mtso haber sayı 294

8
> 2’de > 5’te www.mtso.org.tr | YIL: 17 | SAYI: 294 | 11-25 EKİM 2015 > 3’te Türkiye ekonomisi için doğru ‘‘Rol-Model’’ ülke kim olmalıdır? Şerafettin AŞUT MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Dinler Sigorta Yunanistan’daki ödülleri topladı > 2’de Litvanya ile ticarette hedefler büyüdü > 2’de Nematodla mücadelede hedef, daha çok çiftçiye ulaşmak M ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Baş- kanı Şerafettin Aşut Başkanlığı’nda Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) giderek bir dizi temasta bulunan Mersin Heyeti, kente Mersin ile Ka- liforniya arasındaki tarımsal işbir- liklerinin artırılabileceği izlenimle- riyle döndü. Özellikle narenciye ve keçiboynuzu ürünlerinde çalışma yapılabileceği görüşü hakim. Was- hington DC’de gerçekleşen Ameri- ka &Türkiye Konseyi Konferansı’na MERSİN, ABD İLE TARIM ALANINDAKİ İLİŞKİSİNİ GÜÇLENDİRİYOR (ATC) katılmak üzere ABD’ye giden Mersin heyeti, konferansın ardından pazar araştırmaları yapmak üzere Kaliforniya Eyaleti’ne geçti. Burada Fresno Bölgesi Ticaret Odası ve böl- genin en büyük narenciye tarım koo- peratifi olan California Citrus Mutual başta olmak üzere birçok kurum ve kuruluşla temasta bulunan heyet, bir taraſtan iki bölge arası yapıla- bilecek çalışmaları ve işbirliği im- kanlarını görüşürken diğer taraſtan Amerika’nın tarım konusundaki ya- > 8’de > 5’te > 4’te Dünya ekonomisinde parlayan yeni aktör: D ünyadaki ekonomik krize rağmen mevcut durumda Brezilya’nın BRIC Ülkeleri arasında varlığını sürdürmesinde de bu gücünün, te- darikçi ülke olmasının ve zengin doğal kaynaklarının rolü büyük. Brezilya, kapladığı alan açısından dünyanın beşinci büyük ülke- si. Ülkenin yaklaşık yüzde 90 gibi büyük bir bölümü Ekvator ile tropi- kal Oğlak dönencesinde yer alıyor. Atlas Okyanusu ile çevrili olan ülk- enin başkenti Brasilia, politik ve idari merkez olmakla birlikte ekonomi, ticaret ve sanayi merkezleri başkent- ten uzakta. Ekonomi, ticaret ve sanayi merkezleri ağırlıklı olarak Atlas Ok- yanusu kıyısında yoğunlaşıyor. Ülk- enin başlıca büyük şehirleri ise Sao Paulo, Rio de Janerio, Belo Horizonte, Porto Alegre, Salvador ve Recife olarak sıralanabilir. Brezilya’nın GSYİH’sının yüzde 50’si güneydoğu bölgesinde, Sao Paulo, Rio de Janeiro, Minas Gerais ve Esprito Santo eyaletlerinde + üretili- yor. Üretim altyapısının ise yüksek or- anda çeşitliliğe sahip olduğu söylene- bilir. Ülke genelinde kilometrekareye ortalama 22 kişi düşerken bu bölgede yaklaşık 85 kişi düşüyor. BREZİLYA YÖREX’te Mersin lezzetleri büyük beğeni topladı Ü retildiği veya yetiştirildiği yöre- nin adıyla anılan tarım ürünle- ri, gıda ürünleri, el sanatı ve sanayi ürünlerini ulusal ve küresel ölçekte tanıtmak amacıyla bu yıl 6’ncısı dü- zenlenen YÖREX-Yöresel Ürünler Fu- arı büyük ilgi gördü. Ürünlerin ilk kez satışa sunulduğu fuarda Mersin’den katılan yöresel lezzetler cezerye, ke- rebiç ve Türk kahvesi beğeni topladı. Bu yıl 7-11 Ekim 2015 tarihleri arasın- da düzenlenen YÖREX-Yöresel Ürün- ler Fuarı’nın açılışına TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da katıldı. Türki- ye genelindeki Oda ve Borsalara üye firmalar toplamda 150 stantta ürün- lerini sergiledi. Fuarda Mersin’i Kere- biççi Hayri, Cezeryeci Kadir ile Ara- bağa Kahve temsil etti. Mersin’den katılan firmaları Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Şera- fettin Aşut ile Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Zeper de yalnız bırakmadı. > 2’de > 2’de > 2’de MTSO’dan Almanya ile ticareti geliştirme fırsatı TOBB, tehlikeli madde taşımacılarını uyardı > 6’da > 5’te pılanmalarını, faaliyetlerini yakın- dan takip etme fırsatı buldu. Özellik- le üretim ve pazarlama noktasında ABD›de atılan adımlarla Mersin›de- ki çalışmaları karşılaştıran heyet, ABD›de bu alanlarda kooperatifleş- meyle sağlanan güç birliğine dikkat çekti. Kaliforniya’yı yakın gelecekte tehdit eden kuraklık tehlikesine dikkat çeken heyet, kuraklık sonra- sında ABD’deki üretimin sıkıntıya girme ihtimaline karşılık önümüz- deki süreçte Mersin’de üretilen na- renciyenin ABD’deki kooperatiflerle gerçekleştirilecek işbirliğiyle değer- lendirilip, uluslararası piyasadan daha fazla pay alımının sağlanabi- leceği fikri paylaşıldı. Dikkat çeken bir diğer ürün ise ABD’de talebin giderek arttığı keçiboynuzu oldu. Mersin’in keçiboynuzu üretiminde- ki üstünlüğünün ABD’nin talepleri notasında değerlendirilebileceği be- lirlendi. Fırıncı esnafı denetimlerin sıklaştırılmasını istiyor Küçük esnaf ekonomiden M ersinli fırıncı esnafı kentteki ekmek satışlarındaki denetim eksikliğinden şikayetçi. Bir taraſtan Suriyeli vatandaşların pazarlarda, sokak ya da caddelerde denetimsiz olarak gerçekleştirdiği Suriye Ek- meği satışından büyük yara alan sektör temsilcileri diğer taraſtan ru- hsatı farklı alanda olan pide pişirim fırınlarının düşük fiyatlarla ekmek satıyor olmasının sıkıntısını yaşıyor. Rekabette yaşanan sıkıntıların ar- dından geliri düşen esnaf, gelişi- mini sağlayabileceği ar-ge’ye dönük makine yatırımlarında ise zorlanıyor. Esnafın talebi, özellikle makine yatırımlarına verilen devlet desteklerinin artırılması yönünde. Konuyla ilgili değerlendirme ya- pan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 33 No’lu Gıda ve İçecek San- ayi Meslek Komitesi Başkanı Fuat Akbaş, yaşadıkları sıkıntılar son- rasında sektör temsilcilerinin son 2 yıldır yüzde 60’a varan kapasite kayıplarıyla çalışmaya başladığını bildirdi. 33 No’lu Meslek Komitesi bünyesinde 200’ün üzerinde üyeleri bulunduğunu anlatan Akbaş, bun- ların 70’e yakınının fırıncı esnafı olduğunu, 20 kadarının unlu mam- uller sektöründe çalıştığını ve kalan bölümde ise içecek ağırlıklı olmak üzere muhtelif gıda maddesi üretimi gerçekleştiren firmaların yer aldığını söyledi. Geniş bir gruba hitap et- tiklerini ve son dönemlerde ise ciddi sorunlar yaşamaya başladıklarını kaydeden Akbaş, ilgili birimlere so- runlarını yazılı olarak bildirmelerine rağmen henüz bir yanıt alamamış olmanın üzüntüsünü yaşadıklarını ifade etti. M ersin Ticaret ve Sanayi Odası 7 No’lu Perakende Gıda ve Muhtelif Ticaret Meslek Komitesi Başkanı Ahmet Dülek, artan AVM’ler nedeniyle Mersin’de küçük esnafın yavaş yavaş yok olmaya başladığını söyledi. AVM’lerin mobilyadan gi- yime birçok küçük esnafı; zincir süper marketlerin ise bakkalları yok etmeye başladığına dikkat çeken Dülek, “Mersin’de şu anda 5 bine yakın bakkal var. Ama her yıl yüzde 10-20’si kapanıyor. Bunun yerine zincir marketlerin şube sayısın- da hızlı bir artış var. Ekonominin belkemiği olan esnafı koruyucu tedbirler artırılmalı” ifadelerini kul- landı. Bu noktada seçim gündemi- nin ekonomi gündemine dönmesini ve vakit kaybedilmeden Perakende Yasası’nın çıkmasını beklediklerini anlatan Dülek, en azından haſtada bir gün AVM ya da zincir marketler- in tatil olmasıyla küçük esnaſta ci- ddi bir canlanma yaşanacağına in- andığını ifade etti. yavaş yavaş siliniyor Fuat AKBAŞ Ahmet DÜLEK > 7’de > 7’de Toros Üniversitesi, 3. nesil üniversite olarak yoluna devam ediyor T oros Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yüksel Özdemir, kurul- dukları günden bu yana 3. nesil üniversite olarak hareket ettikle- rini söyledi. Özellikle üniversite sanayi işbirliğine büyük önem verdiklerini kaydeden Özdemir, Türkiye’de iş arayan çok sayıda üniversite mezunu genç ile per- sonel arayan çok sayıda işletme bulunduğunu hatırlatarak bu nok- tada oluşan aksaklıklara çözüm geliştirmeye odaklandıklarını dile getirdi. Bu anlamda Meslek Yük- sekokullarını çok önemsediğini vurgulayan Özdemir, çeşitli Oda ve STK’larla da zaman zaman bir araya gelip çeşitli protokoller im- zalayarak iş dünyasının talep etti- ği doğru personelin yetişmesi nok- tasında adımlar attıklarını anlattı. Kentleşmeden, tarıma, turizme kadar Mersin’in ihtiyaçlarına yö- nelik projeler hazırladıklarına da dikkat çeken Özdemir, “Kentimi- zin birçok sorununa merhem ola- cak projelerimiz var. Bu projeleri raflarda tozlandırmaya bırakmaya hiçbirimizin hakkı yok” dedi. İstanbul Sanayi Kongresi’ne Mersin damgası H aliç Kongre Merkezi’nde düzen- lenen ‘Vasatlıktan Çıkış İçin İnsan ve Kültür-Geleceği Birlikte Kuralım’ temalı 13. İstanbul Sana- yi Kongresi’ne Mersin temsilcileri damga vurdu. Konya ve Sivas TSO ile ortak katıldığı ‘Nasıl İşbirliği?’ konulu oturumda söz alan konuş- macıların yarıdan fazlasının Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tem- silcilerinden oluşması dikkat çekti. Mersinli işadamları ve akademis- yenler işbirliği konusundaki ça- lışmalarıyla RİS Mersin Projesini Konya ve Sivaslı meslektaşlarıyla paylaştı. Bu yıl 13’ncüsü gerçekleş- tirilen İstanbul Sanayi Kongre’si ilk kez interaktif anlayışla düzenlendi. Kongreyi MTSO; Meclis Üyeleri, Yö- netim Kurulu Üyeleri, Genç Girişim- ciler Kurulu Üyeleri, Kadın Girişim- ciler Kurulu Üyeleri, Kent Konseyi Başkanı, Çukurova Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri, Platform Başkanları ve akademisyenlerden oluşan kala- balık bir kadro ile takip etti. Açılış konuşmalarının ardından eşzaman- lı gerçekleştirilen “Nasıl İnsan?”, “Nasıl Üretim?”, “Nasıl İşbirliği?” ve “Nasıl Sürdürülebilirlik?” konulu oturumlarda Anadolu’dan gelen TSO temsilcileri söz alarak interaktif katı- lım gösterdi. Ekvadorlu muz ihracatçısı Mersin iş dünyasıyla buluştu MIP’de tartı fişi değişiminde SON 5 gün Uzun tarihte kısa bir yolculuk; Nus- ret Mayın Gemisi ve Kahramanları > 3’te

Upload: mersin-tso

Post on 23-Jul-2016

230 views

Category:

Documents


3 download

DESCRIPTION

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Haber Gazetesi Yıl: 17 Sayı: 294 / 11 - 25 Ekim 2015

TRANSCRIPT

Page 1: MTSO Haber Sayı 294

> 2’de

> 5’te

www.mtso.org.tr | YIL: 17 | SAYI: 294 | 11-25 EKİM 2015> 3’te

Türkiye ekonomisi için doğru ‘‘Rol-Model’’ ülke kim olmalıdır?

Şerafettin AŞUTMTSO Yönetim Kurulu Başkanı

Dinler Sigorta Yunanistan’daki ödülleri topladı> 2’de

Litvanya ile ticarette hedefler büyüdü> 2’de

Nematodla mücadelede hedef, daha çok çiftçiye ulaşmak

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Baş-

kanı Şerafettin Aşut Başkanlığı’nda Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) giderek bir dizi temasta bulunan Mersin Heyeti, kente Mersin ile Ka-liforniya arasındaki tarımsal işbir-liklerinin artırılabileceği izlenimle-riyle döndü. Özellikle narenciye ve keçiboynuzu ürünlerinde çalışma yapılabileceği görüşü hakim. Was-hington DC’de gerçekleşen Ameri-ka &Türkiye Konseyi Konferansı’na

MERSİN, ABD İLE TARIM ALANINDAKİ İLİŞKİSİNİ GÜÇLENDİRİYOR

(ATC) katılmak üzere ABD’ye giden Mersin heyeti, konferansın ardından pazar araştırmaları yapmak üzere Kaliforniya Eyaleti’ne geçti.  Burada Fresno Bölgesi Ticaret Odası ve böl-genin en büyük narenciye tarım koo-peratifi olan California Citrus Mutual başta olmak üzere birçok kurum ve kuruluşla temasta bulunan heyet, bir taraftan iki bölge arası yapıla-bilecek çalışmaları ve işbirliği im-kanlarını görüşürken diğer taraftan Amerika’nın tarım konusundaki ya-

> 8’de

> 5’te

> 4’te

Dünya ekonomisinde parlayan yeni aktör:

Dünyadaki ekonomik krize rağmen mevcut durumda Brezilya’nın

BRIC Ülkeleri arasında varlığını sürdürmesinde de bu gücünün, te-darikçi ülke olmasının ve zengin doğal kaynaklarının rolü büyük. Brezilya, kapladığı alan açısından dünyanın beşinci büyük ülke-si. Ülkenin yaklaşık yüzde 90 gibi büyük bir bölümü Ekvator ile tropi-

kal Oğlak dönencesinde yer alıyor. Atlas Okyanusu ile çevrili olan ülk-enin başkenti Brasilia, politik ve idari merkez olmakla birlikte ekonomi, ticaret ve sanayi merkezleri başkent-ten uzakta. Ekonomi, ticaret ve sanayi merkezleri ağırlıklı olarak Atlas Ok-yanusu kıyısında yoğunlaşıyor. Ülk-enin başlıca büyük şehirleri ise Sao Paulo, Rio de Janerio, Belo Horizonte, Porto Alegre, Salvador ve Recife olarak sıralanabilir. Brezilya’nın GSYİH’sının yüzde 50’si güneydoğu bölgesinde, Sao Paulo, Rio de Janeiro, Minas Gerais ve Esprito Santo eyaletlerinde + üretili-yor. Üretim altyapısının ise yüksek or-anda çeşitliliğe sahip olduğu söylene-bilir. Ülke genelinde kilometrekareye ortalama 22 kişi düşerken bu bölgede yaklaşık 85 kişi düşüyor.

BREZİLYA

YÖREX’te Mersin lezzetleri büyük beğeni topladıÜretildiği veya yetiştirildiği yöre-

nin adıyla anılan tarım ürünle-ri, gıda ürünleri, el sanatı ve sanayi ürünlerini ulusal ve küresel ölçekte tanıtmak amacıyla bu yıl 6’ncısı dü-zenlenen YÖREX-Yöresel Ürünler Fu-arı büyük ilgi gördü. Ürünlerin ilk kez satışa sunulduğu fuarda Mersin’den katılan yöresel lezzetler cezerye, ke-rebiç ve Türk kahvesi beğeni topladı. Bu yıl 7-11 Ekim 2015 tarihleri arasın-da düzenlenen YÖREX-Yöresel Ürün-

ler Fuarı’nın açılışına TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da katıldı. Türki-ye genelindeki Oda ve Borsalara üye firmalar toplamda 150 stantta ürün-lerini sergiledi. Fuarda Mersin’i Kere-biççi Hayri, Cezeryeci Kadir ile Ara-bağa Kahve temsil etti. Mersin’den katılan firmaları Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Şera-fettin Aşut ile Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Zeper de yalnız bırakmadı.

> 2’de > 2’de > 2’de

MTSO’dan Almanya ile ticareti geliştirme fırsatı

TOBB, tehlikeli madde taşımacılarını uyardı

> 6’da

> 5’te

pılanmalarını, faaliyetlerini yakın-dan takip etme fırsatı buldu. Özellik-le üretim ve pazarlama noktasında ABD›de atılan adımlarla Mersin›de-ki çalışmaları karşılaştıran heyet, ABD›de bu alanlarda kooperatifleş-meyle sağlanan güç birliğine dikkat çekti. Kaliforniya’yı yakın gelecekte tehdit eden kuraklık tehlikesine dikkat çeken heyet, kuraklık sonra-sında ABD’deki üretimin sıkıntıya girme ihtimaline karşılık önümüz-deki süreçte Mersin’de üretilen na-

renciyenin ABD’deki kooperatiflerle gerçekleştirilecek işbirliğiyle değer-lendirilip, uluslararası piyasadan daha fazla pay alımının sağlanabi-leceği fikri paylaşıldı. Dikkat çeken bir diğer ürün ise ABD’de talebin giderek arttığı keçiboynuzu oldu. Mersin’in keçiboynuzu üretiminde-ki üstünlüğünün ABD’nin talepleri notasında değerlendirilebileceği be-lirlendi.

