gümüşhâneli ahmed ziyâüddin hazretleri - ehli_sunnet_itikadi

302
*1 EHL-ISUNNE1 İTİKADI I ** j

Upload: seoe-kuran-ve-suennet

Post on 18-Feb-2016

225 views

Category:

Documents


6 download

DESCRIPTION

https://www.youtube.com/user/ozkulersin

TRANSCRIPT

Page 1: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

*1

EHL-ISUNNE1 İTİKADI

I** j

Page 2: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

EHL-İ SÜNNET İ’TİKADI ■

Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri

Kitabın Arapça Unvanı: Câmiu’I - Mütûn fi Hakkî Envâi’s - Sıfâti’l - İlâhiyye

ve Elfâzi’I - Küfri ve Tashihi’l - A’mâli’l - ‘Acibiyye

BEDİR YAYINEVİ

Page 3: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi
Page 4: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

Mürşid-i Kâmil - Âlim-i Rabbâni - Şeyh GÜMÜŞHÂNELİ AHMED ZİYÂÜDDİN

Kuddise Sirruh Hazretleri

Ehl-i Sünnet İ’tikadı

(METİN ve ŞERH)

— BU ESER -

Dünyada ve âhirette selâmet bulmak, ebedî saadete kavuşmak, Hakk'ın (c.c.) ve Resûlünün (s.a.v.) rızalarını kazanmak, “Fırka-i Naciye” denilen ehl-i sünnet mezhebi içindeki bahtiyarlar zümresine katılabilmek için bilinmesi gerekli i’tikad, elfaz-ı küfr, tashih-i a’mâl ve benzeri mevzularla alâkalı hükümleri ve incelikleri öğreten ve her Müslümana son derece lüzumlu ve faideli olan temel bir din kitabıdır.

Arapça’dan Tercüme Edenler: Abdülkadir KABAKÇI - Fuad GÜNEL

7. Baskı

BEDİR YAYINEVİCağaloğlu Yokuşu No: 6/8

Cağaloğlu - İstanbul Tel: (0 212) 519 36 18

1996 - 1417

Page 5: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

— Açıklam a---------------------------------------------------İslâmî faaliyetler ve hizmetler sahasında halisle mağşuşun, temiz ile

kirlinin, iyi niyetli ile kötü niyetlinin, ehliyetli ile ehliyetsizin karmakarı­şık ve içiçe olduğu garip bir devirde yaşamaktayız. Basın, kitapçılık, ya­yıncılık alanlarında da durum böyledir. Sözde hizmet iddiasiyle ortaya atı­lan bir takım şahıs, müessese ve gruplar yüce mukaddesatımızı istihdam ve istismar etmekte, zarar vermekte, hizmet ve faaliyet mevzularını mın­cıklamaktadırlar.

Dinî ve şer’î eserlerin te’lif, tercüme, basım, yayım ve satışları umu­miyetle İslâm fıkhının, ahlâkının ve âdabının izin vermediği yolsuzluklara mevzu teşkil etmektedir. Mukaddes kitabımız Kur’ân-ı Kerîm bile istih­dam ve istismar mevzuu kılınmaktadır. Te’lif, basım ve yayım hukuku belli müesseselere ait kitapları sahiplerinden izin almaksızın kaçak şekilde ofsetle basarak kitap korsanlığı yapmalar, başkalarının kitaplarını (ufak tefek değişikliklerle) aşınp taklid ve intihal etmeler vukuat-ı âdiye sırası­na girmiştir. Din kitapları ehliyetsiz, liyakatsiz, kabiliyetsiz bâzı eşhas-ı muzırranın kâr âleti haline düşmüştür.

Bu hal dinimize ve ümmetimize zarar vermektedir. Bunun çâresi din kitaplarının alımında son derece titiz davranılması, ancak ehl-i sünnet mezhebine uygun ve te’lif, tercüme, basım ve teclidi esnâsında gereken

S ihtimam sarf edilerek hazırlanmış ciddî kitapların seçilmesidir.1 Bedir Yayınevi, İslâmî neşriyat sahasında uzun yıllar hizmet vermiş 8 bir müessese olarak yukarıdaki hususları müslüman kamuoyuna arz etme- | yi bir vazife bilmektedir. Hürmet ve selâmlarımızla...I B E D İR Y A Y IN E V İ

DİKKAT: Bu eserin hem metni, hem şerhi Gümüşhâneli hazretlerinin kaleminden çıkmıştır.

Bu kitabın sonunda BEDİR Yayı­nevinde bulunan bazı kitapların katalogu vardır. Tedkiki rica olu­nur. Öğrencilere ve dar gelirlilere perakende satışlarda indirimli fiyat uygulanır.

Bu eserin bütün hukuku Bedir Ya­yınevine ait olup taklid ve intihal edenler hakkında adli takibata baş­vurulacaktır.

BaskıBayrak Yayımcılık - Matbaacılık

Davutpaşa Cd. No: 14/2 Topkapı İstanbul

2011

Page 6: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

UYARI

Aziz Müslüman!Bil ki, i’tikad ve amelde yegâne hak yol Ehl-i Sünnet ve cema­

at yoludur. Bu yol Resûlullah sallâllahu aleyhi ve sellem Efendi­mizle ashabının (radiyallahu anhüm ecmaîn) mübarek yoludur. Nitekim hadıs-i şerifte meâlen: “Ümmetim yetmiş üç fırkaya parça­lanacak, biri müstesnâ bu fırkalar cehennemlik olacaktır. Cehennem­den kurtulacak fırka benim ve ashabımın yolundan gidenlerdir” buyu- rulmuştur.

Ashâb-ı kirâm, Tâbiîn ve ilk çağ müsiümanlarına “Selef-i Sâlihîn” denir. Onlar i’tikadî mevzularda fazla teferruata girmez­ler, her şeyi olduğu gibi kabul ederler, münakaşa etmezler, te’vil yoluna sapmazlardı. Ancak zamanla İslâm dünyasında bozuk fır­kalar türedi, sapık inançlar meydana çıktı. Bunun üzerine ümmeti dalâlet ve bid’atlerden korumak üzere ehl-i sünnet önderleri İslâm akaidinin hükümlerini tedvin etmişler, hakkı bâtıldan ayır­mışlardır. Çünkü dinimize karıştırılmak istenen hatâlı inançların ayıklanması, halkın aydınlanması, doğrunun yanlıştan tefrik edil­mesi için artık delillere başvurmak, te’vil ve tefsire müracaat et­mek, derinliğine münakaşa ve müzakerelere girişmek zaruret ol­muştu.

İ’tikadda ehl-i sünnet mezhebinin iki büyük imamı vardır:İmam Eş’arî ve İmam Matüridî. Bu iki imam, sünnî raüslü-

manların inanç önderleridir. Cenab-ı Hak her ikisinden ve onla­rın yolunda giden alimlerden râzı olsun.

Daha sonraları “Selefiye” denilen hatâlı bir mezhep çıkmıştır. Bunun kurucusu İbn Teymiye’dir. Devam ettiricileri de Muham- med İbn Abdülvehhab, Cemalüddin Afganî, Muhammed Abduh, Reşid Rıza gibi gayr-ı muteber eşhastır. “Selef-i Salihîn” ile “Sele­fiye Mezhebi”ni birbirine karıştırmamak gerekir. Birinciler ehl-i sünnetin öncüleridir, İkinciler ise ehl-i bid’attendir.

Zamanımızda İslâm dünyasında gerek i’tikad gerekse amel ve füruât sahasında hayli bozuk mezheb ve yol türemiştir. Bellibaşlı- ları: Selefiye, Vehhabiye, Lâ-mezhebiyye (Mezhebsizlik mezhebi), Mezhebleri Telfîk (hükümlerini ve kolaylıklarını birbirine karış-

Page 7: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

tırma), Dinde Reformculuk, Humeynîcilik gibi bid’at yollarıdır. Aklı başında her müslümanın bu sapıklıklardan uzak durması ve ehl-i sünnet mezhebine sımsıkı yapışması gereklidir.

Elinizdeki bu eser büyük nakşî şeyhi, kâmil mürşid, ilmiyle âmil âlim Ahmed Ziyâüddin Gümüşhânevî hazretlerinin müslü- manları uyarmak ve kurtarmak maksadıyla tertiplediği çok fay­dalı ve mübarek bir kitaptır. Sanki, sapıklık ve bid’at fırtınaları­nın estiği bir denizde bocalayan zavallılara atılmış bir kurtuluş ipidir.

Bu kıymetli te’lif büyük imamımız Şeyh Ebû Mansur el- Mâtüridî hazretlerinin görüşlerine uygun olarak hazırlanmıştır.

Aziz müslüman!.. Elindeki bu kitabı oku, akaidini tashih et ve Hakk’ın rızâsına nâil ol. Vesselâmü aleyküm...

BEDİR YAYINEVİ

Page 8: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

Ehl-i Sünnet Yolu ve Bid’at Fırkaları Hakkında

TENBİH ve İHTAR

Hicrî onbeşinci asrın ilk yıllarında İslâm dünyasında ve bu arada ülkemizde bir sürü bid’at ve dalâlet (sapıklık) fırkatan zuhûr etmiş ve müslüman kütlelerin zihinleri karmakarışık olmuştur. Böyle bir za­manda ehl-i sünnet mezhebine hizmet etmek ve bid’at cereyanlanyla savaşmak başta gelen hizmetlerdendir. Aşağıdaki satırlar böyle bir hizmet maksadıyla kaleme alınmıştır. Muhakkak ki, ehl-i sünneti bıra­kıp da bid’at ve dalâlet çıkmaz sokaklarına sapmak büyük günahlar­dandır. Müslümanları bu mevzuda uyarmak bizler için hem bir hak, hem de bir vazifedir. Ehl-i bid’at ve dalâlet bundan memnun olmayıp gocunsalar da... Allah’ın selâm, rahmet ve bereketi hidâyete, doğru yola tâbi olanlar üzerine olsun. Ne mutlu, Allah’ın ve Resûlünün razı olduğu inanç ve amellerin sahiplerine...

Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimizin, bir hadîs-i şeriflerinde meâlen şöyle buyurdukları rivâyet olunmaktadır: “Ümme­tim yetm işüç fırkaya (parçaya) ayrılacaktır, biri müstesnâ bu fır­kaların hepsi Cehennem’e girecektir”. Bu uyarıyı duyan ashab so­ruyorlar: “Yâ Resûlallah, kurtulacak olan Fırka-i Nâciye hangisidir?”, Yüce önderimiz cevap veriyorlar: “Benim ve ashabımın yolundan gidenler (yâni bizim gibi inanıp işleyenler)”

Resûlullah Efendimiz’in dedikleri tahakkuk etmiş ve maalesef Müslümanlar bir sürü fırkaya ayrılmışlardır. Biri müstesnâ, hepsi de­rece derece bozuk ve sapıktır. Bu müstesnâ yol, bu kurtulacak olan fır-

( I ) Bu hadîs-i şerifi büyük hadîs âlimi İbn Mâce hazretleri “Sünen” adlı çok kıy­metli kitabında zikretmiştir. Bid'at ve dalâlet fırkalarının propagandalarına kapılan bazı câhil ve gafillerin bu hadîs için, “aslı yoktur, mevzudur”, demeleri büyük bir edebsizlik ve küstahlıktır. (Mezkûr hadîs İbn Mâce’den başka Tirmizî, Ebû Dâvûd ve Darimî gibi büyük hadîs imamları tarafından da rivâyet olunmuştur.)

Page 9: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

$ EHL-İ SÜNNET İ’TİKADI

ka ehl-i sünnet ve cemaat mezhebidir. Bu mezheb mensupları i’tikadi- yatta (inanmağa ait din hükümlerinde) iki imama (öndere) tâbi olmuş­lardır: (l)İm am Mâturidî, (2) İmam Eş’arî. Bu iki imamın araların­da esasa, asıllara ait hiçbir ihtilâf yoktur. Sadece teferruata ait bazı in­celiklerde küçük mânâ ayrılıkları olmuştur. Bu iki imama bağlı olan ehl-i sünnet müslümanları birbirlerini kardeş bilir, yekdiğerini sapık­lıkla veya bid’atle itham etmezler.

Ameliyata (işlemeğe, fürûata) ait din hükümlerinde de ehl-i sün-• A

net müslümanlan dört imama tâbi olmuşlardır: Imam-ı Azam Ebû Hanife, İmam Mâlik, İmam Şâfiî, İmam Ahmed bin Hanbel. Budört imam mutlak müctehid olup Allah’ın Kitabından ve Resûlullah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) sünnetinden hüküm çıkartmağa iktidar ve ehliyetleri vardır. (Bu dört büyük ve muhte'rem zâttan başka yine onla­rın çağında başka mutlak müctehidler çıkmışsa da, zamanla onların ta­raftarları kalmamış ve ehl-i sünnet mensupları bu dört mezhebte itti­fak etmişlerdir).

Asr-ı Saâdette mezheb yoktu ve olamazdı. Çünkü o zaman Pey­gamberimiz ve ashabı vardı. Herhangi bir mevzuda tereddüt veya şüp­he olduğu zaman Peygamber’e soruluyor ve hemen doğru cevabı alını­yordu. Ama ondan sonra İslâm dünyası genişledi, dinimiz, kısa za­manda büyük ülkeler feth etti ve ümmetimizin sayısı hızla kabardı. Dinî mevzularda ihtilâflar baş gösterdi. Bir yandan da, İslâmiyeti için­den çökertmek isteyen yahudiler, İranlı mecûsîler, hıristiyanlar ve tür­lü türlü sapıklıklara bağlı olanlar Müslümanların zihinlerini karıştır­mak için şeytanca propagandalara baş vuruyorlardı. Bir tek misal ve­relim: Yemenli bir yahudi olan İbni Sebe’ yalancıktan müslüman ol­muş Abdullah ismini almış, başına sarık sarmış ve sapık fikirler yay­maya başlamıştı. Şiîliğin kurucusu bu adamdır. İşte i’tikad ve ameli­yatta ehl-i sünnet imamları Allah’ın dininin saflığını korumak için bü­yük gayret sarf ederek dinimizin hükümlerini ortaya koymuşlar; sapık, bâtıl inançları reddetmişlerdir.

Bazıları “Selefiye” adlı mezhebi de hak mezheb kabul etmekte­dir. Bu görüş hatâlıdır. Selef-i Sâlihîn ile Selefiye’yi birbirlerine karış­tırmamak lâzımdır. Selef-i Sâlihîn diye ilk çağ müslümanlarına diyo­ruz. Onlar bizim önderlerimizdir. Selefiye ise, aşırı ve ifrat fikirlere sahip olan İbni Teymiye’nin açtığı bir çığırdır ki, hatâlı fikirlerle dolu­

Page 10: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

dur. Vehhabîlik denilen bozuk bid’at fırkası işle bu selefîliktcn azma bir gruptur.

Zamanımızda birçok bid’at fırkaları vardır: Bazılarını sayalım:(1) Neo-Selefiye: İngiliz casusluğu yaptığı ve masonların en din­

siz grubuna mensup olduğu tarihî vesikalarla isbat edilmiş bulunan Cemalüddin Afganî, onun talebesi bozuk fikirli ve mason Muhammed Abduh, onun talebesi ve İngiliz taraftarı Reşid Rıza gibi adamlar bu yolun önderleridir. Ehl-i sünnet uleması bunları tenkid etmiş, bütün bozuk fikirlerini çürütmüşlerdir. Türkiye’de bunlann taraftarları var­dır.

(Cemalüddin Afganî gerçekte AfganistanlI değildir. İran’ın Esedâbad şehrindendir ve Şiî mezhebine mensuptur. Lâkin İslâm dün­yasını ve ehl-i sünnet mensuplarım aldatabilmek için kendisini Afga­nistanlI ve sünnî olarak tanıtmıştır. Bu bozuk ve tehlikeli zât hakkında 479 sahifelik büyük bir araştırma kitabı neşr etmiş bulunan Amerikalı Profesör Nikki R. Keddie aynen şu satırlan yazmaktadır:

“Another characteristic of Jamal ad-Din, documented below, was his practise o f t a q i y y a , or precautionary dissimulation oj his true beliefs, and his use ofquite different arguments to an elite au­dience o f intellectuals than to a mass audience”. (Sayyid Jamal ad- Din al-Afgani, a political biography by Nikki R. Keddie. University of California Press, 1972, sahife: 18).

Kaliforniya Üniversitesinde tarih profesörü olan N. R. Keddie’nin dediği gibi, aslen Şiî olan Cemalüddin Afganî, Şiîliğin temel prensip­lerinden olan takıyye icabı, gerçek inançlarını gizlemiştir. Şiî, farma­son, İngiliz casusu, anarşist, terörist, reformcu Cemalüddin’in memle­ketimizde bir İslâm büyüğü, bir müctehid olarak tanınması ve Meh- med Akif gibi kimseler tarafından reklâm edilmiş bulunması gerçek­ten teessüf edilecek talihsizliklerdendir).

(2) Telfik-i mezâhib taraftarları: Bunlar mezheblerin hükümle­rini, bilhassa kolaylıklarını cem ederek dinimizi oyuncak hâline getir­mek isterler. Ehl-i sünnet âlimleri telfik-i mezâhibe şiddetle karşı çık­mışlar, bu yolun dinde anarşiye ve çöküntüye götüreceğini isbat etmiş­lerdir.

(Mason Afganî’nin talebesi mason Abduh’un yolundan giden ve

------ EHL-İ SÜNNET YOLU VE BİD’AT FIRKALARI HAKKINDA------ 9

Page 11: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

10 EHL-İ SÜNNET İ’TİKADI

onu üstad kabul eden bozuk fikirli Reşid Rıza’nın telfik-i mezâhib me-vzuundaki kitabının Diyanet İşleri Başkanlığınca yayınlanmış ol­ması bir gaflet eseri değil, lâkin plânlı bir suikasttir.

Telfik-i mezâhib, İslâm fıkhını yıkmak, dinimizin hükümlerini oyuncak hâline getirmek demektir.

Ehl-i sünnet büyüklerinin nurlu ve pâk yolunu bırakıp da Afganî, Abduh ve R. Rıza gibi bulaşık ve şâibeli reformcuların karanlık yolla­rına sapanlara yazıklar olsun!).

(3) Mevdudiyye fırkası: PakistanlI gazeteci ve politikacı mer­hum Mevdudî, kitaplarında İslâmın temel inanç esaslarından kadere (imanın temel bir rüknü olarak) yer vermemek suretiyle ehl-i sünnet yolundan sapmıştır. Mevdudî icâzetli din âlimi değildir. Pakistan’da 1970 seçimlerinde partisinin 300 meb’us çıkaracağını iddia etmişse de ancak dört meb’us çıkartabilmiştir. Hayâlperest, ütopyacı, siyasî ma­ceralar peşinde koşan bir kimseydi. Pakistan’da İslâm dâvası Mevdu­diyye cereyanı yüzünden çok sarsılmıştır. Kalemi kuvvetli, üslûbu parlak bir muharrir olduğu için saf gençleri ve kültürsüz avam tabaka­larını yaldızlı fikirleriyle peşine takmıştır. Ama gerçek yerine onları bir seraba götürmüştür. Değerli âlim Ebû’l-Hasen Nedvî, “İslâm’ın Siyasî Yorumu” adlı kitabında Mevdudî’nin “K ur’ân ’da Dört Te­rim” adlı eserinde bozuk inanç, fikir ve görüşleri çürütmektedir. Mer­hum Haşan el-Hudeybî de, Mevdudî’nin bozuk fikirlerini tenkid et­miştir. (Mevdudî İslâm ümmetine iftira ederek, ilâh, Rab, din ve ibâdet kavramlarının asıl ve ana mânâlarını kaybetmekle suçlamıştır.)

(4) Humeyniyye cereyanı: İran’da ihtilâl yapan ve ehl-i sünnet dışı bir mezhebe bağlı bulunan Humeynî’nin de bazı gençler üzerine câzibedar tesirleri olmuştur. Bu zât, i’tikadda, ameliyatta, siyasette bo­zuk bir çığır açmıştır. Cenâb-ı Hak Türkiye müslümanlarını böyle bir maceradan muhafaza buyursun. Ehl-i sünnet ile Şiâ arasında usulde (temel meselelerde) ihtilâf vardır Onlardaki takıyye ve kitman prensibi de anlaşmağa, tartışmağa müzakereye mânidir.

(5) Mezhebsizlik ve reformculuk: Bunlar mezheblere lüzum ol­madığını iddia ederler ve herkesin Kur’ân-ı Kerîm’den ve hadîslerden kendi kafa ve hevasına göre ahkâm çıkartmasına uygun bir zemin ha­zırlarlar. Daha Kur’ânı yüzünden okumaktan âciz çoluk çocuğa 15-20

Page 12: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

11ciltlik tefsirler okutmak, cihad yapıyoruz diye saçma sapan işlere gi­rişmek, müslümanların temel meselelerini mıncıklamak, sözü ayağa düşürmek, İslâmî otorite ve hiyerarşi kavramlarını yıkmak bunların başlıca mazarratlarındandır.

(6) Vehhabîlik: Bu fırka Allah’ın semâda bulunduğuna inanan, tasavvuf büyüklerine “evliyâü’ş-şeytan” demekten utanmayan bozuk bir taifedir. Yüksek din tahsil ve ihtisası yapacağız diye Arabistan’a giden temiz Türk gençleri bu bozuk fırkanın pençesine düşme tehdidi altındadırlar. Vehhabî propagandacı lan, içlerinde sapık fikirler bulu­nan kitaplarını, ülkemizde bol bol basıp bedava dağıtmaktadırlar. Bun­lara karşı uyanık olmak her ferasetli müslümanın vazifesidir.

(7) Râfızîlik: Bunların pîri Abdullah ibn Sebe’ adlı Yemenli bir yahudi dönmesidir. İran’daki Humeynî devriminden sonra Türkiye’ye de el atmışlar, bilgisiz halktan ve gençlerden taraftar toplamışlardır.

(8) İhtilâlci siyasî fırkalar: Bunlar Arap âleminde ve Pakistan’da tecrübe edilmiş, İslâm’ın ve müslümanlann zaranna sonuç vermiş, bir bakıma iflâs etmiş metod ve plânlarla dine hizmet etmeye kalkışmakta ve kaş yapalım derken göz çıkartmaktadır. İslâm’da terörizm, anar­şizm, makyavelizm, gizli cemiyet yoktur. İslâm’a, İslâm’ın kendi öz metodlarıyla hizmet edilebilir. Bunun canlı örnekleri de Hz. Peygam­ber, ashab-ı kiram, selef-i sâlihîn ve her asırda gelip geçmiş gerçek büyüklerimizdir. Doğru yol onlann yoludur, gerisi bid’at ve dalâlet...

(9) Neo-hariciye fırkası: Bunlar, Hazret-i Ali’yi şehid eden sa­pıkların meşrebindedirler. Anarşi, terör, şiddet, devrim ve vurup-kırma ile İslâm’a hizmet edilebileceğini sanırlar. Bu zavallıların bir kısmı, azılı marksistlerin, ateistlerin, Ermeni komitacılarının oyuncağı hâline düşmüşlerdir.

(10) ... Ve ... : Aşağıda okuyacağınız satırlar, son zamanlarda Müslüman gençlere ısrarla tavsiye edilip okutulan ve çok meşhur bir yazara ait olan bir kitapçıktan alınmıştır. Önce o satırlan hep beraber bir kere okuyalım:

“İslâm idaresi sofuluk satan dervişleri, sahte şeyhleri şunun bunun adaklarıyla yaşasınlar diye kendi âlemlerine başı boş bı­rakmaz. İslâm, her ferdin bizzat karşılığını alacağı bir işle meşgul olmasını esas tutar. Emeksiz ücret, işsiz gelir yoktur. Namazlar,

------ EHL-İ SÜNNET YOLU VE BİD’AT FIRKALARI HAKKINDA-------

Page 13: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

12 EHL-İ SÜNNET İ’TİKADI

duâlar kişisel olup toplumsal karaktere sahip değillerdir. İster belli duâları okumak şeklinde... bütün bunlar tembellik çağının ürünleridir. Hayat ve hareket çağları böyle şeylere önem verme­miştir’* ( İ lâ v e ve çıkartma yapılmaksızın aynen alınmıştır).

Hayret ve dehşet değil mi?.. Namaz ve duâlar toplumsal bir ka­raktere sahip değilmiş ve bunlar tembellik çağının ürünleriymiş.

Bu acayip satırlar kimindir, hangi kitaptan alınmıştır, diye sora­caksınız. Cevap verelim: Kitabın ismi: “İSLÂM - KAPİTALİZM ÇATIŞMASI” olup, yazarı da Seyyid Kutub’tur.

İşte on yılı aşan bir zamandan beri memleketimizdeki temiz iman­lı gençlere plânlı ve programlı bir şekilde böyle garip, bozuk, çarpık fikirler okutulmakta, zihinleri karmakarışık edilmektedir.

Üstelik bu yayınlardan dolayı Seyyid Kutub mezarında kan terle­mektedir. Çünkü o, hayatının son devresinde, daha önce yazmış oldu­ğu bu bozuk, aşırı ve çarpık fikir ve görüşleri reddetmiştir.

Bu kitapları tercüme edip de müslüman gençlere “aksiyoncu ve dinamik İslâmî neşriyat” diye sunanlar Seyyid Kutub’un bunlardan döndüğünü, bunları reddetmiş olduğunu bilmiyorlar mı? Bilmiyorlarsa gaflet içindedirler. Bilerek yapıyorlarsa yakışan sıfatı siz söyleyiniz.

Hem merhum Seyyid Kutub kimdir? Ateşli bir muharrir... Şiddete ve silâhlı devrime taraftar bir aksiyoncu... Başarısız bir İslâmî hareke­tin talihsiz lideri... Müslüman olmak, İslâm uğrunda canını vermiş bu­lunmak, fikir ve metodlannın doğru olduğuna yeterli delil teşkil eder mi? Elbette etmez. Seyyid Kutub din âlimi değildir. Sadece müslüman bir muharrirdir. Seyyid Kutub’un tefsir yazmağa ehliyeti ve icâzeti var mıdır? Yoktur. Seyyid Kutub’un fikirleri, metodu, görüşleri ile İslâmiyet yücelir, müslümanlar izzet ve zafer bulabilirler mi?.. Mı­sır’daki, Suriye’deki ve diğer Arap ülkelerindeki acı tecrübelere ibret­le bakılacak olursa, bu sualin cevabı esefi i bir “olmaz”dan ibaret kala­caktır. (Hama müslümanlarını kışkırtıp küffara ezdirtenlerin sorumlu-

(I) Seyyid Kutup, İslâm-Kapitalizm Çalışması, Türkçesi: Yaşar Nuri Ö ztürk, Dü­şünce Yayınları, İst. 1980, sa. 91. Aynı kitabın 2’nci baskısında bu kısım şöyle değişti­rilmiştir: “... Namazlar, duâlar kişisel olup toplumsal karaktere sahip değillerdir. Z i ki r mcc I i s I e ri , evr ad ok umal a r vs . tembellik çağının ürünle­ridir...” (Bir Yayıncılık, 1985, İst. sa. 108).

Page 14: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

luğu ve vebali büyüktür).O hâlde niçin bu zâtın hatalı fikirleri, başarısızlığa uğramış me-

todları ısrarla yayılmakta, gençliğimize aşılanmak istenmektedir?İnsaf ve akıl sahipleri düşünsünler!(11) Son yıllarda ortaya çıkan birtakım ihtilâlci, kavmiyetçi,

mezhebsiz, reformcu grup ve fraksiyonlar bazı İslâmî terim, kavram ve kurumlan ajitasyon aracı olarak kullanarak ortalığı karıştırmağa ça­lışmaktadırlar. Birkaç örnek verelim: Ramazan ve Şevval hilâlleri me­selesinde bu maksatlı gruplar, “Hilâl Somali’de görülmüş... Kon­go’daki kardeşlerimiz bayram yapıyor, biz ne duruyoruz!.. Bu dü­zenin takvimine itibar edilmez...” gibi ucuz kahramanlıklarla müslü- manları bölmekte, birbirine düşürmektedir. Öyle ki, Ramazan’ın son günü ümmet-i Muhammed’in sevad-ı a’zâmı oruçluyken, küçük bir ekalliyet alenen oruç yemekte, şecaat arz edercesine oruçlu kardeşleri­ne nisbet yapmaktadırlar. Bunlar kendilerini uyanık, şuurlu, dinamik müslüman zannediyorlar. Zehi gaflet!.. Zamanımız Türkiye’sinde, bir­çok hususlarda olduğu gibi, dinî takvimin tanziminde de elbette hatâlar yapılmaktadır. Ancak çağımızda pozitif ve tecrübî ilimler çok ilerlediği için rü’yet ile hesap birbirine uygun düşmektedir. Şeriat rü’yeti kabul etmiştir. Ancak rü’yetin şer’î usûllere göre tesbiti ve yine şer’î otoriteler tarafından ilâm gerekir. Hiçbir vazife ve selâhiyeti ol­mayan amatör müftü ve kadıların (!) “biz radyoyu karıştırırken duyduk” diyerek müslümanlara oruç tutturup, bayram yaptırmağa kal­kışmaları dini oyuncak hâline getirmek olur. Yine “Türkiye’de şart­ları yoktur...” diyerek, Cuma namazından başka namaz kılmayan bir kısım halkı ibâdetten men’e çalışanlar da yanlış yoldadır.

(12) Müslümanların içindeki birtakım ehl-i sünnet dışı anarşistler ve devrimciler, maalesef ateistlerle, marksistlerle işbirliği yapmakta­dırlar. Başörtüsü konusunda (şeytanî bir siyasetle) müslümanları des­tekleyen azılı bir ateist için “ne iyi bir ateist!” diyen bile görülmüştür. Vaktiyle, 1917 Oktobr İhtilâlinden sonra Lenin de Rusya müslümanla- rının beyinsizlerini böyle kandırmıştı. Bu husus çok mühimdir. Uya­nık sünnî müslümanlar bu gafilleri tecrid etmeli, ümmeti uyandınnalı- dır. Yeni Sultan Galiyef’lerin oyunlarına gelmemeliyiz.

(13) Reşad Halife adında bir bâtmî (bahâî olduğu da söyleniyor) zuhur etmiş ve Kur’ân’da 19 rakamı ile müslümanları hayran bırakıp

------ EHL-İ SÜNNET YOLU VE BİD’AT FIRKALARI HAKKINDA------- 13

Page 15: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

14 EHL-İ SÜNNET İ’TİKADI

sinsice zehir saçmağa başlamıştır. Bazı âyetleri inkâr eden, Peygambe­ri küçümseyen, hadîsleri hiçe sayan bu bozuk adam, sonunda peygam­berliğini iddia edecek kadar azgınlaşmıştır. Bu kişinin kitapları maale­sef dilimize çevrilmiş ve hayli reklâmı yapılmıştır. Vebâl sahipleri dü­şünsünler!

(14) Mahmasanî adında bozuk görüşlü bir Arap yazarının Sahih-i Buhârî’de mevzu hadîs olduğu hezeyanını ihtiva eden gayr-i İlmî çar­pık yazısı bir ilâhiyat öğretim görevlisi tarafından dilimize çevrilmiş ve Diyanet Vakfı tarafından yayınlanarak ehl-i İslâm’ın istifadesine (!) sunulmuştur. Gafletin bu türlüsüne ne demeli?

(15) Ali Şeriati adlı râfızî bir yazarın Hz. Osman’ın -hâşâ- “yağ­macı bir kâfir” olduğuna dair kuduzca iftiraları dilimize çevrilip İslâmî yayın diye hayâsızca ortaya konulmaktadır. [Hz. Osman’a bu hakareti reva gören füru-mâyenin kendisinin kâfir olduğunda şübhe yoktur.]

(16) Son zamanlarda yayınlanan ve İslâm’da fâiz mevzuunu işle­yen bir kitapta, bir İlâhiyat Fakültesi hocası maalesef boyundan büyük bir hatâ etmiş ve dinimizde, yüzde yüzü geçmemek şartıyla fâizin helâl olduğu hezeyanını savurmuştar. Papaz oryantalistlerin (müsteş­riklerin) bile ortaya atmaktan hayâ edecekleri bir iftira ve cinâyettir bu!

Üzücü ve ibretli örnekleri daha fazla uzatmağa hâcet yoktur. Dini­miz ve ümmetimiz içten suikasde uğramaktadır. Çarpık inançlı ve bozuk fikirli din sömürücüleri etrafa zehir saçmaktadırlar.

Bu hercümerc içinde her vicdanlı ve insaflı müslüman bilmelidir ki, yegâne kurtuluş yolu i’tikad ve amelde ehl-i sünnet mezhebidir. O da, yukarıda belirttiğimiz gibi inançta iki, amelde dört hak şubeye ay­rılmıştır. Hepsi doğrudur, temelde ve esasta birdir. İnanç ve amelde bunların birini tatbik ve taklid etmek şarttır, zarurettir. Vesselam.

BEDİR YAYINEVİ

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası’nın 43’üncü cildinin 1-4 sayılan (1984-1985) büyük bir cilt halinde “ Prof. Dr. Sabri Ülgencr’e Armağan” adıyla neşr edilmiş olup, bu mecmuada Prof. Dr. Semavi Eyice’nin “ İstanbul’un kaybolan eski eserlerinden: FATMA SULTAN CAMİİ ve GÜMÜŞHANELİ DERGÂHI’’ başlıklı (s. 475-511) değerli bir araştırması yer almaktadır.

Page 16: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

Müslümanların Dikkatlerine Bazı Önemli Meseleler

1 — K ur’ân-ı Kerîm’in tefsirini (açıklamasını) yapmak; ondan ve hadîslerden şer’î, fıkhî. dinî hüküm çıkartmak ancak icazetli din âlimlerinin yetkisi dahilinde olan bir iştir. Din âlimi olmayan; Arapça bilmeyen; âlet ilimlerini ve ‘âlî ilimleri tahsil edip icâzetli bir âlimden icâzet almamış bulunan câhillerin ve heveskârlann Kur’ân tefsirine, din hakkında kendi hevâ, heves ve re’yleriyle fikir beyânına yeltenmeleri İslâm’a ve müslümanlara büyük zarar verir; İslâm ümmeti içinde anarşiye yol açar; kâfirlerin ek­meğine yağ sürer. Ehliyeti olmayan icâzetsiz kişilerin fikir ve aksiyon plânında at oy­nattıkları bir müslüman toplumda birlik olmaz; böyle bir toplum felâh bulmaz. Bugün müslümanların içinde bulundukları zilletti durumun ana sebebi budur.

2 — İcâzeti, ehliyeti, liyakati olmayan ehl-i sünnet dışı kişilerin yaptıktan tefsir, tercüme ve meâller birer “hevâ ve re’y tefsiri” olup yararlı değil, zararlıdır; bunları okuma metoduyla sağlam din bilgisi edinilemez; bunlar okunmamalıdır. Para hırsiyle, yâni bozuk niyetle yayınlanan bu kabil kitaplar din kitabı sayılamaz.

3 — Dinimizi, Allah’ın ve Resulünün rızalarına uygun olarak anlayıp öğrenmenin yolu ehliyetli, liyakatli, icâzetli sünnî din âlimlerinin kitaplarını (akaid, fıkıh, ilmihal, ahlâk, tasavvuf vs.) okumakla mümkün olur. Kur'ân meali, hadîs tercümesi okumakla olmaz.

4 — İcâzetli âlim demek, ucu Allah’ın Resûlüne uzanan geçerli bir diplomaya sa­hip olmak demektir. İcâzetsiz ne Şeriat âlimi olur, ne de tarikat şeyhi. Böyle bir icazeti, ancak icâzetli hocalar, büyük emeklerle yetiştirdikleri, imtihan edilip başarısı görülen talebelerine verebilirler.

5 — İslâm bir ideoloji veya hümanizma değildir. Bu yüce İlâhî nizamı kavmiyetçi­liğe (etrak veya ekrad), particiliğe, küçük hesaplara, politik ayak oyunlarına, menfaat ve nüfuz hırsına âlet edenler hâin ve alçak kişilerdir, bunlar hizmet ehli değil, hezimet ehli­dirler. Böylelerinin peşlerine düşenler (bilerek veya bilmeyerek) tahribata sebebiyet ver­miş, dinimizin ve ümmetimizin temellerine dinamit koymuş olurlar. Bize en büyük za­rarı verenler bu türlü haşarattır.

6 — Çağımızın büyük din âlimi Profesör Said Ramazan el-Bûtî “İslâm Şeriatini T ehdit Eden En Tehlikeli Bid’a t Mezhebsizliktir” adıyla bir kitap yazmıştır. Diğer bir yüksek sünnî âlim, Düzceli merhum Muhammed Zâhid Kevserî hazretleri, “M akalât” adlı değerli eserinde “Mezhebsizlik dinsizliğe köprüdür” buyurmaktadır. Evet, bütün icâzetli (yâni gerçek) din âlimlerimiz i’tikad ve amelde ehl-i sünnet mezhe­binden olmayı zaruri görmüşlerdir. Son zamanlarda, bazı dış ülkelerden gelen para yar­dımları ve çeşitli teşviklerle yayılan mezhebsizlik modası İslâmî uyanış ve kurtuluş ha­reketimizi baltalamakta; birliğimizi parçalamakta; enerjimizi tartışma ve ihtilâf batak­lıklarında yok etmektedir.

Page 17: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

16 EHL-İ SÜNNET İ’TİKADI

7 — “Asr-ı Saâdet’tc mezhep .yoktu, o halde bid’attir!” ilirazı şeytanî bir desi­seden, ahmakça bir hezeyandan ibarettir. Peygamberimizin sağlığında kitap şeklinde ya­zılıp toplanmış bir tek Mushaf nüshası bile yoktu. Bilahare Hz. Ebûbekir zamanında toplanıp yazılmıştır. Mezhebsizlerin mantığına göre, elimizdeki Mushaf’lar da mı bid’attir? Mushaf Kur’ân-ı Kerîm’in metnini (İlâhî nazmı), mezhebler ise o İlâhî kitap­tan ve onun açıklaması olan sünnetten çıkarılan şer'î hükümleri ihtiva etmektedir. Hak mezhebler arasında temel meselelerde, ana maddelerde hiçbir ihtilâf yoktur. Teferruata ait görüş ayrılıkları ise İslâm fıkhının, hukukunun, kültürünün zenginliğini teşkil etmek­tedir. Hak mezhebler ortadan kalkar ve mezhepsizlik yayılırsa İslâm’ın sâfiyeti bozulur, bid’atler hâkim olur. Mezhebsizlik ehl-i İslâm için en büyük belâ ve felâkettir.

8 — Bazı mezhebsizler işi iyice azıtarak Peygamberimize saygısızlık etmekte; sünnet-i seniyeyi hafife almakta; hadîsleri inkâr etmektedir. Bunlar, kanserli hücreler gi­bidir.

9 — Müslümanların birleşmesi ve yücelmesi için İslâmî bir hiyerarşi gereklidir. Bu da şeytanî bir özgürlük ile değil, rahmani bir itaat ile mümkün olur. Birliğin zarurî şartlan şunlardır: İ’tikad ve amelde ehl-i sünnet mezhebinden olmak; müslümanlar için­deki yerini ve haddini bilip, kendi kafasına göre iş yapmamak; heva, heves ve rey’ini terk edip, emir ve tavsiyelere uymak.

10 — Tasavvuf haktır! Ancak Şeriatsiz tasavvuf olmaz. Turuk-i aliyye dinimize ve ümmetimize çok yararlı hizmetler etmektedir. Rehberi olmayanın rehberi şeytandır. Adları ne olursa olsun, bütün hak tarikler, “Tarikat-i Muhammediye”dir.

11 — Müslümanların örnek alacakları ve model olarak kabul edecekleri gerçek mücâhidler. Peygamberimizin ve sâlih seleflerimizin yolunda yürüyen hakikî önderler Salâhaddin Eyyûbî, İmam Şâmil, Emir Abdülkadir ve benzerleri gibi şahsiyetlerdir. Ce- maleddin Afganî, Muhammed Abduh ve benzeri mason kişiler; diğer mezhebsiz ve bid’atçi bulaşık adamlar; Reşad Halife gibi yalancı peygamberler, deccallar müslüman- lara asla örnek ve önder olamazlar.

12 — Her müslümana düşen önemli vazifeler şunlardır: a — İ’tikadını tashih et­mek, yâni inançta ve amelde ehl-i sünnet mezhebinden olmak, b — İlmihalini öğren­mek. c — Başta beş vakit namaz olmak üzere öğrendiği ilmi hayata uygulamak, ç — Nefsiyle ve şeytanla cihad etmek, d — Allah’a olan “misak”ının, Resûlullah’a ettiği bi­atin şuur ve idraki içinde olmak; gerçek İslâm büyüklerine itaat etmek ve birliği bozma­mak. e — İstikametten (doğruluktan) ihlâstan ayrılmamak; kurtarıcı iyi huylarla bezen­mek, helâk edici kötü huylardan arınmak, f — Dünyaya değil, âhirete dönük olmak; ka­zanç hırsına, lükse, konfora esir olmamak.

Page 18: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

Bu eserin Arapça aslının neşri münâsebetiyle o devirde (hicri 1273) yazılan takrizler

T A K R İ ZÂlimleri, peygamberlerin vârisi kılan Allah’a hamdolsun, Salât u selâm, takva sa­

hiplerinin istinadgâhı Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa’ya ve her biri gökteki yıldızlar gibi (yol gösterici) olan âline ve ashâbına olsun.

Bu kitap, mütekaddimîn ve müteahhirin âlimlerinin eserlerindeki mühim mesele­leri ihtivâ etmektedir. Ben bu kitapta; ebediyyen faydalanılabilecek nefis bahisler ve ilgi çekici meseleler gördüm. Ey Allah’ım, sen bu kitabı te’lif edenin sa’yini meşkûr, ilmini ziyâde, ömrünü uzun ve amelini makbul eyle!..

Fakir, hakir, din âlimlerinin ayak tozu, dervişlerin hizmetkârı

(Şeyh)EBÛ BEKİR BİN MUSTAFA

el-BOYABADÎ(İstanbul’da mukîm)

T A K R İ ZEy bizi imân, irfân ve hidâyetle ni’metlendiren Allah’ım!

Bizi ebediyyen hak yolda sâbit kıl. Hudutsuz mevhibelerine hamd ederiz.

Kendisine tâbi olan herkesin kerih şeylerden korunduğu Hazret-i Muhammed Efendimize de salât ü selâm ederiz.

Dini ikâme ve tahkim için olanca gayretlerini sarf eden âline, ashabına, onlara kıyâmete kadar tâbi olan imamlara, müctehidlere ve ilmi ile âmil olan âlimlere selâm ol­sun. Allah hepsinden râzı olsun.

Bu muteber eser ve onun iftihara değer müellifi bana takdim edildiği zaman, onun ihtivâ ettiği şeylere baktım ve gördüm ki, bu kitap coşkun bir nehir, dipsiz bir deryâdır. Üstelik bu deryâdaki cevherleri çıkarmak gâyet kolay. Hazine bütün ihtişamı ile ortada­dır. Tatlılık ve ekşiliklerden arınmış ve özü kalmıştır. Meşgul olmaya, istifâdeye, için­dekileri alıp kabul etmeye lâyık bir eserdir.

Bu paha biçilmez inciyi toplayan kimseyi, Allah şu hadîs-i şerifin sırrına mazhar kılmıştır: “ Allah, kimin hakkında hayır dilerse, onu dinde fakih (din âlimi, dini anla­yan) kılar.”

Bu kitap için, “evvelkilerin sonrakilere devrettiği mükemmel bir eserdir" demekte hiçbir mübâlağa olmasa gerekir.

Page 19: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ıs EHL-İ SÜNNET İ TİKADI

Bu, Allah’ın tevfîkıdır. Allah’a şükürler olsun. Allah onu dileklerine ve ihtiyaçla­rına nail eylemek suretiyle mükâfatlandırsın.

Şeyh Muhammed Murad cl-Buhârî en-Nakşibcndi (Kaddesailahu esrârehu)

tekkesi ŞeyhiHACI HAFIZ FEYZULLAH

KİTABIN EN SON SÖZÜ(Arapça aslın en sonunda yer alan bu satırları, tercümemizin baş tarafına koymayı uygun gördük.)

Bu veciz ve fâideli kitabın basılmasını bizlere bahşeden Allah’a hamd olsun. Bu kitabın adı “CÂMİU’L-MÜTÛN”dur.

Âhireti isteyenleri irşâd etmekte, Kıyamet Günü’nde kurtuluşu arayanlara yol göstermektedir.

Bu eserin yazarı âlim, fâzıl, kâmil AHMED ZİYÂÜDDİN bin MUSTA- FA’dır. Allah ona lütfü ile ve kendine yakın kılmakla muamele etsin.

Bu eser, Allah’ın lutfuna tamahkâr olan AHMED RÂCİ’nin Matbaa Nazırlığı esnâsında basılmıştır.

■Bu kitabın basılışı, Matbaa-i Âmire’de 1273 (hicri) yılı Cemâziyel Âhir ayının ilk günlerinde tamamlanmıştır,

Page 20: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

(üümüşhaneli Ahmed Ziyâüddin hazretlerinin kabr-i şerifi. Yanında zevce* muhtercmeleri mcdfun bulunmaktadır.

(Kanunî Sultan Süleyman Han hazretlerinin türbelerinin kenarındadır.)

Page 21: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

Ö N S Ö ZA h m e d Z iyâ ü d d in G üm üşhânevî Hazretleri

— B İSM İH İ T E Â L Â —H i c r î 1 2 2 8 ( m i lâ d î 1 8 1 3 ) y ıl ın d a G ü m ü ş h a n e ’n in E m ir le r m a h a l­

l e s i n d e d ü n y a y a g e ld i le r . B a b a s ı M u s ta fa d e d es i A b d u rra h m a n a d la r ı­n ı t a ş ı r . K e n d i is im le r i ise A h m e d ’d ir. M a h lâ s la n Z iy âü d d in , lâk ap la rı G ü m ü ş h a n e v î ’d ir . P e d e r le r i t ic a re tle h ay a tın ı k azan an sâ lih b ir z â t id i.

B e ş y a ş ı n d a o k u m a y a b a ş la d ı . S e k iz y a ş ın a g e lin c e K u r ’ân -ı K e r îm , D e lâ i l - i H a y ra t , K a s id e - i B ü rd e ve H iz b ü ’l-A ’zam k ırae ti iç in i c â z e t a ld ı . O n y a ş la r ın d a ik e n b a b a s ın ın T ra b z o n ’a h ic re tiy le b ir lik te o d a o r a n ın i le r i g e le n â lim le r in d e n â le t ve Ş e ria t ilim lerin i ta h s ile b a ş ­la d ı . K ü ç ü c ü k y a ş ın d a b i r y a n d a n b a b a s ın ın m a ğ a z a s ın d a y a rd ım c ılık h i z m e t in i g ö r ü r , b i r y a n d a n d a b ü y ü k b ir a şk v e şev k le ilim ta h s ilin e s a ’y ü g a y r e t e d e r d i . A k lı t ic a re t te d eğ il ilim d e y d i. B o ş z a m a n la n n d a b i z z a t e l c e ğ i z iy l e ö rd ü ğ ü k e se le r i sa ta ra k h e lâ l p a ra b ir ik tirm e y e ç a lı­ş ı y o r d u . B u p a r a y la i le r id e ta h s i l in i i le r le tm e k iç in g e re k e n m a sra f ı k a r ş ı l a y a c a k t ı .

1 8 3 1 ’d e a m c a s iy le b ir l ik te a lışv e riş iç in İs ta n b u l’a g e ld i. B ab as ı iç in lü z u m lu t ic a r e t e ş y a s ın ı a ld ık ta n so n ra o n la rı a m c a s ın a te s lim e ttiv e :

----M u h te r e m a m c a c ığ ım , b e n şu a n d a ilim v e m â rife t b e ld es i o la nİ s t a n b u l ’d a b u lu n m a k ta n d o la y ı b ü y ü k b ir s a a d e t ve b a h tiy a r lık iç in ­d e y im . A ğ a b e y im a s k e rd e n d ö n m ü ş b u lu n u y o r. B en im iç in a rtık m e m ­l e k e t im e a v d e t e tm e k g e re k m e z . B u ra d a k a lıp ilm im i ta m a m la m a k , s e y r - i s ü lû k u m u ( ta r ik a t v e ta s a v v u f ta h s ilim i) ik m al e tm e k a rz u su n ­d a y ım . B e n im iç in ilim v e m â r ife t e ld e e tm e k h e rş e y d e n ö n c e g e lir . S a k ın b a n a in c in ip g ü c e n m e y e s in iz . V a k tiy le , ile r id e lâ z ım o lu r d iy e k e n d i e l l e r im le p a ra k e se le r i ö rü p o n la rı s a ta ra k b irk a ç k u ru ş b ir ik tir ­m iş t im . B u n la n d a k e n d im e h iç b ir şey a y ırm a k sız ın s ize v e re re k b a b a ­m a g ö n d e r iy o r u m . B a n a y a rd ım c ı o la rak C en âb -ı H ak y e te r . Ü z e rim d e h a k k ı o la n y a k ın la r ım h a k la r ın ı h e lâ l e ts in le r , d u â la n n ı b e n d e n e s irg e -

Page 22: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

22 EHL-İ SÜNNET İ’TİKADI

meşinler. Ben kapanacağım medrese hücresinde sizi duâ ile anmaktan biran geri kalmayacağım... dedi. Böylece İstanbul’da kimsesiz, garip bir ilim ve irfan âşığı olarak tam bir tevekkül ve teslimiyetle kaldı.

İlk menzili Beyazıt Medresesinde küçük bir hücre. Orada Allah dostu sâlih bir zâtın yardımı ve mânevi terbiyesiyle hayli yol aldı. O muhteremin vefatından sonra Mahmûd Paşa Medresesinde bir odaya taşındı. Süleymaniye Medresesindeki derslere devam etti. O zamanın ileri gelen ulemasından Hâce-i Şehriyâri (padişahın hocası) Hacı Hafız Muhammed Emin Efendi, Abdurrahman Harpûtî, Lâz Osman gibi meşhur hocaların ders halkalarına devam ederek ilimde kemâle ulaş­maya uğraştı. Nihayet âlet ilimlerini, onların vasıtasiyle ‘alî ilimleri (Yüce Şeriat ilimlerini) elde etti, icâzet aldı. Bâyezid Camii dersiâmlığma tâyin olundu. Orada va’za, irşada, ders okutmaya başla­dı. Zaten o henüz daha icâzet almadan üstün zekâsı, kavrayışı ve çalış­kanlığı ile hocalarının dikkatini çekmiş ve vekâleten Şerh-i Akaid okutmaya, bir yandan da eserler te’lif ve tasnifine başlamıştı.

Gümüşhanevî Ahmed Ziyaüddin hazretleri şeriatın zâhir ilimle­rinde başarılı bir tahsil hayatından sonra icâzet almışlar, dersiâmlık pâyesini elde etmişler ve ilim yayma faaliyetine başlamışlardır. Ama o, tasavvuf ve tarikat sahasında da olgunlaşmak istiyordu. Bu maksat­la Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî (kuddise sirruh) hazretlerinin halifelerin­den Abdülfettah hazretlerine intisap etmek, ondan el almak arzu etti­ler. Bu zât şeyhinin emri mucibince hep yaya yürürdü. Şam’dan İstan­bul’a yayan gelmişti. Gümüşhanevî hazretleri ona müracaat ederek in­tisap arzusunda bulunduğunu beyan ettiler. O şu cevabı verdi:

— Sizin, tarikatte nasip ve kısmetiniz benim vasıtamla değildir. Mânâ âleminizi nûrlandırmakla vazifeli başka birisi vardır. Vakt-i merhunu gelince intisap eder, feyzinizi ondan alırsınız. Bekleyiniz.

Böylece Gümüşhanevî hazretleri hasret dolu bir bekleyişin çile­sine gömüldü. O sırada Mevlânâ Halid hazretleri halifelerinden birine:

— Ey dost, İstanbul’a git ve filâncayı irşâd et. Çünkü o bizden sonra sahib-i zaman ve rehber-i tarikat olacaktır. O gül henüz açılma­mış bir goncadır. Her ne kadar o beldeye başka halifeler gönderilmiş ise de onun nasibi ezelde sana tevdi edilmiştir. Git, hasret ateşiyle kavrularak mürşid arayan o misk ü amber kokulu velâyet goncasının

Page 23: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

23

açılmasına hizmet et. Bu hususta sâdât-ı kiram efendilerimizin rûhaniyellcri sana yardımcı olacaktır... buyurdular.

Hâlid-i Bağdadî hazretlerinin vazifelendirdikleri bu şeyhin de is­mi Ahmed Ziyaüddin idi. Lâkabı ise el-Ervâdî... Emr ü ferman gere­ğince bu yüce zât 1845’te İstanbul’a vardılar. Gümüşhaneli hazretleri mürşidinin gelişine İlâhî ilhamlar, sâdık rüyâlar ile muttali oldu.

Şeyh Ervâdî hazretleri ve irşad vazifesi kendisine ezelde takdir buyurulan yüksek müridi bir sabah Şeyh Abdülfettah Efendi’nin oda­sında karşılaştılar. Gümüşhanevî, şeyhine intisap etti. Şeyh ona bir sü­re tarikat, zikir ve seyr-i sülük yollarını tâlim eyledikten sonra ortadan kayboldu. Sonra 1847 yılında tekrar zuhur etti. Gümüşhânevî hazretle­rine mânevî merhaleler aştırdı, onu rûhanî yüksek derecelere ulaştıra­rak Nakşibendiyye, Kadiriyye, Sühreverdiyye, Kübreviyye, Çeştiyye tariklerinden icâzet verdi. Şeyh Ervâdî Hazretleri hadîs ilminde de son derece derin bir vukufa sahipti. Müridine bu ilimde de icâzet verdi. Ayrıca kendi telif ve tasnifleri olan 240 eserin okutulması ve öğrenil­mesi vazifesini de ona havale etti.

Şeyh Ervâdî hazretleri vazifesini yerine getirdikten sonra - Gümüşhanevî hazretlerine Şeyh Abdülfettah ile sohbete devam etmeyi' tavsiye ederek İstanbul’dan ayrıldılar ve bir daha görünmediler, bu muhterem zât zülcenaheyn idi, yâni hem zâhir hem bâtın ilimlerinde ihtisası vardı. Şiir de yazardı. Eserlerinin çoğu hadîs ilmine dairdir. 1277 Hicrî tarihinde 77 yaşında olduklan hâlde Trablusşam’da vefat etmişlerdir. Türbeleri hâlen orada müslümanlann ziyaretgâhıdır. Rah- metullahi aleyh.

Gümüşhanevî hazretleri Mahmud Paşa Medresesindeki hücreden sonra, İstanbul’da “Vilayet” civarında bulunan câmi-i şerife ve zaviye­ye (Cumhuriyet devrinde yıktırılmıştır) naklederek ömürlerinin so­nuna kadar talebe ve derviş yetiştirmek ile meşgul olmuşlardır.

Bir ara (1867) hacca niyet etmişler, yolculuk esnasında İskenderi­ye ve Mısır taraflarında birbuçuk ay kadar tarikatlerini yaymışlardır.

1293 Osmanlı-Rus muharebesine bir kısım müridleriyle beraber iştirak etmişler, ateş hattında bulunmuşlar, asker ve kumandanların mâneviyatını yükseltmişlerdir.

1294 senesinde ikinci defa hacca gitmişler, sonra Mısır’ı şereflen­

...................................................Ö N S Ö Z

Page 24: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

24 EHL-İ SÜNNET ETİK ADI

direrek üç seneden fazla Nâsıriyye ve Câmiü’l-Ezher’de kendi tas­nifleri olan Râmözü’l-Ehadis’i yedi defa okutarak yüzlerce Arap âlimine icâzet vermişlerdir. Ayrıca Araplardan beş yüksek zâta tarikat neşri için izin vererek bilâhare İstanbul’a dönmüşlerdir.

Gümüşhanevî hazretlerinin dergâhı bir ilim ve irfan üniversitesi gibiydi. Zamanının mâneviyat sultanı oydu. Tasavvuf ve tarikat hiz­metlerini Şeriat ve sünnet-i seniyye temelleri üzerine dayandırmıştı. “Râmûzü’I-Ehadis” ve Şerhi “Levâmiu’l-Ukûl” ve diğer eserleri dergâhta okunurdu. Müridlerinin sayısı bir milyonu aşıyordu. Tanzi­mat sonrası garplılaşma hıyaneti içinde Osmanlı-İslâm hilâfetini yık­mak isteyen hâinlerin karşısında o ve müridleri koruyucu bir sed gibi idiler. O zamanlarda yeni yeni ortaya çıkan banka ve fâiz belâsından ihvanını kurtarmak için dergâhta miktarı yüz milyonları bulan bir müslümanlararası yardımlaşma sandığı kurdurmuştu. Muhtaç olanlar buradan hâcetlerini karşılayacak miktarda karz (borç) para alırlar, en müsait şartlar dairesinde bilâhare öderlerdi.

Hazret-i Şeyh müslümanlann ilerlemesi, İslâmiyetin yücelmesi için bir matbaa kurdurmuş, Rize, Bayburt ve Of’ta büyük kütüphane­ler tesis ettirmişti. Dergâha ait matbaada basılan faydalı İslâmî kitaplar erbabına parasız verilirdi.

Gümüşhanevî hazretleri 29 sene müddetle irşad hizmetinde bu­lundular. Her sene biri Zilhicce, biri de Recep ayında olmak üzere se­nede iki kere halvete girerlerdi. Zühd ve takvada dereceleri çok yük­sek idi. Gayet perhizkâr, kanaatkâr yaşarlar, çok zaman katıksız ek­mekle yetinerek ellerine geçen parayı fakirlere dağıtırlardı. Geceleri uyumazlar, zikirle, ibâdetle, eser te’lifiyle meşgul olurlardı. Gündüzle­ri de talebe yetiştirmekle uğraşırlardı. Kaylule vakti, oturdukları yerde yüzlerine havlu örterek biraz kestirmek suretiyle uykuya olan ihtiyaç­larını karşılarlardı.

Onsekiz yıl boyunca, oruç tutulması haram olan günler müstesna, aralıksız oruç tuttular. Yatsı namazından sonra konuşmayı sevmezler, yatsı abdestiyle sabah namazını kılarlardı.

Hazretin hocası Muhammed Emin Efendi ona tarikat yönünden intisap etmişler ve bu suretle Şer’î ilimlerde hocası olduğu zâtın tasav­vufta talebesi olmakla şereflenmişlerdi.

Page 25: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

25

1893 yılında ihtiyarlık ve hastalık dolayısiyle halsiz düşmüştü. Tedavi maksadıyla gelen tabib, kendinden geçmiş halde yatan hazretin başucuna gelir ve etrafında hizmet edenlerden onun ayağını uzatmala­rını ister. Onlar da uzatırlar. Hazret kendine gelince ayağını uzatıp yat­maktan hayâ ettiğini söyler. “Beni huzur-ı Hak’ta ayak uzatma suçuy­la başbaşa bırakmayın...” buyururlar. Hizmet ediciler ayağını eski hâline getirirler. İşte o böylesine huzurdadır ve böylesine hayâlıdır.

Gümüşhanevî Ahmed Ziyaüddin hazretleri 25 Mayıs 1893 pazar günü sabah vakti baygın yatarken bir ara mübarek gözlerini açmışlar ve: “Hepsini isterim ya Kibriya!” diyerek rûhunu teslim etmişlerdir. Mübarek kabirleri Süleymaniye Câmii’nin haziresinde Kanunî Sultan Süleyman türbesinin kapısı önündedir. Zevce-i muhteremleriyle yan- yanadır. Her iki kabrin etrafı parmaklıkla çevrilidir. Başucundaki taş­taki manzum kitabe şudur:

Nazar kıl çeşm-i ibretle, makam-ı ilticâdır bu Erenler dergehi, bâb-ı füyuzat-ı Hudâ’dır bu Ziyâüddini Ahmed, mevlidi anın Gümüşhâne Şehîri şark u garbın, mürşid-i rah-ı Huda’dır bu Muhakkak ehl-i Hak ölmez, ebed hayydır, bil ey zâir Saray-ı kalbini pâk eyle bâb-ı evliyâdır bu Şu’â-yı dürr-i vahdet, menba’-ı ilm-i ledünnîdir Mükemmil vâris-i Şer’i Muhammed Mustafadır bu Hilâfet müddetinde, “irciî” vaktine dek hakka Târik-i Hâlidîyi neşr eden hak rehnümâdır bu Oku ihlâs ile bir Fatiha, kalbinde daim tut Cilâ-yı rûhtur zikri, müridâna gıdadır bu.

— 1311 —

...................................................Ö N S Ö Z

Hazret-i şeyhin ayak ucundaki taşta ise: “Muhaddisîn-i kirâmdan Fahrü’l-Meşayih Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Efen­di hazretlerinin rûh-ı mukaddeslerine el-Fâtiha...” ibaresi yazılıdır.

Yanıbaşındaki kabirde yatan muhterem zevcelerinin taşında da şu satırlar okunmaktadır.

“Hak-perestim, arz-ı ihlâs ettiğim dergâh bir Bir nefes ayrılmadım tevhidden Allah bir”

Page 26: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

26 EHL-İ SÜNNET İ ’TİRADI

Muhaddisîn-i kirâmdan kutb-i Rabbânî ve ârif-i Subhânî gav- sü’l-vâsılîn Gümüşhânev! el-Hâc Ahmed Ziyâüddin Efendi Haz­retlerinin zevce-i tâhiresi ve Şeytıü’l-Harem-i Nebevi Hacı Emin Paşa kerimesi Tacü’I-muhadderat Hâce Seher hanım rûhuna Fatiha.

— 1329 —

Gümüşhânevî hazretlerinin vefatı haberi duyulunca müslüman halk derin bir teessüre kapılmış, yürekten sarsılmıştı. Çünkü o bütün müslümanlann sevdiği, saydığı, gönülden bağlı olduğu bir din büyüğü idi. Padişah İkinci Abdülhamid Han da onu severlerdi. Cenazesinde mahşerî bir kalabalık hazır bulunmuş ve en samimî dualar ve göz yaş­lan içinde toprağa verilmiştir.

Merhum ve mağfur şeyh hazretleri geniş alınlı, çekme burunlu, yuvarlak çehreli, kara gözlü, uzun kirpikli, beyaz sakallı, uzuna yakın boylu, güzel ve sevimli bir insandı. Beyaz entari, hırka, cübbe giyinir­ler, sadeliğe riâyet ederlerdi.

Kendisinden sonra:Kastamonulu Haşan Hilmi Efendi,Safranbolulu İsmail Necati Efendi,Dağıstanlı Ömer Ziyâüddin Efendi,Tekirdağlı Mustafa Fevzi Efendi (korvet kâtibi),Serezli Hasib Efendi,Kazanlı Aziz Efendi veBursalı Muhammed Zahid Kotku Efendi hazeratı (rahmetullahi

aleyhim ecmâin) şeyhlik yaparak irşad vazifelerini yürütmüşlerdir. Cenâb-ı Hak cümlesinden razı olsun.

Gümüşhânevî hazretlerinin tarikat silsilesi şöyledir:Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Hz. Ebûbekir es-Sıddık,

Hz. Selmânı Fârisi, Hz. Kasım Muhammed bin Ebûbekir, İmamı Cafer es-Sâdık, Bayezid-i Bestâmî, Ebû’l-Hasan el-Harkanî, Ebû Ali el-Farmedî, Hâce Yûsuf el-Hemedânî, Hâce Abdülhâlik el-Gücdevânî, Hâce Arif Rivgirî, Hâce Mahmûd Encir Fağnevî, Hâce Ali er- Ramiytenî, Hâce Muhammed Baba Semmâsî, Seyyid Emir Külâl, Şah Muhammed Bahaüddin Nakşbend, Hâce Alâüddin Attar, Şeyh Ya’kûb

Page 27: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

27Ö N S Ö Z

Çerhî, Hâce Ubeydullah Ahrar, Şeyh Muhammed Zâhid, Mevlânâ »Derviş Muhammed, Mevlânâ Hâcegi-i Semerkandî, Mevlânâ Muham­med Bakibillah, İmamı Rabbânî Ahmed el-Farûkî, Mevlânâ Muham­med el-Mâsum, Mevlânâ Seyfüddin Ârif, Mevlânâ Nûr Muhammed Bedvânî, Mevlânâ Şemsüddin Habibullah, Mevlânâ Abdullah Dehlevî, Şeyh Halid Ziyâüddin Bağdâdî, Şeyh Ahmed ibn Süleymân el-Ervâdî (kaddesallahu esrarehüm).

Gümüşhanevî hazretlerinin, çoğu Arapça olmak üzere tasavvuf, hadîs, fıkıh, sarf, nahiv ve şâir mevzularda değerli ve büyük eserleri vardır. Bunlan zikr edelim:

1 — Câmiu’l-usul fî’l-evliya ve envâihim. Kenarında “Istıla- hat-i Sûfiyye ve fevâid-i şâire” mevcuttur. İstanbul ve Mısır’da defa­larca basılmıştır. Yeni Türkçe ile tercümesi de neşr olunmuştur. Ta­savvufa dair temel bir eserdir.

2 — Câmiu’l-mütun fi hakki envâi’s-sıfâti’l-İlâhiyye ve’l-aka- idi’l-mâtüridiyye ve elfâzi’l-küfri ve tashihi’l-a’mali’l-‘acibiyye.(elinizdeki bu tercümenin aslıdır.) Çeşitli baskılan vardır.

3 — Mecmuatü’l-ahzab ve’l-evrad. Tek ciltlik, üç ciltlik, kenar­ları şerhli ve notlu baskıları ve nüshaları vardır. Duâlara, zikirlere, virdlere dair geniş ve mükemmel bir tasniftir.

4 — Râmuzü’l-ehadîs ‘alâ tertibi hurufi’l-hecâ. Çok muteber ve değerli bir hadîs külliyatıdır. Çeşitli baskıları mevcuttur. Yeni Türkçe ile tercümesi vardır.

5 — Levâmiu’l-ukul şerhu Râmuzi’l-ehâdis. Beş cilt hâlinde “Râmuzü’l-ehâdis”in Arapça şerhidir. Çeşitli baskılan mevcuttur.

6 — GaraibuM-ehâdîs. Çeşitli tabılan vardır.7 — Hadîs-i erbain. (Kırk hadîs). Süleymaniye Kütüphânesi’nde

yazma nüshası vardır.8 — Necâtü’l-gâfilîn. Müteaddit baskılan mevcuttur.9 — Rûhü’l-ârifın ve İrşâdu’t-tâlibîn. (Tasavvuf). Çeşitli baskı­

ları mecuttur.10 — Câmiu’l-menâsık ‘alâ ahseni’l-mesâlik.11 — Netâyicu’l-ihlâs fi hakki’d-duâ.12 — Zübdetu’l-akaid ve nuhbetu’l-fevâid.13 — Usulu’t-turuki’l-aliyye.

Page 28: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

28

14 — Acaibu’n-nübuvve ve dakaiku’l-velâye.15 — Nâsıku’l-hac.16 — Ravhatu’l-ârifin. Matbudur.17 — Fazailu’l-cihad.18 — Müstagni’ş-şüruh mine’t-tasrif.19 — Kitâbu’l-âbir fi’l-Ensar ve’l-Muhâcir.20 — LetâifıTI-hikem.21 — Risâle fî’t-tasavvuf.22 — Esrâru’t-tarîk.23 — Levâmiu’i-fusûl.24 — Mülhakatu Garaibi’1-ehadis.25 — Mütemmimatu Câmii’l-usul.26 — Risâle fî’l-muhâcere.27 — Devâu’I-müslimîn. (Mev’izeler). Süleyraaniye Kütüphane­

sinde yazma nüshası vardır.Ahmed Ziyâüddin hazretlerinin hayatı, hizmetleri ve

menâkıbı hakkında bilgi alınabilecek kaynaklar:1 — Mustafa Fevzi Efendi’nin “Hediyyetü’l Hâlidîn” unvanlı ve

İstanbul’da 1312’de basılmış kitabı. 2 — Muhammed Zâhid Kevserî’nin “İrgamu’l-Merîd”i (İstanbul 1328), 3 — Muhammed Zâhid Kevserî’nin “Et-Tahrîru’l Veciz”i, (Mısır, 1360), 4 — Osmânzâde Hüseyin Vassaf, Sefınetü’l-Evliyâ, cild 2. (Süleymaniye kütüphanesi). 5 — Cemil Solakoğlu tarafından neşr edilen “Tezkîretü’l-Evliyâ”nın zeyl kısmı. 6 — Erzurum Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi talebelerinden Hüseyin Kerim Ece’nin hazırladığı bi­tirme tezi. (Gümüşhâneli hazretlerinin hadîs ilmindeki yerine dâir). 7 — Mustafa Fevzi, “Menâkıb-ı Haseniyye”. 8 — İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü Tasavvuf asistanlarından İrfan G ündüz’ün “Gümüşhânevî, Hayatı ve Eserleri” mevzuunda hazırladığı doktora te­zi.

Bazı müteferrik notlar ve bilgiler:Gümüşhânevî hazretlerinin dergâhı şimdiki İstanbul Vilâyeti’nin

üst tarafındaydı. Yakın tarihimizdeki tahribat devresinde yıktırılmış olup bugün o ilim, irfan ve tasavvuf yuvasından maddî bir eser kalma­mıştır. Sadece “Gümüşhâneli” adını taşıyan bir sokak mevcuttur. O

EHL-İ SÜNNET İ ’T İK A D I...........................................

Page 29: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

isim de eski İstanbul mektupçusu (vali muavini) Osman Erginin him­metiyle konulmuş olsa gerek...

Milletimize (Dinimize) ve ümmetimize hizmetleri geçmiş bu ka­bil İslâm büyüklerinin hatıralarını yaşatmak, hizmetlerini devam ettir­mek maksadıyla İlmî araştırma enstitü ve vakıfları kurulması hususun­da ileri gelen dindar müslümanlar gereken gayreti göstermemektedir­ler. Gönül arzu eder ki Gümüşhaneli hazretleri için böyle bir enstitü ve vakıf kurulsun, adına bir cami inşa olunsun, eserleri hem aynen hem de tercüme şeklinde basılsın. O bütün ömrü boyunca müslümanlara hizmet etti. Bize düşen vazife, hayırlı hizmetleri kesintiye uğratmaksı­zın devam ettirmektir. Hazretin bütün eserleri müslümanlar için çok faydalı, hattâ zaruret derecesinde lüzumludur. Şu anda bunların nüsha­larını eski kitapçılarda bile bulmak imkânı kalmamıştır. Bu hâl acına­cak bir vaziyet değil midir?

Hazret-i Şeyh’in Sultan Abdülaziz tarafından büyük sevgi ve say­gı gördüğünü, birinci defa hacca giderken kendisine Saray tarafından hususî bir gemi tahsis edilmesinden anlıyoruz.

Hazret-i Şeyh’in zamanımızda olan bir kerametleri:Bu satırların nâçiz muharririnin uzun senelerden beri tanıdığı ve

dostu bulunan Aksiseda matbaası eski sahibi Ahmed Kibritçioğlu’na 1963 yılında bir tanıdığı şöyle der:

— Süleymaniye câmii mezarlığında Kanûnî’nin türbesi yanında çok büyük bir şeyhin kabri vardır. Keramet sahibi bir velîdir... Ah­med Bey bunun üzerine kabri ziyaret eder, Fâtiha okur, etrafını çevi­ren parmaklığın demirlerinin paslanmış olduğunu görerek gider bir kutu boya ve fırça alır, şebekeyi boyar. O gece rüyâsında ak sakallı nûrânî bir pîr elinden tutar ve Kâbe’nin etrafında tavaf ettirir. Ahmed Bey bu rüyâdan sonra Gümüşhaneli hazretlerinin zamanımızdaki veki­li ve halifesi durumunda bulunan Mehmed Zâhid Efendi’ye intisab eder ve o günden beri kendisine her sene hacc-ı şerif nasip olur. Hac­dan başka sık sık da umreye* gitmektedir. İşte ehlullaha hizmet edip onların mânevî bakışlarına ve himmetlerine nâil olanlann elde ettikleri

î büyük faydalara bir örnek...■ Hazret-i Şeyh’in daha nice kerametleri vardır. Biz burada sadeceL hâlen hayatta bulunan bir kimseyle ilgili olan kerametini zikr ettik.

................................. ö n s ö z ...................................... 29

Page 30: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

30 EHL-İ SÜNNET İ ’TİKADI

Satırlarımızı bitirirken Allah’a hamd eder, Rasûlüne salât ti selâm okur, bütün peygamberleri, ashablarını, sâdât-ı kiramı, ulemâyı âmilini, ehl-i imânın kâffesini hayır duâlarla ve rahmetlerle anarız. (26 Şevval 1400-6 Eylül 1980).

Hâk-i pây-i evliyâ ve bende-i Âl-i Abâ Ubeydullah KÜÇÜK

------- EHL-I İNSAFIN DİKKAT NAZARLARINA -------Bu eserin müellifi hem Şeriat, hem de tarikat ve tasavvuf sahasında zama­

nının kutbu ve feridi olan kadri çok yüce bir İslâm büyüğüdür. Kitabını (hem me­tin, hem de şerh kısmı) Arapça kaleme almıştır. Bedir Yayınevi, eserin tercümesi­nin ve tashihinin mükemmel olması için bütün gücünü sarf etmiştir. Tercüme hu­susunda herhangi bir hatâ olduysa mes’uliyeti elbetteki muhterem müellife değil, bize aittir.

Ancak, üzülerek kayd edelim ki, birtakım çokbilmişler Gümüşhaneli haz­retlerinin bu eserinin tercümesinde yanlış bulduklarını zannederek birtakım yay­garalar koparmışlardır. Biz onların sözde tenkidlerini erbâb-ı ilme sorduk ve bu tenkidlerin cehaletten ileri gelen nefsânî vesveseler olduğu meydana çıktı.

Eserin 54’üncü sahifesinde bazı yersiz tenkidlere sebep olan incelik ile ilgi­li açıklamayı bu baskının 58’inci sahifesine dere etmiş bulunuyoruz.

Gümüşhaneli hazretlerinin bu kitabı temel Ehl-i Sünnet kaynaklarından derlenmiş olup, bunda yanlış aramak edeb eksikliği, tenkide kalkışmak ise küs­tahlıktır. “Namazlar ve duâlar tembellik çağının ürünleridir” hezeyâmnı savuran modernistlerin, ekfer Nuseyrî’lerden yana çıkan rafizî önderlerinin, Allahu Teâlâ’ya mekân izâfe eden Necid’li sapıkların fikirlerini beğenen şaşkınların Gü­müşhaneli gibi bir Ehl-i Sünnet büyüğüne saygısızlık etmeleri, onların nasipsizli- ğine bürhandır.

Rencide olur dîde-i huffâş ziyadan!..BEDİR YAYINEVİ

Page 31: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

EHL-I sünnet ftikadi(KİTABIN METİN KISMI)

Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adı ile başlarım.Allah Teâlâ’nın Zâtına, Cemâline, İlminden sonra<!) Hilmine,

Kuvvet ve Kudretinin kemâlinden sonra Lütfuna ve Setrine, Kitabının inzâlinden ve Tevfîkından sonra İn’âmına, İhsanına ve Fadlına hamd

.................................................... Ş E R H K I S M I .......................................................

(1) Âkil ve bâliğ olan bir kimsenin üzerine vâcib olan ilk şey, Al- lah(c.c.)’m Vâhdâniyyetine inanmaktır. K u r ’ â n - ı K e r îm ’ d e h u h u s u s ta

ş ö y le b u y u r u lm u ş t u r : “Ben azimüşşan cinleri de, insanları da ( b a ş k a

b i r h ik m e t le d e ğ i l ) ancak bana kulluk etsinler ( b e n i t a n ıs ın la r , b i l s i n ­

le r ) diye yarattım.” ( Z â r iy â t s û r e s i 5 ) .

Ş ü p h e y o k k i t e v h id e g ö tü r e n e n m ü k e m m e l y o l d a i l im y o lu d u r .

B u n u n i ç i n d in im iz c e i l im t a h s i l i f a r z k ı l ın m ış t ı r . N i t e k im K u r ’ â n - ı

K e r îm ’ d e b u h u s u s ta ş ö y le b u y u r u lm u ş tu r : “Bilmiyorsanız ilim sahip­lerine sorunuz.” ( N a h l s û r e s i , 4 3 ) . A y n ı m e v z u i l e i l g i l i o l a r a k

R e s û lu l l a h ( s . a . v .) d a ş ö y le b u y u rm u ş tu r : “İlim öğrenmek, kadın ve erkek her müslümana farzdır.”

N a k i t d e l i l le r d e n b a ş k a , a k l î d e l i l l e r l e d e m e s e le y i iz a h e tm e k g e ­

r e k i r s e g ö r ü r ü z k i , A l l a h T e â lâ ’ t ı ın k u l la r ın a v e r d iğ i n i ’ m e t le r s a y ı l a ­

m a y a c a k k a d a r ç o k t u r . N it e k im K u r ’ â n - ı K e r îm ’ in , “Allah’ın ni’met- lerini saymak isterseniz sayamazsınız.” i f a d e s i i l e h u h a k ik a t a ç ı k la n ­

m ış t ı r . ( N a h l s û r e s i 18 ).

N i ’ m e t e g a r k o la n ın , o n i ’ m e t i v e r e n e ş ü k r e tm e s i p e k t a b i îd i r .

F a k a t ş ü k r e tm e k i ç in d e n i ’ m e t s a h ib in i b i lm e k lâ z ım d ı r . B u d a a n c a k

i l im y o lu i l e o lu r .

Page 32: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

32

olsun.

EHL-İ SÜNNET İT İK A D I

Salât ve selâm, dosdoğru ve büyük Şeriatı ta’limi ve irşadı ile üm­metini kurtaran, Allah’ın Peygamberi ve mahlûkatın en şereflisi Hz. Muhammed (s.a.v.) üzerine olsun. Bu ümmete, Nebiyy-i Zîşâmn sün­netini ve hayat tarzım, Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat yolunu tebliğ eden, ona tâbi olmak sureti ile de iki cihan saadetine ulaşan Ashâb-ı Kirâm’dan Allah razı olsun.

Besmele, Allah(c.c.)’a hamd ve Resûlullah’a (s.a.v.) salât ve selâmdan sonra, Allah’ın fakir ve zelil kulu Mustafa oğlu Ahmed

....................................................Ş E R H K I S M I ....................................... - .................

İlim, farz, haram, mübâh ve mendûb olmak üzere dörde ayrılır.1) Farz olan ilimler: B u n la r d a F a r z - ı A y ı n v e F a r z - ı K i f â y e o lm a k

ü z e re ik iy e a y r ı l ı r .

a) Farz-ı ayn olan ilim, i t i k a d d a , im â n i l e k ü f r ü , i s y â n i l e h i d â y e t i

a y ı r a c a k k a d a r , ib â d e t t e is e , n a m a z ı , o r u c u , z e k â t ı v e h a c a i f â e d e c e k

k a d a r b i l in m e s i g e r e k e n i l im d i r .

b) Farz-ı kifâye olan ilme gelince, y u k a r d a z i k r e d i l e n m e s e le le ­

r in , ie t ih a d v e f e t v â m a k a m ın a v â s ı l o l a c a k d e r e c e d e b ü t ü n t e f e r r u â t ı

i l e ö ğ r e n i lm e s id i r . A y r ı c a , i y i l i ğ i e m r v e k ö t ü lü ğ ü n e h y e tm e k , F ı k ı h ,

T e f s ir , H a d îs , U s û l , K ı r a a t , M a t e m a t i k v e d i n i n i i l ı y â i ç i n ö ğ r e n i l e n

A r a p ç a d a f a r z - ı k i f â y e d i r .

2) Nücûm ilmi, Münazara, Mantık, Felsefe, Sihir, Tılsım ve fay­dası olmayan Şiir gibi ilimlerin ihtiyaçtan fazla öğrenilmesi de haram­dır. İ h y â u U lû m i ’ d - D in v e o n u n d ı ş ı n d a k i b a z ı k i t a p l a r d a d a b ö y le

z ik r e d i lm iş t i r .

“ E ş b â h ” a d l ı k i t a p t a d a ş ö y le d e n i lm e k t e d i r : “ D i n î i h t i y a ç l a r ı n a

c e v a p v e re c e k d e r e c e d e i l im ö ğ r e n m e k f a r z - ı a y ı n d ı r ” .“ İ n s a n la r ın i s t i f a d e s in e s u n u lm a k i ç i n ö ğ r e n i l e n i l i m i s e f a r z - ı

k i f â y e d i r ” .“ T a s a v v u f v e f ı k ı h i lm in d e d e r in le ş m e k i ç i n t a h s i l e d i l e n i l im d e

m e n d u b tu r " .

“ H a r a m o la n i l im is e , F e ls e f e , R e m i l a t m a k , N ü c û m i lm i , A l l a h ­

s ı z l ığ a g ö tü r e n T a b ia t (Maddecilik) i lm i , S i h i r , m ü c â d e le y e s e v k e d e n

F e ls e fe , in s a n ı t a h r ik v e ş e h e v î d u y g u la r ı t e h y ic e d e n Ç a l g ı v e M u s i k i

Page 33: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

MÜELLİFİN ÖNSÖZÜ 33

Ziyâüddîn Gümüşhanevî olarak(*) yâni bu risalenin müellifi sıfatıyla, şunu ifade etmek isterim: Talebelerimin bir kısmı benden “Elfâz-ı kü­für, amellerin ve i’tikadın tash ih i.hususunda bir eser te’lif etmemi istediler. Bir istihare neticesinde böyle bir çalışma yapmaya karar ver­dim ve derhal işe koyuldum.

(*) Alil ah (c.c.) her ikisinin de günahlarını affedip, Resûl-i Zişânın sancağı altında haşr eylesin.

....................................................Ş E R H K I S M I ......................................................

g i b i i l im le r d i r . ”

3) Mübah olan ilim ise, dine aykın olmayan şiirlerdir.4 ) M e r ıd u b o la n i l im le r d e ş u n la r d ı r : S ü n n e t i, m e k ru h u , n a f i le le r i

v e f a z i l e t l i a m e l le r i ö ğ r e te n i l im le r le . G e o m e t r i, T ıp ve S o s y o lo j i g ib i

i l im le r d i r .

T â b i r i lm i , C i f r i lm i ( * ) v e İ lh â m i l im le r i is e t a s a v v u f e r b â b ın ın

b i lm e s i g e r e k e n m e s e le le r d ir . “İ h y â ’ ’ d a b ö y le z ik r e d i lm iş t i r .

( 2 ) İ ’ t i k a d m e s e le s in d e k i b a z ı i s t i f h a m la r ı b e r t a r a f e tm e k iç in ,

m e v z u u , s u a l l i - c e v a p l ı ş e k i ld e in c e le m e k e n u y g u n o la n ıd ı r .

Sual: A l l a h b i r ş e y i e m r e t t iğ i h â ld e , k u l la r ın ın y a p m a s ın ı m u r a d

e t m e d iğ i v e y a h u t d a b i r ş e y i y a r a t t ığ ı h â ld e y a p ı lm a s ın ı e m re tm e d iğ i

ş e y v a r m ıd ı r ?

Cevap: E v e t , A l l a h ( c .c . ) . k â f i r e im â n ı e m re tm iş , im â n e tm e s in i

n ıu r â d e tm e m iş t ir . K i i f r i i y a r a t m ış , f a k a t k im s e y e k â f i r o lm a s ın ı e m -

r e tm e m iş t ir .

S : A l l a h ( c .c . f i n e i l e b i l i r i z ?

C : B u h u s u s i f t i l â f l ı d ı r . M u t e z i le ’ y e g ö r e a k ı l l a b i l i n i r . E ş ’ a r î l e r e

g ö r e m â r i f e t le b i l i n i r . M â t ü r id î l e r e y â n i b iz e g ö r e , A l l a h ( c .c . ) , b u n u

b i z z a t k e n d is i K u r ’ â n - ı K e r îm ’ d e t â l im e t m iş t i r : “Bizim yolumuzda mücâhede edenleri ( ç a l ı ş ıp d id in e n le r i ) , muhakkak ki yollarımıza ile­tiriz. elbette Allah muhsinlerle beraberdir.” ( A n k e b u t s û r e s i, 6 9 )

S : K u l ö lü r s e im â n ı n e re y e g id e r ? R u h la m ı k a l ı r , b e d e n le m i?

C : H i ç b i r i i l e k a lm a z . İm â n b i r m â n a d ır , m â n a is e m a h iy e t in i A l -

(*) Kaza ve kaderin icmâlen yazılmış olduğu bir levhin bilinmesi için vaz' edilmiş esrarlı bir ilimdir. (Mevâkıf. 2’nci maksada bakınız.)

Page 34: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

34 EHL-İ SÜNNET İ TİKADI

Kitabı önce üç bölüme ayırdım:Birinci Bölüm: Allah’ın sıfatları ve i’tikad meseleleri hakkında­

dır.İkinci Bölüm: Elfâz-ı küfür ve irtidada götüren kelimelerden mü­

teşekkildir.Üçüncü Bölüm: Günlük hayatta pek çok karşılaşıldığı için, in­

sanların şiddetle ihtiyaç duyduğu amelî meseleler hususundadır.

Ş E R H K I S M I

lah'm bildiği bir mır dur. Bazılarına göre ruhla beraber semâdadır.S: Öldükten sonra kulun amelleri ne oluyor?C: Amellerin bir kısmı Allah’ın mükâfatına, diğer bir kısmı da

ikabına gidiyor.S: İmân, zâhirde midir, bâtında mıdır?C: Evet, imânın dört mertebesi vardır:1 — Mübtedi imân. Bu meleklerin imânıdır.2 — Makbul olan imân. Bu da peygamberlerin imânıdır.3 — Masum olan imân. Bu da mü’minlerin imânıdır.4 — Merdud olan imân ki hu münâfıklann imânıdır.S: imânın yeri neresidir?C: İman dört yerdedir:1 — İmân kalbdedir: Hiicıırat sûresinin 7’nci âyet-i celîlesinde

bu hususta şöyle buyurulmuştur: “Fakat Allah size imânı sevdirdi. Onu kalblerinizle süsledi.”

2 — İmân göğüstedir: Zümer sûresinin 22’nci âyet-i celîlesinde bu husus şöyle zikredilmiştir: “Hak Teâlâ, göğsünü İslama açtığı için, Rabbi tarafından nura kavuşan kimse (katı yürekli kimse gibi mi­dir?)...’’

3 — İmân gönüldedir: Ne cm sûresinin II'inci âyet-i celîlesinde: ‘Onun gördüğünü gönlü (kalbi) yalana çıkarmadı.” buyurulmaktadır.

4 — İmân lisandadır: Ra’d sûresinin 19’uncu âyet-i celîlesinde bu mevzu şöyle beyân edilmiştir: “Ancak selim akıl sahipleridir ki iyi­ce tezekkür eder (idrâk ederler).”

Page 35: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

MÜELLİFİN ÖNSÖZÜ 35

İ’tikad ve amellerin kemâl bulması ve elfâz-ı küfür meselesi ger­çekten mühim meselelerdendir. Bu meselelerin derin bir araştırma ya­pılarak gayeye uygun bir şekilde öğretilmesi için her türlü ihtimamın gösterilmesi, elbette terkine imkân olmayan bir vecibedir.

Bir insan, imân ve küfrün ne olduğunu bilmezse, hidâyet, dalâlet ve ilhâdın da ne olduğunu kavrayamaz. Kelime-i Tevhidin alışkanlık icabı söylenişi, insanı ancak icmâlî imâna götürür. Bu inanışla da tafsile, tahkîke vc ilme varılamaz.

......................................................Ş E R H K I S M I ........................................................

S : İ m â n k a d îm m id i r , h a d is m id i r ?

C : K a lh d e v ü c u d a g e lm e s i k a d îm d i r , k a lh d e m e v c u t o la n im â n ı

i k r a r h â d i s t i r .

S : İ m â n m ı m ü ’ m in d e d i r , m i i ’ m in m i im â n d a d ı r ?

C : İ m â n , A l l a h ( c . c . ) ’ ın h i r h â z in e s i d i r . A l l a h ’ ın h â z in e s i i s e

m i i ’ m in in k a lb id i r .

S : İ m â n b e n d e m id i r , b e n m i im â n d a y ım ?

C : B e n a n d a y ım , o d a b e n d e d ir . 0 b e n im s ı f a t ım d ı r , c is m im e k a ­

r ı ş m ı ş t ı r , g ö z ü m le g ö r m ü y o r s a m d a . f e r â s e t im le o n u g ö r ü r ü m .

S : İ m â n m ı a k l ı n ü s t ü n d e d i r , a k ı l m ı im â n ın ü s t ü n d e d i r ?

C : İ m a m - ı Â z a m E b û H a n i f e ’ y e g ö r e , im â n a k ı l l a b e r a b e r d i r .

Ş e m s u ’ l - E im m e b u n u n a k s i n i s ö y le y e n k â f i r d i r , d e m iş t i r .

S : İ m â n c e s e t le m id i r , r u h l a m ıd ı r ?

C : İ m â n h e r i k i s i n e d e d a ğ ı lm ı ş t ı r .

S : İ m â n t o p lu m u d u r , a y r ı m ıd ı r ?

C : A l l a h ( c . c . ) k a t ı n d a t o p lu d u r . K u l l a r a r a s ı n d a t a k s im e d i lm i ş ­

t i r .

S: İmân yeni midir, eski midir?C: Allah katında kadîm, kullara göre ise yenidir.S: imânın başı, ortası, aslı, damarı, dalı, yaprağı, meyvesi, yeri,

ırmağı, suyu ve ismi nedir?C: imânın başı tevhîd, ortası marifet, aslı yakîn, daman ihlâs,

dalı emir ve nehiy, yaprağı korku, meyvesi Allah’ın rahmeti, yeri mii’minin kalbi, ırmağı Allah’ın ilmi, suyu Kur’ân-ı Kerîm, ismi de

Page 36: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

36

Elfâz-ı küfrün ifade edilmesi de, inançların fesadına, fikirlerin bo­zulmasına yol açarak, insanı irtidat bataklığına sürükler. Böyle bir belâya dûçar olan kimse bin yıl oruç tutup namaz kılsa ve diğer bütün ibâdetleri de ifa etse, asla faydasını göremez. Onun yeri Cehennemdir. Hususiyle isyan, ifsad ve cehâlet denizinin taştığı, yeryüzünün her ye­rinde Hak’kı inkâr cereyanlarının yayıldığı, azgınlığın, içi çürük dışı yaldızlı güzelliklerin ve bid’atlerin mâhir eller tarafından süslenerek sunulduğu, böylesine çetin bir zamanda imânı kurtarmak kolay değil­dir.

Bu müstesna işi yaparak, imân hususunda kesin bir bilgiye sahip olan kimseler ne kadar azdır. Dilini küfre götüren sözlerden korumak ve ihsan mertebesine; Allah(c.c.)’ı görür gibi imân ve ibâdet etme de­recesine ulaşmak sureti ile, imânın hakikatine varmaya muvaffak olan­lar ne kadar bahtiyardır. Hakka boyun eğmek, yakîne ulaşmak ve mârifet nurunun tahakkuk etmesi gibi ruhen yükselmenin ifadesi olan hâlleri yaşayanlar, elbette vazifelerini bihakkın ifa etmenin lezzetini duyan kimselerdir.

Günümüzün aklı başında insanları tek bir şeyle meşgul olmaya mecburdurlar. O da, insanın ruhunu, Cehennemde ebediyyen kalmak gibi bir felâketten kurtarıp, kullarına sayısız ni’metler bahşeden Al-

...................................................Ş E R H K I S M I ...........................................................

m ü b a re k a ğ a ç t ır .

S : İm â n ın s ı f a t ı n e d i r ?

C : A l l a h ( c . c . ) ’ m e m ir v e n e h iy t e r in e in a n ıy o r u m d e m e k t ir .

S : İm â n ın b ü tü n ş a r t l a r ın ı b i lm e y e n m iV m in s a y ı l ı r m ı?

C : M u t e z i le y e g ö r e , im â n ın b ü tü n ş a r t l a r ı n ı b i lm e y e n m ü ’ m in s a ­

y ı lm a z .

M u t e z i le y e g ö r e , im â n ın b ü tü n ş a r t l a r ı n ı b i l i p d i l i y l e i k r â r e d ip ,

k a lb iy le t a s d ik e tm e d ik ç e m ü ’ m in o lm a z . İ m â n ın ş a r t ı d a A L L A H ’ d a n

b a ş k a m a ’ h u d o lm a d ığ ın a , H z . M u h a m m e d ’ in O ’ n u n k u lu v e p e y g a m ­

b e r i o ld u ğ u n a , m e le k le r in e , k i t a p la r ı n a , p e y g a m b e r le r in e im â n e tm e k

ve I s lâ m d in in in d iğ e r d in le r d e n ü s tü n o ld u ğ u n a in a n m a k t ı r .

C â m iu l - K e b î r ’ d e z ik r e d i ld iğ in e g ö r e , b i r a d a m , b i i l û ğ a e r m e m iş

b i r k ız la e v le n s e v e b i i lû ğ a e r d ik t e n s o n r a k e n d is in e im â n ın ş a r t l a r ı n ı

b i l i y o r m u su n d iy e s o r s a v e “ b i lm iy o r u m " c e v a b ın ı a l s a , n ik â h d ü ş e r .

EHL-İ SÜNNET İ ’T İK A D I...........................................

Page 37: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

lah’ın rahmetine kavuşturmak için olanca güçleri ile çalışmaktır.Bu da ancak İmân, Ahlâk ve Muâmelât sisteminin tesisiyle müm­

kündür. Bu üç unsur, mârifetin sebepleridir.Ey merhamet sahibi olan Allah’ım! Hakkı kabul etmek niyeti ile

kitabımı okuyup, tetkik eden, irfan(3), iz’an ve insaf erbâbının imânı ile beraber benim imânımı da koru. Seni kemâli ile tanımak ve vuslatı­na nâil olmak için bize lütuf ve merhametinle kolaylıklar ihsan eyle...

MüellifAhmed Ziyâuddln Gümüşhanevî

....................................................Ş E R H K I S M I ......................................................

F a k a t , k o c a s ı im â n ın ş a r t la r ın ı te k tek s a y s a ve k a r ıs ı d a , e ve t d iy e r e k

t a s d ik e tse , t a lâ k v a k i o lm a z .

(3) Allah (c.c.)’ı ve Allah’ın sıfatlarını bilmek, ilimlerin en yüce­si, en büyüğü, en faydalısı, en mükemmeli, en şereflisi, en parlağı, ruha en fazla tesir edenidir. A k l - ı s e l im s a h ib i b i r m i is lü m a n a e v le v i-

y e t le b u i lm i t a h s i l e tm e k f a r z d ı r . B u i l im , b ü tü n i l im le r in a s l ı , h e r ş e -

y i n ö z ü , b ü t ü n s a a d e t le r in k a y n a ğ ı, h e r g ü z e l h a s le t in b a ş la n g ıc ı ,

d ü n y a v e â h i r e t s a a d e t in in e s a s ıd ır . B u i lm i i y i b i le n b i r in s a n , i ’ t ik a -

d ı n ı ş ü p h e n in k a r a n l ığ ın d a n , ş e y ta n ın v e n e fs in h i le le r in d e n k u r t a r ­

m ış o lu r , in s a n , b u i l im le i y i k im s e le r z ü m re s in e i lh a k o lu r , im â n ı

k u v v e t b u lu r , y a k în n u r u n a n â i l o lu r , iş t e b u n u n i ç i n d i r k i b u i lm i ,

P e y g a m b e r ( s .a .v . ) i lm in b a ş ı o la r a k v a s f e tm iş t i r . B u i lm i , a k l î v e

n a k i t d e l i l l e r i i l e b i le m e y e n b i r k im s e n in t a k l id e b a ş v u rm a k ta n b a ş k a

ç a r e s i y o k t u r . Taklid, Mâtüridî mezhebine göre câizdir.M u t e z i le u le m e s ın a g ö r e t a k l id c â iz d e ğ i ld i r . H a t t â E b û H â ş im ,

t a k l i d e d e n in k â f i r o la c a ğ ın ı s ö y le m iş t i r . Ş ü p h e s iz k i d o ğ r u o la n , b i ­

z im m e z h e b im iz in g ö r ü ş ü d ü r . B u n u n la b e r a b e r t a k l i d y a p a n k im s e

g ü n a h k â r d ı r .

P e y g a m b e r im iz ( s .a .v . ) ’ d e n ş ö y le b i r h a d îs - i ş e r î fm r iv â y e t o lu n ­

d u ğ u i l e r i s ü r ü lm ü ş t ü r : “ İ h t iy a r la r ın d in in i t a k l id e d in . " H a lb u k i b u ,

h a d î s - i ş e r î f d e ğ i ld i r . S ü fy â n - ı S e v n n i ı ı s ö z ü d ü r . H â d is e ş u n d a n ib a ­

r e t t i r . M u t e z i le m e z h e b in d e n b i r g r u p , t a k l i d e r b a b ın ın m a k a m ın ın

C e n n e t i l e C e h e n n e m a r a s ın d a b i r y e r d e o ld u ğ u n u id d ia e tm iş t ir . B u ­

n u n ü z e r in e y a ş l ı b i r k a d ın o n la r a i t i r a z e d e re k ş u â y e t - i c e l î l e y i o k u ­

m u ş : “O ( A l l a h ) sizi yaratandır. Böyle iken kiminiz kâfir ( o lu y o r ) ,

kiminiz mü’min. Allah ne yaparsanız hakkıyle bilendir.” ( T e g â b i in

s û r e s i , 2 ) . H a k i k a t b u n d a n ib a r e t t i r d e m iş t ir . B u n u d u y a n S ü f y â n - ı

S e v r î : “ İ h t iy a r la r ın d in in i ( i ’ t ik a d ın ı) t a k l id e d in " d e m iş t ir .

..........................................MÜELLİFİN ÖNSÖZÜ............................................ 37

Page 38: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

Birinci Bölüm

İ ’ T İ K A D (İLÂHİYAT)

İ ’tikad hususunda her m ükellef, ilk önce, şe r’an A llah hakkında vâcib , câiz ve muhal olan şeylerin neler olduğunu bilm elidir. Peygam ­b e rle r ve m elekler hakkında bilm esi gereken şeyler de aynıdır. İm ân e tm ek , kadın, erkek veya peygam ber olsun her insana farzdır. İm ân da dil ile ikrâr, kalb ile tasdikten ibârettir. Yalnız başına ikrâr, im ân o la­m ay acağ ı g ib i, kalb ile tasdik olm adıkça da m ârifetu llaha u laşıla-

İm ân iki taraflıdır: B irincisi, kalblere tevfik, hidâyet(5) ve m uhab­be tin A llah tarafından ilkâ edilm esidir. İmân bu ciheti ile m ahlûk de­ğ ild ir. İkincisi ise, dil ile ikrâr, kalb ile tasdik etm ektir. Bu ciheti ile de

.....................................................Ş E R H K I S M I .........................................................

(4) İm am -ı A ’zam “V asıyyet” isimli kitabında, yalnız başına “ ik­rar” im ân olm az. Eğer ikrar imân olsaydı, biitiin münafıkların m ü’min sayılm ası gerekirdi. Bu husustaki âyet-i celîle ise şöyledir: "... Fakat A llah (c.c.) o m ünâfıkların hiç şüphesiz yalancılar olduğunu da b ili­y o r.” (Miinâfikûn sûresi, 1).

M ârifetullah yâni A llah’ı bilmek de, yalnız başına imân sayılm az. Şayet A llah’ı tanımak imân sayılm ış olsa idi, ehl-i kitâbın da m ü’min olm ası gerekirdi. Bu husustaki âyet-i celîle ise şöyledir: "... N efisleri­ni en büyük ziyana uğratanlar (yok mu?): İşte imân etm eyecek o lan lar on lard ır.” (En’am sûresi, 12).

(5) İmam-ı Nesefî, “Bahru’l-Kelâm ” adlı eserinde şöyle dem ek­tedir:

a) M ârifet, Allah (c.c .)’ın zâtında ve sıfatlarında b ir olduğunu

Page 39: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

40 ......................................... EHL-İ SÜNNET İ'TİK A D I

imân kesbîdir ve mahlûktur.

BİRİNCİ KISIMAllah Hakkında Vâcib Olan Şeyler:

Allah (c.c.)’ın ezelî, ebedî, sermedi ve zâtı ile kaim sıfatları(6) var­dır ki, bunları herkes bilmekle mükelleftir. O sıfatlar ne Allah’dır, ne

.....................................................Ş E R H K I S M I ...........................................................

b i lm e k , e m s â ls iz v e o r t a k s ı z o ld u ğ u n a in a n m a k t ı r .

b) İmân, A l l a h ’ ın b i r l i ğ i n i v e H z . M u h a m m e d ( s . a . v . ) ’ i n p e y g a m ­

b e r l i ğ in i d i l i le i k r a r , k a lb i l e t a s d ik e tm e k t i r .

c) İslâm ise, A l l a h ’ m V a h d a n iy y e t in e im â n i l e b e r a b e r ib â d e t v a ­

z i f e le r in i d e i f â e tm e k t ir .

d) Dine gelince, b u h a s l e t l e r ü z e r in d e ö lü n c e y e k a d a r s e b a t e t ­

m e k t ir .

İ m â n m a h lû k m u y o k s a g a y r - i m a h lû k m u d u r , ş e k l i n d e b i r

m ü n â k a ş a y a g i r m e y e lü z u m y o k t u r , im â n , A l l a h ü T e â l â ’ n m h id â y e t v e

t e v f ik ıy la k u lu n i k r a r v e t a s d ik in d e n i b a r e t t i r . H id â y e t , n a s ı l A l l a h ’ ın

i r â d e s i i l e is e , d a lâ le t d e ö y le m id i r ? B u h u s u s i l e i l g i l i â y e t - i c e l î l e l e r

ş u n la r d ı r :

1 — Allah, onların kalbîeri üzerine küfürleri yüzünden, mühür basmıştır.” ( N is a s û r e s i , 1 5 5 ) .

2 — “Allah, onların kalblerine de, kulaklarına da mühür basmış­tır.” ( B a k a r a s û r e s i , 7 ).

3 — “Halbuki biz onu ( K u r ’ â n - ı K e r î m ’ i ) iyice anlayabilmelerine mâni olmak için, yüreklerinin üstüne perdeler, kulaklarının içine de ağırlık koyduk.” ( E n ’ â m s û r e s i , 2 5 ) .

4 — “Daha doğrusu onların kalbîeri üzerinde kat kat kilitler var­dır.” ( M u h a m m e d ( s .a .v . ) s û r e s i , 2 4 ) .

( 6 ) A l l a h ü T e â lâ ’ n ın s ı f a t l a r ı :

1 — Tenzihi Sıfatlar: ( B u n a S e lb î S ı f a t l a r d a d e n i r . )

2 — Sübûlî S ıfâti ar: ( B u n a Z â t î S ı f a t l a r d a d e n i r . )

3 — Fiilî Sıfâtlar: ( B u n a İ z â f î S ı f a t l a r d a d e n i r . R a h m e t v e G a -

d a b g ib i . )

Page 40: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

41

de Allah’dan başkasıdır(7).A — Tenzîhî Sıfatlar:Allah Teâlâ birdir, zâtında, sıfatlarında, isimlerinde, fiillerinde ve

................................................... Ş E R H K I S M I .....................................................

4 — Ma’nevî Sıfatlar. (B u n a L â z ım î S ı f a t la r d a d e n ir . )

5 — Allah (c.c.) hakkında zıddı mümkün olmayan sıfatlar. M e s e lâ : V ü c û d s ı f a t ın ın z ıd d ı o la n ‘ a d e m , A l la h iç in m ü m k ü n d e ğ i l ­

d i r , m u h a ld ir .

6 — Allah’ın İlmî Sıfâtları da vardır. ( Â l im S ıf a t ı g ib i. )

7 — Allah’ın İradî Sıfatlan da vardır. (V e d û d S ıf â t ı g ib i. )

8 — Allah’ın Kelâmî Sıfâtlan da vardır. ( H a b î r S ıf a t ı g ib i. )

9 — Allah’ın mürekkep Sıfâtlan da vardır. ( M i i r i d S ı f a t ı g ib i . )

Ç ü n k ü , M ü r id , m a h lû k a t a d a iz â fe e d i l i r . B u y ü zd e n m iir e k k e b d e n ir .

Z ik r e d i le n b ü tü n b u s ı f a t la r a Z â t i S ı f â t la r d a d e n ir .

( 7 ) A l l a h ’ ın s ı f â t l a r ı v e is im le r i b i r d ir . E z e l î ve e b e d îd ir . A l l a h ’ ın

s ı f a t l a r ı k e n d is i o lm a d ığ ı g ib i , b a ş k a s ı d a d e ğ i ld i r .

A l l a h ’ ın s ı f a t l a r ı k e n d is id i r d e rs e k , o z a m a n i k i i lâ h o r t a y a ç ık a r .

B i r i s i S ı f a t i l â h ı , d i ğ e r i Z â t i l â h ı k i b u , A l la h ( c .c .) h a k k ın d a m u h a l­

d i r .

A l l a h ’ ı n k u d r e t in in k a d îm v e e z e l î o ld u ğ u n a d e l i l n e d ir ? d iy e b i r

s u a l s o r u la c a k o lu r s a , v e r i le c e k c e v a p ş u d u r : A l l a h ’ ın k u d r e t i e z e l î

o lm a s a y d ı , K u d r e t , S e m i ’ , B a s a r v .s . s ı f a t l a r ın ı n a s ı l y a r a t ı r d ı? İ l im

s ı f a t ı e z e l î o lm a s a y d ı , i lm i n a s ı l y a r a t a b i l i r d i ? B ö y le d ü şü n m e k , A l la h

T e â lâ ’ y a â c i z l i k v e c e h â le t is n a d e tm e k o lu r k i b u d a A l l a h ( c .c .) h a k ­

k ın d a m u h a ld i r . “E l - B a h r v e ’ l - H u lâ s a ” i s im l i e s e rd e d e b ö y le z ik r e ­

d i lm iş t i r .

Mevcudat iki kısma ayrılır: 1 — Kadîm, 2 — Hâdis,1 — Kadîm, Allah’tır. 2 — Hâdis, mahlûktur.Kadîm: H e r h a n g i b i r ş e y d e n ö n c e m e y d a n a g e lm iş o lm a k

m â n â s ın ı i f a d e e tm e z . A l l a h ( c .c .) h a k k ın d a k i k a d îm l ik , b a ş la n g ıc ı ve

s o n u o lm a y a n b i r k a d îm i ik t i r . B u n u b e ş e r a k l ı id r â k e d e m e z . “ M e v a -

k ı f v e M e k a s ıd ” a d ın ı t a ş ıy a n e s e rd e d e b ö y le z ik r e d i lm iş t i r .

................................ALLAHU TEÂLÂ’NIN SIFATLARI

Page 41: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

42

mülkünde ortağı yoktur. Allah (c.c.), cisim(8) ve cevher*9* değildir. Şe­kil, hudut, ölçü, sayı ve parçalanma kabul etmez. Herhangi bir yer iş­gal etmediği gibi, mürekkeb ve sonu olan bir varlık da değildir. Ölçü­de ve taksimde başka varlıklara benzemez. Allah herhangi bir şeye hulûl etmediği gibi, Allah’a da herhangi bir şey hulul etmez.

....................................................Ş E R H K I S M I ...........................................................

(8 ) A l l a h c i s im d i r , d e m e n in n e g i b i b i r m a h z u r u v a r d ı r ? C i s im ,

ç e ş i t l i ş e y le r d e n m e y d a n a g e le n b i r ş e y d i r . D u r u m b ö y le o l u n c a A l ­

l a h ’ a v a r l ığ ın d a b ö lü n m e i s n a d e d i lm i ş o lu r . O z a m a n d a ş u â y e t - i

c e l î l e i n k â r e d i lm i ş o l u r k i b u d a k ü f ü r d ü r . “Hepinizin Tanrısı ( Z â t ın d a v e S ı f a t l a r ın d a a s la b e n z e r i b u lu n m a y a n ) bir tek Tanrıdır. O’ndan başka hiçbir Tanrı yoktur. O, hem Rahmandır, hem Rahimdir.” (B a k a r a s û r e s i , 1 6 3 ) .

Ş a y e t , A l l a h ’ ın b a z ı c ü z l e r i i l â h t ı r , b a z ı c ü z l e r i i l â h d e ğ i l d i r d e ­

n e c e k o lu r s a , v e r i le c e k c e v a p ş u d u r : A l l a h ’ a c ü z ’ i s n a d e tm e k d e m e k ,

h e r c ü z ’ , y a r a t m a d a , r ı z ı k v e r m e d e v e h â d i s e l e r i t e d v i r d e a y r ı a y r ı

h a re k e t e d iy o r d e m e k t ir k i b u , A l l a h ’ ın v a h d â n iy y e t in e a y k ı r ı d ı r . Y in e ,

A l l a h ’ ın b i r k ıs m ı H â l i k , b i r k ıs m ı m a h lû k t u r d e n e c e k o lu r s a , b u i f â d e ­

d e d e , H â l i k i le m a h lû k , A l l a h ’ ın Z â t ı n d a b i r l e ş m i ş o l u r k i , b u d a A l ­

la h h a k k ın d a m u h a ld ir , A l l a h b ö y le b i r h â ld e n m ü n e z z e h t i r .

P e y g a m b e r ( s .a .v . ) , A l l a h T e â l â ’ y ı M i ’ r a c ’ d a “En güzel surette gördüm.” d e m iş t ir . B u n e d e m e k t i r ? B u , “güzel bir surette gördüm” d e m e k t ir . İb n K e m a l , “ İ r ş â d ” a d l ı k i t a b ı n d a b ö y le z i k r e t m i ş t i r .

“ B a h r ” k i t a b ın d a k i C i b r i l t e ’ v i l i u z a k b i r i h t im a ld i r . T a s a v v u f e r b â b ı

is e b u r a d a k i “sureti”, “sıfat” o la r a k a n la m ış la r d ı r .

(9 ) K â in a t a b a k t ığ ım ız z a m a n g ö r ü r ü z k i , k â i n a t y a c e v h e r d i r .

(C e v h e r p a r ç a la n m a k a b u l e tm e y e n b i r p a r ç a d ı r . D i ğ e r c i s im l e r b u

c e v h e rd e n m e y d a n a g e l i r . ) V e y a h u t d a k â in a t a ’ r a z d ı r . ( A ’ r a z k e n d i

b a ş ın a v a r o lm a y a n , a n c a k , b a ş k a s ı i l e b i r l e ş t i ğ i z a m a n v a r o l a b i l e n

b i r ş e y d ir . ) R e n k , ta d , k o k u , s e s v s . g i b i . A l l a h T e â lâ b u i k i s in d e n d e

( c e v h e r v e a ’ r a z d a n d a ) m ü n e z z e h t ir . A l l a h ( c . c . ) b u n la r d a n m ü n e z ­

ze h o ld u ğ u n a g ö r e , A l l a h , c is im , c e v h e r , c e s e t , s u r e t , c ü z ’ , m ü r e k k e b

ve a ’ r a z d a d e ğ i ld i r . A l l a h h e r n e k a d a r b i r ş e y is e d e , A l l a h b i z im

b i ld iğ im iz ş e y le r e b e n z e m e z . “ M e v a k ı f ’ k i t a b ın d a b ö y le z i k r e d i lm i ş ­

t ir .

EHL-İ SÜNNET ¡’T IK A D I............................................

Page 42: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ALLAHU TEÂLÂ’NIN SIFATLARI 43

Allah, araz değildir ve arazlardan uzaktır. Ne kendisi mevcuda benzer, ne de mevcûd O’na... O’nun benzeri yoktur. O da başkasına benzemez(l0). Ölçüye sığmaz. Ne herhangi bir bölge ne de yönler O ’nu ihata edemez. Yer, gök O’nu içine de alamaz. Zaman ve mekândan münezzehtir. Bir mekânda sabit olması düşünülemez. Za­man, an, gece ve gündüz, O’nun üzerine cereyân etmez. Hâdiselerden müteessir olmaz. Bütün sıfatları zevâlden münezzehtir. Sıfatlarının kemâle ermeye ihtiyacı yoktur. Acizlik ve kusurluktan uzaktır. Uyuk­lama ve uyku O’nu tutamaz. Ölüm ve yokluk O’nun hakkında vârid olmaz. Bütün hâdiselerin tasarrufu Yed-i Kudretindedir. Malûmatının ve kudretinin nihâyeti yoktur.

Keyfiyyet, cinsiyyet, hâl, ahvâl, gülmek, üzüntü, tebessüm, güler- yüzlülük, keder, sevinç, hüzün, ıztırap çekmek ve acı duymak gibi şeylerle sıfatlanamaz...(1!) Gelmek, gitmek, ileri veya geri gitmek(l2), bitişmek, ayrılmak, toplanmak ve dağılmak gibi şeylerle tavsif oluna­maz. İnmek, çıkmak, bir yerde karar kılmak, oturmak, kalkmak, yat­mak, hareket etmek, sâkin durmak, artmak, eksilmek, büyümek ve kü-

.................................................... Ş E R H K I S M I ......................................................

(10) Allah Teâlâ kemâl sıfatlarla muttasıftır. Noksanlık ve zevâlden münezzehtir. M a h lû k a t ın d a n h iç b i r in e a s la b e n ze m e z . S ı f a t ­

l a r ı Z â t ı i l e k â im d i r . H i ç b i r y ö n ü i l e y a r a t t ık la r ın ın s ı f a t l a r ın a b e n z e ­

m e z . Y o k o lm a k v e v a r o lm a k g i b i a l a z l a r d a n m ü n e z z e h t ir . Z â t ı ve

i s im l e r i g i b i , S ı f a t l a r ı d a e z e l îd i r , e v v e l i y o k tu r . E b e d îd i r , s o n u y o k ­

tu r .

( I J ) E le m , n e ş ’ e v e le z z e t d u y m a k , m iir e k k e b c is m in s ı f a t l a r ıd ı r .

C i s im is e ziyâdelik ve noksanlık kabul eder, Allah bundan münezzeh­tir. “ U k a d ” (Akd) k i t a b ın d a d a b ö y le z ik r e d i lm iş t i r .

( 1 2 ) G e lm e k v e g i tm e k g i b i y a r a t ı k l a r a a i t o la n s ı f a t la r , A l l a h

( c . c . ) h a k k ın d a c â i z d e ğ i ld i r . İ b r a h im (a .s .) , g ö k te b i r y ı l d ı z ın b i r y e r ­

d e n b i r y e r e i n t i k a l i n i g ö r ü n c e , “ B ı ı b e n im r a b b im o la m a z . ” d e m iş v e

b u h u s u s K u r ' â n - ı K e r îm ’ d e ş ö y le z ik r e d i lm iş t i r : “...o sönüp gidince ise şöyle demişti: “Ben sönüp batanları sevmem...” ( E n ’ an ı s û r e s i,76).

F e c r s û r e s in in 2 2 ’ n c i â y e t - i c e l î le s in d e z ik r e d i le n “ve câe=geldi” i f a d e s in d e n m a k s a t A l l a h d e ğ i l , A l l a h ’ ın e m r id i r . A y e t - i c e l î l e n in

n ı e â l i ş ö y le d i r : “Rabbin(/>i e m r i) geldiği, melekler saf saf ( in d iğ i z a ­

m a n ) . . . ” ( F e c r , s û r e s i . 2 2 )

Page 43: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

çülmek gibi şeylerle de vasfedilemez.Unutmak, hatâ etmek, dehşete kapılmak, bir illet veya hastalığa

dûçar olmak, zafiyet, musibet, meşakkat, fütur (iş yapma arzusunun yok olması), zillet, sabırsızlık, korku gibi haller Allah'a isabet etmez.

Allah (c.c.), inatçılık, alçaklık, başıboşluk, acelecilik, kabalık, suç işlemeye meyletmek, cehalet, geri zekâlılık, bir şeyi gizlemek, cimri­lik, tamahkârlık ve hırsa kapılmak gibi beşerî sıfatlardan münezzehtir. Çoğalmak, uzamak, sayılmak, parçalanmak, uzuv sahibi olmak(l3), çe­şitli maddelerden meydana gelmiş olmak, var olmak için herhangi bir

4 4 .........................................EHL-İ SÜNNET İ’T İK A D I.............................................

ŞERH K I S MI

H a ş r s û r e s in in 2 ’ n c i â y e t - i c e l î i e s i n d e i s e " g e l e n " A l l a h d e ğ i l ,

A l l a h ’ ın a z a b ıd ı r : “İşte onlara hesaba katmadıkları cihetten Allah(m e m r i i ) azabı geliverdi.” ( H a ş r s û r e s i , 2 ) .

N e m r u d h a k k ın d a n a z i l o l a n ş u â y e t - i c e l î l e d e k i “gelmek” t â b i r i

“helak” m â n a s ın d a k u l l a n ı lm ı ş t ı r : “Allah onların ( k u r d u k la r ı } binayı tâ temelinden yıkıp, tavanını tepelerine çöktürdü; azab onların farkın­da olmadıkları taraftan geldi.” ( N a h l s û r e s i , 2 6 ) .

B a k a r a s û r e s in in 2 1 0 ’ u n c u â y e t - i c e l î i e s in d e i s e “gelmek” t â b i r i ,

g e n e (helâk) m â n a s ın d a d ı r . “Onlar ( İ s l â m a g i r m e y e n l e r ) ille A l ­

l a h ’ ın , buluttan gölgeler içinde meleklerle birlikte kendilerine geli­vermesine ve işlerinin bitirilivennesine rni bakıyorlar? Halbuki ( b i i -

t i in ) işler Allah’a döndürülür.”A l l a h ( c .c . ) h e r Ş a b a n ’ ın 1 5 ’ i n c i g e c e s i g ö k t e n y e r e i n e r v e “tev-

be eden var mıdır, kabul edeyim” b u y u r u r . H z . A l i ’ d e n r i v â y e t e d i l e n

b u h a d îs - i ş e r i f t e v â r i d o la n “ y e r e in m e k ’ ’ t â b i r i is e , A l l a h ’ ı n k u l l a r ı ­

n ın h â l l e r i n e m u t t a l i o l u p o n l a r a r a h m e t n a z a r ı i l e b a k m a k

m â n a s ın a d ır .

( 1 3 ) K u r ’ â n - ı K e r îm v e h a d î s - i ş e r i f l e r d e , A l l a h T e â l â h a k k ın d a

z i k r e d i le n , y i i z , e l , a y a k , g ö z , n e fs , p a r m a k , s u r e t , y a n , s a ğ , o t u r m a k ,

i s t i v â ( y e r i ş g a l e tm e k ) , a v u ç , i s t ih z a , g ü lm e k , s e v in m e k , c e f a , u n u t ­

m a k , in m e k , y a k ın l ı k , u z a k l ı k g i b i s ı f a t l a r ı n a s l ı n a i n a n ı r ı z , k e y f iy e t i

h a k k ın d a f i k i r y ü r ü tm e y iz . D a lâ le t t e o la n m e z h e h le r g i b i , â y e t l e r m i i -

t e ş a b ih o ld u k l a r ın d a n d o la y ı z â h i r i i l e h ü k m e d e m e y iz . B u h u s u s t a

m ü t e a h h ir în â l im l e r i ş e r ia t a u y g u n , g ü z e l i z a h l a r d a b u lu n m u ş la r d ı r .

B u m e v z u a t e k r a r te m a s e d i le c e k t i r .

Page 44: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ALLAHU TEÂLÂ’NIN SIFATLARI 45

unsura muhtaç olmak Allah (c.c.) hakkında düşünülemez.Karakter(l4>, huy, uzama, kısalma, daralma, genişleme, derinlik

gibi şeylerden uzaktır. Bir şeyi içine almak veya bir şeyin içine gir­mek, bir şeye hulul etmek(l5) veya birleşmek Allah (c.c.)’a isnâd edile­mez.

Maddî yakınlık ve uzaklık, perde arkasında olmak, uçmak, tır­manmak, havada veya bir eşya içinde olmak, âlemin içinde veya dışın­da bulunmak, onu geziyor, dolaşıyor kabul etmek de Allah (c.c.) hak­kında mümkün değildir.

Allah (c.c.) hakkında mağlub olmak, bir şeye tutkun olmak, yar­dımcısı bulunmak, istişare edecek birine ihtiyaç duymak gibi şeylerde

................................................... Ş E R H K I S M I .....................................................

( 1 4 ) A l l a h , c i s im o lm a d ığ ı g ib i , b a z ı m a d d e le r in k a r ış ım ın d a n

m e y d a n a g e lm iş d e d e ğ i ld i r . O m iz a ç , k a r a k t e r s a h ib i o lm a k ta n d a

m ü n e z z e h t ir . B a z ı b i d ’ a t e r b â b ı A l l a h ' ı n c is im o ld u ğ u n u id d ia e tm iş ­

le r , lü z u m s u z i h t i l â f v e i z a h la r a g i r m iş le r d i r . H a lb u k i A l l a h ' ı n c is im

o lm a d ığ ı a ş ik â r d ı r . A l l a h c is im o ls a y d ı b i r y e r iş g a l e tm e s i v e ç e ş i t l i

ş e y le r d e n m e y d a n a g e lm iş o lm a s ı ve b i r t a k ım ş e k i l le r e b ü rü n m e s i

i c â h e d e r d i k i , A l l a h b u g i b i h â l le r d e n m ü n e z z e h t ir .

( 1 5 ) A l l a h ( c . c . ) b a ş k a s ı i l e b ir le ş m e k te n ve b i r b a ş k a şe y e h u lu l

e tm e k te n m ü n e z z e h t ir .

1 — B i r ş e y e h u lu l e tm e k d e m e k , o şe y e t â b i o lm a k d e m e k t ir k i b u

A l l a h ' ı n “ K a im B in e f s ih i " s ı f a t ın a a y k ır ıd ı r .

2 — H u lu l e d e n şe y , h u lu l e d i le n şe y e ih t iy a ç d u y d u ğ u n d a n d o la ­

y ı h u lu l e d e r . B u d a A l l a h ’ ın “ K a im B in e f s ih i ’ ’ s ı f a t ın a a y k ı r ıd ı r . A y ­

r ı c a h u lu l e d i le n ş e y , h u lu l e d e n d e n ö n c e v a r o lm a s ı g e r e k i r k i h u d a

A l l a h ’ ın “ K ıd e m " s ı f a t ın a a y k ı r ıd ı r .

3 — H u l û l e d i le n ş e y , y a p a r ç a la n m a k a b u l e d e n b i r ş e y d ir . K i o

z a m a n h u lû l e d e n in d e p a r ç a la n m a k a b ı ı l e tm e s i g e r e k ir . B u d a A l l a h

( c . c . ) h a k k ın d a b â t ı ld ı r . V e y a h u t d a h u lû l e d e n , p a r ç a la n m a k a b u l e t­

m e y e n b i r ş e y e h u lû l e d e r k i o d a m a d d e n in e n k ü ç ü k p a r ç a s ıd ı r ( z e r ­

r e c i k l e r v e y a a t o m la r g ib i) . B ö y le b i r z e r re y e A l l a h ’ ın h u lû l i i d ü ş ü n ü ­

le m e z .

H u l û l m e v z u u n d a , b iz im g ö rü ş ü m ü z e ( E h l - i S ü n n e t g ö rü ş ü n e ) a y ­

k ı r ı o l a n l a r d a v a r d ı r . O g ö r ü ş le r d e b u n la r d ır :

Page 45: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

46 EHL-İ SÜNNET İ’TİKADI

düşünülemez. Herhangi bir şey ile ünsiyet peyda etmeye ihtiyacı yok­tur. Noksanlık, hayret etmek ve hasret duymak gibi şeylerden beridir.

Hatıralara ve hafızaya ihtiyacı yoktur. Vehimler, şüpheler, zanlar, düşünceler, hayâller ve a ’razlar Allah (c.c.)’a isnâd edilemez.

