“somuncu baba bahçesinin taze Çiçeği”somuncubaba.net/wp-content/uploads/2017/06/cocuk... ·...

19
Somuncu Baba Dergisi’nin Ücretsiz Eki’dir. HAZİRAN 2017 / Yıl: 24 - Sayı: 200 “Somuncu Baba Bahçesinin T aze Çiçeği” Hoşgeldin Ramazan... “Dini hak, kitabı hak, yolu hak olan milyonlarca Müslüman, bugün kavuştukları bayram ziyafetinde, birbirlerine ikramla, ziyaretle, İslâm kardeşliğinin ve iman sevgisinin en yüksek derecesine, en içten zevkine ereceklerdir. Yeryüzünde eşi bulunmayan, çok büyük bir birlik içinde, İslâmiyet’in tevhid akidesini bütün güzelliğiyle canlandıracaklar, tek vücut ve muhteşem İslâm toplumu olarak, bu hak yolculuğun, dünya durdukça devam edeceğini, İslâm’ın sonsuzluğunu ilan edeceklerdir.” Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.)

Upload: others

Post on 15-Jul-2020

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”somuncubaba.net/wp-content/uploads/2017/06/cocuk... · rak tanıdıkları bu nur yüzlü adamın büyük bir âlim olduğunu o gün anlamış

Somuncu Baba Dergisi’nin Ücretsiz Eki’dir.

HAZİRAN 2017 / Yıl: 24 - Sayı: 200

“Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

Hoşgeldin Ramazan...

“Dini hak, kitabı hak, yolu hak olan milyonlarca Müslüman, bugün

kavuştukları bayram ziyafetinde, birbirlerine ikramla, ziyaretle, İslâm kardeşliğinin ve iman

sevgisinin en yüksek derecesine, en içten zevkine ereceklerdir. Yeryüzünde eşi bulunmayan, çok büyük bir

birlik içinde, İslâmiyet’in tevhid akidesini bütün güzelliğiyle canlandıracaklar, tek vücut ve muhteşem İslâm toplumu

olarak, bu hak yolculuğun, dünya durdukça devam edeceğini, İslâm’ın sonsuzluğunu ilan

edeceklerdir.”

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.)

Page 2: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”somuncubaba.net/wp-content/uploads/2017/06/cocuk... · rak tanıdıkları bu nur yüzlü adamın büyük bir âlim olduğunu o gün anlamış

(Bir Hadis)“En üstün sadaka, bir Müslümanın ilim öğrenmesi ve sonra da

öğrendiği ilmi Müslüman kardeşlerine öğretmesidir.” (İbni Mace, Mukaddime, 3.)

(Bir Ayet)"Andolsun, biz Kur'an'ı, öğüt almak için kolaylaştırdık. O halde

düşünüp ibret alan yok mu?" (54/Kamer, 40.)

Somuncu Baba

Berra GülPOLAT

HamidettinTURGUT

Muhammet SaitTURGUT

Betül Sena KARAASLAN

HamzaPOLAT

Mustafa HakiTURGUT

Emirhan YILDIRIM

Mehlika Ayşe BINGÖL

EymenYILDIRIM

Mehmet Emir POLAT

ZümraKARAASLAN

Ömer Arif KARAASLAN

Arkadaşlar sizler de Çocuk Albümümüzde vesikalık fotoğraflarınızın yayınlanmasını istiyorsanız [email protected] adresimize gönderiniz.

Page 3: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”somuncubaba.net/wp-content/uploads/2017/06/cocuk... · rak tanıdıkları bu nur yüzlü adamın büyük bir âlim olduğunu o gün anlamış

Editör’den Merhaba

Musa TEKTAŞcocuk@somuncubaba. net

İyi donanımlı bir insan olabilmek için öncelikle çok kitap ve dergi okumak gerekir. Çocukluk çağında kazanılan bu okuma merakı

kişiyi ileride olgunlaştırır bilgi ve beceri sahibi yapar. 200. sayısına ula-şan dergimizin çok takip edilen bir eki olarak 126 sayıdır sizlerle buluşan

Somuncu Baba Çocuk dergisi, gerek içerik bakından gerekse dizayn ve kalite bakımından siz yavrularımızın dikkatini, okuma merakını çekiyordur umarım.

Her şeyin en iyisini insana hizmet için kullanan vakfımız yeni yetişen neslimizi dinî, millî ve insanî vasıflarla dolu dolu yetiştirmek için sizlere bu yayını sun-

maktadır.

Elbette ki okuyan öğrenen bir nesil, ileride düşünen yazan, üreten insanlar olarak toplumumuza faydalı işler yapacaktır. Her hikâye, her yazı, her şiiri siz-lerin dağarcığında bir zenginlik taşı olarak, aslında ahlak binasının yükselme-

sini sağlayan ögelerdir.

Somuncu Baba dergisinin eki olarak bu bahçeden gül kokulu yazılar, şiir-ler, hikâyeler ve öğütler her zaman taze dimağlara gül esintileri ile sunulma-ya çalışıldı. Her yaştaki çocuklarımızın anlayacağı şekilde kendi yaş grupla-rına göre hitap eden, sizlere fayda sağlayacak bilgilerle dolu edibe metinler yayınlandıkça, öğreneceğiniz güzel şeyler artmakta, gönül dünyanızda yeni

gül filizleri yetişmektedir.

Vakfımızın kurucusu Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi’ye göre çocuk, dün-yanın en güzel, en hayırlı metaıdır. Evin bereketidir. Cennet kokularından bir koku ve Allah’ın hediyesidir. Osman Hulûsi Efendi, öncelikle örnek yaşamıyla Allah’ın bu emanetine nasıl muamele edilmesi konusunda yol göstermiştir.

Allah Rasûlü’nün çocuklara güzel isim koyma konusundaki tavsiyesine uygun olarak kendi evlatlarına güzel isimler vermiştir. Hulûsi Efendi, çocuklarına merhametle muamele eden şefkatli bir baba rolünü üstlenmiş, aynı zaman-

da onların eğitimleriyle de özel olarak ilgilenerek onlara Kur’an okumayı bizzat öğretmiştir. Tarihî şahsiyetler, manevî büyüklerimiz ve insanı

insan yapan değerlerimizi öğrendiğimiz dergimizin ömrü siz-lerin ömrü ili birlikte uzun olmasını diler hepinizi

gönülden selamlarız.

Page 4: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”somuncubaba.net/wp-content/uploads/2017/06/cocuk... · rak tanıdıkları bu nur yüzlü adamın büyük bir âlim olduğunu o gün anlamış

Yıl: 11 Sayı: 126Çocuk Eki

Somuncu Baba Çocuk Dergisi HAZİRAN 2017 Yıl: 24 Sayı: 200

Basım Tarihi: HAZİRAN 2017Somuncu Baba Dergisi’nin Ücretsiz Ekidir.

İmtiyaz Sahibi ve

Genel Yayın YönetmeniBekir AYDOĞAN

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüM. Hulusi ERDEMİR

Yayın EditörleriM. Nazmi DEĞİRMENCİ

Musa TEKTAŞ

Yayın KuruluProf. Dr. Nihat ÖZTOPRAK / Prof. Dr. Ali YILMAZProf. Dr. Sebahat DENİZ / Prof. Dr. Bilal KEMİKLİ

Prof. Dr. Abdullah KAHRAMANProf. Dr. Ali AKPINAR

Grafik Tasarım ve UygulamaAyşenur BOZTUĞ

Yapım

www. grafiturk.com.tr

Baskı & Üretimİhlas Gazetecilik A.Ş.