Fırıncı esnafı denetimlerin sıklaştırılmasını istiyor

Küçük esnaf ekonomiden

Mersinli fırıncı esnafı kentteki ekmek satışlarındaki denetim

eksikliğinden şikayetçi. Bir taraftan Suriyeli vatandaşların pazarlarda, sokak ya da caddelerde denetimsiz olarak gerçekleştirdiği Suriye Ek-meği satışından büyük yara alan sektör temsilcileri diğer taraftan ru-hsatı farklı alanda olan pide pişirim fırınlarının düşük fiyatlarla ekmek satıyor olmasının sıkıntısını yaşıyor. Rekabette yaşanan sıkıntıların ar-dından geliri düşen esnaf, gelişi-mini sağlayabileceği ar-ge’ye dönük makine yatırımlarında ise zorlanıyor. Esnafın talebi, özellikle makine yatırımlarına verilen devlet desteklerinin artırılması yönünde. Konuyla ilgili değerlendirme ya-pan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 33 No’lu Gıda ve İçecek San-ayi Meslek Komitesi Başkanı Fuat

Akbaş, yaşadıkları sıkıntılar son-rasında sektör temsilcilerinin son 2 yıldır yüzde 60’a varan kapasite kayıplarıyla çalışmaya başladığını bildirdi. 33 No’lu Meslek Komitesi bünyesinde 200’ün üzerinde üyeleri bulunduğunu anlatan Akbaş, bun-ların 70’e yakınının fırıncı esnafı olduğunu, 20 kadarının unlu mam-uller sektöründe çalıştığını ve kalan bölümde ise içecek ağırlıklı olmak üzere muhtelif gıda maddesi üretimi gerçekleştiren firmaların yer aldığını söyledi. Geniş bir gruba hitap et-tiklerini ve son dönemlerde ise ciddi sorunlar yaşamaya başladıklarını kaydeden Akbaş, ilgili birimlere so-runlarını yazılı olarak bildirmelerine rağmen henüz bir yanıt alamamış olmanın üzüntüsünü yaşadıklarını ifade etti.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası 7 No’lu Perakende Gıda ve

Muhtelif Ticaret Meslek Komitesi Başkanı Ahmet Dülek, artan AVM’ler nedeniyle Mersin’de küçük esnafın yavaş yavaş yok olmaya başladığını söyledi. AVM’lerin mobilyadan gi-yime birçok küçük esnafı; zincir süper marketlerin ise bakkalları yok etmeye başladığına dikkat çeken Dülek, “Mersin’de şu anda 5 bine yakın bakkal var. Ama her yıl yüzde 10-20’si kapanıyor. Bunun yerine zincir marketlerin şube sayısın-

da hızlı bir artış var. Ekonominin belkemiği olan esnafı koruyucu tedbirler artırılmalı” ifadelerini kul-landı. Bu noktada seçim gündemi-nin ekonomi gündemine dönmesini ve vakit kaybedilmeden Perakende Yasası’nın çıkmasını beklediklerini anlatan Dülek, en azından haftada bir gün AVM ya da zincir marketler-in tatil olmasıyla küçük esnafta ci-ddi bir canlanma yaşanacağına in-andığını ifade etti.

yavaş yavaş siliniyor

Fuat AKBAŞ

Ahmet DÜLEK

> 7’de

> 7’de

Toros Üniversitesi, 3. nesil üniversite olarak yoluna devam ediyor

Toros Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yüksel Özdemir, kurul-

dukları günden bu yana 3. nesil üniversite olarak hareket ettikle-rini söyledi. Özellikle üniversite sanayi işbirliğine büyük önem verdiklerini kaydeden Özdemir, Türkiye’de iş arayan çok sayıda üniversite mezunu genç ile per-sonel arayan çok sayıda işletme bulunduğunu hatırlatarak bu nok-tada oluşan aksaklıklara çözüm geliştirmeye odaklandıklarını dile getirdi. Bu anlamda Meslek Yük-sekokullarını çok önemsediğini

vurgulayan Özdemir, çeşitli Oda ve STK’larla da zaman zaman bir araya gelip çeşitli protokoller im-zalayarak iş dünyasının talep etti-ği doğru personelin yetişmesi nok-tasında adımlar attıklarını anlattı. Kentleşmeden, tarıma, turizme kadar Mersin’in ihtiyaçlarına yö-nelik projeler hazırladıklarına da dikkat çeken Özdemir, “Kentimi-zin birçok sorununa merhem ola-cak projelerimiz var. Bu projeleri raflarda tozlandırmaya bırakmaya hiçbirimizin hakkı yok” dedi.

İstanbul Sanayi Kongresi’ne Mersin damgası

Haliç Kongre Merkezi’nde düzen-lenen ‘Vasatlıktan Çıkış İçin

İnsan ve Kültür-Geleceği Birlikte Kuralım’ temalı 13. İstanbul Sana-yi Kongresi’ne Mersin temsilcileri damga vurdu. Konya ve Sivas TSO ile ortak katıldığı ‘Nasıl İşbirliği?’ konulu oturumda söz alan konuş-macıların yarıdan fazlasının Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tem-silcilerinden oluşması dikkat çekti.

Mersinli işadamları ve akademis-yenler işbirliği konusundaki ça-lışmalarıyla RİS Mersin Projesini Konya ve Sivaslı meslektaşlarıyla paylaştı. Bu yıl 13’ncüsü gerçekleş-

tirilen İstanbul Sanayi Kongre’si ilk kez interaktif anlayışla düzenlendi. Kongreyi MTSO; Meclis Üyeleri, Yö-netim Kurulu Üyeleri, Genç Girişim-ciler Kurulu Üyeleri, Kadın Girişim-ciler Kurulu Üyeleri, Kent Konseyi Başkanı, Çukurova Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri, Platform Başkanları ve akademisyenlerden oluşan kala-balık bir kadro ile takip etti. Açılış konuşmalarının ardından eşzaman-lı gerçekleştirilen “Nasıl İnsan?”, “Nasıl Üretim?”, “Nasıl İşbirliği?” ve “Nasıl Sürdürülebilirlik?” konulu oturumlarda Anadolu’dan gelen TSO temsilcileri söz alarak interaktif katı-lım gösterdi.

Ekvadorlu muz ihracatçısı Mersin iş dünyasıyla buluştu

MIP’de tartı fişi değişiminde SON 5 gün

Uzun tarihte kısa bir yolculuk; Nus-ret Mayın Gemisi ve Kahramanları

> 3’te

Page 2: MTSO Haber Sayı 294

2 YIL: 17 | SAYI: 294 | 11-25 EKİM 2015 | www.mtso.org.tr

MTSO 19 No’lu Komitede, rotasını çizdi

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 19 No’lu Yurtiçi Yük ve

Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi, yeni sezon için rotasını belirledi. İlk olarak sektör sorunlarını tespit edip çözüm yolları aramak adına geniş katılımlı bir arama konferan-sı düzenleme kararı alan komite temsilcileri, yıl içerisinde aynı za-manda eğitim, fuar katılımları gibi sektörün gelişimine katkı koyacak alanlarda da çalışacak. Başkan Yar-dımcısı Muazzez Araç, üyeler Ufuk Maya, Nihat Irmak, Vural Zafer Emi-rel, Zeki Rasim Özdere, Proje Birimi Şefi Fevzi Filik ve Meslek Komiteleri

Şefi Elif Gökçay Bilici’nin katıldığı toplantı sonrasında konuyla ilgili açıklama yapan Komite Başkanı Orhan Kemal Yüksel, dört konuda fikir birliği sağladıklarını belirtti. Sezona sektörün sorunlarını tespit edip çözüm önerileri geliştirerek başlamak istediklerini kaydeden Yüksel, “Bunu geniş katılımlı bir toplantı ile düzenlenecek arama konferansı ile gerçekleştirmeyi planlıyoruz Hedefimizde 18, 20 ve 21 No’lu komitelerle ortak bir kon-ferans düzenlemek var. Amacımız gümrükçüden, lojistik firmalarına, denizyolu taşımacılarından, depo-

lama hizmeti veren şirketlere ka-dar lojistiğin tüm temsilcilerini bir araya getirip sorunlarımızı masaya yatırmak” dedi. Yüksel, konferansı Kasım ya da Aralık ayı içinde gerçek-leştirmeyi planladıklarını ifade etti. Ardından sektörü geliştirmeye yönelik çalışmalara ağırlık vere-ceklerini belirten Orhan Kemal Yüksel, bu kapsamda, geçen yıl ilkini gerçekleştirdikleri “Lojistik ve Hukuk Paneli”ni bu yıl da dü-zenlemek istediklerini anlattı. Bu panelin hazırlıklarına da önümüz-deki günlerde başlayacaklarını bildiren Yüksel, “Bunun yanında

sektörün ihtiyaç duyduğu insan kaynağı sorununun giderilmesi adına, Mersin Lojistik Platformu ile işbirliğinde, “Dış Ticaret ve Lojistik Eğitimleri”ne bu yıl da devam ede-ceğiz. Eğitimlerimiz 2016 yılı Nisan ayına kadar devam edecek” dedi. Sektörde pazarı genişletmek adına, fuarlara katılım sağlanması konu-sunda görüş birliğine vardıklarına da değinen Yüksel, bu yıl katılmayı planladıkları ulusal ve uluslararası fuarları araştırmayı sürdürdükleri-ni de sözlerine ekledi.

MTSO’dan Almanya ile ticareti geliştirme fırsatı

Ekvadorlu muz ihracatçısı Mersin iş dünyasıyla buluştu

Litvanya ile ticarette hedefler büyüdü

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ortaklığıyla yürütül-

mekte olan Avrupa İşletmeler Ağı Projesi kapsamında Almanya Aşağı Saksonya Eyaleti firma yetkilileri iki-li görüşmeler çerçevesinde Mersinli meslektaşlarıyla bir araya gelecek.

Hedef, dış ticarette Türkiye’nin en büyük partneri Almanya ile ticareti çeşitlendirmek ve ticaret rakamla-rını daha üst seviyelere taşımak. 2 Kasım Pazartesi günü Mersin Hilton

Görüşmede iki ülke arası ticari ilişkilere değinen MTSOBaşkan

Vekili Kasım Tanrıöver, Türkiye’nin Litvanya’ya 2014’te yaklaşık 351 milyon dolarlık ihracat gerçekleş-tirdiğini, bunun karşılığında ithalat rakamının ise 217 milyon dolar sevi-yesinde olduğunu bildirdi.Yalnızca ithalat ihracat değil, yatırım anla-mında da kentin önemli değerler ta-şıdığını vurgulayan Tanrıöver, Avru-palı yatırımcıların. Mersin’e yatırım yapması halinde önemlipazarlara yakınlaşmaları ve güçlü bir lojistik altyapıya sahip olmaları yanında bir kentte yaşam için aradıkları sosyal ve kültürel olanakları da bulabile-ceklerini söyledi. Öte yandan kentin yalnızca turizm ve lojistikte değil tarımda da oldukça güçlü olduğuna değinen Tanrıöver, Türkiye’nin 2’nci büyük sebze üretimi yanında en bü-yük narenciye üretim merkezinin de Mersin olduğunu anlattı. Yatırım ya-pılabilecek bir diğer konunun enerji olduğuna değinen Tanrıöver, özellik-

MIP’de tartı fişi değişiminde SON 5 gün

TOBB, tehlikeli madde taşımacılarını uyardı

MTSO’da sergi sezonu açıldı

Nurullah Erdoğan

Otel’de düzenlenecek olan ikili iş görüşmeleri 09.00 – 17.00 saatleri arasında gerçekleştirilecek. Katılım sağlamak isteyen firmalar 23 Ekim Cuma günü mesai bitimine kadar www.mtso.org.tr adresinde duyu-rular bölümünde yer alan formu doldurarak online kayıt yaptırabi-lecek. Görüşmelere Aşağı Saksonya Eyaletinden inşaat, biyogaz, enerji, makine, danışmanlık, IT ve otomo-tiv sektörlerinde faaliyet gösteren 16 firmanın temsilcisi katılacak.

Ekvador Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Pro Ecuador (İhracatı ve

Yatırımı Geliştirme Enstitüsü) tara-fından organize edilen Türkiye’deki Ekvador Ticaret Ofisi ve Ekvador Büyükelçiliği aracılığıyla Mersin’de düzenlenen ‘Dünyanın en iyi muzu” konulu organizasyonda Evkvadorlu muz ihracatçılarıyla Mersin firma-ları bir araya geldi. Organizasyon kapsamında 12 Ekvadorlu firmadan yaklaşık 40’a yakın ihracatçı Mer-sin’de 15 Türk firmasının temsilcisi ile ikili görüşme gerçekleştirdi. 25’er dakika süren görüşmelerde Mersinli firmalar yeni tedarikçilerle bir ara-ya geldi. Konuyla ilgili bilgi veren Ekvador Ticaret Ofisi İkinci Katibi

Rodrigo Pazmino Baez şunları söy-ledi: “Türkiye muz ihtiyacının yüzde 90’ını Ekvador’dan karşılıyor. Bu bağlamda Türkiye, Ekvador’un da muz ihracatı gerçekleştirdiği 4. bü-yük ülke konumunda. Aslında bu ikili görüşmeler çok büyük katılım-larla her yıl Ekvador’da gerçekleşti-rilirdi ama bu yıl ilk kez organizas-yonu en büyük alıcılarımız arasında yer alan Türkiye’ye taşımak istedik. Hedefimiz hem her geçen gün geli-şen ticaretimizdeki iş niteliğini artır-mak hem de bağlarımızı güçlendirip yeni tedarikçilerimizin de Türkiye pazarına girmesini ve paralelinde ticareti geliştirmeyi sağlamak”.

Türkiye Odalar ve Borsalar Bir-liği (TOBB) yazılı bir açıklama

ile tehlikeli madde taşımacılığı ya-pan firmaları vatkit kaybetmeden Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi (TMFB) almaları vae Tehlikeli Mad-de Güvenlik Danışmanı (TMGD) istihdam etmeleri konusunda uyardı. İlgili yazıda; bu zorunlulu-ğun yerine getirilmemesi halinde yapılacak denetimlerde idari para cezası gibi yaptırımlarla karşılaşı-labileceği bilgisine de yer verildi. Konuyla ilgili açıklamada tehlikeli maddelerin, Tehlikeli Malların Ka-rayoluyla Uluslararası Taşınmasına İlişkin Avrupa Anlaşması (ADR) çer-çevesinde yürürlüğe giren Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınması Hakkında Yönetmeliğe uygun ola-rak taşınması gerektiği belirtildi. Bu yönetmelik ve ADR’ye göre; 1 Ocak 2014’ten bu yana tehlikeli maddelerin karayoluyla taşımacılığı alanında faaliyet gösteren; dolduran, paketleyen, yükleyen, gönderen, alı-cı, boşaltan ve tank-konteyner/taşı-nabilir tank işletmecilerinin bahsi geçen faaliyet alanlarından biri veya birden fazlası için Bakanlığa başvu-

rarak TMFB almaları gerekmekte. Ayrıca ‘Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı Hakkında Tebliğ’ kapsa-mında kalan bazı işletmelerin ise 1 Temmuz 2015’ten bu yana TMGD is-tihdam etme veya TMGD’lerden hiz-met alma zorunluluğu bulunmakta. Bu kapsamda TMFB sahibi işlet-melerin TMGD’lerden hizmet alma veya sözleşmeli olarak hizmet alma işlemlerinin kayıt, takip ve izlene-bilmesi için ilgili Bakanlığın U-Net Otomasyon sistemi üzerinde KATİP (Tehlikeli Madde Güvenlik Danış-manlığı İşlemleri) adı altında bir bilgisayar programı hazırlandı. Yapı-lan yazılı açıklamada bu program ile TMFB sahibi işletmelerin TMGD zo-runluluğunu yerine getirip getirme-diğinin ilgili Genel Müdürlük ve Ba-kanlığa bağlı Bölge Müdürlüklerince izlenebildiği bildirildi. Bu nedenle tehlikeli maddelerle iştigal edip he-nüz TMFB almamış ve TMFB alıp bir TMGD ile hizmet/istihdam sözleş-mesi yapmamış olan Oda üyesi ilgili firmaların ceza almaması adına bah-si geçen zorunlulukları yerine getir-mesi büyük önem taşıyor.

le yılın yaklaşık 300 gününü güneş alan kente güneş enerjisi yatırımı yapılabileceğini söyledi.“Türkiye ve özelinde Mersin bu anlamda büyük ve önemli bir pazar çünkü devlet üretilen enerjiye alım garantisi veri-yor” diyen Tanrıöver, Litvanyalı ya-tırımcıları Mersin’e yatırım yapmaya davet etti. Mersin’in lojistik imkan-ları hakkında bilgi veren MTSO Yö-netim Kurulu Üyesi Ufuk Maya ise 5 yıl önce yaklaşık 500 bin TEU olan liman elleçleme kapasitesinin bu-gün 1 milyon 300 bin TEU’ya ulaş-tığını açıkladı. Mersin’den dünyanın hemen her noktasına tüm armatör-lerin düzenli hatları bulunduğunu açıklayan Maya, Amerika’dan Uzak-doğu’ya, tüm Kuzey Afrika’dan Or-tadoğu’ya, Avrupa’ya kadar ulaşım bulunduğunu bildirdi. Görüşmede Büyükelçi Brüzga’ya Fahri Konsolos Armağan Öner de Mersin’in yatırım olanakları ve ticari üstünlükleri hak-kında bilgi verdi. Ziyaret karşılıklı hediyelerin verilmesi ile son buldu.

