to ::ı uskudarsempozyumu 00 •• {/) (!) :j ..,...

13
ULUSLARARASI 00 •• USKUDARSEMPOZYUMU VII 2-4 2012 1352'den bugüne ClLT I EDiTÖR Süleyman Faruk GÖNCÜOGLU OSKODAR BELEDiYESi _. w N 0.. , ro ' o- , c: tO c:: (!) {/) (!) :J .., - 5

Upload: others

Post on 13-Oct-2020

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: tO ::ı USKUDARSEMPOZYUMU 00 •• {/) (!) :J .., VIIisamveri.org/pdfdrg/D252192/2014/2014_DEMIRARSLAND.pdf · 2017. 5. 26. · 1352’denbugüneehir 645 efsanenin kapladığı alan

ULUSLARARASI 00 ••

USKUDARSEMPOZYUMU VII

2-4 Kasım 2012

1352'den bugüne şehir

• ClLT I

EDiTÖR

Süleyman Faruk GÖNCÜOGLU

OSKODAR BELEDiYESi

_. w uı N 0..

, ro ::ı

' o­, c: tO c:: ::ı (!)

{/) (!)

:J ..,

-5

Page 2: tO ::ı USKUDARSEMPOZYUMU 00 •• {/) (!) :J .., VIIisamveri.org/pdfdrg/D252192/2014/2014_DEMIRARSLAND.pdf · 2017. 5. 26. · 1352’denbugüneehir 645 efsanenin kapladığı alan

4

ULUSLARARASI , ÜSKÜİ>AR SEMPOZYUMU Vll

Yayın Kurulu Prof. Dr. İdris BOSTAN Prof. Dr. Ahmet Emre BiLGİLİ Prof. Dr. Abdulllah UÇMAN Prof. Dr. Ahmet YÖRÜK Prof . Dr. Hamza GÜNDOGDU Prof. Dr. Orhan OKAY Doç. Dr. Ahmet ŞiMŞEK Doç. Dr. Mehmet BAYARTAN Yrd. Doç. Dr. Yahya BAŞKAN

Editör Süleyman Faruk GÖNCÜOGLU

Tasarım/Uygulama .. · Prfabrik Uetişim Sanatl8n, . . . ·· Erhan YALUR - . -- . .

Baskı ve·Cilt Altan Basım Tic. Ltd. Şti. ·- ·-. . .

İstanbul2014 . ISBN 978-605-84934~ 1-4

Telif haklan Üsküdar Belediyesine aittir, tamamı veya bir kısmı izinsiz basılamaz, çoğaltılamaz, kaynak gösterilmeden iktihas edilemez.

ÜSKÜDAR BELEDİYESİ KÜLTÜR VE SOSYAL iŞLER MÜDÜRLÜGÜ .. . Mimar Sinan Mahallesi, Hakimiyet-i Milliye Caddesi, No:35 Usküdar 1 ISTANBUL Tel: 0216 531 30 0012376- Faks: 0216~531 32 89 www.uskudar.bel.tr - www.uskudarsempozyumu.org

Page 3: tO ::ı USKUDARSEMPOZYUMU 00 •• {/) (!) :J .., VIIisamveri.org/pdfdrg/D252192/2014/2014_DEMIRARSLAND.pdf · 2017. 5. 26. · 1352’denbugüneehir 645 efsanenin kapladığı alan

7. ÜSK

ÜD

AR SEM

PO

ZYUM

U

644

ÜSKÜDAR’DA ORYANTALİST ESİNTİLER

Deniz DEMİRARSLAN

ÖZET

19. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa’da etkili olduğu görülen mimari ve sanat alanların-daki Doğu etkisi aynı dönemde Osmanlı mimarlığını da etkilemiştir. 18. yüzyılın ortala-rından itibaren Barok ve Rokoko üsluplarının mimariye olan etkisi yerini 19. yüzyılda Batılılaşma hareketinin de etkisiyle yeni bir üsluba bırakmıştır. Oryantalizm olarak isim-lendirilen ve Sultan Abdülaziz döneminde etkili olan bu üslup 20. yüzyılın baslarında I. Ulusal Mimarlık akımına dönüşmesi açısından önem taşımaktadır. Sütun başlıkları, kemerler, cephelerdeki niş dizileri, ağ bezemeler, kuleler, soğan biçimli kubbeler gibi belirgin mimari özelliklerin görüldüğü bu üsluba ait eserler İstanbul’da çok sayıda bulun-makta olup; bu üslubun önemli örnekleri ise Üsküdar ilçesi sınırları içinde yer almakta-dır. Beylerbeyi Sarayı’nın genel tasarım özellikleri ile mavi salon, havuzlu salon, deniz köşkleri, ahır köşkü, Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne, Selimiye Kışlası’nın kuleleri, Abdül-mecid Efendi Köşkü ve Kuzguncuk’da ikiz evler oryantalist etkiler taşımaktadır. Oryan-talist üslupta inşa edilen bu yapılar incelendiğinde tasarımda Osmanlı mimarisine özgün çizgilerin yer edindiği ve I. Ulusal Mimarlık akımına öncülük ettiği görülmektedir. Bu çalışmada İstanbul’daki oryantalist üslup esintilerinin yoğun olarak görüldüğü Üsküdar ilçesinde bulunan örnekler üzerinde Oryantalizm’in genel tasarım özellikleri araştırılarak irdelenecek ve özellikle de bu örneklerin iç mekân özellikleri bu üslup açısından irdele-nerek bir künye oluşturulacaktır.

