İstanbul’un kadÎm spor alanlari -...

6
EKİM 2012 144 İSTANBUL’UN KADÎM SPOR ALANLARI Abdulkerim YATĞIN* Okmeydanı menzil atışlarının yapıldığı ve rekortmen atıcılar adına taşların dikildiği bir bölgedir. Bazı batılı seyyahlar o kadar çok menzil taşının olduğundan bahseder ki, taş ve mermerlerden yapılmış sütunlarla süslü bir ormana benzetmişlerdir. * Maslak Camii İmam-Hatibi, Şişli. Franz Teaschner'den Okmeydanı Tasviri

Upload: others

Post on 21-Aug-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: İSTANBUL’UN KADÎM SPOR ALANLARI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03292/2012/2012_17/2012_17_YATGINA.pdf · Okmeydanı menzil atışlarının yapıldığı ve rekortmen atıcılar

EKİM 2012

144

İSTANBUL’UN KADÎM SPOR ALANLARI

Abdulkerim YATĞIN*

Okmeydanı menzil atışlarının yapıldığı ve rekortmen atıcılar adına taşların dikildiği bir bölgedir. Bazı batılı seyyahlar o kadar çok menzil taşının olduğundan bahseder ki,

taş ve mermerlerden yapılmış sütunlarla süslü bir ormana benzetmişlerdir.

* Maslak Camii İmam-Hatibi, Şişli.

Franz Teaschner'den Okmeydanı Tasviri

Page 2: İSTANBUL’UN KADÎM SPOR ALANLARI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03292/2012/2012_17/2012_17_YATGINA.pdf · Okmeydanı menzil atışlarının yapıldığı ve rekortmen atıcılar

EKİM 2012

145

İstanbul, bugün dünyanın en büyük şehirlerinden biri. Binalar arasına sıkıştırılmış bir hayat yaşıyoruz. İnsan-lar nefes almak için küçük alanlar, parklar yeşillikler arı-yor. Spor tesislerimizin çoğu şehrin ortasına sıkışmış bir elin parmakları kadar. Oysa geçmişe doğru bakıldığında İstanbul’da pek çok sporun yapıldığı ferah mekânları gör-mek mümkün. Bugün bu mekânların çoğu kaybolmuş, unutulmuş, apartmanların istilasına uğramış ya da amacı dışında kullanılır bir halde. İstanbul’un bu kaybolmaya yüz tutan, kadim spor geleneğimize ev sahipliği yapan mekânlarını ihya etmek, öncelikle buraları bilmek ve ta-nımakla mümkün olacaktır.

Gülhane Topkapı Sarayı’nın Marmara yönündeki dış bahçele-

ri arasında bulunan ve “Gülhane Meydanı” adıyla anılan düzlük; Osmanlı döneminin en önemli spor meydanı özelliğini taşımaktadır. Burada özellikle saray görevlileri tarafından cirit, tomak, atıcılık, kabak, gürz, mızrak, lâbut, gibi çeşitli spor gösterileri düzenlenmiştir. Meydana, Cirit Meydanı, bir direk üzerine konan kabağa atış talimi ya-pıldığı için Kabak Meydanı (16. yy. sonlarına kadar) veya Cündî Meydanı da denilmiştir. Bu alanın yakınında Bizans döneminde de Büyük Saray müştemilatı içinde bir tür çevgân (polo: At üstünde oynanan eski bir Türk sporu) oynanan Tsikanisterion (Çevgân Meydanı) adlı bir spor meydanının bulunması da dikkat çekicidir.

II. Mahmut döneminde padişahların bu meydandaki spor gösterilerini seyretmesi için bir kasır inşa edilmiştir. Topkapı Sarayı kompleksine dâhil olan, ancak günümüze intikal etmemiş kasır önünde hem cirit müsabakaları ya-pılmış hem de cündîlik (binicilik) eğitimi verilmiştir. Gül-hane meydanında padişahın isteği ile bayram günlerinde çeşitli oyunlar tertip edilirdi. Gülhane günü adı verilen bayramın ikinci günü, mutâd-ı kadîm gereğince ende-run ağaları ile harem ağalarının oynadığı cirit oyunları ile başlardı. Cirit oyunu bittikten ve cündîler sadrazamdan bahşişlerini alarak meydandan ayrıldıktan sonra ayılar boğuşturulur, pehlivanlar güreşir, cambazlar hünerlerini gösterirlerdi. Gülhane’nin, daha çok saraya yakın kimse-lerin yer aldığı spor müsabakalarının yapıldığı, zaman za-man padişahların da bizzat iştirak ettiği, bir nevi elit bir spor alanı olduğu söylenebilir.