Mersin’de faaliyet gösteren Mer-sin Dinler Sigorta, Yunanis-

tan’da gerçekleştirilen geleneksel Acente Toplantısı’nda Ergo Sigorta Güney Anadolu Bölgesi’nin Üretim ve Karlılık birincisi oldu. Mersin’e iki plaketle dönen Dinler Sigorta Yö-netim Kurulu Başkanı, Mersin Tica-ret ve Sanayi Odası Meclis Üyesi ve TOBB Sigorta İcra Kurulu Mersin İl Delegesi Hüseyin Dinler, “Sigortacı-lık sektöründe tüm alanlarda Güney Anadolu bölgesini kapsayan tüm illerde faaliyet göstermekteyiz. He-defimiz kalite çıtamızı daha da yük-

Mersin Limanı’nda kullanılan mev-cut tartı fişlerinin karekodlu tartı fiş-leriyle değiştirilmesi için geri sayım başladı. Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş (MIP) yaptığı yazılı açıklama ile 16 Ekim’den itibaren eski tartı fişlerinin geçersiz sayılaca-ğını bildirdi. Değişim, tartı fişi sahibi firma adına gerçekleştirilecek olup farklı firmalar adına değişime izin verilmeyecek. Yeni tartı fişlerinin satışı 1 Ekim Perşembe günü MIP’de başladı. Yeni tartı fişi hizmet alımı gerçekleştirenler karekodlu tartı fişi alırken daha önceden satın alınmış olan eski tartı fişlerine sahip olanlar 15 Ekim Perşembe gününe kadar kullanılabilecek. Talep edilmesi du-rumunda eski tartı fişleri yenileriy-le değiştirilebilecek. 16 Ekim 2015 tarihi itibariyle eski tartı fişlerinin geçersiz olacağı açıklanan yazıda şu ifadelere yer verildi:“15 Ekim 2015 tarihine kadar kullanılmamış veya yeni tartı fişleri ile değiştirilmemiş tartı fişlerinin kullanımına veya değişimine 16 Ekim Cuma günü itibariyle müsaade edilmeyecektir. Eski tartı fişleri ile yenilerin arasın-da yapılacak değişim işlemlerinde, değişim imkanı yalnızca ilgili fiş-lerin hizmet alımını gerçekleştiren firmalar adına yapılabilecek olup farklı firmalar adına değişime izin verilmeyecektir. Daha önce alınan

ve kullanılmamış olan eski tartı fişlerinin değişim işlemleri ve yeni tartı fişi alımı için belirtilen tarih aralığında MIP Faturalandırma ve Tahsilat birimine değiştirilmek istenilen fiş numaralarının yazılı olduğu bir dilekçe ile başvuru ya-pılması gerekmektedir.”

seltmek ve ülkemize sunduğumuz katkıyı artırmak. Bizleri tercih eden ve destek olan tüm müşterilerimiz ile çözüm ortaklarımıza da teşekkür ederiz” dedi. Ödülü Ergo Türkiye İcra Kurulu Başkanı ve CEO’su Theo Kok-kalas’tan aldıklarını anlatan Hüse-yin Dinler, “Biz Mersin merkezli bir firma olarak 23 yıldır azim ve karar-lılıkla müşterilerimize en iyi hizmeti verme gayretindeyiz. Çalışmalarımız bundan sonrasında da aynı amaç doğrultusunda devam edecektir” ifadelerini kullandı.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Sanat Galerisi, yeni se-

zonu Ressam Nurullah Erdoğan’ın 32’nci Resim Sergisi ile açtı. Açılışa; Mersin Büyükşehir Belediye Başka-nı Burhanettin Kocamaz, Erdemli Belediye Başkanı Mükerrem Tollu, MTSO Yönetim Kurulu Başkan Vekili Kasım Tanrıöver ve çok sayıda sanat-sever katıldı. Mersin’deki sergisinin aynı zamanda 8. kişisel sergisi oldu-ğunu açıklayan Nurullah Erdoğan burada 38 adet eserini sergilediğini bildirdi. Bu sergisinde ağırlıklı ola-rak sosyal olayları, savaşları, doğal afetleri tema olarak aldığını ifade eden Ressam Nurullah Erdoğan, resme merakının küçük yaşlarda başladığını söyledi. “Büyüdüğüm şe-hirde sergi açtığım için mutluyum” Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir lisede, resim öğretmeni olarak gö-rev yaptığını anlatan Erdoğan, asıl mesleğinin heykeltıraşlık olduğunu dile getirdi. Resme olan merakı-nın ise küçük yaşlarda başladığını kaydeden Erdoğan, Marmara Üni-

versitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Resim Bölümü’nden mezun olduğunu anlattı. Mersin’de bir süre eğitim gördüğünü kaydeden Erdoğan, “Mersin’de ilk defa sergi açıyorum. Yetiştiğim, büyüdüğüm şehirde sergi açmanın bana verdi-ği mutluluğu tarif edemem” dedi. “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demek-tir” sözünü hatırlatan Erdoğan, sa-natın, insanların gelişimini olumlu yönde etkilediğini söyledi. Ressam Nurullah Erdoğan; “Sanatla iç içe yaşayan insanların hayata bakış açı-larının çok farklı olduğu ve hayata iyimser baktıklarını gördük. Ben de bir eğitimci olarak bunu her zaman öğrencilerime tavsiye ettim. Resim alanında eğitim almasalar bile re-simle ilgilenmenin bir insanın geli-şimi konusunda çok büyük katkısı olduğuna inanıyorum” diye konuş-tu. 15 Ekim’e kadar açık kalacak olan sergi hafta içi 08.30 – 17.30, Cumartesi günleri ise 10.00 – 17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.

Dinler Sigorta Yunanistan’daki ödülleri topladı

Page 3: MTSO Haber Sayı 294

3YIL: 17 | SAYI: 294 | 11-25 EKİM 2015 | www.mtso.org.tr

Uzun tarihe kısa bir yolculuk; Nusret Mayın Gemisi ve Kahramanları

Son 20-25 yıldır Türkiye ekono-misinin gelişme hızı ve yönü de-

ğerlendirilirken hep bir Güney Kore örneği gündeme getirilir. Kısmen doğru bir karşılaştırmadır. 80’li yıl-larda Türkiye ile hemen hemen aynı milli gelire sahip olan Güney Kore ekonomik anlamda doğru kararları vererek, teknik eğitime ve ar-ge’ye önem vererek, doğru sektörleri be-lirleyerek Türkiye’yi geçmiş ve bir dünya ekonomisi olmuştur. Bu an-lamda kendimizi olumsuz anlamda eleştirirken Güney Kore 30 yılda bunları yaptı, biz yapamadık sonu-cu çıkartırız. Kısmen de doğru bir bakış açısıdır. Ancak, doğru kriterler bakımından incelendiğinde ve olaya sadece başlangıçtaki milli gelir sevi-yesinin eşitliğinin dışındaki kriterler anlamında bakıldığında, aslında Çin bu açıdan Türkiye’nin gelişimine daha paralel bir seyir izleyen ve bu bakımından “rol-model” anlamında daha çok izlememiz bir ülke gibi gö-rünüyor.

Türkiye ve Çin birer imparatorluk bakiyesi…

Bizi, ekonomik gelişme süresi anla-mında “Türkiye-Çin” karşılaştırma-sına götüren etmen ve kriterlerin ne olduğunu soracak olursanız bunu şu noktalardan açıklayabiliriz: Öncelik-le hem Türkiye hem de Çin bir İmpa-ratorluk geçmişi olan, imparatorluk tarihi olan iki devlettir. Yani, bu iki devlette dünkü çocuk değil. Büyük coğrafyalara hükmetmiş devletler.

Şerafettin AŞUTMTSO Yönetim Kurulu Başkanı

TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİN DOĞRU “ROL-MODEL” ÜLKE KİM OLMALIDIR?

Her iki devlette başlangıçta ciddi birer tarım devletidir. Yani, temelde ekonomileri aynıdır. Hem Türkiye hem de Çin imparatorluktan Cum-huriyete geçerken ciddi bir girişim-ci sınıfı olamayan iki ülkedir; yani başlangıçta, devletin kurduğu tesis-lerle, devletin kurduğu bir sanayi ile ekonomisini dönüştürmeye çalışan, girişimci sayısı yetersiz iki ülkeden bahsediyoruz. Her iki ülkenin de Cumhuriyet rejimine dönüştükten sonra serbest ekonomiye geçme çabaları var. Bu anlamda, benzer yapısal eksikleri var. Çin’in son za-manlarda -Türkiye’ye göre çok daha devletçi olmasına rağmen- kendi-sini serbest ekonominin ve küresel ekonominin parçası yapacak olan yapısal reformları bizden çok daha hızlı gerçekleştirdiği ortada. Bu ya-pısal reformlardır ki Çin’i yabancı-ların yatırım yaptığı bir yer haline getirmiştir.

Serbest Piyasa Ekonomisi devleti ekonomide sıfırlamak değildir...

Diğer yandan hem Çin hem de Tür-kiye serbest Piyasa Ekonomisine ge-çerken özelleştirmeye önem vermiş-ler ve Kamu İktisadi Teşekküllerini (KİT) özelleştirmişlerdir. Sadece, Çin bizden daha dengeli bir özelleştirme gerçekleştirmiş, ülkenin stratejik alanlarını ya devlette bırakmış, ya da mutlaka bir ölçüde bu kurumla-rın bir parçası olmayı sürdürmüş-tür. Çin, kamu teşekküllerini olur olmaz şekilde özelleştirmektense,

stratejik olanlarında kurumsal ve yönetimsel iyileştirmelere gitmiştir. Bu anlamda hala Çin’in en büyük 500 şirketinin 131 tanesi devlete ait ve dahası ciroları 8 Trilyon Dolardır. Yani, Çin’in mili gelirinin %30’unu üretiyorlar. Burada bizdeki sorun KİT’lerde bu kurumsal ve yönetim-sel reformlar doğru yapılamadığı, verimlik ve karlılık yerine siyasi çı-karlar merkeze alındığı için, ne ya-zık ki tekel durumundaki bir KİT’İn bile zarar ettiğine şahit olduk. Yani, ülke olarak şunu kaçırdık, serbest piyasa ekonomisi devletin sıfırlan-dığı bir ekonomi değildir. Devlet ol-madan ekonomi olur mu? O zaman neden hala teşvik denen şey var; neden hala sübvansiyon var, ne-den hala devlet destekleri var? Bu noktada Çin bu dengeyi iyi kurmuş. Bunun arkasında da yasaların doğ-ru yapılması, uygulamaların doğru yapılması var. Çin’in serbest piyasa ekonomisini iyi anlaması var. Çin’in son yıllardaki başarısının arkasın-da ciddi bir girişimci sınıfı yaratma çabası ve kırsal bölgeleri geliştirme yönünde gerçekleştirdiği reformları var. Bu nokta da Türkiye’nin çabala-rı var ama bir yerde tıkanıyoruz. Sa-nırım tıkandığımız yer kararlılık ve siyaset üstü yaklaşımların eksikliği. Tıkandığımız yer her alanda olduğu gibi ekonomik gelişmeler anlamın-da da “kümülatif bilginin” oluştu-rulamaması ve hükümetten hükü-mete değişen politikalardır. Her yeni gelişme ve ilerleme bir önceki ilerlemenin üzerine inşa edilir. Aksi takdirde bir ilerleme olmaz. Bizde ne

yazık ki hep bireysel düşünme tarzı var. Bir önceki birikimler yok sayıl-dığı için kümülatif, yani biriken bir deneyim ve temel yok. Bunun nede-ni de ne yazık ki siyasi yaklaşımların merkezde olmasıdır. En basit örneği 2015 yılının Bilim alanında Nobel Ödülünü alan ve gurur duyduğumu-zu bilim insanımız olan Prof Dr. Aziz SANCAR’In hikayesidir. Neden bilim insanlarımız Türkiye’de çalışırken değil de yurt dışında çalışırken bü-yük başarışlar sergilerler? Çok basit bir cevabı var: Çünkü Türkiye’de hiç-bir alanda kümülatif bir birikim yok-tur veya tersten bakarsak her alanda bireycilik vardır. Eğer Newton olma-saydı Einstein olmazdı. İşte büyük bilim insanımız Prof. Dr. Aziz Sancar Amerika’da var olan bu birikimin üs-tüne yeni bilgiler koyarak bu başarı-ya ulaştı. Türkiye’de yaşasaydı belki de bu zemini bulamayabilirdi. Eko-nomi bundan muaf değildir. Her eski bilgi ve tecrübe, yeniye zemin olmalı ve onu yukarı kaldırmalıdır. Ancak, ülkemizde bu yaklaşım yok. Her şeye sıfırdan başlamakla ilerleme sağlanmıyor. Hukukta da bu aynı, sağlıkta da, eğitimde de, bilimde de, ekonomide de…

Rol-model başka ideal olan başkadır...

Kısacası “kes-yapıştır” gelişmeler bir yere kadar idare ediyor. Başkasının elbiseleri bize her zaman uymuyor. Türkiye olarak her alanda kendi bi-rikimlerimizi oluşturmak ve bunu kullanmak zorundayız. Burada si-yaset olmamalıdır, farklı dünya gö-rüşleri olmamalıdır. Burada bilim

temelinde, evrensel doğrularla ha-reket etmek zorundayız. Akılcılık ve verimlilik esas olmalıdır. Ve bunları yapanlar “insan” olduğunda göre, mutlaka denetim mekanizması işle-melidir. tBu anlamda Çin bence Tür-kiye ekonomisinin hızla gelişmesi anlamında, yapısal sorunlarımızın çözülmesi anlamında en anlamlı ve en yakından izlemesi gereken rol-modelidir. Şunu diyebilirsiniz; neden Amerika veya Avrupa’nın ge-lişmiş ekonomilerini rol-model ola-rak almıyoruz. Onlar bizim için ideal olandır, rol-model değil. Çünkü on-lar şu süreçte bizimle benzer sorun-lar yaşamıyorlar. Onlar bu sorunları yıllar önce halletmişler. Çin bizim için ideal olan değildir ama benzer sorunları yaşayan ve çoğunu etkin bir şekilde yakın zamanda çözen bir ekonomi olarak, bu süreçte izleme-miz ve dersler çıkartmamız gereken bir ülkedir. Yoksa hedefi ulu önder, büyük lider Atatürk zaten koymuş: “ Muasır medeniyetler seviyesi”… Bu anlamda bizim eksiğimiz hedefimiz değildir, eksiğimiz uygulamaları-mızdır, karalığımızdır ve her alanda siyaset üstü, bilimsel, evrensel yak-laşımlara değer vermemizdir. Aksi takdirde her hükümetin, her döne-min, her iktidarın kendi demokra-sisi, kendi hukuku, kendi eğitimi, kendi tarihi, kendi değerleri olur. Biz böylesi belli grupları kucaklayan de-ğil, ülkeyi ve tüm milleti kucaklayan bir değerler sistemi bekliyoruz. İşte o zaman ideal olanı yakalarız.

Akdeniz’in incisi olan Mersin, do-ğal güzellikleri ve kaynaklarının

yanı sıra, tarihe tanıklık eden eserle-rin bulunmasıyla da dikkatleri üzeri-ne çekiyor. Biz de bu sayımızda Mer-sin’in uzun tarihine kısa bir yolculuk yaparak, Türk Milletinin kaderini değiştiren Nusret Mayın Gemisi’ni ele almak istedik. Asıl ismi ‘Nusrat’ olan ama zamanla ‘Nusret’ olarak kullanılan gemi,18 Mart 1915’te Ça-nakkale Harekâtı’nın zaferle sonuç-lanmasını sağlayarak tarihi değiştir-di. Bu zafer ona ‘dünyanın en ünlü mayın gemisi’ olma unvanını da beraberinde getirdi. Şimdilerde ise o ünlü gemi, Mersin’in Tarsus ilçesin-de yeniden restore edilip anıt haline getirilerek, ziyaretçilerini ağırlıyor. Bir gün yolunuz Mersin’e düşürse, bu ünlü gemiyle fotoğraf çektirmeyi unutmayın.

Nusret Nereden Geldi?

Almanya’nın Kiel şehrinde 1911 yılında kızağa çekilen Nusret, 1913 yılında Osmanlı Donanması’na katıl-dı. Malatya-Arapgirli Cevat Paşa’nın emriyle Osmanlı Donanması ve Türk Deniz Kuvvetleri’nde mayın dökücü gemi olarak hizmet verdi.

Nusret’in Hikâyesi Şimdi Başlıyor!

Çanakkale’ye 3 Eylül 1914’te gelen Nusret Mayın Gemisi’nin gelişinden hemen 1 yıl sonra ise Çanakkale Deniz Savaşı başladı. Uzun süredir boğazda bekleyen ve saldırıya ge-çeceği kesinleşen Müttefik Donan-ması, artık saldırı için gün sayıyor-du. Düşman zırhlıları, boğaza grup grup giriyor ve görevini tamamlayan grup, ikmal yapmak için geriye dö-nerken, arkadaki grupların yollarını kesmemek için boğazın en geniş yer-lerinden biri olan Karanlık Liman’da manevra yapıyordu. Çanakkale Boğazı’nda, önceden boğazı kese-cek şekilde döşenmiş mayın hatları bulunuyordu. Ancak Osmanlı Dev-leti’nin, boğazın tamamına mayın döşeyebilmesi için gerekli miktarda

mayını bulunmuyordu. Müstahkem Mevkii Komutanlığı bu sefer, elinde bulunan son 26 mayını boğazı ke-secek şekilde değil, kıyıya paralel olarak Karanlık Limanı’na dökme kararı aldı. Çünkü düşman zırhlıları, geriye dönerken Karanlık Liman’da manevra yapıyordu.

Karanlık Liman Harekatı

7 Mart’ı 8 Mart’a bağlayan gece ya-rısı Nusret Mayın Gemisi, Yüzbaşı Tophaneli Hakkı Bey ile Müstah-kem Mevkii Mayın Grup Komutanı ve Yüzbaşı olan Hafız Nazmi Akpı-nar komutasında, demir alarak Ça-nakkale’den uzaklaştı. Gemi, daha önce döşenen mayın hatlarından geçerek, Karanlık Liman’a gidiyor-du. Düşman devriye gemileri, ya-nan projektörleri ile suyun yüzünü aydınlatıyordu. Nusret, yeni mayın hattını hazırlanacağı noktaya geldi. Sessizce elinde kalan son 26 eski tip mayını suya bıraktı. Daha sonrasın-da yine tehlikeli bir dönüş yolculu-ğu ile geri dönmeyi başardı. Görev, büyük bir başarıyla tamamlandı. Bu olaydan on gün sonra müttefik

donanması saldırıya geçti. Ancak ik-mal için geri dönen gemilerde büyük patlamalar meydana geldi. Bunların nedeni, 7-8 Mart gecesinde dökül-müş Nusret’in mayınlarıydı. Düş-man gemileri birer birer batmaya başladı. Önce Fransız savaş gemisi Bouve, ardından da İngiliz gemisi Irrestible battı. Müttefik Donanması üç büyük gemisini, Irrestible, Ocean, Bouve’yi kaybetti. Böylelikle Türkle-rin aleyhine başlayan savaş, zaferle sonuçlandı. Nusret’in yapmış oldu-ğu görev tarihi değiştirdi.

