İ saĞlik bİlİmlerİ enstİtÜsÜ spor bİlİmlerİ...
Post on 03-Mar-2020
8 Views
Preview:
TRANSCRIPT
T.C SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ SPOR BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
ORTA ÖĞRETİM KURUMLARINDAKİ ÖĞRENCİLERİN (14-17 YAŞ) SPOR YARALANMA SIKLIKLARI, RİSK FAKTÖRLERİ
VE OLUŞUM ŞEKİLLERİNİN İNCELENMESİ. ( BURDUR İLİ ÖRNEĞİ )
ŞERİ ERSOYOL YILMAZ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
DANIŞMAN Yrd. Doç. Dr. Ali ERDOĞAN
2011-ISPARTA
T.C SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ SPOR BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
ORTA ÖĞRETİM KURUMLARINDAKİ ÖĞRENCİLERİN (14-17 YAŞ) SPOR YARALANMA SIKLIKLARI, RİSK FAKTÖRLERİ
VE OLUŞUM ŞEKİLLERİNİN İNCELENMESİ. ( BURDUR İLİ ÖRNEĞİ )
ŞERİ ERSOYOL YILMAZ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
DANIŞMAN Yrd. Doç. Dr. Ali ERDOĞAN
2011-ISPARTA
KABUL VE ONAY SAYFASI Sağlık Bilimleri Enstitü Müdürlüğüne; Süleyman Demirel Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Spor Bilimleri Anabilim Dalı Yüksek Lisans Programı Çerçevesinde yürütülmüş olan bu çalışma, aşağıdaki jüri tarafından Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir. Tez Savunma Tarihi: 11/ 02 /2011 Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Ali ERDOĞAN Tıp Fakültesi Spor Hekimliği A.B.D.
Üye :Doç. Dr. Fatih KILINÇ Spor Bilimleri A.B.D.
Üye :Yrd. Doç. Dr. Mehmet KUMARTAŞLI Spor Bilimleri A.B.D.
ONAY: Bu yüksek lisans tezi, Enstitü Yönetim Kurulu’ nca belirlenen yukarıdaki jüri üyeleri tarafından uygun görülmüş ve kabul edilmiştir. Enstitü müdürü
Prof. Dr. Serpil DEMİRCİ
i
ÖNSÖZ
Yüksek Lisans Eğitimi ile edindiğim bilgi birikiminin bir ürünü olarak
hazırladığım tezimin her aşamasında bilgi ve tecrübelerinden faydalandığım,
akademik olarak örnek aldığım, her zaman güven ve desteğini gördüğüm çok değerli
danışmanım Yrd. Doç. Dr. Ali ERDOĞAN’A,
Ders döneminde ve tez döneminde her türlü bilgi alış verişinde desteğini
esirgemeyen Sağlık Bilimleri Fakültesi Spor Bilimleri Bölüm başkanı Doç. Dr. Fatih
Kılınç’a
Öğrenim hayatımda benden desteklerini esirgemeyen saygı ve sonsuz
hoşgörü göstererek, destek olan eşim Şükrü YILMAZ ve çocuklarım Ceren ve
Kerem‘e,
Araştırmada değerli katkılarını gördüğüm Burdur İl Milli Eğitim
Müdürlüğüne ve okul yöneticilerine, anketin uygulanmasında desteğini esirgemeyen
değerli Beden Eğitimi öğretmenlerine ve bu araştırmaya katılan sporcu öğrencilere
en derin teşekkürlerimi sunarım.
Şeri ERSOYOL YILMAZ BURDUR-2011
ii
İÇİNDEKİLER
Kabul ve Onay i
Önsöz ii
İçindekiler iii
Simgeler ve Kısaltmalar Dizini v
Şekiller Dizini vi
Tablolar Dizini vii
1. GİRİŞ 1
2. GENEL BİLGİ 4
2.1. Spor Yaralanmaları 4
2.1.1. Spor Yaralanmalarının Tanımı 4
2.1.2. Spor Yaralanmalarının Oluşum Nedenleri 5
2.2. Spor Yaralanmasına Etki Eden Faktörler 6
2.2.1. Ergenlik ve Yaralanma 8
2.2.2. Cinsiyet Farklılıkları 11
2.3. Spor Türlerine Göre Ortaya Çıkan Yaralanmalar 12
2.4. Spor Yaralanmalarına Karşı Alınan Önlemler 16
2.4.1. Sporcu Eğitimi 17
2.4.2. Isınma 18
2.4.3. Soğuma 19
2.4.4. Koruyucu Spor Malzemeleri 19
2.4.5. Oyun Kuralları 20
2.4.6. Spor Tesisleri 21
2.5. Spor Yaralanması Çeşitleri 21
2.5.1. Yumuşak Doku Yaralanmaları 22
2.5.2. Eklem Yaralanmaları 25
2.5.3. Kemik Doku Yaralanmaları 25
2.5.4. Aşırı Zorlanma Sonucu Oluşan Spor Yaralanmaları 26
2.6. Spor Yaralanmalarında Tedavi 27
2.6.1. İlk yardım 28
2.6.2. Sahada Bulundurulacak İlk Yardım Gereçleri 31
iii
2.6.3. Yaşam Kurtarma ve Canlandırma 32
2.6.4. Spor Yaralanmalarında Radyoloji 34
2.6.5. Spor Yaralanmalarında Kesin Tedavi 35
2.7.Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon 36
2.7.1. Kriyoterapi 36
2.7.2. Termoterapi 37
2.7.3. Masaj Tedavisi 37
2.7.4. Bandajlama 38
2.8. Rehabilitasyon 39
2.8.1.Rehabilitasyonun amacı 40
2.8.2.Rehabilitasyon ve Egzersiz Tedavisi 40
3. GEREÇ- YÖNTEM 42
3.1. Araştırma Modeli 42
3.2. Evren ve Örneklem 42
3.3. Verilerin Toplanması 42
3.3.1. Kaynak İnceleme 42
3.3.2. Anket Uygulama 42
3.4. Verilerin Çözümü ve Yorumu 43
4. BULGULAR VE YORUM 44
5. TARTIŞMA 64
6. SONUÇ VE ÖNERİLER 68
ÖZET
ABSTRACT
KAYNAKLAR 71
EKLER 76
ÖZ GEÇMİŞ 77
iv
KISALTMALAR DİZİNİ
WHO: Dünya Sağlık Örgütü
EMG : Elektromiyografi
NSAI: Nonsteroid Antienflamatuar İlaçlar
FIMS:Uluslar arası Spor Hekimliği Federasyonu
AKB: Akut Kullanıma Bağlı Spor Yaralanması
MR: Manyetik Renozans
BT: Bilgisayarlı Tomogrofi
v
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 2.1. Sık Görülen Spor Yaralanmaları 21
Şekil 3.1. Soğuk Uygulama 30
Şekil 3.2. Hava Yolu Açma Uygulması 34
Şekil 3.3. Solunum Düzenlenmesi 34
Şekil 3.4. Örnek Bandajlama 39
vi
TABLOLAR DİZİNİ Sayfa
Tablo 2.1.1. Spor Yaralanma Bölge ve Oranları 10
Tablo 2.1.2. Spor Sınıflandırılması 12
Tablo 2.2.1. Sporcu Durum Değerlendirilmesi 28
Tablo 2.2.2.Sıkça kullanılan soğuk uygulama yöntemleri ve dikkat edilecek
hususlar 30
Tablo 4. 1. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Doğum Tarihine Göre
Dağılımı 44
Tablo 4. 2. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Cinsiyete Göre Dağılımı. 44
Tablo 4. 3. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Spor Yaşlarına Göre Dağılımı 44
Tablo 4.4. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Branşlarına Göre Dağılımı 45
Tablo 4.5. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Oyun İçindeki Pozisyonlarına
Göre Dağılımı 45
Tablo 4.6. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Spor Geçmişlerine Göre
Dağılımı 45
Tablo 4.7. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Sakatlık Geçirme Durumuna
Göre Dağılımı 46
Tablo 4.8. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Spor Yaralanma Sıklığına
Göre Dağılımı 46
Tablo 4.9.Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Spor Yaralanma Bölgelerine
Göre Dağılımı 47
Tablo 4.10. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Son Spor Yaralanma
Zamanına Göre Dağılımı 48
Tablo 4.11. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Spor Yaralanmalarından
Sonra Spordan Uzak Kalma Zamanına Göre Dağılımı. 48
Tablo 4.12. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Spor Yaralanmalarının
Devam Etme Durumuna Göre Dağılımı. 49
Tablo 4.13. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Spor Yaralanmalarının
Gerçekleştiği Zaman Dilimine Göre Dağılımı. 49
Tablo 4.14. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Spor Yaralanmalarının
Sakatlanma Anına Göre Dağılımı. 50
Tablo 4.15. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Spor Yaralanmalarının vii
Müsabakanın Evresine Göre Dağılımı. 50
Tablo 4.16. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Yaralanma Anındaki
Pozisyonuna Göre Dağılımı 51
Tablo 4.17. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Yaralanmanın Olduğu
Mevsime Göre Dağılımı 51
Tablo 4.18. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Yaralanmanın Olduğu Saat
Dilimine Göre Dağılımı 52
Tablo 4.19. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Yaralanmanın Olduğu Ana
Kadar Yapılan Antrenman Süresine Göre Dağılımı. 52
Tablo 4.20. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Yaralanmanın Olduğu Ana
Kadar Yapılan Antrenman Sıklığına Göre Dağılımı. 53
Tablo 4.21. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Yaralanmanın Olduğu Ana
Kadar Yapılan Antrenman Yoğunluğuna Göre Dağılımı. 53
Tablo 4.22. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Yaralanmanın Olduğu Anda
Koruyucu Kullanma Durumuna Göre Dağılımı 54
Tablo 4.23. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Yaralanmanın Olduğu
Andaki Sahanın Yüzeyine Göre Dağılımı 54
Tablo 4.24. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Yaralanma Sonrasındaki
Durumlarına Göre Dağılımı 55
Tablo 4.25. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Daha Önce Aynı Bölgeden
Yaralanma Durumlarına Göre Dağılımı 55
Tablo 4.26. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Kendi Kendilerini Tedavi
Ettiği Yaralanma Durumuna Göre Dağılımı. 56
Tablo 4.27. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Sakatlanma Durumunun
Sportif Aktivite Düzeyine Etki Etmesine Göre Dağılımı 56
Tablo 4.28. Araştırmaya Katılan Sporcuların Yaralanma Bölgesi ile
Spordan Uzak Kalma Sürelerine Göre Durumu. 57
Tablo 4.29. Araştırmaya Katılan Sporcuların Daha Önce Aynı Bölgeden
Yaralanmaları ile Yaralanma Sonrası Durumlarına Göre İncelenmesi 58
Tablo 4.30. Araştırmaya Katılan Sporcuların Yaralanma Bölgesi ile
Branşlarına Göre Durumu.
59
Tablo 4.31. Araştırmaya Katılan Sporcuların Yaralanma Anında Koruyucu 60 viii
Kullanma Durumlarının Branşlara Göre Dağılımı
Tablo 4.32. Araştırmaya Katılan Sporcuların Yaralanma Sonrası
Durumlarının Branşlara Göre Dağılımı 61
Tablo 4.33. Araştırmaya Katılan Sporcuların Yaralanma Sonrası Spordan
Uzak Kalma Süreleri ile Yaralanma Olduğu Andaki Pozisyona Göre
Dağılımı 62
Tablo 4.34. Araştırmaya Katılan Sporcuların Spor Yaralanması Geçirme
Sıklıklarının Sportif Aktivite Düzeylerini Etkileme Durumlarına göre
Dağılımı 63
ix
1
1. GİRİŞ
Son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sportif aktiviteler oldukça
önem kazanmıştır. Spora büyük maddi yatırımların yapılması, beraberinde
sporculardan da üst düzeyde performans beklentisini gündeme getirmiştir. Kısa süre
içinde başarı beklentisi, sporcuların sezona fiziksel ve ruhsal yönden hazırlanamadan
maçlarda yer almasına neden olmaktadır. Yetersiz hazırlık ise, beraberinde
yaralanmaları getirmektedir (Ünal 2003).
Günümüzde spora katılan çocuk ve ergen sayısı arttıkça yaralanma oranları
da doğru orantılı olarak artış göstermektedir (Bavlı ve Kozanoğlu 2008). Adölesan
dönemi bireyin yaşamını önemli ölçüde etkileyen en kritik gelişim dönemidir. WHO
tarafından 10-19 yaş arası dönem adölesan dönemi, 15-24 yaşları da gençlik dönemi
olarak tanımlanmaktadır. Adölesan gençlerin sağlık problemlerinin çok fazla
olmadığı ama bu yaş döneminde riskli davranışları çok fazla uyguladıkları bir
dönemdir. Gençlerin hem riskli davranışlara çok fazla karşılaşmaları, hem de
hayatlarında spora karşı ilginin en fazla olduğu bu dönemde, spor sağlığı problemleri
ile sık karşılaşırız. Adölesan çağındaki hızlı fiziksel büyüme ve gelişme, anatomik
fizyolojik, mental ve psikolojik değişimlere neden olmaktadır (Bulduk, Şanlıer ve
Demircioğlu 2000). USA’ da yapılan çalışmalarda lisede spor ile uğraşan 7 milyon
gencin % 78’inde gelişmiş sağlık kontrollerinden geçirilmedikleri tespit edilmiş.
Sadece % 1’inde muayenede anormallik tespit edildiği bu oranın düşük olmasının da
en büyük sebebinin hastaların iskelet, adele muayenesi ve kardiyolojik
muayenelerinin tam manası ile yapılmamasına bağlı olduğu öne sürülmüştür
(Derman 2003). Bununla beraber çok sayıda anne-baba çocuklarını boş zamanlarını
değerlendirmek, daha sağlıklı olmak, büyüme ve gelişmesine katkı sağlamak,
enerjilerini pozitif bir yöne aktarmak, yaşam boyu sürdürebilecekleri iyi bir
alışkanlık edinmelerini sağlamak gibi değişik nedenlerle sportif aktivitelere
yönlendirmektedir. Öte yandan, birçok çocuk ev içinde, bilgisayar karşısında
oynamayı veya televizyon izlemeyi tercih etmektedir. Bu çocukların koruyucu
hareket kalıplarını öğrenme şansları olmamakta ve dışarıdaki oyunlarında daha kolay
yaralanabilmektedirler. Bu nedenle, sporun ve oyunun okul çağlarında ciddi bir
programla ele alınması hem eğitim hem de korunma açısından büyük önem
taşımaktadır. Bu nedenle spor çalışmalarının hem atılganlık hem de sosyal yetkinlik
2
beklentisine olumlu katkı sağlaması beklenebilir. Sosyal yetkinlik ve atılganlık çocuk
ve ergen gelişiminde özel bir öneme sahiptir (Efe, Öztürk ve Koparan 2007).
Gelişen dünyada spora verilen önemin artması, birçok gencin üst düzey
sporcu olmak istemesine yol açmaktadır. Elit sporcu olma isteği ve spordan büyük
ekonomik getiriler sağlama beklentisi, anne-baba, antrenörler ve çevreleri tarafından
desteklenmektedir. Yaşıtlarına göre üstün yeteneği olan gençler erken yaşlarda ağır
antrenman programlarına alınmakta ve çoğu zaman tıbbi destek olmadan
çalışmalarını sürdürmektedirler. Bu kitleye kulüp veya okul çalışma/antrenman
düzeni dışında, organize olmadan (sokak, mahalle karşılaşmaları şeklinde) katılan
önemli bir kitle daha bulunmaktadır. Sadece spor kulübü veya okulda değil, organize
olmayan tarzda da spora, fiziksel etkinliklere katılan büyük bir grup bulunmaktadır.
Dolayısıyla, okul ve kulüpte yapılan spor etkinlikleri ile dışarıdakiler çocuklar
üzerine farklı etkide bulunabilmektedir.
Ülkemizin genç nüfusunun spora katılımına ve ortaya çıkan yaralanmalara ait
istatistik verilerden yoksun olmakla birlikte bu oranın gittikçe arttığı tahmin
edilmektedir (Bayraktar ve Yücesur 2009). Çeşitli sağlık kurumlarına spor
yaralanması nedeniyle başvuran çocukların sayısında artış olduğu dile
getirilmektedir. Yetişkin yaşlardaki sporculardan önemli farklılıklar gösteren bu yaş
grubunun sağlık ihtiyaçları da farklılıklar göstermektedir. Bu yaş grubunda yaygın
olarak görülen aşırı kullanım (overuse) yaralanmaları, yüksek yaralanma riski olan
tam gelişmemiş iskelet yapısının büyüme özelliğinden kaynaklanabilir. Çocukluk ve
ergenlik dönemindeki bu yaralanmaların incelenmesi ve tedavisinde iskelet
yapılarının fizyolojik özellikleri, büyümeye bağlı kas-iskelet yapısındaki
değişiklikler ve yaş grubuna özel yaralanma profilleri dikkate alınmalıdır (Can
2004).
Spor yaralanmalarının sıklığı, yaralanmalara etki eden faktör ve spor
yaralanmalarından sonra oluşum şekillerinin belirlenmesi vazgeçilmez bir
gerekliliktir. Spor, sadece üst düzey performans için değil yaşam standartlarını
yükseltmek içinde artık hayatımızın içinde yer edinmiştir. Sağlıklı bir yaşam devam
ettirebilmek için günümüzde spor bir gereksinim haline gelmiştir. Modern çağın bize
getirdiği yenilikler doğrultusunda insanlar araçlardan daha fazla faydalandıkları için
hareketsiz kalmışlardır. Bununla birlikte sağlık problemleri baş göstermiştir. İnsanlar
3
günlük yaşam standartları içerisinde spor yapmaya başlamışlardır. Böylelikle spor
kişilerin sağlık durumunu koruyan ve geliştiren bedensel hareketler olarak
tanımlanabilir. Bir etkinliğin spor olması için, yoğun beden çalışması ve mücadele
gerekir. Sporun sadece profesyonel açıdan değil, yaşam boyu sağlık felsefesiyle
görülmesiyle birlikte kulüp ve okul takımları dışında evde, spor salonlarında hiçbir
sportif başarı, üstünlük beklemeden sağlık için spor yapanların sayısı artmaktadır.
Bu tez çalışması Burdur İlindeki ortaöğretim çağındaki gençlerin spor
yaralanmalarının sıklığını, buna etki eden risk faktörlerini ve spor yaralanmalarında
tedavi ve toparlanma süreçlerinde nasıl bir yöntem izlediklerini belirleyip bir
kaynakta toplamayı amaçlamıştır.
4
2. GENEL BİLGİ
2.1. Spor Yaralanmaları
2.1.1. Spor Yaralanmalarının Tanımı
Spor yaralanması, vücudun bir bölümünün veya tamamının fiziksel aktivite
esnasında normalden fazla bir kuvvetle karşılaşarak dokuların dayanıklılık sınırının
aşılması neticesinde meydana gelen hasarın kolektif adıdır. Anlaşılacağı gibi spor
yaralanmaları aktivite esnasında meydana geldiği için spor yapmayan insanların
normal aktiviteleri sırasında da ortaya çıkabilmektedir. Spor aktivite sırasında
yaralanan birey ertesi gün sportif aktiviteye katılamayacak durumda ise yaralanmış
kabul edilirken, aktiviteye katılabilecek durumda ise sağlıklı varsayılır. Spor
yaralanması rekreasyonel, amatör, profesyonel olarak spor yapan kişilerin
antrenman, müsabaka dinlenme dönemlerinde bile karşılaşabilecekleri hafif veya
ciddi problemlerdir. Türkiye’de yapılan bir çalışmada polikliniğe başvuran çocuk
sporcularda hastanede tedavi gereği olanların oranının % 13.8 olduğu bulunmuştur
(Ülkar ve ark. 2002). 1986 yılında Avrupa Konseyi’nin spor sakatlıkları ve
önlenmesi konulu toplantısında, spor yaralanmalarının tanımı şu şekilde yapılmıştır.
Bir spor yaralanması;
a) Spor aktivitesinin düzeyinde ve dozunda düşmeye neden olan,
b) Tıbbi öneri veya tedaviye gerek doğuran,
c) Olumsuz sosyal ve ekonomik etkileri bulunan, spora katılım sırasında ortaya çıkan
ve yukarıdaki a ve b maddelerinden bir ya da bir kaçını kapsayan durumdur. (Ergen
1986).
Spor yaralanmalarının % 65-75’i önemsizdir ve sorun yaratmaz. Ancak geri
kalan kısmı ise kısa ya da uzun süreli bir tedaviyi gerektirir ve spora ara vermeyi
zorunlu kılabilir. Bu iş gücü kaybı çoğu kez telafisi zor bir durum olarak karşımıza
çıkmaktadır (Koruç 2003). Spor yaralanmaları; hafif yaralanma, orta yaralanma,
ciddi yaralanma olarak değerlendirilir. Bunun ışığında;
- Sportif aktiviteyi 1-7 gün engelleyen yaralanmalar hafif dereceli yaralanma
- Sportif aktiviteyi 8-21 gün engelleyen yaralanmalar orta dereceli yaralanma
- Sportif aktiviteyi 21 günden fazla etkileyen yaralanmaları ciddi yaralanma olarak
sınıflandırabiliriz (Bavlı ve Kozanoğlu 2008).
5
2.1.2. Spor Yaralanmalarının Oluşum Nedenleri
Günümüzde sporla uğraşanların sayılarının artması, antrenmanların sıklaşıp
yoğunlaşmasıyla birlikte, alt yapı tesislerinin yetersiz veya hiç olmayışı, gerekli araç
gereçlerin bulunmayışı, sporun kısmen bilinçsizce uygulanışı spor sakatlıklarının
artmasına neden olmaktadır. Yüksek hızlı sporlar, yüksek irtifalı sporlar ve kontak
sporları ile uğraşanlar diğer branşlara göre daha fazla risk altındadırlar (Polat ve ark.
2010).
Spor yaralanmaları direk travma, tekrarlayan stres ve mikrotravmalar sonucu
oluşmaktadır. Direk travma sonucu oluşan sakatlıklar akut, mikrotavmalar sonucu
oluşan sakatlıklar uzun sürede gerçekleşir. Sporcularda tek bir büyük ve direk travma
ile kemiklerde fraktür, kaslarda rüptür, eklemlerde sprain oluşabilir. Fiziksel aktivite
sonrası ağrı, sızlama başlar, ağrı bazen uzun süreli olup günlerce sürebilir.
Mikrotravmalar sonucu oluşan aşırı kullanım tipi sakatlıklarda semptomlar yavaş
gelişir. Tekrarlayan mikrotravmalar neticesinde mikroskopik zedelenmeler ve
bunların birikimi sonucunda aşırı kullanım tipi yaralanmalar; stres kırıkları, aşil
tendiniti, Jamper’s tendonitis oluşur. Yaralanmalar kalıcı olmadığı sürece tedavi
edilebilir özelliğe sahiptirler.
Spor yaralanmalarına neden olan etmenlerin başında; yaş, cinsiyet, fiziksel
yapı, spora uygunluk, psikomotor gelişim, psikososyal nedenler, geçirilmiş
sakatlıklar, yetersiz rehabilitasyon, sporsal teknik yetersizliği, kişisel nedenler,
ısınma eksiklikleri, yapılan spor branşı, kullanılan spor alanı fiziki yapısı, kullanılan
malzeme, antrenör ve antrenman planlaması, iklim koşulları, aktivite süresi
gelmektedir. Spor yaralanmalarını; primer ve sekonder olarak sınıflandırmak
mümkündür. Primer yaralanmalar, doğrudan spor stresine maruz kalarak oluşan
yaralanmalardır. Sekonder yaralanmalar ise daha önceden geçirilmiş yaralanma
zemininde oluşan yaralanmalardır. Akut ve kronik spor yaralanmalarında birtakım
faktörler olumsuz etki yaparak yaralanmayı kolaylaştırır (Aydın 2006). Yaralanmayı
kolaylaştıran mekanizmaların başlıcaları şunlardır:
1. Temas ve çarpma,
2. Dinamik aşırı yüklenme,
3. Önceden geçirilmiş ve tam tedavi edilmemiş yaralanmalar,
6
4. Soğuk, aşırı egzersiz, gerilme ve enfeksiyon gibi etkenlere bağlı olarak gelişen
kaslarda sertlik ve tutukluklar,
5. Geçirilmiş yaralanma veya yetersiz eğitim nedeniyle oluşmuş kas zayıflığı,
6. Kaslar arasında eşitsizlik ve kas gücünde dengesizlik,
7. Eklem kısıtlılığı,
8. Kötü ve yetersiz spor tekniği,
9. Sportif araç ve gereçlerdeki yetersizlik,
10. Bedensel hazırlığın tam olmaması,
11. Uygun olunmayan bir spor dalının seçilmesi,
12. Hızlı büyüme.
Sağlığa yönelik riskler, her spor etkinliğinde aynı değildir. Riski, sporun türü,
sporcunun, ortamın, kullanılan araç gerecin özellikleri yanında, etkinliğin önemi gibi
birçok değişken belirlemektedir:
a) Seçilen spor dalı ve spor etkinliğinin sıklığı, süresi sağlık sorunun olasılığını
etkilemektedir.
b) Spor etkinlikleri, günlük yaşam içerisinde, boş vakitlerde, tatillerde, eğitim
programlarında, tedavi programlarında farklı düzeylerde yer almaktadır. Bu
etkinliklere katılan farklı yaş, cins, eğitim, deneyim gibi özelliklerle, farklı
düzeylerde riskle karşılaşmaktadır.
c)Spor açık havada yapılıyor ise iklim koşulları, kapalı ortamda yapılıyor ise;
havalandırma, ısıtma, aydınlatma olanakları sağlığa yönelik riski etkilemektedir.
d) Araç gereç üretiminde gelişen teknolojiden yararlanma, başarının yanında
güvenliği de artırmaktadır. Öte yandan kalitesiz ve yetersiz araç gereç kullanımı da
ek sağlık sorunlarını oluşturabilmektedir.
e) Etkinlikte yarışmanın varlığı ve önemi yine riski etkilemektedir. Burada iki yönlü
risk söz konusudur. Etkinliğin önemi arttıkça sporcuların zorlanması da artmakta,
ancak öte yandan alınan güvenlik önlemleri de artabilmektedir (Özşahin 2002).
2.2. Spor Yaralanmalarına Etki Eden Faktörler
Yaralanmaya neden olan etkenlerin etki oranlarını saptamak çok zordur. Spor
branşı ne olursa olsun, her sporcunun aktif spor yaşamı boyunca küçük çaplı ya da
önemli derecelerde sakatlıklara uğraması muhtemeldir. Gerek bireysel sporlarda
gerekse takım oyunlarında her sporcu sakatlanma ihtimali ile karşı karşıyadır. Ancak
7
sporda başarının önemli kriterlerinden biri olan, spora erken katılım ilkesi, spor
alanlarında genç sporcuların sayısını arttırmış ve gelişme döneminde olan bu
bireyleri yüksek sakatlanma riski ile karşı karşıya getirmiştir.
