Çukurova Ünİversİtesİ fen bİlİmlerİ …library.cu.edu.tr/tezler/9035.pdftrifloro...
TRANSCRIPT
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Sevilay YILMAZ
VİC-DİOXİM TÜREVİ METAL KOMPLEKS SENTEZLERİ VE KARBON NANOTÜP ÜZERİNDE METALİK DEPOZİSYON İŞLEMİNDE KULLANILABİLİRLİKLERİNİN ARAŞTIRILMASI
KİMYA ANABİLİM DALI
ADANA, 2011
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
VİC-DİOKSİM TÜREVİ METAL KOMPLEKS SENTEZLERİ VE KARBON
NANOTÜP ÜZERİNDE METALİK DEPOZİSYON İŞLEMİNDE KULLANILABİLİRLİKLERİNİN ARAŞTIRILMASI
Sevilay YILMAZ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
KİMYA ANABİLİM DALI Bu Tez 11/08/2011 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği/Oyçokluğu ile Kabul Edilmiştir. …………………………. ………………………….. ………………………… Prof.Dr.Bilgehan GÜZEL Prof.Dr.Selahattin SERİN Prof.Dr.Bekir ÖZÇELİK DANIŞMAN ÜYE ÜYE Bu Tez Enstitümüz Kimya Anabilim Dalında hazırlanmıştır. Kod No:
Prof. Dr. İlhami YEĞİNGİL Enstitü Müdürü
Bu Çalışma Ç. Ü. Araştırma Projeleri Birimi Tarafından Desteklenmiştir. Proje No: FEF2010YL49 Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge ve fotoğrafların
kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.
I
ÖZ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
VİC-DİOXİM TÜREVİ METAL KOMPLEKS SENTEZLERİ VE KARBON NANOTÜP ÜZERİNDE METALİK DEPOZİSYON İŞLEMİNDE
KULLANILABİLİRLİKLERİNİN ARAŞTIRILMASI
Sevilay YILMAZ
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
KİMYA ANABİLİM DALI
Danışman :Prof. Dr. Bilgehan GÜZEL Yıl: 2011, Sayfa: 80 Jüri :Prof. Dr. Bilgehan Güzel :Prof. Dr. Selahattin Serin :Prof. Dr. Bekir ÖZÇELİK
Bu çalışmada, karbon nanotüp destekli metal nanopartikül oluşturma işleminde sentezlenen oksim komplekslerinin öncül olarak kullanılabilirlikleri araştırılmış ve benzer çalışmalar incelendiğinde oksim komplekslerinin bu alanda kullanımına rastlanmamıştır. Çalışma kapsamında, öncül olarak kullanılan anti-(4-trifloro metilaniline)glioksim, anti-(4-perflorooktilanilin)glioksim ligandları ile mevcut olan 1,2-siklohekzandiondioksim ve dimetilglioksim ligandlarının Cu(OAc)2.H2O ile tepkimeleri sonucu Cu(II) kompleksleri sentezlenmiştir. Sentezlenen ligandların ve metal komplekslerin yapıları 1H-NMR, 13C-NMR ve FT-IR spektrumları alınarak aydınlatılmıştır. Elde edilen kompleksler ile karbon nanotüp üzerine metalik nanopartikül depozisyon işlemi gerçekleştirilmiş ve karakterizasyon işlemi XRD ile yapılmıştır. Sonuç olarak, öncüllerden flor içerenler ile depozisyon işleminde başarılı sonuçlar alınırken dimetilglioksim ve siklohekzandiondioksim ligandlarıyla hazırlanan öncüllerden olumlu sonuç alınamamıştır.
Anahtar Kelimeler: Oksim, vic-Dioksim, Karbon Nanotüp, Metal Kompleks
II
ABSTRACT
MSc THESIS
SYNTHESİS OF VIC-DIOXIME DERIVATIVE METAL COMPLEXES AND INVESTIGATION OF THEIR METAL DEPOSITION ON CARBON
NANOTUBES
Sevilay YILMAZ
ÇUKUROVA UNIVERSITY INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES
DEPARTMENT OF CHEMISTRY
Supervisor :Prof. Dr. Bilgehan GÜZEL Year: 2011, Pages: 80 Jury :Prof. Dr. Bilgehan GÜZEL :Prof. Dr. Selahattin SERİN :Prof. Dr. Bekir ÖZÇELİK
In this study, the oxime complexes are used as a precursor in the synthesis of carbon nanotube-supported metal nanoparticles were investigated. In the similar studies, the oxime complexes have not been used this field. For this purpose, vic-dioxime type fluorinated ligands; anti-[(4-trifluoromethyl)aniline] glyoxime (1), anti-[(4-perfluorooktil)aniline] glyoxime (2) and Cu(II) complexes of the fluorinated ligands(1),(2), 1,2-cyclohexanedione dioxime and dimethylglyoxime ligands Cu(II) complexes have been synthesized. Synthesized metal complexes have been used deposition of the metal nano-particles on the nanotubes. The synthesized fluorinated ligands and the metal complexes have been characterized by using 1H-NMR, 13C-NMR and FT-IR. These complexes used in the production of carbon nanotube-supported metallic nanoparticles. The carbon nanotube-supported metallic nanoparticles have been characterized by using XRD. Consequently, successful resuls were achieved with (anti-[(4-trifluoromethyl)aniline]glioksimato)bakır(II), Cu(1L)2; and (anti-[(4-perfluorooktil)aniline]glioksimato)bakır(II) complexes. Key Words: oxime, vic-dioxime, nanotübe, metal complexes
III
TEŞEKKÜR
Yüksek lisans tez çalışmalarımda maddi ve manevi her konuda desteğini,
fikirlerini, deneyimlerini esirgemeden paylaşan ve bize sunduğu tüm laboratuar
imkânları ile bu tezin gerçekleşmesinde en büyük pay sahibi olan danışmanım Prof.
Dr. Bilgehan GÜZEL’e teşekkürlerimi sunarım.
Çalışmalarımda deneyimlerinden faydalandığım Prof. Dr. Osman
SERİNDAĞ’a, Prof. Dr. Selahattin SERİN’e ve yüksek lisans çalışmalarım boyunca
bütün imkânlarından faydalandığım Kimya bölümüne teşekkür ederim.
Laboratuar çalışmalarım sırasında ve hazırladığım tezin oluşmasında oldukça
fazla emeği geçen Mersin Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Göktürk
AVŞAR’ a teşekkür ederim.
Çalışmalarım boyunca her konuda yardımcı olmak için elinden geleni yapan
eksiklerimizin giderilmesinde sürekli yanımda olan Uzman Serkan KARACA’ya
teşekkür ederim.
Maddi ve manevi fedakârlıkları ile bugünlere gelmemde en büyük pay sahibi
olan ve akademik çalışmalarım süresince her konuda destek olan annem Sevda
ARIKANER’ e, babam Hamit ARIKANER’ e ve eşim Mustafa Kemal YILMAZ’ a
sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
IV
İÇİNDEKİLER SAYFA
ÖZ.................................................................................................................. I
ABSTRACT………………………………………………………………. II
TEŞEKKÜR................................................................................................. III
İÇİNDEKİLER…………………………………………………………..... IV
ÇİZELGELER DİZİNİ................................................................................. VIII
ŞEKİLLER DİZİNİ......................................................................................
EKLER DİZİNİ……………………………………………………………
X
XIV
SİMGELER VE KISALTMALAR.............................................................. XVI
1. GİRİŞ………………………………………………………………….... 1
1.1. Oksimler……………………………………………………….. 1
1.1.1. Oksimlerin Adlandırılması……………………………. 2
1.1.2. Oksimlerin Genel Özellikleri………………………...... 4
1.1.3. Oksimlerin Kompleksleri……………………………... 5
1.1.3.1. İnfrared Özellikleri…………………………… 8
1.1.3.2. 1H-NMR Özellikleri………………………….. 10
1.1.3.3. 13C-NMR Özellikleri…………………………. 11
1.1.3.4. UV-Vis Özellikleri…………………………… 11
1.1.3.5. Manyetik özellikleri…………………………... 12
1.1.4. Oksimlerin Elde Edilmesi……………………………... 12
1.1.4.1. Aldehit ve Ketonların Hidroksil Amin ile
Reaksiyonunda Elde Edilişleri……………….
13
1.1.4.2. Primer Aminlerin Yükseltgenmesinden……… 13
1.1.4.3. Nitrosolama Metodu İle………………………. 14
1.1.4.4. Kloral Hidrat ile Hidroksil Aminin
Reaksiyonundan…………………………….....
14
1.1.4.5.Alifatik Nitro Bileşiklerinin İndirgenmesinden.. 14
1.1.5. Oksimlerin Reaksiyonları……………………………... 15
1.1.5.1. Asitlerin Etkisi………………………………... 15
1.1.5.2. Isı ve Işık Etkisi………………………………. 15
V
1.1.6. Oksimlerin Kullanım Alanları………………………… 15
1.1.7. Nanoteknolojiye Giriş ……………………………........ 16
1.1.8. Katalizörler ……………………………….................... 17
1.1.9. Karbon Nanotüpler……………………………………. 19
1.1.9.1. Karbon Nanotüplerin Özellikleri…………....... 20
1.1.9.2. Karbon Nanotüplerin Üretilmesi…………....... 21
1.1.9.2.(1). Ark-Buharlaşma Yöntemi…………... 21
1.1.9.2.(2). Lazer Buharlaşma Yöntemi………… 22
1.1.9.2.(3). Kimyasal Buhar Biriktirme Yöntemi.. 23
1.1.10. Nanopartiküllerin Üretimi…………………………… 24
1.1.10.1. Çözelti Ortamında Nanopartikül Üretimi…… 24
1.1.10.2. Karbon Nanotüp Destekli Nanopartiküllerin
Üretimi……………………………………….
25
1.1.10.2.(1). Elektrokimyasal Yükleme Metodu... 25
1.1.10.2.(2). Kimyasal İndirgemeyle Yükleme
Metodu……………………………..
26
1.1.10.2.(3). Fiziksel Metodlar………………….. 30
1.1.10.3. Karbon Nanotüp Destekli Metal
Nanopartiküllerin Uygulama Alanları……….
30
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR……………………………………………… 33
3. MATERYAL VE METOD…………………………………………….. 43
3.1. Materyal………………………………………………………... 43
3.1.1.Kullanılan Kimyasallar……………………………….... 43
3.1.2. Kullanılan Cihaz ve Malzemeler……………………… 44
3.2. Metod…………………………………………………………... 45
3.2.1. Çıkış Maddesi ve Ligandların Sentezi………………… 45
3.2.1.1. Amphi-kloroglioksim Sentezi………………… 46
3.2.1.2. Amphi-kloroglioksim’in Anti-kloroglioksim’e
dönüşmesi……………………………………
46
3.2.1.3. Anti-[(4-triflorometil)anilin]glioksim Sentezi; 1L……………………………………………..
47
VI
3.2.1.4. Anti-[(4-perflorooktil)anilin]glioksim Sentezi; 2L……………………………………………..
48
3.2.2. Metal Kompleks Sentezi……………………………….. 49
3.2.2.1.[(Anti-(4-triflorometil)anilin)glioksimato]
bakır(II) Sentezi; Cu(1L)2……………………...
49
3.2.2.2.[(Anti-(4-perflorooktil)anilin)glioksimato]
bakır(II) Sentezi; Cu(2L)2……………………...
49
3.2.2.3.(1,2-siklohekzandiondioksimato) bakır(II)
Sentezi; Cu(3L)2……………………………….
50
3.2.2.4. (dimetilglioksimato) bakır(II) Sentezi; Cu(4L)2 50
3.2.3. Metalik Öncülün Destek Materyali Üzerine
Adsorplanması ve Metalik Forma İndirgenmesi…….
3.2.3.1. Çok Duvarlı Karbon Nanotüplerin Aktive
Edilmesi……………………………………….
3.2.3.2. Cu(1L)2, Cu(2L)2, Cu(3L)2 ve Cu(4L)2
Komplekslerinin Destek Materyali Üzerine
Adsorplanması ve Metalik Forma
İndirgenmesi…………………………………..
51
51
52
4. BULGULAR VE TARTIŞMA…………………………………………. 53
4.1. Sentezlenen Bileşiklerin Karakterizasyonu…………………......
4.1.1. Anti-kloroglioksim Bileşiği…………………………….
4.1.2.Anti-[(4-triflorometil)anilin]glioksim (1L) Bileşiği ve
[(Anti-(4-triflorometil)anilin)glioksimato]bakır(II)
(Cu(1L)2) Bileşiğine İlişkin Spektroskopik Bulgular…..
4.1.3.Anti-[(4-perflorooktil)anilin]glioksim (2L) Bileşiği ve
[(Anti-(4-perflorooktil)anilin)glioksimato]bakır(II)
(Cu(2L)2) Bileşiğine İlişkin Spektroskopik Bulgular……
4.1.4.(1,2-siklohekzandiondioksimato)bakır(II)(Cu(3L)2)
Bileşiği……………………………………………………
4.1.5. (Dimetilglioksimato)bakır(II), Cu(4L)2 Bileşiği………..
53
53
54
56
58
58
VII
4.2. Cu(1L)2, Cu(2L)2, Cu(3L)2 ve Cu(4L)2 Komplekslerinin
Adsorplanması ve Metalik Forma İndirgenmesi Sonuçlarının
İncelenmesi…………………………………………………….
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER…………………………………………
KAYNAKLAR……………………………………………………………
ÖZGEÇMİŞ………………………………………………………………..
EKLER…………………………………………………………………….
59
61
63
69
70
X
ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA
Şekil 1.1. (a) Basit Monooksim (b) Dioksimlerin genel formülleri…...… 2
Şekil.1.2. 2-hidroksiminopropiyonikasitin genel gösterimi……………... 2
Şekil 1.3. (a) n-bütilaldoksim ve (b) anti-etilmetilketoksim
bileşiğinin genel gösterimi…………………………............
2
Şekil 1.4. (a) Anti-klorglioksim ve (b) Dimetilglioksim
bileşiklerinin genel gösterimi………………………………
3
Şekil 1.5. (a) Syn-Benzaldoksim (b) anti-Benzaldoksim……………….... 3
Şekil 1.6. (a) Syn-Metiletilketoksim veya anti-Etilmetilketoksim
(b) Syn-Etilmetilketoksim veya anti-Metiletilketoksim…….… 3
Şekil 1.7. (a) anti-Difenilglioksim (b) Syn-Difenilglioksim
(c) amphi-Difenilglioksim…………………………………...... 4
Şekil 1.8. Oksim ligandında yer alan donör atomların hibrit
orbitalleri……………………………………………………… 5
Şekil 1.9. Mono oksim komplekslerinin bağlanma şekilleri…………….. 6
Şekil 1.10. vic-Dioksimlerin iç kompleks tuzları………………………... 6
Şekil 1.11. vic-Dioksim-metal komplekslerini genel gösterimi…………. 7
Şekil 1.12. 1,2-siklohekzandiondioksim bileşiğinin yapısı…………….... 9
Şekil 1.13. Katalizörün reaksiyon hızına etkisi………………………….. 18
Şekil 1.14. (a) Tek duvarlı ve (b) Çok duvarlı karbon nanotüp………….. 20
Şekil 1.15. Lazer buharlaştırma sistemi şematik gösterimi…………….... 23
Şekil 1.16. Kimyasal buhar biriktirme sistemi şematik gösterimi………. 23
Şekil 1.17. Çözücü ortamında kimyasal indirgemeyle depozisyon
işleminin şematik gösterimi………………………………….
27
Şekil 1.18. Karbon nanotüpün fonksiyonelleştirilmesi………………….. 28
Şekil 1.19. scCO2 ortamında metalik nanopartikül oluşturmada
kullanılan düzenek…………………………………………....
Şekil 2.1. Anti-glioksim kompleksleri……………………………………
Şekil 2.2. N-Substitüye arilamino glioksimler…………………………...
29
33
34
XI
Şekil 2.3. Özcan ve arkadaşlarının sentezlemiş oldukları L1H2 ve
L2H2 Ligandlarının genel formülü……………………..............
Şekil 2.4. Özcan ve ark.’nın sentezlemiş olduğu ligandların genel
Gösterimi………………………………………………………
Şekil 2.5. Yıldırım ve ark.’nın sentezlemiş oldukları ligandlarının
genel formülü…………………………………………………
Şekil 2.6. Güzel ve ark.’nın sentezlemiş oldukları komplekslerin
genel göstemi…………………………………………………
Şekil 2.7. Demetgül ve Serin’in sentezlemiş olduğu komplekslerin
genel gösterimi…………………………………………………
Şekil 2.8. Cabanas ve ark. kullandığı Cu(I)(hfac)L öncüllerinin
genel formülleri……………………………………………….
Şekil 2.9. Karbon aerojel üzerine yüklenmiş Pt nanopartiküllerin TEM
görüntüsü: (a) CA (b) and (c) 40 w % Pt yüklenmiş
CA…………………………………………………….............
Şekil 2.10. Paladyum yerleştirilmiş çok duvarlı nanotüplerin TEM
görüntüsü…………………………………………………….
Şekil 2.11. Platin yerleştirilmiş çok duvarlı karbon nanotüplerin TEM,
XRD ve EDX analizleri……………………………………….
Şekil 3.1. Amphi-kloroglioksim Sentezi………………………………….
Şekil 3.2. Amphi formun anti forma dönüşümü………………………..…
Şekil 3.3. Anti-[(4-triflorometil)anilin]glioksim sentezi………………....
Şekil 3.4. Anti-[(4-perflorooktil)anilin]glioksim sentezi…………………
Şekil 3.5. (Anti-(4-triflorometil)anilin)glioksimato]bakır(II) sentezi……
Şekil 3.6. [ (Anti-(4-perflorooktil)anilin)glioksimato]bakır(II) sentezi…
Şekil 3.7. (1,2-siklohekzandiondioksimato)bakır(II) sentezi………….…
Şekil 3.8. (Dimetilglioksimato)bakır(II) sentezi………………………....
Şekil 4.1. Anti-kloroglioksim bileşiği…………………………………....
Şekil 4.2. Anti-[(4-triflorometil)anilin]glioksim 1L bileşiği………………
Şekil 4.3. [(Anti-(4-triflorometil)anilin)glioksimato]bakır(II),
Cu(1L)2 bileşiği…………………………………………………
34
35
36
36
37
38
39
39
41
46
47
47
48
49
50
50
51
53
55
55
XII
Şekil 4.4. Anti-[(4-perflorooktil)anilin]glioksim 2L bileşiği…………….
Şekil 4.5. [ (Anti-(4-perflorooktil)anilin)glioksimato]bakır(II,
Cu(2L)2 bileşiği………………………………………………..
Şekil 4.6. (1,2-siklohekzandiondioksimato)bakır(II), Cu(3L)2 bileşiği…..
Şekil 4.7. (Dimetilglioksimato)bakır(II), Cu(4L)2 bileşiği………....……
56
57
58
59
XIV
EKLER DİZİNİ SAYFA
Ek 1.1. Anti-[(4-triflorometil)anilin]glioksim 1L Bileşiğinin NMR Spektrumları 70
Ek 1.2. Anti-[(4-perflorooktil)anilin]glioksim 2L Bileşiğinin NMR Spektrumları 71
Ek 2.1. Anti-kloroglioksim Bileşiğinin FT-IR spektrumu ……………………… 72
Ek 2.2. Anti-[(4-triflorometil)anilin]glioksim 1L Bileşiğinin FT-IR spektrumu... 72
Ek 2.3. Anti-[(4-perflorooktil)anilin]glioksim 2L Bileşiğinin FT-IR spektrumu... 73
Ek 2.4. [(Anti-(4-triflorometil)anilin)glioksimato]bakır(II), Cu(1L)2 Bileşiğinin
IR spektrumu …………………………………………………................