Cumhuriyet Dönemi

Gemi 1962’de özel kişilerce satın alındı. Kaptan Nusret adıyla kuru yük gemisi olarak hizmet verdi. 1990 yılında ise Mersin açıklarında alabora oldu. 1999 yılında bir grup gönüllü tarafından su yüzüne çıka-rılan Nusret, 2003 yılında Tarsus Belediyesi tarafından, Çanakkale Savaşları ile ilgili heykellerin de yer aldığı bir çevre düzenlemesi ile anıt haline getirildi. Tarihe yolculuk yap-mak ve Çanakkale ruhunu anlamak istiyorsanız, gelip yerinde görmenizi

tavsiye ederiz. Gemi’nin bire bir öl-çülerindeki yapımı, İstanbul Tersa-nesi Komutanlığı’nda inşa edilmiş olup, Çanakkale Deniz Müzesi Ko-mutanlığı’nda sergileniyor.

Yabancı Gözüyle 18 Mart

İngiliz General Oglander; “Çanak-kale-Gelibolu Askeri Harekatı” adlı eserinde; “Pek uygun başlamış olan gün bu meçhul mayın hattının o olağanüstü ve ortalığı kırıp geçiren başarısı yüzünden, tam bir başarı-sızlıkla sona erdi. Bu yirmi mayı-nın seferin talihi üzerindeki etkisi ölçülemez” der. Sir Ccolyen Corbet; “Harekatı Bahriye” adlı eserinde; “Felaketlerin hakiki sebebi keşif ve tayin olununcaya kadar çok geçme-di. Hakikat şu idi ki, 8 Mart gecesin-de Türkler, haberimiz olmadan Eren-köy Koyu’na paralel olarak 20 mayın dökmüşler ve balıkçı gemilerimiz, aramaları esnasında bunlara rast-lamamışlardı. Türkler bu mayınları özel amaçla manevra sahamıza koy-muşlar, gösterdiğimiz bütün ihtiyat ve sağgörüye rağmen baş döndürücü bir zafer kazanmışlardır” ifadelerine

yer verdi. Bahriye Nazırı Churchill; 1 Ağustos 1930’da “La Revue de Paris” dergisinde şöyle der; “Nusrat Gemisi’nin gizlice döktüğü 20 demir kap, İngilizler tarafından başarı ile başlanmış olan Çanakkale Hareka-tı’nı durduran bir takım psikolojik karışıklıklar doğurdu. Yalnız başına bu engeldir ki, Türkiye’yi bir bozgun-dan kurtardı ve harbi uzattı. Bu yüz-den mağluplar kadar muzaffer Av-rupa da sarsıldı. Kendilerini Fransa, Polonya, Galiçya, Balkanlar, Filistin, Suriye ve Kuzey İtalya topraklarının örttüğü 6-7 milyon insan, düşmanla-rının kurşun ve gülleleri ile değil, 18 Mart sabahı Çanakkale’nin kuvvetli akıntısı altında, ağırlıklarına bağlı bulundukları tel halatları üzerinde gerili duran 20 demir kap yüzünden yok olup gitti.”

Nasıl Gidilir?

Nusret Mayın Gemisi Tarsus Şehir Girişi (Mersin tarafından gelişte) /Tarsus Çanakkale Parkı’nda sergi-lenmektedir.

Page 4: MTSO Haber Sayı 294

4 YIL: 17 | SAYI: 294 | 11-25 EKİM 2015 | www.mtso.org.tr

Mersin tarım ürünleri ile Amerika Pazarında emin adımlarla ilerleyecek

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Baş-

kanı Şerafettin Aşut başkanlığında Washington DC’de gerçekleşen Ame-rika &Türkiye Konseyi Konferan-sı’na (ATC) katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) giden Mersin heyeti, konferansın ardın-dan Kaliforniya Eyaletine de giderek pazar araştırmaları gerçekleştirdi. Yapılan inceleme ve görüşmelerde Mersin ile özellikle Kaliforniya ara-sında tarımsal işbirliğinin geliştiri-lebileceği sonucuna varıldı. Öncelik verilebilecek tarımsal ürünlerin ba-şında ise narenciye ve keçiboynuzu geliyor. TOBB organizasyonunda 34 yıldır düzenlenen ATC’ye bu yıl Mersin’den MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut başkanlı-ğında Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Sefa Çakır, Genel Sekreter Yardımcı-sı Ezgi Biçer Uçar ile TOBB Genç Gi-rişimciler Kurulu Başkan Yardımcısı ve Tat Bakliyat A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Veysel Memiş katıldı. “İttifa-kımızı ticari diplomasi aracılığıyla güçlendirmek” temalı konferansta Türkiye ve ABD’den üst düzey lider ve politikacılar, iş dünyası temsil-cileri ve akademisyenler bir araya geldi. Konferansın açılışında ATC CEO’su Howard G. Beasey, ATC Yöne-tim Kurulu Başkanı James L. Jones, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğ-lu’nun yanı sıra konferansın spon-sorları olarak Raytheon Savunma Sistemleri Yönetim Kurulu Başkanı Wesley D. Kremer ve ATÜ Duty Free Genel Müdürü Ersan ARCAN birer konuşma yaptı. Tüm katılımcıların iştirakiyle gerçekleşen “Genel Politik Görünüm” ve “B20” (Business 20) oturumlarının yanı sıra iki gün bo-yunca Savunma ve Güvenlik, Enerji, Eğitim, Ticaret, Altyapı, Bankacılık

ve Finans, Tarım ve Sağlık başlıkla-rında paralel oturumlar düzenlendi.

Eğitime yapılan yatırım kültür diplomasisine yatırımdır

Konferansın eğitim oturumu kap-samında iki ülke arasındaki eğitim sistemi farklılıklarına dikkat çekildi. Türkiye’deki eğitim sistemi parti ve atanan Bakanlara bağlı olarak sık sık değişirken, Amerika’daki eğitim sistemi süreklilik arz ediyor ve öğ-rencilerin sistem içerisinde kendile-rini ifade etmelerine ve geleceklerini planlamasına izin veriliyor. Eğitim, inovasyon ve yeni ekonomiye katı-lım konularında da ülke olarak Tür-kiye’nin eksikleri bulunmakta. Bu sorun ise ancak eğitime yapılacak yatırımla çözülebilir. Eğitime yapı-lan yatırım, aynı zamanda kültür diplomasisine yapılan yatırım ola-rak da değerlendirilmelidir.

Türkiye lobi çalışmalarına ağırlık vermeli

Konferansın ticaret oturumunda Av-rupa Birliği (AB) ve ABD’nin birkaç yıldır üzerinde çalıştığı ve daha fazla iş imkânları; daha rekabetçi kural ve prosedürler ile gelişmiş ticaret ve yatırım kurallarını müzakere et-tikleri Transatlantik Ticaret ve Ya-tırım Ortaklığı Anlaşması konusu gündeme geldi. Bu konuda AB’yi temsil eden konuşmacı AB’nin hâ-lihazırda Türkiye’nin bu anlaşmaya taraf olmasıyla ilgili herhangi bir resmi duruşu olmadığını, öncelikle ABD ile anlaşmayı neticelendirmeyi bekleyip ardından Türkiye’ye açılıp açılmayacağı konusunu gündeme getireceklerini vurguladı. Uluslara-rası düzeyde hukuki danışmanlık hizmeti veren ABD merkezli Squire

Patton Boggs Şirketi Ortağı Frank R. Samolis ise Amerikan Başkanı ve Amerika özel sektörünün dikkatinin çekilmesinin Türkiye için bir hedef olması gerektiğini ve Türkiye’nin önünde bu anlamda özellikle eko-nomik reformlar ve şeffaflık konu-sunda atması gereken önemli adım-lar bulunduğuna değindi. Şu anda Hindistan ve Brezilya’nın bu an-laşmanın dışında kalmamak adına gösterdiği çabalara da dikkat çeken Samolis, Türkiye’nin genel olarak ABD kamuoyu, özel olarak da Kong-re Üyeleri nezdinde lobi faaliyetleri yapması gerektiğini söyledi.

Mersin keçiboynuzu ile ABD piyasasında rekabet üstünlüğü sağlayabilir

Mersin için önem taşıyan önemli konuların başında gelen tarım otu-rumu ise büyük ilgi gördü. Burada yapılan sunumlarda özellikle Tür-kiye Ekonomi Politikaları Araştırma

Vakfı (TEPAV) Tarım-Gıda Politika-ları Araştırma Enstitüsü Direktörü Dr. Necdet Budak’ın sunumu dikkat çekti. Budak sunumunda Türk tarım ürünlerinin ABD piyasasındaki pa-yının son 20 yıldır hep aynı kaldığı ve % 0,5 oranını geçemediğini vur-guladı. Burada söz konusu piyasada hangi ürünlerin rekabet üstünlüğü olabileceğine ilişkin yaptığı çalışma-da ise Budak’ın özelikle keçiboynu-zunun ilk 3 ürün arasında yer aldığı-nı açıklaması, Mersin tarım sektörü açısından önemli bir veri olarak de-ğerlendirilebilir.

Kaliforniya Bölgesi’nde Pazar araştırması yapıldı

MTSO Heyeti Washington DC’de ta-mamlanan konferansın ardından pazar araştırması yapmak adına Kaliforniya Bölgesi’ni ziyaret etti. Çeşitli sektörlerden farklı kurum ve kuruluşların ziyaretinde Mersin He-yeti’ne Mersin Uluslararası Liman

İşletmeciliği A.Ş. Finans Grup Müdü-rü Nuri Peker de eşlik etti. Kaliforni-ya’nın ABD’nin alan bakımından en büyük üçüncü eyaleti olmasına rağ-men nüfus büyüklüğü bakımından en büyük eyaleti olduğu söylenebi-lir. Nüfusu 2000-2014 yılları arasın-da %13 artış gösteren Kaliforniya, ABD’nin Batı bölgesinde yer almak-ta olup başkenti Sacramento’dur. Eyaletin başlıca şehirleri ise Los An-geles, San Diego, San Jose, San Fran-cisco, Long Beach, Fresno, Oakland, Santa Ana ve Anaheim olarak sıra-lanabilir. Vali Jerry Brown’un, Ocak 2015’te ikinci dönemine başladığı eyalet, ulusal kongrede 2 senatör ve 53 temsilci ile temsil ediliyor. Kali-forniya, ABD ekonomisinin %13’ten fazlasını oluşturuyor. 2,2 trilyon do-lar nominal GSYİH ile eyalet ayrıca ABD, Çin, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere ve Brezilya’nın ardından dünyanın en büyük 8. ekonomisi. Yeni kurulan işletmelerde ise 3. sıra-da olan Kaliforniya, yüksek teknoloji

üretimindeki yeni kurulan işletme açısından da ilk sırada. Burada Sili-kon Vadisi’nin Kaliforniya’da olduğu da unutulmamalı.

Mersin heyeti tarım sektörüne odaklandı

Sektör olarak Kaliforniya’da özellik-le tarımsal kuruluşlara ağırlık veren Mersin Heyeti, burada Oda, üretici kooperatifleri ve şirket görüşmele-rinin yanı sıra Los Angeles Başkon-solosluğuna da ziyarette bulunarak yatırım olanakları ve Türk iş adam-larının takip etmesi gereken konular hakkında da bilgi aldı. Gerçekleştiri-len ziyaretlerden satır başları şöyle

1. Fresno

Bölgesi Ticaret Odası: Burada Mer-sin heyetini Oda Başkanı, ABD Ticaret Bakanlığı Fresno Bölgesi Temsilcisi ve Dış Ticareti Geliştirme Merkezi Temsilcisi karşıladı. Fresno, Kaliforniya’nın tarım merkezi olarak

biliniyor. Burada Mersin heyeti ta-rafından özellikle tarım-gıda sektö-rüne vurgu yapılarak Mersin ekono-misine ilişkin sunuş gerçekleştirildi. Ardından karşılıklı işbirliği imkanla-rı masaya yatırılarak nasıl bir metot izlenmesi gerektiği tartışıldı.

2. California Citrus Mutual: Kali-forniya’nın en büyük narenciye tanı-tım kooperatifi olan Sunkist’e bağlı bir üretici birliği. Kaliforniya Bölgesi narenciye sektöründe dünya lideri olmasına rağmen bölge halihazırda kuraklık tehdidi ile karşı karşıya. Dolayısıyla, aynı iklime sahip ve ka-lite olarak da aynı standartları yaka-layabilen Mersin narenciye ürünleri-nin önümüzdeki dönemde buradaki kurum ve kooperatiflerle gerçekleş-tirilecek işbirliğiyle değerlendirilip uluslararası piyasadan daha fazla pay alması sağlanabilir.

3. SA Recycling Şirketi: Dünyanın en büyük hurda işleme şirketlerin-den birisi olan şirketin Los Angeles Limanı›ndaki tesisini ziyaret edildi. Burada akü ve motoru çıkarılarak geri dönüşüme getirilen hurda ara-baları bir hamlede toz haline getiren 9000 beygir gücündeki motor dik-kat çekti.

4. Los Angeles Başkonsolosluğu: Los Angeles Başkonsolosu Gülru

Sezer ile gerçekleştirilen toplantıda Türk yatırımcıların Kaliforniya Böl-gesindeki mevcudiyeti, fırsatlar ve potansiyel iş hacmine ilişkin görüş-me gerçekleştirildi.

5. JPG Peace, Love and Happiness, Inc.: Şirket CEO›su George M. Lee ile gerçekleştirilen görüşmede, şirketin bir alışveriş sitesi kurma hazırlığın-da olduğunu öğrenildi. Lee, burada Mersin’den de organik ve niş ürün-lerin yer almasından duyacağı mem-nuniyeti dile getirdi.

6.Wonderful Pistachios&Almonds: Dünya badem üretiminin %80’i ile fıstık üretiminin %50’si Kaliforniya Bölgesi’nde gerçekleştiriliyor olup, şirket dünyanın en büyük badem yetiştiricisi olarak bilinmektedir. Üretim tesisine gerçekleştirilen zi-yarette Mersin Heyeti’nin en çok ilgisini çeken konulardan birisi iş ve gıda güvenliği hususunda alınan önlemler oldu.

7. BCC Capital : BCC Capital Yöne-tim Kurulu Başkanı Nadim Khalaf ve şirket temsilcisi Gürkan Süzer, Mersin heyetine ABD’de iş yapma kuralları ve olanaklarını anlatarak dikkat edilmesi gereken püf nokta-ları paylaştı.

Çakır: “Türkiye, ABD’ye yönelik politika geliştirmeli”

ABD gezisi sırasındaki izlenim-lerini paylaşan MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Sefa Çakır, özellikle ülkeyi tehdit eden ku-raklık sorununa değindi. Geniş tarım arazilerine sahip oldukları-nı ve bu arazilerin bir kısmı dam-lama sulama yöntemiyle sulanır-ken bir bölümünün halen vahşi sulama ile sulandığını anlatan Çakır, önümüzdeki süreçte ülke-de ciddi bir kuraklık sorunu yaşa-nacağını anlattı. Kaliforniya’nın üretimiyle tüm Amerika’yı do-yuran bir eyalet olduğuna ancak kuraklığın en yoğun bu bölgede hissedileceğine dikkat çeken Ça-kır, şunları söyledi: “Türkiye bu durumu önceden görüp şimdiden bir tarımsal dış politika geliş-tirmelidir. Örneğin Amerika’da susuzluk nedeniyle son dönem-lerde çok fazla su çeken badem ağaçları sökülmeye başladı. Oysa badem talebi oldukça yüksek. Türkiye şimdiden badem üreti

ABD Ziyareti izlenimlerini payla-şan bir diğer isim ise TOBB Genç Girişimciler Kurulu Başkan Yar-dımcısı ve Tat Bakliyat A.Ş Yöne-tim Kurulu Üyesi Veysel Memiş oldu. Seyahatin ilk ayağında Was-hington DC’de düzenlenen konfe-ransta önemli temaslarda bulun-duklarını bildiren Memiş, “ABD ile ticari ilişkilerimizi arttırmaya yönelik neler yapabileceğimizi, ticari ilişkilerimizdeki artı ve eksilerimizi görme fırsatı yaka-ladık” dedi. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun desteğinin de toplantıya önemli bir motivasyon sağladığına dikkat çeken Memiş,

“Ayrıca Sayın Başkanımız Şera-fettin Aşut’un toplantı sonrasın-da düzenlemiş olduğu Los Angles programı bizim için ayrı bir fırsat oluşturdu” değerlendirmesini yaptı. Bu program kapsamında bölgenin tarım alanlarını incele-me fırsatı bulduklarını kaydeden Memiş, “BCC firmasının desteği ile Amerika Birleşik devletlerinin en büyük fıstık, badem işleme te-sisi, narenciye işleme tesisleri ve liman ziyareti gerçekleştirdik. Bu seyahatte önemli derecede tecrü-be edindiğimizi düşünüyorum” dedi.

