bal porsuğu bülten #1

Üniversitelerden Bal Porsukları, öğrenci hareketinin

dününü, bugününü, yarınını birlikte konuşmak için

Cuma akşamları saat 19:00’da Nor Radyo’da!

Balporsuğu 1. Hafta

Marmara Üniversitesi’nde -Yemekhanede öğrencinin ek-meği ve suyu kesintiye uğradı. -İletişim Fakültesi’ndeki aka-demisyenler art arda işlerinden ayrılıyorlar.-Bütünleme sınavları gelip çat-masına rağmen açıklanmayan final sınavları sonuçları, öğrenciler adına büyük sıkıntı yaratıyor.-Başbakan Erdoğan’a fahri doktora verilmesini protesto eden marmara üniversitesi öğrencilerine polis çok sert bir biçimde müdahale etti.

MSGSÜ’de-26 yıldır Fındıklı’da kırtasiyecilik yapan Maket Kırtasiye sahibi Süleyman Abi, rektör ve yöne-timi tarafından işten çıkarılmaya çalışılmakta.

Galatasaray’da üniversitenin ta-mamı değil, sadece bir binanın yandığı ve olayın, kazadan çok ihmarkarlık olduğu bilgilerinin dolaştığı, bu konudaki yanlış bilgiyi düzeltmek gereği vurgulandı.

Urfa Harran Üniversitesi’nde ulaşıma yapılan zammı protesto eden öğrenciler polis müdaha-lesine rağmen geri durmadılar. Mücadeleleri sonucu Harran Üniversitesi’ne giden bütün toplu taşımalara yapılan zamlar geri çekilmiş.

Edirne Trakya Üniversitesi’nde öğrenciler, yapılması düşünülen ulaşım zamlarına karşı ayakta-lar. Mücadelelerinin sonucunu merakla bekliyoruz.


İlk programın dosya konusu ise

şöyle:

18 Aralık 2012’de başbakanın

ODTÜ’ye gelmesini protesto

eden öğrencilere, polisin

görülmemiş bir ‘orduyla’

müdahalesine direnen

ODTÜlüler’in başlattığı direniş

rüzgarı, Türkiye’deki tüm

üniversitelerde hareketliliği

beraberinde getirdi. Üniversite

rektörlerinin, öğrencilere

uygulanan c şiddetini

kınayan ve öğrencilerden

yana tavır alan ODTÜ

yönetimini, akademisyenleri

ve idari personelini hedef alan

açıklamalarına karşı MSGSÜ’de,

Galatasaray’da ‘Benim Rektörüm

Değil!’ şiarıyla öğrenciler ve

üniversite bileşenleri tarafından

protestolar gerçekleştirildi.

Programda gelişen örnekler

doğrultusunda, ODTÜ’nün

yarattığı rüzgarın, üniversiteleri

harekete geçirmesi, alanlarda

öğrenci özneliklerini mümkün

kılması ve öğrencilerin ODTÜ’yle

dayanışmanın ötesinde kendi

üniversitelerine sahip çıkması

pratikleri üzerinden okunması

gerekliliği üzerine bir tartışma

gerçekleştirilmiştir.

-Tutuklu bulunan öğrencilere cezaevlerinde getirilen ‘10 kitap hak-kı’ yasağına

tepkiler sürüyor.Tutuklu bulunan, Ardahan Üniversitesi öğrencisi 16 arkadaşımız polis panzerine taş atmak iddiasıyla tutuklu yargılandıkları davadan tahliye edildi.


İkinci programın dosya konusu şöyle: İTÜlü asistanların başlattığı ve diğer üniversitelere de sıçrayan örgütlenme: Asistan Dayanışması ve 50/D. 2009 yılında İstanbul Üniversitesi’ndeki asistanların statü-lerinin değiştirilmesi ile başlayan süreç, yeni YÖK düzenlemeleriyle birlikte doktora süresi dolan asistanların işten çıkarılmalarına yol açmaktadır. Bu sürece karşın İTÜ’de başlayan direnişin nasıl örgüt-lendiği, 50/D’nin ne olduğu, gelişen süreç ve bu sürecin nasıl devam ettirileceği, direnişle gelen kazanımlar; İTÜ’den, Sabancı’dan ve Koç Üniversitesi’nden asistan arkadaşlarımızın aktarımlarıyla masaya yatırıldı. Asistanların İTÜ kampüsündeki çadırda direnişleri sürüyor.


-Kampüskart meselesi birçok ünivers-itede başa bela!