1605 yılında Sultan I. Ahmet, Enderunlu ağaların

önünde topuzunu alarak birkaç hareket göstermiş, daha sonra atı ile alanın ortasındaki nişan yerine gelince atışını yapmış, yapılan atış mesafesi ölçüldüğünde bunun bir re-kor olduğu görülerek hemen bir nişantaşı dikilmiştir. Böy-lece gürz ile yapılan sporlarda adına taş dikilen tek padi-şah olmuştur. Yine Gülhane’de III. Selim ve II. Mahmut’a ait birer nişantaşı bulunmakta olup, Sultan II. Mahmut, 454 adım olan III. Selim’in nişan menzilini 20 adım daha ileriye taşımıştır. Gülhane’de Sultan II. Mahmut’un işti-rakiyle oynanan oyunlardan biri de mızrak oyunudur. Gülhane’de ayrıca lâbut (cirite benzeyen ama daha ağır -15 kg.- kalın ve kısa bir savaş aleti) atışları da yapılmıştır.

Topkapı SarayıTopkapı sarayının bahçesinde de zaman zaman

sportif faaliyetler icra edilmiştir. Sultan IV. Murat 1636 yı-lında 86,5 metrelik lâbud atışı ile adına saray bahçesinde bir taş diktirmiştir. Yine Sultan Murat 1637 yılında saray bahçesinde hışt (ince, kalın, ucu sivri mızrak) atmak is-temiş, demirden olan arz kapısına yaptığı atışlardan üçü kapıyı delerek diğer tarafına geçmiştir. Gümüş bir levha üzerine şiirle tarih düşüldükten sonra gümüş kapı olarak anılmaya başlanmıştır. Bugünkü Arkeoloji Müzesi’nin bu-lunduğu yerde var olan ve Ağa Bahçesi adıyla anılan alan da saray içindeki önemli spor müsabakalarına ev sahipliği yapmıştır.

Yalı KöşküBugün Sepetçiler Kasrı’nın bulunduğu yerin Haliç

tarafında kıyıya yakın olarak bulunan Yalı Köşkü bahçe-si de önemli spor alanlarından biri olarak kullanılmıştır. Kaynaklar, burada özellikle saray ahalisinin izlemesi için güreş ve benzeri sporların yapıldığını ifade etmektedir. Bayramın birinci günü öğle namazından sonra padişahın huzurunda yapılan bu müsabakalar bir gelenek halinde devam etmiştir.

Eski Saray ve Spor AlanlarıTopkapı Sarayı’ndan önce kullanılan Eski Saray’ın sı-

nırları Beyazıt’tan Süleymaniye Camisi’ni de içine alacak şekilde, Küçük Pazar seddine kadar uzanan geniş bir ala-nı kapsamakta idi. Burada birkaç spor alanı bulunmakla birlikte en önemlisi bugün Beyazıt Camii ve meydanının bulunduğu yerdeydi. Dini bayramların üçüncü günü

Page 3: İSTANBUL’UN KADÎM SPOR ALANLARI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03292/2012/2012_17/2012_17_YATGINA.pdf · Okmeydanı menzil atışlarının yapıldığı ve rekortmen atıcılar

EKİM 2012

146

padişahların Eski Saray’a gitmesi ve orada sultanlar ile bayramlaştıktan sonra alana bakan köşkte oturarak, sad-razam cündîlerinin oynadığı atlı cirit oyunlarını, güreş müsabakalarını ve diğer gösterileri seyretmesi âdet-i kadîmedendi. III. Selim’in Eski Saray’a gelip burada izle-diği spor müsabakaları ile alakalı; “Burada mutâd-ı kadîm gereğince çeşitli oyunlar ve cambazlar, parendebazlar be-cerilerini göstermeye başladılar. Bu oyuncular birer türlü bahaneler ile yerlerine gönderildikten sonra pehlivanlara il-tifat edildi ve daha sonra cirit ve mızrak oynatıldı” denmek-tedir. Ayrıca bu müsabakaları padişahın izni ile halkın da izleme imkânı bulduğu aktarılmaktadır.