Memiş: “Önemli bir tecrübe oldu”

“Ekonomideki gelişmelere seyirci kalma lüksümüz yok”

Başkan Aşut :

ATC Konferansı’nda yer alan otu-rumlarda Amerikalı senatör, dip-lomat, akademisyen ve iş adam-larının Türkiye’ye bakış açılarını dinleme ve Türkiye’yi Amerika perspektifinden değerlendirme imkanı bulduklarını ifade eden Aşut, sözlerini şöyle sürdürdü; “Burada gerçekleşen her oturum-da biz iş adamları için çok kıy-metli bilgiler ve ipuçları bulunu-yordu. Heyetimiz özellikle tarım, eğitim ve ticaret oturumlarına katılım sağladı. Burada ticaret oturumlarının birisi özel olarak Avrupa Birliği (AB) ve ABD’nin birkaç yıldır müzakere ettikleri Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması’na ayrıldı. Bizler başından beri böylesi bir anlaşmada Türkiye’nin dışarıda tutulmasının dış ticaretimiz açı-sından büyük bir yıkım olacağını vurguluyoruz. Bundan öncesinde TOBB bünyesinde hem AB hem de ABD nezdinde lobi faaliyetleri yürütüyorduk. Bizlere öncelikle ifade edilen Avrupa Birliği’nin sözkonusu anlaşmaya Türki-ye’nin taraf olması konusunda

tedbirli davrandığıydı. Ancak bu-gün anlıyoruz ki ABD’de de hala kat etmemiz gereken çok yol ve gerçekleştirmemiz gereken lobi faaliyetleri var. Aslına bakarsa-nız bizler bunun bilincindeyiz. İş dünyası olarak bizlerin etrafımız-daki gelişmelere seyirci kalma lüksümüz olmadığının farkında-yız. Bu nedenle bu seyahatimizi uzun süredir planladığımız bir pazar araştırması ile birleştirdik. Kentimiz ekonomisinde kilit rol oynayan 3 sektörden birisi olan tarım sektöründe pazar araş-tırması yapmak üzere Washin-gton’un ardından heyetimizle birlikte Kaliforniya’ya geçtik. Mersin narenciye konusunda bu bölge ile önemli işbirliği gelişti-rirken, aynı zamanda keçiboynu-zu gibi bu piyasada rekabet gücü yüksek olan ürünlerle de avantaj sağlayabilir. Algılarımızı sürekli açık tutmalı ve fırsatları kaçırma-malıyız. Bu noktada Oda olarak araştırmaya, bu tarz bilgileri üye-lerimiz için derlemeye ve paylaş-maya devam edeceğiz”.

mine yoğunlaşabilir.” Narenciye konusunda da önemli işbirlikleri sağlanabileceğine değinen Ha-kan Sefa Çakır, Türk ürünlerinin kalite açısından, Kaliforniya’nın ise pazarlamada daha ileride ol-duğunu ifade ederek karşılıklı işbirlikleri kurulabileceğini, de-neyim paylaşımlarının gerçekleş-tirilebileceğini söyledi. ABD’de özellikle sektörel birlikteliğin öne çıkmasının büyük önem ta-şıdığını vurgulayan Çakır, üretim için ayrı bir kooperatif, satış için ayrı bir kooperatif kurulduğunu ve çalışmaları bu kooperatifle-rin sürdürdüğünü bildirdi. Çok sayıda marka çıkarmak yerine herkesin tek bir markaya odak-landığını da ifade eden Çakır, benzer sistemlerin Türkiye’ye de taşınabileceğini söyledi. ABD ve Mersin’de narenciye sezonlarının aynı döneme geldiğine değinen Çakır, bu durumun da işbirli-ği şansını artırdığını, karşılıklı olarak lojistik alanında da 3. ül-kelere satış noktasında birlikte hareket edilebileceğini sözlerine ekledi.

Page 5: MTSO Haber Sayı 294

5YIL: 17 | SAYI: 293 | SAYI: 294 | 11-25 EKİM 2015 | www.mtso.org.tr

İstanbul Sanayi Kongresi’ne

YÖREX’te Mersin lezzetleri büyük beğeni topladı

Üretildiği veya yetiştirildiği yöre-nin adıyla anılan tarım ürünle-

ri, gıda ürünleri, el sanatı ve sanayi ürünlerini ulusal ve küresel ölçekte tanıtmak amacıyla bu yıl 6’ncısı dü-zenlenen YÖREX-Yöresel Ürünler Fu-arı büyük ilgi gördü. Ürünlerin ilk kez satışa sunulduğu fuarda Mersin’den katılan yöresel lezzetler cezerye, ke-rebiç ve Türk kahvesi beğeni topladı. Bu yıl 7-11 Ekim 2015 tarihleri arasın-da düzenlenen YÖREX-Yöresel Ürün-ler Fuarı’nın açılışına TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da katıldı. Türki-ye genelindeki Oda ve Borsalara üye firmalar toplamda 150 stantta ürün-lerini sergiledi. Fuarda Mersin’i Kere-biççi Hayri, Cezeryeci Kadir ile Ara-bağa Kahve temsil etti. Mersin’den katılan firmaları Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Şera-fettin Aşut ile Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Zeper de yalnız bırakmadı.

Fuar sonrası değerlendirme yapan MTSO Başkanı Şerafettin Aşut, YÖ-REX’in içeriğiyle ülkenin, özellikle de Anadolu kentlerinin kalkınmasının çok önemli araçlarından ve önemli tanıtım alanlarından birisi olduğunu söyledi. YÖREX’in yöresel ürünlerin ticarileşme süreçlerini desteklemesi, yöresel ürünlerde markalaşmayı sağ-laması ve ürünlerin katma değerini arttırması için çok önemli olduğuna dikkat çeken Aşut, “Ayrıca yöresel ürünleri kamuoyuna mal etmek ve iç pazarda baskınlık kuran ithal ürün-ler arasında eriyip gitmesine engel olmak adına olağan üstü katkı koyan bir organizasyondur” dedi. YÖREX’e düzenli olarak katıldıklarını belirten

Aşut, şunları söyledi: “Yerel pazar-larda sıkışıp kalmış yöresel ürünle-rimizin, daha geniş pazarlarda değer bulmasına yardımcı olan, yöresinin adını almış ve bu özelliği ile tescillen-miş ürünlerin ulusal ve küresel pa-zarlardaki değerinin artmasına des-tek olan bu oluşum doğrudan rekabet gücümüzü de arttırmaktadır. Aynı za-manda tescillenmemiş yöresel ürün-lerin, coğrafi işaretler başta olmak üzere benzeri belgelendirmeler ile tescillenmesini teşvik etmesi açısın-dan da hayati bir önem taşımaktadır.”

Oda ve Borsaların kaynaş-ması için önemli

Aşut, YÖREX’in Oda ve Borsaların yöresel ürünlerin ticarileştirilmesi konusunda birbirleriyle kaynaş-ması, iletişimlerini geliştirmesi ve ortaklaşa çalışmalarına zemin hazırlaması açısından da tam bir iletişim ağı olduğuna dikkat çekti. “MTSO olarak Mersinimizin yöresel ürünlerinin tanıtımında YÖREX’te olmaya devam edeceğiz” diyen Aşut, sözlerini, “Başta Antalya Tica-ret Borsası olmak üzere fuara katkı koyan herkese, tüm kişi ve kuruluş-lara Mersin ve ülke ekonomimizi adına teşekkür ediyor, fuarın artan başarılar göstermesini diliyorum” diye tamamladı. 5 gün devam eden fuar kapsamında Mersin standında sergilenen tüm ürünler büyük ilgi görürken, “Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Mersin’in meşhur lezzetlerini gururla beğeninize sunar...” yazılı küçük keselerde dağıtılan hediyelik ürünler ayrıca beğeni topladı.

Mersin’de biber yetiştiriciliğinde yüksek miktarda rekolte kay-

bına yol açan nematod zararlısıyla mücadele projesi, 2015-2016 sezo-nunda da destekleyici çalışmalarla devam edecek. Yeni sezonda eğitim çalışmaları ve tarla günü etkinlik-leriyle daha çok çiftçiye ulaşılması hedefleniyor. Mersin Ticaret ve Sa-nayi Odası (MTSO) tarafından des-teklenen, Adana Biyolojik Mücadele Araştırma Enstitüsü, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Mersin İl Mü-dürlüğü işbirliğinde başlatılan ‘Örtü altı Sebze Yetiştiriciliğinde Toprak Kökenli Hastalıklar ve Nematodlarla Mücadele, Solarizasyon ve Toprak Dezenfeksiyonu Uygulamaları Proje-si’nin yeni sezon çalışmaları için ilk adımlar atıldı. Bu kapsamda MTSO, Adana Biyolojik Mücadele Araştırma Enstitüsü ve Mersin Tarım İl Müdür-lüğü ile bir araya gelerek, nematodla mücadelede yürütülen çalışmaları ve yeni sezonda yapılacakları masa-ya yatırdı. Tüm katılımcı kurumların yeni döneme yönelik görüşlerini dile getirdiği toplantıda, projenin kapsa-mı da genişletildi. Yeni dönem için, bitki besleme ve yetiştiriciliğindeki önemli teknik konu başlıklarının da eklendiği projede, yapılacak eği-

Nematodla mücadelede hedef, daha çok çiftçiye ulaşmak

tim çalışmaları ve tarla günü etkin-likleriyle daha fazla çiftçiye ulaşım hedeflendi. Toplantıya, Tarım İl Mü-dürlüğü’nden Murat Çelebi, Kubilay Derin, Gülden Baş, MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Enis Hekimoğlu ve Adana Biyolojik Mücadele Araştırma Enstitüsü’nden Doç. Dr. Seral Yücel ile Dr. Adem Özarslandan katıldı. Projeyle Mersin’de büyük mesafeler kat ettiklerini belirten MTSO Yöne-tim Kurulu Üyesi Enis Hekimoğlu, “Mücadelede geçtiğimiz dönemi de-ğerlendirmek ve önümüzdeki sezo-na nasıl başlayacağımızı belirlemek için toplandık. Sizlerin de desteğiyle geçtiğimiz sezonda, güzel kapılar açtık. Açmaya da devam edeceğiz” diyerek mücadeleye yeni sezonda da aynı azimle devam edeceklerini söyledi. Projenin devamlılığının, çiftçi üzerinde olumlu etki yarattığı-na dikkat çeken Hekimoğlu, “Benim şahsi fikrim, projenin 4’ncü yılda da devam etmesidir. Proje ile amacımız daha fazla kişiye ulaşarak, solarizas-yon uygulamalarının yaygınlaştırıl-masını sağlamak. Bu da biraz sabır gerektiriyor. Projenin devamlılığını sağlarsak, Türkiye’de diğer çiftçile-rin de projeye dahil olmalarını sağ-larız” şeklinde konuştu.

Haliç Kongre Merkezi’nde düzen-lenen ‘Vasatlıktan Çıkış İçin

İnsan ve Kültür-Geleceği Birlikte Kuralım’ temalı 13. İstanbul Sana-yi Kongresi’ne Mersin temsilcileri damga vurdu. Konya ve Sivas TSO ile ortak katıldığı ‘Nasıl İşbirliği?’ konulu oturumda söz alan konuş-macıların yarıdan fazlasının Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tem-silcilerinden oluşması dikkat çekti.

Mersinli işadamları ve akademis-yenler işbirliği konusundaki ça-lışmalarıyla RİS Mersin Projesini Konya ve Sivaslı meslektaşlarıyla paylaştı. Bu yıl 13’ncüsü gerçek-leştirilen İstanbul Sanayi Kongre’si ilk kez interaktif anlayışla düzen-lendi. Kongreyi MTSO; Meclis Üye-leri, Yönetim Kurulu Üyeleri, Genç Girişimciler Kurulu Üyeleri, Kadın Girişimciler Kurulu Üyeleri, Kent Konseyi Başkanı, Çukurova Kalkın-ma Ajansı Genel Sekreteri, Platform Başkanları ve akademisyenlerden oluşan kalabalık bir kadro ile takip etti. Açılış konuşmalarının ardından eşzamanlı gerçekleştirilen “Nasıl İn-san?”, “Nasıl Üretim?”, “Nasıl İşbir-liği?” ve “Nasıl Sürdürülebilirlik?” konulu oturumlarda Anadolu’dan gelen TSO temsilcileri söz alarak interaktif katılım gösterdi. Program Demet Akbağ’ın Sermiyan Midyat ile birlikte sergilediği ‘Vasatlıktan Çıkış’ konulu performansıyla devam etti. CNN Türk Ekonomi Müdürü

Mersin damgası

Emin Çapa’nın konuşmacı olarak katıldığı ‘Gelecek Neler Getirecek’ konulu oturumda Çapa, Türkiye’nin başarıya ulaşması, gelişmesi için va-satlıktan çıkması ve yeni teknoloji trendlerini takip etmesi gerektiğini anlattı.

Haliç Kongre Merkezi’nde düzenle-nen ‘Vasatlıktan Çıkış İçin İnsan ve Kültür-Geleceği Birlikte Kuralım’ te-malı 13. İstanbul Sanayi Kongresi’ne Mersin temsilcileri damga vurdu. Konya ve Sivas TSO ile ortak katıldı-ğı ‘Nasıl İşbirliği?’ konulu oturumda söz alan konuşmacıların yarıdan fazlasının Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) temsilcilerinden oluş-ması dikkat çekti.

Mersinli işadamları ve akademis-yenler işbirliği konusundaki ça-lışmalarıyla RİS Mersin Projesini Konya ve Sivaslı meslektaşlarıyla paylaştı. Bu yıl 13’ncüsü gerçek-leştirilen İstanbul Sanayi Kongre’si ilk kez interaktif anlayışla düzen-lendi. Kongreyi MTSO; Meclis Üye-leri, Yönetim Kurulu Üyeleri, Genç Girişimciler Kurulu Üyeleri, Kadın Girişimciler Kurulu Üyeleri, Kent Konseyi Başkanı, Çukurova Kalkın-ma Ajansı Genel Sekreteri, Platform Başkanları ve akademisyenlerden oluşan kalabalık bir kadro ile takip etti. Açılış konuşmalarının ardından eşzamanlı gerçekleştirilen “Nasıl İn-san?”, “Nasıl Üretim?”, “Nasıl İşbir-

liği?” ve “Nasıl Sürdürülebilirlik?” konulu oturumlarda Anadolu’dan gelen TSO temsilcileri söz alarak interaktif katılım gösterdi. Program Demet Akbağ’ın Sermiyan Midyat ile birlikte sergilediği ‘Vasatlıktan Çıkış’ konulu performansıyla devam etti. CNN Türk Ekonomi Müdürü Emin Çapa’nın konuşmacı olarak katıldığı ‘Gelecek Neler Getirecek’ konulu oturumda Çapa, Türkiye’nin başarıya ulaşması, gelişmesi için va-satlıktan çıkması ve yeni teknoloji trendlerini takip etmesi gerektiğini anlattı.

‘Bazen Olmaz. Başarısızlık da Ha-yatın Bir Parçası’ konulu oturumun moderatörlüğünü ise Gazeteci Bal-çiçek İlter yürüttü. Bu oturumda ise Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık, Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Na-zif Zorlu, Borusan Holding CEO’su Agah Uğur ile Teknik Direktör Mus-tafa Denizli, iş hayatında yaşadıkları başarısızlıkları ve bu durumlar kar-şısında nasıl hareket ederek çözüm ürettiklerini katılımcılarla paylaştı. Kongre, Bilgi Üniversitesi Matematik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Nesin’in konuşmacı olarak katıldığı ‘Hayat Oyundur, Oyun Matematiktir’ konulu oturumla sona erdi. Katılım-cıların tümü düşüncelerini twitter aracılığıyla paylaşarak Kongreye interaktif katılım sağladı. Ayrıca toplantıda dikkat çeken bir diğer hu-

sus karikatüristlerin oturumlardaki fikirleri çizimlerle görsele dökmesi oldu.

Çizimler kongre sonunda fuaye ala-nında sergilendi. “Nasıl İşbirliği” oturumunda Mersin’in “çıkış yolla-rı”ndan birisi olarak sunulması dik-kat çekti.

Bahçıvan: “Türkiye geniş ufuklu anlayışa yönelmeli”

Kongrenin açılış konuşmasını İs-tanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan gerçekleş-tirdi. Türkiye’nin yeni ve çok daha geniş ufuklu bir anlayışa yönelmesi gerektiğine inandığını anlatan Bah-çıvan, değişime direnenlerin bir yere varamayacağını söyledi. İş kültürü geliştirip ortak hareket edenlerin 21. yüzyılı şekillendirmeye katkı sağla-yacağını vurgulayan Bahçıvan, 13. Sanayi Kongresi’ni de 21. yüzyılın özelliklerini dikkate alarak hazırla-dıklarını, yeni nesil kongre olarak tasarladıklarını söyledi. Bahçıvan’ın ardından söz alan İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay ise kongre konuları arasında yer alan sorulara yanıt vererek ko-nuşmasına başladı.

‘Nasıl İnsan?’

sorusunu “Özgür ve yenilikçi, üret-ken insan” olarak açıklayan Okyay,

‘Nasıl Üretim?’ sorusuna ise “Yeni-likçi, katmadeğeri yüksek ve rekabet-çi üretim” diye yanıt verdi. Bodur’un ‘Nasıl Sürdürülebilirlik?’ sorusuna yanıtı ise “Kapsayıcı, kurallı ve ino-vatif” şeklinde oldu. Konuşmasında bir ülkenin ve ülke insanının başa-rılı olabilmesi için kişinin becerileri yanında ülkelerin genel ikliminin de büyük önem taşıdığını vurgulayan Okyay, şunları söyledi: “Türkiye tari-hi ile gelenekleriyle insan potansiye-li, gelişim becerisi ve üretim gücüyle önemli bir ülke. Uzunca bir süredir bu kongrelerde ele alınacak konular üzerinde tartışıyor, konuşuyoruz. Şimdi yeni bir atılım dönemine gir-memiz kaçınılmaz. Çok vakit kaybet-tik. Ülkemizin neden halen dünya-da tanınan markası yok Aziz Sancar, Nobel Bilim Ödülü alarak bizi onur-landırmışken neden bizim üniversi-telerimizden Nobel Bilim Ödülü’ne aday bilim insanı çıkmıyor? Neden dünya ölçeğinde icatlar yapamıyo-ruz çünkü sistemimiz sorunlu. Steve Jobs eğer bizim ülkemizdeki sisteme doğsaydı bu kadar başarılı olabilir miydi? Benim cevabım hayır. Çün-kü Jobs’a başarı hikayesini yazdıran sistemi Türkiye’de kuramadık. Bi-reysel başarılar elbette önemli ama ülkelerin genel iklimleri de başarıda büyük rol oynuyor.” Nasıl insan? İlk oturumda başarı için Nasıl İnsan? Sorusuna yanıt arandı. Bu bölümde özellikle eğitimde önemli başarılara imza atan Finlandiya örnek alınıp

Finlandiya’dan gelen temsilciler başarı hikayelerini anlattı. Modera-törlüğünü İndeks İletişim Yönetim Kurulu Başkanı Yaprak Özer’in ger-çekleştirdiği oturumun konuşma-cıları Finlandiya Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Risto E.J Penttila ile Helsinki Üniversite Öğretim Üyesi Prof. Hannele Niemi oldu.