73
Ek 2.5. [(Anti-(4-perflorooktil)anilin)glioksimato]bakır(II, Cu(2L)2 Bileşiğinin
IR spektrumu ………................................................................................
74
Ek 2.6. (1,2-siklohekzandiondioksimato)bakır(II), Cu(3L)2 Bileşiğinin IR
spektrumu………………………………………………………………..
74
Ek 2.7. (Dimetilglioksimato)bakır(II), Cu(4L)2 Bileşiğinin IR spektrumu……… 75
Ek 3.1. Anti-kloroglioksim Bileşiğinin DSC eğrisi……………………………... 76
Ek 3.2. Anti-[(4-triflorometil)anilin]glioksim 1L Bileşiğinin DSC eğrisi………. 76
Ek 3.3. Anti-[(4-perflorooktil)anilin]glioksim 2L Bileşiğinin DSC eğrisi………. 77
Ek 3.4. [(Anti-(4-triflorometil)anilin)glioksimato]bakır(II), Cu(1L)2 Bileşiğinin
DSC Eğrisi………………………………………………………………
77
Ek 3.5. [(Anti-(4-perflorooktil)anilin)glioksimato]bakır(II, Cu(2L)2 Bileşiğinin
DSC Eğrisi………………………………………………………………
78
Ek 3.6. (1,2-siklohekzandiondioksimato)bakır(II), Cu(3L)2 Bileşiğinin DSC
Eğrisi…………………………………………………………………….
78
Ek 3.7. (Dimetilglioksimato)bakır(II), Cu(4L)2 Bileşiğinin DSC Eğrisi……….. 79
Ek 4.1. Cu(1L)2 Kompleksinin Depozisyonuyla Elde Edilen Karbon Nanotüp
Destekli Metal Nanopartiküllerin XRD Sonucu………………………...
80
Ek 4.2. Cu(2L)2 Kompleksinin Depozisyonuyla Elde Edilen Karbon Nanotüp
Destekli Metal Nanopartiküllerin XRD Sonucu………………………...
80
XVI
SİMGELER VE KISALTMALAR
1H NMR :Proton nükleer magnetik rezonans spektroskopisi 13C NMR : Karbon-13 nükleer magnetik rezonans spektroskopisi
FT-IR : Fourier Transform İnfrares Spektroskopisi
UV-Vis : Ultraviyole-Görünür Bölge Spektroskopisi
GC :Gaz kromatografisi
DSC : Diferansiyel Taramalı Kalorimetri
TEM : Geçirmeli Elektron Mikroskobu
SEM : Taramalı Elektron Mikroskobu
DMSO : Dimetil sülfoksit
HCl : Hidroklorik asit
Et2O : Dietileter
CH2Cl2 : Diklorometan
THF : Tetrahidrofuran
Et3N : Trietilamin
S/C : substrat/katalizör
Vic- : visinal
°C : Santigrat derece
mmol : Milimol
g : Gram
mL : Mililitre
ScCO2 : Süperkritik karbondioksit
Ar : aril
Et : etil
δ : Kimyasal kayma
ppm : Milyonda bir birim
s : singlet
d : doublet
t : triplet
m : multiplet
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
1
1. GİRİŞ
Karbon nanotüp yüzeyine metal nanopartikül depozisyon işlemlerinde
kullanılan öncüller incelendiğinde genellikle asetilasetonat, trifloroasetilasetonat ve
hekzafloroasetilasetonat gibi bilinen ve kataloglarda yer alan komplekslerin
kullanıldığı görülmektedir. Bu amaçla kullanılan diğer öncüller hekzametiltrietilen,
tetrametilenglikol dimetil eter, tetrametil heptadionat, siklooktadien gibi ligandlardan
elde edilen kompleksler olup araştırmacılar yöntemin geliştirilebilmesi için yeni
öncüllerin sentezlenmesine ve daha fazla deneysel veriye ihtiyaç duyulduğunu
bildirmektedir. Yaptığımız çalışmada oksim türevi kompleksler sentezlenmiş ve bu
komplekslerin karbon nanotüp destekli metal nanopartikül depozisyon işleminde
öncül olarak kullanımı araştırılmıştır. Ayrıca, literatürler araştırıldığında oksim
komplekslerinin bu amaçla kullanımına rastlanmamıştır.
1.1. Oksimler
Oksimler farklı şekillerde sentezlenmektedir fakat, en çok uygulanan sentez
yöntemine göre; aldehit ve ketonların, hidroksil amin (NH2OH) ile reaksiyonları
sonucunda oluşan ve -C=N-OH grubu taşıyan bileşiklere oksim denir. İmin ise
schiff bazı olarak bilinen ve yapısında -C=N (azometin) grubu bulunan bileşiklere
denir ve oksim ismi, oksi-iminin kısaltmasıdır. Oksimler, aldehitlerden elde
edilirlerse aldoksim, ketonlardan elde edilirlerse ketoksim olarak isimlendirilirler.
Ayrıca Oksimler yaygın olarak O ve/veya N atomlarıyla farklı yollarla merkez atoma
bağlanabilen çok yönlü ligandlar olarak tanımlanmaktadır. Koordinasyon kimyasında
en çok monooksimler ve vic-dioksimler kullanılmaktadır, aynı zamanda organik
moleküller oksim grubu sayısına göre; mono, di, tri ve tetra oksimler de
içermektedir.
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
2
R C
NOH
C
NOH
RR CH
N OH
(a) (b)
Şekil 1.1. (a) Basit Monooksim (b) Dioksimlerin genel formülü
1.1.1. Oksimlerin Adlandırılması
Oksimler ana grup keton veya aldehit olmak şartıyla “hidroksimino” eki ile
adlandırılırlar.
HO C
O
C
CH3
N
OH
Şekil 1.2. 2-hidroksiminopropiyonikasitin genel gösterimi
Ayrıca, aldehit ve ketondan oksijenin yer değiştirmesi ile elde edilen oksimler
bu aldehit veya keton isminin sonuna “oksim” kelimesi eklenerek adlandırılırlar.
C
C2H5H3C
NHO
(b)(a)
C C C C
H
H
H
H
H
H
H
N OH
H
Şekil 1.3. (a) n-bütilaldoksim ve (b) anti-etilmetilketoksim bileşiğinin genel
gösterimi
Bunun yanı sıra, glioksal ve hidroksil aminin reaksiyonundan elde edilen
oksimlere glioksim denir ve glioksimlerin en önemli üyelerinden ikisi anti-
klorglioksim ve dimetil glioksimdir.
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
3
C
C
Cl
H
N
N
OH
OH
(a)
C
C
H3C
H3CN
NOH
OH
(b)
Şekil 1.4. (a) Anti-klorglioksim ve (b) Dimetilglioksim bileşiklerinin genel gösterimi
Basit mono oksimlerin ve türevlerinin geometrik izomerleri syn- ve anti- ön
ekleriyle gösterilir (Smith, 1966). Syn- ön eki, oksimin çift bağı çevresinde bulunan
H ve OH gruplarının düzlemin aynı tarafında olduğunu, anti ön eki ise H ve OH
gruplarının düzlemin zıt taraflarında olduğunu belirtir.
C
H
NOH
C
H
N
HO
(a) (b)
Şekil 1.5. (a) Syn-Benzaldoksim (b) anti-Benzaldoksim
Asimetrik ketonlardan meydana gelen oksimlerde ise referans alınan gruba
göre isimlendirme değişebilir (Noller 1966). Örneğin etil metil ketoksimi iki şekilde
isimlendirebiliriz.
C
C2H5H3C
NHO
C
C2H5H3C
N
OH
(a) (b)
Şekil 1.6. (a) syn-Metiletilketoksim veya anti-Etilmetilketoksim (b) syn-Etilmetilketoksim veya anti-Metiletilketoksim
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
4
Komşu karbon atomuna bağlı aynı gruplara visinal, aynı karbon atomuna
bağlı olanlara da geminal fonksiyonel gruplar denir. Visinal’in kısaltması vic- olarak
gösterilmektedir.
Vic- Dioksimlerde ise –OH gruplarının birbirine olan pozisyonuna göre syn-,
anti- ve amphi- izomerleri mevcuttur. Ve bu izomerlerin birbirine dönüşüm enerjileri
yapıya bağlı olarak genellikle düşüktür. Bu yüzden vic-dioksim türevlerinin pek azı
yalnız anti-, syn- ve amphi- formuna ayrılmıştır. Bunları birbirinden ayırmak güç
olmakla beraber günümüzde gelişen ayırma teknikleri ile birçoğunu ayırmak
mümkün olmaktadır. Ayrıca spektroskopik yöntemlerle oksim konfigürasyonları
kesin olarak aydınlatılmış ve birbirine dönüşüm reaksiyonları incelenmiştir (Smith,
1966). Çok sayıdaki vic-dioksim bileşiklerinde, genellikle en kararlı olan anti- formu
izole edilebilmiştir (Serin ve Bekaroğlu 1983 ve Burakewich 1971).
C C
NN
OHHO
C C
NN
HOOH
C C
NN
OHOH
(a) (b) (c)
Şekil 1.7. (a) anti- Difenilglioksi (e.n.: 243-244 oC) (b) syn- Difenilglioksim (e.n.: 212-214 oC)
(c) amphi- Difenilglioksim (e.n.: 164-166 oC)
1.1.2. Oksimlerin Genel Özellikleri
Oksimler; genellikle, renksiz ve eriklerinde bozunan maddelerdir. Sudaki
çözünürlükleri azdır ve sadece molekül ağırlığı küçük olanlar dikkate değer derecede
uçucudur.(Singh ve Singh, 2003)
Yapısında bulunan azometin (C=N) grubundan dolayı zayıf bazik, hidroksil
grubundan dolayı da zayıf asidik özellik gösterirler, hem asidik hem de bazik özellik
göstermeleri nedeniyle amfoter madde sınıfına girerler ve çok kuvvetli asit ve
bazlarla tuz oluştururlar (Singh ve ark., 1979). Aynı zamanda, zayıf asidik
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
5
özelliklerinden dolayı NaOH’de, yapılarındaki C=N gruplarından dolayı bazik
karakterli olmaları sebebi ile de konsatre mineral asitlerde (der. HCl) çözünürler,
fakat su ile seyreltildiklerinde çökerler. Böylece, hidroklorür tuzları elde edilir.
Ayrıca CO2 ile çökerler.
Mono oksimlerin pKa’ları 10-12 , vic-dioksimlerin pKa’ları ise 7-10 değerleri
arasındadır ve vic-dioksimler, monooksimlere göre daha asidiktir (Glioksim, pKa=
8.88 ±0.05; Difenilglioksim, pKa= 8.5±0.05, Dimetilglioksim, pKa= 10.14±0.03).
Çünkü; vic-dioksim bileşiklerinde, >C=N-OH grupları, birbirlerine α konumundadır.
Yapıda bulunan α-keto grupları asit gücünü arttırdığı için vic-dioksimler,
monooksimlere göre daha asidiktir (Cakravorty, 1974).
1.1.3. Oksimlerin Kompleksleri
Organik ligandlardan biri olan oksimlerin yapısında yer alan donör atomların
hibrit orbitalleri aşağıdaki şekilde görülmektedir. Bir adet ortaklanmamış elektron
çiftine sahip olan oksim azotu sp2, iki adet ortaklanmamış elektron çifti bulunduran
oksijen atomu da sp3 hibritindedir. Bu nedenle oksimler, çoğu geçiş metali ile azot
veya oksijen atomu üzerinden farklı şekillerde koordinasyon bağı yaparak kararlı
koordinasyon bileşikleri verirler (Chakravorty, 1974).
C NO H
sp2
sp3
Şekil 1.8. Oksim ligandında yer alan donör atomların hibrit orbitalleri
Oksim komplekslerinin büyük bir çoğunluğunda koordinasyon genellikle
azot atomundan olur. Metal-oksim bağlarının oluşum olasılıkları aşağıda şekilde
gösterilmiştir.
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
6
NC
O
M
(A)
NC
O
MN
OH
(B)
NC
O
M
NC
M
(C) (D)
OMC
H
Şekil 1.9. Mono oksim komplekslerinin bağlanma şekilleri
Basit oksimlerin Cu(II), Ni(II) ve Co(II) tuzlarıyla M(Oksim)nX2 (n: 2,4, X:
Cl) tipinde kompleksler verdiği bilinmektedir. Oksim kompleksinin yapısını
belirlemede oksimin stereokimyası önemli bir etkendir. Oksimin anti- formu, syn- ve
amphi- oksim komplekslerinden daha kararlıdır. Genellikle uygun koşullarda amphi-
oksim kompleksleri kolaylıkla anti- oksim komplekslerine dönüşebilirler (Smith,
1966). syn- konfigürasyonundaki vic- dioksimlerin ise geçiş metalleriyle kompleks
bileşik vermediği düşünülüyordu. Fakat, son yıllarda syn- konfigürasyonunda vic-
dioksimlerin de kompleks bileşikleri sentezlenip, yapıları aydınlatılmıştır ( Ma ve
Angelici, 1980).
vic- Dioksimlerin, metallerle iç kompleks tuzları oluşumu sırasında, oksim
gruplarından biri asidik diğeri bazik karakter gösterir(Pfeirrer ve Richardz 1928).
C C
NNO OH
Me
Şekil 1.10. vic- Dioksimlerin iç kompleks tuzları
Ayrıca, vic- dioksim ligandlarının geçiş metallerinin kompleksleri, molekülün
kararlılığını etkileyen çeşitli faktörleri bir arada taşımaları açısından önemlidir.
Bunlar;
I. Vic- Dioksimlerin Fe(II), Co(II) ve Ni(II) kompleksleri düşük
spinlidir.
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
7
II. Metal –ligand oranı 1:2 olan komplekslerde molekülün daha kararlı
olmasını sağlayan hidrojen köprüleri bulunmaktadır.
III. Fe(II) kompleksinin kararlılığı, geri bağlanma (metalden liganda
elektron akışı) sayesinde daha da artmıştır.
IV. Kare-düzlemsel yapıdaki; Fe(II), Co(II), Cu(II) ve Pd(II)
komplekslerinde, tek dişli bir ligandın, z ekseni doğrultusunda, metal
ile koordinasyona girmesi mümkün olmamaktadır.
Günümüzde bir çok vic- dioksim metal kompleksinin yapısı tek kristal X-ışını
yöntemi ile aydınlatılmıştır. Bu komplekslerde genel olarak metal iyonu ile iki
dioksim molekülündeki dört azot atomu aynı düzlemdedir (Şekil 1.11.). Ayrıca,
kompleks oluşumu sonrasında oluşan moleküller arası polar hidrojen köprüleri
kompleksin kararlılığını arttırır ve suda çözünmelerini engeller. Ayrıca, köprü
oluşturan hidrojen atomunun iki oksijen atomuna olan uzaklığı birbirine eşittir.
C
C
N
N
O H O
N
O H O
N
M
C
C
Şekil 1.11. vic-Dioksim-metal komplekslerinin genel gösterimi
Ayrıca iki oksijen arasındaki uzaklık X-ışını kırınımı analizi ile 2,44 Ǻ olarak
bulunmuştur. Bu tür kompleks yapısındaki C=N ve N-O bağ uzunlukları sırasıyla
1,30 Ǻ ve 1,34 Ǻ dolayında bulunmuştur. Serbest oksim ligandlarıyla bu değerler
karşılaştırıldığında N-O bağına ait gerilme frekansının büyük ölçüde değişmesini,
C=N bağına ait gerilme frekansınında önemli ölçüde değişmemesini gerektirir.
1905 yılında L.Tschugaeff dimetilglioksimin Ni(II) ile verdiği reaksiyonları
inceleyerek; oksimlerin geçiş metal kompleksleri konusunda önemli bir keşif
yapmıştır. Yine 1907 yılında dimetilglioksmin Co(III) ile vermiş olduğu
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
8
kompleksleri Tschugaeff tarafından vic- dioksim komplekslerinin biyokimyasal
mekanizmalarını açıklamak için model bileşik olarak kullanılabileceği ileri
sürülmüştür.
Chakravorty, (1974) yapmış olduğu çalışmada bağlı konumda olan
oksimlerin serbest oksimden çok daha asidik olduğunu belirlemiştir. Örneğin
asetoksim için pKa değeri 12 iken; trans-[Pt(NH3)2(asetoksim)2]Cl2 için 25oC’de
pKa1=5.66 ve pKa2=7.40’dır.
1.1.3.1. İnfrared Özellikleri
IR spektroskopisi, metal-oksim kompleksleri yapı analizlerinde belirleyici
olmaktadır. –OH titreşim badlarının yerleri ve şiddetleri kompleksteki köprülü
molekül içi hidrojen bağlarının oluşumu ile ilgili bilgi verir.
Oksimlerin IR spektrumlarında üç tür hidrojen köprüsü piki görülür: 3300-
2900 cm-1’de polarize hidrojen körüsünün karakteristik keskin bandı (a), 3450 cm-
1’de nitro grubuna bağlı hidrojen köprüsünün keskin bandı (b) ve 3400-2400 cm-1’de
polarlığı düşük hidrojen köprüsünün karakteristik geniş bandı (c) (Nakamoto ve
Mccarty 1968). Çoğu metal oksim kompleksleri (c)’deki türde hidrojen köprüleri
oluştururlar. Oksim ligandına elektrofilik ve nükleofilik sübstitüsyonların etkisi
büyük ölçüde –OH bandlarından gözlenir, bu sübstitüsyonlar hidrojen bağının
sağlamlığını arttırıcı yada azaltıcı yönde etki gösterebilir. Süstitüe olan grupları
sağlamlaştırıcı etkilerine göre sıralarsak: CH3>H>Cl>NO2 şeklindedir. Bu sıralama
hidrojen bağı ile bağlı oksijen atomunun elektron yoğunluğunun değişimi ile
açıklanır (Keeney ve Ossea-Asera 1984).
Oksimlerin IR spektrumunda 3130-3300 cm-1’de görülen –OH gerilme
titreşim bandları seyreltik çözeltilerde ve gaz fazda 3600-3500 cm-1’de görülür.
Bunun nedeni ise, -OH grubunun serbest olmasıdır (Koçak ve Bekaroğlu 1984).
Oksimlerin IR spektrumunda C=N grubunun absorpsiyon piki 1700-1500 cm-
1 civarında gözlenir. C=N bağının gerilim frekansının değişimi de metal-oksim
komplekslerinin metal-ligand bağının sağlamlığını yorumlama da önemli bir
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
9
parametredir. Oksimler geçiş metalleri ile hem α verici hem de π alıcı etkileşime
girerler. C=N bağınaki gerilim α donör bağının kuvveti, π metal-ligand geri bağının
varlığı ve moleküller arası hidrojen köprüsünün etkisi ile açıklanır. Kompleksin
sağlamlığı arttıkça, C=N bağının titreşim frekansı daha büyük dalga numaralarına
kayar (Keeney ve Ossea-Asera 1984).
Oksimlerde çift bağa komşu N-O gerilme absorpsiyonu 940-885 cm-1
civarında şiddetli olark gözlenir. N-O gerilim frakansı konfigürasyona bağlı olarak
önemli ölçüde değişiklik göstermez fakat; oksim grubuna bağlı sübstitüentlerin
niteliğine göre değişim gösteriri. Dimetil glioksim için bu değer 1000 cm-1 olarak
tespit edilmiştir (Guo 1995, Jones 2004, Constantinos 2005). Ayrıca, komplekslerde
metale bağlanmanın oksim oksijenleri üzerinden olması durumunda, titreşim frekans
değerlerinde az da olsa kaymalar olur.
vic- Dioksimlerde O-H gruplarının birbirine göre üç farklı pozisyonda
bulunmaları mümkündür. O-H gerilme absorbsiyonu, anti- formundaki oksimlerde
amphi- formundaki oksimlere nazaran daha yüksek frekansta bulunur (Avram 1972).