Merkez Mah. 29 Ekim Cad. No: 11A /41Yenibosna/İSTANBUL Tel: 0 (212) 454 30 00

Basım-Yayım-Dağıtım-PazarlamaVİSAN İktisadi İşletmesi

Zaviye Mah. Hacı Hulûsi Efendi Cad. No: 71 (44700) Darende / MALATYA

Tel:(422) 615 15 00 Faks:(422) 615 28 79www. somuncubaba. net

cocuk@somuncubaba. net

grafitürk

İçindekilerSomun Dağıtan Güler Yüzlü Adam 4

Sırrı ER

Esaret 6

Kasım DEMİR

Gelinciğin Hikâyesi 8

Hamidullah HALICI

Ramazan Rahmet ve Bereket Ayı 10

Naciye BEYZA

Camgöz ve Arkadaşları Şanlıurfa'da 12

Raziye SAĞLAM

Peygamber Örnek İnsan 14

Ali BÜYÜKÇAPAR

Öğüt 16

Emine Yılmaz DERECİ

Şiir 18

Celalettin KURT

Bunları Biliyor muydunuz? 20

Nisa ERCİYES

İlçenin Kışı 22

Erdal KARASU

En Hür Köle Zeyd Bin Hârise (r.a.) 24

Mustafa AKGÜN

Karne Kâbusu… 26

Hakan YILDIRIM

Yavuz Sultan Selim’e Peygamberimiz’in

Kutsal Rehberliği 28

İsmail ÇOLAK

Tarihte Bu Ay 30

Yusuf HALICI

Bulmaca 32

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 20172 3

Page 5: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”somuncubaba.net/wp-content/uploads/2017/06/cocuk... · rak tanıdıkları bu nur yüzlü adamın büyük bir âlim olduğunu o gün anlamış

Yusuf ev ödevini yaparken babası da gazete okuyordu. Annesi ise mutfakta, yıkanacak tabakları bulaşık makinesine yerleştiriyordu. Yusuf’un sorusu odadaki sessizliği bozdu:

“Babacığım, somun ne demek?”

“Ekmeğin diğer adına somun denir. Nereden aklına geldi de sordun?”

“Çanakkale Savaşı’nda askerler somunları bölüşerek yiyorlarmış. Her askere bir somun düşmüyormuş. Okuduğum kitapta öyle yazıyor.”

“Zor günlermiş o günler oğlum. Allah bize öyle günler göstermesin. Ne demiş Mehmet Akif Ersoy: “Allah bu millete bir daha İstiklal Mar-şı yazdırmasın.” Somun dedin de aklıma geldi. Somuncu Baba ismini duydun mu şimdiye kadar?”

“Hayır… Adı da çok ilginç… Kimmiş bu ba-bacığım?”

“Osmanlı Devleti’nde Yıldırım Bayezid zamanında yaşamış büyük bir evliya. Adı ilginçmiş dedin ya, hayatı daha da ilginç. Dersini bitirince bilgisayarı aç, internetten Somuncu Baba’nın hayatını oku. Aklında kalanları annenle bana anlatırsın. Anlaştık mı yakışıklı?”

“Anlaştık babacığım.”

Yusuf hiç ara vermeden ödevini bitire-ne kadar masadan kalkmadı. Kitabını ve defterini çantasına koyduktan sonra bilgi-sayarı açtı. İnternette arama motoruna So-muncu Baba yazdı. Karşısına birçok kaynak çıktı. Birisini seçerek dikkatlice okumaya başladı. Aklında kalanları anlatacaktı. Çok şey anlatmak için okuduğunu anlaması ge-rekiyordu. Okudu, okudu, okudu… Somun-cu Baba’nın hayatı gerçekten ilginçti.

Okumayı bitirince babasının yanına gel-di:

“Evet, ben hazırım, anlatabilirim.”

Annesi ve babası kanepeye oturdu. Yu-suf onların karşısında, ayakta anlatmaya başladı:

“Somuncu Baba’nın asıl ismi Hamid Ha-midüddin imiş. Çok hocadan eğitim aldık-tan sonra Bursa’ya yerleşmiş. Küçük bir fırını varmış. Ekmek pişirir ve sokaklarda

“Somunlar mü’minler, somunlar!” diyerek satarmış. Bu yüzden adı Somuncu Baba

olarak kalmış. Onun büyük bir âlim olduğu-

nu bilmiyorlarmış çünkü o kendisinin hoca

olduğunu herkesten gizlemiş.

Ulu Camii’nin açılış gününde Padişah

Yıldırım Bayezid, Emir Sultan’a “Cuma na-

mazını kıldırmasını” söylemiş. Emir Sultan

da: “Padişahım, Bursa’da büyük bir âlim

yaşıyor, ilmi hepimizden fazladır. Namazı

onun kıldırması daha uygundur.” demiş.

Somuncu Baba padişahın isteğini yeri-

ne getirmiş. Hutbede Fatiha Suresi’ni yedi

türlü yorumlamış. Halk Somuncu Baba ola-

rak tanıdıkları bu nur yüzlü adamın büyük

bir âlim olduğunu o gün anlamış. Kendisi-

ne çok saygı göstermişler. Somuncu Baba

bu aşırı ilgiden rahatsız olmuş ve bir gece

gizlice Bursa’yı terk etmiş. Önce Aksaray’a

gelmiş, bir süre Aksaray’da kalmış, daha

sonra da Malatya ilimizin Darende ilçesine

gelmiş ve buraya yerleşmiş. Darende’de

vefat eden Somuncu Baba’nın kabri de Da-

rende’deymiş.

Somuncu Baba Ankaralı Hacı Bayram

Veli’nin de hocasıymış. Okurken bir şey

dikkatimi çekti. Şimdi insanlar meşhur ol-

mak için o kadar uğraşıyorlar, reklam yapı-

yorlar. Somuncu Baba ise meşhur olunca

bu durumdan rahatsız olmuş ve Bursa’yı

terk etmiş. Benim aklımda kalanlar bunlar.”

Yusuf’un annesi ve babası oğullarını

kucakladılar, öptüler, sevdiler ve başarılı

olması için dua ettiler.

Somun DağıtanGüler Yüzlü Adam

Sırrı ER

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 20174 5

Page 6: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”somuncubaba.net/wp-content/uploads/2017/06/cocuk... · rak tanıdıkları bu nur yüzlü adamın büyük bir âlim olduğunu o gün anlamış

Sadi Dede anlatıyor:

Şam’da uzun yıllar yaşadım. Orada birçok dostlar edindim. Birçok güzel ilim ve irfan kokan toplantılara katıldım. Çok güzel günler geçirdim. Bir müddet sonra bu insanların hepsinden sıkıldım. Artık buralar ve bu insanlar bana zevk vermi-yor, hepsi itici geliyordu. Ben de buradan ayrılmaya karar verdim. Şam’dan Kudüs’e gittim. Orada pek dost ve arkadaş edin-medim. Yalnız yaşamaya karar verdim. İnsanlardan çok köpeklerle, kedilerle

dostluk kurdum. Onlarla meşgul olma-ya başladım. Çöllerde, dağlarda yalnız başına geziyor, kuytu cami köşelerinde ibadet ediyordum. O arada ortalık karış-mış, aniden Haçlı Orduları Kudüs’ü işgal etmişti. Beni de esir ettiler. Diğer esirler-le beraber bana da hendek kazdırdılar, siper yaptırdılar. Ellerim bu işleri yap-maktan şişti, her tarafı patladı. Bir zaman böyle çalıştım. Bir gün beni eski arkadaş-larımdan biri gördü. Bu arkadaş Halep’in zenginlerindendi ve buralara da ticaret için gelmişti. Bana, şaşkınlıklar içinde:

- Bu ne haldir Sadi, ne arıyorsun bura-da diye, sordu. Ben de ona şöyle cevap verdim:

- Allah’tan başkasıyla meşgul olmaya-yım, diye insanlardan uzaklaştım, dağlara kaçtım, çöllere kaçtım. İnsanlarla geçine-medim ama bu hayvan sürüleriyle geçin-meye mecbur kaldım. Halimi ne sen sor,

ne de ben söyleyeyim.

