ve Ýþbirlikçilerine karþý bir savaþ · zimdir, emekçi kadýnlarýndýr. 1 mayýs nasýl...

16
insanca bir yaþam yolunda BÜLTENÝ HALK Birleþen halk yenilmez! HALK MALTEPE HKM 2. KURULUÞ YILDÖNÜMÜNÜ KUTLADI Sf:9 Maltepe HKM ikinci kuruluþ yýldönümü etkinliði 25 Þubat 2007 Pazar gün yapýldý. 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü’nde Cinsel, Ulusal, Sýnýfsal Sömürüye Son Demek Ýçin Alanlardayýz Ýnsanýn Aþaðýlama Yöntemi Olarak FUHUÞ Ýnsan bedeni üzerinden para kazan- mak ve bunun yasalara baðlanmasý kadýna yönelik bir aþaðýlamadýr... 8 Mart dünya emekçi kadýnlar günü yüzyýlý aþkýn bir süredir bütün dünyada e- mekçi kadýnlarýn birlik ve mücadele günü o- larak kutlanýyor. Hak için, adalet için, eþitlik için, dünya- nýn dört bir köþesinden kadýnlarýn sesi yük- seliyor, bizim sesimiz yükseliyor. Kanla, emekle örülmüþ bir gündür 8 Mart. 8 Mart 1857 tarihinde Amerikalý emekçi kadýnlar, bize bugünü armaðan ettiler. Ha- yatlarýný ortaya koydular ve muhteþem bir mücadele gününü ortaya çýkardýlar. Þimdilerde, kadýnlarýn sesi biraz yükse- lince, bir defalýðýna onlarýn “gönlünü almak” isteyen düzen þaklabanlarý, gericiler, em- peryalizmin iþbirlikçileri, ellerinde çiçeklerle bin türlü hokkabazlýk yapsalar da 8 Mart bi- zimdir, emekçi kadýnlarýndýr. 1 Mayýs nasýl “Bahar Bayramý” saçmalýðýna sýðmýyorsa, 8 Mart da sýradan bir “kadýn günü” sah- tekârlýðýnýn çerçevesine sýðmýyor. 364 gün kadýnlarýn emeðini, iliðini sö- mürenler, onlarý ikinci sýnýf insan konu- munda göre- rek köleleþti- renler, 8 Sf:10 30 Mart 1972 Emperyalizme ve Ýþbirlikçilerine Karþý Bir Savaþ Manifestosudur sf: 4 NEWROZ PÝROZ BE YAÞASIN NEWROZ YAÞASIN HALKLARIN KARDEÞLÝÐÝ sf: 6 SÝSTEMÝN KARANLIK YÜZÜ KAÐITHANE HALK KÜLTÜR MERKEZÝ Tel: 0212 321 02 58 e-mail: [email protected] s a y ý 1 7 1

Upload: others

Post on 25-Dec-2019

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

insanca bir yaþam yolunda

BÜLTENÝHALKBirleþen halk yenilmez!HALK

MALTEPE HKM 2. KURULUÞYILDÖNÜMÜNÜKUTLADI

Sf:9

Maltepe HKM ikinci kuruluþyýldönümü etkinliði 25 Þubat 2007Pazar gün yapýldý.

8 Mart Dünya

Emekçi Kadýnlar Günü’nde

Cinsel, Ulusal, SýnýfsalSömürüye Son Demek Ýçin

Alanlardayýz

Ýnsanýn AþaðýlamaYöntemi Olarak FUHUÞ

Ýnsan bedeni üzerinden para kazan-mak ve bunun yasalara baðlanmasýkadýna yönelik bir aþaðýlamadýr...

8 Mart dünya emekçi kadýnlar günüyüzyýlý aþkýn bir süredir bütün dünyada e-mekçi kadýnlarýn birlik ve mücadele günü o-larak kutlanýyor.

Hak için, adalet için, eþitlik için, dünya-nýn dört bir köþesinden kadýnlarýn sesi yük-seliyor, bizim sesimiz yükseliyor.

Kanla, emekle örülmüþ bir gündür 8Mart.

8 Mart 1857 tarihinde Amerikalý emekçikadýnlar, bize bugünü armaðan ettiler. Ha-yatlarýný ortaya koydular ve muhteþem birmücadele gününü ortaya çýkardýlar.

Þimdilerde, kadýnlarýn sesi biraz yükse-lince, bir defalýðýna onlarýn “gönlünü almak”isteyen düzen þaklabanlarý, gericiler, em-peryalizmin iþbirlikçileri, ellerinde çiçeklerlebin türlü hokkabazlýk yapsalar da 8 Mart bi-zimdir, emekçi kadýnlarýndýr. 1 Mayýs nasýl“Bahar Bayramý” saçmalýðýna sýðmýyorsa,8 Mart da sýradan bir “kadýn günü” sah-tekârlýðýnýn çerçevesine sýðmýyor.

364 gün kadýnlarýn emeðini, iliðini sö-m ü r e n l e r , onlarý ikinci sýnýf

insan konu-munda göre-rek köleleþti-renler, 8

Sf:10

30 Mart 1972Emperyalizme

ve ÝþbirlikçilerineKarþý Bir SavaþManifestosudur

sf: 4

NEWROZPÝROZ BE

YAÞASINNEWROZ

YAÞASINHALKLARINKARDEÞLÝÐÝ

sf: 6

SÝSTEMÝN

KARANLIK

YÜZÜ

KAÐITHANE HALK KÜLTÜR MERKEZÝTel: 0212 321 02 58 e-mail: [email protected]

say ý 171

Mart günü geldiðinde bir yandan sýrýtarak “kadýnlarasaygý” belirtiyorlar, diðer yandan ise polis ordularýný ka-dýn mitinglerine yýðýyorlar, birkaç yýl önce Beyazýt’ta ol-duðu gibi onlarý yerlerde sürüklüyorlar.

8 Mart Bizim Günümüzdür8 Mart, bizim günümüzdür! Emekçi kadýnlarýn gü-

nüdür!8 Mart, atölyelerde, evlerde yok pahasýna çalýþtýrý-

lan, üç kuruþ için kanýný, iliðini ortaya koyarken hiçbirkaydý ve sosyal güvencesi olmayan, “iþçi”den bile sayýl-mayan emekçi kadýnlarýn günüdür.

8 Mart, tarlalarda, bahçelerde yük hayvaný gibi kul-lanýlan, hayata iliþkin hiçbir konuda en küçük bir sözhakký olmaksýzýn bir eþya gibi görülen kadýnlarýn günü-dür.

8 Mart, “eve gelen kadýn” adý altýnda hiçbir yasalgüvenceye, hiçbir sosyal hakka sahip olmaksýzýn onurkýrýcý koþullarda çalýþtýrýlan ev hizmetçilerinin günüdür.

8 Mart, aileleri tarafýndan bir mal gibi alýnýp satýlanve sonra sözde “namus” adýna kurþunlanan, intiharasürüklenen Güldünya’larýn günüdür.

8 Mart, hiç durmadan yoksulluðu artýran, toplumsalyapýyý yozlaþtýran düzen tarafýndan fuhuþa zorlanan,insan tüccarlarý tarafýndan bedeni alýnýp satýlan kadýn-larýn günüdür.

8 Mart, ticarethaneye döndürülmüþ okullarda güç-bela okumaya çalýþýrken bir de ýrkçý-faþist çe-telerin saldýrýsýna uðrayan öðrenci kadýnlarýngünüdür.

8 Mart, uyuþturucularla geleceðimizi ze-hirleyen, çocuklarýmýzý ve hayatýmýzý yozlaþ-týrýp çürüten bu çamur deryasýna karþý du-ran kadýnlarýn mücadele günüdür.

8 Mart, emperyalizme, Ortadoðu’dakiAmerikan iþgaline karþý yumruklarýmýzýhavaya kaldýrdýðýmýz, iþgalciler tarafýndankatledilen on binlerce kadýnýn acýsýný yü-reklerimizde duyduðumuz gündür.

8 Mart, Siyonist Ýsrail’in iþgali altýndayýllardýr zulme uðrayan, yerlerindenyurtlarýndan edilmiþ, bir yandan kamp-larda açlýk ve hastalýklarla boðuþurken,diðer yandan ülkelerini savunmak içincanlarýný ortaya koyan kahraman Fi-listin kadýnlarýyla dayanýþma günü-dür.

8 Mart, köyleri yakýlmýþ, kentlerinvaroþlarýna sürülmüþ, özgürce ken-di kaderini tayin etme hakký gasp e-dilmiþ ve buna raðmen direnmekteolan yiðit Kürt kadýnlarýnýn günü-dür.

8 Mart, en son marifetini HrantDink cinayetinde ortaya koyan ýrkçý-faþist çe-telere karþý halklarýn kardeþliði ve özgürlüðü-nü savunanlarýn günüdür.

Bizim Gücümüz Her Þeye YeterGüç bizdedir. Bizim emekçi ellerimizdedir. Yalanlara son!Mücadele etmeyen hiçbir þey kazanamaz!Bugünkü düzenin hiçbir temsilcisi, kadýnlara hiçbir

þey veremez. Ýslami hareketin kadýnlara sunduðu þey, kölelikten

baþka bir þey deðildir. Ýslami hareket ve bugün hükü-mette olan yanar-döner iþbirlikçi dinciler, bir gün olsunemekçi kadýnlarýn sorunlarýyla ilgilenmiþ deðillerdir. Ka-dýnlar, onlar için yoktur. Yalnýzca seçim zamanlarýndabu büyük oy deposuna yönelik yaðcýlýk yaparlar; onundýþýnda kadýnlara layýk gördükleri þey, Ortaçaðýn ka-ranlýðýdýr, ev köleliðidir, çifte sömürüdür.

