uluslararası m. fuad kÖprÜlÜm. fuad kÖprÜlÜ tÜrkolojİ ve beŞerİ bİlİmler sempozyumu...

44
M. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22 Kasım 2016) BİLDİRİLERİ İstanbul 2017 TÜRKİYAT 2016 KÖPRÜLÜ SEMPOZYUMU

Upload: others

Post on 18-Jan-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

M. FUAD KÖPRÜLÜTÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ

Ölümünün 50. Yılında

Uluslararası

(21-22 Kasım 2016) BİLDİRİLERİ

İstanbul 2017

TÜRKİYAT 2016 KÖPRÜLÜ SEMPOZYUM

U

Page 2: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ

Ölümünün 50. Yılında

Uluslararası

M. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU

(21-22 Kasım 2016) BİLDİRİLERİ

EDİTÖRLER

Prof. Dr. Fikret TURAN

Arş. Gör. Emine TEMEL

Arş. Gör. Harun KORKMAZ

İstanbul 2017

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ

Ölümünün 50. Yılında

Uluslararası

M. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU

(21-22 Kasım 2016) BİLDİRİLERİ

EDİTÖRLER

Prof. Dr. Fikret TURAN

Arş. Gör. Emine TEMEL

Arş. Gör. Harun KORKMAZ

İstanbul 2017

İstanbul 2017

İstanbul Üniversitesi Yayın No: 5241ISBN: 978-605-07-0637-6

Page 3: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

Baskı-CiltKültür Sanat Basımeviwww.kulturbasim.com

Sertifika No: 22032

İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı tarafından bastırılmıştır.

Ölümünün 50. Yılında Uluslararası M. Fuad Köprülü Türkoloji ve Beşeri Bilimler Sempozyumu (21-22 Kasım 2016) bildirileri / editör Fikret Turan, Emine Temel, Harun Korkmaz.—İstanbul : İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2017. viii, 564 s. : fotoğraf, resim, şekil, tablo ; 24 cm.—(İstanbul Üniversitesi yayınları ; 5241.) ISBN 978-605-07-0637-6 1. TÜRKOLOJİ - TOPLANTILAR. 2. KÖPRÜLÜ, MEHMED FUAD, 1890-1966. 3. BEŞERİ BİLİMLER.

Page 4: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

iii

DÜZENLEYEN KURUMLAR İstanbul Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk Dil Kurumu Türk Tarih Kurumu DANIŞMA KURULU Prof. Dr. Mahmut AK (İstanbul Üniversitesi Rektörü) Prof. Dr. Derya ÖRS (Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurulu Başkanı) Prof. Dr. Mustafa S. KAÇALİN (Türk Dil Kurumu Başkanı) Prof. Dr. Refik TURAN (Türk Tarih Kurumu Başkanı) Prof. Dr. Fikret TURAN (İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü) DÜZENLEME KURULU Prof. Dr. Fikret TURAN (İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü) Prof. Dr. Abid Nazar MAHDUM (İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü) Doç. Dr. Bila ÇAKICI (Türk Dil Kurumu Başkan Yardımcısı) Doç. Dr. Güray KIRPIK (Türk Tarih Kurumu Başkan Yardımcısı) Yrd. Doç. Dr. Gözde SAZAK (İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü) Uzm. Hasan TEZCAN (Türk Tarih Kurumu Bilimsel Çalışmalar Müdür V.) Uzm. Yaşar YILMAZ (Türk Dil Kurumu Bilimsel Çalışmalar Müdür V.) Arş. Gör. Dr. Müslim YILMAZ (İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü) Arş. Gör. Emine TEMEL (İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü)

BİLİM KURULU Prof. Dr. Bernt BRENDEMOEN (Oslo Üniversitesi, Norveç) Prof. Dr. Éva Á. CSATÓ (Uppsala Üniversitesi, İsveç) Prof. Dr. Hayati DEVELİ (İstanbul Üniversitesi) Prof. Dr. Markus DRESSLER (Leipzig Üniversitesi, Almanya) Prof. Dr. Birsel KARAKOÇ (Uppsala Üniversitesi, İsveç) Prof. Dr. Vugar SULTANZADE (Doğu Akdeniz Üniversitesi, KKTC) Prof. Dr. Recep TOPARLI (Cumhuriyet Üniversitesi, Sivas) Prof. Dr. Fikret TURAN (İstanbul Üniversitesi) Prof. Dr. Kemal YAVUZ (Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, İstanbul) Prof. Dr. Kazım YETİŞ (İstanbul Aydın Üniversitesi) SEKRETARYA Arş. Gör. Dr. Müslim YILMAZ (İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü) Arş. Gör. Emine TEMEL (İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü) Arş. Gör. Emre KURBAN (İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü) Uzm. Şule GÜL (Türk Dil Kurumu) Uzm. Yrd. Uğur Cenk Deniz İMAMOĞLU (Türk Tarih Kurumu)

Doç. Dr. Bilal ÇAKICI

Arş. Gör. Dr. Müslüm YILMAZ

Arş. Gör. Dr. Müslüm YILMAZ

Ölümünün 50. Yılında Uluslararası M. Fuad Köprülü Türkoloji ve Beşeri Bilimler Sempozyumu (21-22 Kasım 2016) bildirileri / editör Fikret Turan, Emine Temel, Harun Korkmaz.—İstanbul : İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2017. viii, 564 s. : fotoğraf, resim, şekil, tablo ; 24 cm.—(İstanbul Üniversitesi yayınları ; 5241.) ISBN 978-605-07-0637-6 1. TÜRKOLOJİ - TOPLANTILAR. 2. KÖPRÜLÜ, MEHMED FUAD, 1890-1966. 3. BEŞERİ BİLİMLER.

Prof. Dr. Vügar SULTANZADE

Page 5: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22
Page 6: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

v

İÇİNDEKİLER

Önsöz .................................................................................................................... ix

BİLDİRİLER

Kazım ABDULLAEVOrta Asya’da Göçebe Hareketleri ve Etnik İçeriklerinin Durumu (MÖ 2. - MS 2. Yüzyıllar)Nomadic Movements in Central Asia and Status of Ethnic Contents (2. BC - 2. AD Centuries) ..................................................................................1-24

Halil AÇIKGÖZM. Fuad Köprülü’nün Fikrî ve İçtimâî DünyasıIntellectual and Social World of M. Fuad Köprülü ..........................................25-57

Metin AKARTürk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar’ın Kaynağı Olarak Cevâhirü’l-EbrârCevâhirü’l-Ebrâr As the Source of First Suffies in Turkish Literature ............59-65

Cemal AKSUFuad Köprülü’nün Klasik Türk Edebiyatı ile İlgili ÇalışmalarıFuad Köprülü’s Classical Turkish Literature Studies ......................................67-72

Erhan AKTAŞTürkiye’de Sibirya Araştırmaları ve Mehmed Fuad KöprülüThe Siberian Studies in Turkey and Mehmed Fuad Köprülü ..........................73-81

Ebülfez Amanoğlu QULİYEVOrd. Prof. Dr. M. Fuad Köprülü’nün Azerbaycan Dil ve Edebiyatı ile İlgili ÇalışmalarıOrd. Prof. Dr. M. Fuad Köprülü’s Activities Connected with Azerbaijan Language and Literature ..................................................................................83-89

Ayna ASKEROĞLU ARSLAN1926’da Bakü’de Düzenlenen I. Türkoloji Kongresi ve M. Fuad Köprülü’nün Sunduğu Tebliği Üzerine On The First Turkology Congress Held in the Baku in 1926 and Communique of M. Fuad Köprülü ................................................................91-100

Ruhi AYANGİLOrtaasya Tarihine İlişkin Belge ve Metinlerde Türk Müziğinin Yeri Documents and Texts on Central Asian History Turkish Music Tracks ..........................................................................................................101-109

Page 7: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

vi

Onur Güneş AYASFuad Köprülü’nün Çalışmaları Işığında Türk Müziğinin Kökeni Tartışmalarını Yeniden Düşünmek Rethinking the Debates Over the Origins of Turkish Music in the Light of Fuad Köprülü’s Works .................................................................. 111-124

Fatma Adile BAŞERMinyatürlü bir Güfte Mecmuası A Lyric Codex With Miniatures ..................................................................125-164

Cenk BERKANTVenedik’te Türk İmgesinin Sanata Yansımaları The Image of the Turks in Venice and Its Reflections on Art .....................165-183

İbrahim ÇEŞMELİKök Türklerde Cenaze Ritüelleri ve Sanat: Fenghuang Funeral Rituals and Art in Kok Turks: Fenghuang .....................................185-217

Nagihan ÇETİNİki Binli Yıllarda Türkiye’de Törenin Reddedilişi ve Bunun Sebepleri Refusal of Custom in Turkey in 2000s and Its Reasons .............................219-230

Nurettin DEMİRKöprülü’nün Ölümünün Ellinci Yılında Ağız ve Türk Dilleri Araştırmaları Studies on Turkish Dialects and Turkic Languages After Köprülü’s Fiftieth Year of Death ..................................................................................231-243

Markus DRESSLERMehmed Fuad Köprülü and The Turkish History Thesis Mehmed Fuad Köprülü ve Türk Tarih Tezi ................................................245-253

Saadettin Yağmur GÖMEÇTürk Tarihinin Eski Dönemlerinin Yazılmasında Karşılaşılan Problemler Problems Encountered in Chronicling Early Periods of Turk History ...........255-261

İlkin GULİYEVAzerbaycan Âşık Edebiyatı: Tarihte ve Bugünü Azerbaijan Ashug Literature: In the History and Nowerdays .....................263-270

Hande GÜNÖZÜKapadokya Bölgesi Ihlara Vadisi Kireç Bağlayıcılı Duvar Resmi Yapım Teknikleri Üzerine Bir Araştırma An Investigation of Lime Based Wall Painting Tecnique at the Cappodoccia, Ihlara Valley .........................................................................271-294

Page 8: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

vi vii

Uğur GÜRSUİlk Rusça-Türkçe Sözlük ve Eserdeki Türkçe Kökenli Rusça Maddeler The First Russian-Turkish Dictionary and Russian Items With Turkish Origin in the Work ......................................................................................295-307

Çağlayan HERGÜLTacikistan’da Moğol Öncesi Türk-İslâm Mimarîsi Turk-Islamic Architecture Pre-Mughal Period in Tajikistan .......................309-339

Yakup KARASOYMinnet Eylemeyen Âşık Ömer mi, Kul Nesîmî mi Yoksa Gevherî mi? Who Does not Ask For Favors: Ashik Omer, Kul Nesimi or Gevheri? ...........341-356

Harun KORKMAZVefatının 70. Sene-i Devriyesi Münasebetiyle Sâdeddin Nüzhet Ergun ve Türk Musiki Tarihi Çalışmalarına Katkıları Sadeddin Nüzhet Ergun and His Contributions to the Studies of Turkish Musical History in Relation to the 70th Anniversary of His Death ....................................................................................................357-365

Ömer KULİsa Yusuf Alptekin’in Türkiye Seyahati ve M. Fuat Köprülü Isa Yusuf Alptekin’s Trip to Turkiye and M. Fuat Köprülü .........................367-376

Abid Nazar MAHDUMFuad Köprülü’nün İlmî Araştırmalardaki Öncülüğü ile İlgili Bir Değerlendirme An Evaluation of Fuad Köprülü’s Pioneering Role in Scientific Research .......................................................................................................377-384

Mehmet ÖZFuad Köprülü ve Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu Meselesine Yeniden Bakmak Fuad Köprülü an Revisiting the Problem of the Foundation of the Ottoman State .........................................................................................385-395

Hanefi PALABIYIKBir Araştırmacı Âlim ve Tarih Usûlcüsü Olarak M. Fuad Köprülü M. Fuad Köprülü as a Researcher Scholar and Methodologist of History .....................................................................................................397-428

Gülşen SEYHAN ALIŞIK - Mehdi GENCELİFuad Köprülü’nün Ahmet Beğ Ağaoğlu’na Yazdığı Bir Mektup Üzerine On a Letter Written by Fuad Köprülü to Ahmet Beğ Ağaoğlu ....................429-441

Page 9: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

viii

Hikmet TOKEROsmanlı Hanedânı ve Saz Şairleri Ottoman Dynasty and Minstrels ..................................................................443-450

Dursun Ali TÖKELTarihî Bir Vesika Olarak Divan Şiiri Ottoman Poetry as a Historical Document ...................................................451-469

Fikret TURANSultanlar İçinde Bir Valide Sultan: Manchester Minyatür Albümünde Osmanlı Sultanları A Sultana Among Sultans: Ottoman Sultans in The Manchester Miniature Album ..........................................................................................471-501

Abdullah UÇMANTürk Edebiyatı Tarihçiliğinde İlk Büyük Adım: Fuad Köprülü’nün “Türk Edebiyatı Tarihinde Usûl” Adlı Makalesi Üzerine The First Prominent Step on the History of Turkish Literature: “The Method on the History of Turkish Literature” ....................................503-513

Mualla UYDU YÜCELMehmed Fuad Köprülü’nün Kaleminden Trakya’daki Kuman-Kıpçak Türkleri Kuman/Kıpchak Turks in Thrace From Mehmed Fuad Köprülü Perspective ...................................................................................................515-524

Kadriye Figen VARDARNusretiye Camii’nin İnşası ve Arşiv Belgelerine Göre Geçirdiği Onarımlar The Construction of Nusretiye Mosque and Its Restorations Stated in the Archives .................................................................................................525-536

Ümran YAMANFuad Köprülü’nün İlk Dönem İslami Türk Lehçeleri Üzerine Görüşleri ve Farklı Yaklaşımlar Views and Different Approaches on The First Period Islamic Turkish Dialects of Fuad Köprülü .............................................................................537-544

Aslı ZENGİNFuad Köprülü’nün Çağatay Türkçesi ve Edebiyatı Hakkındaki Görüşleri ve Ardından Yapılan Çalışmalara Genel Bir Bakış Fuad Köprülü’s Views About Chagatai Turkish and Literature and Overview of Work Done Afterwards ...........................................................545-564

Page 10: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

viii ix

ÖNSÖZ

İstanbul Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü bünyesinde Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu ile birlikte 21-22 Kasım 2016 tarihlerinde gerçekleştirilen Ölümünün Ellinci Yılında Uluslararası M. Fuad Köprülü Türkoloji ve Beşeri Bilimler Sempozyumu’na yaklaşık 42 bilim adamı katıldı. Türkoloji ve Beşeri Bilimlerin çeşitli alanlarında değerli bildirilerin sunulduğu bu sempozyumda birçok bilimsel konu ele alındı, adı geçen alanların elde ettiği başarılar ve yapılması gereken eksik kalmış işler tartışıldı. Sempozyum, Türkiye’de Türkoloji ile birlikte Beşeri Bilim Alanlarının önemli bir kısmının kurucusu olan Ordinaryüs Profesör M. Fuad Köprülü’nün yarattığı bilimsel metot ve geleneğin mevcut durumunun irdelendiği, değerlendirildiği ve canlı fikir alışverişlerinin yaşandığı uluslararası bir toplantı olmuştur. Bu etkinliği maddi ve manevi olarak destekleyen Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu’nun değerli başkan ve yöneticilerine, İstanbul Üniversitesinin başta değerli rektörü olmak üzere tüm yönetim ekibine Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü adına teşekkürlerimizi sunarız.

