sayi : 1-2 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d00058/1948_1-2/1948-1-2_kaplanm.pdf5 ruz. tanzir-i...

19
SAYI : 1-2

Upload: others

Post on 09-Mar-2020

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: SAYI : 1-2 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00058/1948_1-2/1948-1-2_KAPLANM.pdf5 ruz. Tanzir-i Telemak'in diyalog tarzında yazılmasında, yukarıda bahsetmiş ol'duğumuz Muhaverat-ı

SAYI : 1-2

Page 2: SAYI : 1-2 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00058/1948_1-2/1948-1-2_KAPLANM.pdf5 ruz. Tanzir-i Telemak'in diyalog tarzında yazılmasında, yukarıda bahsetmiş ol'duğumuz Muhaverat-ı

. Cilt:.III 30 Kasım 1948 .Sayı; 1· 2

Edebiyat Fakültesi

Tür. Dili·ve Der,gisi

Mehmed Kaplan

TANZER ·İ TELEMAK

Bizde Tanzimat devri, Garpte r:omantizmin en faal devrine tes,~­düf etmekle beraber ,bizim müelliflerimizin bu cereyana uzun müddet bigane kalarak, ona takaddüm eden devrelere, çm yedinci ve on seki­zinci .asır Fransız müelliflerine karşı alaka. duyduklarını görüyoruz. Fenelon, Montesquieu, Voltaire, J. J. Rousseau, bizde, asıl romantik­

.:ierden daha .öne~ tanırtmışiar, daha çok sevilmişler ve tercüme olun­muş1ardır. Edebiyatımızda hakiki romantizm, ikinci nesil, Abdülhak Hami d, Recaizade Ekrem ve Samipaşazade Sezai . ile kendini göste-

. ·. rir. Şinasi, Ziya paşa, Namık Kemal nesli dahi, a:qa fikirleri itibariyle romantizme değil, on yedinci ve on sekizinci asır müelliflerine bağ­lıdırlar.

Bunun sebebini, kanaa,timizce, ilk Tanzimat münevverleriniri ede­biyattan çok içtimai ve siy~si harekete mütemayil olmalar:~nda arama­lıdll:. Namık Kemal ~ma'şuka-i vicdanıı nının edebiyat değil siyaset olduğunu söylüyordu. Onun mensup bulunduğu neslin, edebiyatı müs­takil ·bir estetikfaaliyet değil de siyasetin emrinde bir vp.sıta telakki E, tmesi bundan. ileri gelir. ·nu nesil; her §ey den önce, yıkılmakta o lan Osn1anİı Imparatorluğunu siyaset vasıtasiyle · kurtarılfı.bileceğirte

. fna:tıniış «actioıl:ıı ı!damlai·ından mürekkeptir. Onlara bu ''hususta yol gösterebilecci. olan garbli mütefekkirler, şüphesiz, hayal ve rüya

Page 3: SAYI : 1-2 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00058/1948_1-2/1948-1-2_KAPLANM.pdf5 ruz. Tanzir-i Telemak'in diyalog tarzında yazılmasında, yukarıda bahsetmiş ol'duğumuz Muhaverat-ı

2

alemi içinde yaşamayı ~even romantikler. değil, Fransız ihtiUtlini ha­zırlamakta müessir ol~uş akılcı ve isyankar aydınlık çağı muharrir~ · led olabilirdi, 'Bu tek'abüle bakarak, onların, gayelerine en uygun örnekleri seçmekte is~bet ettiklerini söylemek doğru olur. · :·.

'Dilimize Garb aleminden yapılan ilk tercümelere bakarsak, bun~ ·larda da o devire has· siyasi ve içtimai meselelerimizin göz .önünde bulundurulduklarına şahit oluruz. Başta, daha Tanzimatın ilanından önce, Selim III. ve Mahmud II. devirlerindeı ordunun islahı ile· ilgili, as_keri, coğrafi, tıbbi eserler tercüme. edilir. Fikri ve felsefi bir hüyi.yet taşıyan ilk tercüme, Münif Pa~a'nınl359 yılında Fenelon, Fon~~nel ve

,,Voltaire'den tercüme ve neşrettiği diyaloglardan 'mürekkep M:uhave~ rat-ı Hikemjye adlı küçük eserdir. Bunu Yusuf Kamil Paşa'nın 1362 yılinda neşrti;ttiği · Telemaque (Telemak) tercümesi takip eder. Garb­

. den ilk roman örneği ·olarak Telemak'ın tercüme edilmesi mılp.alıdır. · .Niütercirriin maksadı Türklere roman nev'ini tanıtmak olsaydi, Fran­sız edebiyatında TelelJlak'den çok daha güzel eserler bulabilirdi. Fakat ınüterciınin maksa.-lı edebi olmaktan ziyade siyasidir. Zira Telemak'a

. esas itibariyle roman dahi denileınez. Fenelon'un bu eseri yazmaktan maksadı, hocası olduğ_u' veliahde siyasi ve içtimai bazı fikirleri aşıla­maktır. Romari şeklini tercih etmesi sırf o fikirleri okuyucusun.a sık­madan telkin etmek içindir. Yusuf Kamil Paşa da eserin bu gaye ile

. yazıldığını. biliyor, tercümeslııi ayni maksadla yapıyordu. Telemak tercümesi Türk okuyucuları tarafından da bir hikaye kitabı olmaktari: ziyade bir hikmet ve siyaset kitabı olarak kabul olunmuştur:

Mec~ua~i Fünun!da Telemak tercümesi'nin hikaye kısımlarını atı:p hikmetli kısımlarını tefrika suretiyle neşreden Münif Paşa sene 1279 numara 3 e yazdığı.bir takrizde bu noktayı belirttiği gfk?i numara 4 de tefrikanın başına konulmuş önsözde de:

«Mahfftz-ı gendne-i sudfu· ve su tur. olan en va-i tevarih ve hikayat" · " dan maksad-ı asli ebna-i beşere meş'ale-i rab-ı saadet olan ıne,vaiz ve

· iber ifadesinden ibaret olub şu faideden hali bulunanları kışr-ı bi-lüb . .

. ve. Jafz-i himana ~ibi malayani kabilinden ·olduğundan mütalea ve istiİnfıı. ab~se. işgal deinek olacağı müselelm -i_ erbab~ül babdır; Za­hir~perestan.;ı avaltı bu vadide kitab mutaleasında suret-i maddeye kesb-i ittila' -ile.iktifa ve hakayık-cuyan-ı havas ise ictiba-i sernerilt-ı hikmet ile.istilısal-i .fevaid-i H'lyülısa ederler: Devletlu Yusuf.;Kamil Paşa hazr~tlerinin mualıharen tercümesine himmet buyurmuş olduk- . ları S e r g ü z e ş t - i T e I e m a k ~ makille netayİc-i bülıimme ile malamal _bir nu~ha-i nadire-i. edeb ve kemal olarak iş bl! cevalıir-i ıevahir-i .nesayih ve hikem mengtiş-i gtiş-i can olmağa ~ayan olm~ğla

Page 4: SAYI : 1-2 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00058/1948_1-2/1948-1-2_KAPLANM.pdf5 ruz. Tanzir-i Telemak'in diyalog tarzında yazılmasında, yukarıda bahsetmiş ol'duğumuz Muhaverat-ı

3

Jıiim-i adab ve fezail-i ahlaln> dair mutazammın olduğu mevadd-ı l1ikem-amiz terfilı: yaıu hisseı:ıi kıssasmdan tecrid ve temyiz olunarak mecmua~i acizanemize dere ve tahririne mübaderet kılındı. İşbu hu­lasanin kıraet ve hıfzında derkar olan sühulet mutaleasına badi-i ı·ağbet olacağı meczumdur (h·tibat ideli cevherle araz - kıssadan his~ ~edir elkıssa garaı;) ·" . . ' . . '

Denilerek, devrin roman ve hikaye telakkisi belirtilmekte ve Telemak tercümesi'nin maksadı açıklanmaktadır.

· Telemak 'tercümesi çok rağbet görmüş, az zamanda müteaddid baskıları yapılmış; mekteblerde örnek kitab olarak okutulmuştur. J:iser o kada:ı: degerli bulunmuştur ki Yusuf Kamil Paşanın teı:cüme üslılbunu beğenmiyEm Ahmet Vefik Paşa onu yeniden sade bir dil· ile tercüme ve neşretmekten kendini alamamıştır. ·Ziya Paşaya. da bir Telemak tercümesi atfedilmekte .ise de şimdiye kadar ele geç­ınemiştir.