“Dostların yanında zincirle bağlanıp kalmak, yabancılarla bağ ve bahçelerde eğlenmekten daha güzeldir.”

Ben böyle söylerken o zengin ve hatırlı Halepli dostum bana acıdı. 10 altın vere-rek beni Haçlıların elinden kurtardı. Ora-dan beni yanına alarak Halep’e götürdü.

Halep çok güzel bir şehirdi. Ama bana zindan olacaktı. Kimsesiz ve beş parasız olduğum için bu dostum kızını benimle evlendirdi. Benim kıza vermem gereken 100 altını da kızın babası karşıladı. Zaten ben nereden bulacaktım ki. Keşke evlen-mez olsaydım. Kız çok huysuzdu. Bana karşı çok saygısızdı. Sık sık bana hakaret ediyor adeta benimle kavga etmekten zevk alıyordu. Ne rahatım kaldı, ne de huzurum. Derler ki: “İyi ve kalender bir adamın, kötü ve terbiyesiz bir karısı varsa o adam cehennemden önce bu dünyada yanmış demektir.”

“Kötü kadından kendini sen koru. Rabb’im de bizi cehennem azabından ko-rusun.”

O terbiyesiz kadın bir gün bana şöyle hakaret etti:

- Sen kendini ne sanıyorsun? Sen kim-sin? Sen babamın 10 altın karşılığında kâfirlerin elinden kurtardığı o zavallı esir değil misin?

Beni böylece küçümsüyor ve hakaret ediyordu.

- Evet, dedim. Doğru söylüyorsun. Sağ olsun! Baban beni 10 altın verdi kurtar-dı. 100 altın verdi, sana esir etti. Ne fark eder. Şimdi eskisinden daha kötü halde-yim.

“Adamın biri bir koyunu tam kurt yiye-cekken kurtarmış. Akşam olunca adam o koyunu kesip yemek için bıçağı koyunun boğazına dayamış.

Zavallı koyun inleyerek şöyle demiş:

- Sen beni kurdun ağzından kurtardın, şimdi kendi ağzına alacaksın. Demek ki gerçek kurt senmişsin.

Esaret

KasımDEMİR Sadi Dede’den

GülistanHikeyeleri

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 20176 7

Page 7: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”somuncubaba.net/wp-content/uploads/2017/06/cocuk... · rak tanıdıkları bu nur yüzlü adamın büyük bir âlim olduğunu o gün anlamış

GELİNCİĞİN HİKÂYESİDerleyen: Hamidullah HALICI / Çizen: Hamit YÜKSEK

Çocukları olmayan evli bir çift, her gün olduğu gibi yine tarlaya çalışmaya gitmişler. Çalışırlarken bir yılan ile gelinciğin kavgasını izlerler. Anne gelincik

yavrusunu yemesin diye kendini yılana yem eder ve yılan çekip gider.

Erkek; bir şey olmaz 5 dakikaya geliriz der ve sırtlanırlar küreklerini tarlaya giderler. Geldiklerinde kapıyı bir açarlar bir de ne görsünler? Gelincik ağzı

kan revan içinde evin içinde dolaşıyor! Bunu gören adam kan beynine sıçramış ve elindeki kürekle vura vura gelinciği öldürür.

Yavru gelincik orada tek başına kalır. Kadın; bey yazıktır evimize götürelim besleyelim der ve eve götürürler. Aradan zaman geçer bu çiftin çocukları olur

ve tabi gelincikte büyümüştür evin bir parçası olmuştur.Bir gün bu çift acil tarlaya gitmeleri gerekiyor ama bebek evde uyuyor.

Sonra bütün odalara bakarak çocuğunu arar ve bir bakarlar ki çocuk odasında mışıl mışıl uyuyor, bebeğin diğer yanına baktıklarında ise ölü bir yılan

görürler ve anlaşılır ki gelincik bebeği korumak için yılanı öldürür. Adam dizleri üzerine çöker “Aman ya Rabbi, ben ne yaptım, nasıl böyle bir yanlış

yaparım.” diye yıllarca kendini yer bitirir. İşte önyargı böyle bir şeydir. Lütfen sonucu görmeden yargılama yapmayınız.

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 20178 9

Page 8: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”somuncubaba.net/wp-content/uploads/2017/06/cocuk... · rak tanıdıkları bu nur yüzlü adamın büyük bir âlim olduğunu o gün anlamış

Aylar içerisinde, Ramazan ayı gü-zel ve bereketli bir aydır. Ramazan ayı her yıl 10 (on) gün erken başladığı için farklı günlere, aylara ve mevsimlere denk gelir.

Oruçlu iken, dinimizce yasaklanmış olan her şeyden uzak durmaya daha çok dikkat ederiz. Yalan söylemeyiz, başkalarını çekiştirmeyiz, çirkin görün-tülere bakmayız, faydasız ve boş söz-leri konuşmayız onlara kulak vermeyiz, kalp kırmamaya dikkat ederiz, vb.

Öyleyse ne yaparız? Kalbimizle Allah’ı daha çok anar, güzel isimlerini söyleriz, yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’i okur, bol bol salâvat getiririz. Günlük yaptığımız işlerimizi yaparız, okulumu-za gider derslerimizle ilgileniriz.

Ramazan’ın en güzel yanlarından biri sahura kalkmaktır. Sanki sahur yemeği vaktinde cezp edici bir şeyler var. Bel-ki de bu doğru, çünkü herkes uyurken Müslümanlar oruç ve namaz için hazır-

lık yapıyor. Oruçlu geçirilen günle-rin zevki bir başkadır. Hele iftarlar… Gündüz hiçbir şey yemeyen ve içme-yen insanlar, aileler birlikte sofranın başına oturup, mis gibi çorbadan çıkan dumanı seyrederek; ezan se-sini beklerler. İftar saati yaklaştıkça heyecanımız artar. Dakikalar geçmek bilmez. Ha atıldı ha atılacak derken

“Gümm!” sesiyle, mutluluğun doruğu-na ulaşırız. “Allahu ekber!” sesini duyar duymaz dualar başlar ve kaşıklar çor-baya uzanır. Ne hoştur ne güzeldir o an. Aynı zamanda sofranın, en küçük üyesi olmanın güzelliği bambaşka olur. Çocu-ğun orucu her haliyle güzeldir.

Yemek bittikten sonra belki de di-ğer zamanlarda pek aklımıza gelmeyen duayı yaparız. “Senin bereketine, verdi-ğin nimetlere şükürler olsun ya Rabbi.” diyerek; yokluk içinde kıvrananları, var olup ta herhangi bir sebepten dolayı yiyemeyen insanları hatırlayarak şükre-deriz. Yüce Allah’ın bize vermiş olduğu nimetleri paylaşmamız gerektiğini dü-şünürüz. Elimizdeki her şeyde fakir ve muhtaçların hakkı olduğunu ve onlar için neler yapabileceğimizi düşünürüz.

Açlığa susuzluğa dayanmayı, nefsi-mize hâkim olmayı öğreniriz. İrademiz güçlenir, elimizdeki nimetlerin kıymeti-ni daha iyi anlarız. Peygamber Efendi-

miz: “Oruç sabrın yarısıdır.” buyurmak-tadır. Oruçla birlikte zorluklara karşı dayanma gücümüz artar.