Bu verimli sempozyumda sunulan bildirilerin önemli bir kısmını bu kitapta yayımlamaktan büyük mutluluk duymaktayız. Sunulan bildirilerin az bir kısmı çeşitli sebeplerden dolayı elimize ulaşamadığından bu yayına girmemiştir. Bütün sempozyum katılımcılarına buradan teşekkürlerimizi sunuyoruz. Sayelerinde Türkiye’de bilimsel araştırma ve modern yüksek öğretim kurumlarının temelini atan büyük bilim adamı Fuad Köprülü’nün hatırasına yaraşır bir sempozyum gerçekleştirilmiştir.

Bildirilerin bir araya getirilmesinde ve düzenlenmesinde emeği geçen Enstitü araştırma görevlileri Emine Temel ile Harun Korkmaz’a, sekreterya ekibine ve İstanbul Üniversitesi Yayın Komisyonu Başkanlığı ile Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığına teşekkür ederiz. Prof. Dr. Fikret TURANTürkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürüİstanbul Üniversitesi

Page 11: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22
Page 12: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

185

KÖK TÜRKLERDE CENAZE RİTÜELLERİ VE SANAT: FENGHUANG

İbrahim ÇEŞMELİ*

ÖZKök Türkler, doğaya karşı son derece saygı duyar ve onu kutsal sayarlardı. Onlar için her şeyin iradesinde olan en yüce ilah gök tanrıydı. Güneş, ay, yıldızlar, yer, su, dağlar, ağaçlar ve ateş gibi doğanın diğer güçleri de çok kutsaldı. Ölümsüz atalarının ruhlarının da gök tanrı ve diğer doğa güçleri gibi hayatları üzerinde etkisi olduğunu düşünürlerdi. Son derece kutsal sayılan gök, atalar ve diğer doğa güçleri, hayatlarının her aşamasında onlara yardım ederdi. Ancak hatalarından dolayı da onları cezalandırabiliyorlardı. Bu yüzden saygıyla ve aynı zamanda korkuyla yaklaştıkları göğün, ataların ve doğa güçlerinin onların yanında olması için kurbanlar sunarlardı.Gök tanrısının onlara yaşamı ve ölümü verdiğine inanırlardı. Ölüm onlar için yeni bir başlangıçtı. İnançlarına göre, öldükten sonra ruhu göğe yükselen kişinin yeni hayatında korunabilmesi için cenaze ritüelleri uygulanırdı ve gök, atalar ile doğa güçlerinin ruhlarına kurbanlar sunulurdu. Ölen kişinin göksel yolculuğunda, iyi şans getirmesi ve koruması için Çinlilerin efsanevi göksel kuşu da (Fenghuang ‘Kırmızı Kuş’) yanındaydı. Kök Türkler bu mitolojik kuşu, onure etmek ve ruhun yanında olması için mezarlarında tasvir etmişlerdi. Erken Orta Çağ’da Kök Türkler ile Çinlilerin inançları, ritüelleri ve sanatları yakınlık göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Kök Türkler, Çinliler, arkeoloji, sanat, mezarlar, kozmoloji, kültler, cenaze ritüelleri, Kırmızı Kuş, Fenghuang

FUNERAL RITUALS AND ART IN KOK TURKS: FENGHUANG

ABSTRACTKok Turks were extremely respectful towards the nature. For them, the supreme deity was the god of heaven. Other powers of nature like sun, moon, stars, earth, water, mountains, trees and fire were also very sacred.They thought that the souls of their immortal ancestors influenced their lives, such as heavenly god and other natural forces.The heaven, ancestors and other natural forces helped them at every stage of their lives. However, they could punish them for their faults.They believed that the god of heaven gave them life and death. Death was a new beginning for them. According to their beliefs, they sacrificed to the spirits of the heaven, ancestors and natural forces and they applied funeral rituals so that they could be protected in the new life of the risen soul to the heaven after death. In the celestial journey of the deceased, the legendary celestial bird (Fenghuang ‘Red Bird’) of the Chinese was beside him for good fortune and protection. The

* Doç. Dr., İstanbul Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Türk Sanatı Tarihi Anabilim Dalı, [email protected]

Page 13: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

186

Kok Turks portrayed this mythological bird in their graves to honor and be with the spirit. The beliefs, rituals and arts of the Kok Turks and the Chinese were close in the Early Middle Ages.Keywords: Kok Turks, Chinese, art, archaeology, graves, cosmology, cults, funeral rituals, Red Bird, Fenghuang

Ölüme Bakış ve Ölümsüzlükİnsanlık için ölüm ve sonrası en gizemli bilinmezliklerden biri olmuştur. Tarih

boyunca insanlar ölümsüzlük inancından dolayı ölümden sonra başka bir ortamda veya bedende tekrar hayatlarının devam edeceğini inanmıştır. Her toplum, ölüm ve sonrasını farklı algılamış ve farklı cenaze ritüelleri uygulamıştır. Fakat bu toplumlarda ortak bir düşünce vardı, o da ölüm bir son değildi.

Eski çağlarda birçok kültürde olduğu gibi Kök Türklerde de (Türük/T’u-küe/552-744) ölümden sonra hayatın devam edeceğine inanılırdı. Bu konuda dönemin kaynaklarından özellikle Kül Tegin (732) ve Bilge Kağan (735) gibi Orhon yazıtları ile Çin yıllıkları, Kök Türklerin ölümden sonraki hayata inandıklarına dair önemli ipuçları vermektedir. Kül Tegin yazıtına (732) göre Türkler, ölen kişinin hayatına gökte‘tenri’ aynı şekilde devam edeceğine inanırdı (Ross-Thomsen 1930: 871; Tekin 2010: 41; Mau-Tsai 2011: 591).

Kök Türkler, efsanevi ve ölmüş olan atalarının ruhlarının yaşadığına, kendileri ile temas hâlinde olduğunu düşünürdü. Çov-şu (556-581), Siu-şu (581-617) ve Tang-şu (618-906) gibi Çin yıllıkları ile Orhon yazıtlarına göre Kök Türkler, atalarına son derece saygı duyar ve gerçek hayatta ilahi özellikler taşıyan liderlerinin ve ileri gelenlerinin öldükten sonra gökte ilah olduğuna inanırlardı. Türkler, hem topluluğun atalarını hem de kişisel atalarını kutsal sayardı. Hayatlarına etkisi olduğunu düşündükleri atalarının anılması, onurlandırılması ve onlara kurbanlar verilmesi gerekirdi (Tekin 2010: 20-70; Mau-Tsai 2011: 21-23, 64, 93, 255).

8. yüzyılın ilk yarısından kalmış olan Kül Tegin (732) ve Bilge Kağan (735) yazıtlarına göre (Tekin 2010: 40-41, 70, 180) Türkler, ölen kişinin göğe uçup gittiğine ve de muhtemelen ruhunun ‘kut’ kuşa dönüşüp göğe yükseldiğine inanırdı. Türklerde uçdı kelimesi, ölmek anlamına geliyordu ve onlar ruhun bedenden ayrılıp göğe yükseldiğini düşünürdü. Kök Türklerden çok sonra İslami dönemde 11. yüzyılda yazılmış Divanü Lügatit Türk’e göre (Kaşgarlı Mahmud 2013 I: 118-119, 163-164) uçdı kelimesi uçtu, gitti, düştü, söndü, geçti ve kesildi anlamlarını içerirken, uçmak kelimesi ise cennet anlamına gelirdi. Bu durumda Türklere göre ölen kişi göğe yani cennete yükselirdi. Fakat bu cennet kavramı Türk kültürüne İslamiyet sonrasında girmiştir. Kök Türklerde cennet kavramı bilinmiyordu. Cennet yerine iyi bir yer olan gök ‘tenri’ biliniyordu. Orhon yazıtlarında sık kullanılan kut kelimesi devlet, uğur, baht, talih, şans, mutluluk, hayati güç, muska, tanrı lütfu, akıl,…gibi anlamlara gelirken aynı zamanda ruh anlamına da geliyordu (Roux 1999: 35-36; Kaşgarlı Mahmud 2013 I: 301, 304, 320, 508; Tekin 2010: 62-63).

Türklerin yakın ilişkide bulunduğu Çinliler de ölümden sonra ruhun bedenden ayrılıp göğe yükseldiğine ve gökte ölmeden önceki hayatına devam ettiğine inanırlardı. Evreni meydana getiren karşıtlıkların döngüsü ve harmonisi olan Ying-Yang prensibine göre insanı iki ruh meydana getirmiştir. Bedene hayati güç veren göksel Hun (Yang) ve

Page 14: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

187

bedeni oluşturan dünyevi Po (Yin) isimli iki ruh olduğunu ve ölümden sonra bunlardan Hun’un göğe yükseldiği ve Po’nun ise yeryüzünde kaldığı düşünülürdü. Geleneksel olarak ruhun ‘Hun’ tekrar bedene dönmesi ve hayat vermesi için ruh çağrıcı (Şaman) tarafından belli bir ritüel ile ruh çağrılırdı (Steele 1917 II: 45; Morgan 1933: 58-78; Bary 1960 I: 260, 488; Hawkes 1985: 117, 219, 224-225; Major 1993:48-49; Tseng 2011: 3).

Doğa Ruhları ve KültlerÇin metinleri, Türk yazıtları ve Bizanslı tarihçiler, Kök Türklerin dinsel

inanışları ve ritüelleri hakkında önemli bilgiler vermektedir (Wylie 1874: 410-411; Ross-Thomsen 1930a: 865-869; Ross-Thomsen 1930b:37-43; Ssu-ma Ch’ien 1961 II: 164; Theophylact Simocatta 1988: 7.8.12-15; Xunzi 2003: 89-90; Menander 2006: 10.3; Tekin 2010: 20-21, 25-27, 33-34, 45-63; Mau-Tsai 2011: 14, 21, 23, 64, 589-594; Kaşgarlı Mahmud 2013I: 123, III: 376-377). Türkler, her şeyin iradesinde olan Tenri’ye (Tenri/Tengri=Tanrı, Gök) yani Gök Tanrı’ya ‘T’ien-şen’ taparlar (Tengrizm) ve onu onurlandırmak için kurbanlar (at, sığır, koyun) sunarlardı. Türkler, gök ve atalar dışında yer, su, dağ, orman, ağaç ve ateş gibi doğa güçlerine son derece saygı duyarlar, kutsal sayarlar ve onlara kurbanlar sunarlardı. Son derece saygı duydukları ve kutsal saydıkları gök, yer, su, atalar ve diğer doğa güçlerinin ruhu olduğuna, bunların kendilerine yardım ettiğine, bazen de hatalarından dolayı kendilerini cezalandırdıklarına inanırlardı. Çinlilerde de başta gök inancı olmak üzere özellikle yer ve atalar inancı son derece önemliydi. Türk kağanları, Çin imparatorları gibi Göğün Oğlu ‘T’ien-nan’ sayılırdı.

Yaradılış efsanesine göre bir mağarada dişi kurt on erkek doğurmuş ve sonra bunlar kadınlarla birlikte olup her biri bir soy meydana getirmiştir. Kök Türkler, bu soylardan biri olan Aşina soyundan geldiklerine inanırlardı. Bu yüzden her yıl atalar mağarasında, kağanın önderliğinde soylular, atalarını anmak için kurbanlar verirlerdi. Ayrıca ataları olan dişi kurdu anmak için de sancaklarında kurt kafası bulunurdu. Aynı yaradılış efsanesine göre Kök Türkler, önceleri Hunların ‘Hsiung-nu’ (M.Ö. 3. yüzyıl-M.S. 6.yüzyıl) bir koluydu. Güneş ve aya tapan düalist bir inanca sahip olan Hunlar da her yıl yeni yıl ile birlikte birinci ayda liderler hükümdarın atalar tapınağında toplanırdı. Belki de Kök Türkler de atalar mağarasında, yılın birinci ayında toplanıyorlardı. Kök Türkler her yıl beşinci ayda ise Tamir nehri kıyısında göğe kurbanlar sunarlardı. Yine Hunlarda da beşinci ayda atalar, gök, yer, ilahlar ve ruhlar için kurbanlar verilirdi. Hunlarda görülen bazı dinsel ritüellerin Kök Türklerde devam ettiği anlaşılmaktadır. Kök Türk kağanları geleneksel olarak Yeryüzünün Tanrısı‘Ti-şen’ denilen dağlarda (Ötüken ve Altın dağları) yaşardı. Kağan çadırı, güneşin doğduğu yer kutsal sayıldığından doğuya bakıyordu. Kök Türklerde, bir anne gibi gördükleri ve kutsal Yer-Su ile birlikte andıkları Umay denilen ilah, muhtemelen doğurganlık, koruyuculuk ve bereketi temsil ediyordu. Ona tapınıldığı zaman çocuk olacağına inanırlardı. Kadınlar onu uğurlu sayardı. Son anlamına gelen Umay aynı zamanda plasenta anlamına da geliyordu.

Türkler, şeytani ruhların varlığına ve bunların kendilerine zarar verebileceğine inanırdı. Bu yüzden, şeytan çıkaran olarak bilinen din adamları (Şamanlar), yanan tütsü dalları, sert sözlü ilahiler, davul ve zillerle yaptıkları sesler ve hezeyan hâlinde gerçekleştirdikleri ritüel ile şeytani ruhları kovduklarını düşünürlerdi. Böylelikle kötülüklerden korunduklarına inanırlardı. Ruhlarla temasa geçtikleri, insanları

Page 15: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

188

temizledikleri ve korudukları düşünülen Şamanlar, aynı zamanda gelecekten haber veren üstün güçleri olan ayrıcalıklı kişiler olarak görülürlerdi.

Cenaze Ritüelleri ve MezarlarÇov-şu ve Siu-şu yıllıkları (Mau-Tsai 2011: 21-23, 64), Kök Türklerin cenaze

törenleri hakkında detaylı bilgi vermiştir. Türkler, biri ölünce cesedini önce bir çadıra yerleştirirdi. Ölen kişinin yakınlarından her biri, ölen için kurban olarak hayvan kesip (koyun, öküz, at), kurbanı çadırın önüne koyardı. Sonra atlarına binip, çadırın etrafında yedi sefer dönerlerdi. Bu yedi dönüşün neden yapıldığı hakkında dönemin kaynaklarında net açıklayıcı bilgi bulunmamaktadır. Fakat cevabı belki de Kök Türklerle yakın ilişkisi olan Daoizm (Taoizm), Konfüçyüsçülük ve Budizm etkisindeki Çin inançları ve ritüellerinde bulabiliriz. Özellikle Çu (M.Ö. 1046-221) ve Han (M.Ö. 206- M.S. 220) sülaleleri devirlerinde din, ritüel, mitoloji, astronomi ve kozmoloji üzerine yazılmış metinler bu konularda önemli bilgiler sağlamaktadır.

