddetlilerinivezâif-iuhreviyeyevemâneviyeye sarfetseahlâk-ıhamîdeyemenşe,hikmetvehakikatemuvafıkolaraksaadet-idâreynemedarolur.

İşte tahmin ederimki, nâsihlerin nasihatleri şu zamanda tesirsiz kaldığının bir sebebişudurki;ahlâksızinsanlaraderler:

“Hasetetme!Hırsgösterme!Adâvetetme!İnatetme!Dünyayısevme!”Yani,“Fıtratınıdeğiştir!”gibizâhirenonlarcamâlâyutakbirtekliftebulunurlar.Eğerdeselerki:

“Bunların yüzlerini hayırlı şeylere çeviriniz, mecralarını değiştiriniz.” Hem nasihattesireder,hemdaire-iihtiyârlarındabiremr-iteklifolur.

RâbianUlemâ-yı İslâm ortasında “İslâm” ve “iman”ın farkları çok medar-ı bahsolmuş. Bir

kısmı, “ikisi birdir”; diğer kısmı, “ikisi bir değil; fakat biri birisiz olmaz” demişler vebunungibiçokmuhteliffikirlerbeyanetmişler.Benşöylebirfarkanladımki:

İslâmiyet, iltizamdır; iman, iz’andır. Tâbir-i diğerle: İslâmiyet, hakka tarafgirlik veteslimveinkıyaddır;imanise,hakkıkabulvetasdiktir.

Eskide bazı dinsizleri gördüm ki; ahkâm-ı Kur’âniye’ye şiddetli tarafgirlikgösteriyorlardı. Demek o dinsiz, bir cihette hakkın iltizamıyla İslâmiyet’e mazhardı;“dinsizbirmüslüman”denilirdi.Sonrabazımüminlerigördümki;ahkâm-ıKur’âniye’yetarafgirlikgöstermiyorlar,iltizametmiyorlar..“gayr-imüslimbirmümin”tâbirinemazharoluyorlar.

Acabaİslâmiyet’siziman,medar-ınecatolabilirmi?

Elcevap:İmansızİslâmiyet,sebeb-inecatolmadığıgibi;İslâmiyet’sizimandamedar-ınecatolamaz.–296 ةنملاو دمحلا ه للف –Kur’ân’ıni’câz-ımânevîsininfeyziyleRisale-iNurmizanları, Din-i İslâm’ın ve hakâik-i Kur’âniye’ninmeyvelerini ve neticelerini öyle birtarzda göstermişlerdir ki; dinsiz dahi onları anlasa, taraftar olmamak kâbil değil.Hemimanveİslâm’ındelilveburhanlarınıoderecekuvvetligöstermişlerdirki;gayr-imüslimdahianlasa,herhâldetasdikedecektir.Gayr-imüslimkaldığıhâlde,imaneder.

Evet Sözler, Tûbâ-yı cennetin meyveleri gibi tatlı ve güzel olan iman ve İslâmiyet’inmeyvelerinivesaadet-idâreyninmehâsinigibihoşveşirinöyleneticelerinigöstermişlerki,görenlerevetanıyanlaranihâyetsizbirtarafgirlikveiltizamveteslimhissiniverir.Vesilsile-i mevcudât gibi kuvvetli ve zerrât gibi kesretli iman ve İslâm’ın burhanlarını

Page 142: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

göstermişlerki,nihâyetsizbiriz’anvekuvvet-iimanverirler.

HattabazıdefaEvrad-ıŞah-ıNakşibendî’deşehâdetgetirdiğimvakit, ایحن كل ىذ لع297 ادغ ثعبن هیلعو تومن هیلعو dediğimzaman,nihâyetsizbirtarafgirlikhissediyorum.Eğerbütündünyabanaverilse,birhakikat-iimaniyeyifedaedemiyorum.Birhakikatinbirdakikaaksinifarzetmek,banagayetelîmgeliyor.Bütündünyabenimolsa,birtekhakâik-iimaniyeninvücûdbulmasınabilâ-tereddütvermesine,nefsimitaatediyor.

انم او ، لوسر نم تلسرأ امب مه للا انم ا

298 انقدصف ، باتك نم تلزنأ امب مه للا

dediğim vakit nihâyetsiz bir kuvvet-i iman hissediyorum. Hakâik-i imaniyenin herbirisinin aksini aklen muhâl telâkki ediyorum, ehl-i dalâleti nihâyetsiz ebleh ve dîvanegörüyorum.

Seninvâlideyninepek çok selâmve arz-ı hürmet ederim.Onlar dabanadua etsinler.Senbenimkardeşimolduğuniçin,onlardabenimpedervevâlidemhükmündedirler.Hemköyünüze,hususansenden“Sözler”iişitenlereumumenselâmediyorum.

299 يقابلا وه يقابلاSaidNursî

294Allahrızasınınenbüyükmertebeolduğunadairbkz.:“Hepsindenâlâsı iseAllah’ınkendilerindenrazıolmasıdır.”(Tevbesûresi,9/72).

295 “Malmülk, çoluk çocuk…Bütün bunlar dünya hayatının süsleridir.Ama bâki kalacak yararlı işler iseRabbininkatında,hemmükâfatyönünden,hemdeümitbağlamakbakımındandahahayırlıdır.”(Kehfsûresi,18/46).

296BütünşükürveşükranlarAllah’adır,minnetinhertürlüsüdesadeceO’nadır.

297“İmanhakikatleriüzereyaşar,onlarainanmışolarakölürveyineoitikadüzerediriliriz.”(Bkz.:el-Gümüşhânevî,Mecmûatü’l-ahzâb(Evrâd-ıNakşibendî)s.7).

298“Allah’ım!HemgönderdiğinResûleimanettik,hemdeindirdiğinkitâbainanıp,gönüldentasdikettik.”(Bkz.:el-Gümüşhânevî,Mecmûatü’l-ahzâb(Evrâd-ıNakşibendî)s.8).

299KendindenbaşkaherşeyinfâniolduğugerçekBâkî,Allah’tır.

Page 143: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

YirmiDokuzuncuMektup

BeşinciRisaleOlanBeşinciKısım

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

خلا … 300 ضرألاو تاو مسلا رون ه للا âyet-ipür-envârınınçokenvâr-ıesrarındanbirnurunu,Ramazan-ıŞerif’te bir hâlet-i ruhâniyedehissettim,hayal-meyalgördüm.Şöyleki,Üveys-iKaranî’nin;

انأو قلاخلا تنأو دبعلا انأو يبر تنأ يه لإ

خلا … 301 قوزرملا انأو قازرلا تنأو قولخملا

münâcât-ı meşhuresi nev’inden, bütün mevcudât-ı zevilhayat, Cenâb-ı Hakk’a karşıaynı münâcâtı ettiklerini.. ve on sekiz bin âlemin302 her birinin ışığı, birer ism-i ilâhîolduğunubanakanaatverecekbirvâkıa-yıkalbiye-ihayaliyeyigördüm,şöyleki:

Birbirine sarılı çok yapraklı bir gül goncası gibi, şu âlem binler perde perde içindesarılı,birbirialtındasaklıâlemleribuâlemiçindegördüm.Herbirperdeaçıldıkça,diğerbirâlemigörüyordum.Oâlemise,âyet-inûrun303arkasındaki

جوم هاشغی يجل رحب يف تاملظك وأ

ضعب قوف اهضعب تاملظ باحس هقوف نم جوم هقوف نم

304 رون نم هل امف ارون هل ه للا لعجی مل نمو اهی ری دكی مل هدی جرخأ ا ذإ

âyeti tasvir ettiği gibi; bir zulümât, bir vahşet, bir dehşet karanlığı içinde banagörünüyordu. Birden bir ism-i ilâhînin cilvesi, bir nur-u azîm gibi görünüpışıklandırıyordu. Hangi perde akla karşı açılmışsa, hayale karşı başka bir âlem fakatgafletle karanlıklı bir âlem görünüyorken, güneş gibi bir ism-i ilâhî tecellî eder, baştanbaşaoâlemitenviredervehâkezâ…Buseyr-ikalbîveseyahat-ihayaliyeçokdevametti.Ezcümle:

Hayvanâtâleminigördüğümvakit,hadsizihtiyâcâtveşiddetliaçlıklarıylaberaberzaafve aczleri, o âlemi bana çok karanlıklı ve hazin gösterdi. BirdenRahmân ismi,Rezzâkburcunda (yani manasında) bir şems-i tâbân gibi tulû etti; o âlemi baştan başa rahmetziyasıylayaldızladı.

Page 144: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Sonra o âlem-i hayvanât içinde etfâl ve yavruların zaaf ve acz ve ihtiyaç içindeçırpındıkları,hazinveherkesirikkategetirecekbirkaranlıkiçindediğerbirâlemigördüm.BirdenRahîm ismi şefkat burcunda tulû etti, o kadar güzel ve şirin bir surette o âlemiışıklandırdı ki; şekvâ ve rikkat ve hüzünden gelen yaş damlalarını, ferah ve sürûra veşükrünlezzetindengelendamlalaraçevirdi.

Sonrasinemaperdesigibibirperdedahaaçıldı,âlem-iinsanîbanagöründü.Oâlemiokadar karanlıklı, o kadar zulümâtlı, dehşetli gördüm ki; dehşetimden feryat ettim,“Eyvah!”dedim.Çünkügördümki;insanlardakiebedeuzanıpgidenarzuları,emelleri..vekâinatıihataedentasavvurâtveefkârları..veebedîbekâvesaadet-iebediyeyivecennetigayetciddîisteyenhimmetleriveistidatları..vehadsizmakâsıdavemetâlibemüteveccihfakrveihtiyâcâtları..vezaafveacziyleberaber,hücumamaruzkaldıklarıhadsizmusibetve âdâlarıyla beraber; gayet kısa bir ömür, gayet dağdağalı bir hayat, gayet perişan birmaîşetiçinde,kalbeenelîmveenmüthişhâletolanmütemâdîzevalvefirakbelasıiçinde,ehl-igafletiçinzulümât-ıebedîkapısısuretindegörülenkabrevemezaristanabakıyorlar,birerbirervetâifetâifeozulümâtkuyusunaatılıyorlar.

İştebuâlemibuzulümâtiçindegördüğümanda,kalbveruhveaklımlaberaberbütünletâif-i insaniyem, belki bütün zerrât-ı vücûdum feryat ile ağlamaya hazır iken; birdenCenâb-ıHakk’ınÂdil ismiHakîm burcunda,Rahmân ismiKerîm burcunda,Rahîm ismiGafûr burcunda (yani manasında), Bâis ismi Vâris burcunda, Muhyî ismi Muhsinburcunda,Rab ismiMâlik burcunda tulû ettiler. O âlem-i insanî içindeki çok âlemleritenvirettiler,ışıklandırdılarvenurâniâhiretâlemindenpencereleraçıp,okaranlıklıinsandünyasınanurlarserptiler.

Sonra muazzam bir perde daha açıldı, âlem-i arz göründü. Felsefenin karanlıklıkavânîn-i ilmiyeleri,hayaledehşetlibirâlemgösterdi.Yetmişdefa topgüllesindendahasüratli bir hareketle, yirmi beş bin sene mesafeyi bir senede devreden ve her vakitdağılmayaveparçalanmayamüstaidveiçizelzeleli,ihtiyarveçokyaşlıküre-iarziçinde,âleminhadsizfezasındaseyahatedenbîçârenev-iinsanvaziyeti,banavahşetlibirkaranlıkiçinde göründü. Başım döndü, gözüm karardı. Birden Hâlık-ı arz ve semavât’ınKadîr,Alîm,Rabb,AllahveRabbü’s-semâvâtive’l-arzveMüsahhirü’ş-şemsive’l-kamerisimleri;rahmet,azamet,rubûbiyetburcunda tulûettiler.Oâlemiöylenurlandırdılarki;ohâlettebana küre-i arz gayet muntazam, musahhar, mükemmel, hoş, emniyetli bir seyahatgemisi..tenezzühvekeyifveticaretiçinmüheyyâedilmişbirşekildegördüm.

Elhâsıl:Binbirism-iilâhînin,kâinatamütevecciholanoesmâdanherbiri,birâlemiveoâlemiçindekiâlemleritenviredenbirgüneşhükmündevesırr-ıehadiyetcihetiyle,herbirismincilvesiiçindesâirisimlerincilveleridahibirderecegörünüyordu.

Sonra kalb, her zulümât arkasında ayrı ayrı bir nuru gördüğü için, seyahate iştihasıaçılıyordu.Hayalebinip,semâyaçıkmakistedi.Ovakit,gayetgenişbirperdedahaaçıldı.

Page 145: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Kalb, semâvât âlemine girdi, gördü ki; o nurâni, tebessüm eden suretinde görülenyıldızlar; küre-i arzdan daha büyük ve ondan daha süratli bir surette, birbiri içindegeziyorlar, dönüyorlar. Bir dakika birisi yolunu şaşırtsa, başkasıyla müsâdeme edecek,öylebirpatlakverecekki,kâinatınödüpatlayıpâlemidağıtacak.Nurdeğil,ateşsaçarlar;tebessümle değil, vahşetle bana baktılar. Hadsiz büyük, geniş, hâlî, boş, dehşet, hayretzulümâtıiçindesemâvâtıgördüm.Geldiğimebinpişmanoldum.

Birden,306 حورلاو ةكئ لملا بر ،305 ضرألاو تاو مسلا بر ’ninesmâ-yıhüsnâsı,308 رمقلاو سمشلا رخسو ، 307 حیباصمب ایندلا ءا مسلا انیز دقلو burcunda cilveleriylezuhurettiler.Omanacihetiylekaranlıküstüneçökmüşolanyıldızlar,oenvâr-ıazîmedenbirer lem’a alıp, yıldızlar adedince elektrik lâmbaları yakılmış gibi, o âlem-i semâvâtnurlandı. O boş ve hâlî tevehhüm edilen semâvât dahi melâikelerle, ruhanîlerle doldu,şenlendi.Sultan-ıEzelveEbed’inhadsizordularındanbirorduhükmündehareket edengüneşler ve yıldızlar, bir manevra-yı ulvî yapıyorlar tarzında, o Sultan-ı Zülcelâl’inhaşmetini ve şâşaa-yı rubûbiyetini gösteriyorlar gibi gördüm. Bütün kuvvetimle vemümkün olsaydı bütün zerrâtımla ve beni dinleselerdi bütün mahlûkatın lisanlarıyladiyecektim,hemumumonlarınnâmınadedim:

اهیف ةو كشمك هرون لثم ضرألاو تاو مسلا رون هللاا

بكوك اهنأك ةجاجزلا ةجاجز يف حابصملا حابصم

داكی ةیبرغ الو ةیقرش ال ةنوتیز ةكرابم ةرجش نم دقوی يرد

309 ءا شی نم هرونل ه للا ىدهی رون ى لع رون ران هسسمت مل ولو ءي ضی اهتیز

âyetini okudum; döndüm, indim, ayıldım; ن310 ارقلاو نامیإلا رون ى لع ه لل دمحلاdedim.300“Allahgöklerinveyerinnurudur…”(Nûrsûresi,24/35).

301“Allah’ım!SenbenimRabbimsin;beniseseninkulun.SenherşeyiyaratanHâlık’sın;beniseseninmahlûkun.SenrızıkverenRezzâk’sın;beniseseninrızkınlabeslenen…”(el-Gümüşhânevî,Mecmûatü’l-ahzâb(Evrâd-ıŞâzelî)s.323-324).

302Fâtiha sûresi’ndeyer alan“ÂlemlerinRabbi” ifadesindeki “âlemler”in,on sekizbinâlemolduğunadairbkz.: et-Taberî,Câmiu’l-beyân1/63;EbûNuaym,Hilyetü’l-evliyâ2/219;el-Kurtubî,el-Câmi’liahkâmi’l-Kur’ân1/138.

303Nûrsûresi,24/35.

304“Yahutokâfirlerinduygu,düşüncevedavranışlarıderinbirdenizdekiyoğunkaranlıklarabenzer.Öylebirdenizkionu,dalgaüstünedalgakaplıyor…Üstündedekoyubulut.Üstüstebinmişkaranlıklar…İçindebulunaninsan,eliniuzatsanerdeysekendielinibilegöremiyor.Öyleya,Allahbirinenurvermezseartıkonunhiçbirnuruolamaz.”(Nûrsûresi,24/40).

305“GöklerinveyerinRabbi”(Ra’dsûresi,13/16;İsrâsûresi,17/102;Kehfsûresi,18/14;Meryemsûresi,19/65;…)

Page 146: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

306“MeleklerinveruhunRabbi.”(Bkz.:Müslim,salât223;EbûDâvûd,salât147;Nesâî, tatbîk11,75;AhmedİbniHanbel,el-Müsned6/34).

307“Bizyereenyakıngöğülâmbalarladonattık.”(Mülksûresi,67/5).

308“Güneşiveayıhizmetetmeleriiçinsizinemrinizeverdi.”(Ra’dsûresi,13/2).

309“Allahgöklerinveyerinnurudur.O’nunnurununmisali,tıpkıiçindelâmbabulunanbirkandillikgibidir.Lâmbabirsırça(cam)içinde,osırçadasankiparlayanincimsibiryıldız!Bulâmba,doğuyaveyabatıyamensupolmayankutlu,pek bereketli bir zeytin ağacından tutuşturulur.Buöyle bereketli bir ağaç ki, neredeyse ateş değmedende yağ ışıkverir.Işığıpırılpırıldır.Allahdilediğikimseyinurunailetir.”(Nûrsûresi,24/35).

310BizeihsanettiğiimanveKur’ânnurusebebiyleRabbimizehamdolsun.