Profesyonel sporcularda antrenman sayısının, antrenman süresinin ve
yoğunluğunun artması, aşırı kullanıma bağlı yaralanmaların sayısını da artırmıştır.
Antrenmanlara yeni başlayan sporcuların antrenman programlarındaki ani artışlar ve
uzun süre aradan sonra yoğun şekilde antrenman yapmak spor sakatlığı riskini artırır.
Spor sakatlıkları sonucu ortaya çıkan sağlık problemleri azımsanmayacak derecede
çoktur. Spor yaralanmalarının oluşmasında etkili olan faktörler iç ve dış olmak üzere
iki ana grupta toplanmaktadır (Koz ve Ersöz 2010).
İç Nedenler (Kişisel)
1-Yaş (Genç sporcuların aşırı hırslı olmaları ve beden algılarının yetersizliği)
2-Cinsiyet ( Bayan sporcuların erkeklere göre 2 kat daha sık yaralanma rastlanır.)
3-Kondisyonel Yetersizlik (Dayanıklılık, kuvvet, esneklik, sürat, koordinasyon)
3-Kas Tendon Dengesizliği (Agonist - antagonist uyumsuzluk, ekstremiteler
arasındaki orantısızlık)
4-Spor Tekniğinin Bozukluğu
5-Yorgunluk( MSS ve fiziksel yetersizlikler)
6-Kötü Alışkanlıklar(Sigara, alkol, düzensiz yaşam)
7-Beden Kompozisyonu
8-Psikolojik Faktörler( Konsantrasyon ve riski kabullenme)
9-Yetersiz Isınma (Kas içi visikositenin artması, eklem hareket genişliğinin artması)
Kişisel temas gerektiren spor branşlarında sporcuların yaralanma olasılığı
daha yüksektir (Read ve Paul 1986). Günlük yaşamsal aktiviteler ve sportif
faaliyetler sırasında, alt ekstremite kompleksi fizyolojik ve biyomekanik sınırlar
içerisinde pek çok yüklenmeyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu yüklenmelerin
fizyolojik ve biyomekanik sınırları aştığı ve alt ekstremite kompleksinin buna uyum
sağlayamadığı koşullarda spor yaralanmaları olmaktadır (Sakallı 2008).
Agonist ve antagonist kaslar arasındaki dengesizlik kas sakatlıkları riskini
artırır. Alt ekstremiteler arası uzunluk farklılıkları pubik instabiliteye ve pelvik
zorlanmalara neden olur. Femoral anteversiyondaki artış patello-femoral stres
8
sendromuna neden olur. Spor yaralanmalarını oluşturan diğer kişisel nedenler;
anatomik defektler, kas güçsüzlüğü, esneklik azlığı olabilir.
Dış Nedenler (Çevresel)
1-Spor Alanı(Güvenlik önlemleri, zemin, ışık, ısı)
2-Spor malzemeleri( Koruma malzemeleri, ayakkabı, giysi, raket )
3-İklim Koşulları(Isı, nem, rüzgar vb.)
4-Antrenör ve antrenman şekli( Kötü planlama ve fazla yüklenme, sürantrenman)
5-Müsabakanın Yönetimi( Hakemlerin kötü yönetimleri ve sporcuyu koruyamaması)
dış nedenler olarak sayılabilir.
Kas yorulduğu zaman kasılabilme kabiliyeti azalır. Yorgun kasa yük vermeye
devam edersek beceri azalırken yaralanma riski artmaktadır. İnaktivite ve sakatlık
sonrası immobilizasyon kaslarda zayıflamaya, eklemlerde sertliğe ve
propriosepsiyonda azalmaya neden olur. Sporcunun kötü antrenman tekniği de
yaralanma riskini artırmaktadır. Ekstrensek faktörlerden bir diğeri antrenman yapılan
zeminin yapısıdır. Beton, asfalt, toprak, engebeli arazi gibi zeminlerde yapılan
antrenmanlarda tekrarlayan burkulma ve gerilmeler mikrotravmalara neden olarak,
overuse yaralanmalarına yol açarlar. Çevre şartları, ortamın ısısı, nemi ve rüzgarın
durumu yaralanma riskinde önemli rol oynar. Soğuk ortamda yapılan egzersizlerde
iyi ısınmamış kastaki kontraksiyonlara bağlı fibrotik hemorojilere sık rastlanır. Bu da
kasta yırtılmalara neden olur. Antrenman esnasında kullanılan ekipmanın yapılan
aktiviteye uygun olmaması yaralanmayı beraberinde getirir.
2.2.1.Ergenlik ve Yaralanma
Özellikle 14 yaş civarındaki çocuklar, kas-iskelet sistemi gelişimi ile
uyuşmayan aşırı risk alma istekleri nedeniyle ciddi yaralanmalara en açık yaş
grubunu oluştururlar (Can 2004). Özellikle adolesan dönemde boy artışı ile görülen
hızlı büyüme döneminde kas-kemik yapıları arasındaki gelişim uyumsuzluğu, kas ve
tendon yapılarının esnekliğinde göreceli düşüşe yol açarak yaralanma riskini artırır.
Adolesan dönemde yaralanma için uygun zemin oluşmasında androjen hormonların
artması da etkenlerden biridir. Böylece kas gelişimi ve kuvveti, dolayısı ile sürat ve
güç üretimi artarken sporcunun katıldığı müsabaka seviyesi, rekabet ve yarışma
düzeyi ile spora katılım süresi de artar. Bu döneme özgü dikkatsiz ve atılgan
davranışlar ile psikolojik özelliklere eklenen motor becerilerdeki sakarlık,
9
koordinasyon ve denge yetilerinde geçici düşüş, yaralanma için uygun koşulları
oluşturur (Koşar ve ark. 2006).
Çocukların ve ergenlik çağındaki gençlerin spor aktivitelerine katılımıyla son
yıllarda spinal yaralanmalarda önemli derecede artış gözlenmiştir. Spor
yaralanmaları adolesan ve çocukların sağlığını tehdit eden en yaygın sebeplerden
birisidir. Çocuklar, hızlı büyüme ve gelişme periyodunda olmaları, ayrıca çok sayıda
farklı fiziksel aktiviteye ilgi duymaları nedeniyle çeşitli yaralanmalara maruz
kalırlar. Büyüme plakları halen açık olan genç sporcular, büyüme plağı yaralanmaları
ve avülsiyon kırıklarına, yetişkinlerde sık görülen bağ ve kas-tendon
yaralanmalarından daha duyarlıdır (Sakallı 2008). Çocuklar omurgalarının büyümeye
devam etmesi nedeniyle yetişkinlerden farklı sorunlarla karşılaşırlar (Berk 2004). En
sık ve en ciddi yaralanmalar kemik ve kıkırdaklarda gözlenmektedir. Yapılan
antrenmanlarla hızlı bir şekilde kuvvetlenen kaslar aynı hızda gelişmeyen kemikler
üzerinde ciddi strese/baskıya neden olur. Bu da özellikle kemik büyüme noktalarında
sıkıntı yaratır. Kemik büyüme noktaları (epifizler) geri kalan kemik bölgelerinden
daha zayıftır. Adeta ıslak/donmamış harç gibi kırılgandır. Dolayısı ile aşırı
yüklenmeler epifizlerde ciddi hasarlanmaya veya kırıklara neden olabilir. Hasarlanan
epifizin (büyüme kıkırdağının) vücut tarafından tamiri sırasında o bölgeye
kalsiyumun birikir. Bu da büyüme kıkırdağının kapanması anlamına gelir ki
büyümesinin durması ile sonuçlanır. Büyüme kıkırdağında meydana gelen bu tür
yaralanmaların % 10'unda büyüme olumsuz etkilenir. Bu durum ileriki yaşlarda iki
taraf arasında (hasarlı-hasarsız bacak) 1-2 cm uzunluk farkına da neden olabilir.
Bazen de hasarlanan alanda büyüme bölgesinin kapanmasına karşın hasarsız bölgede
büyümenin bir miktar daha devam etmesi kemikte o bölgede açılanmaya (şekil
bozukluğuna) neden olabilir (Gür 2010). 14-17 yaş adölesan dönemde en çok
karşılaşılan yaralanmalar ve yüzdeleri (Derman 2003);
10
Tablo 2.1. Spor Yaralanma Bölge ve Oranları
Yaralanma Şekli Oranları
İncinme % 26
Kırık % 26
Burkulma % 30
Bere, Çürük % 9
Baş Yaraları % 5
Diğerleri % 7
Bir yaralanmanın çok etkenli (multifaktöryel) olması nedeniyle ancak tek tek
ele almak ve bunları daha çok yaralanmaların önlenmesine yönelik kullanmak
mümkündür. Burada bu etkenlerin bazıları şöyle sıralanabilir (Adirim ve Chang
2003):
1) Çocuklar vücut kitlelerine göre daha geniş vücut alanına sahiptir. Bu fazla temas
yüzeyi dış etkenlere açıklık yaratır.
2) Çocukların baş büyüklükleri, yetişkinlerle kıyaslandığında, vücuda oranla daha
fazladır. Baş bölgesi bu nedenle daha fazla risk altındadır.
3) Koruyucu malzeme kullanımı için vücut fazla küçüktür.
4) Büyüme bölgeleri travmalara karşı hassastır.
5) Koruyucu hareket kalıpları, karmaşık motor beceriler henüz gelişmemiştir.
Bazı yaralanmalar fizyolojik açıdan uygun olmadan bazı spor dallarında
müsabakalara katılma nedeniyle oluşur. Çocuklarda yarışma kavramı gelişimi 9
yaşından önce, bilişsel ve fiziksel olarak yarışmaya hazırlıklılık ise 12 yaşından önce
görülmemektedir (Patel ve Pratt 2002). Adolesan dönemde boy artışı ile karşımıza
çıkan hızlı büyüme döneminde kas-kemik yapıları arasındaki gelişim uyumsuzluğu,
kas ve tendon yapılarının esnekliğindeki göreceli düşüşe yol açarak yaralanma riskini
artırır. Adolesan dönemde yaralanma için uygun zemin oluşmasında androjen
hormonların artması da rol oynar. Böylece kas gelişimi ve kuvveti, dolayısı ile sürat
ve güç üretimi artarken sporcunun katıldığı müsabaka seviyesi, rekabet ve yarışma
düzeyi ile spora katılım süresi de artar. Bu döneme özgü dikkatsiz ve atılgan
davranışlar ile psikolojik özelliklere eklenen motor becerilerdeki sakarlık,
koordinasyon ve denge yetilerinde geçici düşüş yaralanma için uygun koşulları
11
oluşturur. Diğer yandan spor aktivitelerinde çocukların kronolojik yaşlarına göre
gruplandırılmaları biyolojik olarak erken olgunlaşmış çocuklara avantaj sağlarken
diğer çocukların yaralanma riskini artırmaktadır (Koşar ve ark. 2006).
2.2.2. Cinsiyet Farklılıkları
Spor yaralanmaları cinsiyet farklılıklarında da değişiklik göstermektedir.
Günümüzde genç kızların spora katılım oranında bir artış gözlenmektedir. Bu
nedenle yaralanma oranı erkeklerle benzer olmasına karşın yaralanma mekanizmaları
farklı olabilmektedir (Sakallı 2008). Sporla ilgili yaralanmalar en sık erkeklerde 15,
kızlarda 14 yaşları civarında görülür. Daha çok temas sporlarının tercih edilmesi ve
sportif aktivitelere daha fazla katılım nedeniyle bu oran erkeklerde iki kat fazladır.
Erkeklerde yaralanma oranı yaş ile artar ve geç ergenlik döneminde en yüksek
düzeye ulaşır.
Organize olmayan sporlarda yaralanma oranı organize olanlara göre daha
fazladır. En büyük yaralanma oranına Amerikan futbolu, güreş, basketbol, cimnastik,
hokey, futbol, beyzbol, tenis gibi yüksek hızlı ve çaba gerektiren sporlarda rastlanır
(Can 2004). Takım sporlarına yönelen kız çocuklarında temas olmadan ortaya çıkan
ön çapraz bağ yaralanmalarında iç etkenler (hormonal-anatomik) sorumlu
tutulmaktadır. Ayrıca harekete bağlı olarak (örneğin sıçrama sonrası yere düşme) ani
ivme kayıplarının bağ ve tendon yapılarda ortaya çıkardığı büyük yükler olabileceği
düşünülmektedir. Bu şekilde ortaya çıkan diz bağ yaralanmalarının erkeklere oranla
2-8 misli daha yüksek oranda olacağı tahmin edilmektedir (Ergen 2003).
Kızlarda daha çok çekme tipi, erkeklerde kontüzyon şeklinde yaralanma
saptanmıştır. Kırıklarda da aynı özellik izlenmektedir, erkekler kırıklara daha çok
maruz kalmaktadırlar. Kız çocuklarında ön çapraz bağ yaralanmalarına daha fazla
rastlanmaktadır (Ergen 2004).
WHO’nun çocuklar için öngördüğü fiziksel aktivite düzeyi ( FAD) puanı 1.7
dir. Erkekler her yaşta akranları kızlara göre daha aktiftirler ve özellikle orta şiddetli
aktiviteye katılma oranları daha yüksektir. Kızlar genellikle hafif ve orta yoğunlukta
egzersizleri tercih ederler (Pınar 2003)
12
2.3. Spor Türlerine Göre Ortaya Çıkan Yaralanmalar
Sportif yaralanmalar, genelde spor dallarına özgü özellikler içerir. Amatör
veya profesyonel şekilde yapılan spor branşının farklı kişisel ve çevresel özellikler,
branşa göre ağırlıklı kullanılan uzuvlardan dolayı değişik şekillerde yaralanmalar
ortaya çıkabilmektedir. Amerikan futbolu, güreş, basketbol, cimnastik, hokey, futbol,
beyzbol, tenis gibi yüksek hızlı ve çaba gerektiren sporlarda rastlanır( Can 2004).
Tablo 2.2. Spor Sınıflandırılması
Çaba gerektiren sporlar Tam temas ve
çatışma
Amerikan futbolu, buz hokeyi, güreş,
boks, paten
Çaba gerektiren sporlar Sınırlı temas Basketbol, çim hokeyi, futbol, voleybol
Çaba gerektiren sporlar Temas yok Tenis, cimnastik, kayak, kır koşusu,
bisiklet, halter, eskrim, yüzme, trekking
Orta derecede çaba
gerektiren sporlar
Badminton, golf, beyzbol
Çaba gerektirmeyen
sporlar
Bowling, masa tenisi, okçuluk
Türkiye’de polikliniğe başvuran olgularla yapılan araştırmada çocuk
yaralanmalarının çoğunun futbol % 23.3, basketbol % 17.2, voleybol % 14.5 gibi
takım sporlarında karşılaşıldığı görülmektedir (Ülkar, Güner ve Ergen 2002).
Bununla birlikte en sık yaralanmanın görüldüğü spor branşları ise % 10 ile futbol, %
6 ile güreş, % 3 ile hentbol ve boks, % 1 ile atletizm ve % 0.5 ile kayak olduğu
saptanmıştır (Erol ve Karahan 2006).
Alt ekstremite spor yaralanmaları, yaklaşık % 60 oranında görülme sıklığı ile
spor hekimliği uygulamalarında ilk sırayı alır. Alt ekstremite spor yaralanmaları,
yapılan sporun şiddetine, sıklığına, süresine, türüne ve biyomekanik soruna bağlı
olarak kalça ve kasık bölgesinde % 6, diz ekleminde % 33, ayak bileğinde % 16,
ayak ve ayak parmaklarında % 5 oranında görülür. Spor sırasında her türlü
yaralanma görülebilir. Ancak belirli bir yaş grubunda ve belirli bir spora özgü
yaralanmalar vardır. Bazı sporlara özgü yaralanma şekilleri:
13
-Basketbol; Yakın temas sporlarından olduğu için pek çok yaralanmaya
açıktır. Basketbolda görülen sakatlanmalar üzerine yapılan geniş çaplı bir literatür
taraması sonucunda; adolesan dönem basketbolcularda görülen yaralanmaların
antrenmandan çok müsabaka sırasında meydana geldiği tespit edilmiştir. Bayan
sporcuların erkeklere oranla daha sıklıkla yaralandıkları ve akut yaralanmaların
kronik yaralanmalara göre daha fazla olduğu saptanmıştır. Burkulmanın en fazla
görülen yaralanma şekli olduğu ve genellikle sporcuların 7 günden az bir süre
spordan uzak kaldığı belirlenmiştir (Peter 2005). Basketbol oyuncularında
yaralanmalar en çok ayak bileği burkulması (% 46.15), diz bölgesinde bağ-tendon ve
menisküs zedelenmesi (% 17.95) ve sırt-bel bölgesindeki kas zedelenmeleri (%
15.38) olarak ortaya çıkmıştır . (Kıratlı ve Sanioğlu 2003).
Basketbolcularda ise yumuşak doku lezyonları (ezilme, kas veya lif kopmaları,
kanama, kas sertlikleri, kramplar vb), eklem travmaları (bağ lezyonları, menisküs
lezyonları, ayak bileği burkulmaları, parmak eklem zorlanmaları, bel zorlanmaları,
omuz çıkıkları), kırıklar ve büyük yaralanmalar görülebilmektedir.
-Futbol: Futbolcularda genellikle sıyrıklar, ezikler, yüzeysel ekimozlar (çürükler),
basit kas zorlanmaları, kas krampları, basit ayak bileği burkulmaları, basit burun
kanamaları, bel ve sırt bölgesinde geçici yaralanmalar, boyun bölgesi travmaları, kaş
ve baş bölgesi yaralanmaları görüldüğünü belirtmektedir. Futbol oynayan çocuklarda
leğen kemiğinde birkaç değişik noktada olabilecek bu durum, genellikle topa sert bir
vurmayı takiben çıkan ani batıcı bir ağrı ile veya ağır şut çalışmalarını takiben
günlerce devam eden sinsi bir ağrı ile kendini belli edebilir (Gür 2010).
Futbolcularda sık görülen yaralanmalardan biri de kasıkta uyluğun iç-üst kısmında
meydana gelen ağrılardır. Burada futbolcuların dizlerinin tam ekstansiyonda iken
(gerilmiş iken) bacağın kalça ekleminde aşırı abduksiyonu (uzaklaşması) ile dirence
karşı topa çıkarak savunma yapması, ya da bu pozisyonda topa kayarak müdahalesi
adduktör (yaklaştırıcı) kasların aşırı gerilmesi ve hareketin sonucu tendon (bağ)
kopmalarına veya kemiksel değişikliklere neden olur (Dagarov and Slanchev 1981).
Çarpışma sonucu kafa yaralanmaları görülebilir. Fakat tekrarlanan kafa vuruşlarının
kronik ensefalopatiye ( beyin hasarı ) neden olduğu bilinmektedir. Orta öğretim
dönemine kadar çocukların kafa vuruşlarından uzak durmaları önerilir.
Bacağa gelen direk vuruşlar tibia kırıklarına neden olabilir, koruyucu malzeme
14
kullanmak gereklidir. Futbolcularda diz yaralanmaları ve ayak burkulması sıktır.
Baş ve boyun yaralanmaları, kafa içi kanama, boyun omurlarında kırık ve kayması
guadriplejiye (felçere) neden olabilir. Lumbar spondilozis ve spondilolistezis pars
interarti külaris yaralanmasına bağlı olarak oluşur ve bir tür stres kırığıdır (Erol ve
Karahan2006).
-Koşma: Koşucularda ise en çok kas ve tendon zorlanmaları, aşırı kullanım
yaralanmaları, eklem ve bağ yaralanmaları ile menisküs lezyonları görüldüğü
saptanmıştır. Bunların nedeni olarak da antrenman yanlışlıkları (mesafe ve temponun
ani artması), anatomik faktörler ile ayakkabı ve zemin gösterilmiştir. Özellikle
vücuda çok fazla yüklenildiği yarış dönemlerinin başında tibia ve metatarslarda stres
kırıkları görülebilir. Kemik kondisyonu prensibine göre kas gücü kemiğe oranla daha
hızlı gelişir. Bu nedenle 3-4 haftalarda kemik gücünün kas gücü seviyesini
yakalayabilmesi ve stres kırığının önlenebilmesi amacıyla antrenmanın
sınırlandırılması akıllıca olacaktır. Bir başka önlem de; koşuya uygun ayakkabı
kullanımı ve koşu zemininin iyi seçilmesidir. Koşucularda incik splintleri ve ön
bacak ağrısı sıktır. Plantar fasit koşularda sık görülür. Uygun ayakkabı ve koşu
zeminin seçilmesi sorunun önlenmesinde önemlidir.
-Halter: Uygun olmayan kaldırma teknikleri ve aşırı antreman nedeniyle bel ağrıları
görülür. Haltercilerde köprücük kemiğinin uç kısmında kemik erimesi bildirilmiştir.
Bu aşırı antrenmana bağlı olarak oluşan inflamasyon cevabı köprücük kemiğinin uç
kısmında erimeye yol açar. Kaldırma sırasında ellerin birbirine yakın tutulması, bu
bölgeye (akromio klavikular ekleme) binen stresi ( yükü ) azaltacağından bu sorunun
önlenmesini veya atletin egzersize devam edebilmesini sağlar. İstirahat genellikle
sorunu ortadan kaldırır, ancak daha inatçı olgularda bu kemiğin çıkartılması gerekli
olabilir. Biseps tendon yaralanması, omuz ayrılması, omuz çıkığı, dirsek çıkığı ve
başparmak yaralanmaları haltercilerde görülebilen yaralanmalardır (Erol ve Karahan
2006). Halterde daha çok yumuşak doku yaralanmaları görülmektedir. Bu
yaralanmalar haltercilerin gövde ve göğüs kafesi kaslarında, sırt kaslarında ve el
bileğinde ortaya çıkabilir. Sporcuların göğüs ve gövde kasları ile sırt ve bel
kaslarında oluşan zorlanmalar sık görülen yaralanmalardır.
-Voleybol: Özellikle elin omuz seviyesini geçtigi sporlarda, kolun aşırı abdüksiyonu
ile olan dış rotasyon, vurma veya atmayı takiben kolda olan addüksiyon ve iç
15
rotasyona bağlı yaralanmaları sıktır. Yapılan bir çalımsa da voleybolcuların %
45'inde klinik ve EMG ile infraspinatus kasında tutulum saptanmıştır ( Doral ve ark.
2005).
-Güreş: Yakın temas sporlarından olduğu için sık yaralanmaların görüldüğü bir
spordur. Parmak, dirsek, omuz sık olarak yaralanan bölgelerdir. Güreşçinin kafa üstü
yıkılması sırasında boyun hizasında omurilik yaralanması görülebilir. Baş bir yana
doğru zorlandığında kola giden sinirleri (brakial pleksusun yaralanması) gererek el
ve kolda uyuşukluk ve karıncalanma görülmesine yol açabilir (Erol ve Karahan
2006).
-Boks: Boks da en çok yaralanan bölge yüzdür. Bilindiği gibi boks sporunda
öncelikle yumrukların hedefi yüz ve çenedir. Bu nedenle yüzde hafif ekimozlardan
(çürüklerden) başlamak üzere, önemli kırıklara ve yüzdeki organların ciddi
yaralanmalarına kadar değişik derecelerde yaralanmalar görülebilir. En çok
yaralanma kaş yarılmalarıdır. Ayrıca ikinci planda ve zamanla oluşan yaralanma ise
boksörlerde burun kemiğinin kırılması, çökmesi ve burundaki konkaların
deviasyonudur. Baş ve beyin yaralanmaları bu spor dalında görülen en sık ve en
riskli yaralanmalardandır ve boksörlerin temel hedeflerinden biridir. Yakın görme
bozukluğu olan boksörlerde göz darbeleri sırasında retina yaralanmaları daha fazla
görülür. Bu nedenle boksa başlamadan önce bu risk açısından hekime danışılmalıdır.
Bu, alınan darbenin şiddetine, sporcunun dayanıklılığına ve tecrübesine bağlı olarak
farklı sürelerle devam eder.
-Judo: Judocularda el bileği ve parmakla ilgili yumuşak doku yaralanmaları, diz
bölgesinde yüzeysel sıyrık, intra ve ekstra artiküler hematom (eklem içi ve dışına kan
birikmesi), bağ, kapsül ve menüsküs lezyonları (yaralanmaları) ile çeşitli kafa
travmaları görülebilir.
-Kayak: Kayakçılarda ise ayak bileği yaralanmaları, krus (bacak) yaralanmaları, diz
eklemi yaralanmaları, kafa travmaları, omurga yaralanmaları, donmalar ve
ultraviyole yanıkları görülmektedir.
-Taekvando: Taekwondo sporu diğer dövüş sporlarına oranla yaralanma riskinin
fazla olduğu bir branştır (% 59 taekwondo, % 51 aikido, % 38 kung fu, % 30 karate,
ve % 14 tai chi). Yaralanmanın öyküsü, mekanizması, zamanlaması, sporcunun
16
antrenman ve müsabaka programı incelendiğinde risk faktörlerinin bir kısmı ile
karşılaşılır.
2.4. Spor Yaralanmalarına Karşı Alınan Önlemler
Spor yaralanmaların da önlem iki şekilde olabilir. Bunlardan biri, sakatlığın
olmasını önlemek diğeri iyileştikten sonra aynı sakatlığın tekrarlanmasını önlemektir.
Sakatlığı önlemenin en iyi yöntemi müsabakaya ve ağır egzersizlere başlamadan
önce, kontrol altında yapılan bir kondüsyon programını uygulamaktır (Grıffıth 2000).
Spor yaralanmalarından korunmak için sporcunun düzenli sağlık kontrolünden
geçmesi gerekir. Spor sakatlıklarından korunmadan anlatmak istediğimiz, hem
sakatlık oluşumunun önlenmesi (primer), hem de oluşan sakatlığın bir an önce
tedavisinin yapılıp (sekonder), erken dönemde rehabilite edilerek (tersiyer) hastalığın
kronikleşmesine ve kalıcı sekel oluşmasına engel olmaktır. Özellikle yarışmalı
sporlarda sonu ölüm veya kalıcı sakatlanmaya varabilecek ağırlıkta hastalanma veya
yaralanma riski hep olacaktır. Bu nedenle birincil koruna yanında oluşacak
hastalanma ve yaralanmaya erken dönemde doğru ve yeterli yardım sağlayacak
önlemlerinde (ikincil koruma) geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması gerekmektedir.
