sadreddin konevİ...
TRANSCRIPT
ı.
SADREDDiN KONEVİ VASİYETNMrnSİ'NİN
DİN FELSEFESi PROBLEMLERİ AÇlSINDAN
DEGERLENDİRİIMESİ*
Bayram DALKIUÇ
Doğrudan Sadreddin Konevi'nin Vasiyetnamesi'nin değerlendirilmesine geçmeden önce, kısa da olsa hayatı ve eserleri hakkında bilgi vermenin yararlı olacağı kanaatindeyiz. Acaba, Sadreddin Konevi kimdir? Hangi konularda, hangi eserleri yazmıştır? Ancak, şunu belirtelim ki burada Sadreddin Konevi'nin hayatı ve eserlerine dair bilgiyi değişik kaynaklardan derleme ve sunma yerine, Sadreddin Konevi hakkında yapılan Türkçe çalışmalarda görmediğimiz, Bursalı Mehmed Tahir'in yazdığı ve Sırat-ı Müstaklm dergisinde "Teracim-i Ahval" serisinde yayınladığıl yazıyı sadeleştirerek almak suretiyle, Sadreddin Konevi'nin tanıtılmasına katkıda bulunmaya çalışacağız.
"Ebu'l-Maall Mevlana Şeyhü'l-Kebir Sadreddin Konevi (k.s.) tahkik ehli şeyhIerin büyüklerinden ve seçkin elliınierin yücelerindendir. Aslen Malatyalı ise de yetişmesi Konya'dadır. Kendisi henüz çocukken babası ölünce, o tarihlerde Şam-ı Şerifte bulunan Şeyhu'l-Ekber Muhyiddin A'rabi hazretleri, bilhassa hakikat lisanını öğretmek gayesiyle Konya'ya gelerek yüz yüze ilişkinin gerçekleşebilmesi için Sadreddin'in dul bulunan annesi ile evlenip büyük bir önemle eğitimine ve feyizlenmesine çaba sarf etmiştir.
Allah vergisi yeteneğiyle kısa zamanda, Şeyhu'l-Ekber'in yüce dostluğuna mazhar olan bu büyük zat, çeşitli ilim ve fenlerde en üst dereceye ulaştığı gibi, özellikle Tefsir, Hadis, Tasavvuf, Kelam, Felsefe gibi ilimlerde de çağın bir numarası oldu. Kendisinden, ilimler konusunda istifade
eden alimler ve arifler pek çok ise de ünlüleri, pek çok eserin sahibi ve özellikle Tefslr-i Kebir yazan Allame Şirazl, Fususu'I-Hikem'in ilk şerh
çilerinden Muhyiddin Cündi, Divan-ı İbn Farız yorumcusu Fergani ve Lemaat sahibi Fahreddin Irili ve Farsça hocalannın gözbebeği Şemseddin Eygi hazretleridir. Vefatı, H.671 tarihinde olup, münevver kabirieri Konya'da İstasyon Caddesindedir.
157
* Bu yazı, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi' nce düzenlenen 1995 yılı Şeyh Sadreddin Konevi'yi Anma Panelinde sunulan tebliğin metnidir.
1 Bursa Mebusu Mehmed Tahir" Sadreddin Konevi" Sırat-ı Müstftklm, c. 6, sayı: 141, s. 166-167.
makdlat 1999/2
158 Bayram DALKILIÇ
makdldt 1999/2
Hazreti Sadreddln'in ilim ve irfan meclislerinde, çoğu zaman hazır bulunan Mevlana Celateddin Rumi hazretleriyle aralannda, yakın dostluk, tam bir arkada;?lık bulunduğundan, sohbetleri esnasında Cenab-ı
Celateddin'e "Mevlana" tabiriyle hitab etmesi, Celaleddin'in "Mevlana" lak:abı ile ünlenmesine sebep olduğu gibi, Celateddin'in ahirete göçünde de vasiyyeti üzere, Hazret-i Sadreddin, cenaze namazını kıldırmıştır. Aralannda defalarca yapılmış olan yazışmadan dolayı İmamiye atimlerinden Nasireddin Tusi'nin de Cenab-ı Mevlana gibi, Hazreti Sadreddin'in fazilet ve irfan kaynaklarından olduğu meşhur ve mütevatirdir.
S. Konevi'nin Yazmış olduğu üstün eserleri şunlardır:
1- Fatiha Tefsiri: Tahkik ve tasavvuf diliyle yazılmış, 380 sayfadan ibaret olan bu tefs!r-i şerif, Haydarabad Dakkan'da Emir Hasan el-Hanefi tarafından bastınlmıştır.