Dioksimler eğer amphi- yapısında ise, oksim gruplarına ait protonlardan
birisi, komşu oksimin azotu ile hidrojen köprüsü oluşturur ve yapıdaki O-H
gruplarının çevreleri farklılaşmış olur. Siklohekzandiondioksim (Şekil 1.6.) ve
oluşturduğu kompleksin IR spektrumları karşılaştırıldığında ligand için 3380 cm-1 de
gözlenen O-H titreşim bandı kompleks için 1775 cm-1 de, ligand için 1640cm-1 de
gözlenen C=N titreşim bandı için 1575 cm-1 de ve yine ligand için 960 cm-1 de
gözlenen N-O bandı kompleks için 1066 cm-1 de gözlenmektedir. Komplekslerde
1175 cm-1 de gözlenen absorbsiyon, kompleks oluşumu ile meydana gelen hidrojen
köprülerini göstermekedir (Meyer, 1969).
N
N
OH
OH
Şekil 1.12. 1,2-Siklohekzandiondioksim bileşiğinin yapısı
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
10
Dimetilglioksim komplekslerinde C=N bağı halkanın bir bölümünü oluşturur.
Kompleks oluşumundan sonra C=N bağına ait titreşimde gözlenen kayma geri
bağlanmanın etkisi ile açıklanır.
1.1.3.2. 1H-NMR Özellikleri
Oksimlerin hidroksil protonlarına ait kimyasal kaymaların detaylı bir şekilde
incelenmesi, 1967 yılında Kleinsphehn ve arkadaşları tarafından ele alınmıştır. 60
oksim bileşiğinin DMSO-d6 çözeltisinde alınan 1H-NMR spektrumlarındaki, O-H
rezonansı oksim grubuna bağlı substitüentlere göre karakteristik olan değerler
göstermiştir. Alifatik ve alisiklik keton ve aldehitlerin oksimleri için tespit edilen
O-H kimyasal kaymaları 11-10 ppm arasındadır. Aromatik ve heteroaromatik
oksimlerde 12.5-11 ppm arasında değerler ölçülmüştür(İrez ve Bekaroğlu 1983).
Mono-oksimlerde, O-H protonlarına ait 1H-NMR pikleri yaklaşık 9.00-13.00
ppm arasında gözlenir. vic-Dioksimlerde ise, O-H protonlarının çevrelerine bağlı
olarak anti-, syn-, amphi-, geometrik izomer durumlarına göre 1H-NMR piklerinde
farklılık gözlenir. Bu farklılık vic-dioksimlerin stereoizomer tanınmasında büyük
yarar sağlamaktadır. Anti- izomerler için 10.00 ppm üzerinde tek pik gözlenmesine
karşılık, amphi- izomerlerde O-H gruplarından biri, bileşikteki diğer oksim azotu ile
hidrojen bağı (O-H…N ) oluşturduğundan ve syn- izomerlerde ise yine O-H
gruplarından biri komşu oksijenle etkileştiğinden dolayı protonlardan biri daha zayıf
alanda diğeri normal yerinde olmak üzere iki tane singlet pik gözlenir. 1,4-difenil-
2,3-bis(hidroksimino)piperazin’ in anti- formunun, 1H-NMR spektrumunda O-H
protonları için 11.40 ppm’ de tek pik gözlenirken, amphi- formun spektrumunda ise
13.00 ve 12.00 ppm ‘de iki pik gözlenir (Gök, 1981).
Sistematik olarak substitüe olmamış vic- dioksimlerde O-H protonları iki ayrı
singlet halinde görülürler (Avram 1972, Hüseyinzade 1991 ve Uçan 1990).
Metilglioksim, fenilglioksim, N-fenil-aminoglioksim gibi mono sübstitüe oksimlerde
aldehit protonuna komşu O-H protonu; substitüe oksimdeki O-H protonundan daha
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
11
kuvvetli olan alanda ortaya çıkar. Bu iki singlet arasındaki fark 0.6 ppm´e kadar
ulaşmaktadır.
Aldoksimlerde syn- ve anti- ekleri ile iki farklı yapının bulunduğu 1H-NMR
spektrumu yardımıyla kesin olarak belirlenmiştir. Çeşitli aldoksimlerin
spektrumlarında aldehit protonuna ait C-H kimyasal kayma değerleri birbirinden 0.6
ppm uzaklıkta olan bir dublet şeklinde çıkmaktadır. İki farklı absorbsiyonun aynı
anda olması syn- ve anti- izomerlerinin varlığı ile açıklanabilir.
Anti- dioksim komplekslerinde hidrojen köprüsü oluşumu nedeniyle 1H-NMR
spektrumunda hidroksil protonu yaklaşık 16-17 ppm gibi çok zayıf alana kayar
(Pedersen ve Larsen, 1973; Gül ve Bekaroğlu, 1983).
Vic- Dioksimler geçiş metalleriyle N veO atomları üzerinden koordinasyona
girdiklerinde koordinasyona katılmayan –OH grubu serbest ligandlarınkine yakın bir
kayma gösterir. Bu tür kompleksler genellikle amphi- dioksimlerde gözlenir (Gül ve
Bekaroğlu, 1983).
1.1.3.3. 13C-NMR Özellikleri
C=N-OH grubu karbonuna ait 13C-NMR pikleri mono-oksimler için 145-165
ppm arasında (Silverstein, 1981), aminoglioksimler için ise 140-155 ppm arasında
gözlenmektedir (Ertaş, 1987). Babahan ve arkadaşları (2006) tarafından
antikloroglioksimden sentezlenen bazı anti-dioksim bileşikleri 13C-NMR değerleri
NHC=NOH 146 ppm ve HC=NOH 141-142 ppm olarak verilmiştir.
1.1.3.4. UV-Vis Özellikleri
Oksimerin UV-Vis spektrumlarında, en önemli ve karakteristik absorbsiyon
bandı C=N grubunun n-π* elektronik geçişine ait bad olup, yaklaşık 250-300 nm
aralığında gözlenir. Bu bileşiklerin geçiş metalleri ile oluşturdukları komplekslerde
n-π* geçişine ait bandlar bir miktar uzun dalga boyuna kaymaktadır. Ancak, özellikle
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
12
aromatik halka içeren bileşiklerde bu geçişlere ait absorbsiyon bandları, aromatik
halkaya ait B bandları ile girişim yapabilmektedir (Koçak ve Bekaroğlu, 1984). UV-
Vis spektrumları ile kompleks geometrilerinin açıklanmasında yararlı ip uçları veren
d-d geçişlerinin absorpsiyon şiddetlerinin düşük, oksimlerin organik çözücülerde
çözünürlüklerinin de az olması, bu geçişlerin gözlenmesini zorlaştırmaktadır. Ayrıca
d-d geçşilerine ait bandlar, ligandlara ait bandlarla çakışabildiklerinden, böyle bir
durumda bu bandların ayırt edilmeleri oldukça güçleşmektedir.
1.1.3.5. Manyetik Özellikleri
Manyetik süssebtebilite ölçümleri ile hesaplanan manyetik moment
büyüklükleri yardımıyla geçiş metallerinin oksim komplekslerinin elektronik
konfigürasyonları, bağlanma mekanizmaları ve ligand alan parametreleri hakkında
bilgi edinilebilir. Bu teknik pek çok Ni(II) yüksek ve düşük spin komplekslerinin
teşhisinde kullanılmıştır.
Cu(II)-asiloin-oksim kompleksi amorf yapısından ve organik çözücülerin
büyük bir kısmında çözünememesinden dolayı X-ışını ve molekül ağırlığı tayin
yöntemleriyle sağlıklı bir şekilde analiz edilememektedir. Manyetik süssebtebilite
ölçümleri bu tür komplekslerin oda sıcaklığında 0.74-0.80 BM arasında manyetik
moment değerlerine sahip olduklarını göstermektedir. Pek çok geçiş metalinin oksim
komplekslerinde ölçülen manyetik moment değerleri farklı yapılar arasında çok
küçük değişimler göstermektedir. Örneğin Cu(II) oksim kompleksleri için 1.7-1.8
BM arası manyetik moment değeri hem düzlemsel, hemde tetragonal simetrideki
yapıyı karakterize etmektedir çünkü; 1.9-2.2 BM’luk manyetik moment değeri
tetrahedral yapıyı işaret eder (Keeney ve Ossea-Asera 1984).
1.1.4. Oksimlerin Elde Edilmesi
Oksimler çeşitli yollardan elde edilebilir. Oksimlerin eldesinde en çok
kullanılan yöntemlerden bazıları şu şekildedir;
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
13
Ø Aldehit ve Ketonların Hidroksil Amin ile Reaksiyonundan,
Ø Primer Aminlerin Yükseltgenmesinden,
Ø Nitrosolama Metodu ile,
Ø Kloralhidrat ve Hidroksilaminin Reaksiyonundan,
Ø Alifatik Nitro Bileşiklerinin İndirgenmesinden.
1.1.4.1. Aldehit ve Ketonların Hidroksil Amin ile Reaksiyonundan
Aldehit ve ketonların hidroksil amin ile reaksiyonlarından oksimler elde
edilmektedir. Reaksiyon sulu alkollü ortamda, oda sıcaklığından kaynama sıcaklığı
şartlarında gerçekleştirilir(Tan 1983),(1.1),(1.2).
R-CHO + NH2OH.HClNaOAc
CH=N-OH + NaCl + AcOH (1.1)
Ar-CHO + NH2OH.HClNaOH
-CH=N-O-Na+H+
-CH=N-OH (1.2)
1.1.4.2. Primer Aminlerin Yükseltgenmesinden
Primer aminler, sodyum tungstat varlığında hidrojen peroksit ile
yükseltgendiğinde oksimleri verir(Kahr ve Berker 1960),(1.3).
R-CH2NH2
H2O2/Na2WO4
Sulu alkol(1.3)R- CH=N-OH
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
14
1.1.4.3. Nitrosolama Metodu İle
Nitrosolama metodu da özellikle α-keto oksimlerin hazırlanmasında oldukça
kullanışlı bir yoldur. Aktif metilen gruplu bileşiklerden yararlanılır(Ertaş, 1987)
(1.4).
ArCCH3
O
C4H9ONO/C2H5ONa ArCCH
N
OH
OH
(1.4)
1.1.4.4. Kloralhidrat ile Hidroksilaminin Reaksiyonundan
Kloroglioksim, vic-Dioksimlerin önemli bir üyesidir ve kloralhidrat ile
hidroksilaminin reaksiyonundan elde edilir (Gök, 1981; Uçani 2002)(1.5).
CCl3
CH(OH)2
+ 2 NH2OH.HClNOH
NOH
Cl
H
(1.5)
1.1.4.5.Alifatik Nitro Bileşiklerinin İndirgenmesinden
Alifatik nitro bileşiklerinin indirgenmesi ile oksimlerin eldesi şu şekilde
yapılabilir(Constantinos ve ark., 2005)(1.6);
R2C=CH-NO2
H2/Pt
EtOH, HClR2CH-CH=NOH (1.6)
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
15
1.1.5. Oksimlerin Reaksiyonları
Oksimlerin bilinen bir çok reaksiyonu arasında önemli olanlar aşağıda
açıklanmıştır.
1.1.5.1 Asitlerin Etkisi
Oksimler, kuvvetli mineral asitlerle tuzlara dönüşür ve aynı zamanda
izomerik dönüşüm yaparlar(Gök 1981). Syn- ve amphi- izomerleri HCl ile anti-
izomerlerine dönüşür (1.7).
C C
Cl H
N N
OH OH
Amphi-kloroglioksim
der. HCl C C
Cl H
N N
HO OHAnti-kloroglioksim
(1.7)
1.1.5.2. Isı ve Işık Etkisi
Oksimler son derece kararlı maddelerdir, fakat uzun süre ışık ve hava
oksijenine maruz kaldıklarında bozunur. Bozunmalar sonucunda genellikle karbonil
bileşiği ile bazı azotlu inorganik maddeler meydana gelir. Örneğin; benzofenonoksim
ısı tesiriyle bozunduğunda azot, amonyak, benzofenon ve imine ayrışır(Lachman
1943), (1.8).
(C6H5)2C=NOH (C6H5)2C=O + (C6H5)2C=NH + NH3 + H2O + N2 (1.8)
1.1.6. Oksimlerin Kullanım Alanları
Tarımda, eczacılıkta, yakıt sanayinde ve birçok alanlarda kullanılmaktadır.
Oksim bileşikleri, şelat oluşturabilme, oksijen tutma, biyolojik olarak kendiliğinden
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
16
parçalanabilme gibi özelliklerinin yanında fotokimyasal ve biyolojik reaksiyonlarda
gösterdikleri olağanüstü etkileri sayesinde geniş olarak tanınmakta ve değişen
değişen teknolojiye bağlı olarak yeni kullanım alanları bulunmaktadır. Bunlardan
bazıları; anti-oksidant ve polimer başlatıcı reaktifleri olarak, yakıtlarda oktan
miktarının arttırılmasında, boyarmaddelerde ara ürün olarak, değerli metallerin geri
kazanılmasında, deri ve dokuma sanayinde yumuşaklığı, su geçirmeme özelliğini
sağlamada, böcek ilaçlarında, bazı antibiyotik ilaçlarda (Örneğin, Sefalos Porinler),
hormonlarda, fotoğrafçılıkta katkı maddeleri olarak, tatlandırıcılarda, parfümlerde
vs.kullanılmalarıdır. Oksimler organik, analitik, anorganik, endüstri ve biyokimyanın
birçok alanında değişik amaçlarla kullanılmaktadır. Bazı oksim ve onların çeşitli
alkil, oksi alkil ve amino türevleri fizyolojik ve biyolojik aktif özelliklere sahip
oldukları, ayrıca motor yağlarının, boyaların, epoksit reçinelerinin vs. bazı
özelliklerinin iyileştirilmesi için katkı maddesi olarak kullanıldıkları bilinmektedir.
(Fesenden, 1993).
Bütün bu kullanım alanlarının yanı sıra yapılan bu çalışmada Cu(II) ile
oluşturulan çeşitli oksim kompleksleri, nanotüpler üzerine metalik nano parçacıkların
depozisyonu işlemlerinde kullanılmıştır. Bu amaçla kullanılan bileşikler
incelendiğinde çoğunlukla β-diketonat (asetilasetonat) türevi metal komplekslerden
yararlanıldığı, oksim türevi metal komplekslerin ise kullanılmadığı gözlenmiştir. Bu
çalışmayla birlikte oksim bileşiklerinin metalik depozisyon işlemlerinde kullanımının
olup olmadığı belirlenmiş ve ileriki çalışmalarda bakır ile yapılan depozisyon
işleminin farklı metallerle de denenebileceği düşünülmektedir.
1.1.7. Nanoteknolojiye Giriş
Nanoteknoloji, atomların tek tek kullanılarak, yalnızca çalışabilen değil, iş
gören, makro, dünyada olmayan niteliklere sahip aygıtların üretilmesi ve
kullanılmasını amaçlayan bir alandır.
Nanometre terimi, antik Yunanca ‘da “cüce” anlamına gelen “nano”
kökünden gelmektedir. Nanometre, metrenin milyarda biri kadar olan bir ölçüdür ve
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
17
yaklaşık 10 atomluk bir genişliği kapsamaktadır (1nm=10-9 m). Karşılaştırma
açısından bir saç telinin 150.000 nanometre olduğu söylenebilir ya da harfleri 10 nm
boyutunda basılırsa 30 bin sayfalık Britanica ansiklopedisi bir toplu iğne başına
sığdırılabilir.
Nano boyutta malzemeler daha kuvvetli, daha hafif ve daha verimlidir. Aynı
zamanda, malzemeler nano ölçekte iri boyuttan çok farklı özellik ve davranış
gösterirler. Renkleri, iletkenlikleri, kimyasal aktiviteleri v.b. özellikleri farklılaşabilir
ve bu farklı kimyasal ve fiziksel özellikleri nedeniyle nano malzemeler son yıllarda
oldukça ilgi görmektedir. Nano malzemelerin kimya sektöründe ilgi gören
uygulamalarından birisi de nano boyuttaki katalizörlerdir. Yaptığımız çalışmalarda
sentezlenen karbon nanotüp destekli metalik nanopartiküller ileriki çalışmalarda
geliştirilerek katalizör olarak kullanımları araştırılacaktır.
1.1.8. Katalizörler
Katalizörler; kimyasal bir reaksiyona, reaksiyonun hızını arttırarak(pozitif
katalizör) veya yavaşlatarak(negatif katalizör) etki eden maddelerdir. Berzelius,
katalizörün reaksiyona giren maddelerin bağlarını çözecek şekilde tesir ettiğini ve
böylece reaksiyonun daha hızlı bir şekilde meydana gelmesini sağladığını
söylemektedir. Katalizörlerin kullanıldıkları ilk zamanlar katıldıkları reaksiyon
sırasında değişikliğe uğramadıkları sanılıyordu. Fakat daha sonra katalizörlerin
reaksiyona katıldığı yani bir değişikliğe uğradığı buna rağmen reaksiyon sonunda
miktar ve şekil olarak ilk hallerine dönüştüğü tespit edildi. Katalitik etkimenin
gerçek mekanizması tam olarak bilinmemektedir, fakat bazı durumlarda reaksiyona
giren maddelerin katalizör yüzeyinin küçük bir kısmı üzerinde adsorplandığı bir
yüzeysel olay olduğu düşünülmektedir. Bu olay reaksiyonun başlaması için gereken
aktif enerji miktarını herhangi bir şekilde azaltabilir. Bundan dolayı da ilerleme daha
hızlı olur.
Katalizörleri heterojen katalizörler, homojen katalizörler ve
biyokatalizörler(enzimler) olarak üçe ayırabiliriz. Homojen ve heterojen katalizörleri
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
18
kısaca şu şekilde açıklayabiliriz; tepkimeye giren maddeler ile katalizör aynı faz
içerisinde ise bu tür katalizörlere homojen katalizörler, tepkimeye giren maddeler ile
katalizör farklı fazlarda ise bu katalizörlere de heterojen katalizörler denir.
Şekil 1.13. Katalizörün reaksiyon hızına etkisi
Çizelge 1.1. Homojen ve heterojen katalizörler arasındaki farklar
Homojen Katalizör Heterojen Katalizör
ü Yüksek seçici,
ü Her bağımsız atom(metal atomları)
aktif,
ü Zor ayrılır (sıvı-sıvı ekstraksiyon,
destilasyon ve iyon değişimi),
ü Düşük konsantrasyon,
ü Düşük seçici,
ü Kolay ayrılı (filtrasyon ve
santrifüjleme),
ü Sadece yüzey atomları aktif,
ü Yüksek konsantrasyon.
Homojen katalizörlerin heterojen katalizörlere göre üstünlükleri vardır. Bu
üstünlükler, tepkimelerin daha ılımlı koşullarda gerçekleşmesi nedeniyle üretim
maliyetinin düşük olması, tepkimelerin seçimli olması ve yan ürün oluşturmaması,
yapısı bilindiği için katalizör üzerinde ince ayarların yapılabilmesi olarak
özetlenebilir. Bu üstünlüklere karşın homojen katalizörler ürünlerden kolay
ayrılamaz ve yeniden kullanılma şansları yoktur (Bekir Çetinkaya, 2002). Homojen
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
19
ve heterojen katalizörlerin üstünlüklerini bir arada toplamak amacıyla nano
katalizörler kullanılmaktadır. Bu katalizörler, homojen özellik gösterip aynı zaman
da ortamdan kolaylıkla ayrılmaktadırlar. Ayrıca, nano katalizörler normal
boyutlardaki katalizörlere göre daha geniş yüzey alanına sahip olmalarından dolayı
kimyasal tepkimeler için ideal katalizör olmaktadırlar.
