hazırlayan Ümit bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/akaid-dersleri.pdf · varlık...

254
F

Upload: others

Post on 25-Feb-2020

14 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

F

Page 2: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

HazırlayanÜmit Bayrak

TashihFatih Pala

Sayfa DüzeniYakup Hazman

Kapak TasarımıYakup Hazman

BaskıStep Ajans

Kasım 2015

Page 3: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Akâid Dersleri

İman KitabıHazırlayan

Ümit BAYRAK

Page 4: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İÇİNDEKİLER

Birinci Bölüm ..................................................... 7

İkinci Bölüm ..................................................... 31

Üçüncü Bölüm ..................................................55

Dördüncü Bölüm .............................................. 81

Beşinci Bölüm ................................................ 107

Altıncı Bölüm ................................................. 131

Yedici Bölüm ..................................................153

Sekizinci Bölüm .............................................175

Dokuzuncu Bölüm ..........................................195

Onuncu Bölüm ............................................... 221

On Birinci Bölüm ........................................... 241

Page 5: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ÖNSÖZ

İyilik yapan, sonsuz cömert sahibi, nimetleri sayılarla sa-yılamayacak kadar çok olan, doğru yola hidayet eden, lütufta bulunduğu ve kulları arasından seçtiği kişiyi dinde anlayış sa-hibi olmaya muvaffak kılan, hikmetlerinin emsalsizliği akılları mağlup eden, delillerinin inceliği düşünceleri yenen, delilleri-nin dilleri kâinatın kulaklarına “Lâ ilâhe İllallah” diye hay-

kıran Allah’a hamd olsun.

Salât ve selam, yüceliğinin ve saadetinin yıldızları mutlu-luk semasında parıldayan, gizli ve açık her hali övgüye layık olan “Heva ve hevesinden konuşmayan”1, “En yüce ahlâk üzere olan”2, “Âlimler peygamberlerin varisleridir.”3,

“güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim”4 diyen, “kalbimi dinin üzere sabit kıl”, “Allah’ım; dünyayı bilgimizin son nok-tası ve çabalarımızın gayesi kılma!”5 diye dua eden yüce pey-gamberin, onun ailesinin ve ashabının üzerine olsun.

Bu iman risalesi klasik bir kitap olarak değil de, bilgilen-me ve bilinçlenme temel alınarak haftalık iman dersleri prog-ramına uygun eğitim gözetilerek hazırlanmıştır. Amacımızda izlediğimiz yol öncelikle Rasûlullah’ın (sav) “Kur'an’ı kalpleri-nizin üzerinde ülfet edip, birleştiği sürece okuyunuz. İhtilaf et-tiğinizde artık bırakıp, kalkınız.”6 buyruğuna bağlı kalıp, sade, ve temel Akaid bilgilerini ilmi tartışmalardan uzak günümüz müslümanlarının bilinçlenmesi için mini bir adım olmasıdır.1 Necm: 32 Kalem:2 3 Müslim, Ebu Davud4 Muvatta, Ahmed b. Hanbel5 Tirmizi6 Buhari, İtisam

- 5Akâid Dersleri

Page 6: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İçerikte izlediğimiz yol ise, haftalık dersleri üç genel başlık

altında işlemek, bunlar; temel bilgiler, tamamlayıcı bilgiler ve

ek bilgilerdir. Temel bilgiler başlığında, günümüz Akaid eser-

lerinin en güncel ve kapsamlısı Hocamız Hasan Karakaya’nın

kitabından istifade ettik. Kitabın hacmi çok genişti, bunun

için en önemli kısmını özet olarak aldık ve temel bilgiler diye

isimlendirdik. Önemine ışık tutmak için haftalık dersleri önce

onunla başlamayı uygun gördük.

Tamamlayıcı bilgiler başlığında, genellikle temel bilgi-

ler adı altında geçen ayet ve hadislerin açıklamasına yer

verdik. Burada özen gösterdiğimiz husus okuyucuyu İmam

Buhari’nin iman kitabını açıklamalarla, tamamından istifade

ettirmeye gayret ettik. Bunun yanında günümüz tefsirlerinden

Fi Zilâli'l Kur'an ve İmam Kurtubi tefsirinden mümkün olduk-

ça yararlanma yoluna gittik.

Ek bilgiler başlığında amacımız, günümüz eserlerinden

asrısaadet neslini inşasını tavsiye eden kitapları tanıtmak ve

çağımızın iman hassasiyetlerine karşı halkımızın uyanık olma-

sını sağlamak oldu. Toplumumuz ne yazık ki gaflet perdesi

altında yaşamaktadır. Yeniden asrısaadet neslinin inşası bizim

içinde çok önemsenmektedir. Bu minik çalışmanın hacmini

arttırsa da ek bilgiler başlığı bu çalışmanın en önemli kısmını

oluşturmaktadır. Çünkü bu başlıkta tanıtılan eserler çağımızın

kurtuluş yolunu göstermekte olduğunu düşünüyoruz.

Çaba bizden başarı Rabbimizdendir.

Akâid Dersleri; İman6 -

Page 7: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

BİRİNCİ BÖLÜM

Page 8: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ÖĞRENECEKLERİMİZ

TEMEL BİLGİLER

Mükemmel imanın tarifi

Âlimlerin iman tarifleri

İman kalpte tasdiktir, Görüşü delilleri ile incelenmesi

TAMAMLATICI BİLGİLER

Seyyid Kutub'a göre iman çatışmasının izahı

İmanın tadı hadisinin açıklaması

EK BİLGİLER

İslâm’a ilk adım eserinde iman

İmanın kökleşmesi

İslâm'ın temel kavramları eserinde iman ile ilgili bilgiler

İmanın en önemli parçası Allah sevgisi

İmam Mâturîdî kimdir?

İmam Eş'arî kimdir?

Enes b. Malik hakkında tanıtıcı bilgiler.Usame b. Zeyd hakkında tanıtıcı bilgiler.

HEDEF

İman hakkında lütfen bir ayet ezberleyin.

Konunun delili olan Enes b. Malik hadisini ezberleyin peygamberin sünnetini yaşatınız!

Page 9: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

مر لعنتم ولكن ن ال لو يطيعكم في كثير م واعلموا أن فيـكم رسول اللكم الكفر والفسوق ه إليـ كم اليمان وزينه في قلوبكم وكر حبب إليـ الل

اشدون والعصيان أولئك هم الر

"Hem bilin ki, içinizde Allah'ın elçisi vardır. Şayet o,

birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat

Allah size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize sindir-

miştir. Küfrü, fıskı ve isyanı da size çirkin göstermiştir.

İşte doğru yolda olanlar bunlardır." 7

TEMEL BİLGİLER

‘İman’ kelimesinin aslı Arapçada ‘e-mi-ne’ üç harfli fiilden

türetilmedir. ‘Emin oldu’ manasına gelir. İman kelimesinin tü-

retilmiş dört harfli fiili ise’amene’nin mastar haline denir. Ma-

nası ‘güven ve emniyete kavuşturdu demek olur. İman eden

kul, Allah ve Rasûlü hakkında böyle bir güvence verir ve bu

şekilde tasdik eder. “Amentü billahi” denildiği zaman mana

“Allah’a iman ettim, O’nu tasdik ettim, O’nu doğrulayıp teslim

oldum ve boyun eğdim” demektir. İmanın ıstılahi manası da

bunu ifade etmektedir.7 Hucurat: 7

Birinci Bölüm - 9

Page 10: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Mükemmel İmanın Tarifi: Allahü Teâlâ tarafından Hz. Muhammed (sav)’e gönderildiği kesin olarak bilinen şeylerin tü-münü kalpte tasdik etmek, dille ikrar etmek ve gereğince amel etmektir.

Bazı âlimler imanın sadece kalpte tasdikten ibaret oldu-ğunu söylemiştir.

Bazı âlimler iman kalpte tasdik, dille ikrar olduğunu söy-lemiştir.

Bazı âlimler iman kalpte tasdik, dille ikrar ve organlarla ameldir demiştir.

Birinci görüş İman kalpte tasdiktir. Mâturîdî 8 ve Eş'arîlerin9 çoğunun görüşü kul, iman dilmesi gereken şeyleri kalben tas-dik edip teslim olursa iman etmiş olur. Kulun kalben tasdik etmesi Allah katında mü'min olması için yeterlidir. Dil ile söy-lemesi sadece imanı açığa çıkaran bir alâmettir. İkrarı olmaz ise iman yok olmaz. Fakat Müslüman olduğunu söylemediği için, böyle bir kişi dünyada Müslüman olarak görülmez. Müs-lümanların haklarından faydalanamaz, İslâmi hükümler ona uygulanamaz. Cenaze namazı kılınmaz, Müslümanların me-zarlığına defnedilemez.

Zira her ne kadar kalple tasdik ettiği iman olsa da, bu gö-rülmeyen ve işitilmeyen gizli bir şeydir. Bunu ortaya çıkaran 8 İmam Mâturîdî: Tam ismi Muhammed b. Muhammed. Ebu Mansur. Hicri 238

yılında Semerkant’ta doğdu. Hicri 333 yılında Semerkant’ta vefat etmiştir. Ha-nefi mezhebine mensuptur. En meşhur eseri Tevhid’dir.

9 İmam Eş'arî: Tam ismi Ali b. İsmail. Ebu Hasan. Hicri 260 yılında Basra’da doğ-du. 40 yaşına kadar üvey babası Ebu Ali Cubai’nin yolunda gitmiş. Daha sonra Akaid ilmine yönelmiş Allah ona Eş'arî mezhebinin temellerini kurmak ile nimet-lendirmiştir. Hicri 324 yılında Bağdat’ta vefat etmiştir. Şafi mezhebine mensup olduğu bilinmektedir.

Akâid Dersleri; İman10 -

Page 11: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

bir alâmet gerekir. Bu Kelime-i Şehadet getirmek veya “Ben Müslümanım” demesi gibi, İslâm'ın nişanelerinden birini yap-malıdır. Namaz gibi.

Bu Görüş Sahibi Âlimlerin Delilleri:

1. Ayetler

Bedeviler “İman ettik” dediler. Sen onlara şöyle de “Ha-yır iman etmediniz. Siz ancak teslim olduk deyin. Çünkü iman henüz kalbinize girememiştir…” 10

“… Fakat Allah size imanı sevdirmiştir, onu kalbi-nize nakşettirmiştir." 11

“Kalbi imanla mutmain olduğu halde inkâra zorla-nan hariç…” 12

2.Hadisler

Rasûlullah (sav) şöyle buyuruyor. Enes b. Malik (ra) şöy-le demiştir. Rasûlullah (sav) sık sık “Ey kalpleri evirip çeviren Allah’ım! Kalbimi dinin üzerine sabit kıl“ derdi…13

Usame b. Zeyd (ra) diyor ki: Allah Resulü bizi bir müfre-ze ile (cihada) göndermişti. Cuheyne Kabilesi’nin Hurukat’ta bulunanlarına sabahleyin baskın yaptık. Derken ben bir ada-ma yetiştim. Adam hemen “Lâ ilâhe İllallah” dedi. Fakat ben (mızrağımı) kendisinin karnına sapladım. Bundan dolayı içi-me bir şüphe düştü ve olayı peygamber (sav) anlattım.10 Hucurat:1411 Hucurat: 712 Nahl:10613 Tirmizi

Birinci Bölüm - 11

Page 12: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Rasûlullah (sav) “ Lâ ilâhe İllallah “ dedi ve sen de onu öldürdün ha? Buyurdu. Ben de dedim ki: “Ey Allah’ın Resulü! O, bu sözü ancak silahtan korktuğu için söyledi.”

Rasûlullah “Bari kalbini yarsaydın da bunu söyleyip söy-lemediğini bilseydin ya!” Dedi. Bu sözü bana o kadar çok tek-rarladı ki, keşke o gün (yeni) Müslüman olmuş olsaydım diye temenni ettim. 14

Ayet ve hadislerde imanın yerinin kalp olduğu belirtilmiştir.

3. Bu görüşü savunan âlimler dille ikrar, imanın ne temel esasıdır ne de sıhhatinin şartıdır. Çünkü ikrarın varlığı her za-man imanın varlığını göstermez. Münafık gibi.

4. Bu görüşü savunan âlimler dille ikrarın olmadığı her zaman imanın yokluğunu göstermez. Çünkü kul bazen dil ile inkâr ettiği halde kalbi imanla dopdolu olduğunda mü'min sayılır. Nitekim eziyet altında inkâra zorlanan, istemeyerek küfür sözünü söylemesi onu dininden çıkarmamıştır. İnkâra zorlanan Ammar b. Yasir’in imanı en güzel Kur'an’ın öğrettiği örnektir. Allahü Teâlâ şöyle buyurmuştur.

“Kalbi imanla dopdolu olduğu halde, inkâra zorla-nan hariç, kim iman ettikten sonra Allah’ı inkâr eder, kalbini inkâra açık tutarsa, Allah’ın gazabı onları üze-rindedir. 15

Zikredilen tüm bu deliller göstermektedir ki: Kişinin mü'min olduğu dil ile söylemesi sadece dünyada ona Müslü-man olarak dinin hükümlerinin uygulanması için şarttır. Çün-kü gerçek olan kalbin tasdik etmesidir. Bununda bilinmeyen 14 Müslim15 Nahl: 106

Akâid Dersleri; İman12 -

Page 13: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

kalp olayıdır. Kulun dili ile iman ettiğini söylemesi onun kal-

ben iman ettiğinin alâmetidir.

Bu görüşü savunan âlimler imanı kalple tasdiki şöyle tarif etmişlerdir. İman, Rasûlullah (sav) Allahü Teâlâ tarafından ge-tirdiği kesin bilinen her şeyi de, mutlak ve kesin tasdik etmeli yalanlama alâmeti göstermemelidir.

Tasdik Etmek: Firavun, Heraklius ve Ebu Talib gibi ol-mamalıdır. Boyun eğmeli teslim olarak tasdik etmelidir. Nitekim Firavun Musa (as) hak peygamber olduğunu biliyor getirdiği di-nin haberinin doğruluğunu anlıyordu. Yine de kabul edip tes-lim olmadı. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

“Kendileri (Firavun ve kavmi) hak olduğunu kesin-likle bilmelerine rağmen, sırf zulümleri ve büyüklen-meleri yüzünden, o mucizeleri inkâr ettiler.” 16

Mutlak Bir Şekilde: ifadesi iman ettiği her şeyi delilleri ile bilmek zorunda değildir. Mukallidin imanı sahihtir.

Kesin Şekilde: şüpheli tereddütlü tasdik etmelerin kabul olmayacağını belirtmektir. Şüpheli iman, kişiden asla kabul ol-maz.

Yalanlama Alameti Göstermemek: Kul iman ettikten sonra dinin kesin bir hususunu yalanlama alâmeti gösterme-mesi gerekir. Hür iradesiyle puta secde edemez, boynuna haç takamaz. Bu davranışları kalbinin tasdik etmesine şüphe düşü-rür. Diliyle yalanlamasa da davranışıyla net olarak başka dine teslimiyet gösterdiği için küfrüne hüküm verilir. Bu tür yalanla-ma alâmeti kabul edilen işlerden sakınılmalıdır.16 Neml: 14

Birinci Bölüm - 13

Page 14: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Yine iman eden kişi, Allah’ın birliğine veya Allah’a has olan sıfatlarından birine ortak koşarsa, tevhid inancını bozduğu için kâfir olur. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır;

“Onların çoğu ancak ortak koşmuş olarak Allah’a iman eder.” 17

Günümüz âlimlerinden Hasan Hocamız “Dünyada iman ettiklerini açığa vuran herhangi bir şeyi yapma cesaretini gös-teremeyenlerin kurtulacağını söylemek naslar ışığında müm-kün değildir. Bunların gerçek hallerini Allah’a havale etmek daha ihtiyatlıdır. Bunların ne olacağını Allah bilir demek doğ-rudur” demiştir.

17 Yusuf: 106

Akâid Dersleri; İman14 -

Page 15: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

TAMAMLAYICI BİLGİLER

Bedeviler “İman ettik” dediler. Sen onlara şöyle de “Hayır iman etmediniz. Siz ancak teslim olduk de-yin. Çünkü iman henüz kalbinize girememiştir…” 18

Seyyid Kutub tefsirinde şu açıklamalarda bulunur: İman; Allah’ı ve Rasûlullah’ı sözlerinde doğrulamaktır. Bu öyle bir doğrulama olmalı ki; içine hiçbir şüphe ve kuşku karışmaz. Sarsılmayan, kararsızlık kabul etmeyendir. Duygu ve heves-lerin sesinin duyulmadığı kalbin ve hislerin tereddüt etmediği yerleşik, değişmeyen, güven verici bir doğrulamadır bu iman…

Mal ve can ile Allah yolunda cihadın kaynaklandığı bir imandır bu… Kalp böyle bir imanın tadını tattığı ve onda huzur duyup da o iman üzerinde değişmeden kaldığı zaman, kalbin dışında, hayat sahnesinde, insanların dünyasında o imanın gerçek karakterini hayata geçirmek için mutlaka bir atılım olması kaçınılmazdır.

İnsan bu durumda, içinde hissettiği gerçek iman ile dışa-rıdan kendini çevreleyen gelişmeler ve hayatın akışı arasında bir birlik kurmayı isteyecektir. Kalbinde hissettiği iman şekli ile çevresindeki gerçek şekil arasındaki bir ayrıma asla sabrede-meyecektir. Çünkü bu ayrılık, sürekli onu rahatsız edecek ve içinde çatışmaya yol açacaktır.

Allah yolunda malı ve canı ile cihada atılma aslında mü'min'in kalbinden fışkıran kendine özgü imanın atılımı, kal-binin iman ile hareketidir. Mü'min cihadı ile kalbinde yaşattığı parlak şekilli hayat sahnesinde ve insanların arasında da uy-gulanmış görmek için gerçekleştirmek ister.18 Hucurat: 14

Birinci Bölüm - 15

Page 16: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Mü'min ve çevresini kuşatan cahili hayatı arasındaki ça-tışma, özünden kaynaklanır. Mü'min'in imanı, hayata geçme hareketi, heva ve hevesten oluşan cahiliye yaşantısına ta-hammül edemez. İmanın hayata hakim olma mücadelesi ve cahiliye hayatın çatışması mü'min'in eksik, kötü, sapık olan pratik hayat uğruna kendi doğru, Kur'an’ın öğrettiği, Allah’ın kulundan istediği iman, kendisini çevreleyen cahiliye hayata hiçbir zaman teslim olmaz, boyun eğmez. Yalnız kalsa da mü-cadelesine devam eder. İman ile cahiliye hayat hiçbir zaman barışmaz.

Yüce Allah’ın daha başlangıçta kuluna bahşetmiş olduğu varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden daha büyüktür bu iman nimeti. Öyle bir nimettir ki insan varlığına apayrı bir gerçeklik ver-mekte ve insana kâinat sisteminde köklü ve büyük bir fonksi-yon kazandırmaktadır.

İmanın gerçek cevheri insanın kalbine yer eder etmez, in-san denen varlıkta yapmış olduğu ilk şey, şu varlık konusunda düşüncesine getirmiş olduğu enginliktir. İnsanın çevresinde bulunan eşyayı, kişileri, olayları ve değerleri doğru algılaması için genişlik getirmesidir.

İmanın bu yeryüzü yolculuğunda yüce Allah’a kavuşana dek, geniş bir iç huzur bahşetmesi, kendisini çevreleyen her şeyle, kendisini ve şu varlık âleminin yaratıcısı Allahü Teâlâ ile dostluk kurmasını sağlamasıdır. İmanın, insana zaman ve mekân ile sınırlı, küçük ve güçsüz bünyesinin çerçevesinden çıkarıp içinde saklanmış güçlerin, gizli sırların ve sınır tanımaz enginliğin olduğu bu varlık âlemine kavuşturması insana ver-diği düşünce enginliğinin ürünüdür.

Akâid Dersleri; İman16 -

Page 17: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

“Kalbi imanla mutmain olduğu halde inkâra zorla-nan hariç…”19 ayetini açıklarken Seyyid Kutub şunları dile getirir: Mekke’de ilk Müslümanlar pek çok eziyet ve işkence-lerle karşılaşmışlardır. Bunlara ancak şehit olmaya niyet etmiş, ahiret hayatını dünyaya tercih etmiş, küfre ve sapıklığa dön-mektense, dünya azabını yeğlemiş yürekler katlanabilir.

Bu ayeti kerime, iman ettikten sonra Allah’ı inkâr etme-nin büyük bir suç olduğunu, kesin bir şekilde ortaya koymak-tadır. Zira bu insan, imanı tanımış ve onun tadına ermiş daha sonra dünya hayatını ahirete tercih ederek dönüş yapmıştır. Allah’ın gazabına uğramış, ağır cezaya mahkûm edilmiş ve doğru yoldan mahrum edilmiştir.

Gaflet ile damgalanmış kulakları ve gözleri üzerine perde indirilmiştir. Çünkü inancın bir alışveriş konusu yapılması, kâr zarar hesabına göre şekillenmesi doğru değildir. Kalp Allah’a iman ettikten sonra artık yeryüzünün değerlerinden herhangi birinin etkisi altına girmesi doğru değildir. Allah’ın bahşetti-ği imanı götürür Allah korusun…İnanç sistemi bir oyuncak değildir. Alınıp verilebilen bir alışveriş vasıtası hiç değildir. O yüce ve çok değerlidir.

İmanın Tadı

İmanın gerçek değerini ve kıymetini yüceliğini peygam-ber efendimiz şöyle buyurmaktadır. Enes (ra) anlattığına göre peygamber (sav) buyuruyor ki: “Kimde üç şey bulunursa ima-nın tadını almıştır. Allah ve Allah’ın Resulü’nü her şeyden daha fazla sevmesi, sevdiği kimseyi sadece Allah rızası için sevmesi, küfre dönmekten ateşe atılacakmış gibi korkması." 20

19 Nahl.10620 Buhari, İman

Birinci Bölüm - 17

Page 18: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İmam Kurtubi tefsirinde şu açıklamalarda bulunur: Böyle

bir imanın tadını mü'min alınca iradesi dışında kalbi imanla

dolu olduğunda İslâm’ı inkâra zorlanan kimseden sorumluluk

kaldırılmıştır. Ammar b Yasir ve annesi Sümeyye Allah yolun-

da işkence edilen ilk Müslümanlardandır.

Sonra Ammar kalbi imanla dolu olduğu halde diliyle

kâfirlerin istedikleri biçimde inkâr etmek zorunda kaldı ve

yukarıda geçen ayet nazil oldu. Müşrikler Ammar’ı yakaladı-

lar. Onu, Rasûlullah’a sövüp putlarını övmeden bırakmadılar.

Ammar Rasûlullah’a gelince, Rasûlullah “Ne var?” diye sordu.

Ammar “Kötü bir şey oldu ey Allah’ın Resulü! Sana dil

uzatmadıkça ve putları övmedikçe beni bırakmadılar.” dedi.

Rasûlullah, “Kalbini nasıl buluyorsun?” diye sordu. Ammar,

“Kalbimi imanla mamur buluyorum.” dedi. Bunun üzerine

Rasûlullah , “Tekrar aynı şekilde davranırlarsa, sen de daha önce yaptığını yap.” buyurdu.21

İmam Serahsi diyor ki: Hadisteki “Tekrar aynı şekilde

davranırlarsa, sen de daha önce yaptığını yap.” ifadesinin

manası şudur: Şayet müşrikler tekrar seni inkâra zorlarsa, sen

de kalbini imanla mamur etme haline devam et. Bu söz, “Şa-

yet müşrikler tekrar inkâra zorlarlarsa sende bana dil uzatmayı

ve putları övmeyi tekrar yap.” şeklinde anlaşılmamalıdır. Çün-

kü Rasûlullah’ın, herhangi bir insanı şirke düşürecek bir sözü

söylemesini emretmesi düşünülemez…22 21 Kurtubi Tefsiri, Nahl: 106 ayet-i22 Daha detaylı bilgi Fıkıh Usulü, İkrah bölümüne bakınız.

Akâid Dersleri; İman18 -

Page 19: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

EK BİLGİLER

Mevdudi İslâm’a ilk adım kitabında iman ne demektir başlığında özetle şunlara değinmiştir; her şeyden önce, kişinin Allah’ın varlığına sarsılmaz bir imanının olması gerekir. Çünkü bir kimsenin Allah’ın varlığına kesin ve katıksız bir imanda bu-lunmadan Allah’a nasıl itaat edebilir? Eğer bir kimse Allah’ın her yerde hazır olduğunu ve her şeyi bildiğini, açık ve gizli bü-tün yaptıklarımızı, hatta açıklamadığımız düşüncelerimizi bile gördüğünü, işittiğini ve bildiğini biliyorsa, Allah’a karşı nasıl gözünü kapatıp itaatsizlikte bulunabilir?

İman yolunu takip etmek isteyen kimsenin sahip olması gereken vasıf ve özellikleri ancak, ilahi sıfatların derin bilgi-siyle elde edebileceği ve geliştirebileceği açıktır. İnsanın zihin, ruh, inanç, ahlâk ve fiillerini temizleyen Allah’ın sıfatlarının bilgisidir. Ayrıca, Allah’ın rızasını kazanacak hayat tarzının ta-kip edilmesi için, bu hayat tarzının ayrıntılı olarak bilinmesi gerekmektedir. Allah’ın hükümlerini ve emir buyrulan hayat prensiplerini bilmek son derece önemlidir. Bunun yanında yalnızca bilgi yeterli değildir.

Onun, Allah’ın hükümleri olduğuna ve kurtuluşunun sa-dece bu prensipleri yaşamakta olduğuna güveni ve inancı tam olmalıdır. Çünkü bu inançtan mahrum bilgi, kişiyi doğru yola iletemeyecek ve belki de o kişi itaatsizliğin çıkmaz sokağında kaybolup gidecektir. Son olarak, kişi iman ve itaatin, imansız-lığın ve itaatsizliğin sonuçlarını bilmelidir. Sonuç olarak, iman;

“bilgi ve inanç” özetleyebiliriz. Arapça bir kelime olan ‘İman’ bilmek, inanmak, şüphe götürmeyen bir şekilde kanaat sahibi olmak, demek olur.

Birinci Bölüm - 19

Page 20: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İslâm’ın imanla ilişkisi bir ağacın tohumuyla olan ilişki-

si gibidir. Tohumsuz bir ağaç nasıl filizlenmezse aynı şekilde

başlangıçta imanı olmayan kimsenin müslüman olması da

imkânsızdır. Diğer yandan, tohumun ekilmesine rağmen, ağaç

çeşitli sebeplerle yetişmeyeceği veya yetişse bile yetişmesi bo-

zuk ve geç kalmış olabileceği gibi, aynı şekilde, bir insanında

imana sahip olmasına rağmen birçok zayıf tarafları olabilece-

ği, dolayısıyla gerçek ve sadık bir müslüman olamama ihtimali

imkân dâhilindedir. Bir kimsenin, iman sahibi olmasına rağ-

men, irade gücündeki zayıflık, kötü yetişmesi ve ahlâksız ar-

kadaşlarının bulunması yüzünden gerçek bir müslüman hayatı

yaşayamaması mümkündür.

Açıkça görüyoruz ki; insanın gerçek başarı ve mutluluğu imana bağlıdır. Hayat canlılığını iman tohumundan almakta-dır. Bir kişinin Müslümanlığı kusurlu veya noksan olabilir; ama imansız olamaz.

İmanın Kökleşmesi

Kur'an’ı Kerim bizde, gerçek imanın kökleşmesine, ortak ve benzeri olmaktan münezzeh olan Allah’a imanın kuvvetlen-mesine çalışır. Bunun gerçekleşmesinde en önemli yöntemi de öğüttür. “Sen kuran ile öğüt ver! Çünkü öğüt ve nasihat mü'minlere fayda verir.”23 İman konusunu işleyen sureleri incelersek, cahiliye eseri olan sapıklıkların düzeltilip sağlam bir imanın kökleştirilmesi için çeşitli ayetlerle perçinlendiğini görü-rüz. Kur'an’ı Kerim’in bize öğrettiği üslupları şu başlıklar altında toplabiliriz. 23 Zariyat: 55

Akâid Dersleri; İman20 -

Page 21: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

1. Evrenin büyüklüğü ve mucizeleri işleyişi, Allah’ın sonsuz kudretini ibret gözüyle düşündürmesi. Bunları o kadar güzel üslupla anlatır ki, insanın, bütün bunları ilk defa görüyor gibi vicdanını harekete geçirir.

2. İnsan aklını harekete geçirir, Allah’ın yaratmada ve rızık vermede ortağı olmadığını düşündürür. Bu, maddedeki vicdan ve hisleri harekete geçirmeyi değişik bir üslupla canlandırmaktır.

3. Kur'an’ı Kerim, insanı uyararak onun devamlı Allah’a yönelmesini, sağlam bir imana kavuşmasını sağlar.

4. İnsana sürekli Allah’ın gözetiminde olduğu kıyametin hakikatini, Allah’ın ilminden hiçbir şey gizlenemeyeceğini an-latır.

5. Peygamberlerin çektikleri sıkıntıları, Allah’ın onlara yardımını, kâfirlerin inatlarını ve Allah’ın sonunda onları nasıl yok ettiğini anlatan kıssalarla imanı kökleştirir.

6. İman edenlerin güzel vasıfları ve görecekleri nimetleri, kâfirlerin çirkin hallerini ve karşılaşacakları azabın dehşetini sunar.

7. Kalpler ürperip Allah’a teslim oluncaya kadar, O’nun sonsuz ve güç kuvvetini hatırlatır

8. Bazen akli, bazen vicdani delillerle cahillerin içine düş-tükleri sapıklıkları ve fikirlerinin hiçbir dayanakları olmadığını gözler önüne serer.

9. Darlıkta ve bollukta Allah’ı unutmamayı, bağışlayıcı, emanet sahibi vasfı ile ona şükretmeyi, dara düşüncede sab-redip kurtarması için Allah’a yönelmeyi öğretir. 24

24 İmanın kökleşmesi Muhammed Kutub’un Tevhid isimli eserinden özetlenmişti.

Birinci Bölüm - 21

Page 22: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İslâm'ın Temel Kavramları kitabında özetle iman hak-kında şu önemli bilgiler yer almaktadır. İslâm kültürünün en önemli kavramlarından biri de ‘iman’ kavramıdır. Bu kelime, insanın yaratıcı karşısındaki teslimiyetini ve O’nu Rabb olarak tanımasını ifade eder. İnsanın fiilleri, iman veya küfür noktala-rı arasında meydana gelir. Kişi, ya âlemlerin Rabbi Allah’a ve O’nun bildirdiklerine göre hayatını sürdürür, ya da âlemlerin Rabbi Allah’ı ve O’ndan gelenleri tanımaz, kabul etmez ve hayatını başka ilahların istediği gibi yaşar.

‘iman’ insan olmanın, yaratılış ve oluşu tanımanın, varlık aleminde meydana gelen olayları anlamanın, evrendeki sırları bilmenin ve sonunda bütün dengeleri bulmanın yoludur.

İnsan önce kendi içerisindeki dengeyi iman düşüncesiy-le sağlar. İman hem insana inandığı şeyin gücünün güvenini verir, hem de inanan insan hakkında başkalarına güven verir. İman durgun bir teslimiyetin değil, amellerle beraber bir ak-siyonun ana kaynağıdır. İman eden insan tek taraflı olarak Allah’a teslim olup, yerinde duran bir insan değildir. Bilakis o, imanın gereği olan en güzel davranışları yaşayan aktif bir insandır.

İnsan, önce neye inanacağını bilir, onun hakkında bilgi sahibi olur. Duyularıyla anlar, aklıyla kavrar, özünü öğrenir ve sonra da hiçbir baskı altında kalmadan, kendi özgür ira-desiyle onun doğruluğunu kabul eder. Neye iman edileceği iyice bilindikten sonra kalp ile onun doğruluğu kabul edilecek, yani gönülden “amentü” denilecek, sonra dil ile bu iman ilan edilecek ve sonra da iman neyi gerektiriyorsa, inanılan ilkeler neyi emrediyorsa güç yettiği kadar onlara uyulacaktır.

Akâid Dersleri; İman22 -

Page 23: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İmanın en kuşatıcı özelliği ‘Allaha şüphesiz inanmak-tır.’ Böyle bir imanı olan kimse, kopmaz, çürümez ve insanı saptırmaz bir bağla bağlanmış ve emniyet içinde olmuş olur. İman edilmesi gereken esaslara inanan kimse iman etmenin şartlarına uymuştur ama imanın bir diğer amacı da insanı ol-gunlaştırmaktır. İmanın gereklerini yapanlar yani salih amel işleyenler hem imanlarını olgunlaştırırlar, hem de iman ile hedeflenen amaçlara ulaşırlar. Mü'min, Kur'a'nın bütününe iman eder, bir kelimesinden şüphe etmez, peygamberimizden geldiği sağlamca bilinen bütün haberleri hükümleri, ilkeleri de inanıp kabul eder. Sonra da bunları hayatında yaşamaya çalışır.25

İmanın En Önemli Parçası Allah Sevgisi

Sevgi hak olsun batıl olsun her türlü fiilin esasıdır. Allah rı-zası için yaptığımız amellerin aslı da Allah ve peygamber sev-gisidir. Aynı şekilde dini sözlerin esası da Allah ve peygamberi tasdik etmektir. Sevgi ancak Allah içindir. Allah sevgisi de an-cak onun dışındakilerden uzak durmakla olur.

Allahü Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“İbrahim’de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimleri-ne demişlerdi ki: ‘biz sizden ve Allah’ı bırakıp taptık-larınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir.” 26 böylece dostluk Allah için, düşmanlık ise onun dışındaki bütün sahte ilahlar içindir. 25 Beyan yayınları26 Mümtehine: 4

Birinci Bölüm - 23

Page 24: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Bütün peygamberlerin ve onlara tabi olanların birbirinden mi-ras aldıkları baki kelime Lâ ilâhe İllallah’tır.

Bütün sevgi, hareket, irade ve fiiller, yer ve göklerin Rab-bine yapılan birer ibadettir. Eğer sevgi olmasaydı felekler dön-mez, yıldızlar hareket etmez, rüzgâr esmez, bulutlar yol almaz, anne karnındaki ceninler kıpırdamaz, bitkiler tohumlarından çıkmaz, denizlerde dalgalar oluşmaz, işleri düzenleyen ve ida-re eden melekler çalışmaz, gökler, yerler ve diğer mahlûkat Yaratanına hamdedip tesbih etmezdi.

“Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes Allah’ı tesbih eder. O’nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz, onların tesbihini anlamazsınız. Allah halimdir, bağışlayıcıdır." 27

İman, ilim ve ameldir. Amel ilmin meyvesidir. İki çeşittir. Sevgi ve nefret etmek şeklinde kalbin ameli. Sevgi ve nef-retten organların fiil ve terk şeklinde iki ameli ortaya çıkarır. Bunlar da verme ve engelleme şeklinde tezahür eder.

Bu dört şey Allah için yapılınca kişi kâmil imana ulaşır. Bulardan ne kadarı eksik ya da Allah dışında başka bir şey için yapılırsa o kadar da iman azalır.

Allah’ın emrettiği ve mahlûkatı onun için yarattığı övgü-ye layık sevginin esası ortak koşmaksızın yalnızca Allah’ı sev-mektir. Bu sevgi, sadece O’na ibadet edilmesini gerekli kılar. Çünkü ibadet, kişinin güçsüzlüğünü hissederek sevginin son haddine ulaşmak demektir. Bu da ancak Allah için yapılır.

“… İman edenlerin ise Allah’a olan sevgileri çok daha fazladır."28

27 İsra: 4428 Bakara: 165

Akâid Dersleri; İman24 -

Page 25: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Allah tarafından indirilen bütün kitaplar baştan sona Al-

lah sevgisini ve gereklerini emredip buna zıt şeyleri sevip ge-

reklerini yapmayı yasaklamaktadır.29

Enes b. Malik: On yaşında Müslüman oldu. Ensardan-

dır. Peygamberimizin vefatına kadar ona hizmet ettiği bilin-

mektedir. Annesinin adı Ümmü Süleym’dir. Annesi Müslüman

olunca babası Şam’a gitmiş ve orada Müslüman olmadan öl-

müştür. Annesi Ebu Talha ile evlenmiştir. Peygamberimiz (sav)

ona “Allah’ım! O’nun malını ve çocuklarını çoğalt, hakkında bereketli kıl.” Diye dua etmiştir. Enes b. Malik bu lütufla 100

yaşına kadar ömür sürdü.

Enes (ra) Hicretten 10 yıl önce doğdu Peygamberin

Medine’ye hicret etmesiyle babası Ebu Talha’nın isteği üze-

rine 11 yıl peygamberimize hizmet etmiştir. Peygamberimizin

gözü önünde yetiştiği için Rasûlullah ona “Evlatçığım hiçbir kimseye karşı kalbinde bir hile ve kin beslemek olmaksızın sa-bahlamaya ve akşamlamaya gücün yeterse bunu mutlaka yap…”

“Evlatçığım işte benim sünnetim budur kim benim sünnetimi ya-şarsa beni sevmiş olur. Kim de beni severse cennete benimle bir-likte olur.” 30 nasihatini bize aktarmıştır. Enes b. Malik, pey-

gamberimizden en çok hadis rivayet eden üçüncü sahabedir.

Enes (ra) peygamberimizle tanışmasını şöyle anlatıyor :

“Rasûlullah (sav) Medine’ye gelince Ebu Talha (ra) elimden tut-

tu beni Rasûlullah’a götürdü. “Ey Allah’ın Resulü! Enes uya-

nık bir delikanlıdır. Sana hizmet etsin.” dedi. Ben de ondan

Bedir Savaşı dâhil olmak üzere hiç ayrılmadım. Yaptığım bir 29 İbn Kayyım, İmanın En Önemli Parçası Allah Sevgisi30 Tirmizi

Birinci Bölüm - 25

Page 26: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

şey için “Niçin böyle yaptın?” demediği gibi yapmadığım bir

şey için de; “Neden şunu yapmadın?” demedi.

Enes b. Malik, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer halifeliği dö-

neminde Bahreyn valiliği yapmıştır. Emeviler döneminde

Basra’ya yerleşmiş. Son günlerini orada geçirmiştir. Hicri 93

yılında Basra’da vefat eden son sahabe olarak ömrünü ta-

mamlamıştır.

Usame b. Zeyd: Hicretten 7 yıl önce dünyaya geldi.

Babası Zeyd b. Harise annesi Ümmü Eymen Künyesin ile

meşhur olmuş Bereke el Habeşiyye’dir. Peygamberimize süt

emzirmiş, yetiştirmiş hizmetini görmüştür. Usame, peygambe-

rimiz vefat ettiğinde 20 yaşında idi. Peygamberimiz Usame’yi

çok severdi. Torunlarından ayırmazdı. Torunları Hasan Hü-

seyin ile oynadığı gibi Usame ile de oynardı. Bir keresinde

Usame’yi bir dizine, torunu Hasan’ı diğer dizine aldı sıkıca

sarıldı. “ Ya Rabbi! Ben bunları seviyorum, sen de sev.” diye

dua etti.

Usame (ra) dedi ki: Ben otururken Ali ve Abbas (ra) geldi-

ler. “Ey Usame Rasûlullah’a (sav) görüşmek için izin ister mi-

sin?” dediler. Bende “Ey Allah’ın Resulü! Ali ve Abbas izin isti-

yorlar.” dedim. Onlar gidince dediler ki. “Ey Allah’ın Resulü!

Ailenden en sevdiğin kimseyi öğrenmek için geldik.” dediler.

Rasûlullah kızım Fatıma’dır buyurdular. Aile hayatının dışında

kimdir diye sordular. Rasûlullah şöyle buyurdu."Allah’ın ken-disini nimetlendirdiği ve benimle nimetlendirdiği insanlardan en sevdiğim kimse Usame b. Zeyd’dir.” 31

31 Tirmizi

Akâid Dersleri; İman26 -

Page 27: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Usame b. Zeyd, katıldığı ilk savaş olan Hendek Savaşı’nda

15 yaşındaydı. Mute Savaşı’nda Allah onu babasının şehadetine

tanıklık ederek imtihan etmişti. Cesaretini ve metanetini kaybet-

medi. Halid b. Velid zafer elde edinceye kadar savaşmaya de-

vam etti.

Huneyn Savaşı’nda yaşanan ilk bozgunda peygamberimizi

terk etmeyenler arasındaydı. Peygamberimizin son günlerinde

Usame’yi ordu komutanı olarak Filistin üzerine cihada gönderdi.

Ordu içinde cennetle müjdelenen sahabeler vardı. Peygambe-

rimiz vefat etti. Ebu Bekir halife oldu. Usame’ye peygamberin

emrini yerine getirmesini söyledi. Sadece izin verirse Hz. Ömer

yanında kalıp kendisine yardım etmesini istedi.

Ordu’yu Medine dışında bir saat yürüterek takip etti ve be-

nimde ayaklarım Allah yolunda tozlansın dedi.

Usame’nin peygamberimiz yanındaki kıymetini bildiren

olaylardan biriside Hz. Aişe’ye iftira atıldığı o çetin imtihan gün-

lerinde peygamber efendimiz Hz. Ali ile birlikte Usame b. Zeyd’e

görüşünü sormuş. Peygamberimizin sevgisi kadar güvenini de

kazanmıştı.

Usame b. Zeyd bizlere peygamberimizi üzdüğü olay için-

de şunları anlatmaktadır. Mekke’nin fethi zamanında mahzun

kabilesine mensup bir kadın hırsızlık yapmıştı. Kureyş’liler çok

üzüldü.

Bu kadın hakkında “Rasûlullah (sav) nezdinde kim etkili

bir şefaatte bulunabilir? “ diye adam aradılar. Bu işe olsa olsa

peygamberimizin çok sevdiği Usame cesaret edebilir dediler.

Birinci Bölüm - 27

Page 28: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Usame, peygamberimizin yanına varıp şefaat talebinde bulundu. Rasûlullah’ın yüzü değişti çok öfkelendi. “Allah’ın hükmü hususunda mı af talep ediyorsun?” diye çıkıştı. Cemaa-te şöyle hitap etti:“Sizden önceki ümmetleri helak eden şey ney-di biliyor musunuz? İçlerinden şerefli kimse suç işledi mi af eder-ler ceza vermezlerdi. Fakir ve zayıf kimse hırsızlık gibi suç işledi mi cezalandırırlardı. Allah’a yemin olsun ki! Muhammed’in kızı Fatıma, hırsızlık yapsa Allah’ın hükmü olarak onunda elini ke-serim.” buyurdular.

Usame b. Zeyd Medine yakınlarında Hicri 54 yılında ve-fat etmiştir.

ÖĞRENELİM- ARAŞTIRALIM

Mükemmel iman ile kalple tasdikin detaylı tarifini iyice öğ-renmeliyiz.

Mükemmel imanı bu bölümde açıklayan âlimlerin dört maddede nasıl incelemişlerdir?

İman çatışmasını açıklayan Seyyid Kutub’un açıklamaları-nı kendi hayatınızdan örnekle açıklayın?

İmanın tadı ve kökleşmesi konusunu tartışınız ve daha faz-la neler ilave edilir düşününüz?

İmam Serahsi bu bölümde hangi konuyu izah etmişti ha-tırlıyor musunuz?

Mevdudi ile İslâm'ın temel kavramları eserinde iman han-gi açıdan benzerlik ve farklılıklar ortaya konarak açıklanmıştır? Tartışınız.

Bu bölümde hayatları hakkında bilgiler verilmiş kişiler ile

Akâid Dersleri; İman28 -

Page 29: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

konu karmaşıklaştığını düşün-

dünüz mü yoksa faydası oldu-

ğunu mu düşünüyorsunuz?

Sizce bu bölümü en güzel

ifade eden özlü cümle nedir?

ÖDEVİMİZ

Bu bölümde iman ile il-

gili açıklamalardan en verimli

hangi açıklamayı uygun bul-

duysanız o eseri temin edin ve

tamamını okuyunuz.

KONUYLA ALAKALI KAYNAK KİTAPLAR

Akaid, Hasan Karakaya

Fethul Bari, İbn Hacer Askalani

Fi Zilâli'l Kur'an tefsiri, Seyyid Kutub

Kurtubi Tefsiri

İslâm’a ilk adım, Mevdudi

Allah sevgisi, İbn Kayyım

Mezhepler Tarihi, Ebu Zehra

Seçkin Sahabeler, Askalani

Tevhid, M. Kutup

Genç Sahabeler, Beka

İslâmi Temel Kavramlar, Beyan yayınları

İMAN KALBE KÖKSALMALI

VE CAHİLİ ORTAMLARLA

ÇATIŞIP MÜCADELE ETMELİDİR.

"Birinci Bölüm - 29

Page 30: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden
Page 31: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İKİNCİ BÖLÜM

Page 32: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ÖĞRENECEKLERİMİZ

TEMEL BİLGİLER

İman kalple tasdik, dille ikrar etmektir görüşünün açıklaması

Delilleri ile incelenmesi

TAMAMLAYICI BİLGİLER

Hadislerin kısa tefsiri

İman hakikatleri üç ayetin kısa tefsiri

EK BİLGİLER

İman yakin, güven ve korku ile tamamlanır

İman değişimi kalpte “Lâ ilâhe İllallah” ile başlar

İman farklı mizaçları bir araya toplar

Muaz b. Cebel hakkında tanıyıcı bilgi

İmam Ebu Hanife kimdir? Kısa tavsiyeleri

İmam Tahavi hakkında kısa bilgi

İmam Serahsi kimdir?

HEDEF

Bakara sûresinin 256. ayeti ezberlenmelidir.

Muaz b. Cebel (ra) hayatını ve Allah katındaki yerini kendi-miz için kıymetli bir örnek olduğu bilincine sahip olmalıyız.

Page 33: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

اغوت كفر بالط شد من الغي فمن يـ ين قد تبين الر ال إكراه في الد ويؤمن بالل فقد استمسك بالعروة الوثقى ال انفصام لها والل سميع

عليم

"Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik

birbirinden ayrılmıştır. O halde kim tâğutu reddedip

Allah'a inanırsa, kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır.

Allah işitir ve bilir." 32

TEMEL BİLGİLER

İkinci Görüş

İman kalpte tasdik ve dille ikrar etmektir. Ebu Hanife,

İmam Tahavi, İmam Serahsi ve bazı âlimler bu görüştedirler.

Bu âlimlere göre kalple tasdik olmadan iman olmayacağı gibi

dille ikrar olmadan da iman olmaz. Kelime-i şehadet getirmek

veya Müslüman olduğunu söylemek imanın iki temel esasın-

dan ikincisini teşkil eder.Mü'minde her zaman var olması ge-

reken ve asla düşmeyen, kalp ile tasdik etmektir. Tasdikin, iki

esasının en büyüğüdür.32 Bakara: 256

İkinci Bölüm - 33

Page 34: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Zorlama halinde olduğu gibi bazı hallerde mü'minden yü-kümlülüğü düşen, dil ile ikrar imanın ikinci temel esasıdır.Bu görüşte olan Âlimlerin delilleri:

A-) Enes b. Malik Ra rivayet ettiğine göre Muaz b. Cebel, Rasûlullah’ın bindiği devenin terkesine (arka tarafına) binmiş iken, peygamber (sav) ona “Ey Muaz!” diye seslenmiş. Muaz “Emrin-deyim ve emrinle mutlu olurum.” demiş. Yine Rasûlullah (sav)

“Ey Muaz!” diye çağırmış. Muaz” Emrindeyim ve emrinle mutlu olurum.” demiş. Bunu üç kere tekrar etmiş. Sonra Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir kimse yoktur ki, kalbinden tasdik ederek Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın peygamberi olduğuna şehadet etsin de Allah onu ateşe haram et-mesin.” Muaz “Ey Allah’ın Resulü, bunu insanlara haber vere-yim de müjdelenmiş olsunlar mı?” demiş. Rasûlullah da “Haber verdiğin takdirde ona güvenirler.” buyurmuş. Muaz b. Cebel (ra) bunu ölümüne yakın bir zamanda Rasûlullah’ın hadisini tebliğ etmeme korkusundan ve günahından kaçınmak için haber ver-miştir. 33

B-) Enes b. Malik (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Lâ ilâhe illallah deyip de kalbinde bir arpa ağırlı-ğınca hayır(iman) bulunan kimse cehennemden çıkacaktır. Lâ ilâhe illallah deyip de kalbinde bir zerre ağırlılığınca hayır bulunan kimse cehennemden çıkacaktır.” 34

C-) Ebu Hureyre (ra) diyor ki: Rasûlullah (sav) ile bir yolculukta beraberdik. Milletin azıkları tükendi. Hatta Rasûlullah yük devele-rinden bazılarını kesmeyi düşündü. Ömer (ra) “Ey Allah’ın Resu-lü! Milletin yiyeceklerinden ne kaldı ise, bir yere topla sen onların üstüne dua etsen nasıl olur?” dedi. Peygamber de öyle Allah’a 33 Buhari, Müslim34 Buhari, Müslim

Akâid Dersleri; İman34 -

Page 35: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

dua etti. İnsanların azık kapları doldu taştı. Hemen Rasûlullah şöyle buyurdu. “Ben Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına ve be-nimde Allah’ın peygamberi olduğuma şehadet ederim. Herhangi bir kul bu iki şehadetle Allah’ın huzuruna çıkar, bu ikisinde herhangi bir şüphe etmeyecek olursa mutlaka cennete girer.” 35

D-) Ubade b. Samit (ra) ölüm halinde iken şöyle söyledi “Vallahi Rasûlullah (sav) den sizin için hayırlı olan hiçbir hadis işitmemi-şimdir ki onu sizlere rivayet etmiş olmayayım. Yalnız bir tek hadis müstesna! Onu da sizlere bugün, son anımı yaşarken söyleyece-ğim. Ben Rasûlullah (sav) şöyle buyurduğunu işittim: “Her kim Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın peygamberi olduğuna şehadet ederse, Allah o kimseye cehennemi haram kılar.” 36

Görüldüğü gibi bu görüşü savunan âlimler kişinin mü'min olması için hem kalben tasdik etmesi hem de diliyle ikrar etme-si gerekmektedir. Amel işlemese dahi eninde sonunda mutlaka cennete girecektir. Ancak kulun böyle olması, yapmadığı amel-lerden ahiret'te hesaba çekilmeyecek anlamına gelmemektedir.Amel etmeyen günahkârdır. Ahirette durumu Allah’a kalmıştır. Allah o kulunun dilerse günahlarını af eder, dilerse af etmeyip günahları kadar azap eder. Bundan sonra günahkâr kul, iman-dan dolayı cennete girer. Cennette onun ismi “cehennemli” olur.