Dolmabahçe Dolmabahçe Sarayı’nın yeri doldurulduktan sonra

bakımlı bir bahçeye dönüştürülmüş, Sultan II. (Genç) Os-man burada zaman zaman cirit müsabakaları düzenlemiş ve bu müsabakalara bizzat iştirak etmiştir. I. Mahmut za-manında şeyhülislâm buradaki spor müsabakalarını izle-

miş, sadrazama bağlı cündîler binicilik marifetlerini ser-gilemişlerdir. Gülhane’de bir adet haline gelen bayramın ikinci günü spor ve eğlence faaliyetleri, padişah Beşiktaş Sarayı’nda (Dolmabahçe Sarayı civarı) olduğu zamanlar Dolmabahçe Meydanı’nda yapılmıştır. Abdülmecid tara-fından buraya yaptırılan saray ve müştemilatı nedeni ile Dolmabahçe’deki faaliyet alanı daralarak spor faaliyetleri için yetersiz kalmıştır. 1950 yılında ise has ahırların oldu-ğu bölgeye İnönü Stadyumu yapılmıştır.

Çinili KöşkÇinili Köşk Dolmabahçe ile Beşiktaş arasında bir

mekânda yer almakta idi. Cirit Meydanı olarak bilinen bir meydana da sahip Çinili Köşk’te başta cirit olmak üzere çeşitli spor faaliyetleri icra edilmiştir. Bu alanda lâbud atma yarışmaları düzenlenmiş, zaman zaman saray erkânı çektikleri ipi aşan atıcılara ödüller vaad ederek onları teş-vik etmişlerdir.

Yıldız SarayıOsmanlı’da her sarayın bahçesi aynı zamanda bir

spor alanıdır. Yıldız Sarayı da bunlardan biridir. Bura-da uzun zaman çeşitli sporlar yapılmış olmakla beraber Tasvir-i Efkâr gazetesinin verdiği 6-8 Ağustos 1909 tarihli spor müsabakalarının programı bir fikir vermesi açısın-dan önemlidir:

“6 Ağustos Cuma: Güreş; Has ahırlar önündeki alanda, öğleden önce 18 yaş altı, öğleden sonra büyükler. İsveç Usu-lü Jimnastik; Beyoğlu Siligos Ermeni Rum Okulunun Jimnas-tikçileri tarafından. Tüfek Atışları; Sultan Abdulaziz’in atış poligonunda, sadece subaylar. Jimnastik ve Kuvvet göste-risi; Çadır Köşkünün önündeki büyük havuzun içinde bulu-nan adada, spor öğretmeni Önyüzbaşı Rıza Bey tarafından. 7 Ağustos Cumartesi: Güreş; Has ahırlar önünde orta ve baş-pehlivanlar. Jimnastik; Merasim köşkü önünde. Tüfenk atışı; Aynı poligonda, yalnız subaylar. 8 Ağustos 1909: Güreş; Baş güreşlerin finali.” Yapılan bu spor faaliyetlerine girişin pa-ralı olduğu bildirilmiştir.

Kavak Sarayı MeydanıKavak Sarayı, Selimiye Kışlası’nın denizle birleştiği

yer ile Harem iskelesi arasında bulunuyordu. Saray bahçe-sinin bir bölümü spor faaliyetlerinde kullanılmıştır. Binici-liği ve ciridi çok seven II. Osman’ın burada cirit oynadığı

Page 4: İSTANBUL’UN KADÎM SPOR ALANLARI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03292/2012/2012_17/2012_17_YATGINA.pdf · Okmeydanı menzil atışlarının yapıldığı ve rekortmen atıcılar

EKİM 2012

147

kaynaklarda yer almaktadır. Alanın yanına padişahların oynanan oyunları izleyebilmesi için bir köşk yaptırılmıştır.

Sultaniye (Hançerli) Köşkü Kanuni Sultan Süleyman Beykoz ile Çubuklu ara-

sında bir koyu doldurup, buraya bir av köşkü inşa et-tirmiştir. Sonraki yıllarda burası avcılık başta olmak üzere çeşitli sportif faaliyetler amacıyla kullanılmıştır. Sultan III. Selim burayı atış talimi yapmak amacı ile kullanmış ve adına nişan taşı dikilmiştir.