Onlarla karþýt cephedeymiþ gibi görünen sözde “la-ik” ve “özgürlükçü” kesimler zaten emekçi kadýnlarýn bý-rakýn sorunlarýný, yaþadýðýný bile bilmezler. Ne atölye-ler, ne kölelik ücretleri onlarýn ilgisini çekmez. “Yasala-rýn kadýnlara tanýdýðý haklar”dan bol bol söz ederler a-ma milyonlarca güvencesiz kadýn iþçi onlarýn defterin-de yazýlý deðildir. Töre vahþeti üzerine acýklý manþetleratarlar, ama kapitalizmin iþsizliðe ve yoksulluða iten“töresi” üzerine tek bir sözcük bile söylemezler.

Irkçý-faþist çeteler ise her þeyden önce kadýnlarýnve bütün özgürlük mücadelelerinin düþmanýdýrlar. Ci-nayet ve katliamdan baþka bir iþleri yoktur, zaten em-peryalist efendilerinden aldýklarý görev de budur.

Nutuklara son!Fuhuþ konusunda söyledikleri yalandýr!

Serbest piyasa ekonomisi içersinde herþeyin alýnýp satýlabileceðini

borazanlarla ilan e-denlerin kadýn bede-ninin satýlmasý konu-sunda söyleyebilecek-leri tek bir söz bile yok-tur. Bugünün dünya dü-zeni, yalnýzca yetiþkinkadýnlarýn deðil, çocukbedenlerinin bile satýþaçýkarýldýðý bir düzendir.Bugün milyonlarca kýz veerkek çocuk bedeni yoksulülkelere özel turlar düzen-leyen patronlara satýlmak-tadýr ve bunlar BM raporla-rýnda bile açýk açýk yazýl-maktadýr.

Sokak çeteleri ve uyuþ-turucu konusunda söyle-dikleri yalandýr!

Bütün emekçi mahallelerinikumarla, uyuþturucularla zehir-leyenler, emekçi çocuklarýný so-

sosy

alis

t bar

ikat

2266 Halk Kültür Merkezleri, bildirilerle bütünemekçi kadýnmarý 8 Mart’a çaðýrdý

ESENLER HALK KÜLTÜR MERKEZÝTel: 0212 629 31 36

e-mail: [email protected]

say ý 172

kak çetelerinin aðýna itenler onlardýr. Ayaða kalkmasýndiye, isyan etmesin diye kadýnlarýmýzýn, çocuklarýmýzýnbeynini dumanla dolduranlar onlardýr. En küçük bir de-mokratik tepkiyi polis sürüleriyle boðmak için ellerindengelenleri yapanlarýn yozlaþma ve uyuþturucularý önle-mek için parmaklarýný bile oynatmadýðýný herkes bilir.

Kardeþlik ve özgürlük konusunda söyledikleriyalandýr!

Yýllardýr Kürt evlerini aðýtlarla dolduranlar, Ýncir-lik’ten ve bütün üslerden havalanan Amerikan uçakla-rýnýn Irak’lý kadýnlarý katletmesine suç ortaðý olanlar,çocuk katili Ýsrail’le anlaþma üzerine anlaþma yapanlaronlardýr. Faþist katilleri cinayetlerden sonra tebrik edipkollayanlar onlardýr.

Artýk Yalanlara Ýnanmýyoruz!Artýk sokaklara çýkmak ve kendi doðru bildiðimizi

haykýrmak istiyoruz!

Bizler emekçi kadýnlarýz; dünyayý yaratan bizim el-lerimizdir.

Kendi sözümüz var, onu söyleyeceðiz!8 Mart, kendi sözümüzün çýðlýklara dönüþtüðü gün-

dür!8 Mart’ta alanlardayýz; baskýya, þiddete, sömürüye,

yozlaþtýrma politikalarýna karþý kendi bayraðýmýzýn al-týndayýz!

Halk Kültür Merkezleri, bütün kadýnlarý alanlara ça-ðýrýyor.

Halk Kültür Merkezleri, emekçi kadýnlarýn kendi evi-dir; onlarýn mücadele ve örgütlenme aracýdýr.

Örgütsüz halk köle halktýr!

Örgütsüz kadýn köledir!

8 Mart’ta alanlara!

8 Mart’ta Halk Kültür

Merkezi saflarýna!

ÇUKUROVA HALK KÜLTÜR MERKEZÝTel: 0322 363 18 37 e-mail: [email protected] 3

say ý 17

sosy

alis

t bar

ikat

2277

sosy

alis

t bar

ikat

2288

30 MART KIZILDEREEmperyalizme Karþý

Bir Savaþ Manifestosu30 Mart 1972 yaþadýðýmýz topraklarda emperyalizme

ve iþbirlikçilerine karþý mücadelenin zirvelerinden biridir. 30 Mart 1972 günü, Kýzýldere'de katledilen Mahir

Çayan, Ahmet Atasoy, Nihat Yýlmaz, Saffet Alp,Sebahattin Kurt, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, ErtanSaruhan, Sinan Kazým Özüdoðru, Hüdai Arýkan, Türkiyedevriminin gerçek öncüleri ve yol açýcýlarýdýr.

Kýzýldere’ye Uzanan Yol35 yýl önce Kýzýldere'de ne oldu? Tokat'ýn Niksar

ilçesinin basit bir köyü olan Kýzýldere'yi bu kadar tarihselbir olayýn merkezine yerleþtiren neydi? Nasýl oldu da,bütün kadrolarý ve önderleri katledilmiþ olan bir parti son-radan kendi küllerinden milyonlarca insaný þöyle ya daböyle etkileyen bir siyasi akým yarattý? Nasýl oldu da bufiziksel yok oluþ, politik bir var oluþun temellerini oluþturduve Türkiye'nin yakýn tarihine damgasýný vurdu?

Bu sorularýn yanýtý aslýnda Türkiye devrimci hareke-tinin tarihinin özeti gibidir. Çünkü Kýzýldere'ye giden irade,bu topraklarýn tarihi içersinde filizlenip büyüyen birmücadelenin Mahir Çayan ve arkadaþlarýnýn þahsýndacisimleþmesidir. 1960'larýn ortalarýndan itibaren geliþmeyebaþlayan ve eski reformist kalýplarý parçalayan devrimcimücadele sürecin belli bir olgunluk noktasýnda partiyedönüþmüþ, Türkiye Halk Kurtuluþ Partisi-Cephesi halklarýnöncüsü olarak doðmuþtur.

Bu, boþ laflarla, yalnýzca yazýp çizerek kazanýlmýþ biröncülük deðildir. Ýþin baþýndan itibaren hayatlarýný buuðurda ortaya koyan Mahir Çayan ve arkadaþlarý birdüzen örgütü deðil bir savaþ örgütü yaratmýþ ve bunauygun davranmýþlardýr. Amerikan emperyalizmi ve iþbir-likçi oligarþiye karþý baþlattýklarý savaþ, kenardan köþe-den, çizmeyi aþmamak için gayret eden bir düþük yoðun-luklu mücadele deðildir. Onlarýn yaptýðý þey, tamcepheden ve merkezi olarak savaþ açmak ve kararlýlýklasürdürmektir.

Þimdilerde "ulusalcýlýk" adý altýnda en kötüsünden veen ucuzundan faþist milliyetçilik örgütlenirken, dönüpTHKP-C'nin mücadelesine baktýðýmýzda gerçek bir anti-emperyalizmin ne olduðunu da görürüz. Mahir Çayan veyoldaþlarýnýn hedefi, daha ilk baþtaki parti bildirisinde deifade ettikleri gibi Amerikan emperyalizmi ve iþbirlikçi-leridir. Amerikan botlarýna ve TUSLOG gibi, AmerikanHaberler Merkezi gibi ajanlýk kurumlarýna eylemlerlebaþlayan çizgi, nihayet Siyonist Ýsrail'in Türkiye'deki ajan-larýndan Baþkonsolos Efraim Elrom'a kadar uzanmýþ venihayet Kýzýldere öncesinde de Ünye Radar Üssündedinleme ve casusluk faaliyeti yapan Ýngiliz ordusu-nun görevlilerine dek varmýþtýr.

Bütün bu eylemler, bugün milliyetçilik edebiyatý

yapan Amerikan iþbirlikçisi faþistlerin aklýnýn hayalininyetiþmeyeceði eylemlerdir. Ve Mahir Çayan'la yoldaþlarýbütün bunlarý yaparken onlar üniversitelerde anti-emperyalist öðrencileri öldürmekle, 6. Filo'yu Protesto mit-inglerine saldýrýp katliamlar düzenlemekle meþguldürler!

Son Deðil, Baþlangýç...Kýzýldere'yi bir son deðil baþlangýç yapan iþte bu karar-

lý ve tutarlý mücadele çizgisidir. Bol keseden atýp tutandeðil, bizzat kendi yaþamýný ortaya koyarak yürütülen bumücadele çizgisi, Türkiye devrimci hareketinin tarihindetam anlamýyla bir çýðýr açmýþ ve daha sonradan gelen bin-lerce devrimcinin yolunu aydýnlatmýþtýr. Denilebilir ki MahirÇayan, kendisiyle ayný yýllarda dünyanýn dört birköþesinde emperyalizme karþý elde silah savaþan diðerdevrimci önderlerle ayný kumaþtan, ayný hamurdandýr.Bolivya'da Che Guevara, Nikaragua'da Carlos Fonseca,Ýran'da Bijan Cezani ve diðerleri… Bu, haklý olarakedinilmiþ bir halk kahramanlýðý sýfatýdýr.