Page 147: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

GençlikRehberi

BirZamanEskişehirHapishanesi’ninPenceresindeOturmuştum

Karşısındabulunanlisemektebininbüyükkızlarıonunavlusundagülerekraksederken,onları,odünyacennetindecehennemhûrilerihükmündegördüm.Fakat,birdenellisenesonrakivaziyetleribanagöründü.Onlarıngülmeleri,elîmağlamalarısuretinialdı.Ondanbugelenhakikatinkişafetti.Yani,ellisenesonrakihallerinimânevîvehayalîbirsinemailegördümki;ogülenaltmışkızdanellisi,kabirdeazapçekiyorlar,toprakolmuşlar.Veontanesi;yetmişyaşındaçirkinleşmiş,herkesinnazar-ınefretinicelbediyorlar.Bendeonlaraağladım.

Fitne-i âhirzamanınmahiyeti bana göründü ki, o fitnenin en dehşetlisi ve cazibedarı,kadınlarınyüzsüzyüzündençıkıyor.İhtiyarıselbedip,pervanegibisefâhetateşineatıyor.Vebirdakikahayat-ıdünyeviyeyi,senelerlehayat-ıbâkiyeyetercihettiriyor.

Benbirgünsokağabakarken,o fitnenin tesirlibirnumûnesinihissettim.Gençlereçokacıdım.Dedim: “Bu bîçâreler kendilerini, bumıknatıs gibi cezbedici fitnenin ateşindenkurtaramazlar”diyedüşünürken;birden,ofitneyiateşlendirenvetâlimedenirtidatkârbirşahs-ımânevîönümdetecessümetti.Bendeonaveondandersalanmülhidlerededim:

Ey cehennem hûrileri ile zevklenmek yolunda dinini feda eden ve sefihâne dalâletiseverekirtikâbedenvehevesât-ınefsiyelezzetiyolundadinsizliğiveilhadıkabuledenvehayatı perestiş edip ölümden şiddetli korkan ve kabri hatırına getirmek istemeyen veirtidada yüz tutan bedbaht!Katiyen bil ki; dinsizlik cihetiyle senin bu koca dünyan, busaattenevvelvebudakikadansonra,bilumumseninbukâinatınvemâzivemüstakbelinve geçmiş nev’in ve cinsin ve gelecek mahlûklar ve nesiller ve gitmiş dünyalar vemilletlervegeleninsanlarvetâifelertamamenmadumveölüdürler.İşte,insaniyetveakılcihetiyle alâkadar olduğun bütün o seyyar dünyalar ve seyyal kâinatlar, mütemadiyensenindalâletinsuretiyle,seninbaşınadünyadolusudehşetlivehadsizölümlerinşiddetlielemleriniyağdırıyor.Seninşuurunvarsa,kalbiniyakıyor..ruhunvarsa,yandırıyor..aklınsönmemişise,gamlariçindeboğuyor.

Eğer bir saatçik sarhoşça sefâhetin ve pis lezzetin bu nihayetsiz gamlara, hüzünlere,elemlere mukabil gelebilirse o sefâhette kal. Yoksa aklını başına al! O mânevîcehennemden kurtulmak ve imanın bu dünyada dahi temin ettiği bir mânevî cennetegirmekvesaadet-ihayatiyeyi tatmak içinKur’ân’ındersinidinle.. cüz’i, fânibirdakikalezzeti;küllî,bâki,dâimî,imanî311(Hâşiye)lezzetlerilemübadeleet…

Hemdemeki:“Benhayvangibihayatımıgeçireceğim.”Çünkühayvananisbetenmâzi,

Page 148: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

müstakbel gayb hükmündedir. Cenâb-ı Hakîm-i Rahîm, o gaybı onlara bildirmemekleonlarıhadsizelemlerdenkurtarmış.Hattakesilmekiçinyatırılanbirtavuk,hiçbirelemvehüzün hissetmez. Bıçak kestiği vakit hissetmek ister, fakat his gider, o elemden dekurtulur.DemekCenâb-ıHakkıngayetbüyükvemükemmelbirrahmeti,re’fetiveşefkati,gaybı bildirmemektedir. Bilhassa mâsum hayvanlar hakkında daha tamdır. Demeksefîhane lezzette sen hayvanlara yetişemezsin, binler derece aşağı düşersin. Çünkühayvana nisbeten gaybî olan şeyleri senin aklın görüyor, elemini alıyor. Setr-i gaybdabulunanistirahat-ıtammedenbilkülliyemahrumsun…

Hem seninmedâr-ı fahrin olan uhuvvet ve hürmet ve hamiyet gibi güzel hasletlerin,incecikbirzamana,büyükbirsahradanbirparmakkadaryereinhisarvehadsizzamandayalnızhazırsaatemahsusolduğundan,sun’ivemuvakkatvesahtekârveasılsızvegayetcüz’iolup,senininsaniyetinvekemâlâtınonisbetteküçülür,hiçeiner.Fakatimanehlininuhuvveti vehürmeti vemuhabbeti vehamiyeti, imancihetiylemevcutbulunanmâzivemüstakbeli ihata ettiğinden, insaniyeti ve kemâlâtı o nisbette teâli eder. Hem senindünyacamuvaffakiyetin, elmasçı ve divane olmuş bir Yahudinin cam parçalarını elmasfiyatıyla aldığı gibi; sen de küçücük, kısacık bir zamana, bir hayata, uzun ve daimî vegeniş bir hayatın fiyatını verdiğin için, elbette o had dairesinde galebe edersin. Birdakikaya bir sene kadar şiddetli hırs, muhabbet, intikam gibi hissiyatla mütevecciholduğuniçin,ehl-idiyanetemuvakkatentefevvukedersin.

Hemseninaklın,ruhun,kalbin,duyguların;ulvîvazifelerinibırakıp,süflînefsinvepishevesinrezilişlerineiştirakveyardımettiklerinden,ehl-iimanadünyadagalebeedersin.Vezâhirdedaha sevimligörünürsün.Çünkü seninakılvekalbve ruhungayetderecedetedennîvetereddîvesukutedip,pishevesverezilnefseinkılâbetmişler,mesholmuşlar.Elbette bu cihette, sana cehennemi ve mazlûm ehl-i imana cenneti kazandıran birmuvakkatgalebenolacak…312

BirdenİhtarEdilenBirMesele-iMühimmeÂhirzamanınfitnesindeendehşetlirolüoynayantâife-inisâiyeveonlarınfitnesiolduğu

hadisin rivayetlerinden anlaşılıyor.313 Evet nasılki tarihlerde, eski zamanlarda“Amazonlar” namında gayet silâhşör kadınlardan mürekkep bir tâife-i askeriye olarakhârikaharpleryaptıklarınaklediliyor.

Aynen öyle de bu zamanda zındıka dalâleti, İslâmiyet’e karşı muharebesinde, nefs-iemmârenin plânıyla, şeytan kumandasına verilen fırkalardan en dehşetlisi, yarım çıplakhanımlardır ki; açık bacağıyla dehşetli bıçaklarla ehl-i imana taarruz edip saldırıyorlar.Nikâhyolunukapamaya,fuhuşhâneyolunugenişlettirmeyeçalışarak,çoklarınnefislerinibirden esir edip, kalb ve ruhlarını kebâir ile yaralıyorlar.Belki o kalblerdenbir kısmınıöldürüyorlar.Birkaçsenenâmahremhevesâtınagöstermenintamcezasıolarak;obıçaklı

Page 149: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

bacaklarcehenneminodunlarıolup,enevvelobacaklaryanacaklarınıvedünyadaemniyetve sadakatikaybettiği için,hilkatençok istediğive fıtratençokmuhtaçolduğumünasipkocayı daha bulamaz. Bulsa da başına belâ bulur. Hatta bu hâlin neticesi olarak, oâhirzamanda, bazı yerlerde nikâha rağbetsizlik ve riayetsizlik yüzünden, kırk kadına birerkek nezâret edecek derecede ehemmiyetsiz, sahipsiz, kıymetsiz bir surete gireceği,hadisinrivayetinden314anlaşılıyor.

Mademhakikatbudur..vemademhergüzel,güzelliğiniseverveelindengeldiğikadarmuhafaza etmek ister ve bozulmasını istemez.. vemadem güzellik bir nimettir. Nimeteşükredilse mânen ziyadeleşir. Şükredilmezse değişir, çirkinleşir.315 Elbette aklı varsahüsünvecemalini,günahlarıkazanmakvekazandırmakveçirkinvezehirliyapmakveonimeti,küfranilemedâr-ıazapbirsureteçevirmektenbütünkuvvetiylekaçacak.Veofâni,beş-onsenelikcemâlibakîleştirmekiçin,meşrûbirtarzdaistîmalileonimeteşükredecek.Yoksaihtiyarlıktauzunzamanistiskalemâruzkalıp,me’yûsâneağlayacak.

Eğerterbiye-iİslâmiyedâiresinde,âdâb-ıKur’âniyezînetiyleocemâlgüzelleştirilse;ofâni hüsün, mânen bâki kalacağı ve cennette hûrilerin cemalinden daha şirin ve dahaparlak bir tarzda kendine verileceği hadiste kat’iyetle sabittir.316 Eğer o güzelin zerremiktaraklıvarsa,bugüzelveparlakveebedîneticeyielindenkaçırmayacak…311(Hâşiye)Evetiman,budünyadadahicennetlezâizinimânenverebilir.Yüzerlezzetliışıklarındanbutekfaydasınabak.Nasılki,seningayetsevdiğinbirzâtıbirtehlikedeölüyorkengördüğündakikasında,Hakîm-iLokmanveHızırgibibirdoktor geldi, birden dirildi. Ne kadar sevinç hissediyorsun. Öyle de sen, sevdiğin ve alâkadar olduğun ölmüşlerinadedincesevinçleri,sürurlarıimanveriyor.Çünkümâzimezaristanındamilyonlarcasencemahbubzâtlar;mahvdanveölümden,birdenimannuruylaseninkarşındadiriliyorlar.“Bizölmemişizveölmeyeceğiz”deyiphayatbuluyorlar.Ohadsiz firaklardan gelen hadsiz elemler yerine, visâl ve hayat bulmalarından nihayetsiz lezzetler ve sevinçler, imannoktasındanbudünyadadahigeldiğinigösteriyorki,“İmanöylebirçekirdektirki,ehl-iimanacennetibütünlezâizvemehâsiniylesümbülveriyorveverecektir.”

312Hakkıinkaredenlerinzevkveeğlenceleriningeçiciolduğunuifadebuyuranâyet-ikerîmeleriçinbkz.:Âl-iİmransûresi,3/196-197;Mü’minsûresi,40/4.

313Bkz.:Buhârî,nikâh17;Müslim,zikir97,98;Tirmizî,edeb31.

314Bkz.:Buhârî,zekât9;Müslim,zekât59.

315Şükrünnimetiarttırmasınamukabil,nankörlüğünşiddetlicezayasebepolduğunadairbkz.:İbrahimsûresi,14/7.

316Bkz.:et-Taberânî,el-Mu’cemü’l-kebîr23/368;el-Mu’cemü’l-evsat3/279.

Page 150: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

OnBirinciŞuâ(MeyveRisalesi’nden)

İkinciMeseleninHülâsasıRisale-i Nur’danGençlik Rehberi’nin güzelce izah ettiği gibi ölüm o kadar kat’î ve

zâhirdir ki bugünün gecesi ve bu güzün kışı gelmesi gibi ölüm başımıza gelecek. Buhapishâne, nasıl kimütemâdiyen çıkanlar ve girenler içinmuvakkat birmisafirhânedir;öyledebuzeminyüzüdahiacelehareketedenkafilelerinyollarındabirgecelikkonmakve göçmek için bir handır. Her bir şehri yüz defa mezaristana boşaltan ölüm, elbettehayattanziyadebiristediğivar.İştebudehşetlihakikatinmuammasınıRisale-iNurhâllvekeşfetmiş.Birkısacıkhülâsasışudur:

Madem ölüm öldürülmüyor ve kabir kapısı kapanmıyor; elbette, bu ecel cellâdınınelinden ve kabir haps-i münferidinden kurtulmak çaresi varsa insanın en büyük ve herşeyin fevkinde bir endişesi, bir meselesidir. Evet, çaresi var ve Risale-i Nur, Kur’ân’ınsırrıylaoçareyiikikereikidörtederderecesindekat’îisbatetmiş.Kısacıkhülâsasışudurki:

Ölüm ya idam-ı ebedîdir; hem o insanı, hem bütün ahbabını ve akâribini asacak birdarağacıdır.. veyahut başka bir bâkî âleme gitmek ve iman vesikasıyla saadet sarayınagirmekiçinbirterhistezkeresidir.Vekabiriseyakaranlıklıbirhaps-imünferitvedipsizbir kuyudur.. veyahut bu zindan-ı dünyadan bâkî ve nurânî bir ziyafetgâh ve bağistanaaçılanbirkapıdır.BuhakikatiGençlikRehberibirtemsilileisbatetmiş.

Meselâbuhapsinbahçesindeasmakiçindarağaçlarıkonulmuşveonlarındayandıklarıduvarınarkasındagayetbüyükveumumdünyaiştiraketmişbirpiyangodairesikurulmuş.Bizbuhapistekibeşyüzkişi,herhâldehiçmüstesnasıyokvekurtulmakmümkündeğil,bizi birer birer omeydana çağıracaklar:Ya “Gel idam ilânını al, darağacına çık!” veya“Daimî haps-i münferit pusulasını tut, bu açık kapıya gir!” veyahut “Sana müjde!Milyonlar altın bileti sana çıkmış, gel al!” diye her tarafta ilânatlar yapılıyor. Biz degözümüzle görüyoruz ki birbiri arkasında o darağaçlarına çıkıyorlar. Bir kısmınasıldıklarını müşâhede ediyoruz. Bir kısmı da darağaçlarını basamak yapıp o duvarınarkasındaki piyango dairesine girdiklerini, orada büyük ve ciddî memurların kat’îhaberleriilegörürgibibildiğimizbirsırada,buhapishânemizeikiheyetgirdi.

Birkafileellerindeçalgılar,şaraplar,zâhirdegayettatlıhelvalar,baklavalarvar.Bizlereyedirmeyeçalıştılar.Fakatotatlılarzehirlidir,insîşeytanlariçinezehiratmışlar.

İkincicemaatveheyet,ellerindeterbiyenâmelervehelâlyemeklervemübarekşerbetlervar.Bizehediyeveriyorlarvebilittifakberaber,pekciddîvekat’îdiyorlarki:

Page 151: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

“Eğer o evvelki heyetin sizi tecrübe için verilen hediyelerini alsanız, yeseniz; bugözümüzönündekişudarağaçlardabaşkagördüklerinizgibiasılacaksınız.Eğerbizimbumemleket hâkiminin fermanıyla getirdiğimiz hediyeleri evvelkinin yerine kabul edip veterbiyenâmelerdeki duaları ve evradları okusanız, o asılmaktan kurtulacaksınız. Opiyango dairesinde ihsan-ı şahane olarak her biriniz milyon altın biletini alacağınızı,görürgibi ve gündüzgibi inanınız.Eğeroharamve şüpheli ve zehirli tatlıları yeseniz,asılmayagittiğiniz zamanakadardahi o zehirin sancısını çekeceğinizi, bu fermanlar vebizler,müttefikansizekat’îhaberveriyoruz.”diyorlar.

İştebutemsilgibihervakitgördüğümüzeceldarağacınınarkasındamukadderât-ınev-ibeşerpiyangosundanehl-i imanvetaat için–hüsn-ühâtimeşartıyla–ebedîvetükenmezbirhazineninbiletiçıkacağını..yüzdeyüz ihtimal ile sefâhetveharamve itikatsızlıkvefıskta devamedenler –tevbe etmemek şartıyla–ya idam-ı ebedî (âhirete inanmayanlara)veya dâimî ve karanlık haps-imünferit (bekâ-yı ruha inanan ve sefâhette gidenlere) veşekâvet-i ebediye ilâmını alacaklarını yüzdedoksandokuz ihtimal ile kat’î haber veren;başta ellerinde nişâne-i tasdik olan hadsiz mucizeler bulunan yüz yirmi dört binpeygamberler (aleyhimüsselâm)..veonlarınverdiklerihaberlerin izlerinive–sinemadagibi–gölgelerinikeşif ile, zevk ilegörüp tasdik ederek imzabasanyüzyirmidörtmilyondanziyade evliyalar (kaddesallâhu esrârahum).. ve o iki kısım meşâhir-i insaniyenin haberleriniaklen, –kat’î burhanlarla ve kuvvetli hüccetlerle– fikren ve mantîken yakînî bir suretteisbat ederek tasdik edip imza basan, milyarlar gelen-geçen muhakkikler,317(Hâşiye)

müçtehitler ve sıddîkînler; bilicmâ, mütevâtiren nev-i insanın güneşleri, kamerleri,yıldızları olan bu üç cemaat-i azîme ve bu üç tâife-i ehl-i hakikat ve beşerin kudsîkumandanları olan bu üç büyük ve âlî heyetlerin fermanları ile verdikleri haberleridinlemeyen..vesaadet-iebediyeyegidenonlarıngösterdikleriyololansırat-ımüstakîmdegitmeyenler.. yüzde doksan dokuz dehşetli tehlike ihtimalini nazara almayan.. ve birtekmuhbirinbiryolda tehlikevardemesiyleoyolubırakan,başkauzunyoldahareketedenbiradam,elbetteveelbettevaziyetişudurki:

İkiyolun–hadsizmuhbirlerinkat’îihbarlarıile–enkısavekolayıveyüzdeyüzcennetve saadet-i ebediyeyi kazandıranı bırakıp, en dağdağalı ve uzun ve sıkıntılı ve yüzdedoksan dokuz cehennem hapsini ve şekâvet-i dâimeyi netice veren yolunu ihtiyâr ettiğihâlde.. dünyada iki yolun, birtekmuhbirin yalan olabilir haberiyle yüzde birtek ihtimaltehlike ve bir ay hapis imkânı bulunan kısa yolu bırakıp, menfaatsiz –yalnız zararsızolduğu için– uzun yolu ihtiyâr eden bedbaht, sarhoş divâneler gibi dehşetli ve uzaktagörünenveonamusallatolanejderhalaraehemmiyetvermez,sineklerleuğraşıyor;yalnızonlaraehemmiyetverirderecedeaklını,kalbini,ruhunu,insaniyetinikaybetmişoluyor.