Eski Çin inançlarının dayandığı Çin astronomisi ve kozmolojisine göre evren; dokuz bölümlü, düz kare şeklinde yeryüzünün üzerinde düz veya yarım küresel şeklinde, dokuz bölümlü ve dokuz katlı, yuvarlak gökten meydana geliyordu (fig. 1). Gök dokuz kapılıydı. Evreni meydana getiren Yin-Yang prensibine göre gök Yang’ı, yer ise Ying’i temsil etmekteydi. Yang’a göre dokuz en ideal sayıydı. Göğün merkezinde kutup (kuzey kutbu) ve çevresinde yedi dairesel yörünge bulunuyordu. Bu yörüngeler güneşin hareketleriydi. Göksel merkezî kutup ekseni, yerin merkezine kadar uzanıyordu. Çinliler, Gök Tanrısı’nın ‘Di’ merkezi göksel kutupta (kuzey kutbu) yaşadığına ve göksel kuzey kutbunun etrafında dönen Büyük Ayı Takım Yıldızı’ndaki Büyük Kepçe denilen ve içinde Kuzey Yıldızı’nı barındıran Yedi Yıldızın da Gök Tanrısı’nın arabası olduğuna inanırlardı (fig. 2). Çin astronomisine göre kutup etrafında dönen Yedi Düzenleyici ‘Yönetici’ (güneş, ay, Jüpiter, Satürn, Venüs, Merkür, Mars) ve göğün dört yönünde yedişer takımyıldızı ile gökte toplam yirmi sekiz takımyıldızı bulunuyordu. Her yönü ve takımyıldızını, iyi şans getiren ve koruyucu bir hayvan temsil ediyordu. Kuzeyi siyah kaplumbağa, güneyi kırmızı kuş, doğuyu yeşil veya mavi ejderha ve batıyı beyaz kaplan simgeliyordu. Evreni, Çin’de geleneksel olarak atların çektiği, gölgelikli (şemsiyeli), iki tekerlekli imparatorluk arabaları sembolize ediyordu. Alttaki dörtgen araba yeryüzünü, arabanın ortasından bir direkle (dünyanın ekseni) yükselen iç bükey şemsiye, yuvarlak göğü ifade ederdi. Şemsiyenin tepesi, tanrının yaşadığı göğün zirvesi olan kuzey kutbunu ve göğün merkezini işaret ediyordu. Bu prestijli atlı arabalar, cenaze törenlerinde de kullanılıyordu. Han devri ve sonrası mezar duvarları ile tabutlarda cenaze törenlerini gösteren sahnelerde, arabalar sıkça yer almıştır. Bu sahnelerde, arabayla cenazenin mezara götürülmesi gösteriliyordu. Aynı zamanda bu sahnelerde arabayla taşınan ruhun ölümsüzler tarafına geçişi ifade ediliyordu. Arabayı bazen at figürü yerine iyi şans getirdiği düşülen koç figürü çekiyordu. Ölümsüzler tarafına geçiş, bazen cenaze konvoyunun Wei denilen köprüyü geçmesiyle sembolize ediliyordu. Han devri öncesi ve sonrası mezarlara, atlarıyla beraber bu prestijli arabalar da gömülmüştür (Legge 1865 III.I: 90-104; Groot 1897 I: 91, 317-318, III: 979; Karlgren 1950: 4; Ssu-ma Ch’ien 1961 II: 14; Hawkes 1985: 69, 112, 135-137; Major 1993: 32-43; Xiaochun-Kistemaker 1997: 24, 113-119; Hung 1998: 22-31; Cullen 2006: 35, 46,50, 5260, 65,

Page 16: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

189

109, 121, 132-136, 174,183-189, 221-223; Tseng 2011: 5, 312-313; Pankenier 2013: 6-9, 83-117, 243,268-273, 460, 473).

Çinliler gibi ölen kişinin ruhunun göğe yükseldiğine inanan Türklerdeki yedi dönüş muhtemelen Çin kozmolojisi, astronomisi ve inançlarıyla ile ilişkili göksel bir ritüel idi. Bu ritüel, Gök Tanrısı’nın yaşadığına inanılan göğün zirvesindeki merkezî kutbun (kuzey kutbu) etrafında dönen ve tanrının arabası olduğu düşünülen içinde Kuzey Yıldızı’nın da bulunduğu Yedi Yıldız ‘Büyük Kepçe’ için yapılan göksel ritüele işaret etmektedir. Kuzey Yıldızı ve Yedi Yıldız aynı zamanda Gök Tanrısı’nı ve yaşadığı yer olan göğün zirvesindeki merkezî kuzey kutbunu ve yeryüzünün merkezine uzanan kutup eksenini de ifade ediyordu. Çin’de Han devri ve sonrasında, mezar odaları ve tabutlarda gökyüzünü simgeleyen güneş, ay, takımyıldızı ve dört yön hayvanı tasvir edilirdi. Çinliler tabutlarına Yedi Yıldız’ı simgeleyen aynı sayıda yuvarlaklar veya oyuklar yapıyorlardı. Tabutlarda özellikle Yedi Yıldız’ın olması gerektiği düşünülürdü (Groot 1897 I: 91, 316-318, 322, III: 979). Çin’de aynı zamanda ezoterik bir kült olan Yedi Yıldız ‘Büyük Kepçe’ yedi ilah (ruh) olarak görülüyordu. Yedi yıldız’a iyi şans getirmesi, kötülüklerden korunma ve uzun hayat için tapınılıyordu. Bu Yedi Yıldız için ateşe sunular verilirdi. Bu kültün Kore’de de son derece önemli bir yeri vardı. Bu kült (Buswell-Lopez 2014: 102) Çin’de önce Daoistler’de başlamış sonra Budistlerde devam etmiştir. Yedi Yıldız kültü ve ritüelleri Şamanlar arasında da çok yaygındır.

Muhtemelen Türkler de güneşi, ayı, gezegenleri, yıldızları barındıran ve merkezî zirvesinde (kuzey kutbu) Gök Tanrısı bulunan dokuz bölümlü ve dokuz katlı, yarım küresel şeklindeki göğü yuvarlak olarak algılıyorlardı. Ayrıca muhtemelen yeri de düz ve dokuz bölümlü kare şeklinde görüyorlardı. Türklerde yeryüzü dörtgen plânlıydı ve gök de yarım küresel şeklindeydi. Kül Tegin ve Bilge Kağan yazıtlarına göre (Tekin 2010: 24-27, 50-53) yeryüzünde dört taraf ‘tört bulung’ ve yerin üzerinde ise ataların yaşadığı gök tepesi ‘tenri töpüsi’ bulunuyordu. Burada dört taraf yerin dörtgen şeklinde ve gök tepesi ise göğün yarım küresel şeklinde olduğunu işaret etmektedir. Göğün üzerinde ise Gök Tanrısı ile Yer ve Su ilahlarının yaşadığı zirve bulunuyordu. Atalar, bu zirveye ilahların yardımıyla yükselebiliyordu. Göğün Oğlu olarak kabul edilen bir kağan yeni seçildiğinde onu keçe örtü üstünde, güneş yönünde dokuz defa döndürürlerdi (Mau-Tsai 2011: 20). Bu tören ile kozmik bir ritüelin uygulandığı anlaşılmakta olup bu ritüel ile muhtemelen dünyaya hakimiyet sembolize ediliyordu. Ayrıca Türklerde yirmi sekiz rütbe bulunuyordu. Bu da Çin astronomisindeki yirmi sekiz takımyıldızıyla ilişkilendirilebilir.

Cenaze töreninde Kök Türkler, çadır etrafında dönerlerken ağlayıp bağırırlar ve çadırın kapısının önünden geçerken yüzlerini keserlerdi. Cenaze töreni sırasında uygulanan benzeri yas töreni, Avrasya steplerinde M.Ö. I. binde İskitlere kadar uzanan çok eski bir gelenekti (Herodotus 1890 I: 4.71). Kök Türkler bu yas töreninden sonra bir gün belirleyip ölüyü, atı ve eşyaları ile birlikte yakarlardı. Muhtemelen atın ve eşyaların ölen kişi tarafından diğer hayatta kullanacağına inanılırdı. Kayıtlarda yakma töreninin hangi gün olduğu belirgin değildir. Fakat bu tören muhtemelen ölümden kısa bir zaman sonra ceset bozulmadan uygulanmaktaydı. Toplanan küller, kişi ilkbahar veya yazın öldüyse çimenlerin ve yaprakların sarardığı mevsimde, kişi sonbahar ya da kışın öldüyse bitkilerin tohumlanması ve açma mevsiminde bir çukura gömülürdü. Küllerin başka bir mevsimde gömülmesi, muhtemelen ölenin

Page 17: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

190

yeni hayatına geçişini ifade etmekteydi. Kök Türkler yaz ve kış ilahlarına da inanıyordu (Mau-Tsai 2011: 15).

Mezar yazıtlarına göre askerî lider olan Kül Tegin, 27 Şubat 731 tarihinde ölmüş ve defin töreni 1 Kasım 731 tarihinde yaklaşık sekiz ay sonra gerçekleşmiştir (Bazin 1974: 244, 248; Tekin 2010: 7-8). Bilge Kağan ise 25 Kasım 734 tarihinde ölmüş ve defin töreni 22 Haziran 735 tarihinde yaklaşık yedi ay sonra gerçekleşmiştir. Çin cenaze ritüellerine göre Göğün Oğlu imparatorun ölümünden yedi gün sonra tabuta konulması ve yedinci ayda da defnedilmesi gerekiyordu (Legge 1885 I: 222-223; Knoblock 1994: 71). Göğün Oğlu olarak bilinen Türk kağanları da muhtemelen ölümlerinden yaklaşık yedi ay sonra gömülüyordu. Ayrıca belki de kağanların cesetleri yedinci günde yakılıyordu. Yine Çin ritüellerine göre prenslerin beşinci günde tabuta konulması ve beşinci ayda da defnedilmesi ve üst düzey memurların da üçüncü gün tabuta konulması ve üçüncü ayda defnedilmesi gerekiyordu. Çinlilerde defin işleminin hemen yapılmayıp uzun süre bekletilmesinin sebeplerinden biri de tören için gelecek konukların beklenmesiydi. Çin’de sıradan insanlar için sade bir tören yapılırdı ve herhangi bir ritüele gerek yoktu. Belki Türklerde de geleneksel olarak kağanların cenaze törenleri için çeşitli devletlerden gelecek konukların beklenmesi için kağanlar yedi ay sonra defnediliyordu.

Türklerde cenaze törenleri ve mezar kuruluşları ölen kişinin statüsüne göre bazı değişiklikler gösteriyordu. Sıradan birisi öldüğünde sadece yakın çevresinden insanlar gelirken, bir kağan veya bir ileri gelen öldüğünde yakınları dışında çeşitli devletlerden temsilciler, yasçılar, ağlayıcılar ve hediyeler de (altın, gümüş, at, samur, sincap…) gelirdi. Geleneksel olarak törene kurban hayvanları getirilirdi. Küller bir çukura gömüldükten sonra mezarın etrafında dönüp yüzlerini, saçlarını, kulaklarını bıçakla keserlerdi. Sonra mezara bir ağaç direk dikilirdi. Kurban olarak kesilen atların ve koyunların başlarını bu direğe asarlardı. O gün kadınlar ve erkekler en güzel kıyafetlerini giyerlerdi. Törenden sonra yine ölen kişinin statüsüne göre mezarlar hazırlanırdı. Mezarlar çok sade olabildiği gibi ihtişamlı da olabiliyordu. Örneğin, Kül Tegin (732) ve Bilge Kağan (735) gibi gelişmiş mezar komplekslerini, Bilge Kağan’ın oğlu, Kül Tegin’in yeğeni olan Yolluğ Tegin’in isteği üzerine Çin imparatorunun gönderdiği yapı ustaları, yazıt taşı ustaları, ressamlar ve heykeltıraşlar hazırlamıştır. Ayrıca tören için Çin’den üst düzey temsilciler de gönderilmiştir. Yazıtlar, Türkçe ve Çince yazılmıştır. Bu cenazeler için Çin’den çok sayıda ipek, altın ve gümüş gönderilmiştir. Kül Tegin mezar kompleksi, 1 Kasım 731 tarihli defin töreninden sonra 21 Ağustos 732 tarihinde yaklaşık dokuz ay sonra tamamıyla bitmiştir. Bilge Kağan mezar kompleksi ise 22 Haziran 735 tarihli defin töreninden sonra 20 Eylül 735 tarihinde yaklaşık üç ay sonra tamamlanmıştır. Yazıtlardaki Runik harfli Türkçe sözleri Yolluğ Tegin Çinli ustalara yazdırmıştır. Yazıtlardaki Çince sözleri ise imparator ustalarına yazdırmıştır (Tekin 2010: 7-8, 22-25, 38-41, 50-51, 68-69; Mau-Tsai 2011: 250-252, 317-318).

Ölü yakma geleneği, Asya’da özellikle Hindularda ve Budistlerde (Strong 2007: 115-116), Avrupa’da ise kuzeyli Vikinglerde ‘Ruslar’ (Fadlan 2013: 40-44; Price 2015: 322-342) yaygındı. Türklerde ölü yakma geleneği muhtemelen, Çov-şu ve Siu-şu yıllıklarına göre Budizm’i kabul etmiş (Liu Mau-Tsai 2011: 56-58, 65, 594-595) olan T’a-po Kağan ‘Tatpar Kağan’ zamanında (572-582) veya daha öncesinde Budizm’in etkisiyle yayılmıştır. Çin yıllıkları ile arkeolojik verilere göre küllerin gömüldüğü

Page 18: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

191

çukurun etrafı büyük düzgün taş bloklarla dörtgen plânlı olarak çevriliyordu. Bazı araştırmacılar bu mezarların sadece anı niteliği taşıdığını, gerçek mezarların ise başka yerde olduğunu düşünmektedir. Fakat düşüncemize göre bu mezarlar ölenin anılması için yapılmış küllerin gömüldüğü asıl mezarlardır. Günümüze ulaşan kalıntılardan taşların üzerinin insan, hayvan (aslan, dağ keçisi, doğal kuş, mitolojik kuş…) figürleri ile geometrik ve bitkisel motifler ile resim (petroglif) ve kabartmalarla süslendiği anlaşılmaktadır. Sahneler arasında ölen kişi ve eşleri de bulunuyordu. Çin yıllıkları, mezar duvarlarının savaş sahneleri gibi ölen kişinin hayatı ile ilgili konularla süslendiğini kaydetmektedir (Radlov 1892; Voytov 1996; TİKA 2001; Bourgeois vd. 2007: 49-50, fig.75-79; Jacopsen-Tebfer 2008: 34, fig. 38; Stark 2008: 53-195, fig. 2-50; Baumer 2014: 184-185).