GİRİŞ

Oryantalizm teriminin sözcük anlamı “ Doğu Bilimidir”. Latince kökenli ve “Güneşin Doğuşu” anlamına gelen “Oriens” sözcüğünden türemiş bir terimdir. Oryantalizm temel-de Doğu özellikle de Asya ve Kuzey Afrika uygarlıklarına ilişkin her şeyi kapsamakta olup; genelde İslam dünyası üzerine kurgulanmıştır. Antropoloji, sosyoloji, iktisat, ta-rih, edebiyat, kültür çalışmaları, güzel sanatlar, dekorasyon, mobilya, moda ve mimariyi kapsayan geniş bir alana sahiptir. Gerçekte 13. yüzyılda ortaya çıkmış olmasına rağmen 18. yüzyıldan itibaren bu isimle anılmaya başlanmıştır. Oryantalizm Avrupa ve Batı’nın hayal etmiş olduğu Doğu’yu ifade eden bir kavram olarak zamanla uygulanmış olduğu tüm alanlara yerleşmiştir. Ünlü yazar Hentch’in “Hayali Doğu” nitelendirmesi bu duru-mu kısaca özetlemektedir: “Doğu Batı ikilisinin kökenlerinde, kurmaca ve gerçek sımsıkı birbirine geçmiştir. Ve zamanla hayali olanla gerçek olanın payını ayırmak zorlaştıkça

Page 4: tO ::ı USKUDARSEMPOZYUMU 00 •• {/) (!) :J .., VIIisamveri.org/pdfdrg/D252192/2014/2014_DEMIRARSLAND.pdf · 2017. 5. 26. · 1352’denbugüneehir 645 efsanenin kapladığı alan

1352’den bugüne şehir

645

efsanenin kapladığı alan genişlemiştir. Temsil gücü kolektif belleğe kendini dayatmakta ve gerçek bir ağırlıkla geleceğin üstüne binmektedir. Böylece, derinlemesine tavırların oluşmasına katkıda bulunmakta ve bu nedenle de gerçeğe benzemektedir.”1

İsmail Süphandağı eserinde2 bu konu hakkında şöyle demektedir: “Bu şekliyle oryanta-lizm, Batının Şark’ı/Doğu’yu var ettiği/ürettiği muazzam bir disiplin şeklinde okunmalı-dır.’’ Edward Said’e göre ise Oryantalizm “Avrupa’nın… Doğuyu tanımlama girişimi-dir.”3

Oryantalist ise “İslam Uygarlıkları’nı inceleme konusu yapan kimse” olarak tanınmakta olup; sözcük olarak ilk kez 1779’da İngiltere’de, 1779’da ise Fransa’da kullanılmaya başlanmıştır. 4 Suat Yıldırım da eserinde5 oryantalisti şöyle tanımlamaktadır: “Şu halde oryantalist; şark ile ilgili incelemeler yapan oraya dair herhangi bir konuda uzmanlaş-mış batılı bilim adamı demektir. Avrupa’nın doğusundan itibaren bütün bir Asya ve Afrika âlemini, yakın, orta ve uzak doğuyu; tarihleri, dinleri, coğrafyaları, dilleri, kültürleri ve edebiyatlarıyla inceleme işi olarak son derece geniş bir sahaya yayılır.” Oryantalizmin ortaya çıkışında dini, siyasi, ilmi ve ticari çok sayıda etken bulunmaktadır.

Batı Uygarlıkları için Doğu en ilginç ticari ürünlerin yer aldığı bir pazar, sömürgelerinin yer aldığı bölge, bir cazibe merkezidir. Doğu’nun insanı, kadını, günlük yaşamı, şehir-leri, sarayları, haremi her zaman Batı insanı için bir merak konusu olmuş ve çok sayıda gezgin, yazar ve sanatçı bu konuda araştırmalar yapmak için Doğu’ya bilhassa İstanbul’a gelmişler ve uzun yıllar burada yaşamışlardır. Amerika için Doğu “ Uzak Doğu” yani Çin ve Japonya iken; Avrupa için Doğu İstanbul’dan başlamaktadır. Görülmektedir ki; Doğu ile Batı arasındaki sınırın, nerede başlayıp nerede bittiğinin yanıtı da net değildir. Doğu’nun işaret ettiği “Asya” Asur dilinde “ Doğu Ülkesi” anlamına gelmekte olup; Bü-yük İskender döneminde de Ege’nin Doğu kıyısı için kullanılan bir terimdir.6 Dolayısıyla Ege’nin Doğu’sunda kalan Osmanlı toprakları Oryantalistlerin ilgisini çekmiştir. Meşhur “Orient Express” yani “Şark Treni” seferlerini bu meraklı insanlar için İstanbul’a yap-maya başlamış; Sirkeci Garı da sahip olduğu ilginç mimari üslup ile Batılıların İstan-bul’da karşılaştıkları ilk yapı olmuştur. Ayrıca, Şark Ekspresi çeşitli roman ve filmlere de konu olmuştur. Ünlü İngiliz polisiye roman yazarı Agatha Christie “Şark Ekspresinde Ci-nayet” isimli romanını 1934 yılında yayınlamış ve Batının ilgisini bir kez daha Doğu’ya yönlendirmiştir. İstanbul’a gelen Batılıların İstanbul’da konaklayabilmeleri için Batının konfor koşullarına sahip ilk oteli- Pera Palas- mimar Alexandre Vallaury tasarlamıştır. Bu bina da Sirkeci Garı’ndan sonra yabancıların İstanbul’da karşılaştıkları ikinci önemli yapıydı.