“İşbirliği için önce güven gerekiyor”

“Nasıl İşbirliği»konulu oturumda ise Mersin, Konya ve Sivas TSO temsilci-leri görüşlerini bildirdi. NTV Spikeri Seda Öğretir ile Vatan Gazetesi’nden Ali Ağaoğlu’nun moderatörlüğü üst-lendiği oturuma Mersin katılımcıları damgasını vurdu. Söz alan katılım-cıların yüzde 80’inin Mersin’den olması dikkat çekerek salondan bü-yük alkış aldı. Toplantı sonunda iş-birliğinin Türkiye’de sağlanamama-sının nedenleri şu başlıklar altında özetlendi: “Önce güven. Ya güven-sizliğin riski ya da güvenmenin ma-liyetini tercih edeceksiniz. KOBİ’ler birleşmeli. Dünya da bu birleşime zorluyorHer işbirilği faydalı değil-dir. Yıkıcı rekabet değil tamamlayıcı olunmalı. Herkesin aynı olduğu bir yerde başarı gelmiyor. Aşure gibi 10 ürünü bir arada sunmak önemli olan. Samimi değiliz, aç gözlüyüz, ül-kemizde etik kültür güçlendirilmeli. Nimeti alıp külfeti öteleyen kültürle iş yapamayız.”

Page 6: MTSO Haber Sayı 294

6 YIL: 17 | SAYI: 293 | SAYI: 294 | 11-25 EKİM 2015 | www.mtso.org.tr

Dünya ekonomisinde parlayan yeni aktör: BREZİLYA

Brezilya denildiğinde akla ilk olar-ak Rio Karnavalı gelir. 2016’da 451. yılı kutlanacak olan karnaval 5-10 Şubat tarihleri arasında düzenleni-yor. Otel rezervasyonlarının çok önceden tamamlandığı ve karna-val günü tam doluluğa ulaşıldığı organizasyonda ülkenin geçen yıl 5 gün içinde 1 milyar doların üze-rinde gelir elde ettiği biliniyor. Rio Karnavalı dünyanın en büyük par-tisine dönüşmüş en çok kutlanan etkinliklerinden biri. Oruç tutma, tövbe etme ve dünyevi zevklerden uzak durma dönemi olan Paskalya öncesi perhizden bir hafta önce başlayan karnaval, her yıl Rio’ya bir milyondan fazla turist çeki-yor. Etkinlik boyunca oteller, gece kulüpleri, barlar ve restoranlarda-ki sokak partileri, karnaval baloları ve partiler şehri durma noktasına getiriyor. İlk karnaval,Portekizliler 1700’lerde kutlanma şekillerini değiştirseler de, 1641’de maskeli baloların düzenlendiği bir etkinlik

olarak başladı. O yıllarda kalabalık gruplar birbirlerine çamur ve su at-mak için buluşurdu. Ancak, yıllar içinde karnaval düzenlenen sokak partileriyle gelişmiş etkinlikler haline geldi. Elitlerin karnavala katılımı ise 1800’lerde bir İtalyan Büyükelçisi eşinin düzenlediği, eğlence düşkünlerinin vals ve polka ezgileriyle dans ettiği Rio Karnavalı ile başlar. Şimdilerde Rio Karnavalı Marquês de Sapucaí Sokağı’nda bu-lunan Sambadrome’da gerçekleşir. Burada en büyük samba geçidini ağırlayabilmek adına hiçbir sokak köşesi, otel veya gece kulübü ye-terince büyük değildir. Ünlü mimar Oscar Niemeyer tarafından kurulan stadyum, her iki yanda tribünler ve özel oturma düzenlemeleri ile kuşatılan bir samba podyumunun olduğu ana yarışa ev sahipliği yapar. Zaman içinde ülkede samba okulları da kurulmuş olup geçitler daha sis-temli gösterilere dönüştürülmüştür.

Karnaval önemli gelir kaynaklarından biri

Yeni petrol rezervleri bulunan ve gelecekte petrol devleri arasına

girmesi beklenen Brezilya; Rusya, Hindistan ve Çin (BRIC Ülkeleri) ile beraber 2050’li yıllarda dünyanın ekonomik kaderini belirleyecek ülkelerden biri olarakgösteriliyor.Dünyadaki ekonomik krize rağmen mevcut durumda Brezilya’nın BRIC Ülkeleri arasında varlığını sürdürmesinde de bu gücünün, tedarikçi ülke olmasının ve zengin doğal kaynaklarınınrolü büyük. Brezilya, kapladığı alan açısından dünyanın beşinci büyük ülkesi. Ülk-enin yaklaşık yüzde 90 gibi büyük bir bölümü Ekvator ile tropikal Oğlak dönencesinde yer alıyor. Atlas Okyanusu ile çevrili olan ülkenin başkenti Brasilia, politik ve idari merkez olmakla birlikte ekonomi, ticaret ve sanayi merke-zleri başkentten uzakta. Ekonomi, ticaret ve sanayi merkezleri ağırlıklı olarak Atlas Okyanusu kıyısında yoğunlaşıyor. Ülkenin başlıca büyük şehirleri ise Sao Paulo, Rio de Janer-io, Belo Horizonte, Porto Alegre, Salvador ve Recife olarak sıralana-bilir. Brezilya’nın GSYİH’sının yüzde 50’si güneydoğu bölgesinde, Sao Paulo, Rio de Janeiro, Minas Gerais ve Esprito Santo eyaletlerinde+ üretiliyor. Üretim altyapısının ise yüksek oranda çeşitliliğe sahip olduğu söylenebilir. Ülke genelinde kilometrekareye ortalama 22 kişi düşerken bu bölgede yaklaşık 85 kişi düşüyor. Dünyanın en kalabalık beşinci ülkesi olan Brezilya’nın 2015 yılı itibarıyla nüfusu yaklaşık 204,5 milyon kişiden oluşuyor.

Ekonomik yapı Brezilya ekonomisine genel olarak bakıldığında hizmetler sektörünün öne çıktığı görülebilir. Hizmetler sektöründe ise; telekomünikasyon, bankacılık, enerji, ticaret ve bilgi işlemleri en güçlü olanları. Hiz-metlerin yanı sıra Brezilya’nın tarımda da güçlü olduğu ürünler bulunmakta. Bu alanda öne çıkan ürünler ise; kahve, soya, şeker-kamışı, kakao, pirinç, et, tavuk, mısır, portakal, pamuk, buğday, tütün olarak sıralanabilir. Sanayide ise çelik, sivil havacılık, kimyasallar, petrokimyasallar, ayakkabı, makine, motorlar, taşıt araçları, oto yedek parçaları, dayanıklı tüketim malları, çimento ve kereste öne çıkıyor. Brezilya, Latin Amerika ve Karay-ipler bölgesindeki en büyük ve ürün çeşitliliği en fazla olan sanayi merkezi olarak tanımlanıyor. Her geçen gün ekonomisini güçlendiren Brezilya, kahve, soya, şekerkamışı, kakao, pirinç, mısır, portakal, pamuk, buğday, tütün gibi birçok tarım ürünü, tavuk eti gibi canlı hayvan ürünleri, kâğıt ve kâğıt hamuru gibi ağaç ürünleri, deri ve ayakkabı ile mineral ve metal ürün-lerinde dünya çapında karşılaştır-malı üstünlüğe sahip.

Sanayide ileri teknoloji

Brezilya’nın öne çıktığı temel sanayi sektörü motorlu araçlar ve yan ürünleridir. Ülkede öne çıkan sektörler şöyle sıralanabilir: Lüks turistik gemilerden yarış bot-larına ve 300 bin tonluk tankerlere kadar gemi inşası, Motorlu araçlar, araba, araç ve kamyon, her tip otobüs, ağır nakliye araçları, arazi araçları, Metaller (çelik, alaşım-lar ve alüminyum dahil), Gıda, Havacılık ve uzay (tarımsal ilaçlama uçaklarından, 90 kişilik jet uçakları-na, askeri eğitim ve kargo uçakları Tucano ve uyduları araştıran sesten hızlı AMX’e kadar), Bilişim sistem-leri (donanım ve yazılım, özellikle bankacılık sistemleri ve bilgisayar-lar), Oyuncaklar, Ofis ve ev eşy-aları, ahşap ve ahşap ürünler, mo-bilya, Radar ve uzaktan kumandalı alıcı sistemleri, İlaçlar, eczacılık ürünleri ve her tür tıbbi donanım, İnşaat sanayi için gerekli her türlü ürün, Tarım araçları ve teknolojisi, İletişim (ses ve veri), kağıt, matbaa malzemeleri, Makineler, Demiry-olu lokomotif ve vagonları ile her türlü önemli sanayi ihtiyaçları için sermaye malları, ağır iş makineleri, donanımı ve teknolojisi.

Ülke, 2016 Olimpiyatlarına hazırlanıyor Geçmişte sıkıntılı günler geçiren Brezilya, son dönemlerde attığı adımlarla uyguladığı politikalarla ekonomisini her geçen gün daha da güçlendiriyor. Ülkenin, daha önceki krizlerde edindiği deney-imle son krizi daha istikrarlı bir şekilde atlattığı söylenebilir. The Economist’in 2015 yılı ülke risk raporunda da ifade edildiği üzere Brezilya günümüzde bağımsızlık, döviz kuru, ekonomik yapı ve ülke riski açısından “BB” risk notu ile is-tikrarlı bir durum sergiliyor. Politik risk ve bankacılık sektörüne ilişkin risk notu da “BBB”. IMF’den borç alan ülke konu-mundan “kredi veren” ülke konumuna gelen Brezilya, 2016’da Olimpiyatlara ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. İçinde yer aldığı BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) ülkeleri arasında büyüme performansı açısından geride kalsa da Brezi-lya’nın sosyal ve ekonomik reform-larının devamlılığının büyük önem taşıdığı yönünde değerlendirme yapılabilir. Ayrıca ülkedeki istikrar da gelişimde önem taşıyor. Ülk-enin ilk kadın Başkanı olan Dilma Roussef, 2018 yılına kadar ikinci kez başkan seçildi.

Brezilya tüketici pazarı hızla büyüyor

Brezilyanın ekonomik perfor-mansına bakacak olursak geçen yıl ekonomik büyüme oranı yüzde 0,1’de kalan ülkenin bu yıl yüzde 0,5 civarında büyüyeceğinin tahmin edildiği söylenebilir. Brezilya küresel aktör olma yönünde önemli yol alıyor. Yapılan bazı araştırma-lara göre 2020’de Brezilya tüketici pazarının 3,5 trilyon ABD Dolar ile dünyanın 5. büyük pazarı haline geleceği tahmin ediliyor. Ülkede ekonominin canlandırılması amacıyla, gösterge faiz oranı yüzde 7,25’e kadar düşürüldü, enflasyon yüzde 5,9 oranıyla kontrol altına alındı. Daha dengeli ve rekabetçi bir döviz kuru temin edildi ve vergilendirme sisteminde düzenle-melere gidildi. Enerji maliyetlerinin düşürülmesi üzerinde de çalışıl-malar sürdürülüyor. International Budget Partnership tarafından yapılan kamu hesapları şeffaflığı endeksinde Brezilya dünyada 12. sırada gösteriliyor.

Hava, kara ve denizyolu yatırım ihaleleri yoğunlaştı

Brezilya her geçen gün dikkatleri üzerine biraz daha fazla çekmesi nedeniyle bu ülke ile temaslar da gün geçtikçe yoğunlaşıyor. Bu nedenle paralelinde ülkenin ulaşım altyapısındaki yatırım ihtiyaçları da artıyor. Ülkede havaalanlarında yolcu sayısı geçtiğimiz 5 yılda yak-laşık iki kat yükselmiş. Bu durum havaalanlarına yatırım ihtiyacını da beraberinde getiriyor. Dış ticaret hacminin son yıllarda hızlı şekil-de artması, limanların iş yükünü artırmış ve bu da liman yatırımları ihtiyacını doğuruyor. Benzer bir du-rumun karayollarında da yaşandığı söylenebilir. Trafiğe yeni giren araç sayısının ciddi artış göstermesi trafik yoğunluğunu artırmış ve özel-likle otoyollara yatırım yapılmasını gerektiriyor. Ülkede açıklanan Lojistik Yatırım Programı kapsamında karayolları, demir yolları, limanlar, havaalanları ve enerji alanında özel firmalarca yatırım yapılmasına yönelik ihaleler serisi başlatıldı. Söz konusu pro-gramlar çerçevesinde özel sektörün yatırım yapması, devletin ise uygun koşullarda finansman sağlaması ve genel ekonomik istikrarı sürdürerek ekonomik büyümenin artırılması hedefleniyor.

Dış ticaret

Brezilya, geleneksel pazarı olan Amerika kıtası ve Avrupa Birliği’nin yanında son dönemde Afrika, Orta Doğu ve Körfez, Doğu Avrupa ve Asya pazarlarına ihracatını önem-

li ölçüde artırdı. Güney-Güney ticareti olarak tanımlanan ve dünya ticaretinde giderek daha ağırlık kazanan eğilimde Brezilya’nın payı büyük. Brezilya ihracatta sergilediği başarısını ihraç mallarını çeşitlen-direrek ve geleneksel pazarlarının dışında kalan pazarlara açılarak elde etti. Tarım ürünlerinin yanı sıra uçak, otomotiv, demir, kimyasallar, makine, ayakkabı, kağıt, elektrik ve elektronik gibi endüstri ürünleri de önemli ihraç kalemleri arasında. Ülkenin 2014 yılı toplam ithalatı 229 milyar Dolar, ihracatı ise 225 milyar Dolar olarak gerçekleşti.

İhracat

Brezilya’nın güçlü olduğu ihraç ürünlerinin başında; demir cevher-leri, soya, ham petrol, şeker, tavuk eti, soya küspesi, kahve, dondu-rulmuş sığır eti, odun hamuru, mısır, petrol yağları, uçaklar, binek otomobil, kara taşıtlarının aksam ve parçaları, alüminyum oksit, tütün, altın, demir-çelik ürünleri ile meyve ve sebze suları gelir. Ülke ihracatını iki ana kategoriye ayırmak mümkün. İlki, demir, alüminyum, manganez ve diğer madenler; soya, şeker, kahve, kakao, pamuk, mısır, yaprak tütün, meyveler ve diğer tarım ürünleri, her tür et gibi ham ve yarı işlenmiş ürünler. İkincisi ise; imal edilmiş mallar, uçaklar, motorlu araçlar, gemiler, lokomotifler ve vagonlar, bu araçlara ait yedek parçalar, demir ve çelik alaşımları ve ürün-leri, kağıt, mekanik sistemler, buhar veya elektrik ve elektronik motor-ları, makine ve donanımları, fiber optik dahil iletişim sistemleri, ec-zacılık ürünleri, kozmetik ve ilaçlar, hastane tıp ve diş tedavisi donanım-ları, tekstil, ayakkabı, müzik aletleri, oyuncaklar, mobilya ve ev eşyaları, bilgisayarlar ve yazılım dahil büro makineleri, plastik ürünler, işlen-miş sığır eti, tavuk ve diğer etler, portakal suyu, meyveler, sebzeler, kahve, balık ve diğer gıdalar. Yarı mamul malların ihracatı ise giderek artıyor ve daha fazla ikincil petrok-imya ürünü kullanıma hazır tutu-luyor. Öte yandan sermaye malları, petrol arama ve üretim platform-larından dev hidroelektrik türbin-lere kadar birçok ürün; Brezilya mühendislik, danışmanlık ve inşaat firmaları tarafından yurt dışında pazar buluyor. Brezilya’nın ihra-catında en önemli ticaret ortakları Çin, ABD ve Arjantin. İhracatındaki ilk 10 ülkenin toplam ihracatı içindeki payı yüzde 56. Türkiye ise Brezilya’nın ihracatında 37. sırada yer alıyor. Toplam ihracat içindeki payı ise henüz yüzde 0,6.

İthalat

Brezilya’nın ithalatında ağırlığı olan ürünler ise, petrol yağları ve ham petrol, otomobil, kara taşıtları aksam ve parçaları, doğal gaz, mobil telefonlar, elektronik devreler, il-açlar, gübreler, dijital kameralar, taş kömürü, kamyon, kamyonet, serum ve aşılar, bilgisayarlar ve haşarat öldürücü, dezenfekte ediciler olarak sıralanabilir. Brezilya’nın ithalatın-da en önemli ticaret ortakları Çin, ABD ve Arjantin. İthalatındaki ilk 10 ülkenin toplam ithalatı içindeki payı yüze 62,5. Türkiye ise Brezi-lya’nın ithalatında 46. sırada yer alıyor. Toplam ithalat içinde Türki-ye’nin payı ise yüzde 0,4.

İşadamlarının pazarda dikkat etmesi gereken hususlar Brezilyalı ithalatçılarla iş yapmanın başlıca koşulu, e-mail veya yüz-yüze yapılan ön görüşmelerde; satış ve ödeme koşulları konusunda istikrarlı olunmasıdır. Teslim tarihi, miktarı gibi konularda değişiklik yapılması genellikle karşı tarafın güvenini sarsacaktır. Brezilyalı alıcı genellikle detaylı araştırma yaptığı, dünya pazarındaki mevcut tedar-ikçileri ve onların satış koşullarını iyi bildiği için yapılacak teklifin istikrarlı olması, teklifin hangi koşullarda değişebileceğini iyi anlatmak önemlidir. Brezilyalı işad-amları genellikle İngilizce bilmesine

rağmen kritik konular görüşülürk-en tercüman kullanılması tercih edilmelidir.

İş görüşmelerindedikkat edilmesi gerekenler İş randevuları önceden netleştiril-melidir. Normalde iş görüşmeleri ofiste yapılmakla birlikte, süre kısıtının olduğu durumlarda otel veya evde hatta bir başka ülkede de görüşme yapılabilir. Brezilya’ya git-tikten sonra randevunun konfirme edilmesi gerekmez. Bu konuda hassas davranmaları nedeniyle olası bir değişiklikte firmanın sekreteri ilgili taraflara konuyu önceden bildirir. Randevularda dakiklik önem taşır, bu nedenle görüşm-eye giderken trafik yoğunluğu göz önünde bulundurulmalıdır. Randevu eğer Başkent Brasilia’da ise Salı-Perşembe günleri arasında randevu verilme olasılığı yüksektir. Brezilyalı iş adamları Latin orijin-leri nedeniyle dakik olmadıkları sanılsa da bu çok yanlış bir kanı olup randevularda dakik olunması önem taşır. Bu nedenle geç kalındığı durumlarda mutlaka haber veril-mesi gerekir. Brezilyalı alıcı, ürüne ilişkin teknik detaylar, fiyat listesi, gümrük kodları, vergiler, depolama masrafları, liman ücretleri gibi nihai kararını etkileyecek bütün hususları açıklayan bilgiler verilmesini tercih eder. Alıcının nihai kararını gümrük prosedürleri de etkiler. Toplantı sonrasında proforma fatura gönder-ilmesi gerekebilir. Ancak proforma fatura siparişin kesinleştiği an-lamına gelmez. Yazışmalarda firma logosunun olduğu kâğıtlar kullanıl-malıdır.

