türkiyede medikal turizm geleceği · 2! " ’...
TRANSCRIPT
0
TÜRKİYE’DE MEDİKAL TURİZMİN GELECEĞİ
HAZIRLAYANLAR
Dr. Dursun AYDIN
Prof. Dr. Nevzat AYPEK
Yrd. Doç. Dr. Cemalettin AKTEPE
Yrd. Doç. Dr. R. Pars ŞAHBAZ
Öğr. Gör. Sıddık ARSLAN
MART-‐2011
1
ANKARA
TÜRKİYE’DE MEDİKAL TURİZM
Dr. Dursun Aydın (*)
Prof. Dr. Nevzat Aypek (**)
Yrd. Doç. Dr. Cemalettin Aktepe (***)
Yrd. Doç. Dr. R. Pars Şahbaz (****)
Öğr. Gör. Sıddık Arslan (*****)
ÖZET
Bu çalışma, büyük bir potansiyele sahip olduğumuza inandığımız medikal turizmin son üç yılındaki gelişmeyi ortaya koymayı hedeflemektedir. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sağlık Turizmi Koordinatörlüğü’nün 16 Eylül 2010 tarih ve B-‐10-‐0-‐TSH-‐0-‐09-‐00-‐00 sayılı yazıya istinaden 2008-‐2009-‐2010 yıllarına ait verilerin kullanılmasıyla gerçekleştirilmiştir.
Sağlık turizminin bir alt dalı olarak değerlendirilen, bazı çalışmalarda “medikal turizm” olarak adlandırılan tıp turizminin dünyadaki potansiyeline ve gelişme sürecine bakıldığında, ilerleyen yıllarda önemli düzeyde küresel bir rekabet ortamının olacağı düşünülmektedir. Bu doğrultudan hareketle, Türkiye’ye gelen sağlık turistlerinin tedavi amaçlı geldiği branşlar, bu branşların toplam içinde aldığı oranlar, hangi ülkelerin daha çok Türkiye’yi tercih ettikleri bu çalışmada ele alınmaya çalışılmıştır. Ayrıca, sağlık turizmi sektörü içinde kamu sektörünün ve özel kesimin toplam içinde aldıkları paylar yıllar itibariyle analiz edilmeye çalışılmıştır. Özetle, Türkiye’de sağlık turizminin bir envanteri çıkarılmıştır.
Çalışma bu konuya yapılmış, Sağlık Bakanlığının ilgili biriminin elde ettiği verilere dayalı olarak yapılan ilk çalışma olması nedeniyle sonraki çalışmalar için de aydınlatıcı olacaktır. Diğer taraftan çalışma kapsamında “medikal turizm” ve “tıp turizmi” nin eş anlamlı olarak
kullanıldığı ifade edilmelidir.
Anahtar Kelimeler: Sağlık turizmi, medikal turizm, tıp turizmi, sağlık turisti
*Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sağlık Turizmi Koordinatörü **Gazi Üniversitesi Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi Dekanı *** Gazi Üniversitesi Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi **** Gazi Üniversitesi Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi ***** Gazi Üniversitesi Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi Öğretim Görevlisi
2
Bu çalışma, Gazi Üniversitesi Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi ile Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sağlık Turizmi Koordinatörlüğü işbirliği ile gerçekleştirilmiştir. GİRİŞ
Tüm dünyada turizm hareketleri önüne geçilmez biçimde artmaya devam etmektedir. Dünya Turizm Örgütü (WTO) verilerine göre 2010 yılında Dünya turizminin % 6.7 olduğu ifade edilmektedir. Geçen yıl içinde yaklaşık 935 milyon insan farklı nedenlerle turizm hareketleri içinde yer almıştır. Bu arada insanoğlunun farklı amaçlarla yaptığı turizm faaliyetlerinin çeşitleri de artış göstermektedir. Harcanabilir gelir düzeyindeki artış, ticaret hadlerinin bir çok negatif gelişmeye rağmen artması, kapalı siyasi ve ekonomik sistemlerin dünya ile entegrasyona yönelmeleri Dünya turizminin önünün açık olduğunu ispatlar niteliktedir. Aşağıda verilen tabloda, dünya turizminin gidişatını görmek yanlış olmayacaktır. 2008-‐2009 yıllarında görülen mali ve iktisadi krizlere rağmen artış yine dikkat çekici niteliktedir.
Şekil 1: Uluslararası Turizm Hareketleri, (Kaynak: WTO Annual Report, 2010)
Tarihin her çağında, farklı nedenlerle turizm faaliyetlerini gerçekleştiren insanoğlu,
iktisadi büyümesi ve zenginleşmesine bağlı olarak, turizm faaliyetlerine ayırdığı payı da beraberinde büyütmektedir. Bu gelişen sektör içinde, Türkiye’de her geçen büyüyen bir pazar payına sahip olarak ağırlığını hissettirmeye başlamıştır. Aşağıda verilen tablo Türkiye’nin turizmde lider bir ülke olduğunu belgelemektedir. Bu göre, dünyada en çok turist çeken 7. ülke olarak sektörün önemli bir oyuncusu olmayı hak etmektedir.
3
Tablo 1. Dünya’da En Çok Turist Çeken Ülkeler (2009)
İnsanları uluslararası turizm hareketlerine yönelten nedenlerden biri de hiç şüphesiz sağlıktır. Her ne kadar sağlık amaçlı uluslararası seyahatler günümüzün güncel konusu olsa da aslında bunun temelleri çok eskiye dayanmaktadır. İnsanoğlunun tarihin her devrinde şifa aramak adına başka ülkelere veya bölgelere seyahat ettiğine ilişkin bir çok kanıt bulunmaktadır. Ancak, günümüzde sağlık amaçlı turizm hareketlerinin geldiği boyut, bu konuya ilişkin çalışmaların detaylandırılmasını gerekli kılmaktadır.
Dünyada sağlık amaçlı turizm hareketlerinin de yukarıda bahsedilen büyümeye paralel bir seyir izlediğini söylemek yanlış olmayacaktır. 90’lı yıllardan itibaren dikkat çekici bir şekilde arttığı görülen sağlık turizminin altında yatan gerçek neden tedavi kalitesinin artmasının yanı farklı ülkelerdeki uygun tıbbi hizmet fiyatlarıdır. 2010 yılında sağlık turizminin
DÜNYADA TURİZM 2009
(GELEN YABANCI TURİST SAYILARI İLK 10)
MILYON
1 FRANSA 74,2
2 A.B.D 54,9
3 İSPANYA 52,2
4 ÇİN 50,9
5 İTALYA 43,2
6 İNGİLTERE 28,0
7 TÜRKİYE 25,5
8 ALMANYA 24,9
9 MALEZYA 22,1
10 MEKSİKA 21,5
Kaynak : World Tourism Organization Report (UNWTO)
� Türkiye 25,5 milyon turistle, dünyada en çok turist çeken 7. ülke konumundadır.