Yani ilk değerlendirme acil yardım ilk yardım zincirinin sağlıklı işletilmesi
gerekmektedir (Özşahin 2002). Her geçen gün sportif performansı arttırmaya ve
spor yaralanmalarını önlemeye yönelik çalışmaların sayısı artmaktadır. Esneklik de
bu çalışmaların yapıldığı önemli bir biyomotor özellik olarak karşımıza çıkmaktadır
(Kıratlı ve Sanioğlu 2003). Spora yatkınlığı bulunan, ileride yüksek performans
beklentisi duyulan çocuklar, erken yaşlarda aşırı antrenman programlara alınmakta
çoğu zaman tıbbi destek olmadan çalışmalarını sürdürmektedir. Bu kitleye ek olarak,
düzenli kulüp ya da okul çalışmaları antrenmanlar dışında, fiziksel etkinliklere
organize olmadan katılan (sokak, mahalle karşılaşmaları şeklinde) önemli bir kesim
daha bulunmaktadır. Dolayısıyla, okul ve kulüpte yapılan spor etkinlikleri ile
dışarıda yapılan etkinliklerin artması, çocuklarda görülen spor yaralanmalarının
sıklığını da artırmıştır (Ergen 2004). Antrenörlerin antrenman programlarını
sporcuların yapısal özelliklerine ve oynadıkları mevkilere göre düzenlemeleri
durumunda, sakatlıkları en aza indirebilecekleri söylenebilir. Ortaya çıkabilecek spor
yaralanmaları tahmin etmek ve gerekli önlemleri alma şansımız olmakla birlikte spor
yaralanmalarını tamamen ortadan kaldırmak olası değildir. Öncelikle sporcunun şu
17
anki fizik durumu gelişimi ve o yaşlarda karşılaşılabilecek sorunlar ve büyüklüğü
konusunda bilgi sahibi olmak gerekir. Çocukların spor yaptıkları ortamlarla (hava,
zemin gibi) ilgili gerekli tedbirler alınmalı ve düzenlemeler yapılmalıdır.
Kullandıkları donanımlar (top, raket, kayak gibi malzemelerin ağırlığı, büyüklüğü
vb.) fizik yapılarına uygun hale getirilmelidir. Koruyucu malzemeler (tekmelik,
kulaklık, kask, dizlik vb.) temin edilmeli ve kullanılmasına özen gösterilmelidir.
Yapılan araştırmalar belirli sporların, çocukların yaşı, farklı fizyolojik gereksinmeleri
ve sporun gerektirdiği çabaya göre sınıflandırılmaları nedeniyle ergenlik döneminde
daha büyük yaralanma riski oluşturduğunu göstermiştir. Bu nedenle yapılacak
sporların yaş özelliklerine göre sınıflandırılmaları, katılım da çocukların fizyolojik ve
psikolojik gelişimlerine göre yönlendirilmelidir (Stanitski 1993). Sonuç olarak spor
yaralanmaların önlenmesinde disiplinler arası bir yaklaşım sağlanması, gelişmelerin
yakından takip edilmesi, doğru tekniğin sporculara küçük yaşlardan itibaren
verilmesi ve tam bir ekip koordinasyonunu sağlanması gereklidir. Uluslararası Spor
Hekimliği Federasyonu'nun (FIMS) önerdiği 6S kuralı bu konuda bir anahtar olarak
kabul edilmelidir :
· Shoes (Ayakkabılar)
· Surface (Zemin)
· Speed (Hız)
· Structure (Fizik yapı)
· Strength (Kuvvet)
· Stretching (Germe)
2.4.1. Sporcu Eğitimi
Sporcunun yapacağı branşı kendi fizyolojik ve psikolojik yapısına uygun
şekilde seçebilmesi için antrenör veya beden eğitimi öğretmeni tarafından
bilgilendirilmesi gereklidir. Yaş, cinsiyet, psikolojik durumu uygun değil ise sporcu
sadece istiyor diye uygun olmayan spor dalını yapmasına izin verilmemelidir.
Sorumlu kişilerin özellikle gelişim dönemindeki çocuklara onları olumlu yönde
etkileyecek, sosyallik katacak, özgüven geliştirecek kendine uygun sporlara
yönlendirmesi gerekmektedir. Sporcuların; antrenman nedir? Spor sadece müsabaka
demek midir? Isınma nedir, niçin gereklidir? Spor ve özveri konularında
bilinçlendirilmesi, ailesi ile işbirliği halinde hareket edilmesi, sporcunun
18
beslenmesine, sosyal hayatına dikkat etmesi, zararlı alışkanlıklardan uzak durması
konularında fikir sahibi olması gerekir. Burada en büyük görev öğretmenine ve
antrenöre düşmektedir. Yapılan spor dalı ile ilgili kurallar, kullanılan malzemeler,
önemli teknik ve taktik bilgiler, yaptığı branş ile ilgili liglerdeki takımlar ve onların
müsabakaları konularında doğru şekilde bilgilendirilmelidir. Sporun fairplay
çerçevesinde olması gerekir, sporda hırs vardır ama her şeyde olduğu gibi onunda bir
limiti vardır. Özellikle ergenlik dönemindeki sporcuların bu konuda kontrollü
gelişimi sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki spor yapan kişi yaptığı işi ne kadar iyi ve
bilinçli yaparsa spor yaralanmaları da o ölçüde en aza indirgenecektir.
2.4.2. Isınma
Isınma genel ve amaca uygun ısınma olarak ikiye ayrılır. Genel ısınma büyük
kas gruplarının ısınmasını amaçlarken özel ısınmada branşa yönelik olarak kullanılan
kas gruplarının ısınmasıdır. Amaca yönelik özel ısınmada sportif hareket veya
tekniklerin dinamik ve kinematik özelliklerini gösteren hareketler ısınma
alıştırmaları olarak seçilir. Bu ısınmada aynı zamanda sakatlıklarda koruyucu özel
jimnastik programı da uygulanır (Muratlı, Şahin ve Kalyon 2005). Sporcudan daha
iyi verim alabilmek, ortaya çıkabilecek sakatlanmalardan korunmak ve yapılacak
yüklenmelere sporcuyu fizyolojik ve psikolojik yönden en uygun şekilde hazırlamak
ve uyum sağlamak için yapılan çalışmalar olarak görülmektedir. Isınma bir kasın
aktif ve devamlı hareketleri olarak, istirahat seviyesinden egzersize geçişi
kolaylaştırmakta, postural kasları gerdirmekte, kan akımını hızlandırmakta ve
metabolik hızı istirahat seviyesinden (1MET) aerobik seviyeye yükseltmektedir
(Berk 2004). Bağ dokusu esnekliğini artırarak kas-iskelet yaralanmalarına duyarlılığı
azaltmakta, eklem hareket genişliği ve fonksiyonlarını geliştirmekte, kassal
performansı yükseltmekte ve kas katılığını kontrol edebilme yeteneğini
geliştirmektedir. Sportif antrenman ya da yarışma öncesinde yapılan ısınma
sakatlanma riskini azaltmak ve performansı geliştirmek amacıyla bütün antrenörler
ve sporcular tarafından kabul edilmektedir ve uygulanmaktadır. Fakat ısınmanın
dozu ve standartlaştırılması ile ilgili öneriler yetersiz kalmaktadır. Yapılan
çalışmalarda, ısınma çeşitleri, yoğunlukları ve sürelerinin değişik olması bu
çalışmalarda kullanılan ısınma metotlarının farklı olmasından kaynaklanmaktadır.
Bütün bu farklılıklara bağlı olarak da fiziksel aktivitenin performans seviyeleri de
19
değişmektedir. Vücut ve kas ısısının artması şu değişikliklere yol açar:
1-Isınan kasların kasılmaları, gevşemeleri, toparlanmaları daha süratli olur.
2-Isınma kas içindeki viskoz (yapışkanlık, tutucu) direnci azaltır. Bu da kasın daha
verimli çalışmasına yardımcı olur.
3-Enzim aktivitesi ve böylece enerji sistemindeki metabolik reaksiyon artar.
4-Kan akımı ve organizmanın O2 kullanmaya hazır bulunması artar (Zorba 1999).
2.4.3. Soğuma
Bir antrenmanın ana bölümünde yapılan yorucu çalışmadan sonra, sporcunun
ilk baştaki biyolojik ve psikolojik durumuna dönebilmesi için, yüklenmenin giderek
azaltılması önerilir. Bunun nedeni, tüm sistemlerde yenilenmenin hızla
gerçekleşmesi için, organizmanın çalışmasının birden durdurulmaması, uygun ölçüde
çalışmaya devam etmesi gerekir görüşüne dayanır. Özellikle kan dolaşımının belirli
bir hızda devam etmesi oksijen açığının karşılanması, enerji taşıyan besin
maddelerinin dokulara ulaşması, dokulardaki laktik asidin azaltılması gibi metabolik
değişimler yönünden önemlidir. Bu amaçla düşük yoğunlukta kısa süreli germeler
yapılabilir (Muratlı, Şahin ve Kalyon 2005) .Müsabaka ya da antrenman sonunda
yapılan egzersizlere toparlanma egzersizleri denir. Yarışmalar sona erince, pasif
dinlenme yerine hafif veya orta düzeyde egzersizlerle toparlanmayı sağlayan
egzersizlere ise soğuma egzersizleri denir. Soğumada antrenman veya yarışmalardan
sonra aktivite seviyesi dereceli olarak azaltılıp, hiçbir zaman aniden kesilmez. Bu
durum vücudun toparlamasına izin verir ve kas ağrılarını içeren yorgunluk etkilerini
azaltır. Hafif şiddette egzersizler ile 3-10 dk içerisinde gerçekleştirilir (Ergun ve
Baltacı 1997). Her aktivite sonrası mutlaka soğuma egzersizleri yapılmalıdır. Germe
egzersizlerini aktiviteyi takiben yapmak aktivite öncesi kadar önemlidir.
2.4.4. Koruyucu Spor Malzemeleri
Sporcuların spor yaralanmalarını en aza indirmek amacıyla branşa uygun
koruyucu kullanmaları gerekir. Futbolcuların tekmelik takmaları, basketbolcuların
ağızlık kullanmaları, voleybolcuların ve hentbolcuların dizlik, taekwandocuların safe
bord, kask kullanmaları, halter sporunu yapanların kemer takmaları, bokscuların
eldiven, kask takmaları spor yaralanmalarını azaltmada önemlidir. Dental travmadan
en çok etkilenen ağız içi bölgenin üst keserler olması nedeniyle üst çene için
hazırlanan plastik ağız koruyucularla travmaya bağlı kuvvetlerin absorbsiyonu
20
hedeflenir. Direkt ve indirekt temasa bağlı travmadan korunmak için kullanılan ağız
koruyuculardan bireye özel olarak EVA (polyvinyl-acetate– ethylene copolymer)
materyali ile hazırlananlar önerilmektedir (Newsome 2001). Buz hokeyinde
kullanılan kafa koruyucu kaskların yanı sıra ağız koruyucunun da kullanılması dental
travmadan korunmada etkilidir. Kişiye özel olarak hazırlanan ağız koruyucular
performans ve uyum açısından sporcuyu rahatsız etmediği için sporcuyu ikna etmek
daha kolay olacaktır. Bu anlamda takım doktorlarının yanı sıra antrenör ve spor
federasyonlarına önemli görevler düşmektedir.
2.4.5. Oyun Kuralları
Bütün spor branşlarında kendine özgü oyun kuralları ve teknikleri vardır. Tüm
spor dalları incelendiğinde kuralların zaman içerisinde değiştiği görülmektedir. Bu
değişiklikler bazen taktik anlayışların tükenmesinden ve izleme zevkinin korunması
gereğinden, bazen de sakatlıkların önlenmesi çabasından kaynaklanmaktadır. Bu
konuda yaralanmalar ile ilgili kayıt ve arşiv sisteminin olması, spor türüne özel
yaralanmaların ortaya çıkarılmasına yol gösterici olacaktır. Koruyucu yaklaşım ön
plana çıkarılacak şekilde kurallar koruyucu ekipmanların kullanımının zorunlu hale
getirilmesinden, yaralanmaya sebebiyet veren oyun içi müdahalelere ceza
uygulamalarına kadar değiştirilebilir. Sporcuların branşlarındaki kurallara uyması
saha içinde, maç içinde ve antrenman içindeki yaralanmaları azaltmak açısından
önemlidir. Eğer oyuncular bu kurallara uymuyorlarsa rakiplerini ve kendilerini kolay
bir şekilde yaralayabilirler. Bu tür spor sakatlıklarından korunmak için;
a. Oyun kurallarını çok iyi belirlemek ve zamanla yeni kurallar getirecek dinamik
yapıya kavuşturmak gerekir.
b. Oyucuların kurallara uymalarını sağlayacak hakemlerin kural ihlallerinde hemen
ceza sistemlerini uygulaması ve kuralları sıkı bir şekilde takip etmesi gerekir
(Kayserilioğlu 2006). Sporcu kurallara uyuyor, kasti faullerden kaçınıyor ise hem
kendi sağlığı hem de karşı takım oyuncusu için sakatlanma riskini azaltıyor demektir.
Yakın temas gereken sporlarda yaralanmalar daha fazla oluştuğu için omuz omuza
mücadelelerde doğru teknikle hareket etmek spor yaralanmalarının önlenmesinde
önem teşkil etmektedir.
21
2.4.6. Spor Tesisleri
Spor yapılan ortamın yapılan spor dalına göre düzenlenmiş olması saha
ölçülerinin, zeminin, ışıklandırmanın doğru olması sahanın branşa ve iklime göre
açık veya kapalı özellikte olması, hem spor aktivitesinin verimini artırır hem de spor
yaralanması oranını olumlu ölçüde etkiler. Sporun yapıldığı ortamın yaralanma
riskini en aza indirecek özellikte olması teknik bir konudur. Spor yapılan alanların
hijyenik koşullarda olması enfeksiyon, bulaşıcı hastalık riskini azaltmak bakımından
önem taşımaktadır. Bu sebeplerden dolayı sporcunun uygun fiziki ve psikolojik
şartlarda antrenman ve müsabaka yapması esastır.
2.5. Spor Yaralanması Çeşitleri
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğinde 1983-87
yılları arasında yapılan bir araştırmada, beş yıllık dönem süresince kliniğe başvuran
1560 spor yaralanması olgusu incelenmiştir. Yaralanmaların yüzde 22sinin
kontüzyon (ezilme) ve yüzde 20sinin fraktür (kırık) olduğu tespit edilmiştir. En sık
yaralanan bölgenin ise yüzde 60 ile alt ekstremite (kasık, bacak, diz, ayak bileği,
ayak) olduğu belirlenmiştir. Sporcularda en sık karşılaşılan sorun ise aşırı kullanım
(overuse) yaralanmaları olarak tespit edilmiştir (Önçağ, Kızılay ve Taşkıran 1988).
Yaralanmalar sporcunun spor yaşantısını aksatarak antrenman periyodunu
bozmaktadır. Bazı yaralanmalar sporcunun ömür boyu spordan uzaklaşmasına neden
olurken bazen de paraplejik kalmasına ve hatta hayatını kaybetmesine neden
olmaktadır (Kaya ve ark. 1995).
Şekil 2.1. Sık Görülen Spor Yaralanmaları
22
2.5.1. Yumuşak Doku Yaralanmaları
Kas iskelet sisteminin kemik dışındaki bütün diğer dokuları yumuşak doku
olarak adlandırılır. Bu yaralanma daha çok kas, tendon, ligamanların lezyonlarını
tarif etmek için kullanılır. Yumuşak doku yaralanması tüm spor branşlarında en sık
karşılaşılan yaralanma türüdür. Akut ve kronik olarak tanımlanabilirler.
Tanımlanabilmesi için oluş mekanizması, tipi, iyileşme süreci etkilenen dokular,
anatomik bölge gibi bazı parametrelerin göz önünde bulundurulması gerekir
(Bayraktar ve Yücesir 2009). Akut yaralanma ani ortaya çıkması, anatomik
bütünlüğün bozulması, yaralanma için yapılan uygun tedavi ile düzenli iyileşme ile
karakterizedir. Kronik yaralanma ise geç ve yavaş ortaya çıkar. Akut yaralanmadaki
tedavinin yetersizliği, uzaması ve tekrarlayan yaralanmalar sonucu kronik
yaralanmalar ortaya çıkar. Kronik yaralanmada iyileşme seyri akut yaralanmadan
farklı olarak zamanında olamayabilir ve daha çok eksik, yanlış tedavi neticesinde
ortaya çıkar. Basketbolcularda ve hentbolcularda daha sık görülmektedir. Yumuşak
doku yaralanmalarını aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz:
a. Kontüzyon (Ezik-Bere)
b. Hematom (Kan Birikmesi)
c. Açık Yaralar
d. Kramp
e. Tendopatiler
f. Tendon Kopmaları
g. Kas Yaralanmaları (Lif Kopması)
h. Bursit (Bağrıaçık ve Açak 1998)
a-Kontüzyon (Ezik): Travma sonucu deri altındaki kılcal damarların ezilmesi ve
sızıntı şeklinde kanamanın oluşmasıdır. Hemen bütün spor dallarında sıklıkla
karşılaşılan bir yaralanma şeklidir. Daha çok omuz omuza mücadele sırasında
çarpışma, yere düşme veya sporcunun zemin top gibi araçlara çarpması sonucunda
ortaya çıkabilmektedir. Ezik türü yaralanma vücudun her yerinde meydana gelebilir.
Yaralanma sonrası kişide ağrı, duyarlılık, renk değişimi, şişlik görülebilir. Yaralanan
bölgeye yaralanma sonrası uygulanacak ilk yardım soğuk uygulama olmalıdır.
Ekstremitelerde bir yaralanma ise; soğuk uygulamaya ek olarak yaralanan bölge
23
yukarı kaldırılma, gerekirse bandajla tespit, istirahat ve ilaç tedavisi şeklinde
yapılmalıdır.
b-Hematom (Kan Birikmesi) : Travma sonucu yüzeysel veya derin olarak kanın belli
bölgede sınırlı olarak toplanmasıdır. Kan birikmesi yüzeysel ise bir bölgede şişme,
ağrı, renk değişimi görülür. Hematom derin ise ağrı, geniş bölgede şişlik, sertlik, geç
renk değişimi belirtileri görülür. Bu tip yaralanma genelde uyluk, bacak, kol, bel, ve
ayakta görülür (Kalyon 1990). Tedavisi için soğuk uygulama, elastik bandaj, gerekli
ise hematomun boşaltılması, bölgeyi hareketten korumak, ağrı ve iltihabı azaltan
ilaçlar (antienflamatuar) verilebilir. Tedavi geç devrede ise fizik tedavi yapılır.
c. Açık Yaralar: Sert bir cismin çarpması veya çarpışma sonucu derideki doku
bütünlüğünün bozulmasıdır. Küçük bir sıyrık da açık yaradır. Bütün spor
branşlarında sık olarak görülebilen bir yaralanma çeşididir. Baş, yüz, bacak ve başta
olmak üzere vücudun bütün bölümlerinde açık yara meydana gelebilir. Yaranın
büyüklüğü ve yerine bağlı olarak kanamayı durdurmak için bası, turnike uygulaması
yapılabilir. Yaralanan bölge temizlenmeli, pansuman yapılmalı, kişiye tetonoz aşısı
yapılmalıdır.
d. Kramp: Kas liflerinin ani ve şiddetli olarak bir ağrı ile kasılması bir süre kasılı
kalmasıdır. Oluş sebepleri aşırı terleme, sıvı elektrolit kaybı, düzensiz antrenman ve
aşırı yüklenme, fazla yorgunluk, dengesiz beslenme, bölgesel dolaşım
bozukluklarıdır. Şiddetli ağrı, kaslarda kasılma ve bölgesel sertleşme ile kendini
gösterir. Kramp daha çok baldırlarda, sırt, boyun, ayak ve omuzda meydana gelir.
Krampı tedavi etmek içim sıcak uygulama, karşıt kası çalıştırma, yumuşak masaj
yapılır. Eğer tekrarlıyor ve ileri seviyede ise kas gevşetici ilaçlar, magnezyum ve
kalsiyum takviyesi yapılır.
e. Tendopatiler: Tendonların ağrılı iltihabi reaksiyonları veya tendon yapışma
yerlerindeki yumuşak doku reaksiyonlarıdır (Bağrıaçık ve Açak 1998). Tenosinovit,
tendon kılıflarının irritasyonu, tendinit ise tendonun kendisinin inflamasyonudur.
Alışılmamış sporların yapılmasında, bir sporun ilk defa yapılmasında, alışılmamış
zemin ve spor malzemesi kullanımından bir gün sonra ortaya çıkar.
f- Tendon kopmaları: Kas dokusu, kontraksiyonun iletildiği bir tendon ile kemiğe
bağlıdır. Tendonlar çok güçlüdür ve 50- 100 N/mm2'lik tensil bir güçleri vardır
(Doral 2009). Tendonlar kuvvetleri kaslardan kemiklere aktarır ve kas kasılınca
24
kuvveti doğurur, oluşan bu kuvvet tendonların gerilmesine sebep olur. Eklem
hareketliliğini sağlayan tendonların aşırı gerilme, ani ve sert hareketler sonucunda
zorlanarak kopması tendon kopması olarak adlandırılır. Eğer tendondaki gerilme %
4'den fazla değilse, lifler orijinal konfigürasyonlarına geri dönerler. % 4 ile % 8
arasındaki gerilmelerde ise kollajen lifleri birbirleri üzerinde kayar ve çapraz
baglantılar arasında kopmalar baslar. Gerilme seviyesi % 8'den fazla olduğunda ise,
lifler tensil kuvvetlere karsı koyamadığından makroskopik kopmalar görülür
(O'Brien 1992). Çok sık karşılaşılan bir yaralanma olmamakla beraber önemli bir
patolojidir. Ağrı, tendonların yaptığı hareketlerin yok olması, kopma yerinde şekil
bozukluğu ile teşhis konur. En çok aşil tendonunda, el ve ayak parmak tendonlarında,
kolda biceps tendonunda görülür. Özellikle ayak bileği burkulmalarına eşlik eden
peroneal tendinopati, kronik ayak bileği ağrısının en önemli nedenlerinden birisidir.
Tenosinovitler konservatif tedaviye cevap verirken tendon rüptürleri ve tendon
subluksasyonunda cerrahi tedavi gerekli olur (Tandoğan ve Kayaalp 2010). Son
yıllarda erken rehabilitasyon ve takiben ise sportif aktivitelere erken dönüş
seklindeki yaklaşım popülarite kazandığından, günümüzde artık birçok cerrah erken
tamiri tercih etmektedir (Karahan ve Erol 2004).
g.-Kas Yaralanmaları (Lif Kopması): Kaslar iskelet sistemine hareketi sağlayan
dinamik yapılardır. Dinlenme anında normal tansiyona sahip olan kaslar uyarı
geldiğinde kısalarak, eklemler üzerinde iki farklı kemiği birbirine yaklaştırırlar
(Karahan ve Güven 2002). Çocukluk ve ergenlik döneminde, kas dokusunu içeren
spor yaralanmaları çoğunlukla kas kontüzyonu veya gerginliği (strain) şeklinde
görülür (Karahan ve Erol 2004). Çeşitli spor branşlarında, kas kuvvetini normal
limitin dışına iten birçok durum vardır. Eğer bu durumlarda kas yeterince esnek
değilse, karşılaşılan kuvvet zorlanması durumlarında muhtemelen kas ve tendon
üniteleri yaralanacaktır kanısına varmıştır (Wilson 2003). Sert ve ani hareket sonucu
kasın bir veya birkaç lifinin zorlamalar ve darbeler nedeniyle kopmasıdır. Oluştuğu
bölgede ağrı, ödem, girinti, hareket güçlüğü görülür. Vücutta tüm kaslarda
görülebilir. Kas yaralanmaları iyileşme süreçleri farklı olsa da genelde birbirlerine
benzerlik gösterir. Ortalama iyileşme süreçler:
Hafif zorlamalarda: 2-6 hafta
Orta şiddetli zorlamalarda: 6-8 hafta
25
Şiddetli zorlamalarda: 8-10 hafta iyileşme süresine ihtiyaç duyulur (Bağrıaçık ve
Açak 2000).
h. Bursit: Bursalar; kemik-tendon, tendon-tendon ve cilt-kemik arasında bulunan,
sürtünmeyi azaltan kaseciklerdir. Bunların inflamasyonunda ağrılı durumlar ortaya
çıkar ve kesecikler şişer. Bursa içinde fazla sıvı toplanması ve bunun sonucunda
iltihap oluşması durumuna bursit denir. Bursitler; friksiyonel bursit, septik bursit ve
kimyasal bursit olarak üçe ayrılmaktadır. Dolaysız darbeler sonucunda oluşur. İltihap
belirtileri olan şişlik, ağrı, renk değişimi görülür. Sporcularda daha çok dizde ve
dirsekte görülür. Tedavisinde ağrı tamamen kayboluncaya kadar istirahat, soğuk
uygulama, kompresyon bandajı ve elevasyon uygulanır. Şişlik yaygın ve ağrı şiddetli
ise 24 saat sonra aspirasyon ve kompresyon uygulanır.
2.5.2. Eklem Yaralanmaları
İki ya da daha fazla kemiğin birbirine bağlanmasıyla oluşan yapıya eklem
denir. Eklemlerde yer alan kemik uçları kıkırdakla kaplıdır. Eklem bağları
(Ligaments) eklemdeki kemiği kemiğe bağlayan yapılardır. Eklemler; kemiklerin
birbirine göre hareket edebildiği birleşme yerleridir. Eklem kapsülünün iç yüzü
sinoviyal zarla kaplı olup, bu zar sıvı üreterek eklemlerin yağlanmasını sağlayarak
aşınmasını engeller. Kuvvet iletimi, ekstremite hareket halinde iken stabilite ve
vücudun hareketinin sağlanması gibi görevleri olan eklemlerin, kayma, açısal ve
dönme ile ilgili belirli hareket oranları bulunmaktadır. Eklem sakatlıklarının
oluşmasında kas atrofisi ve güçsüzlüğü, tendon kuvvetsizliği ve ligament zayıflığı
predispozan faktör olarak rol oynamaktadır. Eklem yaralanması kas ve tendonun ani
olarak zorlanması veya fazla olarak kullanılması sonucu oluşan doku harabiyetidir.
Eklemlere sert ve ani yüklenme nedeni ile oluşur. Hareketle artan ağrı, hareket
kısıtlığı, duyarlılık, şişlik, kas kopmuşsa o yerde girintiye oluşur. Eklem
yaralanmalarını; zorlanma ve incinmeler, burkulma, hemartroz, çıkıklar olarak
sınıflandırabiliriz. Soğuk uygulama, tam tespit, bandaj, istirahat, kas gevşetici ilaç
tedavisi, kopma var ise cerrahi tedavi yapılır.
2.5.3. Kemik Doku Yaralanmaları
Mikro travma ve makro travmalar nedeni ile kemiğe ait tüm dokuların
bütünlüğünün, yapısının ve kısmen fonksiyonlarının bozulması şeklinde görülür.
Genellikle kemiğin elastikiyet ve öz sağlamlığının aşılmasına neden olan bir defalık
26
doğrudan ya da dolaylı şiddet vasıtası ile oluşabilir ( Hilobil ve Mechelen 1990).
