dİn, psİkolojİ ve felsefe: mustafa Şekİp tunÇ'ta dİn...

16
10 28 (Yaz 2006)------ 127 VE FELSEFE: MUSTAFA TUNÇ'TA FELSEFESi M. ARICAN (*) Özet Bu Türk tarihinde iki disiplin/e ilgili ilk öncülük eden M. ekip Tunç'un din, psikoloji ve felsefe din psikolojisi ve din felse- fesi kurmaya incelemeye Bu amaçla ilk olarak ve ge- nel onun din felsefesi da din psikolojisi ortaya koyniaya gayret ettik. Son olarak da, onun bu iki konudaki hareketle, bu iki disiplin bir inceledik. Anahtar Kelime/er: Tunç, Din Psikoloji, Din Felsefesi, Dini Tecrübe, Dini Duygu, Dini Religion, Psychology and Philosophy: The Relations between the Fields of Psycho- logy of Religion and Philosophy of Religion in Mustafa Tunç Abstract In this study the attempt by Mustafa Tunç to establish connections between psychology oj religion and philosophy oj religion has been evaluated in the jrame of his discussions on the concepts of religion, psychology and For this purpose, initially, his perception ojpsychology ojreligion and philosophy ojreligion has been int- roduced. Secondly andfinally, the way Tunç putfonvard the relations between these two disciplines were presented with a special emphasis on how these two fields along with the discipline oj epistemology can benefit from each other for promotion of the areas in thefuture. K ey Word: M. ekip Tunc, Psychology oj Religion, Philosophy oj Religion, Religious Experience, Religious Feeling, Religious Conscious. *) Yrd. Doç. Dr., Cumhuriyet Üniversitesi Fakültesi Din Felsefesi Ana Bilim (e-posta:

Upload: trinhcong

Post on 18-Aug-2019

223 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: DİN, PSİKOLOJİ VE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA DİN ...isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_28/2006_28_ARICANMK.pdf · D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 69 (1, 1)

D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 68 (1, 2)

EKIİv A.KADEMİ DERGİBİ Yıl: 10 Sayı: 28 (Yaz 2006)------ 127

DİN, PSİKOLOJİ VE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA DİN FELSEFESi DİN PSİKOLOJİSİ

~ İLİŞKİSİ

M. Kazım ARICAN (*)

Özet

Bu çalışmada Türk düşünce tarihinde iki ayrı disiplin/e ilgili ilk çalışmalara öncülük eden M. Ş ekip Tunç'un din, psikoloji ve felsefe bağlamında din psikolojisi ve din felse­fesi arasında kurmaya çalıştığı ilişkiyi incelemeye çalıştık. Bu amaçla ilk olarak ve ge­nel hatlarıyla onun din felsefesi anlayışını, ardından da din psikolojisi anlayışını ortaya koyniaya gayret ettik. Son olarak da, onun bu iki konudaki düşüncelerinden hareketle, bu iki disiplin arasında nasıl bir ilişki gördüğünü inceledik.

Anahtar Kelime/er: M.Şekip Tunç, Din Psikoloji, Din Felsefesi, Dini Tecrübe, Dini Duygu, Dini Şuur.

Religion, Psychology and Philosophy: The Relations between the Fields of Psycho­logy of Religion and Philosophy of Religion in Mustafa Şekip Tunç

Abstract

In this study the attempt by Mustafa Şekip Tunç to establish connections between psychology oj religion and philosophy oj religion has been evaluated in the jrame of his discussions on the concepts of religion, psychology and philosoplıy. For this purpose, initially, his perception ojpsychology ojreligion and philosophy ojreligion has been int­roduced. Secondly andfinally, the way Tunç putfonvard the relations between these two disciplines were presented with a special emphasis on how these two fields along with the discipline oj epistemology can benefit from each other for promotion of the areas in thefuture.

K ey Word: M. Ş ekip Tunc, Psychology oj Religion, Philosophy oj Religion, Religious Experience, Religious Feeling, Religious Conscious.

*) Yrd. Doç. Dr., Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Felsefesi Ana Bilim Dalı. (e-posta: karican@cumlıuriyet.edu.tr)

Page 2: DİN, PSİKOLOJİ VE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA DİN ...isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_28/2006_28_ARICANMK.pdf · D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 69 (1, 1)

D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 69 (1, 1)

128 1 Yrd. Doç. Dr. M. KazımAncan ----EKEV AKADEMİ DERCİSİ

Giriş

Bu çalışmamızda, ülkemizde Türk düşünce tarihi açısından yeni denilebilecek iki di­siplinde de ilk olarak çalışmalar yapma ayncalığına sahip olan ve yine ilk kez din felse­fesi dersi vereni ve bu konuda yazılar kaleme alma girişimi ortaya koyan Mustafa Şekip Tunç'un2 din, psikoloji ve felsefe üzerine düşüncelerini ortaya koymak, diğer bir ifadey­le din felsefesi ve din psikolojisi arasında nasıl bir ilişki gördüğünü incelemek amacın­dayız. Dolayısıyla burada, doğrudan doğruya ve detaylı bir şekilde, onun din psikoloji­sP ve din felsefesi4 anlayışlarını ele alma gayreti içinde olmayacağız. Sadece din, psi­koloji ve felsefe ilişkileri bağlanıında Tunç'un din felsefesi ve din psikolojisi arasındaki kurmaya çalıştığı bağlantılara, ortak yönlere ve paralelliklere işaret etmeye çalışacağız.

Tunç, dinin felsefeyle ilişkisi çerçevesinde din felsefesinin önemine; dinin psikolo­jiyle bağlantısı bağlanıında din psikolojisi disiplinin lüzumuna ve gerekliliğine değinmiş ve bu sahada çalışmalar ortaya konulması için çağnda bulunmuştur.

Bilindiği üzere Tunç, hem psikoloji hem de felsefe5 alanıyla uğraştığı için bu konu­larda önemli bazı fikirler ileri sürmektedir. O, din meselesiyle hem felsefenin hem de psikolojinin ilgilenmesini, yani bizatihi dinin kendisiyle bir disiplin ve branş olarak din felsefesi ve din psikolojisinin alakadar olmasını savunmaktadır. Bununla birlikte o, özel­likle din felsefesi ve din psikolojisi arasında bazı ortak yönlere işaret etmekte ve dikkat çekmektedir. Her alanda disiplinielin birbirinden arada kesin çizgiler varmışçasına ayrıl­dığı günümüzde Tunç'un din felsefesi ile din psikolojisi gibi iki önemli branş için ileri sürdüğü fikirler önemli olsa gerektir. Bir çok disiplinin yakın alanlarla ortak konulara ve

1) ~926 yılında Darülfünun'da yeni bazı düzenleme ve değişiklikler yapılırken Ulum-~ Şer'iye bölümü Ilahiyat Fakültesine dönüştürülünce, din felsefesi dersi de programa konulrimştur. Ilk olarak okutu­lacak bu dersi o dönemde Edebiyat Fakültesi Psikoloji kürsüsü hacası Mustafa Şekip Tunç okutma­ya başlamıştır. Bu derslerde okuttuğu ders notlannı 1927 yılında 'Felsefe-i Din' adıyla yayınlamış­tır. Bilahare bu notlan Ankara'da çıkan Din Yolu dergisinin 12. sayısından itibaren makale olarak tekrar neşretmiştir. 1957 yılında yeni ilaveietle geliştirdiği bu makaleleri bir din felsefesi kitabına dönüştürmeye başladığında buna ömrü kifayet etmemiştir. Onun bu arzusunu eşi 1959 yılında ta­mamlayarak Bir Din·Felsefesine Doğru adıyla yayınlamıştır. Mehmet Bayrakdar, Din Felsefesine Giriş, Fecr Yay., Ankara 1997, s. 18.

2) Makalemizin amacı dışında olduğu için Tunç'un hayatı ve genel fikriyatı ÜZerinde duramıyoruz. An­cak bu konuda daha geniş bilgi için şu eseriere ~!~kılabilir: Hayrani Altintaş, Mustafa Şekip :funç, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 1989; Hilmi Ziya Ulken, Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi, Ulken Yay., İst. 1998, s. 377 vd.; Bayrakdar, Din Felsefesine Giriş; Levent Bayrakdar, "Bergsonculuğun Türkiye'ye Girişi ve İlk Temsilcileri", Felsefe Dünyası, Sayı: 28, Ankara 1998/2; Levent Bayrakdar, "Mustafa Şekip Tunç'un İnsan Anlayışı", Felsefe Dünyası, Sayı: 36, Ankara 2002/2.

3) Tunç'un din psikolojisi anlayışını etraflıca ele alan ve inceleyen yüksek lisans çalışması bulunmak­tadır. Bu hususta geniş bilgi için b~: Sıdıka Albayrak, Mustafa Şekip Tunç'da Din Psikolojisi, (Ba­sılmamış Yüksek Lisans Tezi), SD Univ. Sos. Bil. Enst., Isparta 1997.