2- Miftahu'l-Gayb: Molla Fenfui, Muhammed b. Kutbuddin, İznikli Şeyh Osman Atbazfui Celvetl, Mevczade Abdurrahman Bursevl, Gazzizade Abdüllatlf Bursevi gibi kimseler tarafından şerh olunan bu güzel kitabı,
Bursa'da gömülü bulunan Emir Sultan Hazretleri dahi gereğince istinsah edip, Molla Fenari'den ders olarak almıştır.
3- FükUk: Fusuh'un dayanaklarına dairdir.
4- Tabsıratül-Mübteda ve Tezkiratül-Münteha (Farsça' dır.)
5- Nefahat-ı İlahiyye.
6- Füsus fi tahkik Tıvfuil-Mahsus (Bayezıd Rumi, Muhammed b. Kutbeddin İzniki, Nureddin Zade gibi kimseler tarafından şerh olunmuştur.
7- Keşfu's Sırr.
8- Nüfsetül-Makdur ve Tuhfetü'l-MeşkUr.
9- Şerhu Esrna-i Hüsna.
10- Cfu:niu'l-Usul fi'l-Hadls.
ll- Risatetü'l-Hadiye.
12- Mufavedah.
Sadreddin Konevi V asiyetnamesi'nin Din Felsefesi Problemleri Açısından Değerlendirilmesi 159
ı3- Envar-u Enbiya.
ı 4- Şerh u Hadis-i Erbain.
15- Risaletü'I-Mürşide ..
16- Şümfısü'I-Mafuif.
ı 7- Risaletü'l Icaleh fi Keyfiyeti't-Teveccüh.
ıs- Risaletü'I-Mu'simeh an Münteha'I-Efk3.r.
19- Şerh u Kaside-i İbn Farid.
20- Mecmuatü'I-Mekatib fii-Kelam (Nasreddin Tusi, bu mektubları cevaplarıyle birlikte gönderdi) Bu eser, Ayasofya kütüphanesinde bulunmaktadır.
Arap ve Fars edebiyatma dair tam yetkinliğinden dolayı, mutasavvıfane
bir biçimde nazmettiği Arapça şiirleri ve Farsça yazıları da irfan erbabının bilgisi dahilindedir.
H. ı069 tarihinde Şeyh Musa Sadô tarafından yazılan Menak:ıbnamesinin
bir nüshası Beşiktaş'ta Yahya Efendi Kütüphanesinde vardır2."
Sadreddin Konevi'nin hayatı ve eserlerine dair bu aktarmayı yaptıktan
sonra, vasiyetinin içeriğine ve kısa bir değerlendirmesine geçebiliriz. Belki, ilk anda insanın aklına, "bir vasiyyet genel olarak ve kendi çerçevesi açısından bir değerlendirmeye tabi tutulabilir; fakat felsefe ya da din felsefesi içermesi, yahut da elin felsefesi problemleri açısından değerlendirilmesi mümkün olur mu?", şeklinde bir soru gelebilir. Eğer, vasiyyet basit olarak geride kalan malın şu ya da bu şekilde, dağıtılınasını
ve bölüşülmesini gerektirecek şekilde bir vasiyet ise veya böyle algılanırsa, sözkonusu soru, olumlu cevaplarla cevaplandırılmama konusunda haklılık
kazanabilir. Ancak, vasiyetin gerek kelime olarak arılamı, gerekse uygulamadaki örnekleri özellikle İslam kültür tarihinde gözden geçirildiğinde, din felsefesi problemleri içinde yer alabileceği, bunun yarunda din felsefesi problemleri açısından değerlendirilebileceği açıklıkla
kendini gösterir. Bir örnek olarak da Sadredelin Konevi'nin vasiyetinde bunu somut olarak değerlendirmek mümkün olabilecektir. İşte biz de burada, bu mümkün olabilirliğin ne ölçüde gerçekleşebileceğini incelemeye
2 Konevi'nin hayau, eserleri ve düşüncesi hakkında geniş bilgi için bkz.; Nihat Keklik, Sadreddin Konevi'nin Felsefesinde AllahKainat ve İnsan; Ahmed Şeref Ceran, Şeyh Sadreddin Konevi, Selçuk Dergisi, 1. Sadreddin Konevi (Sempozyumu) Özel Sayısı.
makdlat 1999/2
160 Bayranı DALKIIJÇ
3 Din Felsefesi ve problemleri konusunda bkz. Mehmet S. Aydın, Din Felsefesi, s. 9.
4 Bkz. İbn ManzGr, Lisfuıü'l-Arab, c.l5, s. 394; Cürcini Kitabu't-Ta'rifat, s.l71; M.H. Yazır,
Hak Dini Kur'an Dili, c. I, s. 612; Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik
Lüg:it, s.1368.