Bugün, aradan 35 yýl geçtikten sonra günümüze bak-týðýmýzda, 1972 Mart'ýnda olup bitenlerin önemini kavra-mak daha kolaydýr. Aradan geçen zaman içersindeemperyalizme baðýmlýlýk ve iþbirlikçilik öyle bir noktayagelmiþtir ki, emperyalizm artýk tam da Mahir Çayan'ýn ozamanlar dediði gibi "içimizdeki bir þey" olmuþtur. Üstelikartýk iþbirlikçilik, yüzsüzlük ve piþkinlik gibi özellikler dekazanmýþ ve ülkeyi yönetenler uþaklýk iliþkilerini gizlem-eye bile gerek duymaz olmuþlardýr. 12 Eylül cuntasýnýnyapýldýðý gece "bizim çocuklar iþi becerdi" diyenler bizzatCIA yetkilileridir. Her seçimden önce ABD'ye gidip akýllarfikirler almak, Türkiye'de artýk bir siyaset geleneðidir veüstelik yalnýzca politikacýlar deðil Genelkurmay Baþkanlarýbile ayný yoldan geçmektedir. Türkiye'nin son 50 yýlýndaABD üniversitelerinde ABD bursuyla okumamýþ birbaþbakan yoktur; bu furyaya yetiþemeyenler de çocuk-larýný okutuyorlar! NATO eðitimi almamýþ bir generalin debu ülkede Genelkurmay baþkaný olma ihtimali yoktur.

Dahasý, artýk bu ülkede "ben ülkemi pazarlamaklamükellefim" demek ve "gelin garantiniz benim" diyerekuluslar arasý þirketlerin iþ takipçiliðini bizzat yapmakbaþbakanlarýn en temel niteliklerinden olmuþtur. Fýndýk fiy-atlarýnda ortaðý olduðu Amerikan þirketini kollamak,Dünya Bankasý'nýn emirleriyle bazý tarým ürünlerinin ekimi-ni yasaklamak, tarýma verilen desteði kesip üretici

köylünün gýrtlaðýný kesmek, gizlenen iþler dedeðildir. Siyonist Ýsrail kasaplarýyla anlaþma

HALK KÜLTÜR MERKEZÝ DERNEÐÝTel: 0212 244 01 91

e-mail: [email protected]

say ý 174

sosy

alis

t bar

ikat

2299

üstüne anlaþma yapmak, Amerikan emperyalizminin iþgal operasyonlarýna katýlmak için yanýp tutuþmak, bu olmadýðýnda dabütün havaalanlarýný savaþ uçaklarýna açmak yine hükümetlerin ve ordunun baþta gelen görevleridir.

Bugün Kýzýldere’nin AnlamýÝþte bugünün Türkiye'si böyle bir Türkiye'dir. Ve iþte böyle bir Türkiye'de Kýzýldere'yi anýyoruz. Onlarýn kahramanlýklarý böyle bir Türkiye manzarasý içinde bir kez daha anlam kazanýyor. Kýzýldere'de kerpiç bir evin

damýndan emperyalizme ve iþbirlikçilerine meydan okuyan irade, bugün yeniden düþünüldüðünde muazzam bir önem arzediyor. Kendileri için, kendi çýkarlarý için hiçbir þey istemeyen, yaþamlarýný ortaya koyarak halklarýn davasýný savunan buinsanlar, bugün emperyalizme tepki duyan, ona karþý savaþmak isteyen herkes için güçlü bir örnek oluþturuyorlar.

Kýzýldere iþte bu yüzden bir son deðil, baþlangýçtýr.Kýzýldere iþte bu yüzden emperyalizme ve iþbirlikçilerine karþý bir savaþ manifestosudur. Türkiye'de emperyalizme karþý savaþmak isteyen herkes bu milat noktasýný ilk kilometre taþý olarak seçmek zorundadýr. Devrimci sosyalist hareket, bu manifestonun ve baþlangýcýn mirasçýsý ve takipçisidir. Devrimci sosyalist hareket, onlarýn açtýðý ýþýklý yoldan yürümekte kararlýdýr. Kýzýldere'yi unutmak bu topraklarýn havasýna suyuna ihanet etmekle eþdeðerdir.

Yolumuz Kýzýldere'de Düþenlerin YoludurYa Özgür Vatan Ya ÖlümKurtuluþa Kadar Savaþ

Ulaþ'tan, Bedrettin'e veSerpil'e....

Devrimci KurtuluþMücadelemiz Sürüyor...KAÐITHANEÞubat ayýnda þehit düþen Ulaþ Bardakçý, BedrettinÞýnnak ve Serpil Polat Yoldaþlar; Kaðýthane HalkKültür Merkezi emekçilerinin 18 Þubat 2007 Pazargünü saat 16:00'da KHKM'de düzenlenledikleri etkin-likle anýldý. Etkinlik, farklý günlerde ve yýllarda, ama ayný ayýniçinde ve ayný partinin mücadelesinde þehit düþenyoldaþlarýmýz için yapýlan bir dakikalýk saygýduruþuyla baþladý. Ulaþ Bardakçý, Bedrettin Þýnnakve Serpil Polat yoldaþlar hakkýnda yapýlan konuþ-malardan sonra türküler söylendi ve Cephe Marþý’nýnhep bir aðýzdan okunmasýyla anmaya son verildi.

MALTEPEMaltepe Halk Kültür Merkezi emekçileri, 19 Þubat2007 Pazartesi günü saat 19:30'da Þubat ayýnda

aramýzdan ayrýlan Ulaþ Bardakçý, Bedrettin Þýnnakve Serpil Polat Yoldaþlarýn anmasýný gerçekleþtirdi.Anmaya HKM bünyesinde çalýþmalarýný sürdürenGrup Diyar da katýlarak, ezgilerini Ulaþ Bardakçý,Bedrettin Þýnnak ve Serpil Polat için seslendirdi.MHKM emekçilerinin hazýrladýðý þiir dinletisinin deyapýldýðý etkinlikte, þehit düþen yoldaþlarýmýzýn bizimiçin örnek alýnacak hayatlarý anlatýldý. Anma CepheMarþýnýn okunmasýyla son buldu.

AVCILARAvcýlar HKM'de 24 Þubat 2007 cumartesi günü saat17.00’da baþlayan etkinlikte öncelikle Serpil, Ulaþ veBedrettin yoldaþlar þahsýnda bir dakikalýk saygýduruþu yapýldý. Daha sonra söz alan bir HKMemekçisi 3 yoldaþ hakkýnda bir konuþma yaptý. 'BenÝhtilal' þiirinin ardýndan Ulaþ'a Aðit türküsü söylendi.Daha sonra Avcýlar HKM emekçisi bir arkadaþ Ulaþ,Serpil ve Bedrettin yoldaþlar ve Devrimci Sosyalisthareketimizin tarihi ile ilgili bir sunum yaptý. Ayrýcaetkinliðe katýlanlardan bir kiþi de söz alarak, devrimcisosyalist hareketimiz ve þehit yoldaþlarýmýz hakkýndakýsa bir konuþma yaptý. Yapýlan sunumun ardýndanetkinlik sona erdi.

DERSÝM18 Þubat 2007 günü yapýlan anma saygý duruþu ilebaþladý ve konuþmalar yapýldý. Ulaþ, Bedrettin veSerpil yoldaþlarýn kiþiliklerinin ve davaya sarýl-malarýnýn örnek alýnmasý gereken özellikler olduðuvurgulandý. Önder ve kurucu yoldaþlarýn yaþamlarý

anlatýlarak anma sonlandýrýldý.

MALTEPE HALK KÜLTÜR MERKEZÝTel: 0216 441 75 44 e-mail: [email protected]

say ý 175

Newroz Piroz BeNewroz Piroz Be

Newroz Kutlu OlsunNewroz Kutlu OlsunNewroz Kutlu Olsun

Newroz Piroz Be

Yine Newroz geliyor, ateþlerle, halaylarla… YineNewroz geliyor ve inkârcýlar, imhacýlar daha þimdidenfelaket tablolarý çizmeye baþladýlar bile. 21 Mart, aynýzamanda Dünya Irkçýlýkla Mücadele Günü olduðundanolsa gerek, bütün ýrkçýlar Newroz'dan pek gocunuyor-lar.

Ama Newroz'a söz geçmiyor yine de; her yýl baharbaþlangýcýnda çýkýp geliyor ve isyan ateþlerini körüklüy-or.

Newroz, Kürt halký baþta olmak üzere Ortadoðuhalklarýnýn bayramýdýr.

Newroz, aydýnlýk bir gelecek umudunun yüzyýl-lardýr sönmeyen ýþýðýdýr.

***Yine Newroz geliyor ve ýrkçýlar arasý komiklik yarýþ-

malarý baþlýyor. Artýk yumurta tokuþturanlar mýararsýnýz, kýmýz içenler mi, örs üzerinde zor bela demirdövmeye çalýþarak gülünç duruma düþen bakanlar, mil-letvekilleri mi… Ne ararsanýz var!

Newroz'un bir Türk bayramý olduðunu yüzyýllarsonra birdenbire keþfettiler! Daha düne kadar Türk tar-ihinde "yok" sayýlan bir bayram Kürtlerin demokratikhareketi yükselince birdenbire hatýrlanýverdi.

Üstelik iþin daha da komik yaný, bu bayramýn"keþfedilmesi" de gerekmiyordu. Yüzlerce yýldýr, bütünOrtadoðu'da (ve muhtemelen Orta Asya dahil baþkayerlerde de) baharýn geliþi þöyle ya da böyle bir bayra-mdýr ve halklar bu bayramý kutlarlarken kimsenin fikrinisormaya da gerek duymamýþlardýr.

Ama Newroz, Kürtler için özel bir anlam taþýr vezaten oligarþinin temsilcileri asýl rahatsýz eden de zateno özel anlamdýr.

Newroz, Demirci Kawa'nýn ezilenlerin temsilcisiolarak ortaya çýkýp Zalim Dehak'ýn sarayýný baþýna yýk-týðý gündür. Kürt halkýný zulüm altýnda inletenDehak'ýn saltanatý, böylece Kawa'nýn öfkeliçekiciyle daðýlýp gitmiþ ve daðlarda özgürlükateþleri yanmaya baþlamýþtýr.