Nanokatalizörlerin sentezlenmesinde karbon aerojel, silika aerojel, karbon
siyahı, aktif karbon, karbon nanotüp gibi destek materyalleri kullanılmaktadır.
Bunların arasından karbon nanotüpler, boyutlarının küçük olması, kimyasal
kararlılıkları ve yüzey alan hacim oranlarının yüksek olması nedeniyle en çok tercih
edilenlerdendir.
1.1.9. Karbon Nanotüpler
Nanoteknolojide yapılan ilk uygulamalar karbon nanotüp yapısı kullanılarak
gerçekleştirilmiştir. Bu alanda öncü element karbon atomu olup, öncü malzeme de
karbon esaslı malzemedir. Karbon nanotüpler, birkaç nanometre çapında karbon
atomlarından oluşan ısı iletkenliği çok yüksek olan, önemli elektronik ve mekanik
özelliklere sahip silindirik yapılardır. İdeal bir nanotüp düzgün silindir yapmak için
yuvarlatılmış hegzagonal karbon atom ağı olarak düşünülebilir. Tek
katmanlı(duvarlı) yada çok katmanlı(duvarlı) olmak üzere iki çeşit nanotüp vardır
(Şekil 1.9.).
Tek katmanlı nanotüpler temel silindirik yapı gibi düşünülebilir ve bu da çok
katmanlı nanotüplerin yapı taşlarını oluşturur. Tek duvarlı karbon nanotüpler ilginç
mekanik ve elektromekanik özelliklere sahiptirler.
İç içe geçmiş karbon tüplerinden ise çok katmanlı(duvarlı) nanotüpler
oluşmaktadırlar. Çok duvarlı nanotüplerde iki tüp arasındaki uzaklık, genellikle tüpü
oluşturan karbon atomları arasındaki bağ uzaklığından fazladır.
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
20
(a) (b)
Şekil 1.14. (a) Tek duvarlı ve (b) Çok duvarlı karbon nanotüp
1985 yılında H.W. Kroto, R.E. Smalley(Rice Üniversitesi) ‘ den oluşan bir
grup karbon atomlarını izole etmeyi başararak, fullerene yapısının tümüyle
bilinmesine giden ilk adımları atmışlardır. Bu çalışmalarında futbol topu şeklinde
olan 1 nm çapında çelikten güçlü, plastikten hafif, eletririk ileten molekülleri
geliştirerek 1996 yılında da Nobel Ödülü’ nün sahibi olmuşlardır.
Tek katmanlı nanotüpler 1993 yılında elde edilmiştir. 1996 yılında Rice
Üniversitesi Araştırma Grubu, tek katmanlı(duvarlı) nanotüp grupları üretmek için
daha etkili bir yöntem bularak, çok sayıda karbon nanotüp deneyleinin önünü açtılar.
Bu nanotüpler 1200 oC ‘deki fırın içinde lazerle buharlaştırılarak elde edilmiştir. Bu
yöntem, tek katmanlı nanotüplerin özelliklerini incelemek üzere geliştirilen ilk
verimli üretim metodu olmuştur.
1.1.9.1. Karbon Nanotüplerin Özellikleri
Karbon nanotüplerin en önemli özellikleri arasında ağırlıklarının çok hafif
olması, yüksek elastikiyet modülüne sahip olmaları ve son derece dayanıklı olmaları
v.b. özellikleri gösterilebilir. Nanotüpler yapılarındaki değişikliğe bağlı olarak
metalik yada yarı iletken özellik gösterebilmekte bununla beraber elastik/plastik yapı
deformasyonları ile elektronik özellikleri değiştirilebilmektedir. Bu özellikleri ile
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
21
karbon nanotüpler yüksek bir teknolojik potansiyele sahiptir. Nanotüpler, tüp ekseni
yönünde çekilmeye karşı çok dayanıklıdırlar ve hasar görmeden durabilirler. Küçük
çaplı ( yaklaşık 1-2 nanometre) tüplerden oluşturulmuş bir demeti koparabilmek için
uygulanan çekme kuvvetinin büyüklüğü yaklaşık 36 gigapaskal ölçüsündedir. Bu,
bilinen en sağlam malzemelerden daha sağlam bir yapı özelliği gösterir.
1.1.9.2. Karbon Nanotüplerin Üretilmesi
Karbon nanotüplerin üretilmesi için uygulanan yöntemler:
1) Ark-buharlaştırma yöntemi
2) Lazer buharlaştırma yöntemi
3) Kimyasal buharlaştırma yöntemi
1.1.9.2.(1). Ark-buharlaşma Yöntemi
Karbon nanotüpler ilk defa bu yöntemle üretildi. NEC firması
araştırmacılarından elektron mikroskobu uzmanı Sumia Iijima, 1991 yılında yaptığı
çalışmalarında fullerenlerin ark-buharlaşması sentezi sırasında katoda biriken
malzemeyi araştırırken karbon nanotüpleri ilk olarak keşfeden bilim adamı olmuştur.
Kısa süre sonra Iijima’ nın laboratuarından Thomas Ebbeson ve Pulickel Ajayan,
ark-buharlaştırma koşulları değiştirilerek daha büyük miktarlarda nanotüplerin nasıl
üretileceğini göstermişlerdir. Ancak standart ark-buharlaştırma ile sadece çok
katmanlı tüpler üretebilmiştir. Yapılan araştırmalar sonucunda, grafit elektrotlarına
kobalt gibi bazı metallerin eklenmesi ile tek katmanlı mükemmel tüpler elde
edilmiştir. Iijima, yüksek çözünürlüklü “Geçirmeli Elektron Mikroskobu” (TEM)
kullanarak karbon nanotüpleri gözleyince, nanotüpler konusundaki araştırmalar
yoğun bir şekilde başlamıştır. Ark-buharlaştırma yöntemiyle 50 mikron uzunluğuna
kadar hem tek katmanlı hem de çok katmanlı karbon nanotüpler üretilebilmektedir.
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
22
Nanotüp sentezi için difüzyon pompalı bir vakum hattına ve bir helyum
kaynağına bağlı olan bir çelik vakum odası kullanılır. Bu yöntem, helyum ve argon
atmosferindeki iki elektrodun arasına elektrik akımı uygulamaya dayanır. Elektrotlar
yüksek saflıkta iki grafit çubuktan oluşur. Anot 6 nm çapında ve uzun, katot ise çok
daha kısa ve 9 nm çapındadır. Akım; çubukların çapına, aralarındaki uzaklığa ve gaz
basıncına göre değişir, genellikle 50-100 Ǻ kadardır. Elektrotlar arklama sırasında
birbirinden ayrı tutulmalıdır. 5000 Co‘de grafitler buharlaşır. Anottan buharlaşan
karbonun bir kısmı, katotta silindirik olarak tekrar buharlaşır. Bu silindirik tortunun
merkezinde nanotüpler ve nanoparçacıklar vardır. Odadaki helyum basıncı arttıkça,
nanotüp sayısında önemli bir artış olmaktadır.
1.1.9.2.(2). Lazer Buharlaştırma Yöntemi
Lazer buharlaştırma, ark buharlaştırmaya çok benzer. Benzer şartlar ve
reaksiyon ve mekanizmalar meydana gelir. Lazer buharlaştırma ile ark
buharlaştırmadan daha kaliteli tek duvarlı karbon nanotüpler üretilir. 1200’oC bir
fırında karbonun lazer buharlaştırılması Co veya Ni katalizör olarak kullanılarak
yapılır. Eğer katalizör kullanılarak lazer buharlaştırma yapılırsa tek katmanlı,
katalizör kullanılmadan lazer buharlaştırma yapılırsa çok katmanlı karbon nanotüpler
elde edilir.
Lazer buharlaştırma tekniğiyle, 1200’oC’ye ısıtılan akış tüpünde buhara
dönüşen grafitten %70-90 yüksek verimle tek duvarlı nanotüp üretilmektedir.
Co/Ni/grafit kompoziti (%1.2 Co/Ni alaşımı, %98.8 grafit) lazerle buharlaştırma
hedefi olarak kullanılır. Hedefi buharlaştırmak için kullanılan lazer darbeleriyle
hedefen küçük miktarda geçiş metaliyle karbon karışımı meydana gelir. Akan argon
gazı nanotüpleri yüksek sıcaklıkta su ile soğuyan Cu toplayıcıya süpürüp götürür ve
daha sonra fırının dışına alınır.
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
23
Şekil 1.15. Lazer buharlaştırma sistemi şematik gösterimi
1.1.9.2.(3) Kimyasal Buhar Biriktirme(CVD) Yöntemi
Karbon nanotüpler için kimyasal buhar biriktirme (CVD) metodu ilk kez
1998 yılında Z.F.Ren tarafından geliştirilmiştir. CVD yönteminde hidrokarbon gaz
ile 500-950 oC sıcaklıkta reaksiyona giren metal katalizör parçacıklar kullanılır. Bu
CVD yönteminde katalizör, C ve H elde etmek için hidrokarbon gazı ayrıştırır.
Karbon, katalizör nanoparçacık içine dağılır ve karbon nanotüp oluşturmak üzere
çökelir. Katalizör parçacıklar genelde büyüme işlemi süresince büyüyen nanotüplerin
ucunda veya tabanında kalır.
Şekil 1.16. Kimyasal buhar biriktirme sistemi şematik gösterimi
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
24
1.1.10. Nanopartiküllerin Üretimi
Nanopartiküllerin üretimi iki şekilde yapılmaktadır. Bunlardan birincisi,
nanopartiküllerin çözücü ortamında herhangi bir destek materyali kullanılmadan
metalin nanopartiküllerini sentezleyecek şekildedir. İkincisi ise, karbon siyahı, silika
aerojel, karbon aerojel, aktif karbon ve karbon nanotüp gibi destek materyali üzerine
metalin indirgenmesi sonucu nanopartiküllerin eldesidir.
1.1.10.1. Çözelti Ortamında Nanopartikül Üretimi
Çözelti ortamında oluşturulan nanopartikül, bu ortamda çekirdekleşmeye
başlayan ve daha sonra da çekirdekleşen partiküllerin büyümesiyle oluşan bir
kimyasal reaksiyonla meydana gelmektedir. Çekirdekleşme ve büyüme olayları
sentezlenen yapılarda iki önemli prosestir. Çekirdekleşme, hem homojen hem de
heterojen olabilir. Homojen çekirdekleşme, reaksiyonun gerçekleştiği ortamdaki
türlerin aynı olması halinde gerçekleşen bir çekirdekleşme türüdür. Heterojen
çekirdekleşme de ise yabancı türler içeren bir ortamda çekirdekleşme gerçekleşir.
Çözelti ortamında nanopartikül sentezinde kullanılan metodların bazıları
şunlardır;
a) Elektrokimyasal Sentez
b) Ters misel/mikroemülsiyon metodu
c) Hidrotermal Sentez
d) Metal buhar sentezi
1) Fiziksel Buhar Depozisyonu (PVD)
2) Kimyasal Buhar Depozisyonu (CVD)
e) Kimyasal İndirgeme
Bu amaçla yapılan çalışmalar incelendiğinde, projemize benzer çalışmalarda
genellikle kimyasal indirgeme yönteminin kullanıldığı görülmektedir. Bu metod
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
25
metal iyonlarının kuvvetli bir indirgeyici reaktif eşliğinde (NaBH4, N2H4.H2O gibi)
metalik partiküllere indirgenmesine dayanır. İndirgenme hem sulu hem de organik
çözücü içeren ortamlarda yapılabilmektedir. İndirgenmeye ve oksitlenmeye maruz
kalacak reaktiflerin çözeltiye dahil edilmesi ile reaksiyon olur ve reaksiyon sonunda
ortam ürün ile beraber aşırı doymuş çözelti haline gelir. Oluşan metalik tozlar
çökelme ile sistemden ayrılır (Biçer, M.).
1.1.10.2. Karbon Nanotüp Destekli Metal Nanopartiküllerin Üretimi
Metal nanopartiküllerin karbon nanotüp yüzeyine yüklenmesi ve elde edilen
karbon nanotüp destekli nanopartiküllerin sensörlerde, optik elektronikte ve
heterojen katalizdeki potansiyel uygulamaları nedeniyle bu yapıların sentezine son
zamanlarda büyük bir ilgi vardır. Nanotüp destekli nanopartiküllerin sentezi için
kullanılan çeşitli elektrokimyasal, kimyasal ve fiziksel yöntemler geliştirilmiştir. Bu
yöntemler;
1. Elektrokimyasal yükleme metodu
2. Kimyasal indirgemeyle yükleme metodu
3. Fiziksel metodlar
1.1.10.2.(1). Elektrokimyasal Yükleme Metodu
Elektrokimya çeşitli nanopartiküllerin (özellikle metal nanopartiküller)
karbon nanotüpler üzerine yükleme işlemi için mükemmel bir tekniktir. Bunun yanı
sıra bu teknik, metal nanopartiküllerin çekirdeklenmesinin ve büyümesinin kontrol
edilebilmesini sağlar. Bu metotta, metal nanopartikül-karbon nanotüp nanoyapıları
metal komplekslerinin elektronlar tarafından indirgenmesiyle elde edilir. En
önemlisi, metal nanopartiküllerin büyüklüğü ve karbon nanotüp yüzeyindeki dağılımı
metal tuzunun konsantrasyonu, çeşitli elektrokimyasal yükleme parametreleri
(çekirdekleşme potansiyeli ve yükleme süresi) değiştirilerek kontrol edilebilir.
Bununla beraber, elektrokimyasal yükleme metodu bazı avantajlara sahiptir; oldukça
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
26
yüksek saflıkta olan nanopartiküller, hızlıca oluşturulur ve oluşan bu nanopartiküller
karbon nanotüp yüzeyinde iyi bir dağılıma sahiptir.
Karbon nanotüp yüzeyindeki nanopartiküllerin, yüksek katalitik aktivite
göstermeleri ve düşük maliyetli olmalarının yanı sıra küçük partikül boyutlu olmaları
ve yüksek dağılım göstermeleri istenir. Fakat, elektrokimyasal yükleme metodu ile
elde edilen metal nanopartikül-karbon nanotüp nanoyapıları büyük partikül boyutlu
metal nanopartiküller içermektedir. Bunun yanı sıra, son yıllarda metal nanopartikül-
karbon nanotüp sentezi için çeşitli eletroyükleme metotları geliştirilmiştir. Xiao et al.
Ultrasonik-elektroyükleme metodu ile AuPt-nanopartikülleri çok duvarlı karbon
nanotüp yüzeyine yüklemiştir (Wu, B., 2011).
1.1.10.2.(2). Kimyasal İndirgemeyle Yükleme Metodu
Geliştirilen yükleme yöntemleri arasında kimyasal indirgemeyle yükleme
metoduyla nanotüp destekli nanopartikül üretiminde nanopartiküllerin yüklenmesi
işlemi organik çözücü ve süperkritik çözücü olmak üzere iki farklı çözücü ortamında
yapılabilmektedir. (L.A. Dobrzanski, 2010).
- Organik Çözücü Ortamında Yükleme: Karbon nanotüp destekli
nanopartikül üretimi çözücü ortamında iki farklı şekilde yapılabilmektedir.
Bunlardan birincisi, nanopartiküllerin önce sentezlenmesi ve sonrasında
fonksiyonelleştirilmiş karbon nanotüplerin üzerine kovalent veya non-kovalent
etkileşim ile yüklemesidir. İkincisi ise, karbon nanotüplerin yüzeyine
nanopartiküllerin kimyasal indirgeme metodu ile doğrudan yüklenmesidir. Böyle bir
durumda karbon nanotüp-nanopartikül oluşumu, nanopartiküllerin indirgeme
reaksiyonuyla veya karbon nanotüplerin şablon olarak kullanılmasıyla
elektrodepozisyon işlemiyle elde edilebilir. Kimyasal indirgeme ile yükleme metodu,
karbon nanotüpün aktive edilmesi, karbon nanotüpler ile organik çözücü ortamında
karıştırılan metal tuzunun karbon nanotüp yüzeyine adsorplanması ve sonra bu metal
tuzun indirgeyici bir ajan varlığında (NaBH4, sitrik asit, trifenil fosfin veya etilen
glikol) indirgenmesi olmak üzere üç basamakta gerçekleştirilmektedir.
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
27
Şekil 1.17. Çözücü ortamında kimyasal indirgemeyle depozisyon işleminin şematik gösterimi
Karbon nanotüp destekli nanopartikül eldesinde kullanılan bu iki yükleme
metodunun da avantajları ve dezavantajları bulunmaktadır. Birinci metotta kovalent
etkileşim ile yüklemenin avantajı, nanotüp ve nanopartiküller arasında tanımlanabilir
ve yapı olarak karakterize edilebilir kimyasal bağların oluşmasıdır. Non-kovalent
etkileşim ile de kullanılan nanoyapıların optoelektronik özelliklerinin korunması
sağlanır. İkinci metod olan karbon nanotüplerin yüzeyine nanopartiküllerin kimyasl
indirgeme ile doğrudan yüklenmesi (depozisyonu) iki önemli avantaja sahiptir. Bu
yöntem son derece etkili bir yöntem olmasının yanı sıra nanopartiküllerin ve
nanotüplerin yapısını korur.
Karbon nanotüp-metal nanopartikül sentezinde karşımıza çıkan engellerden
ilki, nanotüp yüzeyinin oldukça hidrofobik olması ve karbon nanotüpün kimyasal
olarak stabil olmasıdır. Karbon nanotüplerin bu hidrofobik özelliklerinden dolayı
çözücüler tarafından ıslatılamayabilir ve metallerin çoğu karbon nanotüplerin
yüzeyine tutunamayabilirler. Bundan dolayı, karbon nanotüp yüzeyine metal
yüklemesini arttırabilmek için karbon nanotüpün fonksiyonelleştirilmesi(aktive
edilmesi) işleminin herhangi bir uygulama yapılmadan önce ilk olarak yapılması
gerekir. Bu fonksiyonelleştirme işlemi karbon nanotüpü derişik HCl veya derişik
HNO3-H2SO4 (1:3) karışımı ile muamele ederek yapılır. Uygulanan bu işlem
sırasında ortamın ısıtılmaması ile karbon nanotüpün yapısının ve iletkenliğinin
korunması sağlanır. Aynı zamanda yapılan bu uygulama sonrasında karbon
nanotüpün dış yüzeyine bağlanan karboksil (-COOH), hidroksil (-OH), karbonil (-
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
28
C=O) grupları ve diğer fonksiyonel gruplar metal nanopartiküllerin nanotüp yüzeyine
yüklenmesi sırasında önemli rol oynar (L.A. Dobrzański, 2010). Ayrıca,
fonksiyonelleştirme sonrasında metaller nanotüp yüzeyine elektrostatik etkileşim ve
fiziksel adsorpsiyon ile tutunurlar (Tzitzios, V., 2006).