Kül Tegin ve Bilge Kağan gibi prestijli mezar kompleksleri dışında, alt statüdeki kişilere ait daha sade mezarlarda, dörtgen plânlı mezarların doğusuna ölen kişiyi temsil eden, üzerinde kıyafeti ve silahı (kama, hançer,…) belli olan gayet primitif işlenmiş antropomorfik (insan biçimli) bir mezar taşı konurdu (fig. 3). Bu heykellerin yüzü, kutsal sayıldığından güneşin doğduğu yöne doğru bakardı. Anı niteliğindeki mezar taşlarında, genellikle ellerinde tuttukları bir kap bulunmaktaydı. Benzer mezar taşları, M.Ö. I. binde İskitler tarafından da kurganlarına anı olarak dikilirdi (Melyukova 1995: 42, fig. 28). Avrasya steplerinde geleneksel olarak içilen kısrak sütünden (kımız) yapılmış içki, Kök Türkler tarafından yaygın olarak içilirdi (Mau-Tsai 2011: 20, 63-64). Kök Türkler hayatlarında son derece önem verdikleri kımızı muhtemelen göğe, atalara ve diğer ilahlara sunarlardı. İskitlere kadar uzanan kısrak sütü kullanımı (Herodotus 1890 I: 4.2), Avrasya stepleri ve Orta Asya’da özellikle göçebeler arasında çok yaygındı. 13. yüzyıl ortalarında Moğolları ziyaret etmiş olan Carpini (1996: 47), Moğolların defin töreninde, mezarda ölenin önüne konulan bir masaya tepsi içinde et ve kase içinde kımız bırakıldığını kaydetmiştir. Carpini’den sonra 13. yüzyılın ortasında Moğolları ziyaret etmiş olan Rubruck da (1900: 82) ölüye içmesi için kımız ve yemesi için de et sunulduğundan bahsetmektedir. Rubruck, Kumanların mezarlarına elinde kap olan mezar taşları diktiklerini ve bunların doğuya baktıklarını kaydetmiştir. 10. yüzyıl başlarında Arap seyyah İbn Fadlan (2013: 15), Oğuzların öleni mezara koyduktan sonra eline şarap dolu bir kadeh verdiklerini belirtmiştir. Çinliler ise geleneksel olarak cenaze ritüellerinde ve diğer ritüellerinde atalara, göğe ve yere şarap sunarlardı (Sterckx 2011: 55-62, 88-106, 116-130). Kök Türklerdeki doğuya bakan mezar taşlarında görülen kap ölen kişiye, göğe, atalara ve diğer ilahlara bir sunu içkisi (kımız) olması yanında belki de ölümsüzlük içkisini temsil ediyordu. Asya’da Hindularda (Griffith 1886 II: 198), Zerdüştlerde (Darmesteter 1880: lxi, lxix), Sakalarda (İskitler/Schmidt 1970: 108-116) ve Hunlarda (Polosmak 2010: 62-71), bir ilah sayılan ölümsüzlük bitkisi ve içkisi Haoma‘Saoma’, kutsaldı ve onun adına ateşin önünde törenler yapılırdı. Bu bitki ve içki insanlara ve ilahlara sunulurdu. Ölümsüzlük veren, ilahlara ulaştıran, iyileştirici ve koruyucu Haoma bitkisinin (Hayat Ağacı) kesin olarak ne olduğu bilinmese de muhtemelen efedra, kenevir ve mantar (psilocybe cubensis ve amanita muscaria) gibi transa geçiren ve halüsinasyonlar gösteren narkotik bir bitkiydi.

Türklerdeki antropomorfik mezar taşının doğusuna, öldürdüğü kişileri temsilen, doğuya doğru büyük taşlar ‘Balbal’ sıralanırdı (fig. 4). Kül Tegin ve Bilge Kağan yazıtlarına göre (Tekin 2010: 31,55, 57, 67) Kök Türkler, öldürdükleri düşmanları için

Page 19: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

192

anıtlar dikiyorlardı ve bunlara da Balbal diyorlardı. İbn Fadlan’a (2013: 15) göre 10. yüzyıl başlarında Oğuz mezarlarında öldürülen kişiler için dikilen heykeller, mezar sahibinin cennetteki (gökteki) hizmetçileri idi. Bu düşünce muhtemelen Kök Türkler için de geçerliydi. Defin günü yakınları kurbanlarla gelirler ve mezarın etrafında dönüp yüzlerini bıçakla keserlerdi. Kurban kestikleri hayvanların kafalarını mezara dikilen ağaçtan direğe asarlardı. Kurban törenleri, muhtemelen ölen kişinin göğe yükselmesi sırasında ve sonrasında onu koruması için Gök Tanrı’ya, atalara ve diğer ilahlara sunulan adaklar için gerçekleştirilirdi. Aynı zamanda kurban ve yas törenleri, yeni ölmüş olan atalarının ruhunu memnun ederek sonrasında kendi yanlarında olmaları ve kendilerine yardım etmeleri için uygulanmış olabilir. İbn Fadlan’a göre Oğuzlar kurban hayvanlarının etini yerler ve geri kalanını mezara diktikleri sırıklara asarlardı. Bunlar, ölen kişinin cennete (gök) giderken bineceği hayvanları temsil ediyormuş. 13. yüzyıl ortalarında Moğolları ziyaret eden Carpini (1996: 47-48) ve Rubruck (1900: 82), mezarlara sırıklar dikildiğini içleri samanla doldurulmuş atların bu sırıklara konduğunu ve bu atların ölenin diğer hayatında bunlardan faydalanacağını kaydetmişlerdi. Kök Türk mezarlarında ağaçtan direk dikilmesi ve kurbanın başının da direğe asılmasının muhtemelen sembolik bir anlamı vardı. Arkeolojik veriler (Kubarev 2012: 145, fig. 2) Kök Türklerde, ağaç direklerin mezarın iç kısmına hatta merkezine dikildiğine işaret etmektedir (fig. 5). Kuzey Avrasya Şaman geleneğinde (Hoppal 2014: 228-232, 261-262), yerle göğü birleştiren dünyanın merkezinde kozmik bir ağacın varlığına ve göğe yapılan Şamanist ruhsal yolculuğun bu ağaç vasıtasıyla gerçekleştirildiğine inanılır. Yine Şaman kurban törenlerinde dünyanın merkezinde olduğu düşünülen bir ağaç kullanılır. Çin inanışına göre ölümsüzlerin ve ilahların yaşadığı dokuz basamaklı Kunlun dağı, dünyanın merkezinde, kare yer ile yuvarlak gök arasında bağlantı kuran bir sütun yani bir Axis Mundi idi. Bu sütun, Çin astronomisindeki yerin merkezine uzanan göksel kutup ekseninin karşılığı idi. Ölümsüzlük bitkisinin bulunduğu Kunlun dağı göğe açılan kapı idi. Ölen kişinin ruhu ile Şamanist astral yolculuklardaki ruh, Kunlun dağında ilk zirveye (Soğuk Rüzgâr zirvesi) ulaştığında ölümsüzlüğü kazanıyordu. Sonraki zirveye (Asılı Bahçe zirvesi) ulaştığında ise üstün güçler kazanıyordu. Ruh, Kunlun dağındaki iç içe dokuz kapılı gök kapısından geçip dokuz katlı ve dokuz kapılı göğün zirvesindeki tanrının sarayına (göksel kuzey kutbu) ulaştığında ise ilahi güç kazanıyordu. Fakat buraya herkes ulaşamazdı. Buraya ancak imparatorlar, soylular, ileri gelenler ve şamanlar gibi üst statüdeki kişilerin ruhları ulaşabilirdi. Göğe yükselişlerde ruha mitolojik kuşlar, ejderhalar, geyikler, kaplanlar ve atlar gibi hayvanlar eşlik ediyordu. Ruhlar, ya bu hayvanların üzerinde ya da bu hayvanların çektikleri arabayla göğe yükselirlerdi. Bu dağ dışında, Duguan dağı üzerindeki Jian ağacı da yerle gök arasında bağlantı kuran Axis Mundi idi. Bu kozmik sütunlardan ölümsüzler ve ilahlar gökten inip çıkabiliyordu. (Hawkes 1985: 38-39, 45, 88-89,77-78, 94, 114, 141, 135-136, 160, 225, 240, 266, 271-276, 300-302, 311-318, 329; Major 1993: 37, 47, 150-159, 200, 271; Liu 2010: 150-152; Tseng 2011: 188-215). Muhtemelen birer mikro kosmos olan dörtgen plânlı Türk mezarları yeryüzünü ve mezarın ortasına dikilen direk de gök ile yer arasında bağlantı kuran dünyanın merkezindeki Axis Mundi’yi yani dünyanın eksenini temsil ediyordu. Bu direk ve kurban hayvanlarının yardımı ile göğe yükseleceğine inanılıyordu. Burada kurban hayvanları, hem sunu hem de İbn Fadlan’ın belirttiği gibi göğe yükselişte birer

Page 20: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

193

araç olabilir. Muhtemelen Kök Türkler bu hayvanların üzerinde veya bu hayvanların çektiği arabalarla göğe yükseliyorlardı. Çinliler de ruhların hayvanların üzerinde veya onların çektikleri arabalarla göğe yükseldiğine inanırlardı. Ayrıca Türklerin ölü çadırının etrafında yedi sefer dönüşleri de muhtemelen tanrının arabası da sayılan Yedi Yıldız içindi. Burada belki de bu göksel arabanın çağrılması töreni gerçekleşiyordu. Bu muhtemel Büyük Kepçe‘Yedi Yıldız’ törenindeki Şamanist dönüşler aynı zamanda muhtemelen göğün merkezindeki Gök Tanrı ve yedi ilah içindi.

Prestijli mezarlarda mezarın doğusuna ve bu yöne doğru bakan, ölen kişi için taştan kaplumbağa veya düz kaideli mezar yazıtı dikilirdi (fig. 6). Bazen kaplumbağanın üzerinde ufak yılan ile dağ keçisi figürleri de yer alırdı. Çin inanışına göre (Groot 1897 I: 55, 316-317) kaplumbağa göğün kuzey yönünün koruyucusu, uzun ömrün, ölümsüzlüğün, siyahın ve kışın sembolü idi. Han devrinden itibaren Çin sanatında kaplumbağa bazen yılanla bütünleşmiş olarak gösterilmekteydi. Yazıtın tepesindeki ejderha figürü ise yine Çin inanışına göre göğün doğu yönünün koruyucusu, ilkbahar ve mavi-yeşil renklerinin sembolü idi. Prestijli mezar komplekslerinin ortasında atalar tapınağı‘bark’ bulunuyordu ve doğu yönündeki girişin önünde ise koruyucu aslan heykelleri yer alıyordu (fig. 6). Bu koruyucu ve iyi şans getiren hayvanların dışında, doğu yönüne mezarın giriş kısmına yerleştirilen koç heykelleri de (fig. 7) muhtemelen hem kurban (adak) hem de iyi şans hayvanını temsil ediyordu. Koç, Çinlilerde hem gök ilahlarına sunulan bir kurban hem de iyi şans hayvanı olup Han devri ve sonrası mezarlarda sanat eserlerine yansımıştır (Hung 1998: 23; Sukhu 2012: 198). Kıvrık boynuzlu dağ keçisine benzer profilden primitif bir figür, mezar yazıtlarının tepesi ve kaidesi ile mezar yan taşlarında sıkça kullanılmıştır (fig. 9, 11). Çin mitolojisine göre imparatorluk sarayında görülen Kilin denilen dört ayaklı ve tek boynuzlu bir yaratık, iyi şans getirmekteydi. Altaylarda Hunlara ait prestijli mezarlarda bulunan bazı madeni eserlerde görülen keçiye benzeyen tek boynuzlu bir hayvan, muhtemelen Hunlardaki Kilin inancını göstermekteydi (Çeşmeli 2016: 85, fig. 27). Kilin’i kutsal sayan Kök Türkler, sözde onun kemiklerinden elde ettikleri tutkalla yaptıkları yaylarını boynuzlarla süslerlerdi (Mau-Tsai 2011: 59). Kök Türklerde mezar yazıtlarının tepesi, kaidesi ve mezar yan taşlarında gördüğümüz boynuzlu dağ keçisi figürü muhtemelen Çinliler ve Türklerde iyi şans getirdiğine ve koruyuculuğu olduğuna inanılan efsanevi tek boynuzlu Kilin’i sembolize etmekteydi.

Tang-şu yıllığı (Liu Mau-Tsai 2011: 250-252, 317-318, 497-498) ile Kül Tegin ve Bilge Kağan yazıtlarına göre (Tekin 2010: 22-25, 38-41,48-51), Çin’den gelen ustalar tarafından yapılmış olan Kül Tegin (öl. 731) ve Bilge Kağan (öl. 734) gibi ileri gelenlere ve kağanlara ait gelişmiş prestijli mezar kompleksleri (fig. 8) geniş bir alanı kaplayan dikdörtgen plânlı duvar içinde bulunurdu (Jisl 1963; Voytov 1996; Bahar 2009; Smahelova 2014). Doğu kapısının her iki yanında birer göğe, atalara ve diğer ilahlara adanmış şans getirdiğine inanılan koç heykeli yer alırdı. Kapının önünden güneşin doğduğu yöne doğru diğer hayatta hizmet edecek olan Balbal denilen öldürülen düşmanları temsil eden taş sırası bulunurdu. Kapıdan girdikten sonra batıya doğru Çinlilerde göğün kuzey yönü ile ölümsüzlüğü ve uzun ömrü temsil eden kaplumbağa kaidesi üzerinde ölen kişinin hayatını anlatan ve onu öven Türkçe ve Çince yazıların olduğu bir yazıt yükselirdi (fig. 9). Yazıtın tepesinde ise Çinlilerde göğün doğu yönünü temsil eden koruyucu iki ejderha figürü yer almaktaydı. Yazıtın üst kısmındaki dağ

Page 21: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

194

keçisi figürü, muhtemelen iyi şans ve koruyuculuğu olan efsanevi tek boynuzlu Kilin’i temsil etmekteydi. Benzer yazıt dikme geleneği, Geç Han Sülalesi devrinden (25-220) başlayarak Çin mezarlarında yaygın olarak uygulanmıştır. Türklerde, yazıttan sonra batıya doğru karşılıklı iki sıra hâlinde taştan insan heykelleri gelirdi. Bunlar ölen kişiye yas tutarken gösterilmişlerdi. Muhtemelen bu heykeller, geleneksel olarak üst düzey cenaze törenleri için çeşitli devletlerden gelen temsilcileri, yasçıları ve ağlayıcıları temsil etmekteydi. Bu heykellerden sonra kompleksin ortasında, dıştan kare ve içten sütunlarla oluşturulmuş merkezî plânlı ve ritüel amaçlı çevre koridorlu atalar tapınağı‘bark’ gelirdi. Kişinin hayatıyla ilgili sahnelerin yer aldığı tapınağın doğusundaki kapısının önünde sağında ve solunda koruyucu aslan heykelleri bulunurdu. Üst örtüsü ise muhtemelen geleneksel Çin çatıları tarzındaydı (fig. 9). Tapınağın merkezî mekânında ise ölen lideri ve eşini temsil eden iki heykel bağdaş kurmuş olarak muhtemelen doğuya bakarken yer alırdı. Atalar tapınağı Çinlilerde çok yaygındı ve mezarlar ile şehirlerde uygulanıyordu. Türklerdeki atalar tapınağı plânı ve mimarisi muhtemelen Çin atalar tapınağı mimarisinden etkilenmiştir. Tapınağın arkasında, kompleksin en batısında göğe, atalara ve diğer ilahlara kurban vermek üzere kanın akıtıldığı ortası delik, dörtgen plânlı taş altar yer almaktaydı. Bu altarın hemen yanında, taş bloklardan yapılmış dörtgen plânlı mezar bulunurdu (fig.10). Üst düzey prestijli cenazelere, Çin’den ipek, altın ve gümüşten çok sayıda eser gönderiliyordu. Bu hediyeler mezarların yanına konuluyordu. Mezar kompleksleri doğu-batı istikametinde olup bu eksen muhtemelen kutsal sayılan güneşin doğumu ve batışıyla ilgiliydi. Muhtemelen o dönemde Türklerde kutsal saydıkları bu döngü, insanın doğumunu, hayatını, ölümünü ve tekrar doğumunu yani diğer hayatını işaret ederdi. Benzer mezar kompleksleri Çin’de Geç Han Sülalesi devrinden (25-220) itibaren görülmeye başlamıştır (Paludan 1991; Rawson 1996: 217-218; Wong 2004: 26-27; Eckfeld 2005; Chen 2015: 6-7). Geç Han Sülalesi’nden Tang Sülalesi’ne kadar (M.S.1-10. yüzyıl) mezar kompleksleri genel hatlarıyla karşılıklı hayvan (kanatlı, boynuzlu dört ayaklı yaratıklar, kanatlı ve kanatsız atlar, kuş, koç, aslan,…) ve insan (hizmetli, memur ve koruyucu) heykellerinin yer aldığı tören yoluyla‘ruh yolu’ başlar ve sonra yazıt ve tepelik mezarlık alanı gelirdi. Bu ruh yolu genellikle güney-kuzey yönünde uzanırdı. Duvarlarla çevrili mezar komplekslerine sütunlu veya kuleli geçitlerle‘que’ ile giriş sağlanır, ruh yolu sonunda yas tutan yabancı elçi heykelleri, atalar tapınağı ve altar da yer alırdı. Cenaze törenin gerçekleştiği ve mezara kadar uzanan bu yol, ölümsüzler dünyasına geçişi temsil etmekteydi.