Başlangıç, sonuç, gâye, zaman, yokluk, değişme, şekillenme, her­hangi bir şeye benzeme, kalıba bürünme, renk alma, vecde gelme, zevk alma O’nun hakkında muhaldir.

Künye, lâkab, zıddiyet, bir işi beşere has bir şekilde yapmak ve halletmek Allah (c.c.) hakkında düşünülemez.

O, doğurmadı, başkasından da doğmadı, O ’nun dengi ve benzeri yoktur(,6).

Ne verdiğine mâni olunabilir, ne de vermediğini kimse verdire- bilir. Hiç kimse O’nun takdirini red, kudretini tebdil edip hükmüne karşı gelemez. O, zulüm, gadr ve cefâdan münezzehtir. Kötü ve çirkin

.....................................................Ş E R H K I S M I ............................................................

1 — H ı r i s t i y a n l a r d a n b a z ı l a r ı , A l l a h ’ ı n Z â t ı n ı n H z . İ s â i l e b i r l e ş ­

t i ğ in i v e y a o n a h u lu l e t t i ğ in i , d i ğ e r b a z ı l a r ı d a A l l a h ’ ın s ı f a t l a r ı n ı n

H z . İ s a ’ y a h ıd û l e t t iğ in i i d d i a e d e r le r .

B i r b a ş k a g r u p is e , A l l a h ( c . c . ) ’ m H z . İ s a ’ y a y a r a t m a g ü c ü v e r d i ­

ğ i n i v e k e n d is in i h u s u s î m u c i z e l e r l e t a k v iy e e t t iğ in i , H z . İ b r a h im ’ e h a ­

ld im ( d o s tu m ) d e d iğ i g i b i , H z . İ s a ’ y a d a t e ş r i f e n “ o ğ l u m ” d i y e i s im

v e r d iğ in i id d ia e d e r le r k i b u n la r ı n h e p s i b â t ı l d ı r . B u h u s u s t a , F a h r ü d -

d in - i R â z î ’ d e v e M e v a k ı f t a g e n iş i z a h a t v a r d ı r .

2 — Ş i f l e r i n , İ s h a k iy y e g i b i d e r i g i d e n le r i n e g ö r e , A l l a h h e r h a n g i

b i r ş e k i ld e t e c e l l i e d e b i l i r . Ş e r c i h e t i n i e le a l d ı ğ ım ı z d a , ş e y t a n n a s ı l

in s a n s u r e t in e ; h a y ı r c i h e t i n i e le a l d ı ğ ım ı z d a d a m e le k l e r y i n e n a s ı l

in s a n s u r e t in e g i r e b i l i y o r s a , t ı p k ı b u n u n g i b i A l l a h d a b a z ı k â m i l i n ­

s a n la r ın s u r e t in d e z â h i r o l a b i l i r . V e o n l a r d a t a m b i r k u d r e t h u s u le

g e l i r . Ş i f l e r , b u n a k e n d i im â m la r ı n ı m i s â l g ö s t e r m iş le r d i r .

3 — T a s a v v u f e r b â h ın ı n b a z ı l a r ı n ı n s ö z le r in d e n h u l u l v e i t t i h a d

m â n a s ı a n la ş ı lm a k t a d ı r . F a k a t b u y a n l ı ş b i r a n l a m a d ı r : A l l a h ’ ın b a z ı

d o s t la r ın a ( v e l î le r in e ) k e r â m e t le r v e r m e s in in n e i t t i h a d v e h u l u l i l e v e

n e d e v a h d e t - i v i i c u d i l e h e r h a n g i b i r a l â k a s ı v a r d ı r .

( 1 6 ) İ h lâ s s û r e s in d e k i “ H ü v e ” ( O ) l â f z ı A l l a h ’ ın v a r o ld u ğ u n a

i ş a r e t e tm e k te d ir . B u d a h â t ı n î m e z h e b in in g ö r ü ş ü n ü ç ü r ü t m e k t e d i r .

“ E h a d ” lâ f z ı is e , A l l a h ’ ın b i r l i ğ i n e d e lâ le t e d e r k i , b u n u n la d a m ü ş -

Page 46: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ALLAHU TEÂLÂ’NIN SIFATLARI 47

fiillerden, eza vermekten de münezzehtir.Zâtı(l7), diğer varlıkların zâtına benzemediği gibi, sıfatları da di­

ğer yaratıkların sıfatlarına benzemez. O, Arş üzerinde kendisinin be­yan ve murâd ettiği şekilde müslevîdiıil8). Bununla beraber orada cis-

................................................... Ş E R H K I S M İ ....................................................

t i k l e r i r e d d e tm e k te d ir .

H e r k e s k e n d is in e m u h ta ç o ld u ğ u h â ld e , k e n d is i h i ç b i r şe ye m u h ­

t a ç o lm a y a n m â n a s ın ı i f a d e e d e n “ S a m e d ” lâ f z ı ise , M iiş e b b ih e m e z ­

h e b in in g ö r ü ş ü n ü r e d d e tm e k te d ir .

“O doğurmadı ve doğurulmadı” m e â l in d e k i â y e t - i c e l î le is e ,

M e c C ıs î le r in i n a n ç l a r ı n ı ç ü r ü tm e k te d ir . “ B a h r i i ’ l - K e lâ n ı ” , “ M e v â k ı f

v e M e k a s ıd " k i t a p la r ın d a n a l ın m ış t ı r .

( 1 7 ) M ü t e k a d d im in d e n b a z ı k e lâ m c ı la r a g ö re , z â t iy e t iz â fe e d i l ­

m e s i i t i b a r ı i le , A l l a h i le d iğ e r z â t la r a r a s ın d a b i r b e n z e r l ik m e v cu t­

tu r . Ancak, Allah’ın Zâtı diğer zâtlardan dört yönü ile ayrılır:1 — Vücûb, 2 — Hayat, 3 — Tam ilim, 4 — Tam kudret.

K e lâ m c ı l a r d a n E h û H â ş im , b u n la r a b i r d e “Ulûhiyet’7 i lâ v e e tm iş t ir .

B i z e y â n i M â t ü r id î l e r e g ö r e , A l l a h ’ ın Z â t ı k e n d is in e h a s b i r z â t t ı r

v e d iğ e r z â t la r a b e n ze m e z , i s im b e n z e r l iğ i b i r m â n a ifa d e e tm ez.

( 1 8 ) T â h â s û r e s in in 5 ’ i n c i â y e t - i c e l î le s in d e m e â le n “Rahman Arş’ı istivâ etmiştir.” d e k i “istiva” k e l im e s in e , K e r a m iy y e m e z h e b i

m e n s u p la r ı “istikrar” y â n i A r z ü z e r in e o tu ru p y e r le ş m e m â n a s ı v e r ­

m e k te d ir .

Bize göre buradaki istivâ, istilâ, yâni Allah’ın kuvvet ve galebesi ile Arş’ı istilâ etmesi mânasındadır.

Keramiyye’nin görüşünü reddeden diğer görüşler şunlardır:1 — E n e s h . M â l i k , is t iv â n ın m â n a s ı m e ç h u l d e ğ i ld i r , k e y f iy y e t it ı i

i d r â k e tm e y e d e a k im g ü c ü y e tm e z . B u ş e k ild e im â n e tm ek v â c ib , s o r u

s o r m a k is e h a t â d ır .

2 — A l l a h T e â lâ A r ş ’ ı y a r a tm a d a n ö n c e v a r d ı . A r ş ’ ı y a r a t t ık t a n

s o n r a o r a y a in t i k a l e t t i d e m e k c â iz d e ğ i ld i r . Ç ü n k ü in t ik a l m a h lı ık a tm

s ı f a t ı d ı r . A l l a h is e y a r a t ık l a r ın s ı f a t la r ın d a n m ü n e z z e h t ir .

3 — E ğ e r A l l a h ( c .c . ) A r ş ü z e r in d e is t ik r a r e tse id i , o z a m a n ş ö y ­

le d e n i lm e s i g e r e k i r d i : A l l a h ( c .c . ) A r ş b ü y i ik lü ğ i in d e d ir . V e y a A l l a h

Page 47: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

48 EHL-İ SÜNNET İT İK A D I

cismî bir şekilde yerleşmek, karar kılmak, hulul etmek ve dolaşmak gibi şeyler düşünülemez^9).

O, Arş, yer, gök(20) her şeyin üzerindedir. Bu üzerinde olmak, O’nu Arş ve semâ üzerine yaklaştırıp, yerden uzaklaştırmak mânasında değildir. Bununla beraber O her varlığa yakındır. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurulmuştur: “Biz ona (insana) şah da­marından daha yakınız.” (Kaaf sûresi: 16).

...............................................Ş E R H K I S M I ......................................................

A r ş ’ ta n b ü y ü k tü r . H e r i k i g ö r ü ş d e k ü f ü r d ü r .

4 — H z . A l i ( k .v . ) ’ y e “ A l l a h T e â lâ A r ş ’ ı y a r a t m a d a n ö n c e n e r e d e

i d i ? ” d iy e s o r u ld u ğ u n d a ş ö y le c e v a p v e r m i ş t i r : “ N e r e d e k e l im e s i

m e k â n ifa d e e d e r , A l l a h ( c . c . ) , m e k â n d a n m ü n e z z e h t i r . ”

5 — C â f e r - i S â d ık , A l l a h ’ ı b i lm e k ü ç k e l im e i l e o l u r d i y e r e k , o k e ­

l im e le r i ş ö y le s ı r a la m a k t a d ı r :

a — A l l a h b ir ş e y d e n y a r a t ı l m a d ı ,

b — B ir ş e y i n i ç i n d e d e d e ğ i l d i r .

c — B ir ş e y i n ü z e r i n d e d e d e ğ i l d i r . Ç ü n k ü b u s ı f a t l a r , k u l l a r ı n s ı ­

f a t la r ıd ı r . B u h u s u s la r “ B a h r i i ’ l - K e l â m ” v e “ H u l â s a ” i s i m l i k i t a p l a r ­

d a n n a k le d i lm iş t i r .

A r ş ın y a r a t ı l ı ş s e b e b i ü z e r in d e ç e ş i t l i i h t i l â f l a r v a r d ı r . B a z ı l a r ı ­

n a g ö r e m e le k le r in d u â k ıb l e s i d i r . D u â e t t i k l e r i z a m a n A r ş ’ a d o ğ r u

y ö n e l i r le r . B a z ı l a r ı n a g ö r e is e m e le k le r in a y n a s ı d ı r . O r a d a h ü t i in

s e m â v a t ı ve a r z ı g ö r ü r le r .

(1 9 ) B a h r ı ı l - K e lâ m , M e v â k ı f v e M e k a s ıd i s im l i e s e r le r d e M u t e z i ­

le m e z h e b in in g ö r ü ş le r in i ih t iv a e d e n v e o g ö r ü ş l e r i r e d d e d e n h u s u s ­

la r a d a i r g e n iş m a lû m a t v a r d ı r .

( 2 0 ) İ s im , m ü s e m m â n ın a y n ı m ı d ı r , g a y r ı m ı d ı r k o n u s u

i h t i l â f l ı d ı r . B u i h t i l â f is im k e l im e s in i m e y d a n a g e t i r e n h a r f le r d e d e ğ i l ,

k e lim e n in d e lâ le t e t t iğ i m â n a d a d ır .

İsim, zâtın aynı mıdır, gayrı mıdır mevzuunda, Ebû’l-Hasen Eş’ârî’nin görüşü şöyledir:

1 — İsim, bazan müsemmânın aynıdır. Y â n i d o ğ r u d a n d o ğ r u y a

zâ ta d e lâ le t e d e r . N it e k im A l l a h lâ f z ı b ö y le d ir .

2 — İsim, Zâtın gayrıdır. A l l a h ' ı n H â l i k ve R â z ık s ı f a t l a r ı n d a o l-

Page 48: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ALLAHU TEÂLÂ’NIN SIFATLARI 49

B — Sübûtî Sıfatlar: Sekiz adettir.I — HAYAT: Allah’ın ezelî sıfatlanndandır. Bu sıfatla muttasıf

olmak, ilim sahibi olmayı icâb ettirir. Allah’ın hayatı ezelî ve ebedî olarak zâtındandır. O’ndan bir an bile ayrılmaz. O’nun hayatı, başka­larından faydalanarak da meydana gelmemiştir. Etler, damarlar ve çeşitli maddelerden meydana gelmiş olmaktan da münezzehtir.

.....................................................Ş E R H K I S M I ......................................................

d u ğ u g ib i . B u b a ş k a la r ın a d a n is b e t e d i le b i l i r .

3 — İsim, Zâtın ne aynıdır, ne gayrıdır. A l îm ve K a a d i r s ı f a t l a ­

r ı n d a o ld u ğ u g ib i . B u s ı f a t la r , A l l a h ’ ın h a k ik î s ı f a t la r ıd ı r . Z â t ı i le k a -

a im d i r , f a k a t z â t ın a y n ı d a d e ğ i l , g a y r ı d a d e ğ i ld i r . M e v â k ı f ş e r h i i le

F a h r u d d in - i R â z î ’ d e b u h u s u s ta g e n iş iz a h a t v a r d ır .

A l l a h h a k k ın d a k i i s im le r t e v f ik îd i r . Y â n i A l l a h ’ a b i r is im ı t la k

e d i lm e s i i z n e t â b id i r . M â t ü r i d î m e z h e b in d e n K a d ı E b û B e k i r : “ B i r

l â f ı z k i A l l a h T e â lâ i ç in s â b i t b i r m â n a y a d e lâ le t e d iy o r ve A l l a h ’ ın

z a t v e s ı f a t l a r ı n a h a le l g e t i r m iy o r ; iş te b u lâ f z ın A l l a h ( c . c . ) ’ a is im

o l a r a k v e r i lm e s i c â iz d i r . A l l a h T e â lâ ’ y ı , O ’ n u n b ü y ü k lü ğ ü n e lâ y ık o l ­

m a y a n v e y a b u n u im â e d e n b i r lâ f ı z l a is im le n d ir m e k c â i z d e ğ i ld i r .

M e s e lâ ; Â r i f f a k i h , â k i l v e z e k i g ib i . Ç ü n k ü b u is im le r , c e h a le t s o n u n ­

d a h â s ı l o la n i s im le r d i r . A l l a h ’ a “ t a b ib ” is m i d e v e r i lm e z . Ç ü n k ü t ıb ,

b a z ı t e c r ü b e le r n e t ic e s in d e e ld e e d i le n b i r i l im d i r . A l l a h h a k k ın d a b u

i s im le r k u l l a n ı lm a z . ” d e m iş t ir .

A l l a h ( c . c . ) h a k k ın d a s ö y le n m e s i c â iz o la n ; s ö y le n m e s in e i z in v e ­

r i lm i ş o la n i s im le r 9 9 [Allah lâfz-ı celîli ile 100] i s im d i r k i b u n la r a

d a E s m â - i H ü s n â d e n ir .

R e s û lu l l a h ( s .a .v . ) , B u h a r î ve M ü s l im ’ in r iv â y e t e t t iğ i b i r h a d îs - i

ş e r i f l e r in d e ş ö y le b u y u r m u ş la r d ır : “Allah’ın 99 ismi vardır. Kim bu­nu sayarsa (okur, anlar ve imân ederse) Cennete girer.”

A l l a h T e â lâ ’ m n , K u r ’ â n - ı K e r îm ’ d e z i k r i g e ç e n i s im le r i ş u n la r ­

d ı r : M e v lâ , N a s î r , G â l ib , K a a h i r , K a r îb , R a b b , N â s ı r , A ’ lâ , E k r e m ,

A h s e n iV l - H â l i k i n , E r h a m iT r - R â h im in , Z i ’ t - T a v i, Z i ’ l - K u v v e v e Z i ’ l -

M e ’ â r ic . . .

A l l a h ( c . c . f i n h a d îs - i ş e r i f le r d e v â r id o la n is im le r in e g e l in c e ;

b u n la r H a n n â n v e M e n n â n ’ d ır .

M e ş h u r o lm a y a n b i r b a ş k a r iv a y e t te is e ş u is im le r g e ç m e k te d ir :

T â m , K a d îm , V i t i r , Ş e d îd ve K â f i. . .

Ş im d i , A l l a h ’ ın r ı z â s ın ı t a h s i l ve C e n n e t in e n â i l o lm a k n iy y e t v e

Page 49: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

50 EHL-İ SÜ N N ET İ ’TİK A D I

2 — KUD RET: Kudret sıfatı mümkünâta taallûk eder. Muhale taallûk etmez. Kudret sıfatı ezelîdir, mümkünü var ve yok etmeye tesir eder.

......................................ŞERH K I S M I ..........................................

arzusu ile Esmâ-i Hüsnâ’yt yazıp, izah etmeye çalışalım:1 — Allah (c.c.) Allah’m zâtına has bir isimdir. Başka bir şey as­

la 0 ‘'nurda sıfatlanamaz.2 — Rahman: Dünya hayatında mahlûka tın hepsine merhametle

muâmele etmesidir.A

3 — Rahîm: Ahire t hayatında sadece mu minière in am etmesi­dir.

4 — Melik: Mülk kendinindir. İstediğini aziz, istediğini zelil kı­lar. Bu ismin kaynağı, fiilî ve selbî sıfatlardır. Merciinin Kudret sıfatı olduğunu söyleyenler de vardır.

5 — Kuddûs: Bütün kusurlardan beri olmak mânasını ifâde eder. Bu ismin kaynağı selbî sıfatlardır.

6 — Selâm: Zâtı, sıfatları ve fiilleri bütün noksanlıklardan uzak­tır. Mercii selbî sıfatlardır.

1 — Mü’min: Allah, zâtını, verdiği haberleri, peygamberlerini tasdik edendir. Kaynağı fiilî sıfatlardır. Kulları hakkında emniyet ve sükûnet yaratıcıdır mânası da vardır.

8 — Müheymin: Her şeyin muhafız ve murakıbıdır. (Beydâvî bu mânayı vermiştir.)

9 — Aziz: En üstün ve en şerefli olan demektir. Kaynağı, selbî sı­fatlardır.

10 — Cebbâr: Yaratıkların işlerini ıslah eden, noksanlarını dü­zelten mânasına gelmektedir. Menşei f iilî sıfatlardır.

11 — Mütekebbir: lmam-ı Gazâlî bu isme uHer şey O ’nun nez- dinde hakirdirm ânasını vermiştir.

12-13 — Hâlık, Bari: Bu iki ismin mânası birbirinin aynıdır. eş• yayı yoktan var eden, ona şekil veren anlamındadır. Kaynağı fiilî sı­fatlardır. Yaratmayı takdir etmesi Hâlık ismine, yaratması Bârı ismi­ne, yaratılanı tasvir ve tezyin etmesi de Musavvir ismine râcidir.

14 — Gaffar: Azabı hak edenleri affedicidir. Kaynağı, irâde sıfa­tıdır.

15 — Kahhar: Bütün mevcudata galiptir. Her şey O ’nun taht-ı kudretindedir. Hiç bir şey O’nun hükmünün dışına çıkamaz. Menşei, \

f

Page 50: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ALLAHU TEÂLÂ’NIN SIFATLARI 51

Allah, Hayy, Kaadir, Cebbar ve Kaahirdir. Mülk ve Melekût O ’nundur. İzzet ve Ceberut O’na aittir. Mutlak otorite, kahr ve emret­me de O ’nundur. Semâvat ve arz ve bütün mahlûkat O’nun yed-i kud- retindedir.

Bütün eşyaya Kâdir oluşu herhangi bir ilâç veya sanat yolu ile de­ğildir. O, her şeyi yapar, niçin yaptığı'sorulmaz.

3 — İLİM : Bu sıfat, vâcib, câiz ve muhâl olan şeylere taallûk eder. Allah’ın ezelî sıfatlarındandır. ilim sıfatının taallûk ettiği şey in-

........................................................Ş E R H K I S M I .........................................................

fiilî ve selbî sıfatlardır.16 — Vehhâb: Kullarına karşılıksız in’am ve ihsan eden

mânasına gelir. Mercii fiilî sıfatlardır.17 — Rezzâk: Canlı yaratıkların rızkını dilediği şekilde ve diledi­

ği gibi verendir. Kaynağı fiilî sıfatlardır.18 — Fettah: Zorlukları kolaylaştıran ve zaferleri yaratan, rah­

met ve rızık kapılarını açan demektir. Menşei fiilî sıfatlardır.19 — Alîm: O ’ mm ilmi, kiill, cüz', mümkün, muhal, gizli, aşikâr,

mevcud olan ve olmayanı, yâni her şeyi ihata eder. Kaynağı fiilî sıfat­lardır.

20 — Hâfid: Kâfirleri zelil kılan, miitekebbirleri dünyada kendi­sinden uzaklaştırıp, âhirette de onlara ceza ile mukabele edendir. Menşei, zâtî ve fiilî sıfatlardır.

2 1 — Râfi’: Mit’mini eri kendisine yaklaştırarak yükselten ve on­lara ulvî mertebeler verendir. Kaynağı, fiilî sıfatlardır.

22 — Mu’izz: Dilediğine izzet ve kuvvet veren, dilediğini de ilimle yükseltendir. Mercii, irâde ve fiilî sıfatlardır.

23 — Müzill: Dilediği kimseleri zelil kılıp, rahmetinden uzaklaş­tıran demektir. Kaynağı, zâtî ve fiilî sıfatlardır.

24 — Semi’: Gizli, aşikâr her şeyi işitendir. Kaynağı, zâti ve sübûtî sıfatlardır.

25 — Basir: Aydınlık, karanlık, gece, gündüz, uzak, yakın, küçük, hüyiik her şey O’nun müşahedesi altındadır. Menşei, zâtî ve sübûtî sı­fatlardır.

26 — Hakem: Hükmünün reddi mümkün değildir. Hükümetlerin­de zulüm ve cefâ vâki olmaz. Kaynağı, selbî sıfatlardır.

27 — Adi: Var ettiği veya yok ettiği her şeyde âdildir. Mercii fiilî sıfatlardır.

Page 51: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

52 EHL-İ SÜNNET İ’TIKADIkişaf eder. Aksi mümkün değildir. Allah Tcâlâ, bütün mevcudatı bilir. O’nun ilminden zerre miktarı da olsa hiçbir şey kaybolmaz.

O, karanlık gecede yürüyen karıncayı, havada uçuşan zerrecikleri, kalblerin derinliklerinden geçenleri, hafızada cereyan eden şeyleri,

..............................................Ş E R H K I S M I ....................................................

28 — Lâtif: Kullan farkında olmadıkları hâlde onlara yumuşak­lıkla muamele edendir. Kaynağı, fiilî sıfatlardır.

29 — Hahîr: Eşyanın hakikatini ve gizliliklerini bilendir. Menşei İlmî sıfatlardır.

30 — Azîm: Büyüklük mertebelerinin zindesinde olan demektir. Kaynağı mânevî sıfatlardır.

31 — Gafur: Kullarının küçük ve büyük günahlarını affedicidir. Menşe i, fiilî sıfatlardır.

32 — Şekûr: Şükrü mükâfatlandıran, kendisine yapılan şükre çok ecirle mukabele edendir. Kaynağı mânevî veya fiilî sıfatlardır.

33 — ‘Alîy: Zât ve sıfatlarının yüksekliğini idrak etmekten akıl âciz kalır. Menşei tenzihî sıfatlardır.

34 — Kebîr: Büyüklükte, kendisinden daha büyüğü düşüniileme- yen varlıktır. Kaynağı tenzihî sıfatlardır.

35 — Hafız: Mevcudatı, murad ettiği âna kadar zevâle uğramak­tan korur. Kaynağı tenzihî sıfatlardır.

36 — Mukît: Vakitleri yaratandır. Kaynağı mânevî veya f iilî sı­fatlardır.

37 — Hasîb: Kulların yaptığı her şeyi muhasebeye tâbi tutandır. Kaynağı fiilî sıfatlardır.

38 — Celîl: O’nun heybeti akılları dehşette bırakır. Menşei tenzihî ve fiilî sıfatlardır.

39 — Kerîm: Cömerttir ve cömertliği daimîdir. Kaynağı fiilî sı­fatlardır.

40 — Rakîb: Kullarının, nefes alıp vermesine varıncaya kadar bütün hâl ve hareketlerini murakabe eder. Menşei fiilî, zâtî ve İlmî sı­fatlardır.

41 — Mücîb: D u â v e i s t e k l e r i k a b u l e d e n d i r . K a y n a ğ ı f i i l î v e z â t î

s ı f a t l a r d ı r .

42 — Vâsi’: C ö m e r t l i ğ i b ü t ü n k â i n a t ı , i l m i b ü t ü n m a l û m a t ı , k u d ­

r e t i b ü t ü n k u v v e t l e r i i h a t a e d e r . M e n ş e i z â t î s ı f a t l a r d ı r .

43 — Hakîm: H ü k ü m v e h i k m e t s a h i h i d i r . H e r ş e y i o l d u ğ u f i b i

Page 52: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ALLAHU TEÂLÂ’NIN SIFATLARI 53

gizliyi ve en gizliyi bilir.O ’nun ilmi, bütün olsun veya bütünden bir parça olsun, mevcûd

olsun veya mevcûd olmasın, mümkün olsun veyahut da mümkün ol­masın; her şeye taallûk eder.

O, mahlûkatın başlangıcım ve sonunu bilir. Zât ve sıfatlardan her şeyi, ezelî ve ebedî ilmi ile bilen O’dur.

4 — İRÂDE: Allah Teâlâ’nın İrâde sıfatı vardır. İrâde, bir şeyin şöyle olup da böyle olmamasını dilemek ve dilediği gibi tâyin ve tah­sis etmektir. Dünyada olmuş ne varsa hepsi Allah’ın dilemesi ile ol-

.............................................. Ş E R H K I S M I ...............................................

bilir, gerekeni en güzel şekilde yapar. Kaynağı İlmî sıfatlardır.44 — Vedûd: Dostlarının kalbini işgal eden müstesna bir sevgi­

dir. Mercii mânevî sıfatlardır.45 — Mecîd: Zâtı, şerefi, e f ali güzel, vermesi, ihsanı boldur.

Kaynağı, fiilî sıfatlardır.46 — Bâ’is: Peygamberlerini, dostlarına hidâyet, düşmanlarına

hüccet (delil) olarak gönderendir. Kaynağı fiilî sıfatlardır.47 — Şehîd: Bilinenin ve bilinmeyenin şâhididir. Kaynağı zâtı ve

İlmî sıfatlardır.48 — Hakk: Zâtı vâcibdir, vücûdunun başkasına ihtiyacı yoktur.

Menşei zâtî sıfatlardır.49 — Vekîl: Yaratıklarının bütün işlerine kefildir. Mercii fiilî sı­

fatlardır.50 — Kaviy: Kudreti tamdır. O’nun hakkında âcizlik düşünüle­

mez. Menşei fiilî sıfatlardır.5 1 — Metîn: Kudreti sonsuzdur. Kaynağı Kudret sıfatıdır.52 — Velî: Kullarına yardım edip. onları koruyan ve işlerini ted­

vir edendir. Menşei fiilî sıfatlardır.53 — Hamîd: Hamde lâyık olandır. Kaynağı İzafî ve fiilî sıfat­

lardır.54 — Muhsî: Sayılan her şeyin sayısını bilir. Kaynağı İlmî sıfat­

lardır.55 — Mübdî: Daha önce emsâli olmaksızın, mevcudatı ilk yara­

tan O ’dur. Menşei fiilî sıfatlardır.56 — Mu’îd: Mahlukatı, ölümünden sonra diriltendir. Kaynağı,

fiilî sıfatlardır.

Page 53: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

54 EHL-İ SÜNNET İ’TİKADI

muştur. Mümkün olan her şeyin hangi şekil ve zamanda olmasını dile­miş ise, zamanında ve öylece olur. Her şey O ’nun irâdesi ile olur.

Allah Teâlâ, irâdesi ile hâdisleri tedvir eder. Varlık âleminde, az- çok, küçük-büyük, hayır-şer, fayda-zarar, imân-küfür, itiraf-inkâr, ba- şan-başansızlık, artma-eksilme, itaat ve isyân O ’nun ilmi, irâdesi, tak­diri, hüküm ve arzu etmesi ile cereyan eder. Dilediği olur, dilemediği olmaz. Murad ettiğini mutlaka yapar. Emrini ve hükmünü asla kimse reddedemez. İnsanoğlu günahlardan da ancak Allah Teâlâ’nın rahme­tinin tecellisi ile kurtulabilir. O ’na bihakkın itaat edebilmek de O’nun tevfıkına muhtaçtır. Kurtuluş ancak O ’na dönmekle mümkündür. Kul­ları ancak O’na ilticâ edebilirler. Bütün insanlar toplanıp, bir zerreyi hareket ettirmeye veyahut hareket edeni durdurmaya kalkışsalar, Al­lah’ın İrâde sıfatı tecelli etmedikçe buna asla güçleri yetmez. Allah

.................................................... Ş E R H K I S M I ...........................................................

57 — Muhyî: H a y a t ı y a r a t a n d ı r . K a y n a ğ ı f i i l î s ı f a t l a r d ı r .

58 — Mümît: Ö lü m ü y a r a t a n d ı r . K a y n a ğ ı , f i i l î s ı f a t l a r d ı r .

5 9 — H a y y : E z e l î v e e b e d î d i r i o l a n d ı r . M e n ş e i t e n z i h i s ı f a t l a r ­

d ı r .

6 0 — K a y y û m : B a ş k a s ın ı a y a k t a t u t a n O ’ d u r . K e n d i s i Z â t ı i le

k â im d ir . K a y n a ğ ı z â t î s ı f a t l a r d ı r .

6 1 — V â c i d : A s la m u h t a ç o lm a y a n z e n g in d i r . K a y n a ğ ı s e l b î s ı ­

f a t la r d ı r .

6 2 — M â c i d : O m u a z z a m , m ü k e r r e m , u l v î , k e r e m i b o l o la n d ı r .

M e n ş e i i z â f î s ı f a t l a r d ı r .

6 3 — V â h i d : O , e z e l î v e e b e d î b i r d i r . D e n g i v e b e n z e r i y o k t u r .

K a y n a ğ ı z â t î , m â n e v î v e s e lb î s ı f a t l a r d ı r .

6 4 — E h a d : Z â t ı b i r d i r . T e r k ib k a b u l e tm e z . M e n ş e i z â t î s ı f a t l a r ­

d ı r .

6 5 — S a m e d : H e r ş e y k e n d is in e m u h t a ç o ld u ğ u h â ld e , O h i ç b i r

şe y e m u h ta ç d e ğ i ld i r . M e r c i i i z â f î s ı f a t l a r d ı r .

6 6 — K a a d ir : K u d r e t s a h ib id i r , d i l e d i ğ i n i y a p a r , d i l e m e d iğ in i

y a p m a z . K a y n a ğ ı , z â t î v e i z â f î s ı f a t l a r d ı r .

6 7 — M u k te d ir : K u d r e t i n i i z h a r e d i c i d i r . K a y n a ğ ı f i i l î s ı f a t l a r ­

d ır .

6 8 — M u k a d d i m : E ş y a l a r ı l â y ı k o ld u ğ u y e r e k o y a n d ı r . K a y n a c ı f i i l î s ı f a t la r d ı r .

Page 54: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ALLAHI) TEÂLÂ’NIN SIFATLARI 55

Teâlâ’nın İrâde sıfatı ezelîdir. Tâ ezelden eşyanın vücûdunu murat et­miş ve murad ettiği şeyleri de takdîm, tehir, tebdil ve tağyîr etmeksi­zin vaktinde halk etmiştir.

Allah, yapılmasını murad ettiği işleri tedvirde, fikrî tertibe ve za­man ayarlamasına muhtaç değildir. Bunlardan dolayıdır ki, hiçbir iş, O’nun diğer bir işi yapmasına mâni olamaz.

5-6 — SEMİ’-BASAR: Bütün mevcûdala taallûk eden sıfatlardır. Bu sıfatlar tecelli ettiğinde, işitilen ve duyulan şeyler inkişaf eder. O gizli veya saklı olan her şeyi işitir, büyük veya küçük olan her şeyi de görür. O’nun işitmesine uzaklık, görmesine de karanlık mâni olamaz. Hiç şüphesiz O, karanlıkta yürüyen karıncayı dahi görür. Fakat O’nun görmesi göz, işitmesi kulak ile değildir. O’nun görme ve işitmesi hiç­bir yönü ile bizimkilere benzemez. Yeni, eski, cüz’, küll, her varlığı işitir ve görür.

Ezelî Zâtı ve vücudî sıfatları ile işitir ve görür. Sesler, harfler, ke­limeler, cisimler, renkler, hava, rüzgârlar, tadlar, şekiller, hareket, sükûn, toplanma, ayrılma, hâtıralar gibi varlıkların sayılan bu sıfatla­rını ve zâtlarını ezelî olarak görür ve işitir.

7 — KELÂM: Ahkâma taallûk eder. Bu ezelî sıfattır. Harf ve sesle meydana gelmediği gibi susmaktan ve kelâma mâni hâllere ma­ruz kalmaktan da uzaktır.

.................................................... Ş E R H K I S M I .....................................................

69 — Muahhir: D i l e d i ğ i n i ö n e a l ıp , d i le d iğ in i g e r i b ı r a k a n d ır .

M e n ş e i f i i l î s ı f a t l a r d ı r .

70 — Evvel: O , b a ş la n g ıc ı o lm a y a n d ır . K a y n a ğ ı s e lb î s ı f a t la r ­

d ı r .

71 — Âhir: O , s o n u o lm a y a n d ır . K a y n a ğ ı s e lb î s ı f a t la r d ır .

72 — Zâhir: O , k a t ’ î d e l i l l e r l e b i l in e n d ir . M e n ş e i i z â f î s ı f a t la r ­

d ı r .

73 — Bâtın: D u y u o r g a n la r ı i l e id r a k e d ile m e z . M e r c i i s e lb î s ı ­

f a t l a r d ı r .

74 — Mevlâ: H e r ş e y in y e g â n e m â l ik i ve m u ta s a r r ıf ıd ır . K a y n a ğ ı

f i i l î s ı f a t l a r d ı r .

75 — Müte’al: Ş a n ın a lâ y ık o lm a y a n v a s ıf la r d a n u z a k t ır . M e n ş e î

s e l b î s ı f a t l a r d ı r .

76 — Bcrr: İ n ’ a m ve ih s a n e d e n d ir O ... K a y n a ğ ı f i i l î s ı f a t la r d ı r .

Page 55: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

56

Allah Teâlâ’nın emri, nehyi, va’d ve vaîdi Zâtı ile kaim olan ezelî kelâmının tecellisi iledir ki, bu da muciz kitabı Kur’ân-ı Kerîm ile te­zahür etmektedir. O ’nun kelâmı mahlûkatın kelâmına benzemez. Al­lah’ın kelâmı hava titreşimlerinden veya zerrelerin çarpışmasından meydana gelen bir ses olmadığı gibi, dudakların açılıp kapanması veya dilin hareket etmesi ile husûle gelen bir harf de değildir.

Allah’ın kelâmı, yokluk, susmak, ba’ziyet, takdîm, tehîr, ayrıl­mak, hulul, intikal, evraka muhtaç olmak gibi şeylerden beridir.

8 — TEKVİN: Cenâb-ı Hakk’m bilfiil yaratmak sıfatı demektir. Tekvin sıfatı, İrâdenin muklezasma göre ve mümkünse tesir ve icâd eder. Bütün bu varlıkların hakiki yaratanı Allah Teâlâ’dır. Allah Teâlâ, âlemlerin zâtlarını, sıfatlarını, parçalarını yaratandır. Bütün mükevvenât hâdistir. Hadis olan bu mükevvenâtı en güzel, en mükem­mel ve en âdil bir şekilde tekvin eden O ’dur. Yaptığı işlerde hikmet sahibi, hükümlerinde de âdildir. İnsan, cin, yer, gök, melek, şeytan, hayvan, bitki, cansız varlıklar, cevher, mâden, idrâk edilen ve hissedi­len şeylerin hepsi hâdistir. Cenâb-ı Hak bunları hiç yoktan var etmiş­tir. Hiçbir şey yok iken, yalnız O vardı. Sonra mevcûdâtı yarattı. Al­lah’ın onları yaratması, onlara muhtaç olduğundan dolayı değil, rah­met ve irâdesini gerçekleştirmek, hikmet ve kudretini izhar etmek içindir.

EHL-İ SÜNNET İ 'T İK A D I...........................................

................................................... Ş E R H K I S M I ...........................................................

7 7 — Tevvâb: K u l l a r ı n ı n t e v b e s in i k a b u l e d e n d ir . M e n ş e i , f i i l î s ı ­

f a t la r d ır .

78 — ‘Afuvv: G ü n a h la r ı a f f e d ic id i r . K a y n a ğ ı f i i l î s ı f a t l a r d ı r .

7 9 — M u z î l : A m e l d e f t e r le r in d e k i g ü n a h la r ı i z â le e d e n d i r . M e r ­

c i i f i i l î s ı f a t la r d ı r .

80 — Rauf: K u l l a r ı h a k k ın d a k o l a y l ı k m u r a d e d e n d i r . K a y n a ğ ı

i r â d e s ı f a t ıd ı r .

81 — Mâlik: Y a r a t t ığ ı ş e y le r ü z e r in d e d i l e d i ğ i ş e k i ld e t a s a r r u f a

s a h ip t ir . M e n ş e i f i i l î s ı f a t l a r d ı r .

82 — Zü’l-Celâli ve’l-İkram: C e l â l v e C e m â l s ı f a t l a r ı n ı n s a h ib i ­

d ir . K a y n a ğ ı z â t î v e y a t e n z ih i s ı f a t l a r d ı r .

83 — Muksit: Â d i l d i r , m a z lu m u n h a k k ın ı z â l im d e n a l a n d ı r . M e n ­

ş e i s e lb î s ı f a t la r d ı r .

84 — Câmi’: O , K ıy â m e t g ü n ü n d e h a s ım la r ı t o p la y a n d ı r . K a y n a ­

ğ ı f i i l î s ı f a t la r d ı r .

Page 56: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ALLAHU TEÂLÂ’NIN SIFATLARI 57

C — Fiil! Sıfatlar:Bu sıfatların sayılması mümkün değildir. Yaratma, rızıklandırma,

inşâ, emsalsiz bir şekilde yaratma, yapma, öldürme, diriltme, yok et­me, bitirme, büyütme, rahmet, gadab, eşyaları tasvir v.s. fiilî sıfatların tezahürü, mahlûkatın mevcudiyetine bağlıdır.

.................................................... Ş E R H K I S M I ......................................................

85 — Ganiy: H e r k e s O ’ n a m u h ta ç t ır . F a k a t 0 , k im se y e m u h ta ç

d e ğ i ld i r . M e n ş e î s e lh î s ı f a t la r d ı r .

86 — Muğnî: O , d i le d iğ in e z e n g in l ik v e r ir . K a y n a ğ ı f i i l î s ı f a t l a r ­

d ı r .

87 — Mâni’: D i l e d iğ in in d e z e n g in o lm a s ın a m â n i o lu r . M e r c i i

f i i l î s ı f a t l a r d ı r .

88 — Dârr: D i le r s e k u l la r ın a z a r a r v e r ir . K a y n a ğ ı f i i l î s ı f a t l a r ­

d ı r .

89 — Nâfi’: D i l e d i ğ i k u l la r ın a d a f a y d a v e r i r . M e n ş e i f i i l î s ı f a t ­

l a r d ı r .

90 — Nûr: Y e r i g ö ğ ü a y d ın la t a n d ır . M e r c i i i z a f i v e f i i l î s ı f a t l a r ­

d ı r .

91 — Hâdi: M ü ’ m in le r in k a lb in e h id â y e t i i lh a m e d e n d ir . K a y n a ­

ğ ı f i i l î s ı f a t l a r d ı r .

92 — Bedi’: E ş y a y ı , e m s â ls iz o la r a k y a r a t a n d ır . M e n ş e i f i i l î s ı ­

f a t l a r d ı r .

93 — Bâkî: B ü t ü n m a h lû k a t y o k o ld u k t a n s o n r a d a O v a r d ı r .

M e r c i i i z â f î s ı f a t l a r d ı r .

94 — Vâris: Y e r v e y e r in ü z e r in d e k i h e r ş e y in te k v â r i s i O 'd u r .

V e h e r ş e y O ’ n a d ö n e c e k t ir . K a y n a ğ ı i z â f î s ı f a t la r d ı r .

95 — Reşîd: İ n s a n la r ı , h a y ı r l ı y o l la r a i r ş a d e d ic id i r . M e n ş e i f i i l î

v e s e l b î s ı f a t l a r d ı r .

96 — Sabûr: H i l im s a h ib id i r . A z a b e tm e k te a c e le e tm ez . C e z a y ı

k e n d is in in t â y in e t t iğ i b i r v a k te t e h ir e d e r . K a y n a ğ ı s e lb î s ı f a t la r d ı r .

97 — Rab: K a r ş ı l ı k b e k le m e d e n b ü y ü te n , b e s le y e n , y a ş a t a n v e

t e r b iy e e d e n d ir .

98 — Musavvir: Y a r a t t ığ ı h e r v a r l ığ a a y r ı ş e k i l v e r ir . H i ç b i r i d i ­

ğ e r in e b e n z e m e z .

99 — Müntekim: D in in in d ü ş m a n la r ın d a n z u lm e tm e d e n a d â le t le

in t ik a m a l ı r .

100 — Ferd: A l l a h E ş i ve b e n z e r i o lm a y a n te k ve b i r o la n v a r l ı k -

Page 57: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

58Fiilî sıfatlann kaynağı, Tekvin sıfatıdır(2l).D — Mânevî Sıfatlar:Bu sıfatlar, sübûtî sıfatlarla beraber tahakkuk eder. Bu sıfatlar se­

kizdir:1 — Hayy, 2 — Kaadir, 3 — Âlim, 4 — Mürîd, 5 — Semi’, 6 _

Basîr, 7 — Mütekellim, 8 — Mükevvin.E — Zâtı Sıfatlar:Altıdır. Bunlar Zâta delâlet eder.1 — Vücûd, 2 — Kıdem, 3 — Bekaa, 4 — Vahdâniyyet, 5 —

Kıyâm Binefsihî, 6 — Muhalefettin li’l-havâdis(22).

................................................... Ş E R H K I S M İ ............................................................

t ır .

A l l a h ’ ım , h i i t ü n s ı f a t l a r ı n v e i s im le r i n h ü r m e t in e , b i z l e r e , r ı z â n a

n a i l o lm a y ı, S e n i k e m â l i i l e t a n ım a y ı m ü y e s s e r e y le . . .

( 2 1 ) İfdal, İn’am, İhsan, İkram, Mağfiret ve Hidâyet Allah’ın ezelî ve ebedî sıfatlarıdır. E ş ’ a r î b u s ı f a t l a r ı n h â d i s o ld u ğ u n u i l e r i

s ü rm e k te d ir . Aklî delili şudur: A l l a h m a h lû k a t ı y a r a t m a d a n ö n c e

H â l ik , r ı z ık la n d ı r m a d a n ö n c e d e R â z ı k d e ğ i l d i . Bizim (Mâtüridî) bu görüşe karşı cevabımız iki noktada toplanmaktadır:

1 — Yaratmadan önce Hâlik olması gayet tabiîdir. Aklî delil: B i r

k im se d ik iş d ik m e y i b i l d i ğ i h a ld e d i k i ş d i k m e y e b i l i r . A m a o n a y in e d e

“ t e r z i ” d e n ir . Naklî delil: “K u r ’ â n - ı K e r î m ’ d e F a t i h a s û r e s in d e

m e â le n “Kıyamet gününün mâliki” b u y u r u lm a k t a d ı r . H a l b u k i

K ıy a m e t d a h a y a r a t ı lm a m ış t ı r . “ B a h r u l - K e l â m ” .

2 — Kıdem: V a r l ı ğ ın ın e v v e l i o lm a y a n , e b e d iy y e n d e v a m e d e n

b i r z â t ı s ı f a t t ı r , e b e d î o lm a s a y d ı , h â d is e m a h a l o lu r d u . B u is e A l l a h

h a k k ın d a m u h a ld ir .

(2 2 ) B a z ı â l im le r , A l l a h ’ ın b u s ı f a t l a r d a n b a ş k a Z â t ı s ı f a t ı o lm a ­

d ığ ın ı i le r i s ü re re k , e ğ e r o ls a id i b i lm e m iz g e r e k i r d i d e r le r .

M â t ü r id î m e z h e b in in h u g ö r ü ş e c e v a b ı ş u ş e k i ld e d i r : A l l a h , k e n ­

d i s in i m ü k e m m e l b i r ş e k i ld e b i lm e y i b i z e h a v a le e t m iş t i r , y â n i

k u l la r ın a b ı r a k m ış t ı r . H e r m ü k e l le f b u s ı f a t l a r ı ta m o la r a k b i le m e z .

B u s ı f a t la r ı m ü k e m m e l b i r ş e k i ld e b i lm e k , a n c a k p e y g a m b e r le r e ve

o n la r a tâ b i o la n k â m il in s a n la r a m a h s u s tu r .

EHL-İ SÜNNET İ ’T İ K A D l..........................................

Page 58: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ALLAHU TEÂLÂ’NIN SIFATLARI 59

İKİNCİ KISIMAllah Hakkında Muhal Olan Şeyler:

Yukarıda zikredilen sıfatların zıddı ve aksi olanlardır.Allah birdir. Bu bir oluş sayı ve azlık ile değil, ortağı ve benzeri

olmamakladır. Bütün isim ve sıfatları ezelîdir. Ne isim ve ne de sıfat­larında sonradan meydana gelme diye bir şey yoktur. O her şeyi ilmi ile bilir. İlmi ise ezelî bir sıfatıdır. Kudreti ile Kaadirdir. Kudret sıfatı ise ezelîdir. Yaratması ile Hâlik’tir. Yaratma ise ezelî bir sıfatıdır. O fi’lî ile fail, fiil sıfatı ise ezelîdir. Bütün fiiller mahlûk, Allah'ın fiili ise mahlûk değildir. O’nun sıfatları ne hadis (sonradan olma) ne de mahlûktur. Kim ki onlara hadis, mahlûk derse; inkâr eder ve şüpheye düşerse veya tarafsız kalırsa kâfir olur. O’nun hiç bir sıfatı, yaratık­ların sıfatlarına benzemez.

.................................................... Ş E R H K I S M I ......................................................

B a z ı k e l â m c ı l a r a g ö r e , A l l a h ’ ın b a ş k a Z â t ı s ı f a t la r ı d a v a r d ı r ve

ş u n la r d ı r :

1 — Bekaa: K e n d is in e y o k lu k u la ş m a k s ız ın , v a r l ığ ın ın i le le h e d

d e v a m e tm e s id ir .

2 — Kıdem: V a r l ı ğ ın ın e v v e l i o lm a y a n , e h e d iy y e n d e v a m e d e n

b i r z â t î s ı f a t t ı r .

3 — Vahdaniyyet: Z â t ın d a , s ı f a t ın d a ve e f a l in d e İ k in c is i o lm a ­

y a n b i r s e lb î s ı f a t t ı r .

4 — Kıyâm Binefsihî: B i r m e k â n a ih t iy a c ı y o k tu r . Z â t î s ıf a t t ır .

5 — Muhalefetün li’l-havâdis: Z â t ın d a , s ı f a t ın d a ve e f a l in d e

b e n z e r i y o k tu r .

6 — Vücûd: Y o k lu ğ u n z ıd d ıd ır . E ş ’ â r îy e g ö r e b u sa d e c e b i r s ı f a t ­

t ı r . D e l i l i is e : A l l a h m e v c u t tu r d e d iğ im iz z a m a n v i ic û d iy e t i le s ı f a t la n ­

m ış o ld u ğ u n u g ö r ü r ü z . B iz e g ö r e b u m ü s a m a h a lı b i r g ö rü ş tü r . V ü c û d .

z â t î b i r s ı f a t t ı r .

7 — İstivâ: B u h u s u s ta k i â y e t - i c e l î le ş ö y le d ir : “O çok esirgeyici ( A l l a h ’ m e m r ü h ü k m ü ) arşı istilâ etmiştir.” (T â h â : S ).

İ s t i v â k e l im e s in d e i h t i l â f v a r d ı r . B a z ı l a r ı n a g ö r e , m â n a s ı ,

“ i s t i l â ” o lu p “ K u d r e t ” s ı f a t ın a a i t t i r . D iğ e r b a z ı la r ın a g ö r e d e

Page 59: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

60 EHL-İ SÜNNET İT İK A D I

O’nun bilmesi bizim bilmemize, O ’nun kudreti bizim kudretimi­ze, görmesi bizim görmemize, işitmesi bizim işitmemize, konuşması bizim konuşmamıza benzemez. O’nun rızâsı, gadabı ve bütün sıfatları, keyfıyyet, âlet, harf ve ses gibi şeylerden münezzehtir. Bizim sıfatları­mız hadistir. Yâni, âlet, harf, keyfıyyet, hâl ve ses gibi şeylerden mey­dana gelir.

Allah, mahlûkatı maddeden yaratmamıştır. O, mahlûkatı yaratma­dan önce de Hâlik idi. Mahlûkat vücûd bulmazdan önce de onu ezelî ilmi ile bilirdi. Dünya ve Âhirette hiçbir şey, O ’nun ilim, irâde, hüküm

................................................... Ş E R H K I S M I ...........................................................

"k a s d ” o lu p “ İ r â d e " s ı f a t ın a t a a l lû k e tm e k t e d ir .

8 — Ayn (Göz): B u h u s u s i l e i l g i l i â y e t - i c e l î l e ş ö y l e d i r : “Ki (o

g e m i; h a k k ın d a ) nankörlük edilmiş bulunan ( o z â t ) a bir mükâfat ol­mak üzere, bizim gözlerimiz önünde akıp gidiyordu.” ( K a m e r : 1 4 ) .

E ş ’ a n ’ y e g ö r e h u s ı f a t y a “ z â i d ” s ı f a t t ı r . Y a d a m e c â z î m â n a d a “ m u ­

h a fa z a " m â n a s ın a d ır . G ö z le r d iy e c e m i ’ o l a r a k g e lm e s i t a ’ z im i ç i n ­

d ir .

9 — Vech (Yüz): B u m e v z u d a k i â y e t - i c e l î l e l e r ş ö y l e d i r : " ( A n ­

c a k ) azamet ve ikram sahibi olan Rabbinin zâtı bâki kalacaktır.” (R a h m a n : 2 7 ) . “Allah ile birlikte diğer bir ilâh daha ( e d in ip ) tapma (o n a ) . O’ndan başka hiçbir Tanrı yok. O’nun zâtından başka her şey helak olucudur. Hüküm O’nundur ve siz ancak O’na döndürülüp g ö -

/üri</)eceksiniz.” ( K ıs a s : 8 8 ) .

E ş ’ a r î ’ n in h u h u s u s ta i k i g ö r ü ş ü v a r d ı r : 1 — S ü h û t î s ı f a t l a r d a n ­

d ır . Z Â id d ir . 2 — V ü c û d m â n a s ın a d ır .

10 — Cenb (Yan): B u h u s u s t a k i â y e t - i c e l î l e ş ö y le d i r : “ ( O a z a h

g ü n ü ) her nefsin “Allah yanında işlediğim taksirlerden dolayı vay hasret (ve n e d â m e t) ime! Hakikat, ben ( O ’ n u n d in iy le , k i t â h iy le ) eğ­lenenlerdendim” diyeceği...” ( Z i im e r : 5 6 ) .

B a z ı la r ın a g ö r e h u z â id s ı f a t t ı r . D i ğ e r b a z ı l a r ı n a g ö r e d e A l ­

la h ' ın e m r i m â n a s ıd ır .

11 — Kadem (Ayak): B i r h a d îs - i ş e r i f t e ş ö y le v â r i d o lm u ş t u r :

“Allah ayağım koyuncaya ( e m r in i v e r in c e y e ) , Cehennem de “yeter- yeter” deyinceye kadar dolmaz.”

B a z ı la r ın a g ö re , Z â t ü z e r in e z â id h i r s ü h û t î s ı f a t t ı r . D i ğ e r b a z ı l a ­

r ın a g ö re d e e m ird ir .

12 — İşba’ (Parmak): B i r h a d îs - i ş e r i f t e ş ö y le b u y u r u lm u ş t u r :

Page 60: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ALLAHU TEÂLÂ’NIN SIFATLARI 61

kaza ve kaderinden dışarı çıkamaz. Her şey Levh-i Mahfuz’da kayıtlı­dır. Yok olan şeyi yokluk hâli ile bildiği gibi, onun nasıl vücûd bula­cağını da bilir. Var olan şeyi de varlık hâli ile bildiği gibi, onun nasıl yok olacağını da bilir. Küfredenin, küfür hâlini bilir ve ona buğz eder......................................................Ş E R H K I S M I .......................................................

“Mü’minlerin kalbleri, Allah’ın iki parmağı arasındaki tek bir kalb gi­bidir.”

B a z ı l a r ı n a g ö r e , z â id b i r s ı f a t t ı r . B a z ı l a r ı n a g ö r e d e m e c â z î

m â n a d a K u d r e t ’ t ir .

13 — Yed (El): B u h u s u s t a k i â y e t - i c e l î l e le r ş ö y le d i r : “Allah’ın eli, onların elleri üstündedir...” (F e t h : 10 ).

“Ey İblis, iki elimle (y â n i b iz z a t ) yarattığıma secde etmenden se­ni hangi şey men etti?..” ( S a a d : 7 5 ).

S ü b û t î s ı f a t l a r d a n d ı r . B i r ç o k â l im le r d e K u d r e t ’ te n m e c â z d ı r d e -A ♦

m iş le r d i r . A y e t - i c e l î l e d e k i i k i e l K â m i l b i r K u d r e t ’ te n m e c â z d ır . i k i

K u d r e t d e m e k d e ğ i ld i r . N a s ı l k i , A l l a h ’ ın is m i, K â b e ’ y e “ B e y t u l la h ”

ş e k l in d e iz â f e e d i ld iğ in d e K â b e ’ n in ş e r e f in e d e lâ le t e d iy o r s a , O ’ n u n

K u d r e t i n in H z . A d e m ’ e iz â f e e d i l i ş i d e o n u n ş e r e f in e d e lâ le t e tm e k te ­

d i r .

B u â y e t - i c e l î l e d e k i e l in n i ’ m e t o ld u ğ u n u i l e r i s ü r m ü ş le r d ir . B u

b ü y ü k b i r h a t a d ı r . Z i r a n i ’ m e t le y a r a t m a y ı t e ’ l i f m ü m k ü n d e ğ i ld i r .

İ m a m - ı Â z a m ’ a g ö r e , K u r ’ â n - ı K e r îm ’ d e g e ç e n e l, n e f is g ib i A l l a h ’ a

i z â f e e d i l e n i s im le r , k e y f iy y e t k a b u l e tm e yen s ı f a t la r d ı r . B u n la r a K u d ­

r e t , n i ’ m e t g i b i m â n a la r v e rm e k s ı f a t iy y e t in e h a le l g e t i r i r k i , h u d a

K a d e r i y e v e M u ’ t e z i le m e z h e b in in g ö rü ş ü i le b i r o lu r . . .

14 — Yemîr. (Sağ): B u k o n u d a k i â y e t - i c e l î le ş ö y le d i r : “Gökler de O ’nun sağ eli ile ( t o p la n ıp ) d ü r i i lm ü ş le r d i r ( d ü r ü le c e k le r d i r ) . ”

( Z ü m e r : 6 7 ) . B u â y e t - i c e l î le d e k i Y e m în , ta m b i r K u d r e t m â n â s ın ı i f a ­

d e e tm e k te d ir .

15 — Tekvin (Yaratma): H a n e f î m e zh e b in e g ö r e y e d i s ı f a t ü z e r i ­

n e z â id d i r . Y a r a tm a m â n a s m a d ır .

16 — Keff (Avuç): M i ’ r a c h a k k ın d a k i b i r h a d îs - i ş e r i f l e r in d e

P e y g a m b e r im iz ( s .a .v . ) ş ö y le b u y u r m u ş la r d ır : “ (M i ’ r a c g e c e s in d e )

Allah Teâlâ avucunu iki omuzumun arasına koydu. Serinliğini kalbim­de hissettim.”

B a z ı l a r ı n a g ö r e , b u r a d a k i “ k e f f ’ s ı f a t t ı r , a v u ç d e m e k d e ğ i ld i r .

D iğ e r b a z ı l a r ı n a g ö r e d e t e d b ir m â n a s m a d ır . R e s û lu l la h ( s . a . v . ) ’ ın

Page 61: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

62

S o n r a i m â n e d e r s e , o n u n m ü ’m i n o l d u ğ u n u b i l i r v e o n u s e v e r 423*. İ ş le

b ö y l e c e b ü tü n â l e m i n h â l in i b ilir*24*.

ÜÇÜNCÜ KISIM Allah Hakkında Câiz Olan Şeyler:

A l la h T e â l â ’n m , h e r m ü m k ü n ü y a p m a s ı , t e r k e t m e s i , s e v a b v e r -A

m e s i v e a z a b e t m e s i , A h i r e t t e C e m â l i n i g ö s t e r m e s i , p e y g a m b e r g ö n ­

d e r m e s i , m a h lû k a t ı ı s la h e t m e s i c a i z d i r .

A l l a h in s a n la r ı y a r a t ı r k e n k ü f ü r v e i m a n d a n s a l i m o l a r a k y a r a t ­

m ış t ır , y â n i m e s ’ul t u t m a m ış t ı r . A k ı l b a l i ğ o l d u k t a n s o n r a , e m i r v e n e -

h i y le r in e m u h a ta b k ı lm ı ş t ı r . K ü f r e d e n k e n d i i r â d e s i i l e k â f i r o l m u ş ,

k ü fü r v e in k â r ın d a A l l a h o n a y a r d ı m c ı o l m a m ı ş t ı r . İ m â n e d e n d e k e n d i

irâ d es i v e A l l a h ’ ın t e v f i k ı i l e i m â n e t m i ş t i r . A l l a h , h i ç k i m s e y i k ü f ü r

v e im â n a z o r l a m a m ı ş t ı / 25*. K ü f ü r v e i m â n , - y u k a r ı d a k i m â n a d a - k u lu n

f i i l v e ir â d e s i i le o lm u ş t u r .

EHL-İ SÜNNET İ’T İK A D I............................................

.................................... ŞERH K I S M I ...........................................

k a lb im d e h is s e t t im , i f a d e s i d e s ü k û n e te , r a h a t a k a v u ş t u m d e m e k t ir .

(2 3 ) A l l a h h e r ş e y i, i lm in d e , b i r y e n i l i k , d e ğ iş m e v e i h t i l â f o lm a ­

d a n b i l i r , i lm i b i r d i r , m a lû m a t ı m ü t e a d d i t t i r .

(2 4 ) A l l a h T e â lâ , y o k o la n ş e y i , y a r a t ı lm a d a n ö n c e k i h â l i i l e b i ­

l i r . C e h m iy y e m e z h e b i, b u g ö r ü ş e k a r ş ıd ı r . O n l a r a g ö r e , b i r ş e y i y a ­

r a tm a d a n ö n c e A l l a h o n u b i lm e z . B u g ö r ü ş b â t ı l d ı r . A l l a h , y o k o la n

ş e y i y a r a tm a d a n ö n c e b i l d i ğ i g i b i , y a r a t t ı k t a n s o n r a d a n a s ı l v ü c u t

b u la c a ğ ın ı b i l i r . O 'n u n i lm in d e b i r d e ğ i ş i k l i k o lm a d ığ ı g i b i , b i r y e n i ­

l i k d e o la m a z . B u g ib i h â l le r , a n c a k h â d i s o l a n v a r l ı k l a r d a b u lu n a b i ­

l i r . “ F ık h u l - E k b e r ”.(2 5 ) C e b r iy y e m e z h e b in e g ö r e , A l l a h , k â f i r i k â f i r , m ü 'm in i d e

m ü 'm in o la r a k y a r a t m ış t ı r . P e y g a m b e r le r d e v a h iy d e n ö n c e y in e p e y ­

g a m b e rd ile r . H . E b û B e k i r v e H z . Ö m e r İ s lâ m o lm a z d a n ö n c e im â n l ı

id i le r . H z . Y û s u f ( a . s . ) ’ u n k a r d e ş le r i g ü n a h iş le m e d e n ö n c e n e b i i d i ­

le r . O n la r a g ö r e m iV m in tâ a ta , k â f i r k ü f r e , c e b r - i i h t i y â r î i l e m e c b u r ­

d u r la r . B iz e g ö re b u n la r ın h e p s i b â t ı ld ı r .

P e y g a m b e r le r , v a h iy d e n s o n r a p e y g a m b e r o lm u ş l a r d ı r . İ b l i s ,

se cd e e tm e d iğ i iç in k â f i r o ld u . B i r in s a n , t â a t v e m a ’ s iy e t e m e c b u r d e ­

ğ i ld i r , s e rb e s t b ı r a k ı lm ış t ı r .

«S£

Page 62: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

PEYGAMBERLER 63

Allah Teâlâ, Hz. Âdem’in sulbünden çıkardıktan sonra, insanoğ- luna(26) akıl vermiş, emir ve nehiylerini bildirmiştir. Bunlar da Allah Teâlâ’nın rubûbiyyetini ikrar etmişlerdir. Bu ikrar imân sayılmış ve İslâm fıtratı üzerine doğmuşlardır(27). Mükellefiyet çağına geldikleri zaman da küfür edenler, bu ikrarı değiştirmişler, imân edenler de bu ikrarı devam ettirmişlerdir.

................................................Ş E R H K I S M I ..................................................

( 2 6 ) A l l a h T e â lâ ’ m n in s a n o ğ l ım d a n a ld ığ ı m is a k (s ö z ) h a k k ın d a -

k i â y e t - i c e l î l e ş ö y le d i r : “Hani Rabbin Âdemoğullarından, onların sırtlarından zürriyetlerini çıkarıp kendilerine nefslerine şahid tutmuş, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” (d e m iş d i) . Onlar da “Evet ( R a b b i-

m iz s in ) , şâhit olduk” demişlerdi, ( iş t e h u ş â h it le n d ir m e ) kıyâmet gü­nü “Bizim bundan haberimiz yoktu” dememeniz içindi.” ( A ’ r a f : 172 ).

M ü f e s s i r l e r , h u â y e t - i c e l f le n in m â n a s ı i le i l g i l i o la r a k ş ö y le d e -

i n i ş l e r d i r : A l l a h T e â lâ , H z . A d e m ( a .s . ) ’ in s ı r t ın ın s a ğ t a r a f ın ı s ıv a d ı ,

b e y a z r e n k l i k ü ç ü k t o h u m la r ; s o l t a r a f ım s ıv a d ı, s iy a h r e n k l i k ü ç ü k to -

h u m la r ç ık t ı . V e A l l a h T e â lâ : “Ey Adem, bunlar senin zürriyetindir” b u y u r d u . S o n r a d a o t o h u m la r a : “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” d iy e s o r d u . “Evet sen bizim Rabbimizsin” d iy e c e v a p v e r d i le r , t e k r a r

H z . A d e m ( a . s . ) ’ in s u lb ü n e d ö n d ü le r . B u t o h u m la r ın y a r a t ı l ı ş ı , H z .

A d e m in C e n n e t t e n ç ık ıp , d ü n y a y a g e l iş in d e n s o n r a o lm u ş tu r , i l k d ü n ­

y a y a g e l i ş y e r l e r i h a k k ın d a i h t i l â f v a r d ı r . B a z ı la r ın a g ö r e , A r a f a t d a ­

ğ ı n ı n e t e ğ in d e N u m a n o v a s ın d a , d iğ e r b a z ı la r ın a g ö r e d e T â i f i l e

M e k k e a r a s ın d a d ı r .

Z i i r r i y e t l e r d ü n y a y a g e ld ik t e n s o n r a , t e k r a r A l l a h o n la r a : “Şunu iyi bilin ki benden başka ilâh yoktur. Ben sizin Rabbinizim, bana şirk koşmayın, şirk koşanlardan ve inanmayanlardan intikam alırım. Önce­den vermiş olduğunuz sözü hatırlatmak için size peygamberler gönde­receğim.” d e d i. O n l a r d a c e v a p o la r a k ş ö y le d e d i le r : “Sen bizim Rab­bimizsin, senden başka ilâh yoktur.” A i la h T e â lâ , h u ş e k i ld e i k i n c i

m is â k ı ( s ö z ü ) d e a ld ık t a n s o n r a , e c e l le r in i , a z ı k l a r ın ı , b a ş la r ın a g e le ­

c e k o la n ş e y le r i L e v h - i M a h f u z ’ d a k a y d e tm iş t ir .

( 2 7 ) B u h u s u s ta P e y g a m b e r im iz (s .a .v .) ş ö y le b u y u rm u ş tu r : “Her doğan çocuk İslâm fıtratı üzere doğar. Ebeveyni onları ya yahudi, ya hıristiyan veya mecusî yapar. Bülûğa erdiklerinde ya şekûr (müslü- man) olurlar, ya da kâfir olarak kalırlar...”

B u h a d î s - i ş e r i f , ş u â y e t - i c e l î le n in m â n a s ın ı a ç ık la m a k t a d ı r :

Page 63: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

64 EHL-İ SÜNNET İ ’TİKADI

Farsça (Türkçe) olarak Allah Teûlâ’nın sıfatlarının zikri câizdir(28). Ancak yed, ricl gibi uzvî sıfatları başka dile çevirmek caiz değildir.

Allah’a uzaklık, yakınlık izafe edilmesi, mesafe uzaklığı yakınlığı değildir. O’nun yakınlığı keramet ve esrâra nail olmaya, uzaklığı da zillet ve isyâna duçar olmaya delâlet eder. İtaatkâr, Allah’a yakındır. Âsî ise O’na uzaktır. Yalnız bu uzaklık ve yakınlıkta keyfiyyet düşü­nülemez. Allah’ın yakın ve uzak olması, O ’nun yönelmesi sırra taallûk eden bir meseledir. Keyfiyyet kabul etmez. Cennette O ’na komşu olmak ve O’nun önünde durmak gibi ıstılahlar da yukarda zik­redilen mânayı ifade ederler.

DÖRDÜNCÜ KISIM

Peygamberler Hakkında Vâcib Olan Sıfatlar:Sıdk, Emânet, Fetânet, İsmet, Nezâfet, Tebliğ(29), Hıfz.

...............................................Ş E R H K I S M I .......................................................

“Gerçek biz ona ( d o ğ r u ) yolu gösterdik. İster şükredici ( m ü m in ) ol­sun o, ister nankör ( k â f i r ) . ” ( D e h r : 3 ) . A.

N e t ic e ş u d u r : A s h a b - ı K i r a m , T a b i î n v e M i i f e s s i r l e r A d e m -

o ğ lu n d a n b ö y le b i r m is â k ın ( s ö z ü n ) a l ı n d ı ğ ı n d a b i r l e ş m i ş l e r d i r .

B u m e v z u d a k i d e l i l l e r i , y u k a r ıd a z i k r e d i l e n h a d î s - i ş e r î f i l e , d a h a

y u k a r ıd a m e v z u - ı b a h s e d i l e n A ’ r â f s û r e s i n i n J 7 2 ’ n c i â y e t - i

c e l î le s id ir .

E ğ e r , y u k a r ıd a z i k r i g e ç e n s ö z le ş m e y i , i n s a n l a r k ıy â m e t g ü n ü n d e

“ B i z b ö y le b i r v a ’ d d e b u lu n d u ğ u m u z u h a t ı r l a m ı y o r u z . ” d i y e r e k

in k â r a k a lk ı ş ı r l a r s a d u r u m n e o l u r ? B u n a v e r i l e c e k c e v a p ş ö y le d i r :

D ü n y a b i r im t ih a n y e r id i r . O v a ’ d i h a t ı r l a r s a k im t ih a n ın h ik m e t i o r t a ­

d a n k a lk a r . E n m ü h im i h a t ı r la m a m a k , o n l a r i ç i n n e b i r d e l i l , n e d e b i r

ö z ü r d e ğ i ld i r . Z i r a A l l a h T e â lâ , v a ’ d i n i h a t ı r l a t m a k i ç i n k i t a p l a r v e

p e y g a m b e r le r g ö n d e r m iş t ir .

( 2 8 ) A r a p ç a o lm a y a n i s im le r l e A l l a h ’ ı z ik r e t m e k : A l l a h ’ ı , “Ye- dullah” ve buna benzer isimler ile zikretmek keyfiyet isnâd etmeksizin câizdir. “Dest-i Huda=Allah’ın eli’’ g i b i , z â h i r d e A l l a h ’ a u z u v

is n â d ın a m a tu f A r a p ç a o lm a y a n is im le A l l a h ’ ı z ik r e t m e k c â i z d e ğ i ld i r .

(2 9 ) T a f ta z a n î, M e k a s ıd ş e r h in d e ş ö y le d e m iş t i r : N ü b ü v v e t in ş a r t ı

ş u n la r d ır : E r k e k o lm a k , a k l - ı k â m ile , z e k â y a , f i k r î k u v v e te s a h ip o l -

Page 64: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

Peygamberler hakkında muhâl olan sıfatlar da yukarda zikredilen sıfatların zıddı olan şeylerdir.

Peygamberler Hakkında Caiz Olan Şeyler:Hastalık, yemek, içmek ve bunların icâb ettirdiği hâller, uyku,

nikâh, alış-veriş, meşrû ticaret, binmek, yolculuk yapmak ve savaşmak gibi onların yüksek mertebelerine noksanlık getirmeyen beşerî hâllerdir.

Onlara; musibet, değişme, acı, hastalık, soğuk, sıcak, açlık ve su­suzluk isabet edebilir. Öfke, sıkıntı, yorgunluk, zayıflık ve ihtiyarla­mak gibi hâllere de maruz kalabilirler. Onlara zehir ve sihir de tesir edebilir.

Nitekim bazı peygamberler, öldürülme, testere ile biçilme, ateşe atılma gibi daha büyük felâketlere de maruz kalmışlardır. Diğer bazı­ları da, muayyen vakitlerde Allah tarafından korunmuşlardır. Bizim Peygamberimiz ise daima Allah Teâlâ’nm muhafazası altında kalmış­tır.

................................. İMAM MÂTÜRİDÎ’NİN GÖRÜŞÜ.................................. 65

BEŞİNCİ KISIMMelekler Hakkında Vâcib Olan Şeyler:

Daima Allah’a itaat üzere olmak, erkek ve dişi olmamak, yiyip iç­memek, küçük ve büyük abdest yapmamak, sümkürme ve yellenme­den uzak olmak, hasta ve kötürüm olmamak, zayıflık ve ihtiyarlığa maruz kalmamak, âfetlerden ve kötü huylardan berî olmak, a’zâlardan ve diğer karışımlardan meydana gelmiş olmamak, melekler hakkında

................................................ Ş E R H K I S M I .................................................

m a k ; b a b a v e a n n e le r i a ş a ğ ı k im s e le r d e n o lm a k g ib i n e f r e t i c e lb e d e n

h â l l e r d e n u z a k o lm a k ; g a la t ( ş a ş k ın l ık ) , d o ğ ru y u b ilm e m e k , k a b a l ık ,

b a r a s v e c i i z z a m g i b i n e f r e t v e r ic i h a s t a l ık la r , y o ld a b i r ş e y y e m e k g i ­

b i ş a h s iy e t i k ü ç ü k d ü ş ü r ü c ü d a v r a n ış la r p e y g a m b e r l iğ in h ik m e t in e

h a l e l v e r e n h â l le r d e n d e u z a k o lm a k t ı r . T e c r id k it a b ın d a d a ş u n la r

i l â v e e d i lm i ş t i r : U n u t k a n o lm a m a k , ş e y ta n ve in s a n ş e r r in d e n k o r u n ­

m u ş o lm a k , h a t ı r a l a r v e v e s v e se d e n u z a k o lm a k ...

A l l a h T e â lâ , P e y g a m b e r im iz h a k k ın d a ş ö y le b u y u rm u ş tu r : “Al­lah, seni insanlarım ş e r r in d e n korur.” (M a id e s û re s i; 6 7 ).

Page 65: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

66 EHL-İ SÜNNET İ’TİKADI

vâcibdir. Melekler nûrânî birer varlıktır ve elbette yukarıda zikredilen hâllerden uzaktır.

Melekler hakkında muhal olan şeyler ise yukarıda geçen hâllerin zıddıdır.

Allah ile sevdiği kulları arasında elçilik yapmak, mü’minler için duâ ve istiğfar etmek gibi çeşitli şeyler de melekler hakkında câizdir.

Melekler, terkib kabul etmeyen rûhânî ve nûrânî bir cevherdir. Şehevî karanlıklara sürüklenmekten münezzehtirler. Yiyecekleri teş­bih, içecekleri takdistir. Sevinç duymaları ve ünsiyet etmeleri Allah iledir. Yerleri, Allah’ın müşahedesi altındadır. O ’na yakın ve emirleri­ne âmâdedirler. Onlar itaat etmek üzere yaratılmışlardır. İtaatin dışına çıkamazlar.

ALTINCI KISIM

İmâm Mâtüridî’nin İ’tikad Hususundaki Geniş İzâhatı(30)

En öz ifadesi ile imânın şartlan altıdır: Allah’a, meleklerine, ki­taplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kaza ve kadere, hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine inanmaktır*31 K

...............................................Ş E R H K I S M I ......................................................

(3 0 ) İm â m M â t i ' ı r i d V n in k ü n y e s i ş ö y l e d i r : Muhammed Ebû’l- Mansur el-Mâtüridî... K e n d i s i H a n e f î m e z h e b in d e n d i r . N i t e k im im â m

E ş ’ a n d e Ş â f i î m e z h e b in e m e n s u p t u r . A n c a k E ş ’ a r î l e r i k i f ı r k a y a a y ­

r ı lm ış t ı r : B i r f ı r k a s a p ık f ı r k a l a r t a r a f ı n ı , d i ğ e r i d e H a n e f î m e z h e b i

t a r a f ın ı t u tm u ş tu r . B u z â t ın i s m i d e Ş â f i î m e z h e b i im â m la r ı n d a n

Ebû’l-Hasen el-Eş’ar\ d ir . İ’tikadda, Hanefî mezhebi ile Şâfiî mezhebi arasında 73 meselede ihtilâf vardır.

(3 1 ) Ehl-i Sünnete göre hayır ve şerrin hâlikı Allah’tır. M u t e z i ­

le ’ y e g ö r e is e , A l l a h ş e r r i n e t a k d i r v e n e d e o n u n la h ü k m e d e r . E ğ e r

ş e r i le h ü k m e d e r d e s o n r a a z a h e d e r s e , z u lm e t m iş o l u r k i A l l a h

T e â lâ z u lü m d e n m ü n e z z e h t ir . E h l - i S ü n n e t in M u t e z i l e ’ y e v e r d i ğ i c e ­

v a p la r d a n b i r i v e e n m ü h im i ş ö y le d i r : A l l a h ş e r i l e h ü k m e d e c e ğ in i h iç

k im se y e b i ld i r m e m iş t i r . E m r v e n e h i y le r i i s e a p a ç ı k t ı r . B u n a u y m a ­

y a n la r d a e lb e tte a z a h g ö r e c e k le r d ir .

Page 66: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

67

Kur’ân-ı Kerîm(32), Allah’ın kelâmıdır, mahlûk değildir. O, mus- haflarda yazılı, kalblcrimizde mahfuzdur. Dilimizle okur, kulağımızla işitiriz. Kur’ân-ı Kerîm’in tamamı büyüklük ve fazilette müsâvidir. Ancak, bazı âyet-i kerîmeler zikir bakımından yâni, lâfız bakımından faziletlidir. Kâfir ve fâcirlerin kıssalarım beyan eden âyet-i celîleler gibi. Bazı âyet-i kerîmeler de, mezkûr yâni; hem lâfız ve hem de mev­zuu bakımından fazîlet taşımaktadır. Ayete’l-Kürsi ve İhlâs sûreleri gibi.

Allah’ın isim ve sıfatları da fazîlet ve büyüklükte müsâvidir. Ara­larında fark yoktur.

Kur’ân-ı Kerîm’de zikr edilen, peygamberler, sâlih kimseler, İblîs ve Fir’avn gibi isimlerin hepsi Allah’ın kelâmıdır, onlardan haber ve­ren âyetler onların sözü değil, Kur’ân-ı Kerîm’dir.

Allah’ı göz ile görmek(33), aklen câiz naklen de sâbittir. Mekân, cihet, karşılaşma, bitişme, mesafe ta’yini, ışık, benzetme, keyfîyyet ve ihâta olmaksızın Allah görülür.

................................................Ş E R H K I S M I .................................................

( 3 2 ) Kur’ân-ı Kerîm Allah’ın kelâm sıfatıdır. M a h lû k v e h â d is

d e ğ i ld i r . K u r ’ â n - ı K e r îm h a r f , s e s ve p a r ç a la r d a n d a m ü te ş e k k il d e ­

ğ i l d i r . O h i r m â n a d ır . A l l a h T e â lâ s e s le r i ve h a r f le r i y a r a t t ık t a n s o n ­

r a , h u m â n a y ı C e h r â i l ( a .s .) p e r d e a r k a s ın d a n d in le m iş ve h ıf z e tm iş ­

t i r . S o n r a o P e y g a m b e r im iz e , P e y g a m b e r im iz (s .a .v .) a s h a b - ı k ir â m a ,

a n l a r t â b i în e , t â b i în d e n d e b iz e k a d a r n a k le d i lm iş t ir . K u r ’ â n - ı K e r îm

İ b r â n i c e v e S i i r y â n ic e d e ğ i ld i r . K u r ’ â n - ı K e r îm ' in A r a p ç a o la r a k in -

d i r i l i ş i , A l l a h ' ı n k e lâ m ın a d e lâ le t e tm e s i i ç in d i r . K u r 'â n - ı K e r îm ' in

h a r f l e r i v e s e s l e r i m a h lû k tu r . Y a z ı l ı o la n ş e y is e m a h lû k d e ğ i ld i r .

Kur’ân-ı Kerîm’e mahlûk diyen kâfirdir.( 3 3 ) Allah Teâlâ’nın kullan tarafından görülmesi ve tecelli etme­

si bize göre birdir. D ü n y a d a , T û r - i S in a ’ d a H z . M u s a 'y a g ö z ü k tü ğ üA

g i b i A h i r e t t e d e m i i ’ m in le r e g ö z ü k e c e k t ir . Ç ü n k ü C e n â b - ı H a k m e v ­

c u t t u r . M e v c u d u n g ö r ü lm e s i d e m u h a l d e ğ i ld i r . B u m e v z u d a k i â y e t - i

c e l î l e ş ö y le d i r : “Yüzler ( v a r d ı r ) o gün ter ü tâzedir. Rablerine baka­caktır.” ( K ıy â m e s û r e s i: 2 2 -2 3 ) .

D ü n y a d a m ü 'm in le r a y ’ ı n a s ı l g ö r ü y o r la r s a , â h ir e t t e d e . ş e k s iz

ş ü p h e s iz A l l a h ’ ı ö y le c e g ö r e c e k le r d ir . K im k i A l l a h ’ ı g ö z i le d e ğ i l d e

.................................İMAM MÂTÜRİDÎ’NİN CJÖRÜŞÜ

Page 67: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

68

Kâinâtı(34) meydana getiren bütün parçalar ve sıfatlar, hattâ hayır veya şer bütün kulların işleri, Allah’ın yaratması, irâdesi, takdiri, ilmi, kaza ve kaderi iledir. Yalnız kulların, sevab ve azab icab ettiren ihtiyârî fiilleri vardır. Küfür, imân, tâat, hareket, sükun, hayır, şer ve isyan hakikî mânasiyle kulun fullerindendir*35*. Bu fillerin işlenmesin­de zorlama yoktur.

Ancak, bu fiillerin halikı Allah’tır. O ’nun irâdesi, kaza ve kaderi ve hükmü ile var olmuştur. Levh-i Mahfuz’a yazılmıştır. Fakat bu ya­zılma kat’î bir hüküm(36) değil, değişebilen bir vasıftır.

İtaat etmek, herkesin üzerine vâcibdir. Bu da gene Allah’ın emri; sevmesi, rızâsı, irâdesi, kazası, hükmü*37*, ilmi, yaratması, ve tevfîkı

.........................................ŞERH K I S M I ..............................................

k a lh i l e g ö r e c e ğ in i i d d i a e d e r s e d a l â l e t e d ü ş m ü ş o l u r . Ş u â y e t - i

c e l î le d e k i : ‘‘İyi iş, güzel amel yapanlara ( ih s a n m e r t e b e s in e e r e n le r e )

daha güzel iyilik, bir de ziyâde vardır.” ( Y u n u s s û r e s i : 2 6 ) . Z i y â d e k e ­

l im e s i A l l a h ' ı g ö z i l e g ö r m e k m â n a s ı i l e t e f s i r e d i lm i ş t i r .

( 3 4 ) Allah kadîmdir. O ’ndan başkaları ise hâdistir. K a d îm i l e

h â d is v a r o lm a d a b i r l e ş i r l e r . A n c a k k a d îm in v ü c u d u v â c ib , h â d is in

v ü c û d u is e c â i z d i r v e v ü c û d u b i r s e b e b e d a y a n m a k t a d ı r , i n s a n ı n v a r ­

l ı ğ ı h â d is t i r . V a r l ı ğ ı h â d is o ld u ğ u i ç i n d e b i r s e b e b e d a y a n m a k t a d ı r .

N it e k im K u r ’ â n - ı K e r îm b u h u s u s u ş ö y le b e y a n e t m e k t e d i r : “Ben cin­leri de insanları da ( b a ş k a b i r s e b e p le d e ğ i l ) ancak bana kulluk etsin­ler diye yarattım.” ( Z â r iy a t s û r e s i : 5 6 ) .

( 3 5 ) Kabih yâni kötü, A l l a h ’ ın n e h y e t t iğ in e d e n i r . B u k ö t ü lü ğ ü n

y a p ı lm a s ın d a A l l a h ’ ın i s t e ğ i v e r ı z â s ı y o k t u r . Hasen yâni iyi, y a p ı l ­

m a s ı ş e r ia t t a r a f ın d a n i y i g ö r ü le n ş e y le r d i r . B u i s e A l l a h ’ ı n r ı z â s ı i le

o lu r .

( 3 6 ) K ü ç ü k v e y a b ü y ü k h i ç b i r ş e y A l l a h ’ ın h ü k m ü n d e n d ı ş a r ı ç ı ­

k a m a z . H e r ş e y L e v h - i M a h f u z ’ d a y a z ı l ı d ı r . B u g ö r ü ş ü n n a k l î d e l i l i ş u

â y e t - i c e l î l e d i r : “Karada ve denizde ne varsa hepsini O bilir. O ’nun bir tane, yaş ve kuru ( h i ç b i r ş e y ) müstesnâ olmamak üzere hepsi apa­çık bir kitaptadır.” ( E n ’ a m s û r e s i: 5 9 ) .

( 3 7 ) Allah Teâlâ’nın hükmü dörttür: Tâatla hüküm, ma’siyetle hüküm, ni’metle hüküm, şiddetle hüküm... A l l a h T e â lâ , k u lu n a i t a a t

i le h ü k m e d e rs e , k u l d a ih lâ s i l e b u h ü k m ü k a r ş ı l a r s a , A l l a h o n a y a r ­

d ım e d e r . B u h u s u s t a k i â y e t - i s e l î l e ş ö y le d i r : “Bizim uğrumuzda

EHL-İ SÜNNET İ ’T İK A D I...........................................

Page 68: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ile olur. İsyan etmek de Allah’ın ilmi, kazası, takdiri, yaratması ve hükmü iledir. Sevmesi, rızâsı ve emri ile değildir.

Nafileler de Allah’ın emri değildir. Ancak O’nun sevgisi, rızâsı, irâdesi, kazası, ilmi, yaratması, tevfîkı ve hükmü iledir.

Sevab Allah’ın bir lûtfudur.

Azab ise O’nun adâlelidir.

Bunun böyle olması, kul bunu hak ettiğinden veya Allah’ın üzeri­ne vâcib(38) olduğundan dolayı değildir. Allah kullarına, iyi amelinin karşılığı olan sevabı kat kat verir. Bu, Allah’ın kullarına olan bir lûtfudur^9*.

.................................İMAM MÂTÜRİDÎ’NİN (İÖRÜŞÜ.................................. 69

................................................Ş E R H K I S M I .................................................

mücâhede edenler^ g e l in c e ) : Biz onlara elbette yollarımızı gösteririz. Şüphesiz ki Allah her hâlde ihsan erbabı ile beraberdir.” (A n k e h u t

s û r e s i : 6 9 ) .

A l l a h T e â lâ , k u lu n a m a ’ s iy e t le h ü km e d e rs e , k u l d a b u n u , te v h e ve

p i ş m a n l ı k i l e k a r ş ı l a r s a a f f a m a z h a r o lu r . B u m e v z u d a k i â y e l - i c e l î le

ş ö y le d i r : “Her hâlde Allah hem çok tevbe edenleri sever, hem çok te- mizlenenleri sever.” ( B a k a r a s û r e s i: 2 2 2 ) .

A l l a h T e â lâ , k u lu n a m m e t le h ü k m e d e rs e k u l d a b ı ı n i ’ m e te ş ü ­

k ü r i l e m u k a b e le e d e r s e A l l a h ih s a n v e ik r a m ın ı a r t ı r ı r . B u h u s u s ta k i

n a k l i d e l i l ş ö y le d i r : “Hatırlayın ki Rabbiniz ( s iz e ) şunu bildirmişti: Andolsun, şükrederseniz elbette sizin ni’metinizi artırırım. Andolsun nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz benim azabım cidden çetindir.” ( İ b r a h im s û r e s i : 7 ).

A l l a h T e â lâ , k u lu n a ş id d e t le h ü k m e d e rs e , k u l d a r ı z â v e s a b ı r l a

m u k a b e le e d e r s e e c r in i â h ir e t t e a l ı r . “Ancak sabredenlere ecirleri he­sapsız ödenecektir.” ( Z i im e r s û r e s i: 1 0 ) m e â l in d e k i â y e t - i c e l î le , b u

h u s u s a n a k l î d e l i l o la r a k g e t i r i lm iş t i r .

( 3 8 ) İmân ve hidâyet Allah'ın fadlından, küfür ve dalâlet ise ad- lindendir. Fadl ve Adi, Allah’ın sıfatlarındandır. H i ç b i r k im s e , A l l a h

T e â l â ' y ı z u lü m v e h a t a i l e v a s ı f la n d ır a n ıa z . B ö y le b i r d a v r a n ış h a m a ­

k a t t ı r . K u l l a r a d ü ş e n , t e s l im iy e t t ir . B u k o n u d a k i â y e t - i c e l î l e ş ö y le ­

d i r : “O, yapacağından mes’ul olmaz, fakat onlar mes’ul olurlar.” (E n b iy a s û r e s i : 2 3 ) .

( 3 9 ) A l l a h T e â lâ , k u l la r ın y a p t ığ ı iy i l i k le r e k a t k a t f a z la s ı i le m u -

Page 69: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

70

İSTİTÂ’AT (Bir işe gücün yetmesi): Kulun bir işi yapmaya gü­cü yetmesi, sebeplere, vasıtalara ve teklif edilen işin yapılıp yapılama­yacağına bağlıdır. Kul, gücünün yetmediği şeyden m es’ul değildir.

Dövdükten sonra meydana gelen acı, bir cama çarptıktan sonra meydana gelen kırılma, birini darb ettikten sonra meydana gelen ölüm ve buna benzer hâdiseler Allah’ın yaratması ile vuku bulmuştur. Bun­ları yaratmada kulun hiçbir payı yoktur. Kul, fiilleri, yapması, ikrarı, mârifeti(40) ve tasdiki ile mahlûktur(4l).

................................................ Ş E R H K I S M I .......................................................

k a b e le e d e r . B u h u s u s t a K u r ’ â n - ı K e r î m ’ d e ş ö y le b u y u r u lm u ş t u r :

“Kim Allah’a bir iyilikle, güzellikle gelirse, işte ona bunun on ka­tı var. Kim de kötülükle gelirse bu, o miktardan başkasıyle cezalan­maz. Onlar ( y â n i i y i l i k e d e n le r d e f e n a l ı k y a p a n l a r d a ) haksızlığa uğ­ratılmazlar.” ( E n ’ a m s û r e s i : 1 6 0 ) .

Peygamberimiz ( s . a . v . ) d e ş ö y le b u y u r m u ş t u r : “İnsanoğlunun iyi amelleri 10’dan 700’e kadar derecelendirilir.”

(4 0 ) K u d r e t ik iy e a y r ı l ı r :

1 — U z v u n , a m e l i y e r in e g e t i r e b i lm e k i ç i n k u d r e t i k a b u l e d e b i le ­

c e k s ıh h a t t e o lm a s ı k i b u f i i l m e y d a n a g e lm e d e n ö n c e k i h â l d i r . B i z e

g ö r e m ü k e l le f o lm a n ın ş a r t ıd ı r . B u k o n u d a k i â y e t - i c e l î l e ş ö y l e d i r : “... Ona ( h a c c a ) b i r yol bulabilenlerin ( g ü c ü y e t e n le r i n ) Beyti hacc ( v e

z iy a r e t ) etmesi Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır.” ( A l - i İ m r â n

s û r e s i: 9 7 ) .

2 — F i i l l e b e r a b e r b u lu n a n k u d r e t t i r k i , A l l a h b u n u c a n l ı l a r d a f i ­

i l i n y a p ı l ı ş â n ın d a m e y d a n a g e t i r i r .

Ş ö y le b i r s u a l s o r u la c a k o lu r s a :

K u d r e t i , f i i l â n ın d a k u la v e r e n A l l a h o ld u ğ u g i b i ş e r , h a y r , k ü f r ,

im â n d a A l l a h ’ ın t a k d i r i , t e v f ik ı v e h ı z l â n ı i l e d i r . Ö y le is e in s a n n i ç i n

s e v a b a v e y a a z a b a m ü s te h a k o lu y o r ?

V e r i le c e k c e v a p ş u d u r : E m i r , n e h iy , k u v v e t , k u d r e t A l l a h ’ t a n d ı r .

E m r e ic â b e t e d ip , n e h iy d e n k a ç ın m a k , ç a l ı ş m a k , k a z a n m a k v e a z ­

m e tm e k k u ld a n d ır . K u ld a g a y r e t , a z im , k a s d , i k t i s a b b u lu n u r , A l l a h

d a o n a f i i l i y a p m a k u d r e t in i v e r i r .

A l la h , k u la k u d r e t i , o n d a g a y r e t , a z im , k a s d , i k t i s a b b u lu n d u ğ u

z a m a n v e r i r ve b ö y le c e f i i l m e y d a n a g e l i r . ( B a h r u ’ l - K e lâ m ) .

(4 1 ) B u h u s u s ta A l l a h T e â lâ ş ö y le b u y u r m u ş t u r : “Halbuki sizi de

EHL-İ SÜNNET İ T İK A D I............................................

Page 70: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

71

Hiç bir şeye Allah’tan başkası tesir edemez.

Bir şeye kuvvetle yapışmak, dövmek, kırmak ve buna benzer acı duymak, anahtarı çevirmek gibi fiillerde, kulun irâde ve hadis kudreti­n i n ^ doğrudan doğruya bir tesiri yoktur. Kâinattaki(43)diğer varlıklar da; herhangi bir şeye, ne tabiatındaki kuvvet ve ne de kendine verilen bir kudrete tesir edemez. Ateşin yakması, pişirmesi ve ısıtması gibi. Allah Teâlâ, yakma, pişirme ve ısıtma gibi şeyleri ateşin yanında var etmiştir. Yoksa bu kuvvet ateşte değildir. Bıçağın kesmesi, yemezden önce açlık, yedikten sonra da tokluk, sulandıktan sonra bitkilerin çık­ması, güneş doğduktan sonra aydınlık olması, duvar ve ağaç gibi şey­lerin gölgesi, elbisenin sıcak ve soğuktan koruması, her şeyin zıddı ile kaim olması ve buna benzer sayılamıyacak kadar çok olan şeylerin hepsi, yukardaki ateş misaline kıyâs edilebilir. Kesinlikle bunların hepsini vasıtasız olarak Allah yaratmıştır. Bu sayılan şeylerin,

................................................ Ş E R H K I S M I .................................................

(e l i n i z l e ) yapageldiğiniz şeyleri de Allah yaratmıştır.” (S a f fa i: 96 ).

A l l a h ’ ın h u y a r a t m a s ı , K u d r e t in i ve s u n ’ u n u iz h a r e tm ek iç in d i r .

Y o k s a o n la r a v e o n la r ın y a r d ım la r ın a m u h ta ç o ld u ğ u iç in d e ğ i ld i r .

( 4 2 ) Felsefecilere g ö r e f i i l i i c a d e tm e d e k u lu n t e s i r i v a r d ı r .

E ş ’ a r î l e r e g ö r e is e k u lu n k u d r e t in in , f i i l i i c a d e tm e d e h i ç b i r t e s i r i

y o k t u r . M â t i i r i d î ’ y e g ö r e , k u lu n k u d re t in in h i r f i i l e t e s ir i, v a s ıta o lm a k

s u r e t i i l e v a r d ı r . Y â n i h u t e s ir d o ğ ru d a n d o ğ ru y a i c a d e tm e k s u r e t i i le

d e ğ i ld i r .

( 4 3 ) Kaderiye m e z h e b in e g ö r e , in s a n ın d ış ın d a k i d iğ e r v a r l ı k la ­

r ın k u d r e t le r in in , f i i l i i c a d e tm e d e d o ğ ru d a n d o ğ ru y a t e s ir i v a r d ır .

Tabiatçılar d a , t a b ia t t a k i k a r ış ım la r ın k u d re t in in , f i i l i n m e y d a n a

g e l i ş in d e t e s i r i o ld u ğ u n u i l e r i s ü r e r le r . T e s ir d e re c e s in d e ih t i lâ f a d ü ş ­

m ü ş le r d i r . B a z ı l a r ı n a g ö r e b u t e s ir o n u n a s l ın d a v a r d ı r ve h a k ik îd ir .

İ b n i D a h h â k b u n la r ın k â f i r o ld u ğ u n d a ih t i l â f y o k tu r d e m iş t ir . D iğ e r

b a z ı l a r ı n a g ö r e is e , A l l a h ’ ın k e n d is in e v e rm iş o ld u ğ u k u d re t n e t ic e ­

s in d e t e s i r i v a r d ı r . O k u d re t a l ın ı r s a t e s ir edem ez. B u g ö rü ş te o la n la r

b i d ’ a t ü z e r e d ir le r .

Mâtüridî’ye göre, k u lu n d ış ın d a k i v a r l ık la r ın f i i l i n m e y d a n a g e l ­

m e s in d e d o la y l ı v e d o la y s ız h i ç b i r t e s ir i y o k tu r . O n la r a , A l la h t a r a f ın ­

d a n b i r k u d r e t d e t e v d i e d ilm e m iş t ir . A n c a k , A l la h k u d re t i, f i i l â n ın d a

................................. İMAM MÂTÜRİDÎ’NİN GÖRÜŞÜ -

Page 71: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

72 EHL-İ SÜNNET İ’TİK AD I

hâdiselerin vukuuna ne başında ve ne de devamında tesiri vardır. Tevfîk-i İlâhi*44* itaat ile beraber, m a’siyetle hızlan (yardım etmemek, rüsvay etmek) ile zâhir olur.

Maktul, eceli ile ölmüştür. Ölüm ölenle beraberdir. Ölümün hâlıki Allah’tır. Ölümünü yaratmak kulun işi değildir. Ecel ise birdir*45*.

Haram, rızıktır. Helâl veya haranı olsun herkes kendi rızkını alır. Başkısınm rızkını yiyemez.

Allah dilediğini hidâyete, dilediğini de dalâlete*46* sevk eder. Dalâleti demek, onun doğru yola gitmesine yardım etmemesi demek­tir. Bunların hiçbiri Allah için vâcib değildir.

................................................ Ş E R H K I S M I .......................................................

y a r a t m ış t ı r .

( 4 4 ) Muvaffakiyet tâatla beraberdir. K a d e r i y y e y e g ö r e , f i i l d e n

e v v e l, C e b r iy e y e g ö r e i s e f i i l d e n s o n r a d ı r .

K a d e r i y e c i l e r , h a y ı r v e ş e r r i n k u lu n i ş i o ld u ğ u n u , b u n d a A l l a h ’ ın

h e r h a n g i b i r d a h l i o lm a d ı ğ ı n ı i l e r i s ü r e r l e r . B ö y l e c e k u l a r u h û b iy e t

iz â fe e tm iş o lu r l a r .

C e b r i y e c i l e r is e b u n u n t a m a k s i n i i d d i a e d e r le r . B u n l a r d a b u g ö ­

r ü ş le r i i l e - h â ş â - A l l a h ’ a u b û d iy y e t i z â f e e t m iş o l u r l a r .

E n d o ğ r u g ö r ü ş i s e ş u d u r : B i r k im s e n in m a k s a d ı , i s t e ğ i , A l l a h ’ a

i t a a t is e , A l l a h ’ ın t e v f ik in i y a n ın d a b u lu r . E ğ e r g a y e s i i s y a n e tm e k is e ,

A l l a h o n a y a r d ım e tm e z . R e z i l o l u r . B u g ö r ü ş ü n d e l i l i ş u â y e t - i

c e l î l e d i r : “Bizim uğrumuzda mücâhede edenlere gelince: Biz onlara elbette yollarımızı gösteririz. Şüphesiz ki Allah her hâlde ihsan erbabı ile beraberdir. ( A n k e b û t s û r e s i : 6 9 ) .

( 4 5 ) B i r k im s e h a n g i ç e ş i t ö lü m le ö l ü r s e ö l s ü n e c e l i i l e ö lm ü ş t ü r .

E c e l n e v a k t in d e n ö n c e v e n e d e v a k t in d e n s o n r a v u k u b u l u r . N i t e k im

K u r ’ â n - ı K e r îm ’ d e ş ö y le b u y u r u lm u ş t u r . “Her ümmetin ( m u k a d d e r )

bir eceli vardır. Binaenaleyh o müddetleri gelince ne bir an geri bırakı­lırlar, ne de bir an öne alınırlar.”

( 4 6 ) İm â n , A l l a h T e â l â ’ n ın k u l l a r ı n a b i r f a d l ı v e r a h m e t i d i r . B u

h u s u s ta ç e ş i t l i â y e t - i c e l î l e l e r v a r d ı r . B u n l a r d a n b i r i s i ş ö y l e d i r : “Bu , Allah’ın kime dilerse ona vereceği, bir fazi ( u in â y e t ) dir. Allah, büyük fazl (u k e re m ) sahibidir.” ( C u m a s û r e s i : 4 ) .

Page 72: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

73

Sekcrât-ı mevt, kabir azabı(47), ruhun kabirde cesede dönme­si, kâfirler ve müslümanlardan günahkâr olanlara yapılan ka­bir işkencesi; kabirde itaat ehli, Allah Teâlâ’nın dilediği ve bildiği şekilde ni’met vermesi, Münker ve Nekir(48) melekle­rinin suali, öldükten sonra dirilme, mîzan(49), amel defteri(50\

................................................Ş E R H K I S M I ..................................................

( 4 7 ) Kıyamet günü haktır. Onu tasdik etmek ise vâcibdir. B u h u ­

s u s t a k i â y e t - i c e l î l e ş ö y le d i r : “Ve çünkü o saat ( k ıy â m e t) elbette gele­cektir. Onda hiçbir şüphe yoktur.”

B ü t ü n y a r a t ı k l a r A r a s a t ’ d a t o p la n a c a k la r d ır . E l l i y e r d e b e k le y e ­

c e k l e r d i r . H e r b e k le m e y e r in in m ü d d e t i h in s e n e d ir . B u h u s u s t a k i

â y e t - i c e l î l e ş ö y le d i r : "... Bir günde ki (o g ü n ü n ) mesâfesi ( d ü n y a s e ­

n e l e r i i l e ) elli bin yıldır.” ( M e â r i c s û r e s i: 4 ) . M u t e z i le , C e h m iy y e ,

N e c c â r i y y e m e z h e b le r in e g ö r e , k a b i r a z a b ı , m îz a n , h a v z v e ş e fa a t

y o k t u r . B u n la r ı n g ö r ü ş le r i h a k k ın d a k i t a f s i lâ t “ B a h r u ’ ¡ - K e lâ m ” i s im l i

k i t a p t a m e v c u t tu r .

B u h u s u s t a E h l - i S ü n n e t in g ö r ü ş ü is e ş u d u r : K a b i r a z a b ı , m iz a n ,

m ü n k e r n e k i r v e k a b i r ş id d e t i , m ü ’ m in le r , k â f i r l e r , f â s ı k l a r v e

i t a a t k â r l a r i ç i n h a k t ı r .

K â f i r l e r i n k a b i r a z a b ı , k ıy â m e te k a d a r d e v a m e d e r . Y a ln ız c u m a

v e r a m a z a n g ü n le r i k a lk a r . İ t a a t e r b a b ı i ç i n k a b i r a z a b ı y o k t u r . A n ­

c a k k a b r i n ş id d e t v e a z a m e t in i h is s e d e r . A s i l e r e g e l in c e , b u n la r i ç i n

k a b i r a z a b ı v a r d ı r . A n c a k k ıy â m e te k a d a r d e v a m e tm e z . C u m a g ü n le r i

k a lk a r . H a t t â c u m a g e c e s i ö le n â s î , b i r s a a t k a b i r a z a b ı g ö r ü r . K a b i r

a z a b ın ın h a k o ld u ğ u n u n d e l i l i ş u â y e t - i c e l î l e d i r : “Biz onları iki kere azaba uğratacağız. Sonra da daha büyük bir azaba döndürüleceklerdir onlar.”

B i i t i i n m i i f e s s i r le r , â y e t - i c e l î le d e k i ‘ ‘ i k i a z a b ” d a n b i r i n in k a b i r

a z a b ı o ld u ğ u n d a m ü t t e f ik t i r le r .

( 4 8 ) M ü n k e r n e k i r s u a l l e r i h a k t ır . M ü n k e r n e k i r i k i m e le k t ir . K u l

k a b r e k o n d u ğ u z a m a n g e l i r l e r . R a h b ’ in k im , p e y g a m b e r in k im v e d i ­

n in n e d iy e s o r a r la r .

( 4 9 ) K u l l a r ı n a m e l le r i , A l l a h ’ ın k u d r e t i i l e m îz â t ıa k o n u r . İ y i l e r in

s e v a b ı , k ö t ü le r in d e g ü n a h ı a ğ ı r g e l i r . B u h u s u s t a k i â y e t - i c e l î l e l e r

ş u n l a r d ı r : “Artık kimin ( s e v a b ) tartıları ağır gelirse onlar korktukla­rından emin, umduklarına nâil olanların tâ kendileridir.” “Kimin de tartıları hafif gelirse onlar kendilerine yazık edenlerdir. ( O n la r ) Ce­hennemde ebedî kalacaklardır.” ( M u m in û n s û r e s i: 1 0 2 - 1 0 3 ) .

( 5 0 ) İ n s a n la r a a m e l d e f t e r le r i d e ğ iş ik y e r le r d e n v e r i l i r . Bir kıs-

.................................İMAM MÂTÜRİM’NİN (JÖRIIŞI)

Page 73: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

74

sual(5l ), havz, sırat(52), peygamberlerin ve sal İh kimselerin büyük gü­nah sahiplerine şefaati*53* haktır.

Cennet(M) ve Cehennem mevcuttur ve ebedîdir. Ne onlar, ne de

..................................................... Ş E R H K I S M I ...........................................................

mma sağdan, diğer bir kısmına soldan, bir başka kısmına da arkadan verilir. B u h u s u s la r ı ş u â y e t - i c e l î l e l e r d e n ö ğ r e n i y o r u z : “Artık kitabı sağ eline verilmiş kişiye gelince, der ki: “Alın okuyun kitabımı.” ( E l -

H a k k a s û r e s i : 1 9 ) . “Kitabı sol eline verilmiş olan kişiye gelince, o da der ki: “Ah keşki benim kitabım verilmeseydi.” (H a k k a s û r e s i : 2 5 ) .

“Amma kitabı arkasından verilen kimse, derhal helâkini temenni ede­cek.” ( İ n ş ik a k s û r e s i : 1 0 - 1 1 ) .

( 5 1 ) İ n s a n la r ı n h e s a b a ç e k i l i ş l e r i ç e ş i t l i d i r . B a z ı l a r ı n ı n h e s a b ı

ş id d e t l i o lu r . B a z ı l a r ı n a m ü s a m a h a g ö s t e r i l i r . B a z ı l a r ı d a h e s a b a ç e ­

k i lm e d e n C e n n e t e g i r e r . B u h u s u s i l e i l g i l i o l a r a k ş ö y le b u y u r u lm u ş -

t u r : “Bugün herkes ne kazandıysa onunla karşılanacak. Bugün haksız­lık yok. Şüphesiz ki Allah hesabı çarçabuk görendir.” ( M ü ’ m in s û r e s i :

17 ).

( 5 2 ) Sırat, Cehennem üzerinde kurulmuş bir köprüdür. Mahiyeti­ni ancak Allah Teâlâ bilir. İ n s a n l a r b u k ö p r ü n ü n ü z e r in d e n a m e l l e r i ­

n e g ö r e g e ç e c e k le r d i r . K i m i s i y a v a ş , k im i s i h ı z l ı , k im i s i d e y ı l d ı r ı m

s ü r a t i i le . . .

B u h u s u s t a k i â y e t - i k e r îm e ş ö y l e d i r : “Sizden hiç biriniz müstesnâ olmamak üzere ille oraya ( S ı r a t a , C e h e n n e m e ) uğrayacaktır. Bu, Rab- binin üzerine kat’î olarak aldığı, kazâ ettiği ( b i r ş e y ) dir.” ( M e r y e m

s û r e s i: 7 2 ).

( 5 3 ) Mü’minlerin âsilerine kıyâmet gününde, Peygamberimizin (s.a.v.) şefaati haktır. Ş e f a a t h a k k m d a k i â y e t - i c e l î l e ş ö y l e d i r : “... Ümid edebilirsin, Rabbin seni bir Makam-ı Mahmud’a gönderecek­tir.” ( İ s r â s u r e s i: 7 9 ) .

B ü t ü n m ü f e s s i r le r e g ö r e , b u â y e t - i c e l î l e d e z i k r e d i l e n “Makam-ı Mahmud” ş e fa a t m a k a m ıd ı r . A y r ı c a , d i ğ e r p e y g a m b e r le r in , â l im l e r i n ,

s ıd d ı k la r ın , ş e h id le r in v e s â l ih k im s e le r in ş e f a a t l e r i d e h a k t ı r . B i r h a -

d i s - i ş e r if t e ş ö y le b u y u r u lm u ş t u r : “Benim ümmetimin sâlihlerinin şe­faat derecesi, İsrail oğullarına gelen peygamberlerin şefaat derecesi gi­bidir.”

( 5 4 ) Cennet ve Cehennem haktır. Mahlûktur, yâni yaratılmıştır.

EHL-İ SÜNNET İ’T İK A D I............................................

Page 74: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

75

içindekiler fânî olurlar. Allah’ın Kur’ân-ı Kerîm’de bize haber verdiği hûriler, köşkler, nehirler, ağaçlar ve meyveler haktır ve Cennet ehli içindir.

Zakkum, hamîm (kaynar su), zincirler, tasma haktır ve Cehennem ehli içindir. Allah’ın sevab ve ikabına fânilik isabet etmez.

Peygamber Efendimizin mi’râcı, uyanık iken rûhu ve bedeni ile Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya, sonra semâya, daha sonra da Allah’ın dilediği yere kadar çıkması ile tahakkuk etmiştir. Haktır.

Resûlullah (s.a.v.)’ın bizlere bildirmiş olduğu Kıyâmet alâmetleri ikidir: 1 — Büyük alâmetler, 2 — Küçük alâmetler.

1 — Büyük alâmetler şunlardır: Dâbbetu’l-Arz’m meydana çıkması, Ye’cüc ve Me’cüc’ün dünyaya yayılması, Hz. İsa (a.s.)’nın nüzûlü, Arap yarımadasında güneş tutulması, duman, Deccal’in çıkması, üç hasef hâdisesi (biri şarkta, biri garpta ve diğer Arap ya­rımadasında olmak üzere üç yer batmasının vukua gelmesi)... Bu cins alâmetlerin en son olarak zuhur edecek olanları şunlardır: Yemen tara­fından neş’et edecek olan bir ateşin, insanlan toplanacakları yere doğ­ru kovalaması, Kur’ân-ı Kerîm’in insanların kalplerinden ve mushaf- lardan silinmesi ve Kâbe’nın yıkılması...

................................................Ş E R H K I S M I ................................................

C e n n e t v e C e h e n n e m in y a r a t ı l d ı ğ ın ın d e l i l i ş u â y e t - i c e l î l e d i r :

“Kâfirler için hazırlanmış olan o ateşten sakının.” ( A l - i İm râ n s û re s i:

¡ 3 1 ) . “Rabbinizin mağfiretine nail olup takvaya ulaşanlar için hazır- lanmış olan Cennete -ki eni göklerle yer ( k a d a r d ır ) - koşuşun.” ( A l - i

İ m r â n s û r e s i : 1 3 3 ) .

B u i k i â y e t - i c e l î le d e z ik r o lu n a n “h a z ı r la n m ış t ı r ” k e l im e le r i ,

C e n n e t v e C e h e n n e m in y a r a t ı lm ış o ld u ğ u n u n a ç ık d e l i l id i r .

M ü ’ m in le r C e n n e t t e e b e d î k a la c a k la r d ı r . B u h u s u s ta k i â y e t - i

c e l î l e is e ş ö y le d i r : “... Onlar Cennetin yârânıdırlar. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar.” ( Â ' r â f s û r e s i: 4 2 ).

K â f i r l e r d e C e h e n n e m d e e b e d î k a la c a k la r d ır . B u h u su su a ç ı k la ­

y a n â y e t - i c e l î l e is e ş ö y le d ir : “İşte bunlar Rablerini tanımayanlardır, işte boyunlarında lâleler bulunanlar bunlar ve işte içinde müebbed ka­lacakları ateşin yârânı da yine bunlar, bunlardır.” (R a d s û re s i: 5 ).

................................İMAM MÂTÜRİDİ’NİN CÖRÜŞÜ

Page 75: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

76 EHL-İ SÜNNET İ’TİKADI

2 — Küçük alâmetler ise şunlardır: Âlimlerin ölümü ile ilmin kalkması, cehâletin yayılması, zinanın vc içkinin intişârı, erkeklerin azalıp kadınların çoğalması, mescidlerin çoğalıp cemaatin azalması, binaların yükselmesi, faizin yenmesi, gıybetin çoğalınası, iyiliği emir ve kötülüğü nehyin terk edilmesi, şerli insanların lider olması, erkek­lerin erkeklerle sapık ilişkiler kurması, kabirlerin müstahkem bir şekil­de yapılması, fâsığın saygı, mü’minin hakaret görmesi, adlî hükümle­rin (rüşvet yolu ile) satın alınması, kan dökülmesi, akraba ziyaretinin kesilmesi, Kur’ân-ı Kerîm’in ticaret metaı hâline gelmesi ve mûsiki zevkinin tatmin vasıtası olarak kullanılması. Bunlar ve bunlara benze­yen bütün alâmetler haktır...

Büyük GünahlarBüyük günahlar, mü’mini imândan çıkarmaz, kâfir olmaz, iyi

amelleri zayi olmaz. Kendisine hakikî mü’min veya fâsık(55) mü’min denebilir. Mâtüridî mezhebi, Mürcie mezhebinin dediği gibi: “İyi amellerimiz makbul kılınmış, kötü amellerimiz affedil mi ştir” demez. Bize göre ifsâd ve ibtâl edici hâllerden uzak ve mükemmel bir şekilde

............................................... Ş E R H K I S M I ......................................................

( 5 5 ) E b û H a n i f e ’ y e g ö r e g ü n a h k â r b i r m ü s lü m a n a , b u g ü n a h d e ­

ğ i l d i r d e m e d ik ç e k â f i r d e n m e z . Haricîlere göre küçük veya büyük her günah işleyen kimse kâfirdir. C e h e n n e m d e e b e d î k a l a c a k t ı r . Mutezi­lenin g ö r ü ş ü is e ş ö y le d i r : Büyük günah işleyen kimse ne kâfirdir ne de mü’min. İmân ile küfür arasındadır. T e v h e e tm e d e n ö lü r s e , A l l a h

o n u a f fe tm e z . C e h e n n e m d e e b e d î k a l ı r . M ü r c i e m e z h e b in e g ö r e is e ,s* •

g ü n a h iş le y e n k im s e , m i i ’ m i t id i r , m u t t a k id i r . A h i r e t t e a z a b g ö r m e z , i y i

a m e l k ü f ü r le b e r a b e r f a y d a v e rm e z . K ö t ü a m e l d e im â n a z a r a r v e r ­

m ez.

Bize göre, günah işleyen kimse mü’mindir, fakat âsidir. Fâsık da denilir. K ıy â m e t g ü n ü A l l a h d i le r s e , o n u , ş e f a a t v e y a s â l i h b i r a m e l i

i le v e y a h u t d a k e n d i lu t f u ve k e r e m i i l e a f f e d e r . A l l a h d i l e r s e , c e z a s ın ı

ç e k t ir d ik t e n s o n r a C e n n e t in e k o y a r . B u h u s u s la r “U k a d ” i s i m l i k i t a p ­

ta n a l ın m ış t ı r . Ş ir k t e n b a ş k a b ü tü n g ü n a h la r ı n a f f e d i l d i ğ i n i n d e l i l i ş u

â y e t - i c e l î l e d i r : “Şüphesiz ki Allah, kendisine eş tanınmasını yarlığa- maz. Ondan başkasını, dileyeceği kimseler için, yarlığar. Kim Allah’a eş tutarsa muhakkak pek büyük bir günah ile iftira etmiş olur.” ( N is â

s û re s i: 4 8 ) .

Page 76: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

77

yerine getirilen iyi amelleri Allah zâyi etmez, kabul eder.Kötü amellere gelince; küfür ve şirk kokusu olmaksızın işlenmiş

ve sahibi tevbe ederek imân ile ölmüş ise Allah’ın irâdesine kalmıştır. Dilerse affeder, dilerse etmez. Allah (c.c.) şirkin dışındaki günahları affeder.

Riyâ(56>: Bir amele riyâ karıştığı zaman sevabını yok eder. Ucub, yâni kendini beğenme de böyledir.

Büyük günah işlememiş bir insanın küçük günahları sebebi ile he­saba çekilmesi câizdir. Şayet kul hakkı olmazsa, tevbe etmeksizin Al­lah’ın büyük günahları affetmesi de câizdir. Hasımlar arasında Kıyâmet günü, hesab neticesinde hak verip almak(57), borçlunun seva­bı yok ise, alacaklının günahını ona yüklemek haktır.

Allah Teâlâ, kulları ile kendi arasındaki hesabı, vasıtasız olarak yapar(58). Allah Teâlâ duâları kabul eder. Kullarına muhtaç olduğu şeyleri kendi lütfü ile, istenmeksizin de verir. Bunun mânâsı kâfirin duası da kabuldür demek değildir. Kâfirlere verilen ni’met, yukarıda da zikredildiği gibi, Allah’tan istenmediği hâlde, Rahman sıfatının te-

............................................... Ş E R H K I S M I .................................................

( 5 6 ) Riyâ ve Ucub; k e n d in i b e ğ e n m e , te k te k v e y a b e ra b e r c e b i r

a m e le k a r ı ş t ı k l a r ın d a o n u if s a d e d e r le r .

U c u b h a k k m d a k i â y e t - i c e l î le ş ö y le d ir : “... Allah, kendini beğe­nen ve daima böbürlenen kimseyi sevmez.’' ( N is â «•û - e s i: 3 6 ).

R iy â h a k k m d a k i â y e t - i c e l î le is e ş ö y le d ir : Vîah’a ve âhiret gü­nüne inanmadıkları hâlde mallarını insanlara gösteriş için sarf eden- ler(7 A l l a h s e v m e z ) ." ( N is â s û r e s i: 3 8 ) .

R e s û lu l la h ( s .a .v . ) d e b i r h a d îs - i ş e r i f le r in d e , “Sizin hakkınızda en fazla korktuğum şey küçük şirk, yâni riyâdır’’ b u y u rm u ş la r d ır .

( 5 7 ) B i r k im s e b i r b a ş k a k im s e y e b o r ç lu o la r a k â h ir e t e i r t i h â l

e d e r s e , A l l a h o n u n iy i l i k le r in d e n , ö b ü rü n ü n h a k k ı k a d a r ın ı a l ı r v e

a l a c a k l ı y a v e r i r . B u b i r z u lü m d e ğ i ld i r , a d â le t t ir . D ü n y a d a b i r b a ş k a ­

s ın ın h a k k ın ı y e d iğ i h â ld e , â h ir e t t e A l l a h b e n im h a s e n a t ım ı o n a v e r ­

m e z d iy e n le r b i d ’ a t i iz e r in d e d ir le r .

( 5 8 ) A l l a h T e â lâ , k ıy â m e t g ü n ü n d e , k u l la r ın ı v a s ı t a s ız o la r a k h e ­

s a b a ç e k e r . A l l a h s o r a r , k u l l a r c e v a p v e r ir . B u k o n u d a k i â y e t - i c e l î l e

ş ö y le d i r : “İşte Rabbine andolsun ki onlara, topuna yapmakta oldukları

................................ İMAM MÂTÜRİDİ’NİN C.ÖRÜŞÜ....................

Page 77: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

cellisi olarak verilmiştir.Kâfir olan cinler Cehennemde azab göreceklerdir. Günahkâr

mü’minler ise günahları nisbetinde Cehennemde yanacaklardır. Şey­tanların insanlar üzerinde tasarrufu vardır(59).

İmân ve İslâm birdir. Lügat mânası itibariyle aralarında büyük bir fark vardır. Karın ile sırt nasıl birbirinden ayrılmazsa, imân ile İslâm da birbirinden ayrılmaz. Bunun ikisinin icablarını yerine getiren, Şeri­atın tamamını yerine getirmiş olur.

İmân, Allah’ı ve Resûlullah (s.a.v.)’ın tebliğ ettiği şeyler­den zarurî olarak bilinmesi gerekenlerin hepsini kalb ile tasdik, dil ile ikrar(60) etmektir. Amel, imândan bir cüz’ değildir. Bu ikrarve tasdikten sonra bir kimse “ben mü’minim” diyebilir. Fakat “in-

.............................................. Ş E R H K I S M I ......................................................

şeyleri elbette soracağız.” ( H i c r s û r e s i : 9 2 - 9 3 ) .

( 5 9 ) Mutezile mezhebine göre, şeytanın insana hiçbir tesiri yok­tur. İ n s a n la r a v e s v e s e v e r m e z . İ n s a n a v e s v e s e y i n e f i s v e r i r . C i n d e

şe y ta n g ib i o lu p v e s v e s e v e rm e y e g ü c ü y e tm e z .

Bize göre ise, şeytanın insan üzerinde gizli ve açık tesiri vardır. Ş e y ta n ın g i z l i v e s v e s e v e r d iğ i n in d e l i l i P e y g a m b e r im i z i n ş u h a d îs - i

ş e r i f id i r : “Şeytan insanın damarlarında kanın yürüdüğü gibi yürür.” A ç ık t e s ir i is e , g ü n a h la r ı s ü s le y e r e k i n s a n l a r ı n k a l b i n i o n l a r a y ö n e l t ­

m e s id ir .

B u h u s u s i l e i l g i l i â y e t - i c e l î l e ş ö y le d i r : “... Şeytan onların yap­tıklarını kendilerine süsleyip hoş göstermiştir. İşte o, bugün de onların velisidir...” ( N a h l s û r e s i: 6 3 )

(6 0 ) S e v a d ü ’ l - A ’ z a m k i t a b ın ın m ü e l l i f i ş ö y le d e m iş t ik : Bir kimse, “ İm â n k a lb i l e d i r d i l i l e d e ğ i l d i r . ” d e r s e , Ç e h m 'ıy y e m e z h e b in e g ö r e

h a re k e t e tm iş o lu r . E ğ e r “ İm â n d i l l e d e ğ i l k a l b i l e d i r ” d e r s e , K e r a -

m iy y e m e z h e b in in g ö r ü ş ü n ü k a b u l e tm iş o lu r . “ İ m â n k a lb i l e b i lm e k ­

t ir , l is a n i le i k r a r a v e k a lb i l e t a s d ik e lü z u m y o k t u r . ” d i y e n l e r ,

K u r ’ â n - ı b i l i p ta tb ik e tm e y e n k im s e le r d i r . E ğ e r b i r k im s e “ İ m â n , d i l

i le ik r a r , k a lb i le b i lm e k v e a ’ z â l a r l a a m e l e t m e k t i r " d e r s e b i d ’ a t e h ­

lin d e n o lu r .

Ş im d iy e k a d a r z ik r e d i le n g ö r ü ş le r in h e p s i y a n l ı ş t ı r . E n d o ğ r u g ö ­

rü ş ş u d u r: " İm â n , d i l i le ik r a r , k a lb i le t a s d ik e tm e k t i r . ”

7 8 ........................................EHL-İ SÜNNET İ’T İK A D I............................................

Page 78: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

79

şaallah(AI) müslümanım” diyemez. Bütün mü’minler, imânda(A2) ve tevhiddc müsavidir. Ancak amelî bakımdan farklıdırlar. Yerdeki ve göktekilerin imânları, dünya ve âhirette imân edilmesi gereken şeyle­re, iınan etmeleri bakımından eksiklik ve fazlalık kabul etmez. Ancak tasdikte, marifette, yakînde, tevekkülde, sevgide, rızâda, korku ve ümidde imân, noksanlık ve fazlalık kabul eder. Allah bütün isim ve sı­fatlarını Kur’ân-ı Kerîm’de nasıl zikretti ise onları o şekilde bilmemiz ve inanmamız gerekir. Hiç kimse Allah’a, Allah’ın lâyık olduğu şekil­de, ibâdet yapamaz. Ancak Allah’ın emrettiği şekilde ibâdet yapabilir. Günahsızın günahkâr olması mümkün olduğu gibi, günahkârın gü­nahsız olması da mümkündür. Bunun böyle olması iyilik ve kötülükte­dir. Yoksa iyi yapmak ve kötü yapmakta değildir. Çünkü bunlar Al­lah’ın sıfatlarıdır. Allah’ın sıfatlarında ise değişme câiz değildir.

Allah Teâlâ’nın peygamberler göndermesinde büyük hikmet­ler vardır(63). Allah onları, insanlara kendileri gibi bir beşer olarak................................................Ş E R H K I S M I ..................................................

( 6 1 ) İmânda istisna olmaz. B i r k im s e A l l a h d i le r s e m ü ’ m in im

d e r s e im â m s a h ih d e ğ i ld i r . B u b i r ş ü p h e d ir . İm â n d a ş ü p h e c â iz d e ğ i l ­

d i r . B u h u s u s i le i l g i l i â y e t - i c e l î le ş ö y le d ir : “Mü’minler ancak o kim­selerdir ki Allah’a ve Resulüne imân ettikten sonra şüpheye sapmayıp, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşırlar. İşte onlar ( im â n la r ın d a ) sadık olanların tâ kendileridir.” ( H i i c u r â t s û r e s i: 15 ).

R u b û h iy y e t , y a r a t m a , e z e l iy e t , e b e d iy e t v e o r t a k k o ş m a m a k g i b i

A l l a h T e â lâ ’ n ın b i r l i ğ in e t a a l lû k e d e n h u s u s la r z iy a d e l ik v e n o k s a n l ık

k a b u l e tm e z . A n c a k m u k a l l id in im â n ı i le , k a t ’ î d e l i l l e r l e te v h id e v a s ı l

o la n ın im â m b i r d e ğ i ld i r . A y r ı c a , k a t ’ î d e l i l l e r l e te v h id e u la ş a n la r ın

im â n ı i le , d i n î v e İ l â h î k e ş if le r e g ö n ü l le r i a ç ık o la n â r i f i e r in im â n ı d a

d e ğ i ld i r .