Madem hakikat-i hâl budur; biz mahpuslar, bu hapis musibetinden intikamımızı tamalmakiçinomübarekikinciheyetinhediyelerinikabuletmeliyiz.Yani,nasılkibirdakikaintikamlezzetivebirkaçdakikaveyabir-ikisaatsefâhetlezzetleriylebumusibet,bizion

Page 152: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

beşvebeşveonveiki-üçsenebuhapsesoktu,dünyamızıbizezindaneyledi.Bizdahibumusibetin rağmına ve inadına, bir-iki saatmüddet-i hapsi bir-iki gün ibadete.. ve iki-üçsenecezamızı–mübarekkafileninhediyeleriyle–yirmi-otuzsenebâkîbirömre..veonveyirmisenehapistecezamızımilyonlarsenecehennemhapsindenaffımızavesileedipfânîdünyamızın ağlamasına mukabil, bâkî hayatımızı güldürerek bu musibetten tamintikamımızıalmalıyız.Hapishâneyiterbiyehânegösteripvatanımızavemilletimizebirerterbiyeli, emniyetli, menfaatli adam olmaya çalışmalıyız. Ve hapishâne memurları vemüdürlerivemüdebbirleridahicâniveeşkıyave serserivekâtilve sefâhetçivevatanamuzır zannettikleri adamları, bir mübarek dershânede çalışan talebeler görsünler vemüftehirâneAllah’aşükretsinler.

ÜçüncüMeseleGençlikRehberi’ndeizahıbulunanibretlibirhâdiseninhülâsasışudur:

Bir zaman, Eskişehir Hapishânesi’nin penceresinde bir Cumhuriyet Bayramı’ndaoturmuştum. Karşısındaki lise mektebinin büyük kızları, onun avlusunda gülerekraksediyorlardı.Birdenmânevîbirsinemaileellisenesonrakivaziyetleribanagöründü.Vegördümki;oelli-altmışkızlardanvetalebelerdenkırk-ellisikabirdetoprakoluyorlar,azap çekiyorlar.. ve on tanesi, yetmiş-seksen yaşında çirkinleşmiş, gençliğinde iffetinimuhafazaetmediğindensevmekbeklediğinazarlardannefretgörüyorlar..kat’îmüşâhedeettim. Onların o acınacak hâllerine ağladım. Hapishânedeki bir kısım arkadaşlarağladığımı işittiler, geldiler, sordular. Ben dedim: “Şimdi beni kendi hâlime bırakınız,gidiniz…”

Evet, gördüğümhakikattir, hayal değil!Nasıl ki bu yaz ve güzün âhiri kıştır, öyle degençlikyazıveihtiyarlıkgüzününarkasıkabirveberzahkışıdır.Geçmişzamanınelliseneevvelkihâdisâtısinemailehâl-ihazırdagösterildiğigibigelecekzamanınellisenesonrakiistikbalhâdisâtınıgösterenbirsinemabulunsa,ehl-idalâletvesefâhetinelli-altmışsenesonrakivaziyetlerionlaragösterilseidi,şimdikigüldüklerinevegayr-imeşrûkeyiflerinenefretlerveteellümlerleağlayacaklardı.

Ben,oEskişehirHapishânesi’ndekimüşâhedeilemeşgulikensefâhetvedalâletiterviçedenbirşahs-ımânevî,insîbirşeytangibikarşımadikildivededi:

–“Bizhayatınherbirçeşit lezzetinivekeyiflerini tatmakve tattırmak istiyoruz,bizekarışma!”

Bendecevabendedim:

–“Mademlezzetvezevkiçinölümühatıragetirmeyipdalâletvesefâheteatılıyorsun…Katiyen bil ki; senin dalâletin hükmüyle bütün geçmiş zaman-ı mâzi, ölmüş vemâdumdur.. ve içinde cenazeleri çürümüş bir vahşetli mezaristandır. İnsaniyet

Page 153: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

alâkadarlığıylavedalâletyoluylaseninbaşınave–varsaveölmemişise–kalbine,ohadsizfiraklardan ve o nihâyetsiz dostlarının ebedî ölümlerinden gelen elemler, senin şimdikisarhoşça,pekkısabirzamandakicüz’î lezzetini imhaettiğigibigelecek istikbalzamanıdahi itikatsızlığıncihetiyleyinemâdumvekaranlıklıveölüvedehşetlibirvahşetgâhtır.Veoradangelenvebaşınıvücûdaçıkaranvezaman-ıhâzırauğrayanbîçarelerinbaşları,ecel cellâdının satırıyla kesilip hiçliğe atıldığından, mütemâdiyen akıl alâkadarlığıylaseninimansızbaşınahadsizelîmendişeleryağdırıyor.Seninsefihânecüz’îlezzetinizîruzebereder.

Eğer dalâleti ve sefâheti bırakıp iman-ı tahkikî ve istikâmet dairesine girsen, imannuruylagöreceksinki;ogeçmişzaman-ımâzimâdumveherşeyiçürütenbirmezaristandeğil,belkimevcutveistikbaleinkılâpedennurânîbirâlemvebâkîruhlarınistikbaldekisaadetsaraylarınagirmelerinebirintizarsalonugörünmesihaysiyetiyledeğilelem,belkiimanın kuvvetine göre cennetin bir nevi mânevî lezzetini dünyada dahi tattırdığı gibi;gelecek istikbal zamanı, değil vahşetgâh ve karanlık, belki iman gözüyle görünür ki;saadet-iebediyesaraylarındahadsizrahmetivekeremibulunanveherbaharveyazıbirersofra yapan ve nimetlerle dolduran bir Rahmân-ı Rahîm-i Zülcelâli ve’l-ikram’ınziyafetleri kurulmuş ve ihsanlarının sergileri açılmış, oraya sevkiyat var diye imansinemasıyla müşâhede ettiğinden, derecesine göre bâkî âlemin bir nevi lezzetinihissedebilir.Demekhakikîveelemsizlezzet,yalnızimandaveimanileolabilir.

İmanınbudünyadadahiverdiği binler faydaveneticelerindenyalnızbirtek faydavelezzetini, –bu mezkûr bahsimiz münasebetiyle Gençlik Rehberi’nde bir hâşiye olarakyazılan–birtemsililebeyanedeceğiz,şöyleki:

Meselâ senin gayet sevdiğin birtek evlâdın sekeratta ölmek üzere iken veme’yusâneelîmfirakınıdüşünürken;birdenHazretiHızırveHakîm-iLokmangibibirdoktorgeldi,tiryakgibibirmacuniçirdi;osevimlivegüzelevlâdıngözünüaçtı,ölümdenkurtuldu.Nekadarsevinçveferahveriyoranlarsın.

İşteoçocukgibisevdiğinveciddîalâkadarolduğunmilyonlarsencemahbubinsanlaromâzimezaristanında–seninnazarında– çürüyüpmahvolmaküzere ikenbirdenhakikat-iiman, Hakîm-i Lokman gibi o büyük idamhâne tevehhüm edilen mezaristana kalbpenceresindenbirışıkverdi.Onunlabaştanbaşabütünölülerdirildiler.Ve“Bizölmemişizve ölmeyeceğiz, yine sizinle görüşeceğiz!” lisân-ı hâl ile dediklerinden aldığın hadsizsevinçlerveferahları,imanbudünyadadahivermesiyleisbatederki:“İmanhakikatiöylebir çekirdektir ki; eğer tecessüm etse bir cennet-i hususiye ondan çıkar, o çekirdeğinşecere-itûbâsıolur.”dedim.

Omuanniddöndü,dedi:

– “Hiç olmazsa hayvan gibi hayatımızı keyif ve lezzetle geçirmek için sefâhet veeğlencelerlebuinceşeyleridüşünmeyerekyaşayacağız.”

Page 154: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Cevabendedim:

– “Hayvan gibi olamazsın. Çünkü hayvanın mâzi ve müstakbeli yok. Ne geçmiştenelemler ve teessüfler alır ve ne de gelecekten endişeler ve korkular gelir.Lezzetini tamalır, rahatlayaşar,yatar,Hâlık’ınaşükreder.Hattakesilmekiçinyatırılanbirhayvan,birşeyhissetmez.Yalnızbıçakkestiğivakithissetmekister,fakatohisdahigider,oelemdendekurtulur.Demek en büyük bir rahmet, bir şefkat-i ilâhiye, gaybı bildirmemektedir vebaşa gelen şeyleri setretmektedir. Hususan masum hayvanlar hakkında dahamükemmeldir.

Fakat ey insan, senin mâzi ve müstakbelin akıl cihetiyle bir derece gaybîliktençıkmasıyla setr-i gayptan, hayvana gelen istirahatten tamamen mahrumsun. Geçmiştençıkan teessüfler, elîm firaklar ve gelecekten gelen korkular ve endişeler, senin cüz’îlezzetini hiçe indirir. Lezzet cihetinde yüz derece hayvandan aşağı düşürür. Mademhakikat budur. Ya aklını çıkar at, hayvan ol kurtul… Veya aklını imanla başına al,Kur’ân’ı dinle! Yüz derece hayvandan ziyade bu fânî dünyada dahi sâfi lezzetlerikazan!..”diyerekonuilzamettim.

Yineomütemerridşahısdöndü,dedi:

–“Hiçolmazsaecnebidinsizlerigibiyaşarız.”

Cevabendedim:

– “Ecnebi dinsizleri gibi de olamazsın! Çünkü onlar bir peygamberi inkâr etse,diğerlerineinanabilirler.Peygamberleribilmesede,Allah’ainanabilir.O’nudabilmezse,kemâlâtamedarbazıseciyeleribulunabilir.Fakatbirmüslüman,enâhirveenbüyükvedini ve daveti umumî olan âhirzaman Peygamberi (aleyhissalâtü vesselâm)’ı inkâr etse vezincirinden çıksa; daha hiçbir peygamberi, hatta Allah’ı kabul etmez. Çünkü bütünpeygamberleri ve Allah’ı ve kemâlâtı O’nunla bilmiş. Onlar O’nsuz kalbinde kalmaz.Bunun içindir ki, eskiden beri her dinden İslâmiyet’e giriyorlar. Ve hiçbir müslüman,hakikî yahudî veya mecûsî veya nasrânî olmaz. Belki dinsiz olur, seciyeleri bozulur;vatana,milletemuzır bir hâlete girer…” İspat ettim.Omuannid vemütemerrid şahsındahatutunacakbiryerikalmadı.Kayboldu,cehennemegitti…

İşteeybuMedrese-iYusufiye’debenimdersarkadaşlarım!Mademhakikatbudur.Vebu hakikati, Risale-i Nur o derece kat’î ve güneş gibi isbat etmiş ki; yirmi senedirmütemerridlerininatlarınıkırıpimanagetiriyor.

Biz dahi hem dünyamıza, hem istikbalimize, hem âhiretimize, hem vatanımıza, hemmilletimizetammenfaatlivekolayveselâmetliolanimanveistikâmetyolunutakipedip,boş vaktimizi sıkıntılı hülyalar yerinde Kur’ân’dan bildiğimiz sûreleri okumak.. vemanalarınıbildirenarkadaşlardanöğrenmek..vekazayakalmış farznamazlarımızıkazaetmek..vebirbiriningüzelhuylarındanistifadeedipbuhapishâneyigüzelseciyelifidanlar

Page 155: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

yetiştiren bir mübarek bahçeye çevirmek gibi a’mâl-i sâliha ile.. hapishâne müdür vealâkadarları, câni ve kâtillerin başlarında zebanî gibi azap memurları değil, belkiMedrese-i Yusufiye’de cennete adam yetiştirmek ve onların terbiyesine nezaret etmekvazifesiylememurbirermüstakimüstadvebirerşefkatlirehberolmalarınaçalışmalıyız.

DördüncüMeseleYineGençlikRehberi’ndeizahıvar.Birzamanbanahizmetedenkardeşlerimtarafından

suâledildiki:

–“Küre-iarzıhercümercegetirenveİslâmmukadderâtıylaalâkadarolanbudehşetliharb-i umumîden elli gündür (şimdi yedi seneden geçti aynı hâl)318(Hâşiye) hiçsormuyorsun ve merak etmiyorsun. Hâlbuki bir kısım mütedeyyin ve âlim insanlar,cemaati ve câmiyi bırakıp radyo dinlemeye koşuyorlar. Acaba bundan daha büyük birhâdisemivar?Veyaonunlameşgulolmanınzararımıvar?”dediler.

Cevabendedimki:

–Ömürsermayesipekazdır.Lüzumluişlerpekçoktur.Birbiriiçindemütedâhildairelergibi,herinsanınkalbvemidedairesindenvecesetvehânedairesinden,mahalleveşehirdairesindenvevatanvememleketdairesindenveküre-iarzvenev-ibeşerdairesindentut,ta zîhayat ve dünya dairesine kadar, birbiri içinde daireler var. Her bir dairede her birinsanınbirnevivazifesibulunabilir.Fakatenküçükdairede,enbüyükveehemmiyetlivedâimîvazifevar.Veenbüyükdairedeenküçükvemuvakkat,arasıravazifebulunabilir.Bu kıyas ile –küçüklük ve büyüklük mâkûsen mütenasip– vazifeler bulunabilir. Fakatbüyük dairenin cazibedarlığı cihetiyle küçük dairedeki lüzumlu ve ehemmiyetli hizmetibıraktırıp lüzumsuz,mâlâyaniveâfâkî işlerlemeşguleder.Sermaye-ihayatınıboşyerdeimha eder. O kıymettar ömrünü kıymetsiz şeylerde öldürür. Ve bazen bu harpboğuşmalarınımerakiletakipeden,birtarafakalbentaraftarolur.Onunzulümlerinihoşgörür,zulmüneşerikolur.

Birincinoktayacevapise:

–Evet,bucihanharbindendahabüyükbirhâdisevebuzeminyüzündekihâkimiyet-iâmmedâvâsındandahaehemmiyetlibirdâvâ–herkesinvebilhassamüslümanlarınbaşınaöyle bir hâdise ve öyle bir dâvâ– açılmış ki; her adam, eğer Alman ve İngiliz kadarkuvveti ve serveti olsa ve aklı da varsa o tek dâvâyı kazanmak için bilâ-tereddüt sarfedecek.İşteodâvâiseyüzbinmeşâhir-iinsaniyeninvehadsiznev-ibeşerinyıldızlarıvemürşidlerinin müttefikan, kâinat sahibinin ve mutasarrıfının binler vaad ve ahidlerineistinadenhaberverdiklerivebirkısmıgözleriylegördüklerişuki:

Herkesin imanmukabilinde bu zemin yüzü kadar bağlar ve kasırlar ilemüzeyyen vebâkîvedâimîbir tarlavemülkükazanmakveyakaybetmekdâvâsıbaşınaaçılmış.Eğer

Page 156: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

iman vesikasını sağlam elde etmezse kaybedecek. Ve bu asırda maddiyyûnluk tâunuylaçoklar o dâvâsını kaybediyor. Hatta bir ehl-i keşif ve tahkik, bir yerde kırk vefiyattanyalnız birkaç tanesinin kazandığını sekeratta müşâhede etmiş.. ötekiler kaybetmişler.Acababukaybettiğidâvânın yerini, bütündünya saltanatı oadamaverilsedoldurabilirmi?

İşte,odâvâyıkazandıracakolanhizmetleriveyüzdedoksanınaodâvâyıkaybettirmeyenharika bir dâvâ vekilini, o işte çalıştıran vazifeleri bırakıp ebedî, dünyada kalacak gibiâfâkî mâlâyâniyât ile iştigal etmek tam bir akılsızlık bildiğimizden; biz Risale-i Nurşâkirtleri, her birimizin yüz derece aklımız ziyadeolsa daancakbu vazifeye sarf etmeklâzımdır,diyekanaatimizvar.

Ey hapis musibetinde benim yeni kardeşlerim! Sizler, benim ile beraber gelen eskikardeşlerimgibiRisale-iNur’ugörmemişsiniz.Benonlarıveonlargibibinler şâkirtlerişahitgöstererekderimveisbatederimveisbatetmişimki:

O büyük dâvâyı yüzde doksanına kazandıran ve yirmi senede yirmi bin adama odâvânın kazancının vesikası ve senedi ve beratı olan iman-ı tahkikîyi eline veren veKur’ân-ıHakîm’inmucize-imâneviyesinden neşet edip çıkan ve bu zamanın birinci birdâvâvekilibulunanRisale-iNur’dur.

Buonsekizsenedirbenimdüşmanlarımvezındıklarvemaddiyyûnlar,aleyhimdegayetgaddarânedesiselerlehükûmetinbazıerkânlarınıiğfalederekbiziimhaiçin–budefagibi,eskide dahi– hapislere, zindanlara soktukları hâlde,Risale-iNur’un çelik kalesinde yüzotuz parça cihâzâtından ancak iki-üç parçasına ilişebilmişler. Demek avukat tutmakisteyen onu elde etse yeter. Hem korkmayınız, Risale-i Nur yasak olmaz! Hükûmet-iCumhuriye’ninmebusları ve erkânlarının ellerindemühim risaleleri –iki, üçümüstesnaolarak–serbestgeziyorlardı.İnşâallah,birzamanhapishâneleritambirıslahhâneyapmakiçin bahtiyar müdürler ve memurlar, o Nur’ları mahpuslara ekmek ve ilâç gibi tevziedecekler.