Oryantalizmin Osmanlı Devleti’ndeki etkilerine daha geniş bir açıdan bakacak olursak; Osmanlı’da Tanzimat devri, siyasi, sosyal ve kültürel önemli değişikliklerin yaşandığı dönemdir. Tanzimat Fermanı ile hızlanan Batılılaşma çabaları, 1860’tan sonra gazete, roman ve tiyatro ile birlikte yürütülür. Daha sonra konut yaşamı, konut iç mekânların-da kullanım alışkanlıklarının değişimi ve Batı tarzı eşya ve mobilyaların kullanılmaya başlanması ile devam eder. Batı musikisi, bahçe düzenlemeleri, iç mekânlarda Batı tarzı dekorasyon Batılılığı simgeleyen unsurlar olarak önce sarayda sonra toplumda kabul gör-mektedir. Osmanlı’da oryantalizm çerçevesinde gelip incelemelerde bulunan çok sayı-daki gezgin, sanatçı, ressam ve yazarların Doğu’yu öğrenirken Osmanlı toplumuna Batı unsurlarını kazandırmak şeklinde bir etkileri olmuştur. III.Selim döneminde İstanbul’a gelen mimar ve sanatçı Melling ve daha sonraları Hilair, Allorn, Bartlett, Favray, van Mour, Preziosi, Mango, Aivazovsky, Guillemet , Zonaro gibi ressamların eserleriyle ve yapmış oldukları sanatsal katkılarla Batılılaşma yolunda Osmanlı’ya katkıları büyüktür. Örneğin; Guillemet’in 1874 yılında İstanbul’da özel bir desen ve resim akademisi açmış

Page 5: tO ::ı USKUDARSEMPOZYUMU 00 •• {/) (!) :J .., VIIisamveri.org/pdfdrg/D252192/2014/2014_DEMIRARSLAND.pdf · 2017. 5. 26. · 1352’denbugüneehir 645 efsanenin kapladığı alan

7. ÜSK

ÜD

AR SEM

PO

ZYUM

U

646

olması, Mango gibi bazı ressamların Sanayi-i Nefise Mektebi’nde hocalık yapması Os-manlı’da resim sanatının gelişiminde önemli bir aşama olmuştur. Bu ressamların bazıları eserlerinde Üsküdar’ı konu almıştır. Oryantalist ressamların çalışmaları Türk ressamların da önünü açmıştır. Osman Hamdi Bey, Şeker Ahmet Paşa, Süleyman Seyyid, Halil Paşa, Hoca Ali Rıza başarılarını oryantalist sanatçıların çalışmalarından etkilenen sarayın des-teklerine borçludur.

Oryantalizmin Osmanlı toplumundaki etkileri özellikle mimarlık, iç mekân tasarımı ve kullanımı alanlarında daha da etkili olmuştur. Özellikle değişim öncelikle saraylardan başlamış ve İstanbul’daki konut iç mekânlarına oradan da tüm İmparatorluğa yansımıştır. Bu değişimlerin merkezi Dolmabahçe Sarayı ile Üsküdar sınırları içinde yer alan Beyler-beyi Sarayı’dır. Ayrıca Üsküdar mekân tasarımında oryantalizmin etkilerini taşıyan çok sayıda örnekler barındırması açısından önemli bir yerleşim yeridir. Üsküdar’da Oryanta-list tasarım özelliklerini içeren bu eserleri incelemeye geçmeden önce oryantalist mima-rinin özelliklerine değinmemiz doğru olacaktır.

1.MİMARLIKTA ORYANTALİZM

Avrupa mimarisinde Doğu etkilerinin yer alması 18. yüzyıla uzanmaktadır. İlk önce bah-çe tasarımlarında Türk, Çin, Magrip üslupları kullanılması ile başlanmış, Türk üslubunda bahçe pavyonları yapmak bir moda halini almıştır. Oryantalist etki ile Avrupa’da özellikle İtalya, Avusturya, Polonya gibi ülkelerde görülen bir başka yapı tipi de “Cáfe Turc” (Türk Kahvesi) adı verilen kahvehanelerdir. Ayrıca hamamlar da Avrupa mimarisini etkilemiştir. Avrupa’da pek çok saray, malikâne ve konakta da Oryantalist düzenlemeler görmekteyiz. 19. yüzyılda Oryantalist etkiler yapıların bütününde ya da bazı iç mekânlarında ve pav-yonlarında kullanılmaya devam etmiştir. 18. yüzyılda Türk ve Hint etkileri ağırlıklı ola-rak mimaride görülmekte iken; 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren özellikle Kuzeybatı Afrika ve Endülüs Emevî mimarlığı Oryantalizmde egemen olmuştur.

