22. sualtı bilim ve teknoloji toplantısısbt2019.gedik.edu.tr/wp-content/uploads/e-bildiri.pdf ·...
TRANSCRIPT
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
T.C. İSTANBUL GEDİK ÜNİVERSİTESİ SU ALTI TEKNOLOJİLERİ UYGULAMA
VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
T.C. İSTANBUL GEDİK UNIVERSITY UNDERWATER TECHNOLOGIES
APPLICATION AND RESEARCH CENTER
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı İstanbul Gedik Üniversitesi Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019 SBT 2019
22nd Annual Meeting Of Underwater Science and Technology
İstanbul Gedik University
Gedik Vocational School
Pendik \ İstanbul, December 7-8, 2019
SBT 2019
BİLDİRİ ÖZETLERİ / ABSTRACTS
PENDİK, 2019
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
BİLİM KURULU
Prof. Dr. Akın Savaş TOKLU (İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ)
Prof. Dr. Şamil AKTAŞ (İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ)
Prof. Dr. Ufuk KOCABAŞ (İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ)
Prof. Dr. Altan LÖK (EGE ÜNİVERSİTESİ)
Prof. Dr. Bayram ÖZTÜRK (İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ)
Prof. Dr. Uğur ALTINAĞAÇ (ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ)
Prof. Dr. Salih AYDIN (İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ)
Prof. Dr. ADNAN AYAZ (ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ)
Prof. Dr. Hakan AY (ANADOLU HİPERBARİK)
Doç. Dr. F. Ozan DÜZBASTILAR (EGE ÜNİVERSİTESİ)
Doç. Dr. Hakan ÖNİZ (AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ)
Doç. Dr. Murat EGİ (GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ)
Doç. Dr. Şahin ÖZEN (TSSF)
Dr. Savaş İLGEZDİ (ANADOLU HİPERBARİK)
Dr. Okay SÜTÇÜOĞLU (SELÇUK ÜNİVERSİTESİ)
Dr. Öğr. Üyesi İrfan TUĞCU (OSMANİYE KORKUT ATA ÜNİVERSİTESİ)
Dr. Öğr. Üyesi Benal GÜL (İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ)
Öğr. Gör. Güvenç SORARLI (İSTANBUL GEDİK ÜNİVERSİTESİ)
Öğr. Gör. Necdet UYGUR (İSKENDERUN TEKNİK ÜNİVERSİTESİ)
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
DÜZENLEME KURULU
Prof. Dr. AKIN SAVAŞ TOKLU
Prof. Dr. HAKAN AY
Uzm. Dr. SAVAŞ İLGEZDİ
Öğr. Gör. GÜVENÇ SORARLI
Öğr. Gör. HAYATİ YAĞLI
Öğr. Gör. ATA AKSU
FİDAN KÖRMEÇLİ
SEKRETERYA
FİDAN KÖRMEÇLİ
Aralık / December 2019
Pendik / İSTANBUL
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
PROGRAM
07 ARALIK 2019
08:30-09:30 KAYIT
09:30-09:40 İstanbul Gedik Üniversitesi Rektörü Açılış Konuşması
Prof. Dr. Selma ÇETİNER
09:40-09:50
İstanbul Gedik Üniversitesi Su Altı Teknolojisi Program Başkanı Açılış Konuşması
Öğr. Gör. Güvenç SORARLI
09:50-10:00 R. Halidun ERGÜNT Hoca Anı Konuşması A.Bekir TAVACI
I. OTURUM Oturum Başkanı: Prof. Dr. Akın Savaş TOKLU
10:00-10:50 "Frogmen of the 2nd World War.” II. Dünya Savaşının Kurbağa Adamları
Prof. Dr. František NOVOMESKY
10:50-11:10 KAHVE ARASI
II. OTURUM Oturum Başkanı: Prof. Dr. Salih AYDIN
11:10-11:40 Denizaltı Ventilasyonu Prof. Dr. Salih AYDIN
11:40-12:30 ‘’U21 EFSANESİ’’ Belgesel Gösterimi Savaş KARAKAŞ
12:30-13:30 ÖĞLE YEMEĞİ
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
III. OTURUM Doç. Dr. Hakan ÖNİZ
13:30-14:20
“The forensic aspects of fatal diving accidents.” Ölümcül Dalış Kazalarının Adli Yönü
Prof. Dr. František NOVOMESKY
14:20-14:50 Savaş Yüzücüsü Yetiştirme Esasları E.SAT. Kur. Alb. Ali TÜRKŞEN
14.50-15:20 Akdeniz Kıyılarında Arkeolojik Su Altı Kazı ve Araştırmaları 2019
Doç. Dr. Hakan ÖNİZ
15:20-15:50 KAHVE ARASI
IV. OTURUM Oturum Başkanı: Doç. Dr. Kemal ŞİMŞEK
15:50-16:10
Osmanlı Dönemi Batıklarına Ait Malzemelerde Tanımlama ve Tarihleme Sorunları ve Bir Örnek; Capstan/Mekanik Bocurgat
Dr. Okay SÜTÇÜOĞLU
16:10-16:30
İzmir İl’indeki Ağ Kafes İşletmelerinde Çalışan Dalgıçların Sorunları Üzerine Bir Araştırma
Öğr. Gör. Gamze AKPINAR
16:30-16:50
Marmara Denizi’nde Sualtında Kalmış Tarih Öncesi Yerleşimlere Bir Örnek: Avşa Adası
Günay DÖNMEZ
16:50-17:10
Donanımlı Dalışlarda İş Güvenliği Uygulama Esaslarının İncelenmesi: İzmir İli Örneği
Öğr. Gör. Oğuzhan TAKICAK
17:10-17:30 Liman Tepe Antik Limanı Doğu ve Batı Mendireği
Dr. Öğr. Üyesi İrfan TUĞCU
17:30-17:50 Dalış Fizyolojisi Dr. Öğr. Üyesi Tuna GÜMÜŞ
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
PROGRAM
08 ARALIK 2019
V. OTURUM Oturum Başkanı: Öğr. Gör. Güvenç SORARLI
09:30-10:00 Türkiye’deki Satıhtan İkmalli Karışım Gaz Dalışları (HeO2) ve Yöntemi
Öğr. Gör. Güvenç SORARLI
10:00- 10:30 Sahil Güvenlik Su Altı Görevleri ve Eğitimi
SG. Asb. Kd. Bçvş. Astsb. Abdullah SARAÇ
10:30-11:00 KAHVE ARASI
11:00-11:30 Deniz Polisi Su Altı Görevleri ve Eğitimi Kurbağa Adam Em. A. Ufuk DELİKTAŞ
11:30-12:00 Kıyı Emniyetinin Su Altı Görevleri ve Eğitimi
Kaptan Ömer ASMALI
12:30-13:30 ÖĞLE YEMEĞİ
VI. OTURUM Oturum Başkanı: Prof. Dr. Uğur ALTINAĞAÇ
13:30-14:00 Hayalet Avcılık ve Türkiye’ deki Durumu Prof. Dr. Adnan AYAZ
14:00-14:30 İstanbul’ un ‘’Yapay Resif’’ Planı Dr. Öğr. Üyesi. Benal GÜL
14:30-15:30 ‘’Koyun Adası’’ Belgesel Gösterimi Savaş KARAKAŞ
15:30-16:00 KAHVE ARASI
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
VII. OTURUM Oturum Başkanı: Dr. Öğr. Üyesi Tuna GÜMÜŞ
16:00-16:20 Cutis Marmorata Bulgusuya Gelen Bir Dekompresyon Hastası; Bir Olgu Sunumu
Dr. Gülşen YETİŞ
16:20-16:40
Engellilerde Scuba Eğitimi: Bağcılar Belediyesi Kapsamında Ampirik Bir Çalışma
Dr. Ferhat YALGIN
16:40-17:00 Dekompresyon Hastalığında Patent Foramen Ovalenin Rolü: Olgu Sunumu
Arş. Gör. Hande ÇETİN
17:00-17:20
Su Altında Bakım, Onarım ve Montaj Uygulamaları İçin Geliştirilen Sualtı Robotunun Mekatronik Sistem Tasarımı
Doç. Dr. Savaş Dilibal
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
POSTER BİLDİRİLERİ
1- ÇETİN KEDİOĞLU (ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ) Nitrox Karışım Ünitesi (Nitrox Stick) Sistemlerine Örnek: Nx 26-08 Prototipi 2- NEZAHAT EKER, LEVENT ÇAVAŞ (DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ) Denizel Kökenli Biyoaktif Peptidlerin İn Silico Tayini
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
1
Denizaltı Ventilasyon Uygulamasının Ülkemizdeki
Güncel Durumu
Salih AYDIN
Hareket yeteneğini yitirmiş veya dipte bir nedenle mahsur
kalmış denizaltılarda ventilasyon prosedürü denizaltının içindeki
atmosfer şartlarını düzeltmek ve kazazedelerin kurtarma işlemi
gerçekleşene kadar hayatta kalmalarının sağlanması amacıyla
yapılmaktadır. Ventilasyon prosedürünün uygulanabilmesi
denizaltındaki insanların kurtarılıp satıhta bir gemiye alınmalarına
kadar geçen süre içinde denizaltıdaki personele gerekli olan taze
havanın sağlanması için çok gerekli bir işlemdir.
Kaza sonrası dipte mahsur kaldığında denizaltının aranması
ve yerinin saptanmasına kadar uzun bir süre geçebilir bu aşamada
denizaltı içindeki atmosfer, solunum nedeniyle açığa çıkan karbon dioksit gazı, yangın nedeniyle açığa çıkabilecek duman ve diğer
toksik gazlar, akülere sızan deniz suyu nedeniyle klor gazı ile
kontamine olabilir. (CO2, CO, Cl2 and NOx)
Denizaltıların yeri saptandıktan ve iletişim sağlandıktan sonra POD-posting denilen basınç sızdırmaz yaşam destek
kapsüllerinin ROV, SRV, ADS veya dalgıç vasıtası ile Denizaltıya
transferi ile personelin acil ihtiyaçları giderilmeye çalışılır. Bu sırada
denizaltının atmosferinin kalitesi konusunda bilgi sahibi olunur.