Şu önemli uyarıyı yapmalıyız ki: iman kalple tasdik etmektir diyen önceki bölümde işlediğimiz âlimler ve iman kalple tasdik dille ikrar diyen bu bölüm âlimleri “İman ettikten sonra günah işlemenin zararı yoktur.” dememiştir. Ehli sünnet yolundan ayrıl-mamıştırlar. Sadece imanın tarifini yapmışlardır. 37

35 Müslim36 Müslim37 Ehlisünnet dışında kalan bazı gruplar iman ettikten sonra günah işlemek zararı

olmaz demiştir. Bunların ayrıntılı izahları Mezhepler Tarihi kitabında ve Akaid kitaplarında mevcuttur.

İkinci Bölüm - 35

Page 36: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

TAMAMLAYICI BİLGİLER

Hadisler ve Fethul Bari’deki açıklamaları: Enes b.

Malik (ra) rivayet ettiğine göre Muaz b. Cebel, Rasûlullah’ın

bindiği devenin terkesine (arka tarafına) binmiş iken, peygam-

ber (sav) ona “Ey Muaz!” diye seslenmiş. Muaz “Emrindeyim

ve emrinle mutlu olurum.” demiş. Yine Rasûlullah (sav) “Ey Muaz!” diye çağırmış. Muaz” Emrindeyim ve emrinle mutlu

olurum.” demiş. Bunu üç kere tekrar etmiş.

Sonra Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Hiçbir kimse yoktur ki, kalbinden tasdik ederek Allah’tan başka ilah olmadı-ğına ve Muhammed’in Allah’ın peygamberi olduğuna şehadet etsin de Allah onu ateşe haram etmesin." Muaz “Ey Allah’ın

Resulü, bunu insanlara haber vereyim de müjdelenmiş olsun-

lar mı?” demiş. Rasûlullah da “Haber verdiğin takdirde ona güvenirler.” buyurmuş.

Muaz b. Cebel (ra) bunu ölümüne yakın bir zamanda

Rasûlullah’ın hadisini tebliğ etmeme korkusundan ve güna-

hından kaçınmak için haber vermiştir.38

Açılama: İlk anlaşılan kelime-i şehadet söyleyen hiç

kimsenin cehenneme girmeyeceği anlaşılmaktadır. Ehlisünne-

te göre kesin deliller mü'minlerden bir grup günahkârların ce-

hennemde azap göreceğini sonra şefaat ile ateşten çıkacağını

göstermektedir. 39 Demek ki hadisten ilk anda anlaşılan anlam

ifade edilmemiştir. Hadiste sanki “Bu, salih ameller işleyenler-

le sınırlıdır.” denilmiş gibidir.38 Buhari, Müslim39 Bu deliller şefaat konusunda işlenecektir.

Akâid Dersleri; İman36 -

Page 37: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

“O zaman insanlar buna güvenirler.” ifadesi insanlar amel işlemekten kaçınırlar manasındadır. Günümüzde toplum ma-alesef buna göre yaşamaktadır. Muaz b. Cebel bu hadisi ölüm anında rivayet etmesi ilmi gizleme günahından korkmasıdır. Bu müjdeyi ölüm anında ilmi sorumluluğunu yerine getirmiştir.

Muaz b. Cebel’in bu uygulaması aynı zamanda şunu gös-termektedir. Peygamber (sav) bu müjdeyi insanlara duyurmak hususunda engellemesi: Haram olmadığını gösterir. Ancak mekruh olduğunu bildirir. Çünkü haram olsaydı Muaz bu bil-giyi ölüm anında bile rivayet etmezdi. Peygamber efendimiz-de Muaz’a bunu öğretmezdi.

Bu hadis Muaz b. Cebel faziletine örnektir. Zira bu kutlu müjdeyi sadece ona öğretmiş. Bu müjdenin gereğince amel etme faziletini ona bahşetmiştir. Genç yaşına rağmen ilmen zeki ve faziletli olduğuna delildir. Bu hadis öğrenci adabına örnektir. Öğrenci tereddüt ettiği bir şey hakkında açıklama isteyebilir. Yalnızca kendisinin bildiği konuyu başkasına yay-mak için hocasından izin isteyebilir.

Enes b. Malik (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Lâ ilâhe illallah deyip de kalbinde bir arpa ağırlığınca hayır(iman) bulunan kimse cehennemden çıkacaktır. Lâ ilâhe illallah deyip de kalbinde bir zerre ağırlılığınca hayır bulunan kimse cehennemden çıkacaktır."40

Açılama: İman ve iman edilmesi gerekenleri doğrulama konusunda insanların farklı olması bilgi ve cehalet durumları-na göredir. Bilgisi az olanın tasdik ettiği doğrular zerre miktarı olabilir. Bilgisi ondan fazla olanın, imanı da buğday ve arpa miktarı olur. 40 Buhari, Müslim

İkinci Bölüm - 37

Page 38: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Bu hadis kelime-i tevhidi sözle söylemenin şart olduğu-nu göstermektedir. Bu hadiste peygambere inanmaktan niçin bahsedilmemiştir? Diye soracak olursa cevabı: Aslında ima-nın tümü kastedilmiştir. Nitekim “kul huvallahûehad” i oku-dum dediğinde ihlâs sûresinin tamamını okumayı ifade eder. Hadisteki zerreden maksat en ufak şeydir. Abdullah b. Abbas zerreyi şöyle izah etmiştir. “Avucuna toprak koyup üflediğinde uçuşan toz zerredir.”

Seyyid Kutub’a Göre İmanın Hakikatleri:

"Dinde zorlama yoktur, artık hak batıldan seçi-lip belli olmuştur. Kim tağutu reddedip Allah’a iman ederse, muhakkak ki o, kopmayan sağlam bir kulpa sarılmıştır."41

Gerçekten iman, mü'min'in vicdanına akar akmaz bütün varlığını aydınlatır. Mü'min'in ruhu iman sayesinde parlar, şef-faflaşır, arınır ve çevresine aydınlık, parlaklık belirginlik ışıkları saçar. İman, evrensel kanunlar sistemine giden yolu meydana çıkaran bir aydınlıktır. İmanın aydınlığı sayesinde mü'min kendi hareketini, çevresindeki ve özündeki evrensel kanunlar sistemi-nin akışı ile ahenkleştirir. Allah’a ulaştıran ya da yavaş yavaş yumuşak adımlarla, gerginlikten uzak bir rahatlıkla, öteye-be-riye çarpmadan, orada-burada tökezlemeden ilerler. Çünkü gittiği yol fıtratının bilmediği, yabancısı, acemisi olduğu bir yol değildir.

"…Eğer iman ediyorsanız bunda sizin için ibret var-dır." 42 41 Bakara: 25642 Bakara: 248

Akâid Dersleri; İman38 -

Page 39: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Allahû Teâlâ bize iman çağrısını Kur'an ile sunmuştur. Kur'an bu ümmetin yaşayan kitabı, nasihat kılavuzu ve için-de hayatına ilişkin dersler okuduğu okuludur. Yüce Allah ilahi sistemini yeryüzünde gerçekleştirmekle görevlendirdiği ilk müs-lüman cemaati, bu son derece önemli göreve hazırlandıktan sonra Kur'an aracılığı ile sürekli bir eğitime tabi tutmuştur. Bu ümmetin bütün kuşaklarını yönlendirmek, eğitmek ve vaat et-tiği üzere insanlığa ideal biçimde önderlik etmek hususunda Kur'an canlı, sürekli rehberimizdir.

Bu Kur'an sadece okunup geçilecek bir söz yığını değildir. Tersine geniş kapsamlı kılavuz, talimatnamedir. Bu direktifler Müslüman ümmetin kuşakları tarafından dikkatle okunmalı, bi-linçli bir şekilde algılanmalıdır. Günümüz meselelerini çözmek, geleceğe uzanan yolumuzu aydınlatmak üzere sanki şimdi ini-yormuşçasına canlı direktifleri Kur'an’ı Kerim’den alıyormuş-çasına kafa yormalıyız. Yoksa Kur'an hayatımıza nüfus etmez. Bizler ondan asla faydalanmamış oluruz. İşte o zaman hakkıyla Kur'an’ın iman çağrısı yüreklerimizde hissetmiş olmayız.

Hira mağarasında ikra ile başlayan iman çağrısı öyle bir sesleniştir ki: Kur'an’ı Kerim’in tarih boyunca ilk Müslüman kuşaktan gelen bütün Müslüman kuşaklara aynen uygulandığı eğitim programıdır.

Bu program, ümmetin her kuşağında Müslüman bir cema-at oluşturmak ve İslâmi hareketi yönetmek için uygulanması gereken değişmez, belirgin ve istikrarlı bir programdır. Kur'an’ı Kerim, canlı, hareketli, etkin bir eğitim aracı olarak kabul etme-liyiz ki, olgunlaşmayı ve hayatımızı düzene sokması için rehbe-rimiz olsun.

İkinci Bölüm - 39

Page 40: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

"Peygamber ve mü'minler, Rabbi tarafından pey-gambere indirilene iman ettiler." 43

Bu çağrıya kulak veren gönüller, Kur'an’ın iman nuru ile aydınlanır. Öyle ki mü'min'in vicdanına ulaşır ulaşmaz bütün varlığı aydınlanır. Mü'min'in ruhu iman sayesinde parlar, şeffaf-laşır, arınır hatta çevresini parlak ve belirgin ışıklar saçar. İman nesnelerin mahiyetini, düşüncelerin iç yüzünü gözler önüne seren bir aydınlıktır. İmanın aydınlığı sayesinde mü'min, algı yanılmasına meydan vermeyen belirginlikle görebilir. İman, evrensel kanunlar sistemine giden yolu meydana çıkaran bir aydınlıktır.

İman aydınlığı sayesinde mü'min kendi hareketini çev-resindeki ve özündeki evrensel kanunlar sisteminin akışı ile ahenkleşir. İman, insanın sahip olması ve titizlikle koruması ge-reken en önemli nimettir. Hatta insanlara verilmiş nimetlerin en büyüğüdür. İnsanın kalbine huzur ve barış sunar, vicdanına yüce amaçlar ve temiz duygular kazandırır

“Rabbinden indirilenlere peygamber de mü'minlerde inandı.” 44

Bu, mü'minlerin içinde iman gerçeğinin pratik olarak tem-sil edildiği seçkin cemaatin ve bu ulu gerçeği temsil eden her topluluğun tablosudur. Bu yüzden Yüce Allah, üstün iman ger-çeği konusunda onlarla (sahabeyi) peygamberleri birlikte zik-retmekle onları onurlandırmıştır. Bu imanın ulaştığı zirve anıdır. Allah’ın dininin varisi, davet görevini yürüten, kökleri zamanın derinliklerine inen, Resul ve iman kavramında yol alan bu üm-mete yakışır bir imandır. Allah’a iman; düşüncenin, hayata ege-43 Bakara: 28544 Bakara: 285

Akâid Dersleri; İman40 -

Page 41: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

men olan metodun, ahlâkın, ekonominin mü'minlerin yaptığı her hareketin temelidir.

"Ey peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer yapmazsan Allah’ın peygamberliğini tebliğ etme-miş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz ki Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez. "45

İnanca ilişkin doğru söz kekelenerek söylenmemeli, evele-yip gevelememelidir. Tersine açık açık, dobra dobra söylenip duyurulmalıdır. Bu sözün karşıtları varsınlar, ne dilerlerse yap-sınlar. İnanca ilişkin doğru söz, insanların arzularını ve hatırlarını gözetmeyi amaçlamaz. Onun tek gözettiği şey, haykırılmak ve böylece tüm gücü ile kalplere işleyerek oralarda etkili olmaktır. İnanca ilişkin doğru söz haykırılınca, hidayete yatkın kalplerin en ücra köşelerine kadar işler.

Fakat kekelenerek, söylenirse iman etme yeteneği taşıma-yan katı kalpleri yumuşatamaz. Oysa kimi zaman hak davetçi-si, gerçeği yumuşatarak, ya da allandırıp pullandırarak bu katı kalplerden olumlu karşılık alabileceğini umar. O halde doğru söz kesin, kestirip atıcı, kapsamlı ve eksiksiz söylenmelidir.

İnanca ilişkin gerçeği kesin ve dobra dobra haykırmak, sertlik ve kabalık anlamına gelmez. Bilindiği gibi peygamberi-mize, insanları Rabbinin yoluna çağırırken düşündürücü, etkile-yici ve tatlı öğüt verici bir dil kullanması emredilmektedir.

45 Maide: 67

İkinci Bölüm - 41

Page 42: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

EK BİLGİLER

İman yakin, güven ve korku ile tamamlanır

İman: sözlü ikrarla başlayan ve insanların hayatını ada-

masıyla son bulan bir olaydır. İnsanın hayatı boyunca Rabbi-

ne verdiği sözü yerine getirme yükümlülüğü altına girmesidir.

İman, gerçek duygulardan, kalbi bağlanıştan kaynaklanan bir

sözün bir olayın adıdır. Diğer yandan insan, kâinatın yaratıcısı

olan Allah’ın eserlerini gözler ve ta(sav)vur eder, Allah’ın elçisi-

nin getirdiği emir ve yasaklara kulak verir, ikna olur, hoşnutluk

duyup kabul eder. Bu koca kâinat boş ve amaçsız yaratılamaz

diyerek haykırır.

İmanın temel ruhu güven ve itimattır. Gözlerimizle görme-

diğimiz olağan dışı olduğu bir varlığa inanmamızdır. Kur'an’ı

Kerim imanı açığa vurmak için üç terim kullanmıştır. Yakin,

itimat (güven), korku. Yakin, dışa verilen herhangi bir kay-

nağa verilen ad değil, ancak insan fıtratı içinde yer alan canlı

duyguların gerçeğidir. İnsan kâinatı ve Allah’ın elçilerinin teb-

liğini düşünür, içinden gelen sesi dinler. Allah’ın Resulü’nün

sunmuş olduğu gerçekleri kabul eder.

İçten gelen sesin iç içe girmiş olan alemlerin iradesine

hakim olanı doğruladığını görür. İlahi kitapta her okuduğunu,

önünde dikilen yeryüzünde ve göklerde seyreder.

Okuduğu ve gördüğü ile fıtratı razı olur ve onu kabullenir.

Sanki konulması gereken her şey en uygun biçimde yerlerine

konmuş olarak yaratılmıştır.

Akâid Dersleri; İman42 -

Page 43: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İtimat(güven): İnsanın kendi varlığının ve çevresindeki

varlıkların değerlendirmesini yaparak mutlak bir var edenin

olduğunu düşünebilmesidir. Bu kâinattaki olayların tek daya-

nak noktasıdır. İnsan iki durumla karşı karşıya kalır.

Birincisi; Kâinat kanunları içinde varlığını sürdürmesi için

çok sayıda şeylere ihtiyaç duyduğu halde bunların en ufak

en basitini yapmakta acizlik içinde olmasıdır. Küçük zayıf bir

çocuk olarak doğup ihtiyarlıkla sona erecek olan iki yaşam

arasında yaşayıp uzay, yer ve gök arasında asılı durmaktadır.

Dengesinde en ufak bir sarsıntı ve bozukluğun meydana

gelmesi yok olması için yeterli bir nedendir. Azametli ve üze-

rine hâkimiyet kuramadığı bir yapının içinde yaşayıp durur.

Tüm bunlar karşısında, varlığının da kendi tercihinin olmadı-

ğını, küçücük bir varlık olduğunu hisseder. Gökte ve yerdeki

güçlerin muazzam bir uygunluk içinde kendi hizmetine sunul-

duğunu görür.

Onları, Allah’tan kendisine bir iyilik olarak görür. İçini

Allah’a karşı sınır tanımayan bir şükran ve sevgi duygusu dol-

durur. Bu kâinat düzeni kendisi için hazırlandığı şuuruna varır.

Bu kalbinin mutmainliğini sağlar.

İkincisi; Allah’ın, kendisine bahşettiği hayırların ve nimet-

lerinin sonsuzluğudur.

Korku: Yakini iman ile mutmain iman bu bölümden ay-rılmaz tamamlayıcısıdır. Allah’tan korkmak, insanı korku ve dehşete düşüren, sarsan, bilindik korkulardan değildir. O, ifa-desi mümkün olmayan, Allah’a karşı beslenen sevgi ve hoş-nutluk içinde kalbin titreme duygusudur.

İkinci Bölüm - 43

Page 44: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Bu duygu şiddetli bir ümit ve şiddetli bir tedirginlik ese-ridir. Kendi yükümlülük ve sorumluluklarının dışında bir şeyi düşünmeyip nefsi çıkarlarını tamamen unutur. İşte bu, sevgi ve korkunun ortak zirvesidir. Bu, tümüyle tatminkârlığa ulaş-tıran tedirginliğin makamıdır.İşte bunlar imanın üç açık kana-dını oluşturur.

İman itimat ve yakin duygusunu doğuran Allah’tan kork-ma keyfiyetini ifade eder. Allah’a, elçilerine ve ahkâmına ina-nan insan her şeyi Allah’a havale eder, tüm kararlarıyla hoş-nut olur. Yani kadere hayrı ve şerri ile iman eder. İşte o insan gerçekten mutmain imana sahip insandır. İman akla sunulan hidayet ve nurdur. Kalbin temizlenmesi ve tatmin olma ha-lidir. Bundan dolayı iman aklı ve iradeyi yönlendiren temel faktördür.46

İman değişimi kalpte “Lâ ilâhe İllallah” ile başlar

Lâ ilâhe illallah, İslâm’ın birinci ve en büyük esasıdır. Bu, dinde her şeyden önce gelir. Kur'an’ı Kerim’i okuyanlar bunu açıkça görürler. Kitabımızda en büyük yeri kelime-i tevhidin aldığını (kapladığını) bilir. İlk anda zihne şu konu takılabilir. Yüce Allah’ın kitabında lâ ilâhe illallah bu derecede ağırlık ve-rilmesinin nedeni, toplumun müşrik olması idi denebilir.

Fakat inanç sistemi istikrar bulup, İslâm toplumu ve İslâm devleti kurulduktan, toplumda başta Yüce Allah yolunda ci-had olmak üzere İslâmi görev ve sorumluluklar yerine getiril-dikten sonrada iman işlenmeye devam edildi.Bu da göster-mektedir ki iman konusu bir zaman konuşulup başka bir söze 46 İmam Dıhlevi, Kur'an’ın Öngördüğü İnsan

Akâid Dersleri; İman44 -

Page 45: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

geçilecek basit bir durum değildir. İman İslâm'ın köküdür. Her amele tesir eder. Etkisini hiçbir zaman kaybetmez.

“Ey Mü'minler! Allah’a, peygamberine, kitabına, önceki kitaplara iman edin…”47

Bu ayet mü'minleri imana çağırmaktadır…

"Peygamber ve mü'minler Rablerinden indirilene iman etti" 48

O halde Lâ ilâhe illallah gerçeği insan hayatında sürek-lidir. Sadece kâfirlerin inanması, müşriklerin inançlarını dü-zeltmesi için ona çağırılmazlar. Mü'minlerde ona çağrılır. “Ey iman edenler! …iman edin” ayetinde olduğu gibi.

İslâm'ın ilk kanununun, yasasının Kelime-i Tevhid olması tuhaf karşılanmamalıdır. Kur'an sadece bir din kitabı olduğu için değil, insanın hayat programını çizen bir kitap olduğu için imana bu özeni gösteriyor. Kâfir ve müşrik inancını düzeltmek için lâ ilâhe illallah’a muhtaçtır. Mü'minse dikkat edip, kendi-sindeki şeytanın giriş noktalarını, Yaratan’a olan ibadetinden onu alıkoyamaması için ona muhtaçtır.

Tarih boyunca gönderilen tüm peygamberlere neden kar-şı çıktılar? Lâ ilâhe illallah söylemek neden zordu? İnsanlık niçin bu sözü kabul etmedi?

Çünkü çağırıldıkları hayat ile yaşadıkları hayat arasında uçurum vardı. Yaşadıkları hayatta ilahlarına bağlılıkları ger-çekçi değil, şekli idi. Allahû Teâlâ peygamberleri vasıtasıyla çağırdığı iman şekli değil kalbin teslim olmasıdır.47 Nisa: 13648 Bakara: 285

İkinci Bölüm - 45

Page 46: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Lâ ilâhe illallah kalpleri bulunduğu karanlıktan aydınlığa çıkarıyor yavaş yavaş kalpleri temizliyordu. Bunu gören ku-reyş Rasûlullah’a (sav) elçilerini gönderdi. Davetten vazgeçme-si halinde mal, mülk ve dünya varlığını sunuyorlardı. Çatışma onlarla Rasûlullah’ın şahsı arasında değildi. Kalbin temizlen-mesine karşı iman çatışması…

Putlara ibadetin yanında, imanın karşısına dikilen nefis-lerin, kalplerin, düşünce ve tavırların arınması için Lâ ilâhe illallah onlara sunuluyordu. Mekke yönetimi kanun koyma ilahlığını terk etmeliydi. Örf ve adetlerin Rabliği bitmeliydi, arzu ve şehvetler iman karşısında teslim olup helal ve haram tercihleri imana göre şekillenmeliydi.

Mü'minlerin nefisleri Lâ ilâhe illallah’la yeniden aydınla-nıyor, büyük değişim başlıyor. Sanki onlar, yeniden doğuyor-lardı… Hakk’a yöneliş hayatın her kesiminde büyük bir değiş-me göstermişti. Kalplerini, ruhlarını ve tavırlarını yağmalamış olan uydurma rablerin bağlılığı kalkmıştı.

Lâ ilâhe illallah tarihteki en hayırlı ümmetin yetişmesine tanıklık ediyordu. 49

İman farklı mizaçları bir arada yaşatır

Mizaçlardaki farklılıklar, insan ırkının öteden beri var ola-gelen bir özelliğidir. İslâm’ın değeri de farklı mizaçlardaki in-sanların paylaşıp birlikte uygulayabilecekleri ortak prensip ve hükümleri içeriyor olmasındadır. Bu asgari müşterekler insan-ların manevi olduğu kadar maddi hayatlarıyla da ilgilidir. En iyi müslümanlar olduklarını herkesin kabul ettiği Allah Rasûlü 49 Muhammed Kutub, Düzeltilmesi Gereken Kavramlar

Akâid Dersleri; İman46 -

Page 47: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ve sahabesinin hayatlarına bir göz attığımızda mizaç farkları

üzerine yaptığımız değerlendirmeyi haklı çıkaracaktır.

Sahabeler birbirinden çok farklı mizaçlara sahiplerdi; Halid (ra) o kadar cesur bir savaşçıydı ki Rasûlullah (sav) ona ‘Allah’ın kılıcı’ diye hitap etmekten büyük hoşnutluk duyardı; peygamberimizin kendileri cennetle müjdelemiş olduğu Os-man (ra) ve Abdurrahman b. Avf (ra) zengin tüccarlardır; Ebu Derda (ra) ise dünya malını hiç sevmez ve dünya zevklerine sırt çevirip çile hayatı sürmeyi tercih ederdi.

Burada, Rasûlullah (sav)’e cennete girmek için neler yap-ması gerektiğini soran bir bedevi (köylü) hakkındaki hadisi şerifi hatırlayabiliriz. Rasûlullah (sav) ona şu cevabı vermiş-ti. “Allah’ın birliğine inanmak, günde beş vakit namaz kılmak, ramazan orucunu tutmak, imkânın olunca zekat ve hac’dır.” Bedevi bunun üzerine İslâmı kabul etti ve Rasûlullah (sav)’in huzurundan ayrılırken şöyle bağırdı. “Vallahi ne bundan faz-lasını yapacağım, ne de eksiğini!” Adam dışarı çıkarken Resuli Ekrem (sav) yanındakilere şunları söyledi: “Kim cennetlik bir insan görmek isterse bu adama baksın”

Gerek cesur bir savaşçı olan Halid (ra), gerekse zengin bir tüccar olan Osman (ra), İslâm'ın ve maneviyatın temel ge-reklerini hiçbir zaman ihmal etmediler. Onlar gibi, çile hayatı sürmek ve şehvani zevklere düşmek korkusundan hadım edil-mek isteyen, fakat peygamberden izin alamayan Ebu Zer, Sel-man Ebu Hureyre ve diğerleri de, bu gerekleri yerine getirme konusunda çok titiz davrandılar.

İslâma göre insan kendisine değil, Allah’a aittir. Allah’ın emaneti olan şahsını hırpalama hakkına sahip değildir.50

50 Muhammed Hamidullah, İslâm'a Giriş

İkinci Bölüm - 47

Page 48: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Muaz b. Cebel: Künyesi Ebu Abdurrahman’dı. Hic-retten 20 yıl önce doğdu. Medine davetçisi Musab b. Umeyr İslâmı öğrettiği ilk öğrencilerindendi. İkinci akabe biatlarında bulundu. Müslüman olduğunda yaşı 18 olduğu tahmin edil-mektedir. Muhacirlerden Cafer b. Ebu Talib onun Müslüman kardeşidir. Rasûlullah (sav) Muaz (ra) elinden tutmuş ve şöyle demiştir. “Ey Muaz! Vallahi ben seni severim.” Muaz (ra) dedi ki “Anam babam sana feda olsun. Vallahi ben de seni severim Allah’ın Resulü. “Ey Muaz! Sana her namazın arkasından şöy-le demeni tavsiye ederim: Allah’ım zikretmem, sana şükretmem ve sana güzelce ibadet etmem için bana yardım et." 51

Rasûlullah Huneyn seferine çıktığı zaman yerine halife olarak Muaz’ı seçmiştir.

Rasûlullah ashabı içinde helal ve haramı en iyi bilenin Muaz olduğunu belirtmiştir.52 Muaz b. Cebel’in Yemen so-rumluluğuna gidişinde Rasûlullah şöyle buyurmuştur.

“Sen kitap ehli bir kavme gidiyorsun. Oraya vardığında on-ları önce Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in O’nun elçisi olduğuna” şahitlik etmeye davet et. Sana itaat ederlerse on-lara Allah’ın her gün ve gece beş vakit namazı farz kıldığını söyle. Sana uyarlarsa onlara zekâtın farz kılındığını haber ver ki zen-ginlerden alınsın fakirlere verilsin. Sana itaat ederlerse sen sakın onların mallarının güzellerini zekât olarak alma. Mazlumun bed-duasından kork. Çünkü mazlum ile Allah arasında perde yoktur."

Muaz Akabe biatına katıldığı gibi Bedir savaşında ve diğer-lerine de katılmıştır. Muaz b. Cebel, Rasûlullah (sav) ile birlikte namaz kıldıktan sonra gider ve kabilesine imamlık yapardı. 51 Ebu Davud52 Tirmizi

Akâid Dersleri; İman48 -

Page 49: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Bir defasında yatsı namazınsa Bakara sûresini okumuştu. Cemaatten biri dayanamayıp, kenarda namazını tamamla-yıp, mescidden ayrılmıştı. Muaz bu kişiyi nifaka düşmüş biri diye söylenir olmuştu. Rasûlullah (sav) olay kendisine ulaşınca Muaz’a üç defa “Sen insanları namazdan soğutan biri misin?” diye serzenişte bulundu.

Burada Muaz’ın ne kadar fedakâr ve çalışkan bir davetçi sorumluluğuna sahip olduğunu görmekteyiz. Kusurlarını uya-rılarla düzeltip sorumluluklarına devam etmektedir. Peygam-berimiz, Muaz b. Cebel ile Ebu Musa El. Eş'arî Yemen’de be-raberlerdi. Onlara şöyle nasihatte bulunmuştu. “Birbirinizle yardımlaşın ve birbirinizin sözlerine kulak verin. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.” Muaz Yemen’de peygamberimizin vefatı-na kadar görev yapmıştır.”Muaz, peygamberimizin Kur'an’ı şu dört kişiden öğreniniz dediklerinin arasındadır.”

Muaz, Emir'il Mü'min'in Ömer (ra) zamanında onun yakın danışmanlarındandı. “Şayet Muaz olmasa Ömer helak olur-du.” Sözüyle faziletine işaret etmişti. Muaz bir saat nasihat sohbetine iman etmek olarak görürdü. Bunu bilen Ömer b. Hattab (ra) Muaz’a uğradı ve “Bu ümmeti ayakta tutan üç şey nedir?” diye sordu. Muaz şöyle cevap verdi. “Üç kurtarıcı şey: Allah’ın insanlara yarattığı fıtrat olan ihlâs, dinin kendisi olan namaz, korunmanın kendisi olan itaattir.”

Muaz’ın ümmete nasihatleri ise şunlardır.”ilim öğreniniz! Zira Allah için ilim öğrenmek Allah korkusudur. İlim öğren-meyi istemek ibadettir. İlmi bilmeyene öğretmek sadakadır. İlmi ehline vermek Allah’a yakınlıktır. Şüphesiz ilim, helalin ve haramın ayırt eden, korkulu anlarda samimi dosttur. İlim yalnızlık anlarında kişinin arkadaşıdır. Allah’a ilimle itaat edilir. İlim amelin imamıdır.”

İkinci Bölüm - 49

Page 50: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

“Şu iki şeyi tavsiye ediyorum. Bunların gereğini yerine ge-tirirsen kurtulursun. Şunu asla unutma ki dünyadaki nasibin seni mutlaka bulacaktır. Asıl önemli olanı ve kendisine muh-taç olduğun, ahiretteki nasibindir. Sen ahiretteki nasibini dün-yadakine tercih et. Öyle ki her nereye gidersen git o da seninle birlikte olsun.” Muaz Şam Emiri olarak görev yaptığı zaman veba salgını çıktı. İki eşini ve iki kızını önce kaybetti. Oğlu Abdurrahman’ı da ahirete yolcu etti. Çok geçmeden ruhunu telim ettiğinde yaşı 32 olarak tahmin edilmektedir.

Numan b. Sabit “İmam Ebu Hanife”: Hicri 80 yılın-da Kufe’de doğdu. Ömrünün çoğunu orada geçirdi. Ebu Ha-nife küçük yaşta Kur'an’ı Kerim’i ezberledi. Ailesi ticaretle uğ-raşıyordu. Kendisi Âlim Şabi ile karşılaşıncaya kadar ticaretle meşgul oldu. Şabi ona ilim meclislerine gitmesini tavsiye etti.

Kendine yazık etme sende dinamik ve uyanık bir zekâ gö-rüyorum tavsiyesi üzerine pazarlara gitmek yerine ilim mec-lislerine yöneldi. Ebu Hanife birçok Âlimden dersler aldı. En çok istifade ettiği 28 yıl ilim meclisinden ayrılmadığı Hammad b. Süleyman’dır. Oğluna bile onun ismini verecek kadar ho-casına sevgi ile bağlıydı. Hocası Hicri 120 yılında vefat edince Kufe kürsüsüne Ebu Hanife geçti.

Ebu Hanife Emeviler zamanında kadılık ve hazinenin ba-şına geçirilmek istendiğinde red etti. Kırbaçlandı, hapis ceza-sına çarptırıldı. “Dünyada yiyeceğim dayak, bana ahiretteki demir kamçılardan daha kolaydır.” Görüşüne sahipti. Bu im-tihanları Hicri 132 yılında yaşadı.

Abbasiler döneminde yine imtihanlar geçirdi. Abbasi sultanı Mensur ona baş kadılık teklif etti. İmam Ebu Hanife

Akâid Dersleri; İman50 -

Page 51: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

yine red etti. Gerekçe olarak şunu söyledi “Kadı olabilecek

bir insan, gerekince hem senin, hem çocuklarının, hem de

komutanlarının aleyhine hüküm verecek ruha sahip olmalıdır.

Ben böyle bir ruha sahip değilim.” Sultan mensur İmam Ebu

Hanife’yi hapsetti ve ona türlü işkenceler yaptı. Durumu ağır-

laştı, sağlığı kötüleşti Hicri 150 senesinde ev hapsinde vefat

etti.

İmam Ebu Hanife’nin tavsiyeleri: Gençliğinde hep

ilimle uğraş. Çünkü gençlik, gönlün ve zihnin boş ve temiz

olduğu andır. Eğer ilim tahsili esnasında mal arzulayacak olur-

san ilim yolunda başarısız olursun.

Evlilik hayatının tüm ihtiyaçlarını karşılayacak duruma

gelmedikçe evlenme. Önce ilim talep et, sonra helal mal ka-

zan, sonra da evlen…

Bilgisiz kişilerle özellikle dini konularla tartışmaya girme.

Tartışma kurallarına uymayanlar ve çıkar elde etmek için tar-

tışanlarla asla tartışma…

Kazançsız ve azıksız on yılda kalsan ilimden asla yüz çe-

virme. Çünkü ilimden yüz çevirmen sana geçim sıkıntısı mu-

sallat eder. Toplumdan uzak durma, halka yaklaş, fasıklardan

uzaklaş, iyilerle oturup kalk…

İnsanlığında kusur etme, sırrını hiç kimseye açma, iyice

yakınlık kurmadıkça hiç kimsenin arkadaşlığına güvenme.

Hiç kimseye karşı bıkkınlık gösterme, onlardan biriymiş

gibi davran…

İkinci Bölüm - 51

Page 52: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İmam Ebu Cafer Tahavi: Asıl adı Ahmed b. Muham-

med. Annesi imam Şafii’nin öğrencisinin kardeşidir. İlim yu-

vasında doğmuş ve yetişmiştir. Hicri 239 yılında doğdu. 321

yılında vefat etti. Dayısı ve annesinden aldığı ilimle yirmi ya-

şına kadar Şafi ilmine göre fikirleri şekillenmiştir. Daha son-

ra Hanefi mezhebine göre hayatını sürdürmüş. Mısırda ve-

fat etmiştir. İmam Ebu Hanife’nin izinden gittiği akaid kitabı

meşhurdur. Fıkıhta Türkçeye tercüme edilmiş önemli kitapları

vardır.

İmamların Güneşi Ünvanı İle Meşhur Âlim Serahsi:

400-483 yılları arasında yaşamıştır. Miladi 1090 senesinde

vefat etmiştir. Tarihte bu unvanı ilk hocası anılmıştır. Ama

bu unvanla kendisi meşhur olmuştur. Muhammed b. Ahmed

asıl adı. Ebu Bekir künyesidir. Türkmenistan’da doğmuştur.

Buhara’da ilim öğrenimi görmüş. Hanefi mezhebinde otoriter

bir âlimdir. Mebsud isimli kitabı önemli bir eseridir. Türkçeye

kazandırılmıştır. Dönemin iktidarlarıyla imam Ebu Hanife gibi

anlaşamamıştır. 15 yıl özkent hapishanesinde kalmıştır. Meş-

hur kitabını da hapiste yazmış veya öğrencilerine yazdırmıştır.

Ömrünün sonunu uzun esaretten sonra sağlık sorunları yü-

zünden evinde göz hapsinde geçirmiştir.

ÖĞRENELİM ARAŞTIRALIM

Bu bölüme dille ikrarın iman için ne kadar önemli olduğu

anlatılmıştır. En çok hatırınızda kalan nedir?

Günahkâr kul hakkında neler öğrendiniz? Daha fazla

araştırma yapınız.

Akâid Dersleri; İman52 -

Page 53: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Muaz b. Cebel (ra) sizde ne iz bıraktı?

Mü'minlerde iman et-meye çağrılmaları ne ma-naya geliyor? Bunu en net hangi âlim açıklamıştır?

Seyyid Kutub iman ha-kikatleri konusunda en dik-kat çeken izahat sizce hangi-sidir?

Mizaç faklılıkları konu-sunda sizler hayatta ne ka-dar başarılısınız? Her mizaca rahatlıkla iman daveti yapa-bilir misiniz?

Muaz (ra) ve İmam Ebu Hanife’nin tavsiyelerinden ne hatırlıyorsunuz? Hangi tavsiyeyi hayata geçirebilir-siniz?

ÖDEVİMİZ

İman çağrısı net ve dobra dobra yapılmalıdır. Bu konuda araştırma yapınız peygamberler, âlimler ve şehitler düşünül-düğünde ne tür bilgilere ulaşacaksınız. Bunu savunan âlimin yaşantısı hakkında bilgi edinin ve hayatınıza bir gün bile yan-sıtmayı şiar edinin.

İMAN MÜCADELESİ ÖYLE BİR KURAN

EĞİTİMİ ALMALIDIR Kİ FARKLI MİZAÇLARI İÇİNDE YAŞATSIN VE

CENNETE ULAŞTIRSIN. ALLAHIM BİZLEREDE MUAZ RA ULAŞTIĞI KURAN AHLAKINA

ULAŞTIR.

"İkinci Bölüm - 53

Page 54: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

KONUYLA ALAKALI KAYNAK KİTAPLAR

Akaid, Hasan Karakaya

Fethul Bari, Hacer ul Askalani

Fi Zilâli'l Kur'an, Seyyid Kutub

Kur'anın Öngördüğü İnsan, İmam Dıhlevi

Düzeltilmesi Gereken Kavramlar, Muhammed Kutub

İslâm’a Giriş, Muhammed Hamidullah

Mezhepler Tarihi, Ebu Zehra

Genç Sahabeler, Beka yayınları

İslâm Ansiklopedisi, Diyanet

Akaid Dersleri54 -

Page 55: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Page 56: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ÖĞRENECEKLERİMİZ

Temel bilgiler

Salih amel mükemmel imanın bir parçasıdır

Asli iman ve fer’i iman

Tamamlayıcı bilgiler

Asr Sûresinin Tefsiri

Cibril hadisi ve açıklaması

Ek bilgiler

Allah için sevmek imandandır

Sahabenin İbadeti

İnkılâpçı İman

Tağut Allah’a ibadetin düşmanı

Salih amellerin Allah’a en yakın hali secde

Hedef

Asr sûresi ve Cibril hadisi iyice kavranmalı ve hayati öne-mi kuvvetli bir şekilde idrak edilmelidir. Mümkünse Cibril ha-disi ezberlenmeli. Asr sûresi fi zilal kuran tefsirinden belli ara-lıklarda tekrar tekrar okunmalı ki ehemmiyeti davetçiler için unutulmasın yaşatılsın

Page 57: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ل على رسوله يا أيها الذين آمنوا آمنوا بالل ورسوله والكتاب الذي نزوالكتاب الذي أنزل من قبل ومن يـكفر بالل ومالئكته وكتبه ورسله

واليوم اآلخر فقد ضل ضالال بعيدا

"Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberi-

ne indirdiği Kitab'a ve daha önce indirdiği kitaba iman (da

sebat) ediniz. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygam-

berlerini ve kıyamet gününü inkâr ederse tam manasıyle

sapıtmıştır." 53

TEMEL BİLGİLER

Salih amel mükemmel imanın bir parçasıdır

İmanın üçüncü tarifi: iman kalpte tasdik, dille ikrar ve

organlarla amel etmenin tamamını kapsar. Bu görüşü İmam

Malik, İmam Şafii, İmam Ahmed b. Hanbel ifade etmiştir. An-

cak bu görüşü ifade eden imamlarımız ameli terk eden kimse

imanını kaybetmeyeceğini belirtmişlerdir. Ama imanı eksilte-

ceği görüşündedir. Çünkü bu âlimlerimiz amelin yapılıp ya-

pılmamasına göre imanın artacağı veya eksileceği görüşünü

temel almışlardır.53 Nisa: 136

Üçüncü Bölüm - 57

Page 58: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Anlaşılan o ki üç mezhep imamı, salih ameli, imanın ol-mazsa olmaz bir parçası saymamış onu sanki imanı kemale erdiren bir parça olarak kabul etmişlerdir.Böylece şu anlaşıl-maktadır. Salih ameli terk eden kâfir olmaz. Lakin imanı aza-lır. Ve şu sonuca ulaşabiliriz. Salih amel imandan bir parça değildir diyen Ebu Hanife ve arkadaşları ile “Salih amel, mü-kemmel imanın bir parçasıdır.” diyen üç mezhep imamımız arasında derin bir ihtilaf yoktur.

Tüm bu âlimlerimiz, salih ameli terk eden kimse imanını kaybetmez, küfre düşmez görüşünde ittifak halindedir. İmam Malik, İmam Şafii, İmam Ahmed salih amel imanı arttırır, kuv-vetlendirir, terki eksiltir. İmam Ebu Hanife ve arkadaşlarına göre salih amel imanı güçlendirir, kuvvetlendirir, terki zayıf-landırır.

İmam Şafii’nin fikhul Ekber fit. Tevhid risalesinde şunları zikretmektedir.

Asli İman ve Fer’i İman

“Bil ki iman; kalple bilme, dille ikrar ve organlarla amel-dir. İman iki kısımdır. Asli iman, fer-i iman. Kul asli imanı terk edince kâfir olur. Allah’ı bilme ve O’na inanma gibi. Fer’i ima-nı terk edilmesi kulu kâfir yapmaz, günahkâr kılar. Farz olan namazı ve diğer farzları terk etmek gibi.” Günahkâr kul hak-kında şunu belirtmekte fayda vardır. Günahkâr olan mü'min tevbe etmeden ölürse, onun işi Allah’a kalmıştır.

Allahû Teâlâ dilerse bu kulana azap eder, dilerse affeder. Azap ederse cehennem ateşinde ebedi bırakmaz. Çünkü gü-nah işleme kulu imandan çıkarmaz. Çünkü Yüce Allah şöyle buyurmaktadır.

Akâid Dersleri; İman58 -

Page 59: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

“Şüphesiz ki Allah kendisine ortak koşulmasını affetmez. Bunun dışındakileri dilediği kimseden affe-der. Kim Allah’a ortak koşarsa, şüphesiz büyük bir günah ile iftira etmiş olur.”54 İmam Şafii sözlerine şunları ilave etmektedir: İman ile isyanın birlikte olması mümkündür. Zira Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur. “Lâ ilâhe illallah deyipde kalbinde bir zerre ağırlığınca hayır bulunan kimse cehennemden çıkacaktır.” 55

Selef (ilk dönem) âlimleri mü'min'in günah işlemesiyle kafir olmayacağı hususunda ittifak etmişlerdir. Çünkü Allahû Teâlâ, adam öldürenin, zina edenin, hırsızlık yapanın hüküm-lerini açıklamış ve onları mü'min olarak isimlendirilmiştir. Ör-nek olarak şunu zikredelim.

"Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında kısas size farz kılındı." 56

54 Nisa: 11655 Buhari, Müslim56 Bakara: 178

Üçüncü Bölüm - 59

Page 60: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

TAMAMLAYICI BİLGİLER

“Asra yemin olsun ki, insan mutlaka hüsrandadır. Ancak iman edenler, salih ameller işleyenler, birbiri-ne hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.”57

Bu kısa sûrede İslâm'ın insanlık için öngördüğü mükem-mel bir hayat yolu ifade edilmektedir. İmana dayalı düşünce-nin ana ilkeleri bütün kapsamlılığını ve büyüklüğünü içine ala-cak biçimde ve tüm gerçekliği ile birlikte en açık ve en dakik bir şekilde ön plana çıkarmaktadır.

Bu sûre kısa cümlelerle İslâm anayasasının özünü ortaya koymaktadır. Zaman süreci içinde tüm asırlarda ve insanlık ta-rihi boyunca tüm zamanlarda, sadece kazançlı tek bir yol var-dır. Kurtuluşa götüren tek bir sistem. Başka yok. Bu sistem ise Asr sûresinin sınırlarını çizdiği sistemdir. Bu yol ise, bu surenin yol işaretlerini belirlediği yoldur. Bunun dışı boştur, hüsrandır.

Demek ki yegâne kurtuluş yolu iman’dır. Salih amel işle-mektir. Birbirine hakkı tavsiye etmek, sabrı tavsiye etmektir.

Öyle ise iman nedir?

Biz burada imanı fıkhı tanımı ile tanıtacak değiliz. Sadece imanın karakterinden ve hayattaki değerinden söz edeceğiz.

İman: Geçici, küçük ve sınırlı olan insanın ezeli ve ebe-di sınırsız temele bağlanmasıdır. Bu kaynağa bağlandığından dolayı yine aynı kaynaktan gelen evrenle ve bu evrene hük-meden temel yasalarla, bu evrende gizli olan güç ve enerji kaynakları ile sağlam bir bağ kurmasıdır. 57 Asr: 1-3

Akâid Dersleri; İman60 -

Page 61: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Bu bağlılık, insan denen varlığa bir güç, bir süreklilik ve özgürlük vermesinin yanında, evet bütün bunların yanında, ona kâinattan, orada bulunan güzelliklerden ve ruhları kendi ruhuyla karşılıklı sevgi bağları kuran yaratıklardan en güzel şe-kilde yararlanmasını sağlar. Bu durumda hayat her yerde ve her zaman insanlık için büyük bir mutluluk, eşsiz bir sevinçtir.

Mü'min, bir dostuna açıldığı şekilde hayat ve kâinata açı-lırsa onlarla dostluk kurar. Bu gerçekten eşi ve dengi bulun-mayan bir kazançtır. Onun yitirilmesi ise gerçekten korkunç bir hüsrandır. Ayrıca imanın ilkeleri, yüce ve şerefli insanlığın-da ilkeleridir.

Tek ilaha kulluk: İnsanı diğer varlıklara kulluğun basit-liğinden kurtarır. Yüceltir onu. Gönlünde tüm kullarla beraber eşit bir seviyede olma bilincini verir ona. Bu nedenle mü'min, kimsenin önünde eğilmez. Her şeye egemen olan Allah’tan başka kimseye boyun eğmez. İnsanın gerçek, özgürlük süreci insanın vicdanından ve evrendeki olguların gerçekliğine iliş-kin düşüncesinden kaynaklanan bir özgürlük sürecidir.

Rabbanilik: İnsanın düşüncelerini, değerlerini, ölçüle-rini, kriterlerini, yasalarını, kanunlarını ve kendisini Allah’a, evrene, insana bağlayan, her şeyini kendisinden alacağı kay-nağı belirleyen otoritedir. Bu anlayış hayattaki heva, hevesi ve çıkarı reddeder, söküp atar. Onun yerine şeriatı, adaleti (Kur'an’ı) yerleştirir.

Yaratıcı ile yaratılan arasındaki ilişkinin netlik kazanması-nı, ilahlık makamı ile kulluk makamının bütün yalın gerçekliği ile açıklık kazanması bu fani varlığı sürekli olan gerçeğe bağlar. Allah’ın dilediği yolda sağlıklı bir yer ve istikamet sahibi ol-

Üçüncü Bölüm - 61

Page 62: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

makta bu imanın gereğidir. Bu durumda salih amel, gelip ge-çici bir arzu, köklü temeli bulunmayan bir duygu ve kopuk bir hadise durumuna düşmez. Salih amel bir takım etkenlerden kaynaklanır ve bir hedefe doğru yücelir. Allah için birbirine bağlayan bireyler iyilik üzerinde yaraşırlar.

Böylece Müslüman topluluk, apaçık ve tek hedefi olan ayırıcı tek sancağı bulunan bir cemaat halinde ortaya çıkar. Yüce Allah’ın insanı onurlu bir şekilde yarattığına inanmak-la insanın kendisine saygısı artar. Bu saygı: onun vicdanında Allah’ın yücelttiği mertebeden aşağılara düşmekte, hayâ etme duygusunu oluşturur. Bu ise insanın kendisine ilişkin en üstün, en yüce düşüncesidir.

Tertemiz duygular: İnsanın Allah katında onurlu bir yaratık olduğu bilincinin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkar. Fıtratı bozulmamış dürüst mü'min, kendisi gibi bir mü'min'in vicdanının şaibelerine ve bilincinin çirkin taraflarına bakıp görmesinden utanır. Mü'min Yüce Allah’ın kendisinin gözet-mesinin ağırlığını vicdanının bütün derinliğinde hisseder. Ona karşı ürperir ve tir tir titrer. Bu da onun duygularını temizleyip arıtır.

Ahlâk duygusu: adaletli, merhametli, bağışlayıcı, onur-larını öğretecek, sevimli, yumuşak huylu, kötülükten tiksinen iyiliği seven göz ucuyla yapılan bakışları ve gönüllerin gizledik-lerini dahi bilen bir ilaha inanmanın doğal hali ve sonucudur.

Sorumluluk bilinci: mü'min'in vicdanında uyanıklık ve hassasiyeti sağlar. Ağırbaşlılık ve düşünerek iş yapma duyarlı-lığı kazandırır. Bu sadece bireysel bir sorumluluk değildir. Aynı zaman da sosyal bir sorumluluktur. Bizzat iyiliğin kendisine

Akâid Dersleri; İman62 -

Page 63: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

karşı bir sorumluluk, insanlığın tümüne karşı sorumluluktur.

Allah’ın huzurunda bir sorumluluk. Mü'min bir hareket yapar-

ken tüm bunları hesaba katar, hisseder. Kendi kendine büyük

önem verir. Ayağını atacağı adımın sonucunu her yönden dü-

şünüp değerlendirir.

Allah’ın katındaki mükâfat için yarışmak insanı yüceltir,

temizler ve arındırır. Mü'min'in içinde hareket ettiği sahanın

genişliğine de uygun düşer. Mü'min'in hareket alanı hem dün-

ya hem ahiret, hem yeryüzü, hem de yüceler âleminin alanıdır.

Bu onun içindeki hemen ürün alma ve sonuca ilişkin tered-

dütlerini bertaraf eder huzura kavuşturur. Çünkü mü'min'in

salih ameli sırf Allah için yapar.

Hiçbir dünyevi his taşımaksızın sınırlı bireysel ömrü için-

de bu salih ameli, iyilik olduğunu ve iyi olan sonuçlarını bizzat

kendi gözleriyle görmesi şart değildir. Çünkü uğrunda ve rızası

için iyilik yaptığı yüce Allah ölmez, unutmaz, boşa çıkarmaz,

eksiltmez…

Sonra yeryüzü mükâfat yurdu değildir. Dünya hayatı da

yolun sonu değildir.

İman hayatın en büyük temelidir. Salih amelin her türü

her dalı buradan dal budak salar. Meyvelerinin hepsi buna

bağlıdır. Bu iman olmadan salih amelin her dalı ağacından

koparılmış olur. Solmaya kurumaya mahkûm olur. Yoksa

bunların hepsi şeytani meyvelerdir. Onların sürekliliği ve de-

vamlılığı olamaz.

Üçüncü Bölüm - 63

Page 64: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İman hayatın tüm yüce iplerinin bağlarının kendisine

bağlandığı eksendir. Yoksa bu bağların tamamı çözülmüş, hiç-

bir şeye bağlanmamış olur. Arzu, istek ve ihtiraslarla birlikte

çürüyüp boşa gider. Son bir düzen içine sokar. Hepsini tek bir

yola, tek bir hareket içine sevk eder.