4
pasta büyüklüğü 100 milyar dolar olduğu ifade edilmektedir (Deloitte, Global Survey of Health Care Consumers, 2010). Bu büyük pastayı yaklaşık 30’a yakın ülke paylaşırken, adı geçen çalışmada belirtildiği üzere, yaklaşık 22 milyon insan yaşadığı yerden bir başka ülkeye sağlık amacıyla seyahat etmektedir. Burada dikkat çekilmesi gereken bir başka nokta ise ilgili literatürün incelenmesiyle ortaya çıkmaktadır. Cornell (2006), Mugomba ve Danell (2007) yıllarında yayınlanan araştırmalar da sağlık turizminin tüm dünyada büyüklüğünün yaklaşık 20 milyar $ dolaylarında olduğu vurgulanmaktadır. Farklı rakamların varlığını kabul etmekle birlikte, 2010 yılında bu rakamın ikiye katlanacağını vurgulamışlardır. Halbuki, yukarıda verilen rakamlara bakıldığında güvenilir araştırma kuruluşlarının 2010 yılında sağlık turizmi cirosunun 100 milyar $ olduğu vurgulamaktadır. Başka bir ifadeyle, tahmin edilen artışın yaklaşık 2.5 katı bir büyüklüğe ulaşılmıştır. Dolayısıyla, son beş yıldaki artış beklentilerin oldukça ötesindedir. Bu rakamlar sağlık turizminin artış potansiyelinin tahmin edilenden daha büyük olduğu sonucunu hatırlatmaktadır.
Diğer taraftan sağlık turizminin diğer turizm çeşitlerine göre önemli bir üstünlüğü de ülkeye kazandırdığı katma değerin, ortalama diğer turizm çeşitlerine göre 25 kat fazla getirisinin olmasıdır. Bu çarpıcı rakam, ilerleyen dönemde bu alandaki rekabetinde habercisi olmaktadır.
Sağlık turizmi literatürü sağlık amaçlı seyahatleri üç başlık altında toplamaktadır.
� Termal ve spa-‐wellness turizmi,
� İleri yaş ve engelli turizmi,
� Medikal turizm.
Sağlık turizminin alt başlıklarında biri olan “termal ve spa-‐welness turizmi” ile “ileri yaş ve engelli turizmi” ilerde başka çalışmaların konusu olarak ele alınacaktır. Çalışmanın ana konusu olan medikal turizme geçmeden, sağlık turizminin çok önemli bu iki alt başlığına kısaca değinmekte fayda görülmektedir.
Turizm Bakanlığı (1993), termal turizmi; termal suların, çamurların, kaynağın çevresindeki iklim ve doğa şartlarının beraberinde getirdiği faktörlerin, uzman hekimler eşliğinde, fizik tedavi, rehabilitasyon ve egzersiz, psikoterapi, diyet gibi tedavilerle koordineli yapılan kür uygulamalarını kapsayan turizm hareketi olarak tanımlamıştır. Bu tanım kapsamında oldukça geniş bir tedavi süreci ifade edilmektedir. Dinlenme, kendini daha rahat ve iyi hissetme ihtiyacı nedeniyle aynı zamanda otelcilik hizmetlerini de kapsayacak şekilde termal kaynaklardan yararlanmak adına sağlık turistinin bir başka ülkeye seyahatini ifade etmektedir. Diğer taraftan, daha önce teşhisi yapılmış olarak, tedavi olmak, kaplıca ve termal kaynakları kullanmak amacıyla gelen ikinci tür sağlık turistinden ve termal turizminden bahsedilmektedir.
5
Termal ve spa-‐wellness turizmi belki en eski sağlık turizmi çeşidi olarak kayıtlarda rastlanmaktadır. İnsanlar şifa bulma için termal su kaynaklarının bulunduğu yerlere gitmişler ve tedavi olmuşlardır. 2006 yılı verilerine göre sadece Almanya’da yılda 8 milyon insan termal kaynaklarda tedavi veya spa-‐wellness amaçlı olarak yurt içi veya yurt dışı seyahat etmektedir. Aynı dönemde Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre yurt dışından Türkiye’ye termal turizm amacıyla gelenlerin sayısı 10. 000 sağlık turisti dolayındadır. Termal kaynağa sahip 46 ilinde yaklaşık 200 tesise sahip Türkiye için bu rakamların tatmin edici olması mümkün olmadığı gibi, önündeki potansiyeli göstermesi açısından da oldukça dikkat çekici bir durumdur.
Yaş ortalaması oldukça yüksek, sağlık harcamalarında zorunlu harcamaların arttığı Avrupa ülkeleri bu açıdan potansiyeli yüksek bir pazar olarak karşımızda durmaktadır. Bu potansiyelin kullanılması için klimatik avantajlarımızın da sürece dahil olmasıyla ciddi bir ilerleme kaçınılmaz olarak değerlendirilebilir.
İleri yaş ve engelli turizmi ise özellikle 65 yaş ve üzeri insanların özellikle son 20-‐30 yılda artan yaş ortalamalarına paralele olarak bakım gerektiren tedavileri kapsayan bir sağlık turizmi çeşididir. Özellikle batı Avrupa ülkelerinde görülebilecek yaşlı nüfusun toplam nüfusa oranındaki artış bu turizm çeşidi açısından dikkat çekicidir. Öyle ki, bazı ülkelerde 65 yaş üstü grubun toplam nüfusa oranı % 25’lerin üzerine çıkmaktadır. Bu gelişme, ileri yaş insanlarının farklı sağlık harcamalarını ve farklı tedavi süreçlerini beraberinde getirmektedir. İleri yaş turizmi içinde gezi turları, rehabilitasyon hizmetleri, çeşitli terapiler, bakım evlerinde yaşlıların bakımı ve engelliler için özel geziler ve bakıma dönük tedaviler bu sağlık turizmi çeşidinin alt başlıklarıdır. Engelli ve ileri yaşlı nüfusun sağlık amaçlı seyahatleri de daha önce ifade edildiği gibi bu başlık altında ayrıca incelenecektir.