Telemak'ın tesiri sadece üç keretercüme .edilmiş olmasından iba­ret değildir .Yeni TürkEdebiyatında roman ve hikaye nev'inin uzun müddet tehzib-i ahlak yahut siyasi ve içtimai fikirlerin telkini için 'bir vasıta olarak kullanılmasında onun mühim bir örnek teşkil ettiği muhakkaktır. Telemak tercümesi'nin nazirelere yol açtığı da göı:ül­mektedir ki bu makalenin me:vz•.ıu olan Tanzir-i Telemak bunlardan biridir.

Şimdiye kadar hiç kimsenin bahsetmemiş olduğu bu yazma eser İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi yazmaları arasında 2735 nuniarcu:la kayıtlı bulunmaktadır.- Meşin kablı bir cilt. içinde, 131 varak ohq.ı (9 X 15,5) 15 X 20,5 eb'adındadır~ Her sahifede 21 satır vardır. Güzel bir talik ile yazılmıştır. Kitab Ukab ile Bılriı arasında muhtelif mevzu::. lar üzerinde konuşmalardan ibarettir. Konuşmalar 1 deri 46 ya kacia:ı; ni.linaralanmıştır. Ondan sonraki konuşmalara numara· konulmadığı gibi nihayete doğru, konuşma devam ettiği halde kime ait olduğu işa­ret edilmemiştir. Kitabda fa::n1 başlıkları yoktur. Sadece «Keyfiyet-i zulıur-i millet-i diyanetıı, «keyfiyet-i zuhftr..;i imar-ı arzıı, ,imeslek-i tcmeddünıı, ••sebeb-i tecessÜm-i imarıı, «zarfu·et4 v'uhşıı, «şiddet~i inihen-i terbiyeıı, uluvv-i şan-ı sa'yıı, <<İktiza-yı zati-i tabiatıı, ,;re~aiı~f zatiye-i. tabiiyye'ıı gibi sahife kenadarında bah:fsleri gösteren işar~t' ler vardır. Sondan noksan olduğu _görülen kitabın müellifi ve telif tarihi belli degildir. Varak 91 B nin sahife kenarına metin hattı ile yazılmış bir notta «Yek Hezar namı ile bir risalemiz Musa ile Firavnin muhavereleri hakkında tedvin olunup bir nüınune-i acibe dahi risale-i mezburedirıı denilmektedir ki bundan mevcud nüshanın müellif hattı

Page 5: SAYI : 1-2 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00058/1948_1-2/1948-1-2_KAPLANM.pdf5 ruz. Tanzir-i Telemak'in diyalog tarzında yazılmasında, yukarıda bahsetmiş ol'duğumuz Muhaverat-ı

4

ile olduğuna hükmolunabilir. Tanzir-i Telemak'in başka nüshaları · da olmak lazı;m gelir .Böyle düşünmemize sebebkitabın noksan olan son tarafına ilk sahifeniri ayni olan bir varakın eklenmiş bulunmasıdır. Kitabın baŞında Tercünie-i hal-i kitab b~şlığı ile şöyle bir ,önsöz va:ı,·dır:

. «İşbu muhtasar-ı hikmet-hüner ve siyaset-cevher halife-i diyane~ istihdamı ile zı:tlnü ye isti'la ve betedric ınem~lik-i milel•i tabiiyeye ubur ve istila eyledikten sorira inkıraz ve iiıkıbaza teveccüh ve inkılab ile tekrar hal-i t~hEiye' avdet ve ric'at eden diyanetler milleti~riııin · keyfiyet-i devr-i tulu' ve gurublarımn mesleğini tasvir ve tanzi,ı:' eder b•r niit;at-ı ibtetnüınfıdır. Nitekim Telemak nam kitab-ı ma'rif~t-ni•

: sabın dahi ·siret~j zahiri hükfımetlerin i'mal-i siyasiye ve ahval~i ede­biyeshıi resıiı ve tasvir ve mea1-i hakikati ald-ı beşeri herahin-i y~kini­.ye istimali ile metalib~i ulviye-i fazileti isbat ve takrir ederek kuvd-i t~biiye' ve heyakil-i beşeriye gavail-i müfside-i nefsaniyeden azad ve. tahlis ve saadet~i hal ile tahsis ve tansis etmeklik tarikını tahrir ve tanZir eder. Bu dahi bir diğer tasvirde olarak diyanetle teşekkül eden şerayi'-i semilviye kavimlerinin mebde-i neş'etlerinden batime-i . 1nkıraz ve hezimetlerine değin etvar-ı tulu' ve gurublarım t~hİdye~ ve 'tanzirden sonra zaharif-I tabiiye ve maarif-i rUhaniyenin hakikat ve halleriili ·tarif ve tahldk ve .um um nıilel ve düveli tavaif-i rUhani·

'-;renin ülfet ve mulıahbetine ~evk ve teşvik eder bir sani'a-i nadidedir;ı,

. B1.,1 önsöz bize kitabın iddiasını ve ana fikrinin ne olduğunu· açıkca göstermektedir. Türk müellif de kitabını, tıpkı Fransız müellif. gibi zahiren hikaye şeklinde kaleme almakla beraber ,asıl maksadı siyasi ve içiimai fikirle~;ini ortaya koymaktır. Yalnız Taıızir-i Teleinak'da hikaye diye bir şey yoktur. Müellifimizin bu eserine hikaye demesi konuşmaların Ukab ile ·Bum arasında geçmiş olmasından iba­rettir. Yoksa eserde Ukab ile Bum asla hayvan şahsiyeti taşımazlar. Konuşma ve. düşünme tarzları tamamiyle insana hasdır. Konuşduk­ları nievzu. da hayvanıara dair değil insanlara ve cemiyete ait mese­lelerdir. Müellifin kahraman. olarak Ukab ile Bum u seçmesi,. eserini Telemak'dan ziyade islam dünyasında çokyayıİmış olan hayvan hika­yelerine, Sindbadname, Kelile ve Dimne gibi eseriere yaklaştır;makta­dır. Bununla beraber Tanzir-i Telenıak'da isimlerden başka vazılı bir hayvan sembÔlizmi yoktur. Ukab He Bum uzak diyariarı ve ~uhtelif devirleri idr~k ~tmış; çok tectübeli, çok hakim malıluklar gibi arz~dil­[Xliştir. İslam dünyasına yayılmış olan hayvan hikayelerinde Ukab ile 13-Qmun bu. hüviyette ve .bu maksatlar için kullamldığını bilmiyo·

Page 6: SAYI : 1-2 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00058/1948_1-2/1948-1-2_KAPLANM.pdf5 ruz. Tanzir-i Telemak'in diyalog tarzında yazılmasında, yukarıda bahsetmiş ol'duğumuz Muhaverat-ı

5

ruz. Tanzir-i Telemak'in diyalog tarzında yazılmasında, yukarıda

bahsetmiş ol'duğumuz Muhaverat-ı Hikenıiye'nin tesiri olsa gerektir. Siyasi ve içtimai bir nazariye ve ihtilal kitabı hüviyetini taşıyan

bu mühim eserin müellifi k'imdir ve eser hangi tarihte kaleme alınmış­dır? Metinde muhtelif tahminlere yol açan bazı ip ueları varsa da bunlar kat'i bir kanaata vardıracak derecede değildirler. Mesela va-rak 50 B de: ·

<<Tarih-i Mesihi'nin 1870 &enesinde İtalya meçmamda ~eis-i ;riUı.a· njııin ince davalar ihraz ettiğin nden bahsolunmaktadır. Bu işarete gÇ>re Tanzir-i Telemakm 1870 deri sonra yazılması lazımdır. Keza varçık 48 A. da «1270 sene-i hicriyesinde Hindde Ekberi.'ıbad nam beldede Fender (?) nam bir alim-i Mesihi ile Bindi Rahmetullah ·nam. b.ir Muhammediıı nin yaptık;ları felsefi bir münakaşadan. bahsolunı:rtak-. tadır. Varak 56. B ed <<1200 tarihinden sonra terakkiye bed' edib işbu 80 ~ene zarfmda .. ·" diye üçüncü bir tarih zikroliınmaktadır.