Bu nedenle Kur'an bu temele dayanmayan, bu eksene

bağlanmayan, bu sistemden kaynaklanmayan bütün amelleri

ve iyilikleri hiçe sayar, onlara hiçbir değer vermez. Bu konuda

İslâm'ın bakış açısı apaçık ortadadır.

“Rabbini inkâr edenlerin iyi davranışları fırtınalı

bir günde şiddetli rüzgârda savrulan küle benzer, yap-

tıkları iyi işler karşılığında ellerine hiçbir şey geçmez.

İşte en büyük sapıklık budur.”58

Mü'min'in dünyası öylesine geniş, öylesine kapsamlı, öy-

lesine derin, öylesine yüce, öylesine güzel, öylesine mutlu bir

dünyadır ki, onun yanında inanmayanların dünyaları, küçük

sönük, düşük değersiz karanlık ve mutsuzluk dünyasına dö-

nüşür. Gerçekten büyük bir hüsrandır. Hem de ne hüsran!...

Salih amel imanın doğal ürünüdür. İman gerçeğinin kal-

be yerleştirdiği andan itibaren başlayan, özden kaynaklanan

harekettir. Çünkü iman, harekete geçirici bir gerçektir. Amel,

ihsan şeklinde insanın pratiğinde kendini gerçekleştirmeye

çalışmadan insanın kalbinde ve vicdanında yerleşip duramaz.

İşte İslâm'ın iman anlayışı budur. Hareketsiz ve sönük halde

beklemesi mü'min'in içinden dışa çıkıp dışında kendini göster-

meden gizli kalması mümkün değildir. 58 İbrahim: 18

Akâid Dersleri; İman64 -

Page 65: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Eğer iman bu doğal hareketini sağlayamıyorsa ya zayıf-tır ya da ölüdür. Tıpkı kokusunu içinde tutamayan çiçek gibi. Nasıl ki çiçekten kokunun yayılması doğal ise imandan da salih amelin olması doğaldır. Yoksa iman yok demektir.

Zaten imanın önemi buradan kaynaklanmaktadır. İman bir hareket, bir eylem, bir kurma ve düzeltmedir. Allah’a doğ-ru yöneliştir. İman vicdanın derinliklerine gömülü, gizli, pasif, çekingen, büzülmüş bir şey değildir. Hareket içinde somutlaş-mayan sırf iyi niyetlerden ibarette değildir.

İman, Rabbani sisteme bağlılık olduğuna göre bu sistem, varlığın özünde sürekli ve birbirine bağlı bir plandan kaynak-lanmış, bir hedefe yönelmiş olduğu müddetçe rahat anlaşıla-bilecektir. İmanın insanlığa önderliği varlığın yapısında olan hareket sisteminin gerçekleştirilmesine yönelik bir önderliktir. Bu da Allah’tan kaynaklanan sisteme layık, tertemiz, yapıcı, onarıcı hayırlı harekete itmektir.59

Cibril Hadisi ve Açıklaması

Ömer b. Hattab (ra) Şöyle rivayet eder. “Bizler bir gün Rasûlullah’ın (sav) yanında idik. Birdenbire elbisesi bembeyaz, saçları simsiyah, üzerinde yolculuk izi bulunmayan ve biz-lerden de hiç kimsenin tanımadığı bir adam çıkageldi. Gelip Rasûlullah’ın (sav) yanına oturdu, dizlerini efendimizin dizleri-ne dayadı ve ellerini de dizlerinin üzerine koydu.

Sonra şöyle dedi: Ey Muhammed! (sav) bana İslâm'ın ne olduğunu açıkla? Rasûlullah buyurdular ki: "İslâm, Allah’tan başka bir ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resulü 59 Seyyid Kutubun tefsirinden özetlenmiştir.

Üçüncü Bölüm - 65

Page 66: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

olduğuna şehadet etmek namaz kılmak, zekât vermek, ramazan orucunu tutmak, gücün yettiği zaman hac etmektir."

Soru soran, "doğru söyledin" dedi. Bizler, hem soru-yu sorup hem de tasdik etmesinden dolayı şaşırmıştık. Yine o devam ederek. “Bana imandan haber ver” diye sordu. Rasûlullah (sav) “İman, Allah’a, meleklerine, kitaplarına, pey-gamberlerine, ahiret gününe, hayrı ve şerri ile kadere inanman-dır.” buyurdu.

Adam “doğru söyledin bana ihsandan haber ver .”diye sordu. Rasûlullah (sav) “İhsan, Allahû Teâlâ sanki onu görürce-sine, ibadet etmendir. Zira sen onu görmesen de, o seni muhak-kak suretle görür.” buyurdu.

Adam “söyle bana kıyamet ne zaman ?” dedi. Rasûlullah (sav) “Bu konuda sorulan, sorandan daha bilgili değildir.” bu-yurdu. Adam “ Öyleyse kıyametin alâmetlerinden bahset” dedi. Efendimiz (sav) şöyle buyurdu. “Cariyenin efendisini do-ğurması, ayakkabısız ve baldırı çıplak koyun çobanlarının bina yapma yarışına girdiklerini görmendir.” buyurdu.

Daha sonra adam oradan ayrıldı. Ben bir süre bekledim. Allah Resulü (sav) “Ey Ömer! Biliyor musun soru soran kim idi” buyurdu. “Allah Resulü daha iyi bilir.” dedim. Efendimiz de “ O Cebrail’di. Size dininizi öğretmek üzere geldi.” buyurdu.

Fethul Bari’de hadisi şerif özetle şöyle izah edil-miştir: Hz. Peygamber bu hadiste İslâmı görülen amellerin adı olarak kullanılmıştır. İmanı ise içte olan inanç için kullanılmıştır.

Bu amellerin imandan olmadığını ifade etmek için söy-lemediği gibi tasdikin İslâm’dan olmadığını ifade etmek için

Akâid Dersleri; İman66 -

Page 67: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

de söylememiştir. Aksine bu tamamı bir bütün oluşturan şeyi detaylı olarak anlatmak için söylemiştir ki bu bütün de dindir.

Bu sebeple Hz. Peygamber (sav) “O Cebrail idi. Size dini-nizi öğretmek için gelmişti.” buyurmuştur. Yüce Allah şu ayet-lerde de bunu ifade etmektedir.

“Sizin için din olarak İslâm’dan razı oldum” 60

"Kim İslâm’dan başka bir din ararsa bu kendisin-den asla kabul edilmez." 61

"Allah katında gerçek din İslâm’dır." 62

Dinden razı olunması ve kabul edilmesi ancak tasdikin buna eklenmesi ile olur. Delillerin tümü incelendiğinde iman ve İslâm kelimelerinin hem dini terim hem de sözlük anlamı olarak kendilerine özgü anlamlarının bulunduğu görülmektedir. Ancak her biri, tamamlayıcı anlamında diğerini gerektirmekte-dir. Amel eden kişi iman etmedikçe tam Müslüman olamadığı gibi, inanan kimse de amel etmedikçe tam mü'min olamaz.

Hadiste. “Hz. Peygamber (sav) ashabı ile bir arada otu-rurken “Yani onların içinde olup onlardan ayrı yerde değildi. Hz. Peygamber (sav) ashabının arasında otururdu. Yabancı bir kimse geldiğinde hangisinin peygamber olduğunu bilemezdi.

Biz gelen yabancının onu tanıyabilmesi için ona bir otur-ma yeri yapmayı talep ettik ve ona üzerine oturacağı çamur-dan bir oturma yeri yaptık. Âlimler buna istinaden öğretim v.b. zaruret durumlarının gerektirmesi halinde âlimin özel, yüksek bir yerde oturmasının müstehap olduğu sonucunu çıkarmıştır.60 Maide: 361 Ali imran: 8562 Ali imran: 19

Üçüncü Bölüm - 67

Page 68: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Hadiste “inanmak” kelimesi kaderden bahsederken tek-

rarlanmıştır. Bu kelimenin tekrar edilmesi kadere inanmanın

önemi vurgulanmıştır. Daha sonra kadere iman açıklama

ile de pekiştirilmiştir. “Hayrına, şerrine” buna ilave edilerek

mana kuvvetlendirilmiş, kaderin “Allah’tan olduğuna” ifadesi

ile pekiştirme tamamlanmıştır.

Kader sözcüğü bir şeyin miktarını kesin olarak bilmek an-

lamına gelir. Bununla kastedilen Allah’ın varlıkların miktarla-

rını ve meydana gelecekleri zamanı, onları yaratmadan önce

bilmesidir. Allah, kendi ilminde olacağını bildiği şeyi zamanı

gelince yaratır.

İmam Şafii şöyle demiştir: Kadere inanmayan kişi,

Allah’ın her şeyi bildiğini kabul ediyorsa çelişkiye düşer. Bu

kişiye şöyle denir: Allah’ın bildiğinden farklı bir şeyin mey-

dana gelmesi mümkün müdür? Hayır diyen ehlisünnet yolu-

nu tutmuş demektir. Öyle bir şeyin mümkün olduğunu kabul

ederse, Allah’ın bilgisizliğini ileri sürmüş olur. Allah bundan

münezzehtir uzaktır.

İbadette ihsan: ihlâslı (samimi) ve huşu içinde olmak,

ibadet sırasında akla başka bir şey getirmemek, yalnızca yara-

tıcıyı düşünmektir.

İmam Nevevi şöyle demiştir: Hadisteki anlamı şudur.

“Sen, hadiste ifade edilen adabı yalnızca senin Allah’ı O’nun

da seni görmesi sırasında gösterebilirsin. Ancak sen O’nu göre-

mediğin halde O seni daima görür. O’nu görmesen de güzelce

kulluk et.” İhsan dindeki çok önemli prensiplerden birini ve

Müslümanlar açısından önemli bir kuralı içermektedir.

Akâid Dersleri; İman68 -

Page 69: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Bu Sıddıkların dayanağı, Allah yoluna girenlerin hedefleri, ariflerin hazinesi ve salihlerin yoludur. Bu hadis peygambere bahşedilen özlü ifade kabiliyetini gösteren hadislerdendir.

Âlimler, salihlerle birlikte oturmaya teşvik etmişlerdir, ta ki kişi onlara saygı duyma ve onlardan utanma sebebiyle kendi değerini azaltacak şeylere bulaşmasın. Salihlerle birlikte bulun-mak insanı bu kadar etkilerse gizliyi de açığı da daima bilen Allah ile birlikte olan kişinin durumu nasıl olur?

Kıyametin vaktinin sorulması hususunda imam Nevevi şöyle demiştir. “Bir âlime bilmediği bir şey hakkında soru so-rulduğunda bunu bilmediğini açıkça söyler. Bu durum onun değerini azaltmaz, aksine takvasının ne kadar çok olduğunu gösterir.

Kurtubi ise; Bu sorunun sorulmasının amacı, dinleyenle-rin kıyametin vakti hakkında soru sormalarını önlemektir. Çün-kü pek çok ayet ve hadiste geçtiği üzere onlar sürekli kıyametin vaktini soruyorlardı. Bu soruya hadiste geçtiği şekilde cevap verildiğinde bunu bilme umudunun olmadığı anlaşılmış oldu

Hz. Peygamber (sav) bu soruya “Ben bu sorunun ceva-bını senden daha iyi bilmiyorum” dememiş de “ Bu sorunun sorulduğu kişi, bu konuda sorandan daha bilgili değildir.” de-miştir. Bunun amacı dinleyenlere şunu ifade etmektir. Bu ko-nuda soru soran ve sorulan herkes aynı durumdadır.

İmam Kurtubi: Kıyametlerin alâmetleri iki kısımdır.

1. Normal türde alâmetler

2. Normal olmayan alâmetler

Hadiste normal alâmetler zikredilmiştir. Güneşin battığı

Üçüncü Bölüm - 69

Page 70: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

yerden doğması gibi diğer alâmetler ise kıyamete daha yakın

gerçekleşir.

Hadiste “Size dininizi öğretmeye geldi.” sözü soruya ilim

ve öğretme adının verilebileceğini göstermektedir. Çünkü

Cebrail (as) yalnızca soru sormuş, bununla birlikte Hz. Pey-

gamber (sav) onu “Muallim-öğretmen” diye nitelendirmiştir.

“Güzel soru ilmin yarısıdır.” Sözü insanlar arasında meşhurdur.

Bu hadisten elde edilen bilgiler hem soru hem de cevaptan

elde edilmiştir.

İmam Buhari gözüyle iman: İmam, sahih hadisleri

topladığı kitabının iman bölümüne şöyle başlamıştır. Hz. Pey-

gamber (sav) “İslâm beş temel üzerine bina edilmiştir.” Başlığını

atmış 11 ayet sıralamış ve Allah için sevmek ve Allah için buğ-

zetmek imandandır.

Sonra Halife Ömer b. Abdülaziz, Adiyy b. Adiyy’e mektu-

bunda şunları söylemiştir. “İmanın farzları, inanç esasları, yasak-

ları ve sünnetleri vardır. Kim bunları tamamlarsa imanı tamam-

lamış olur bunları tamamlayan kişi imanı da tamamlamış olur.

Ömrüm olursa anlamanız için sizlere bunları açıklayaca-

ğım. Şayet ölürsem yaşayıp sizlere öğretmek için beraber ol-

maya hırslı değilim.

Abdullah b. Mesud: “Yakin (kesin inanç) imanın tama-

mıdır.” Yakin, gerektiği gibi kalbe yerleşse cennet iştiyakı ve

cehennem korkusu ile o kişi uçardı.

Muaz b. Cebel: Arkadaşına “Otur da bir süre iman ede-

lim” diyerek nasihati imanın artmasına vesile kılmıştır.”

Akâid Dersleri; İman70 -

Page 71: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Abdullah b. Ömer : “Kişi kalbini huzursuz eden şeyi terk etmedikçe gerçek takvaya ulaşamaz “Salih amellerle devam etmeyi imanın bir parçası görmüştür.

Çünkü Takva; Harama düşme korkusu ile helal gördüğün şeyi bile terk edecek şekilde Allah’tan sakınmakla tamamlanır” diye ifade edilmektedir.Amellerin imanın kapsamına girmesi-ne şu ayet yeterlidir.

“Hâlbuki onlar onun dininde ihlas sahipleri ve ha-nifler (İslâma bağlananlar) olarak Allah’a ibadet et-melerinden, namazı dosdoğru kılmalarından, zekatı vermelerinden başkası ile emrolunmadılar. Dosdoğru din, işte budur." 63

İmam Şafii: “bu ayet amelin imandan olduğuna apa-çık bir delildir” der.

63 Beyyine: 5

Üçüncü Bölüm - 71

Page 72: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

EK BİLGİLER

Allah İçin Sevmek İmandandır

İlk olarak imam ibn kayyım’ın Allah sevgisi eserine baka-lım: Zikirlerin en faziletlisi “la ilaha illalah’tır.” Bu kelimeyi içe-ren ayet Kur'an ayetlerinin efendisidir. Bu kelimenin gereğini içeren sure Kur'an’ın üçte birine denktir. (ihlâs sûresi) Allahü Teâlâ bütün peygamberlerini bu kelimeye davet için gönder-miştir. Bütün kitaplarda bu kelime için indirilmiştir. Şeriatların hepsi bu kelimenin hakkını vermek için konmuştur.

İşte bu kelimeyle kul Rabbinin yanına girip çevresinde yer alabilir. Allah düşmanları karada ya da denizde bir zorlukla karşılaşınca hemen Tevhid kelimesine yönelip şirkten vazge-çerler. "Bu esnada dinin tamamını ihlâsla Allah’a has kılarlar."64 Allah dostları ise dünyadaki ve ahiretteki zorlukla-rın hepsinde bu kelimeye sığınırlar. Yunus (as) Allah tarafından sıkıntının giderilmesine sebep olan balinanın karnındaki duası şöyledir:

“Senden başka ilah yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum.”65

Gerçek sevgi Allah sevgisidir. Bu makamın, hakkını ve-rebilmek şöyle dursun, tam anlamıyla anlatılabilmesi dahi mümkün değildir. Mahlûkatı arasında Allah’ı en iyi bilen, O’nu en çok seven Rahmet peygamberi efendimiz şöyle bu-yurmaktadır: “Ey Rabbimiz, seni övmeye gücüm yetmiyor, sen kendini övdüğün gibisin!” 66

64 Lokman: 3265 Enbiya: 8766 Müslim

Akâid Dersleri; İman72 -

Page 73: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Sahabenin İbadeti

Muhammed kutup ibadet kavramını eserinde şöyle izah

eder: Müslümanların geriden gelen kuşaklarındaki ‘Lâ ilâhe

İllallah’tan sonra, en tehlikeli sapma, ibadet kavramını anla-

yışlarındaki sapmadır.

İnsan ilk müslümanların ibadetten anladıkları geniş ve

derin, kapsamlı kavramla modern kuşakların anladığı dar ve

sıradan kavramı karşılaştırınca, bu ümmetin o yüksek mev-

kiinden bugün yaşadığı darboğaza nasıl düştüğüne, insanlı-

ğın liderliği ve önderliği makamından, ulusların her taraftan,

kurtların avına üşüştüğü gibi üzerine üşüştüğü duruma nasıl

geldiğine şaşmamak lazım. Aynı zamanda da İslâmi uyanışın,

içinde bulunduğu çıkmazdan kurtulup, Yaradan’ın ondan bek-

lediği konuma “İnsanlar için çıkarılmış hayırlı ümmet”e

dönebileceği, tutması gereken yolu da öğrenmektedir.

İlk nesillerin hissindeki ibadetin doğru olan anlamı, Alla-

hü Teâlâ’nın “Ben cinleri ve insanları ancak bana iba-

det etsinler diye yarattım..."67 sözünden anlaşıldığı gibi,

O’na ibadet insanın varlık amacının tamamıdır. Bu ayeti keri-

me onların hissindeki büyük ve köklü, insanın hayatını kapsa-

yan bir manayı temsil ediyordu. Şuurlu anlarından hiçbir anı

ve hareketlerinden hiçbir vakti boş bırakmaz.

“De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölü-

müm hep âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. O’nun

ortağı yoktur."68 67 Zariyat: 5668 Enam: 162-163

Üçüncü Bölüm - 73

Page 74: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İnsanın mükellef olduğu ibadet budur işte. İbadetlerin hepsi onun hayatının her anını kaplar. İlk nesil de ibadetin manasını böyle anladı. Onu sadece belirli ibadetlere hasret-medi, sadece onları eda ettikleri anları ibadet anı, hayatlarının geri kalanı ibadet dışı olmadı. Onların hissinde hayatın tümü ibadetti.

Aslında ölüm bir ibadet olamaz; çünkü insanın iradesi yoktur o anda. Fakat Allahü Teâlâ ayeti kerimedeki buyru-ğunun amacı, insanın Allah’a ortak koşmadan ölmesidir. Bu, insanın ölümünde Yaradan’a ibadet edebileceği en düşük de-recedir. Ama en yüksek derece, Allah yolunda şehit olarak ölmesidir. O ise, ibadetin zirvesidir.69

İnkılâpçı İman

İman ve tavır isimli eserde Lâ ilâhe İllallah demek: Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığını kalpten iman ile birlikte ilan etmek, buna tanıklık etmek öyle büyük bir iştir ki; pey-gamberler bunu telkin etmek, insanların hayatında bu şeha-deti yaşanır bir vakıa haline getirmek için gönderilmiştir.

Bu mutlak ve yüce gerçeğe iman eden bir kimse, cenne-te gireceği gibi, kalbinde zerre ağırlığı imandan eser bulunan kimseler de ebediyen cehennemde kalmayacak, Allah’ın dile-diği bir süreye kadar ceza çekmelerinden sonra cehennemden çıkarılıp cennete konulacaklardır.

Kelime-i tevhidi söylemek günümüzde yanlış olarak anla-şıldığı gibi ne olursa olsun hiçbir şeye aldırış etmemek şeklin-de bir tavır takınmayı değil;69 Muhammed Kutub, Düzeltilmesi Gereken Kavramlar

Akâid Dersleri; İman74 -

Page 75: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Bunun yerine münkere karşı aksiyoner ve inkılâpçı bir ta-vır takınmayı gerektirir. Bu, muvahhitler için bir sorumluluktur.

Peygamberler Allah’tan korkup kendilerine itaat edilmesi-ni isterken, içinde yaşanılan cahili vakıadan sıyrılıp kendileri-nin rehberliğinde bu vakıaya karşı çıkarak vakıayı değiştirmek için gereken sorumluluğu yüklenmeye çağırmışlardır. İşte gü-nümüzde de İslâmi olmayan vakıayı reddedici anlam ve muh-tevasından uzaklaştırılmış haliyle bir kelime-i tevhidin İslâm’ın telkin ve davet ettiği bir mesaj olmadığını bilmek gerekir.

Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına tanıklık etmek, İslâmi olmayan düzen, vakıa, değer ve otoriteleri reddedip İslâmı hakim kılmak mücadelesi vermek için gerekli donanı-ma, plan ve programa sahip olmak ve sahip çıkmak demektir.

Allah’ın yeryüzündeki hakimiyetini, insanlığın O’nun hük-müne itaatini gerçekleştirmek, birbirlerini ilah edinip birbirleri-ni sömürmelerine son vermek için peygamberlerin sergilediği mücadele ve mücadeleyi Yüce Rabbimizin hayat emanetini geri alacağı zamana kadar aralıksız sürdürmektir.

Tağut Allah’a ibadetin düşmanı

"Ey İman Edenler! Size rızık verdiğimiz şeylerin en temiz olanlarından yiyin. Allah’a şükredin. Eğer O’na kulluk ediyorsanız.”70

Bu ayetin getirdiği hüküm ile İslâm öncesi toplumun hali arasındaki münasebete gelince: İslâmdan evvel Araplar dini önderlerinin emirlerine bağlanmak ve atalarının takip ettiği 70 Bakara: 172

Üçüncü Bölüm - 75

Page 76: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

yola uymak suretiyle, içecekler ve yiyecekler konusunda bir

takım sınırlara bağlı kalarak yaşıyorlardı

Bu ayeti kerime ile Allah onlara siz bilgin ve önderlerini-

zin kulları değilseniz ve Allah’ın kulları iseniz ve eğer siz ger-

çekten önderlerinizi bırakıp Allah’a itaat ediyorsanız helal ve

haram konusunda Allah’ın sizin için çizdiği sınırlara uymanız

gerekir.

“And olsun ki biz, her ümmete ‘Allah’a kulluk edin,

tağuttan kaçının’ diye bir peygamber göndermişizdir.”71

Bu ayette “tağuta ibadet” sözünden kastedilen anlam,

tağuta kölelik ve itaattir. Tağutun anlamı Allah’a karşı haddi

aşan ve zulmeden her türlü yönetim, otorite, başkanlık veya

komutanlıktır. Allah’ın mülkünde kendi hükmünü uygular,

kullarını zorla, aldatarak veya kötü ve bozuk öğretim gibi yol-

larla kendine mecbur eder.

“Onlar, Allah’ı bırakıp hahamlarını, rahiplerini,

Meryem oğlu İsa’yı Rabler edindiler: Hâlbuki bunlar

da, ancak bir ilaha ibadet etmelerinden başkası ile

emrolumamışlardır."72

Bu ayette geçen Allah’ı bırakıp haham ve rahiplerini ilah

edinmelerinden maksat, onların emir vermek, yasak koymak

yetkisine sahip olduklarına iman edip, Allah’dan ve Resul’ün-

den gelmiş bir delile dayanmaksızın kendilerinden koydukları

hükümlere itaatleridir. 73

71 Nahl: 3672 Tevbe: 3173 Mevdudi, İslâm'i Kavramlar

Akâid Dersleri; İman76 -

Page 77: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Salih Amellerin Allah’a En yakın Hali Secde

İman ve salih amel eserinde konuya ilginç bir giriş yapıl-mıştır: kitabına secde amelini açıklayarak başlamıştır

“O halde onlara ne oluyor ki: Neden iman etmezler. Onlara Kur'an okunduğunda secde etmezler." 74

Secde Kur'an'ı Kerim’le çok yakından bağlantılı olan bo-yun eğmek ve huşu duymak hallerinden mecazdır. İmanla birlikte zikredilmesi ise değerinin büyüklüğüne, önemine ve İslâm’daki yerine dalalet eder. Secde kulluğun anlamına de-lalet eden muazzam bir harekettir. Zira secde, eğilmenin son sınırıdır. Secde boyun eğme, huşu ve acziyetin ifadesidir. Bü-tün bunlar ibadetin en bariz anlamları olduğu için Süleyman (as) kuşu Hüdhüd etrafı kontrol amacıyla çıktığı bir sırada Allah’tan başkasına secde eden bir topluluk görünce:

“Şeytan bunu göklerde ve yerde olan gizliyi açı-ğa çıkartan, gizlediğiniz ve açıkladığınız şeyleri bilen Allah’a secde etmesinler diye yapıyor."75

Secde, acziyeti, boyun eğmeyi, tabi olmayı ve teslimiyeti ortaya serer ki, bunlar ibadetin temelidir. Bütün bunlara ise gerçekte ancak nimet veren, zengin ve güç sahibi olan Allah layıktır.

“Görmedin mi göklerde ve yerde olan herkes, gü-neş, ay ve yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve in-sanlardan birçoğu Allah’a secde ederler. Birçoğuna da azap hak olmuştur. Allah’ın hor kıldığını yücelte-bilecek yoktur. Muhakkak Allah dilediğini yapar."76

74 Bkz. İnşikak: 20-2175 Neml: 2576 Hacc: 18

Üçüncü Bölüm - 77

Page 78: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Boyun eğmek ve acziyeti ifade etmek, secdenin manaları

arasında ise, secde etmeyen hiçbir varlık yoktur. Buna rağ-

men insanların bir kısmı Allah’a secde etmekten kaçınıp mal,

mevki ve kadın gibi dünya süslerini elde edebilmek amacıyla

yahut zarar vermeye gücü yetmeyenden bir zarar gelmesin-

den korkarak azgın ve zalim insanlara secde etmeye razı ol-

maktadır.

Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre; Rasûlullah (sav)

şöyle buyurmuştur: “Kulun Rabbine en yakın olduğu an sec-de anıdır. O vakit çokça dua ediniz.” İmam Nevevi şöyle der:

bunun manası Rabbinin rahmetine ve lutfuna yakın olmaktır. Kulun Allah’a en yakın anı secde anı olduğu için, melekler

Meryem as’a secde etmesini emretmişlerdir.

“Ey Meryem, Rabbine itaat et, secdeye kapan, rükû edenlerle beraber rükû et." 77

Rasûlullah’ın (sav) kıyamet günü yapacağı secdenin büyük

bir ehemmiyeti vardır. Rasûlullah (sav) sanki ardından büyük

bir hadisenin gerçekleşeceği bu secdeye hazırlık olarak dün-

yada iken uzunca secde ediyordu. Kıyamet günü Rasûlullah

(sav) ümmetine şefaat etmek için Rabbinden izin istemek için

secdeye kapanacaktır.

ÖĞRENELİM - ARAŞTIRALIM

Mükemmel iman İslâm davetçisinin ulaşması gereken en

temel amacı ve yaşamsal değeridir. Tüm çabası buna ulaşmak

olmalıdır.

77 Âl-i İmran: 43

Akâid Dersleri; İman78 -

Page 79: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Asr sûresi mü'min'in ba-

şucu hazinesi olmalıdır. Bu-

nun için derinlemesine bilgi

edinmelidir.

Cibril hadisinin detaylı

açıklamalarını kaynak eser-

lerden okuyunuz.

İmam Şafii, imam ma-

lik, imam Ahmet hakkında

mezhepler tarihi eserinden

hayatlarını öğreniniz.

Asr sûresinin tefsirinde

en önemli tespit sizce nedir?

Cibril hadisini ilim ve

hikmet eserinden okuyu-

nuz…

İman ve salih amel kitabını temin edin ve dikkatli okuyunuz.

ÖDEVİMİZ

Asr sûresi ve Cibril hadisinin inkılâpçı mü'minler için öne-

mini kavramak ve sürekli bunlar hakkında bilgileri arşivlemek

ve her yıl gözden geçirip kendi imanımızı muhasebe etmeliyiz.

CİHAD VE SECDE MÜ'MİN'İN RABBİYLE EN YAKIN HALİDİR.

İNKILÂPÇI MÜ'MİN BU DURUMLARINI GÜCÜ NİSBETİNCE ÇOĞALTMALIDIR.

"Üçüncü Bölüm - 79

Page 80: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

KONUYLA ALAKALI KAYNAK KİTAPLAR

Akaid, Hasan Karakaya

Fi Zilâli'l Kur'an, Seyyid Kutub

Sahih Buhari, İmam Buhari

Fethul Bari, İbn Hacer El Askalani

Allah Sevgisi, İbn Kayyım

Düzeltilmesi Gereken Kavramlar, Muhammed Kutub

İman ve Tavır, Beşir Eryarsoy

İslâmi Kavramlar, Mevdudi

İman ve Salih Amel, Abdülhamit Bilali

Akâid Dersleri; İman80 -

Page 81: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Page 82: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ÖĞRENECEKLERİMİZ

TEMEL BİLGİLER

İman Edilmesi Gereken Temel Esaslar

Başlıca Ayetler

Başlıca Hadisler

TAMAMLATICI BİLGİLER

İmam Buhari’ye göre iman esasları

Hayâ imandandır

Neden iman edenler! İmana çağrılır

İman başkaldırıdır

Musibetler karşısında kulluk

Kulluk gönülden itaattir

EK BİLGİLER

İman bilinçli tercihtir

HEDEF

Bu bölüm dikkatli kavrandığında iman esaslarını ve top-lumun imana olan ihtiyacı cihad şuurunu kazanmış davetçi-lerle olacağı gerçeğidir. Pekâlâ, biz buna hazır mıyız? Bu kolay olmayacaktır. Ama vazgeçemeyeceğimiz bir gerçektir. Buna ulaşacak imana sahip olmak hayatımız boyunca temel derdi-miz olmalıdır.

Akâid Dersleri; İman82 -

Page 83: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

به والمؤمنون كل آمن بالل ومآلئكته سول بما أنزل إليه من ر آمن الرسله وقالوا سمعنا وأطعنا غفرانك ن ر ق بين أحد م وكتبه ورسله ال نفر

ربنا وإليك المصير

TEMEL BİLGİLER

İMAN EDİLMESİ GEREKEN TEMEL ESASLAR

1.Ayetler

"Peygamber ve mü'minler, Rabbi tarafından Pey-

gambere indirilene iman ettiler. Hepsi de Allah’a, me-

leklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler.

Allah’ın peygamberlerini ayırt etmeyiz(dediler) işittik

ve itaat ettik. Rabbimiz! Affını dileriz. Dönüş ancak

sanadır” dediler."78

"İyilik, yüzünüzü doğuya ve batıya çevirmeniz de-

ğildir. Fakat iyilik Allah’a, ahiret gününe, meleklere,

kitaba, peygamberlere iman edenin… Yaptıklarıdır.

Bunlar imanlarında sadık olanlardır. Muttakiler de

işte bunlardır."79

78 Bakara: 28579 Bakara 177

Dördüncü Bölüm - 83

Page 84: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

"Ey iman edenler! Allah’a, peygamberlerine, pey-gamberine indirdiği kitabına ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, peygam-berlerini ve ahiret gününü inkâr ederse şüphesiz ki o, derin bir sapıklığa düşmüştür." 80

"(Muttakiler) Gayba inanırlar, namaz kılarlar, ken-dilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar, Yine onlar sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar." 81

2. Hadisler

Ebu Hureyre (ra) diyor ki : “Bir gün Rasûlullah insanların göreceği bir yerde oturuyordu. Aniden bir adam yürüyerek ona geldi ve “Ey Allah’ın Resulü! İman nedir?” diye sordu. Rasûlullah “İman; Allah’a, meleklerine, peygamberlerine ve Allah’ın huzuruna çıkacağına inanman ve yine öldükten son-ra dirilmeye inanmandır.” diye cevap verdi;82

Ali (ra) rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu. "Kişi şu dört şeye iman etmedikçe iman etmiş olmaz:

1) Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına

2) Benim Allah’ın Resulü olduğuma ve beni hak ile gön-derdiğine

3) Ölüme ve ölümden sonraki dirilmeye

4) Kadere İnanmak83

80 Nisa: 13681 Bakara 3-482 Buhari83 Tirmizi

Akâid Dersleri; İman84 -

Page 85: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Enes b. Malik (ra) diyor ki: Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Üç şey imanın aslındadır.

1) Lâ ilâhe illallah diyene dokunulmaması, biz onu günahın-dan dolayı tekfir etmeyiz, işlediği bir amelden dolayı İslâm’dan çıkarmayınız.

2) Cihad, Allah’ın beni gönderdiği andan itibaren, ümmeti-min en sonunun Deccal’la savaşacağı ana kadar devam edicidir. Cihad ne zalimin zulmü ne de adaletlinin adaleti iptal eder.

3) Kadere inanmaktır."84

84 Ebu Davud

Dördüncü Bölüm - 85

Page 86: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

TAMAMLAYICI BİLGİLER

İmam Buhari’ye göre iman esasları: İmam Buhari iman bölümünün üçüncü başlığı İmanın Esasları’dır. Bu başlı-ğın içeriğinde şunları zikretmektir.

"İyilik yüzünüzü doğuya ve batıya çevirmeniz de-ğildir. Fakat iyilik Allah’a ahiret gününe, meleklere, kitaba, peygamberlere iman edenin, sevdiği mallar-dan akrabaya, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilencilere ve köle azat etmeye verenin, namazı kıla-nın, zekâtı verenin, söz verdiklerinde sözlerini yerine getirenlerin, sıkıntı hastalık ve şiddet zamanında da sabredenlerin yaptıklarıdır. Bunlar imanlarında sadık olanlardır. Muttakiler işte bunlar." 85

"Mü'minler muhakkak kurtuluşa ermişlerdir. Öyle ki onlar namazlarında huşu içindedirler. Onlar ki, boş sözlerden yüz çevirirler. Onlar ki, zekâtlarını verirler. Onlar ki, ırzlarını korurlar. Ancak eşleri ve sahip ol-dukları cariyeleri hariç. Bundan (bunlarla olan helal ilişkilerinden) dolayı kınanmazlar… Öyle mü'minler ki, onlar emanetlerine ve vaatlerine riayet ederler. Onlar ki, namazlarına devam ederler. İşte Firdevs cennetine varis olacak olanlar onlardır. Onlar orada ebediyen kalacaklardır." 86

"Mü'minler düşman ordularını görünce: İşte bu Allah’ın ve Rasûlünün bize vaat ettiği şeydir. Allah ve Rasûlü doru söylemiştir, dediler." 87 85 Bakara: 17786 Mü'minun: 1-1187 Ahzap: 22

Akâid Dersleri; İman86 -

Page 87: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Ebu Hureyre (ra) naklen bildirmiştir: Hz. Peygamber (sav)

şöyle buyurmuştur: "İman altmış küsur şubedir. Hayâ da iman-dan bir şubedir."

Tüm bu deliller göstermektedir ki: imanın bizzat kendisini

oluşturan veya iman edildiği için yapılan amellerdir. Ayet tak-

vanın yalnızca sayılan vasıflara sahip kişilerin özelliği olduğu-

nu belirtir. Takva sahiplerinden kasıt şirk ve kötü amellerden

kendini koruyanlardır. Burada zikredilen emirleri yapan, ya-

saklardan sakınanlar kâmil mü'minlerdir. Ameller, kalple tas-

dikle imanın kapsamına dâhil olduğu gibi iyilikler kapsamına

da dâhildir.

Fethul Bari’de imanın tüm şubeleri detaylı zikredilmiştir.

"İman altmış küsur şubedir. İmanın en faziletlisi lâ ilâhe illallah sözüdür. En düşük derecesi de yolda eziyet veren şeyi kaldırmak-tır. Hayâ da imandan bir şubedir." 88

Rasûlullah (sav) buyurdu ki: “Cihadın en efdali zalim hü-kümdarın huzurunda hakkı söylemektir.”89

Hayâ İmandandır

İlim ve hikmet eserinde şu hadis yer almaktadır: Ebu Me-

sud El Bedri (ra) Rasûlullah (sav) şöyle buyurduğunu rivayet

eder. “İnsanlığın eriştiği ilk nübüvvetin sözlerinden biri de, ‘Utanmazsan dilediğini yap!’ sözüdür.” Bu hadisi şerif İmam

Nevevi’nin meşhur kırk hadis kitabının yirminci hadisidir. Bu

sözün iki anlamı vardır. 88 Müslim89 Ebu Davud

Dördüncü Bölüm - 87

Page 88: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Birincisi: Tehdit ve korkutmaya yöneliktir.

İkincisi: Haber verme anlamındadır. Hayâsı olmayan kişi dilediğini yapar. Zira çirkin işleri yapmaya engel olan hayâdır.

Bu konu ile alakalı sahih Müslim de geçen bir hadiste Rasûlullah (sav) şöyle buyuruyor: “Sende, Allah’ın sevdiği iki ahlâk var.” Ben, onlar nedir? diye sordum. Buyurdu ki: ‘yu-muşak kalplilik ve hayâ.’ Ben, bunlar bende eskiden beri mi bulunuyor yoksa yeni mi? diye sordum. ‘eskiden beri’ buyur-du. Ben, beni sevdiği iki ahlâk üzere yaratan Allah’a hamdol-sun dedim.

Süfyan b. Abdullah Sekafi (ra) şöyle rivayet eder: dedim ki Ey Allah’ın Resulü! İslâm hakkında bana öyle bir söz söyle ki, bu konuda senden başka birine soru sormayayım. Buyur-dular ki: “Allah’a iman ettim, de sonra dosdoğru ol.”90

Bu “Lâ ilâhe İllallah” sözünün anlamını hayata geçirmek-tir. Çünkü ilahın anlamı kendisine itaat edilen ve aynı zaman-da korku, tazim, saygı, sevgi, umut, tevekkül ve beklentiden dolayı kendisine isyan edilmeyen demektir. İsyanlar ise bu anlamdaki tevhidi yaralayıcı unsurlardır. İsyan, hevanın arzu-suna ve çağrısına yani şeytana uymak demektir. Cenabı Allah şöyle buyurur: “Heva ve hevesini ilah edinen kimseyi gördün mü?”

Hadis-i şerifteki, ‘Allah’a iman ettim de’ salih amelleri de hayata hakim kılan imanı içine almaktadır. “O halde senin-le beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Aşırı da gitmeyin. Çünkü O, sizin yaptık-larınızı çok iyi görendir.”91 90 Müslim91 Hud: 112

Akâid Dersleri; İman88 -

Page 89: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

"Şüphesiz, Rabbimiz Allah’tır deyip, sonra dos-doğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onla-ra, ‘korkmayın, üzülmeyin, size vaad olunan cennetle sevinin’ derler."92

Neden İman Edenler İmana Çağrılır

“Ey iman Edenler! Allah’a, peygamberine, indiri-len tüm kitaplara inanın." 93

Onlardan iman etmelerini, bil fiil iman etmiş oldukla-rı şeylere iman etmelerini istiyor. İman edenlere: Siz istenen şekliyle iman ettiniz, kuvvetlendirip korudunuz ve üzerinize titrediniz de, kalplerinizi ve vicdanlarınızı onunla doldurdunuz, tasdik ve ikrar da ettiniz.

Bundan sonra günlük hayatınızın ve tavırlarınızın arzula-rınıza uygun olabilir ya da örfünüzdeki gibi olabilir demiyor.

Onlara aileni, sosyal ilişkilerini belirleyecek belirli bir yön çiziyor ve dayanacakları dayanakları bile öğretiyor. Hükümler, emirler ve yasaklar ve “iman edenlere” yapılan yönlendirme-lerden sonra da, imanın dilek olmadığını, hissedilebilen amel şeklinde imanın gerçek bir tasdiki gerektirdiğini vurguluyor.

“Lâ ilâhe illallah” sözü bize tam bir hayat programı sun-maktadır. İnanç, ibadet, amel ve tavırları içermektedir. (Di-lenciye olan tavrımızı, yoldaki eziyetleri kaldırmamız imanın ürünüdür.) Yüce Allah’ın birliğine inanmak, ortak koşmamak, yalnız O’nun kulluk ilkelerini sadece O’nun dinini uygulamayı, Lâ ilâhe illallah ahlâkını yaşamayı ve diğer çok ünlü emirlerini 92 Fussilet: 3093 Nisa: 136

Dördüncü Bölüm - 89

Page 90: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

içermiştir. Allah’ın hükümlerine göre yaşamaktır. Hüküm koy-

ma hakkının hiçbir ortak olmadan sadece Allah’ın hakkı ol-

duğunu, O’nun ayetleri dışında bir şeyi mutlak hüküm kabul

etmenin ve buna rızanın şirk olduğu konusunun ayrıntısıyla

Müslümanlara sadece Medine İslâm toplumu zamanında in-

diği büyük bir yanılgıdır. Tersine pek çok Mekke dönemi ayet-

lerinde Lâ ilâhe illallah’a imanın bir aslı olarak kesin bir tavırla

belirtilmiştir.

Günahın açığını da gizlisini de bırakın. Günah

kazananlar, kazandıklarına karşılık şüphesiz ceza gö-

receklerdir. Üzerine Allah’ın adı anılmadan kesilen

hayvanları yemeyin, bunu yapmak Allah’ın yolundan

çıkmaktır. Doğrusu şeytanlar sizinle tartışmaları için

dostlarına fısıldarlar eğer onlara itaat ederseniz şüp-

hesiz siz müşrik olursunuz." 94

Her şeyde yüce Allah’a teslim olmak imandır. Bunun tersi ise Allah’tan başka Rabbler ve dostlar edinmek yani şirk-tir. Çünkü tek dost Allah’tır. İslâm Mekke’de kök salarken ve Lâ ilâhe illallah’ın gerekleri açıklanırken başlamıştır. Sonra Medine’de kesin hükümler geldi. (Hırsızın, zina edenin, adam öldürenin, İslâmdan dönenin cezaları) Mekke’de inanç kuv-vetlendirilirken, Allahû Teâlâ’yı ve Resulünü hükümlerine tes-lim olmadan mü'min olmayacağı belirtildi.

Bu ilahi teklif yönüydü. Medine’de mü'minlerin hayatına bakalım Allah’tan gelen bu emri nasıl karşıladılar ve nasıl uy-guladılar.94 En’am: 120-121

Akâid Dersleri; İman90 -

Page 91: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

O örnek sahabe nesli içinde, hiç kimse duraklayıp: Bu

emirlere (Allah’ın kitabı ve peygamberinin sünnetiyle gelenler)

bağlayıcı mıdır? Bunlar imana dâhil midir, yoksa fazladan mı-

dır? Allah’tan olduklarını tasdik yeter mi, yoksa uygulanması

gerekir mi? İnsan içlerinden birini yapmazsa yine mü'min olur

mu? Örtüneyim mi? Namaz kılayım mı? gibi sorular sormadı.

Yüce Allah ve Resulünün imanlarına şehadet ettiği

mü'minlerden…

İlginç ve ne yazık ki içlerinde küfür taşıdıkları halde mü'min

görünen münafıklardan hiçbiri böyle bir şey sormadı…

Onlarda bunlar da biliyorlar ki: Lâ ilâhe illallah söylenip

de işi biten bir kelime değil, bazı gerekleri vardır. Mü'minler

(Firdevs cennetleri vaad ediliyor) münafıklar (cehennemin en

alt tabakası onlara tehdit ediliyor) aralarındaki köklü bir farka

rağmen gereklerini uyguluyorlardı. Şu kadar ki mü'minle ina-

narak ve onu indiren Yaradan’a itaat için, cennetine ve rıza-

sına nail olmak için yaparken münafıklar da inanmadan gizli

veya açık bıkkınlıkla ya da kurtulmak için hilelere boş vurarak

yapıyorlardı.

Mü'minler bir tarafa münafıklardan bile hiçbiri dünya

hayatında somut bir Lâ ilâhe illallah sözüyle, gereklerinden

tek bir tanesini yapmadan İslâm unvanına kavuşabileceklerini

düşünmemişti. Zaten bu İslâm toplumunda olabilecek bir şey

de değildi.95

95 Muhammed Kutup, Düzeltilmesi Gereken Kavramlar

Dördüncü Bölüm - 91

Page 92: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İman Başkaldırıdır

İman ve tavır eserine kulak verelim: İslâm’ın teklif edip öğrettiği şekliyle Allah’a iman: Allah’ın öngördüğü nizama ay-kırı olan her şeye karşı inkılâp hareketidir, başkaldırıdır.

Bu inkılâp hareketinin, bu başkaldırının kendine has yöntem ve uygulamaları vardır. Bu yöntem ve uygulamalarla, İslâm’ın tasvip etmediği vakıanın İslâma uygun bir vakıa hali-ne dönüştürülmesi esas hedeftir. Allah’a iman, çevreyi etkile-meyen İslâm dışı vakıayı kabullenen kuru ve etkisiz bir iddia olamaz.

Bu dava evvela ferdi, bütün kâinat ile kavgalı hale getire-rek onu fıtratına ters düşüren bir insan olmaktan çıkartır; onu kâinatın fıtratı ile bağdaşan bir inanç ve düşünüşe sahip kılar.

Bu uğurda karşılaşabileceği sıkıntıları bir azap olarak görmez. Davasının yüceltilmesi, zafere ulaştırılması yolların-da aşılması gereken bir engel, Rabbinin katında derecesinin yükselmesine bir vesile kabul eder. Gittiği yolda yalnız olma-dığının, aynı yoldan peygamberlerin, onlarla birlikte Rabbinin yolundan başka bir yolu kabul etmeyen pek çok peygamber ashabının geçtiğinin şuuruyla daha bir izzet bulur. Küfür ve şirkin önünde asla boyun eğmez. Onlara karşı içinde en ufak bir meyil duymaz.

“Kendileriyle birlikte birçok âlimin çarpıştığı nice peygamberler gelip geçmiştir. Fakat Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşemediler, zaafa uğ-ramadılar, (düşmanlarına) boyun eğmediler. Allah

sabredenleri sever.96

96 Âl-i İmran: 146

Akâid Dersleri; İman92 -

Page 93: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Musibetler Karşısında Kulluk

“Ey insanlar Allah’a kulluk ediniz."97 ayetini şu haki-katleri kaleme alarak açıklamıştır. Allah’ın sevdiği ve razı oldu-ğu insanları onun için yarattığı bir gayedir.

“İnsanları ve cinleri ancak bana kulluk etmeleri için yarattım." 98

Allahû Teâlâ bütün âlemlerin Rabbi, yaratanı, rızık vereni, kâinatı düzene koyanıdır. Hüküm ancak onundur. İnsanlar, is-ter itiraf etsinler ister etmesinler, ister bilsinler ister bilmesinler, bu böyledir, değişmez. İnsanlardan ancak iman ehli olanlar bunları bilirler. Bildikleri için iman ederler. Allah’ın rahmetini umarak, azabından korkarak, Allah’a şükürle kulluk ederler. Bu gerçekleri bilmeyen veya Allah’a karşı bildiği halde kibir-lenerek inkâr edenler böyle değildir. Bunlar, Allah’ın Yara-dan ve hükmeden olduğunu bilirken bilgilerini inkâr etmez ve Allah’a boyun eğmezler. Vicdanları, doğruluğuna kanaat getirdiği halde, sırf zulümleri ve büyüklenmeleri yüzünden o mucizeleri inkâr ettiler.

İlah, kâmil bir muhabbet ve tazimle, İclal ve ikramla, kor-ku ve ümitle ve benzeri ihtiramla kalbin yöneldiği ve beğen-diği bir kimsedir. Bu, ibadet ve kulluk Allah’ın sevdiği ve razı olduğu bir teslimiyettir.

Buhari ve Müslim’de geçen bir hadiste peygamberimiz şöyle buyurmaktadır. "Âdem ile Musa (as) (ruhlar âleminde) karşılıkla konuştular birbirlerine delil getirdiler.

Musa (as) dedi ki “Sen o Âdem’sin ki: Allah seni yed-i 97 Bakara: 2198 Zariyat: 56

Dördüncü Bölüm - 93

Page 94: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

kudreti ile yarattı, sana ruhundan üfledi sana melekleri secde ettirdi, sana her şeyin isimlerini öğretti, böyleyken niçin ken-dini ve bizi cennetten çıkardın. (Yeni cennette neden günah işlediğini)

Âdem Musa’ya cevaben “Sen O Musa’sın ki Allah seni risaletine ve kelamına layık kıldı ve seçti. Öyle ise sen itham ettiğin bu hususu ben yaratılmadan önce üzerime yazıldığını görmedin mi?” Musa “evet” diye cevap verdi.

İşte Âdem Musa’ya böylece delil getirdi.

Musa (as) Allah takdir etti ben de yaptım. Benim ne suçum var!” demedi. Çünkü bunu hiçbir Müslüman ve akıllı bir kişi söyleyemez. “Şayet kaderde vardı ben de yaptım.” Şeklinde bir özür bulunsaydı. Bu özrü, şeytan da firavunda nemrut ve bütün kâfirlerde özür olarak ileri sürebilirdi. Böylece inkârları haklı olurdu.

Musa (as) günah işlediğinden dolayı Âdem’i kötülemedi. Âdem (as) Rabbine tevbe etti, cenabı Hakk onun tövbesini kabul buyurdu. İşlediği günahtan ve kendilerine hata sirayet ettiğinden dolayı Musa (as) niçin bizi ve kendini cennetten çı-kardın? Diyor. Adem’de “Ben yaratılmadan önce bu üzerime yazılmıştı” diye cevap veriyor.

Böylece amel ve üzerine gelen musibet takdir olunmuş-tur. Takdir edilen musibete teslim olmak icap eder. Bu Allah’ın Rab (kullarını terbiye eden) olduğunu kabul etmek cümlesine girer.

“Sabret. Şüphesiz ki, Allah’ın vaadi haktır. Kusu-runun affını dile sabah akşam Rabbini hamd ile tes-bih et."99 99 Mü'min: 55

Akâid Dersleri; İman94 -

Page 95: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

“Eğer sabreder, Allah’tan korkarsanız, onların hi-leleri size hiçbir zarar veremez. Şüphesiz Allah, onla-rın yaptıklarını ilmiyle kuşatmıştır."100

"Kim Allah’tan korkar ve sabrederse, şüphesiz ki Allah iyilikte bulunanların mükâfatını asla zayi et-mez.” 101

“Yoksa biz iman edip güzel amel edenleri yer-yüzünde fesat çıkaranlar gibi mi tutacağız? Yahut Allah’tan korkanları doğru yoldan sapanlar gibi mi sayacağız?” 102

Bütün sapıtmaların esas sebebi şudur: Sadece kendi akli kıyasına Allah katından inmiş olan Kur'an delillerinin önüne geçirmek ve nefsi hevasına uymayı Allah’ın emrine tabi ol-maya tercih etmektir. Heva ve heves ehli nasıl oluyor da heva ve arzularına uygun şeylere bu kadar şiddetle bağlı oluyorlar? Âlimler şöyle cevap verir "Cenabı Hakk, küfürleri sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi sinmişti” ayeti ve benzerlerini unut-tunuz mu?