5 Kuran-ı Kerim, Bakara, 180
6 Kuran-ı Kerim, Mfıide, 106
nıakalat 1999/2
çalışacağız.
Önce, din felsefesinin önemli bazı problemlerini özet olarak ortaya koyup, daha sonra terirri ve kavram anlamında vasiyeti belirlemeye, sonra da sırasıyle kendi çerçevesi içerisinde Sadreddin Konevi vasiyetnamesini değerlendirmeye ve nihayet din felsefesi problemleri açı
sından bu vasiyetin durumunu incelemeye çalışacağız.
Dine, felsefi açıdan yaklaşmaya çalışan, insanın iki önemli özelliği olan aklı ve imanı incelemeye ve aralarındaki ilişkiyi-ilişkisizliği ortaya koymaya çabalayan, bizzat dini ve felsefeyi, ayn ayn olarak, birbirleriyle münasebetleri ya da münasebetsizlikleri açısından da tartışan, dini metinleri (dinin ana kaynağı sayılan metinler, bu metinler üzerine yapılan yorumlar ve dini içerikli özel metinler) incelemeye, tartışmaya çaba sarf eden din felsefesinin alt planda da pek çok problemi vardır. Bunlar da, kozmolojik, ontolojik, epistemolojik içerikler taşıyan, Tanrı'nın varlığı, birliği ve sı
fatları, Tanrının bilinip bilinemeyeceği, Tann'nın varlığının delillendirilipdelil!endirilemeyeceği, vahiy, vahyin imkanı, vahyin diğer bilgi alanlanyla ilişkisi, din-bilim, din-ahlak, din-sanat ilişkisi, dini sembolizm, dini yorumlama, ölüm ve ölüm sonrası vb. pek çok problem olarak sı
ralanabilirler3.
Arapça bir terim olan "Vasiyyet" terim kökü olarak bitişmek, bir şeyi
ötekine bağlamak, ulamak, bitiştirmek, ulaşmak anlamlarına gelmektedir. Ayrıca bir işi birine ısmarlamak, bir kimsenin yokluğunda veya ölümünden sonra, yapılmasını, yerine getirilmesini istediği şey demektir. Yine vasiyet, ölümden sonra geçerli olmak üzere bağış yoluyla bir malı bir kişiye ait kılmak ve ona bırakmak, karşılığında hiçbir şey almadan bıraktığı mallan, hakları ve menfaatleri konusunda ölümüne bağlı olarak yapmış olduğu tasarruf gibi anlamları yüklenmektedir4.
"Sizden birisine ölüm yaklaştığı zaman eğer mal bırakıyorsa, anayababaya ve hısımlarına uygun bir şekilde vasiyet etmesi farz kılındı5." Ve "Ey İnananlar, ölüm birinize geldiği zaman vasiyet ederken, içinizden iki adaletli kişiyi ya da sizden olmayan iki kişiyi şahit tutun6." şeklindeki Kur'an ayetlerinde inanan insanların vasiyet etmeleri ve bu vasiyetin nasıl olması gerektiği vurgulanmaktadır.
Burada, bizim vasiyet konusunda ilgileneceğimiz husus, onun şartları ve ne
Sadreddin Konevi V asiyetndmesi'nin Din Felsefesi Problemleri Açısından Değerlendirilmesi 161
şekilde yapılacağı vb. durumlar değildir. Bizi ilgilendiren esas husus ise vasiyetin varlığı, bu varlığın yüklendiği ve kazandığı anlam olacaktır.
Gerek terim, gerekse kavram açısından, vasiyet söz konusu olduğu
zaman, bunun bir insari davranışı olduğu önem arz etmektedir. Yani bilinçli bir varlık olma özelliğine sahip olan insan, her şeyden önce kendi
· ölümlülüğünün bilinci içindedir. Gerçi insanların çoğu, ölmeyi istemez, ölümden kaçar, ölüm korkusu _Yaşar, ama en azından bilinç sahibi bir insan da ölümden kurtulamayacağını bilir. Fakat yine de yapısı gereği
insan, sürekli olarak ölümsüzlüğü aran1ış, onu bulmak arzusunu hiçbir zaman zihninden silip atamamıştır. Bazı düşünürler, teknik ve medeniyet geliştikçe, belki insan ömrünün uzayacağını, uzaması gerektiğini hep ümit etmişlerdir.