Şekil 1.18. Karbon nanotüpün fonksiyonelleştirilmesi
- Süper Kritik Karbondioksit Ortamında Yükleme: Organik çözücü
ortamında karbon nanotüp destekli nanopartiküllerin üretimine ek olarak son
zamanlarda büyük ilgi gören diğer bir metod ise nanopartiküllerin karbon nanotüp
yüzeyine süperkritik karbondioksit ortamında yüklenmesidir. Organik çözücü yerine
süperkritik karbondioksit gibi çevreyle dost bir çözücü kullanılmasının nedeni ise
organik çözücülerin toksik, yanıcı, patlayıcı ve kanserojen etkilerinden dolayı
kullanımlarının her geçen gün sınırlandırılmasıdır.
ScCO2 çözücü ortamında yapılan metal nanopartikül-karbon nanotüp
nanoyapıları oluşturma işlemlerinde, öncül olarak isimlendirilen metal komplekslerin
CO2 ortamındaki davranışları oldukça önemlidir (Erkey, C. 2009). Yükleme
işleminin yapılabilmesi için metal komplekslerinin scCO2 çözücü ortamında
çözünürlük göstermesi gerekmektedir. Literatürler incelendiğinde scCO2’de
çözünürlüğü düşük öncüllerle yapılan yükleme işlemlerinde metal/destek oranının
genellikle düşük olduğu bildirilmiştir (Erkey C., 2009).
ScCO2 ortamında karbon nanotüp destekli metal nanopartiküllerin
sentezlenmesi işlemi üç basamakta gerçekleştirilmektedir,
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
29
1. Metalik öncülün süperkritik karbondioksit içerisinde çözünmesi veya iyi
dağılım göstermesi,
2. Oluşan çözeltideki (veya homojene yakın karışım) öncülün substrat (nanotüp)
tarafından adsorplanması,
3. Öncül yapısında bulunan metalin metalik forma indirgenmesidir.
Öncülün yapısındaki metalin metalik forma indirgenmesi için de çeşitli
metodlar bulunmaktadır, bunlar;
1. Hidrojen veya alkoller gibi indirgeyici ajanlar varlığında ScCO2’de kimyasal
indirgeme,
2. ScCO2 ortamında termal indirgeme,
3. İnert atmosfer ortamında ve atmosferik basınçta termal indirgeme,
4. İnert atmosfer ortamında termal bozunma,
5. Basınç düşürülmesinden sonra hidrojen veya hava ile yapılan kimyasal
dönüşümdür.
Şekil 1.19. scCO2 ortamında metalik nanopartikül oluşturmada kullanılan düzenek
(1: CO2 tüpü, 2: H2 tüpü, 3: Şırınga tipi yüksek basınç pompası (ISCO 260 D), 4: CO2-H2 Karıştırma haznesi, 5: Parr marka 50 mL lik pencereli yüksek basınç reaktörü, 6: ısıtma sistemi, 7: Safir pencere (25 mm çap, 14 mm kalınlık), 8: Basınç göstergesi, 9: Örnek alma tuzağı, 10: Örnek toplama kabı).
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
30
1.1.10.2.(3). Fiziksel Metodlar
Fiziksel metodlar, püskürterek yükleme, iyon ve elektron ışımasıyla yükleme
ve buharlaştırarak yükleme olmak üzere üç çeşittir. Bu metodlar, metal nanopartikül-
karbonnanotüp nanohibritleri hazırlamak için oldukça fazla kullanılmaktadır ve bu
yöntemle mükemmel bir şekilde boyut kontrolü sağlanmaktadır. Bu yöntemle metal
nanopartikül-karbon nanotüp nanohibritler hazırlanması başarılı bir şekilde yapılsa
da özel ve pahalı ekipmanlara ihtiyaç duyulması bu metodun dezavantajlarındandır
(C., Erkey, 2009).
1.1.10.3. Karbon Nanotüp Destekli Metal Nanopartiküllerin Uygulama Alanları
Metal nanopartikül-karbon nanotüp nanohibritlerin uygulamaları ilk olarak
1994 yılında yapılmıştır (Wu, B., 2011). Ajayan, Ru-nanopartikül-karbon nanotüp
nanohibritleri heterojen katalizde sinamaldehit’in hidrojenasyonunda kullanmıştır. O
zamanlardan beri de karbon nanotüp destekli metal nanopartiküllerin üretimi ile ilgili
çalışmalar devam etmektedir. Karbon nanotüp destekli metal nanopartiküllerin
uygulama alanlarına heterojen katalizleri, kemoterapi ve biyosensörleri ve son olarak
yakıt hücrelerini verebiliriz. Bunlardan, heterojen katalizde son zamanlarda karbon
nanotüpler mekanik dayanıklıkları, geniş yüzey alanları ve zor şartlar altında
durabilmeleri gibi özellikleri nedeniyle metal katalizörler için destek materyali olarak
oldukça fazla kullanılmaktadır. Nanohibrit yapılardaki karbon nanotüpler ve metal
nanopartiküller arasındaki etkileşim metal demetlerindeki elektron yoğunluğunun
alışılmamış bir şekilde değişmesine neden olur ve katalitik aktiviteyi arttırır. Ayrıca,
organik moleküllerin absorpsiyonu, karbon nanotüpler ve organik moleküller
arasındaki van der walls etkileşimleriyle gerçekleşir.
Literatürlerin çoğunda karbon nanotüp destekli metal katalizörlerin çeşitli
kimyasal reaksiyonlarda iyi bir katalitik aktivite gösterdiği belirtilmektedir. Kimyasal
endüstride, seçici hidrojenasyon katalizörleri çok çeşitli kimyasalların sentezi için
kullanılmaktadır. Liu (2006), Pt/MWCNT sentezleyerek bunları nitrobenzenin
1. GİRİŞ Sevilay YILMAZ
31
hidrojenasyonunda kullanmış ve mükemmel bir katalitik aktivite gösterdiğini
belirtmiştir. Bunların yanı sıra, heterojen katalizörler sadece kararlı ve aktif değil
aynı zamanda ortamdan kolay ayrılabilir ve yeniden kullanılabilir olmalarından
dolayı oldukça fazla ilgi görmektedir. Bu çalışmada oksim komplekslerinin metalik
depozisyon işleminde kullanımının belirlenmesi nano katalizörlerin sentezinde
kullanılabilecek yeni bir öncül bileşiğin varlığını ortaya koymaktadır. İleriki
çalışmalarda sentezlenen oksim kompleksleri geliştirilerek nano katalizörlerin
oluşturulması ve bu katalizörlerin katalitik aktivitesinin belirlenmesi
düşünülmektedir.
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Sevilay YILMAZ
33
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Oksimlerin farklı metallerle oluşturmuş olduğu komplekslerin birçok
uygulaması bulunmakla beraber ilk çalışmaların 1980’lı yıllarda Alfred Werner
tarafından yapılan doktora çalışmalarıyla başladığı bilinmektedir. Sonraki yıllarda ise
Rus kimyacı Tschugaeff’in sentezlediği bis(dimetilglioksimato) nikel(II) bileşiği ile
oksimler üzerine yapılan çalışmalar hızla artmıştır.
Ponzio ve Baldracco (1930), kloralhidrat ve hidroksilaminin tepkimesinden
monoklor glioksim sentezlemişlerdir. Amphi- formundaki glioksimi derişik
hidroklorik asit kullanarak anti- formuna dönüştürmüşlerdir.
Serin ve Bekaroğlu (1983), disiyan-di-N-oksit bileşiğini kullanarak 1,3-
difenil-2-tiyooksa-4,5-bis(hidroksimino)-imidazolin adlı yeni bir dioksim bileşiğini
sentezleyerek bu dioksim ligandının anti- ve amphi- formlarını elde etmişlerdir.
Ni(II), Cu(II) ve Co(II) komplekslerinin anti- ve amphi- formlarını hazırlayarak
çeşitli spektroskopik ve analitik metodlarla yapılarını aydınlatmışlardır.
N
N
S
N
N
O
O
MX
B
H
N
N
N
N
S
O
H O
M: Ni(II), Cu(II), Co(II), B=(C5H5)3P, X=Cl Şekil 2.1. Anti-glioksim kompleksleri
Özcan ve Mirzaoğlu (1988), substitüe aminler ve anti-klorglioksiminle
reaksiyonları sonucunda N-(4-sülfamidofenil)glioksim (SAGH2), N-14-nitrofenil
aminoglioksim (NGH2), N-(4-tolyl) aminoglioksim (PTGH2) ve N-(2-
tolyl)aminoglioksim (OTH2) olarak adlandırılan dört yeni substitue amino glioksim
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Sevilay YILMAZ
34
sentezlemişlerdir. Bu bileşiklerin trans-anti formuda olduklar çeşitli spektroskopik
yöntemle belirlenmiştir. Bu dioksimlerin bazı metal iyonlarıyla kompleksleri
hazırlanmış ve yapıları 1H-NMR, IR, UV-Vis, sonuçlarına göre aydınlatılmıştır.
C
C
N OH
NH
RHON
H R=NH2-SO-Q- (SAGH2)
R=NO2-Q- (NGH2)
R=CH3-Q- (PTGH2)
R=CH3-Q- (TGH2)
Şekil 2.2. N-Substituye arilamino glioksimler
Ahsen ve ark (1990), 2,3-Bis(hidroksiimino)-1,4,7,11-tetratiosiklotridekan
(H2L) oksim ligandını, 1,9-dimerkapto-3,7-ditionan ve anti-diklorglioksimden elde
ederek, Ni(II), Cu(II), Co(II) ile metal/ligand oranı 1:2 olan kompleksler
sentezlemişlerdir. Ayrıca Cu(II) ve Pd(II) ile heterotrinükleer komplekslerin
sentezini yapmışlardır.
Özcan ve ark. (2001), amphi-, anti-glioksim ve 4-ethylanilin kullanarak iki
yeni sübstitüe aminoglioksim, N-(4-ethylphenyl)-amino-amphi-glyoxime[L1H2] ve
N-(4-ethylphenyl)amino-anti-glyoxime [L2H2], sentezlemişlerdir. Bu ligandların
amphi- ve anti- izomerlerinin Ni(II), Co(II), Cu(II), Cd(II) ve Zn(II) komplekslerini
sentezlemişler ve yapılarını FT-IR, elemental analiz, 1H-NMR ve kütle
spektroskopisiyle tayin etmişlerdir.
NH 2
H3C
+C
CH
C l N
N
OH
OH -H C lN H
H3CC
CH
N
N
OH
OH
amph i-klorog lioks im L1H 2(amphi-form )
N H2
H3C
+C
CH
Cl N
N
OH
OH
-H ClN H
H3CC
CH
N
N
OH
OHanti-kloroglioksim L 2H 2(anti-form )
Şekil 2.3. Özcan ve arkadaşlarının sentezlemiş oldukları L1H2 ve L2H2 ligandlarının genel formülü
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Sevilay YILMAZ
35
Özcan ve ark. (2002), Dört tane simetrik olmayan vic-dioksim ligandı;
[L1H2] N-(4-butylphenyl)amino-amphi-glyoxime, [L2H2] N-(4-butylphenyl)amino-
anti-glyoxime, [L3H2] N-(4-phenylazophenyl)amino-amphi-glyoxime ve [L4H2] N-
(4-phenylazophenyl)amino-anti-glyoxime, ve bu ligandların Ni(II), Co(II), Cu(II),
Cd(II) ve Zn(II) komplekslerini sentezlemişlerdir. Yapılarını FT-IR, elemental
analiz, 1H-NMR ve kütle spektroskopisiyle tayin etmişlerdir.
C
CH
Cl N
N
OH
OH + RNH2 -HClC
CH
N
N
OH
OHRNH
amphi-kloroglioksim L1H2; R= n-BuC6H4
L3H2; R= PhN=NC6H4
C
CH
Cl N
N
OH
OHanti-kloroglioksim
+ RNH2 -HCl
C
CH
N
N
OH
OH
RNH
L2H2; R= n-BuC6H4
L4H2; R= PhN=NC6H4 Şekil 2.4. Özcan ve ark.’nın sentezlemiş olduğu ligandların genel gösterimi
Kurtoğlu ve Serin (2002) yapmış oldukları çalışmada, monokloro-anti-
glioksimden çıkarak etoksi grubu içeren yeni bir vic-Dioksim ligandı sentezleyerek
bu ligandın Co(II), Cu(II), Ni(II) metal iyonlarıyla komplekslerini sentezleyerek
yapılarını, elemental analiz, UV-VIS, IR, 1H-NMR teknikleriyle aydınlatmışlardır.
Yıldırım ve ark. 2007 yılında yapmış oldukları çalışmada 3,4-
metilendioksafenilaminoglioksim ve N-(4-metilbenzil)aminoglioksim ligandlarını ve
bu ligandların Co+2, Ni+2, Cu+2, Cd+2 ve Zn+2 iyonları ile komplekslerini
sentezleyerek yapılarını; elementel analiz, IR, UV-Vis, 1H-NMR magnetik
susseptibilite teknikleriyle aydınlatmışlardır.
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Sevilay YILMAZ
36
N
N
HO
HO
H
NH
O
O
OH
OH
H2CHN
H
H3C
Şekil 2.5. Yıldırım ve ark.’nın sentezlemiş oldukları ligandlarının genel formülü
Güzel ve ark. 2007 yılında yapmış oldukları bir çalışmada N,N’-bis(3-
trifloromethylfenilamino)glioksim ve N,N’-bis(3,5-ditrifloromethylfenilamino)
glioksim ligandlarının Ni(II) komplekslerini sentezlemişler ve yapılarını
spektroskopik tekniklerle aydınlatmışlardır. Ayrıca elde edilen bu komplekslerin
süperkritik karbondioksit içerisindeki çözünürlükleri incelenmiştir.
NH
N
N
HN
O
O
NH
N
N
HN
OH
OH
Ni
H
H
R1
R2
R3
R1
R2
R3 R1
R2
R3
R2
R3
R1
b: R1, R3=H, R2=CF3; c: R2, R3=H, R1=CF3; d: R2=H, R1, R3=CF3 Şekil 2.6. Güzel ve ark.’nın sentezlemiş oldukları komplekslerin genel göstemi
Demetgül ve Serin (2007), vic-dioksim içeren yeni bir kitosan türevini
sentezlemiştir. Vic-dioksim-kitosan (v-DOCS) elemental analiz, 13C CP-MAS NMR
spektroskopisi kullanılarak karakterize etmiştir. V-DOCS ‘ın çözünürlük testlerini
yapmış ve asetik asitin sulu çözeltisinde çözünmediğini tespit etmiştir. V-DOCS ‘ın
Co(II) ve Cu(II) komplekslerini sentezlemiş ve yapılarını FT-IR ve atomik
absorpsiyon spektroskopisi(AAS) ile tayin etmiştir. Kitosan, v-DOCS ve v-DOCS-
bakır(II) ‘nin yüzey karakterizasyonlarını taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Sevilay YILMAZ
37
yapmıştır. Sentezlenen bileşiklerin termal davranışlarını ise TG-DTA ile analiz
etmişlerdir.
O
CH2OH
HO NHCOCH3
OCH2OH
OH HN
O
C
N
CH
NHO
M
OH
M= Cu(II), Co(II) Şekil 2.7. Demetgül ve Serin’in sentezlemiş olduğu komplekslerin genel gösterimi
Cabanas ve ark. (2002), Cu filmleri, düzlemsel ve yüzeyi aşınmış silikon
substratlara süper kritik çözücü ortamında yüklemişler, indirgeyici ajan olarak da
hidrojen kullanmışlardır. Öncül olarak [Cu(I)(hfac)L] türevi bileşikleri (L= 2-bütin;
1,5-siklooktadien; viniltrimetilsilan; 2-metil-1-heksen-3-alkin) kullanmışlardır.
Cu(I))(hfac)(2-bütin)’in süperkririk karbondioksitte 225 oC ve 200 bar basınçta
hidrojen ile substrat yüzeyine indirgenmesinde yüksek saflıkta filmler elde
etmişlerdir. Ayrıca, 225 oC de hidrojen kullanılmadan süperkritik karbondioksitte
[Cu(I)(hfac)L] öncülleri termal reaksiyon ile substrat yüzeyine yüklenmeye
çalışılmış, fakat bakır filmlerin substrat yüzeyine yüksek saflıkta yüklenmesi
denemeleri başarısız olmuştur ve Cu filmlerin çok fazla oksitlendiği görülmüştür.
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Sevilay YILMAZ
38
CHC
C OF3C
F3CO
CuC
C
CH3
CH3
CHC
C OF3C
F3CO
Cu
Cu(hfac)(2-bütin)
Cu(hfac)(COD)
CHC
C OF3C
F3CO
CuC
C
C
CH2
Cu(hfac)(2-metil-1-heksen-3-alkin)
CHC
C OF3C
F3CO
Cu
CH2
CH
Si
Cu(hfac)(VTMS)
CH3
CH3H3C
H3C
CH3H2C
Şekil 2.8. Cabanas ve ark. kullandığı Cu(I)(hfac)L öncüllerinin genel formülleri
Erkey (2009), Süper kritik çözücü ortamında metalik nanopartiküller ve
metalik filmler hazırlamış ve bunların elde edilmesini üç adımda gerçekleştirmiştir.
İlk olarak metalik öncülün süperkritik çözücü ortamında çözünürlüğünü, daha sonra
metalik öncülün substrata absorplanmasını incelemiş ve son olarak metalik öncülü
metalik forma indirgemiştir.
Erkey ve ark. (2005), Süper kririk çözücü ortamında platin nanopartiküllerin
karbon aerojel üzerine yüklenmesini araştırmıştır. Öncül olarak CODPtMe2
(dimetil(siklooktadien)platin) kompleksini kullanmışlar ve bunu Pt/CA şeklinde
karbon aerojel üzerine yüklemişlerdir. Karbon aerojel üzerindeki adsorpsiyon
izotermlerini ölçmüşler ve CA ile öncül arasında kuvvetli bir etkileşim olduğunu
tespit etmişlerdir. Öncül bileşikleri karbon aerojel üzerinde indirgemek için dört
farklı metod kullanmışlardır; (1) inert atmosferde ve atmosferik basınçta termal
indirgeme, (2) scCO2 içerisinde termal indirgeme, (3) scCO2 içerisinde hidrojen ile
kimyasal indirgeme, (3) atmosferik basınçta hidrojen ile kimyasal indirgeme. 1.
metod ile 1-3 nm boyutlarında 10-40 wt % Pt nanopartiküller elde etmişlerdir. 4.
metod da hidrojen kullanarak 1. metoddakiyle aynı miktarda ama daha büyük
boyutta Pt nanopartiküller elde etmişlerdir. Hazırladıkları nanopartikülleri TEM
analizleriyle karakterize etmişlerdir.
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Sevilay YILMAZ
39
Şekil 2.9. Karbon aerojel üzerine yüklenmiş Pt nanopartiküllerin TEM
görüntüsü: (a) CA (b) and (c) 40 w % Pt yüklenmiş CA
Xiang ve ark. (2003), Çok kanallı karbon nanotüp üzerine hidrojenle
indirgeme metoduyla paladyum destekli karbon nanotüpler sentezlemişlerdir. Bis-
hekzafloroasetilasetonat paladyum hidrat öncülü kullanarak scCO2 içerisinde
hazırladıkları nanopartikülleri TEM analizleriyle karakterize etmişlerdir (Şekil 2.8.).
Ayrıca, 1,2-difeniletenin hidrojenasyon tepkimesinde katalizör olarak kullanmışlar 5
ve 10. dakikalarda sırasıyla % 80 ve % 96 dönüşüm belirlemişlerdir.