Atmosferde kirlilik varsa acil olarak ventilasyon sistemi devreye
alınarak denizaltının hava giriş valfine ROV, ADS veya dalgıç
vasıtası ile hava imla hortumu diğer egzoz valfine ise egzoz
hortumları bağlanır. Bu işlemden sonra hortum içerisindeki su
boşaltılarak denizaltı üzerindeki vanalar açılarak ventilasyon
işlemine başlanır.
2017 yılına kadar NATO nun en derin ventilasyon
kapasitesi 350 metre iken ülkemiz Deniz Kuvvetlerine katılan milli
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
2
imkanlarla imal edilen Alemdar, Işın ve Akın gemileri ile 600
metrenin üzerinde ventilasyon kapasitesi kazanılmıştır. Bu sunumda
mevcut yeni gemilerdeki ventilasyon sisteminin özellikleri ve
uygulama görselleri paylaşılacaktır.
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
3
U-21 Efsanesi
Savaş KARAKAŞ
Gelibolu seferine katılan İngiliz savaş gemilerinin isimleri
Seddülbahir’deki Helles anıtında yazılıdır. Gemilerin adlarını
okumak için anıtın ön yüzüne, batıklarını görmek içinse denizin
derinliklerine bakmanız gerekir. Çünkü mayınların ve torpidoların
kurbanları hala buradadır.
Bir deniz harekâtı olarak başlayan Çanakkale Savaşı, 18
Mart bozgunuyla birlikte Müttefiklerin savaş planlarında değişikliği
de beraberinde getirdi. Boğaz’da 3 savaş gemisinin batması ve
3’ünün de ağır yaralanması, deniz destekli amfibik bir harekât ile karaya asker çıkarılmasını zorunlu kılıyordu. Çıkarma harekatıyla,
25 Nisan 1915’te ikinci perde açıldı.
Gelibolu’da şafak sökerken kıyılarda başlayan kanlı
çarpışmalarla eşzamanlı kritik önemde bir gelişme de Almanya’nın Wilhelmshaven limanında yaşanıyordu. Alman U-21 denizaltısı
Gelibolu’da başlayan savaşa katılmak için yola çıkıyordu.
U21'in komutanı, Yüzbaşı Otto Hersing kitabında o anı
şöyle kaleme alıyordu:
"Türklerin çok az olan toplarına karşın, karşılarındaki
düşman büyük savaş gemilerinden ağır toplarıyla Türk siperlerini
kanatlardan ölümcül bir ateş altına almıştı. Orada bir denizaltının
varlığı, bağlaşığımıza çok yardımcı olabilirdi."
Otto Hersing, düşündüğünü uygulamak, ortak düşmanlarına
karşı, müttefiki Türklere yardımcı olmak üzere 25 Nisan 1915'te
Wilhelmshaven'den demir aldı.
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
4
U21 Sicilya açıklarında iken, Fransızlar denizaltıyı görmüş
ve izlemiş, durumu Çanakkale Boğazı önündeki donanmaya
bildirmişlerdi. Sessiz avcının varlığı açığa çıkmıştı.
U-21 tam bir ay süren yolculuktan sonra 25 Mayıs 1915’te
Gelibolu açıklarında savaşa dahil olmak ve Müttefik donanmasına
darbe vurma için hazırdı.
Türk siperlerine yaptığı bombardımanı tamamlamış İngiliz
savaş gemisi Triumph Kabatepe açıklarında öğle paydosundaydı.
Otto Hersing, koyun sürüsüne yaklaşan bir kurt kadar sessiz ve
temkinli davransa da, onun geleceğinden haberdar olan düşman
periskopu fark etmişti. Fakat artık çok geçti. Triumph, korkunç bir
patlamayla sarsıldı ve yan yattı ardından da Esat Paşa’nın tabiriyle
‘Bir yunus balığı gibi takla atarak, gözden kayboldu.’
Torpido ağlarının kendilerini torpidodan koruyacağına
inanan İngiliz denizciler yanılmıştı. 25 Mayıs 1915... Triumph, Otto
Hersing tarafından batırılmıştı:
"O öğleden sonra İngiliz zırhlısını torpilleyip batırdığımda,
yüksek kıyının üzerindeki herkes; Türkler, İngilizler, Avustralyalılar
siper savaşını bırakmış, siperlerinden çıkarak, ayakları dibinde
batmakta olan zırhlıyı seyretmeye koyulmuşlardı."
27 Mayıs 1915'te, U-21 Seddülbahir açıklarında, bu kez
İngiliz savaş gemisi Majestic, Hersing’in periskobundaydı.
‘’27 Mayıs sabahı durum değerlendirmesi yapmak amacıyla
ilk kez yeniden periskopumu çıkardığımda, (Saat 06.30’a geliyordu)
oldukça çok sayıda küçük gözetleme ve yük gemisi gördüm. Tıpkı
yuvaları çevresinde gidip gelen arılar gibi, çıkarma noktası
çevresinde bir aşağı bir yukarı gidip geliyorlardı. Peki ya tüm bu yoğun etkinliği koruma altına almış olması gereken savaş gemisi
neredeydi? Sağa sola ilerledim ancak hiçbir şey göremedim. İlginç.
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
5
Birden bir sürü deniz taşıtının üstünden bir savaş gemisinin görkemli
bir biçimde yükselen gri direkleri göründü. Bu kargaşa yığını içinde
kamufle renginden dolayı kolay ayırt edilmiyordu. Biçimine göre
gemi, bu sularda bulunan Majestic olmalıydı. İki gün önce olduğu gibi, kardeşi Triumph zırhlısının sonunu paylaşmamak için kıyıya
yakın demirlemişti. Gemi komutanı böyle yapmakla, eğer gemi
torpillenip batarsa üst güvertenin su üstünde kalarak ekibin
kurtulmasına olanak vereceğini umuyordu. Bu varsayımın
doğruluğunu denemek oldukça güç. Birçok kez torpidomu
İngilizlerin bedenine gömmek için çevredeki gemilerle ileri geri
gidip gelmeme rağmen, hiçbir boşluk bulamadım. Bir kez daha bu
arı kovanı boyunca ilerlerken sonunda gerçekten bir boşluk gördüm.
Bu boşluk fazla büyük değildi. En fazla 20 metre. Fakat
denemeliydim. Denizaltımı tümüyle hedefe yönlendirdim. Kim
bilir… Belki. Şu anda yönümü tam olarak Majestic’in arkasına doğru
çevirmiştim. Elektrikli düğmeye bastım. Denizaltı sarsıldı, torpido fırlamıştı. Torpido birçok deniz taşıtı arasından kabarcıklı bir iz
bırakarak ilerlemeye başladı. Eğer bu taşıtlardan biri araya
girmezse… Ve araya bir şey girmiyor: Yeri göğü sarsan bir patlama.
Kazan bölümünü vurduğum kesin… Geminin tümüyle sarsıldığını
görüyorum… Kafa vuruşu, denizcilerin dediği gibi… Devrilecek
gibi… Gömülüyor… Bir dakika geçiyor, iki, üç, dört… Sonunda
gemi bir balina gibi tümüyle yana dönüp sulara çarpıyor. Dalgalar
öteki deniz taşıtlarına vuruyor. Bu anlatılmaz kargaşa içinde birden
geminin ön bölümünün omurgası gözüküyor. Zırhlının öteki bölümü
ise suların içi ne gömülmüş durumda. 15.000 tonluk zırhlının yok
oluşu dört buçuk dakika sürdü…”
Sadece bir gün arayla iki İngiliz savaş gemisinin Alman U-
21 denizaltısına kurban verilmesi, Müttefik donanması için ağır bir
darbe olmuştu. Donanma unsurları kendilerini yakın adalarda
emniyete alırken, Donanma desteğinden yoksun kalan karadaki
Müttefik askerleri için bu sonun habercisiydi.
Yine Otto Hersing tarafından, 4 Temmuz 1915'te, Carthage
adlı Fransız nakliye gemisinin batırılması Çanakkale Savaşı’na
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
6
Alman katkısının açık bir nişanesi olarak 85 metre derinlikte
yatmaktadır.
Türk ve Alman dalış ekibi tarafından derinlerde ziyaret
edilen her üç batık; yapımcı ve sunuculuğunu Savaş Karakaş’ın,
yönetmenliğini Sibel Göloğlu’nun yaptığı ‘Sudaki İzler, U-21
Efsanesi’ belgeselinde gün ışığına çıkarılıyor.
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
7
Savaş Yüzücüsü Yetiştirme Esasları
Ali TÜRKŞEN
Bir savaş yüzücüsü, farklı ülkelerde farklı tanımlara sahip
olsa da bu satırların sahibi tarafından bu takdimde şöyle
tanımlanacaktır; kurbağa adam vasıflarına sahip, düşman sahillerine,
üs ve kıyı tesislerine yapılacak bir harekât maksadıyla sualtından
taktik intikal kabiliyetine haiz asker kişidir.
Bu anlamda Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde savaş
yüzücüsü olarak tanımlayabileceğimiz grup olan SAT Komandoları
takdimin özünü oluşturmaktadır. Türk Deniz Kuvvetleri bünyesinde
faaliyete başlama tarihi olarak 1 Ağustos 1963 günü kabul edilen SAT Komandoları, ilk kurs döneminde ABD’li eğitmenler tarafından
Türkiye’de eğitilmişlerdir. O dönemdeki ilk isimleri Sualtı Komando
(SAK) olan SAT’ların görev özellikleri özellikle İkinci Dünya
Savaşı yıllarında oluşmuştur. Özellikle ABD’nin Pasifik’teki amfibi
harekâtlar için duyduğu istihbarat desteği ve İtalya’nın Akdeniz’de
artan İngiliz deniz hâkimiyetini dengelemek için kullandığı en ucuz
yöntem olarak ortaya çıkan savaş yüzücülüğü 2020’li yılların
başında bambaşka bir şekle bürünmüştür.
Bu takdimde konunun özüne önce tarihi perspektiften
bakılacak, daha sonra SAT Komandolarının yetiştirilme esaslarına
ilişkin bilgi aktarımının ardından, Kardak Krizi hakkında bilgi
verilecektir.