Sadece metnine dayanarnk Tanzir-i Telemak müellifinin ){im pl­duğunu teşhis daha zordur. Yalnız onun umumi lıüviyetini tesbite ya:ı;ayan bazı kayıtlara rastliyoruz. Mesela va~ak 44 A daki şu parçaı:la kellme oyunları ile Ali ve Fuad Paşalara telmih olunmaktadır:

«J.v.[illetlere ve hük4ntetlere göz açt_ırnııyan hep şu ejderha ferzn:ed· leridir. Bunlar bu dünyada ditzaha hatab olınak için teceşsüm eı:Ub Ali Ali dallamr, budaklanır. İçlerinde Fuadlarını kurd yiyib çüriitse bile yine haricierinden ıof!llaııırlar, çanaklanrrlar. MJibada eğer gide­rek. mülitk olurlar, ınülk ve saltanatı nesillerhıtle ka'ra;r· b:uldurnrl~· ise artık milel haklarında diyanet ve aman ve h~lpnet ve jma1l :ller­taraf olub diyanet yoluna rüsumat şeriatleri ve garaz-ı ııefsilnil~d:ııe nıuvafık sefahet adetler-i ha1ef olur.ıı

Burada genç Osmanlıların büyük düşmanları olan Ali ve Fuad · Paşaların tenkit olundukları aşjkardır. o:Fuadlarını kurd yiyib çÜrütse bileıı ifadesi, Fund paşanın ölümüne işaret olsa gerektir. Zikrettiğimiz şu parçaya nazaran Tanzir-i Telemak müellifinin genç Osmanlılar grubuna dahil bir şahıs olduğunu düşünebiliriz. Varak 45 de, yine telmih şeklinde Ceride-i İbretden bahsedilmesi Namık Kemali hatıra getirmektedir. Bu telmihin geçtiği cümle şudur:

« ... Allah darılmıyor ve -peygamber gücennıiyor ve aklu hiknı~t küsmiyor ve alem sıkılınıyor diyerek anbean balaya kaba!1rl~r. ·Qi­derek dalalet-i zulmiyeleri gayete reside oldukta altı oyulmuş ve üstü bir çemen kalmış zemin gibi birden. çöltüb hadiseleri ahlafa Ce· ride-i İbret ve harita-i hayret olur.ıı

Page 7: SAYI : 1-2 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00058/1948_1-2/1948-1-2_KAPLANM.pdf5 ruz. Tanzir-i Telemak'in diyalog tarzında yazılmasında, yukarıda bahsetmiş ol'duğumuz Muhaverat-ı

6

, Eesrin Namık Kemale a!t olduğunu düşündürecek daha başka . parçalar da vardır. Mesela Varak 14 A da Kur'andan "Ve lisandan bahseden: · ., . · · ·

. «İnkıHibat-ı alem bir edib-i kamilin namını seng-i mezarından ifna etse yhıe sername-i asarından imha edeme.z; Makal~i beliğin ibkay-ı nal!l~ı:tn başka icra-y,ı medmda dahi hizmeti herlternal olu h i'mar-ı

. mlllet~e te,'sir~i İıutk şemşir~i kalıra galehesi hilvftcuh sabittilr. Zu­hur-i ~ur'anda iHakda seyf-i devrana daima karŞı duran niutaassıhin~i ar~b· belagat-i Kıtr'aiıa bir dakika mukavemet edemediler.n

··.·· i=>~~rÇası ile N ariı.ık Kemal'in Tasvir-i Efkar. (1283, n'Umara. 416) da ya,zdığı«Edehiyat hakkıııda bazı müliihazatıı adlı makalesindeki:

·. , «İnkılfihat-i fıle.m bir .ed.ih-i Iı::amilin namını seng-i meza-rından ifnil etse yine sername-i asarından imha edemez. Sözün ihka-yı nam· dan başka icra:..yi meramda dahi hizmeti bit dereced~dir ıd tahvil-i

. efkarda te'sir-1 ııutk şenişir~i kahta. galÜJ oldu'ğu t~ca~ib-i adldc ilc . sabit olmuştur. :Hatta Zamalışeri mukaddeme~i· .tefsirinde. k~lamın · . şamnı te'yid için demiŞtir ki zuhur-1 · İsH1mda seyf-i şeri'ata karşı . duran niutassıbin-i · Aralı, lıükm-i belagata mukavemet edemediler.n parÇ'ası hemen hemEm birbirinden farksızdır. Zikrettiğimiz iki metin arasında daha başka. benzerlikler de vardır:

«Edibane doiıımş bir··ese:r mekarim-i· alıkalt için öyle bir kanun-ı nıuteberdk ki herkes .bilaihtiyar itaatine mail olub yalnız vücudü nmhafaza-i ahkfıımna kafildirn (Tanzir-iTelemal.:, varak 14 A).

«Zira iki manasiyle ed b ane yazılmış bir e :ser, rnekarim-i ahlak için. öyle bir kanun-ı :ri:ıuteherdir Id herkes bilılihtiytir itaatine mail ve o· cihetle yalniz vikt1du muhafaza-i alıkamma kafil olur (Edebiy~t hak­kında· bazı mülaliazat);ıı

. «Tıbaı ma'ım1r milletin 1isani. beyan olup heyansız millet dilsiz insan kabilhidendirıı (Tanzir-FTelemak varak 14 a). .· ·

· · «Bir .de ittihad, medeni.y~t-i milletin b.ir ınüşahhas inisal-i zihaya­tıdır. ki :li.sam edehiyattır. o ~ihetle edebiyatsız millet dilsiz insan kabiUndendir1ı·{Edebiyat hakkında bazı mülahazat)~

uLisanın es bab-ı ·ıslahı evvela kavaid-i Iisanı mükemmel surette tedvin ve teıp_h1cl ve saııiyen:b:elimat ve ıstılabatı tahdid ve salisen ke­.Iiniatın. nazm-ı sur!şini. ittihad-ı hakiki haline. gelecek kadar teşyid, · rabian şive~i. keHhn, ve ifadn-i meraını tabiat-ı iktizaya göre i:evlid, hanps~n. ifadenin ıiazm-ı 111ünife hail ola:n külfetli san'atlerden tecrld etmekle olacalı: oldu.ğti derkar iken .... iı (Tanzir•i Telemak varak 14 A).

J~Zann~ı aciza~1emizce (Hsamn) eshah-ı ıslah-ı: e.vvela kavaid-i lisa· mn mükemmel i!!Ô.rette tedvin ve te.mhidi saniyen k~limatın istimal-i

Page 8: SAYI : 1-2 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00058/1948_1-2/1948-1-2_KAPLANM.pdf5 ruz. Tanzir-i Telemak'in diyalog tarzında yazılmasında, yukarıda bahsetmiş ol'duğumuz Muhaverat-ı

7

umumi dairesiııde tahdidi salisen imla ve manaca ecza-yı lisan bey­nindeki irtibat-ı surinin ittihad-i hakiki haline gelecek k~dar teşyidi,

. rabian rabt-ı kelam ve ifade-i meram şivelerinin tabiat-ı lisana tat­hikan ta'dil ve te(~didi, hamisen ifadenin hüsn-i tabiisine hail olan külfetli san'atlerdcn tecridi suretlerinden ibarettir n (Edebiyat hakkın-:­da ·bazı mülfıhazat).

Yukarıda Tanzir-i Telemak'den alınan parçalada Namık Kemal'in makalesinden alınan parçatlar arasında fikir ve ifade bakımmdan bü­yük bir yakınlık vardır. B~ benzdrlik iki şekilde izah olunabilir: Ya Tanzir-i Teleinak Namık Ken1al tarafından kaleme alınmıştır. Yahut Tanzir-i Teİemak'ın meçhul müellifi eserinin bu kısmında Namık Ke­mal'in makalesinden iktihaslarda bulunmuştur. Eseri yazanın bir genç. Osmanlı olması çok muhtemel ise de bu şahsın Namık Kemal olmasın­dan şüphe ettiren mühiİn bir sebeb vardır. O da Tanzir-i Telenıak mü-. . ellifinin aşırı ·derecede dindar ve Garb düşmanı görünmesi, Namık Kemal'in ise dindar olmakla beraber Garb medeniyetine karşı derin bir hayranlık taşımasıdır. Genç Osmanlılardan Tanzir-i Telemak'ın tezine en çok yaklaşan şahsiyetler Ziya Paşa ile Ali Suavidir. Yalnız

Tan~ir-i Telemak ~Üellifi di.nci olmakla beraber padişahlık ve hila­fete aleyhdardır, cumhuriyete yaklaşan bir iddiası vardır. Şu parça bu t~mayülü açıkça göstermektedir:

«Menasıb-ı hül.:umet bir ~emavi emaııet olduğundan tekallüdüne . kimse rağbet etmeyip ancak imtiyaz edeıı istihkaklılar ce br ve kabul-i

ammeilin bürhanları ile mu~akkaten mütekalıid olacakdır. (Müellif burada dinin hakim olduğu ideal bir cemiyeti tasavvur ediyor) ve badelkabul ehaklann zuhuru ile kendileri meş\~~ret-i amme ile anlara tefviz edip ihtiyareıı ve mecbuı~en ulıde•i ha tireden haH1s-i' nefslerine teşekkür ederek yine vazaif-i bassalariyle iştigaH.lt-ı şeddey~ avdet ile in:üdaviin-i tibudiyet bulunacaklardır. Çünkü mahakeme-i diya­nette hakim kütüb-ı mukaddese ve kadim ehliyetli arnele ve haderne olmak hasebiyle ildim içinde halife veya veli ve emir ve kadı emretti tabiri kalkıp irade-i mülikfme gaile-i şirki bütün bütün unutulacak tır ... Millet ile rical-i hükUınet beyninde fark kalmayıp ancak hüku~ · met ricalinin bırkalarında yama ve delik daha ziyade olup hanelerinde havayic-i zalıire bir kaç adedden nakıs olacaktır ve daha ziyade sade .. kıyafet buluıiacaldır. Zira hükumet . ricali milletin hem mü belliğ-i dinleri ve hem amel ve icd.da nümune-i ayinleri olnıağla millet temet~ tüatça kesrete düştükce. rical-i hükUınet tenzil edip hadd-i mükafatta istikrar ettinnek üzre mulıafız ve vaiz olacaktır. Kendileri dört ziyade derece hızmet ve ubudiyet ile meşgul olmıyanlar diğerleri iki derece

Page 9: SAYI : 1-2 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00058/1948_1-2/1948-1-2_KAPLANM.pdf5 ruz. Tanzir-i Telemak'in diyalog tarzında yazılmasında, yukarıda bahsetmiş ol'duğumuz Muhaverat-ı

8

ic.raya amir ve fermanher obıbilir mi? Emr eyleseler akıl ve hikmet ltarşısında yakışıl..: a1maz.ıı (Tanzir-i Telemak, varak 43 AB) .

. Nam;k Kemal'in eserlerinde bu çeşit bir demok~ası telakklsine. rastlallinaz .Ziya Paşa da padişahlık ve hilafet aleyhtarı değildir. Bu fikirler Genç Osmanlılar arasında yalnız Ali Suavi'de vardır. Beşeri bÜtün h~diseleri din ile izaha kaikmak bakımından Tanzir-i Telemak · müellifi'ile Ali Suavi'nin düşünceleri arasmda büyük bir yakınlık vardır. Yalnız Stwvi'nin üslubu Tanzir-i Telemak'a nazaran çok sade­di~. Bir de Ali Suavi böyle bir es'er yazmış olsaydı onun adını mutlaka . zikrederdi. Çünkü o bize yazmadığı eserlerin isimlerini de bildir­miştir!

. Biz başka vesikalar meyti.ana çıkmadan sadece Tarızir-i, Te!eınal• metnine müracaat suretiyle müellifin kat'i surette teşhis olunabilece­ğinden ümidimizi kesmiş vaziyetteyiz. İ1 eride bulunacak yeni ip uc:. ları:ı:ı.a intizaren, şimdilik, Tanzimat Devri için çok dikkate şayan bir kitab ÖJan · Tanzir-i Telemaldn ana fikirlerini, muhtelif mevzulara dair ihtiva ettiği düşünceleri, şekil ve üslubunu gözden geçirelim.

Yukarıda da işaret edildiği üzere Tanzir-i Telemak diyalog şeklin­de bir eserdir. Ana fikri itibariyJe Avrupalılığa karşı dini nizamı, has" saten islamlığı müdafaa eder. Bir diyalog şeklinde o1makla beraber, eserde konuşmayı üz~rlerine almış olan Ukab ile Bum, birbirine zıd fildrler serdetmekten çok birbirini teyit ve teşvik ederler. Aralarm­da yalnız şöyle bir ayrılık vardır: Ukab, tabiat bilgisi geniş bir şahsi­yet olduğu haJde Bum ictimai ve ~hlaki hadiseler üzerinde düşünen bir mi.He:fekkirdir. Eserde fikirler insanın tabiate karşı aldığı tavır ile. cemiyete ·ve nefsine karşı aldığı tavır arasında benzerlikler kur­mak suretiyle ortaya konulur.

Mevzua şöyle girilir: ~ukab ıiaın bir mürg-i cezire . - aşiyan-i acayib etvarıı, crnev•

bet benevbet inialabat-ı muhtelife üzerine ~ezr ü med ile güzetan et- . mekte bulunan dehr ve devranın tefekkürü (ile) tiz-perdfız-i sahra ve ki:tlıistfın ve ceylan-sfız-iklim-i Türkistan ~ken, resmi i'mar ,.e

· cisnii liarabezar· olan cezire-i Rfun'a kudum etmekle, esnam-ı muhte­Iife~i mftrganm hall-i. müşkilathırı uğrunda mahfe- nişin-i nihai-i servist~iı ve· zanubezemin-i debistiln-ı çemenistan olan bir Bfun-ı hik­met m~rsumun Encümen-i Danişine tesadüfü di~kat-i nazarıilı celb edübıı ona «Ey B~-ı hallal-i alivab-i ulfun! Gurfıblara at ölüsü hika­yes~ni, nakl ile vfıiz ve mu'allim yaşıyan bir ka:ı;talın nağmelerinden usandımn diyerek, . <<cİnsimizin umftmuna ve hususuna .hissebahş ola­caknbir ,i:iJt.aye anlatmasını söyler.

Page 10: SAYI : 1-2 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00058/1948_1-2/1948-1-2_KAPLANM.pdf5 ruz. Tanzir-i Telemak'in diyalog tarzında yazılmasında, yukarıda bahsetmiş ol'duğumuz Muhaverat-ı

11

önce kendi hayvaniyetlerini yenmiş insanlar olacaklardır· ve bunlar için ahlak ön pl~nda gelecektir. Yine ayni düşüneeye göre bir milietin intihabı dini ve ahlaki gevşeme ile başlar. Bir milleti sukut ettirmek. ::çin en pratik yol onun dini ve ah1aki kıymetlerini ortadan kaldır­mak, nefpaniyete meydan vermektir .Zaten dini ve ahlaki kıymetler. 1

ortadan kalkınca. hayvani kuvvetler derhal kend~lerini gösterirler. Bu muhakeme tarzını yüri:.lten 'fanzir-i Telenıak müellifi, dini disiplin içinde yaşıyan rabhanilere mukabil, bu disiplini reddeden, sevkitabii­lerini terviç e<;lenleri tagut kelimesi ile tevsim ederek, onların hallerini tasvir ediyor. Devrine .hakim olanlar bu cins insanlardır. Tagut'lar her zaman ahlakı reddettikleri gibi Tanzimat Devrinde de Avrupai olmak bahanesiyle dini ~ıymetleri hakir görrneğe başlamışlardır. Mü­ellifimize göre içtimai sukutun başlıca sebebi budur.

<<Tagut ve nahvet-perestlerden, hadden ziyade emele düşmüş, · hırs galebe etmiş (lerden) başka ehl-i diyanete düşman yoktur. Ezka­dim :m,emalik-i ehl-i diyaneti istila ile ahaliyi islah etmeğe kendilerini ehil zan ederler ve diyanet idih~esini biliriz sanırlar. Bir takım nefsani sözlerle rabhanileri dahi istedikleri gibi kullanınağa muktedir geçi­nirle.r Kavaid-i esasiye-i diniye cümle firak-ı mütemeddine­nin ıslah-ı alıvanerine mütekeffil iken onlar maııi' addederler. İsHHıat efkarı .ile a'dalarının ahvallerini tanzim için kavaid-i diniyeyi ıncebu­ren tahrif ederler. Diyanetin vasiyet ettiği ırz ve can ve malda mua­melat-i müsavatl~araneyi miHetce mahvoluncaya değin bir mahallede icra etmezler. Zira zulpıü ezmhıe-i kadiınedenbeı·i milletce adi ü za­fer tanimışlardı.r. Bhıaenaleyh :mes'ele-i müsavatı bırakırlar da sair mevadd-ı rediede milel-i mecusu öteye geçerlern (10 A).