SekizinciMeseleninBirHülâsasıYedinci’de haşri, çok makamâttan soracaktık. Fakat, Hâlık’ımızın isimleriyle verdiği

cevap o derece kuvvetli yakîn ve kanaat verdi ki daha başka sorgulara ihtiyaçbırakmadığından orada kısa kestik. Şimdi bu meselede âhiret imanının hem âhiretinsaadetine, hem dünya saadetine dair temin ettiği faydalar ve neticelerinden yüzden birihülâsaedilecek.Saadet-iuhreviyeyeaitkısmıKur’ân-ıMu’cizü’l-Beyan’ınizahatı,dahahiçbir beyana ihtiyaç bırakmamış; onu, ona havale ederek ve saadet-i dünyeviyeye aitkısmıizahcihetiniRisale-iNur’abırakıpyalnızkısabirhülâsaileinsanınhayat-ışahsiyevehayat-ıiçtimaiyesineaityüzerneticelerindenüç-dörttanesinibeyanederiz.

Page 157: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Birincisiİnsan, sair hayvanâta muhalif olarak hânesiyle alâkadar olduğu misillü dünya ile

alâkadardır.. ve akâribiyle münasebettar olduğu gibi nev-i beşer ile de ciddî ve fıtrîmünasebettardır.Vedünyadamuvakkatbekâsınıarzuladığıgibibirdâr-ıebedîdebekâsınıaşkderecesindearzuluyor.Vemidesiningıdaihtiyacınıteminetmeyeçalıştığıgibidünyakadargenişbelkiebedekadaruzanansofralarıvegıdaları,akılvekalbveruhveinsaniyetmideleri içintedariketmeyefıtratenmecburdur,çabalıyor.Veöylearzularıvematlaplarıvarki,ebedîsaadettenbaşkahiçbirşeyonlarıtatminetmiyor.HattaOnuncuSöz’deişaretedildiğigibi,birzamanküçüklüğümdehayalimdensordum:“Sanabirmilyonseneömürvedünyasaltanatıverilmesini,fakatsonraademevehiçliğedüşmesinimiistersin?Yoksabâkî,fakatâdivemeşakkatlibirvücûdumuistersin?”dedim.Baktım,ikincisiniarzulayıpbirincisinden“Ah!”çekti.“Cehennemdeolsabekâisterim!”dedi.

İşte, madem mahiyet-i insaniyenin bir hizmetkârı olan kuvve-i hayaliyeyi bu dünyalezzetleri tatmin etmiyor; elbette gayet câmi mahiyet-i insaniye, ebediyetle fıtratenalâkadardır.İştebuhadsizarzuveemellerebağlıolduğuhâlde;sermayesibircüz’îcüz-üihtiyârî ve fakr-ımutlak bir insana, âhirete iman ne derece kuvvetli ve kâfi ve vâfi birhazine, birmedar-ı saadet ve lezzet, birmedar-ı istimdat, birmercî ve dünyanın hadsizgamlarına karşı birmedar-ı teselli olduğu öyle birmeyve ve faydadır ki onu kazanmakyolundadünyahayatınıfedaetse,yineucuzdur.

İkinciMeyvesiveHayat-ıŞahsiyeyeBakanBirFaydasıÜçüncü Mesele’de izah edilen ve Gençlik Rehberi’nde bir hâşiye bulunan çok

ehemmiyetlibirneticedir.

Evet, her insanın her zaman düşündüğü en ehemmiyetli endişesi, mezaristana girenkendi dostları ve akrabaları gibi o idamhâneye girmek keyfiyetidir. Birtek dostu içinruhunu feda eden o bîçare insanın binler, belki milyonlar, milyarlar dostları ebedî birmufârakat içinde idamolmalarını tevehhümedipcehennemazabındanbeterbirelem–odüşünmek ucundan– göründüğü vakit, âhirete iman geldi, gözünü açtırdı ve perdeyikaldırdı. “Bak!” dedi. O, imanla baktı. Cennet lezzetinden haber veren bir lezzet-iruhaniyeyi–odostları ebedîölümlerdenve çürümelerdenkurtulupmesrûrânebir nurânîâlemde onu da bekliyorlar vaziyetinde müşâhedesiyle– aldı. Risale-i Nur’da bu netice,hüccetlerleizahınaiktifâenkısakesiyoruz.

Hayat-ıŞahsiyeyeAitÜçüncüBirFaydasıİnsanınsairzîhayatlarüstündekitefevvukuverütbesiiseyüksekseciyelerivecemiyetli

istidatlarıveküllîubûdiyetlerivegenişvücûdîdaireleriitibarıyladır.Hâlbukioinsan,hemmâdum,hemölü,hemkaranlıkolangeçmişvegelecekzamanlarınortasındasıkışmışbir

Page 158: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

kısa zaman olan hazır vaktin mikyasıyla, ölçüsüyle hamiyeti, muhabbeti, kardeşliği,insaniyetigibiseciyeleralır.

Meselâ eskiden tanımadığı ve ayrıldıktan sonra da hiç göremeyeceği babasını,kardeşini,karısını,milletinivevatanınısever,hizmeteder..vetamsadâkateveihlâsapeknâdirmuvaffak olabilir, o nisbette kemâlâtı ve seciyeleri küçülür.Değil hayvanların enulvîsibelkibaşaşağı,akılcihetiyleenbîçaresiveaşağısıolmakvaziyetinedüşeceğisıradaâhireteiman,imdadayetişir.Mezargibidarzamanını,geçmişvegelecekzamanlarıiçinealan,pekgenişbirzamanaçevirir.Vedünyakadar,belkiezeldenebedekadarbirdaire-ivücûdgösterir.

Babasını,dâr-ısaadetteveâlem-iervahtadahipederlikmünasebetiyle..vekardeşini,taebede kadar uhuvvetini düşünmesiyle.. ve karısını cennette dahi en güzel bir refika-yıhayatıolduğunu319bilmesihaysiyetiylesever,hürmeteder,merhameteder,yardımeder.Ve o büyük ve geniş daire-i hayatta ve vücûddaki münasebetler için olan ehemmiyetlihizmetleri,dünyanınkıymetsiz işlerinevecüz’îgarazlarınavemenfaatlerineâletetmez.Ciddî sadâkate ve samimî ihlâsa muvaffak olarak kemâlâtı ve hasletleri, o nisbette –derecesinegöre–yükselmeyebaşlar, insaniyeti teâli eder.Hayat lezzetindeserçekuşunayetişmeyenoinsan,bütünhayvanâtüstündekâinatınenmüntehapvebahtiyarbirmisafirive Sahib-i kâinat’ın en mahbub ve makbul bir abdi olmasıdır. Bu netice dahi Risale-iNur’dahüccetlerleizahınaiktifâenkısakesildi.

DördüncüBirFaydasıkiİnsanınHayat-ıİçtimaiyesineBakıyor

Risale-iNur’danDokuzuncuŞuâ’dabeyanedilenoneticeninbirhülâsasışudur:

Nev-iinsanındörttenbiriniteşkiledençocuklar,âhiretimanıylainsancayaşayabilirlerve insaniyetin istidatlarını taşıyabilirler.Yoksaelîmendişeler içindekendiniuyutturmakveunutturmakiçinçocukçaoyuncaklarıyla,haylazbirhayatlayaşayacak.Çünkühervakitetrafında onun gibi çocukların ölmesiyle onun nazik dimağında ve ileride uzun arzularıtaşıyanzayıfkalbindevemukâvemetsizruhundaöylebir tesiryaparki;hayatıveaklıobîçareyeâlet-iazapveişkenceedeceğizamandaâhiret imanınındersiylegörmemekiçinoyuncaklar altında onlardan saklandığı o endişeler yerinde, bir sevinç ve genişlikhissederekder:“Bukardeşimveyaarkadaşımöldü,cennetinbirkuşuoldu.Bizdendahaiyi keyfeder, gezer. Ve vâlidem öldü, fakat rahmet-i ilâhiyeye gitti, yine beni cennettekucağınaalıpsevecekvebendeoşefkatlianneciğimigöreceğim.”diye insaniyete lâyıkbirtarzdayaşayabilir.

Hem insanın bir rub’unu teşkil eden ihtiyarlar, yakında hayatlarının sönmesine vetoprağagirmelerinevegüzelvesevimlidünyalarınınkapanmasınakarşıteselliyiancakveancak âhiret imanında bulabilirler. Yoksa o merhametli muhterem babalar ve fedakâr

Page 159: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

şefkatli analar, öyle bir vâveylâ-yı ruhî ve bir dağdağa-yı kalbî çekeceklerdi ki dünyaonlarame’yusânebirzindanvehayatişkencelibirazapolurdu.Fakatâhiretimanıonlarader:“Merak etmeyiniz! Sizin ebedî bir gençliğiniz var, gelecek ve parlak bir hayat venihâyetsiz bir ömür sizi bekliyor.. ve zâyi ettiğiniz evlât ve akrabalarınızla sevinçlerlegörüşeceksiniz.. ve ettiğiniz bütün iyilikleriniz muhafaza edilmiş, mükâfatlarınıgöreceksiniz.”diye,iman-ıâhiretonlaraöylebirteselliveinşirahverirkiherbirininyüzihtiyarlıkbirdenbaşlarınatoplansaonlarıme’yusetmez.

Nev-i insanın üçten birisini teşkil eden gençler; hevesâtları galeyanda, hissiyâtamağlûp,cüretkârakıllarınıhervakitbaşınaalmayanogençler,âhiretimanınıkaybetselervecehennemazabınıtahatturetmezlersehayat-ıiçtimaiyedeehl-inamusunmalıveırzıvezayıf ve ihtiyarların rahatı ve haysiyeti tehlikede kalır. Bazı bir dakika lezzeti için birmesûdhâneninsaadetinimahvedervebugibihapistedört-beşseneazapçeker,canavarbirhayvanhükmünegeçer.Eğeriman-ıâhiretonunimdadınagelseçabukaklınıbaşınaalır:“Gerçi hükûmet hafiyeleri beni görmüyorlar ve ben onlardan saklanabilirim, fakatcehennemgibibirzindanıbulunanbirPadişah-ıZülcelâl’inmelâikeleribenigörüyorlarve fenalıklarımı kaydediyorlar. Ben başıboş değilim ve vazifedar bir yolcuyum. Ben deonlargibiihtiyarvezayıfolacağım.”diyebirden,zulmentecavüzetmekistediğiadamlarakarşı bir şefkat, bir hürmet hissetmeye başlar. Bu mananın dahi Risale-i Nur’daburhanlarıylaizahınaiktifâenkısakesiyoruz.

Hem nev-i beşerin ehemmiyetli bir kısmı, hastalar ve mazlumlar ve bizim gibimusibetzedeler ve fakirler ve ağır ceza alan mahpuslar, eğer iman-ı âhiret onlarınimdadınayetişmezsehervakithastalığınihtarıylagözüönünegelenölüm..veintikamınıalamadığı ve namusunu elinden kurtaramadığı zâlimin mağrurâne ihâneti.. ve büyükmusibetlerdeboşuboşunamalını,evlâdınıkaybetmeklegelenelîmme’yusiyeti..vebir-ikidakika veya bir-iki saat keyif yüzünden beş-on sene böyle bir hapis azabını çekmektengelen kederli sıkıntı, elbette o bîçarelere dünyayı zindan ve hayatı bir işkenceli azabaçevirir. Eğer âhirete iman imdatlarına yetişse birden onlar nefes alırlar; sıkıntıları,me’yusiyetleriveendişeleriveintikamhiddetleri,derece-iimanınagörekısmenvebazentamamenzâilolur.

Hattadiyebilirimkibenimvebirkısımkardeşleriminbusebepsizhapsimizdevedehşetlimusibetimizdeeğeriman-ıâhiretyardımetmeseidi;birgündayanmak,ölümkadartesiredip bizi hayattan istifa etmeye sevk edecekti. Fakat hadsiz şükür olsun, benim canımkadar sevdiğim pek çok kardeşlerimin bu musibetten gelen elemlerini de çektiğim vegözüm kadar sevdiğim binler Risale-i Nur risaleleri ve benim yaldızlı ve süslü ve çokkıymettarkitaplarımınziyalarıveağlamalarındanteessüfleriniçektiğimveeskidenberiazbirihânetivetahakkümükaldıramadığımhâlde,sizikasemleteminederimki;iman-ıbi’l-âhiret nuru ve kuvveti bana öyle bir sabır ve tahammül ve teselli ve metânet, belkimücâhidâne,kârlıbirimtihandersindedahabüyükmükâfatıkazanmakiçinbirşevkverdi

Page 160: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

ki;benburisaleninbaşındadediğimgibikendimiMedrese-iYusufiyeunvanınalâyıkbirgüzelvehayırlımedresedebiliyorum.Arasıragelenhastalıklarveihtiyarlıktanneşetedentitizliklerolmasaidi,mükemmelverahat-ıkalbilederslerimedahaziyadeçalışacaktım.Herneise,bumakammünasebetiylesadetharicigirdi,kusurabakılmasın.

Hemherinsanınküçükbirdünyası,belkiküçükbircennetidahikendihânesidir.Eğeriman-ıâhiretohâneninsaadetindehükmetmezseoaileefradı,herbirişefkatvemuhabbetvealâkadarlığıderecesindeelîmendişelerveazaplarçeker.Ocenneti,cehennemedöner.Veyahut muvakkat eğlenceler ve sefâhetlerle aklını tenvim edip uyutur. Devekuşu gibiavcıyıgörür,kaçamıyor,uçamıyor,başınıkumasokar,tagörünmesin.Başınıgafletesokar,taölümvezevalvefirakonugörmesin.Divânece,muvakkat,ibtal-ihisnev’indenbirçarebulur.Çünkümeselâvâlideruhunufedaettiğievlâdınıdâimatehlikeleremaruzgördükçetitrer.Vepederinivekardeşinieksikolmayanbelâlardankurtaramayanevlâtlar,dâimbirkeder,birkorkaklıkhisseder.

Buna kıyasen, bu dağdağalı kararsız hayat-ı dünyeviyede o mesûd zannedilen ailehayatı çok cihetlerle saadetini kaybeder ve kısacık bir hayattaki münasebet ve karabetdahi,hakikîsadâkativesamimîihlâsıvegarazsızbirhizmetivemuhabbetivermez.Ahlâko nisbette küçülür, belki sukût eder. Eğer âhirete iman o hâneye girse birdenışıklandıracak, ortalarındaki münasebet ve şefkat ve karabet ve muhabbet kısacık birzaman ölçüsüyle değil, belki dâr-ı âhirette saadet-i ebediyede dahi o münasebetlerindevamı ölçüsüyle samimî hürmet eder, sever, şefkat eder, sadâkat eder, kusurlarınabakmaz gibi ahlâk yükseklenir. Hakikî insaniyet saadeti o hânede başlar inkişafa…BumanadahihüccetlerleRisale-iNur’dabeyanınabinâenkısakesildi.

Hemher bir şehir kendi ahalisine geniş bir hânedir. Eğer iman-ı âhiret, o büyük aileefradında hükmetmezse güzel ahlâkın esasları olan ihlâs, samimiyet, fazilet, hamiyet,fedakârlık, rıza-yı ilâhî, sevab-ı uhrevî yerine; garaz, menfaat, sahtekârlık, hodgâmlık,tasannû, riya, rüşvet,aldatmakgibihâllermeydanalır.Zâhirîâsâyişve insaniyetaltındaanarşistlikvevahşetmanalarıhükmeder,ohayat-ışehriyezehirlenir.Çocuklarhaylazlığa,gençlersarhoşluğa,kavîlerzulme,ihtiyarlarağlamayabaşlarlar.

Bunakıyasen,memleketdahibirhânedirvevatandahibirmillîaileninhânesidir.Eğeriman-ıâhiretbugenişhânelerdehükmetse,birdensamimîhürmetveciddîmerhametverüşvetsizmuhabbetvemuâvenetvehilesizhizmetvemuaşeretveriyasızihsanvefaziletveenaniyetsizbüyüklükvemeziyetohayattainkişafabaşlarlar.

Çocuklarader:“Cennetvar,haylazlığıbırak!”Kur’ândersiyletemkinverir.

Gençlereder:“Cehennemvar,sarhoşluğubırak!”Aklıbaşlarınagetirir.

Zâlimeder:“Şiddetliazapvar,tokatyiyeceksin!”adaletebaşınıeğdirir.

İhtiyarlara der: “Senin elinden çıkmış bütün saadetlerinden çok yüksek ve dâimî bir

Page 161: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

uhrevî saadet ve taze, bâkî bir gençlik seni bekliyorlar. Onları kazanmaya çalış!”Ağlamasınıgülmeyeçevirir.

Bunlarakıyasencüz’îveküllîherbirtâifedehüsn-ütesirinigösterir,ışıklandırır.Nev-ibeşerin hayat-ı içtimaiyesiyle alâkadar olan içtimaiyyûn ve ahlâkiyyûnların kulaklarıçınlasın! İşte iman-ı âhiretin binler faydalarından işaret ettiğimiz beş-altı numûnelerinesairleri kıyas edilse kat’î anlaşılır ki; iki cihanın ve iki hayatın medar-ı saadeti yalnızimandır.317(Hâşiye)OmuhakkiklerdentekbirisiRisale-iNur’dur.Yirmisenedirenmuannidfeylesoflarıvemütemerridzındıklarısusturaneczalarımeydandadır.Herkesokuyabilirvekimseitirazetmez.