Tarihi perspektiften bakıldığında ortaya şu durum
çıkmaktadır: İkinci Dünya Savaşının Pasifik’te süren güç mücadelesi
sırasında ABD tarafından yürütülen harekâtlar Japonya tarafından
kullanılan adaların tek tek işgalini de içeriyordu. Adaların ele
geçirilmesi için icra edilecek çıkarma harekâtları, günün şartlarına
uygun olarak bazı keşif ve istihbarat bilgilerine ihtiyaç duyuyordu.
Bu nedenle amfibi harekât gereksinimleri, başta ABD olmak üzere
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
8
İkinci Dünya Savaşına katılan ülkelerin Deniz Kuvvetleri
bünyesinde yeni bir askeri sınıfın teşkilatlanmasını zorunlu kılacak
hale getirmişti.
Düşman tarafından kullanılan sahalardaki çıkarma yapmaya
müsait kısımların plaj ve sahil keşfini sağlamak üzere ABD Kara ve
Deniz Kuvvetleri mensubu gönüllülerden oluşan ilk Amfibi Keşif ve
Akıncılar grubu 15 Ağustos 1942 günü Little Creek-Virginia’daki
Amfibi Eğitim Üssünde eğitimlerine başladı. Bu gruba verilen görev, çıkarma yapılacak düşman sahilindeki plajın derinlik ve dip yapısı
bakımından keşfini yapmak, çıkarma araçlarının sahile kapak
atmasına uygun mevkileri belirlemek ve çıkarma yapacak hücum
grubunun bu alanlardan emniyetli bir şekilde geçerek sahile
çıkmalarını sağlamaktı.
İkinci Dünya Savaşının ilerleyen günlerinde müttefiklerin
Avrupa kıyılarında büyük bir çıkarma harekâtına hazırlandıkları
Almanlar tarafından öğrenildi. Almanlar müttefikler tarafından
girişilecek böylesi bir harekâtı önlemek üzere Fransa’nın
Normandiya sahillerinde çıkarma yapmaya elverişli plajları ve sualtı
kesimini çıkarma harekâtına önemli oranda engel teşkil edecek suni
engellerle doldurdular. Bu şartlarda müttefik çıkarmasının az zayiatla
gerçekleştirilmesi güç gözüküyordu. Bu nedenle düşman kontrolü
altındaki bir plajı çıkarmaya mâni engellerden temizleyecek
personelin yetişeceği bir eğitim merkezi 6 Haziran 1943 günü Fort Pierce’te kuruldu ve ilk Deniz Muharebe Tahrip Birliği (NCDU-
Naval Combat Demolition Unit) eğitimlerine başladı.
Öte yandan SAT Komandoları ve dünyadaki muadil
birimlerin en önemli görevlerinden biri de sualtından sinsi taarruzlardır. Düşmanın kıyıdaki üs, liman tesisleri ve gemilerine
yapılacak sualtı sinsi taarruzları sayesinde, gemilerin daha limandan
çıkmadan etkisiz hale getirilmesi, ayrıca kıyı birliklerine de zarar
verilmesi hedeflenir. İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD, Fransa ve
SSCB haricinde bütün büyük ülkeler bir taarruz aracı olarak cep
denizaltıları ve benzer sualtı intikal vasıtalarını kullanmışlardır. ABD
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
9
oldukça güçlü konvansiyonel birliklere sahip olduğu için cep
denizaltılara ihtiyaç duymazken, Fransa daha savaşın başında işgale
uğradığı için bu silah türüyle ilgilenememiş, SSCB ise denizaltı
tasarımı konusunda çalışmalarda bulunmuşsa da cep denizaltıları
Sovyet komuta yapısı içinde beklenen ilgiyi görmemiştir.
Bu alandaki en büyük gelişmeyi iki kişilik adamlı
torpidoları Maiale (domuz) ile İtalyanlar sağlamışlardır. İkinci
Dünya Savaşı başlamadan önce 1935 yılında dahi İtalya, Akdeniz’deki iki donanma ile baş etmenin güçlüğünü görmeye
başlamıştı. İskenderiye’de konuşlu İngiliz ve Toulon’da konuşlu
Fransız filoları arasında sıkışan İtalya, zayıf durumdaki Deniz
Kuvvetlerini bu üstün güçler karşısında dengelemek üzere kolay ve
çabuk imal edilebilen, ucuz bir silaha ihtiyaç duydu. 1935 yılı Ekim
ayında, her türlü yeniliğe ve fikre açık İtalya Deniz Kuvvetleri
komuta heyetinin karşısına çıkanlarsa iki mühendis Deniz Üsteğmen
Teseo Tesei ve Elios Toschi oldu. Silahlarını minyatür denizaltı
olarak adlandıran Tesei ve Toschi’nin tasarladıkları bu araçla, 30
metre derinliğe kadar inmek, liman ağızlarındaki denizaltı ağlarını
kesmek ve limandaki gemi ve tesislere taarruz etmek mümkün
olabilecekti.
ABD’nin düşman sahilleri hakkındaki bilgi ihtiyacı,
İtalya’nın İngiliz donanmasıyla baş edebileceği ucuz silah arayışının
farklı iki koldan yürüdüğü İkinci Dünya Savaşı yıllarında ortaya çıkan savaş yüzücüsü konsepti, 1963 yılıyla birlikte Türk Silahlı
Kuvvetleri bünyesine girmiştir. 1964 yılından beri SAT
Komandolarının bu tarz ve sonrasında gelişen harekât ihtiyaçlar için
yetiştirilmelerine devam edilmektedir. Şu an bir yılı bulan süresiyle
SAT Komando özel ihtisas kursu kurbağa adam vasıflarının çok
ötesinde fiziki ve zihni kabiliyetlere sahip olmayı gerektirmektedir.
1964 yılından bu yana Kıbrıs Barış Harekâtı, Lucky-S gemisinin ele
geçirilmesi ve Kardak Krizi sırasında çok etkin rol oynayan bu
savaşçılar, bugün Suriye dahil çevremizde oluşabilecek bütün
çatışma alanlarında görev yapabilmek üzere yetiştirilmektedirler.
SAT Komandoları için bu günlere gelene kadar kazanılan
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
10
yeteneklerin bir ara sınavı olan Kardak Krizi de yakın tarihin önemli
bir olayı olarak hafızalarda yerini korumaya devam etmektedir.
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
11
Akdeniz Kıyılarında Sualtı Kazı ve Araştırmaları –
2019
Hakan ÖNİZ
Akdeniz Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Kültür Varlıkları Koruma ve
Onarım Bölüm Başkanı Akdeniz Üniversitesi, Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü, Akdeniz
Sualtı Kültür Mirası Araştırmaları Ana bilim Dalı Başkanı
Kültür ve Turizm Bakanlığı izinleriyle 1999 yılından beri
Akdeniz Kıyılarında arkeolojik sualtı çalışmaları yürütülmektedir.
Günümüze kadar 250’nin üstünde arkeolojik nitelikte batık gemi
belgelenmiş, bu batıklar tüm detaylarıyla milli envantere
kaydedilmiştir. Gemi batıklarının yanı sıra, batık yapı kalıntıları,
antik limanlar, gemi çapaları ve başka pek çok eser bulunmuş, bunlar
da tüm detaylarıyla birlikte belgelenmiştir. 2019 yaz aylarında
Antalya Müze Müdürlüğü başkanlığında, koordinatörlüğümüzde
Gemi Arkeolojisi Enstitüsü (INA) ve Prof. Dr. Cemal Pulak katılımıyla Batı Antalya Tunç Çağı Batığı çalışmaları ile Alanya
Müze Müdürlüğü başkanlığında koordinatörlüğümüzde Alanya
Osmanlı Dönemi Batığı çalışmaları hayata geçirilmiştir. Bu
çalışmaların yanı sıra yine Antalya Kıyılarında yürütülen sualtı
araştırmalarında 27 arkeolojik batığın tespiti yapılmıştır. Üst düzey
teknolojilerin kullanıldığı bu çalışmalarda görev alan ekip üyelerinin
çoğu Akdeniz Üniversitesi, Akdeniz Uygarlıkları Araştırma
Enstitüsü, Akdeniz Sualtı Kültür Mirası Araştırmaları Ana bilim Dalı
Yüksek Lisans Öğrencilerinden oluşmaktadır
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
12
Osmanlı Dönemi Batıklarına Ait Malzemelerde
Tanımlama ve Tarihleme Sorunları ve Bir Örnek;
Capstan/Mekanik Bocurgat
Okay SÜTÇÜOĞLU
Osmanlı denizciliği ve Osmanlı gemileri hakkındaki
araştırmaların ekseriyeti müessese tarihi şeklinde sürdürülmektedir.
Sualtı Arkeolojisi çalışanlarının bu tarz araştırmalarda bulmayı
umdukları teknik, ölçeksel ve kronolojik bilgiler çoğunlukla
bulunmaz. Dolayısıyla, sualtı araştırmalarında karşılaşılan Osmanlı dönemi gemi enkazlarına ait parçaların ne olduğu ve nasıl
tarihleneceği hususu, bu alanda çalışanları yeni bir bilmeceyi
çözmek zorunda bırakır. Günümüzde gittikçe yaygınlaşan sualtı
araştırmaları kapsamında bu sorunun neden kaynaklandığı ve nasıl
çözülebileceğine dair bir bakış açısı ve yöntem geliştirmek
gerekmektedir. Tebliğimiz bu sorun ve çözüm önerilerini bir
Osmanlı gemi enkazında bulunan tek bir malzeme (mekanik
bocurgat/capstan) üzerinden örnekleyerek izah etmeye çalışacaktır.
Anahtar Kelimeler: Sualtı Arkeolojisi, Osmanlı Batıkları, Osmanlı
Gemileri, Capstan, Bocurgat
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
13
Identification and Dating Problems in the Ottoman
Shipwrecks: An Example Material; Capstan
Okay SÜTÇÜOĞLU
The majority of the researches about the Ottoman maritime
and Ottoman ships are continues in the form of an institution history.
The technical, scale and chronological information that Underwater
Archeology staff hopes to find in such research is often absent.
Hence, the question of what the fragments of Ottoman shipwrecks
encountered during the underwater surveys and how to date them is
obliged to solve a new puzzle. Within the scope of underwater
research, which is becoming more and more widespread nowadays,
it is necessary to develop a perspective and method about why this
problem is caused and how to solve it. Our notification will try to
illustrate these problems and solutions by sampling a single material
(mechanical winch / capstan) found in an Ottoman shipwreck.