Özellikle Stuttgart yakınlarındaki Wilhelma Sarayı’nın ana binaları, hamam, kahve pav-yonu ve ziyafet salonlarında Granada’daki Elhamra Sarayı örnek alınmıştır. İstanbul sev-dalısı Pierre Loti’nin Rochefort’taki evi de Osmanlı ve Arap mimarisi esintileri taşımak-taydı. 1867’deki Dünya Sergisi yeniden Avrupa’nın Doğu’ya ve Osmanlı’ya olan ilgisini artırmıştır. Bu sergi sayesinde Batı Osmanlı’nın zanaat ürünlerini alırken, Osmanlı da Batının kültürünü ve sanat özelliklerini almaya devam etmiştir.

Son dönem Osmanlı mimarisini önemli ölçüde etkileyen Eklektik üslup Oryantalist mi-marinin özellikleri ile birleşerek daha da etkili olmuştur. Yeni- Klasik üslup olarak isim-lendirilen bu tarzda saraylar, köşkler, dini ve askeri yapılar yapılmıştır. Beylerbeyi Sara-yı’nın Mavi Salon, Havuzlu Salonları ile Ahşap Salonu ve Deniz Köşkleri, Ahır Köşkü, yine Balyan Kardeşler tarafından yapılan Çırağan Sarayı ve Dolmabahçe Sarayı, Bezmia-lem Valide Sultan Cami, Sirkeci Garı (Mimar Jachmund), Düyun-ı Umumiye Binası (mi-mar Vallury ve D’Aronco), Tıbbiye-i Şahane Binası, Bağlarbaşı Mecid Efendi Köşkü bu yeni tarzın örneklerindendir. Oryantalizm 20.yüzyılın başında Ulusal Mimarlık Akımının etkileriyle beraber yerini “Osmanlı Canlandırmacılığı” üslubuna bırakmıştır.

2. ÜSKÜDAR’DA YER ALAN ORYANTALİST MİMARİ ÖRNEKLERİ

Osmanlı’nın son döneminde ortaya çıkan ve mimariyi önemli ölçüde etkileyen Oryanta-lizm akımı çerçevesinde Üsküdar’da yapılmış ve günümüze değin gelmiş birçok mekân örnekleri bulunmakta olup; bu örneklerin en önemli özellikleri sadece cephe özellikle-ri ile değil; aynı zamanda iç mekân tasarımları açısından da oryantalist etkileri taşıyan

Page 6: tO ::ı USKUDARSEMPOZYUMU 00 •• {/) (!) :J .., VIIisamveri.org/pdfdrg/D252192/2014/2014_DEMIRARSLAND.pdf · 2017. 5. 26. · 1352’denbugüneehir 645 efsanenin kapladığı alan

1352’den bugüne şehir

647

önemli örnekler olmalarıdır. Bu eserler işlevleri değişikliğe uğramış olsa da halen daha kullanılmaktadır. Ayrıca bu eserlerin hepsi de yapıldıkları dönemin mimarlık eserleri arasında tasarım açısından önemli bir yere sahip olup; mimarlık tarihinde yer almışlar-dır. Bu konu hakkında başta Turgut Saner olmak üzere çeşitli araştırmacıların eserleri de bulunmaktadır. Üsküdar’da yer alan oryantalist üslup özellikleri taşıyan ve hepsi birbirinden değerli bu eserler ise şöyledir:

2.1.Selimiye Kışlası Kuleleriİlk inşası III. Selim dönemine tarihlenen, geçirdiği yangınlar sonucu birçok kez onarım ve tadilat gören bina yeniden 1802-1806 yılları arasında inşa edilmiştir. Esasen bina Geç Osmanlı Dönemi Eklektik üslup özellikleri taşımakta olup; binanın dört köşesine yerleştirilmiş bulunan soğan kubbeli kuleleri oryantalist esintiler taşımaktadır. Günümüzde 1. Ordu Komutanlığı Karargâhı olarak kullanılan bina büyük ölçüde yenilenmiştir ve kullanılır durumdadır. Selimiye Kışlası sahip olduğu mimari özellikler neticesinde Devlet Erkânı tarafından çok beğenilmiş ve ülkeye gelen yabancılara binanın özenle gezdirilmesi bir gelenek halini almıştır. İmparatorluğa gelen Marchebeus, Moltke, Pardoe ve White gibi seyyah ve oryantalist araştırmacıların bu kışlayı gezdikten sonraki görüşleri bir hayli ilginçtir. Bu oryantalistlerin hayranlık uyandıran anlatımlarına göre kışla binasının kütlesi, mekân organizasyonu ve işlevsel olarak planlaması kusursuzdur. Seyyahların bu yapı hakkındaki görüşlerine ilerleyen paragraflarda detaylıca değinilecektir.