Şekil 2.10. Paladyum yerleştirilmiş çok duvarlı nanotüplerin TEM görüntüsü
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Sevilay YILMAZ
40
Nhlabatsi ve ark., çok duvarlı karbon nanotüp üzerine bakır nanopartiküllerin
yüklenebilmesi için akımsız kaplama metodunu kullanmışlardır. Yaklaşık 10 nm
boyutunda çok duvarlı karbon nanotüpler sprey piroliz metodu ile sentezlenmiştir ve
sentezden sonra çok duvarlı karbon nanotüpler 500’oC’ de yakılarak derişik sülfürik
asit ve nitrik asitle muamele edilmiştir. Bu şekilde bakır nanopartiküllerin karbon
nanotüp yüzeyinde çekirdekleşmesini sağlayan hidroksilik ve karboksilik grupların
yüzeyde çoğalması amaçlanmıştır. Elde edilen bakır içeren çok duvarlı karbon
nanotüplerin sudaki antibakteriyel etkileri incelenmiştir.
Mohammad Hossein Habibi ve ark. (2011), Yeni N2O2 ligandlarının Cu(II) ve
Ni(II) komplekslerini sentezleyerek bunların spektral ve elektrokimyasal
çalışmalarını yapmışlar ve bu ligandları bakır nanopartiküller elde etmek için öncül
olarak kullanmışlardır. Bakır nanopartikül eldesinde termal indirgeme yöntemi
kullanmışlardır. Sentezlenen kompleksleri IR, UV-vis, CV, TG-DTA ve 1H-NMR
spektroskopisi ile karakterize etmişlerdir. Yeni bakır kompleksleri termal indirgeme
yöntemiyle non-iyonik sürfaktan (Triton X-100) kullanılarak bakır nanopartiküllerin
hazırlanmasında kullanılmıştır. Termal indirgemeyi trifenilfosfin varlığında
gerçekleştirmişler ve 48 nm boyutlarında bakır nanopartiküller elde etmişlerdir.
Kondoh ve Fukuda (2008), yaptıkları çalışmada, dar yarıklarda Cu film
oluşturma işlemini akışkan tip reaktör içerisinde Cu(II) β-diketonate komplekslerini
öncül olarak kullanarak gerçekleştirmişlerdir. Hidrojen konsantrasyonu ve sıcaklık
parametrelerini de inceledikleri çalışma da %1 lik H2 konsantrasyonunda en iyi filmi
oluşturduklarını bildirmişlerdir.
Hui-Xia Wu ve ark.(2010), Bakır nanopartikülleri çok duvarlı karbon nanotüp
üzerine polielektrolit(polietilenimin veya poli(sodyum-4-stirensülfonat)) şablonu
üzerinden basit ve etkili bir şekilde yüklemişlerdir. Sentezlenen nanopartiküllerin
karakterizasyonu XRD, TEM, X-ray fotoelektron spektroskopi, termal gravimetrik
analiz ile yapmışlardır. Sonuçlara bakıldığında bakır nanopartiküllerin çok duvarlı
karbon nanotüplerin yüzeyine iyi bir şekilde yüklendiğini gözlemişlerdir.
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Sevilay YILMAZ
41
Şekil 2.11. Platin yerleştirilmiş çok duvarlı karbon nanotüplerin TEM, XRD
ve EDX analizleri
3.MATERYAL VE METOD Sevilay YILMAZ
43
3. MATERYAL VE METOD
3. 1. Materyal
3.1.1. Kullanılan Kimyasallar
Bu çalışmada kullanılan kimyasal maddeler analitik saflıkta olup, çoğunluğu
Merck ve Aldrich ‘den temin edilmiştir. Kullanılan kimyasalların isimleri,
kullanılacakları işlemler ve temin edildikleri firmalar aşağıda verilmiştir.
• Dietileter (Et2O), Merck firmasından analitik saflıkta temin edilip organik
çözücü olarak kullanılmıştır.
• Toluen, Merck firmasından analitik saflıkta temin edilip organik çözücü
olarak kullanılmıştır.
• Diklorometan (CH2Cl2), Merck firmasından analitik saflıkta temin edilip
organik çözücü olarak kullanılmıştır.
• Etanol (C2H5OH), Merck firmasından analitik saflıkta temin edilip organik
çözücü olarak kullanılmıştır.
• Tetrahidrofuran (THF), Merck firmasından analitik saflıkta temin edilip
organik çözücü olarak kullanılmıştır.
• Hekzan, Merck firmasından analitik saflıkta temin edilip organik çözücü
olarak kullanılmıştır.
• Pentan, Merck firmasından analitik saflıkta temin edilip organik çözücü
olarak kullanılmıştır.
• Hidroklorik asit (HCI), Sigma-aldrich firmasından analitik saflıkta temin
edilip sentezde kullanılmıştır.
• Sülfürik Asit(H2SO4), Sigma-Aldrich firmasından analitik saflıkta temin
edilip sentezde kullanılmıştır.
• Magnezyum sülfat (MgSO4), Merck firmasından analitik saflıkta temin
edilmiş olup sentez işlemlerinde kurutucu olarak kullanılmıştır.
3.MATERYAL VE METOD Sevilay YILMAZ
44
• Kalsiyum klorür (CaCl2), Merck firmasından analitik saflıkta temin edildi.
• Dimetilglioksim, Sigma-aldrich firmasından analitik saflıkta temin edildi,
kompleks sentezinde kullanıldı.
• 4-(triflorometil)anilin, Sigma-aldrich firmasından analitik saflıkta temin
edildi, ligantların sentezinde kullanıldı.
• 4-(perflorooktil)anilin, Sigma-aldrich firmasından analitik saflıkta temin
edildi, ligantların sentezinde kullanıldı.
• 1,2-siklohekzandionoksim, Sigma-aldrich firmasından analitik saflıkta temin
edildi, ligantların sentezinde kullanıldı.
• Hidroksilamin Hidroklorür, Sigma-aldrich firmasından analitik saflıkta
temin edildi, anti-monokloroglioksim sentezinde kullanıldı.
• Kloral Hidrat, Sigma-aldrich firmasından analitik saflıkta temin edildi, anti-
monokloroglioksim sentezinde kullanıldı
• Çok duvarlı karbon nanotüp, Sigma-aldrich firmasından analitik saflıkta
temin edildi, nanopartiküllerin sentezinde kullanıldı.
3.1.2. Kullanılan Cihaz ve Malzemeler
Sentezlerin gerçekleştirilmesinde, aşağıda verilmiş olan malzemeler ve
cihazlar çalışmamız süresince kullanılmıştır.
• Cam malzemeler: Beher, pastör pipeti, termometre, geri soğutucu, damlatma
hunisi, 1’lik ve 5’lik cam pipetler, yandan çıkışlı iki ve üç boyunlu balonlar.
• Erime noktası cihazı: Gallencamp set 09149 marka
• Manyetik Karıştırıcılı Isıtıcı: Chiltern hotplate manyetik stirrer HS 31
• pH Metre: Orion SA 720 marka pH metre
• Mekanik Karıştırıcı: Electromag Marka ve 11-88 06174 modeldir.
• FT-IR: Mattson 1000 cihazı Perkin EmLer Spektrum RXIFT-IR, First
Marka Satellite cihazları
• 1H-NMR: Bruker-Avance DPX-400
3.MATERYAL VE METOD Sevilay YILMAZ
45
• Elektronik Terazi: Shimadzu marka libror AEG-220
• Kriostat, su banyosu, döner buharlaştırıcı
3.2. Metod
Tez kapsamında yapılan çalışmaları 3 ana başlıkta toplamak mümkündür.
Bunlar;
1. Çıkış Maddesi ve Ligandların Sentezi,
2. Metal Komplekslerin(Metalik Öncüllerin) Sentezi,
3. Metalik öncüllerin substrat üzerine adsorplanması ve metalik forma
indirgenmesi,.
Yapılan çalışmalarda metalik öncüllerin sentezi için dört tane vic- dioksim
türü ligand kullanılmıştır. Bu ligandlardan anti-[(4-triflorometil)anilin] glioksim ve
anti-[(4-perflorooktil)anilin] glioksim ligandları sentezlenmiş(Özcan ve ark., 2002),
1,2-siklohekzandiondioksim ve dimetilglioksim ligandları ise Sigma-Aldrich
firmasından temin edilmiştir.
anti-[(4-triflorometil)anilin] glioksim ve anti-[(4-perflorooktil)anilin]
glioksim ligandlarının sentezinde çıkış maddesi olarak anti-kloroglioksim
kullanılmıştır ve bu madde literatürde (Ponzio ve Baldracco, 1930) belirtildiği gibi
sentezlenmiştir.
3.2.1. Çıkış Maddesi ve Ligandların Sentezi
Çıkış maddesi olan anti-kloroglioksim, amphi-kloroglioksim ’in derişik HCl
ile muamelesi sonucu elde edilir.
3.2.1.1. Amphi-kloroglioksim Sentezi
64,45 g (0.9 mol) Hidroksilamin hidroklorür 80 mL suda çözüldü ve üzerine
47,70 g (0.45 mol) sodyum karbonat yavaş yavaş eklendi. Nötralizasyon işlemi
bittikten sonra çözeltiye 49,65 g (0.3 mol) kloral hidrat ilave edildi ve bir gece oda
3.MATERYAL VE METOD Sevilay YILMAZ
46
sıcaklığında kendi haline bırakıldı. Çözeltinin yüzeyinde ve tabanında tabakalar
halinde çökelti oluştu. Bir gece bekleyen çözelti için buz-tuz banyosu hazırlandı ve
ortamın sıcaklığı -5 oC ile -10 oC sıcaklık aralığına çekildi. Sıcaklık -5 oC ‘yi
geçmeyecek şekilde soğutulan ve mekanik karıştırıcı ile karıştırılan çözeltiye, 100
mL saf suda çözülmüş 54 g NaOH damla damla eklendi. NaOH ilavesinden sonra
soğuk haldeki karışıma sıcaklığı -5 oC ile -10 oC arasında tutmaya devam ederek 32
mL % 98 ‘lik H2SO4 damla damla ilave edildi. Asit ekleme işlemi bittikten sonra
çözelti, sıcaklık -5 oC ile -10 oC arasında tutularak 1 saat boyunca karıştırıldı. Oluşan
açık sarı katı buchner hunisi ile vakum altında süzüldü ve vakum desikatöründe
kurutuldu. Kurutulan katı ve süzüntü ayrı ayrı dietileter ile ekstrakte edildi ve eter
fazları birleştirildi. Susuz magnezyum sülfat ile kurutulan eter fazı döner
buharlaştırıcı ile uçuruldu. Eter fazı uçurulduktan sonra elde edilen beyaz katı belirli
hacimdeki ve 50 oC sıcaklıktaki suda kristallendirildi ve beyaz renkli iğne gibi ince
uzun amphi-kloroglioksim kristalleri elde edildi. Verim(%): 68, E.N: 150 oC’de
bozunma.
CCl3HC(OH)2+ 2NH2OH.HCl
C
C
Cl
H
N
N
OH
OH
Şekil 3.1. Amphi-kloroglioksim sentezi
3.2.1.2. Amphi-kloroglioksimin anti-kloroglioksime dönüşmesi
Elde edilen beyaz renkli amphi-kloroglioksim çözünebileceği minimum
miktardaki derişik HCl içerisine alındı ve kristaller çözünene kadar karıştırıldı. Bir
süre sonra beyaz renkli beyaz bir katı çöktü. Çöken bu madde kroze ile süzüldü ve
vakum desikatöründe kurutuldu. Verim(%): 76, E.N.: 156-158 oC. IR (KBr, v = cm-1
): 3324(O-H), 1604(C=N), 975(N-O), 748(C-Cl).
3.MATERYAL VE METOD Sevilay YILMAZ
47
C
C
Cl
H
N
N
OH
OH C
C
Cl
H
N
N
OH
OH
der. HCL
Şekil 3.2. Amphi formun anti forma dönüşümü
3.2.1.3. Anti-[(4-triflorometil)anilin]glioksim Sentezi; 1L
1,225 g (0,010 mol) anti-kloroglioksim 30 mL 1:1 Et2O-CH2Cl2 çözücü
karışımında çözüldü ve buz-tuz banyosu ile ortamın sıcaklığı – 10 oC ‘de tutuldu.
Üzerine 1,6109 g (0,010 mol) 4-triflorometilanilin ‘in 30 mL CH2Cl2 ‘daki çözeltisi
15 dakika içerisinde yavaş yavaş ilave edildi. Ekleme işlemi bittikten sonra ortamın
PH değerini 3.0-3.5 ‘dan 4.5-5.0 ‘e ayarlamak için Et3N ‘in 0.1 M EtOH ‘daki
çözeltisi hazırlandı ve reaksiyon ortamına ilave edildi. Karışım -10 oC ‘de 30 dakika
karıştırıldı ve reaksiyonun ilerleyişi TLC ile kontrol edildi. Elde edilen berrak
çözeltinin çözücüsü döner buharlaştırıcı yardımıyla uzaklaştırıldı. Çözelti
yoğunlaştığı zaman beyaz bir katının çöktüğü gözlendi ve bu katı TLC ile incelendi.
Sonuçta bu beyaz katının anti-kloroglioksim olduğuna, ligandın ise süzüntüde
olduğuna karar verildi. Süzüntüde 1L dışında anti-kloroglioksim ve 4-
triflorometilanilin olduğu için bu maddeler kolon yardımıyla birbirinden ayrıldı ve 1L
elde edildi. Ürün 1.3 g olup % 49 verimle elde edilmiştir. ( Ma: 247,17 g/mol), E.N:
400 oC’ye kadar erime göstermemiştir. IR (KBr, v = cm-1 ): 3404(N-H), 3318(O-H),
1610(C=N), 1322(C-N), 959(N-O). 1H-NMR (Aseton-d6; δ, ppm): 9.00-9.80 (s., 2H,
N-OH), 8.35 (s., 1H, N-H), 7.50 (s., 1H, H-C=N), 6.7-7,2 (d., 2H, Ar-H).
C
C
Cl
H
N
N
OH
OH
+
NH2
CF3
F3C NH
H
N
N
OH
OH
Şekil 3.3. Anti-[(4-triflorometil)anilin]glioksim sentezi
3.MATERYAL VE METOD Sevilay YILMAZ
48
3.2.1.4. Anti-[(4-perflorooktil)anilin]glioksim Sentezi; 2L
0,61 g (0,005 mol) anti-kloroglioksim 15 mL 1:1 Et2O-CH2Cl2 çözücü
karışımında çözüldü ve buz-tuz banyosu ile ortamın sıcaklığı – 10 oC ‘de tutuldu.
Üzerine 2,69 g (0,005 mol) 4-perflorooktilanilin ‘in 15 mL CH2Cl2 ‘daki çözeltisi 15
dakika içerisinde yavaş yavaş ilave edildi. Ekleme işlemi bittikten sonra ortamın PH
değerini 3.0-3.5 ‘dan 4.5-5.0 ‘e ayarlamak için Et3N ‘in 0.1 M EtOH ‘daki çözeltisi
hazırlandı ve reaksiyon ortamına ilave edildi. Karışım -10 oC ‘de 30 dakika
karıştırıldı ve reaksiyonun ilerleyişi TLC ile kontrol edildi. Elde edilen berrak
çözeltinin çözücüsü döner buharlaştırıcı yardımıyla uzaklaştırıldı. Çözelti
yoğunlaştığı zaman beyaz bir katının çöktüğü gözlendi ve bu katı TLC ile incelendi.
Sonuçta bu beyaz katının anti-kloroglioksim olduğuna, ligandın ise süzüntüde
olduğuna karar verildi. Süzüntüde 2L dışında anti-kloroglioksim ve 4-
perflorooktilanilin olduğu için bu maddeler kolon yardımıyla birbirinden ayrıldı ve 2L elde edildi. Ürün 1.20 g olup % 40 verimle elde edilmiştir. (Ma: 597,23 g/mol),
E.N: 400 oC ye kadar erime göstermemiştir. IR (KBr, v = cm-1 ): 3490(N-H),
3273(O-H), 1631(C=N), 1526(Ar(C=C)), 1202(C-N), 1147-1115(C-F), 954(N-O). 1H-NMR (Aseton-d6; δ, ppm): 10.50-11.00 (s., 2H, N-OH), 9.45 (s., 1H, N-H), 7.50
(s., 1H, H-C=N), 6.9-7,4 (d., 2H, Ar-H).
Cl
H
N
N
OH
OH
+
NH2
CF2(CF2)6CF3
F3C(F2C)6F2C NH
H
NN
OH
OH
Şekil 3.4. Anti-[(4-perflorooktil)anilin]glioksim sentezi
3.MATERYAL VE METOD Sevilay YILMAZ
49
3.2.2. Metal Kompleks Sentezi
3.2.2.1.[ (Anti-(4-triflorometil)anilin)glioksimato]bakır(II) Sentezi; Cu(1L)2
0.19 g (0.001 mol) Cu(OAc)2 .H2O 10 mL suda çözüldü. 0.5 g (0.002 mol)
[anti-(4-triflorometil)anilin]glioksim ligandı 20 mL EtOH ‘de çözülerek
Cu(OAc)2.H2O çözeltisi ligandın üzerine ilave edildi. Metal tuzunu eklerken PH 3.0-
3.5 ‘den 4.0-4.5 ‘a yükseldi ve ekleme işlemi bittikten sonra PH ‘ı 7.0’a ayarlamak
için ortama %1 ‘lik NaOH ‘in sulu çözeltisi eklendi. Çözelti 50-55 oC sıcaklıkta 15
dakika karıştırıldı. Elde edilen kompleks süzüldü ve su ile yıkanıp 100 oC ‘de
kurutuldu. Ürün 0.20 g olup % 80 verimle elde edilmiştir. (Ma:555,89 g/mol ), E.N:
260 oC’de bozunma. IR (KBr, v = cm-1 ): 3425(O….H-O), 1571(C=N),
1515(Ar(C=C), 1325(C-N), 1123-1066(C-F), 881(N-O).
F3C NH
H
N
N
O
O CF3HN
H
N
N
O
O
Cu
H
H
F3C NH
H
N
N
OH
OH
+ Cu(OAc)2
Şekil 3.5. (Anti-(4-triflorometil)anilin)glioksimato]bakır(II) sentezi
3.2.2.2. [ (Anti-(4-perflorooktil)anilin)glioksimato]bakır(II) Sentezi; Cu(2L)2
0.099 g (0.0005 mol) Cu(OAc)2 10 mL suda çözüldü. 0.59 g (0.001 mol)
[anti-(4-perflorooktil)anilin]glioksim ligandı 20 mL EtOH ‘de çözülerek Cu(OAc)2
çözeltisi ligandın üzerine ilave edildi. Metal tuzunu eklerken PH 3.0-3.5 ‘den 4.0-4.5
‘a yükseldi ve ekleme işlemi bittikten sonra PH ‘ı 7.0’a ayarlamak için ortama %1
‘lik NaOH ‘in sulu çözeltisi eklendi. Çözelti 50-55 oC sıcaklıkta 15 dakika
karıştırıldı. Elde edilen kompleks süzüldü ve su ile yıkanıp 100 oC ‘de kurutuldu.
Ürün 0.50 g olup % 79 verimle elde edilmiştir. (Ma:1256,01 g/mol ), E.N: 373 oC’de
3.MATERYAL VE METOD Sevilay YILMAZ
50
bozunma. IR (KBr, v = cm-1 ): 3484(O…H-O), 1610(C=N), 1514(Ar(C=C)), 1204(C-
N), 1149-1115(C-F), 870(N-O).