Key Words: Underwater Archeology, Ottoman Shipwrecks,
Ottoman Ships, Capstan
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
14
İzmir İl’indeki Ağ Kafes İşletmelerinde Çalışan
Dalgıçların Sorunları Üzerine Bir Araştırma
Gamze AKPINAR1, F. Ozan DÜZBASTILAR2 1*Ege Üniversitesi, Urla Denizcilik Meslek Yüksekokulu, İzmir
2Ege Üniversitesi, Sualtı Araştırma ve Uygulama Merkezi, İzmir *Sorumlu Yazar: [email protected]
Kültür balıkçılığı, tarımsal faaliyetlere göre ihracatta karlılık
oranının yüksek olması, doğal balık stoklarının hızla azalması,
nüfusun artışıyla su ürünlerine yönelik talebin de aynı paralelde
artması gibi nedenlerle birçok kişiye istihdam sağlayan ve sürekli
gelişen bir sektör haline gelmiştir. Denizlerde ağ kafesler yoluyla
yapılan balık üretiminde en önemli faktör insandır. Özellikle balık
kafeslerinde günlük işleyişte mühendis, tekniker, işçi ve dalgıç gibi
farklı görevler icra eden sektör çalışanlarının hava ve deniz koşullarından etkilendikleri bir gerçektir. Balık çiftliklerinde çalışan
dalgıçlar ise rutin olarak ağ ve halat kontrolü, balıkların kontrolü, ölü
balıkların toplanması, ağ/kafes değişimi, demirleme ve şamandıra
sistemlerinin yapılması ve kontrolü gibi farklı işler için dalışlar
yapmaktadır. Balık çiftliklerinde çalışan dalgıçların kendilerine
tanımlanan görevleri güvenli bir şekilde ve ilgili yönetmeliklere
uygun olarak yapmaları, işletme yöneticilerinin dalgıçları dalış kaza
ve hastalıkları konusunda bilgilendirmeleri, sektörün düzgün bir
şekilde büyümesini ve güvenilir bir çalışma ortamının yaratılmasını
sağlayacağı bir gerçektir. Bu çalışmada; balık çiftliklerinin
işleyişinde önemli bir payı bulunan çiftlik dalgıçlarının karşılaştığı
sorunlar tespit edilmiş ve bunlarla ilgili çözüm önerileri sunulmuştur. Bu amaçla, İzmir’de faaliyet gösteren balık çiftliklerinde çalışan 83
dalgıç ile anket yapılmış, bu işletmeler ziyaret edilmiş ve toplanan
veriler “IBM SPSS Statistics 25” programında analiz edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kültür balıkçılığı, Balık çiftliği, Dalgıç
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
15
Marmara Denizi’nde Sualtında Kalmış Tarih Öncesi Yerleşimlere Bir Örnek: Avşa Adası
Günay DÖNMEZ
Akdeniz Üniversitesi Sualtı Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Akdeniz Üniversitesi, Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü Yeni ve
Yakınçağ Anabilim Dalı Programı Doktora Öğrencisi
Marmara Bölgesi sınırları içirişinde yer alan Avşa Adası,
Balıkesir iline bağlı olup Marmara Denizi’nin güney batısında yer
alır ve Marmara Adaları adıyla anılan takımadaları oluşturan
adalardan biridir. Adanın ilk yerli halkı hakkındaki ilk yazılı bilgiler
coğrafyacı Strabon ve tarihçi Plinius tarafından verilmektedir. Son
yıllarda Avşa kumsallarında bulunan çeşitli çakmaktaşı, kemik vb.
aletler, ağırşaklar, değirmen taşları ve taş baltalar adadaki yerleşim
tarihinin yazılı kaynaklardan çok eskilere gittiği fikrini
kuvvetlendirmektedir.
Bölgedeki ilk çalışmalar 1993 yılında Prof. Dr. Mehmet
Özdoğan tarafından yapılmıştır. 1994 yılında yerleşim alanı Prof. Dr.
Nergis Günsenin tarafından da incelenmiştir. 2015 yılında yaptığımız
sualtı çalışmalarında daha önceki yıllarda yapılan çalışmalarda da belirtilen farklı dönemlere ait buluntular tespit edilmiştir. Kıyıdan
itibaren 1.50 – 2.00 m derinlikte kalıntılar rahatça görülebilmektedir.
Muhtemelen höyüğün dik dalga aşımına maruz kalmasından dolayı,
kıyı çizgisinin eski dönemlerden daha içeride olmasından höyüğün
bir kısmının sualtında, bir kısmının ise karada olduğunu
anlaşılmaktadır.
Tarafımızca yapılan çalışmalarda höyüğün sualtında kalan
kısmında Neolitik, Kalkolitik ve yoğun olarak Tunç Çağı’na ait
seramik ve küp mezar örnekleri bulunmuştur. Bununla birlikte
Helenistik Dönem’den Geç Antik Çağ’ın sonuna kadar
tarihlendirilen çeşitli seramik örnekleri ve kalıntılar da görülmüştür.
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
16
Bu da adanın tarih öncesi dönemden itibaren günümüze kadar devam
eden bir yerleşim alanı olduğunu göstermektedir.
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
17
Donanımlı Dalışlarda İş Güvenliği Uygulama
Esaslarının İncelenmesi: İzmir İli Örneği
Oğuzhan TAKICAK1, F. Ozan DÜZBASTILAR2
1*Ege Üniversitesi, Urla Denizcilik Meslek Yüksekokulu, İzmir 2Ege Üniversitesi, Urla Denizcilik Meslek Yüksekokulu, İzmir
*Sorumlu Yazar: [email protected]
Bu çalışmada, İzmir’de faaliyet gösteren dalış merkezlerinin mevcut
yönetmelik ve standartlara uygunluğu araştırılmıştır. Sportif dalış
merkezleri yerinde, iş güvenliği açısından incelenmiştir. Çalışma
kapsamında 30 adet dalış eğitmeni ile yüz yüze görüşmeler yapılarak
yönetmelik ve buna bağlı talimatlar temelinde anket yapılmıştır.
Dalış eğitmenlerinin demografik durumu, belge düzeyleri, çalışma
geçmişleri ve dalış sayıları ve ayrıca kullanılan ekipmanların bakım-
tutum periyotları gibi veriler toplanarak değerlendirilmiştir.
Anahtar Sözcükler: donanımlı dalış, iş güvenliği, eğitmen, dalıcı
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
18
Liman Tepe Antik Limanı Doğu ve Batı Mendireği
Hayat ERKANAL1, Vasıf ŞAHOĞLU1, İrfan TUĞCU2,
Joe BOYCE3, Michaela REİNFELD4,Yeşim ALKAN2,
Nicholas RIDDICK3,
1- Ankara Üniversitesi, 2- Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, 3- McMaster Üniversitesi, 4- Alman Arkeoloji Enstitüsü – Berlin.
Limanlar, toplumlar ve doğal olarak kültürler arası temasın başlangıç ve bitiş noktalarıdır. Erken dönemde Mezopotamya’da nehir taşımacılığına bağlı olarak gelişen liman, zaman içinde kendine özerk/özgü yönetim şekli, iç hukuku, sosyal yaşamı ve kültürel yapısı olan geniş yaşam alanlarına dönmüştür. Doğal oluşumların ve basit inşaatlarla düzenlenmiş alanların denizde yanaşma ya da ayrılma alanları olarak kullanılması ile başlayan açık deniz liman algısı, özellikle M.Ö. 1. Binle birlikte çok yönlü bir yapıya dönüşmeye başlamıştır. Üç tarafı denizlerle çevrili olan
Anadolu’nun özellikle Ak Deniz ve Ege Denizi kıyılarında kıyı yerleşimlerin sayısal çokluğu son 20 yılda yürütülen arkeoloji projeleri ile ortaya konmuştur. Bu kentlerden biri olan Liman Tepe’de İzmir Bölgesi Kazı ve Araştırmalar Projesi (IRERP) kapsamında yürütülen çalışmalar ile açığa çıkan önemli liman kentlerindendir. Liman Tepe’nin deniz aşırı kültürlerle olan ilişkisi M.Ö. 5 bin yıl başlarına kadar geri gitmektedir. Liman Tepe yerleşiminin deniz ve deniz ötesi kültürlerle olan bu bağlantının sağlandığı limanlarla ilgili bir den çok nokta bulunmaktadır/önerilmektedir.
Bunlardan biri olan ve 2000 yılında çalışmalara başlanan, aynı zamanda şu an için Anadolu’da kazısı yapılan en erken liman olan Liman Tepe (Klazomenai) Antik Limanı’nın M.Ö. 6 yy. erken evresinden itibaren tüm yüz yıl boyunca değişen yoğunluklarla kullanılmış olduğu belirlenmiştir. Belli bir süre kullanım yoğunluğunda azalma görülen limanın M.Ö. 4 yy. ilk yarısı boyunca da aktif olarak kullanılmış olduğu yürütülen çalışmalarla ortaya konmuştur. İki ayrı mendireğin kapatması ile oluşan Liman Tepe limanın doğu ve batı mendireği üzerine yürütülen çalışmalar ana hatları ile
bu çalışmada ele alınacaktır.
Anahtar Kelimeler: Liman Tepe, Arkaik Dönem, Su Altı, Mendirek, Dalgakıran
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
19
Dalış Fizyolojisi
Tuna GÜMÜŞ Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Kliniği
SBÜ Kartal Dr. Lütfi Kırdar SUAM
Giriş
Sualtı dünyasında insan vücudunda meydana gelen
değişikliklerin araştırılması binlerce yıl öncesine kadar gitmektedir.
Özellikle son yüzyılda bu ‘sessiz dünya’ ile ilgili yapılan çalışmalar
artmıştır. Sualtı dünyasının güzelliği rekreasyonel dalgıç sayısını
hayli arttırırken, özellikle yeni enerji kaynaklarının aranması
sonucunda keşfedilen teknik gelişmelerle dalgıçlar fizyolojik olarak
500 metre derinlikte çalışma imkanına kavuşmuşlardır. Askeri operasyonlarda da dalış çok önemli bir noktaya gelmiştir.