4) Tunç'un din felsefesi ile ilgili olarak yapılmış bir yüksek lisans tezi bulunmaktadır. Bu konuda Tunç'un anlayışını geniş bir şekilde görmek için bkz. Muharrem Buruk, Mustafa Ş ekip Tunç'ta Din Felsefesi, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Uludağ Üniv. Sos. Bil. Enst., Bursa 1998.

5) Bu iki salıayla ilgili olarak Tunç erken denebilecek dönemde alakadar olmuştur. Onun felsefi mese­lelere ilgisinin Vefa Lise'sinde son sırufta iken Kelam İlrni dersleriyle başladığı; psikoloji ile ilişki­sinin de arıne ve babası arasında oluşan tartışmalardan dolayı ÜZüntüsünü izale etmek için psikolo­ji ye merak sarmak şeklinde meydana geldiği dile getirilmektedir. Altintaş, Mustafa Şekip Tunç, s. 6.

6) M. Şekip Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, Türkiye Yayınevi, İstanbul1959, s. 7.

Page 3: DİN, PSİKOLOJİ VE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA DİN ...isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_28/2006_28_ARICANMK.pdf · D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 69 (1, 1)

D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 69 (1, 2)

DİN, PSİKOLO]İ VE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA DİN FELSEFESi DİN PSİKOLO]İSİ İLİŞKİSİ ---- 129

problemlere kendi yöntemleriyle ışık tutmalan Tunç örneğinde olduğu üzere bir kaza­nım olacaktır.

Çalışmamızda, öncelikle, Tunç'un din felsefesi ve din psikolojisi anlayışını genel hatlan ve belli başlı bazı temel yönleri ile ortaya koymayı hedeflemekteyiz. Ardından· onun, bu ikisi arasında nasıl bir ilişki kurduğunu analiz ederek, incelememizi sonlandır­maya çalışacağız.

A. M. Şekip Tunç'ta Din Felsefesi M. Şekip Tunç'a göre, nasıl ki.bir ilim, sanat ve hukuk felsefesinden söz ediliyorsa

aynı şekilde bir de din felsefesinden bahsedilmektedir. Bu felsefeler ele aldıklan konu­lan tamamen tarafsız olarak, onların gerçek mahiyetleri ve kıymetleri üzerinde, bilgi na­zariyesi, psikoloji ve ahlak bakımından inceleme yapmaktadırlar. Aynı şekilde din konu­su da, din felsefesi aracılığıyla metotlu bir düşünce ve muhakeme ile incelenmektedir. Ancak Tunç'a göre, bu ilimierin gerçekleşebilmesi için nasıl bir ilim, sanat ve hukuk ta­rihi vücut bulmalı ise, din felsefesinin doğabilmesi için de din tarihinin vücut bulması gereki.J:-6.

Din felsefesinin doğması için Tunç'a göre, gerekli ortamın oluşması gerekiyordu. Di­nin egemen_ olduğu bir ortamda ve dönemde din felsefesine gerek duyulamayacağını vurgulayan Tunç, bunu şu şekilde dillendirmektedir: 'Dinlerin saadet devirlerinde din fi­kir ve kıymetlerin üstünlüğünü, emsalsizliğini temsil eden bir manevilik bütün vicdan­larda hükümran olduğu gibi büyük bir ahenk halinde de gerçekleşmiştir'7.Yani ona gö­re, bir dinin içinde kalarak bakıldığında ya da düşünüldüğünde, ondan şüphe edilerneye­ceği gibi, onun sosyal hayata intibakından dolayı da dağuracağı sorunlar olabileceği ka­bul edilemez. Böyle bir zihin hali ona göre, sadece din bakımından düşünme olarak ifa­de edilebilif8. Dolayısıyla Tunç'un bu düşüncelerinden anlaşıldığına göre, dinlerle bir­likte din felsefesi doğamamaktadır. Demek oluyor ki, dinin her şeye hakim olduğu de­virlerde, bir anlamda herkesin 'dini' düşünmesinden dolayı bir din felsefesine ihtiyaç du­yulmadı9.

Şu halde din felsefesinin doğması için gerekli ortam nedir? Ya da din felsefesine ni­çin ve ne gerekçe ile ihtiyaç duyuldu ki din felsefesi ortaya çıkmıştır? Tunç'a göre 'di­nin bir mesele gibi ortaya çıkması manevi hayatın dini kıymetler baskısindan kurtularak müstakil bir hayatı serbestçe isterneğe başladığı bir zamanda mümkün olmuştur. İlim, sa­nat vb. gibi manevi kıymetler de kendi bakımlarından ve kendi paylanna göre düşünü­lüyor; bunlar gibi din de bir din felsefesi bakımından ineelenme imkanını kazanınış bu­lunuyor. İş bu saflıaya gelince ortaya şöyle bir mesele çıkıyor: Manevi hayatın bu farklı takdirlerini uzlaştırmak, hamahenk bir hale getirmek mümkün müdür? Başka bir deyiıri~ le din ile diğer bilgileri hanştırmak kabil olur mu?' !O Öyle anlaşılıyor ki, Tunç'a göre, hem dinin artık bir mesele gibi görülmeye başlanması ve onunla ilintili sorunlann akli, ilmi ve felsefi bir ineelenme ve analiz edilme ihtiyacı, hem de dinle diğer bilimler ara-

7) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 8. 8) Bkz. Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 8 9) Bayrakdar, Din Felsefesine Giriş, s. 125, 126. 10) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 8, 9.

Page 4: DİN, PSİKOLOJİ VE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA DİN ...isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_28/2006_28_ARICANMK.pdf · D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 69 (1, 1)

D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 70 (1, 1)

130 / Yrd. Doç. Dr. M KazımAncan -----EKEV AKADEMİ DERGİBİ

sındaki uçurumu kapatma ya da onlan banştırma ve uzlaştırma teşebbüsleri din felsefe­sinin doğmasını gerekli kılmıştır.

Diğer taraftan Tunç'a göre, din felsef~si disiplinin bir ihtiyaç olarak gözükınesi için dinin bir sorun olarak görülmesi yeterli olamazdı; aynı zamanda din felsefesinin doğma­sı belli bazı tarihi şartlara da bağlı bulunuyordu. Bu hususu o, şöyle açıklar: "Din mese­lesinin kesin olarak ortaya çıkınası belli bazı tarihi şartlara bağlı bulunuyor; naz~ ve fe­laketli zamaniann çatmasıyle birlikte ehemmiyetle takdir olunduğu görülüyor. Bu şart­Iann başlıcalan manevi alıengin bozulması, manevi hayatın muhtelif unsurlannın artık eskisi gibi hep birlikte ve samirniyetle çalışmaması, her birinin ayn bir istikamet alarak ruhlan kendi tarafianna çekmesi olarak gösterilebilir. Böyle bir durumda dinin ehemmi­yet ve kıymeti sarsılmış, birçoklannca da hükümsüz kalınış sayılır. Buna karşı işi ya olu­runa bırakmak, ya da üzerinde derinden derine düşünmek, bir mesele haline gelmiş ol­duğunu teslim ederek meselenin çözülme çarelerini aramak artık bizim için de kaçınıl­maz bir zaruret oluyor, sanıyorum. Bu hal iledir ki yüksek kültürlü genç mütefekkirleri­rnizi bu konuda da çalışmalara davet etmek istiyorum" ll.

Demek oluyor ki, bu disiplinin ortaya. çıkınası için belli bazı tarihi şartiannda oluş­ması gerekliydi. Öncelikle din meselesinin ortaya çıkınası ardından da bu meseleyi bir problem olarak mütalaa eden, tarafsız ve objektif olarak muhakeme ve analiz yapan bir disiplin gerekecekti. Tunç, din felsefesini gerekli kılan tarihi şartlan ise, manevi hayatın ahenginin bozulmasına ve bu hayatın çeşitli alanlarla sağlıklı bir şekilde uyumlu ve sa­rnimiyetle çalışmamasına bağlamaktadır. Hem bu manevi hayata ilişkin alanlar hem de onlarla ilişkili sahalar kendi başianna ve birbirinden kopuk farklı istikametlere dönük çalışmalan da bu şartların içerisindedir. Söz konusu şartlar ve sorunlar üzerine eğilme gereği duyulmadığında, Tunç'a göre, hem dinin önemsiz ve değersiz telakki edilmesiak­la gelecek, hem de onun hükümsüz olduğu dahi düşünülebilecektir. O halde, ortada iki çıkış yolu söz konusudur Tunç için. Ya iş_ oluruna bırakılacak yani dinin önemsiz, kıy­ınetsiz ve hatta hükümsüz olduğu yadsınmayarak bu durum kabullenilecek, ya da kaçı­nılmaz olarak işe koyulmak gerekecek ve sorun üzerinde kafa yormak suretiyle derin dü­şünceler üretilecek ve böylece sorunlann çözülme çareleri aranacaktır. Toplumsal bir so­rumluluk olarak, artık bu ikinci çıkış yolundan başka yapılacak bir çözüm yolu bulun­mamaktadır. Tunç'a göre, bu sorunlar üzerinde çözüm çareleri aramak için yüksek kül­türlü genç düşünüdere ihtiyaç vardır ve onlara bu konuda şevk ve cesaret vererek güven­mek gerekmektedir. O, hem yukanda söz konusu ettiği soruruann çözümüne bir teşeb­büs olarak hem de gerekli ve yeterli donaruma sahip genç düşünüdere şevk ve cesaret vermek için, yirmi iki yıl önce kaleme aldığı yazılannı din felsefesine dair bir 'giriş de­nemesi' kabilinden ortaya çıkarmaya karar verdiğini belirtmektedir. Ona göre, batı yüz elli yıldan beri varlığını sürdüren din felsefesi dalı, din yolunda ve onunla ilişkili sorun­Iann çözümünde önemli rol oynarnıştırl2.