Müel1ifimize göre memleketi idare edenler ahlaki sukut içinde­dirler; onlar garbli ·olacağız diye dini bırakmış!ardır. Fakat dini bı­rakınca butün kötülüklei· ortal~ğı kaplamıştır. «Sonra bu izzet-i dini- · yeyi .arzu-yı llefislerine kullanınakla halleri o preseye geldi ki giiya bu izzet ve mehabet milel-'i müt'eahhid,e ve raiyet-i diniyeye zulmet­mek ve· elkab-ı uliihiyetle fahr eylemek için bir balış-i ilahi olmuş kıyasiyle kadrini bilmedikleri ni'meti elden kaçırdılar. Milel-i tabiiye­nin ayakları ·altına düştüle~.- Himayet-i hudiid nerede kaldı? Huma-yı zaferi aşİyane-i mülklerinden uçurduktan sonra yuvası bile bozuldu. Zira menıalikde a'daları pürsilah olduk~an ~onra aleyhine kullanırlar diye bittabi. diyanet raiyyesini silahtan uryan edip, dinsiz eşkiyalara ezdirdiler. işte memalikin bir tarafını ihata eden mücaz bir şeni'a hep bütün dinsiziikten başka akılsızlık belasıdır. Günbegün kuvveden fi'le zuhur ve izdiyad eden zulmiyat ve cehliyatı teraldd tahmin ederl~r c

Page 11: SAYI : 1-2 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00058/1948_1-2/1948-1-2_KAPLANM.pdf5 ruz. Tanzir-i Telemak'in diyalog tarzında yazılmasında, yukarıda bahsetmiş ol'duğumuz Muhaverat-ı

.. "'·· ve birer birer bunca hezimetlerin kaffesini ayine-i vatanda gösterir· lerıı (10 B). ._

«Tabakat-ı duzehin vasatı ve fevki doldu. Ancak altı boş kaldı. İşte oraya dahi hnnlar gidip kah azalaı:ını, ve kah fuad (F~ad!) lan ~:inı tutan nar içinde balolarını açsınlar ve maskaraları oynatsınlar. Anlar ise bu vazife-i mefruzay'l bırakıp da borçlarımızın kazası için ah filan filan eyaletler dahi zir-i hülrmüınüze geçse de vergiler tarhı ile. daha ziyade payıtahtımızın sarayiarına ve balolarına ve kasırlarma ~·e formalarına ve me'valarına ve badem' ü ha~emlerinb revank versek efkarındadırlar. Payıtahtlarında ettikleri.rezaletlere acaba filan f~H'ııı eyaJetler ellerinde olmaması mı mecbur ediyor? Öteye beriye dağılıp Idinileri köprüler ba~larında onar beşer para, ve kimileri geçitler ön­lerinde kefafdan aciz ıllesakini döğe döğe her biri mugayir-i edep bir ayb~ı diğeri geliri addetmekle inti'aş üzere iken debdebe ve isı·afları .

. günden güne artmaktadır. (ll B). Tanzir-i Telemak müellifine göre işlenıniyen tabiat gibi işlenmi­

yen insanlık da vahşi olur. rvı:uayyen bi:ı; müddet bir yerde ahlak ve çlin sayesinde bir medeniyet yükselir, sonra ahlaki gevşemeler le o me~ deniyet sukut eder. Orayı sukut etmiş halde görenler eskiden burada bir medeniyet olduğuna inanmazlar. Fakat orası tekrar imar edilirse yeni bir medeniyet doğar. Bu hali görenler de eskiden buranın vahşi bir yer olduğuna inanmazlar. Böylelikle insanlık vahşetten medeni­yete, medeniyetten vahşete mütemadi surette gider, gelir. Ukab bu medeniyet ve vahşet med ü cezrini güzel bir hikaye ile anlatır:

<<Babamdan işittim.· O dahi babasından ve babası dedesinden o dahi zaman-ı Neciyullaııa· muasır bin yaşında bir adamdan_işitmiş ki anın zamanında bir bostan var imiş. Buğday ve üzüm ve fasulye ve pirinç ve zeytb\ ve mercim{'k ve· hazravat ve hurma ve sair "lllllnıri

· mahsjllat-ı hazıra ile riıa'mftr olduğundan etraf~ı bilad oradan teayyüş ederler imiş .Ve bahçevanları altıl ve cesur ve .üstad ve derece•i nilıa· yede teham.miil elıli kahram~n zevat(İar) imiş. Daima_ alat-ı imar elle­rinde bostanın içinde ve etrafında gezerler ve malısul ve himayesine naza:re't ederler .. Bu sebeple berekatı vulış veecanibi dahi kandırmış, doyurmuş. Her ne kadar nesilleri anların z~dele:d ise de laldn akılları anların akıl ve iradeler'i değil .imiŞ. Bu sebeble bostan orman olmuş. İçinde dallı dallı, mücesse:ın ;meyve bilmez ağaçları belirmiş. Lakin halefieri hep yine ,babaları gibi b~lıçivan namı ile anılırlarmış. Ehl-i ibret bir gün seyr ve temaşasına (17 B) varup görmüşler ki umftmen

· çalı ve çıyan sarmış olup bihisab elvan kavuklu, yeşil maşlalılı diken- · ler biri.lerle saf bağlayıp sofular gibi ınusallada dua ve hacata ~ık-

Page 12: SAYI : 1-2 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00058/1948_1-2/1948-1-2_KAPLANM.pdf5 ruz. Tanzir-i Telemak'in diyalog tarzında yazılmasında, yukarıda bahsetmiş ol'duğumuz Muhaverat-ı

13

mı~lar. Yel urdukça birbirlerine başlarını sallayorlar. Niceleri yüksek dallar tepelerinde oturmuşlar. Kafiesinden ziyade başlarını sallayor­lar. Guya mütevve:ı'a hüküwdarın ruhuna tevrat okuyorlar. Yahut minher ve kürsülere çıkımşlar, peygamberlere iftira ediyorlar. Bir nice milyonları yere beraber birbiri üzerine rıhtım olmuşlar da gfiya

· ismetli ~ir vaiz dinliyorlar. Karşı taraflarında hezar bin dikenler kır­mızı çiçekler açmış, tabur ta}?ur olmuş. Yel estikçe yaprakları tran, pete, düd~k çalıyor. İçlerinde bir büyük Mugeylan dib:enleri ortası~­da en mürtefi' bir diken etrafına bir garib ve mehib dehşet göstermiş. Guya Bonapart 1\'lı.sıra girmi:? de Camiülezlıerde selamlık ediyor. Bu sebeble etraf-ı bilad halkı şiddet-i cu' ve fakrden geçinemez olmuş­lar .. Nesilleri ink:ıraza, umran haraba yüz tutmuş. Böyle böyle bıçak kemiğe dayanmış. Anlar bu halde iken canib-i garbden mechul-ül ah­val bir az adamlar belirmiş, Hanelerine inip misafir olmuşlar. Ol yerin evvel ve ahir bahçe ve bostaıun sergüzeşt ve bahsini ortaya: koymuş­lar. Misafirlerden çare sormuşlar. Bu adamlar niamüttevfik eski. üs­tadların esnafından imişler. Bilmüşavere ittifak ve muavene ve te­lıaşşüd birle asl-ı kadim-i maruf üzerine alat n,~ kudret ve müUihazat kullanarak uruk-ı eşvald sökünce anların dahi yarısı kırılmış. Bazısı zulemat-ı iştigalatta yine diken dilwr, bazıları bel ve balta bedeline dikenierin salalıları için ınev'ize söylerler imiş. Çünkii her ne kadaı· cansız ve mecaEsiz dikenler ise de lakin her birinin (18 A) üzerlerine Timürlenk askeri gibi beşer - onar ınüteaddid silahları ve süngü ve ~ızrak ve al ve yeşil bayraldarı olduğundan köklerine urdukca anlar dahi gözlerine urarak semli süngüleri ile ekserilerini yaralaınışlar. Agreb burası imiş ki yükseklere çıkıp sima-yı uluhiyet ve unvan-ı tuğra-yi rübiibiyet ile taazzumfme kurulan büyiik dikenler, kalıra­manlar balta urdukça yerleı·den aşağı kendilerini kartal kuşları gibi atarlar imiş. Nihayet arz-ı bostanı kamil en tenkih ey ledilderinden sonra gars-ı eşear-ı müsmireye iştigah eylemişler. Çok zaman ge~me­yip eski bostan-ı mamurun aynı olmuş~ Hatta eski aşinalaı· Maktan gelip şu ağacı ve bu dıraht-ı senteri ben eliktim ve filan filan ağaçları filan filan gars etti yblunda söyleşip aralıkta harabeden bihaber imiş­ler. Bundan nıa'luın oldu ki, imarın cihet-i vahdet-i zatiyesi hep bir eser üzerine imar teşkil ediyor. Bunun üzerine bu üstadlar dahi hu­lid-i ecelleri ile girlip ferzenrlleri bedellerİ kaldıysa da Ialdn babala­rına yalnız kalleri benzeyip halleri benzemediğinden tekrar lı·ostan bir orman olup eski ormanın ayni olmuş. Hatta afaktan gelenler bit orman bir kadim ormandır. Filan filan tarihlerde dedeleriıniz bura­dan çalı keserlermiş diyerek söyleşirler imiş. Şundaıı maliinı oldu ıq

Page 13: SAYI : 1-2 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00058/1948_1-2/1948-1-2_KAPLANM.pdf5 ruz. Tanzir-i Telemak'in diyalog tarzında yazılmasında, yukarıda bahsetmiş ol'duğumuz Muhaverat-ı

/

14

vuhşun .cihet-i vahdet-i tabiiyesi dahi.hep bir eser üzere ha.r. teşek­kül ediyormuş. Ve kütüb-i mukaddesenin bahçevancılıkta nesil ku]-, .