Göğe Yükseliş ve FenghuangKüllerin gömüldüğü mezarların taştan duvarları, insan ve hayvan figürleri ile

stilize bitkisel ve geometrik motiflerle kabartma veya petroglif olarak süslenmekteydi. İnsan figürleri olarak ölen kişiler ve eşleri yer almaktaydı. Kimi zaman ellerinde sunu olarak içki kaplarıyla gösterilmişlerdi. Hayvan figürleri olarak da aslan, dağ keçisi, doğal kuşlar ve mitolojik kuşlar yer almaktaydı. Lotus ve rumi gibi bitkisel motifler de kullanılmaktaydı. Lotus, Asya’da Hindu, Budist ve Daoist inançlarında son derece saygınlığı ve kutsallığı olan bir bitki olup saflığı, mükemmeliyeti, iyi şansı, ölümsüzlüğü, doğurganlığı ve bereketi simgelerdi (Williams 2006: 253-255). Çin mezar komplekslerinde de karşılaştığımız aslan koruyuculuğu, dağ keçisi figürü

Page 22: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

195

ise Türklerin de inandığı Çinlilerin efsanevi iyi şans ve koruyucu özelliği olan tek boynuzlu, dört ayaklı Kilin idi. 8. yüzyılın ilk yarısından Altun Tamgan Tarhan’a ait mezarda (fig. 11) (Radloff 1892: fig.15.2; Voytov 1996: 51-52, 59, 111, fig. 39, 67;TİKA 2003: 332-335; Stark 2008: 122, fig. 36.b) ve doğuya dikilen insan biçimli bazı mezar taşlarında (Şer 1966: 113-116, tab. 23; Stark 2008: 131, fig. 42.a-f), yırtıcı kuş görünümlü, doğal kuş figürleri yer almaktaydı. Bunlar muhtemelen ölen kişinin göğe yükselmiş ruhunu temsil etmekteydi. Bu kuşlar muhtemelen iyi şans getirdiğine inanılan (Tekin 2013: 19, 27) kartal‘kara kuş’ veya doğan‘togan’ idi. Çinlilerde de ölenin ruhunu kuş temsil etmekteydi (Groot V: 634-635).

Moğolistan’da Orhon vadisinde 6-8. yüzyıldan kalmış olan Anonim 2 ve 4 no’lu mezarlar (fig. 12) (TİKA 2001: 288-289, 293-295; TİKA 2002: 41-63; Stark 2008: 122, fig. 34.b) ile 8. yüzyıllın ilk yarısından kalmış askerî bir lider olan Küli Çur’a ait mezar (fig. 13) (Voytov 1996: 32, 42, fig. 17; Stark 2008: 78-79, 122 fig. 34.a) gibi bir grup Kök Türk mezarının yan taşlarının üzerindeki mitolojik kuş figürleri ile Kül Tegin’in taştan baş heykelindeki tacı ve Bilge Kağan’ın altın tacı üzerindeki mitolojik kuş figürleri (Stark 2009: 128, fig.1-2) benzerlik göstermekteydi (fig. 21-22). Kuş figürleri genel olarak sorguçlu veya ibikli, sivri gagalı, ince uzun boyunlu, açık zarif kanatlı olarak tasvir edilmiştir. Bazıları ise tek ayağı havada, boyunda üçgen flama ve ağızda değerli bir taş ile gösterilmiştir. Mezar taşlarında karşılıklı ayakta duran mitolojik kuş figürlerinin ortasında, lotüs ya da rumi yer almaktaydı. Avrasya steplerinde mitolojik kuş figürü kullanımı Kök Türklerden çok öncelere gitmekte olup İskitlerin mezar odalarında da görülmüştür (fig. 14) (Rudenko 1970: 273-276, fig. 149-150).

Bu mitolojik kuş figürlerinin hem üslup hem de kullanıldığı yer açısından benzerlerini Çin sanatında görmekteyiz. Çin metinlerinde ve sanat eserlerinde kullanımı Şang sülalesine (M.Ö. 1600-1046) kadar giden ve Kırmızı Kuş ‘Zhuque’ olarak da bilinen Fenghuang’ın özellikle Geç Han (25-220) ile Tang (618-907) sülaleleri arasında yapılmış olan Çin sanatındaki üslubu, erken Orta Çağ’daki Türk sanat eserlerindeki (6-8. yüzyıl) mitolojik kuş figürlerinin üslubuyla yakınlık göstermektedir. Bu mitolojik kuşun batı literatüründe Feniks olarak geçmesine karşın aslında Fenghuang ile ilgisi yoktur. Özellikle Çu ve Han devirlerinde yazılmış olan bazı kozmoloji, astronomi, din, ritüel, mitoloji, tarih, şiir ve edebî metinlerde Fenghuang hakkında geçen önemli bilgiler bulabiliyoruz (Legge 1865 III.I: 69, 88, 108-115,138-147, III.II: 483; Legge 1861 I: 98, 83, II: 71; Legge 1871 IV.I: 18, 120-121,161; Legge 1872 IV.II: 493-494; V.I:103; Legge 1885 XXVII. I: 91, 251, 258, 263, 384, 393; Morgan 1933: 2-3; Ssu-ma Ch’ien 1961 II: 18, 22-23; Hawkes 1985: 45, 51, 73, 78, 135, 160, 196-197, 217, 225, 240, 271, 273, 300-301, 311; Birell 1999: 8). Çeşitli Çin metinlerine göre, kuşların efendisi olan bu efsanevi kuş, erkek (feng=rüzgâr) ve dişi (huang=sarı) iki kuştan meydana gelmekteydi. Bu mitolojik kuş, kozmik ruh Tao’nun evreni yaratışı sırasında ortaya çıkmıştı. Ateşi ve yazı temsil eden Fenghuang’ın göğün güney yönünü koruduğuna inanılırdı. Göğün güney yönündeki yedi takımyıldızını da temsil ederdi. Göğün diğer yönündeki koruyucu hayvanlar (doğu-ejderha, batı-kaplan, kuzey-kaplumbağa) gibi iyi şans hayvanıydı. Efsanelere göre bu mitolojik kuş, efsanevi Sarı İmparator ‘Huangdi’ zamanından itibaren (M.Ö. 2647), saraylarda iyi şans hayvanı olarak görülmeye başlanmıştır. Bu göksel imparatorluk kuşu aynı zamanda ölümsüzlüğü ve

Page 23: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

196

koruyuculuğu da temsil etmekteydi. Fenghuang, Çin’in güney dağlarında altının ve yeşim taşının çok olduğu kırmızı mağara dağında yaşardı. Beş renkli tavuğa benzeyen bu kuş, dans eder ve değerli taş benzeri sesiyle ahenkli şarkılar söylerdi. Aynı zamanda flama da taşırdı. Bu mitolojik kuş erdemi, adaleti, geleneği, insanlığı ve inancı temsil etmekteydi. Göründüğü zaman dünyaya barış ve güven geliyordu. İnanışa göre huzurlu ve barışçıl bir ortamda bulunmayı seven Fenghuang, huzursuz ve barıştan uzak bir ortamı da terk edermiş. İyi şans hayvanlarından Kilin denilen dört ayaklı ve tek boynuzlu bir yaratıkla da anılmaktaydı. Aynı zamanda Kilin, Fenghuang gibi bir saray hayvanıydı. Bazen beraber şehrin dışında ağaçların arasında görülürlerdi. Askerî yürüyüşlerde, kırmızı kuş sancağı en önde, siyah kaplumbağa sancağı en arkada, mavi ejderha sancağı solda ve beyaz kaplan sancağı sağda yer alırdı.

Fenghuang sadece bu hayatta insanlara yardımcı olmuyordu. Bu mitolojik kuş, ölümden sonra göğe yükselme sırasında ve yine göğe yapılan şamanist mistik astral seyahatlerde de ruhun yanındaydı (fig. 15). Bu göksel yükseliş zorluydu. Bu yükseliş sırasında ruhların karşısına yaratıklar ve şeytani ruhlar çıkmaktaydı. Göğe yükseliş Kunlun dağı ile başlardı. Ölümsüzlerin ve ilahların yaşadığı Kunlun dağı, yerle gök arasında bağlantı kuran dünyanın merkezinde bulunurdu. Bu dağ, ruha ölümsüzlük veren Batının Kraliçe Anası’nın ‘Hivangmu’ ikametgâhı idi. Bu dağa tırmanan ölümsüzlük kazanırdı. Ruh bu dağdaki kapıyla göğe geçerdi. Bu zorluklarla ve kötülüklerle dolu yolculukta ruhlara yardım eden güçler bulunuyordu. Bunlardan bir tanesi de Kırmızı Kuş‘Fenghuang’ idi. Ruh göğe yükselişte kırmızı kuşların, kanatlı yeşil ejderhaların, ejderha biçimli atların, beyaz kaplanların veya atların çektiği yeşim taşından ve demirden arabayla yükselirdi. Bazen ejderhaların çektiği araba Fenghuang biçimliydi veya arabada Fenghuang çanları bulunuyordu. Bazen de bu göğe yükselişler kırmızı kuşun, yeşil ejderhanın veya geyiğin üzerinde olurdu (fig. 15). Bu yolculukta kırmızı kuş, kişinin flamasını da taşırdı. Göğün kapısında koruyucular olarak kapıcılar ile ölümlüleri parçalayan kaplanlar ve leoparlar bulunuyordu (fig. 16). Kapıyı kapıcılar açıyordu. Göğe açılan kapı iç içe dokuz kapıdan oluşuyordu. Göğün zirvesindeki göksel kutupta bulunan tanrının sarayına ulaşmak için dokuz katlı göğün her katta bulunan kapısının geçilmesi gerekiyordu. Herkesin ulaşamadığı tanrının katına ulaşan ilahi güç kazanıyordu. Göğe yükselişlerde rüzgâr, fırtına ve yağmur ilahları da yardımcı oluyordu. Çin inanışına göre Fenghuang aynı zamanda kadın-erkek, yer-gök, ay-güneş, karanlık-aydınlık ve soğuk-sıcak gibi karşıtlıkların döngüselliğini ve harmonisini ifade eden ve evreni meydana getiren Ying-Yang’ı da temsil etmekteydi.

Çin sanatında koruyucu göksel Fenghuang figürleri önceleri Şang Sülalesi devrinde (M.Ö. 1600-1046), genellikle bronzdan ve yeşim taşından eserlerde karşımıza çıkıyordu. Bunların yanında Çu Sülalesi devrinin (M.Ö.1046-221) sonlarına doğru ahşaptan tabutların üzerinde ve tabutlara konulan ipekten cenaze örtülerindeki gök ve göğe yükseliş sahnelerinde koruyucu olarak görülmeye başlamıştır (fig. 15-16). Erken Han Sülalesi devrinden (M.Ö. 206-M.S. 25) itibaren özellikle de Geç Han Sülalesi devrinde (M.S. 25-220) ve sonrasında taştan, tuğladan ve kayalara yapılmış mezar odalarının duvarları, üst örtüleri ile kapılarında, taştan ve ahşaptan tabutlarda ve lahitlerde kabartma ve resimsel olarak bazen çift bazen de tek olarak karşımıza çıkmaktaydı (fig. 16-19). Fenghuang figürü dışında figürsel anlamda başka önemli göksel koruyucu hayvanlar, yaratıklar ve ilahlar da mezarlarda görülüyordu.