Din felsefesinin geçmişi, Tunç'a göre, çok uzun değildir. Batı kültüründe ona göre bu disiplin yüzelli yıllık bir tarihe sahiptir. Ona göre, gün geçtikçe kendisine olan ihti-

11) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 9. 12) Bkz. Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 9.

Page 5: DİN, PSİKOLOJİ VE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA DİN ...isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_28/2006_28_ARICANMK.pdf · D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 69 (1, 1)

D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 70 (1, 2)

1

Dİ}i:PSİKOLO]İVE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA ___ _ DİN FELSEFESİ DİN PSİKOLO]İSİ İLİŞKİSİ 131

yaç çok daha fazla artan din felsefesinin tam olarak yapılmış olmasından da söz edile­mez. Özellikle aydınlanmızın bir çoğunun din kültüründen malırum olmalan nedeniyle din e karşı mütereddit ve Hikayd tavır takınınalan bu güçlüğü daha da artırmaktadır B.

Acaba Tunç'un aydınianmızın malırum olduklannı iddia ettiği din kültürünün muhteva­sı nedir? Onun aydınlanmız için büyük bir eksiklik olarak gördüğü, din kültürü neleri içermektedir?

~

Tunç'un burada din kültürü ile neyi kastettiğini belirtecek olursak, ona göre din kül­türü sadece din bilgilerini, din ilimlerini ve din tarihini içermez. Aynı zamanda din kül­türü, din edebiyatını ve din fıkrini de kapsamaktadır. Ona göre, bir ilmi öğrenmekle o il­min ruhuna nüfuz edilmiş olmayacağı gibi, birdinin alıkarnını bilmekle ya da ona riayet etınekle onun ruhuna ve manasma vakıf olunamaz. Böyle olunca, ona göre, sadece zahir de kalınınış olur ve yüzeysel bir ilişki ortaya çıkar. Bu zahir ya da yüzeysel ilişkinin, okunmak, muhakeme ve mukayese edilmekle yani bir anlamda ona göre söz konusu di­nin felsefesinin yapılmasıyla anlaşılması gerekmektedir. İşte Tunç'a göre bu iş din fel­sefesine düşmektedir ya da din felsefesi ile dinin ruh ve manası anlaşilabiiir14.

Şu halde Tunç'a göre, aydınlanmızın da din kültürüne sahip olarak, onun ehemmiyet ve kıyınetine nüfuz etınesi ve onun doğurduğu bütün meseleler üzerinde, akli, ilmi ve felsefı prensipiere dayanarak düşünmesi ve muhakeme yapması gereklidir15.

Öyle anlaşılıyor ki Şekip Tunç din felsefesini sadece din filozofunun bir işi olarak görmemekte, aynı zamanda din kültürüne sahip aydınlann da dinin doğurduğu sorular üzerinde, din felsefesinin yönteınleri ile yani bir anlamda 'felsefı bir tarzda' kafa yarma­sını bir vazife addetınektedir.

Tunç' a göre, din üzerinde ya da din yolunda düşünme genelde yaygın olarak iki şe­kilde olmaktadır. Birincisi ilahiyat ya da 'ilmi kelam' sayesinde, ikincisi ise 'din felse­fesi' yoluyla yapılmaktadır. Birincisinde ona göre, dinin sunduğu öğütler ve ilham ettiği fikirler konu yapılır ve bunlar üzerinde, ilmi kelamcılar denilen din bilginleri düşünce üretirler; ikincisinde ise, 'dinin kendisi' bizzat konu yapılır ve bu konu üzerinde düşünü­lür. Bu işi de din filozoflan yapmaktadır16.

Din felsefesinin ya da din filozofunun yaptığı işin ya da inceteyeceği meselelecin bir kısmı kelamcılann konusuna girmektedir. Bazı konulannın ortak olması nedeniyle, Tunç'a göre, kelam ilmine din felsefesi denilmemeli ve denilemez17.

Din felsefesinin muhtevasının lS ne olduğunu da Tunç, tüm din meseleleri olarak be­lirlemektedir. Ona göre felsefenin doğuşu da din meseleleri yüzündendir. İnsanlık kadar eski olan dine karşılık din felsefesi oldukça yenidir diyen Tunç, şöyle devam eder, "Din bir mesele haline gelmeseydi onun felsefesi de doğmazdı. Dinin bir mesele haline gel-

13) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 7. 14) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 7, 8. 15) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 8. 16) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 8. 17) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 8. 18) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 20.

Page 6: DİN, PSİKOLOJİ VE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA DİN ...isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_28/2006_28_ARICANMK.pdf · D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 69 (1, 1)

D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 71 (1, 1)

132 / Yrd. Doç. Dr. M. KazımAncan -----EKEV AKADEMİ DERCİSİ

mesi beşeriyetİn kaçınılmaz manevi gelişmelerinden doğduğu gibi din felsefesi de bu ge­lişmelerin zaruri bir neticesi olmuştur''l9.

Hal böyle olunca Tunç'a göre, meseleyi çözebilecek, hiç değilse doğru ve sağlıklı olarak ortaya koyup aydınlatabilecek ve icabında yeri geldiğinde çözülemeyecek yönle­rini metot, mantık ve ilim vasıtalan ile donanımlı bir düşünce ve muhakemeyle aşabile­cek bir felsefeye ihtiyaç vardır ki bu vazife de din felsefesine düşmektedir20.

Din felsefesini felsefi bir disiplin olarak gören Şekip Tunç'a göre, din felsefesi dini konu edinir ama bu onun dini bir ilim olduğu anlamına gelmemektedir2I.

a. Din Felsefesi ve Din Tunç'un din felsefesinin konusu olarak gördüğü din acaba özü itibariyle nedir? Onun

içeriğini neler oluşturmaktadır? Bu noktanın tespitini yapmak bir anlamda Tunç'un din felsefesi ile din psikolojisi arasında kurduğu ilişkiye de cevap teşkil edecek mahiyettedir.

Din, Tunç'a göre, esas itibariyle özel bir ruh hali, manevi ve dertini bir duygudur. Bu halin en temel özelliği hissi olması, sevgi ye korkuyu, ümit ve teselliyi, vecd ve teslimi­yeti banndırmasıdır. Bu hususiyeder birinci derecede dinde rol oynamaktadır. Bunlar ya­nında, Tunç'a göre, dini haldesezgi ve hayal de tüm melekelere üstünlük sağlar22.

Dinin Tunç tarafından bu şekilde tanımlanması, onun batı felsefesinde Kant'ı ve İs­lam felsefesinde de Gazali'yi örnek aldığını göstermektedir. Ona göre, Kant, "biz mut­lak'ı bilemeyiz, bütün bildiklerimiz malıdut ve izafidir, neticesine varmıştır. Mistiklerde kendi dil ve temayülleriyle bu kanaatİ temsil ediyorlar"23 diyerek, fideizmi ya da inanç alanında agnostisizmi savunduğunu ifade etmeye çalışır.

Tunç, Gazali'den hareketle de, yine bu işin bir 'iman konusu' olduğunu savunmaya çalışmaktadır. Ona göre, "İmam Gazali'nin Tanrı'yı bir iman konusu olarak müdafaa et­mesi çok yerinde olmuştur•24. Aynı şekilde, ona göre, 'dini meflıumlann ve din zihniye­tinin bir 'iman konusu' olup akıl yoluyla yapılacak istidlai ve muhakemelerden yardım beklemenin din meselelerinde çıkar bir yol olmadığını İmam Gazali'nin daha beşinci hicret asnnda, kuvvet ve kudretle ortaya koyması ne kadar derin ve isabetli bir düşünce eseri olduğu görülüyor"25. Dolayısıyla Tunç'a göre, imanın hisse mi fıkre mi dayanaca­ğı üzerine, kelamcılarla felsefecilerin öteden beri devam eden ihtilaflan buraya dayan­maktadır. O, bir anlamda kelıkcılar tarafında yer alarak, Gazali gibi iman hususunda tahlilci düşünceden sakınarak, sezgici yolda olmayı tercih eder26. Tunç'un bu tarz dü-

19) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 21. 20) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 21. 21) Bayrakdar, Din Felsefesine Giriş, s. 124. 22) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 8. 23) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 58. Kant, Saf Aklın Eleştirisinde de, 'inanca yer açabilmek için

bilmeyi bir yana atmak zorunda kaldım' demektedir. lmmanuel Kant, Arı U sun Eleştirisi, Çev. Aziz Yardımlı, İdea Yay., İst, 1993, s. 29.

24) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 53. 25) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 55. 26) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 57.

Page 7: DİN, PSİKOLOJİ VE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA DİN ...isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_28/2006_28_ARICANMK.pdf · D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 69 (1, 1)

D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 71 (1, 2)

DİN, PSİKOLO]İ VE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA . 133 DİN FELSEFESİ DİN PSİKOLO]İSİ İLİŞKİSİ ----

şüncelerini, onun çevirdiği bazı eserlerde de görmek mümkündür. Söz gelişi, onun E. Leroux'dan yaptığı bir çeviride şöyle denilmektedir: "aklın kendisinde bulunan iman, iman değildir, akıldır"27. Doğrusu Tunç'un iman konusu28 ve dinin tanımı ile ilgili dü­şüncelerine, din felsefesi açısından katılmak pek mümkün olmasa gerektir29.

İşte dini kendisine konu edinen din felsefesi dini duygunun dışında kalamaz ve süb-. jektif lW tesirin altında kalmadan mümkün mertebe objektif ve tarafsız bir tııtumla bu alanı incelme ye çalışır30. Objektif ve tarafsız olma ise, Tunç' a göre, dinin esas mahiye­ti ve değeri hakkında yapılacak felsefi incelemenin temel niteliğidir. Onun tarafsızlıktan kastı ise, din felsefesi yaparken dinin duygusallık yönünü işin içerisine katmadan hare­ket etmektir3I.

İşte bu noktada Tunç, din felsefesinin dini ne şekilde ele aldığım veya hangi dini ya da dini anlayışları konu edindiğini açıklamaya çalışmaktadır. Öncelikle belirtilmelidir ki ona göre, din felsefesi tarihte oluşmuş değişken dini anlayışları ya da farklı dini yorum­ları doğrudan konu ve amaç edinmemektedir. Oysa din felsefesi, din denilince, zamanın değişimiyle özü değişmeyen ve değer kaybı oluşmayan dini incelerneyi konu ve amaç edinmektedir. Kısacası Tunç'un düşüncelerinden anlaşılan şudur ki, din felsefesinin te­mel amacı, dinin önem ve değerinin yeniden ele alınması, din, bilim ve felsefenin uyum

. içerisinde olabileceğinin gösterilmesidir32.

b. Din Felsefesi ve Diğer Disiplinlerle İlişkisi Din felsefesi, acaba Tunç'a göre hangi disiplinlerle ilişki içindedir? Ya da hangi di­

siplinlerle daha yakın ilişkisi kaçuulmazdır? Ve bu ilişkiler ne yönden ve hangi mahiyet­tedir?

27) Eıninanuel Leroux, "Fransız Dili ile Konuşulan Ülkelerde 1914'ten 1925'e Kadar Din Felsefesi", Çev. Mustafa Şekip (Tunç), Türkiye'de Din Felsefesine Doğru, Haz.: Bayram Dalkılıç, Konya 2000, içinde, s. 84.

28) İmanın epistemolojik değeri ve iman konusu olan şeylerin daha rasyonel ve tutarlı değerlendirme­leri için bkz. Hanifi Özcan, Epistemolojik Açıdan lman, M.Ü.İ.F.V. Yay., 2. Basım, İst. 1997; Ne­cip Taylan, ilim-Din İlişkileri-Sahaları-Sınırları, Çağn Yay., İst. 1979; Ferit Uslu, Felsefi Açıdan imanı Temellendirme, Ankara Okulu Yay., Ankara 2004; John Hick, Faith and Knowledge, Collins, Glasgow 1978; Paul Tillich, lmanın Dinamikleri, Çev. Falırullah Terkan, Salih Özer, Ankara Oku­lu Yay., Ank. 2000; Zeki Özcan, Teolojik Hermenötik, Alfa Yay., Bursa 2000; Cafer Sadık Yaran, Bilgelik Peşinde Din Felsefesi Yazıları, Araştırma Yay., Ank. 2002; Cafer Sadık Yaran, Günümüz Din Felsefesinde Tanrı inancının Akliliği, Etüt Yay., Samsun 2000; Vahdettin Başçı, Felsefi Bir Problem Olarak Mucize, A.Ü.İ.F. Yay., Erzurum 1996.

29) Dini n daha tutarlı ve sağlıklı tanımlamaması ve anlaşılması için bkz. Recep Kılıç, Dini Anlamiık Üzerine, Öttiken Yay., İst. 2004, s. ll, 19; Hüsameddin Erdem, Problematik Olarak Din-Felsefe Münasebeti, Hü-Er Yay., 3. Baskı, Konya 2004, s. 22 vd.; Necip Taylan, Islam Düşüncesinde Din Felsefe/eri, M.Ü.İ.F.V. Yay., 3. Basım, İst. 1997, s. 15 vd.; Mehmet Aydın, Din Felsefesi, Selçuk Yay., Ankara 1992, s. 6 vd.; John Hick, An lnterpretation of Religion, Macmillan, London 1991; Michael Peterson, W. Hasker, B. Reichenbach, D. Basinger, Reason and Religious Belief, Oxford Univ. Press, N. York, Oxford 1991, s. 3 vd.; David A. Pailin, Groundwork of Philosophy of Religi­on, Epworthpress, London 1986, s. ll vd; Paul Tillich, Din Felsefesi, Çev. Zeki Özcan, Alfa Yay., Bursa 2000, s. 37 vd.

30) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 8. 31) Bayrakdar, Din Felsefesine Giriş, s. 125. 32) Bayrakdar, Din Felsefesine Giriş, s. 126, 128.

Page 8: DİN, PSİKOLOJİ VE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA DİN ...isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_28/2006_28_ARICANMK.pdf · D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 69 (1, 1)

D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 72 (1, 1)

134 / Yrd. Doç. Dr. M. KazımAncan -----EKEV AKADEMİ DERCİSİ

Her şeyden önce Tunç'a göre din felsefesi felsefenin genel metodanna dayanarak ça­lıştığı için, doğal olarak en temelde onunla ilişkilidir. Ona göre, "felsefenin ana mesele­siyle din felsefesinin ana meselesi arasında umum, husus farkı vardır. Evvelkinin ana meselesi realiteden bir parça olan insanın bütün bir realite ile olan münasebetlerini ince­lemek olduğunuıbiliyoruz. Din felsefesi de insanın mevcudatla olan münasebetlerini in­celerse de bu incelerneyi insanın sadece din kişiliği açısından olan münasebetlerine ayır­mıştır"33. Görüldüğü gibi Tunç' a göre genel felsefe ile din felsefesi arasında sadece urouro husus farkı vardır. Sonuçta din felsefesi genel felsefe ile kaçırulmaz bir ilişki için­de <;>lmak durumundadır.

Tunç'a göre din felsefesi, konulan itibariyle,'genel olarak, benzer metotlarla çalışan bilgi nazariyesi, psikoloji, ahlak ve sosyoloji ile belli bir ilişki içinde olmalıdır. Hatta din felsefesi bu konulara dayanmaktadır34.

Öte yandan Tunç'a göre din felsefesi ahlak felsefesiyle de ilişki içinde olmalıdır35. Dini ilimler içerisinde ise, Tunç'a göre, din felsefesiyle konusu itibariyle en yakın ilişki içinde olan disiplin kelamdır. Ama ona göre, kelam ilmine, büsbütün din felsefesi deni­lemez, zira bu iki disiplin arasında yöntem farklılığı söz konusudur36.

Din felsefesi ile yakın ilişki içinde olan disiplinlerden birisi, Tunç tarafından her ne kadar genel psikolojinin özel bir parçası sayılsa37 da, din psikolojisidir38. Ancak Bay­rakdar'a göre, "Tunç'un bazı ifadelerinden sanki din psikolojisinin din felsefesinin bir alt disiplini olabileceği kanaatini çıkarmak mümkündür; fakat bazı ifadelerinden de bu iki disiplinin ayn iki disiplin olduğunu anlamak mümkündür. Doğru olan, bu ikinci an­layıştır"39. Tunç'un bir taraftan genel psikolojinin özel bir parçası saydığı diğer yandan din felsefesinin bir alt disiplini gibi telakki ettiği din psikolojisi ve din felsefesi ilişkisi­ni ilerleyen satırlarda daha özel ve geniş olarak ele almaya çalışacağımızdan dolayı, bu tartışmayı daha sonraya bırakıyoruz.

Burada ortaya koymaya çalışacağımız amacımızı aşacağı için Tunç'un, Tann anlayı­şı, Tann 'nın varlığı, peygamberlik, kötülük probleıni vs. gibi din felsefesi problernleri­ne40 ilişkin düşüncelerine girmiyoruz.