Gelişme
Sualtında karşılaşılan zorluklar basınç(derinlik), sıcaklık
değişiklikleri, ortamda doğal solunum yapılamaması gibi
sebeplerden dolayı diğer insan aktivitelerinden daha fazladır.
Sualtında; lokomosyon, solunum, dolaşım, renal sistem, santral sinir
sistemi, vücudun hidrasyon ve termal sistemleri etkilenirler. Direk
hidrostatik etkilerin yanı sıra fiziksel, farmakolojik, solunan gazların
toksik etkileri de yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Sualtında
fizyolojik adaptasyon bir noktaya kadar sağlanabilirken belli bir noktadan sonra kendi mikro çevremizi(solunum gazı ve aparatı, dalış
giysisi) oluşturmak zorundayız. Bazen bu bile dalış kazasını hatta
ölümü engelleyemeyebilir. Dalış fizyolojisinin tıpta teorik ve pratik
yansımaları olmuştur. Ortam basıncının basınç odalarında arttırılarak
yapılan hiperbarik oksijen tedavisi 100 yıldan fazladır gaz
baloncuklarının sebep olduğu dekompresyon hastalığının tedavisinde
kullanılmaktadır.
Sonuç
Bu sunumda dalışın insan fizyolojisinde meydana getirdiği
değişikliklerden bahsedilecektir.
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
20
Türkiye’deki Satıhtan İkmalli Karışım Gaz Dalışları
(Heo2) ve Yöntemi
Güvenç SORARLI
İstanbul Gedik Üniversitesi Su Altı Teknolojisi Programı Öğretim Görevlisi [email protected]
HeO2 ile ilk çalışmalar 1924 yılında ABD gemi inşa dairesi
ile mayın dairesinin ortaklaşa çalışmaları sonucunda gerçekleşmiştir.
İlk ciddi tecrübe ise 1939 yılında squalus denizaltısına yapılan
çalışmalarla elde edilmiştir. Bu dönemde yapılan çalışmalar
sonucunda o gün için 500 feet derinliğe kadar yapılacak dalışlar için
dekompresyon cetvelleri oluşturulmuştur.
Ülkemizde ise ilk olarak 1963 yılından itibaren ABD’de
açılan Dalgıç ve Kurtarma kurslarına personel gönderilmiş, 1967 yılından itibaren 1.sınıf dalgıç sıfatıyla derin su karışım gaz heliox
dalgıçları yetiştirilmeye başlanmıştır.
Ülkemizde Karışım Gaz Dalışları (HeO2) genellikle büyük
projeler (Marmaray vb.) ya da askeri amaçlı kullanılmaktadır.
Karışım Gaz Dalışları, gaz maliyetlerinin özellikle Helyumun yurt
dışından çok pahalı ithal edilmesinden dolayı çok zaruri haller
dışında tercih edilen bir dalış yöntemi değildir.
Satıhtan ikmalli, açık devre karışım gaz dalışları, satıhtan
hortum ile sağlanan helyum-oksijen karışımları kullanılarak yapılır.
Bu dalışlar, özellikle hava dalış limitlerini aşan, ancak satürasyon
dalış tekniklerini kullanmayı gerektirmeyecek işler için uygundur.
Aynı zamanda, hava dalış limitlerinde olsa bile, nitrojen narkozu riskini ortadan kaldırmak için de karışım gaz dalışı yapılması tercih
edilebilir.
Hava dalışlarının planlanmasında dikkate alınan bir çok
husus, satıhtan ikmalli karışım gaz dalışı planlamasında da dikkate
alınır. Bunlara ilaveten satıhtan ikmalli karışım gaz dalışına özgü
planlanma kriterleri, dalgıçlara bir çok farklı gaz ikmali ile yinelenen
dalış kısıtlamalarıdır.
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
21
Derinlik ve Süre Kısıtlamaları: Satıhtan ikmalli karışım gaz
dalış sistemleri için normal çalışma limiti 300 feette 30 dakikadır.
Dekompresyon tablolarında normal çalışma limitleri ile istisnai
ekspoze dalışları bir çizgiyle ayrılmıştır. İstisnai ekspoze dalışları uzun süreli dekompresyon gerektirir ve dekompresyon rahatsızlığı
oluşma risklerinin artmasına ve dalgıçların çevre şartlarına uzun süre
boyunca maruz kalmalarına sebep olur. İstisnai ekspoze dalışları,
yalnızca acil durumlarda yapılabilir.
Satıhtan ikmalli He-O2 dalışlarında yinelenen dalış
yapılamaz. İkinci bir dalış için dalgıçlar dekompresyonsuz bir
dalıştan sonra 12 saat, dekompresyonlu bir dalıştan sonra ise 18 saat
beklemelidir. Akciğer oksijen zehirlenmesi etkilerini en aza indirmek
için dalgıçlar üst üste 4 gün boyunca icra ettiği He-O2 dalışından
sonra bir gün süreyle dalış yapmadan dinlenmelidir.
İrtifaya Çıkış: İrtifaya çıkmadan önce bir dalgıç,
dekompresyonsuz bir dalıştan sonra 12 saat, dekompresyonlu bir dalıştan sonra ise 24 saat beklemelidir.
Su Sıcaklığı: Vücut ısısının kaybı (hipotermi) uzun ve derin
dalışlarda ciddi bir problem olabilir. Soğuk suda satıhtan ikmalli
karışım gaz dalışı yapılacağı zaman mümkünse sıcak su elbisesi
tercih edilmelidir.
Gaz Karışımları: Satıhtan ikmalli karışım gaz dalışlarında
dört çeşit gaz karışımına ihtiyaç duyulur.
1) Dip Karışımı: Dip karışımı oranı dalış derinliğine
bağlı olarak %90 Helyum / %10 Oksijen ile %60 Helyum / %40
Oksijen arasında değişebilir. Her bir derinlik için kullanılabilecek
karışım oranı üst ve alt limitleri Tabloda gösterilmiştir.
2) %50 He + %50 Oksijen Karışımı (50/50): Bu sabit
karışım dekompresyon esnasında 90 feet ile 40 feet arasında
kullanılır. Karışımdaki oksijen yüzdesi %49- %51 arasında
olmalıdır.
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
22
3) Saf Oksijen: Saf oksijen 30 ve 20 feet su içi
dekompresyon stoplarında ve satıh dekompresyon uygulaması
esnasında basınç odasında 50, 40 ve 30 feet stoplarında kullanılır.
4) Hava: Hava, dalışta bir acil durum oluştuğunda yedek soluma gazı olarak ve oksijen solunumu esnasındaki hava
fasılaları boyunca kullanılır.
Helyum-oksijen karışımları %0,5 (0.005) hassasiyete
sahip cihazlarla analiz edilmelidir.
Emercensi Tüp: Bütün dalgıçlar emercensi tüp
kullanmalıdır. Bu tüpün içindeki karışım;
1) Eğer dip karışımındaki oksijen yüzdesi %16’dan yüksek ise dip
karışımının aynısı.
2) Eğer dip karışımındaki oksijen yüzdesi %16’dan düşük ise %15-
%17 oranında oksijen içermelidir. Tüp basıncı, dalgıcı dipten ilk
stoba veya dalış dekompresyonsuz bir dalış ise dipten satha
getirebilecek yeterlikte olmalıdır. Böylelikle, satıh personelinin
gelişen acil duruma göre gerekli önlemi almak için yeterli vakti olacaktır.
HeO2 Dalış Teçhizatı (MK-1/17/37 vb.) hava dalışlarında kullanılan
teçhizatın aynısıdır.
Dalışın başarısı direkt olarak, dalışa verilen maksimum dikkat ve
doğru bir dalış planlaması ile mümkündür.
a. Dalış derinliği nedir?
(Daima dalış derinliğine göre kullanılacak maksimum ve minimum
O2 yüzdesi hesaplanmalıdır.)
b. Mevcut kullanılabilecek dalış imkanları nelerdir?
c. Mevcut karışım gaz miktarı ve karışım yüzdeleri
nelerdir?
d. Dalış için gerekli mevcut personel sayısı nedir? e. Yapılacak işin tipi ve derecesi nedir?
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
23
f. Çevresel koşullar nelerdir?
• Su sıcaklığı
• Görüş
• Dip şartları • Akıntı
• Kirlilik
• Diğer şartlar
h. Dalış personeli ihtiyacı
I. 1 Dalgıç için 12 personel
II. 2 Dalgıç için 15 personel
Avantajları;
a. Narkotik tesir göstermemesi. b. Daha derine daha uzun dip zamanı ile dalış yapabilme
imkânı.
Dezavantajları;
a. Büyük bir dalış destek platformu gerektirir.
b. Fazla miktarda karışım gaz gerektirir.
c. Açık devre olması nedeniyle gazın tekrar kullanım
imkânı yoktur.
d. Isı ileticisi olması nedeniyle üşümeye sebep olur. e. Derin dalış sinirsel sendromunun oluşmasına neden
olabilir.
a. Derin su aramaları.
b. Derin su teşhis ve onarım işleri.
c. Kurtarma çalışmaları
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
24
Hayalet Avcılık Ve Türkiye’deki Durumu
Adnan AYAZ1, Uğur ALTINAĞAÇ1, Uğur ÖZEKİNCİ1,
Alkan ÖZTEKİN1, Talip İBİN2, Ata AKSU3 * Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi
** Yalova Üniversitesi, Altınova Meslek Yüksekokulu, Sualtı Teknolojisi Programı
*** Gedik Üniversitesi, Gedik Meslek Yüksekokulu, Sualtı Teknolojisi Programı
Hayalet avcılık, sucul ortamda kaybolan, denize atılan veya
terkedilen av araçları veya onların parçalarının avcılığa devam
etmesidir. Kayıp av araçları, bulundukları ortamda avcılığa devam
ederken, aynı zamanda örttüğü zeminin üzerine çökerek, o bölgenin
habitatının tahrip olmasına neden olmaktadır. Av kayıp av araçların
avcılık ömrünün ortam koşullarına bağlı olarak, uzatma ağları için 2
ay ile 7 yıl arasında değiştiği, balık tuzaklarının ise 30 yıla kadar
devam edebileceği yapılan çalışmalar sonucu ortaya konmuştur.