ı.
Ayrıca, vasiyet; bir ölüm sonrası bilincini de ortaya koymaktadır. Sadece, malın bölüştürülmesi anlamında da alınsa, ölüm sonrası yok olacağını düşünen bir insan, bu malın bölüş~mü ya da bedeni konusunda, nasıl
davranılması gerektiği anlamında bir vasiyet de söz konusu olsa, yahut ölümün yok olma olmadığı kanı ve inancını taşıma anlamında da olsa, vasiyetin değişmez bir özelliği; ölüm sonrası bilincini taşımakta oluşudur.
Bir başka özelliği açısından vasiyet, kişinin kendisi ve malı hakkında kendisi öldükten sonra bile, tasarruf hakkının kendisine ait olduğunun bilincini, ayrıca bunun yerine getirilebilmesi açısından da kendisinin dı
şındaki kişilerin tasarrufuna bağlı olduğunun bilincini kişilere hissettirir.
Şu durumda, yukarıda ortaya koymaya çalıştığımız özellikleriyle vasiyet; kişilerin ölüme bağlı, ölüme, ölüm öncesi ve sonrasına ilişkin ortaya koyduğu bilinçli bir manifesto özelliği içermektedir. İşte bu özelliğiyle, vasiyet ve vasiyetnameler, din felsefesi problematiği içinde bir problem olarak yer alabilir.
Acaba bu anlamda Sadreddin Konevi'nin vasiyeti neleri içermektedir? Sad-reddin Konevi burada neleri ortaya koymakta ve herhangi bir öneri yapmakta mıdır? Eğer öneri yapmaktaysa, neler önermektedir?
Sadreddin Konevi'nin vasiyetini kendi çerçevesi ğerlendirecek olursak, bu vasiyetin üç kısımda ortaya görülür:
içerisinde dekonulmuş olduğu
makd/dt 1999/2
162 Bayranı DALKJJ1Ç
7 Bkz. Sadreddin Konevl, Vasiyyetnfune, Konya Yusuf Ağa Kütüphanesi, Nu: 4883/4;
Varak, ll.b-12.b
8 Sadreddin Konevl, Vasiyetnfune, v.ll.b
9 Sadreddin Konevi, Vasiyyetnfune, v.ll.b-12 a
10 Sadreddin Konevl, Vasiyyernfune, v.l2 a
ll S. Konevl, Vasiyyetnfune, v.l2 b
makd/at 199912
1- Kendinin tanıtilması
a) Özel kimliği açısından
\) inanış kimliği açısından
2- Öneriler
a) Eşyasının dağıtırnma dair öneriler
b) Defnedilişine dair öneriler
c)' Geleceğe dair öneriler
3- Tevbe-istiğfardan meydana gelen sonuçl
Konya Yusuf Ağa Kütüphanesinde bulunan metinde "Bu, Olgun Şeyh, Sadreddin Konevi (k.s.)'nin vasiyetidir" başlığını taşıyan vasiyet "Rahman, Rahlm olan Allah'ın adıyle" başlamaktadır. "Bu vasiyeti yazan, Ali ·oğlu Yusuf oğlu Muhammed oğlu İshak oğlu Muhammed8" şeklinde şeceresini belirtmektedir.
Sadreddin Konevl, Allah'ın rahmetine, rızasına, lGtfuna, bağışlamasına
muhtaçlığını dile getirdikten sonra, Allah'ın varlığına, birliğine iman ettiğini, ahiretin ve ahiretle ilgili bildirilen aynntılı hususlann gerçek olduğunu kabul ettiğini de açıkça ortaya koymuştur9.
Sadreddin Konevl, ayrıca, keferılenmesi, defnedilmesi, defin sonrası ne şekilde davranılması, bazı eşya ve kitaplarının kimlere nasıl dağıtılması ya da vakfedilmesi gerektiği hususundaki aynntılan bildirmektelO, daha sonra, bilgi ve yaşayış konularında, dostlarının ve talebelerinin davranış
kuralları konusundaki tavsiyelerini sıralamış ve yapacaklan ve yapmayacakları sınırlan belirlemiş, kendisi üzerinde hakkı olarıların, haklannı
almalarını almamış olarıların, kızına haber vermelerini ve ondan almalannı, tenbih etmiş, nihayet kendisi ve yakırılan için bağışlanma dileyerek, · · Allah'ın rahmetine, merhametine, bağışlanmasına muhtaç olduğunu bildirerek, Allah'a sığmınıştır ll.