“İnsanlardan bazıları, Allah’tan başka varlıkları Allah’a eşler koşarlar. Onları Allah’ı sevdikleri gibi severler. Mü'minler ise en çok Allah’ı severler.” 103

"Bil ki onlar, sırf heva ve heveslerine uymaktadır-lar. Allah’ın hidayetinden mahrum olarak kendi heva ve hevesine uyandan daha sapık kimdir? Şüphesiz ki Allah, zalim kavmi hidayete erdirmez." 104 105

100 Âl-i İmran: 120101 Yusuf: 80102 Sad: 28103 Bakara: 165104 Kasas: 50105 İbni Teymiyye, Kulluk

Dördüncü Bölüm - 95

Page 96: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Kulluk Gönülden İtaattir

İbadet duygusu, insanda istek ve bunu yerine getirme arayışı oluşturup insanı ibadete sürükledikten sonra onu fıt-ri durumuyla baş başa bırakır. Nitekim yeme, içme, giyinme gibi fıtri duyguların insandan hiçbir zaman ayrılmaz ise, dini düşüncenin aslını oluşturan inanç duygusu insanda tamamen kaybolmaz.

Bir kere düşünelim, bu fıtri duygunun hareket noktası ne olabilir? İnsanı ibadete sürükleyen bu isteğin kaynağı neresi-dir? İnsanı, kendisine bir ilah edinerek ona ibadete sürükleyen gücün mahiyeti nedir? Bu arayış içerisinde imanın yeri nedir? Bu soruları cevaplayabilmek için ibadet kavramını bütün bo-yutlarıyla ele alıp incelememiz gerekmektedir.

İbadet kavramına yönelik dikkatimizde, göreceğimiz ilk şey ibadetin iki unsurdan oluştuğudur. Kulluk ve itaat.İtaatin olması için iki şey gereklidir. (İman ve salih amel) İnsan ger-çek Rabbine en küçük bir şirk, küfür, inkâr ve şüpheden uzak bilmeli, ondan başka hiç kimseden korkmamalı, lutfuna rağ-bet etmeli, kuvvetine güvenmeli ve yine O’ndan başka hiçbir şeye ilahlık Rabb’lik izafe etmemelidir. O’ndan başkasından yarar ve zarar ummamalı, gerçek mabuduna olan sevgi ve ilgiyi başkasına göstermemelidir. İşte iman budur.

İnsan zorunlu hayatında asıl mabudun hükmüne uyduğu gibi bilinçli hayatında da hükmü O’ndan almalıdır. Böylece hayatı, her yönüyle bir ilaha adanmış O’nun hükmüne tabi olmuş, O’nun boyasıyla (salih amel) boyanmış olsun.

Kulluk, insanın en üstün kuvvetle; kutsiyet, masumiyet ve

Akâid Dersleri; İman96 -

Page 97: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

yüceliğin var olduğunu kabul etmesidir. Sonra O’na boyun eğmesi, O’nun istediği veya istediğini zannettiği şekilde hare-ket etmesidir. Kısaca O’na itaat etmesidir. Kulluk, temel unsur olup itaat ona bağlı olarak var olur. İtaat eden, itaat ettiği kud-rete karşı gelme gücünü hiç bir zaman kendisinde bulamaz, böyle bir gücü kendinde bulduğu anda, ortada kulluk ve itaat kalmamıştır.

İnsana irade verilmiş, bu irade tercihinin sonucunda Al-lah (cc)‘a itaati mükâfat, itaatsizliği ise acı bir azaptır. İnsandan başlayarak yerde ve gökte gördüğümüz ve göremediğimiz her şey düzenli bir şekilde var oluşlarının gayesini oluşturan bir sisteme tabidirler. Bu tabi oluş ve boyun eğiş Fıtrat Kanunu veya Tabiat Kanunu diye ifade edilir. Varlıkların tamamı bu kanunlara itaat içindedir ve istese de bu kanunların dışına çı-kamaz.

Hayat, var oluş veya varlık olarak ifade ettiğimiz şeyler gerçekte bu kanuna itaatin bir sonucudur. Ölüm, yokluk gibi şeyler de bu konunun sonunu ifade eder.

Kâinatta var olan her şey mutlak yaratan ve hükmedenin emirlerine sonsuz itaat içindedir ki, olması gereken de budur.

"Göklerde ve yerde bulunanlar hep O’nundur. Hep-si O’na itaat etmektedir."106

"Allah’ın yarattığı şeylere bakmıyorlar mı? Gölge-leri nasıl sağdan sola sürünerek, Allah’a secde ede-rek döner. (Her şeyin gölgesi yerde uzanıp, kısalarak hep Allah’a secde etmektedir. Yerlerde ve göklerde bulunan gerek canlılardan, gerekse meleklerden hep-106 Rum: 26

Dördüncü Bölüm - 97

Page 98: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

si, Allah’ a secde ederler, onlar asla büyüklenmezler. (Daima Allah’ın emrine boyun eğerler.)" 107

Kulluk, itaat, kâinatta bulunan canlı cansız, şuurlu şuur-suz bütün varlıkları kuşatmıştır. İnsan bu kâinatın bir parçası olarak, gerekli kulluk ve itaatle yükümlüdür. Maddi yapısı fıtri kanunlara karşı çıkamaz. Hiçbir insanoğlu ölüm emrine karşı koymuş değildir.

İnsan kendi iradesi ile bir başka yaratığa kulluk dahi etse onun varlığı asıl ilaha kulluk ve itaat içinden asla uzaklaşmaz. Ama önemli olan bu kulluk ve itaatin irade gücü de dâhil bi-linçli bir şekilde Allah’a yapılması gerektiğidir. İşte bu gerçekle-şecek olursa insan sonu ebedi mutluluk ve mükâfata kavuşur.

Bilindiği gibi itaat, bir ibadet şekli olarak kulluğun parça-sıdır. İnsan ne zaman bu parçayı bütünden ayırmışsa, keder ve ızdıraba yuvarlanmıştır. İnsanlar ancak cehalet ve anlayış-sızlık perdesini kaldırıp Allahû Teâlâ’yı tanırlarsa kendilerinde olması gereken şekliyle kulluk ve itaat meydana gelir.

Burada, insan için, parçayı bütünden ayırma durumu olmadığı müddetçe huzur, rahatlık ve sükûnet vardır. Allahû Teâlâ’nın insana bağışladığı irade gücü, akıl, ilim ve idrak kuv-vetlerini kullanarak elde ettiği şeref ve fazilette diğer varlıklar-dan ayrılır. Eğer verilen güçler ile Allahû Teâlâ’ya karşı bilinçli bir itaat gerçekleşirse, bu durum insanı diğer yaratıklardan üstün seviyeye çıkarır. Fakat bunu yapmadığı, yaratıcısını bil-mek için akıl gücünü, ilmi kabiliyetini kullanmadığı ve kendi hürriyet sınırları içerisinde O’ndan yüz çevirdiği zaman, hay-vanlardan daha aşağı seviyeye iner.107 Nahl: 48-49

Akâid Dersleri; İman98 -

Page 99: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Aslında, yalnız başına akıl ve ilmi güç insana ne şeref ne

de fazilet kazandırır. Bunlar şeref ve fazilete kavuşmak için

birer vasıtadır. Bu vasıtalar asıl şekliyle kullanılır ise, fıtrat ge-

reği zorunlu olan kulluktan bilinçli olan itaate geçilir ve bu da

insanı diğer tüm yaratılmışlardan üstün kılar.

Şimdi biraz düşünüp, Allah için söyleyelim, insan elde et-

tiği bu gelişmelere rağmen, hayvani seviyeden kurtulup yük-

selebildi mi?

Yükselme vasıtası olarak verilen akıl ve ilim yardımıyla

insanın elde ettiği gelişmenin mahiyeti nedir? “Asıl gelişme

bilinçli olan itaatle zorunlu olan kulluğun birleşmesidir.” İn-

san, fıtrat kanununu koyan yüce güce kulluk ettiği gibi, yine

aynı gücün diğer hükümlerine de uymak zorundadır. Bu ger-

çekleşirse insan için asıl gelişme gerçekleşmiştir. İnsan diğer

varlıklara göre şeref ve faziletin üst basamaklarına çıkar. Böy-

lece yerde ve gökte bulunan bütün yaratıklardan daha çok

mükâfata kavuşur.

Fakat insan bu gerçeğe sırt çevirir. Kulluk ve itaati birbi-

rinden ayırırsa, işte o zaman insanın yeri, hayvanların bulun-

duğu seviyenin daha aşağısına düşer.

"And olsun, cehennem için de, birçok cin ve in-

san yarattık ki, bunların kalpleri var fakat anlamazlar,

gözleri var fakat görmezler, kulakları var fakat işit-

mezler. İşte onlar hayvan gibidir. Hatta daha da sa-

pık." 108

108 Araf: 179

Dördüncü Bölüm - 99

Page 100: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

"Biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra onu

aşağıların aşağısına çevirdik"109

İnsanın ahseni takvim (en güzel biçimde) oluşu aslında

üstünlük değildir. Bilakis onun yükselme ve ilerleme sebebi bu

vasıtalardan yararlanması ve böylece Rabbini bilen, dünya

hayatını bütün olarak Allahû Teâlâ’nın istediği şekilde geçirir

ki, bu da salih ameldir. Böyle bir yükselme elde etmeyen kişi

daha aşağılara inerken, yükselen kişi bitmeyen bir mükâfatla

karşılaşır ve sonsuz mutluluğa kavuşur.

İbadetin gerçek manası kulluk ve itaat olduğunu belirt-

miş itaat iman ve salih amel ile gerçekleşeceğini daha önce

zikretmiştik.

“İbadet sadece tesbih taneleri, seccade ve mescitle ilgilidir.”

Diyerek, yaşayan kimse en büyük hatayı yapmıştır. Gerçek

şudur ki, sadece beş vakit namaz kılmak, oruç tutmak, hac

etmek ile kulluk yerine gelmez. Bilakis mü'min'in bütün haya-

tı ibadettir. İnsan kazancında haramı terk eder ise, insanlarla

olan ilişkilerinde zulüm, haksızlık sahtekârlık gibi kötülükler-

den kaçınır, doğruluk üzerine yaşarsa o zaman kişinin bütün

hayatı ibadet üzere olur. Kişi konuştuğu zaman Hakk’ı söyler

ve Hakk’ın temsilcisi olarak hayatını devam ettirir ise gerçek

ibadeti anlamış demektir.

Gerçek şu ki: Mü'min'in Allahû Teâlâ’nın hükmüne bağlı

olarak yaptığı bütün işler nasıl olursa olsun, hepsi baştan sona

Allah için olduğu sürece birer ibadettir.109 Tin: 4,5

Akâid Dersleri; İman100 -

Page 101: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İbadet için en üstün derece, mü'min'in Mevlasına sadık samimi olarak itaat etmesi, sadece Mevlasının hükümlerini kendisine tatbik etmekle yetinmeyip başkalarına da tatbik edebilmek için gücünün yettiği kadar çalışması, Allah’ın emir ve nehiylerine uymakla kalmayıp bunları bütün insanlığa uy-gulanır duruma getirmek için gayret sarf etmesi, itaatin, iba-detin asıl şeklini bütününü oluşturur.

Fakat insanlar ibadeti sadece namaz, oruç, haç ve tes-bihten ibaret zannettiler. Dünya işlerini ibadetin tamamen dı-şında tuttular ve ona göre davrandılar. Hâlbuki bu ibadetler insanın zorunlu ve bilinçli hallerinin birleşmesi olan durumu ifade etmek ve insanı yukarılara çıkaran ibadetlerin temeli-ni oluşturan bir bölümdür. Yoksa ibadetlerin tamamı değildir. Ahseni takvime götüren hedefe ulaştığında şeref ve fazilete kavuşur. Razı olunan kul olur. Gerçek manada yeryüzünde Allah’ın halifesi olur. Böylesi bir Mü'min Allahû Teâlâ’dan baş-kasından yardım istemez, yalnızca Allah’a güvenir.

"Allah sizden, inanıp, salih amel işleyenlere vaat etti: onlardan öncekileri nasıl hükümran kıldıysa, on-ları da yeryüzünde hükümran kılacak ve kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendileri için seçip beğen-diği dinlerini kendilerine sağlamlaştıracak, korkula-rının ardından kendilerini güvene erdirecektir. Onlar hep bana kulluk ederler. Bana hiçbir şeyi ortak koş-mazlar. Bundan sonra kim inkâr ederse, işte onlar, yoldan çıkanlardır." 110 111

110 Nur: 55111 Mevdudi, İslâmi Kavramlar

Dördüncü Bölüm - 101

Page 102: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

EK BİLGİLER

İman Bilinçli Tercihtir

Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edilmiştir, dedi ki: Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu. “Şehidin öldürülmekten hissettiği acı, siz-den birinizin çimdiklenmekten hissettiği acı kadardır.”112

Bu hadis-i şerifin bize öğrettiği, iman uğruna mücadeleyi göze almamız gerektiği ve buna karşı gayretli olmamız. Bu mücadele için teşviktir.

Çünkü insanlar “Lâ ilâhe İllallah” demekle iman edip İslâma girmiş olurlar. Ancak iman statik ve durağan bir hadise değildir. Kuvvetlenir, zayıflar. Hatta kaybolabilir. Bu sebeple iman sürekli imtihana tabi tutulur.

“İnsanlar imtihandan geçirilmeden sadece iman ettik demekle bırakılacaklarını mı sandılar? And ol-sun ki, Biz onlardan öncekileri de imtihandan geçir-mişizdir. Elbette Allah doğruları ortaya çıkaracak, ya-lancıları da ortaya çıkaracaktır.”113

“Mü'minlerden öyle kimseler vardır ki, Allah’a ver-dikleri sözde durdular. Onlardan kimi adağını yerine getirdi, kimi de beklemektedir. Onlar sözlerini asla değiştirmemişlerdir.”114

İman bilinçli bir kabulleniştir. Mü'min neye çağrıldığını bi-lerek kabul eder. Kelime-i tevhidi söyleyen kişi, artık bu sözün getirdiği sorumlulukları yüklenmiştir. İşte biz bunu akabe’de 112 Tirmizi113 Ankebut: 2,3114 Ahzap: 23

Akâid Dersleri; İman102 -

Page 103: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Medinelilerin tavırlarıyla belirginleşir ve bir iman modeli olarak müslümanların karşısına dikilir.

Bütün bunlara karşı bize ne var Ya Rasûlullah?

Cennet

Ne karlı bir alış veriş bu.

Hakkıyla teslim olmuş bir kalp bunları kavramada zorluk çekmez. Zira bu kalp için iman Allah için yaşama ve mücadele etmek olduğunu içtenlikle bilir. Allah’a iman etmek ile Allah’ın istediği hayatı yaşamak ve yaşatmak ve Allah’ın dinini yaygın-laştırma unsurlarını birbirinden ayırabilmek mümkün değildir. Bunun için iman nesilleri İslâmı “hayat iman ve cihad” olarak kalplerine nakşetmişlerdir.

Ebu Hureyre (ra) dedi: Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Kim cihad etmeden, cihad etmeyi gönlünden geçirmeden ölecek olursa münafıklığın bir şubesi üzerine ölmüş olur." 115

Rasûlullah cihadı (acısı dâhil) bilinçli bir imanın gereği olarak zikrediyor. Cihadın, imanın akabinde imanı diri tutma isteğinin her alana yansımış mücadelesi olduğu göz önünde bulundurulursa iman ve cihad ikilisinin birbirine ne denli bağlı olduğu daha iyi kavranacaktır.

Cihad eden mü'min, imanının şahitliğini yapmaktadır. Ci-had Allah’ın doğrular ile yalancıları ayırt ettiği bir imtihanıdır. Bu imtihanı atlatabilmek güçlü bir iman ve irade sahibi olmayı gerektirir. Bu özelliklere sahip olan mü'minler İslâmı korumak için cihad edebilirler. Cihad etmek mü'minlerin özelliklerinden-dir. Cihaddan kaçmak ise nifakın ve münafıklığın alâmetidir.116

115 Müslim116 Değişim dergisi 14,15 özetlenmiştir.

Dördüncü Bölüm - 103

Page 104: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ÖĞRENELİM - ARAŞTIRALIM

Bu bölümde hayânın

imandaki önemi vurgulan-

mıştır. Gerekli araştırma için

sizler neler yaptınız.

İman edenler, iman edin

ilahi emri üzerine yapılan

izahları iyi öğreniniz. Bu aye-

ti kerimeyi mutlaka ezberle-

yiniz.

Âdem (as) ile Musa (as)

kısasını tartışınız ve iyi kav-

rayınız

Kullukta gerekli olan şu-

urlu itaat üzerine sizler top-

lumda ne gibi eksikler fark

ettiniz?

Ümmetin ihtiyacı olan

direnişçi ve mücadeleci mü'min, sizce nelere sahip olmalıdır?

Allahü Teâlâ mü'minleri imtihan etmesini nasıl bu bölüm-

de açıklandı? Siz neler ilave edersiniz?

İman esasları konusunda bu bölümde en çok öne çıkan

sizce nedir?

Unutmayınız ki Allahü Teâlâ bizleri de imana

çağırmaktadır.

Hayat iman ve cihaddır.

Ümmet bu şuurda bilinçli mü'minleri bekliyor. Neden biz

olmayalım!

"Akâid Dersleri; İman104 -

Page 105: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ÖDEVİMİZ

Nisa sûresinin 136. ayeti hakkında daha fazla bilgi sahibi olmalıyız. Bizim için ne ifade ettiğinin farkına doğru bir şekil-de kavramalıyız.

İman için hayâ ve cihad her nesilde değişmez bir gerek-liliktir. Bizde bunu biran önce bilgi dağarcığımıza almalı ve derdi ile dertlenmeliyiz.

KONUYLA ALAKALI KAYNAK KİTAPLAR

Akaid, Hasan Karakaya

Sahih Buhari, İmam Buhari

İlim ve Hikmet, İbn Recep

Düzeltilmesi Gereken Kavramlar, Muhammed Kutub

İman ve Tavır, Beşir Eryarsoy

Kulluk, İbn Teymiyye

İslâmi Kavramlar, Mevdudi

Değişim dergisi sayı 14, 15

Dördüncü Bölüm - 105

Page 106: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden
Page 107: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

BEŞİNCİ BÖLÜM

Page 108: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ÖĞRENECEKLERİMİZ

TEMEL BİLGİLER

Sadık imanın nasıl olacağını beyan eden ayetler

Ayetlerin tefsiri

Sadık iman

Gerçek İman Allah anıldığında kalbin hissettiğidir

Vicdani titreyiş takva

Müslümanın kişiliği

TAMAMLATICI BİLGİLER

Emin mü'min kim?

İmam Buhari’nin sahih hadisleriyle sadık iman

EK BİLGİLER

İman ve cihad

Gönülden teslimiyet

Kalbin tek gıdası iman

HEDEF

Mü'min kişiliğine ulaşmak için mü'minun sûresini ezberle-mek ve peşini bırakmamak.

Page 109: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ورسوله ثم لم يرتابوا وجاهدوا بأموالهم إنما المؤمنون الذين آمنوا باللادقون أولئك هم الص وأنفسهم في سبيل الل

TEMEL BİLGİLER

Sadık İmanın Nasıl Olacağını Beyan Eden Ayetler

"Mü'minler ancak o kimselerdir ki, Allah ve Resu-

lüne iman ederler. Sonra imanlarında şüpheye düş-

mezler. Mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad

ederler. İşte sadık olanlar ancak bunlardır." 117

"Mü'minler ancak o kimselerdir ki, Allah zikre-

dildiği zaman kalpleri ürperir. Allah’ın ayetleri on-

lara okunduğu zaman imanlarını arttırır ve sadece

Rabb’lerine tevekkül ederler. Onlar namazlarını dos-

doğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan

Allah yolunda infak ederler. İşte gerçek mü'minler,

onlardır. Onlar için Rabb’leri nezdinde dereceler,

mağfiret ve güzel rızık vardır."118

117 Hucurat: 15118 Enfal: 2-4

Beşici Bölüm - 109

Page 110: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

"Mü'minler muhakkak kurtuluşa ermişlerdir. Öyle mü'minler ki, onlar namazlarında huşu içindedir-ler. Onlar ki, boş şeylerden yüz çevirirler. Onlar ki zekâtlarını verirler.

Onlar ki avret yerlerini korurlar. Ancak eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hariç. Bunlarla olan helal ilişkilerden dolayı kınanmazlar. Kim bunun ötesine geçmek isterse işte onlar haddi aşan mütecavizlerdir.

Öyle mü'minler ki onlar, emanetlerine ve vaatleri-ne riayet ederler.Onlar ki namazlarına devam ederler. İşte “Firdevs” cennetine varis olacak olanlar onlardır. Onlar orada sürekli kalacaklardır." 119

"Hüküm ancak Allah’ındır. O ancak kendisine iba-det etmenizi emretti. Dosdoğru din işte budur. Fakat insanları çoğu bilmezler." 120

"(Yakup )… Hüküm sadece Allah’ındır. Ben O’na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnız O’na te-vekkül etsinler, dedi." 121

Ayetlerin Tefsiri:

Sadık İman

"Mü'minler ancak o kimselerdir ki, Allah ve Resu-lüne iman ederler. Sonra imanlarında şüpheye düş-mezler. Mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad ederler. İşte sadık olanlar ancak bunlardır." 122

119 Mü'minun: 1-11120 Yusuf: 40121 Yusuf: 67122 Hucurat: 15

Akâid Dersleri; İman110 -

Page 111: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Bu ayeti kerimede Allahü Teâlâ imanın aslını açıklıyor. “Gerçek mü'minler ancak Allah’a ve Resulüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yo-lunda mallarıyla canlarıyla savaşanlardır.”

İman; Allah’ı ve Rasûlullah’ı sözlerinde doğrulamaktır. İçine hiçbir şüphe ve kuşku karışmayan doğrulama olmalı ki sadık olsun. Sarsılmayan, kararsızlık kabul etmeyen, duygu ve heveslerin sesinin duyulmadığı, kalbin ve hislerin tereddüt duymadığı, güven verici, değişmeyen ve yerleşik bir doğrula-madır sadık iman.

“İşte iman sözlerinde sadık olanlar onlardır.” İşte onlar kendilerinin mü'min olduklarını söylerken doğru söyle-yenlerin ta kendileridir. Bu duygular kalpte yer etmedikçe, bu duyguların izi gerçek hayatta uygulanmadıkça, iman gerçek-leşmiş olmaz.

Bu ayette söz arası olarak gelmiş olan şu ifade üzerinde bir nebze duralım: Bu ayette gerçek mü'minler ve sadık iman sadece gelişi güzel söylenmiş bir ifade değildir. Gerçekçi ve psikolojik bir deneyime parmak basmakta ve insanın nefsine hatta imandan sonra meydana gelen aksaklığı tedavi eden bir ifadedir. “Sonra asla şüpheye düşmeyen” bu ara cümle tıpkı şuna benzer;

“Şüphesiz Rabbim Allah’tır deyip sonra dosdoğ-ru yürüyenlerin…”123 ayetindeki ara cümle gibidir. Birinci ayette, ‘şüpheye düşmemek’ ikinci ayette ise Rabbim Allah’tır deyip de sonra da ‘dosdoğru yürümek’, mü'min olan bir kim-senin acı tecrübelerin ve şiddetli imtihanların etkisi ile bazen şüpheye düşüp sarsıntı duyabileceğine işaret etmektedir. 123 Fussilet: 30

Beşici Bölüm - 111

Page 112: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Bir mü'min hayatında kendisini titreten zorluklara, sarsan musibetler çarpabilir. Bütün bu engeller karşısında kararlı ka-lıp Yüce Allah’a güvenip şüpheye düşmeyen dosdoğru olan ve Allahü Teâlâ ile bağlarını koparmayan kimse Allah katında böyle bir dereceyi hak eder.

Ayetin ifadesinin böyle gelmesi, yolun kaygan noktaları ve yolculuğun tehlikeleri hakkında mü'min kalplerin dikkat-lerini çekmektedir. Bundan hedef ise mü'minlerin işlerini sıkı tutmalarını, ölçülü ve dürüst olmalarını sağlamak ve ufuk be-lirsizleşip de hava iyice karardığında, fırtına ve rüzgârlarla kar-şılaştığı zaman şüpheye düşmemesini temin etmektir.124

Gerçek İman Allah Anıldığında Kalbin Hissettiğidir

“Gerçek mü'minler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalpleri korkar. Ayetleri karşılarında okunduğu zaman, onların imanını arttırır. Onlar an-cak rablerine dayanıp güvenirler.”

Yüce Allah’ın “Allah anıldığı zaman kalpleri korkar” ayeti kerimesinde mü'minleri, güzel ismi anıldığı vakit korkmakla ve kalplerinin titremesiyle nitelendirmektedir. Buna sebep imanlarının kuvveti, rablerinin emirlerine itaatleri ve adeta kendilerini Allah’ın huzurunda görmeleridir. Bu ayeti kerime-nin benzeri şu ayeti kerimede de görülmektedir.

“İlahınız bir tek ilahtır. O halde Allah’a teslim olun. İtaatkâr ve alçak gönüllü olanları müjdele! On-lar ki; Allah anılınca kalpleri korku ile titrer. Kendi-lerine isabet edenlere sabrederler, namazı dosdoğru 124 Fi Zilal'il Kur'an, Seyyid Kutub

Akâid Dersleri; İman112 -

Page 113: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

kılarlar ve onlara rızık olarak verdiklerimizden de in-fak ederler."125

“Allah,’a yönelenler; iman edip Allah’ ı zikir ede-rek kalpleri huzura kavuşanlardır. İyi biliniz ki; kalp-ler, ancak Allah’ı zikretmekle huzura kavuşur." 126

Bu durum ise, Allah’ı bilmenin kemaline ve kalbin sağlam bir şekilde güven duymasına bağlı bir şeydir.

Korkmak; Allah’ın azabından korkmaktır. O yüzden korkmak ile kalbin huzur bulması arasında bir çelişki söz konu-su değildir. Nitekim Yüce Allah bu iki hususu da şu buyruğun-da bir arada zikretmektedir.

“Allah, sözlerin en güzeli olan Kur'an’ı, ayetleri birbirine benzeyen, tekrar eden (karşılıklı hükümleri zikreden) bir kitap halinde indirmiştir. O Kur'an’dan, Rabb'lerinden korkanların derileri ürperir. Sonra deri-leri ve kalpleri de Allah’ın zikrine karşı yumuşar. İşte bu Kur'an, Allah’ın hidayet rehberidir.”127 yani, Yüce Allah’tan korkuyor olsalar dahi ruhları huzur ve sükûnet bu-lur. Allah’ı tanıyan, O’nun satvet ve cezasından korkanların halidir. Yoksa cahil insanların ve sıradan bidatçilerin yaptıkları şekilde bağırıp çağırmak, eşeklerin anırmasını andıran sesler çıkarmakla olmaz.

Bu gibi davranışları sürdüren, bunun vecd ve huşu ol-duğunu iddia eden kimseye şöyle denir: Sen Allah’ı tanımak, O’ndan korkmak, O’nun celal ve azametini bilmek noktasında hiçbir zaman ne Resulün durumuna ne ashabının haline, eşit olamazsın.125 Hacc: 34 35126 Rad :28127 Zümer: 23

Beşici Bölüm - 113

Page 114: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Bununla birlikte onlar kendilerine öğüt verildiği haller-

de Allah’tan gelen buyrukları iyice kavramaya çalışıyorlar ve

Allah’tan korkmaları dolasıyla ağladıkları görülüyordu. Bun-

dan dolayı Yüce Allah, adının anılışını, kitabının okunuşunu

işittikleri esnada marifet ehlinin hallerini nitelendirirken şöyle

buyurmaktadır:

“Peygamber’e indirileni işittikleri vakit, onun hak

olduğunu bildiklerinden dolayı, gözlerinin yaşla dol-

duğunu görürsün. Onlar: ‘Ey Rabbimiz! İman ettik.

Bizi de şahitlerle yaz. Allah’a ve bize gelen hakka na-

sıl iman etmeyelim? Hâlbuki biz, Rabbimizin bizi sa-

lih bir toplulukla birlikte cennete koymasını çok arzu

ediyoruz’ derler.”128

İşte onların hallerinin niteliği budur. Bu şekilde hareket

etmeyen, hiçbir zaman onların hidayet yollarını izlemiş, on-

ların izinden gitmiş olamaz. Her kim sünnete bağlanacaksa,

onların yolundan gitsin. Enes b. Malik (ra) rivayet ettiğine göre,

insanlar, peygamber’e (sav) onu usandıracak kadar çokça soru

sordular. Evinden çıktı ve minberde şöyle dedi: “Haydi bana sorunuz. Bugün bana neye dair soru sorarsanız, ben bu yerimde bulunduğum sürece mutlaka onu size açıklayacağım.” Hazır bu-

lunanlar sustular ve bu işin artık gerçekleşmesi yaklaşmış bir

halin (musibetin) öncesi olacağından çekindiler. Enes (ra) dedi

ki: sağıma soluma baktım. Herkes elbisesini başına dolamış

ağlıyordu….129

128 Maide: 83-84129 Buhari, Müslim

Akâid Dersleri; İman114 -

Page 115: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Rasûlullah (sav) sahabelere, oldukça etkileyici bir öğütte

bulundu. Ondan dolayı gözler yaşardı ve kalpler korku ile et-

kilendi.130

Bir adam âlime sormuş: Sen mü'min misin? Âlim şu ce-

vabı vermiş. İman iki türlüdür. Eğer sen bana Allah’a, melek-

lerine, kitaplarına, peygamberlerine, cennetine, cehennemine,

ahirete, kadere ve hesaba imanı soruyorsan, evet ben bunlara

iman eden birisiyim. Yok, eğer şanı yüce Allah’ın: “gerçek mü'minler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı za-man kalpleri korkar… İşte onlar gerçek mü'minlerin ta kendileridir.” Buyruğu hakkında soru soruyorsan,

Allah’a yemin ederim ki, bilemiyorum ben onlardan mıyım,

değil miyim?131

Vicdani Titreyiş; Takva

Seyyid Kutub tefsirinde “Mü'minler öyle kimselerdir ki, Allah anıldığında kalpleri ürperir.” ayetini şöyle izah

etmiştir: Bu vicdani bir titreyiştir. Emir ya da yasak konusun-

da Allah anıldığı zaman mü'min kalbi kaplayan bir titreyiş…

Allah’ın yüceliği bürür mü'min kalbini. İçine Allah korkusu do-

lar… Allah’ın ululuğu ve heybeti somutlaşır içinde.

Öte yandan eksikliğini ve günahlarını hatırlar. Hemen

Allah’ın emri doğrultusunda hareket etmeye, O’na itaat et-

meye yönelir. “Yanlarında Allah’ın ayetleri okunduğu zaman bu ayetler imanlarını artırır, pekiştirir.” Mü'min

kalp bu Kur'an'ın ayetlerinde imanı arttıran kanıtlar bulur. 130 Ebu Davud, Tirmizi131 İmam Kurtubi Enfâl Sûresinin tefsiri

Beşici Bölüm - 115

Page 116: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Kendini iç huzura erdiren mesajlar edinir. Bu Kur'an hiç-bir aracıya başvurmaksızın insan kalbiyle doğrudan doğruya ilişki kurar. İnsan kalbini Kur'an’ı algılamaktan, Kur'an’ı da in-san kalbine ulaşmaktan alıkoyan küfürden başka hiçbir şey, insan kalbi ile Kur'an arasına giremez.

İman aracılığı ile küfür perdesi kaldırıldığı zaman kalp, Kur'an’ın tadına varır ve ayetlerin yenilenen vurgularında imanı artıran mesajlar alır. Böylece kalbini huzur kaplar.

Müslüman'ın Kişiliği

Yine Seyyid Kutub mü'min'in sûresinin baş taraflarında özetle şunları anlatır: Bu sûre mü'minlerin sûresidir. Sûrenin adı bunu gösteriyor, konusu bunu vurguluyor. Sure mü'minlerin nitelikleri ile başlıyor. Bu sure bütün gerekleri ve bütün ka-nıtları ile iman sûresidir. “Mü'minler kurtuluşa ermiştir.” Bu gerçek bir vaattir. Daha doğrusu mü'minlerin kurtuluşa erdiklerine ilişkin pekiştirilmiş bir karardır. Bu Allah’ın verdiği bir sözdür ve Allah sözünden dönmez. Bu Allah’ın verdiği bir karardır, bu kararı hiç kimse geri çeviremez. Hem dünya hem de ahiret kurtuluşu…

Bu kurtuluş insanın bildiği tüm anlamları içerir, bunun yanında Yüce Allah’ın sadece mü'min kullarına özgü kıldığı ama diğer insanların bilmediği anlamları da içerir. Peki, Yüce Allah’ın kendileri hakkında bu kurtuluşu verdiği mü'minler kimlerdir? Yeryüzünde kendilerine iyilik, zafer, mutluluk, başa-rı ve iyi bir geçim öngörülen mü'minler kimlerdir? Kendilerine ahiret hayatında başarı, kurtuluş, sevap ve hoşnutluk yazılan, bunun yanında dünya ve ahirette sadece Yüce Allah’ın bildiği daha nice iyilikler vaat edilen mü'minler kimlerdir?

Akâid Dersleri; İman116 -

Page 117: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İşte onlar, surenin açılış ayetinden sonra nitelikleri ay-rıntılı olarak sunulan şu kimselerdir? Huşu içinde namaz kılarlar, Boş ve yararsız şeylerle ilgilenmezler, zekâtı aksatmaz ve tam verirler, diye devam eden ve Firdevs cennetlerine mirasçı kılınanlardır.

Peki, bu tüm niteliklerin değeri nedir? Bu niteliklerin değe-ri en yüce ufuklarda, müslümanın kişiliğini çizmesidir. Allah’ın peygamberi, Allah’ın yarattıklarının en hayırlısı, Rabb’i tara-fından en güzel şekilde terbiye edilen ve yüce kitabında

“Kuşkusuz sen yüce bir ahlâk üzeresin”132 diye ahlâkının yüceliğine şahitlik edilen Hz. Muhammed (sav)'in yer aldığı ufuktur bu. Nitekim Aişe validemiz (ra)'a Allah Resulü’nün ahlâkı sorulmuş O da ‘O’nun ahlâkı Kur'an’dı’ de-miş, sonra da Mü'minun sûresinin ilk on ayetini okumuş ve işte Rasûlullah böyleydi demişti.133

“Onlar ki, huşu içinde namaz kılarlar.” Kalpleri na-mazda, Allah’ın huzurunda bulunmanın heybeti ile titrer. Bu yüzden durulur ve derinden ürperir. Bu ürperti oradan organ-lara, duygu ve hareketlere yansır. Allah‘ın huzurunda O’nun ululuğuna bürünür ruhları. Zihinlerini kurcalayan tüm uğraş-lar kaybolur. Allah’ın yüceliğinin bilincine vardıkları onunla konuşmanın verdiği huzuru hissettikleri için başka bir şeyle uğraşmazlar. Allah’tan başkasını görmezler. Sadece O’nu his-sederler. Ancak namazdaki sözlerin anlamlarından zevk alırlar.

“Onlar ki, boş ve yararsız şeylerle ilgilenmezler.” Boş sözlerden, boş hareketlerden, boş ilgi ve düşünceler-den kaçınırlar.

Çünkü mü'min'in kalbini boş şeylerden, oyun ve eğlence-132 Kalem: 4133 İmam Nesai

Beşici Bölüm - 117

Page 118: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

den, gereksiz ve yakışıksız şeylerden alıkoyan uğraşları vardır. Allah’ı anmak, O’nun ululuğunu ta(sav)vur etmek, O’nun iç ve dış âlemde yer alan ayetlerini kavramaya çalışmak gibi uğraş-ları vardır. Mü'min'in kalbinin inancın yükümlülükleri gibi de uğraşları vardır.

Kalbi arındırmak ve vicdanı temizlemek gibi uğraşları vardır. Hayat tarzında yerine getirmesi gereken sorumluluk-ları, imanın öngördüğü yüce hayat düzeyini koruma çabaları vardır. İnancı korumak, zafere ulaştırmak ve her zaman üs-tün tutmak için cihad etmek, düşmanların komplolarına karşı gece gündüz uyanık bulunmak gibi görevleri vardır.

“Onlar ki, zekâtlarını aksatmaz ve tam olarak ve-rirler.” Allah’ a yöneldikten, hayatta boş ve anlamsız şeyleri yapmaktan kaçındıktan sonra… Zekât kalp ve malın temizli-ğidir. Kalbin cimrilikten temizlenmesi, kişinin bencillikten kur-tulması, şeytanın fakirlik konusunda verdiği vesveselere üstün gelmesidir. Zekât, toplumun bir kesimi, her şeyden mahrum, yoksulluk içinde yaşarken diğer kesimin bolluk içinde bir ha-yat yaşamasından dolayı meydana gelen dengesizliğe karşı koruyucu bir kalkandır. Zekât bütün fertler için toplumsal bir güvencedir.

“Onlar ki, edep yerlerini sakınırlar.” Bu ruhun, yu-vanın ve çevrenin temizliğidir. Nefsin ailenin ve toplumun arınmasıdır. Bu temizlik ve arınma; mahrem yerleri helal ol-mayanların bulaşıp kirlenmesine kalbin helal olmayan şeylere ilgi duymasına, toplumda şehvet ve arzuların hesapsız bir şe-kilde başını alıp gitmesine, ailenin ve neslin bozulmasına karşı korunmakla sağlanır.

Akâid Dersleri; İman118 -

Page 119: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

TAMAMLAYICI BİLGİLER

Emin Mü'min Kim

İmam Buhari iman kitabında dört ve beşinci başlıkların-

da sadece şu hadisi tekrar tekrar vermesi kanaatimizce sadık

iman için önemli olduğundandır. Abdullah b. Amr (ra) rivayet

etmiştir. Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:

“Müslüman, müslümanların dilinden ve elinden selamette olduğu kişidir. Muhacir ise Allah’ın yasakladığı şeyi terk eden kişidir.”

Fethul bari de hadisin açıklaması şöyledir: Âlimler hadis-i

şerif şunu ifade etmektedir. Müslümanların en üstünü, Allah’ın

haklarını yerine getirmesinin yanında müslümanların hakları-

nı da yerine getiren kişidir.

Hadis-i şerifte dil zikredilmiştir, sebebi dil insanın içinde-

kileri ifade etmesine yarayan en etkili organıdır. El ise insanın

fiillerinin çoğunluğunu gerçekleştirdiği organıdır. Dilin sorum-

luluk alanı ele göre daha çoktur. Çünkü dil ile geçmiş insan-

lar, şu an yaşayanlar ve ileride yaşayacak olanlar hakkında

konuşmak mümkündür. Elin sorumluluğu ancak bu şekilde

nesiller boyu yazı ile artabilir. Bu da herkes için mümkün de-

ğildir. Ama etkisi gerçekten çok büyüktür.

Hadis-i şerifte neden ‘söz’ değil de ‘dil’ zikredilmiştir diye

bir soruya şu nükte ile cevap verilir. Çünkü dalga geçmek için

karşıdakine dilini çıkaran kimse de bu hadisin kapsamına girer.

Beşici Bölüm - 119

Page 120: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İmam Buhari’nin Sahih Hadisleriyle Sadık İman

Abdullah b. Amr (ra) rivayet ettiğine göre bir adam Rasûlullah (sav)’e “İslâm'ın hangi ameli daha faziletlidir?” diye sordu. Rasûlullah (sav) şöyle cevap verdi. “Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığın herkese selam vermendir.”

Fethul Bari’de hadisin açıklaması şöyledir. ‘en faziletli amelin hangisinin ne olduğu sorusuna Rasûlullah (sav) niçin farklı cevaplar vermiştiri şöyle izah edebiliriz. Soru soranların veya cevabı dinleyenlerin durumunun farklı olmasıdır. Bu ifa-de de söz ve davranışları ile başkalarına yararlı olacağı umu-lan kişiye bu yönde yol gösterilmiştir. Bu iki özelliğe ihtiyaç duyulduğu ve imkânlar buna yettiği için bu iki özellik ile ye-tinilmiştir.

İnsanlar sıkıntı içinde olduğu zaman yemek yedirmek toplumu bir arada tutar ve birçok hikmetleri içinde barındırır. İnsanların arasını düzeltme yararı da göz önünde tutulmuş-tur. Hadis-i şerifte ‘tanımadığın kişiye’ ifadesi “kibirlenmek ve yapmacık davranmak suretiyle selamı yalnızca belirli kişilere verme, aksine İslâm'ın şiarını yüceltmek ve müslüman karde-şini gözetmek için tanımadığın kişiye de selam ver” anlamına gelmektedir.

Enes (ra)’dan rivayet edilmiştir. Rasûlullah (sav) şöyle bu-yurmuştur:

“Hiçbiriniz kendisi için sevdiğini kardeşi için de sevmedikçe iman etmiş olmaz.”

Fethul bari de hadisin açıklaması şöyledir. "Hadis-i şerifte yer alan ‘iman etmiş olmaz’ sözü ile kastedilen imanın kâmil

Akâid Dersleri; İman120 -

Page 121: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

olmamasıdır. Bir şeyin mükemmel olmadığını belirtmek için

o şeyin kendisinin yok olduğunu söylemek Araplar arasında

yaygın bir kullanımdır."

‘Kendisi için sevdiği’ ifadesindeki sevgi, kişinin iyi olduğu-

na inandığı şeyi istemesidir.

İmam Nevevi şöyle demiştir: Sevmek, seven kişinin ken-

disine uygun olan şeye meyletmesidir. Bu sevgi, güzel yüzlü

birini sevme durumunda olduğu gibi duyu organlarına yöne-

lik veya fazilet ve olgunluk gibi bir fiile ilişkin yahut yarar sağ-

lamak, zararı def etmek türünden bir iyilik sebebiyle olabilir.

Buradaki meyil ile doğal meyil değil, isteğe bağlı meyil

kastedilmiştir. Yine burada kişinin kendisi için hâsıl olan şeyin

kendisini değil, benzerini arkadaşı için istemesi kastedilmiş-

tir. Bu, hem soyut (cömertlik gibi) hem de somut şeyler için

geçerlidir. Burada, kişinin kendi elinde olan şeyin (genellikle

somut şeyler) ondan alınması veya ona ait kalmakla birlikte

kardeşine verilmesi kastedilmemiştir.

Hadis-i şerif ilk bakışta, kişinin başkası ile eşit olmayı ta-

lep etmesini ifade etmektedir. Gerçekte ise bu, başkasını daha

üstün tutmak demektir. Çünkü herkes başkasından daha üs-

tün olmayı ister. Kişi bunun benzerini kardeşi için istediğinde,

kardeşini kendisinden üstün tutmuş olur.

Hadis-i şerifin amacı tevazuyu teşvik etmek, başkasından

daha üstün olmayı istememeye yönlendirmektir. Şu ayeti ke-

rimede olduğu gibi;

Beşici Bölüm - 121

Page 122: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

“İşte ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbür-

lenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayan kimselere

veririz."134 bu durum ancak; kıskançlık, öfke, kin ve hileyi

terk etmekle gerçekleşir.

Enes (ra) rivayet edilmiştir. Rasûlullah (sav) şöyle buyur-

muştur: “Hiçbiriniz, beni kendi canından, ana-baba-

sından, çoluk-çocuğundan ve bütün insanlardan daha

çok sevmedikçe iman etmiş olmaz.”

Açıklaması: Çocuk ve ana-babanın zikredilmesi manayı

daha etkili kılmaktadır. Çünkü aklı başında bir kimse için bun-

lar kişinin karısından ve malından daha üstündür. Hatta kimi

durumlarda kişinin kendi canından daha üstündür. Doğal

sevgi burada kastedilmemiş, isteğe bağlı sevgi kast edilmiştir.

Kamil ve halis imana giden yolu göstermiştir.

Peygamber (sav)'i sevmenin alâmetlerinden biride şudur;

kişi kendi arzuladığı bir şeye kavuşmak ile peygamberi gör-

mek seçenekleri ile karşı karşıya kalacak olsa, peygamberi

görme mutluluğunu kaybetmek, arzuladığı şeylerden herhan-

gi birini kaybetmekten daha zor geliyorsa, hadisi şerifin belirt-

tiği sevgiye ulaşmış demektir. Bu yalnızca peygamberi görme

veya bu imkânı kaybetme ile ilgili değildir. Allah Resulü’nün

sünnetine yardım etmek, şeriatını savunmak, karşı çıkanları

bastırmak da bu sevginin bir parçasıdır. İyiliği emretmek ve

kötülüğü yasaklamak da bu kapsama girer. Çünkü hadisi şe-

rifte zikredilen “en çok sevmek” bunlarla anlaşılır ve ortaya

çıkar.134 Kasas: 83

Akâid Dersleri; İman122 -

Page 123: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Allah Resulünü niçin her şeyden çok sevmeliyiz? Şöyle ki;

Bir insan ya kendisini, ya da başkasını sever. Kendisini sevme-

si, ömrünü afetlerden uzak bir şekilde devam etmesi anlamına

gelir. Gerçek anlamda kişinin hayattan isteği budur. Başkasını

sevmesi ise, kişinin dünya veya Ahirette farklı türlerde yarar

sağlamasından kaynaklanır.

Kişi, doğrudan veya sebep olmak şeklinde kendisini,

inkârın karanlıklarından imanın nuruna çıkaran peygamber

(sav) tarafından elde ettiği yararı incelediğinde görür ki Al-

lah Rasûlü (sav) kendisinin ebedi nimetler içinde kalmasına

sebeptir. Kişinin bu şekilde elde edeceği yarar, diğer bütün

yararların üstündedir. Bu yüzden de Allah Rasûlü (sav) herkes-

ten çok sevilmeyi hak etmektedir. Çünkü sevmeyi körükleyen

faydayı insana herkesten çok sağlayan o’dur. Ancak insanlar

bu konuda, bunları hatırında tutma da, unutma bakımından

da birbirinden farklı derecelere sahiptir. Şüphesiz ki sahabe

bu konuda en önemli paya sahipti. Çünkü bu sevgi, tanımaya

bağlıdır. Onlar ise bu sevgiyi en çok bilen kişilerdi.

Kalbinde Rasûlullah’a (sav) karşı bu sevgiyi duymayan kişinin imanı olgunlaşmamıştır. İmam Buhari’nin hadis kita-bın da: Hz. Ömer (ra) rivayet ettiğine göre; Hz. Ömer (ra) Allah Resulü’ne (sav): “Ey Allahın Rasûlü! Yemin ederim ki sen bana kendi canım dışındaki her şeyden daha sevgilisin “dedi. Bu-nun üzerine Allah Rasûlü (sav) şöyle buyurdu: “Hayır, Canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki sana kendi canından da daha sevgili olmadıkça olmaz.” Bunun üzerinde Ömer (ra) şöyle dedi:

“vallahi şu anda sen bana kendi canımdan da daha sevgilisin.” Peygamber (sav) de ona: "İşte şimdi oldu Ömer!” buyurdu.

Beşici Bölüm - 123

Page 124: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Bu sevgi yalnızca peygamberin en üstün olduğuna inan-maktan kaynaklanmaz. Çünkü Ömer bu konuşmadan önce de buna inanıyordu.

Her mü'min Rasûlullah’ı sever, Allah Rasûlüne doğru bir şekilde inanan herkeste, onu başka her şeyden çok sevme özelliği bulunur. Ne var ki inananlar bu konuda farklı derece-lere sahiptir. Bazıları bu konuda en büyük paya sahip olduğu halde, bazıları ise şehvetlere batmış olmaları ve zamanlarının büyük bölümünde gaflet perdeleri ile örtülmüş olmaları sebe-biyle daha az paya sahiptir.

Sevgi hakkında âlimler şöyle demiştir: Akli selimin tercih etmeyi gerektirdiği şeyi, nefsin arzusuna aykırı olsa bile, tercih etmek şeklindeki akli sevgidir. Nitekim hasta, doğası gereği ilaçtan hoşlanmaz, nefret eder. Ancak aklı gereği ilaca meyle-der ve onu alır. Kişi, kanun koyucu olan Allah’ın emrettiği ve yasakladığı şeyde kesin olarak dünyada iyilik, Ahirette kurtu-luş olduğunu bildiğinde akıl bu yönü tercih etmeyi gerektirir.

Kişi, O’nun emrine itaat eder, arzu ve isteğini O’na tabi kılar. Bundan akli olarak lezzet duyar. Çünkü akli lezzet duy-mak, olgunluk ve iyiliği mahiyeti itibari ile idrak etmektir.

Akâid Dersleri; İman124 -

Page 125: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

EK BİLGİLER

İman ve Cihad

Allah’a tam anlamıyla iman eden, gücü yettiğince o ni-zamın hedeflerinden şaşmayan, onu aynı şekilde başkaları-nın da kalplerinde ve hayatlarında gerçekleştirmeye çalışan, bu gaye uğrunda olanca gücünü ortaya koyan, yüreklerdeki beşeri zaaf temayülleri yok etme mücadelesi veren, zaaf ve temayülleri nedeniyle hidayetin karşına çıkan kişilerle cihad eden bir topluluk. İşte bu topluluk, bütün bunlardan sonra insan fıtratının gücü ölçüsünce ve maddi imkânların müsaa-desince bu nizamı gerçekleştirmeyi başarır.

Bir kalpte iman hakikatinin tam olarak yerleşebilmesi için kişinin bu iman uğrunda diğer insanlarla cihad eylemine girişmesi gerekir. Onların batıl ve cahili kanunlarını kalbiyle de boykot edip içinde bulundukları batıl ve cahili konumdan Hakk’a ve İslâm’a geçmeleri yolunda azimle çalışması yani cihad etmesi şarttır. Hidayet yolunda karşısına zorba güçler mi çıkıyor? O da cihadını kuvvet kullanarak sürdürecektir. Bu cihad sırasında karşılaştığı güçleri, zor şartları sabırla, meta-netle yenmesini bilecektir.