Marmara Üniversitesi’nde okulun öğrencileri haberleri olmadan banka müşterisi yapmasına karşın protestolar devam ediyor. Öğrencilerin dilekçeleri, adres eksikliği gerekçesiyle işleme alınmadı. Ancak dilekçe veren -daha önceki yıllarda eylemlerde görünen yani fişlenen- öğrencilere, üniversite yönetimi tarafından soruşturma açıldı. İstanbul Üniversitesi’nde ise öncelikle isteyen personele kart çıkarılmaya başlandı. Ancak yemekhane ve diğer girişlere kart okutma cihazları

yerleştirildiğinden, yakın zamanda tüm üniversite bileşenlerine zorla dağıtılacağı konuşulmakta.

Yıldız Teknik Üniversitesi’nde ise süregelen ve öğrencileri İş Bankası’nın zorunlu müşterisi kılan YEK(Yıldız Elek-tronik Kart) uygulaması kaldırıldı. Yer-ine “sıradan”, “reklamsız, sponsorsuz” öğrenci kimlik kartları ve bu öğrenci kimlik kartlarını, üniversite yemekha-nesine girmekte geçersiz kılan yeme-khane için çıkarılması zorunlu İş Bankası yemekhane kartları getirildi. Öğrenci olmanız yemek yemenize yetmez. Karnınızı üniversitenizde doyurmak için banka müşterisi olmanız gerekir!!!


Programın ikinci kısmında ise,

yeni yök tasarısının işaret et-tiklerine dair bir tartışma yapıldı.

YÖK’ün 80 süreciyle birlikte değişen ve dönüşen neolib-

eral pratikte nereye düştüğü, yeni tasarının böyle bi okuma çerçevesinde, bünyesinde alt

alta sıralanan maddelerden öte muhtevası gereği nasıl bir üniver-site, bu üniversiteyle birlikte nasıl

bir toplumsal inşaya işaret ettiğine dikkat çekilmesi gerektiğine

değinildi.


MSGSÜ’de Bomonti Kampüsü çöplüğe dönmüş. Öğrencilerinin açık havayla karşılaşma ihtimalinin olduğu tek alan olan avludan (!) çöp kokuları yükselme-kte. MSGSÜ yönetiminin kadrosunda, kadrolu olarak (!) istihdam etmesi ge-reken temizlik çalışanlarını, temizliğin kantin işletmesinin sorumluluğunda olduğunu ve istihdamın işletme tarafından sağlanmasını talep etmekte. Ancak bir süredir kendileriyle alakası olmadığı halde çalışanların istihdamını sağlayan kantin işletmesi bu duruma artık son vermiş ve tarafların bu hususta anlaşma sağlayamaması sebebiyle okul çöplüğe dönüştü.


MSGSÜ’de;-Türk Ocakları’yla birlikte hareket eden Uygarlık ve Tarih Kulübü, ‘Ermeni Soy-kırımı Yoktur!’ ırkçı söylemi üzerinden bir Hocalı Katliamı Anması gerçekleştir-mek istedi. MSGSÜ Öğrencileri, Ermeni karşıtı bu ırkçı ve faşizan etkinliğe karşı çıktılar ve etkinlik iptal edildi. Öğrenciler ayrıca her türlü katliama karşı olduklarını da belirttiler.Marmara’da; -Haydarpaşa’da ODTÜ sürecine ilişkin gerçekleştirilen basın açıklamasına ilişkin rektörlük tarafından bazı öğrencilere soruşturma açıldı. Roboski anması ve açlık grevine destek eylemlerine katı-lanlar da soruşturmalardan nasibini aldı.İstanbul Üniversitesi’nde; -Beyazıt’ta hafta başında ifade özgürlüğü paneli vardı. Suat Kılıç ve Egemen Bağış da panelin katılımcıları arasındaydı. Öğrenciler AKP’nin bakanlarını içeri almayacaklarını söyleyerek kürsüyü işgal ettiler ve kendi etkinliklerini gerçekleş-tirdirler. Yine panel katılımcılarından Roni Marguilles’in kadın öğrencilere cinsiyetçi el hareketi yapması ve sivil polislerle dolaşması gündeme gelen olaylardan.-28 Şubat’ta “İstanbul Üniversitesi 28 Şubat’la Yüzleşiyor!” etkinliği kapsa-mında AKP genel başkan yardımcısı okula geldi. Buna ilişkin yapılan ey-lemde öğrenciler yoğun polis şiddetine maruz kaldı.-Okulda Kampüskartların dağıtımına başlandı. Kart dağıtımı öğrenciler ta-rafından engelledi. -Edebiyat Fakültesi’nin yakınında The-odosus Zafer Takı bulunuyor. Yapılan kazı çalışmaları esnasında vu tarihi eserler zarar görüyor. Konuyla ilgili İstanbul Üniversitesi Klasik Arkeoloji, Taşınabilir Kültür Varlıklarını Koruma