Bu yüzdendir ki Kürt halký, yüzlerce yýldýr

her 21 Mart'ta daðlarda, ovalarda ve her yerde ateþleryakarak Kawa'nýn zaferini kutluyor.

***Bu yýlýn Newrozu bütün Ortadoðu halklarý ve özellik-

le Kürtler için son derece kritik koþullarda geliyor.Bugün bütün Ortadoðu kan ve ateþle yoðrulmakta, tar-ihin en aðýr koþullarý altýnda yaþamaktadýr. Amerikanemperyalizminin iþgali altýndaki Afganistan ve Irak'ýnyanýnda, Siyonist Ýsrail tarafýndan kana boyanan Filistintopraklarý, hem derin acýlar çekiyor, hem de direniþdestanlarý yazýyor.

Öte yandan Kürt halký için ise durum daha da kritik-tir. Bir yanda Güney'de 2003'ten bu yana Amerikanemperyalizminin iþgalinin yarattýðý durum vardýr. Ýþgalgüçleriyle iþbirliðinden medet uman Güneyli Kürt lider-ler bu karmaþýk tablo içersinde bir fiili durum yarat-mýþlardýr. Bu, bir yandan emperyalistlerden özgürlükdilemek gibi onursuz ve onursuz olduðu kadar dasonuçsuz bir durumu ortaya çýkarýrken, diðer yandanise Kürt halkýnýn yüzlerce yýllýk haklý umutlarýný da can-landýrmaktadýr. Kuþkusuz Kürt ulusunun hiç yokolmayan umudu baðýmsýzlýk ve özgürlüktür ve bu umuther þeye raðmen ayaktadýr.

Bu arada kendi Kürtlerine zulmetmekle yetinmeyenTürkiye oligarþisi Güney Kürdistan'a da tehditleryaðdýrmakta, ABD ile anlaþarak bölgedeki Kürt ulusaldireniþini bitirmeyi amaçlamaktadýr. Bütün iliþkilerbugün son derece hassas dengeler arasýna sýkýþmýþdurumdadýr.

Kuzey'de ise, Kürt ulusal hareketinin düzen içindeçözüm arayýþlarýna karþý Türkiye oligarþisinin yanýtýdaha çok baský ve daha çok operasyon olmaktadýr.Geleneksel inkâr ve imha anlayýþý bir milimetre biledeðiþmemiþtir. Daha geçen yýl Diyarbakýr sokaklarýný

kana bulayan sömürgeci oligarþi, en küçük bir

sosy

alis

t bar

ikat

3300

AVCILAR HALK KÜLTÜR MERKEZÝ e-mail: [email protected]

say ý 176

kýpýrdanýþý ayný biçimde boðmakta tereddüt etmemektedir. Ýstedikleri,tam ve kesin bir teslimiyet, onursuz bir razý oluþtur. Egemenlerin arasýn-da çeþitli çeliþkiler olsa da en iyi anlaþtýklarý nokta budur: Kürt halkýnýnmücadelesini kolunu kanadýný kýrmak ve mücadele azmini bitirmek…Bu konuda duvarlara Kürtlere hakaret yazýlarý yazan kontra çeteleriyleen yumuþak görünen liberaller tamamen hemfikirdir.

Ancak buna karþýn, Kürt halkýnýn ve özellikle de metropollere savrul-muþ olan yoksul Kürtlerin mücadele azmi, özgürlük isteði kýrýlamamýþtýr.Derin bir öfke gitgide birikmekte ve deðiþik yerlerde sýk sýk patlak ver-mektedir. Halkýn kendi kaderini tayin etme, kendi istediði biçimde yaþa-ma isteði bütün engelleri aþýyor, bütün barikatlarý zorluyor.

Kürt halký iþte bu koþullar altýnda yeni bir özgürlük bayramýna,Newroz'a hazýrlanýyor. Yeniden alanlara çýkmak, yeniden ateþler yakýpözgürlük ve baðýmsýzlýk isteðini dile getirmek Kürt halkýnýn en doðalisteðidir. Yumurta tokuþturucusu komik adamlar ne yaparlarsa yapsýn-lar, Newroz bu amacýndan sapmamýþtýr, sapmayacaktýr.

***Bugün gelinen nokta kritiktir ve halklarýn kaderlerini derin baðlarla

birbirine baðlamaktadýr. Bütün Ortadoðu ateþler içinde yanarken, kims-enin içine kapanarak bencillikle hareket etmesi mümkün deðildir.

Bugün Demirci Kawa'nýn çekici bütün Ortadoðu emekçilerine gerek-lidir. Bölgenin tamamýnda büyük bir ateþ akmak, bütün emperyalist soy-guncularý ve sömürgeci iþbirlikçilerini, zalimleri defetmek ve özgür,kardeþçe iliþkileri yeniden kurmak bütün Ortadoðu halklarýnýn ortakgörevi haline gelmektedir. Kendi yollarýndan kendi siyasal örgütleniþ-leriyle yürüseler de bütün emekçi halklar yollarýný kesiþtirmek, zumlakarþý devrimci bir dayanýþma yaratmak zorundadýrlar.

Öte yandan, Türkiye cephesinde oligarþi tarafýndan beslenipbüyütülen þovenizm, halklarýn mücadelesiyle püskürtülmelidir. HrantDink cinayeti düzen cephesindeki iç hesaplaþmalarla da ilgilidir belkiama asýl iþlevlerinden biri bütün emekçilere, ezilenlere gözdaðý vermek,sindirmektir. Bu koþullarda halklarýn kardeþliðini ve devrimci dayanýþ-masýný öne çýkarmak, þovenizme karþý tereddütsüz bir mücadele yürüt-mek ve Newroz günü Kürdüyle, Türküyle, Ermenisiyle, Lazýyla, faþizminkarþýsýna dikilmek hayati bir sorun haline gelmiþtir.

Kawa'nýn çekicini bütün katillerin tepesine indirmek, Dehaklarýnkarþýsýna tek bir yürek gibi çýkmak hepimizin görevidir.

21 Mart günü alanlardayýz. 21 Mart günü, faþizme ve sömürgeciliðe karþý halklarýn

kardeþliði için Newroz ateþlerinin baþýndayýz. 21 Mart günü, özgürlük isteðini bir kez daha haykýrmak, halk-

larýn gücünü ortaya koymak için alanlardayýz.Halk Kültür Merkezleri, emperyalizme, sömürgeciliðe ve faþizme

karþý tereddütsüz, net bir tutumla yürüyor. Halk Kültür Merkezleri, uluslarýn kendi kaderlerini tayin etme

hakkýnýn kararlý bir savunucusudur ve bundan hiçbir biçimde taviz ver-memektedir.

Halk Kültür Merkezleri, bütün uluslardan ve inanýþlardan bütünemekçileri Newroz alanlarýna çaðýrýyor.

Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði

KALAN HALK KÜLTÜR MERKEZÝTEL: 0428 212 26 85e-mail: [email protected]

say ý 177 so

syal

ist b

arik

at3311

Halepçe... 16 Mart 1988...Umudun ve Özgürlüðün Bayramý Newroz’danbirkaç gün önce... Saddam þöyle emir veriyordu yardýmcýsýna: “Geriye dönüþsüz olsun;ki oradan çýkýp gitsinler...” “Geriye dönüþsüz” oldu gerçekten de, çoðuçocuk ve kadýn beþ binden fazla Kürt, birdaha hiç geri dönemediler! Sokaklar cesetdoluydu Halepçe’de, çocuklarýný korumakisteyen anneler-babalar, kamyonet kasalarýn-da öylece katýlýp kalmýþ çocuklar...BM Güvenlik Konseyi'ne sunulan raporda,Irak'ýn silahlandýrýlmasýnda 1991 yýlýna deðinen çok ABD ve Alman þirketlerinin adýgeçmekteydi. 80'den fazla Alman ve 75Amerikan þirketi Irak'a çeþitli silahlarý sat-mýþtý. Irak, biyolojik silah programý için antraksmaddesini bir Amerikan laboratuarýndansaðlamýþtý. Nükleer silah programýnýn önemliparçalarýný Amerikan enerji Bakanlýðýna baðlýLos Alamos ve Lawrence Livermore nükleersilah üretim atölyelerinden almýþtý. Bu tesli-matlar, "Pentagon ya da Amerikan Ticaret,Enerji ve Tarým Bakanlýklarýnýn resmi izniyleyapýlýyordu." (Dw-World'de, Andreas Zumach,10.1.2003).Kullanýlan silahlar ve kimyasal malzemelerABD malýydý, hani þu Saddam’ýn boynunadolanan ip gibi... Kürt halký unutmayacak...Ortadoðu unutmayacak...Demirci Kawa’nýn çekici bütün zalimlerintepesine inene dek...

HALEPÇE...SÖZÜN TÜKENDÝÐÝ YER...

BÝJÝ BRATÝYA GELANYAÞASIN HALKLARIN KARDEÞLÝÐÝ

say ý 178so

syal

ist b

arik

at3322

sosy

alis

t bar

ikat

3333

AHKM'den Birinci Yýl Yemeði...Avcýlar Halk Kültür Merkezi; kuruluþunun birinci

yýlýnda tüm dostlarýyla düzenlediði yemekte buluþtu. 17 Þubat 2007 Cumartesi günü, Avcýlar Sahilde

bulunan Beygen Restoran’da düzenlenen yemek,saat 19:00 sularýnda baþladý. Avcýlar Halk KültürMerkezi adýna tüm katýlýmcýlara yapýlan konuþmadaAHKM'nin bundan bir yýl önce, emekçi halký örgütle-mek, varoþlarda ki iþçi ve emekçilerle buluþmakiçin yola çýktýðýna deðinildi.

Halk KültürMerkezleribünyesinde çalýþ-malarýný yürütenGrup Diyar'ýn dasahne aldýðýgece, sýcak soh-betler, türküler,halaylar

vekafkas

oyun-larýyla saat 23:00 sularýnda son buldu.