F3C(F2C)7 NH
H
N
N
O
O (CF2)7CF3NH
H
N
N
O
O
Cu
H
H
F3C(F2C)7HN
H
N
N
OH
OH
+ Cu(OAc)2
Şekil 3.6. [ (Anti-(4-perflorooktil)anilin)glioksimato]bakır(II) sentezi
3.2.2.3. (1,2-siklohekzandiondioksimato)bakır(II) Sentezi; Cu(3L)2
0.099 g (0.0005 mol) Cu(OAc)2 10 mL suda çözüldü. 0.14 g (0.001 mol) 1,2-
siklohekzandiondioksim ligandı 20 mL EtOH ‘de çözülerek Cu(OAc)2 çözeltisi
ligandın üzerine ilave edildi. Metal tuzunu eklerken PH 3.0-3.5 ‘den 4.0-4.5 ‘a
yükseldi ve ekleme işlemi bittikten sonra PH ‘ı 7.0’a ayarlamak için ortama %1 ‘lik
NaOH ‘in sulu çözeltisi eklendi. Çözelti 50-55 oC sıcaklıkta 15 dakika karıştırıldı.
Elde edilen kompleks süzüldü ve su ile yıkanıp 100 oC ‘de kurutuldu. Ürün 0.15 g
olup % 88 verimle elde edilmiştir. (Ma:345,84 g/mol ), E.N: 216 oC’de bozunma. IR
(KBr, v = cm-1 ): 3428(O….H-O), 1562(C=N), 905(N-O).
N
NOH
OH
N
NO
O
N
NO
O
Cu(OAc)2+ Cu
H
H
Şekil 3.7. (1,2-siklohekzandiondioksimato)bakır(II) sentezi
3.2.2.4. (Dimetilglioksimato)bakır(II) Sentezi; Cu(4L)2
1 g (0.005 mol) Cu(OAc)2 10 mL suda çözüldü. 1,16 g (0.01 mol)
dimetilglioksim ligandı 20 mL EtOH ‘de çözülerek Cu(OAc)2 çözeltisi ligandın
3.MATERYAL VE METOD Sevilay YILMAZ
51
üzerine ilave edildi. Metal tuzunu eklerken PH 3.0-3.5 ‘den 4.0-4.5 ‘a yükseldi ve
ekleme işlemi bittikten sonra PH ‘ı 7.0’a ayarlamak için ortama %1 ‘lik NaOH ‘in
sulu çözeltisi eklendi. Çözelti 50-55 oC sıcaklıkta 15 dakika karıştırıldı. Elde edilen
kompleks süzüldü ve su ile yıkanıp 100 oC ‘de kurutuldu. Ürün 1,35 g olup % 91
verimle elde edilmiştir. (Ma:293.748 g/mol ), E.N: 212 oC’de bozunma. IR (KBr, v =
cm-1 ): 3430(O…H-O), 1558(C=N), 1438(C-C), 966(N-O).
CC
H3C
H3C
N
N
OH
OH
CC
CH3
CH3
N
N
O
O
CC
H3C
H3C
N
N
O
O
Cu
H
H
Cu(OAc)2+
Şekil 3.8. (Dimetilglioksimato)bakır(II) sentezi
3.2.3. Metalik Öncülün Destek Materyali Üzerine Adsorplanması ve Metalik
Forma İndirgenmesi:
Metalik öncülün destek materyali olarak kullanılan çok duvarlı karbon
nanotüpler üzerine adsorplanması ve metalik forma indirgenmesi kimyasal
indirgemeyle yükleme metodu kullanılarak gerçekleştirilmiştir ve nanotüp yüzeyine
adsorplama işlemi yapılmadan önce karbon nanotüpler aktive edilmiştir.
3.2.3.1. Çok Duvarlı Karbon Nanotüplerin Aktive Edilmesi
Çok duvarlı karbon nanotüpler derişik H2SO4-HNO3 (1:1) karışımı içerisinde
24 saat karıştırıldı ve sonrasında süzülerek 150 oC ‘de 1 saat bekletildi. Ardından,
soğutulan çok duvarlı karbon nanotüpler yine derişik H2SO4-HNO3 (1:1) karışımı
içerisinde 6 saat karıştırıldı. Bu işlemlerin ardından süzülen karbon nanotüpler destile
su ile pH=7 oluncaya kadar yıkandı ve 60 oC ‘de kurutuldu (Zhang, 2010).
3.MATERYAL VE METOD Sevilay YILMAZ
52
3.2.3.2. Cu(1L)2, Cu(2L)2, Cu(3L)2 ve Cu(4L)2 Komplekslerinin Destek Materyali
Üzerine Adsorplanması ve Metalik Forma İndirgenmesi
Sentezlenen her bakır kompleksi için ayrı ayrı şu işlemler uygulanmıştır; 30
mg çok duvarlı karbon nanotüp‘ün etanoldeki çözeltisi üzerine kompleksin 10 mL
0.1 M etanoldeki çözeltisi ilave edildi ve 1 saat boyunca 80 oC ‘de geri soğutucu
altında karıştırıldı. Bu karışım üzerine indirgeme amacıyla kullanılacak olan KBH4
(0.1 M) ilave edildi. Elde edilen süspansiyon santrifüj edilerek etanol ve su ile
yıkandı ve 70 oC’de kurutuldu. Öncül olarak kullanılan Cu(1L)2 kompleksi ile
yapılan depozisyon işleminin sonucunda elde edilen karbon nanotüp destekli metal
nanopartikülllerin XRD sonuçlarında 23o, 43o ve 78o de zayıf pikler, Cu(2L)2
kompleksiyle elde edilendekinde ise 25o, 36o, 43o, 46o, 78o de zayıf pikler
gözlenmiştir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Sevilay YILMAZ
53
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Tez çalışmaları kapsamında hedeflenen bileşiklerin sentezleri başarıyla
gerçekleştirilmiş, yapısal karakterizasyonları; FT-IR ve 1H, 13C NMR gibi
spektroskopik yöntemlerden yararlanılarak yapılmıştır. Ligand ve komplekslerin
termal davranışları DSC (Diferansiyel Taramalı Kalorimetri) ile incelenmiştir.
Hidrojenasyon reaksiyonları sonrasında stiren-etil benzen dönüşümleri gaz
kromotografisi cihazıyla incelenmiştir. Ara ürünler, ligandlar ve kompleks bileşiklere
ait spektroskopik verilerin detayları ekler bölümünde verilmiştir.
Sentezlenen bileşiklerin IR spektrumlarında görülen –OH, C=N, -NO, Ar-H,
Ar(C=C), C-H, O-H-O, -NH gibi fonksiyonel gruplara ait pikler yapı
karakterizasyonunda yararlı bilgiler vermiştir. 1H ve 13C NMR spektrumları ligand
oluşumlarında –CF3 ve uzun zincirli florlu grupların (Rf) varlığı hakkında önemli
bilgiler vermiştir. DSC ölçümleri ise sentezlenen bazı maddelerin erime noktaları ve
saflıklarının belirlenmesinde yararlı bilgiler vermiştir.
4.1. Sentezlenen Bileşiklerin Karakterizasyonu
4.1.1. Anti-kloroglioksim Bileşiği
Anti-kloroglioksim bileşiğinin IR spektrumu incelendiğinde; 3324 cm-1’ de
O-H, 1604 cm-1’ de C=N, 975 cm-1’ de N-O, 748 cm-1’ de C-Cl gerilme titreşimlerine
ait piklerin görülmesi bu bileşiğin başarıyla sentezlendiğini göstermektedir. Bu
değerler literatürlerle uyum içerisindedir (Yıldırım, B.; Özcan, E., Kurtoğlu, M.)
C
C
Cl
H
N
N
OH
OH Şekil 4.1. Anti-kloroglioksim bileşiği
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Sevilay YILMAZ
54
DSC verileri incelendiğinde, beyaz renkli bir katı şeklinde elde edilen anti-
kloroglioksim bileşiğinin yaklaşık 156°C civarında erime gösterdiği gözlenmiştir. IR
spektrumu Ek 2.1.’de, DSC eğrisi ise Ek 3.1.’de verilmiştir.
4.1.2. Anti-[(4-triflorometil)anilin]glioksim 1L Bileşiği ve [(Anti-(4-
triflorometil)anilin)glioksimato]bakır(II), Cu(1L)2 Bileşiğine İlişkin
Spektroskopik Bulgular
1L Bileşiği’nin IR spektrumu incelendiğinde 3318 cm-1’ deki –OH, 1658-
1610 cm-1’ de C=N ve 1113-1128 cm-1’ de C-F gerilimlerine ait pikler
görülmektedir. En önemlisi, 3404 cm-1’ de gözlenen –NH gerilimine ait pikin bu
bileşikte ortaya çıkması, antikloroglioksim bileşiğinde 748 cm-1’ de görülen C-Cl
gerilimine ait pikin görülmemesi ve 1322 cm-1’ de C-N gerilimine ait pikin belirgin
bir şekilde ortaya çıkması, 1658-1610 cm-1’de –C=C gerilmelerine ait pikler, florlu
anilin bileşiğinin antikloroglioksim bileşiğine bağlandığını açık bir şekilde
göstermektedir. 1L Bileşiğinin 1H-NMR spektrumu incelendiğinde 9-10 ppm’de yayvan ve
singlet olarak gözlenen –OH pikleri; 8.35 ppm’de –NH’a ait singlet pik; 7.50 ppm’de
oksim karbonuna bağlı Hidrojen (H-C=N) ve 6.7-7.2 ppm’de benzen halkalarına ait
dubletler vic-dioksimin düşünüldüğü şekilde sentezlendiğini göstermektedir. Bu
değerler literatürle uyum içerisindedir (Yıldırım, B.; Özcan, E). 1L Bileşiğinin 13C-NMR spektrumu incelendiğinde 153 ppm’de –NH-C=N-
OH grubuna ait pik ve oldukça karakteristik bir pik olan 144 ppm’de HC=N-OH
grubuna ait pik yapının düşünüldüğü şekilde sentezlendiğini göstermektedir
(Kurtoğlu ve Serin). Florlu gruba ait karbon piki ise 119.8 ppm civarında
gözlenmiştir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Sevilay YILMAZ
55
F3C NH
H
N
N
OH
OH Şekil 4.2. Anti-[(4-triflorometil)anilin]glioksim 1L bileşiği
DSC verileri incelendiğinde, gri-beyaz renkli bir katı şeklinde elde edilen
Anti-[(4-triflorometil)anilin]glioksim bileşiğinin (1L) 400’oC sıcaklığa kadar erime
göstermediği gözlenmiştir. 1H NMR ve 13C NMR spektrumları Ek 1.1.’de, IR
spektrumları ise Ek 2.2.’de, DSC eğrisi Ek 3.1.’de verilmiştir.
1L ligandının Cu(OAc)2 bileşiği ile reaksiyonu sonucu Cu(1L)2 kompleksi
oluşturulmuştur. Oluşan kompleksin IR spektrumu incelendiğinde; 1325 cm-1’ de C-
N gerilimine, 1123-1066 cm-1’ de C-F gerilimlerine ait pikler görülmektedir. 3425
cm-1’ de O-H-O gerilimine ait yayvan pikin görülmesi azota bağlı oksijen
atomlarının hidrojen bağı ile bağlı olduklarını göstermektedir. Ayrıca 1L bileşiğinin
IR spektrumunda 1658-1610 cm-1’de gözlenen C=N gerilimine ait pikin metal
bağlanması sonucu 1614-1571 cm-1’e kayması ve yine aynı şekilde 959 cm-1’ de
görülen N-O gerilimine ait pikin 881 cm-1’e kayması ve 3404 cm-1’de gözlenen –N-
H gerilimine ait pikin kompleks oluşumu sonrası hidrojen bağı yapmış hidroksil
grubuna ait yayvan pik nedeniyle kaybolması kompleksin oluştuğunun göstergesidir.
Bu değerler literatürlerle uyum içerisindedir (Yıldırım, B.; Özcan, E., Kurtoğlu, M.).
F3C NH
H
N
N
O
OCF3HN
H
N
N
O
O
Cu
H
H Şekil 4.3. [(Anti-(4-triflorometil)anilin)glioksimato]bakır(II), Cu(1L)2 bileşiği
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Sevilay YILMAZ
56
DSC verileri incelendiğinde, koyu kahverenkli bir katı şeklinde elde edilen
[(Anti-(4-triflorometil)anilin)glioksimato]bakır(II), (Cu(1L)2), bileşiğinin yaklaşık
260°C civarında erime gösterdiği gözlenmiştir. IR spektrumları Ek 2.4.’de DSC
eğrisi ise Ek 3.4.’de, verilmiştir (Yıldırım, B.; Özcan, E., Kurtoğlu, M.).
4.1.3. Anti-[(4-perflorooktil)anilin]glioksim (2L) Bileşiği ve [(Anti-(4-
perflorooktil)anilin)glioksimato]bakır(II, (Cu(2L)2) Bileşiğine İlişkin
Spektroskopik Bulgular
2L Bileşiği’nin IR spektrumu incelendiğinde 3273 cm-1’ de O-H, 1631 cm-1’
de C=N, 954 cm-1’ de N-O gerilmelerine ait pikler görülmektedir. Ayrıca 3490 cm-1’
de N-H, 1300 cm-1’ de C-N, 1147-1115 cm-1’ de C-F gerilmelerine ait piklerin ortaya
çıkması ve en önemlisi anti-kloglioksim bileşiğinde 748 cm-1’ de gözlenen C-Cl
gerilimine ait pikin gözlenmemesi perflorlu anilin bileşiğinin anti-kloglioksim
bileşiğine bağlandığını göstermektedir. 2L Bileşiğinin 1H-NMR spektrumu incelendiğinde 10.5-11 ppm’de yayvan ve
singlet olarak gözlenen –OH pikleri; 9.40 ppm’de –NH’a ait singlet pik; 8.85 ppm’de
oksim karbonuna bağlı Hidrojen (H-C=N) ve 6.9-7.6 ppm’de benzen halkalarına ait
dubletler vic-dioksimin düşünüldüğü şekilde sentezlendiğini göstermektedir. Bu
değerler literatürle uyum içerisindedir (Yıldırım, B.; Özcan, E). 2L Bileşiğinin 13C-NMR spektrumu incelendiğinde 144 ppm’de –NH-C=N-
OH grubunda bulunan karbona ait pik ve 142 ppm’de oldukça karakteristik bir pik
olan HC=N-OH grubunda bulunan karbona ait pik yapının düşünüldüğü şekilde
sentezlendiğini göstermektedir (Kurtoğlu ve Serin). Florlu grubun karbonlarına ait
pikler 115-130 ppm aralığında gözlenmiştir.
F3C(F2C)6F2C NH
H
NN
OH
OH Şekil 4.4. Anti-[(4-perflorooktil)anilin]glioksim 2L bileşiği
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Sevilay YILMAZ
57
DSC verileri incelendiğinde, açık sarı renkli bir katı şeklinde elde edilen Anti-
[(4-perflorooktil)anilin]glioksim bileşiğinin (2L) 400 oC sıcaklığa kadar erime
göstermediği gözlenmiştir. 1H NMR ve 13C NMR spektrumları Ek 1.2.’de, IR
spektrumları ise Ek 2.3.’de, DSC eğrisi Ek 3.3.’de verilmiştir. 2L ligandının Cu(OAc)2 bileşiği ile reaksiyonu sonucu Cu(2L)2 kompleksi
oluşturulmuştur. Oluşan kompleksin IR spektrumu incelendiğinde; 1204 cm-1’ de C-
N gerilimine, 1115-1149 cm-1’ de C-F gerilimlerine ait pikler görülmektedir. 3384
cm-1’ de O-H-O gerilimine ait yayvan pikin görülmesi azota bağlı oksijen
atomlarının hidrojen bağı ile bağlı olduklarını göstermektedir. Ayrıca 2L bileşiğinin
IR spektrumunda 1631-1610 cm-1’ deki C=N gerilimine ait pikin metal bağlanması
sonucu 1610-1568 cm-1’ e kayması ve yine aynı şekilde 954 cm-1’ de görülen N-O
gerilimine ait pikin 870 cm-1’e kayması kompleksin oluştuğunun göstergesidir. Bu
değerler literatürlerle uyum içerisindedir (Yıldırım, B.; Özcan, E., Kurtoğlu, M.).
F3C(F2C)7 NH
H
N
N
O
O(CF2)7CF3HN
H
N
N
O
O
Cu
H
H Şekil 4.5. [ (Anti-(4-perflorooktil)anilin)glioksimato]bakır(II, Cu(2L)2 bileşiği
DSC verileri incelendiğinde, siyah renkli bir katı şeklinde elde edilen [(Anti-
(4-perflorooktil)anilin)glioksimato]bakır(II), (Cu(2L)2), bileşiğinin yaklaşık 373°C
civarında erime gösterdiği gözlenmiştir. IR spektrumları Ek 2.5.’de DSC eğrisi ise
Ek 3.5.’de, verilmiştir (Yıldırım, B.; Özcan, E., Kurtoğlu, M.).
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Sevilay YILMAZ
58
4.1.4. (1,2-siklohekzandiondioksimato)bakır(II), Cu(3L)2 Bileşiği
1,2-siklohekzandiondioksim bileşiğinin Cu(OAc)2 bileşiği ile reaksiyonu
sonucu Cu(3L)2 kompleksi oluşturulmuştur.
N
NO
O
N
NO
O
Cu
H
H Şekil 4.6. (1,2-siklohekzandiondioksimato)bakır(II), Cu(3L)2 bileşiği
IR spektrumu incelendiğinde; 968 cm-1’ de N-O, 1562 cm-1’ de C=N
gerilimlerine ait pikler görülmektedir. 3428 cm-1’ de O-H-O gerilimine ait yayvan
pikin görülmesi azota bağlı oksijen atomlarının hidrojen bağı ile bağlı olduklarını
göstermektedir. Bu değerler literatürlerle uyum içerisindedir (Yıldırım, B.; Özcan,
E).
DSC verileri incelendiğinde, siyah renkli bir katı şeklinde elde edilen (1,2-
siklohekzandiondioksimato)bakır(II) bileşiğinin yaklaşık 216°C civarında erime
gösterdiği gözlenmiştir. IR spektrumları Ek 2.6.’da, DSC eğrisi ise Ek 3.6.’da,
verilmiştir.
4.1.5. (Dimetilglioksimato)bakır(II), Cu(4L)2 Bileşiği
Dimetilglioksim bileşiğinin Cu(OAc)2 bileşiği ile reaksiyonu sonucu Cu(4L)2
kompleksi oluşturulmuştur.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Sevilay YILMAZ
59
C
C
CH3
CH3
N
N
O
O
C
C
H3C
H3C
N
N
O
O
Cu
H
H Şekil 4.7. (Dimetilglioksimato)bakır(II), Cu(4L)2 bileşiği
IR spektrumu incelendiğinde; 966 cm-1’ de N-O, 1558 cm-1’ de C=N, 1438
cm-1’ de C-C gerilimlerine ait pikler görülmektedir. 3430 cm-1’ de O-H-O gerilimine
ait yayvan pikin görülmesi azota bağlı oksijen atomlarının hidrojen bağı ile bağlı
olduklarını göstermektedir. Bu değerler literatürlerle uyum içerisindedir (Yıldırım,
B.; Özcan, E).
DSC verileri incelendiğinde, siyah renkli bir katı şeklinde elde edilen
(Dimetilglioksimato)bakır(II) bileşiğinin yaklaşık 213°C civarında bozunarak eridiği
gözlenmiştir. IR spektrumları Ek 2.7.’de, DSC eğrisi ise Ek 3.7.’de verilmiştir.