Page 24: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

197

Mezarlarda Fenghuang dışında göğün diğer yönlerini koruduğuna ve iyi şans getirdiğine inanılan hayvan figürleri de yer alıyordu. Kuzeyi siyah kaplumbağa, doğuyu yeşil ejderha ve batıyı beyaz kaplan simgeliyordu ve onlara ait figürler mezarları, tabutları ve lahitleri süslüyordu. Bazen kaplan yerine efsanevi tek boynuzlu Kilin kullanılıyordu. Ölenin ruhunu koruduğuna inanılan bu hayvan figürleri yanında, mezarlarda göğü simgeleyen güneş, ay, gezegenler, yıldızlar, takımyıldızları ve göksel nehir (saman yolu) betimlenirdi. Güneşi karga, ayı kurbağa ile tavşan, göksel nehri de (saman yolu) balık temsil ederdi (fig. 16). Özellikle Fenghuang ve ejderha, ruhun göğe yükselmesine yardımcı oluyordu. Güneşi ve ayı simgeleyen kuyruklu tanrı ve tanrıça Fuhi ile Nüva çifti mezarlarda ve tabutlarda göğü simgelemekteydi. Efsaneye göre tanrıça Nüva bozulmuş olan evreni yeniden düzenlemiş ve insanlığı yaratmış olup Fuhi ile birlikteliğiyle insanlığın devamlılığı sağlanmıştır. Ölümsüzler tarafı ile göğü ve kapısını‘tianmen’ simgeleyen figürler olarak sütunlu ve kuleli geçit ‘que’, ortası boş yeşim taşından halka bi disk ve aralanmış kapı, mezarlarda ve tabutlarda kullanılmıştır. Figürsel olarak görülen çift sütunlu ve kuleli geçitler aslında Çu Sülalesi devrinden başlayarak, Han Sülalesi devrinde gelişerek, günümüze kadar saray, tapınak ve resmî binalar gibi prestijli yapılarda uygulanması yanında mezarların girişlerinde de yer almıştır. Sütunlu geçit, Geç Han Sülalesi devrinde mezarların giriş kapısı, ruh yolu‘şendao’ olarak bilinen karşılıklı koruyucu heykellerin (dört ayaklı, boynuzlu ve kanatlı yaratıklar ‘Bixie, Tianlu, Kilin’) yer aldığı tören yolu başında bulunuyordu. Sonrasında bu uygulama, Tang Sülalesi devrinde gelişerek devam etmiştir. Bu geçit ve yol, ruhun ölümsüzler tarafına geçişini simgeliyordu. Bu karşılıklı giriş sütunlarının üzerinde Fenghuang figürü bulunuyordu. Yine göğü ve ölümsüzlüğü simgeleyen Batının Kraliçe Anası ‘Hivangmu’ bağdaş kurmuş tanrıça figürü olarak mezarlarda ve tabutlarda yer alıyordu (fig. 17). Hivangmu, gök ile yer arasında bağlantı kuran Kunlun dağında yaşardı. Bazı sahnelerde Hivangmu’nun kaplan ve ejderhalı tahtta oturduğu görülmektedir. Gök sahnelerinde bazen Fenghuang figürü ejderha, kaplan, kaplumbağa, bi disk ve tanrıça figürleri ile beraber yer alıyordu. Aslında Çin mezar odaları gök ile gök sarayını veya evini temsil etmekteydi. Mezar kapılarında genellikle kabartma ve resimsel olarak koruyucu yaratık maskı‘Puşou’ şeklinde kapı tokmakları ve bazen de bu tokmakların üzerinde Fenghuang figürü bulunuyordu. Bunların dışında Fenghuang figürü çeşitli tekstillerde, seramiklerde, yeşim taşlarında ve madeni eserlerde de yer almıştır. Erken Çu Sülalesi devrinden (fig. 23) başlayarak Çin miğferleri ile taçlarında koruyucu sayılan Fenghuang figürü geleneksel olarak uygulanmıştır. Özellikle Tang devrindeki Fenghuang figürlü taçlarla (fig. 24), Bilge Kağan örneğinde olduğu gibi Kök Türk taçları (fig. 22) yakından benzerlik göstermekteydi. Yukarıda detaylı olarak bahsettiğimiz gibi kayıtlara göre Kül Tegin ve Bilge Kağan mezar komplekslerini özel olarak Çin’den gelmiş ustalar yapmıştı. Ayrıca bu cenazeler için Çin’den özel olarak hazine gönderilmiştir. Bu durumda Kül Tegin’nin taştan baş heykelindeki Fenghuang figürlü taç ile Bilge Kağan’nın Fenghuang figürlü altından tacında (fig. 21-22) muhtemelen Çinli ustalar çalışmıştır. Çin’de Tang devrinden kalmış olan ve o dönemde yaygın olarak görülen Budizm ile bağlantılı Sanskritçe Lokapalar ‘Tianwang, Göksel Krallar’ denilen dört yönü koruyan dört ilahı (doğuyu Dhrtarastra, güneyi Virudhaka, batıyı Virupaksa, kuzeyi Vaisravana korumaktadır) gösteren heykelciklerden ağzı açık gösterilen ve güneyi koruyan Virudhaka’nın başlığı, kanatları iki yana açılmış uzun

Page 25: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

198

boyunlu, sivri gagalı ve sorguçlu Fenghuang şeklindeydi (fig. 20 ). Bu heykelcikler, mezarlara ve tapınaklara konulur ve bu mekânları koruduklarına inanılırdı. Tang devrinde Japonya’da da Lokapalalar koruyucu olarak kullanılırdı. Bu dört ilahtan lider olan Vaisravana ‘Tobatsu Bishamonten’ ait ve Toji Tapınağında bulunan heykelde (800 yılı öncesi), ilahın başında yer alan yüksek ve dilimli tacın önünde, ayakta ve kanatlarını açmış bir mitolojik kuş figürü muhtemelen Fenghuang yer almaktadır. Bu heykelin 800 yılı civarında Çin’den getirildiği düşünülmekte olup daha önce Kyoto (Heiankyo/Japonya) şehrinin kapısına koruyucu olarak yerleştirilmişti. Bu taç ve üzerindeki kuş figürü, stil olarak Kül Tegin heykelindeki taca ve üzerindeki kuş figürüne yakından benzemektedir (fig. 21). Mezar ve tapınaklarda yer alan bu koruyucu ilahların başlarındaki mitolojik kuş figürlerinin ‘Fenghuang’ muhtemelen iyi şans ve koruyuculuk anlamları bulunuyordu (Getty 1928: 166-168; Drake 1943: 295, 299, 304-307, 312-313, 315, fig. 15-16, 27, 33; Rudolph 1950: 33-34, fig 5-6; Rudolph 1951: 24, 27, 29-30, 32, 34, 35; Granoff 1970; Buck 1975: 36-37, fig. 14; Bulling 1977/78: 82, pl.5; Fong 1979: 27-29, fig. 1, 5-6; Juliana 1980: 38-40, fig.16, 108-111; Hung 1987; 72-77, pl. 21, 38, 57-66, 70;Hung 1992: 116-127; Becker 1999: 54-57; Linrothe 1999: 20-24; Hung, W. 1999: 741-744; Hung 2000: 88-89; Rawson 2001: 260-267; fig. 9-17, 99, 108-109; Erhu 2002: 49-50, fig. 1; Ericson 2003: 439, 443-445, 448, fig.40, 45, 51; Wong 2004: 25-27; Watt 2004: 330-332; Nanyang 2008: 144, fig. 6, 43-44; Zhu 2008: 100-106, fig. 3.7; Stark 2009: 119-121, fig. 1-3; Pirazzoli-t’Serstevens 2009: 950-966; Hay 2010: 32-33, fig. 12; Lianshan 2011: 6-25; Tseng2011: 179-236; Hung 2012; Chinnery 2012: 96; Chen 2015: 40-95, fig.51-52, 107, 111; Eckfeld 2005: 9-25; Compareti 2016).

Ölüm ve KozmolojiKök Türk cenaze ritüelleri ve mezarlarının kuruluşu, kozmoloji ve ölüm sonrası

inançlarıyla yakından bağlantılı gelişmiştir. Türklerdeki kozmoloji ve ölüm sonrası inançları genel hatlarıyla Çinliler ile paraleldi. Bu kozmolojik inanca göre sadece gök ve yerden oluşan evrende, dokuz bölümlü düz yeryüzü kare, dokuz bölümlü, dokuz katlı yarım küresel gök, yuvarlak olarak algılanıyordu. Etrafında güneşin yedi yörüngesi bulunan göğün kutup merkezinde (kuzey kutbu) ve zirvesinde Gök Tanrısı bulunuyordu. Merkezî kuzey kutbun etrafında Gök Tanrısı’nın arabası olduğuna inanılan içinde Kuzey Yıldızı’nın da olduğu Yedi Yıldız‘Büyük Kepçe’ dönüyordu. Bu Kutbun etrafında Yedi Yöneticide (güneş, ay, Merkür, Mars, Jüpiter, Venüs Satürn) dönüyordu. Göğün dört yönünde yedişer takımyıldız bulunuyordu ve her yön birer iyi şans hayvanının koruyuculuğundaydı (kuzey-siyah kaplumbağa, güney-kırmızı kuş, doğu-yeşil ejderha, batı-beyaz kaplan). Bu kozmolojiye göre göğün merkezinden yerin merkezine uzanan göksel kutup ekseninin varlığına inanılır ve bu bağlamda yer ve gök arasında bağlantı kuran Axis Mundi olarak merkezî kozmik dağ ve ağacın var olduğu düşünülürdü.

Türklerde ölüm ve yaşam her şeyi yaratan Gök Tanrısı’nın iradesindeydi. Kök Türkler, Çinliler gibi ölümden sonra bedenden ayrılan ruhun göğe yükseldiğini ve gökteki yaşantısına önceki hayatında olduğu gibi devam edeceğini inanırlardı. Kök Türklerde cenaze törenleri iki aşamalıydı. İlk aşama ruhun göğe yükselmesi için yapılan hazırlıkları içeriyordu. Bu aşamada ölüyü önce çadıra yerleştirir, sonra önüne kurbanlar

Page 26: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

199

konulan çadırın etrafında at üstünde yedi sefer döner ve her dönüşte yüzlerine kesik atarlardı. Çadırın etrafında yedi sefer dönülmesi ruhun göğe yükselişi ile bağlantılı göksel bir ritüeli işaret ediyordu. Bu ritüel muhtemelen Gök Tanrısı’nın yaşadığına inanılan zirvedeki merkezî kuzey kutbun etrafında dönen ve aynı zamanda yedi ilah ve tanrının arabası olduğuna inanılan Yedi Yıldız ‘Büyük Kepçe’ ile bağlantılı idi. Bu Yedi Yıldız aynı zamanda Gök Tanrısı’nı ve yaşadığı yer olan göğün merkezini ve zirvesini, yeryüzünün merkezine uzanan göksel kutup eksenini yani gökle yer arasında bağlantı kuran Axis Mundi’yi simgeliyordu. Bu ritüel ruhun, göğün zirvesindeki Gök Tanrısı katına doğru yükselişi için yapılan bir ayindi. Bu ritüel ile belki de ruhu göğe taşıması için göksel arabanın çağrılışı gerçekleştiriliyordu. Cenaze törenin bu ilk aşaması aynı zamanda ruhun yükseleceği gök için Gök Tanrısı’na, atalara ve diğer ilahlara yapılan bir kurban töreniydi. Çin’de ezoterik bir kült olan Yedi Yıldız’ı simgeleyen yuvarlaklar, Çin’de geleneksel olarak tabutlara uygulanıyordu. Öldükten sonra ruhlarının göğe yükseleceğine inanan Türkler, atalarının ruhlarının gökte ve ilahların da göğün zirvesinde yaşadığına inanırlardı. Göğün zirvesindeki tanrı katına ulaşmış olan ataların ruhları ilahi güç kazanıyordu. Bunlar daha çok yüksek statüde olan kişilerin ruhları idi. Cenaze töreninin ilk aşamasında ölen kişinin yakılması ve küllerinin gömülmemesi ise ruhun henüz göğe yükseliş öncesi hazırlanmasıydı.

Cenaze törenlerinin ikinci aşamasında ise küller bir çukura gömülüyor ve sonrasında mezar hazırlanıyordu. Bu aşamada artık ruh göğe yükseliyordu. Ölenin küllerinin bekletilip başka mevsimde gömülmesi, dönüşüm içindeki ölümsüz doğa gibi insanın ölüm sonrası yeni hayatını müjdeliyordu. Yin-Yang prensibine göre evren karşıtlıkların döngüsel harmonisinden meydana geliyordu. Küller bir çukura gömüldükten sonra ilk aşamadaki törene benzer şekilde çukur etrafında dönerler ve yüzlerini keserlerdi. Sonra çukura ağaç direk dikilir ve kurban hayvanlarının kafası buraya asılırdı. Kül çukuru ve ağaç direk ortada kalacak şekilde etrafına ölenle ilgili ve koruyucu figürlerin olduğu taş bloklardan dörtgen plânlı mezar duvarları yapılırdı. Mezarın doğu yönüne ölen kişiyi temsil eden insan biçimli mezar taşı konulurdu. Bu heykel güneşin doğduğu yer kutsal sayıldığından doğuya bakardı. Bu mezar taşının önüne, doğuya doğru öldürülen düşmanları‘Balbal’ simgeleyen taşlar sıralanırdı. Bunlar ölenin gökteki hizmetçileri idi. Türk mezarları aslında birer mikro kosmos idi. Genellikle dört ana yöne göre konumlandırılmış dörtgen plânlı mezarlar yeryüzünü, hayvan kurbanlarının kafalarının asıldığı mezar ortasındaki ağaç direk de yerle gök arasında bağlantı kuran ve ölenin ruhunun göğe çıktığı Axis Mundi idi. Ağaç direğin üzerine asılan kurban hayvanları hem sunu hem de ruhun göğe çıkmasında yardımcı oluyorlardı. Çin ve Oğuz inançlarında görüldüğü gibi Kök Türklerdeki bu kurban hayvanları ruhun göğe yükselişinde ruhun üzerine bindiği veya ruhun bindiği arabayı çeken hayvanlardı. Mezarlardaki aksiyel düzen hayatı, ölümü ve yeni hayatı simgeleyen sonsuz dönüşüm içindeki güneşin doğuşu, batışı ve tekrar doğuşu ile bağlantılı doğu-batı yönünde idi. Bu tip sade mezarlar daha alt statüde olanların mezarları idi.

Üst düzey kişilerin mezarları daha gösterişli yapılıyordu. Türkler, Çinliler gibi göğün dört yönündeki koruyucu ve iyi şans hayvanları (kaplumbağa, ejderha, kaplan ve kuş) ile yine iyi şans getiren koruyucu tek boynuzlu Kilin’i kutsal sayarlar ve bu hayvanları mezarlarında figüratif veya heykel olarak uygularlardı. Prestijli mezar komplekslerinin doğusuna yerleştirilen övgü dolu yazıtlardaki ölümsüzlüğü, uzun ömrü

Page 27: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

200

ve göğün kuzeyini temsil eden kaplumbağa kaidesi üzerinde yükselen yazıt tepesinde doğu yönünü temsil eden koruyucu ejderhalar bulunuyordu. Bu yazıtların tepesindeki ejderhaların altında, kaplumbağa kaidesinde ve mezar yan taşlarında dağ keçisi figürüne benzeyen bir figür sıkça uygulanmış olup bu figür muhtemelen Çinliler gibi Türklerde de son derece kutsal sayılan ve kimi zaman batı yönünün koruyucusu beyaz kaplanın yerini alan tek boynuzlu Kilin idi. Yazıtın doğusunda, daha sade mezarlarda gördüğümüz gibi ölen düşmanları temsil eden taştan Balbal sırası uzanıyordu. Bunlar, ölmüş olan ileri gelenin gökteki hizmetçileri idi. Yazıtın arkasında batı yönünde ise atalar tapınağına doğru cenaze töreni için çeşitli devletlerden gelmiş yas tutan temsilcileri gösteren karşılıklı heykeller yer almaktaydı. Bu heykeller liderin yeryüzüne hâkimiyetini de ifade ediyordu. Prestijli mezar komplekslerinin ortasında, ölenlerin anılmaları için yapılmış içinde ölenin heykelinin bulunduğu atalar tapınağı yer alırdı. Bu mekânlar aynı zamanda ölümsüz atalarının gökteki mekânlarını da temsil etmekteydi. Türkler, Göğün Oğlu olarak bilinen kağanların ve soyluların ruhlarının muhtemelen göğün merkezindeki ve zirvesindeki Gök Tanrısı’nın sarayına gittiğini düşünüyorlardı. Çinlilerde ruhun en son yükseleceği kademe, göğün en zirvesindeki Gök Tanrı sarayı idi ve herkes buraya ulaşamıyordu. Gökteki tanrının katına muhtemelen saray çevresi ve ileri gelenler girebiliyordu. Buraya ulaşan ilah oluyordu. Türklerde de kağanlar ve soylular öldükten sonra Gök Tanrı ve ilahların yaşadığı göğün merkezine ve zirvesine ulaşabiliyor ve gökte ilah oluyorlardı. Bu yüzden mezar kompleksinin ortasında yer alan atalar tapınağı aynı zamanda göğün zirvesindeki Gök Tanrı’nın sarayı idi. Atalar tapınağının arkasında mezar kompleksinin en batısında külün gömüldüğü dörtgen plânlı mezar, sunak taşı ve gelen hediyeler yer almaktaydı. Buradaki dörtgen plânlı mezar, muhtemelen göğe yükseldiği alanı sembolize ediyordu. Prestijli mezar komplekslerinde doğudaki giriş bölümünden batıdaki mezara kadar uzanan yol, prestijli Çin mezarlarında ölümsüzlerin dünyasına geçişi ifade eden ve mezar tepesine kadar uzanan ruh yolu ile yakından benzerlik göstermekteydi. Türklerde bu yol, ölümsüzlerin dünyasına girişi diğer anlamıyla göğe girişi ve tanrı katına kadar göğe yükselmeyi ifade ediyordu. Gerek Çin gerekse Türk inanışına göre ruh önce ölümsüzler tarafına geçiyordu. Sonra bir dağ veya ağaç gibi yerle göğü birleştiren Axis Mundi ile göğe doğru yükseliyordu. Ruh yükselişi tamamlayıp göğün kapısına ulaştığında ölümsüzlüğünü kazanmış oluyordu. Ruh göğün kapısından geçtikten sonra eğer soylu ve ileri gelense herkesin ulaşamadığı göğün merkezî zirvesindeki Gök Tanrısı’nın katına ve sarayına ulaşıyordu. Ruh bu zirvede ilah hâline geliyordu. Türk mezarlarındaki ağaç, Çin mezarlarındaki tepelik muhtemelen Axis Mundi’ydi. Statüyle bağlantılı olarak Türk mezarlarının merkezinde muhtemelen Gök Tanrı sarayını simgeleyen atalar tapınağı bazı mezarlarda varken bazılarında olmuyordu.