"Emperyalizme, Uyuþturucu, Çeteleþme ve Yozlaþmaya KarþýÖzgür Ülke Ýnsanca Bir Yaþam Ýçin Halk Kültür Merkezleri'ndeBirleþiyoruz" þiarýyla çalýþmalarý yürütülen Maltepe HKM ikincikuruluþ yýldönümü etkinliði 25 Þubat 2007 Pazar günü, ÝstanbulMaltepe'de yapýldý.

Atalar Serenad düðün salonunda saat 13:00'de selamlamakonuþmasýyla etkinlik baþladý. Þubat ayýnda þehit düþen UlaþBardakçý, Serpil Polat ve Bedrettin Þýnnak Yoldaþlarýn þahsýndatüm devrim ve sosyalizm þehitleri için yapýlan bir dakikalýk saygýduruþunun ardýndan Halk Kültür Merkezleri Dönüm Sözcüsü AlevÇevik bir konuþma yaptý. Çevik, konuþmasýnda; emperyalizmindünya halklarýna yöneliksaldýrýsýna, iktidarlarýniþbirlikçi tutumuna, halk-lara yozlaþtýrmak için

yapýlan uyuþturucu, çeteleþme, fuhuþ vb. saldýrýlara yer verdi. Çevik;bütün emekçileri HKM saflarýnda mücadeleye çaðýrdý.

Sonrasýnda, Maltepe Halk Kültür Merkezi Halk Oyunlarý Ekibi sahnealdý. Antep yöresinin oyunlarýný sergileyen halk oyunlarý ekibi, zýlgýtlarlave alkýþlarla oyunlarýný bitirdi. Daha sonra, HKM Sinema Kolektifi'ninBetül Altýndal için hazýrladýðý film sunuldu ve Grup Diyar sahne aldý.Arapça ve Türkçe halk türkülerini seslendiren Grup Diyar, söylediðimarþlarla geceyi renklendirdi. Bu arada Grup Diyar'ýn tutuklu solistiKahraman Ay ve Ýsrail karþýtý eylemde tutuklanan Sevda Göktaþmesajlarýyla etkinliði selamladýlar.

Maltepe Halk Kültür Merkezi Kadýn Komisyonu üyesi yoldaþýn yaptýðýkonuþmada, bütün emekçi kadýnlar, sýnýfsal, ulusal, cinsel sömürüye karþý, 4 Mart'ta Ýstanbul Kadýköy'de yapýlacakolan, 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü kutlamasýna çaðrýldý. Bir kadýn emekçi Nazým Hikmet'in "Kadýnlarýmýz"

adlý þiirini okudu. Ardýndan sahne alan MHKM Halk Korosu da halktürküleri seslendirdi. MHKM Tiyatro Topluluðu’nun oyunununkonusu ise oligarþinin gecekondu mahallelerinde yaptýðý yýkýmlardý.

En son olarak sahneye Hilmi Yarayýcý çýktý. Bütün kadýnlarýn 8Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Gününü Kutlayan ve bu etkinliðidüzenleyen Halk Kültür Merkezi emekçilerine çalýþmalarýndabaþarýlan dileyen Hilmi Yarayýcý, türkü ve marþlarý seslendirdi.Yarayýcý'nýn dinletisinin sonlanmasýnýn ardýndan kapanýþ konuþ-masýyla etkinlik sonlandýrýldý.Konuþmada; bütün emekçilerHalk Kültür Merkezi saflarýn-da mücadele etmeyeçaðýrýldý.

Maltepe Halk Kültür Merkezi: Yýlda Ýnanç ve Kararlýlýkla…2.

ÖZGÜR ÜLKE, ÝNSANCA YAÞAM ÝÇÝNHALK KÜLTÜR MERKEZLERÝNDEBÝRLEÞÝYORUZ

say ý 179

sosy

alis

t bar

ikat

3344

sisteminkaranlýk

yüzü

ÝNS

AN

LIK

ON

UR

UN

UA

ÞA

ÐIL

AM

AN

INE

NK

ÝRL

ÝY

OL

LA

RIN

DA

NB

ÝRÝ:

FUHUÞBu sayýmýzdaki Sistemin Karanlýk Yüzü adlý köþemizi Dünya Emekçi Kadýnlar Günü dolayýsýyla ka-

dýn bedeninin en iðrenç aþaðýlanmasý olan “fuhuþ”a ayýrdýk. Bu köþemizi yayýnlamaya baþladýðýmýz-dan bu yana kapitalizmin insanlarýn yaþamýna soktuðu çirkeflikleri inceledik. Bundan sonra da bunlarýyazmaya devam edeceðiz. Ama bu sayýda özel olarak insanlýk için kara leke olarak varlýðýný sürdürenfuhuþu inceleyeceðiz. Özellikle, son yýllarda, fuhuþun yaygýnlaþmasý ve kapitalizmin fuhuþtan elde et-tiði kâr, yazýmýzý daha önemli kýlýyor.

Fuhuþ ve GerçeklikFuhuþun tarihi sýnýflý toplumlar tarihi kadar eskidir. Fakat insan bedeni üzerinden kâr edip para ka-

zanmak ve bunun yasalara baðlanmasý tam anlamýyla ve tüm kurumlarýyla kapitalizm döneminde ger-çekleþmiþtir. Bu konuyu açmadan fuhuþun sözlük anlamýna bakarsak, meslek ya da alýþkanlýk olarakpara ya da baþka deðerler karþýlýðýnda genellikle eþ ya da arkadaþ dýþýndaki kiþilerle ve hemen hiç ay-rým gözetmeksizin cinsel iliþkide bulunmadýr. Ancak bu taným olayýn gerçek anlamýný vermemekte, hat-ta fuhuþu sýradan bir olgu haline sokmaktadýr. Oysa fuhuþ, tamamen bilinçli bir þekilde yapýlan sömü-rünün ta kendisidir. Hayatýn her alanýnda kendine kâr alanlarý açan kapitalizm, kadýnlarý reklam ve ti-cari kar amaçlý cinsel bir obje görmesiyle fahiþeliði de sömürü alaný haline getirmiþtir.

Bugün dünyada milyonlarca kadýn kapitalizmin bu sömürü çarký arasýnda ezilmektedir. BM raporla-rýna göre dünyada satýlan kadýn ve çocuk sayýsý 1.7 milyondur. Ülkemizde ise genelevlerde kayýtlý ola-rak üç bin`den fazla kadýn fuhuþ yapmaktadýr. Yüz bin`den fazla kadýn ise kayýt dýþý fuhuþ yapmakta-dýr. Fuhuþun kayýtlý yapýlmasý ve “sektör” olarak görülmesi; devlet ve mafya zincirinin bu organizasyon-lar içindeki ortaklýðýný, pastadan aldýðý payýn büyüklüðünü göstermektedir.

Fuhuþun SebepleriBilindiði gibi, kapitalizm eþitsizlikler düzenidir. Azýnlýðýn daha rahat bir yaþam sürmesi çoðunluðu

sömürmesine baðlýdýr. Geçimini saðlayacak kadar ücret bile alamayan çoðunluða yaþatýlan hayat, ya-þamýn içinde farklý anlamlarda karþýlýðýný bulur. Bu ekonomik durum insan kiþiliðinden tutalým da, en u-fak insan iliþkisine bile nüfuz eder. Toplumu oluþturan bireyler birbirine benzemeye baþlar. Hayatta kal-ma mücadelesi artýk bir yarýþ kulvarýdýr. Herkes birbirinin sýrtýna basarak, birbirini ezerek bunu gerçek-leþtirir.

Kadýn ve erkeðe yüklenen misyonlar, kapitalizmin eþitsizlikler dünyasýný yansýtýr. Kadýný cinsel birobje, çocuk yetiþtirme aracý ve ev iþlerini yapan, erkeðe hizmet eden bir meta olarak görmeye baþla-mýþtýr. Bu da aile içi gizli köleliðin ortaya çýkýþý ve ilk özel mülkiyet olarak kadýnýn görülmesini ifade et-mektedir. Ve böylece kadýnýn cehennemi baþlamýþ olur. Kadýn “özgürleþirken” erkek egemen sömürü-nün en köklü malzemesi haline gelir. Fabrikada, büroda, tarlada, aile içi yaþamda vb. yaþamýn sürdü-ðü her alanda kadýn artýk metadýr. Erkek egemen anlayýþ tarafýndan alýnýr, satýlýr. Fuhuþ da bunun en“meþrulaþtýrýlmýþ” halidir. Burada fuhu- þun sebeplerini madde madde sýralarsak;

- Yoksulluk; yoksulluðun zorlasokaða ittiði insanlar bir süre son-ra zorla ve tehditle fuhuþun bir

KADININ KURTULUÞU DEVRÝMDE,SOSYALÝZMDE

say ý 1710

parçasý haline geliyor. - Emperyalist iliþkiler ve militarizm; kadýnlar öteki ganimetler gibi el konulabi-

lir olarak görüldüðünden, iþgal altýndaki ülkelerde tecavüz ve zorla fuhuþ çokyaygýndýr.

- Aile içi fiziksel þiddet (vurma, dövme, yaralama, öldürme vb.)- Ekonomik istismar (kadýnýn çalýþmasýna, maaþýna, gelirine, mal varlýðýna el

koymak vb)- Psikolojik istismar (baðýrmak, aþaðýlamak, hakimiyet kurmak, iþe yaramaz-

mýþ gibi davranmak vb.) - Namus cinayetleri adý altýnda gerçekleþtirilen kadýnýn yaþam hakkýna yöne-

lik ihlaller. - Yaþamýn her alanýnda ( iþ yerinde, okulda vs.) tecavüz, cinsel taciz, sarkýn-

týlýk, fuhuþa zorlama gibi fiziksel ve psikolojik þiddet.