( 6 2 ) Ş u â y e t - i c e l î le d e k i " . . (b u ) , onların imânını artırır...” i f a d e s i

im â n ın z iy a d e le ş m e s i d e ğ i l , y a k î ı ı v e t a s d ik in k u v v e t le n m e s i d e m e k t ir .

A l l a h r e s u lü n ü n ş u h a d îs - i ş e r i f in d e k i: “Kalbinde zerre miktarı imânı olan Cehennemden çıkacaktır.” Z e r r e z iy a d e l ik v e n o k s a n l ık

m â n â s ın d a d e ğ i ld i r . Ç ü n k ü K e l im e - i te v h id d e n k ü ç ü k im â n y o k t u r .

K e l im e - i t e v h id is e z e r re d e n ç o k b ü y ü k tü r . H a d îs - i ş e r i f t e k i k u l l a n ı l ı ş ı

t a k r i b i b i r ıs t ı la h t ı r .

( 6 3 ) Allah Teâlâ’nın resul ve nebileri göndermesindeki çeşitli

................................ İMAM MÂTÜRİDÎ’NİN CİÖRÜŞÜ

Page 79: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

80

göndermiştir. Onlar korkutucu, müjdeleyici, insanlara dünya ve âhiret hayatında muhtaç olduğu şeyleri beyan edicidirler. Beraberlerinde Al­lah Teâlâ tarafından gönderilmiş bir kitap vardır. Benzerini, diğer in­sanların meydana getirmekten âciz kaldığı mucizeler, Allah’ın kudreti ile onların ellerinden zuhur etmektedir. Onlar küfür, büyük günah ve yalancılıktan kesinlikle uzaktırlar. Küçük günahların164* nefret veren­lerinden münezzeh oldukları (bir lokmacık hırsızlık, ölçüde bir tane ‘habbe’ eksik vermek) gibi, nefret vermeyenlerini de bilerek yapmaz­lar. Köle ve kadından peygamber olmaz. Peygamberler uzlete çekil-

A

mezler. Peygamberlerin evveli Hz. Adem (a.s.); âhiri, en faziletlisi ve Allah’a en yakın olanı ise Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)’dır. O hem insanlara ve hem de cinlere peygamber olarak gönderilmiştir. O, imân, sâlih amel ile dünyayı nura gark etmiştir. Dini, bütün dinlerden üstün, şeriati ise bütün asırlarda geçerli ve kıyamete kadar bâkîdir. Peygam-................................................Ş E R H K I S M I .......................................................

hikmetlerden bazıları şunlardır:1 — Allah’ı yâni yaratanı bulmakta akla yardımcı olmak. B ö y le -

ce in s a n la r ın “ b iz e g e l i p h a b e r v e r e n o lm a d ı " ş e k l i n d e k i m â z e r e t b e ­

y a n e tm e le r i ö n le n m iş o l u r .2 — Aklın yalnız başına bilemeyeceği hükümleri bildirmek.3 — A k l ın id r a k e d e m e y e c e ğ i bazı iyi ve kötü amelleri öğretmek.4 — Çeşitli ve uzun tecrübelerden sonra zararları anlaşılabilecek

gıda maddelerini ve ilaçlan tanıtmak.5 — Nefisleri çeşitli İlmî ve amelî şeylere hazırlamak.6 — İnsanların muhtaç olduğu bazı önemli sanatları öğretmek.7 — Fertlere güzel ahlâkı, idarecilere de cemiyeti mükemmel bir

şekilde idare edebilmeleri için siyaseti öğretmek.8 — İtaat edenin sevabını, isyan edenin cezasını bildirmek.9 — Geçmiş ve gelecekten haberler ve misaller vermek.10 — Peygamberlerin, cemiyetin içinde bulunması, o cemiyet için

rahmettir. Ve daha sayılamayacak kadar birçok hikmetler vardır... “ M e k a s ıd v e M e v a k ı f ’ ş e r h le r in d e n a l ın m ış t ı r .

( 6 4 ) Peygamberlerin mucizelerinden birisi de onların, bütün ayıp­lardan uzak olmalarıdır. O n la r in s a n la r ın e n g ü z e l i , e n m ü k e r r e m i , e n

g ü z e l a h lâ k l ı s ı , e n k a r a k t e r l i s i , e n a k ı l l ı s ı v e e n a d a le d i ş i d i r l e r

EHL-İ SÜNNET İT İK A D I ............................................

Page 80: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

81

herlerin adedi kesin olarak bilinmemektedir*65*. Öldüklerinde peygam­berlik vasfını kaybetmezler, fakat şeriatları kaldırılır. Şeriatlarının kal­dırılması insanlara*66* kolaylık olması içindir. Hz. Muhammed (s.a.v.)’in şeriatı ise asla nesh olmaz, kaldırılmaz. Hz. İsa (a.s.) Kıyamet kopacağına yakın yeryüzüne indiğinde bizim Peygamberimi­zin şeriatı üzerine hükmedecek ve insanları bu şeriata davet edecektir. Kendisi bir peygamber olarak değil, müslümanlann bir âlimi olarak bu vazifeyi icra edecektir. Peygamberlerin birbirinden faziletli olduğu kat’îdir. Onlar meleklerden de faziletlidir. Melekler Allah’ın müker- rem kullarıdır. O’nun sözünden çıkmazlar. Emrini yerine getirirler. Ma’siyet, erkeklik, kadınlık, yemek, içmek ve bunların icab ettirdiği hâller ile vasıflandırılmazlar. Meleklerin büyükleri, insanların avam kısmından, insanlann avam kısmı da, meleklerin avamından hayırlıdır. Allah Teâlâ, peygamberlere kitap gönderip, emir, nehiy, va’d ve va’îdini beyan etmiştir. Üzeyr, Lokman ve Zülkameyn’in peygamber­likleri ihtilâflıdır(67).

................................ İMAM MÂTÜRİDÎ’NİN GÖRÜŞÜ

............................................... Ş E R H K I S M I ................................................

( 6 5 ) Bize göre peygamberlerin sayısı kesin değildir. B iz h e p s in e

b i r d e n im â n e d e r iz . B u h u s u s i le i l g i l i â y e t - i c e l î le ş ö y le d ir : “Andol- sun ki senden evvel de peygamberler gönderdik. Onların içinden sana kıssalarını anlattığımız kimseler de var, sana bildirmediğimiz kimseler de var...” ( M ü ’ m in s û r e s i: 7 8 ).

( 6 6 ) Yahudi lere göre, peygamberlerin şeriatı nesh olmaz, kaldı nl- maz. A l l a h b i r p e y g a m b e r e b i r ş e y i d o ğ ru v e y a y a n l ış o la r a k b i ld i r d i

i s e o ö y le d i r .

Bize göre, bir şeyin bir zaman için uygun olması diğer zamanlar için de uygundur demek değildir. B u , b i r d o k to ru n h a s ta s ın a ç e ş i t l i

z a m a n la r d a ç e ş i t l i i l â ç l a r ı ta v s iy e e tm e s i g ib id ir . B u a k l î d e l i ld i r .

N a k l î d e l i l is e ş u â y e t - i c e l î l e d i r : “O hâlde (b ü tü n e h l- i k it a b )

aralarında Allah’ın ( s a n a ) indirdiği ile hükmet, sana gelen hakikatten ( d ö n ü p d e ) onların hevâ ( v e h e v e s )lerine uyma. ( E y M u s a 'n ın ,

İ s a 'n ın , M u h a m m e d ' in ü m m e t le r i) sizden her biriniz için bir şeriat, bir yol tâyin ettik. Eğer Allah dileseydi ( to p u n u zu b i r ş e r ia t a t â b i) bir tek ümmet yapardı. Fakat O, size verdiği ( m u h te l i f ş e r ia t la r d a i r e s i)nde sizi imtihan etmek için ( a y ır d ı) . . . " ( M â id e s û re s i: 4 8 ).

( 6 7 ) K u r ' â n - ı K e r îm ' in b iz e b i ld i r d iğ i p e y g a m b e r le r e in a n m a m ız

Page 81: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

82 EHL-İ SÜNNET İ’TİKADI

Velîlerin Kerametleri:Uzak mesafeleri(68) kısa bir zamanda katelmek, istediği anda yiye­

cek, içecek ve giyecekleri hazır kılmak, su üzerinde yürümek, cansız varlıklarla konuşmak, uzak mesafelerden görmek ve işitmek, velîler hakkında kerâmet(69), peygamberler hakkında da mucizedir. Bunlar ve benzerleri haktır ve gerçektir.

İblis, Fir’avn, Deccal v.b. gibi Allah Teâlâ’nın düşmanların­dan zuhur eden hâller, ne mucizedir ve ne de keramettir. Sadece Al­lah onların isteklerini yerine getirmiştir. Bu bir istidrac ve cezâdır.

................................................Ş E R H K I S M I .......................................................

v â c ih d i r . K u r ’ â n - ı K e r î m ’ in d ı ş ı n d a k i t a r i h v e d i ğ e r k i t a h l a r d a is m e n

p e y g a m b e r o la r a k z i k r e d i l e n l e r h a k k ın d a v a r d ı r v e y a y o k t u r ş e k l in d e

b i r h ü k ü m v e r i lm e z .

( 6 8 ) Mutezile, Cehmiyye, Râfıziyye mezheblerine göre, velîlerin kerâmetleri bâtıldır. E v l i y a n ı n k e r â m e t i h a k o l s a y d ı , m u c i z e l e r i n o l ­

m a m a s ı g e r e k i r d i d e r le r . H z . M e r y e m ’ i n k e r â m e t in i n z i k r o lu n d u ğ u

şu â y e t - i c e l î le y e , H z . İ s a 'n ın m u c i z e s i d i y o r l a r : “Aşağısından ona şu nidâ geldi: “Tasalanma, Rabb’in senin alt ( y a n ) ın d d i bir su arkı vücûda getirmiştir. Hurma ağacını kendine doğru silkele, üstüne derilmiş tâze hurma dökülecektir.” ( M e r y e m s û r e s i : 2 5 ) .

Bize göre velîlerin kerâmeti, peygamberlerin mucizelerine bir ha­lel getirmez. Hattâ onları takviye eder.

1 — Mucizeleri, kâfir, fâsık veya m ü’min olsun herkes görür. Evliyâların kerâmetini ise, bir başka velî veya itaatkâr müslümanlar görür.

2 — Peygamberler istedikleri zaman, Allah’ın izni ile mucizeleri icad ederler. Kerâmetler ise muayyen vakitlerde ibâdete teşvik için Al­lah’ın velîlere bahş ettiği hâllerdir.

( 6 9 ) Kerâmet harikulâde bir şeydir. K e r â m e t s a h i b i is e , p e y g a m ­

b e r l ik id d ia s ın d a b u lu n m a k s ız ın , m ü ’ m in , m u t t a k i , A l l a h ’ ı v e O ’ n u n

s ı f a t l a r ın ı id r a k e tm iş v e k a lb in i b ü tü n ü i l e A l l a h ’ a b a ğ l a y a n b i r k im ­

s e d ir . “ H â d im î" i s im l i e s e r . . .

K e r â m e t e h l i , t a t l ı s ö z lü , g ü z e l a h lâ k l ı , g ü le r y ü z lü , c ö m e r t , i t i r a ­

z ı s e v m e y e n , ş e h e v î a r z u l a r ı b i r k e n a r a i t e n , h e r t ü r l ü ö z r ü k a b u l

ed en , m a ’ s iy e t ve b i d ’ a t te n s a k ın a n k im s e d ir .

Page 82: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

Yâni bu hâllerin onlardan zuhuru, gururlanarak, tuğyan ve küfürlerin­de^0* daha da ileri gitmeleri içindir.

Dinin emirlerini noksansız olarak yerine getirmeyen kimseye velî denemez. Bir veli(7l) asla peygamber mertebesine yükselemez. Hiçbir velilik mertebesi, o velîyi emir ve nehiylerle(72) mükellef olmaktan kurtaramaz. Velîlerin en üstünü, Hz. Ebû Bekir, sonra Hz. Ömer, daha..................................... ŞERH K I S M I .................................................

( 7 0 ) Harikulâde şeyler, tamamen Allah’ın kudreti ile olur. Kulun herhangi bir tesiri yoktur. Ç a l ış m a k v eya g a y re t s a r fe tm e k le e ld e e d i l ­

m e z .

Harikulâde hâller dörttür:1 — Mucize: D â v a s ın ı , in k â r c ı la r a is h a t e tm e k iç in p e y g a m b e r ­

l e r t a r a f ın d a n g ö s t e r i le n b i r h â ld ir .

2 — Kerâmet: Ş e r ia t a u y a n , A l l a h ’ ta n k o r k a n v e l î le r t a r a f ın d a n

g ö s t e r i l i r .

3 — Maûnet: A v a m d a n o la n b i r k im se d e n z â h ir o lu r . B i r s e b e b e

m ü s t e n id d e ğ i ld i r .

4 — Mekr ve istidrac: İ lâ h l ı k id d ia e den k â f i r , b id ’ a t e h l i v e D e c -

c a l ’ i n e l l e r i n d e n z u h u r e d e n ş e y le r d i r . B u n la r n e m u c iz e n e d e

k e r â m e t t i r . O n la r ın ih t iy a ç d u y d u ğ u ş e y le r in v e r i lm e s in d e n ve is t e k le ­

r i n i n k a b u lü n d e n ib a r e t t i r . B u h u su s i le i l g i l i â y e t - i c e l î le ş ö y le d ir : “O küfredenler kendilerine zaman (v e m e y d a n ) vermemizi nefisleri için zinhâr hayırlı sanmasınf/ûrj. Onlara fırsat verişimiz, ancak günahları-

A

nı artırmaları içindir. Onlara hor ve hakir edici bir azab vardır.” ( A l - i

İ m r â n s û r e s i : 1 7 8 ) .

( 7 1 ) Peygamberlik mertebesi, velilik mertebesinden çok yüksek­tir. Ç ü n k ü v e l î l e r , k e r â m e t m e r te b e s in e , a n c a k A l l a h ’ a ve R e s u lü n e

i t a a t e t t ik te n s o n r a v a r ı r la r . B u m e v zu h a k k ın d a k i â y e t - i c e l î le ş ö y le ­

d i r : “İşte bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’a ve Peygamberleri­ne itaat ederse ( A l la h ) onu, altından ırmaklar akan cennetlere sokar ki onlar orada ebedî kalıcıdırlar. Bu, en büyük bir kurtuluş (v e

s a â d e t ) dir.” ( N is â s û r e s i: 13 ).

( 7 2 ) A l l a h ’ ın e m ir v e n e h iy le r i , v e l î le r d e n ve A l l a h ’ ı b ü y ü k b i r

b a ğ l ı l ı k l a s e v e n le r d e n s â k ı t o lm a z . Allah’ı seven kimselerde şu dört hasletin bulunması gerekir:

..........................................MÜELLİFİN ÖNSÖZÜ........................................... 83

Page 83: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

84 EHL-İ SÜNNET İT İK A D I

sonra Hz. Osman Zinnûrcyn ve daha sonra da Hz. Ali (radıyallahü an- hümj’dir. Halifelik de bu tertip üzerinedir. Bu dört zâtın hilâfetleri otuz sene devam etmiştir.

Bunlardan sonraki fazilet dereceleri şu şek ildedir: Aşere-i Mübeşşere, Ashâb-ı Kirâm(73}, Tâbiîn, Tebe-i Tâbiîn, din büyükleri, selef âlimleri, ilim, irfan ve takvada bunlara yakın olanlardır. Bunların nesli de aynı tertib üzeredir. Ancak Hz. Fâtıma’nın soyu hepsinden üs-

• A ___

tündür. Meryem binti Imrân, Aişe (r.a.), Fâtıma (r.a.) Hadîce (r.a.) ve Fir’avn’ın karısı Hz. Asiye dünyadaki kadınların en faziletlileridir. Aşere-i Mübeşşere(74), Hz. Fâtıma, Hz. Hadîce, Hz. Haşan, Hz. Hüse-

..........................................ŞERH K I S M I ...............................................

1 — Allah’a karşı olan vazifelerinde kusur etmemek.2 — Allah’ın emir ve nehiylerinde kusur etmemek.3 — Allah’ın bütün hükümlerine râzı olmak.4 — Allah’ın yaratıklarına karşı merhametli olmak.Allah’ı sevenlerden ibâdet sâkıt olur demek sapıklıktır. B u h u s u s

i l e i l g i l i â y e t - i c e l î l e ş ö y l e d i r : " ( H a h i h i m ) de ki: “Eğer Allah’ı sevi­yorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı örtsün. Çün­kü Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir.” ( Â l - i İ m r â t ı s û r e s i : 3 1 ) .

E ğ e r b i r k im s e d e n i b â d e t d i i y e c e k o l s a i d i H a l i l İ b r a h im

( a . s . ) ’ d e n d ü ş m e s i g e r e k i r d i . O n a m a z k ı l a r k e n A l l a h ’ ı n h e y b e t in d e n

k a lb in d e k i t i t r e y i ş le r b i r m i l l i k m e s a f e d e n d u y u lu r d u .

Ş a y e t ib â d e t d ü ş e c e k o l s a id i . A l l a h ’ ı n s e v g i l i s i H z . M u h a m m e d

( s .a .v . ) ’ d e n d ü ş e r d i . O n a m a z k ı l a r k e n , i ç i n d e n k a z a n k a y n a m a s ın ı

a n d ır a n b i r s e s ç ı k a r ı r d ı . . . U z u n m ü d d e t k ı y a m d a k a lm a k t a n a y a k l a r ı

ş iş e r d i.

( 7 3 ) Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat mezhebine göre, bütün sahabeler, Resûlullah (s.a.v.)’ın övdüğü gibi, tezkiye edilir ve övülürler. H z . A l i

i l e H z . M u a v iy e a r a s ın d a m e y d a n a g e l e n l e r b i r i c t i h a d m e s e le s id i r .

B u n u n a k s in i i d d ia e d e n le r , d o ğ r u y o l d a n s a p m ış o l u r l a r . “ Ş i f â ” ve

“ İ h y a ” d a n a l ın m ış t ı r .

( 7 4 ) Cennetle müjdelenen sahabeler şunlardır: / — H z . E h û B e ­

k ir , 2 — H z . Ö m e r , 3 — H z . O s m a n , 4 — H z . A l i , 5 — H z . T a lh a , 6 — H z . Z ü b e y r , 7 H z . S a d , 8 — H z . S a id , 9 — H z . A b d u r r a h m a n b .

A v f , 10 — H z . E b û U b e y d e b . C e r r a h . B u n l a r ı k ö t ü le y e n k im s e s a p ık -

Page 84: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

85

yin, Bedir ehli, Uhud ehli ve Beyatu’r-Rıdvan ehline cennetliktir diye şehâdet ederiz. Verilen hükümleri infaz etmek, hadleri ikame etmek, sınırları korumak, ordu hazırlamak, zekât almak, âsî, hırsız ve yol ke­senleri yok etmek, cuma ve bayram namazlarının kılınmasını temin et­mek, insanlar arasındaki anlaşmazlıkları gidermek, hukukî meseleler­de şahitleri dinlemek, bülûğ çağına ermiş sahipsiz kimseleri evlen­dirmek ve ganimetleri taksim etmek için müslümanlann muktedir bir halifeye (din ve devlet adamına) şiddetle ihtiyaçları vardır.

Halifede aranan şartlar şunlardır: Müslüman olmak, hür ol­mak, mükellef olmak, zâhir (hayatta ve meydanda)*** olmak ve Kureyş kabîlesinden olmak. Hâşimî, masum ve zamanın en faziletlisi olması şart değildir. Halifenin, yukarıda zikredilen hususları mükemmel bir şekilde ifa edebilecek güç ve siyâsete sahip olması şarttır.

................................. İMAM MÂTÜRİDÎ’NİN GÖRÜŞÜ

(*) Halife hayatta ve meydanda olacaktır. Gizli bir kimse, sonra meydana çıkacak diye i ’tikad edilen kimse halife olamaz.

Haksız yere müslümanlara silâh çekilmez, müslüman cemaatine aykırı hareket edilmez*75*. Kıble ehli tekfir edilmez(76). İyi ve kötü

..................................................... Ş E R H K I S M I .......................................................

l a r d a n o lu r .

( 7 5 ) Cemaatle beraber olmak sünnettir. Sünneti korumak ise farz­dır.

B u h u s u s t a k i â y e t - i c e l i l e ş ö y le d i r : “... Peygamber size ne verdi ise onu alın, size ne yasak etti ise ondan da sakının. Allah’dan korkun. Çünkü Allah(m) azabı çetindir.” ( H a ş r s û r e s i: 7).

B i r h a d î s - i k u d s îd e d e ş ö y le h u y u r u lm u ş t u r : “Ey kullarım, Mu- hammed (s.a.v.)’in söyledikleri kendi heva ve hevesinden değildir. Konuştuğu ve emrettiği her şey muhakkak Allah’ın vahyidir.”

A l l a h ’ ın R e s u lü h i r h a d îs - i ş e r i f l e r in d e d e ş ö y le b u y u r m u ş tu r .

“Bir kimse cemaatle çalışır ve doğru neticeye vâsıl olursa ameli mak­bul olur. Doğruya vâsıl olmazsa Allah tarafından affedilir. Bir kimse tek başına çalışıp isabet kaydederse ameli makbul değildir. İsabet et­mezse Cehennemdeki yerine hazırlansın.” C e m a a t t e n a y r ı lm a k

d a lâ l e t v e b i d ’ a t t i r .

( 7 6 ) Bir mü’min ne kadar günah işlerse işlesin kâfir olmaz. E ğ e r

Page 85: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

86 EHL-İ SÜNNET İ ’TİKADI

kimsenin arkasında namaz kılınır. Kötü kimselerin cenaze namazları da kılınır. Mukîm veya seferi olarak mest(77) üzerine mesh edilir. Mestler çıkarıldıktan sonra, tekrar giyilmeden önce ayakların yıkan­ması lâzımdır. Abdest bozulduktan sonra tekrar mesh yapılır. Pis(78), donmuş ve az su ile abdest alınmaz. Bir organdan kan, irin ve bunlara benzer şeyler akarsa abdest bozulur ve yeniden abdest almak gerekir.

f j i U ¿ıJU- Ot iS y j

.....................................ŞERH K I S M I ......................................................

g ü n a h iş le y e n k â f i r o ls a id i , a ş a ğ ıd a z i k r e d e c e ğ im iz â y e t - i c e l î l e d e A l ­

la h T e â lâ “Ey mü’minler” d iy e h i t a p e tm e z d i . Â y e t - i c e l î l e ş ö y le d i r :

“Ey imân edenler, tam bir sıdk u hulûsa mâlik bir tevbe ile Allah’a dö­nün. Olur ki Rabbiniz kötülüklerinizi örter...” ( T a h r im s û r e s i : 8 ) .

( 7 7 ) Mestler üzerine mesh etmenin meşru olduğuna inanmak farzdır. B u , s e fe r d e o la n i ç i n d e , m u k im o la n i ç i n d e h ö y le d i r . B u h u ­

s u s ta m ü te v a t ir h a d îs - i ş e r i f l e r v â r i d o lm u ş t u r . İ n k â r e d e n in küfrün­d e n k o r k u lu r .

Râfızîler, Haricîler, Şiîler, meshin câiz olmadığını iddia ederler.B i r h a d îs - i ş e r i f t e d e ş ö y le h u y u r u lm u ş t u r : “Yedi şeyde hidâyet

ve cemaatle olmak vardır. Bunlardan çıkan cemaatten çıkar.1 — Ehl-i kıble üzerine, küfür, şirk ve nifak ile şehadet etmeyin.

Sırlannı Allah’a bırakın.2 — Ehl-i kıblenin cenaze namazını kılın.3 — Beş vakit namazı kılın.4 — Cemaatle beraber namaz kılın.5 — Lideriniz nasıl olursa olsun, düşmana karşı onunla beraber

savaşın.6 — Lideriniz zâlim de olsa kılıçla karşı koymayın.7 — İyi veya fâsık bir kimsenin arkasında namaz kılın.

“ S e v â d ü ’ l - A ’ z a m ” d a n a l ın m ış t ı r .

(7 8 ) İçinde pislik görülen az ve durgun sudan abdest alınmaz. A k a r s u y a g e l in c e , e ğ e r iç in d e n e c a s e t , p i s l i k z â h i r o lu r s a o n d a n d a

a b d e s t a l ın m a z . B u n u b ö y le k a b u l e tm e y e n in a r k a s ın d a n a m a z k ı l ı n ­

m az . B iz e g ö re , in s a n ın v ü c u d u n a g i r e n ş e y le r o r u c u b o z d u ğ u g i b i d ı ­

ş ın a ç ık a n ş e y le r d e a b d e s t i b o z a r . B u d u r u m d a t e k r a r a b d e s t a lm a -

Page 86: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

İmama hades vâki olması, cemaate de hades vâki olması gibi- dir(79\

Seferde namaz kısaltılır. Oruç tutulmayabilir. Duânın mutlak tesi­ri vardır. Dirilerin, ölüler için yaptığı duâ ve verdiği sadaka faydalı- dıı*8()).

Yeryüzündeki bazı yerler, diğer bazı yerlere göre faziletlidir. Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere ve Kudüs şehri gibi...

Dinî ilimler akıldan üstündür. Kâfirlerin aklı mü’minlerin aklı gi­bi, velîlerin aklı peygamberin aklı gibi, peygamberin aklı da bizim................................................ Ş E R H K I S M I .................................................

y a n b i d ’ a t e h l in d e n o lu r .

( 7 9 ) İ m â m ın a b d e s t in in b o z u lm a s ı, c e m a a t in d e n a m a z ın ın b o z u l­

m a s ı d e m e k t ir . B u n u b ö y le k a b u l e tm e y e n k im s e n in a r k a s ın d a n a m a z

k ı l ın m a z . Ç ü n k ü R e s û lu l la h s a l la l la h u a le y h i v e s e l le m “İmâm zâmin, müezzin mu’temendir.” b u y u rm u ş tu r . B i r k im s e “Ben kendi namazı­mı, imâm da kendisinin namazını kılıyor.” d e r s e o n a ş u c e v a b ı v e r i ­

r i z : Cemaat hangi şeyle imâma iktida etmiş oluyor ve cemaatin sevap ve fazileti neyle oluyor? [İmâm metbû’, cemaat tâbi’dir. Metbû’un ab- desti bozulursa, tâbi’in hükmen abdesti (ve dolayısiyle namazı) bozul­muş olur.]

( 8 0 ) Ölüler, dirilerin duâ ve sadakasından faydalanırlar. İnkâr edenler mûtezile ve bid’at yoluna sapmış olurlar. B i r g ü n R e s û lu l la h

( s . a . v . ) , A s h a b - ı K i r â m i l e b e r a b e r m e z a r l ık t a n g e ç e r k e n b i r k a b r in

y a n ın d a d u r d u . Ş id d e t l i b i r ş e k i ld e a ğ la d ı , s a h a b e - i k i r a m d a a ğ la d ı ­

l a r . V e R e s û lu l l a h ş ö y le b u y u r d u : “Keşke şu kabirde yatanın hâlini bilseydim.” O z a m a n C e b r â i l (a .s .) ş u â y e t - i c e l î le i le g e ld i: “ ( H a b i -

b im ) şüphe yok ki biz seni ( r a h m e t im iz in ) kâmil bir müjdecisi ve ( a z a b ım ı z ı n ) gerçek korkutucumu v e h a b e r c i s i ) olarak o Hak ( K u r ’ â n ) ile gönderdik. Sen cehennemin arkadaşlarından ( c e h e n n e m ­

l i k o l a n l a r ı n k ü fü r d e a y a k d i r e m e le r in d e n ) mes’ul olacak değilsin.” ( B a k a r a : 1 1 9 ) B i r h a d îs - i ş e r i f le r in d e d e R e s û lu l la h ( s .a .v .) : “Ölüleri­nize hediyede bulunun” b u y u ru n c a , A s h a b - ı K i r â m , h e d iy e n e d i r y a

R e s û la l l a h d e y in c e , “duâ ve sadakadır” c e v a b ın ı v e r m iş le r d ir .

H a ş a n b . A l i ’ n in r iv â y e t e tm iş o ld u ğ u b i r b a ş k a h a d îs - i ş e r i f t e :

“Anne ve babalarına duâyı terk edenin rızkı azalır.” b u y u ru lm u ş tu r .

B u k o n u d a d a h a p e k ç o k â y e t - i c e l î le ve h â d is - i ş e r i f le r v a r d ı r . “ S e v a -

d i i ’ l - A ’ z a m ” d a n a l ın m ış t ı r .

.................................İMAM MÂTÜRİDİ'NİN (ÎÖRÜŞÜ.................................. 87

Page 87: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

88

Peygamberimizin*80 aklı gibi değildir. Her âkil bâliğe, kâinatın yarata­nını bulmak vâcibdir. Binaenaleyh kendisine vahiy tebliğ(82) edilme­yen bir kimse bu hususta mazur sayılmaz. Bize göre bilmemek özür değildir. Akıl bilgiye götüren bir vasıtadır. Hakikatte her şeyin müseb­bibi Allah Teâlâ’dır. Ölüm, uyku, gaflet ve baygınlık hâllerinde her ne kadar mârifet ve tasdik yok ise de iman bâkîdir. Dünya hayatında göz ile Allah Teâlâ’yı görmek mümkün değildir. Ancak kemâle ermiş kimseler keyfiyyet olmaksızın rüyada görebilirler. Allah’ın va’îdini yerine getirmemesi O’nun bir lûtfudur. Hayır olsun, şer olsun, insanlar

...............................................Ş E R H K I S M I ......................................................

(8 1 ) A k ü b e ş e a y r ı l ı r :

1 — Tabiî akıl: B u a k ı l d a k â f i r v e m ü s lü m a n l a r m ü ş t e r e k t i r , i k i s i

d e b u n u n la A l l a h ’ ın b i r o ld u ğ u n u b u l a b i l i r l e r .

2 — Teklifi akıl: B u , ç o k ç a l ı ş m a v e â l im l e r l e s o h b e t n e t ic e s in d e

e ld e e d i le n b i r a k ı l d ı r .

3 — Atâi akıl: A l l a h v e r g i s i o la n a k ı l . B u a k ı l d a m ü s lü m a n la r ve

p e y g a m b e r le r m ü ş te r e k t ir . K â f i r l e r b u a k l ı n d ı ş ı n d a k a l ı r l a r .

4 — Akl-ı nübüvvet: B u a k ı l , s a d e c e p e y g a m b e r le r e t a h s i s e d i l ­

m iş t ir .

5 — Teşrifi akıl: B u b iz im P e y g a m b e r im iz e ( s . a . v . ) t e ş r i f e n v e r i l ­

m iş t ir . B u a k ı ld a n b a ş k a h i ç b i r k im s e n in n a s i b i y o k t u r . B u h u s u s i le

i l g i l i â y e t - i c e l î le ş ö y le d ' ır : “Hiç şüphesiz büyük bir ahlâk üzerindesin sen.” " K a le m s û r e s i: 4 ) .

(8 2 ) Kendisine vahiy tebliğ edilmeyen hiç kimse, Allah’ı bulma­maktan mazur sayılmaz. Ashab-ı Kehf, Allah’ı kendi kendilerine bul­muşlardır. B u h u s u s ta k i â y e t - i c e l î l e ş ö y le d i r : “Ve ( z â l im h ü k ü m d a r ın

ö n ü n d e ) d i k i l i p d e ; “Bizim Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbidir. Biz O’ndan başkasına Tann demeyiz...” ( K e h f s û r e s i : 1 4 ) . İbrahim (a.s.) de Allah’ı aklı ile bulmuştur. Ö n c e y ı l d ı z ı , s o n r a a y ’ ı , d a h a s o n r a d a

g ü n e ş i A l la h z a n n e tm iş , k a y b o lu p g i t t i k l e r i n d e d e o n l a r ı n A l l a h o l a ­

m a y a c a k la r ın a v e n ih a y e t o n la r ı v e b ü tü n k â in a t ı y a r a t a n te k b i r A l ­

la h ’ ın v a r o ld u ğ u n a in a n m ış , b ö y le c e A l l a h ’ ı a k l ı i l e b u lm u ş t u r . B u

h u s u s ta k i m a lû m a t , E n ’ â m s û r e s in in 7 6 , 7 7 , 7 8 v e 7 9 ’ u n c u â y e t - i

c e l î le le r in d e m e v c u t tu r . M u ’ t e z i le , E ş ’ a r î l e r v e H a n b e l î m e z h e b in d e n

b a z ı la r ı , t e b l iğ o lu n m a y a n la r m a z u r d u r . A k l î i s t i d l â l v â c ib d e ğ i l d i r

d e r le r .

B iz e g ö re , s a n a t ın v a r l ı ğ ı S a n i in v a r l ı ğ ı n ı n d e l i l i d i r . B u k o n u d a k i

EHL-İ SÜNNET İ’T İK A D I...........................................

Page 88: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

89

bilsin veya bilmesin Allah dilediğini yapar*83*. Allah, “zulme, ortağa ve muhale kaadirdir” şeklinde sıfatlandırılmaz. Her şeyi tedbir eden, kemâl sıfatlarla muttasıf olan O’dur. Allah’ı şey diye isimlerdi- rebiliriz, fakat O eşyaya benzemez. İsim, müsemmanın aynı değildir. Kur’ân lâfız ve mânaya verilen isimdir. Zihinlerimizde ise cüzlere ay­rılmış bir kitaptır.

Ye’s hâlindeki bir kimsenin imânı makbul değildir. Fâsık dahi ol­sa Kıble ehli olan bir kimseye lânet edilmez. Sarhoş olan bir kimse hakkında küfürle hüküm verilmez. Her ne kadar delilleri terk etmesi sebebiyle günahkâr olsa da, mukallidin imânı sahihtir. Sonunun(84) kö­tü gelebileceğinden korkmak haktır. Müşrik çocuklannın cennetlik ve­ya cehennemlik oldukları bilinmez. Bizimle beraber, hafaza melek­lerinin dışında başka melekler(85) de vardır. Kâfirler için ise sadece hafaza melekleri vardır. Ma’dum, bize göre, bir şey değildir. Sihir ger-

................................................ Ş E R H K I S M I .................................................

â y e t - i c e l î l e ş ö y le d i r : “Arzda birbirine komşu kıtalar vardır. Üzüm bağları ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar vardır ki hepsi bir su ile sulanıyor. ( B ö y le ik e n ) biz onlardan bazısını, yemişlerinde (v e t a d la -

n n d a ) bazısından üstün kılıyoruz. İşte bunlarda da aklını kullanacak zümreler için elbet âyetler ( a lâ m e t le r ) vardır.” ( R a ’ d s û r e s i: 4 ).

( 8 3 ) Allah dilediğini yapar. Yaptığı her şeyde de hikmet ve adâlet vardır. İ n s a n la r , b u h ik m e t v e a d â le t i a n la m a y a r a k y a p ı la n la r ın z u ­

lü m o ld u ğ u n u id d ia e d e r le r s e k a t ’ î o la r a k k ü f r e d ü şm ü ş o lu r la r . B i ­

z im s e v m e d iğ im iz ö y le ş e y le r v a r d ı r k i, b iz im iç in h a y ı r l ıd ı r . B u m e v ­

z u i l e i l g i l i â y e t - i c e l î l e ş ö y le d i r : “... olur ki bir şey hoşunuza gitmez­ken o sizin için hayırlı olur, bir şeyi de sevdiğiniz hâlde o da hakkınız­da şer olur. Allah bilir ki siz bilmezsiniz.” ( B a k a r a s û r e s i: 2 1 6 ) .

( 8 4 ) Ölüm sarhoşluğunda iken şeytan gelip, “D in in i te r k e t, A l ­

la h i k i d i r d e k i , h u ş id d e t s e n d e n k a lk s ın ” d e r . B u te h lik e d e n e m in o l ­

m a k iç in , A l l a h ’ ta n k o r k m a k , a ğ la y ıp y a lv a rm a k , g e c e le r i ih y â e tm ek ,

ş ü k r e tm e k v e ş ik â y e t y e r in e s a b re tm e k g e r e k ir .

( 8 5 ) Bize göre, hafaza meleklerinin kul ile beraber bulunması hiç kimsenin özür beyan etmemesi içindir. K u l y a p t ık la r ın ı in k â r e d e rs e ,

h a f a z a m e le k le r i d e r h a l a le y h in d e ş e h a d e tte b u lu n a c a k la r d ı r . B u h u ­

s u s i l e i l g i l i â y e t - i c e l î l e ş ö y le d i r : “Halbuki sizin üstünüzde hakikî bekçiler, hafaza melekleri, ( A l la h in d in d e ) çok şerefli yazıcılar var-

.................................İMAM MÂTÜRİDÎ’NİN GÖRÜŞÜ

Page 89: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

90

çektir. Nazar haktır. Delilleri ararken başlangıçta her müctehid hatâ edebilir. Bazan da hükme varırken, sonunda hatâya düşebilir. Allah in­dinde hak birdir ve muayyendir. N asslar m üm kün olduğu kadar zahirine göre hamledilir.

Batınîlerin ve diğer sapık mezheblerin yaptığı gibi, zâhirine göre hüküm vermek mümkün iken başka hükümler vermek ve nassları red­detmek câiz değildir, küfre götürür.

Bir kimse kalbine geleni tahakkuk ettirmek isterse muaheze edilir. Eğer hatırına gelir de tahakkuk ettirmek arzusuna düşmez ise muaheze edilmez(86). Cennetlikler, cennette yerler, içerler, lezzet duyarlar ve zevk alırlar. Bu durum ebedîdir. Cehennemlikler de, yerler, içerler, azab görürler ve erirler(87). Bu durum da ebedîdir.

Allah’ın emirlerine m uhatabl88) o lanlar d ö rttü r: 1 — Melek­ler, 2 — İnsanlar, 3 — Şeytanlar, 4 — Cinler.

............................................... Ş E R H K I S M I .......................................................

dır.” ( İ n f ı t â r s û r e s i : 1 0 -1 1 ) .

( 8 6 ) B a z ı l a r ı n a g ö r e , k a lb e g e le n ş e y le r i , y a p m a k k a s d e d i l s i n v e ­

y a e d i lm e s in A l l a h a f f e d e r . D e l i l l e r i ş u h a d î s - i ş e r i f t i r : ‘‘Ümmetim hatınna gelen şeyleri söylemedikçe affolunur.”

B iz e g ö r e , h a t ı r a g e le n ş e y le r d e y a p ı lm a k a s d ı o l u r s a c e z a l a n d ı ­

r ı l ı r . B u h u s u s t a k i â y e t - i c e l t l e ş ö y l e d i r : “ ... Eğer siz içinizdekini açıklar, yahut gizlerseniz Allah onunla sizi hesaba çeker...” ( B a k a r a :

2 8 4 ) .

( 8 7 ) Mürcie mezhebine göre kâfirler Cehennemde azab görmez­ler. M ü s lü m a n la r l a k â f i r l e r a r a s ı n d a k i t e k f a r k , m ü s lü m a n l a r , y e r ,

i ç e r le r ve e ğ le n i r le r . K â f i r l e r is e b u n d a n m a h r u m d u r la r .

B iz e g ö re , b u id d ia n â s s a a y k ı r ı d ı r . K u r ’ â n - ı K e r î m ’ d e , a z a b g ö ­

r e c e k le r in e d a i r b i r ç o k â y e t - i c e l î l e v a r d ı r . O â y e t - i c e l î l e l e r d e n b i r i ­

s i ş ö y le d ir : “Ayetlerimizi inkâr ile kâfir olanlar ( v a r y a ) onları mu­hakkak ki ateşe atacağız. Derileri piştikçe, azabı tadıp durmaları için, onları başka derilerle ( y e n i le y ip ) değiştireceğiz. Şüphesiz ki Allah mutlak galiptir. Yegâne hüküm ve hikmet sahibidir.” ( N i s â s û r e s i :

5 6 ). “ B a h r u ’ l - K e lâ m ” d a n a l ın m ış t ı r .

(8 8 ) Melekler Cehenneme girmezler. B a z ı k im s e le r , İ b l i s , H â r û t

ve M â r û t ’ u n m e lâ ik e d e n o ld u ğ u n u id d ia e t m e k t e d i r le r . B u i c m â a a y ­

k ı r ıd ı r . Ş e y ta n la r , c e h e n n e m lik t ir . İ n s a n o ğ lu n u n m ü ’ m in o l a n l a r ı c e n -

EHL-İ SÜNNET İ’T İK A D I............................................

Page 90: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

91

Sabr eden fakir, şükr eden zenginden daha hayırlıdır. Kazanmak kulun üzerine farzdır. Peygamberlere, Aşere-i Mübeşşereye, mü’minlerin çocuklarına, hesab, azab ve kabir suali yoktur. Öldükten sonra işlerinin tanzimi ve borçlarının ödenmesi için vasiyyet farzdır. Mut’a nikâhı (muvakkat evlilik) haramdır. Şıra haram değildir. Yeryü­zünün işleri yıldızlara bağlı değildir(89). Burçlar, yıldızlar, güneş ve ay dünya semâsındadır. Levh-i Mahfuza, Kaleme ve o kalemin yazdıkla­rına inanırız. Bu kalem Kıyâmete kadar olacak şeyleri Levh-i Mahfuza yazmıştır. Kader, Allah’ın bir simdir, onu Allah’a en yakın olan me­lek ve peygamber dahi bilemez. Kâhine, müneccime(90), geçmiş ve ge­lecekten haber veren arrâfa, falcıya, remmâla inanmayız. Kitab, Sün­net ve İcma-i Ümmetin aksini iddia edenlerin görüşlerini kabul etme­yiz. İmâmlara ve ulu’l-emre karşı gelmeyiz. Kul. göz açıp yumuncaya kadar olsa dahi Allah’ından müstağni olamaz. Allah işleri kullarına bı­rakmaz. Cansız varlıkların, Allah’ı teşbih ettiğini ikrar ederiz. İyilikle emir ve kötülükten nehiy vâcibdir. İlim öğrenmek kadın ve erkek her müslümana farzdır. Tevbenin kabul edilmesi câizdir.

................................................ Ş E R H K I S M I .................................................

n e t l i k t i r . C i n l e r i n k â f i r o la n la r ı c e h e n n e m lik t ir . H e r te v h e e d e n C e n ­

n e te g i r e r .

( 8 9 ) Müneccimler, “ Y e r y ü z i in d e k i le r in i ş le r in i , 1 2 h u r ç 7 y ı l d ı z

t e d v i r e tm e k t e d ir . N ü c û m i lm in i h i le n d o ğ r u y o lu s e ç m iş o lu r , h a y ı r

v e ş e r r i a y ı r m a k a n c a k h u i lm i h i lm e k le m ü m k ü n d ü r .” derler.Bize göre, burçlar, yıldızlar, ay ve güneş Allah’ın emrine

âmâdedirler. Y e r y ü z ü n d e k i le r in i ş l e r in i te d v ird e , o n la r ın z e r re c e p a y ı

y o k t u r . B u m e v z u d a k i â y e t - i c e l î le ş ö y le d ir : “Güneşi, ayı, yıldızlan, - hepsi de emrine râm olarak- (y a r a t a n O ) . Haberin olsun ki, yaratmak da, emretmek de, O’na mahsus. Alemlerin Rabbi olan Allah’ın şânı ne kadar yücedir.” ( A ’ r â f s û r e s i, 5 4 ) .

“ H u l â s a ” i s im l i e s e rd e h u h u s u s ta ş ö y le d e n m e k te d ir : “B u r ç l a ­

r ı n , y ı l d ı z l a r ı n , a y ın , g ü n e ş in , in s a n la r ın id a r e s in d e p a y ı v a r d ı r d iy e n

k â f i r o lu r . K a r ı s ı h o ş tu r . B u n d a n s o n r a g e le c e k o la n ç o c u k la r d a z in â

m a h s u lü d ü r . O a d a m ın k a t l i v â c ih d ir . ”( 9 0 ) Müneccimlere göre, güneş, ay ve yıldızlar dördüncü kattadır.

Bize göre dünya semâsındadır. B u h u s u s i le i l g i l i â y e t - i c e l î le ş ö y le ­

d i r : “Hakikat biz ( s iz e ) en yakın göğü bir zinetle, yıldızlarla ( d o n a ­

t ıp ) süsledik.” ( S a j f â t s û r e s i: 6 ).

................................ İMAM MÂTÜRİDÎ’NİN GÖRÜŞÜ

t

Page 91: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

92

Buraya kadar zikredilen bütün meseleler, kâfir olan milletlere ve sapık mezheblere reddiyedir.

Bir kimse tevhid i)e ilgili bir meselede tereddüde düşerse, der­hal doğruyu kabul ettiğine inanır ve gecikmeden(9,) bir âlime gi­derek gerçeği öğrenir. Özürsüz olarak geciktirirse kâfir olur. Çünkü şüphe üzerindedir. Allah insanı daima doğru yola götürür.

.............................................. Ş E R H K I S M İ ......................................................

( 9 1 ) B i l i n m e s i f a r z o l a n i l i m l e r i g e c i k t i r m e d e n ö ğ r e n m e k

v â c ib d ir . B u i l im le r ş u n la r d ı r : İ m â n ı , im â n ı i z â l e e d e n ş e y le r i , k ü f r ü

h u su le g e t ir e n ş e y le r i , E h l - i S ü n n e t v e ’ l - C e m a a t m e z h e b in in g ö r ü ş le ­

r i n i ö ğ r e n m e k b u c ü m le d e n d ir . B u i l i m l e r i ö ğ r e n m e y i t e h i r m a ’ z u r

g ö rü le m e z . İ n s a n ı k ü f r e g ö t ü r ü r . B u s e b e p l e d i r k i A l l a h T e â lâ ,

K u r ’ â n - ı K e r îm ' in d e , b i lm e d ik le r im i z i b i l e n k im s e le r d e n ö ğ r e n m e m iz i

e m re tm iş t ir . B u h u s u s t a k i â y e t - i c e l î l e ş ö y le d i r : “Eğer bilmiyorsanız, zikir e rbab ın a , ( â l im le r e ) sorun...” ( N a h l s û r e s i : 4 3 ) .

EHL-İ SÜNNET İ’T İK A D I............................................

Page 92: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

93

A Y D I N L A T M A

Elinizdeki tercümenin aslı olan Arapça “CÂMİU’L-MÜ TÜN’ adlı eserin 27 nci sahifesinde (Dârü’t-Tıbâati’l-Âmire, 1273 baskısı) müellif Şeyh Ahmed Ziyâüddin Gümüşhânevî hazretleri (kaddesallahu sırrehu’l-aziz) şöyle yazmaktadır: “ Ve nerâ en- nc hadese’l-imami hadcsun li’l-kavmi.” Bu ibarenin şerhinde yine o âlim-i rabbani ve kutb-i samedânî hazretleri şöyle buyurmaktadır:

• ft*Vt Jli «i’ll <Âİ>- jy- M tâ* ji ^ çjkÜ fU'ill ¿1

*t ( j ü I j t i b Jâ* J-a< ıjjL * J-»I W Jtf O'j ¿ ¿ y Oijllj

J-4» JA tflfj

Bedir Yayınevi’nin “Ehl-i Sünnet İ’tikadı” adıyla neşr ettiği Câmiu’l-mütûn ter­cümesinin birinci baskısında yer alan bu fıkhî prensibe bazı azbilgiliier itiraz edip, “bu kitap ta yanlış var!..” yollu yaygaralar kopartmış ve menfi propaganda yapmışlardı. Bu yüzden, bu üçüncü baskıda da ikinci baskıda olduğu gibi, şu sahifede okuyacağımz bil­gileri “ aydınlatma” başlığı ile neşr etmeği zarurî görmüş bulunmaktayız. Şöyle ki:

. Un ve şârihi olan Gümüşhânevî hazretleri yukarıdamez ur ı ı aidesini muteber ehl-i sünnet kaynaklarından alınış bulunmaktadır. Bun-i T r Zte‘ H .ak7 , Scmerkandî hazretlerinin “Sevad-ı A’zam” adlı muhtasar kitabı

yLm̂ ̂ ü teu V raL ^ t ÜHA,,kCm s”“ SeVİdİ'' A'ia,n'' "*»'* bi' «“»açıklamayı yapmakladır r '" ' “ l82y i,,c i “ h iw « talfc 5»

Ar- * C J* > cr JO*» jly-V» ¿siiy» ^J-» -*~*j J * & iiuf o«- ^

* m fwn ^or iüjûu* ^ 1) f>a» ̂ jr j . ̂ ^

^ ^jw>t *»>» «aj

v* l>- ̂ > d ¿jM» j y/uj. uul v, / , ’

^ ^ ■*

* o j ¿u*- ^ -W-lUjjUu* J* ^ ^/ <jn-u «.ur * " ' t**“ fu* ^

J> o* **bi I.

v* U«(J o* ** Oj—Al, «A* UUft W ^ o» kiKfb* ^ ji) Ab**/*

j'* t.*r* (t.yij ¿«i; ou f»d / r^ j fM»ı e» uuu & ¿u ıyu > bj>-tı ju J jmu (Ujui fUVi i<>ı) «ji iy*jU * > » >S (fyUjfUy» JjMl JyOaj

^ 'Vk'j*- ♦***■ »jtaJ jj<ıV)idl »> J - ıi^ aVyyUJ Ujv id*- jUmi ̂ Jte IjLâ >>* ı#yjı>)iy^jı y 4ijü *u «ju j u d i ruvı, f>m ju ı; ov c^> j i ^ ^ U f u y i )^

J>* ■*►'> > / »jU v/l UUM l^u JU «U JA «#

iiHpftt ¿ * > piiijU «u JA 01 fs j! Pyuı sU d f'A’ «*-yk» pSjj UJJ - ¿r* ^ y ı, ^ uu» u .tu jiuvij «r>u-,

Cf ja » «#nJ» ji»)^ «AU Jadnû ,JU J Uv«y.ı j (j j s «,-yu j ^ fuyı, jy u ^ f p (rji* «fi J vAJiu* (rr* ■‘••j JT j*j>fUyv (A « ¿t-k»»)U-!)i j>> J U > ^ fuy» j ^ y ^ , jr ̂ «*6 »^u

i*u+' JJd ü JUJ,(JA» ^ rja

Page 93: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

94 E H L - İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

Haneli fakihleri burada açıklanan genel fıkıh hükmünü “cl-imamu /.¿minun ve’l- tnuczzinu mu’temen...” (Ebû Dâvud, Tirmizî, Ahmed b. Haııbel ve diğerleri: Ebû Hu- reyre radiyallahu anhden) hadîsinden çıkartmışlardır.

Bu mevzuda aşağıdaki kaynaklara da müracaat edilebilir:

1 — Hidâye. Haşiyesi İnâye ile birlikte. Cilt: I . sahife: 265.2 — Ramuzü'l-Ehâdis Şerhi: Lcvami’ul-lJkul. 2 ’inci cilt, sahife: 335.

Muhterem müslüman kardeşlerimizin, yersiz tenkidlere kapılmamalarını, ehlulla- hın te’lif ve tasnif ettikleri böyle muteber kitaplara itimadsızlık etmemelerini ve Bedir Yayınevi’nin neşr ettiği kitapların tercümesinde ve matbaa tashihlerinde elden gelen gayreti sarf ettiğini bilmelerini ehemmiyetle istirham ederiz. BEDİR YAYINEVİ

Page 94: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

İkinci BölümELFÂZ-I KÜFÜR

Küfür: Şüphe, cehâlet ve inkâr gibi sebeplerle imân edilmesi ge­reken şeylere imân etmemektir. Küfür üç nevidir:

1 — Cehlî küfür: Kâfirlerin ve câhillerin küfrü gibi.2 — İnkârı ve inâdî küfür: Fir’avn ve ona benzeyenlerin küfrü.3 — Hükmî küfür: Şer’an imân edilmesi gereken şeyleri tahfif

etme neticesinde meydana gelen küfürdür.İşte bizim ele alacağımız küfür mevzuu, sonuncu maddede zikr

edilendir.BİRİNCİ KISIM

Sapık mezheblerin hâlleri(92)1 — Kaderiyye Mezhebi(93): Bunlar, “şer, Allah’ın takdiri değil-

.....................................................ŞERH K I S M I ........................................................

( 9 2 ) Dalâlette olan mezhebler yediye ayrılır:1 — Mutezile mezhebi: B u d a k e n d i a r a s ın d a 2 0 g r u b a a y r ı lm ı ş ­

t ı r .

2 — Şia mezhebi: B u d a 2 2 g r u b a a y r ı lm ış t ı r .

3 — Hariciyye mezhebi: 2 0 g r u b a a y r ı lm ış t ı r .

4 — Mürcie mezhebi: 5 g r u b a a y r ı lm ış t ı r .

5 — Cebriyye mezhebi.6 — Müşebbihe mezhebi.7 — Neccâriyye mezhebi: Ü ç g r u b a a y r ı lm ış t ı r .

Peygamberimizin (s.a.v.), “Onlar benim ve ashabımın yolundayürüyenlerdir.” buyurarak tebcil ettiği “hak mezhebler” ise üçtür:

1 — Selef muhaddisleri,2 — Eş’arîler,3 — Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat.B u m e z h e b le r h e r t ü r lü b â t ı ld a n u z a k t ır .

( 9 3 ) Kaderiyye, Mutezile m e z h e b in d e n a y r ı lm ı ş b i r f ı r k a d ı r .

Page 95: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

96

dir ve herkes yaptığının failidir” dedikleri için tekfir edilmeleri vâcibdir.

2 — Keysâniyye Mezhebi0*4*: “Allah (c.c.) hakkında pişmanlık ve yanılma câizdir” dedikleri için tekfir edilmeleri vâcibdir.

3 — Râfızîlerin0*5* tekfiri de vâcibdir. Ölüler tekrar dünyaya dö­nerler. Rûhlar bir cesedden diğer cesede geçmek suretiyle ebedileşirler. Allah’ın ruhu ise 12 imâma girer, derler. 12 imâmın ilâh olduğunu iddia ederler. Batınî imâmın yâni (Mehdî-i Muntazarın) bir

gün çıkacağını iddia ederler. Bekledikleri Mehdî zuhur edinceye ka­dar emir ve nehiyleri yerine getirmeyi tehir etmişlerdir. Cebrâil (a.s.) vahyi, Hz. Ali’ye getireceği yerde yanlışlıkla Hz. Muhammed (s.a.v.)’e getirmiştir, derler. Bu sebepler, onların tekfirini gerektirmiş­tir.

4 — Hâricilerin196* tekfir edilmesi de vâcibdir. Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Talha, Hz. Zübeyr, Hz. Âişe ve kendilerinin dışındaki bütün

.....................................................Ş E R H K I S M I ............................................................

B u n la r a g ö r e ş e r , A l l a h ’ ın t a k d i r i i l e m e y d a n a g e lm e z . K u l u n v e y a

ş e y t a n ın i ş i d i r . P e y g a m b e r ( s . a . v . ) , ş u h a d î s - i ş e r i f l e r i i l e b u n l a r ı i ş a ­

r e t e t m iş t i r : “Onlar bu ümmetin mecûsîleridir. Hastalıklarında ziya­ret, öldüklerinde de şehadet etmeyin. Onlar kader mevzuunda Al­lah’ın düşmanlarıdır.”

( 9 4 ) Keysâniyye, ş i a m e z h e b in d e n b i r g r u p t u r .

( 9 5 ) Râfızîlerin i’tikadına göre rûhlar tenasüh halindedirler.Y â n i r û h l a r b i r c i s im d e n d i ğ e r b i r c i s m e i n t i k a l e d e r l e r . R û h l a n n b u

i n t i k a l i d e v a m l ıd ı r . A y r ı c a b u n l a r A l l a h ’ m r u h u n u n 1 2 im â m a i n t i k a l

e t t iğ in e d e i n a n ı r l a r . Zikri geçen 12 imâm Hz. Ali’nin soyundandır ve isimleri şöyle sıralanabilir: 1 — Aliyyü’l-Murteza, 2 — Haşan,3 — Hüseyin, 4 — Zeynü’l-Âbidin, 5 — Muhammed Bakır, 6 — Ca- fer-i Sâdık, 7 — Musâ Kâzım, 8 — Ali Rıza, 9 — Muhammed Ta- kiyy, 10 — Ali b. Muhammed, 11 — Ali Hasen el-Askerî, 12 — Bek­ledikleri Mehdi. B u n la r a g ö r e , b e k le n e n b u M e h d i g e l d i ğ i n d e b ü t ü n

k ö t ü lü k le r y e r y ü z ü n d e n s i l in e c e k v e e m i r - n e h iy d e k a lk a c a k .

( 9 6 ) Haricîler, bunlar Hz. Ali ile Hz. Muaviye arasında meydana gelen “Tahkim meselesinden” dolayı Hz. Ali’ye itaatten vazgeçtiler. B ö y le c e m ü s l i im a n la r d a n a y r ı l a n i l k g r u p o ld u la r . H z . A l i , b u n l a r ı ik -

E H L - İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I .........................................................

Page 96: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

SAPIK MEZHEPLER 97

müslümanlara kâfir dedikleri için küfre gitmişlerdir.5 — Yezîdîler(97): Acem diyarından zuhur edecek bir peygambe­

rin Muhammed (s.a.v.) ümmetini ortadan kaldırmasını bekledikleri ve buna inandıkları için tekfir edilmeleri vâcibdir.

6 — Neccâriyye Mezhebi(9ft): Allah’ın sıfatlarını inkâr, “Kıir’- ân-ı Kerîm yazıldığı zaman cisim, okunduğu zaman da a’razdır” de­dikleri için tekfir edilmeleri vâcibdir.

7 — Şeytaniyye Mezhebi^99*: “Allah ancak murad ve takdir etti­ği zaman bilir. Ondan önce bir şey bilmez.” dediklerinden dolayı tek­fir edilirler.

8 — Mûtezileden bir grup: Bunlar “Allah ne görür ne de görü- lür”(,0°) dedikleri için tekfir edilmeleri vâcibdir.

9 — Allah’ın zât ve sıfatları hâdise mahaldir. Yâni Allah’ın sı­fatlan kadîm değildir diyenleri tekfir etmek de vâcibdir.

..................................... ŞERH K I S M I ....................................................

n a i ç i n A b d u l l a h ib n M e s ’ u d ’ u g ö n d e rd i, f a k a t b i r n e t ic e a l ın a m a d ı.

S a v a ş m a k m e c b u r iy e t in d e k a ld ı . H u lâ s a o la r a k b u n la r ın g ö r ü ş le r i

ş ö y le d i r : B ü y ü k g ü n a h iş le y e n le r C e h e n n e m d e e b e d î k a l ı r la r . K e n d i­

l e r i n in d ı ş ın d a k i b ü tü n m ü s lü m a n la r ı k â f i r k a b u l e d e r le r .

( 9 7 ) Yezîdiyye: Haricîlerden bir fırkadır. A c e m d e n b i r p e y g a m ­

b e r geleceğine, gökten bir kitap ineceğine, Hz. Peygamberin ümmeti­ni yok edeceğine inanırlar. Liderleri Yezîd b. Ünsiyye’dir.

( 9 8 ) Neccâriyye: H ü s e y in b . N e c c â r t a r a f ın d a n ih d a s e d ilm iş t ir .

A l l a h ’ ın s ı f a t l a r ı n ı in k â r e d e r le r . K u r ’ â n - ı K e r îm , y a z ı ld ığ ın d a c is im ,

o k u n d u ğ u n d a a ’ r a z d ı r , d e r le r .

( 9 9 ) Şeytaniyye: M u h a m m e d b . N u m a n l id e r le r id i r . Ş ia n ın v e ya

r â f ı z î l e r i n i l e r i g id e n le r in d e n d ir . A l la h , e ş y a n ın y a r a t ı lm a d a n ö n c e k i

d u r u m u n u b i lm e z d iy e r e k , A l l a h ’ a c e h a le t is n a d e tm e k te d ir le r .

( 1 0 0 ) Mutezileden bir grup, Allah hiçbir şeyi görmez diyerek, Basar sıfatını inkâr etmektedir. Ş u â y e t - i c e l î le o n la r ın bu g ö rü ş ü n ü

r e d d e t m e k t e d ir : “ ( O a d a m ) Allah’ın muhakkak (h e rş e y i) görüp dur­duğunu hiç de bilmemiş mi?” ( A lâ k s û r e s i: 14 ). Y in e b u n la r , A l la h

g ö r ü lm e z d iy e r e k d e r ü ’ y e t i in k â r e d e r le r . Ş u â y e t - i c e l î le is e , r ü ’ y e ­

t in h a k o ld u ğ u n u b i ld i r m e k t e d i r : “Yüzler ( v a r d ı r ) o gün ter ü tâzedir, Rablerine bakacaktır.” (K ıy â m e s û re s i: 2 2 -2 3 ) .

Page 97: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

98

10 — Allah âlimdir, fakat ilim sıfatı yoktur, Kaadirdir, kudret sıfatı yoktur. Bu minval üzere hareket ederek Allah’ın bütün sıfatları­nı00 ̂inkâr ettikleri için tekfir edilmeleri vâcibdir.

11 — “Allah cisimdir°02), başka cisimlere benzemez” diyenler de kâfirdir. Bazılarına göre de bid’ât ehlidir.

12 — “Allah’ın yaptığı işlerde hikmet°03) olmayabilir” diyen­ler de kâfirdir.

13 — Cebriyye(l04) mezhebinin tekfiri de vâcibdir. Bunlara göre kulun kudreti, kazanması ve tesiri yoktur, o cansız bir varlık gibidir.

14 — İnsan cesed değildir, o diridir, kaadirdir, ihtiyâr sahibidir, hareket hâlinde olmadığı gibi sâkin de değildir. Başka cisimler için câiz olan sıfatlar onlar için câiz değildir diyenler de kâfirdirler.

15 — Mürci’e Mezhebini005̂ şu görüşlerinden dolayı tekfir et­mek vâcibdir: Mü’min ve kâfirleri Allah’a bırakırız. Mü’min cennet­lik, kâfir cehennemliktir diyemeyiz. Dünya ve âhiret Allah’ındır; iki

........................................... Ş E R H K I S M I ........... - ...................................

(¡01) “Tatarhaniyye” isimli kitapta şöyle denilmektedir:— Bir kimse, Allah âlimdir, ilim sıfatı yoktur. Kaadirdir, kudret

sıfatı yoktur derse, bu adam kâfir olur mu olmaz mı?— Evet bu adam kâfir olur. Çünkü Allah’ın sıfatını inkâr küfür­

dür.(102) Bir kimse, Allah cisimdir, fakat diğer cisimler gibi parça­

lardan terekküp etmez, derse bid’at ehlinden olur. Şayet maksadı Al­lah’a mekân ve cihet isnad etmek ise kâfir olur.

(103) Faydası olmayan her iş abestir. Allah’ın yaptığı işlerde hikmet yoktur diyenler, Allah’ı abesle iştigal eder durumda vasfettik- leri için kâfir olurlar.

( 1 0 4 ) Cebriyye görüşünde olanlar kâfirdir. Kulun, meydana ge­len herhangi bir işte dahli yoktur. O cansız varlık mesabesindedir. Hâl böyle olunca, kul emir ve nehye muhatap olmaktan da kurtulmuş olur.

( 1 0 5 ) Mürcie mezhebinden bir grup, ‘‘Dünya ve âhiret Allah’ın­dır. istediğini affeder, istediğini de cezalandırır. Kâfir cehennemlik, mü’min cennetliktir denemez.” görüşündedir.

Diğer bir grup, “İyiliklerimiz kabul kılınmış, günahlarımız affe-

E H L - İ S Ü N N E T İ T İ K A D I ..........................................................

Page 98: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

S A P I K M E Z H E P L E R 99âlemde de dilediğini mağfiret eder, dilediğini de cezalandırır. Bunlar­dan bazıları da, “İyi amellerimiz makbul kılınmış, kötü amellerimiz ise affedilmiştir. Ameller farz değil, fazilettir. Yapanlar için iyidir, yapmayanlara bir şey yoktur.” der. Bu görüşte olanlar da kâfirdir. Di­ğer bazıları da “Mü’minler günahkârlarla dost olamaz.” der. Bunlar bid’at ehlidir.

16 — “Mîzan(,06) yoktur, o adâlettir. Büyük günah(107) işleyenler Cehennemde ebedî kalırlar. Namaz ve diğer farzları ve itaat edilmesi gereken şeyler imândır. Amel imândandır(,08). Allah’a, meleklere, ki­taplara, peygamberlere, âhiret gününe imân eden mü’mindir, fakat amel edilmesi gereken şeylerden birini terk ederse kâfirdir. Zina eden, zina ederken; içki içen, içerken; bunun gibi bütün kötü fiilleri işleyen­ler o fiilleri işlerken kâfirdir. ”(l09) diyen kimse bid’atçıdır.

...................................................... Ş E R H K I S M I .......................................................

dilmiştir. İmânla beraber günahın zararı, küfürle beraber de iyiliğin faydası yoktur. Yaptığımız ameller farz değil, nâfiledir." derler.

Üçüncü bir grub ise şöyle demektedir: “Günahkâr bir kimse dost edinilmez.”

Bunların hepsi bid’at ehlidir.(106) Bir kimse, mizan adaletten ibarettir, ameller tartılmaya-

caktır derse bid’atçidir. Kâfir diyemeyişimizin sebebi, nassın o görüşe hamledilmesi, zayıf da olsa mümkün olduğu içindir.

(107) Tevbe etmeksizin öldüğü takdirde, günah-ı kebâir işleyen bir kimse, ebediyyen Cehennemde kalır, diyen Mutezile bid’at ehlidir.

(108) Haricîlerden bazdan, amel imândandır. Bir kimse farzlar­dan birini terk ederse kâfir olur. Cüz’ yok olunca küll de yok olur, dedikleri için bid’atçidirler.

(109) Haricîlere göre büyük günah işleyen kâfirdir. Hz. Ali de Haricîleri katledip büyük günah işlediği için kâfir olmuştur. Onların delillerinden biri şu âyet-i celîledir: “...Filhakika şeytanlar, sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına mutlaka telkinlerde bulunur­lar. Eğer onlara itaat ederseniz şüphesiz ki siz de Allah’a eş tanıyan- lardansımzdır.” (En’âm sûresi: 121).

Bize göre, bu itaat, Allah’a şirk koşmakta onlara uymak mânasındadır.

Page 99: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

100

“Mest(,,0) üzerine mesh y o k tu r.” diyenler ve cemaatten ayrı- 1 an lar...

İşte yukarda zikredilen görüşleri iddia edenlerin hepsi bid’at ehli­dir...

17 — Râfızîlerden Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’e küfredenler ve lânetleyenler kâfirdir. “Hz. Ali bu ikisinden üstündür.” diyenler ise bid’atçidir.

18 — Mücessime(l 1 Mezhebini tekfir etm ek vâcibdir. Zira bu mezhebi benimseyenler, “Allah’ın hususî mekânı vardır, o da Arş’tır” demektedirler.

E H L - İ S Ü N N E T ( ’T I K A D I ..........................................................

..................................................... Ş E R H K I S M I ............................................................

Haricîlerin diğer bir delili i s e ş u â y e t - i c e l î l e d i r : “Kim Allah’a ve Peygamberine isyan ederse şüphesiz onun için Cehennem ateşi vardır, kendileri orada ebedî, dâim kalıcılar olmak üzere.” ( C in

s û r e s i: 2 3 ) .

B iz e g ö r e b u â y e t - i c e l î l e n i n m u h a t a b ı k â f i r l e r d i r .

Haricîlerin bir başka delili i s e ş u h a d î s - i ş e r i f t i r : “Zinâ eden, zinâ ânında mü’min değildir.”

B iz e g ö r e , z in â ç i r k i n b i r f i i l o ld u ğ u i ç i n , z i k r e d i l e n h a d î s - i ş e r î f

t e h d id m a k a m ın d a s ö y le n m iş t i r :

B i r d iğ e r d e l i l l e r i d e ş u h a d î s - i ş e r i f t i r : “Namaz dinin direğidir. Kim namazı terk ederse dinini yıkmış olur.”

B iz e g ö r e , “ in a n m a d ığ ı h â ld e ” t e r k e d e r s e d i n i n i y ı k m ı ş o lu r .

( 1 1 0 ) Şiîler ve Rafızîler, mest üzerine meshi kabul etmiyorlar. O n la r a g ö r e ç ı p l a k a y a k ü z e r in e m e s h m e ş r u d u r . B u g ö r ü ş l e r i i l e

R e s û lu l la h ’ ın s ü n n e t in d e n ç ık m ış o l u y o r l a r k i k ü f ü r le r in d e n k o r k u lu r .

( 1 1 1 ) Müşebbihe, Kerâmiyye, Mutezile ve Cehmiyye mezheble- ri, Mücessime ile aynı görüştedirler.

Cehmiyye mezhebinin delilleri şu âyet-i celîlelerdir:1 — “O, gökte de Tanrı, yerde de Tanrı olan ( b i r A l l a h ) dır. O

yegâne hüküm ve hikmet sahibidir, herşeyi hakkı ile bilendir.” ( Z u h -

r u f s û r e s i: 8 4 ) .

B iz e g ö r e b u â y e t - i c e l î l e , A l l a h ’ ın t a k d i r v e t e d b i r i n e d e lâ le t e d e r .

2 — “O, göklerde de, yerde de ( ib â d e t e m ü s t e h a k o l a n ) Al-

Page 100: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

E L F Â Z -I K Ü F Ü R 101

İKİNCİ KISIMKâfir, Mürted ve Zındıklar Hakkındaki Hükümler

Rubûbiyyeti inkâr eden Muattile, vahdaniyyeti inkâr eden Vese- niye, Allah’tan başkasına ibâdet edilebileceğini iddia eden İttihadiy- ye, Allah ile beraber başka bir şeye ibâdet etmenin mümkün olduğunu savunan Hulûliyye kâfirdir.

Ulûhiyyeti inkâr eden Dehrîler(ll2), hayrı yaratan bir ilâh, şerri de yaratan bir ilâh, olmak üzere iki ilâh(ll3) kabul eden Dîsânîler ve M âniler, aynı görüşe sahib olan Sâbiiler, Hıristiyanlar ve

...................................................Ş E R H K I S M I .....................................................

lah’dır. Sizin içinizi de bilir O, dışınızı da. ( H a y ı r ve ş e r ) ne kazana­cağınızı da bilir O.” " E n ’ a m s û re s i: 3 ).

B iz e g ö r e b u â y e t - i c e l î le A l l a h ' ı n k u d re t ve e s e r le r in e d e lâ le t e t­

m e k te d ir .

3 — “O, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra (h ü km ü ) arşı istilâ edendir. Yere giren, oradan çıkan, gökten inen, oraya yükselen şeyleri O bilir. Nerede olursanız olun, O, sizinle beraberdir. Ne yapar­sanız Allah hakkıyla görücüdür.” ( H a d îd s û re s i: 4 ).

B iz e g ö r e , b u â y e t - i c e l î le d e k i “i s t i l â ", A l l a h ' ı n “ i lm i i le is t i lâ "

e tm e s id ir .

( 1 1 2 ) Dehrîler h a k k ın d a , K u r 'â n - ı K e r îm ’ d e ş ö y le b u y u ru lm a k -

t a d ı r : “Dediler ki: “Bu ( h a y a t ) dünya hayatımızdan başka ( b i r şe y )

değildir. Ölüyoruz, yaşıyoruz. Bizi o sürekli zamandan başkası helâk etmez.” Halbuki onların buna dair de hiçbir bilgisi yoktur. Onlar ( b a ş k a d e ğ i l ) sâde ( ö y le ) sanıyorlar.” ( C â s iy e s û r e s i: 2 4 ). D e h r î le r

A l l a h ' ı n , h e r ş e y d e . y e g â n e t a s a r r u f s a h ib i o ld u ğ u n a in a n m a z la r .

( 1 1 3 ) İki ilâh kabul edenler:1 — Mâniyye: B u n u n k u ru c u s u M â n i ism in d e b i r z ın d ık t ır . P e y ­

g a m b e r o ld u ğ u n u id d ia e tm iş t ir . E r d e ş i r z a m a n ın d a y a ş a m ış t ır . B u

m e zh e b e g ö r e , k â in a t i k i e s a s ü z e r in e k a im d ir :

a) Nur.b) Zulmet.a) Nur, hayn yaratır.b) Zulmet, şerri yaratır.

Page 101: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

Mecûsîler de kâfirdir. KarmatîIer(M4), Bâtınîler, Tenâsuha inanan­lar, Hulûlü kabul edenler de kâfirdirler. Râfızîlerden Cenâhîler(l,5), Allah’ın birliğini ve ulûhiyyetini itiraf edip, “Allah kadîm değildir, di­ri değildir, hâdistir ve şekillenmiştir.” diyen Hişâmîler de küfürdedir­ler.

Allah’a çocuk ve arkadaş isnad edenler, Allah’ı bir şeyden doğ­muş veya meydana gelmiş olarak kabul eden Hıristiyan ve Yahudîler de kâfirdirler.

10 2 .....................................................E H L - İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D l ..........................................................

................................................... Ş E R H K I S M I ...........................................................

2 — Sâbiîler: B u n l a r Y a h u d i v e H ı r i s t i y a n l a r d a n a y r ı lm ı ş b i r

g ru p tu r . M e le k le r e ib â d e t e d e r le r . M e l e k l e r i n b u â le m d e m ü e s s i r o l ­

d u ğ u n a in a n ı r la r . H z . N u h ( a . s . ) ’ u n d i n in d e o l d u k l a r ı n ı z a n n e d e r le r .

3 — Nasrântler, y â n i H ı r i s t i y a n l a r k i b u n l a r ü ç g r u p t u r . N â s û t

i l e L â h û t ’ u n y â n i in s a n i l e A l l a h ’ ı n im t i z a ç e t t iğ in e , k a r ı ş t ı ğ ı n a in a ­

n ı r la r . O n la r a g ö r e b u k a r ı ş m a i ç k i i l e s u y u n k a r ı ş m a s ı g i b i d i r .

4 — Mecûsîler: İ k i y a r a t ı c ı o ld u ğ u n a i n a n ı r l a r :

a) Yezdân, bu, hayrı yaratandır.b) Ehrimen (şeytan), bu da şerri yaratandır. Bunlar ateşe taparlar.( 1 1 4 ) Karmatîler: K a r m a t b i r k ö y i s m id i r . L i d e r l e r i H a m a d a n

b u k ö y d e n d ir . İ s m a i l b . C a ’f e r u ’ s - S â d ı k ’ ı n im â m o ld u ğ u n u i d d i a e t ­

t ik le r i i ç i n d i r k i İ s m â i l i y y e m e z h e b in d e n d i r le r .

B â t ın î l e r , V ü c û d î le r , N a s î r î l e r . B u n l a r A l l a h ’ a v e l e d i s n a d e d e r

ve te n â su h u k a b u l e d e r le r .

B â t ın î l e r , K u r ’ â n - ı K e r îm ’ in z â h i r i n i a l m a d ı k l a r ı i ç i n k e n d i l e r i ­

n e b u is im v e r i lm iş t i r . B u n la r a g ö r e K u r ’ â n - ı K e r î m ’ i n z â h i r i t e k l i f ­

le r le d o lu b i r i ş k e n c e d ir . K u r ’ â n - ı K e r î m ’ i n b â t ı n ı i s e b u t e k l i f l e r i n

t e r k in i g e r e k t i r i r . B u n la r a g ö r e , K u r ’ â n - ı K e r î m ’ in z â h i r i i l e b â t ın ı ,

b i r m e y v e n in k a b u ğ u i l e i ç i g ib id i r .

( 1 1 5 ) Cenâhîler: B u n l a r A b d u l l a h b . M a ’ v i y e b . A b d u l l a h b .

C a f e r ’ in y o lu n d a n g id e n le r d i r . B u n la r , r u h l a r ı n t e n â s u h u n u id d ia

e d e r le r . A l l a h ’ ın r û h u n u n s ı r a s ı i l e H z . A d e m , H z . Ş i t (a . s .) v e d iğ e r

p e y g a m b e r le r e , s o n r a H z . A l i ’ n in ç o c u k l a r ı n a v e n i h a y e t l i d e r l e r i

A b d u l la h b . M a ’ v iy e ’ y e in t i k a l in e i n a n ı r l a r . B u n l a r , p e ş in d e n g i t t i k ­

le r i im a m la r ın ın İ s f a h a n ’ d a b i r d a ğ d a o ld u ğ u n a v e b i r g ü n in e c e ğ in e

in a n ı r la r . B u n la r a g ö r e k ıy a m e t y o k t u r , h a r a m o l a n ş e y l e r i n h e p s i

h e la ld ir .

Page 102: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 103

Ezelde Allah ile beraber kadîm olan bir şeyin olduğunu ve Al­lah’tan başka, kâinatın sânii ve müdebbiri olduğunu iddia edenler İcmâ ile kâfirdirler. İki ilâh olduğunu iddia eden filozoflar, münec­cimler, varlıkların yaratılmasında ve tedbirinde tabiatin tesiri vardır diyen tabiatçiler de kâfirdir.

Allah ile oturulur, onun yanma çıkılır, konuşulur ve Allah bazı kimselere hülûl eder diyen bazı mutasavvıflar, Bâtınîler, Karmatîler ve hıristiyanla'r da kâfirdir.

Kâinatın kadîm veya bâkî olduğunu söyleyen veyahut da bu hu­suslarda şüpheye düşen bazı felsefeciler de kâfirdir.

“Ruhlar, bir kimseden diğer bir kimseye devamlı bir intikal hâlindedir. Rûhların ni’met veya işkence içinde olmaları, onların un­surlarının iyi veya kötü olmasına bağlıdır.” diyenler kâfirdir.

Topyekûn Nübüvveti, sadece bizim Peygamberimizin nübüvve­tini veya başka peygamberlerden birinin nübüvvetini inkâr eden, Berahimîler(116), Yahudiler, Hıristiyanlardan Arûsîler, Gurabller................................................... Ş E R H K I S M I ......................................................

Aliyyu’l-Kari’nin, “Şifâ-i Şerif Şerhi’nden” alınmıştır.Hişâmiyye: B u n la r , H iş â m b . H a k e m ve H iş â m b . S â l im ’ in a s h a ­

b ı d ı r . B u n la r a g ö r e A l l a h c e s e d d ir . B u c e s e d in b i r t a r a f ı b e y a z b i r

g i im ü ş p a r ç a s ı g i b i p a r la r . O t u r u r , k a lk a r , d iğ e r c is im le r e b e n z e r .

K e n d in d e n d o ğ a n b i r ı ş ı k la y e r in a l t ın d a k in i d a h i b i l i r . V e b u n a b e n ­

z e r s a ç m a l ık la r .

B ü t ü n b u n la r ş u â y e t - i c e l î le i l e r e d d e d i lm e k te d ir : “Onun ( B e n ­

z e r i o lm a k ş ö y le d u r s u n ) benzeri gibisi ( d a h i) yoktur. O, hakkı ile işiten, kemâli ile görendir.” ( Ş û r a s û r e s i: J l ) .

( 1 1 6 ) Berahimîler: H in d is t a n ’ d a b u lu n a n b i r k a v im d ir . A l l a h

ü z e r in e p e y g a m b e r g ö n d e rm e k c â iz d e ğ i ld i r d e r le r .

Ârûsiyye: A b d u l la h b . İ d r i s ’ e t â b i o la n b i r g r u p tu r . K e n d i le r in e

g ö n d e r i le n p e y g a m b e r i k a t i e tm iş le r d ir .

Gurâbiler: B u n la r , H z . A l i i le P e y g a m b e r im iz in ( s .a .v .) , i k i k a r ­

g a n ın b i r b i r i n e b e n z e y iş i g i b i b e n z e d ik le r in i , b u y ü z d e n C e b r a i l

( a . s . ) ’ in v a h y i, ş a ş ı r a r a k H z . P e y g a m b e re g e t i r d iğ in i id d ia e t t ik le r in ­

d e n d o la y ı b u n la r a “ G u r â b î ” d e n m iş t ir . B u b ü y ü k b i r y a la n d ı r . H z .

A l i i l e P e y g a m b e r im iz a r a s ın d a e n u fa k b i r b e n z e r l ik o lm a d ığ ı m ü -

Page 103: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

104 E H L - İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

(bunlar Hz. Ali’nin peygamber olduğunu iddia eden Râfızîlerdendir), Muattilîler, Karmatîler, İsmâilîler, A’birîler ve A’bîdîler (Ubeydi) de kâfirdirler.

Allah’ın birliğini ve peygamberin hak olduğunu kabul edip, pey­gamberlerin getirdiği şeylerde yalan olabileceğini iddia eden filozof­lar, bazı sapık mutasavvıflar ve İbahiyeciler(l l7) İcmâ ile kâfirdirler.

Bizim peygamberimize (s.a.v.), tebliğ ettiği şeylerde yalan isnad etmek, Peygamberimizi (s.a.v.) doğrulamakta şüpheye düşmek, ona sövmek, “dini tebliğ etmedi” demek ve hafife almak gibi şeylerden birini yapan kâfirdir.

Bir kimse peygamberlerden herhangi birine yukarıda zikr edilen hususlan isnad etse, yine kâfir olur. Hayvanların da peygamberi^18) vardır diyen hakimlerin yolundan gidenler de kâfirdir. İmân esaslarını

................................................... Ş E R H K I S M I ...........................................................

d e l le ld ir .

Mu’attile: K â in a t b a ş ıb o ş t u r , Y a r a t ı c ı s ı y o k t u r , d e r le r .

Anberiyye: A b d u l l a h b . H a ş a n e l - A n b e r V y e m e n s u p o l a n l a r ı n

m e y d a n a g e t i r d i k l e r i f ı r k a d ı r . B u a d a m B a s r a k a d ı l ı ğ ı y a p m ış t ı r .

B u n la r a k id e y e v e a k la t a a l lû k e d e n m e s e le le r d e t a k l i d c â i z d i r , d e r ­

le r .

Ubeydiler: U b e y d b . K a d d a h is m in d e b i r Y a h u d i t a r a f ı n d a n i h ­

d a s e d i lm iş t ir .

İbâhiyeye m e n s u p o la n la r , i n s a n ın h i ç b i r ş e y le m ü k e l l e f o lm a d ı ­

ğ ın ı s a v u n u r la r .

“ M e v a k ı f , “ M e k a s ı d " , “ Ş i f â u ’ ş - Ş e r î f Ş e r h i ” i s i m l i e s e r le r d e n

a l ın m ış t ır .

(1 1 7 ) Ehl-i Sünnete tâbi olmayan câhil sofular şöyle demektedir­ler: P e y g a m b e r in ( s .a .v . ) h a b e r v e r d iğ i C e n n e t , C e h e n n e m , h a ş i r , n e ­

ş i r g ib i o lm u ş v e o la c a k ş e y le r , l â f z ın ı n i k t i z a e t t iğ i m â n a d a d e ğ i ld i r .

İ n s a n la r a , k o la y c a a n la s ın l a r d iy e b u ş e k i ld e h i t a p e d i lm i ş t i r . B u n la ­

r ın b u s ö z le r i , P e y g a m b e r in ( s .a .v . ) g e t i r d i ğ i ş e y le r d e n ş ü p h e e tm e k

ve ş e r ia t ın t a m a m ın ı ip t a l e tm e k m â n a s ın ı i f a d e e tm e k te d ir .

B u g ib i c â h i l s o f u la r ın ş e r r in d e n A l l a h ’ a s ığ ın ı r ı z .

(1 1 8 ) Bazı felsefecilerin yolundan gidenlere göre, m a y m u n , d o ­

m uz, k u r t , k u ş ve s u h a y v a n la r ı g i b i y a r a t ı k l a r a k e n d i c in s le r in d e n

Page 104: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 105

kabul ettiği hâlde, bizim Peygamberimiz için “siyah” derse veya “so­yulmadan (temizliği yapılmadan) gömüldü” derse kâfirdir. “Mek­ke’de cereyan eden hâdiselerin aslı yoktur, o Kureyşli değildir.” diyen de kâfirdir. Peygamberimiz (s.a.v.) ile beraber başka peygamber ola­bilir veya kendisinden sonra peygamber gelebilir diyen İseviyye(l l9) mensupları da kâfirdir.

İmâm, nübüvvette ve hüccet hususunda Resûlullah’ın yerine ge­çer diyen Haramiler, Râfızîler, Bezîgîler, Beyânîler, Bezîğ ve Be­yan ismindeki şahıslara peygamber diyen kâfirdir. Peygamberlik id­dia eden veya kalbin temizlenmesi ile peygamberlik mertebesine ula­şılır diyen filozoflar, haddi tecavüz eden sofiler ve bunlardan bana vahiy geliyor, (isterse peygamberlik iddia etmesin) ben bulutlara çıkı­yorum, cennete gidip meyve yiyorum ve hûrilerle kucaklaşıyorum di­yenler kâfırdir(l20).

Cennet, Cehennem, haşir, neşir, sevab ve ceza bize zâhir olma­yan gizli bir mânâ ve rûhanî bir lezzettirler diyen Hıristiyanlar, filo­zoflar, Bâtınîler ve bazı sofiler de kâfirdir. Ancak kâfirden sudûr(12l) edebileceği hususunda, müslümanlann ittifak ettikleri bütün fiilleri- .................................................Ş E R H K I S M I ......................................................

p e y g a m b e r g e le b i l i r . D e l i l l e r i ş u â y e t - i c e l î l e d i r : “... Hiçbir ümmet müstesna olmamak üzere içinde ( a z a b d a n ) bir korkutucu (p e y g a m ­

b e r g e l i p ) geçmiştir.” ( F â t ı r s û r e s i: 2 4 ) . B u n la r a g ö r e , b u â y e t - i

c e l î l e d e k i ü m m e tte n m a k s a t b ü tü n y a r a t ık la r d ı r .

H a lb u k i , p e y g a m b e r le r in s a d e c e in s a n la r d a n g ö n d e r i ld iğ in i b e ­

y a n e d e n s a r ih â y e t - i c e l î l e v a r d ı r . B u h u s u s i le i l g i l i â y e t - i c e l î le

ş ö y le d i r : “Biz senden evvel de kendilerine vahy ettiğimiz erkekler­den başkasını ( p e y g a m b e r o la r a k ) göndermedik. Eğer bilmiyorsanız ehl-i zikre sorun.” ( E n b iy â s û r e s i: 7).

( 1 1 9 ) İsevîlerin lideri, İ s a b. İ s h a k b . Y a ’ k u b ’ d u r . M a n s u r ’ u n

h a l i f e l i ğ i z a m a n ın d a y a ş a m ış b i r Y a h u d id ir . P e y g a m b e r im iz in (s .a .v .)

y a ln ı z A r o p la r a p e y g a m b e r o la r a k g ö n d e r i ld iğ in i id d ia e tm iş t ir .

( 1 2 0 ) Bunların hepsi kâfirdir. Z i r a P e y g a m b e r im iz in ( s .a .v .) s o n

p e y g a m b e r o ld u ğ u n u ve b ü tü n in s a n la r a p e y g a m b e r o la r a k g ö n d e r i l ­

d i ğ i n i in k â r e d e r le r .

( 1 2 1 ) Allah’ın sıfatlarından birini inkâr eden icmâ ile kâfirdir. F a k a t A l l a h ’ a v a s ı f i s n a d e d e r d e s ı f a t ı y o k t u r d e r s e , b u h u s u s ta

Page 105: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

m

yapanlar kâfirdirler. Mekke(l22), Beytullalı, Mescid-i Haram ve Hac- cın rükünlerini inkâr edenler de kâfirdirler. Kat’î icmâı(,23)ve günahı hafife alanlar, Allah’ın mekrinden emîn ve rahmetinden ümid kesen­ler de kâfirdir.

Elfâz-ı Küfrün Hüküm leri, K aideleri ve İhtilâfları:1 — Küfre götürdüğü hususunda ittifak edilen lâfızları söyle­

yenlerin, amellerinin heder olduğu İcmâ ile sabittir. Meselâ mür- ted(I24) bunlardandır. Yeniden imân ettiği takdirde, hacc etmiş ise, haccı iâde etmesi gerekir. İrtidad hâlinde iken karısı ile muamelesi zinâ, çocuğu olursa veled-i zinâ olur.

Âdet yerini bulsun diye getirilen şehâdet, İslâmın ruhuna dönme­dikçe makbul değildir. Küfrünü ortadan kaldırmaz.

2 — Küfür olduğunda ihtilâf lâfızları söyleyenlere, tecdid-i

..................................................... Ş E R H K I S M I ............................................................

i h t i l â f v a r d ı r . B u n l a r a k â f i r d i r d e m e k t e n , d e m e m e k y e ğ d i r .

( 1 2 2 ) Bir kimse hac farzdır, kıbleye yönelmek farzdır, fakat bu kıble ve hac makamı Mekke mi, Mescid-i Haram mı, yoksa başka bir yer mi? Orasını bilmiyorum derse, kâfir olduğunda şüphe yoktur. “ Ş i f â - i Ş e r î f ’ ş e r h in d e n a l ı n m ı ş t ı r .

( 1 2 3 ) Fıkıh ve Kelâm âlimlerinden bir çoğu, şartları tamam ol­muş bir icmâın dışına çıkanların kâfir olduğunda birleşmiştir. D e l i l l e ­

r i ş u â y e t - i c e l î l e d i r : “Kim kendisine doğru yol besbelli olduktan sonra Peygambere muhalefet eder, m ü’minlerin yolundan başkasına uyup giderse, onu döndüğü o yolda bırakırız. ( F a k a t â h i r e t t e d e ) ken­disini Cehenneme koyanz. O ne kötü bir yerdir.” ( N i s â s û r e s i : 1 1 5 ) .

D e l i l l e r i n d e n b i r i d e ş u h a d î s - i ş e r i f t i r : “Bir kimse cemaate bir karış muhalefet ederse İslâmın ipi boynundan çözülmüş olur.”

İ c m â d a n a y r ı l a n l a r ı n t e k f i r in e m u h a le f e t e d e n le r o ld u ğ u g i b i ç e ­

k im s e r k a la n la r d a o lm u ş t u r .

( 1 2 4 ) “Riddet”, lü g a t t e d ö n m e k , ş e r ’ i ı s t ı l a h t a i s e İ s l â m ’ d a n

d ö n m e k m â n a s ın a d ır .

İrtidâdın şartlan:Akıllı olmak, deli ve çocuk olmamak. Delinin deliliği fasılalarla

geliyorsa ve o şahıs irtidâda götüren lâfzı deliliğin gelmediği zamanda

E H L - İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I ..........................................................

Page 106: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 107

nikâh yapması, tevbe etmesi ve bu lâfızdan dönmesi emredilir.3 — Hatâ ile söylenen elfâz-ı küfür, küfre götürmez. Söyleyen

mü’mindir. Tecdid-i nikâh ile emrolunmaz. Ancak tevbe ve istiğfar ile emredilir.

Birinci ve ikinci maddelerde zikri geçen elfâz-ı küfrün tevlid etti­ği meselelerden biri de erkeğin tecdid-i nikâh ile emrolunması idi. Acaba kadından böyle bir lâfız sudur ederse durum ne olur? Buhâra ulemâsına göre kadın da tecdid-i nikâha icbar edilir.

.............................................. Ş E RH K I S M I ....................................................

ifade etmişse mürted olur. Deliliği tuttuğunda böyle bir lâfız kendisin­den sâdır olursa mürted olmaz. Sarhoşun da irtidâdı câiz değildir.

Mürtedin öldürülmesinin meşru sebebi: M ü r te d e v e r ile n c e z a n ın

a ğ ı r o lu ş u , I s lâ m a y ö n e le n i f s a d e d ic i h a r e k e t le r i y o k e tm e k t ir . B u

t ıp k ı , m ü lk iy e t i m u h a fa z a e tm e k iç in h ı r s ız ın e l in in k e s i l iş i g ib id ir .

Mürted hakkındaki hükümler:1 — Tekrar İslâma dönmezse katli vâcibdir.2 — Malî ve bedenî bütün amelleri yanar. B u h u su s i le i l g i l i

â y e t - i c e l î l e ş ö y le d i r : “... Eğer ( b i l f a r z A l l a h ’ a ) ortak tanırsan, celâlim hakkı için (b ü tü n ) amel (v e h a r e k e t le r in boşa gider ve mu­hakkak hüsrâna düşenlerden olursun.” (Z ü m e r s û re s i: 5 ).

3 — İrtidâd hâlinde, karısı derhal boş olur. H â k im in b o ş a n m a

m u a m e le s in i y ü r ü tm e s in e lü z u m y o k tu r . İ r t id â d h â lin d e m e y d a n a g e ­

le n ç o c u k d a v e le d - i z in â o lu r .

4 — Bıraktığı vakıflar bâtıldır. İ s t e r A l la h r ız â s ı iç in , is te rs e ç o ­

c u k la r ı i ç in b ı r a k m ış o ls u n f a r k e tm ez. M ü lk ü v â r is le r in e in t ik a l eder.

5 — İ r t id â d ü z e re ö lü r s e , m ü s lü m a n k a b r is t a n ın a kon m az . K ö ­

p e k g i b i b i r ç u k u r a a t ı l ı r .

6 — Kendisine, tevbe etmesi için üç gün mühlet verilir. Tevbe etmezse öldürülür.

İrtidâdı sebebi ile öldürülmesi câiz olmayanlar:1 — İrtidâd eden kadın, tekrar İslâma dönmezse, müebbed hapse

mahkûm olur.Kadınlar iki sebepten dolayı öldürülmez.a) Peygamberimiz (s.a.v.) kadınların katlini nehyetmiştir.

Page 107: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

108 E H L - İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

“Bezzâziyye” isimli kitapta da zikredildiği gibi, her müslüman küfürden korunmak için sabah akşam şu duâyı okumalıdır: “Allah’ım, bilerek şirk koşmaktan Sana sığınırım. Bilmediğimden de affını dile­rim. Gaybı kemâli ile bilensin.” Bu, ResûluIIah (sa.v.)’ın duâsıdır.

Bir kimse, elfâz-ı küfürden birini ifâde ettiğini söylerse bakılır: O lâfız birçok yönleri(l25) ile küfrü icab ettirmesine rağmen, bir ciheti ile küfrü icab ettirmiyorsa, o kimsenin küfrüne kail olunmaz. Bu, müslü- manlara kolaylık olması içindir.

“Bahru’l-Kelâm” kitabında şöyle denmiştir: “Bir kimse elfâz-ı ..................................... ŞERH K I S M I ..................................................- - - -

b) Kadınlar, İslâma karşı silâhlanma gücünden mahrum oldukları içindir.

2 — Müslüman bir çocuk, mürted olarak bülûğa ererse öldürüle­mez. k ıy a s e r ı ö ld ü r ü lm e s i g e r e k i r i s e d e , ç o c u ğ u n b u lû ğ d a n ö n c e

m ü s lü m a n l ığ ın m s a h ih o lu p o lm a d ı ğ ı h u s u s u n d a i h t i l â f o ld u ğ u n d a n

ö ld ü r ü lm e z .

3 — Zor (ikrah) ile müslüman olan bir kimse mürted olursa öldü­rülmez.

. 4 — Bir çocuk, anne ve babasını taklid ederek müslüman olur da, mürted olarak bülûğa ererse öldürülmez. B u n u n m ü s lü m a n l ı ğ ı t a k l i d i

b i r m ü s lü m a n l ık o ld u ğ u n d a n m ü r t e d o lm a d a n ö n c e k i m ü s lü m a n l ığ ın -

d a şü p h e h â s ı l o lm u ş tu r . B u y ü z d e n ö ld ü r ü lm e z .

5 — İslâm ülkesinde kayıp bir çocuk bulunursa, müslüman olma­ya mahkûmdur. Bülûğa ererken müslüman olmaya zorlanır. İrtidâd ederse öldürülmez.

6 — Bir kimsenin müslüman olduğu bir erkek iki kadının şeha- deti ile sabit ise, ve bu kimse irtidâd ederse, bu kimse öldürülmez. Çünkü katil hususunda kadının şehadeti câiz değildir.

7 — Bir kimsenin müslümanlığı iki adamın şehadeti ile sabit olur da sonra o adamlar şahitliklerinden vaz geçerlerse o adam öldürül­mez.

(1 2 5 ) B i r k im s e n in s a r f e t t iğ i b i r s ö z , b i r ç o k y ö n l e r i i l e k ü f r ü g e ­

r e k t i r iy o r d a b i r y ö n ü i le k ü fü r d e n k u r t a r ı y o r s a , m ü f t ü n ü n o n u t e r c ih

e tm e s i g e r e k ir . Z i r a m ü s lü m a n la r h a k k ın d a h ü s n - i z a n e s a s t ı r . Ş u

v a r k i b u a d a m ın n iy e t i k ü fü r d e ğ i ls e m ü s lü m a n d ır . F a k a t n i y e t i k ü f ü r

Page 108: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

küfrü şaka veya oyun olsun diye söyler ve buna inanırsa, bütün âlimlerce kâfirdir.”026*

“Yine bir kimse elfâz-ı küfrü hatâ veya icbar edilmek sureti ile söylerse kâfir değildir. Bunda da ittifak vardır.”

İmâm Muhammed’e göre, bir kimse bir başka kimseye, eğer küf­retmezsen a’zâlarından birini yok ederim der de, o kimse de kalbi imân ile dolu olduğu hâlde sırf a’zâsıntn kesileceğinden dili ile küfür ifâde eden o lâfzı söylerse kâfir olmaz.

Bir kimse elfâz-ı küfürden birini söyler de, ben bununla istikbâli değil, geçmişteki küfür hâlimi kasd ettim derse, zâhirine bakılarak bu adam hakkında küfür ile hükmedilir.

Bir kimse elfâz-ı küfrü kasden söylerse ittifak ile kâfirdir. ................................................... Ş E R H K I S M I ......................................................

is e , m ü f tü n ü n f e t v a s ı o n u k u r ta ra m a z . T e v b e e tm e s i ve n ik â h ın ı ta z e ­

le m e s i g e r e k i r .

( 1 2 6 ) Bir kimse küfür lâfzını kullanırken ne demek olduğunu bi­lir, fakat inanmazsa en doğru görüşe göre kâfirdir. Ç ü n k ü im â n , ta s ­

d i k v e i k r a r ı n b i r le ş m e s i i l e t a m a m la n ır . K ü f r e d in c e i k r a r o r t a d a n

k a lk m ış o lu r . Ş a y e t k ü f r e d e r d e , m â n a s ın ın n e d e m e k o ld u ğ u n u b i l ­

m e z s e “ K a d ıh a n ” a g ö r e k â f i r o lm a z . D iğ e r b i r g ö rü ş e g ö r e k â f i r d ir .

L â k in d o ğ r u o la n e v v e lk id ir .

Küfrü icabettiren bir lâfzı herhangi bir zorlama olmadığı hâlde bilerek kullanırsa, bütün âlimlerce kâfirdir. Bilmeyerek kullanırsa ek­seriyete göre kâfir, bazılarına göre değildir.

Elfâz-ı küfür, bazan, zarâfet, akıllılık, edebiyat taslamak isteyen kimselerin sözlerinde de zuhur edebilir, m e s e lâ , s e v g i l i s in i g ö r e n b i r

k im s e n in : " O t e k t ir , o r t a ğ ı v e b e n z e r i y o k t u r ” d e m e s i g ib i . B a z a n g a -

r i b ş e y le r d e n b a h s e d ip y a n ın d a b u lu n d u ğ u k im s e le r i g ü ld ü rm e k , ş a k a

y a p m a k , k ı z g ın l ı ğ ın ı i f a d e e tm e k , s in ir le n m e k , d i l v e a z a la r ı n ı k o r u ­

m a m a k v e d in iş le r in e ö n e m v e rm e m e k g i b i ş e y le rd e n m e y d a n a g e l i r .

Elfâz-ı küfrü zorlama olmadan ve bilerek kullanan kimsenin: amelleri yanar, nikâhı düşer, kanı helâl olur, kestiği yenmez, kâfir olacağından ismi değiştirilir. Tevbesiz ölçek olursa Cehennemde ebedî kalır.

Müslümanın dilini küfre ve hataya götürecek şeylerden koruması

........................................... ELFÂZ-I KÜFÜR............................................... 109

Page 109: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

110 E H L - İ S Ü N N E T İ ’T I K A D I

Bir kimse, zorlama olmaksızın küfür lâfzını söyler ve bunun kü­für olduğunu bilmezse ne olur? Bu hususta ihtilâf vardır. Bizim için ölçü şudur: Bir müslümamn sözünü, zayıf bir rivâyet olsa dahi müm­kün olduğu kadar iyiye yormak gerekir*127*. -Bu kaideye göre birçok lâfızların küfür olduğu hususunda fetvâ verilmediği için ben de fetvâ vermekten kaçındım.

Bir kimse kendi isteği ile elfâz-ı küfürden bir söz sarfederde, bu sözün küfür olduğuna inanmadığını veya bilmediğini söylerse, bütün âlimlerce kâfirdir. Zira bilmemek özür değildir. Şayet bir söz söyler­ken, dil sürçmesi neticesinde ağzından küfür ifade eden bir söz çıkar­sa, kâfir olmaz. Fakat bu mahkeme için inandırıcı değildir.

..................................................... Ş E R H K I S M I ............................................................

gerekir. B u n u n i ç i n d e , s u s m a k , d i l i n i a ’ z â l a r ı n ı v e d ü ş ü n c e l e r i n i m u ­

h a f a z a e tm e k , c i d d î o lm a k , ş a k a d a n u z a k d u r m a k , â y e t - i k e r îm e le r i ,

h a d îs - i ş e r i f l e r i v e â l im l e r i n s ö z l e r i n i d ü ş ü n m e k , m ü ’ m i n l e r i n n a s ih a ­

t im k a b u l e tm e k , A l l a h ’ a y a l v a r m a k ; a y r ı c a E b û M u s a ’ l - E ş ’ â r î ’ n in

r iv a y e t e t t iğ i ş u h a d î s - i ş e r î f d e k i d u â y ı o k u m a k : R e s û l u l l a h ( s .a .v . ) ,

b i r g ü n A s h a b - ı K i r a m ’ a : Ey insanlar, karıncanın yürüyüşünden da­ha gizli olan “hafi şirkten” korunun, b u y u r d u . A s h a b - ı K i r a m , B u k a ­

d a r g i z l i ş i r k t e n n a s ı l k o r u n a l ım y a R e s û l a l l a h d e y in c e , R e s û lu l l a h

( s .a .v . ) , Şu duâyı okuyun, b u y u r d u : “Ey Allah’ım, bildiğimiz gizli ve açık şirkten Sana sığınırız. Bilmediklerimizin de affını isteriz.”

( 1 2 7 ) K a d ı E b û B e k r ’ in , Ş i f â k i t a b ı n d a ş u s ö z ü n a k lo l u n m u ş t u r :

“Allah’a küfretmek, O’nu bilmemektir. İmân ise bilmektir. Bir kimse sözleri ve görüşleri ile Allah’a küfrediyorsa câhildir.”

A l l a h ’ ın z â t î s ı f a t l a r ı n ı i n k â r e d e n k im s e M â l i k i im â m l a r ı n ı n t a ­

m a m ın a g ö r e k â f i r d i r . A l l a h ’ ı n z â t î s ı f a t l a r ı n d a n b i r i n i b i lm e y e n b i r

k im s e h a k k ın d a i h t i l â f v a r d ı r . E b û C a ’f e r ü ’ t - T a b e r î , E b û H a s e n i ’ l -

E ş ’ a r î , c e h a le t i o n u im â n s ı z k ı lm a z d e m i ş l e r d i r . B u n l a r a g ö r e t a m

i t i k a d la in k â r e tm e m iş t ir . D e l i l l e r i ş u h a d îs - İ ş e r i f t i r :

“ Ü m m ü İ b n S ü v e y d , o ğ lu n a b i r k ö le a z a d e t m e s in i v a s i y e t e t m iş ­

t i. İ b n S ü v e y d R e s û lu l l a h ’ a H a b e ş l i c â r i y e s i i l e b e r a b e r g e ld i . A n n e ­

s in in v a s iy e t in i R e s û lu l l a h ( s . a . v . ) ’ a n a k le d e r e k b u c â r i y e y i a z a d e t ­

m e k is t e d iğ in i s ö y le d i . R e s û lu l l a h ( s . a . v . ) c â r i y e y e :

— Allah nerededir? d iy e s o r d u . C â r i y e :

Page 110: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

E L F Â Z -I K Ü F Ü R 111

İmânın mahiyetini ve Ehl-i Sünnet yolunu öğretmek çok mü­him bir meseledir. Selef-i Sâlihin bu mevzuda pek çok eser vermiş­lerdir. Hülâsa olarak, bir kimse “ben Allah’ın emrettiğini kabul eder, nehyettiğinden kaçınırım” diyerek, bunu dili ile ikrar ve kalbi ile de tasdik ederse, imânı sahihtir, mü’mindir.

Bir müslümanın, acaba benim imânım sahih mi yoksa değil mi­dir, demesi hatalı bir harekettir. Bundan maksadı şüpheyi izâle etmek ise mahzuru yoktur. Bu tıpkı, nefis bir şey için, buna rağbet edilir mi, edilmez mi suali gibidir.

Bir kimse imânından şüphe eder de, inşaallah mü’minim, müslü- manım der de bir tevilde de bulunmazsa kâfirdir. Şayet bu söz, son nefesimi imân ile verebilir miyim, veremez miyim .korkusundan doğa­rak söylenmişse kâfir değildir. Bir kimse küfrü gizler veya küfrü kas- dederse kâfirdir. Bir kimse, zorlama olmadığı halde, dili ile küfrü icab ettiren bir söz söyler ve kalbi de iman ile mutmain olursa yine kafir­dir. Zira bize göre bir kimsenin kâfir veya mü’min olduğu ancak sözü ile anlaşılır.

Bezzâziyye kitabında nakledildiğine göre, bir kimsenin kalbine küfrü icab ettiren şeyler gelir de, dili ile söylemezse, bir hadîs-i şerifin de delâletiyle bu kimse mü’mindir. Fakat kalbine geldikten sonra küf­re azmederse kâfir olur. Zira devamlılık isteyen tasdik zâil olmuştur.

“Küfrü inkâr, tevbedir”, “Nefsinin küfrüne rızâ, ittifakla küfür­dür.” Fakat başkasının küfrüne rızâ göstermek hususunda ihtilâf var­dır. Bu hususta bir şeyhülislâmın (Ebussuud Efendi) görüşü şöyledir:

.....................................Ş E R H K I S M1 ........ .............................

— S e m â d a d ır , d iy e c e v a p v e rd i. R e s û lu l la h (s .a .v .):

— Ben kimim, deyince:— S e n A l l a h ’ ın R e s u lü s ü n d iy e m u k a b e le e tt i. B u n u n ü z e r in e

R e s û lu l la h :

— Onu azad edebilirsin, o mü’mindir, b u y u rd u .”

B u g ö r ü ş ü s a v u n a n la r , A l l a h ’ın b ü tü n s ı f a t la r ın ı b i le n le r a z d ı r

d e m e k te d ir le r . B u n la r a m u h a le fe t e d e n le r is e :

— O f e t r e t d e v r i id i. M ü c e r r e t te v h îd f a y d a v e r ird i. . . d e r le r .

A l l a h ’ ın v a s f ı v a r , f a k a t s ı f a t ı y o k d iy e n M u te z i le , M i iş e b b ih e ,

Page 111: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

11 2

Eğer küfrün caiz ve güzel olduğunu kabul ederse kâfirdir. Fakat şerir ve zâlim bir kimsenin kâfir olarak ölmesini ve Allah’ın bundan inti­kam almasını istediğinden küfrüne rızâ gösteriyorsa kâfir olmaz. Bu görüşe göre, zâlim bir kimseye, “Allah seni küfür üzerine öldürsün”, “Senden imânı alsın” şeklinde bedduâ etmekten kasıt,, millete eziyet ve zulmünden dolayı A llah’ın intikamı ise, mahzuru yoktur. İmâmtmıza (İmâm Ma’türidî) göre, tafsilâta lüzüm hâsıl olmaksızın kâfirdir.

“Bezzâziyye”ye göre bir kimse, bir başkasına şaka kabilinden(l28) de olsa elfâz-ı küfürden bir şey telkin ederse kâfirdir. Bir kimse, bir kadına, kocasından boşanması için kâfir olmasını telkin ederse kâfir olur. Bir kimse, bir başkasına kâfir olmasını emrederse, emrolunan is­ter o kelimeyi söylesin, isterse söylemesin, emreden kâfir olur. Küfrü­ne sebep İslâmî hafife almasıdır.

Kelime-i tevhidin mânası olan “Allah’tan başka ilâh yoktur” ................................................... Ş E R H K I S M I ...........................................................

K a d e r iy y e g i b i t e v i l e h l i n i t e k f i r e tm e m e k e n u y g u n o l a n ı d ı r . O n l a r

h a k k ın d a k ıs a s , v e r â s e t , n ik â h , d iy e t , n a m a z , m ü s lü m a n k a b r i s t a n ın a

d e f ı ı v e d iğ e r m u a m e le le r , İ s l â m î h ü k ü m le r e g ö r e t a t b i k e d i l i r . Y a ln ı z

b id ’ a te g ö tü r e n h u h â l le r in d e n d ö n m e le r i i ç i n z e c r î t e d b i r l e r k u l l a n ı l ­

m a l ıd ı r . S a h a b e - i K i r a m z a m a n ın d a k i t a t b i k a t d a b u ş e k i l d e d i r . B u

E h l - i S ü n n e t in g ö r ü ş ü d ü r . B u n u n a k s i n i s a v u n a n l a r d a v a r d ı r . K â d i

E b û B e k r : “ V a id , r ü ’ y e t , m a h lû k a t ın f i i l l e r i , â r a z ı n b e k a s ı , t e v e l l ü d

v e b u n a b e n z e r i n c e l i k l e r h u s u s u n d a g ö r ü ş b e y a n e d e n t e ’ v i l e h l i ,

t e k f ir e d i lm e z . "

( 1 2 8 ) D i l i n i z a p t e d e m e y e r e k , d ü ş ü k s ö z l e r s a r f e d e n , A l l a h ’ ın

a z a m e t in i i h l â l e d ic i i f a d e le r k u l l a n a n v e y a b a z ı ş e y l e r i m i s a l l e n d i -

r i r k e n , A l l a h k a t ın d a e h e m m iy e t i h â i z y e r l e r d e n - F a l a n ı n e v i K â b e

g ib id i r . O r a y a g id e n d i l e d iğ in e k a v u ş u r m i s â l i n d e o ld u ğ u g i b i - b a h ­

se d en k im se k ü fü r , i lh a d v e f e s a d k a s d e t m iy o r s a k â f i r o lm a z . B u g i b i

s ö z le r e d e v a m e d e n k im s e n in d i n i h a f i f e a l d ı ğ ı g e r e k ç e s i i l e k ü f r ü n e

h ü k m e d il ir .

E n d ü lü s f a k i h le r i M a ’ r û f is m in d e b i r ş a h s ın , h u k a b i l s ö z l e r s a r -

f e t t iğ i iç in , id a m ın a f e t v â v e r m iş le r d i r .

M e b s û t ’ u n m ü e l l i f i İ b n K a s ım ’ a :

E H L - İ S Ü N N E T İ T İ K A D I .........................................................

Page 112: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 113

cümlesinin, “ilâh yoktur” kısmını söyleyip, “Allah’tan başka” kısmını kasd ederse kâfir değildir. Zira bu imânının neticesidir. Yukarıda zikredilenin aksini murad etti ise kâfirdir.

“Hâniyye” isimli kitapta şöyle nakledilir: Bir putperest, Allah’ın birliğine inanmadığı hâlde Lâ ilâhe illallah derse rhüslüman olur. Bu sözünden dönerse öldürülür. Şayet yalnız “Allah” derse müslüman ol­maz. Eğer ben müslümanım derse müslümandır. Müslümanım de­mekten kasdı, hak üzerinde olduğunu ifade etmekse müslüman olmaz. Yahudi ve hıristiyanlar “La ilâhe illallah” der de “Muhammedur- resûlullah” demezlerse müslüman olmazlar.

“Dürer” de zikredildiğine göre, bugün yahudi ve hıristiyanlar “Lâ ilâhe illallah Muhammedurresûlullah” deseler dahi, müslü­man sayılamazlar. Onlara gerçekten kabul ediyor musunuz diye sorul­duğunda, sizin peygamberiniz olarak kabul ediyoruz derler. Bunların imânının kabul edilmesi için, mensub oldukları dinden ayrılıp uzak­laşmaları gerekir. Şayet bir hıristiyan, kelime-i tevhkiin sadece “Lâ ilâhe illallah” kısmını söyler ve kendi dininden de uzaklaştığını söy­lerse, müslümanlığı ile hüküm edilmez. “Ben müslümanım” dese de müslüman sayılmaz. İslâmın lügat mânası teslimiyet demektir ki, bu söz müslüman olmasını gerektirmez. Ancak, müslümanlara “Ben si­zin gibi müslümanım” derse müslümandır.

“Haniyye” isimli kitapta bazı âlimler şöyle demektedirler: Bir yahudi, ben İslama girdim derse, müslümanlığı ile hükmedilir. Kendi dininden teberri ettiğini açıklamasına lüzum yoktur. Zira onun İslâma girdim demesi ikrardır. Diyâr-ı İslâmda, günümüze kadar bu şekilde fetvâ verilmiştir.

Bir mecusî, ben “müslüman oldum” veya müslümanım derse, müslümandır. Yine bir mecusî “sallâllahu aleyhi ve sellem” dese müslüman değildir. Bir kâfir, ben Peygamberin (s.a.v.) imân ettiğine imân ettim derse, müslümandır. Bir kâfir Allah birdir dese müslüman olmaz. Bir kâfir, bir müslümana senin dinin haktır diyecek olsa müs­lüman olmaz. Müslüman olur da denmiştir. Dinin haktır, ama ben imân etmiyorum derse kâfirdir. Haşan b. Zeyyâd şöyle demiştir: Bir adam bir zimmîye “müslüman ol” der de o da “oldum” derse müslü­man olur. Zira mükellef olduğu bir şeye müsbet cevap vermiş olu­yor... “Fusûlu’l-İmâdî” isimli eserde şöyle vârid olmuştur: Bir hrristi-

Page 113: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

114 E H L - İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

yan ve yahudiye dinini târif et dense ve “bilmiyorum” şeklinde cevap verse, İmam Muhammed’e göre bu kimse mürted hükmündedir. Bir kimse küçük bir hıristiyan kızla evlenir de, o kız büluğa erdikten son­ra, herhangi bir dine inandığını söylemezse; dili ile ikrar, kalbi ile tas­dik etmezse ve aklî bir noksanlığı da yoksa kocasından boş olur. Müs­lüman ve bülûğa ermemiş bir kız için de durum aynıdır.

“Mecmau’n-Nevâzil”de şöyle nakledilir: Namaz vakti girdiğinde ezan okuyan bir kâfir müslüman sayılır. Öğrenmek gayesi ile okursa müslüman sayılmaz. Bir kâfir, bir müslümana İslâmî telkin edecek ol­sa müslüman olmaz. Bir kâfir, bir müslümana gelip, bana İslâmî öğ­ret der de, o da bir başkasına gönderirse kâfir olur, bazılarına göre kâfir olmaz. Şayet bir kâfir, İslâmî ikrar etmediği hâlde, müslüman- larla beraber cemaatle namaz kılarsa, müslüman olduğuna hükmedilir. Tek başına kılarsa müslüman olmaz. İmâm Muhammed’e göre ise, namazı müslümanların kıblesine yönelerek kılarsa müslüman olur.

Natifi de şöyle demiştir: Bir kâfir, münferid, fakat Kâbe’ye yöne­lerek namaz kılarsa, müslüman olur. Bir zımmî, bir müslümanm arka­sında namaz kılarsa, Ebû Bekir Muhammed b. Fadl’a göre İslâmî ile hükmedilir. Fakat zimmî, müslümanlara imâm olursa, müslüman ol­maz. Bir kimse bir zimmîyi, büyük camide namaz kılarken gördüğünü söyler, bir başkası da mescidde namaz kılarken gördüğüne şehadet.....................................................Ş E R H K I S M I ............................................................

— B i r k im s e , b i r b a ş k a s ın ı ç a ğ ı r d ı ğ ı n d a ç a ğ ı r ı l a n o n a :

— L e b h e y k d iy e c e v a p v e r i r s e , b u a d a m h a k k ın d a k i h ü k ü m n e ­

d i r ? d iy e s o r u lm u ş t u r . İ b n K a s ım c e v a b e n :

— C â h i l v e s e f ih b i r k im s e is e k â f i r o lm a z , t e ’ d i b e d i l i r . E ğ e r b i ­

le r e k v e ç a ğ ı r a n a d a m ı R a b b in in m e n z i l i n e k o y a r a k b u ş e k i ld e m u h a -

k e b e le d e b u lu n u r s a k â f i r o lu r , d e m iş t i r .

A l i y y ü ’ l - K â r î , Ş i f â k i t a b ın d a ş ö y le d e m iş t i r :

— Bazı Vücûdîlerin, kelbe cevâben Lebbeyk dediklerini duy­dum. Bunların kâfir olduğunda hiç şüphe yoktur. B u c e v a p in s a n a v e ­

r i l i r s e m ü s te h a b d ır . B u h u s u s t a b i r h a d î s - i ş e r i f d e v â r i d o lm u ş t u r .

B a z ı c a h i l l e r i n b i lm e y e r e k s a r f e t t i k l e r i s ö z l e r v e lü z u m s u z y e r e

A l l a h ’ ın is m in i k u l la n m a la r ı , d o ğ r u b i r ş e y d e ğ i l d i r . B ö y l e k im s e le r in

t e c z iy e s i g e r e k i r . K â d i E b û ’ l - F a d l , “ B i z im h o c a l a r ım ı z A l l a h ’ ın i s m i -

Page 114: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

E L F Â Z -I K Ü F Ü R 115

ederse, müslüman kabul edilmez, fakat İslama icbar edilir.“Bezzâziyye”de şöyle denilmektedir: Bir müslüman, bir Hıristi­

yan hakkında ölmeden önce müslüman oldu diye şehadette bulunursa, müslümandır. Mürted olarak öldü derse, mürted değildir. Adil bir müslüman, bir hıristiyan hakkında şehadette bulunursa, onun cenaze namazı kılınır. İki hıristiyan, bir başka hıristiyanın müslüman olduğu- un söyler, o da kabul etmezse müslüman değildir. Bir erkek ve iki ka­dın müslümanın, bir hıristiyan hakkındaki şehadeti de aynıdır. İki hı- ristiyan erkek, bir hıristiyan kadına müslüman oldu derlerse, kadın İslâma icbar edilir. Buraya kadar söylenenler “İmâm”m görüşleridir.

“Nevâdir”de ise şöyle denilmektedir: Müslüman bir erkek ile müslüman iki kadının ve yine iki hıristiyan erkeğin bir kimsenin müs- lümanlığı hakkındaki şehadetleri makbuldür.

UÇUNCU KISIM Elfâz-ı küfrün çeşitleri

1 — Allah Teâlâ’ya, O’nun sıfatlarına ve ef’aline taallûk eden küfür lâfızları.

Bir kimse, Allah’ı lâyık olmadığı bir şey ile vasf*,29) eder veya

................................................... Ş E R H K I S M I .....................................................

n i g e l i ş ig ü z e l k u l la n m a k t a n ş id d e t le k a ç ın ı r la r d ı ” . İm â m E b û B e k r

Ş â s i is e , b a z ı e h l - i k e lâ m ın A l la h ' ın z â t ve s ı f a t la r ın ı t a h l i l ve iz a h ta

i l e r i g i t m e le r in i h o ş g ö rm e m iş t ir . İm â m ın , A l l a h ’ ın s ı f a t la r ın ı t a h l i l

v e t â b i r d e i l e r i g i tm e y i is te m e m e s i, A l l a h ’ ın tâ z im in e h a le l g e t ir e c e ğ i

k o r k u s u n d a n d ır .

( 1 2 9 ) K ü f ü r k a s d ı o lm a k s ız ın , b i r ic t ih a d h a ta s ı o la r a k , A l l a h 'a

m e k â n iz a f e e tm e k , A l l a h ’ ı b i r şe ye ben ze tm ek , O ’ n a a ’ zâ is n a d e tm ek

g i b i h u s u s la r a y e r v e r m e le r i s e b e b i i le K u r ’ â n - ı K e r îm ’d e k i m ü şe b b i-

h a t a t â b i o la n e h l- i te ’ v i l i , t e k f ir h a k k ın d a ih t i l â f v a r d ır :

M â l i k î l e r e g ö r e , b u te ’ v i l b i r to p lu lu k ta r a f ın d a n y a p ı lm ış s a h e p ­

s i k â f i r o lu r . T e v b e e tm e le r i is t e n ir . T e v b e e tm e z le rs e ö ld ü r ü lü r le r .

B i r k im s e te k b a ş ın a b ö y le b i r t e ’ v i ld e b u lu n u rs a , â l im le r in ç o ğ u n a

g ö r e t e k f i r e d ilm e z . T e v b e e d in c e y e k a d a r h a p s e d i l i r . N it e k im H z .

Page 115: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

isimleri ve emirleri ile alay ederse, sıfatlarından030* birini, va’d ve....................................................Ş E R H K I S M I ..........................................................

Ö m e r ( r . a .) S e b iğ b . Â s e l ’ e b u ş e k i l d e m u a m e le d e b u lu n m u ş t u r . İb n

K a s ım ’ a g ö r e , E h l - i H e v a , I b â h i y e c i l e r v e K a d e r i y e c i l e r g i b i c e m a a te

m u h a l i f h i d ’ a t e h l i , K u r ’ â n - ı K e r î m ’ d e k e y f î t e ’ v i l y o l u n a g i t t i k l e r in ­

d e n te v b e e t m e le r i i s t e n i r . T e v b e e t m e d ik l e r i t a k d i r d e ö ld ü r ü lü r l e r .

Y in e Ih t ı K a s ım ’ a g ö r e , H z . M û s â i l e A l l a h k o n u ş m a d ı d i y e n h a k k ın -

d a k i h ü k ü m d e y u k a r d a k i g i b i d i r .

Ebû Hanife’ye göre, ehl-i kıbleden hiç kimseyi tekfir etmek doğ­ru değildir. Fakihlerin çoğu da bu görüştedir. “ M ü n t e k â ” d a n a l ın m ış ­

t ır .

( 1 3 0 ) Bir kimse Allah’a küfrederse yâni söverse kâfirdir. Kanı helâldir. Tevbesinin istenip istenmemesi hakkında ihtilâf vardır. İb n

K a s ım , İm â m M u h a m m e d , İ m â m M â l i k , İ b n Y a h y a , t e v b e e tm e s i i s ­

te n m e d e n ö l d ü r ü lü r d e m i ş l e r d i r . M a h z û m î , M u h a m m e d b . S e le m e ,

İb n E b i H â z ım is e m i i r t e d h ü k m ü n d e d i r d e m i ş l e r d i r . Y â n i t e v b e s i i s ­

te n ir . T e v b e e tm e z s e ö ld ü r ü lü r .

B i r a d a m , b i r b a ş k a k im s e y e lâ n e t e d e r k e n , A l l a h ’ a d a lâ n e t e t ­

m iş v e b u n u n la ş e y t a n a l â n e t i k a s d e t t i ğ i n i s ö y le m iş . K â d i E b û M u ­

h a m m e d b . E b û Z e y d , b u a d a m h a k k ın d a s ö y l e d i ğ i s ö z ü n z â h i r i n e g ö ­

r e h ü k ü m v e r m iş v e n iy y e t i k e n d i s i i l e A l l a h a r a s ı n d a d ı r d e m iş t i r .