Davutpaşa SarayıDavutpaşa semtinde bulunan saray, II. Beya-

zıt döneminde Sadrazam Davut Paşa tarafından 1498 senesinde yaptırılmıştır. Osmanlı ordusu batı seferine çıkarken padişah sefere iştirak etmeye-cekse askerleri bu saraydan uğurlardı. Bu saray ve çevresi aynı zamanda spor faaliyetleri içinde kul-lanılmıştır. Sarayın bahçesi Osmanlı’da en yaygın sporlardan biri olan ciridin oynandığı önemli yer-lerden biridir.

At meydanıAt Meydanı, İstanbul’da Sultanahmet Camii

önündeki alana Osmanlıların vermiş olduğu ad-dır. Roma ve Bizans dönemlerinde hipodromun yer aldığı bu alana 19. yüzyıldan sonra Sultanah-met Meydanı denmeye başlanmıştır. At meydanı, 196’da Roma İmparatoru Septimus Severus tarafın-dan kurulmuş, İmparator Constantinus döneminde (306-337) hipodrom olarak kullanılmaya başlan-mıştır. Osmanlı Devleti hipodromun özelliğini boz-mamış, Bizans’tan kalan bu yapıyı kendi gelenekle-rine uyarlayarak meydanın önemini korumasını ve günümüze kadar gelmesini sağlamıştır. Osmanlı döneminde bu meydanda çeşitli yarışlar, atlı spor-lar, eğlenceler, panayırlar düzenlenmiştir.

Göksu Deresi Mesire Alanı Göksu Deresi civarında Göksu

Kasrı’nın da bulunduğu alan padi-şahlar tarafından başta tüfek atı-cılığı olmak üzere çeşitli spor faaliyetleri amacıyla kullanıl-mıştır. Sultan III. Selim’in bu-

rada yaptığı bir atış sonunda nişan taşı dikilmiştir. Sultan II. Mahmut da burada atış talimi yapıp 950 metrelik atışı ile nişantaşı dikmiştir.

Tokat Bahçesi Tokat Bahçesi, Beykoz Çayırı’nın (1 km.) kuzeyinde

Yuşa Tepesi eteğinde bulunan bir dere içerisine inşa edil-miş bir bahçedir. Fatih Sultan Mehmet burada avlanır-ken Tokat Kalesi’nin fethedildiği haberini alınca, buraya etrafı çitlerle çevrili bir bahçe yapılmasını ve adının da

Tokat Bahçesi olmasını ferman buyurmuştur. Burada padişahların avlanmalarının yanında cirit başta ol-mak üzere çeşitli oyunlar oynadıkları ve ok talimleri yaptıkları belirtilmektedir. Kaynaklar ayrıca Sultan

IV. Mehmet’in attığı taşın nişanesi olarak iki taşın diki-li olduğunu da belirtir.

Kâğıthane/Sâdâbâd Mesire AlanıBizans döneminde halkın yaz aylarında uğrak

yerlerinden biri olan Kâğıthane’nin ünlü mesire alanı Sâdâbâd, Osmanlı döneminde de bu özelliğini ko-rumuş, çayırlık alanlar düzenlenerek en önemli spor alanlarından biri haline getirilmiştir. Bir savaş prova-sının oyuna dönüşmüş hali olan ciridin İstanbul’da ilk oynandığı mekân, Kâğıthane çayırlıkları olmuş ve bir kısmı Cirit Meydanı diye adlandırılmıştır. Nevruz, Hıdırellez ve özellikle Cuma günleri namazdan son-ra atlarla Kâğıthane’ye gelen halk, cirit, at yarışları, nişancılık, mızrak, kabağa ok atma gibi eğlenceleri bir adet haline getirmiştir. Seyyahlar Sâdâbâd’da yapılan eğlenceleri ayrıntılı bir şekilde anlatırken top ve humbara atışları, güreşler, cambazlar ve cündîlerden de bahsederler. Buralarda padişahlar ve sadrazamlar gibi devletin ileri gelenleri önünde ve himayesinde oyuncular hünerlerini sergilemişler, yabancı sefirlerin de iştirak ettiği müsabakalarda bol bahşişler (bin altın gibi) dağıtılmıştır.

Kaynaklar burada yapılan müsabakalara iştira-kin yüksek oranda olduğunu kaydetmek-

tedir. Mesela, burada yapılan atıcılık müsabakalarına 400 ilâ 1500 arasın-

da tüfekli atıcının (tüfenkendâz) testilere nişan alıp atış yaptığı

ve vuranlara birer altın hediye edildiği belirtilmektedir.