Medikal turizm ise insanların uzun mesafedeki ülkelere, bölgelere tıbbi bir tedavi alabilmek için seyahat etmesini (belki bunun yanı sıra bir de tatil yapmasını) ifade eden bir kavramdır. Uzmanlaşmış cerrahiye ve diğer tedavi şekillerine ihtiyaç duyan hastaların turizm faaliyetlerin bir kısmını da kapsayacak şekilde düzenlenen özel tıbbi tedaviler olarak ifade edilen medikal turizm, hekimin ön planda olduğu sağlık turizmi çeşitlerinin başında yer almaktadır. Özellikle son dönemlerde, insanların tatilleri süresince dinlenme, egzersiz yapma, kaplıcalara gitme sayesinde daha sağlıklı olma girişimleri beraberinde turizm endüstrisi içerisin de "medikal turizm" şeklinde yeni ve farklı bir alanın ortaya çıkmasını sağlamıştır. Medikal turizmde, “turist” öncelikle tıbbi tedavi olma amacını taşımakta bununla birlikte turistik yerlerde dinlenme, boş zaman değerlendirme gibi geleneksel turizm amacını da taşımaktadır. Medikal turizm, turizm endüstrisi içerinde hızla büyümekte olup insanların uzun mesafedeki ülkelere medikal tedavi olabilmek için seyahat etmesini ve aynı zamanda birer tatilci olmalarını ifade eden bir kavramdır. Medikal turizm veya medikal seyahat, sağlık amaçlı başka ülkelere yapılan seyahati ifade etmektedir. Diğer yandan uluslararası medikal seyahat kavramı sadece kaliteli sağlık hizmetiyle sınırlı kalmayıp bunun yanı sıra tekrar ülkeye dönmeden kontrollü gözetimlerle iyileşmeyi de kapsamaktadır.
6
Medikal turizm kapsamında ilerleyen kısımlarda da belirtileceği gibi başta göz olmak üzere, estetik operasyonlar, küçük cerrahi müdahaleler ve büyük potansiyele sahip olduğunun vurgulanması gereken dental müdahaleye dönük operasyonlar, onkoloji, ortapedi, kardiyoloji ve beyin cerrahisi medikal turizminin öne çıkan alt başlıklarını ifade etmektedir. Öne çıkan tüm bu branşların hekim odaklı olduğunu vurgulamak gerekmektedir.
Bahsi geçen bu tip tıbbi turizm hareketlerinin desteklediği sağlık turizminin de önü açık görülmektedir. Yine WTO’nun raporunda ifade edildiği üzere, tüm dünyada global mali krizin etkisinin görüldüğü 2008 yılının ikinci yarısına rağmen bu alanda % 2.1 büyüme sağlanmıştır ancak 2009 yılının tümünde sektördeki % 4’lük küçülme engellenememiştir. Takip eden 2010 yılı ise negatif etkinin tamamen ortadan kalktığını gösteren rakamlar ortaya koymaktadır. % 6.7’lik bir büyüme, kriz sonrası bir yıl için başarılı bir performans olarak değerlendirilmektedir. Buna bağlı olarak 2011 sonrası için yeni hedeflerin konması kaçınılmazdır.
Türkiye’de Medikal Turizminin Gelişimi
Dünya turizm hareketlerinde önemli bir pay sahibi olan Türkiye, alternatif turizm çeşitlerini artırmak suretiyle turizm sektöründeki rekabet gücünü de artırmaktadır. Özellikle sağlık turizmi alanında önemli sayılabilecek bir alt yapının kurulması, gerek termal kaynakları gerekse de yetişmiş
personelin varlığı, Türkiye’nin sağlık turizmi sektöründe önemli bir oyuncu olabileceğini işaret etmektedir.
Medikal turizm başlığı ise henüz tüm dünyada yeni olduğu gibi, Türkiye için de yeni bir kavram ve yeni bir çalışma alanıdır. Kısa bir geçmişi olmasına rağmen, sektörün tüm paydaşlarının
dikkatini çeken medikal turizm, Türkiye’nin önüne yeni fırsatlar sunmaktadır. Bu fırsatların değerlendirilmesi ve ülke ekonomisine kazandırabileceklerini göz ardı etmeden, bu alanda gerek akademik, gerekse de kamu-‐özel sektörün ilgisini canlı tutmak önemli bir adım olarak
değerlendirilebilir.
Medikal turizmin Türkiye’deki alt yapı olanakları, insan gücü kaynağındaki yüksek kalite, yeterli ilgi ve destekle birleştirildiğinde son üç yıldaki gelişmelerin çok ötesinde bir konuma ulaşacağı açıkça ortadadır. Ancak, bu amaç doğrultusunda çaba gösterilirken, tamamlanması gereken
eksikliklerimizi görmek ve bunları dünya standartlarında yerine getirmek hayati önem arz edecektir.
Bu amaçla, aşağıda ayrıntılarını bulabileceğiniz son üç yılın verilerini kapsayan bir rapor hazırlanmıştır. Verilerdeki değişime göre bir analiz yapılırken, ilk 8 (sekiz) ayı kapsayan 2010 yılı verileri bir projeksiyon ile 12 aya dönüştürülmüştür.
Medikal turizm hareketlerinin, mevcut turizm hareketlerinde olduğu gibi sadece turizm
temsilcileri, turizm yatırımcıları ve turistik hizmet sağlayıcılarıyla birlikte değil, bunların dışında geniş bir hareket olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle medikal turizm kapsamında yapılacak tüm faaliyetlerin turizm temsilci ve yatırımcılarıyla birlikte asıl medikal hizmet sağlayıcısı olan
hastaneler, Üniversiteler ve Sağlık Bakanlığı ile eşgüdümlü olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
7
Türkiye’nin medikal turizm hareketlerini arttırarak elde edilen gelirlerin büyütülmesine
yönelik yeterli altyapı ve üst yapı faaliyetleri ile sosyal ve kültürel olanakların bulunduğu, buna karşın Türkiye’nin dünya medikal turizm pastasından yeteri kadar pay alamadığı söylenebilir. Bu bağlamda Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, özel sağlık sektörü, turizm sektörü, Üniversitelerin ve
diğer ilgililerin birlikte hareket ederek eşgüdümün sağlanması, nitelikli personel istihdamının gerçekleştirilmesi ve bununla birlikte reklam ve tutundurma faaliyetlerinin planlı bir süreç içinde yapılması önem arz etmektedir. Kısaca medikal turizm bir ülke politikası olarak görüldüğünde ve
çalışmaların bu doğrultuda yürütülmesi halinde kalıcı bir başarı elde edilecektir.