\ lanılmasın, belki istihkak istihdam olunsun diye lmnlı kanlı rica ve nasihatleri pek bii~·ük bir tenbih imişıı (18 B).

Ukabınanlattığı bu güzel ve manalı hikayeyi Bum insan tabiatitıe ve cemiyet hayatına· tatbik eder. Bütün kitabda kendi haline bırakılan tabiat, insan ve cemiyetin kötü hale geleceği, uğraşılırsa mahsiHdar, iyi ve medeni olı.:;cağı fikri müdafaa edili::-. Müellifimiz, dini, fena kuv­vetiere karşı bir mücadele, bir isyan ruhu olarak anlar. Yukariki hi­kayede kapalı olarak kötü idc.renin istenirse nasıl mağlub edilebiteceği sezdirilmiştir. Kitabda yer yerhalkı isyana teşvik eden parçalar var-

.. dır. Varak 55 Ada bu temayül çok açık olarak görünüyor: «Miiluk, miilitk diyerejk dhana şayi' olan bir sU:r~t-i mehibin he­

men ismi mehib olup hadd-i · zatında millet-i miskinin kantartarla eıı'lvalleri · afaktan ,gelip ve , sarayiarına girip orada yinip ve yanıp ve miisahhar olup ınahv ve heba olmaldan ibarettir. Ol ınal hikmet olmaz. Merhamet olmaz. Diyanet olmaz. Beşaret olmaz. Yağınur ol­maz. Güneş olmaz. Her ne vakit (55 B) bir helak ve heba olsa din ve millet halas olur. Lakin bunlarin hiç birisi olmaz da ınal-i mezbôr zü.­Htm olur. Zuleınat olur. Yethn olur .. Sarsar-ı afat olur da .memaliitte yine diyanet ve mHleti tesmiın eder. l{ütüb-i İlahiyeyi havaya sa­vurur ... Böyle ıneııba'-i e~nas-ı Şer olan bir dairenin riiahvı üzerine I(ıyam niçin mat'un oluyor? Sen ey Ukab bu ta'n u teşııli ldınden is• tima' eyledin? Nuhdan mı yoksa İsa ve Muhammedden mi? (56 A). Bir lügazda demiş ki •<bir sinek bir kartalı kaldırdı urdu yere ...-. yalan değil gerçektir ben de gördüm tozuııuıı: İşbu sinekler ezhar-ı hikmet-i ilahiyeden şehd-i şirin-i a'mal-i Uliıhiyet ahz eden rical-i İlahiyfuıdur. Yoksa paralara konan sinekler değillerdir. Müşarinileyli karta! dahi elfe-i Iıukuk-ı mesakine konan· ce b bar, zulümkar tagut­lardır. Zübab"ı mezbfuun yere urduğu kartaHar bir değil, beş, değil, beş bin değil, yüz binderi ziyadedir!ıı

Tanzir-i Teleinak müellifi isyankar ve inkilapçı bir ruh taştınakla beraber Tanzimattan .sonra yapılan garbci hareketlere muhaliftir. O milletierin sukutunda ahlaki inhitatın başlıca amil olduğuna karıiclir. Gayri ahlaki surett~ hayat sürmek istiyenler ahlak kaynağı olan diDi

· hakir görürler. Müellifimiz, za:manla dini prensipierin değişth·ilmesi icabetteğine inanmaz. Ona göre dinin kanunları eb'edidir. Onları de­ğiştirmek değil, hiç bozmadan tatbki etmek lazımdır:

«İhtilaf-ı e:ımine ve emkine, ihtilaf,ı alıkarnı mucibdir şayıası ia'til-i istihdam ve ihmal-i ahl{amdll' demek olmayıp bu zan:n-ı b.ed·

' . .

Page 14: SAYI : 1-2 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00058/1948_1-2/1948-1-2_KAPLANM.pdf5 ruz. Tanzir-i Telemak'in diyalog tarzında yazılmasında, yukarıda bahsetmiş ol'duğumuz Muhaverat-ı

15

şiar tervic-ı mchham-ı fasideleri için kütüb-i ınukaddese ahkaınııu tahrife teşemm~r-i sak eden ehl-i nifakın hırs ve cehilleri asarıdırıı (30 A) Böyleleri kendi keyfi emirlerini yürütmek için Allahın emir­lerini hakir görürler. «Hiç kimseye bir lakırdı söyletınemek ve özle­rini ve sözlerini aleme elzem ve ehem belki Rabb-ülllah-ı ekrem ta­nıdıp haşim söz dinletınemek üzere yerden ve gökten makalat-i bi­hudud ve rivayat-ı latuad ihtiraile heva ve agr~z-ı nefsaniyelerini bi-balı: ve fütur icraya kudretyalı olma.ları için böyle bir çok ekazibi ittihaz-ı mesned etmişlerdirıı (3l A) uBir düst(lr-ı İlahi oldurki her bir diyar ve a'sarda havayic-i beşeriyenin bilcümlesini kemahi idare edüp kavanin-i arzıye-i sakime vaz'ına asla hacet bırakmaz. Ve her a'sar ve a~tar ve diyarda halis-ül' ayar bir sikke-i Mahmudiye oldu­ğundan, karlı karn, evlad evlful miras kalarak masalih-i azize-i beşe­riye ve makasıd-ı medde-i insaniyeyi müsavaten adi üzerine temşi-

. yet için müebbet kullanırlar. ·Eskimez, _ateşte yaıınıaz, küf ve !mrd yemez, delır çüriitınez, renl;;: ve denk-i silret ve maddesi bozulmaz.ıı (31 A) Bozulan insandır, binaenaleyh dini insanın del~letlerine göre değil, bozulan insanı dine göre ayarlamak lazımdır. Bu 'bakış zavi-.ı

lesinden Tanzimattan son:ra yapılan garblılaşma hareketlerinin Tan­zir-i Telemak müellifi tarafından nasıl telakki olunacağı tahmin edi­lebilir. Filhakika müellifimiz bu hareketlere külliyen muarızdır. Ye­nilik iddialarını alaylı ve tenkitkar bir şekilde şöyle hülasa eder:

uMuhyi-i din ü devİet ve müceddid-i şirilz.e-i mülk ü millet olan velini'met-i bi-miıınetimiz selıriyar-ı adalet-siı·et ve cihandar-ı faruk-

~ ' .. menkıbet efendimiz malız-ı malıasin-i tedabir-i . . . ınülukaneleri ... ile imkaıi-ı kalb-i serair-i kudsiyesini i'lan ve izhar kabilinden olarak saltanat-ı seniyenin her bir şube-i idarei mühinımesinde eser-i feyz ü terakkı ve intizam-ı maddi ve manevi bir vakıttanberi kulub-i amıneye tetarruk ed,e:n ye's ü,füturuıı münkalib..;i şevk u sürur olma­sına hadi oldu. 1240 tarihinden sonra devlet-i islamiyenin hal ve hey'. et-i hasenesi. bütün bütün başkalaşmış ve emr-i medeniyet-i ma'mu­riyette Avrupanın memalik-i garbiyesiyle hem renk ve yeksan belki lmbiliyet-i tabiiye-i mevldiyesi tesbilatı He cümlesine t~fevvuk ·ed e-

' rel{ yegane-i afak olınaklığı zamanları yaklaşmış olduğu işbu tehavvü­lat-ı celilenin hüsn-i icrası babında din-i mübin-i islamın muavenet-i külliyesi bulunduğu görülmektedir ... (57 A)ıı.