H a r u n b . H a b ib ç o k s i n i r l i v e s a b ı r s ı z b i r a d a m d ı . B i r g ü n h a s ­

t a la n ın c a ş ö y le d e d i : “ H z . E b û b e k i r i l e H z . Ö m e r ’ i ö l d ü r s e y d im b u

h a s t a l ığ a y a k a la n m a z d ım . ” K u r t u b a â l i m l e r i b u a d a m h a k k ın d a

i h t i l â f e t m iş le r d i r . B a z ı l a r ı k a t l i n e f e t v â v e r m i ş , b a z ı l a r ı i s e k a t l i n e

f e t v â v e r m e m iş le r d i r . D e v r i n k a d ı s ı is e , ö l d ü r ü lm e s in e d e ğ i l , ş id d e t l i

b i r ş e k i ld e c e z a la n d ı r ı lm a s ın a h ü k m e t m iş t i r . G e r e k ç e s i i s e b u a d a m ın

s ö z ü n ü n ş ik â y e t m a h iy e t in d e o lm a s ı o lm u ş t u r . A l l a h ’ a ş o v e n in te v b e

e tm e s i i s t e n i r , te v b e e tm e z s e ö l d ü r ü l ü r , d i y e n l e r i n g e r e k ç e s i ş u d u r :

B u k im s e i r t i d â d e t m iş t i r . B u n u n h a k k ın d a m i i r t e d e u y g u la n a n h ü ­

k ü m le r t a t b ik e d i l i r .

A l l a h ’ a s ö v e n i, te v b e e t m e s in i is t e m e d e n ö ld ü r m e k l â z ım d ı r , d i ­

y e n le r in g e r e k ç e s i d e ş ö y le d i r : İ s l â m î k a b u l e d e n b i r k im s e , h u k a d a r

a ğ ı r b i r k ü f r ü , a n c a k in a n m a d ığ ı i ç i n y a p a b i l i r . G e r ç e k m ü ’ m in in

s ö y le y e c e ğ i b i r s ö z d e ğ i ld i r . Z ı n d ı k h ü k m ü n d e d i r . Z ı n d ı k l a r ı n i s e te v -

1 1 6 .................................................... E H L - İ S Ü N N E T İ ' T I K A D I .........................................................

Page 116: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 117

va’îdini(l3,) inkâr ederse, ortağı, karısı, çocuğu var derse, O’na cehâlet, âcizlik ve noksanlık nisbet ederse, Kuddûs, Kayyûm ve Rah­man gibi Allah’a mahsus olan isimleri mahlûkata takarsa kâfir olur(,32>................................................Ş E R H K I S M I .................................................

b e s i k a b u l e d ilm e z , k a t l i v â c ib o lu r .

A l l a h ’ a s ö v e n z im m î h a k k ın d a k i h ü km e g e lin c e , ş ö y le d ir :

B i r g ü n b i r z im m î A l l a h ’ a s ö v d ü , b u n u g ö re n v e d u y a n A b d u l la h

b . Ö m e r k ı l ı c ı n ı ç e k t i v e o n u ö ld ü rm e k is te d i. A d a m k a ç a r a k k u r t u l­

d u .

İ m â m M â l i k , “ İ b n H a b ib ' i n k i t a b ın d a " , K â d i İb n K a s ım d a

“ M e b s û t ” d a İm â m M u h a m m e d d e k e n d i k it a b ın d a , y a h u d i ve h ı r i s t i -

y a n la r , k e n d i d in le r in d e s ö v m e n in y e r i o lm a d ığ ı h â ld e A l l a h ’ a s ö v e r ­

le r s e te v b e e t t i r i lm e d e n ö ld ü r ü lü r , d e m iş le r d ir .

M u h a m m e d b . S e le m e , M a h z u m î, İ b n H â z ım , m ü s lü m a n o ls u n

k â f i r o ls u n te v b e s i is te n m e d e n ö ld ü r ü lm e z le r , g ö r ü ş ü n d e d ir le r .

Z ı n d ı k o la n b i r z im m î h a k k ın d a d a i h t i l â f v a r d ı r : İm â m M â l ik ,

İ b n H a k e m v e E s b a ğ , k ü fü r d e n k ü f r e g i r d iğ i i ç in ö ld ü r ü lm e z d e m iş ­

l e r d i r . İ b n M â c i s û n ’a g ö r e is e ö ld ü r ü lü r . Ç ü n k ü z ın d ık l ık h i ç k im s e ­

n in k a b u l e tm e y e c e ğ i b i r d in d i r .

( 1 3 1 ) Felsefeciler, bazı Bâtınîler, Vücûdîler, Râfızîler, haddi aşan mutasavvıflar ve İbâhiyeciler vaidi, azabı, kıyamet ahvalini ve şeriatın bazı kısımlarını inkâr ederler. O n la r h e r n e k a d a r , in s a n la r ı

A l l a h ’ ı s e v m e y e d â v e t e d iy o r la r is e d e , k e n d i le r in d e b u s e v g id e n e s e r

y o k t u r . B i r in s a n s e v g in in s o n h a d d in e v a r d ığ ın d a t e k l i f d ü ş e r .

İ b â d e t l e r i s a d e c e t e f e k k ü r o lu r d e r le r . B u n la r e n ş e r l i b i r t â i f e d ir .

T u t u m v e d u r u m la r ı ş u â y e t - i c e l î le y e a y k ı r ıd ı r : “Sana ölüm gelince­ye kadar da Rabbine ibâdet et.” ( H i c r s û r e s i: 9 9 ).

( 1 3 2 ) A l l a h v e y a p e y g a m b e r o ld u ğ u n u id d ia e d e n , b e n im y a r a t a ­

n ım y o k t u r d iy e n b i r k im s e n in , s a r h o ş lu k v e y a b a y g ın l ık h â l in d e d a h i

o l s a a k l - ı s e l im s a h ib i o ld u ğ u b i l in iy o r s a k ü f r ü n d e i h t i l â f y o k tu r . B u

g i b i k im s e le r te v b e e d ip y e n id e n d in e d ö n e r le r s e ö lü m d e n k u r t u lu r ­

l a r , f a k a t c e z a d a n k u r t u la m a z la r . B u h â l t e k e r r ü r e d e r s e , t e v b e le r in -

d e s a m im î o lm a d ık la r ı k a n a a t i h â s ı l o lu r , z ın d ık o ld u k la r ın a h ü k m e -

Page 117: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

118 E H L - İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

Bir kimse, Allah bana şunu emretse yapmam derse veya falan adam benim ve Allah’ın nezdinde yahudi gibidir derse, bütün âlimlere göre kâfirdir. Bazılarına göre o adamın fiillerini kötülemek gayesi ile söylemişse kâfir değildir. Bir kimse Farsça olarak şu ifadeleri kulla­nırsa “Dest-i Hudâ der dest-i o dırâzest: Allahü Teâlâ’nın eli, onun elinden uzundur.” kâfir olur.

Bir kimse, Kur’ân ve hadîsde geçen haberlerin zâhirini kasdede- rck Allah fi’s-semâ (Allah göktedir) derse kâfir olmaz. Eğer maksadı Allah’a mekân nisbet etmek olursa kâfirdir. Âlimlerin çoğuna göre kasdı nazar-ı itibara alınmaksızın kâfirdir. Fetvâ da bu vech üzeredir. “Bahru’l-Kelâm”dan alınmıştır.

Bir kimse, Allah’ı Cennette görüyorum derse kâfirdir. Cennetten görüyorum derse kâfir değildir. Zira birincisinde Allah mekâna nisbet edilmiştir. “Cennetten görüyorum” sözündeki maksat, “Allah Cennet­te olacağı için, O ’nu Cennette görürüm ” ise yine kâfirdir. “Fusûleyn”de böyle vârid olmuştur. Bir kimse, Allah kullan muhake­me etmek için oturur, kalkar derse, O ’na yukarda olmak veya aşağıda bulunmak gibi şeyler izâfe ederse kâfir olur. Bir kimse Farsça olarak şöyle derse: “Merâ ber âsumân-i Hudâ est ve ber zemin-i filân: Biz Allahü Teâlâ’nın âsumânı üzerindeyiz ve filânın da zemini üzerinde-

....................................................Ş E R H K I S M İ ...........................................................

d i l i r v e ö ld ü r ü lü r le r .

Hz. Ali’ye (k.v.), Abdullah b. Sebe’: Sen gerçekten Allah’sın de­diği için, Hz. Ali onu Medâyin şehrine gönderdi. Bu sözünde de ısrar edince yakarak öldürmüştür.

A b d u l l a h b . S e b e ’ n in y o lu n d a n g i d e n le r , " H z . A l i ’ y i ö ld ü r e n İ b n

M ü lc e m d e ğ i ld i r . O n u n ş e k l in e b ü r ü n m ü ş b i r ş e y t a n d ı r . H z . A l i b u lu t ­

la r ın a r a s ın d a d ır . Ş im ş e k , o n u n k a m ç ıs ı , g ö k g ü r le m e s i i s e o n u n s e s i ­

d i r . B i r g ü n in e c e k v e y e r y ü z ü n ü a d â l e t l e d o l d u r a c a k t ı r ” d e r l e r .A

A l im le r , b u g ö r ü ş t e o la n b i r ç o k ş e y t a n ( t ı y n e t l i a d a m ) la r m k a t l i i ç i n

h ü k ü m v e r m iş le r d i r . B i r k im s e , b u n l a r k ü f r e t t i k l e r in d e n d o l a y ı n i ç i n

a s ı l d ı l a r d e r s e k â f i r o lu r . M â l i k i k â d i l e r i n d e n E b û A m r , H ü s e y in b .

M a n s û r u ’ l - H a l l â c ’ ın , u lû h iy y e t i d d i a e d ip h u lû l ü k a b u l e t t i ğ i i ç i n

id a m ın a k a r a r v e r m iş t i r . A y n ı g ö r ü ş t e o la n b a z ı k im s e le r d e k a t l e d i l ­

m iş le r d ir .

Page 118: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-1 KÜFÜR 119

yiz” kâfir olur.Bir kimseye, “Allah’tan kork” denildiği zaman, “korkmuyorum”

derse kâfirdir. Sinirli bir hâlde de bulunsa durum aynıdır. Bu sözden başka bir mâna kasdedildiyse kâfir değildir. Bir kimse Farsça olarak şöyle derse: “Ez Hudâ’yı hiç mekân hâli nîst: Allahü Teâlâ’dan hiçbir mekân hâli değildir.” hatâdır. Yine bir kimse Farsça sözlerle şöyle derse: “Sensiz hiçbir mekân yok ve sen hiçbir mekânda yoksun.” kâfirdir(133). Hasta olan bir adam için, bir kimse, “Bu adamı Allah unutmuştur” veyahut da “Allah’ın unuttuklarındandır” derse kâfir olur. Bir kimse Allah’ı rüyamda gördüm derse kâfirdir. Yok olan şey, Allah’ın malûmu değildir derse kâfirdir. Zâlim bir kimse, ben yaptı­ğım bir işi Allah’ın takdiri olmadan yapanm derse kâfirdir. Bir kimse karısına, “sen bana Allah’tan daha sevgilisin” der ve bundan itaati kasdederse kâfirdir. Kasdı şehvet olursa kâfir değildir. Bir kimse, ismi Abdullah olan birini çağınrken kasden "Abdullah” kelimesinin sonu­na nıuhatab zamiri olan “kef ’ harfini koyarsa -ki o zaman mâna “se-....................................................Ş E R H K I S M I .....................................................

E b û H a n i f e ’ n in b u h u s u s ta k i g ö rü § ii, b u g ib i k im s e le r in m ü r te d

h ü k m ü n d e o la c a k la r ı ş e k l in d e d ir .

E ğ e r A l l a h ' ı in k â r e d e n d e l i v e y a y a r ım a k ı l l ı b i r k im se is e , a k l ı

b a ş ın a g e ld iğ in d e b ö y le b i r h a ta y a d ü ş m ü y o rs a t e 'd ib e d i l i r .

( 1 3 3 ) Hüseyin b. Mansûru’l-Hallâc’ın “Ben Hakkım, Hakk’sız vücûd yoktur.” demesi gibi bazı mutasavvıflar da, “ S â l ik h e d e fe v a ­

r ı n c a , y a ş b i t k iy e s u y u n h u lû l e d iş i g ib i , A l l a h d a o n a h u lû l e d e r ,

a y ı r m a k m ü m k ü n o lm a z , o z a m a n b e n O ’ y u m , O b e n d e d ir d e m e k

m ü m k ü n d ü r . O n la r a g ö r e b u k a r ış m a , y a it t is â l , y a iç t im â , y a is t ih â le

y o l u i l e o lu r . A l l a h b u g i b i h â l le r d e n m ü n e z z e h t ir . B u n la r ın id d ia e t­

t i k l e r i i t t i s â l ve iç t im â g i b i h â l le r , A l l a h ' ı n n u ru n u n s â l ik in k a lb in d e

a k s e tm e s in d e n ib a r e t t i r . O n la r b u n u h u lû l z a n n e d e r le r . S u y a b a k a n

b i r ç o c u ğ u n g ü n e ş in a k s in i s u y u n iç in d e g ö rd ü ğ ü n d e h u g ü n e ş t ir d e ­

y i ş i g i b i d i r o .. . B u g i b i k im s e le r e , b u h u s u s ta k i h ü k ü m le r ta tb ik e d i l i r .

T e v b e e d e r le r s e , t e v b e le r i m a k b u ld ü r . B u s ö y le d ik le r i s ö z v e c d

h â l in d e s ö y le n m iş is e â h ir e t t e n e c â t t a d ır la r . D ü n y a d a y in e z â h ir in e

g ö r e h ü k ü m v e r i l i r .

Hallâc-ı Mansûr’un, şeriatı zâhiren ve bâtmen tatbik ettiği hâlde

Page 119: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

1 2 0

nin Allah’ının kulu” olur- kâfir olur. Şayet bir kimse Abdullah ismini söylerken, Allah lâfzını, “uleyh” diyerek tasgir ederse, Hâlik’ı da Hu- leyk olarak tasgir ederse kâfir olur. Şayet bunu kasid olmaksızın ve bilmeyerek yaparsa kâfir olmaz.

Bir kimse, eğer dün ben bunu yaptıysam kâfir olayım derse ve yaptığını da biliyorsa kâfir olur. Zira burada küfre rızâ vardır. Yine bir kimse yapmadığını bildiği hâlde: “Allah biliyor ki bunu yaptım” derse bütün âlimlere göre kâfirdir. Bir kimse, bir başkasına “Allah bi­liyor ki ben seni daima hayır duâ ile hatırlarım” derse, bazılarına göre kâfirdir.

Bir kadın kocasına Farsça olarak: “Tû sırr-i Hudâ’y mi dâni: AI- lahü Teâlâ’nın sırrını biliyorsun derse”, kocası da “Evet” diye cevap verirse kâfirdir. Çünkü gayb ile sırr aynı şeydir. Bezzâziyye’ye göre kâfir değildir. Gaybı biliyorum diyen kâfirdir. Bir kadına, gaybı bili­yor musun diye sorulduğunda, evet derse nikâhı bâtıl olur. Bir kimse, şeyhlerin ruhları benim yanlındadır derse kâfirdir. Bazı âlimlere göre, bir hasta hakkında, “bu adam bu hastalıktan ölür” diyen kâfir olur. Bir kuş öttüğünde, “falan adam ölecek de onun için öttü” diyen kimse, bazı âlimlere göre kâfir, bazılarına göre değildir. Doğru olan kâfir ol­mamasıdır.

E H L - İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I .........................................................

........................................ Ş E R H K I S M I ..............................................

öldürülmesi, çok geniş tartışmalara yol açmıştır. Bazıları bu zâtın ge­celeri bin rekât namaz kıldığını ve buna hapiste iken de devam ettiğini söylemişlerdir. Ö ld ü r ü lü r k e n a k a n k a n ın , y e r d e A l l a h A l l a h n a k ı ş l a r ı

m e y d a n a g e t i r d i ğ i d e r i v â y e t l e r a r a s ı n d a d ı r . B ö y l e b i r k im s e n in

ö lü m ü n e f e t v a v e rm e k b i r i f t i r a d ı r . B u z â t a i s n a d e d i l e n h u lu l m e s e le ­

s i, y a h u d i v e h ı r i s t i y a n la r ı n k a s d e t t iğ i m â n a d a k i h u l u l d e ğ i l d i r . K e n ­

d is i h u lu lü ş ö y le a n la t m ış t ı r : “ B i r in s a n k e n d i s in i o l g u n l a ş t ı r ı r , le z z e t

ve ş e h v e t le re s a b r e d e r v e b e ş e r î z a a f l a r d a n u z a k l a ş a r a k b e r r a k l a ş ı r ­

s a İ lâ h î r u h o n a h u lu l e d e r , y a p t ığ ı i ş l e r i n h e p s i A l l a h ’ ı n i ş i o l u r . ”

Ş u h a d îs - i k u d s îd e i z a h e d i le n b u m â n a y a y a k ı n d ı r : “Kul bana nâfılelerle yaklaşır. Bana yaklaşınca onu severim. Sevdiğim zaman da onun işiten kulağı, gören gözü ve tutan eli olurum...”

T i lm is â n î ’ n in r iv a y e t in e g ö r e , H a l l â c - ı M a n s û r t a b i l e r in e y a z d ı ­

ğ ı b i r m e k tu b u n d a ş ö y le d e m iş t i r : “ R a h l e r i n R a b b in d e n k u lu f i l â n

Page 120: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 121

Ayın çevresinde(,34) meydana gelen ışık halkalanmasını gördü­ğünde “yağmur yağacak” şeklinde bir iddiada bulunan ve saksağan öttüğünde, “yolcu gelecek” diyen, bazı âlimlere göre kâfirdir.

Kehânette bulunanlar; çalınan malları bulurum, cinlerden haber veririm diyenler ve onları tasdik edenler kâfirdir*135- ,36a).

................................................... Ş E R H K I S M I ......................................................

o ğ lu f i l â n a . ”

T â b i l e r i d e m e k tu p y a z d ık la r ın d a o n a ş u ih â r e le r le h i t a p e d e r ­

l e r d i : “ E y z â t la r ın z â t ı , s e n h e r ş e k le g i r e r s in , se n ş u a n d a H ü s e y in

b . M a n s û r ’ u n ş e k l in d e s in , s e n A l lâ m u ’ l- G u y û h s u n , s e n in r a h m e t in i

i s t i y o r u z . ” E ğ e r b u n a k i l d o ğ r u is e , t a r t ış m a y a lü z u m y o k tu r . K a t l i

v â c ib d i r .

( 1 3 4 ) Müneccimlerin bildiklerini iddia ettikleri şeyler umumi­yetle şunlardır: C in le r d e n , a n a r a h m in d e k i ç o c u ğ u n k ız m ı e rk e k m i

o ld u ğ u n d a n , b o l lu k v e k ı t l ık t a n , ö lü m v e s a ğ l ık t a n , y a ğ m u rd a n , k ış ın

ş id d e t l i o la c a ğ ın d a n , f a k i r l i k ve z e n g in l ik t e n v e h e r h a n g i b i r k im s e ­

n in y ü k s e k m e v k i s a h ib i o la c a ğ ın d a n b a h s e tm e le r id ir . B u n la r ve b u n ­

l a r a t â b i o l a n l a r d a lâ le t t e d i r ve c â h i ld i r l e r . B i r g ü n İ s k e n d e r - i

R û m î ’ y e ş ö y le d e n i ld i : “ B i z b i r m ü n e c c im le b o s ta n d a k o n u şu rk e n b i ­

z e y ı l d ı z l a r d a n b a h s e t t i. G ü n d ü z d ü . Y ı l d ı z l a r ı s a y a r k e n k u y u y a d ü ş ­

t ü . ” B u n u n ü z e r in e I s k e n d e r - i R û m î: G ö k y i iz ü n d e k in i b i le n n a s ı l o lu ­

y o r d a y e r d e k in i b i le m iy o r ? d e d i.

Tilmisânî, “Yeryüzünü tedbirde yıldızların rolü olduğunu iddia eden kâfirdir. Çünkü Allah’a şirk koşmuştur. Mürted hükmündedir.” demiştir.

( 1 3 5 ) Muhammed ibn Fadl şöyle demiştir: Bir kimse kâhini tas­dik ederse kâfir olur. B i r h a d îs - i ş e r if t e ş ö y le b u y u r u lm u ş tu r : “Bir kimse kâhini getirir de söylediğini tasdik ederse, Muhammed (s.a.v.)’e inene ( K u r ’ â n - ı K e r îm e ) küfretmiş olur.” G a y b ı A l l a h ’ ta n

b a ş k a , n e in s a n , n e c in h iç k im s e b i le m e z . B u h u s u s ta k i d e l i l im iz ş u

â y e t - i c e l î l e d i r : “Bu suretle yere kapanıp yıkıldığı zaman besbelli ol­du ki eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı öyle horlayıcı bir azab içinde kalıp durmazlardı.” ( S e b e ’ s û r e s i: 14).

V e l î l e r e z â h i r o la n k e ş i f le r is e c â iz d ir .

( ¡ 3 6 a ) İm â m N e v e v î, g ö k le r d e o lu p b i t e n i i ş i t t iğ in i id d ia e d e n ,

y e r d e k i g i z l i l i k l e r i b i l d i ğ in i i l e r i s ü re n ve b u n a b e n z e r m ü n e c c im ve

Page 121: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

12 2

Melekler gaybı bilir°36), Allah bize gökten veya Arş’tan bakıyor veya görüyor diyen kimse kâfirdir0 37). Eğer muttali’dir derse kâfir olmaz. Ben bu zulme râzı değilim derse hatâdır. Doğru görüşe göre beis yok­tur. Allah’a karşı insaflı ol ki Allah da sana karşı Kıyamette insaflı ol­sun diyen kâfir olur. Bir zâlim, bir kimseye zulmettiğinde, o kimse ya Rabbi, sen bu zulme râzı isen ben râzı değilim derse kâfirdir. Bir kim­se, kendisine zulmedene, şüphe ederek “eğer Kıyamette Allah’ın hük­mü varsa, senden hakkımı alırım” derse kâfir olur. Bir adam öldü­ğünde, bir başkası, Allah Âdemoğlunun (Âdemî) iradesini tercih etti derse kâfir olur.

Bir kimse, Allah falanın rûhunu kâfir olarak aldı, derse kendisi kâfir olur. Bir kimse, falan adama kötü kader isabet etti derse, büyük hatâ işlemiş olur. Yalnız duâ ederken, “Ya Rabbi, bu kötü kaderi ben-

................................................... Ş E R H K I S M I ..........................................................

s ih i r b a z la r ın h a r e k e t le r i “ k e h â n e t in ’ ’ ş u m û lü i ç in e g i r e r d e m iş t i r .

P e y g a m b e r ( s .a .v . ) b i r h a d î s - i ş e r i f l e r i n d e : “Yıldızlarla meşgul olan kimse sihirbazdır. Bu meşguliyetini artırdıkça günahı da artar.” b u y u r m u ş la r d ır .

Ç a l ın a n ş e y le r i , d e f in e le r i , i n s a n la r ı n ö m r ü n ü , k ı t l ı ğ ı , b o l lu ğ u ,

b a r ış ı , s a v a ş ı , r ü z g â r ı , k a r ı , y a ğ m u r u n b o l y a ğ a c a ğ ın ı , a y ın v e g ü n e ­

ş in t u t u la c a ğ ın ı , z e lz e le y i v e g a y h a t a a l lû k e d e n b ü t ü n ş e y le r i h a b e r

v e re n k im s e le r k â h in d i r l e r . Ş e r ia t k e h â n e t i m e n e t m iş t i r . Ö ğ r e n m e s i

v e ö ğ r e tm e s i h a r a m d ır . D in e z a r a r l ı d ı r . K a l b i h a s t a e d e r , i t i k a d ı ç ö ­

k e r t i r . C a m ia ’ s - S a g i r ’ d e k â h in i g e t i r i p o n a s o r u s o r a n k im s e n in k ı r k

g ü n te v b e s i k a b u l o lm a z , d e n m iş t i r . E ğ e r s o r d u ğ u s u a le , k â h in in v e r ­

d iğ i c e v a b ı t a s d ik e d e rs e k â f i r o lu r .

(1 3 6 ) M e le k le r , a n c a k A l l a h ’ ın i z n i , i lh â m ı v e b i l d i r m e s i i l e g a y -

b ı b i le b i l i r le r .

( 1 3 7 ) Kur’ân-ı Kerîm’deki müteşâbih âyet-i celîleler ile, Pey­gamberimizin hadîs-i şeriflerinden müteşâbih olanlar mecâzdır. M e s e lâ şu h a d îs i ş e r î f d e v â r id o la n : “Allah Teâlâ her gece dünya semâsına iner, gecenin son üçte birinde orada kalır ve “duâ eden yok mu, kabul edeyim, isteyen yok mu vereyim, af dileyen yok mu affe­deyim,” buyurur.” B u m â n a , rahmetinin nüzûlünden, inişinden mecazdır.

E H L - İ S Ü N N E T İ ' T I K A D I ........................................................

Page 122: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 123

den uzaklaştır” denmesi kaderin kötülenmesi mânasında değildir. Ba­şına gelen musibetin def edilmesi mânasmdadır. Bir kimse, Allah’tan, Kur’ân’dan ve Peygamber (s.a.v.)’den uzağım, yahudiyim, hıristiya- mm derse, kâfir olur. Ben şu işi yaparsam Allah’tan uzağım diyen bir kimse, o işi yaptığı zaman, yemin sayılacağından keffâret vermesi icab eder. Senin yemininle, eşeğin anırması birdir diyen kâfir olur. Allah bilir senin sevinç ve hüznün, benim sevinç ve hüznüme benzer diyen zâhiren kâfirdir. Bu hüzün ve sevinç malı ve bedeni ile ilgili ise kâfir olmaz denmiştir.

Hasmına, ‘‘Sana Allah’ın hükmü ile düşmanlık ediyorum.” diye­ne, “Allah’ın hükmü burada geçmez, senin gibi deyyusun olduğu yer­de Allah’ın hükmünün ne işi vardır, burada Allah’ın hükmü yoktur.” diyen kâfir olur.

“Allah bir şey değildi ve bir şey olmaz.” Bu ilhâda sapanların gö­rüşüdür. Bazılarına göre bu küfür değildir, büyük hatâdır. Bir kimse sevgilisine, sen bana Allah’tan daha sevgilisin derse kâfir olur. Düş­manına, “Sen âlemin ilâhı olsan, kahredip senden borcunu alacağım.” diyen kâfir olur. “Allah, herkes için iyidir amma bana kötülük etti.” diyen kâfir olur. Zulmeden bir kimseye Allah’tan kork veya Al­lah’tan korkmuyor musun dendiğinde “korkmuyorum” derse kâfir olur. Bu sözü, zulüm hâlinde söylemediği gibi, yaptığı işte hakkı yeri­ne getirdiğini ifade etmek maksadı ile söylerse kâfir olmaz. Bir kim­se, işte sen, işte Allah derse kâfir olmaz, fakat çirkin bir sözdür. Bir kimse bir başkasına, eğer beni dinlemezsen veya şu işimi yapmazsan, göklere çık Allah ile harbet derse kâfir olur.

2 — Peygamberlere taallûk eden küfür lâfızları:“Bezzâziyye” kitabında şöyle vârid olmuştur: Peygamberin Al­

lah’ın emir ve nehiylerini bildiren bir kimse olduğunu öğren-..................................................Ş E R H K I S M I ...................................................

Te’vili icab eden bütün âyet-i celile ve hadîs-i şerifler böyledir.

İmâm Mâlik, bu gibi âyet-i celîle ve hadîs-i şeriflerin te’vili ya­pılmadan halka anlatılmasına karşı çıkmıştır. S e le f- i s â l ih in de, iç in ­

d e n ş e r ' î h ü k ü m ç ık m a y a n m iite ş â b ih â y e t - i c e l î le ve h a d îs - i ş e r if le r in

h a lk a a n la t ı lm a s ın ı m a h z u r lu b u lm u ş la rd ır .

Page 123: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

124

dikten(,38) sonra, onların her getirdiğini tasdik edip, imân etmek vâcibdir.

Bizim Peygamberimize imân etmek demek şu demektir: Onun peygamberlerin sonuncusu olduğuna, şeriatının Kıyamete kadar bâkî kalacağına imân etmektir. Peygamberin (s.a.v.) peygamber olduğuna inandığı hâlde, onun peygamberlerin sonuncusu olduğuna inanmayan mü’min sayılmaz*l39). “Fusûli’l-İmâdî” kitabında da şöyle denmiştir: Bir kimse peygamberlerin bazılarına inanmaz, peygamberlerden birini ayıplar veya sünnetinden birini beğenmezse kâfir olur. Peygambere

..............................................Ş E R H K I S M I ....................................................

( ¡ 3 8 ) “ E ş b a h ” i s im l i k i t a p t a ş ö y le v â r i d o lm u ş t u r : P e y g a m b e r e

{s .a .v .) im â n e d e rk e n , b a h a s ın ın i s m in i b i lm e k ş a r t d e ğ i l d i r . K e n d i i s ­

m in i b i lm e k k â f id ir .

( 1 3 9 ) K a d î E b u l - F a d l ş ö y le d e m iş t i r : Resûlullah (s.a.v.)’a küf­redenin katli icmâ ile vâcibdir. B u h u s u s t a k i â y e t - i c e l î l e ş ö y le d i r :

“Hakikat, Allah ve Resûlüne ezâ edenler ( y o k m u ) Allah onları dün­yada da, âhirette de rahmetinden koğmuş, onlara horlayıcı bir azab da hazırlamıştır.” ( A h z â b s û r e s i: 5 7 ) .

Resûlullah (s.a.v.)’a ta’riz de haramdır. Ş u â y e t - i c e l î l e b u n a i ş a ­

r e t e tm e k te d ir : “Ey imân edenler, “Râinâ” demeyin, “Unzumâ” de­yin, (sö z e iy i) kulak verin. Kâfirler için çok acıklı bir azab vardır.” ( B a k a r a s û r e s i: 104 ).

Yahudiler “Râinâ” demek sureti ile Peygamberimize ta’rizde bu­lunuyorlardı. A l la h m ü s lü m a n la r ı o n la r a b e n z e m e k te n n e h y e tm iş t i r .

A l la h m ü s lü m a n la r ı b u n d a n m e n e tm e k s u r e t i i l e k â f i r l e r i n d a h a i l e r i

g itm e le r in e m â n i o lm a y ı m u r a d e tm iş t ir . P e y g a m b e r im iz ( s .a .v . ) “Ço­cuklarınıza, isim olarak ismimi verin, fakat künyemi vermeyin.” b u ­

y u r m u ş la r d ır . B u h a d îs - i ş e r i f , ş u h â d is e s e b e b i i l e s ö y le n m iş t i r : B i r

g ü n b i r a d a m “ y â E b a ’ l - K a s ım ” d iy e s e s le n d iğ in d e R e s û lu l l a h ic â b e t

e tm iş , b u n u n ü z e r in e o a d a m s a n a d e m e d im , b a ş k a s ın a s e s le n d im d e ­

m iş t ir . M ü n a f ık la r ın b u h â d is e y i ö r n e k a l a r a k R e s û lu l l a h ’ ı r a h a t s ız

e tm e le r in i ö n le m e k iç in d e , m ü s l i im a n ç o c u k la r ın ın k e n d i k ü n y e s i i l e

is im le n d ir i lm e le r in e iz in v e r i lm e m iş t i r . C u m h û r - ı u le m â b u y a s a ğ ın

R e s û lu l la h ( s .a .v .) ’ ın h a y a t ı i le m u k a y y e d o ld u ğ u n u , v e f a t ın d a n s o n ­

r a , y â n i se b ep o r t a d a n k a lk t ığ ı i ç in k ü n y e s in in i s im o la r a k v e r i l e b i le -

E H L - İ S Ü N N E T İ ’T I K A D I .......................................................

Page 124: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 125

söven kâfirdir*l40), Yûsuf (a.s.) ve diğer peygamberlere zina ve fuhuş isnad eden kâfir olur. Bir kimse herhangi bir peygamber hakkında, peygamberlikten önce de sonra da o asî oldu derse kâfir olur. Bu gö­rüşte olanlar nassı reddetmiş olurlar. Âdem (a.s.), peygamber midir, değil midir sualine bilmiyorum diyen kimse kâfirdir. Filân eğer pey­gamberse ben ona inanmıyorum diyen kâfir olur. Ekseri kitaplarda vârid olan görüş budur. “Kmye” buna muhalefet etmiştir. Bir kimse, filân adam peygamber olsa, ben onun emirlerini yerine getirmem der­se kâfir olmaz. Hızır (a.s.) ile Zülkifl (a.s.)’in peygamberliğini inkâr.................................................. Ş E R H K I S M I .....................................................

c e ğ in i s ö y le m iş le r d i r . Fakat, Resûlullah’ı künyesi ile çağırma yasağı ebedîdir. B u h u s u s i l e i l g i l i â y e t - i c e l î le ş ö y le d i r : “... Peygamberi, kendi aranızda birbirinizi çağırdığınız gibi çağırmayın...” ( N û r

s û r e s i : 6 3 ) . B i r m ü s l i im a n , R e s û lu l la h (s . a . v .Y a h it a p e tm ek is t e d i­

ğ in d e “yâ Resûlallah”, “yâ Nebiyyallah” g ib i i f a d e le r le h it a p e tm e li­

d i r .

E n e s ( r .a . ) P e y g a m b e r im iz d e n ş ö y le b i r h a d îs - i ş e r i f r iv â y e t e t­

m iş t i r : “Çocuklarınıza Muhammed ismini takıp, sonra lânetliyor mu­sunuz?” B u h a d îs - i ş e r i f e g ö r e , b i r k im se ç o c u ğ u n a R e s û lu l la h ’ ın i s ­

m in i k o y a r d a o is m e h ü rm e t e tm ezse , bu ismin konması mekruhtur. B u is m i , o is m e h ü rm e t e d e c e k o la n la r , ç o c u k la r ın a k o y m a l ıd ı r la r .

Hz. Ömer (r.a.), bir gün Muhammed isminde birisine, bir başkasının, Allah seni dilediği gibi yapsın dediğini duyunca, Hz. Ömer kardeşinin oğlu Muhammed b. Zeyd’e, seni bundan sonra hayatım boyunca Mu­hammed ismi ile çağırmayacağım dedi ve ismini Abdurrahman olarak değiştirdi. Daha sonra da Küfe ehline bir mektup yazarak, bundan sonra hiç kimse çocuğuna Muhammed ismini takmasın diye emretti. D o ğ r u o la n M u h a m m e d is m in i ta k m a n ın c â iz o ld u ğ u d u r . N it e k im A s -

h a b - ı K i r a m ’ d a n p e k ç o ğ u h u is m i ç o c u k la r ın a v e rm iş le rd ir .

( 1 4 0 ) Tevbe eden kâfirin tevbesi dünya ve âhirette makbuldür. Sadece Peygamberimize (s.a.v.) küfredenin, şovenin tevbesi ebediy- yen makbul değildir. H z . E b û B e k i r ve H z . Ö m e r ’ e ş o v e n in k a t l i

v â c ib d i r . A n c a k te v b e e d ip is lâ m a d ö n e rs e , te v b e s in in k a b u l o lu p o l ­

m a y a c a ğ ı m e s e le s i v a r d ı r . “ S a d r u ş - Ş e h id ” , “ E b u l - L e y s ” v e “ E b û

N a s r ’ ’ t e v b e s i k a b u l o lm a z d e m iş le r d ir . F e t v â d a b u n u n ü z e r in e d ir .

S ih i r b a z ın t e v b e s i d e k a b u l o lm a z . T e v b e s i k a b u l e d ilm e d e n ö ld ü r ü ­

lü r . K e n d i l iğ in d e n t e s l im o lu p te v b e e d e rse , te v b e s i k a b u l e d i l i r . K ü f -

Page 125: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

126 E H L - İ S Ü N N E T ¡ ’T I K A D I

eden kimse kâfir olmaz. Zira bunların peygamber olduğu hususunda İcmâ vaki olmamıştır. Peygamberlerin dediği doğru ise kurtulduk di­yen kâfir olur. Ben resûlüm diyen kâfirdir. Peygamberlik taslayan bir kimseden mucize taleb etmek küfürdür. Müteahhirin âlimleri, mucize taleb etmekten kasıt onu rahatsız ve rezil etmek ise mahzuru yoktur demişlerdir. Bir kimse Peygamber Efendimizin saçından bahsederken “saçcık” der ve bununla ona hakaret kasd ederse kâfirdir. Kasdı ta’zim ise mahzur yoktur. Peygamber (s.a.v.) hakkında insan mıdır, cin midir bilmiyorum diyen kâfirdir. Bir kimse Resûlullah (s.a.v.)’m sünnetini, hadîs-i şeriflerinden birini hafife alır veya mütevatir hadîslerden birini reddeder veya ben böylelerini çok işittim diye istih­za ederse kâfirdir. İsmi Muhammed veya lâkabı Ebulkasım olan bir kimseye Peygamberi (s.a.v.) hatırlayarak söven kimse kâfirdir. Bir kimse, Peygamber (s.a.v.), bir saat deli oldu derse kâfir olur, bayıldı derse olmaz. Bir kimse Peygamber (s.a.v.) kabağı severdi der de, bir başkası da ben sevmiyorum(l4,) derse, sevmiyorum diyen kâfirdir. Ni­yeti böyle değilse kâfir olmaz. Bir kimse Âdem (a.s.) Cennette buğ-

................................................... Ş E R H K I S M I .........................................................

r i i n i i g iz le y ip , m ü s l i im a n o ld u ğ u n u i z h a r e d e n m ü n a f ığ a g e l in c e , z ın ­

d ık m u a m e le s i g ö r ü r , y â n i t e v b e s iz ö ld ü r ü lü r . M ü n a f ı ğ ı n k ü f r ü n ü a n ­

la m a k , o n u y a s u ç ü s tü y a k a la m a k y a d a g ü v e n d iğ i b i r k im s e y e a ç ı k ­

la m a s ı i le m ü m k ü n o lu r . S a r h o ş u n i r t i d â d ı s a h ih d e ğ i l d i r . F a k a t b u

P e y g a m b e r e ( s .a .v . ) k ü f r e tm e k ş e k l in d e t e b e l lü r e d e r s e t e v b e s i k a b u l

e d i lm e k s iz in ö ld ü r ü lü r . A n c a k k e l im e - i ş e h a d e t g e t i r i r s e M ü s lü m a n ­

la r ı n ö lü s ü g i b i y ı k a n ı r v e y in e M ü s lü m a n la r ı n k a b r i s t a n ın a d e f n e d i­

l i r . P e y g a b e r im iz e ( s .a .v . ) s ö v d ü ğ ü i ç i n ö ld ü r ü le n k im s e n in m i r a s ı

h a k k ın d a â l im le r i h t i l â f e t m iş le r d i r . “ S a h n u n ” m i r a s ı m ü s l i im a n la -

r ın d ı r . “ İ s b a h ” , e ğ e r k ü f r ü n ü g i z l i y o r s a k e n d i v â r i s l e r i n i n ; i z h a r e d i ­

y o r s a m ü s lü m a n la r ın d ı r d e m iş le r d i r . K a b i s î , ş e h â d e t i i k r a r e d e e d e

ö ld ü r ü lü r s e m ir a s ı k e n d i v â r i s l e r i n in d i r . S ö v d ü ğ ü n ü i k r a r , t e v b e s in i

i z h a r e d e r d e ö ld ü r ü lü r s e m ir a s ı İ s l â m î h ü k ü m le r e g ö r e t a k s im e d i l i r .

K ü f r ü n ü ik r a r a d e v a m e d e r , te v b e e tm e z s e ö ld ü r ü lü r , m i r a s ı m ü s lü -

m a n la r ın d ır . Y ık a n m a z , k e fe n le n m e z , n a m a z ı k ı l ın m a z , k â f i r l e r i n le ş i

g ib i b i r ç u k u r a a t ı l ı r v e ü s tü ö r t ü lü r . T a f s i l â t " Ş i f â " , " H â n i y y e " ve

d iğ e r k a y n a k la r d a m e v c u t tu r .

(1 4 1 ) İm â m E h û Y û su f , b i r g ü n h a l i f e n in y a n ın d a ik e n , b i r a d a m

R e s û lu l la h ( s .a .v .) , k a b a ğ ı s e v e r d i d e d i. B i r b a ş k a s ı d a , b e n s e v m e m

d e d i. B u n u n ü z e r in e İm â m E b û Y û s u f , id a m e d i l e n le r in k a n ın ın e t r a f a

Page 126: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 127

day yemeseydi, böyle olmazdık derse küfründe ihtilâf vardır, fakat eşkiya olmazdık derse kâfirdir.

“Bezzâziyye”de şöyle vârid olmuştur: Bir kimse, Hz. Âdem elbi­se dokurdu der de, bir başkası da, istihza ederek, öyle ise biz elbise dokuyucunun çocuklarıyız şeklinde ona mukabelede bulunursa kâfir olur. Benim seninle karşılaşmam, Azrâil (a.s.) ile karşılaşmam gibidir diyen kimsenin kasdi, ölümü kerih görmekse kâfir değildir, maksadı Melekü’l-mevti kerih görmekse kâfirdir. Meleklerden birini ayıplar veya hafıfe(,42) alırsa veyahut da Azrâil (a.s.) filânın canını yanlışlıkla aldı diyen kimse kâfirdir. Bir kimse diğerine, başını traş et, tırnakları­nı kes, zira bu sünnettir der de, diğeri sünnet de olsa yapmıyorum der­se kâfirdir. Çünkü burada niyeti inkârdır. Diğer sünnetler için de du­rum aynıdır. Özellikle misvak gibi tevatür yolu ile sâbil olan ve bili­nen sünnetler... Bir kimse, bilmiyorum Resûlullah (s.a.v.) kabirde mü’min midir, kâfir midir veya Peygamberin gönderilmesi ni’metle- rin en büyüğü olduğu hâlde, bizim için ni’met değildir derse kâfirdir.

.................................................. Ş E R H K I S M I ....................................................

s a ç ı lm a s ın ı ö n le y e n m u ş a m b a n ın v e k ı l ı c ın ın g e t i r i lm e s in i e m re tt i.

A d a m b u s e fe r “ E s t a ğ f ı r u l la h , b en b ö y le b i r şe y h a t ır la m ıy o ru m .” d i ­

y e r e k k e l im e - i ş e h a d e t g e t ir d i. B u n d a n s o n r a d ır k i İm â m E b û Y û s u f

o n u n k a t l i n i e m re tm e k te n v a z g e ç t i. B u h â d is e n in te ’ v i l i ş ö y le d ir : B u

“ s e v m e m e ” i s t ih f a f m â n a s ın ı ifa d e e d e rse k a t l in e h ü kü m v e r i l i r . Y a ­

r a d ı l ı ş ı i c a b ı o n u g e rç e k te n s e v m iy o rs a , b u n u n ü z e r in e ş e r ’ î h ü kü m

c â r i o lm a z .

( 1 4 2 ) K â d i İ y a d , Ş i f â is im l i k ita p ta ş ö y le d e m e k te d ir : P e y g a m ­

b e r le r e , m e le k le r e sö v m e k , o n la r ı h a f ife a lm a k , y a la n la m a k ve in k â r

e tm e k h u s u s u n d a k i h ü k ü m , P e y g a m b e r im iz h a k k ın d a b e y a n e d ile n

h ü k ü m le r g ib id i r . B i r â y e t - i c e l î le d e bu h u su s ta ş ö y le b u y u ru lm u ş t ıır :

“... ( O n la r d a n ) her biri Allah’a, O’nun meleklerine, kitaplarına, pey­gamberlerine inandı. O’nun ( A l la h ’ ın ) peygamberlerinden hiç birini diğerlerinin arasından ayırmayız (h e p s in e in a n ır ız ) , dinledik ( k a b u l

e t t ik , e m r in e ) itaat ettik. Ey Rabbimiz, mağfiretini ( is te r iz ) . Son va- rış ( ım ız ) ancak Sanadır dediler.” ( B a k a ra sû re s i: 2 85 ).

İmâm Mâlik, İmâm Muhammed, İbnu’l-Kâsım, İbn Macişûn, İbn Abdi’l-Hakem, İsbağ ve Sahnûn, peygamberlerden birine söven, tev- ,

Page 127: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

128

Hz. Âişe’ye iftira eden, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’in*l43> sa- habeliğini ve halifeliğini kabul etmeyen kimse de kâfirdir.

Resûlullah (s.a.v.)’a söven*,44) ne azab görür ve ne de kâfirdir diyen kimse kâfirdir. Bir kimse Resûlullah (s.a.v.)’ın a ’zâlarından birini istihza yolu ile küçültürse kâfir olur. Peygamberlerden birine...................................................Ş E R H K I S M I .........................................................

be ettirilmeden öldürülür. Eğer söven zımmî ise, müslüman olursa öl­dürülmez demişlerdir. İm â m M â l i k , N e v â d i r i s i m l i k i t a p t a , C e b r â i l

(a . s .) v a h iy d e h a t a e t t i, H a k H z . A l i ’ n i n d i r d i y e n k im s e , te v h e e tm e d i­

ğ i t a k d ir d e ö ld ü r ü lü r , d e m iş t i r . İmâm-ı Azam ve ona tâbi olanlar, bir kimse peygamberlerden birine söverse mürted hükmündedir demiş­lerdir. K â d i E h û ’ l - f a d l ş ö y le d e m iş t i r : K u r ’ â n - ı K e r îm ’ d e , m ü t e v â t i r

h a d îs - i ş e r i f le r d e v e ic m â d a k a t iy y e t k e s b e d e n , C e b r â i l ( a . s . ) , M i k â i l

(a .s .) , C e n n e t m e le k le r i , C e h e n n e m z e b â n i le r i , A r ş ı t a ş ıy a n m e le k le r ,

A z r â i l (a .s .) . İ s r a f i l ( a .s . ) R ıd v a n , h a f a z a , M ü n k e r N e k i r v e p e y g a m ­

b e r le r e ş o v e n le r k â f i r d i r v e k a t l i v â c ib d i r . F a k a t K u r ’ â n - ı K e r îm ,

m ü te v â t ir h a d îs - i ş e r i f l e r ve ic m â i le s â b i t o lm a y a n m e le k le r v e p e y ­

g a m b e r le r e H a r u t v e M â r u t , H ı z ı r , L o k m a n v e Z ü lk a r n e y n , M e r y e m ,

 s iy e vb . k ü f r e d e n le r h a k k ın d a k i h ü k ü m y u k a r d a k i g i b i d e ğ i ld i r . S ö y ­

le d ik le r i s ö z ü n e h e m m iy e t in e g ö r e c e z a la n d ı r ı l ı r l a r .

(1 4 3 ) H z . E b û B e k i r v e H z . Ö m e r ’ e ş o v e n le r v e lâ n e t e d e n le r

k â f i r d i r le r . H z . A l i ’ y i b u n la r d a n ü s tü n t u t a n is e b i d ’ a t e l ı l i n d e n d i r .

“ M e n â k ıb u ’ l - K i i r d î ” d e ş ö y le v â r id o lm u ş t u r : “ H z . E b û B e k i r i l e H z .

Ö m e r ' i P e y g a m b e r im iz ( s .a .v . ) ç o k s e v d iğ in d e n o n l a r ı n h i l â f e t i n i

in k â r e d ip , o n la r a b u ğ z e tm e k k ü fü r d ü r . Y a ln ı z H z . A l i ’ y i o n la r d a n

b ir a z d a h a f a z la s e v e n le r m u a h e z e e d i lm e z . ”

(1 4 4 ) Peygamberimize (s.a.v.) söven, o n u a y ıp la y a n , ş a h s ın a ,

d in in e v e y a b i r h u y u n a n o k s a n l ık n is b e t e d e n , k ü ç ü l t m e k k a s d ı i le

b a ş k a b i r şe y e b e n ze te n , o n a s ö z le r le h a k a r e t e d e n ve b u n la r a b e n z e r

s ö z le r s a r fe d e ı ı k im se , Ashab-ı Kiram’dan günümüze kadar yaşayan bütün âlimlerin ittifakı ile kâfirdir ve katli vâcibdir.

im â m M â l i k v e İ s b a ğ , P e y g a m b e r im iz i ( s . a . v . ) ç o b a n l ı k , s i h i r ­

b a z l ık , u n u tk a n lık , y a r a l ı o lm a k , a s k e r in in h e z im e te u ğ r a m ış o lm a s ı ,

d ü ş m a n ın o n a e z iy e t e tm e s i, k a d ın la r a m e y i l l i o lm a k g i b i k u s u r la r l a

a y ıp la y a n k im se , k â f i r o ls u n , m ü s lü m a n o ls u n te v b e e t t i r i lm e k s i z i n

E H L - İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I .......................................................

Page 128: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 129

düşmanlık kasdı ile keşke peygamber olmasaydı diyen kimse kâfirdir. Resûlullah (s.a.v.)’ı kastederek Ebu’l-Kasım’a Allah rahmet etsin diyen kâfirdir.

İyi bir adama, o peygamberdir veya peygamberden hayırlıdır ve­yahut da filân velî peygamberden hayırlıdır diyen kimse kâfirdir. Filân peygamber gibidir diyen kimse kâfir olmaz. Peygamberimizin sözünden bahsederken, şu adam şöyle-şöyle diyor diyen kimse kâfirdir. Bir kimse bir başkası için, filân peygamber de olsa ondan hakkımı alırım der de, gerçekten o adamda hakkı varsa kâfir olmaz. Fakat yoksa kâfir olur. Bir kimse hafife alarak Peygamberimizin tır­naklan uzun ve elbisesi eski idi derse kâfir olur. Bir kimse bir başka­sına, koltuk altını temizle, bıyıklannı kırp, çünkü bunlar sünnettir der de, diğeri yapmıyorum diyerek inkâr ederse kâfirdir. Bir kimse bir başkasına, Resûlullah (s.a.v.) “Benim kabrimle minberimin arası Cen­net bahçelerinden bir bahçedir.” buyurmuştur der de, diğeri, istihfaf ederek, ben orada hasırla minberden başka bir şey görmüyorum derse kâfir olur. Küçük görerek peygamberler fakirdi diyen kimse kâfirdir. Onların fakirlikleri ihtiyârî idi(,45). Yâni Allah’tan zengin olmayı iste­memişlerdi. Her ma’siyet küfürdür, peygamberler de ma’siyette bulu­nur diyen kimse kâfirdir.................................................... Ş E R H K I S M I ....................................................

ö ld ü r ü lü r .

( 1 4 5 ) P e y g a m b e r im iz e (s .a .v .) “ b u a d a m ” d iy e h ita p eden k im se

b a z ı l a r ın a g ö r e k â f i r , b a z ı la r ın a g ö re is e k â f i r d e ğ ild ir .

K â f i r d e ğ i l d i r d iy e n le r , P e y g a m b e r im iz (s .a .v .) a s h a b d a n b i r

g r u b u K a ’ b b . E ş r e f i ö ld ü rm e k iç in g ö n d e r ir k e n , g id e c e k o la n s a h a ­

b e le r o n u a ld a t m a k i ç in b i r ş e y s ö y le m e k h u su su n d a P e y g a m b e rd e n

( s .a .v . ) i z in is t e d i le r . R e s û lu l la h (s .a .v .) d a o n la r a iz in v e r d i K a ’ b b.

E ş r e f e g e ld ik le r in d e o n a ; “ B u a d a m ” ( y a n i R e s û lu l la h ) b iz im ü z e r i­

m iz e b i r b e la d ı r . ” d e d i le r . E ğ e r “ B u a d a m " d e m e k k ü fü r o ls a id i b u ­

n u a s h a b - ı k i r a m s ö y le m e z d i. K â f i r d i r d iy e n le r , b u , iz in le o lm u ş tu r ,

d e l i l o la m a z d e m e k te d ir le r .

P e y g a m b e r e ( s .a .v .) y a z ık la r o ls u n d iy e n k im se , b ü tü n â l im le r e

g ö r e te v b e s iz o la r a k ö ld ü r ü lü r . E b û ’ l H a s a n i ’ l - K a b is î , P e y g a m b e r i­

m iz e ( s .a .v . ) E b û T â l ib ’ in y e t im i d iy e n in ö lü m ü n e f e t v â v e rm iş t ir . B i r

Page 129: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

130 E H L - İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

Bir kimse: “Çi bekâr âyed sünneti şânihi: Sünnet ne işe yarar.” dese kâfir olur. Bir kimse karısına“Merâ sîm nist: Param yoktur.” de­diğinde karısı “Yalan söylüyorsun” dese ve adam da: “Mcrâ sîm nîst: Param yoktur, diye peygamberleri ve melekleri şahit göstersem, onla­rı tasdik etmezsin” dese kadın da “Evet!” dese kâfir olur. Bir kadınla bir erkek şâhidleri olmadığı hâlde birbiriyle nikâhlansalar ve “Hudây râ ve Resûl râ güvâh kerdem: Allah ve Peygamberini şahid tutarım” veya “Hudây râ ve feriştegân râ güvâh kerdem: Allah ve meleklerini şahid tutarım.” deseler kâfir olurlar.

Bir kimse filân peygamber olsa ona imân ederdim derse kâfirdir. Bir adam mahkemeye bir şahit getirse, dâvâlı da, bu şahidin şehadeti kabul olsa idi, peygamberin şehadeti de kabul olurdu derse kâfir olur. Eğer maksadı Peygambere (s.a.v.) hakaret değil de, sadece bir kişinin şehadetinin dinen geçerli olmadığını izah etmek ise kâfir olmaz.

................................................... Ş E R H K I S M I ..........................................................

t o p lu lu k , R e s û lu l la h ( s . a . v . ) ’ ın e v s a f ın d a n b a h s e d e r k e n , o r a d a n ç i r ­

k in b i r a d a m g e ç iy o r d u , i ç le r in d e n b i r i , R e s û lu l l a h ’ ın v a s f ın ı g ö r m e k

is t e y e n ş u a d a m a b a k s ın d e y in c e , E b û M u h a m m e d b . E b î Z e y d , o

a d a m ın ö lü m ü n e f e t v â v e r m iş t i r . E n d ü lü s f a k i h l e r i n i n , b i r m ü n a z a r a

e s n a s ın d a R e s û lu l la h ( s . a . v . ) ’ a y e t im d e d iğ i v e z â h i d l i ğ i n i n g e r ç e k

o lm a d ığ ın ı id d ia e t t iğ i i ç in , İ b n H â t im h a k k ın d a v e r d i k l e r i f e t v â ö lü m

o lm u ş tu r .

K â d i E b û ’ l - A b b a s b . T â l i b ’ in b u lu n d u ğ u b i r m e c l i s t e m ü n a z a r a

y a p a r k e n R e s û lu l la h ( s .a .v . ) h a k k ın d a is t ih z â k a b i l i n d e n h o ş o lm a y a n

b a z ı s ö z le r s a r f e d e n İ b r a h im is m in d e b i r ş â i r h a k k ın d a K a y r a v a n

â l im le r i k a t l in e f e t v â v e r m iş le r d i r . İ n f a z ı , K a d ı Y a h y a b . Ö m e r v e b a ­

z ı f a k i h l e r i n h u z u r u n d a y a p ı lm ış t ı r . A s ı l ı r k e n k a r n ın a b i r b ı ç a k s a p ­

la n m ış , y e r e d ö k ü le n k a n ın ı k ö p e k y a la m ış , s e y r e d e n le r h a y r e t l e r i ç e ­

r i s in d e k a la r a k t e k b î r g e t i r m i ş l e r d i r . Z i r a R e s û l u l l a h ( s . a . v . ) b i r

h a d îs - i ş e r i f le r in d e , “Mü’minin kanını köpek yalamaz.” b u y u r m u ş ­

la r d ı r . Ö ld ü k t e n s o n r a m i l l e t a y r ı l ı r k e n k e n d i l iğ in d e n k ıb le d e n d ö n ­

m ü ş tü r . B u n la r d a k â f i r o ld u ğ u n u n a lâ m e t id i r .

E b û A b d i l l a h , b i r k im s e P e y g a m b e r im iz ( s .a .v . ) h a k k ın d a “ o h e ­

z im e te u ğ r a d ı" d e r s e , te v b e e tm e s i t e k l i f e d i l i r , k a b u l e tm e z s e ö ld ü r ü ­

lü r . B ö y le c e g ö r ü lü y o r k i P e y g a m b e r im iz e ( s .a .v . ) h a k a r e t v e n o k s a n -

Page 130: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

3 — Kur’ân-ı Kerîm’e, namaza, zikre ve buna benzer diğer hususlara taallûk eden küfür lâfızları:

Kur’ân-ı Kerîm’den bir âyet-i celîleyi inkâr eden, Kur’ân-ı Kerîm’i, mescidi ve dinen hürmet gösterilmesi gereken yerleri hafife alan, Kur’ân-ı Kerîm’den bir yeri beğenmeyen, alaya alan ve hatâlıdır diyen kimse kâfirdir.

Muavvezeteynin (Felâk ve Nâs sûreleri) inkânnda ihtilâf vardır. Doğru olan kâfir olmasıdır. Bazı ulemaya göre avamdan biri ise kâfir

A

olur. Alim ise kâfir olmaz. Bazı fakihler de kâfir olmak görüşündedir- ler(,46). Kur’ân-ı Kerîm’in ve imânın mahlûk olduğunu iddia eden kimse kâfirdir. Kur’ân-ı Kerîm yazılırken cisim, okunurken ârazdır diyenleri tekfir etmek icab eder.

.................................................. Ş E R H K I S M I ...................................................

l ı k i z â f e e d e n k im s e n in ö ld ü r ü lm e s i h u su su n d a , m iite k a d d im în ve

m ü te a h h ir în â l im le r i i t t i f a k e tm iş le rd ir .

( 1 4 6 ) B i r k im s e K u r ’ â n - ı K e r îm ’ i h a f ife a l ı r s a , sö v e rse , in k â r

e d e r s e , y a la n la r s a , h ü k ü m le r in d e n v e y a h a b e r le rd e n b i r i s in i in k â r

v e y a ş ü p h e e d e rs e , - b i r â y e t v e ya h a r f o ls a d a h i- â l im le r in it t ifa k ı i le

k â f i r d i r . A l l a h T e â lâ , K u r ’ â n - ı K e r îm ’ d e ş ö y le b u y u rm u ş tu r : “Ki ne önünden ne ardından ona ( K u r ’ â n - ı K e r îm 'e ) hiçbir bâtıl (y an a ş ıp )

gelemez. (O ) , bütün kâinatın hamdettiği, O yegâne hüküm ve hikmet sahibi ( A l la h ) d c in indirilmedir.” ( F u s s i le t s û re s i: 4 2 ). A h m e d b. H a n -

b e l ’ in E b û H ü r e y r e ’ d e n n a k le t t iğ i b i r h a d îs - i ş e r if t e R e s û lu l la h

( s .a .v . ) ş ö y le b u y u rm u ş tu r : “Kur’ân-ı Kerîm’de mira’ yâni şüphe ve cidâl küfürdür.”

K u r ’ â n - ı K e r îm ’ d e d e ş ö y le b u y u ru lm u ş tu r : “Allah’ın âyetleri hakkında küfür ( v e in k â r ) edenlerden başkası mücâdele etmez...” ( M ü ’ m in s û r e s i: 4 ) .

İ b n A b h a s ( r .a . ) ’ ın r iv â y e t e t t iğ i b i r h a d îs - i ş e r if te ş ö y le b u y u ru l­

m u ş tu r : “Kur’ân-ı Kerîm’den bir âyet inkâr edenin boynunun vurul­ması helâldir.” A l la h t a r a f ın d a n in d ir i lm iş k it a p la r ın t a h r i f e d ilm ed e n

ö n c e k i h â l l e r i h a k k ın d a k i h ü kü m d e y u k a r d a k i g ib id ir .

M ü s l i im a n la r a r a s ın d a , K u r ’ â n - ı K e r îm ’ in F a t ih a s û re s i i le b a ş ­

l a y ıp , N â s s û r e s i i l e b i t t iğ in e , b u i k i s û r e n in a r a s ın d a k i b ü tü n

s û r e le r in A l l a h ’ ın k e lâ m ı o ld u ğ u n a ve O ’ n u n P e y g a m b e r i R e s û lu l la h

.......................................... ELFÂZ-I KÜFÜR............................................ 131

Page 131: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

132 E H L - İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

“Fusûlu’l-İmadî”de şöyle vârid olmuştur: Kur’ân-ı Kerîm’i musikî âletleri ile beraber okumak, okunurken alkışlamak ve buna benzer davranışlarda bulunmak küfürdür. Bir kimse, Kur’ân-ı Kerîm okuyan bir kimsenin Kur’ân okumasını, okuyacağını hatırlamasını is­temediğini imâ emek maksadı ile, Kur’ân-t Kerîm’den şu âyeti okursa kâfirdir: “Bacak da bacağa dolaştı mı” (Kıyâme: 29).

Yine bir kimse, Kur’ân-ı Kerîm okunurken, okuduğu yerde ge­çen mânaya uygun davranışlarda bulunur ve bunu istihza ederek ya­parsa kâfir olur. Bu gibi davranışta bulunanların misalleri şöyle sıra­lanabilir: Meselâ kadehi kaldırırken “ temiz bir şarap” , “dolu ka­deh”, “bir serab hâline gelmiştir” âyetlerini okumak, insanları bir yere toplarken: “Bu suretle hepsini derleyip toparlam ışızdır.” (Kehf: 99), “Biz onları nezdimizde topladık”, “İçlerinden hiçbirini bırakmamışızdır” âyetlerini okumak. Yine bir kimseye istihza yolu ile “Vennâzi’âti nez’an’M, üstün mü esre mi okursun diye sormak. Yi­ne bir kimseye, senin ismin keldir. Benim sana sövmeye hakkım var­dır. Çünkü Allah “kellâ...” buyurarak kele sövmüştür demek. Bir kim­se bir başkasına cemaatle namaz kıl der de, öbürü de ben yalnız kıla­rım, çünkü Allah Kur’ân-ı Kerîm’de “İnnessalâte tenhâ” buyuruyor,

...................................................Ş E R H K I S M I .........................................................

( s . a . v .Y a in d iğ in e , b u n d a n b i r h a r f e k s i l t e n in v e y a o n a b i r h a r f i lâ v e

e d e n in k â f i r o ld u ğ u n a ic m â v â k i o lm u ş t u r .

B u n a g ö r e i f k h â d is e s in d e H z . Â i ş e v â l i d e m iz i s u ç la y a n v e y a H z .

M û s a A l l a h i l e k o n u ş m a d ı, H z . İ b r a h im ' i A l l a h d o s t e d in m e d i d iy e n

k â f i r o lu r . A b d u l l a h İ b n M e s ’ u d , K u r ’ â n - ı K e r îm 'd e n b i r â y e t i in k â r

t a m a m ın ı i n k â r h ü k m ü n d e d ir . B u n u y a p a n ın k a t l i v â c i b d i r . im â m

K â b is i ' y e ş ö y le s o r u ld u :

— B i r k im s e y a h u d i i le k a v g a e d e r k e n A l l a h , T e v r a t ’ a lâ n e t e ts in

d e rs e h ü km ü n e d ir ? Ş ö y le c e v a p v e r m iş t i r :

— Y a h u d i le r in T e v r a t ’ ı n ı k a s d e d e r s e , k a t l i i c a b e tm e z . Ç ü n k ü

y a h u d i le r T e v r a t ’ ı t a h r i f e tm iş le r d ir .

B a ğ d a t â l im le r i , k u r r a d a n İ b n Ş e n b û z ’ u n te v h e e tm e s i h u s u s u n ­

d a ı s r a r e tm iş le r d ir . Z i r a K u r ’ â n - ı K e r îm ’ i ş â z h a r f l e r l e o k u m u ş tu r .

B i r a d a m , b i r ç o c u ğ a A l l a h s a n a d a , s a n a ö ğ r e t i le n e d e lâ n e t e ts in

d e m iş , b u n u n la o n u n k ö tü a h lâ k ın ı k a s d e t t iğ in i i f a d e e tm iş , b u n a r a ğ -

Page 132: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

133diye cevap verirse... Bir adam, diğer bir adama “tefşîle”yi (hayvanı sağdıktan sonra memesinde kalan sütü) ye çünkü o “riha” yâni havaya gider diyerek, “Fetefşelû ve tezhebe rîhukum” âyetini okursa... Bu zikredilen davranışlarda bulunanlar, küfrün gayyasına batmış olurlar.

Netice şöyle özetlenebilir: Kim Allah’ın kelâmını, kendi kelâmı yerine koyarsa kâfirdir. Bir kimse Kur’ân-ı Kerîm’i Farsça olarak nazm ederse, yemin ederken istihza kasdı ile ayağını Kur’ân-ı Kerîm’e koyarsa, “Kur’ân-ı Kerîm acemcedir,,(l47) derse kâfir olur. Acemce kelimeler var derse, hakkında ihtilâf vardır. Zikirle istihza eden, içki içerken, zina ederken ve haramlığı kesinleşmiş fiilleri ya­parken “bismillâh” diyen kâfirdir. Zar ve remil atarken, küçük taşlarla fal bakarken ve oyun oynarken “bismillâh” derse kâfir olur. Bir şeyi, sayarken, ölçerken, tartarken bir yerine “bismillâh” der ve 2, 3,4 diye saymaya başlarsa kâfirdir. Bismillâh der ve hemen sonra 1,2, 3,4 di­ye saymaya başlarsa mahzuru yoktur. Haram bir şeyi bitirdikten sonra “elhamdülillâh” diyen kimse, bazılanna(,48) göre kâfir, bazılanna göre değildir.

Bedrü’r-Reşhid bazı büyüklerden şunları işittim demiştir: “Bir kimse emretme veya izin verme yerine “bismillâh” kullanırsa kâfir olur. Şu misallerde olduğu gibi: Birisi oturayım mı, kalkayım mı, çı­kayım mı dediğinde, diğeri, otur, kalk, çık yerine “bismillâh” derse, yukarıda da belirtildiği gibi kâfir olur(l49)....................................................Ş E R H K I S M I ...................................................

m e n k a d ı E b û M u h a m m e d o n u te ’ d ib e tm iş t ir .

( 1 4 7 ) Ş i f â k i t a b ın d a ş ö y le d e n m iş t ir : K u r â n - ı K e r îm , d e l i l , m u ­

c iz e d e ğ i l , h e lâ l , h a r a m ve a h lâ k ta n d a b a h s e tm iy o r d iy e n , H iş â m u ’ l-

F û t î v e M u a m m e r u ’ z - Z a m e r îg ib i le r k â f ir d ir le r .

( 1 4 8 ) B e z z â z iy y e k i t a b ın d a B e d r ı t r ’ r - R e ş îd ş ö y le d e m iş t ir : B i r

k im s e h a r a m ı y e d ik te n s o n r a “E lh a m d ü l i l la h ” d e rse , b u n u h e lâ l r ız ık

k a b u l e d e r e k d e m iş s e , k â f i r d ir . E ğ e r h a ra m h a t ır ın a g e lm e k s iz in m u t­

la k m â n a d a r ı z ı k o la r a k k a b u l e tm iş ve h am d e tm işse k â f i r o lm a z .

M u t e z i le m e z h e b in d e n o la n la r b u n a k a r ş ı ç ık m ış la r d ır . Z i r a o n ­

l a r a g ö r e h a r a m , r ı z ı k d e ğ i ld i r . B iz e g ö re is e r ı z ık h a ra m a d a h e lâ le

d e ş â m i l o lu r .

( 1 4 9 ) B i r ş e y i e m re d e rk e n “ b i s m i l l â h ” d e m e k g ü n ü m ü zd e ç o k

........................................... ELFÂZ-I KÜFÜR

i

Page 133: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

134 E H L - İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

Bir hastaya namaz kıl dendiğinde, ebediyycn namaz kılmayaca­ğım demesi küfürdür. Küfür değildir diyenler de olmuştur. Yine bir kimseye namaz kılması emredildiğinde kılmıyorum derse kâfirdir. Bazıları ancak namazın farz olduğunu inkâr ederse kâfirdir demiş- tir(,50). Bir kimse fâsık bir adama namaz kıl ki namazın tadını bulasın dediğinde, fâsık ona, sen de namaz kılma ki, namazı terk etmenin ta­dını bulasın derse kâfir olur. Bir köle ben namaz kılmam, namaz kı­larsam onun sevabı efendime gider derse kâfir olur. Bir kimseye na­maz kıl dendiğinde, Allah benim malımı noksan kıldı, ben de onun hakkını noksan kılıyorum derse kâfir olur(I5,). Kıble şu cihette olsay­dı, ben namaz kılmazdım diyen kimse kâfir olur. Bir kimse Farsça

...................................................Ş E R H K I S M I .........................................................

v u k u b u la n h â d is e le r d e n d i r . B u g i b i l e r i t e k f i r e tm e k z o r d u r . M a k s a t ­

l a r ı d a A l l a h ’ ın i s m in i h a f i f e a lm a k v e y a A l l a h ’ ı n k e l â m ın ı k e n d i

k e lâ m ı y e r in e k o y m a k d e ğ i ld i r . B e l k i d e o n u n m a k s a d ı y e m e y e b a ş ­

la r k e n “ b i s m i l l â h ” d e d e , ö y le y e d e m e k t i r . M ü f t ü z â h i r i n e b a k a r a k

b u h u s u s ta f e t v â v e rm e k te a c e le e t m e m e l id i r . B e z z â z iy y e ’ d e H a r z e m

â l im le r in d e n ş ö y le n a k le d i lm i ş t i r : T a r t a n l a r ı n v e ö l ç e n le r i n , s a y a r ­

k en v e y a ö lç e r k e n b i s m i l l â h 2 , 3 . 4 d iy e s a y m a la r ı v e y a ö l ç m e le r i y u -

k a r d a k in e b e n ze m e z . E ğ e r b u n la r ın m a k s a d ı b e s m e le ç e k m e k o l s a id i,

b is m i l lâ h d a n s o n r a 1 , 2 , 3 , 4 d iy e s a y a r la r d ı .

( 1 5 0 ) İmâm Muhammed’e göre, namaz kılmıyorum sözü dört ihtimâl taşır:

1 — Çünkü ben namazımı kıldım.2 — Senin emrinle kılmam. Ç ü n k ü s e n d e n d a h a h a y ı r l ı s ı b a n a

n a m a z k ı lm a y ı e m re t t i.

3 — Fâsık olduğum için kılmıyorum.B u ü ç h â l k ü fü r d e ğ i ld i r .

4 — “Kılmıyorum. Benim üzerime farz değildir. Ben namazla emrolunmadım.” B u h â l k ü f r e g ö t ü r ü r .

(1 5 1 ) B i r k im s e , A l l a h b e n im m a l ım ı n o k s a n k ı l d ı , b e n d e o n u n

h a k k ın ı n o k s a n k ı la r ım , n a m a z k ı lm a m , d e r s e , b u k ü f ü r o lu r . Z i r a b u

h â l A l l a h i le m u a r a z a e tm e k t ir . N a m a z ı t e r k e tm e k b ö y le d e ğ i ld i r .

H e r ne k a d a r ita a t te m u h a le fe t v a r is e d e im â n d a n ç ık a r m a z .

Page 134: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 135

olarak “Ben namazın başını bağladım” derse kâfir olur. Bir kimse, kendisine namaz kıl diyene, bekle ramazan gelsin de kılarız derse kâfir olur. Bir kimse, kendisine namaz kıl diyene, bu işi kim sonuna kadar götürebilir veya sen kıldın da ne kazandın, ne kâr ettin derse kâfir olur. Namaz kıl dendiğinde, ramazanda kılarız, çünkü o zaman bir namaz yetmiş namaza bedeldir diyen kimse kâfir olur. Bir kimse namazı kasden terkeder de, kazaya hiç niyet etmez, azabdan korkmaz, namaz kıldığında yönünü kasten kıbleden başka tarafa çevirirse kâfir olur. Bir kimse bilerek necis elbise ile veya abdestsiz(,52) olarak na­maz kılarsa kâfir olur. Rükû ve sücûdun farz olduğunu inkâr eden, ezanı alaya alan, istihza yolu ile ezanı tekrar eden veya bu ne acaip sestir, bu ne biçim bilinmeyen bir sestir, bu yabancı bir sestir veyahut da bu çan sesidir diyen kâfir olur. Ezan sesi duyduğunda “Bu gardiya­nın bağırması gibidir” der ve bununla okunanı kastederse kâfir olur. Okuyanı kastederse kâfir oImaz(I53). Zekât vermekle mükellef olduk­tan sonra vermiyorum derse bir görüşe göre kâfir olur... Allah, orucu

.................. ...........................Ş E R H K I S M I ..............................................

İmâm Razî, Allah’a Cennet ve Cehennem korkusu ile ibâdet eden kimse bununla “Cennet ve Cehennem olmasa idi Allah’a ibâdet etmezdim” mânasını kasdediyorsa kâfidir, demiştir. Ç ü n k ü , A l l a h ’ ın

z â t ı v e r ı z â s ı i ç in ib â d e t y a p ı l ı r . B i z r a m a z a n d a n a m a z k ı la r ız . Ç ü n k ü

r a m a z a n d a k i b i r v a k i t n a m a z y e tm iş v a k it n a m a z a b e d e ld ir , d iy e n

k im s e k â f i r o lu r . Ç ü n k ü h e m n a m a z ı ç o k g ö r ü y o r v e h em d e m u ayye n

b i r v a k te t a h s is e d iy o r .

( 1 5 2 ) Fusûlu’l-İmâdî isimli kitapta şöyle denilmiştir: Bir kimse cemaatten utanarak, veya düşmandan kaçarak, abdestsiz olarak nama­za durursa kâfir olmaz. Böyle bir mecburiyet altında kalan kimse kı­yam, kıraat, rükû ve sücûdu şeklen yapar, fakat hiçbir şey okumaz. Küfre gitmemesi için böyle hareket etmesi gerekir. K ıb le d e n b a ş k a

b i r y ö n e k a s d e n d ö n e n b i r k im s e n in , b u n u is t ih z â y o lu i le y a p ıp y a p ­

m a d ığ ı a r a ş t ı r ı l ı r . İ s t ih z h a y o lu i le y a p m ış s a k â f i r o lu r .

( 1 5 3 ) “ H â v i ” i s im l i k ita p ta , b i r k im se b i r m ü e z z in in e z a n ın ı d in ­

le r k e n , y a la n s ö y lü y o r s u n d e r s e k â f i r o lu r . “ M u h i t " te d e b u a c â ip b i r

s e s t i r , b u ç a n s e s id i r d e rs e k â f i r o lu r .

“ İ h y â " d a e z a n ve k a m e t e s n a s ın d a k o n u ş m a n ın h a ra m o ld u ğ u

Page 135: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

136

bir aydan fazla emretseydi tutmazdım, zekâtı beş dirhemden fazla em- retseydi vermezdim, zekât için, bu cezayı daha ne zamana kadar öde­yeceğiz, yine zekât, öşrün dörtte birinden fazla olsaydı vermezdim di­yen kimse kâfir olur. Bir kimse, ramazanın olmamasını temenni etse, kâfir olmaması niyetine bağlıdır. Ramazan girdiğinde, bu ağır ay veya bu ağır misafir gene geldi derse veya Recep ayı girdiğinde Farsça ola­rak şöyle derse: “Bifitnehâ ender üftadîm = Biz fitneye düştük yine” ve Recep ayıgirdiğinde veya çıktığında yine düştük der ve bununla ra­mazan ayını hafife almayı kasdederse kâfir olur. Eğer zayıflık ve açlı­ğa tahammül edemediğinden dolayı diyorsa kâfir olmaz. Bu ibâdetleri Allah bize azab olarak emretti der ve herhangi bir tevhilde bulunmaz­sa veya bu ibâdetler emredilmese idi bizim için daha hayırlı olurdu derse kâfirdir*154\

Bir kimse, kelime-i tevhidi getir der de, diğeri getirmem derse kâfi ...................................................Ş E R H K I S M I .........................................................

ve ic â b e t i t e r k e t t iğ in d e d e k ü f r ü n d e n k o r k u ld u ğ u k a y d e d i lm iş t i r .

B a z ı l a r ı n a g ö r e , e z a n v e k a m e t y a p ı l ı r k e n s e lâ m v e r i lm e z ve

a l ın m a z . İ c â b e t te n b a ş k a b i r ş e y le m e ş g u l o lu n m a z . E l l e v e y a a y a k la

y a p ı la n i ş l e r t e r k e d i l i r . A n c a k K u r ’ â n - ı K e r îm o k u n u y o r s a d in le n i r .

( 1 5 4 ) “ H ü lâ s a ” i s im l i k i t a p t a , r a m a z a n i ç i n “ ş u u z u n a y y in e

g e ld i ” d e m e k , “ M u h î t ” te d e “ b u a ğ ı r a y g e l d i ” v e y a r e c e p a y ı g i r e r -

k e n b u a y la r a y in e d ü ş t ü k ” d e m e n in k ü f ü r o ld u ğ u z ik r e d i lm e k t e d i r .

Ç ü n k ü b u m e v s im le r , m ü b a r e k a y l a r ı i ç in e a lm a k t a d ı r . Ş e r ’ a n s e v i l ­

m e s i g e r e k i r k e n n e f r e t e tm e k k ü f ü r d ü r . P e y g a m b e r im iz ( s . a . v . ) b i r

h a d îs , i ş e r i f le r in d e ş ö y le b u y u r m u ş la r d ı r : “Allah’ım, recebi ve şaba­nı bize mübarek kıl ve bizi ramazana ulaştır.”

R a m a z a n ın g ü ç lü ğ ü n e , z o r lu ğ u n a d ü ş tü k d e r s e k â f i r o lu r . F a k a t

b u n u n la a ç l ığ a t a h a m m ü l e d e m e m e y i k a s d e d iy o r s a k â f i r o lm a z .

“ M u h î t ” i s im l i k it a p ta , A l l a h b iz e h u ib â d e t le r i a z a p o l a r a k g ö n ­

d e r d i d e r ve h e r h a n g i b i r t e ’ v i ld e b u lu n m a z s a k â f i r o lu r . Ç ü n k ü A l ­

la h b u ib â d e t le r i in s a n la r ın s a a d e t i i ç i n e m r e tm iş t i r . A h i r e t te a z a p ­

ta n k u r tu lu p s e v a b a , m ü k â fa t a n a i l o lm a la r ı i ç i n f a r z k ı lm ış t ı r . Y o k s a

A l la h , o n la r ın n e ib â d e t in e , n e s e v a b ın a , v e n e d e y a r d ım ın a m u h t a ç ­

t ır .

“ H ü la s a ” i s im l i k it a p ta , b u m e s e le d e k i a z a h d a n m u r a d ı y o r g u n -

E H L - İ S Ü N N E T İ T İ K A D I ........................................................

Page 136: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 137

getirm em dem ekse kâfir olmaz. Ölüm ânındaki ve kabirdeki(l55) şid­deti inkâr eden kâfir olur. Mutezile, kabir azabını inkâr etmiştir. Fakat sahih görüşe göre onları tekfir etmek doğru değildir. Kıyâmeti, b a ’si(l56 ,̂ Cenneti, Cehennemi, mîzam, hesâbı, sırâtı ve kulların

.................................... ŞERH K I S M I ...............................................

lu k is e k â f i r o lm a z d e n m e k te d ir . B i r k im se , bu ib â d e t le r b iz e f a r z o l ­

m a s a y d ı d a h a h a y ı r l ı o lu r d u d e r ve te ’ v i ld e b u lu n m a z s a k â f i r d ir .

“ H a y ı r l ı o lm a k t a n ” m a k s a d ı “ d a h a ehven o lu r ” m â n a s ı ise k â f i r o l ­

m a z .

( 1 5 5 ) ‘ ‘M e v a k ı f ’ ve “ T e h z ib u ’ l- K e lâ m " k it a p la r ın d a şö y le d e n i l­

m e k t e d ir : K a b i r a z a b ı h a k k ın d a k i h a d îs le r , m â n e v i te v â tü r d e re c e s i­

n e u la ş m ış t ı r . Y in e b u k i t a p la r a g ö re , “ K i t a p ve Sü nne te d a y a n a ra k ,

k a b i r a z a b ın ın h a k o ld u ğ u n d a ic m â h â s ı l o lm u ş tu r . S o n ra d a n m e y d a ­

n a ç ık a n v e y a ç ık a c a k o la n ih t i lâ f , g e ç m iş te k i b u ic m â a z a r a r v e r ­

m e z . "

B u k a id e y e g ö r e , k a b i r a z a b ın ı in k â r eden k â f ir d ir .

( 1 5 6 ) Ba’s demek, öldükten sonra dirilmek demektir. Buna inan­mak dinî bir zarurettir. Ba’s hakkındaki görüş beştir:

1 — Sadece cismin dirilmesi: Bu, kelâmcılardan birçoğunun gö­rüşüdür.

2 — Sadece ruhun dirilmesi: Bu da felsefecilerin görüşüdür.3 — Rûhun ve cesedin beraberce dirilmesi: Birçok muhakkikinin

görüşü böyledir.4 — Hiçbirinin dirilmeyeceği görüşünde olanlar da tabiatçı(ardır.5 — Bu hususta susanlar, fikir yürütmeyenler. (C â lin û s ) .

Ehl-i sünnetin görüşü ise: Te’vil kabul etmeyen âyetlerdir. Bun­lardan ikisi şöyledir: “Sonra siz kıyamet gününde muhakkak diriltilip kaldırılacaksınız.” (M i i 'm in û n s û re s i: 16).

“ ( H a b îb im ) de ki: Onları ilk defa yaratan diriltecek. O, her ya­ratmayı hakkıyle bilendir.” ( Y â s in s û re s i: 79 )

İm â m M â t ü r i d î b u h u s u s ta ş ö y le d e m iş t ir : R e s û lu l la h ’ ıt ı g e t i r ­

d i k le r in e im â n e d ip d e , h a ş r i in k â r e tm ek a k ı l k â r ı d e ğ ild ir . B ö y le b i r

k im s e n in k â f i r o ld u ğ u n a ş ü p h e y o k tu r .

Page 137: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

138 E H L - İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

amellerinin amel defterlerinde yazılı olduğunu inkâr eden kâfir olur. Bir adamın ba’sini inkâr ederse kâfir olmaz. Cennete girdikten sonra Allah’ı görmeyi(,57), kabir azabını inkâr eden kâfirdir. Allah bana Cenneti verse, sensiz istemem, filân ile beraber Cennete girmem, se­nin işin veya şu işi yaptığımdan dolayı Allah bana Cenneti verecekse istemem. Cenneti değil, Allah’ı görmeyi istiyorum(l58) diyen kâfirdir. Hıristiyanların ve yahudilerin dirildikten sonra Cehennemde azab gö­rüp görmeyeceklerini bilmiyorum, insanoğlunun haşredileceğine(159) inanmıyorum, günahın karşılığında ikaz olduğunu, isyanın çirkin ol­duğunu, itaatin güzelliğini, itaat edenin sevaba nâil olacağını ve itaa­tin*l60) farz olduğunu kabul etmiyorum diyen kâfirdir.

Bir kimse, haramı helâl, helâli de haram kabul eder de, “haram liaynihî” olursa kâfir olur. Haram ligayrihî ise kâfir olmaz. Haramlığı kat’î delil ile sâbit ise yine kâfirdik161 \ Bir kimse imân ile küfrün bir

...................................................Ş E R H K I S M I .........................................................

( 1 5 7 ) R i i ’ y e t u l l a h ’ ın d ü n y a d a ik e n v u k u u , “ e h a d ” t a r i k i i l e g e ­

le n h a d îs - i § e r î f i l e s â b i t o ld u ğ u n d a n , i n k â r e d e n k â f i r o lm a z . F a k a t

C e n n e te g i r d ik t e n s o n r a g ö r m e y i , i n k â r e d e n k e s in l i k l e k â f i r d i r . Ç ü n ­

k ü b u , K i t a p , S ü n n e t v e İ c m â i l e s â b i t t i r .

( 1 5 8 ) C e n n e t i is t e m iy o r u m , A l l a h ' ı g ö r m e k i s t i y o r u m d iy e n k im ­

s e n in k â f i r o lm a m a s ı g e r e k i r . Ç ü n k ü o d a h a y ü k s e ğ in i i s t e m iş t i r .

“ D ü n y a , â h i r e t e h l in e ; â h i r e t , d ü n y a e h l in e ; i k i s i d e A l l a h e h l in e h a ­

r a m d ır . ” s ö z ü y u k a r d a k i g ö r ü ş ü t e ’ y i d e tm e k te d ir .

( 1 5 9 ) “ H â v i ” i s im l i k i t a p t a ş ö y le d e n i lm i ş t i r : Â d e m o ğ lu n d a n

b a ş k a v a r l ı k l a r ı n , h a y v a n la r ın h a ş r o lu n m a y a c a ğ ın ı i d d i a e tm e k k ü ­

f ü r d ü r . B u , h a d îs - i ş e r î f i l e s â b i t t i r . B u n l a r k ıs a s i ç i n h a ş r o lu r ıa c a k -

l a r , “ t o p r a k o l ” e m r in d e n s o n r a t o p r a k o l a c a k l a r , b u n u g ö r e n

k â f i r l e r d e “ n e o lu r d u b i z d e t o p r a k o la y d ı k ” d i y e c e k le r d i r .

( 1 6 0 ) H ü lâ s a , ş e r ia t ı v e ş e r ia t a t a a l lû k e d e n ş e y le r i h a f i f e a la n ,

i s t ih z â e d e n k im s e le r k â f i r d i r . “ B a h r u ’ r - R â f i k ” i s i m l i k i t a p t a ş ö y le

v â r id o lm u ş tu r : N a m a z ı k a s d e n t e r k e d ip , k a z a s ın a n iy e t e tm e y e n ve

â k ıb e t in d e n d e k o r k m a y a n k im s e k â f i r d i r .

(1 6 1 ) “ H a r a m l i a y n ih î " : B a z ı f e t v a l a r a g ö r e k a t ’ î d e l i l i l e s â b it

o lu r s a in k â r ı k ü fü r d ü r . “ H a r a m l i g a y r i h î " o lu r s a : D e l i l - i k a t ’ î i le

s â b it o ls a d a h i k ü fü r ü g e r e k t ir m e z . B a z ı l a r ı n a g ö r e , d e l i l - i k a t ’ î i le

Page 138: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 139

olduğuna i’tikad ederse kâfir olur. İmâna rızâ göstermeyen de kâfirdir. İmânın vasfını bilmiyorum diyen kâfirdir. Bir kimseye yarın şöyle olursa, ben kâfirim derse kâfir olur. Yarın filân iş olursa ne âlâ, olmazsa ben kâfirim derse derhal kâfir olur. Başkasına küfrü emret­meyi azmederse kâfir olur. Bir kimse, bir kavme kâfir olmayı kabul edin'dese, onlar da kabul etseler icmâ ile kâfir olurlar. Allah’ın küfre nzâ gösterdiğine inanan kimse kâfirdir. Bir kimse Farsça olarak “İn- şaallah ki filan kâriy bikunî... İnşaallah ne kunam = înşaallah filân işi yapar. (O da dedi) İnşaallah yapmam” dese kâfir olur. Allah’ın kitap­larından birine inanmayan kimse kâfirdir. Bilmem ki, Allah Kur’ân-ı Kerîm’de niçin zikr etmiş diyen kimse kâfirdir. İmam Fudaylî’ye şöy­le soruldu: Bir kimse “Dad” yerine “Za” okursa veya “Eshabu’l-cen- net” yerine “Eshabu’n-nâr” veya aksini okursa durumu ne olur?(,62).

Fudaylî şöyle cevap vermiştir: İmâmlığı câiz değildir. Kasten okursa kâfirdir. Bir kimseye, niçin Kur’ân-ı Kerîm okumuyorsun dendiğinde, doydum veya ikrah ettim derse kâfir olur.

Kur’ân-ı Kerîm’den bir âyet-i celîleyi alaya alarak okuyan kimse ...................................................Ş E R H K I S M I ...................................................

s â b i t o ld u k t a n s o n r a “ h a r a m l ia y n ih î " o ls u n , “ h a ra m l ig a y r ih î" o l ­

s u n in k â r ı k ü fü r d ü r .

B i r i n c i g ö r ü ş e g ö r e , b i r k im se h a y ız l ı k a r ıs ın a y a k la ş ır ve h e lâ l

k a b u l e d e r s e k â f i r o lm a z . Ç ü n k ü “ h a ra m l ig a y r ih F d i r .

İ k in c i g ö r ü ş e g ö r e k â f i r d ir . H a r a m l ığ ın ı ta s d ik e tm e y i g e re k ir ­

k e n t e k z ip e t t iğ in d e n d o la y ı k â f i r o lm u ş tu r . “ H â d im F .

( 1 6 2 ) İb n H i im â m ş ö y le d e m iş t ir : İ k i h a r f in a r a s ın d a k i f a r k a ç ık

v e b i lm e k t e g ü ç lü k ç e k i lm iy o r s a , m e s e lâ n a m a z k ı la n b i r k im se

“ s â l i h â t ” y e r in e “ t â l ih â t ” o k u r s a n a m a z ı f â s id o lu r . E ğ e r “Z i " i le

" D a d " h a r f l e r i g ib i , i k i h a r f in a r a s ın ı a y ırm a k z o r is e b a z ı la r ın a

g ö r e f â s id , ç o k la r ın a g ö r e d e f â s id d e ğ i ld ir . B u g ö rü ş ü M u h a m m e d b.

S e le m e ş ö y le iz a h e tm iş t ir : F â s id o lm a m a s ı, bu i k i h a r f i a c e m le r in

b i r b i r in d e n a y ır a m a m a s ın d a n d ır . Z â h id î “ F e te v â e l-H i ic c e " d e şö y le

k a y d e d i ld iğ in i n a k le tm e k te d ir : E ğ e r b u n u o k u y a n f a k ih is e , n a m a z ı

ia d e e tm e s i e m ro lu n u r . A v a m h a k k ın d a is e c â iz d ir . B u hu su s ta s ö y le ­

n e n e n g ü z e l s ö z d e b u d u r . K a d ıh a n , “ v e le d d a l l in " d e k i “D a t " h a r f i

y e r in e " Z ı " v e “ D a l " o la r a k o k u n sa n a m a z f â s id o lm a z d e m iş t ir .

Page 139: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

140 E H L - İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

kâfir olur. Bir kimse Kur’ân-ı Kerîm okurken, diğeri Farsça olarak, “Bu bir tufan gürültüsüdür” derse kâfir olur. Bir kimse diğerine, evini “Vessemâi vettâriki” gibi yapmışsın derse kâfir olur. Bir kimse evini temizle veya kubbe yap “mislu’s-semâi vettâriki” gibi, derse kâfir olur. Bir kimse, diğerine tencereyi “kulhüvallah” ile pişir derse kâfir olur. Tenzîl sûresini çok okuyan bir kimseye, Tenzîl sûresini cebine aldın veya aldım diyen kimse kâfir olur. İnşirâh sûresi için de durum aynıdır. İnşirâh sûresini başına sarık yaptım diyen kâfirdir. Başkasına ey “innâ a’taynâke”den kısa adam veya ben “innâ a’taynâke”den kısa­yım diyen adam kâfirdir. Hastaya “Yâsîn” sûresini okuyan kimseye, Yâsîn’i hastanın ağzına lokma gibi koyma diyen adam kâfirdir. Mual­lim, talebelerine, Allah Kur’ân-ı Kerîm’i yarattığından beri “perşem­b e» ^ ) gününü de yaratmıştır derse kâfirdir. Bir kimse tencerede ne vardır diye sorulduğunda, “bâkiyatu’s-sâlihât” vardır derse kâfir olur.

Bir kimse, diğerine “al mushafın ücretini” derse kâfir olur. Birbi­ri ile kavga eden iki hasımdan biri diğerine “Lâ havle velâ kuvvete

..................................................Ş E R H K I S M İ .........................................................

(1 6 3 ) Bir kimse Allah’ın kelâmından bir kelime veya mütevâtir kıraatten birisini inkâr ederse veya Allah’ın kelâmı değildir derse kâfir olur. N e m i s û r e s in d e k i “ b e s m e le ” i ç i n A l l a h k e lâ m ı d e ğ i l d i r

d e r s e k â f i r o lu r . F a k a t s û r e b a ş l a r ı n d a k i b e s m e le l e r i ç i n A l l a h

k e lâ m ı d e ğ i ld i r d e r s e , k â f i r o lm a z . Z i r a H a n e f î v e M â l i k i l e r e g ö r e

K u r ’ â n ’ d a n d e ğ i ld i r .

B i r k im se , K u r ’ â n - ı K e r îm ’ in o k u n d u ğ u n u i ş i t i r d e , i s t ih z â e d e ­

re k , b u n e b iç im n a ğ m e d ir d e r v e b u n u n la o k u n a n ı k a s d e d e r s e

k â f i r d ir . O k u y a n ın ç i r k in s e s in i v e a c â ip e d â s ın ı k a s d e d e r s e k â f i r o l ­

m az. “ Z â h i r i y e ” i s im l i k i t a p t a ş ö y le d e n i lm iş t i r : B i r k im s e K u r ’ â n - ı

K e r îm ’ i a la y e d e re k o k u r s a k â f i r d i r . Z i r a K u r ’ â n - ı K e r îm ’ d e ş ö y le

b u y u r u lm a k t a d ır : “Hakikaten o ( K u r ’ â n ) hak ile ( b â t ı l ı a y ır d e d e n )

kat’î bir kelâmdır. O, bir şaka değildir.” ( T â r ik s û r e s i: 1 3 -1 4 ) .

“ F e v z u 'n - N e c â t ” d a ş ö y le v â r id o lm u ş t u r : B i r k im s e , b i r b a ş k a ­

s ın a e v in i, “ v e s se m â i v e t t â r ik i ” g ib i y a p v e y a “ k u l h ü v e l la h ” t t e n c e ­

red e p iş ir , v e y a h u t d a sen “ in n â a ’ t a y n â ” d a n k ıs a s ın v e b u n a b e n z e r

s ö z le r le K u r ’ â n - ı K e r îm ’ i a la y a a l ı r m a h iy e t te b i r t a k ım t a s a r r u f la r d a

b u lu n u rs a k â f i r d ir .

Page 140: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 141

illâ billâh” der de, diğeri ona, “o” bir şey değil “onunla” ben ne yapa­yım, “o” ne aç olanı doyurur ne de elemeğin yerine geçer, “ondan” bir şey beklemek, “o” tencereyi doldurmaz, “o” ne fayda verir, ne işime yarar “o” benim, sen benim hakkımı ver şeklinde mukabelede bulu­nursa kâfir olur. Zikr yapan, tesbîh ve tehlîl eden bir kimseye de aynı şeyleri derse kâfir olur. Bir kimse “sübhanallah” diyen bir kimseye, ben Allah’ın ismini soydum veya ne kadara kadar veyahut da nereye kadar “sübhanallah” diyeceksin derse, Allah’ın ismini hafife aldığı için kâfir olur. Bir kimse muharebeye gidenlere, bunlar pirinç yiyici­lerdir derse küfründen korkulur denmiştir(,64). Bir kimse Farsça ola­rak, sabah namazını küçümseyerek “sabahçık namazını kıldım” derse kâfirdir(,65\ Zâlim bir sultanın teb’asına koyduğu vergi gibi, ben de bu namazı eda ettim diyen kimse kâfirdir. Allah’a yemin ederim ki....................................................Ş E R H K I S M I .....................................................

“ A l K u r ’ â n m ü c r e t in i ” s ö z ü n ü s ö y le y e n in m a k s a d ı o k u ttu ğ u v e ­

y a y a z d ı r d ı ğ ı K u r ’ â n is e , b u n u n m a h z u r u y o k tu r . M ü t e a h h ir in

â l im l e r i , K u r ’ â n - ı K e r îm ’ i ü c r e t le o k u tm a y ı v e y a z m a y ı b a s m a y ı

t e c v iz e tm iş le r d ir .

( 1 6 4 ) M u h i t k i t a b ın d a ş ö y le d e n m iş t i r : Cihad eden kimselere “pirinç yiyicileri” diyen kimsenin maksadı, onların cihad edişlerini itaatlarını aşağılamaksa kâfirdir. F a k a t o n la r ın n iy e t le r in in a s l ın d a

c ih a d o lm a d ığ ın ı , g a n im e t v .s. o ld u ğ u n u k a sd e d e rs e k â f i r o lm a z .

( 1 6 5 ) Bir kimse kasden namazı terkederse kâfirdir diyen sahabe­ler şunlardır: Ö m e r b . H a t t a b , A b d u l la h İb n M e s ’ ûd , A b d u l la h b. A b -

b a s , M u a z b . C e b e l , C â b i r b . A b d u l la h , E b û 'd - D e r d â (r a d ıy a l la h ü

a n h ü m ) d ı r . S a h a b e o lm a y a n la r d a ş u â l im le r d i r : A h m e d b. H a n h e l,

İ s h a k , E h û D â v u d , A b d u l la h b . M ü b â r e k , N e h a î, H a k e m ve E y y û b u ’ s - S a h t i y â n î ’ d i r .

“Hulâsa” kitabında, namazı ve cemaati terk edenin şehâdeti ka­bul edilmez, denmiştir.

Namaz kılmayan bir kadını boşamak en uygun davranıştır.B a z ı k i t a p la r d a d a ş ö y le v â r id o lm u ş tu r : N a m a z ı te r k e d e n

k â f i r d i r . K a t l i v â c ib d ir . B u n u s ö y le y e n le r H a m m a d b. Z e y d , M e k h û l,

M â l i k v e A h m e d İ b n H a n h e l ’ d i r . F a k a t A h m e d b. H a n h e l ’ e g ö r e

k â f i r d i r . D iğ e r le r in e g ö r e h a d d ta tb ik e d ile r e k ö ld ü rü lü r .

Page 141: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

142 E H L - İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

namaz kılmam, eğer namaz kılarsam kaltabanım diyen kimse kâfirdir. Bir kimse namazı çok ağır, zor ve uzun bir şey olarak görürse, inkâr edip, hafife alarak kılmıyorum derse, ben namazla emrolunmadım, bana namaz farz değil derse, bu hâllerinden hepsinden dolayı hiç şüp­hesiz kâfir olur(,66). Bir kimse reddederek bugün namaz kılmıyorum, hiç namaz kılmayacağım, Allah bana on vakit namaz emretse idi kıl­mazdım, yalnız ramazanda namaz kılarım, bu bile çok ve ziyadedir, insanlar benim için namaz kılıyor(l67), bu namaz daha ne kadar devam

................................................... Ş E R H K I S M I .........................................................

İmâm Ebû Hanife’ye göre, namaz kılıncaya kadar hapsedilir. N a m a z k ı lm a z s a m ü e b b e d e n h a p is t e k a l ı r , o r a d a ö lü r . B u h ü k ü m le r i

ih t iv a e d e n b i r ç o k h a d î s - i ş e r i f l e r v a r d ı r . B u h a d î s - i ş e r i f l e r d e n i k i s i

ş ö y le d ir : “Üç şey vardır ki, İslâm onun üzerine tesis edilmiştir. Bun­lardan birini terk eden kâfirdir, kanı helâldir: 1 — Kelime-i şehadet, 2 — Farz namazlar, 3 — Ramazan orucu.”

“ M e n â v i ” , b u , o r u ç la n a m a z ın t e r k i n i h e l â l k a b u l e d e n le r i ç i n ­

d i r , d e r .

S a h ih - i M ü s l im ’ in r i v â y e t e t t iğ i h a d î s - i ş e r i f i s e ş ö y le d i r : “Na­mazı terk eden şirk ile küfür arasındadır.”

“ M e n â v i ” , “ n a m a z ı t e r k e tm e k le , i n s a n la k ü f ü r a r a s ın d a b i r k a ­

v u şm a m e y d a n a g e l i r " d e m e k te d ir .

(1 6 6 ) Ş e r ’ i k a id e le r d e n b i r i s i n i y a la n la y a n , R e s û lu l l a h ’ ın f i i l i n ­

d e n y a k in e n b i l in e n v e b iz e t e v â tü r y o lu i l e n a k lo lu n a n , i c m â v â k i o l ­

m u ş b i r ş e y i in k â r e d e n k â f i r d i r . N a m a z ın f a r z i y y e t in i , r e k â t v e s e c d e ­

n in a d e d le r in i , A l l a h ’ ın b iz e K u r ’ â n - ı K e r îm ’ d e n a m a z ı t o p t a n f a r z

k ı ld ığ ın ı id d ia e d ip b e ş v a k te a y r ı l ı p b i r t a k ım ş a r t l a r ı o ld u ğ u n u b i l ­

m iy o r u m , b u k o n u d a a ç ı k n a s s d a y o k t u r , z i k r e d i l e n h a d î s is e

“ e h a d " d ı r d e r s e k â f i r o lu r .

N a m a z ın s a d e c e s a b a h v e a k ş a m f a r z k ı l ı n d ı ğ ı n ı i d d i a e d e n

h â r ic i le r d e k â f i r d i r . Ç o k ib â d e t ve ç o k c ih a d e tm e k le n e f i s l e r i o lg u n ­

la ş t ığ ı i ç in n a m a z ın k e n d i le r in d e n s â k ı t o ld u ğ u n u id d ia e d e n m u t a ­

s a v v ıf la r d a k â f i r d i r le r .

(1 6 7 ) “ Y e t im e ” i s im l i k i t a p t a ş ö y le v â r i d o lm u ş t u r : İ n k â r e d e r e k

v e y a h a f ife a la r a k , n a m a z k ı lm ıy o r u m v e y a n a m a z la e m r o lu n m a d ım ,

Page 142: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 143edecek ben sıkıldım, usandım derse kâfir olur. Ben niçin namaz kıla­yım? Ne karım ne de çocuğum var, ben bu namazdan-doydum, ondan ikrah ediyorum, bu namaz işini yürütmeye kimin gücü yeter. Akıllı kimseler, yürütmeyeceğin işe girme derler. Böyle bir imtihana gire­mem ben, niçin boşuna vakit geçirelim. Bu çok ağır ve zor(l68) bir iş, ben kimin için namaz kılayım, anam öldü, babam hâlâ yaşıyor, öyle

................................................... Ş E R H K I S M I ...................................................

h a n a v â c ib d e ğ i ld i r d iy e n k im se k â f i r d ir . B e n bu gü n n a m a z k ı lm ıy o ­

r u m v e y a h i ç n a m a z k ı lm a y a c a ğ ım d iy e n in k ü frü n d e n k o rk u lu r . Z ir a ,

t a m a m e n i t a a t i t e r k e tm e k v e g ü n a h ir t ik â p e tm ek m ü ’ m in i im â n d a n

ç ık a r m a z .

Z â h i r i y e k i t a b ın d a ş ö y le v â r id o lm u ş tu r : “ B i r k im se y a ln ız r a ­

m a z a n d a n a m a z k ı l a r d a , b u d a ç o k v e ya ra m a za n d a k i n a m a z ın d iğ e r

z a m a n la r d a k i n a m a z ın 7 0 ’ in e b e d e l o ld u ğ u i l e r i s ü re r s e k â f i r d ir .

Ç ü n k ü b u k im s e s e v a b ın r a m a z a n d a ç o k o lu ş u n u n n a m a z ın a s l ın ı ve

a d e d in i d ü ş ü r d ü ğ ü n ü id d ia e tm e k te d ir . B u is e k ü fü rd ü r . B i r k im se , b i ­

z im i ç i n , b a ş k a la r ı n a m a z k ı l ı y o r d e rse k â f ir d ir . B u n u sö y le y e n k im se

y a n a m a z ın f a r z - ı k i f â y e o ld u ğ u n u id d ia e d iy o r v e y a h u t d a a la y e d i­

y o r . H e r i k i h â ld e d e k â f i r d i r .

( 1 6 8 ) “ F e v z ü ’ n - N e c â t " k it a b ın d a ş ö y le d e n m iş t ir : Niçin namaz kılayım, ne karım var ne çocuğum diyen kimse kâfirdir. Ç ü n k ü b u

a d a m , y a n a m a z ın s a d e c e k a r ıs ı v e ç o c u ğ u o la n a f a r z o ld u ğ u n u id d ia

e d iy o r v e y a h u t d a A l l a h i le , k e n d is in e ç o c u k v e rm e d iğ i iç in m u â ra z a

y a p ıy o r .

Bu ne bitmez namazdır, daraldım diyen kimse kâfirdir. Çünkü bu adam namazın farziyyetine itiraz etmektedir.

K im b u e m r i, n a m a z ı s o n u n a k a d a r d e vam e t t ir e b i l ir . B u a d a m

y in e , n a m a z ı t a k a t in f e v k in d e b i r k ü lfe t t e la k k i e tm ek ted ir . H a lb u k i A l ­

la h T e â lâ K u r ’ â n - ı K e r îm ’ d e ş ö y le b u y u rm a k ta d ır : “Biz hiçbir nefse gücünün yetmediğini yüklemeyiz.” ( E n ’ âm sû re s i: 152 ).

B i r k im s e , d iğ e r in e n a m a z k ı l d e d iğ in d e , o d a r a m a z a n ı b e k le o

z a m a n k ı l a r ım d e r s e k â f i r o lu r . Ç ü n k ü b u a d a m , n a m a z ın sa d e ce r a ­

m a z a n d a f a r z o ld u ğ u n u id d ia e tm e k ted ir .

B i r k im s e , b e n b ö y le b i r b e lâ y a g ire m e m d e rs e k â f i r o lu r . B u

Page 143: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

144 E H L - İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

ise niçin namaz kılayım? Namaz kılmakla terk etmek arasında bir fark yok, daha ne kadar ben bu işi yapacağım diyen kimse kâfir olur. Na­maz kılmamak ne güzel bir şeydir diyen kimse kâfir olur. Bir kimse riya olsun diye abdestsiz secde eder veya namaz kılarsa kâfir olur. Bir kimse kasden kıble tarafına kılmayacağım derde, kıldığı taraf kıbleye tesadüf ederse Ebû Hanife’ye göre kâfirdir. Çünkü kıbleyi hafife al­mış oluyor. Bu, düzeltmeye gücü yettiği hâlde taharetsiz ve necis el­bise ile namaz kılmaya benzer. Bir kimse namazları toptan kılar, birisi de ona itiraz eder de, ona cevaben, her alacaklı alacağını bir defada al­mayı isteı*169* , namazın başını yıkamadım; yıkamayacağım, namaz kı­lınmazsa ne olur yâni, yer mİ yarılır. Korkar mıyım derse kâfir olur.

Elimi veya başımı namazdan yıkadım, namazı eksin diye çiftçiye verdim, kılıyorum kılıyorum bir şeyim artmıyor, kendisine namaz kıl denildiği zaman, eğer namaz kılarsam gavat olayım, bu iş nefsime çok uzun geliyor diyen kimse kâfirdir. Daha zamanı var, henüz ben bekârım, namazı terk etmek iyi bir şeydir, namaz büyüklerin işidir be­nim değil, namaz kaçınılması gereken bir iştir, bu bir şey değildir di-

...................................................Ş E R H K I S M I ..........................................................

k im s e tâ a t ı b e lâ k a b u l e tm iş t i r . H a l b u k i b e lâ o la n m a ’ s i y e t t i r . A n c a k

tâ a te “h a s e n ” y â n i “ i y i b e lâ ” d e n e b i l i r . P e y g a m b e r E f e n d im iz , “İyi belâyı bana verdiğin için sana hamd ederim.” d iy e d u â e t m iş t i r . N a ­

m a z k ı lm a k la , d a h a n e z a m a n a k a d a r v a k i t ö ld ü r e c e ğ im d iy e n k im s e

k â f i r d i r . N a m a z a ğ ı r d ı r v e y a ç o k z o r d u r d iy e n k im s e n in s ö z ü , A l l a h ’ a

i t i r a z m a h iy e t in i t a ş ıy o r s a k â f i r d i r .

( 1 6 9 ) “ Y e t im e ” i s im l i k i t a p t a ş ö y le v â r i d o lm u ş t u r : Abdestsiz bir kimse, riyâ olsun diye namaz kılarsa kâfirdir. Riyâ niyeti ile değil de utandığından kılarsa kâfir değildir.

B i r k im s e k a s d e n k ıb le d e n b a ş k a b i r c ih e t e d ö n s e o d a k ıb le y e

t e s â d i i f e tse , im â m E b û H a n i f e ’ y e g ö r e k â f i r d i r . N e c i s b i r e lb i s e i le

n a m a z k ı la n ın d u r u m u d a a y n ıd ı r . B u h ü k ü m , t e m iz le m e y e g ü c ü y e t t i ­

ğ i h â ld e , e lb is e s in i te m iz le m e y e n v e h e lâ l k a b u l e d e n i ç i n d i r .

N a m a z ı k a s d e n g e ç i r i r s o n r a b i r d e n k a z a e d e r d e , b u b ö y le o l ­

m a z d iy e i t i r a z e d e n k im s e y e , a l a c a k l ı a l a c a ğ ın ı , b i r d e f a d a i s t e r d e r ­

se k â f i r o lu r . Ç ü n k ü ib â d e t i b o r ç , A l l a h ’ ı d a a l a c a k l ı k a b u l e tm e k te ­

d ir .

Page 144: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 145

yen kimse kâfir olur(,70).Çok namaz kıldım, çok Kur’ân-ı Kerîm okudum felâketler benim

üzerimden kalkmadı, diyen kâfir olur. Bir kimse Farsça olarak “Çendân namaz güzârdem dilem girift: O kadar namaz kıldım ki bık­tım.” derse kâfir olur.

Bir kimse, diğerine namazı terk etme, Allah seni cezalandırır der de, öbürü de ona cevaben Allah beni hastalıkla ve evlât acısı ile muâheze ederse, bana zulmetmiş olur derse kâfir olur.

Oruç zararlıdır, hem de çok zararlıdır diyen kimse bazılarına gö­re kâfir, bazılarına göre kâfir değildir. Bir kimse, ramazan farz olma­saydı ne olurdu?! derse kâfir olur. İslâmî kabul edip, İslâm memleke-

................................................... Ş E R H K I S M I ...................................................

( 1 7 0 ) N a m a z ın t e r k i i le i l g i l i b a z ı h a d îs - i ş e r if le r : “Namazı kas- den terk eden kimse açıkça küfretmiş olur.” T a b e r â n î uC â m i” de

r iv a y e t e tm iş t ir .

“Kim ikindi namazını terk ederse bütün amelleri silinir.” B u h a r î.

“Namazı terkeden kimse, Allah’a, Allah kendisine kızdığı hâlde mülâki olur.” T a b e r â n î r iv a y e t e tm iş t ir .

“Namaz dinin direğidir, namazı ikame eden dinini ikame etmiş olur. Terk eden de dinini yıkmış olur.” B e y h e k î r iv a y e t e tm iş t ir .

Sâbit b. Eşlem elli sene gecelerini namaz kılmakla geçirmiştir. Seher vaktinde şu duâyı yapmıştır: “Ya Rabbi, bir kimseye kabrinde namaz kılmayı nasip etti isen bana da nasip eyle.” Bu zât ölüp defn işi bittikten sonra, mezarındaki duvann bazı kerpiçleri dökülmüş ve ayakta namaz kıldığı görülmüştür. Bu zât hayatta iken şöyle derdi: N a m a z y e r y ü z ü n d e A l l a h ’ a b i r h izm e t t ir . E ğ e r n a m a zd a n d a h a e fd â l

b i r ş e y o l s a y d ı , A l l a h T e â lâ ş ö y le b u y u rm a z d ı: “O, mihrabda durupA ♦

namaz kılarken melekler ona ( ş ö y le ) nidâ etti...” ( A N İm râ n sû re s i:

3 9 ) .

Y in e b i r h a d îs n ş e r if t e ş ö y le b u y u ru lm u ş tu r : “Kıyamet gününde kul ilk önce namazın hesabını verecektir. Eğer namaz ibâdeti fâsid olursa diğer amelleri de fâsid; sâlih olursa diğer amelleri de salih ola­caktır.” T a b e r â n î r iv â y e t e tm iş t ir .

Page 145: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

146 E H L - İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

tinde bir ay kaldıktan sonra, bir kimseye namaz, oruç vc zekâttan so­rulursa, o da ben farz bilmiyorum derse kâfir olur.

Namaz, oruç, zekât, hac, gusül, cihad, öğrenme, öğretme, itaat, sabır, şükür, helâl yemek, kanaat, tevekkül, kadere rıza, tevbe, ihlâs, şeytana düşmanlık, Kur’ân’ı delil kabul etmek, Allah için sevmek, Allah için buğz etmek, mümkün olduğu miktarda iyiliği emr, kötülü­ğü nehy etmek, sıla-i rahm, Allah’tan korkmak, doğruluk, iyi niyet, şefkat, hayâ, istikamet ve yakîn(,7,) gibi farz olduğu hususunda icmâ vaki olmuş hususları inkâr eden veya onlardan şüphe eden kimse

.................................................. Ş E R H K I S M I .........................................................

H a d îs - i ş e r i f l e r d e g e ç e n “ K ü f ü r l e r ” h e r n e k a d a r t e ’ v i l g ö t ü r ü ­

y o r s a d a te r k t e k i g ü n a h ın b ü y ü k lü ğ ü n e d e l i l d i r .

( 1 7 1 ) F e y z iV l - K a d i r ’ d e , a h lâ k - ı h a m id e ( ö v ü lm ü ş h u y la r ) 1 6 0

k a d a r d ı r : İ h lâ s , i ş a r : b a ş k a s ın ı k e n d in e t e r c ih e tm e k , k ö t ü iş t e n s o n r a

d e r h a l i y i b i r iş y a p m a k , ib â d e t t e h a d d i a ş m a m a k , i â ş e y i t e m in iç in

ç a l ış m a k , b a ş k a s ın ın d e ğ i l k e n d i a y ı b ı i l e m e ş g u l o lm a k , t e s l im iy e t le

b e r a b e r i ’ t ik a d e tm e k , z e n g in d e o l s a f a k i r y a ş a m a k , c im r i l i k y a p m a ­

d a n h a r c a m a k , m a l ı n â m u s u n u k o r u m a k i ç i n h a r c a m a k , i y i l i ğ i e m re t ­

m ek , ş ü p h e le rd e n k a ç ın m a k , z a r a r s ı z o la n ş e y d e n z a r a r l ı o l a b i l i r d iy e

k o rk m a k , d a r g ın la r ı b a r ış t ı r m a , y o l l a r d a k i e n g e l l e r i ( t a ş , d ik e n v .s.)

k a ld ır m a k , is t iş â r e , is t ih â r e , ih t i r a m , f a z i l e t e r b â b ın a h ü r m e t , f a z i l e t l i

z a m a n v e m e k â n la r a t a ’ z im , m ü ’ m in i s e v in d i r m e k , t a l im t e r b iy e y o lu

i l e h e m k e n d is in in h e m d e b a ş k a s ın ın i r ş â d ı n a g a y r e t s a r fe tm e k ,

s e lâ m ı y a y m a k , s e lâ m a ö n c e k e n d i b a ş la m a k , k o m ş u y a ik r a m , m u h ta ­

c a is te m e d e n ö n c e v e rm e k , b a ş k a s ın ın a z h a y r ın ı ç o k , k e n d in in ç o k

h a y r ın ı a z g ö rm e k , t e m b e l l ik t e n k a ç ın m a k , g ü le r y ü z lü o lm a k , te v â z u ,

te vb e , i y i l i k v e t a k v a d a y a r d ım la ş m a k , s e v g i , b i r i ş y a p a r k e n a c e le e t­

m e m e k , y a ş a y ış ın ı v e m e s k e n in i t e d v ir , t e fe k k ü r , b ü y ü k le r in e k a r ş ı k i ­

b ir le n m e m e k , in s a n la r ı h a k e t t i k l e r i m a k a m a k o y m a k , m ü h im o la n ı

ö n e a lm a k , b a ş k a la r ın ın d ü ş ü k lü k le r in e g ö z y u m m a k , e z iy e t e t a h a m ­

m ü l e tm e k , k a d e r in s e y r in e t e s l im iy e t , e z iy e t i t e r k e tm e k , b o ş o lm a ­

m a k , b i r i ş le m e ş g u l o lm a k , i n s a n la r a k a r ş ı d ü ş m a n l ı k y a p m a m a k ,

g ü ç lü k ç ık a r m a m a k , r i y a k â r l ı k y a p m a m a k , u s a n m a m a k , n i ’ m e te ş ü ­

k ü r , ç o k a r k a d a ş v e y a r d ım c ı e d in m e k , z o r lu ğ a t a h a m m ü l, g ü z e l is im

ta k m a k , ç i r k in lâ k a b d a n k a ç ın m a k , f a k i r l e r e b o l b o l y a r d ım e tm e k ,

Page 146: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

147ELFÂZ-I KÜFÜR

kâfirdir.Yine şirk, tekzib, zina, içki içmek, kati, rüşvet, livâta (meşru ol­

mayan yoldan cinsî temas), harbden kaçmak, ana babaya eziyet, sihir, yetim malını yemek, faiz, evli kadına iftira, ilhad, öfke, tartı ve ölçü­yü eksik yapmak, Allah'ın rahmetinden ümid kesmek, Allah’ın aza­bından emin olmak, deyyusluk, kumar, yol kesmek, sövmek, zıhar (karısının a’zâlarından birini, neseb veya süt emme yolu ile kendisine haram olan bir kadının uzvuna benzetmek. Annesi, kız kardeşi ve kızı gibi...), vazifesini yapmaktan kaçınmak, dünyayı sevmek, gıybet, iha­net, bid’at, harama şehvetle bakmak, israf, başkasını alaya almak, lânet etmek, müslümanla konuşmamak, avret yerini açmak, ihtikâr, meşrû olduktan sonra bir ibâdeti iptal etmek, kötü zan, hased, kibir­lenmek, kendini beğenmek, riya, müdâhene (karşısındaki insana zâhiri bir sevgi göstermek ve kalben bu sevgiyi göstermemek), ni’me- te nankörlük, cehalet, sabırsızlık, inatçılık, medh olunmak istemek, taklit, kin, gaddarlık, boşluk, uzun emel, aldatmak, münafıklık, fitne­cilik, hevâ ve hevesine uymak, Kur’ân-ı Kerîm’i keyfine göre tefsir etmek, günaha izin vermek, gulûl (ganimet malına ihanet etmek), zul­mü def’e çalışmamak, misafirin utanmaması, besmelesiz yemek ye­mek, hayızlı karısına yaklaşmak, ücret alan kimsenin lâyıkı ile çalış­maması, kölelerin isyanı, komşuya eziyet, harama el sürmek, haram evde oturmak, zevce haklarına riayet etmemek, vermesi gereken hak­ları tehir etmek, süslü kabir yapmak, haram elbise giymek, zâlim ve şerli kimselerle arkadaşlık kurmak, yalancı şahitlik yapmak, şehâdeti gizlemek, yalan yere yemin etmek, Resûlullah’a kasden iftira etmek,

.................................................... Ş E R H K I S M I ....................................................

t ö h m e t y e r le r in d e n , z u lü m d e n , ç i r k in s ö zd e n k a ç ın m a k , A l l a h ’ ı t a n ı­

m a k , P e y g a m b e r k o k u s u i l e k o k u la n m a k , iş le r d e s e b a t e tm ek, A l la h ’ a

g ü v e n m e k , n e f i s le m i ic â h e d e e tm e k , i y i ş e y le r i y a p m a k , A l la h iç in

s e v m e k v e A l l a h i ç in b u ğ ze tm e k , y u m u ş a k d a v ra n m a k , h a tâ , em an e ti,

a n la ş m a y ı , ş e r e f i k o r u m a k , s u s m a s ın ı b i lm e k , a k ı l l ı c a k o n u şm a k ,

h i i s n - i z a n , â d â b - ı m u â ş e re t , h a m iy e t , s a l ih le r e , f a k i r le r e , â l im le r e ,

k a r d e ş le r e , m is a f i r l e r e h iz m e t e tm ek , h u şu , A l l a h ’ d a n k o rk m a k , k ö tü ­

l ü k l e r i d e f e tm e k , te fe k k ü re ve ib r e t a lm a y a d e v a m e tm ek , i l im t a le ­

b in d e d e v a m l ı o lm a k , A l l a h i ç in ic a b ın d a z i l le t i k a b u l e tm ek , y u m u ­

ş a k h u y lu o lm a k , k ü ç ü k le r e , m is k in le r e , y e t im le re , h a y v a n la r a ve h a s -

Page 147: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

148 EHL-İ SÜNNET ¡’TIKADI

zulmen adam dövmek, hayvan yakmak, küçük günah işlemeye devam etmek, başkalarına türkü söylemek, verdiği bir şeyi başa kakmak, kâhin, müneccim ve benzerlerini tasdik etmek, kaderi yalanlamak, te­cessüs, adaletten uzaklaşmak, hayvanla cinsî münasebette bulunmak, yemeği ayıplamak, herhangi bir şahsı ayıplamak, vefâ ve emâneti terk etmek, haram olduğunda icmâ vaki olan her oyun, yukarıda zikredilen farzlardan birini terk etmek ve bunun gibi haram olduğu hususunda icmâ vaki olmuş hususları inkâr eden veya şüphe eden kimse kâfirdir.

...................................................Ş E R H K I S M I .........................................................

t a la r a k a r ş ı m e r h a m e t l i o lm a k , ü m i t l i o lm a k , b a ş k a l a r ı n a k a r ş ı in c e ,

n â z ik d a v r a n m a k , z ı ih d , c ö m e r t l i k , m ü s â m a h a , b i lm e d iğ in e d a h i

s e lâ m v e rm e k , ş e h â m e t ; h a y s iy e t l i o lm a k , ş e c a a t , ş e f a a t , a z a v e ç o ğ a

ş ü k ü r , h e r h â l v e d u r u m a s a b ı r , d o ğ r u k o n u ş m a k , s u lh , s a d a k a t , h o ş

s o h b e t o lm a k , s ı l a - i r a h im , s u s m a k , n e f s in i d a ğ ı n ı k l ı k t a n k o r u m a k , i ç

t e m iz l ik , if fe t , a d a le t . a f v , u z le t , h im m e t s a h ib i o lm a k , g ü z e l k ıs k a n ç ­

l ık , g ıp t a , ş id d e t â n ın d a n a m a z a k o ş m a k , f e r â s e t , g e r e k e n i y a p m a k ,

b a ş k a s ın ın h a k k ın ı v e rm e k , k im d e n o lu r s a o l s u n h a k k ı k a b u l e tm e k ,

in s a n la r ın ih t iy a c ın ı t e m in e tm e k , s in i r le n m e m e k , y e t im e k a n a t g e r ­

m e k , s e fe r d e n g e le n i k a r ş ı l a m a k , t e m iz o lm a k , t e h e c c ü d v e d iğ e r

n â f i le n a m a z la r ı k ı lm a k , f a y d a l ı ş e y le r i y a p m a k , id a r e e tm e k , y u m u ­

ş a k s ö z lü lü k , n e fs i h e s â b a ç e k m e k v e o n a k a r ş ı g e lm e k , g ü z e l d a v r a ­

n ış , h a k s a h ib in i b i lm e k , e h l - i b e y t i s e v m e k , m e ş r u - d o ğ r u lâ t i f e y a p ­

m a k , k ö tü lü k te n u z a k la ş t ı r m a k , n a s ih a t - e tm e k , n e z ih o lm a k , v e r a ’ ,

y a k ın ve b u n a b e n z e r ş e y le r d i r . B u n l a r â y e t - i k e r îm e v e h a d îs - i

ş e r if le r d e n a l ın m ış t ı r . H e r k e s in b i lm e s i g e r e k i r . ,,İ h y â ’ ’ d a ş ö y le v â r id

o lm u ş tu r : M e d h e d i le n h u y la r ş u n la r d ı r : S a b ı r , ş ü k ü r , k o r k u , ü m id ,

r ız â , z ü h d , ta k v a , k a n a a t , c ö m e r t l ik , h e r h a ld e A l l a h ’ a m in n e t d u y ­

m a k , ih s â n , h i is n - i z a n , g ü z e l h u y , â d â b - ı m u â ş e r e t , s ıd k v e ih lâ s . . .