Ailemizle, yakınlarımızla birlikte sa-hura kalkmak ve iftar etmek, teravih namazı kılmak, ailemize ve çevremize canlılık getirir. Çevremizle iyi ilişkiler kurmamızı, sosyalleşmemizi sağlar. Ay-rıca, merhametli olmayı öğreniriz. Çev-remizdekilere daha çok sevgi ve şef-katle davranırız. İnsanların kusurlarını bağışlamayı öğreniriz. Yardımlaşma duygumuzu öne çıkarır.

Ramazan’da teravih namazı ayrı bir coşkudur. Mü’minler sıra sıra saf tutar-lar. Çocuklar da bu sıraya katılırlar. Kü-çücük bir hareketin tetiklemesi sonucu gülüşmeler başlar çocuklar arasında. Bu sırada tekbirler, salat ü selamlar mi-narelerden göklere yükselir. Ramazan ayı hayır, bereket, cömertlik ve yardım-laşma ayıdır.

Sahuru, iftarı, teravihi, Kadir Gecesi ile birlikte hepinize hayırlı Ramazanlar diliyorum.

Naciye BEYZA

Ramazan Rahmet ve Bereket Ayı

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 201710 11

Page 9: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”somuncubaba.net/wp-content/uploads/2017/06/cocuk... · rak tanıdıkları bu nur yüzlü adamın büyük bir âlim olduğunu o gün anlamış

Sevgili çocuk dostlarım;

Bizim için yine İstanbul'dan ayrılma vakti. Ramazan ayı içinde olduğumuz için, çok istediğimiz halde Hafize Teyze bizimle gelemeyecek. Ben miyavlayarak ısrar ederken, o pamuk gibi elleriyle ba-şımı okşadı ve "Camgöz'üm; bu mübarek ayda mukabelemiz var, sokak iftarlarımız var, hepsinden önemlisi yetimhanedeki

çocuklarım var. Onların en az on tanesine Kur'an öğreteceğim inşaallah. Siz zaten yoksunuz, ben de gidersem çok üzülürler."

Hafize Teyze yapacaklarını öyle tatlı anlattı ki, Uzun Kulak’la ben bile kalmak istedik ama sonra gezme tutkumuz ağır bastı. Ne de olsa biz en sevimli gezenti-leriz.

Bu gezimizde doğu ve güneydoğu il-lerimizde çekimler yapacağız. İlk durak Şanlıurfa. Rüzgâr’la gece üçte yola çıktık. Her zaman olduğu gibi, çok heyecanlıyız ve bu heyecanla akşamdan yola çıkana kadar hiç uyumadık.

Beş saat gibi bir süre yol giderek Aksaray'a vardık ve orada kısa bir mola verdikten sonra tekrar yola çıktık. Selim'ler iftarı Urfa'da yapmak istiyorlar. Urfa do-ğuda olduğu için, İstanbul'dan elli dakika gibi bir süre daha erken iftar oluyormuş.

Yolda Selim'in anlattığına göre, Urfa'nın çok köklü bir tarihi varmış. Bazı kaynakla-ra göre, Hazreti Nuh Tufanı’ndan sonra ku-rulan yedi şehrin ilkiymiş.

Zeliş:

- Bir kitapta okumuştum Selim Abi; Haz-reti Âdem (a.s.) burada çiftçilik yapmış, Hazreti İbrahim Halil, Hazreti Eyyup ve Hazreti İlyas gibi peygamberler burada yaşamış. O yüzden buraya "Peygamberler Şehri " deniyormuş.

Selim:

- Doğru söylüyorsun Zeliş. Ayrıca Şan-lıurfa, Mondros Mütarekesi bahane edi-lerek önce İngilizler daha sonra da Fran-sızlar tarafından istila edildi ama gerek Müdafaay-ı Hukuk Cemiyeti, gerek halkın kahramanca savaşmasıyla düşmandan te-

mizlendi ve bu kahramanlıklarından do-layı daha sonra da şehir "Şanlıurfa" adını aldı.

Şanlıurfa'ya yaklaşırken Ömer:

- Selim Abi iftarda bir kebap yeriz değil mi? deyince Uzun Kulak’la çok acıktığımı-zı fark ettik. Selim gülümseyerek:

- Hem kebap hem de çiğköfte ve köpük-lü ayran. Buraya kadar gelmişken tabi ki yememek olmaz.

Kebap deyince ben nasıl iştahla mi-yavladıysam Rüzgâr’daki herkes katılarak güldü bana.

Şanlıurfa'nın güzelliklerinde buluşmak üzere çocuklar. Hoşça kalın…

Camgöz ve Arkadaşları

Şanlıurfa'da

Raziye SAĞLAM Kedi Camgöz’ün

Günlüğü

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 201712 13

Page 10: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”somuncubaba.net/wp-content/uploads/2017/06/cocuk... · rak tanıdıkları bu nur yüzlü adamın büyük bir âlim olduğunu o gün anlamış

İnsan hayatında üç önemli konu var-dır; varlık, bilgi ve ahlak.

Etrafımızdaki her varlık bilginin izleri-ni taşırken bilgi ile kuşatıldığımızı görü-yoruz. Peki, bu bilgiler nereden geliyor?

Akıl, duygu, tecrübe, deneyin yanında Allah’ın vahyi de bilgilerimizin kaynağı-dır. Düşündüğümüz her konu muhakkak bu saydığımız gerçeklerle alakalıdır. Güneş nasıl aydınlatıp ısıtıyor? İşte bu soruya vereceğimiz cevapla bilgiye kapı aralarız.

Allahu Teâlâ bilgilerin duru ve saf kaynağıdır!

O, canlı, cansız bütün varlıkları yok iken var etti, yarattıktan sonra da tek ba-şına bırakmadı, onları yalnız ve kimsesiz koymadı, iyi, güzel, doğru olanı insanla-rın tanıyıp öğrenmesi için peygamberler gönderdi. Nebi, resul de dediğimiz bu kutlu insanlar, seçilmiş, doğru sözlü ve güvenilir, akıllı ve zeki, günahtan uzak kimselerdir.

Yüce Rabb'imiz şöyle buyuruyor: “İman edip salih amel işleyenleri karan-lıklardan aydınlığa çıkarmak üzere size Allah’ın ayetlerini okuyan bir peygamber gönderdi. Kim Allah’a inanır ve salih amel işlerse, Allah onu içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennete sokar. Allah, gerçekten ona güzel bir rızık ver-miştir!” (65/Talak, 11)

Kur’an-ı Kerim’de ismi geçen pey-gamberler; Âdem, İdris, Nuh, Hud, Salih,

Lut, İsmail, İshak, Yakup, Yusuf, Şuayp, Harun, Musa, Davut, Süleyman, Eyyup, Zülkifl, Yunus, İlyas, Zekeriyya, Elyasa, Yahya, İsa, Muhammed (s.a.v.) Efendile-rimizdir.

Biz Müslümanlar Allah’ın bütün pey-gamberlerine inanır ve kabul ederiz.

Peygamberlerin ilki Âdem (a.s.), aynı zamanda ilk insandır. Son peygamber de âlemlere rahmet olarak gönderilen Hazreti Muhammet Mustafa (s.a.v.)’dır.

İsimlerini saydığımız peygamberlerin yanında adları bilinmeyen binlerce pey-gamberde vardır.

Peygamberlik Allah’ın seçtiği kulları-na verdiği bir görevdir. Bu vazifeyi me-lek Cebrail (a.s.) Allah’tan getirir. Bazen de bu bilgi peygamberlere, rüya, içe doğma şeklinde de verilebilmektedir.