Nişan Taşı II. Mahmut, Teşvikiye

Page 5: İSTANBUL’UN KADÎM SPOR ALANLARI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03292/2012/2012_17/2012_17_YATGINA.pdf · Okmeydanı menzil atışlarının yapıldığı ve rekortmen atıcılar

EKİM 2012

148

OkmeydanıOsmanlıda en önemli sporlardan biri olan okçuluğu

geliştirmek için İstanbul’un pek çok yerine ok atış alan-ları kurulmuşsa da her ok atılan yer ok meydanı olarak kabul edilmemiştir. Ok atılan yerin ok meydanı sayılabil-mesi için etrafının sınırlarla çevrili olması, bir yöneticisi-nin bulunuyor olması gerekirdi. İstanbul’un kuşatması sırasında Fatih’in çadırını kurduğu alan daha sonraları önemli bir spor alanına dönüştürülmüştür. En önemli ok meydanı aşevi, kütüphane, müze ve antrenman salonları muhtevasıyla bugün de aynı adı taşıyan okçular ve atıcı-lar tekkesinin (tekye-i rumût) bulunduğu Okmeydanı’dır. Davutpaşa, Veliefendi Çayırı, Yenibahçe, Kâğıthane diğer önemli okçuluk meydanlarıdır. Okmeydanı’nın sınırları; doğuda Kasımpaşa deresi, kuzeyde Kâğıthane deresi, batıda Haliç, güneyde Haliç ve Kâğıthane deresi ile çev-rili geniş bir sırtın üzeridir. Bu alan, Fatih Sultan Mehmet tarafından atıcılara tahsis edilmiştir. Vakıf kayıtlarına göre alan 6630 dönüm genişliğe sahiptir. II. Beyazıt bölgeye tekke binası, musalla ve puta atış yeri yaptırmış, tekkeye bir şeyh ve yeteri kadar hizmetli tayin etmiştir. Böylelikle Okmeydanı tam teşekküllü bir spor kompleksi haline gelmiştir.

Okmeydanı’nda padişahlar da ok talimi ve atışları yapmışlardır. Özellikle Sultan II. Mahmut, hemen hemen her hafta bu meydana gelip ok atışları yapmıştır. Okmeydanı menzil atışlarının yapıl-dığı ve rekortmen atıcılar adına taş-ların dikildiği bir bölgedir. Bazı batılı seyyahlar o kadar çok menzil taşının olduğundan bahseder ki, taş ve mer-merlerden yapılmış sütunlarla süslü bir ormana benzetmişlerdir.

Fatih tarafından münhasıran okçuluk sporuna tahsis edilerek vak-fedilmiş olan Okmeydanı arazisi, İs-tanbul genelinde 1950’li yıllarda baş-layan gecekondulaşmada en çok istila edilen yerlerin başında gelir. 1964-65 yıllarında iyice hızlanan bu süreçte, Okmeydanı’ndaki -tarihsel önemi ya-nında sanat değeri de taşıyan- menzil taşlarının pek çoğu kadir kıymet bil-meyen hoyrat insanların elleriyle peş

peşe tahrip edilmiş, kimileri parçalanıp temel taşı olarak kullanılmış, kimileri toprağa gömülmüştür. 1980 sonrası artan yapılaşmayla bir zamanlar 300’e yaklaşan taş sayısı -azala azala- bugün 25 dolayına inmiştir. Günümüze ula-şabilmiş taşlar da, gecekonduların yerine dikilen kaçak apartmanların arka bahçelerinde, duvar diplerinde veya kömürlüklerin içinde kalarak her an yok edilme tehlike-siyle varlığını korumaya çalışmaktadır.

IhlamurSeyyid Mehmet Ağa Silahdâr-ı Şehriyârî olunca Sul-

tan I. Abdülhamid’in daha çok sevgi ve güvenini kazan-mak için padişahın Beşiktaş Sahil Sarayı’na göç ettiği bir yaz günü, tüfek atıcıları ile beraber Ihlamur altına gelerek burada bir spor alanı oluşturmaya karar vermiştir. Burası ayakaltı olmadığı, hem tenha hem de iki tarafı yamaç ol-duğu için nişantaşı koyup atış yapmaya oldukça elverişli bir alandır. Yıldız Kasrı tarafına bir havuz ve bir namazgâh yaptırmış, Gürcü Hüseyin Ağa da bir mermer ayak taşı koyup ilk atışı yaparak menzil açmıştır. Sonraki yıllarda

Ihlamur, en önemli atış talim alanlarından biri haline gelmiştir. Başta devlet ricali olmak üzere pek çok

rekortmen nişancı burada atış yapmış ve adına nişantaşı diktirmiştir.