Yenilgi karşısında olduğu kadar zafer karşısında sabır gös-terecektir. Evet, zafer karşısında da sabır! Çünkü zafer karşı-sında sabırlı olmak, yenilgi karşısında sabırlı olmaktan çok daha zordur…

İman hakikatinin kalpte tam olarak yerleşebilmesi için ki-şinin bu uğurda diğer insanlara karşı cihad eylemine girişmesi

Beşici Bölüm - 125

Page 126: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

gerekir. Çünkü o, diğer insanlara karşı cihad ederken, aynı za-manda kendisiyle de cihad etmiş olmaktadır. Hem bu arada iman konusunda yepyeni ufuklar açılacaktır önünde!135

Gönülden Teslimiyet

Allah’a kulluk ve ibadet O’na karşı duyulan halisane sevgi ve tam bir itaate dayanır. Mü'min Allah’a tevekkül ile yönel-mesi, ondan korkması, ona tövbekâr olması, ondan isteme-si, onu anmakla ferahlaması, ona sığınması, onun şeriat ve dinini hareket ve davranışlarıyla icra etmesi, onun rengiyle renklenmesi, onun hoşuna gidenleri kendinin hoşlanacağı şeylere tercih etmesi, ona itaatle her türlü söz ve davranışla-rını Allah’ın razı olduğu şekilde yapması ile kendisini gösterir.

Kulun Allah’a olan ihtiyacını, bir an bile ondan ayrı ka-lamayacağını bilmesi ile kulluk manaları gelişir ve kökleri de-rinleşerek tesiri büyür. Kulun Allah sevgisi ve ona teslimiyeti de Allah’ın kemalini kendisine bahşettiği nimet ve imkânların büyüklüğünü anlayıp idrak etmesi, onların sayı ile hesaba ge-lemeyecek kadar çok olduğunu düşünmesiyle artar. Zira Alla-hü Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Size ulaşan her nimet Allah’tandır.”136

Gönülden kulluğa ulaşan insan, Yüce Allah’ın dışındaki-lere kul olmaktan kurtulup, sadece Allah’a kul olur. Bu insa-nın erişebileceği en yüksek derecedir.

Onun için Allah, peygamberini kulluğun en yüce merte-besiyle vasıflandırmıştır. 135 Seyyid Kutub, Din Budur136 Nahl: 53

Akâid Dersleri; İman126 -

Page 127: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

“Kulu (Muhammedi) geceleyin mescidi haramdan

alıp mescidi aksaya götüren Allah her türlü eksiklik-

lerden münezzehtir.137 138

Kalbin Tek Gıdası İmandır

Mü'minler sadık inançlarını; kalbinin en derinlerine nak-

şetmişler, vicdanlarına bunu sindirmişler ve bu kararlılıklarının

sonucu olarak müslüman bir ümmet, müslüman bir devlet ve

tek amacı Allah yolunda savaşmak olan müslüman bir ordu

oluşturmuşlardır.

Bu durum asıl önemini konunun özünden kaynaklandığı-

nı hatta Müslümanlara seslenen ayetlerde de durumun böyle

olduğunu açıkça kanıtlar. Başka bir deyişle: Kur'an’ın bu ko-

nuyu ısrarla vurgulamasının amacı, muhataplarının bu ilkeyi

inkâr etmeleri değildir. Asıl ve öncelikli sebep bu ilkenin, in-

sanların kalplerini iyiliğe açan, bu kalplerde iyiliği filizlendiren

ve bu kalpleri iyilik ilkeleri uyarınca eğiterek bunların çeşitli

iyilik ürünleri vermelerini sağlayan ilke oluşudur.

Öyle ki insanların kalplerini ‘Lâ ilâhe İllallah’ ilkesi kadar etkili biçimde iyiliğe hazırlayan başka bir anahtar düşünüle-mez. Mesela kalplerin inançsız, inkârcı oldukları durumlarda gerçeğe ve iyiliğe kapı açmaları için onlara ‘Lâ ilâhe İllallah’ ilkesi ile sesleniyor öncelikle. Bunun yanında inanmış kalplere de inançlarını derinleştirmek ve tazelemek amacıyla yine bu ilkeyle sesleniyor. Çünkü bu ilke, başka seçeneği olmayan bir kalp besinidir. 137 İsra: 1138 Abdülkerim Zeydan, Tebliğ

Beşici Bölüm - 127

Page 128: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

“Ey İman Edenler! Allah’a, peygambere, peygam-bere indirilen ve daha önce indirilen kitaba inanın."139

Görüldüğü gibi bu ayette mü'minlere “inanın” buyrulu-yor. Oysa bu kimseler, inanmaya çağrıldıkları şeylere zaten inanmış bulunuyorlar. Durum böyle iken bu çağrıya muhatap tutulmalarının sebebi, imanlarını güçlendirmek ve bu imana tutkunluklarının derecelerini yükseltmektir.

‘Lâ ilâhe İllallah’ ilkesine inanmak, sözünü ettiğimiz müş-riklerin vicdanlarında gereken etkiyi meydana getirerek onları tıpkı yeniden doğmuş gibi yepyeni bir oluşuma kavuşturduğu gibi iman ettikten sonra da vicdanları üzerindeki etkisini de-vam ettirerek kendilerini Yüce Allah’ın

“Siz insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en ha-yırlı ümmetsiniz.” 140

Övgüsünü tam anlamıyla hak eden “eşsiz mü'minler” sa-

dık iman sahibi asrısaadet nesli haline gelmişlerdir.

ÖĞRENELİM - ARAŞTIRALIM

Sadık iman bu bölümde sahih hadisleri toplayan İmam

Buhari ile günümüz Tevhid sancaktarı Şehid Seyyid Kutub

tarafından işlenmiştir. Bu farkı iyi inceleyin, araştırın.

İmam Kurtubi ile Seyit Kutub'un takvaya yaklaşımlarına

sizler araştırma yaparak neler ilave edersiniz.

Kişilik sahibi mü'min nasıl olmalıdır? Daha fazla bilgi

edinin.139 Nisa: 136140 Âl-i İmran: 110

Akâid Dersleri; İman128 -

Page 129: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Emin mü'min günümüz

müslümanlarının en acil

ihtiyacıdır. Toplum olarak

kuşatıcı bir gençliğe şiddet-

le arzuluyoruz. Bunun çıkış

noktasına işaret eden hadis-

ler belirtilmiştir sizler bu ko-

nuda kendi üzerinize neler

hissediyor ve neler için ilk

adımı atıyorsunuz?

Takva ve cihad hakkında

önceki bölümlerde neler an-

latılmıştı? Kısaca tekrar edin.

Zira hayata yön veren bilgi

kalbi harekete geçiren sürekli

sorgulanan bilgidir.

ÖDEVİMİZ

Mü'min kişilik kazanması ancak sarsılmayan sadık iman

sahip olması ile mümkündür. Bizler bu dünya imtihanlarında

buna ulaşmak için asrısaadet yolunu sürdürmek zorundayız.

Bu bizim ölüm anına kadar görevimiz olduğunu biran önce

kavrarsak daha güzel amel işlemek için yarışacak bir neslin

temellerini atmış oluruz.

Zorluklar karşısında sabır gösterip sadık

imana ulaşamayanlar

Zafer karşısında sabır gösteremeyecek ve müslüman kişiliğini

aslında hiç sahip olamayacaktır

Yolumuz en yüce ahlâkın ulaşılacağı

nebevi yoldur.

Unutmayın….

"Beşici Bölüm - 129

Page 130: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

KONUYLA ALAKALI KAYNAK KİTAPLAR

Akaid, Hasan Karakaya

Fi Zilâl il Kur'an Tefsiri, Seyyid Kutub

Kurtubi Tefsiri, İmam Kurtubi

Din Budur, Seyyid Kutub

Tebliğ, Abdülkerim Zeydan

Çağdaş Konumumuz, Muhammed Kutub

Akâid Dersleri; İman130 -

Page 131: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ALTINCI BÖLÜM

Page 132: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ÖĞRENECEKLERİMİZ

TEMEL BİLGİLER

Kabul edilmeyen batıl imanı beyan eden ayetler

TAMAMLAYICI BİLGİLER

Ayetlerin tefsiri

Gerçek anlamda müslüman olmamak

Tağutun manası

Münafıklık

Zulümden zulüme fark vardır

Tağuta yaranan münafıklar

EK BİLGİLER

En büyük lütuf

HEDEF

İnancın önünde ve davetçinin karşılaşacağı en büyük teh-

like münafık insandır. Ahlâki yozlaşmayı ve duyarsız toplumu

sona erdirmek için bu tehlikeyi ayrıntıları ile kavramalıyız.

İmam Buhari’nin bu hadisi ezberlenmeli ki tehlikeye karşı

sürekli uyanık olalım

Akâid Dersleri; İman132 -

Page 133: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ا يدخل اليمان قالت العراب آمنا قل لم تؤمنوا ولكن قولوا أسلمنا ولم ن أعمالكم شيئا إن الل كم م ورسوله ال يلتـ في قلوبكم وإن تطيعوا الل

حيم غفور ر

TEMEL BİLGİLER

Kabul Edilmeyen Bâtıl İmanı Beyan Eden Ayetler

Bedeviler “iman ettik” dediler. Sen onlara şöyle de: “Ha-

yır, iman etmediniz. Siz ancak, “Müslüman olduk”

deyin. Çünkü iman henüz kalbinize girmemiştir. Eğer

Allah’a ve Resulüne itaat ederseniz, Allah amelleri-

nizden hiçbir şey eksiltmez. Şüphesiz Allah, çok affe-

dendir, çok merhamet edendir." 141

"İnsanların çoğu ancak ortak koşarak Allah’a iman

eder." 142

"Şüphesiz ki, Allah katında din, İslâm’dır." 143

"Kim İslâm’dan başka din ararsa o din ondan asla

kabul edilmeyecektir. O kimse ahirette de hüsrana

uğrayanlardan olacaktır." 144

141 Hucurat: 14142 Yusuf: 106143 Âl-i İmran: 19144 Âl-i İmran: 85

Altıncı Bölüm - 133

Page 134: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

"Yoksa onların Allah’ın izin vermediği şeyi, ken-

dileri için dinden bir şeriat(yasa) yapan ortakları var

mı?" 145

"Sana indirilene ve senden önce indirilene iman

ettiklerini iddia edenleri görmüyor musun? Onlar, ta-

ğutun önünde muhakeme olmak istiyorlar. Hâlbuki

tağutu inkâr etmekle emr olunmuşlardı. Şeytan onları

derin bir sapıklığa düşürmek ister." 146

"Kim tağutu reddedip Allah’a iman ederse, muhak-

kak o, kopmayan sağlam bir kulpa sarılmıştır. Allah

her şeyi çok iyi işiten ve çok iyi bilendir." 147

"Rabbi’ne yemin olsun ki, aralarındaki anlaşmaz-

lıklarda seni hakem seçip sonra da verdiğin hükme

içlerinde bir sıkıntı duymadan tamamıyla teslim ol-

madıkça, iman etmiş olmazlar." 148

"Allah ve Resulü, herhangi bir hususta hüküm ver-

diği zaman, mü'min bir erkeğin ve mü'min bir kadının,

işlerinde başka bir şeyi seçme hakları yoktur. Kim

Allah’a ve Resulüne isyan ederse, şüphesiz ki o, açık-

ça sapıtmıştır." 149

"İnsanlardan korkmayın, benden korkun. Ayetleri-

mi az bir değere satmayın. Kim Allah’ın indirdiği ile

hükmetmezse, işte onlar, kâfirlerin ta kendileridir."150 145 Şura: 21146 Nisa: 60147 Bakara: 256148 Nisa: 65149 Ahzap: 36150 Maide: 44

Akâid Dersleri; İman134 -

Page 135: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

"Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kav-min, babaları veya oğulları yahut kardeşleri veya ak-rabaları olsa dahi, Allah’a ve peygamberine baş kal-dıranlara sevgi beslediklerini göremezsin. İşte Allah, bunların kalplerine imanı yazmış ve onları katından bir ruh ile desteklemiştir. Allah onları, altlarından ır-maklar çıkan cennetlere koyacak ve onlar orada sü-rekli kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardı. İşte onlar, Allah’ın taraf-tarlarıdır. İyi bilinmelidir ki, kurtuluşa erenler ancak Allah’ın taraftarı olanlardır." 151

"Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar, birbirinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz onlardan olur. Muhak-kak ki Allah, zalim kavmi hidayete erdirmez." 152

"Allah size Kur'an’da “ Allah’ın ayetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe o kâfirlerle oturmayın. Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz.” Diye hüküm indirdi. Muhakkak ki Allah, münafıkların ve kâfirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır."153

"(Onlara niçin alay ettiklerini) Sorsan, “Yemin ol-sun ki biz, lafa dalmış eğleniyorduk” derler. Onlara deki: “Allah ile ayetleri ve peygamberleriyle mi alay ediyordunuz?” özür beyan etmeyin. Çünkü iman et-tikten sonra inkâr ettiniz. İçinizden bir zümreyi af-151 Mücadele: 22152 Maide: 51153 Nisa: 140

Altıncı Bölüm - 135

Page 136: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

fetsek de, suç işlemiş olduklarından dolayı diğer bir zümreye azap edeceğiz." 154

"Dillerinizin vasıflandırdığı yalanlarla “ Bu helal-dir, bu haramdır” demeyin. Aksi halde bu sözlerinizle Allah’a yalan iftirada bulunmuş olursunuz. Şüphesiz ki, Allah’a karşı yalan yere iftira yapanlar, hiçbir za-man kurtuluşa eremezler." 155

154 Tevbe: 65-66155 Nahl: 116

Akâid Dersleri; İman136 -

Page 137: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

TAMAMLAYICI BİLGİLER

Allah’a Ortak Koşarak İman Olmaz

Allah Rasûlü (sav) yaşadığı toplumdaki herkesin imana gelmesi için ısrarla çabalayan bir kimseydi. O, kendileri için getirmiş bulunduğu gerçek, hayır ve iyiliği onların her birine benimsetebilme arzusu ile yanıp tutuşuyordu. Ama insanlar umursamıyordu ve bu sebeple onların çoğu iman etmediler.

İman edenlerin bile pek çoğunun yüreğine, -şu ya da bu biçimde- şirk sızabilmektedir. Dolayısıyla saf ve katışıksız ima-nın, her şeyden önce tüm şeytani sızmaları ve yeryüzü kökenli anlayışları kalpten uzak tutabilmek için sürekli uyanık durma-ya ihtiyacı vardır.

Her hareketin, her davranışın Allah için olması, sadece ve sadece O’na özgü kılınması gerekir. Saf ve katışıksız ima-nın, kalp, davranış ve hareketler üzerindeki otoritenin kime tanınacağı noktasında kesinkes ve bütüncül bir tavra ihtiyacı vardır. Kalp, sadece ve sadece Allah’a boyun eğmelidir.

Yaşamda, dilediğini dilediği biçimde isteyen ve bir olan Allah dışında, hiç kimseye kulluğa yer verilmemelidir. Ama insanların ne kadarı bunu başarabilir?

Olayları ve olguları ya da kişileri değerlendirirken, yeryü-zü kökenli değer ölçülerini benimseyerek Allah’a ortak koşar-lar! Yarar da zarar da Allah’ın elinde olmasına karşın, bunları sadece nedenlere bağlayarak, Allah’a ortak koşarlar! Tek bir olan Allah’ın şeriatını temel almamış bir yönetici ya da yön-lendiriciye itaat ederek; Allah’ın gücü dışında bir güce boyun eğmek suretiyle Allah’a ortak koşarlar!

Altıncı Bölüm - 137

Page 138: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Hem Allah’a hem de O’nun kullarından birine umut bağ-lamakla Allah’a ortak koşarlar! İnsanların beğenisini kazan-mak için kendilerinin inancını feda ederek Allah’a ortak ko-şarlar! Bir yarar sağlamak ya da bir zararı bertaraf etmek için cihada katılarlar Allah’tan başkasının rızasını gözettikleri için Allah’a ortak koşarlar!…

İnananların kendilerini kollayıp imanlarını koruyabilme-leri için sürekli dikkatli olmaları gerekmektedir. Nitekim bu nokta da Allah’ın sözü çok açıktır: “onların çoğu Allah’a ortak koşmaksızın O’na inanmazlar.”

Bu ayet Arap Yarımadası'nda Peygamberimizle bizzat karşılaşmış bulunan kimseler için geçerli olduğu gibi, daha sonraki zamanlarda yaşayan ve dünyanın neresinde olursa olsunlar, tüm insanları kapsayan bir tesbittir. 156

“Allah katında geçerli din İslâmdır.” 157

Seyyid Kutub tefsirinde ayet-i kerime-i şöyle izah etmiştir. Kulluk yalnız bir olan Allah’adır. Bu ulûhiyete teslim olmak, kulların kalplerinde ve hayatlarında Allah’ın otoritesi dışında hiçbir varlığa yer bırakmaz.

Öyleyse insanların kendisine ibadet etmesinde, emrine bağlanmasında, yasasını ve hükmünü kendi aralarında uygu-lamasında onların değer yargılarını ve ölçülerini belirlemesin-de, bu değer yargılarına ve ölçülere uymaları emretmesinde, baştan sona kadar bütün hayatlarını razı olduğu direktife uy-gun biçimde kurmalarını istemesinde gerçekten hak ve yetki sahibi yalnız bir ilah vardır. O da Allah’tır.156 Yusuf 106, Fi Zilal'il Kur'an157 Âli imran: 19

Akâid Dersleri; İman138 -

Page 139: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

‘Allah katında din İslâmdır.’ O İslâm ki, kuru bir iddiadan ibaret değildir. Sadece bir sembol değildir; sadece dil ile söy-lenen bir sözcük değildir, hatta kalbin huzur içinde kapsamına aldığı bir düşünce de değildir. Bireylerin kendi başlarına na-mazda, oruçta ve hacda yerine getirdiği bir takım dini görevler hiç değildir.

Hayır… Allah’ın insanlar için kendisinden başka hiçbir dini kabul etmediği İslâm bu değildir… Burada sözü edilen İslâm teslim olmakla gerçekleşen İslâmdır… İtaat ve bağlılıkla gerçekleşen İslâmdır. Kulların aralarında Allah’ın kitabını ha-kem tayin etmekle gerçekleşen İslâmdır.

“Kim İslâmdan başka bir din ararsa o din ondan asla kabul edilmez.” 158

Seyyid Kutub bu ayetin tefsirinde; Ayetleri eğip bükerek ve onları anlamlarından saptırarak İslâm, Allah’ın tanımladığı şekilden başka bir tarzda tanıtılamaz. Bu, bütün evrenin bo-yun eğdiği İslâmdır. Evren, Allah’ın belirlediği ve idare ettiği nizama boyun eğerek bu İslâma uymaktadır.

Öyleyse anlamını ve gereğini yerine getirmeden “Allah’tan başka ilah yoktur.” Şehadetine uymadan, kelime-i şehadeti söylemek asla İslâm olmayacaktır. Şehadetin anlamı ve gereği ilahlığı ve hâkimiyeti, 'Bir' e indirgemek, kulluk ve yönelişte birliği sağlamaktır.

“Muhammed Allah’ın elçisidir.” Şehadetinin anlamı ve gereği olmadan da İslâm olmaz. Bunun manası ve hakikati O’nun ilahından hayat için getirdiği sisteme bağlılık, Allah’ın gönderdiği yasaya uymak, kullara getirdiği kitabı hakem ka-bul etmektir.158 Âl-i İmran: 85

Altıncı Bölüm - 139

Page 140: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Öyleyse ilahlık, gayb, kıyameti Allah’ın kitapları ve pey-gamberlerinin gerçek olduğu kalple tasdik etmenin yanında bu tasdiki kapsamlı uygulaması ve daha önce belirttiğimiz re-aliteye dayalı hakikat olmadan İslâmdan söz edilemez.

Dini motifler, şekli ibadetler, dualar ve zikirler hatta ahlâki bir eğitim, yol gösterme İslâm olmayacaktır. Bunlarla beraber pratik etkileri Allah’a bağlı bir hayat sisteminde açık olarak görülmelidir. Kalpler Allah korkusundan titremeli, uslanıp doğru yola girmelidir. Bütün bu etkinlikler insanların tertemiz apaydınlık çevresinde yaşadığı sosyal bir düzende pratik ola-rak aktarılmadığından hepsi etkisiz kalır.

İşte Allahü Teâlâ’nın istediği şekliyle İslâm budur. Herhan-gi bir nesil tarafından beşeri arzuların doğrultusunda şekillen-dirilen İslâma itibar edilmez. İslâm'ın açıklarını kollayan İslâm düşmanları ve onların ajanlarının arzularına göre biçimlenen din gerçek İslâmdan uzaktır.

İslâm'ın gerçek mahiyetini tanıdıktan sonra Allah’ın dile-diği şekliyle İslâmı kabul etmeyenler ve içtenlikle onu benim-semeyenler ahirette hüsrana uğrayanlardır. 159

Gerçek Anlamda Müslüman Olmamak

Bu başlık altında İmam Buhari şu tespitlerde bulunmuştur. Müslüman olmanın: teslim olma veya öldürülmekten korkma-ya dayanmaktadır.

“Bedeviler iman ettik derler. Sen onlara şöyle de: hayır! İman etmediniz. Siz ancak müslüman olduk deyin. Çünkü iman henüz kalbinize girmemiştir. Eğer 159 Bkz. Âl-i İmran 85

Akâid Dersleri; İman140 -

Page 141: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Allah’a ve Resulüne itaat ederseniz, Allah amelleri-

nizden hiçbir şey eksiltmez. Şüphesiz Allah, çok affe-

dendir, çok merhamet edendir.” 160

İmam Buhari Müslümanlık gerçek anlamda olduğunda şu

ayetteki gibi olur.

“Şüphesiz ki, Allah katında din, İslâm’dır.” 161

İmam Buhari tespitlerinden sonra şu hadisi zikreder. Sad

b. Ebi Vakkas (ra) şunu rivayet etmiştir. Sad’ın oturduğu bir

sırada Rasûlullah (sav) bir grup insana (zekât malından) bir

şeyler verdi. Benim en beğendiğim adama bir şey vermedi.

Ey Allah’ın Elçisi! Falancaya vermemenin sebebi nedir?

Vallahi ben onu mü'min olarak görüyorum, dedim. Allah Re-

sulü (sav) ‘yahut müslümandır.’ buyurdu. Ben bu kanaatimi üç

kere söyledim. Rasûlullah (sav) de her seferinde ‘yahut müs-lümandır’ buyurdu. Sonuncu seferde şunu ekledi: Ben, be-nim nazarımda daha sevgili olan birisine hiç bir şey vermezken yüzüstü ateşe düşeceğinden korktuğum insanı kurtarmak için ona ihsanda bulunurum. (İhsanda bulunmam sevgimin ölçüsü

değildir.)

Fethul bari hadisi özetle şöyle açıklar: İslâm keli-

mesi bazen şer-i hakikat anlamında kullanılır ki, bu anlamda

olduğu zaman imanın eş anlamlısıdır. Allah katında yarar sağ-

lar. Bazen İslâma dünyevi açıdan teslim olur. Ölüm korkusun-

dan kurtulmak için o zaman dünyada yarar sağlar, ahirette

yarar sağlamaz. İmam Buhari bu farkı belirtmiştir.160 Hucurat: 14161 Âl-i İmran: 19

Altıncı Bölüm - 141

Page 142: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Rasûlullah (sav) müslüman olduğunu söyleyenlere, onla-rın kalbini ısındırmak için bolca bağışta bulunurdu. Bu du-rumda olan bir grup insan peygamberden bağış talebinde bu-lunmuş o da onlara mal verirken muhacirlerden olan Cuayl adında bir adama vermemiştir.

Sad o adam hakkında peygamberle konuşmuştur. Çün-kü o Cuayl’ı yakından tanıdığından, onun bu bağışa diğerle-rinden daha layık olduğunu düşünüyordu. Bu sebeple Sad Rasûlullah’a birden fazla müracaatta bulunmuş. Rasûlullah (sav) ona şu iki yolu göstermiştir.

Birincisi Cuayl’ı onlardan çok sevdiği halde onlara ba-ğışta bulunup Cuayl’a vermemesinin sebebini bildirmek. Rasûlullah (sav) kalplerini Müslümanlığa ısındırmak istediği bu kişilere bağışta bulunmuş. Çünkü onlar dinden dönüp cehen-neme gitmelerinden endişe duyuyordu. İkincisi ise iç yüzü ke-sin olarak bilinmeyen konuda kişiyi övmemek yalnızca dıştan bildiği şeyi söylemek daha doğrudur. İman kalp işi, ama İslâm dil işidir. Hucurat sûresini 14. ayetinde olduğu gibi.

Tağutun Manası

"Kim tağutu reddedip Allah’a iman ederse, muhak-kak o, kopmayan sağlam bir kulpa sarılmıştır. Allah her şeyi çok iyi işiten ve çok iyi bilendir."162

Ayet-i kerimesi göstermektedir ki tağut iyi öğrenilmelidir. Arapça bir kelime olan tağut: sözlükte, aşırı giden azgınlaşan, gurura kapılan gibi manalara gelir.

Istılahtaki manası ise, Allah’ın dışında kendisine ta-162 Bakara: 256

Akâid Dersleri; İman142 -

Page 143: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

pılan, insanları Allah’tan başka şeylere tapmaya sevk eden, küfürde aşırı giden, her sapıklığa önderlik yapan demektir.

İmam Taberi şöyle demektedir: "Bana göre tağutun manasında doğru olan Allah’a karşı her azgınlık yapan ve O’nun dışında kendisine tapılandır."

Seyyid Kutub ise, tağut hakkında şunları söyle-mektedir: "Tağut, bilinçlere baskı yapan, hakka karşı zulme-den ve Allah’ın, kulları için belirlediği sınırı aşan her şeydir. Allah’tan alınmayan her sistem, her düşünce tarzı, her konum, her taklit ve her terbiye sistemi tağuttur."

Kur'an’ı kerim’de tağut kelimesi beş sûrede, sekiz yerde zikredilmektedir.163

Münafıklık

Kabul edilmeyen batıl iman bölümünde hatırlanma-sı gereken konulardan birisi de münafıklıktır. İmam Buhari iman bölümünde özel bir konu başlığı ile kaleme almıştır. Abdullah b. Amr (ra) rivayet ettiğine göre; Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:

"Dört şey kimde bulunursa o kişi halis münafık olur. Kimde bu özelliklerden biri bulunursa bunu terk edinceye kadar kendi-sinde nifak alâmetlerinden biri bulunmuş olur.

Kendisine bir şey emanet edilince ihanet eder.

Konuştuğunda yalan söyler.

Antlaşma yaptığında antlaşmaya vefa göstermez.

Düşmanlık yaptığında haddi aşar."164

163 Hasan Karakaya, Akâid164 Buhari, İman

Altıncı Bölüm - 143

Page 144: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Fethul bari hadisi şöyle izah eder: Bu konunun iman bölümüyle ilişkisi şudur. Nifak (münafıklık) imanı olmadığının delilidir. Yahut da nifakın bir kısmının küfür (imansızlık), bir kısmının da imansızlık değil ahlâksızlık olduğunu açıklamaktır.

Nifak sözlükte kalbin içinin dışına uymamasıdır. Bu du-rum iman konusunda, inançla olursa küfür nifakı olur. Hadis-te bahsedilen dört haslet ise iman konusunda değil amelle ilgi-lidir. Buna da âlimler amel nifakı demişlerdir. Bu hadisi şerifte dinle ilgili temel konular kendi içinde toplanmıştır. Çünkü tüm ameller, söz, fiil ve niyet içindedir. Yalan söylemek ifadesi sö-zün bozukluğuna, Emanete ihanet fiil ve davranışlarının bo-zukluğuna, Sözde durmamak niyetin bozukluğuna işaret eder.

Kişi söz verdiğinde niyeti bozuk değil ise ama sonradan çıkan bir sebepten ötürü sözünü yerine getirmezse mazeretini belirtince sözünde durmamazlık yapmış sayılmaz. Ancak söz verirken niyeti sözünde durmamak olursa hadisin muhatabı olur.

İmam Nevevi bu hadisle ilgili olarak ‘bu hadisteki özel-likler bir kişide toplanırsa o kimse kalbi manada münafık ve kâfir sayılmaz.

Ancak müslüman ahlâkını, şahsiyetini kaybetmiş olur.

Ahlâken münafığa benzemiştir’ der. Âlimler bu sebepten do-

layı kalbi münafık yerine ameli münafık tabirini kullanmıştır.

İmam Kurtubi bu konuya delil olarak Hz. Ömer (ra) pey-

gamberin sırdaşı Huzeyfe (ra)’a bende münafıklıktan herhangi

bir şey görüyor musun? Sözüyle halife Ömer’in korkusu küfür

nifakı değil amel nifakıdır, demiştir.

Akâid Dersleri; İman144 -

Page 145: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Zulümden Zulüme Fark Vardır

İmam Buhari’nin iman kitabındaki dikkat çeken konular-dan birisidir. Abdullah (ra)’dan rivayet edilmiştir.

“İman edenler ve imanlarına zulüm karıştırmayan-lar var ya, işte emniyet içinde olma onların hakkıdır. Onlar doğru yoldadır.”165

Ayet-i inince peygamberin ashabı “Hangimiz zulüm et-memiştir ki! Dediler. Bunun üzerine Allahü Teâlâ şu ayeti in-dirdi…

“Şüphesiz ki şirk büyük bir zulümdür.” 166

Fethul bari hadisi şöyle izah eder: Zulümden zulüme fark vardır ifadesi biri diğerinden hafif olan zulüm anlamına gelir. Sahabe ilk ayetteki zulüm ifadesini genel anlamda bütün gü-nahlar şeklinde anlamışlardır. Peygamberimiz onların bu an-layışını yadırgamamıştır. İkinci ayet onlara zulüm türlerinin en büyüğü şirk olduğunu açıklamıştır.

Sahabenin anlayışına göre şirk zulüm olarak adlandırı-lamayacak kadar büyük bir günahtı. Dolayısıyla ilk ayetteki zulüm kelimesi şirk dışındaki diğer günahlara yordular. İma-nın şirkle karıştırılması düşünülemez. Burada imanlarına nifak zulmünü bulaştırmayanlar kast edilmiştir, diye âlimler açıkla-mıştır.

Nükte: Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayanlar güven için-de olurlar, doğru yolda olanlar da onlardır. Şu sorulabilir? Gü-nah işleyen günahkâr kişiye de azap edilebilir. Bu durumda güven ve doğru yolda olmak nasıl söz konusu olabilir?165 Enam: 82166 Lokman: 13

Altıncı Bölüm - 145

Page 146: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Bunun cevabı şudur: Bu kişi cehennemde ebedi olarak kalmaktan güven içinde, cennete gitme konusunda da doğru yoldadır.

Tağuta Yaranan Münafıklar

Seyyid Kutub tefsirinde: “Gerek sana ve gerekse sen-den öncekilere indirilen kitaplara inandıklarını ileri sürenleri görmüyor musun? Bunlar karşı çıkmakla, tanımamakla emredildikleri Tağut’un hakemliğine başvurmak istiyorlar. Şeytan onları koyu bir sapıklığa düşürmek istiyor”167 ayetini şöyle açıklıyor.

Şu şaşkınların şaşkınlıklarına bak! Bunlar mü'min olduk-larını iddia ediyorlar, sonra da bir anda iddialarını kendileri çürütüyorlar. Bunlar bir yandan sana ve senden önceki pey-gamberlere indirilen kitaplara inandıklarını ileri sürüyorlar. Sonra da sana ve senden önceki peygamberlere indirilen kitapların hakemliğini benimsemiyorlar. Bunun yerine başka bir kaynağın, başka bir sistemin, başka bir hüküm merci-inin hakemliğine başvurmak istiyorlar. Tağutun hakemliğine de-mokrasinin hükümlerine yöneliyorlar.

Böyle bir hüküm kaynağı, hem ilah olmanın başta gelen yetkisini kendisine yakıştırdığı için ve hem de hiçbir değişmez kritere bağlı olmadığı için tağuttur. Yani azgınlık ve taşkınlıktır.

Bu adamlar bu işi bilmeyerek, yanılgıya düşerek yapmı-yorlar tersine yargısına başvurdukları bu tağutun hakemliğine başvurulmasının yasak olduğunu kesin olarak biliyorlar. Çün-kü “Ona karşı çıkmaları, onu tanımamaları emredil-167 Nisa: 60

Akâid Dersleri; İman146 -

Page 147: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

miştir.” O halde mesele bilmemek ya da yanılgıya kapılmak meselesi değildir. Tersine ortada inatçılık ve kasıt vardır.

“Onlara Allah’ın indirdiğine ve peygambere geli-niz! Denildiğinde o münafıkların senden büsbütün uzaklaştıklarını görürsün”168

Fıtratın yalın iman mantığı insanın, inandığı kaynağın ve inandığı kimsenin hakemliğini benimsemesi gerekir. Allah’a ve Allah’ın indirdiği mesaja, Peygamber’e ve O’na indirilen kitaba inandığını ileri süren bir kimse Allah’ın emri, yasası ve sistemi uyarınca yargılanmaya çağrılınca fıtratın temiz mantı-ğına göre bu çağrıyı tam bir gönül coşkunluğu ile kabul etmesi gerekir. Böyle bir adamın bu çağrıya sırt çevirmesi, onu geri çevirmesi, fıtratın yalın mantığına ters düşer. Ayrıca bu çeliş-kili durum ortada bir münafıklığın var olduğunu açığa vurur, adamın mü'min olduğunu ileri süren iddiasının yalan olduğu-nu kanıtlar.

168 Nisa: 61

Altıncı Bölüm - 147

Page 148: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

EK BİLGİLER

En Büyük Lütuf

Müslümanlar olarak hepimiz biliriz ki, İslâm Allah’ın bize bu dünyada sunduğu en büyük lütuftur. Bizi ümmeti mu-hammed saydığı ve bir eşsiz ihsanı bağışladığı için kalplerimiz Allah’a karşı şükran doludur. Allah İslâmı kullarına verdiği en değerli hediye olarak açıklar.

"Bugün, dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım. Din olarak size İslâmı seçtim." 169

Bu büyük lutfa karşı gerçekten müteşekkir olmak için Allah’a borcumuzu ödemeliyiz. Eğer böyle yapmazsak şüphe-siz ki nankör bir insan oluruz. Allah’a olan borcumuzu unut-mamızdan daha büyük bir nankörlük olabilir mi? Borcumuzu nasıl ödeyeceğiz. Allahü Teâlâ bizi ümmeti muhammed ya-pacak kadar merhametli olduğundan minnettarlığımızı gös-termenin en iyi yolu ve tek yolu peygamberin sonuna kadar sadık takipçileri olmaktır.

Bu kadar sık kullandığımız müslüman kelimesi gerçekte neyi ifade ediyor? Bir insan doğuştan gelen bir üstünlükle müslüman olabilir mi? Japonya’da doğan birinin Japon sa-yılması gibi müslüman bir ülkede doğan biri müslüman mı sayılır?

Bu soruya cevabınız mutlaka hayır olacaktır. Bir müslü-man sadece müslüman doğmakla gerçek müslüman olmaz. Bir müslüman herhangi bir ırka ait olmakla müslüman olmaz. 169 Maide: 3

Akâid Dersleri; İman148 -

Page 149: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İslâmı takip etmekle müslüman olur. Eğer İslâmı reddederse Müslümanlığı sona erer. Müslüman bir ortamda doğan bir in-san İslâmi yaşamı bırakmışsa arap ya da japon hatta peygam-ber soyundan olsa bile müslüman cemaatinden çıkabilir.

Sahip olduğumuz Allah’ın en büyük hediyesi İslâm, dav-ranış ve düşüncelerimize bakılmadan bize ailemiz tarafından bırakılmış ve ömür boyu bizde kalacak olan bir şey değildir. O kaybetmemek için sürekli mücadele etmek zorunda oldu-ğumuz bir hediyedir. Eğer ona karşı kayıtsız kalırsak Allah korusun elimizden alınabilir. İslâmı kabul ederek müslüman olacağımıza inanırız fakat İslâmı kabul etmek ne demektir? Ben müslümanım diyen herkesin gerçek bir müslüman olması demek midir?

İslâm'ın Allah Rasûlü (sav) öğrettiği ne varsa hepsinin, müslümanlar tarafından bilinçli bir şekilde, düşünülerek ka-bul edilmesi ve ona göre yaşanması demek olduğunu söyle-mekten başka verecek cevabımız yoktur. Bu yüzden İslâm ilk önce bilgiyi, sonrada bu bilgiyi uygulamayı gerektirir. Beyaz bir insan bilgisiz de olsa hep beyaz kalacaktır. Çünkü beyaz doğmuştur. Fakat Müslümanlık doğumla değil bilgiyle elde edildiğinden hiç kimse İslâm'ın anlamını bilmeden müslüman olamaz. Muhammed (sav), temel ve gerekli öğretilerini bilme-den ona nasıl inanır, iman eder ve öğrettiklerini nasıl uygular-sınız? Eğer içinizde bilerek ve isteyerek sahip olunan bir iman yoksa nasıl gerçek bir müslüman olursunuz?

Cahillik içinde müslüman olunamayacağı ve müslüman kalınamayacağı açıktır. Müslüman çevrede doğmak, müs-lüman isimleri almak yetmez. Gerçek müslümanlar İslâm'ın

Altıncı Bölüm - 149

Page 150: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

neyi temsil ettiğini bilir ve ona son derece bilinçli bir şekil-de inanırlar. Hiç kimse sadece isminden dolayı kâfir ya da mü'min olamaz. Asıl fark bilgidedir. Öncelikle bilgiye dayanan ve varlığından sonsuz şükran duyduğumuz, Allah‘ın bu en bü-yük hediyesine sahip ya da ondan yoksun olmak onu anla-yışınıza bağlıdır. Bilgisiz kalırsanız bu hediyeyi tam anlamıyla alamazsınız. Eğer bilginiz onun sadece küçük bir parçasını al-maya yetiyorsa gözünüzü açıp cehalete karşı savaşmadıkça bu muhteşem hediyenin o küçük parçasını bile kaybedersiniz, unutmayın. 170

ÖĞRENELİM - ARAŞTIRALIM

Günümüzde inananların imanlarını korumaları için ne gibi hususlara dikkat etmelidir?

Sadık olmayan iman ile ilgili ayetlerden, sizi en çok dü-şündüren hangi ayettir? Bu ayeti tefsir kitaplarından okuyunuz.

Allah’ın istediği İslâm’ tespitin de bulunan Seyyid Kutub’un uyarılarını tartışınız? Günümüz toplumu açısından inceleyiniz.

İnsanların gönlünü almak ile ihtiyaçlarını gidermek so-run olduğunda peygamberi çözümü ayrıntılı değerlendiriniz? Buna benzer sorunlarla karşılaşıyor musunuz?

Münafıklık konusunda iki ayrımın ahlâki ve toplumsal za-rarları hakkında neler söylersiniz?

En büyük lütuf başlığı asrın davet imamının önemli uya-rıları yer almaktadır. Bizler bu tespitleri nasıl değerlendiriyoruz ve neler yapıyoruz?170 Mevdudi, Gelin Bu Dünyayı Değiştirelim

Akâid Dersleri; İman150 -

Page 151: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ÖDEVİMİZ

Sadık imanın karşısın-daki tehlikeleri tutarlı bir da-vetçi olarak iyi bilmeliyiz. Bu konuda Şuayb (as) şu sözleri Kur'an’dan bize öğretilenler şöyledir.

“Ben, size yasak etti-ğim şeyleri kendim yap-mak istemem sadece gü-cümün yettiği kadar ıslah etmeyi isterim başarım ancak Allah’tandır.”171

Bu bizim hayat ödevi-miz olmalıdır.

KONUYLA ALAKALI KAYNAK KİTAPLAR

Akaid, Hasan Karakaya

Fi Zilâli'l Kur'an, Seyyid Kutub

Sahih Buhari, İmam Buhari

Fethul Bari, İbn Hacer El Askalani

Gelin Bu Dünyayı Değiştirelim, Mevdudi

171 Hud: 88

İslâm toplumuna giden yol uzun ve dikenlidir

Bu yoldaki güçlüklerden daha

zor olan şey ise davranışımızla,

ahlâkımızla, fikrimizle, anlayışımızla ve

maddi gelişmeleri uygulayışımızla, İslâm seviyesine yükselmemizdir.

Seyyid Kutub, Çağdaş Uygarlığın

Sorunları ve İslâm (syf, 207)

"Altıncı Bölüm - 151

Page 152: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden
Page 153: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

YEDİNCİ BÖLÜM

Page 154: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ÖĞRENECEKLERİMİZ

TEMEL BİLGİLER

İman ile Amel birbirinden farklıdır

Herkesin imanı aynı mıdır?

TAMAMLAYICI BİLGİLER

Marifet kalbin fiilidir

İman ameldir

Cihad imandandır

Cihadın en efdali

Kişinin iyi müslüman olması

EK BİLGİLER

Rasûlullah’ın zaferi

HEDEF

Cihad imandandır şuurunu yaşatmak imani bir sorumlu-luktur. Bunu nasıl gerçekleştireceğiz. Bu konuda gerekli özve-riyi göstermeliyiz.

Tevbe 111 ayetini ezberlemek ilk adım ve kitabul cihad İmam Buhari’nin hadislerini okumak devamı

Page 155: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

الحات كانت لهم جنات الفردوس نزال إن الذين آمنوا وعملوا الص"İman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince,

onlar için makam olarak Firdevs cennetleri vardır."172

ؤمنين وال تهنوا وال تحزنوا وأنتم العلون إن كنتم م"Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer inanıyorsanız,

en üstün sizlersiniz."173

TEMEL BİLGİLER

İman İle Amel Birbirinden Farklıdır

İman ile amel arasındaki ilişki daha önce incelemiştik.

Konunun önemine âlimler çok ehemmiyet verdiği için bu bö-

lümde detaylı inceleyeceğiz. Amel imanı kemale erdiren, ol-

gunlaştıran, kuvvetlendiren bir vasıtadır. Böyle değerlendiren

âlimler şu delilleri zikretmektedir.172 Kehf: 107173 Âl-i İmran: 139

Yedinci Bölüm - 155

Page 156: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

A) "Asra yemin olsun ki, insanlar mutlaka hüsran-

dadır. Ancak iman edenler ve salih ameller işleyen-

ler ve birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye

edenler bunun dışındadır."174

"Şüphesiz ki, iman eden ve salih amel işleyenlere

ise, konak olarak Firdevs cennetleri vardır." 175

"Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gü-

nüne iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren

ve yalnız Allah’tan korkan kimseler imar eder." 176

"Onlar, Allah’tan o korkan kimselerdir ki, gayba

iman ederler ve namazı dosdoğru kılarlar ve kendile-

rine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda infak ederler." 177

Bu ayetler göstermektedir ki Allahü Teâlâ iman ve salih

ameli ayrı ayrı zikretmiştir. Bu bize birbirinden farklı şeyler ol-

duğunu gösterir.

B) "Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılın-

dığı gibi sizin üzerinize de Allah’a karşı gelmekten

sakınasınız diye oruç farz kılındı."178

Şeklindeki iman edenlere hitapla başlayan tüm ayetlerde

gösteriyor ki, Allahü Teâlâ önce sesleniyor peşine salih amel

işlenmesini emrediyor. Buda amel imana dâhil olmadığını be-

lirtir. Amel imanı kuvvetlendirdiğine, tamamladığına işarettir.174 Asr: 1-3175 Kehf:107176 Tevbe: 18177 Bakara: 3178 Bakara: 183

Akâid Dersleri; İman156 -

Page 157: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

C) Allahü Teâlâ şu ayette imanla salih amelin zıddının bir-likte olacağını ifade ederek, mü'minlerin birbirlerine karşı sa-vaşa sürüklenebileceklerini beyan etmiş ve şöyle buyurmuştur.

“Eğer mü'minlerden iki grup birbiriyle savaşırsa, aralarını bulup barıştırın.” 179

Şayet amel imanın bir parçası olsaydı salih amelin zıddı olan, adam öldürmenin imanla birlikte olması düşünülebilir miydi?

D) Allahü Teâlâ mü'min kullarına tevbe etmelerini em-retmektedir. Kullardan sadır olan kötü amellerden ve günah-lardan tevbe ile arınıp temizlenmektir. Tebük savaşından geri kalanların tövbesi, zina edip recm edilenlerin tövbesi hiçbir mü'min tarafından imansızlık olarak görülmemiştir. Allahü Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Ey iman edenler Allah’a samimi bir tevbe ile tev-be edin…180 Emri ile tevbe etmeyi buyurmuştur.

E) Cebrail, Rasûlullah (sav)'e imanın ne olduğunu sorun-ca, Rasûlullah (sav), imanın yalnız tasdikten ibaret olduğunu ifade etmiş ve şöyle buyurmuştur: "İman; Allah’a, meleklerine, peygamberlerine ve Allah’ın huzuruna çıkacağına inanman ve yine öldükten sonra dirilmeye inanmandır." 181

Şayet iman, tasdikin dışında başka bir şeyi daha içer-miş olsaydı, Rasûlullah (sav) cevabını eksik vermiş olurdu. Cebrail de bunu düzeltmeyip susunca mü'minlere dinlerini öğretmiş olmazdı.179 Hucurat: 9180 Tahrim: 8181 Buhari

Yedinci Bölüm - 157

Page 158: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

F) Abdullah b. Amr (ra) rivayet ettiğine göre, Rasûlullah

(sav) şöyle buyurmuştur: Allah kıyamet gününde ümmetimden

bir kişiyi herkesin gözü önünde ayırıp o kişi aleyhinde doksan

dokuz dosya açacaktır. Her bir dosyasının boyu gözün göre-

bildiği mesafe kadar uzun olacaktır. Sonra kendisine şöyle so-

racaktır. Bundakilerden bir şeyi inkâr ediyor musun? Amelleri

yazıp muhafaza eden kâtiplerim sana haksızlık yapmışlar mı-

dır? O kimse "Hayır! Ya Rabb" diye cevap verecektir. Sonra

herhangi bir özrün var mı diye soracak, o kimse hayır ya rab

diye cevap verecektir. Bunun üzerine Allah şöyle buyuracaktır.

“Evet, yanımızda sana ait bir iyilik bulunmaktadır,

çünkü bugün sana asla haksızlık edilmeyecektir.”

Dosyasından, üzerinde ben şehadet ederim ki Allah’tan

başka gerçek İlah yoktur Muhammed de onun kulu ve

Rasûlü'dür. Bitaka (yazılı bir kâğıt parçasıdır) çıkarılacak ve

Allah “Tartılacak şeylerini getir” buyuracaktır. O kişi de

diyecek ki "Ya Rab! Bu dosyalara karşılık bu kâğıt parçası ne

olabilir ki?" Allah’ta buyuracak ki “Bugün sana asla zulme-

dilmeyecektir.”

Rasûlullah (sav) buyurdu ki: "Günah dosyaları bir kefeye konulacak, kâğıt parçası da diğer kefeye konulacak, dosyaların konulduğu kefe yukarı fırlayacak, kâğıt parçası ağır basacaktır. Çünkü Allah’ın ismine karşı hiçbir şey ağır gelemez." 182

Bu hadisi şerif iman amel arasındaki ilişkide, bize birbirin-

den ayrı şeyler olduğunu ifade etmektedir.182 Tirmizi

Akâid Dersleri; İman158 -

Page 159: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Herkesin İmanı Aynı mıdır?

Bu konu en çok dikkat edilmesi gereken meseledir. Bazı âlimler iman tasdik etmek olduğuna göre benim imanımla peygamberlerin şehitlerin imanına eşittir gibi yanılgıya düş-müşlerdir. Çünkü ehlisünnet âlimlerinin çoğunluğu iman nu-runun kişiden kişiye farklı olduğunu belirtmişlerdir. Bazılarının kalbinde “Lâ ilâhe İllallah” nuru güneş gibi bazılarındaki yıldız gibi bazılarındaki ateş gibi bazılarındaki çevreyi aydın-latan kandil, bazılarındaki zayıf bir mum gibidir. Dünyada ku-lun kalbindeki iman ve tevhid nuru, güçlülük derecesine göre, hatıra gelen şüpheleri tahrik eden şehevi arzuları imha eder.

Hatta o dereceye ulaşır ki, herhangi bir şüphe ve şehevi arzu yahut bir günahla karşılaşırsa onları yakar, yok eder. Evet, imanında sadık olanın durumu budur. Kıyamet gününde de kalplerindeki tevhid ve iman nuruna göre önleri ve sağ taraf-ları aydınlanacaktır. Kalben iman etmeyenler bu aydınlıktan mahrum kalacaktır.

Bu hususta yüce Allah şöyle buyurmuştur. O gün Allah, peygamberi ve onunla beraber olan mü'minleri mahcup et-meyecektir. Onların nurları önlerinde ve sağlarında koşacaktır. Onlar şöyle diyeceklerdir.

"Rabbimiz nurumuzu tamamla ve bizi affet. Çünkü sen her şeye kadirsin." 183

"Sen o gün mü'min erkekleri ve mü'min kadınları nurları önünde ve arkasında koşar halde görürsün... Yine o gün münafık erkekler ve münafık kadınlar mü'minlere şöyle diyeceklerdir: Bizi bekleyin de nu-runuzdan aydınlanalım…"184

183 Tahrim: 8184 Hadid: 12,13

Yedinci Bölüm - 159

Page 160: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

TAMAMLAYICI BİLGİLER

Marifet Kalbin Fiilidir

İmam Buhari iman kitabında “Allah’ı en iyi bileniniz be-nim” başlığı altında şunları zikretmiştir. Marifet kalbin fiilidir. Çünkü Yüce Allah

“Sizi ancak kalbinizin kazandığından sorumlu tutar.”185 buyurmuştur.

Aişe (ra)’dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (sav) as-habına bir emir verdiğinde, amellerden güçlerinin yeteceğini onlara emrederdi.Ashabı kiram şöyle dedi: Ey Allahın Elçisi! Biz senin durumunda değiliz. Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlamıştır.

Bu söz üzerine Rasûlullah (sav) yüzünden öfkesi anlaşı-lacak şekilde sinirlenir sonrada şöyle derdi: Allah’a karşı gel-mekten en çok sakınanız(korkanınız), onu en iyi bileniniz şüp-hesiz benim.

Açıklama: İmam Buhari’nin bu ayet ve hadisi zikretme-sinin amacı, tek başına sözle imanın yeterli olmadığını, buna inancında eklenmesinin şart olduğunu, inancın ise kalbin fiili olduğunu ifade etmektir. Ayetteki kalbinizin kazandığı ifade-sinden kasıt, kalbinizde yerleşen anlamındadır.