Peygamberler insanlara iman, ibadet, ahlak, salih amellerle ilgili nasihat ve tavsiyelerde bulunup Allah’a nasıl iba-det edileceğini de gösterip cenneti tav-siye ederken cehennemi de hatırlatırlar. Peygamberler mucizelerle de inanma-yan insanlara rehberlik ederler.

Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an-ı Kerim peygamberlere indirilen kitaplardır.

Kutlu insanlar olan peygamberler in-sanlığın can suyu, Allah’ın rahmetinin de en önemli işaretidir.

Yüce Allah hepimizi onların şefaatle-rine nail eylesin.

AliBÜYÜKÇAPAR

Peygamber Örnek İnsan

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 201714 15

Page 11: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”somuncubaba.net/wp-content/uploads/2017/06/cocuk... · rak tanıdıkları bu nur yüzlü adamın büyük bir âlim olduğunu o gün anlamış

Bir zamanlar yalnızlık içinde kaybo-lan bir kız varmış. Kız öyle yalnızmış ki kendi kendine düşünür dururmuş. Bir gün kız bankta otururken yanına yaşlı bir amca gelmiş. Yaşlı amca, bakmış ki kız yalnız yalnız durgun bir şekilde otu-ruyor. Onun bu haline üzülüp ona demiş ki:

- Bak yavrum yalnızlık iyi bir şey değil-dir. Evet, bazen insanın kendisini dinle-mek için yalnız kalması gerekebilir. Ama yine de her zaman yalnız kalman anla-mına gelmez.

Yaşlı amcanın söyledikleri kızı dü-şündürmüş. Ama düşünüp taşındıktan sonra amca hak vermiş. Sonra başlamış kendine bir arkadaş aramaya…

Parkta gezerken yalnız başına onun gibi oturan bir kız görmüş. Yanına yavaş-

ça yanaşıp başlamış yaşlı amcanın ona söylediklerini söylemeye…

- Bak yalnızlık iyi bir şey değildir. Evet, bazen insanın kendisini dinlemek için yalnız kalması gerekebilir ama bu yine de her zaman yalnız kalman anlamına gelmez.

- Haklısın, ama ben kendim istediğim için yalnız değilim. Herkes beni dışlıyor…

Kız iyice düşündü ve bir çözüm buldu. Ona dedi ki:

- Ben seninle arkadaş olabilirim ve biz birbirimize yeteriz.

Kız şaşırıp; “Gerçekten mi? Ben… Ben... Peki tamam. Sen çok iyi bir insan-sın.” dedi.

Ve birlikte çok iyi arkadaş oldular ve birbirimizi hep kolladılar.

HalenurKELKİT

Öğüt

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 201716 17

Page 12: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”somuncubaba.net/wp-content/uploads/2017/06/cocuk... · rak tanıdıkları bu nur yüzlü adamın büyük bir âlim olduğunu o gün anlamış

Gözümün bebeği oğul

Sevgiyi derle gönlüne

Doğruluk yaraşır sana

Allah’ı birle gönlüne

Gündüzde, gecede her an

Rehberin olsun hep Kur’an

Can parçam, göz nûrum hey can

Allah’ı birle gönlüne

Gözleriniz dostça bakar

Sizi Allah esirgesin

Dilinizden sevgi akar

Sizi Allah esirgesin

Dünyamızı süslersiniz

Duygunuzu beslersiniz

Güzelliği düşlersiniz

Sizi Allah esirgesin

Kem gözlerden uzak kalın

Şu dünyadan ibret alın

Mazlumlara dua salın

Sizi Allah esirgesin

Sevdanın Süleyman’ı ol

Sevginle gönüllere dol

Tanıma Hakk’tan başka yol

Allah’ı birle gönlüne

Güleç tut yüzünü gülce

Aş zorun bendini selce

Koş, ulaş öteye yelce

Allah’ı birle gönlüne

İçine sevgiler bürü

Ülkünü ileri sürü

Hedefe gür sesle yürü

Allah’ı birle gönlüne

Celalettin KURT

Erken yatın, erken kalkın

Sağlıksız kalmayın sakın

Bilgide başlatın akın

Sizi Allah esirgesin

Vatanın can suyusunuz

İbrahim’in soyusunuz

Bilgelerin huyusunuz

Sizi Allah esirgesin

Çehreniz güneş, hem de ay

Yüreğiniz sırça saray

Ne de şirinsiniz vay..vay!

Sizi Allah esirgesin

Güneş olun gönle doğun

Karanlığı cehli boğun

Mazlumlarda yara oğun

Sizi Allah esirgesin

Celalettin KURT

Oğul Sizi Allah Esirgesin

Celalettin KURT

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 201718 19

Page 13: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”somuncubaba.net/wp-content/uploads/2017/06/cocuk... · rak tanıdıkları bu nur yüzlü adamın büyük bir âlim olduğunu o gün anlamış

Denizhıyarlarının Savunma Şekilleri

İnsan Vücudunun Bilinmeyen Özellikleri

Sarı Yengeç Örümceği

Zehirli Ok Kurbağası

Sarı yengeç örümceği, köşeli karın yapısı ile diğerlerinden ayrılır. Diğer örümceklerden farklı evrimleşen bu örümcek, tüm yaşamını yerleştiği çiçeğin üzerinde avının gelmesini bekleyerek geçirir. Etobur olan yengeç örümcekleri çiçekli bitkilere gelen böceklerle beslenirler. Örümcek, uygun bir av bitkiye gelinceye kadar çiçeğin üzerinde günler, hatta haftalarca hareketsiz bekler. Yakalamaya uygun evrimleşmiş ön ayaklarıyla avını yakalar ve kurbanı felç eden bir zehir salgılar. Dış sindirim yapan örümcekler, zehir dişlerinden salgılanan kimyasallarla avın iç organlarını sıvılaştırarak bir çorbaya dönüştürür. Örümceğin en önemli savunma stratejilerinden birinin de görünmezlik olduğunu biliyoruz. Örümcek üzerinde bulunduğu çiçeğin renkle-rine bürünerek görünmezlik kazanır ve yırtıcılar tarafından fark edilmekten kurtulur. Diğer örümcekler ise dişleriyle yakaladıkları avlarını sabitlemek için ipeksi bir ağ örerler. Yengeç örümcekler ördükleri ağı, diğer örümcekler gibi avı yakalamak için değil, acil durumlarda kaçış, ardından dönüş yolunu kolayca bulmak ve yumurtalarını korumak için kullanırlar.

Zehirli ok Kurbağası, kurbağalar takımının Orta ve Güney Amerika’da yaşayan bir familyasıdır. 175 kadar keşfedilmiş türü bulunmaktadır. Dünyanın en zehirli hayvanlarıdır. Bir insan onlara dokunduğunda felç olabilir. Bu kurbağayı yutan bir insan 1 dakikadan az bir zamanda yaşamını yitirir. Boyu yalnızca 2,5 cm olmasına rağmen, bir insan ona dokunduğu anda vücuduna 400 farklı alkali zehir yayılmaya başlar. Zehir kana karışırsa 1 dakika içerisinde öldürebilir. Derisindeki zehir 30.000 fare ya da 150 insanı öldürebilecek güçtedir. Bilimciler bu zehri bir sinek ve karınca türünü yemesi nedeniyle derisindeki keselerde ürettiğini keşfetmişlerdir.