318(Hâşiye)Paranteziçindekinot,1946senesineaittir.

319Dünyadaevliolankimselerin,buberaberliklerinicennettededevamettireceklerinedâirbkz.:Buhârî,fezâilüashâb30;Tirmizî,menâkıb62;Ma’merİbniRâşid,el-Câmi’11/302.

Page 162: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

OnBeşinciŞuâ

El-Hüccetü’z-Zehra’nınİkinciMakamı

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

320 نیعتسن هبو

Fâtiha’nınâhirinde,ehl-ihidayetveistikâmetveehl-idalâletvetuğyânınmuvâzenesineişaret edenveRisale-iNur’unbütünmuvâzenelerininmenbaı olan âyetin bir hakikatiniSûre-iNur’dan

اهیف ةو كشمك هرون لثم ضرألاو تاو مسلا رون ه للا

بكوك اهنأك ةجاجزلا ةجاجز يف حابصملا حابصم

الو ةیقرش ال ةنوتیز ةكرابم ةرجش نم دقوی يرد

ى لع رون ران هسسمت مل ولو ءي ضی اهتیز داكی ةیبرغ

سانلل لاثمألا ه للا برضیو ءا شی نم هرونل ه للا ىدهی رون

321 میلع ءيش لكب ه للا و

âyetivearkasında

هقوف نم جوم هی شغی يجل رحب يف تاملظك وأ

ضعب قوف اهضعب تاملظ باحس هقوف نم جوم

لعجی مل نمو اهاری دكی مل هدی جرخأ ا ذإ

322 رون نم هل امف ارون هل ه للا

âyetiyleberaberpekacîbbirtarzdaomuvâzeneyimucizâneifadeederler.

Birinciâyet-inur323,BirinciŞuâ’daisbatedilmişkionişaretleRisale-iNur’abakıyor,mucizâne Kur’ân’ın o tefsirinden gaybî haber veriyor. Ve Risale-i Nur’a “Nur” nâmı

Page 163: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

verilmesine enbirinci sebepolmasından,YirmiDokuzuncuMektup’unbir kısmındabirseyahat-ihayaliye temsilinde,buacîbâyetinnurkelimesinde“nun-una’büdü”mucizesigibibirmânevîmucizesininbeyanınabinâen,Âyetü’l-KübrâRisalesi’ndedünyaseyyahı;Hâlık’ınıaramak,bulmak,tanımakiçinbütünkâinattanveenvâ-ımevcudâtındansorduğuveotuzüç yol ile ve kat’î burhanlarlaHâlık’ını ilmelyakîn veaynelyakînbildiğigibi;oaynıseyyah,asırlardavearzvesemâvâttabakalarındaaklıyla,kalbiyle,hayaliylegezenyorulmaz, tok olmaz, bütün dünyayı bir şehir gibi görüp, teftiş ederek, kâh Kur’ânhikmetine,kâhfelsefehikmetineaklınıbindiripgenişhayaldürbünüyleenuzaktabakalarabakarak,hakikatlerivâkideolduğugibigörmüş, bizlereÂyetü’l-Kübrâ’dakısmenhabervermiş.

İşte şimdi biz, o ayn-ı hakikat ve bir temsil manasında olan seyahat-i hayaliyesiylegirdiği pek çok âlemler ve tabakalardan numûne için yalnız üç tabakasını, Fâtihaâhirindeki muvâzenenin yalnız kuvve-i akliye cihetinde bir misalini, gayet muhtasarbeyan edeceğiz. Sâir meşhudatını ve muvâzenelerini, Risale-i Nur’un muvâzenelerinehavaleederiz.

BirinciNumûneŞöyle:O,dünyayasırfHâlık’ını tanımak,bulmak içingelenseyyah,aklınadedi:“Biz,herşeydenHâlık’ımızısorduk,güzel,tamcevapaldık.Şimdi‘güneşi,güneşten sormak lâzım.’ darb-ımeseli gibi, biz dahiHâlık’ımızı, “ilim” ve “irade” ve“kudret” gibi kudsî sıfatlarının tecellileriyle ve meşhud eserleriyle ve isimlerinincilveleriyle tanımak, bulmak için bir seyahat daha yapacağız.” diye dünyaya girdi. Veikinci bir cereyan olan ehl-i dalâlet gibi birden küre-i arz sefinesine bindi. Hikmet-iKur’âniye’yetâbiolmayanfenvefelsefegözlüğünütaktı.VeKur’ânokumayancoğrafyafennininprogramıylabaktı,gördüki:

Nihayetsizbirboşlukta,bir senedeyirmidörtbin senelikbirdairede, topgüllesindenyetmişdefasüratlibirhareketlegezer.Yüzbinlernevibîçâre,âcizzîhayatlarıiçinealmış.Eğerbirdakikayolunuşaşırsaveyabirserseriyıldızaçarpsa,parçalanarakhadsizfezadasukutile,bütünobîçârezîhayatlarıademe,hiçliğeboşaltacak,dökecekdiyeanladı.

324 نیل اضلا الو مهیلع بوضغملا ریغ cereyanının dehşetli mânevî musibetini, وأ325 يجل رحب يف تاملظك ’in boğucu karanlığını hissederek; “Eyvah! Ne yaptık? Budehşetli gemiye neden bindik? Bundan kurtulmak çaresi nedir?” diye o kör felsefeningözlüğünü kırdı, 326 مهیلع تمعنأ نیذلا cereyanına girdi. Birden hikmet-i Kur’âniyeimdadınageldi,tamhakikatinigösterenbirdürbünaklınaverdi,“Şimdibak.”dedi.Baktı,gördüki:327 ضرألاو تاو مسلا بر ismi, يف اوشماف الولذ ضرألا مكل لعج يذلا وه328 هقزر نم اولكو اهبكانم burcundabirgüneşgibitulûetti.Zeminigayetmuntazamveselâmetlibirgemivezîhayatlarırızıklarıylaberaberiçinedoldurmuş,kâinatdenizindeçokhikmetlervemenfaatler için seyahatlegüneşetrafındagezdiripmevsimlerinmahsulâtınıerzak isteyenleregetirir ve “Sevr”ve “Hut”nâmlarında ikimeleği329 o sefineye kaptan

Page 164: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

yapmış,gayetgüzelvemuhteşemmemleket-irabbâniyedeHâlık-ıZülcelâl’inmahlûkatvemisafirlerini keyiflendirmek için gezdiriyor. Ve onunla 330 ضرألاو تاو مسلا رون هللااhakikatinigösterir,Hâlık’ınıbuismincilvesiyletanıttırır,diyeanladı.Bütünruhucanıyla331 نیملاعلا بر ه لل دمحلا dedi,332 مهیلع تمعنأ نیذلا tâifesinegirdi.

OSeyyahınÂlemlerdekiSeyahatindeGördüğüNumûnelerdenİkinciNumûnesi:Oseyyah, küre-i arz gemisinden çıkıp hayvanât ve insanlar âlemine girdi. Dinden ruhalmayanhikmet-itabiiyegözlüğüileoâlemebaktı,gördüki:

O hadsiz zîhayatların hadsiz ihtiyaçları ve onları inciten ve hırpalayan hadsiz muzırdüşmanlarıvemerhametsizhâdiselerivarken,oihtiyaçlarakarşısermayeleribinden,belkiyüz binden ancak bir olabilir. Ve omuzır şeyleremukabil iktidarları,milyondan ancakbirdir.Bu çok dehşetli ve acınacak vaziyette, rikkat-i cinsiye ve şefkat-i nev’iye ve akılalâkadarlığıileonlarınhâlineodereceacıdıvemahzunveme’yusvecehennemazabıgibielemler alırken ve o perişan âleme girdiğine bin pişman olurken, birden hikmet-iKur’âniye imdadınayetişti,333 مهیلع تمعنأ نیذلا dürbününüverdi.“Bak”dedi.Baktı,gördüki:334 ضرألاو تاو مسلا رون هللاا tecellisiyleRahmân,Rahîm,Rezzâk,Mün’im,Kerîm,Hafîzgibiçokesmâ-yıilâhiyeninherbiri,birergüneşgibi

اهقزری ه للا اهقزر لمحت ال ةبا د نم نیأكو ،335 اهتیصانب ذخ ا وه الإ ةبا د نم ام،336 مكایإو

338 میعن يفل راربألا نإ ،337 مد ا ينب انمرك دقلو

gibi âyetlerin burçlarında tulû ettiler. O insan ve hayvan dünyasını rahmetle, ihsanladoldurup bir nevi muvakkat cennete çevirdiler. Ve bu şâyân-ı temâşâ, güzel ibretlimisafirhâneninmihmandar-ı kerîmini tam bildirdiklerini bildi.Bin kere بر ه لل دمحلا339 نیملاعلا dedi.

SeyahatindekiYüzerMüşâhedâtındanÜçüncüNumûnesi:Hâlık’ını, isimlerininvesıfatlarının tecellîvecilveleriyle tanımak isteyenodünyaseyyahı,akılvehayalinedediki:“Haydi!Ruhlarvemeleklergibibizdahicesedimiziyerdebırakıpgöklereçıkacağız.Hâlık’ımızı semâvâttakilerden soracağız. Ruh, hayale.. ve akıl, fikre bindiler, semâyaçıktılar. Kozmoğrafya fennini kendilerine rehber ettiler. Dini dinlemeyen bir felsefenazarıyla,mağdûb-dâllîncereyanıylabaktılar.Gördüki:

Küre-iarzdanbindefabüyük,topgüllesindenyüzdefaçabukhareketedenleriçlerindebulunan binler kütleler, ateş saçan yıldızlar; şuursuz, câmid, serseri gibi birbiri içindesüratlegezerler.Birdakikabirtesadüflebiriyolunuşaşırsaoboşvehudutsuzvehadsiz,nihayetsiz âlemdebir şuursuzküre ile çarpmak suretindekıyâmetgibibirhercümerce

Page 165: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

sebepolur.

O seyyah, hangi tarafa baktıysa dehşet ve vahşet ve hayret ve korkmak aldı, göğeçıktığınabinpişmanoldu.Akılvehayalbütünbütünbozuldular.“Bizimvazifemizgüzelhakikatleri görmek ve göstermek iken, böyle cehennem gibi çirkin ve azablı manalarıbilmek,müşâhedeetmekvazifesindenistifaediyoruzve istemiyoruz”derken,birden ه للا340 ضرألاو تاو مسلا رون tecellisi ileHâlık-ı semâvât vearz,Müsahhirü’ş-şemsi ve’l-kamer veRabbü’l-âlemîn gibi çok isimler, her biri birer güneş gibi ءا مسلا انیز دقلو341 حیباصمب ایندلا ve 342 اهانیزو اهانینب فیك مهقوف ءا مسلا ىلإ او رظنی ملفأ ve مث343 تاو مس عبس نهی وسف ءا مسلا ىلإ ى وتسا gibi âyetlerin burçlarında tulû ettiler.Bütün semâvâtı nurla, meleklerle doldurdular344, bir büyük câmiye ve mescide veordugâha çevirdiler. O seyyah, 345 مهیلع تمعنأ نیذلا cereyanına girdi; dâllînden, وأ346 يجل رحب يف تاملظك ’denkurtuldu.Birden,cennetgibimuntazam,güzel,muhteşembir memleket gördü; “Her tarafta Hâlık-ı Zülcelâl’i bildiriyorlar” bir vaziyetimüşâhedesiyle,akılvehayalinkıymetlerivevazifeleribindereceterakkietti.

İşte o seyyahın kâinattaki seyahatinin yüzer numûnesinden bumezkûr üç numûneyekıyasen,sâirmüşâhedâtınıveisimlerincilveleriyleVâcibü’l-vücûd’unmârifetiniRisale-iNur’a havale edip bu pek kısa işarete iktifâen, bu pek uzun kıssayı kısa keserek,Hâlık’ımızı bildiren kudsî sıfatlardan ve sıfât-ı seb’asından yalnız“ilim” ve“irade” ve“kudret” gibi üç mühim sıfatların eserleriyle, tecellileriyle ve tahakkuklarınınhüccetleriyle kâinat Hâlık’ını tanımaya o dünya seyyahı gibi gayet kısa işaretlerleçalışacağız.TafsilatınıRisale-iNur’ahavaleederiz.

Page 166: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

320AncakO’ndanyardımdileriz.

321“Allahgöklerinveyerinnurudur.O’nunnurununmisali,tıpkıiçindelâmbabulunanbirkandillikgibidir.Lâmbabirsırça (cam) içinde, o sırça da sanki parlayan incimsi bir yıldız! Bu lâmba, ne yalnız doğuya, ne de yalnız batıyamensup olmayan kutlu, pek bereketli bir zeytin ağacından tutuşturulur.Bu öyle bereketli bir ağaç ki nerdeyse ateşdeğmedendeyağ ışıkverir. Işığıpırılpırıldır.Allahdilediğikimseyinuruna iletir,gerçeğianlamaları için insanlaraböyletemsillergetirir.Allahherşeyibilir.”(Nûrsûresi,24/35)

322“Yahutokâfirlerinduygu,düşüncevedavranışlarıderinbirdenizdekiyoğunkaranlıklarabenzer.Öylebirdenizkionu,dalgaüstünedalgakaplıyor…Üstündedekoyubulut.Üstüstebinmişkaranlıklar…İçindebulunaninsan,eliniuzatsanerdeysekendielinibilegöremiyor.Öyleya,Allahbirinenurvermezseartıkonunhiçbirnuruolamaz.”(Nûrsûresi,24/40)

323Nûrsûresi,24/35.

324“Gazabauğrayanlarınvesapkınlarınkinedeğil.”(Fâtihasûresi,1/7)

325 “Yahut o kâfirlerin duygu, düşünce ve davranışları derin bir denizdeki yoğun karanlıklara benzer.” (Nûr sûresi,24/40)

326“Nimetvelutfunamazharettiklerininyolunailet.”(Fâtihasûresi,1/7)

327“GöklerinveyerinRabbi”(Ra’dsûresi,13/16;İsrâsûresi,17/102;Kehfsûresi,18/14;Meryemsûresi,19/65;…)

328“Yeryüzünü sizehizmetehazır, uysal bir binekgibi kılandaO’dur.Haydiöyleyse sizdeonunomuzları üstünderahatçadolaşın.O’nuntakdirettiğirızıklardanyiyin,istifadeedin.”(Mülksûresi,67/15)

329Bkz.:et-Taberî,Câmiu’l-beyân1/153,194,21/72;el-Hâkim,el-Müstedrek4/636;İbniAbdilberr,et-Temhîd4/9;el-Heysemî,Mecmeu’z-zevâid8/131(Bezzar’dannaklen).

330“Allahgöklerinveyerinnûrudur.”(Nûrsûresi,24/35)

331“Bütünhamdler,övgülerâlemlerinRabbiAllah’adır.”(Fâtihasûresi,1/2)

332“Nimetvelutfunamazharettiklerininyolunailet.”(Fâtihasûresi,1/7)

333“Nimetvelutfunamazharettiklerininyolunailet.”(Fâtihasûresi,1/7)

334“Allahgöklerinveyerinnûrudur.”(Nûrsûresi,24/35)

335“Yürüyenhiçbirvarlıkyokturki,Allah,onunperçemindentutmuşolmasın.”(Hûdsûresi,11/56)

336“Nice canlımahlûk var ki rızıklarını kendileri taşıyamazlar.Ama sizi de bütünonları da rızıklandıranAllah’tır.”(Ankebûtsûresi,29/60)

337“GerçektenBiz,Âdemevlâtlarınışereflikıldık”(İsrâsûresi,17/70)

338“İyivehayırlıinsanlarnaîmcennetinde,nimetleriçindedirler.”(İnfitârsûresi,82/13)

339“Bütünhamdler,övgülerâlemlerinRabbiAllah’adır.”(Fâtihasûresi,1/2)

340“Allahgöklerinveyerinnûrudur.”(Nûrsûresi,24/35)

341“Bizyereenyakınsemayılâmbalarladonattık.”(Mülksûresi,67/5)

342“Hiçüzerlerindeki göğebakmazlarmı?BakıpdaBizimonunasıl sağlamcabina edip süslediğimizi düşünmezlermi?”(Kafsûresi,50/6)

343“Sonrairadesiyukarıyayöneliporayıdayedigökhâlindesağlamcanizamakoydu.”(Bakarasûresi,2/29)

344Bkz.:Tirmizî,zühd9;İbniMâce,zühd19;el-Bezzâr,el-Müsned9/358;el-Hâkim,el-Müstedrek2/554,4/587,4/623.

345“Nimetvelutfunamazharettiklerininyolunailet.”(Fâtihasûresi,1/7)

346 “Yahut o kâfirlerin duygu, düşünce ve davranışları derin bir denizdeki yoğun karanlıklara benzer.” (Nûr sûresi,24/40)

Page 167: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

YirmiDokuzuncuLem’a

İkinciBâb347 هناحبس همساب

BuİkinciBâb,348 ه لل دمحلا hakkındadır.

İkinciBâbiletâbiredilenşurisalecikte ه لل دمحلا cümlesiniinsanlaradedirtenimanınsonsuzfaydavenurlarından,yalnızdokuztanebeyanedilecektir.

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

BirinciNoktaEvvelâikişeyihtaredilecektir.

1.Felsefe,herşeyiçirkin,korkunçgösterensiyahbirgözlüktür.İmanise,herşeyigüzel,ünsiyetligösterenşeffaf,berrak,nuranîbirgözlüktür.