Z e m m e d ile n , k ö t ü le n e n h u y la r d a ş u n l a r d ı r : F a k i r l i k t e n k o r k ­

m a k , a ld a tm a k , k in , h a s e d , g ö z ü y ü k s e k le r d e o lm a k , ö v ü lm e y i s e v ­

m ek , e ğ le n m e k i ç in d ü n y a d a ç o k y a ş a m a k is t e m e k , k ib i r , r i y â , s i n i r ­

le n m e k , d ü ş m a n lık , t a m a ’ , c im r i l i k , ş e r l i l i k , z u lü m , z e n g in le r i t a ’ z im

e tm ek, f a k i r l e r i h o r g ö rm e k , ö v ü n m e k , r e k a b e t , k i b i r l i y ü r ü m e k , h a k ­

k a b o y u n e ğ m e m e k , k e n d in i i lg i le n d i r m e y e n b i r ş e y e b u r n u n u s o k ­

m a k , ç o k k o n u ş m a y ı s e v m e k , h a lk a i y i g ö r ü n m e y e ç a l ı ş m a k , k e n d in i

Page 148: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 149

4 — İlme ve âlimlere taallûk eden küfür lâfızları:Bezzâziyye(,72) kitabında şöyle vârid olmuştur: Eşraf ve âlimleri

................................................... Ş E R H K I S M İ ...................................................

b e ğ e n m e k , b a ş k a la r ın ın a y b ı i le m e şg u l o lm a k , k a lp te n k o rk u ve h ü z ­

n ü ç ık a r m a k , n e f s in z i l l e t i h a l in d e o n a y a r d ım c ı o lm a k , h a k k a y a r ­

d ım d a z a y ı f k a lm a k , a le n e n d o s t o ld u ğ u n a g iz l ic e d ü şm a n o lm a k , A l ­

l a h ’ ın m e k r in d e n e m in o lm a k , tâ a te gü ven m ek , h i le , ih an e t, a ld a tm a ,

u z u n e m e l, k a t ı y ü r e k l i l i k , k a la b a l ık , d ü n y a y ı sevm ek, in s a n la rd a n a y ­

r ı lm a k t a n k o r k m a k , c e fa , a c e le c i l ik , h a y a ve m e rh a m e t a z l ığ ı , b u n la r

v e b u n la r a b e n z e r ş e y le r k a lb in k ö tü v a s ıf la r ın d a n d ır . Y a p ılm a m a s ı

g e r e k e n a m e l le r in a s l ı b u n la r d ır .

( 1 7 2 ) K â d i İ y a z ş ö y le d e m iş t ir : P e y g a m b e r in (s .a .v .) e h l- i b e y t i­

n e , z e v c e le r in e , a k r a b a s ın a v e a s h a b ın a sö vm ek ve n o k s a n lık iz a fe et­

m e k h a r a m d ır . Y a p a n m e l ’ u n d u r . B i r h a d is - i ş e r if te ş ö y le b u y u ru l-

m u ş t u r : “ A s h a b ım h a k k ın d a A l l a h ’ ta n k o rk u n , A l la h ’ tan k o rk u n , o n ­

l a r ı k e n d in iz e h e d e f a lm a y ın . K im o n la r ı s e v e rs e b e n i se v m iş o lu r ,

b e n d e o n u s e v e r im . K im o n la r a b u ğ z e d e rse b a n a b u ğ z e tm iş o lu r .

B a n a e z iy e t e d e n d e A l l a h ’ a e z iy e t e tm iş o lu r . A l la h 'a e z iy e t e d e n i de

A l l a h m u â h e z e e d e r . ” G ü v e n i l i r k im s e le r b u h a d îs - i ş e r if i , A b d u l la h

b . M u g a j f e l ’ d e n r iv a y e t e tm iş le r d ir .

B i r b a ş k a h a d îs - i ş e r i f t e is e ş ö y le b u y u ru lm u ş tu r : “A s h a b ım a

s ö v m e y in . K im o n la r a s ö v e r s e , A l l a h ’ ın , m e le k le r in ve in s a n la r ın

l a n e t i o n u n ü z e r in e d ir . N e f a r z n e d e n â f i le n a m a z ı k a b u l o lu r . "

D i ğ e r b i r h a d îs - i ş e r if t e d e ş ö y le b u y u ru lm u ş tu r : “ Â h i r z am an d a

b i r k a v im g e le c e k v e a s h a b ım a k ü f r e d e ce k t ir . O n la r ın ö lü le r in in n a ­

m a z ın ı k ı lm a y ın . O n la r l a n ik a h la n m a y ın . O n la r la o tu rm a y ın . H a s ta ­

l a r ı n ı z i y a r e t e tm e y in . ”

B i r h a d î s - i ş e r if t e . P e y g a m b e r im iz (s .a .v .) k ız ı F â t ım a ( r .a .) h a k ­

k ın d a ş ö y le b u y u r m u ş tu r : “ O b e n d e n b i r p a r ç a d ır . O n a e z iy e t eden

b a n a e z iy e t e tm iş o lu r . ” B i r b a ş k a h a d îs - i ş e r if te : “ Â iş e h a k k ın d a b a ­

n a e z iy e t e tm e y in . ” b u y u rm a k ta d ır .

İ m â m M â l i k ş ö y le d e m iş t i r : “ S a h a b e d e n H z . E b û B e k i r , H z .• « ♦ A

Ö m e r , H z . o s m a t ı, H z . A l i , H z . M u a v iy e ve A m r Ib n A s h a k k ın d a ,

b u n la r d a lâ le t t e d i r d iy e n k im se , K u r ’ â t ı- ı K e r îm ’ i ve h a d îs - i ş e r i f le r i

i n k â r e t t iğ i i ç i n k â f i r o lu r . K a t l i v â c ib d i r . ” A l la h T e â lâ , o n la r h a k -

Page 149: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

150

ŞERH KISIM I .......................................

k ın d a ş ö y le b u y u r m u ş t u r : “ M u h a m m e d A l l a h ’ ın R e s C ı lü d i i r . O n u n

m a iy y e t in d e b u lu n a n la r d a k â f i r l e r e k a r ş ı ç e t in v e ( m e t in ) k e n d i a r a ­

la r ın d a m e r h a m e t l id i r le r . . . ” ( F e t h s û r e s i : 2 9 ) .

H a d îs - i ş e r i f l e r is e ş ö y le d i r : “ S a h a b e m y ı l d ı z l a r g i b id i r , h a n g i­

s in e u y a r s a n ız , h id â y e te e r e r s in i z .” . “ S i z U h u d d a ğ ı k a d a r a l t ı n in fa k

e tse n iz , o n la r ın (a s h a b ım ın ) v e r d iğ in in y a r ı s ı n a d a u la ş a m a z s ın ız . ”

D iğ e r s ö v m e le r in c e z a s ı b ü y ü k tü r .

Ib n H a h îb ş ö y le d e m iş t i r : H a r i c î v e Ş i î l e r d e n H z . O s m a n ’ a b u ğ z

eden k im s e le r ş id d e t le t e ’ d ib e d i l i r . D a h a i l e r i g id e r e k H z . E b û B e k i r

ve H z . Ö m e r ’ e d e b u ğ z e d e n k im s e le r is e ö lü n c e y e k a d a r h a p s e d i l i r .

İm â m M â l i k ’ te n ş ö y le r i v â y e t e d i lm i ş t i r : H z . E b û B e k i r ’ e k ü f r

e d en e d e ğ n e k v u r u lu r , H z . Â i ş e ’ y e s ö v e n is e ö ld ü r ü lü r . K e n d is in e ,

“ N iç in b a b a s ın a s ö v i i ld i iğ ü z a m a n o ic m â e n d a h a f a z i l e t l i o ld u ğ u

h â ld e sö v e n e d e ğ n e k v u r u lu y o r d a , H z . Â i ş e ’ y e s ö v e n ö ld ü r ü lü y o r ? ”

d e n i ld iğ i z a m a n ş ö y le d e m iş t i r : “ H z . Â i ş e ’ n i n b e r â e t i K u r ’ â n - ı

K e r îm i le s â b it t ir . O n a i f t i r a e d e n K u r ’ â n - ı K e r î m ’ e m u h a le f e t e tm iş ­

t ir . O n u n b e r â e t i h a k k ın d a k i â y e t - i c e l î l e ş ö y le d i r : “ E ğ e r s i z im â n

eden k im s e le r s e n iz b ö y le b i r ş e y e h a y a t t a b u lu n d u ğ u n u z m ü d d e tç e

b i r d a h a d ö n m e n iz i A l l a h h a r a m k ı l ı y o r . ” ( N û r s û r e s i : 1 7 ) .

H z . Ö m e r ( r .a .) , M ik d a d b . E s v e d ’ e k ü f r e t t iğ i i ç i n U b e y d u l la h b.

Ö m e r ’ in d i l i n i k e s m e y i n e z r e d e r e k ş ö y le d e m iş t i r : “ B ı r a k ı n b e n i, k e ­

se y im şu n u n d i l i n i k i b u n d a n b ö y le k im s e P e y g a m b e r in a s h a b ın a k ü f r

e tm e s in .” Y in e H z . Ö m e r, b i r b e d e v in in E n s â r ı h i c v e t t iğ in i g ö r ü n c e :

“ E ğ e r bu a r a b î s a h a b e d e n o lm a s a i d i ö ld ü r ü r d ü m . ” d e m iş t i r .

İm â m M â l i k ş ö y le d e d i: A s h a h - ı K i r a m d a n b i r i n e n o k s a n l ık iz a fe

eden k im se , K u r ’ â n - ı K e r îm ’ d e m e d h e d i le n ş u ü ç s ın ı f t a n b i r i n e d a ­

h i l o lm a k ta n m a h ru m o lu r :

1 — M u h a c i r in h a k k ın d a k i â y e t - i c e l î l e ş ö y le d i r : “ ( B i lh a s s a o

f e y i ’ ) h ic r e t e d e n f a k i r l e r e a id d i r k i o n la r A l l a h ’ d a n f a z l (u in â y e t ) ve

h o şn u t lu k a r a r la r ve A l l a h ’ a ve P e y g a m b e r in e ( m a l la r iy le , c a n la r i y -

le ) y a r d ım e d e r le r k e n y u r t la r ın d a n v e m a l l a r ın d a n ( m a h r u m e d i l e ­

re k ) ç ık a r ı lm ış la r d ı r , iş te b u n la r s â d ık la r ın tâ k e n d i l e r i d i r , ” ( H a ş r

sû re s i: 8).

2 — E n s a r h a k k ın d a k i â y e t - i c e l î le is e ş ö y le d i r : “ O n la r d a n e v v e l

(M e d in e ’ y i ) y u r t ve im â n (e v i) e d in m iş o la n k im s e le r , k e n d i le r in e h ic -

EHL-İ SÜNNET İ’T İK A D I.........................................

Page 150: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-1 KÜFÜR 151

hafife almak küfürdür. Bir âlime âlimcik demek veya fazilet erbabın­dan birine istihfaf*l73) kasdı ile ulvîce adam demek küfürdür. Şeriatı ve şeriattaki mühim meseleleri hafife alan kimse kâfirdir. Sebepsiz olarak bir âlime buğz eden kimsenin küfründen korkulur(174). Bir âlimin, fakihin ve fazilet sahibi birinin ağzına küfür etmek küfürdür, bu adamın karısı icmâen(l75) üç talâk ile boş olur. Bir âlim bir mesele­den bahsederken veya bir hadîs-i şerif rivâyet ederken “bu bir şey de­ğildir” veyahut “bu ne işe yarar”, “muhakkak bu para içindir”, “bugün izzet ve hürmet parayadır, ilme değildir” diyen kimse kâfir olur. Bir kimse Farsça olarak: “Dirhem bâyed ilm ne çi kâr âyed: Para lâzım,

.....................................................Ş E R H K I S M I ....................................................

r e t e d e n le r e s e v g i b e s le r le r . K e n d i le r in d e f a k r u ih t iy a ç o ls a b i le (o n ­

l a r ı ) ö z c a n la r ı n d a n d a h a ü s tü n t u t a r la r . K im n e fs in in (m a la o la n )

h ı r s ı n d a n v e c im r i l i ğ in d e n k o r u n u r s a iş te m u r a d la r ın a e r e n le r o n la ­

r ı n t â k e n d i l e r i d i r . ” ( H a ş r s û r e s i: 9 ).

3 — M ü ’ m in le r h a k k ın d a k i â y e t - i c e l î le d e ş ö y le d ir : “ b u n la r ın

a r k a s ın d a n g e le n le r ş ö y le d e r le r : E y R a b b im iz , b i z i v e im â n i le d a h a

ö n c e d e n b i z i g e ç m iş o la n ( d in ) k a r d e ş le r im iz i y a r l ığ a , im a n e tm iş

o l a n l a r i ç i n k a lb le r im iz d e b i r k in b ır a k m a . E y R a b b im iz , ş ü p h e s iz k i

s e n ç o k e s i r g e y ic i s in , ç o k m e rh a m e t l is in . ” ( H a ş r s û re s i: 10 ).

B i r k im s e H z . Â i ş e ’ d e n b a ş k a , P e y g a m b e r in d iğ e r z e v c e le r in d e n

b i r i n e d e k ü f r e d e r s e s a h ih k a v le g ö r e ö ld ü r ü lü r .

( ¡ 7 3 ) Â l im l e r i , â l im o ld u k la r ı i ç in h a f ife a lm a k , i lm i h a f ife a l ­

m a k d e m e k t i r . İ l im is e A l l a h ’ ın s ı f a t ıd ı r . B u s ı f a t ı h a y ı r l ı k u l la r ın a

l u t f i y l e v e r i r k i b u n la r p e y g a m b e r le r in y e r in e ş e r ia t ın d e l i l l e r i o ls u n ­

la r .

( 1 7 4 ) Â l im l e r e b u ğ z e tm e k k ü fü r d ü r . Ç ü n k ü , h i ç b i r se b e b e d a ­

y a n m a d a n o n la r a b u ğ z e tm e k , ş e r ia t i lm in e b u ğ z e tm e k t ir ve k ü fü r ­

d ü r . A l i y y i i ’ l - K â r i ’ d e n n a k lo lu n m u ş u m .

( 1 7 5 ) B i r g ü n b i r f a k ih , b i r d ü k k â n a k it a b ın ı b ır a k t ı ve g it t i. T e k ­

r a r d ü k k â n a g e ld iğ in d e d ü k k â n s a h ib i f a k ih e : “ B u r a d a b i r te s te re

u n u t t u n . ” d e y in c e , f a k i h “ B e n te s te re d e ğ i l , k it a p b ı r a k t ım . ” d iy e c e ­

v a p y e r d i . D ü k k â n s a h ib i : “ N e f a r k e d e r , m a ra n g o z te s te re i le a ğ a c ı

k e s e r . S iz d e in s a n la r ın b o y n u n u k e s e r s in iz . ” d e d i.

İ b n F a d l , b u k im s e n in ö ld ü r ü lm e s in i e m re t t i. B u n u n s e b e b i,

Page 151: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

15 2

ilim işe yaramaz” veya “İlim bekâse ender şikest: İlîm, içinde bulun­duğu kâseyi kırdı, sahibine zarar verdi” derse kâfir olur.

Bir kimse yüksek bir yere çıkıp kendini zikredenlere benzetirse, bir cemaat de alaylı bir şekilde buna soru sorup gülerlerse, mendille birbirlerine vururlarsa, o adam da kâfir olur, cemaat de kâfir olur. Çünkü bunlar şeriatı alaya almışlardır. Yüksek yere çıkmadan da yu­karda zikredildiği gibi bir hâdise vukubulursa durum ve hüküm yine aynıdır, yâni kâfir olurlar. Bir kimse kendisini din muallimine benze­tir, eline bir sopa alarak çocukları alay ederek döverse kâfir olur.

Bir kimse, âlim bir adamı alaya alarak, “bıyığını kestin, sanğı- nı(l76) da boynuna attın” veya “bıyığını hafifletmekle sarığını boğazı­nın veya çenenin altına attın” veyahut da, “bıyığı kesip kesip de sarık takmak ne çirkin şeydir” dese kâfirdir. Ne bileyim ben şeriatı veya ne yapayım ben şeriatı veyahut da şeriat ve benzerleri bana fayda vermez diyen kimse kâfir olur. İlim meclisi bana ne kazandırır, fetvâyı ben yere atarım diyen kimse kâfir olur. Bir kimse Farsça olarak “İn çi şer’ast: Bu nasıl şerîattir” derse kâfir olur. Bir kimse Farsça olarak:

................................................... Ş E R H K I S M I .........................................................

d ü k k â n s a h ib in in , f ı k ı h k i t a b ın ı h a f i f e a lm ı ş o lm a s ıd ı r . B u n d a n d a a n ­

l a ş ı l ı y o r k i, ş e r ia t d ı ş ı k i t a p la r ı h a f i f e a lm a k in s a n ı k ü f r e g ö tü r m e z .

( 1 7 6 ) P e y g a m b e r im iz e ( s . a . v . ) k a r ş ı m ü ’ m in in v a z i f e l e r i : O n u

t a z im e tm e k , s a lâ t ü s e lâ m ı ih m a l e tm e m e k ; i s m i , s ü n n e t i , v a s ı f l a r ı ,

â d e t le r i , ş e r ia t ı z i k r e d i l d i ğ i z a m a n , d in le y e n k im s e le r i n ü z e r in d e

e d e b a lâ m e t le r i z â h i r o lm a l ı d ı r . T e b l i ğ i ç i n b a ş ın a g e le n ş id d e t le r

z i k r e d i ld iğ i z a m a n , iç in d e ş e fk a t , m e r h a m e t v e i ç s ı z ı s ı i l e b e r a b e r

o n u n d ü ş m a n ın a k a r ş ı k in v e g e r e k i r s e o n u n u ğ r u n d a f e d a - i c a n e tm e

d u y g u la r ı k a b a r m a l ıd ı r . O n u n s ü n n e t in d e n , h â l le r in d e n v e a m e l le r in ­

d e n v e s ö z le r in d e n b a h s e d e r k e n g ü z e l l â f ı z v e s ö z l e r i t e r c ih e tm e k .

O n a ve d iğ e r p e y g a m b e r le r e c e h a le t , y a l a n c ı l ı k v e g ü n a h g i b i ç i r k in

l â f ı z l a r ı y a k ış t ı r m a m a k . K u r ’ â n - ı K e r îm ’ d e : “ S e n i ( ç o c u k lu ğ u n d a )

k a y b o lm u ş b u lu p d a y o lu n u d o ğ r u l t m a d ı m ı ? " ( D u h a s û r e s i : 7 ) b u y ­

r u lu y o r . “ . . . d e m R a b b in e k a r ş ı g e ld i d e ş a ş ıp k a l d ı . " ( T â h â s û r e s i:

1 2 1 ) , " . . . H a lb u k i ( v a h iy d e n e v v e l) k i t a h n e d ir , im â n n e d i r , s e n b i l ­

m e zd in .. ." ( Ş û râ s û r e s i: 5 2 ) .

Y u k a r d a z ik r e d i le n i k i â y e t - i c e l î l e d e o ld u ğ u g i b i , A l l a h ( c .c . )

EHL-İ SÜNNET İTİKADI......................................

Page 152: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

“Men ilm-i hayl(+) râ münkirem: Ben beygir ilminin münkiriyim” der­se kâfir olur.

Bir kimse diğerine, şeriata gidelim der de, diğeri de, şeriat her şe­yi (her neferi) ile bana gelmezse ona gitmem derse, şeriatla inatlaşmış olduğundan dolayı kâfir olur. Bir kimse diğerine, gel âlime veya şeri­ata gidelim der de, öbürü de Farsça olarak: “Men ilm çi dânem: Ben ilim tanımam” derse kâfir olur.

Bir kimseye kalk ilim meclisine gidelim denir de, öbürü de, “on­ların söylediklerini kim yapabilir”, “ilim meclisinden bana ne”, “ki­min o âlimlerin dediklerini kemâli ile yapmaya gücü yeter” derse kâfir(l77) olur.

............................................ ELFÂZ-I KÜFÜR............................................. 153

(*) Şaka veya istihza yoluyla iim-i hâl sözünü ilm-i hayl şeklinde söylüyor.

Bir kimse, bir başka kimseye ciddî veya şaka olarak, ilim mecli-

....................................................Ş E R H K I S M I ...................................................

p e y g a m b e r le r in e i s t e d iğ in i s ö y le y e b i l ir . K u l l a r b u n a b a k a ra k o n la ra

o ş e k i ld e h i t a b e d e m e z le r .

K ö t ü t â b i r le r d e n ş id d e t le k a ç ın m a k g e re k ir . H a t tâ b a z ı ş e y le r i

i z a h e d e r k e n b i le ç i r k in lâ f ız la r d a n k a ç ın m a lıd ır . M e s e lâ : “ O vahyo -

lu n m a z d a n ö n c e b a z ı ş e y le r i b i lm e z d i. " c ü m le s in d e k i “ b i lm e z d i” y e ­

r in e “ c â h i l d i ” k e l im e s in i k u l la n m a k y a k ış ık a lm a z . B u g ib i g ü z e l m u ­

a m e le le r in , i n s a n la r a r a s ın d a a r z u e d ile n b i r d u ru m o ld u ğ u b il in e n

b i r g e r ç e k t i r . Ö y le is e b u g i b i g ü z e l m u a m e le le r , p e y g a m b e r le r h a k ­

k ın d a , in s a n la r i ç in b i r v e c ib e d ir .

( 1 7 7 ) Z â h i r i y y e k i t a b ın d a ş ö y le v â r id o lm u ş tu r : B i r k im seye k a lk

i l im m e c l i s in e g id e l im d e n se , o d a k im in o n la r ın d e d ik le r in i y ap m a y a

g ü c ü y e t e r d iy e m u k a b e le d e b u lu n s a k â f i r o lu r . Ç ü n k ü b u a d a m şe r i-

a t t e g ü ç y e tm e y e c e k b i r t e k l i f o ld u ğ u n u id d ia e tm e k le ş u â y e t - i

k e r îm e y e m u h a le f e t e tm iş t ir : “ A l la h h iç b i r n e fse g ü cü n ü n ye tm eye ­

c e ğ i ş e y i y ü k le m e z . " ( B a k a r a s û re s i: 2 8 6 ) .

K i ş i , i l im m e c l is in d e n b a n a n e d e r ve b u n u n la i l im m e c l is in i h iç e

s a y m a y ı k a s d e d e r s e k â f i r d i r . Ş a y e t b u sö zü i le , b en g ü n a h k â r b i r h a y ­

v a n ım , b u h â l im le i l im m e c l is in e n a s ı l g id e y im m â n a s ın ı k a s d e d iy o r -

s a k â f i r d e ğ i ld i r .

Page 153: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

154 E H L - İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

sine gitme, gidersen karın senden boş ve sana haram olur derse kâfir olur. Bir kimse, ilim meclisinden dönen birine, şu adam kiliseden ge­liyor derse kâfir olur. Bir tencere kavurma ilim meclisinden hayırlıdır diyen kimse de kâfir olur. Bir kimse Farsça olarak: “An geh ki sîm gi­rifti kâdî-i şeriat kücâ büd: Gümüşü aldığında şeriat kadısı nerdeydi” derse kâfir olur, ama kendi beldesi kadısı için derse kâfir olmaz.

Yine bir kimse “Fi’l-i dânişmendân hemânest ve fi’l-i kâfirân: Ariflerin (âlimlerin) işi budur ve kâfirlerin de işi” derse kâfir olur.

Bir kimsenin yanında şeriat zikredildiği zaman, kerih, çirkin bir ses çıkararak “işte şeriat budur” derse kâfir olur.

Şeriat ilminde tevhîd yoktur diyen kâfir olur. Müsbet ilim, şeriat ilminden daha yüksektir, şeriat ilminde müsbet ilim yoktur, müsbet il­mi, şeriat ilminden daha çok seviyorum diyen kimse kâfir olur. Bir kimse şer’î ilmin bir yönünü beyan ederken, hasmı bana âlimlik tasla­ma, bana yutturamazsın derse küfründen korkulur. Bir kadın, bu âlim kocaya Allah lânet etsin derse kâfir o lu /178̂ Teyemmüm eden bir kimse ile alay eden kâfir olur. Helâl ve haramı bilmiyorum diyen kimse kâfir olur. İyiliği emredip, kötülüğü nehyeden bir kimseye, bir başkası, Allah’ı ve ilmi ne bileyim ben, ben kendimi Cehenneme koy-

..................................................Ş E R H K I S M I .........................................................

(1 7 8 ) M ü ’ m in e lâ n e t h a r a m o ld u ğ u n a g ö r e , â l im e lâ n e t in c ü r m ü

e lb e tte ç o k d a h a b ü y ü k tü r . B u m e v z u i l e i l g i l i b a z ı h a d î s - i ş e r i f l e r

ş u n la r d ı r : “ M ü ’ m in e lâ n e t e tm e k , o n u ö ld ü r m e k g i b i d i r . ” Z e y d b .

S â b it r iv â y e t e tm iş t ir .

“ L â n e t e d ic i le r , k ıy a m e t te n e ş e f a a t ç i n e d e ş a h i t o l a c a k l a r d ı r . ”

M ü s l im r iv â y e t e tm iş t ir .

B i l in e n b i r f â s ık a , k â f i r e , z â l im e , m ü r t e d e , z m d ık a , m ü lh id e ve

m ü ş r ik e lâ n e t e tm e k c â i z d e ğ i ld i r . G e n e l o l a r a k b u g i b i k im s e le r e

lâ n e t e tm ek c â iz d ir . Y in e Ş e d d â d , İ b l i s v e b u n a b e n z e y e n v e k â f i r o l a ­

r a k ö le n le r e lâ n e t c â iz d i r . K u r ’ â n - ı K e r îm ’ d e ş ö y le b u y u r u lm u ş t u r :

“ H a b e r in iz o ls u n k i A l l a h ' ı n lâ n e t i z â l im le r i n ü z e r in e d i r . " “ H û d

s û re s i: 18.).

B i r h a d îs - i ş e r if t e ş ö y le b u y u r u lm u ş t u r : “ A l l a h ’ ım , b e n b e ş e r im ,

h e rh a n g i b i r m iis lü m a n a lâ n e t e tm iş v e y a s ö v m ü ş s e m , b u n u o n a z e k â t

Page 154: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 155

dum, yastığımı ve yorganımı Cehenneme attım veya kendimi ona ha­zırladım derse kâfir olur. Bir dirhemi olmayan bir dirhem etmez diyen kâfir olur. “İlim beşikten mezara kadar” olduğu için ömrümün sonuna kadar ilimle meşgul olmam diyen kimse kâfir olur.

Bir kimse, ibâdet eden bir kimseye, ağır ol Cenneti de geçeceksin veya Cennetin arkasına düşeceksin derse kâfir olur. Filân kıble veya Kâbe olsa ona doğru dönmem diyen kimse kâfir olur. Bir kimse, sâlih bir adama, benim için seninle karşılaşmak, hınzırla karşılaşmak gibi­dir derse kâfir olmasından korkulur(,79).

Şeriatı ne yapayım benim malım ve silâhım var diyen kimse kâfir olur. Bir adam, din âlimlerine, filân kimselerin hocaları safsata ve hikâyeler öğretiyor veya dediklerinin hepsi boş, yalan derse kâfir oiurÜ8°) g jr kimse ilim adamlarına, onları hafife alarak ve küçülterek

.....................................................Ş E R H K I S M I ....................................................

v e s e v a b k ı l . " , d i ğ e r b i r r iv â y e t te , “ e ğ e r d ö v d ü is e m , b u n u ze kâ t ve

r a h m e t k ı l . " b u h a d îs - i ş e r i f , m ü ’ m ir i le r i , h e rh a n g i b i r k im se ye lâ n e t

e t t i k l e r i z a m a n lâ n e t e d i le n k im s e b u lâ n e te m ü s ta h a k d e ğ ils e , b u şe ­

k i l d e d u â e t m e le r in i t a l im iç in b u y u ru lm u ş tu r .

( 1 7 9 ) Z â h i r i y y e k i t a b ın d a ş ö y le d e n i lm iş t ir : “ D ir h e m i o lm a y a n ,

d i r h e m e tm e z " s ö z ü , u m u m î o lu p , â l im , s â l ih , m iV m in ve b a ş k a la r ın a

d a t a a l l û k e t t iğ in d e n d o la y ı s ö y le y e n k â f i r o lu r . E ğ e r , ben b u sö zü m le

d ü n y a e r b a b ın ı k a s d e t t im d e r s e k â f i r o lm a z . B i r k im se , R e s û lu l la h

( s . a . v . ) , “ İ lm i b e ş ik t e n m e z a r a k a d a r t a h s i l e d in ” d e d iğ i iç in , ö m rü ­

m ü n s o n u n d a i l im l e m e ş g u l o lm a y a c a ğ ım d e rs e k â f i r o lu r . B u ad am ,

y a ş e r i a t i lm in e ih t i y a c ı o lm a d ığ ın d a n v e y a a la y a a la r a k v e ya h u t d a

g ü ç y e tm e y e c e k b i r t e k l i f o la r a k k a b u l e t t iğ in d e n d o la y ı k â f i r o lm u ş ­

tu r .

C e v a h i r k i t a b ın d a ş ö y le d e n m iş t i r : F i l â n k ıb le o ls a o n a dönm em

d iy e n k im s e k â f i r o lu r . Ç ü n k ü b u a d a m k e n d in i İ b l i s ’ e b e n ze tm iş t ir .♦ /s

i b l i s d e , Â d e m (a . s .) k ıb le y e b e n z e t i l ip o n a se c d e e t d e n i ld iğ i zam an ,

b e n e tm e m d e m iş t i . A y r ı c a b u n u s ö y le y e n k im se , k ıb le y e h a k a re t e t t i­

ğ i i ç i n d e k â f i r o lu r . B i r k im se , d iğ e r b i r k im se y e , a r a la r ın d a d in i v e ­

y a d ü n y e v î b i r m e s e le d e h u s u m e t o lm a d ığ ı h â ld e , b e n im iç in s e n in le

k a r ş ı l a ş m a k , h ı n z ı r l a k a r ş ı la ş m a k g ib id i r d e rse , k ü frü n d e n k o rk u lu r .

( / 8 0 ) Â y e t - i k e r îm e v e h a d î s - i ş e r i f l e r e , ic m â v â k i o la n

Page 155: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

156 EHL-İ SÜNNET İ’TİKADI

“fakihçik” derse kâfir olur. Bir kimse, bir âlime din ilmini kasdede- rek, merkebin tenâsül uzvu, senin ilminden üstündür derse kâfir olur.

Şer’î hükümlerden birini alaya alan kimse kâfir olur.— Değişik Mevzulardaki Küfür Lâfızları:İmân ziyadeleşir ve noksanlaşır diyen adam kâfir olur. Kâfir

Cennette midir, Cehennemde midir diyen kimse kâfir olur. Bir kimse, diğerine âhiret için dünyayı bırak der de, o da, peşin dururken veresi­yeyi ne yapayım veya ben Cehennemde ebedî kalacağım derse kâfir olur.

Hıristiyan, yahudiden daha hayırlıdır diyen kimse kâfir olur. Zira bu sözü ile, şer’an ve aklen çirkin olan bir şeyi hayır kelimesi ile vasfetmiş oluyor. Yahudilik hıristiyanlıktan şerlidir diyebilir.

Sen müslüman değil misin? diyen kimseye hayır diye cevap ve­ren kâfirdir. Allah’tan kork, yapma diyen bir kimseye, sözünü dinle­meyeceğim ceza olsun diye yapacağım derse kâfir olur. Katlini icab ettirecek bir sebep olmadığı hâlde, filânın kanı helâl veya mubahtır diyen kimse kâfir olur. Böyle diyeni doğrulayan da kâfir olur. Ancak bununla sövme kasdetmişse, doğru olan kâfir olmamasıdır. Filânın malı bana, senin malın ona helâl olmadan önce helâldir diyen kimse kâfirdir.

Haksız yere adam öldüren bir âmire iyi yaptın diyen kimse kâfirolur.

Bir kimse, ne olur şu ana kadar müslüman olmasaydım da, baba­mın mirasına konsaydım diyen kimse kâfir olur. Ey yahudi, ey mecu- si, ey hıristiyan, ey kâfir diye çağırana, “lebbeyk” diyen veya “biz öy­leyiz” diye cevap veren kimse kâfir olur. Ben mülhidim diyen kâfir olur. Birisine, kâfirdin müslüman oldun diyen kimse, bazılarına göre

.................................................Ş E R H K I S M I ........................................................

m â n a la r ın ın d ış ın d a m â n a v e re n k â f i r o lu r . B u n a g ö r e “ r e c m i ” ip t â l

e t t ik le r i i ç in H â r i c î l e r k â f i r d i r . İ s lâ m m i l l e t in d e n o lu p d a , b a z ı h ü ­

k ü m le rd e b a ş k a m i l le t le r e u y a n k im s e k â f i r o lu r . R e s û lu l l a h ’ d a n s o n ­

ra , H z . A l i ’ y i h i lâ fe t m a k a m ın a g e t i r m e d ik le r in d e n d o la y ı m ü s lü m a n -

la r ın h e p s in in d a lâ le t t e o ld u ğ u n u id d ia e d e n R â f ı z t l e r k â f i r d i r l e r .

Ç ü n k ü b u n la r ş e r ia t ı b ü tü n ü i le ip t â l e tm iş le r d ir .

Page 156: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 157

kâfir, bazılarına göre değildir. Kâfire, ta’zim(,81) ederek hürmet gös­termek veya zimmîyi ta’zim ile selâmlamak veyahut bir mecusiye ta’zim ile ya üstad demek küfürdür. Helâl ye diyene, haramı helalden daha çok seviyorum diyen kâfirdir. Haram yemek ne güzel bir iştir di­yen kimse kâfir olur denilmiştir. İçkiyi çok seviyorum, onsuz yapamı­yorum diyen için kâfirdir denilmiştir. İçki haram değildir diyen kâfirdir. Çünkü haramlığı kesin olan bir şeyi helâl kabul etmiştir. Din­de haram olan livatayı(,82) helâl kılmak da küfürdür. Zulmün, zinanın,

..................................................... Ş E R H K I S M I .....................................................

( 1 8 1 ) M ü s lü m a n la r a , i y i l i k le r in d e n d o la y ı t a 'z im d e b u lu n m a k

k ü f ü r d e ğ i l d i r . K â f i r e t a ’ z im d e b u lu n m a k b ö y le d e ğ i ld ir .

E b û H a f d ı l - K e b i r , ş ö y le r iv â y e t e tm iş t ir : N e v ru z g ü n ü n d e m ü ş ­

r i k l e r e , b i r y u m u r t a h e d iy e e d e n b i r a d a m , o g ü n ü t a ’ z im e t t iğ i iç in

k â f i r o lm u ş v e e l l i y ı l y a p t ığ ı ib â d e t i m a h v e tm iş t ir . F a k a t k â f i r le r in

b a z ı d â v e t le r in e ic â b e t e tm e k te m a h z u r o lm a y a b i l i r . B u n u n la e fe n d i­

l i k y a p m ış o lu r .

( 1 8 2 ) L i v a t a m u t la k a h a r a m d ır . B u is t e r k a r ıs ı , is t e r c a r iy e s i, i s ­

t e r s e k ö l e s i i l e o ls u n f a r k e tm e z .

E k m e l i ’ l M e ş â r i k k i t a b ın d a ş ö y le d e n m iş t i r : L iv a t a , a k le n ,

ş e r ’ a n v e t a b ’ a n h a r a m d ır . Z in a is e , y a ln ız ş e r ’ a n ve a k le n h a ra m d ır .

B u s e b e p le d i r k i l i v a t a , z in a d a n d a h a b ü y ü k b i r c ü rü m d ü r . D ü r e r k i ­

t a b ın d a d a ş ö y le d e n m iş t i r : L iv a t a d a h a d d o lm a m a s ın ın se b e b i, s a ­

h a b e n in c e z a k o n u s u n d a i h t i l â f e tm iş o lm a la r ıd ı r . B a z ı la r ı y a k a lım ,

b a z ı l a r ı ü z e r le r in e d u v a r y ık a l ım , b a z ı la r ı y ü k s e k b i r y e rd e n a t ıp a r ­

k a s ı n d a n t a ş l a r y u v a r la y a l ım d e m iş le r d ir . H a l i f e le r d e n E b û B e k i r

( r . a .) , A l i ( r . a .), A b d u l l a h b . Z ı ıb e y r ( r .a . ) ve H iş â m ’ ın y a k t ık la r ı

r i v â y e t o lu n m a k t a d ı r . Y in e H z . E b û B e k i r ’ in e v in i ü z e r in e y ık t ığ ı

r i v â y e t e d i lm i ş t i r . L û t k a v m in e y a p ı ld ığ ı g ib i , y ü k se k b i r y e rd e n b a şa -

ş a ğ ı a t ı l ı r v e a r k a s ın d a n d a t a ş la r y u v a r la n ır . Ç ü n k ü l iv a t a n ın h a ra m

o ld u ğ u , L û t k a v m in in k ıs s a s ı i l e b i ld i r i lm iş t i r . O n la r ın c e z a s ın a u y ­

g u n o lm a s ı e n m ü n a s ib id i r . “ B iz d e n ö n c e k i le r in ş e r ia t ı , K u r ’ â n - ı

K e r î m ’ e u y g u n o lu r s a b i z im d e ş e r ia t ım ız d ı r . " k a id e s i d e b u n u t e 'y id

e t m e k t e d i r . B u h u s u s t a K u r ’ â n - ı K e r îm ’ d e ş ö y le b u y u r u lm u ş tu r :

“ H e m e n (ş e h i r l e r i n in ) ü s tü n ü a l t ın a g e t ir d ik . T e p e le r in e d e b a lç ık t a n

p i ş i r i l m i ş b i r t a ş ( y a ğ m u r u ) y a ğ d ı r d ık . ’ ’ ( H i c r s û r e s i: 74 ). B i r k im se

Page 157: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

158 E H L - İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

haksız yere adam öldürmenin haram olmamış olmasını temenni etmek küfürdür. Hiçbir haram helâl olmaz. Ancak içkiye(,83) tuz katılırsa, (içkilikten çıkıp, formülü değişerek sirke olacağından) helâl olur. Bir kimse, bir fakire haram maldan tasadduk eder de sevap umarsa kâfir olur. Fakir de verilenin haram olduğunu bildiği hâlde duâ eder, öbürü de âmin derse kâfir olur.

Bir kimse, bir müslümanın ağzın.* küfür ederse kâfir olur. Karısı

.................................................... Ş E R H K I S M I ..........................................................

h a y ı z l ı k a r ı s ı n a y a k la ş m a y ı v e l i v a t a y ı h e l â l k a b u l e d e r s e k â f i r d i r .

R e s û lu l l a h ( s . a . v . ) b i r h a d î s - i ş e r i f l e r i n d e ş ö y le b u y u r m u ş la r d ı r :

“ K a r ı s ı n ı a r k a s ın d a n k u l l a n a n m e l ’ u n d u r . " K a d ı n a a r k a d a n y a k la ş ­

m a k b ö y le o lu n c a , e r k e ğ e a r k a d a n y a k la ş m a k ç o k d a h a b ü y ü k c ü rü m

o lu r ! . .

B u h u s u s t a k i h a d î s - i ş e r i f ş ö y l e d i r : “ B i r k im s e y i L û t k a v m in in

y a p t ığ ı g i b i y a p a r k e n b u lu r s a n ı z f a i l i v e m e f u l ü ö ld ü r ü n , b i r k im s e y e

h a y v a n ı y a p a r s a , h a y v a n ı d a , y a p a n ı d a ö l d ü r ü n . " K ü t ü b - i S i t t e ’ d e

r iv â y e t e d i lm iş t i r .

L i v a t a y a p a n a , z in â g i b i h a d d y a p ı l ı r d i y e n l e r , ım a m e y n , Ş â f i î ,

H a ş a m ı ’ l - B a s r î , A t â , N e h a î , K a t â d e v e E v z a î ’ d i r .

R e c m o lu n u r d i y e n le r is e , İ m â m M â l i k i l e İ m â m A h m e d b . H a n -

b e l ’ d i r . ( H a d im i) .

( 1 8 3 ) B e d r u r - R e ş îd ş ö y le d e m iş t i r : B i r k im s e , “ i ç k i , z in â , z u ­

lü m , k a t ’ î h e lâ l o ls a y d ı n e o l u r d u , ” d e r s e k â f i r o lu r . B i r k im s e h a -

r a m l ığ ı h u s u s u n d a ic m â v â k i o la n ş e y le r i i n k â r v e y a ş ü p h e e d e r s e

k â f i r o lu r . B u C e v â h i r ’ d e z i k r e d i lm i ş t i r . B e d r u ’ r - R e ş h i d v e im â m

M u h a m m e d ’ e g ö r e , k e n d is in e n i k â h ı h a r a m o la n b i r i s i i l e c i n s î m ü ­

n a s e b e t te b u lu n m a k k ü f ü r d e ğ i ld i r . F e t v â , h e lâ l k a b u l e d e n in k â f i r o l ­

d u ğ u c ih e t in d e d ir .

M u h i t ’ d e ş ö y le v â r id o lm u ş t u r : B i r k im s e i ç k i h a r a m d e ğ i l d i r d e ­

se ve h a r a m o ld u ğ u n u b i lm e s e d a h i k â f i r d i r . Ç ü n k ü n a s s la h a r a m o l ­

d u ğ u k e s in o la r a k b i l i n d iğ i i ç in ö z ü r k a b u l e d i lm e z .

B e n i ç k i y i ç o k s e v iy o r u m , o n s u z y a p a m ıy o r u m d iy e n k im s e k â f i r

o lu r d e n m iş t i r . B u n u n la n e f s in in i s t e ğ in i k a s d e d e r , f a k a t y a p m a z s a

k â f i r o lm a z .

Page 158: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 159

boş olur. Yemeğe cimâ kelimesi ile söven kimse kâfir olur. Eli yenen hayvanlardan birine söverse İmam-ı Âzam’a göre kâfir, İmâmeyn’e göre değildir. Eti yenmeyen hayvana söven kimse, hepsine göre kâfir olmaz.

Bir kimsenin başına çeşitli musibetler gelir de, malımı, çocuğu­mu aldın ve yine şunu aldın, daha ne yapacaksın, yapmadığın ne kaldı ki diyen kimse kâfir olur.

Şiddetli bir hastalığa yakalanan kimse, beni ister müslüman ola­rak öldür ister kâfir derse, kâfir olur.

Bir kimse küçük bir günah işleyip, kendisine tevbe et diyene, ne yaptım ki tevbe edeyim derse kâfir olur(l84). Bir zâlime, sen Allah’a ve müslümanlara zulmediyorsun denildiğinde, ne güzel yapıyorum derse kâfir olur.

Bezzâziyye’de şöyle denilmiştir: Zâlime âdil diyen kimse kâfirdir. Zamanımızdaki zâlimlere de âdil diyenler kâfirdirler. Çünkü bunların adaletsizliği yakinen bilinmektedir. Zulmü, adalet diye isim­lendiren kimse kâfirdir.

İmâm Ebû Mansur Mâturidî şöyle demiştir: Zamanımızın sultanı âdildir diyen kimse kâfir olur. Çünkü bunların zulmünde şüphe yok­tur. Zulmün haram olduğu ise kesindir. Yakinen haram olan bir şeye, helâl veya adalet demek küfürdür.(l85) Dinen mübarek bilinen bir ma-

....................................................Ş E R H K I S M I ..................................................

( 1 8 4 ) B i r a d a m , b i r g ü n a h iş le r , d iğ e r i tevbe e t d e r de, ne yap tım

k i t e v b e e d e y im d e r s e E h l - i S ü n n e t k a id e le r in e g ö re k â f ir d ir .

M u t e z i le y e g ö r e d e ğ i ld i r .

Y e t im e k i t a b ın d a ş ö y le v â r id o lm u ş tu r : B i r k im se günah iş le r de,

k a z a , k a d e r v e A l l a h ’ ın i r a d e s i b ö y le d ir , n iç in tevbe edey im de rse

k â f i r o lu r . "H u lâ s a ’ ’ v e " M u h i t ” d e ş ö y le d e n ilm e k te d ir : F â s ık ve z â l im e , s e n h e r g ü n A l l a h ’ a , y a r a t ık la r ın a zu lm e d iy o rsu n , d e n d iğ in ­

d e , e n i y i s i n i y a p ıy o r u m d iy e c e v a p ve rse k â f i r o lu r . B u n u n la “ h a lk a

e z iy e t e tm e m in b i r s e b e b e d a y a n d ığ ın ı m u ra d e tt im " d e rse k â f ir o l ­

m a z .

( 1 8 5 ) A d a le t , c i i z ’ i b i r m e se le d e ta tb ik e d ilm e k le y e r in e g e t i r i l ­

m iş s a y ı lm a z . Ş e r ia t ı h a lk ü z e r in d e ta tb ik e d e vam etm ek su re t i i le an -

Page 159: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

160 E H L -İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

la, çürümüştür diyen kimse kâfirdir. Bir kimse küfür kelimesini telâffuz ederken, diğeri de buna gülerse, gülen kâfir olur. Sözde gül­dürücü bir taraf var ise ve zarurî bir gülme hâsıl olmuşsa kâfir olmaz. Bir vâiz küfür kelimesi konuşur, dinleyenler de bunu kabul ederlerse

................................................Ş E R H K I S M I ......................................................

c a k a d a le t y e r i n i b u lu r . O n u n i ç i n g e ç m iş t e k i â l im l e r , h a l i f e l e r i n e

z â l im le r d e m iş le r d i r . B u h u s u s t a S ü f y â n - ı S e v r î i l e H a r ü n u ’ r - R e ş î d

a r a s ın d a g e ç e n h â d is e ş ö y l e d i r : B i r g ü n H a r û n ı ı ’ r - R e ş î d ’ d e n

S i i f y â n - ı S e v r î ’ y e t a ’ z im v e t e k r îm i f a d e e d e n b i r m e k t u p g e l i r . T a l e ­

b e le r in e , c e v a b ın ı a y n ı m e k t u b u n a r k a s ı n a y a z ın d i y e e m r e d e r . O n a

b u h a l i f e d i r , t e m iz b i r k â ğ ıd a y a z s a k d e d i k l e r i n d e , ş ö y le d e m iş t i r : O

z â l im in m e k tu b u n u n a r k a s ın a y a z ın , e ğ e r o k â ğ ıd ı h e l â l p a r a i l e k a ­

z a n m ış s a m ü k â f a t ın ı g ö r ü r . H a r a m la k a z a n m ış s a o n u n la b e r a b e r C e ­

h e n n e m d e y a n a c a k t ı r . B e n y a n ım d a z â l im in e l i n i n d e ğ d iğ i b i r ş e y i b ı ­

r a k m a m . Ç ü n k ü d in im e h a le l g e l i r , o n a n e y a z a l ım d e n i ld iğ in d e , ş ö y ­

le y a z ın d e m iş t i r :

“ B i s m i l l â h i r r a h m a n i r r a h im . A l l a h ’ ı n g ü n a h k â r k u lu S ü f y â n b .

S a ’ d e l - M ü n z i r i ’ s - S e v r î ’ d e n e m e l l e r l e m a ğ r u r , im â n ın t a d ı k a lb in d e n

s i l in m iş k u l H a r ü n u ’ r - R e ş îd ’ e .. .

B e n im y a n ım d a , s e v g in , m u h a b b e t in , y e r i n k a lm a d ı . B e n i b e y -

t ü ’ l - m â ld e k i h a k s ız t a s a r r u f l a r ı n a , y a z d ığ ın m e k t u p la ş a h i t t u tm a k i s ­

t iy o r s u n . F a k a t b e n v e m e k t u b u n u o k u y a n a r k a d a ş l a r ım , k ıy a m e t t e ,

A l l a h ’ ın h u z u r u n d a s e n in a le y h in e ş a h i t l i k e d e c e ğ iz . Y a H a r û n , m ü s -

lü m a n la n n r ı z â s ı o lm a d ığ ı h â ld e b e y t ü ’ l - m â le h ü c u m e t t in . B u n a m ü -

e l le f a t - i k u lû b , z e k â t t o p la y a n â m i l l e r , A l l a h y o lu n d a c i h a d e d e n le r ,

y o ld a k a lm ış o l a n la r , K u r ’ â n h â f ı z l a r ı , i l im e r b a b ı , d u l k a d ı n l a r v e

y e t im le r r ı z â g ö s t e r d i le r m i? ! Y o k s a id a r e n a l t ı n d a k i d i ğ e r i n s a n l a r

m ı r â z ı o ld u ? ! K e n d in i b u s o r u la r ı n c e v a b ın a h a z ı r l a . Ş u n u i y i b i l k i

b i r g ü n â d i l - i m u t la k b i r h â k im in h u z u r u n d a h e s a p v e r e c e k s in . S e n

r u h u n d a n , i l im , z ü h d , K u r ’ â n - ı K e r îm v e i y i l e r l e b e r a b e r o t u r m a n ın

t a d ın ı s i lm iş , z â l im o lm u ş v e z â l im le r e l i d e r o lm a y ı s e ç m iş s in .

E y H a r û n ! T a h t a o t u r d u n v e ip e ğ i g i y d in , k a p ın a d i k t i ğ in z â l im

a s k e r le r in le in s a n la r a z u lm e t t in .

A l l a h e m r i i l e b i r m ü n â d i: “ E y z â l im le r v e k a r ı l a r ı , e y z â l im l e r

ve y a r d ım c ı la r ı , h a ş r o lu n , h e s a b a h a z ı r l a n ı n " d e d iğ i z a m a n , s e n v e

Page 160: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 161

kâfir olurlar(,86\ Bir rivayete göre de, vâiz o küfür kelimesini konuş­tuktan sonra, onun küfür olduğunu bildikleri hâlde orada otururlarsa kâfir olurlar. Allah onu diriltmezden önce öldürdü diyen kimse kâfir olur. Bir kimse, diğerine sadaka ver, âhirette para geçmez, hasenatına bakılır der de, diğeri cevaben sen şimdi bana ver, ben sana âhirette öderim derse kâfir olur. Bazılarına göre kâfir olmaz.

....................................................Ş E R H K I S M I ..................................................

e t r a f ın d a k i z â l im le r , k o l l a r ın ı z b o y u n la r ın ız a b a ğ l ı o la r a k A l la h ’ ın

h u z u r u n a ç ık t ığ ın ız d a , s e n in h a s e n â t ın b a ş k a s ın ın m iza n ın a , b a şk a s ı­

n ın s e y y iâ t ı s e n in m iz a n ın a k o n d u ğ u zam an g ü n a h la r ın a r ta ca k , b a ş ı­

n a g e le n b e lâ d a h a b ü y ü y e c e k , d a r a la c a k ve b o ğ u la c a k h â le ge le cek ­

s in , f a k a t k im s e s e n i k u r ta ra m a y a c a k . . . C ehenn em e g id e rke n de y in e

z â l im le r in l i d e r i o la c a k s ın .

Y a H a r u n , v a s iy e t im i e z b e r le , n a s ih a t im e k u la k ve r. R e sû lu lla h

( s . a . v . ) ’ ın ü m m e t in e y a p t ığ ı m u a m e le y i i y i dü şün . S en de o ümmete

i y i d a v r a n m a y a ç a l ı ş . Ş u n u i y i b i l k i h i lâ fe t b i r g ü n e lin d e n g ide cek ­

t i r . D ü n y a z a t e n b ö y le d ir . İ n s a n la r d e v a m lı o la r a k y o k o lu p g id e r le r.

İ y i a z ı k l a n a n f a y d a l a n ı r . K ö t ü le r is e d ü n y a v e - â h ir e t in i kaybeder.

B e n s e n i , h e r i k i s i n i d e k a y b e tm iş g ö rü y o ru m . S a k ın h a n a b i r d ah a

m e k tu p y a z m a . C e v a p v e rm e m . S e lâ m .. .”

B u g i b i m e k t u p la r h a l i f e le r e ç o k y a z ı lm ış t ır . T a fs i lâ t uİh yâ ” da -

d ı r .

( 1 8 6 ) V â i z , y a l a n c ı l ı k t a n , a v â m ın y a n l ı ş a n la y a b i le c e ğ i

h ik â y e le r d e n k a ç ın m a l ı d ı r . K u r ’ â n - ı K e r îm ’ d e ve s a h ih k ita p la rd a

g e ç e n f a y d a l ı k ı s s a la r ı a n la t ı r .

B a z ı k im s e le r , i t a a t e r a ğ b e t o ls u n d iy e u y d u rm a h ik â y e le r a n la t­

m a y ı c â i z g ö r m ü ş le r d i r . H a lb u k i A l la h T e â lâ ’ n ın R e su lü n e b i ld ir d iğ i

g e r ç e k h â d is e le r , u y d u rm a ş e y le r a n la tm a y a ih t iy a ç b ıra km am ış t ır .

Z a m a n ım ı z ın v â iz le r i , k ıs s a la r , ş i i r l e r , ş a ta h ve tam m ât g ib i şey­

le r e d e v a m e tm e k te d ir le r . B u h u s u s la r ı ş u ş e k ild e te n k id etm ek m üm ­

k ü n d ü r :

K ı s s a l a r , b i d ’ a t t i r . S e le f b u n u n e h y e tm iş ve şö y le d e m iş t ir : B u ,

n e P e y g a m b e r im iz v e n e d e H z . E b û B e k i r ve H z . Ö m e r z a m a n ın d a

v a r d ı . B u , b ü y ü k f i t n e d e n (H z . O s m a n 'ın şe h a d e tin d e n ) s o n ra m eyda-

Page 161: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

162 E H L -İ S Ü N N E T ¡ ’T I K A D I

Bir kimse, diğerine burda bana buğday ver, âhirette sana arpa ve­reyim, veyahut da bunun aksini derse veya mahşerden bana ne, ben mahşerden korkmuyorum, Kıyametten korkmuyorum, ben ölümden uzağım derse bazılarına göre kâfirdir.

Bir kimse, diğerine seninle beraber Cehennemin tırnağına veya kapısına kadar giderim, veyahut da Cehennemin yoluna kadar giderim derse, bazılarına göre kâfirdir. Bir kimse, bir kavmin yanında bir keli­me sarfeder, o kavim de onu küfür zannederse ve o da ben küfür ettim diye bağırırsa kâfir olur.

Bir kimse, diğerine sende hamiyyet ve din yoktur der, öbürü de evet bende hamiyyet ve din yoktur derse bazılarına göre kâfir olur. Hayvanına, ey kâfir hayvanı diyen kimse, eğer o hayvan yanında doğ­muş büyümüşse kâfir olur. Böyle değilse kâfir olmaz.

Filân bana ne emretse yaparım. Hattâ küfrü de emretse yine ya­parım diyen kimse kâfir olur. Filân benden daha kâfirdir veyahut çok

.............................................. Ş E R H K I S M I .....................................................

n a g e lm iş t ir . İb n A b b a s ( r . a .), k ı s s a a n l a t ı l d ı ğ ı i ç i n m e s c id d e n ç ık ­

m ış t ır . H z . A l i , B a s r a c â m is in d e n k ıs s a a n la t a n b i r k im s e y i ç ık a r m ış ­

t ı r , s o n r a H a s a n - ı B a s r î ’ n in v a a z ın ı d in le m iş v e m e m n u n o lm u ş tu r .

O , â h i r e t h a y a t ı , ö lü m ü t e f e k k ü r , ş e y t a n v e s v e s e s i v e b u n a b e n z e r

z a r u r î ş e y le rd e n b a h s e d iy o r d u . Ş e r ’ a n i s t e n i le n v a a z d a b u d u r . Ş u

h a d îs - i ş e r ife d e u y g u n d u r : “ Z i k i r m e c l i s in d e h a z ı r o lm a k b in r e k â t

n a m a z d a n e fd â ld ir . İ l im m e c l is in d e b u lu n m a k b in h a s t a y ı z i y a r e t e t­

m e k te n e f d â ld i r . İ l im t a h s i l e tm e k b in c e n â z e y e ş â h id o lm a k t a n

e f d â ld ir .” E b û Z e r ( r .a .) r iv â y e t e tm iş t ir .

Ş i i r m e v z u u n a g e l in c e : V a a z d a ş i i r e ç o k y e r v e r m e k h o ş g ö r ü l ­

m e m iş t ir . B u k o n u d a k i â y e t - i c e l î l e ş ö y le d i r : “ Ş a i r l e r ( e g e l i n c e ), o n ­

la r a s a p ık la r u y a r la r . O n la r ın h e r v â d id e h a k ik a t e n i f r a t a d ü ş e g e l-

d ik le r in i ve h a k ik a te n y a p m a y a c a k la r ı ş e y le r i s ö y le r ( in s a n la r ) o l ­

d u k la r ın ı g ö rm e d in m i? " ( Ş u â r â s û r e s i: 2 2 4 , 2 2 5 , 2 2 6 ) .

Ş a ta h , s o f i le r in i c a d e t t iğ i i k i ç e ş i t k o n u ş m a t a r z ıd ı r . A l l a h ’ a

â ş ık o lm a k , v u s la t t a n s o n r a z â h i r î ib â d e t e ih t i y a ç d u y m a m a k , A l l a h

i le ru h e n b ir le ş m e k ve A l l a h i le k u l a r a s ın d a k i p e r d e n in k a lk a r a k , y ü z

y ü ze k o n u ş m a n ın m ü m k ü n o ld u ğ u n u id d ia e d e r le r . B u , v a a z t a r z la r ı -

Page 162: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 163

daraldım, hattâ kâfir olmayı istedim, nerede ise kâfir olacaktım, za­man kâfir olmaya daha yakın, diyen kimse kâfir olur. Bir adamın kan- sının ırzına geçilmesinden, kâfir olması daha hayırlıdır diyen kimse kâfir olur. Yağmurun hikmetini inkâr eden kâfir olur. Yabancı bir ka­rıyı öptükten sonra bu helâldir diyen kimse kâfirdir. Kamını doyur­duktan sonra yemek yemenin helâl olmasını temenni etmek küfürdür. Sultan aksırırken, yerhamükellah diyene, sultana öyle denmez diyen, yalan söyleyene, Allah yalanını mübarek kılsın diyen, ehl-i bid’atin(l87) bâtıl kelâmını güzel gören ve çirkine güzel diyen kâfirdir. Sen İblis gibisin diyen kâfirdir. Allah’ın nazannda İblis ne ise, sen de..................................................... Ş E R H K I S M I ...................................................

n ın i l k i d i r .

İ k i n c i s i i s e ş ö y le d i r : M â n a s ı a n la ş ı lm a y a n p a r la k s ö z le rd ir . B u

d a s ö y le y e n n e d e d iğ in i b i lm e d iğ in d e n v e ya a n la tm a k is t e d iğ in i a n ­

la t a m a d ı ğ ı n d a n d ı r . B u t a r z k o n u şm a , z ih in le r i k a r ış t ırm a k ta n b a şk a

b i r i ş e y a r a m a z .

T a m m â t : Ş a t a h i l e m ü ş te r e k y ö n ü o ld u ğ u g ib i , a y r ıc a ş e r ’ î

l â f ı z l a r ı , z â h i r î m â n a s ın d a n u z a k la ş t ır ıp b â t ın a d o ğ ru çekm e şe k lin d e

k e n d in i g ö s t e r i r . B u t a v ı r l a r ı i l e b â t ın î le r e b e n ze r le r .

( 1 8 7 ) B i d ’ a t v e h e v a e h l i h a k k ın d a â l im le r ih t i l â f e tm iş le rd ir . S e ­

l e f i n ç o ğ u t e k f i r i n i t a s v ip e tm iş t ir . B i r ç o k f a k ih ve k e lâ m c ıy a g ö re ,

o n l a r f â ş ı k , â s i v e d a lâ le t t e d i r le r . İ s lâ m to p lu lu ğ u n d a n ç ık a rm a k

d o ğ r u d e ğ i l d i r . M i r a s t a n h e r k e s g ib i p a y ın a d ü ş e n i a l ı r l a r ve İ s lâ m î

h ü k ü m le r le m u a m e le g ö r ü r le r .

B u h u s u s t a , İm â m M â l i k ’ in s ö z le r i b a z ı ç a lk a n t ı la r m e yd a n a g e ­

t i r m i ş t i r . B u n l a r ı n h e m t e k f i r e d i lm e s i, h em d e e d ilm e m e s i h u su su n d a

s ö z l e r i n a k lo lu n m u ş t u r . İm â m E ş ’ â r î d e a y n ı d u ru m d a d ır . İm am

E b u l - M e a l i ’ y e s o r u lm u ş , c e v a p v e rm e m iş , ö z ü r b e y a n ed e re k şö y le

d e m i ş t i r : B u m e v z u d a h a t a y a p a b i l i r im . M ü s lü m a n ı k â f ir , k â f i r i m ü s-

lü m a n y a p m a k k o la y b i r m e s e le d e ğ i ld i r . A r a ş t ı r ı c ı la r , te ’ v i l e rb a b ın ı

t e k f i r e tm e k t e n k a ç ın m a k g e r e k t iğ in i s ö y le m iş le r d ir . B u n la r a g ö re ,

n a m a z k ı l a n b i r k im s e n in k a n ın ı h e lâ l k ı lm a k te h l ik e l id ir . P e y g a m b e r

E f e n d im i z ( s . a . v . ) ş ö y le b u y u r m u ş la r d ır : “ K e l im e - i ş e h a d e t g e t ire n ­

le r , k a n l a r ı n ı v e m a l l a r ın ı b e n d e n k o ru m u ş o lu r la r . . . ”

K a d e r i y e c i l e r h a k k ın d a k i , ş u h a d îs - i ş e r î f “ O n la r ın İ s la m d a n

Page 163: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

1 6 4 E H L -İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

benim nazarımda öylesin diyen kimse kâfir olmaz. Mecusîlerin Nev­ruz bayramına çıkmak, o gün onların yaptıklarına muvafakat etmek ve daha önce almadığı bir hediyeyi almak, müşriklere o günü la’zim ederek yumurta da olsa bir şey hediye etmek küfürdür. Mecûsînin ço­cuk traş etme dâvetine gitmek küfür değildir. Mecûsînin serpuşunu başına geçiren sahih görüşe göre kâfirdir. Esirlikten kurtulmak veya soğuk ve sıcaktan korunmak için giyerse bazılarına göre kâfir değil­dir. Kâfirlere benzemek için yaparsa kâfirdir de denilmiştir. Beline zünnar (hıristiyanların taktığı bir cins kemer, kuşak) bağlayanın hük­mü aynıdır. Bir kimseye imân nedir dendiğinde, bilmiyorum derse kâfir olur. Müslüman olmak isteyen bir kimseye, İslâmın sıfatını bil­miyorum, sabret, geciktir, filân âlime git İslâmî sana o öğretsin diyen kimse kâfir olur. Eğer hâkime veya müftüye git onun yanında müslü- man ol derse bazılarına göre kâfir, bazılarına göre değildir. Tevhidi biliyor musun denildiğinde, bilmiyorum derse ve maksadı da Allah’ın birliğini inkâr etmekse kâfir olur. Şemsui-Eimme şöyle demiştir: “İslâmın vasfını bilmiyorum diyen kimse kâfirdir. Dini, namazı, oru­cu, itaati ve nikâhı yoktur. Böyle bir kimsenin çocuğu zina mahsu- lü’dür.” Bir kimse, başkasına beddua ederken, Allah senin canını kü­für üzere alsın derse kâfir olur. Kâfire bu şekilde yapılan beddua kü­für değildir denmiştir. Bir kimse, bir müslümana, Allah senden İslâmî alsın der de, öbürü de âmin derse ikisi de kâfir olur. Bir kimse, filân müslümanın kâfir olmasını istiyorum veya kâfir olmasından baş­ka bir şey istemiyorum veya Allah onu, dünyadan imânsız çıkarsın veya imânsız öldürsün. Cehennem ateşinde ebedî kalsın, Cehennem­den^8̂ hiç çıkarmasın derse kâfir olur.

............................................... Ş E R H K I S M I .....................................................

p a y ı y o k t u r ” t e k f i r i ç i n d e ğ i l t a ğ l i z y a n i s u ç l a r ı n ı n b ü y ü k lü ğ ü n ü b e - y a n i ç in s ö y le n m iş t i r . H a r i c i l e r h a k k ın d a k i “ O n l a r ı ö l d ü r ü n ” h a d îs - i

ş e r i f i , t e k f i r c ih e t in e g id e n le r in d e l i l i d i r . T e k f i r e tm e y e n le r , o n la r ın

ö ld ü r ü lm e le r in in k â f i r o lm a la r ı n ı i c a h e t t i r m e d iğ in i i l e r i s ü r e r le r .

( 1 8 8 ) M ü s lü m a n a b e d d u a e tm e k h a r a m d ı r . B i l h a s s a b i r m ü s lü ­

m a n a k â f i r o la r a k ö l d iy e n k â f i r o lu r . B a z ı l a r ı n a g ö r e , k ü f ü r d e n ş id ­

d e t l i a z a b k a s d e d e r s e k â f i r d e ğ i ld i r . “ F e t e v â ” k i t a b ın d a , b i r k im s e ,

e z iy e t e d e n , ş e r l i b i r k im s e y e , A l l a h ’ ın o n d a n in t ik a m a lm a s ın ı i s t e d i ­

ğ in d e n d o la y ı k ü fü r ü z e r e ö l d e r s e , k â f i r o lm a z .

Page 164: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 165

Bir kimse, kendisinin mürted olduğunu bilmediği bir adam için, filânın katli helâl veya mübahtır derse veya kasten bir adamı öldürür­se veya evli bir kadınla zina yaparsa, diğeri de doğru yapıyorsun der­se ikisi de kâfir olur. Kelime-i tevhidi yalanlayanı tasdik eden kâfir olur. Bir kimse, diğerine sana ve müslümanlığına lânel olsun derse kâfir olur.

Bir kâfir, müslüman olur, ona bir şeyler verilir, bunu gören bir müslüman, keşke ben de kâfir olup, müslüman olsaydım da bu şeyler bana da verilseydi der veya kalben bunu temenni ederse kâfir olur.

Bir kâfir, müslüman olduğunda, bir müslüman ona mirasını al­dıktan sonra müslüman olsaydın derse kâfir olur. Güzel bir hıristiyan kızını gördüğünde, keşke hıristiyan olsaydım da şu kızla evlenseydim diyen kimse kâfir olur. Bir kimse, ben küçükle oturursam küçük, bü-

.....................................................Ş E R H K I S M İ .................................................

B u k o n u d a , K u r ’ â n - ı K e r îm ’ d e M u s a (a .s .) i le i l g i l i o la ra k şöy le

b u y u r u lm u ş t u r : “ M u s a (a . s . ) ... S e n o n la r ın m a lla r ım yok et ey R a b - b im iz , k a l b l e r i n i ş id d e t le s ık k i o n la r o ç e t in a z a b ı g ö re ce k le r i zam a­

n a k a d a r im â n e tm e y e c e k le r d ir . ” (Y u n u s sû re s i: 88 ).

B u n a g ö r e , z u lü m d e ç o k i l e r i g id e n ve A l la h ’ a k a rş ı cü re tk â r

o la n b i r k im s e n in k ü f ü r ü z e re ö lm e s in i is tem ek k ü fü r d e ğ ild ir . E h û

H a n i f e ’ y e g ö r e k ü f r e r ı z â k ü fü rd ü r . İm â m b u hu su s ta ta fs ile g irm e ­

m iş t i r .

B e z z â z iy y e k i t a b ın d a ş ö y le d e n m iş t ir : B i r m u m in in , b i r başka

m ü ’ m in e , k â f i r o lm a s ın ı is t e m e k s iz in b e d d u â e tm e s i h a ra m d ır .

B e d d u â e d i le n , ş a y e t z â l im is e , z u lm ü k a d a r b ed du â e d ile b ilir . H a d d i

a ş m a m a k g e r e k i r . D a h a i y i o la n is e , z â l im e d e bed du â etm em ektir.

B u h u s u s t a s a b ı r g ö s t e r ip , o n u A l l a h ’ a h a v a le etm ek en do ğ ru o la n ­

d ı r . B i r h a d î s - i ş e r i f t e : “ Z u lm e d i le n m u za ffe rd ir .” buyuru lm uştu r.

M e n â v î ş ö y le d e m iş t i r : “ B i r k im s e z â l im e b e d d u â ede rse ,

z â l im in g ü n a h ı , m a z lu m u n s e v a b ı a z a l ı r . ” B i lh a s s a b i r m ü s lüm an

k e n d i n e f s in e , e h l in e v e ç o c u k la r ın a b e d d u â e tm e m e lid ir . B i r h a d îs - i

ş e r i f t e ş ö y le b u y u r u lm u ş t u r : “ N e f s in iz e , ç o c u k la r ın ız a , m a lın ız a

b e d d u â e tm e y in . D u â l a r m k a b u l o ld u ğ u b i r s a a te te s a d ü f ede r,

d u â n ız k a b u l o lu r . ”

K â f i r v e z â l im b i r k im s e n in d ü n y a d a b â k i k a lm a s ın ı is te y e re k

Page 165: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

1 6 6

yükle oturursam büyüğüm, müslümanla oturursam müslümanım, hı- ristiyan ile oturursam hıristiyan, yahudi ile oturursam yahudiyim der­se kâfir olur. Müslümanlığa geçen bir kimseye, önceki dininden ne zarar gördün de müslüman oldun diyen kimse kâfirdir.

Bir kimse, diğerine, sen Harzemli misin, yoksa mecûsî misin der de, öbürü de mecûsîyim diye cevap verirse kâfir olur. Bir kimse, diğe­rine yâ kâfir der, o da dediğin gibiyim veyahut kâfir olmasaydım se­ninle oturmazdım veyahut da dediğin gibi olmasaydım seninle otur­mazdım diye karşılık verirse kâfir olur.

Bir kimse, diğerine yâ kâfir dediğinde, öbürü öyle kabul et derse ikisi de kâfir olur. Bir kadın kocasına, mecûsî gibi her şeye bahane buluyorsun der de, kocası da bugüne kadar mecûsîlerle oturdum kalk­tım derse, ikisi de kâfir olur. Aksi olursa, yalnız kadın kâfir olur. Bir kimse, bir adama yâ kâfir der de, diğeri susarsa, Ebû Bekri’l-Belhî kâfir olur demiştir. Bir kimse, münazaa ettiği kimseye günde on tane senin gibilerini çamurdan yapıyorum derse kâfir olur. Kanı ile, eti se­nin gibisini her gün yapıyorum der ve bununla yaratma kasdederse kâfir olur. Vasıf kasdederse kâfir olmaz.

Bir kimse, bir başkasına ey kırmızı der de, Allah beni elma unun­dan, seni ise çamurdan veya siyah çamurdan yarattı, siyah çamur da elma unu gibi değildir derse kâfir olur. Bir kimse, diğerine Allah onu yarattı sonra yanından kovdu derse çoklarına göre kâfir olur. Ben kâinat filân tanımıyorum diyen kâfirdir. Bir kimse, ben Fir’avnın veya İblisin i’tikadındayım veyahut da i’tikadım bunların i’tikadı gibidir derse kâfir olur. Bir kimse, ben Fir’avnım veya İblisim der ve bununla ismen ortak olmayı(l89) kasdederse kâfir olmaz. Bir kimse, Allah İb-

................................................... Ş E R H K I S M I ..........................................................

d u â e tm e k c â i z d e ğ i ld i r . O n la r a , te v b e e t m e le r i v e s â l i h k im s e o lm a ­

l a r ı i ç in d u â e tm e l id ir .

H u lâ s a i s im l i k i t a p t a ş ö y le d e n m iş t i r : B i r k im s e n in , z im m în in

ö m rü n ü n u z u n o lm a s ı i ç in d u â e tm e s i c â i z d e ğ i l d i r . A n c a k b u d u â y ı

ö m r ü u z u n o ls u n d a d a h a f a z l a c i z y e v e r s in n i y y e t i i l e y a p a r s a

c â iz d ir .

( 1 8 9 ) B i r k im s e , b e n F i r ’ a v n ’ ım , b e n İ b l i s ’ im d e r v e b u n u n la ,

s a d e c e is m e n o r t a k o lm a y ı v e y a t e v a z u v e y a h u t d a n e f s in in k ü ç ü k lü -

E H L - İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I .......................................................

Page 166: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 167

lis’e lânet ediyor der, bir başkası da ben lânet etmem derse kâfir olur.Put yapan kâfirdir(,90). Bir kimse, bırak beni ben kâfir oldum ve­

ya bırak beni ben kâfir olayım derse kâfir olur. Bir kimse, bir kadına, kocasından boş olması için mürted olmasını emrederse veya müftü böyle fetvâ verirse, emreden ve müftü kâfir olurlar.

....................................................Ş E R H K I S M I .................................................

g ü n ü , a l ç a k l ı ğ ım k a s d e d e r s e k â f i r o lm a z .

Ş i b l î v e l i y y u l l a h te v a z u u n u b e lir tm e k iç in şö y le d em iş t ir : “ B e ­

n im z i l le t im , y a h u d i l e r in z i l l e t in i g e r id e b ır a k t ı."

N a s ı l o l u r d a m ü m in b i r in s a n , ben İb lis ve F i r ’ a v n ’ dan daha

a ş a ğ ı o la y ım d i y e b i l i r . H a lb u k i b u n la r h a k ir l iğ in ve a ş a ğ ıl ığ ın son

h a d d in e v a r m ı ş l a r v e k ü f ü r le r i d e ç i r k in l iğ in z irv e s in e u la şm ış t ır .

B ö y l e d e n i le c e k o lu r s a , ö n c e ş ö y le c e v a p v e r i le b i l ir : A l la h , o n la ra

y a r d ım ın ı k e s t i , z e l i l e t t i, d a lâ le t e d ü şü rd ü . B i r is i u lû h iye t id d ia s ın da • *

b u lu n d u . D i ğ e r i H z . A d e m ’ e s e c d e e tm ed i. B a n a g e lin ce , b en i m ıtvaf-

f a k k ı l d ı , y a r d ım e t t i. B e n d e k i im â n O 'n u n in â y e t i i le o ldu . E ğ e r A l ­

la h b e n i r ü s v a y e d ip , o n la r ı m u v a fa k k ıls a y d ı, ben d a lâ le tte o lurdum ,

o n l a r h id â y e t t e o lu r l a r d ı . B e n im n e fs im d e k i p is l iğ i ve a y ıp la r ı, o n la ­

r ın k in d e n ç o k d a h a i y i b i l iy o r u m . Ö y le ise , p is l iğ i b il in e n nefis, b i l in ­

m e y e n d e n d a h a a ş a ğ ıd ı r .

S o n r a ş u n u d a i l â v e e tm e k is t e r im : O n la r H a z r e t - i M uham -

m e d ’ in ( s .a .v . ) ş e r ia t ın a m u h a ta p o lm a m ış la r ve o h â le düşm üşle rd ir.

H a lb u k i b e n im n e f s im ş e r ia t a m u h a ta p o lm u ş ve o n u n la ir ş a d e d il­

m i ş t i r . B ö y l e o ld u ğ u h â ld e n e f s im in h â lâ p is l ik le r e düşm eye

m ü t e m â y i l o lm a s ı , b e n im n e f s im in o n la r d a n d a h a a ş a ğ ı o lduğunu

g ö s t e r m e z m i?

T e v a z u h u s u s u n d a R e s û lu l la h (s .a .v .) şö y le bu yu rm uştu r: “A lla h

( c . c . ) b a n a m ü t e v a z i o lm a n ız ı v a h ye tt i. T â k i b ir in iz , d iğ e r in iz e ka rş ı

ö v ü n m e s in . Y in e b i r i n i z d iğ e r in e d ü ş m a n lık e tm e s in ." B u h a d îs - i

ş e r i f i , E b û D â v û d , İ b n A b b a s ’ d a n n a k le tm iş t ir .

( 1 9 0 ) C e v â h i r i s im l i k i t a p t a ş ö y le d e n m iş t ir : H a sm ın a , h e r saa t

ç a m u r d a n s e n in g i b i b i r i n i y a p ıy o r u m d iy e n k im se k â f ir o lu r . H e r

g ü n s e n in g i b i n i c e le r in i e t i i l e k a n ı i le y a p ıy o ru m d iy e n k im se k â f ir

o lu r . V a s f ım k a s d e d e r s e k â f i r o lm a z . B i r k im se , d iğ e r in e ey k ız ı l der,

Page 167: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

168

Bir kimse, başkasına küfür kelimesi telkin ederse, öğretir veya emrederse kâfir olur.

Bir kimse, ben kâfir oluyorum veya olacağım derse, Ebûl-Ka- sım’a göre anında kâfir olur.

Kadın kocasına veya koca kansına eğer benimle hergün gereken işleri yapmazsan kâfir olurum derse kâfir olur. Bir kimse beni çok yordun, kâfir olmak istedim derse kâfir olur. Müslüman veya yahudi olman benim için birdir diyen kâfirdir. Bir kimse, bir müslümana Lâ ilahe illallah de der, o da demezse kâfir olur. Aynı söze karşı cevabı ebediyyen demem olursa gene kâfir olur. Niyeti, şu anda söylemiyo­rum demekse kâfir olmaz. Eğer, bu sözü söyledim de ne kazandım derse yine kâfir olur. Bir kadın, kocasına seninle olmaktansa kâfir ol­mam daha hayırlıdır derse kâfir olur. Çünkü koca ile beraber olmak kadın için farzdır. Kadın ise küfrü farz üzerine tercih etmiştir. Bir kimse, diğerini sulha dâvet etse, o da böyle bir sulhu yapmaktansa kâfir olmak daha iyidir derse, bazılarına göre kâfir, bazılarına göre değildir. Bir kimse ezan okuyan birine yalan söylüyorsun derse kâfir olur. Kur’ân’ı dinlerken, istihza(l91) ederek bu acaip bir sestir diyen

............................................... Ş E R H K I S M I .....................................................

o d a , A l l a h b e n i e lm a u n u n d a n s e n i p i s ç a m u r d a n y a r a t t ı d e r s e

A l l a h ’ a i f t i r a e t t iğ i i ç i n k â f i r o lu r . S ö z ü n d e c i d d î d e ğ i l s e k â f i r o lm a z .

K a d ıh a n i s im l i k i t a p t a ş u ş e k i ld e v â r i d o lm u ş t u r : B i r k im s e , A l l a h

o n u y a r a t t ı , s o n r a y a n ın d a n k o v d u d e r s e , â l im le r i n ç o ğ u n a g ö r e k â f i r

o lu r . B e n im f i k r im is e ş u d u r : S ö z ü n d e c i d d î d e ğ i l i s e k â f i r o lm a m a

i h t im a l i v a r d ı r . Y e t îm e i s i m l i e s e r d e ş ö y le d e n m i ş t i r : B e n im

i ’ t ik a d ım , F i r ’ a v n v e İ b l i s ’ in i ’ t i k a d ı g i b i d i r d i y e n k im s e k â f i r o lu r .

Ş a y e t , b e n F i r ’ a v n ’ ım , İ b l i s ’ im s ö z ü i l e is m e n b i r o r t a k l ı k k a s d e d e r s e

k â f i r o lm a z . Ş e r ’ î h ü k ü m le r i b i lm e y e n b i r k im s e , b e n e s k id e n

k â f i r d im . Ş im d i m ü s lü m a n o ld u m d e r s e , b a z ı l a r ı n a g ö r e k â f i r ,

b a z ı la r ın a g ö r e k â f i r d e ğ i ld i r . B i r k im s e , k e n d is in e ş e y t a n a lâ n e t e t

d iy e n k im s e y e , e tm e m d e r s e k â f i r o lu r . Z i r a K u r ' â n - ı K e r î m ’ e

m u a r a z a d a b u lu n m u ş , a k s in e h a r e k e t e tm iş t i r . P u t y a p a n b i r k im s e

k â f i r d i r . Ç ü n k ü p u t u y a p m a k la , o n a r â z ı o lm u ş v e g e l i ş m e s in i

is t e m iş t ir . Z a m a n ım ız d a k i p e k ç o k in s a n b u n d a n g a f i l d i r .

(1 9 1 ) Ş a k a i le d e o ls a , b a ş k a s ın a k ü f ü r t e lk in e d e n k â f i r d i r . K ı s a

E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I .......................................................

Page 168: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-1 KÜFÜR 169

kimse kâfir olur. Bir kimse ezan okuyan birine, kim bu mahrum derse kâfir olur. Hıristiyan*192) yahudiden, yahudi mecûsîden daha kötüdür diyen kimse kâfir olur. Bir kimse mecûsî serpuşunu başına koyar veya onların kullandıkları sarı hırkayı boynuna dolarsa veya onlann bağla­dığı bir ipi boynuna bağlarsa, şaka yolu ile kendini, yahudi veya hıris- tiyana benzetirse, kâfirlerin taktığı kolyeyi göğsüne takarsa, oyun ve­ya başka bir şey olsun kâfirlere kasden benzemek için bir şey yaparsa kâfir olur. Yahudi ve hıristiyan kemerini kullanan kilise ve havraları-

.....................................................Ş E R H K I S M I .................................................

b i r t a h s i l y a p a r a k m e m le k e t in e d ö n e ce k o la n b i r ta lebeye , sana su a l

s o r a r l a r s a , d a im a b u n d a ik i g ö rü ş v a r d ı r şe k lin d e cevap ve r d iye te l­

k in e d i l i r . O d a m e m le k e t in e d ö n d ü ğ ü n d e , k en d is in e “A l la h ’ ın v a r l ı­

ğ ı n d a ş ü p h e v a r m ıd ı r ” d e n i ld iğ in d e , ik i g ö rü ş v a rd ır d iye cevap ve r­

m iş t i r . Â l im l e r , h e m b u ta le b e y i, hem de o n a hu te lk in d e b u lu n a n la r ı

t e k f i r e t m iş t i r . B i r k im s e , b i r k a d ın a k o ca n d a n bo şanm ak iç in m ürted

o l d i y e e m r e d e r v e y a f e t v â v e r ir s e k â f i r o lu r . B a z ı in s a n la r ın , ş a h s î

m e n f a a t le r i i ç i n b u g i b i ş e y le r e te v e s sü l e tm e le r i ç o k ç ir k in b i r şey­

d i r .

M u h î t i s im l i k i t a p t a ş ö y le d e n m iş t ir : B i r k im se , d iğ e r in e k â f ir o l

d iy e e m r e d e r s e o a d a m k â f i r o ls u n v e ya o lm a s ın em reden k e f ir o lu r.

B i r k im s e b a ş k a s ın a m ü r t e d o lm a y ı ö ğ re t ir s e ö ğ re te n m ü rted o lu r .

M ü r t e d o lm a s ın a e n g e l o lm a k i ç in ö ğ re t iy o rs a (a n la t ıy o rsa ) m ahzuru

y o k t u r .

( 1 9 2 ) Y a h u d i , h ı r i s t iy a n d a n v e y a h ır is t iy a n , y a h u d id e n h a y ır l ıd ır

d i y e n k im s e k â f i r o lu r . İ k i s i b i r b ir in d e n ş e r l id i r , ik is in d e de h a y ır

y o k t u r d e m e k c â i z d i r v e m a h z u r u y o k tu r . Y u k a rd a z ik re d ile n h a y ır l ı­

d ı r l â f z ı i l e h ı r i s t i y a n la r ı n İ s lâ m m il le t in e n isb e te n y a k ın l ığ ı kasde-

d e r s e k â f i r o lm a z .

K u r ' â n - ı K e r î m ’ d e ş ö y le b u y u ru lm u ş tu r : " ... O n la r ın , im ân

e d e n le r e s e v g i s i b a k ım ın d a n , d a h a y a k ın ın ı d a , h e rh a ld e , “ B iz

N a s r â n i l e r i z ” d i y e n le r i b u la c a k s ın . . . ” (M â id e s û re s i: 82 ).

H u l â s a i s im l i k i t a p t a ş ö y le d e n m e k te d ir : M e c û s î ş a p k a s ın ı g iyen

k im s e b a z ı l a r ı n a g ö r e k â f i r d i r . M ü te a h h ir în â l im le r i , so ğ u k veya s ı ­

c a k t a n k o r u n m a k i ç i n g iy e n k â f i r o lm a z d e m iş le rd ir .

M u h î t k i t a b ın d a is e ş ö y le v â r id o lm u ş tu r : E n d o ğ ru g ö rü ş , h a n g i

Page 169: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

1 7 0

na girmese dahi kâfir olur*193*. Beline bir şey bağlayıp “Bu zünnar- dır.” diyen kâfir olur. Beline zünnâr bağlayıp dâr-ı harbe ticaret yap­mak için giden kimse kâfir olur. Aynı şeyi esirleri kurtarmak için ya­parsa kâfir olmaz. Hulâsa, beline zünnar takan, onların atkısını kulla­nan, mecûsîlerin serpuşunu giyen, onların giydikleri siyah şeyi giyen, kasten veya şaka ile de olsa kâfirdir. Ancak bunları harp hilesi olarak kullanırsa kâfir değildir. Yahudiler, müsllimanlardan daha hayırlıdır, onlar öğretmenlerin hakkını veriyor diyen bir muallim yâniöğretmen kâfirdir. İsyan eden bir kimseye nasihat edenlere bu asî, kızarak bun­lara mecûsîlerin serpuşunu giydirin derse kâfir olur. Bir kimse hıristi- yanlann bulunduğu muhitten geçerken, onların içki içip, müzik çal­dıklarını görür de, burası işret meclisidir, belimize ip bağlayıp bunla­rın arasına girmeli ve dünyanın güzelliklerinden faydalanmalı derse kâfir oluı^,94).

E H L -İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I .......................................................

....................................................Ş E R H K I S M I ..........................................................

h â ld e o lu r s a o ls u n k â f i r o lu r . B i d ’ a t e h l i n i n k ı y a f e t i n i g iy m e k , t a h r i -

m e n m e k ru h tu r .

(193 .) P u t a , g ü n e ş e , a t e ş e , a y a s e c d e e tm e k , k i l i s e y e g i t m e k , o n ­

l a r ı n k ıy a f e t in i g iy m e k , s a ç l a r ı t o p u z y a p m a k g i b i , â l im l e r i n a n c a k

b i r k â f i r d e n s â d ı r o la b i le c e ğ i h u s u s u n d a i c m â e t t i k l e r i f i i l l e r i y a p m a k

k ü fü r d ü r . S a ç l a r ı n t o p u z y a p ı lm a s ı i l e i l g i l i o l a r a k , H z . E b û B e k i r ,

Ş a m ’ a t â y in e t t iğ i v a l iy e ş ö y le d e m iş t i r : " O r a d a b a ş ı n ı t o p u z y a p m ış

k i ş i l e r g ö r e c e k s in . O n la r ın t o p u z la r ın ı k ı l ı ç l a k e s in . " P e y g a m b e r im iz

( s .a .v . ) , M u t e o r d u s u n u n k u m a n d a n ın a : " G i d e c e ğ i n i z y e r d e b a ş la ­

r ın d a ş e y ta n y u v a s ı o la n i n s a n la r g ö r e c e k s in i z , o n l a r ı n s a ç l a r ı n ı k ı ­

l ı ç l a s ö k ü n . " d iy e e m r e t m iş le r d i r . Y in e m ü s lü m a n la r , k a t i l , i ç k i iç m e k

ve z in â e tm e k g i b i h a r a m o la n ş e y le r i h e l â l k a b u l e d e n le r in -m ü s lü -

m a n o ld u k la r ın ı s ö y le s e le r d e - k â f i r o l d u k l a r ı h u s u s u n d a i c m â e tm iş ­

le r d ir . Ş i f â ’ d a v â r id o lm u ş tu r .

( 1 9 4 ) Z â h i r i y y e k i t a b ın d a ş ö y le v â r i d o lm u ş t u r : B a ş ı n a m e c û s î

ş a p k a s ı g iy e n e k â f i r o ld u n d e n i ld iğ in d e , o d a a d a m ın k a l b i d o ğ r u o l ­

m a l ı d e r s e k â f i r o lu r . Z i r a , ş e r ia t ın z â h i r i n i i p t â l e tm iş o lu r . B i r k im ­

se , h ı r i s t iy a n m a h a l le s in d e n g e ç e r k e n o n l a r ı n i ç k i i ç i p , ş a r k ı s ö y le d i ­

ğ i n i g ö r ü r v e b u r a s ı i ş r e t m e c l i s i d i r , b e l im i z e i p b a ğ l a y ı p o n la r ın

a r a s ın a k a r ış m a l ı ve d ü n y a d a n n a s ib im iz i a lm a l ı y ı z d e r s e k â f i r o lu r .

Page 170: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 171

“Mecmau’n-Nevâzil” isimli kitapta şöyle denmiştir: Mecûsîlerin Nevruz gününde toplandıklarını gören bir müslüman, ne güzel bir âdet koymuşlar derse kâfir olur. Nevruz gününde müslümanların al­madığı bir şeyi alan yine kâfir olur. Bir adama haram yeme denildi­ğinde, bana bir haram yemeyeni getir veya helâl yiyeni getir ki ona imân edeyim, ona secde edeyim derse kâfir olur. Bir kimse mal bu­lunsun da haram veya helâl olsun derse küfre yaklaşır(l95). Bir kimse­ye helâlin etrafında dolaş dendiğinde, o da haram dururken helâlin et­rafında dolaşmam ve ona iltifat etmem derse kâfir olur. Bir kimseye helâl ye dendiğinde, bana, haram câizdir derse kâfir olur. Bir kimse­ye, helâli mi haramı mı seversin diye sorulsa o da cevaben, bana han­gisi çabuk gelirse onu severim derse küfründen korkulur. Bir kimse içki içerken, İslâmî ilân ediyorum, İslâmî açıklıyorum. İslâm açıklan­dı derse kâfir olur. Günah işleyen bir kimse. İslâm âşikâre olmalıdır

....................................................Ş E R H K I S M I ..................................................

B u a h m a k k im s e n in m ü s lü m a n k ıy a fe t i iç e r is in d e ik en de a y n ı ha tay ı

i r t i k â h e tm e s i m ü m k ü n ik e n v e c e z a s ı d a A l la h ’ ın m eşiyye tine k a lm ış

ik e n , k â f i r k ıy a f e t in e b ü r ü n e r e k b u h a ra m ı ir t ik â b e tm es in in m ânas ı

n e d i r ?

( 1 9 5 ) T e n v î r u ’ l - E b s â r i s im l i k ita p ta ş ö y le d e n m iş t ir : B i r m iis liı-

m a n ın s ö z ü n ü , iy iy e h a m le tm e k m ü m kü n o ld u ğ u m üdde tçe . onun tek­

f i r i h u s u s u n d a f e t v â v e rm e m e lid ir .

T a h a v îd e n ş ö y le n a k le d i lm iş t i r : M i i r t e d o ld u ğ u tahakkuk etme­

d ik ç e , b i r m ü s lü m a n ı t e k f i r d o ğ r u d e ğ i ld i r . İ s lâ m şüphe ile z â i l o la ­

m a z . B i r â l im , z o r la m ü s lü m a n o la n ın m ü s lü m a n o ld u ğ u n a d a ir hü ­

k ü m v e r i r k e n , m ü s lü m a n o la n b i r i n i k o la y c a te k f ir e tm em e lid ir.

S u b k î ’ d e n ş ö y le n a k le d i lm iş t i r : L â i lâ h e i l l a l l a h . M u h a m -

m e d u r r e s û lu l la h d iy e n i t e k f ir e c ü r ’ e t e d ilm e m e lid ir . K â f i r o la n b ir

k im s e y e , k a n ı v e m a l ın ın h e lâ l o lm a s ı, h a y a tta ik en m ü s lü m an la ra

y a p ı l a n m u a m e le n in o n a y a p ı lm a m a s ı, ö ld ü k ten so n ra d a Cehennem ­

d e e b e d î k a lm a s ı g i b i a ğ ı r h ü k ü m le r ve c e z a la r u yg u la n d ığ ın d a n tek­

f i r d e a c e le e d i lm e m e l id ir .

K o n u ş u la n s ö z le r in , m e c a z , k in a y e , is t ia r e g ib i t e 'v i l le r i v a rd ır .

A n c a k t e ’ v i l e k a p ıs ın ı k a p a y a n , k ü fü r lâ f z ın ı sö y le yen te k f ir e d ile b il ir .

B a h r u ’ r - R â i k i s im l i k it a p ta d a b ö y le v â r id o lm uş tu r.

Page 171: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

1 7 2

derse kâfir olur. İçki meclisinde içki içen bir kimse sâlih kimseler ge­çerken, onlara ey kâfirler gelin İslâmî görün diye bağırırsa kâfir olur. Bu içki (şarap) yere dökülürse Cebrâil (a.s.), onu kanatları ile kaldırır diyen kimse kâfir olur(l96). Küçük ve büyük günaha helâldir diyen kâfir olur. İçkinin satışını câiz gören kâfir olur. Bir kimse bir şeyin veya bir işin haram olduğunu bildiği hâlde helâl olduğunu söylerse kâfir olur. Ne bitmez oruçtur bu diyen kimse kâfir olur. Bir kimse oruç için, herhangi bir tevil de yapmaksızın, Allah bunu farz kılmasa idi bizim için hayırlı olurdu diyen kimse kâfir olur. Bir kimse küçük günah işler, diğeri de ona tevbe et der o da, Allah dileyinceye kadar tevbe etmem derse kâfir olur. Bir fâsıka, sen her gün Allah’a ve yara-....................................................Ş E R H K I S M I ...........................................................

( 1 9 6 ) S a r h o ş b i r a d a m ı, m i i r t e d k a b u l e tm e k d o ğ r u d e ğ i l d i r . İ ç k i ,

h a r a m k ı l ın m a d a n ö n c e s a h a b e le r d e n i ç e n l e r v a r d ı . N a m a z k ı l a r k e n ,

K â f i r û n s û r e s in i y a n l ı ş o k u d u la r , h a k la r ı n d a ş u â y e t - i c e l î l e n â z i l o l ­

d u : “ E y im â n e d e n le r , s i z s a r h o ş k e n , n e s ö y le y e c e ğ in i z i b i l i n c e y e v e

c ü n ü b ik e n d e - y o lc u o lm a n ız m ü s t e s n a - g u s ü l e d in c e y e k a d a r n a m a ­

z a y a k la ş m a y ın . . . ” ( N is â s û r e s i : 4 3 ) . B u n l a r s a r h o ş ik e n k â f i r o l s a ­

l a r d ı , â y e t - i k e r îm e d e o n la r a “ e y im â n e d e n le r ” d i y e h i t a p e d i lm e z d i ,

H a ş a n b . Z e y y â d , E b û Y û s u f d a n , s a r h o ş ik e n m ü r t e d o l a n b i r i s i n i ö l ­

d ü r e n k im s e y e v e b a l o lm a d ığ ın ı n a k le t m iş t i r .

H u lâ s a k i t a b ın d a ş ö y le v â r i d o lm u ş t u r : G ü n a h i ş l e y e n b i r k im s e ,

İ s lâ m b ö y le a ş i k â r o lm a l ı d ı r d e r s e k â f i r o lu r . İ s l â m g ü n a h a k a r ş ı o l ­

d u ğ u h â ld e , o n u g ü n a h ı c â i z g ö r e n b i r d in g i b i g ö s t e r m e k i s t e m iş t i r .

İ ç k i iç e n b i r ç o c u ğ u n y a k ın l a r ı , o n u g ö r d ü k le r in d e , ü z e r in e p a r a v e y a

ç iç e k a t a r l a r s a v e y a m ü b â r e k o l s u n d e r l e r s e k â f i r o l u r l a r . Ç ü n k ü

b u n la r p i s ve ç i r k in o la n b i r ş e y i m ü b â r e k s a y a r a k , h a r a m ı h e l â l k a ­

b u l e tm iş le r d ir . B i r s u lt a n , h a t ip , im a m v e y a m ü d e r r i s e h a r a m b i r e l ­

b is e g i y d i r i r v e a r k a d a ş la r ı o n a m ü b â r e k o ls u n d e r le r s e k â f i r o l u r l a r .

V a z i f e s in i k a s d e d e r le r s e k â f i r o lm a z la r . İ ç k i n i n h a r a m l ı ğ ı K u r ’ â n - ı

K e r îm i le s â b it d e ğ i ld i r d iy e n k â f i r d i r . Z i r a ş u â y e t - i c e l î l e y i i n k â r e t ­

m iş t i r : “ D e k i : M u r d a r l a te m iz - m u r d a r ın ç o k lu ğ u h o ş u n u z a g i t s e d e -

( h iç b i r z a m a n ) b i r o lm a z . . . ” ( M â id e s û r e s i : 1 0 0 ) . B u â y e t - i c e l î l e d e

u l v î b i r m â n a v e b ü y ü k b i r b e lâ ğ a t v a r d ı r . B e y i n l e r i h a s t a o l a n l a r ı n

b u n a a k l ı e rm e z . İ ç k i iç m e y e n k im s e k â f i r d i r d i y e n k â f i r d i r v e t e ’ v i l i

d e m ü m k ü n d e ğ i ld i r .

E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I .........................................................

Page 172: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 173

tıklarına eziyet ediyorsun dendiğinde, iyi yapıyorum derse kâfir olur.Günaha, bu da bir yoldur veya mezhebdir diyen kimse kâfir olur.

Fâsık bir çocuk ilk defa içki içerken, yakınları ve akrabalan onu görür ve mübarek olsun derlerse hepsi kâfir olur. Bir kimse, içki içerken bi­zimle sevinenler neşe bulsun, bizim sevincimize katılmayanlar hüsra­na uğrasınlar derse kâfir olur. İçkinin haram oluşu Kur’ân’da sâbit de­ğildir diyen kâfir olur. İçki içmeyen müslüman değildir diyen kâfir olur. Sarhoşluk veren hurma şırasını içmeyi helâl kabul eden kimse kâfirdir. Oğlunun karısı ile evlenmeyi câiz gören kimse kâfir olur. Bir kimseye zekât ver denildiğinde, bu malî cezayı ne zamana kadar verer ceğim derse kâfir olur. Bir kimse, diğerine bana Hak ile yardım et der, o da herkes Hak için yardım eder ama ben haksızlık ve zulm ile yar­dım ederim der ise kâfir olur. Bir kimse, diğerine git filân adama iyili­ği emret dese, diğeri de onun bana ne zaran var, bana ne kötülük yaptı ki ona iyiliği emredeyim derse kâfir olur.(l97).

....................................................Ş E R H K I S M I .................................................

( 1 9 7 ) “ Y e t im e ” k i t a b ın d a ş ö y le d e n m iş t ir : O ğ lu n u n k a r ıs ı He

n ik â h la n m a y ı h e lâ l k a b u l e d e n ; zu lü m , k a t i l ve y a la n c ı şehadet g ib i

a k le n ç i r k i n o la n ş e y le r in h a r a m o lm a m a s ın ı tem enn i eden m ürted-

d i r . B i r k im s e y e , n iy e z e k â t v e rm iy o r s u n d e n ild iğ in d e , bu ce zay ı kim e

v e r e y im d iy e n k im s e k â f i r d i r . Ç ü n k ü , k a lb i, b e d e n i ve m a lı tem izleyen

m ü b a r e k v e b ü y ü k m a l î ib â d e t i c e z a sa ym a k ta d ır . B i r k im se bana hak

i l e y a r d ım e t d iy e n e , b e n h a k s ız ve z â l im c e y a rd ım ede r im derse, bazı

â l im le r e g ö r e b u n u h e lâ l k a b u l e d e re k sö y le rs e k â f ir o lu r . B u husus­

t a k i â y e t - i c e l î l e ş ö y le d i r : “ E y im â n e d e n le r , iç k i, kum ar, (tapm aya

m a h s u s ) d i k i l i t a ş la r , f a l o k la r ı a n c a k şe y ta n ın am e lin d en b ire r m u r­

d a r d ı r . O n u n i ç i n b u n ( la r ) d a n k a ç ın ın k i m u ra d ın ız a e re s in iz ." ( M â id e s û r e s i : 9 0 ).

B i r k im s e y e , g i t f i l â n a i y i l i ğ i e m re t den se , o d a b an a ne eziyet et­

t i k i o n a i y i l i ğ i e m re d e y im d e r s e k â f i r o lu r . Z i r a bu adam , iy i l iğ i em­

r e t m e y i f a r z k a b u l e tm e m e k te ve i y i l i ğ i em re tm ey i, n e fs î, ş a h s î ve

d ü n y e v î ş e y le r e b a ğ la m a k t a d ır . F a k a t b a n a ne z a r a r ı v a r de rse b a z ı­

l a r ı n a g ö r e k â f i r d e ğ i ld i r . Z i r a b i r â y e t - i c e lî le d e şö y le b u yu ru lm a k -

t a d ı r : “ İ y i l i k e tm e k , f e n a l ı k t a n s a k ın m a k h u su su n d a b i r b ir in iz le

y a r d ım la ş ın . G ü n a h iş le m e k v e h a d d i a şm a k ü ze r in d e y a rd ım la şm a -

Page 173: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

174 E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I

Bir kimse, diğer birine iyiliği niçin emretmiyorsun der, o da o ba­na ne yaptı ki, ben ondan ne zarar gördüm ki veyahut ben bu işten kendimi sıyırdım veyahut da bu fuzulî bir dâvadır, bundan bana ne derse kâfir olur(198).

....................................................Ş E R H K I S M I ..........................................................

y m . A l l a h ’ d a n k o r k u n . . . ” ( M â id e s û r e s i : 2 ) .

B u h u s u s ta b e n k e n d im i a f f e t t im d e r s e v e b u n u n la b a ş ın a g e lm e ­

s i m u h te m e l f i t n e ve b e lâ d a n d o la y ı s ü k û t u k a s t e d e r s e k â f i r o lm a z . B u

h u s u s t a k i â y e t - i c e l î l e ş ö y le d i r : “ E y im â n e d e n le r , s i z n e f i s l e r i n i z i i

ı s l a h e tm e y e b a k ın , k e n d in iz d o ğ r u y o lu b u lu n c a s a p a n l a r s i z e z a r a r

v e r m e z ” (M â id e s û r e s i: 1 0 5 ) . B i r h a d î s - i ş e r i f t e ş ö y le b u y u r u lm u ş -

t u r : “ İ t a a t o lu n a n b i r c im r i l i k , t â b i o lu n a n h e v â v e h e r k e s in k e n d in i

f i k r i n i b e ğ e n d iğ in i g ö r ü r s e n , b a ş k a l a r ı n ı n i ş i n i b ı r a k , k o y u n u n a s a r ı l

d a ğ a ç e k i l . ”

B u f u z u l î ş e y d e n b a n a n e d e r s e v e b u n u n la k e n d in i ü z e r in e f a r z

o lm a d ığ ın ı k a s t e d iy o r s a k â f i r d i r . Ş a y e t b u iş , i d a r e c i l e r i n , h â k im le r in

ve â l im le r in i ş i d i r d e r s e k â f i r o lm a z .

( 1 9 8 ) İ y i l i ğ i e m r v e k ö t ü lü ğ ü n e h y e tm e k f a r z - ı k i f â y e d i r . İ n k â r

e tm e k v e h a f if e a lm a k k ü fü r d ü r . B i r i n i n y a p m a s ı i l e d i ğ e r l e r i n i n ü z e ­

r in d e n s â k ı t o lu r . E b û ’ l - L e y s i ’ s - S e m e r k a n d î ş ö y le d e m i ş t i r : S ö y le d ik ­

l e r i n i b a ş k a la r ın ın k a b u l e d e c e ğ in i b i l i r s e v â c ib d i r . D ö v ü lü p s ö v ü le ­

c e ğ im b i l i r s e t e r k i e f d â ld ir . F a k a t b u n a s a b r e d e n k im s e m ü c â h i t t i r v e

p e y g a m b e r le r in y o lu n d a d ı r . E m r - i b i ’ l - m a ’ r û f , y a p ı lm a s ı g e r e k e n

ş e y le a y n ı d e ğ e r d e d ir . Y a p ı la n ş e y f a r z is e o d a f a r z , s ü n n e t s e o d a

s ü n n e t , m e n d u p is e o d a m e n d u p tu r . F a k a t , n e h y - i a n i ’ l - m ü n k e r in

h e p s i v â c ib d ir . Ç ü n k ü o f i i l i t e r k e tm e k v â c ib d i r . N e h y - i a n i ’ l - m ü n -

k e r , k ö tü lü k te n u z a k la ş t ır m a k b e ş ş e k i ld e o lu r :

1 — M ü n k e r o la n ş e y le r i t a n ıtm a k .

2 — Y u m u şa k b i r ş e k i ld e v a a z e tm e k . B u d u r u m la r d a d e v le t b a ş -

k a n ın d a n iz in a lm a k ş a r t d e ğ i ld i r .

3 — Y a c a h i l , y a a h m a k , A l l a h ’ ta n k o r m u y o r m u s u n g i b i ş id d e t l i

k e l im e le r le ik a z e tm ek . B u n u n i ç in d e i z in ş a r t d e ğ i ld i r .

4 — i ç k i y i d ö k m e k , e ğ le n c e â l e t l e r i n i k ı r m a k g i b i t a s a r r u f l a r d a

b u lu n m a k . B u d a iz n e t â b i d e ğ i ld i r .

Page 174: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 175

İyiliği emreden bir kimseye, bu kavgayı niçin yapıyorsun, bu yorucu iş nedir diyen kimsenin küfründen korkulur. Bir kimse, ilerde şu işi yaparsam, yahudi olayım, hıristiyan olayım, mecûsî olayım ve­ya İslâmdan uzak olayım veyahut da buna benzer şeyler söylerse bize göre bu bir yemindir. Eğer o dediği şeyi yaparsa ve niyeti kâfir ol­maksa kâfir olur. Niyeti kâfir olmamaksa yemin keffâreti vermesi ge­rekir. Aynı lâfızlarla geçmişteki bir işe yemin ederse ve niyeti kâfir olmamak ise, yemini de yalansa keffâret icab etmez. Kâfir olup olma-

.....................................................Ş E R H K I S M I .................................................

5 — D ö v m e k le k o r k u tm a k v e te h d it etm ek. B u izn e tâ b id ir .

“ M i f t â h u ’ s - S e â d e ” d e b ö y le g e ç m iş t ir .

B i r h a d î s - i ş e r i f t e ş ö y le b u y u ru lm u ş tu r : “ S izd en k im , b i r kö tü lük

( y â n i s ö z v e f i i l d e A l l a h ’ ın r â z ı o lm a d ığ ı şe y le r) g ö rü rse e l i i le değ iş­

t i r s in . ( D in e n h a r a m o la n ş e y le r i iz â le e tm ek d em ek tir k i nehy-i a n i ’ l-

m ü n k e r in e n t e s i r l i o la n ıd ı r . ) E ğ e r g ü c ü ye tm ezse (M u h a ta b ı kend i­

s in d e n d a h a k u v v e t l i o l u r d a e l i i le n e h y edem ezse) d i l i ile . (Y ân i onq

v â c ib o l a n a z a r la m a , b a ş k a s ın d a n y a r d ım d ile m e , A l la h ’ ı h a tır la tm a

g i b i s ö z l e r l e d e ğ iş t i r m e k ) . E ğ e r b u n a d a g ü c ü ye tm ezse (m a lından ,

c a n ın d a n k o r k a r s a ) k a lb i i le . ( K a lb e n o n u k e r ih g ö rü p , eğe r gücü

y e t s e i d i o n u m e n e tm e y e a zm e tm e k k i h u h e rk e s in ü ze r in e vâc ib d ir .)

B u ( k a l b i i l e b u ğ z e tm e k ) im â n ın en z a y ı f d e re c e s id ir . (B unu da y ap a ­

m a y a n k im s e d e h a r d a l t a n e s i k a d a r d a h i im â n y o k tu r .) " B u h ad îs - i*

ş e r î f k ö t ü lü ğ ü n e h y e tm e n in te r t ib in e d e l i ld i r . A l im le r in çoğu bu g ö ­

r ü ş t e o ld u ğ u g i b i f e t v â d a b u v e c h ü z e re d ir .A

A l im l e r , e m r v e n e h y e t t iğ i ş e y i y a p a n k im se le r in bu va z ife y i ( iy i­

l i k l e e m r e d ip , k ö t ü lü k t e n u z a k la ş t ır m a k v a z ife s in i) y a p a b ile c e k le r in i

s ö y le m iş le r d i r .

H z . E n e s ’ d e n ( r .a . ) r iv â y e t o lu n a n b i r h a d îs - i şe r ifte şöy le v â r id

o lm u ş t u r : “ B i z d e d ik k i : “ Y a R e s û la l la h , b iz s ö y le d iğ im iz i y ap m ıyo r­

s a k , i y i l i ğ i e m r , k ö t ü lü k te n n e h y e tm e y e lim m i? " R a s û lu l la h (s.a.v.)

b u n u n ü z e r in e ş ö y le b u y u r d u : “ S iz s ö y le d ik le r in iz in h e p s in i y a p a m ı­

y o r s a n ı z d a y in e i y i l i k l e e m re d in ve k ö tü lü k te n u z a k la ş t ır ın ."

M e n â v î : B i r i n i n t e r k i i l e d iğ e r in in v ü cû b u y â n i f a r z o lu şu d ü ş ­

m e z d e m i ş t i r : B i l h a s s a b u d e v ir d e , n a s ih a t k a p ıs ın ın k ap an m am a s ı

i ç i n , b u ş a r t l a r ı n a r a n m a m a s ı g e r e k ir . E ğ e r b u g ö rü ş , şu â y e t- i

c e l î l e y e m u h a l i f t i r d e n e c e k o lu r s a : “ S iz , in s a n la r a i y i l i ğ i e m re d e rs i-

Page 175: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

176 EHL-İ SÜNNET ¡ ’TIKADI

mak hususu ise, yukardaki mesele gibidir. Allah’a, ruhuna ve başına yemin ederim diyen kimse bazılarına göre kâfir olur. Bir kimse Allah ve ayağının toprağı hakkı için derse kâfir olur. Hayalını ve senin ha­yatının hakkı için diyen kimse kâfir olur. Doğru olarak Allah’tan baş­kası için yemin etmek, yanlış yere yemin etmekten daha şiddetlidir. Bir kimse, diğerine mânasını bilerek ve kasdederek (veya mutlak ola­rak) “ya rabbi” derse kâfir olur.

..................................... ŞERH K I S M İ ..........................................

n iz d e k e n d in i z i u n u t u r m u s u n u z ? ” ( B a k a r a s û r e s i : 4 4 ) . B u â y e t - i

c e l î l e d e k i m â n a , v a a z d a n m e n d e ğ i l , n e f s i t e z k iy e e tm e y e ( t e m iz le m e ­

y e ) t e ş v ik t ir .

M e m u r o ld u ğ u i k i ş e y d e n b i r i n i i h l â l e tm e k le , d i ğ e r i d e in s a n ın

ü z e r in d e n s â k ı t o lm a z . F a k a t u y g u n v e m a t lu p o l a n s ö y l e d i ğ i y â n i

m e n e t t iğ i k ö t ü lü ğ ü y a p m a m a k t ı r . P e y g a m b e r E f e n d im i z b i r h a d îs - i

ş e r i f in d e ş ö y le b u y u r m a k t a d ı r : “ M i r a ç g e c e s in d e , d u d a k l a r ı m a k a s ­

l a r l a k e s i lm iş k im s e le r g ö r d ü m . C e b r â i l ( a . s . ) ’ e , b u n l a r k im d i r d iy e

s o rd u m . İ y i l i ğ i e m r e d ip d e k e n d i l e r i n i u n u t a n ü m m e t in in h a t ip le r i d i r ,

d e d i . ”

E m r - i b i ’ l - m a ’ r u f v e n e h y - i a n i ’ l - m ü n k e r in g i z l i y a p ı lm a s ı g e r e ­

k i r . G i z l i l i k f a y d a v e rm e z s e a ç ı k a ç ı k y a p ı l ı r . Y a p t ığ ın ı , m a l , m e v k i,

m e d h , ö v ü n m e v e b u n u n g i b i g e ç i c i m a k s a t la r a â l e t e t m e m e l i , y a ln ı z

d in in i a z iz k ı lm a k ve A l l a h ’ ın r ı z â s ın ı k a z a n m a k i ç i n y a p m a l ı d ı r .

E m r - i b i ’ l - m a ’ r u f , e n b ü y ü k v e c ib e le r d e n d i r . H i ç b i r a m e l , A l l a h

i ç in ö fk e le n m e y e n e f a y d a v e rm e z . İ b n A b b a s ( r . a .) ş ö y le d e m e k t e d ir :

“ R e s û lu l la h (s . a . v .) : “ S â l i h l e r o ld u ğ u h â ld e y e r y a r ı l ı r m ı ? ” d iy e

s o r d u m . “ E v e t ” d i y e c e v a p v e r d i l e r . “ G ü n a h k â r l a r a s ü k û t v e

m iid â h a n e ( y a l t a k l ık ) e d i ld iğ in d e y e r y a r ı l ı r . ”

N e s â b i s im l i k i t a p t a z ik r e d i le n b i r h a d î s - i ş e r i f t e ş ö y le b u y u r u l -

m u ş tu r : “ K ıy â m e t g ü n ü ü m m e t im d e n b a z ı l a r ı m a y m u n v e h ı n z ı r ş e k ­

l in d e k a b r in d e n k a lk a c a k v e m a h ş e r e o s u r e t t e g e le c e k le r d i r . B u n la r

g ü ç le r i y e t t iğ i h â ld e k ö t ü lü k le r i n e h y e t m e d ik le r i g i b i g ü n a h k â r l a r a

m iid â h e n e d e b u lu n m u ş la r d ı r . ”

B u v a z i f e y i y a p a n b i r k im s e h i ç k im s e d e n k o r k m a m a l ı d ı r .

K u r ’ â n - ı K e r îm ’ d e A l l a h T e â lâ ş ö y le b u y u r m u ş t u r : ” ... O n la r d a n

k o r k a c a k m ıs ın ı z ? E ğ e r ( g e r ç e k t e n ) in a n m ış k im s e le r s e n i z k e n d i-

Page 176: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 177

Bir kimse, bir kimsenin bir yerden gelişi veya buna benzer hâllerde o kimse için kurban keserse kâfir oluı*l99). Bir kimse, ibâdet niyeti ile olsun veya olmasın sultana secde ederse kâfir olur. Eğer ni­yeti selâm ise ihtilâf vardır. Bununla beraber alnını veya yanağını ye­re koyarsa, küfre yakındır. Biri geçmişte ben kendi isteğimle kâfirdim der sonra da o sözünü yalanlarsa kâfir olur. Kadı onun “yalan söyle­dim” sözüne itibar etmez.

Hastalıktan kurtulup, sıhhate kavuşan bir kimseye merkebi yine bıraktı diyen veya çocuğu ölen bir kimseye rûhunu senin için verdi di­yen veyahut da birini ta’ziye ederken onun rûhu, senin rûhunun ziya­deleşmesi için eksildi diyen kimselerin hepsinin kâfir olmalanndan korkulur. Allah rûhunu ziyadeleştirsin demek hata ve cehalettir. Filânın rûhu azaldı, seninki de çoğaldı demek de aynıdır. Bir kimse kendi kendine öldü derse küfründen korkulur. Bir kimse, ölen biri için, bu ölü Allah’ın olmalıydı veya olmamalıydı gibi bir lâf ederse kâfir olur. Bir kimsenin oğlu öldüğünde, diğeri bu Allah’a lâyıktır ve- ......................................................Ş E R H K I S M I .................................................

s in d e n k o r k m a n ı z a d a h a ç o k lâ y ık o la n b i r A l la h v a r d ır . ” (Tevbe

s û r e s i : 1 3 ) .

Y in e b u m e v z u d a , i l im e r b a b ın ın m e s ’ u l iy e t i büyük tü r. B u g ib i

k im s e le r , ö n c e b i l d i k l e r i i l e a m e l e d ip , s o n r a a i le fe r t le r in e , a k ra b a ­

l a r ı n a , k o m ş u s u n a v e s o k a k t a k i le r e k ö tü lü k te n u z a k la şm a la r ın ı em-

r e t m e l id i r . B a z ı l a r ı n ı n k a b u l e tm e m e s i, k e n d is in i m a ’ z ı ı r gösteremez.

D a h a s o n r a k ö y le r e , v a d i le r e v e â le m e a ç ı lm a l ı , te b liğ sa h a s ın ı ge ­

n i ş l e t m e l id i r . K ö t ü lü k ç o ğ a l ı r , m e n e tm e s i m üm kün o lm azsa menetme­

y e b i l i r . F a k a t ü z ü n t ü lü , h ü z ü n lü , g a m lı ve k e d e r l i o lm a s ı gerekm ekte­

d i r .

( 1 9 9 ) B i r k im s e , A l l a h , r u h u n ve b a ş ın h a k k ı iç in de rse , ba z ı

â l im le r e g ö r e k â f i r o lu r . Ç ü n k ü , t a ’ z im d e o n la r ı, A l la h ’ a o r ta k k ı l ­

m ış t ı r . E ğ e r , A l l a h v e a y a ğ ın ın t o p r a ğ ı h a k k ı iç in d iy e yem in ederse,

b ü tü n â l im l e r c e k â f i r d i r .

“ M u h î t ” k i t a b ın d a , A l i R a z î ş ö y le d e m iş t ir : S e n in h a ya tın hakk ı

i ç i n , P e y g a m b e r in h a y a t ı v e P e y g a m b e r in rû h u n u n h a k k ı iç in d iyen

ve b u n a b e n z e r l â f ı z l a r l a y e m in e d e n le r in k ü frü n d e n k o rku lu r . B u h u ­

s u s i l e i l g i l i â y e t - i c e l î l e ş ö y le d i r : “ O h a ld e k e n d in iz b i l ip du ru rken ,

( y a r a t ı l a n o ş e y le r l e ) A l l a h ’ a e ş le r k o ş m a y ın ." ( B a k a ra sû re s i: 22 ).

Page 177: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

1 7 8

yahut da Allah onun rûhunu almamalıydı derse kâfir olur. Bir kimse, filân rûhunu efendisine verdi veya kendisine kaldı derse kâfir olur. Bir kimse ölen için, o sizden çok Allah’a lâzımdı derse kâfir olur. Bir kimse Farsça olarak: “Fülân bimürd ti cân be tu siperd: Filân öldü ve canını sana ısmarladı” derse kâfir olur.

Bir kimse, diğerine, Kıyametteki izdihamda beni nasıl bulacaksın derse, bazılarına göre kâfir olur.

Bir kimse, diğerine bugün sen bana hakkını verirsen, kıyamette ben sana daha çok veririm der, öbürü de Kıyamet gününde çok hak olmaz derse kâfir olur. Bir kimse, alacaklısına, dünyada iken borcunu ver, zira âhirette para yoktur derse borçlu da, sen bana daha fazla ver, Kıyamet gününde hepsini sana veririm derse kâfir olur. Bir kimse, 10 lira borçlu olduğu bir kimseye bana 10 lira daha ver, Kıyamette 20 li­ra alırsın derse kâfir olur. Ademoğlundan başka canlıların Kıyamet günü dirilmeyeceğini söyleyen kimse kâfirdir. “Allah, bana dünya lezzetlerinden bir şey vermeyecekti de niçin yarattı?” diyen kimse, Ebû Hâmid’e göre kâfirdir. Bir kimse, filânı Allah niçin yarattı derse kâfir olur1200̂ Allah beni filân ile beraber Cennetine koyacak olsa gir­mem, yahut filânsız Cennete girmem veya sensiz Cennete girmem ve­yahut da filânla Cennete girmeye emrolunsam girmem diyen kimse kâfir olur.

Bir kimse dünyada ekmek lâzım, âhirette ne olursa olsun derse kâfir olur. Bir kimse çirkin bir söz söyler, diğeri de ona, ne yapıyor­sun, küfre girersin der, öbürü de ne yapıyorum ki küfre gireyim derse kâfir olur. Ben sevab ve azabdan veya ben ölüm ve ikabdan uzağım derse kâfif olur. Bir kimse, diğerine saîre yâni Cehenneme gitmekten başka ne yapabilirsin derse kâfir olur. Bir kimse, bir âlim bir fakire bir dirhem verse (yardım etse) göklerde veya Kıyamet gününde me­lekler davul çalar derse kâfir olur. Filânın küfür üzere ölmesini isti-

........................................Ş E R H K I S M I ..............................................

(2 0 0 ) B i r k im s e , A l l a h , f i l â n ı n i ç i n y a r a t t ı d e r s e k â f i r d i r . Ç ü n k ü

A l l a h in s a n la r ı , A l l a h ’ ı b i lm e le r i v e O ’ n a ib â d e t e t m e le r i i ç i n y a r a t ­

m ış t ır . B u n u s ö y le y e n k im s e ş u â y e t - i c e l î l e y e m u h a le f e t e t m iş t i r : “

“ B e n c in l e r i d e , in s a n la r ı d a ( b a ş k a b i r h ik m e t le d e ğ i l ) a n c a k b a n a

k u l lu k e t s in le r d iy e y a r a t t ım . ” ( Z â r iy â t s û r e s i : 5 6 ) .

E H L -İ S Ü N N E T İ ’T I K A D I ........................................................

Page 178: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 179

yorum diyen kimse kâfir olur. Bana eziyet ettin, nerede ise küfre gire­ceğim diyen kimse kâfir olur. Ben kiliseyi, mescidi, papazı ve imâmı sever ve i’tikad ederim diyen kimse kâfir olur. Bir kimse, kâfir bir dostuna daha fazla yaklaşmak için, sen dinini muhafaza et, ben de edeyim, yahut da senin dinin de hak, benim dinim de hak, hepsi Al­lah’ın dini, hepsi iyidir derse kâfir olur.

İki kişi arasında bir anlaşmazlık devam ederken, birisi, küfür bu bizim yaptığımızdan daha hayırlıdır diyecek olsa kâfir olur. Bir kim­se şeriatlerden veya milletlerden biri için bu Muhammed (s.a.v.)’in şeriatından daha hayırlıdır dese veya ilimlerden herhangi biri için, bu şeriat ilminden daha hayırlıdır derse kâfir olur. Bid’at ve hevâ ehlinin sözü için(20I), bu mânevi bir kelimedir veya doğru-

.....................................................Ş E R H K I S M I ................................................

( 2 0 1 ) B i d ’ a t ; i ’ t ik a d , a m e l v e s ö z i le Sünnete m uha le fet etmek

d e m e k t ir . Â l im l e r i n t â r i f ı ş ö y le d ir : P e y g a m b e r im iz (s.a.v.) zam anında

o lm a y a n b i r ş e y i ih d a s e tm e k te d ir .

H e r e v î ş ö y le d e m iş t i r : B i d ’ a t , K i t a p v eya Sünnette, g iz l i veyahut

d a â ş i k â r e m e s n e d î o lm a y a n ş e y d ir .

B i d ’ a t - i h a s e n e is e , K i t a p v e S ü n n e tte g i z l i veya â ş ik â re mesnedi

o la n d e m e k t i r .

E n ç i r k i n b i d ’ a t l e r o n a d e t t ir , d e n m iş t ir .

1 — K u r ’ â n - ı K e r îm o k u m a y ı, z ik i r , d u â , nam az, tesb îh v.b. şey­

l e r i p a r a i l e y a p m a k .

2 — Ö l ü y e m e ğ i y a p m a k v e y e m e k , k a b ir ü ze r in d e mum yakmak,

g e l i n v e c e n a z e ö n ü n d e â ş ik â r e z i k i r y a p m a k , k a b ir ü ze r in e b in a yap ­

m a k , o b i n a y ı s ü s le m e k v e o r a d a y a tm a k .

3 — N â f i l e n a m a z la r ı c e m a a t le k ılm a k . . . R e g â ib , K a d ir , Be ra t,

T e s b îh v .b . g i b i .