Dünya genelinde 267 türün kayıp av araçlarından etkilendiği bildirilmiştir. Özellikle uzatma ağlarının yaygın olarak kullanıldığı
Türkiye’de problemin boyutu hakkında yeterli araştırma
yapılmamıştır. Bu konuda tamamlanan 3 adet yüksek lisans ve 2 adet
doktora tezi, 3 adet Birleşmiş Milletler Kısa Destek Programı
(GEF/SGP), 1 adet TAGEM ve 2 adet TÜBİTAK projesi
bulunmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bu konuda Türkiye
çapında gerçekleştirdiği proje ise halen devam etmektedir. Hayalet
avcılığı önlemenin en iyi yolu balıkçılarımızda bilinç uyandırmaktan
geçmektedir. Burada en önemli rol ise sualtına gönül veren insanlara
düşmektedir.
Anahtar Kelimeler: Hayalet avcılık, kayıp av araçları, avcılık ömrü,
uzatma ağları, balık tuzakları
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
25
İstanbul’un “Yapay Resif” Planı
Benal GÜL1*, Güvenç SORARLI2, Talip İBİN3, Ata AKSU2,
Hayati YAĞLI2, 1* İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Balıkçılık ve Su ürünleri
İşleme Teknolojisi Bölümü Fatih İstanbul * [email protected] 2 Gedik Üniversitesi Gedik Meslek Yüksekokulu Su Altı Teknolojileri
Programı Pendik İstanbul 3 Yalova Üniversitesi Altınova Meslek Yüksekokulu Motorlu Araçlar ve
Ulaştırma Teknolojileri Bölümü Altınova Yalova
Giriş
İstanbul, Türkiye’nin en uzun kıyı şeridine sahip şehridir.
Avrupa ve Asya kıyılarının toplam uzunluğu 647 km’dir. Karadeniz,
Marmara Denizi ve bu iki denizi birbirine bağlayan boğaz sebebiyle
kıyılarında dinamik su hareketliliği söz konusudur. İstanbul aynı
zamanda dünyanın en kalabalık şehirlerden biridir ve nüfus yoğunluğu bu uzun ve dinamik yapıdaki kıyısal alan üzerinde birçok
olumsuz etkiye sahiptir. Kirlilik, deniz doldurma çalışmaları ve
yasadışı balıkçılık gibi etkenler ile sucul ekosistemin dengesini
bozacak habitat kayıpları oluşturulmaktadır.
Gelişme
Ülke kıyılarımızda son 30 yıldır uygulanan planlı ve
kontrollü yapay resif uygulamalarının olumlu sonuçları, İstanbul
kıyılarındaki habitat kayıplarının azaltılması ve zarar görmüş bazı
bölgelerin iyileştirilmesi için kullanılabilir. Bu düşünceyle, yasadışı
balıkçılığın zarar verdiği Prens Adaları bölgesinde olta balıkçılarını
desteklemek amacıyla 2016-2019 yılları arasında bilimsel amaçlı ve
küçük ölçekli bir yapay resif projesi yürütülmüştür. Proje
sonuçlanma aşamasındayken, Tarım ve Orman Bakanlığı yasadışı
balıkçılığı engellemek ve zarar görmüş habitatları iyileştirmek
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
26
amacıyla büyük ölçekli bir yapay resif uygulaması için çalışmalara
başlamıştır.
Sonuç
Bu çalışma, İstanbul kıyılarında yürütülen ilk bilimsel
amaçlı yapay resif projesi ile, Tarım ve Orman Bakanlığının
planladığı yapay resif uygulaması hakkında genel bilgileri
içermektedir.
Anahtar Kelimeler: İstanbul, Yapay Resif, Habitat
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
27
Koyunadası Belgeseli
Savaş KARAKAŞ
Dokuz Eylül Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve Teknoloji
Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Harun Özdaş tarafından, T.C.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan alınan izin ve T.C. Kalkınma
Bakanlığı’ndan alınan destek ile yürütülmekte olan Türkiye Batık
envanteri projesi kapsamında, 10 yılı aşkın bir süredir kesintisiz olarak devam eden sualtı araştırmalarının 3. Etabında önemli
batıklara ulaşıldı.
Sualtı araştırmacısı Selçuk Kolay tarafından bulunarak, yeri
gösterilen 60m. derinde yer alan batıklara, özel karışım gazlar kullanılarak dalışlar gerçekleştirildi. beIN İZ HD kanalında ‘Sudaki
İzler’ kuşağının yapımcısı ve sunucusu Savaş Karakaş ve ekibinin
sualtı belgeselini yaptığı çalışmada, ülkemiz karasularında bugüne
kadar yapılan en derin batık araştırması gerçekleştirildi. Bu
çalışmada Osmanlı İmparatorluğu’nun denizlerdeki ilk ve en büyük
zaferlerinden biri olan “Koyun Adaları” savaşına ait batmış
gemilerin kalıntıları ilk defa tespit edilerek bilimsel incelemeleri
yapıldı. Araştırma başkan yardımcısı Dr. Nilhan Kızıldağ tarafından
yüksek teknoloji kullanılarak, Yanal Taramalı Sonar ile yerleri
ayrıntılı olarak belirlenen batıkların, uzaktan kumandalı kamera
sistemleri (ROV) ile foto mozaikleri oluşturuldu.
Tamamı Türk bilim insanları, eğitmen derin su dalgıçları,
belgeselciler ve araştırmacılardan oluşan ekip, çalışmalarında Piri
Reis Araştırma Gemisi’ni kullandı. 60 metre derinlikte bulunan
batıklar üzerine başarılı bir şekilde konumlandırılan araştırma gemisi ile, söz konusu batıkların dağılım alanı ve buluntular ayrıntılı bir
şekilde araştırılmıştır. 130 x100 cm boyunda yaklaşık 300 kg
ağrılığında bir adet çan formlu eser çıkarılarak Çeşme Müzesi’ne
teslim edilmiştir.
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
28
Literatüre göre söz konusu batıkların 1695 tarihinde
Osmanlı ile Venedik arasında geçen ve Osmanlı’nın zaferiyle
sonuçlanan “Koyun Adaları” Savaşı’nda batmış Venedik savaş
gemileri olduğu anlaşılmaktadır. Çalışmalarda yerleri belirlenen iki batığa ait kalıntılar arasında yaklaşık 70 kadar bronz top, gülle ve
mühimmatın yanı sıra, gemi armasına ait aksamlar ve mutfağına ait
çok sayıda kaba rastlanmıştır. Ayrıca boyları 4 metreye ulaşan büyük
çapalar bulunmuştur.
Söz konusu batıkların “Koyun Adaları” savaşında,
Mezemorta Hüseyin Paşa’nın komuta ettiği Osmanlı filosu
tarafından batırılan Venedik bayrak gemisi Stella Maris ve ona
yardıma gelen Leon Coronato gemisi olduğu düşünülmektedir.
Batıkların incelenmesinde, derin su dalış teknikleri ile
karışım gaz dalgıçları ve ROV teknolojisi birlikte kullanılmıştır.
Böylece ülkemiz karasularında ilk defa bu derinlikte bilimsel
arkeolojik çalışma gerçekleştirilmiş ve başarı ile tamamlanmıştır.
Türkiye’nin Sualtı Arkeolojisi konusunda isim yapmış bilim
insanları, derin su dalgıçları ve sualtı araştırmacılarının iş birliği
sonucunda çok önemli bulgulara ulaşılmış ve araştırma sonucunda
dünya çapında da ilgi görecek kalıntılar ortaya çıkarılmıştır.
Yürütülen çalışmalar ve tarihi keşfin ilk görüntüleri 30 Ağustos 2018
tarihinde beIN İZ HD kanalında Savaş Karakaş’ın yapımcılığını,
Sibel Göloğlu’nun yönetmenliğini üstlendiği ‘Sudaki İzler-
Koyunadası’ belgeselinde yayınlanmıştır.
Osmanlı denizcilik tarihinin en önemli zaferlerinden bir
tanesine ait kalıntıların yüzyıllar boyunca sualtında çok iyi korunmuş
olması nedeniyle, Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü adına Doç. Dr. Harun Özdaş’ın başkanlığında
bilimsel bir kurtarma kazısının yapılması planlanmaktadır.
“Bu büyük keşif tüm denizcilerimize armağan olsun”.
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
29
Cutis Marmorata Bulgusuyla Gelen Bir
Dekompresyon Hastası; Bir Olgu Sunumu
Gülşen YETİŞ*, Seren KIRMIZI, Selim Engin EGEREN, Akın
Savaş TOKLU İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik
Tıp AD
Dekompresyon hastalığı (DH), ortam basıncındaki düşüşün
ardından kanda ve/veya dokuda çözünmüş olan inert gazın kabarcık
oluşturması sonucunda meydana gelmektedir. Dekompresyon
hastalığı riskini azaltmak için, dalışın çıkış aşamasında vücutta
çözünen inert gazın belirli bir kısmını atmak için dekompresyon
kurallarına uymak gerekir. Dalış sonrası yüzeye geldikten sonra,
vücutta çözünmüş olan inert gazın tamamen atılabilmesi için, dalış
derinliği ve süresine de bağlı olarak, belirli bir sürenin geçmesi
gerekmektedir. Tekrarlayan dalışlar güvenlik için daha uzun
dekompresyon sürelerini gerektirecek ve bu sürelere uyulmadığı
takdirde DH’ye yakalanma olasılığı artacaktır. Dekompresyon
hastalığı, tutulan sisteme, dokuya, hatta organa göre
sınıflanabilmektedir. Cutis marmorata, dalıştan sonra, deride mermer görünümüne benzer kırmızı-mavimsi renk değişikliği şeklinde
kendini göstermektedir. Son yıllarda deri DH’nin cutis marmorata ile
ortaya çıkan formu ciddi dekompresyon hastalığı olarak ele
alınmakta ve buna uygun tedavi edilmektedir. Dekompresyon
hastalığı olguları mümkün olan en kısa sürede basınç odasında tedavi
edildiğinde (rekompresyon tedavisi) sekelsiz iyileşme olasılığı
artmaktadır.