Ayet aslında yeminler hakkında gelmekle birlikte, iman konusunda bunun delil getirilmesi, anlam bakımından ortak-lık sebebiyledir. Çünkü yeminde, imanda hakikatin üzerinde döndüğü esas nokta, kalbin ameli olmasıdır.185 Bakara: 225

Akâid Dersleri; İman160 -

Page 161: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Rasûlullah’ın şüphesiz Allah’ı en iyi bileniniz benim sözü, Allah hakkındaki bilginin farklı dereceleri bulunduğunu, bu konuda bazı insanların başkalarından daha üstün olduğunu, peygamberin (sav) ise derecelerin en üstününde yer aldığını göstermektedir. Allah’ı bilmek, onun sıfatlarını, hükümlerini ve bulara ilişkin şeyleri bilmeyi kapsar. Gerçek iman budur.

Ayette, kalbin fiillerinin kalpte yer etmesi halinde kişinin bundan sorumlu olacağı şeklindeki doğru görüşe delildir. Pey-gamber (sav) Allah ümmetimin içinden geçen şeyleri bunları konuşmadığı veya yapmadığı sürece bağışladı, Hadis-i bunlar kişinin kalbinde yer etmediği takdirde bağışlanır şeklinde yo-rumlanır. Çünkü inanç kalbin amelidir.

Onlara bir şey emrettiğinde güç yetirebilecekleri şeyle-ri emrederdi. İfadesinin anlamı, onlara bir şey emrettiğinde, devam edemeyeceklerinden korkarak onlara zor gelmeyecek kolay gelecek şeyleri emrederdi, demektir. Kendisi de onla-ra emrettiği hafif amellerin benzerini yapardı. Ashabı kiram, derecelerinin yükselmesi için Rasûlullah (sav)'in yaptığından daha fazla amele ihtiyaçları olduğuna inanırlardı.

Bu sebeple Allah Rasûlünden kendilerine zor yükümlü-lükler yüklemesini talep eder ve ona biz senin durumunda değiliz derlerdi. O ise buna öfkelenirdi. Çünkü dereceler elde etmiş olmak, amelde kusurlu davranmayı gerektirmez. Aksine nimetleri karşılıksız veren Allaha şükretmek için ameli daha da çoğaltmayı gerektirir.

Nitekim bir başka hadiste Rasûlullah (sav) (ayakları şişin-ceye kadar namaz kılmasının sebebini soran Aişe (ra)’ya): "Ben Allah’a çokça şükreden bir kul olmayayım mı?" buyurmuştur.

Yedinci Bölüm - 161

Page 162: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Allah Rasûlünün (sav) ashabına kolay amelleri emretmesi

buna deva edebilmeleri içindir. Nitekim diğer bir hadiste şöyle

buyurmuştur: "Allahın en sevdiği amel az ama devamlı olandır."

Bu hadisten çıkan sonuçlar özetle şöyledir; Salih

ameller dereceleri yükseltir ve günahları siler. Bunun yanında

sahibini yüksek mertebelere ulaştırır. Kişi ibadete ve ibadetin

neticelerinde son sınıra ulaştığında, nimetin devam etmesini

ve şükrederek daha da çoğaltmasını sağlamak için ibadete de-

vam etme konusunda daha gayretli olur.

Dine uygun kolay ameli esas almanın, dine aykırı zor

amelden daha üstün olduğuna inanmalıdır.

İbadette evla olan orta yolu tutmak ve devamlılıktır, iba-

deti terke sebep olacak şekilde aşırı gitmek değil dinin emrine

aykırı davranıldığında öfkelenmek doğrudur.

Kişi övünmekten ve kibirlenmekten emin olduğunda, ih-

tiyaç duyulması halinde kendisinde bulunan üstünlükleri söy-

leyebilir.

Allah Rasûlü (sav) insanın ulaşabileceği olgunluk seviye-

sinin en üst basamağındadır. Çünkü ilmi ve ameli her türlü

hikmet ona özgüdür. Rasûlullah (sav) en çok bileniniz sözü ile

ilmi hikmete, Allah’dan en çok korkanınız sözü ile de ameli

hikmete işaret etmiştir.

Akâid Dersleri; İman162 -

Page 163: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İman ameldir

İmam Buhari, iman ameldir görüşünde olanlar şu ayeti delil getirirler; "Bu yaptıklarınıza karşılık olarak mirasçı kılındığınız cennettir." 186

Bazı ilim ehli "Rabbine and olsun ki onların hepsini yapmakta olduklarından sorguya çekeceğiz." 187 ayetin-de kastedilen Lâ ilâhe İllallah olduğunu söylemiştir.

Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Amel edenler bunun misli için amel etsinler." 188

Ebu Hureyre (ra)’dan rivayet edildiğine göre; Rasûlullah’a (sav) en faziletli amel nedir? diye soruldu. Rasûlullah (sav):

"Allah’a ve Rasûlüne imandır." Sonra hangisidir? diye sorul-du. "Allah yolunda cihaddır." Sonra hangisidir? diye soruldu.

"Mebrur hacdır.(kabul olunmuş)" buyurdu.

Açıklama: İmam Buhari’nin konu başlığındaki ilk ayet-te yaptıklarınıza karşılık olarak ifadesi iman etmenize karşılık olarak anlamındadır. İkinci ayette yapmakta olduklarınızdan ifadesi, İmam Buhari’ye göre dile özgü amellerdir. Üçüncü ayette geçen amel edenler bunun misli için amel etsinler ifa-desi genel kapsamlıdır.

Hadise gelince en faziletli amelin ne olduğu sorusuna “Allah’a iman” şeklinde cevap verilmesi kalple inanmak ve dil ile söylemenin de ameller kapsamına dâhil olduğunu göstermek-tedir. Burada imandan kastedilen tasdik etmektir ki bu, imanın hakikat anlamıdır. İman, bedeni ameller için de kullanılabilir. 186 Zuhruf: 72187 Hicr: 92188 Saffat: 61

Yedinci Bölüm - 163

Page 164: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Çünkü bedeni ameller imanın tamamlayıcılarındandır.

Şu sorulabilir: Bu ayette “hiçbiriniz cennete ameli ile gire-mez” hadisi ile nasıl anlamalıyız? Hadiste olmayacağı belirti-len şey kabul edilmemiş sadece yalın amelle cennete girmek-tir. Ayette yer alan ise kabul edilen amelle cennete girmektir. Amelin kabulü ise yalnızca Allah’ın rahmeti ile olur. Şu halde cennete girmek yalnızca Allah’ın rahmeti ile olmaktadır.

Cihad İmandandır

İmam Buhari iman kitabında bu başlık altında şunlara yer vermiştir. Ebu Hureyre (ra) şöyle dediğini duydum. Hz Pey-gamber (sav) şöyle buyurdu: Allah kendi yolunda cihada çı-kan kişi için kefil olarak şöyle buyurmuştur. Bu kişiyi yalnızca bana olan imanı ve elçilerimi tasdik etmesi cihada çıkarmıştır. Ben onu kazanacağı ecir veya ganimet ile geri döndürme ya-hut cennete koymaya kefilim. (Hz peygamber şöyle buyurdu): "Ümmetime zorluk çıkartmayacak olsaydım savaşa çıkan hiçbir seriyenin arkasında kalmazdım. Allah yolunda öldürülmeyi, sonra diriltilmeyi sonra tekrar öldürülmeyi sonra tekrar diriltil-meyi sonra yine öldürülmeyi isterdim."

İmam Buhari cihadın fazileti hakkında zikrettiği hadisler-den biride şöyledir. Ebu Hureyre (ra)’dan nakledilmiştir. Birisi Rasûlullah’a (sav) gelerek “Bana cihada denk bir amel söyle-sen” dedi. Rasûlullah (sav) “Böyle bir amel bulamıyorum. Sen, mücahidin sefere çıktığında mescide girip aralıksız namaz kılabi-lir ve hiç iftar etmeden oruç tutabilir misin?” buyurdu. Adam

“Buna kimin gücü yeter ki” dedi.

Ebu Musa (ra)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Bir adam Rasûlullah’a (sav) geldi ve şöyle dedi: “Bir adam gani-

Akâid Dersleri; İman164 -

Page 165: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

met için savaşır, bir adam anılmak için savaşır, bir adam da yerini görmek için savaşır; bunlardan hangisi Allah yolundadır.”

Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu. “Kim Allah’ın kelimesi en yüce olsun diye savaşırsa o Allah yolundadır."189

Cihadın En Faziletlisi

Rasûlullah (sav) buyurdu ki: "Cihadın en efdali zalim hü-kümdarın huzurunda hakkı söylemektir." 190 Adaletten sapan

hükümdarlara hakkı söylemek cihad kabul edilmiştir. Bu fiilin

cihad kabul edilmesinin bir sebebi toplumsal düzenlemede rol

oynaması olduğu gibi, diğer bir sebebi de bu eylemin zorluğu-

dur.

İnsanlar her zaman güçlü ve zalim olandan çekinirler ve

kaçınırlar. Bu zorluklar sebebiyle hükümdarlara gitmesi istenen

peygamberler dahi belli bir endişe taşımışlardır. Allahü Teâlâ

kendisinden Firavun’a gitmesini isteyince Musa ve Harun (as)

bu endişelerini şöyle dile getirmişlerdir.

“Ey Rabbimiz, biz korkarız ki bize karşı aşırı gider

ve azgınlığını arttırır.” 191

İnsan fıtratına doğal olarak yerleşen bu endişeye karşılık Al-

lahü Teâlâ müslümanlardan bu endişeyi yıkmalarını istemiş ve

bir sonraki ayette bu husustaki prensibi öğretmiştir. “Korkma-

yın. Çünkü ben sizinle beraberim. İşitir ve görürüm.”192

189 Buhari, Müslim190 Ebu Davud, Tirmizi191 Taha: 45192 Taha: 46

Yedinci Bölüm - 165

Page 166: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İslâm adaletin kaim ve sürekli olması hususundaki titizliği sebebiyle İslâm ümmeti her zaman içinde Firavun’a karşı duran Musalar, Nemrut’a karşı İbrahimler yetiştirmiştir. Aynı zamanda İslâm ümmetinin zalim yöneticileri de karşılarında Abdullah b. Zübeyr, İmam Ebu Hanife, İmam Ahmet gibilerini bulmuşlardır. Mücahid âlimler bu hükümdarlar karşısında suskun kalmamış sabırla onları doğruya çağırma yoluna gitmişlerdir.

Hakkı söylemekten çekinmeyen fertlerin varlığı hüküm-darlar üzerinde bir etki göstermese bile toplum şuurunu et-kilemiş ve müslüman ümmeti topyekün gaflete düşmekten kurtarmıştır ki, bu, hükümdara hakkı söylemenin cihad sayıl-masının diğer bir sebebi kabul edilebilir. 193

Kişinin İyi Müslüman Olması

İmam Buhari kişinin iyi müslüman olması konusunda şu hadisi zikretmiştir: Ebu Said El Hudri (ra) Rasûlullah (sav)’in şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Kişi müslüman olur da Müs-lümanlığını iyi yaparsa Allah onun önceki bütün günahlarını bağışlar. Bundan sonra yaptıklarının karşılığı vardır. Bir iyiliğe on katından yedi yüz katına kadar sevap vardır. Kötülüğe ise kendi misli kadar günah vardır ancak Allah dilerse bunu da ba-ğışlar."

Açıklama: “Müslümanlığını iyi yaparsa" yani inancı, ihlâsı, İslâma içi dışı ile girmesi, Cibril hadisinde zikredilen iman, İslâm, ihsan ile belirtilen bir şey yaparken Rabbinin kendisine yakın ve yaptıklarından haberdar olduğunu sürekli aklında tutması ile iyi bir müslüman olursa demektir.193 Bu başlık değişim dergisinin 17 sayısından özettir

Akâid Dersleri; İman166 -

Page 167: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Aişe (ra) rivayet edildiğine göre; Bir gün onun yanında bir kadın otururken Rasûlullah (sav) yanlarına giderek sordu: Bu hanım kimdir? Aişe (ra) şöyle cevap verdi; falancadır, o şöyle namaz kılan bir kadındır. (Aişe (ra) kadının kıldığı namazla-rı Rasûlullah’a anlatmaya başladı) bunun üzerine Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: Dur bakalım! Bunları saymayı bırak gü-cünüzün yettiği amelleri yapın. Allah’a yemin ederim ki siz usanmadıkça Allah usanmaz. Rasûlullah (sav) en çok sevdiği din (amel) sahibinin devam ettiği ameldir.

Açıklama: Burada din ile amel kastedilmiştir. Salih amellerle İslâm'ın güzelleşeceği vurgulanmıştır. Bunun için aşırılık sınırına varması pahasına nefisle mücadelenin isten-mediği belirtilmiştir. Hadiste geçen usanmak bir şey gözünde büyütmek, daha önce severken daha sonra ondan bıkmak demektir. Böyle bir durum Allah Teâlâ hakkında söz konusu olmaz. Bu hususta âlimler görüş birliği içindedir. Bu mecaz anlatımın gerekçesi şudur: Yüce Allah, amelden usanarak amel etmeyi bırakandan sevabını keser. Allah’ın sevabı kes-mesi usanma diye adlandırılmış olur. Bir başka âlim şöyle izah etmiştir: Allah’tan istemekten usanıp da Allah’a yönelmeyi terk etmedikçe Allah size olan lutfunu kesmez.

Sürekli yapılan amel şu iki sebepten ötürü takdir edilir. Bir amele başladıktan sonra onu bırakan, gayesine ulaştıktan sonra ondan yüz çeviren gibidir. Bu kişi kınanmaya maruz ka-lır. İyiliğe devam eden kişi hizmete yapışır. Her gün belirli bir süre bir kapıya bağlı kalan ile bir günün bütününde bağlanıp sonra vazgeçen gibi değildir.

Yedinci Bölüm - 167

Page 168: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

EK BİLGİLER

Rasûlullah’ın Zaferi

Yeryüzünün doğusunda ve batısında, gece gündüz mil-

yonlarca sesin tek bir ahenk halinde kelime-i tevhidi haykır-

ması ve bu haykırışın ondört asır boyunca devletler ve düzen-

ler değişip durduğu halde zamanın hiç değişmeden susmak

nedir bilmeden ebedi bir ses olarak devam etmesi!

İşte Rasûlullah’ın zaferini belgeleyen en parlak en canlı

delildir!

Bu herhangi bir savaş alanında elde edilmiş bir zafer de-

ğildir. İran ve Roma imparatorluklarının boyunduruk altına

alınması olayı da değildir. Bu zafer, hayatı içinden kavrayan,

tarihin akışını değiştiren, dünyanın kaderini etkileyen ve za-

manın içindeki anıtsal yerini alan evrensel bir olaydır.

Öyle bir zafer ki bu, herhangi bir dönemde İslâm milletine

arız olan bir zaaf onu gölgeleyemez. Çünkü o, varlığın derin-

liklerine kök salmış, insanlığın gönlüne yerleşmiş ve hayatın

bütün yollarını tutmuş bir ruhun zaferidir.

Bir zafer ki yüceliğine bizzat kendisi delildir, başka delil

ve belgeye ihtiyacı yoktur! O halde bu zaferin sebep ve vesi-

lelerini kavramaya çalışalım. O sebep ve vesileleri bu günde

yeniden elde edebilmek için buna zorunluyuz. Allah bu zaferi,

Rasûlünün gayret ve cihadının bir ürünü, bizzat kendisinin ve

ashabının fedakârlılarının mantıki bir sonucu olarak armağan

etmiştir.

Akâid Dersleri; İman168 -

Page 169: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İslâm'ın nasıl egemen olduğunu peygamberi (sav) zaferi

nasıl ulaştığını bilmek isteye herkes bunu öncelikle onun şah-

sında, davranışlarında, yaşayışında ve cihad hareketlerinde

aramalıdır. Zafer isteyen birinin her zaman ve her yerde Allah

Rasûlünü kendisine örnek bilmesi gerektiğini de anlamalıdır.

Rasûlullah (sav)’in ulaştığı zaferin üç ana faktörü vardır ki

diğer bütün faktörler bunların içindedir:

1- Bir gün… Kureyş büyükleri amcası Ebu Talib’e geliyor

ve onunla durumu tartışıyorlar, kendilerini dinleri hakkında

kuşkuya düşüren, gelenekleri kökünden sarsan, inançlarını

altüst eden yeğeninin toplumlarını ve tanrılarını rahat bırak-

masını, karşılığında ne isterse vermeye hazır olduklarını, uz-

laşmak istediklerini söylüyorlardı. İşte o gün Rasûlullah (sav)

imanını derinliklerinden kopup gelen ebedi sözünü söylüyor

ve hem onların hem de zamanın kulaklarını çınlatıyor.

"Allah’a yemin ederim ki ey amca! Bu davayı bırakmam kar-şılığında güneşi sağ elime verseler, ayı da sol elime indirseler yine de vazgeçmem. Allah bu davayı ya zafere ulaştırır, ya da uğrunda helak olurum!..."

Allahım! Ne müthiş, ne sarsıcı bir olay! İnsanı böylesine

ürperten başka bir tablo görülmüş müdür? “Güneşi sağ eli-me verseler, ayı da sol elime indirseler.” Bu, insan hayalinden

değil, yaratılışın derinliklerinden, vicdandaki mutlak imandan

fışkıran bir tablodur!

İşte o gün Allah’ın Rasûlü zaferini kazanmıştır. Bu, hiç

şüphesiz imandır, o iman insan vicdanında yer ettiği sürece

onu yeryüzünde hiçbir kuvvet yenemez.

Yedinci Bölüm - 169

Page 170: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

2- Rasûlullah’ın ashabı… Allah hepsinden razı ol-sun. O’nun imanının birer canlı tablosu idiler. Onları bu hale getiren O’nun imanıydı. O kutlu ashab herkes gibi yiyor ve sokaklarda yürüyordu ama her biri yeryüzünde dolaşan bi-rer “Canlı Kur'an” gibiydi. Onları gören herkes karşılarında İslâmı buluyordu. Bu hal işte peygamberin bir zaferiydi.

Kur'an-ı Kerim canlı bir kişi halini almadıkça asıl fonksi-yonunu icra etmez. İlkeler de pratik planda uygulanırsa ancak yaşayabilir. O nedenle Allah’ın Resulü ilk aşamada yalnızca öğütler vermek değil, aynı zamanda kişileri yetiştirmek, gö-nülleri diriltmek istemiştir. Rasûlullah (sav)’e düşen görev ise bu davayı gözle görülür ve elle tutulur kişiler haline getirmekti.

Allah Resulü’nün İslâm'ın birer mücessem timsali olan ashabının yeryüzünün muhtelif yerlerine dağılması buradaki kişilerle haşır neşir olması, gerek söz gerekse fiil ile peygamber (sav)’i Allah katından getirdiği İslâmı ortaya koyması bu zaferi hazırlayan başlıca sebepler arasındadır.

3- Son olarak Rasûlullah (sav) hayata hükmeden, toplu-mu yönlendiren ve insanlar arasındaki ilişkileri de düzenle-yerek hem fertlerin hem de eşyanın mukadderatına eşit se-viyede egemen olan bir nizamı İslâm şeriatının esaslarından övgüleştirip ortaya koyduğu gün zafere ulaşmıştı.

İslâm bir inançtır ve ondan bir şeriat doğar, fışkırır. Bu şe-riatın üzerine de bir nizam kurulur. İşte inanç, şeriat ve nizam üçlüsünden İslâm ağacı boy atar. İslâm, kendi şeriatını hakim kılma hususunda bir an bile gecikmek istemez. Böylece dinin devletten bütünüyle sökülüp atılması masalı da ortadan kalk-mış oluyor. Çünkü dinsiz devlet olmayacağı gibi devletsiz ve nizamsız da din olmaz!

Akâid Dersleri; İman170 -

Page 171: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İslâm devletinin kurulduğu ilk günden itibaren İslâm şeri-

atı devlete hükmetmeye başlamış, devleti yöneten de şeriatın

sahibi olmuştur. İslâm zafere ulaşmıştı. Çünkü İslâm inancı,

şeriata çevrilmişti. Bu şeriat da ortaya öyle bir nizam çıkardı

ki, insanların duyguları bu nizama adeta can attı, gönülleri

özlemini duyduğu huzuru onda buldu.

Artık Allah’ın Resulü zaferini tamamlamıştır. Çünkü

Allah’ın şeriatını yine Allah’ın istediği şekilde icra etmiştir. İşte

kâinatın yüreğinde ölümsüzleşen, hayatın derinliklerinde kök-

leşen zaferin ana faktörleri bunlardır. Yeryüzünün doğusu da

batısı da milyonlarca ses bu gerçeği haykırıyor.

Öte yandan bunlar tabii, mantıki ve olağan faktörlerdir.

Biz müslümanlar her nesilde ve her zaman bunlara sahibiz ve

bunlar her zaman elimizdedir. Onları yeniden yürürlüğe koy-

mak, tecrübe etmek ve İslâm için çalışanlara Allah’ın takdir

ettiği bu zafere ulaşmak daima mümkündür.

"And olsun ki Allah’a yardım edenlere Allah da

yardım eder. Doğrusu Allah muhakkak kuvvetlidir,

azizdir. Biz eğer onlara yeryüzünde iktidar verirsek

namazı dosdoğru kılarlar, zekât verirler, iyiliği emre-

der, kötülükten vazgeçirirler. İşlerin sonucu Allah’a

aittir." 194 195

194 Hac: 40-41195 Seyyid Kutub, İslâm'i Etütler

Yedinci Bölüm - 171

Page 172: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ÖĞRENELİM - ARAŞTIRALIM

Cihad başlığındaki kaynakları temin edip araştırmayı not-

layınız.

Amellerinizi tutkuyla sahip çıkın konuşan değil yaşayan

mü'min olmayı nasıl başaracaksınız nelere ihtiyacımız var tar-

tışınız.

Amel imanın bir parçası değildir. Ümmeti tembelleştirdi.

Bunu özetleyen Muaz b. Cebel hadisi hangisi hatırlıyor mu-

sunuz?

Rasûlullah’ın zaferi başlığının tamamını temin ederek

okuyup, değerlendirin.

ÖDEVİMİZ

Cihad dersleri eserini okumak ve Abdullah Azzam’ın üm-

mete miras bıraktığı şuurlu cihad neslinin inşası için çalışmak

Cihad konulu bir makale kaleme alarak cihad şuuru için

ilk adımı atarak zihnimizde kalıcı olmasını sağlamak

KONUYLA ALAKALI KAYNAK KİTAPLAR

Akaid, Hasan Karakaya

Fethul Bari, İbn Hacer el Askalani

Sahih Buhari, İmam Buhari

İslâmi Etüdler, Seyyid Kutub

Değişim Dergisi, Sayı 17

Akaid Dersleri172 -

Page 173: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Daha evlatlarımızla savaşacaksınız.

Ömer Muhtar

Ölüm tutkunu olunuz ki size hayat bağışlansın.

Abdullah Azzam

Bırakında direnişçi ruhumuzla ölelim.

Şeyh Ahmet Yasin

"

Yedinci Bölüm - 173

Page 174: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden
Page 175: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

SEKİZİNCİ BÖLÜM

Page 176: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ÖĞRENECEKLERİMİZ

TEMEL BİLGİLER

Amel kâmil imanın parçasıdır

TAMAMLAYICI BİLGİLER

Günahlar cahiliye amellerindendir

Dinini koruyan kişinin üstünlüğü

Namaz imandandır

Hayâ imandandır

EK BİLGİLER

Müslümanın güzelliği

Çağdaş cahiliye

HEDEF

Çağdaş cahiliyenin topluma verdiği zararları müslüman nesil olarak görevimiz bertaraf etmektir. Bu konuda yayınlan-mış eserleri takip etmeli ve hazırlanmalıyız. Muhammed Ku-tubun çağdaş dünyaya İslâmi bakış okumanız için öneririm.

Çağdaş cahiliyenin baskın gücü sizi yıldırmasın hedefiniz-den kaydırmasın

Akâid Dersleri; İman176 -

Page 177: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ة يبغون ومن أحسن من الل حكما لقوم يوقنون أفحكم الجاهلي

"Yoksa onlar (İslâm öncesi) cahiliye idaresini mi arıyor-

lar? İyi anlayan bir topluma göre, hükümranlığı Allah'tan

daha güzel kim vardır?" 196

TEMEL BİLGİLER

Amel Kâmil İmanın Bir Parçasıdır

Bu görüşteki âlimler aynı zamanda amel imanı arttıran

ve kuvvetlendiren bir unsurudur, görüşündedirler. Ama ameli

terk etmek kulu dinden çıkarmaz, günahkâr kılar. Böyle bir

kulun durumu Allah’a kalmıştır. Dilerse onu affeder, dilerse

günahı kadar azap eder ve sonunda kalbinde zerre kadar

imanı varsa onu cennetine koyar.

Zira naslar bunu ifade etmektedir. Burada âlimler iman

amelle tanınır, ortaya çıkar anlayışını öne çıkarmak istemiştir.

Kişilerin amelde gevşeklik göstermesinin önünü kapamak için

bu kanaate varmışlardır. İmana dikkat çekmek yerine iman

nurunun ortaya çıkmasını belirtmiş gibidirler.196 Maide: 50

Sekizinci Bölüm - 177

Page 178: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Bu görüşte olan âlimlerin delilleri şunlardır:

Ebu Hureyre (ra) diyor ki: Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: İman yetmiş küsur şubedir. Bunların en efdali “La ilahe illallah” demektir. En aşağısı ise yoldan eziyet verecek şeyleri gidermektir. Hayâ da imanın bir şubesidir." 197

Açıklama: Mademki imanın birçok şubesi mevcuttur. O halde namaz, oruç, hac imandandır. Gözle görülmeyen te-vekkül etme, Allah’tan korkma, Allah’a yönelme gibi batıni ameller de imandandır. Fakat imanın şubelerinden bazıları vardır ki, onların olmaması imanın da olmamasını gerektirir. Şahadet getirme şubesi bu türdendir. Diğer bazı şubeleri de vardır ki, olmamaları imanın olmamasını gerektirmez. Eziyet veren bir şeyi yoldan kaldırmak bu kabildendir. Eğer kul bunu yapmazsa imanı gitmez.

Yine Ebu Hureyre (ra) Rasûlullah (sav) şöyle buyurduğu-nu rivayet etmiştir: "Ahlâkı en güzel olan mü'minler imanları en mükemmel olanlardır."198 Bu hadiste peygamberimiz (sav) ahlâkı imandan saymıştır.

Ebu İmame (ra) şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bir gün sa-habeler, Rasûlullah (sav)’ın yanında dünyayı andılar. Bunun üzerine Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Duymuyor musunuz? Duymuyor musunuz? Şüphesiz ki, kılık kıyafetinde mütevazı ol-mak imandandır, şüphesiz ki, kılık kıyafetinde mütevazı olmak imandandır."199 Bu hadiste de peygamberimiz, giyim kuşam-da, yeme içmede ve diğer yaşantı şartlarında mütevazı olma-nın imandan olduğunu zikretmiştir.197 Buhari, Müslim198 Ebu Davud199 Ebu Davud

Akâid Dersleri; İman178 -

Page 179: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Ebu Said El Hudri (ra) Rasûlullah (sav)’in şöyle buyurdu-

ğunu rivayet etmiştir: "Sizden herhangi biriniz bir kötülük gö-rürse onu hemen eliyle değiştirsin. Eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle değiştirsin. Buna da gücü yetmiyorsa kalbiyle değiştirsin. İmanın en zayıfı da bu sonuncusudur."200 Peygamberimiz bu

hadiste, kötülüğü değiştirmenin imandan olduğunu beyan et-

miştir. Bu da amelin imandan olduğunu gösterir.

Abdullah b. Mesud (ra) rivayet edildiğine göre, Rasûlullah

(sav) şöyle buyurmuştur: "Benden önce Allah’ın herhangi bir ümmete gönderdiği hiçbir peygamber yoktur ki, o peygamberin, ümmetinden yakın dostları, sünnetine tabi olan, emrine uyan as-habı olmasın. Ne var ki sonra onların ardından, yapmadıklarını söyleyen ve emr olunmadıklarını yapan bir takım kötü nesiller gelir. İşte bunlara karşı eliyle cihad eden, mü'mindir. Bunlara karşı diliyle cihad eden, mü'mindir. Yine bunlara karşı kalbiyle cihad eden, mü'mindir. Ancak bunun ötesinde imandan bir har-dal tanesi de yoktur." 201

Peygamberimiz bu hadisinde tağutlara karşı cihadın bü-

tün türlerinin terk edilmesini, imanı olmadığının göstergesi

saymıştır. Cihadın bütün türlerinin, imanın şubelerinden ol-

duğunu göstermektedir.

Ebu Ümame (ra) Rasûlullah (sav)’ın şöyle buyurduğunu

rivayet etmiştir: "Kim sevdiğini Allah rızası için sever, verdiği-ni Allah rızası için verir, vermediğini Allah rızası için vermezse, işte o, imanını kemale erdirmiş olur."202 200 Müslim201 Müslim202 Ebu Davud

Sekizinci Bölüm - 179

Page 180: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Abdullah b. Abbas (ra) diyor ki: Bahreyn tarafından Pey-

gamber (sav)’ın yanına geldikleri zaman, peygamber (sav) on-

lara “… dört şey emretti, dört şeyi yasakladı. Onlara bir olarak Allah’a iman etmelerini emretti. Sonra, ‘bir olarak Allah’a iman etmek nedir bilir misiniz?’ diye sordu. Onlar Allah ve Resulü en iyi bilendir dediler. Peygamber (sav) Allah’tan başka ilah olmadı-ğına ve Muhammedin Allah’ın elçisi olduğuna şahadet getirme-niz, namazı dosdoğru kılmanız, zekâtı vermeniz, ramazan orucu-nu tutmanız ve ganimetin beşte birini vermenizdir." buyurdu.203

Amelin imandan olduğunu gösteren bu delilden daha üstün

hangi delil olabilir? Çünkü burada Rasûlullah (sav) imanı, amel

diye izah etmiş ve kalple tasdike hiç değinmemiştir.

Enes b. Malik (ra) Rasûlullah (sav)’in şöyle buyurduğunu

rivayet etmiştir: "Hiçbiriniz, kendisine babasından, çocuğun-dan ve bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça iman etmiş olmaz."204 Yine Enes b. Malik (ra) Rasûlullah (sav)’in şöyle

buyurduğunu rivayet etmiştir: "Sizden hiçbiriniz, kendisi için sevdiğini kardeşi için de sevmedikçe, iman etmiş olmaz."205 Pey-

gamberimiz bu iki hadiste de kendisini sevmeyi ve mü'min'in

mü'min kardeşini sevmesini imandan saymıştır. Bu da amelin

imandan bir parça olduğunu gösterir.

Hasan Hocamız bu konuda şu kanaattedir: Amel, imanın

olmazsa olmaz bir parçası değilse de onu kemale erdiren ve

güçlendiren bir parçadır. Olmadığı takdirde iman zayıf da olsa

mevcuttur. Ancak amelin terk edilmesi, zamanla kulu hak yol-

dan şaşırtıp küfre sürükleyebilir. 203 Buhari, Müslim204 Buhari, Müslim205 Buhari, Müslim

Akâid Dersleri; İman180 -

Page 181: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Bu nedenle amelden uzak kalanın imanının gitmesi her zaman beklenilen bir şeydir. Nasların tümüne baktığımızda bu kanaat ortaya çıkmaktadır. Tabi ki nasların yalnız bir kısmıyla değil, tümü ile amel etmek gerekir.

Zaman zaman nasların bir kısmını bayraklaştıran guruplar türese de ehlisünnetin hassas yolu izlenmelidir. Çünkü zama-nın bütün şartlarına rağmen ümmet bu yoldan vazgeçmemiştir. Nasların bir gurubunu bayraklaştıran gurupları Allahü Teâlâ desteklememiş, bu guruplar zamanın çöplüklerinde kalmıştır.

Sekizinci Bölüm - 181

Page 182: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

TAMAMLAYICI BİLGİLER

Günahlar Cahiliye Amellerindendir

İmam Buhari’nin iman kitabında günahlar cahiliye amel-lerindendir başlığı önemlidir. Şirk dışındaki bu günahları işle-yenler iman dairesinin dışına çıkmaz, tekfir edilmezler. Çünkü Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur. “Sen kendisinde cahiliye olan bir adamsın.” Yüce Allah da şöyle buyurmuştur: “Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun dışındaki günahları dilediği kimse için bağışlar.”

Bunun peşine şu hadisi zikreder. Ebu Zer Rebeze de bu-lunuyordu. Kendisinin ve kölesinin üzerinde hulle vardı. Ona bunun sebebi sorulduğunda şöyle dedi: bir adama sövdüm, onu anasından dolayı ayıpladım. Bunun üzerine Rasûlullah (sav) bana:

"Ey Ebu Zer! Onu anasından dolayı ayıplıyor musun? Ger-çekten sen kendisinde cahiliye (ahlâkı) olan birisisin. Kardeşiniz sizin hizmetçilerinizdir. Allah onları sizin elinizin altına (ida-reniz) verdi. Kimin elinin altında kardeşi varsa ona yediğinden yedirsin giydiğinden giydirsin. Onlara yapamayacakları şeyleri yüklemesin. Şayet onlara bir iş yüklerseniz, kendilerine yardımcı olunuz."

Mü'minlerden iki grup birbiri ile savaşırsa aralarını düzel-tin ayetinin başlığı altında şu hadisi zikretmiştir.

Ahnef b. Kays’tan rivayet edildiğine göre Ahnef şöyle de-miştir. Şu adama (Ali’ye) yardım etme niyeti ile çıktım. Ebu Bekre ile karşılaştım. Bana nereye gidiyorsun? Diye sordu.Şu

Akâid Dersleri; İman182 -

Page 183: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

adama yardım etmeye gidiyorum. Dedim.O geri dön. Çünkü ben Rasûlullah (sav) şöyle dediğini duydum: "İki müslüman kılıç kılıca karşılaştıklarında öldürende öldürülende ateştedir." Rasûlullah’a (sav) sordum: Öldüreni anladım da ya şu öldürü-len niçin ateştedir Ey Allah’ın elçisi!

Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Çünkü o da arkadaşını öl-dürmek istiyordu."

Fethul Bari’de bu hadislerle ilgili özetle şöyle açıklamalar yer alır. Şirk dışında yani, bir farzı terk etmek veya bir haramı işlemekten kaynaklanan her günah cahiliye ahlâkından kay-naklanır.

Mü'min bir günah işlediğinde kâfir olmaz, imandan çık-maz. Çünkü Allah ona şu ayette mü'min adıyla hitap etmiştir. "Mü'minlerden iki grup birbiriyle savaşırsa…" devamın-da da "Mü'minler ancak kardeştirler", buyurmuştur.

İki Müslüman kılıç kılıca karşılaştıklarında, burada da Rasûlullah (sav) bu iki kişiyi cehennem tehdidi ile korkuttuğu halde onlara Müslüman demiştir.

Ebu zer hadisinde; sen kendisinde cahiliye bulunan bir adamsın: sözünü de delil getirmiştir. Oysa Ebu Zer’in ima-nı zirvedeydi. Derecesinin yüceliğine rağmen onu kınaması böyle bir olayı tekrarlamaktan sakındırmak içindir. Çünkü bir açıdan mazur sayılsa bile, böyle bir şeyi onun gibi yüksek de-receye sahip birinden meydana gelmesi önemsenir.

Hadiste Ebu Zer ve kölesi hulle denilen elbise giyiyordu. Bu da Ebu Zer’in Rasûlullah (sav)’in uyarısını ne kadar önem-sediğini göstermektedir. Kölesini kendine eşit tutmuştur. Allah bizleri tüm cahiliye adetlerinden kurtarsın. Âmin!

Sekizinci Bölüm - 183

Page 184: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Mü'min'in, farkında olmadan amelinin iptal edilmesinden korkması: Başlığı altında İmam Buhari şunları zikretmiştir;

"Sözlerimle amelimi karşılaştırdığımda hep yalancı olmak-tan korkarım." 206

Rasûlullah’ın ashabından otuz kişiyle karşılaştım, hepside kendileri hakkında münafıklıktan korkuyorlardı. Hiç birisi ken-disinin Cebrail ve Mikail gibi bir imana sahip olduğunu söyle-mezdi. 207

"Bundan ancak mü'min korkar, münafık emin olur." 208

"Bir de onlar bilerek günah işlemekte ısrar etmezler."209

Tevbe etmeksizin nifak ve isyanda ısrar etmekten mü'min sakınmalıdır. Günah nifakında ısrar eden kişinin inkâr nifakı-na düşmesinden korkulur.

Dinini Koruyan Kişinin Üstünlüğü

Başlığında imam Buhari şunları zikreder; Numan b. Beşir’den rivayet edilmiştir. Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuş-tur. Helal bellidir, haram da. Bu ikisi arasında insanlardan çoğunun bilmediği şüpheli şeyler vardır. Kim şüpheli şeyler-den korunursa dinini ırzını (şahsiyetini) korumuş olur. Kimde şüpheli şeylere düşerse harama düşer. Bu kişi bir koruluğun etrafında koyun güden ve koyunların her an koruluğa girme ihtimali bulunan çoban gibidir.

Dikkat edin! Her kralın bir koruluğu vardır. Dikkat edin! 206 İbrahim Teymi207 İbni Ebi Müleyke208 Hasan Basri209 Âl-i İmran: 135

Akâid Dersleri; İman184 -

Page 185: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Allah’ın yeryüzündeki koruluğu haram kıldığı şeylerdir. Dikkat

edin! Vücutta öyle bir et parçası vardır ki o düzgün olursa bü-

tün vücut düzgün olur, o bozuk olursa bütün vücut bozuk olur.

Dikkat edin! Bu et parçası kalptir.

Açıklama; Şüpheli şeylerden kaçınmanın imanın ta-

mamlayıcı unsurlarından biri olduğu açıklanmak istenmiştir.

Hükmü açıkça belli olmayan şeyler olduğunu bilmek ve bu

farka göre dikkatli amel işlenmelidir.

Hadiste; insanların pek çoğunun bilmediği: ifadesiyle in-

sanlardan az bir kısmının bunu bildiğini göstermektedir. Bun-

larda müçtehitlerdir. Mekruh kişi ile haram arasında geçittir.

Sürekli mekruhları yapan kişi harama girer. Mubah da kişi ile

mekruh arasında geçittir. Sürekli mubahlardan yararlanan kişi

mekruha doğru kayar.

Kalp vücudun yöneticisidir. Yöneticinin düzgün olması

ile yönetilenlerde düzgün olur. Yöneticinin bozulması ile yö-

netilenlerde bozulur. Bu hadis kalbin değerinin büyüklüğüne

işaret etmekte, onu düzeltmeye teşvik etmekte, helal kazancın

bunun üzerinde etkisi bulunduğunu göstermektedir. Kalp ile

kastedilen, Allah’ın kalpte oluşturduğu anlayıştır.

Abdullah b. Ömer (ra)’dan rivayet edildiğine göre

Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: Allah’tan başka ilah ol-

madığına ve Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna şahitlik

edinceye, namaz kılıncaya ve zekât verinceye kadar insanlar-

la savaşmakla emr olundum. Şayet bunu yaparlarsa, İslâm'ın

hakkı hariç kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar, he-

saplarını görmek ise Allah’a aittir.

Sekizinci Bölüm - 185

Page 186: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Açıklama; İmam Buhari’nin bu hadisinde “şehadet geti-rinceye kadar” sözü ile zikredilen şeylerin bulunması, savaşma-nın biteceği sınır olarak belirlenmiştir. Kelime-i şehadet getiren, namaz kılan, zekât veren kişi, geri kalan hükümleri inkâr etse bile canı koruma altına alınmış olur görüşü doğru değildir.

Hz. Muhammed'in (sav) peygamberliğine şahitlik etmek onun getirdiklerini tasdik etmeyi gerektirir. Ayrıca hadis metnin-de yer alan İslâm'ın hakkı hariç ifadesi bunların tümünü de dâhil etmektedir.

Şu soru sorulabilir; öyle ise neden bununla yetinme-di de namaz ve zekât ayrıca zikretti? Buna şu şekilde cevap verilir. Bu namaz ve zekâtın yüceliği ve onlara gösterilen önem sebebiyledir. Çünkü bunlar bedeni ve mali ibadetlerin esasıdır.“hesaplarını görmek Allah’a aittir.” yani onların içle-rinde gizledikleri şeylerin hesabını görmek Allah’a aittir. İma-nı kabulde delilleri bilmeyi şart koşanların görüşünün aksine inancın yeterli olduğuna delildir.

Bu hadisten, Allah’ın birliğini kabul eden ve Allah’ın koy-duğu hükümlere bağlanan, bununla birlikte bidat ehli olan (ehlisünnet dışındaki mezheplere bağlı bulunan) kimselerin tekfir edilmeyeceği, inkârından tevbe eden kişinin, tövbesinin kabul edileceği anlamına gelir.

Namaz İmandandır

İmam Buhari bu başlık altında şunlara yer vermiştir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Allah sizin imanınızı zayi et-mez." 210

210 Bakara: 143

Akâid Dersleri; İman186 -

Page 187: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Bera (ra)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sav) Medine’ye ilk geldiğinde ensardan dayılarının yanında misafir olarak kaldı. Onaltı ay Kudüs’e yönelerek namaz kıldı. Kıb-lenin Kâbe olmasını istiyordu. Medine’de Kâbe’ye yönelerek kıldığı ilk namaz ikindi namazı idi. Kıblenin değiştirilmesinden önce bazı sahabeler şehid olmuşlardı. Biz onlar hakkında ne diyeceğimizi bilemedik. Bunun üzerine bu ayet indi. Allah si-zin imanınızı zayi edecek değildir.

Açıklama; Dini amellere önemine binaen iman diye isimlendirilebilir. Ayet-i kerime namazı iman olarak zikretmiş-tir. Burada sahabenin namaza ne kadar özen verdiklerini ve şehid kardeşlerine olan şefkatini görüyoruz. Çünkü namazla-rındaki eksiklikleri onların imanına zarar vereceği endişesine kapıldılar. Ayet-i kerime onların bu endişesini gidermiş oldu.

Hayâ İmandandır

İmam Buhari bu başlık altında şunlara yer vermiştir. Rasûlullah (sav) ensardan bir kişinin yanından geçiyordu. O sırada bu kişi kardeşine utangaçlığı (hayâsı) sebebiyle öğüt veriyordu. Bunun üzerine Rasûlullah (sav) ona şöyle buyurdu: Onu bırak! Çünkü hayâ (utanmak) imandandır.

Açıklama; Bu hadiste sözü edilen kişi çok utangaçtı. Haklarını almasına engel oluyordu. Kardeşi bu yüzden onu kınıyordu. Rasûlullah (sav) ona, onu bu yüce huyu üzerine terk et buyurdu. Hükme özendirmek için hayânın imandan olduğunu söyledi. Özellikle hakkını istemeyen kişi bu mala muhtaçsa, bu hakkı istememe imandan gelen bir hayâdan kaynaklanmaktadır.

Sekizinci Bölüm - 187

Page 188: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Hayâ, tıpkı iman gibi kişinin günah işlemesini engeller.

Kardeşini hayâ etmekten sakındıran kişi, hayânın imanın tamamlayıcı unsurlarından olduğunu bilmiyordu.

Hayâ, nefsin çirkin olan şeyden çekinmesidir. Bu, imanın arzu ettiği her şeye sakındırmaktan uzak durarak hayvanlar gibi olmamasını sağlar.

Hayâ korkaklık ve iffetin bir araya gelmesinden oluşmuş-tur. Hayâ eden kişi fasık olmaz.Hayâ Allah’ın nimetleri tara-fından kuşatılmış olan akıl sahibi kişinin, bu nimetleri Allah’a isyan yolunda kullanmamasıdır. Senin üzerindeki kudretinin miktarınca Allah’tan kork, sana olan yakınlığı miktarınca Allah’tan hayâ et.

Akâid Dersleri; İman188 -

Page 189: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

EK BİLGİLER

Müslümanın Güzelliği

Ebu Hureyre (ra) Rasûlullah (sav) şöyle buyurduğunu riva-yet etmektedir. "Kişinin kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesi, Müslümanlığının güzelliğindendir." 211

İlgilendirmeyen kelimesinin kapsamına sözler ve fiiller girer. Bir şeye aşırı biçimde özen göstermek demektir. Bir şe-yin kişinin zihnini meşgul etmesi, onu asıl maksadı ve hedefi haline getirmesidir. Burada kişinin ilgilenmediği şeyleri heva-sının ve nefsinin hükmüne uygun olarak terk etmesi şeklinde bir anlam kastedilmemektedir. Bilakis burada istenilen bunu şeriatın bir emri olarak terk etmektir. Bundan dolayı kişinin Müslümanlığının güzelliğinin alâmeti sayılmıştır.

Kişinin Müslümanlığı güzel olursa, o kişi dini bakımdan kendisini ilgilendirmeyen sözleri ve davranışları terk eder. Müslüman olarak, daha önce Cibril hadisinde geçtiği gibi ki-şiye emredilen görevleri yerine getirme yükümlülüğü altına sokar. Övgüye değer kâmil Müslümanlık anlayışına haramla-rı terk etmekte girer. Zira Müslüman kişi elinden ve dilinden Müslümanların emin olunduğu kişidir. Hadis-i burada tekrar hatırlanmalıdır. 212

Bu konuda Rasûlullah (sav) şöyle buyuruyor: “Sadaka ver-mek malı eksiltmez. Allahü Teâlâ mü'min kardeşinin kusurunu bağışlayan bir kulun ise ancak şerefini arttırır, mütevazı olan bir kulun derecesini mutlaka yükseltir." 213

211 Tirmizi212 İlim ve Hikmet213 Müslim

Sekizinci Bölüm - 189

Page 190: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Bu hadisi şerifte biri maddi, diğeri manevi olmak üzere insanlara yapılabilecek iki türlü iyilik söz konusu edilmektedir.

Sadaka kelime olarak doğruluk anlamına gelen “sıdk” ile aynı köktendir. Mükellef olmadığı halde sırf Allah rızası için iyilik kasdı ile ihtiyacı bulunan kimseye verildiği için bu adı almıştır.

Mü'min'in mü'min kardeşinin suçunu bağışlaması mane-vi sadakadır. Bu mü'min'in kendisine karşı işlenen bir kusuru cezalandırması gerekirken, cezalandırmaktan vazgeçmesi şek-linde ortaya çıkar

Manevi sadaka türünden bir diğeri ise, kişinin zahiren şahsiyetinden fedakârlık gibi görünen mütevazılığı, yerli ye-rince ve Allah rızası için göstermesidir.

Allah rızası için yaptığımız şey istediği kadar gözümüzde küçük görünse dahi bir kişiye ya da topluma maddi manevi yararlı olabilen her bir iş bizim için ecir kazanmamıza sebep-tir. Bunlar İslâm bakış açısına göre hayır yollarının pek çok olduğunu göstermektedir. Ayrıca Yüce Rabbimizin en ufak bir amelimizi dahi değerlendirerek önümüze çokça ecir kazan-mak için kapıları açık bulundurması biz kullarına olan rahmet ve merhametinin ayrı bir göstergesidir.214

Çağdaş Cahiliye

Pek çok kimse, bugün yeryüzünün birçok yerinde egemen

olan şartları cahiliye diye nitelendirmemize tepki göstermekte, bunun yakışmayan aşırı gitme ve mevcut durumla uyum arz etmeyen hatalı bir nitelendirme olduğunu ifade etmektedir. 214 Değişim Dergisi, sayı 19

Akâid Dersleri; İman190 -

Page 191: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Bunun sebebi ise onların cahiliyeden belirli bir şekli anla-yıp bu şeklin günümüz vakıası ile örtüşmediği görüşünde ol-malarıdır. Bu sebeple, öncelikle cahiliyenin gerçek mahiyetini kavramamız gerekir ki, böylelikle onun hangi boyutlarda bu gerçekle örtüştüğünü ya da ondan uzak düştüğünü görebile-lim.

Öncelikle şunu bilmeliyiz. Cahiliye Kur'an’i bir terimdir. Kur'an’ı Kerim’in inişinden önce Arapların kullanımında gö-rülmüş değildir.

Kur'an’i bir terim; herhangi bir lafzın özel bir şekilde kul-lanılması olup onu özel bir anlam hakkında özel olarak kulla-nır. Söz konusu bu anlam, bu özel şekliyle Kur'an’ı Kerim’in özelleştirmesi dışında sözlük anlamından anlaşılmaz. Cahiliye terimi sınırları belli olan genel sözlük anlamı çerçevesine giren bir anlamı vardır. Fakat bu anlamın sınırları belli delaleti (ifade ettiği mana) Kur'an’ın bu terimi kullanmasından ve anlamına getirdiği sınırlardan alınır.

Kur'an’ı Kerim’de bu lafız ya özel bir anlamda ya da ger-çekte sınırları belli iki anlam hakkında kullanılır. Bu da ya ila-hın hakikatini ve özelliklerini bilmemek ya da Rabbani ilkeler ile disiplin altına alınmayan yaşayış yani Allah’ın indirdikleri-ne uymamak anlamıdır.

Yüce Allah “İsrailoğullarını denizden geçirdik, ora-ya kendilerine mahsus bir takım putlara tapan bir kav-me rastladılar. Bunun üzerine Ey Musa! Bunların na-sıl ilahları varsa, bize de öyle ilah yap! Dediler. Musa da şöyle dedi: "Şüphesiz ki siz, cahil bir toplumsunuz. dedi.”215 buyururken, burada kastedilen cehl (cehalet-bilgi-sizlik) ilahın gerçek mahiyetini bilmemektir.215 Araf: 138

Sekizinci Bölüm - 191

Page 192: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Çünkü onlar, yüce Allah’ın “Gözlerin o nu id-rak edemeyeceğini”216, O’nun gibi hiçbir şeyin olmadığını...217 , O’nun her şeyin yaratıcısı...218 oldu-ğunu, yaratılmamış olduğunu ve sıfatlarının yaratılmışların niteliklerine benzemediğini bilmiş olsalardı bütün bu hususları bilmediklerini ortaya koyan böyle bir soru sormazlardı.

Yüce Allah, Yusuf (as) “Eğer onların hilelerini ben-den çevirmezsen, onlara meyleder ve cahillerden olurum!”219 sözünü aktarırken anlamı Rabbani ilkelerle di-siplin altına alınmayan bir yaşayış ve davranışla ilgilidir. Bu da kadınlara meyledip Allah’ın emrine aykırı hareket etmek, Allah’ın haram kıldığı işi yapmaktır. Bu ise Yusuf (as) içine düş-mekten korkup çekindiği ve kendisinden Allah’a sığındığı bir husustur.