Kemik doku bütünlüğünün bozulması kırık yani fraktür olarak adlandırılır. Kemik
doku yaralanması açık yara ve kapalı yara olmak üzere ikiye ayrılır. Açık kırık
kemiğin dokuyu delerek dışarı çıkması, kapalı yara ise kırığın doku içinde kalması
şeklinde görülür. Yaralanma olan bölge tespit edilir.
2.5.4. Aşırı Zorlanma Sonucu Oluşan Spor Yaralanmaları
Aşırı kullanmaya bağlı yaralanmalar genellikle tekrarlayan mikrotravmalar ve
aşırı yüklenme ile kolojen doku hastalıkları gibi sebeplere dayalı olarak görülür.
Özellikle temas sporlarda antrenmanlarda koruyucu malzeme kullanımının az olması
sakatlık riskini artırmaktadır. Ayrıca tekrarlayan stres ve mikro travmalar sonrası
görülen aşın kullanıma bağlı yaralanmalar spor sakatlıkları içinde önemli bir yer
tutmaktadır. Profesyonel sporcularda antrenman sayısının, antrenman süresinin ve
yoğunluğunun artması aşırı kullanıma bağlı yaralanmaların sayısını da artırmıştır.
Spor yaralanmaları nedeniyle hastaneye müracaat eden hastaların % 25-30’unda aşırı
kullanıma bağlı yaralanmalar görülmektedir. AKB spor yaralanmaları genellikle iki
yıldan daha uzun süredir düzenli antrenman yapanlarda görülmektedir. Ayrıca spor
yapmaya yeni başlamış ve antrenman şiddeti yüksek olanlarda da görülebilir.
Müsabakalara hazırlanan elit sporcularda da sık görülmektedir. Bu tip yaralanmalar
% 85 oranında dayanıklılık sporu yapanlarda görülmektedir (Ünal 2009). Genellikle
tekrarlayan mikrotravmalar sonucu görülen AKBY hastanın şikâyetleri
mikrotravmanın etkilediği yere ve mikrotravmanın süresine göre değişir. Semptomlar
hastalık tablolarıyla birlikte ayrıntılı olarak anlatılacak olmakla birlikte; ağrı, şişlik,
hassasiyet, fonksiyon kaybı, ısı artışı, deri üzerinde ekimoz ve anatomik yapıda
defekt şeklinde kendini göstermektedir. Ağrı, önceleri hafif başlayan, dinlenmekle
geçen bir yapı gösterirken, aktivitelerin devam etmesi sonucu dinlenmekle geçmez
ve sporcunun performansını etkilemeye başlar. Zorlayıcı faktörlerin zamanında
durdurulması ile çoğu yaralanmada iyileşme sağlanmaktadır. Bu nedenle esas olarak
konservatif tedavi uygulanmalıdır. Erken tanı tedavi sonuçlar üzerinde çok etkilidir.
Aşırı kullanım yaralanmalarında beş basamaklı tedavi programı önerilmiştir.
1-Etkenin tanımlanması: Tedavinin en önemli basamağıdır. 2-Etkenin yeniden düzenlenmesi 3-Ağrı kontrolü 4-Aktif rehabilitasyon 5-İdame
27
2.6. Spor Yaralanmalarında Tedavi
Zamanında ve uygun tanı konması tedaviyi kolaylaştırarak, spora ya da
aktiviteye dönüşü hızlandırır (Ergen 2004). Spor yaralanmalarında ilk olarak ayrıntılı
bir anamnez alınmalı, biyomekanik yapı değerlendirilmeli ve olası travma
mekanizması belirlenmelidir. Bu yaklaşım spor yaralanmasının tedavisinde ve yeni
bir yaralanmanın önlenmesinde oldukça önemlidir. Alt ekstremitenin kullanılamadığı
dönemde, sportif performansın devamı için üst ekstremiteye yönelik aerobik egzersiz
programları uygulanmalıdır. NSAI ilaçlar Akut ve kronik yaralanmalarda hem ağrı
kontrolü hem de yaralanmış bölgedeki inflamasyonun uygun seyirde olması ve
kontrol altında tutulması için kullanılır (Bayraktar ve Yücesir 2009). Tıbbi tedavi
sonrasında nöromuskuler, proprioseptif ve fonksiyonel kayıplar belirlenerek bunları
restore etmeye yönelik saha içi aktif rehabilitasyon programı düzenlenmelidir (Yıldız
2006). Spor yaralanmalarında tedaviyi 3 basamakta inceleyebiliriz:
1- Koruyucu hekimlik hizmeti (1. Basamak sağlık hizmeti)
2- Tedavi edici sağlık hizmeti ( 2. Basamak sağlık hizmeti )
3- Rehabilite edici sağlık hizmeti ( 3. Basamak sağlık hizmeti )
Yaralanma olduğu andan itibaren tedavi programını da 4 ana bölümde incelemek mümkündür:
1. İlk yardım
2. Ön tedavi
-İstirahat (Rest)
-Soğuk-Buz (İce)
-Kompresyon (Compression)
-Elevasyon (Elevation)
-İmmobilizasyon (İmmobilization)
3. Kesin tedavi ve fizik tedavi
-Masaj tedavisi
-Soğuk tedavi
-Sıcak tedavi
-Bandajlama
4. Rehabilitasyon
28
2.6.1. İlk yardım
Spor yapanların sayısı son yıllarda oldukça artmıştır. Spor yaparken ortaya
çıkan yaralanmaların büyük kısmı hafif yaralanmalar olurken, çok ciddi yaralanmalar
da oluşabilmektedir. Yaralanma olduğu yerde yapılan ilk müdahale ilk yardım denir.
Oluşan sakatlığın akut veya kronik seyirli olması ve oluşma mekanizması, tedavi
yaklaşımını etkileyen faktörlerdir. Sahada, doğru şekilde yapılacak ilk ve acil yardım
hayat kurtarıcı olabilir. Aynı zamanda sporcunun kısa sürede iyileşmesini ve
komplikasyonların daha az olmasını da sağlar. İlk ve acil yardımın esas prensibi,
zamanında ve erken yapılan müdahaledir. Bu İlk yardım prensiplerinde 3 T kuralı
esas alınarak hareket edilir. T:Tanı, T: Tedavi, T: Taşıma şeklinde hareket edilir.
Yaralanma sahada olduğunda yapılacak işlemler şu şekilde sıralanabilir;
1) Oyuncuya yaklaşım
2) Yaralanmanın gözlenmesi
3) Yaralanmanın değerlendirilmesi (Ege 1981)
Gözlem ve değerlendirme için TOTAPS işlemi izlenmelidir. Sporcunun Durumunun
Değerlendirilmesi (Ergun ve Baltacı 1997).
Tablo 2.3. Sporcu Durum Değerlendirilmesi
TALK T KONUŞ
OBSERVE O GÖZLE
TOUCH T DOKUN
ACTIVE MOTION A AKTİF HAREKET
PASSİVE MOTION P PASİF HAREKET
Skill Test S Beceri Testleri Sportif sakatlık anında oluşan doku hasarı birincil
yaralanma olarak nitelendirilir. Kemik ve sinir dokular etkilenebilir (Bayraktar
Yücesur 2005 ). Tedavi protokolü oluşturulurken bunlara ek olarak yaralanmaya
zemin hazırlayabilecek tüm sebepler göz önünde bulundurulmalıdır. Öncelikle
nedeni ortadan kaldırmakla tedaviye başlanılmalı ve iyileşmenin hızlı olmasını
sağlayacak unsurlardan yararlanılması daha sonra planlanmalıdır (Bayraktar ve
Yücesur 2005). Bu genel yaklaşımla;
Akut uygulamalar; Sportif yaralanma olduğu anda yapılan ilk müdahalenin doğru
olması tedaviden alınacak sonucun iyi olması ve tedavi süresinin kısalması açısından
29
önemlidir. Yaralanma oluştuğu anda alınan önlemler yeni bir yaralanma oluşumunu
en aza indirir. Unutulmaması gereken en önemli nokta, yaralanma oluştuğu andan
hemen sonra iyileşmenin de başladığıdır. Bölgesel spor yaralanmalarında en geçerli
yöntem PRICE dır. (P: protect, R: rest, I: ice, C: compression, E: elevation, S:
support).
P: (Protect) Koruma: Yaralanma sonrası düşünülmesi gereken en önemli nokta,
yaralanan bölgeyi korumaya almaktır. Yaralanmış bölgede yeni bir yaralanma
oluşmasını önlemek ve oluşan yaralanmanın seviyesinin artmaması için bölge
korumaya alınmalıdır. Çünkü iyileşme için gereken zaman hasarlı dokunun
büyüklüğüne ve yaralanmanın şiddetine direkt bağlıdır.
R: (Rest) Dinlenme: Antrenman veya müsabaka durdurularak sporcunun istirahat
etmesi ve yaralanan bölgenin istirahat pozisyonuna alınması sağlanmalıdır. Bu
istirahat yaralanmış bölge ve etkilenen eklem hareketinin tamamen engellenmesini
hedeflemektedir. Böylece vücudun kendini onarmasına müsaade edilmiş olur.
I: (Ice) Buz: Yaralanan bölgeye temel tedavi olarak soğuk uygulama yapılır. Soğuk
uygulama ile yaralanma kontrol altına alınır. Bu uygulamadan asıl olarak beklenen,
metabolizma hızının düşürülmesi, perfüzyon/kan akışının azaltılması, inflamasyonun
sınırlandırılması, ağrı kontrolü, ödem sınırlaması ve nöromusküler etkileridir.
Bunlardan dolayı sportif yaralanmanın oluştuğu bölgeye 1-2 saat arayla 15-20
dakikalık buz (soğuk) uygulaması yapılır. En sık kullanılan soğuk uygulama
yöntemleri buz torbası, cold pack (donmuş jel paketi), buz friksiyonu, buzlu suya
daldırma, soğuk kompresyon cihazları ve soğutucu spreylerdir. Bütün bu soğuk
uygulamalarının lokal soğuk etkisi yaptığı akıldan çıkarılmamalıdır (Bayraktar ve
Yücesur 2005). Soğuk uygulama yaralanmalardan sonra ilk 48 saat içinde yapılır.
Soğuk paketleriyle, doğrudan deri üzerine yapılmayan soğuk uygulamalarda süre; bir
seansta en az 12-15 dakikadır. Soğuk uygulamaya doku tepkisi 4 devrede gelişir:
1. devre; 0-3 dakika içinde rahatsız edici soğukluk hissedilir.
2. devre; 2-7 dakika içinde yanma, ısınma hissi ve ardından ağrı ve acı ortaya çıkar.
3. devre; 5-12 dakika içinde uyuşmayla beraber hissizlik başlar.
4. devre;12-15 dakika içinde hücre faaliyetinde artma olmaksızın derin dokularda
vazodilatasyon gelişir. Soğuk uygulama yapılan malzeme ile deri arasında mutlaka
bir şey bulunmalı ve araya konulan materyal soğuk su ile ıslatılmalıdır. Hiçbir şey
30
bulunamıyorsa giysi üzerinden uygulama yapılmalıdır. Yaralanan bölgede zayıf
dolaşım, vazospazm ve vasküler yetersizlik varsa kesinlikle kullanılmamalıdır
(Bağrıaçık ve Açak 2005).
Şekil 2.2. Soğuk Uygulama
Tablo 2.4.Sıkça kullanılan soğuk uygulama yöntemleri ve dikkat edilecek hususlar
Uygulama Yöntemi Uygulama Özellikleri
Buz torbası Direkt deriye uygulanır, kompresyon bandajı kullanılabilir,
uygulama suresi cilt altı yağ dokusu kalınlığına gore 15-30
dk.’dır. Pure edilmiş veya parçalanmış buz, kup şeklindeki
buzdan daha iyi soğutma etkisi yapar.
Buzlu suya daldırma Uygulanacak bölge buzlu suya daldırılır, ince elastik teyple
kompresyon uygulanır (elastik bandaj ıslandığında yarattığı
basınç etkisini kaybettiğinden uygun değildir). Uygulama
suresi 10-20 dk.’dır.
Cold pack Deriye direkt uygulanmaz, kompresyon bandajı ve
elevasyon kullanılabilir, 15-20 dk. uygulanır. Soğutmada
buz torbaları cold pack’lerden daha etkilidir.
Soğutucu spreyler Spazm ve trigger noktalarına sprey ve germe teknikleri
birlikte uygulanırsa daha iyi sonuç elde edilir. Kolaylıkla
soğuk yanması oluşabilir. Sprain, strain, fraktur ve
kontuzyon gibi yaralanmalarda uygulanmamalıdır
(Bayraktar ve Yücesir 2009)
C : (Compresyon) : Kompresyon: Bölgesel basınç uygulamasıdır. Soğuk
uygulamanın yanında kanamayı durdurmak ve ödemi kontrol altına almak için
kullanılır. Elastik bandaj ve bası için uygun pedler tercih edilmelidir. Kompresyon
bandajı ön tedavinin diğer yöntemleriyle birlikte uygulandığında daha etkili olur.
Yaralanmış bölgeye kompresyon uygulamak amacıyla, hasarlı bölgede soğuk
31
uygulama paketlerinin ya da basınç pedlerinin tespiti için, kronik sakatlıklarda ya da
spora yeniden dönüşte güvenlik ve oto kontrolün sağlanması için, bölgenin sıcak
tutulması gibi amaçlar doğrultusunda kompresyon yapılır. Basınç uygulamak
amacıyla kullanılan elastik bandajlar esneme yeteneğine sahip sargılardır. Değişik
ebatlardaki bandajların, yapışkan türde olanları da mevcuttur Ayak bileği uyluk gibi
bölgelerdeki doku içi kanamalara karşı kullanılan pedler, sert süngerimsi maddeler
veya keçeden hazırlanır. Halka ve at nalı şeklindedir. Yaralanmış bölgenin hemen
çevresinde doku üzerine yerleştirilen kompresyon pedleri üstüne elastik bandaj
sarılarak ödem azaltmak, bölgeyi kontrol altına almak ve kanamayı önlemek
amaçlanır.
E : (Elavation) : Elevasyon: Yaralanma sonrası gelişen ödemin kontrol edilmesi için
kullanılır. Yaralanmış bölgenin ‘’kalp seviyesinin üstünde’’, yukarda tutulması
anlamına gelir. Bu şekilde pozisyonlama ile özellikle alt ve üst ekstremite
yaralanmalarında şişliklerin giderilmesinde dolaşım sistemine destek verilir.
Elevasyon; yaralanmalardan sonra kompresyon bandajı ve soğuk uygulamayla
birlikte 2-3 gün süreyle yapılır. Başlangıçta 2 saatte bir 20 dakika yukarda tutmak
gerekir. Alt ekstremite yaralanmalarında yatar durumda 45’C yükseltme yeterlidir.
Kol yaralanmalarında oturma pozisyonunda omuz seviyesinden 45’C yukarda
desteklemek iyidir.
İmmobilizasyon (İmmobilization): Sakatlığın olduğu ilk aşamada antrenör veya
sağlık görevlisi tarafından uygulanabilecek yaygın bir yöntemdir. Sakatlığın
meydana geldiği bölgede daha fazla deformasyonu önlemek amacıyla uygulanan
hareket azaltma yöntemidir. Daha fazla doku yaralanması, şişlik ve kanamayı
önleyebilmek için sakatlanan kısmın desteklenmesi ve kullanılmasının engellenmesi
için akut dönemde bandaj daha sonraki dönemlerde hamlama ve enezler tercih
edilmelidir. Yaralanmanın tipine ve derecesine göre ciddi durumlarda
immobilizasyon, alçı, atel ve splint ile sağlanmaktadır.
2.6.2 Sahada Bulundurulacak İlk Yardım Gereçleri
Spor sahalarında sporcuların ilk yardım gereksinmeleri öncelikle saha
şartlarında karşılanmak durumundadır. Bu nedenle sağlık ekiplerinin ve
bulundurulacak malzemeleri organizasyonu gereklidir. Bütün spor karşılaşmalarında
sağlık ekibi donanımlı ambulans ile birlikte hazır şekilde olmalıdır. Ambulans yoksa
32
hava yolu ve yaşam destek malzemeleri sağlık çalışanının yanında bulunmalıdır.
Dolaşım yolu açmak için branül, % 5 dekstroz ve ringer laktat, solunum yolu için
balon, valf, maske, oksijen tüpü vb. malzemeler bulunmalıdır. İskelet sistemi
yaralanmaları için atel, alçı, kol değneği, baston, elastik bandaj, dizlik, sırt tahtası,
geniş sargılar, flaster bulundurulması gerekir. Yara bakımı için lidokain, şırınga,
dikiş takımı, gazlı bez, yıkama solüsyonu, betadin, steril spançlar bulundurulması
gerekir. Kulüp hekimleri sporcuların ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak
sporcularda var olan alerji astım, şeker veya gibi kronik hastalık varsa onlara yönelik
ilaçları hazır bulundurması doğru olur. Gerekli durumlarda hastaneye nakil için ön
hazırlığın ve rotanın belirlenmiş olması müsabakanın kapsamı ne olursa olsun
gereklidir. 18 Nisan 1975 Cenevre anlaşmasına göre araçlarda ve evlerde bulunması
öngörülen ilk yardım çantasında şunlar bulundurmalıdır:
ADET
1. Solunum maskesi (ağız ağza değmemesi için)
2. Steril paket halinde hidrofil (emici) gazlı pansuman bezi
Küçük (10x10 cm), Orta (25 x 25 cm), Büyük (25 x 40 cm)
3. Gerilebilir tip çorap şeklinde (skocking) bandaj (en az 30 cm uzunlukta
4. Sargı bezi (10-12 cm)
5. Elastik bandaj (10-12 cm genişlikte, bası için bir yastıkçıklı)
6. Pansuman bezli kapama (6 x 10 cm kadar)
7. Flaster (orta genişlikte)
8. Battaniye (200 x 250 cm, bir yüzü çok çarpıcı renkte)
9. İlk yardım makası
10. Çengelli iğne (büyük)
11. Kauçuk yastıkçık (15x 30 x 50 cm)
12. Not defteri ve kalem
2.6.3. Yaşam Kurtarma ve Canlandırma
İnsan vücudu ve özellikle beyin yaşamak için mutlaka oksijene ve besinlere
gereksinim duyar. Besin maddelerinin aksine oksijen depolanamaz, bu nedenle
solunum yoluyla sürekli hava almamız gerekir. Akciğerlere ulaşan oksijen, kalbin
vurulan sayesinde dokulara oksijeni taşıyan kana geçer. Bu nedenle, solunum ve kan
dolaşımı iki yaşamsal işlevdir. Bu işlevlerin etkilenmesi ya da durması, yasamın
33
devamı açısından acil bir sorun oluşturur. Beyin hücreleri oksijen almadan 3-5
dakika dayanabilir. Dolayısıyla, beyin hücrelerinde geriye dönüsü olmayan bir hasar
gelişmeden önce bu süre içinde solunumun ve kan dolaşımının düzeltilmesi gerekir.
Solunumun durduğu andan itibaren kalp birkaç dakika (2-5 dakika) daha atmaya
devam eder. Bu süre sonunda solunum yeniden başlamamışsa, kalp de oksijen
eksikliğinden etkilenerek duracaktır. Tüm bunlar göz önüne alındığında, bilinçsiz bir
kişinin soluk alıp almadığının nasıl anlaşılacağı ve solunumun ya da kalbin durduğu
durumlarda ne yapılacağını bilmek önemlidir. Bir hasta/yaralıyı incelerken yaşam
için tehdit oluşturabilecek durumların belirlenmesi önceliklidir. Yani bilinç durumu,
solunum ve kan dolaşımı değerlendirilmelidir.
İlk değerlendirmeyi yaparken “Temel Yaşam Desteğinin ABC’si” olarak adlandırılan
aşamaları sırasıyla izlemek gerekir.
A: Airvay: Hava yolunun açılması
B: Brathing: Solunumun düzeltilmesi
C: Circulation: Dolaşım sağlanması (Güler ve Bilir 1994)
A: Airvay: Hava yolunun açılması: Bilinçsiz bir hasta/yaralı, özellikle ağzı yukarıya
gelecek şekilde sırtüstü yatıyorsa, dil gevşeyip aşağı düşebilir ve akciğerlere hava
girişini zorlaştırabilir ya da engelleyebilir. Ya da hasta/yaralının ağzında tıkanmaya
neden olan yabancı cisim yiyecek v.b. olabilir bu nedenle ağız içi kontrol edilerek
temizlenmelidir. Daha sonra, bilinçsiz bir kişinin nefes alıp almadığını görmek için
bir elimizle başını arka/a doğru yatırırız böylece dili yukarıya doğru çekilerek hava
girişine izin veririz.
Şekil 2.3. Hava Yolu Açma Uygulaması
34
B: Brathing: Solunumun düzeltilmesi: Hava yolunun açıklığını koruyarak, kişinin
nefes alıp almadığını kontrol edilir. Solunumu sayılır, göğsü inip kalkıyor mu, ağız
ve burundan hava çıkıyor mu kontrol edilir. Eğer yaralı nefes alıp veriyorsa, güvenli
yan pozisyon vermek gerekir. Eğer kişi hasta/yaralının nefes almıyorsa, akciğerlerin
oksijenlenmesini sağlamak amacıyla hemen “ağızdan ağıza solunum” yöntemiyle
yapay (suni) solunuma başlamak gerekir. Ağızdan ağıza solunum etkilidir, çünkü her
soluk alıp vermede akciğerlerimizden çıkan hava, solunumu durmuş bir kişiye
yetecek kadar oksijen içerir {yaklaşık % 16 soluduğumuz havadaki oksijen oranı ise
% 21′dir).
Şekil 2.4. Solunum Düzenlenmesi
C: Circulation: Dolaşım sağlanması: Solunum ve kan dolaşımı büyük ölçüde
bağlantılıdır. Bu nedenle, bir kişinin dolaşımı durmuşsa, kalbinin atıp atmadığına
bakmamız gerekir. Eğer hasta/yaralının nabzı alınmıyorsa, bu kalbinin durdurduğu
anlamına gelir ve “dış kalp masajı” yapmaya başlanmalıdır. Bu teknik, kalbin
omurga ve göğüs kemiği arasında bastırılarak kanın pompalanmasını sağlamak
amacıyla göğüs kemiğinin alt kısmına ritmik bir basınç uygulanmasından oluşur.
Basınç her gevşediğinde, kalp kanla dolar ve bu şekilde dolaşımı yapay olarak
sürdürmek mümkün olur.
2.6.4.Spor Yaralanmalarında Radyoloji
Yaralanma sonrası tanının doğru ve çabuk bir şekilde konulması ve uygun
tedavinin yapılabilmesi için radyolojik yöntemler kullanılır. Kullandığımız
yöntemler şunlardır ( Bağrıaçık ve Açak 1998).
a-Röntgen
b-Ultrason
35
c-Bilgisayarlı tomogrofi
d- Manyetik Rezonans
a-Röntgen: Hareket sisteminin temelini kemikler oluşturur. Kemikler birbirleriyle
eklemlerle bağlanırlar. Spor yaralanmalarında önce kemikte problem olup
olmadığına bakmamız gerekir. Kemik veya eklemin olaydan etkilendiği
düşünülüyorsa röntgen çekimi gerekir. Bu yöntemle kırık ve çıkıkların varlığı tespit
edilerek tedavi uygulanır.
b-Ultrason: Kas tendonuyla kemiğe yapışır. Spor yaralanmalarında kaslar ve
tendonlar direk veya indirek olarak zarar görebilir. Ultrason yöntemiyle röntgende
görülemeyen bazı kırıklar, tendon yaralanmaları görülür.
c-Bilgisayarlı tomogrofi: Kemik yaralanmaları, yumuşak dokuda şiddetli ödem ve
hematomlar saptanabilir. MR’ın yaygınlaşmasıyla birlikte spor yaralanmalarında
kullanımı azalmıştır. MR’ın olmadığı yerlerde röntgenden sonraki ikinci basamak
olarak düşünülür. Röntgen ışınlarıyla oluşan BT görüntülerinde kas, tendon, kapsül,
yumuşak doku birbirinden ayırt edilemez (Bağrıaçık ve Açak 1998) .
d- Manyetik Rezonans: Manyetik rezonans artrografi (MRA) son yıllarda yaygın
olarak kullanılan bir tanısal görüntüleme yöntemi haline gelmiştir. Bu tetkikte eklem
içi sıvı miktarı serum fizyolojik (SF; % 0.9 NaCl) veya seyreltilmiş gadolinyum
bileşiği enjeksiyonu ile arttırılarak eklem kapsülünde şişkinleşme sağlanmakta ve
eklem içi yapılar daha iyi belirlenebilmektedir. MRA sırasında verilen kontrast
çözeltisi eklem içi yapılarındaki yırtıkların belirlenmesini, yırtıkların içini doldurarak
veya yırtıklardan eklem dışına sızarak kolaylaştırmaktadır. MRA direk veya indirekt
yolla yapılabilir. Direkt MRA tetkikinde kontrast çözeltisi eklem içine iğne ile
enjekte edilirken, indirekt MRA’da intravenöz (IV) yolla kontrast verildikten sonra
ekleme 10-15 dakika egzersiz uygulanması söz konusudur (Kerimoğlu ve Aydıngöz
2005).
2.6.5. Spor Yaralanmalarında Kesin Tedavi
Sporcuyu bilinçli tekrar aktif spor yaşantısına döndürmek için, ilkyardımdan
sonra tıbbi tedavi ve ardından etkili bir fizik tedavi ve rehabilitasyon programı
uygulamak önemlidir. Kesin tedaviye yaş, beslenme, genel sağlık durumu, psikolojik
faktör, sporcunun kas- doku farklılığı etki etmektedir.
36
Yaş: Yaş ilerledikçe iyileşme yavaşlamaktadır. Çocuklar ve gençler yapılan tedaviye
daha erken cevap verirlerken ileri yaşlarda olan yaralanmalarda iyileşme daha uzun
zaman almaktadır.
Beslenme: Düzenli ve dengeli beslenerek spor yapan, vücudunun ihtiyacı olan
karbonhidrat, protein, vitamini düzenli yediklerinde karşılayan sporcu vücudu daha
dayanıklı ve daha çabuk toparlanmaya açık olacağı için beslenme tedavi v
eiyileşmede önemlidir.
Genel Sağlık Durumu: Sporcuda, kalıcı, bulaşıcı bir hastalık veya lokal bir
enfeksiyon mevcut ise iyileşme ve toparlanma süreci daha uzun sürebilir. Bu tip
rahatsızlıklar takım doktoru veya antrenör tarafından bilinerek tedavi sürecine
başlanmalıdır.
Psikolojik Faktör: Spor yaralanması mevcut olan kişinin mental yapısı önemlidir.
Her şeyden etkilenen bir yapısı var ise kendisini tedavi eden kişinin davranışlarından
etkilenecektir (Bağrıaçı ve Açak 1998).