Olgu: 47 yaşında, öncesinde bilinen herhangi bir hastalığı
olmayan salyangoz dalgıcı daha önce iki kez eklem tutulumuyla
seyreden dekompresyon hastalığı geçirmiştir. Son dalışını nargile ile
26.08.2019 tarihinde gerçekleştiren dalgıç 20 metre derinliğe,
tahmini 50’şer dakika süren, 5’er dakikalık yüzey bekleme
süreleriyle 3 dalış gerçekleştirmiştir. Son dalışının bitiminden 20
dakika sonra baş dönmesi, denge kusuru, sağ omuz ve sol kalçada
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
30
ağrı ve deri lezyonları ortaya çıkmıştır. Şikayetlerinin devam etmesi
nedeniyle yaklaşık 2 saat sonra İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi, Sualtı
Hekimliği ve Hiperbarik Tıp AD’ye başvuran hastanın yapılan
muayenesinde gövde, kol bacak derisinde yaygın mermer görünümü, sağ omuz ve sol kalçada ağrı, hafif denge kusuru tespit edilmiştir.
Ciddi dekompresyon hastalığı tanısı alan hasta, maske ile %100
oksijen ve sıvı tedavisi uygulanarak İstanbul Bağcılar EAH Sualtı
Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Kliniği’ne ambulans ile transfer edildi.
US Navy Tedavi Tablosu 6 ile ilk rekompresyon tedavisi yapıldıktan
sonra bütün bulguları gerileyen hasta kliniğimize yatırıldı. İzleyen
günlerde iki kez ek hiperbarik oksijen tedavisi gören hastanın
yapılan tetkiklerinde ek bir patolojiye rastlanmadı. Şikayetleri
tamamen düzelen hasta, dalışı bir ay süreyle yasaklanarak taburcu
edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Dekompresyon Hastalığı, Cutis Marmorata,
Hiperbarik Oksijen Tedavisi.
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
31
Engellilerde Scuba Eğitimi: Bağcılar Belediyesi
Kapsamında Ampirik Bir Çalışma
Dr. Ferhat YALGIN [email protected]
Bağcılar Engelli Sualtı ve Su Üstü Sporları Kulübü, İstanbul/ Türkiye
Amaç Çalışmamız Dünya Sağlık Örgütü’nün engellilik
kavramındaki maddeler Noksanlık (Impairment), Özürlülük
(Disability) ve Maluliyet (Handicap) bulunan bireylerin tedavi veya
rehabilitasyonunu destekleyecek rekreasyonel faaliyetlerden olan
SCUBA dalış etkinliğinin gözlem ve deneyimlerin paylaşılması
amacıyla yapılmıştır.
Gereç ve Yöntem Engelli tanısı ile takip edilen 14 yaş ve üzerindeki bireyler
dahil edilmiştir. Bireyler programa dahil edilmeden önce özel eğitim,
psikolojik, sosyolojik, fizyolojik ve dalış hususlarında
değerlendirilmiştir. Bireylerin engel çeşitlilikleri ve düzeyleri
arasındaki gözlemsel farklılıklar incelenmiştir. Bireylerin sualtı
ortamına sağlık durumlarının uygunluğunun değerlendirilmesi ve
olası uygunsuzluk durumlarında programdan çıkarılması planlanarak
sualtı hekimliği ve hiperbarik tıp uzmanlarınca dalışa uygunluk
açısından değerlendirilmeleri sağlanmış ve olumsuzluk saptanmayan
bireylerin programa kabulleri sağlanmıştır. Suya adaptasyon ile başlanan program teorik eğitim ve uygun scuba donanımlarının
kullanılmasıyla bireylerin sorumlu velilerin gözetiminde Bağcılar
Engelliler Sarayı’nda mevcut olan yarı olimpik yüzme havuzunda
gerçekleştirilmiştir. Haftada 1 kez olacak şekilde eğitmenler
gözetiminde bireylerin rehabilitasyonuna devam edilmiştir.
Bulgular
Uzman değerlendirmesine ve faaliyeti icra eden eğitmene,
göre bireylerin günlük yaşamda en çok zorlandığı noktalar; ikili
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
32
ilişkilerde ve iletişim kurmakta zorluk ve yapılan aktivitelerde
ekipmanın uygun kullanımında zorluk olarak tespit edilmiştir.
Yapılan dalış etkinliği ve havuz çalışmaları sayesinde takipte;
bireylerin iletişim becerilerinin arttığı, faaliyetlerde kullanılan ekipmanlara adaptasyonun sağlanmasıyla uygun ve koordineli bir
şekilde kullanabildikleri gözlemlenmiştir.
Sonuç-Tartışma Çalışmamıza katılan çeşitli engel durumunda olan
bireylerde haftada bir kez uygulanan scuba etkinliğinin; bireylerin
günlük yaşamında ve aile yaşamında olumlu sonuçlar sağladığı
gözlemlenmiştir. Çalışmalarımıza dahil edilen bireylerin aileleri ile
koordineli bir şekilde çalışmamız sürmektedir. Ayrıca çalışmamıza
dahil edilen bireylerde ek olarak paketli ürünleri tüketmemek, aile
hayatında engel durumuna göre emir komuta şeklinde yaşamlarına
devam eden bireylerde olumlu bir davranış eğilimi gibi sonuçlar gözlemlenmiştir. Eğitime dahil olan Otizm hastalığına sahip
bireylerin sualtı pratiklerine daha çabuk adapte oldukları, down
sendromlularda ve mentar retardasyonu olan bireylerin
adaptasyonunun daha fazla zaman aldığı gözlemlenmektedir. Otizmli
bireylerde karşılaşılan göz teması kuramama sorununun sualtında
birçok Otizmli bireyde aşıldığı gözlemlenmiştir. Toplumda
farkındalık sağlanması ve bu tarz ekstrem faaliyetlerde engelli
grupların bulunması ötekileşmenin önüne geçeceğini
düşündürmektedir. Yapılan rekreasyonel faaliyetlerin engelliler için
kurumsal kimliği olan kurumlarca yapılmasının, yapılacak olan diğer
faaliyetlere yol gösterici olacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Scuba, Down Sendromu, Otizm, MR
Teşekkür
2012 yılından bu güne kadar sürdürülen ve sürdürülmeye
devam eden çalışmalarımızı destekleyen Bağcılar Engelliler Sarayı
ve Bağcılar Belediye Başkanı Sayın Lokman Çağrıcı ’ya kendim ve
eğitim alan tüm kursiyerlerim adına teşekkür ederim.
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
33
Handicapped Scuba Training: An Empirical Study
Within the Scope of Bağcılar Municipality
Dr. Ferhat Yalgın
Bağcılar Handicapped Underwater and Water Sports Club, Istanbul
/Turkey
Objective:
Our study was conducted to share the observations and
experiences of SCUBA diving activity, which is one of the
recreational activities that will support the treatment or rehabilitation of individuals who have impairment disability and handicap, articles
in the World Health Organization's concept of disability.
Materials and Methods:
Individuals aged 14 years and over followed with a diagnosis of disability were included. Individuals were evaluated for
special education, psychological, sociological, physiological and
diving issues before being included in the program. Observational
differences between individuals' disability diversity and levels were
examined. It is planned to assess the appropriateness of individuals'
health conditions to the underwater environment and to exclude them
from the program in case of possible non-compliance is evaluated by
underwater physicians and hyperbaric medicine experts in terms of
suitability for diving and the acceptance of the individuals who have
not been found negative to the program is provided. The program
started with adaptation to water, theoretical training and the use of appropriate scuba equipment under the supervision of the parents
responsible for the individuals was carried out in the semi-Olympic
swimming pool in Bagcilar Palace of the Disabled. Rehabilitation of
the individuals continued under the supervision of instructors once a
week.
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
34
Results:
According to the expert evaluation and the instructor who
conducts the activity, the most difficult points of individuals in daily
life are; difficulty in bilateral relations and communication, and difficulty in proper use of equipment in activities performed. Thanks
to the diving activity and pool activities; It has been observed that
individuals' communication skills increase and they can use them in
an appropriate and coordinated manner with the adaptation to the
equipment used in the activities.
Results - Discussion:
It has been observed that the scuba activity applied once a
week in the individuals with various disabilities in our study
provides positive results in the daily and family life of the
individuals. We continue to work in coordination with the families of
the individuals included in our studies.In addition, in the individuals
included in our study, it was observed that not to consume packaged
products and positive behavioral tendency in individuals who
continued their lives by command according to the obstacle status in
family life. It is observed that individuals with autism who are
included in education are more adaptable to underwater practices and adaptation of individuals with down syndrome and mentar
retardation takes more time. It has been observed that the problem of
not making eye contact in autistic individuals has been overcome
underwater in many autistic individuals. Providing awareness in the
society and the presence of disabled groups in such extreme
activities suggest that otherization will be prevented. It is considered
that performing recreational activities by institutions with corporate
identities for disabled people will guide other activities.
Keyword: SCUBA, Down Syndrome, Autism, Mental Retardation
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
35
Acknowledgement:
On behalf of myself and all my trainees, I would like to
thank to Bağcılar Palace of the Disabled and the Mayor of Bagcilar,
Mr. Lokman Çağrıcı, who has supported our ongoing and continuing
efforts since 2012 till now.
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
36
Dekompresyon Hastalığında Patent Foramen
Ovalenin Rolü: Olgu Sunumu
Hande ÇETİN1, Bengüsu MİRASOĞLU1, Şamil AKTAŞ1
1Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Anabilim Dalı, İstanbul Tıp Fakültesi, İstanbul Üniversitesi [email protected]
Giriş
Dekompresyon hastalığı(DH), dalıcılarda ve daha nadiren
havacılarda görülen bir disbarik hastalıktır. Dalış sırasında vücut sıvı
ve dokularında gaz kanunlarına uygun olarak çözünen inert gazın
hızlı çıkış ve yetersiz dekompresyon nedeniyle damar içinde ve
dokularda kabarcıklar oluşturması sonucu meydana gelir. Yetersiz
dekompresyon esas olmak üzere DH'nın oluşumunu kolaylaştıran veya ciddiyetini etkileyen fizyolojik faktörler de vardır. DH
oluşmasında patent foramen ovale(PFO) varlığı da olumsuz etki
yapar. Hemen her dalışta sessiz kabarcıklar oluşur. Klinik belirti
vermeyen fakat prekordial Doppler incelemesiyle saptanabilen bu
kabarcıklar genelde vücudu fark edilmeden terk ederler. Normal
şartlarda, venöz dönüş ile akciğerlere iletilip pulmoner sistemden
filtre edilir. Ancak kalpte sağdan sola bir şant var ise arteryel
dolaşıma geçebilir ve klinik oluşturabilir.