Kendi çı;:rçevesi içerisinde, bu şekilde değerlendirmeye çalıştığımız Sadreddin Konevi'nin vasiyetnamesi, acaba, din felsefesini ilgilendiren hangi konulara, ne şekilde yer vermektedir? Şirridi de bu sorunun cevabını aramaya çalışalım.
Sadreddfn Kon e vf V asz),etnamesi'nin pin Felsefesi Problemleri Açısından Değerlendirilmesi 163
Öncelikle, Sadreddin Konevi vasiyetnamesinde, Allah'ın varlığı ve birliğini önemle vurgulamaktadır. Burada, Allah'ın varlığı, birliği ve diğer sıfatları
konusunda akl1 tarzda bir ispatlama ve delillendirme yapılması söz konusu değildir. Haddizatında vasiyetnamenin belirlediği hedef de bu değildir.
Vasiyetnamede, Allah'ın isim ve sıfatlarırun İslam'ın temel kaynaklarında geçtiği şekilde zikredildiğini görmekteyiz. Özellikle İhlas Suresi çerçevesinde Allah'ın birliğinin vurgulanması dikkat çekmektedir. Yalnız şu kadarıru, söyleyelim ki, Allah'ın "Samed" niteliğinden önce, ''Vahid, Ehad, Ferd" niteliklerini sıralamaktadır. "Ferd" terimini kullanılmış olması açı
sından da, Konevl, İslam fılozoflarıru hatırlatmaktadır12.
Acaba, Konevl, vasiyetnamede Allah'ın hangi isim ve sıfatiarına yer vermiştir? Biz bu sanınun cevabını, vasiyyetname boyunca bir tarama yaparak onaya koymak gibi bir hedef belirlemedik Dolayısıyla, bu soru ile ilgilenmeyeceğiz. Burada bizim için önemli olan S.Konevl'nin, "Allah'a,
Yüce, Vahid, Ehad, Ferd, Samed olduğuna, doğurmadığına, doğmadığına,
dengi olmayıp tek olduğuna inandığını (Mü'min)" vurguladığını görmekteyiz.
S. Konevi, Allah'a imanını dile getirdikten sonra, yine Allah'ın bazılarını
seçip peygamber olarak gönderdiğini, bu peygamberlerin ve bunlara gönderileillerin gerçek olduğunu vurgulamaktadır. Bu arada, Muhan1med (s.a.v.)'in genel olarak bütün insanlığa, diğer gönderilenlerin (mürselin) ise, özel toplululdara gönderildiğini de belirrmektedirl3.
S.Konevl, ayrıca Kıyamet ile ilgili bütün ayrıntıları sıralayarak, bu konuda Peygamberin bildirmiş olduğu bütün hususların gerçek olduğunu yakinen bildiğini bildirmektedir. Kıyamet, cennet, cehennem, arnelierin tartılması, sırat, bu doğrultuda sıralanmaktadır.
, Kıyamet ve ahiretle ilgili, S. Konevi'nin değerlendirmelerinde dikkat çeken noktalara gelince; öncelikle henüz gerçekleşmemiş gelecek ve gelecekte yaşanacağı düşünülen bir takım konuların bilgisi hususunda, O'nun "yakin" terimini kullaruldığını görüyoruz. Yine, "bunların Hak" yani doğru ve gerçek olduğunu belirtmekle, "gerçekliğin" geleceği de içerebileceğini gözönünde bulundurmaktadır. Ancak, bu gelecek ve onun gerçekliği konusunda, akli bir çıkarım ya da hissi sezgilerin etkinliğinin
değil, bu konularda haber getirdiğine inanılan güvenilen bir aracırun 12 S. Konevi, Vasiyyemame, v.ll.b
13 Bkz. S. Konevi, Vasiyemame, v.p.b.
makd/dt 1999/2 .
164 Bayram DALKIIlÇ
14 Bkz. S. Konevi, Vasiyeıname, v.12.a.
15 Bkz. S. Konev1, Vasiyetn:i.me, v.12.a
16 S. Konevi, Vasiyyetn:i.me v.12.a.
17 O. Ergin, Sadreddin Konevi ve Eserleri, Şarkiyat Mecmuası,sayı, II. 66. M. Uzun
postalcı, O. Ergin' e atıfta aynı görüşü, savunmaktadır. Bkz. M. Uzunpostalcı, Şeyh
Sadreddin Konevi'nin Vasiyyeti, Selçuk Der-gisi, I. Sadreddin Konevi (Sempozyonu) özel
saı~sı, s. 42.
makd/at 1999/2
(peygamber) bildirdiği şekilde, bir inancın öne çıkması önem arzetmektedir. Yıne, bu konuda, Konevi anlayış durumuna göre şekli açı
dan inançların, değişik gibi görünse de aslında inanılacak olan ilkelerin (Akayıd) aslının gerçek olduğunu belirtmektedir.