Rakamlarla FuhuþBundan 3 yýl önce yapýlan bir araþtýrmaya göre, fuhuþ yaptýrýlan kadýnlarýn

sayýsý 100 bini buluyor. Günümüzde ise bu rakamýn ikiye katlandýðýný söyleyebi-liriz. Yine bu araþtýrmaya göre ülkemizde 56 genelevde 3 bin kadýn fuhuþ yap-maktadýr. Bugün fuhuþ yapma yaþý 7-8’lere kadar düþmüþtür. Ülkemize fuhuþmafyasýnýn eline geçen para ilk belirlemelere göre 3-4 milyar dolarý bulmaktadýr.

Kapitalizmin insan bedeni üzerinde saðladýðý kârýn sýnýrý yoktur. Dünyada bu-gün 1,7 milyon kadýn ve çocuk, fuhuþ yapmaya maruz býraktýrýlýrken, dünyanýnçeþitli merkezleri tarafýndan Asya’ya düzenlenen turlarda kadýn ve çocuk bedeni1 dolara satýlýyor. Her yýl 50 bine yakýn kadýn ve çocuk hizmetçilik, fuhuþ vb. iþ-lerde çalýþtýrýlmak için ABD’ye getiriliyor.

Örneðin 1996 yýlýnda, ABD baþta olmak üzere, dünyanýn çeþitli yerlerindenTayland’ý fuhuþ için ziyaret eden 5 milyon kiþidir ve böylece fuhuþ turizminden el-de edilen para da 26.2 milyar dolardýr.

Bir baþka araþtýrmaya göre, fuhuþ, Endonezya, Malezya, Tayland ve Filipin-ler’de gayrisafi milli hasýlanýn yüzde 2 ila 14’ünü oluþturuyor. ILO’ya göre, bu ül-kelerde fuhuþ, artýk “ekonomik, sosyal ve siyasi yaþama entegre” olmuþtur.

Japonya’da fuhuþ mafyasýnýn yýllýk kârý 83 milyar dolardýr. Hollanda’da ise ay-ný gelirin 1 milyar dolar olduðu söyleniyor.

Almanya’da 400 bin kiþinin bedeni üzerinden para kazanýlýyor; her gün 1.2milyon erkek fuhuþ alanýnda müþteri olarak yer alýyor ve bu kirli alanýn yýllýk ciro-su 18 milyar dolardýr. Bu arada hayatýmýzýn bir parçasý olan Ýnternet üzerindende fuhuþta çok büyük paralar dönmektedir. Ýnternet’in yüzde 70’ine yakýn bir kýs-mýnýn seks içerikli olduðu sanýlýyor. Buradaki pazarýn yürütülüþ tarzý da kredi kar-tý üzerinden yapýlýyor.

Kapitalist Sömürüye Karþý Kadýn-Erkek EleleKadýn vücudu üzerinden yapýlan sömürü ve kâr, kapitalizmin hüküm sürdüðü

her yerde kanýksanýr olmuþtur. Bu sömürü biçimi topluma kabul ettirilerek “meþ-ru” hale getirilmiþtir. Kapitalizmin insan bedeni üzerinden elde ettiði kâr, bu sis-temin insanlýða yabancýlaþmýþ olduðunu gösterir. Kadýn bedeni üzerindeki bu sö-mürü artýk çirkef haline gelmiþtir. Devletiyle, mafyasýyla, çakalýyla, insanlýk onu-ru ayaklar altýna alýnmýþtýr. Bu durumda biz devrimcilerin iþi iki kat daha fazla zor-laþmýþtýr. Bütün insanlýðý fuhuþ üzerinden dönen ranta karþý örgütlemenin, fuhu-þa hayýr demenin yollarýný bulmalýyýz. Bunun için 8 Martlar yetmemektedir. Ýn-sanlýðýn onurunu teslim etmek de sadece ve sadece devrimin yapabileceði bir iþ-tir.

FUHUÞ ÝNSANLIK SUÇUDUR

say ý 1711 so

syal

ist b

arik

at3355

sosy

alis

t bar

ikat

3366Kapitalizmin Acýmasýzlýðý ve Kadýn

"Müzikaller hep mutlu sonla biter." Böyle biliriz. Ama eðer dans karanlýkta

yapýlýyorsa, ýþýl ýþýl bir dünya kararmayabaþlýyorsa...

Ve bu dünyadaki tek varlýðýnýz olan oðlunuzundünyasý da zamanla kararacaksa, bu müzikalneþeyle ve mutlu sonla bitmeyebilir.

Karanlýkta Dans; 1960 yýllarda Çekoslovakya'danAmerika'ya göç eden Selma'nýn, fabrikada çalýþaniþçilerin, hayatýn her alanýný müzikalleþtiren birkadýnýn ve onun yavaþ yavaþ kararmaya baþlayandünyasýnýn film karelerine sýðdýrýlmýþ þekli...

Filmin baþrolünde müzik ve sinema sanatçýsýBjörk; gözleri yavaþ yavaþ görme yeteneðini kaybe-den ve bu hastalýðý genetik bir þekilde oðlunda dabulunan bir annenin yaþamýný canlandýrýyor.Fabrikada makinalarýn ritmik seslerine kendini kap-týrýp, kendi iç dünyasýndaki hayalleriyle bütün iþçileremüzikal konseri veren, sürekli müzikalleri düþünen birkadýn.

Selma; kendinde baþlayan ve çocuðunda dailerleyen süreçlerde ortaya çýkacak olan hastalýðýnengellenebildiðini, ancak yapýlmasý gereken tedaviiçin çok yüksek bir miktarýn gerekli olduðunu öðrenir.Her þeyini Çekoslovakya'da býrakarak Amerika'yagelir. Burada bir polisin sahip olduðu arsa içindebulunan yýkýk dökük bir karavanda çocuðuyla birlikteyaþamaya baþlar.

Filmin bu baþlangýç sahnelerinden itibaren sorgu-lanmaya baþlanan Amerikan rüyasý, ortaya konulanise bu rüyanýn sistemin devamlýlýðýna ve dizginsizbir sömürüye hizmet ettiði.

Selma; çalýþmaya baþladýðý andanitibaren aslýnda bir rüyanýn içinde

olmadýðýnýanlayan,çocuðununameliyatýnýn yapýlabilmesi için en temel gidelerindýþýnda kesinlikle hiç bir harcama yapmayan, sürekliolarak para biriktirmeye çalýþan bir kadýn. Ve müzikalonun tutkusu, yaþamý...

Ancak Selma'nýn gözleri gitgide görme yeteneðinikaybetmeye baþlamýþtýr. Ve çalýþtýðý fabrikada yaptýðýiþ, kesinlikle bir yoðunlaþma ve muazzam bir dikkatister. Ama Selma paranýn hepsini toplayabilmek içinçalýþmaya devam etmek zorundadýr. Fabrika bunaizin vermez. Ve tüm bu duygular içinde yýkýk dökükkaravanýna dönen Selma, burada karavanýn bulun-duðu arazinin sahibi olan polis memuruna herþeyianlatmaya baþlar.

Burdan sonra, bütün annelik duygusu, bütünsaygý, müzikal tutkusu ve hareketli kamera çekim-leriyle bütünleþen filmin asýl konusu baþlamaktadýr.

Sonuçta, hiç gücü kalmadýðý anda, yine hayal-lerinde canlanan müzikallerle idam sehpasýnayürüyen Selma, müzikalin belirlenmiþ sonunudeðiþtirir.

8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü'nü kutlaya-caðýmýz bu ayda, bu film, iþçi kadýnlarýn yaþadýðýsýnýfsal, cinsel sömürüyü gözlerimizin önüne sermesi,bütün sömürü biçimlerine farklý bir düþünce ve farklýbir çekimle yer vermesi nedeniyle izlenmeye deðerbir filmdir.

Yön.: L

ars V

onTri

er

Oyn.

: Björk

, Cath

erine

Deneuv

e, David

Mors

e

KARANLIKTA DANS

DEVRÝMCÝ SANAT VE KÜLTÜRÝÇÝN HKM’LERDE ÖRGÜTLEN

say ý 1712

sosy

alis

t bar

ikat

3377

sandino’nun kýzlarýDevrimin özgürleþtirdiði kadýnlarý karþý-devrim köleleþtirir

YAZA

R: MARGARET R

ANDALL

YAYINEV

Ý:

METÝS

YAYINEV

Ý

Sandino'nun Kýzlarý kitabý, Margaret Randall adlý ABD asýllý yazarýn röportajlarýndanoluþuyor. Uzun yýllar Küba'da yaþayan yazarýn 1979 Kasým'ýndan 1980 Ocak sonunakadar yaptýðý söyleþilerden oluþan bu kitap, devrimden 4-5 ay sonraki günlerin ruh hali-ni yansýtmasý açýsýndan da önemli.

"19 Temmuz 1979'da, Sandinist Ulusal Kurtuluþ Cephesi (FSLN) önderliðindekiNikaragua halký, hemen hemen yarým yüzyýldýr verdikleri mücadele AnastasioSomoza'nýn korkunç diktatörlüðünün alaþaðý edilmesiyle son bulduðunda, sesini bütündünyaya duyuran bir zafer kazanýlmýþ oldu. Sandino'nun Kýzlarý, Somoza'yý bozgunauðratmak için verilen mücadelede erkek kardeþlerinin yanýnda yer alan, Nikaragualý iþçi,köylü, burjuva ve meslek kadýnlarýný anlatýyor. Bu kadýnlar bize, Somoza döneminde,Devrim sonrasýnda ve bugün özgür bir ülke kurmaya çalýþýrken sürdürdükleri yaþamýaçýklýyorlar. Eski rejimin vahþetini, zorbanýn altedilmesiyle son bulan harekete katýl-malarýný dile getiriyorlar. Kiþisel korkularýndan ve yitirdiklerinden de söz etmekle birlik-te, daha çok kadýn ve militan olarak zaferlerini anlatýyorlar." (sayfa: 3)

Kitabýn ilk bölümü devrimci savaþýn son birkaç yýlýnda kurulan AMPRONAC (UlusunSorunlarýný Göðüsleyen Nikaragualý Kadýnlar Birliði) örgütünün geliþim sürecindendeðiþik kesitler veriyor. Devrimden sonra savaþýrken yaþamýný yitiren ilk kadýn FSLNüyesinin adýndan hareketle Luisa Amanda Espinosa Nikaragualý Kadýnlar Birliði adýnýalan örgüt, kadýnlarýn toplumla tam ve eþit bir bütünleþmeye girmelerinin önündekiengellerin yýkýlmasýna öncülük etmek için kurulmuþ.