ve Onarım, Prohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi ve Sanat Tarihi bölümü öğrencileri ve hocaları bir toplantı yaptı. 6 Mart’ta eylem yapılacak.Galatasaray’da,-Yanan binanın onarımı sürüyor. Normal-de kedilerin hakimiyetindeki okula bir köpek girdi ve kedilerle köpek arasında azıcık arbede çıktı.Boğaziçi Kilyos’ta,-Geçen hafta da bahsedilen yemekha-neden kurt çıkması olayının arkasından daha önce de yaşanmış olan iki zehir-lenme vakasını dikkate alan öğrenciler bu hafta başında “Bu yemekhane de yemek mi? YEMEZLER!!!” başlığıyla bir açık toplantısı afişlemesi yaptılar. Afişlerin bazılarının asıldıktan birkaç saat sonra indirilmesi sonucu ÖGB’yle görüşüldü ve afişleri onların indirdiği anlaşıldı. Fakat kararından dönen ÖGB afişleri öğrencilere geri teslim etti. Afişlerin asılı kaldığı iki günün ardından Çarşamba günü, yurtlarda ve ana binadaki afişlerin hepsinin indirilmesi şaşırtıcı oldu. Diğer öğrencilerden bu konuda olumsuz tepki alınmaması ve ÖGB’lerin de bu konuyla ilgili olmadıklarını söylemesi, bunu yemekhane yetkililerinin yapmış olabileceğini akıllara getirdi. Çarşamba günü yaklaşık 30 kişinin katılımıyla bir toplantı gerçekleştirildi, toplantı sonu-cunda ise önümüzdeki hafta çarşam-ba günü bir çeşit şenlikli yemekhane boykotu yapma ve akşam yemeğini yemekhaneden yemek yerine alternatif bir sofra kurulmasına karar verildi. Ayrıca yapılan toplantıya Kilyos’ta bulunan Kantiler ve Kafeteryalar Komisyonu Başkanı’nın da katılması öğrenciler için bir başarı sayılabilir. Sözün kısası; bu hafta Boğaziçi, “Kilyos’ta Şenlik Var!” Öğrenciler soracak: “Kurdun yanında hangisi gider? Bamya mı? Pilav mı?”


ODTÜ’de;Öğrenciler bir arada durmaya ve direnişi devam ettirmeye çalışıyorlar. ‘Nasıl bir üniversite istiyoruz?’u konuşmak için öğrenci topluluklarına bir çağrı var. Tarih: 16 Mart.

Programın ikinci kısmında ise, yeni YÖK’e karşı üniversite bileşenlerinin ilkeleri ve üniversite tahayyülü, nasıl bir mücadele örgütlenebileceği konuşuldu. Yeni yasa üniversitenin sermaye ile ilişkisini dü-zenliyor. Öğrencilerin yapması gereken ise buna karşı üniversitenin toplumla ilişkisini yeniden kurmak olmalı. Bunu toplumun ileri gelenleriyle, egemen kesimleriyle değil, toplumun tüm bile-şenleriyle ve özneleriyle gerçekleştirmek gerekir. Mesela en son düzenlemelerle bazı bölümlerin sürelerinde Bologna sürecine uygun değişmeler yapılması planlanmakta. Eğer böyle bir değişiklik gerekiyorsa, bu ihtiyacı da hocalar ve öğrenciler birlikte belirlemeli ve nasıl değişikliklerin yapılacağında söz sahibi olmalıdır. YÖK’ün belirlediği ilkeleri sus payı olarak tartışmak, yanlış sorulmuş bir soruya cevap aramaya çalışmaktır. Halbuki bu noktada sorunun değiştiril-mesi gerekir. Yani Boğaziçi’nde yapılan forumlarda hocaların ve öğrencilerin de söylediği gibi bileşenler kendi ilkelerini oluşturmaya başlamalı ve bir yandan da bunları hayata geçirmelidir. Boğaziçi hocaları kendi ilkelerini kamuoyuna ve YÖK başkanına sunmuşlardır. Öğ-renciler de 6 Kasım’da birtakım ilkerler belirlemiştir:1. Özgürlük: Üniversite, bilimsel üretim, öğrenci, öğretim üyesi ve çalışan özgürdür. Üniversite, kendisinden üstün yönetsel ve ekonomik bir güçle sınırlandırılamaz.2. Özyönetim: Üniversiteyi akademik topluluğun tümü birlikte yönetir. Bu-nun için kendi örgütlenmelerini yapma