Konevl, vasiyetnarnesinde, hem hissi (maddi duygular) hem de manevi anlamda, ahirette nimetin ve acı çekmenin gerçek olduğuna inandığını da belirtmektedir14. Dolayısıyla kıyamet ve sonrasının ruhi olarak değil, cismani olarak da yaşanacağını, kendisinin, şimdiye kadar inançlar konusunda, belirttiği şekilde yaşadığını, Allah'ın dilen" iiyle de bu şekilde
öleceğini bildirmekrediriS.
Konevi kitapları konusunda vasiyetre bulunurken, Hikemiyye ile ilgili kitaplarının satılıp, parasının sadaka olarak dağıtılmasını, bu alanın dışında
Tıp, Fıkıh, Tefsir, Hadis vb. kitaplannın da vakfedilmesini, kendi yazdığı kitaplarının da A.fifüddin'e ulaştıolmasını istemiştir16. Acaba neden sadece Hikemiyye ile ilgili kitapların satılıp, parasının sadaka olarak verilmesini istemiştir? O, artık Hikemiyye ile ilgili kitapların faydalı olmayacağı ya da zararlı olacakları kanaatine mi varmıştı?
Osman Ergin, Konevi'nin vasiyyetinin bu kısmında felsefe kitaplarının satılmasını, dolayısıyla vakfettiği diğer kitaplar arasında bunların bulunmasını istememesinin kendisinde, O'nun da Gazza!i gibi felsefeyi terketmiş olduğu, meta.fizik bilgi yolunun insanları aramakta oldukları
hakikare ulaştıramayacağı kanaatine vardığı düşüncesini uyandırmakta olduğunu, ancak Gazza!i, felsefeyi terkettikten sonra tasavvufta karar kılmış olmasına rağmen Konevi'nin vasiyyetnamesinde böyle bir kayıt görülmediğini ifade etmektedir17.
"Kütüb-i Hikemiyye", Hikmet'le ilgili, felsefe kitaplarını içerir. Ancak, Konevi'nin bu kitapların satılıp parasının tasadduk edilmesini vasiyyet etmesi, O'nun felsefeyi terketmiş olduğunu, özellikle de "meta.fizik bilgi yo- _ . !unun insarıları aran1akta oldukları thakikate ulaştıramayacağı," kanaatine vardığını göstermez. Konevi'nin bu şekilde vasiyyet etmiş olması, Hikmet ve felsefe, daha dar ve özel bir alan olduğu ve teorik düşünceyi gerektirdiği ve bu kitapları, satılığa çıkardıkları zaman, özellikle ilgi du- · yanların alacağı ve ilgileneceğini düşündüğü ıçın olsa geretir. Vakfedilmesini istediği kitapların alanları ise belki daha genel, özellikle de umumu daha fazla ilgilendiren ve pratiğe yönelik alanlardır.
Sadreddin Konevi V asiyetnamesi'nin Din Felsefesi Problemleri Açısından Değerlendirilmesi 165
Konevi, "metafizik bilgi yolu'nun insanları aramakta oldukları hakikare ulaştıramayacağı." kanaatine varmış mıdır? Eğer metafizik bilgi ile nazari ve akli bilgi yolu kasdedilmekte ise, Konevi'nin son dönemi için bu söylenebilir. Yani, Konevi ."Metafıziğin (fizik ötesi), akli ve nazari bilgi yolu ile elde edilerneyeceği kanaatine sahip olmuştur" denilebilir. Çünkü, o metafızik hakikatin vahiy bilgisiyle peygan1berlerin bildirdiği şekilde elde edilebileceğini kabul ettiğini, buna inandığını söylemiştir. Ancak "metafizik bilgi yolu" ile "felsefi metod" kastedilmekte ise, bu, tam anlamyla doğru bir hüküm olmaz. Çünkü, "felsefi metod" sadece akli ve nazari bilgi yolunu kulJanmak demek değildir. Felsefi metodu, bu şekilde dar anlamda algılamak tutarlı sonuçlara ulaşma konusunda insanıtsınırlamak demektir. Felsefi metod, gerçekte akli ve nazari bilgi yolunu kullanmak olduğu gibi duyum, duyu ve sezgiyi de kullanmak demektir.