2.7.Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
Rehabilitasyon, kas iskelet sistemine tam fonksiyonunu geri kazandırma
işlemleridir. Rehabilitasyon, bazı yaralanmalardan sonra, yaralanan dokular tam
iyileşmeden önce başlayabilir. Bir sporcuda fizik tedavi; ağrıyı dindirmek, bölgesel
şişliği azaltmak, kas gücü ve hareketliliğini arttırmak ve iyileşmeye yardımcı olmak
için uygulanır. Bütün olarak tedavideki amaç kişinin fonksiyonlarının tam olarak geri
dönmesi olduğu için tüm tedaviler rehabilitasyon prensipleri ile uygulanır
Sakatlıklar, kendisini çevreleyen kasların ve eklemlerin zayıflamasına neden
olduğundan, sakatlık sonrası yapılan ilk egzersiz basit ve emniyetli olmalıdır.
Rehabilitasyonu hızlandırmak için, egzersiz programları ile beraber soğuk, sıcak,
masaj, elektrik akımı bazen de ilaçlar kullanılabilir(Grıffıth 2000).
2.7.1. Kriyoterapi (Soğuk)
Ödem ve ağrıyı azaltmak amacıyla yapılan tedavi çeşididir. Soğuk tedavi,
kontrast tedavi ve egzersizle kombine soğuk tedavi şekillerinde uygulanır. Bu
uygulama için buz torbası, soğuk paketler, havlu tekniği, buz masajı, buz ile ovma,
buzlu su banyosu şekillerinde uygulanabilir. İncinmeler, yırtıklar, gerilmeler, kas
spazmları, gibi yumuşak doku sakatlıkları, tendinit, tenosinovit, fasiit gibi
durumlarda bu uygulama yapılır (Bağrıaçık ve Açak 1998).
37
2.7.2. Termoterapi (Sıcak)
Sakatlık bölgesine gönderilen ısı, bölgedeki küçük kan damarlarını genişletir
ve kan akımını artırır. Sakatlık alanında artan kan miktarı dokuları besler ve
iyileşmeyi hızlandırır. Isı aynı zamanda sakatlanan bölgedeki ağrıyı ve kas
spazmlarını azaltır. Fakat ısı aynı zamanda küçük kılcal damarların sakatlık
bölgesindeki yumuşak dokuların içine kan ve plazma akıtma şansını da artırır.
İyileşme safhasında damarların genişlemesi ve kan miktarının artması isteniyorsa da,
kılcal damar akıntıları istenmeyen bir durumdur. Eğer sakatlanan bölgeye buz,
kompres ve elevasyon uygulanmışsa, kılcal damar akıntılarının geçmesi için 24-48
saat kadar bir zaman geçmesi gerekir (Grıffıth 2000). Isı tedavisi 4 şekilde uygulanır.
Kondüksiyon (iletkenlik), konveksiyon (sıcak kitlelerin yer değiştirmesiyle ısıtma),
radyasyon (ışınlama yoluyla ısıtma), Konversiyon (enerji değiştirme yoluyla ısıtma)
şeklinde uygulanır (Bağrıaçık ve Açak 1998).
2.7.3. Masaj Tedavisi
Yumuşak ve yavaşça yapılan masaj, yorgun ve ağrılı kaslar için çok iyidir.
Sporda masaj birçok yaralanmanın tedavisinde kullanılır. Masaj kullanımının
avantajı yaralanmış dokular bu şekilde çok yakın takip edilmiş hem de tedaviye
dokunun yanıtı izlenmiş olur. Ayrıca koruyucu amaçlı olarak zorlanmalı seanslar
sonrası kas gerginliği ve sertleşmesini azaltmaya yönelik de uygulanır. Bir egzersiz
seansından veya bir yarışmadan önceki ısınma bölümünde kas tonus ve dolaşımını
arttırmak için de kullanılabilir. Spor yaralanmalarında masaj yapılırken çok daha
dikkatli olunması gerekir. Yaralanmış bölgedeki kan akımını arttırmaya yardımcı
olmak, kas spazmını gidermek ve bölgesel şişliği azaltmak için sıklıkla
kullanılmaktadır. Ancak bu masajın yavaş ve nazik olması gerekir. Değişik amaçlarla
değişik masaj teknikleri kullanılabilir. Mesela yavaş ve orta derece basınçla yapılan
masaj dokuları gevşetirken, derin friksiyon masajı daha uyarıcı etki yapar. Masajın
özellikle hasta dokularda çok dikkatli uygulanması gerekir. Masajın fizyolojik
etkileri şunlardır:
a. Kan ve lenf dolaşımını düzenler: Burada refleks yoluyla arteriol (küçük
atardamar) ve kapillerin genişlemesini sağlamak suretiyle aktif rol oynar. Venlerin
toplardamarlara boşalmasına yardımcı olmak suretiyle de mekanik olarak görev
yapar.
38
b. Uyarma ve sakinleştirme yoluyla sporcunun kendini subjektif olarak daha iyi
hissetmesini sağlar.
2.7.4. Bandajlama
Bandajlama esnek ve sert olmak üzere iki biçimde yapılabilir. Esnek bandajlar
çok daha genel kullanıma sahip olup esnemeyen bandajlar daha destekleyici
özelliklere sahiptirler. 3 tip bandaj vardır.
A-Yapışan Bandaj B-Elastik Bandaj C-Pamuk Sargılar
Bandajlar koruma, destekleme ve tespit amaçlı kullanılırlar. Bandajlamanın kullanım
amaçları arasında sakatlanmayı önleme, tedavi, rehabilitasyon ve propriyosepsiyonu
arttırma da bulunmaktadır. Bandajlar, distalden, proksimale doğru spiral şeklinde,
ters spiral şeklinde veya “8 sarımı’’şeklinde yapılabilir. Yukarıya doğru çıkıldıkça
sargının basıncı azalır. Bazı özel durumlar dışında bandaj 4-6 saatte bir çözülür
yarım saatlik bir dinlenmeden sonra tekrar sarılır. Bandajın sarımlarının bozulduğu
her durumda sargı yeniden yapılır. Kas içi kanamalarda kompresyon bandajının 48
saatten daha fazla kalması gerekebilir Destek bandajları: istenilen stabilite derecesine
göre farklı tiplerde destekleyici bandajlar kullanılır. Elastik bandajlar: yaralı bölgeye
konulan gazlı bez, ped veya buz yastıklarının desteklenmesinde ve akut
yaralanmalarda bölgeye basınç uygulanmasında kullanılır. Esnektir ve kullanımdan
sonra gerilebilir bu da uzun süreli kullanım için dezavantajlı olmasında neden olur.
Bandaj gece yatarken çıkarılmalı ve dolaşım problemi olan kişilerde kullanımına
dikkat edilmelidir (Bağrıaçık ve Açak 2005).
Şekil 2.5. Örnek Bandajlama
39
2.8. Rehabilitasyon
Rehabilitasyonun en önde gelen amacı, sporcuların durumunu düzeltmek ve
fonksiyonel kayıpların hızla yerine konmasını sağlamaktır. Böylece sakatlanma ve
bunu izleyen dönemde hareket azlığına bağlı olarak ortaya çıkabilecek
komplikasyonları önlemek mümkün olabilecektir (Kalyon 1990). Ergenlik
dönemindeki sporcuların rehabilitasyonun daki tek farklılık, normal fonksiyonel
düzeyden çok mücadele aktivitelerine dönüş için fiziksel ve psikolojik yardıma
gereksinim olmasıdır. Rehabilitasyon yapılırken göz önünde bulundurulması gereken
durumlar şunlardır (Gandy 1989).
—Yaralanma mekanizması ve nedenleri,
— Yaralanan bölge veya ekstremite,
—Yapılan sporun tipi ve özellikleri,
— Spordaki mücadele düzeyi,
— Spor yapma süresi,
— Kronolojik yaşa göre olgunluk yaşı,
— Yapılan diğer tıbbi değerlendirme sonuçları,
— Yapılan veya yapılacak olan cerrahi,
— Yaralanma ile ilişkili olmayan tıbbi önlemler,
— Rehabilitasyonun hedefleri.
Rehabilitasyonun başlangıç döneminin en önemli kısmı, hem subjektif hem de
objektif değerlendirme bulgularıdır. Daha önce elde edilen tıbbi değerlendirme
sonuçları, daha sonra yapılacak subjektif ve objektif değerlendirme sonuçlarının
yorumlanmasına yardımcı olur. Tıbbi değerlendirme şunları içerir):
1. Yaş ve cinsiyet,
2. Fizyolojik gelişim,
3. Yaralanmanın oluş zamanı,
4. Yaralanmanın doğası,
5. Ekstremitelerin karşılaştırılması,
6. Yaralanmanın ilk veya tekrarlayan yaralanma oluşu,
7. Akut veya sinsi başlangıç,
8. Yapılan sporun genel riskleri,
40
9. Radyografi, manyetik rezonans görüntüleme, bilgisayarlı tomografi, artrografi,
artroskopi gibi inceleme sonuçları (Can 2004).
2.8.1.Rehabilitasyonun Amacı
Spor sakatlıklarında uygulanacak rehabilitasyon programının amacı, sporcunun
yaşadığı kısıtlılık ve engel durumunun tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Bu da
sporcunun mümkün olan en kısa zaman diliminde önceki aktivite seviyesine
gelmesini sağlayacak olan bir restorasyon sürecini gerektirir. Sakatlanmadan sonra
yarışmaya katılmadan önce sporcunun aerobik ve anaerobik kapasitelerinin de yeterli
düzeyde olmaları gerekmektedir. Sakatlık tedavi edilirken sakatlanmış ekstremitenin
dışındaki ektremiteler kullanılarak kardiovasküler sistemin kapasitelerindeki kayıplar
azaltılmalıdır. Sporcu yarışmalara katılmadan önce kondisyon testleri yapılarak
noksanlar belirlenmeli ve bunlar uygun egzersiz programlar ile düzeltilerek en üst
çıkarılmalıdır. Rehabilitasyon programı sporcunun yaşına, zamanına ve motivasyon
düzeyine uygun olmalı ve şunları amaçlamalıdır.
1. Fonksiyonlarda en kısa sürede en büyük artışı sağlamak,
2. Ağrısız, normal aktif ve pasif eklem hareket genişliliğini kazandırmak,
3. Dengeli, iki taraflı kas kuvvetini sağlamak.
4. Tüm eklemlerde fleksibiliteyi sağlamak.
5. Kardiyovasküler kondisyonu düzenlemek.
6. Koordinasyon, propriyosepsiyon ve reaksiyon zamanı için nöromusküler
reedükasyonu sağlamak.
7. Akut dönemden atletik aktivitelere katılıma kadar olan dönemde eğitimin şiddetini
sürekli olarak artırmak.
8. Normal motor gelişimi veya fizyolojik olgunlaşmayı hızlandırmak.
9. Rehabilitasyonun psikolojik yanını göz önünde bulundurmak, pozitif benlik ve
özgüveni sağlamak (Gandy 1989).
2.8.2. Rehabiltasyon ve Egzersiz Tedavisi
Spor yaralanmalarının tedavisinde en büyük bölüm aktif tedavinin yer aldığı
rehabilitasyondur. Spor yaralanmasının tedavisinde egzersizler M.Ö 5. yüzyıldan beri
eski yunanda kullanılmakta ve genellikle egzersiz, masaj ve diyetin üzerinde önemle
durulmaktadır (Sarpyener 2002). İyileşme ve normale dönme sürecini sağlayan
rehabilitasyon da hastanın da işbirliği ile aktif tedavi metotları uygulanır. Sporda
41
egzersiz ne kadar önemli ise rehabilitasyon da da egzersiz tedavisi o kadar önemlidir.
Burada dikkat edilecek nokta yaralanmış bir sporcuya yaralanma derecesine uygun
tedavi edici egzersizlerin verilmesidir. Bu egzersizler yetersiz olursa iyileşme olmaz,
aşırı olursa da yeni zedelenmeler eklenir. Egzersiz hastanın istemli, düzenli, sistemik
kas kasılmaları ile yapılır. Bu tedavide hasta aktiftir. Dolayısı ile tedavi edici
egzersizler de ilaçlar gibi belirli zamanlarda ve belirli dozda ve doğru biçimde
yapılmalıdır. Yaralanmış kısma ait egzersizlerin dışında sporcunun yaptığı spor
gereksinmelerine göre bedensel formu koruma egzersizleri de tedaviye eklenmelidir.
Spor fizyoterapistleri veya bu konu ile uğraşan tüm terapistler için egzersiz
tedavisinde yer alan amaçlar doğrultusunda hangi egzersiz modalitesinin önerileceği
tedavinin sonuçlandırılmasında oldukça önemlidir. Bunun için egzersiz tedavisinde
amaçlar çok iyi bilinmeli ve önerilen egzersizler çok iyi öğrenilerek hasta veya
sporcular veya sağlıklı kişilere öğretilebilir (Baltacı ve ark 2003).
42
3. YÖNTEM- GEREÇ
3.1. Araştırma Modeli:
Araştırma tarama modelindedir. Geçmişte ya da halen var olan bir durumu var
olduğu sekliyle betimlemeyi amaçlayan araştırma yaklaşımıdır. Araştırmaya konu
olan birey, nesne, olay kendi koşulları içinde ve olduğu gibi tanımlanmaya çalışır
(Karasar 2006).
3.2. Evren ve Örneklem
Araştırmanın evrenini Burdur ilinde, ortaöğretim okul takımlarında ve spor
kulüpleri takımlarında 2009- 2010 eğitim öğretim yılında oynayan 14-17 yaş arası
sporcular oluşturmaktadır.
Araştırmanın örneklemini, Burdur ili merkezinde ortaöğretimde öğrenim gören
sporcu öğrenciler oluşturmaktadır. Araştırmaya katılan öğrenciler gönüllülük esasına
göre seçilmiştir. Araştırma için gerekli verileri toplamak amacıyla Burdur ilinde
bulunan 10 ortaöğretim okulu belirlenmiştir. Belirlenen bu okullarda spor yapan ve
araştırmaya gönüllü olarak katılan, ortalama yaşları 16 olan, 191 kız, 309 erkek
olmak üzere toplam 500 sporcu öğrenciye anket uygulaması yapılmıştır.
3.3. Verilerin Toplanması
Araştırma ile ilgili veri toplama için iki teknik kullanılmıştır. Bu teknikler
literatür tarama ve anket yöntemidir. Spor yaralanmalarının önlenmesine ilişkin
veriler sınırlı olduğundan, toplanan veriler sayesinde çalışma ve antrenman
koşullarının iyileştirilmesi ve yaralanmaların önlenmesine yönelik yol ve yöntemler
geliştirilebileceği konusunda araştırmaya katılan sporcular bilgilendirilmiştir.
3.3.1. Kaynak İnceleme
Araştırma ile ilgili belirlenen amaçlara ulaşılabilmesi açısından konuyla ilgili
yerli ve yabancı tez, makale, bildiri, kitap gibi çalışmalar incelenmiştir.
3.3.2. Anket Uygulama
Burdur ili merkezinde bulunan ortaöğretim okullarındaki okul takımlarında
oynayan veya kulüplerde düzenli olarak spor yapan öğrencilere anket uygulanmıştır.
Öğrenciler 25 soru içeren anket bilgi formu doldurularak, anketten elde edilen
verilerle araştırmanın problemine çözüm aranmıştır. Uygulanan anketin geçerliliğini
ölçmek için test, retest çalışması yapılmıştır. Anket uygulanacak gruptan 50
43
öğrenciye anket uygulanmış anlaşılamayan sorular düzeltilmiş ve daha grubun
tamamı olan 500 kişiye anket uygulanmıştır.
Uygulanan anket ile araştırmaya katılan sporcu öğrencilerin; Yaş, spor yaşı, branşı,
oyun içindeki pozisyonları, spor geçmişleri, spor yaralanması geçirme durumları ve
kaç defa yaralanma geçirdikleri, en son yaralanma geçirdiği bölge ve ne kadar zaman
önce geçirdiği, spordan ne kadar uzak kaldığı, yaralanmanın devam durumu,
antrenman ya da müsabakada yaralandığı, yaralanma anındaki durumu, yaralanma
şekli, mevsimi, saati, antrenman süresi, sıklığı, yoğunluğu, koruyucu kullanıp
kullanmadıkları, yaralanma anındaki saha yüzeyi, yaralanma sonrasında oyuna
devam edip etmediği, daha önce aynı bölgede yaralanma olup olmadığı, yaralanama
sportif aktivite düzeyini etkileme durumları hakkında veri toplanmıştır.
3.4. Verilerin Çözümü ve Yorumu
Elde edilen veriler araştırmacı tarafından son denetimden geçirildikten sonra
veriler değerlendirilerek çizelgeler halinde gösterilmiştir. Verilerin çözümlenmesinde
kişisel bilgi değişkenleri (yaş, cinsiyet, vb.) frekans ve yüzde dağılımları bulunarak
tanımlayıcı istatistikler yapılmıştır. Cinsiyete ilişkin Ki-Kare (X²) değerleri
hesaplanarak ilişkinin anlamlı olup olmadığı istatistiksel olarak test edilmiştir.
Öğrencilerin Spor yaralanma durumunun sportif aktivite düzeyine etkisi, branş
yaralanma bölgesi, branş oyuna devam edip edeme, branş ile koruyucu kullanma,
aynı bölgeden yaralanma ile yaralanmanın devam etme durumu, yaralanma bölgesi
ile spordan uzak kalma arasındaki anlamlılık düzeyi için Ki-Kare (X²) testi
uygulanmıştır. Yapılan istatistikler ile elde edilen tabloların yorumları yapılmıştır.
44
4. BULGULAR VE YORUM
Tablo 4. 1. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Doğum Tarihine Göre Dağılımı.
Doğum Tarihi Sayısı ( n ) Oranı (%) 1993 213 42.6 1994 148 29.6 1995 103 20.6 1996 36 7.2
Toplam 500 100
Tablo 5. 1. görüldüğü gibi araştırmaya katılan sporcu öğrencilerin çoğunluğu
(% 42.6) 1993 doğumludur. Ortaöğretim çağı dikkate alındığına sporcu öğrenciler
çoğunlukla lise 3. ve 4. sınıf öğrencileri olduğu söylenebilir.
Tablo 4. 2. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Cinsiyete Göre Dağılımı.
Cinsiyeti Sayısı ( n ) Oranı (%) Bayan 191 38.2 Erkek 309 61.8
Toplam 500 100 Tablo 5. 2. ye göre araştırmaya katılan öğrencilerin 309’u erkek (% 61.8),
191’i kız (% 38.2) öğrencilerden oluşmaktadır.
Tablo 4. 3. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Spor Yaşlarına Göre Dağılımı.
Spor Yaşı Sayısı ( n ) Oranı (%)
1-2 116 23.2 3-4 113 22.6 5-6 139 27.8 7-8 84 16.8 8 ve üstü 48 9.6
Toplam 500 100 Araştırmaya katılan öğrencilerin spor yaşlarına bakıldığında 1-2 yıldır spor
yapanların oranı % 23.2, 3-4 yıldır spor yapanların % 22.6, 5-6 yıldır spor yapanların
% 27.8, 7-8 yıldır spor yapanların % 16.8 olduğu belirlenmiştir. 8 yıl ve üstü spor
yapanlar oranı ise % 9.6 ile en az değeri oluşturmaktadır.
45
Tablo 4. 4. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Branşlarına Göre Dağılımı
Branş Sayısı ( n ) Oranı (%) Futbol 183 36.6 Basketbol 95 19.0 Hentbol 39 7.8 Voleybol 75 15.0 Atletizm 26 5.2 Güreş 50 10.0 Masa Tenisi 15 3.0 Mücadele Sporları 17 3.4
Toplam 500 100 Tablo 5.4. de görüldüğü gibi araştırmaya katılan öğrencilerden en çok futbol
branşından olanlar oluşturmaktadır (% 36.6). Öğrencilerin yoğunlukta olduğu ikinci
branş ise basketboldur (% 15). Araştırmanın sonucuna göre en az yapılan branş ise
15 kişi ile masa tenisidir.
Tablo 4. 5. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Oyun İçindeki Pozisyonlarına
Göre Dağılımı
Oyun İçindeki Pozisyon Sayısı ( n ) Oranı (%) Savunma 129 25.8 Hücum 162 32.4 Kaleci 33 6.6 Pivot 37 7.4 Pasör 13 2.6 Diğer 126 25.2
Toplam 500 100 Burdur ili ortaöğretim kurumlarından araştırmaya katılan sporcu öğrencilerin
oyun içindeki pozisyonlarına bakıldığında 162 kişi ile en çok hücum oynayan
öğrenciler olduğu belirlenmiştir. Branşa özel olduğu için pasör oynayan öğrenciler
% 2.6 ile en düşük orandadır. Diğer seçeneğini işaretleyen öğrencilerin oranı ise
% 25.2 dir.
Tablo 4. 6. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Spor Geçmişlerine Göre Dağılımı
Spor Geçmişiniz Sayısı ( n ) Oranı (%) Okul 222 44.4 Kulüp 22 4.4 Okul ve Kulüp 256 51.2
Toplam 500 100
46
Araştırmaya katılan öğrencilerin çoğunluğu hem okul hem de kulüp takımlarında spor yaptıklarını belirtmişlerdir (% 51.2). Sadece okul takımında spor faaliyetlerini sürdüren öğrencilerin oranı ise % 44.4 olduğu görülmektedir. Tablo 4. 7. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Spor Yaralanması Geçirme Durumuna Göre Dağılımı
Sakatlık Geçirme Durumu
Cinsiyet Toplam Kız Erkek n % n % N %
Evet 104 54.5 189 61.2 293 58.6 Hayır 87 45.5 120 38.8 207 41.4
Toplam 191 100 309 100 500 100 X²: 2.1 df: 1 P: 0.139 Araştırmaya katılan öğrencilerin % 58.6’sı spor yaralanması geçirdiği,
% 41.4’ünün ise herhangi bir spor yaralanması geçirmediği belirlenmiştir.
Öğrencilerin cinsiyete göre sakatlık geçirme durumlarında anlamlı bir fark
bulunamamıştır (P > 0.05).
Tablo 4. 8. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Spor Yaralanma Sıklığına Göre Dağılımı
Yaralanma Sıklığı Cinsiyet Toplam Kız Erkek
n % n % N % 1 31 29.8 58 30.7 89 30.4 2 32 30.8 65 34.4 97 33.1 3 26 25 36 19 62 21.2 4 2 1.9 10 5.3 12 4.1 5 ve üstü 13 12.5 20 10.6 33 11.3
Toplam 104 100 189 100 293 100 X²: 3.4 df: 4 P: 0.480 Araştırmaya katılan öğrencilerin spor yaralanma sıklığına bakıldığında
çoğunlukla bir ya da iki defa yaralanma belirlenmiştir. İki defa yaralanma
geçirenlerin oranının en yüksek değer olduğu (% 33.1), bir defa yaralanma
geçirenler ise en yüksek ikinci değerdir (% 30.4). Kız ve erkek öğrencilerin
yaralanma sıklıkları karşılaştırıldığında anlamlı bir fark bulunamamıştır (P>0.05).
47
Tablo 4. 9.Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Spor Yaralanma Bölgelerine Göre
Dağılımı
Yaralanma Bölgesi Cinsiyet Toplam Kız Erkek
n % n % N % Baş 6 5.8 10 5.3 16 5.5 Boyun 1 1.0 8 4.2 9 3.1 Sağ Omuz 3 2.9 9 4.8 12 4.1 Sol Omuz 3 2.9 4 2.1 7 2.4 Sağ Dirsek 6 5.8 6 3.2 12 4.1 Sol Dirsek 3 2.9 3 1.6 6 2.0 Sağ El Bilek 12 11.5 6 3.2 18 6.1 Sol El Bilek 3 2.9 5 2.6 8 2.7 Sağ El Parmak 11 10.6 8 4.2 19 6.5 Sol El Parmak 2 1.9 9 4.8 11 3.8 Sırt 1 1.0 0 0 1 0.3 Bel 7 6.7 11 5.8 18 6.1 Kalça 2 1.9 6 3.2 8 2.7 Sağ Diz 6 5.8 19 10.1 25 8.5 Sol Diz 9 8.7 12 6.3 21 7.2 Sağ Ayak Bilek 18 17.3 28 14.8 46 15.7 Sol Ayak Bilek 6 5.8 13 6.9 19 6.5 Sağ Ayak Parmak 1 1.0 9 4.8 10 3.4 Sol Ayak Parmak 2 1.9 2 1.1 4 1.4 Kasık 2 1.9 21 11.1 23 7.8
Toplam 104 100 189 100 293 100 X²: 33.06 df: 19 P: 0.024
Tablo 5. 9.araştırmaya katılan öğrencilerin spor yaralanma bölgelerine göre
dağılımına bakıldığında ayak bileklerinde yaralanmanın en çok olduğu bölge olduğu
bulunmuştur (% 22.2). Sırt yaralanması geçiren sporcuların oranı ise en düşük
değerdir (% 0.3). Kızlarda daha çok sağ ayak bileği (% 17.3), sağ el bilek (% 11.5),
sağ el parmak (% 10.6) yaralanmaları görülürken; erkeklerde sağ ayak bileği (%
14.8) kasık (% 11.1) ve sağ diz (% 10.1) yaralanmaları daha sık görülmektedir.
Cinsiyete göre yaralanma bölgelerine bakıldığında anlamlı fark bulunmuştur (P<
0.05).
48
Tablo 4. 10. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Son Spor Yaralanma Zamanına
Göre Dağılımı
Son Spor Yaralanmanız
Cinsiyet Toplam Kız Erkek n % n % N %
1 Aydan az 16 15.4 30 15.9 46 15.7 1-2 ay 48 46.2 66 34.9 114 38.9 3-4 ay 12 11.5 24 12.7 36 12.3 5-6 ay 9 8.7 10 5.3 19 6.5 7 ay ve üzeri 19 18.3 59 31.2 78 26.6
Toplam 104 100 189 100 293 100 X²: 7.6 df: 4 P: 0.105
Araştırmaya katılan sporcu öğrencilerin spor yaralanmasını en son
geçirdikleri zamana bakıldığında 114 kişi 1-2 ay önce yaralanma geçirdiklerini
belirtmişlerdir(% 38.9). Bir ay ve daha yakın bir zamanda yaralanma geçiren
öğrencilerin oranı ise % 15.7'dir. 5-6 ay öncesinde spor yaralanması geçiren
öğrenciler ise en az değeri oluşturmaktadır (% 6.5). Spor yaralanama zamanının
cinsiyete göre dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark bulunmamıştır (P>0.05).
Tablo 4. 11. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Spor Yaralanmalarından Sonra
Spordan Uzak Kalma Zamanına Göre Dağılımı.