hakları vardır.3. Kamusallık: Üniversite, toplumun bir parçasıdır. Üniversite ile toplumun bütünü arasında iki yönlü, açık ve sü-rekli bir kurumsal ilişki vardır. Bilimsel üretim kamusal bir üründür.

Üniversite bilimsel üretimin toplumun zararına olacak şekilde kullanılmasına izin vermez, toplumsal denetime acıktır.4. Eşitlik: Üniversite toplumsal eşit-sizlikleri, cinsiyete, etnisiteye ve sınıfa dayalı adaletsizlikleri görmezden gelmez. Üniversite içindeki hayat da bu eşitsiz-liklerden azade değildir. Üniversiteye giriş koşulları ve Müfredat da bu gerçeğe uygun şekilde düzenlenir.5. Dayanışma: Üniversite toplumun “ileri gelmeyenleriyle”, eşitsizliğin altında kalanlarla ve eşitsizlik ve toplumsal adaletsizliklere karşı ortaya çıkan ira-delerle dayanışma içine girer, gücün hizmetine girmez.6. Korunma: Akademik topluluk bilimsel üretimin önüne geçecek şekilde ekono-mik zorluklarla ya da baskıyla sınırlan-dırılamaz. Çalışanların özlük hakları ve öğrencilerin beslenme, barınma, ulaşım hakları toplumsal garanti altına alınır.

Mücadeleye ilişkin somut örneklerv olarak Mimar Sinan’da sınıflar komitesi, fen – edebiyat fakültesinin Beşiktaş’tan Bomonti’ye taşınma sürecinde yönetime ve kararlara ortak olabilmek adına ku-rulmuştur. Yine devlet ileri gelenleriyle Mimar Sinan rektörü arasındaki bir görüşmeye, öğrenciler ‘Biz bu oyunu bozarız!’ diyerek katılma iradesi gös-termişlerdir. Aynı şekilde Boğaziçi’nde Starbucks işgali sürecinde gelişen bir fikir olarak, öğrenci meclisleriyle okul yönetimine ve ders müfredatlarına müdahale edilmesinden bahsedilebilir.

8 Mart özel yayını dolayısıyla Bal Porsuğu’nda bu hafta; üniversiteledeki “Cinsel Taciz ve Politika Belgeleri”ni konuştuk. Boğaziçi, Sabancı ve Ankara Üniversiteleri’ndeki belgeler üzerinden, taciz düzenlemelerinin açtığı tartışmalara; tacizi, kişi hukuku açısından mı yoksa cinsiyet ayrımcılığı perspektifinden mi ele almak gerektiğini, neo-liberal politikalarla dönüşen ve şirketleşen üniversitelerin taciz yönergeleri üzerindeki etkisini ve bütün bunlar ışığında nasıl bir örgütlenme olabileceğine dair bir tartışma yürütüldü.


Bal Porsuğu; Üniversitelerden öğrencilerin hazırlayıp sunduğu, öğrenci hareketine dair tartışmaların yürütülmesi niyetiyle 5 haftadır yayında olan, elimizin emeği, gözümüzün nuru radyo programımızdır. İki bölümden oluşan programın ilk kısmında, üniversitelerden haberleri, görünmeyeni, duyulmayanı derleyip aktarırken, ikinci kısmında her hafta birlikte belirlediğimiz dosya konularını meselenin özneleriyle birlikte tartışmaya açıyoruz. Türkiye’de süregelen öğrenci hareketine dair, gücünü alanlardan aldığı için sözünü sakınmadan ve yine gücünü alan inisiyatiflerinden aldığı için de mütevazi bir biçimde, hareketin önünü açacak zeminlere dair bir tartışmayı mümkün kılabilmek için tartışıyor, soruyor ve cevaplar arıyoruz. Tartışmaya ortak olmak, yeni bir alan açmak için, öğrenci özneliklerini, kendi alanlarından sesimize ses katmaya, sorulara birlikte cevaplar üretmeye çağırıyoruz.

bal porsuğu bülten #1

Documents