Bulgular
Bu olguda 32 yaşında yaklaşık 2 yıldır dalış yapmakta olan,
toplamda 80 dalışı olan, CMAS 3 yıldız dalıcı anlatılmaktadır. Dalıcı ilk gün dekompresyon limitlerine uygun 2 dalış, ikinci gün 27
metreye toplamda 32 dakika süren bir dalış yapmış. Çıktığında sırt
ve karın ağrısı, yaklaşık 1 saat sonra bacaklarda hissizlik ve
karıncalanma olmuş. Bir süre sonra idrar yapamadığını fark etmiş.
Teknede 2 dalış daha yapılmış ancak hasta dinlenmek istemiş. Tekne
karaya döndüğünde yürüme bozukluğunda artış varmış. Hasta 8 saat
sonra sağlık kuruluşuna başvurmuş. Dekompresyon hastalığı
düşünülen hastaya basit maske ile oksijen verilmiş, I.V. sıvı desteği
yapılmış ve sonda takılmış. Hiperbarik oksijen tedavisi için sevki
istenmiş. Son dalışından 27 saat sonra kliniğimize ulaştığında
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
37
hastada patolojik muayene bulgusu olarak; yüzeyel duyu sol iliak
kanattan itibaren azalma, derin duyu sol ayak 1. parmak hizasında
azalma, alt ekstremite kas gücü ekstensör kas grubu 4/5, fleksör kas
grubu 3/5 olarak bulundu. Hasta ayakta tek başına dengesini sağlayamıyordu ve yürüyemiyordu. Hasta tedaviye alındı ve 60
feette 2 periyot uzatmalı USNavy tablo6 uygulandı. İlk başvurduğu
merkezde çekilen HRCT incelendi ve pulmoner barotramva dışlandı.
Hak edilmemiş dekompresyon hastalığı düşünülen hastada
predispozan sebepler araştırıldı, transtorasik çekilen EKO'da PFO
bulundu. Basınç odasında 2 kez USNavy tablo6, 16 defa USNavy
tablo9 ile tedavi edilen hasta nörolojik ve kas iskelet sisteminde
sekelsiz ancak idrar yaparken günde 3-4 defa temiz aralıklı
kateterizasyon (TAK) kullanımı ihtiyacı var olarak taburcu edildi.
Sonuç ve Tartışma
Dekompresyon hastalığında tedaviye erken başlanması önemlidir, ancak tedaviye gecikilse de uygulanmalıdır. Gecikme
prognozu kötüleştirir. Bu olguda tedaviye gecikilmiş olsa da belirgin
bir iyileşme kaydedilmiştir. Dalıcılar tarafından dekompresyon
limitlerine uygun dalış yapılsa da PFO'lu hastalarda sessiz
kabarcıklar semptom oluşturabilir. Ancak rutin kontrol
önerilmemektedir. Hastalar basınç odasında tedavi edildikten sonra
hastalıklarının bıraktığı sekele ve hastanın durumuna göre PFO'nun
cerrahi olarak kapatılması, koruyucu dalış profili önerileri, dalışı
sonlandırması önerilebilir.
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
38
Su Altında Bakım, Onarım ve Montaj Uygulamaları
İçin Geliştirilen Sualtı Robotunun Mekatronik Sistem
Tasarımı
Enes Sönmez, Bünyamin Karagöz, Esra Niyazoğlu, Burak Bozkara,
Süha Berk Kukuk, Onurcan Günay, Savaş Dilibal*
İstanbul Gedik Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Mekatronik Mühendisliği Bölümü, İstanbul
ÖZET
Bu çalışmada, su altında bakım, onarım, montaj, sıcaklık ve
basınç ölçümü gibi birçok spesifik görevi yerine getirebilecek
kabiliyette bir sualtı robot sistemi prototipi geliştirilmiştir.
Geliştirilen sualtı robotu, yarı otonom ve otonom hareket edebilecek
şekilde tasarlanmıştır. Robotun başta fiziksel mekatronik alt sistemi
olmak üzere tüm mekatronik alt sistemlerinin entegrasyonu
gerçekleştirilerek saha testleri yapılmıştır. Mekatronik alt sistemler
kapsamında, özellikle kontrol sisteminde otonom görevleri
yapabilecek alt donanım olarak içerisinde STM32 mikroişlemci
bulunan pixhawk kontrol kartı ile otonom sürüş imkânı sağlayan
yazılımın gömülü olduğu Raspberry pi kullanılmıştır. Sualtı robotun
montaj görevlerini yerine getirebilmesi için katmanlı imalat
teknolojisi kullanılarak üretilen pnömatik tahrikli tutucu (gripper) alt
sistemi geliştirilmiştir. Robotun yarı otonom sürüşünü gerçek
zamanlı olarak kumanda etmek maksadıyla FPV (First Person View)
teknolojisi kullanılarak robot üstü kamera vasıtasıyla kontrol
istasyonundan kablosuz olarak operatörün gözlüğüne görüntü
aktarımı sağlanmıştır. Bu sistem sayesinde gözlük üzerinde bulunan
6 eksenli MPU6050 ivme ve gyro sensörü vasıtasıyla operatörün
kafa hareketleri ile robot içerisinde bulunan kameranın pan-tilt
mekanizması kontrol edilmiştir. Gerçekleştirilen ilk saha testlerinde
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
39
gözlemlenen düşük şasi yoğunluğundan dolayı katmanlı imalat ile
PLA+ filament kullanılarak üretilen robot şasisi, 6000 serisi
alüminyum olarak değiştirilmiştir. Fırçasız DC motorlardan oluşan
itici sistem gövdelerinin alüminyum robot şasisine montajı TIG
gazaltı kaynağı ile gerçekleştirilmiştir. Gelecekte, prototipi
geliştirilen sualtı robot sisteminin, sualtı kaynak işlemlerinde
kullanılması ile ilgili Ar-Ge çalışmalarının yapılması
planlanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Sualtı Robot, Mekatronik Sistem Tasarımı,
Sualtı Bakım-Onarım-Montaj, Sualtı Kaynak, ROV
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
40
POSTER BİLDİRİ ÖZETLERİ
Nitrox Karışım Ünitesi (Nitrox Stick) Sistemlerine Örnek: Nx 26-08 Prototipi
Çetin KEDİOĞLU
Bu çalışmada; Dünya dalış sektöründe önemli bir yere
sahip Nitrox (EANx- Enriched Air Nitrox) dalışlarında tüp dolumunda kullanılan Nitrox Stick’in (Nitrox karışım borusunun) dünyadaki benzerlerine kıyasla Türkiye’de daha düşük maliyetle ve kendine özgü karışım sistemiyle üretilen prototipe değinilmiştir. Nitrox stick sistemlerinin yurtdışına oranla Türkiye’de düşük maliyetle üretilmesi, sportif dalışlarda ve sualtı sanayi projelerinde Nitrox dalışlarının yapılması, dalış turizminin ve sanayi dalışlarının daha kapsamlı ve verimli hal almasını sağlayacağı gibi dalıcılar açısından güvenli ve sağlıklı dalış yapılmasına katkıda bulunacaktır. Bu amaçla, Nitrox stick sistemi prototip olarak üretilmiştir. Anahtar Kelimeler: Dalış, Nitrox, EANx, Nitrox stick, Nitrox borusu, Oksijen, Nitrojen
22. Sualtı Bilim ve Teknoloji Toplantısı
İstanbul Gedik Üniversitesi – Gedik Meslek Yüksekokulu
Pendik / İstanbul, 7-8 Aralık 2019
SBT 2019
41
Denizel Kökenli Biyoaktif Peptidlerin İn Silico Tayini
Nezahat EKER – Levent ÇAVAŞ* Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Tınaztepe
Kampüsü, İzmir *Sorumlu yazar: [email protected]
Giriş:
Genom projesi sonrasında ortaya çıkan DNA ve protein
dizinim kökenli biyolojik verilerin değerlendirilmesi amacıyla biyoinformatik isimli yeni bir alan ortaya çıkmıştır. Biyoinformatik
alanında geliştirilen yazılımlar, yaşam bilimleri alanında çalışan
araştırıcılara önemli katkılar sağlamaktadır. Son yıllarda, biyoaktif
peptidlerin in silico keşfine yönelik önemli yazılımlar geliştirilmiştir.
Bu çalışmada, deniz kökenli örnek bitki ve alglerin rubisco
proteininde yer alan biyoaktif peptidler tanımlanmıştır.
Gereçler ve Yöntemler:
Deniz kökenli örnek bitki ve alglerin rubisco proteinine
ilişkin FASTA formatlar uniprot.org’tan, protein parametre analizleri
web.expasy.org/protparam’tan, biyoaktif peptid analizleri ise
BIOPEP-UWM veri bankası kullanılarak yapılmıştır.
Bulgular: In silico analizler sonrasında deniz kökenli rubisco
proteinlerinin dizinimlerinin yüksek ölçüde benzerlik içerdiği,
esansiyel amino asit oranlarının kısmi olarak yüksek olduğu, yüksek
tansiyon ve şeker hastalıkları tedavisinde sırasıyla hedef enzimler
olan ACE ve DPP-IV enzim inhibitörlerinin varlığı tespit edilmiştir.
Sonuçlar ve Tartışma:
Ülkemiz üç tarafı denizlerle çevrili bir nitelik taşımakta
olup deniz ekosistemlerimiz içerisinde önemli deniz bitkisi ve algleri
bulunmaktadır. Yapılan analizler sonrasında önemli enzim inhibitörü
özelliği taşıyan biyoaktif peptidlerin bulunması, ülkemizde bu
türlerin ekonomik olarak özellikle ilaç sektörlerinde kullanılmasına olanak sağlayabilir. İn silico olarak elde edilen sonuçların in vitro
olarak test edilmesi gerekmektedir.