Denizhıyarları şekilsiz hayvanlardır ama diğer canlılar için değerli bir yiyecektirler. Denizhıyarlarının bazı türleri planktonları yakalayabilmek için yapışkan bir uzantı ve çok yönlü dokunaçlar kullanırlar. Alt katmandaki dokunaçlar gezindiği yerdeki yiyecekleri yoklamaya yarar. Ayrıca çok şaşırtıcı bir savunma yöntemine sahiptirler. Denizhıyarı elle tutulmak istendiğinde bir basınç uygulayarak kolayca iç organlarını dışarı çıkarabilir. Vücudunun açık yerlerinden yapışkan maddeler akar ve insan elinin parmaklarının birbirine yapıştırır. Bir balık ya da yengeç, denizhıyarına saldırırsa, saldırgan bir anda kendisini ipliğe benzer yapışkan organların içinde bulur. Oradan kurtulmaya çalışırken, denizhıyarı yavaşça uzaklaşır ve daha sonraki birkaç hafta içinde, iç organlarını tümüyle yeniden oluşturur.

Normal bir vücut ısısı ile dayanabileceği en sıcak suyun ısısı °110C dir. Tek bir dakika içerisinde 1025 cm küplük havayı içimize çeker, 4 kilograma yakın kanı vücudumuz içinde devreder. Bir tel insan saçı 3 kilograma kadar ağırlık kaldırabilecek esnekliğe sahiptir. Hapşırma anında, kalpte dâhil bütün vücut fonksiyonları bir an için durur. İnsan vücudundaki en güçlü kas dilde bulunur. Vücuttaki karbon gazını boşaltabilmek ve daha çok oksijen alabilmek için esneme ihtiyacı duyulur.

Bunları Biliyor muydunuz

NisaERCİYES

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 201720 21

Page 14: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”somuncubaba.net/wp-content/uploads/2017/06/cocuk... · rak tanıdıkları bu nur yüzlü adamın büyük bir âlim olduğunu o gün anlamış

Yılbaşından sonraki günlerde, İstanbul'a lapa lapa kar yağdı. Hava eksi on derece soğudu. Evlerin çatıları, ağaçların dalları, arabaların üstü, bahçe-ler her yer beyaza bürünmüştü. Okullar tatil oldu. Gribe yakalanmıştım. Dışarısı bayağı soğuktu. Yollar dondu. Kalorifer yanıyordu ama ben üşüyordum. Üzerim-de kalın giysiler, "Hava ne kadar soğuk, değil mi baba?" dedim salonda koltukta otururken. Babam yüzüme bakarak gü-lümsedi; "Biz ne soğuklar gördük." dedi. Sonra çocukluğunun geçtiği Sivas'ın Gürün ilçesini anlatmaya başladı: "Kı-şın evimizde kuzine soba yanardı. İçine odun, kömür, çıtır çıtır ceviz kabuğu, ku-rumuş portakal kabuğu atardık. Nasıl ya-nardı kış günlerinde soba. Üstünde çay demlenir, tencerede yemek pişer, fırın bölümünde ise konulan patates ve kes-taneler kızarırdı.

Kış mevsimi çok çetin geçerdi. İlçeye kar yağardı günlerce. Sonra tipi çıkardı. Gökten yağan karla yerdekini karıştıra-rak savururdu dört bir tarafa. Yollarda kar diz boyunu aşardı. Sobanın etrafı-na üşüşürdük. İki tuvaletimiz vardı. Biri evin içinde, diğeri ahıra yakın bahçe-deydi. Gece uyanınca tuvalete gitmek için üstüme palto giyer, dışarı çıkar-dım. Önce ahıra uğrardım. Tavşanları-mız, tavuk, hindi ve ördeklerimiz vardı. Soğuktan etkilenmişler mi diye merak ederdim. Tavşanlar ayrı, altı toprak kaplı bölümdeydi. Hepsi birbirine sokulmuş olurdu. Hindilerin nefesi çıkardı havaya.

Hayvanlara baktıktan sonra içim rahat ahırdan ayrılırdım. Oradan da tuvalete giderdim.

Evin, ahırın, tandırlığın üstü bir met-re kar olurdu. Babam ‘Karın ağırlığından, tavan başımıza çökecek.’ derdi. Damları, avluyu kürümeye başlardım. Soğuktan yüzüm mosmor olurdu. Sokaklar, izbe bahçeler, ağaç dalları, evlerin çatıları, karşı dağlar her taraf kardı. Günlerce kar yağdığından yollar kapanırdı; Kay-seri yolu özellikle. Saçaklarda sarkıtlar meydana gelirdi. Ev halkından birinin başına düşecek diye sarkıtları uzun, ka-lın sopalarla kırmaya çalışırdım. Babam Kayseri'de çalıştığından genellikle işle-ri ben yapardım. Çeşme avludaydı. Sık sık borular donduğundan su akmazdı. Çaydanlıktaki kaynar suyu, çeşmeye ve borulara dökerdim; yine akmazdı. Piknik tüple boruları ısıtmaya çalışırdık ama bazen yine de akmazdı. Evde de su yok. O zaman iki elimize iki bakraç alır, üşüye üşüye dağ yolunu yürür, kaynak suyu-nun olduğu yere gider, maşrapa ile suyu bakraca doldurur, eve getirirdik. Kimi günler soğuktan arabalar çalışmazdı.

Kışın ne soğuk olur Doğu bölgesi. Adeta esaret altına alır. Ama kış bitip ba-har geldiğinde, bütün bu çekilen çileler unutulur..." Fincandaki tarçınlı salebi bi-tiren babam Gürün'ü anlatmasını bitirdi.

Gelecek kışı sabırsızlıkla bekliyorum. İlçeye gidip, bir otelde kalıp, ilçenin kı-şını yaşamak istiyorum.

ErdalKARASU

İlçenin Kışı

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 201722 23

Page 15: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”somuncubaba.net/wp-content/uploads/2017/06/cocuk... · rak tanıdıkları bu nur yüzlü adamın büyük bir âlim olduğunu o gün anlamış

Sahabeden Zeyd bin Hârise’nin çok duygulandırıcı bir hayat hikâyesi vardır. Şöyle anlatılır bu hikâye:

Çocuk Zeyd bir kafileyle giderken bas-kına uğradı. Baskını yapanlar kafiledekile-ri esir almıştı. Çocuk Zeyd de esir olmuştu tabiî. Eşkıyalar esirleri alıp gittiler. Gayrı köle olacaktı Zeyd.

Zeyd’in babası Hârise’nin yüreği yandı. Ömrünün biricik bendi yıkılmıştı. Biricik oğlunu elinden almışlardı.

Oğlunu bulmak için yollara düştü Hârise. Çöller, dağlar, tepeler aştı. Oğlu Zeyd’in acısıyla yüreği dağlanıyordu. Ölü mü, sağ mı onu bile bilmiyordu. Durma-dan ağlıyor, ağlıyordu.

O zaman çok yerde kölelik vardı. Roma’da, Yunan’da köle ticareti yapılıyor-du. Haliyle Araplarda da köle ticareti vardı.

Mekke’deki Ukaz Panayırı’nda köle sa-tışı yapılıyordu. Zeyd de bu köle pazarı-na getirildi. Alıcıların dikkatleri hep Zeyd üzerineydi.

Nihayet Zeyd köle pazarında satıldı.

O zamanlar Peygamberimiz’le Hz. Ha-tice (r.a.)’nin yeni evlendiği zamanlardı. O dem o kutlu izdivaca şahiddi.

Zeyd’i Hakîm bin Hizâm satın almıştı. Hakîm bin Hizam, Hz. Hatice’nin yeğeni idi. Aldığı köleyi halası Hz. Hatice’ye hediye etti. Hz. Hatice de Zeyd’i Peygamberimiz’e hediye etti. Peygamberimiz Zeyd’i çok sevdi. Onu azad etti.

Öte yandan baba Hârise oğlunu ara-yıp duruyordu. Nihayet onun izini buldu. Mekke’de olduğunu öğrendi. Yanına kar-deşini alıp Mekke’ye gitti.