Sultan III. Selim 1791 tarihinde Ihlamur’a gelip atış yapmış, ilk

gün 4. atışında 617 metreden testiyi vururken bunu yetersiz

bulmuş, ertesi gün 3. atışında 831 metredeki testiyi vurmayı başarmıştır. Bunun üzerine bura-ya mermer bir anıt dikilmiştir. Bu anıt bu gün Teşvikiye Camii bah-çesinde olup civar mahalle kurul-duktan sonra buraya taşınmış-tır. Sultan II. Mahmut Sultan III. Selim’in atış yaptığı yerlerde atış yapmış ve onu geçmeye çalış-mıştır. Yine Sultan II. Mahmut’un Yıldız Sarayı tarafında bugün Ih-lamur Camii’ne yakın bir yerde iki adet nişantaşı bulunmaktadır.

1778 yılında, o zamana ka-dar silah talimi için belli bir yeri olmayan yeniçeriler, Enderun ve

Nişan Taşı III. Selim, Ihlamur

Page 6: İSTANBUL’UN KADÎM SPOR ALANLARI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03292/2012/2012_17/2012_17_YATGINA.pdf · Okmeydanı menzil atışlarının yapıldığı ve rekortmen atıcılar

EKİM 2012

149

Bîrun’daki tüfenkendâzlar (tüfengî ağalar) başta olmak üzere Ihlamur’u talim alanı olarak kullanmışlardır. III. Selim’in talimatı ile burası bir atış poligonu haline geti-rilmiştir. Ok ve tüfek atışı yarışları düzenlenmiştir.

Veliefendi Mesire AlanıIII. Mustafa bir iftira üzerine sürgün ettiği

Şeyhülislâm Veliyüddin Efendi’ye iâde-i itibar ettikten sonra Çırpıcı Çayırı’nın sahile yakın kısmını Şeyhülislam’a özür mahiyetinde bağışlamıştır. Veliyüddin Efendi de bu arsayı mesire alanı olarak vakfetmiş, burada çeşmeler yaptırmış, çevresini bakıma almış, ölümünden sonra da giderlerinin karşılanması için dükkânlar, evler vak-fetmiştir. Mesire alanı olarak kullanılagelen Veliefen-di Çayırlığı’nda 1912 yılında İstanbul İslâh-ı Nesl-i Fürs Cemiyeti ilk kez at yarışları düzenlemiş ancak bu ilk ya-rışlar uzun süreli olmamıştır. Balkan savaşları nedeni ile ara verilen yarışlar Ekim 1913’ten sonra devam etmiştir. 1950 yılında da Tarım Bakanlığı tarafından arazi Türkiye Jokey Kulübü'ne kiralanmış olup şu an at bakım alanları, Jokey Kulübü idari binası ve pistiyle Veliefendi Hipod-romu olarak kullanılmaktadır. Alan Osmanlı döneminde sadece mesire yeri olarak değil çeşitli sporların yapıldığı önemli bir alan olarak da kullanılmıştır.