Kök Türklerde küllerin gömüldüğü mezar yan taşları ile taçlarda görülen mitolojik kuş figürü, muhtemelen Çin kozmoloji inanışındaki göğün güney yönünü, ateşi ve ölümsüzlüğü simgeleyen, iyi şans getiren, koruyucu Kırmızı Kuş olarak da bilinen Fenghuang’ı‘Feniks’ temsil etmekteydi. Çin inancında, ruhun göğe yükselişinde ve gökte ruhu korurdu. Bu yükseliş sırasında yaratıklar ve kötü ruhlar da bulunuyordu. Ruhu üzerinde taşır, arabayla çeker ya da ejderhaların çektiği arabanın şeklini alırdı. Bu kuş dışında ruhun göğe yükselmesinde ejderha, kaplan, geyik ve at gibi hayvanlar da yardımcı olurdu. Çin sanatında özellikle Geç Han ve Tang sülaleleri devirleri arasında mezarlarda

Page 28: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

201

gördüğümüz Fenghuang, üslupsal olarak Kök Türklerdeki mitolojik kuş figürlerine yakından benzerlik göstermekteydi. Kök Türklerde göğe yükselişte Fenghuang olarak bilinen göksel Kırmızı Kuş’un varlığı önemliydi. Türklerde bu mitolojik kuşun göğe yükselişte son derece önemli olduğunu günümüze ulaşan tarihî eserlerden anlıyoruz. Türkler ruhun bu iyi şans getiren mitolojik kuşun korumasında göğe ulaşabileceğine ve gökte korunabileceğine inanırlardı. Bu yüzden onun koruyuculuğunu kazanmak için mezar duvarları ve liderlerin taçları Fenghuang figürü ile süslenmiştir.

KAYNAKLAR

BAHAR, H., 2009, “The Excavation and the Conservation of Bilge Khan Monumental Grave Complex in Mongolia”, 22nd CIPA Symposium, October 11-15, 2009, Kyoto, Japan.

BARY, W.T. de., 1960, Sources of Chinese Tradition, 1-2, New York: Columbia University Press.

BAUMER, C., 2012, The History of Central Asia, the Age of the Steppe Warriors, I, London-New York: I.B. Tauris.

BAUMER, C., 2014, The History of Central Asia, the Age of the Silk Roads, II, London-New-York: I.B. Tauris.

BAZIN, L., 1974, Les Calendriers Turcs Anciens et Médiévaux, Lille: Service de Reproduction des Theses de L’université de Lille III.

BECKER-FAHR, G. (ed.), 1999, The Art of East Asia, Cologne: Könemann.BIRRELL, A. 1999. The Classic of Mountains and Seas, London: Penguin Books.BOURGEOIS, J., W. GHEYLE, R. GOOSSENS, A. De WULF, 2007, The Frozen

Tombs of the Altai Mountains Phase I 2005-2006, Universiteit Gent.BUCK, D. D., 1975, “Three Han Dynasty tombs at Ma-wang-tui”, World Archaeology,

7(1), s. 30-45. BULLING, A. G, 1977/78, “The Eastern Han Tomb at Ho-Lin-Ko-êrh (Holingol)”,

Asian Art, 31, s. 79-103.BUSWELL, R. E., Donald S. LOPEZ, The Princeton Dictionary of Buddhism , New

Jersy: Princeton University Pree. CARPINI, 1996, The Story of the Mongols Whom We Call The Tartars, Trans. E.

HILDINGER, Boston: Branden Publishing Company.CHEN, X., 2015, Eastern Han (AD 25-220) Tombs in Sichuan, Oxford: Archaeopress.CHINNERY, J., 2012, The Civilization of Ancient China, Rosen Classroom.COMPARETI, M., 2016, “Flying over Boundaries Auspicious Birds in Sino-Sogdian

Funerary Art”, Borders Itineraries on the Edges of Iran, Ed. S. PELLÒ, s. 119-153.

CULLEN, C., 2006, Astronomy and Mathematics in Ancient China: The ‘Zhou Bi Suan Jing’, Cambridge University Press.

ÇEŞMELİ, İ., 2016, İskitler, Hunlar ve Göktürkler’de Din ve Sanat, İstanbul: Cinius Yayınları.

DRAKE, F. S., 1943, “Sculptured Stones of the Han Dynasty”, Monumenta Serica, 8, s. 280-318.

DARMESTETER, J. (tr.), 1880, The Zend Avesta: The Vendîdâd, I, The Sacred Book of East, IV, Ed. F.M. MÜLLER, Oxford: Clarendon Press.

Page 29: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

202

DEPARTMENT OF THE INTERIOR, 1910, Japanese Temples And Their Treasures, 1-4, Tokyo: Shimbi Shoin.

ECKFELD, T., 2005, Imperial Tombs in Tang China, 618–907, London-New York: Routledge Curzon.

ERHU, L., 2002, “A study on the Decorated Stone Sarcophagi of the Eastern Han Dynasty”, Chinese Archaeology, 2, s. 49-52.

ERICSON, S. N., 2003, “Eastern Han Dynasty Cliff Tombs of Santai Xian, Sichuan Province”, Journal of East Asian Archaeology, 5(1-4), s. 401-469.

FADLAN, 2013, İbn Fadlan Seyahatnamesi, Çev. R. ŞEŞEN, İstanbul: Yeditepe Yayınevi.

FONG, M. H., 1979, “New Discoveries in Ch’in And Han Representational Art”, Asian Art, 32, s. 27-38.

GETTY, A., 1928, The Gods of Northern Buddhism, Oxford: Clarendon Press. GRANOFF, P., 1970, “Three Japanese Statues in the United States and an Outline of

the Rise of This Cult in East Asia”, East and West, 20 (1-2), s. 144-168.GRIFFITH, R.T.H., 1896-1897, The Hmnys of the Rigveda,I-II, Benares: E.J. Lazarus

And Co.GROOT, J.J. Me., 1892-1910, The Religious System of China, I-VI, Leiden: E.J. Brill.HAWKES, D., 1985, The Songs of the South: An Ancient Chinese Anthology of Poems

by Qu Yuan And Other Poets, Middlesex: Penguin Books.HAY, J., 2010, “How Early Tang Tombs Staged the Afterlife”, Res:Anthropology and

Aesthetics, 57/58, s. 16-54.HERODOTUS, 1890, The History of Herodotus, I-II, Trans. G.C. MACAULAY,

London: Macmillian And Co.HOPPAL, M., 2014, Avrasya’da Şamanlar, Çev. B. BAYRAM, H.Ş. ÇAĞATAY

ÇAPRAZ, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.HUNG, W., 1987, “Myths And Legends in Han Funerary Art: Their Pictoral Structure

And Symbolic Meanings as Reflected in Carvings on Sichuan Sarcophagi”, Strories from China’s Past, Ed. L. LIM, San Francisco: Chinese Culture Foundation, s. 72-81.

HUNG, W., 1992, “Art in a Ritual Context: Rethinking Mawangdui,” Early China, 17, s. 111-145.

HUNG, W., 1998, “Where Are They Going? Where Did They Come From?-Hearse and ‘Soul-carriage’ in Han Dynasty Tomb Art”, Orientations 29 (6), s. 22-31.

HUNG, W., 1999, “The Art And Architecture of the Warring States Period”, The Cambridge History of Ancient China From the Origins of Civilization to 221 B.C., Ed. M. LOEWE, E. L. SHAUGHNESSY, Cambridge University Press, s. 651-744.

HUNG, W., 2000, “Mapping Early Taoist Art: The Visual Culture of Wudoumi Dao”, Taoism And the Arts of China, Ed. S. LITTLE, S. EKHMAN, University of California Press, s. 77-93.

HUNG, W., 2012, “Han Sarcophagi: Surface, Depth, Context”, Res:Anthropology and Aesthetics,61/62, s. 196-212.

JACOPSEN-TEBFER, E., 2008, “Culture and Landscape in the High Altai”, Preservation of the Frozen Tombs of the Altai Mountains, Paris: UNESCO, s. 31-34.

Page 30: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

203

JISL, L., 1963, “Kül Tegin Anıtında 1958’de Yapılan Arkeolojik Araştırmaların Sonuçları”, Belleten, XXXII (107), s. 387-410.

JISL, L., 1997, The Orkhon Türks And Problems of the Second Eastern Türk Kaghanate, Prag: Naprstek Museum.

JULIANO, A.L., 1980, Teng-Hsien: An Important Six Dynasties Tomb, Ascona: Artibus Asiae, Publishers.

KARLGREN, B., 1950, The Book of Documents, Stockholm.KÂŞGARLI MAHMUD, 2013, Divanü Lûgat-it Türk, Çev. B. ATALAY, Ankara: Türk

Dil Kurumu.KNOBLOCK, J., 1994, Xunzi: A Translation and Study of the Complete Works,

Standford University Press.KUBAREV, G.V., 2012, “Drevneturkskaya Ogradka No 5 v Mestnosti Kızıl-Şin (Yugo-

Vostoçnıy Altay)”, Vestnik NGU. Seriya: İstoriya Filologiya, 11(7), s. 143-152.LEGGE, J., 1861a, The Chinese Classics, Confucian Analects, The Great Learning

And The Doctrine Of The Mean,vol. I, London: Trübner&Co. LEGGE, J., 1861b, The Chinese Classics,The Works Of Mencius, vol. II, London:

Trübner&Co. LEGGE, J., 1865, The Chinese Classics,The Shoo King or The Book of Historical

Documents, vol. III p.I, London: Trübner&Co.LEGGE, J., 1871, The Chinese Classics, The She King or The Book of Potery, vol. IV

p. I-II, London: Trübner&Co.LEGGE, J., 1872, The Chinese Classics, The Ch’un Tsew With The Tso Chuen, vol. 5

p.1, London: Trübner&Co.LEGGE, J., 1885, The Sacred Book Of China: The Li-Ki, p.3: I-X, p. 4: XI-XLVI, The

Sacred Book of East, XXVII-XXVIII, Ed. F. M. MÜLLER, Oxford: Clarendon Press.

LIANSHAN, C., 2011, Chinese Myths and Legends, New York: Cambridge University Press.

LIM, L. (ed.), 1987, Strories from China’s Past, Han Dynasty Pictorial Tomb Reliefs and Archeological Objectsfrom Sichuan Province, San Francisco: Chinese Culture Foundation.

LINROTHE, R. N., 1999, Ruthless Compassion: Wrathful Deities in Early Indo-Tibetan Esoteric Buddhist Art, London: Serindia Publications.

LIU. A., 2010, The Huainanzi: A Guide to the Theory And Practice of Government in Early Han China, Trans. and Ed. J. S. MAJOR, S. A. QUEEN, A. S. MEYER, H. D. ROTH, New York: Columbia University Press.

MAJOR, J. S., 1993, Heaven and Earth in Early Han Thought:Chapters Three, Four, and Five of the Huainanzi, Albany: State University of New York Press.

MAU-TSAI, L., 2011, Çin Kaynaklarına Göre Doğu Türkleri, Çev. E. KAYAOĞLU, D. BANOĞLU, İstanbul: Selenge.

MELYUKOVA, A. I., 1995, “Scythians of Southeastern Europe”, Nomads of the Eurasian Steppes in the Early Iron Age, Ed. J. DAVIS-KIMBALL, V.A. Bashilov, L. T. YABLONSKY, Berkeley, CA: Zinat Press, s. 27-61.

MENANDER, 2006, The History of Menander the Guardsman, Trans. R.C. BLOCKLY, Cambridge: Francis Cairns Ltd.

Page 31: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

204

MORGAN, E.S., 1933, Tao, The Great Luminant: Essays from the Huai Nan Tzu, Shanghai.

NANYANG MUNICIPAL INSTITUTE OF CULTURAL RELICS AND ARCHAEOLOGY, 2008, “Han Tomb with Colored Stone Pictures from Chenpeng, Nanyang, Henan” Chinese Archaeology, 8, s. 134-149.

NOWGORODOWA, E., 1980, Alte Kunst der Mongolei, Leipzig.PALUDAN, A., 1991, The Chinese Spirit Road: The Classical Tradition of Stone Tomb

Statuary, Yale University Press.PANKENIER, D.W., 2013, Astrology and Cosmology in Early China, Cambridge

University Press.PIRAZZOLI-T’SERSTEVENS, M., 2009, “Death And the Dead: Practices And Images

in the Qin And Han”, Early Chinese Religion, Shang through Han (1250 BC–220 AD),I, Ed. J. LAGERWEY, M. KALINOWSKI, Leiden-Boston: Brill, s. 949-1026.

POLOSMAK, N.V., 2010, “We Drank Soma, We Became Immortal…”, Scince First Hand, 26 (2), s. 62-71.

PRICE, N., 2015, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, Viking Dünyası, Ed. S. BRINK, N. PRICE, Çev. E. KILIÇ, İstanbul: Alfa, s. 322-342.

RADLOV, V.V., 1892-1893, Atlas Drevnostey Mongolıi, I-II, Sanktpeterburg. RAWSON. J. (ed.), 1996, Mysteries of Ancient China, New York: George Braziller.RAWSON, J., 2001, “Tombs and Tomb Furnishings of the Eastern Han Period (AD

25-220)”, Ancient Sichuan: Treasures from a Lost Civilation, Ed. R. BAGLEY, Washington: Seattle Art Museum-Princeton University Press, s. 253-307.