Peygamberimiz’in yanına vardılar. Hârise oğlunu bulmanın sevinci içindeydi. Peygamberimiz’e, “Oğlumu bize geri ver, fidyeyi de kolay eyle.” dedi.

Peygamberimiz ona şunları söyledi:

“Zeyd’i tercihinde serbest bırakalım. Zeyd sizi ister ise sizindir, sizin olsun, hem de hiç fidyesiz. Ama o bizi tercih ederse de bizimdir. Vermeyiz.”

Hârise çok sevinmişti. Oğlunun elbette kendini tercih edeceğini düşünüyordu.

Zeyd’i çağırdılar. Zeyd çok çok duygulu bir haldeydi. Geri götürüleceğini düşün-dü. Peygamberimiz’in yanında geçirdiği saadetli demler bitiyor muydu? Zeyd esir edilmiş ve köle olarak satılmıştı. Ancak bu esaretle en büyük hürriyeti tatmıştı. Bu güzel demler bitiyor muydu?

Rasûlullah Efendimiz, “Zeyd, tanıyor musun bu kişileri?” diye sordu.

Zeyd, “Bunlar babam ve amcamdır.” dedi.

Zeydcik buradan götürüleceği düşün-

cesiyle acıdan için için yanıyordu.

Peygamberimiz’e nemli gözlerle baktı. Şu sözlerle oradakilerin içini yaktı:

“Ben sende sevginin, aşkın tadını aldım. Gerçek insanlığı burada buldum. Senden ayrılmayı Allah bana göstermesin... Yakar ve kavurur beni bu firak, bu ayrılık... Ben sana kimseyi tercih edemem... Sensiz baş-ka diyarlara asla gidemem!...”

Nebi’yi şükran, şefkat hisleri sardı. Se-vinç içinde şunları söyledi:

“Şahit olun, Zeyd benim oğlumdur…”

Baba Hârise oğlunu bulmanın se-vincini yaşamıştı. Ancak oğlunun Peygamberimiz’e olan bağlılık ve sevgisi onu daha da sevindirmişti. Ne kadar mes-rur olmuştu Hârise. Oğlu Zeyd hür olmuş, büyük devlet bulmuştu.

Gayrı baba ve amcaya yurtlarına dön-mek kalmıştı. Binitlerin bindiler. Yurtlarına mesud, mesrur olarak döndüler.

Çocuk Zeyd, Nebi’nin yanında kaldı. Köle çocuk şimdi ‘Zeyd bin Muhammed’ olmuştu.

Peygamberlik geldiğinde de hemen Müslüman oldu Zeyd. ‘O ilk İslâm köle’ unvanını aldı.

Peygamberimiz’in getirdiklerine ina-nanlar, süflî ve iptidaî duygulardan kurtu-lurlar. Para, pul, mülk, servet sevgisinden uzaktırlar. Hürdürler.

Zeyd bin Hârise şimdi öyle bir köle idi ki nice hürden daha hürdü.

Mute Savaşı’nda da şehid olmuş, Allah’a giden yolda hürriyeti kat kat tat-mıştı.

MustafaAKGÜN

En Hür Köle Zeyd Bin Hârise (r.a.)

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 201724 25

Page 16: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”somuncubaba.net/wp-content/uploads/2017/06/cocuk... · rak tanıdıkları bu nur yüzlü adamın büyük bir âlim olduğunu o gün anlamış

Nihayet zil çalmıştı. Ali, daha öğretmeni-mizin çıkmasını beklemeden koşarak yanıma geldi;

- Şeyyy, Oğuzhan şey… Sana bir şey söyle-yeceğim ama sakın üzülme tamam mı?

- Neden Ali, ne oldu ki?

- Biraz önce karneleri götürmüştüm ya…

- Eeee, ne olacak?

- Senin karnen en üstteymiş, yanlışlıkla se-nin notlarını gördüm.

- Ne var bunda? Ben zaten notlarımı biliyo-rum. E-okul’dan bakmıştım. Hiç zayıfım yok.

- Emin misin? Ben karnende üç tane “bir” gördüm. Vallahi, billahi… Yalan söylemem, bi-lirsin.

Evet, Ali şakacı bir çocuktu ama asla yalan-cı değildi. Hem bu kez çok ciddi görünüyordu. İşte günümü gecemi zehir eden olay buydu.

Ben bu yaşananları kara kara düşünürken öğretmenimiz içeri girdi. Bizi selamladıktan sonra uzun bir konuşma yaptı. Sıra karnelerin verilmesine gelmişti. Öğretmenimizin ismini okuduğu arkadaşımız tahtaya kalkıp karnesi-ni, varsa belgesini alıp yerine oturuyordu.

Sonunda öğretmenimiz benim ismimi oku-du. Karnemi almak için ayağa kalktım. Başım dönüyor, yalpalıyordum. Ağır adımlarla öğret-menimize yaklaştığımda kalbim küt küt atı-yordu. Başımı kaldırıp öğretmenimize baktım. Gülümsüyordu… Daha şaşkınlığım geçmeden bana elini uzatarak;

- Tebrik ederim Oğuzhan. Birinci dönem-deki Oğuzhan’la ikinci dönemdeki Oğuzhan arasında dağlar kadar fark var. Kutlarım seni. Demek ki çalışınca oluyormuş. Aferin sana

“Takdir” aldın, dedi.

Şok olmuştum. Ali’nin dedikleri ve ettiği yemin kafamın içinde dönüyor, dönüyor, dö-nüyordu.

Öğretmenimiz;

- Ne oldu oğlum, sevinmeyecek misin, dedi.

Ben de hâlâ inanamayarak,

- Karnemde üç tane bir varmış, nasıl oldu

da takdir aldım öğretmenim, dedim.

Öğretmenimiz;

- Kim dedi bunu sana, deyince Ali ayağa

kalkarak,

- Ben dedim öğretmenim. Dün karneleri

götürürken yanlışlıkla Oğuzhan’ın karnesini

gördüm. Tam üç tane bir vardı, deyince öğret-

menimiz kahkahayı bastı,

- Hay Allah senin müstehakını versin! Alici-

ğim sen notlar yerine ders saatlerini görmüş-

sün, dedi müzik ve görsel sanatlar ders saat-

lerini göstererek;

- Bu iki tane biri gördük, tamam da üçüncü

biri nerede gördün onu anlamadım, deyince

Ali öğretmenimize doğru gelip okul numa-

ramdaki biri göstermez mi!

- İşte burada öğretmenim, üçüncü bir bura-

da, dedi şaşkın şaşkın.

Bunun üzerine yine tüm sınıf kahkahaya

boğuldu ve bu acılı gün, bol gülücüklü bir hâl

aldı.

Allah seni bildiği gibi etsin Ali, hayatımda

hiç bu kadar gülmemiştim.

“Akdeniz, Karadeniz, karneleri isteriz!..”

Bütün sınıf bu sözlerle çınlıyordu. Arka-daşlar, merak ve heyecan içerisinde bazen sı-raya vuruyor bazense el çırparak bu tempoya eşlik ediyordu.

Bense keyifsiz bir şekilde sırama kapanmış karnelerin verileceği ânı bekliyordum. Canım çok sıkkındı ve uykusuzdum. Tüm bu olum-suzlukların sebebiyse Ali’nin bana anlattıkla-rıydı.

Dün son ders saatin-de kitap okuyorduk. Sınıf öğretmenimiz Halil Bey, karnele-rimizle ilgili son iş-lemleri yapıyordu.