4 — T â ’ d i l - i e r k â n ı t e r k e tm ek . K a r g a n ın g a g a s ın ı y e re vuruşu

g i b i n a m a z k ı lm a k .

5 — N a m a z d a im â m ı g e ç m e k v e o n a m u h a le fe t etmek.

6 — S a f l a r ı d ü z e l t m e m e k . ( S a f l a r ı d ü z e ltm e k n a m a z ın

k e m â l in d e n d i r . )

Page 179: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

1 8 0

dur4202) derse kâfir olur. Kâfirlerin vergilerini iyi gören kâfirdir. Bir kimse, yalan söyler, diğeri de onu yalan söyleme diye ikaz ettiğinde o, benim söylediğim kelime-i şehadetten daha doğrudur derse kâfir olur. Bir kimse, diğerine haram ye ki Cehenneme giresin der, o da yi­yorum derse kâfir olur. Bir kimse filân kendi ölümü ile ölmek istemi­yor derse küfründen korkulur. Bir kimse, ben bilineni de bilinmeyeni de, olanı da olmayanı da biliyorum derse kâfir olur. Bir kimse bir kö­tülüğe, bir günaha başlarken, diğerine gel güzel güzel yaşayalım ve­yahut da kimse bizim gibi neşeli olamaz derse kâfir olur. Fakirlik, şe­kavettir diyenin küfründen korkulur. Bir kimse Farsça olarak “Fülân zindegânî beşûmâdâd: Filân size hayat verdi” derse kâfir olur. Ebû’l- Fadl, çocuğu ölen bir kimse, ya Rabbi bir tane verdin, onu da geri al-

....................................................Ş E R H K I S M I ..........................................................

7 — T ü r k ü d in le m e k . K u r ’ â n - ı K e r îm o k u y u ş t a k i v e z i k i r d e k i te -

g a n n i d e b u n a d a h i l d i r . R a k s ( d a n s ) e tm e k v e s a ğ a s o la s a l la n m a k .

8 — H u t b e o k u n u r k e n s a lâ t i i s e lâ m g e t i r m e k , r a d ı y a l l a h u a n h

d e m e k , â m in d e m e k v .b . s ö z le r i s ö y le m e k .

9 — İ s r a f e d e n k im s e y e s a d a k a v e r m e k , m e s c id d e d i le n m e k , o y ­

n a m a k , d a n s ( r a k s ) i ç in y e m e k t e r t ib e tm e k .

1 0 — K a d ın l a r ı n y a b a n c ı b i r e v d e , t a ’ z iy e v e y a t e b r i k i ç i n t o p ­

la n m a la r ı , c e h r e n ( s e s l i ) t e v h îd g e t i r m e le r i , m e v l i d - i ş e r i f i e r k e k le r in

i ş i t e c e ğ i b i r ş e k i ld e a ç ı k o k u m a la r ı .

B i d ’ a t in r e d d in e d e l i l o la n v e H z . Â i ş e ( r . a . ) t a r a f ı n d a n r iv a y e t

e d i le n h a d îs - i ş e r i f ş ö y le d i r : “ B i r k im s e , b i z im e m r im iz d e ( I s lâ m d a )

o lm a y a n b i r ş e y i i c a d e d e r s e o m e r d u d d u r ( y â n i r e d d o lu n m u ş t u r ) " .

B u h a r î v e M ü s l im r iv â y e t e tm iş t ir . D i ğ e r b i r h a d î s - i ş e r i f t e is e ş ö y le

b u y ı ı r u lm u ş t u r : “ A l l a h , b i d ’ a t s a h ih in in a m e l in i , b i d ’ a t ı b ı r a k m a d ık ­

ç a k a b u l e tm e z ." H a d î s - i ş e r i f i , I b n M â c e , İ b n A b b a s ’ d a n r i v â y e t e t ­

m iş t ir .

B i r b a ş k a h a d îs - i ş e r i f t e is e ş ö y le b u y u r u lm a k t a d ı r : “ A l l a h ,

b id ’ a t s a h ib in in o r u c u n u , h a c c ın ı , u m r e s in i , c i h a d ın ı , f a r z v e n â f i le

n a m a z la r ın ı k a b u l e tm e z . V e k ı l ı n h a m u r d a n ç ı k ı ş ı g i b i İ s l â m d a n ç ı ­

k a r " H u z e y fe ( r .a . ) r iv â y e t e tm iş t ir .

( 2 0 2 ) İ ’ t ik a d d a b i d ’ a t in b a z ıs ı k ü f ü r d ü r . B u n la r , A l l a h c i s im d i r

E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I ........................................................

Page 180: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

din veya bana bir tane verdin geri aldın, filâna on tane verdin bir tane­sini bile almıyorsun derse, kâfir olmamasını umarım demiştir.

Bir kimse şaka olarak Farsça “Men hod âyem: Ben kendim geli­rim” yerine “Men Hudâyem. Ben Allah’ım” derse kâfir olur.

Karısını üç defa boşayan bir kimseye, bir diğeri, mürted ol ki ka­rın sana başka bir kocaya varmaksızın helâl olsun diye öğretirse kâfir olur. Böyle bir yola sapıldığmda o kadın, o kocaya yine helâl olmaz ve buna fetvâ veren de kâfir olur. Bir kimse karısına ey kâfir der, ka­dın da öyleyim, beni boşa veya ben böyle olmasaydım sana arkadaş olmazdım, beni göremezdin derse kadın kâfir olur ve nikâh bozulmuş olur. Şayet kadın, madem ben böyleyim, beni niçin boşamıyorsun derse kâfir olmaz. Bir kadın, kocasına ya mecûsî veya ya yahudî der, o da ben böyle isem benimle oturma, benimle arkadaş olma derse kâfir olur. Bazılarına göre kâfir olmaz. Bir adam, karısına ey kâfir der, karısı da sensin derse, kadın boş olmaz. Bunun aksi de böyledir. Bir kadın, ben şunu yaparsam, kâfir olayım derse, derhal kâfir olur. Bu bir yemindir, küfür değildir, bozulduğunda keffâret icab eder de denmiştir. Bir kimse kiliseye veya buna benzer ibâdet yerlerine ruh­ban ve papazları ziyaret etmek için veyahut teberriiken girerse veya onlara has bir işi yaparsa veyahut da mecûsîlerin Nevrüz gününde onlara elma takdim ederse, bayramlarında onlara muvafakat ederse, bayramlarını ilân etmek için onlarla beraber çıkarsa kâfir olur.

......................................................Ş E R H K I S M I .................................................

d i y e n l e r , A l l a h ’ ın i lm in in c ü z ’ e t a a l lû k e tm e d iğ in i i le r i sü ren le r, ha­

ş i r v e n e ş r i i n k â r e d e n le r v e â le m e k a d îm d iy e n le rd ir . B u m ezheb ler

y e n i d e ğ i l d i r . B u n l a r n ü b ü v v e t te n ö n c e d e m evcu t id ile r .

İ ’ t i k a d d a b i d ’ a t in b a z ıs ı is e k ü fü r d e ğ ild ir . K a b ir e lç is in i (M ün-

k e r - N e k i r i ) i n k â r e tm e k . A l l a h ’ a c is im ıt la k ed ip , b iz im c is im le r im ize

b e n z e m e d iğ in i i d d i a e tm e k t ir . B u n la r ın g ü n a h ı, d iğ e r büyük günah ­

la r d a n d a h a b ü y ü k t ü r . Ç ü n k ü b u i ’ t ik a d b u n la r ın iç e r is in e ye r le şm iş ­

t i r . B u n l a r h a k k ın d a K i t a p v e S ü n n e tte ş id d e t l i v a îd le r v a rd ır . H e r

b ü y ü k g ü n a h ın — h a k la r y e r in e g e t i r i ld ik t e n s o n ra — te vbes i k a b u l­

d ü r . B i d ’ a t e h l i n i n k i k a b u l d e ğ i ld i r . Ç ü n k ü b u n la r , b id ’ a t i, ta a t o la ­

r a k k a b u l e tm e k t e d ir le r .

..............................................ELFÂZ-I KÜFÜR........................................... 181

Page 181: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

182 E H L -İ S Ü N N E T ¡ ’T I K A D I

Sihirbaz tevbe ettirilmeden öldürülür. Sihri terk ve tevbe(203) ede­ceğim şeklindeki sözleri de kabul edilmez.

................................................... Ş E R H K I S M I .........................................................

( 2 0 3 ) T e v b e , m a s iy e t te n d ö n ü p , b i r d a h a o n u y a p m a m a y a a z m e t ­

m e k t ir . B u n u d a s a d e c e A l l a h ’ t a n k o r k t u ğ u i ç i n y a p m a k t ı r . H e r h a n g i

b i r m a d d î v e y a ş a h s î b i r z a r a r d a n d o la y ı t e v b e f a y d a v e rm e z . B ü y ü k

g ü n a h la r a , te v b e d e n b a ş k a h i ç b i r ş e y k e f f â r e t o la m a z . K ü ç ü k g ü n a h ­

la r a , n a m a z k ı lm a k , o r u ç t u tm a k , t e v b e - i s t iğ f a r e tm e k g i b i ş e y le r

k e f fâ r e t o lu r . H a c c - ı m e b r û r , b ü y ü k g ü n a h a k e f f â r e t o la m a z . B a z ı l a ­

r ı n ı n o lu r d e m e le r i , t e r k e t t iğ i i b â d e t l e r i k a z a e tm e s in e , z u lü m ve

b o r ç la r ın ı ö d e m e m e s in e k e f f â r e t d e ğ i l , t e v b e y i t e h i r in e k e j f â r e t t i r .

“ M e d â r ı k ” k i t a b ın d a ş ö y le v â r i d o lm u ş t u r : H a c d a k ü ç ü k g ü n a h ­

l a r a f f e d i lm iş t i r . A m m a b ü y ü k g ü n a h la r ı n d a a f f e d i lm e s in i u m a r ım .

B u h u s u s ta K u r ’ â n - ı K e r îm ’ d e ş ö y le b u y u r u lm u ş t u r : "... Ç ü n k ü g ü ­

z e l l i k le r k ö t ü lü k le r i (g ü n a h la r ı ) g i d e r i r . B u , i y i d ü ş ü n e n le r e b i r ö ğ ü t ­

t ü r . ” ( H ı ıd s û r e s i : 1 1 4 ) . H a d î s - i ş e r i f l e r d e b u h u s u s la r l a i l g i l i o la r a k

ş ö y le d e n i lm e k t e d ir : ‘ ‘B i r k im s e h a c c e d e r d e , h a c d a g ü n a h iş le m e z v e

k a r ıs ı i le c i n s î m ü n a s e b e t te b u lu n m a z s a , a n a s ın d a n d o ğ d u ğ u g i b i b a ­

ğ ış la n m ış d ö n e r "

“ M e d â r i k ” , b u n u ş e r h e d e r k e n , k u l h a k l a r ı b u n a g i r m e z d e m iş ­

t i r . D iğ e r b i r h a d îs - i ş e r i f t e ş ö y le d e n i lm e k t e d i r : " P e y g a m b e r im iz

( s .a .v .) , M ü z d e l i f e ’ d e b ü tü n h a c ı l a r ı n g ü n a h l a r ı n ı n a f f ı n ı is t e m iş t i r .

D u â s ın a a d a m ö ld ü r m e v e z u lm ü d e k a t m ış t ı r . ”

K u r t u b î , h a d îs - i ş e r i f t e k i z u lü m d e n m a k s a t , y a p t ı ğ ı z u lm ü o r t a ­

d a n k a ld ı r m a im k â n ın a s a h ip o lm a y a n l a r ı n z u lm ü d ü r d e m iş t i r .

T i r m iz î is e , k u l h a k k ı d ü ş m e z . D i ğ e r h a k l a r ı n d a t e v b e s in in t e h i r i a f ­

f o lu n u r , k e n d i le r i d ü ş m e z , d e m iş t i r .

 y e t - i c e l î le d e z ik r e d i le n , h a s e n a t s e y y iâ t ı g i d e r i r l â f z ı m u t la k

d e ğ i ld i r . H e r k ö t ü lü ğ ü n k a r ş ı l ı ğ ı n d a i y i l i k v a r d ı r d e m e k t i r . M e s e lâ :

G e ç m iş n a m a z ı k a z a e tm e k b i r h a s e n e d ir . B u h a s e n e , n a m a z ı g e ç i r ­

m e k te k i g ü n a h ın a f f ın a v e s i le o lu r .

Ş u n u b i lm e k g e r e k i r k i , g ü n a h , in s a n ı y a k ü f r e , y a n i f a k a y a d a

i r t id â d a g ö t ü r ü r . B u n l a r ı n t e v b e s i , t a m b i r p i ş m a n l ı k d u y m a k ve

s a m im î b i r m ü s lü m a n o lm a k la m ü m k ü n d ü r . B u g i b i l e r t e k r a r I s lâ m a

d ö n d ü k te n s o n r a ö n c e k i h a s e n a t ın ın ü z e r in e s e v a p la r ı n ın i l â v e e d i l ip

e d i lm e d iğ i h u s u s u n d a i h t i l â f v a r d ı r .

I ’ t ik a d d a , b i d ’ a t a s a p a n la r m t e v b e s i d e ta m b i r p i ş m a n l ı k d u y ­

m a k ve d o ğ r u b i r ş e k i ld e i ’ t i k a d e tm e k t ir .

A m e l i le i l g i l i m a ’ s iy e t le r e g e l in c e ş ö y le d i r : F a r z l a r ı t e r k e tm e k .

Page 182: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 183

Ben sihirbazım diye kendi ikrar eder veya sihirbaz olduğuna şe- hadet edilirse kanı helâldir. Bir kimse ben sihirbazdım ama terk ettim,............................... - ................... Ş E R H K I S M I .................................................

N a m a z : T e r k in d e i k i g ü n a h v a r d ı r : I — G e c ik t irm e , bunun tevbesi

t a m b i r p i ş m a n l ı k t ı r . 2 — T e r k te v b e s i, â n ın d a ka za etm ektir. K a za y ı

t e h i r , d i ğ e r b i r m a ’ s iy e t t i r . T e v b e s i g e re km ek te d ir . Ö lü m h a s ta lığ ın ­

d a n d o l a y ı n a m a z k ı lm a y a g ü c ü y e tm e ye n b i r k im se , y a k ın la r ın a , bu­

n u n i ç i n f i d y e v e r m e le r in i v a s iy e t e d e r . T a h r im e n m ekruh o la n b ir

ş e y i l e e d a e d i l e n n a m a z ın ia d e s i v â c ib d ir . “ H id â y e " k itab ın d a da

b ö y le v â r i d o lm u ş t u r .

Z e k â t , f i t r e , n e z i r v e k u r b a n ın te v b e s i de k a za etm ektir. H a c c ı da

k a z a e tm e k lâ z ım d ı r . H a c c a g itm e y e g ü c ü y e tm iy o rsa vas iye t eder.

Y a s a k l a r l a i l g i l i g ü n a h la r : K u l h a k k ın a ta a llû k etm eyip kend i ile

A l l a h a r a s ı n d a o lu r s a — t ü n ü p K u r ’ â n o ku m a k , iç k i içm ek, z in a et­

m e k g i b i— n a s û h t e v b e s i y a p a r . İ d a r e A m ir i ( V a l i ) ’ nden cezan ın tat­

b i k i n i i s t e y ip , k e n d i s i n i r e z i l e tm e k is te m e zse , b u in sa n ın y ap a ca ğ ı

ş e y , g ü n a h ın ı n a f f ı i ç i n A l l a h ’ a y a lv a r m a k t ır . H e le sehe r vaktinde A l ­

l a h ’ a y a l v a r m a s ı d a h a u y g u n d u r . C e z a n ın ta tb ik i iç in İ s lâ m î İdare

A m i r i n e m ü r a c a a t e tm e s i d a h a e fd â ld ir .

H a y v a n l a r a m ü t e a l l i k h a k la r a g e l in c e ş ö y le d ir : O n la ra tecâvüz

e tm e k , ö ld ü r m e k , ö z ü r s ü z d ö v m e k , ö z ü r lü d e o ls a yü zün e vurm ak, gü­

c ü n d e n f a z l a y ü k y ü k le m e k , t a ş ım a y a g ü c ü y e tm e d iğ i h a ld e b inm ek,

y e m v e s u v e r m e m e k v e b u n a b e n z e r d a v r a n ış la r d a bu lun m ak ço k güç

b i r d u r u m d u r . B u g i b i h a r e k e t le r d e b u lu n a n la r ın , A l la h ’ a y a lv a r ıp

g ö z y a ş ı d ö k m e k t e n b a ş k a y a p a c a ğ ı h i ç b i r şe y y o k tu r.

K u l l a r a t a a l l u k e d e n h a k la r is e b e ş t ir :

1 — M a l î h a k l a r : “H ı r s ı z l ı k , g a s b , a ld a tm a k , s a h te k â r lık y a p ­

m a k , b a ş k a s ı n ı n m a l ı n ı t e le f e tm e k , y a la n c ı ş a h it l ik yap m ak , zâ lim ce

h ü k m e t m e k , r ü ş v e t a lm a k v e b u n a b e n z e r ş e y le rd ir . B u n la r ı y a p a n la ­

r ı n , o k im s e l e r l e h e lâ l le ş m e s i g e r e k i r . H e lâ l le ş m e d iğ i ta kd ird e k ıy a ­

m e t t e s e v a b ın d a n a l ı n a c a k t ı r . H a k s a h ib i ö lm ü ş o lu r s a , m ir a s ç ı la r ı­

n a , m i r a s ç ı s ı n ı d a b u la m a z s a , h a k s a h ib in in h a y r ın a f a k ir le r e

v e r m e l i d i r . B u h a k la r , k â f i r l e r e a i t is e , o n la r ı m u t la k a râ z ı e tm e lid ir.

R â z ı e tm e z s e i ş i ç o k z o r d u r . A l l a h T e â lâ ’ n ın r ız â s ın ı ka zanm as ı ge re ­

k i r .

2 — B e d e n î v e y a c i s m a n î h a k la r : K ıs a c a k ıs a s a ta a llû k eden m e­

s e l e l e r d i r . B ö y l e b i r s u ç iş le y e n k im s e ö n c e te vbe e tm e li ve h a k s a h i­

b in e t e s l im o lm a l ı d ı r . H a k s a h ih i is t e r s e a f fe d e r , is te rs e h a k k ın ı a l ır .

V e y a h u t d a m a l h u s u s u n d a a n la ş m a y a p a r a k s u lh o lu r la r .

Page 183: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

184 EHL-İ SÜNNET İ’TİKADI

terk edeli de çok oldu diye kendi ikrar eder veya kendisine bu hususta şehadet edilirse kabul edilir, öldürülmez. Kâhin de sihirbaz hükmün-

................................................Ş E R H K I S M I ..........................................................

3 — Ş e r e f e t a a l l û k e d e n m e s e le le r k i , b u n l a r g ı y b e t , b ü h ta n ,

i s t ih z â , s ö v m e k v e b u n a b e n z e r ş e y le r d i r . B u g i b i h â l l e r d e te v b e ve

h e lâ l le ş m e g e r e k m e k t e d ir . M i r a s ç ı l a r l a h e lâ l l e ş m e o lm a z . B ü h t a n ın

ö z e l b i r ş a r t ı v a r d ı r k i , o d a i f t i r a e t t iğ i k im s e n in y a n ın d a k e n d in i y a ­

la n la m a k t ı r .

4 — N a m u s a t a a l lû k e d e n m e s e le le r is e ş u n l a r d ı r : A i l e s i n e , ç o ­

c u ğ u n a ih a n e t e tm e k . B ö y le b i r d u r u m v u k u b u ld u ğ u n d a t e v b e e tm e k

v e h e lâ l le ş m e k g e r e k i r . E ğ e r , b i r f i t n e y e s e b e p o la c a k s a , A l l a h ' a y a l -

v a r m a l ı v e h a k s a h ib in e d u â e t m e l id i r .

5 — D i n î m e s e le le r e t a a l lû k e d e n h a k la r : B a ş k a l a r ı n ı k â f i r l i k ve

f â s ı k l ı k l a i t h a m e tm e k g i b i ş e y l e r d i r . B u d u r u m d a ö n c e t e v b e e d e r .

S o n r a o n u r a z ı e d e r v e k e n d in i y a l a n la r .

H u lâ s a i s im l i k i t a p t a ş ö y le v â r i d o lm u ş t u r : B ü t ü n h a k l a r ı n ı b a n a

h e lâ l e t d e r s e , h a k s a h ip l e r i d e b u h a k l a r ı b i l i y o r s a v e h e l â l e d e r s e ,

b o r ç lu k u r t u lu r . B i lm i y o r s a , İ m â m M u h a m m e d ’ e g ö r e k u r t u lm a z .

İm â m Y û s u f a g ö r e k u r t u lu r . F e t v â d a İ m â m Y û s u f u n g ö r ü ş ü n e g ö r e ­

d i r .

Çeşitli eserlerde, günahlardan kurtulmanın sekiz şeyle mümkün olduğu beyan edilmiştir. Dördü kalb ile ilgilidir ve şunlardır:

1 — Tevbe etmek, 2 — Günahı terke azmetmek, 3 — Günahtan sıyrılmak, 4 — Azabdan korkmak.

Diğer dördü de organlarla ilgilidir:1 — Günahtan sonra iki rekât namaz kılmak, 2 — Yetmiş defa

“estağfırullah”, yüz defa da “sübhanallahi’l-azîm” demek, 3 — Sada­ka vermek, 4 — Bir gün oruç tutmak.

T e v b e i l e i l g i l i b a z ı â y e t - i c e l î l e l e r ş u n l a r d ı r : “Hepiniz Allah’a tevbe edin ey mü’minler. Tâ ki korktuğunuzdan emin, umduğunuza nâil olasınız.” ( N û r s û r e s i : 3 1 ) , “Ey imân edenler, tam bir sıdk u hulûsa mâlik bir tevbe ile Allah’a dönün. Olur ki Rabbiniz kötülükle­rinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar...” ( T a h -

r im s û r e s i: 8 ).

N a s û h t e v h e s i i l e i l g i l i o l a r a k 2 3 ö n e m l i g ö r ü ş v a r d ı r . E n ö n e m ­

l i s i E b û ’ l - L e y s ’ in İ b n A b b a s ’ d a n r i v a y e t e t t i ğ i d i r . İ b n A b b a s ş ö y le

d e m iş t i r : “ N a s û h te v h e s i, k a lb e n p i ş m a n o lm a k , d i l i l e i s t i ğ f a r e tm e k

v e b i r d a h a o n a d ö n m e m e y i r û h u n d a g i z le m e k t i r . ”

Page 184: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ELFÂZ-I KÜFÜR 185

dedir.Bezzâziyye isimli kitapta şöyle varid olmuştur: Bazı sefil kimse­

ler, fetvâlardaki küfür hükümleri korkutmadır, hakikat değildir derler. Bu sözler bâtıldır. Helâli, haramı, küfrü, İslâmî beyan eden âlimler, Allah’ın emin kullan böyle bir durumdan uzaktırlar. Onlar sadece Al­lah’ın Resûlünün tebliğ ettiği hakikatlerden bahsederler.

“Allah, Nebiyy-i Muhterem (s.a.v.) hürmetine, sizi ve beni dil kaymalarından, hatâ ve nisyan ile de olsa küfür lâfızlannı kullanmak­tan muhafaza eylesin...”

................... ............................. Ş E R H K I S M I ............................................

H z . A l i ' y e n a s û h t e v b e s i s o r u ld u ğ u n d a şö y le dem iş tir: “Altı şe­yin bir araya gelmesi ile tahakkuk eder: 1 — Geçmiş günahlanna piş­manlık duymak, 2 — Geçirmiş olduğu farzları iade etmek, 3 — Yap­mış olduğu zulmü bertaraf etmek ve hasmı ile helâllaşmak, 4 — Gü­naha, bir daha dönmemeye azmetmek. 5 — Benliğini, Allah’a itaat ederek eritmek, 6 — Günahtaki lezzeti, ibâdet güçlüğü ve yorgunluğu ile gidermek.

Page 185: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

Ü ç ü n c ü B ö l ü m

ÂMELLERİN DOĞRU YAPILMASIB İ R İ N C İ K I S I M

N i y e t , i r â d e v e k a s d , b u n l a r ı n h e p s i a y n ı m â n a d a d ı r . M â n a s ı, A l l a h ı r ı z â s ı n ı t a h s i l e v e o n u n h ü k ü m le r in i ta tb ik e y ö n e le n ir â d e d e ­m e k t i r . H e r i h t i y a r î f i i l v e m e ş r u ita a t; m ü b a h , m e n d u b , s ü n n e t , v â c ib v e y a f a r z o l s u n , n i y e t s i z n e k a b u l e d i l i r v e n e d e s e v a b k a z a n ıl ır (204).

........................................ ... .............................. Ş E R H K I S M I .....................................................................

(2 0 -4 ) K u r ' â n ’ ın n u ru ile n u rlan m ış, b a s ire t gözü açık gönül eh­l in in i t t i f a k e t t i k l e r i n o k ta şu d u r : G e rç ek sa a d e te ancak ilim ve

^ A

i b â d e t l e v a r ı l ı r . A l im le r d e n b a ş k a h erk es h e la k ted ir . A lim ler de

h e l a k t e d i r , i lm i i l e a m e l e d e n le r d e ğ il. A m el ed en le r de helaktedir. A n c a k h a l i s a n e i b â d e t e d e n le r m ü ste sn a ... N iy e t, h er şeyin aslı ve ö z ü d ü r . N i y e t s i z a m e l b o şu b o şu n a yoru lm ak tan başka b ir şey değ il­d i r . İ h l â s s ı z n i y e t , r iy â d ır . K e m â le u laşm am ış ih lâs da heba olur. Bu

h u s u s ta K u r ' â n - ı K e r îm 'd e ş ö y le bu yu ru lm u ştu r: “ B iz o n la n n h er ­h a n g i b i r a m e l ( v e h a r e k e t) y a p t ı l a r s a (h epsin in ) ö n ü n e g e ç t ik d e b u n l a r ı s a ç ı l m ı ş ( v e h iç b ir d e ğ e r i o lm a ya n ) z e r r e le r y a p t ık .” (Fur- k a n s ü r e s i : 2 3 ) . A l la h in sa n a n iye tin in sa ğ la m lığ ı n isbetinde yardım e d e r . N i y e t i ta m o lu r s a , A lla h 'ın y a rd ım ı da tam olur. N iye t tam o l­m a z s a , A l la h ' m y a r d ım ı d a n oksan o lur. Selefin bazısı şöy le dem iştir: Ç o k k ü ç ü k a m e l v a r d ı r k i n iy e t onu büyültür. P ek çok da büyük am el v a r d ı r k i n i y e t o n u k ü ç ü ltü r . N iy e t , sa m im î o lm a z,r iya olursa, cezaya m ü s te h a k o lu n u r . N iy e te r iy a k a r ışm ış o lu rsa , hükmünün ne o lacağı h u s u s u n d a i h t i l â f v a r d ı r : M u h a k k ik le r , “E ğ er d in î yönü a ğ ır g e lirse , o n i s b e t t e s e v a b a l ı r , d iğ e r y ö n ü a ğ ır g e lirse , o n iyetin fa yd a sın ı bu ­l a m a z , e ş i t o lu r s a , le h in e d e , a le y h in e d e b ir şe y e lde edem ez." d e ­m i ş l e r d i r . D e l i l l e r i ş u â y e t - i c e lîle d ir : “ İ ş te k im z e r r e ağırlığınca b ir

Page 186: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

18$ EHL-İ SÜNNET İ'TİRADI

Yapılan fiil, niyetle kabul edilebileceği gibi, Allah’a hakikaten veya hükmen yaklaşmayı kasdetmek sureti de kabul edilebilir.

İster, namaz, oruç, zekât ve hacda olduğu gibi sıhhatinin şartı ol­sun; isterse abdest ve gusülde olduğu gibi sıhhatinin şartı olmasın, ni­yet olmadıkça sevaba ulaşılamaz(20iî).

Niyet iki çeşittir:a) Âhiret ile ilgili olan niyettir. Bu sevab ve ikaba taallûk eder.b) Dünya ve dünya ile ilgili hükümlere taallûk eden niyettir.Bu niyet, doğruya ve fesada taallûk eder. Niyet, ibâdetlerin hep­

sinde, sıhhatinin şartıdır. Müslüman olmakta niyet aranmaz. Kâfir ol­makta ise aranır. Bütün namazlarda, namazın sahih olması için niyet şarttır. Bunun içindir ki, namazın zorla kıldırılması doğru değildir. İmâma uymakta da niyet şarttır.

Tilâvet secdesi, secde-i sehiv ve şükür namazı, niyet hususunda

.................................................Ş E R H K I S M I .........................................................

hayır yapıyor ( id iy ) se o n u (n k a r ş ı l ı ğ ın ı ) görecek.” ( Z i l z â l s û r e s i : 7 -

8) .

İ h lâ s ın z ıd d ı ş i r k t i r . M u h l i s o lm a y a n m ü ş r ik t i r . A n c a k ş i r k i n d e ­

r e c e le r i v a r d ı r . T e v h id d e ih lâ s ın z ıd d ı , u lû h iy y e t t e ş i r k k o ş m a k t ı r .

A m e ld e ih lâ s ın z ıd d ı, u h û d iy y e te ş i r k k o ş m a k t ır . İ ş te b u n u n i ç i n d i r k i ,

S e h l ’ e : N e fs e en z o r g e le n ş e y n e d i r d iy e s o r u ld u ğ u n d a , i h l â s t ı r d e ­

m iş t ir . B a z ı la r ın a g ö re , a m e ld e ih lâ s , i k i d ü n y a d a d a k a r ş ı l ı k is t e m e ­

m e k te d ir . ib â d e t in a r k a s ın d a n d ü n y a v e y a â h i r e t i ç i n b i r m e n f a a t t a ­

le p e tm ek ih lâ s a a y k ı r ıd ı r . H a k i k î ih lâ s , A l l a h r ı z a s ı i ç i n y a p ı l a n d ı r k i

b u d a s ıd d îk la n n ih lâ s ıd ır .

Sıdka gelince altı çeşittir: 1 — Sözde doğruluk, 2 — Niyette doğruluk, 3 — Azimde doğruluk, 4 — Vefâda doğruluk, 5 — Amelde doğruluk, 6 — Dinin her meselesinde doğruluk. Bu altı husus ile sı­fatlanan kimse “sıddîktır”.

(205) F a k ih le r , niyetsiz sevab yoktur. N iy e t is t e r s e , o ib â d e t in

s ıh h a t in in ş a r t ı o ls u n , is t e r s e s e v a b a n â i l o lm a k i ç i n ş a r t o ls u n , n e t i ­

c e a y n ıd ır , d e m iş le r d ir . A b d e s t , g u s ü l, m e s t ü z e r in e m e s h g i b i h u s u s ­

la r d a , n iy e t s ıh h a t in in ş a r t la r ın d a n d e ğ i ld i r . E lb i s e , b e d e n v e n a m a z

k ı l ın a n y e rd e n n e c â s e t i te m iz le m e k h u s u s u n d a n iy e t , s ıh h a t ş a r t l a r ı n -

Page 187: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

N İ Y E T 189

diğer namazlar gibidir. Cuma ve bayram hutbelerinin sıhhati İçin niyet şarttır(206). Ezanın sıhhati için niyet şart değildir. Sevaba nâil olmak için şarttır. Kıbleye yönelmenin sıhhati için, bazılarına göre niyet farz­dır. Doğru olan bunun aksidir. Yâni niyetin şart olmayışıdır*207*. Setr-i avretin sıhhati için niyet şart değildir. Zekâtın edâsı niyetsiz sahih de­ğildir*208*. Orucun sıhhati için her gün niyet şarttır, niyeti, orucun de­vam etmesine bağlarsa doğru olur. Haccın sıhhati için de niyet şarttır. Niyet hususunda kaza aslı gibidir. Nezirde niyet, farzlarda olduğu gi­bidir. Itikâfın sahih olması için, vâcib, sünnet veya nafile olsun, niyet şarttır. Keffâretin sıhhati için de niyet şarttır. Keffâret, oruç tutmak, köle azad etmek veya miskinleri doyurmak yolu ile de olsa bu böyle- dir. Köle azad edebilir. Ancak, Allah'ın rızâsını tahsile niyet ederse, ibâdet sayılır ve sevaba nâil olur. Niyet etmeksizin azad ederse sevab alamaz. Fakat azadı sahihtir. Kinaye yolu ile azad ederse niyet şarttır.

Cihada gelince, bu ibâdetlerin en büyüğüdür. Bunda hâlis niyet şarttır.

Vasiyyet, aynen köle azad etmek gibidir. Allah nzâsını kasdeder- se sevaba nâil olur. Bunu kasdetmezse sevabı yoktur.

................................................... Ş E R H K I S M I .....................................................

d a n d ır . T e y e m m ü m d e n iy e t in ş a r t o lm a s ı is e â y e t - i c e l î le n in d e lâ le t

e tm es i i l e d i r . C e n a z e n in y ık a n m a s ın d a n iy e t , c e n a z e n a m a z ın ın s ıh ­

ha t ş a r t la r ın d a n d e ğ i l , c e n a z e n a m a z ın d a b u lu n m a y a n m ü k e lle f le r in

ü ze r in d e n f a r z ı n ( f a r z - ı k i f a y e ) d ü ş m e s i i ç in d i r .

( 2 0 6 ) H a t ip , m in b e r e ç ık t ı k t a n s o n r a , c e m a a t te n b i r i s in in , a k s ı­

ra n b i r in e " y e r h a m ü k a l l a h " d e m e s i d o ğ r u d e ğ i ld i r .

( 2 0 7 ) B a z ı l a r ı , k ıb le y e d ö n m e k h u s u s u n d a n iy e t in ş a r t o lm a s ın ı,

s a h ra d a n a m a z k ı lm a y a b a ğ la m ış la r d ı r .

( 2 0 8 ) K a d i e l - İ s b i c â b î ş ö y le d e m iş t i r : Z e k â t ı v e rm e y e n b i r k im ­

seden , o z e k â t ı d e v le t b a ş k a n ı z o r l a a l ı r v e e h l in e v e r ir . B u a d a m

ze k â t ı v e r m iş s a y ı l ı r . Ç ü n k ü im a m ın ( d e v le t b a ş k a n ı) a lm a y e t k is i

v a rd ır . B u , m a l s a h ib in in k e n d i is t e ğ i i l e v e rm e s i y e r in e g e çe r . B u g ö ­

rü ş z a y ı f t ı r . D o ğ r u v e u y g u n o la n z o r la a lm a m a k t ır . M u h i t k ita b ın d a

ş ö y le d e n m e k t e d ir : B i r k im s e z e k â t ı e d â e tm e k te n k a ç ın ır s a , z o r la

a lın m a z . A l ı n ı r s a z e k â t y e r in e g e ç m e z . Z e k â t a la n ın y a p a c a ğ ı iş , m a l

s a h ib in i h a p s e d ip , ş a h s e n z e k â t ı v e rm e y e m e c b u r e tm e k t ir . N iy e t s iz

Page 188: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

190 E H L -İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

Vakıf bırakmak, ibâdet değildir. Çünkü kâfir de bunu yapmak­tadır. Ancak, Allah’a yaklaşmaya niyet ederse, sevab alır.

Nikâh, ibâdete yakındır, itidâl hâlinde sünnet-i müekkededir. Bu durumda sevaba nâil olmak için niyete muhtaçtır*209*.

Öğrenmek, ibâdetlerin başında gelir. İnsanı kurtuluşa götüren çok faydalı bir yoldur. Niyetin mükemmel olması şarttır.

Öğretmek de, ibâdetlerin en şereflisi, en mükemmeli ve Allah’a en çok yaklaştıranıdır. Bunda da niyetin tam olması şarttır.

Fetvâ verenin de sevaba nâil olması için niyet şarttır.Kitap yazmak da, öğretm ek g ib id ir . Hüküm vermek

ibâdettendir. Bundan sevap almak niyete bağlıdır.Hadd cezası vermek, diğer cezaları vali ve hakimlerin yaptıklan

işler, şahitlik yüklenmek ve edâ etmek de, hüküm vermek gibidir. Yâni ibâdettir. Sevab almak için niyet şarttır.

Yemek, içmek, uyumak ve kazanmak gibi mübahlara gelince(210), daha fazla ibâdet edebilmek niyetiyle kuvvet bulmak için yapılırsa, bunlar da ibâdettir.

Muamelelere gelince, alış-verişte, alış-verişi bozmada, kiralama işleminde niyet şart değildir. Âlimler: Eğer, “aldım” veya “ilerde alı­rım” gibi sözler kullanılırsa niyet şart değildir, “alırım ” derse niyet şarttır. Çünkü bu son ifadede kapalılık vardır, demişlerdir*211 *.

Hibede niyet şart değildir. Şaka ile de hibe etse sahihtir*212*.

..............................................Ş E R H K I S M I ........................................................

o la r a k n is a b ın h e p s in i v e r i r s e z e k â t y e r i n i b u lu r . Ç ü n k ü f a r z d ü ş e r .

(209) Nikâhta itidâlin mânası, iffetini korumak ve çocuk sahibi olmayı istemektir.

(2 1 0 ) Mübah olan şeylerde niyete ihtiyaç yoktur. Sevab kaste­derse vardır. Sünnet ve menduplann itaat sayılması ve sevap olması için niyet şarttır. Vâciblerin ibâdet olanlarında niyete ihtiyaç vardır. G a s p e t t iğ in i g e r i v e rm e k , b o r c u n u ö d e m e k g i b i v â c i b l e r d e n iy e t e i h ­

t iy a ç y o k tu r .

( 2 1 1 ) Alışveriş niyete tâbi değildir. Geleceği ifade eden kelime­ler, e m ir h ü k m ü n d e d ir . B u ş e k i ld e b i r a l ı ş v e r i ş d o ğ r u d e ğ i l d i r .

Page 189: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

N İ Y E T 191

Boşanmaya gelince, sarih ve kinaye ile olmak üzere iki çeşittir.

Sarih olanında niyet şart değildir. Oaflet, hatâ ve unutarak da olsa boşanma vuku bulur(2,3).

Kinaye ile boşamada niyet şarttır(2,4). İsterse o lâfzı sarfederken, ..............................................Ş E R H K I S M I ................................................

( 2 1 2 ) B e z z â z iy y e k i t a b ın d a ş ö y le d e n i lm e k t e d ir : B a ş k a s ın ın te l­

k in i i le h ib e e d e r s e , r ı z â ş a r t ın ı k a y b e t t iğ i iç in c â iz d e ğ i ld i r . B o şa m a

ve k ö le a z a d e tm e k b ö y le d e ğ i ld i r . B u n la r t e lk in i le d e o la b i l i r . B u

ik is in d e r ı z â ş a r t d e ğ i ld i r .

( 2 1 3 ) B a z ı k i t a p la r d a ş ö y le d e n m iş t i r : H a ta e n y a p ı la n boşam a ,

k a za e n v â k id i r . M a h k e m e h ü k ü m le r in e g ö r e b u a d a m k a r ıs ın d a n b o ­

ş a n m ış o lu r . B u n d a n k a z â e ı ı b o ş a n m a d a s a r ih lâ f z ın n iy e te ih t iy a c ı

o lm a d ığ ı g e r ç e ğ i o r t a y a ç ık a r . Ş a k a i le d e o ls a s a r ih lâ f z ı ifa d e e tti­

ğ in d e k a r ı s ı b o ş a n m ış o lu r . Z i r a , t a lâ k h u s u s u n d a ş a k a , c id d î s a y ı l­

m a k ta d ır .

B u d u r u m a g ö r e , b i r a d a m k a r ıs ın a s e n b o ş su n d e d iğ in d e , ik i ve­

y a ü ç d e f a b o ş a m ış o lm a y a n iy e t e ts e , b u s a h ih d e ğ i ld i r . Z i r a s a r ih

lâ f ız d ır .

( 2 1 4 ) B i r k im s e , k a r ı s ı n a s e n e y e s e n b o ş s u n d e rs e , k a r ıs ı b o ş

o lu r . N iy e t i ü ç d e f a iç in s e d e s a h ih t i r . B i r k im se , k a r ıs ı i le b e ra b e r

b i r a d a m ın y a n ın d a b u lu n u r k e n , ik in iz d e n b i r in i z b o ş su n u z de rse ,

İm a m - ı A z a m a g ö r e b o ş o lm a z . İm a m Y û s u f a g ö r e b o ş o lu r . K a r ıs ı

i le b e r a b e r b u lu n u r k e n y a n la r ın d a y a b a n c ı b i r k a d ın d a v a rs a ve ik i­

n iz d e n b i r i n i z i b o ş a d ım d e r s e , k a r ı s ı b o ş o lu r . İ k in iz d e n b ir in iz bo ş­

s u n u z d e r v e n iy e t e tm e z is e , k a r ı s ı b o ş o lm a z . H a y v a n la b e ra b e r b u ­

lu n d u k la r ı z a m a n d a d u r u m a y n ıd ır .

Kinâye üç kısımdır:1 — Y a ln ız t a lâ k a s a l ih o lu p re d d e , te k d ir e ih t im a l i bu lunm ayan

l â f ı z l a r d ı r . “ E m r in s e n in e l in d e ” , “ id d e t b e k le ” , “ s e n in ü ze r in d e be­

n im m ü lk ü m y o k t u r ” , “ e h l in e k a v u ş ” g ib i lâ f ız la r d ır .

2 — T a lâ k a ih t im a l le r i o ld u ğ u g ib i z e v c e ta ra f ın d a n vuku bu lan

t a lâ k ı , t a le b in r e d d in e d e ih t im a l le r i b u lu n a n lâ f ız la r d ır : “ K a lk , ç ık ,

g it , k a y b o l” g i b i l â f ı z la r d ı r .

3 — H e m t a lâ k a , h e m d e t e k d i r v e şe tm e ih t im a l i o la n

Page 190: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

192 E H L -İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

boşanma mevzuunu konuşuyor olsunlar, farketmez. Niyet gene şarttır. Karı ile kocadan birinin boşama hakkını diğerine vermesinde, hale’de (yâni para ile boşamada), i Mâda (yâni karısına dört ay yaklaşmayaca­ğına yemin etmekte), ziharda da (yâni karısının bir uzvunu veya tama­mını nikâhı kendisine haram olan bir kadının bir uzvuna veya tamamı­na benzetmekte de) sarih olanın da niyet şart değil, fakat kinaye ile olanında niyet şarttır.

Ric’a (yâni, iddet içinde, kocanın karısına dönebilmesi, nikâhın devam etmesidir), nikâh gibidir. Sarih olanında niyet şart değildir. Kinaye ile olanında niyet şarttır.

Yemin, niyete bağlı değildir. Kasden, hatâ ederek, unutarak veya zor kullanılarak yapılan yemin, yemindir(2,5). İkrar, vekâlet, emânet............................................ Ş E R H K I S M İ .....................................................

l â f ı z l a r d ı r . “ S e n h a in s in ’ ’ t â b i r i g i b i . Ş ö y le k i : B a i n l â f z ı

“ b e y n û n e t ” d e n a l ın m ış t ı r . B e y n ı ın e t i s e , a y r ı l ı k m â n a s ı n a d ı r . B u

h â ld e , “ se n h a in s in ” t â b i r in in h e m “ v u s la t - ı n i k â h t a n a y r ı s ı n ”

m â n a s ın a , hem d e “ h a y ır d a n b e r i s in ” m â n a s ın a g e lm e i h t im a l i v a r ­

d ır .

Kinâ? lâfızların kullanılışında üç hal tasavvur edilebilir: a) Rızâ hali, b) Gazab (öfke) hali, c) Talâkın müzâkere edilmesi hali.

a) Rızâ hali, z e v c in h id d e t l i o lm a d ığ ı v e z e v c e s i i l e a r a l a r ı n d a

t a lâ k a d a i r b i r m ü za k e re c e re y a n e y le d iğ i h a ld i r .

b) Gazab hali, z e v c in h id d e t l i , d a r g ın b u lu n d u ğ u h a ld i r .

c) Talâkın müzâkere edilmesi hali, z e v ç i l e z e v c e a r a s ın d a t a lâ k a

d a i r b i r m ü za k e re c e re y a n e y le d iğ i h a ld i r .

R ız â h a lin d e , ü ç k in â î lâ f ız d a n b i r i i l e t a lâ k ın v u k u u n iy e t e b a ğ ­

l ı d ı r . N iy e t b u lu n m a d ık ç a t a lâ k v â k i o lm a z . Ç ü n k ü b u l â f ı z l a r ı n

ta lâ k ta n b a ş k a b i r şe y e d e ih t im a l le r i v a r d ı r .

G a z a b h a lin d e , b i r i n c i v e ik in c i lâ f ı z la r d a n b i r i i l e t a l â k ın v u k u u

n iy e te m u h ta ç t ır . F a k a t ü ç ü n c ü n e v i k in â î l â f ı z l a r d a n b i r i d e t a lâ k ın

v u ku u , n iy e te m u h ta ç d e ğ i ld i r .

T a lâ k ın m ü z â k e re e d i lm e s i h a l in d e is e b i r i n c i n e v i l â f ı z l a r i l e

t a lâ k ın v u k u u n iy e te b a ğ l ıd ı r , i k i n c i v e ü ç ü n c ü n e v i l â f ı z l a r i l e t a lâ k ın

v u k u u n iy e te m u h ta ç b u lu n m a z .

(2/5) Y e m in e d e n k im se m a z lu m is e , n iy e t in e i t i b a r e d i l i r , z â l im

Page 191: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

N İ Y E T 193

vermek, âriyet, iftira ve hırsızlık gibi şeylerde niyete ihtiyaç yoktur. Kısas ise, kaatilin kati hakkındaki kasdına bağlıdır. Yalnız âlimler, kasdin gizli bir husus olduğunu gözönüne alarak da, cinâyet âletini ni­yet olarak kabul etmişlerdir. Hâdiselerin cereyanına râzı olmak, kay­bolan bir adamın veya malın bulunması, nikâh gibidir. Yâni bununla sevab murad ettiğinde, Allah rızâsı için bu işleri yapmaya niyet etmesi şarttır.

Ortaklık, para alış-verişi, kefâlet, mudârebe yâni sermaye birine, emek diğerine mahsus olmak üzere, kârı müşterek olarak paylaşılan bir ortaklık, şüf’a yâni satılan bir yeri öncelikle komşusunun alabilme hakkı, taksimat, muzâraa; arazi üzerinde cereyan eden ortaklık ve mûsâkât yâni mahsul karşılığı bahçeyi sulatmak da bey’de yâni alış­verişte olduğu gibidir. Yâni hangi zamana (şimdiye mi geleceğe mi) taallûk ettiği bilinmeyen kelimeler kullanılırsa niyet şarttır.

Dâva, hicr, izinli köle, ikrah, avlamak, diyet, rehin, mürabaha; (bir şeyi meşru fiyatından fazlaya satmak) niyet hususunda yukarda zikredilen mübah gibidirler. Kur’ân-ı Kerîm, Kur’ân olmaktan çıkıp, zikir ve duâ hükmüne girebilir. Bunun içindir ki cünüp ve hayızlı ola­nın duâ niyeti ile Kur’ân okuması câiz görülmüştür*216).

Tazminatın ödenmesi, fiil vuku bulmaksızın mücerred olarak ni­yet ile mümkün olur mu? Âlimler şöyle demişlerdir: Haram olan bir elbiseyi giyen kimse, onu sahibine vermek niyeti ile çıkarırsa, ceza ta- addüd etmez. Yâni bir ceza ile kurtulur. Aksi hâlde ceza taaddüd eder.

Kendisine emânet olarak bırakılmış elbiseyi giyip sonra çıkaran bir kimsenin niyeti o elbiseyi tekrar giymekse, tazminat ödemekten kurtulamaz.

Terk edilmesi*217* gereken şeylere gelince, bu yasakları terk et- ................................................... Ş E R H K I S M I ...................................................

is e i t i b a r e d ilm e z . . .

( 2 1 6 ) B i r k im s e , K u r 'â n - ı K e r îm ’ i n a m a zd a z ik i r n iy e t i i le o k u r ­

s a n a m a z ı b o z u lm a z . T a ’ b i r i s im l i k ita p ta ş ö y le d e n ilm iş t ir : N a m a z ­

d a , F a t i h a ’ y ı d u â y e r in e o k u m a k n iy e te te s ir etm ez. Ç ü n kü , nam azda,

K u r ’ â n - ı K e r îm y e r in d e o k u n m u ş tu r . H i ç b i r n iy e t onu y e r in d e n d e ­

ğ iş t ir e m e z .

( 2 1 7 ) M e n h iy â t ı te r k e tm ek , n iy e te m u h ta ç d e ğ ild ir . Ş a ye t n e fs i

Page 192: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

194 E H L -İ S Ü N N E T P T İ K A D I

mekte niyet şart değildir. Fakat yapılması yasak olan şeyleri nefis iste­diği hâlde, Allah’tan korkarak onları terk ederse sevab alır. Böyle bir korku olmaksızın terk etmişse sevab olmaz.

Niyetin kaideleri:1 — İşler kasıdları ile beraberdir^l8).Şırayı, içki yapan bir adama satarken maksad ticaret ise haram

değildir. İçki yapması için verilirse haramdır. Bağ dikmek ve üzüm şı­rasını satmak da maksada bağlıdır. Sirke için bu satışı yaparsa haram değil, içki için olursa haramdır. Hicr yâni müslüman kardeşi ile üç günden fazla konuşmamak da böyledir. Maksadı dargınlık ise haram­dır. Değil ise mahzuru yoktur. Bir kadının kocasından başkasına üç günden fazla yas tutması da kasdına bağlıdır. Koku sürünmemeyi ve süslenmemcyi ölen için yapıyorsa haramdır. Maksadı bu değilse ha­ram değildir....................................ŞERH K I S M I .........................................

y a s a k o la n b i r ş e y i a r z u e t t iğ i v e y a p m a y a d a g ü c ü y e t t iğ i h a ld e , s a ­

d e ce A l la h ' t a n k o rk tu ğ u i ç in b u k ö t ü lü ğ ü y a p m a z s a s e v a p k a z a n ı r .

E ğ e r te rk s e b e b i bu d e ğ ils e , o n u te r k e tm e k te n s e v a p a la m a z . N a m a z

k ı la n ın z in a e tm em es i ve k ö rü n h a r a m a b a k m a m a s ı b ö y le d i r .

(2 1 8 ) “ İ ş le r m a k s a d la r ı i l e d i r . " s ö z ü , â l im l e r t a r a f ın d a n ö n c e

k e lâ m i lm in e ta tb ik e d i lm iş t ir . S ib e v e y h v e c u m h u r - ı u le m â , k e lâ m d a

d a k a s ıd ş a r t t ı r d e m iş le r d ir . B u n la r a g ö r e u y u y a n ın v e u n u t a r a k k o ­

n u ş a n ın s ö z le r i v e ö ğ r e t i lm iş h a y v a n la r ın k o n u ş m a la r ı k e lâ m d e ğ i l ­

d i r . B a z ı la r ı b u n a m u h a le fe t e d e re k , k e lâ m d a k a s d m ş a r t o lm a d ığ ın ı

i l e r i s ü rm ü ş le r d ir . B u n la r a g ö r e k o n u ş m a m a y a y e m in e d e n b i r k im s e

u y k u d a k o n u ş u r s a y e m in i b o z u lu r . S e c d e â y e t i , c ü n i ip , h a y ı z l ı , u y k u ­

d a o la n ve s a r h o ş t a r a f ın d a n o k u n u r v e i ş i t i r s e , s e c d e y a p ı l ı r . D e l i ­

d e n iş i t i l i r s e y a p ılm a z .

Tercih meselesine gelince şöyledir: B iz im m e z h e b im iz b u m e v z u ­

d a t a f s i lâ t a g irm e m iş t ir . Ş a f i î m e z h e b in in b u h u s u s t a k i g ö r ü ş ü ş ö y le ­

d i r : K u r b iy e t t e y â n i A l l a h ’ a y a k la ş t ı r a n ib â d e t m e s e le le r in d e t e r c ih

m e k ru h tu r . B u n u n d ış ın d a k i m e s e le le r d e a r z u e d i l e n b i r d u r u m d u r .

B u h u s u s ta k i â y e t - i c e l î le ş ö y le d i r : “Kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile, onları öz canlarına üstün tutarlar, tercih ederler.” (H a ş r s û r e ­

s i : 9 )

Page 193: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

Nİ YE T 195

N a m a z k ı la n b ir a d a m , o k u r k e n , su a l so ra n b ir in e c e v a p kasdı ile

okursa , n a m a z ı fâ s id o lu r (2l9). N a m a z k ı la n b ir k im s e y e , sev in d ir ic i bir

haber v e r i l d i ğ i n d e , t e ş e k k ü r m a k s a d ı i l e “ e lh a m d ü l i l lâ h ” d erse , üzücü

bir o l a y a “ lâ h a v l e v e lâ k u v v e t e i l lâ b i l l â h ” d e r s e v e y a h u t b ir isin in

ö lü m h a b er i v e r i l d i ğ i n d e , i s t i r c a ’ â y e t in i o k u r s a v e m a k sa d ı da is t irca ’

ise n a m a z ı f â s id o lu r .

B ir a d a m , in s a n la r ı t o p l a d ı ğ ı n d a “ in sa n la r ı to p la m a k la to p la d ık ” ,

e l i n d e k a d e h o l d u ğ u z a m a n “ d o l u k a d e h ” m e a l l e r i n d e k i â y e t - i

c e l î l e le r i o k u y a r a k , K u r ’â n - ı K e r î m ’ i, k o n u ş m a l isa n ı o larak ku llan ır

v e m a k s a d ı i s t ih z a i s e n a m a z ı f â s id o lu r .

İçk i i ç e n b ir a d a m , i ç k i n i n k a p a ğ ın ı a ç a r k e n “ s a llû a lâ M u h a m -

m e d ” d e r s e g ü n a h k â r o lu r d e n m i ş t i r (220;.

........................................Ş E R H K I S M İ .........................................

İm a m Ş a f i î ş ö y le d e m iş t i r : S u k ı t l ığ ın d a te m iz su i le a b d e s t a l ­

m a k h u s u s u n d a , s e t r - i a v r e t t e v e b i r i n c i s a fa g e çm e k te , in s a n b a ş k a ­

s ın ı d e ğ i l , k e n d in i t e r c ih e tm e l id i r . Ç ü n k ü ib â d e t , A l l a h ’ ı t a z im iç in ­

d ir . B a ş k a s ın ı t e r c ih e d e r e k b u t a ’ z im i h l â l e d i lm e m e lid ir . E b û M u -

h a m m e d , F a r u k ’ d a ş ö y le d e m iş t i r : N a m a z v a k t i g i r d iğ in d e e lin d e a n ­

c a k k e n d i t e m iz l iğ in e y e t e c e k k a d a r s u b u lu n a n b i r k im se n in o su yu ,

a y n ı d u r u m d a o la n b i r b a ş k a s ın a v e rm e s i c â iz d e ğ i ld i r . F a k a t a ç b i r

a d a m ın k e n d i y iy e c e ğ in i b a ş k a s ın a v e rm e s in d e b i r m a h z u r y o k tu r.

B u i k i s i n in a r a s ın d a k i f a r k , b i r i A l l a h ’ ın h a k k ıd ır , te r c ih y a p a m a z .

D iğ e r i k e n d i h a k k ıd ı r , t e r c ih y a p a b i l i r .

İlim talep eden bir kimse, okuma sırasını başkasına veremez. Çünkü ilim tahsil etmek ibâdettir. “ M in y e t i i ’ l - M i ı f t î ” d e ş ö y le d e n ­

m e k te d ir : P a r a y a m u h ta ç b i r f a k i r , d iğ e r b i r f a k i r e o p a r a y ı v e r ip ,

k e n d is i s a b r e d e b i l i r s e , b u t e r c ih i y a p a b i l i r . S a b re d e m e z s e k e n d is i

i ç in h a r a c a m a s ı d a h a u y g u n d u r .

( 2 1 9 ) C i i n i i p b i r a d a m K u r ’ â ı ı - ı K e i îm o k u rk e n , b u n u n la K u r ’ ân

k a s te d e r s e h a r a m , d u â k a s te d e r s e h a r a m d e ğ i ld i r . B i r k im se cen a ze

n a m a z ın d a , F a t ih a s û r e s in i o k u r ve K u r ’ â n k a s te d e rs e m e k ru h , d u â

k a s te d e r s e d o ğ r u d u r . A k s i o lu r s a d o ğ r u d e ğ i ld i r . Z e k â tta , z e k â t v e r ­

m e y e v e k i l e d e n in n iy e t e tm e s i ş a r t t ı r . V e k i l e d i le n n iy e ts iz ve rse de

o lu r . N iy e t , b a ş k a s ın ın y e r in e h a c c a g id e n e a i t t ir .

( 2 2 0 ) P e y g a m b e r i m i z ( s . a . v . ) ü z e r i n e s a lâ v a t g e t ir m e n in

Page 194: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

196 E H L -İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

Bir bekçi, bekçilik yaparken, “lâ ilahe illallah” der ve maksadı da uyanık olduğunu bildirmek olursa günaha girer. Fakat âlim olan bir kimse, bir mecliste “sallû alennebiyy” derse, sevaba nail oluı*22l).

Kumaş satan bir dükkâna, kumaş almak üzere giden birine, dükkân sahibi malını beğendirmek niyeti ile “sübhanallah” veya “Al- lahümme salli alâ Muhammed” derse, kerahet işlemiş olur.

Bir müslüman, bir zimmîye “Allah ömrünü uzun etsin” diye dua eder ve bununla, onun ömrünün uzayıp müslüman olmasını veya müs- lümanlara uzun müddet cizye vermeye devamını kastederse, günah iş­lemiş olmaz. Çünkü müslüman olması ve müslümanlara faydalı olma­sı için duâ etmiştir.

Bir müslüman evinde Kur’ân bulundurur ve okumazsa, bulundur­maktan maksadı da hayır ve bereketse, günahkâr olmaz, sevab alması umulur. Bir kimse, fısk meclisinde Allah’ı zikreder de, bunlar fısk ile meşgul iken kendisinin teşbih ve tehlil ile meşgul olduğunu kastederse............................................Ş E R H K I S M I ....................................................

vucûbiyeti hususunda dokuz görüş vardır:1 — En az bir defa getirmek vâcibdir.2 — Aded kaydetmeksizin çok getirmek.3 — İsm-i şerifi her zikredildiğinde getirmektir.4 — Her mecliste bir sefer getirmek.5 — Namazda getirmek.6 — Ömründe bir defa getirmek.7 — Teşehhüdde yâni “Ettehiyyâtü”yü okurken getirmek.8 — Ka’de-i ahi rede teşehhüdden sonra getirmek.9 — İbn Atiyye tefsirinde ise her zaman vâcibdir denmiştir.(2 2 1 ) Salât ü selâm getirmenin müstehap olduğu yerler şunlar­

dır:/ — C u m a , c u m a r t e s i v e p e r ş e m b e g ü n l e r i , 2 — S a b a h , akşam ,

3 — M e s c id e g i r e r k e n v e ç ık a r k e n , 4 — R e s û l u l l a h ( s . a . v . ) ’ ı n k a b r in i

z iy a r e t e d e rk e n , 5 — S a fa i le M e r v e a r a s ı n d a s a ’ y e d e r k e n , 6 — H u t­

be o k u rk e n , 7 — E z a n v e ik a m e te c e v a p v e r i r k e n , 8 — H e r d u â n ın ev­

v e l in d e , o r t a s ın d a v e s o n u n d a , 9 — C e n a z e n a m a z ı n d a , 1 0 — Te l-

Page 195: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

N İ Y E T 197

fazilet kazanmış olur. Yine bir kimse sokakta teşbih çekerken, diğer insanlar, dünya ile meşgul olduğu hâlde, kendisinin teşbih ile meşgul olduğunu kastederse, bu evde teşbih çekmekten daha faziletlidir. Eğer, teşbihi, fâsıkın fışkım yapması için getirirse günahkârdır. İbret için teşbih çekerse sevab alır.

Bir kimse sultana secde eder de, niyeti ta’zim ve selâm olursa kâfir olmaz. Çünkü, melekler Hz. Âdem (a.s.)’e, Hz. Yûsuf (a.s.)’un kardeşleri de Hz. Yûsuf (a.s.)’a ta’zim için secde etmişlerdir. Bir kim­se bir insana secde etmesi için ölümle tehdid edilirse ve tehdid edenle­rin maksadı ibâdet secdesi ise efdâl olan sabredip o emri yerine getir­memektir. Eğer kasıdları selâm olursa secde etmesi yeğdir. Doyduğu hâlde yemek yemeye devam etmekten maksad, nefsânî arzulan tatmin ise haramdır. Şayet maksad, orucu daha rahat tutmak ve misafiri sof­rada yalnız bırakmamak olursa müstehabdır. Bir kâfir, bir müslümanı siper alır, diğer bir müslüman da onlara doğru silâhını doğrultur ve ateş etmek ister ve maksadı da kâfiri öldürmek olursa bir mahzuru yoktur, müslümanı öldürmekse haramdır.

Yerde bulduğu bir şeyi sahibine vermek niyeti ile alırsa mahzuru yoktur. Kendisi için alırsa haramdır, isyân etmiş ve günaha girmiş olur. Bir kimsenin Kur’ân-ı Kerîm’e yaslanmaktan kasdı, onu ezberle­mekse mahzuru yoktur. Aksi takdirde mekruhtur.

Bir kimse, mescide ağaç dikerse ve bundan maksadı da onun göl­gesinde oturmaksa mahzuru yoktur. Niyeti ondan başka bir menfaat sağlamaksa mekruhtur.

Allah'ın ismini para üzerine yazmak, bir alâmet olması içinse mekruh değildir. Maksad hafife almak ve önem vermemek ise mek-

.................................................. Ş E R H K I S M I ..................................................

b iy e d e n s o n r a , I I — T o p la n m a ve a y r ı lm a z a m a n la r ın d a , 12 — A h ­

d e s t a l ı r k e n , 13 — K u la k ç ın la r k e n , 14 — B i r şe y i unu ttuğu zam an,

15 — A k s ı r d ık t a n s o n r a , 16 — V a a z ede rken ve i l im öğ re tirken , 1 7 — H a d îs r iv â y e t e d e rk e n , e v v e lin d e ve so n u n d a , 18 — S u a l ve cevap y a ­

z a r k e n , 19 — R is â le y â n i m e k tu p y a z a rk e n , 2 0 — B esm e le çektikten

s o n r a , 2 1 — M ü h im o la n iş te , 2 2 — M ü b a re k is im le r in i z ik rederken ,

i ş i t i r k e n ve y a z a r k e n ve h e r h a ld e s a lâ t ü se lâ m ge tirm ek m iis tehap-

t ır .

Page 196: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

198ruhtur. İçinde Kur’ân-ı Kerîm olan bir çuvala yaslanmaktan kasıd, Kur’ân-ı Kerîm’i muhafaza için olursa mekruh değildir, aksi takdirde mekruhtur.

2 — Bir şey niçin olmuşsa sadece onun içindir.Bu kaide, ibâdeti, âdetlerden ayırmak ve ibâdetleri birbirinden

ayırmak içindir(222). Oruç; tedavi veya yemek yemeye ihtiyaç duyma-.............................................. Ş E R H K I S M I ..........................................................

Peygamber Efendimize salâvat-ı şerîfe getirmekte, kurbiyyet, ta’zim ve sevab ümidi vardır. Bu sebepledir ki maddî menfaat sâiki ile salâvat-ı şerîfe getirilmez.

(222 ) B a z ı f ı k h î m e s e le le r in b i r l e ş t i ğ i v e a y r ı l d ı ğ ı n o k t a l a r :0

1 — A b d e s t ve g u s ü l: H e r m e c l i s d e ğ iş t i r m e k t e a b d e s t a lm a k

sünne ttir. G u s ü l y a p m a k is e m e k r u h tu r . A b d e s t a l ı r k e n m e s t ç ı k a r ı l ­

maz, g u sü ld e ç ık a r ı l ı r . A b d e s t te , a ğ z a v e b u r u n a s u v e r m e k s ü n n e t ,

gu s ıild e ise fa r z d ır . A b d e s t te b a ş m e s h e d i l i r , g u s ü ld e y ı k a n ı r .

2 — Abdest ile teyemmüm arasındaki farklar: T e y e m m ü m , y ü z

ve e lle r le o lu r . Ö zü rsü z te y e m m ü m e d i lm e z . M e s t ü z e r in e m e s h y a p ı l ­

maz. N iy e t f a r z d ır . Y e n ile m e k s ü n n e t d e ğ i ld i r . B o z m a k s ü n n e t t i r . T e ­

yem m üm de g u sü l ve a b d e s t a y n ıd ı r .

3 — Hayız ve nifas arasındaki farklar: H a y ı z ı n e n k ı s a m ü d d e t i

ü ç gü nd ü r, n ifa s ın k ıs a m ü d d e t i y o k t u r . H a y ı z ı n e n u z u n m ü d d e t i 10

gündü r, n ifa s ın ise 4 0 g ü n d ü r .

4 — Ezan ile ikamet arasındaki farklar: E z a n d a n s o n r a b e k le m e k

c â iz d ir . İkam ette is e d e ğ i ld i r . E z a n ı f a s ı l a l ı o k u m a k s ü n n e t , ik a m e t i

s ü ra t l i o kum ak sü n n e tt ir . A b d e s t s iz ik a m e t m e k r u h , e z a n is e d e ğ i ld i r .

5 — Tilâvet secdesi ile, sehv secdesi arasındaki farklar: T i lâ v e t

se cd es i b ir , se h iv s e c d e s i ik id i r . S e c d e - i s e h iv n a m a z b i t t i k t e n s o n ra ,

t ilâ v e t ise n a m a z ın iç in d e ik e n d e y a p ı l ı r . S e c d e - i s e h i v t e k e r r ü r e t­

mez. T ilâ v e t se cd e s i te k e r rü r e d e r .

6 — İmam ile cemaat arasındaki farklar: C e m a a t u y m a y a n iy e t

eder, im a m ise a r k a s ın d a k a d ın o lm a d ık ç a n iy e t e tm e s i ş a r t d e ğ i ld i r .

İm am ın n a m a z ı b o z u ld u ğ u n d a , c e m a a t in n a m a z ı d a b o z u lu r . A k s i o l ­

m az.

7 - Cuma namazı ile bayram namazı arasındaki farklar: C u m a

E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I .........................................................

Page 197: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

N İ Y E T 199

mak gibi hâllerde de tutulabilir, fakat ibâdet sayılmaz.Mescidde istirahat için oturabilir, fakat ibâdet sayılmaz. Bir kim­

seye mal vermek hibe veya herhangi bir dünyevî maksat için de olabi­lir, o zaman ibâdet olmaz. Zekât ve sadaka olursa ibâdettir.

Bir hayvan kesmek, sadece yemek içinse mübahtır. Kurban niyeti ile kesilmişse ibâdettir. Birisini karşılamak için kesilirse haramdır. Di­ğer bir görüşe göre ise küfürdür.

3 — Niyet olunan şeyi tâyin etmek veya etmemek.Niyet olunan şey ya ibâdet olur ya da olmaz. Vakit namazlan-

.................................................... Ş E R H K I S M I ....................................................

f a r z d ı r , b a y r a m v â c ib d i r . C u m a n ın v a k t i ö ğ le d ir . B a y r a m n a m a z ın ın

v a k t i is e g ü n e ş in d o ğ u p y ü k s e lm e ( iş r â k ) z a m a n ıd ır . C u m a d a hu tbe

f a r z , b a y r a m d a is e s ü n n e t - i m ü e k k e d e d ir .

8 — Ölü yıkamak ile diri yıkamak arasındaki farklar: Ö lü n ü n

b a ş ın d a n b a ş la n m a s ı m ü s te h a p t ı r . D i r i n i n e l le r in d e n . Ö lü y e m azm a-

z a in t i ş a k ş a r t d e ğ i l , d i r i y e ş a r t t ı r . Ö lü n ü n a y a ğ ın ı y ık a m a k so n ra y a

b ı r a k ı lm a z , d i r i n in b ı r a k ı l ı r .

9 — Kira ile alışveriş arasındaki farklar: M u a y y e n b i r zam an a

k a d a r s a t ıy o r u m d e m e k , a l ı ş v e r i ş i i f s a d e d e r . K i r a d a v a k it tâ y in i g e ­

r e k l i d i r . A l ı ş v e r i ş t e , b e d e le y â n i ü c r e te a n la ş m a o lu r o lm a z m â lik

o lu n u r . K i r a d a , a n c a k k i r a c ı f a y d a la n d ık t a n s o n r a m a l s a h ib i bede le

m â l ik o l a b i l i r , k i r a ö z ü r le b o z u lu r . A l ı ş v e r iş b o zu lm a z . İk is in d e n b i r i ­

s in in ö lü m ü i l e k i r a m u a m e le s i f e s h e d i l i r . D iğ e r f e s h ed ilm ez .

10 — Kadın nafakası ile, akraba nafakası arasındaki farklar: K a ­

d ın n a f a k a s ı , k o c a n ın m a d d î d u r u m u n a g ö r e d ir . A k r a b a n a fa k a s ı ise

y e t e c e k k a d a r d ı r . A k r a b a n a fa k a s ın d a , a k r a b a n ın f a k i r v e ya ih t iy a r

o lm a s ı g e r e k i r . K a d ın n a fa k a s ın d a b ö y le b i r ş a r t y o k tu r.

11 — Mürted ile kâfir arasındaki farklar: M iir t e d , c iz y e ödem ez,

k â f i r ö d e r . M i i r t e d in n ik â h ı o lm a z . K e s t iğ in in e t i yenm ez. K a n ı h e d e r ­

d i r , m a l ı h e lâ ld i r . M ü lk e d in m e s i v e m ü lk ü n d e k i ta s a r ru fu d u r d u ru ­

lu r . M ü r t e d e s i r e d ilm e z . Y e m in e t t ir i lm e z . V â r is o lm a d ığ ı g ib i , k e n ­

d is in e d e v â r is o lu n m a z . İ s lâ m k a b r is t a n ın a g ö m ü lm e z . İ r t id â d d a , ç o ­

c u k b a b a s ın a t â b i d e ğ i ld i r . K â f i r is e b u n la r ın h e p s in in a k s in e d ir .

Page 198: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

200

nın(223) kılındığı vakit içerisinde, nafile namazlar da kılınabilir. Bu yüzden vakit namazını kılarken, hangi vakti kılıyorsa niyette o vaktin tâyin edilmesi şarttır. Kıldığı namazın vaktinin tâyin edilmiş olduğu­nun alâmeti şudur: Kendisine hangi vaktin namazını kılıyorum derse tâyin yerini bulmuş olur. Eğer, ramazan orucu gibi vakti sadece kendi­sine yetiyor ve başkasına şâmil olmuyorsa, tâyin şart değildir. Eğer oruç tutan adam, hasta ve seferde değilse mutlak niyet kâfidir. Nafi- le(224) veya vâcib oruca da niyet etse, niyet gene farz olan ramazan orucunadır.

Hac ise, senede bir defa yapılan bir ibâdet olduğu için, vakit ona ayarlanmıştır. Bu durumda mutlak niyet kâfidir. Tâyin yapılmayabilir. Fakat haccm menâsiki haccm bütün vaktini işgal etmediğinden nafile­ye niyet edilirse nafile hac olur. Çünkü bu durum başka ibâdetlerin yapılmasına da müsaittir*225*.

Niyet olunan şey haram olursa, onu insan kendisi tâyin edemez. Yapmış olduğu fiil tâyin eder. Yeminini bozan bir kimsenin keffâretini, ancak yeminini bozması tâyin eder.

Kazaya gelince, namaz, oruç(226) veya hac olsun tâyin şarttır. .................................... ŞERH K I S M İ ..........................................

( 2 2 3 ) N a m a z , “ ö ğ le n n a m a z ın a ” v e y a “ i k i n d i n a m a z ın a ” d iy e

t â y in e d i l i r . F a k a t , “ b u g ü n ü n ö ğ le n n a m a z ın a ” v e y a “ b u g ü n ü n i k i n d i

n a m a z ın a ” d iy e tâ y in e tm ek d a h a u y g u n d u r .

( 2 2 4 ) E ğ e r o r u ç tu ta n b i r k im s e h a s t a i s e , n iy e t in d e i k i r i v â y e t

v a r d ı r . D o ğ r u o la n n e y e n iy e t e tse r a m a z a n a v â k i o lm a s ıd ı r . M i s a f i r

is e v e b a ş k a b i r v â c ib e n iy e t e d e r s e s a h ih t i r . N â f i l e y e n iy e t e d e r s e

d o ğ r u o la n g ö r ü ş e g ö r e r a m a z a n o r u c u n a s a y ı l ı r .

( 2 2 5 ) V a k i t d a r a ld ığ ın d a n d o la y ı n a m a z ın t â y in e d i lm e m e c b u r i ­

y e t i d ü şm e z .

( 2 2 6 ) B i r k im s e o r u c u n u b o z d u ğ u n d a n d o la y ı , 6 1 g ü n h e m k a z a

h e m d e k e f a r e t e n iy e t e d e r d e , k a z a g ü n ü n ü t â y in e tm e z s e c â i z d i r .

K a z a ç o k o ld u ğ u n d a , b i r b i r in d e n a y ı r m a k g ü ç o ld u ğ u n d a n d o l a y ı ,

t â y in in ş a r t o lu p o lm a d ığ ı h u s u s u n d a i h t i l â f v a r d ı r . D o ğ r u o l a n ş u ­

d u r : B i r k im s e , r a m a z a n o r u c u n d a n b i r g ü n ü k a z a y a b ı r a k m ış v e k a ­

z a e d e r k e n o g ü n ü t â y in e tm e k s iz in o r a m a z a n d a n b i r g ü n e n iy e t

e d e r s e c â i z d i r . ş a y e t h a n g i s e n e n in r a m a z a n ın a a i t o la n o r u c u k a z a

E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I .......................................................

Page 199: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

N İ Y E T 201

Teyem m üm de, nam az abdesti veya gusül diye bir tâyin yapılmaz.• A

Nezir ve vitir namazı gibi vâcibler, İmâm-ı Azam’a göre, bayram namazı ise sahih kavle göre, iki rekât tavaf namazı ise muhtar olan kavle göre tâyinde farz gibidirler(227).

Nafileler, bizim mezhebimize göre ancak mutlak niyetle sahiholur.

Revâtip sünnetlerinde niyette tâyinin şart olup olmadığı husu­su ihtilaflıdır. Doğru olan tâyinin şart olmamasıdır. Nafile niye­ti veya mutlak niyet ile kılmak mümkündük228*. Bir cinste-

......................................ŞERH K I S M I .......................................

e t t iğ in i t â y in e tm e z s e c a i z d e ğ i ld i r .

N a m a z ı k a z a e d e r k e n , f i l â n g ü n ü n ö ğ le n n a m a z ı d iy e tâ y in e tm e ­

s i ş a r t t ı r . Ş a y e t , n a m a z ı k a z a d e c e k o la n ın k a z a s ı ç o k s a , “ e n e v v e l”

v e y a “ e n s o n ” o l a r a k k a z a y a b ı r a k t ığ ım f i l â n n a m a z a d iy e n iy e t e t­

m e s i k o la y o lm a s ı b a k ım ın d a n c â i z d i r .

Teyemmüme gelince, abdest veya gusül diye tâyin etmeye lüzum yoktur. Ç ü n k ü o n u n b i r s ı f a t ı v a r d ı r . İ h t iy a ç d u y u la n ş e y t e m iz l ik t ir .

T e m iz le n d ik t e n s o n r a d i l e d i ğ i ib â d e t i y a p a b i l i r .

Tâyinden maksat, cinsleri ayırmaktır. Bir cinsi tâyin etmek lü­zumsuzdur. Namazların cinsleri, sebeplerin değişmesi ile ortaya çıkar. Namazın sebepleri ise vakitleridir.

( 2 2 7 ) Vitre, yalnız “vitir” diye niyet edilir. “Vitir vâcib” diye ni­yet edilmez. Çünkü vâcib olduğunda ihtilâf vardır.

C e n a z e n a m a z ın d a , “ A l l a h i ç i n n a m a z a ” , “ m e y y it i ç in d u â y a ”

d iy e r e k n iy e t e d i l i r . Tilâvet secdesinde tâyin şart değildir.( 2 2 8 ) B i r k im s e , g e c e z a n n e d e r e k i k i r e k â t t e h e c c i id n a m a z ı k ı l ­

s a , s o n r a d a f e c i r v a k t in in g i r d i ğ i n i f a r k e d e r s e . k ı l d ı ğ ı b u n a m a z s a ­

b a h n a m a z ın ın s ü n n e t i y e r in e g e ç e r .

B i r k im s e , ö ğ le n a m a z ın ın s ü n n e t in i k ı l a r k e n 4 ’ ü n c ü d e s e lâ m

v e r m e y i u n u t u p 5 ’ i n c i r e k â t a k a l k a r v e 6 ’ n c ı y ı d a t a m a m la y a r a k

s e lâ m v e r i r s e , t â y in o lu n s u n v e y a o lu n m a s ın , ö ğ le n a m a z ın ın s o n

s ü n n e t i y e r in e g e ç m e z .

T e r a v i h n a m a z ın d a , t â y in in ş a r t o lu p o lm a d ığ ı h u s u s u

Page 200: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

202 E H L -İ S Ü N N E T I ’T l K A D I

kit229) keffârette tâyin şart değildir.Zekâtta, nisaba mâlik olan bir adam sene dolmadan zekâtını ver­

miş olur, fakat yine sene dolmadan zekâtını vermiş olduğu mal helak olabilir. Aynı adam sene dolarken tekrar aynı nisaba mâlik olursa, ön­ce vermiş olduğu malın zekâtı, sonradan sahip olduğu malın zekâtı ye­rine geçer. Tekrar zekât vermesine lüzum yoktur.

Namazda, namazın yeri ve rekâtları gibi tâyin edilmemesi gere­ken şeyleri, hatâ edcrek(2i0) tâyin ederse, tâyin sahihtir. Yine namazı

................................................Ş E R H K I S M I ........................................................

ih t i la f l ıd ı r . D o ğ r u o ta n r e v â t ip s ü n n e t le r in d e o ld u ğ u g i b i d i r , t â y in

ş a r t d e ğ ild ir .

(2 2 9 ) K e j f â r e t le r in c in s le r i a y r ı o lu r s a t â y in ş a r t t ı r .

(2 3 0 ) N a m a z k ı la n b i r k im s e n in , d o ğ r u y u y a n l ı ş t a n a y ı r a b i lm e s i

iç in , n a m a z ın ç e ş it le r in i , r e k â t la r ın ı , v a k i t le r in i , s ı f a t l a r ı n ı v e i s im le ­

r in i b i lm e s i lâ z ım d ır .

Bilinmesi gereken bu hususlar şunlardır:1 — Farz namazlar: B u n a m a z la r , h e r h â l i i k â r d a h e r m i is lü m a -

n a f a r z d ır . İ s t is n a la r ş u n la r d ı r : H a y ız v e n i f a s h â l i , b a y g ın l ık , d e l i l i k ,

k â f i r le r in e lin d e b a ğ l ı o la r a k h a p s e d i lm iş o lm a k , im â i l e k ı la m a y a c a k

d e re ce d e h a s ta o lm a k .

N a m a z v a k it le r i b e ş t ir . R e k â t s a y ıs ı 1 7 ’ d i r . S e fe r h a l in d e 1 1 ’ d i r .

B u n la r ın k a z a s ı d a , e d a s ı g ib id i r .

2 — Cenâze namazı: M ü k e l l e f o la n h e r e r k e ğ e f a r z - ı k i f â y e d i r .

B u n a m a z , h ü r , e rk e k , k a d ın , k ö le v e ç o c u k y â n i h e r m ü s lü m a n ü z e r i ­

n e k ı l ın ı r . M e k r u h v a k i t le r h a r iç , h e r v a k it o n u n v a k t id i r .

3 — Cuma namazı: M ü k e l le f , e rk e k , h ü r , s ıh h a t l i , m u k im , g ö z le r i

ve a y a k la r ı tam , a k ı l l ı , m ü s lü m a n ve e m in k im s e le r in ü z e r in e f a r z d ı r .

Ş e h ir v e y a ş e h i r h ü k m ü n d e o la n y e r le r d e k ı l ı n a b i l i r . D e v le t b a ş k a n ı

( s u lta n ) y a r d ım c ıs ı v e y a o n u n e m r i i le b a ş k a s ı k ı l d ı r ı r . Ö ğ le v a k t in d e

h u tb e ve c e m a a t le k ı l d ı r ı l ı r . F a r z ı h e r h a fta 2 r e k â t t ir .

4 — Ramazan bayramı namazı: B u n a m a z v â c ib d ir . V a k t i g ü n e ş

d o ğ u p ik i m ız r a k b o y u y ü k s e ld iğ i z a m a n g ir e r . Ş a r t la r ı ve r e k â t la r ı

c u m a n a m a z ı g ib id i r . S a d e c e h u tb e s ü n n e tt ir .

Page 201: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

N İ Y E T 203

tâyin etmiş olur.Tâyini şart olan iki şeyde hatâ etmek câiz değildir. Öğle namazı

yerine ikindi namazını veya oruç yerine namazı tâyin etmek gibi...Zeyd’e niyet eder de karşısına Amr çıkarsa niyet sahih değildir.

Fakat ihtiyara niyet edip de karşısına genç çıkarsa niyet sahihtir.Abdest ve gusiilde, Hanefî mezhebine göre, abdestsizlik ve cü-

nüplük halinin kaldırılmasına veya ancak temizlendikten sonra yapıla­bilen ibâdete niyet edilmemelidir. Bazılarına göre temizliğe niyet kâfidir.................................................... Ş E R H K I S M İ ....................................................

5 — Kurban bayramı namazı: S ıf a t , v a k it , r e k â t v e ş a r t la r ı b a k ı­

m ın d a n R a m a z a n b a y r a m ı n a m a z ı g ib id i r . T e k b ir h e r ik is in d e d e g e ­

t i r i l i r .

6 — Sünnet, müstehap ve nâfıleler kılınırken bozduğu namazla­rın tekrar kılınması vâcibdir.

7 — Vitir namazı, her hâl ü kârda herkese vâcibdir. V a k t i, y a ts ı

n a m a z ın d a n s o n r a d ı r v e ü ç r e k â t t ır .

8 — Nezir namazı, her mükellefe vâcibdir. S ıfa t , v a k it , re k â t ve

m e k â n t â y in e tm iş s e , t â y in e t t iğ i ş e k i ld e y a p a r . T â y in e tm em işse , en

a z i k i r e k â t o lm a k ş a r t ı i le d i le d iğ i k a d a r k ı la r .

9 — Tavaf namazı: M ü k e l le f , h ü r , a k ı l l ı ve s ıh h a t l i o la n h e rkese

v â c ib d i r . T a v â f - ı k u d ü m d e n s o n r a k ı l ın ı r . İ k i re k â t t ır .

10 — Revâtip sünnetleri: H e r m ü s li im a n iç in s i in n e t - i m iie k ke d e -

d i r . V a k i t le r i , f a r z n a m a z la r ın ın v a k it le r id i r . 12 re k â t t ır . M ü s te h a p

r e v â t ip le r is e , h e r m i i ’ m in e m i is te h a p t ır . İ k in d id e n ö n c e 4 , y a ts ıd a n

ö n c e d e 4 o lm a k ü z e re 8 re k â t t ir .

11 — Teravih namazı: H e r m i i ’ m in e , s i in n e t - i m ü e k k e d e d ir . V a k ­

t i, r a m a z a n a y ın d a y a t s ı n a m a z ın d a n s o n ra d ır . 2 0 re k â tt ir .

12 — Teheccüd namazı: M ü ’ m in le re , s ü n n e t - i m iie k k e d e , P e y ­

g a m b e r im iz e (s .a .v .) is e v â c ib d ir . V a k t i, y a t s ıd a n s o n r a f e c r in d o ğ u ­

ş u n a k a d a r d ı r . R e k â t ı h e r g e c e I 2 ’ d ir . E n a z ı i k i r e k â t t ir .

13 — İşrak namazı: H e r m i i ’ m in e m ü s te h a p t ır . V a k t i, g ü n e ş d o ğ ­

d u k ta n s o n r a k u ş lu k v a k t in e k a d a r d ır . H e r g i in i k i r e k â t k ı l ın ı r .

Page 202: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

204

4 — Niyet olunan şeyin sıfatları (Farz-nafile, eda-kaza):Namazda üç niyet şarttır, a — Farza niyet, b — Namaza niyet, c — Namazın vaktini tâyin........................................ Ş E R H K I S M I .........................................................

14 — Duha (kuşluk) namazı: V a k t i, g ü n d ü z ü n d ö r t t e b i r i g i t t i k ­

ten s o n ra d ır . E n ç o ğ u 12, en a z ı 2 ı e k â t t ir .

15 — Evvâbin namazı: H e r n n V m in e m ü s t e h a p t ı r . A k ş a m i le y a t ­

s ı a r a s ın d a k ı l ın ı r . 6 r e k â t t ır .

16 — Nâfıle namazlar: B u n a m a z la r . h i ç b i r v a k te , s ı f a t a , is m e ,

re k â ta b a ğ l ı d e ğ i l le r d ir . İ s t e n i ld iğ i y e r d e v e i s t e n i ld iğ i k a d a r k ı l ı n ı r .

17 — Kusûf namazı: H e r n ı iV m in e s ü n n e t t i r . V a k t i , g ü n e ş in

tu tu lm a s ın d a n a ç ı lm a s ın a k a d a r d ı r . 2 r e k â t t ir .

18 — Husuf namazı: S ü n n e t t ir . V a k t i , a y ın t u t u lm a s ın ın b a ş la n ­

g ıc ın d a n b it iş in e k a d a r d ır . 2 r e k â t t ir .

19 — Şiddet namazı: S i in n e t - i m ü e k k e d e d ir . V a k t i , ş id d e t b a ş la ­

d ığ ı z a m a n d ır . B u n a m a z , s e m â v î v e a r z î h e r ş id d e t h a l in d e k ı l ı n ı r v e

2 re k â t t ir .

20 — İstiska namazı: M ü ’ m in e r k e k le r e s ü n n e t t ir . V a k t i y a ğ m u ­

ru n y a ğ m a s ın ın d e v a m e tm e s id ir . 2 r e k â t t ir .

21 — Abdest aldıktan sonra kılınan şükür namazı: H e r m i i ’ m in e

m ü s te h a p t ır . V a k t i a b d e s t in b i t im in e k a d a r d ı r . 2 r e k â t t ir .

22 — Tahiyyetü’l-mescid namazı: V a k t i c a m iy e i l k g i r i ş t i r . 2

re k â tt ir .

23 — İstihare namazı: İ h t iy a ç d u y u ld u ğ u n d a h e r m ü ’ m in i ç in

sü n n e tt ir . V a k t i is t ih a r e d u â s m d a n ö n c e d ir . 2 r e k â t t ir .

24 — Yolculuğa çıkarken kılınan namaz: M ü s t e h a p t ır . Y o la ç ı ­

k a rk e n k ı l ın ı r . 2 r e k â t t ir .

25 — Kudüm yâni eve dönüldüğünde kılınan namaz: M ü s te h a p -

t ır . H e r y o lc u lu k ta n d ö n i iş i ip t e k ı l ın ı r . 2 r e k â t t ir .

26 — Teşbih namazı: H e r m ü ’ m in e m ü s te h a p t ır . R e g a ib . B e r â e t

E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I .................................................... ..

Page 203: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

N İ Y E T 205

Vâcibler dc farz gibidirler. Sünnet ve nafileler, mutlak niyetle de, zıd niyetle de doğrudur. Oruç, mutlak niyetle de, zıd niyetle de sahih­tir.................................................... Ş E R H K I S M I .....................................................

ve K a d i r g e c e s i g i b i m ü b a r e k g e c e le r d e k ı l ı n ı r , 4 r e k â t t ir . H e r

r e k â t in d e 7 5 t e ş b ih y a p ı l ı r . T e ş b ih in t o p la m ı 3 0 0 y a p a r . T e ş b ih ş ö y ­

le d i r : “ S ü b h a n a l la h i v e lh a m d ü l i l l â h i v e lâ i lâ h e i l l a l l a h i i v e l la h i i ek-

b e r ” . İ h y a d a m ü b a r e k g e c e le r 1 5 ’ d i r d e n i lm iş t ir .

a — R a m a z a n ın s o n o n g ü n ü n ü n te k g ü n le r i,

b — R a m a z a n ın 2 7 ’ n c i g e c e s i ,

c — K a d i r g e c e s i ,

d — M u h a r r e m in i l k g e c e s i ,

e — A ş û ı â g e c e s i ,

f — R e c e b in i l k g e c e s i ,

8 — R e c e b in 1 5 ’ i n c i g e c e s i ,

h — R e c e b in 2 7 ’ n c i g e c e s i ,

t — Ş a b a n ın 1 5 ’ i n c i g e c e s i, i — A r a f g e c e s i ,

j — B a y r a m g e c e le r id i r .

2.1 — Hacet namazı: H e r z a m a n m iıs te h a p t ır , 2 re k â tt ir .

28 — İstiğfar namazı: T e v b e e tm e d e n ö n c e k ı l ı n ı r ve m iis te h a p -

t ır . 2 r e k â t t i r . B u n d a n s o n r a 7 0 d e fa is t iğ f a r e d i l i r . 10 0 d e fa te şb ih

ç e k i l i r . İ s t iğ f a r : “ E s t a ğ f i r u l la h e l- a z îm ve e tû b ii i le y h ” d ir . T e şb ih d e

“ S ü b h a n e l la h i ve b ih a m d ih i s i ib h a n e l la h i ’ l - a z îm ” d ir . B u n d a n s o n ra

s a d a k a v e r i r ve b i r g i in o r u ç tu ta r.

29 — Ezan ile ikam et arasında kılınan namaz: H e r m iı m in e

m iıs te h a p t ır . 2 r e k â t t ir . K e r â h e t vaktinde , k ıl ın m a z .

30 — İhram giyerken kılınan namaz: H e r ih ra m g iy e n e sü n n e t­

t ir . 2 r e k â t t ir .

3 1 — Evden çıkarken kılınan namaz: H e r m ü k e lle fe m ü s te h a p -

t ır . 2 r e k â t t ir .

32 _Eve girerken kılınan namaz: H e r m ü k e lle fe m iıs te h a p t ır . 2

Page 204: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

206 E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I

Ramazan orucunun farziyetine niyet şart değildir. Şabanın son gününe yevm-i şek diye niyet eder, sonradan o günün ramazının birin­ci günü olduğu anlaşılırsa niyet kâfidir, sahihtir.......................................ŞERH K I S M I ............................................

re k â tt ır .

33 — Mühim işlere başlarken kılman namaz: H e r m i i ’ m in e m iis -

te h a p t ır . 2 re k â t t ır .

34 — Vuku bulan her hâdisede kılınan namaz: 2 r e k â t t ı r .

35 — Kurban kestikten sonra kılınan namaz: M i is t e h a p t ı r . 2

re k â tt ir . S en ed e b i r d e fa k ı l ın ı r .

36 — Sürür ve ni’mete şükür namazı: M i is t e h a p t ı r . 2 r e k â t t i r .

V a k t i y o k tu r.

37 — Ramazan ve Kurban bayramı namazlarından sonra kılınan namaz: 2 re k â t t ir . M i is t e h a p t ır .

38 — Haftalık namazlar:a — Pazar günü kılınan namaz: 4 r e k â t t ir . H e r r e k â t t e “ F a t i h a ”A

i le “ A m e n e r r e s û li i" o k u n u r .

b — Pazartesi günü kılınan namaz: 2 r e k â t t i r . H e r r e k â t t a “ F a ­

t ih a ” , “ Â y e te ’ l - k i i r s î ” , “ İ h lâ s ” ve “ M ı ıa v v e z e t e y n ” o k u n u r . B u n la r ı

o ku d u k ta n s o n r a ¡ 0 d e fa is t iğ f a r , 1 0 d e fa s a lâ t i i s e lâ m g e t i r i l i r .

c — Salı günü kılınan namaz: ¡ 0 r e k â t t ir . H e r r e k â t te “ F a t i h a ”

ve “ Â y e te l - k i i r s î ” b i r e r d e fa , “ İ h lâ s ” 3 d e fa o k u n u r .

d — Çarşamba günü kılınan namaz: 12 r e k â t t i r . H e r r e k â t t a

“ F a t ih a ” ve “ Â y e t e ’ l - k ü r s î ” b i r e r d e fa , “ İ h lâ s ” v e “ M u a v v e z e t e y n ”

3 ’ e r d e fa o k u n u r .

e — Perşembe günü kılınan namaz: 2 r e k â t t i r . B i r i n c i r e k â t t a

“ F a t ih a ” ve “ Â y e t e ’ l - k i i r s î ” o k u n u r . İ k in c i r e k â t t a “ F a t ih a ” v e 1 0 0

d e fa “ İ h lâ s ” o k u n u r . D a h a s o n r a 1 0 0 d e fa s a lâ t ü s e lâ m g e t i r i l i r .

f — Cuma günü kılınan namaz: 4 r e k â t t ir . H e r r e k â t ta b i r “ F a t i ­

h a ” ve 5 0 d e fa “ İ h lâ s ” o k u n u r .

g — Cumartesi günü kılınan namaz: 4 re k â t t ir . H e r r e k â t ta b i r e r

d e fa “ F a t ih a ” , 3 d e fa “ İ h lâ s ” o k u n u r . N a m a z b it t ik te n s o n ra d i le d iğ i

k a d a r “ Â y e te ’ l - k i i r s î ” o k u r .

Page 205: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

N İ Y E T 207

Zekâtta farziyete niyet şarttır.Hacda mutlak niyet sahihtir. Keffâretin farziyetine niyet etmek

lâzımd.r. Eda ve kazaya gelince, eda niyeti ile kaza, kaza niyeti ile de eda câizdir. Abdestle gusül bu mevzuya dahil değildir.

Teyemmümün farziyetine niyet şart değildir. Hutbe de teyem­müm gibidir.

5 — İhlâs(23l):Namaz kılan insan, ihlâsla niyete muhtaçtır. Farzlarda riya yoktur

denmiştir. Bazılarına göre, üzerinden farzın sakıt olması bakımından riya yoktur.

Bir kimse namaza ihlâs ile başlasa ve sonra riya karışsa, itibar başlangıcıdır. Bir kimse insanlar varken namaz kıldığı halde, insanlar­la beraberken, güzel kılar, yalnızken buna dikkat etmezse, güzel kıl­masının kendisine bir faydası yoktur. Namazı sahihtir.

Oruçta riyanın yeri yoktur.Bir kimse riya ile namaz kılarsa, ne sevabı ve ne de günahı vardır

denilmiştir. Bazılarına göre ecri yok günahı var ve kafir olur da denil­miştir. İbâdetler hep böyledir.

Huşu, zâhiren de olsa, bâtınen de olsa müstehabdır.6 — İki ibâdeti cem etmek:Bu, ya bir takım vesileler veya kasıtlarla olur. Vesilelerle olursa

sahihtir. Meselâ: Cünüp bir kimse, cuma günü gusül yaparsa, hem cü- nüplüğü ortadan kalkar, hem de cuma guslünü yapmış olur. Sevab alır. Kasıtlarla olursa ya iki farza niyet eder, ya iki nafileye, ya da bir

..................................... ŞERH K I S M I .......................................

( 2 3 1 ) 1 kişi kurban kesseler, içlerinden biri et için keserse, hiçbi­rinin kurbanı sahih olmaz. H a c c a , h a c n iy e t i i le g id e r d e . y o ld a t ic a ­

r e t y a p a r s a , e c r i n o k s a n la ş m a z . T ic a r e t n iy e t i i le ç ık a r s a e c i r a l a ­

m a z .

B i r k im s e im a m d a n e v v e l n a m a z a h a ş la r s a n a m a z ı b â t ı ld ı r .

Ş â f i î l e r e g ö r e , b i r k im se , d iğ e r b i r k im se y e , ö ğ le n a m a z ın ı k ı l s a n a

p a r a v e re y im d e rse , n a m a z ı s a h ih t ir , p a r a y ı a la m a z .

Page 206: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

208

farz bir nafileye niyet eder. İki farza niyet etmek, ya namazda ya da namazın dışındaki farzlarda olur. Namazda olursa ikisi de sahih ol­maz.

Sirâcu’l-Vehhâc isimli kitapta şöyle vârid olmuştur: Bir kimse, bir anda öğle ve ikindi namazının farzına niyet ederse, ikisi de sahih olmaz.

Namazın dışındaki farzlar: Oruçta hem kaza hem keffârete niyet ederse, kazaya sayılır. İmâm Muhammed’e göre nafile olur. Keffâret-i zıhar ile keffâret-i yeminde ise, niyeti yapan hangisini isterse ona sa­yılır. İmam Muhammed’e göre hiçbirinin yerine geçmez. Nafile olur.

Zekât ile keffâret-i zıhara niyet ederse, hangisini isterse onun ye­rine geçer. Zekât ile keffâret-i yemine niyet ederse, keffâret-i yeminin yerine geçer.

Farz namazla, cenaze namazına niyet ederse, farz namaz yerinegeçeı*232).

İki farz namaza niyet ederse, hangisinin vakti girmişse onun yeri­ne geçer.

İki kaza namazına niyet ederse evvelkinin yerine geçer.

................................................ Ş E R H K I S M I ........................................................

( M ü e l l i f ) : B iz im k i t a p la r ım ız d a b ö y le b i r ş e y g ö r m e d im a m m a ,

d o ğ ru o la n d a b u d ıt r . Ç ü n k ü f a r z l a r k i r a a k d i a l t ı n a g ir e m e z . B a b a ­

n ın , o ğ lu n u h e r h a n g i b i r i ş i y a p m a s ı i ç in k i r a la m a s ı n a s ı l m ü m k ü n

d e ğ ils e , o d a b ö y le d ir . Ç o c u ğ u n o i ş i y a p m a s ı ü z e r in e b o r ç t u r , v e c i ­

b e d ir . B u n u n i ç in m i i t e k a d d im în â l im le r i , im a m e t , e z a n , K u r ’ â n - ı

K e r îm v e F ı k ıh ö ğ re tm e k g ib i h u s u s la r d a ü c r e t a l ın m a z d e m iş le r d i r .

A n c a k b u n a , m ü te a h h ir în â l im le r i c e v a z v e r m iş le r d ir , (d e m e k te d ir ).

B i r k im s e , n a m a z a b a ş la d ık t a n s o n r a , t ic a r e t v .s . m e s e le le r le

m e ş g u l o lu r s a , n a m a z ı ia d e s i m i is t e h a p t ı r d e n m iş t i r . “K ın y e ” i s im l i

k ita p ta b ö y le d e n m e k te d ir .

( 2 3 2 ) B ö y le c e , i k i f a r z a n iy e t e d i l i r d e , f a r z ın b i r i d iğ e r in d e n

k u v v e t l i o lu r s a , n iy e t k u v v e t l iy e d ö n e r . K a z a o r u c u i le , k e f fâ r e t o r u c u

g ib i . E ğ e r k u v v e t te e ş it o lu r l a r s a , t e r c ih k e n d is in e a i t t i r . B u d a

k e f fâ r e t - i z ıh a r i le k e f fâ r e t - i y e m in g ib id i r . N a m a z d a d a bu b ö y le d ir .

B u s e b e p le d ir k i, m e t in d e f a r z n a m a z la , c e n a ze n a m a z ın a n iy e t

EH L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I ......................................................

Page 207: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

N İ Y E T 209

Bir kaza ve bir vakit namazına niyet ederse kaza yerine geçer(233).İki nafileye niyet ederse, sahihtir. Sabah namazının sünnetine,

hem sünnet hem de tahiyyetü’l-mescid namazı olarak niyet ederse sa­hihtir.

Hacda ihram giydikten sonra, nezir haccı ile, farz hacca niyet etse veyahut nezir haccı ile nafile haccı birleştirse veyahut da farz hac ile nafile haccı birleştirse, imâmeyne göre nafile yerine geçer. Doğru olan da budur. İki hac için bir ihram giyen bir kimseye iki hac da farz olur. İmam Muhammed’e göre birisi farz olur(234).

Bir kimse bir ibâdete niyet eder de, sonra ibâdet esnasında niyeti­ni başka bir ibâdete intikal ettirirse ve intikal niyeti ile tekbir alınca, birincisinden çıkmış olur. Niyet ederde tekbir almazsa birincisinden çıkmaz.

7 — Niyetin vakitleri:Aslolan niyetin, ibâdetin evvelinde olmasıdır. Bu önce olmak,

hakikî de, hükmî de olabilir. Bir kimse, niyeti namaza başlamadan ön­ce yaparsa, hattâ İmâm Muhammed’e göre abdest alırken, namazı

...................................................Ş E R H K I S M I .....................................................

e d i l i r s e , n i y e t , f a r z ( f a r z - ı a y n o la n v a k i t n a m a z ın a ) n a m a z a d ır ,

d e n m iş t ir .

( 2 3 3 ) B i r k im s e ö ğ le v e s a b a h n a m a z ın a n iy e t e d e r de , ö ğ le n a ­

m a z ın ın v a k t - i e v v e l in d e is e ve s a b a h n a m a z ın ı d a k ı lm a m ış s a , s a b a h

n a m a z ı y e r in e g e ç e r .F a r z n a m a z i le , n a f i le n a m a z ın a n iy e t e d i l ir s e , İm a m Y û s u f a g ö ­

re , f a r z n a m a z a n iy e t s a y ı l ı r , im a m M u h a m m e d ’ e g ö r e h iç b ir in e s a ­

y ı lm a z . Z e k â t ve s a d a k a y a n iy e t e d i l i r s e , z e k â ta s a y ı l ı r . N a f i le i le c e ­

n a z e y e n iy e t e d i l i r s e n a f i le s a y ı l ı r .

( 2 3 4 ) B i r ih r a m i le i k i h a c c a n iy e t e d i ld iğ in d e , h a c c ın b i r i s i d ü ­

ş e r , f a k a t n iy e t s a h ih t i r . D ü ş m e v a k t in d e i h t i l â f e d i lm iş t i r . İm a m

Y û s u f a g ö r e , ih r a m g iy d ik t e n h e m e n s o n r a d ü şe r . İm a m - ı A z a m ’ a

g ö r e h a c a m e l le r in e b a ş la d ığ ı z a m a n d ü şe r .

İ b â d e t m e s e le le r in in d ış ın d a k i h u s u s la r d a d a n iy e t in b i r le ş t iğ i

g ö r ü lü r . M e s e lâ , b i r k im s e k a r ıs ın a se n b o ş su n d e r ve b u n u n la h e m

t a lâ k v e h e m d e z ıh a r ı k a s te d e rse , ik i s i d e v â k i o lu r .

Page 208: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

210 E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I

imâmla beraber kılacağına dair niyet eder ve araya namaz cinsinden olmayan bir meşgale girmezse, yapılan bu niyet câizdir(235\

Niyet, tahrime tekbirinden sonra, sübhânekeden sonraya, eûzu besmeleden sonraya, rükûdan sonraya, rükûdan kalktıktan sonraya te­hir edilebilir denilmiştir.

Abdestin niyet vakti, yüzü yıkarkendir. Gusül de abdest gibidir. Teyemmümde niyetin vakti ise el toprağa konulurkendir.

Cemaatle namaz kılınırken, niyetin vakti ise iftitah tekbiri ile be­raberdir. Suyun müstamel kabul edilebilmesi, eller yıkanırken yapılan niyetten sonradır. Zekâtın niyet vakti, zekât verilirken veya vâcib olan miktarı diğer maldan ayırırkendir. Sadaka-i fıtır da, niyet ve eda bakı­mından zekât gibidir.

Oruç ya farz olur ya nafile olur. Farz olursa, ya eda ya da kaza olur. Eda, ramazan orucu olduğunda, güneş batarken ertesi günün oru­cuna niyet edebilir. Fakat aslolan, orucu tutmaya başlarken niyettir. Müslümanlara kolaylık olması bakımından öğleye kadar da niyet ya­pılabilir.

Şayet eda edilen oruç, ramazan orucu değil de, kaza, nezir ve keffâret gibi oruçlar ise, niyet, güneşin batışı ile, fecrin doğuşu arasın-

.................................................Ş E R H K I S M I .........................................................

(23.5) B i r k im s e a b d e s t a l ı r k e n ö ğ le n a m a z ın a n iy e t e d e r v e

m e s c id e g id e r d e , a b d e s t le n a m a z ın a r a s ın a n iy e t i i h l â l e d e c e k h e r ­

h a n g i b i r şe y g irm e m iş o lu r s a , n iy e t s a h ih t i r . M e s c id e d o ğ r u y ü r ü m e ­

n in h a r i c î b i r f i i l o lu p o lm a d ığ ı h u s u s u n d a i h t i l â f v a r d ı r . B i z e g ö r e

n a m a z iç in y ü rü m e k , n a m a z ın f u l l e r in d e n d i r . N iy e t i o r t a d a n k a l d ı r ­

m a z . H u lâ s a i s im l i k i t a p ta ş ö y le v â r id o lm u ş tu r : E f d â l o la n n a m a z a

b a ş la r k e n y a p ı la n n iy e t t i r . B a z ı l a r ı n a g ö r e n iy e t t a h r im e t e k b i r in d e n

s o n r a y a d a t e h i r e d i l i r . E n i t im a d a ş a y a n o la n ı , n iy e t in , t a h r im e y e

y a k ın o la r a k y a p ı lm a s ıd ı r . ( “ A l la h u e k b e r " d e r k e n k a lp te n iy e t h a z ı r

o lm a l ıd ı r . )

C e v h e re i s im l i k i t a b a g ö r e , a b d e s t te n iy e t in y e r i , y ü z y ık a m r k e n -

d ir . D o ğ r u o la n ı is e e l l e r i y ık a r k e n y a p ı la n n iy e t t ir .

G u s ü l d e a b d e s t g i b id i r . Y â n i n iy e t , e l l e r y ık a n ır k e n y a p ı lm a l ı ­

d ı r .

Page 209: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

N İ Y E T 211

da yapılır. Fecrin doğuşu ânında da niyet yapılabilir. Tutulan oruç, na­file ise, niyet ramazan orucunun eda edilişinde olduğu gibi yapılır.

Hacda niyet, ihram giyerken, edadan öncedir(236).Tenbih:İbâdet içinde, diğer bir ibâdete niyet olur mu, olmaz mı? Kmye

isimli kitapta şöyle denmiştir: Bir kimse namaz kılarken, oruca niyet ederse, niyeti sahihtir, namazı fâsid olmaz.

8 — İbâdetlerde niyetin devamlılığı:Güçlük olduğundan dolayı, namazlarda niyetin devamlılığı şart

değildir(237). Farz namaz olarak başlar da, namazda iken nafileye niyet ettiğini zannederse, kılınan namaz, farz namazdır.

Bir kimse hacda, tavaf ederken, niyeti tavaf değil de alacaklısını bulmaksa, o tavaf, tavaf olmaz. Arafatta borçlusunu arayarak vakfe yaparsa, o, vakfe yerine geçer.

...................................................Ş E R H K I S M I ....................................................

im a m l ığ a n iy e t te m a t lu p o la n v a k it , k e n d in e u y u la n v a k it t ir . F e t -

h u ’ l - K a d i r ' e g ö r e , im a m a u y m a n iy e t in in v a k t i , i f t i t a h t e k b ir in in

a l ın d ığ ı v a k it t i r .

H id â y e k i t a b ın d a ş ö y le v â r i d o lm u ş t u r : Z e k â ta n iy e t in v a k t i,

v â c ih o la n m ik t a r ı a y ı r ı r k e n v e y a z e k â t ı e d â e d e rk e n d ir . Ç ü n k ü zekâ t

ib â d e t t ir . N iy e t ş a r t t ı r . N iy e t t e a s lo la n is e ib â d e te y a k ın o lm a s ıd ır .

Z e k â t ı e d â e t t ik te n s o n r a n iy e t e tm e k h u su s u n d a “ M e c m a Ş e r ­

h in d e ş ö y le d e n m e k te d ir : Z e k â t ı v e r d ik te n s o n r a m a l f a k i r i n e lin d e

d u r u y o r s a c â iz d i r , d u r m u y o r s a c â iz d e ğ i ld i r . O z a m a n z e k â t y e r in e

g e ç m e z , s a d a k a y e r in e g e ç e r .

( 2 3 6 ) H a c c a , ih r a m g iy e r k e n te lb iy e i le b e r a b e r n iy e t e d il ir .

( 2 3 7 ) İ b â d e t le r , f i i l l e r l e m e y d a n a g e l i r le r . B ü tü n f i i l l e r iç in ö n ­

c e d e n b i r d e fa n iy e t e tm e k k â f id ir . H e r f i i l , i ç in a y r ı a y r ı n iy e t e tm eye

lü z u m y o k tu r .

A n c a k , n iy e t i t o p lu c a y a p ı lm ış o la n ib â d e t in f i i l l e r in d e n b a z ıs ın ı

y e r in e g e t i r i r k e n m a k s a d ın d ı ş ın a ç ık a r s a , o f i i l ip t a l o lu r . T a v a f

e d e r k e n , n iy e t i t a v a f d e ğ i l d e a la c a k l ı s ın ı a r a m a k s a ta v a f ı s a h ih o l ­

m a z . A r a f a t t a b ö y le b i r d u ru m o lu r s a c â iz d ir . İ k is in in f a r k l ı o lu ş u n u n

Page 210: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

Kurban bayramı günü yapmış olduğu tavaf, nafileye de niyet el­se, farz yerine geçer.

9 — Niyetin yeri, her yerde; her ibâdette kabildir.Bu durumda iki husus ortaya çıkar:a) Kalben değil de, yalnız dil ile yapılan niyet yeterli değildiıl238\

Dil ile kalb ihtilâf etse, niyetin kalben yapıldığına itibar edilir. Boşa­ma ve köle azad etmekte ise söze itibar edilir. Bu lâfızlarla kalben şer’î mânayı kasdetmediğini söylese de, lâfza itibar edilir. Boşanmak tâbirini kullansa ve bununla, “bağlıyken boşanmayı” kasdettim dese, hukuken kabul edilmez. Diyaneten kabul edilebilir. Bunun hükümde tesiri olmaz.

Bir kimse, kölesine “sen hürsün” dedikten sonra, “benim bu söz­den maksadım onun falan işten mes’ul olmamasını belirtmekti” diye­cek olsa da, hukuken kabul edilmez.

Bir adam, “Bağdatlı köleler hürdür”, “Belhli köleler hürdür” ve­yahut da “Bağdat ehlinin köleleri hürdür” veya “Yeryüzü köleleri hür­dür” der ve kendi kölesine niyet etmezse, İmâm Yûsuf’a göre kendi

.................................................Ş E R H K I S M I .........................................................

se b e b i, t a v a f m ü s ta k i l b i r f i i l d i r . V a k fe is e b u n u n a k s in e d ir .

(2 3 8 ) K ın y e ve M ü c t e b â k i t a p la r ı n d a ş ö y le d e n i lm e k t e d i r : B i r

k im se k a lb i i le n iy e t e t t iğ in d e n ş ü p h e e d e r s e , l i s â n e n n iy e t e tm iş o l ­

m a s ı k â f i r d ir . B i r â y e t - i c e l î le d e ş ö y le b u y u r u lm u ş t u r : “Allah hiçbir kimseye gücünün yeteceğinden başkasını yüklemez...” (B a k a r a

s û re s i: 2 8 6 ).

B i r k im se , k a lb e n k a s t e tm e d iğ i h a ld e d i l i i l e y e m in e d e c e k o ls a ,

k e f fâ re t lâ z ım g e l i r . B o ş a n m a ve a z a d e tm e d e h u k u k e n v â k i o lu r .

H â n iy y e k i t a b ın d a ş ö y le v â r id o lm u ş t u r : B i r k im s e k a r ı s ı n a ,

“ se n h ü r s ü n ” d e s e , s o n r a , “ b e n b i r iş t e n h ü r o ld u ğ u n u k a s t e t t im ”

d e rs e , h u k u k e n k a b u l e d ilm e z .

“ B a s i t “ d e ş ö y le d e n i lm iş t i r : B i r v a iz v a a z e d e rk e n , c e m a a t t e n

b i r ş e y is t e d i. C e m a a t d e o n u n is t e ğ in i y e r in e g e t irm e d i. V a iz b u n u n

ü z e r in e k ız a r a k , s i z i ü ç d e fa b o ş a d ım d e d i. C e m a a t in iç in d e k e n d i k a ­

r ı s ı d a v a r d ı . F a k a t o b u n u b i lm iy o r d u . İm a m u ’ l- H a re m e y n , b o ş a n -

2 1 2 .................................................e h l -İ s ü n n e t p t i k a d i .........................................................

Page 211: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

kölesi azad olmaz. İmâm Muhammed’e göre ise azad olur. Boşama da bunun gibidir.

Bir kimse, “ben Zeyd ile konuşmayacağım” diye yemin etse, son­ra da bir topluluğa selâm verse, onların arasında Zeyd de bulunsa ye­mini bozulur. Eğer onun dışındakilere niyet ederse, diyaneten yeminin bozulmadığı kabul ediliı^239̂

b) Kalben niyet ettikten sonra, her ibâdette, mutlaka dil ile de söylemek gerekmez. Kalben niyet ettikten sonra, sözle de onu ifade etmenin sünnet mi, mekruh mu olduğu hususu ihtilâflıdır.

Yalnız kalb ile niyetin yeterli olmadığı yerler de vardır. Bunlar­dan birisi de nezirdir. Nezirde kalbî niyet kâfi değildir. Sözle ifade et­mek de şarttır. Vakıf da böyledir. Bir mescid dahi vakfedilecek olsa telâffuz şarttır. Namaz ve ihram giymek gibi zikirle başlanan ibâdetlerde, niyetin dil ile söylenmesi de şarttır. Boşanma ve köle azad gibi hususlarda da kalbî niyet kâfi değildir. Söz ile beyan edilme­si gerekir. Kalbden geçen bir şey söz haline gelmedikçe veya fiilen yapılmadıkça muaheze edilmez. Yapmayı azmederse muâheze edi- lir(240).

................................................ N İ Y E T ............................................... 213

...................................................Ş E R H K I S M I ....................................................

m a n ın v â k i o ld u ğ u n a d a i r f e t v â v e rd i.

( 2 3 9 ) “ Y e m in - i la ğ v e d e n d o la y ı m e s u l iy e t y o k tu r . A n c a k ü ç

ş e y d e n d o la y ı m u a h e z e e d i l i r . B u n la r d a t a lâ k , k ö le a z a d e tm ek ve

n e z ir d ir .

B i r k im s e , f a k i r l e r l e , m is k in le r le v e y a e r k e k le r le k o n u şm a y a c a ­

ğ ım d iy e y e m in e d e r d e b u n la r d a n s a d e c e b i r i i le k o n u şu rs a , y e m in in i

b o z m u ş o lu r .

F i l â n ı n b in e ğ in e ( a r a b a s ın a ) b in m e y e c e ğ im , e lb is e s in i g iy m e y e ­

c e ğ im , k ö le s i i le ( i ş ç i le r i , a d a m la r ı i le ) k o n u şm a y a c a ğ ım , d iy e y e m in

e d e n b i r k im se , i iç ü i le d e k o n u ş u r s a y e m in in i b o zm u ş o lu r .

B u g ü n f i l â n a , 1 0 0 0 l i r a y a ö ğ le y e m e ğ i v e re c e ğ im d iy e y e m in

e d e n b i r k im se , I e k m e ğ i 1 0 0 0 l i r a y a a la c a k o ls a y e m in in i y e r in e g e ­

t i r m iş o lu r .

Y e m in m e v zu u n u n t a f s i lâ t ı f ı k ıh k it a p la r ın d a d ır .

( 2 4 0 ) K a lb d e k i m a ’ s iy e t le r m e rtebe m e rte b e d ir .

Page 212: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

214 E H L -İ S Ü N N E T ¡ ’T I K A D I

10 — Niyetin şartları:1 — İslâm olmak olmak. Kâfirin ibâdeti sahih değildir. Keffâreti

ve yemini de sahih değildir. Gusul etse bile mushafi tutamaz*24!).2 — Temyiz sahibi olmak; iyi ile kötüyü ayırabilecek güce sahib

olmak. Çocuğun ve delinin niyeti sahih değildir. Onların kasden yap­tıktan hatâ sayılır. Sarhoşun abdesti de, namazı da bozulur.

3 — Niyet edileni bilmek. Bir kimse namazın farz olduğunu bil­mezse, ona niyeti sahih olmaz. Hac böyle değildi^242*.

................................................Ş E R H K I S M I ........................................................

a) Hâcis: G ü n a h ın k a lb e i l k a e d i lm e s i v e k a lb d e c e r e y a n e tm e s i­

d ir .

b) Hadîs-i nefs: N e fs in , b i r i ş i y a p ıp y a p m a m a h u s u s u n d a te r e d -

d i i d g ö s te re re k k e n d i i le k o n u şm a s ı.

c) Hemm: F i i l i y a p m a y ı t e r c ih e tm ek .

B u ü çü n d e , f i i l i y a p m a d ık ç a g ü n a h y o k t u r . H â c i s , in s a n ın e l in d e

o lm a y a n b i r h a l o ld u ğ u iç in , h a d îs - i n e fs i le , h e m m ’ e g e l in c e , h a k la ­

r ın d a m u ahe ze e d ilm e y e c e ğ i h a d îs - i ş e r î f o ld u ğ u iç in , m e s ’ u l o lm a z .

H em m h u s u s u n d a h a d îs - i ş e r î f ş ö y le d i r : Haseneyi yapmayı kas­tedene hasene yazılır. Kötülüğü yapmayı kastederse yazılmaz ve bek­lenir. O kastinden Allah rızâsı için vaz geçerse yine hasene yazılır. O seyyieyi yaparsa bir günah yazılır.

d) Azim: Y a p a c a ğ ı h u s u s u n u n k u v v e t k a z a n m a s ıd ı r . T a h k ik e r ­

b a b ın a g ö re k u l b u n d a n m e s ’ u ld i i r .

(2 4 1 ) K â f i r i n te y e m m ü m ü c â iz d e ğ i ld i r . Ç ü n k ü te y e m m ü m d e n i ­

y e t ş a r t t ır . K â f i r i n n iy e t i is e k a b u l e d ilm e z . A b d e s t a l ı r , g u s ü l y a p a r ,

s o n ra m iis lü m a n o lu r s a , o a b d e s t le n a m a z k ı l a b i l i r . Ç ü n k ü , a b d e s t v e

g u sü ld e n iy e t ş a r t d e ğ i ld i r .

K â f i r e , h id â y e te u la ş m a s ı u m u la r a k , K u r ’ â n ve f ı k ı h ö ğ r e t i l i r .

K u r ’ â n - ı K e r îm ’ i t u t a b i lm e s i iç in , k e n d is in e g u s ü l y a p t ı r ı lm a s ı

g e re k ir .

(2 4 2 ) B i r k im se , n iy e t e tm e d e n ih r a m g iy e r s e , n iy e t in i s o n r a t a h ­

s is e d e b i l ir . M ü p h e m n iy e t e tm iş s e tâ y in e de r.

Page 213: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

IN İ Y E T 215

4 — Niyel ile, niyet olunan şeyin arasına başka bir şey giremez. Niyetten sonra irtidad edenin ibâdeti bâtıl olur. Mürted olan sahabe- liklcn de düşer. Şayet Peygamberimizin (s.a.v.) sağlığında iken tekrar İslâmî kabul etmişse, sahabe olmasına bir mani yoktur. Vefatından sonra müslüman olmuşsa şahabı olamaz.

Bir kimse namaz kılarken, imanını kesmeyi niyet ederse mürted olur. Namazım kesmeye niyet eder ve namazı kesmez devam ederse namazı sahih olur(243). Diğer ibâdetler de böyledir. Bir kimse oruçlu olduğu halde, cimâ ve yemek yemeye niyet ederse ve niyetini yerine getirmezse, orucu bozulmaz. Namaz içerisinde iken, namazı bozan şeylere de niyet etse, yine namazı bozulmaz. Bir kimse geceden oruca niyet eder ve niyetini fecirden önce keserse, niyetin hükmü düşer. Fe­cirden sonra niyetten dönemez. O dönüş, niyetin hükmünü iptal et­mez.

Bir kimse ikamette iken sefere niyet etse sonra da niyetinden dönse, o mukimdir*24̂ .

Niyeti iptal eden şeylerden birisi de, bir şeyde tereddüd ve onun aslını kavrayamamaktır.

Bir kimse, bir hizmetçi (köle-câriye) alsa ve uygun bir fiyat ver­seler o da satsa, onun zekâtını vermez.

Bir kimse, yevm-i şekde oruca niyet eder, eğer ramazan ise oruç­luyum, şaban ise oruçlu değilim derse niyeti sahih değildir. Şayet bir kimse, yevm-i şekde oruca niyet eder de, şaban ise nafile sayılsın, ra­mazan ise farz sayılsın derse niyeti sahihtir(245). Bir kimse, bir ibâdeti yerine getirirken, vakti mi değil mi diye şüpheye düşse ve sonra vakti

...................................................Ş E R H K I S M I .....................................................

( 2 4 3 ) B i r k im s e , n a m a z iç e r is in d e d iğ e r b i r n a m a za n iy e t e de rse ,

n iy e t s a h ih d e ğ i ld i r , n a m a z d a b â t ı l o lm a z . A n c a k ik in c i n a m a z iç in

t e k b ir a l ı r s a , b i r i n c i n a m a z ip t â l o lu r .

B i r k im s e , f e c i r d e n s o n r a o r u c u b a ş la r d a , o r u ç lu o ld u ğ u h a ld e ,

b i r b a ş k a o r u c u n iy e t e d e rs e , o n iy e t e v v e lk i o ru c u ip t â l etm ez.

( 2 4 4 ) Sefer, beş şartla iptâl olunur:1 — Yürümeyi terk etmek, 2 — Sefer edilen yerin ikamete uy­

gun olması, 3 — Aynı yerde ikamet etmesi, 4 — Müddetin uzunluğu, g — Hür olmak, başkasına tâbi olmamak.

(2 4 5 ) B i r k im s e n in ü z e r in d e k a z a n a m a z ı o ls a , o n la r ı k a z a e d ip

e tm e d iğ i h u s u s u n d a şü p h e y e d ü ş se ve k a z a e tse , s o n r a d a , d a h a ö n c e

Page 214: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

216 .....................................EHL-İ SÜNNET İ T İ K A D I ...............

olduğunu anlasa, ibâdetin tekrar ifa edilmesi gerekiı*246).

İKİNCİ KISIM Bazı mühim kaideler:

1 — Yakın şek ile zail olmaz(247).Bir kimse, kendisinden bir şeyler çıkıp çıkmadığı hususunda şüp­

heye düşecek olsa, ses ve koku çıkmamışsa mescidden çıkmaz. Bir kimse temizliğini yakinen bilir de, hadesin vukuundan şüpheye düşer­se, temiz sayılır. Hades halinde olduğunu bilir de, temizliğinden şüphe ederse abdestsiz sayılır. Bir kimse, istirahat için helaya girse, sonra da, kendisinden bir şeyin çıkıp çıkmadığı hususunda şüpheye düşse, abdestsiz sayılır. Bir kimse, yanında su olduğu halde abdest almak için oturur da, sonra abdest alıp almadığından şüphe ederse bu adam

................................................ Ş E R H K I S M I .........................................................

o n la r ı k a za e tm e d iğ i a n la ş ı ls a , b o r c u n u ö d e m iş s a y ı lm a z . Ç im k i i ş ü p ­

he e tm iş ve tâ y in e d e m e m iş t ir .