Yüce Allah’ın "Eski cahiliye âdetinden olduğu gibi açılıp saçılmayın." 220 buyruğunda da yine kastedilen Rab-bani ilkelerle disiplin altına alınmayan bir yaşayış ve gerekli edep ve hayâya bürünüp kadınların mahremleri dışındaki-lere karşı süslerini açığa çıkarmamalarını öngören Allah’ın emirlerinden başka şeylere uymaktır.

Yüce Allah “Onlar cahiliye hükmünü mü istiyorlar? İncelikleri idrak eden bir kavim için, Allah’tan daha güzel hüküm veren kim vardır?”221 buyruğunda konu, Allah’ın indirmediği hükümlere göre yapılmış yasalara uy-makla doğrudan alakalıdır. 216 Enam: 103217 Şura: 11218 Enam: 102219 Yusuf: 33220 Ahzâb: 33221 Maide: 50

Akâid Dersleri; İman192 -

Page 193: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İşte Allah’ın kitabından gelen haliyle cahiliyenin terim anlamı budur. Bu anlamın özetide ilahın mahiyetini bilmemek ile yüce Allah’a karşı yerine getirilmesi gereken bir görev olan ortak koşmaksızın bir ve tek olarak yalnızca Allah’a ihlâsla ibadeti bilmemektir.

Bu anlamıyla cahiliye belirli bir zaman, belirli bir mekân ve belirli bir kavim ile sınırlı değildir. Aksine cahiliye, belirli bir ta(sav)vur ve belirli bir yaşayış tarzıdır. Bunlar nerede bulunur-larsa işte o cahiliyedir.İşte biz bu Rabbani ölçüye göre çağdaş cahiliyeyi cahiliye olarak nitelendirmekteyiz. 222

ÖĞRENELİM - ARAŞTIRALIM

Rasûlullah’ın ahlâkı hakkındaki bilgilerinizi gözden geçiri-niz. Zamanımızda müslümanların en çok hangi ahlâki davra-nışa ihtiyacı olduğunu tartışınız?

Ebu Zer (ra) deyince neler hatırlıyorsunuz? Hakkında araştırma yapınız? Mütevaziliği ne manaya geliyor değerlen-diriniz?

Dinini koruyan kişinin üstünlüğü başlığında zikredilen ha-disi ezberleyiniz. İmam Nevevi bu hadisi kırk hadisinde zikre-diyor oradaki açıklamaları okuyup detaylı bilgi edinin.

Kendinizi ilgilendirmeyen şeyleri terk ile ilgili açıklamalar hakkında daha detaylı araştırma yapınız. En azından ilim ve hikmet kitabındaki bilgileri öğreniniz

Çağdaş cahiliye demokrasiyi tartışınız. Müslümanlar ne gibi tuzaklarına düşüyor düşününüz.222 Muhammed Kutub, Çağdaş Dünyaya İslâmi Bakış

Sekizinci Bölüm - 193

Page 194: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ÖDEVİMİZ

Dinimizi koruma ve ilgilendirmeyen şeyleri terk ederek

enerjimizi çağdaş cahiliye üzerine harcamak bilincini kazan-

malıyız.

Ebu Zer’in dinini koruma yolu unutmayalım…

Mütevazilik İslâmi bir erdemdir kazanalım

KONUYLA ALAKALI KAYNAK KİTAPLAR

Akaid, Hasan Karakaya

Sahih Buhari, İmam Buhari

Fethul Bari, İbn Hacer el Askalani

İlim ve Hikmet, İbn Receb

Çağdaş Dünyaya İslâmi Bakış, Muhammed Kutub

Değişim Dergisi, sayı 19

"Ey Rabbim! Zindan benim için, teklif ettiklerinden daha iyidir. Eğer onların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan onlara uyar ve cahillerden olurum."

(Yusuf: 33)

"

Akâid Dersleri; İman194 -

Page 195: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

DOKUZUNCU BÖLÜM

Page 196: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ÖĞRENECEKLERİMİZ

TEMEL BİLGİLER

İmanın artıp eksilmesi

İman güçlenir zayıflar

İmanın kalpteki nuru

TAMAMLAYICI BİLGİLER

İman hakkında sahih Buhari hadisleri

Din nasihattir

Allah için nasihat etmek

Hakkı ve sabrı tavsiye etmek

EK BİLGİLER

Asr saadetin güzellikleri

HEDEF

İslâm davetçileri olarak imanımızı sahabeler gibi hep art-

tırma peşinde hayır yollarında koşmalıyız.

Kab b. Malik’in başına gelen gevşemelerde onun gibi

düştüğü yerden kalkabilmeliyiz. Hayatını iyi öğrenelim

Page 197: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

إنما المؤمنون الذين إذا ذكر الل وجلت قلوبهم وإذا تليت عليهم آياتهلون زادتهم إيمانا وعلى ربهم يتوك

"Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen,

kendilerine Allah'ın âyetleri okunduğunda imanlarını artıran

ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir." 223

TEMEL BİLGİLER

İmanın Artıp Eksilmesi

Âlimlerin çoğunluğu imanın artıp eksileceği kanaatinde-

dirler. Kul, Allah’a ve Resulü’ne itaat ettikçe imanı artar, isyan

ettikçe de imanı eksilir. Ayetlerden delilleri şunlardır:

"Mü'minler ancak o kimselerdir ki, Allah zikredil-

diği zaman kalpleri ürperir. Allah’ın ayetleri onlara

okunduğu zaman imanlarını artırır ve sadece rableri-

ne güvenirler." 224

223 Enfal: 2224 Enfal: 2

Dokuzuncu Bölüm - 197

Page 198: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

"İnsanlar, o mü'minlere “düşmanlarınız size karşı ordu topladı. Onlardan korkun.” Denildiklerinde bu, onların imanını arttırmış ve şöyle demişlerdir: Allah bize yeter. O ne güzel vekildir." 225

"Var olan imanları ile birlikte imanları artsın diye mü'minlerin kalplerine huzur ve sekinet indiren Allah’tır." 226

"Kur'an’dan bir sure indirildiği vakit, kâfirlerden bazıları birbirlerine şöyle derler: “Bu sûre hanginizin imanını artırdı?” Doğrusu inen sure iman edenlerin imanını artırır, onlar bundan sevinç duyarlar." 227

"Mü'minler müttefik düşman ordularını görünce “İşte Allah’ın ve Resulü’nün bize vaat ettiği budur. Al-lah ve Resulü doğru söylemiş” dediler. Bu, ancak on-ların imanlarını ve teslimiyetlerini artırdı." 228

"Biz, cehennem zebanilerini sadece meleklerden yaptık. Biz, oların sayılarını kafirler için bir imtihan vesilesi kıldık ki, kendilerine kitap verilenler,kesin bilgi edinsinler, mü'minlerin de imanları artsın…. "229

Bu konuda hadisi şeriflerden delillerde şöyledir:

Ebu Hureyre (ra) diyor ki: Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "İman yetmiş kusur şubedir. Bunun en efdali “La ilaha illallah” demektir. En alt seviyesi ise yoldan eziyet veren bir şeyi kaldır-maktır. Hayâ da imanın bir şubesidir." 230

225 Âli İmran: 173226 Fetih: 4227 Tevbe: 124228 Ahzap: 22229 Müddesir: 31230 Müslim

Akâid Dersleri; İman198 -

Page 199: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Enes b. Malik (ra) Rasûlullah (sav)’den rivayet ettiği bir ha-diste, Allah Rasûlü (sav)’in ahirette mü'minlere şefaat edeceği-ni beyan ederken şöyle buyurduğunu zikretmiştir. “… Tekrar dönüp Rabbimi bana öğreteceği övgülerle öveceğim. Sonra da Allah’a secdeye kapanacağım. Bana şöyle denilecek: “Ey Mu-hammed! Kaldır kafanı. Söyle, sözün dinlenecek. İste, isteğin verilecek. Şefaat et, şefaatin kabul edilecek.” Ben de diyeceğim ki:

“Ey Rabbim! Ümmetim! Ümmetim!” Allahü Teâlâ buyuracak ki: “Haydi git. Kalbinde hardal tanesinin küçüğünün küçüğü kadar iman olan birini bulursan onu cehennem ateşinden çıkar.” Ben de gider onu yaparım…”

Bu hususta sahabelerden ve tabiin âlimlerinden de şu bil-giler bize ulaşmıştır.

Sahabelerden Ebu Derda (ra) şöyle söylediği rivayet edil-miştir. “Kişinin, imanını ve ondan neyin eksildiğini gözden geçirip idrak etmesi, onun fakihliğindendir. (Dini iyi bilen biri olmasındandır.) Yine kişinin, imanının artığının yahut eksildi-ğini bilmesi, onun fakihliğindendir.”

Emir-il mü'min'in Ömer (ra) arkadaşlarına şöyle dediği ri-vayet edilmiştir. “Gelin imanımızı arttıralım.” Bunun üzerine onlar Allah’ı zikrederlerdi.

Abdullah b. Mesud (ra) duasında şöyle dediği rivayet edil-miştir. “Ey Allah’ım! Sen bizim imanımızı, inancımızın kesin-leşmesini ve dini iyi anlamamızı artır.”

Ammar b. Yasir (ra) şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Her-hangi bir kimse kendisinde üç şeyi birlikte bulundurur ise, ima-nın tümünü bulundurmuş olur. Bunlar, kendisine karşı insaflı olmak, herkese selam vermek ve az olandan infak etmektir.

Dokuzuncu Bölüm - 199

Page 200: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İbrahim el Beycuri bu konuda şunları söylemektedir. Mü'minler üç kısma ayrılmaktadır.

A) MELEKLER: Meşhur olan görüşe göre, bunların iman-ları artıp eksilmez. Çünkü bunların imanları yaratılıştandır. Ya-ratılıştan olan değişmez.

B) PEYGAMBERLER: Bunların imanları artar fakat ek-silmez. Çünkü mükemmel olanın kemali artar. Fakat eksilmez. İmanlarının artığının delili, Allahü Teâlâ’nın naklettiği, İbrahim as’ın şu sözüdür. “…Fakat kalbim iyice mutmain olsun istiyorum.”231

C) Peygamber olmayan insanlar ve cinler: Bunların ima-ları artar ve eksilir. Zira bunların imanları farklı derecelerde ol-mazsa, ümmetin bütün fertlerinin hatta fıska fücura dalanların imanlarının peygamberlerin ve meleklerin imanına eşit olması gerekir. Bu da batıldır.

İman Güçlenir Zayıflar

İmam Ebu Hanife, İmam Mâturîdî ve bazı âlimler imanın artar eksilir yerine imanın güçlenir zayıflar, daha doğru tanımla-ma olduğu görüşündedirler. Bunu da şöyle izah etmişler:

Taftazani şöyle diyor: İmanın gerçeği artıp eksilmez. Çünkü imanın hakikati, kesinliğin ve teslim olmanın zirvesine ulaşan kalbi tasdiktir. Bunun artıp eksilmesi düşünülemez. Bir kulda tasdikin gerçeği meydana geldikten sonra itaat de etse, günah da işlese tasdiki aynen devam eder; onda bir değişiklik olmaz.

İmanın artığını ifade eden ayetlere gelince; bunlar Ebu Hanife’nin de zikrettiği gibi, şu manada yorumlanmıştır. 231 Bakara: 260

Akâid Dersleri; İman200 -

Page 201: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Rasûlullah’ın ilk gönderildiği zamanda insanlar, gelen hüküm-

lere iman ediyorlardı. Sonra yeni farzlar geliyordu. Onlara da

iman ediyorlardı. Böylece iman etmeleri gerekenlerin artma-

sıyla imanları da artıyordu. Bazı âlimlere göre ise, naslardaki

imanın artmasından maksat, imanın meyvelerinin, kalpteki nu-

runun ve onun ışığının artması demektir. Çünkü bu nur, amel-

lerle artar, günahlarla eksilir.

Meseleleri derinlemesine inceleyen bir kısım âlimler ise,

tasdikin gerçeğinin artıp eksilmeyeceği düşüncesini kabul et-

memişler, tasdikin kuvvetlenme ve zayıflama yönünden kişiden

kişiye farklı olacağını söylemişlerdir. Zira ümmetin tasdikinin

Rasûlullah’ın (sav) tasdiki gibi olmadığı kesindir. Bu nedenle İb-

rahim (as) şöyle demiştir; “Evet, iman ettim. Fakat kalbim

iyice mutmain olsun istiyorum."232 bu nass, tasdikin gerçe-

ğinin dahi kişiden kişiye farklı olabileceğini gösterir.233

İmanın Kalpteki Nuru

İmanın kalpte meydana getirdiği nur yönünden artıp ek-

silmesini inceleyen âlimler ise, “Lâ ilâhe İllallah’ın” nuru,

bunu söyleyenlerin kalbinde o kadar farklıdır ki, bunun dere-

celerini ancak Allah bilir. Bu nur bazılarının kalbinde güneş gibi

bazılarını kalbinde parlak bir yıldız gibi bazılarının kalbinde bü-

yük bir meşale gibi bazılarının kalbinde mum ışığı gibidir. Bu

nedenle, mü'minlerin kalplerinde, iman nuru kıyamet gününde

kalplerindeki miktara göre sağ taraflarında ve önlerinde görü-

lecektir, demişlerdir.232 Bakara: 260233 Taftazani’nin tespitleri burada bitti

Dokuzuncu Bölüm - 201

Page 202: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

La ilahe illallah’ın nuru, ne kadar kuvvetlenir ve büyür-se, o derecede kalbe gelen şüpheleri ve şehevi arzuları yakıp imha eder. Hatta öyle bir dereceye ulaşır ki, herhangi bir şüp-he veya şehvetle yahut günahla karşılaşırsa, onu yakar.

İşte bu sırra vakıf olup iman nurunun kişiden kişiye farklı olacağını kavramış olan Rasûlullah (sav)’in şu hadisini iyi anlar. Bedir savaşına katılanlardan Itban b. Malik (ra) Rasûlullah (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim Allah’ın rızasını kas-tederek “Lâ ilâhe İllallah” diyecek olursa, şüphesiz ki Allah, onu cehennem ateşine haram kılmıştır."

Evet, iman edenlerin kalplerindeki nurun birbirinden fark-lı olduğunu bilmiş olan kişi, birçok insana anlaşılması prob-lem teşkil eden bu gibi hadisleri anlar. Hadiste geçen ‘ateşten’ maksadın kâfirlerin ve müşriklerin yaktıkları ateş olduğunu söylemiş ve hadisteki ateşin haram kılınmasından maksadın ebediyen kalmayacakları olduğu belirtilmiştir.

Ancak bu ifadeden, Rasûlullah (sav)’in cehennem ateşinin haram kılınmasını, sadece dili ile tevhidi söylemesine bağla-dığı anlaşılmamalıdır. Bunun böyle olmayacağı İslâm dininde açıkça bilinen bir şeydir. Çünkü münafıklarda bunu söylerler fakat onların, ahirette cehennem ateşinde, kâfirlerin yerinden daha derin yerlerde olacakları beyan edilmiştir.

Hülasa; Mü'minler'in, iman aslında eşittir. Fakat kalpler-deki iman nuru farklıdır. Mesela; yazılı kâğıt parçası sahibinin imanını düşünelim! Bunun “Lâ ilâhe İllallah” yazılan kartı, ahirette terazinin bir gözüne konulur. Karşısında günahların yazıldığı doksan dokuz dosya vardır. Her birinin boyu, göz görme mesafesi kadar uzundur buna rağmen kâğıt parçası

Akâid Dersleri; İman202 -

Page 203: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ağır basar. Dosyalar yukarı fırlar. Kâğıt parçası sahibi azap görmekten kurtulur.

Her mü'min'in, böyle bir kâğıt parçasına sahip olduğu muhakkaktır. Bununla birlikte birçoğunun günahlarından do-layı cehenneme girip cezaları kadar yanacakları, naslardan bilinen bir şeydir. Aralarındaki bu farklılık “Lâ ilâhe İllallah” kelimesinin nurunun, söyleyenler arasında birbirinden farklı olmasındandır.

İmanın aslının her mü'minde eşit olmasına rağmen iman edenlerin birbirinden farklı olduklarına akıl gücünü ve farzları örnek vermek mümkündür. Aklın aslı bütün akıllarda eşittir. Fakat bir kısım akıllıların diğerlerinden daha akıllı oldukları bir vakıadır. Yine farzların hepsi farz olmasına rağmen, bir kısım farzların diğerlerinden farklı olduğu, farzı ayn ve farzı kifaye diye kısımlara ayrıldığı malumdur.

Aslında amellerin yapılıp yapılmamasındaki kilit nokta, kalpteki inancın güclü veya zayıf olmasıdır. Şüphesiz ki, vü-cuttaki organları amel yapmaya sevk eden bir tasdik, sevk edemeyenden daha mükemmeldir. Eğer kulun kalbinde, kar-şısında şüphe ve şehvetlerin mukavemet edemeyeceği kesin bir tasdik varsa, bununla birlikte günah işlemez, inancı onlara engel olur.

Fakat kalbindeki inancı zayıf olurda, kalbini işleyeceği günahlarla meşgul ederse, tasdikin aslı kalsa da, günah işle-mesine engel olacak ve Allah’ın azabına uğramasından sakın-dıracak bölümü ortadan kaybolur. Böylece, Rabbi’ne asi olur. Daha iyisini Allah bilir ya, Rasûlullah (sav)’in şu hadisi bunu ifade etmektedir.

Dokuzuncu Bölüm - 203

Page 204: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Ebu Hureyre (ra) Rasûlullah (sav) şöyle buyurduğunu ri-vayet etmiştir: "Zina eden kişi zina ettiği zaman mü'min olarak zina etmez. İçki içen de içki içtiği zaman mü'min olarak içki iç-mez. Hırsız da çalarken mü'min olarak hırsızlık etmez. Halkın gözü önünde yağmacılık eden kimse de yağmacılık ettiği sırada mü'min olarak yağmacılık yapmaz." 234

Evet, kul zina edince, tasdikin aslı kalbinde kalsa da zina-nın haram olduğuna engel olan bölümü kaybolur. Zinayı işler ondan elini çekince geri döner. Çünkü takva sahipleri, Allahü Teâlâ’nın da buyurduğu gibi;

“Allah’tan korkanlara şeytandan bir vesvese doku-nunca, Allah’ı hatırlar ve hemen gerçeği görürler.” 235

Allah’ı hatırlar ve ona dua ederler. Hatalarını anlar an-lamaz geri dönerler. Ayet-in devamında Allahü Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Şeytanların kardeşlerine gelince; şeytanlar onları azgınlığa sürüklerler sonra o azgınlıktan geri durmaz-lar.” 236

Yani şeytanı kardeş edinenleri şeytanlar azgınlıkta devam-lı takviye ederler sonra bu hususta hiçbir kusur yapmazlar.

Abdullah b. Abbas diyor ki: Ne insanlar günah işlemeden geri dururlar, ne de şeytanlar onlardan el çekerler. Şayet kul, yanlışlarını görmezse kalbinde tasdik bulunsa dahi kalbi kör-lüğüne devam eder, şeytan onu azgınlığında destekler, kalpten nur, basiret, Allah korkusu ve kuldan utanma çekip gider. Nasıl 234 Buhari, Müslim235 Araf: 201236 Araf: 202

Akâid Dersleri; İman204 -

Page 205: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ki insan, görür olduğu halde gözlerini kaparsa görmez, kalbi de günahların kiri kaplarsa, kâfirlerin ki kadar kör olmasa da, hak-kı görmekten kör olur. Rasûlullah (sav) bu manada şu ve benzeri hadisleri rivayet edilmiştir:

Ebu Hureyre (ra) Rasûlullah (sav) şöyle buyurduğunu riva-yet etmiştir: "İnsan zina edince iman kendisinden çıkar, üzerinde bir bulut gibi olur. Zinadan çekilince iman da ona döner."237

Sahih Buhari şerhlerinden Umdetul Kari yazarı İmam Ayni imanın artıp eksilmesi konusunda şunları söylemiştir. Gerçek şu ki iman, sadece tasdik veya tasdik ile birlikte amel sayılsa da artma ve eksilmeye müsaittir. Çünkü kesin inanma manasına olan kalple tasdik de kuvvetlenir, zayıflar. Zira önümüzde bu-lunan bir şeyin madde olduğunu tasdik etmemiz bizden uzak olanın madde olduğunu tasdik etmemizden daha kuvvetlidir.

İmanın arttığı birinci yön kuvvetlenme ve zayıflama yönü-dür. Zira tasdik insanın iç âlemindeki olgulardan biridir. Bun-lar ise, artıp eksilmesi mümkün olan şeylerdir. Mesela; sevinç, üzüntü, öfkelenme bu kabildendir. Nasıl ki sevinç sevinçten, üzüntü üzüntüden, öfke öfkeden daha farklı olabiliyorsa, tas-dikte tasdikten daha farklı olabilir. Şayet aksi savunulacak olur-sa, Rasûlullah (sav)’in imanı ile ümmetin diğer fertlerinin iman-larının eşit olması gerekir. Bu da icma ile batıldır.

İmanın artığı ikinci yön ise icmali (genel) tasdik ve tafsilat-lı (ayrıntılı) tasdik yönündendir; bu yönden de iman artar ve eksilir. İslâmi hükümlerin tümü gelmeden önce, iman edilmesi gereken şeyler daha az iken, tümü geldikten sonra çoğalmıştır. Yine dinin bir kısmı kendisine ulaşanın iman etmesi gereken 237 Hasan Karakaya Hoca, Tahavi Şerhi

Dokuzuncu Bölüm - 205

Page 206: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

şeyler daha az iken, dinin tümü kendisine ulaştıktan sonra daha çok olur.

Hasan Hocamızın imanın artıp eksilmesi meselesindeki kanaatleri şöyledir: İmanın artmasını söylemek tercihe şayan-dır. Zira naslar açıkça bunu ifade etmektedir. Aynı zaman da ümmetin kahir çoğunluğu bu görüşü benimsemiştir. Ancak imanın artıp eksilmesini “bir iman”, “iki iman” gibi sayısal yol-la ifade etmek yerine, “kuvvetli iman”, “zayıf iman” şeklinde-ki vasıflarla ifade etmek daha uygundur. Hiçbir kimse “amel yapmayanın imanı azala azala tükenir.” dememiştir. Kuvvetle-nen ve zayıflayan şeylerin devamı mümkündür. Âlimlerin ço-ğunun üzerinde ittifak ettiği husus da budur. Cumhura göre, imanın zayıflaması yok olduğunu ifade etmez. Diğer yandan ehlisünnet âlimlerinin görüşlerini birbirine yaklaştırmak bu tür izahla mümkündür.

İmanın aslı olan tasdikin de daha önce bazı âlimler ta-rafından açıklandığı gibi nurunun artması ve iman edilecek şeylerin tafsilatına vakıf olma yönünden de artacağı kanaatin-deyiz. Tasdikin nuru kişiden kişiye farklıdır. Yine icmali iman tafsili imandan farklıdır.

Akâid Dersleri; İman206 -

Page 207: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

TAMAMLATICI BİLGİLER

İmam Buhari’ye Göre İmanın Artması

İmam Buhari iman kitabına giriş bölümünde imanın ar-tacağını ifade eden ayetleri sıralayarak kanaatini bu yönde belirtir. İmam Buhari’nin kitabına aldığı ayetlerden birka-çı şunlardır. “Onların hidayetlerini artırdık”238 “İman edenler imanlarına iman katsınlar diye”239 “Bugün size dininizi tamamladım.”240 İmam Buhari “kişi tamam-lanmış ve kemale ulaşmış olan dinden bir şeyi terk ettiğinde dini eksik olur”, görüşünü ifade etti ve şu hadisleri zikretmiştir.

Enes (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle bu-yurmuştur: "Kalbinde arpa tanesi ağırlınca iyilik bulunup da Lâ ilâhe İllallah diyen kimse sonunda cehennem ateşinden çıkar. Kalbinde buğday ağırlığınca iyilik olup da Lâ ilâhe İllallah diyen kişi eninde sonunda cehennem ateşinden çıkar. Kalbinde bir zer-re ağırlığınca hayır bulunan kimse Lâ ilâhe İllallah derse sonun-da cehennem ateşinden çıkar."

Ömer (ra) rivayet edildiğine göre Yahudilerden biri ona şöyle dedi: "Ey Mü'minlerin Emiri sizin kitabınızda okuduğuz bir ayet biz Yahudiler topluluğuna inmiş olsaydı, o ayetin in-diği günü bayram edinirdik." Ömer (ra) sordu;" Hangi ayet?" Yahudi cevap verdi: "Bugün size dininizi kemale erdir-dim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’dan razı oldum." Bunun üzerine Ömer (ra) şöyle dedi: "Biz bu günü ve Rasûlullah (sav)’e bu ayetin 238 Kehf: 13239 Muddesir: 31240 Maide: 3

Dokuzuncu Bölüm - 207

Page 208: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

indirildiği yeri biliriz. Bu ayet Rasûlullah (sav) arafatta ayakta

beklerken Cuma günü indirildi."

Din Nasihattir

İmam Buhari’nin iman kitabının başında Muaz (ra) ar-

kadaşına söylediği şu sözü rivayet etmiştir: "Otur da bir sûre

iman edelim.” Muaz (ra) bu sözle, Allah’ı zikrederek, birbirleri-

ne öğüt vererek imanı arttırmayı kastetmiştir. İmam Buhari’nin

iman kitabının son konusu ise nasihattir. Çünkü birçok saha-

be nasihat etmeyi imani bir sorumluluk olarak görmektedir.

İmam Buhari nasihat konusuna şu başlıkla başlar:

Rasûlullah (sav) “Din, Allah’a, Rasûlüne, müslümanların yöneti-cilerine ve tüm müslümanlara nasihattir” buyruğunu zikreder ve

şu hadisi rivayet eder. Cerir b. Abdullah (ra) şöyle dediği rivayet

edilmiştir. Rasûlullah (sav) namaz kılmak, zekat vermek ve her

müslümana nasihat etmek üzere biat ettim.

İmam Müslim de konu ile alakalı şu hadisi aktarmaktadır:

Temimi Dari (ra) Rasûlullah (sav) şöyle buyurduğunu rivayet

eder: "Din nasihattir." Rasûlullah (sav) bunu üç defa tekrarladı.

dedik ki kimin için Ey Allahın Rasûlü! buyurdular ki; "Allah için, kitabı için, Rasûlü için, müslümanların imamları için (yöneticile-ri) ve bütün müslümanlar için."

Fethul Bari'den Açıklamalar: Hadiste kalpteki arpa,

buğday, zerre gibi ifadeler geçmektedir. Bu iman ve iman edil-

mesi gerekenleri doğrulama konusunda insanların farklı olması

bilgi ve cehalet durumlarına göredir. Bilgisi az olanın tasdik et-

tiği doğrular zerre miktarı olabilir.

Akâid Dersleri; İman208 -

Page 209: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Nasihat sözcüğü aslında balı süzmek anlamına gelir. Ya

da bu söz ip ile bir şeyi dikmek anlamına gelir. Anlamı yırtılan

yerleri bir araya getirmesi gibi, kişinin kardeşinin dağınıklığını

nasihatle toplamasıdır. Nasuh tevbe de böyledir. Günah dini

yırtmakta, tevbe onu dikmektedir. Nasihat pek çok anlama ge-

len bir sözcüktür. Sözler içinde bu kelime kadar özlüsü yoktur.

Din nasihattir hadisi hakkında da “dinin dörtte biri “ denilmiştir.

“Allah için nasihatte bulunmak” Allahü Teâlâ’yı layık ol-

duğu sıfatlarla nitelemek içimizle dışımızla Allah’a boyun eğ-

mek, ona itaat etmek suretiyle Allah’ın sevdiği şeylere rağbet

göstermek, günahları terk etmek suretiyle Allahü Teâlâ’nın öf-

kelendiği şeylerden uzak durmak, Allah’a isyan edenleri dön-

dürmek için cihad etmektir.

“Allah’ın kitabı için nasihatte bulunmak” onu öğrenmek,

öğretmek, hakkıyla okumak, güzel bir biçimde yazmak, an-

lamını kavramaya çalışmak, çizdiği sınırları ezberlemek, için-

dekilerle amel etmek, onu geçersiz kılmaya çalışanlara karşı

kitabı savunmaktır.

“Allah’ın Rasûlü için nasihatte bulunmak” Onu yüceltmek,

hayatta iken de öldükten sonra da onun davasına sahip çıkıp

yardım etmek, öğrenmek ve öğretmek suretiyle sünnetini ihya

etmek, yaşatmak, sözlerine ve fiillerine uymak ve ona uyan-

ları sevmektir.

“Müslümanların emirlerine nasihatte bulunmak” yerine

getirmek zorunda oldukları görevde onlara yardımcı olmak,

gaflet etmeleri durumunda onları uyarmak, bir hata yaptık-

larında kusurlarını gidermek, onları en güzel yolla haksızlık

Dokuzuncu Bölüm - 209

Page 210: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

yapmaktan uzaklaştırmaktır. Müçtehit imamlarda bu kap-

sama girer onlara karşı nasihat ise ilimlerini yaymak, hayat

hikâyelerini anlatmak, onlara karşı hüsnü zan beslemektir.

“Tüm müslümanlara nasihatte bulunmak” şefkatli olmak,

onlara yararlı şeyleri öğretmek, eziyet etmemek, kendisi için

istediğini onlar içinde istemek, kendisi için çirkin gördüğünü

onlar içinde çirkin görmektir.

“Nasihate” din ismi verildiğinden amele de din denilir.

İmam Buhari de bu sebeple iman kitabının büyük kısmını bu

anlayışa göre kaleme almıştır.

Allah İçin Nasihat Etmek

Ebu Ümame (ra) Rasûlullah (sav) şöyle buyurduğunu ri-

vayet eder: Cenabı Allah kudsi hadiste şöyle buyurur. "Ku-lumun, en çok beğendiğim ibadeti benim için nasihat etmesidir. (İhlâsla Allah’a bağlanması)" 241

Ebu Hureyre (ra) rivayet edilir, Rasûlullah (sav) şöyle buyu-

rur: “Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı altıdır.” Bunlar

arasında şunları da saydı. “Senden nasihat istediğinde ona na-sihat etmen.” 242

Rasûlullah (sav) hutbede şöyle buyurduğu rivayet edilir:

"Şu üç konuda müslümanın kalbi yanılmaz. Ameli ihlâsla Allah rızası için yapmak, yöneticilere nasihat etmek ve müslümanların cemaat halinde olmasının gerekliliğini kavramaktır."243

241 İmam Ahmet, Müsned242 Müslim243 İmam Ahmet, Müsned

Akâid Dersleri; İman210 -

Page 211: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Makıl b. Yesar’dan (ra) rivayet edilir ki; Rasûlullah (sav) bu-

yurdu ki: "Allah bir kimseyi insanların başına yönetici olarak ge-tirir de o kişi nasihatlerle onları korumaz ise cennete giremez." 244

Allahü Teâlâ şöyle buyurur;

“Allah ve Rasûlü için öğüt verdikleri takdirde, za-yıflara, hastalara ve savaşta harcayacak bir şey bula-mayanlara günah yoktur…245

Yani kim cihaddan bir özür sebebiyle geri kalırsa, o du-

rumda Allah ve Resulü için nasihat etmesi şartıyla bir sorum-

luluk yoktur. Çünkü münafıklar cihaddan geri kalmak için

yalan mazeretler gösteriyorlar, Allah ve Resulü için nasihat

etmek (samimi olmadıkları halde) cihaddan geri kalmaları-

dır. Kab b. Malik Tebuk seferinden geri kalınca yalan mazeret

belirtmemiş ve nasihat etme sorumluluğundan kaçmamıştır.

Çünkü münafık cihaddan kaçtığı gibi müslüman kardeşine

nasihatle arındırmaktan da kaçar. Nasihati ancak samimi,

ihlâslı mü'min yapar.

Fudayl b. İyad Nasihati şöyle tarif eder; Severek yapmak

korkarak yapmaktan daha faziletlidir. Çok iyi bilirsin ki, iki

hizmetçin olsa ve bunlardan biri seni sevse ve diğeri de sen-

den korksa. Seni seven hizmetçi, senin hazır bulunduğun ve

bulunmadığın yerlerde sana olan sevgisine sadakat gösterir.

Fakat senden korkan hizmetçi, senin hazır olduğun yerde

sana bağlı kalır, hazır bulunmadığın yerlerde sana sadakat

göstermez.244 Buhari, Müslim245 Tevbe: 91

Dokuzuncu Bölüm - 211

Page 212: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Âlimler Ebu Bekir (ra) Rasûlullah (sav) ashabı üzerine oruç ve namazlarıyla değil, kalbinde olan şey ile üstünlük sağladı derler. Onun kalbinde olan Allah’ın muhabbeti ve kulları için nasihat idi.

Abdullah b. Mübarek’e sordular: hangi amel daha fazilet-lidir? Dedi ki: Allah için nasihat.

Mamer şöyle der; senin için en iyi nasihatçi senin için Allah’dan korkan kişidir.

Âlimlerimiz herhangi birine nasihat etmek istendiğinde gizlice öğüt verilmesini ve kim bir kardeşine ikisi arasında ka-lacak şekilde öğüt verirse bu nasihattir, kim de kardeşine in-sanların önünde öğüt verirse bu da azarlamadır derler.

Mü'min örter ve nasihat eder, sefih ise gizli kusuru ortaya çıkarır ve ayıplar. Sizden öncekilerde bir kişi kardeşinde bir kusur görse ona yumuşak bir şekilde söyler ve söylediğinden dolayı da ecir alırdı. Sizler ise kardeşinizi rencide ediyor, onu öfkelendiriyor ve gizli şeylerini ortaya çıkarıyorsunuz.

Hakkı ve Sabrı Tavsiye Etmek

Seyyid Kutub asr süresinin tefsirinde imanın artıp eksil-mesi konusunda özetle şöyle değinmektedir. Mü'min'in dün-yası öyle geniş, öylesine kapsamlı, öylesine derin, öylesine yüce, öylesine güzel, öylesine mutlu bir dünyadır ki, onun yanında inanmayanların dünyaları, küçücük, sönük, düşük, değersiz, karanlık ve Mutsuzluk dünyasına dönüşür.

Salih amel imanın doğal ürünüdür. İman geçeğinin, kal-be yerleştiği o andan itibaren başlayan, özden kaynaklanan

Akâid Dersleri; İman212 -

Page 213: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

harekettir. Çünkü iman aktif ve harekete geçirici bir gerçektir. Amel, ihsan şeklinde insanın pratiğinde kendisini gerçekleş-tirmeye çalışmadan insanın kalbinde ve vicdanında yerleşip duramaz. İşte İslâm'ın iman anlayışı budur. Hareketsiz ve sö-nük halde beklemesi mü'min'in içinden dışa çıkıp dışında ken-dini göstermeden gizli kalması mümkün değildir. Eğer iman bu doğal hareketini sağlayamıyorsa ya zayıftır ya da ölüdür. Tıpkı kokusunu içinde tutamayan çiçek gibi. Nasıl ki çiçekten kokunun yayılması doğal ise imandan da hareketin olması doğaldır. Yoksa iman yok demektir.

Zaten imanın önemi buradan kaynaklanmalıdır. İman bir hareket, bir eylem, bir kurma ve düzeltmedir. Allah’a doğru yöneliştir. İman vicdanın derinliklerine gömülü, gizli, pasif, çe-kingen, büzülmüş bir şey değildir. ‘hareket içinde somutlaş-mayan sırf iyi niyetlerden ibaret de değildir.’

İman, Rabbani sisteme bağlılık olduğuna göre bu sistem, varlığın özünde sürekli ve birbirine bağlı bir plandan kaynak-lanmış, bir hedefe yönelmiş olduğu müddetçe rahat anlaşıla-bilecektir. İmanın insanlığa önderliği, varlığın yapısında olan hareket sisteminin gerçekleşmesine yönelik bir önderliktir.

Karşılıklı olarak hakkı tavsiye etme, sabrı öğütleme ise özel bir yapıya sahip farklı bir bağı bulunan ve bütün bir yönü olan müslüman cemaatin şeklini ortaya koymaktadır. Kendi yapısının bilincinde olduğu gibi görevinin de bilincinde olan iman ve salih amel gibi kendisine yöneldiği eylemlerin ger-çek mahiyetini bilen cemaat. Bu cemaatin görevleri arasında iman ve salih amel yolu ile bütün bu insanlığa önderlik yap-ması da bulunmaktadır. Kendi aralarında bu büyük emanete

Dokuzuncu Bölüm - 213

Page 214: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ilişkin göreve engel olabilecek her şeyde birbirlerine öğüt ve-ren bir cemaat.

Seçkin, bilinçli ümmet olma şuurundan vazgeçilmemeli-dir. Yeryüzünde hakka, adalete ve iyiliğe dayanan bir ümmet. Bu seçkin ümmetin en üstün ve en parlak ortaya konmalıdır. İşte İslâm, İslâm ümmetinin böyle olmasını ister. İslâm hayırlı, seçkin, güçlü, bilinçli, hakkın ve iyiliğin bekçisi olan sevgi, kar-deşlik ve yardımlaşma içinde hakkı ve sabrı birbirine nasihat eden bir ümmet ister.

Hakkı birbirine tavsiye etmek zorunludur. Zira hakka sa-rılmak zordur. Haktan alıkoyan engellerde pek çoktur; Nefsin arzuları, çıkar mantığı, çevrenin düşünceleri, azgınların (tağut-ların) saldırıları, zalimlerin zulümleri ve saldırganların saldırı-ları hep birer engeldir. Karşılıklı nasihatleşme ise hatırlatmadır, cesaret vermedir. Hedefin ve amacın yakınlığını hissettirme-dir. Zorluk ve emanet konusunda kardeş olmadır. Karşılıklı öğütleşme, beraber hareket edip, güçlerin katlanmasını sağ-lar. Hakkın her bekçisine şu gerçeği hissettirir. “Bu yolda sen yalnız değilsin, sana öğüt veren, cesaretlendiren, yanında yer alan, seni seven ve yalnız bırakmayanlarda vardır.”

Sabrı tavsiye etmekte zaruridir. İman ve salih amel üzere ayağa kalkmak, hakkın ve adaletin bekçiliğini yapmak, bire-yin ve toplumun, ferdin ve cemaatin karşılaşacağı en büyük zorluklardan biridir. Bu nedenle sabretmek gerekir. Nefisle ci-had için ve başkaları ile cihad için sabır. Zorluk ve eziyetlere karşı sabır. Batılın şımarıklığı, kötülüğün saldırılarına karşı sa-bır. Yolun uzunluğuna, aşamaların gecikmesine, yol işaretleri-nin belirsizleşmesine ve sonun uzaklığına karşı sabır.

Akâid Dersleri; İman214 -

Page 215: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Karşılıklı olarak sabrı öğütleme, insanın gücünü arttırır. Zira hedef birliği, yöneliş birliği toplumsal dayanışma gibi duyguları ve hisleri harekete geçirir. Onları sevgi, azim ve se-batla donatır. Bu da cemaatin pek çok değerlerini ve olgu-larını harekete geçirir. Özünde onları yaşayamayan, İslâm'ın gerçeklerini yaşayamaz.

Dokuzuncu Bölüm - 215

Page 216: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

EK BİLGİLER

Asr Saadetin Güzellikleri

Bu gerçekleri en güzel şekilde gerçekleştiren sahabe nes-

linden birkaç örneği Muhammed Kutub, Çağdaş Konumumuz

kitabında şöyle dile getirir; İlk müslümanların, Kur'an’ın ve

Rasûlullah’ın ahlâkını sıcak bir ilgi ile algıladıklarını görüyoruz.

O seçkin örneklerle, tarihin kaydettiği en yüksek yoğunlukta

karşılaşmamız şaşırtıcı bir şey midir?

Yanlarındaki birkaç lokmalık yiyeceği tümüyle misafirine

ikram ettikleri için bütün gece kendilerini aç bırakan, başka

yiyeceklerinin olmadığını misafirleri görmesin diye bu ikram-

larını yaparken ışığı söndüren ve Yüce Allah’ın“Kendileri aşırı derece muhtaç olsalar da göç eden müslüman kardeşlerini kendilerine tercih ederler.”246 övgüsüne

mazhar olan kimselere acaba şaşmamız doğru mudur?

Acaba avucundaki birkaç hurma tanesiyle evinden dışarı

çıkar çıkmaz, savaşa gitme göreviyle karşılaşınca “Eğer bu elimdekileri yiyinceye kadar beklersem çok geç kal-mış olurum.” diyerek avucundaki hurmaları yere atıp cen-

net özlemiyle savaşa tutuşarak şehid düşen sahabeye şaşma-

mız yerinde olur mu?

Acaba gerdek gecesi yatağında yatarken savaş naraları-

nın gümbürtüsünü duyar duymaz ayağa fırlayıp cennet arzu-

su ile cepheye koşan ve şehid düşünce boy abdesti melekler

tarafından aldırılan sahabeye şaşabilir miyiz?246 Haşr: 9

Akâid Dersleri; İman216 -

Page 217: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Acaba Rasûlullah (sav) kendisine uzattığı ganimet payını “Ben sana bunun için biat etmedim.” diyerek reddeden sa-habeye şaşabilir miyiz? Çünkü onun başka beklentisi vardır. Onun tek arzusu Allah’a vermiş olduğu sözde durmuş biri olarak, Allah yolunda şehid düşmüş bir kişi sıfatıyla cennete girmeyi hak etmektir.

Acaba aç yavrularını oyalayıp uyutmaya çalışan dul bir anneyi görünce ağlayan ve hemen devlet ambarına koşarak sırtladığı bir çuval un ile geri gelip aç yavrulara kendi elleriyle pişirdiği yemeği yediren ve çocukların karınları doyup uykuya daldıklarını görmeden yanlarından ayrılmayan Ömer Faruk

(ra) şaşabilir miyiz?

Rasûlullah’a gelip zina yaptığını bizzat itiraf ederek, ken-disine zina cezası uygulanmasını sabırsızlıkla isteyen ve bu ısrarının gerekçesi olarak, omuzlarındaki ağır günahın yükü altında Yüce Allah’ın karşısına çıkmak istemediğini söyleyen delikanlı ile zina yaptığını itiraf ettikten sonra ısrarla cezalan-dırılmasını isteyen hatta bunun için kucağındaki bebeğin me-meden kesilmesini beklemeye razı olmayan ve ölürse Rabbine günahsız olarak kavuşmayı arzu eden kadına şaşabilir miyiz?

Acaba Rib’i b. Amir’e şaşabilir miyiz? Bu kahraman sa-habe Pers komutanı Rüstem’in yanına yaman bir eda ile girer. Karşısında gördüğü cahiliye malı ihtişam ve mevkiye tepe-den bakarak, Lâ ilâhe İllallah ehli olmaktan onur duyarak, doğru sözü cahiliyenin arsız yüzüne karşı cesurca haykırarak, bütün bunları hiç çekinmeden ve önem vermeden yaparak…

Çünkü o, bu ihtişam ve debdebeyi Yüce Allah’ın ölçüsü ile ölçünce, bunun içi boş bir hiç olduğunu, binek hayvanının

Dokuzuncu Bölüm - 217

Page 218: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ayakları altında çiğnemeye, mızrağının ucu ile parçalanıp yer-

le bir edilerek şaşkın sahibine Allah’ın emrinin dikte edilmesi-

ne müstahak olduğunu görüyordu.

Acaba o kadar kısa bir zaman zarfında İslâm, bu seçkin

insanların eliyle o kadar geniş bir alana yayılarak yarım yüzyıl

gibi bir sürede sınırlarını doğuda Hindistan’a ve batıda Atlas

Okyanusuna kadar nasıl genişletebilmişti? Onlar içgüdüleri-

nin etkisi altında olan davranışları bu içgüdüleri tarafından

yönlendirilen birer insandı. Fakat onların içgüdüleri en saf ve

yücelmiş içgüdülerdi. Yeryüzü kaynaklı ağırlıklardan mümkün

olan en yüksek oranda arınmış ve buna bağlı olarak insanoğ-

lunun çıkabileceği en yüksek zirvelere tırmanabilen insanların

içgüdüleri…

ÖĞRENELİM - ARAŞTIRALIM

İmanın artması konusunu önemsemeliyiz. Bunun için siz-

de zikredilen ayetlerle ilgili araştırma yapınız.

İmam Buhari’nin kitabul vahiy’de zikrettiği Kab b. Malik

hadisini Fethul Bari’den açıklamasıyla okuyunuz ve tartışınız.

Buruc yayınlarından çıkan Kab b. Malik ve tevbe kitabını

temin edin ve mutlaka okuyunuz

Din nasihattir konusu bu bölümde önemine binaen de-

taylı işlenmiştir. Sizde verimli bir tartışma ile kalbinize kazıyınız

ki nasihat toplumunun inşasında yerinizi almış olunuz

Asr saadetin güzellikleri hayat iman ve cihad şuuruyla ya-

şanmıştır siz neler düşünüyorsunuz?

Akâid Dersleri; İman218 -

Page 219: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ÖDEVİMİZ

Hayati öneme sahip olan imanını arttıran neslin inşasın-

da yerimizi almak.

KONUYLA ALAKALI KAYNAK KİTAPLAR

Akaid, Hasan Karakaya

Sahihi Buhari, İmam Buhari

Fethul Bari, İbn Hacer Askalani

İlim ve Hikmet, İbn Recep

Fi Zilâli'l Kur'an, Seyyid Kutub

Çağdaş Konumumuz, Muhammed Kutub

Kulumun, en çok beğendiğim ibadeti benim için nasihat etmesidir.

(İmam Ahmet, Müsned)

"

Dokuzuncu Bölüm - 219

Page 220: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden
Page 221: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ONUNCU BÖLÜM

Page 222: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ÖĞRENECEKLERİMİZ

TEMEL BİLGİLER

İslâm ile amel ilişkisi

TAMAMLATICI BİLGİLER

İslâmi hareketin ahlâki temelleri

İman komutan kalp ister

EK BİLGİLER

Din kolaylıktır

Ameller niyetlere ve sevap elde etme isteğine göredir

Kalpleri kuvvetlendirme arzusu

Mukallidin imanı

HEDEF

“Biz hayrı sabırla bulduk” bu sözü bize İmam Buhari kitab-ur Rikak’ta Ömer (ra)’dan rivayet eder. Bizde en kısa za-manda Fethul Bari’den okuyalım ki asrısaadetin kavuştuğu hayırlara kavuşalım.

Enfal sûresinin yirmi dördüncü ayetini ezberlemeliyiz. Hedefe ulaşmak için

Page 223: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

سول إذا دعاكم لما يحييـكم وللر يا أيها الذين آمنوا استجيبوا للواعلموا أن الل يحول بين المرء وقلبه وأنه إليه تحشرون

"Ey inananlar! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman,Allah

ve Resûlüne uyun.Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına

girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız."247

TEMEL BİLGİLER

İslâm İle İman İlişkisi

İman ile İslâm aynı şeylerdir. Bu görüşü kabul eden

âlimler şöyle izah ederler; müslüman olmayan bir mü'min,

mü'min olmayan bir müslüman düşünülemez. Bu ikisi sırtla

karın gibidir.

İslâm, tam boyun eğmek ve teslim olmaktır. Yani şeri hü-

kümleri kabul edip boyun eğmektir. Kalple tasdikin gerçek

manası da zaten budur. Herhangi bir kimsenin mü'min olup

müslüman olmadığına veya müslüman olup mü'min olma-

dığına hüküm veremeyiz. İman, İslâmdan ayrılmaz. O halde,

bunlar birbirinden başka şeyler değildir. 247 Enfal: 24

Onuncu Bölüm - 223

Page 224: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Yüce Allah şöyle buyuruyor:

"Nihayet o ülkede bulunan mü'minleri çıkardık.

Zaten biz orada bir tek ailenin dışında müslüman bul-

madık." 248 bu ayetlerde Hz. Lut'un ailesi önce mü'minlikle,

daha sonra müslümanlıkla vasıflandırılıyor ve bu iki sıfattan

aynı şey kastediliyor. (Ebu Hanife, Maturidi, Ömer nesefi,

Taftazani, bazı Eşariler) Âlimlerin çoğunluğu ise İslâm'la iman

farklı şeyler olduğu kanaatindedir. her ne kadar birinin bu-

lunmasını diğerinin de bulunmasını gerektirse de, bunlar hem

manaları hem de fertleri (bireyleri) yönünden birbirlerinden

ayrı şeylerdir.İmanla İslâm belli bir noktada birleşirler. Fakat

başka başka yerlerde ayrılırlar.

Mesela; kalbiyle tasdik edip zahiri ile dine teslim olan

kişi de birleşirler. Fakat sadece kalbi ile tasdik edende, iman

İslâmdan ayrılır, yalnız kalır. Buna karşılık sadece zahiren dine

teslim olup kalbi ile tasdik etmeyen kişilerde, İslâm, imandan

ayrılır ve tek kalır.Allahü Teâlâ, imanla İslâm'ın farklı şeyler

olduğunu beyan ederek şöyle buyurmuştur:

"Bedeviler iman ettik dediler. Sen onlara şöyle de:

Hayır! İman etmediniz. Siz ancak, müslüman olduk

deyin. Çünkü iman henüz kalbinize girmemiştir." 249

Görüldüğü gibi bu ayette iman ettik diyen bedevilere

iman etmediniz buyuruluyor, hemen ardından müslüman

olduk deyin diye emrediliyor. Bu da gösteriyor ki, imanla

İslâmdan farklı bir şeydir.248 Zariyat: 35-36249 Hucurat: 14

Akâid Dersleri; İman224 -

Page 225: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Allahü Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Müslüman erkeklerle müslüman kadınlara,

mü'min erkeklerle mü'min kadılara, ...şüphesiz ki Al-

lah, mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır." 250

Bu ayette İslâmla imanın ayrı ayrı zikredilip ve manasına

gelen vav bağlacıyla bağlanmaları farklı olduklarını gösterir.

Cibril hadisinde Rasûlullah (sav) İman sorulunca "Allaha, me-leklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, hayır ve şerri ile kadere inanmaktır." diye cevap vermiş İslâm soruldu-

ğunda "İslâm, şehadet getirmek, namazı dosdoğru kılman, zekât vermen, ramazanda oruç tutman ve gücün yeterse hac etmen-dir." diye cevap vermiştir. Böylece bunların farklı şeyler oldu-

ğunu beyan etmiştir.251

Yine Rasûlullah (sav) şu hadisinde Sad bin Ebu Vakkas

(ra) Sorduğu kişinin müslüman olduğunu söylemiş fakat ona

mü'mindir demekten kaçınmıştır. Bu da ikisinin farklı şeyler

olduğunu ifade etmektedir.