4.2. Cu(1L)2, Cu(2L)2, Cu(3L)2 ve Cu(4L)2 Komplekslerinin Adsorplanması ve
Metalik Forma İndirgenmesi Sonuçlarının İncelenmesi
Öncül olarak kullanılan Cu(1L)2, Cu(2L)2, Cu(3L)2 ve Cu(4L)2 komplekslerinin
inert atmosfer altında kimyasal indirgemeyle depozisyon yöntemi kullanılarak
nanotüpler üzerinde nanotanecikler şeklinde biriktirilmesi çalışmaları sonucunda elde
edilen karbon nanotüp-metal nanohibritleri karakterize edilmiştir. Bu ve benzer
yöntemlerle yapılan çalışmalarda metal/karbon-nanotüp oranı %w 4’den başlayıp
%w 16 değerlerine kadar ulaşmakta olduğu, metalik nano tanecik boyut dağılımının
ise 11-30 nm cıvarında olduğu bildirilmektedir. Yapmış olduğumuz çalışmada ise
vic-dioksim kompleksleriyle ve kullanılan bu yöntemle literatürlerde belirtildiği gibi
karbon nanotüp yüzeyinde metalik bakır yüksek saflıkta elde edilememiş ve
literatürler incelendiğinde XRD sonuçlarında 40o-80o aralığında farklı derecelerde
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Sevilay YILMAZ
60
metalik bakır ve Cu2O’e ait pikler olduğu bildirilmektedir (Wu, 2010). Yaptığımız
çalışmada alınan XRD sonuçlarında ise Cu(3L)2 ve Cu(4L)2 komplekslerinde
yükleme gözlenememiş, Cu(1L)2 ve Cu(2L)2 komplekslerinde ise Cu(1L)2; 23o, 43o ve
78o de zayıf pikler, Cu(2L)2; 25o, 36o, 43o, 46o, 78o de zayıf pikler gözlenmiştir.
Gözlenen bu piklerin literatürler araştırıldığında Cu2O’e ait olabileceği
düşünülmüştür (Cabanas, 2002). Piklerin şiddetinden karbon nanotüp üzerinde
biriktirilen bakır miktarının beklenenden az olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu veriler
nanotüpler üzerinde metalik nano tanecik depozisyon işleminde ilk kez kullanılan
oksim türevi öncüllerin bu amaçla kullanılabileceğini göstermektedir. Nanotüp
üzerine yapılacak depozisyon işleminde metal/nanotüp oranını arttırmak için
oksimlerin farklı ligantları ile hazırlanacak kompleksler ve farklı depozisyon
yöntemleri araştırmaya değer görülmektedir. XRD sonuçları Ek 4.1 ve 4.2 de
verilmiştir.
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Sevilay YILMAZ
61
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER
Bu çalışmada çıkış maddesi olan anti-kloroglioksim, ligantlar; anti-[(4-
triflorometil)anilin]glioksim (1L), anti-[(4-perflorooktil)anilin]glioksim (2L),
sentezlenmiş ve bu ligandların Cu(OAc)2 ile tepkimesi sonucu [(anti-(4-
triflorometil)anilin)glioksimato]bakır(II) (1K), [(Anti-(4-perflorooktil)anilin)
glioksimato] bakır(II)(2K) kompleksleri sentezlenmiştir. Bu kompleksleri yanısıra
hazır olarak temin edilen ligantlardan (1,2-siklohekzandion dioksimato) bakır(II)(3K)
ve (dimetilglioksimato) bakır(II)(4K) kompleksleri elde edilmiştir. Sentezlenen ligant
ve komplekslerin yapıları 1H-NMR, 13C-NMR ve FT-IR gibi yöntemlerle karakterize
edilmiştir. Elde edilen komplekslerin karbon nanotüp destekli metal-
nanopartiküllerin sentezlenmesinde öncül olarak kullanımları araştırılmıştır. Metal-
nanopartiküllerin sentezlenmesi kimyasal indirgeme ile depozisyon(yükleme)
metodu kullanılarak gerçekleştirilmiş ve metal komplekslerin indirgenmesi organik
çözücü ortamında yapılmıştır. Oluşturulan metal-nanopartiküller XRD ile karakterize
edilmiştir. Bu yöntem kullanılarak elde edilen sonuçlara göre 3K ve 4K
komplekslerinde karbon nanotüp üzerine herhangi bir metal birikimi gözlenmemiş 1K ve 2K komplekslerinde ise düşük oranda gözlenmiştir.
Tez kapsamında karbon nanotüp destekli metal nanopartikül oluşturma işlemi
organik çözücü ortamınında kimyasal indirgeme ile yükleme metodu kullanılarak
gerçekleştirilmiş olmasına karşın ileriki çalışmalarda yükleme işleminin farklı
çözücülerde (süperkritik çözücü gibi) de yapılabileceği denenmeye değer
görülmektedir.
63
KAYNAKLAR
AVRAM, M and MATEESCU, GhD., 1972. Infrared Spectroscopy, New York,
Willey-Interscience.
GÜL, A. and BEKAROĞLU, Ö. 1983. Syntheses of N N`-Bis(4`-benzo[15-crown-
5]diaminoglioksim and Its Complexes with Copper(II)I Nickel(II), Cobalt(II),
Palladium(II), Platium(II) and Uranyl(VI). J. Chem. Soc. Dalton Trans.,
2537-2541.
SILVERSTEIN, R.M., BASSAIER, G.C. and MORRIL, T.C. 1981. Spectrometric
Identification of Champhorquinone Dioxime Ligands. Inorg. Chem., 19, 363.
ERTAŞ, M., AHSEN, V., GÜL, A. and BEKAROĞLU, Ö. 1987. Synthesis of
bis(ferrocenylamino)glyoxime and ist Nickel(II) Complexes. J. of
Organmetallic Chem., 333, 383-385.
FESENDEN, R.J. And FESENDEN. J.S., 1993. Organik Kimya Çözümleri. Çev. Ed.
Tahsin Uyar, Güneş Kitabevi, Ankara, 230s.
BABAHAN, İ., ANIL, H. and SARIKAVAKLI, N. 2006. Synthesis of vic-dioxime
Derivatives with Hydrazone Side Groups and Their Metal Complexes.
Turkish J. of Chemistry, 30(5), 563-571.
KOÇAK, M and BEKAROĞLU, Ö. 1984. Synthesis of ethane-1,2-bis(thioglyoxime)
and its complexes with Nickel(II), Cobalt(III), Copper(II), Cadmium(II) and
Uranyl(VI). Synth. React. Inorg. Met.-Org. Chem., 14, 689-701.
TAN, N. and BEKAROĞLU, Ö. 1983. Synthesis of Some Organo-Metalic
Compounds of 1,2- Acenaptylene-Dion Dioxime and Comparison With B
Model Compounds. Synth. React. Inorg. Met.-Org.Chem., 13(6), 666-682.
CONSTANTINOS, J. M., THEOCHARIS, C. S., SPYROS, P. P. 2005. The
Coordination Chemistry of Pridyl Oximes. Polyhedron, 1-61.
CHAKRKVORTY, A., 1974. Structure Chemistry of Transition Metal Complexes of
Oximes, Coor. Chem. Rev., 13,1-46.
HÜSEYİNZADEH, A., and İREZ, G., 1991. Synthesis of Five New Substituted Aryl
diamino glyoxime and Their Complexes with Copper(II), Nickel(II) and
Cobalt(II). Synth. React. Inorg. Met.-Org. Chem. 13, 781-797.
64
UÇAN, H.I., and MIRZAOĞLU, R., 1990. Synthesis and Complexes Formation of
six New Unsymmetrical vic-dioximes. Synth. React. Inorg. Met.-Org. Chem.,
20, 437-449.
PEDERSEN, B. S. LARSEN, E. 1973. Anti-Amphi and Cis-Trans Isomerisms in
Some bis(dioximato)nickel(II)Complexes. Acta. Chem. Scand., 27(9), p.
3271-3301.
GÖK. Y., BEKAROĞLU, Ö. 1981. The Synthesis and Complex Formation of
Stereoisomers of Some New α-Dioximes. Synth. React. Inorg. Met.-Org.
Chem., 11, 621-623.
GÖK, Y. 1981. Yeni vic-dioksim Sentezleri, Geometrik İzomerleri ve Bazı
Metallerle Kompleks Formasyonlarının İncelenmesi, Doktora Tezi, K.T.Ü.
Fen-Edebiyat Fak., Trabzon.
DEMETGÜL, C. 2008. Katı Desteğe Tutturulmuş Oksim Bileşiklerinin ve Metal
Komplekslerinin Sentezi ve Karakterizasyonu, Doktora Tezi, Çukurova Ü.
Fen-Edebiyat Fak., Adana.
SINGH, M. S. and SING, P. K. 2003. Synthesis and Reactivity in Inorganic and
Metal Organic Chemistry, 33(2), 271-280.
SINGH, R. B., GARG, B. S., SING, R. P. 1979. Oximes as Spectrophotometric
Reagents-A Review. Tehrahedron, 26, 425-44.
SMITH, P.A.S. 1966. The Chemistry of Open-Chain Organic Nitrogen Compounds.
2, 29-68, New York.
MA, S.M., ANGELICI, R.J., 1980. Novel Transition-Metal Complexes of
Camphorquinone Dioxime Ligands. J. of Am. Chem. Soc., 19, No.2, p. 363-
370.
KEENEY, M. E. and ASARE, K.O. 1984. Transition Metal Hydroxyoxime
Complexes. Coordination Chemistry Review, 59, 141.
MEYER, R.J., ERICH, E.H.P. and KOTOWSKI, 1969. Gmelins Handbuch Der
Anorganischen Chemie, Nickel. Teil C Lieferung, 2, 57.
İREZ, G. and BEKAROĞLU, Ö. 1983. The Synthesis and Complex Formation of
Some New Substituted Amino and Diaminoglyoximes. Synth. React. Inorg.
Met.-Org. Chem., 13, 781-797.
65
ÖZCAN, E., MİRZAOĞLU, R. 1998. Synthesis of Four New Substituted
Arylaminoglyoxime and their Complexes with Copper(II)I Nickel(II),
Cobalt(II) and Palladium(II). Synth. React. İnorg. Met.-Org. Chem., 18, 559.
ÖZCAN, E., KARAPINAR, E., DEMİRTAŞ, B. 2002. Synthesis of Four New vic-
Dioximes and their Nickel(II), Cobalt(II), Copper(II) and Cadmium(II)
Complexes. Transition Metal Chemistry, 27, 557-561.
SERİN, S. 2001. New vic-Dioxime Transition Metal Complexes. Transition Metal
Chemistry. 26, 300-306.
YILDIRIM, B., OZCAN, E. and DEVECI, P. 2007. Russian Journal of Coordination
Chemistry, 33, 417-421.
GUZEL, B., AVSAR, G. And ÇINKIR, H.F. 2007. Synthesis and Reactivity in
Inorganic, Metal-Organic, and Nano-Metal Chemistry, 37, 801-804.
CANGÜL, B., ZHANG, L.C., ERKEY, C. 2009. The Journal of Supercritical Fluids,
50, 82-90.
SAQUİNG, C., KANG, D., AİNDOW, M., ERKEY, C. 2005. Microporous and
Mesoporous Materials, 80, 11-23.
CAPUTO, G., DE MARCO, I., REVERCHON, E. (2010). J.of Supercritical Fluids,
54, 243-249.
CABANAS, A., BLACKBURN, J.M, WATKİNS, J.J. (2002). Mikroelectronic
Engineering, 64, 53-61.
ERKEY, C. (2009). J.of Supercritical Fluids, 47, 517-522.
ERKEY, C. SAQUİNG, C.D., KANG, D., AİNDOW, M. (2005). Microporous and
Mesoporous Materials, 80, 11-23.
XIANG, R. YE, YUEHE LIN, CHIEN M. WA. (2003). Decorating catalytic
palladium nanoparticles on carbon nanotubes in supercritical carbon dioxide,
Chem. Commun., 642-643.
REVERCHON, E., ADAMİA, R.(2006). Nanomaterials and supercritical fluids, J. of
Supercritical Fluids, 37, 1-22.
ZHANG, Y., ERKEY, C., (2006). Preparation of supported metallic nanoparticles
using supercritical fluids: A review J. of Supercritical Fluids, 38,252-267
66
KONDOH, E., FUKUDA, J., (2008). Deposition kinetics and narrow-gap-filling in
Cu thin film growth from supercritical carbon dioxide fluids. J. of
Supercritical Fluids, 44, 466-474.
BAHRAMİ , M., RANJBARİAN S., (2007), Production of micro-and nano-
composite particles by supercritical carbon dioxide, J. Supercritical Fluids, 40, 263-283.
CROSS, W.JR., AKGERMAN A., (1996),Determination of Metal-Chelate Complex
Solubilities in Supercritical Carbon Dioxide, Ind. Eng. Chem. Res. 35, 1765-
1770.
MORLEY, S.K., MARR, P.C., WEBB, P.B., BERRY, A.R., ALLİSON, F.J.,
MOLDOVAN G., BROWN, P.D., HOWDLE, S.M., (2002). Clean preparation
of nanoparticulate metals inporous supports: a supercritical route, J. Mater.
Chem. 12.
X.R. YE, Y. LİN, C.WANG, M.H. ENGELHARD, Y.WANG, C.M.WAİ, (2004).
Supercritical fluid synthesis and characterization of catalytic metal
nanoparticles on carbon nanotubes, J. Mater. Chem. 14, 908.
SUN, Z. LİU, B. HAN, Y. WANG, J. DU, Z. XİE, G. HAN, (2005). Fabrication of
ruthenium–carbon nanotube nanocomposites in supercritical water, Adv.Mater.
17, 928.
SMART N.G., T. CARLESON, T. KAST,A.A. CLİFFORD,M.D. BURFORD,
C.M.WAİ, (1997). Solubility of chelating agents andmetal-containing
compounds in supercritical fluid carbon dioxide, Talanta 44, 137.
ZHAO B., T. MOMOSE, Y. SHİMOGAKİ, (2006), Deposition of Cu–Ag alloy film
by supercritical fluid deposition, Jpn. J. Appl. Phys. Part 2-Lett. Express Lett.
45 L1296.
KURTOGLU M., E.ISPİR, N. KURTOGLU. S. SERİN. (2008), Novel vic-dioximes:
Synthesis, complexation with transition metal ions, spectral studies and
biological activity. Dyes and Pigments 77, 75-80
67
KANO FUYUKİ, HİROSHİ UCHİDA, SEİİCHİRO KODA, (2009), Low
temperature deposition of titanium oxide containing thin films in trench
features from titanium diisopropoxide bis(dipivaloylmethanate) in supercritical
CO2, J. of Supercritical Fluids 50, 313–319”
CHU HAİBİN, Lİ WEİ, RONGLİ CUİ, JİNYONG WANG, YAN Lİ, (2010).
Carbon nanotubes combined with inorganic nanmaterial: Preparation and
application. Coordination Chem. Reviews 254, 1117-1134.
ŞİŞMAN, İ., ALANYALIOĞLU, M., DEMİR, Ü.,(2007). J. Phys. Chem. C, 111,
p.2670-2674.
BİÇER, M., Bakır Nanopartiküllerin Sentezi ve Karakterizasyonu, (2008). Yüksek
Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü.
DOBRZANSKİ, L.A., PAWLYTA, M., KRZTON, A., LİZZKA, B., LABİZZ, K.,
(2010). Journal of Achievements in Materials and Manufacturing Engineering,
39, 2.
DOBRZANSKİ, L.A., PAWLYTA, M., KRZTON, A., LİZZKA, B., TAI, C.W.,
KWASNY, W., (2010). Acta Physica Polonica A. 118.
PENG, W., SFEIR, M.Y., ZHANG, F., MISEWICH, J.A., WONG, S.S., (2010).
J.Phys. Chem. C, 114, 8766-8773.
BANERJEE, S., WONG, S.S., (2002), NanoLetters, 2, 195-200.
RANCE, G.A., MARSH, D.H., BOURNE, S.J., READE, T.J., KHLOBYSTOV,
A.N., School of chemistry, University of Nottingham, U.K.
TZİTZİOS, V., GEORGAKİLAS, V., OIKONOMOU, E., KARAKASSIDES, M.,
PETRIDIS, S., (2006). Carbon, 44, 848-853.
WU, B., KUANG, Y., ZHANG, X., CHEN, J., (2011). Nanotoday.
WU, H.X., CAO, W.M., LI, Y., LIU, G., WEN, Y., YANG, H.F., YANG, S.P.,
(2010). Electrochimica Acta, 55, 3734-3740.
68
KI, J.W., ZHAO, F.Q., WANG, G.Y., GUI, Z., XIAO, F., ZENG, B.Z., (2009).
Electroanalysis, 21, 150.
XU, C., WU, G., LIU, Z., WU, D.,MEEK, T.T., HAN, Q., (2004), Materials
Research Bulletin, 39, 1499-1505.
69
ÖZGEÇMİŞ
27/10/1987 yılında Adana’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Adana’da
tamamladı. 2004 yılında başladığı Çukurova Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi,
Kimya Bölümü’nden 2008 yılında mezun oldu ve aynı yıl Kimya Bölümü
Anorganik Kimya Anabilimdalında yüksek lisansa başladı.
70
EK 1. NMR SPEKTRUMLARI
EK 1.1. Anti-[(4-triflorometil)anilin]glioksim 1L Bileşiğinin NMR Spektrumları
1L bileşiği / 1H NMR spektrumu
1L bileşiği / 13C NMR spektrumu
71
EK 1.2. Anti-[(4-perflorooktil)anilin]glioksim 2L Bileşiğinin NMR Spektrumları
2L bileşiği / 1H NMR spektrumu
2L bileşiği / 13C NMR spektrumu
72
EK 2. FT-IR SPEKTRUMLARI
EK 2.1. Anti-kloroglioksim Bileşiğinin FT-IR Spektrumu
4000,0 3600 3200 2800 2400 2000 1800 1600 1400 1200 1000 800 600 400,01,2
5
10
15
20
25
30
35
40
45
50
55
60
65
70
75
80
85
90
95
102,0
cm-1
%T
3322,03
3146,92
3023,46
2887,10
2358,832004,50
1604,14
1404,36
1218,16
1037,70
975,80
933,98
927,56
747,15
642,40562,30
476,89
407,68
EK 2.2. Anti-[(4-triflorometil)anilin]glioksim 1L Bileşiğinin FT-IR Spektrumu
73
EK 2.3. Anti-[(4-perflorooktil)anilin]glioksim 2L Bileşiğinin FT-IR Spektrumu
EK 2.4. [(Anti-(4-triflorometil)anilin)glioksimato]bakır(II), Cu(1L)2 Bileşiğinin
IR Spektrumu
74
EK 2.5. [(Anti-(4-perflorooktil)anilin)glioksimato]bakır(II, Cu(2L)2 Bileşiğinin
IR Spektrumu
EK 2.6. (1,2-siklohekzandiondioksimato)bakır(II), Cu(3L)2 Bileşiğinin IR
Spektrumu
76
EK 3. DSC EĞRİLERİ EK 3.1. Anti-kloroglioksim Bileşiğinin DSC Eğrisi
EK 3.2. Anti-[(4-triflorometil)anilin]glioksim 1L Bileşiğinin DSC Eğrisi
77
EK 3.3. Anti-[(4-perflorooktil)anilin]glioksim 2L Bileşiğinin DSC Eğrisi
EK 3.4. [(Anti-(4-triflorometil)anilin)glioksimato]bakır(II), Cu(1L)2 Bileşiğinin
DSC Eğrisi
78
EK 3.5. [(Anti-(4-perflorooktil)anilin)glioksimato]bakır(II, Cu(2L)2 Bileşiğinin
DSC Eğrisi
EK 3.6. (1,2-siklohekzandiondioksimato)bakır(II), Cu(3L)2 Bileşiğinin DSC
Eğrisi