2.Bütünmahlûkatla alâkadar ve herşeyle bir nevi alışverişi olan ve kendisini ablukaeden şeylerle lafzenvemânengörüşmek,konuşmak,komşuluketmeyehilkatenmecburolaninsanınsağ,sol,ön,arka,alt,üstolmaküzerealtıcihetivardır.

İnsan, mezkûr iki gözlüğü gözüne takmakla mezkûr cihetlerde bulunan mahlûkatı,ahvâligörebilir.

SağCihet:Bucihettenmaksat,geçmişzamandır.Binâenaleyh,felsefegözlüğüilesağcihetebakıldığızaman,mâziülkesininkıyâmetikopmuş,altıüstüneçevrilmiş,karanlıklı,korkunç, büyük birmezaristanı andıran bir şekilde görünecektir.Ve bu görünüşte insanpekbüyükbirdehşete,vahşete,me’yusiyetemaruzkaldığındaşüpheyoktur.

Fakat iman gözlüğüyle o cihete bakıldığı zaman, hakikaten o ülkenin altı üstüneçevrilmiş bir şekilde görünürse de –fakat can telefi yoktur–mürettebatı, sâkinleri dahagüzel,nuranîbirâlemenakledilmişolduklarıanlaşılıyor.

Veokabirler,çukurlardanuranîbirâlemegirmekiçinkazılanyeraltıtünellerişeklindetelâkki edilecektir. Demek imanın insanlara verdiği sürûr, ferahlık, itmînan, inşirah,binlerce ه لل دمحلا dedirtenbirnimettir.

SolCihet:Yanigelecekzamanafelsefegözlüğüilebakıldığızaman,bizleriçürütecek,yılan ve akreplere yedirip imha edecek, zulümâtlı, korkunç, büyük bir kabir şeklindegörünecektir.

Page 168: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Fakat iman gözlüğüyle bakılırsaCenâb-ıHakkın,Hâlık,Rahmân,Rahîm’in insanlaraihzarettiğiçeşitçeşitnefis,leziz,me’külâtvemeşrubatazarfolanbirmâidevebirsofra-yırahmânîşeklindegörünecektir.Vebinlerce ه لل دمحلا okutturaraktekrarettirecektir.

Üst Cihet: Yani semâvât cihetine felsefe ile bakan bir adam, şu sonsuz boşluktamilyarlarcayıldızvekürelerinatkoşusugibiveyaaskerîbirmanevragibiyaptıklarıpeksüratlivemuhtelifhareketlerindenbüyükbirdehşete,vahşete,korkuyamâruzkalacaktır.

Fakat imanlıbiradambaktığıvakitogarip,acipmanevranınbirkumandanınemri ilenezâretialtındayapıldığıgibi,semâvâtâleminitezyinedenveoyıldızlarınbizedeziyadarkandillerşeklindeolduklarınıgörecek349veoatlarkoşusundakorku,dehşetdeğil,ünsiyetve muhabbet edecektir. Âlem-i semâvâtı şöylece tasvir eden iman nimetine elbettebinlerce ه لل دمحلا söylemekazdır.

AltCihet:Yaniarzâlemine felsefegözüylebakan insan,küre-i arzıbaşıboş,yularsız,şemsinetrafındaserserigezenbirhayvangibiveyatahtasıkırık,kaptansızbirkayıkgibigörürvedehşete,telâşadüşer.

Fakatimanilebakarsa,arzınrahmânîbirsefineolup,Allah’ınkumandasıaltındabütünme’külât, meşrubat, melbûsatıyla beraber nev-i beşeri tenezzüh için şemsin etrafındagezdiren bir sefine şeklinde görür.350 Ve imandan neşet eden şu büyük nimete büyükbüyük ه لل دمحلا ’larısöylemeyebaşlar.

ÖnCihet:Felsefecibiradambucihetebakarsagörürki,bütüncanlımahlûkat,–insanolsun, hayvan olsun– kafile-bekafile büyük bir süratle o cihete gidip kaybolurlar. Yaniademe gider, yok olurlar. Kendisinin de o yolun yolcusu olduğunu bildiğinden,teessüründençıldıracakbirhalegelir.

Fakat imannazarıylabakanbirmümin; insanlarınocihetegidişleri, seyahatleri ademâleminedeğil,göçebelergibibiryayladanbiryaylayabirintikaldirvefânimenzildenbâkimenzile, hizmet çiftliğinden ücret dairesine, zahmetler memleketinden rahmetlermemleketine göç etmek olup, adem âlemine gitmek değil diye bu ciheti memnuniyetlekarşılar. Fakat yol esnasında ölüm, kabir gibi görünen meşakkatler netice itibarıylasaadetlerdir. Çünkü nuranî âlemlere giden yol, kabirden geçer.. ve en büyük saadetler,büyükveacıfelâketlerinneticesidir.MeselâHazretiYusuf,Mısırazizliğigibibirsaadete,ancak kardeşleri tarafından atıldığı kuyu351 ve Zeliha’nın iftirası üzerine konulduğuhapis352 yoluyla nâil olmuştur. Ve keza rahm-ı mâderde dünyaya gelen çocuk, mâhuttüneldeçektiğisıkıcı,ezicizahmetneticesindedünyasaadetinenâiloluyor.

Arka Cihet: Yani geride gelenlere felsefe nazarıyla bakılsa, “Yâhu, bunlar neredennereyegidiyorlarveniçindünyamemleketinegelmişlerdir?”diyeedilensualebircevapalınamadığından,tabiî,hayretvetereddütazabıiçindekalınır.

Page 169: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Fakat nur-u iman gözlüğüyle bakarsa, insanların kâinat sergisinde teşhir edilen garip,acip kudretin mucizelerini görmek ve mütalâa etmek için Sultan-ı Ezelî tarafındangönderilmiş mütalâacı olduklarını anlar. Ve bunlar o mucizenin derece-i kıymet veazametine ve Sultan-ı Ezelî’nin azametine derece-i delâletlerine kesb-i vukuf ettiklerinisbetinde derece ve numara aldıktan sonra, yineSultan-ıEzelî’ninmemleketine dönüpgideceklerinianlar.Vebuanlayışnimetinikendisineîrasedenimannimetine353 ه لل دمحلاdiyecektir.

Mezkûrzulmetleriizaleedenimannimetine ه لل دمحلا diyeedilenhamddahi,birnimetolduğundan,onadabirhamd lâzımdır.Bu ikincihamdedeüçüncübirhamd,üçüncüyedördüncü hamd lâzım, 354 ارج ملهو …Demek, bir hamd-i vâhidden doğan hamdlerdenibaretgayr-imütenâhîbirsilsile-ihamdiyehusulegeliyor.

İkinciNokta

Cihât-ı sitteyi tenvireden imannimetinede ه لل دمحلا demesi lazımdır.Çünkü iman,cihât-ısitteninzulümâtınıizaleetmekle–def-ibelâkabilinden–büyükbirnimetsayıldığıgibi, tabiî o cihât-ı sitteyi tenvir ettiği cihetle de –celbü’l-menâfî kabilinden– ikinci birnimet sayılır. Binâenaleyh insan, fıtrî bir medeniyete sahip olduğundan, cihât-ı sittedebulunan mahlûkatla alâkadar olur.. ve iman nimetiyle de cihât-ı sitteden istifadeedebilmesiimkânıvardır.

Binâenaleyh,355ه للا هجو مثف اولوت امنیأف âyet-i kerîmesinin sırrıyla, cihât-ı sittedenherhangi bir cihette olursa insan tenevvür eder.Hattamümin olan bir insanın dünyanınkuruluşundansonunakadaruzananmânevîbirömrüvardır.Veinsanınbumânevîömrü,ezeldenebedeuzananbirhayatnurundanmedetveyardımalır.

Ve keza cihât-ı sitteyi tenvir eden iman sayesinde, insanın şu dar zaman ve mekânıgeniş ve rahat bir âleme inkılâb eder. Bu büyük âlem, bir insanın hanesi gibi olur.. vemâzi, müstakbel zamanları, insanın ruhuna, kalbine bir zaman-ı hal hükmünde olur.Aralarındauzaklıkkalkıyor.

ÜçüncüNokta

İmanınistinatveistimdatnoktalarınıhâviolmasından, ه لل دمحلا demesiiktizaeder.

Evet nev-i beşer, aczi356 ve düşmanların kesreti dolayısıyla dayanacak bir nokta-yıistinadamuhtaçtırki,düşmanlarınıdefiçinonoktayailticaetsin.

Ve keza kesret-i hâcât ve şiddet-i fakr357 dolayısıyla da istimdat edecek bir nokta-yıistimdadamuhtaçtırki,onunyardımıylaihtiyaçlarınıdefetsin.

Ey insan! Senin nokta-yı istinadın ancak ve ancak Allah’a olan imandır. Ruhuna,

Page 170: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

vicdanına nokta-yı istimdat ise ancak âhirete olan imandır. Binâenaleyh, bu her ikinoktadanhaberi olmayanbir insanın kalbi, ruhu tevahhuş eder; vicdanı daimamuazzepolur.Lâkin,birincinoktayaistinadveikincisindendeistimdatedenadam,kalbenveruhenpek çok zevkve lezzetleri, ünsiyetleri hisseder ki hemmütesellî, hemvicdanımutmainolur.358

DördüncüNoktaİmannuru,lezâiz-imeşrûanınzevâlebaşladıklarızamanhasılolanelemleri,emsalinin

varvegelmekteolduklarınıgöstermekleizaleeder.

Vekezanimetlerindevamedip tenâkusetmemesini,nimetlerinmenbaınıgöstermekletemineder.

Ve keza firak ve ayrılmaların elemlerini, teceddüd-ü emsalinin lezzetini göstermekleizale eder. Yani zeval düşüncesiyle bir lezzette çok elemler olur ki, iman o elemleriteceddüd-ü emsaliyle ihtar ve izale eder. Maahâzâ, lezzetlerin teceddüdünde de başkalezzetler vardır.Evet, bir semerenin şeceresi olmasa, o semeredemünhasır kalan lezzet,onun yemesiyle zâil olur ve zevâli demûcib-i teessür olur. Fakat o semerenin şeceresimâruf ise, o semerenin zevâlinden elemhasıl olmuyor, çünküyerinegelenvar.Ve aynızamandateceddüd,haddizâtındabirlezzettir.

Vekezaruh-ubeşerienziyadesıkan,ayrılmalardanneşetedenelemlerdir.Nur-uiman,oelemleriteceddüd-üemsalvetahaddüs-üvisâlümidiyleizaleeder.

BeşinciNoktaİnsanın şu mevcudâtta kendisine düşman ve ecnebî tevehhüm ettiği veya ölüler,

yetimler gibi hayatsız, perişan vehmettiği şeyleri nur-u iman, ahbap ve kardeş sıfatıylagösterirvehayattar,tesbihhân(tesbiheden)şeklindeirâeeder.Yanigafletlebakanadam,âleminmevcudâtınıdüşmangibimuzır telâkkiederek tevahhuşederveeşyayıecnebîlergibigörür.Çünküdalâletnazarında,eşyaarasındamâziveistikbâlzamanlarındauhuvvet,kardeşlikrâbıtasıvebağlanışyoktur.Ancakeşyaarasındazaman-ıhâldeküçük,cüz’îbiralâkaolur.Binâenaleyh,ehl-idalâletinyekdiğerineolanuhuvvetleri,binler senelikuzunbirzamandabirdakikakadardır.

Ve keza iman nazarında bütün ecrâmı, hayattar ve birbirine ünsiyetli olduklarınıgörüyor. Ve her bir cirmin lisân-ı hâliyle Hâlık’ına tesbihat yapmakta olduğunugösteriyor.359 İşte bu itibarla bütün ecramın kendilerine göre bir nevi hayat ve ruhlarıvardır.Binâenaleyh,imanınşugörüşünenazaranoecramdadehşet,vahşetyoktur;ünsiyetvemuhabbetvardır.

Dalâlet nazarı, matluplarını tahsil etmekten âciz olan insanların sahipsiz, hâmîsizolduklarını telâkki eder.. hüzün, keder ve aczlerinden dolayı ağlayan yetimler gibi

Page 171: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

zanneder.

İmannazarı ise, canlımahlûkata ağlayanyetimler gibi değil; ancakmükellefmemur,muvazzafzâkirvetesbihhânibâdsıfatıylabakar.

AltıncıNoktaNur-uiman,dünyaveâhiretâlemleriniçeşitçeşitnimetleremazharikisofrailetasvir

ederki;müminolankimseimaneliylevezâhirî,bâtınîduygularıylavemânevî,ruhîolanletâifiyleosofralardanistifadeediyor.Dalâletnazarındaise,zevilhayatındaire-iistifadesiküçülür, maddî lezzetlere münhasırdır. İman nazarında, semâvât ve arzı ihâta eden birdairekadartevessüeder.

Evet bir mümin, güneşi kendi hanesinin damında asılmış bir lüküs; kameri bir idarelâmbası addedebilir. Bu itibarla şems, kamer, kendisine bir nimet olur. Binâenaleyh,müminolanzâtındaire-iistifadesisemâvâttandahagenişolur.

EvetKur’ân-ıMu’cizü’l-Beyan, يف ام مكل رخسو ، 360 رمقلاو سمشلا مكل رخسو361 ضرألا يف امو تاو مسلا âyetlerinin belâgatı ile imandan neşet eden şu harikaihsanlara,in’amlaraişaretediyor.

YedinciNoktaNur-u iman ile bilinir ki; Allah’ın varlığı, bütün nimetlerin fevkinde öyle büyük bir

nimettirki, sonsuznimetlerinenvâını,nihayetsiz ihsanlarıncinslerini, sayısızatiyyelerinsınıflarını hâvi bir menba, bir kaynaktır. Binâenaleyh, zerrât-ı âlemin adedince imannimetlerinehamdüsenâetmekbirborçtur.Risale-iNur’uneczasındabirkısmınaişaretleryapılmıştır. Maahâzâ, iman-ı billâhdan bahseden Risale-i Nur’un cüzleri, bu nimettenperdeyikaldırarakgösteriyor.

362 ه لل دمحلا lâm-ı istiğrakla işaret ettiği umumhamdlerle hamd edilmesi lâzımolannimetlerden birisi de, rahmâniyet nimetidir. Evet rahmâniyet, zevilhayattan rahmetemazhar olanların sayısınca nimetleri tazammun etmiştir. Çünkü bilhassa insan, her birzîhayatla alâkadardır. Bu itibarla insan, her zîhayatın saadetiyle saidleşir ve elemleriylemüteessirolur.Öyleyseherhangibirferttebulunanbirnimet,arkadaşlarınadabirnimettir.

Ve keza validelerin şefkatleriyle nimetlenen çocukların sayısınca nimetleri tazammunediponagörehamdlere, senâlarakesb-i istihkakedenlerdenbirisiderahîmiyettir. Evet,annesiz aç bir çocuğun ağlamasından müteessir ve acıyan bir vicdan sahibi, elbettevalidelerin çocuklarına olan şefkatlerinden zevk alır, memnun vemahzuz olur. İşte, bugibizevklerbirernimettir,hamdveşükürlerister.

Ve keza kâinatta mündemiç hikmetlerin bütün envâ ve efradı adedince hamd veşükürleri iktiza edenlerden birisi de hakîmiyettir. Zira insanın nefsi, rahmâniyetin

Page 172: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

cilveleriyle, kalbi de rahîmiyetin tecelliyatıyla nimetlendikleri gibi, insanın aklı dahakîmiyetin letaifiylezevkalır, telezzüzeder. İşte,bu itibarlaağızdolusu ile ه لل دمحلاsöylemeklehamdüsenâlarıistilzameder.

Vekezaesmâ-yıhüsnâdan“Vâris”isminintecelliyatıadedince..vebabalargibiusulünzevâlindensonrabâkikalanfürûatınsayısınca..veâlem-iâhiretinmevcudâtıadedince..veuhrevîmükâfatlarıalmayamedârolmaküzerehıfzedilenbeşerinamellerisayısınca,sadâsıileşufezayıdolduracakkadarbüyükbir ه لل دمحلا ilehamdedilecekhafîziyetnimetidir.Çünkünimetindevamı,nimetinzâtındandahakıymetlidir.Lezzetinbekası,lezzettendahalezizdir.Cennettedevam,cennetinfevkindedirvehâkezâ…

Binâenaleyh,Cenâb-ıHakk’ınhafîziyetinin tazammunettiğinimetler,kâinattamevcutolan bütün nimetlerden daha çok ve daha üstündedir. Bu itibarla dünya dolusu ile birه لل دمحلا ister.

Şuzikredilendört isme,bâkikalanesmâ-yıhüsnâyıkıyasetki;herbir isimdesonsuznimetlerbulunduğuiçinsonsuzhamdleri,şükürleriistilzameder.

Vekezabütünnimethazineleriniaçmaksalâhiyetindeolan,nimet-i imanavesileolanHazretiMuhammed(aleyhissalâtüvesselâm)dahiöylebirnimettirki363;nev-ibeşer,ilelebedoZât’ı(aleyhisselâtuvesselam)medhüsenâetmeyeborçludur.364

VekezamaddîvemânevîbütünnimetlerinenvâınafihristevekaynakolanİslâmiyetveKur’ânnimetide365gayr-imütenâhîhamdleribilistihkakistilzameder.

SekizinciNoktaÖylebirAllah’ahamdolsunki,kâinat ile tâbiredilenşukitab-ıkebîrveonun tefsiri

olanKur’ân-ıAzîmüşşân’ınbeyanınagörebütünbâblarıilefasıllarıvebütünsayfalarıilesatırları ve bütün kelimâtı ile harfleri, oZât-ıAkdes’e, sıfât-ı cemâliye ve kemâliyesiniizharilehamdüsenâhandır,366şöyleki:

Okitab-ıkebîrinherbirnakşı,küçükolsun,büyükolsun,karıncakaderince,VâhidveSamedolannakkaşınınevsaf-ıcelâliyesiniizharilehamdüsenâlareder.