(2 4 6 ) H ız â n e i s im l i k i t a p t a ş ö y le v â r i d o lm u ş t u r : B i r k im s e , c e ­

m a a te s o n ra d a n u la ş ıy o r ve im a m a u y a r k e n d e , y a t s ı n a m a z ın a n iy e t

e d iy o r ve e ğ e r t e r a v ih is e k a z a e d e r im d iy o r , n a m a z d a n s o n r a y a t s ı

n a m a z ı o ld u ğ u a n la ş ı l ı r s a , n iy e t i s a h ih t i r . K ı lm a n n a m a z ın t e r a v ih

o ld u ğ u a n la ş ı l ı r s a , k ı ld ı ğ ı n a m a z , n â f i le y e r in e g e ç e r .

Bizim mezhebimize göre, niyet şarttır. Yâni rükün değildir. I f -

t it a h t e k b ir in in , n a m a z ın r ü k ü n le r in d e n m i ş a r t la r ın d a n m ı o ld u ğ u

h u su su n d a ih t i l â f v a r d ı r .

N iy e t te , u m u m u , h u s u s i le ş t ir m e k c â iz d i r . B i r k im s e , b ü tü n k ö le ­

le r im h ü r o ls u n d e r d e “ b u n u n la s a d e c e e r k e k le r i k a s t e t t im ' ’ d e r s e

d iy a n e te n k a b u l e d i l i r .

( 2 4 7 ) Yakîn şüphe ile zâil olm az. D e l i l i ş u h a d îs - i ş e r i f t i r :

“Sizden biriniz kam ında bir şey hissetse (m id e ve b a ı s a k la r d a g a z o l ­

d u ğ u n u h is s e ts e ) ve o şeyin çıkıp çıkmadığı hususunda şüpheye düş­se, koku ve ses çıkmadıkça, mescidi terk etmesin.”

M ü s l im , E b û H ü r e y re d e n r iv a y e t e tm iş t ir .

Page 215: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

B A Z I M Ü H İ M K A İ D E L E R 217

abdestli sayılır. Bir şeyde necaset bulunacağından şüphe edilirse, aslo- Uın o şeyin temiz olmasıdır. Meselâ çocuklar ve köleler, bir havuza kirli ellerini daldıracak olurlarsa, onda pislik görülmedikçe, o havuzun suyu temizdir; abdest alınabilir. İşte bunun içindir ki âlimler, yoldaki çamurların temiz olduğuna fetva vermişlerdir.

Bir kimse, elbisesinde necaset görse, o elbise ile namaz kıldığı halde, pisliğin ne zaman bulaştığını bilmese, en son abdest bozduktan sonra kıldığı namazları iade eder. Elbisesinde meni bulduğunda, en son uyuduğundan beri kıldığı namazları, idrar bulursa, en son yaptığı küçük abdestten beri kıldığı namazları, kan görürse, en son burnu ka­nadığından beri kıldığı namazları iade eder.

Bir kimse, ramazan orucunu tutmak için gecenin sonunda yemek yer ve fecrin doğduğunda şüphe ederse, orucu sahihtir. Oruçlu olan kimse iftar vaktinin gelip gelmediğinden şüphe ederse, yemek yeme­mesi gerekir.

...................................................Ş E R H K I S M I .....................................................

H u lâ s a i s im l i k i t a p t a ş ö y le v â r id o lm u ş tu r : B i r k im se , b i r e lb is e

i le b i r k a ç v a k it n a m a z k ı l s a v e s o n r a o e lb is e d e b i r p i s l i k g ö rs e , k ı ld ı ­

ğ ı o n a m a z la r ın h e p s in i ia d e e tm e s i v â c ib d ir .

Z â h i r i y y e k i t a b ın d a is e ş ö y le d e n m e k te d ir : E lb is e d e p i s l i k v a rsa ,

f a k a t n e re d e o ld u ğ u n u b i lm iy o r s a , e lb is e n in h e p s in i y ık a r . B i r k im se ,

te y e m m ü m y a p t ığ ın ı k e s in o la r a k b i l i r d e , a b d e s ts iz o lu p o lm a d ığ ın d a

ş ü p h e y e d ü ş e r s e te y e m m ü m ü s a h ih t ir .

B e z z â z iy y e k i t a b ın d a ş ö y le d e n i lm iş t i r : B i r k im se , a b d e s t a ld ık ­

ta n s o n r a , a ’ z â la r ın d a n b i r i n i y ık a m a d ığ ın ı b i l i r , f a k a t h a n g is i o ld u ­

ğ u n u t â y in e d e m e zse , s o l a y a ğ ın ı y ık a r . Ç ü n k ü s o l a y a k , a b d e s tte en

s o n y ık a n a n a ’ z â d ır .

A b d e s t te n s o n r a , t e n a s ü l u z v u n d a n id r a r g e ld iğ in i h is s e d e n k im ­

s e n in t e k r a r a b d e s t a lm a s ı g e r e k ir . E ğ e r b u ç o k te k ra r e den b i r şe y se

ve i d r a r m ı s u m u o ld u ğ u n u b i lm iy o r s a , t e k r a r a b d e s t a lm a z . E ğ e r

a b d e s t te n ç o k s o n r a b ö y le b i r d u ru m m e y d a n a ç ık a r s a , ö z ü r k a b u l

e d ilm e z . T e k r a r a b d e s t a lm a k g e re k ir .

B i r k im se , g e c e n in s o n u n d a y e m e k y e r d e . f e c i r o ld u d iy e şü p h e -

Page 216: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

218 E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I

Şüphe hususunda faydalı meseleler:a) Bir işin yapılıp yapılmadığı hususunda şüpheye düşülecek

olursa, aslolan o işin yapılmamış olmasıdır(248). İşi yaptığını bilir de az mı çok mu yaptığından şüpheye düşerse, az yapmış sayılır. Bir kimse namaz kılıp kılmadığından şüpheye düşerse, namazı iade eder. Bir kimse, namazda iken rükû ve sücûdu yapıp yapmadığından şüphe ederse, iade eder. Namazdan sonra böyle bir şüphe arız olursa iade et­mez. Bir kimse, kaç rekât namaz kıldığı hususunda şüpheye düşerse ve bu ilk defa başına geliyorsa namazı iade eder. Sık sık böyle oluyor­sa düşünerek neticeye vanr ve geri kalanı tamamlar. Düşünerek de bir neticeye varamıyorsa, kendini en az bir rekât kılmış kabul eder ve di­ğer rekâtları da onun üzerine ilâve ederek namazını tamamlar.

Müctebâ kitabında şöyle vârid olmuştur: Bir kimse, iftitah tekbi­rinde, abdestli olup olmadığında, elbisesine pislik bulaşıp bulaşmadı­ğında, başını mesh edip etmediğinde şüpheye düşerse ve bu başına ilk defa geliyorsa namazı iade eder. İlk defa değilse iade etmez.

................................................. Ş E R H K I S M I .........................................................

y e d ü ş e r s e , o r u c u s a h ih t i r . Ç ü n k i i a s l o l a n g e c e n in d e v a m l ı l ı ğ ı d ı r .

E f d â l o la n is e y e m e m e k t ir . E h û H a n i f e : “ Ş ü p h e l i o ld u ğ u h a ld e y e m e k

y e m e s i g ü n a h t ır" d e r . E ğ e r , y e m e k y e d ik t e n s o n r a , f e c i r d e n s o n r a y e ­

d i ğ i b e l l i o ls a , o g ü n ü n o r u c u n u k a z a e tm e s i l â z ım g e l i r . K e f f â r e t

i c a b e tm e z . İ f t a r v a k t in d e ş ü p h e y e d ü ş e r s e y e m e z . Ç ü n k ü a s lo l a n

g ü n d ü zü n d e v a m e tm e s id ir .

(2 4 8 ) Yakîn ile sâbit olan yakın ile kalkar. Ö m r ü b o y u n c a h i ç b i r

n a m a z ı g e ç ir m e m iş o la n k im s e , k a lk ıp b u n a m a z la r ı k a z a e d e m e z .

F e s a d ın a k a n a a t g e t i r i r s e e d e r .

B i r k im s e , d iğ e r in e s e n ö ğ le n a m a z ın ın f a r z ı n ı d ö r t r e k â t k ı l d ı n

d e rd e , o d a o n u n b u s ö y le d iğ in in d o ğ r u lu ğ u n d a n ş ü p h e e d e r s e , n a ­

m a z ı ia d e e d e r .

N a m a z h u s u s u n d a , im a m i le c e m a a t ih t i lâ f a d ü ş e rs e , im a m k e s in

o la r a k b i l i y o r s a n a m a z ı t e k r a r e tm e z . Ş ü p h e iç in d e is e o n la r ın s ö z ü ­

ne u y a r ve n a m a z ı ia d e e d e r . '

B u h u s u s la r “H u lâ s a ” i s im l i k it a p ta n n a k le d i lm iş t ir .

B i r k im s e , b i r i n c i r e k â t a d u r u r k e n ö ğ le n a m a z ın a n iy e t e d e r .

Page 217: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

B A Z I M Ü H İ M K A İ D E L E R 219

Bir kimse haccın rükünlerinden şüpheye düşerse. Cessâs’a göre, namazda olduğu gibi araştırır. Hanefî mezhebinin âlimlerine göre o rüknü iade eder(249).

Bir kimse, tenâsül uzvundan çıkan şeyin meni mi mezi mi olduğu hususunda şüpheye düşerse ve uyumuş olup ihtilâm olduğunu hatırlı­yorsa, bütün âlimlerce gusül vâcibdir. İhtilâm olduğunu hatırlamıyor-

. • A •

sa imam Yûsuf’a göre yıkanması gerekmez. Imam-ı Azam ile imam Muhammed’e göre gusül icab eder.

Bir kimse, borçlu olur ve borcunun miktarında şüphe ederse, yakînen bildiği miktarı verir.

Bir kimse, birisi aleyhine iddia ettiği şeyde şüpheye düşerse, has- mını râzı etmesi ve yemin etmemesi gerekir.

Bir kimsenin, deve, öküz ve koyun gibi sâime hayvanlan olur da, bunların hepsinin zekâtı üzerime vâcib mi diye şüpheye düşerse, hep­sinin zekâtını verir.

Bir kimsenin, iddette; ölüm iddeti mi boşanma iddeti mi olduğun­da şüpheye düşerse, galip zannı hangisine ise iddet, o iddettir.

Bir kimse bir vakit namazı terk etse ve hangi vakit terk ettiğini bilmese, bir gece bir de gündüz namazı iade etmesi gerekir.

Bir kimse, acaba, oruç mu, sadaka mı, namaz mı, köle azad et­mek mi olduğu hususunda yaptığı nezirde şüpheye düşse, üzerine keffâret-i yemin gerekir.

Bezzâziyye kitabında şöyle denilmiştir:

.................................................. Ş E R H K I S M I ....................................................

i k in c i r e k â t t a y o k bu i k in d id i r d iy e şü p h e e d e r, ü çü n cü re k â tta y in e

şü p h e y e d ü ş e re k y o k bu n â f i le d ir d e r , d ö rd ü n c ü re k â ta k a lk t ığ ın d a d a

h a y ır bu ö ğ le n a m a z ıd ır d e rse , bu ş ü p h e le r in t e s ir i o lm a z , n a m a z ö ğ ­

le n a m a z ı y e r in e k a im o lu r .

(2 4 9 ) H a k k ın r ü k ü n le r in d e n b i r in i t e k ra r e tm ek v eya f a z la y a p ­

m a k , h a c c ı i f s a d e tm ez. N a m a z ı if s a d ede r. O n u n iç in d i r k i, n a m a zd a

şü p h e y e d ü ş tü ğ ü z a m a n , a r a ş t ırm a s ı g e re km ek te d ir .

Bezzâziyye isimli kitapta şöyle vârid olmuştur: Sabah namazının kıyamında iken, birinci mi yoksa ikinci rekâtta mı olduğu hususunda

Page 218: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

220 E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I

Bir kimse, Allah’a mı, boşanmaya mı, köle azad etmeye mi ye­min ettiğinden şüphe eder veya unutursa, yemini bâtıldır.

Bir kadın, memesinin ucunu, yabancı bir çocuğun ağzına koyar da, ağzına süt girip girmediği hususunda şüphe ederse nikâh haram ol­maz.

Bir kimsenin borçlu olduğu, kendisinin ikrarı veya getirilen delil ile sabit olur da, borçlu borcunu ödediğini iddia ederse, sözüne itibar edilecek olan alacaklılardır.

Alınan bir elbisede kusur olur da, alan ile satan kusurun eski veya yeni olduğu hususunda ihtilâfa düşerlerse, satanın sözüne itibar edilir. Muhayyerlik hususunda ihtilâfa düşerlerse, bazılarına göre söz, mu­hayyerliği iddia edenin, bazılarına göre ise inkâr edenindir.

Satılan şeyi görüp görmediği hususunda satıcı ile müşteri arasın­da ihtilâf çıkarsa, müşterinin sözüne itibar edilir. Şayet, satılan şeyin değiştirildiği hususunda ihtilâf ederlerse, itibar satıcının sözünedir250).<

................................................ Ş E R H K I S M I ...................................................

ş ü p h e y e d ü şe rs e , n a m a za d e v a m e tm e z , îe ş e h h ü d m ik t a r ı o t u r u r , k a l ­

k a r t e k r a r ik i re k â t n a m a z k ı l a r ve s e h iv s e c d e s i y a p a r .

B i r k im s e g ü n ü n b e ş v a k t in i e d a e t t ik t e n s o n r a , b i r v e y a i k i

r e k â t t a k ı r a a t i te rk e t t iğ in i h a t ı r la r s a , f a k a t h a n g i n a m a z d a o ld u ğ u n u

b ile m e z s e , o g ü n ü n s a b a h ve v i t i r n a m a z la r ın ı k a z a e d e r .

K ı r a a t i , 4 r e k â t ta u n u t tu ğ u n u h a t ı r la r s a , 4 r e k â t l ı n a m a z la r ı i a ­

d e e d e r .

( 2 5 0 ) Şafiî mezhebine göre, “haram olduğu hususunda delil bu­lunmadıkça, her şey mübahtır.”

“Mübah olduğu hususunda delil bulunmadıkça, her şey haram­dır.” B u s ö zü , İm a m Ş a f i î , İm a m - ı Â z a m ’ a n is b e t e tm iş t ir .

“ B e d â iu l - M u h t a r ” i s im l i k i t a p t a ş ö y le d e n i lm e k t e d i r : B u iş e

b a ş la m a d a n ö n c e , o n u n h a k k ın d a h ü kü m v e r ilm e z .

B a z ı h a d îs e h l in e g ö r e d e , e ş y a d a a s lo la n h a r a m o lm a s ıd ı r .

B iz im m e z h e b im iz e g ö r e , u y g u n o la n ta v a k k u f tu r . Y â n i h e r ş e y in

b i r h ü k m ü v a r d ı r , f a k a t f i i l s a h a s ın a d ö k ü lm e d ik ç e o n u n h a k k ın d a

h ü k ü m v e re m e y iz .

D u r u m u a ç ığ a k a v u ş m a m ış ş e y le r d e h u i h t i l â f k e n d in i g ö s -

Page 219: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

B A Z I M Ü H İ M K A İ D E L E R 221

b) H âdiseleri, en yak ın vak tine göre değerlendirm ek asildir.

Bir kimse, cübbesini yırtar da arasında ne zaman girdiğini bilme­diği ölü bir fare bulursa, cübbede delik de yoksa, cübbeye pamuk ko­nup dikildiği günden bu yana bütün namazlarını iade eder. Cübbede delik varsa üç günlük namazı iade eder............................................... Ş E R H K I S M I ................................................

te rm e k te d ir : H a k k ın d a h i ik i im b u lu n m a y a n b i r h a y v a n , is im v e r i lm e ­

m iş b i r b i t k i , k im e a i t o ld u ğ u b i l in m e y e n b i r n e h ir , e ve g ir e n b i r g ü ­

v e r c in , z ü r a f a n ın h e l â l l i ğ i h a r a m l ı ğ ı m e s e le s i g ib i h u s u s la r , Ş â f ı î le r e

g ö re “ h e r ş e y in a s l ı m i ib a h o ld u ğ u i ç in " m ü b a h t ır .

A s l ı n d a k a d ın la m ü n a s e b e t h a r a m d ır . A n c a k n ik â h b a ğ ı i le —za -

r u re te n — h e lâ l k ı l ın m ış t ı r . B u d a “ e ş y a la r ın a s l ın d a h a ra m o ld u ğ u ” k a id e s in e u y g u n d u r .

B i r k ö y d e , b i r ç o k k a d ın t a r a f ın d a n e m z ir i lm iş b i r k ız ç o c u ğ u v a r .

B ü y ü d ü ğ ü n d e o k ız a a y n ı k ö y d e n b i r ç o k e rk e k t a l ip o lu r . K ız ı , h a n g i­

s in in a n n e s in in e m z i r d iğ i b i l in m e z . B i r a lâ m e t v e ş â h it d e y o k s a , k ız

o n la r d a n b i r i i l e e v le n e b i l i r . B u , n ik â h k a p ıs ın ın k a p a n m a m a s ı iç in

b i r r u h s a t t ır , y â n i k o la y l ık t ı r .

Ç o c u k la r a m e m e v e r m e y i â d e t h a l in e g e t i rm iş o la n b i r k a d ın , b i r

k ız ç o c u ğ u n a d a m e m e v e r m iş o ls a ve o z a m a n m e m e s in d e s ü t o lm a ­

d ığ ın ı id d ia e ts e , b u d u r u m u k e n d is in d e n b a ş k a k im se d e b ilm e se , o

k ız ı k e n d i o ğ lu n a a l a b i l i r .

B i r k ı z la b i r ç o c u ğ u n a r a la r ın d a e m m e ş ü p h e s i v a r is e f a k a t iş in

h a k ik a t i k e s in o la r a k b i l in m iy o r s a , n ik â h la n n ıa la r ı c â iz d ir . S ö zü n e

g ü v e n i l i r ( â d i l ) b i r k im s e s ü t k a r d e ş o ld u k la r ın a ş e h a d e t e d e rse , e v ­

le n m e le r i c â iz o lm a z . N ik â h t a n s o n r a b i r i s i h a b e r v e r ir s e a y r ı l ı r la r .

“Şüphe, iki tarafın eşit olduğuna delâlet eder.”

“Zan, sevap tarafının tercih edildiğine delâlet eder.”

“Vehm, hatâ tarafının ağırlığına delâlet eder.”

“Zann-ı galib, kalbin en tercihe şayan olanı kabul etmesidir.”

F a k ih le r y a n ın d a m u te b e r o la n ı d a b u d u r .

Page 220: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

222 E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I

Kuyuda fare bulunursa, farenin bulunduğu andan itibaren kuyu necis sayılır. Ondan önceki namazları iadeye lüzum yoktur. Bu ima-

• A „

meynin görüşüdür. Imam-ı Azam’a göre, fare şişmiş veya dağılmışsa üç günlük, böyle bir durum yoksa bir günlük namazı iade eder.

c) Kelâmda asloian hakikattir*251}.Karısına veya câriyesine, seni nikâh ettim diyen kimsenin bu sö­

zü cinsî münasebet mânasını ifade eder.Bir kimse, bir şeyi kendi çocuğuna veya başkasının çocuğuna

vakfederse, bu vakfedişe, kendi çocuğu var oldukça, çocuğunun çocu­ğu girmez. Kendi çocuğu yoksa, çocuğunun çocuğu girer.

Bir kimse, alış-veriş yapmayacağına, kira alıp veremeyeceğine, malî anlaşma yapmayacağına, mal taksimi ve hasımlaşma yapmayaca­ğına ve çocuğunu dövmeyeceğine yemin ederse, bunları bilfiil yapma­dıkça yemini bozulmaz. Başkasını vekil kılmak sureti ile de olsa ye-

..................................................Ş E R H K I S M I .........................................................

( 2 5 1 ) Kelâmda asloian hakikattir k a id e s in in a l t ı n d a b i r ç o k

f e r l e r v a r d ı r . B u n la r d a n b i r i s i d e n i k â h ın , c i n s î m ü n a s e b e t

m â n a s ın a o lm a s ıd ı r . B u k o n u d a k i â y e t - i c e l î l e ş ö y le d i r : “Babalarınız­la evlenmiş olan kadınlarla evlenmeyin. Ancak ( c â h i l i y y e t d e v r in d e

g e ç e n ) geçmiştir. Şüphe yok ki o bir hayâsızlıktı, ( A l l a h ’ ın e n b ü y ü k )

hışmı(/ıa b i r s e b e p l i . O, ne kötü bir yoldu.” ( N is â s û r e s i : 2 2 ) .

B i r k im s e y a p m ış o ld u ğ u v a k f ı, s a d e c e k e n d i ç o c u ğ u n a v a k f e d i ­

y o ru m d e rs e , s u lb î ç o c u ğ u n a v a k fe tm iş o lu r . F a k a t e v lâ d ım a ( ç o c u k ­

la r ım a ) v a k fe d iy o ru m d e r s e b ü tü n n e s l i b i r v a k f ın ş ü m u lü a l t ı n a g i ­

r e r .

B i r k im s e s a t ış y a p m a y a c a ğ ım d iy e y e m in e d e r d e , v e k â le t v e r ­

m e k s u r e t i i le s a t ış y a p a r s a y e m in i b o z u lm a z . Ç ü n k ü v e k â le t v e rm e k

m e c â z id ir . B i l f i i l s a t ış y a p a r s a , h a k ik a t o ld u ğ u i ç in y e m in i b o z u lu r .

H e m b i l f i i l ve h em d e v e k â le t v e rm e k s u r e t i i le b o z u la n y e m in le r ş u n ­

la r d ı r : E v le n m e k , b o ş a n m a k , h a la ’ , k ö le a z a d e tm ek , k a s te n a d a m ö l ­

d ü rm e k te s u lh o lm a k , e v y a p m a k , d i k iş d ik m e k , e m a n e t a lm a k , e m a ­

n e t v e rm e k , â r iy e t o la r a k v e rm e k , â r iy e t o la r a k a lm a k , e lb is e g i y d i r ­

m e k ve y ü k y ü k le m e k t ir .

B i r ş e y e y e m in e d i ld iğ in d e , y e m in in o ş e y in f â s i d o la n ın a d a

Page 221: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

B A Z I M Ü H İ M K A İ D E L E R 223

min bozulmaz.Bir kimse, bu koyunun etinden yemeyeceğim der ve etinden yer­

se yemini bozulur. Fakat süt ve diğer maddelerinden yerse yemini bo­zulmaz.

Bir kimse, bu hurma ağacından yemem der de, meyvesini ve tal’ını (hurmanın tam olgunlaşmamış hâli) yerse yemini bozulur. Pek­mez gibi değişik bir vasıf kazanırsa, yemin bozulmaz. Hurmanın mey­vesi olmaz, onu satar da, parası ile aldığını yerse yemini bozulur. Şu buğdaydan yemeceğim diyen bir kimse, o buğdayı yerse yemini bozu­lur. Ekmeğini yerse bozulmaz. Bir kimse, Dicle nehrinden su içmem der de ağzı ile eğilip içerse yemini bozulur. Eli ile veya bir kap içerse bozulmaz. Eğer Dicle nehrinin suyundan içmem derse, yemini her du­rumda bozulur.

Bir kimse, avlanırken bir hayvanı yaralar ve elinden kaçırır, sonra da onu ölü olarak bulur, fakat ölüm sebebini bilmezse, o hayvanın eti­ni yemek haramdır.

Bir kedi fare yer ve hemen su içerse, su pis olur. İçki içen bir kimsenin hemen içtiği su da necis olur. Aradan bir saat geçtikten son­ra içerse, Ebû Hanife’ye göre necis olmaz.

Bir kimse namaz kılarken, mukîm mi, misafir mi olduğu husu­sunda şüpheye düşerse 4 rekât kılar.

Özür sahibi bir kimse, özrünün kesilip kesilmediğinden şüphe eder de namaz kılarsa, bu namazın sahih olmaması gerekir. Bir kimse, imamdan önce tekbir alıp almadığı hususunda şüpheye düşer, fakat galip zannı imamdan sonra aldığı hususunda olursa kâfidir. İki zan müsavi olursa yine kâfidir. Şayet imamdan önce tekbir aldığı hususu galip ise câiz değildir.

.............................................Ş E R H K I S M I ...............................................

şâm il o lup o lam ayacağ ı m ese lesi şöyled ir: Nikâhta, a lışverişte ve vekâlet verm ede fâ s id olanına da şâm ildir. Ancak nikâhta tevkil y a ­parsa; vekâlet verirse, nikâha şâm il değildir. Nam az da nikâh g ib i­dir. B ir kim se, ben bugün nam az kılm ayacağım diye yem in ederse, fâ s id namaz da kılsa yem ini bozulur.

Page 222: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

224 E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I

Cemaatle namaz kılarken, imamın önünde olup olmadığı husu­sunda şüpheye düşerse, durum aynen yukardaki gibidir.

2 — Zorluk, kolaylığı celb eder(252).İbâdet ve diğer hususlarda, zorluğun kolaylığı celb ediş sebebi

7’dir.a — Yolculuk. Bu da iki çeşittir: 1 — Uzun yolculuk. Bu 3 gün

3 geceyi ve daha fazlasını içine alır. Bu seferde namaz kısaltır. Oruç tutulmaz. Mesh bir günden fazla yapılır. Kurban düşer. 2 — Kısa yol­culuk: Bu yolculuk, bulunduğu beldenin haricine çıkmaktır ki, bu yolculukta cuma, bayram namazı, cemaate iştirak, hayvan üzerinde ise nafile kılmak terk edilebilir. Teyemmüm yapmak, birisini yanına al­mak için kanları arasında kur’a çekmek câizdir.

Bize göre, misafirin 4 rekâtlı farzları iki kılması, iki rekâtı düşü­rücü bir ruhsattııi253). Yani o iki rekâtı kılan günahkârdır. Namazı fâsiddir. Çünkü o iki rekâtın meşruiyyeti ortadan kalkmıştır.

Seferî olan bir kimse, üçüncü rekâtın kıyamında, mukim olmaya niyet ederse 4 rekât kılabilir.

b — Hastalık. Hastalıkta ruhsat çoktur. Teyemmüm: Hasta olan kimse, nefsinden, a’zâlanndan, hastalığının artmasından veya geç iyi­leşmesinden korkarsa teyemmüm yapabilir. Namaz: Hasta kimse, na­mazı yan yatarak veya ima ile kılabilir. Cemaate iştirak etmeyebilir. Fakat faziletini alır. Ramazanda oruç yemek: Yaşlı kimseler, fidye ve-

.............................................Ş E R H K I S M I ....................................................

(252) “Zorluk, kolaylığı celbeder” k a id es i şu â y e t- i c e lî le y e is- tinad e d e r :“ ... Hak Teâlâ sizi seçti. Size dinde darlık, güçlük verme­di...” (H acc sûresi: 78).

P eygam ber (s .a .v .), b ir h a d îs-i şerifle rin de şö y le b u yu rm u şla r­d ır: “Allah indinde en sevgili din Hanîf dinidir. Hanîf dini en müsamahakâr dindir.”

(253) Seferin en önem li hüküm lerinden b irisi de, kadının y a n ın ­da kocası veya nikâhı kendisine haram olanlardan (m ah rem lerin den ) birisi bulunm adıkça yo la çıkm am asıdır. Bu yolculuk isterse h ac f a r i ­zasını ifa etm ek g ib i fa r z b ir yolculuk da olsa fark etmez. İslâm d iy a ­rına h icret etm ek, istisnâ kılınm ıştır.

Page 223: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

B A Z I M Ü H İ M K A İ D E L E R 225

rcrek, ramazan orucunu yiyebilirler. Fıtır ve zıhar keffâretlerini oruç tutmaktan, fakirlere yemek yedirmeye tebdil edebilirler. İtikâftan çı­kar. Hacda ve şeytan taşlamada ise vekâlet yapabilir. Hacda, yapılma­ması gereken şeyleri yapmak, hasta olanlar için fidye ile mübah olabi­lir.

İki görüşten birine göre, zaruret halinde içki ve necasetle tedavi olunabilir. Kendini boğma tehlikesi zuhur ederse, ağzındaki lokmayı çıkarabilir. Zaruret halinde, doktor (hekim), her iki avret mahalline de bakabilir.

c — Unutmak(254). Unutmak, ihtiyaç ânında bir şeyi hatırlaya­mamak demektir. Unutmak, mutlak mânada günahı düşürür. Unutula­nı hatırlamak icab eder. Bir kimse, namaz, oruç, hac, zekât, keffâret ve nezri unutursa, ittifakla kazası farzdır. Arafatta “vakfe” yapmanın kazası da farzdır. Unutarak, necâsetle namaz kılan, namazın rükünle­rinden birisini terk eden, su, elbise, namaz vakti, oruç vaktini araştır­mada hatâ ettiğini yakînen bilen, oruçta niyeti unutan, unutarak na­mazda konuşan kimselerden, bu sayılan hususlar düşmez.

Unutmada, hükmü düşen hususlar ise şunlardır: Oruçlu iken unu­tarak yemek, içmek, cinsî münasebette bulunmak, namazda unutarak yemek, 4 rekâtlı namazların ikinci rekâtında selâm vermektir.

Unutma ile unutmamanın müsavi olduğu yerler şunlardır: Yemin, boşama, köle azad etme ve ihramlı iken yapılmaması gereken şeyler­dir.

..............................................Ş E R H K I S M I ................................................

S e fe r in b i r b a ş k a ö n e m li h ü k m ü is e , b o r ç lu n u n , a la c a k l ıd a n iz in

a lm a d a n s e fe re ç ık a m a m a s ıd ır . E ğ e r b o r ç t e c i l l i ( t e h ir e d ilm iş ) is e

i z in s iz ç ık a b i l i r . D e n iz y o lc u lu ğ u n d a d a b ü y ü k b i r te h lik e n in v a r o l -

d u ğ u b i l in iy o r s a , g itm e k h a r a m d ır .

( 2 5 4 ) U n u tm a k , ih t iy a ç â n ın d a b i r ş e y i h a t ır la m a m a k d e m e k tir .

S e h v i le n is y a n a r a s ın d a i h t i l â f o lu n m u ş tu r . İ t im a d a ş a y a n o la n ik i s i ­

n in a y n ı m â n a d a o lm a s ıd ır . B u i k i h u su su n g ü n a h ı d ü şü rü p d ü şü rm e ­

d iğ i h u s u s u n d a â l im le r i t t i f a k e tm iş le rd ir . B u h u su s i le i l g i l i h a d îs - i

ş e r i f ş ö y le d ir : “ümmetimden, hata nisyan ve zorlanarak yapmaya mecbur oldukları işler kaldırılmıştır.”

(2 5 5 ) C e v a p v e r i lm e s i g e re k e n m ü h im s u a l le r ve c e v a p la r ı:

Page 224: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

226 E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I

Unutma ile ilgili meselelerden birisi de şudur: Borçlu, borcunu unutur ve böylecc ölürse, eğer borç alınan şey satın almak ile alâkalı ise, muaheze edilmez. Gasb yolu ile aldı ise mes’uldür. Bir kimse hayvan keserken, besmeleyi unutursa, muaheze edilmez ve kestiği ye­nir.............................................Ş E R H K I S M I ....................................................

(TAHARET)S: Hangi su efdaldir?

C: Peygamberin (s.a .v .) p a rm a ğ ın d a n akan su la r e fd a ld ir .

S: Hangi küçük havuz, n eca se t d ü şm ek le p is o lm a z?

C: Her zaman için su a lın ıp dökü len h am am h avu zu p i s o lm a z.

S: Hangi hayvan, kuyuya d ü şe r d e ö lm ed en ç ık a r ılır sa , su yu n ta ­mamı çıkarılır. Ölürse tam am ı ç ıka rılm a z?

C: Kediden kaçan fa re .

S: Hangi kuyu, yalnız b ir kova su ç ık a rm a k la tem iz o lu r?

C: Bir kuyudan pislenen b ir kovan ın b ir b a şk a k u yu ya d a lm a sı ile pislenen kuyudan bir kova su çıkarılır.

S: Hangi sudur ki, çok ise a b d es t a lın m a sı c â iz o lm a z d a , a z o l­duğu zaman câiz olur?

C: Ağzı ve dibi ona on (10x10) arşın o lan b ir h a vu zd a n ... Su b o l olduğu zaman, havuzun “ona o n ” o lm ayan d a r k ısm ın a k a d a r ç ık a r, bu yüzden abdest alınmaz. Su aza lın ca “ona on a r ş ın ” o la n k ısm ın a iner, o sudan abdest almak câiz olur.

S: Hangi sudan abdest alınır da içilm ez?

C: Su kurbağasının düşüp öldüğü sudan.

(NAMAZ)S: Hangi tekbir ile namaza başlanm ış o lm a z?

C: H ayret ifade eden tekbir ile.

S: H angi mükellefin üzerine, yatsı ve v itir vâcib (farz) d e ğ ild ir?

C : G üneşin , battıktan kısa b ir m üddet son ra te k ra r d o ğ d u ğ u m em leketteki m ükellef kişi üzerine vâcib (farz) değild ir.

S: H angi nam az. Kur'ân okumakla bozulur?

Page 225: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

227

ç — Z o rlu k ve kaçın ılm ası güç hususla r. Necâset-i hafifeden elbisesine 4 parmaktan az bulaşan kimsenin namazı câizdir. Necâset-i galîzeden elbisesine 1 dirhemden az bulaşan kimsenin de namazı câizdir.

Özür sahibi bir adam, elbisesini tekrar tekrar yıkar da, elbisesine yine de necâset çıkarsa, mes’ul değildir. Ne kadar çok olursa olsun pire ve tahta kurusu kanı, iğne ucu gibi insanın elbisesine sıçrayan id­rar zerrecikleri, sokak çamuru, giderilmesi zor pislik izi, su kabının

.............................................. Ş E R H K I S M I .................................................

C : H ades vâk i o lduktan sonra K u r’ân okunan namaz.

S: H an gi n am az, 5 va k it nam azı ifsâd eder ve 5 vakit namazı da sahih kılar.

C : S ah ih -i te r tip , b ir vak it nam azı geçirir . Bundan sonra kıldığı 5 vak itte o nam azı h a tır la r , 5 vakit nam azı b itirdikten sonra geçird iğ i o nam azı k a za ed erse , 5 va k it nam az f â s id olur. K a za etm eden önce a ltın cı vak ti k ılarsa , 5 vaktin fâ s id olm asından kurtulur.

S: H angi nam az, f â s id o lu r da , onu abdestin bozulm ası kurtarır?

C : 4 rek â tlı b ir n a m a zd a , k a ’d e - i â h ired e o tu rm adan 5 ’inci rek â ta ka lk ılır , 5 ’in c i rek â tın sonunda secd eye v a r ılır d a , secdeden başın ı ka ld ırm adan a b d e s ti bozu lu rsa , nam azı sahihtir. Başını secde­den ka ld ırd ık tan son ra bozu lu rsa nam az fâ sid d ir .

im am Ebû Yûsuf, İm am M uham m ed'in bu buluşu karşısında tak­d ir le şö y le d em iştir : "H a yre t! N am az bozuluyor, abdestin bozulm ası onu tah sis e d iyo r!”

S: H angi kim se, n am azda eve t d e r d e nam azı bozulm az?

C : Konuşurken bu kelim eyi â d e t haline getiren kim sedir.

S: N am az içinde iken, suyu gördüğünde kimin a bdesti bozulur?

C : Teyem m üm ile nam az kıld ıran b ir im am a uyup da, imam, su­yu g ö rm ed iğ i halde kendisi suyu gören kimsenin abdesti bozulur.

S: H angi kadının erkeklere im am eti câ izd ir?

C : S ecde âyetin i okuyan b ir kadın, tilâ ve t secdesi yaparken, d in ­leyen ler de ona tâbi oldukları zam an câizdir.

S : H angi farzın edâsı vâcib, kazası haram dır?

.................................BAZI MÜHİM KAİDELER

Page 226: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

228 K H L -İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

haricine yapılan kedinin idrarı (bazıları mutlak mânada kedinin idrarı­nın temiz olduğunu söylemişlerdir. Fetva yukarda zikredildiği gibi­dir), farenin idrarı, ne kadar çok olursa olsun serçe ile güvercinin pis­liği, bir rivâyete göre eti haram olan kuşların pisliği, kansız hayvanla­rın pislikleri, uyuyanın salyası (salya hakkındaki fetva mutlak

...............................................Ş E R H K I S M I ......................................................

C : C u m a n a m a z ı.

(ZEKÂT)5: Z e k â t v e r i lm e s i g e re k e n m a l ı ü z e r in d e n b i r s e n e g e ç t i ğ i h a ld e ,

z e k â t ı v e r ilm e y e n m a l h a n g is id i r ?

C : H ib e e d i l ip de , s o n r a h ib e e tm e k te n v a z g e ç i l e n m a ld ı r .

S : N is a b m ik t a r ın a u la ş t ığ ı v e b o r c u d a o lm a d ığ ı h a ld e , k e n d i ­

s in d e n z e kâ t v e r ilm e y e n m a l, h a n g i m a ld ı r ?

C : A l ın m a m ış m ih r - i m ü e c c e ld ir .

S : H a n g i a d a m İm a m - ı Â z a m ’ a g ö r e z e n g in d i r , k e n d is in e z e k â t

h e lâ l o lm a z ?

C : H a y v a n la r ın a d e d i b a k ım ın d a n ı ı i s â b a m â l ik , f a k a t h a y v a n la ­

r ın ın d e ğ e r i 2 0 0 d irh e m y a p m a y a n k im s e y e z e k â t ı a lm a k d a v e r m e k

d e h e lâ ld ir .

S : N is â b m ik t a r ı p a r a s ı o ld u ğ u h a ld e , z e k â t a lm a k k e n d is in e

h e lâ l o la n k im d ir ?

C : B a ş k a b i r is in e b o r ç v e rm iş ve o n u a la m a y a n k im s e d ir .

S : V e r d iğ i z e k â t ı g iz le m e k , h a n g i k im se i ç in m ü s t e h a p t ı r ?

C : Z â l im le r d e n k o rk a n k im se iç in m ü s te h a p t ır .

S : H a n g i a d a m İm a m - ı Â z a m 'a g ö r e z e n g in d ir , k e n d is in e z e k â t

h e lâ l o lm a z ? İm a m M u h a m m e d ’ e g ö re f a k i r d i r , z e k â t h e lâ l o lu r ?

C : E v i o la n , e v in d e n f a y d a la n a n f a k a t n is a b a m â l i k o lm a y a n

k im s e d ir .

(ORUÇ)S : H a n g i a d a m ö z ü r s ü z o la r a k o r u c u y e d iğ i h a ld e , k e n d is in e

k e f fâ r e t ic a b e tm e z?

C : T e k b a ş ın a a y ı g ö re n , f a k a t ş a h it l iğ i h a k im t a r a f ın d a n k a b u l

Page 227: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

m â n a d a d ır ), çocukların ağzı, zibil tozu, az necis dumanı, hayvanların geçiş yeri temizdir, bunlarla ibâdet caizdir.

Yine bu cümleden olarak, yellenme esnasında çıkan hafif yaşlı­ğın mak’ada ve çamaşıra, şalvara isabet etmesi muâhezeye tâbi değil­dir. Hulvanî (rahimehullah), namaz kılarken şalvarını çıkarırmış. Fa­kat bu zâtın yaptığı işin bir tevili yoktur. Belki ihtilâftan kurtulmak için böyle yapmıştır. Hayvan pisliği yakıldığında temiz olur. Külünün.............................................. Ş E R H K I S M I ................................................

edilm eyen kim sedir.

S: R a m a za n a va k tin d e n iye t e ttiğ i h a lde , orucu nâfıle sayılan hangi k im sedir?

C : F ecrin doğu şu n dan son ra âkı! bâ liğ olan kim sedir.

S: H an gi o ru ç lu kim sen in üzerine, başkasının tiikriiğiinü yuttu­ğunda kejfâret lâzım g e lir?

C : S evd iğ i b ir kim senin tükrüğiinü yu tana keffâret lâzım gelir.

S: O rucu b ozdu ğu h a ld e , o orucu kaza etm esi icab etmeyen kim­dir?

C : K a za n iye ti ile o ru ç tu tu p , son ra d a üzerinde kaza olmadığını anlayan kim sedir.

(HAC)S: H angi fa k ir , h ac için b o rç eder?

C : Zengin iken ü zerin e vâ c ib o lduğunda hacca gitm eyip, sonra fa k ir düşen kim se.

(NİKÂH)S : H an g i b a b a , k ız ım den k b ir i ile e ve rd iğ i halde, İmam-ı

A zam ’a g öre hu nikâh sahih sayılm ıyor.

C : K ızın ın m ihrin i, em salin in m ihrinden a z tâyin eden sarhoş babanın ya p tığ ı evlendirm e.

S: H angi kadın, b ir günde 3 kocadan 3 m ihr alır?

C : H am ile b ir kadın kocasından boşan ır ve çocuğunu doğurur. K ocasından tam m ihrini a lır. Aynı gün b ir başkası ile evlenir, c in si m ü n asebet o lm adan ayn ı gün ondan boşan ar ve m ihrini a lır. Yine

................................ BAZI MÜHİM KAİDELER.................................. 229

Page 228: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

2 3 0

de temiz olduğu birçok âlim tarafından kabul edilmiştir. Eğer külü te­miz olmasaydı, birçok şehirde pişirilen ekmekler necis olur, yenmez­di.

Yarasanın idran ve dışkısı temizdir. Devenin pisliği, bir süt kabı­na düşer de, dağılmadan çıkarılırsa, süt temizdir. İmameyne göre, hay­van pislikleri necâset-i hafifedir. Necâset buharları elbiseye isabet

............................................. Ş E R H K I S M I .....................................................

a y n ı g i in b i r b a ş k a s ı i le e v le n i r o d a ö lü r s e o n d a n d a m i h r i n i a l ı r .

B ö y le c e bu k a d ın 3 m i l ı r i , 3 k o c a d a n a y n ı g ü n d e a lm ı ş o lu r .

(TALÂK)S: H a n g i k im se n in b o ş a m a s ı b o ş a m a s a y ı lm a z .

C : B o ş a m a d a n y a la n h a b e r k a s t e t t im d i y e n k im s e n in b o ş a m a s ı

b o ş a m a sa y ılm a z .

S : H a n g i a d a m , s a a t ( k ıy a m e t) k o p ı ın c a y a k a d a r e v le n d iğ im b ü ­

tün k a d ın la r b o ş tu r d e r , e v le n ir d e k a r ı s ı b o ş o lm a z ?

C : S a a tte n k a s t im , bu s a a t y â n i iç in d e b u lu n d u ğ u m s a a t t i d iy e n

k im se n in k a r ıs ı b o ş o lm a z .

(YEMİN)S : B i r a d a m , k a r ıs ın a sen bu s u d a n ç ık a r s a n b o ş s u n d e r s e n e y a ­

p ı lm a s ı g e re k ir ?

C : K a r ıs ı h o ş o lm a z . Ç ü n k ü su a k ıp g itm e k te d ir .

S : B i r a d a m ip le b a ğ l ı b i r p a k e t g e t i r i r , k a r ıs ın a v e r i r v e “ e ğ e r

ip i ç ö z e r v e ya k e se rse n b o şsu n . İ ç in d e k in i ç ık a r m a z s a n d a b o ş s u n ”

d e rse , ç a re s i n e d ir ?

C : G e t i r i le n şey , tuz veya ş e k e rd ir . S u y a k o n u r e r i t i le r e k ç ı k a r ı ­

l ı r .

S : B i r a d a m , ü ze r in d e ip e k l i b i r e lb is e o la n k a r ıs ın a , b u e lb is e

iç in d e ik en s e n in le m ünasebe tte b u lu n m a zsa m , b o ş su n d e rs e ve k a d ın

d a o e lb is e y i ç ık a r ır s a ne y a p ı l ı r ?

C : E lb is e y i e rke k k e n d is i g iy e r ve m ünâsebe tte b u lu n u r .

(İMAN-KÜFÜR)S : H a n g i m ü rte d ö ld ü rü lm e z ?

E H L - İ S Ü N N E T İ T İ K A D I .........................................................

Page 229: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ederse, o elbise pis sayılmaz. Keneften akan su hakkındaki galip zan, necis olmadığı hususunda ise, necis değildir.

Bir kimse hayvan pisliğini yakarken, yakılan pislik suya kanşır, o su da birisinin elbisesine değerse istihsânen temizdir.

....................................................Ş E R H K I S M I .......................................................

C : M ü slü m an lığ ı b a şk a s ın a tâ b i o la n {kö le g ib i) k im seler.

S : H an g i sü t çocu ğu n u n İslâm o ldu ğu n a hüküm verilir?

C : İslâm d iy a r ın d a bu lunan çocuğun .

S: H an gi k im se d ir i o ld u ğ u h a ld e ö lü sa y ılır?

C : K a yb o la n k im se.

(VAKIF)S: H an gi şe y d e g e lir i , sa h ib i a lır sa c â iz d e ğ il d e , vek il e ttiğ i kim ­

se a lırsa câ izd ir?

C : Vakıf.

S: H angi insan, b ir ş e y i vakfeder, so n ra ö lü r d e va k ıf fesh ed ilir?

C : M iirted o la ra k ö len kim senin vakfı.

(ALIŞ-VERİŞ)S: H angi sa tış , m a l sa h ib i y a p a rsa câ iz o lm az da vekili yaparsa

câiz olur?

C H asta olan kim senin ya p tığ ı satış.

S: H angi kim se câ r iy e a lır da , onunla m ünasebette bulunması kendisine helâl olm az?

C : B abasının veya oğlunun m ünasebette bulunduğu câriye helâl olm az.

S: H angi ekm eğin sa tışı câ iz değild ir?

C : Az b ir n ecâset bulaşan su ile yoğru lan hamurun ekmeğinin satışı câiz olmaz. Şâfiîlere göre tem izdir ve câizdir.

(HÜKÜM)S: Hangi satışı hâkim iptal eder?C : Mushaf m kâfire satışını.S: Ü zerlerine yem in vâcib olduğunda içlerinden b ir i yem in

.................................................B A Z I M Ü H İ M K A İ D E L E R ................................................... 231

Page 230: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

232 E H L -İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

Ahır sıcak olur, tavandan su damlarsa yine temizdir. Hamamdan pislik akar, duvarlara bulaşır ve tavandan da damla damla su düşer ve birisinin elbisesine isabet ederse, pis sayılmaz..................................... ŞERH K I S M I ........................................ ..

e d e rse , d iğ e r le r in in ü z e r in d e n y e m in d ü ş e n k a v im h a n g is id i r ?

C : B i r a d a m h i r e v a l ı r , k a p ıs ın ı s o k a ğ a a ç a r , k o m ş u la r d a h a

ö n c e h u k a p ın ın s o k a ğ a a ç ı lm a d ığ ın ı i d d ia e d e r le r s e v e ş a h i t l e r i d e

y o k s a , iç le r in d e n b i r in in y e m in i k â f i g e l i r .(ŞEHADET-ŞAHİTLİK)S : H a n g i ş a h it le r , i k i o r t a ğ a ş e h a d e t te b u lu n u r la r d a , b u ş e h a d e t

o r t a k la r d a n b i r i s i i ç in m a k b u l, d iğ e r i i ç in d e ğ i l d i r ?

C : H ır is t iy a n la r ın , b i r i m iis lü m a n d i ğ e r i h ı r i s t i y a n o la n i k i o r t a ­

ğ a y a p m ış o ld u k la r ı ş e h a d e tt ir . M ü s lü m a n i ç i n g e ç e r l i d e ğ i ld i r .

S : H a n g i ş a h it l iğ in g iz le n m e s i c â i z d i r ?

C : H â k im f â s ık o lu r ve ş a h i t l iğ in in k a b u l e d i lm e y e c e ğ in i b i l i r s e .

S : H a n g i m ü s l i im a n la r ın ş e h a d e t i k a b u l e d i lm e d iğ i h a ld e , a y n ı

m e v zu d a ik i h ı r is t iy a n ın ş e h a d e t i k a b u l e d i l i y o r ?

C : İ k i ta n e m iis lü m a n ç o c u ğ u o la n b i r h ı r i s t i y a n ö lü y o r , ç o c u k ­

l a r ı h ı r is t iy a n o la r a k ö ld ü ğ ü n e ş a h i t l ik y a p a r la r s a , k a b u l e d i lm e z . İ k i

h ır is t iy a n , m iis lü m a n o la r a k ö ld ü ğ ü n e ş a h i t l i k y a p a r s a , ş e h a d e t le r i

k a b u l e d i l i r .

(İKRAR)S : H a n g i ik r a r ın t e k ra r la n m a s ı lâ z ım d ı r ?

C : Z in a ik r a r ı ve b o r ç ik r a r ın ın t e k r a r la n m a s ı lâ z ım d ı r .

(HİBE)S : H a n g i b a b a n ın , o ğ lu n a h ib e e t t iğ i ş e y d e n d ö n m e h a k k ı v a r ­

d ı r ?

C : E ğ e r o ğ lu , y a b a n c ı b i r k im s e n in k ö le s i o lu r s a .

(ÖDÜNÇ VERME)5: H a n g i ö d ü n ç a la n , is t e n d iğ i z a m a n o n u g e r i v e rm e z ?

C : H a c y o lc u lu ğ u n a ç ık m ış g e m i, z u lü m le a d a m ö ld ü r m e k i ç in

is t e n i le n k ı l ı ç , h a r p z a m a n ın d a g a z id e n is te n e n a t ve b o r c a m a h s u b e n

Page 231: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

233

Ahırda asılı olan küpten damlayan sular da temizdir.Her ne kadar misk’in aslı kan ise de temizdir denmiştir.Zebâd (bir çeşit koku), haram bir hayvanın terinden alındığı hal­

de temizdir.Temiz bir toprak pis bir su ile çamur haline gelirse veya bunun

aksi olursa, fetvaca, bu çamur temiz kabul edilir. Gasilhanede insanın üzerine sıçrayan sulardan korunmak mümkün olmadığından temiz ka­bul edilmiştir.

Sokakta yürürken kendi ayağından sıçrayan çamur damlaları, yi­ne köpek yürürken köpeğin ayağından sıçrayan çamur damlalarından muâheze yoktur.

................................................B A Z I M Ü H İ M K A İ D E L E R ........................................

...............................................Ş E R H K I S M I ................................................

v e r i le n r e h in i i s t e n d iğ i z a m a n g e r i ve rm ez.

S : H a n g i a d a m , a lm ış o ld u ğ u h i r em an e te ih a n e t e tm e d iğ i h a ld e

o n u ö d e m e k z o r u n d a k a l ıy o r ?

C : K e n d i ö ld ü k t e n s o n r a m ir a s ç ı la r ın a v e r i lm e s i is ten en em anet.

(TAKSİM)S : H a n g i o r t a k la r , is t e s e le r d e ta k s im y a p a m a z la r ?

C : A y n ı ç ık m a z s o k a ğ ı k u l la n a n k o m şu la r .

(KURBAN)S : H a n g i â k i l , h â l iğ ve m iis l i im a n o la n k im se b e sm e le d e çe ke re k

k u r b a n k e s e r d e k e s t iğ i y e n m e z ?

C : B e s m e le y i k u r b a n i ç in ç e k m e y e n in , k u r b a n ı k a s te tm e y e n in

k e s t iğ i k u r b a n ın e t i y en m e z .

S : B a ş k a s ın ın k o y u n u n ıı k e s t iğ i h a ld e , ö d e m e s i g e re km e y e n h a n ­

g i k im s e d ir ?

C : K u r b a n g ü n ü n d e , k u rb a n k o y u n u n u kesen a d a m d ır .

(MEKRUH)S: A l t ın ve g ü m ü ş k a ta rd a n b a ş k a h a n g i k a b ın k u l la n ı lm a s ı h a ­

r a m d ır ?

C : İn sa n k e m iğ in d e n y a p ı la n k a p la r ın k u l la n ı lm a s ı h a ra m d ır .

Page 232: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

234 EHL-İ SÜNNET İTİKADI

T a ş la is t in c â m eşru d u r . H a lb u k i n e c â s e t i g id e r ic i d e ğ i ld ir . S u y a d ü şlü ğ ü zam an su n e c is o lu r. “ H er s ıv ı , h a k ik î n e c â s e t i t e m iz le r ” s ö z ü d e k o la y lık iç in d ir . Ç o c u k la r ın ö ğ r e n m e k iç in a b d e s t s i z K u r ’â n - ı

K e r în v i tu tm ası, h er a b d estte ç ık a r ılm a s ı g ü ç o ld u ğ u iç in m e s t ü z e r in e

m e sh in c â iz o lm a s ı (g u s ü ld e tek ra r o lm a d ığ ın d a n m e s t i ç ık a r m a k

v â c ib d ir ) , a ’zâ d a n a y r ı lm a d ık ç a s u y u n m ü s t a m e l o l m a m a s ı , s u ,

n ec a se t y a p ıc ı b ir ş e y le k a r ış t ığ ın d a , o n d a n a y r ı lm a d ık ç a n e c i s k a b u l

e d ilm e m e s i , ç o k duran su y u n r e n g in d e m e y d a n a g e l e n d e ğ i ş i k l i ğ i n

on u n e c is y a p m a m a sı, ça m u r v e o n a b e n z e r ş e y le r in n e c i s k a b u l e d i l ­m e m e s i de h ep k o la y lık iç in d ir (256\

.................................. ŞERH K I S M I ........................................

S: M escidde hangi yerde nam az kılm ak m ekruhtur?

C: Sadece kendisinin kılıp, başkasın ın k ılm asın a m ü sa a d e e tm e ­diği yerde namaz kılmak mekruhtur.

S: Hangi adam . başkasının evin i, ev sah ib in in izn i o lm a d a n y ı ­kar da ödemez?

AC: Amirin em ri ile, yangın ı söndü rm ek için ya n a n e v i y ık a n

adam, onu ödemez.

(C İN A Y E T )

S: Hangi adam bir cinayet iş ler de, c in a ye t n e tices in d e o a d a m ölürse , "yarını d iye t” , yaşarsa "tam d iy e t” verm eye m ecbu r ka lır?

C: Sünnetçi, sünnet ettiğ i çocuğun ten âsü l uzvunun b aşın ı k e se r de ölürse, yarım diyet, kurtulursa tam d iye t ödem esi gerek ir.

S: İslâmda ilk taksim olunan m iras kim indir?

C: S a d b. R ebi’indir.

(256) Ö N E M L İ M E S E L E L E R

I — M eşak k at.

M eşakkat iki çeşittir:

a) İb âd etten a y r ılm a y a n g ü ç lü k le r : Bunlar, soğu k su ile a b d e s t almak, gusiil yapm ak, uzun ve s ıcak gü n lerde oru ç tu tm ak, c ilıa d ve hacda uzun yolculuk yapm ak, asileri, can ileri ve zâ n ile r i c e za la n d ır ­mak ve recm etm ektir ki bu zorluklar hu ib â d e tlerd en a yr ılm a z . D ü ­şürülm esi de mümkün d eğ ild ir . Ş id d e tli soğu k tan k o rk u ld u ğ u n d a

Page 233: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

BAZI MÜHİM KAİDELER 235

N a m a z d a a b d e s t b o z u ld u ğ u n d a , n a m a z ı b o z u p , a b d est alarak tek ­rar n a m a z a d u r u p g e r i k a la n k ıs m ı ta m a m la m a n ın c â iz o lm a s ı v e aynı d u r u m u n k o r k u n a m a z ın d a m ü b a h o lm a s ı h a y v a n ü zer in d e -şeh r in d ı­ş ın d a b u lu n d u ğ u n d a - ik e n im â i le n a f i le n a m a z ı k ılın m a s ı , (b u , Ebû Y û s u f ’ta n r iv â y e t o lu n m u ş t u r ) , n a f i le v e k o rk u n a m a z ın d a ö zü rsü z o la r a k o tu r m a n ın m ü b a h o lm a s ı d a k o la y lık la r c ü m les in d en d ir .

İ m a m - ı Â z a m , r u h s a t k o n u s u n u d a h a g e n iş tu tm u ş v e bü tün ib â d e t le r e ş â m i l k ı lm ış t ı r . O , k a d ın a v e z e k e r e d o k u n m a n ın ab d esti b o z m a d ığ ım , ta h a r e t te n iy e t v e o v a la m a n ın şart o lm a d ığ ın ı, su y u n te ­m iz m i , n e c i s m i o ld u ğ u n u o n a b a k a n b ir k im se n in k e n d is in in a n la y a ­b i l e c e ğ i n i , t e k b ir in n iy e t l e y a k ın o lm a s ın ın şart o lm a d ığ ın ı ileri sür­m ü ş , O halde K ur’ân’dan size kolay gelen miktarı okuyun...” ( M ü z z e m m i l s û r e s i: 2 0 ) â y e t - i ç e l i l e s i m u c ib in c e a m el ed erek , n a m a z­d a o k u n a c a k K u r ’â n ’ı tâ y in e tm e m iş t ir .

Yine İmam-ı Âzam, cemaatin Kur’ân okumasını, imamınki ile karışmasın diye yasaklamış, iftitah tekbirini bir lâfızla kayıt altına al­mamış, ta’zim ifade eden her lâfızla namaza başlanabileceğini câiz görmüştür. Rükû ve sücudda ta’dil-i erkânın farz olduğunu düşürmüş, vâcib olduğuna dâir hüküm vermiştir. Zekât ve sadaka-i fıtrin 8 sını­fın hepsine verilmesi mecburiyetini kaldırmış, ramazan orucunda ni­yetin tâyin olunmaması ve tehiri cihetine gitmiştir.

Hacda yalnız, Arafat’taki vakfe ile tavâf-ı ziyâreti rükün saymış, tahareti ve setr-i avreti şart koşmamıştır. Yedi hususun hepsini rükün olarak kabul etmemiştir. Umreyi vâcib olarak kabul etmemiştir. Hava­nın sıcak olduğu günlerde, cuma ve öğle namazını, havanın biraz se­rinlediği vakte tehirini mübah görmüştür. Cemaati, yağmurdan, cuma­yı da bilinen özürlerden dolayı terke cevaz vermiş, hac ve cumanın farziyetini -yapabilen olsa bile- âmâlardan düşürmüş, bunların hepsini mü’minlere kolaylık için yapmıştır.......................................... Ş E R H K I S M I .........................................

te y e m m ü m e tm e k , c ü n ü p lü k t e n te m iz le n m e k iç in c â iz d ir .

B e d â V i s i m l i k i t a p t a c i in ü p b i r k im s e n in te y e m m ü m e d e b i lm e s i

i ç i n ş u ş a r t l a r i l e r i s ü r ü lm ü ş t ü r . G u s û ld e n s o n r a s ığ ın a c a k b i r y e r

b u la m a m a k . V ü c u d u n u ı s ı t a c a k e lb is e , s ıc a k s u ve h a m a m b u la m a ­

m a k . N a m a z a h d e s t in d e b ö y le b i r c e v a z y o k tu r .

Page 234: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

236 EHL-İ SÜNNET İTİKADI

H a y ız iı k ad ın n a m a zı k a z a e tm e z . Ç o k tek errü r e t t iğ in d e n d o la y ı b u nda g ü ç lü k vardır. B u y ü z d e n h a y ız i ı k a d ın , h a y ız i ı ik e n g e ç ir d iğ i n am azı k a za e tm e z . O ru ç v e ö z ü r k a n ı b ö y le d e ğ ild ir . E n d e r v a k i o l ­d u k ların d an k a za sı g erek ir . B a y g ın l ığ ı 2 4 s a a t d e v a m e d e n k im s e n in ü zerin e k aza v â c ib d eğ ild ir .

B aşı ile im â ed erek n a m a z k ılm a g ü c ü n ü k a y b e d e n k im s e d e n d e

düşer.

B aş d ö n m e si k ork u su o lu r sa , g e m id e a y a k ta n a m a z k ı lm a y a g ü c ü

........................................... Ş E R H K I S M I ...................................................

b) İbâdetten ayrılan g ü ç lü k ler : b u n la r d a b i r k a ç ç e ş i t t i r :

1 — N e f is v e a ’zâ lara ta a llû k e d e n b ü y ü k m e ş a k k a t . B u g i b i m e ­

şa k k a t le rd e ta h f ife g itm e k c â iz d ir . D e n iz y o lu i l e h a c c a g itm e k t e te h ­

lik e v a rsa g itm e y e b ilir .

2 — H a f if g ü ç lü k le r : H e r h a n g i b i r a ğ r ı , h a f i f b i r b a ş a ğ r ı s ı ,

a s a b b o zu k lu ğ u g ib i h a l le r d i r k i, i t ib a r e d ilm e z .

“ M esâ lih -i ib âd eti ta h sil, d e f ’-i m e fs e d e t te n e v lâ d ır .”

3 — O rta d e r e c e d e k i g ü ç lü k le r : R a m a z a n o r t a s ın d a h a s t a la n ­

m ak , h a s ta l ığ ın ın a r t a c a ğ ın d a n k o r k t u ğ u n d a te y e m m ü m e tm e k g i b i

z o r lu k la r d ır .

II — Ş e r ’î k o la y lık la r .

a ) İb â d etin d ü ş m e s i . Ö z ü r le r m e v c u t o ld u ğ u z a m a n t a h a k k u k

eder.

b ) İbâdeti e k s iltm e . Y o lc u lu k ta 4 r e k â t l ı f a r z l a r ı n 2 r e k â t k ı l ı n ­

m a s ı.

c ) İbâdeti teb d il. A b d e s t ve g u s li 'ın te y e m m ü m i le , n a m a z d a k ı y a ­

m ın k u u d ile , rü k û ve s i ic u d u n im â i le , o r u c u n y e m e k i l e d e ğ iş t i r i lm e ­

s i bu c ü m le d e n d ir .

ç ) T ak d im k o la y lığ ı . A r a f a t ’ ta i k i n a m a z ı b i r le ş t i r m e k , z e k â t ı s e ­

ne d o lm a d a n ve rm e k , f i t r e y i r a m a z a n ın iç in d e v e y a d a h a ö n c e v e r ­

m ek de ta kd im k o la y l ığ ı iç in e g ir e r .

d) T eh ir k o la y lığ ı: M ü z d e l i f e ’ d e ik i n a m a z ı c e m , h a s ta v e s e fe r d e

o la n ın ra m a za n o ru c u n u te h ir i. B o ğ u la n k im s e i le u ğ r a ş m a n ın n a m a ­

z ı te h ir e d e b ilm e s i.

Page 235: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

237

yetenin oturarak kılması caizdir.Hac ve orucun senede bir, zekâtın da öşrün dörtte biri olması yine

bu kolaylıklar cümlesindendir.Zekâlın zenginlik halinde verilmesi ve mal helak olduğunda

zekâlın düşmesi, zaruret halinde ölü hayvan eti ve bedelini sonra öde­mek şartı ile başkasının malının yenmesi yine kolaylık içindir.

Veli ve vasisinin emeklerine karşılık yetimin malından yiyebil­meleri de câizdir. Araya namaz harici bir iş girmemek şartı ile, nama­za başlamadan önce niyetin câiz olması, ramazan orucuna geceleyin niyet etmek mümkün olduğu gibi, öğleye kadar tehirinin mümkün ol­ması da kolaylık içindir. Niyetin bu şekilde öne ve sonraya alınması­nın sebeplerinden biri de, o sırada hayızlı kadının hayzı sona erebilir, kâfir mü’min olabilir, çocuk bülûğa erebilir; böylece onların da oruç tutmalarına imkân verilmiş olur.

Hacca giderken yolun kesilmesi (yolda bir engelin zuhur etmesi) veya hac vaktine yetişilememesi ihramdan kurtulmayı mübah kılar.

Hattâ İmam Ebû Yûsuf, hac mevsiminde harem bölgesinde hacı­ların hayvanlarının otlamasını mübah görmüştür.

Deride kaşıntı olduğunda ve gazâda erkeğin ipekli giymesi câizdir. İflâstan kurtulmak için zimmetindeki malı satma izni de veril-.................................................Ş E R H K I S M I ................................................

e) İbâdeti tağyir kolaylığı. K orku ân ın da nam azın nizamını d e­ğ iş tir e b ilm e k .

0 Terhis (ruhsat) kolaylığı. B oğu lm ak üzere olan b ir kimsenin (tıkanıklığı açmak için, başka bir içecek yoksa) içki içm esine ruhsat ver ilm iş tir .

III — Nassın bulunduğu yerde meşakkate itibar edilmez.İm a m -ı Â za m , h a yva n p is liğ in e n ecâ se t-i ga lîza dem iştir. Çiinkü

P e y g a m b e r im iz ( s .a .v .) b ir h a d îs - i şe r if le r in d e hayvan p is liğ i için“necistir” tâ b ir in i k u lla n m ış la rd ır . H akkın da nass olduğu için, » ^Im am -ı A za m u m u m î b ir ip tilâ o lm asın a itib a r etm em iş ve tahfifine g itm e m iş tir .

IV — Bir şey, daraldıkça genişler, genişledikte daralır. B a z ı la r ı

b u k a id e y i ş ö y le i f a d e e t m iş le r d i r : B i r ş e y h a d d in i a ş a r s a z ıd d ın a d ö -

.................................. BAZI MÜHİM KAİDELER

Page 236: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

238

m işti r. A l ış -v e r iş t e b ir ş e y in n ü m u n e s in i g ö r m e k k â f i g ö r ü lm ü ş tü r .

A lış - v e r i ş l e m u h a y y e r lik , so n r a d a n p iş m a n o lm a y ı d e f e t m e k iç in

m eşru k ılın m ış t ır . M a lı para i le s a tm a h u s u s u n d a m u h a y y e r k ı l ın ı -

şın (2'S7) s e b e b i, ö d e m e d e g e c ik m e y i ö n le m e k iç in d ir . E m â n e t in s a t ı l ­m a sı d a bu k a b ild en d ir .

EHL-İ SÜNNET İ TİKADI......................................

............................................... Ş E R H K I S M I .......................................................

ner.

(2 5 7 ) B u h a r a ve B e l l i â l im le r i , k o la y la ş t ı r m a m e s e le s in i g e n iş ­

le tm iş le rd ir . T a f s i lâ t ı “ K e n z " ş e r h in d e d ir . B u k o la y l ı k la r d a n b a z ı l a r ı

ş ö y le d ir : F a h iş f i y a t la s a t ı la n m a l ın g e r i v e r i lm e s i , k u s u r lu e ş y a n ın

g e r i d ö n d ü rü lm e s i c â iz g ö rü lm ü ş tü r . H e k im in v e ş â l ı id in ( d ü n ü r g i d i ­

le n k ız a ) b a k m a s ı, b a k m a k s ız ın n ik â h ın c â iz o lm a s ı , d a k o l a y l ı k l a r

c ü n ıle s in d e n d ir . Ç ü n k ü h e rk e s , k ız m a v e y a k a r d e ş in e h e r t a l ip o la n ın

b a k m a s ın a r ız â g ö s te rm e y e b il ir .

D ö r t k a d ın la e v le n m e n in m iib a h o lm a s ı d a k o l a y l ı k i ç i n d i r . B u

k o la y l ık , hem k a d ın la r a hem d e e r k e k le r e d ir . A d a le t i y e r in e g e t i r m e

g ü ç lü ğ ü o ld u ğ u n d a n d o la y ı d ö r t te n f a z l a k a d ın la e v le n m e y e m ü s a a d e

e d ilm e m iş t ir .

B o ş a n m a n ın m e ş ru o lm a s ı d a k o la y l ık i ç in d i r . B i r b i r in d e n n e f r e t

eden k a r ı ve k o c a n ın b i r ö m ü r b e r a b e r y a ş a m a la r ı i k i s i i ç i n d e iş k e n ­

ce d e n b a ş k a b i r şe y o lm a z .

Z ıh a r ve y e m in d e k i k e f fâ re t d e y in e k o la y l ık i ç in d i r .

A y r ıc a y e m in k e f fâ r e t in d e k i t a h y îr ( t e r c ih ) d e k o la y l ı k i ç in d i r .

V a s iy y e t m e ş ru k ı l ın m ış t ı r . B u n d a k i m a k s a t , in s a n ın h â l - i h a y a ­

t ın d a k i e k s ik l ik le r i t e lâ f i e tm e k t ir . M a l ı n ın ü ç te b i r in d e n f a z l a s ı n ı v a ­

s iy y e t edem ez. M i r a s ç ı la r ın h a k k ın a te c a v ü z e tm iş o lu r .

M i ic t e h id le r in h a tâ s ın d a n g ü n a h d ü ş m ü ş tü r . Ç ü n k ü h e r h u s u s t a

y a k în i le m ü k e l le f o ls a la r d ı , ie t ih a d d a b u lu n m a la r ı g ü ç le ş i ld i .• A

lm a m - ı A z a m h ü k ü m ve ş a h it l ik t e d e k o la y l ı k y a p a r a k , f â s ı k ı n

h â k im o la b i le c e ğ in i ve ş â h id in t e z k iy e s in in ş a r t o lm a d ığ ın ı s ö y le m iş ­

t ir .

İm a m E b û Y û s u f d a , h â k im in ş â h id e t e lk in y a p a b i le c e ğ in i , ç e ş i t l i

b e ld e le r d e k i h â k im le r in a r a s ın d a ( h u k u k î m e s e le le r d e ) y a z ış m a n ın

c â iz o ld u ğ u n u b e n im s e m iş t ir .

Page 237: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

BAZI MÜHİM KAİDELER 239

Kız istemeye gidildiğinde damad ve mahkemede şâhid, ktztn yü­züne, doktor da hastasının avret mahalline bakabilir, yâni mübahtır.

İmam Ebû Hanîfe, nikâhın velisiz ve bakmaksızın yapılabileceği­ni de söylemiştir.

Dört kadınla evlenmenin mübah olduğu(258), boşanma, hulu’, fid­ye vermek, ric’a, kitabe, keffâret-i zıhar, keffâret-i yemin, vasiyyet ve müctehidlerden günahın düşmesi de meşrudur.................................................Ş E R H K I S M I ...............................................

(2 5 8 ) B ize g ö re “m a h rem ” , nikâhı ebediyyen haram olanlardır. B unlar, n eseh , ev len m e yo lu ile teessüs eden akrabalık ve emme yolu ile m eyd a n a ge len akraba lık tır .

Mecûsî bir kadın, müslüman, hıristiyan veya musevî olursa evle­nilir.

Ü ç d e fa b o şa n a n b ir kad ın an cak b ir başkası ile evlenir, cinsî m ü n â seb e t vuku bu lu r, bu n dan son ra tekrar boşanır veya evlendiği adam ö lü rse , id d e tin i b itird ik ten sonra ilk kocası ile evlenebilir.

F a k ir ve â c iz b ir k im sen in nafakasını, zengin akrabası temin et­m ekle m ü kelleftir . B u radaki akraba lık , n eseb î akrabalıktır.

H ib e ve sa tış m evzu u n da , akraba ile, başkaları arasında on fark va rd ır . “K e ıız ” şerh in de (bu fa rk la r) zikredilm iştir.

Usûl ve fürû’ bazı hükümlerde hususîlik arz ederler. Bu hususî durumlar şunlardır:

1 — Mahremin mahreme hibe ettiği şeyden rücû caiz değildir.2 — Mahrem olanlardan biri diğerinin bir şeyini çaldığında eli

kesilmez.3 — Mahremlerden biri diğerine şahitlik yapamaz.4 — Birinin münâsebette bulunduğu kadınla diğeri bulunamaz.5 — Mücerred akid ile (münâsebet vuku bulmasa da) biri diğeri­

nin nikâhından düşen (boşanan) karısını alamaz.6 — “Fer”’, küfür diyarındaki “aslını” öldürümez.7 — Asıl, fer’e iftira ederse hadd yapılmaz. Fer’, aşıla iftira eder­

se hadd tatbik edilir.

Page 238: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

240 E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I

d — Noksanlık» Noksanlık da meşakkatin bir çeşididir. Tahfife müsaittir. Çocuk ve deli mükellef değildir. Malî durumları sahiplerine aittir. Çocuğun terbiyesi ve büyütülmesi, daha şefkatli oldukları için kadınlara aittir. Kadınlar, kendilerine kolaylık olması için, çocuğu bü­yütmeye icbar edilmemişlerdir. Çocuk, zekât dahil, hiçbir ibâdetle mükellef değildir.

Yaptıkları kötülükten mes’ul olmazlar. Sebepleri mevcud olsa dahi kısas ve hadd yapılmaz. Onların kasıtla yaptıkları hatâdır.

Çocuklarda imana gelince, vücubiyeti sabittir. Edâdan sorumlu değildirler. Âkil bâliğ olduktan sonra, edası farzdır. Tecdid-i iman vâcib değildir.

Sadaka-i fıtır ve Kurbanın (kendi mallarından) vücubiyetinde ihtilâf olunmuştur. İtimada şayan olan görüşe göre, çocukların üzerine bunlar vâcibdir. Edâsını velileri yapar.

Velisi, etinden bir şey tasadduk etmez. Kendisine yedirir, geri ka­lanı satın alır. Çocuk müslümansa arazisinden öşür, kâfir ise haraç alınması hususunda ulema ittifak etmiştir.

Çocuk evli ise büluğa ermemişse, karısının aile ve akrabasının nafakasını da veli üzerine alır. İbâdeti ifsâd edici bir şey yaparsa kök-.............................................Ş E R H K I S M İ ....................................................

8 — Fer’, aslın izni olmadan sefere çıkamaz.9 — Aslın izni olmadan fer’, cihada gidemez.10 — Aslın izni olmadıkça kadınlar da sefere çıkamaz.11 — Fer’, namazda da olsa, ana-babanın çağrısına icabet etmesi

gerekir.12 — Babasının kendisine ihtiyacı olur da, oğlunun hacca gitme­

sini istemiyorsa gidemez.13 — Asıl, fer’i te’dib edebilir, aksi câiz değildir.14 — İslâm’da fer’ asla tâbidir.15 — Fer’in borcundan dolayı asıl hapsolunmaz.16 — Asıl, alışverişte gabn-i fâhiş olmazsa iki taraf da alabilir.17 — Asıl fer’i everirse hıyâr-ı buluğ (büluğa erince evliliği boz­

mak) hakkı yoktur.

Page 239: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

B A Z I M Ü H İ M K A İD E L E R 241

ten bâtıl olur. Namazda konuşmak, hacda cima yapmak gibi.İhramlı iken yapılan hatâlardan dolayı kurban kesmesi gerekmez.

Kahkaha atsa dahi abdesti bozulmaz, fakat namazı bâtıl olur.Üzerine vâcib değil ise de, yaptığı ibâdet sahihtir. Sevap alıp al­

madığında ihtilâf olunmuştur. İtimada şâyân olan görüş, sevap alması cihetindedir.

Başkalarım okutması dahil, bütün iyilikleri için sevap vardır.İmameti câiz değildir.Onun okuduğu secde âyeti dinlendiğinde veya işitildiğinde secde

yapmak vâcibdir. Bazılarına göre, cemaat sevabı alabilmesi için akıllı olması gerekir.

Cuma ancak üç şartla sahih olur. Bu şartlardan birisi de akıllı ol­masıdır. Çocuk, tasarrufu elinde olan bir kimse değildir. Nikâh kıya­maz, hâkimlik ve şahitlik yapamaz. Devlet başkanı, bir çocuğa büluğa erdiğinde cuma namazı kıldır derse, onun cuma namazı kıldırması câizdir(259).

Sultanın emri ile makama getirilir ve ondan sonra büluğa ererse hükmü geçerlidir. Mekruh olmakla beraber ezanı sahihtir. Rivayeti kabul olunur. Onun için icar sahihtir. Hediye ve ezan hakkındaki sözü kabul olunur. Kur’ân-ı Kerîm’i tutmaktan men edilir. Başkasının ken­disine sığınması câizdir. Ancak velîsinin izni ile tedavi olur. Çocuğa verilen hediyeyi, anne ve babası muhtaç değilse yiyemez. Akdi bili-......................................ŞERH K I S M I ..............................................

Neseb üzerine 12 şey terettüb eder:1 — Veraset, 2 — Velâ, 3 — Vasiyyet yapmamak, 4 — Ölüm

hastalığında borcu ikrar, 5 — Diyeti yüklenmek, 6 — Evlendirme yetkisi, 7-8 — Ölüyü yıkama ve üzerine namaz kılma yetkisi, 9 — Malî yetki, 10 — Büyüme yetkisi, 11 — Hadd isteme yetkisi, 12 — Kısas düşmesi.

( 2 5 9 ) Çocuğun görünüşte devlet başkanı olması sahihtir. B e zzâ z iy y e k ita b ın d a şö y le den ilm iştir: D ev le t başkanı ölür de, halk onun k ü çü k ço cu ğ u n u n d e v le t başkan ı o lm asın da ittifak ederse c â izd ir . Yürütm e işin i g en e l vâ li ya p a r, çocuk da resmen devlet baş­kanı o lu r.

Page 240: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

242 E H L -İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

yorsa, birini vekil tâyin etmesi câizdir. Hicr ile ilgili bir vekâlet de ol­sa durum aynıdır. Alış-veriş ile ilgili bir vekâlet de olsa durum aynı­dır. Alış-veriş ile ilgili hukukî meseleler kendisine değil, müvekkiline verilir. Zekât da böyledir, müvekkili verir. Müvekkilin niyetine itibar edilir.

Hediye ve benzeri muamelelerde mümeyyiz çocuğun sözü ile amel edilir. Çocuğun mahkemede hasım olması câiz değildir. İzinliolursa câizdir.

Üç defa kocasından boşanmış bir kadınla nikahlanır ve onunla cinsî münasebette bulunursa, evvelki kocasına tekrar nikâhı câiz olur. Ancak çocuğun kadınlara karşı şehevî alâka duyması, cinsiyet organı­nın kabarması gerekir. Çocuk tıpkı bâliğ olanlar gibi, mübah olan malı eline almakla ona mâlik olur. Bulunan mal hususundaki hüküm de, âkil bâliğ olan gibidir. Selâmına mukabele etmek vâcibdir. Müslüman olması da, mürted olması da sahihtir. Müslüman olduktan sonra mür- ted olursa öldürülmez. Besmeleye aklı eriyorsa kestiği yenir. Besme­leye aklı ermesi demek, kesilen bu hayvanın besmelesiz helâl olmaya­cağını bilmesi demektir. Vururken besmele çekmişse avladığı hayvan yenir.

Yabancı kadına bakması, onunla yalnız kalması, bâliğ gibi değil­dir. Çocuk 15 yaşına kadar kadınların arasına girebilir.

Talâkı ve azadı vâki olmaz. Hükmen boşanır. Bütün sözlerinde hicr vardır. Fiillerinde yoktur. Sözleri geçersiz fiilleri geçerlidir. Bu yüzden sözlerinden sorumlu değil, fiillerinden sorumludur. Telef etti­ğini öder. Eşlendiğinde karısının akrabaları kendisine haram olur. “Sıhrî hürmet sabittir.” Bu durum, cinsî münasebetten şehvet duyu­yorsa böyledir. Şehvet duymuyorsa böyle bir haramlık söz konusu ol­maz.

Çocuk, bir başka kız çocuğuna yaklaşır ve şehvet duyarsa, kızın anası, hemşiresi haramdır, sıhrî hürmet sâbit olur. (Kızın en az 9 ya­şında olması gerekir.)

............................................. Ş E R H K I S M I ....................................................

Çocuğun abdestin in bozu lm ası kahkaha a tm ak h a riç , a yn en b ü ­yüklerinki g ib id ir . M iiltek id k ita b ın a g ö re , k ız çocu ğu n u n k u la ğ ın ı delm ek kıyasen m ekruh, istihsâneıı m ekruh d eğ ild ir .

Page 241: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

243

Kasâme ve Akı leye dahil değildir.Kasâme: Bir muhitte bir adam öldüğünde 50 kişinin toplanıp, onu

öldüreni bilip bilmediğine yemin etmesidir.Akile: Evde bir ölü bulunsa, bu ölünün diyetini âkılenin (ailenin)

ödemesi gerekir.İşte çocuk ne kasâmeye ve ne de âkıleye dahil olur(260).Çocuk, harpte birini öldürürse eşyası onundur.Şehvetin ne olduğunu bilmeyen küçük kız çocukları, mahrem ol­

mayan kimselerle yola çıkabilir.Çocuk, gasb ettiği şeyi ödemez. Bir kimse bir çocuğu gasb etse, o

da yanında ölse, diyetini ödemez. Ancak vahşi hayvanlann veya hum­ma hastalığının bulunduğu bir yere götürürse öder.

Bir adam çocuğun bir tarafını keser de, kesilen tarafın daha önce sıhhatli olup olmadığı bilinmiyorsa, âdil bir ceza verilir. Diyet yoktur.

Bir adam, bir çocuğa bir bıçak verir, çocuk da kendini öldürürse, o adam mes’ul olmaz. Başkasını öldürürse, diyet çocuğun âilesine ait­tir. Çocuğun âilesi de bıçağı verene döner ve diyeti ister. Bir çocuğa, bir adam, ağaçtan düşmesini emreder, çocuk da düşerse, diyetini öder. Bir kimse, bir çocuğu bir yere gönderse ve çocuk orada helak olsa, di­yetini öder(261).

................................................Ş E R H K I S M I ...............................................

( 2 6 0 ) Çocuk üzerine cizye yoktur. H ân iye kitabına göre, m u a m e lâ tta m ü sliim a n ço cu ğ u ile z ım m î çocuğu birbirinden ayrıl­m a z . Harbinin çocuğu (küfür diyarındaki kâfir çocuğu) öldürülmez. Eğer savaşır ve bir düşman öldürürse onun şahsî eşyası onundur." Bu h a d îs-i şe r îf , ço cu k la ra d a şâm ild ir .

Ç o c u ğ a te' d ib en ce za ve re b ilir . Yaptığı anlaşm ada fayda ile za­ra r e ş it m ik ta rd a ise , bu an laşm an ın geçerliliğ i iznine tâbidir. Bahası d a h i o lsa b a şk a sın a kefil o lam az. Ç ocuğun kendisine kefil olunur.

Ç o cu k h a k k ın d a k i hüküm lerin ta fsilâ tı "İmâdi’' kitabında m ev­cu ttur.

( 2 6 1 ) H â n iy y e k ita b ın d a şö y le v â r id olm uştur: Dokuz yaşında b ir ço cu k , d u va rd a n d ü şe r ve y a boğu lu rsa , bazılarına göre, kendisin ;

..................................BAZI MÜHİM KAİDELER

Page 242: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

Erkeklerin mükellef olduğu birçok şeyden, kadın mükellef değildir.

Kadınlar, cemaate iştirak, cuma namazı kılmaz, cizye vermekle mükellef değildirler. Bir görüşe göre diyet de yüklenmezler. Sahih olan görüş bunun hilâfınadır. İpek giymek, altın takmak kadınlara mü- bahtır(262). Bayram namazı kılmaz ve teşrik tekbiri getirmezler. Koca-

...................................... ŞERH K I S M İ ............................................

k o r u y a b i le c e k d u ru m d a o ld u ğ u i ç in v e l i s i m e s ’ u l d e ğ i ld i r . E ğ e r y a ş ı

d a h a k i iç i ik ve a k l ı d a e r m iy o r s a , k o r u m a v a z i f e s in i t e r k e t t iğ i i ç in ,

v e l is in e k e jfâ fe t v â c ih o lu r . B a z ı l a r ın a g ö r e , v e l i s in in e l in d e n d ü ş m e ­

d ik ç e , k e jfâ re t ic a b e tm ez. A n c a k te v b e i s t iğ f a r e tm e s i g e r e k i r .

Ç o c u ğ u n e l in d e k i b i r h a y v a n , b o ş a n ı r , g i d e r b i r i n i ö ld ü r ü r s e ,

ö le n in n iy e t i ç o c u ğ u n s a h ib in e a i t t i r .

V e l in in , ç o c u ğ u n a ip e k g iy d i r ip , a l t ın t a k m a s ı, i ç k i i ç i r m e s i , a h -

d e s t b o z a rk e n ö n ü n ü a r k a s ın ı k ıb le y e d ö n d ü r m e s i, e l i n i a y a ğ ın ı k ın a ­

la m a s ı c â iz d e ğ i ld i r .

H a r a m la r d a n b i r i d e , ç o c u ğ u n u , n a f a k a s ı ü z e r in e v â c ih o la n la r ı ,

k ö le le r in i ve h a y v a n la r ın ı h im â y e e d ip k o r u m a m a k t a d ır . B u h u s u s t a ­

k i h a d îs - i ş e r i f ş ö y le d i r : “Hepiniz çobansınız ve güttüklerinizden mes’ulsünüz...”

Ç o c u ğ u n e ğ it im ve ö ğ r e t im i v e l i s in in ü z e r in e b o r ç t u r . Ç o c u k t a

k ö tü b i r h u y g ö rd ü ğ ü n d e o n a m â n i o lm a l ıd ı r . B i r â y e t - i c e l î le d e ş ö y le

b u y u ru lm u ş tu r : “Ey iman edenler, kendinizi ve ailelerinizi o ateşten koruyun ki onun yakacağı şey, insanlarla taşlardır...” ( T a h r im

s û r e s i: 6 )

(2 6 2 ) Kadın, edep yerlerinin tüylerini temizlemekte erkek gibi değildir. Erkek traş eder. Kadın ise çeker, yolar. Sünnet olmaları mek­ruhtur. Saçlarını traş edemezler. Menileri ovalamakla temiz olmaz. E z a n o k u m a s ı ve ik a m e t g e t i rm e s i m e k ru h tu r . Y ü z ü , e l l e r i v e a y a k la ­

r ı h a r iç , v ü c u d u n u n h e r t a r a f ı a v r e t t i r , g ö z ü k m e s i h a r a m d ır . B i r g ö ­

rü ş e g ö r e h a m a m a g id e m e z . S e s i a v r e t t i r , y â n i h a r a m d ır . N a m a z d a

e l in i k u la k la r ın a k a d a r k a ld ır m a z , y ü k s e k s e s le o k u m a z . N a m a z k ı l a r ­

k en b i r d u ru m o lu r s a , te ş b ih i le d e ğ i l , e l ç ı r p a r a k h a b e r v e r i r . C e m a ­

a te g i tm e le r i m e k ru h tu r . N a m a z ı e v le r in d e k ı lm a la r ı e f d â ld i r . E r k e k ­

le r e im a m o la m a z la r . K e n d i a r a la r ın d a im a m o lm a la r ı d a m e k r u h tu r .

244 .................................. EHL-İ SÜNNET İTİKADI.......................................

Page 243: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

245

ları veya mahremleri olmadıkça sefer edemezler. Aynı durumda hacca da gidemezler. Sesli olarak telbiye getiremezler. Dikişli ihramlannı giyerler ve çıkaramazlar, başlarını açamazlar. Safa ile Merve arasında koşmaz. Başını traş edemez. Ancak saçlannı kısaltır. Tavafta remi ya­pamaz. Yâni koşarak tavaf edemez. Beytullah’ı biraz uzaktan tavaf et­meleri, onlar için daha efdâldir. Hutbe irad edemezler. Arafat’ta vakfe esnasında kenarda bulunur. Vakfede oturur. Kocası merkebe biner. İh- ramlı iken mestlerini giyer. Hayızlı olursa sadır (kudüm) tavafını terk eder. Hayızlı ise tavaf-ı ziyareti tehir eder(263).

Genç kadın, yabancı erkeklere selâm vermez. Ta’ziyeye git­mez. Davete icabet etmez. Aksırana yerhamükallah demez.

Bir yabancı kadınla halvette kalmak haramdır. Onunla konuş­mak mekruhtur.

Hür erkek ve kadınların mükellef oldukları birçok şey ile, kö­le ve câriyeler mükellef değildir.

Köleler ve câriyeler, hadlerde ve sayılarda hür olanların yansına tâbi tutulurlar. Cuma, bayram, teşrik tekbirleri, ezan, ikamet, hac ve umreden muaftırlar. Câriyenin avreti, erkeğin avret yeri gibidir. An­cak karnı ve arkası kapanır; göğüsleri ve sırtı örtülür. Mahremi olma­yan onun avret yerine bakamaz. Şahit, müzekkî, başkasını temize çı­karıcı değildirler. Öşür veremez, mal taksim edemezler. Hâkimin......................................ŞERH K I S M I .....................................

B ö y le b i r d u r u m o lu r s a , im a m o r t a d a d u ru r .

T e ş e h h ü d d e , e l l e r i n i , p a r m a k u ç la r ı d iz k a p a k la r ın ın ü stüne g e ­

le c e k ş e k i ld e , d i z l e r i n i n ü s tü n e k o y a r la r . C u m a k a d ın la r a f a r z d e ğ il

d ir .

( 2 6 3 ) Kadınların kefenleri beş parçadır. C e n a z e n a m a z ı k ı ld ı r a -

m a z la r . K ı l d ı r a c a k o lu r l a r s a f a r z d ü ş e r . C e n a z e y i ta ş ım a z la r . M ı i r -

te d v e m ü ş r ik o la n k a d ın l a r ö ld ü r ü lm e z le r . K ıs a s ve h a d le rd e şeha -

d e t le r i k a b u l e d i lm e z . İ t i k â f ib â d e t in i e v in d e y a p a r . M ir a s , d iy e t ve

ş e h a d e t te , e r k e ğ in y a r ı s ı k a d a r h a k s a h ib id i r le r . Kadınların hadler ve kısaslar haricindeki hâkim olmaları caiz ise de, hâkim oimamalan da­ha evlâdır. K a d ın ı n d i ş i l i ğ in d e n is t i f a d e , m ih r i m u k a b i l id ir . M e m e s i

k e s i ld iğ in d e d iy e t i c a b e d e r .

.................................................B A Z I M Ü H İ M K A İD E L E R

Page 244: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

246 E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I

kâtibi vc sekreteri olamazlar. Devlet başkanı ve hâkim olamazlar. Nikâh ve kısasta velî olamazlar. Halkı ilgilendiren işlerin başına geçe­mezler. Köle, âmire vekâleten bu işi yürütebilir. Hâkim, köleyi, devlet başkanına vekil tâyin edebilir. Kendi kendine hüküm verecek olursa, bu hükümle amel câiz olmaz. Köle iken, kendisine hüküm verme izni verilmişse, hür olduğunda, tekrar izine ihtiyaç duyulmadan hüküm ve­rebilir. Vasî olamaz. İmam-ı Âzam’a göre, mirasçılar küçük, o da vasinin kölesi ise câizdir. Efendisi onu mülk sahibi yapsa da mülk sa­hibi olamaz. Zekât ve fitre ile mükellef değildir. Zekât ve fitresi efen­disinin üzerinedir. Kurban ve hedy (hacda kesilen kurban) ile mükel­lef değildir. Farz orucu terk etmiş olduğundan dolayı icab eden keffâretin dışında keffâretle mükellef değildirler. Farz orucun dışında­ki oruçlar için efendisinin izni lâzımdır. Hac, umre ve itikâf için de durum aynıdır.

Gözleri gören kimselerin üzerine farz olan birçok şeyden âmâlar (gözleri görmeyenler) mükellef değildirler.

Cuma, cihad, hac, cemaat ile mükellef değildirler. Kendisini, bu ibâdetleri yapmak için götürecek birisi de olsa durum aynıdır. Şahitli­ği, hâkimliği, devlet başkanlığı câiz değildir. Gözü için diyet de yok­tur. Gereken şey, âdil bir hüküm vermektir. İmameti câiz değildir. An­cak o topluluğun en bilgilisi ise câizdir. Keffâret, icab ettiğinde köle

................................... ŞERH K I S M İ .........................................

Z in a e t t iğ i ş a h it le te b e y y iin e t t iğ i z a m a n r e c m e d i lm e s i i ç i n b i r

k u y u k a z ı l ı r . D e ğ n e k ( c e ld e ) v u r u la c a k s a o t u r m a s ı g e r e k i r . A k i l e v e

K a s â m e y e g irm e z . H a t â e n b i r a d a m ö ld ü r ü r s e d iy e t lâ z ım g e lm e z .

K a p a l ı k a d ın la r , m a h k e m e d e k i b i r d â v a d a b u lu n m a la r ı i ç i n z o r la n a -

m a z la r . H â k im , e v in e i k i ş a h it g ö n d e r e r e k i f a d e s in i a l a b i l i r .

( 2 6 4 ) Fesadı defetmek için cahilliğe itibar edilir. B u k o n u d a

H u lâ s a k it a b ın d a ş ö y le d e n i lm iş t i r : B i r k im s e , k ü f r ü i c a b e t t i r e n b i r

k e l im e y i k o n u ş u r d a , b u n u n k ü fü r o ld u ğ u n u b i lm iy o r d u m d e r s e k â f i r

o lm a z . Â l im le r in ç o ğ u n a g ö r e k â f i r d ir .

B i r k im s e , h a r a m b i r i ş i b i lm e y e r e k i ş le r s e k e n d is in e g ü n a h

y o k tu r . D in e n m u t la k a b i lm e s i g e r e k e n le r d e n is e m u â h e z e e d i l i r . B i r

k im se , b a ş k a s ın a a i t o ld u ğ u n u b i lm e d e n b i r m a l g a s b e d e r s e , g ü n a h

d ü şe r f a k a t o m a l ı s a h ib in e ö d e m e m e c b u r iy e t i d ü şm e z .

Page 245: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

B A Z I M Ü H İ M K A İD E L E R 247

azad etmesi «. âiz değildir.(Müellif:) “Kurban kesmek, avlanmak, çocuk yetiştirmeyi üzeri­

ne almak, alacağı bir şey vasfedildiğinde onu görmüş olmak gibi hu­suslar ile ilgili hükümleri görmedim” (diyor.)

(Bana göre:) Kurban kesmenin mekruh olması gerekir. Büyüttü­ğünü koruyabiliyorsa caizdir. Koruyamıyorsa câiz değildir. Gözleri görmeyenler, herhangi bir şeye nezâret edebilirler. Vasî olabilirler.

e — Cehl. Cehalet, bilinmesi gereken şeyi bilmemektir. Doğ­ru olan bir şeyin aksine inanmak, cehl-i mürekkeptir. Böyle değil­se basittir. Yâni basit cehâlettir. Basit: Bir şeyin aksini iddia etmeksi­zin bilmemektir. Bunun çeşitleri çoktur: Bazıları özür kabul etmez. Bazıları özür kabul eder.

a — Özür kabul etmeyenler: Allah’ın sıfatlarını, âhiret hüküm­lerini bilmemek özür kabul etmez. Hevâ ehlinin cehâleti de böyledir.

Azgın bir kimse, telef ettiği malı ödemedikçe, -yaptığı hareketin kötü olduğunu bilmemesi- özür kabul edilmez. İçtihadında, Kitap ve Sünnet’e aykırı fetva veren kimsenin cehli de özür kabul etmez. Meselâ, çocuklu câriyenin satılmasına fetva vermek bu cümledendir.

İctihad mevzuunda veya ietihad yerinde cehâlet de böyledir.b — Özür kabul edenler şunlardır: Kan aldıran bir kimsenin,

bozuldu diye, orucunu yemesi. Oğlunun veya karısının câriyesi ile helâl zannederek münasebette bulunması. Bir müslüman, dâr-ı harbe;

......................................ŞERH K I S M I .....................................

A l i b . A h m e d ’ e s o r u ld u : B i r a d a m , b i r b a ş k a a d a m la , m evs im i

g e lm e d e n ( in c e , a n la ş a r a k o n a b u ğ d a y s a ta r . S o n r a y a p t ığ ı bu akd in

s a h ih o lu p o lm a d ığ ın ı â l im le r e s o r a r , a ld ığ ı c e v a p , a k d in s a h ih o lm a ­

d ığ ı ş e k l in d e o lu r . B u n u n ü z e r in e b u a d a m , a k d in f â s id o ld u ğ u n u

b i lm iy o r d u m , b u s e b e p le b u ğ d a y ı o a d a m a ve rm e ye ceğ im der. A h m e d

o ğ lu A l i ’ n in c e v a b ı ş ö y le o lu r . C e h a le t in e i t ib a r e d ilm e z . O ad am ın

h a k k ın ı v e r m e s i g e r e k i r .

B i r k im s e , b i r a d a m a v e k i l o ld u ğ u n u b ilm e d e n o a d a m ın m a lın ı

s a t a r s a , b u s a t ış c â i z d e ğ i ld i r .

B i r k im s e , ö ld ü ğ ü n ü b i lm e d e n b a b a s ın ın m ü lk ü n ü sa tsa , s o n ra

d a ö ld ü ğ ü n ü ö ğ r e n s e , b u s a t ış m e ş ru d u r .

Page 246: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

küfür beldesine hicret etmemek gerektiğini bilmezse mazurdur.Şimdiye kadar zikredilenler şüphe ile kabul edilir.İçinde şüphe olmaksızın; tam olarak kabul edilen özürler şunlar­

dır; Şüf’a (komşu malım ilk alma hakkı) hakkı, câriyenin azad edilme­si, bâkireyi valinin nikâhlayacağım, vekil kılma ve talâkı bilmemek bu cümledendir(264).

f — İkrah (zorlama). İkrah, ya rızâyı yok eder. Yapılacak iş hususunda seçme hakkı tanımaz. Öldürmek veya a’zâlardan birini kesmek gibi...

Yahut da ikrah, rızâyı yok etmez... Babayı veya çocuğunu hap­setmek, birini dövmek, bağlamak gibi.

Bu gibi haller, insanı mükellef olmaktan düşürmez. Çünkü bu tehdid, ya farzı ya mübahı yapmamayı veya haram olan bir şeyi yap­mayı hedef alıyor. Bu şekil tehdid ihtiyarı yok etmez. Bu gibi tehdid- lerle, mümkünse doğruyu tercih eder, mümkün değilse, fâsid olanı ter­cih eder.

3 — Zarar giderilir(265).Kusurlu malı reddetmek, alış-verişte muhayyer olma nevileri,

hicr meseleleri ve şüf’a vâki olacak zararları gidermek için konmuş hükümlerdir.

Kısas, hadler, keffâretler, zayi olan şeyleri ödemek, şartlar mev­cutsa taksime; bölüşmeye icbar etmek, imam tâyin etmek, hâkim vazi­felendirmek, saldırıyı defetmek, asîler ve müşriklerle savaş yapmak ve buna benzer şeyler, zararları gidermek içindir(266).

248 .................................................. E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I .........................................................

................................... ŞERH K I S M I ........................................

(2 6 5 ) B u k a id e n in a s l ı , ş u h a d îs - i ş e r î f t i r : “ (İ s lâ m d a ) zarar ver­mek ve zarar görmek yoktur”. B u h a d îs - i ş e r î f ü z e r in e , b i r ç o k f ı k h ı

m e s e le le r b in a e d i lm iş t ir . B u h a d îs , b ü tü n h a d îs k i t a p la r ın d a m e v c u t ­

tu r.

(2 6 6 ) B u k a id e y e is t in a d eden ç e ş i t l i k a id e le r v a r d ı r :

1 — Zaruretler, mahzurları mübah kılar. L o k m a b o ğ a z d a k a ld ı -

Page 247: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

B A Z I M Ü H İ M K A İD E L E R 249

4 — İki müfsid çatıştığı zaman hafifi tercih edilir.Namazın şartları hususunda, Zeylâî şöyle demiştir: Meselenin as­

lı şudur: Bir kimse eşit seviyede iki belâya duçar olduğu zaman hangi­sini isterse onu alır. Eğer eşit değilse belânın daha hafif olanını seçer. Çünkü haramı irtikâb etmek, ancak zaruret halinde mümkündür. Fazla.................................................... Ş E R H K I S M I .....................................

ğ ın d a , s u b u lu n m a z s a i ç k i iç m e k , y iy e c e k ş e y b u lu n m a d ığ ın d a m u r­

d a r e t .. . y e m e k ; z o r la n d ığ ı z a m a n k ü fü r k e l im e s in i te lâ ffu z etm ek g ib i

h u s u s la r b u k a id e y e i s t in a d e d e r le r .

B i r k im s e , d i ğ e r b i r k im s e y i b i r a d a m ı ö ld ü rm e s i iç in ic b a r eder,

ö ld ü r m e z s e k e n d is in i ö ld ü r e c e ğ in i s ö y le r s e , o a d a m ı ö ld ü rm e z . K e n ­

d i s in in ö lm e s i , o a d a m ın ö lm e s in d e n d a h a h a f if t ir .

2 — Zaruret, ihtiyaç nisbetince mubahtır. M e s e lâ , ö lü e tinden

a n c a k ih t i y a c ı k a d a r o la n ım y e r . K ü f ü r d iy a r ın d a , y iy e ce k , yem , yağ .

s i lâ h , y a k a c a k a n c a k ih t iy a ç k a d a r a l ın ı r .A

A l im l e r i n ç o ğ u , ş e h r in k u y u la r ın d a b u lu n a n de ve p i s l iğ i i le , sa h ­

r a k u y u la r ın d a b u lu n a n d e v e p i s l i ğ i n i f a r k l ı m ü lâ h a z a e tm iş le rd ir .

S a h r a k u y u la r ın d a p i s l i k a z g ö r ü lü r s e a f f e d i l i r . F a k a t ş e h ir k u y u la ­

r ın d a a z d a g ö r ü ls e a f fe d i lm e z .

3 — Zarar, zarar ile giderilmez. B i r a d a m , d iğ e r b i r ad am ı, o r ­

ta k o ld u k l a r ı b i r a r s a y a b in a y a p m a s ı iç in z o r la y a m a z . İste rse kend i

y a p a r . Ö b ü r ü n ü n h a k k ın ı h a p s e d e r . Ü z e r in e d ü ş tü ğ ü zam an , b inadan

is t i f a d e e d e r .A

4 — Ammenin menfaati, hâssın menfaatinin üstündedir. B u k a i­

d e n in a l t ı n a b i r ç o k m e s e le g i r e r . B a z ı la r ı ş u n la r d ır :

a — Müslüman çocuklarının arkasına sığınan kâfirleri öldürmek için silâh kullanmak câizdir.

b — Şahsa ait olan bir duvar, umuma ait bir yola meylederse o duvar yıkılabilir.

c — Fısk u fücur sahibi olan bir müftüye, câhil tabibe, müflis ki-• A

racıya hacir konur. Bu Imam-ı Azam’a göredir.ç — Sefih kimselere de hacir konur. Bu imameyne göredir. Fetva

A

da bunun üzerinedir. Ammeye olan zararı def etmek bakımından önemlidir.

Page 248: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

250 E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I

olanını almak için bir zaruret yoktur. Bu husus, şöyle misallendirilebi- lir: Bir adamın vücudunda yara varsa ve secdeye vardığında akıyor, secdeye varmadığında akmıyorsa, oturur, rükû ve sücudu imâ ile ya­par. Çünkü, secdeyi terk etmek, abdestsiz namaz kılmaktan daha eh­vendir. Şu bilinen bir gerçek ki, insan bir hayvan üzerinde nafile na­maz kılabilir, rükû ve sücudu terkederek imâ ile yapabilir. Evet, buna ruhsat vardır ama abdestsiz namaz kılmaya hiçbir zaman ruhsat yok­tur....................................ŞERH K I S M I .........................................

d — Borçlu kimse hapiste ise, malı satılır ve borcu ödenir. Bu alacaklı olanların zarar görmemeleri içindir.

e — Yiyecek maddesi satanlar, bu maddeleri fâhiş fiyatla satacak olurlarsa, fiyat tahdidi konur.

f — İhtikâr yapanların malına el konur. Cebren satıştan men edilir. Bu âmmenin menfaati içindir.

g — Kumaş, elbise ve buna benzer şeyler satan dükkânların ara­sına, rahatsız edici ve zarar verici duman çıkaran yemeklerin piştiği lokantaların açılmasına müsaade edilmez. B u m e s e le le r in t a m a m ı

“ M e n zu m e Ş e r h i” t id e d ir .

5 — Çok zarar, az zararla giderilir.a) Çocuğunun nafakasını vermeyen baba hapsedilir.b) Bir adam, tahta ve sac gasbederek, bunları kendi binasına kul­

lanır da, bu gasbedilen şeylerin fiyatından binanın fiyatı çok olursa, bedelini öder. Gasbedilen şeyler, binanın fiyatından fazla ise, binayı yapanın, o binadaki hakkı bâki kalır.

c) Bir araziyi, bir adam gasbetse, oraya ağaç dikse veya bir bina yapsa, bakılır; şayet arsanın bedeli yapılan bina veya dikilen ağaçtan fazla ise, ağaç sökülür veya bina yıkılır. Arsanın değeri az ise bedeli ödenir.

ç) Tavuk, inci yutsa, kıymeti az olanın bedeli ödenir. Tavuğun değeri inciden az ise, tavuğun sahibine ücreti verilir. Aksi olursa, inci­nin sahibine ücreti verilir.

d) Bir kimsenin eyşası, bir başkasının evine düşecek olsa, ev sa­hibine haber vermeden onu alabilir. Haber verecek olursa saklama ih-

Page 249: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

B A Z I M Ü H İ M K A İ D E L E R 251Ayakta iken okuyamayan yaşlı bir kimse, otururken okuyabili-

yorsa, oturarak namazını kılabilir. Nafile namazda oturarak namaz kıl­mak caizdir. Fakat hiçbir zaman kıraati terketmck câiz değildir.

Bir kimsenin iki elbisesi olsa ve ikisinde de bir dirhem miktarın­dan fazla necaset (pislik) bulunsa, namaza mani olması bakımından ikisi de birdir. Ancak üzerinde dörtte birinden az pislik bulunanı se­çer. Böylece zaruret halinde onunla namaz kılabilir.

Elbiseler kanlı olursa, bunlardan birindeki kan, elbisenin dörtte birini, diğeri de bir dirhemden az bir kısmını kaplamışsa az olanı ter­cih etmeye mecburdur. Aksini yapamaz. Çünkü, dörtte bir, elbisenin tamamı hükmündedir. İkisinde de kan dörtte bir olursa veya birinde biraz fazla olup dörtte üçüne yetişmiyorsa istediği ile kılar. Çünkü, hükümde ikisi eşittir. Efdal olan az olan ile kılmasıdır.

Şayet iki elbiseden birinin dörtte biri, diğerinin dörtte birinden de azı temiz ise, dörtte biri temiz olanını tercih eder. Aksi câiz değildir.

Bir kadın ayakta namaz kılarken, namazı ifsad edecek derecede elbisesi açılıyorsa, oturarak kılar. Şayet, kadının mevcut elbisesi vücu­dunu ve başının dörtte birini kaplıyorsa, örtmeyi terkedemez. Çünkü dörtte bir tam hükmündedir. Şayet, elbisenin başını kaplayan kısmı dörtte birden az ise açık olarak kılabilir. Açık olan kısmı azaltmak için, o kadarını da olsa örtmek faziletti r(267).

......................................ŞERH K I S M I ....................................

timali vardır. Bu yüzden haber vermez.e) Çocuğu kurtarmak için, ölen kadının kamı yanlabilir.( 2 6 7 ) İhtiyaç, bazan zaruret haline gelebilir.Kiralama, selem, sipariş vermek, cahillerle hamama girmek gibi

şeyler zaruret haline gelebilir.Âdet muhakkemdir. Ç e ş i t l i f i k h î m e s e le le r in çö züm ü nde âde tle re

m ü r a c a a t e d i l i r . B u k a id e , şu h a d t s - i ş e r ife d a y a n m a k ta d ır : “Müslü­manların güzel gördüğü şey Allah nezdinde de güzeldir.”

B a z ı l a r ı â d e t i ş ö y le t a r i f e tm iş le r d ir : “Akl-ı selim sahibi kimse­lerin benliğinde istikrar bulmuş ve onların tarafından tekrar tekrar ya­pılmış işlerdir.”

Page 250: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

252 E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I

Hulâsa isimli kitapta şöyle vârid olmuştur: Bir kimse, evde iken ayakta namaz kılar, camiye gittiğinde ayakta kılamaz, oturarak kılar­sa, cemaate gitmeyi tercih eder. Sahih olan budur. Minye isimli kitap­ta bunun aksi vârid olmuştur................................... ŞERH K I S M I ........................................

A

“Adet muhakkemdir” kaidesinden birçok kaideler neş’et etmek­tedir.

a — S u yu n , a k a r su h ü k m ü n ü a la b i lm e s i iç in , in s a n la r ın o n u ö y ­

le k a b u l e tm es i g e re k ir .

b — K u y u y a d ü şe n p i s l i k h u s u s u n d a k i h ü k ü m d e , k u y u y a b a ­

k a n ın o n u b ü yü k v e ya k ü ç ü k k a b u l e tm e s in e b a ğ l ıd ı r .

c — N a m a z d a y a p ı la n b i r f i i l i n , a m e l- i k e s i r m i, a m e l - i k a l î l m i

o ld u ğ u d a ö r fe b ı r a k ı lm ış t ır .

d — B a ş k a s ın a a i t o la n a ğ a ç ta n d ö k ü le n m e y v e le r in y e n m e s i d e

y in e ö r fe b ır a k ı lm ış t ır .

e — Şek g ü n ü n d e o ru ç tu tm a y ı â d e t h a l in e g e t i r e n k im s e n in o r u ­

cu , n â f ı le n iy e t i i le de s a h ih t ir .

f — B i r k im se , h â k im o lm a d a n ö n c e , b i r a d a m a h e d iy e v e r m e y i

â d e t h a lin e g e t irm iş s e , h â k im o ld u k ta n s o n r a d a , h e d iy e n in m ik t a r ın ı

a r t t ırm a m a k ş a r t ı i le , h â k im e h e d iy e v e r e b i l i r .

g — M is a f i r in , k e n d is in e ta k d im e d ile n y e m e ğ i, i z in s iz y e m e s i d e

âde te b a ğ l ıd ır .

h — Ö r f e s a s ın a is t in a d eden ç e ş i t l i b a h is le r v a r d ı r : K ö p e ğ in i ,

a v la d ığ ı h a y v a n ı y em em eye a l ış t ı r d ık t a n s o n r a o k ö p e ğ in g e t i r d iğ i

a v ın e t i h e lâ l o lu r .

B i r k im se , b i r tü c c a rd a n b i r m a l a l ıy o r , ö d e m e h u s u s u n d a b i r

şe y k o n u ş m u y o r la r , f a k a t tü c c a r , d a h a ö n c e a ld ığ ı ş e y le r in b e d e l in i

m ü ş te r is in d e n h a f ta n ın m u a y ye n g ü n ü , m e s e lâ c u m a g ü n ü g i d ip a l ­

m a y ı â d e t h a l in e g e t irm iş s e , k o n u ş m a d a n y a p ı la n h u a k id s a h ih ve

g e ç e r l id ir .

Y in e b i r a d a m b i r k â t ip e d in ir s e , m ü re k k e b i o k â t ib in k e n d is in e

a it t ir . T e r z in in iğ n e i le ip l iğ i d e ö ıf e n k e n d in in ü z e r in e d ir .

B i r a d am , b i r b a şk a a d a m ı iş ç i o la r a k a l ı r s a , y e m e ğ i o n u n ü z e r i-

Page 251: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

B A Z I M Ü H İ M K A İ D E L E R 253

Bir kimse aç... Bir tarafta murdar hayvan eti, öbür tarafta bir baş­kasının malı varsa, murdar eti tercih eder. Bazılarına göre, başkasının malı taam ise murdar eti yemez, onu yer. Diğer bazılarına göre, gasb etmek, murdar eti yemekten daha evlâdır. Bezzâziyye kitabında şu şe­kilde vârid olmuştur.

İhramlı bir adam, murdar ile av arasında bir tercih yapmaya mec­bur kalırsa, murdar eti yemeyi tercih eder. Şayet av önceden kesilmiş­se, av etini yemek evlâdır. İhramlı bir kimse, av ile başkasının malı arasında tercih etmek mecburiyetinde kalsa avı tercih eder. İmam Mu-.......................................ŞERH K I S M I ......................................

n e d ir . B u a d a m ın h a y v a n ı d a v a r s a , o n a b a k m a k la m ü k e l le f d e ğ ild ir .

H a t t â b u h a y v a n a ç l ı k t a n ö ls e b i le m e s ’ u l d e ğ i ld i r .

M e s c i d i n m u m u , b i r a z y a n d ık t a n s o n r a , g e r i k a la n ın ı im a m ve

m ü e z z in k u l l a n a m a z la r . O ı f e n k u l la n ı l ı y o r s a , k u l la n a b i l i r le r . M e k te p

v e m e d r e s e le r d e , b a y r a m , a ş u r e v .s . g ü n le r i t a t i l y a p m a k d a ö ıf e b a ğ ­

l ı d ı r .

H â k im , t a t i l g ü n ü , b e y t ü lm â ld e n p a r a a l ı r m ı, a lm a z m ı k o n u ­

s u n d a i h t i l â f v a r d ı r . M e n z u m e k i t a b ın d a p a r a a l ı r , d e n m iş t ir .

B i r k im s e , h a d î s o k u n m a s ı i ç i n b i r m e d re s e v a k fe d e ce k o ls a ,

o r a d a , ö r f e g ö r e U s û l - i H a d î s o k u n u r . A n c a k v a l f ın ş a r t la r ın a a y k ır ı

b i r d u r u m o lm a m a s ı g e r e k i r .

Bazan örf ile Şeriat tearuz ederse, örf tercih edilir. Bilhassa Ye­minlerde bu böyledir.

B i r k im s e , b e n y a t a ğ ın ü z e r in e o tu rm a m , b e n k i l im in ü ze r in e

o t u r m a m , b e n k a n d i l i l e a y d ın la n m a m d iy e y e m in e d e r de , y e re o tu ­

r u r s a v e y a g ü n e ş ı ş ı ğ ın a ç ık a r s a , y e m in i b o z u lm a z . H a lb u k i K u r ’ â n - ı

K e r îm ’ d e y e r e y a t a k , g ü n e ş e k a n d i l d e n m iş t ir .

B i r k im s e , e t y e m e y e c e ğ im d iy e y e m in e d e r de , b a l ık e t i y e rse y e ­

m in i b o z u lm a z . H a lb u k i K ı t r ’ â n - ı K e r îm ’d e b a l ık e t i, ( la h m ) e t o la ra k

g e ç m iş t i r .

B i r k im s e , d â h h e y e ( h a y v a n a ) b in m e m d iy e y e m in e d e r de , k â f ire

b in e r s e y e m in i b o z u lm a z . H a lb u k i K u r ’ â n - 1 K e r îm ’ d e k â f ire , d â b h e

d e n m iş t i r .

B i r k im s e t a v a n ın a l t ın d a o tu rm a m , d iy e y e m in e d e r d e , se m â n ın

Page 252: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

hammed, ihramlı için av etini, hınzır etine tercih etmek gerekir demiş­tir.

Bir kimse, diğerine kendini ya ateşe ya da şu dağdan aşağı ata­caksın, yoksa seni öldürürüm derse, kendini dağdan aşağı atar. İmam-ı * ,Azam’a göre, ikisinden de kurtuluş yoksa hafifini seçer. Imameyne

.................................ŞERH K I S M I .......................................

a lt ın d a o tu ru rs a y e m in i b o z u lm a z . K u r ’ â n - ı K e r îm ’ d e , s e m â d a n ,

(sakf) tavan d iy e b a h s e d ilm iş t ir .

Bazı meselelerde de Şeriat, örfe tercih edilir.B i r k im se , n a m a z k ılm a m d iy e y e m in e d e r d e , c e n a z e n a m a z ı k ı ­

la rs a y e m in i b o zu lm az. H a lb u k i ö r fe n c e n a z e n a m a z ı d a n a m a z d ır .

B i r k im se , o ru ç tu tm am d iy e y e m in e d e r d e , o r u c a n iy e t e tm e k s i­

z in yem ek yem ezse o ru c u b o zu lm a z .

B i r k im se , f i l â n k a d ın la e v le n m e y e c e ğ im d iy e y e m in e d e r d e ,

a k id y a p a rsa y e m in i b o zu lu r .

Lâfız umumu, Şeriat hâssı tercihi gerektirdiğinde, Şeriatmki ter­cih edilir.

B ir k im se a k ra b a s ın a v a s iy e t e d e rse , o v a s iy e te a k r a b a g irm e z .

D i l ( lis a n ) i le ö r f ç a t ış ır s a , ö ı f e i t ib a r e d i l i r . M e s e lâ b i r k im s e

ekm ek yem eceğ im d iy e y em in e t t iğ i z a m a n , hu k e n d i m e m le k e t in in e k ­

m eğ ine ta a llû k eder. B u , o m e m le k e t in d ış ın d a k i e k m e k le r i d e y e m e ­

yeceğ im dem ek d e ğ ild ir . M e s e lâ M ı s ı r ’ d a ‘ ‘ b u ğ d a y e k m e ğ in e " , “ e k ­

m ek " d e n ir . T a b e r is ta n 'd a is e “ p i r i n ç u n u n d a n y a p ı la n e k m e ğ e ” ,

“ ekm ek" d en ir .

Bazı meselelerde yeminler örfe dayanmaz:/ — E t yem em d iy e y e m in eden b i r k im se in s a n v e y a d o m u z e t i

yerse y em in i b o zu lu r.

2 — H a y v a n a b inm em d iy e y e m in eden b i r k im se , in s a n a b in e r s e

yem in i b o zu lu r. H a lb u k i in sa n a b in m e k â d e t d e ğ i ld i r .

3 — B ir k im se ev y ık m a y a c a ğ ım d iy e y e m in e d e r d e , ö r ü m c e k

y u va s ın ı b o za rsa y e m in i b o zu lu r .

4 — B ir k im se et y em eye ce ğ im d iy e y e m in e d e r d e , c iğ e r ve iş -

254 .............................................. EH L-İ S Ü N N E T İ’T İ K A D I .......................................................

Page 253: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

BAZI MÜHİM KAİDELER 255

göre, söyleneni yapmaz, sabreder. Çünkü o işi yapmak, intihar etmek demektir. Yapmamakla bundan korunmuş olur. Adam kendini ateşe atarsa, attırana kısas gerekir. Dağdan atarsa kısas yoktur. Bir gemi yansa, gemide olan bir kimse de gemide kalsa yanacak, suya atlasa boğulacak. Bu durumda İmam-ı Âzam’a göre istediğini tercih eder. İmameyne göre sabreder.

5 — M efsedeti def etmek, maslahatı celb etmekten evlâdır(268).

Bir kimse, örtünecek şey bulamazsa, istincayı terk eder. Nehir kenarında olsa dahi bu böyledir. Bir kadının gusletmesi icab eder de, erkeklerden korunacak, görmelerine engel bir yer bulamazsa, guslü

.........................................Ş E RH K I S M I ........................................

k e m b e y e r s e , y e m in i b o z u lu r . B u g ö r ü ş . K ü f e e h l in in d i r . B iz e g ö re

b o z u lm a z .

Âdet, şart yerine geçer mi?B i r k im s e , b i r t e r z i y e d ik m e k i ç i n v e y a b o y a c ıy a b o y a m a k iç in

e lb i s e v e r s e , ü c r e t h u s u s u n d a h i ç b i r ş e y k o n u ş m a s a , a lm a y a g i t t iğ in ­

d e , ü c r e t h u s u s u n d a a r a l a r ı n d a i h t i l â f ç ık s a v e ü c r e t v e r i lm e s i d e

â d e t is e . a c a b a h u â d e t ş a r t y e r in e g e ç e r m i? İm a m - ı A z a m ’ a g ö re

ü c r e t v e r i lm e z . Y â n i â d e t ş a r t y e r in e g e ç m e z . E b û Y û s u f a g ö r e ü c re t

ş a r t t ı r , ¡ m a m M u h a m m e d ’ e g ö r e , h u a d a m h u s a n a t ı y a p m a k la

m a ’ r u f i s e , t a n ı n ı y o r i s e ü c r e t v e r i l i r . Z e y lâ î . f e t v a İm a m M u ­

h a m m e d ’ in g ö r ü ş ü ü z e r in e d i r d e m iş t i r .

B i r k im s e , k ı z ı n ı n c e h i z i n i h a z ı r la s a ve b e n o n la r ı o n a â r iy e t o la ­

r a k v e r d im d e s e v e ş â h id d e o lm a s a d u r u m n e o l u r ? Ş a y e t ö r f , b a b a ­

n ın b u n u m ü lk o l a r a k v e r d iğ i c ih e t is e , g e r i a la m a z ; â r iy e t id d ia s ı k a ­

b u l e d i lm e z . Ş a y e t ö ı f o r t a d a is e , o z a m a n b a h a n ın s ö z ü g e ç e r l id ir .

( 2 6 8 ) Mefsedet ile maslahat teâruz ederse, def’i mefsedet öne alınır. Ç ü n k ü Ş e r ia t t a , e m ir d e n ç o k n e h y e y e r v e r i lm iş t i r . Ş u h â d îs - i

ş e r i f b u n a d e l i l d i r : “Ben size emrettiğim zaman, gücünüz yettiği nis- bette o emri yerine getirin. Bir şeyden nehy edersem, ondan ictinab edin.” E m i r d e , “gücünüz yettiği kadar” i f a d e s in i k u l la n a n R e s f ı lu l la h

( s . a . v .) n e h iy d e , m u t la k a y a p ı lm a s ı g e r e k t iğ in i b e y a n e tm e k iç in “gü­cünüz yettiği kadar” i f a d e s in i k u l la n m a m ış la r d ı r .

Page 254: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

256 E H L -İ S Ü N N E T İ T İK A D I

tehir eder. Erkek aynı duruma düşerse yıkanır. Kadınlar arasındaki ka­dının hükmü, erkekler arasındaki erkeğin hükmü gibidir.

Mazmaza ve istinşakda mübalâğa sünnettir. Oruçlu olan için ise mekruhtur.

Temizlik yaparken saçların çözülmesi sünnettir. İhramlı için ise mekruhtur.

Maslahat, mefsedet üzerine galip gelirse, maslahat tercih edilir.Namazda, islikbal-i kıble ve taharet gibi hususlardan birine halel

gelmesi mefsedettir. Fakat bu mefsedeti tashih mümkün olmayabilir. Namazda Allah’ı ta’zim mevcut olduğundan dolayı, maslahat, mefse- dete takdim ve tercih olunur.

Yalan, müfsiddir ve haramdır. Bazan caiz de olabilir. İki kişi ara­sını bulmakta, karısı ile kendi arasındaki bağı kuvvetlendirmekte ve harpte yalan söylemek bu cümledendir.

6 — Helâl ile haram bir araya gelirse, haram galip gelir(269)Köpek, koyunla birleşir de koyun doğurursa, doğurduğu yenmez.

Eşek at ile birleşir de, katır doğarsa o da yenmez. Ehli hayvan, vahşi

.................................................Ş E R H K I S M I ........................................................

K e ş f k it a b ın d a d a şu h a d îs - i ş e r î f r iv a y e t o lu n m u ş t u r : “Nehiyden zerre miktarı bir şey terk etmek, insanların ve cinlerin ibâdetlerinden daha hayırlıdır.”

(2 6 9 ) Helâl ile haram içtimâ ettiğinde (birleştiğinde), hüküm ha­ram olarak verilir. İ k i d e l i l ç a t ış ı r ; d e l i l le r d e n b i r i h u s u s u n m i ib a h o l ­

d u ğ u n u , d iğ e r i d e h a ra m o ld u ğ u n u â m i r is e , h a r a m o ld u ğ u c ih e t in e

i t ib a r e d i l i r . M e s e lâ h a y ız m e s e le s in d e b i r h a d îs - i ş e r i f t e ş ö y le b u y u -

ru lm u ş tu r : “Senin için hayızlı karının elbisesinin üzerinden faydalan­mak mubahtır.” A y n ı m e v zu i le i l g i l i d iğ e r b i r h a d îs - i ş e r i f t e is e ş ö y le

b u y u r ı ı lm u ş tu r : “Cinsî münasebet hariç, hayızlı kadınla her şey yapa­bilirsiniz.”

B i r in c i h a d îs - i ş e r îf , d iz le g ö b e k a r a s ın ı h a r a m k ı lm a k t a d ı r . İ k in ­

c i h a d îs - i ş e r îf , m ü n a se b e tte n b a ş k a s ın ı m iib a h k ı lm a k t a d ı r . İ h t iy a te n

b i r in c i h a d îs - i ş e r î f te r c ih e d i l i r .