Yaralanma Sonrası Spordan Uzak Kalma
Zamanı
Cinsiyet Toplam Kız Erkek n % n % N %
1 Haftadan Az 41 39.4 59 31.2 100 34.1 1 Hafta 29 27.9 53 28.0 82 28.0 2 Hafta 11 10.6 21 11.1 32 10.9 3 Hafta 4 3.8 9 4.8 13 4.4 4 Hafta 10 9.6 19 10.1 29 9.9 5 Hafta ve Üzeri 9 8.7 28 14.8 37 12.6
Toplam 104 100 189 100 293 100 X²: 3.4 df: 5 P: 0.624 Tablo 5. 11. göre araştırmaya katılan öğrencilerin spor yaralanmalarından
sonra spordan uzak kalma zamanına bakıldığında 1 haftadan daha az spordan uzak
kaldığını belirten öğrenciler en yüksek değeri oluşturmaktadır(% 34.1). beş hafta ve
daha uzun süreli spordan uzak kalan öğrencilerin oranı % 12.6’dır. Spordan uzak
kalma zamanının kız ve erkek açısından bakıldığında anlamlı bir fak bulunmamıştır
(P>0.05).
49
Tablo 4. 12. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Spor Yaralanmalarının Devam
Etme Durumuna Göre Dağılımı.
Spor Yaralanmanız Devam Ediyor mu?
Cinsiyet Toplam Kız Erkek n % n % N %
Evet 16 15.4 36 19.0 52 17.7 Hayır 88 84.6 153 81.0 241 82.3
Toplam 104 100 189 100 293 100 X²: 0.6 df: 1 P: 0.432 Araştırmaya karılan sporcu öğrencilerin büyük çoğunluğu spor
yaralanmaların devam etmediğini belirtmişlerdir (% 82.3). Spor yaralanması devam
eden öğrencilerin oranı ise % 17.7’dir. Spor yaralanmasının devam etme durumuna
cinsiyet açısından bakıldığında anlamlı bir fark bulunmamıştır (P>0.05).
Tablo 4.13. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Spor Yaralanmalarının
Gerçekleştiği Zaman Dilimine Göre Dağılımı.
Yaralanma Evresi Cinsiyet Toplam Kız Erkek
n % n % N % Sezon Öncesi 3 2.9 7 3.7 10 3.4 Sezona Hazırlık Antrenmanlarında 36 34.6 29 15.3 65 22.2
Müsabaka Sırasında 47 45.2 118 62.4 165 56.3 Müsabaka Dönemi Antrenmanlarında 15 14.4 21 11.1 36 12.3
Diğer 3 2.9 14 7.4 17 5.8 Toplam 104 100 189 100 293 100
X²: 17.8 df: 4 P: 0.001 Araştırmaya katılan sporcu gençlerin büyük çoğunluğu müsabaka anında
yaralanma geçirdikleri belirlenmiştir (% 56.3). Sezon öncesinde yaralanma
geçirenlerin oranı ise % 3.4 tür. Kızlar müsabaka sırasında (% 45.2) ve sezona
hazırlık antrenmanlarında (% 34.6), erkekler müsabaka sırasında (% 62.4), sezona
hazırlık antrenmanları (% 15.3) yaralanma geçirmektedirler. Yaralanmanın
geçirildiği zaman diliminin cinsiyete göre dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark
bulunmuştur (P<0.05).
50
Tablo 4. 14. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Spor Yaralanmalarının Anına
Göre Dağılımı.
Sakatlanma Anı Cinsiyet Toplam Kız Erkek
n % n % N % Müsabaka 60 57.7 145 76.7 205 70 Antrenman 44 42.3 44 23.3 88 30
Toplam 104 100 189 100 293 100 X²: 11.5 df: 1 P: 0.001
Tablo 5. 14’e göre araştırmaya katılan öğrencilerin spor yaralanmalarının
anına bakıldığında % 70’inin müsabaka anında, % 30’unun ise antrenman anında
yaralanma geçirdiği saptanmıştır. Müsabaka sırasında kızlar % 57.7, erkekler % 76.7
yaralanmaktadır. Cinsiyet açısından yaralanma anına bakıldığında anlamlı bir fark
bulunmuştur (P<0.05).
Tablo 4.15. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Spor Yaralanmalarının
Müsabakanın Evresine Göre Dağılımı.
Yaralanma Evresi Cinsiyet Toplam Kız Erkek
n % n % N % Isınma 22 21.2 32 16.9 54 18.4 1.Yarı 28 26.9 50 26.5 78 26.6 2.Yarı 33 31.7 72 38.1 105 35.8 Soğuma 10 9.6 18 9.5 28 9.6 Hatırlamıyor 11 10.6 17 9.0 28 9.6
Toplam 104 100 189 100 293 100 X²: 17.8 df: 4 P: 0.001 Araştırmaya katılan sporcu öğrencilerin spor yaralanmasını geçirdiği evreye
balkıdığında çoğunluğunun müsabakanın ikinci yarısında geçirdikleri belirlenmiştir
(% 35.8). Kızlar (% 31.7), erkekler (% 38.1) oranla 2, yarıda yaralandıkları
belirlenmiştir. 2. devre spor yaralanmasını soğuma evresinde ve yaralanma anını
hatırlamayanların oranı ise en düşük değerdir (% 9.6). Yaralanma evresine cinsiyet
açısından bakıldığında anlamlı bir fark bulunmuştur (P<0.05).
51
Tablo 4.16. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Yaralanma Anındaki
Pozisyonuna Göre Dağılımı
Yaralanma Anındaki Pozisyonunuz
Cinsiyet Toplam Kız Erkek n % n % N %
Top Sürerken 12 11.5 45 23.8 57 19.5 Şut Atarken 12 11.5 26 13.8 38 13.0 Sprint 8 7.7 7 3.7 15 5.1 Sıçrama 20 19.2 18 9.5 38 13.0 Sıçrama Sonrası Düşme 18 17.3 21 11.1 39 13.3 Adam Değişirken 2 1.9 1 0.5 3 1.0 Oyuncu İle Çarpışma 15 14.4 38 20.1 53 18.1 Oyun Materyali İle Çarpışma 6 5.8 3 1.6 9 3.1 Markaj Esnasında 11 10.6 30 15.9 41 14.0
Toplam 104 100 189 100 293 100 X²: 21.9 df: 8 P: 0.005
Tablo 5. 16’da araştırmaya katılan öğrencilerin yaralanma anındaki
pozisyonuna göre dağılımına bakıldığında top sürerken yaralanma geçiren öğrenciler
en yüksek değeri oluşturmaktadır (% 19.5). Oyun materyali ile çarpışarak yaralanan
sporcular ise en düşük değeri oluşturmaktadır (% 3.1). Kızlar sıçrama sonrasında (%
19.2) daha sık yaralanırken erkeklerin top sürerken (% 23.8) yaralandıkları tespit
edilmiştir. Öğrencilerin yaralanma anıdaki pozisyonlarında kız erkek açısından
bakıldığında anlamlı bir fark bulunmuştur (P<0.05).
Tablo 4. 17. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Yaralanmanın Olduğu Mevsime Göre Dağılımı
Yaralanmanın Olduğu Mevsim
Cinsiyet Toplam Kız Erkek n % n % N %
Kış 37 35.6 61 32.3 98 33.4 İlkbahar 43 41.3 81 42.9 124 42.3 Yaz 8 7.7 27 14.3 35 11.9 Sonbahar 16 15.4 20 10.6 36 12.3
Toplam 104 100 189 100 293 100 X²: 3.9 df: 3 P: 0.266
Araştırmaya katılan sporcu öğrencilerin yaralanma mevsimine bakıldığında
en çok ilkbahar mevsiminde yaralanma geçirdikleri görülmektedir (% 42.3 ). En az
yaralanmanın ise yaz mevsiminde olduğu belirlenmiştir (% 11.9 ). Kış mevsiminde
52
yaralanma geçiren öğrencilerin oranı ise % 33.4’tür. Yaralanma mevsiminin
cinsiyete göre bakıldığında anlamlı bir fark bulunmamıştır (P>0.05).
Tablo 4. 18. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Yaralanmanın Olduğu Saat
Dilimine Göre Dağılımı
Yaralanmanın Olduğu Saat Dilimi
Cinsiyet Toplam Kız Erkek n % n % N %
8-11 13 12.5 21 11.1 34 11.6 12-14 21 20.2 35 18.5 56 19.1 15-17 27 26.0 44 23.3 71 24.2 18-20 16 15.4 24 12.7 40 13.7 21-24 8 7.7 11 5.8 19 6.5 Hatırlamıyor 19 18.3 54 28.6 73 24.9
Toplam 104 100 189 100 293 100 X²: 3.9 df: 5 P: 0.552 Tablo 5. 18’ye göre araştırmaya katılan öğrencilerin spor yaralanmalarının
saat dilimine bakıldığında yaralanmaların 15:00-17:00 saatleri arasında gerçekleştiği
görülmektedir. Spor yaralanma saatini hatırlamayan öğrenci sayısı 73’tür. 21:00-
24:00 saatleri arasında yaralanma geçiren öğrenciler ise en az değeri oluşturmaktadır
(% 6.5). Sporcu öğrencilerin yaralanma saatinde cinsiyet açısından
karşılaştırıldığında anlamlı bir fark bulunmamıştır (P>0.05).
Tablo 4.19. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Yaralanmanın Olduğu Ana
Kadar Yapılan Antrenman Süresine Göre Dağılımı.
Yaralanmanın Olduğu Ana Kadar Yapılan
Antrenman
Cinsiyet Toplam Kız Erkek n % n % N %
1 Aydan Az 11 10.6 24 12.7 35 11.9 1 ay 12 11.5 20 10.6 32 10.9 2 ay 24 23.1 34 18.0 58 19.8 3 ay 22 21.2 25 13.2 47 16.0 4 Ay ve Üzeri 13 12.5 17 9.0 30 10.2 Hatırlamıyor 22 21.2 69 36.5 91 31.1
Toplam 104 100 189 100 293 100 X²: 9.7 df: 5 P: 0.084 Tablo 5. 19’a göre araştırmaya katılan sporcu öğrencilerin yaralanma olduğu
ana kadarki yaptıkları antrenman sürelerine bakıldığında çoğunluğunun antrenman
süresini hatırlamadığı belirlenmiştir (% 31.1). 4 ay ve üzeri antrenman yapan
53
öğrenciler % 10.2 ile en az değeri oluşturmaktadır. Antrenman sürelerine kız, erkek
açısından bakıldığında anlamlı bir fark bulunmamıştır (P>0.05).
Tablo 4.20. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Yaralanmanın Olduğu Ana
Kadar Yapılan Antrenman Sıklığına Göre Dağılımı.
Haftalık Antrenman Sıklığınız
Cinsiyet Toplam Kız Erkek n % n % N %
1 9 8.7 19 10.1 28 9.6 2 44 42.3 59 31.2 103 35.2 3 35 33.7 75 39.7 110 37.5 4 2 1.9 14 7.4 16 5.5 5 ve Üzeri 14 13.5 22 11.6 36 12.3
Toplam 104 100 189 100 293 100 X²: 7.01 df: 4 P: 0.135 Araştırmaya katılan öğrencilerin yaralanma dönemindeki haftalık antrenman
sıklığına bakıldığında çoğunluğunun haftada 3 antrenman yaptığı belirlenmiştir (%
37.5). haftada 4 antrenman yapan öğrenciler % 5.5 ile en az değeri oluşturmaktadır.
Antrenman sıklıklarına cinsiyet açısından bakıldığında anlamlı bir fark
bulunmamıştır (P>0.05).
Tablo 4.21. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Yaralanmanın Olduğu Ana
Kadar Yapılan Antrenman Yoğunluğuna Göre Dağılımı.
Antrenman Yoğunluğunuz
Cinsiyet Toplam Kız Erkek n % n % N %
Hafif 13 12.5 43 22.8 56 19.1 Orta 78 75.0 125 66.1 203 69.3 Ağır 13 12.5 21 11.1 34 11.6
Toplam 104 100 189 100 293 100 X²: 4.5 df: 2 P: 0.102 Araştırmaya katılan öğrencilerin yaralanma dönemindeki antrenman
yoğunluğuna bakıldığında büyük çoğunluğunun orta şiddette antrenman yaptığı
belirlenmiştir (% 69.3). Ağır düzeyde antrenman yapan öğrenciler % 11.6 ile en az
değeri oluşturmaktadır. Antrenman yoğunluğuna cinsiyet açısından bakıldığında
anlamlı bir fark bulunmamıştır (P>0.05).
54
Tablo 4.22. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Yaralanmanın Olduğu Anda
Koruyucu Kullanma Durumuna Göre Dağılımı
Koruyucu Kullanıyor musunuz?
Cinsiyet Toplam Kız Erkek n % n % N %
Evet 24 23.1 64 33.9 88 30.0 Hayır 80 76.9 125 66.1 205 70.0
Toplam 104 100 189 100 293 100 X²: 3.7 df: 1 P: 0.054 Tablo 5. 22’e göre araştırmaya katılan öğrencilerin yaralanmanın olduğu anda
koruyucu kullanma durumuna bakıldığında % 70’inin koruyucu kullanmadığı,%
30’unun da koruyucu kullandığı belirlenmiştir. Öğrencilerin koruyucu
kullanmalarına cinsiyet açısından bakıldığında anlamlı bir fark bulunmamıştır
(P>0.05).
Tablo 4.23. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Yaralanmanın Olduğu Andaki
Sahanın Yüzeyine Göre Dağılımı
Yaralanma Anındaki Saha Yüzeyi
Cinsiyet Toplam Kız Erkek n % n % N %
Parke 47 45.2 38 20.1 85 29.0 Tartan 6 5.8 8 4.2 14 4.8 Beton 28 26.9 34 18.0 62 21.2 Toprak 9 8.7 13 6.9 22 7.5 Çim 2 1.9 52 27.5 54 18.4 Sentetik Çim 4 3.8 17 9.0 21 7.2 Diğer 8 7.7 27 14.3 35 11.9
Toplam 104 100 189 100 293 100 X²: 46.4 df: 6 P: 2.4 Tablo 5. 23’ye göre araştırmaya katılan öğrencilerin yaralanmanın olduğu
andaki sahanın yüzeyine bakıldığında parke yüzeyde yaralanma geçirenlerin en
yüksek değeri oluşturduğu belirlenmiştir (% 29). En az yaralanma ise tartan
yüzeylerde olduğu görülmektedir (% 4.8). Sakatlanma yüzeylerine cinsiyet
açısından bakıldığında anlamlı bir fark bulunmamıştır (P>0.05).
55
Tablo 4.24. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Yaralanma Sonrasındaki
Durumlarına Göre Dağılımı
Yaralanma Sonrasındaki Durum
Cinsiyet Toplam Kız Erkek n % n % N %
Oyuna Devam Edemedi 17 16.3 62 32.8 79 27.0 Soğutucu İle Devam Etti 30 28.8 48 25.4 78 26.6 Devam Etti 46 44.2 59 31.2 105 35.8 Hatırlamıyor 11 10.6 20 10.6 31 10.6
Toplam 104 100 189 100 293 100 X²: 10.210 df: 3 P: 0.017 Araştırmaya katılan sporcu öğrencilerin spor yaralanması geçirdikten sonra
oyuna devam etmeleri durumlarına bakıldığında % 35.8’inin oyuna devam ettiği, %
27’sinin oyuna devam edemediği, % 26.6’sının soğutucu ile oyuna devam ettiği, %
10.6’sının da hatırlamadığı belirlenmiştir. Cinsiyete göre bakıldığında kızların %
44.2 ile erkeklerden (% 31.2) daha çok oyuna devam ettikleri tespit edilmiştir. Oyuna
devam etme durumuna cinsiyet açısından bakıldığında anlamlı bir fark bulunmuştur
(P<0.05).
Tablo 4.25. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Daha Önce Aynı Bölgeden
Yaralanma Durumlarına Göre Dağılımı
Daha Önce Aynı Bölgeden Yaralanma
Durumu
Cinsiyet Toplam Kız Erkek n % n % N %
Oldu 53 51 85 45 138 47.1 Olmadı 51 49 104 55 155 52.9
Toplam 104 100 189 100 293 100 X²: 0.9 df: 1 P: 0.326
Tablo 5. 25.’e göre araştırmaya katılan öğrencilerin daha önce aynı bölgeden
yaralanma durumlarına bakıldığında aynı bölgeden yaralananların oranı % 47.1,
yaralanmayanların oranı ise % 52.9 olarak belirlenmiştir. Kızlarda daha önce aynı
bölgeden yaralananların oranı (% 51) iken erkeklerde aynı bölgeden yaralananların
oranı (% 49) dur. Daha önce spor yaralanması durumuna kız erkek açısından
bakıldığında ise anlamlı bir fark bulunmamıştır (P>0.05).
56
Tablo 4.26. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Kendi Kendilerini Tedavi Ettiği
Yaralanma Durumuna Göre Dağılımı.
Kendi Kendinizi Tedavi Ettiniz mi?
Cinsiyet Toplam Kız Erkek n % n % N %
Evet 62 59.6 94 49.7 156 53.2 Hayır 42 40.4 95 50.3 137 46.8
Toplam 104 100 189 100 293 100 X²: 2.6 df: 1 P: 0.105 Araştırmaya katılan sporcu öğrencilerin spor yaralanması sonrası kendi
kendilerini tedavi etme durumlarına bakıldığında % 53.2’sinin kendisini tedavi ettiği,
% 46.8’inin ise kendi kendisini tedavi etmediği belirlemiştir. Öğrencilerin kendi
kendini tedavi etmelerinin cinsiyete göre durumu incelendiğinde anlamlı bir fark
bulunmamıştır (P>0.05).
Tablo 4. 27. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Yaralanma Durumunun Sportif
Aktivite Düzeyine Etki Etmesine Göre Dağılımı
Spor Yaralanmaları Sportif Aktivite
Düzeyinizi Etkiliyor mu?
Cinsiyet Toplam Kız Erkek
n % n % N %
Az Etkiliyor 22 21.2 57 30.2 79 27.0 Orta Düzeyde Etkiliyor 21 20.2 39 20.6 60 20.5 Çok Etkiliyor 6 5.8 18 9.5 24 8.2 Etkilemiyor 55 52.9 75 39.7 130 44.4
Toplam 104 100 189 100 293 100 X²: 5.8 df: 3 P: 0.121 Tablo 5. 27’ye göre araştırmaya katılan öğrencilerin sakatlanma durumunun
sportif aktivite düzeyine etki etmesine bakıldığında çoğunluğunun sportif aktivite
düzeyini etkilemediği belirlenmiştir (% 44.4). Sportif aktivite düzeyini çok
etkilediğini belirten öğrencilerin değeri ise % 8.2’dir. Etkilenme düzeylerine
bakıldığında erkeklerin % 9.5) oranla kızlardan (% 5.8) daha çok etkilendikleri
görülmektedir. Öğrencilerin sportif aktivite düzeyini etkileme durumunu cinsiyet
açısından değerlendirildiğinde anlamlı bir fark bulunmamıştır (P>0.05).
57
Tablo 4.28. Araştırmaya Katılan Sporcuların Yaralanma Bölgesi ile Spordan Uzak Kalma Sürelerine Göre Durumu.
Yaralanma Bölgesi
Spordan Ne Kadar Uzak Kalınız?
Toplam 1 Haftadan
Az 1 Hafta 2 Hafta 3 Hafta 4 Hafta
5 Hafta Ve
Üzeri Baş N 10 3 1 0 2 0 16
% 62.5 18.8 6.3 0 12.5 0 100 Boyun N 2 5 0 0 2 0 9
% 22.2 55.6 0 0 22.2 0 100 Sağ Omuz N 4 3 1 0 3 1 12
% 33.3 25.0 8.3 0 25.0 8.3 100 Sol Omuz N 0 4 0 0 3 0 7
% 0 57.1 0 0 42.9 0 100 Sağ Dirsek N 3 5 1 1 0 2 12
% 25.0 41.7 8.3 8.3 0 16.7 100 Sol Dirsek N 3 1 1 0 0 1 6
% 50.0 16.7 16.7 0 0 16.7 100 Sağ El Bilek N 5 5 3 1 3 1 18
% 27.8 27.8 16.7 5.6 16.7 5.6 100 Sol El Bilek N 1 4 0 0 0 3 8
% 12.5 50.0 0 0 0 37.5 100 Sağ El Parmak N 5 9 2 1 1 1 19
% 26.3 47.4 10.5 5.3 5.3 5.3 100 Sol El Parmak N 3 5 1 1 1 0 11
% 27.3 45.5 9.1 9.1 9.1 0 100 Sırt N 0 0 0 1 0 0 1
% 0 0 0 100 0 0 100 Bel N 5 4 5 0 3 1 18
% 27.8 22.2 27.8 0 16.7 5.6 100 Kalça N 6 1 1 0 0 0 8
% 75 12.5 12.5 0 0 0 100 Sağ Diz N 8 4 1 3 4 5 25
% 32.0 16.0 4.0 12.0 16.0 20.0 100 Sol Diz N 11 3 2 1 0 4 21
% 52.4 14.3 9.5 4.8 0 19.0 100 Sağ Ayak Bilek
N 16 16 5 1 3 5 46 % 34.8 34.8 10.9 2.2 6.5 10.9 100
Sol Ayak Bilek
N 7 3 2 1 1 5 19 % 36.8 15.8 10.5 5.3 5.3 26.3 100
Sağ Ayak Parmak
N 2 3 1 0 0 4 10 % 20.0 30.0 10.0 0 0 40 100
Sol Ayak Parmak
N 3 0 1 0 0 0 4 % 75 0 25 0 0 0 100
Kasık N 6 4 4 2 3 4 23 % 26.1 17.4 17.4 8.7 13.0 17.4 100
Toplam N 100 82 32 13 29 37 293 % 34.1 28.0 10.9 4.4 9.9 12.6 100
X²: 127.5 df: 95 P: 0.015
58
Tablo 5. 28 incelendiğinde yaralanma bölgelerine göre spor yaralanması
geçiren öğrencilerin çoğunluğu 1 haftadan daha kısa bir dönem spordan uzak
kaldıkları belirlenmiştir (% 34.1). Spor yaralanma bölgelerine göre 3 hafta spordan
uzak kaldığını belirten öğrencilerin oranı ise % 4.4 ile en düşük değeri
oluşturmaktadır. Spor yaralanması sonrası spordan 5 hafta ve üzeri uzak kalanların
oranı ise % 12.6 dır. Spor yaralanma bölgeleri ile öğrencilerin spordan uzak kalma
sürelerine bakıldığında anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir(X²(95): 127.5, p<0.05).
Tablo 4.29. Araştırmaya Katılan Sporcuların Daha Önce Aynı Bölgeden
Yaralanmaları ile Yaralanma Sonrası Durumlarına Göre İncelenmesi
X²: 8.7 df: 3 P: 0.034
Araştırmaya katılan sporcu öğrencilerin aynı bölgeden spor yaralanması
geçirme durumlarının yaralanma sonrası durumları ile karşılaştırıldığında, aynı
bölgeden yaralanma geçirenlerin çoğunluğu yaralanma sonrası devam ettiklerini
belirlenmiştir (% 44.8). Spor yaralanması sonrası öğrencilerden 105 kişi oyuna
devam ettiğini belirtmiştir. Aynı bölgeden spor yaralanması geçirmeyen öğrencilerin
% 29’u da spor yaralanması geçirdikten sonraki durumunu hatırlamadığı tespit
edilmiştir. Sporculardan daha önce spor yaralanması geçirenlerin % 44.8’i oyuna
devam etmiş, daha önce aynı bölgeden yaralanma geçirmeyenlerin oranı ise %
52.2’si oyuna devam etmiştir. Sporcu öğrencilerin aynı bölgeden yaralanma geçirme
durumları ile spor yaralanması geçirdikten sonraki durum karşılaştırıldığında anlamlı
bir fark bulunmuştur (X²(3): 8.7, P<0.05).
Yaralanma Sonrası Durum Daha Önce Aynı Bölgeden
Yaralanma Oldu mu? Toplam Oldu Olmadı
Oyuna Devam Edemedi N 32 47 79 % 40.5 59.5 100
Soğutucu İle Devam Etti N 37 41 78 % 47.4 52.6 100
Devam Etti N 47 58 105 % 44.8 55.2 100
Hatırlamıyor N 22 9 31 % 71 29 100
Toplam N 138 155 293 % 47.1 52.9 100
59
Tablo 4.30. Araştırmaya Katılan Sporcuların Yaralanma Bölgesi ile Branşlarına Göre Durumu.
Yaralanma Bölgesi
Branşınız
Topl
am
Futb
ol
Bas
ketb
ol
Hen
tbol
Vol
eybo
l
Atle
tizm
Gür
eş
M. T
enis
i
M
ücad
ele
Spor
ları
Baş N 5 5 2 1 0 1 0 2 16 % 31.3 31.3 12.5 6.3 0 6.3 0 12.5 100
Boyun N 3 2 1 0 0 3 0 0 9 % 33.3 22.2 11.1 0 0 33.3 0 0 100
Sağ Omuz N 4 4 1 1 0 1 0 1 12 % 33.3 33.3 8.3 8.3 0 8.3 0 8.3 100
Sol Omuz N 2 1 0 2 0 1 1 0 7 % 28.6 14.3 0 28 0 14.3 14.3 0 100
Sağ Dirsek N 5 3 1 0 0 2 0 1 12 % 41.7 25.0 8.3 0 0 16.7 0 8.3 100
Sol Dirsek N 2 0 0 2 1 1 0 0 6 % 33.3 0 0 33.3 16.7 16.7 0 0 100
Sağ El Bilek N 1 4 2 9 1 0 0 1 18 % 5.6 22.2 11.1 50.0 5.6 0 0 5.6 100
Sol El Bilek N 4 2 0 1 0 0 1 0 8 % 50.0 25.0 0 12.5 0 0 12.5 0 100
Sağ El Parmak
N 4 6 2 4 0 2 0 1 19 % 21.1 31.6 10.5 21.1 0 10.5 0 5.3 100
Sol El Parmak
N 4 4 0 1 0 1 0 1 11 % 36.4 36.4 0 9.1 0 9.1 0 9.1 100
Sırt N 0 0 0 0 0 1 0 0 1 % 0 0 0 0 0 100 0 0 100
Bel N 8 1 1 3 1 2 0 2 18 % 44.4 5.6 5.6 16.7 5.6 11.1 0 11.1 100
Kalça N 7 1 0 0 0 0 0 0 8 % 87.5 12.5 0 0 0 0 0 0 100,
Sağ Diz N 12 3 2 4 1 2 0 1 25 % 48.0 12.0 8.0 16.0 4.0 8.0 0 4.0 100
Sol Diz N 9 3 0 3 2 1 0 3 21 % 42.9 14.3 0 14.3 9.5 4.8 0 14.3 100
Sağ Ayak Bilek
N 22 13 0 4 5 1 0 1 46 % 47.8 28.3 0 8.7 10.9 2.2 0 2.2 100
Sol Ayak Bilek
N 6 4 3 0 4 2 0 0 19 % 31.6 21.1 15.8 0 21.1 10.5 0 0 100
Sağ Ayak Parmak
N 7 2 0 0 0 0 0 1 10 % 70.0 20.0 0 0 0 0 0 10.0 100
Sol Ayak Parmak
N 0 0 1 1 0 2 0 0 4 % 0 0 25.0 25.0 0 50.0 0 0 100
Kasık N 16 2 1 0 2 1 1 0 23 % 69.6 8.7 4.3 0 8.7 4.3 4.3 0 100
Toplam N 121 60 17 36 17 24 3 15 293 % 41.3 20.5 5.8 12.3 5.8 8.2 1.0 5.1 100
X²: 184.1 df: 133 P: 0.002
60
Tablo 5. 30. incelendiğinde spor yaralanması en çok geçirilen branşın futbol
olduğu görülmektedir. Futbol branşında ise en çok yaralanma 22 kişi ile sağ ayak
bileğinden olduğu tespit edilmiştir. En az yaralanma geçirilen branş ise 3 kişi ile
Masa Tenisi olmuştur. Sırt bölgesinde spor yaralanması geçiren öğrencilerin sayısı 1
kişi ile en düşük yaralanma bölgesini oluşturmaktadır. Öğrencilerin yaptıkları branş
ile yaralanma bölgeleri arasındaki ilişkiye bakıldığında anlamlı bir fark
görülmektedir (X²(133): 184.1, P<0.05 ). Örneğin; voleybol branşında el bileği
yaralanması % 50, güreşçilerde boyun yaralanması % 33.3 oranla en yüksek
değerdir.