Bu amaçla, sektör içindeki gerek kamu gerekse de özel kesimindeki durumun net ortaya koyulması, tedavi amaçlı gelen hastaların başvurdukları tedavi kategorilerin incelenmesiyle analize başlamak yanlış olmayacaktır.
EN ÇOK HASTA ÇEKEN BRANŞLARA GÖRE MEDİKAL TURİZMİN GELİŞİMİ
(2008-‐2010)
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de aslında 7 (yedi) bölüm en çok hasta çeken kategori olarak dikkat çekmektedir. Aşağıda verilen tablo ve rakamlar bu yedi alanda toplanmaktadır.
İstatistiklere “diğer” olarak yansıtılan bir kategori daha vardır. Bu alanda belli başlı önem arz eden ve aşağıda verilen yedi alanın dışında kalan tedavi alanlarından yararlanan sağlık turistlerini ifade etmektedir. Özellikle Anadolu’nun çeşitli yörelerinde (Kayseri, Gaziantep vb) yoğun bir şekilde
gördüğümüz sağlık turistlerinin varlığı düşündürücü rakamlara ulaşmıştır. Bu sağlık turistlerinin, çalışmanın özünü oluşturan, medikal turizm amacıyla yurt dışından gelen sağlık turistlerini ifade etmediği, bundan ziyade yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarımızı kapsadığı bilinen bir gerçektir.
Özellikle çalışmanın sağlıklı sonuçlara varmasını sağlamak adına, Türkiye’de aşağıda verilen tablo ve şekillerde de görülebileceği gibi, Anadolu’nun çeşitli illerinde ve bölgelerinde görülen yoğun sağlık turistleri yurt dışında yaşayan Türkler olarak kabul edilmiş, en azından kamu hastanelerinde olan
yoğun başvuruları yok sayılmıştır.
Aşağıda verilen Tablo 1,2 ve 3‘de en çok sağlık turisti çeken bölümler olmak üzere, Türkiye’de tedavi olan sağlık turistlerinin ne tür bir sağlık kuruluşunda bu hizmeti aldığına dair bir dağılım görülmektedir. Görüldüğü üzere, oranları farklı da medikal turizmin çok büyük bir kısmı özel sektör
sağlık kuruluşları tarafından yürütülmektedir. Önemle belirtmek gerekir ki, bu durum tüm dünyada olduğu gibi benzer bir seyir izlemektedir. Türkiye’ye ait bir gelişme değildir. Çünkü, tüm dünya da gerek sağlık, gerekse de medikal turizmin ilk adresi kamu birimleri değil, özel sağlık kuruluşlarıdır.
Aşağıda veriye sahip olduğumuz son üç yıla ait kamu ve özel sektör dağılımının yanı sıra en
çok hasta çeken bölümleri görülmektedir.
8
Tablo 2: 2008 Yılında Sağlık Turistlerinin Geldiği Bölümler ve Yüzde Dağılımları
Tablo 1 de görüleceği gibi 2008 yılında özel sektörün bariz bir ağırlığı bulunmaktadır. Göz,
beyin cerrahisi ve ortopedi ve kardiyoloji bölümlerinde % 80’ler ve üzerinde bir paya sahiptir. Özellikle önemli bir potansiyele sahip olan diş bölümünde ise özel sektörün ağırlığı görülmekle beraber, kamunun ciddi bir payı olması ayrı bir çalışma konusu olarak ele alınmalıdır.
Şekil 2: 2008 Yılı Medikal Turizm Kamu – Özel Dağılımı
9
Şekil 2 ise 2008 yılı içinde Türkiye’ye medikal turizm amacıyla gelen sağlık turistlerinin kamu – özel ayırımını göstermektedir. Şekilden görülebileceği gibi gelen sağlık turistlerinin % 94’ü özel
sektörde tedavi olmaktadır. Daha önce de belirildiği gibi bu durum Dünyadaki diğer örneklerle benzerlik göstermektedir.
Tablo 3: 2009 Yılında Sağlık Turistlerinin Geldiği Bölümler ve Yüzde Dağılımları
2009 yılında öne çıkan en büyük değişiklik onkoloji de plastik cerrahide görülmektedir. Bu alanda özel sektörün payının dikkat çekici şekilde artığı görülmektedir. Onkoloji bölümünde özel sektörde yaklaşık % 15’lik bir artış görülürken, plastik cerrahi de bu artış % 25 dolayında olmuştur.
10
Diğer bölümlerdeki küçük artışlar veya azalmalar % 5’in altında kalmıştır. Dolayısıyla özel sektörün
hakimiyeti 2008 yılında olduğu gibi aynen devam etmiştir.
Şekil 3: 2009 Yılı Medikal Turizm Kamu – Özel Dağılımı
Tablo 4: 2010 Yılında Sağlık Turistlerinin Geldiği Bölümler ve Yüzde Dağılımları
Tablo 3 de ise 2010 yılında gelen sağlık turistlerinin branşlara dağılımı görülmektedir. Daha
önce ifade edildiği gibi 2010 yılı verileri bir projeksiyonla 8 aylık veriler 12 aya dönüştürülerek verilmektedir. Buna göre, 2009 yılında önemli bir oranda artış gösteren özel sektör onkoloji ve plastik cerrahideki payının artışı az da olsa 2010 yılında da devam etmektedir. Onkolojide % 82.53 olan özel
sektör oranı, 2010 yılında yaklaşık aynen kalırken, plastik cerrahi de 2009 yılında % 81. 91 olan özel sektör payı % 87.73 olarak gerçekleşmiştir. Ancak özellikle küçükte olsa ortopedi ve kardiyoloji de
11
kamunun oranını artıran bölümler nedeniyle, şekil 4’de de görülebileceği gibi Kamunun payı %’6 dan
% 8’e yükselmiştir.
Şekil 4: 2010 Yılı Medikal Turizm Kamu – Özel Dağılımı
Göz rahatsızlıklarının teşhis ve tedavisi için gelen turistlerin çok büyük bir bölümü özel sektöre ait hastaneleri tercih ettikleri dikkat çekmektedir. Kamuya ait hastanelerin bu bölüme ilişkin
payları özel sektör ile karşılaştırıldığında oldukça azdır. Gerek özel gerek kamu hastanelerinde göz hastalıklarının teşhis ve tedavisi hizmeti alan yabancılar son üç yılda artış göstermiştir. Göz bölümü, esas itibari ile ülkemize tedavi amaçlı gelen yabancı turistlerin en çok başvurdukları bölümdür. Sağlık
Bakanlığı tarafından elde edilen veriler ayrıntılı olarak incelendiğinde, göz bölümü ile diğer bölümler arasında çok büyük farklılıkların olduğu görülmektedir.