Öğretmenimiz işini bitirmiş olmalı ki karneleri şöyle bir toparlayıp masanın üzerinde düzelt-tikten sonra, bir poşet dosyaya koydu ve ön sırada oturan Ali’ye karneleri uzatarak;

- Ali oğlum, şu karneleri Müdür Bey’e götü-rebilir misin, dedi.

Ali, hemen yerinden fırlayıp Necdet Bey’in odasına doğru yol aldı.

Bir süre sonra kapı çalındı ve Ali içeri girip sırasına oturdu. Oldukça telaşlı görünüyor-du. Ara sıra arkasına dönerek bana bir şeyler söylemek ister gibi bakıyor, dudaklarını ısırıp olumsuz bir durum varmışçasına kafa sallı-yordu.

Ali’nin bu ilginç tavırları beni de endişelendirdi fakat durumu öğ-renmem için beklemem gerekiyor-du. Dersin bitmesine yedi dakika olmasına rağmen zaman geçmek bilmiyordu.

HakanYILDIRIM

KarneKâbusu

Oğuzhan'ın Günlüğü

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 201726 27

Page 17: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”somuncubaba.net/wp-content/uploads/2017/06/cocuk... · rak tanıdıkları bu nur yüzlü adamın büyük bir âlim olduğunu o gün anlamış

Sultan Selim çölü geçerken bir aralık atından indi. Ordunun önünde yaya olarak yürümeye başladı. İki büklümdü. Çok heye-canlı ve değişik bir ruh hâli içindeydi.

Padişah böyle yapınca, Büyük Vezir Si-nan Paşa, Anadolu ve Rumeli Beylerbeyleri ile bütün ordu da atından inerek uzun bir süre yürüdü.

Hiç kimse, Padişah’a bu hareketinin se-bebini sormaya cesaret edemiyordu. Vezir-ler, kumandanlar ve askerler, hayret ve deh-şete kapılmıştı.

“Atların bile kanının kaynadığı, zor yü-rüdüğü bu çölde Sultan, niye atından inip yürümeye başladı?” fısıltıları ordu içinde dolaşıyordu.

Nihayet Padişah’ın yakın adamlarından Hasan Can, ordunun yardımına koştu. Bü-tün cesaretini toplayarak Padişah’ın huzu-runa çıktı. Ve herkesin merak ettiği soruyu yöneltti:

- Sultanım, bütün ordu merak eder. “Pa-dişahımız, niçin yaya yürürler?” diye telaş ederler.

Büyük Sultan, gözyaşları içinde cevap verdi:

“Hasan, görmüyor musun? Önümüzde Allah’ın Rasûlü, Kâinatın İftiharı Efendimiz (s.a.v.) yürüyor! O Âlemler Sultanı, yaya yü-rüyüp bize yol gösterirken bizim atla gitme-miz edebe uygun mudur?”

Yavuz ve Osmanlı Ordusu, mukaddes de-ğerlere ve Hz. Peygamber (s.a.v.)’e gösterdi-ği sonsuz saygı ve sevgi sonucunda, ilahî bir lütfa ve nimete erişmişti. İşte, iki bin yıldır kimsenin geçmeye cesaret edemediği çöl, böyle geçilmişti.

Memlûk Devleti’ni Yıkan Zafer

Yaklaşık 80 bin kişilik Osmanlı Ordusu, 2700 kilometrelik çöl yolunu, günde orta-lama 45-50 kilometrelik bir hızla, 13 günde geçmeyi başardı.

Çölü geçen Osmanlı Ordusu, El-Mukattam Dağı'nı arkadan dolaşarak Mem-luk Ordusu’na sürpriz yaptı. Tomanbay beklemediği bu durum karşısında şaşkına uğradı.

Ters yönden saldırıya geçen Yavuz, askerî dehasını, azmini ve mücadeleciliğini bir kez daha ispatladı. Tomanbay’ın iki yüzü aşkın sabit ve hareketsiz topunu, etkisiz hale ge-tirdi. Yani Tomanbay’ın savaş düzenini boşa çıkardı.

21 Aralık 1516 tarihinde Yavuz Sultan Selim ve Osmanlı Ordusu, Ridaniye’de savaş tarihine geçen büyük bir zafer daha kazandı.

Mısır fethedildi; Memluk Devleti yıkıldı. Osmanlı, İslâm Dünyası’nın lideri oldu. Ha-lifelik, Osmanlı’ya geçti.

Mukaddes Emanetlere Sonsuz Sevgi

Sefer dönüşünde, Mısır’daki “Mukaddes Emanetler” İstanbul’a getirildi. Bu emanet-ler içerisinde, Peygamber Efendimiz’e ve diğer peygamberlere ait özel eşyalar ve ha-tıralar vardı.

Hz. İbrahim’in tenceresi, Hz. Musa’nın asası, vahiy kâtiplerince yazılan ilk ayet ve Kur’an örnekleri, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in hırkası, sancağı, dişi, kılıcı, sakalının kılı, ayak izi, seccadesi, bastonu, mührü, İslâm’a davet mektupları, Kâbe’nin anahtarı, sa-habelerin ve Dört Halife’nin kılıçları, Hz. Fatıma’nın eşyaları bu kutsal emanetlerin en seçkinleriydi.

Yavuz Sultan Selim, hiçbir maddî kıy-metle ölçülemeyecek kadar paha biçilmez olan bu emanetleri korumak için Topkapı Sarayı’nda, “Hırka-i Saadet Dairesi” adıyla özel bir oda oluşturuldu.

Yavuz döneminden itibaren bu daire önünde asırlar boyunca kırk hafıza, 24 saat nöbetleşe Kur’an okutuldu.

Yavuz Sultan Selim’e

Kutsal RehberliğiPeygamberimiz’in

İsmailÇOLAK

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 201728 29

Page 18: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”somuncubaba.net/wp-content/uploads/2017/06/cocuk... · rak tanıdıkları bu nur yüzlü adamın büyük bir âlim olduğunu o gün anlamış

Peygamber Efendimiz’in

Vefatı8 Haziran

632

Türk Hava Kurumu’nun

Kurluşu 1 Haziran

1911

Ayasofya’da İlk Cuma Namazı Kılındı

1 Haziran 1453

Kızılay’ın Kuruluşu

11 Haziran 1868

Kadir Gecesi

21 Haziran

RamazanBayramı

25 Haziran

TarihteBu Ay

YusufHALICI

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 201730 31

Page 19: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”somuncubaba.net/wp-content/uploads/2017/06/cocuk... · rak tanıdıkları bu nur yüzlü adamın büyük bir âlim olduğunu o gün anlamış

Çengel Bulmaca

1- Kur’an-ı Kerim’in inmeye başladığı ve bin aydan daha hayırlı olan gece.2- Cami veya evlerde, Kur’an’ın hatmedilmek üzere her gün bir cüz okunması.3- Ramazan’ın son on gününü, ibadet niyetiyle belli kurallara uyarak bir camide geçirmek.4- Zengin olan Müslümanların Ramazan Bayramı’na ulaşmalarının bir şükrü olarak fakirlere vermeleri gereken para.5- Ramazan’da yatsı namazıyla birlikte kılınan yirmi rekatlık namaz.

6- Oruç tutmak için gece imsaktan önce yenen yemek.7- Ramazan’da camilerin iki minaresi arasına asılan ışıklı yazı veya resimler.8- Oruç tutacak insanın orucu bozan şeyleri yapmamaya başlaması gereken zaman.9- Sürekli bir hastalık veya yaşlılıktan dolayı oruç tutamayanların tutamadıkları her gün için vermeleri gereken para.10- Orucun bitirilmesi, artık açılması gereken vakit.

2

5

7

9

10

1

3

4

6

8

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | HAZİRAN 201732