ROSS, E. D., V. THOMSEN, 1930a, “The Orkhon Inscriptions: Being a Translation of Professor Vilhelm Thomsen’s Final Danish” Bulletin of the School of Oriental Studies, University of London, 5(4), s. 861-876.

ROSS, E. D., V. THOMSEN, 1930b, “The Tonyukuk Inscription: Being a Translation of Professor Vilhelm Thomsen’s Final Danish” Bulletin of the School of Oriental Studies, University of London, 6 (1), s. 37-43.

ROUX, J-P., 1999, Altay Türklerinde Ölüm, Çev. A. KAZANCIGİL, İstanbul: Kabalcı Yayınevi.

RUBRUCK, 1900, The journey of William of Rubruck to the Eastern Parts of the World, 1253-55, Trans. W.W. ROCKHILL, London: Printed for the Hakluyt Society.

RUDENKO, S.İ., 1970, Frozen Tombs of Siberia: The Pazyryk Burials of Iron-Age Horsemen, Trans. W.I. THOMPSON, Berkeley-Los Angeles: University of California.

RUDOLPH, R.C., 1950, “Han Tomb Reliefs from Szechwan”, Chinese Art Society of America, 4, s. 29-38.

RUDOLPH, R.C., 1951, Han Tomb Art of West China, Berkeley-Los Angeles: University of California Press.

SCHMIDT, E. F., 1970, Persopolis III: The Royal Tombs and Other Monuments, Chicago: University of Chicago Press.

SMAHELOVA, L., 2014, Kül-Tegin Monument. Turkic Khaganate and Research of the First Czechoslovak-Mongolia Expedition in Khöshöö Tsaidam 1958, Disertacni Prace, Univerzita Karlova ve Praze Filozoficka Fakulta Ustav Pro Archeologii.

Page 32: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

205

SSU-MA CH’İEN, 1961, Records of the Grand Historian of China, I-II, Trans. W.WATSON, New York-London: Columbia University Press.

STARK, S., 2008, Die Altturkenzeit in Mittel- und Zentralasien. Archaologische und Historische Studien, Wiesbaden: Dr. Ludwing Reichert.

STARK, S., 2009, “Some Remarks on the Headgear of the Royal Turks”, Journal of Inner Asian Art and Archaeology, 4, s. 119-133

STEELE, J., 1917, The I-li or Book of Etiquette and Ceremonial, 1-2, London: Probsthain & Co.

STERCKX, R., 2011, Food, Sacrifice, And Sagehood in Early China, Cambridge University Press.

STRONG, J., 2007, Relics of the Buddha, Delhi: Motilal Banarsidass.SUHADOLNIK, N.V., 2011, “Han Mural Tombs: Reflection of Correlative Cosmology

through Mural Paintings”, Asian and African Studies XV (1), s. 19-48.SUKHU, G., 2012, The Shaman and the Heresiarch: A New Interpretation of the Li

sao, Albany: State University of New York PressŞER, Ya. A., 1966, Kamennie İzvayaniya Semireçya, Moskva-Leningrad.TEKİN, T., 2010, Orhon Yazıtları, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.TEKİN, T., 2013, Irk Bitig, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.THEOPHYLACT SIMOCATTA, 1988, The History of Theophylact Simocatta, Trans.

M. and M. WHITBY, Oxford: Clarendon Press.TİKA, 2001, Moğolistan’daki Türk Anıtları Projesi Albümü, Album of the Turkish

Monuments in Mongolia, Köktürk Kağanlığının Kuruluşunun 1450. Yıldönümü Anısına, Haz. O. F. SERTKAYA, C. ALYILMAZ, T. BATULGA, Çev. İ. KUŞÇU, M. HOMRİŞ, A. ŞEN, R. NURDUN, Ankara: TİKA.

TİKA, 2002, Moğolistan’daki Türk Anıtları Projesi 2000 Yılı Çalışmaları, Ankara: TİKA.

TİKA, 2003, Moğolistan’daki Türk Anıtları Projesi 2001 Yılı Çalışmaları (Work for the Project Turkish Monuments in Mongolia in Year 2001), Ankara: TİKA.

TSENG, L. L.-Y., 2011, Picturing Heaven in Early China, Harvard University Asia Center.

XIAOCHUN S., J. KISTEMAKER, 1997, The Chinese Sky During the Han: Constellating Stars and Society, Leiden: Brill.

VOYTOV, V. E., 1996, Drevneturkskiy Panteon i Model Mirozdaniya v Kultovo-Pominalnıh Pamyatnikah Mongolii VI-VIII vv., Moskva.

WATT, C. Y. J., A. JIAYAO, A. F. HOWARD, B. I. MARSHAK, S. BAI, Z. FENG, 2004, China: Dawn of a Golden Age 200-750, New York: The Metropolitan Museum of Art.

WILLIAMS, C.A.S., 2006, Chinese Symbolism and Art Motifs,Tokyo-Rutland-Vermont-Singapore: Tuttle Publishing.

WONG, D.C., 2004, Chinese Steles, University of Hawai Press.WYLIE, A., 1874, “History of the Heung-Noo in their Relations with China”, The Journal

of the Anthropological Institute of Great Britain And Ireland, 37, s. 401-452.XUNZI, 2003, Basic Writings, Trans. B. WATSON, New York: Columbia University

Press.

Page 33: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

206

Fig. 1 Evreni (dünya) oluşturan kare yeryüzü üzerindeki yuvarlak gökyüzü ve göğün merkezindeki kutup etrafında Yedi Yıldız ‘Büyük Kepçe’, kozmografya, Erken Han Sülalesi (M.Ö. 206-M.S. 25), Ju Yin Mezarı, M.Ö. 165 civarı, Anhui, Çin, çiz. Major 1993: 42, fig. 2.8.

Fig. 2 Gök Tanrısı’nın ‘Di’ göksel arabası olan Yedi Yıldız’ı ‘Büyük Kepçe’ gökte merkezi kutup etrafında sürmesi, taş kabartma çizimi, Wu Liang mezar tapınağı, M.S. 2. yüzyıl ortası, Geç Han Sülalesi (M.S. 25-M.S. 220), çiz. Major 1993: 108, fig. 3.6.

Page 34: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

207

Fig. 3 İçki (kımız) kabıyla doğuya bakan antropomorfik mezar taşı ve mezar, 6-8. yüzyıl, Kök Türkler, Altaylar, Moğolistan, foto. G. Tepfer.

Fig. 4 Gökte hizmet edecek olan öldürülmüş düşmanları temsil eden doğuya doğru sırlanmış taştan Balbal’lar, 6-8. yüzyıl, Kök Türkler, Altaylar, Moğolistan, foto. G. Tepfer.

Page 35: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

208

Fig. 5 Merkezinde ağaç direk (Axis Mundi) kalıntısı bulunan Kızıl-Şin 5 no’lu mezar, 6-7. yüzyıl, Kök Türkler, Koş-Agaç, Altay, foto. Kubarev 2012: 145, fig. 2.

Fig. 6 Sol foto.: Tatpar Kağan’a ait (öl. 582) kuzey, ölümsüzlük, iyi şans sembolü kaplumbağa kaidesi üzerinde doğu, koruyucu ve iyi şans sembolü ejderha figürlü mezar yazıtı, Çeçerleg Müzesi Moğolistan, foto. N. Bazılhan. Sağ foto.: Koruyucu aslan heykeli, Şiveet Ulaan mezar kompleksi, 6. yüzyıl, Orhon, Moğolistan, foto. N. Bazılhan.

Page 36: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

209

Fig. 7 Kurban (adak) ve iyi şans hayvanı koç heykeli, Şiveet Ulaan mezar kompleksi, 6. yüzyıl, Kök Türkler, Orhon, Moğolistan, foto. N. Bazılhan.

Fig. 8 Doğu-batı eksenindeki Kül Tegin mezar kompleksi planı (732), Nowgorodowa 1980: 238.

Page 37: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

210

Fig. 9 Doğu-batı ekseninde uzanan Kül Tegin mezar kompleksinin (732) rekonstrüksiyon görünüşü, kaplumbağa kaideli mezar yazıtı, karşılıklı yas tutan heykeller, atalar tapınağı, çiz. Nowgorodowa 1980: 240.

Fig. 10 Bilge Kağan mezar kompleksinin (735) en batısındaki mezar, sunak ve hediyeler, Orhon, Moğolistan, foto. TİKA.

Page 38: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

211

Fig. 11 Altun Tamgan Tarhan mezarı yan taşında, içki (kımız) kaplarıyla kendisi, eşleri, kuş şeklindeki gökteki ruhu (kartal veya doğan) ve dağ keçisi şeklindeki koruyucu ve iyi şans hayvanı tek boynuzlu Kilin, gök sahnesi, 8. yüzyılın ilk yarısı, Kök Türkler, Orhon, Moğolistan, foto. N. Bazılhan.

Fig. 12 Dans eden ve şarkı söyleyen, koruyucu ve iyi şans veren göksel Fenghuang ‘Kırmızı Kuş’ figürleri, ağızlarındaki değerli taşlar, değerli sesleriyle ahenkli şarkı söylediklerini sembolize eder, gök sahnesi, Anonim 4 no’lu mezar yan taşı, 6-8. yüzyıl, Kök Türkler, Orhon, Moğolistan, çiz. Ö. Çal, TİKA 2002: 63, fig. 14.

Page 39: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

212

Fig. 13 Ortalarında lotus bulunan koruyucu ve iyi şans veren göksel Fenghuang ‘Kırmızı Kuş’ figürleri, gök sahnesi, Küli Çur’a ait mezarın yan taşı, 8. yüzyılın ilk yarısı, Kök Türkler, Orhon, Moğolistan.

Fig. 14 Metamorfoza uğrayarak Sfenks’e dönüşmüş ölen İskitlinin Fenghuang ile göğe yükselmesi, keçeden duvar halısı, M.Ö. 241 civarı, İskitler, Pazırık Kurganı 5, Altaylar, Sibirya, Ermitaj Müzesi, St. Petersburg, Rusya.

Page 40: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

213

Fig. 15 Sol çiz.: İyi şans veren ve koruyucu göksel Fenghuang ‘Kırmızı Kuş’, ejderha ve kadın figürleri, göğe yükseliş sahnesi, ipekten cenaze örtüsü çizimi, Geç Çu Sülalesi (M.Ö. 480-222), Çangşa, Hunan Müzesi, Çin. Sağ çiz.: İyi şans veren ve koruyucu göksel ejderha üzerinde bir erkeğin göğe yükselişi, üstte göğü simgeleyen şemsiye biçimli gölgelik, ipekten cenaze örtüsü çizimi, Geç Çu Sülalesi (M.Ö. 480-222), Çangşa, Hunan Müzesi, Çin.

Fig. 16 Sol çiz.: Göğün kapısında iyi şans veren ve koruyucu göksel Fenghuang figürleri ile kapıcılar, göğe yükseliş ve gök sahnesi, ipekten cenaze örtüsü çizimi detayı, Dai’nin mezarı, M.Ö. 168 civarı, Erken Han Sülalesi (M.Ö. 206- M. S. 25), Çangşa, Hunan Müzesi, Çin. Sağ foto.: Koruyucu yaratık biçimli kapı tokmaklarının üzerinde karşılıklı dans eden ve şarkı söyleyen, iyi şans veren ve koruyucu göksel Fenghuang ‘Kırmızı Kuş’ figürleri ile iyi şans veren ve koruyucu göksel kaplan (aşağıda solda) ve ejderha (aşağıda sağda) figürleri, gök kapısı sahnesi, taştan mezar odası kapıları, Geç Han Sülalesi (M.S. 25- M.S.220), Çin, Ball Devlet Üniversitesi Sanat Müzesi, Indiana, ABD.

Page 41: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

214

Fig. 17 İyi şans veren ve koruyucu göksel Fenghuang ‘Kırmızı Kuş’ fi gürleri arasında aralanmış gök kapısından göğe geçen fi gür ile sağda ölümsüzlük veren Batının Kraliçe Anası bağdaş kurmuş tanrıça fi gürü, gök kapısı sahnesi, kabartmalı taş tabut çizimi, Geç Han Sülalesi (M.S. 25-M.S. 220), Siçuan, Çin, çiz. Lim 1987; Ericson 2003.

Fig. 18 Dans eden ve şarkı söyleyen, kuşların lideri, koruyucu ve iyi şans veren göksel Fenghuang ‘Kırmızı Kuş’ fi gürü ile Çince Fenghuang yazısı, ağızdaki değerli taş, değerli sesiyle ahenkli şarkı söylediğini sembolize eder, kabartmalı tuğla, gök sahnesi, Teng-hsien (Dengzhou/ Dengxian) mezarı, 5-6. yüzyıl, Henan, Çin Ulusal Müzesi, Peking.

Fig. 19 Sol foto.: İyi şans veren ve koruyucu göksel Fenghuang ‘Kırmızı Kuş’ fi gürü, duvar resmi, Han Xiu (öl. 739) mezar odası, Tang Sülalesi (618-907), Xi’an, Shaanxi, Çin. Sağ foto.: İyi şans veren ve koruyucu göksel Fenghuang ‘Kırmızı Kuş’ fi gürü, duvar resmi, Gao Yuangui (öl. 756) mezarı, Tang Sülalesi (618-907), Çin.

Page 42: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

215

Fig. 20 Fenghuang başlıklı koruyucu ilah Virudhaka (Lokapala), sırlı terrakotta heykel detayı, Tang Sülalesi (618-907), Alberto Manuel Cheung Galerisi, Manhattan, ABD.

Fig. 21 Sol foto.: Kül Tegin’in mermerden baş heykelindeki koruyucu ve iyi şans veren göksel Fenghuang ‘Kırmızı Kuş’ figürlü tacı, Kül Tegin mezar kompleksi (732), Orhon, Moğol Tarihi Ulusal Müzesi. Sağ foto.: Fenghuang figürlü başlığı olan koruyucu ilah Vaisravana (Lokapala), ahşaptan heykel, 800 yılı öncesi, Tang Sülalesi (618-907), Toji Tapınağı, Kyoto, Japonya.

Page 43: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

216

Fig. 22 İyi şans veren ve koruyucu göksel Fenghuang ‘Kırmızı Kuş’ figürlü altından Bilge Kağan tacı, ağızdaki kırmızı yakut taşı, değerli sesiyle ahenkli şarkı söylediğini sembolize etmektedir, Bilge Kağan mezar kompleksi (735), Orhon, Moğol Tarihi Ulusal Müzesi.

Page 44: Uluslararası M. FUAD KÖPRÜLÜM. FUAD KÖPRÜLÜ TÜRKOLOJİ ve BEŞERİ BİLİMLER SEMPOZYUMU TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ Ölümünün 50. Yılında Uluslararası (21-22

217

Fig. 23 İyi şans veren ve koruyucu göksel Fenghuang figürlü bronzdan miğfer, imparator Wu Wang mezarı, M.Ö. 1020 civarı, Erken Çu Sülalesi (M.Ö. 1046-221), Laoyang, Çin.

Fig. 24 Şarkı söyleyen, iyi şans veren ve koruyucu Fenghuang ‘Kırmızı Kuş’ figürlü taç, ağızlardaki değerli taşlar, değerli sesleriyle ahenkli şarkı söylediklerini sembolize etmektedir, Tang Sülalesi (618-907), Henan, Çin.