«Hulasa-i akad'i ve malumatları 1240 sene-i hicriyesinden sonra kur'an-ı mecid-i şeriatı islam mülukleri tecdid ve ihya ettikleri ve ihdas eyledikleri kütüb-ü kavanin hakkaniyete ınüsadif olduğu ve Osmanlı ve Acem mülô.kleri fiiyuzat-ı İlalıiyeye makrun bir nice ze-

Page 15: SAYI : 1-2 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00058/1948_1-2/1948-1-2_KAPLANM.pdf5 ruz. Tanzir-i Telemak'in diyalog tarzında yazılmasında, yukarıda bahsetmiş ol'duğumuz Muhaverat-ı

16

vat-ı sııııat oldukları ve miHetleri kadimdenberi müzmahil ve perişan eden diyan~t ve mezİıep mutaassıb~arı olduğu ve Avrupadan aldlk­ları kavanin-i medeniyet ile memalik günbegün ma'mur olmakta bu­l~nduğu ve düvel-i· islamiye mukaddem mutaassıb ve perişan olup lakin şimdi düvel-i muazzama ile muamelat-ı saminıiyeye mübfışeret etmekle fezail-i beşeriyede terakkide bulunduğu ve millet-i isla~iye­de eveidenberi diyanet fezaili meydana gelmeyip şimdi eski taassu­bun zevali hasebiyle... nice kerametiere mazhar olacağı ve eski za­manda dahi Avrupalıların rüsum-ı mülkiye ve uknum-i hükıniyele­riııe (58 A) müraat ile tanzim-i mülk ve millet ve takvim~i kavaid-i medeniyet ediı:t diıyfmet ve niezhebce taassub etmediklerinden bütün iıfaka bir· kuvvet-i azime. ile· ııeşr-i diyauet eyledikleri ve Arapla:ı."ln eski kuvvet ve şevketlerini sonradan ahlak-ı milli)·elerinde zuhur eden taassub-ı mezheb izale ·ve perişan eylediği, Türklerin eski inkı· raziarı taassubat-ı mezhebiy~lerinden naşi olup şiindi usul-i hikmet-i Yunaniye ve rüsfun-ı medeniyet-i Efrenciye icra ile lmvvet ve şevket ve insaniyet ve medeniyet ve daha a'la terakki eylediideri ve mukad­ıdem millet-i Mesihe tlahi taassubla telef 'olup ba'de terk-i taassub ile şeref buldukları ve şimdi müluk-i Osmaniye usul-i Efrenciyc sa~ yesinde Arablar ve Türklerin. biladına malik olup nüfUs ve füluslarım sül.:unetle tasarrufa nail oldukları ve Türklerin eski taassub-ı dini-

~ yeleriile şarkhin ve medresedtm zulıur etmemeleri için usul-i Avrupa iiz~rine dökülmeleı-i taraf-ı Hakdan mülukleriniıı kalb- agahlai·ına bir ilham-ı Rabhani olduğu ve !{aradeniz boğazları istihkaınları Rus­ya devlet-i hunrizinin Firengistaıı ve Türkİstana tasallutl~:ı;ma maiıi olmak için yaratıldığı ... ve Osmanlıların her devletiıı muhtac olduk­ları bir iklim-i 'mvide tevattuııa nail olmaları her .devletten ziyade muazzam olmalarına bir delH-i takdiri olduğu, Osmanlı devletinhı rical ve milleti zem 'eden düv:el-i ecaııib te'liflcri hakikat-i' hale va­kıf olmadılcları ve Osmanlı devletiııin tedbir-i hükftınet1ve ınilletini zem eden gazeteler yalancı olduğu ve artık Osmanlıların adalet ve

. kuvvetleri müluk-ı milel ve annnede caygir olduğundan aleyhine tasnif oluııaıı Iritablar kulub-ı arnıneyi tahvil ve zuizaıına girittar edemiyeceği · ( 58 B) ve devlet-i Osmaııiyeniıı mehasin-i tedabir-i haki­manesini müşahede eden akıllı alim müellifler medh ü seııaya mec· bur olacakları ve Osmanlıların bütün 'lnemalild tanzim ve i,mar ·ey le­diğini beyan ed(m kitablar doğru sözlü olduğu ve Osmanlı mülkü vü· k~laları keııdi meııafi'-i nefsaıiiyelerini bırakıp sedid riyazetlerle ur­yan ve 'atşan ıslahat~ı müİk ve millete hezar ~ta;b u mücah~de ve pıihnetle u~ra§ınakta bulundukları, düvel-i ecuebiye-i müttefika dahi

Page 16: SAYI : 1-2 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00058/1948_1-2/1948-1-2_KAPLANM.pdf5 ruz. Tanzir-i Telemak'in diyalog tarzında yazılmasında, yukarıda bahsetmiş ol'duğumuz Muhaverat-ı

17

haklannda hüsn-i muavenet ve hulusane muhabbet eylemele:IP\-Iazmı geleceği ve Osmanlı tarafdarlığı üzerine tasnif olunan kitabiarın makaliltı hep burhan-ı katı' olup aleyhinde kelimat-ı 'muzıı·re neşr edenleri iskat ve ilzam veya re'sen idam şer'an ve akleıı vacib olduğu ve milletler imarı sanayi' -i dakika sayesinde icra edecekleri ve Av­rupahlar sanayi'-i dakika t.a~ssub-ı diyanetleri izaleden sonra nail olup bu sebeble servet ve ma'muriyet buldukları, ve menafi;-i nefsa­niyeyi men'eylediğinden taassub ve diyanetler servet ve ma'muriye­te mani' oldukları, İslamlık ve Hırıstiyanlık sayesinde. servet ve-ma'­muriyet olmıyacağı... Hz. Mesihin ve Hz. Muhammedin havariyun ve bulefaları te'sis-i diyanet (eylediklerinden) ve mutaassıb oldukla­nndan vardıkları, memleketlerde servet ve ma'muriyete mani' nice ihtilal ve ihtilaf ihdas ettikleri ve işbu mutaassıbların alnl ve hikmete mugayır çıkardıkları usul-i diniyeleri ecdad-ı kadimelerinden diya­netleri miras bulan akvama·fesad düşürdükleri ve yeni din halin eski din halkına adavet ve nefrete mecbur olduklarmdan hakimane dev­letlere beynierini Hldil vacib odluğu ... milletleri diyanetlere cebr ve sevk etmek medeniyet ve insaniyete sad merhale baid olduğu ve medeniyet-i Mizırayı teşkil e diyanet-i kur'aniyenin uhdedar olduğu ... Avrupa kanunları ile amel ettiideri müddetce milel-i isH1miyeye ze-

- val .mümkün olmayacağı... islamlık dipli olup hıristiyanlık dipsiz olduğu, Osmanlılar giderek Avrupalıları ınüsliınan edeceği ve Os­manlılığı bırakıp düvel-i ecnebiyeye kaçanlar arsız müdahinler oldu­ğu ve Osmanlılar 'anasıl Kudüslü olub ana mebni şimdi hükumetleri dahi mukaddes olduğu ve Osmanhlaı ulema-i ilahiyenin nutuklarına gazaplandıkları vakit hamamda kan aldırmaları H\zım geleceği.:.

Osmanlılar eski Osmanlılıktan alanıet ve nişan bıraltnıayıp şimdi Avrupa düvellerinden bir devlet-i (61 A) müstakille oldukları, Os­manlı meliki peygamberin en büyük halifesi bulunduğu ... (ilah.) İşte fihrist-i ceraid-i matbuaları bu minval üzere ila gayrünııihaye mufas­saldır.ı•

Tanzir-i Telemak müellifi yenilik narnma yapılanlara inanma­malda, cenıiyette ahlak duygusunun bilakis çok gevşediğini ileri sür­mektedir. Yukariki hülasadan sonra hakiki vaziyeti şöyle tasvir ediyor:

«Vekayi'-i hazıraları amma diyaııetce budur ki memalikleriııde hey' et-i cedideye gireli beri 40 sene_ zarfmda zina ve livata ve sekr ve riya ve zulüm ve gasb ve sair bütün taht-ı kanuna girip rüşvetsiz · hiç bir idare ve hükumetleri mevcud değildir. Belld diyanet san'atinde bir mevsuk, emin, sahib-i iman şahıs yok gibidir. Allahtan korkmak

Edebiyat-~

Page 17: SAYI : 1-2 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00058/1948_1-2/1948-1-2_KAPLANM.pdf5 ruz. Tanzir-i Telemak'in diyalog tarzında yazılmasında, yukarıda bahsetmiş ol'duğumuz Muhaverat-ı