Ve keza o kitabın her bir yazısı, Rahmân ve Rahîm olan kâtibinin evsâf-ı cemâlinigöstermeklesenâhanoluyor.

Ve keza o kitabın bütün yazıları, noktaları, nakışları, esmâ-yı hüsnânın tecelliyat vecilvelerinemâkes vemazhar olmak cihetiyle o Zât-ıAkdes’i takdis, tahmid, temcid ilesenâhandır.

Vekezaokitabınherbirnazmı,kasidesi,Kadîr,Alîmolannâzımınıtakdisiletahmideyler.

Page 173: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

DokuzuncuNokta………..367(Hâşiye)

SaidNursî347HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

348“Bütünhamdler,övgülerAllah’adır.”

349Yıldızların birer süs ve aydınlatıcı kandil olduklarını ifade eden bazı ayet-i kerîmeler için bkz.: Fussilet sûresi,41/12;Mülksûresi,67/5;Kafsûresi,50/6;Hicrsûresi,15/16;Sâffâtsûresi,37/6.

350Bkz.:Bakarasûresi,2/22;A’râfsûresi,7/26;Nahlsûresi,16/10-16;Nemlsûresi,27/60-64;Nâziâtsûresi,79/30-33.

351Yûsufsûresi,12/15.

352Yûsufsûresi,12/32-33.

353“Bütünhamdler,övgülerAllah’adır.”

354Buşekildedevameder,gider.

355“NereyedönersenizAllah’ınyüzü(Zât’ı)oradadır.”(Bakarasûresi2/115)

356Bkz.:“İnsanhilkatçezayıfyaratılmıştır.”(Nisâsûresi,4/28)

357Bkz.:“Eyinsanlar!SizhepinizAllah’amuhtaçsınız.”(Fâtırsûresi,35/15)

358GönüllerinancakAllah’aimanveO’nuanmaklatatminolacağınadairbkz.:Ra’dsûresi,13/28.

359GöklerdeveyerdeolanherşeyinCenâb-ıHakk’ıtesbihettiğinedâirbkz.:İsrâsûresi,17/44;Nûrsûresi,24/41;Haşirsûresi,59/24;Cum’asûresi,62/1;Teğâbünsûresi,64/1.

360“Mûtadseyirleriniyapangüneşileay’ısizeâmadekılanO’dur.”(İbrahimsûresi,14/33)

361 “Hemgöklerde ve yerde ne varsa, (hepsini) kendi tarafından bir lütuf olarak sizin hizmetinize veren deO’dur.”(Câsiyesûresi,45/13).

362“Bütünhamdler,övgülerAllah’adır.”

363Bkz.:Enbiyâsûresi,21/107;Âl-iİmransûresi,3/103;Buhârî,meğâzî56;Müslim,zekât139.

364Bkz.:Ahzâbsûresi,33/56;et-Taberânî,el-Mu’cemü’l-kebîr2/243;el-Beyhakî,Şuabü’l-îmân3/310;EbûYa’lâ,el-Müsned10/328.

365Bkz.:Bakarasûresi,2/231;Âl-iİmransûresi,3/103.

366GöklerdeveyerdeolanherşeyinCenâb-ıHakk’ıtesbihettiğinedâirbkz.:İsrâsûresi,17/44;Nûrsûresi,24/41;Haşirsûresi,59/24;Cum’asûresi,62/1;Teğâbünsûresi,64/1.

367(Hâşiye)Bugibişifrelerinanahtarıbendeyokturkiaçayım.Maahâzâ,oruçlubirkafa,neoşifreleriaçabilirveodarblarıyapabilir.Kusurabakmayınız,bukadarınıdaancakmüellifininmânevîyardımıylaveLeyle-iKadr’inbereketiyleveMevlânâ’nınkomşuluğundanistifadeileyapabildim.

MütercimAbdülmecidNursî

Page 174: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

LemeâtBirMeclis-iMisâlîdeŞeriatlaMedeniyet-iHâzıra,Dehâ-yı

FennîileHüdâ-yıŞer’îMüvâzeneleri(BirinciHarb’in)Mütâreke başında, bir Cuma gecesinde bir rüyâ-yı sâdıkada,misâlî

âleminde,birmeclis-iazîmde,bendensuâlettiler:

“Mağlûbiyet sonunda İslâm’ın âleminde ne hâl peydâ olacak?” Asr-ı hâzır mebususıfatıylasöyledim,onlardadinlediler:

Eski zamandan beri istiklâl-i İslâm’ın bekası, hem Kelimetullah’ın i’lâsı için farz-ıkifâye-icihadı,olâzime-idiyanet.

Deruhdeile,kendiniyekvücûd-uvahdânî,İslâm’ınâleminefedayavazifedâr,hilâfetebayrakdârgörmüşolanbudevlet,

Şu millet-i İslâm’ın felâket-i mâzisi, getirecek de elbet İslâm’ın âlemine saadet vehürriyet.Olurgeçenmusibet,

İstikbalde telâfi. Üçü veren, üç yüzü kazandıran, etmiyor elbette hiç hasâret. Hâliniistikbaletebdileder,zîhimmet…

Zirakişumusibet,hayatımızmâyesiolanşefkat,uhuvvet,tesanüd-üİslâmîhârikulâdeetti.İnkişâf-ıuhuvvet.

Tesri’-i ihtizazı, Tahrib-i medeniyet. Deniyet-i hâzıra sureti değişecek, sistemibozulacak;zuhuredecekovakit,İslâmîmedeniyet.

Müslümanlar bilihtiyâr elbet evvel girecek. Muvâzene istersen; şer’in medeniyeti,şimdikimedeniyet.

Esaslara dikkat et, âsârlara nazar et. Şimdikimedeniyet esâsâtı,menfîdir.Menfî olanbeşesasonatemel,hemkıymet,

Onlarlaçarhkurulur.İştenokta-yıistinad,Hakkabedelkuvvettir.

Kuvvetise,şe’nidirtecavüzveteâruz,bundançıkarhıyânet.

Hedef-i kasdı, fazilet bedeline hasîs bir menfaattir. Menfaatin şe’nidir tezâhum vetehâsum,bundançıkarcinâyet.

Hayattakikanunu,teâvünbedelinebirdüstur-ucidâldir.Cidâlinşe’nibudur:Tenâzuvetedâfü,bundançıkarsefâlet..

Akvamların beyninde râbıta-yı esası, âharın zararına müntebih unsuriyet. Başkalarıyutmaklabeslenir,alırkuvvet.

Page 175: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Milliyet-imenfiye,unsuriyet,milliyet; şe’niolurdaimaböylemüdhiş tesâdüm,böylefecitelâtum,bundançıkarhelâket.

Beşincisi şudur ki: Câzibedâr hizmeti; hevâ, hevesi teşcî, teshil.. hevesâtı, arzularıtatmin..bundançıkarsefâhet.

O hevâ, hem heves, şe’ni budur daima: İnsanımemsuh eder, sîreti değiştirir,mânevîmeshediyor,değişirinsaniyet.

Şumedenîlerdençoğunun, eğer içinidışına çevirsen, görürsün;baştamaymunla tilki,yılanlaayı,hınzır..sîretiolursuret.

Gelir hayâli karşına, postlarıyla tüyleri. İşte şununla görünür meydandaki âsârı.Zemindekimevâzinmîzânıdırşeriat…

Şeriattaki rahmet, semâ-yıKur’ân’dandır.Medeniyet-iKur’ân esaslarımüsbettir.Beşmüsbetesasüzeredönerçarh-ısaadet.

♦Nokta-yı istinadı, kuvvete bedel haktır. Hakkın daim şe’nidir, adâlet ve tevazün.Bundançıkarselâmet,zâilolurşekâvet.

♦Hedefindemenfaatyerinefazilettir.Faziletinşe’nidir,muhabbetve tecâzüb.Bundançıkarsaadet,zâiloluradâvet.

♦Hayattakidüsturu,cidâl-kıtalyerine,düstur-uteâvündür.Odüsturunşe’nidir,ittihadvetesanüd;hayatlanırcemaat.

♦Suret-ihizmetinde, hevâhevesyerinehüdâ-yı hidâyettir.Ohüdânın şe’nidir, insanalâyıktarzdaterakkiverefahet.

Ruha lâzımsurette tenevvürve tekâmül.Kitlelerin içindecihetü’l-vahdetide tardederunsuriyet,hemdemenfîmilliyet.

♦Hem onların yerine râbıta-yı dinîdir, nisbet-i vatanîdir, alâka-yı sınıfîdir, uhuvvet-iimanî.Şurâbıtanınşe’nidir;samimîbiruhuvvet,

Umumîbirselâmet.Haricetsetecavüz,odaedertedâfû.İşteşimdianladın;sırrınedirkiküsmüş,almadımedeniyet.

Şimdiyekadarİslâm’lar ihtiyârlagirmemiş,şumedeniyet-ihâzıra.Onlarayaramamış,hemdeonlaravurmuşmüdhişkayd-ıesâret.

Belkinev-ibeşeretiryakikenzehirolmuş.Yüzdesekseniniatmışmeşakkatveşekâvet.Yüzdeonuçıkarmışmüzahrafbirsaadet.

Diğeronubırakmışbeynebeynebîrahat.Zâlimekallinolmuşgelenribh-iticaret.Lâkinsaadetodur:Külleolasaadet.

Lâakallekseriyeteolsamedâr-ınecât.Nev-ibeşererahmetnâzilolanşuKur’ân,ancak

Page 176: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

kabulediyorbirtarz-ımedeniyet;

Umuma,yaeksereverirsebirsaadet.Şimdikitarz-ıhazır,hevesserbestolmuştur,hevâdahürolmuştur,hayvanîbirhürriyet.

Hevestahakkümeder.Hevâdamüstebittir,gayr-izarûrîhâcâtıhavâic-izarûrîhükmünegeçirmiştir.İzaleettirahat…

Bedavettebiradamdörtşeyemuhtaçiken,medeniyetyüzşeyemuhtaç,fakiretmiştir.Sa’y-ihelâl,masrafaetmemiştirkifâyet.

Onda hile, harama beşeri sevk etmiştir. Ahlâkın esasını şu noktadan bozmuştur.Cemaate,hemnev’evermiştirservet,haşmet.

Ferdi, şahsı ahlâksız, hem fakir eylemiştir. Bunun şâhidi çoktur. Kurûn-u ûlâdakimecmu-uvahşetvecinâyet,hemgadrvehemhıyânet.

Şu medeniyet-i habîse tek bir defada kustu. Midesi368(Hâşiye) daha bulanır. Âlem-iİslâm’dakiistinkâf-ımânidârhemdebircây-ıdikkat.

Kabulde muzdariptir, soğuk da davranmıştır. Evet şeriat-ı garrâda olan nur-u ilâhî,hassa-yımümtazıdır;istiğna,istiklâliyet.

O hassadır bırakmaz ki o nur-u hidâyet, şu medeniyet ruhu olan Roma dehâsı onatahakkümetsin.Ondaolanhidâyet,

Bundakifelsefeilemezcolmaz,hemaşılanmaz,hemdetâbiolamaz.İslâmiyetruhundaşefkat,izzet-iiman,beslediğişeriat,

Kur’ân-ıMu’ciz-Beyântutmuşyed-ibeyzâdahakâik-işeriat.Oyemin-ibeyzâdabirerAsâ-yıMûsâ’dır.Sehhârmedeniyet,istikbaldeedecekonasecde-ihayret…

Şimdibunadikkatet:EskiRoma,Yunan’ınikidehâsıvardı;birasıldantev’emdi,birihayâl-âlûddu,birimadde-perestti.

Su içinde yağ gibi imtizaç olamadı. Mürûr-u zaman istedi, medeniyet çabaladı.Hıristiyanlıkdaçalıştı,temzicinemuvaffakhiçbirideolmadı.

Her biri istiklâlini filcümle hıfzeyledi.Hatta el’an âdeta o iki ruh, şimdi de cesetlerideğişmiş;Alman,Fransızoldu.

Güyabirnevitenasühbaşlarındangeçmişti.Eybirâder-imisâlî!Zamanböylegösterdi.Oikizikidehâ,öküzgibireddetti

Temzicin esbabını. Şimdi de barışmadı.Madem onlar tev’emdi, kardeş ve arkadaştı,terakkideyoldaştı,birbiriyledöğüştü.

Hiç de barışmadılar. Nasıl olur ki aslı, hem mâdeni, matlaı başka çeşit olmuştu.Kur’ân’daolannuru,şeriathidâyeti.

Page 177: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

ŞumedeniyetinruhuolanRomadehâsı,birbiriylebarışırhemmezcüittihadı.

Odehâ ilebuhüdâmenşeleriayrıdır:Hüdâsemâdanindi,dehâzemindençıktı.Hüdâkalbdeişliyor,dimağıdaişletir.

Dehâ dimağda işler, kalbi de karıştırır. Hüdâ ruhu eder tenvir, taneleri sünbüllettirir.Karanlıklıtabiatonunlaışıklanır.

İstîdad-ı kemâli birdenbire yol alır, nefs-i cismânî yapar hizmetkâr-ı emirber.Melek-sîmâediyorinsan-ıhimmet-perver.

Dehâ ise; evvelâ nefs ü cisme bakıyor, tabiata giriyor, nefsi tarla ediyor. İstîdad-ınefsânîneşvünemâbuluyor.

Ruhuederhizmetkâr,tanelerikuruyor.Şeytanınsîmasınıbeşerdegösteriyor.

Hüdâ,hayateynesaadetveriyor.Dâreyneziyâneşrediyor.İnsanıyükseltiyor.

Deccal-misâl369(Hâşiye) dehâ-yı âver, bir dâr ile bir hayatı anlar;madde-perest olur vedünya-perver.İnsanıyaparbirercanavar.

Evetdehâ, sağır tabiata tapar.Körkuvvete fermanber.Fakathüdâ, şuûrlusanatı tanır,hikmetlikudretebakar.Dehâ,zemineküfrânperdesiçeker.Hüdâ,şükrannurunuserper.

Busırdandır:Dehâ,âmâvüasamm;hüdâ,semîubasir.Dehânınnazarındazemindekinimetlersahipsizganîmettir.

Minnetsiz gasb ve sirkat, tabiattan koparmak canavarca his verir.Hüdânın nazarında;zemininsînesindekâinatınyüzünde.

Serpilmiş olan niam, rahmetin semerâtı. Her nimetin altında bir yed-i muhsin görür,şükranileöptürür.

Bunu da inkâr etmem: Medeniyette vardır mehâsin-i kesîre.. lâkin onlar değildir neNasrâniyetmalı,neAvrupaîcadı,neşuasrınsanatı..belkiumummalıdır:

Telâhuk-u efkârdan, semâvî şerâyîden, hem hâcât-ı fıtrîden, hususan şer’-i Ahmedî,İslâmîinkılâptanneşetedenbirmaldır.Kimsetemellüketmez.

Misâlîler meclisi, o meclisin reisi tekrar sordu, hem dedi: “Musibet olur her demhıyânet neticesi,mükâfatın sebebi. Ey şu asrın adamı!Kader bir sille vurdu, kazaya daçarptırdı.

Hangi efâlinizle kazaya, hem kadere şöyle fetva verdiniz ki, kaza-yı ilâhî musibetlehükmetti,sizlerihırpaladı?

Hatâ-yıekseriyetolursebebdaimamusibet-iâmmeye.”Dedim:Beşerindalâlet-ifikrîsi,Nemrudâneinadı,

Firavunânegururu şişti şişti zeminde,yetişti semâvâta.Hemdedokunduhassas sırr-ı

Page 178: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

hilkate.Semâvâttanindirdi.

Tufan,tâunmisâlişuharbinzelzelesi,gâvurayapıştırdısemâvîbirsilleyi.Demekkişumusibet,bütünbeşermusibetiydi,

Nev’en umuma şâmil.Birmüşterek sebebi;maddiyyûnluktan gelen dalâlet-i fikrîydi,hürriyet-ihayvanî,hevânınistibdâdı…

Hissemizin sebebi, erkân-ı İslâmî’de ihmalve terkimizdi.ZiraHâlıkTeâlâyirmidörtsaattenbirsaatiistedi,

Beş vakit namaz için yalnız o saati.. bizden yine bizim için emretti, hem istedi.Tembellikleterkettik,gafletleihmaloldu.

Şöyledecezagördük:Beşsenede,yirmidörtsaattedaimatâlimvemeşakkatletahrikvekoşturmaklabirnevinamazkıldırdı.

Hemsenedeyalnızbirayoruçiçinnefsimizdenistedi.Nefsimizeacıdık,keffâretenbeşsenecebrenoruçtutturdu.

Kendi verdiği malından, kırkından ya onundan birini zekât istedi. Buhl ile hemzulmettik,haramıkarıştırdık,ihtiyarlavermedikti.

Odabizdenaldırdımüterâkimzekâtı,haramdandakurtardı.Amel,cins-icezadır.Ceza,cins-iameldir.Sâlihamelikiydi:

Birimüsbetveihtiyarî,birimenfîıztırarî.Bütünâlâm,mesâib,a’mâl-isâlihadır;lâkinmenfîdir,ıztırarî.Hadîsteselliverdi.370

Bumillet-igünahkârkanıylaabdestaldı.Fiilîbirtevbeetti.Mükâfat-ıâcili;şumilletinhumsu,dörtmilyonuçıkardı,

Derece-i velâyet, mertebe-i şehâdet ile gazilik verdi, günahı sildi. Bu meclis-i âlî-imisâlî,busözütahsinetti.