Diş hastalıklarının tedavisi için Türkiye’yi tercih eden yabancıların sayısı kamu ve özel sektör hastaneleri arasında büyük bir farklılık göstermemektedir. Arada fark olmamasının yanı sıra dikkati
çeken bir diğer nokta, hasta sayılarının oldukça az olmasıdır. Az olan hasta sayısı hem kamu hemde özel sektör de son üç yıl içerisinde düzenli bir artış göstermiştir.Bu çalışmada önemli birkonu ise diş tedavilerinde serbest çalışan diş hekimlerinin muayenehanesi , poliklınık ve ağız ve diş sağlığı
merkezleri çalışmaya dahil edilmemiştir.dolayısı ile diş ile ilgili ayrı bir çalışlmaya ihdiyaç vardır dental turizm çok önemli bir alt bileşendir. Diğer taraftan özellikle diş bölümünde var olan büyük
potansiyelin nasıl paylaşılacağı, ilerleyen dönemde kamu – özel sektörün paylaşımını da belirleyecektir. Bu açıdan, hekim sıkıntısı çekmediğimiz, uluslararası rekabet üstünlüğümüz olduğu ve boş kapasitemizin varlığına inandığımız bu alanda önemli mesafeler katedeceğimiz beklentisi burada
yeniden ifade edilebilir.
Göz ve diş hastalıklarında olduğu gibi ortopedi hastalıklarının teşhis ve tedavisi amacıyla Türkiye’ye gelen turistlerin çoğunluğu özel sektöre ait hastaneleri tercih etmişlerdir. İki grup hastane
12
arasında özel sektör lehine yaklaşık iki katlık bir fark söz konusudur. Gerek özel sektör gerekse kamu
hastanelerine başvuran hasta sayısı son üç yıllık periyotta düzenli bir artış göstermiştir.
Kardiyoloji rahatsızlıkları yoğun ve stresli bir iş yaşamının söz konusu olduğu, obezite gibi sağlık problemlerinin tetiklediği, batılı ülkelerde önemli sayıda insanın yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen hastalıklardır. Bu hastalık nedeniyle sağlık problemleri ile karşı karşıya kalan
insanlardan teşhis ve tedavi amacıyla ülkemizi tercih edenlerin büyük bölümü özel hastanalerden tedavi hizmeti satın almışlardır. Bu bölümde özel sektör lehine kamu hastaneleri arasında yaklaşık dört kat tutarında bir fark söz konusudur.
2008 yılından bu güne, Türkiye’de tedavi olan yabancıların hem özel sektöre hem de kamu
sektörü hastanelerine başvurdukları yukarıda verilen tabloda görülebilmektedir. Ancak, onkoloji alanında özel sektördeki büyüme hızının, kamu sektöründeki büyüme hızından daha fazla olduğu da ortadadır. Özel sektör hastanelerine gelen yabancılardaki artış iki yıl içinde yaklaşık % 700 ‘lük bir artış
göstermektedir. Bu artış, kamu da ise % 400 dolaylarındadır. Her iki sektör açısından da onkoloji servisi için oldukça dikkat çekici bir bir talep olduğunu söylemek doğru olacaktır. Bu tür dikkat çekici artışların olduğu tedavi kategorilerinde ayrı pazarlama programları ve tutundurma politikası
yürütmek yerinde olacaktır.
Plastik cerrahi’deki gelişmeler, özel sektör açısından bakıldığında yukarıda verilen onkoloji tedavilerinden farklı bir eğilim göstermemektedir. Son üç yılda Türkiye’ye özel sektöre plastik cerrahi amaçlı gelen turist sayısındaki artışın yaklaşık % 400 dolayında olduğu söylenebilir. Kamu da ise daha
yatay bir seyir izlemiştir. Bu alandaki artış tamamen özel sektör hastane ve sağlık kuruluşlarınca karşılanmıştır.
Beyin cerrahisi alanında son üç yılda görülen gelişmeler, kamu sektörü lehine bir seyir izlemektedir. 2008 yılında tüm beyin cerrahisi tedavisi için gelen turistlerin ancak % 17’si kamu
hastanelerinde tedavi görmüşken, 2010 yılında bu rakam % 22.5’e çıkmıştır. Ancak buna rağmen, beyin cerrahisi alanında da özel sektör hastane ve sağlık kuruluşlarının ağırılığı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Diğer taraftan, her iki sektör içinde bir talep artışı olduğunun altı çizilmelidir. Bu
artış toplam da % 69 dolayında seyritmiştir ki, dünya ortalamalarının da üstünde olduğunu vurgulamak gerekmektedir.
TÜRKİYE’ DE MEDİKAL TURİZM ENVANTERİ
(2008 -‐2010)
Aşağıda verilen Şekil 5, Türkiye’deki medikal turizmin sağlık turisti rakamlarını dikkate alarak hazırlanmıştır. Son üç yılı içeren envanterin toplu olarak burada görülebilmektedir. 2008 yılında
74.093 olan yabancı hasta sayısı 2010 yılında 109.678 olmuştur (2010 yılı verileri, 2010 yılının ilk 8 ayı verilerine göre bir projeksiyon yapılarak 12 aya dönüştürülmüştür). Bu artış % 48’lik bir artışı ifade etmektedir. Artış oranı diğer turizm çeşitlerinin tümünden fazla bir oranı temsil ettiği gibi, dünya
sağlık turizmi artış oranından da fazladır. Bu artış, kamu sektöründe % 20, özel sektörde % 25 dolaylarında olmuştur.
Şekil 5: Türkiye’de Medikal Turizm Envanteri
13
Şekil 5’e bakıldığında son üç yıl içinde Türkiye’ye gelen sağlık turistleri sayısının hem özel
sektörde hem de kamu sektöründe artış eğiliminde olduğu görülmektedir.