2.2. Beylerbeyi Sarayı Selamlık Eyvanlı Sofa, Mavi Salon ile Havuzlu Salonlar, Ahır Köşkü ve Deniz Köşkleri 1865 yılında Mimar Sarkis Balyan ve Agop Bey Balyan tarafından tasarlanarak inşa edilen Beylerbeyi Sarayı’nın cephelerde gözlenen klasik, Romen ve Neobarok düzenlemelerden oluşan üslubuna karşın iç mekânlarında Oryantalist dekorasyon öğeleri ağırlık kazanmıştır. Selamlık eyvanlı sofa, saraya gelen yabancı konuklara tahsis edilen Mavi Salon ile Padişahın sanatsal gösterimlere ve özel günlere kullanıma açtığı Havuzlu Salonlar ile merdiven evi bu özellikleri taşımakla kalmayıp aynı zamanda oryantalist tarzdaki mobilyaları ile de dikkati çekmektedir. Sultan Abdülaziz tarafından 1864 yılında Avrupa’daki örneklerine benzer şekilde yaptırılan Deniz Köşkleri ve yaklaşık 200 m 2 ’lik bir alan üzerine kurulmuş bulunan Ahır Köşkleri de Oryantalist izler taşımaktadır. Bilhas-sa Deniz Köşkleri mimar Sarkis Balyan’ın Çırağan Sarayı’nda kullanacağı öğelerin bir ön çalışması olması açısından önem taşımaktadır.

2.3. Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne Yapım yılı 1900 olan bina bugün Marmara Üniversitesi tarafından kullanılmaktadır. Mi-marı Alexandre Vallaury ve Raimondo d’Aronco olan yapı dikdörtgen kütleye sahip olup; kuleleri ve sütunları ile dikkati çekmektedir.

2.4. Abdülmecit Efendi Köşkü Bazı kaynaklara göre Mimarı Vallaury olan, bazı kaynaklara göre ise mimarı belli ol-mayan ve günümüzde Bağlarbaşı semtinde yer alan köşk 1901 yılında inşa edilmiş ve son Halife Abdülmecit Efendi’nin yazlık konutu olarak kullanılmıştır. Anıtsal bir kapı ile girilen köşkün bahçesinden geçilerek köşke varıldığında cephenin modüler panolara bö-lündüğü ve her bir panonun oryantalist motiflerle bezenmiş olduğu görülmektedir. Ancak plan şeması açısından geleneksel Osmanlı konut plan tipini korumuş olması önemlidir. Günümüzde restore edilen ve müze olarak kullanılan yapı son dönem Osmanlı mimarisi-nin önemli örneklerindendir (Bkz. Resim-1).

Page 7: tO ::ı USKUDARSEMPOZYUMU 00 •• {/) (!) :J .., VIIisamveri.org/pdfdrg/D252192/2014/2014_DEMIRARSLAND.pdf · 2017. 5. 26. · 1352’denbugüneehir 645 efsanenin kapladığı alan

7. ÜSK

ÜD

AR SEM

PO

ZYUM

U

648

2.5.Kuzguncuk Simitçi Tahir Sokakta Yer Alan 6 No’lu EvSimitçi Tahir Sokak’ta bitişik nizamda inşa edilmiş birbirinin eşi, cephelerinde balkon bulunan iki ev bulunmaktadır. Bu evlerin cephe düzenlemeleri incelendiğinde oryantalist etkiler taşıdıkları görülmektedir (Bkz. Resim-1).

Resim 1:Solda Abdülmecit Efendi Köşkü 7ve sağda Kuzguncuk Simitçi Tahir Sokak 6 No’lu ev.

3. ÜSKÜDAR’DA YER ALAN ÖRNEKLER ÜZERİNDE ORYANTALİST MİMARİNİN TEMEL ÖZELLİKLERİNİN İRDELENMESİ

Batı mimarisinde ortaya çıkan Oryantalizm modası, Osmanlı’nın Batı ile olan siyasi, ticari ve kültürel ilişkileri sonucunda Osmanlı’nın başkentine de yansımıştır. Bu üslup ile yapılan eserlerde Batı’daki örnekleriyle de benzer olacak şekilde ortak özellikler yer almaktadır. Bu özelliklerin kısaca bilinmesi konunun daha iyi kavranmasına yardımcı olacaktır. Oryantalist mimaride doğuya ilişkin öğe ve sembollerin yanlış dahi olsa kulla-nılması “Orient” izlenimi uyandırması temel amaçtır. Oryantalist mimarinin temel öğe-leri Saner’in de eserinde8detaylı bir şekilde belirttiği gibi şöyledir: Sütun başlıkları özel-likle “Moresk” sütun başlıkları ve başlıklar üzerinde yer alan özel parçalar, Oryantalist süslemeler, kemerler özellikle Magrip kemerleri, cephelerde sağır kemer ve niş dizileri, cephelerde ağ bezemeler, kule ve soğan biçimli kubbe – tepelikler, çadır biçimi, renk olarak da kırmızı, sarı ve mavi renklerin ağırlıklı kullanımı. Şimdi kısaca Üsküdar’da Oryantalist üslupla inşa edilmiş mekân örneklerinde bu mimari özelliklere değinelim.