B. Thnç'ta Din Psikolojisi

'Hislerimizin Mantığı' isimli yazısında Tunç, Bergson ve Ribot'dan esinlenerek, 'ruhlanmızın kökleri aklımız değil duygulanmızdır' demektedir41. Tunç'un bu yaklaşı-

33) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. lO. 34) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 14. 35) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 15. 36) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 8. 37) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 61. 38) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 62. 39) Bayrakdar, Din Felsefesine Giriş, s. 133. 40) Bu konuda geniş bilgi için Tunç'un din felsefesi üzerine yapılmış olan çalışmaya bakılabilir. Bu­

ruk, Mustafa Şekip Tunç'ta Din Felsefesi, s. 43, 57. 41) Ülken, Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi, s. 379.

Page 9: DİN, PSİKOLOJİ VE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA DİN ...isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_28/2006_28_ARICANMK.pdf · D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 69 (1, 1)

D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 72 (1, 2)

DİN, PSİKOLO]İ VE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA DİN FELSEFESİ DİN PSİKOLOJİSİ İLİŞKİSİ ---- 135

ını onun psikoloji ağırlıklı düşünce sisteminin de bir gereğidir. O, felsefeci kimliği ya­nında asıl önemli olan psikolog kimliğini öne geçirmiş olmaktadır.

Din psikolojisinin üzerinde incelem.e ve çalışma yapacağİ bir alan olarak din, Tunç'a göre, esas itibariyle özel bir ruh hali, manevi ve deruni bir duygudur. Bu duygu halinde his, ihtiyaç, sevgi, korku, ümit, teselli, vecd ve teslimiyet rol oynamaktadır. Aynca ona göre, dini hayatta bunlar birinci derecede rol oynarlar ve dini halde sezgi ve hayal diğer bütün melekelerden üstündür42.

Din psikolojisi disiplinin nasıl pluştuğunu ve tarihi gelişimini Tunç, dini metinlerle ilintili olarak izah eder. Ona göre, insanlan etkileyen tüm kutsal yazılar, eserler ve dü­şünceler din psikolojisinin tarihinin oluşmasını sağlamaktadır43.

Tunç'a göre, din psikolojisi, genel psikolojinin bir parçası ve hatta özel bir şeklidir. Din psikolojisinin verileri genel psikoloji için önemli olduğu için her ikisi arasında kar­şılıklı bir ilişki söz konusudur. Ona göre, en derin ve şiddetli tecrübeler din alanında ya­şandığı için, bu hayatı incelemek genel psikoloji açısından olduğu kadar din psikolojisi açısından da mühirndir44. Dolayısıyla demek oluyor ki Tunç'a göre, din psikolojisinin çalışmalannda, konulanın tespit ve incelemede, genel psikolojiden yararlanması kaçınıl­maz ve vazgeçilmezdir.

Din psikolojisi, Tunç'a göre, genel psikolojiyemalzeme sunmak ve veri hazırlamak yanında, kendisi de onun bakış açısından ve kanunlarından faydalanır ve bunlan kendi alanı için de kullanır. Böylece din psikolojisi, dini hayatın olaylanın psikolojik açıdan anlamaya çalışmış olur. Bu durumda, genel psikoloji din psikolojisi için bir vasıta olmuş olur. En nihayetinde din psikolojisi de, genel psikolojinin metot ve kanunlan dairesinde faaliyet göstermekle, din felsefesinin bir tamamlayıcısı ve parçası olabilecektir45. Kısa­cası ona göre, genel psikoloji din psikolojisi için bir vasıtadır ve din psikolojisi de din hayatının olaylanın psikolojik açıdan anlamaya çalışmaktadır.

Tunç, din psikolojisinin ana meseleleri olarak üç konuyu ön plana çıkarmaktadır. Di­ni tecrübe, dini duygu ve dini şuur onun ele aldığı en belli başlı hususlardır. Şimdi bun­lan kısa kısa ele alınaya çalışalım.

a. Dini Tecrübe

Din alanında ya da dini hayatta tecrübe denildiğinde ne anlaşılınası gerektiğini Tunç, şu şekilde ifade etmektedir: "Burada tecrübeden maksat düşünce ile yapılanın aksine şu­ur hallerinin kendiliğinden oluş ve belirişlerinden ibaret olan bir tecrübedir. Burada ko­nu işbu tecrübenin mahiyet ve şümulü ile kendi mahiyeti icabı tabi olduğu hudutlardır; daha doğrusu dini tecrübeyi sadece psikolojik bakımdan tasvir etmek burada başlıca ga­yerniz olacaktır"46.

42) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 8.

43) Albayrak, Mustafa Şekip Tunç'da Din Psikolojisi, s. 23.

44) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 61.

45) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 62.

46) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 62.

Page 10: DİN, PSİKOLOJİ VE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA DİN ...isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_28/2006_28_ARICANMK.pdf · D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 69 (1, 1)

D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 73 (1, 1)

136 1 Yrd. Doç. Dr. M KazımAncan -----EKEV AKADEMİ DERCİSİ

Dini tecrübe, Tunç'a göre, aynı zamanda bütün tecrübeleri belirlediği kabul edilen bir çeşit cüz'i tecrübedir ve o haberimiz olmadan ruhu kendi rengine boyamanın bir ne­ticesidü47. Demek oluyor ki, dini tecrübe, kişilerin ruh dünyasını etkileyen ve kişiden ki­şiye değişerek onların hal ve durumlarını belirleyen bir haldiı48.

Tunç, dini tecrübe ile, dinin kıymetlerinin korunmasını dile getirmesine rağmen, bu düşünceleri ile dinin doğrudan doğruya sübjektif bir tecrübe temeli üzerine oturması ge­rektiğini savunmuş olmaz. Sadece bireyler, sübjektif bir tecrübe ile bireysel ve insani ta­biatları tarafından gelen kıymetleri tanıyabilirler. Dolayısıyla ona göre, tecrübelerimiz bize, kıymetlerin korunmasında bir dürtü olabilir ve bu açıdan en yüksek kıyınet kendi hayatlarırruzdır. Tüm bu kıymetler ve bütün realiteler ancak bu hayattan aldığımız tecrü• belerle aydınlatılabiliı49.

Tunç' a göre bu tecrübeler, duyup yaşadığımız şeylerden ibarettir. Dini tecrübeler bu yönüyle her bir kişi için doğrudur. Çünkü kişinin ruhunu heyecaniandıran ve üzerinde büyük etkiler bırakan tecrübeler, kişiyi öyle sarsar ki, onların sebebi hakkında kişi ger­çeğe ilişkin bir fıkir edinmeye gerek dahi duymaz. Nitekim ona göre, "gerçek sebep bir çok şartlardan ibarettir, bu da ancak tenkidli bir araştırma ile elde edilebilir. 'Sebebin se­bep olarak' tecrübernizde kendini doğrudan doğruya gösterdiğine bizi inandıran şey bir idrak yanılmasından (illüzyon) başka bir şey değildir"50.

Dini tecrübeler, kısacası, Tunç'a göre, bir vakıa ve hakikat olarak "diğer tecrübeler gibi sadece tecrübe olarak duyulur ve öylece yaşanır; aynı zamanda herkese göre husu­si bir şekil alır"51.

Tunç'a göre, her tecrübe gibi dini tecrübe de bir tepki doğurur. Bu tepkinin adı ona göre, 'dini duygudur•52.

b. Dini Duygu Din duygusu, Tunç'a göre, din ilgisinin temel vasfını oluşturmaktadır. Manevi haya­

tın bir veçhesi de hem bu kıymetiere dönük hem de bu kıymetlerin korunmasına çevril­miştir. Ona göre, din meselesinin en esaslı tarafını da bu nokta oluşturmaktadır. Söz ge­lişi, Tann'ya ibadet edilmesi de bütün bu kıymetlerin ruhu ve cevheri olmaktadıı:53.

Bu yönüyle dini duygu, dini tecrübelerin bir tepkisinin adı olmaktadır54. Aynca bü­tün duygular, iç ya da keyfıyet olarak yaşanmaktadır. Din duygusu da böyledir. İç halle­ri, nefs i, ahlaki, bedii, zihni vs. duygular bu duygu ailesini oluşturmaktadır. Duyguların

47) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 62. 48) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 64.

49) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 62, 63. 50) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 63.

51) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 64. 52) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 64.

53) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 21. 54) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 64.

Page 11: DİN, PSİKOLOJİ VE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA DİN ...isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_28/2006_28_ARICANMK.pdf · D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 69 (1, 1)

D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 73 (1, 2)

DİN, PSİKOLOP VE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇTA ___ _ DİN FELSEFESi DİN PSİKOLO]İSİ İLİŞKİSİ 137

bir kısmı nefsi korumaya yönelikken bir kısmı da feragat duygulanna karşılıktır55. Bu nedenle, ona göre, 'din duygusu işte bu rluygulanmadan doğar. Binaenaleyh, din duygu­su yaşama savaşında kıymetlerin, ideallerin mukadderatı doğrulmak, onu seçmek, onun­la halleşmektir'56.