Tablo 5: Yıllar İtibariyle Türkiye’ye Gelen Sağlık Turistlerinin Dağılımı (*) 2008 2009 2010 TOPLAM ÖZEL 56.276 70.519 77.003 203.798 KAMU 17.817 21.442 32.675 71.934 TOPLAM 74.093 91.952 109.678 275.732
(*)Çalışmanın ilerleyen bölümlerde açıkladığımız nedenlerden dolayı, yok saydığımız “diğer” olarak ifade edilen 7 branş dışınadi branşlara ait verilerin dahil edilmesi halinde.
TÜRKİYEYE GELEN SAĞLIK TURİSTLERİNİN ÜLKELERİNE GÖRE DAĞILIMI
Türkiye’ye hasta gönderen ülkeleri beş grupta incelenebilir.
1. Çeşitli nedenlerden dolayı bünyesinde büyük bir Türk nüfusu barındıran ülkeler (Almanya, Hollanda, Fransa vb.)
2. Altyapı ve hekim yetersizliği nedeniyle hizmet sıkıntısı çeken gelişmekte olan ülkeler (Balkan Ülkeleri, Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetleri)
3. Sağlık hizmetlerinin pahalı olduğu ve sigortaların kapsamadığı hizmetleri talep eden hastaların bulunduğu ülkeler (Amerika, İngiltere, Almanya)
4. Arz-‐talep dengesindeki yetersizlik nedeniyle uzun bekleme sırası olan ülkeler (İngiltere, Hollanda ve Kanada)
5. İkili anlaşmalar çerçevesinde Türkiye’ye belirli sayıda ücretsiz hasta gönderen ülkeler (Afganistan, Yemen Sudan vb)
2008 yılında Türkiye’ye sağlık turisti olarak yaklaşık 40 (kırk) farklı ülkeden sağlık turisti gelmiştir. Çalışmanın bu bölümünde en çok sağlık turisti gönderen ülkelerden ilk beş ülke ele alınarak değerleme yapılmıştır. Zaten bu beş ülke toplan gelenlerin % 67.6’sını ifade etmektedir. Özellikle
Almanya tek başına toplam gelenlerin % 43’ünü karşılamaktadır. Aşağıda verilen tablolar yıllar itibariyle (2008, 2009, 2010) gelen ülkeleri ve geldikleri branşların oranlarını vermektedir.
14
Diğer taraftan özellikle devlet hastanelerine gelen sağlık turistlerinin Kayseri, Gaziantep,
Adana gibi şehirlerin olması düşündürücü bulunmuştur. Bilindiği üzere, yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının varlığı, çalışmada ele alınan “en çok talep gören” bölümlerin dışında ve kamu hastanelerine talep göstermeleri nedeniyle “kamu diğer” olarak gösterilen veriler yok sayılarak
çalışma yürütülmüştür.
Aşağıda verilen şekiller (6-‐8-‐10), yıllar itibariyle Türkiye’ye en çok sağlık turisti gönderen ilk beş ülkenin branşlara göre dağılımlarını vermektedir. Şekil 7, 9, 11 ise Türkiye’ye sağlık turisti gönderen ülkelerin toplam içindeki paylarını göstermektedir. Yıllar itibariyle farklılık gösterse de
Almanya’nın liderliği, branşlarda da “göz” ün üstünlüğü görülmektedir.
Şekil 6’da görülebileceği gibi dördüncü sırada yer alan Kıbrısın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olduğu ayrıca ifade edilmelidir.
Genel sonuçlarla paralel olarak bu beş ülkeden gelenlerin yaklaşık % 94’ü özel sektör tarafından işletilen sağlık birimlerine gelmişlerdir. Özellikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yok
sayarsak bu oran % 97’ye kadar çıkmaktadır. Aşağıdaki tablolarda bu eğilimi görmek mümkün olmaktadır.
Yukarıda da ifade edildiği gibi çalışmada sadece 5 ülkenin verileri grafiklere yansıtılmıştır. Diğer ülkelere ait veriler, sadece ülkelere dönük yapılacak başka bir çalışma kapsamında daha detaylı
ele alınarak değerlendirilecektir. Ancak, karşılaştırmalı bir çalışma da, ilk beş ülkenin verilmesi çalışmanın anlamına daha uygun bulunmuştur.
Şekil 6: 2008 Yılında Yurtdışından Gelen Hastalar ve Geldikleri Branşlar
15
Şekil 7: 2008 Yılı Gelen Sağlık Turistlerinin Ülkelere Göre Dağılımı
Şekil 8: 2009 Yılında Yurtdışından Gelen Hastalar ve Geldikleri Branşlar
16
2008 ve 2009 yıllarında Almanya’dan gelen sağlık turistlerinin yaklaşık % 43’ü göz operasyonları için ülkemizi ziyaret etmiştir. Bu oran Hollanda için ise % 70’lerin üzerinde görülmektedir. Kardiyoloji bölümüne ise Irak’dan gelen hastaların ilgi gösterdiği görülmektedir. Iraktan gelen hastalar içinde kardiyolojiye gelenlerin oranı % 35’e ulaşmaktadır.
Şekil 9: 2009 Yılı Gelen Sağlık Turistlerinin Ülkelere Göre Dağılımı
Şekil 10: 2010 Yılında Yurtdışından Gelen Hastalar ve Geldikleri Branşlar
17
Şekil 11: 2010 Yılı Gelen Sağlık Turistlerinin Ülkelere Göre Dağılımı
Tablo 6: Yıllar İtibariyle Sağlık Turisti Çeken İller
SIRA NO ÜLKE KATEGORİLER
2008 2009 2010 özel devlet özel Devlet özel devlet özel toplam devlet toplam genel toplam
İSTANBUL 31176 5422 41153 5649 26238 5476 98567 16547 115114
KAYSERİ 10924 601 12395 1002 9631 1345 32950 2948 35898
ADANA 944 3836 1881 4578 955 5957 3780 14371 18151
GAZİANTEP 3363 0 2353 2065 4061 1666 9777 3731 13508
ANKARA 17 2846 1351 2338 1794 1018 3162 6202 9364
ANTALYA 2283 155 3063 0 302 2417 5648 2572 8220
İZMİR 185 2091 334 2557 2370 2889 4648 7537
ISPARTA 1579 688 2566 0 775 1015 4920 1703 6623
TRABZON 2202 0 1241 676 1680 0 5123 676 5799
KOCAELİ 615 0 1512 0 1913 0 4040 0 4040
DİYARBAKIR 951 264 1173 0 1326 96 3450 360 3810
BURSA 935 252 673 473 991 0 2599 725 3324
AYDIN 1081 0 692 369 425 351 2198 720 2918
MANİSA 22 791 701 193 93 677 816 1661 2477
SAKARYA 543 0 813 514 88 1870 88 1958
MUŞ 494 695 559 1748 1748
ZONGULDAK 211 578 61 369 61 1158 1219
TÜR
KİY
E
ARTVİN 133 249 402 784 784
EDİRNE 71 102 119 134 292 134 426
18
Şekil 12: Türkiye’ye En Çok Sağlık Turisti Gönderen Almanya’nın Bölümlere Göre Dağılımı
Dikkate değer bir diğer nokta Almanya gibi Türkiye’ye en çok sağlık turisti gönderen ülkenin
en çok Göz tedavisi için talepte bulunduğu, bunu diğer diye ifade edilen ve isimleri sayılan 7 (yedi) branşın içine girmeyen farklı bölümlere olan yüksek taleptir. Bu durum, gurbetçi vatandaşlarımızın talebinin söz konusu olduğunu gösteren bir diğer kanıt olarak düşünülebilir.