Acaba, S. Konevi, Vasiyetname'nin başka yerlerinde bilgi türlerinden ve bunların durumlarından bahsetmiş midir?
S. Konevi, kitapları konusunda ne yapılması gerektiğine dair önerilerinden hemen sonra, birtakım bilgiler ve bilimler konusunda, dost ve arkadaşlarına önende bulunmaya devam etmektedir. Bu kısımda, özellikle dostlarının,
"kendisinden sonra yaşanılan bilgiler (el Maarifu'z Zevkiyye) e ait meselelere dalmamalarını, kendisinin ve hocasının Obn Arabi), anlaşılır ve açık olan ifadeleri dışındaki ifadeledn te'viline gitmemelerini, çünkü kendisinden sonra, bu ifadelerin te'vili (yorumu) kapısının kapalı olduğunu ve İmam Mehdi'ye yetişenlerin, O'na kendisinden selam söylemelerini ayrıca İmam Mehdi'nin sözlerine itibar edip, başkalarının sözlerine kulak asmamaları gerektiğini 18 tavsiye etmektedir.
S. Konevi, yine dostlarına, "nazari ilimlerle ve nazari ilimierin dışındaki bazı ilimlerle (el Ulum'un Nazariyye ve Gaydha) meşgul olmamaları gerektiğini" söylemektedirl9.
Şu halde Sadreddin Konevi'nin maarif-i zevkıyye ve ulum-u nazariyye ile uğraşmayı, özellikle arkadaş ve dostlarına yasakladığı, Vasiyetname'de açıklıkla görülmektedir. Ancak, maarif-i zevkıyye (yaşanılmakla bilinebilen marifetler)'ye ait kapalı ve güç kısımların yasaklandığını, sadece açık ve kolay anlaşılır olanların ise yasaklanmadığını söylememiz mümkündür.
Eğer, S. Konevi, dostlarına maarif-i zevkıyye ve ulum-u nazariyye ile uğ-
18 S. Konevi, Vasiyyername, 12.b.
19 S. Konevi, Vasiyyername, 12 b.
makd/at 1999/2
166 Bayranı DALKILIÇ
20 S. Konevi, Vasiyername, v. 12 b.
21 S. Konevi, Vasiyername, v. 12 a. Gerçi, O. Ergin'de, Konevi'nin ekberiye tarikatını temsil ettiğini, Şeyhi Kebir diye anıldığını, tekkesinin
bir saray gibi olduğunu yazmakla beraber (bkz. O. ergin, a. g. m., s. 64), O'nun tasawufa
daldığına ve orada karar kıldığına dair vasiyetnamede kayıt bulunmadığı şeklinde
görüş belirtmiştir.
makdldt 1999/2
raşmalarını yasakladıysa, hangi bilgilerle ve bilimlerle uğraşmalannı tavsiye etmiştir.
S. Konevi, öncelikle, dostlarının Kitab'a (Kur'an), Sünnet'e (Peygamber söz, fıil ve davranışları), icma-ı ümmet (müslümanların birleştikleri konu ve hükümler)'e sarılmalannı, zikre devam etmelerini, kendisinin, dost, arkadaş ve bağlılan için, onlara yol gösterici olarak yazdığı "er-Risaletü'l -Hadiye elMürşide' adlı kitabta belirttiği doğrultuda Cenab-ı Hakk'a yönelmekle ve O'nun dışındaki şeylerden kalbi arınclırmağa çalışmalarını, Cenab-ı Hakk'a hüsn-ü zan'da bulunmalarını, daha önce de söz konusu edildiği üzere, zevkler'den ancak, açık ve anlaşılması kolay olanlar hakkında işaret edildiği üzere kafa yarmalarını ve görevlendirilclikleri şekilde virdlerine devam edip, Kur'an okumalarını tavsiye etmiştir20.