Bendebirdenuyandım,belkiyakazaileyeniyattım.Benceyakazarüyadır,

Rüyabirneviyakazadır.Oradaasrınvekili,buradaSaidNursî…

HakikîBütünElemDalâlette,BütünLezzetİmândadırHayâlLibasınıGiymişMuazzamBirHakikat

Eyyoldaş-ıhüşdar!Sırat-ımüstakîminomeslek-inuranî,mağdûbvedâllîninotarîk-izulmanî,tamfarklarınıgörmekeğeristerseneyaziz!

Gel vehmini ele al, hayal üstüne de bin, şimdi seninle gideriz zulümât-ı ademe. Omezar-ıekberi,oşehr-ipür-emvâtıbirziyaretederiz.

Bir Kadîr-i Ezelî, kendi dest-i kudretle bu zulümât-ı kıtadan bizi tuttu çıkardı, bu

Page 179: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

vücudabindirdi,gönderdişudünyaya;şuşehr-ibî-lezâiz.

İşteşimdibizgeldikşuâlem-ivücuda,osahra-yıhâile.Gözümüzdeaçıldı,şeşcihettebizbaktık;evvelistîtafkârâneönümüzebakarız.

Lâkin beliyyeler, elemler önümüzde düşmanlar gibi tehacüm eder. Ondan korktuk,çekindik.Sağasola,anâsır-ıtabâyiabakarız,ondanmedetbekleriz.

Lâkinbizgörüyoruzkionlarınkalblerikâsiyye,merhametsiz.Dişlerinibilerler,hiddetlidebakarlar;nenâzdinler,neniyaz!

Muztaradamlargibime’yusânenazarıyukarıyakaldırdık.Hemistimdadkârâneecrâm-ıulviyeyebakarız;pekdehşetlitehdidkârdagörürüz.

Güyabirergüllebombaolmuşlar,yuvalardançıkmışlar,hemetraf-ıfezâdapeksüratligeçerler,hernasılsakionlarbirbirinedokunmaz.

Ger birisi yolunu kazara bir şaşırtsa, –el-iyâzü billâh!– şu âlem-i şehâdet ödü depatlayacak.Tesadüfebağlıdır;bundandahihayırgelmez.

Me’yusânenazarıocihettençevirdik,elîmhayretedüştük.Başımızdaeğildi,sinemizdesaklandık,nefsimizebakarız.Mütalâaederiz.

İşte işitiyoruz: Zavallı nefsimizden binlerle hâcetlerin sayhaları geliyor. Binlerlefâkatlerinenînleriçıkıyor.Teselliyibeklerkentevahhuşediyoruz.

Ondandahayırgelmedi.Pekilticakârânevicdanımızagirdik;içinebakıyoruz,birçareyibekleriz.Eyvah!Yinebulmayız;bizmedetvermeliyiz.

Zira onda görünür binlerle emelleri, galeyanlı arzular, heyecanlı hissiyat, kâinatauzanmış.Herbirindentitreriz,hiçyardımedemeyiz.

O âmâl sıkışmışlar vücûd-u adem içinde; bir tarafı ezele, bir tarafı ebede uzanıpgidiyorlar.Öylevüs’atlarıvar;gerdünyayıyutarsaovicdandatokolmaz.

İştebuelîmyoldanereyebirbaşvurduk,ondabirbelâbulduk.Ziramağdûbvedâllînyollarıböyleolur.Tesadüfvedalâlet,oyoldanazar-endaz.

Onazarıbiztaktık,buhâleböyledüştük.Şimdidahihâlimizkimebdevemeâdi,hemSâni’vehemhaşrimuvakkatunutmuşuz.

Cehennemdenbeterdir,ondandahamuhriktir, ruhumuzueziyor.Ziraoşeşcihettenkionlarabaşvurduk.Öylehâletalmışız.

Ki yapılmış o hâlet, hem havf ile dehşetten, hem acz ile ra’şetten, hem kalâk vevahşetten,hemyütmvehemyeistenmürekkepvicdan-sûz.

Şimdi her cihete mukabil bir cepheyi alırız, def’ine çalışırız. •Evvel, kudretimizemüracaatederiz,vâesefâgörürüz.

Page 180: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Ki âcize zaîfe. •Sâniyen: Nefiste olan hâcâtın susmasına teveccüh ediyoruz.Vâesefâdurmayıpbağırırlargörürüz.

•Sâlisen: İstimdadkârâne, bir halaskârı için bağırır, çağırırız, ne kimse işitiyor, necevabıveriyor.Bizdezannediyoruz:

Her bir şey bize düşman, her bir şey bizden garib. Hiçbir şey kalbimize bir tesellivermiyor;hiçemniyetbahşetmez,hakikîzevkivermez.

•Râbian:Biz ecrâm-ı ulviyeye baktıkça, onlar nazara verir bir havf ile dehşeti.Hemvicdanınmüz’icibirtevahhuşgeliyor:Akıl-sûz,evham-sâz!

İşte ey birâder! Bu dalâletin yolu, mahiyeti şöyledir. Küfürdeki zulmeti, bu yoldatamamgördük.Şimdidegelkardeşim,oademedöneriz.

Tekraryinegeliriz.Bukerretarîkımızsırat-ımüstakîmdir,hemimanınyoludur.Delilveimamımız,inâyetveKur’ân’dır,şehbaz-ıedvâr-pervaz.

İşteSultan-ıEzel’inrahmetveinâyeti,vaktabiziistedi,kudretbiziçıkardı,lutfenbizibindirdikanun-umeşîete:Etvarüstündeperdaz.

Şimdi bizi getirdi, şefkat ile giydirdi şu hil’at-i vücudu, emanet rütbesini bize tevciheyledi.Nişanıniyazvenamaz.

Şu edvâr ve etvarın, bu uzun yolumuzda birer menzil-i nazdır. Yolumuzda teshilâtiçindirkikaderdenbiremirnâmevermiş,sayfadacephemiz.

Her nereye geliriz, herhangi tâifeye misafir oluyoruz, pek uhuvvetkârâne istikbalgörüyoruz.Malımızdanveririz,mallarındanalırız.

Ticaretmuhabbeti,onlarbizibeslerler,hediyelerlesüslerler,hemdeteşyîederler.Gelegeleiştegeldik,dünyakapısındayızişitiyoruzâvâz.

Bak girdik şu zemine; ayağımızı bastık şehâdet âlemine: Şehr-âyîne-i Rahmân,gürültühâne-iinsan.Hiçbirşeybilmeyiz,delilveimamımız,

Meşîet-i Rahmân’dır. Vekil-i delilimiz, nâzenin gözlerimiz. Gözlerimizi açtık, dünyaiçinesaldık.Hatırınagelirmievvelkigelişimiz?

Garib,yetimolmuştuk;düşmanlarımızçoktu,bilmezdikhâmimizi.Şimdinur-uimanlaodüşmanlarakarşıbirrükn-ümetînimiz

İstinadînoktamız,hemhimayetkârımızdefederdüşmanları.Oiman-ıbillâhtırkiziyâ-yıruhumuz,hemnur-uhayatımız,hemderuh-uruhumuz.

İşte kalbimiz rahat, düşmanları aldırmaz, belki düşman tanımaz. Evvelki yolumuzda,vaktavicdanagirdik;işittikondanbinlerleferyadufîzarveâvâz.

Ondan belâya düştük. Zira âmâl, arzular, istîdad ve hissiyat; daim ebedi ister. Onun

Page 181: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

yolunubilmezdik,bizdenyolbilmemezlik,ondafîzarveniyaz.

Fakatelhamdülillâh,şimdigelişimizdebulduknokta-yıistimdad,kidaimhayatveriroistîdad,âmâle;tâebedü’l-âbâdaonlarıederpervaz.

Onlarayolgösterir,onoktadanistîdadhemistimdadediyor,hemâb-ıhayatıiçer,hemkemâlinekoşuyor;onokta-yıistimdad,oşevk-engizremzünâz.

İkincikutb-uimanki:Tasdik-ihaşirdir,saadet-iebedî;osadefincevheriiman,bürhanıKur’ân.Vicdan,insanîbirrâz.

Şimdi başını kaldır, şu kâinata bir bak, onun ile bir konuş. Evvelki yolumuzda pekmüdhişgörünürdü.Şimdidemütebessimhertarafagülüyor,nâzenînâneniyazveâvâz.

Görmezmisin:Gözümüzarı-misâlolmuştur;her tarafauçuyor.Kâinatbostanıdır,hertaraftaçiçekler,herçiçekdeveriyoronabirâb-ıleziz.

Hemünsiyet,teselli,tahabbübüveriyor.Odaalırgetirir;şehd-işehâdetyapar.Baldabirbalakıtır,oesrâr-engizşehbaz.

Harekât-ıecrâma,yanücûm,yaşümûsanazarımızkondukça,ellerineverirlerHâlık’ınhikmetini.Hemmâye-iibreti,hemcilve-irahmetialırediyorpervaz.

Güya şu güneş bizlerle konuşuyor:Der: “Ey kardeşlerimiz! Tevahhuşla sıkılmayınız,ehlensehlenmerhaba,hoşteşrifettiniz.Menzilsizin;benbirmumdâr-ışehnaz.

Bendesizingibiyim;fakatsâfiisyansız,mutîbirhizmetkârım.OZât-ıEhad-iSamedkimahz-ı rahmetiyle hizmetinize beni müsahhar-ı pür-nur etmiş. Benden hararet, ziya;sizdennamazveniyaz.”

Yahu, bakın kamere! Yıldızlarla denizler her biri de kendine mahsus birer lisanla:“Ehlensehlenmerhaba!”derler.“Hoşgeldiniz,bizitanımazmısınız?”

Sırr-ıteâvünlebak,remz-inizamladinle.Herbirisisöylüyor:“Bizdebirerhizmetkâr,rahmet-iZülcelâl’inbireraynadarıyız;hiçdeüzülmeyiniz,bizdensıkılmayınız.”

Zelzelena’raları,hâdisatsayhalarısizihiçkorkutmasın,vesvesedevermesin.Ziraonlariçindebirzemzeme-iezkâr,birdemdeme-itesbih,velvele-inâzuniyaz.

SizibizegönderenoZât-ıZülcelâl,ellerindetutmuşturbunlarındizginlerini.İmangözüokuyoryüzlerindeâyet-irahmet,herbiribirerâvâz.

Ey mümin-i kalbi hüşyâr! Şimdi gözlerimiz bir parça dinlensinler, onların bedelinehassaskulağımızıimanınmübarekelineteslimederiz,dünyayagöndeririz.Dinlesinlezizbirsâz.

Evvelki yolumuzda bir matem-i umumî, hem vaveylâ-yı mevtî zannolunan o sesler,şimdiyolumuzdabirernevazunamaz,birerâvâzuniyaz,birertesbiheâğâz.

Page 182: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

Dinle, havadaki demdeme.. kuşlardaki civcive.. yağmurdaki zemzeme.. denizdekigamgama..ra’dlardakirakraka..taşlardakitıktıka..birermânidârnevaz…

Terennümat-ı hava, naarat-ı ra’diye, nağamât-ı emvac, birer zikr-i azamet.Yağmurunhezecatı,kuşlarınseceâtıbirertesbih-irahmet,hakikatebirmecâz.

Eşyadaolanasvat,birersavt-ıvücûddur:Bendevarımderler.Okâinat-ısâkit,birdensözebaşlıyor:“Bizicâmidzannetme,eyinsan-ıboşboğaz!”

Tuyurları söylettirir ya bir lezzet-i nimet, ya bir nüzûl-ü rahmet. Ayrı ayrı seslerle,küçükâğâzlarıylarahmetialkışlarlar,nimetüstündeiner,şükürileederpervaz.

Remzenonlarderler:“Eykâinatkardeşler!Negüzeldirhâlimiz:Şefkatleperverdeyiz,Hâlimizdenmemnunuz.Sivridimdikleriylefezâyasaçıyorlarbirerâvâz-ıpür-nâz.

Güyabütünkâinatulvîbirmusikîdir, imannuru işitirezkârve tesbihleri.Zirahikmetreddedertesadüfvücûdunu,nizamisetardederittifak-ıevham-sâz.

Eyyoldaş!Şimdişuâlem-imisâlîdençıkarız,hayalîvehimdenineriz,akılmeydanındadururuz,mizanaçekeriz,ederizyollarıber-endaz.

Evvelki elîmyolumuzmağdûbvedâllîn yolu, o yol verir vicdana, tâ enderin yerinehembirhiss-ielîmi,hembirşedidelemi.Şuûronugösterir.Şuûrazıdolmuşuz.

Hem kurtulmak için de muztar ve hem muhtacız; ya o teskin edilsin, ya ihsas daolmasın;yoksadayanamayız,feryadufîzardinlenmez.

Hüdâiseşifadır;hevâ,ibtal-ihistir.Budateselliister,budategâfülister,budameşgaleister,budaeğlenceister.Hevesât-ısihirbaz.

Tâ vicdanı aldatsın, ruhu tenvim edilsin, tâ elem hissolmasın. Yoksa o elem-i elîm,vicdanıihrakeder;fîzaradayanılmaz,elem-iyeisçekilmez.

Demeksırat-ımüstakîmdennekadaruzakdüşse,oderecenisbetenşuhâlettesireder,vicdanıbağırttırır.Herlezzetiniçindeelemivar,bireriz.

Demek heves, hevâ, eğlence, sefâhettenmemzuç olan şâşaa-yımedenî, bu dalâlettengelenşumüdhişsıkıntıyabiryalancımerhem,uyutucuzehir-baz.

Ey aziz arkadaşım! İkinci yolumuzda, o nuranî tarîkte bir hâleti hissettik; o hâletleoluyorhayat,maden-ilezzet.Âlâm,olurlezâiz.

Onunlabunubildikkimütefavitderecede,kuvvet-iimannispetinderuhabirhâletverir.Cesetruhlamültezdir,ruhvicdanlamütelezziz.

Bir saadet-i âcile, vicdanda münderiçtir; bir firdevs-i mânevî, kalbinde mündemiçtir.Düşünmeksedeşmektir;şuûrise,şiar-ırâz.

Şimdinekadarkalbikazedilirse,vicdantahrikedilse,ruhaihsasverilse;lezzetziyade

Page 183: Risale-i Nur Külliyatı’ndan · sefâhet ve dalâlet, dünyada dahi mânevî bir cehennem içinde azap çektiklerini.. ve ehl-i iman ve salahat, dünyada dahi mânevî bir cennet

olur,hemdedönerateşinur,şitasıyaz.

Vicdanda firdevslerin kapıları açılır, dünya olur bir cennet. İçinde ruhlarımız, ederpervazuperdaz,olurşehbazuşehnaz,yelpeznamazuniyaz.

Ey aziz yoldaşım! Şimdi Allah’a ısmarladık. Gel, beraber bir dua ederiz, sonra dabuluşmaküzereayrılırız…

371 نیم ﴾ا میقتسملا طارصلا اندها ﴿ مه للا

میحرلا ن محرلا ه للا م ــــــ سب

372 سودق ای لدع ای مكح ای مویق ای يح ای درف ای میحر ای ن محر ای ه للا ای

İsm-i âzamın hakkına ve Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın hürmetine ve Resûl-i Ekrem(aleyhissalâtü vesselâm)’ın şerefine, bu mecmuayı bastıranları ve mübarek yardımcılarını veRisale-iNurtalebeleriniCennetü’l-Firdevs’tesaadet-iebediyeyemazhareyle,âmîn…

Vehizmet-iimaniyeveKur’âniye’dedâimamuvaffakeyle,âmîn…

Vedefter-ihasenâtlarınaİmanveKüfürMuvâzeneleri’ninherbirharfinemukabil,binhaseneyazdır,âmîn…

VeNur’larınneşrindesebatvedevamveihlâsihsaneyle,âmîn…

YâErhamerrâhimîn!..UmumRisale-iNurşâkirtleriniikicihandamesûdeyle,âmîn…

İnsîvecinnîşeytanlarınşerlerindenmuhafazaeyle,âmîn…

VebuâcizvebîçâreSaid’inkusurâtınıaffeyle,âmîn…

UmumNurŞâkirtleriNâmına

SaidNursî368(Hâşiye)Demekdahadehşetlikusacak.Evetikiharb-iumumîileöylekustuki;hava,deniz,karayüzlerinibulandırdı,kanlalekeledi.

369(Hâşiye)Bundadabirinceişaretvar.

370Bkz.:“Müminindurumuşâyân-ı takdirdir;niyeolmasınki;onunher işihayırdırvebudamümindenbaşkası içinmüyesserdeğildir.O,neşevesevinçifadeedenbirdurumamazharoluncaşükreder,buonuniçinhayırolur;herhangibir sıkıntıyamaruz kaldığında da sabreder, bu da yine onun için hayır olur.” (Müslim, zühd 64; Dârimî, rikak 61;AhmedİbniHanbel,el-Müsned4/332,5/24).

371Allahım!“Bizidoğruyola,Sanadoğruvaranyolailet.”(Fâtihasûresi,1/6)âmîn!

372YaAllah,yâRahmân:EyZât’ıitibarıylamerhametliolan!yâRahim:Eyrahmetiylemahlûkâtınamerhameteden!yâFerd: Ey eşi ve benzeri olmayan! yâHayy: Ey her zaman var olan, diri olan, ezelî ve ebedî hayat sahibi olan! yâKayyûm:EykendiZât’ıilevarolup,zevalbulmayanvebütünvarlıklarıvarlıktatutuponlarıyöneten!yâHakem:EyhükmügeçersizkılınmayanHâkim!yâAdl:Eytamadaletsahibi!yâKuddûs:EyherşeyitertemizyapanvekendisibütüneksiklerdenuzakveyüceZât!