B i r h a y v a n ın , a n a ve b a b a s ın d a n b i r in in e t i y e n m iy o r s a o h a y v a -

Page 255: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

bir hayvanla birleşir de doğurursa, onun da etinin yenmesi câiz değil­dir.

Avı tutup getirmesi kendisine öğretilmiş köpekle, öğretilmemiş köpek, bir avı ortak, yakalarsa eti câiz değildir.

Mecusî köpeğinin getirdiği av da, kasten besmelesiz gönderdiği kendi köpeğinin getirdiği av da yenmez.

Bir müslüman, bir hayvanı keserken, bıçak müslümanın elinde olduğu hâlde, hayvanı mecusî keserse, o hayvanın eli yenmez. Mecûsî, müslüman ok atarken yardım ederse, gene yenmez.

Müşterek câriye ile münâsebet câiz değildir.Bir ağacın yarısı haram yerde ise, bu ağacın meyvesi haramdır.

Buradaki haram yer, şer’an Mekke-i Mükerreme’deki haram yerdir. Ayın hükmü de aynıdır. İki deri, yâni murdar bir hayvanın derisi ile, murdar olmayan bir hayvanın derisi karışır da, galip zannı, elindeki derinin murdar hayvana ait olduğu cihetinde ise veya o da olabilir, öbürü de olabilir şeklinde zannı müsavi ise, o kimse o derinin et veya yağından faydalanamaz. Ancak açlık çekiyorsa faydalanabilir.

Murdar hayvanın yağı, temiz yağa karışırsa yenmez.Karısı başka bir kadınla karışırsa araştırsa bile münâsebet câiz

değildir.Bir kimse bir av hayvanına ok, kurşun v.s. atsa, hayvan da suya,

evin üstüne veya dağın başına düşüp yuvarlansa eti yenmez. Avlandı­ğından dolayı değil, düştüğünden dolayı veya boğulduğu için câiz de­ğildir. Doğrudan doğruya yere düşerse câiz olur(270).

7 — Maksadları aynı olan iki şey bir araya geldiği zaman, birbirine girer.

Abdestsizlik, cünüplük, hayız bir araya toplanırsa bir gusül kâfidir..................................................... Ş E R H K I S M I ..................................................

n ın e t i d e y e n m e z . K a t ı r g ib i .

( 2 7 0 ) Bazı meseleler bu kaidenin dışında kalır;/ — B i r k im s e n in , a n n e v e b a b a s ın d a n b i r i m ecû s î, d iğ e r i e h l- i

k it a b o lu r s a , o k im s e n in n ik â h ı c â i z d i r v e k e s t iğ i y en ir .

2 — K i r l i e lb is e H e t e m iz e lb is e b i r b i r in e k a r ışm ış s a , e lb is e le r

te m iz h ü k m ü n d e d ir .

..................................................B A Z I M Ü H İM K A İ D E L E R ................................. 257

Page 256: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

258 E H L -İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

İhramlı bir kimse, karısının tenasül uzvuna elini dokundursa, do- landırsa bir koyun kesmesi icab eder. Eli ile oynadıktan sonra münâsebette de bulunsa hepsi için bir koyun kesmesi kafi gelir.

Bir kimse aynı yerde hem eli hem de ayak tırnaklarını keserse, bu adamın bir koyun kesmesi hususunda ittifak vardır. Ayrı ayrı yerlerde keserse, İmam Muhammed’e göre gene bir koyun kurban etmesi lâzım gelir(271). Karısına veya kanlarına birkaç defa ardarda yaklaşırsa bir defa gusül kâfi gelir(272).

Bir kimse mescide girip farz namazı kılsa, tahiyyetü’l-mescid se­vabını da alır.

............................................ Ş E R H K I S M I ....................................................

3 — B i r k o y u n a i ç k i i ç i r i r v e h e m e n k e s e r s e h e lâ ld i r , b u n d a k e ­

ra h e t de y o k tu r .

4 — K a d ın ın s i i t i i , k o y u n u n s ü tü n e k a r ı ş ı r s a i t i b a r ç o k o la n a d ı r .

5 -—S ıv ı b i r m a d d e s u y a k a r ış ı r s a , i t i b a r y in e ç o k o la n a d ı r .

6 — H e d iy e eden a d a m ın m a l ın ın ç o ğ u h e lâ lS e , o h e d iy e y i k a b u l

e tm ekte b i r m a h zu r y o k tu r .

7 — Ç a r ş ıd a s a t ı la n ş e y le r in ç o ğ u n u n h a r a m o ld u ğ u h u s u s u n d a ­

k i z a n n ı g a l ip is e a lm a m a y a ç a l ı ş ı r . A l ı r s a h e lâ ld i r .

8 — A y n ı a k id d e , h a r a m o la n b i r k a d ın la , h e lâ l o la n b i r k a d ın ı

n ik â h la y a c a k o ls a , h e lâ l o la n k a d ın la o la n a k id s a h ih t ir .

9 — M ih r i tâ y in e d e rk e n , h e lâ l i le h a r a m ı b i r l e ş t i r i r s e , h e lâ l

o la n m ih i r y e r in e g e ç e r , h a r a m o la n g e çm e z . M e s e lâ m ih r i 1 0 d i r h e m

p a r a , b i r f ı ç ı ş a r a p d iy e tâ y in e d e rs e , d ir h e m m ih i r y e r in e k â im , ş a ­

r a p is e d e ğ i ld ir .• •

(2 7 1 ) Im a m - ı A z a m ve im a m E b u Y û s u f a g ö r e , h a c d a , e l v e

a y a k t ı r n a k la r ın ın k e s i ld iğ i y e r d e ğ iş t ik ç e k u r b a n k e s i l i r . İ k i y e r d e

ke s ti ise , ik i, ü ç y e rd e k e s d i is e ü ç k u rb a n v .s. k e s i l i r .

(2 7 2 ) A r a f a t ’ ta v a k fe d e n s o n r a , c im â e d e n b i r k im s e , s ı ğ ı r v e y a

deve ke se r. T e k r a r c im â e d e rse k o y u n k e se r . M e b s û t ’ ta b ö y le v â r id

o lm u ş tu r .

Page 257: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

B A Z I M Ü H İ M K A İD E L E R 259

Hacca giden bir adam, farz veya nezir tavafı yaparsa, kudüm ta­vafını da yapmış sayılır. Mina’dan döndükten sonra yapılan ifâda ta­vafı, veda tavafı yerine geçmez.

Bir kimse, Mescid-i Haram’a girse, cemaatla namaz kılsa, tahiy- yetü’l-Beyt yerine geçmez.

Bir kimse, tavaf ettikten sonra, farz namazı kılsa, iki rekât tavaf namazı yerine geçmez*273*.

Bir kimse, namazda secde âyetini okur da -3 âyeti tamamlama­dan- secdeye giderse o secde, hem tilâvet secdesi, hem de sulbî secde (namaz secdesi) yerine geçer. Bir kimse, secde âyetini bir yerde tekrar tekrar okursa bir secde kâfi gelir. Namazda birkaç hatâ yapsa, bir sec- de-i sehiv kâfidir. İhramlı için her hatâ için ayrı ceza gerekir.

Bir kimse, birkaç defa zina ederse bir hadd tatbik edilir. Birçok defa hırsızlık yapan veya içki içen için de durum böyledir.

Bir kimse önce bâkire sonra da dul bir kadınla zinâ ederse, bir recm kâfidir.

İçki içen, hırsızlık yapan ve zinâ eden bir kimseye, işlediği gü­nahların cinsleri ayrı olduğu için, ayrı ayn hadd tatbik edilir.

Ramazan gününde birkaç defa karısı ile münâsebette bulunan bir kimseye bir keffâret yüklenir. Münâsebetin tekrar tekrar yapılmış ol­masına itibar edilmez. Aynı durum, iki defa, fakat ayrı senenin rama­zan aylarında vâki olmuş ise, keffâret de teaddüt eder. Yâni iki keffâret icab eder.

Aynı ramazanın iki gününde vaki olmuşsa ve birinci gün için keffâret vermişse, ikinci gün içinde keffâret vermesi gerekir. Keffâret vermemişse iki gün için bir keffâret kâfidir.

İhramlı bir kimse avlanırsa bir ceza lâzım gelir. Bir kimse ihram­da iken kokulu elbise giyerse iki*274) fidye lâzım gelir. Hacc-ı ifrad ya-

.................................................... Ş E R H K I S M I ...................................................

( 2 7 3 ) T a v a f t a n s o n r a f a r z n a m a z k ı ls a , t a v a f n a m a z ın ın y e r in e

g e ç m e z . Ç ü n k ü i k i r e k â t t a v a f n a m a z ı k ı lm a k v â c ib d ir . B a ş k a b i r

n a m a z la b it i f a e d i lm iş s a y ı lm a z .

( 2 7 4 ) B i r k im s e , h a c d a b a ş ın a k ın a s ü re r s e ve k ın a s ıv ı is e b i r

Page 258: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

paıı bir kimse bir hatâ işlediğinde bir ceza, hacc-ı kıran yapan ise iki kat ceza çeker................................................. Ş E R H K I S M I .......................................................

k u rb a n , k ın a k a t ı is e 2 k u rb a n k e s m e s i ic a b e d e r . B i r i s i k o k u iç in , d i ­

ğ e r i b a ş ın ı k a p a t t ığ ı iç in d ir .

Kelâm, mümkünde ihmal edilmez. Mümkün değilse ihmal edilir, bırakılır.

Bunun içindir ki İmam-ı Âzam ve diğerleri, lâfız, mümkünse ha­kikate, mümkün değilse mecâze, ikisi de mümkün değilse ihmal edilir demişlerdir.

B i r a d a m , ik i k a r ıs ın d a n b i r in e s e n i d ö r t s e f e r b o ş a d ım d e r d e ,

k a d ın d a ü çü h a n a y e te r d e rs e ve b u n u n ü z e r in e d e a d a m , b i r i n i ö b ü r

k a r ım a b ır a k ıy o r u m d e rs e , ö b ü r k a d ın ın n ik â h ın a h a le l g e lm e z . Ç ü n ­

k ü h u s ö z le a m e l e tm e k m ü m k ü n d e ğ i ld i r . Ş e r ia t ü ç te n f a z l a s ı i l e a m e l

e tm e y e ce ğ in e h ü k m e tm iş t ir .

B i r k im se , b i r ş e y i e v lâ d ın a v a k fe d e r d e , e v lâ d ı o lm a z , e v l â d ın ın

e v lâ d ı o lu r s a v a k ı f g e ç e r l id i r . O n u n s ö z ü n ü k o r u m a k i ç i n b u r a d a m e ­

c a z la a m e l e d i lm iş t ir .

“Haraç ödeme iledir.”B u k a id e h a d îs - i ş e r i f t i r . H z . Â i ş e ’ d e n r iv â y e t e d i lm iş t i r . A h m e d

b . H a n b e l , E b û D a v û d , T i r m iz î , N e s â î , İ h n M â c e v e İ b n H ib b a n

r iv â y e t e tm iş le r d ir .

B ı ı h a d îs - i ş e r î f ın s ö y le n iş s e b e b i ş u d u r : B i r a d a m , b i r i s i n d e n

b i r k ö le a l ı r , o k ö le o n u n y a n ın d a u z u n m ü d d e t ç a l ı ş ı r . S o n r a o n u n

k u s u r lu o ld u ğ u n u v e k u s u r u n u n e s k i s a h ib in in z a m a n ın d a n b e r i d e ­

v a m e d e g e ld iğ in i a n l a r v e a l d ı ğ ı k ö l e y i e s k i s a h ib in e ia d e e d e r .

H â d is e , R e s û lu l la h ( s .a .v . ) ’ a a k s e d e r . R e s û lu l la h , k ö le n in e s k i s a h ib i ­

n e , p a r a s ın ı v e r ip k ö le y i a lm a s ın ı e m re d e r . A d a m , y e n i s a h ib in in k ö ­

le y i u z u n m ü d d e t y a n ın d a b u lu n d u r u p o n d a n f a y d a l a n d ığ ın ı s ö y le y in ­

c e d e , R e s û lu l la h ( s .a .v .) “Haraç ödeme iledir” k a id e s in i v a z e d e r .

B u n u n m â n a s ı ş u d u r : E ğ e r y e n i s a h ib in in y a n ın d a ik e n k ö l e n in

b a ş ın a b i r f e lâ k e t g e ls e id i , b ü tü n m e s ’ u l iy e t o n a a i t o la c a k t ı . B u y ü z ­

d e n k u s u r lu o la n k ö le y i iâ d e e d ip ü c r e t in i g e r i a lm a s ın d a b e is y o k t u r .

B i z im m e z h e b im iz e g ö r e , a s l ı n a b i r ş e y o lm a d ık ç a , a y ı p l ı m a l ın

260 ..................................EHL-İ SÜNNET İ TİKADI.......................................

Page 259: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

Bir kimse, bir câriye ile zina eder ve onu öldürürse, hem hadd tat­bik edilir, hem de câriyenin kıymeti tazmin edilir.

..................................BAZI MÜHİM KAİDELER................................... 261

ÜÇÜNCÜ KISIMBüyük önemi ve faidesi olan meseleler:

a) Alması haram olan şeyin vermesi de haramdır. Ribâ, zâlimin mührü, kâhinin kullandığı şeyler, rüşvet, cenaze ağlayıcısının

....................................................Ş E R H K I S M İ ..................................................

k u l la n ı ld ık t a n s o n r a ia d e s i c â iz d ir .

Sual, cevap ile iade edilir.B i r k im s e , d iğ e r in e : “ Ş u e v e g ir e r s e n , k a r ın senden boş o lsun

m u ? ” d iy e s o r a r , o d a “ e v e t ” d iy e c e v a p v e r ir s e , hu ce va p yem in ye ­

r in e g e ç e r v e g i r e r s e b o ş a n m ış o lu r .

B i r k a d ın k o c a s ın a , “ B e n b o ş u m ” d e r d e , o d a “ eve t” de rse , ka ­

d ın b o ş a n m ış o lu r .

B i r k im s e , d iğ e r in e : “ V a l l a h i d ü n , se n şu n u y a p t ın ” d e r de, o da

“ e v e t " d e r s e y e m in e tm iş s a y ı l ı r .

B i r k im s e , d iğ e r in e : “ B e n im s e n d e ş u k a d a r a la c a ğ ım v a r ” d e r

d e , o d a ş a k a i l e : “ E v e t , d o ğ r u s ö y lü y o r s u n ” d e rse , b u ik r a r ye r in e

g e ç e r .

B u m e v z u u n t a m a m ı “ M e n a r ” k it a b ın d a d ır .

Hususî velayet, umumî velâyetten daha kuvvetlidir.D u r u m b ö y le o lu n c a , h u s u s î v e l î s i o la n h ı r k im se y i, um u m î v e l î

d u r u m u n d a o la n h â k im e v le n d ir e m e z . V e lâ y e t ü ç h u su s ta o lu r :

a ) M a l v e n ik â h h u s u s u n d a v e lâ y e t . B u v e l î l ik . b a b a ve dedeye a i t t i r .

b ) Y a ln ı z n ik â h t a v e lâ y e t . A n n e v e d iğ e r a k ra b a s ın a a it t ir .

c ) S a d e c e m a ld a v e lâ y e t : Y a b a n c ı v a s i le r e a it t ir .

Velâyetlerin mertebeleri:1 — Baba ve dede: B u n la r ın v e l i l i ğ i n i k im se e lle r in d e n a la m a z .

K e n d i l e r i d e is t e m e s e le r , g e n e d e v e l îd i r le r .

Page 260: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

262

ücreti, çalgıcının ücreti; bunların hepsinin alıp verilmesi haramdır. Ancak, malından ve canından korktuğunda veya devlet başkanı veya­hut da âmirin yanında [gereken] dinini, ırzını, canını, malını korumak için verdiği zarurî rüşvet müstesnadır. Hâkimin rüşet vermesi de al-

..................................................Ş E R H K I S M I .........................................................

2 — Vekil veliliği: M ü v e k k i l b u n u a z l e d e b i l i r . M ü v e k k i l e b i l g i

v e rm e k ş a r t ı i le v e k i l k e n d in i d e a z le d e b i l i r .

3 — Vasi: V a s i, k e n d in i v a s i l ik t e n a z le d e m e z .

4 — Vakfa bakmakla vazifeli olan kimse.Sükût edene söz nisbet edilmez. Y a b a n c ı b i r a d a m ın k e n d i m a ­

l ı n ı s a t t ığ ın ı gören bir k im s e n in s ü k û t e tm e s i, m a l ı s a t a n y a b a n c ın ın

o n u n v e k i l i o lm a s ın ı ic a b e tt irm e z .

Hâkim, b i r ç o c u ğ u n v e y a d e l i n in a l ı ş v e r i ş y a p t ı ğ ı n ı g ö r ü r d e

s ü k û t e d e rse , o n la r a iz in v e rm iş s a y ı lm a z .

Rehin veren a d a m , r e h in b ı r a k t ığ ı a d a m ın o n u s a t t ığ ın ı g ö r ü r d e

s ü k û t e d e rse , b u n a r ız a g ö s te rm iş s a y ı lm a z .

B i r a d a m , d iğ e r in in e ş y a s ın ı s a t a r d a o d a s ü k û t e d e r s e , b i z e g ö ­

re bu r ız â g ö s te rm e k s a y ı lm a z .

Yukarda zikredilen kaidenin dışında kalan meseleler de vardır: Bunlar, sükûtun konuşma yerine geçtiği yerlerdir.

1 — Bâkire kızın evlenmeden önce susması, ikrar etmesi gibidir.2 — Mihir mevzuunda kızın sükûtu yine ikrar yerine geçer.3 — Kendisine sadaka verilen adamın susması, kabul yerine ge­

çer.4 — Vekâleti istenen adamın susması da ikrar yerine kâimdir.5 — Emir verilen kimsenin sükûtu...6 — Kendisine bir şey vakfedilenin sükûtu, kabul ifade eder.7 — Malı ganimet olarak taksim edilen adamın sükûtü...8 — Herhangi bir şeyi satan kimsenin, müşteri malı alırken sükût

etmesi, izin makamındadır.9 — Şüf’a hakkına sahip olan bir kimsenin sükûtu...10 — Karısı doğum yapan adamın sükûtu, çocuğun kendisine ait

E H L -İ S Ü N N E T t ’T I K A D I ........................................................

Page 261: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

ması da haramdır. Bir vasi, korumakla mükellef olduğu mala bir gâsıb tebelleş olursa, o tehlikeyi bertaraf etmek için bir şeyler verebilir.

b) Farz nafileden efdâldir.Bu hususla, bazı meseleler istisna edilmiştir. İstisna edilen o me­

seleler şunlardır:

.................... B Ü Y Ü K Ö N E M İ V E F A İO E S İ O L A N M E S E L E L E R .................... 263

.....................................................Ş E R H K I S M I ....................................................

olduğunun ikrarı demektir.11 — Bir kimse bir malı satın aldıktan sonra kusuru kendisine

bildirilir de sükût ederse, bu kabul manasınadır. Sonra itiraz edemez.12 — Karısı veya akrabasından biri, kendi malını satar da, o da

sükût ederse, malın kendine ait olmadığını ikrar etmiş olur.13 — Vekil, ben filân şeyi kendime alacağım der de, müvekkil

de sükût ederse bu ikrar sayılır.14 — Çocuğun velîsi, çocuğun bir şey alıp sattığını görür de su­

sarsa bu izin yerine geçer.15 — Bir kimse, ben çocuğumu veya kölemi hiç kimseye hizmet

ettirmeyeceğim diye yemin eder de, sonra onların birisine hizmet etti­ğini görür ve sükût ederse, yemini bozulur.

Hatâ zâhir olduktan sonra, zannına itibar edilmez.B i r k im s e , v a k i t d a r a ld ı d iy e r e k y a t s ıy ı k ı lm a d a n sa b a h n a m a z ın ı

k ı l a r v e s o n r a d a v a k t in d a r a lm a d ığ ın ı a n la r s a , k ı ld ığ ı sa b a h n am azı

b â t ı l d ı r . S o n r a d u r u m a b a k a r . V a k i t g e n iş s e y a t s ıy ı k ı la r , s o n ra

s a b a h n a m a z ın ı i â d e e d e r . V a k i t g e n iş d e ğ ils e , s a b a h n a m a z ın ı iâ d e

e d e r . Y a t s ıy ı k a z a y a b ı r a k ı r .

B i r k im s e , b i r s u d a n , o n u n n e c is o ld u ğ u n u za n n e d e re k a b d e s t

a l ı r d a , s o n r a s u y u n t e m iz o ld u ğ u o r t a y a ç ık a r s a , a b d e s t i s a h ih t ir .

B i r a d a m , b i r k im s e y e z e k â t v e rm e n in c â iz o lm a d ığ ı z a n ı ı ı i le

z e k â t v e r i r d e , s o n r a d a o n a z e k â t v e rm e n in c â iz o ld u ğ u o r ta y a ç ı ­

k a r s a v e r m iş o ld u ğ u z e k â t s a h ih t i r ve c â iz d ir .

Bazı meseleler, bu kaidenin dışında kalırlar:1 — Bir adam, bir kimseye zekât almaya lâyıktır zannı ile zekât

verse, sonra da onun zengin veya zenginin oğlu olduğunu öğrense,

Page 262: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

264 E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I

Fakir bir kimsenin borcunu ibra edip almamak mendubdur. O fa­kirin bu borcu ödemesi farzdır. Ödediğinde farzı yerine getirmiş olur. Fakat alacaklının o borcu ibra ederek işlediği mendub, o farzdan daha efdâldir................................... ŞERH K I S M I .......................................

İmam Ebû Yûsuf’a göre câiz değildir.2 — Bir kimse, farzı, vakit girmedi zannederek kılar, sonra da

vaktin girmiş olduğu bildirilirse, kılmış olduğu namaz câiz değildir.3 — Bir kimse elbisesinde necaset var zannı ile namaz kılar da,

sonra elbisesinde necâset olmadığı ortaya çıkarsa, namazı iade eder.Bu sayılan hususlarda itibar, şahsın zannınadır. İşin durumuna

değildir.Bazı durumlarda ise, zanna değil, işin aslına itibar edilir.B i r k im se , e lb is e s in in te m iz o ld u ğ u n u , v a k t in g i r d i ğ i n i v e a b d e s t -

l i b u lu n d u ğ u n u b i l i y o r , f a k a t a k s i z u h u r e d iy o r . B u a d a m ın n a m a z ı

ia d e e tm e s i ş a r t t ır .

B i r a d a m , k e n d i k a r ıs ı z a n n e d e re k , y a b a n c ı b i r k a d ın a y a k la ş ı r ,

s o n r a d a k e n d i k a r ıs ı o lm a d ığ ı a n la ş ı l ı r s a , o a d a m a h a d d t a t b ik e d i ­

l i r .

A k ş a m o ld u ğ u n u z a n n e d e rk o r u c u n u b o z a n b i r k im s e , s o n r a a k ­

şa m o lm a d ığ ın ı a n la r s a , o r u c u n u k a z a e d e r .

B i r k im se , h a s ta o ld u ğ u n d a n d o la y ı , h a c c a v e k i l g ö n d e r i r , s o n r a

d a s ıh h a te k a v u ş u r s a b iz z a t h a c a e d â e tm e s i g e r e k i r .

Parçalanma (tecezzi) kabul etmeyen bir şeyin bazısını zikretmek hepsini zikretmek demektir.

1 — Bir kimsenin karısını yarım talâk ile boşaması, bir talâk sa­yılır.

2 — Kısasta katillerden bazısı affedilirse, hepsi affedilmiş olur.3 — Hac menâsikinin bazısı için ihram giydim diyen kimseye,

hepsi vâcib olur.Mübâşir ile mütesebbib birleşirse, hüküm mübâşire (doğrudan

doğruya o fiili işleyene) izafe edilir.B i r a d a m , b i r k u y u k a z a r , d iğ e r i d e g e l i r o k u y u y a d ü ş e r s e , b i r

Page 263: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

Selâm vermek sünnet, selâmı almak farzdır. Fakat buradaki sün­net, farzdan daha efdâldir.

Vakit girmeden önce abdest almak mendubdur, vakit girdikten sonra alınan abdestten efdâldir.

c) 25 meselede uyuyan, uyanık olan kimse gibidir.1 — Oruçlu bir kimse sırt üstü uyurken ağzı açık olur da bir dam­

la yağmur damlarsa, orucu bozulur.2 — Bir kimse, oruçlu olarak uyuyan birinin ağzına bir damla su

damlatacak olsa ve su midesine gitse uyuyanın orucu bozulur.3 — İhramlı bir kadın uyurken, kocası kendisine yaklaşırsa, kadı­

nın üzerine de keffâret icab eder.4 — Bir kimse, uyumakta olan ihramlı bir kimsenin başını traş

etse, traş edilen cezaya müstehaktır.5 — İhramlı bir kimse, uyurken bir av hayvanın üzerine yuvarla­

nıp öldürse, kendisine ceza lâzım gelir.6 — İhramlı bir kimse, deve üzerinde Arafat’ta bulunursa, haccı

tamamdır.7 — Vurulan bir av hayvanı, yaralı olarak bir adamın yanına dü­

şer de o adam, hayvanı keserse eti helâldir. Kesmeden ölürse helâl de­ğildir. Uyuyan bir adamın yanında da ölse, uyumayan adamın hükmü­ne girer; eti haramdır.

8 — Bir adam, uyurken bir eşyanın üzerine yatıp kırarsa, onu ödemeye mecburdur.

9 — Baba, duvarın dibinde, oğul da duvann üzerinde uyuyorlar. Oğul, babasının üzerine düşer de babası ölürse, mirastan mahrum ka-....................................................Ş E R H K I S M I ....................................................

ş e y ö d e m e k le m ü k e l le f d e ğ i ld i r .

Hırsıza yol gösteren de ödemekle mükellef değildir.Dâr-ı harpte, askerlere düşman kalesini gösteren kimseye gani­

met verilmez.B i r k im s e , b i r ç o c u ğ a tu tm a s ı i ç in b ıç a k v e r ir , o d a g id ip b i r

k im s e y i ö ld ü r ü r s e , b ı ç a ğ ı v e re n ta z m in i le m ü k e l le f d e ğ i ld ir .

.................... B Ü Y Ü K Ö N E M İ V E F A İ D E S İ O L A N M E S E L E L E R ..................... 265

Page 264: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

lir.

266 EHL-İ SÜNNET İT İK A D I

10 — Bir adam, uyuyan bir adamı kaldırıp bir duvarın dibine koysa, duvar yıkılsa ve adam da ölse, onu oraya koyan, ölenin diyetini ödemeye mecburdur.

11 — Bir adam, uyuyan bir adamın bulunduğu yerde, bir kadınla halvette kalırsa, bu halvet sayılmaz.

12 — Bir adam uyurken, yabancı bir kadın gelir onun yanında durursa, halvet sayılır. Yâni başbaşa kalmış sayılırlar.

13 — Bir kadın uyurken, yabancı bir adam onun bulunduğu yere girer ve bir müddet kalırsa halvet sayılır.

14 — Bir kadın uyurken, bir çocuk gelir onu emerse, emmek ile alâkalı hürmet (haram) tahakkuk eder.

15 — Teyemmümlü bir adam, bir bineğin üzerinde giderken su bulunan bir yerden uyuyarak geçerse, teyemmümü bozulur.

16 — Namaz kılan bir adam uyur ve uyurken de konuşursa na­mazı fâsid olur.

17 — Namaz kılan bir kimse, ayakta iken uyuyor ve uyurken okuyorsa, bir görüşe göre, kıraati muteberdir.

.......................................... Ş ERH K I S M I .................................................

Bu kaidenin de istisnaları vardır.1 — Emanet edilen bir malın çalınması için, emaneti alan kimse,

başkasına delâlet ederse ödemekle mükelleftir. Çünkü korumayı terk etmiştir.

2 — İhramlı biri, ihramsız birinin Harem-i Şerîf’te avlanmasına delâlet ederse, cezasını öder.

3 — Çırak veya kalfa zâyi ettiği malı öder. (Fetva böyledir.)4 — Bir adam, bir çocuğa bir bıçak verse ve o bıçakla çocuk ya­

ratansa, bıçağı veren tazmin ile mükelleftir.Vakti gelmeden bir şeyi yapan kimse, o şeyten mahrum olmakla

cezalandırılır.Vârisi olduğu birini öldüren kimse, o mirastan mahrum kalır.Bazı hususlar, bu kaideden istisna edilmiştir.

Page 265: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

18 — Uyuyan bir adam secde âyeti okur da, bir başkası b u n u d u ­

yarsa, duyanın üzerine tilâvet secdesi yapmak vâcibdir.19 — Bir görüşe göre, bir adam uyuyan bir kimseye, uyandıktan

sonra, uykuda iken secde âyeti okuduğunu söylerse, onun üzerine tilâvet secdesi yapmak vâcibdir.

20 — Bir kimse, filân adamla konuşmayacağım diye yemin etse, sonra da, o adam uyurken gelip ona “kalk” dese ve o da uyanmasa ye­mini bozulur.

21 — Bir kimse, karısını talâk-ı ric’î ile boşar da, karısı uyurken gelip ona şehvetle dokunursa, dönmüş olur.

22 — Şayet, talâk-ı ric’î vuku bulur da adam uyurken karısı gelir onu şehvetle öperse, adam, Ebû Yûsuf’a göre rücû’ etmiş olur. îmam-ı

a •

Azam ve imam Muhammed’e göre ise rücû’ etmiş olmaz.23 — Bir adam uyurken, yabancı bir kadın gelir, erkeğin tenasül

uzvunu, kendi uzvuna idhal eder, erkek de bunu fark ederse, sıhrî hür­met teşekkül etmiş olur(275)...............................................Ş E R H K I S M I .............................................

Çocuk sahibi olan bir câriye, efendisini (kazaen) öldürürse, hem azad olur ve hem de mirastan mahrum olmaz.

Alacaklı, borçluyu öldürürse, o borç öldürülen tarafa (vârislerine) helâl olur, alamaz.

İlâç içip hayız olan bir kadın, namazı kaza etmez.Zekât malı, sene dolmadan önce satılırsa zekât düşer.Hasta olmak için ilâç içer ve fecirden önce hasta olursa, hasta

sayılır, oruç tutmaz.(275) Erkeğin tenâsül uzvunun sünnet edilmiş kısmının, kadın

uzvuna duhulü ile ilgili hükümler...Gusül icab eder. Namaz kılmak, secde etmek, tavaf etmek.

Kur’ân-ı Kerîm okumak, Kur'ân-ı Kerîm taşımak ve tutmak, yazmak haramdır. Elini yıkamaksızm yemek içmek mekruhtur. Mestini çıkar­ması gerekir. Orucu bozulur. Kaza, ta'zir ve keffâret icab eder. İtikâfı fâsittir. Arafat'tan önce bu iş başına gelmişse haccı, tavaftan önce ol­muşsa umresi bâtıldır. Fâsid olsa temizlendikten sonra bunları İkmal

......................BÜY ÜK Ö N E M İ V E F A İ D E S İ O L A N M E S E L E L E R ...................... 267

Page 266: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

268

24 — Bir kadın, uyuyan bir adamı şehvetle öper ve erkek buna mukabelede bulunursa yine sıhrî hürmet (haramlık) teşekkül eder.

25 — Namazda uyuyan bir adam ihtilâm olursa, gusül icab eder. Namazı tekrar kılar.

Bir kimse bir gün bir gece veya iki gün iki gece uyursa, o günkü namazları kaza etmek üzerine borç olur.

ç) Tecezzi kabul etmeyen bir şeyin bazısını zikretmek, hepsini zikretmek demektir.

1 — Bir kimsenin karısını yarım talâk ile boşaması, bir talâk sa­yılır.

................................................. Ş E R H K I S M I .........................................................

e tm e s i ü z e r in e f a r z d ı r . K e n d is in e y a k la ş ı la n k a d ın ın u s û l v e f i i r û u e r ­

k eğ e . e r k e ğ in u s û l ve f i i r û u d a k a d ın a h a r a m d ır . B i i l û ğ a e r d iğ in d e

b o ş a n m a h ü r r iy e t i z â i l o lu r . ( H ı y â r ı r l - b ü lû ğ d ü ş e r . ) E m s a l in e ö d e ­

n en m e h r in bu k a d ın a ö d e n m e s i d e v â c ib d i r . H e r t ü r l ü b o ş a m a v â k i

o lu r . Y e m in e tm iş se k e f fâ r e t lâ z ım g e l i r . B o ş a n m a v u k u b u lm u ş s a id -

d e t v â c ib o lu r . N a fa k a ve o tu rm a y e r in i t e m in i v â c ib o lu r .

Zina ve livata yolu ile olursa hadd icab eder. H a y v a n a y a p m ış s a ,

h a y v a n k e s i l i r . K e n d is in e t a ’ z i r t a t b ik e d i l i r .

Ö lü y e v e y a m ü ş te re k c â r iy e y e v e y a h u t d a s a d e c e h iz m e t e tm e s i

v a s iy e t e d i lm iş c â r iy e y e h a ş e fe k ıs m ı d u h ıd e d e r s e t a ’ z i r i c a b e d e r .

B u d u ru m d a b i r b i r le r in e y a k la ş a n k a d ın v e e r k e k b a ş k a l a r ı i l e z in a

e t t ik le r in d e re cm ta tb ik e d i l i r . Ç o c u k o lu r s a , n e s e b s â b i t o lu r .

Haşefenin duhûlü ile ilgili bazı kaideler:1 — Duhûl, sade a’zâ ile veya perde ile olsun hararet hissedildik­

ten sonra durum aynıdır.2 — Haşefe kesik ise ve kesilmiş kısmın altı girerse hüküm yine

aynıdır.3 — Bütün hususlarda arka, ön gibidir.B a z ı m e s e le le r m ü s te s n a d ır : Y a k la ş m a a r k a d a n o lu r s a s ıh r iy y e t

• A

s â b it o lm a z . Im a m - ı A z a m ’ a g ö r e h a d d ic a b e tm e z . A n c a k t e k e r r ü r

e d e rse ö ld ü r ü lü r . M ih r g e re k m e z . B o ş a r s a id d e t g e re k m e z .

4 — Fâsid nikâh ile evlenilen kadına yaklaşmak gibidir.

EHL-İ SÜNNET ¡’TIKADI.......................................

Page 267: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

2 — Kısasta katillerin bazısı affedilirse, hepsi affedilmiş olur. Akrabadan bazısı affederse, hepsi affetmiş sayılır.

3 — Hac menâsikinin bazısı için ihram giydim diyen kimseye, hepsi vâcib olur.

4 — Kölesinin a’zâlarından bazısını azad ederse, azad olmaz. Bu Ebû Hanîfe’ye göre böyledir. Çünkü köle bütündür, tecezzi kabul et­mez.

d) Taharetin şartı ikidir.1 — Vücûbunun şartları ki, bu da dokuz kısma ayrılır:a) İslâm, b) Akıl, c) Büluğ, ç) Hades hali (abdestsizlik), d) Yete­

rince temiz su bulunmak, e) Suyu kullanacak güce sahip olmak, 0 Ha- yızlı olmamak, g) Nifaslı olmamak, h) Abdest alıp namaz kılabilecek kadar vakti olmak...

2 — Taharetin sıhhatinin şartları. Bunlar da dörttür:a) Temiz su ile a’zâların tamamını ıslatma, b) Hayızlı olmamak,

c) Nifaslı olmamak, ç) Abdestli iken, kendisinden abdestini bozacak bir şey ârız olmamak. Özür hâli müstesnadır.

Necaseti 15 şey temizler:1 — Temiz ve necaseti kaldıran sıvı maddeler,2 — Ayakkabıyı yere sürmek,3 — Yerin güneşle kuruması,4 — Düz satıh silinmekle,5 — Tahta, yontulmak sureti ile,6 — Elbisedeki meniyi ovalamakla,7 — Kan alınan yeri yaş bir bezle silmekle,

.....................................................ŞERH K I S M I .....................................................

Ancak bazı hususlar müstesnadır:a) Emsaline ödenen mihir kadar mihir ödenir; tahdid edilen mi-

hirden fazlası verilmez.b) Arlık o kadın birinci kocaya helâl olmaz.c) Nikâh-ı fâsid ile muhsin olunmaz. (Zina ederlerse, recm gerek-

....................BÜYÜK Ö N E M İ V E K A İD E S İ O L A N M E S E L E L E R ..................... 269

Page 268: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

270 E H L -İ S Ü N N E T İ T İK A D I

8 — Ateşle yakmak sureti ile,9 — Aslının değişmesi sureti ile,10 — Deriye tatbik edilen temizleme ameliyesi yolu ile,1 1 — Fare bir yağa düştüğü zaman tahavvur (etrafıyla birlikte

kazıyıp atmak) ile,12 — Hayvanı kesmek sureti ile temizlemek,13 — Kuyunun suyu çıkarılarak temizlenir,14 — Su, necisin bir tarafından girip öbür tarafından çıkması ve

pisliği alıp götürmesi ile,15 — Yerin (toprağın) altını üstüne getirmekle necaset temizle­

nir.Elbisedeki meni, iki meselede ancak yıkamak sureti ile temiz­

lenir.a — Bir elbise yeni olursa ancak su ile temizlenir.b — İdrardan sonra meni dışan çıkarsa yine su ile temizlenir.İdrarın hepsi necistir. Yarasanın idrarı necis değildir.Kedinin idrannın temiz olup olmadığı hususu ihtilâflıdır.Necaset olması bakımından, öd kesesinden çıkan su, idrar gibidir.Devenin gevi (geviş getirirken ağzında bulunan şey) pisliği gibi­

dir.Kanların hepsi necistir.

.....................................ŞERH K I S M I ..........................................

mez.)ç) Sahih evlilikteki gibi hürmet (haramlık) sabit olur.5 — Münâsebetle alâkalı her hükümde inzâl şart değildir.6 — Câriye ile olan münâsebetin dışındaki yaklaşmalar mehir ve

hadden hâli olamazlar.Bazı meseleler istisna edilmiştir:a) Zımmî bir kadınla evlenir de, kadın sonra müslüman olursa ve

onların âdetinde mihir yoksa, o da mihir tâyin etmez.b) Velîsinin izni olmayan bir çocuk, bülûğa ermiş bir kadınla ev-

Page 269: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

271

Şehidin kanı ile, ette, damarda, ciğerde, böbrekte, koyunun kal­binde kalan kan ve insanın bedeninden akmamış olan kan temizdir.

Ayrıca tahlakurusunun kanı, pire ve bit kanı ve balığın kanı da te- mizdir(276)......................................... ŞERH K I S M İ .........................................

lenir ve gönüllü olarak onunla münâsebette bulunursa mihir lâzım gelmez. Hadd de lâzım gelmez.

c) Bir kimse, kölesini câriyesi ile evlendirirse, onlar için de mihir yoktur.

ç) Köle, sahibesi olan kadına şüphe ile yaklaşırsa mihir gerek­mez.

d) Küffar diyarında kâfir bir kadına yaklaşırsa mihir gerekmez.e) Mahpus bir erkek, mahpus bir kadına yaklaşırsa mihir icab et­

mez.f) Câriyesini satan adam, müşteriye teslim etmeden önce ona

yaklaşırsa mihir gerekmez.g) Bir kimse, diğer birine rehin olarak câriyesini verir ve helâl

zannederek de yaklaşma izni verirse mihir gerekmez.8 — Nikâh baki kaldıkça, bir erkeğin kansına yaklaşması haram

olan yerler şunlardır:Hayız, nifas, farz olan oruç, namaz vaktinin daralması, itikâf, ih­

ram, keffâretten önce zıhar ve ilâ, şüpheli münâsebetin iddetini bek­lerken, önü ile arkası birbirine karıştığında, ön tahakkuk edinceye ka­dar, kadın küçük, hasta ve yağlı olduğundan dolayı tahammül edemi­yorsa, mihr-i mucacceli kocasından almadığından dolayı kadın yak­laşmasına izin vermiyorsa, yaklaşamaz.

İ m a m Ş â f i î ’ y e g ö r e , ü z e r i n e k ı s a s v â c i b o la n b i r k a d ın la

m ü n â s e b e t y a p ı lm a z . Z i r a m ü n â s e b e t y a p ı l ı r s a , k a d ın h â m ile k a la b i ­

l i r v e k ı s a s e n g e l l e n i r .

9 — Münâsebetin haram olduğu yerlerde “sebepleri” de haram­dır. Hayız, nifas ve oruç gibi durumlarda nefsine hâkim olan, “sebep­lerle” oyalanabilir.

( 2 7 6 ) Balık ve suda yaşayan diğer hayvanların kanı necis değil-

................... B Ü Y Ü K Ö N E M İ V E F A İD E S İ O L A N M E S E L E L E R

Page 270: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

272 E H L -İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

Dışkı necistir.Eti yenen hayvanların pisliği, bir görüşe göre de eli yenmeyen

hayvanların pisliği, bir başka görüşe göre farenin pisliği necis değil­dir.

Diriden ayrılan bir parça ölü gibidir. Kulak ve düşmüş diş gibi... Ancak sahibi için temizdir.

Sıkılması mümkün olmayan şeylerin temizlenmesi için yıkadık­tan sonra kurutulması gerekir.

Beden böyle değildir. Birkaç defa yıkamakla temizlenir.İstincâ yaparken, makaddaki ve eldeki kokuyu gidermek şarttır.

Aciz kalırsa muaftır. İnsanların çoğu bu hususta gafildirler.Bir kimse pis bir su ile abdest alırken, orada bunu bilen birisi var­

sa, abdest alana bildirmesi şarttır.Bir kimse, diğer birinin elbisesinde namaza mâni bir pislik görür­

de, haber verdiğinde sözünü dinleyeceğini bilirse, bildirmesi şarttır. Aksi takdirde bildirmeyebilir.

Çorba bozulduğu zaman necis olmaz. Diğer yemekler şiddetli bir değişiklik olursa necistir.

Süt, yağ, sıvı yağ koktuğu zaman yenebilir.Tavuk kesilir, tüyleri yolunur ve karnı yarılmadan kaynar suya

sokulursa, hem su, hem de tavuk necis olur. Eti yenmez.e) Namaz:Bir kimse, namaza başlar da, tamamlamadan bırakırsa, o namazı

kaza eder.

.................................................Ş E R H K I S M I ........................................................

dir. Ç ü n k ü o k a n d e ğ i ld i r . R e n g i d e ğ i§ m iş b i r s ı v ıd ı r . Ç ü n k ü g ü n e ş

v u rd u ğ u z a m a n b e y a z la ş ıy o r . K a n o ls a y d ı s iy a h la ş ı r d ı . Ebû Yûsuf’a göre, deniz hayvanlarının kanı necistir.

Eti yenen kuşlar müstesnâ, diğerlerinin pisliği necistir. E t i y e n e n

h a y v a n la r ı n p i s l i ğ i n e c is o l s a y d ı , m i i s lü m a n la r g ü v e r c i n l e r i

c â m ile r d e n ç ık a r ı r la r d ı . B i lh a s s a H a r e m - i Ş e r i f t e b ı r a k m a z la r d ı .

A n c a k , ta v u k , ö r d e k ve k a z g ib i h a y v a n la r ın k o k u s u ç i r k in o la n

Page 271: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

273

Farz ve sünnetlerde bunu yaparsa, kaza değil de eda eder.Namaza başlarken, farzı kılmadığını zannederek namaza durur,

sonra farzı kıldığım hatırlayarak namazı yarıda bırakırsa, kaza etmesi gerekir.

Bir kimse, kendinden aşağı derecede birinin arkasında namaz kı­larsa, namazı fâsid olur. Kendisinden üstün ve aynı derecede birinin arkasında namaz kılması ise sahihtir. Yalnız şu üç kimseye uymak da câiz değildir.

a) Hünsâya, b) Kendisinden devamlı kan gelen kadına, c) Evini terk ederek kaçıp kaybolmuş bir kimse imamlık yaptığında ona uyul­maz.

Dört rekâtlı namazların iki rekâtında kıraat farzdır.Şayet imam, 4 rekâtlı bir namaz kıldırırken ilk iki rekâtta kıraati

ihmal eder, sonra da abdesti bozulur, yerine birisini geçirir de, o da mesbuk olursa (yâni imamın kıldırdığı iki rekâta yetişememiş olursa) bu kimsenin kıldıracağı 4 rekâtta da kıraati yerine getirmesi üzerine farzdır.

Mesbuk, imamete geçmese de kaza ettiğinde yine kıraat üzerine farzdır. Bir kimse, ne muktedi ve ne de muktedâbih olursa, tekbir alıp yeniden namaza başlaması vâcib olur. Secde-i sehivde imama uyması gerekir. İmama uymazsa, namazın sonunda secde-i sehiv yapar. Teş­rik tekbirinde de imama uyar.

Mesbuk, ancak imam ona kendi yerini, vazifesini verdiği zaman imam olabilir.

Mesbuk, kıraat bakımından namazının evvelini, teşehhüd bakı­mından sonunu kaza eder.

Kâfirin niyetine itibar edilmez.3 günlük bir sefere niyet eder de, bu müddet zarfında müslüman

olursa, niyeti sahihtir...................................................Ş E R H K I S M I .....................................................

pisliği necâset-i galizadır.Ebû Hanîfe’nin iki rivâyetinden birisine göre farenin pisliği de

temizdir. Farenin pisliği yağa düşecek olsa, yağın tadı değişmedikçe,

................... B Ü Y Ü K Ö N E M İ V E F A İD E S İ O L A N M E S E L E L E R ..................

Page 272: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

274 E H L -İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

Çocuğun durumu, büluğa erdiği zaman bunun aksinedir(277).İmamın namazı sahih olursa, cemaatinki de sahih olur.Ka’de-i ahîrede imam kasden abdestini bozar da yerine mesbuku

geçirirse, imamın namazı caiz, cemaatın ki ise caiz değildir.Cemaatin namazı fâsid olursa, imamınki olmaz. Ancak bilgili

bir adam ümmî bir imama uyar ve uyanın namazı fâsid olursa, imamınki de fâsid olur(278).

Yerinde yapılması gereken zikir başka yerde yapılmaz. Teşbihle­ri, başını secde veya rükûdan kaldırdıktan sonra söylemek gibi...

Kemâl-i tezellül ile başı açık namaz kılmak câizdir.Dört rekâtlı sünnet-i müekkedeler farz gibidir. Ka’de-i ulâda “Al-

lahümme salli” okunmaz, üçüncü rekâtın başında da sübhâneke okun­maz. Ancak kıraat, rekâtlann hepsinde de vâcibdir.

Bir namaz, vâcibin terki veya tahrîmen mekruh olan bir şey ya­pıldığı halde eda edildiğinde vakit varsa iade edilir. Vakit yoksa iade edilmez. Bir kimse imamdan önce rükû ve secdeden başını kaldırırsa namazı iade etmesi gerekir................................................. Ş E R H K I S M I ........................................................

f â s id s a y ı lm a z .

B a h r k it a b ın d a ş ö y le v â r id o lm u ş tu r : K a d ın ın a v r e t y e r in d e n b i r

p a r ç a k o p a r ı l ıp a l ın s a , o n a b a k ıp b a k m a m a h u s u s u n d a i h t i l â f v a r d ı r .

S a h ih o la n b a k ılm a m a s ıd ır .

(2 7 7 ) B i r k im se , b i r s e c d e â y e t in i a y n ı y e r d e t e k r a r t e k r a r o k u r ­

s a b i r s e c d e y a p m a s ı g e r e k ir . B i r y e r d e , s e c d e â y e t in i o k u y u p s e c d e

y a p t ık t a n s o n r a , a y n ı y e r d e n a m a z k ı l ı p , a y n ı s e c d e â y e t in i o k u r s a

n a m a zd a d a se cd e y a p m a s ı g e re k ir .

Cehren tekbir, ancak şu durumlarda alınır: Kurban keserken Ara­fat’ta, düşmana karşı yürürken, yol kesene karşı, yangın vukuunda ve korku ânında alınır.

(2 7 8 ) B i r k im se , im a m n a m a za d u rd u k ta n s o n r a g e l i r d e , ö n s a fa

g e ç e c e k o ls a o r e k â t ı k a ç ı r a c a ğ ın ı a n la r s a , a r k a s a f a d u r m a s ı d a h a

e fd â ld ir .

N â f i le o la r a k b a ş la d ığ ı n a m a z ın ü ç ü n c ü r e k â t ın d a s e lâ m v e r ir s e ,

Page 273: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

275

Bir kimse, nafile namazı kılarken hatib minbere çıkarsa, iki rekâtın sonunda selâm verir. Cumanın ilk sünnetini kılıyorsa 4 rekâtı tamamlar(279).

Mescidin avlusu mescid gibidir.Saflar bitişik olmasa da, avluda bulunanlar içerde bulunan imama

uyabilirler.İmama uymaya mâni olan şeyler şunlardır: Arabaların geçtiği

yol, kayıkların geçebileceği kadar büyük nehir, sahrada kılmıyorsa iki................................................... Ş E R H K I S M I .....................................................

o n a m a z ın i k i r e k â t ın ı k a z a e d e r . F a r z la r d a n s o n r a s ü n n e t k ı lm a k

d u â d a n e f d â ld i r .

( 2 7 9 ) B i r k im s e , e v in d e e h l i i le c e m a a t le n a m a z k ı la r s a , c e m a a t

s e v a b ın a n â i l o lm a z . Ö z ü r lü is e m a h z u ru y o k tu r .

B i r k im s e , s a b a h n a m a z ın ı k ı lm a k ü z e re c â m iy e g e l i r d e , im a m

n a m a z ı k ı ld ı r m a y a b a ş la m ış o lu r s a , k e n d is i b i r k e n a rd a s a b a h n a m a ­

z ın ın s ü n n e t in i k ı l a r ve s o n r a im a m a u y a r . İm a m ın s e lâ m v e rm e s in ­

d e n k o r k u y o r s a , s ü n n e t i k ı lm a d a n im a m a u y a r .

M a h a l l e m e s c id in d e k ı l ı n a n n a m a z , u z a k t a k i c a m id e k ı l ın a n n a ­

m a z d a n e f d â ld i r . S a b a h n a m a z ın ın s ü n n e t in d e k ı r a a t i k ıs a tu tm ak ,

u zu n o k u m a k ta n e fd â ld ir .

S ü n n e t le f a r z a r a s ın d a d ü n y a k e lâ m ı k o n u şm a k , n a m a z ı i f s a d e t­

m e z , s e v a b ı e k s i l t i r . C a m in in b i r y e r in d e n a m a z k ı lm a y ı â d e t e tm ek

m e k ru h tu r . B a ş k a s ı , o n u n d e v a m lı n a m a z k ı ld ığ ı y e r e g e l ip n a m a z k ı ­

la c a k o ls a a s la r a h a t s ız e d i lm e m e lid ir .

N a m a z d a t ic a r e t v .s. ş e y le r i d ü şü n m e k n a m a z ı i f s a d e tm ez, s e v a ­

b ın ı a z a l t ı r . K e d e r i , h u ş û u n a e n g e l o lu y o r s a , s e v a b ı a z a lm a z . F a r z a

d u r m a k i ç in im a m ve m ü e z z in in b i r k im s e y i b e k le m e le r i c â iz d e ğ i ld i r .

Ş e r l i b i r k im s e o lu r s a m a h z u ru y o k tu r .

Bilinen bir kimse geldiği için rükûu uzatmak câiz değildir. Bilin­meyen bir kimse geliyorsa uzatmak câizdir. Birinci durumda ihlâsa halel gelmesinden korkulmaktadır. Küfürden de korkulur denmiştir.

İp e k te n b a ş k a e lb is e b u la m a z s a o n u n la n a m a z k ı l a b i l i r . T e r c ih

h a k k ı y o k tu r . Ş a y e t e lb is e n e c is ise , is te rs e ç ıp la k , is te r s e o n e c is e lb i ­

se i le k ı la r .

...................B Ü Y Ü K Ö N E M İ V E F A İD E S İ O L A N M E S E L E L E R

Page 274: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

saf kadar mesafe imama uymaya mânidir.Camide namaz kılarken, araya saflar girecek kadar bir boşluk da

olsa namaz câizdir. Çünkü aynı bölgedir.Arada perde olursa ihtilâf vardır. İmamın halinden haberdar ise

sahihtir.f — Zekât:Fakih bir adam, ihtiyacı olan kitaplara sahip olduğun­

dan dolayı zengin sayılmaz. Ancak kul borcu varsa, kitaplan sa-

.................................................Ş E R H K I S M I ........................................................

S e fe r i o la n b i r k im se d ö r t r e k â t ! t f a r z n a m a z d a 2 ’ n c i r e k â t ın s o ­

n u n d a o tu rm a s ı ic a b e d e rk e n , ü ç ü n c ü r e k â t a k a lk a r s a n a m a z ı b â t ı l

o lu r . Ş a y e t 3 ’ ü n c ü r e k â t ta s e f e r i l ik t e n ç ı k ı p m u k im l iğ i n iy e t e d e r s e

n a m a z ı c â iz d ir .

Esaretten kurtulan bir kimse, namazları mukim namazı olarak ka­za etmelidir.

Bir kimse, namazın bazı rekâtlarını ayakta kılabilecek güce sa­hipse o kadarını ayakta kılar.

Bir toplulukta, Peygamber efendimizin ismi ne kadar zikredilirse, o kadar salâvat getirilmesi efdâldir.

N a f i le n a m a z ın s o n i k i r e k â t ın d a z a m m - ı sC ıre o k u m a m a k m e k ­

ru h tu r . K a s te n o k u n m a z s a s e c d e - i s e h iv y a p ı l ı r .

F a r z ın s o n i k i r e k â t ın d a u n u ta r a k z a m m - ı s û r e o k u r s a , s e c d e - i

s e h iv lâ z ım g e lm e z .

Duâ maksadı ile okunan Kur’ân, Kur’ân olmaktan çıkar ve duâ olur. Hamamda Kur’ân-ı Kerîm okumak mekruhtur. Abdesti olmayan bir kimse, hadîs ve fıkıh kitabını tutabilir. Namazda, birkaç defa sec­de-i sehiv icab ettiren hareketlerde bulunulduğunda, bir defa secde-i sehiv yapmak kâfidir.

S a b a h n a m a z la r ın ı , o r t a l ı k (g ü n ) h a f i f a y d ın la n d ık t a n s o n r a k ı l ­

m a k e fd â ld ir . M ü z d e l i f e ’ d e k ı l ın a n s a b a h n a m a z ı m ü s te s n a d ır . A k ş a m

n a m a z ın ı t e h ir e tm e k m e k ru h tu r . S e fe rd e m a h z u ru y o k tu r .

276 ................................................. E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I .......................................................

Page 275: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

277

tılır, borcu veriliıx280).Bir kimsenin müflis bir kimseden alacağı olursa, o alacağından

dolayı zengin sayılmaz. Bir kimse başkasının taamını, sadaka-i fıtır yerine verirse câiz olup olmaması, o taama sahip olanın iznine bağlı­dır.

Bir kimse nezrimi filâna vereceğim der de, nezredilen şeyi tâyin etmezse, nezrini dilediğine verir. İki fakire tâyin etse, birisine verebi­lir. Zekât vermeyen adam hapsedilir. Zorla alınıp alınmamasında ihtilâf vardır. İtimada şayan olan zorla alınmamasıdır.

Zekât senesi kameridir. Şemsî değildir.Bütün sadakalar, Hâşimoğullarına haramdır.Bu sadakalar, zekât, zekâtı toplama parası, öşür, keffâret ve nezir

de olsa hüküm aynıdır.Hediye helâldir.Bir fakire, zekâtın tamamını vermek mekruhtur. Ancak, borçlu

veya aile sahibi ise mahzuru yoktur.Fakirler arasında, zekâtını verirken nisab tahsis etmemelidir.Zekâtı, kendi bölgesinin dışında bir bölgeye nakletmek mekruh­

tur. Ancak, akraba, daha muhtaç, dâr-ı harpten diyâr-ı İslâma hicret

...................................................Ş E R H K I S M I ....................................................

( 2 8 0 ) Ö lü m d ö ş e ğ in d e o la n b i r a d a m , z e k â t ın ı k ız k a rd e ş in e ve ­

r i r s e v e k a r d e ş i d e o n u n te k v â r i s i is e c â iz d ir . B a ş k a v â r is i v a r is e bu

z e k â t g e ç e r l i d e ğ i ld i r .

Z e k â t v e rm e y e m e m u r e d i le n b i r a d a m ın , k e n d i p a r a s ın d a n o

z e k â t ı v e rm e s i, s o n r a o p a r a y ı s a h ib in d e n a lm a s ı ş a r t ı i le c â iz d ir .

B i r k im s e z e k â t ı v e r ip v e rm e d iğ i h u su s u n d a şü p h e y e d ü şe rse ,

t e k r a r v e r ir . B i d ’ a t e h l in e z e k â t v e rm e k c â iz d e ğ i ld ir . K ı z k a rd e ş in in

k o c a s ı f a k i r is e z e k â t v e r e b i l i r . Z in a e d e n b i r k im se , k e n d i z in a s ın ın

m a h s u lü o la n v e le d - i z in a y a z e k â t v e rm e s i c â iz d e ğ i ld i r . K a d ın ın k o ­

c a s ı v a r s a , v e le d - i z in a y a z e k â t v e r i l i r . Z e k â t ı v e re n , z e k â t ın ı z e n g in

o ld u ğ u m ü d d e tç e v e r ir . Z e k â t s e n e s i g ird ik te n s o n ra , m a l ı z iy a n o la n

k im s e d e n z e k â t d ü ş e r . B a y r a m d a n s o n r a f a k i r d ü ş e n b i r k im s e n in

ü z e r in d e n s a d a k a - i f ı t ı r dü şm ez.

...................B Ü Y Ü K Ö N E M İ V E F A İD E S İ O L A N M E S E L E L E R

.

Page 276: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

278 E H L -İ S Ü N N E T İ ’T I K A D I

edenlere, ilim tahsil edenlere, zâhidlere -başka bölgede de olsalar- zekât vermekte mahzur yoktur. Acele olarak verilmesi gereken zekât da böyledir.

g — Oruç:Ebediyyen oruç tutmaya nezr eden bir kimse, orucunu yediği za­

man, yediğinin fidyesini verir(28l).Bir kimse, filân adamın geleceği gün oruç tutacağım diye nezre-

der de, onun geldiği gün nafile orucu tutuyor olursa, niyetini nezre tahvil edebil i r(282).

Oruçlu olan bir kimse, deva için kendisinde gıda olan bir şeyi yerse keffâret lâzım gelir. İlâç olarak içtiği veya yediği gıda olmazsa keffâret lâzım gelir. İlâç olarak içtiği veya yediği gıda olmazsa keffâret lâzım gelmez.

Kan içen bir kimseye keffâret lâzım gelir. Zira kan bazı kimsele­rin gıdasıdır.

Köle, câriye, müdebber ve çocuk sahibi olan câriyeler, velîlerinin izni olmadan nafile oruç tutamazlar.

Ş E R H K I S M I

Nafakası üzerine vâcib olmayan kimselere zekât verilebilir.B i r k im s e n in t o p r a k t a n m u a y y e n b i r g e l i r i o l u r d a , o g e l i r b u

a d a m ın a i le s in i g e ç in d irm e s in e y e tm iy o r s a , o n a z e k â t v e r i l i r .

( 2 8 1 ) Y o lc u lu k ta o r u ç tu tm a k e fd â ld ir . F a k a t b i r k a ç k i ş i b e r a b e r

y o lc u lu k y a p ıy o r d a y e m e k le r i m ü ş te re k se o r u ç tu tm a z .

Y e v m - i ş e k d e o r u ç tu tm a k m e k ru h tu r . A n c a k , n â f i le o l a r a k v e y a

b i r v â c ib o r u c u y e r in e g e t irm e k iç in tu ta r s a m a h z u r u y o k tu r .

(2 8 2 ) Erkek, farz olan oruçların dışında karısına oruç tutturma­mak hakkına sahiptir.

B a z ı H a n e f î â l im le r i , a y te s b it i, a y ve g ü n e ş t u tu lm a s ı g i b i h e s a p

i l e i l g i l i h u s u s la r d a m ü n e c c im le r i t a s d ik e tm e n in c â i z o ld u ğ u n u

s ö y le m iş le r d ir .

İm a m S e r a h s î, şu h a d îs - i ş e r i f le r le h u g ö r ü ş ü r e d d e tm iş t i r : “Mü­neccim veya kâhini tasdik eden Muhammed (s.a.v.)’e küretmiştir.”

“Kâhini tasdik edenin kırk günlük namazı kabul olmaz.”

f ■

Page 277: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

Yine kadın kocasının izni olmadan, amele olarak çalışan da iş sahibinin izni olmadan nafile oruç tutamaz.

Nezir ancak Allah’a kurbiyyet ifade eden şeylere yapılır. Üzerine vâcib olan bir şeye nezir yapılmaz. İsyan hususunda nezir yoktur.

Bir kimse hacca nezretse bu nezir olmaz. Çünkü haccetmesi, zen­gin ise zaten kendisine farzdır.

Bir sene namaz kılacağım diye nezretse, maksadı da farz namaz­larsa, bu nezir sahih olmaz. Başka namaz kasdederse câizdir. Nezretti- ği bir yıllık namazın son namazını, akşam namazı kılarak bitirir.

Hastayı ziyaret edeceğim diye nezr eden bir kimsenin üzerine, o nezri yerine getirmek vâcib değildir.

Her namazın arkasından teşbih getireceğim diye nezreden bir kimseye de teşbih getirmesi vâcib değildir.

Koca, karısının itikâf yapmasına izin verirse, izninden dönemez. Câriyenin sahibi verdiği izinden dönebilir. Fakat mekruhtur. Arkadaş­ları tarafından yemeğe dâvet edilen bir kimse nâfile orucunu bozabilir. Kaza orucunu bozamaz*281*....................................................Ş E R H K I S M I ....................................................

B ı ı i k i g ö r ü ş ü ş u ş e k i ld e t e l i f e d e b i l i r i z : K â h in ve m ü n e c c im le r in

g a y b ı b i ld iğ in e in a n m a k k ü fü r d ü r . F a k a t A l l a h ’ ın o n la r a i lh a m e t t iğ i­

n e in a n ır s a k ü fü r d e ğ i ld i r .

( 2 8 3 ) R a m a z a n d a s e fe r i ç in e v d e n ç ık a n b i r k im se , n iy e t i o ld u ğ u

h a ld e , e v d e b i r ş e y u n u tu r , d ö n e r ve y e m e k y e r s e , k a z a ve k e f fâ re t

i c a b e d e r .

U n u t a r a k o r u ç y iy e n b i r k im se y e k e n d is in in o r u ç lu o ld u ğ u n u h a ­

b e r v e rm e k g e r e k i r . K e n d is in d e n k o r k u la n b i r k im se is e h a b e r v e r i l ­

m ez .

S e fe rd e o la n b i r k im se , s a d a k a —i f ı t r i k e n d is i v e re b i l ir . O n u n y e ­

r in e e v d e n d e v e r e b i l i r le r .

B i r k im s e 6 0 g i in k e f fâ re t o r u c u tu tu y o rs a ve a r a y a r a m a z a n g i ­

re rs e , r a m a z a n o n u k e se r . F a k a t s e fe rd e k e f fâ re t o ru c u tu tu y o rs a , r a ­

m a za n o n u kesm ez.

Ramazanda cinsî münasebetin her türlüsünden keffâret lâzım ge

....................B Ü Y Ü K Ö N E M İ V E F A İD E S İ O L A N M E S E L E L E R ..................... 279

l i r .

Page 278: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

280 E H L -l S Ü N N E T ¡ ’T I K A D I

ğ — Hac(284):Nafile hac, nafile sadakadan efdâldir. Merkep (eşek) üzerinde

haccetmek mekruhtur.Müslümanların faydalanacağı şeyleri yapmak, ikinci defa

hacca gitmekten efdâldir. Yol güçlüğü yok ise hac efdâldir.Farz haccı yerine getirmek, ana babaya itaat etmekten efdâldir.

Nafile hacda ise, ana babaya itaat etmek efdâldir.Yakınlan hacca giderken kendi evlenemez. Yola çıkmadan önce

evlenilir.Ölmüş bir kimsenin yerine hacca giden bir kimsenin malı, yerine

hacca gittiği kimsenin malı ile karışırsa haccı câizdir.Bir kimse, birisinin yerine hac yapmak için ondan para alır, o pa­

ra ile ticaret yapıp hac parası kazandıktan sonra hacca giderse câiz de­ğildir.

Zenginin haccı, fakirin haccından efdâldir.h — Helâl ve haram:Aldatmak haramdır. Alacaklıya, almış olduğu şeyin aksine, kötü

mal verilmez.Bozuk veya sakat eşya ilân edilerek satılır. İlân edilmeden satıl­

maz.Bozuk mal verilerek dâr-ı harpten esir kurtanlabilir.Câri olan standart dışı mal vermek câizdir.Başkasının elini Öpen kimse fâsıktır. İlim ve fazilet erbabının eli­

ni öpmekte mahzur yoktur.Namaz kılmayan bir kimse ile dostluk kurmak mekruhtur. Bu,

karısı da olsa böyledir.V’ad edilen şeyden dönmek haramdır. Yetime ücretsiz iş gördür­

mek haramdır. Ücretsiz olarak yetimi çalıştıran, yetimin öğretmeni de

Ş E R H K I S M I

(2 8 4 ) B i r f i i l i n f â i l i ç o ğ a l ı r s a , ö d e m e s i d e ç o ğ a l ı r . İ h r a m l ı i k i k i ­

ş i, b i r a v ı a v la r la r s a i k i c e z a ö d e r le r . İ h r a m l ı b i r k im s e k a ç k e r e c im a

ed e rse , ü z e r in e o k a d a r k u rb a n ke sm e k v â c ib o lu r . Y

Page 279: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

olsa, kardeşi de olsa haramdır. Ancak annesi müstesnadır. Öğretmeni de birisini çağırması için gönderebilir.

¡pek giymek, erkeklere haramdır.Âkil baliğ olan bir kimsenin yapması haram olan şeyi, büluğa er­

memiş olan çocuğuna yaptırması da haramdır(285).

....................................................Ş E R H K I S M I .....................................................

K e s i l e n k u r b a n la r d a n ü ç t a n e s in in e t i y e n ir . M u t 'a h a c c ı k u r b a ­

n ı , h a c c - ı k ı r a n k u r b a n ı , n a f i le h a c k u r b a n ın ın e t le r i y e n ir .

( 2 8 5 ) Çocuğa içki içirmek, ipek elbise giydirmek, elini ve ayağı­nı kınalamak ve kıbleye karşı abdest bozdurtmak caiz değildir.

Yabancı bir kadınla halvette (başbaşa) kalmak haramdır. Alacak­lısı ise ve kendisinden kaçıyorsa bir harabeye girmişse o zaman hal­vette kalmasında bir mahzur yoktur. Yine yaşlı ve çirkin bir kadınsa mahzurlu değildir.

B i r e r k e k , m a h r e m i o la n b i r k a d ın i l e h a lv e t te k a la b i l i r , m a h zu ru

y o k t u r . A n c a k k a r ı s ı n ın k a r d e ş i v e s i i t k ız k a r d e ş i i l e b a ş b a ş a k a la ­

m a z .

K â f i r o la r a k ö le n e lâ n e t e tm e k m u b a h t ır . P e y g a m b e r E fe n d im i­

z in a n n e v e b a b a s ın a lâ n e t e d i lm e z . O n la r ın d i r i l i p R e s û lu l la h

( s .a .v . ) ’ a im a n e t t ik le r i s â b it t i r .

" Ş u r u h u l - E ş b a h ” v e “ M e n â k ib u ’ l - K i i r d î ” d e b u ş e k ild e v â r id

o lm u ş tu r .

K u r ’ â n - ı K e r îm ’ i d in le m e k , o k u m a k ta n e fd â ld ir . K a z a n ç la r ın en

ü s t ü n le r i , c ih a d , t ic a r e t , ç i f t ç i l i k ve s a n a t k â r l ık t ı r . B u m e s le k le re

m e n s u p o la n la r ın k e n d in e v e a i le s in e y e te c e k k a d a r ın ı k a z a n m a k

f a r z d ı r . A k r a b a v e f a k i r l e r e y a r d ım e tm ek iç in k a z a n m a k m ü s te h a p t ır .

Z în e t i ç in k a z a n m a k m ü b a h t ır . Ö v ü n m e k ve k ib ir le n m e k i ç in k a z a n ı­

la n m a l, h e lâ ld e n d a h i k a z a n ı ls a h a r a m d ır . K e n d is i ve a i le s i iç in i s ­

r a f a ve c im r i l i ğ e k a ç m a d a n o r t a y o lu tu ta r a k h a r c a m a y a p m a l ıd ır .

B i r k im s e n in k a z a n m a y a g ü c ü y e t t ik ç e ç a l ı ş ıp k a z a n m a s ı f a r z d ı r . Ç a ­

l ış m a y a g ü c ü y e tm iy o r s a d i le n e b i l i r . D i le n m e y i te rk e d e r ve ö lü r s e

g ü n a h k â r o lu r . D u r u m u n u b i le n le r in o n a y e m e k y e d ir m e s i f a r z d ı r .

K e n d is in in g ü c ü y e tm iy o r s a , y e m e k y e d irm e y e g ü c ü y e te n e g ö tü rm e s i

g e r e k ir . Z â l im id a r e c i le r d e n h e d iy e a lm a k c â iz d e ğ i ld i r . M a l ı n ın ç o -

....................B Ü Y Ü K Ö N E M İ V E F A İD E S İ O L A N M E S E L E L E R ..................... 281

Page 280: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

282 E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I

Ş E R H K I S M I ..............

ğ u n ı ın h e lâ l o ld u ğ u b i l i n i y o r s a a l ı n a b i l i r .

M u â m e lâ t t a te k k i ş i n in s ö z i i g e ç e r l i d i r . K a d ı n , k ö le , f â s ı k ve

k â f i r d e o ls a d u r u m a y n ıd i r . M e s e lâ : " B e n ş u e t i f i l â n m ü s l i im a n d a n

a ld ım ", v e y a “ b e n ş u e t i f i l â n e h l - i k i t a p t a n a l d ım ” d e r s e i n a n ı l ı r .

Giyimde farz olan olduğu gibi, müstehap, mübah, mekruh olan da vardır.

Farz olan giyim: A v r e t y e r i n i ö r t e c e k v e k e n d i s i n i s ı c a k v e s o ­

ğ u k ta n k o r u y a c a k k a d a r k ıy a f e t in g i y i lm e s i f a r z d ı r . B u e lb i s e n in k e ­

ten ve p a m u k ta n o lm a s ı e v lâ d ı r .

Müstehap olan giyim: Z iy n e t v e A l l a h ' ı n n i ’ m e t in i i z h a r i ç i n g i ­

y i le n e lb is e . . .

Mübah olan giyim: S a d e c e s ü s le n m iş o lm a k ( z iy n e t ) i ç i n g ü z e l

e lb is e g iy m e k t ir .

Mekruh olan giyim: Ö v ü n m e k v e k ib i r le n m e k i ç i n g i y i l e n e lb i s e ­

d ir .

S a r ığ ın u c u n u , i k i o m u z a r a s ın a b ir - k a r ı ş k a d a r u z a tm a k s ü n n e t ­

t ir .

Kadınların altın ve gümüşle süslenmesi (ziynetlenmesi) câizdir. Erkeklerin bunlarla süslenmesi ise haramdır.

Y a ln ı z g ü m ü ş te n y a p ı lm ı ş y ü z ü k , k e m e r , k ı l ı ç k ı n ı k u l l a n m a k

c â iz d i r . Y ü z ü ğ ü n t a ş ın ı tu t tu rm a k i ç i n a l t ı n ç i v i k u l l a n ı l a b i l i r .

Gümüşten diş yapılması câizdir. Altından yapılması câiz değildir, îmameyn bu hususta ihtilâf etmiştir.

Taş, bakır ve demirden yüzük yapılmaz. Yüzük kullanmak efdâldir. s u lt a n v e y a k a d ı z iy n e t o la r a k y ü z ü k k u l l a n a b i l i r .

G ü m ü ş le s ü s le n m iş t a b a k t a n y e m e k y e m e k , g ü m ü ş le s ü s lü k a r y o ­

la y a o tu rm a k , g ü m ü ş o la n y e r le r in d e n s a k ın m a k ş a r t ı i l e c â i z d i r .

Yemek yemenin de farz olanı olduğu gibi, mendup, mübah ve haram olanı da vardır.

Yemek yemenin farz olduğu yer: Ö lü m d e n k u r t a r a c a k k a d a r y e ­

n e n y e m e k t ir .

Mendup olan ise, n a m a z v e o r u c a g ü c ü y e t m e s i i ç i n b i r a z f a z l a -

Page 281: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

283BÜYÜK ÖNEMİ VEFAİDESİ OLAN MESELELER

...................................Ş E R H K I S M İ ........................

c a y e m e k t ir .

Mubah olanı ise, ib â d e t i ç o ğ a ltm a k i ç in d o y d u k t a n s o n r a b i r a z

d a h a y e m e k t ir .

Haram olan yemek ise, d o y d u k t a n s o n r a ib â d e t y a p m a k n iy e t i i le

d e ğ i l d e , n e f s i i s t e d iğ i i ç i n y e r s e h a r a m d ır . M i s â f ı r y e s in d iy e y e rs e

m a h z u r u y o k tu r .

Y e m e k y e m e y e r e k r i y â z a t y a p ıp , ib â d e t t e n z a y ı f d ü şm e k c â iz d e ­

ğ i l d i r . A ç k a la n b i r a d a m , ö lm ü ş h a y v a n e t in i y e m e d iğ in d e n d o la y ı

v e y a o r u ç t u t a n b i r k im s e o r u c u n u a ç m a y a r a k ( y e m e k y e m e y e re k )

ö lü r s e g ü n a h k â r o lu r . B ü t ü n b u y u k a r d a z ik r e d i le n h u s u s la r d a “ s u ”

d a y e m e k g i b id i r .

Çeşitli meyve yemekte herhangi bir mahzur yoktur.Bir sofrada çeşitli yemek bulundurmak israftır. Sofrada ihtiyaç­

tan fazla ekmek bulundurmak da aynıdır.Elini ve bıçağı ekmekle silmek ve üzerine tuzluk v.s. koymak

mekruhtur...

Kadına da erkeğe de gümüş ve altın tabak kullanmak haramdır.Akik, billûr, cam ve kurşundan kap yapılabilir.E ş e k , a t , k a t ı r , d e v e i l e v e y a y a o la r a k o k a tm a y a r ı ş ı y a p ı la b i l i r ,

i k i t a r a f t a n b i r i v e y a ü ç ü n c ü b i r ş a h ıs m ü k â fa t k o y a b i l i r . İ k i t a r a f d a

k o y a r s a h a r a m d ır . Ç ü n k ü o z a m a n iş y a r ış m a d a n ç ık a r , k u m a r o lu r .

Evlenirken düğün yemeği vermek sünnettir. Bu düğüne çağınlıp gitmeyen günahkâr olur. D ü ğ ü n e v in d e n b i r ş e y a l ın a m a z . D ü ğ ü n s a ­

h ib in in i z n i o lm a d a n d i le n c iy e d a h i b i r ş e y v e r ile m e z .

Dâvet olunan kimseler orada haram irtikâb edilen eğlence ol­duğunu bilirlerse icâbet etmezler. E ğ e r b i lm e z d e g id e r ve o r a d a d u ­

r u m a m u t t a l i o lu r s a , m e n e tm e y e ç a l ı ş ı r , m e n e d e m e zse ve k e n d is in e

t â b i o lu n a n b i r a d a m s a v e y a b u d u r u m s o f r a b a ş ın d a is e o tu rm a z .

B ö y le d e ğ i ls e o t u r a b i l i r .

Kur’ân-ı Kerîm okurken, cenaze namazı kılarken, harbe giderken yüksek sesle zikretmeyi Peygamberimiz (s.a.v.) mekruh görmüştür. Buna göre türkü, şarkı v.s. şeyleri söylerken bağırmak elbette daha

Page 282: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

2 8 4

i — Av ve hayvan kesmek(286):Avlanmak mubahtır. Sanat ve eğlence edinmemek şartı ile... Av­

lanmayı sanat edinmek haramdır. Sahrada başkasının topladığı odunu gaspetmekle, ona sahib olunamaz.

.................................................. Ş E R H K I S M I .........................................................

şiddetli bir şeydir.Yalan söylemek haramdır. Harpte, iki kişiyi barıştırmak hususun­

da, karısını razı etmekte ve zâlimin zulmünü def etmek hususunda “yalan” câizdir. Zâlimin gıybeti yapılabilir.

Tavla, satranç, 14 taş ve her çeşit oyun haramdır.Erkeğin saçlarını uzatması câiz değildir. Zımmînin camiye

girmesinde bir mahzur yoktur. Hayvanların hayalarını (husyelerini) burmakta mahzur yoktur.

Eşeğin atla birleşmesini sağlamakta da bir mahzur yoktur.i ç k i v e b u n a b e n z e r h a r a m ş e y le r o lm a m a k ş a r t ı i l e k a d ın v e e r ­

k e ğ in h u k n e (m a k a d v e .......... d e n i l â ç s o k u lm a s ı ) y a p m a s ın d a d a

m a h z u r y o k tu r .

Avret yerine bakmak haramdır. D o k t o r , s ü n n e t ç i , d a d ı v e h u k n e

y a p a n k im s e le r z a r u r e t m ik ta r ı a v r e t y e r in e b a k a b i l i r l e r .

Erkek, erkeğin avret yerleri hariç diğer yerlerine bakabilir.Kadın kadına erkeğin erkeğe bakabileceği yerlere kadar bakabi­

lir.Erkek, kendi karısının ve câriyesinin her yerine bakabilir.(2 8 6 ) Av, köşem hayvanlarla yapılır. K ö p e k v e b e n z e r le r i g ib i .

Uçan hayvanlarla da olur. Ş a h in ve b e n z e r i h a y v a n la r d ı r .

Yaralayıcı şeylerle de olur. O k ve b e n z e r i ş e y le r le d e o lu r .

Tutan şeylerle olur. A ğ ve b e n z e r i ş e y le r le o lu r .

Av, 15 şartla helâl olur. Bu 15 şartın 5’i avcıdadır.a) Yenmesi helâl olan bir hayvan olmalıdır.b) Avlanma âleti gönderilmiş olacak.c) Gönderilenle beraber av yapması helâl olmayan bir şey bulun-

E H L -İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D ! .......................................................

Page 283: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

285

Bir şeyi bulan bir kimse, bulduğu şeyi târif ve ilân etmedikçe ona sahip olamaz.....................................................Ş E R H K I S M I .....................................................

mayacak.ç) Avcı avlanma âletini veya hayvanını göndermekle, avı almak

arasında başka bir işle meşgul olmayacak.d) Kasten tesmiyeyi (Allah’ın ismini anmayı) terk etmemek.Bu 15 şartın 5’i de köpektedir.a) Öğretilmiş olacak.b) Gönderme kaidesine uygun olarak gidecek.c) Avlanması haram olan başka bir hayvan, köpek avı almaya gi­

derken beraber gitmeyecek.ç) Köpek avı yaralayarak öldürecek.d) Avladığından bir şey yemeyecek.Bu 15 şartın 5’i de avda (avlanan hayvanda)dır.a) Gagası ile avlanan, yırtıcı hayvan olmayacak.b) Haşarat olmayacak.c) Balığın dışındaki su hayvanı olmayacak.ç) Kanadı veya ayağı ile ayakta duran hayvan olacak.d) Yetişip kesmeden önce ölmeyecek.im a m S e r a h s î, b u n la r a ş u h u s u s la r ı i lâ v e e tm iş t ir :

Alması mübah olan bir av olacak.Vahşi olacak.G ö z d e n k a y b o lm a y a c a k . A r a m a k ta n v a zg e çm e y e ce k . G ö z d e n

u z a k o lu r s a , b a ş k a b i r s e b e p te n d o la y ı ö lm ü ş o la c a ğ ı iç in h e lâ l o l ­

m a z .

İh n A b b a s (r . a .), b u h u su s ta ş ö y le d e m iş t ir : İ s a b e t k a y d e d ip v u r ­

d u ğ u n u y e , u n u ttu ğ u n u b ıra k .. .

İslâm’da üç şey ile mülk sahibi olunur.1 — İstilâ: Mübah bir malı mülk edinmek sureti ile.2 _Nakil: Satış ve hibe yolu ile.

....................B Ü Y Ü K Ö N E M İ V E F A İD E S İ O L A N M E S E L E L E R

Page 284: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

28 6 E H L -İ S Ü N N E T İ ’T İ K A D I

Bir kimse, kim isterse onun olsun diyerek, malını bırakır da, bir kimse de onu gasb ederse, ona sahip olamaz. Sahibi isterse geri alabi­lir.

.................................................. Ş E R H K I S M I ..........................................................

3 — Hilâfet: Verâset, vasiyet ve benzerleri yolu ile...B i r k im s e h a y v a n ın ı k e s ip a t a r d a b i r i s i g e l i r d e r i s i n i y ü z e r s e s a ­

h ib i g e l ip o n u e l in d e n a l a b i l i r .

“ V e lv â l ic iy y e " k it a b ın d a ş ö y le v â r id o lm u ş t u r :

B i r k im se , b i r i s in e a i t a k a r s u d a b a l ı k a v la r s a , b a l ı k a v l a y a n ın ­

d ır . A r a z id e b u lu n a n b a l, a r a z i s a h ib in in d i r .

B a b a s ı s i i n n î is e , C e b r iy y e m e z h e b in e m e n s u p b i r i n i n k e s t iğ i

h a y v a n ın e t i y en m e z . B a b a s ı d a C e b r iy y e y e m e n s u p is e y e n ir .

Balık balığı yutar da, diri olarak çıkarsa yenir.Balığın kamında bulunan cevher, bulana aittir. Y ü z ü k v e y a p a r a

b u lu n u r s a , i lâ n e tt ik te n s o n r a s a h ib in i b u la m a z s a , f a k i r is e k e n d is in in

o lu r . B iz e g ö re z e n g in is e d e k e n d is i i ç in h a r c a r .

Küçük bir balık, pis bir suya atılsa ve orda büyüse eti yenir.M ü s lü m a n , e h l- i k ita b ( is t e r s e z ım m î, is t e r s e h a r b î o ls u n ) , k a d ın ,

cütnüh, d e l i , a k l ı e re n ç o c u k ve d i l s i z t a r a f ın d a n k e s i le n h a y v a n ın e t i

y e n ir . P u tp e re s t , m e c û s î, m i i r t e d v e k a s d e n t e s m iy e y i t e r k e d e n le r in

k e s t iğ i y en m e z . U n u ta r a k te s m iy e y i t e r k e d e r s e y e n ir .

B i r k im se , te sm iy e y i z ik r e d e r e k b i r a v a o k a t a r d a , b a ş k a b i r a v a

is a b e t e d e rse , o a v ın e t i y e n ir .

Tesmiyeyi zikreder, sonra oku değiştirerek, başka okla atarsa o avın eti yenmez.

Tesmiyede mütevatir sünnet şöyledir: “Bismillâhi Allahüekber.” “Bismillâhirrahmanirrahim” diyenin küfründen korkulur. Z i r a t e v a tü r

y o lu i le g e le n s ü n n e t i in k â r e tm iş o lu r . “ M u h t a s a r ” d a n a l ın m ış t ı r .

K u r b a n ın k e s ilm e iş le m i, ş a h d a m a r la r ı , y e m e k v e n e fe s b o r u la ­

r ın ın k e s i lm e s i i le ta m a m la n ır .

H a y v a n ı y a t ırm a d a n ö n c e b ıç a ğ ı iy ic e b i le m e k g e r e k ir . Y a t ı r ı r ­

ken s o l t a r a f ın a ve r ı f k i le m u a m e le e d e re k y a t ı r m a l ı ve k ıb le y e d ö n -

d ü rü lm e lid ir .

Page 285: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

2 8 7

Allah’ın ismini zikrederek de olsa büyük bir kimsenin gelişi ile kesilen kurban haramdır. Misafire ikram için olursa bir mahzuru yok­tur.

Büyük bir adamın üzerine para v.s. serpmek de, serpileni almak da câiz değildir. Gelinin üzerine v.s. serpmek câizdir.

..................................................... Ş E R H K I S M I ........................................................

Ancak üç ayağı bağlanabilir. Sağ el ile ve süratle kesilir. K e s m e ­

y e b o ğ a z d a n h a ş la n ır . A y a ğ ın d a n tu tu p s ü rü k le m e k , b a ş ın ı k o p a rm a k

ve s o ğ u m a d a n ö n c e d e r is in i y ü z m e k m e k ru h tu r . H a r a m d ır d iy e n le r

d e v a r d ır . E n s e s in d e n k e s m e k m e k ru h tu r . F a k a t ş a h d a m a r la r ın a k a ­

d a r k e s il ir s e e t i y e n ir .

A n a s ın ı k e s m e k te k a n u n d a k i h e lâ l o lm a z .

Eti yenmeyen hayvanlar şunlardır:Azı dişleri ile kapıp avlayan, parçalayan ve kendisini müdafaa

eden h a y v a n la r ın e t le r i h a r a m d ır , y e n ilm e z . K u r t , a y ı, a r s la n , k a p la n ,

p a r s , s in c a p , s e m m u r, s a n s a r , m a y m u n s ır t la n , f i l , k e lp , k e d i, k e le r ,

t i lk i , g e lin c ik g ib i h a y v a n la r b u k a b ild e n d ir .

A z ı d iş le r i o ld u ğ u h a ld e s a ld ırm a y a n b i r h a y v a n o ld u ğ u iç in d e ­

v e n in e t i y e n ir .

T ır n a k la r ı i le k a p ıp a v la y a n , t ırm a la y a n ve t a k ’ a n d e n î o la n k u ş ­

la r ın e t le r i d e y e n m e z . (H a r a m v e y a ta h r im e n m e k ru h tu r .) K e rk e s .

ç a y la k , k a r t a l, k u z g u n , a k b a b a , a la c a k a rg a , y a ra s a , a tm a ca , ş a h in

g ib i. B u n la r c ife y e r le r .

H a b is y â n i iğ r e n ç o la n h a y v a n la r : F a r e , y a b a n fa r e s i, a k re p , y ı ­

la n , k e n e , k u rb a ğ a , k a r a v e d e n iz k a p lu m b a ğ a s ı, a n . k a ra s in e k , s iv r i­

s in e k , k ö s te b e k , k ir p i, b it , p ir e ı\i. h a ş a ra t g ib i h a y v a n la rd ır .

S u d a k e n d i k e n d in e z a h ir e n se b e p s iz o la r a k ö lü p d e su yu n y ü z ü ­

n e ç ık a n b a lık la r yen m ez.

H ınzırın (dom uzun) bütün a ’zâ ve eczası tem izlikten mahrum olduğu için h içbir şey i yenm ez.

B ir kimsenin kudumunu ta ’zim için kesilen kurban, besm ele ile de olsa yenm ez, haramdır.

Ölen birini ta ’zim için kahir üzerinde kesilen kurban d a yenm ez.

............... BÜYÜK ÖNEMİ VE FAİDESİ OLAN MESELELER

Page 286: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

288 E H L -İ S Ü N N E T İ ’T I K A D I

j — Sarhoşluk1287*:Haram irtikâb ederek sarhoş olan bir kimse, yaptığı şeylerden

mes’uldür. Mübah olan şeyden sarhoş olmuş bir kimse, baygın olan kimse hükmündedir. Talâkı vâki olmaz.

Zorla veya zaruret icabı sarhoş olan bir kimsenin talâkının vâki olup olmadığı hususu ihtilaflıdır.................................... ŞERH K I S M I .........................................

K u rb a n sa d e c e A lla h r ız â s ı iç in k e s i l i r . S e v a b ı is t e n ile n b i r m iis -

lü m a n a b a ğ ış la n a b ilir .

K u rb a n k e sm e k , h ü r , m iis lü m a n , m u k im v e z e n g in o la n h e rk e s e

v â c ib d ir .

K o y u n , k e ç i, s ığ ır v e d e v e g ib i h a y v a n la r d a n k u r b a n o lu r . B i r

d e v e ye v e y a s ığ ır a y e d i k iş i o r ta k o la b i l i r . E t in i t a r t ı i le ta k s im e tm e k

g e re k ir .

T a h m in î ta k s im c â iz d e ğ ild ir . K u r b a n k e s m e v a k t i b a y r a m ın b i ­

r in c i g ü n ü n ü n s a b a h n a m a z ın d a n s o n r a b a ş la r , ü ç ü n c ü g ü n ü n ü n a k ­

şa m n a m a z ın d a n ö n ce y e k a d a r d e v a m e d e r . G e c e k e s m e k m e k ru h tu r .

B u za m a n iç in d e k u rb a n ın ı k e sm e ye n , o n u s a d a k a o la r a k v e r ir .

Kurban edilmesi câiz olmayan hayvanlar: B i r v e y a ik i g ö z ü k ö r ,

b o y n u zu , k u la ğ ın k ö k ü n d e n v e y a y a r ıs ın d a n f a z la k o p m u ş , d iş le r in in

ç o ğ u d ö k ü lm ü ş , k e s ile c e k y e re k a d a r y iir ü y e m e y e c e k d e re c e d e t o p a l,

s ü rü y ü ta k ip e d e m e y e ce k k a d a r z a y ıf h a y v a n la r d a n k u r b a n o lm a z .

K u rb a n d a n v e r ile n s a d a k a ü ç te b ir in d e n a z o lm a m a lıd ır . A i le s i k a la ­

b a lık is e h e p s in i k e n d in e a y ır a b il ir .

E l i i le k u rb a n ı k e sm e k e n g ü z e l o la n ıd ır . E h l- i k it a b ın k e s m e s i

m e k ru h tu r. D e r is in i s a d a k a o la r a k v e r ir . İ h t iy a c ı v a r s a k e n d is i k u l la ­

n ır . İ z in s iz b a ş k a s ın ın k u rb a n ın ı k e s m e s i c â iz d ir .

(2 8 7 ) Sarhoş mükelleftir.Z ir a C e n â b - ı H a k , K ı ı r ’ â n - ı K e r îm ’ in d e ş ö y le b u y u rm u ş tu r :

“Sarhoşken namaza yaklaşmayın.” B u â y e t - i c e l î le s a r h o ş la r ın m ü ­

k e lle f o ld ğ u n u n d e li l id ir .

M ü b a h b ir ş e y d e n s a rh o ş o la n b a y g ın h ü k m ü n d e d ir . M ü k e l le f

d e ğ ild ir .

Page 287: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

Haramdan sarhoş olan bir kimse, 3 mesele hariç, sarhoş olmayan kimse hükmündedir. Üç husus şunlardır:

I — Mürted olmak, 2 — Haddi icab ettiren suçu işlediğini ikrar etmek, 3 — Başkasının kendisi aleyhinde şehadet etmesini istemek.

Bazıları bu üç hususa şunu da ilâve etmişlerdir. Bulûğa ermemiş kız ve erkeği emsallerinin mihrinden aşağı veya yukarı bir mihirle ev­lendirmek...

Kendisine boşama vekâleti verilen bir adam, bu boşama işlemini sarhoşken yaparsa talâk câiz değildir.

Bir kimse, birini kendi malını satmak için vekil tâyin etse, o da sarhoş iken müvekkilinin malını satsa bu satış câiz değildir.

Bir kimse, bir malı gasb eder de, onu sarhoşken iade ederse, onu iade etmiş sayılmaz. Bunların dışındaki hususlarda sarhoş muaheze edilir.

k) Cinlerle ilgili hükümler:Cinlerin mükellef olduğu hususunda ihtilâf yoktur. Mü’min

olanları cennetlik, kâfir olanları cehennemliktir.Onların itaat edenlerinin sevabında ihtilâf vardır.İnsanoğlu, cin ve su insanı arasında nikâh câiz değildir. Bu hü­

küm cinsleri aynı olmadığı içindir.İnsan olan bir kadına, erkek cin yaklaşırsa g u sü l icab eder mi?Bu hususta “Kadıhan”da şöyle denilmiştir: Bir kadın, “bir cin

...................................................Ş E R H K I S M I ....................................................

M o r f in a l ıp s a rh o ş o la n la r d a m ü k e lle ft ir . B ilm e y e re k iç m iş s e

m ü k e lle f d e ğ ild ir .

S a r h o ş o la n b i r k im se , ra m a z a n a y ın d a , n iy e t v a k t i ç ık m a d a n

ö n c e a y ılır s a , n iy e t e d e r ve o ru c u n u tu ta r. A y ıla m a z s a g ü n a h k â r o lu r

ve o ru c u n u k a z a ed e r.

S a rh o şu n ta r if in d e ih t i lâ f e d ilm iş t ir . B a z ıla r ın a g ö re , g ö k le y e r i,

k a d ın la e rk e ğ i a y ıra m a y a n d ır . İm a rn -ı A za m d a bu g ö rü ş te d ir .

Bazılarına göre ise konuşmasında karışıklık ve hezeyan olan kimse sarhoştur. Âlimlerden pek çoğu da bu görüştedirler.

............... BÜYÜK ÖNEMİ VE FAİDESİ OLAN MESELELER................ 289

Page 288: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

290 EHL-I SÜNNET İ’TİKADI

uykuda iken gelip bana yaklaşıyor. Kocam yaklaşırken ne buluyor­sam, o yaklaşınca da aynı şeyi buluyorum” deyince, Kadıhan “Gusül icab etmez” demiştir.

Bazılarına göre, kadında inzâl vâki olursa, gusletmesi icab eder.İnsanlar, cinlerle toplantı akdedebilirler. Meleklerle bir araya

geldikleri gibi...Tecessüm etmiş cinlerin arkasında namaz sahihtir. Cin, namaz

kılanın önünden geçerse, insanla nasıl mukatele etmek gerekiyorsa, onunla da o şekilde mukatele etmek gerekir.

Haksız yere cin öldürülmez.Cinin rivâyeti makbuldür.“Cinlerin, insanlardan işittikleri şeyleri rivayet etmelerinin

cevâzında şüphe yoktur. İnsan bunu ister bilsin, ister bilmesin fark et­mez.”

Fazilet erbabı bir kimse müsaade ettikten sonra cinlerin meclise girmelerinde mahzur yoktur.

İnsanların cinlerden rivayet etmesi yasaktır. Bu, onlara güven ol­madığı içindir...

Cinlerin yedikleri ile istincâ etmek câiz değildir. Kemik, sofra ve kaplardan atılan şeyler, cinlerin yiyecekleri arasındadır. Cinlerin kes­tikleri yenmez.

“Mültekıd” isimli kitapta, Peygamberimizin (s.a.v.) cinlerin kes­tiğini yemeyi nehy ettiği rivayet edilmiştir.

İmamu’l-Kürdî “Menâkıb”ında, cin, şeytan evlâtları ve “gull” (İfrit) hakkında, bilhassa onların yeme-içmeleri, cimâlan ile ilgili çok şeyler zikretmiştir.

Ey Hannân ve Mcnnân olan Allah’ım! İnsanlar ve cinler dahil âlemlere rahmet olarak gönderdiğin Habîbin (s.a.v.) hürmetine, imanı­mızı onların şerrinden; kalb, fikir ve bedenimizi onların hululünden koru...

Mahlûkatın efendisi ve en şereflisi Muhammed Mustafa’ya salât u selâm olsun!

— SON

Page 289: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

291

U Y A R IBOZUK DİNÎ YAYINLAR

D in î b ilg ile r i y a y m a k v e ö ğ retm ek büyük ih tisas isteyen v e son derece

soru m lu lu ğu o la n kutsal b ir v a z ifed ir . Y ü c e İslâm dini hakkında te lif ed ilen ve

y a y ın la n a n k itap , d erg i v e b roşü rlerd ek i b ilg iler in hatâlı vc çârpık o lm asın ın

vah im n e tic e le r , b ü yük zararlar d o ğ u ra ca ğ ı şü ph esizd ir . Ü lk em izd e yakın za­

m ana kadar d in k on u su n d a n eşr e d ile n k itap v e m ak aleler ilim sahipleri tara­

fın d an g ö z d e n g e ç ir il iy o r v e iç ler in d e y a n lış o ld u ğ u takdirde tenkid yazıları

k a lem e a lın a ra k m ü slü m a n k a m u o y u u yarılıyord u . I 9 5 0 ’li y ıllarda Ism ayıl

H akkı B a lta c ıo ğ lu garip b ir K u r’ân tercü m esi çıkarttığında, a leyh inde düzine­

lerle ten k id y a z ıs ı y a z ı lm ış v e k itab ın y a p a ca ğ ı tahribat ön len m işti. Çünkü bu

ten k id ler i o k u y a n m üslU m anlar bu tercü m eyi satın alm am ışlar, d in im ize yapı­

lan su ik a sti ö n le m e k iç in d e h erk esi uyarm ışlard ı... Y in e 1 9 5 0 ’li yıllarda Fe­

ner P a tr ik h â n esin d e T arab ya m etro p o liti olarak v a z ife gören papaz Y akovos

(ş im d ik i A m er ik a b a şp isk o p o su ) d in im iz a ley h in d e “ N u r lu U fu k la ra ” adlı

kara b ir k itap y a y ın la d ığ ı za m a n bütün d in â lim leri k alem e sarılm ışlar, kara

cü p p e li v e kara v icd a n lı m ü fter in in h ezeyan ların ı çürütm üşlerdi. Türk m illeti

huzurunda su ç lu durum a d ü şen iftiracı papaz da ü lkem izi terk etm ek zorunda

k a lm ış v e h ü k ü m et tarafından vatandaşlık tan çıkarılm ıştı. (M a a lese f son y ıl­

larda bu p ap az b azı s iy a se t ad am larım ızın g ö zd esi o lm uş, kendisine çok ihti­

ram e d ilm iş , b izz a t ay a ğ ın a g id ilerek , m em lek etim ize dâvet edilm iştir. Hattâ

F en er P atrikhânesin in başına g e tir ile ceğ i hususu da kuvvetli bir rivâyet olarak

fısıldan m ak tad ır.)

S o n 1 5 - 2 0 sen ed en beri İslâm î yayın lar sahası başıboş kalm ış olup tam

bir anarşi m anzarası arz etm ektedir. E hliyet, liyakat, kültür ve karakteri yeter­s iz birtakım şah ıslar bu sahaya el atm ışlar, yalan-yanlış, şişirm e eserler çıkar­

tarak p iy a sa y ı bozuk din kitaplarıyla doldurmuşlardır. Artık esk i icâzetli (ger­

çek d ip lo m a lı) d in â lim leri kalm adığı için bu bozuk yayınlar gereği g ib i ten­kid ed ilm em ek te ,za v a llı h a lk ım ız ve gen çler im iz de din kültürü ed in eceğ im d iye çarpık fik irler, hattâ küfre kadar g id en bozukluklar ihtiva ed en zararlı

neşriyatı a lıp okum akta, bu yü zd en de kafaları karışm aktadır. M anzara ger­

çekten çok üzücüdür. Başta K ur’ân-ı K erîm im iz olm ak üzere m ukaddesatım ız iğrenç bir istism ara, çirkin bir bezirgânlığa konu teşkil etm ekted ir. Y en i ya-

Page 290: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

292

yınlar hakkında cidd î (enkid yazıları h em en h em en h iç y o k g ib id ir. Bu boşluk­tan istifade eden söm ürücüler Hz. O sm an 'a — hâşâ— “ y a ğ m a c ı k â f ir ” d iyen, “ zik ir ler ve sa iâ v a tla r te m b e llik ç a ğ ın ın ü r ü n le r id ir ” h ezey a n ın ı kusan, “ m ü slü m anlar ü çü n cü h icr i a s ır d a n s o n r a s a p ıt t ı la r ” iftirasın ı utanmadan ortaya atan, içinde hiç yanlış o lm ad ığ ı hakkında e h l- i sü nn etin icm â v e ittifakı bulunan Sahih-i Buhari’de m evzu (uydurm a) s ö z bu lu n du ğu n u iddia ed en ya­lanlarını dinî yayın perdesi altında ortaya atab ilm ekted irler .

Durum gerçekten vâhim dir ve yürek ler acısıd ır .

Aklı başında ve vicdan sahibi her m ü slü m an , d in î te lifa t v e y a y ın konu­sundaki anarşi ve kaos karşısında derin derin d ü şü n m elid ir . B u k aos v e bu anarşinin baş sorumluları olan m ukaddesat sö m ü r ü c ü sü m u h ter is ler , eh l-i sünnet dışı yamuk ve çarpık fikirleri neşr ed erek İs lâ m î u yan ış hareketin i bü­yük zarara uğratmaktadır. D in düşm anlan bu anarşi v e kaosu e l a ltından d e s ­teklemektedir.

İçinde yaşadığım ız rejim lâik o ld u ğ u iç in bu m e s e le le r e k a rışm a z. O hâlde müslümanları gerçekten tem sil ed en k iş i v e ku ru lu şlar İs lâ m î y a y ın sa ­hasındaki anarşi, kaos, istism ar ve fitn ey i ö n lem ek iç in c id d î ted b irler a lm alı ve derhal tatbikata geçm elid irler. A k si takdirde vuku b u lan v e b u la ca k o la n tahribattan, yıkımdan, sapıklıklardan v e h ezim etten m e s ’ul o la ca k la r , İlâh î bir mahkemede bunun hesabını vereceklerdir.

Cenab-ı Hak cüm lem ize basiretler ihsan buyursun!

BEDİR YAYINEVİ

Page 291: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

İ ç i n d e k i l e r

Gümüşhâneli dergâhı, Fatma Sultan Camii .................................... 2Açıklama........................................................................................ 4Uyarı .............................................................................................. 5Tenbih ve İhtar .............................................................................. 7Müslümanların Dikkatlerine......................................................... 15Takrizler ............................................................................................ 17Gümüşhâneli Hazretlerinin Kabri ............................................... 19ÖNSÖZ: Gümüşhâneli Hazretlerinin Hayatı, Eserleri .................. 21Ehl-i İnsafa ....................................................................................... 30

EHL-İ SÜNNET İ ’TİKADI

Besmele, Hamdele, Salvele........................................................ 31Kitabın Bölümlerinin İzahı ......................................................... 3 4

BİRİNCİ BÖLÜM İ ’ T İ K A D (İLAHİYAT)

B İ R İ N C İ K I S I M

Allah Hakkında Vâclb Olan Şeyler ........................................ 40A) Tenzihi Sıfatlar ..................................................................... 41B) Sübutî Sıfatlar....................................................................... 49

1) Hayat ................................................................................ 492) Kudret .............................................................................. 503) İlim ................................................................................... 5 14) İrade.................................................................................. 5 3

5 -6 ) S e m i’, B asar .................................................................................. 5 5

7 ) K e lâ m .................................................................................................................... 5 5

8) Tekvin ............................................................................ 56

Page 292: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

C) Fiilî Sıfatlar.........................................................................D) Manevî Sıfatlar ..................................................................... ^E) Zatî Sıfatlar........................................................................... ^

İKİNCİ KISIM

Allah Hakkında Muhâl Olan Şeyler ...................................... 5 9

ÜÇÜNCÜ KISIM

Allah Hakkında Câiz Olan Şeyler ........................................... 62

DÖRDÜNCÜ KISIM

Peygamberler Hakkında Vâcib Olan Şeyler............ ............. 64Peygamberler Hakkında Câiz Olan Şeyler ........................... 65

BEŞİNCİ KISIM

Melekler Hakkında Vâcib Olan Şeyler.................................... 65

ALTINCI KISIM

İmam Mâtüridî’nin İ’tikad Hususundaki Geniş İz a h a tı..... 6 6

Kur’ân-ı Kerîm Mahlûk Değildir.............. ................................. 67İstitâat: Bir İşe Gücün Yetip Yetmesi ......................................... 70Cennet ve Cehennem .................................................................. 74Mi’racın Mahiyeti ....................................................................... 75Resûluilah (s.a.v.)’m Bildirdiği Kıyamet Alâmetleri ................ 75Büyük Günahlar ......................................................................... 76Riya.............................................................................................. 77İman İle İslâm Arasındaki Fark ............................................. 78Peygamberlerin Gönderilişindeki Hikmetler .............................. 79Velîlerin Kerametleri................................................................... 82İblis, Fir’avn, Deccal v.b. gibi Allah (c.c.) Düşmanlarından

Zuhur Eden H aller................................................................. 82Ashab-ı Kiram ve Ümmet-i Muhammed’in Fazilet Dereceleri .. 84Halîfede Aranan Şartlar .............................................................. 85Yeryüzündeki Bazı Yerler, Diğer Bazı Yerlerden Üstündür .... 87

294 ................................ EHL-İ SÜNNET İ’TİKAM........................

Page 293: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

Dinî İlimler, Akıldan Üstündür................................................ 87Allah, “Zulme, Ortağa, Muhâle Kaadirdir” ŞeklindeSıfatlandırılamaz ...................................................................... 89Ye’s Hâlinde İman ................................................................... 89Hafaza Melekleri ...................................................................... 89Nazar Haktır ............................................................................ 90Nasslar, Mümkün Olduğu Kadar Zâhirine Göre

Hükümlendirilir ................................................................. 90Allah’ın Emirlerine Muhatab Olanlar Dörttür: I — Melekler,

2 — İnsanlar, 3 — Şeytanlar, 4 — Cinler ....................... 90Kitab, Sünnet ve İcma-i Ümmetin Aksini İddia Edenlerin

Görüşlerini Kabul Edemeyiz ............................................. 91Tevhidde Tereddüdün Halli .................................................... 92

İKİNCİ BÖLÜME L F Â Z - I K Ü F Ü R

Küfür Üç Nevidir: 1 — Cehlî Küfür, 2 — İnkârî veİnâdî Küfür, 3 — Hükmî Küfür........................................ 95

B İ R İ N C İ K I S I M

Sapık Mezheblerin Halleri .................................................. 951 — Kaderi yye Mezhebi ...................................................... 952 — Keysâniye Mezhebi...................................................... 963 — Râfızîler........................................................................ 964 — Haricîler ...................................................................... 965 — Yezidîler...................................................................... 976 — Neccâriyye Mezhebi..................................................... 977 — Şeytaniyye Mezhebi ..................................................... 978 — Mutezileden Bir Grup.................................................. 979 — Allah’ın Zât ve Sıfatları Hâdise Mahaldir Diyenler ....... 97

10 — Allah’ın Sıfatlarını İnkâr Edenler ................................. 981 1 _Allah Cisimdir, Başka Cisimlere Benzemez Diyenler..... 981 2 _Allah’ın Yaptığı İşlerde Hikmet Olmayabilir Diyenler.... 98j 3 ^ Cebriyye Mezhebi......................................................... 98

..............................................İÇİNDEKİLER................................................. 295

Page 294: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

14 — İnsan Cesed Değildir. O Diridir, Kaadirdir Diyenler...... 9815 — Mürcie Mezhebi ................................................................ 9 g16 — Mizan Yoktur, O Adalettir Diyenler................................. 9 9

17 — Râfızîlerden Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’e Küfredenler .. 10018 — Mücessime Mezhebi........................................................... 100

İKİNCİ KISIM

Kâfir, Mürted ve Zındıklar Hakkındaki H ü k ü m ler............. 101Elfâz-ı Küfrün Hükümleri, Kaideleri ve İhtilâfları .................... 1061 — Küfre Götürdüğü Hususunda İttifak Edilen Lâfızları

Söyleyenler .................................................................. ...... 1062 — Küfür Olduğunda İhtilâf Edilen Lâfızları Söyleyenler...... 1063 — Hatâ İle Söylenen Elfâz-ı Küfür ......................................... 107Şaka İle Söylenen Elfâz-ı Küfür ................................................. 109Elfâz-ı Küfrün Kasden Söylenmesi............................................. 109İman ve İmanın Mahiyeti.............................................................. 111Küfrü İnkâr, Kendi Küfrüne Rızâ, Başkasının Küfrüne R ızâ.... 111Yahudi ve Hıristiyanların Kelime-i Tevhid Getirmeleri ............. 113Putperestin “Lâ ilahe illallah” Demesi......................................... H3Mecusînin “Ben Müslüman Oldum” Demesi.............................. 113Bir Kâfir, Münferiden, Kâbeye Yönelerek Namaz KılarsaMüslümandır........................................................................ ....... 114Zımmînin, Müslümanın Arkasında Namaz Kılması.................... 114Bir Kimsenin Müslümanlığının, Şahitler Yolu ile Kabulü ....... 115

ÜÇÜNCÜ KISIM

Elfâz-ı Küfrün Çeşitleri ............................................................ 1151 — Allah Teâlâ’ya, O’nun Sıfatlarına ve Ef’âline Taallûk

Eden Küfür Lâfızları........................................................... 1152 — Peygamberlere Taallûk Eden Küfür Lâfızları .................... 1233 — Kur’ân-ı Kerîm’e, Namaza, Zikre ve Buna Benzer Diğer

Hususlara Taallûk Eden Küfür Lâfızları............................ 131Haramı Helâl, Helali Haram Kabul Etmek ....... ........................ 1474 — İlme ve Âlimlere Taallûk Eden Küfür Lâfızları ............... 149Müspet İlim, Şeriat İlminden Yüksektir Diyen Kâfirdir............ 1545 — Değişik Mevzulardaki Küfür Lâfızları ............................... 156

296 .................................EHL-İ SÜNNET İ’TİKADI..................................

Page 295: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

İman, Ziyadeleşir ve Noksanlaşır Diyen Kâfir Olur ............... 156Hıristiyan Yahudiden Daha Hayırlıdır Diyen Kimse

Kâfir Olur ........................................................................... 156Yahudilik, Hıristiyanlıktan Daha Şerlidir Demek Câizdir........ 156Bir Kimsenin Gelişi ve Buna Benzer Hallerde

Kurban Kesmenin Hükmü ................................................. 177Bir İnsana Secde Etmek .......................................................... 181Sihirbaz Tevbe Ettirilmeden Öldürülür.................................... 182

ÜÇÜNCÜ BÖLÜMA M E L L E R İ N D O Ğ R U Y A P I L M A S I

Bİ R İ NC İ K I S I M

Niyet, İrade ve Kasd ............................................................. 187Niyet İki Çeşittir:a) Âhiret İle İlgili Olan Niyet ................................................. 188b) Dünya İle İlgili Olan Niyet ................................................ 188Cihadda Niyet Şarttır .............................................................. 189Nikâh, İbâdete Yakındır.......................................................... 190Öğrenmek ve Öğretmekte Niyet ............................................ 190Kitap Yazmak da Öğretmek Gibidir....................................... 190Ceza Vermenin İbâdet Olması İçin Niyet Şarttır.................... 190Yemek, İçmekte Niyet ........................................................... 190Boşanma, Sarih ve Kinaye İle Olmak Üzere İki Çeşittir......... 191Ric’a Nikâh Gibidir.................................................................. 192Yemin, Niyete Bağlı Değildir.................................................. 192Terk Edilmesi Gereken Şeylerde Niyet .................................... 193Niyetin Kaideleri:

1 — İşler Kasıdları İle Beraberdir ....................................... 1942 — Bir Şey Niçin Meşru Olmuşsa Sadece Onun İçindir....... 1983 — Niyet Olunan Şeyi Tâyin Etmek Veya Etmemek .......... 1994 Niyet Olunan Şeyin Sıfatları (Farz, Nafile, Edâ-Kaza).... 204

Namazda 3 Niyet Şarttır:a) Farza Niyet ................................................................ 204b) Namaza Niyet ........................................................... 204

..............................................İÇİN D EK İLER................................................. 297

Page 296: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

c) Namazın Vaktini Tâyin................................................. 2 0 4

5 — İhlâs................................................................................... 2076 — İki İbâdeti Cem Etmek....................................................... 2087 — Niyetin Vakitleri ................................................................ 209

Tenbih: İbâdet İçinde, Diğer Bir İbâdete Niyet Olur mu,Olmaz mı? ......................................................................... 211

8 — İbâdetlerde Niyetin Devamlılığı ....................................... 2119 — Niyetin Yeri, Her Yerde, Her İbâdette Kalbdir ............... 212

Niyetin Yeri Meselesinde İki Husus Vardır:a) Yalnız Dil İle Niyet ...................................................... 212b) Kalben Niyet Ettikten Sonra Her İbâdette, Mutlaka

Dil İle de Söylemek Gerekmez.................................... 21310 — Niyetin Şartları:

1— İslâm Olmak............................................................... 2142 — Temyiz Sahibi Olmak................................................ 2143 — Niyet Edileni Bilmek ........ ...................................... 2144 — Niyet İle, Niyet Olunan Şeyin Arasına Başka Bir

Şey Giremez............................................................... 215

İKİNCİ KISIM

Bazı Mühim K aideler................................................................. 2161— Yakin Şek İle Zâil Olmaz .................................................. 216

Şüphe Hususunda Faydalı Meseleler.................................. 218a) Bir İşin Yapılıp Yapılmadığı Hususunda Şüpheye

Düşülecek Olursa, Aslolan O İşin Yapılmamış Olmasıdır....................................................................... 218

b) Hâdiseleri, En Yakın Vaktine Göre DeğerlendirmekAsildir............................................................................. 221

c) Kelâmda Aslolan Hakikattir.......................................... 2222 — Zorluk, Kolaylığı Celbeder................................................. 224

a) Yolculuk, 1 — Kısa Yolculuk, 2 — Uzun Yolculuk .... 224b) Hastalık......................................................................... 224c) Unutmak ....................................................................... 225ç) Zorluk ve Kaçınılmaz Güç Hususlar ............................ 227d) Noksanlık. (Çocuk ve Deli Mükellef Değildir)............. 240

298 .......................................EHL-İ SÜNNET İ T İK A D I......................................

Page 297: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

Erkeklerin Mükellef Olduğu Birçok Şeyden, KadınMükellef Değildir ........................................................ 244Genç Kadın Yabancı Erkeklere Selâm Veremez ........ 245Yabancı Kadınla Halvette Kalmak Haramdır ............. 245Hür Erkek ve Kadınların Mükellef Oldukları BirçokŞey İle Köle ve Câriyeler Mükellef Değildir ............. 245Gözleri Gören Kimselerin Üzerine Farz Olan BirçokŞey İle Âmâlar Mükellef Değildir .............................. 246Müellif Mühim Bir Hususu Açıklıyor......................... 247

_ e) Cehl, Cehl-i Mürekkep, Cehl-i Basit .......................... 247Cehl-i Basitin Çeşitleri Çoktur. Bazıları Özür KabulEder, Bazıları Özür Kabul Etm ez............................... 247

f) İkrah (Zorlama) ........................................................... 2483 — Zarar Giderilir ................................................................... 2484 — İki Müfsid Çatıştığı Zaman Hafifi Tercih Edilir.............. 2495 — Mefsedeti D ef Maslahatı Celbden Evlâdır...................... 2556 — Helâl İle Haram Bir Araya Gelirse, Haram Galip Gelir.... 2567 — Maksadlan Aynı Olan İki Şey Bir Araya Geldiği zaman,

Birbirine Girer.................................................................. 257

ÜÇÜNCÜ KISIM

Büyük Önemi ve Faidesi Olan Meseleler............................. 261a) Alması Haram Olan Şeyin Vermesi de Haramdır (Faiz) ...... 261b) Farz, Nafileden Efdâldir ..................................................... 263c) 25 Meselede, Uyuyan, Uyanık Olan Kimse Gibidir............ 265ç) Tecezzi Kabul Etmeyen Bir Şeyin Bazısını Zikretmek Hepsini

Zikretmek Demektir........................................................... 268d) Taharetin Şartı İkidir:

1 — Taharetin Vücudunun Şartlan. Bunlar da Dokuzdur.... 2692 — Taharetin Sıhhatinin Şartlan. Bunlar İse Dörttür......... 269Necaseti 15 Şey Temizler .................................................. 269Elbisedeki Meni ................................................................ 270Kanların Hepsi Necistir..................................................... 270Dışkı Necistir .................................................................... 272

e) Namaz............................................................................... 272

.....................................İÇ İN D EK İLER ................................................... 2 ^9

Page 298: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

Kâfirin Niyetine İtibar Edilmez.............................................. 273Âlim Bir Adam, Ümmî Bir İmama Uyar ve UyanınNamazı Bozulursa, İmarmnki de Bozulur ........................... 274Başı Açık Namaz Kılmak Mekruh Değildir ......................... 274Mescidin Avlusu, Mescid Gibidir ......................................... 275

0 Zekât....................................................................................... 276Bütün Sadakalar, Hâşimoğullarına Haramdır, HediyeHelâldir .................................................................................. 277

g) Oruç......................................................................................... 278ğ) Hac.......................................................................................... 280h) Helâl ve Haram ...................................................................... 280i) Av ve Hayvan Kesmek........................................................... 284j) Sarhoşluk ............................................................................... 288k) Cinlerle İlgili Hükümler......................................................... 289UYARI-Bozuk Dinî Yayınlar...................................................... 291İçindekiler................................................................................... 293

300 .......................................EHL-İ SÜNNET İ'T İK A D I.........................................

Page 299: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

BEDİR Y A Y IN E V İ’N İN NEŞR ETMİŞ O LD UĞ U K IYM ETLİ İSLÂM Î ESERLERDEN BAZILAR I

Ciltli eserler:

• İHYÂU ULÛMİ’D-DÎN. Hüccetü’l-İslâm. İmam Gazâlî Hazretlerinin muazzam eseri. Ahmet Scrdaroğlu tercümesi.(4 büyük cilt)

• KİM YÂ-YI SAÂDET. İmam Gazâlî.• EL-UHÛDÜ*L-KÜBRÂ-BÜYÜK AHİDLER. İmam Şârânî.• MÂRİFETNÂME. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri.

Şâhâne ciltli.• ÖLÜM-KIYÂMET-ÂHİRET. İmam Şârânî.• İLÂHÎ ARMAĞAN-FETHU’R-RABBÂNÎ.

Abdülkadir Geylânî.• KISAS-I ENBİYA. Ahmed Cevdet Faşa. ( 2 cilt).• BÜYÜK GÜNAHLAR. İmam Zehebî.

(Sonunda geniş bir ek kısmı vardır).• BÜYÜK DUÂ KİTABI. Mehmet Emre.• EHL-İ SÜNNET İ’TİKADI. Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin.• BOSTAN-GÜLİSTAN. Şeyh Sâdi-i Şirâzî.• M EVLÂNÂ VE M ESNEVİ. Tahir Büyükkörükçü.• A V R U PA ’NIN ÜZERİNE DOĞAN İSLÂM GÜNEŞİ.

Sigrid Hunke.• DENİZCİ HAŞAN. Ahmed Midhat Efendi’nin romanı.• ALLAH KİM LERİ SEVER? Muallime Nigâr.

Page 300: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

Ciltsiz eserler:

• CANLILAR VE EVRİM. Birinci hamur kâğıda dört renkli resimle basılmıştır.

• AHKÂM-I SULTANİYYE. İmam Mâverdî.• ELLİDÖRT FARZ ŞERHİ. Kemâleddin Üstün.• İSLÂM’DA KADIN VE ÂİLE. Mehmed Emre.• İZAHLI YEMEK KİTABI. İnci Beşoğul.• BİRGİVÎ VASİYETNÂMESİ-KADIZÂDE ŞERHİ.• GIYBET İLLETİ. Ubeydullah Küçük.

(1) Yukarıdaki liste yayınlarımızın sadece bâzdandır.(2) Enflâsyon yüzünden Fiyatları sabit tutamamaktayız. Bu yüzden,

ileride mecburen değişeceği için listeye fiyatları koymadık.(3) Yayınlarımızın fiyatları, piyasanın altındadır.(4) Toptan siparişlerde en yüksek iskonto yapılır.

Saygılarımızla.

BEDİR YAYINEVİ Cağaloğlu Yokuşu No: 6/8

İ ST A NBUL (Tel.: 519 36 18)

Page 301: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

İS L Â M İ Y E T E Y E N İ B İR H İZ M E T

Beraatü’l-Eş‘ariyyîn min

AkaidiTMuhâlifîn(E H L -İ S Ü N N E T İ T İ K A D I N I N M Ü D A F A A S I)

M üellifi:E B Û H Â M İD B İN M E R Z U K

B u eser in yazarı ça ğ ım ız ın değerli E hl-i Sünnet â lim le r in d e n o lu p , İslâ m d ü n yasın d a türem iş olan b id ’a tç iler in inanç k on usundak i hatâlı görüşlerin i ve sa p ık fik ir lerin i, en in ce noktalarına kadar inm ek sure­t iy le teker teker çürütm ektedir. M alûm olduğu üzere, b ilh a ssa iç in d e y a şa d ığ ım ız çağd a İslâm dünyasında hüküm süren kargaşalıktan v e kültürsüzlükten yararla­nan V eh hab îlik , İbn T ey m iy y ecilik , Selefîlik , m ezheb- s iz lik , te lfik -i m ezâh ib g ib i reformcu b id ’at cereyanları g erçek İslâm iyet olan Ehl-i Sünnet görüşlerine m uhalif d ü şü n celer yaym aktadır. Bu yüzden M üslümanların bir k ısm ın ın k a fa sı karışm ış; ortalığı b id ’atler, yam uk fi­k irler istilâ etm iştir. Y aym evim izin A rapça’dan tercü­m e ettird iğ i B e r a a tü ’l-E ş ’a r iy y ln kitabı bu konuda E h l-i Sünnet M üslüm anlarının büyük yardım cısı o la ­caktır.

Page 302: Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri - Ehli_Sunnet_Itikadi

B E D İ R Y A Y I N E V I ’N D E N

Ö N E M L İ B İ R E S E R D A H A

Es-Savâiku’l-Muhrika ’alâ Ehli’r-Rafz ve’z-Zandaka

(R a f ız î le r e v e Z ın d ık la r a K a r ş ı Y a k ıc ı Y ı ld ır ım la r )

M ü e llif i:

İ B N H A C E R e l - H E Y S E M Î

B ü y ü k E h l- i S ü n n e t â l im le r in d e n o la n m ü e l l i f

(ö lü m ü H icr î 9 7 3 , M ilâ d î 1 5 6 5 ) b u m e ş h u r e s e r in d e İ s lâ m ’ın ilk dört b ü y ü k h a life s in in ü s tü n lü k le r in i v e ş e ­r e f in i a n la tm a k ta v e R â fız île r le z ın d ık la r ın if t ir a la r ın ı

ç ü r ü tm e k te d ir . B i l in d iğ i g ib i E h l - i S ü n n e t d ı ş ı R â f ız île r , ilk üç h a life y e , a z g m H a r ic île r i s e d ö r d ü n c ü h a life H a zreti A li E fe n d im iz e d ü şm a n lık e tm e k te d ir le r . R â fız île r in v e Z ın d ık lar ın o rtaya ç ık a rd ık la r ı y e r s iz tar­tışm a la r , fitn e ler , sap ık lık la r y ü z ü n d e n İ s lâ m d ü n y a s ın ­d a f itn e , fe sa t , n ifa k , ş ik a k , d ü şm a n lık , k ıta l e k s ik o l ­m a m ış t ır . İ ş te İb n H a c er e l - H e y s e m î H a z r e t le r i , e s - S a v â ik u ’l-M u h r ik a ’sın d a R â fız île r e , b id ’a tç ile r e , z ın ­d ık la ra g erek en İlm î su stu ru cu c e v a p la r ı v e r m e k te , iy i n iy e t l i M ü slü m an lara doğru y o lu g ö ste r m e k te d ir . K ita p b ü y ü k b o y 5 9 0 sa h ifed en ibaret o lu p s o n u n a k ıy m e t l i b ilg i le r i h a v i bir ek k ıs ım ilâ v e e d ilm iş t ir . M ü te r c im e m e k li M ü ftü H a s ib S e v e n ’dir.

B u eser i E h l-i S ü nn et idrak v e şu u ru n a sa h ip b ü ­tün d in k a rd eşler im ize ta v s iy e ed eriz . L ü k s b ir c i l t iç in ­d e su n u lm u ştu r.