Şu halde daha önce belirttiğimiz şekilde, Osman Ergin'in, S. Konevi hakkında, "Gazzali'nin felsefeyi terk edip, sonra tasavvufa yöneldiği, ama S. Konevi'nin Vasiyyetname'sinde böyle bir kayıt görülmediği biçimindeki ifadelerini değerlendirecek olursak; belki kendisinin Tasawufa girdiği ve burada karar kıldığını beliıten, açık kelime ve cümleler söz konusu olmamakla beraber, zaten, çok daha önceden TasaV\'I.lfa girdiği ve burada karar kıldığı, hacası İbn A'rabi'ye atfedilen "Ekberiyye Tarikatı'nın temsilcisi ve şeyhi olduğu bilinen bir husus tur. Aynca, kendisi de Şeyh-i Kebir diye anılmaktadır. Bu konuda, Vasiyyetname'deki belinilere gelince; umumi müslümanların mezarlığına defnedilmesini vasiyyet ettiği cümlelerini kullanırken, "dostlanm ve bana bağlı olanlar" (Ashabl ve men İntesebe ileyye) nitelemelerini yapmıştır21. Ayrıca "maarif-i zevkiyye" konusunda, hocasının ve kendisinin yazdıklarından bahsetmiştic Yıne talebeleri ve müridieri için yazmış olduğu "er-Risa!etü'l Hadiye el-Mürşide" adlı kitaptan bahsetmesi ve talebelerine zikir ve görevlenclirildikleri virdlere devam etmelerini istemesi, O'nun Tasawufta kararkıldığını göstermektedir.
İlimler ve marifetler konusunda, her ne kadar, S. Konevi, hocasının ve kendisinin, özellikle "zevki maarif' konusunda yazdıklantkapalıtkonular konusunda şerh ve te'vil (açıklama ve yorum) kapısının kapandığınıtbelinse de , sonraki dönemlerde, gerek hocasının, gerekse kendisinin yazdığı konulara dair pek çok açıklama ve yorumlamalann yapıldığı görülmektedir.
S. Konevi, Vasiyyetinin son kısmında, yalnız ve tek başına olaniann (mücerred) Şam'a hicret etmelerini istemiştir. Bu bölgelerde yakında pek çok fıt-
Sadreddm Konevi V asiyetndnıesi'nin Din Felsefesi Problemleri Açısından Değerlendirilmesi 167
nenin ortaya çıkacağını öne süren S. Konevi, Şam'a hicreti önermiştir. Çünkü, Şam o sıralar fitneleraen uzaktı.r (mücerred)22.
Son olarak, S. Konevi'nin Vasiyyetnamesinde Allah-Alem-İnsan münasebeti konusunda, O'nun, Allah'ın, Alem'in ve insanın tamamen farklı, apayn varlıklar olduğunu kabul ettiğini söyleyebiliriz23.
22 S. Konevi, Vasiyeıname, v. 12 b.
23 Konevi'nin Allah-Alem-İnsan konusunda geniş görüşleri için, bkz. N. Keklik, a. g. e.; Hüsameddin Erdem, Sadreddin konevi'de Allah-İnsan münasebeti, S. ü. İ. F. D. sayı: 4, s. 113-119.
makdldt 199912
168 Bayram DALKILIÇ
makdldt 1999/2
KAYNAKÇA
Ahmed Şeref Ceran, Şeyh Sadreddin Konevi, Konya 199\ Selçuk Dergisi, 1. Sadreddin Konevi (Sempozyumu) Özel Sayısı, Konya, 1989.
Bursa Mebusu Mehmed Tahir, "Sadreddin Konevi" Sırat-ı Müstdkfın, İstanbul, 1327, c. 6, sayı: 141, s.l66-167.
Cürd.ni, Kitabu't-Ta'rifdt, s.l71, İstanbul, 1300.
Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügdt, s.l368, Ankara 1962.
Hüsameddin Erdem, "Sadreddin Konevi'de Allab-İnsan Münasebeti" S. Ü. İ.F.D. Sayı: 4, s.l13-119, Konya, 1991.
İbn Manzur, Lisdnü'l-Arab, c. 15, s. 394.
M. Uzunpostalcı, "Şeyb Sadreddin Konevi'nin Vasiyyeti" Selçuk Dergisi, I. Sadreddin Konevi (Sempozyonu) özel sayısı, Konya 1989, s. 42.
M.H. Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, c. I, s.612, İstanbul, 1935.
Mehmet S. Aydın, Din Felsefesi, s. 9, İzmir 1990.
Nihat Keklik, Sadreddin Konevi'nin Felsefesinde Allab-Kdinat ve İnsan, İstanbul, 1977.
O. Ergin, "Sadreddin Konevi ve Eserleri" Şarkiyat Mecmuası, İstanbul 1958, sa)rı, II. 66.
Sadreddin Konevl, Vasiyyetndme, Konya Yusuf Ağa Kütüphanesi, Nu: 4883/4; Varak, ll. b-12. b.