Tunç'a göre iki tür duygu söz konusudur. Asli duygular ve dini duygular. Asli duy­gular birinci derecededir, dini duygular ise ikinci derecedir. Aslı duygular doğrudan doğ­ruya ve daha sıcak olarak yaşanan duygular alınalanna rağmen dini duygular da aynı şe­kilde onlar gibi doğrudan doğruya ye sıcak olarak yaşanan duygular ve kıymetler olabi­lir. Böyle yaşandığında din duygusu, Tunç'a göre, birinci plana geçer ve asli bütün kıy­metleri kendinde toplar57. İmandaki tevekkül ile diğer tevekküller de aynıdır. Onlar ara­sında bir derece değil mahiyet farkı vardır58.

Sıradan bir duygu olmayan dini duygunun, Tunç' a göre, 'mevcudiyeti hayat, hakikat, güzellik ve iyiliğin insanlar tarafından tecrübe edilmiş olduğu faraziyesine dayanır ve ancak bu faraziye ile mümkün olur•59. Bu duygunun en güzel ve doygun bir şekilde ya­şanması ise, ona göre, saadet devrinde olmuştuı-60 .. ·

Din duygusu, kısaca,Tunç'a göre, en geniş manasıyla bir ideale bağlı olma duygusu- . duı61. Din duygusu yaşama kuvvet ve şevkinden doğma.ktadıı62. Bu duygu, imanın en yük­sek derecesinin gerçekleştiği iradede en derin şekilde oluşur. Bunlar da peygamberlerdiı63.

c. Dini Şuur Dinin mahiyetini psikolojik açıdan ya da din psikolojisi açısından incelemek, Tunç'a

göre, din şuurunun psikolojik mahiyet ve fonksiyonunun ne olduğunu sorgulamak de­mektiı:64.

Tunç'un din psikolojisi söz konusu olduğunda dini şuur konusunu ele almamak mümkün değildir. O, geleceğin psikolojisinin şuurun bir takım karanlık damarlannı ça­lışacağını umut etmektediı65.

Tunç'un kendi üadesiyle, "Dini şuur, Tanrı'nın kendi iradesindeki maksatlan bildi­ğine ve bu iradenin üadesini olup bitenlerde, bütün hadiselerde bulunduğuna kanidir. ( ... ) Bilinebilecek hakikatleri bir daire farzedersek dini şuur kendisini bu dairenin ortası-na koyar ve bütün daireye buradan hükmeder''66. .

55) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 65. 56) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 65. 57) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 65, 66. 58) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 71. 59) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 67. 60) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 67. 61) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 68.

· 62) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 69. 63) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 72. 64) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 60. 65) Albayrak, Mustafa Şekip Tunç'da Din Psikolojisi, s. 22. 66) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 27.

Page 12: DİN, PSİKOLOJİ VE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA DİN ...isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_28/2006_28_ARICANMK.pdf · D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 69 (1, 1)

D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 74 (1, 1)

138 / Yrd. Doç. Dr. M. KazımAncan ----EKEV AKADEMİ DERGİSİ

Tunç'a göre, ilmi şuura uyarak dinişuurunda gittikçe tekemmül ettiği, hatta çalış­malannda ilim gibi sürekli tekemmül geçirdiği görülmektedir. Dolayısıyla dini şuur hep ayru noktada kalmamakta, ilmin ve tecrübenin artmasıyla onun da yeri değişmektedir. Bu nedenle cahilliğin hakim olduğu yerlerdeki din şuuruyla aydın ve ileri muhitlerdeki din şuuru arasında fark bulunmaktadır. Dini şuurun ilmi şuurdan her zaman çok defa ge­ri kalması da bir anlamda ona göre, daima din ve ilim kavgalanru ya da tartışmalannı gündeme getirmektedir. Kısmen de sorun bu yüzden doğmaktadır67.

Kısacası Tunç'a göre, dini şuur, dini d,üşünce ve dini duygu kendi konumuna göre te­şekkiil etmiştir. İnsanlığın ahlaki ve sosyal ihtiyaç ve gereksinimleri, ona göre, ralımanİ bir lütuf ve hidayet olarak mütalaa edilmelidir. Aynı şekilde, Tunç'a göre, cemiyet haya­tının genel durumu ne halde ise din hayatı da ona göre olmaktadır68.

Tunç'un din psikolojisine ilişkin olarak düşüncelerini, bizatihi kendine ve eserlerine bağlı kalarak genel hatlanyla ortaya koymaya çalıştık. Oysa burada din psikolojisiyle ilintili olarak onun dile getirdiği dini tecrübe, dini duygu ve dini şuur, aynı zamanda gü­nümüz din psikolojisi çalışmalannda da önemli bir yere sahiptif69. Onun özellikle bu dü­şüncelerinin çağdaş din psikolojisi açısından kritiğini yapmak ayn bir çalışmanın konu­su olacağını düşündüğümüz için, konunun bu veçhesine girmiyoruz.

C. Tunç'ta Din Felsefesi ile Din Psikolojisinin İlişkisi

Din felsefesi, acaba Tunç'a göre hangi noktada psikoloji ya da din psikolojisi ile bu­luşmaktadır ya da ilişki içine girmiş olmaktadır? Bu iki alanın konulannın kesiştiği or­tak bir nokta var lllldır? Varsa bunlar nelerdir?

Tunç'a göre, din hakkında ve onunla ilintili olarak doğan sorunlar üzerinde çaba sarf eden din felsefesi, bir yandan dinin psikoloji safhasıyla da ilişkiye geçmektedir. Bu hu­susa o şu şekilde işaret etınektedir: "Dini fıkirlerin bu muarnmalan açıklama hususunda bir bilgi getirmediği belli olsa bile bu kabil fıkirlerin hikmet ve manalarının ne olabile­ceğini kendi kendimize sormak zorunda kalmamak mümkün değildir. Mesele(le )rin bu şekli alması bizi din felsefesinin psikolojik safbasma geçirir. Çünkü dini fikirler kıymet­Ierini bir bilgi, bir ilim olarak kaybettikleri vakit kıyınet olarak sahip olabilecekleri bir şeyler olacak, manevi hayatın zihni tarafından başka bir tarafını ifade etmek kudretinde bulunmalan icabedecektir. Böyle olunca din felsefesine burada düşen vazife: ruhun din hayatını vasıflandırmak ve bilhassa bu dini fikirleri dini tecrübe ve dini ruh haliyle bir­leşen münasebetleri incelemek olacaktır"70. Öyle görülüyor ki Tunç, din felsefesinin ru-

67) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 28.

68) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 52.

69) Çağdaş din psikolojisi çalışmalannda dini tecrübe, dini duygu ve dini şuur vb. konulannın ne şe­kilde ele alındığı için bkz. Hayati Hökelikli, Din Psikolojisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., Ank. 1993; Hüseyin Peker, Din Psikolojisi, Çamlıca Yay., İst. 2003; Habil Şentürk, Din Psikolojisi, Es­ra Yay. Konya 1997; Kerim Yavuz, Çocukta Dini Duygu ve Düşüncenin Gelişmesi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yay., Ankara 1983; M. Doğan Karacoşkun, 'Dini İnanç-Dini Davranış ilişkisine Sos­yopsikolojik Yaklaşımlar', Dini ve Sosyal Psikoloji Yazıları, Der. M. Doğan Karacoşkun, Din ve Bilini Kitap/an, Samsun 2006, içinde.

70) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 15.

Page 13: DİN, PSİKOLOJİ VE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA DİN ...isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_28/2006_28_ARICANMK.pdf · D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 69 (1, 1)

D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 74 (1, 2)

DW PSİKOLO]İ VE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA ___ _ DİN FELSEFESİ DİN PSİKOLO]İSİ İLİŞKİSİ 139

hun dini hayatla bağlantısını kurmak ve dini fikirlerle dini tecrübe arasında bağlantılar kurmak gibi görevleri olduğunu düşünınektedir. Dolayısıyla din felsefesinin din psiko­lojisiyle dinin ve dini düşüncenin dini tecrübe ve dini ruh hali konusunda ortak noktala­n olduğu ifade edilmiş olmaktadır. Bir anlarnda din psikolojisinin konusu olan dini tec­rübe ve dini ruh halleri konusundaki verilerinin din felsefesine üzerinde düşünüp, ince­leme y&IJacağı bir atmosfer oluşturmaktadır. Bu yönüyle din psikolojisi din felsefesine dinin psikolojik meseleleri konusunda materyal sağlamış olmaktadır.