Daha sonraki bölümlerdeki röportajlarda ise örgütlenen, savaþan ve bu savaþtabambaþka bir kimliðe kavuþan, bu yepyeni eþit ve özgür konumlarýný týrnaklarýyla

söküp alan kadýnlarla tanýþýyoruz. Çok tanýdýk geliyor bazýlarý; bir devrim hareke-tinin nasýl potansiyelleri ortaya çýkarabildiðine tanýk oluyoruz bir kez daha. Bir

kez daha çocuðuna sahip çýkmakla iþe baþlayan militanlarla karþýlaþýyoruz.Sýradan bir köylüden gerillalar çýkaran bir devrim ateþinin barýndýðý topraklar-

da açmýþ çiçekler sýralanýyor sayfalar boyunca. Direnen, savaþan kadýnlarýngüzelliðinde yeþeriyor umudun filizleri.

Devrimin özgürleþtirdiði kadýnlarý karþý-devrim köleleþtirir. Bu kitabýnyazýlmasýndan yýllar sonra devrimle aldýðý iktidarý seçimle teslim eden

FSLN, daha sonrasýnda esaslý bir ideolojik erozyona uðrayarak bugün-lerde yeniden "seçimle" iktidara gelirken (iktidara geliþ biçimine deuygun olarak) uzlaþtýðý katolik kilisesine verdiði tavizle kadýnlara kür-

taj hakkýný kýsýtladý. Bu bile kadýnlarýn devrim-den baþka bir kurtuluþu olmadýðýný ispatla-

maya yeter. HKM’LER HER ZAMAN YANIBAÞINIZDA MÜCADELEDE

say ý 1713

sosy

alis

t bar

ikat

3388

Ýtalya halklarý; yoðunlaþan Kýzýl Tugaylar baskýnlarýnave ABD üssünün geniþletilmesine karþý tepkilerini ortayakoyuyor. Ýtalya çapýnda Kýzýl Tugay'lara yönelik tutukla-ma furyasýnýn baþlamasý, yönetici konumundakisendikacýlarýn operasyon kapsamýnda tutuklanmasý,evlere baskýnlar düzenlenmesi, devrimci güçler tarafýn-dan protesto edildi. Protestolarda "kim terörist" vurgusuyapýldý. Tutuklananlar sendikacýlar da olduðu için, ÝtalyaBaþbakaný Prodi sendikalara, üyeleri konusundaki dene-timlerde dikkatli olmasýný söylemesi, ULÝ Genel SekreteriLuigi Angeletti tarafýndan, “kimse sendikacýlara ders veremez” sözleriyle yanýtlandý. Yapýlan bu operasyonlar ve ABD'nin Vicenza'daki üssünün büyütülmesine karþý 18 Þubat 2007 Pazar günü yaklaþýk 100bin kiþinin katýlýmýyla gerçekleþen eylemdeProdi Hükümetine ve Amerikan emperyal-izmine karþý öfke egemendi.

Alman Kýzýl Ordu Franksiyonu (RAF) örgütününönderlerinden Brigitte Mohnhaupt hakkýnda þartlýtahliye kararý verildi.

1970'lý yýllarýn sonunda Federal Baþsavcý SigfriedBuback'ý cezalandýran örgüt timine üye olmak, DresdnerBank Baþkaný Jürgen Ponto'yu cezalandýrmak ve AlmanÝþverenler Sendikasý Baþkaný Hans-Martin Schleyer'i esiralarak cezalandýrma eylemlerini organize etmek suçla-malarýyla 1985 yýlýnda yakalanarak tutuklanan BrigitteMohnhaupt, 5 kez ömür boyu hapis cezasýna çarptýrýldý.

24 yýl hapis cezasý yatan Mohnhaupt; Stuttgart Yüksek Mahkemesinin verdiðiþartlý tahliye ile Mart ayý içinde serbest býrakýlacak. Tahliye kararýnýn bu kadaruzun bir süre sonra verilmesinin sebebi; Mohnhaupt'un 'piþmanlýk belgesini' imza-lamayý reddetmesinden kaynaklanýyor.

Bilindiði gibi Alman Kýzýl Ordu Franksiyonu (RAF) 1990'larýn sonlarýna kadareylemlerini ve varlýðýný sürdürmüþ, 1998 yýlýnda yayýnladýðý bir bildiriyle deörgütün daðýldýðýný halklara bildirmiþti.

Örgütün kurucusu ve yöneticisi olan Andreas Baader ve Ulrike Meinhof iseömür boyu hapsa mahkum edildikleri cezaevinde öldürülmüþtü.

Küba Devlet Baþkaný Fidel Castro'nun Durumu Ýyileþiyor. Uzun zamandan beri hasta olan Fidel Castro 2006 Temmuz

ayýnda bütün yetkilerini kardeþi Raul Castro'ya devrederekameliyat olmuþtu. O zamandan bu yana kamuoyunun önüneçýkmayan Fidel Castro'nun Venezüella Devlet Baþkaný ile çekilmiþ görüntüleri Küba devlet televizyonu tarafýndan yayýn-landý. Uzun süredir görüntülenemeyen Fidel hakkýnda söylenti-lerin fazlaca çoðaldýðý, hatta Fidel’in kanser olduðu yönündeiddalarýn ortaya atýldýðý günlerde, Hugo Chavez'in de Fidel'insaðlýðýnýn iyi olmadýðýný söylemesi, karmaþýk bir durumu ortaya çýkarmýþtý. Ancak yayýnlanan görüntülerdeFidel'in halsiz olduðu ama eskisinden daha iyi durumda olduðu göze çarpýyor. Fidel'in doktoru, kanser söy-lentilerini yalanlarken, bütün dünya halklarý devrimci önder Fidel Castro'nun bir an önce iyileþmesini bek-liyor

Fidel Castro Ýyileþiyor

Operasyonlara ve ABD Üslerine Karþý;

Ýtalyan Halký Sokaklarda

DÜNYA HALKLARININ KURTULUÞU SOSYALÝZMLE

GELECEKTÝR

say ý 1714

DDDD

ÜÜÜÜNNNNYYAA

HHHHAAAALLKKKKLLAAAA

RRRRIIIINNNN

DDDDAAAANNNN.... .... ..RAF Önderlerinden Brigitte Mohnhaupt Serbest

Deðerli Emekçiler Sevgili Dostlar..!Hoþ geldiniz,Bu gün 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü’nü kutlamak ve 8 Mart'ýn önemini anlamak için buradayýz. 8 Mart Bundan yaklaþýk 150 sene önce Amerika'da New York'lu kadýn iþçilerin, tekstil fabrikasýndan sokaða çýkmasýyla veseslerin yükseltmesiyle baþladý. Tek istekleri, eþit iþe eþit ücret ve günde 16 saat olan iþgününün azaltýlmasý idi. Hayvan gibi çalýþtýrýlmak istemiyorlardý.Onlarýn tek istekleri ve amaçlarý insanca çalýþma þartlarý talep etmekti. Ama patronlarýn ve Amerika devletinin yanýtý hayvanca oldu. Fabrika kadýn iþçilerin içeride olmasýna raðmen ateþe verildive yüzlerde kadýn iþçi yakýlarak öldürüldü. Ancak emekçi kadýnlarýn mücadelesi devam etti. Yaklaþýk 50 yýl sonra, 8 Mart1908'de bu kez Chicago'da kadýnlar yine sokaða çýktý. Bu defa talepleri daha da ileri idi. Artýk azýcýk iyileþtirmeler onlarayetmiyordu. Kadýnlarýn bu kez talepleri 8 saatlik iþ günü, oy hakký, kreþ ve çocuk emeðinin sömürülmemesiydi.Ama katil Amerika'nýn yanýtý yine gecikmedi. Sokaklarda haklarý için gösteri ve yürüyüþ yapan kadýnlarýn üstüne ateþ açýldý.Ve bir günde 140 kadýn iþçi öldürüldü, yüzlercesi tutuklandý, sürüklendi, dövüldü. Ölümler, gözaltýlar, dayaklar cesur veonurlu kadýnlarý yýldýrmadý. 1910 yýlýnda toplanan 2. Uluslararasý Sosyalist Kadýn Konferansýnda Clara Zetkin'in önerisiyle 8Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü olarak ilan edildi. Bu kadýnlar emeklerinin kavgasýný verirken kurþunlananlar, yakýlanlar,öldürülenler, emeðiyle geçinmeye çalýþan, savaþan kadýnlardý. 8 Mart'ýn tarihi, iþte böyle kanlý bir mücadele geçmiþinedayanýrken, bu kadar acý bedeller ödenmiþken, bu gün ülkemizde burjuvazi tarafýndan içi boþaltýlmaya çalýþýlýyor. Politikacýeþlerinin, elini sýcak sudan soðuk suya sokmayan, kendi evini bile toplamaktan aciz, iþlerini hizmetçilere yaptýran kadýn-larýn, sanki doðum günü, evlilik yýldönümü gibi 8 Mart kutlamasýný þahsen ben hazmedemiyorum. 8 Mart'ý yaratan ve buuðurda þehit düþen emekçi kadýnlarýmýza ihanet sayýyorum. 8 Mart maskeli balolarda, eðlence mekanlarýnda ortaya çýk-madý. Yangýnlarda, kurþun sesleri arasýnda, iþkencelerde tarihe yazýldý. 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günüezilen, hor görülen, Kürt illerinde töre cinayetlerine kurban giden, din olgusuyla sindirilip korku-tulan, sokakta, iþyerinde, toplu taþýma araçlarýnda, hatta evinde bile cinsel tacizeuðrayan, tv programlarýnda, gazetelerin arka sayfalarýnda cinsel obje olarak gös-terilip sýrtýndan para kazanýlan, kadýn programlarýnda acýlarý üzerinden reytin-gler yapýlan kadýnlarýn günüdür. 8 Mart dünyaya getirdikleri çocuklarýnabile analýk edemeyecek hale getirilen, çocuklarýný istedikleri gibi okuta-mayan, hatta barakalarda, gecekondularda, çocuklarýna sýcacýk birortam yaratamayan, ciðerleri parça parça olan analarýn günüdür. Ýþ yer-lerinde ahlaký ile çalýþmak isteyip de tacize uðrayan kýzlarýmýzýn vekadýnlarýmýzýn artýk yeter deyip isyan ateþinin yaktýðý, insanca yaþam,iþ ve aþ talep ettikleri gündür. Yani bizim günümüzdür. Öyleyse 8 Mart'ýn; -Resmi tatil olmasý için -Medeni haklarýmýzý hayata geçirmek için -Ýnsanca yaþam hakký için -Ev iþlerinde, hiçbir sosyal hakký olmayan kadýn emekçilerimiz için,yani kendimiz için, gelin dostlar biz de meydanlara çýkalým. Çocuk-larýmýza, geleceðin emekçi kadýnlarýna daha güzel, daha iyileþtirilmiþ, miras býrakmak için sesimizi yükseltelim, haykýralým. Yanan meþaleyisöndürmeyelim. 8 Mart’ýmýza sahip çýkalým.