Nasıl giyinmeli?

Giyim konusunda, resmi giyim tavsiye edilir. Erkeklerin takım elbise, bayanların ciddi ve sade giyinmeleri önerilir. Sıcak ve nemli havaya uygun hafif ve pamuklu kıyafetler önerilir. Özellikle kap-kaçtan korunabilmek için değerli saat, mücevherat takılmaması, bilgisayar ve fotoğraf makinesi ve cep telefonunun dikkat çekecek şekilde taşınmaması tavsiye edilir.

Brezilyalı ithalatçıların tercih ettiği ihracatçı profili ve çalışma şartları

-Yerleşik bir şirket olması (En az 10-15 yıllık bir geçmişinin olması), - Ürünlerde kalite ve standartların tutturulmuş olması,- Kendilerinin Brezilya pazarında tek satıcı (ithalatçı) konumunda tutulması,- İyi bir iletişim konusunda beklentilerine yanıt verilebilmesi (Karşılıklı ziyaretler, müşteri tatmi-nine dönük çalışmalar).

Sağlıklı iş bağlantısı kurulması için bunları yapmayın • Müşteriden gelecek e-postalara cevap vermemek - Üretim kapasitesinin üstünde taahhütte bulunmak - Proforma faturada yazan fiyatı değiştirmek - Söz verilen numuneleri gönder-memek -Üzerinde mutabakata varılan ödeme şeklini değiştirmek - Müşterinin istediği teslim şeklini kabul etmemek - Söz verilenden farklı miktarda mal göndermek -Gerekli dokümanların gönderimini geciktirmek -Belgelerdeki tutarsızlıklar - Müşterinizi ülkenize davet etme-

meniz -Brezilya veya ülkenizi eleştirir tarzda konuşmanız -Müşterinizin beklediği ürün özel-liklerini karşılamamak - Sigorta garantisi konusunda işbirliğinden kaçınmak -Akreditif yapılamadığı durum-larda riskleri alıcınıza yüklemeniz -Güvenmediğinizi belirtecek şekilde peşin ödeme talebinde ısrar etmeniz - Brezilya’nın geleneklerini eleştirmek - Brezilya’daki şehirlerin kaosundan bahsetmek - Brezilya mutfağını eleştirmek - Brezilya’nın büyük şehirlerindeki şiddet olaylarından korktuğunuzu vurgulamak Ülkenizi abartılı bir şekilde - Brezilya ile karşılaştırmak

Para kullanımı

Ülkenin para birimi “Real” (R$)’dir. Pek çok otel ve mağazada döviz ve uluslararası kredi kartları kabul edilir. Günlük döviz kuru gaze-telerde, otellerde, bankalarda ve seyahat acentelerinde mevcuttur. Nakit ve seyahat çekleri bu yerlerde kolayca bozdurulabilir. Birçok otel ve mağaza döviz ve uluslararası kredi kartlarını kabul eder. Brezi-lya’ya giren ve Brezilya’dan çıkan her türlü para akışının Merkez Bankası üzerinden yapılması gerek-mektedir. Brezilya’ya yapılacak yatırımlar da Merkez Bankası tarafından kayıt altına alınmaktadır. 2004’ten bu yana bu kayıt işlemi internet üzerinden yapılabilmek-tedir.

Pasaport ve vize işlemleri

Ülkeye girişte MERCOSUR üyesi ülke vatandaşları ile Brezilya’nın karşılıklı anlaşma yaptığı ülke vatandaşları dışında kalan ya-bancılar için vize zorunludur. Pasaportların ülkeye giriş tarihin-den itibaren altı ay süreyle geçerli olması gereklidir. Turist ve transit vizeler genelde iki gün içinde hazırlanır. Vize, turistler için 90 gün, transit yolcular için 10 gün süreyle verilir. Diplomatik, Hizmet, Hususi ve Umuma Mahsus Pasaport hamili Türk vatandaşları Brezilya’ya yapacakları üç aya kadar ikamet süreli seyahatlerinde vizeden muaftır. Söz konusu muafiyet

sadece turistik amaçlı tek giriş vizeleri için geçerlidir. Brezilya’ya giren şahıslar giyim ve kişisel eşyalardan ayrı olarak aşağıdaki kalemlerden birer tane getirebilir: toplam değeri 500 doları geçmey-en radyo, teyp, video kamera. Ziyaretçilerin varışlarında, yerel Duty Free Shop’tan ayrıca 500 dolarlık mal almalarına izin verilir.

Resmi tatiller ve çalışma saatleri

1 Ocak : Yılbaşı 20 Ocak : Yalnızca Rio de Janeiro’da tatildir. Şubat-Mart : Karnaval (iki gün, resmi tatil değildir) Mart : Paskalya 21 NisanTiradentes Günü (Milli Kahraman) 23 Nisan : Yalnızca Rio de Janeiro’da tatildir. 1 Mayıs : İşçi Bayramı 7 Haziran : Corpus Christi 7 Eylül : Bağımsızlık Günü 12 Ekim : Lady Aparecida (Dini tatil) 15 Kasım : Cumhuriyet Bayramı 20 Kasım : Yalnızca Rio de Janeiro’da tatildir. 25 Aralık : Noel Tatili

Haberleşme

Brezilya ile telefon ya da faks iletişimi kurmak için ülke kodu olarak +55 tuşlandık-tan sonra, şehir kodu ve abone numarasına geçilecektir. Önemli şehirlerin kodları şöyledir: Sao Paulo (011), Rio de Janeiro (021), Brasilia (061), Belo Horizonte (031).

Sağlık

Sarı humma aşısı zorunlu olmam-akla birlikte önerilir. Havaalanın-da Sağlık Denetleme Merkezinde uçuş tarihinden 10 gün önce aşı vurulabilirsiniz. Özellikle Amazon Bölgesi›ne gidecek olanların aşı vurulması gereklidir.

Güvenlik

Brezilya’da kaldığınız otellerde, hırsızlığa karşı güvenliğinizle ilgili uyarılar dikkatinizi çekece-ktir. Özellikle değerli mücevherat takmak, cep telefonu ve lap top bilgisayarı fark edilir şekilde taşı-mak riskli olacaktır. Brezilyalılar sizi korumaya yönelik uyarıları içtenlikle yapacaktır.

Kaynak : Ekonomi Bakanlığı

Page 7: MTSO Haber Sayı 294

7YIL: 17 | SAYI: 294 | 11-25 EKİM 2015 | www.mtso.org.tr

Fırıncı esnafı denetimlerin sıklaştırılmasını istiyor

Küçük esnaf ekonomiden yavaş yavaş siliniyor

Fuat AKBAŞ

Ahmet DÜLEK

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası 7 No’lu Perakende Gıda ve

Muhtelif Ticaret Meslek Komitesi Başkanı Ahmet Dülek, artan AVM’ler nedeniyle Mersin’de küçük esnafın yavaş yavaş yok olmaya başladığını söyledi. AVM’lerin mobilyadan gi-yime birçok küçük esnafı; zincir süper marketlerin ise bakkalları yok etmeye başladığına dikkat çeken Dülek, “Mersin’de şu anda 5 bine yakın bakkal var. Ama her yıl yüzde 10-20’si kapanıyor. Bunun yerine zincir marketlerin şube sayısın-da hızlı bir artış var. Ekonominin belkemiği olan esnafı koruyucu tedbirler artırılmalı” ifadelerini kul-landı. Bu noktada seçim gündemi-nin ekonomi gündemine dönmesini ve vakit kaybedilmeden Perakende Yasası’nın çıkmasını beklediklerini anlatan Dülek, en azından haftada bir gün AVM ya da zincir marketler-in tatil olmasıyla küçük esnafta ci-ddi bir canlanma yaşanacağına in-andığını ifade etti.Komite üyeleri ve çalışmaları hak-kında bilgi veren 7 No’lu Meslek Komitesi Başkanı Ahmet Dülek, Komite bünyesinde 475 civarında üye bulunduğunu anlattı. Bu üyeler-in 200’e yakınının ulusal zincir mar-ket temsilcisi olduğunu bildiren Dül-ek, 100’ünü yerel zincir marketlerin oluşturduğunu, kalan bölümün de muhtelif perakende ürün satışı gerçekleştiren küçük esnafı tem-sil ettiğini açıkladı. Komite olarak özellikle iki konuda ciddi sıkıntı

yaşadıklarına değinen Dülek, bun-lardan bir tanesinin henüz çıkma-yan Perakende Yasası diğerinin ise pazarcıların yeterli düzeyde denetle-nmemesi olduğunu söyledi.

Pazarcılar yeterince denetlenmiyor

Pazarcıların belediyeye bağlı çalıştığını, vergi levhaları bulun-maması nedeniyle herhangi bir vergi ödemediklerini, yalnızca belediyeye ödedikleri bir bedel karşılığında ürünlerini satabildiklerini anlatan Ahmet Dülek, herhangi bir vergi öde-medikleri gibi işçi giderleri de bulun-madığına dikkat çekti. Bu noktada satışlarını dükkanda gerçekleştiren esnafın fiyat noktasında rekabet şansının oldukça azaldığına değinen Dülek, şu bilgileri verdi:“Pazarlarda girdi maliyeti oldukça düşük. Bu nedenle fiyatta ciddi bir rekabet sağlayabiliyorlar. Ancak peynir, zeytin, salça gibi birçok gıda maddesi açıkta, sağlıksız koşullarda satılıyor. Bu uygulama düzenlenme-li. Konuyla ilgili Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na başvurduğumuzda ver-gi levhaları bulunmaması nedeniyle müdahale edemediklerini söylüyor-lar. O durumda Belediye kontrol-leri artırmalı. Ürünler marketlerde açıkta satılırsa bizlere hemen ceza uygulanmasına rağmen pazarcılara uygulanan cezai bir müeyyide bu-lunmuyor”.Peynirin açıkta satışının yeni uygu-

lamayla son günlerde yasaklandığını hatırlatan Dülek, fiiliyatta bu uy-gulamanın hayata geçirileceğine ise komite üyeleri olarak inan-madıklarını anlattı. Benzer bir kara-rın bakliyat için de alınmış olmasına rağmen uygulamada halen bir adım atılmadığına değinen Dülek, peynir konusunda da denetimlerde sıkıntı olacağına inandıklarını ifade etti.

“Kurum ve kuruluşlar yerel markaları tercih etmeli”

Küçük esnafın gelişip, sıkıntılarını en aza indirebilmesi adına şehirdeki kurum ve kuruluşların alımlarında ya da düzenledikleri organizasyon-larda yerel markaları tercih etme-sinin büyük önem taşıdığını vurgu-layan Dülek, “Son dönemlerde bu yönde adımlar artılmaya başladı ve artarak da devam etmesini bekli-yoruz” dedi.Hizmet sektörüne ağırlık verdiklerini ve bu nedenle personel kalitesinin de sektör temsilcilerinin gelişmesi adına büyük önem taşıdığını kayd-eden Ahmet Dülek, 7 No’lu Komite olarak personel eğitimi konusunda yeni çalışmaları olacağını anlattı. Dülek, gençlere pekakende sek-törünün öneminin ve bu sektörde faaliyet göstermenin ayrıcalıkları ve kazançlarının anlatılması gerek-tiğini söyledi.Son dönemlerde ulusal ya da ul-uslararası zincir marketlerin dahi reklamlarında küçük esnafı kendis-

ine örnek almaya başladığını ifade eden Dülek şunları söyledi:“Bir zincir market reklamında ma-halle sakinlerinin anahtarlarını zincir market kasiyerine bırak-abileceğini, ya da yine kasiyer aracılığıyla çocuğuna bir bilgi ak-tarabileceği mesajını veriyor. Oysa böyle bir şey mümkün değil. Ma-hallelerin vazgeçilmez değerleri bakallardır, sahip çıkılması gerek-tiğine inanıyorum.”

“Perakende Yasası’nı bekliyoruz”

Sektörün sorunlarının çözümü adına Perakende Yasası’nı beklediklerini de kaydeden Ahmet Dülek, bu yasa ile en azından Pazar günü AVM’lerin kapalı olmasının dahi küçük esnafı hareketlendireceğine inandığını söyledi. Mersin’de büyük AVM’lerin açılması sonrasında Atatürk Cadde-si, Hastane Caddesi ya da Çamlıbel esnafının ciddi sıkıntılar yaşadığını ve birçok firmanın kapandığını hatırlatan Dülek,sorunların çözümü için AVM’lerin şehrin uzağında yer almasının ve haftanın belirli günler-inde kapanmasının önemine dikkat çekti.Son olarak belediyelerden bir beklentileri daha bulunduğunu da kaydeden Dülek, sözlerini, “Beledi-yelerden mahalledeki esnafı takip etmesini bekliyoruz. Eğer bir bakkal, bir berber varsa ve yeterli görülüyo-sa ikincisinin açılması için ruhsat vermemelerini bekliyoruz” diye tamamladı.

Mersinli fırıncı esnafı kentteki ekmek satışlarındaki denetim

eksikliğinden şikayetçi. Bir taraftan Suriyeli vatandaşların pazarlarda, sokak ya da caddelerde denetimsiz olarak gerçekleştirdiği Suriye Ek-meği satışından büyük yara alan sektör temsilcileri diğer taraftan ru-hsatı farklı alanda olan pide pişirim fırınlarının düşük fiyatlarla ekmek satıyor olmasının sıkıntısını yaşıyor. Rekabette yaşanan sıkıntıların ar-dından geliri düşen esnaf, gelişi-mini sağlayabileceği ar-ge’ye dönük makine yatırımlarında ise zorlanıyor. Esnafın talebi, özellikle makine yatırımlarına verilen devlet desteklerinin artırılması yönünde. Konuyla ilgili değerlendirme ya-pan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 33 No’lu Gıda ve İçecek San-ayi Meslek Komitesi Başkanı Fuat Akbaş, yaşadıkları sıkıntılar son-rasında sektör temsilcilerinin son 2 yıldır yüzde 60’a varan kapasite kayıplarıyla çalışmaya başladığını bildirdi. 33 No’lu Meslek Komitesi bünyesinde 200’ün üzerinde üyeleri bulunduğunu anlatan Akbaş, bun-ların 70’e yakınının fırıncı esnafı olduğunu, 20 kadarının unlu mam-uller sektöründe çalıştığını ve kalan bölümde ise içecek ağırlıklı olmak üzere muhtelif gıda maddesi üretimi gerçekleştiren firmaların yer aldığını söyledi. Geniş bir gruba hitap et-tiklerini ve son dönemlerde ise ciddi sorunlar yaşamaya başladıklarını kaydeden Akbaş, ilgili birimlere so-runlarını yazılı olarak bildirmelerine rağmen henüz bir yanıt alamamış olmanın üzüntüsünü yaşadıklarını ifade etti.

“Üretim yasal ama satışlarda sıkıntı var”

Son dönemlerde kentte Suriye Ek-meği satışlarının oldukça arttığı-na değinen Akbaş, en büyük so-runu da bu ekmeklerin satışında yaşadıklarını bildirdi. Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nde (MTO-SB) bu alanda üretim gerçekleştiren çok büyük bir tesis kurulduğunu kaydeden Akbaş, bu tesiste üretilen ekmeklerin Mersin’den pek çok ile gönderildiğini açıkladı. Bu nokta-da bir sıkıntı bulunmadığını, kent ekonomisine katkı sağlandığını dile getiren Akbaş, şunları söyledi: “An-cak bu ekmeklerin Mersin içinde satılması noktasında ciddi sorunlar bulunmakta. Hemen her caddede, trafik ışığı başında ya da pazarlarda çocukların ellerinde Suriye Ekmeği satıldığını görebiliyoruz. Bu satış türü hem sağlıksız hem de yas-al değil. Son iki yıldır bu yöndeki satışların artması nedeniyle Türk fırıncı esnafı ciddi zarara uğradı. Fiyat rekabeti noktasında sorun yaşıyoruz. Son iki yıldır yüzde 30 kapasiteyle çalıştığımızı söyleye-bilirim ve bu şekilde devam etmesi halinde üzülerek söylüyorum ki kayıplar devam edecektir. Biran önce önlem alınması, yasal denetim-lerin artırılmasını talep ediyoruz.” Bir diğer sorunu ruhsatlandırmada yaşadıklarını kaydeden Fuat Akbaş, bu noktada da denetim yetersizliği bulunduğunu söyledi. Mersin’de 1600’den fazla pide fırınının ruh-satsız çalıştığını kaydeden Akbaş, pişirim fırını ruhsatı altında kurulan şirketlerin bir süre sonra pide çıkar-

maya başladığını, somun ekmek başta olmak üzere değişik ekmek çeşitleri üretip sattığını dile getirdi. Akbaş, “Maliyetlerinin düşük olması nedeniyle uygun fiyatlarla satılan bu ekmekler de bizim gibi yasal-ara uygun çalışan esnafı sıkıntıya sokuyor. Bu alanda da gerekli denetimlerin artmasını bekliyoruz” değerlendirmesini yaptı.

“Makine yatırımında destekleri artırılmalı”

Fırını esnafında yaşanan sıkıntılarını ar-ge çalışmalarına ağırlık verip yeni ürünler geliştirerek en aza indirebi-leceğine değinen Fuat Akbaş, “An-cak gelirimizin düşmesi ve yatırım maliyetlerinin ise yüksek olması, bu alanda da isteğimiz yolu almamızın önüne geçiyor” dedi. 33 No’lu Meslek Komitesi temsilcileri olarak yurtiçi ve dışı fuarları yakından takip edip sektördeki gelişmeleri ve yenilikleri izlediklerini kaydeden Akbaş, bu gelişmelere ayak uydurabilmek için makine yatırımının kaçınılmaz old-uğunu anlattı. Yeni makine yatırım-larının kentte artmasını istediklerini ifade eden Akbaş, hedeflere ulaşabil-mek adına KOSGEB ya da Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) gibi kurum ve kuruluşların makine yatırım desteklerinin artırılmasını ve bu desteklere ulaşımın kolaylaştırıl-masını beklediklerini vurguladı.