Sütun başlıkları özellikle de Kuzey Afrika kökenli ve “Moresk” olarak isimlendirilen sütun başlıkları sıklıkla kullanılmış olup; bu mimaride önemli bir yer almaktadır. Ge-nellikle kompozit başlıklı sütunların ardından mukarnaslı başlıkları hatırlatan sarkıtlar kullanılmıştır. Beylerbeyi Sarayı Mavi Salon’da kullanılan Moresk başlıklar üzerinde yer

Page 8: tO ::ı USKUDARSEMPOZYUMU 00 •• {/) (!) :J .., VIIisamveri.org/pdfdrg/D252192/2014/2014_DEMIRARSLAND.pdf · 2017. 5. 26. · 1352’denbugüneehir 645 efsanenin kapladığı alan

1352’den bugüne şehir

649

alan yaprak motiflerinin birbirini çapraz olarak kestiği görülmektedir (Bkz. Resim-2).9 Benzer sütun başlıklarına aynı sarayın Havuzlu Salonu’nda da rastlamaktayız. Bu salon-daki sütun başlıkları kırmızı, sarı ve mavi renklere boyanarak bezenmiş ve dikkat çekici bir hale getirilmiştir. Bir başka örnek olan Beylerbeyi Sarayı Deniz Köşkü’nün sütunları ise kompozit başlıklı olup mukarnası andıran sarkıtlar ile bu başlığın tamamlanmış oldu-ğunu görmekteyiz. Yine Moresk başlıklı sütunlar ve Magrip kemerlerinin bezeme olarak kullanıldığı en güzel örneklerden biri de Bağlarbaşı Abdülmecit Efendi Köşkü’dür. Bazı pencereler Elhamra Sarayı’nın pencerelerine benzetilmiş ve dilimli kemerler uygulan-mıştır. Renk seçiminde de Beylerbeyi Sarayı’nda olduğu gibi mavi, kırmızı ve sarının ağırlıklı kullanımı dikkati çekmektedir (Bkz. Resim-3 ve 4).

Beylerbeyi Sarayı’nda Mavi Salon ile Havuzlu Salon arasında bağlantı sağlayan merdi-ven de gerek biçim ve merdiven evi duvarlarında yer alan süslemeler ile Oryantalist etki-ler taşımaktadır. Buradaki süslemeler Wilhelma Sarayı’ndaki süslemeleri andırmaktadır. Ayrıca merdiven evinin üzeri Wilhelma Sarayı’nın avlusunda olduğu gibi yukardan ışık alacak şekilde camekânla örtülmüştür ki bu uygulama da Avrupa’daki Oryantalist örnek-lerde sıklıkla görülmektedir (Bkz. Resim-5). Sarayın selamlık bölümünde de aynı şekilde süslemelere yer verilmiştir. Abdülmecit Efendi Köşkü’nün iç mekânları incelendiğinde ise üst kat sofasının özellikle tavan mimarisi ve dekorasyonu açısından ilgi çekici olduğu, orta sofanın duvarlarının hacmi daha geniş göstermek gayretiyle derinlik duygusu ve-ren perspektiflerle süslendiği, merdiven korkuluklarının ve kapıların da doğu motifleriyle süslendiği görülmektedir. Köşkün merdiven evinin sağındaki duvarda yer alan resim ise Avni Lifij imzalıdır. (Bkz. Resim 5 ve 6).

Sütun başlıklarının üzerinde yer alan bazı özel oryantalist motifler ile bu sütunlardaki or-yantalist etkinin güçlendirildiği görülmektedir. Örneğin; Haydarpaşa Tıbbiye Okulu’nun birinci katında yer alan ikili sütun gruplarında her başlığın üzerinde bir tabla bulunmak-tadır (Bkz. Resim-7 ve 8). At nalı, çift merkezli kemerler, soğan biçimli kemerler diğer önemli unsurlardır. Örneğin; Beylerbeyi Sarayı’nın Ahır Köşkü’nde kemer yayının kilit noktasından önce bir doğru halini aldığını görmekteyiz. At nalı biçimli kemerlerin üze-rinde soğan biçimli alınlıklar yapılmıştır. Yine Beylerbeyi Sarayı Deniz Köşkleri’nde yu-varlak pencereleri kuşatan at nalı kemerli silmeler sadece cephede değil iç mekânda da oryantalist etki uyandırmaktadır. Kuzguncuk Simitçi Tahir Sokak’ta yer alan 6 No’lu evin ön cephesindeki üç dilimli kemerler ve bunun yanında yer alan soğan biçimli kemerli açıklık ve yan cephesinde yer alan at nalı biçimindeki kemerler oryantalist izleri yan-sıtmakta ve cephe düzeninde ritim duygusu uyandırmaktadır. Abdülmecit Efendi Köş-kü’nün üst kat orta sofasından balkona çıkışta kapıların sofa yönünde yer alan dekoratif amaçlı kemerler oryantalist bir mekânı vurgulamaktadır (Bkz. Resim-6).10

Resim 2 : Beylerbeyi Sarayı Mavi Salon Moresk sütun başlıkları, oryantalist süslemeli merdiven evi ve oryantalist tarzda yapılmış mobilyaları.11

Page 9: tO ::ı USKUDARSEMPOZYUMU 00 •• {/) (!) :J .., VIIisamveri.org/pdfdrg/D252192/2014/2014_DEMIRARSLAND.pdf · 2017. 5. 26. · 1352’denbugüneehir 645 efsanenin kapladığı alan

7. ÜSK

ÜD

AR SEM

PO

ZYUM

U

650

Resim 3: Beylerbeyi Sarayı Havuzlu Salon’da Oryantalist tarzdaki renkli sütun başlıkları ve Deniz Köşkü Moresk Sütun Başlıkları ve kemer dizileri.

Resim 4: Oryantalist mimaride sütun başlıkları, mekânda renk kullanımı ve çadır formunun kullanımı.