Sad Bin Ebu Vakkas (ra) şöyle dediği rivayet etmiş-

tir. “Rasûlullah (sav), ben yanında otururken, bir grup insa-

na ihsanda bulundu. Ben, ‘Ey Allah’ın Rasulü! Falancaya da

verseniz, ben onun mü'min olduğunu düşünüyorum’ dedim.

Rasulullah (sav), ’yahut müslüman olduğunu düşünüyorum de’ buyurdu. Ben bu kanaatimi üç kere söyledim. Rasulullah da

(sav) her seferinde 'yahut müslüman (olduğunu düşünüyorum de)’ şeklinde karşılıkta bulundu. 250 Ahzâb: 35251 Müslim

Onuncu Bölüm - 225

Page 226: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Sonuncu seferde şunu ekledi: ‘Ben, benim nazarımda daha sevgili olan birisine hiçbir şey vermezken, yüzü üstü ateşe düşe-ceğinden korktuğum insanı kurtarmak için ona ihsanda bulunu-rum. (ihsanda bulunmam sevgimin ölçüsü değildir.)252

Enes bin malik (ra) Rasûlullah (sav) şöyle buyurduğunu ri-

vayet etmiştir; "İslâm açıktan olandır. İman ise kalptedir."253 bu

hadiste de Rasûlullah (sav) İslâm'ın imandan farklı olduğunu

beyan etmiştir.

İmam Hattabi özetle şunları söylemiştir. İman ile

İslâm birbirinden ayrı şeyler demekte temkinli olmak gerekir.

Doğru olan, bu konuda mutlak karar vermeyi bir kısım ka-

yıt ve şartların olduğunu göz önünde bulundurmaktır. Çünkü

müslüman bazı durumlarda mü'min olur, bazılarında olmaz.

Mü'min ise her halükarda müslümandır. Her mü'min müslü-

mandır fakat her müslüman mü'min değildir. Yani her insan

canlıdır, her canlı insan değildir gibi…

İslâmla imanın yan yana zikredilmeleri durumu, ayrı ayrı

zikredilmeleri durumundan farklıdır. Birlikte zikredildiklerinde

birinin anlamı diğerinden farklıdır. Ayrı ayrı zikredildiklerinde

ise, her birinin manası diğerini içermektedir.254

İmam Ayni bu konudaki tespitleri: İslâmla imanın

farklı şeyler olduğunu veya aynı şeyler olduğunu ispat etmek

oldukça zor bir meseledir. Zira bizim, Allahü Teâlâ’nın “Kim,

İslâmdan başka bir din ararsa o din ondan asla ka-

bul edilmeyecektir. O kimse ahirette de hüsrana uğ-252 Buhari, Müslim253 Ahmet bin Hanbel, Müsned254 İbni Ebil İzz

Akâid Dersleri; İman226 -

Page 227: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

rayanlardan olacaktır”255 ayetine baktığımızda İslâm ile

imanın aynı şeyler olduğunu söylememiz gerekir. Çünkü iman

İslâmdan başka bir şey sayılırsa, onun asla kabul edilmeyece-

ği sonucuna varılır. Bu itibarla imanın İslâm'ın aynısı olduğu

tespit edilmiş olur. Zira iman dindir, din ise İslâmdır. Nitekim

Allahü Teâlâ şöyle buyurmuştur. “Şüphesiz ki, Allah ka-tında din, İslâmdır...”256

Diğer yandan Cibril hadisine bakıldığında bunların ayrı şeyler olup aynı şeyler olmadıkları görülür. Çünkü Rasûlullah (sav) İmanla İslâmı birbirinden farklı izah etmiştir.

İmam Ayni şu sonuca varmıştır. İslâmla iman arasındaki ilişki birbiriyle kesişen iki küme ilişkisidir. Belli bir noktada her ikisi birleşir. Kalben iman edip dili ile de bunu açığa vuran gibi. Fakat başka noktalarda her biri diğerinden ayrılır. Bazen İslâm bulunur, iman olmaz. Münafığın perişan hali. Bazen de tasdik olarak iman olur fakat zahiri amel olarak İslâm olmaz.

Mesela; insanlardan uzak bir dağda veya çölde yaşayan bir ferde din ulaşmaz, buna rağmen o, aklı ile Allah’ın varlığını birliğini ve diğer sıfatlarını özet olarak idrak eder, kalbi ile de tasdik ederse ve dine ait hükümler kendisine ulaşmadığı için onlardan hiçbirini yapmazsa, bu kişi mü'mindir. Fakat zahiren amelleri işlemediği için müslüman değildir. Yine iman eden bir kâfir de, iman etmesinin hemen ardından ölürse, o kişi de mü'mindir, müslüman değildir.

Konu hakkında Hasan Hocamız da İmam Ayni’nin tes-bitlerine katılıyor, İslâmla imanın bazen birleştikleri bazen de ayrıldıkları kanaatini taşıdığını ifade etmektedir.255 Âl-i imran: 85256 Âl-i imran-19

Onuncu Bölüm - 227

Page 228: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

TAMAMLAYICI BİLGİLER

İslâmi Hareketin Ahlâki Temelleri

İman, İslâm, takva, ihsan bu dört kavramın her biri birbi-riyle irtibatlıdır. Çünkü her biri kendisini kapsayan diğerinden gelişir ve aynı zamanda kendisinden sonrakine gelişmesi için zemin hazırlar.

İman, bu yüce yapının temelidir. Bu temel üzerine önce İslâm, sonra takva ve ihsan bina edilir. İman olmazsa diğer üçünün bulunması mümkün değildir. Dolasıyla zayıf iman de-mek, nasıl inşa edilirse edilsin üstteki yapının her an sallantıda olması demektir. Sınırlı bir iman demek ise sınırlı İslâm takva ve ihsan demektir.

İlk sırada Allah inancını ele alalım. Bu inanç farklı kişilere göre farklı anlamlar kazanacaktır. Bazıları Allah’ın var oldu-ğundan ötesini, yani onun birliğini, kâinatın yaratıcısı olduğu-nu bilmez. Bazıları Allah’ı dindarlığımızın ibadetlerimizin obje-si olmaktan öte düşünmez. Ve diğer bazıları ise görünmeyeni bilen, duaları işiten, insanların ihtiyacını karşılayan ve ibadet edilen olarak Allah’ın eşsiz ve ortaksız olduğu fikrinin ötesinde Allah’ın hükümleri, hakimiyeti ve hakikatini düşünemez. Dini meselelerde Allah’ın kitabinin son otorite olduğundan başka bir şey bilmezler.

Bu farklı anlayışlar insanların sürdürdükleri farklı hayat tarzlarına yansımıştır. Allah kavramı ne kadar dar ise, bir insa-nın İslâmi prensipleri hayatına uygulaması da, onun ahlâkının temeli de o kadar dar olacaktır.

Akâid Dersleri; İman228 -

Page 229: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Buna benzer olarak Allah’a imanın derinliği de değişken-

dir. Bir kişi, Allah’a iman ettiği halde, İslâm için en ufak bir

fedakârlıkta bulunmaktan kaçınabilir. Bir başkası Allah sevgisi

çok fazla olduğu halde onun için çok az şey yapabilir. Ve bir

başkası da Allah yoluna gerektiğinde malını ve canını feda

etmeye hazır olmasına rağmen aynı zamanda fikirlerinden

düşüncelerinden veya arzularından vazgeçemez ya da adının

kötüye çıkacağını sandığı bir duruma düşmek istemez. Bir in-

sanın hayatında imanın yerini, onun tutum ve davranışlarını

inceleyerek anlamamız mümkündür. Aslında, iman temeli za-

yıf olduğunda, insanın maneviyatı ihanete yatkınlık taşır.

Mükemmel bir İslâmi hayat yapısı ancak tevhid inancı

üzerine inşa edilebilir. Bir insanın bütün şahsi ve sosyal ha-

yatına nüfuz eden bu inanç öyle kuvvetlidir, kendisi ve sahip

olduğu her şeyin Allah’a ait olduğunu düşünür, onu biricik

malik olarak kabul eder, ibadetlerinde yalnız ona yönelir, ita-

atini yalnız ona yapar, bütün dünyaya olduğu gibi kendin ede

kanun koyucu olarak onu bilir, onu tek rehber olarak kabul

eder ve Allah’a itaatsizliğin, onun rehberliğinden uzaklaşma-

nın ona bazı varlıkları eş koşma eğiliminin hak yoldan uzak-

laşmak anlamına geldiğini bilir.

Salih bir imani hayat tarzının kişide hakkıyla yer edebil-

mesi, kendisinin bütün sahip olduklarının Allah’a ait ve O’nun

emrinde olduğunu ilan etmesini gerektirir. Bu aynı zamanda

onun şahsi istek ve arzularını Allah rızasından üstün tutma-

ması, arzularını ve düşünce biçimini Allah’ın kitabında tebliğ

ettiği bilgilere göre şekillendirmesi demektir.

Onuncu Bölüm - 229

Page 230: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Allah’a karşı olan hiçbir güce sadakat beslememesi, Allah sevgisini kalbinin en müstesna yerine yerleştirmesi, Allah’tan daha sevgili olmayı isteyecek her putu kalbinden tamamen silip atması demektir. İman sahibi mü'min insan sevgi ve nef-retlerini, dostluk ve düşmanlıklarını, eğilimlerini ve hoşnutsuz-luklarını Allah’ın rızasına dayandırır.

Gerçek iman işte budur.

Bir insanın hayatında bu inançlar yer almadığında, imani hayat binası hangi temeller üzerine inşa edilebilir ki?

İslâm; Aslında imanın yaşanan (uygulanan) gölgesidir. Aralarındaki ilişki tohum ile bitki arasındaki ilişki gibidir. İman tohumdur ve İslâm onun olmayı beklediği şeyi temsil eder. İman eğer varsa, insanın günlük hayatında, davranışlarında, uygulamalarında kendini gösterecektir.

Bir insanın hayatı İslâmi yerine İslâm dışı unsurlar taşıyor-sa, bu onun imandan yoksun olduğunu ya da olsa olsa çok çürük bir imanı olduğunu gösterir. Eğer ferdin bütün hayatı İslâm dışı modelleri takip ediyorsa, o kişide imanın bulunma-dığı ya da onun ruhunun iman tohumunu yeşertemeyecek kadar çorak olduğu anlaşılır.

Kur'an’da açıkça görülüyor ki itikadın içe dönük yönü ile İslâm'ın pratiği esas olarak birbirine bağlıdır. Allah, kitabında sık sık itikad ve salih amelden bir arada bahseder. Onun müs-lümanlara bütün kurtuluşa erme vaatleri Allah rızasını gerçek-ten yerine getiren mü'minler içindir.

Buna rağmen, bir kişiyi kafir olarak damgalamak ve onu İslâm dairesinin dışına atmak çok büyük dikkat gerektirir.

Akâid Dersleri; İman230 -

Page 231: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Zaten bu, ele almamız gereken bir konu değildir. Burada

ilgilendiğimiz konu iman ve İslâmı şer-i hükümleri yönüyle in-

celemek değil, hakiki yönüyle incelemektir. Yani Allah katında

kabule şayan olan ve ahirette mükâfatlandırılacak olan iman

ve İslâmı ele alıyoruz.

İşte bu iki gerçeğin esasını göz önünde tutarsak, Allah’a

itaatin neresinde eksiklik olduğunu, kişisel isteklerin Allah rı-

zasından nerede ayrıldığını, nerede Allah’a sadakatle beraber

diğer şeylere sadakat beslendiğini, nerede Allah’ın rehberli-

ğine bağlanma mücadelesi yerine başka faaliyetlere dikkatin

yöneltildiğini, nerede Allah için değil de başka şeyler için gay-

ret sarf edildiğini idrak edeceğiz. Muhakkak ki iman hata ve

kusurlardan zarar görür.

Ne kadar muttakilerin dış görünüşlerine sahip olmak için

çalışırsa çalışılsın, ne kadar muhsin olanların amelleri taklit

edilirse edilsin; takva ve ihsan kusurlu bir iman üzerine inşa

edilemez. Hakikati olmayan bir şeyi dışa vurmak taklitten

başka bir şey değildir. Güzel ve gösterişli bir vücut öldükten

sonrada, içini doldurup mumyalayarak muhafaza edilebilir.

Hangi beklentilerle yapılmış olursa olsun, o hiçbir işe yaramaz.

Hakikaten canlı bir beden, ne kadar çirkin olursa olsun, cansız

fakat güzel gösterişli bir bedenden çok daha iyidir.

Kişi, sadece dış görüşünü değiştirmekle belki başkalarını

ve hatta kendini kandırabilir; fakat bunun ilahi mahkemede

hiçbir kıymeti olmayacaktır.

Onuncu Bölüm - 231

Page 232: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Bu dünyada İslâma izzet ve şerefini kazandıracak, ahi-

rette de iyi ameller tarafının ağır gelmesini sağlayacak olan

gerçek takva ve ihsana, iman temelini sağlamlaştırmadıkça ve

onun gücünün delili olan İslâma uygun bir hayat sürdürme-

dikçe asla erişilemeyeceği asla unutulmamalıdır. 257

İman Komutan Kalp İster

Rasûlullah (sav) cenaze namazı kıldırdığında şöyle dua

ederdi; “Allah’ım, içimizde yaşattığın kimseleri İslâm üzere ya-şat! Aramızdan vefat ettirdiklerini ise iman üzere vefat ettir!” 258

Resuli Ekrem (sav)’in böyle dua etmesinin sebebi şuydu: insan

vücudunun organları ile amel edebilmek (İslâm) ancak ha-

yat devam ettiği müddetçe mümkündü. Fakat insan öldükten

sonra, kendisiyle birlikte kalp ile tasdikten (imandan) başka

bir şey kalmıyor.

Buradan hareketle âlimler şöyle derler: her mü'min müs-

lümandır. Zira hakiki manada imanı elde eden ve onu kalbi-

nin derinliklerine yerleştiren kişi, İslâm'ın emrettiği amelleri de

yerine getirir. Aynen şu hadisi şerifte buyrulduğu gibi: “Dikkat

edin! Vücudun içinde bir et parçası vardır; o düzelirse bütün

vücut düzelir, eğer o bozulursa vücudun tamamı bozulur. Dik-

kat edin! O et parçası kalptir.

Eğer kişinin sahip olduğu iman, vücudun organlarını

İslâm'ın emrettiği amelleri yapmaya sevk etmiyorsa gerçek

manada kalbe yerleşmiş ve kemale ermiş sayılmaz.257 Mevdudi, İslâmi Hareketin Ahlâki Temelleri258 Ebu Davud

Akâid Dersleri; İman232 -

Page 233: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Eğer kalp selamette olur, içinde sadece Allah’ın muhab-

beti ve onu sevenlerin muhabbeti, Allah korkusu ve Allahın

yasaklarını çiğneme korkusu ile dopdolu olursa, bütün organ-

lar düzelir. Şayet kalp bozuk olursa, Allah Teâlâ’nın hoşuna

gitmese bile kendi hevasına uygun ve nefsin hoşuna giden

şetleri yapma arzusuyla dolu olur. Bu durumda vücudun bü-

tün organlarının davranışları bozulur.

Bu sebeple denilmiştir ki; Kalp bütün organların komuta-

nı, organlarda onun askerleridir. Allah katında ancak kötülük-

lerden selamete ermiş olan bir kalp fayda verir. Cenabı hak

şöyle buyurur:

“O gün ne mal ne de evlat bir fayda verir, ancak

selim bir kalp fayda verir.”259

Rasûlullah da (sav) dualarında şöyle buyururdu: “Allahım, senden selim bir kalp istiyorum."260

Selim kalp, bütün afet ve kötülüklerden selamette olan

kalptir. Selim kalp, içinde Allah sevgisi, Allah’ın sevdiği şeyle-

rin sevgisi, Allah korkusu ve Allah’tan uzaklaştıracak şetlerin

korkusundan başka bir şey bulunmayan kalptir.

Enes (ra) şu hadisi rivayet eder: Rasûlullah (sav) buyur-

du ki: “Bir kişinin kalbi dosdoğru olmadıkça imanı dosdoğru hale gelmez. Kişinin dili dosdoğru olmadıkça da kalbi dosdoğru olmaz.”261 262

259 Şuara: 88-89260 Tirmizi261 İmam Ahmed262 İlim ve Hikmet

Onuncu Bölüm - 233

Page 234: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

EK BİLGİLER

Burada iman ve İslâm arasındaki ilişki incelendikten son-

ra İmam Buhari’nin iman kitabından konuyu tamamlayacağı-

nı umduğumuz bazı başlıkları ilave ettik.

Din Kolaylıktır:

Burada şu hadisi şerife yer verilmektedir. Ebu Hureyre (ra)

rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Din kolaylıktır. Dini aşmak isteyen kimse, ona yenik düşer."

O halde, orta yolu tutunuz, en iyisini yapmaya çalışınız, o

zaman size müjdeler olsun; günün başlangıcından, sonundan

ve bir miktarda geceden faydalanınız.

Açıklama: İslâm dini kolaylık dini olduğunu ifade etmek

içindir. Çünkü yüce Allah şöyle buyurmuştur:

"Din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi." 263

Dini aşmak isteyen kimse ona yenik düşer ifadesi şu an-

lama gelir: bir kimse dini amellerde derinleştiği halde yumu-

şaklığı terk ederse aciz duruma gelir, amel etmekten geri kalır

ve yenik düşer.

Bu hadis peygamberlik mucizelerinden birisidir. Biz ve bizden öncekilerin dinde aşırıya gidenlerin yarı yolda kaldığı-nı gördük. Bu hadiste kastedilen, ibadette en olgun dereceleri talep etmeyi engellemek değildir. Çünkü bu övülen şeylerden-dir. Burada kişiyi bıkkınlığa götürecek şekilde aşırıya kaçmak yasaklanmıştır. Yahutta daha faziletli ameli terk etmeyi gerek-tirecek şekilde nafile ibadetle meşgul olmak yasaklanmıştır.263 Hac: 78

Akâid Dersleri; İman234 -

Page 235: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Ameller Niyetlere ve Sevap Elde Etme İsteğine Göredir

Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

"Deki herkes kendi mizaç ve meşrebine göre iş yapar."264

Yani kendi niyetine göre amel eder. Hz Ömer’den (ra) riva-yet edildiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: Ameller niyetlere göredir. Herkes için niyet ettiği vardır.Sad b. Ebi Vak-kas (ra) rivayet edildiğine göre Rasûlullah şöyle buyurmuştur: "Allah’ın rızasını gözeterek yaptığın her harcamadan dolayı sevap alırsın, hatta eşinin ağzına koyduğun lokmadan bile."

Açıklama: niyetin imana dâhil olması İmam Buhari’nin iman ameldir anlayışına dayanmaktadır. Niyet, Allah için ya-pılan işi, gösteriş ile başkaları için yapılan işten ayırmaktır.Cib-ril hadisinde o Cebrail idi. Size dininizi öğretmek için gelmişti. İfadesi yer almaktadır. Fethul Bari’de şu açıklama geçmektedir. Rasûlullah (sav) İslâmı görünen amellerin adı olarak kullanmış-tır. İman ise içte olan inanç için kullanılmıştır. Bunu amellerin imandan olmadığını ifade etmek için söylemediği gibi tasdikin İslâmdan olmadığını ifade etmek için de söylememiştir. Aksine tamamı bir bütün oluşturan şeyi detaylı olarak anlatmak için söylenmiştir. Bu bütünde dindir.

Delillerin tümü incelendiğinde iman ile İslâm kelimeleri-nin hem dini terim hem de sözlük anlamı olarak kendilerine özgü anlamlarının bulunduğu görülmektedir. Ancak her biri tamamlayıcı anlamında diğerini gerektirmektedir. Amel eden kişi iman etmedikçe tam Müslüman olamayacağı gibi, inanan kimsede amel etmedikçe tam mü'min olamaz.264 İsra: 84

Onuncu Bölüm - 235

Page 236: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Muhammed Hamidullah İslâm’a giriş eserinden şunla-rı ilave etmek yerinde olacaktır. İnsanların Allah hakkındaki anlayışları kişiden kişiye farklılık gösterir. Sokaktaki herhangi bir adamla bir âlim Allah hakkında şüphesiz farklı kavrayış ve düşüncelere sahiptir. Sıradan insanların imanındaki heyecan ve hararete hayran olan Rasûlullah (sav) sarsılmaz ve samimi inanç sahibi yaşlı kadınların imanını örnek gösterirdi.

Bir grup kör insan ve filin hikâyesi çok hoştur. Körler daha önce fil hakkında hiçbir şey duymamışlardı. Kasabalarına gü-nün birinde bir fil geldi ve körler bu yabancı hayvanın yanı-na gittiler. Birisi elini filin hortumunun üstüne koydu, diğeri hayvanın kulağını, bir başkası dişini, öbürü kuyruğunu tuttu… Fil gittikten sonra her biri kişisel deneyimine ve algılamasına dayanarak filin nasıl bir hayvan olduğunu anlatmaya başla-dı. Biri filin eğri bir sütun şeklinde olduğunu (hortum), diğeri bir kanada benzediğini (kulaklar), öteki taş gibi sert olduğunu (diş), kuyruğunu tutanda ince ve yuvarlak bir hayvan olduğu-nu söyledi. Hepsi haklıydı, fakat hiçbiri filin gerçekte nasıl bir hayvan olduğunu bilmiyordu.

Çünkü bu onların duyu ve algı kapasitelerini aşıyordu. Hikâyede kör insanların yerine gözle görülemeyen Allah’ı arayan kişileri koyarsak, bu konuda farklı insanların edindiği kişisel deneyimlerin ve vardığı sonuçların göreceli olduğunu kolayca kabul edebiliriz.

İmam Buhari iman kitabında şu ayeti kerimeyi zikreder:

“Onlara ancak, dini yalnız Allaha has kılarak ve hanifler olarak Allaha kulluk etmeleri, namaz kılma-ları ve zekat vermeleri emrolunmuştu. Sağlam din de budur." 265

265 Beyyine: 5

Akâid Dersleri; İman236 -

Page 237: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Peşine şu hadise yer verir. Talha b. Ubeydullah (ra)’dan rivayet edilmiştir. Saçı başı dağınık bir adam Rasûlullah (sav)’e geldi. Sesinin mırıltısı duyuluyor, ancak ne dediği anlaşılmı-yordu. Yaklaştı nihayet bir de baktık ki İslâm hakkında soru soruyor. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Bir gün ve gecede beş vakit namaz” dedi. Adam “Benim üzerime bunlar dı-şında gerekli olan namaz var mıdır?” diye sordu. rasulullah (sav) “Hayır! Ancak dilersen nafile olarak yaparsın” buyurdu. Daha sonra Allah Rasûlü (sav) “Ramazan da oruç tutmak” dedi. Adam “Benim üzerime bunlar dışında gerekli olan oruç var mıdır?” diye sordu. Allah Rasûlü (sav) “Hayır. Ancak dilersen nafile olarak tutabilirsin” buyurdu. Daha sonra Allah Rasûlü zekâttan bahsetti.

Adam “Benim üzerime bunlar dışında gerekli olan zekât var mıdır?” diye sordu. Allah Rasûlü (sav) “Hayır! Ancak diler-sen nafile olarak verirsin” buyurdu. Adam “Vallahi ne fazla ne de eksik yaparım” diyerek döndü ve gitti. Allah Rasûlü (sav)

“Doğru söylediyse kurtuldu.” buyurdu.

Kalpleri Kuvvetlendirme Arzusu

Mü'min'in uğraşları en değerli uğraştır. İnsanın vücudun-daki küçük et parçasını; öyle bir parça ki, düzeldiği zaman bütün cesedin düzeldiği, bozulduğu zaman da bütün cesedin bozulduğu parçayı; kalbi kendilerine hedef alırlar. Hasta, ga-fil, eğri, katı, sert, mühürlü ve gaflet içinde eğlenmekte olan kalplere iyileştirici ve kuvvetlendirici ilaçlar vermeye çalışırlar.

Hatta mutmain, selim, yönelmiş, bağlanmış, içten bağ-lanmış ve yumuşak kalplere bile bazı zaaf hallerinde kuvvet-lendirici ilaçları vermeye çalışırlar.

Onuncu Bölüm - 237

Page 238: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Bu ilaçları yapıp vermede ustalaşmışlardır. Her kalbe ih-tiyacı ne kadar ise o kadar verirler. Böylece saatlerce veya bir an uykuya dalmış olan kalpler uyanır ve kuvvetlenirler.266

Allahü Teala şöyle buyuruyor,

“Ey İman Edenler! Allah’ın Resulü sizi, kendini-ze hayat verecek şeylere davet ettiği zaman, hemen, Allah’ın ve Rasûlünün davetini kabul edin. Bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Allah’ın huzurunda toplanacaksınız." 267

Mukallidin İmanı

Mukallid, delilini bilmeden, başkasının sözüne doğru ol-duğuna kesin olarak inanıp teslim olandır. Eğer bir kişi, di-nin temel esaslarından olan tevhide, peygamberliğe, namaza, zekata, oruca, hacca ve diğerlerine kesin olmayan bir takli-di inançla inanır ve inandığım şeyleri bozacak bir şüphenin gelmeyeceğinden emin değilim derse, bu mukallid, mü'min sayılmaz.

Fakat kesin olarak inanır itikadını bozacak şüphelerin gel-meyeceğinden emin olursa, işte böyle bir mukallidin imanını itikad âlimlerinin çoğunluğuna göre sahihtir, mü'mindir.

Bir kısım itikad âlimlerine ve İmam Eşairi’ye göre ise, böyle bir mukallide mü'min denilemez. Ancak dini temel esaslarından her birini akli delillerle öğrenir, kalbi ile de tas-dik ederse, bu durumda mü'min olur. Eğer kişi, dinin temel meselelerini akli delillerle bilmezse, bu ne mü'mindir, ne de 266 Abdulhamid Bilali, Arınma Yolu267 Enfal: 24

Akâid Dersleri; İman238 -

Page 239: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

kâfirdir. Mü'min değildir, çünkü dinin esaslarını akli delillerle bilmemektedir. Kafir de değildir. Çünkü kalbinde tasdik bu-lunmaktadır.

Doğru olan böyle bir mukallidin imanının sahih olduğu görüştür. Zira kula emredilen iman etmesidir. Akli veya nakli delillere dayanarak iman etmesi şart koşulmamıştır. Rasûlullah (sav) Allah tarafından getirdiğinin tümüne inanıp tasdik edeni mü'min kabul ediyor; onu inanç hususunda belli bir seviyeye ulaşan akli delillerle meşgul etmiyordu.

Rasûlullah’dan sonra gelen hulafa’i raşidin de böyle idi. Mesela, Ebu Bekir (ra) dinden dönenlerin iman etmelerini ka-bul ediyor, onlara zihinlerini açacak deliller öğretmeye çalış-mıyordu.

Yine Ömer (ra) Irak’ı fethettiğinde orada yaşayan Zutlar’ın ve Enbat’ların iman ettik demelerini kabul ediyordu.Kul iman eder, gücünün yettiğince nakli deliller öğrenmeye çalışır. Gü-cünün yetmediğinden sorumlu değildir. Şayet delileri öğren-meye gayret etmezse, yine de mü'min sayılır. Fakat araştırma-yı terk ettiği için günahkârdır.268

ÖĞRENELİM - ARAŞTIRALIM

İman ve İslâm arasındaki farkları hareket ahlâkına ulaştır-mak temel öğretilerimizden olmalıdır.

Arınma yolu eseri davetçi ahlâkı ve mücadelesi için tavsi-ye edilebilir. Sizde bu konuda araştırma yapınız ve tavsiyeleri-nizi mü'minlerle paylaşınız. Bize iletiniz.

268 Hasan Karakaya, Akaid

Onuncu Bölüm - 239

Page 240: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Mukallid olmak asrısaa-dete komşu olmak isteyenlere yakışmaz. Yıllık hedeflerinizi tespit ediniz ve değerlendiri-niz. Din kolaylık ve Allah’ın sevdiği az ve sürekli amel ilke-lerine uygunluğunu tartışarak sonuca varınız

ÖDEVİMİZ

Nebevi eğitimimizi müm-künse günlük, aylık ve yıllık planlarla yapmalıyız.

KONUYLA ALAKALI KAYNAK KİTAPLAR

Akaid, Hasan Karakaya

Sahih Buhari, İmam Buhari

Fethul Bari, İbn Hacer Askalani

İlim ve Hikmet, İbn Receb

İslâmi Hareketin Ahlâki Temelleri, Mevdudi

İslâma Giriş, Muhammed Hamidullah

Arınma Yolu, Abdulhamid Bilali

"Gevşemeyin, üzülmeyin gerçekten

inanıyorsanız en üstün sizlersiniz!"

(Âl-i İmran: 139)

"Akâid Dersleri; İman240 -

Page 241: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ON BİRİNCİ BÖLÜM

Page 242: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden
Page 243: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ومن يبتغ غير السالم دينا فلن يقبل منه وهو في اآلخرة من الخاسرين

"Kim, İslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendi-sinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette

ziyan edenlerden olacaktır." 269

TEMEL BİLGİLER

Tekfirde İhtiyatlı Olmak ve İmanı Hemen Yok Saymamak

Günümüz insanlarının, kendileri için kanun koyan ve on-lara uymalarını mecbur eden yöneticilerine itiraz etmemeleri-ni, kelime i şehadetin manasını bilmedikleri için Mekke müşrik toplumu gibi görüp tekfir etmek doğru değildir. Zira öncelikle zalim yöneticilerine karşı çıkmamalarının, kelime i şehadetin bilip bilmemeleri kesin değildir. Aslında karşı çıkmamalarının ana sebebi, tağut yöneticilerin zulümlerinden korkmaları, bas-kılarından çekinmeleri, tüyleri ürperten işkencelerinden ürk-meleridir.

Nitekim İslâm âleminin başına İslâm düşmanları tarafın-dan getirilip desteklenen tağutlara karşı çıkan kahramanlara, 269 Âl-i İmran: 85

On Birinci Bölüm - 243

Page 244: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

çeşitli zulümlerin yapıldığı, hapishane köşelerinde çürütül-

dükleri, yargısız infazlara hedef yapıldıkları, otları biçercesine

kellelerin koparıldığı bir gerçektir. Bu zulümler sayılamayacak

kadar çok, güneşin aydınlığı kadar açıktır. Hatta bunları dile

getirenlerin bile, kışkırtıcılıkla suçlandıkları, hapishanelere tı-

kıldıkları herkesçe malumdur.

Bunu gören halkın, canını, malını, ırzını ve diğer mu-

kaddesatını koruma düşüncesiyle bu tağutlardan korkup

susması, beklenen bir şeydir. Bunun kelime-i şehadetin ma-

nasını bilmemekle alakalandırmak doru değildir. Allah erleri-

nin, tağutlara karşı canını, malını çoluk-çocuğunu feda eden

kahramanların fedakârlıkları her zaman halktan beklenilemez.

Müslümanların içinden çıkan bu gibi yiğitlerin oranı diğerleri-

ne göre oldukça azdır. Hz. Hüseyinler, Ebu Hanifeler, Ahmet

b. Hanbeller, İskilipli Atıf Efendiler, Seyyid Kutublar, Halid

İstanbuli'ler ve benzerleri her zaman görülemeyen, her yerde

bulunamayan ve her ortamda müşahede edilemeyen nadide

zatlardır. Allah emsallerini çoğaltsın. Bizleri de onların izinden

giden insanlardan kılsın.

Konuşurken mangalda kül bırakmayan insanlarında bu

kahramanları örnek almaları, müslüman görünümlü insanla-

ra karşı değil de her münasebette küfrünü kusan net kâfirlere

karşı mücadele etmeleri gerekir. Laflarla değil icraatlarla tavır

konulmalıdır. Müslüman olduğu muhtemel olan insanları tek-

fir etmekle, kendi imanlarını tehlikeye atmış olduklarını bilme-

leri gerekir. Çünkü kâfirliği kesin olmayana kâfir demek kişiyi

kâfir eder. Nitekim şu hadisler bunu ifade etmektedir.

Akâid Dersleri; İman244 -

Page 245: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Abdullah b. Ömer (ra) Rasûlullah (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. Herhangi bir kimse kardeşine "Ey kâfir!" derse ikisinden biri mutlaka küfre düşmüş olur.

Ebu Hureyre (ra) Rasûlullah’ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. Bir adam kardeşine Ey kâfir! dediği zaman, ikisinden biri mutlaka küfre düşmüş olur.

Miktad b. Amr (ra) diyor ki dedim ki: Ey Allah’ın Rasûlü! Eğer ben kâfirlerden bir kişi ile karşılaşıp onunla savaşsam da o benim iki elimden birisini kılıcıyla vurup koparsa sonra benden kaçıp bir ağaca sığınsa ve ben Allah için müslüman oldum dese, ben onu, bunu söyledikten sonra öldürebilir mi-yim? Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu. Hayır, onu öldürme bu-nun üzerine Miktad: Ey Allahın Rasûlü! O benim iki elimden birisini kopardı, ondan sonra bu sözü söyledi dedi. Bu defa Rasûlullah (sav) şu cevabı verdi: Sakın onu öldürme!

Eğer öldürürsen, o senin, onu öldürmezden evvelki du-rumundadır. Sen de onun söylediği sözü söylemeden önceki durumunda olursun.

Bu hadisi âlimlerin izahı: Bir kâfirin müslüman olma-dan önce, dinin gereği kanı helaldir. Eğer müslüman olursa müslüman gibi kanının dökülmesi haramdır. Şayet bir müslü-man bu halinden sonra onu öldürecek olursa, dinin gereği ve kısas icabı öldürülür. Yahut manası şöyledir: Ey Miktad! Onun katil olacağı gibi sen de katil olurdun veya onun günahkâr olacağı gibi sen de günahkâr olurdun. Bu hadisten Bir müs-lüman diğerinin kanını helal görmeden öldürürse kâfir olur manası anlaşılmamalıdır. Zira bunu hariciler dışında hiç kimse söylememiştir.

On Birinci Bölüm - 245

Page 246: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Usame b. Zeyd (ra) diyor ki: Rasûlullah (sav) bizi cihada göndermişti. Bizler sabah vakti o kavme baskın yaptık ve on-ları mağlup ettik. Ben ve ensardan bir adam onlardan birinin arkasına düşüp ona kavuştuk. Biz onu yakalayıp tam hâkim olunca "Lâ ilâhe İllallah" dedi. Bunun üzerine ensardan olan arkadaşım ondan geri çekildi. Fakat ben mızrağımı ona sapladım ve onu öldürdüm. Medine’ye geldiğimizde bu ha-dise peygamber (sav) ulaştı. O bana ey Usame! "Sen o adamı "Lâ ilâhe İllallah" dedikten sonra mı öldürdün?" buyurdu. Ben ey Allah’ın Rasûlü! O bu sözü ölüm korkusu ile sığın-mak için söylemiştir, dedim. Yine Rasûlullah (sav) "Sen onu "Lâ ilâhe İllallah" dedikten sonra mı öldürdün?" buyurdu ve bu soruyu bana karşı devamlı tekrar etti. Öyle ki ben keşke, bugünden önce müslüman olmasaydım! diye temenni ettim.

Görüldüğü gibi müslüman görünümlü bir insanı kâfirlikle itham etmek oldukça tehlikeli ve ters tepme ihtimali olan bir meseledir. Bu itibarla katmerli kâfirleri bırakıp müslüman gö-rünümlü insanları iğneli dillerle eleştirmek akıl işi değildir.

Diğer yandan toplumların cahiliye toplumları olmaları, onda yaşayan her ferdin de Lâ ilâhe İllallah’ın manasını bil-meyen cahillerden olmasını gerektirmez. Bunun en bariz delili, bunu iddia edenlerinde bu tür toplum içinde yaşamalarıdır. Bir ülkeye veya bir topluma verilen hüküm, orada yaşayan her ferdi kapsamaz. Kâfir devlette müslüman fertlerin, müslü-man devletlerde kâfirlerin yaşadığı bir vakıadır.

Günümüz cahiliye toplularında aşırıya gidip insanları top-tan İslâm dışı görme hastalığına düşmemeliyiz. Çünkü bir asır-dan daha az bir zaman önce İslâm'ın hakim olduğu toplumlar

Akâid Dersleri; İman246 -

Page 247: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

olduğunu unutmamalıyız. Günümüz fertlerinin inançları farklı

farklıdır. Bazıları müslüman bazıları kâfirdir.

Bu tür toplumlar da insaflı ve ihtiyatlı tavır takınmalıyız.

Bugünkü toplumlar, inançları yönünden aynı minval üzere

değildir. Çünkü ülkeler, İslâm'ın yasalarının, şeriatın uygulan-

dığı yerler değildir. Bu itibarla dış görünüşü ile müslüman ola-

na müslüman diye hüküm verilmelidir. Halinden açıkça kâfir

olduğu belli olana da kâfir deriz. Buna mukabil müslüman ya

da kâfir olduğu belli olmayanlar hakkında hüküm vermekten

kaçınırız.

Böyle zor zamanlarda ehlisünnetin yoluna uymak gerekir.

Çünkü ehlisünnetin görüşleri, sağlam ve net nasslara dayan-

maktadır. Bu nedenle uç görüşlerden, zorlama tevillerden ve

peşin yargılardan uzaktır. Ümmetin kahir çoğunluğu, ehlisün-

netin bu yolu tutması ve onların bilinen dünyayı asırlarca sevk

ve idare etmeleri de bundan kaynaklanmaktadır.

Şimdi, konu ile ilgili olan Rasûlullah’ın (sav) sahih hadis-

lerine bakalım, düşüncelerimizi onlara göre ayarlı yalım, daha

önce kafamızda şekillenen düşüncelere delil bulmaya kalkış-

mayalım. Aksi takdirde hak yoldan ayrılmış olabiliriz.

Ebu Zer Gıfari (ra) Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu

rivayet ediyor. Herhangi bir kul Lâ ilâhe İllallah der sonra

bu hal üzere ölecek olursa mutlaka cennete girer. dedim ki:

Zina edip hırsızlık yapsa dahi mi? Rasûlullah (sav) zina edip

hırsızlık yapsa dahi buyurdu. Bu sorum ve Rasûlullah (sav)

cevabı üç kere tekrar etti. Sonra Rasûlullah (sav) Ebu Zer’in

burnu yere sürünse dahi buyurdu.

On Birinci Bölüm - 247

Page 248: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Osman b. Affan (ra) diyor ki: Rasûlullah (sav) şöyle buyur-du: Kim Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığını bilmiş olarak ölürse cennete girer. Ebu Hureyre (ra) diyor ki: Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: Ben şehadet ederim ki, Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. Ben de onun nebisiyim. Bir kul iki şeyle bunların hakkında şüphe etmeksizin Allah’ın huzuruna çıkarsa mutlaka cennete girer.

Görüldüğü gibi Rasûlullah (sav) Lâ ilâhe İllallah, mu-hammedin rasulullah diyeni cennetle müjdeliyor. Onun halini ortaya çıkarma diye bir şart koşmuyor. Rasulullah (sav)’in şart koşmadığı bir şeyi, kendi düşüncelerimize göre şart koşmamız ve buna dair bir kısım gerekçeler zikretmemiz şahsi görüşlerimizden öteye gitmeyecektir.

Günümüz toplumlarında insanların gevşekliklerine ya da vurdumduymazlığına karşı bilhassa gençlerde ve İslâm ilim-lerini özümsemeyen kitlelerde farzları yerine getirmeyenlere ve haramları işleyenler karşı sert tavırlar alarak tekfir etmek doğru değildir.

Zira farzların bir kısmı, imanın şartları mahiyetindeki farz-lardır. Rasûlullah (sav) Cebrail (as) ile beyan ettiği imanın altı şartı bu kabildendir. Bunlardan birini terk eden dinden çıkar. Diğer bir kısmı ise Allah’a kulluğun şartı mahiyetindeki farz-lardır. Rasûlullah (sav) Cibril hadisinde beyan ettiği İslâm'ın şartları bu türdendir. Bunlardan bazılarını yapmamak kişiyi dinden çıkarır Lâ ilâhe İllallah bu türdendir. Diğerlerini yapmamak ise, kişiyi günahkâr yapar. Haccetmek bu türden-dir. Bütün farzları aynı değerlendirmek cahilcedir. Diğer yan-dan insanlar dinin kendilerine tebliğ edilip ulaşan kısmından

Akâid Dersleri; İman248 -

Page 249: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

güç yetirdikleri nispette sorumludurlar. İmanın gerçekleşmesi

için, bütün farzları yapılmasını şart koşmak kişiyi tekfir hasta-

lığına Allah korusun düşürebilir.

Nassların bir kısmını alıp şahsi düşüncelere göre değerlen-

dirmek insanı inancında ehlisünnet yolundan uzaklaştırabilir.

Kişi delillerin tümünü göz önünde bulundurarak düşünceleri-

ni onlardan almalıdır. Aklıyla vardığı sonuçları meşrulaştıra-

rak onlara delil araştırılmaz. Bunu yapanlar, hep hak yoldan

uzaklaşmış ve inkıraza uğramıştır.

Rasûlullah (sav) buyurduğu şu hadisleri hatırdan hiç çıkar-

mamak gerekir. "Aşırı gidenler helak olmuşlardır." 270

"Dinde aşırı gitmekten kaçınınız. Zira sizden öncekileri aşırı gitmek helak etmiştir." 271

Bize düşen bunlardan öğüt almaktır. Uyarılara kulak tıka-

mamaktır. Bir kısım akli cedelleri bırakıp sahih nasların tümü-

nün ışığı altında hareket etmektir. Aşırılık nefislere hoş gelse

de onu terk etmek gerekir.

İslâm'ın izzet ve şerefini korumak kanaatiyle ifrata kaçan

gençler çoğaldı. İfrata kaçan gençler; İslâm'ın tek bir farzını

terk edeni tekfir ederken, İslâm'ın emrettiği farzlarının tümünü

yapıyor mudur acaba? Kendilerine aynı derece hassas mıdır

acaba? Yoksa görünürde müslüman olan insanların geneli

gibi, kolayına geleni yapıyor, fedakârlık gerektirenlerden ka-

çıyor mu?270 Müslim271 Nesai

On Birinci Bölüm - 249

Page 250: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Kendilerine mazeret bulmak için çeşitli tevillere mi girişi-

yor? Eğer böyle ise kendine reva görmediğini başkasına da

görmemelidir. İğneli dille eleştirmemelidir. Oruç size farz

kılındı.272 Nasıl Allah’ın emri ise savaş size farz kılındı.273

Emri de öyledir. Birincisi bedel gerektirmeyen ama ikincisi

canı, malı feda etmeyi icap ettirdiğinden dolayı tüm müslü-

manlarla aynı pratiği sergiliyorsak burada durup düşünmeli…

Asıl yakışan "Müslüman, müslümanların elinden ve di-linden emin oldukları kimsedir." 274 Peygamber buyruğunun

gereğine göre zorda olsa yaşamaktır. Yüzünde Rasûlullah (sav)

sünneti, kalbinde taklidi imanı, cahilliklerinden dolayı bidat-

lere bulaşan bir kısım insanları tekfir etmek ümmetin ihtiyacı

olan çıkış noktası değildir. İslâm toplumu bugün küfrün ön-

derlerine karşı savaşın.275 Allah’ın emrini hayata geçiren,

mücadele eden gençlere ihtiyaç vardır. Dillerimizi ve ener-

jimizi müslüman görünümlü olan insanlara değil, katmerli

kâfirlere doğru çevirmeliyiz.

Müslümanlar olarak elbette ki; sabahleyin İslâm kisvesi-

ne bürünen, akşamleyin küfür sözlerini söyleyen, davranışları

sergileyen bukalemun tipli insanları yermek onların fasıklığını

ortaya çıkarmak ve bunlara karşı uyanık olmaktır. Bu tür in-

sanların İslâm ile küfür arasında bocaladıkları aşikârdır. Ancak

içine düştükleri hallerden hangisi esas alınarak haklarında ke-

sin karar verileceği hususunda ihtiyatlı davranmak tercih edil-

melidir. Zira böyle bir karar oldukça riskli ve zordur.272 Bkz. Bakara: 183273 Bkz. Bakara: 216274 Buhari275 Bkz. Tevbe: 12

Akâid Dersleri; İman250 -

Page 251: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

Çünkü daha öncede izah edildiği gibi kişiye kâfir deni-lirde o da kâfir değilse, söyleyen kâfir olur. Bu gibi insanların gerçek durumları unutulmamalıdır ki safların ayrıldığı zaman ortaya çıkacaktır. Bunun için acelecilik tuzağına kapınılma-malıdır. Bizler bunu göremesek bile, ahirette ne oldukları bel-li olacaktır. O zamana kadar hallerini Allah’a havale etmek daha ihtiyatlı ve daha isabetlidir.

İstikbal İslâm'ındır

Düşmanlarının tamamı istesin ya da istemesin istikbal mutlaka İslâm'ın olacaktır. Bunu hiçbir inanç, hiçbir sistem en-gelleyemez. Aynı zamanda insanlık daha uzun süre İslâmdan uzak kalamaz, ihtiyacı yokmuş gibi davranamaz.

İslâma ait tarihi bir gerçeği, ibret olacak nitelikteki bir ola-yı hatırlatmak umutlarımızı zinde tutmak için yeterli olacaktır.

Rasûlullah (sav) ile sadık dostu Ebubekir (ra) Kureyş’e fark ettirmeden gizlice hicret ediyorlardı. Duruma vakıf olan ku-reyş bu iki hak yolcusunu yakalamaya ya da onlarla ilgili bir haber getirene özendirici bir ödül vaad etmişti. Bu ödülü ka-zanmak isteyen Suraka b. Malik Allah’ın Resulü’nü ve arkada-şı Ebubekir’i takibe koyulmuştu. Ama onlara her sokulmak is-teyişinde atı sürçüyordu. Sonunda arkadan gelenlerin şerrine engel olacağına dair Rasûlullah ile bir anlaşma akdetti ve dö-nüp gitmek üzere iken Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Ey Su-raka! Sen ve Kisra’nın bilezikleri!? Böyle demekle Rasûlullah (sav) ona İran kralının bileziklerini vaad ediyordu.

Bu şaşırtıcı ifade karşısında Suraka’nın aklından geçenleri sadece Allah bilir. İzlenen yalnız bir kişi, yanında ise onunla

On Birinci Bölüm - 251

Page 252: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

birlikte gizlice hicret eden ve onu hiçbir felaketten kurtarma

gücünde olmayan tek bir arkadaş!

İşte bu durumdaki bir kişiye aitti bu söz, bu vaad!

Ne var ki Rasûlullah (sav) o gün yeryüzünde egemen ca-

hiliyenin batıla dayandığını bildiği kadar, birlikte olduğu Hak-

kı da biliyordu. Hakkın batıla mutlak surette galip geleceğine

dair güveni tamdı. “Hak” bu şekilde, batılda bu şekliyle de-

vam edemezdi, bu mümkün değildi. Olacak olanlar olacaktı

mutlaka

Biz de bugün bütün karmaşa ve nitelikleriyle böyle bir

durumda bulunuyoruz. Çevremizde aynı cahiliye şartları! Öy-

leyse lehimizde tecelli edecek kesin sonuca dair güvenimiz-

den hiçbir şey yitirmemeliyiz. Bizi saran tüm aldatıcı belirtilere,

manzaralara rağmen, yanımızda yöremizde bulunan her şey

bu müsbet sonucun bizim olacağına dair işaretler vermekte-

dir!

Bugün insanlığın bu sisteme olan ihtiyacı o günkünden

daha az değildir. Bu sistem o gün öbür sistemlere oranla nasıl

bir fark ve ağırlık belirtmişse bugün de aynı durumdadır, de-

ğerinden ve öneminden bir şey yitirmemiştir.

O nedenle kesinlikle inanmalıyız ki dün bir kere olan,

bugün de olacaktır, hem de kaçınılmaz olarak! Zor şartlarla

çevrilmişiz, dünyanın er yerinde İslâmi diriliş hareketinin ön-

cülerine ağır darbeler indiriliyormuş, maddeci uygarlık büyük

temeller üzerine oturtulmuş! Bunların hiçbiri kalplerimizdeki

güveni sarsmamalıdır.

Akâid Dersleri; İman252 -

Page 253: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

İşi bitirecek ve son hükmü verecek olan batılın büyüklüğü değildir, İslâma yöneltilen darbelerin gücü de değildir, ancak hakkın gücüdür, bu darbeler karşısında sürekli direnme eyle-midir!

Bir şeyi çok ciddi bir tavırla hesaba katmamız gerekiyor… Önümüzde bir mücadele var, zorlu, yorucu ve uzun! Fıtratı cahiliye enkazı altından kurtarıp onu tekrar bu olumsuz orta-ma karşı üstün hale getirmek! İşte bu mücadele, bunun mü-cadelesi!

Zorlu bir mücadele hiç korkusuz! Ona göre ve çok uzun bir süreç için hazırlık yapmamız gerekiyor.

Allah’a hakkıyla iman ederek, Allah’ı hakkıyla tanıyarak, O’nun istediği düzeye yükselebiliriz. O’nun istediği düzeye, çevremizi saran şartları kavrayarak, çağımızın taktiklerini ta-nıyarak yükselebiliriz. Zamanını tanıyan ve yolunu doğrultan kişiye ne mutlu.

Allah’ın istediği seviyeye yükselebilmemiz için çağımızın kültür ve uygarlığını çepeçevre sarmak, bu kültür ve uygarlığı derinlemesine kavrayarak esaslı bir teste tabi tutmak zorunda-yız. Ancak bu kültür ve uygarlık üzerinde bir bilgi ve tecrübe sahibi olamazsak, böyle bir güç oluşturamazsak bu durumda onlardan neleri almamız gerektiğine, neleri de bırakmamız icap ettiğine hüküm veremeyiz. Seçim yapma gücüne ulaşa-bilmemizde buna bağlıdır, yani bilgi ve tecrübe…

"Allah işinde galiptir, fakat insanların çoğu bilmez-ler." 276 bu başlık Seyyid Kutub’un istikbal İslâm'ındır eserinin son kısmından özettir.276 Yusuf: 21

On Birinci Bölüm - 253

Page 254: Hazırlayan Ümit Bayrakummetder.net/wp-content/uploads/2016/10/Akaid-Dersleri.pdf · varlık nimeti ve varlıkla ilgili olan rızık nimeti, sağlıklı hayat nimeti ve geçim nimetinden

ÖĞRENELİM- ARAŞTIRALIM

İman risalesinin genel değerlendirmesini yapınız. Netice-sini bizimle paylaşınız.

ÖDEVİMİZ

Bu eserin en faydalı kısmını belirleyip, ömürlük defteri edinip yazınız ve ömür boyu alışkanlık edinin.

Bir özlü söz belirleyin ya da sizi en çok etkileyen şeyi buraya yazınız."

Akâid Dersleri; İman254 -