“Personel eğitimine ağırlık veriyoruz”

Sektör olarak kalifiye eleman bulma noktasında da ciddi sıkıntılar

yaşadıklarını belirten Fuat Akbaş, komite olarak bu alana yönelik projeler geliştirdiklerine değindi. MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı (EKAV) ile ortak proje üretip İŞKUR ortaklığında fırıncı yetiştirmek üzere sınıf açtıklarını kaydeden Akbaş, yalnızca 12 müracaat alabildiklerini, talebin zayıf olması nedeniyle istedikleri sonuçlara ul-aşamadıklarını anlattı. Bu alandaki sorunun halen devam ettiğini bil-diren Akbaş, “Alttan yetişen fırıncı ustaları maalesef yok. Gençler-imizin bu alana yönlendirilmesi gerektiğine inanıyorum” ifadelerini kullandı. Yine sektör sorunlarını azaltabilmek adına toptancılar ve perakendecilerle ortak çalışmalar yürüttüklerine de değinen Akbaş sözlerini şöyle tamamladı: “Fırıncı esnafı olarak kentimizdeki bak-kallarla temas halindeyiz. Birlikte hareket etmemiz halinde gücümüz artacaktır. Özellikle ekmek fiyatları noktasında bir istikrar sağlanması hem fırıncı esnafının hem de bak-kalların gücünün artması ve ayakta kalmasını sağlayacaktır. Bunun için önümüzdeki süreçte ortak çalışma-lar yürütmeyi planlıyoruz. Şu anda 6, 7 ve 33 No’lu komiteler olarak komite toplantılarımızı birlikte gerçekleştirip ortak sorunlarımızı saptıyoruz. Önümüzdeki süreçte de gerekli adımları atmaya başlaya-cağız.”

Fırıncı esnafı olarak kentimizdeki bakkallarla temas halindeyiz. Birlikte hareket etmemiz halinde gücümüz artacaktır. Özellikle ekmek fiyatları noktasında bir istikrar sağlanması hem fırıncı esnafının hem de bakkalların güçlerinin artması ve ayakta kalmasını sağlayacaktır.

Sektörümüzde personel kalitesi büyük önem taşıyor. Bu nedenle önümüzdeki süreçte komite olarak özellikle personel eğitimine yönelik çalışmalara ağırlık vereceğiz.

Page 8: MTSO Haber Sayı 294

8 YIL: 17 | SAYI: 293 | SAYI: 294 | 11-25 EKİM 2015 | www.mtso.org.tr

Toros Üniversitesi, 3. nesil üniversite olarak yoluna devam ediyor

Prof. Dr. Yüksel ÖZDEMİR

 Sorularımızı yanıtlayan Prof. Dr. Yüksel Özdemir şu bilgileri ver-

di:

MTSO: Göreve geldiğiniz günden bu yana geçen sü-rede yaptığınız çalışmaları özetler misiniz?

Göreve geleli çok kısa bir zaman ol-masına karşın çok iş yaptığımıza ve bunun sadece bir başlangıç olduğu-na inanıyorum. Devlet üniversiteleri ile vakıf üniversiteleri arasındaki en büyük fark; “hayal gücünüzün vücut bulması”. Şöyle ki; bildiğiniz üzere daha önceki iş hayatımda dev-let üniversitesinde uzun yıllar üst düzey yöneticilik görevlerinde bu-lundum. Maalesef orada birçok ha-yaliniz hayata geçmeden bürokratik bazı engellere takılıyor. Bu durum da doğal olarak eğitimin kalitesini ve gençlerimizin geleceğe yönelik vizyonlarının gelişmesini sekteye uğratabiliyor. Oysa vakıf üniversi-telerinin böyle bürokratik problemi yok. Onlar daha hızlı kararlar alıp daha hızlı hayata geçirme şansına sahip. Bu durum özellikle günümüz dünyası için olmazsa olmazlardan biri. Bakın dünya teknoloji ve bi-lişim çağı ile birlikte çok farklı bir noktaya evrilmeye başladı. Zaman artık insanlar için çok daha değerli bir konuma geldi. 3G ile hızlanan bi-lişim çağı 4.5G ile farklı bir yere doğ-ru evrilecek. Hayal gücünün önemi ve değeri bu süreçle birlikte bir kez daha artacak. Bürokratik işlemle-re takılıp kalırsanız çağı yakalaya-mazsınız. Bu, iş dünyasının olduğu kadar eğitim dünyasının da kişisel gelişimimizin de en büyük tehlikesi. Ben 2014-2015 Akademik Yılı’nın so-nuna doğru göreve başladım. İlk işi-miz de mezuniyet törenimizi yapmak oldu. Mersin Valimiz Sayın Özdemir Çakacak’ın da teşrif ettiği açılış tö-renimiz son derece başarılı ve güzel oldu. Mersin Marina Amfi Tiyatro’da gerçekleşen bu törenin bizim için ayrı bir önemi vardı keza bu tören-le ilk lisans mezunlarımızı verdik. Okullar kapandıktan sonra da boş durmadık. Birçok STK ve Oda ile protokoller imzalayarak kentimizin,

bölgemizin ve ülkemizin ihtiyaç-larına yönelik iş gücü yetiştirme adına önemli adımlar attık. Bu pro-tokollerin hem kentimiz için hem iş dünyası için hem de öğrencile-rimiz için çok büyük bir kazanım olduğuna inanıyorum.

MTSO: Yeni eğitim yılında üzerinde duracağınız en önemli 3 projeniz hakkında bilgi verir misiniz?Üniversitelerin anayasamızca be-lirtilmiş 3 temel misyonu vardır. Bunlar: 1) eğitim-öğretim, 2) bilim-sel araştırma, 3) toplum hizmetleri. Bu 3 temel görevimizi en iyi şekilde yerine getirmek en önemli projemiz olacak. Anayasanın bize verdiği bu görevleri en iyi şekilde hayata geçir-mek adına adımlar atacağız. Bakın biz Toros Üniversitesi olarak ken-dimizi bir kent üniversitesi olarak nitelendiriyoruz. Mersinimize karşı borcumuz var. Bu borcu ödemek adı-na da kentle ilgili her türlü soruna çözüm bulmak ve bu çözüm yollarını icra makamlarıyla paylaşmak asli gö-revimiz. Üniversitemizde çok değerli akademisyenler var. Bu akademis-yenlerimiz bilimsel araştırmalarıyla kentimiz, bölgemiz ve ülkemizin gelişmesi adına önemli çalışmalar yürütüyor. Bu çalışmaları yerel yö-netimler eliyle hayata geçirmek adı-na gerekli girişimlere ve istişarelere başladık. Bu bağlamda kentimizin sorunlarına duyarlı birçok kurum, kuruluş, STK ve Odalarla ortak hare-ket ediyoruz. Biz Toros Üniversitesi olarak dün olduğu gibi bugünde bu kentin yararına olacak her türlü pro-jeye destek vermeyi görev edindik. Birkaç örnek vermek gerekirse ya-kında düzenlenecek olan 2 önemli etkinliğe destek veriyoruz. Bunlar-dan birincisi 9-10 Ekim 2015 tarih-leri arasında Mersin Büyükşehir Be-lediyesi Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenecek olan kısa adı ÇUDİG olan Çukurova Dişhekimliği Günleri. Geçtiğimiz hafta Mersin Dişhekimle-

ri Odası Başkanı Abdurrahman Do-ğulu ve Yönetim Kurulu Üyeleri üni-versitemizi ziyaret ederek verdiğimiz sponsorluk desteği için nezaket ziya-retinde bulundu. Bu yıl 8’incisi dü-zenlenen bu etkinliğin kentimiz ve bölgemiz için çok büyük bir öneme sahip olduğunu düşüyorum. Uma-rım ilerleyen dönemlerde de ken-timiz ulusal ve uluslararası kongre ve konferanslara ev sahipliği yapar. Bir başka etkinlik ise; Mersin’de iş dünyasının çatısı konumundaki Mersin Ekonomi Platformu’nun dü-zenlediği ve 17-18 Ekim 2015 tarih-leri arasında gerçekleştirilecek olan Marka Kent Mersin Çalıştayı ve Kal-kınma Zirvesi. Bilindiği üzere MTSO da bu çalıştaya katılım sağlıyor. Mar-ka Kent Mersin olgusunun oturması adına bu ve buna benzer çalıştay ve konferansların ayrı bir önemi var.

MTSO: Üniversite ve sa-nayi işbirliğinin artırıl-masına yönelik ne tür ça-lışmalarınız bulunmakta. Bu noktada STK’lardan ve özel sektör temsilcilerin-den beklentilerinizi yazar mısınız?

Bakın ülkemizin en büyük problem-lerinden birisi malumunuzdur ki; işsizlik. Fakat bu duruma tek cep-heden bakarsanız teşhisi doğru ko-yamaz, hastalığı iyileştiremezsiniz. Türkiye’de son yıllarda üniversite mezunu işsiz sayısı çok yüksek. Bu realite yıllardır uygulanan yanlış politikalardan ötürü karşımıza çıktı. Maalesef biz de bu yanlıştan dönme adına gerekli adımları atamıyoruz. Bir yanda iş arayan milyonlarca gen-cimiz, diğer tarafta da işçi arayan binlerce işletmemiz var. Yani aslın-da iş arayan kadar işçi arayan da var. Peki, ama burada bir tezat yok mu? Elbette ki var. Dedim ya madalyo-nun iki yüzünü doğru okumak ge-rek. Bizlerde maalesef yanlış bir algı söz konusu. Herkes mühendis, avu-

kat, doktor, öğretmen olmak istiyor. Doğal olarak bu bölümlere yoğun ilgi olunca atanamayan öğretmen-ler, atama bekleyen mühendisler oluşuyor. Oysa diğer tarafta işveren elektronik teknikeri, inşaat teknike-ri, CNC ustası gibi ara eleman sıkın-tısı çekiyor. Ben Türkiye’nin kuruluş reçetelerinden birisinin de Meslek Yüksekokulları olduğunu düşünü-yorum. Bu yüzden Meslek Yükseko-kullarına ayrı bir önem veriyorum. Göreve geldiğim günden bugüne kadar birçok STK ve özel sektör temsilcisi ile bir araya geliyorum. Bu kişilerin ortak bir problemi var. İzin verirseniz kısa bir beyin fırtınası yapalım. İşveren yeni işe alacağı bir çalışandan ne ister? Tecrübe. Peki, ama yeni mezun olmuş bir öğrenci-nin tecrübe sahibi olması beklene-bilir mi? İşte bu sorunun cevabı da ülkemizin kurtuluş reçetelerinden bir diğeri. Ülkemizin 2023 hedef-leri var. Bu hedeflere ulaşabilmek adına üretmemiz ve ürettiğimiz ka-liteli ürünleri dış pazara sunmamız şart. Bu hedefleri tutturmamızın en önemli adımlarından biri de ye-tişmiş iş gücü. Dediğim gibi göreve geldiğim günden beri iş dünyası ve STK’lar ile bir araya geliyorum. Onlarla protokoller imzalayarak bu sorunun üstesinden nasıl gelebi-leceğimizin cevabını bulmaya ça-lışıyoruz. Örnek vermek gerekirse; protokol imzaladığımız kurumlarla birlikte masaya oturuyor, nasıl bir iş tecrübesi aradıklarını öğreniyoruz. Sorunları tek tek tespit edip çözüm yolu üretiyoruz. Öğrencilerimizin teori kadar pratiği de öğrenmeleri adına bu kurumlara bağlı işletmeler-de öğrenciler yıl boyu süren eğitim görüyor. Yani mutfağı kitapta değil, yaşayarak öğreniyor. İhtiyaç duyu-lan ve eksik kalan yönleri ortaklaşa düzenlediğimiz müfredatlarla aşıyo-ruz. Böylelikle şirketler veya işlet-meler arzu ettikleri bilgi donanımı-na sahip ara elemanlara kavuşuyor. Benim STK ve özel sektör temsilcile-rinden beklentim; geleceği yakala-

mak adına bu ve buna benzer iş bir-liği protokolleri içinde var olmaları ve kendilerini sürekli yenilemeleri.

MTSO:Mersin, tarım, tu-rizm ve lojistik sektörlerin-de iddialı. Bu sektörlerin geliştirilip daha ileriye ta-şınması adına yürüttüğü-nüz çalışmalar ya da proje-leriniz var mı?Mersin gerçekten de derler ya; cennet gibi bir şehir. Biz de bu kenti daha yaşanılır ve modern bir şehir yap-ma adına birçok projeye imza attık, atmaya da devam edeceğiz. Toros Üniversitesi geçtiğimiz yıl Birleşmiş Milletlerin (BM) düzenlediği ulusla-rarası yarışmada Avrasya birincisi oldu. BM’ye ait “İnsan Yerleşmeleri Programı” olan “UN-Habitat: United Nations Human Settlements” çerçe-vesinde, “URBAN REVITALIZATION OF MASS HOUSING”(Kentlerde Toplu Konut Odaklı Yenileme ve Canlandır-ma) konulu uluslararası Mimarlık-Ta-sarım yarışmasında Toros Designers ekibimiz kentimizi nasıl daha yaşa-nabilir bir yer haline getirebilir so-rusunun cevabını aradı ve bu cevabı projelendirdi. BM de bu projeye hak-kı olan birinciliği verdi. Şimdi önemli olan nokta şu: bu birinciliğin taçlan-dırılması lazım, bu da nasıl olur? O projeler hayata geçerse yani vücut bulursa. Toros Üniversitesi bu konu-da üretmeye ve sorunlara çözüm yol-ları aramaya devam ediyor. Kentimi-zin birçok sorununa merhem olacak projelerimiz var. Bu projeleri raflarda tozlandırmaya bırakmaya hiçbirimi-zin hakkı yok. Biz yerel yönetimleri-mizle kentimizin temel sorunlarının çözüm yollarını paylaşmak için giri-şimlerde bulunuyoruz. Sorunuzda da belirttiğiniz üzere Mersin potansiyeli çok yüksek bir şehir. Tarıma elveriş-li verimli toprakları, turizme uygun doğal güzellikleri olan bir liman kenti. Bu kadar fazla özelliğe sahip bir kentin markalaşması için üniver-site olarak üzerimize düşen her şeyi yapmaya hazırız. Bu bağlamda bir-çok çalışmayı da yürütüyoruz ya da bu konuda bilimsel araştırmalar yü-rütüyoruz. Örneğin, lojistik konusu: Lojistik gerçekten de gerek ülkemiz gerekse de kentimiz için ayrı bir yere ve öneme sahip. Bizim de üniversi-te olarak lojistik bölümlerimiz var. Burada yetişen öğrencilerin sektöre entegrasyonu konusunda çalışmalar yürütüyoruz. Daha önce de bahsetti-ğim gibi lojistik bölümünde de gerek-li protokolleri imzaladık ve sektörün ihtiyaçları doğrultusunda donanımlı bireyler yetiştiriyoruz.

Tabi ki benim de işim kadar yap-maktan zevk aldığım ve beni rahat-

MTSO: Eklemek istedikle-riniz…

Son olarak öğrenciler için bazı tav-siyelerde bulunmak istiyorum. Bir kere en önemlisi zamanın kıymeti-ni çok iyi bilsinler. Gençken zaman çok hızlı akıyor. İlerleyen yıllarda iyi bir kariyerleri olsun istiyorlarsa bu hızlı akan zamanı yakalamalı onu dolu dolu geçirerek kendilerini ge-liştirmeliler. Öğrenmek sadece okul-la sınırlı bir şey değil. Hayatın her anında öğrenmeye açık olmaları çok önemli. Yani üniversiteyi bitirdim, yüksek lisansımı tamamladım diye-rek ben oldum havasına girmemek gerek. Röportajın başında da bah-settiğim gibi zamanımız bilgi çağı ve sürekli bir değişim söz konusu. Yeri-nizde saymamalı kendinizi sürekli geliştirmelisiniz. Bakın, ülkemizin her alanda büyük problemleri var, bu problemlerle yüzleşecek ve bu so-runları aşacak olan gelecek nesiller-dir. O yüzden gençlerimizin üzerin-de büyük bir yük var. Her jenerasyon bir sonraki jenerasyonun üzerinden bir miktar yükü alarak kalan yükü onlara devrediyor. Burada önemli olan kendimizden sonraki nesillere ne kadar az yük bırakabildiğimizdir. Bu bakımdan gençlere tavsiyem ge-lişen ve sürekli yenilenen dünyaya ayak uydurmaları ve kendilerini ge-liştirmeleri olacak.

MTSO: Kişisel olarak yap-maktan zevk aldığınız uğ-raşlar hakkında bilgi verir misiniz?

latan hobilerim var. Bunlardan belki de benim için en önemlisi fotoğraf çekmek. Akıp giden zamandan bir enstantane yakalamak ve onu ölüm-süzleştirmek gerçekten çok farklı bir duygu. Düşünsenize bir kere yaşam olağan hızında sürüp giderken siz bir anı yakalıyor ve onu durağan kılıyorsunuz. Yaşamdan bir anı ko-parıp almak onu ölümsüzleştirmek çok farklı bir duygu. Bir de fotoğ-rafları özel kılan bir başka şey de yüzlerce fotoğrafçı aynı kareyi çekse de farklı bir şey yakalıyor. Bu doğa-nın ve zamanın ne kadar da büyü-leyici bir şey olduğunun bir ispatı. Yapmaktan zevk aldığım bir diğer hobim de şiir yazmak. Hani derler ya ah şu duvarların bir dili olsa da anlatsa diye. İşte şiirlerin dili var. Bu dil evrensel bir dil ve çağlar ötesi.

Öğrencilerimizin teori kadar pratiği de öğrenmeleri adına Odalara bağlı işletmelerde öğren-cilerimiz yıl boyu süren eğitim görüyor. Yani mutfağı kitapta değil, yaşayarak öğreniyor. İhtiyaç duyulan ve eksik kalan yönleri işletmelerle ortak düzenlediğimiz müfredatlarla aşıyoruz. Böylelikle şirketler veya işletmeler arzu ettikleri bilgi donanımına sahip ara ele-manlara kavuşuyor.

‘‘Toros Üniver-sitesi geçtiğimiz yıl Birleşmiş Mil-letlerin düzenle-diği uluslararası yarışmada Avrasya birincisi oldu.’’