Page 10: tO ::ı USKUDARSEMPOZYUMU 00 •• {/) (!) :J .., VIIisamveri.org/pdfdrg/D252192/2014/2014_DEMIRARSLAND.pdf · 2017. 5. 26. · 1352’denbugüneehir 645 efsanenin kapladığı alan

1352’den bugüne şehir

651

Resim 5: Solda Beylerbeyi Sarayı merdiven evi, sağda Abdülmecit Efendi Köşkü merdiven evi.12

Resim 6: Abdülmecit Efendi Köşkü ve Arabesk kemerli süslemeler.

Oryantalist mimaride sağır yüzeyleri hareketlendirmek amacıyla yapılan sağır kemer ve niş dizileri cephelerde, saçak kornişinin alt kısmında bu üslupta sıkça uygulanmıştır. İç mekânlarda da duvar ve tavan ara kesitlerinin hemen alt kısmında yapıldıkları görülmek-tedir (Bkz. Resim- 8). Ağ bezemeler ise yüzeylerde kafes etkisi yaratacak şekilde bir do-kunun oluşturularak ortaya çıkan baklava şeklindeki boşlukların içinin de süsleme öğeleri ile doldurulması şeklinde yapılmış olup; Üsküdar’daki örneklerde rastlanmamaktadır.

Kuleler ise bu mimarinin en önemli öğelerinden biridir. Özellikle anıtsal binalarda anıt-sallığı vurgulamak için yapılmışlardır. Bazı yapıların dört köşesinde de kule yer alırken bazılarında ise yapının simetri aksında tek bir büyük kule yer almıştır. Örneğin; Haydar-paşa Tıbbiye Okulu’nun anıtsal kapısının iki yanında kuleler yer alırken; deniz cephesin-de de kuleler yer almıştır (Bkz. Resim-9). Soğan biçimli kubbeler ve tepelikler ise kuleli binaların çoğunluğunda yer almakta olup; oryantalist etkiyi artıran unsurlardır. Örneğin Haydarpaşa Tıbbiye Okulu’nun kuleleri soğan biçimli kubbeler ile sonlanmaktadır (Bkz. Resim-9).

“Selimiye Kışlası ise binanın dört köşesinde yer alan kuleleri ve kulelerin üzerini örten soğan biçimli kubbeleri ile oryantalist bir görünüme kavuşmuştur. Kışlanın köşelerinde; ikisi Sultan II. Mahmut, ikisi Sultan Abdülmecid dönemine ait, alt kat ölçüleri 7,9 x 7,9 m. olan kare planlı, yedişer katlı dört tane kule bulunmaktadır. Beşinci kata kadar aynı genişlikte yükselen kuleler, altıncı ve yedinci katlarda

Page 11: tO ::ı USKUDARSEMPOZYUMU 00 •• {/) (!) :J .., VIIisamveri.org/pdfdrg/D252192/2014/2014_DEMIRARSLAND.pdf · 2017. 5. 26. · 1352’denbugüneehir 645 efsanenin kapladığı alan

7. ÜSK

ÜD

AR SEM

PO

ZYUM

U

652

daralmaktadır. İlk beş katta dikdörtgen üçer pencere bulunurken, altıncı katta iki, yedinci katta ise yuvarlak kemerli bir tane pencere bulunmaktadır. Dilimli kubbe ile örtülen kulelerin üzerinde alemler vardır.”13

Fransız gezgin Marchebeus’a göre; kışlanın köşelerinde birer kule yer almaktaydı ve boyu 800 adım eni 550 adım kadardı. Dört katlı binanın iç avlusu kademeli teraslardan oluş-maktaydı. En alt katta ise büyük makine atölyeleri yer almaktaydı. Kulelerin üst katları kışla kumandanı ile üst dereceli subayların ikametine ayrılmış idi. Kulelerin alt kısımları ise mühimmat deposu olarak kullanılmakta idi. Moltke ise Marmara Denizi’nin kıyısın-da önemli bir noktada yer alan kışlanın 10.000 kişiyi barındıran dev bir yapıt olduğunu eserinde belirtmektedir.14 Mrs. Pardoe ise yazılarında binanın tüm İstanbul’a hâkim bir konumda olduğunu ve Avrupa’da dahi böylesine asil bir görünüme sahip bina olmadığını belirtmekte; kulelerin külahlar ile örtüldüğünü, iç avlunun üç tarafının açık galeriler ile çevrildiğini vurgulamaktadır.15 White ise binanın 2000’den fazla penceresinin bulundu-ğunu ve koğuşlarda ilk defa demir karyolalar kullanılmaya başlandığını belirtmiştir.16

Resim 7:Haydarpaşa Tıbbiye Okulu soğan biçimli kubbeleri ve birinci katta yer alan ikili sütun dizileri.

Resim 8: Haydarpaşa Tıbbiye Okulu cephesinde oryantalist kemerler

Page 12: tO ::ı USKUDARSEMPOZYUMU 00 •• {/) (!) :J .., VIIisamveri.org/pdfdrg/D252192/2014/2014_DEMIRARSLAND.pdf · 2017. 5. 26. · 1352’denbugüneehir 645 efsanenin kapladığı alan

1352’den bugüne şehir

653

Resim 9: Haydarpaşa Tıbbiye Okulu kule ve soğan biçimi kubbeleri ve Selimiye Kışlası kule ve soğan biçimi kubbesi.