Papazın Çayırıİstanbul’da ilk olarak futbol 19. yy.’ın sonunda Ga-

latasaray Lisesi spor öğretmeni Faik Beyin öğrencileri ve Kadıköy’deki Rum ve İngilizler tarafından oynanma-ya başlanmıştır. Ancak ilk dönemde sadece Kadıköy’de bu oyun devamlı olabilmiş, Papaz’ın Çayırı olarak bi-linen Kuşdili Çayırı veya sonraki adıyla Union Club Sahası, İstanbul'un Kadıköy ilçesinde yer alan ve futbol maçlarının oynandığı en eski saha olmuştur. Sahanın olduğu bölgede, günümüzde Şükrü Saraçoğlu Stadyumu yer almaktadır. Pa-pazın Çayırı olarak adlandırılan alanda ilk olarak 1900’lerin ba-şında, İstanbul'da yaşayan İngiliz ve Rumlar futbol oynamaya başlamıştır. 1908’de Sultan II. Abdülhamid’in doktoru Cemil Topuzlu’nun önerisiyle kurulan Union Club, maçlarını oyna-mak amacıyla alanı, yıllık 30 altın karşılığında kiralamış, bu yüzden bu tarihten sonra Union Club Sahası olarak da anılma-ya başlamış ve İstanbul'daki ilk modern futbol sahası olarak tarihe geçmiştir. İstanbul Futbol Ligi’nin 1909-10 sezonundaki tüm maçlara ev sahipliği yapan saha, 17 Ocak 1909’da oyna-nan ilk Galatasaray-Fenerbahçe derbisine de sahne olmuştur.

Taksim StadıBugünkü Taksim Parkı’nın yerinde 1921-1939 ara-

sında var olan, Taksim Kışlası'nın avlusunda yapılan stada Taksim Stadı adı verilmiştir. Alan Osmanlı dö-neminde uzun yıllar I. Topçu Alayı'nın elinde kalmış, İstanbul'un işgali sırasında önce Senegalli askerler bu-rada kalırken, daha sonra burası Rus göçmenlerinin at yarışları düzenlediği bir mekân olmuştur. Futbola karşı artan ilgi ve bu kışlanın karşısındaki Talimhane alanın-da yapılan maçların topladığı büyük kalabalık, o sıra-larda bir spor dergisi yayımlamakta olan Çelebizâde Said Tevfik Bey’i Taksim Kışlası'nın avlusunu bir stad-yum haline getirmeye teşvik etmiştir. 1921'de sekiz bin kapasite ile açılan stat, bazı Türk kulüp idarecilerinin uyguladığı boykot yüzünden bir süreliğine el değiştir-miştir. 26 Ekim 1923'te Türk Milli Futbol Takımı ilk ma-çını bu stadyumda Romanya'ya karşı oynamıştır. 1923-1936 arasında Türkiye Milli Futbol Takımı'nın 9 maçına ev sahipliği yapan statta zamanla futbolun dışında güreş, atletizm ve bisiklet yarışları da düzenlenmiştir. 1939'da dönemin İstanbul Valisi Lütfi Kırdar tarafından başlatılan Taksim Meydanı'nın düzenlenmesi çalışma-sında bu kışla ve stat yıkılarak yerine Taksim Parkı dü-zenlenmiştir.

SonuçOsmanlıdan günümüze gelen kadim spor alan-

ları elbette sadece bunlar değildir. Osmanlıda çok çe-şitli mekânlar spor faaliyetleri için kullanılmış olmak-la beraber kayda geçen alanlar genel itibari ile saray ahalisi tarafından kullanılmış, saray ve köşklere yakın alanlardır. Şu da var ki pek çok Osmanlı padişahı bizzat bu spor müsabakalarına iştirak etmiş ve rekor sayıla-bilecek önemli dereceler yapmışlardır. Spor faaliyetleri özellikle bayram ve özel günlerde halkın da katılımı ile şenlik havası içersinde icra edilmiştir.

K A Y N A K L A R

Atıf KAHRAMAN, Osmanlı Devletinde Spor, Kültür Bakanlığı Yayanları, Ankara 1995.Atıf KAHRAMAN, Cumhuriyete kadar Türk Güreşi I-II, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1989.Doğan KUBAN, Ahşap Saraylar Kaybolan Kent Hayalleri, Yapı Endüstri Merkezi, İstanbul 2001.Doğan YILDIZ, Çağlarboyu Türkler’de Spor, Telebasım Yayıncılık, İstanbul 2002. Hasan Basri ÖNGEL, Türk Kültür Tarihinde Spor, Kültür Bakanlığı, Ankara 2001Halim Baki KUNTER, Eski Türk Sporları Üzerine Araştırmalar, Cumhuriyet Matbaası, Ankara 1938.İsmail Fazıl AYANOĞLU, Okmeydanı ve Okçuluk Tarihi, Vakıfl ar Genel Müdürlüğü, y.y., t.y.M. Şinasi ACAR, İstanbul’un Son Nişan Taşları, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul 2006.Sedat Hakkı ELDEM, Köşkler ve Kasırlar, İstanbul 1988.(http://tr.wikipedia.org/wiki/Papazın_Çayırı)