Tunç, dinin mahiyetini tanımlarken, her ne kadar zarniın zaman paradoksal gözüken ifadeler dile getirse de 71, dinin mahiyetinin psikoloji ve sosyoloji de aranınası gerektiği­ni vurgularnası, bir anlarnda onun yaklaşımıyla din felsefesinin üzerinde inceleme yapa­cağı alanla yapacağı ilişkiye de işaret etmektedir. Nitekim mahiyeti psikoloji ve sosyo­loji olarak belirlenen din sahasında, din felsefesinin din psikolojisince incelenen 'din şu­urunun psikolojik mahiyet ve fonksiyonu nedir?'72 sorusu üzerinde de çaba sarf etmesi gerekmektedir.

Her ne kadar bir paradoksal anlayış gibi de gözükse, din psikolojinin ilişkisine dair Tunç'un düşüncelerini iki ana kategoride ele almak mümkündür. Bunlardan ilki, din fel­sefesinin din psikolojisinin verilerinden yararlanabileceğidir. İkincisi ise, din psikoloji­sinin genel psikolojinin bir parçası olduğu ya da ona veriler sunduğudur73.

Birinci görüş, din felsefesi ile din psikolojisinin ilişkisinin kaçınılmaz olduğu fıkrine dayanmaktadır ki, Tunç bu hususu 'Din Felsefesinin Psikolojik Meseleleri' başlığı altın­da şu şekilde dile getirmektedir: "Bundan önce din felsefesinin bilgi meselesiyle uğra­şırken de denebilir ki yine psikolojik mesele içinde bulunuyorduk. Çünkü bilgi nazari­yesi ile psikoloji arasında bir sınır çizmek mümkün değildir. Biliyoruz ki bilgi nazariye­si bildiklerimizin mahiyet ve değer hudutlannı inceler, bundan maksat bildiklerimizin mahiyet ve unsurlannın bize gerçeğin bilgisini verip vermediklerini araştırmaktır. Psiko­loji de bilgilerimizle uğraşır, şu farkla ki bunların mahiyet ve değerini aramaz, sadece kaynak ve teşekküllerini gösterir, bunlan açıklamaya bakar. Dini bilgilerin zihni ve ilmi ihtiyaçlanrnız bakırnından tatınin edici bilgiler vermediğini ve bu bilgilerin ilmi bilgiler mahiyetinde olmadığını görmüştük. Bu cilıet anlaşıldıktan sonra din meselesinin sırf psi­koloji bakırnından incelenmesine geçilmek gerekir. Dini fıkirlerin değeri, sır ve hikmeti ihtimal psikoloji alanındadır''74.

Esasen Tunç'un, din felsefesinin salt olarak bilgi felsefesiyle uğraşmasını da bir psi­kolojik çaba içinde olmak olarak değerlendirmesi, doğal olarak din felsefesinin dini epistemoloji uğraşısının bir anlarnda dini epistemoloji çabası olarak değerlendirdİğİ an­lamına da gelebilir. Zira bu alanlar aslında ister istemez bazı farklı yaklaşırnlara rağmen

71) Tunç, kimi zamandinin mahiyetinin ne ilim ne felsefe ne de bunlara ait bir bilgi nazariyesi oldu­ğunu vurgularken, kimi zaman da dinin mahiyetinin psikoloji ve sosyolojide aramak gerektiğini be­lirtir. Bkz. Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 60; Bayrakdar, Din Felsefesine Giriş, s. 129.

72) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 60.

73) Bkz. Bayrakdar, Din Felsefesine Giriş, s. 133.

74) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 61.

Page 14: DİN, PSİKOLOJİ VE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA DİN ...isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_28/2006_28_ARICANMK.pdf · D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 69 (1, 1)

D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 75 (1, 1)

140 / Yrd. Doç. Dr. M KazımAncan -----EKEV AKADEMİ DERGİSİ

ortak alanlar üzerinde çalışmaktadırlar. Ona göre bu alanlar arasında kesin sınırlar çiz­mek de mümkün değildir.

Nitekim Tunç, bu iki disiplin arasındaki ilişkinin kaçınılmaz oluşuna <;lair düşüncesi­ni bir başka şekilde şöyle dile getirmektedir: "Din psikolojisi umumi psikolojinin genel metod ve kanunları dairesinde yapılmak sayesinde din felsefesinin bir tamamlayıcısı, bir parçası olabilir"75. Tunç'un bu ifadeleri de, din psikolojisini din felsefesinin bir tamam­layıcısı ve ona destek olan bir parçası olarak gördüğüne işaret etmektedir.

İkinci görüşe göre ise din psikolojisi genel psikolojinin bir parçası olarak değerlen­dirilmektedir. Tunç'un ifadeleriyle, "din psikolojisi umumi psikolojinin bir parçası, özel bir şeklidir. Aralarında karşılıklı münasebetler vardır. Bu itibarla din psikolojisinin veri­leri umıımi psikoloji için pek mühim olabilir. Çünkü insanlar en derin ve şiddetli ruhi tecrübeleri din alanında yaşarnışlardır. Hakiki din hayatında ruh hayatının bütün unsur­ları başka hiç bir alanda görülemeyeceği gibi bir kudret ve ahenk içinde hep birlikte ça­lışırlar. Din hayatını ruhla incelemek de umumi psikoloji için hem çok mühim, hem de pek kuvvetli, çok zengin bir vasıtadır"76. Dolayısıyla Tunç'un buradaki düşüncelerinden din psikolojisinin, yalnızca genel psikoloji ile ilişkili olduğu ve sadece ona veri sundu­ğu anlayışı çıkabilecek gibi gözükse de, aslında ilk düşünce de dikkate alındığında din psikolojisinin hem genel psikolojiye hem de din felsefesine dönük düalist bir yönü bu­lunduğu yorumunu yapmak daha uygun gibi gözükmektedir. Şayet böyle anlaşılacak olursa, din psikolojisinin hem genel psikolojiye hem de din felsefesine veriler sunduğu ve sunduğu verilere göre de bu iki alanın bir parçası olan ortak paydası bulunduğu ifade edilebilir.

Din felsefesi ve din psikolojisinin konuları itibariyle ilişkilerinin kaçınılmaz olduğu­na günümüz din felsefecileri de işaret etmektedir. Söz gelişi, Özcan'a göre, "epistemo­lojinin doğrudan konusunu teşkil eden 'iman-ilişkisi' ve inanç önemıelerinin 'hakikat­değerleri'yle de Din Psikolojisi ve Din Felsefesi dalaylı olarak ilgilenmek zorundadır. Çünkü inanmanın gerçekleşmesini sağlayan bu üç unsur, yani: inanan, inanılan ve bu iki­si arasındaki ilişki (iman) birbirinden aynlmaz bir üçlüdür; bir başka deyişle, onları bir­birinden tamamen bağımsız olarak ele almak mümkün değildir. Bu demektir ki, Episte­moloji, Din Psikolojisi ve Din Felsefesi birbirlerinin verilerinden ve ortaya koydukları sonuçlardan yararlanmak zorundadır"77.

Sonuç

Çağdaş Türk düşünce tarihinde öneuıli ve etkili bir konuma sahip olan Mustafa Şe­kip Tunç, din felsefesinin kendisine konu edinip akli, ilmi ve felsefi tarzda üzerinde dü­şüneceği ve muhakeme yapacağı dini, özel bir ruh hali, manevi ve deruni bir duygu ola­rak tanıuılamakla, bu disiplinle din psikolojisini ilişkilendirdiği en temel nokta olsa ge­rektir. Çünkü o, din felsefesinin konu edineceği, dağuracağı sorunları inceleyeceği ve ir­deleyeceği dinin içeriğini, din psikolojisinin de ortak noktaları olacak bir mahiyette ta-

75) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 62.

76) Tunç, Bir Din Felsefesine Doğru, s. 61. 77) Özcan, Epistemolojik Açıdan İman, s. 14.

Page 15: DİN, PSİKOLOJİ VE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA DİN ...isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_28/2006_28_ARICANMK.pdf · D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 69 (1, 1)

D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 75 (1, 2)

DIN, PSİKOLO]İ VE FELSİIFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA DiN FELSEFESİ DiN PSİKOLO]İSİ İLİŞKİSİ ---- 141

rumlamaktadır. Nitekim ona göre, din bir ruh hali, manevi, deruni bir duygu ve insan· ha­yatını düzenleyen kaideler bütünü olarak tarif edilmektedir. Dolayısıyla dinin tanımlan­masında Tunç, dinin psikolojik yönünü ön plana çıkarak dini tecrübe, dini duygu ve di,. ni şuur alanlarının altını çizmektedir. İşte bu noktalar ona göre aynı zamanda din felse~ fesinin de kendisine konu edineceği alanlardır. Yani din felsefesi psikolojik açıdan tahlil edilen din hayatı, özellikle dini fıkirleri, dini tecrübeyi, dini duygu ve şuuru incelemek­le, bunların dinle münasebetini irdelemekle ve bunlar dolayısıyla doğan sorunlara eğil­mekle vazifelidir. Denilebilir ki, bir anlamda din felsefesi din psikolojisinin de konusu olan ve onun kendisine sunacağı veriler üzerinde de felsefe yapacaktır.