ıs

ve hukuk saym~k batıralarına hutur etmez. Ve iman-ı sahih için bir arnel-i salih işler adam g~rülmez. Ceınl diyarıarında evkafları iradia­rını 'ınirileri zapt edip uınfun mabedierin sakfı olanlarda zahair-i m'iriye memlu olarak bir taraflarına gübre~i hayvan vaz' olunmu!i· tur. Ve Surye ve .l\.nadolu ey'illet ve biladında ise içlerinde ehl-i kur­ra kahvehane naziri · toplaşıp nargile ve tütün ve sigara içerler ve ~ıvarları diplerine bevl ve tagavvut edib .· · 'alahali bırakırlar. İndle­:diıde en alıkar ebuiye ma'bedleri olup kaffesi harab ve arsa kalan­ları dahi aşiya~e-i bfun ve gurabdır. Ve her diyariarında müretteb olan hükumet ve meclisler ricaileri ise sekri ınubah tutup arak ve hamr istimali adeti olmayan 'adem hükmündedir. En yüksek, en aziz ·eı:i'mimuslu muhterem tuttukları mahal işaret meclisleridir, ve büyük erkanlarının mecli~lerhıe ba'delasr duhul ve cülfts olmaz şeydir. Ve hırkali ve misvakli suleh~~yı ehl-i sünnet pişigah-ı nazariarında mas­kaı-a nev'indeııdir. Ve nisvanlarında perde ve hicab hertaraf olmuş,

· ısmetiyle kalmış hatun kuş şütü gibidir ... ~ıyafet-i efrenciye en mer­gftb simalarıdır. ~. 40 sene zarfında kuralardan nüfus gidip öşrü kal­mıştır: Ve mtikaddeı:n yüz hane köyler yedi sekiz çürük haneye te­nezzül eylemiştir. Hamil-i kitab ve kabil-i İıitab bir zata tesadüf olunniaz. İrad-ı iklim hernan düyftn olup bekaya memurları kendi malıiyelerini tedfn:ikten acizdirler. Liildn alıvalieri meŞhur-ı am oldu-·

· ğundan ,beyanından sarf-ı ııazar ederim.ıı (61 B). Münevver denilen züınrey~ gelince: « ..• Bu adamlar ınusanruf değil muharriftirler. Mu­sannif ulemadan olur. ilim nice seneler milıen ve şakke lle medre­selerde tahsil olunur. Bu adamlar bir. alay katiblerdir. İkbal-i hazır­dan bir haz bularak kalbieri devletin ilısanların~ müsabhar olmuş pür sekran~i dH ricallerdir. Bahusus tenpeı·verlik ile müsta'rak-ı le­zaiz-i tene'uın ve müştehiyat olup seyahat ve tecarib ve ınuvazenet ile hakayık~ı ahvale vukftfdan dolayı bahs eden müceddidlerden değil­lerdir ... Bu adamlar silsile-i tesalı u b-ı devlete merbut tav la atları gibi bir alay havass-.ı tenpei'veran olup malı bemalı aldı1dari ve arahkta fırsat buldukça çaldıkları altınlar dahi sima ve şanlarına yaldız ver­mekle nice milyon gabilerin büsn-i zan ile efkarlarını esir ederler. Ve bu mertebeye gelen şu müntahablara ınetbuğları aleyhine hare-

. ketten havf-i külll dahi istila etmekle anlar sani'a-i müdaheneden ma'da bir hal ile alemde teayyüş muhal olur.ıı (63 A).

· . Eserin yarısından sonra mevzu değişmekte, aile· ve kadın - erkek arasındaki mesel,e]er üzerinde riıütalalar serd olunmaktadır .. (66 A -75 A). Va:rak 75 i müteakip hükümdarlada dindarlar arasında karşı­hKh konuşmalar var~ır. 77 A dan itibcırem. eserU:ı. sçınuna l_{adar Pey-

Page 18: SAYI : 1-2 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00058/1948_1-2/1948-1-2_KAPLANM.pdf5 ruz. Tanzir-i Telemak'in diyalog tarzında yazılmasında, yukarıda bahsetmiş ol'duğumuz Muhaverat-ı

fl9

gamber İbrahim'in Urfada, Nemrud aleyhine söylediği uzun nutu:k devam etmektedir. Burada Nemrud müsb~bit hükümdarı; Peygan!ber ·İbrahim ise dindar ihtilalcıyi temsil etmektedir; Eser sahibi gibi İb-rahim de halkıkıyama davet eder: . . .• . i

«Haydi!. wnumen, milletce seyfierinizi kuşanıp başınia ce'İıi olun! Hatta haH\s olasınız .. Ba'de bi-hudiid-va'd-i ganimet-i müebbede'bli­·lasınız ... 'Ayal ve eviadı halleri üzere himayeyi Halika havale edip bırakınız. Anlara bir şeyolmaz.ıı (113 B) der. · ..

İhtiva ettiği ihtilalci fikirler dolayısiyle tab· olu:iımadığıriı tahmin ettiğimiz, belki de müellifinin bililtizam kendt adını dahi zikretmedi­ği Tanzir-i Telemak vermiş olduğumuz parçalardan da anlaş·,.; dığı ü~e­re Tanzimat Devrinin iç yüzünü aydınlatması bakımından mühim· bir vesıkadır. Burada o devre ait eser~erde ras,tlanan düşünüş tarzların­dan ayrı bir zihniyetle karşılaşıyoruz. Basit olarak Tanzimat Devri muharrirleri iki kategoriye ayrılır ve bunlar birbirlerine zıd olarak gösterilir. Bunlardan birincisi, tamamen eskide kalan, içtimat hayat­la alakası olmayan, Ahiret iş'erine kendini vermiş, yahut da divan edebiyatını körü körüne taklid ederek bir şeyler yaptığını zanneden tip ki Nam~k Kemal'e Recaizade Ekrem'e, Abdülhak Hamid'e muarız olan meşhur Hacı İbrahim Efendi ve Encümen-i Şuara'ya dahil bir çok şahsiyet bu kategoriye girerler. Ölmüş maziyi temsil eden bu tipin karşısında ilhamını Avrupai eserlerden alan siyasi ve içtimai hareketlere karışan grup vardır: Namık Kemal ve arkadaşları bu Avrupai ilhamlı actif grupu temsil ederler. Tanzir-i Telemak müelli­fini, bu kategorilerden birine ithal etmeğe imkan yoktur. O ilhamını eski ruh dünyamızın kaynağı olan dinden alıyor, fakat katılaşmış. bir zihniyet içinde kapalı kalmıyor, beşeri, içtimai ve siyasi meseleler üzerinde düşünüyor; ka "bini kuvvetli bir isyan hamlesi dolduruyor. İçtimai ve siyasi telakkileri bakımından o, ilhamlarını · garbden alan Genç Osmanlılada beraberdir. Hatta cumhuriyet fikrine 'kadar git­mE:-si ile onlardan daha cesur ve Üeridir. Fakat onun kuvvet aldığı kaynak garbde değil şarkdadır ve o esas itibariyle garbı taklidin aley­hindedir. İmparatorluğun çöküşünü ve kalkınması~ı tamamiyle ah­laki zaviyeden görüyor. Eserinin umumi şekli ye üsliibu bakımından da o yukarıda bahsettiğimiz eski tipten ziyade yeni tipe benzer. Tan-· zir-i Telemak'da l)jz, dinin yeni bir şekilde tefsir edilişine şahit olu­yoruz. Müellifimjz}n asla kaderiyeci olmayışı, insan iradesinidininen büyük tezahürü olarak gÇ)rüşü dikkate şayandır. Eser baştan başa insanın tabiate, nefsine ve içtimai fenalıklara karşı mücadele ve is­yan etmesi tezini müdafaa edi;Yor ki bu~ün Garbde ve ]?izd~ dini bl,.l

Page 19: SAYI : 1-2 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00058/1948_1-2/1948-1-2_KAPLANM.pdf5 ruz. Tanzir-i Telemak'in diyalog tarzında yazılmasında, yukarıda bahsetmiş ol'duğumuz Muhaverat-ı

·20 . .

şekilde an.lıyanlar az değildir. Fran.sada tesiri çok geniş olan, mem-leketiıı:ıizde dahi taraftariarı bulunan Action felsefesi müessisi Mau­ri&.e Blondel dini tıpkı bi~im müellifimiz .gibi tabii ve hayvani ku_vvet­lere karşı bir isyan telak;ki eder. Tanzimattan sonra yetişen en büyük dini şairimiz Mehmet 1\kif de dini, ~iyasi ve içtimai. bir hareket nokta­

. sı yapar. Tanzimat devrinde dini bu tarzda anlayan en kuvV'etli mü­

. elİif Ali Suavidir. Bir gün Türk edebiyatında din duygusunun teza­hür şekilleri üzerinde bir araştırma yapılacak olursa Tanzir-i Telemak müellifine mühim bir yer ayırmak· lazım geleceğine kaniiz.