Aþaðýdaki metin, bir bölge kadýn çalýþmasýnýn 8 Mart konulu toplantýsý için emekçi bir kadýn yoldaþ tarafýndan hazýrlanmýþ ve sunulmuþtur.

sosy

alis

t bar

ikat

3399

8 MARTIMIZA ALANLARA

ÇIKARAK SAHÝP ÇIKALIM

say ý 1715

YAÞASIN 8 MART DÜNYA EMEKÇÝ KADINLAR GÜNÜ!

Bugünlerde az kalsýn yine þukalpazan çetesi baþýmýza bela

oluyordu; hani þu Ýtler Vadisi diy-orlar ya… Kaldýrýldý da ucuz kurtulduk

diye sevinme sakýn, yakýnda daha beteri gelir veayrýca gelmesi de gerekmez, þu anda da televizy-onlarda ondan daha kötüleri var.

Peki ama ne bunlar dostum, ne anlatýyorlarbize? Teknik bir deyim olarak hani roman vefilm karakterlerine "kahraman" denir ya, þuPolat'lar, Aras'lar filan, nasýl "kahraman"lardýrbunlar?

Her þeyin sahtesi var artýk biliyorsun; peki"kahraman"ýn sahtesi olmaz mý?

Bir bak þunlara hele sevgili dostum, þukalpazanlara, þu somun pehlivanlarýna bir bak.

Meðer biz Malkoçoðlu'nun Karamurat'ýn boþyere günahýný almýþýz. Bir atýþta dokuz kfir hak-layan o eski Cüneyt abiler meðer biraz da masalkahramanlarýymýþ. Daha doðrusu esasýnda onlarbiraz komik olduklarý için çocukluðumuzundünyasýndan geçip giderken geride öyle derinizler filan býrakmamýþlar.

Ama þimdikiler hiç komik deðil! Her yanýndantiksinti verici kokular sýzan katil çetelerini allayýppullayýp bize "kahraman" diye satýyorlar. Birkaçkamera numarasý, birkaç yandan bakýþ…Sokakta görsen adam yerine koymayacaðýntipler, çocuklarýmýzýn hayatýnda "örnek" alýnan"kahramanlar" haline geliyorlar. Üstelik yalnýzcaöyle soyut bir özenme de deðil bu; gerçektenkendisini "vatan kurtarýcýsý" zannedenler deçýkýyor aradan.

Ama ne kahramanlar! Þiþli'nin en iþlek cad-desinde yüreðinden baþka bir silahý olmayan biradama yaklaþýp ensesine ateþ etmek… Ýþte bütünyapabildikleri bu! Hayatlarýnda bir kez olsunemperyalist güçlerin temsilcilerinin burnunukanatmayý akýllarýndan geçirmemiþlerdir.Hayatlarýnda bir kez olsun bir dava için hayat-larýný ortaya koymayý akýllarýndangeçirmemiþlerdir. Her zaman bilirler ki, abilerikarakollarda onlarýn sýrtýný sývazlayacak, hattaiþi iyice abartýp hatýra fotoðrafý çektireceklerdir!

Kürdün tepesine bin (binebilirsen tabi!),Ermeni'yi sokak ortasýnda kurþunla (bak bubiraz daha kolay oluyor!), rahipleri vur (bu enkolayý!) en küçük bir korunmasý olmayankiliselerin duvarlarýna çatapat býrakýp tabanlarýyaðla (eh bu zaten serbest!) Ne büyük cesaret!

Bu topraklar üzerinde Ýncirlik diye bir kasabavar örneðin! O kasabada Ortadoðu'nun ve hattadünyanýn en önemli Amerikan üslerinden birivýzýr výzýr çalýþýyor. Kimsenin itirazý var mý?"Kahraman"larýmýz "uðruna ölürüz" dedikleri þubayraðýn dalgalandýðý topraklarda ekonomiyikimin yönettiðini, ekilecekleri-biçileceklerikimin belirlediðini hiç akýllarýna getirirlermi?

Kýzýldere, Tokat'ýn Niksar ilçesinin

bir köyüdür. "Biz buraya dönmeye deðil ölm-eye geldik" sözü, 30 Mart 1972'de orada, kerpiçbir evin çatýsýndan söylenmiþtir.

"Biz burada þerefimizle bir kez ölüyoruz;sizler bizleri asanlar þerefsizliðinizle her gün öle-ceksiniz."

Bu sözler de Ankara'da bir cezaevi avlusunda,idam sehpasýnýn üstünde söylenmiþtir.

Ýlkini söyleyen, Mahir Çayan'dýr; ikincisi,Yusuf Aslan!

Yönetmen "motor" diye emir verdiðinde rolkeserek yamuk bakýþlar fýrlatmak, kerametdolu(!) laflar etmek, duvarlardan atlayýp saðasola kuru sýký ateþ etmek kolaydýr. "Filim icabý"kahramanlýklar özel bir cesaret de gerektirmez.Çekim biter, üstünüzü silkeleyip kahveniziyudumlarsýnýz. Hepsi o kadar!

Ama Kýzýldere öyle deðildir. CIA'sýndan MÝT'ineaskerinden polisine binlerce silahlý adamýn kuþat-týðý bir evde, çatýda dimdik durup "gelin de tes-lim alýn" demek, baþka bir þeydir.

Boynunuzu ilmeðe uzatýrken dimdik durmakda baþka bir yetenektir ve böyle yetenekler, yal-nýzca gerçek kahramanlarda vardýr. O gerçekkahramanlar da senaryo sayfalarýndan deðil,emekçi halklarýn baðrýndan, þu bizim çamurlusokaklarýmýzdan çýkar.

"Birçoklarý bana maceracý diyecekler" diyeyazýyordu yýllar önce Che Guevara, "Evet öyley-im, ama postunu tehlikeye atan türden!"

Ýþte tam da bunu anlatmak istiyorum sanadostum; postunu tehlikeye atmak, inandýðý þeyleriçin daha otuz yaþýna varmamýþken ölmeyi gözealabilmek... Kýzýldere'ye giden yolu birdüþünsene… Ýdam edilmek istenen üçarkadaþlarýný (Deniz, Yusuf, Hüseyin) kurtarmakiçin kendi hayatlarýný ortaya koyan þu insanlarýdüþün. Daha ilk sorguda birbirlerini satan þusoytarýlarýn hangisiyle kýyaslayabilirsin onlarý?Nazilerin idam mangalarýnýn önünde kaya gibidimdik duran partizanlarý bir düþün; gerçekmermilerle vuruluyordu onlar ve ölümleri degerçekti. Derisi yüzülürken ah bile etmeyen eskiAnadolu isyancýlarýný düþün; bu saray dalkavuk-larýnýn çapý nedir ki onlarýn karþýsýnda?

Sonuçta, bizim gerçek kahramanlarýmýz varsevgili dostum ve onlar olaðanüstü insanlar dadeðiller. Her emekçinin, her onurlu insanýniçinde var olan cevherdir onlarý kahramanyapan.

O cevher, hiç yitmedi ve yitmeyecek. Ve o cevher, gerçek bir köyde, gerçek bir evin

çatýsýnda, gerçek bir insanýn sözlerinde kendisiniortaya koyar; ekranda deðil.

Bunu unutma. Kendine iyi bak, umudunu diritut. Gelecek, sen nasýl istiyorsan öyle gelecek.

Sosyalist BARÝKAT/Aylýk Sosyalist Dergi Sayý:49 / Mart 2007 Anka Yayýncýlýk Adýna Sahibi ve Sorumlu Yazýiþleri Müdürü:Evrim Opuz

Yönetim Yeri: Çakýraða Mah. Abdüllatif Paþa Sk. No: 4/5 Aksaray/Ýstanbul Tel/Fax: 0212 632 23 19

say ý 1716so

syal

ist b

arik

at4400

Kalp

azan

lar ve

Kah

ram

anlar

ddüünnddeenn yyaarrýýnnaa mmeekkttuuppllaarr......