Kısacası Tunç, genel psikolojinin bir parçası olarak görülen din psikolojisinin, dini tecrübe ve dini şuurun psikolojik talılillerinin yapılmasıyla din felsefesinin de bir alt da­lı gibi görülmesi gerektiğini ileri sürmektedir.

Çağdaş din felsefesi çalışmalarında da artık, din psikolojisinin ağırlıklı konusu olan dini duygu ve dini şuur78 yanında, dini tecrübe79 anlayışı da, sadece birTanrı'nın varlı­ğına kanıt olmanın dışında, dini epistemolojinin bir parçası olarak konu edilmesi söz ko­nusudurSO. Burada son derece öneınli olan nokta şurasıdır ki, dalıa ziyade dm psikoloji­si alanında incelenmeye çalışılan dini tecrübe, dini duygu, dini şuur ve bazı dini psiko­lojik verilerin din felsefesi disiplinin de dini epistemolojiler vs. açısından edilmeye baş­lanmasının da yaygınlaşmasıdır. Bu hususa Tunç'un din felsefesi denemesinde işaret et­mesi ve en azından iyimser bir yorumla din felsefesinin genel psikolojiyle birlikte özel-

78)

79)

80)

Bu hususlar felsefi çalışmalarda epistemolojik açıdan da ele alınmaktadır. Özcan, Epistemolojik Açıdan lman, s. 62 vd.; Hanifi Özcan, Mtıtüridi'de Bilgi Problemi, M.Ü.İ.F.V. Yay., İst. 1993, s. 125, 128 vd.; Aynca A. N. Whitehead tarafından da bu konular felsefi bir tarzda ele alınmaktadır. Geniş bi.lgi için bkz. Alfred N. Whitehead, D inin Oluşumu, Çev. Mevlüt Al bayrak, Alfa Yay., Bur­sa 2001, s. 55,77 vd.

Çağdaş din felsefesi çalışmalannda önemli sorunlardan biri olarak ele alınan bu konuda geniş bil­gi için bkz. Keith E. Yandell, 'Religious Experience', A Companion to Philosophy of Religion, Ed. Philip L. Quinn and C. Taliaferro, Blackwell, Oxford 1997, içinde, s. 367 vd.; Saint Teresa of Je­sus, 'Religious Experiences', Philosophy of Religion: Selected Readings, Ed. Michael Peterson, W.Hasker, B. Reichenbach, D. Basingı:r, Oxford University Pres, N. York, Oxford 1996, içinde, s. 7 vd.; William James, 'Religious Experience as the Root of Religion', Philosophy of Religion: Se­lected Readings, içinde, s. 10 vd.; William P. Alston, 'Religious Experience as Perception of Gad', Philosophy of Religion: Selected Readings, içinde, s. 20 vd.; Wayne Proudfoot, 'Religious Experi­ence as Interpretative Accounts', Philosophy of Religion: Selected Readings, içinde, s. 30 vd.; Mic­hael Martin, 'Critique of Religious Experience', Philosophy of Religion: Selected Readings, için­de, s. 41 vd.; William Alston, 'Perceiving Gad', Philosophy of Religion: The Big Questions, Black­well, Oxford 1999, içinde, s. 142 vd.; Peterson ve diğerleri, Reason and Religious Belief, s. 13 vd.; Muhammed !kbal, islam 'da Dif!i Düşüncenin Yeniden Do_ğuşu, Çev. Ahmed Asrar, Birleşik Yay., Istanbul Ty.; Georges Gusdorf, Insan ve Tanrı, Çev. Zeki Ozcan, Alfa Yay., Bursa 2000, s. 88 vd.

Bu konuda dini tecrübenin ya da sfifi tecrübenin din felsefesinde dini epistemoloji açısından değer­lendirmeye tabi tutulduğu önemli çalışmalar, ülkemizde de yapılmaya başlanmıştır. Bu konudaki bazı çalışmalar için bkz. Ramazan Ertürk, Sufi Tecrübenin Epistemolojisi, Fecr Yayınlan, Ankara · 2004; Mehmet Sait Reçber, Tanrı'yı Bilmenin imktım ve Mahiyeti, Kitabiyat, ('Tann'yı Tecrübey­le Bilmek', s. 89-138), Ankara 2004; Neslihan Saruhan, W. P. Alston 'da Dini Tecrübe ve Tanrı, An­kara Üniv. Sosyal Bil. Ens. Felsefe ve Din Bilimleri ABD, Ankara 2002; Rıza Bakış, Muhammed İkbal'e göre Dini tecrübe ve Bilgi Açısından Değeri, Erciyes Üniv. Sosyal Bil. Ens. Felsefe ve Din Bilimleri ABD, Kayseri 1998; Fatih Özgökmen, lbn Arabi'de Dini Tecrübe, A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri ABD, Ankara 2002.

Page 16: DİN, PSİKOLOJİ VE FELSEFE: MUSTAFA ŞEKİP TUNÇ'TA DİN ...isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_28/2006_28_ARICANMK.pdf · D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 69 (1, 1)

D01777c10s28y2006.pdf 25.02.2010 18:01:07 Page 76 (1, 1)

\ 1

142 1 Yrd. Doç. Dr. M. KazımAncan -----EKEV AKADEMİ DERCİSİ

li.kle din psikolojisinden ve onun verilerinden.yararlanması gerektiğine vurgu yapması, hem bundan sonraki din felsefesi çabaları ve çalışmaları için önemsenecek ve dikkate alınacak bir öneridir, hem de din felsefesi ve din psikolojisi arasında kurulmaya çalışı­Ian bu pratik ve somut ilişkinin diğer disiplinlerle de ya da diğer disiplinler arasında da kurulmasına ön ayak olmasıdır.

Tunç'un burada dile getirilen düşüncelerinin olumlu yönü ve katkısı yanında, onun, söz gelişi dini sadece bir duygu hali olarak ele alması, tasdik edilecek gibi değildir. Yay­gın olarak bilinmektedir ki, din, duygq yönü olması yanında, iman, ibadet ve ahlak bağ­ıarri.ında, bireysel ve sosyal yönü olan, düşünce ve uygulama açısından sistemleşmiş olan ve hem dünya görüşü hem de yaşam tarzı sunan bir müessesedir. Öyle anlaşılıyor ki, Tunç, kendi düşüncelerini belli bir zemine oturtabilmek için dinin farklı yönlerini ve fonksiyonlarını dikkatten uzak tutmuş gibidir.

Bir başka açıdan Tunç, dini meselelerde Kant gibi önemli düşünürü ön plana çıkara­rak ya da kendisine onları destek yaparak irnani bir yol izlemektedir. Hatta bazı yorum­cuların haklı olarak vurguladığı üzere onun din anlayışı Kantçı bir anlayıştı. Din konu­sunda tahlilden ziyade sezgiye dayandığını belirterek, akla da yer vermek yerine sadece imana güvenmek gerektiğini belirtmesi, rasyonel, objektif, şümullü ve tutarlı bir din fel­sefecisi olma konusunda kuşkular oluşturmaktadır. Özetle onun, dini sadece manevi ide­al bir değer olarak anlamasına İslam dini açısından katılmak mümkün olmasa da, dinin duygusal yönünü daha canlı bir şekilde ele alması da yadsınmayacak bir tutumdur.

Bazı yönlerden eleştirilebilecek de olsa M. Şekip Tunç'un dinin psikolojik ve felse­fi açılardan mesele olarak ele alınması gerektiğini vurgulayarak, Türk düşünce tarihinde bu yönde din psikolojisi ve din felsefesi gibi iki disiplinin kültürümüze kazandınlmasın­da öncü rolü oynayan ve bu branşlarda ilk çalışmaları ortaya koyması açısından müstes­na bir yere sahiptir. Diğer bir taraftan da Tunç'un din psikolojisinin din felsefesine hem materyal ve veri hazırlaması hem de tamamlayıcı rol oynaması gerektiğini ileri sürmesi disiplinler arası ilişkiler ve ortak çalışmalar açısından dikkate değer bir yaklaşım gibi gö­zükmektedir.

Kısacası Tunç'a göre, din doğru ve sağlıklı bir şekilde anlaşılacaksa onun psikolojik ve felsefi analizlerine ihtiyaç vardır. Bunu da yapacak olan din psikolojisi ve din felse­fesidir. Belki daha genel bir ifadeyle epistemoloji, din psikolojisi ve din felsefesi birbir­Ierinin verilerinden ve ortaya koydukları sonuçlardan kaçınılmaz olarak yararlanmak du­rumundadır. Daha özelde ise din psücolojisinin dini tecrübe, dini duygu ve dini şuurlar­dan doğan verilerinde olduğu gibi, en nilıayetinde din hakkındaki tüm materyaller de din felsefesine yardımcı olacaktır. Böylece din hakkında, bütüncül bir epistemolojik, felsefi ve psikolojik yaklaşımlarla daha doğru ve sağlıklı anlaşılınalar elde edilmiş olacaktır.