2008, 2009 ve 2010 yıllarına ilişkin ilk 12 (oniki) ile ait hastane istatistikleri incelendiğinde ki,
bu iller Türkiye’de yabancı hasta istatistikleri açısından en önde gelen iller olarak değerlendirilebilir, özel hastanelerin büyük bir ağırlığa sahip oldukları görülmektedir. Söz konusun on iki il kendi aralarında bir sıralamaya tabi tutulduklarında ise, ilk üç il sırasıyla İstanbul, Kayseri ve Adana illeri
oluşturmaktadır. İstanbul ulaşım, yeterli sayı ve nitelikte sağlık personeli, fiziki koşullar ve turistik çekicilikler açısından en avantajlı konuma sahip destinasyon olarak değerlendirilebilir. Toplam yabancı hasta sayısı itibari ile diğer illerle arasında mevcut olan büyük fark bu tespiti destekler
niteliktedir. Esasen İstanbul dışındaki on bir ilin yabancı hasta istatistiklerinin, bilimsel literatürdeki karşılığı itibari ile ne ölçüde medikal turizm çerçevesinde ele alınabileceği şüpheli bir husustur. Bu konu ilerleyen dönemde ayrı araştırma ve çalışmaların konusu olarak ele alınacaktır. Ancak şu an
itibariyle mevcut durumun analizi yapılacaktır. Örneğin Antalya’da en çok yabancı hastaya Kemerde faaliyet gösteren bir hastanede rastlanılmaktadır. Kemer, yılda yaklaşık sekiz milyon turist ağırlayan Kemer-‐Antalya-‐Belek hattının en çok turist çeken yerleşim yeri konumundadır. Buradaki yabancı
hastaların büyük bir bölümünün tatil yaparken aniden rahatsızlanan yabancı turistlerden oluşma ihtimalli oldukça yüksektir dolayısı ile bu rakamlar tam sağlık turizmini yansıtmaz bunların çoğu turistin sağlığı kapsamında değerlendirilmelidir. Kayseri bilinmektedir ki, yurt dışında çalışan çok
sayıda vatandaşımızın asıl memleketi durumundadır. Kayserili vatandaşlarımız, tatil dönemlerinde geldikleri Kayseri’de basit veya acil tedavi hizmetleri için sağlık kuruluşlarına başvurmaktadırlar.Kayseri sağlık turizminde Türkiye de gerçekten ikinci sırada değildir. Bu tablonun
ADIYAMAN 33 19 16 178 19 227 246
MARDİN 4 35 39 39
TOPLAM 56891 17817 72022 21442 53248 21783 182161 61042 243203
19
ortaya koyduğu en net husus, medikal turizm açısından Türkiye’nin bir numaralı merkezinin İstanbul
olduğu hususudur. Dolayısıyla, İstanbul ili özel sektör verileri daha dikkate değer olarak görülmesi, ilerleyen dönemde yapılacak ve uygulanacak pazarlama politikaları için daha aydınlatıcı olacaktır.
Sağlık turisti çeken illerimizin ve ilgili bölümlerin daha iyi analizini yapmak için, daha uzun bir süreyi kapsayan bir seriye ihtiyacımız olduğu açıktır. Bu amaçla, doğru ve eksiksiz verilerin sağlanarak
mevcut verilerle karşılaştırılarak 2008 yılını takip eden 2 yılın verilerinin güvenilirliği test edilebilir. Ancak, burada ciddi bir paya sahip olduğu aşikar olan İstanbul için ayrı bir başlık atmak gerekir. İstanbul ilinden ve özel sektöre ait sağlık kuruluşlarından alınan verilere göre bir değerlendirme
yaptığımızda ise “göz” tedavisi kategorisinin tüm branşların toplamından fazla bir öneme sahip olduğu görülebilmektedir. Ancak “göz” alanında Türkiye’ye gelen hasta sayısında miktar olarak bir azalma olmasa da, diğer alanlarda gelenlerin ağırlığındaki artışın “göz” tedavisi için gelenlerin yüzde
ağırlığını azaltmaktadır. Göz tedavisi için gelen ziyaretçilerin sayısı, diğer tüm tedavi amaçlı olarak yurt dışından gelen ziyaretçilere oranı sırasıyla 2008 yılında % 79, 2009 yılında % 72 ve 2010 yılında % 66 olarak gerçekleşmektedir. Aşağıda verilen grafiklerde de görülebileceği gibi “göz” tedavilerinde nispi
bir azalma göze çarpmaktadır. Ancak, bu reel bir azalma ifade etmez, sadece diğer tedavi kategorilerdeki tedavi oranlarının artması nedeniyle bir azalma var gibi görülmektedir.
Şekil 13: Özel Sektöre Gelen Medikal Turizm Ziyeratçilerinin Kategorilerine Göre Dağılımı (İstanbul-‐2008)
20
Şekil 14: Özel Sektöre Gelen Medikal Turizm Ziyeratçilerinin Kategorilerine Göre Dağılımı (İstanbul-‐
2009)
Şekil 15: Özel Sektöre Gelen Medikal Turizm Ziyeratçilerinin Kategorilerine Göre Dağılımı (İstanbul-‐
2010)
21
SONUÇ
Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sağlık Turizmi Birimi ile Gazi Üniversitesi arasında gelişen işbirliği sürecinde hazırlanan bu rapora göre medikal turizm kapsamında ülkemize
gelen yabancı hastaların Türkiye’yi tercih etmesinin nedenleri arasında farklı sebepler sayılabilir. Ancak özellikle bazı branşlarda uygun fiyatlar öne çıksa da asıl neden yeterli alt yapı olanaklarının ve yetkin hekim kadrolarının varlığıdır. Özellikle sağlık turizminin diğer alanlarında farklı faktörlerin öne
çıkabileceği işaret edilmekle beraber, medikal turizm kapsamında doğru “hekim” faktörü daha önem arz etmektedir.