Tablo 4.31. Araştırmaya Katılan Sporcuların Yaralanma Anında Koruyucu
Kullanma Durumlarının Branşlara Göre Dağılımı
X²: 17.9 df: 7 P: 0.012 Araştırmaya katılan sporcu öğrencilerin yaralanma anında büyük çoğunluğu
yaralanma anında koruyucu kullanmadıkları belirlenmiştir (% 70). Koruyucu en çok
mücadele sporları branşlarında kullanılmaktadır (% 53.3). Masa tenisi branşında
sporcuların hiç koruyucu kullanmadıkları tespit edilmiştir. Spor yaralanması anında
koruyucu kullanma durumu ile sporcuların branşları arasındaki ilişkiye bakıldığında
anlamlı bir fark bulunmuştur (X²(7): 17.9 P<0.05 ).
Branş Koruyucu Kullanıyor musunuz? Toplam Evet Hayır Futbol N 46 75 121
% 38.0 62.0 100 Basketbol N 13 47 60
% 21.7 78.3 100 Hentbol N 2 15 17
% 11.8 88.2 100 Voleybol N 8 28 36
% 22.2 77.8 100 Atletizm N 2 15 17
% 11.8 88.2 100 Güreş N 9 15 24
% 37.5 62.5 100 Masa Tenisi N 0 3 3
% .0 100 100 Mücadele Sporları N 8 7 15
% 53.3 46.7 100
Toplam N 88 205 293 % 30.0 70.0 100
61
Tablo 4.32. Araştırmaya Katılan Sporcuların Yaralanma Sonrası Durumlarının
Branşlara Göre Dağılımı
Branş
Yaralanma Sonrası Durum
ToplamOyuna Devam
Edemedi
Soğutucu İle Devam
Etti
Devam Etti Hatırlamıyor
Futbol N 36 34 42 9 121 % 29.8 28.1 34.7 7.4 100
Basketbol N 13 19 21 7 60 % 21.7 31.7 35 11.7 100
Hentbol N 3 9 2 3 17 % 17.6 52.9 11.8 17.6 100
Voleybol N 7 5 23 1 36 % 19.4 13.9 63.9 2.8 100
Atletizm N 5 2 6 4 17 % 29.4 11.8 35.3 23.5 100
Güreş N 8 6 5 5 24 % 33.3 25.0 20.8 20.8 100
Masa Tenisi N 0 0 2 1 3 % 0 0 66.7 33.3 100
Mücadele Sporları
N 7 3 4 1 15 % 46.7 20.0 26.7 6.7 100
Toplam N 79 78 105 31 293 % 27 26.6 35.8 10.6 100
X²: 39.6 df: 21 P: 0.008 Araştırmaya katılan öğrencilerin spor yaralanması sonrası oyuna devam
edemeyen öğrencilerin çoğunluğu mücadele sporları ile uğraşan öğrenciler olduğu
görülmektedir (% 46.7). Soğutucu ile oyuna devam eden öğrencilerin çoğunluğu %
52.9 ile Hentbol branşındaki öğrenciler oluşturmaktadır. Yaralanma sonrası oyuna
devam eden öğrenciler % 63.9 ile en çok voleybol branşındaki öğrencilerdir. Masa
tenisi branşında spor yaralanması sonrasında oyuna devam edemeyen ve ya soğutucu
ile oyuna devam eden öğrenci bulunmamaktadır. Araştırmaya katılan sporcuların
yaralanma sonrası durumlarının branşlara göre ilişkisine bakıldığında anlamlı bir fark
bulunmuştur (X²(21): 39.6 P<0.05 ). Bir başka deyişle öğrencilerin spor yaralanması
sonrası durumu ile branşları arasında anlamlı bir ilişki vardır.
62
Tablo 4.33. Araştırmaya Katılan Sporcuların Yaralanma Sonrası Spordan Uzak
Kalma Süreleri ile Yaralanma Olduğu Andaki Pozisyona Göre Dağılımı
Yaralanma Olduğu Andaki Pozisyonunuz
Spordan Ne Kadar Uzak Kalınız?
Topl
am
1 H
afta
dan
Az
1 H
afta
2 H
afta
3 H
afta
4 H
afta
5 H
afta
V
e Ü
zeri
Top Sürerken N 18 19 6 4 2 8 57 % 31.6 33.3 10.5 7.0 3.5 14 100
Şut Atarken N 15 6 4 3 4 6 38 % 39.5 15.8 10.5 79 10.5 15.8 100
Sprint N 5 3 5 0 0 2 15 % 33.3 20.0 33.3 0 0 13.3 100
Sıçrama N 11 15 5 0 6 1 38 % 28.9 39.5 13.2 0 15.8 2.6 100
Sıçrama Sonrası Düşme
N 13 13 3 1 2 7 39 % 33.3 33.3 7.7 2.6 5.1 17.9 100
Adam Değişirken
N 0 0 0 1 2 0 3 % 0 0 0 33.3 66.7 0 100
Oyuncu İle Çarpışma
N 19 16 6 2 6 4 53 % 35.8 30.2 11.3 3.8 11.3 7.5 100
Oyun Materyali İle Çarpışma
N 3 2 1 0 3 0 9 % 33.3 22.2 11.1 0 33.3 0 100
Markaj Esnasında
N 16 8 2 2 4 9 41 % 39 19.5 4.9 4.9 9.8 22.0 100
Toplam N 100 82 32 13 29 37 293 % 34.1 28.0 10.9 4.4 9.9 12.6 100
X²: 59.7 df: 40 P: 0.023
Tablo 5. 33’e göre şut atarken spor yaralanması geçirip, spor yaralanması
sonrası bir haftadan daha az spordan uzak kalan öğrencilerin oranı % 39.5 ile en
yüksek değerdir. Bir hafta spordan uzak kalan öğrencilerin çoğunlu ise sıçrama
esnasında yaralanma geçirdiklerini belirtmişlerdir (% 39.5). Spor yaralanması sonrası
5 hafta ve üzeri spordan uzak kalan öğrencilerin çoğunluğu ise markaj esnasında spor
yaralanması geçiren öğrenciler olduğu belirlenmiştir (% 22). Araştırmaya Katılan
Sporcuların Yaralanma Sonrası Spordan Uzak Kalma Süreleri ile Yaralanma Olduğu
Andaki Pozisyona arasındaki ilişkiye bakıldığında anlamlı bir fark bulunmuştur
(X²(40): 59.7 P<0.05 ).
63
Tablo 4.34. Araştırmaya Katılan Sporcuların Spor Yaralanması Geçirme
Sıklıklarının Sportif Aktivite Düzeylerini Etkileme Durumlarına göre Dağılımı
X²: 21.6 df: 12 P: 0.042
Araştırmaya katılan sporcu öğrencilerden 5 ve üstü spor yaralanması
geçirenlerin çoğunluğu spor yaralanmasının sportif aktivite düzeyini az etkilediğini
belirtmişlerdir (% 42.4). 4 defa spor yaralanması geçiren öğrencilerin % 58.3’ü spor
yaralanmasının sportif aktivite düzeyini etkilemediği yönünde görüş belirtmişlerdir.
Sporcuların spor yaralanması geçirme sıklıklarının sportif aktivite düzeylerini
etkileme durumları karşılaştırıldığında anlamlı bir fark bulunmuştur (X²(12): 21.6
P<0.05 ).
Spor Yaralanması
Kaç Defa Geçirdiniz?
Spor Yaralanması Sportif Aktivite Düzeyini Etkiliyor mu?
ToplamAz
Etkiliyor
Orta Düzeyde Etkiliyor
Çok Etkiliyor Etkilemiyor
1 N 20 12 9 48 89 % 22.5 13.5 10.1 53.9 100
2 N 21 23 5 48 97 % 21.6 23.7 5.2 49.5 100
3 N 21 18 6 17 62 % 33.9 29 9.7 27.4 10
4 N 3 1 1 7 12 % 25 8.3 8.3 58.3 100
5 ve üstü N 14 6 3 10 33 % 42.4 18.2 9.1 30.3 100
Toplam N 79 60 24 130 293 % 27 20.5 8.2 44.4 100
64
5. TARTIŞMA
Bu çalışmanın amacı 14- 17 yaş arası orta öğretim kurumlarında ergenlik
dönemindeki 500 sporcu öğrencinin spor yaralanma sıklıkları, risk faktörleri ve
oluşum şekillerini incelemektir. Burdur il merkezinde belirlenen okullarda futbol,
basketbol, hentbol, voleybol, atletizm, güreş, masa tenisi, mücadele sporları
branşların da spor yapan ve gönüllü olarak anket dolduran, ortalama yaşları 16 olan,
191 kız, 309 erkek olmak üzere toplam 500 sporcu öğrenci çalışmaya katılmıştır.
Benzer bir yaş grubunda (16.2±1.23 yıl), 518 sporcunun (130 kız 188 erkek) katıldığı
bir başka çalışmada (Alagöz İmren 2010) ise voleybol, basketbol, futbol, hentbol,
atletizm, güreş, badminton, boks, judo, masa tenisi, body, tekwando, yüzme
branşlarından sporcu yer almıştır.
Yaptığımız araştırmayı branşlar açısından incelersek futbol, basketbol, hentbol,
voleybol, atletizm, güreş, masa tenisi, mücadele sporları branşlarının çalışmaya
katıldığı tespit edilmiştir. Spor branşları açısından incelendiğinde (Alagöz İmren
2010) voleybol, basketbol, futbol, hentbol, atletizm, güreş, badminton, boks, judo,
masa tenisi, body, tekwando, yüzme vb. spor branşlarının katıldığı belirlenmiştir.
Araştırmaya katılan sporcuların çoğunluğunu 183 kişi ile futbol, 95 Basketbol, 75
Voleybol, 50 güreş gibi branşlar oluşturmaktadır. Bir başka araştırmada (Alagöz
İmren 2010) görüldüğü gibi araştırmaya katılan sporcularda, en çok katılımın
voleybol, basketbol ve futbolda olmasına karşın hentbol, atletizm vb. sporlarda daha
az olduğu gözlenmiştir.
Araştırmaya katılan sporcu öğrencilerin spor yaşı ortalamalarına bakıldığında
2.67 olarak tespit edilmiştir. Spor yaşı ortalamaları alınan bir başka çalışmada (Abdi
2009) spor yılı 5.83±2.42 yıl olarak tespit etmiştir. Bunun sebebinin bizim
çalışmamızda 14-17 yaş esas almamız diğer çalışmada ise 13-20 yaş esas alınması
nedeniyle olabileceği görüşündeyiz.
Çalışmamıza katılan sporcularımızdan elde ettiğimiz verilere göre 500
sporcudan 293 tanesi spor yaralanması geçirmiş ve katılımcıların % 58.6’sını
oluşturmuştur. Benzer bir çalışmada sporcudan 58’i (% 70.7) daha önce yaralanma
geçirdiğini, 24’ü (% 29.3) ise daha önce yaralanma geçirmediğini belirtmiştir (Bavlı
ve Kozanoğlu 2008). Diğer çalışmada basketbol branşı ve belli mevkilerde oynayan
65
82 sporcunun esas alınması, bizim çalışmamızda ise sporcu sayısı 500 ve 8 branş
üzerindedir yaralanma oranlarında ki fark buradan kaynaklanabilir.
Araştırmaya katılan sporcuların spor yaralanmalarının çoğunun mücadele
sporları (% 88.2), futbol (% 66), atletizm (% 65) gibi branşlarda görüldüğü
belirlenmiştir. Benzer bir araştırmada Türkiye’de polikliniğe başvuran olgularla
çocuk yaralanmalarının çoğunun futbol (% 23.3), basketbol (% 17.2), voleybol (%
14.5) gibi takım sporlarında görüldüğünü bulunmuştur (Ülkar ve ark. 2002).
Yaptığımız çalışmada spor yapan gençlerde spor yaralanması geçirme
oranlarına bakıldığında kızlar (% 54.5) ve erkekler (% 61.5) olarak tespit edilmiştir.
Fiziksel olarak aktif çocuk ve ergenlerde kız ve erkek çocuklarının yaralanma
oranları sırasıyla % 48 ve % 52 olarak bildirmişlerdir (Ülkar ve ark. 2002). Bir başka
çalışmada bir yıl boyunca 11-15 yaşları arasında 4710 çocukta ortaya çıkan
yaralanmaları retrospektif olarak incelediklerinde sağlık desteği alması gereken
olguların % 42 olduğunu, erkeklerin kızlara göre ve alt ekstremitelerin üste göre daha
sık yaralandığını bulmuşlardır (Williams J.M. ve ark.1998). 2004 yılında yapılan
çalışmada sporla ilgili yaralanmalar en sık erkeklerde 15, kızlarda 14 yaşları
civarında görülmüştür. Daha çok temas sporlarının tercih edilmesi ve sportif
aktivitelere daha fazla katılım nedeniyle bu oran erkeklerde iki kat fazladır.
Erkeklerde yaralanma oranı yaş ile artar ve geç ergenlik döneminde en yüksek
düzeye ulaştığı sonucuna varmıştır (Can 2004).
Yaptığımız çalışmada en sık yaralanma ilkbaharda (% 42.3), kış aylarında (%
33.4) oranında yaralanma tespit edilmiştir. Benzer bir çalışmada (Özdemir ve ark.
2003) kış(% 38.7) ve sonbahar aylarındaki (% 34.8) yüksek oran dikkat çekmiştir.
Sonuç olarak, soğuk iklim yaralanma riskini artırmıştır.
Araştırmaya katılan gençlerin spor yaralanmaların genelinin müsabaka
sırasında olduğu yaralanana sporcuların % 70 ‘inin müsabakada yaralandığı tespit
edilmiştir. Yapılan bir çalışmada yaralanmaların en çok müsabaka esnasında (%
62.1) meydana geldiğini tespit edilmiştir (Bavlı ve Kozanoğlu 2008). Benzer
çalışmada ise yaralanmaların çoğunlukla eleme ve antrenman müsabakasında olduğu
ortaya koymuştur (% 37.1 - % 22.6) (Özdemir ve ark. 2003). Bir başka çalışmada,
sakatlıkların % 60-70’inin maç sırasında % 30-40’ının ise antrenman sırasında
oluştuğunu belirlenmiştir (Diniz ve Ketenci 2000).
66
Lise dönemi 14-17 yaş arası adolesan sporcularda yaptığımız çalışmada ayak
bileği ve kasık yaralanmalarının daha çok yaşandığı ve aynı bölgeden tekrar eden
yaralanmaların el bileği ve diz olduğu sonucuna varılmıştır. 2003 yılında yapılan
çalışmaya göre sportif travmaya maruz kalan bölgeler diz eklemi % 32.9, ayak bileği
% 16 olarak tespit etmiştir ( Baydar 2003). 2008 yılında yapılan benzer çalışmada el
ve el bileğinde daha çok düşme şeklindeki travmalar veya zorlanmalar sonucunda da
değişik yaralanma şekilleri ortaya çıkmaktadır Tüm spor yaralanmalarının yaklaşık
1/3 ü bu bölgede meydana geldiğini belirtmiştir (Sakallı 2008).Bir başka çalışmada
en fazla yaralanan vücut bögeleri sırasıyla: ayak bileği ve diz, el, el bileği, dirsek,
baldır ön ve arkası, baş, boyun ve klavikula, omuz, ayak, sırt, kalça ve
hamstringlerdir. (Koşar ve Demirel 2006). Adolesan dönem lise öğrencilerinde
görülen basketbol yaralanmalarının sebepleri ve cinsiyet yönünden farklılıklarını
belirlemek üzere 543 erkek ve 436 bayan öğrenci üzerinde yapılan çalışma
sonucunda erkeklerin kızlara oranla daha fazla yaralanmalara maruz kaldığını, ayak
bileği ve diz yaralanmalarının en sık görülen yaralanma bölgesi olduğu tespit
edilmiştir (Bavlı ve Kozanoğlu 2008). Kıratlı ve Sanioğlu 2003 yılında yaptığı
çalışmada basketbol oyuncularının genel yaralanma durumlarına baktığımızda; en
çok görülen yaralanmalar ayak bileği burkulması (% 46.15), diz bağ-tendon ile
menisküs yaralanmaları (% 17.5) ve sırt-bel yaralanmalarıdır (% 15.38). Yapılan
çalışmalarla bizim bulgularımız desteklenmektedir.
Yaptığımız çalışmada sporcuların çoğunluğu parka zeminde (% 29), beton
zeminde (% 21.2) yaptığı antrenman veya müsabaka sonucunda yaralanma
geçirmiştir. 2007 yılında yapılan çalışmada 101 sporcudan 67 sporcunun (% 66.3)
ağırlıklı olarak parke zeminde antrenman yaptığı, buna karşılık 34 sporcunun (%
33.7) sentetik zeminde antrenman yaptığı tespit edilmiştir. Bu sporculardan %
35.8’inin en az bir defa yaralanma geçirdiği, % 64.2’nin hiç yaralanma geçirmediği
bulunmuştur. Çoğunlukla sentetik zeminli spor salonlarında antrenman yapan 34
sporcunun ise % 41.2’nin en az bir defa yaralanma geçirdiği, % 58.8’inin ise hiç
yaralanma geçirmediği bulunmuştur (Uluöz 2007).
Araştırmaya katılan sporcuların koruyucu kullanma durumuna bakıldığında
en yüksek değeri mücadele sporları (% 53.3) ve en düşük değeri masa tenisi (% 0)
oluşturmaktadır. 2007 yılında yapılan bir çalışmada101 sporcunun 77’sinin (% 76.2)
67
antrenman ve müsabaka sırasında koruyucu malzeme kullandığı, 24’ünün (% 23.8)
koruyucu malzeme kullanmadığı tespit etmiştir (Uluöz 2007).
Araştırmaya katılan sporcuların oyun içi pozisyonlarının yaralanma ile
ilişkisine bakıldığında kalecilerin % 69.7, pivot oyuncularının % 62.2, hücum
oyuncularının ise % 61.7 oranında yaralandıkları tespit edilmiştir. 1997 yılında
yapılan çalışmada rakibe temas etmeden alt ekstremitede oluşan travmatik
yaralanmalarda defans oyuncularının durumlarının % 48, % 62 ‘si kalecilerde, %
54’ü dip kenar oyuncularında ve % 48 kanat oyuncularında oluştuğu belirlenmiştir
(Wedderkopp ve ark. 1997). Bir başka çalışmada yaralanmaların 21’i (% 35) orta
mevkide oynayan sporcular tarafından geçirilmiştir. Bu yaralanmaların 14’ü (%
66.7)’u alt ekstremitede, 7’si (% 33.3) üst ekstremitede meydana gelmiştir.
Verilerden de anlaşılacağı gibi orta oyuncular alt ekstremite yaralanmaları açısından
risk altındadır. Pasör,/pasör çaprazı mevkisinde oynayan oyuncuların ise üst
ekstremite (el bileği ve el bileği parmakları) yaralanmaları açısından risk altında
oldukları düşünülebilir (Uluöz 2007).
Yaptığımız çalışmada sporcu öğrencilerden kız ve erkeklerden % 47.1’ini
aynı bölgeden yaralanma geçirdiği % 53.9’ununda aynı bölgeden yaralanma
geçirmediği sonucuna varılmıştır. Benzer bir çalışmada araştırmaya katılan kız ve
erkek sporcuların % 54.9’unun aynı yerden sakatlık geçirmedikleri belirlenmiştir
(Alagöz İmren 2010). Genellikle spor sırasında geçirilen yaralanmalar küçük çaplı ve
hafif çaplı yaralanmalar olduğundan, tekrarlayıcı sakatlıkların yaşanma oranları daha
düşüktür. Aynı yerden sakatlık geçirme oranları buna paralel olarak daha düşüktür.
Araştırmamıza göre spordan uzak kalma süresi incelendiğinde % 34.1
sporcunu bir haftadan az, % 28’ inin bir hafta spordan uzak kaldığı belirlenmiş olup
% 12.6’sının 5 hafta ve üzeri spordan uzak kaldığı tespit edilmiştir. 2010 yılında
yapılan çalışmada yaralanma sonrası spora dönüş süresi” incelendiğinde, yapılan
spora uzak kalmanın en çok % 33.8 oranında 1-3 gün ve % 25.5 oranında 4-7 gün
arasında olduğu belirlenmiştir. Sporcuların % 22.9 oranında 1 aydan fazla bir süre
spordan uzak kaldıkları bulgusu çok önemli bir noktadır (Alagöz İmren 2010).
68
6. SONUÇ VE ÖNERİLER
Araştırmanın sonuçlarına ve elde edilen bulgulara göre ulaşılan sonuçlar
şunlardır;
Araştırmaya katılan sporcuların genelinin erkeklerden oluştuğu ve sporcuların
futbol, basketbol, voleybol, güreşe yönelik eğilimlerinin diğer spor branşlarına göre
daha çok olduğu görülmektedir. Sporcularda cinsiyete göre yaralanmaya
bakıldığında erkekler kızlara oranla daha sık yaralanma geçirmelerine rağmen aynı
bölgeden yaralanma oranlarına bakıldığında kızların erkeklere oranla aynı bölgeden
daha yüksek oranda yaralandıkları görülmektedir. Bunun sebebinin de fizyolojik yapı
farklar ve adolesan gelişim dönemi farklılıkları olduğu düşünülebilir. Bununla
beraber aynı bölgeden yaralanan sporcuların % 44.8’i yaralanma sonrası oyuna
devam etmiştir. Bunun sebebi olarak yaralanmanı hafif dereceli bir yaralanma olduğu
veya sporcunun yaralanma sonrası tamamen iyileştikten sonra spora döndüğü
düşünülebilir. Sporcu öğrencilerin aynı bölgeden yaralanma geçirme durumları ile
spor yaralanması geçirdikten sonraki durum karşılaştırıldığında anlamlı bir fark
bulunmuştur (P<0.05).
Kendi kendini tedavi etme oranlarına bakıldığında % 53.2’lik oranla kızların
kendi kendini daha çok tedavi ettiği görülmektedir. Bununla beraber kendi kendini
tedavi etme ile cinsiyet arası ilişkide anlamlı bir fark bulunmamıştır (P>0.05).
Oyuna devam edip edememe durumuna bakıldığında kızların % 44.22 lik
oranla oyuna erkeklerin % 31.2’lik oranla oyuna devam ettikleri görülmüştür.
Sporcuların yaşadıkları yaralanmalardaki bu farklılıkların sebebi kızlar ve erkeklerin
aynı türden sakatlık geçirmelerine rağmen, geçirdikleri sakatlıkların oluşum
mekanizmalarının farklı olmasıdır. Yaralanmalar genellikle hafif düzeyde ve
travmalara bağlı olarak oluştuğundan zayıf bağlarda, sınırlı eklem hareketlerinde ve
kaslarda daha sık sakatlıklar meydana gelmektedir. Oyuna devam edip edememe
durumunu cinsiyetle olan ilişkisine bakıldığında anlamlı bir fark bulunmuştur
(P<0.05).
Sporcuların birçoğu müsabaka veya antrenman sırasında koruyucu
kullanmamaktadır. Koruyucu kullanma durumuna bakıldığında mücadele sporlarının
ve futbolun ilk sıraları aldığını görüyoruz. Bunun sebebi olarak mücadele sporlarında
koruyucuların zorunlu olması, futbolda da tekmelik kullanma zorunluluğunun
69
bulunması gösterilebilir. Koruyucu kullanma durumuna branşlara göre bakıldığında
anlamlı bir fark bulunmuştur (P<0.05).
Yaralanma bölgesine göre incelediğimizde en fazla yaralanma sağ ayak
bileğinde ve en çok futbolcularda görülmektedir. Yaralanma bölgesi ve branş ilişkisi
incelendiğinde anlamlı bir fark bulunmuştur (P<0.05). Bunun yanı sıra yaralanma
anındaki pozisyona bakıldığında markaj anında yaralanan sporcuların spordan daha
uzun süre uzak kaldıkları belirlenmiştir. Yaralanma pozisyonu ile spordan uzak
kalma süresi arasındaki ilişkiye bakıldığında anlamlı bir fark bulunmuştur (P<0.05).
Araştırmaya katılan sporcu öğrencilerin aynı bölgeden spor yaralanması
geçirme durumlarının yaralanma sonrası durumları ile karşılaştırıldığında, aynı
bölgeden yaralanma geçirenlerin çoğunluğunun yaralanma sonrası devam ettiklerini
belirlenmiştir. Sporcu öğrencilerin aynı bölgeden yaralanma geçirme durumları ile
spor yaralanması geçirdikten sonraki durum karşılaştırıldığında anlamlı bir fark
bulunmuştur (P<0.05).
Araştırmamıza katılan gençlerin yaralanma sonrası devam edip edemediğine
bakıldığında güreşçilerin oyuna devam edemediği, masa tenisçilerinin oyuna devam
ettiği belirlenmiştir. Bir başka deyişle öğrencilerin spor yaralanması sonrası durumu
ile branşları arasında anlamlı bir ilişki vardır (P<0.05).
Araştırma sonuçlarına göre sporcu öğrencilerin spor yaralanma sıklığı ile
sporcuların sportif aktivite düzeyini etkileyip etkilemediğine bakıldığında anlamlı bir
fark bulunmuştur (P<0.05).