Saner eserinde17Beylerbeyi Sarayı Deniz Köşkleri için ise şöyle demektedir: “ Deniz Köşkleri Avrupa’da görülen farklı oryantalist bileşenler içeren bahçe düzenlemelerinde karşılaşılan pitoresk- egzotik yapılara yakındır.” Bu köşk Oryantalist mimarinin çadır bi-çimine en güzel örneklerinden birini teşkil etmektedir. Deniz Köşkleri’ndeki kütle ve örtü biçimlenişi çadır esprisi içinde ele alınmıştır. Yine aynı sarayda yer alan Ahır Köşkü’nün de bir çadır etkisi yaratacak şekilde sekizgen planlı pitoresk- egzotik özelliklere sahip olarak yapıldığı görülmektedir (Bkz. Resim-6).

Resim 10: Oryantalist mimaride çadır formu.

Sonuç

Batı’da Doğu’ya ilişkin verilerin abartılı bir şekilde kullanılarak mimariye yansıtıldığı ve “Gizemli Doğu” imajının vurgulanması amacı ile örneklerin oluşturulduğu (Bkz. Resim-11) mimarlık alanının -her alanda olduğu gibi- Osmanlı mimarisine de etkileri olmuş ve Osmanlı’nın son döneminde yeni bir mimari üslubun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Osmanlı başkenti bu yeni üslup ile yeniden şekillenmeye başlamış ve Boğaz’ın

Page 13: tO ::ı USKUDARSEMPOZYUMU 00 •• {/) (!) :J .., VIIisamveri.org/pdfdrg/D252192/2014/2014_DEMIRARSLAND.pdf · 2017. 5. 26. · 1352’denbugüneehir 645 efsanenin kapladığı alan

7. ÜSK

ÜD

AR SEM

PO

ZYUM

U

654

iki yakasında bu üslupla tasarlanan binalar inşa edilerek İstanbul’un silueti daha görkemli ve gizemli bir görünüme kavuşturulmuştur. Ancak, çok önemli bir husus olarak belirtmek gerekirse, incelenen örneklerden de anlaşıldığı üzere Osmanlı’da Oryantalizm’in mimariye yansıması Osmanlı mimarisinin temel özelliklerini bozmadan ve geleneksel mimarimizin özelliklerine atıflarda bulunarak özgün örnekler şeklinde gelişim göstermiştir. Osmanlı mimarisinde Oryantalizm bir sonraki aşamada I. Ulusal Mimarlık Akımı’nın doğması için önemli bir adım olmuştur. İstanbul’da çok sayıda örneği bulunan üsluba ait en güzel ve en fazla sayıda eserin Üsküdar’da yer alması ise konunun araştırılması açısından ayrıca önem arz etmektedir. İncelenen örneklerde sadece cephe tasarımlarında değil; iç mekân ve mobilya özellikleri açısından da Oryantalist mimari özelliklerinin eserlere yansıtıldığı görülmektedir.

Resim 11: Solda Elhamra Sarayı –Granada ve sağda Brighton Kraliyet Pavyonu

Dipnotlar1 Hentch Thierry, Hayali Doğu: Batı’nın Akdenizli Doğu’ya Politik Bakışı, çev. Aysel Bora, Metis Yayınları, İstanbul, 1996, 1.bs., s.18.2 İsmail Süphandağı, Batı ve İslam Arasında Oryantalizm, İstanbul, 2004, s. 112.3 Edward Said, Oryantalizm, çev. Nezih Uzel, İrfan Yay., İstanbul, 1998, s. 12.4 Boswort, Orientalism and Orientalist, çev. Cemal Ağırman, Great Britain, 1997. s. 27.5 Suat Yıldırım, Oryantalistlerin Yanılgıları, Ufuk Yay, İstanbul, 2003, s. 19.6 Sadi Selen, “Tarihte Şark ve Garp Mefhumları”, Belleten, sayı: 27, s.543.7 www.arkiv.com.tr, erişim tarihi: 26.06.20128 Turgut Saner, 19. Yüzyıl Mimarlığında “Oryantalizm”, Pera Turizm ve Ticaret A.Ş. Yay. NO: 14, İstanbul 1998, s: 30.9 Saner, a.g.e., s: 31. 10 Mehmet Nermi Haskan, Yüzyıllar Boyunca Üsküdar. Üsküdar Belediyesi, İstanbul, 2001 , cilt, 3, s:1222. 11 Fotoğraf: Deniz DEMİRARSLAN.12 www.sinangenim.com/projects, erişim tarihi: 27.06.2012.13 Afife Batur, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, “Selimiye Kışlası”, Haz.: İlhan Tekeli, vd., Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı, 1994.14 Helmut Moltke, Moltke’nin Türkiye Mektupları, Çeviren: H. Örs, İstanbul, Remzi Kitabevi, 2. Basım, 1995. 15 Miss Julia Pardoe, Beauties of the Bosphorus, London. 1838.16 C White, Three Years in Constantinople ( or Domestic Manners of the Turkish in 1844), London, 1845.17 Turgut Saner, 19. Yüzyıl Mimarlığında “Oryantalizm”. Pera Turizm ve Ticaret A.Ş. Yay. NO:14,İstanbul, 1998, s: 55.