Tüm dünyada büyük oranda özel sektörün üzerinde büyüyen sağlık turizmi sektöründe yapısal sorunların giderildiği sağlık sektöründe hekim sayılarının ve çalışma şartlarının yeni gelişmelere ayak
uydurulmasıyla, yeterli olmayan hekim sayımızın medikal turizmin artan kapasitesini de değerlendirecek seviyede olacağı çok açıktır. Özellikle özel sektör sağlık kuruluşlarının boş kapasitelerinin kullanılacağı düşünülürse, bu hastanelerde bir verimlilik artışının olması da
muhtemeldir. Sektörde küçük bir payla var olmayı amaçlayan kamu sektörü ise yeterli hekim, hastane ve alt yapısıyla sektörü destekleyici olarak varlığını hissettirecektir. Dünyanın diğer sağlık turizminde
öne çıkan ülkelerinde olduğu gibi genel politikaları belirleyen bir konumu koruyacaktır. Burada hesaplanması gereken bir nokta ise özel sektör sağlık kuruluşlarının bazı branşlarda ve bazı dönemlerdeki yüksek kapasite kullanma oranlarıdır. Özellikle bu dönemlerin ve branşların takip
edilerek her branşa uygun farklı politikaların ve pazarlama taktiklerinin yürütülmesi gerekmektedir. Sağlık turizminde verimliliğin artırılmasını sağlayacak unsur olan boş kapasite kullanımı ancak bu politikaların uygulanmasıyla olabilecektir. Bu konu üzerinde ileride ayrıca politikalar üretilmelidir.
Diğer taraftan bazı hizmetlerin kendi ülkelerinde sigorta kapsamında olmaması ve kendi
ülkelerindeki uzun bekleme listeleri medikal hastaların Türkiye’yi tercih etmelerinde önemli etkenlerdendir. Medikal turizm hastalarının hastaneleri tercih etme nedenleri incelendiğinde ise hastanenin ünü ve fiyat faktörlerinin en çok etkileyen faktörler olduğu, önceki hastaların tavsiyesi ve
tutundurma faaliyetlerinin etkinliğinin de üst sıralarda yer aldığı ifade edilmektedir. Mevcut nedenler olarak sayılan; Türkiye’de sunulan sağlık hizmetlerinin kalitesi, maliyetlerin diğer ülkelere kıyasla düşük olması, iklim koşullarının uygunluğu, tatil fırsatlarının çokluğu, kısa bekleme süreleri, uzman
hastane ve yeterli teknolojik donanım sahipliği gibi etkenlerin, günün değişen şartları da dikkate alınarak akademik açıdan geçerliliği ilerleyen çalışmalarda yeniden test edilmesin yarar sağlayacaktır. Özellikle bazı branşlarda gelişen teknolojinin ve alt yapı olanaklarının takip edilip, gelen hastalara
sunulması önem arz etmektedir.
Ülkelere göre medikal turizm gelirlerimizin ve gelen hasta sayılarının dağılımına bakıldığında Almanya’nın öne çıktığı görülmektedir. Sadece Almanya değil, 185 milyonluk bir pazarı oluşturan Batı Avrupa ülkeleri, Türkiye için önemli bir pazar potansiyeline sahiptir. Ancak şimdilik ülkelere yönelik
analizler yapılmayacak, bunlar ilerleyen çalışmalarda ele alınacaktır.
Türkiye, İstanbul merkezli, “göz“ alanında önemli bir pay sahibi olan bir “medikal turizm” sürecini yönetmektedir. Özellikle göz tedavi ve operasyonlarının sosyal güvenlik kurumları ve özel sağlık sigortalarınca ödenmemesi nedeniyle önemli bir büyüme potansiyeline sahip göz tedavisi
amaçlı gelen sağlık turistlerinin önemini gözden kaçırmamak gerekmektedir. Ülkemizde de sadece Dünya Göz Hastanesi son üç yıl içinde 67. 000 üzerinde sağlık turisti getirerek, hem göz branşının diğer branşlar karşısında öne çıkmasına olanak sağlamış, hem de toplam gelen sağlık turisti içinde
22
oranını % 60’ların üzerine çıkarmıştır. Yukarıda bahsedilen mevcut potansiyellerimizin sürece dahil
olması ve etkin bir tutundurma çalışmalarıyla farklılaştırılmış bir medikal turizm ortamının ortaya çıkarılması gerekmektedir.
Ancak göz tedavisinin kişi başı getirisi 1000 USD nin altındadır.Onkoloji ,kardiyovaskuler cerrahi,ortopedi,beyin cerrahisi vb 15 000 USD nin üstünde olup Transplantasyon hastaları 50 000
USD cıvarında bir ödeme yapmaktadırlar.Dolayısı ile göz hastalarının sayısının çok olması da önemli değildir.Netice olarak diğer hastaların sayısı az olsa da döviz getirisi daha çoktur.
İstanbul dışında diğer öne çıkan illerle ilgili veriler yeniden düzenlenerek daha gerçekçi bir çalışma ilerleyen aşamalarda gerçekleşerek ayrı raporlar olarak sunulacaktır.
KAYNAKÇA
Cornell, John (2006), “Medical Tourism ; Sea, Sun, Sand and Surgery”, Tourism Management, Vol.27, 1093-‐1100.
Deloitte Global Survey of Health Care Consumers Report (2010).
Mugomba, C. and C. Danell, (2007), “Medical Tourism, and Its Entrepreneurial Opportunities -‐ A Conceptual Framework for Entry Into the Industry”, Tourism and Hospitality Management Master Thesis No. 2006:9, January 2007, School of Business, Economics and Law, Göteborg University (https://gupea.ub.gu.se/dspace/bitstream/2077/4671/1/2006_91.pdf).
T.CKültür ve Turizm Bakanlığı (http://www.kultur.gov.tr/TR/belge/1-‐45771/mevzuat.html )
T.C Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sağlık Turizmi Koordinatörlüğü Yurt Dışı Hasta Envanteri Verileri (2011)
T.C Sağlık bakanlığı www.saglik.gov.tr/saglikturizmi
World Tourism Organization Annual Report (2010).