Sonuç olarak Burdur ili ortaöğretim kurumlarında okuyan sporcu öğrencilerin
spor yaralanma durumları, yaralanma sıklıları, spor yaralanmasına etki eden
faktörler, spor yaralanma şekiller ve bölgeleri gibi değişkenler belirlemiştir. Sporcu
gençlerin çoğunun spor yaralanması geçirdiği fakat aynı bölgeden yaralanma
sıklığının az olduğu, spor faaliyetini yaparken çoğunun korucu kullanmadığı, spor
yaralanma bölgelerinin daha çok branşa özgü bölgeler olduğu ve spor yaralanması
geçirenlerin yaralanmalarının sportif aktivite düzeyine çok fazla etki etmediği tespit
edilmiştir. Bu sonuçlar ışığında aşağıdaki öneriler getirilebilir:
1. Sporcu sağlığının korunması konusunda, gerekli önlemlerin yaralanmalar
oluşmadan alınması yaralanma sayısının azaltılmasına yardımcı olabilir.
70
2. Spor faaliyetleri esnasında sporcuların koruyucu kullanması spor yaralanma
riskini azaltabilir.
3. Sakatlanmanın en çok alt ekstremitede oluşmasına, salon ve saha zeminin
kötü olmasından etkili olmaktadır. Spor yapılan ortamların özellikle spor
salonları ve tesislerin fiziki şartlarının düzeltilmesi sakatlanma riskini önemli
ölçüde azaltabilir.
4. Tedavi edilmeyen spor yaralanmaları yaralanma riskini arttırdığından
geçirilmiş spor yaralanmaları uygun şekilde tedavi edilmelidir.
5. Çalışma daha farklı yaş grupları üzerinde yapılabilir.
71
ÖZET
Bu araştırmanın amacı, Burdur ili orta öğretim kurumlarındaki öğrencilerin
(14-17 yaş) spor yaralanma sıklıkları, risk faktörleri ve oluşum şekillerinin
belirlenmesidir. Araştırmanın amacı doğrultusunda literatür taraması yapılarak
araştırmanın problemine yönelik spor yaralanmaları ve spor yaralanmalarında tedavi
ile ilgili bilgilere yer verildi. Araştırma kapsamında Burdur ili merkezinde 10
ortaöğretim okulunda okuyan 191 kız, 309 erkek olmak üzere 500 sporcu öğrenciye
anket uygulaması yapıldı. Araştırmaya katılanların kişisel bilgi değişkenleri
verilerinin cinsiyete göre karşılaştırılmasında frekans ve yüzde dağılımları
kullanılarak tanımlayıcı istatistikler yapıldı. Elde edilen verilerin karşılaştırılmasında
K-Kare testi kullanılmış ve sonuçların anlamlı olup olmadığı alfa 0.05 düzeyinde
tespit edildi.
Burdur ili ortaöğretim kurumlarında okuyan sporcu öğrencilerin spor
yaralanma durumları, yaralanma sıklıları, spor yaralanmasına etki eden faktörler,
spor yaralanma şekiller ve bölgeleri gibi değişkenler belirlendi. Sporcu gençlerin
çoğunun spor yaralanması geçirdiği(% 58.6) belirlendi. Araştırmaya katılan
öğrencilerin yaralanma sıklığına bakıldığında bir defa yaralanma geçirenler (% 30.4)
ile iki defa yaralanma geçirenlerin (% 33.1) çoğunlukta olduğu, spor faaliyetini
yaparken koruyucu kullanma sıklığının düşük olduğu (% 70) bulundu. Spor
yaralanma bölgelerinin daha çok branşa özgü bölgeler olduğu, en çok yaralanma
geçirilen bölgenin ayak bileği olduğu (% 22.2), spor yaralanmasından sonra
çoğunlukla (% 62.1) 1 hafta ya da bir haftadan daha az spordan uzak kaldıkları, aynı
bölgeden yaralanma geçirme oranının kızlarda erkeklerden daha fazla olduğu (% 51)
ve spor yaralanması geçirenlerin yaralanmalarının sportif aktivite düzeyine çok fazla
etki etmediği (% 44.4) tespit edildi.
Sonuç olarak araştırmaya katılan öğrencilerin spor faaliyetleri esnasında
koruyucu kullanmaları durumunda spor yaralanma oranlarının düşeceği
düşünülmektedir. Sporcu öğrenciler müsabaka ya da sezon öncesi düzenli ve sistemli
bir antrenman süreci geçirdikleri takdirde spor yaralanmalarına olumlu etki edecek
ve yaralanma sonrası toparlanma sürecini de hızlandıracaktır.
Anahtar Kelimeler: Spor Yaralanması, adölesan dönem, risk faktörleri, Yaralanma Sıklığı.
72
ABSTRACT
The aim of this research is to determine the frequency of sport injuries, risk
factors and their types of formation among the students aged between 14-17’in the
high schools in Burdur. In accordance with the aim of the research, by carrying out
literature scanning , the knowledge about the sport injuries and the treatment of these
sport injuries are mentioned in the research. The survey has been implemented to 191
girls and 309 boys in total 500 sports students from the high schools in Burdur.
Descriptive statistics has been done by using distribution of frequency and
percentage in the comparison of the individual information variability of the research
attendants according to the gender. In the comparison of the gained data K-Square
test has been used and whether the results are meaningful or not has been decided on
alfa 0.05 level.
The condition of sport injuries of the students, the frequency of the injuries,
factors effect the injuries, the types of injuries and the areas of the injuries have been
identified in this research in the high schools in Burdur. It is determined that most of
the sports teenagers (% 58.6) have had sport injuries. Looking at the frequency of the
sport injuries of the students attending the research, it has been discovered that the
ones who have had sport injuries once (% 30.4) and the ones who have had sport
injuries twice (% 33.1) are a lot and the frequency of using the protectors while
doing sports is very low (% 70). It has been discovered that the areas of the sport
injuries are the areas related to the sports branch, the most injuries have been seen on
the ankle (% 22.2),the sports students are away from the sports for about a week after
the injury (% 62.1) ,the percentage of the injury from the same area is higher for the
girls when compared with the boys (% 51) and the injuries haven’t effected the level
of the sportive activities very much (% 44.4).
Consequently, it is believed that if the sports students use protective during
the sportive activities, the ratio of the sports injuries will decrease. If the students
have a regular and systematic training period before the bout and the season, this
would effect the sports injuries positively and will fasten the period of healing after
the injury.
Key words: Sports injury, adolescent period, risk factors, the frequency of the
injury.
73
KAYNAKLAR
1-Abdi A. 10-18 Yas Erkek Futbolcularda Somatotip ve Vücut Kompozisyonunun
Atletik Performans ve Yasanan Sportif Yaralanmalar ile İlişkisinin
Değerlendirilmesi, İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans
Tezi, İstanbul, (PROF. DR. Safinaz A YILDIZ), 2009
2-Adirim TA, Cheng TL. Overview of injuries in the young athlete. Sports Medicine,
2003;33(1):75-81
3-Alagöz İmren G. Kahramanmaraş Bölgesindeki Ortaöğretim Düzeyindeki
Sporcuların Spor Yaralanmalarında İlk Yardım, Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon
Uygulamalarındaki Görüşlerinin İncelenmesi Kahramanmaraş Sütçü İmam
Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Kahramanmaraş, (Yrd.
Doç. Dr. Ökkeş Alpaslan GENÇAY), 2010
Beden Eğitimi Ve Spor Anabilim Dalı
4-Aydın T. 2006. Spor Yaralanmalarının Patomekaniği, Türkiye Klinikleri J Int Med
Sci, 2(27), ss. 8-17.
5- Bağrıaçık A, Açak M. Spor sakatlıkları ve Rehabilitasyon, 2. Basım, Malatya,
Sezer Ofset, 1998
6-Bağrıaçık A ve Açak M. Spor Yaralanmaları ve Hastalıkları, İstanbul, 2000
7-Bağrıaçık A ve Açak M. Spor Yaralanmaları ve Rehabilitasyon, İstanbul, Yaylacık
Matbaası, 2005
8-Baltacı G, Bayrakçı Tunay V, Tuncer A, Ergun N. Spor Yaralanmalarında
Egzersiz Tedavisi, Birinci Basım, Ankara, Alp Yayınevi, 2003
9-Bavlı Ö, Kozanoğlu E. Adolesan Basketbolcularda Mevkilere Göre Yaralanma
Türleri ve Nedenleri, Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 2008, 22 (2),77-80
10-Bayraktar B, Yücesir İ. Spor Yaralanmaları Ve Ağrı Kontrolü. In: Özyalçın NS,
eds. Akut Ağrı. 1st ed. Ankara: Güneş Kitabevi; 2005: 201-224.
11-Bayraktar B, Yücesir İ. Yumuşak Doku Yaralanmaları Tedavi Yaklaşımları ve
İyileşme Süreci, http://www.klinikgelisim.org.tr/eskisayi/klinik_2009_22_1/10.pdf Erişim
Tarhi: 10-11-2010
12-Berk RH. Çocuk ve Ergen Sporcularda Lomber Yaralanmalar, Acta Orthop
Traumatol Turc 2004;38, 58-63
74
13-Bulduk S, Şanlıer N, Demircioğlu Y. Ankarada Yaz Okuluna Devam Eden
Adölesanların Beslenme Durumlarının Saptanması, 1. Gazi Beden Eğitimi ve Spor
Bilimleri Kongresi, 1. cilt, Ankara, 2000
14-Can F. Çocuklarda rehabilitasyon ve spora dönüş, Acta Orthop Traumatol Turc,
2004;38 vol. 1:151-162
15- Dagarov, N, Slanchev, P. Futbolcularda spor sakatlanmalarının karakteristiği,
Spor Hekimliği Dergisi. C:16, 1981. S. 4
16- Derman O. Adölesanlarda Sportif Yaralanmalar ve Preopsiyon, , XI. Ulusal Spor
Hekimliği Kongre Kitabı, Nevşehir 2003:86-91
17- Diniz F, Ketenci A, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon. Nobel Tıp Kitabevi, 2000,
592s.
18-Doral MN, Spor Yaralanmaları Artroskopi ve Eklem Cerrahisi,
http://www.medinfo.hacettepe.edu.tr/ders/TR/D3/9/3875.pdf Erişim Tarihi
03.12.2009
19-Efe M, Öztürk F, Koparan Ş. 14-16 Yaş Grubu Bireylerde Atletizm
Çalışmalarının Sosyal Yetkinlik ve Beklentisi Üzerine Etkisi, Uluslar arası Akdeniz
Spor Bilimleri Kongre Kitabı, Antalya, 2007
20- Ege R. Kaza ve Yaralanmalarda İlk ve Acil Yardım, Ankara, Emel matbabası,
1881
21-Ergen E. 1986. Avrupa Konseyi Spor Sakatlıkları ve Önlenmesi Konulu
Toplantısı, Spor Hekimliği Dergisi , 21(2), ss. 63-66.
22-Ergen E. Bayan Sporcular Daha Mı Sık Yaralanmaktadır? , XI. Ulusal Spor
Hekimliği Kongre Kitabı, Nevşehir, 2003:296-298
23-Ergen E. Çocukluk ve Ergenlik döneminde Spor Yaralanmalarının Nedenleri,
Epidemiyolojisi, Risk Faktörleri, Acta Orthop Traumatol Turc. 2004;38 ,1:27-31
24-Ergun N, ve BALTACI G. Spor Yaralanmalarında Fizyoterapi ve
Rehabilitasyon Prensipleri, Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
Yayınları, 1997,Ankara, 310s.
25-Erol B, Karahan M. “Çocuklarda Spor Yaralanmaları”, Türkiye Klinikleri J
Pediatr Sci, 2006, 2(4):89-97.
26-Gandy J. Adolescent sport injuries. In: Tecklin JS, editor. Pediatric physical
therapy. Philadelphia: J. B. Lippincott, 1989. p. 318-41.
75
27-Gür H. Çocuklarda Sık Görülen Spor Kaynaklı Yaralanmalar Ve Korunma,
www.sporhekimliği.com. Erişim Tarihi 11.10.20
28-Grıffıth HW. Spor Sakatlıkları Rehberi, İstanbul, Birol Basın Yayın Dağıtım,
2000
29-Güler Ç, Bilir N. Temel İlkyardım (B düzeyi), 1. Basım, Ankara, 1994
30-Hlobil H, Mechelen WV. How can sports injuries be prevented (Spor Sakatlıkları
Nasıl Engellenebilir), Çev: Hasçelik Z. Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğü Eğitim Daire Başkanlığı Yayınları, Ankara;1990.6,7
31-Kalyon TA. Spor Hekimliği, Sporcu Sağlığı ve Spor Sakatlıkları, Ankara, Gata
Basımevi, 1990
32-Karahan M, Erol B. Asil Tendon Yırtıklarına Yaklaşım, TOTBD (Türk Ortopedi
ve Travmatoloji Birligi Dernegi) Dergisi, 2004, Cilt: 3 Sayı: 1-2,
33-Karahan M, Erol B. Çocukluk ve Ergenlik Döneminde Kas ve Tendon
Yaralanmaları, Acta Orthop Traumatol Turc, 2004;38 Suppl 1:37-46
34-Karahan M, Güven O. Spor Yaralanmalarına Yaklaşım, 7. Uluslar arası Spor
Bilimleri Kongre Kitabı, 2002, Antalya
35-Karasar N. Bilimsel Arastirma Yöntemi, Ankara, Nobel Yayınları, 2006.
36-Kaya Y, Gül M, Cander B, Öztürk B, Girişgin S. II. Avrupa WU-SHU
Şampiyonası’nda sporcularda oluşan travmalar, yapılan müdaheleler ve
değerlendirilmesi, 5. Uluslar arası Spor Bilimleri Kongresi, Ankara, 1995,
37-Kayserilioğlu A. Spor Yaralanmalarından Korunma, Türkiye Klinikleri J Int Med
Sci, 2006, 2(27), ss. 72-80.
38-Kerimoğlu Ü, Aydıngöz Ü. Eklem görüntülemesinde son basamak: manyetik
rezonans artrografi, http://www.medinfo.hacettepe.edu.tr/tebad/dergi/doc/2005_2/80-
85.doc
39-Kıratlı E, Sanioğlu A. Basketbolcuların esneklik profilleri ve sakatlanmayla olan
ilişkisi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2003, 14, 393-400
40-Koruç Z. Spor Sakatlıklarının Rehabilitasyonunda Psikolojik Boyut IX Ulusal
Spor Hekimliği Kongresi 24–26 Ekim Nevşehir Kongre Kitabı, 2003:346–350,
41-Koşar NŞ, Demirel HA, Aydoğ TS, Doral MN. Adolesanlarda Sporcu Sağlığı,
,Türkiye Klinikleri J Pediatr Sci, 2006, 2(7):25-33
76
42-Koz M, Ersöz G. Spor yaralanmalarının önlenmesinde fiziksel kassal uygunluğun
önemi, Ortapedi ve travmatoloji özel dergisi, 2010, Cilt 3, Sayı 1
43-Muratlı S, Şahin G, Kalyoncu O. Antrenman ve Müsabaka, İstanbul, Yaylım
Yayıncılık, 2005
44-Newsome PRH, Tran DC, Cooke MS. The role of the mouthguard in the
prevention of sports-related dental injuries: a review. International Journal of
Paediatric Dentistry, 2001, 11,396–404
45-O'Brien M. Functional anatomy and physiology of tendons. Clinic Sports
Medicine, 1992, 11(3), 505-20.
46-Önçağ H, Kızılay C, Taşkıran E, Spor Yaralanmaları ve istatistiki
değerlendirmesi, Spor Hekimliği Dergisi, C:3, 1988, s. 4-13
47-Özdemir Ö, Ayçeman N, Artun V, Çetinkaya V, Nalbant Ö. Türkiye
Şampiyonasına Katılan Elit Taekwondo Sporcularının Geçirdikleri Yaralanma
Hikayelerinin zamanlama ve antrenman Kapsamı Bakımından İncelenmesi,
Uluslararası Akdeniz Spor Bilimleri Kongresi, 2007, Antalya
48-Özşahin A. Spor Yaralanmalarında Acil Yardım Organizasyonu, 7. Uluslar arası
Spor Bilimleri Kongre Kitabı, 2002, Antalya
49-Patel DR, Pratt HD, Greydanus DE.Pediatric neurodevelopment and sports
participation. When are children ready to play sports?, Pediatr Clin North Am. 2002,
49(3):505-31
50-Peter A, Harmer Maffulli N, Caine DJ. Basketball Injuries, Epidemiology of
Pediatric Sports Injuries, Team Sports. Med Sport Sci. Basel, Karger, 2005, 49:31-61
51-Pınar S. Çocuklarda Fiziksel Aktivite ile Daha Sağlıklı Yaşam, XI. Ulusal Spor
Hekimliği Kongre Kitabı, 2003, Nevşehir
52-Polat O, Demirkan A, Oğuz B, Başkan S. Sporcularda Göğüs Ve Karın
Yaralanmaları, Türkiye Klinikleri J Orthop & Traumatol-Special Topics, 2010,
3(1):51-7
53-Read, M, Paul W. Sport Injures, British Library Catalog in publucation, Data
Read, Malcom, 1986.
54-Sakallı FMH. Sporda Sporcuların Yaralanması ve Risk Faktörleri, Fırat Sağlık
Hizmetleri Dergisi, 2008, Cilt:3, Sayı:7
55-Stanitski CL. Knee overuse disorders in the pediatric and adolescent athlete. Instr
77
Course Lect, 1993, 42:483-95.
56-Tandoğan RN, Kayaalp A. Alt Ekstremite Kas-Tendon Yaralanmaları,
Türkiye Klinikleri J Orthop & Traumatol-Special Topics, 2010, 3(1):58-63,
57-Sarpyener K. Sporcularda Konservatif ve Cerrahi Ortopedik Tedaviden Sonra
Egzersiz Prensipleri, 7. Uluslar arası Spor Bilimleri Kongre Kitabı, 2002, Antalya
58-Uluöz E, 16–22 Yaş Bayan Voleybol Oyuncularında Hipermobilite ve Bazı
Antropometrik Özellikleriyle Yaralanma Durumları Arasındaki İlişkinin
İncelenmesi, Çukurova Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve
Spor Yüksekokulu, Yüksek Lisans Tezi, Adana, (Doç. Dr. M. Erkan
KOZANOĞLU), 2007
59-Ünal M. Aşırı Kullanıma Bağlı Spor Yaralanmaları, Ankara,
http://www.klinikgelisim.org.tr/eskisayi/klinik_2009_22_1/11.pdf Erişim Tarihi:10.11.2010
60-Ünal M. Sakatlıkların Önlenmesi ve Tekrar Sportif Aktiviteye Dönüşte Takım
Doktorlarının Fonksiyonları, XI. Ulusal Spor Hekimliği Kongre Kitabı, 2003,
Nevşehir
61-Ülkar B, Güner R, Ergen E. Fiziksel olarak aktif çocuk ve ergenlerde yaralanma
özellikleri, 7. Uluslararası Spor Bilimleri Kongresi; 27-29 Ekim 2002, Antalya
62-Yıldız Y. Alt Ekstremite Spor Yaralanmaları, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon
Dergisi, 2006 / Cilt: 2 / Sayı: 27
63-Wedderkopp N, Kaltoft M, Lundgaard B, Rosendahl M, Froberg K. Injuries in
young female players in European team handball, Scand J Med Sci Sports 1997: 7:
342-347 Printed in Denmark . AN rights reserved
64-Williams JM, Wright P, Currie CE, Beattie TF. Sports related injuries in Scottish
adolescents aged 11-15. Br J Sports Med 1998;32:291-6.
65-Wilson GJ. Muscle: Stiffness and Flexibility: Implications for Performance
Enhancement and Injury Prevention, Centre for Human Movement Science & Sports
Management The University of New England-Northern Rivers, NSW, Australia, 2003
67-Zorba E. Herkes İçin Spor ve Fiziksel Uygunluk, Ankara, G.S.G.M. Eğitim
Dairesi, 1999
78
ORTA ÖĞRETİM KURUMLARINDAKİ ÖĞRENCİLERİN (14-17 YAŞ) SPOR YARALANMA SIKLIKLARI, RİSK FAKTÖRLERİ VE
OLUŞUM ŞEKİLLERİNİN İNCELENMESİ. ( BURDUR İLİ ÖRNEĞİ )
YÜKSEKLİSANS TEZİ ANKET FORMU
Bu anket formu Burdur İlinde Orta öğretim kurumlarında okuyan öğrencilerin spor yaralanmalarını, sıklıklarını ve spor yaralanmalarına etki eden risk faktörleri ile oluş şekillerinin belirlenmesi amacı ile yapılmaktadır. Verdiğiniz bilgiler daha sonraki yaralanmalara bakış açısını değiştirebilir ve çeşitli önlemlerin alınmasını sağlayabilir. Ankete göstereceğiniz ilgiden dolayı şimdiden teşekkür ederim.
Şeri ERSOYOL YILMAZ Beden Eğitimi Öğretmeni
1- Doğum tarihiniz :………………………………….………..
2- Cinsiyetiniz :……………………………………………
3- Spor yaşınız :……………………………………………
4- Branşınız :……………………………………………
5- Oyun İçerisindeki pozisyonunuz( Savunma, hücum, pivot, kaleci v.b.)?:
…………………………………
6- Okul geçmişi ile ilgili sorular:
Evet Hayır
Kaç
yıl? Hangi okul/kulüp?
Okul takımında oynadınız
mı?
Kulüplerde oynadınız mı?
7- Spor geçmişiniz içerisinde spor yaralanması geçirdiniz mi?
a) Evet b) Hayır
8- (Cevabınız evet ise) Spor yaşantınız boyunca kaç defa spor yaralanması
geçirdiniz?
a) 1 b) 2 c) 3 d) 4 e) 5 ve üstü
Not:Bundan sonraki sorular son yaşanan spor yaralanması göz önünde
bulundurularak cevaplanacaktır.
79
9- Spor yaralanması geçirdiyseniz en son geçirdiğiniz yaralanma hangi
bölgedeydi?
Baş Boyun Omuz sağ sol Dirsek sağ sol
El Bilek sağ sol El Parmak sağ sol Sırt Bel
Kalça Diz sağ sol Ayak bilek sağ sol
Ayak Parmak sağ sol Kasık
10- Son spor yaralanmasını ne kadar zaman önce geçirdiniz?
a) 1 Aydan az b) 1-2 Ay c) 3-4 Ay d) 5-6 Ay e) 7 Ay ve üzeri
11- Yaralanmadan sonra ne kadar bir süre spordan uzak kaldınız?
a) 1 Haftadan az b) 1 Hafta c) 2 Hafta d) 3 Hafta e) 4 Hafta f) 5
Hafta ve üzeri
12-Spor yaralanmanız hala devam ediyor mu?
a) Evet b) Hayır
13- Aşağıdaki hangi zaman diliminde spor yaralanmanız gerçekleşti?
a) sezon öncesi b) sezona hazırlık antrenmanlarında c) müsabaka sırasında
d) müsabaka dönemi antrenmanlarında e) diğer………………………
14- Yaralanma müsabakamı antrenmanda mı gerçekleşti?
a) Müsabaka b) Antrenman
Ayak bileği
baldır
diz
uyluk
kasık
El bileği
önkol
dirsek
Üst kol
omuz
boyun
kalça
ayak
80
15- Yaralanma müsabakanın hangi kısmında gerçekleşti?
a) Isınma b) 1. Yarı c) 2. Yarı d) Soğuma e) Hatırlamıyor
16- Yaralanmanın olduğu andaki mekanizmanız neydi?
a) Top Sürerken b) Şut Atarken c) Boş Sprint
d) Sıçrama Sırasında e) Sıçrama Sonrası Düşme Sırasında
f) Adam Değişirken g) Oyuncuyla Çarpışma h) Oyun Metaryali İle Çarpışma
ı) Markaj Yapma-Yapılma
17- Yaralanmanın olduğu mevsim neydi?
a) Kış b) İlkbahar c) Yaz d) Sonbahar
18- Yaralanmanın olduğu gün zamanı saat olarak neydi?
a) 8-12 b) 12-14 c) 14-17 d) 17-19
e) 19-24 f) hatırlamıyor
19-Yaralanma olduğu zamanki antrenman süresiniz ( Ay ) neydi?
a) <1 b) 1 c) 2 d) 3
e) 4 ay ve üzeri f) hatırlamıyor
20-Yaralanma olduğu zamanki antrenman sıklığınız(haftada) neydi?
a) 1 b) 2 c)3 d) 4 e)5 ve üzeri
21- Yaralanma olduğu zamanki antrenman yoğunluğunuz neydi?
a) Hafif b) Orta c) Ağır d) Hatırlamıyor
22- Yaralanma olduğu anda koruyucu kullanıyor muydunuz?
a) Evet b) Hayır
23- Yaralanma sırasında saha yüzeyi nasıldı?
a) Parke b) Tartan c) Beton d) Toprak e) Çim
f) Sentetik Çim g) Hatırlamıyor h) Diğer ………………
24- Yaralanma sonrasında ?
a) Oyuna Devam Edemedi b) Soğutucuyla Devam Etti
c) Hiçbir şey Yapılmadan Devam Etti d) Hatırlamıyor
25- Daha önce aynı bölgede yaralanma oldu mu?
a) Oldu b) Olmadı
81
26- Spor yaralanması sonrası ile ilgili sorular:
Evet Hayır Açıklayınız
Spor yaralanmasına bağlı
ameliyat geçirdiniz mi?
Tedaviniz hala devam
ediyor mu?
Spor yaralanmasından
sonra fizik tedavi gördünüz
mü?
Başka bir nedene bağlı
ameliyat geçirdiniz mi?
Herhangi bir hastalığınız
var mı?
İlaç kullanıyor musunuz?
Kendi kendinize tedavi
ettiğiniz yaralanmalar var
mı?
Spor sakatlığınız sportif
aktivite düzeyinizi etkiliyor
mu?
□ Az etkiliyor
□ Orta seviyede etkiliyor
□ Çok etkiliyor
□ Etkilemiyor
82
ÖZGEÇMİŞ
Kişisel Bilgiler
Adı – Soyadı : Şeri ERSOYOL YILMAZ
Doğum Yeri ve Tarihi : Burdur, 01.01.1979
Eğitim Durumu
İlk Öğretimi: Burdur Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu
Orta Öğretimi: Burdur Lisesi
Lise Öğrenimi: Burdur Sağlık Meslek Lisesi
Lisans Öğrenimi: Süleyman Demirel Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor
Öğretmenliği Bölümü
Yüksek Lisans Öğrenimi: Süleyman Demirel Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü
Spor Bilimleri Anabilim Dalı
Bildiği Yabancı Diller: İngilizce
İş Deneyimi
Çalıştığı Kurumlar: İzmit Devlet Hastanesi
Burdur Yeşilova Devlet Hastanesi
Burdur Hacılar Sağlık Ocağı
Burdur Bucak Devlet Hastanesi
Zonguldak Çaycuma Lisesi
Antalya Necati ve Fatma Dölen İlköğretim Okulu
Burdur Kayış İlköğretim Okulu
Burdur U.S.O. Anadolu Lisesi
İletişim
E-Posta Adresi: seri_yilmaz@hotmail.com
Tel. :0(505) 6819386
Tarih :
top related